You are on page 1of 408

PALYATİF BAKIM

VE HEMŞİRELİK

PROF. DR.SEVGİSUN
KAPUCU
2022
Palyatif Bakım Nedir?

 Günümüz sağlık sisteminde “hastanız için


yapabileceğimiz bir şey yok, alın evinize
götürün” anlayışı artık sona ermiş olup,
“sizin için yapabileceğimiz bir şey hep var”
anlayışı yaygın olarak benimsenmiştir.
Palyatif bakım anlayışında, temel hedef
yaşamın son noktasına varışı kesinleşen
hastaların yaşamına yıllar değil, yıllarına
yaşam katmaktır.
Kelime Anlamı
 Fransızca palliatif "yumuşatıcı, örtücü,
asıl sorunu gizleyerek geçici çözüm
sağlayan" sözcüğünden alıntıdır.
Fransızca sözcük Geç
Latince palliare "pelerin giydirmek,
üstünü örtmek" fiilinden türetilmiştir. Bu
sözcük Latince pallium "pelerin"
sözcüğünden türetilmiştir.
Palyatif bakıma neden ihtiyaç
duyulmaktadır;

- Kanser görülme sıklığındaki artış,


- Kanser hastalarının yapılan
tedavilerle yaşam süresinin uzaması,
- İnsan ömrünün uzaması sonucu
artan kronik hastalıkların artması.
Palyatif Bakım
 Palyatif bakım, tüm kronik hastalıkların yanı sıra
özellikle kanserli hastalarda hastalığın her aşamasında
önemle üzerinde durulması gereken bir konudur.
 Günümüzde, erken tanı ve güncel multidisipliner
tedavi yöntemleri ile, en iyimser olasılıkla kanserli
hastaların ancak yarısına yakın kesimini tam şifaya
kavuşturabilmekteyiz.
 Bu tür hastalarda bile hastaların ağrı, bulantı, kusma,
dispne ve beslenme sorunlarının kontrol altına alınması,
hastalar için önemli beklenti ve sağlık personeli için de
öncelikli bir görevdir.
Palyatif Bakım (DSÖ, 1986 Tanımı)

 “Tedaviye yanıt vermeyen hastalığı olan


hastaların bakımıdır.
 Ağrı ve diğer semptomların yanı sıra, sosyal,
psikolojik ve manevi problemlerin kontrolü
önemlidir.
 Palyatif bakımın amacı, hasta ve ailesine
olabilecek en iyi yaşam kalitesini sağlamaktır”
Palyatif Bakım Günümüzde (DSÖ 2002 Tanımı)

 “Hasta ve ailesi, hastanın yaşamını tehdit eden sorunlarla


karşılaştığında,
 Ağrının
 Diğer fiziksel,
 Psikososyal ve manevi, ruhani problemlerin erken
dönemde belirlenmesi, dikkatlice değerlendirilmesi ve
tedavi edilmesiyle acı çekmesi önlenerek hasta ve
ailesinin yaşam kalitesini geliştiren bir yaklaşım”
OLARAK TANIMLANMAKTADIR.
Amerikan Hospis ve Palyatif Tıp
Akademisine göre:
 Palyatif bakım özellikle tedavi edilemeyen
ilerleyici hastalıklarda hastanın fiziksel,
sosyal, dinsel ve varoluş gereksinimlerinin
kapsamlı yönetimidir.
 Palyatif bakımın amacı; kişisel, kültürel ve
dinsel değerlere, inanç ve alışkanlıklara
duyarlı kalırken acı çekmeyi dindirme,
semptomları kontrol etme, işlevsel kapasiteyi
iyileştirme yoluyla olabilecek en iyi yaşam
kalitesini başarmaktır.
Amerikan Tıp Enstitüsüne göre;
 Palyatif bakımın odağı kür sağlamaksızın
hastalığın semptomlarını önleme, dindirme,
azaltma veya yatıştırmadır.
 Bu geniş anlamda palyatif bakım sadece ölmekte
olanlarla sınırlı değildir; hastaların ve onlara
yakın olanların duygusal, dinsel ve uygulamaya
ait gereksinim ve hedeflerine de yakından dikkat
eder.
Palyatif bakım tanımlarına
bakıldığında;
Özetle;
 Palyatif bakım, hastalık ya da tedavi
yöntemleri nedeniyle ortaya çıkan
problemleri ortadan kaldırmayı, hasta ve
yakınının yaşam kalitesini yükseltmeyi
amaçlayan bir yaklaşımdır.
Palyatif bakım nedir?
•Hastalık süresince semptom ve ağrının uzman bakımı
• İleriye yönelik beklentileri planlama ve karar alma için
iletişim ve destek,
• Ortam boyutunda uygulanabilir destek ve sürekliliğe
dikkat ve özen gösterme,
• Kür sağlama yada yaşamı uzatma çabaları ile aynı
zamanda hastaların istediği bakım,
•Hasta hospis bakımını seçmese bile yaşamdan ölüme
geçişi kolaylaştıran bakımdır.
Palyatif bakım ne değildir?

 Hastalardan ‘‘Vazgeçme’’
 “Yapabileceğimiz daha fazla bir şey olmadığında”
yapacağımız şey.
 Yaşamı destekleme ya da küratif tedavi
yerine,yaşamı devam ettiren tedavi daha fazla
uygun olmadığında hiçbir şey yapmamaya iyi bir
alternatiftir.
 Hospis ile aynı şey değildir.
Fine RL. The imperative for hospital based palliative care: patient, institutional, and
societal benefits. Proc (Bayl Univ Med Cent). 2004;17(3):259–264.
 Palyatif bakım tanı ile birlikte başlayan,
fiziksel bakımdan daha fazla içeriğe sahip
hümanistik ve multidisipliner
bir bakım hizmettidir.
Palyatif Bakımın Hastalık Sürecindeki Yeri

Yaşamı Uzatıcı Tedaviler


Terminal
TANI Dönem
Hospis Hizmeti

Yas Süreci
Palyatif Bakım

ÖLÜM
ÖLÜM

Palyatif bakım hastalık tanısı konulduğunda başlar ve


hastanın tedavi alıp almadığına bakılmaksızın devam eder.
Palyatif bakım;
 Acıların hafifletilmesini ve semptom kontrolünü
içerir, dini değer ve inançlara, kültüre ve bireyselliğe
duyarlı kalarak bireyin fonksiyonel kapasitesini en
üst düzeye çıkarmayı amaçlar.
 Ölüme kadar mümkün olduğunca hastanın yaşamını
aktif kılmak için destek sistemlerini sağlar, yaşam
kalitesini arttırır, hastalığın gidişini olumlu yönde
etkiler.
 Yaşamın son günlerinde rahat bir ölümün
gerçekleşmesini sağlar.
Palyatif Bakım Üniteleri Tarihçesi
1842 - Fransa (ilk)
1960 - İngiltere (st Christopher) Modern
1973 - Kanada (Royal Victoria)
1987 - ABD (Horwitz Center)
1990 - Yeni Zelanda, Avustralya, Japonya
2018- Türkiye ( 297 adet)-
Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü Palyatif Bakım
Hizmetini Toplam: 79 ilde 3.899 yatak ile 297 Sağlık tesisi tarafından
vermektedir.
 Palyatif bakım uygulamaları ilk olarak
11.yy’da ortaya çıkmıştır. Bunlar yolculuk
esnasında ölümcül hastalığa yakalananların
tedavi edilmesi amacıyla kurulmuş, din
kökenli gönüllülerin yaptığı hareketler olarak
görülmektedir.
 İrlanda da 1774 yılında ölümü yaklaşan, fakir
ve kimsesizler için Dublin Müzikal Yardım
Derneği tarafından 21 yatak kapasiteli bir
hastane kuruldu.
 Daha sonrasında geliştirilen bu hizmetler
hospice bakım alanlarının açılmasına öncü
olmuşlardır.
İngiliz sosyal çalışma uzmanı, hemşire ve
doktor olan Cicely Saunders
 Çalıştığı klinikte ileri evredeki kanser
hastalarının ağrı ve diğer semptomlarının
giderilmesindeki yetersizliği görerek bu alanda
çalışma yapılması gerekliliğine karar vermiş, ilk
modern palyatif bakım verilen yer olan St.
Christopher’s Hospise 1967’de Londra’da kurmuştur.
 Bundan sonra Avrupa ve Amerika da palyatif bakım

alanlarını içeren hospisler çoğalmışlardır.


 İlk palyatif servisi 1975 yılında Kanada
Montreal’de Royal Victoria Hastanesi’nde
kurulmuştur.
 Almanya’daki ilk palyatif servisi ise
1983’de Köln Üniversite Kliniği’nde
açılmıştır.
 2010 yılı verilerine göre; İngiltere'de
882, Almanya'da 331 ve Fransa'da 471
palyatif bakım merkezi bulunmaktadır.
 1990 yılların başlarından itibaren İskandinav
Ülkeleri, İngiltere ve Kanada gibi gelişmiş
ülkelerde palyatif bakım hizmetlerinin
sunumunda dinamik bir gelişme gözlemlenir.
Bu ülkelere göre palyatif bakımı sağlık
sistemine entegrede geciken Almanya ise,
kısa bir sürede büyük bir gelişme göstermiştir.
 2009 yılına kadar da 4200’den fazla doktor
palyatif bakım alanında uzmanlık eğitimi
almış, 2010 yılına kadar 220 hastanede
palyatif servis açılmış ve 170 hospis merkezi
kurulmuştur.
Palyatif Bakımın Amacı-1
 Yaşam kalitesinin geliştirilmesinin yanı sıra
 Bakımla ilgili kararların multidisipliner yaklaşımla
verilmesini
 Hekim, hemşire, psikolog, sosyal hizmet uzmanı,
fizyoterapist, diyetisyen, din adamı, uğraş terapisti
 Hastanede ve yoğun bakımda kalış süresini kısaltmayı,
 Hospis ve evde bakım, palyatif bakım üniteleri
Palyatif Bakımın Amacı-2

 Gereksiz bakım ve hastane masraflarının


azaltılmasını,
 Hastanın bakımından sorumlu aile üyelerinin
yükünün hafifletilmesini
 Bakıma ilişkin aile memnuniyetini arttırılmasını
sağlar.
Palyatif Bakım,
 Ağrı ve diğer rahatsız edici semptomların
giderilmesini sağlar.
 Yaşamı onaylar ve ölümü normal bir süreç
olarak kabul eder.
 Ölümü hızlandırma ya da geciktirme niyeti
yoktur.
 Hasta bakımının psikolojik ve inanç yönlerini
bütünleştirir.
 Ölüme kadar hastanın olabildiğince aktif
olarak yaşamasına yardım etmek için destek
sunar.
 Hastanın hastalığı süresince ve kayıptan
sonra ailenin sorunla başa çıkmasına
yardım etmek için destek sunar
 Endike ise güçlendirme danışmanlığı dahil
hasta ve ailesinin gereksinimlerini
karşılamak için ekip yaklaşımı kullanır.
 Yaşam kalitesini artırır ve hastalığın seyrini
olumlu olarak etkileyebilir.
 Hastalığın seyrinde yaşamı uzatmaya
yönelik kemoterapi ya da radyoterapi gibi
diğer tedavilerle bağlantı içinde erken
uygulanabilir.
 Rahatsız edici klinik komplikasyonları daha
iyi anlamak ve yönetmek için gereken
araştırmaları içerir.
Palyatif Tedavi Prensipleri
 Maksimum semptom kontrolü ve minimum
morbidite
 Hasta ve yakınlarının yaşam kalitesini
yükseltmek
 Maliyet-etkinlik konusuna özen göstermek
 Öğrenci eğitiminde yer vermek
 Tedavide devamlılık sağlamak
Palyatif Bakım İlkeleri-1
 Stres verici (ağrı vb.) semptomların giderilmesi
 Normal bir süreç olarak yaşam ve ölüme saygı
duyma
 Ölümü ne hızlandırma ne de yavaşlatma
 Hasta bakımının psikososyal ve dinsel yönünü
bütünleştirme
Palyatif Bakım İlkeleri-2
 Ölüme kadar mümkün olduğunca
gereksinimlerini karşılayarak hastanın hayata
katılması için destek sağlama
 Hastanın hastalığı ve ailenin matem sürecinde
sorunlarla baş etmesine yardımcı olma
Palyatif Bakım İlkeleri-3
 Gerektiğinde matem danışmanlığı yapma
 Hasta ve ailenin ihtiyaçlarını belirleme ve
gidermek için ekip yaklaşımını kullanma
 Yaşamın kaliteli olmasını sağlama ve hastalık
sürecine olumlu katkıda bulunma.
Palyatif Bakım
 Ölüm doğal bir süreçtir, ne çabuklaştırılır, ne uzatılır.

 Hasta ve ailesi bakımın bir parçasıdır.

 İnvaziv tıbbi girişimler minimuma indirilmelidir.

 Yaşam kalitesinin sürekliliği ve arttırılmasına yönelik


olmadıkça yaşamı uzatıcı tedavilerin kullanılması
önerilmez
Palyatif Bakım
 Yan etkileri olmaksızın ağrı kontrolü sağlanmalıdır.

 Hasta, semptomların ve ağrının azaltılmasında bilir


kişidir

 Agresif sıvı ve beslenme tedavileri önerilmez


Palyatif Bakım Maliyet Etkindir
 Palyatif bakım alan kanserli hastaların hastanede
yatış süresinin kısaldığı ve istenmeyen yatışların
azaldığı
 Bakım harcamalarının azaldığı
 Palyatif bakım alan hastaların (266 gün), normal
bakım alan hastalardan (227 gün) daha uzun yaşadığı
saptanmış.

Fine RL. The imperative for hospital based palliative care: patient, institutional, and societal
benefits. Proc (Bayl Univ Med Cent). 2004;17(3):259–264.
Palyatif bakım için öncelikler

1. Palyatif bakıma gereksinimi olan hastanın tanımlanması ve


değerlendirilmesi;
 Mortalite ve morbidite ile ilgili olarak temsil ettikleri yük

 İleri evredeki olguların oranı

 Ağrıyı giderme, diğer semptomların kontrolü, sosyal destek


gibi gereksinimlerin aciliyeti
 Hastalığın sosyal etkisi (ör. Hastalığın çocukları etkileyip
etkilemediği, olanakları kıt olan toplumlar ve bakım verenler
2. Palyatif bakımın tipinin maliyet etkinlik, kabul edilebilirlik,
süreklilik, politik çekiciliğe göre seçilmesi.
Palyatif Bakım Ortamları
 Palyatif bakım gereksinimi olan
hastalara bu hizmeti nerede alacakları
(ev, hospis ya da hastane) konusunda
seçenek sunmak oldukça önemli,
 Hastalar nerede bakılmak ve
yaşamlarının son dönemini nerede
geçirmek istedikleri konusunda
tercihlerini belirtmede desteklenmelidir.
Palyatif Bakım Ortamları
Palyatif bakımda özelleşme
Yataklı hizmet/hospis

Hastane Palyatif bakım Toplum

Özel gündüz palyatif bakım hizmeti


(gündüz hospis)/ayaktan hizmet
Palyatif bakım entegre modeli
Özelleşilmiş Palyatif
Bakım Yataklı Hizmet Huzur Evi

Hospis Hastanın Evi Gündüz Hospis

Akut Hastane Evde


Bakım Ekibi
Palyatif bakım ekibi;
 Palyatif bakım alnında bilgili  Avukat,
uzman hekim,  Din görevlisi,
 Psikiyatrist,  Yardımcı personel
 Palyatif bakım hemşiresi,  Hasta ve yakınları
 Solunum terapisti,  Gönüllü kişilerden
 Eczacı, oluşmaktadır.
 Diyetisyen,
 Sosyal hizmet uzmanı,
Sağlık bakımı düzeylerine göre Palyatif
bakım ekibi ağı

Birinci basamak düzeyinde


 Palyatif bakım için eğitilmiş hemşire,
toplum gönüllüleri ve aile bakım
verenleri
İkinci basamak
 Uzman palyatif Bakım ekibi: hekimler,

hemşireler, sosyal çalışmacı ve


eczacılar
Üçüncü basamak

 Uzman palyatif bakım ekibi: Hekim,


hemşire, sosyal çalışmacı ve eczacı
 Tüm hekimler ve hemşireler uzman ekip
gözetiminde temel palyatif bakım sağlar
Toplumsal düzeyde

 Evde bakım vermek için eğitilmiş PB


hekim ve hemşirelerinin gözetiminde
toplum önderleri, geleneksel
iyileştiriciler, aile bakıcıları
Palyatif bakımın ögeleri:
 Ağrı Yönetimi
 Semptom Yönetimi
 Sosyal, Psikososyal, Emosyonel Destek
 Bakım Verenlerin Desteklenmesi
Palyatif Bakım Hemşireliğinin
Prensipleri

 Değerli Olma: Palyatif bakım hemşiresi,


insanların içsel bir değeri olduğunu, yaşam ve
ölümün de doğal bir süreç olduğunu kabul eder.
 İlişki İçinde Olma: Destekleyerek ve yakın
ilişkiler kurarak hasta ve ailesiyle terapötik ilişki
kurar.
 Güçlendirme: Hasta ve ailesini güçlendirerek bir
bakım sağlar.
Palyatif Bakım Hemşireliğinin
Prensipleri-2

 Onun Adına Yapma: Ağrı ve semptom yönetimi bakım


koordinasyonu konularında kanıta dayalı uygulama ve
en iyi uygulamalara dayalı bakım sağlar.
 Anlam Bulma: Hasta birey ve aileye yaşamlarının ve
hastalık deneyimlerinin anlamını bulamalarına yardım
eder.
 Bütünlüğü Koruma: Kendinin, hasta bireyin ve ailesinin
bütünlüğünü korur .
Sonuç olarak ölüm gerçekleşecektir;

İYİ Ölüm KÖTÜ Ölüm


 Hastalar, aileler ve  Gereksiz acılar, hasta
bakıcılar için acıların ve yakınlarının
önlenebildiği, klinik, onurunun zedelenmesi
kültürel ve etik ölçüler ve görenlerin insani
ile makul derecede duygularının rencide
uyumlu bir şekilde. edilmesi şeklinde.
Palyatif Bakım Gerektiren
Durumlar
 KOAH
 Motor nöron hastalıkları ve ilerleyici nörolojik
hastalıklar
 Evre 4 kalp yetersizliği
 Böbrek hastalıkları
 Kronik karaciğer hastalıkları
 Kanserler
 HIV/AİDS
Türkiye’de Kanser Hastalarında
Palyatif Bakım

 Türkiyede hospis sistemi yok


 Palyatif bakım üniteleri belli merkezlerde var, genellikle
anestezi sorumluluğunda ve ağrı kontrollü çalışılıyor
 Palyatif bakım ekibi çok az
 Deneyimli sağlık çalışanları yok ve yasal olarak terminal
dönem kanser hastasına evde bakım verilemiyor.
 Özel hastane ya da kurumlar evde bakım desteği veriyor.
Umut Evi
 HACETTEPE
ONKOLOJİ
ENSTİTÜSÜ VAKFI-
2007
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI
Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı
Bakanlığımız ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge
Ofisi ile yapılan iki Yıllık işbirliği Anlaşması (BCA) 2008-2009
çerçevesinde 2008 yılı içinde “Ulusal Kanser Kontrol
Programı”nın geliştirilmesine dair eylem planlarının
hazırlandığı üç büyük çalıştay gerçekleştirilmiştir.
Çalıştaylarda oluşturulan programın dört bölümünden bir
tanesi “Türkiye’de Palyatif Bakım Hizmetleri” nin
geliştirilmesine dair eylem planı hazırlamaktır.
“Türkiye’de Palyatif Bakım Hizmetleri” nin geliştirilmesine dair
(DSÖ) Avrupa Bölge Ofisinden gelen uzmanların danışmanlığı
ile palyatif bakım konusunda çalışan doktor ve hemşirelere
yönelik “Palyatif Bakım Çalıştayı ve Eğitimi” 26-28 Nisan 2009
tarihleri arasında yapılmıştır.
Türkiye’de Kanser Hastasında
Palyatif Bakım
 T.C. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş
Daire Başkanlığı kanser kontrol
stratejilerinin oluşturulduğu çalışmada
palyatif bakım grubu oluşturdu ve bu
grubun önerileri web sitesine koyuldu.
Ulusal Kanser Danışma Kurulu- palyatif bakım
(alt kurul) 2009 çalıştayında alınan karar;

