You are on page 1of 15

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ANABİLİM DALI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNDE İLERİ İSTATİSTİK

Makale İnceleme

Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ezel TAVŞANCIL

Hazırlayan
Gözde SIRGANCI

Ankara
2014
Tez İncelemesi
Tezin Başlığı: “İlköğretim Öğrencilerinin Algıladıkları Anne-Baba Tutumunun
Diskriminant Analiziyle Belirlenmesi ve Benlik Saygısı ile Olan İlişkisinin Değerlendirilmesi
Üzerine Bir Uygulama” Yüksek Lisans Tezi, 2007.

Yazarı: Betül Yaprak, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İstatistik Anabilim Dalı.

Bu çalışmada yukarıda adı geçen yüksek lisans tezi inceleme ölçütlerine göre
değerlendirilmiştir. Çalışma genel olarak incelendiğinde tez yazma aşamalarının dikkate
alınmadığı görülmektedir. Çalışmanın, amacı, önemi, problem cümlesi, varsayımları,
sayıltıları gibi aşamaların çalışmada bulunmadığı gözlenmiştir. İstatistik dalında yapılan bir
çalışma olmasına rağmen kullanılan istatistiki yöntemlerin seçiminde varsayımlarının test
edilmesinde göze çarpan yanlışlıklar dikkat çeken en önemli noktalardan biri olmuştur.

1. Problem Cümlesi
Çalışmanın giriş kısmında anne baba tutumlarının çocuklarının davranışlarındaki
etkilerinden bahsedilmektedir. Aile tutumunun özellikle çocuğun kişiliğinin ve benlik
algısının gelişiminde önemli olduğu literatürde yapılan çalışma sonuçları ile desteklenmiştir.
Ancak çalışmada bir problem cümlesine yer verilmemiştir. Araştırmada problem cümlesi
yerine,
“Çalışmada anne babaların çocuklarına karşı sergilemiş oldukları tutumlar istatistiksel
bir sınıflandırma tekniği olan diskriminant analizi aracılığıyla sınıflandırılmıştır”
“Diskriminant analizi ile sınıflandırılan tutumların çocuğun benlik saygısı üzerindeki
etkileri belirlenmeye çalışılmıştır”
“Son olarak sonuç ve öneriler bölümünde anne-baba tutumunun çocuk üzerindeki
etkileri ile ilgili bulgulara değinilmiş ve anne-baba tutumunun ilişkili olduğu değişkenler
belirlenerek tartışılmıştır.”
ifadeleri kullanılmıştır.
Araştırmacının çözmek istediği durumu ortaya koyan, araştırmaya konu olan
değişkenlerin açık ve anlaşılır ifade edildiği, sınanabilir bir problem cümlesi yazması
gerekirdi.
2. Araştırmanın Amacı
Araştırmanın amacı, iyi tanımlanmış bir problem ifadesinde saklı olmakla birlikte, her
türlü yanlış anlamayı önleyecek açıklıkta ayrı bir alt bölümde ele alınır (Karasar, 2010).
Çalışmada amaç ayrı bir alt bölümde ele alınmıştır. Araştırma probleminin en somut hal aldığı
bölüm amaçlardır. Amaçlar, aydınlatılmak istenen değişkenleri ve ilişkileri sorgulama
ifadeleridir. Araştırmada amaçlar iki düzeyde düşünülür. İlki genel amaçlardır ve giriş
cümlesi niteliğindedir. Genel amaçlar ayrıntılı alt amaçlara dönüştürülmedikçe kişileri farklı
beklentilere götürebilir (Karasar, 2010). Dolayısıyla, ikinci düzeyde hangi değişkenlerde
hangi verilerin toplanacağını belirten işlevsel alt amaçlar belirlenmelidir. Araştırmanın alt
amaçları, araştırmacının ortaya koyduğu problemin çözümünü etkileyen ve bu nedenle
aydınlatılması gerektiğini düşündüğü değişkenleri ilişkiler düzeni içinde sorguladığı bölüm
olmalıdır. Bu nedenle alt amaçlar soru cümleleri ya da hipotezler ile ifade edilebilirler
(Karasar, 2010).