 Beş yıl içerisinde ülke genelide palyatif bakım


ilkelerinin benimsenmesi,
 Standartların uygulanması,
 Tüm kanser hasta ve ailelerinin yaşam
kalitesini bozan ağrı ve diğer semptomların
kontrolünün sağlanması,
 belirlenen palyatif bakım eylem planının
ülkemizde Ulusal Kanser Enstitüsü içinde yer
alması.
Palyatif Bakım Grup Önerileri
 6 merkez kurulması
 Palyatif bakım ekibi oluşturulması
 Opioid kullanımı ile ilgili bürokratik engellerin
aşılması
 Sağlık çalışanlarına okullarda palyatif bakım
eğitimine yer verilmesi
HOSPİS Bakımı

 Palyatif bakım hem bir bakım felsefesi, hem de organize, üst


düzeyde yapılandırılmış bir bakım verme sistemidir.
 Modern palyatif bakım kavramının kökleri hospis hareketine
dayalıdır. Hospis bakımı yaşam sonuna çok az ay kala
verilen bir palyatif bakım formudur. Hem hasta hem de aile
hastalığın son günlerinde desteklenir.
 Aile üyeleri ölmekte olan kişi ile konuşmaları için teşvik
edilmelidir.
 Ölüm gerçekleştiğinde sağlık çalışanları aile üyelerine
sevdikleri kişi ile vedalaşmaları için yeterli zaman vermelidir.
Hospislerin Tarihçesi
 4. Yy’da Roma döneminde Fabiola isimli bir bayanın
mal varlığını ve kişisel çabalarını ölmekte olan
hastalar için kullanması ile başlamıştır.
 1400- Yorgun yolcular için “Korunak/sığınak”
 1967’de Dame Cicely Saunders ilk hospis’ i Londra,
İngiltere de kurdu.
 1974- Amerika’da ilk hospis açılışı (Connecticut).
 1984- Hospis’ten yararlanma birçok sağlık sigorta
planı tarafından uygulanmaya başlandı.
 Hospisler 4. yüzyılda gezginlere dinlenme
evi olarak hizmet vermiş, bakım hastalarına
hizmet vermesi 19. yüzyıl ortalarında
Londra ve İrlanda „da şefkat gönüllüleri
tarafından başlatılmıştır. Modern anlamda
ilk hospis ise 1967’de İngiltere’de hemşire
Cicely Saunders tarafından kurulan “St.
Christopher’s Hospice” olup bu tarihten
sonra sayıları hızla artmıştır.
 Hasta ve refakatçisinin birlikte kalabileceği,
hastane kampüsüne çok uzak olmayan
yerlerde oluşturulan, ev atmosferine benzer
kuruluşlardır. Günümüzde gelişmiş
ülkelerde hospis sistemi terminal hastaların
rutin evde bakımını, evde günlük vizitleri,
evde hemşirelik hizmetlerini ve
gerektiğinde hospitalizasyonu
sağlamaktadır.
Macmillan Nurse
 Mezun lisans hemşirenin en az 5 yıl
deneyimi olacak (en az 2 yıl kanser ya
da palyatif bakım alanında çalışmış olma
şartıyla)
 İngiltere (NHS) Kamu hastaneleri ve
hospice- çalışma alanları
 GP (general practioner), district nurse
(bölge hemşiresi)- çalışılan kişiler
John Taylor Hospice, Erdington, Birmingham
Teşekkürler
PALYATİF BAKIMDA
MODELLER
Araş. Gör. Kübra TERZİ
Danışman: Prof. Dr. Sevgisun KAPUCU
Sunum İçeriği
v Hemşirelik ve Palya.f Bakım Felsefesi
v Model ve Teorinin Tanımı
v Model ve Teorinin Önemi
v Hemşirelikte Modelistler ve Teorisyenler
v Palya.f Bakımda Kullanılan Modeller
HEMŞİRELİK ve PALYATİF BAKIMIN
FELSEFESİ
Hemşirelik; felsefe, kuram, uygulama ve araştırma üzerine
kurulmuş bir sağlık disiplinidir.
Hemşirelik Bakımın Felsefesi
Günümüzde hemşirelik bakımı
ü Görev odaklı bakımdan, hasta odaklı bakıma geçme,

ü Hasta kavramından müşteri kavramına kayma,

ü Tanımlayıcı araştırmalardan çok kanıta dayalı


çalışmaları önemseme,
Hemşirelik Bakımın Felsefesi
Günümüzde hemşirelik bakımı

ü Sağlık bakım sistemi içerisindeki etkileşim becerileri


üzerinde durma

ü Sorun çözümleme, karar verme, kaliteli bakıma


yönelme şeklindedir.
Palyatif Bakımın Felsefesi

Palya.f bakım, her bireyin


kendine özgü öyküsü, ilişkileri
ve kültürü olduğu ve bireyin
eşsiz bir varlık olarak saygı
görmeye değer olduğu
anlayışıyla başlar

Dr. Saunders
KURAM ve MODELİN TANIMI
KURAM/TEORİ
Veriye bir bakış açısı getirmek, veriyi örgütleyip
anlamlandırmak ve üretmek için kavramlar arasında ilişki
kurmaya çalışmaktır.

Bir olayın oluşumunun açıklanması, bunun olması içinde


değişkenler ve kavramlar arasındaki ilişkinin
saptanmasıdır.

Özel olaylar ve bunlar arasındaki ilişkilerle ilgili yapı,


hipotez, ilke, tanımlar ve önermeler dizisidir.
KURAM

İnformal Kuram Formal Kuram

Bireylerin Var olan düşüncenin


düşüncelerinde var araştırmalarla destek
olanlar gösterilip meslektekilere
yazılı olarak sunulmasıdır
Ø Hemşire kuramcıların bir kısmı insan gereksinimlerini
(F. Nigh1ngale, F. Abdellah, V. Henderson)
Ø Bir kısmı insan ilişkilerini
(H. Peplau, I. Orlando)
Ø Diğer bir kısmı da hemşirelik bakım sonucunu temel almışNr.
(D. E. Orem, C. Roy)
MODEL
Ø Kavramlar ve onlar arasındaki ilişkiler hakkındaki
düşünceleri kolaylaşNrmada yararlanılan sembolik ya
da fiziksel görünümlü fikirlerdir.

Ø Kuramlarda söz edilen modeller var olan düşüncelerin


uygulanış biçimleridir.
MODEL
Sembolik Modeller Fiziksel Modeller
Sözel, şemaEk ya da fiziksel Neyi ifade etmeleri
görünümlü fikirlerdir isteniyorsa ona benzerler

Sözel Modeller
Cümlelerdir

Şema/k Modeller
Sayısal Modeller
Diyagramlar, grafikler ve
MatemaEksel sembollerdir
resimlerdir
The Crescent of Care Nursing Models
Hemşirelikte en az yedi büyük kavramsal model
bulunmaktadır:
• Johnson’un davranışsal sistem modeli
• King’in interaktif sistem modeli
• Levin’in koruma modeli
• Neuman’ın sistem modeli
• Orem’in özbakım modeli
• Rogers’in üniter insan modeli
• Roy’un adaptasyon modeli
KURAM ve MODELİN ÖNEMİ
Her bir hemşirenin mesleğine ilişkin görüşleri, felsefesi farklılık
göstermektedir.

Hemşirelik uygulama modelleri, hemşirenin değer, inanç ve


mesleğe ilişkin görüşleri ve hastaların özellikleri ve görüşleri göz
önüne alır.

Modelistin değer, inanç, mesleğe bakış açısı ile birlikte insan ve


çevre kavramları alınarak gereksinimler doğrultusunda ilişkiler
kurarak modelini oluşturduğundan bahsedilebilir.
Hemşirelik uygulama modellerinde temel olarak amaç;

Bakımın çeşitliliğini ve sürekliliğini sağlamak,

Ekipte çaSşmaya neden olmayan/en çok kabul gören durum ya


da fenomenin tercih edilmesi,

Hemşireye ekibin diğer üyeleri taraVndan hemşirelik duygusunu


hisseWrmek,

Hemşirelik bakımına yön vermesini sağlamak,

Rehberlik etmekEr (karar verme, önlem alma, üyelerin seçilmesi)


Hemşirelik Uygulama Modellerinin Önemi

Hemşirelik disiplini, kendilerine bakamayan veya bozukluklar ya


da olası bozukluklar nedeniyle çevresinde uyum sağlayamayan
insanlarla ilgilenir.

Hemşirelik teorileri; hemşirelik nedir ve rolleri nelerdir soruları


ile hemşireliğe yeni vizyonlar kazandırmıştır.

Hemşirelik teorileri hemşirelikte altta yatan felsefi görüşü


yansıtmıştır.

Hemşire teorisyenlerin çoğunun çalışmaları, zamanla test edilmiş


ve sağlık bakımında kaliteyi arttırma, hemşirelik araştırmalarında
anlamayı genişletme, holistik görüşe dayalı profesyonel
uygulamalarla toplumların gelişmesini sağlarlar.
Hemşirelik Uygulama Modellerinin Önemi

Hemşirenin teorik bakış açıları yeni sorular ortaya çıkarır,


hemşirelik araştırmaları yeni yaklaşımlar ve araçlar yaratır, tüm
dünyada hemşirelik bilgisini genişletir.

Hemşirelik bilgisi, hemşirelik teorileri ve hemşireliğin kavramsal


modelleri ile oluşur.

Hemşirelik modelleri, hemşirelik uygulamaları için bilimsel bir


temel olarak hemşirelik bilgi içeriğinin daha sistematik şekilde
gelişmesini sağlar, bakıma pratik yaklaşımlar geliştirir.

Hemşire teorisyenlerin çoğunun çalışmaları, zamanla test edilmiş


ve sağlık bakımında kaliteyi arttırma, hemşirelik araştırmalarında
anlamayı genişletme, holistik görüşe dayalı profesyonel
uygulamalarla toplumların gelişmesini sağlarlar.
Hemşirelik Uygulama Modellerinin Önemi

Öğrencinin öğrenme sürecine katkıda bulunur

Hasta değerlendirmesinin oluşturulmasına yardımcı olur

Hemşireler arasında anlamlı ileEşimi sağlar

Sorun – çözmeyi gelişErir

Hastaların memnuniyeEni arSrır

Mesleğin hedeflerini belirEr


Hemşirelik Uygulama Modellerinin Önemi

Bakım kalitesini büyük ölçüde arSrır

Hemşirenin sorumluluk alanını belirler

Gözlemleri önemli olgulara odaklar

Faaliyetleri yönlendirir ve gerekçelendirir

Hemşirelerin meslek hakkında görüşlerini netleşErir

Başkalarına hemşirelerin işiyle ilgili gerekçe sunar

AraşSrmayı klinik ihEyaçlara göre yönlendirir


HEMŞİRELİKTEKİ
KURAM ve MODELİSTLER

“Bir mesleğin gelişip ilerleyebilmesi, bilgi birikiminin sistemli
olarak teori ve uygulama ile birlikte irdelenmesi ile olasıdır.
Uygulamasız teori boş, kuramsız uygulama ise kördür.”

Martha Raile Alligood


Florence Nightingale: Çevre Teorisi

Virginia Henderson: Hemşirelik Bakımında 14 Temel Gereksinim


Teorisi

Ida Jean Orlando: Hemşirelik Süreci Teorisi

Imogene King: Kavramsal Sistem ve Bakımda Amaca Ulaşma


Teorisi

Dorothea Orem: Öz-Bakım Yetersizliği Teorisi

Marjory Gordon: Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeli

Joyce J. Fitzpatrick: Yaşam Perspektifi Ritim Modeli



“Dini cemiyet falan kurmak istemiyorum, aksine iyi para
ödenen bir meslek dalı kurmak istiyorum. Ahlaken, ruhen,
bedensel olarak hemşirelik mesleği için gerekli koşullara sahip,
hangi sınıf ve mezhepten olursa olsun her kadına en iyi eğitimi
vermek olmuştur daima… Hastalara yardım etmek isteyen kişi
duygusal bir hayalperest değil, aksine zor işleri seven sadık biri
olmalıdır.”
Florence Nightingale
Florence Nigh,ngale: Çevre Teorisi
Hasta için sessiz bir çevre düzenlenmeli

Uygun beslenme sağlanmalı

Uygun havalandırma ve ısıtma sistemi ayarlanmalı

Temiz bir ortam düzenlenmeli

Dışarıyı gören bir oda düzeni sağlanmalı

Hasta çok iyi gözlemlenmeli


1820-1910
Hastaya uygun pozisyon verilmelidir.
Fiziksel Çevre

Temizlik
Havalandırma
Hava-Işık
Ses-Yatak
Drenaj-Diyet vb.

Hasta Koşulları ve Doğası

İletişim Ölüm verileri


Hastalıkların Önlenmesi

Psikolojik Çevre Sosyal Çevre


Florence Nigh,ngale: Çevre Teorisi
Çevre Teorisinin Felsefesini Anlamada Kritik Düşünme (!!!)

Kritik düşünme olarak Nightingale’in çevre teorisinde ve


hemşirelik sürecinde kullanılan 13 kriter vardır.

Fiziksel, psikolojik ve sosyal çevre elemanları etkileşim


içindedir.

Anahtar nokta ise hasta koşulları ve doğasıdır


NİGHTİNGALE’İN KRİTERLERİ HEMŞİRELİK SÜRECİ ve FELFESİ
• Hastanın vücut ve oda sıcaklığı, odanın havası (yeterli havalandırmanın olup
olmadığı) ve pis kokular değerlendirilmelidir.
1. Havalandırma ve Sıcaklık • Hastanın vücut sıcaklığı korunurken, odanın kokusu ve temizliği açısından bir
plan geliştirilmelidir.

• Oda yeterli ışık alıp almadığı yönünden değerlendirilmelidir.


2. Işık • Hastanın odasına yeterli ışık sağlanmalıdır.
• Oda nem, rutubet, karanlık, toz, küf açısından değerlendirilmeli ve bu
3. Duvarların ve Odaların Temizliği
etkenlerden korunmalıdır.
• Çevreyi saran temiz hava, temiz su, kanalizasyon, temizlik ve ışığın
değerlendirilmesidir. Örneğin, çöplerin ,pis suların, kanalizasyon atıklarının
4. Evin Sağlığı bölgeden uzaklaştırılması, hava ve suyun temizliğinin sağlanması, bol ışığın
sağlanması gibi.

• Alanı saran ve hastanın odasının ses seviyesi değerlendirilmelidir.


5. Ses • Ses seviyesini minimumda tutmak adına girişimlerde bulunulmalıdır.

• Yatak ve yatılan yer karanlık, kırışıklık, kirlilik, yükseklik açısından


6. Yatak ve Yatılan Yer
değerlendirilmelidir.
• Hastanın cildinin her zaman kuru ve temiz olmasına dikkat edilmelidir.
7. Kişisel Temizlik
NİGHTİNGALE’İN KRİTERLERİ HEMŞİRELİK SÜRECİ ve FELFESİ

• Hasta, odasında değişiklik yapmaya teşvik edilmelidir.


• Değişiklikler kartpostallar, çiçekler, resimler, kitaplar, puzzlar ile sağlanabilir.
8. Değişiklik
• Hastanın arkadaşları ve akrabaları ile kısa süreli görüşmeleri sağlanabilir.

• Sebepsiz konuşmalardan ve tavsiye vermekten kaçınılmalıdır.


9. Ümit ve Tavsiyelerin Konuşulması • Bir insan olarak hastayla konuşulmaya devam edilmelidir.
• Hastanın düşünmesine olanak sağlanmalıdır.
• Hastanın diyeti değerlendirilmelidir.
10. Yemek Durumu • Hastanın yediği her öğün, aperatifler, içeceklerin miktarları not edilmelidir.

• Hastanın sevdiği veya sevmediği yiyeceklerin, içeceklerin çeşidinin


11. Ne Tür Yemek değerlendirilmesine devam edilmelidir.
• Hastanın sevdiği yiyecekler temin edilmelidir.
• Bakımın sürekliliğini, bakım planının belgelenmesini ve hasta bakımına yönelik
12. Küçük Yönetim dalgınlığa gelebilecek uygulamaların değerlendirilmesini sağlamaktır.
• Gözlem hastayla ilgili her şeydir. Bütün gözlemler kaydedilmelidir.
• Gözlemler tam olmalı ve sadece düşüncelerden ibaret olmamalıdır.
13. Hastalığın Gözlemi • Hastanın çevresi gözlemlenmeye devam edilmeli ve hastanın ihtiyaçlarına göre
bakım planında değişiklikler yapılmalıdır.

“Hemşire hastanın ne istediğini, hayatta kalması ve sağlığına
kavuşmasında neye ihtiyaç duyduğunu öğrenmek için "hastanın
derisi altına" girmelidir. Bilinçsizin bilinci, körün gözleri, çocuğun
hareket aracı, genç annenin bilim ve güveni, konuşmayanın sesi
olmalıdır. Her bireyi kendine özel kabul etmeli hastanın
ihtiyaçlarını anlayabilmek için adeta onun içine nüfuz etmelidir.’

V. Henderson
Virginia Henderson: Hemşirelik Bakımında 14
Temel Gereksinim Teorisi
İnsan gereksinimlerinde kültür kavramının etkisini düşünmüştür.
Bu gereksinimlerin aileden ya da diğer sosyal gruplardan öğrenildiğini
belirtmiş<r.

Duygusal dengenin fizyolojik dengeden ayrılmayacağını vurgulamışBr.

Hemşirenin sözel olmayan ile<şime daha duyarlı olması ve duyguların


açıklanmasına cesaret verilmesi gerek<ğini düşünmüştür.

Tüm insanların ortak gereksinimleri olduğuna inanmakta ancak iki


hastanın birbirine tamamen benzemediğini bu nedenle hemşirenin
kişiye özel olarak gereksinimlere müdahale etmesi gerek<ğini
1897- 1996
belirtmektedir.
Virginia Henderson: Hemşirelik Bakımında 14
Temel Gereksinim Teorisi

İnsanın, biyolojik, psikolojik, sosyal ve spiritüel


boyutlarını kapsayan 14 gereksinimini ele alan
Virginia Henderson'un hemşirelik tanımının en
büyük kuramsal kaynağı Maslow’un temel insan
gereksinimleridir.
Henderson’ın 14 Temel Bileşeni

36
Maslow’un Hiyerarşi Gereksinimlerine Uygulanan
Henderson’ın 14 Temel Bileşeni
Dorothea Orem: Öz Bakım Yetersizliği Teorisi

Geliş<rdiği teoride bireyin kendi bakım sorumluğunu alması gerek<ğini


vurgulamışBr.

Bireylerin sağlık sorunlarını çözebilme yeteneğine erişebildikleri ve


sunulan hizmetlerden yararlanabildikleri sürece sağlık hizmetlerinin
başarıya ulaşabileceğini belirtmiş<r.

Modeli; hemşirelik sistem modeli, öz-bakım yetersizlik modeli ve öz-


bakım modeli olmak üzere 3 ana gruptan oluşmaktadır.

1914-2007
Hemşirelik Sistemleri Modeli
Öz-Bakım Yetersizliği Modeli
Hemşirenin birey tarafından bilgili ve yardım becerisine sahip bir kişi olarak
algılanması gerekmektedir.

Teoride hastaya yardımcı olmada beş farklı yöntem tanımlanmıştır:


• Birey adına davranmak ya da yapmak
• Bireye rehberlik etmek veya yönlendirmek
• Fiziksel ve psikolojik destek sağlamak
• Gereksinimler için çevreyi oluşturmak ve devam ettirmek
• Bireyin öğretimi
Öz-Bakım Modeli
Öz bakım öğrenilmeli ve zaman içinde ve kişilerin düzenleyici gereksinimlerine
uygun olarak kasıtlı ve sürekli olarak gerçekleştirilmelidir.

Gereklilikler büyüme ve gelişme aşamaları, sağlık durumları, sağlık veya


gelişim durumlarının spesifik özellikleri, enerji harcaması seviyeleri ve çevresel
faktörlerle ilişkilendirilmelidir.

Bireyin öz bakım gücünü etkileyen temel durumsal faktörler olduğunu


belirtmiştir.
• Yaş • Aile sistemi
• Cinsiyet • Yaşama şekli, düzenli yaptığı
• Gelişim durumu aktiviteler
• Sağlık durumu • Kaynakların yetersizliği ve
• Sosyo-kültürel özellikler ulaşılabilirliği
• Sağlık sistemi • Çevresel faktörler
Öz bakım yetersizliği teorisi, aşağıdaki dört
teoriden oluşur:
1. İnsanların kendileri için neden ve nasıl bakım yaptıklarını
açıklayan öz bakım teorisi.

2. Aile üyelerinin ve / veya arkadaşlarının sosyal olarak bir


kişiye nasıl bakım sağladığını açıklayan öz bakım
teorisi.

3. İnsanlara hemşirelik bakımıyla yardım edilebileceğini


açıklayan öz bakım eksikliği teorisi.