Araştırmacı temel amaç olarak farklı sosyoekonomik ve kültürel özelliklere sahip


ilköğretim 8. sınıf öğrencilerini anne-baba tutum ölçeğinde belirtilen ve dört grupta toplanan
tutumlara göre oluşan gruplara atamak ve daha sonra bu gruplama ile öğrencilerin benlik
saygıları arasındaki ilişkiyi ortaya koymak olarak; araştırmanın alt amacını ise hangi anne-
baba tutumunun daha yaygın olduğunu ve hangi değişkenlere bağlı olarak bu tutumun daha
geniş bir orana sahip olduğunu saptamak olarak ifade etmiştir. Ancak araştırmacının,
araştırmanın amacını ve alt amaçlarını belirleme konusunda açık ve yalın bir dil kullanmadığı
görülmektedir. Çalışma incelendiğinde araştırmacının genel amacının öğrencileri anne baba
tutumlarına göre sınıflandırmak ve bu sınıflandırma sonrasında öğrencilerin benlik algıları ile
ait oldukları gruplar arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Özellikle araştırmanın alt amacını
belirlerken anne baba tutumunun hangi değişkenlere bağlı olarak yaygın olduğunu
belirtmemiştir. Araştırma bulgular bölümü incelendiğinde bu değişkenlerin anne, baba eğitim
düzeyi, meslekleri, öğrencilerin eğitim gördükleri okullar ve kardeş sayıları olduğu
anlaşılmaktadır. Araştırmanın alt amaçları bölümünde bu değişkenlerin soru cümleleri ile
ifade edilmesi daha doğru bir yaklaşım olabilirdi. Bu ifadeleri kullanmadan araştırmacının
hangi ölçme aracını kullanacağı ve istatistiki yöntemi belirleyeceği de tartışılması gereken bir
diğer durumdur.

Ayrıca çalışmada verilen literatür bölümü incelendiğinde, öğrencinin benlik saygısı,


kaygı düzeyleri, sosyal becerileri gibi değişkenler anne baba tutumunun otoriter, ilgisiz,
demokratik ve koruyucu özellik göstermesine göre değişmektedir. Araştırmacı bu ve benzeri
değişkenleri ayırıcı değişken olarak belirleyip bu değişkenlerin aile tutum gruplarını ayırmada
etkili olup olmadığını incelemeyi amaç edinebilirdi. Çünkü çalışmanın geneli incelendiğinde
araştırmacının asıl amacının diskriminant analizi tekniğinin sosyal bilimler alanında bir
uygulamasını yapmak olduğu sezilmektedir.

3. Araştırma Modeli
Araştırma modeli araştırma amacına uygun ve ekonomik olarak verilerin toplanması
ve çözümlenmesi için gerekli koşulların düzenlenmesidir (Karasar, 2010). Çalışmada
araştırma modelinin tanımlandığı bir bölüme rastlanmamıştır. Araştırmanın amacı ve olası
problem durumu irdelendiğinde çalışmada değişkenler arasındaki ilişkileri çözümlemek
amaçlanmıştır. Dolayısıyla araştırmanın modeli iki ve daha çok değişken arasında birlikte
değişim varlığını veya derecesini belirlemeyi amaçlayan ilişkisel tarama modeli olarak
belirlenebilirdi (Karasar, 2010)

4. Ölçme Araçları
Araştırmada ilk olarak öğrencilerin anne-baba tutumlarını belirleyebilmek amacıyla
Kuzgun (1972) tarafından geliştirilen, daha sonra Eldeleklioğlu (1996) tarafından revizyonu
yapılan Anne-Baba tutum ölçeği kullanılmıştır. Ölçek anne- babam tutumunu ortaya koyan 40
maddeden oluşan 5 likert tipi bir ölçektir. Ölçek otoriter, ilgisiz, koruyucu ve demokrat aile
yapısını ortaya koyan dört faktörden oluşmaktadır.

Araştırmada yer alan bir diğer ölçme aracı öğrencilerin benlik saygılarını ölçmek
amacıyla kullanılan Morris Rosenberg tarafından 1965 yılında geliştirilen Rosenberg Self
Esteem Scale RSES)’tir. Rosenberg Benlik Saygısı ölçeği 12 alt kategoriden oluşmaktadır
Rosenberg, istenildiği takdirde araştırmalarda bu alt kategorilerin her birinin bir ölçme aracı
olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Araştırmacı bu ölçme aracının 10 maddeden oluşan
benlik saygısı boyutunu kullanmıştır.

Ölçme araçlarının araştırmanın amacı net olarak ortaya konmamış olsa da çözmek
istediği probleme uygun oldukları söylenebilir.