4. Hemşirelik için yapılması ve sürdürülmesi gereken


ilişkileri tanımlayan ve açıklayan hemşirelik sistemleri
teorisi.
PALYATİF BAKIMDA KULLANILAN
MODELLER
Palyatif bakımda kullanılan model ve teoriler insanı
oluşturan psikososyokültürel, spiritüel ve çevresel
yapıların farklılıklarından dolayı çeşitlilik göstermektedir.
Katharine Kolcaba: Konfor Teorisi

Konfor kavramı ve bu kavramı ortak noktası alarak orta düzey bir teori olan
Konfor teorisini, hemşireliğin yardım etme amaçları arasında yer alan
rahatlatma işlevi üzerine temellendirilerek gelişrilmiştir.

Kolaylaştırıcı çevrede, fiziksel ve psikolojik olarak ikiye ayırdığı yetersizlik


durumunu önleyerek ya da düzelterek bireyin konforunu sağlayacağını ve
fonksiyonlarını optimum düzeye getireceğini ifade eden diyagram teorinin
ortaya çıkışında temel oluşturmuştur.

1944-…
Katharine Kolcaba: Konfor Teorisi

Konfor teorisinin gelişim aşamalarında dört temel felsefi bakış açısından


etkilendiğini vurgulamaktadır.

• Yapının en üst düzeyinde çatıyı oluşturan bakış açısı holizim,

• Bir sonraki aşamada insan gereksinimleri,

• Murray’ın insanda baskı teorisi,

• Farklı hemşirelerin (Henderson, Orlando ve Paterson) geliştirmiş olduğu


üç orta düzey teoriden yararlanmıştır.
SAGE&THYME İletişim Modeli
Sıkıntılı veya anksiyete düzeyi yüksek bir kişiyle yapılandırılmış
konuşmanın bir yardım notu görevi gören bir anımsatıcıdır.
"SAGE" kullanıcıyı sohbete, "THYME" ise onları dışarı çıkarır.

Setting – Ask – Gather – Empathy – Talk – Help - You – Me – End

SAGE & THYME modelini kullanarak duygusal kaygıları olan


birisine kişi merkezli destek sağlamak için kanıta dayalı iletişim
2006-… becerileri öğretir.

SAGE & THYME modeli, sağlık ve sosyal bakımın içinde ve


dışında herkesle konuşmak için uygundur: hastalar ve bakıcılar,
öğrenciler, meslektaşlar, çocuklar…
The SAGE & THYME model

Setting (Düzenle) Endişe duyarsanız – düzenlemenin ilk adımı düşünmektir,


biraz gizlilik oluşturun - oturun.
Ask (Sor) «Ne hakkında endişelendiğini sorabilir miyim?»

Gather (Topla) Tüm endişeleri toplayın - sadece ilk birkaçını değil – «Seni
endişelendiren başka bir şey var mı?»
Empathy (Empati) Hassas bir şekilde yanıt verin – «Aklınızda çok şey var.»

Talk (Konuş) “Sizi kimle görüştürmemiz veya desteklemeniz gerekiyor?”

Help (Yardım) «Size nasıl yardımcı olabilirler?»

You (Siz) «Size neyin yardımcı olacağını düşünüyorsunuz?»

Me (Ben) «Benden yapmamı istediğiniz bir şey var mı?»

End (Bitir) Özetleyin ve kapatın – «Burada bitirebilir miyiz?»


Kerala Topluluk Modeli

Kerala’nın palyatif bakım için topluluk modeli, alternatif, kaynak-


etkin bir örgütlenme biçimi olarak ortaya çıkmıştır.

Topluluk modelinde hastane ve hastane gibi profesyonel merkezli


modellerden ayıran şey, toplum gönüllülerinin hastalar ve aileler için
“toplam bakım” - yani tıbbi, sosyal, finansal destek ve rehabilitasyon
- koordinasyonunda demir görevi görmesidir.
2009(?)-… 2014 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü tarafından
desteklenmiştir.
Kerala Topluluk Modeli
Kerala modelinin entegrsyonu, devletin özellikle sağlık için benzersiz seferberlik
tarihi düşünüldüğünde yapısal zorluklar sunmaktadır.

Kerala, yaşam beklentisi, bebek ölümleri ve doğum oranları gibi sağlık kriterleri
konusunda sürekli olarak yüksek sosyal gelişim göstergeleri sunmuştur.

Kerala ayrıca halk sağlığı altyapısında liderdir ve sağlık müdahalelerinde öncü bir
devlet olarak kabul edilir.

2014-2015 yıllarında 14 doktor, iki hemşire ve bin gönüllüden oluşan bir ekip
sağlanmıştır.
Hemşire Temelli/Liderliğinde
Danışma Modeli
Hemşire temelli danışma modelinde iletişim süreçlerine ilişkin mevcut çalışma
örnekleri (vaka çalışması), tekrarlamalı olarak, yalnızca biyomedikal iletişim
stillerini tercih etmek yerine çoğunlukla sosyo-duygusal iletişim stillerini
vurgulamaktadır.

Yapılan araştırmalarda hastaların hemşireleri daha iletişimsel olarak


algıladıklarını, kendilerine daha rahat hissettiklerini ve hemşirelerle yapılan
görüşmelerde doktorlardan daha fazla bilgi sağlandığını göstermektedir.
Palyatif bakım
hastası
TEŞEKKÜRLER J
Palyatif Bakımda
Bütüncül Yaklaşım:Genel
Semptom Yönetimi

Hemşire Şerife Karaca


Sağlık Bilimleri Üniversitesi
Dr. A.Y. Ankara Onkoloji Eğitim
ve Araştırma Hastanesi
Palyatif Bakım Merkezi
PALYATİF BAKIMDA SEMPTOM YÖNETİMİ

• Sorunun tanımlanması İletişim


• Değerlendirme
• Nedene ve hastaya özgün
farmakolojik tedavi ve hasta bakım
planı Ekip Çalışması
• Tedaviyi ve bakım planını uygulama
• Tedavi etkinliğini değerlendirme
• İhtiyaçların tekrar gözden
geçirilmesi Ailenin Desteklenmesi
SEMPTOM DEĞERLENDİRME VE BAKIM GEREKSİNİMİ
ÖLÇEKLERİ
Edmonton Semptom Değerlendirme Ölçeği
Kısa Ağrı Değerlendirme Ölçeği
Modifiye Borg Skalası
Konfüzyon Değerlendirme Yöntemi
Hastane Anksiyete ve Depresyon Skalası
Stres Termometresi

Norton Bası Skalası (Bası Riskini Belirleme)


Braden Skalası
Mukozit Tanılama Skalası
Itaki Düşme Riski Ölçeği
SEMPTOM DEĞERLENDİRME ÖLÇEKLERİ

Palyatif bakımda rutin pratikte en sık kullanılan ölçek


▪ Edmonton Semptom Değerlendirme Ölçeği
▪ [Edmonton Symptom Assessment Scale (ESAS)] dır

ESDÖ de ağrı, yorgunluk, bulantı, depresyon, anksiyete, uyku hali, iştahsızlık, kendini
iyi hissetme, nefes darlığı 10 cm VAS kullanılarak ölçülmektedir
Bruera E, Kuehn N, Miller M, Selmser P, Macmillian K. The Edmonton Symptom Assessment System (ESAS): a simple method for the assessment
of palliative care patients. J Palliat Care 1991;7(2):6-9.
SEMPTOM DEĞERLENDİRME ÖLÇEKLERİ

Palyatif bakımda rutin pratikte sık kullanılan

❑ Memorial Semptom Değerlendirme ölçeğinde [Memorial Symptom Assesment


Scale (MSAS)] ise 32 semptomun sıklığı, şiddeti ve hastada yarattığı sıkıntı
değerlendirilmektedir
PALYATIF BAKIMDA GÖRÜLEN SEMPTOMLAR

• Ağrı Ajitasyon Anksiyete


• İştahsızlık Kaşeksi Ağız kuruluğu
• Kötü tat Ağızda yara, aft Disfaji
• Asit Vücut ödemi Dispepsi
• Hıçkırık Kabızlık, ishal Bulantı, kusma
• Tremor Bayılma Unutkanlık
• Konfüzyon Deliryum Depresyon
• Dispne Öksürük Sekresyon
• Halsizlik Hareket edememe Baş dönmesi
• Kaşıntı Reflü İnkontinans
SEMPTOM DEĞERLENDİRİLMESİ
Yaşam Sonunda En Çok Görülen Semptomlar

▪ Acil müdahale gerektiren semptomlardır

Deliryum
Ağrı Dispne
ULUSLARARASI AĞRI ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ (IASP)

Ağrı

Vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan organik bir nedene bağlı olan ya
da olmayan kişinin geçmişteki deneyimleri ile ilgili, sensoriyal(Duyu sinirleri,
uyaranları beyne ve omuriliğe taşıyan sinirler), emosyonel hoş olmayan bir
duygu olarak tanımlanmıştır.
AĞRIYI TANIMLAYANLAR

▪ Gerçek bir doku harabiyeti ile birlikte gelişen bir deneyimdir


▪ Ailelere ve kültürlere göre çok değişik şekillerde tanımlanır
▪ Her zaman özneldir, deneyimlerle algılanır
▪ Emosyonel bir deneyimdir
▪ Doku harabiyeti olmasa bile ağrı algılanabilir
▪ Hasta ağrı diyorsa ağrıdır
▪ Hoş olmayan bir duygudur
KANSERDE AĞRI İNSİDANSI

Tanı anında

Tedavi devam ederken

İlerlemiş hastalık

Yaşam sonu

National Comprehensive Cancer Network. Clinical Practice Guidelines in Oncology for Adult Cancer Pain.
V. 1.2010. Fort Washington, PA: National Comprehensive Cancer Network; 2010.
Kanser Ağrısı/palyatif bakım hastası -Ölüm Korkusu

Çaresizlik Istırap Korku


İrritabilite
Anksiete

ÖLÜM
Öfke

Başkalarına
bağımlı olma
Umutsuzluk
Kişisel özgürlüklerin Depresyon
kaybı
AĞRININ SINIFLANDIRILMASI

1 Ağrının süresine göre; akut, kronik

2 Ağrının yerine göre; baş ağrısı, karın ağrısı, vb

3 Ağrının etyolojisine göre; kanser ağrısı, fantom ağrı, vb

4 Ağrının nörofizyolojik mekanizmasına göre; nosiseptif


(somatik, visseral), nöropatik
ANAHTAR NOKTALAR
▪ Lokalizasyon
▪ Şiddet
▪ Kalite
▪ Zaman
▪ Arttıran/azaltan faktörler
▪ Ağrı ile birlikte olan bulgu ve semptomlar
▪ Önceki analjezik ve hastalık tedavisine yanıtlar
▪ Ağrının günlük yaşam aktivitelerine etkisi
▪ Psikolojik durum
▪ Ailesel ve mesleki durumu
▪ İlaç bağımlılığı
AĞRININ DEĞERLENDİRİLMESİ

❖ Ağrı ne zaman başladı?


❖ Ağrı nerede hissediliyor, başka yerlere yayılımı var mı?
❖ Ağrıyı nasıl tanımlarsınız (niteliği ve şiddeti)?
❖ Ağrı sürekli mi, gelip gidiyor mu?
❖ Ağrıyı artıran veya azaltan durumlar?
❖ Ağrıyla birlikte olan semptomlar var mı?
❖ Ağrı hastanın aktivitelerini kısıtlıyor mu?
❖ Hasta, ağrısı için ne düşünüyor?
BREAKTHROUGH PAİN-HAMLE-KAÇAK AĞRISI
ARA AĞRI ATAĞI
Hızla ortaya çıkar
Pik şiddete kadar geçen ortalama süre 3-5
dakikadır
Kısa sürelidir
Yaklaşık 15-30 dakika
Ara Ağrı

Sıkça meydana gelir


Günde ortalama 1-4 nöbet

Bazal Ağrı
Ara ağrı, temel kalıcı ağrının ötesinde
meydana gelen ağrı alevlenmeleri
anlamına gelmektedir
Bennett D ve ark.’dan uyarlanmıştır1

Slayt 15
AĞRI ÖLÇÜM SKALALARI

Tek Boyutlu Skalalar

• Vizuel Analog Skala (VAS)


• Numerik Rating Skala (NRS)
• Verbal Rating Skala (VRS)
• Burford Ağrı Termometresi
AĞRININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Tek Boyutlu Skalalar
Sözel Ağrı Yoğunluk Skalası Görsel Analog Skalası

Ağrı Hafif Orta Şid. Şiddetli Çok Şid. Ağrı yok Dayanılmaz
Yok Ağrı Ağrı Ağrı Ağrı Ağrı

0–10 Numerik Ağrı Skalası Yüz Skalası

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
0
0 1 2 3 4 5
Ağrı yok Orta Dereceli Dayanılmaz
Ağrı Şidette Ağrı
1
1 Portenoy RK, Kanner RM, eds. Pain Management: Theory and Practice. FA Davis; 1996:8-10.
Wong DL. Waley and Wong’s Essentials of Pediatric Nursing.
5th ed. Mosby, Inc.; 1997:1215-1216.
McCaffery M, Pasero C. Pain: Clinical Manual. Mosby, Inc. 1999:16.
ÇOK BOYUTLU SKALALAR
▪ Mc Gill Pain Questionaire
▪ Brief Pain Inventory (BPI)
▪ Memorial Pain Assesment Card (MPAC)
▪ Edmonton Staging System for Cancer Pain
▪ Functional Assessment of Cancer Therapy (FACT)
▪ Memorial Symptom Assessment Scale (MSAS)
▪ Karnofsky İşlev Durumu Skalası
▪ Hopkins Pain Rating Instrument
▪ The Descripter Diferantial Scale
▪ West Haven Çok Boyutlu Ağrı Envanteri
• The Breakthrough Pain Questionnaire
• The Alberta Breakthrough Pain Assesment Tool
• EORT QLQ-C30
• EORTQLQ-C15
• Facial Action Coding System
• The Pain Behaviour Measurement
• DOLOPLUS-2
• …………
Edmonton Semptom Değerlendirme Ölçeği
Hastaneye yatışda var olan semptomların ilk 7 günde Edmontom Semptom
Tanılama Ölçeği Kullanılarak Değerlendirilmesi ( n=100)

1. gün 3. gün 7. gün p

Ağrı 5.0 ± 2.9 3.7 ± 1.9 2.8 ± 1.9 p<0,001

Yorgunluk 6.9 ± 2.1 5.3 ± 1.7 4.9 ± 1.8 p<0,001

Bulantı 2.6 ± 2.7 2.3 ± 2.2 2.0 ± 1.9 .059

Üzüntü 4.8 ± 2.2 4.7 ± 1.7 4.4 ± 1.7 .002

Endişe 4.3 ± 2.6 4.2 ± 2.1 4.1 ± 2.3 .270

Uykusuzluk 3.3 ± 2.4 2.6 ± 1.9 2.0 ± 1.7 P<0,001

İştahsızlık 5.8 ± 2.2 4.9 ± 2.2 4.2 ± 2.4 P<0,001

Kendini iyi hissetme durumu 5.8 ± 2.0 4.6 ± 1.6 4.0 ± 1.8 P<0,001

Nefes darlığı 2.5 ± 2.7 2.2 ± 2.3 2.1 ± 2.3 .298

Konstipasyon 2.3 ± 2.8 1.9 ± 2.2 2.1 ± 2.1 .795

Ciltte değişiklik 0.6 ± 1.2 0.5 ± 1.2 0.4 ± 1.1 .011

Ağızda yara 0.4 ± 1.1 0.3 ± 1.1 0.3 ± 1.0 .039

Uysal N, Şenel G, Karaca Ş, Kadıoğulları N, Koçak N, Oğuz G. Palyatif Bakim Klinigi’nde yatan hastalarda görülen semptomlar ve pal
yatif bakimin semptom kontrolüne etkisi. Ağrı, 2015;27(2):104-110.
EDMONTON SEMPTOM DEĞERLENDİRME GRAFİĞİ

DOKÜMAN NO: PSK FR 028 YAYIN TARİHİ: 08.10.2013 REV. TAR./REV. NO: 00 Sayfa 1 / 1
Hasta Adı Soyadı : ……………………………………
Dosya No : ……………………………………
TARİH
10

AĞRI

0
10

YORGUNLUK

0
10

BULANTI

0
10

DEPRESYON

0
10

ANKSİYETE

0
10

UYKU HALİ

0
10

İŞTAH

0
10
İYİLİK HALİ

0
10
NEFES DARLIĞI

0
10
DİĞER

0
0

PPS

Değerlendiren:
H = Hasta
HY = Hasta yakını
HB = Hastabakıcı Eğitim seviyesi :
Kısa Ağrı Değerlendirme Ölçeği [Brief Pain Inventory(Short Form)
DSÖ ANALJEZİK MERDİVENİ

Ağrı Şiddetine Göre İlaç Şeçimi


Ağrı 7-10
Morfin
Ağrı 4-6 Fentanil
Hidromorfon
Kodein
Ağrı 1-3 Tramadol

ASA
ASA
Parasetamol
Parasetamol
NSAİİ
NSAII

WHO. Geneva, 1996.


OPİOİDLER

▪ Tavan dozları yoktur.


▪ DSÖ palyatif bakımda olması gereken temel
ilaçlar listesinde; zayıf opioid olarak kodein, güçlü
opioid olarak morfin hızlı salınımlı tablet, morfin
yavaş salınımlı tablet, morfin ampul ve çocuklar
için morfin likit form bulunmaktadır.
Opioid Analjezikler
Etken Madde Preparat
Morfin Morfin 10 mg ampul
Morfia IR tablet 15, 20 mg
Morfia CR tb 15,30,60,100 mg
Oksikodon Oxopane IR kapsül, 5, 10, 20 mg
Hidromorfon Jurnista uzatılmış salınımlı kapsül, 8,16,32 mg

Fentanil Durogesic TTS 12, 25, 50, 75, 100 g/saat


Abstral dil altı tablet, 100, 200, 400, 800 g

Tramadol Zaldiar tablet, tramadol 37.5 mg + parasetamol 325 mg


Contramal damla 50 mg/ml
Contramal kapsül 50 mg
Contramal retard tablet 100 mg

Kodein Apranax plus tablet, naproksen 550 mg + kodein 30 mg


Geralgin plus tablet, parasetamol 300 + kodein 30 mg
OPİOİD KULLANIM YOLU

3 4

1 2 IV
IM

oral, sublingual, subkutan


rektal, transdermal

Hastanın
Hastanınuzun süresüre
uzun analjezik kullanacağı
analjezik da düşünülerek
kullanacağı en az invaziv
da düşünülerek en azyolinvaziv
seçilmelidir.
yol
seçilmelidir.

Morfin;
Morfin;oral / paranteral
oral = 3= /31/ 1
/ paranteral
paranteral
paranteral/ epidural
/ epidural= 10/
= 10/11
epidural / intratekal
epidural = 10
/ intratekal / 1/ 1
= 10
OPİOİD YANETKİLERİ
▪Bulantı-kusma
▪Sedasyon
▪Konstipasyon
▪Kaşıntı
▪İdrar retansiyonu
▪Deliryum
▪Hiperaljezi
▪Miyoklonus
▪Tolerans
▪Bağımlılık
▪Solunum depresyonu
▪•Böbrek yetmezliğinde yan etkilerinden sorumlu metabolit birikimi olduğu için doz
azaltılmalıdır
OPİOİD YANETKİLERİ
Konstipasyon
Opioid başlanan hastalar konstipasyon için bilgilendirilmeli, etkili dozda düzenli
laksatif başlanmalı laksatif tedaviye rağmen ciddi konstipasyonda opioid rotasyonu
yapılmalı

Bulantı-kusma
Opioid tedavisinin başlangıcında veya doz artışlarında görülebilir genellikle geçicidir
opioid rotasyonundan önce etkin antiemetik tedavi verilmeli

Uykuya eğilim ve konsantrasyonda bozulma


Opioid tedavisinin başlangıcında ve doz artışlarında görülebilir
devam eden orta-ciddi SSS yan etkilerinde doz azaltılmalı veya opioid rotasyonu
Opioids in Palliative Care
Safe and Effective Prescribing of Strong Opioids for Pain in Palliative Care of Adults
NICE Clinical Guidelines, No.140 National Collaborating Centre for Cancer (UK); 2012
YAN ETKİLERİN TEDAVİSİ

Antiemetikler Laksatifler Psikostimülanlar

Antipsikotikler Naloksan
ALDOLAN, DOLANTİN !!!!!!

▪ Meperidinin kronik ağrı tedavisinde yeri yoktur (Aldolan, dolantin).