Araştırmada kullanılan ölçme araçlarının uygunluğunu tartışırken gözden


kaçırılmaması gereken bir diğer nokta araçların geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının yapılıp
yapılmadığıdır. Çalışmada iki ölçek kullanılmış ancak ölçeklerin geçerliği test edilmemiştir.
Araştırmacı uygulama yaptığı örneklemde ölçek yapısını doğrulamadan daha önce ortaya
konan faktör yapısına uygun analizlerini yapmıştır. Bu aşamada kullandığı ölçeklerin geçerli
olup olmadığına dair bir yorum yapılamaz. Bununla beraber araştırmacı ölçme araçlarını
tanıtırken araçların güvenirliklerine ilişkin bir bilgi vermemiş ancak ölçeklerin güvenirlik
analizlerini yapmıştır. Ölçeklerin güvenirlikleri .60 ile .75 arasında değişmiştir. Dolayısıyla
araçların güvenirliklerinin kabul edilebilir düzeyde olduğu söylenebilir.

5. Verilerin Toplanması
Araştırmacı bu aşamada verileri elde edeceği örneklemi belirlerken evreni temsil
etmesi adına Eskişehir il merkezinde yaşam koşulları farklı kesimlerden 8 okul belirlediğini
ve merkezdeki kız ve erkek öğrencilerin sayısını göz önünde bulundurarak 850 öğrenciyi
seçtiğini belirtmiştir. Ancak burada da şehrin farklı yaşam koşullarını yansıttığını düşündüğü
bölgelerini nasıl belirlediğini ve o okulları nasıl belirlediği hakkında bir bilgi vermemiştir.
Kısacası araştırmacı hangi örnekleme yöntemini kullandığına ilişkin bir bilgi vermemiştir.

Araştırmacı verileri elde edeceği ölçme aracının her ikisinin de yer aldığı bir anket
formu hazırlayıp formun uygulanacağı öğrencilerin yaş aralığının uygunluğu ile ilgili ODTÜ
Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümü öğretim görevlilerinin görüşlerini
almış olduğunu belirtmiş ancak formun uygulanacağı süre veya uygulama koşulları ile ilgili
bir bilgiye araştırmasında yer vermemiştir.

6. Verilerin Çözümlenmesinde Kullanılan İstatistiksel Tekniklerin Verilerin


Türüne ve Düzeyine Uygunluğu
Araştırmada verilerin çözümlenmesinde ilk olarak diskriminant analizi kullanılmıştır.
Diskriminant analizinde bağımlı değişken iki ya da daha fazla kategorili nitelik değişken iken
ayırıcı değişkenler ise nicel değişkenlerdir. Öğrencilerin anne- baba tutumu ölçeğinin otoriter,
ilgisiz, demokrat ve koruyucu faktörlerinden almış oldukları puanlar ayırıcı değişkenler
olarak belirlenmiştir. Bu demektir ki burada kullanılan istatistiksel teknik verinin türüne ve
düzeyine uygundur.

Araştırmacı diskriminant analizi sonucu elde ettiği anne- baba tutumları sınıflamasına
göre anne baba tutumları ile öğrencilerin benlik saygısı arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla
benlik saygısı ölçeğinden alınan puanlara göre öğrencileri yüksek benlik algısı ve düşük
benlik algısına sahip bireyler olarak iki kategoriye sınıflandırmıştır. Daha sonra diskriminant
analizi ile sınıflandırılan anne-baba tutumları ile benlik saygısı arasında ilişkiye dair yorum
yapabilmek için çapraz tablo oluşturmuştur. Araştırmacının bu aşamada niçin böyle bir analiz
yapma gereği duyduğunu problem durumunu ve amacını açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya
koymadığı için netleştirmek zor. Ancak araştırmacı benlik saygısı ölçeği ile nicel veriler elde
ettiği için bu aşamada topladığı verinin türüne uygun bir istatistik teknik kullanmamıştır.
Araştırmacı aile yapısının otoriter, ilgisiz, koruyucu ve demokrat olma durumunun öğrencinin
benlik algısına etkisini incelemek istemiştir. Diskriminant analizi ile öğrencileri otoriter,
ilgisiz, koruyucu ve demokrat aile yapısına sahip olma durumuna göre sınıflandırdığı göz
önünde bulundurulursa öğrencilerin aile yapısı kategorik yapıda, benlik saygıları da nicel
yapıda olduğu için anova analizi ile öğrencinin aile yapısının benlik saygısına etkisini ortaya
koyması daha mantıklı bir analiz olabilirdi.

Araştırmacı son olarak anne baba tutumları ile anne-babanın eğitim düzeyi, mesleği,
öğrencilerin sahip olduğu kardeş sayısı, öğrenim gördükleri okul değişkenleri arasındaki
ilişkileri betimsel istatistikler ile incelediğini belirtmiştir. Yapmış olduğu analiz veri yapısına
uygundur ancak sıraladığımız değişkenlerin aile tutumu üzerindeki çapraz tablo analizleri ile
incelenebilir.

7. İstatistiksel Tekniklerin, İlgili Alt Amaca Uygunluğu


Araştırmacı alt amaçlarını net olarak belirlemediği için kullandığı tekniklerin
uygunluğunu belirlemek güçtür. Çalışma genel olarak incelendiğinde araştırmacının çözmek
istediği problemleri tahmin ederek seçilen tekniğin uygunluğu tartışılabilir. Ancak
araştırmacının çalışmanın genelinde bazı alt amaçları belirtirken tutarsız ifadeler kullandığını
söylemek yanlış olmaz.

Araştırmacının öncelikli amacı öğrencileri anne baba tutumlarına göre yüksek


doğruluk düzeyinde sınıflandırmak olduğu için diskriminant analizi amaca uygun bir
tekniktir. Diskriminant analizinde gruplar önceden belirlenir ve amaç bağımsız değişkenlerin
gruplar arasında en uygun ayırımı yapabilecek olan lineer bileşimini belirlemektir (Çokluk,
2010). Bu çalışmada da araştırmacı grupları öğrencilerin anne baba tutum ölçeğinden almış
oldukları puanlara göre oluşturmuştur ve daha sonra yapmış olduğu sınıflamanın hangi
doğruluk düzeyinde olduğunu test etmeye çalışmıştır.
Çalışmada bir diğer amacın öğrencilerin anne baba tutum düzeyleri ile benlik saygıları
arasındaki ilişkiyi test etmek olduğu çalışmanın birkaç bölümünden anlaşılmaktadır.
Araştırmacı bu amaç için çapraz tabloları kullanmıştır. Çapraz tablo analizinin arkasında
yatan temel varsayım, kullanılan değişkenlerin normal dağılım göstermediği ve örneklem
sayısının küçük olduğu durumlarda kullanılmasıdır (Uçar, 2006). Çapraz tablo analizinin
kullanılması Amerika Birleşik Devletleri’nde 1960’lı yıllardan sonra pek rastlanmaz iken,
Türkiye’de sosyologlar veya sosyal bilimciler arasında hala yaygın bir istatistiksel analiz türü
olarak kullanılmaktadır (Özbay, 2008). Araştırmada bir önceki bölümde belirtildiği gibi nicel
yapıda olan benlik saygısı ölçeğinin kategorik yapıya dönüştürülerek çapraz tablo analizinin
uygulanması yanlış bir yöntemdir. Çapraz tablo yöntemi araştırmacının bir diğer amacı olan
ailenin eğitim düzeyi, meslekleri, öğrencilerin kardeş sayısı, gittikleri okul değişkenleri ile
anne baba tutumu arasındaki ilişkiyi irdelerken kullanılabilirdi. Ancak araştırmacı burada
betimsel istatistiklere bakmakla yetinmiştir.

8. Varsayımlar
Bu bölümde çalışmada uygulanmış olan diskriminant analizi tekniğinin
varsayımlarının uygun yöntemlerle test edilip edilmediği tartışılmıştır. Diskriminant
analizinin başlıca varsayımları; bağımlı ve bağımsız değişkenin yapısı, örneklem büyüklüğü,
değişkenler arasındaki çoklu bağlantılılık, çok değişkenli normallik ve varyans kovaryans
matrislerinin homojenliği ilgili başlıklar altında incelenmiştir.

8.1.Bağımlı ve Bağımsız Değişkenler


Diskriminant analizinde bağımlı değişken iki ya da daha fazla kategorili nitelik
değişkendir. Bağımlı değişken grupları, birbirini dışlayan, ayrışık, tam bağımsız yapıda
olmalıdır. Diğer bir deyişle, grupların her biri birbirinden ayrık ve her birey sadece ve sadece
bir gruba atanacak şekilde oluşturulmalıdır ( Alpar, 2011). Çalışma incelendiğinde grup
değişkeni dört düzeyli anne baba tutum düzeylerinden oluşmaktadır. Diğer bir ifade ile
araştırmacı grupları, “anne baba tutumu” ölçeğinin faktörleri olan otoriter, koruyucu, ilgisiz
ve demokratik aile yapısı olarak belirlemiştir.