▪ Metabolitlerinin SSS’ne toksik etkisi vardır (myoklonus,ajitasyon,konvülsiyon,


vb)

▪ Tolerans ve bağımlılık hızlı gelişir


❖ Yan etkiler, toksisite belirtileri ve güvenli saklama koşulları için hasta
ve bakım verenler bilgilendirilmeli

❖ Özellikle tedavi başlangıcında 7/24 iletişim kurabilme imkanı


sağlanmalı

Opioids in Palliative Care Safe and Effective Prescribing of Strong Opioids for Pain in Palliative Care of Adults Nıce
Clinical Guidelines, No.140National Collaborating Centre for Cancer (UK); 2012
Opiofobi

Yan etkiler

Bağımlılık Yaşam sonu


Tolerans endişeleri

Opioids in Palliative Care


Safe and Effective Prescribing of Strong Opioids for Pain in Palliative Care of Adults
NICE Clinical Guidelines, No.140 National Collaborating Centre for Cancer (UK); 2012
• Aynı analjezik etkiyi sağlamak için ilacın dozunun arttırılması ihtiyacı olarak
tanımlanır
• İlacın harekete geçirdiği değişikliklere bir adaptasyon durumu ve zamanla bir
ya da daha fazla ilacın etkisinin azalması ile sonuçlanır
• Toleransla ilgili yanlış anlaşılmalar tedavinin gecikmesine ya da opiodin yeterli
dozun alınmamasına /kesilmesine neden olabilir
• Tolerans bağımlılık demek değil
Opioidlere Fiziksel Bağımlılık İlacın uzun süre kullanımı sonrasında ani kesilmesi
veya antagonistinin kullanılması sonrasında görülen geri çekilme bulgularıdır

Opioidlere Psikolojik Bağımlılık İlaç kesildiğinde hastanın ilacın hoşa giden


etkilerini aramasıdır

Yalancı Bağımlılık Yetersiz ağrı tedavisi nedeniyle oluşur


Hasta ağrısı tam geçmediği için opioidi devamlı talep eder
Boston Collaborative Drug Surveillance projesi çerçevesinde opioidler 11,882
hasta üzerinde kullanılmış ve sadece geçmişinde ilaç bağımlılığı olmayan 4
kişide bağımlılık görülmüştür
TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI 1
• Fiziksel teknikler • Akupunktur
• Kognitif-davranışsal ve fiziksel tıp girişimleri • Bilişsel Terapi
• Kas Gevşemesi (Relaksasyon) • Meditasyon
• Hipnoz • Davranış Tedavisi
• Düşleme • Terapötik Masaj
• Biyolojik Geri Bildirim (Bio-Feedback) • Müzik Terapisi
ULUSLARARASI KONSENSUS AĞRININ YETERSİZ
KONTROLÜNÜ…
•Temel insan hakkı
•Etik prensip ihlali!
•Yetersiz tıbbi uygulama!
• İşkenceye göz yummak!
•Yasal hak ihlali!

Mevzuat
Hasta Hakları Yönetmeliği
Madde 14- Personel, hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özeni gösterir.
Hastanın hayatını kurtarmak veya sağlığını korumak mümkün olmadığı takdirde
dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmak zorunludur
KANSER
Palyatif AĞRI
Bakımda
Ağrı tedavisi TEDAVİSİNDE
Opioid
Palyatif Kullanımı
Bakımın BARİYERLER 1
ayrılmaz bir parçasıdır

Sağlık Bakım Profesyonelleri ile İlgili Engeller

❖Ağrı yönetimi hakkında bilgi eksikliği


❖Opioidler hakkında bağımlılık endişesi

❖Opioidlerin yan etkileri hakkında endişeler


❖Hastada opioid ilaçlara tolerans gelişme endişesi
❖Ağrı tedavisine düşük öncelik verilmesi

❖Hasta ağrısının yeterli sıklıkta değerlendirilmemesi


❖Nonfarmakolojik yöntemlerin kullanılmaması
Palyatif Bakımda Opioid Kullanımı
KANSER AĞRI TEDAVİSİNDE BARİYERLER 2

Hasta ile İlgili Engeller


İlgisiyi altta yatan hastalığın tedavisinden başka yöne çekme endişesi
Ağrının; kanser hastalığının kaçınılmaz bir sonucu olduğu inancı

❖ Ağrıyı bildirmede isteksiz olma

Ağrının hastalığın kötüleştiği anlamına gelmesi korkusu


“İyi” hasta olmama endişesi

❖ Ağrı ilaçlarını almada isteksizlik

Bağımlılık veya bağımlı olma korkusu


Yönetilemeyen yan etkiler hakkında endişeler
Ağrı ilaçlarına karşı tolerans gelişme endişesi
KANSERPalyatif
AĞRI TEDAVİSİNDE
Bakımda
Ağrı tedavisi Opioid
Palyatif BARİYERLER
Kullanımı
Bakımın ayrılmaz bir parçasıdır 3

Sağlık Bakım Sistemi ile İlgili Engeller

❖Kanser ağrısı tedavisine düşük öncelik verilmesi

❖Kontrollü maddelerin düzenlenmesindeki kısıtlamalar

❖Tedavinin ulaşılabilirliği veya uygulanabilirliği problemleri

Kanser Ağrı Tedavisindeki Bariyerler (Cleary 2000, Yeager ve ark. 2000,


Cancer Pain Guideline Panel 1994)
AĞRI YÖNETİMİNDE ENGELLERİ
Ağrı tedavisi Palyatif AŞMAK
Bakımın ayrılmaz İÇİN STARATEJİLER
bir parçasıdır

Sağlık profesyonellerinin eğitimi


Sistemden kaynaklanan sorunların
aşılması
Tedavi
Güncel klavuzları kullanmak
Uygun analjezikleri kullanmak
Sonuçları izlemek
Yan etkileri kontrol etmek

Hasta ve ailenin bilgilendirilmesi

Gerçekçi hedefler belirle ,ağrı büyük


oranda azaltılabilir

Psikososyal destek sağla


• % 56.2 ağrı ile ilgili eğitim almamış
• % 76.6 ağrı ile ilgili yayın takip etmiyor
• %35.2 sıklıkla ağrı için skala kullanmıyor
• Eğitim alanların bilgi ve davranış puanı daha yüksek
• Çalışma yılı daha uzun hemşirelerin bilgi ve davranış puanı daha düşük
Sonuç: Hemşirelerin ağrı tanılaması ve yönetimi konusunda yeterli düzeyde bilgiye sahip olmadıklarını
göstermiştir
ANALJEZİK KULLANIM İLKELERİ

•Analjezik seçimi ağrının şiddetine göre basamak prensibi doğrultusunda


yapılmalıdır
•İlaç seçiminde ağrının nedeni ve niteliği dikkate alınmalıdır
•Analjezik dozları plazma yarılanma ömürlerine göre uygun zaman
aralıkları ile verilmelidir
•Öncelikle oral yol olmak üzere en az invazif olan yol tercih edilmelidir
•Analjezik dozu kişiye özgü belirlenmeli ve düzenli zaman aralıkları ile ağrı
başlamadan alınmalıdır
ANALJEZİK KULLANIM İLKELERİ

•Yan etkiler dikkatle değerlendirilmeli, hasta önceden bilgilendirilmeli ve ortaya çıkan


yan etkiler etkin bir şekilde tedavi edilmelidir
•Kaçak ağrı tedavisi yapılmalıdır

•Hasta ve hasta yakınının gereksiz korkuları giderilmelidir


•Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde ilaç atılımları değişeceğinden, doz azaltılmalıdır

•Ağrı nabız, solunum sayısı, kan basıncı ve beden ısısı ile birlikte "beşinci vital bulgu"
kabul edilerek düzenli olarak değerlendirilmeli
PALYATİF BAKIMDA AĞRI YÖNETİMİ REHBERİ
DİSPNE

Ağır egzersiz dışında fizyolojik olarak fark edilmeyen nefes alıp verme eyleminin kişi
tarafında fark edilir hale gelmesidir

“faklı ağırlıkta, kalitatif olarak farklı duyular içeren solunum rahatsızlığı ile seyreden
subjektif deneyim”

Amerikan Toraks Derneği, Am J Respir Crit Care Med 1999


DİSPNE

▪ Dispne deneyimi, fiziksel, psikolojik, sosyal ve manevi alanları kapsar

▪ ‘Toplam Dispne' terimi, semptomun karmaşıklığını yakalamak için önerilmiştir


SOLUNUM GÜÇLÜĞÜNÜN HASTAYA ETKİSİ

▪ % 84.0 Yorgunluk

▪ % 69.7 Bitkinlik
▪ % 61,8 Göğüste sıkışma

▪ % 43,1 Korku
▪ % 41,0 Panik

▪ % 38.2 Ölümün yaklaştığı hissi


▪ % 38.2 Kontrolünü kaybetme korkusu

▪ % 28,9 Boğulma hissi


• % 9,9 Yalnızlık
Yates and Zhao. Curr Opin Support Palliat Care 2012, 6:144–152
PALYATİF BAKIMDA DİSPNE

Palyatif bakımda dispne tanıya bağlı olarak %29 den %90 a varan değişik oranlarda
bildirilmektedir

Rousseau P. Nonpain symptom management in terminal care. Clin Geriatr Med. 1996;12:313-327

Kanser hastalarında yapılan bir çalışmada yaşamlarının son 6 haftasında %70 hastada
dispne yakınması olduğu saptanmıştır

Davis C. Palliative Care and Rehabilitation of Cancer Patients. Boston, Mass: Kluwer Publishers; 1999
DİSPNE

Hava açlığı hissediyorum


Nefes alıp doyamıyorum
Nefes nefese kalıyorum

ANKSİYETE
DİSPNE ÇEŞİTLERİ

▪ Ortopne
▪ Paroksismal noktürnal dispne
▪ İnspiratuvar / ekspiratuvar dispne
▪ Efor dispnesi
▪ İstirahat dispnesi
▪ Psikojenik dispne
NEDENLERİ

Solunum işinin artması


• Akciğer direncinde artış: Hava yolu obst
• Kompliansta azalma: Restriktif
• Solunum tetiklenmesinde artış: Hipoksemi, asidoz
• Solunum tetiklenmesinde azalma: SSS olayları
Solunum kas patolojisi
•Kas hastalıkları
•Kaslardan mekanik yararlanmada azalma

Normal solunumun bilinç düzeyine çıkması (psikojenik)


NEDENLERİ
AKUT KRONİK

• Pulmoner hastalıklar • Pulmoner nedenler:


-Pnömoni - Obstruktif akciğer hastalıkları
-Pulmoner emboli - Restriktif akciğer hastalığı
-Spontan pnömotoraks
-Astım • Nonpulmoner nedenler
-Yabancı cisim aspirasyonu - KKY
-ARDS - Anemi
• Nonpulmoner hastalıklar - Hipertiroidizm
- Kardiyojenik pulmoner ödem - Üst solunum yolu hastalıkları
-Nöropsikiyatrik - Obezite
(Akut hiperventilasyon sendromu) - Nevroz
AKCİĞER KANSERİNDE DİSPNE NEDENLERİ

▪ Akciğer kanserinin solunum sisteminde yayılımı ve direk tümör etkisi


▪ Akciğer kanserine bağlı komplikasyonlar (obstruktif pnömoni, plevral ve perikardiyal
efüzyon, vena kava süperior sendromu, pulmoner emboli, akciğer enfeksiyonu )
▪ Akciğer kanserinin tedavisine bağlı spesifik sorunlar (radyasyon pnömonisi,
kemoterapi ilaçlarının pulmoner toksisitesi, anemi gibi)
▪ Eşlik eden hastalıklar (KOAH, kalp yetmezliği,
▪ geçirilmiş pulmoner rezeksiyon, malnutrisyon gibi)
Bazal Durum- Geçici
Dispne İndeksi
Visual Analog Scale (VAS, 0-10),Verbal
Analog Scale (VAS, 0-10
Hafif Dispne (0-3)
İlerleyici Ciddi Dispne (7-10)
Genellikle oturuyor, yatabiliyor
Aralıklı veya sürekli olabilir Sıklıkla akut veya kronik
Egzersizle artış Haftalar günler içinde kötüleşme
Anksiyete yok veya nefes darlığı Aksiyete var
Solunum işi yorucu değil Sıklıkla solunum sıkıntısı ile ani uyan var
Siyanoz yok Siyanoz olabilir
Orta Dispne (4-6) Konfüzyon başlayabilir
Genellikle sürekli Uyanıkken ve uyurken solunum iş yorucu
Yeni başlamış veya kronik olabilir
5-15 sn de bir konuşmaya ara verilir
Solunum sıkıntısı yürümekle veya egzersizle artar
İstirahatle düzelme tam değil
Her 30 sn de bir konuşmaya ara verilir
solunum işi hafif yorucu
Oksijen Tüketim
Modifiye Borg
Diagramı
0 Hiç
0.5 Çok çok hafif
1
2
3 Orta
4
5 Şiddetli
6
7 Çok şiddetli
8
9
10 Çok Çok şiddetli
DİSPNE TEDAVİSİ
Noninvazif pozitif basınçlı ventilasyon
Solunum kaslarındaki yükü ve dolayısıyla solunum işini azaltarak dispne hissinde
azalma

ileri evre stabil KOAH’lı hastalarda NIMV ile dispne algısında azalma
kanser hastalarının bu tedaviye uyum sağlamaları önemli!
Eur Respir J 2007
Crit care Med 2007

Terminal dönem -(near dying) Ölüm sürecini uzabilir


Tedaviye başlamadan önce amaç, sürdürme kriterleri ve sonlandırma planı
belirlenmelidir
J Palliat Med 2010
DİSPNE TEDAVİSİ
Fanlar
Mekanoreseptörlerin uyarılması

Cilt ısısının düşmesi

Nervus trigeminus uyarılması

Santral inhibisyon

Dispne algısında azalma


FARMAKOLOJİK TEDAVİ

• Bronkodilatörler, sistemik steroidler


• Diüretikler: ileri dönem kalp yetmezliği olgularında
• Opioidler: morfin, kodein, dehidrokodein ve oral transdermal fentanil
Orta Derece Semptom Ciddi Semptom
Kodein 30 mg/4h oral Morfin sülfat 5mg/4h oral
Oksikodon 5 mg/4h oral
KOAH gibi ciddi pulmoner hastalıklarda yukarıda belirtilen dozların %50’si
başlanır, doz artımlarında DİKKAT!!
Anksiyolitikler- Antidepresanlar
DİSPNE TEDAVİSİ
Dispneli hastaya uygun yaklaşım beklenen yaşam süresine göre belirlenmeli
Altta yatan neden veya komorbid hastalığa yönelik tedavi

Palyatif tedavi yöntemleri


Oksijen tedavisi
Hasta ve ailesine yönelik psikososyal destek ve eğitim
Farmakolojik tedavi yöntemleri

Genel destek tedavi yaklaşımları


Fan
Serin ortam
Stres yönetimi
Relaksasyon teknikleri
OKSİJEN TEDAVİSİ

Medikal tedavi ve bakımın potent bir sembolü


Anksiyete ve boğulma hissini arttırabilir

Maske kullanımından kaçınılmalı


Uygun O2 2-4 L/dk miktarı

Aktivite sırasında 4 L/dk


İstirahatte 1-2 L/dk
NON – FARMAKOLOJİK YAKLAŞIMLAR

Psikolojik etki Solunum kaslarının


Sosyal etki işlevine destek
Spirituel etki
Psikolojik destek ve
gevşeme

Fan Pozisyon

Akupunktur
Santral etkiyi
azaltarak, Bilişsel algılamayı
solunumsal ihtiyacı azaltır
azaltır
DELİRYUM

Deliryum, serebral dengenin geçici bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkan; bilinç,
algılama, düşünce ve uyku-uyanıklık döngüsü değişimlerinin eşlik ettiği klinik bir
sendromdur
Genellikle akut gelişir, gün içinde dalgalanmalar gösterir ve sıklıkla geçici bir
durumdur

Türkcan A. Deliryum. Psikiyatri Dünyası 2001; 5: 15-23.Siddiqi N, House AO, Holmes JD. Occurrence and outcome of delirium in medical in-
patients: a systematic literature review. Age Ageing 2006; 35: 350-364.
DELİRYUM
Deliryum için yıllar boyunca
• Organik beyin sendromu
• Akut konfüzyonel durum(confusion mentale)
• Günbatımı sendromu
• Akut demans
• Akut beyin yetmezliği
• Metabolik ensefalopati
• Ensefalit
• Geri dönüşlü toksik psikoz
• Yoğun bakım ünitesi psikozu gibi farklı terminolojiler kullanılmıştır
Cole ve ark.2002
Deliryum, tıpta tanımlanan ilk ruhsal bozukluklardan biridir ve deliryumu tanımlamak için
30’dan daha fazla tıbbi sözcük kullanılmıştır
Weinbergerve Carnes 1997
İNSİDANS VE PREVELANSI

• Deliryum insidansı: % 3 -% 45
• Deliryum prevalansı: başvuru sırasında % 13,3 -% 42,3
Hastane yatışında: % 26 -% 62
• Terminal dönem hastalarında % 58,8 -% 88

Hipoaktif deliryum en sık görülen deliryum alt tipi (% 68-86)

Annmarie H,at al.Delirium prevalence, incidence, and implications for screening in specialist palliative care inpatient settings:
A systematic review 2013 Jun; 27 (6): 486-98
DELİRYUM

Tanı olarak deliryum ilk defa 1980 yılında yayınlanan Ruhsal Bozuklukların Tanısal

ve istatistiksel El Kitabı (DSM)-3 ile kategorize edilmiş, demanslar ve diğer organik

ruhsal bozukluklardan ayrılmıştır


Tanıda altın standart DSM V kriterleridir
DELİRYUMU TANIMAK NEDEN ÖNEMLİ?

Deliryum sık karşılaşılan genellikle tanınmayan


hayatı tehdit edici tahmin edilebilir önlenebilir

Deliryum
Morbiditeyi artırır
Mortaliteyi artırır
Maliyeti artırır
KLİNİK ÖZELLİKLERİ

Ani başlangıç ve
düzensiz seyir ▪ Dikkat ve bilinç
bozukluğu

▪ Algılama bozukluğu

Kognitif Bilinç
▪ Oryantasyon bozukluğu
fonksiyonlarda
değişikliği
bozulma ▪ Bellek bozukluğu

Duygulanım bozukluğu
Psikomotor bozukluklar
Otonom bozukluklar
Bozulmuş uyku uyanıklık siklusları
DELİRYUM TİPLERİ
Beyin sapı aktive edici sisteminin hipoaktif ya da hiperaktif olmasına
göre sınıflandırılır

Hiperaktif (ajite,hiperalert)

Hipoaktif (letarjik,hipoalert)

Mikst tip
Risk faktörleri

Deliryumu başlatan

Deliryuma yatkınlık oluşturan


Risk Faktörleri
• İleri yaş, duyusal yoksunluk (görme ve işitme sorunları),
• Uyku yoksunluğu
• Sosyal izolasyon
• Fiziksel kısıtlama
• Mesane kateteri kullanma
• Üç ve daha fazla ilaç kullanma
• Psikoaktif ilaç kullanma
• Dehidratasyon
• Malnütrisyon
• Hareketsizlik
• Ameliyat
• İnfeksiyon
• Elektrolit dengesizliği
• Aşırı ya da az uyaran
• Stres
• Ağrı ve korku
Inouye, Viscoli, Horwitz ve ark,1993
5.İlaçlar
Deliryum Değerlendirme Ölçekleri

• Konfüzyon Değerlendirme Metodu


(Confusion Assessment Method, CAM)

• Deliryum Derecelendirme Ölçeği, DDÖ


(Delirium Rating Scale, DRS)

• DSM IV, DSM V

• Delirium Observation Screening Scale


KONFÜZYON DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ
Confusion Assessment Method (CAM)
1. Akut başlangıç
Ani başlayan mental durum değişikliği var mı?
□ Evet □ Hayır □ Bilinmiyor
2. Dikkatsizlik
Hasta dikkatini toplamada güçlük çekiyor mu (örneğin dikkati kolay dağılıyor veya söylenenleri takip etmekte zorlanıyor)?
□ Evet □ Hayır □ Bilinmiyor
3. Dağınık düşünce
Hastada dağınık düşünce, tutarsız, ilgisiz veya anlaşılmayan konuşma, mantıksız fikir akışı veya konudan konuya öngörülemeyen geçiş var mı?
□ Evet □ Hayır □ Bilinmiyor
4. Değişen bilinç seviyesi
Genel olarak hastanın bilinç düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz?
□ Uyanık
□ Tetikte (aşırı uyanık, çevresel uyaranlarla çok kolay başlayan artmış duyarlılık)
□ Uykulu
□ Uyandırmada güçlük
□ Uyandırılamıyor
□ Bilinmiyor
1. ve 2. soruların yanıtı EVET olduğu durumda, 3. soruda yanıt EVET veya 4. soruda uyanık dışındaki seçeneklerin varlığında deliryum akla gelmelidir.
AYIRICI TANI
Deliryum yönetimi stratejileri Ayrıntılar
Uyku-uyanma düzenini optimize edin Gündüz: Gün ışığına maruz kalmayı arttırır. Gölgeler / perdeler açık

Gece vakti: ışığı ve gürültüyü azaltır

Tanıdık pijama
Hasta yönelimi Reorientate kişisi: nerede olduklarını, kim olduklarını, kim olduğunu ve rolünü açıkla
Tam yönlendirme beyaz tahta, görünür saat

Sık oda değişikliklerinden kaçının

İletişim Gerektiğinde gözlük, işitme cihazı ve takma diş kullanın


Hareketliliği teşvik etmek Hastanın performans durumunun izin verdiği ölçüde mobilize edin
Mümkünse, yemek yemek için yataktan çıkartın

Fiziksel kısıtlama kullanmaktan kaçının

İmmobilize edici idrar sondalarının kullanımını en aza indirin


Hidrasyon ve beslenmeyi izleyin Güvenli bir şekilde yutulabilirse hastayı içmeye teşvik edin

Yemek zamanlarında hastaya yardımcı olun


Mesane ve barsak fonksiyonlarını izlemek İdrar retansiyonu, kabızlık ve dışkı etkisinin değerlendirilmesi. Gereksiz kateterizasyondan kaçının

Destek ve eğitim sağlamak Sakinleştirici ses ile hastayı rahatlatın

Delirium bilgi broşürünü kullanın


TEDAVİ

Etkene yönelik tedavi


Deliryuma neden olan durumu belirleyip tedavi etme

Destekleyici tedavi
Hasta yakınları ve tedavi ekibine bilgi vererek hastanın
güvenliğini sağlama

Semptomatik Tedavi
Deliryum belirtilerini tedavi etme
BULANTI VE KUSMA

Bulantı: Epigastrium ve boğazın arkasında deneyimlenen,


hoş olmayan bir duygudur.