Gruplar arasındaki ayrımı gerçekleştirmede kullanılan özellikler ayırt edici


değişkenler (tahmin ediciler) adını alan bağımsız değişkenlerdir. Bu değişkenler ölçümün
belli bir aralığında veya oranı seviyesinde ölçülmelidir. Çalışmanın ayırıcı değişkenlerini de
anne baba tutumu” ölçeğinin faktörleri olan otoriter, koruyucu, ilgisiz ve demokratik aile
yapısı oluşturmaktadır.
Araştırmacı her bir bireyi, ölçeğin faktörlerinden almış oldukları puana göre ilgili
gruba atamıştır. Diğer bir ifade ile araştırmacı; öncelikle her bir öğrencinin ölçeğin her bir
boyutundan almış oldukları puanları toplamış ve hangi boyuttan aldığı puan yüksekse
öğrenciyi o boyutla isimlendirilen gruba atamıştır. Araştırmacının, bağımsız değişkenleri
belirlerken konu ile mantıksal olarak ilgisi olduğunu düşündüğü değişkenleri seçmiş olduğu
söylenebilir.

8.2. Örneklem Büyüklüğü


Genel bir yaklaşım gruplardaki örneklem büyüklüğünün bağımsız değişken sayısının
en az 4 ya da 5 katı olmasıdır (Alpar, 2011). Çalışmanın örneklemini 834 öğrenci
oluşturmuştur. Bu açıdan örneklem büyüklüğü yeterli görülmektedir. Ancak grupları
oluşturan öğrenci sayıları incelendiğinde birinci grubun ( otoriter anne baba) 34, ikinci grubun
(koruyucu anne-babası) 175, üçüncü grubun (ilgisiz anne baba) 49, dördüncü grubun
(demokrat anne baba) ise 576 öğrenciden oluştuğu gözlemlenmiştir. Ayırma analizinde
araştırmacıların çok farklı gözlem sayısına sahip olan gruplarla çalışmaları önerilmemektedir.
Bunun en önemli nedeni, sınıflama aşamasında, büyük gözlem sayısına sahip olan gruplara
yapılan sınıflamaların gereğinden fazla olmasıdır. Çalışma incelendiğinde gruplardaki gözlem
sayılarının oldukça farklı olduğu görülmektedir. Diskriminant analizi sonucunda gözlemler
dördüncü gruba yığılma gösterebilir. Gruplara ilişkin gözlem sayılarının çok farklı olması
durumunda, gözlem sayısı büyük olan gruptan diğer grup ya da gruplarla karşılaştırma
yapılabilecek düzeyde rastgele örneklem çekilmesi ( yani, ilgili gruba ilişkin gözlem sayısının
azaltılması) iyi bir yaklaşımdır ( Alpar, 2011).

8.3. Çoklu Bağlantılılık


Birbiri ile oldukça uyumlu iki değişkenin analizde olması sonucunda ayırma
fonksiyonu katsayıları, ayırıcı değişkenlerin göreli önemini güvenilir bir şekilde belirleyemez
( Alpar, 2011). Dolayısıyla çoklu bağlantı varsayımı diskriminant analizi için test edilmesi
gereken bir varsayımdır. Araştırmacı diskriminant analizi ile ilgili bilgi verdiği bölümde çoklu
bağlantı varsayımının diskriminant analizinin bir varsayımı olduğunu belirtmiş olmasına
rağmen çalışma incelendiğinde analiz öncesinde bu varsayımı test ettiğine dair bir
rastlanmamıştır.
8.4. Çok Değişkenli Normallik
Başka bir varsayım her bir grubun çok değişkenli normal dağılıma sahip olan bir
kütleden alınmasıdır. Çok değişkenli normalliğin sağlanması önem testlerinin ve grup
üyeliklerinin olasılıklarının kesin hesaplanmasını müsaade eder. Bu varsayım kaldırıldığında
hesaplanan olasılıklar doğru olmayacaktır. (Lachenbruch 1975). Çalışmada incelendiğinde
çok değişkenli normallik varsayımının da test edilmediği görülmektedir.