Kusma: Mide, duedonum yada jejenumdaki içeriğin güçlü


bir şekilde ağızdan atılmasıdır. Kompleks fizyolojik
reflekslerin söz konusudur.

TÜSAD,Bulantı kusmaya yaklaşım, http://www.solunum.org.tr/TusadData/Book/472/176201612135-19_Bolum_18_Bulanti.pdf


Can, G. (2014)Onkoloji Hemşireliği, Nobel Tıbkitabevleri,
BULANTI VE KUSMA

• Bulantı ve kusma hastalığa ve/veya tedavisine bağlı en çok korkulan


semptomlardan biridir.
• Bulantı insidansı ileri evre kanser hastalarında %20-30 iken ileri evre GİS ve
jinekolojik kanserlerde %40-50’nin üzerinde görülmektedir.
• Bu hastaların yaklaşık %30’unda da kusma görülmektedir. Kemoterapi alan
kanser hastalarının yaklaşık %70-80’inde, radyoterapi alanlarda ise %50-80
oranında bulantı ve/veya kusma olmaktadır.
• Kalp yetmezlikli hastaların yaklaşık yarısında yaşamlarının son altı ayında
bulantı olduğu bildirilmiştir.
• Son evre karaciğer yetmezliğinde ise bulantı %58 oranında görülmektedir.
• Bulantı ve kusmanın patofizyolojisi oldukça komplekstir, etyoloji dikkatli değerlendirilerek
tedavi ona göre planlanmalıdır. İleri evre kanser hastalarının birçoğunda kronik bulantı
etyolojisi açık değildir, otonomik disfonksiyon ve/veya gastroparezise bağlıdır.Bulantı subjektif,
kusma objektif bir semptomBulantı/kusma akut, öngörülebilen veya tedaviye bağlı gecikmiş
olarak görülebilirBulantı ve kusma hasta ve bakım verenler için son derece korkutucu olabilir,
acı ve sıkıntı verebilir, hastanın konforu için ivedilikle tedavi edilmeli
BULANTI VE KUSMA NEDENLERİ1
Fizyolojik nedenler:
❖ Metabolik nedenler – hiperkalsemi, üremi, enfeksiyon ve ilaçlara bağlı beyindeki kemoreseptör zonun
stimülasyonu ile oluşan bulantıya kusma eşlik edebilir
❖ Santral sinir sistemine bağlı nedenler – artmış intrakraniyal basınç ve ağrı olabilir
❖ Vestibuler – araç tutması neden olabilir
❖ Anksiyete, emetojenik sensoriyel stimuluslara bağlı görülebilir

Psikolojik nedenler:
❖ Emosyonel faktörler tarafından beyindeki emetik reseptörlerin stimülasyonu ile bulantı ve kusma olabilir

Hastalığa bağlı nedenler


❖ En fazla ileri evre GIS ve jinekolojik kanserlerde görülür
BULANTI VE KUSMA NEDENLERİ2

Tedaviye bağlı
❖ Kemoterapi
❖ Radyoterapi
❖ Opioid kullanımı
❖ NSAİİAntibiyotikler

Diğer nedenler:
❖ Araç tutması ve bazı ilaçların toksik etkilerini de içeren vestibüler bozukluklar
❖ Beyindeki lokal tümörler vestibüler bölgeyi etkileyerek bulantı, kusma nedeni olabilir
BULANTI KUSMAYI DEĞERLENDİRME
Öykü
❖Şiddet, sıklık, içerik ve miktar, artıran/azaltan faktörler
❖Pozisyon değişikliği ile kusma
❖Vertigo, kan şekeri seviyesi ve ilaçlar gibi katkıda bulunan faktörlerin varlığı
❖Yemek yemekle ilişki
❖Konstipasyon, obstrüksiyon varlığı
❖Kontrol altında olmayan ağrı ve enfeksiyon
❖Anksiyete ve diğer emosyonel semptomlar
Fizik muayene
❖Ağız içinin muayenesi
Laboratuar ölçümleri
❖Barsak sesleri ve asiti değerlendiren batın
❖Böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri
muayenesi
❖Elektrolitler, kalsiyum, serum ilaç seviyeleri
❖Olası rektal tıkaç varlığı
❖Direk batın grafisi, beyin CT veya MR
❖Çok miktarda kusma olan hastalarda
dehidratasyon bulguları
BULANTI KUSMAYI DEĞERLENDİRME

• Kliniklerde hemşireler tarafından yaygın olarak kullanılan, NCI CTC’ye (National Cancer
Institute Common Toxicity Criteria) göre bulantı-kusma derecelendirilmesi kullanılmaktadır.

TÜSAD,Bulantı kusmaya yaklaşım, http://www.solunum.org.tr/TusadData/Book/472/176201612135-19_Bolum_18_Bulanti.pdf


https://www.cancer.org/treatment/treatments-and-side-effects/physical-side-effects/nausea-and-vomiting/chemo-and-nausea-vomiting.html
FARMAKOLOJİK TEDAVİ

Kortikosteroidler
Deksametazon, metilprednizolon, Iv/oral

En sık görülen yan etki:


Hiperglisemi, şişkinlik, gaz oluşumu

https://www.cancer.org/treatment/treatments-and-side-effects/physical-side-effects/nausea-and-vomiting/nausea-and-vomiting-drugs.html
FARMAKOLOJİK TEDAVİ

Benzodiyazepinler
Orazepam, alprazolam
Belirgin anti-emetik özellikleri yoktur ama Sedatif, anksiyolitik ve amnestik etkileriyle beklenti
bulantı ve kusmanın önlenmesinde kullanılır.
Olanzapin (Rexapin®, Zyprex®) Akut, geç ve refrakter emeziste etkili
olduğu gösterilmiştir.
En sık görülen yan etki:
Sersemlik, uyku hali, ağız kuruluğu,
hipotansiyon

TÜSAD,Bulantı kusmaya yaklaşım, http://www.solunum.org.tr/TusadData/Book/472/176201612135-19_Bolum_18_Bulanti.pdf


https://www.cancer.org/treatment/treatments-and-side-effects/physical-side-effects/nausea-and-vomiting/nausea-and-vomiting-drugs.html
FARMAKOLOJİK TEDAVİ

En sık görülen yan etki:


NK-1 Reseptör Antagonistleri yorgunluk, hıçkırık, asteni ve dispepsi
Aprepitant (oral), Fosaprepitant (ıv)*
Aprepitant yüksek emetojenik potansiyelli kemoterapi alan hastalarda, 5-HT3 antagonisti ve
deksametazon ile kombine kullanıldığında akut ve gecikmiş bulantı, özellikle sisplatin içeren
rejimlerde çok iyi kontrol altına alınır.
İlaç etkileşimi riski çok yüksek!

Antihistaminikler (kombine kullanımda etkili )


Gabapentin (kombine kullanımda etkili )

TÜSAD,Bulantı kusmaya yaklaşım, http://www.solunum.org.tr/TusadData/Book/472/176201612135-19_Bolum_18_Bulanti.pdf


Can, G. (2014)Onkoloji Hemşireliği, Nobel Tıbkitabevleri,
NON-FARMAKOLOJİK TEDAVİLER

Non-farmakolojik yöntemlerin başında “hastanın eğitimi” gelmektedir. Hasta bulantı ve kusmanın


önlenmesine ve azaltılmasına yönelik özbakım önlemleri konusunda bilgilendirilmelidir.
Hasta olumlu deneyimler yaşadıkça B/K ile daha iyi başedebilir.

Bulantı kusmanın yönetiminde, tedavinin yan etkilerini ve psikolojik stresi azaltmak, tedavide
kontrol hissi kazanmak ve geleneksel medikal tedaviden yeterince yarar sağlayamamak gibi
nedenlerle tamalayıcı ve tedavi edici yöntemler kullaınılabilmektedir.

Can, G. (2014)Onkoloji Hemşireliği, Nobel Tıbkitabevleri,


Arslan, M., Özdemir L. (2015). Kemoterapiye bağlı gelişen bulantı-kusmanın yönetiminde kullanılan tamamlayıcı tedavi yöntemleri. Türk Onkoloji
Dergisiİ.30(2):82-89
NON-FARMAKOLOJİK TEDAVİLER
Tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemleri ile ilgili birçok sınıflandırma bulunmaktadır. Amerika
Ulusal Tamamlayıcı ve Alternatif Tedavi Merkezi (National Center for Complementary and
Alternative Medicine-NCCAM), tamamlayıcı ve alternatif tedavileri beş başlık altında toplayarak
gruplandırmıştır.
1. Alternatif ve medikal sistemler (homeopati, naturopati, geleneksel Çin tıbbı ve ayurveda gibi
kültürel kökenli sistemler)

2. Beden-Zihin müdahaleleri (müzik terapi, spiritual iyileşme, psikolojik görüşmeler, dua),

3. Biyolojik temelli tedaviler (bitkiler, diyet destek ürünleri, tıbbi bitki çayları ya da hayvan parçaları
köpek balığı kıkırdağı gibi)

4. Manipülatif ve beden temelli tedaviler (masaj, kiropatik manipülasyon, osteopati),

5. Enerji tedavileri (reiki, qigong, elektromagnetik terapiler).


NON-FARMAKOLOJİK TEDAVİLER

Kanser hastalarının bulantı kusma yönetiminde başvurdukları TAT yöntemleri


incelendiğinde; başta bitkisel ürünler olmak üzere gevşeme (relaksasyon), Sistemik
Duyarsızlaşma, hipnoz, akupunktur, akupressür, yoga, meditasyon, masaj, müzik,
refleksoloji, Distraksiyon, İmajeri ve aromaterapinin yer aldığı görülmektedir.

Arslan, M., Özdemir L. (2015). Kemoterapiye bağlı gelişen bulantı-kusmanın yönetiminde kullanılan tamamlayıcı tedavi yöntemleri. Türk Onkoloji
Dergisiİ.30(2):82-89
Kutlutürkan S., Karataş T.(2014). Kemoterapiye Bağlı Kusmada Tamamlayıcı Tıp. Bozok Med J 2014;4(3):63-5
NON-FARMAKOLOJİK TEDAVİLER

Can, G. (2007). Onkoloji Hemşireliğinde Kanıta Dayalı Semptom Yönetimi. Pharma Publication.
NON-FARMAKOLOJİK TEDAVİLER

Can, G. (2007). Onkoloji Hemşireliğinde Kanıta Dayalı Semptom Yönetimi. Pharma Publication.
AMERİKAN ONKOLOJİ HEMŞİRELİĞİ DERNEĞİ (ONS)
BULANTI KUSMANIN YÖNETİMİ İLE İLGİLİ ÖNERİLERİ
DİYARE

Bağırsak hareketlerinin frekansında (günde 2-3


kezden daha fazla olması) ve sıvı içeriğinde artış
olması ile birlikte miktar olarak gaita ağırlığının
200 g/gün’ün üzerinde bulunması şeklinde
tanımlanmaktadır

Can, G. (2007). Onkoloji Hemşireliğinde Kanıta Dayalı Semptom Yönetimi. Pharma Publication.
DİYARE

• Akut Diyare:genellikle dışkı sıvısında 4 günden fazla fakat 2 haftadan az süren anormal
bir artış olarak kabul edilir. Diğer bir tanım, ishalin 24 saatlik bir süre boyunca dışkı
likiditesinde (> 300 mL dışkı) ve sıklıkta (üç biçimden fazla dışkıdan geçiş) bir artış
olduğunu göstermektedir

• Kronik Diyare: 2 aydan uzun sürdüğünde olarak kabul edilir

• Akut diyare, tipik olarak 24-48 saat içinde başlar ve uygun müdahalelerle 7-14
günde düzelme gösterir

Tuchmann L, Engelking C: Cancer-related diarrhea. In: Gates RA, Fink RM, eds.: Oncology Nursing Secrets. 2nd ed. Philadelphia, Pa: Hanley and
Belfus, 2001, pp 310-22.
DİYARE

• Radyasyon enteriti, radyasyon tedavisi sırasında veya sonrasında karın,


pelvis veya rektumda oluşan büyük ve ince bağırsakların fonksiyonel bir
bozukluğudur

• Bir raporda ayrıca kemoterapisi olan veya olmayan radyasyon alan


bireylerde akciğer ve baş boyun kanserleri için radyasyon sonucu
radyasyona bağlı diyare de kaydedilmiştir
Sonis S, Elting L, Keefe D, et al.: Unanticipated frequency and consequences of regimen-related diarrhea in patients being
treated with radiation or chemoradiation regimens for cancers of the head and neck or lung. Support Care Cancer 23 (2):
433-9, 2015
DİYARE NEDENLERİ
Kansere Bağlı Nedenler Kansere Bağlı Olmayan Nedenler

• Kemoterapi • İrritabl veya inflamatuar bağırsak


• İmmünoterapi hastalığı
• Pankreası etkileyen kanser • Viral enfeksiyon
• Pelvise radyasyon tedavisi • Belirli yiyecekleri sindirememe
• Gis cerrahi girişimde olmakta! • İshale neden olan
bakteriler olan Clostridium
• Kemik iliği transplantasyonuna bağlı
difficile enfeksiyonu
gelişen Graft-versus-host hastalığı bir
• Antibiyotikler
bulgusu olarak görülebilir

https://www.cancer.net/coping-with-cancer/physical-emotional-and-social-effects-cancer/managing-physical-side-effects/diarrhea
DİYAREYİ DEĞERLENDİRME

• Tıbbi geçmiş- daha önce yaşamış olma, sıklık, miktar, mukus varlığı
• Uyarı işaretleri- laksatif, antibiyotik kullanımı, ateş, sepsis, nötropeni, ppı
kullanımı, reçetesiz kullanılan ilaç varlığı, dehidratasyon bulguları
• Enteral tüp beslenme durumu
• GİS enfeksiyonu ve kemik iliği transplantasyon durumu.
https://www.esmo.org/Guidelines/Supportive-and-Palliative-Care/Diarrhoea-in-Adult-Cancer-Patients
ULUSAL KANSER ENSTİTÜSÜ DİYARE TOKSİTİTE
KRİTERLERİNE GÖRE SINIFLAMA

Başlangıca Başlangıca İnkontinans, Yaşamı tehdit edici,


kıyasla ostomi kıyasla ostomi hospitalize edilebilir, acil girişim
çıkısında hafif çıkısında orta ostomi çıkısında ciddi endikasyonu
artış mevcut. artış mevcut. artış var, özbakım gya
zorlanma
http://www.bccancer.bc.ca/nursing-site/Documents/4.%20Diarrhea.pdf
KOMPLİKE OLMAYAN DİYARE YÖNETİMİ
• Derece 1 veya ishali olan ve başka komplike belirti ve bulguları olmayan
hastalar “komplike olmayan” olarak sınıflandırılabilir ve oral hidrasyon ve
loperamid ile konservatif olarak tedavi edilebilir
• Hafif ila orta dereceli ishalin ilk tedavisi, diyet modifikasyonlarını içermelidir
(örn. Tüm laktoz içeren ürünleri ve yüksek osmolar diyet takviyelerini ortadan
kaldırmak) az az sık sık yeme, laktoz içeren besinlerden kaçınma, alkol,
kafeinli gıdalardan kaçınmak yer almakta
• Hastaya dışkı sayısını kaydetmesi ve hayatı tehdit eden sekellerin
semptomlarını bildirmesi (örn. Ateş veya ayakta baş dönmesi)
• Dışkı inkontinansı olan hastalarda Basınç ülseri oluşumu riski nedeniyle özel
dikkat! gösterilmelidir. Dışkı maddesinden kaynaklanan cilt tahrişini önlemek
için cilt bariyerleri kullanılmalıdır
https://www.esmo.org/content/search?SearchText=VOM%C4%B0T%C4%B0NG&SearchButton=
KOMPLİKE OLMAYAN DİYARE YÖNETİMİ
Farmakolojik tedavide amaç: intestinal motiliteyi ve sekresyonları azaltmak ve emilimi
arttırmaktır.
Gaitaya kıvam verici jelatin form ilaçlar var fakat etkinliği net değil
Kaolin, kil aktif kömür kullanılmakta fakat etkinliği net değil

OPİOİD KULLANIMI
Gisdeki reseptörleri bloke etmeleri ve geçiş sürelerini uzatmaları nedeni ile tercih edilirler!
Kodein, Loperamid, Diphenoxylate hidroklorid, Lomotil (2.5mg DH+0.025mg Atropin)
En yaygın kullanılan Loperamid başlangıçta 4 mg daha sonraki 12 saate kadar her 2 saatte bir 2
mg verilir. Gece süresince her 4 saate 4 mg olacak şeklinde verilebilir.
Loperamid tedavisine dirençli vakalarda, Octreotide (antisekretuar) (subkutanöz olarak
başlangıçta 100–150 μg) verilir ve gerekirse bu doz arrtırılır, budesonide ya da kodein türevlerinin
hastalar için kullanılması gerekir.
Can, G. (2014)Onkoloji Hemşireliği, Nobel Tıbkitabevleri,
KOMPLİKE OLMAYAN DİYARE YÖNETİMİ

Aspirin
Radyayona bağlı diyarede etkili olduğu bilinmekte!
Kortikosteroidler obstrüksiyon ve radyasyon kolitiyle beraber görülen ödemi ve
bazı endokrin tümörlerin etkilerini azaltırlar.
Probiyotikler
Genellikle diyare ile görülen, barsak bariyer disfonksiyonu ve inflamatuar yanıt
gibi klinik durumlarda önerilir. Özellikle Lactobacillus ve Bfidobacterium ailesine
ait olan türleri araştırılmıştır.

Can, G. (2014)Onkoloji Hemşireliği, Nobel Tıbkitabevleri,


NONFARMAKOLOJİK TEDAVİ
• Nonfarmakolojik girişimler içinde diyet düzenlenmesi, sıvı ve elektrolit verilmesi ve deri bakımı
yer almaktadır.
• Baharatlı, çiğ sebze, ağır hamur işleri, kızarmış gıdalar, gazlı içecekler, gaz oluşturan gıdalar,
kafein içeren besin ve içecekler, alkol, çikolata, baharatlı ve acılı yemekler, sarımsak, hardal turşu
ve alkollü içecekler gibi sindirim sistemini tahriş edecek besinlerin diyetten kaldırılması,
• Yüksek kalorili ve potasyum açısından zengin gıdalar; peynir, yumurta, haşlanmış patates, pirinç
lapası, makarna, muz, şeftali, tuzlu ayran gibi gda tüketimi,
• Vücut için gerekli sıvının( en az 3 lt) ve elektrolitlerin (na, k), gerekli ise replasmanı,
• Az ve sık beslenmeli, ıscak-soğuk besinlerden kaçınması, süt ve sür ürünlerinin beslenmeye
dahil edilmemesi,
• Eğer diyare günde 6-8 kereyi aşar, 2 günden fazla sürerse ve karın spazmı tazı ağrılar 2 günden
fazla olursa hekime haber verilmelidir.