8.5. Varyans- Kovaryans Matrislerinin Homojenliği


Diskriminant analizinin bir diğer önemli varsayımı her bir grup için kovaryans
matrislerinin eşit olmasıdır. Gruplardaki örneklem büyüklüğünün yeterli olması ancak
varyans kovaryans matrislerinin homojen olmaması durumunda gözlemler daha yüksek
kovaryansa sahip olan gruplara fazlasıyla sınıflandırılır. Bu nedenle varyans- kovaryans
matrislerinin homojenliği Box M testi ile incelenmelidir ( Alpar, 2011). Çalışmada
araştırmacı bu varsayımı Box M testi ile sınamış ve varyans kovaryans matrislerinin eşit
olmadığı sonucundan yola çıkarak çoklu karesel diskriminant analizi yapmıştır. Bu aşamada
doğru bir yaklaşım izlemiştir. Ancak bu noktada değerlendirilmesi gereken bir husus daha
vardır. Gruplardaki gözlem sayıları fazla iken, diğer varsayımların sağlandığı durumlarda bile
varyans-kovaryans matrisindeki küçük farklılıklar Box M testi sonucunda anlamlı çıkabilir.
Böyle bir durumda gruplara ilişkin varyans-kovaryans matrislerinin homojenliği log
determinantların incelenmesi ile test edilebilir (Alpar, 2011). Çalışmada diskriminant
analizinin tüm varsayımları incelenip, varsayımların doğrulanması halinde log determinantlar
incelenerek varyans- kovaryans matrislerinin homojenliği hakkında karar verilebilirdi. Bu
şekilde alınan bir karar çoklu karesel diskriminant analizinin mi yoksa çoklu doğrusal
diskriminant analizinin mi araştırma için daha uygun bir teknik olduğunu gösterebilirdi.

Çalışma incelendiğinde diskriminant analizinin bu önemli varsayımları dışında çok


değişkenli istatistiksel teknikler uygulanmadan önce yapılması gereken kayıp değer, uç değer
analizlerinin yapılıp yapılmadığına ilişkin bir bulgu yoktur. Sadece çalışmada 850 anket
uygulandığı ve bu anketlerden 834 tanesinin analize alındığına ilişkin bir bilgi bulunmaktadır.
16 anketin hangi nedenlerden dolayı analize alınmadığına dair bir bilgi verilmemiştir.
9. Tablolaştırma
Çalışmadaki tablo yapısı şekilsel özellikleri açısından incelendiğinde sütun ve satır
bölümlerinin tamamı çizgilerle çevrelenmiş olan “kapalı tablo” stilinin kullanıldığı ve yazı
tipi boyutunun metin ile aynı büyüklükte olduğu görülmektedir. Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü tez yazım kılavuzu incelendiğinde özel bir tablo stilinden
bahsedilmemiştir. Ancak genellikle akademik çalışmalarda açık tablo stilinin kullanıldığı
görülmektedir.

İçerik yönünden tablolar incelendiğinde tabloların altında verilen dipnotların 12 punto


yazı karakterinde yazıldığı manidarlık düzeylerinin belirtilmesi gereken tablolarda dipnot
olarak verilmediği görülmektedir. Tablo içeriğinde göze çarpan bir diğer yanlış tablo
sütunlarına yerleştirilen sayılarda desimal olması durumunda virgüllerin alt alta getirilmeden
tabloların oluşturulmasıdır ( Güzeldemir ,2013).

10. Bulguların Yorumu


Bulguların yorumlanması aşamasında öncelikli olarak diskriminant analizinin
sonuçlarına yer verilmiştir. Diskriminant analizine ilişkin betimsel istatistikler ve değişkenler
arasındaki korelasyonu veren birleştirilmiş grup içi korelasyon matrisi sonuçları
yorumlanmamıştır. Yine diskriminant analizi için en önemli bulgulardan biri olan
değişkenlerin grup ayırımında etkili olup olmadığını gösteren Willk’s Lambda testinin
bulgularına yer verilmemiştir. Kanonik korelasyon katsayısının karesi gruplar arası farklar
tarafından açıklanan toplam değişimin oranını göstermektedir. Bulgular bölümünde kanonik
korelasyon katsayın karesi de yorumlanmamıştır. Diskriminant analizine ilişkin diğer bulgular
doğru bir şekilde sunulmuştur. Ancak diskriminant analizinin dışsal geçerliğine dair bir kanıt
sunulmamıştır.

Araştırmacı, anne-baba tutumu ile benlik saygısı arasındaki ilişkinin incelenmesi


amacıyla vermiş olduğu bulgular bölümünde yöntem başlığı altında belirtmesi gereken
aşamalardan bahsetmiştir. Halbuki bu bölümde yapılan analiz sonucunda elde edilen sonuçlar
açık ve anlaşılır bir şekilde mümkün olduğunca tablo dili kullanılarak özetlenmelidir. Bu
bölümde bulguları sunuş dili incelendiğinde hatalı bir duruma rastlanmamıştır.
Araştırmanın bir diğer amacı olan anne baba tutumları ile anne-baba eğitim düzeyi,
mesleği, öğrencilerin kardeş sayısı ve gittikleri okul değişkenleri arasındaki ilişkiye yönelik
bulgulara yer vermiştir. Bu bölümde betimsel istatistiklere ilişkin bulguları sunmuştur.
Yapılan analizin uygunluğunu önceki bölümlerde tartışmıştık. Burada araştırmacının yapmış
olduğu analizi doğru bir şekilde sunup sunmadığını irdelemekteyiz. Bu açıdan bakıldığında
sonuçlar doğru bir şekilde raporlaştırılmıştır.
Makale İncelemesi