Can, G. (2014)Onkoloji Hemşireliği, Nobel Tıbkitabevleri


KONSTİPASYON

Konstipasyon: “feçesin kuru ve sert olması, boşaltımın


güç ve sık olmaması”
Subjektif! –tanımı zor bireyler arası farklı

ESMO; önceki 12 ay içinde en az 12 hafta boyunca(ardışık


olarak gerekli değildir) aşağıdaki semptomlardan herhangi
birinin varlığını gerektirir:
Anorektal tıkanma veya tıkanma hissi
Haftada üç dışkılamanın altında gaita
Ekstra güç gerektiren defekasyon
Sert topaklı gaita

Can, G. (2007). Onkoloji Hemşireliğinde Kanıta Dayalı Semptom Yönetimi. Pharma Publication.
Larkin ve ark. (2018)Diagnosis, assessment and management of constipation in advanced cancer: ESMO Clinical Practice Guidelines
KONSTİPASYON

▪ Yaygın görülen fakat tanımlanamayan iyi tedavi edilemeyen bir semptom


▪ Çalışmalar sınırlı, palyatif bakım ortamlarında prevelansı %40-64 – opioid alımı
ile oran artmakta
▪ Kanser tedavisi alan hospitalize hastalarda %70-100
▪ Prevalans yaşla birlikte artar
▪ Palyatif bakım alan yaşlı kanser hastalarında en yaygın semptom, % 51 ila% 55
arasında
▪ Kanserli hastalarda neden genelde multifaktöriyel

Can, G. (2014)Onkoloji Hemşireliği, Nobel Tıbkitabevleri


Larkin ve ark. (2018)Diagnosis, assessment and management of constipation in advanced cancer: ESMO Clinical Practice Guidelines
KANSERLİ HASTALARİÇİN NEDENLER

▪ Tümörün kendisi
▪ Kanserle ilgili problemler
▪ İlaç tedavisinin kanser veya kanser ağrısı için etkileri
▪ Organ yetmezliği, azalmış mobilite ve depresyon gibi diğer eşzamanlı işlemler

Fizyolojik faktörler aşağıdakileri içerir

❑Yetersiz oral alım


❑Dehidrasyon
❑Diyet lifi yetersiz alımı
❑Organ yetmezliği

Cefalu CA, McKnight GT, Pike JI: Treating impaction: a practical approach to an unpleasant problem. Geriatrics 36 (5): 143-6, 1981.
KABIZLIK NEDENLERİ 1

İlaçlar
• Kemoterapi (örneğin, vinka alkaloitleri, oksaliplatinler, taksanlar ve talidomid
gibi otonom sinir sistemi değişikliklerine neden olabilecek herhangi bir ajan) *
• Opioidler veya sakinleştiriciler
• Antikolinerjik preparatlar (örneğin, gastrointestinal antispazmodikler,
antiparkinsonizm ajanları ve antidepresanlar)
• Fenotiyazinler
• Kalsiyum ve alüminyum bazlı antasitler
• Diüretikler.
• Vitamin takviyeleri (örneğin, demir ve kalsiyum)
• Sakinleştiriciler ve uyku ilaçları
• Genel anestezi ve pudendal bloklar
KABIZLIK NEDENLERi 2
Diyet
• Yetersiz sıvı alımı. *
Değişmiş bağırsak alışkanlıkları
• Tekrar tekrar dışkılama refleksini görmezden geliyor
• Fazla miktarda müshil ve / veya lavman kullanımı
Uzun süreli hareketsizlik * ve / veya yetersiz egzersiz
• Omurilik yaralanması veya sıkışması, kırıklar, yorgunluk, halsizlik veya hareketsizlik
(yatak yatağı dahil)
• Solunum veya kalp sorunları ile hoşgörüsüzlük
Bağırsak hastalıkları
• İrritabl kolon, divertikülit veya tümör *
• Nöromüsküler bozukluklar (innervasyonun bozulması bağırsak atonisine yol açar)
KABIZLIK NEDENLERİ 3

• Nörolojik lezyonlar (beyin tümörleri). • Depresyon


• Omurilik hasarı veya kompresyon. * • Kronik hastalık.
• Anoreksiya.
• Parapleji.
• Hareketsizlik.
• Serebrovasküler olay, parezili. • Antidepresanlar.
• Zayıf karın kasları. • Karın içi basıncı arttırmakta yetersizlik
• Metabolik bozukluklar • Amfizem.
• Hipotiroidi ve kurşun zehirlenmesi. • Diyafram veya karın kaslarında herhangi bir
nöromüsküler bozukluk.
• Üremi.*
• Masif karın fıtığı.
• Dehidrasyon. * • Kas Atonisi
• Hiperkalsemi. * • Yetersiz beslenme.
• Hipokalemi. • Kaşeksi, anemi veya karsinom. *
• Hiponatremi. • Yaşlılık.
KABIZLIK NEDENLERİ4
Çevresel faktörler
• Yardım almadan banyoya girememek
• Bilmediğiniz veya aceleci bir ortam
• Aşırı ısı dehidrasyona neden olur
• Banyo alışkanlıklarında değişiklik (örneğin, yatak örtüsü kullanımı)
• Gizlilik eksikliği
Kolon lümeninin daralması
• Radyasyon tedavisi, cerrahi anastomoz veya ekstrinsik tümör büyümesinden
kaynaklanan kompresyon ile ilgili olarak
KONSTİPASYON DEĞERLENDİRME REHBERİ
▪ Hasta için normal olan nedir (sıklık, miktar ve zamanlama)?
▪ Son bağırsak hareketi ne zamandı? Miktar, tutarlılık ve renk neydi? Kan geçti mi?
▪ Hastada herhangi bir karın rahatsızlığı, kramp, bulantı veya kusma, ağrı, aşırı gaz veya
rektal dolgunluk var mı?
▪ Hasta düzenli olarak müshil veya lavman kullanıyor mu? Hasta genellikle kabızlığı
gidermek için ne yapar?Genelde işe yarıyor mu?
▪ Hasta ne tür bir diyet izler? Düzenli olarak ne kadar ve ne tür sıvı alınmaktadır?
▪ Hasta hangi ilacı (doz ve sıklık) alıyor?
▪ Bu belirti yeni bir değişiklik midir?
▪ Günde kaç kez gaitaya çıkıyor?

Cleeland CS, Mendoza TR, Wang XS, et al.: Assessing symptom distress in cancer patients: the M.D. Anderson Symptom Inventory.
Cancer 89 (7): 1634-46, 2000.
DEĞERLENDİRME

▪ Hastanın normal bağırsak düzenini ve alışkanlıklarını (normal bağırsak


hareketi, tutarlılık, renk ve miktar için günün saati) belirleyin
▪ Hastanın egzersiz seviyesi, hareketlilik ve diyetle (sıvı, meyve ve lif alımı)
ilgili anlayış ve uyumluluk seviyesini keşfedin.
▪ Laksatiflerin, uyarıcıların veya lavmanların normal veya normal kullanımını
belirleyin
▪ Özellikle trombosit sayısına bakarak laboratuvar değerlerini belirleyin
▪ Darbeyi dışlamak için rektum (veya stoma) hakkında fiziksel bir
değerlendirme yapın
NCI-AMERİKA ULUSAL KANSER ENSTİTÜSÜ TOKSİTİTE
KRİTERLERİ

Topçuoğlu, P. Türk Hematoloji Derneği - Hematolojide Destek Tedavileri Ve İnfeksiyonlar Kursu, Gis toksititeleri
FARMAKOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Konstipasyonun etkili yönetimi zaman ve uygun laksatif kullanılmasını gerektirir
Kemoterapötiklerin yan etkileri veya kanserin neden olduğu semptomları kontrol
etmede kullanılan ilaçlar, antiemetikler, opioidler, antidepresanlar, alimunyum veya
kalsiyum içeren antasidler konstipasyona neden olduğu için dikkatli kullanımı
gerektirmektedir
Hacimsel laksatifler, osmatik laksatifler (polietilen glikol, laktuloz, magnezyun
hidroksid, sitrat ve sodyum sulfat tuzları) veya uyarıcı laksatifler (aloe, sena gibi) ve
bağırsak geçiş zamanını artıran prokinetik ajanlar (misoprostol, tegasorod)
kullanılabilir
Konstipasyon opioid kullanımı nedeni ile gelişti ise, son zamanlarda opioid
antagonistleri, methylnaltrexone and alvimo pan, ile ilgili klinik çalışmalar vardır
Oral laksatiflere yanıt vermeyen hastalarda lavman veya suppozatuar formunda
ajanlar kullanılabilir.
Larkin ve ark. (2018)Diagnosis, assessment and management of constipation in advanced cancer: ESMO Clinical Practice Guidelines
OPİOİD KAYNAKLI
KONSTİPASYON
YÖNETİMİ
OPİOİD KAYNAKLI KONSTİPASYON YÖNETİMİ
Hastanın 3 günde dışkı yapmaması veya herhangi bir hastanın kabızlıkla ilişkili ilaç
kullanmaya başlamasının ilk gününde

▪Dışkı yumuşatıcılar (örneğin, docusate sodyum, günde bir ila iki kapsül). Opioid ile
ilişkili kabızlık için dışkı yumuşatıcılar, uyarıcı bir müshil ile birlikte kullanılabilir. Yığın
üreten ajanlar, opioidlerin bağırsak etkilerini önlemek için kullanılan bir rejimde
önerilmez

▪Günde iki kez bir senna preparatının iki tableti

▪Yatmadan bir adet bisokdil tableti

▪Diğer yöntemlerin yapılmasından 24 saat sonra bir bağırsak hareketine ulaşılmazsa,


magnezyum sütü 30 ila 45 mL'dir
OPİOİD KAYNAKLI KONSTİPASYON YÖNETİMİ

▪ Dışkı miktarı hala yetersizse, dışkı yumuşatıcılarını günde altı kapsüle kadar
artırın veya bir senna preparasyonunu (örneğin, Senokot) kademeli olarak
maksimum sekiz tablete (günde iki kez dört tablet) artırın;bisakodil kademeli
olarak üç tablete yükseltilebilir
▪ Dışkı miktarı hala yetersizse, özellikle nötropeni veya trombositopenisi olan
hastalarda, gliserin veya bisakodil bir fitil veya lavman (fosfat / bifosfat, yağ
tutma veya musluk suyu) dikkatli kullanılır.
▪ Tıbbi yönetim, tuzlu veya kimyasal laksatiflerin, fitillerin, lavmanların veya
kütleyi artıran ajanların verilmesini içerir

Larkin ve ark. (2018)Diagnosis, assessment and management of constipation in advanced cancer: ESMO Clinical Practice Guidelines
ALTERNATİF VE TAMAMLAYICI TIP YAKLAŞIMLARI

• Aromaterapi
• Masaj terapisi ve aramoterapi masajı
• Biofeedback
• Diyette lifli gıda alımı
• Bitkisel tedaviler
• Parafin
• Taze ekmek mayası
• Probiyotikler
MUKOZİT
•Oral mukozit kemoterapi ve/veya radyoterapiye bağlı oral mukozada eritem ve/veya
ülserasyonla kendini gösteren bir akut komplikasyondur.

•Mukozite bağlı %58-75 oranında ağrı

•Hastaların %33’de günlük aktiviteler, %50-60’nda sosyal aktiviteler ve duygu


durumunda etkilenme

•Kombine radyoterapi ve kemoterapi uygulaması mukozitin sıklığı, şiddeti ve süresini


arttırır
KEMOTERAPİYE BAĞLI MUKOZİT
•Labial ve bukkal mukoza, dil, ağız tabanı ve yumuşak damağı etkiler
•Eritematöz mukozit tedavi başlangıcından 5-14 gün sonra
•Ülseratif mukozit yaklaşık iki hafta sonra başlar
• Hastaların yarıdan çoğu ağrılı ve epitelyal bariyerin bozulması sistemik
enfeksiyonlar için potansiyel bir taşıyıcı zemin hazırlar

Enfeksiyonlarla komplike olmazsa sitotoksik ajanın kesilmesinden sonra 2-4 hafta


içinde iyileşir
RADYOTERAPİYE BAĞLI MUKOZİT
•Lezyon ışınlanan bölgeye lokalizedir
•Hasarın derecesi uygulanan radyasyonun tipi, total doz ve bölgenin büyüklüğü
gibi faktörlerle ilişkilidir
•Ağrı sıklıkla 3. haftada başlar, 5. haftada pik yapar ve haftalar içerisinde
kademeli olarak azalır

Radyoterapiye bağlı mukozit 6-8 haftaya kadar uzayabilir


Radyoterapiye bağlı mukozit kalıcı hasara neden olabilir
NCI-CTCAE (4) ORAL MUKOZİT SKALASI

1 Asemptomatik veya hafif semptomlar; müdahale gerektirmez

Oral alımı etkilemeyen orta derecede ağrı; diyet modifikasyonu


2
gerekli

3 Oral alımı etkileyen şiddetli ağrı

4 Hayatı tehdit eden sonuç; acil müdahale gerekli

5 Ölüm
WORLD HEALTH ORGANİZATİON (WHO) ORAL
MUKOZİT SKALASI
0 Oral mukozit yok

1 Eritem ve duyarlılık

2 Ülserler; katı gıda alabiliyor

3 Ülserler; sıvı gıda alabiliyor

4 Ülserler; beslenme mümkün değil


MUKOZİT RİSKİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
• Yaş
•Cinsiyet
•Ağız sağlığı ve hijyen
•Salgı bezlerinin fonksiyonu
•Genetik faktörler
•Vücut kitle indeksi
•Renal fonksiyonlar
•Sigara öyküsü
•Önceki kanser tedavisi
MORBİDİTE

Ağrı

Nutrisyonel yetersizlik
Bozulmuş yaşam kalitesi
Tedavide aksama
Enfeksiyon

Oral bakıma etki

Ekonomik etki
http://www.kithemsireleri.com/FileUpload/ds394642/File/6_numarali_sunum_pinar_tekinsoy_kartin_oral_komplikasyonlar_ve_agiz_bakimi.pdf
ORAL MUKOZİT DEĞERLENDİRME ÖLÇEĞİ
ORAL MUKOZİTLERİN YÖNETİMİ

• Oral mukozit yönetiminde hasta eğitimi başta olmak üzere,


• Ağız bakımı
• Düşük enerjili helyum-neon lazer tedavimukoza örtüleyiciler
• Büyüme faktörleri
• Antiseptik solüsyonlar bitkisel yaklaşımlar yer alır.
MULTİNATİONAL ASSOCİATİON OF SUPPORTİVE CARE
İN CANCER/INTERNATİONAL SOCİETY OF ORAL
ONCOLOGY (MASCC/ISOO) MUKOZİT KLAVUZU

Recommendation
•30 dk kryoterapi 5-flurourasil alanlarda(II)
•KGF-1/Palifermin yüksek doz KT, total vücut RT, takiben HSCT (II)
•Düşük seviyeli lazer tedavisi HSCT
•Morfin PCA HSCT (II)
•Benzidamin gargara orta düzeyde RT alan baş boyun kanserli hastalar(I)
SUGGESTİON (KARŞIT)

•Klorheksidin gargara RT alan başboyun kanserli hastada önlem olarak (III)


•Misoprostol gargara RT alan başboyun kanserli hastada önlem olarak (III)
•Oral verilen sistemik pilokarpin RT alan baş boyun kanserli hastada önlem olarak (III)
NON-FARMAKOLOJİK TEDAVİLER
▪Kanser tedavisi alan hastalarda mukoziti önlemeye yönelik yaklaşımlar alovera, papatya, bal, arı sütü,
hidrolitik enzimler, pilokarbin (suni tükürük), kefir ve karadut şurubu
▪Antienflamatuar etkisi olduğu bilinen aloeveranın ciddi mukozitin önlenmesinde yararlı olduğuna dair
zayıf kanıtlar

▪Yara iyileşmesinde etkili olan Bal’ın ise mukozitin önlenmesinde yararlı olduğuna dair kanıtlar
bulunmakta olup, 4 balın yanı sıra propolis ve arı sütünün mukozit yönetiminde tamamlayıcı ve
destekleyici olarak kullanılması önerilmektedir. Kanıt düzeyi zayıf

▪Diğer bir yaklaşım olan kefirin ise oral mukoziti önlemede etkisiz bir yöntem olduğu belirlenmiştir
▪Oral mukoziti önlemde karadut şurubunun etkinliği incelenmiştir. Çalışma sonucunda, oral mukozitleri,
ağız içi ağrıyı ve ağız kuruluğunu önlemede kullanılabileceği belirtilmiştir

Yayla, E.M. Mukozite Yönelik Kanıta Dayalı Uygulamalar, Hemşirelikte Eğitim Ve Araştırma Dergisi 2017;14 (3): 223-227
YORGUNLUK

• Yorgunluk, kemoterapi, radyasyon terapisi veya seçilmiş biyolojik tepki değiştiricilerle


kanser tedavisinin en yaygın yan etkisidir
• Kanser tedavisine bağlı yorgunluk genellikle terapi tamamlandıktan sonra düzelir
• Aktif kanser tedavisi görmeyen ileri kanserli kişilerde de yaygındır
• Kanser tedavisi ile ilişkili yorgunluk, kanser tedavisi gören hastaların% 14 ila% 96'sında,
tedavi sonrası hastaların% 19 ila% 82'sinde bildirilmektedir.
Prue G, Rankin J, Allen J, et al.: Cancer-related fatigue: A critical appraisal. Eur J Cancer 42 (7): 846-63, 2006.
Bower JE, Ganz PA, Desmond KA, et al.: Fatigue in long-term breast carcinoma survivors: a longitudinal investigation. Cancer 106 (4): 751-8, 2006.
Cella D, Lai JS, Chang CH, et al.: Fatigue in cancer patients compared with fatigue in the general United States population. Cancer 94 (2): 528-38, 2002.
KANSER TEDAVİSİ VE YORGUNLUK

Kanser tedavisine bağlı yorgunluk sağlıklı insanların deneyimlediği yorgunluktan farklıdır:


Şiddeti (daha fazla)
Süresi (daha uzun)
Uyku gibi normal girişimler ile rahatlatılamaz
Akut Yorgunluk – Oldukça geçici bir dönemdir
– Dinlenme ile geçer (bir gece almayabilir)

Kronik Yorgunluk – Zaman içinde aynı devam eden yorgunluk


– Uyuma ile geçmeyen
– Bir yada birden fazla nedeni vardır
KANSER TEDAVİSİNE BAĞLI YORGUNLUK

▪ Kemoterapi alan hastalarda: tedaviden sonraki 48-72 saatte en yoğun ve kür


ortalarında tekrar pik yapar
▪ Radyoterapi alan hastalarda; tedavi süresince kümülatif olarak artar ve aylarca
sürebilir
▪ Her iki grupta da yorgunluk tedavi bitiminden en az bir yıl sonrasına kadar
sürebilir
▪ Yaşam kalitesine önemli olumsuz etkisi vardır
▪ Etki her zaman “gözlenmeyebilir”
▪ Yorgunluk yaşam kalitesini her yönü ile etkiler
HASTANIN YORGUNLUĞA TEPKİSİ
• Ağrı gibi subjektiftir; Ağrıdan farklı olarak, yorgunluğu anlatan sözcükleri duygu
olarak tanımlayabilirler
▪ Yorgun
▪ Güçsüz
▪ Yorgun
▪ Yıpranmış
▪ Ağır
▪ Yavaş
▪ Enerjileri veya kalkma hareketleri yokmuş gibi
Barsevick AM, Whitmer K, Walker L: In their own words: using the common sense model to analyze patient descriptions of cancer-related
fatigue. Oncol Nurs Forum 28 (9): 1363-9, 2001.
YORGUNLUĞU DEĞERLENDİRME ÖLÇEKLERİ
▪ Kısa Yorgunluk Envanteri
▪ Kanser Tedavisi-Aneminin Fonksiyonel Değerlendirmesi
▪ Kanser Tedavisi-Yorgunluğun Fonksiyonel Değerlendirmesi
▪ Piper Yorgunluk Ölçeği (uzun ve kısa versiyonlar)
▪ Schwartz Kanseri Yorgunluk Ölçeği
▪ Yorgunluk Belirti Envanteri
▪ Duygudurum Durumlarında Yorgunluk / Atalet Alt Ölçeği Profili
▪ Lee’nin Yorgunluk için Görsel Analog Ölçeği
▪ Kanser Yorgunluğu Ölçeği
▪ Çok Boyutlu Yorgunluk Belirti Envanteri-Kısa Form
Lee KA, Hicks G, Nino-Murcia G: Validity and reliability of a scale to assess fatigue. Psychiatry Res 36 (3): 291-8, 1991
Piper BF, Dibble SL, Dodd MJ, et al.: The revised Piper Fatigue Scale: psychometric evaluation in women with breast cancer. Oncol Nurs Forum
25 (4): 677-84, 1998.
Hann DM, Denniston MM, Baker F: Measurement of fatigue in cancer patients: further validation of the Fatigue Symptom Inventory. Qual Life
Res 9 (7): 847-54, 2000.
YORGUNLUĞUN DEĞERLENDİRİLMESİ