Makale Başlığı: “Discriminant Analysis in the Study of Romanian Regional Economic


Development “, 2007.
“Romanya’nın Bölgesel Ekonomik Gelişiminin Diskriminant Analizi ile
İncelenmesi”
Yazarlar: Elisabeta Jaba, Danuţ Vasile Jemna, Daniela Viorica, Christiana Brigitte
Balan
1. Problem Cümlesi
Araştırmanın giriş bölümünde klasik modellerde illerin gelişim düzeylerinin
değerlendirilmesinde yapay göstergeleri temel alan sistemlerin kullanıldığından
bahsedilmektedir. Araştırmacılar bu yaklaşımın dezavantajlı olduğunu çünkü bu yaklaşımın
sadece göstergelerin düzeylerini hesaba kattığını ancak ekonomik gelişmeleri açıklayan
değişkenlerin ilişkilerinin de ele alınması gerektiğini belirtmişlerdir. Araştırmacılar problem
durumunu bu şekilde ortaya koymuşlardır. Bu noktada araştırmada ortaya atılan problem
durumuna ilişkin değişkenlerin açıklanıp ekonomik gelişmeye etkileri literatür ile
desteklenerek ortaya konulmalıydı. Araştırma incelendiğinde ayırıcı değişkenlerin her bin
nüfustaki doktor sayısı, kentselleşme düzeyi, ortalama maaş, yüksek okuldan mezun olan
nüfus, iş yerinde kaza geçiriş kişi sayısı, araştırma ve geliştirmeye harcanan para, yerleşim
yeri sayısı, kütüphane sayısı olduğu belirtilmiştir. Bu değişkenlerin gelişmişlik düzeyine etkisi
irdelenebilirdi. Araştırmanın grup değişkenleri olarak da iş verimliliği, çok düşük, düşük,
yüksek ve çok yüksek olarak gruplandırılmıştır. Çalışmada Romanya’daki 42 ilin gelişmişlik
düzeyine göre 8 gruba ayrıldığı belirtilmiştir. Ancak diskriminant analizi için gruplandırma iş
verimliliğine göre yapılmıştır. Burada niçin böyle bir gruplama yapıldığına ilişkin bir
açıklama yapılabilirdi.

2. Araştırmanın Amacı
Araştırmacılar çalışmanın amacını Romanya’daki illerin ekonomik gelişim düzeylerini
açıklayan bir takım değişkenleri diskriminant analizi ile belirlemek olarak ifade etmişlerdir.
Böylece çalışmanın genel amacını ortaya koymuşlardır. Bu noktada çalışmanın alt amaçları
da belirlenerek problem durumu sınırlandırılabilirdi.
3. Araştırma Modeli
Çalışmada araştırma modeline ilişkin bir açıklama yapılmamıştır. Birkaç cümle ile
araştırmanın ilişkisel bir tarama modeli olduğu belirtilebilirdi.

4. Ölçme Araçları
Çalışmanın ayırıcı değişkenleri Romanya illerinin ekonomik ve sosyal gelişmişlik
düzeylerini betimleyen değişkenler olarak belirlenmiştir. Ancak değişkenlerin belirlenmesine
yönelik daha fazla açıklama yapılmamıştır. Değişkenler, her bin nüfustaki doktor sayısı,
kentselleşme düzeyi, ortalama maaş, yüksek okuldan mezun olan nüfus, iş yerinde kaza
geçiriş kişi sayısı, araştırma ve geliştirmeye harcanan para, yerleşim yeri sayısı, kütüphane
sayısıdır. Bu değişkenlerin elde dilmesinde kullanılan araçlar ölçme araçları olarak
tanımlanabilir. Çalışmada bunların dışında herhangi bir araç kullanılmamıştır.

5. Verilerin Toplanması
Çalışmada kullanılan veriler ulusal istatistiklerin yanı sıra resmi Avrupa
istatistiklerinden elde edilmiştir. Analiz 2003 yılında, bölgesel istatistiklere ilişkin en son
veriler kullanılarak yürütülmüştür. Çalışmada resmi kurumlardan elde edilen veriler
kullanıldığı için veri toplama sürecinin sorunsuz olmuş olduğu söylenebilir.