Tek Boyutlu Ölçek


YORGUNLUĞUN OLUMSUZ ETKİSİ

▪ Fiziksel fonksiyon
▪ Ruh hali
▪ Çalışma performansı
▪ Sosyal etkileşim
▪ Aile bakımı
▪ Bilişsel performans
▪ Okul işi
▪ Topluluk aktiviteleri
▪ Benlik duygusu
Pickard-Holley S: Fatigue in cancer patients. A descriptive study. Cancer Nurs 14 (1): 13-9, 1991.
Curt GA: The impact of fatigue on patients with cancer: overview of FATIGUE 1 and 2. Oncologist 5 (Suppl 2): 9-12, 2000
Passik SD, Kirsh KL: A pilot examination of the impact of cancer patients' fatigue on their spousal caregivers. Palliat Support Care 3 (4): 273-9, 2005.
HASTALIĞIN TÜRÜ, DERECESİ VE TEDAVİYE BAĞLI
SEMPTOMLAR VE / VEYA YAN ETKİLER
• Tedavi geçmişi
• Mevcut ilaçlar
• Uyku ve / veya dinlenme düzenleri, rahatlama alışkanlıkları, adetler ve ritüeller
• Besin alımı ve iştah veya kilo değişiklikleri
• Yorgunluğun günlük yaşam ve yaşam tarzı üzerindeki etkileri
• Depresyon değerlendirmesi de dahil olmak üzere psikiyatrik değerlendirme
• Yürüme, duruş ve hareket açıklığı dahil tam fizik muayene
• Tedaviye uyum
İş performansı
Finansal kaynaklar
• Katkıda bulunan diğer faktörler (örn., Anemi, dispne, kas kaybı).
KANSERLE İLİŞKİLİ YORGUNLUK ICD-10 KRİTERLERİ
A. Önemli düzeyde yorgunluk, azalan enerji veya artan dinlenme ihtiyacı, aktivite seviyesindeki son
değişikliklerle orantılı değil, aşağıdakilerin beş veya daha fazlası:
1. Genelleştirilmiş halsizlik, uzuv ağırlığı.
2. Konsantrasyon veya dikkatin azalması
3. Olağan faaliyetlerde bulunmak için artan motivasyon veya ilgi
4. Uykusuzluk veya hipersomni.
5. Uykunun tazeleyici veya onarıcı olmayan deneyimi.
6. Hareketsizliğin üstesinden gelmek için mücadele etme ihtiyacı algılandı.
7. Yorgun hissetmek için belirgin duygusal reaktivite (örneğin, üzüntü, hayal kırıklığı veya sinirlilik).
8. Yorgun hissetmeye atfedilen günlük görevleri tamamlamada zorluk.
9. Kısa süreli hafıza ile algılanan problemler
10. Birkaç saat süren egzersiz sonrası yorgunluk
KANSERLE İLİŞKİLİ YORGUNLUK ICD-10 KRİTERLERİ
B. Semptomlar sosyal, mesleki veya diğer önemli işlev alanlarında klinik olarak önemli sıkıntılara veya
bozulmalara neden olur.
C. Geçmişin, fizik muayenenin veya laboratuvar bulgularının, semptomların kanser veya kanser
tedavisinin bir sonucu olduğunu gösteren kanıtlar vardır
D. Semptomlar öncelikle majör depresyon, somatizasyon bozukluğu, somatoform bozukluk veya deliryum
gibi komorbid psikiyatrik bozuklukların bir sonucu değildir.

Cella D, Peterman A, Passik S, et al.: Progress toward guidelines for the management of fatigue. Oncology (Huntingt) 12 (11A): 369-77, 1998
YORGUNLUĞUN DÜZELTİLEBİLİR FAKTÖRLERİ
▪ Anemi
▪ Depresyon
▪ Anksiyete
▪ Ağrı
▪ Dehidrasyon
▪ Beslenme yetersizlikleri (örn. Protein, kalori, vitaminler)
▪ Sakinleştirici ilaçlar (örn., Opioidler, benzodiazepinler)
▪ Nörotoksik tedaviler
▪ Enfeksiyon
▪ Ateşi
▪ Uyku bozuklukları
▪ Hareketsizlik
Cella D, Peterman A, Passik S, et al.: Progress toward guidelines for the management of fatigue. Oncology (Huntingt) 12 (11A): 369-77, 1998
Groopman JE: Fatigue in cancer and HIV/AIDS. Oncology (Huntingt) 12 (3): 335-44; discussion 345-6, 351, 1998
Artık yapacak hiçbir şey yok
dendiğinde
aslında yapılacak çok şey olabilir

TEŞEKKÜRLER
Palyatif Bakımda Bütüncül Yaklaşım:
Semptom Yönetimi- Beslenme
Hemşire Fatma Tamer
Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri
Klinik Beslenme Birimi

10.03.2022-Ankara
Sunum Akışı
qBeslenme tanımı
qMalnütrisyon ve etkileri
qKanser kaşeksisi
qBeslenme yetersizliğinin değerlendirilmesi
qBeslenme desteği
qBeslenme destek yöntemleri ve uygulama yolları (oral, enteral,
parenteral)
Sağlığı korumak,

Yaşam kalitesi
geliştirmek, ihtiyacımız
olan besin öğelerini yeterli
Beslenme ve dengeli miktarlarda,
Nedir? uygun zamanlarda almak
için bilinçli yapılması
gereken bir eylemdir.

Baysal, A., Aksoy, M., Besler, T., Bozkurt, N., Keçecioğlu, S., Mercanlıgil, S. M., ... & Yıldız, E. (2011).
Diyet El Kitabı. 6’ıncı baskı. Ankara, Hatiboğlu yayınları.<<<<<<<<<
Hastalar Hangi Soruları Sorarlar?
Kanser hastalarının bir çok konudaki eğitim taleplerinin başında odaklanılan soru:
“Ne yemeliyim?”

Zebrack;
879 erişkin kanser hastası
ile yapılan araştırma Diyet ve Beslenme
en fazla gereksinim duyulan
bilgiler araştırılmış

Zebrack B. Information and service needs for young adult cancer survivors. SupportCare Cancer 2009; 17:349–357.
Beslenmenin Hastalar için Önemi ?

Yiyecekler birçok ihtiyaca hizmet edebilir:


Ne yemeliyim……. ? qFiziksel
qKonfor
qPsikolojik
qSosyalleşme
qPaylaşım (Aile, arkadaş,… )
qGelenek / kültür
qŞifa (Can boğazdan gelir)….
• Malignitelerin en az
önem verilen / en hafife
Malnütrisyon alınan komplikasyonu
Malnütrisyon
Malnütrisyon, “alımdaki yetersizlik veya düzensiz beslenmenin
European Society for Clinical Nutrition and Metabolism (ESPEN)
yol açtığı, vücut kompozisyonunun (yağsız kitlede azalma) ve
vücut
Klinik hücre
Enteral kitlesinin
Parenteral bozulması
Nütrisyon sonucu
Derneği ortaya çıkan fiziksel ve
(KEPAN)
mental fonksiyonların azalması ve hastalığın klinik sonucunun
kötüleşmesi” şeklinde tanımlanır.
Kaşeksi ve Sarkopeni
Kaşeksi
• Yağ kütlesi kaybıyla olan veya olmadan devam eden,
• İskelet kası kütlesinin sürekli kaybıyla seyreden,
• Geleneksel beslenme desteği kullanılarak tamamen geri
dönüşü olmayan, çok faktörlü bir sendromdur.

Sarkopeni

• Sarkopeni, yaşa bağlı olarak kas kitlesi, kas gücü ve kas


fonksiyonlarındaki azalmadır.
• Tedaviye bağlı yan etkilerden Erken doygunluk: Hipotalamustan
kaynaklanan semptomlarla CNS Kanser üretilen kotrikotropin salgılatıcı
iştahındaki değişiklikler (bulantı, Kaşeksisi hormon(Cortikotrophin Releasing
Hormon-CRH) mide motilitesini
kusma, tat değişikliği, ishal, ağrı vb.) azaltması ve yemek yeme isteğini
• Gıda alımı ve kullanımında fiziksel baskılanması.
sınırlamalar (ağız ülserleri, GIS
tıkanıklığı vb.)
Azalmış gıda alımı,
anoreksia

İnsülin direnci, azalmış


sentez, yıkımın artması,
iskelet kası ve yağ
dokusunun tükenmesi

Negatif Nitrojen
Dengesi

Lipolizin / yağ
yıkımının artması
Malnütrisyon Sıkılığı
Sağlıklı toplumda % 5-15

Bakım evinde yaşayanlarda % 60

Hastaneye yatan hastalarda % 40

Kanser hastalarında %65-85


Kanser Hastalarında Yetersiz Beslenme ve Kilo Kaybı
Yaygındır.
Kanser teşhisinde, hastaların yaklaşık % 50'si
beslenme sorunları ile başvurur

Mide ve pankreas kanserlerinde hastaların Kanser hastalarında


% 85'inde tedavi sırasında
en sık görülen ikincil
Malnütrisyon-kilo kaybı gelişir
tanı
MALNUTRİSYON

Sadece % 5'lik istemsiz kilo kaybı, sağ kalımın


azalmasına neden olur
Malnütrisyon Prevalansı
• Toplam 1039

Beslenme Yetersizliği Riski: % 85,4


Kanser Kaşeksisi: %78,7
Beslenme yetersizliği kötü yaşam kalitesi ile ilişkili
Kas Fonksiyonu

Kardiyo-
Yara iyileşmesi vasküler
Fonksiyon

Malnütrisyonun
Fonksiyonlar İmmün Sistem Malnütrisy
Malnütrisyon
Renal
Üzerindeki Etkisi on Fonksiyon

Solunum
Termoregülasyon Fonksiyonu

Gastrointestinal
Sistem
Kanser tedavisinin tüm yönlerini etkiler
Performans durumu
Tedaviye yanıt
Yaşam süresi
Yaşam kalitesi
Cerrahi
Tedavi İlaç Tedavisi SONUÇLAR
Radyoterapi
Toksisite
Palyatif Beslenmede Genel Hedef
Palyatif
Beslenmenin Bakım
değerlendirilmesi ve
desteklenmesi palyatif
tedavinin önemli
unsurlarından birisidir. Beslenme
Desteği

Yaşam kalitesini en üst Bakım ve semptom


düzeye çıkarmak kontrolü
Palyatif bakım tanı Tanı aldığı anda
konduğu andan itibaren beslenme riskinin
, başlar. taranması önemlidir.
Beslenme
Desteği

Palyatif
Bakımda Tıbbi
Tedavi
Semptom
Yönetimi

Beslenme Palyatif
Yönetimi Bakım

Psikososyal
Egzersiz
destek
Palyatif Bakımda Beslenme Yönetimi

Oral alımın değerlendirilmesi


Tıbbi öykü, fizik muayene ve antropometrik yöntemler
Değerlendirme Besin alımının belirlenmesi
Psiko-sosyal özellikler
Laboratuvar bulguları
Beslenme taraması (NRS-2002, PG-SGA/ aPG-SGA)
Beslenmenin Değerlendirilmesi
§ VKİ değeri 20’den küçük mü? § Sorularından herhangi birine
"evet" yanıtı verildiyse
§ Hasta son 3 ayda ağırlık kaybetti hastanın ileri değerlendirme
mi? için diyetisyene / klinik
§ Geçen hafta gıda alımında beslenme destek birimine
azalma oldu mu? yönlendirilmesi
§ Oral yolla beslenmesine engel gerekmektedir.
bir durum var mı?
Bütün sorulara hayır şeklinde
§ Hastada ağır hastalık mevcut
cevap alındıysa hastaya her
mu? (örn;yoğun bakım)
hafta yeniden ön beslenme
taraması uygulanır.
qTedavi süreci ve hastalık durumu
Beslenme qHastalığın beslenmeye etkisi
bozukluğu qBeslenme desteği ile hastalığın
saptanan hastalara gidişine katkısı
beslenme desteği qBeslenme desteği ile yaşam
yapılmasına karar kalitesine katkısı
verirken;
Yaşamın son döneminde bulunan hastalara beslenme
desteği uygulanması zorunlu değildir.
Beslenme Değerlendirmesi
NRS 2002 ≥ 3
Yetersiz Beslenme Göstergeleri Var mı?
Önceki beslenme durumu, mevcut gereksinimler, birincil hastalık, prognoz, tedavi, tahmini beslenme desteği süresi

Alım gereksinimlerin 1-2 hafta içinde Enteral Nütrisyon


% 75'inden fazlasını İhiyacın %60-75’ini
gereksinimlerin <% 60’ını yetersiz veya
oral alabiliyor oral alabiliyor
alıyor imkansız

Diyet Diyet Tüple Enteral Parenteral


Danışmanlığı Danışmanlığı+OBD Beslenme Beslenme (PB)

BESLENME DESTEK TEDAVİSİ

ORAL ENTERAL PARENTERAL


Oral Beslenme Desteği Müdehaleleri
qDiyet danışmanlığı qOral Besin Takviyeleri;
qAtıştırmalıklar ve ek • Çeşitlilik, yeni tatlar
yemekler • Öğün aralarında uygulama
qEnerji ve protein açısından “Atıştırmalıklar”
zengin yiyecekleri dahil eden • Tutarlılık
diyet takviyesi
• Saklama koşulları
• yağ, krema, tereyağı, şeker,
yüksek yağlı süt ve peynir, ticari
tozlar/sıvılar
İştahsız Hastaya Yaklaşım

qHasta odasını havalandırarak kötü kokudan arındırılır


qPansuman, sürgü, ördek gibi malzemeler kaldırılır
qTedavi, lavman, pansuman gibi işlemler yemekten hemen önce
veya hemen sonra yapılmamalı,
qYiyeceklerin ısısı ve diyete uygunluğu kontrol edilir
qYemek yerken rahat edebileceği pozisyon verilir
qYeme tercihleri göz önünde bulundurulmalıdır
Enteral Beslenme Desteği

qSindirim kanalına (mide ya da

bağırsağa) yerleştirilen tüpler

yoluyla yapılan beslenme

yöntemidir.
Enteral Beslenme Endikasyonları

§ Bir haftadan fazla yemek yiyememe

§ Fonksiyonel bağırsağı olan ancak yutma problemleri olan hastalarda


yetersiz ve güvensiz oral alım (ihtiyacın <% 50-60’ı)

(Örn: inme sonrası, bilinç bulanıklığı, entübasyon, oro-farengeal ve


özofagus kanserlerine bağlı üst gastrointestinal tıkanıklık.
Beslenme Değerlendirmesi
NRS 2002 ≥ 3
Yetersiz Beslenme Göstergeleri Var mı?
Önceki beslenme durumu, mevcut gereksinimler, birincil hastalık, prognoz, tedavi, tahmini beslenme desteği süresi

Alım gereksinimlerin 1-2 hafta içinde


% 75'inden fazlasını İhiyacın %60-75’ini
gereksinimlerin <% 60’ını
oral alabiliyor oral alabiliyor
alıyor

Diyet Diyet Tüple Enteral


Danışmanlığı Danışmanlığı+OBD Beslenme

4-6 hafta > 4-6 hafta

Beslenme
Nazoenteral
Ostomisi
Aspirasyon Riski
Yok Var

Gastrik Postpilorik
Gastrointestinal sistemi fonksiyonel olan ancak oral alamayan
hastalar için seçilecek beslenme şekli enteral tüple beslenme
olmalıdır.
Neden Enteral Beslenme Tercih edilmelidir?
qEB daha güvenli ve daha ekonomiktir.
qParenteral nütrisyondan daha az klinik komplikasyonlara yol açar.
qEnteral beslenme;
§ Barsak villus atrofisini engellediği,
§ Bağırsak bütünlüğünü koruduğu,
§ İntestinal permeabiliteyi azalttığı,
§ Bağırsak translokasyonunu önlediği için tercih edilmelidir.
Önemli Noktalar
qEnteral tüple beslenme tek beslenme kaynağı olabilir veya diğer

beslenme yöntemleriyle birlikte (oral besin alımını veya parenteral

beslenmeyi tamamlayacak şekilde) tamamlayıcı olarak kullanılabilir.

qNormal gıdalardan (oral nütrisyon destek ürünleri olsun veya

olmasın) yeterli ve kalıcı bir oral alım sağlandığında enteral tüple

beslenmeye son verilebilir.


Enteral Beslenme Kontrendikasyonları

qİntestinal fonksiyonda yetersizlik,

qTam intestinal obstrüksiyon

qBağırsak erişiminin sağlanamaması

qYüksek kayıplı intestinal fistül

qEtik durumlar (Örneğin; hasta istemiyorsa, son dönem hasta gibi)


Enteral Beslenme Komplikasyonlar

Gastrointestinal Komplikasyonlar Metabolik Komplikasyonlar


qBulantı-kusma
qSıvı –elektrolit dengesizlikleri
qÖzofageal reflü
qİshal qRefeeding sendromu
qDistansiyon
qGastrointestinal kramplar
Uzun süreli beslenememe Fizyolojik değişikliklere
VKİ < 16 kg/m² … (aritmiler, bilinçte
bozulma-koma, nöbetler,
kardiyak ve solunumda
sorunlar vb.)
Hiperglisemi ► İnsülin seviyesinde yol açabilir ve ölümle
artış ►Metabolik hızda artış
sonuçlanabilir.

Glikojen, yağ ve protein sentezi için


glukoz ve elektrolitler hücre içine
Refeeding alınarak kullanılır.
Sendromu
Elektrolit seviyesinde ciddi dalgalanma
FOSFOR, POTASYUM, MAGNEZYUM ▼
Enteral Erşim Yolu Komplikasyonları
Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar ve
Komplikasyonları Önleme
qEnteral beslenme ile ilgili gelişebilecek komplikasyon
yönünden hasta takibi,

qBakım ilkelerine uyum (erişim yolları bakımı, beslenme


uygulamaları)

qBeslenme destek ekibi ile iletişim önemlidir.


Hasta İzlemi ve Hasta Güvenliği
§ Aspirasyon riskini önlemek için
Hastanın başı, beslenme
süresince ve beslenme bittikten
sonra 1 saat süreyle en az 45°
yükseltilmelidir.

§Doğru hasta
§Doğru yol
§Kayıt

Hasta güvenliği !
Sağlık hizmetlerinin tüm alanlarında ulusal ve uluslararası bir önceliktir.
Evde Enteral Beslenme
qHastanede başlanan enteral beslenme, enteral beslenme taburculuk
eğitimleri ile evde güvenli bir şekilde uygulanabilir.
qTaburculuk eğitimi;
§ Beslenme destek ekibi diyetisyeni tarafından beslenme planı yapılmakta,
hasta ve yakınına hemşire tarafından taburculuk eğitimi verilmektedir.
§ Verilen eğitimin içeriği ve gerektiğinde yardım ve danışmanlık alabileceği
kişi ya da birimlerin iletişim bilgileri yazılı olarak verilmektedir.
Parenteral Beslenme

qAmino asit, glukoz, lipid,


elektrolit, vitamin ve eser
elementler gibi besin öğelerinin
intravenöz yolla verildiği bir
beslenme tedavisidir.
Bağırsak erişiminin
mümkün olmadığı
durumlar
(Ör; anatomik
nedenler ) Oral veya enteral
GİS yetersizliği
beslenmenin etkili
(Ör; perforasyon, olmadığı durumlar
tıkanma veya yetersiz (Ör; inatçı kusma,
emilim veya boşaltım diyare, yüksek çıkışlı
kapasitesi) fistül vb.)