6. Verilerin Çözümlenmesinde Kullanılan İstatistiksel Tekniklerin Verilerin


Türüne ve Düzeyine Uygunluğu
Çalışmanın bağımsız değişkenleri nicel veri tipinde, bağımlı değişkenleri kategorik
yapıdadır. Diskriminant analizinde ayırıcı değişken yapısı nicel grup değişkeni de kategorik
değişken olduğu için kullanılan istatistiksel veri tipine ve düzeyine uygundur.

7. İstatistiksel Tekniklerin, İlgili Alt Amaca Uygunluğu


Çalışmada araştırmacılar, diskriminant analizinin diskriminant fonksiyonunu
kullanarak bir takım değişkenleri sentezlemede avantajlar sunan bir yöntem olduğunu
belirtmişlerdir. Dahası, diskriminant analizinin, gelişmişlik düzeyini yordadığı düşünülen
değişkenler arasındaki ilişkileri ve hangi değişkenlerin daha güçlü bir şekilde gelişmişlik
düzeyini yordadığının belirlenmesini sağladığını belirtmişlerdir. Dolayısıyla araştırmacılar
çalışmanın amacına uygun bir istatistik teknik belirlediklerini yapmış oldukları açıklamalar ile
desteklemişlerdir.

8. Varsayımlar
Araştırmada diskriminant analizini uygulama şartları başlığı altında çok değişkenli
normallik, varyans kovaryans matrislerinin, homojenliği ve çoklu bağlantılılık
varsayımlarının açıklamaları verilmiştir. Ancak çalışma incelendiğinde bu varsayımların test
edildiğine dair bir bulguya rastlanmamıştır. Ayrıca örneklem büyüklüğü ve bağımlı bağımsız
değişkenlerin yapısından da bahsedilmemiştir. Sadece Bucharest ilinin değişkenler açısından
uç değer gösterdiği öne sürülerek bu ilin değerlendirmeye alınmadığı söylenmiştir.

9. Tablolaştırma
Çalışmadaki tablo yapısı incelendiğinde kapalı stilde tabloların kullanıldığı, anlamlılık
düzeylerinin dipnot olarak verilmediği ancak diskriminant analzine ilişkin bulguların doğru
bir şekilde tablolaştırıldığı görülmektedir.

10. Bulguların Yorumu


Çalışma incelendiğinde diskriminant analizine ilişkin betimsel istatistiklere ve
birleştirilmiş grup içi korelasyon matrisine ilişkin bulgulara yer verilmediği görülmektedir.
Değişkenlerin grupları ayırmada anlamlılığını test eden Wilks’ Lambda ve F değerlerinin ise
tablo halinde sunulduğu ve anlamlılık düzeylerine göre hangi değişkenlerin grupları ayırmada
anlamlı hangilerinin ise anlamsız olduğu net bir şekilde belirtilmiştir. Diskriminant
fonksiyonlarının tahmini ve anlamlılıklarına ilişkin bulguların da eksiksiz ve yalın bir şekilde
sunulduğu gözlenmiştir. Diskriminant analizinin etkililiği de sınıflama istatistikleri
hesaplanarak test edilmiştir. Ancak bu çalışmada da diskriminant analizinin dışsal geçerliğine
ilişkin testlerin yapılmadığı görülmektedir.
Bulgular açık, anlaşılır bir dilde özetlenmiştir.
Kaynaklar
Albayrak, A. S. (2006). Uygulamalı çok değişkenli istatistik teknikleri. Asil Yayın Dağıtım.

Alpar, R. (2011). Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistiksel Yöntemler. Ankara: Detay


Yayıncılık.

Eldeleklioğlu, J., 1996, Karar stratejileri ile ana baba tutumları arasındaki ilişki, Doktora
tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Karasar, N. (2010). Bilimsel arastırma yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım: Ankara.

Kuzgun, Y., 1972, Ana-baba tutumlarının bireyin kendini gerçekleştirme düzeyine etkisi,
Yayınlanmamış Doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi.

Güzeldemir, E., 2013, Bilimsel Yazı hazırlanması, http://tre.docdat.com/docs/281/index-


280011.html adresinden 13.01.2014 tarihinde alınmıştır.

Özbay, Ö., 2008, Çapraz Tablo Analizi Nasıl Yapılır?: Pratik Bir Açıklama, Hacettepe
Üniversitesi Türkiye Araştırmaları 8, 459.

You might also like