Parenteral
Beslenme
Endikasyonları
Beslenme Değerlendirmesi
NRS 2002 ≥ 3
Yetersiz Beslenme Göstergeleri Var mı?
Önceki beslenme durumu, mevcut gereksinimler, birincil hastalık, prognoz, tedavi, tahmini beslenme desteği süresi

Alım gereksinimlerin 1-2 hafta içinde Enteral Nütrisyon


% 75'inden fazlasını İhiyacın %60-75’ini
gereksinimlerin <% 60’ını yetersiz veya
oral alabiliyor oral alabiliyor
alıyor imkansız

Diyet Diyet Tüple Enteral Parenteral


Danışmanlığı Danışmanlığı+OBD Beslenme Beslenme (PB)

< 14 gün >14 gün

Periferik Santral
PB PB
Parenteral Besleneme Yolları
Periferik
< 14 gün
Ozmolaritesi düşük
solüsyonlarla besleme

Santral
>14 gün
Yüksek kalori-protein
verilebilir
Santral Venöz Kateterler

Juguler Kateter Subklayan


Kateter
Tünelli Santral İmplante
kateter Port

Yüksek enfeksiyon
riski nedeni ile
femoral kateter
parenteral
Femoral nütrisyon için
Kateter kullanılmamalıdır.
Parenteral Nütrisyon Komplikasyonları
Metabolik Komplikasyonlar Erişim Yolu Komplikasyonları

qHipo-hiperglisemi qTromboflebit
qSıvı-elektrolit dengesizlikleri qTromboz
qRefeeding sendromu qHava embolisi
qHipertrigliseridemi qKateterde tıkanıklık
qHepatik fonksiyon bozukluğu qKateter giriş yeri enfeksiyonu
qKemik hastalığı qKateter ilişkili kan dolaşım yolu
(osteoporoz,osteomalasi)…… enfeksiyonu
Parenteral Beslenmede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

q Santral damar yolundan verilmesi için hazırlanan PB solüsyonu periferik damar yolundan
verilmemelidir.

q Birden fazla lümeni olan santral venöz kateter kullanılıyor ise bir lümeni sadece PB için
ayrılmalıdır.

q PB verilen damar yolundan kan/kan ürünleri ve uyumsuz ilaçlar verilmemelidir.

q PB verilen damar yolundan kan alınmamalı ve santral venöz basınç ölçülmemelidir.

q PB alan hastanın damar içi kateter bakımı kurum protokolüne göre aseptik tekniğe
uygun yapılmalıdır.

q Bütünlüğü bozulan PB solüsyonları kesinlikle kullanılmamalıdır.


Evde Parenteral Nütrisyon(EPN)
qUzun süreli (≥ 3 ay) bir erişim yolu gerektirir.

qTünelli kateterler ve implante portlar


seçilebilir.

qPeriferik yoldan önerilmez.

qTek lümenli kateter seçimi önerilir.


qEvde PB uygulayacak kişinin/ailenin istekli ve
uyumlu olması önemlidir.
Son olarak
Beslenme riski göstergelerini tanıma
Ağrı
Diyetisyen
Beslenme destek ekibi
Hastaların bireysel ihtiyaçlarına göre danışmanlık Psikososyal destek
Fizik tedavi
……….
Komplikasyonları önleme ve semptom yönetimi

Ailenin eğitimini

Multidisipliner yaklaşım
En İyi Yönetim Stratejisi

§ Tutarlı bir protokole dayalı


bütüncül ve multidisipliner
yaklaşımdır.

TEŞEKKÜRLER.
HEM 380 PALYATİF
BAKIM HEMŞİRELİĞİ

Prof. Dr. Sevgisun KAPUCU


Dr. Öğr. Üyesi Azize ATLI ÖZBAŞ
PSİKOSOSYAL
BAKIM

Dr. Öğr. Üyesi Azize ATLI ÖZBAŞ


UYARI
• Sunumda yer alan «alıştırma» başlığı atılmış slaytlardaki
çalışmaları, word formatında ya da okunaklı bir şekilde
yazdığınız belgenin resmini çekerek,
azize.atli@hacettepe.edu.tr adresine göndermeniz
gerekmektedir. Dolayısıyla konuyu çalışırken kalem kağıtlarınızı
ya da bilgisayarınızı hazır bulundurmanız faydalı olacaktır.

azize.atli@hacettepe.edu.tr
SAĞLIK
• “Sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedenen, ruhen ve
sosyal yönden tam iyilik halidir”

BİREY, HASTALIK TABLOSUNA BİR BÜTÜN OLARAK YANIT


VERECEKTİR

azize.atli@hacettepe.edu.tr
Psikososyal
Kişiden kişiye değişmekle birlikte, hasta bireylerde bütünlüklerini korumak
amacıyla ortaya çıkan tüm bilişsel, duygusal ve davranışsal yanıtlar
hastalığa psikososyal tepkileri oluşturmaktadır.

Psikolojik, sosyal ve spiritüel bakımın, kültürel açıdan ele alınarak


birbirleri ile entegre bir şeklide sunulmasını ifade etmektedir.

azize.atli@hacettepe.edu.tr
Psikososyal bakımın amacı
Bireyin tanı ve tedavisine uyum sağlayabilmesi,
Yaşadığı bu süreçte psikolojik tepkileri yönetebilmesi,
Mevcut durumu gerçekçi olarak değerlendirebilmesi,
kabullenmesi,
Yaşamını planlayabilmesi ve önceliklerini belirleyebilmesi,
Yaşam kalitesini iyileştirebilmesi
UMUDUNU KORUYABİLMESİDİR.

azize.atli@hacettepe.edu.tr
Forum
Umut nedir?
Palyatif bakımda umut neye dair olabilir?
Sizce mümkün müdür?
Nasıl hastaya umut verebilirsiniz?

azize.atli@hacettepe.edu.tr
Psikososyal bakım, hastanın hemşire ile temasıyla
başlar
Hasta ile etkileşim sürecinde hemşireden;
hastanın psikososyal gereksinimlerine yönelik uyanık olması,
bu gereksinimleri fark etmesi,
değerlendirmesi
hastanın hazır oluşluk durumuna göre, uygun hemşirelik
müdahalelerinde bulunması beklenir.

azize.atli@hacettepe.edu.tr
Destekleyici girişimler;
• Hastalık sürecine ilişkin duyguları fark etme ve ifade etmeye
olanak sağlama
• Bireyin hastalık öncesi ve sonrası rollerini ele alma
• Stres, anksiyete, öfke vb. duyguların yönetimine destek olma
• Baş etme becerilerinin geliştirilmesi
• Çatışma yönetimi becerilerinin geliştirilmesi

azize.atli@hacettepe.edu.tr
• Beden imajı sorunları, cinsel sorunlar, keder, umutsuzluk,
güçsüzlük, manevi sıkıntı gibi durumların ele alınması
• Algılanan sosyal desteklerini değerlendirme ve güçlendirme
• Kayıp ve yas gibi durumların tanımlanması, kayba hazırlama ve
kayıp ve yas durumunda destek sağlama,
• Psikiyatrik tabloların gelişimi yönünden değerlendirme izlem
ve gerekli durumlarda yönlendirme

azize.atli@hacettepe.edu.tr
Fiziksel hastalığa psikososyal yanıtlar
Hastalık;
• Biyolojik,
• Ruhsal,
• Sosyal,
• Çevresel,
• Ailesel,
• Psikososyal,
• Psikoseksüel çok boyutlu bir olgu,
Bir yaşam, kimlik ve
varoluş krizidir
azize.atli@hacettepe.edu.tr
Hasta duygularını ifade etmek için;
o ağlama,
o iletişim kuramama,
o direnç,
o aşırı isteklerde bulunma,
o inatçılık,
o huzursuzluk,
o saldırganlık gibi çeşitli tepkiler gösterebilir
Kansere Yanıt

%0 %50 %80 %100

Kansere normal yanıtlar Depresif/Anksiyöz


Günlük krizler, stresler belirtili uyum
bozuklukları

Depresyon
Deliryum
Anksiyete Bozuklukları
Kişilik Değişiklikleri
Diğer Mental Hastalıklar

14
Psikosoyal yanıtın belirleyicileri

azize.atli@hacettepe.edu.tr
Hastalarda adaptif veya maladaptif genel olarak ortaya çıkan en yaygın
tepkiler;

o yetersizlik,
o anksiyete,
o başarısızlık,
o korku,
o utanç,
o öfke, o suçluluk,
o güç-güçsüzlük, o umut-umutsuzluk,
o üzüntü ve keder, o rahatlamadır.
• Psikososyal gereksinimler önemli, ancak genellikle
belirlenememektedir ve bu nedenle bu gereksinimler
karşılanamamaktadır ?
Nedenleri
o Zaman baskısı,
o Multidisipliner yaklaşımın olmaması,
o Hastaların tıbbi değerlendirme içinde, psikososyal
değerlendirmenin yer almaması,
o Hastaların, kişisel zayıflık olarak algılamaları,
o Sağlık personelinin psikolojik problemleri sormada isteksiz
davranması.
o Depresyon ve anksiyete gibi duygusal tepkiler kansere normal
tepkilerdir.
Neden Önemli?
Literatürde, psiko-sosyal faktörlerin kanserin oluşumunu,
progresini, kansere uyumu ve sağkalımı etkilediğini gösteren
çok sayıda çalışma bulunmaktadır
Hemşireler hastaların psikososal sorunlarını, psikiyatrik
yardıma ihtiyaçlarını belirlemede önemli bir konumdadır…
Psikososyal Tanılama
o Klinik görüşme
o Self report ölçüm araçları
Tedavi ve bakımda hasta merkezli bütüncül yaklaşım esastır.

Hastalık Hasta
Tedavi Kimdir?
Nedir?

Psikososyal
Çevre

Hipokrat, “kişinin nasıl bir hastalığa yakalandığını değil, nasıl bir kişinin
hastalandığını bilmeyi tercih ederim” diyerek bireyin önemini vurgulamıştır.
• Hemşire görüşme sırasında bilgi, gözlem ve terapötik iletişim
becerilerini kullanır.
Tam bir değerlendirme için;
– Uygun zaman (ziyaretçilerin olmadığı, fiziksel ve diğer müdahalelerin minimal olduğu zamanı seçin)
– Uygun fiziksel ortam (mahremiyetin sağlandığı sessiz bir çevre, hastayla aranızda fiziksel engeller
olmasın )

– Pozisyonunu ayarla (oturun, mesafenizi ayarlayın, hastayla göz iletişimini sağlayacak seviyede
sabit ve rahat pozisyonda kalın)

– Öncelikle hastayla yalnız görüş sonra gerekiyorsa aileyi dahil et,


hastaya ismiyle hitap et
– İsmini söyle, görevini tanıt (varlığını sun)
– Hastanın sorunları ile ilgilendiğini hastaya göster
Psikososyal değerlendirme
• Hasta ile görüşürken göz temasını sürdür
• Hasta ile aynı göz hizasında otur
• Hastayı konuşmaya teşvik edecek açık uçlu sorular sor.
• Görüşme sırasında çok fazla not tutma
Psikososyal değerlendirme
• Hastanın sorunları ile ilgilendiğini hastaya göster
• Hastayı yargılamayarak, surat asmayarak ve çok şaşırmış
görünmeyerek hastayı kabul ettiğini ona göster
• Gerçekten ihtiyacın olmayan çok özel soruları sormaktan kaçın
• Eğer hasta iletişim kuramıyorsa hasta ailesinden de bilgi al
Psikososyal değerlendirme
• Gizliliği sürdür, hastanın mahremiyetine özen göster
• Değerlendirmeni engelleyebilecek kendi önyargıların ve
rahatsızlıklarının farkında ol.
• Empati, açık uçlu soru sorma, kapalı uçlu soru sormama, aktif
dinleme, özetleme, sesizlik gibi teropatik iletişim becerilerini
kullan.
Değerlendirmesi şu başlıkları içermelidir;
• Yaşam tarzı ile ilgili bilgiler
• Normal baş etme örüntüleri
• Mevcut hastalığını anlaması
• Kişilik yapısı
• Psikiyatrik hastalık öyküsü
• Son zamanlardaki yaşamsal stresörleri
• Mevcut hastalığı ortaya çıkaran majör konu
• Mental durum değerlendirmesi
Mental durum değerlendirmesi

Kategori Tanım

Görünüm Hastanın giyimi, postürü, özbakımı vb nasıl göründüğünün tanımlanması

Davranış Davranış, motor aktiviteyi ve manyerizimi tanımla

Konuşma Hasta nasıl konuşuyor, dinleme ya da iletişim engeli var mı?

Duygulanım Kelime kullanımı, miminler ve motor davranışlardan duyguların tanımlanması

Düşünce Konuşma içeriğinde ne var?

Soyut algı Hasta nesneler ve kimleler arasındaki benzerlikleri tanımlayabiliyor mu?

Hafıza Hastanın adını ve ard arda 3 nesneyi söyleyebilmesi, 5 dakika sonra bunu tekrarlaması

Zeka Hastanın bilgi, konuşma, anlama düzeyi

Konsantrasyon Belli bir konuya odaklanabilme

Oryantasyon Hastanın etrafındakilerden haberdar olması.

Yargılama Akla uygun kara vermede genel algılarını kullanma yeteneği

İçgörü Kendi durumuna neden olan faktörleri anlama durumu


Ek olarak;
o Fiziksel sağlık durumu
o Uyarılmışlık seviyesi
o Konfüzyon ve dezorientasyon bulguları
o Anormal hastalık davranışı
o Hastanın görüşmeye tutumu ve uyumu
o AİLE
Ailenin ilişkilerini, rollerin paylaşımını, başetme biçimini
ve hastalık sonrası etkilenmeyi DEĞERLENDİRMEK
o Aile, sağlıklı işlev gösteren-fonksiyonel bir aile mi?
o Aile içi çatışmaların varlığı?
o Aile üyeleri hastalığı nasıl algılıyor?
o Hastalıktan sonra neler değişti? Hastalığın aile bireylerindeki etkilerini
araştır
o Ailenin kaynakları neler, yeterli mi, aile üyeleri bu kaynaklardan
yararlanabiliyor mu?
o ……

o Aile üyelerinin kansere uyum davranışları, ailenin geçmiş


deneyimleriyle ilgili ilişkilerin bir yansımasıdır (Fallowfield 1995)
o Travma sonrası gelişim (Schmid-Büchi ve ark. 2008)
o İlişkilerde dengeli, duyguların serbestçe ifadesine izin veren, çatışmaların az,
işbirliğinin fazla olduğu ailelerde hastanın uyumu daha iyi olmaktadır.

o Bireysel kimlik gelişimine izin vermeyen, duygu ifadesi ve problem çözümlerinde


başarısız olan, rol karmaşası yaşanan, iletişimin yetersiz olduğu, fonksiyonel olmayan
ailelerde uyum sorunu daha fazladır.
Açık uçlu sorular ve yansıtma
o Ne yaşadığınızı anlamak üzere buradayım.
o Zor bir süreç, hastalığınız ortaya çıktığından beri neler yaşıyorsunuz?
o Hastalığınızın ortaya çıkışını neye bağlıyorsunuz?
o …………………… anladım, bunu mu demek istediniz veya tam olarak ne demek istediniz?
o Hastalıktan sonra yaşamınızda neler değişti?
o Sanırım ……… ile ilgili veya …… düşününce, kaygılı veya (suçluluk, utanç, yalnız, çaresiz ….)
hissediyorsunuz.
o Bunu konuşmanın kolay olmadığının farkındayım…
o Birçok hasta bu duyguları yaşadığını ifade ediyor.
o Güç bir durum, bu süreçte yanınızda olmaya çalışacağım.
o Size yardımcı olmak isterim. Bunun için ne yapabilirim? Sizi rahatlatacak herhangi bir şey var mı?
o Daha önceleri rahatlamak ya da sorunlarınızı çözmek için neler yapardınız?
o Bunu bilemeyiz ama sizin ne bildiğinizi konuşabiliriz. Aklınızdan neler geçiyor?
o Aklınızdan ölümü geçirdiğiniz oldu mu?
o Ölsem de kurtulsam dediğiniz oluyor mu? Hiç kendinize zarar vermeyi düşündünüz mü?
Görüşmede yapılan yaygın hatalar..
Yaklaşım Olası sonuç Örnek
Öğüt verme İletişimin ve duyguların paylaşımının kesilmesine Okula dönemlisin
neden olur. Hasta dinlemediğinizi düşünür.

Boş Güvence Verme Hastanın duygularını anlamadığını anlatır. Bunu yapacağından eminim
Yargılıma Hasta onu reddettiğinizi düşünür. Kocan akciğer kanseri olmuşken hala
nasıl sigara içebilirsin.

Durumu açıklamak Hastanın sahip olmadığı duyguların empoze Ziyaretçin gelmediği için kendini daha
edilmesi sonucu iletişim kesilebilir. mutsuz hissettiğine eminim.

Çok uçlu soru Hasta hangisine cevap vereceğini ilemeyebilir Kimlerle yaşıyorsun? Bu senin tercihin
mi?
Neden sorusu Hasta tehdit edildiğini hissedeceği için iletişim Neden böyle hissettin?
kesilebilir. Sıklıkla bizde her zaman neyi neden
yaptığımızı bilmeyebiliriz.

Papağanlık yapmak Fazla mekanik olabilir ve hastayı rahatsız edebilir. Hasta:


Sonuçlar beni endişelendirdi..
Hemşire:
Sonuçlar seni endişelendirdi.
Değerlendirme araçları
o Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği
o Beck Depresyon Ölçeği
o Beck Anksiyete Ölçeği
o Beck Umutsuzluk Ölçeği
o Ucla Yalnızlık Ölçeği
o Courtauld Duygu Kontrol Ölçeği
o Duygudurum Profili Ölçeği
o Kansere Uyum/Tepki Tarzı Ölçeği
o Hastalık Algısı Ölçeği
o …… 35
BİR PSİKOSOSYAL DEĞERLENDİRME
ARACI OLARAK
DİSTRES TERMOMETRESİ

“Distres” kelimesi kanserli bireyin, kanserle


baş etme yetisini engelleyen hoş olmayan
hisleri, duyguları, bu hislerin ve duyguların
fiziksel belirtilerini ve kişi tarafından ele alınış
şeklini tanımlamak için kullanılmaktadır.
• Dilimize; sıkıntı, güç durum olarak çevrilen
kelimenin İngilizce anlamı, bir tür acı, güçlük
ya da stresdir.
• Distresin anlamı; korku, endişe, üzüntü gibi
kanserli bir birey tarafından yaşaması
beklendik durumlardan, gerçek depresyon,
yaygın ankisiyete bozukluğu, panik, izolasyon,
ruhsal ve varoluşsal kriz gibi psikiyatrik
tablolara kadar genişleyebilir.
DİSTRES NORMAL Mİ?
• The National Comprehensive Cancer Network
(NCCN) distresin izleminin ve distres
yönetiminin, rutin kanser bakımına dâhil
edilmesini önermektedir.

• 2005’de Canadian Strategy for Cancer Control


(CSCC), distres ölçümünü nabız, tansiyon,
solunum gibi rutin olarak ölçülmesi gereken 6.
vital bulgu olarak tanımlamıştır.
Distres Termometresi
• The National Comprehensive Cancer Network
(NCCN) distresin değerlendirilmesi için, Roth
ve ark. tarafından 1998’de geliştirilen “Distres
Termometresini (DT)” önermektedir.
• Roth AJ, Kornblinth AB, Batel-Copel L, Peabody E, Scher HI, Holland JC. Rapid screening for psychologic
distress in men with prostate carcinoma: a pilot study. Cancer 1998;82:1904–1908.

• DT’nin ülkemizdeki geçerlilik güvenilirlik


çalışması, Özalp ve ark. tarafından 2006
yılında yapılmıştır.
• Ozalp E, Cankurtaran ES, Soygür H, Geyik PO, Jacobsen PB. Screening for psychological distress in Turkish cancer
patients. Psychooncology. 2007 Apr;16(4):304-11.
Geçtiğimiz hafta boyunca Aşağıdaki maddelerden hangisi/hangilerinin stresinizin
kendinizi ne kadar stresli ana nedeni/nedenleri olduğunu düşünüyorsunuz?
hissettiniz? Lütfen
termometre üzerinde stres Günlük yaşam sorunları Bedensel Sorunlar
düzeyinizi işaretleyiniz. Barınma Ağrı
Sosyal güvence Bulantısı
İş/Okul Yorgunluk
Aşırı
Stres 10 Ulaşım
Uyku
Çocuk bakımı
9 Gezinti
8 Ailevi sorunlar Banyo yapma/giyinme
Eş Nefes darlığı
7
Çocuklar Ağız yaraları
6 Yemek yeme
5 Duygusal sorunlar Hazımsızlık
Üzüntü Kabızlık/ishal
4
Hüzün İdrar sorunları
3 Depresyon Ateş
2 Sinirlilik Ciltte kuruma/kaşıntı
1 Burun tıkanıklığı
İnançla ilgili sorunlar
El/Ayakta karıncalanma
0 Tanrı ile ilgili
İnanç yitimi Şişkinlik hissi
Stres
yok Diğer sorunlarr Cinsel sorunlar
1998 yılında NCCN, 2005 de Canadian Strategy for Cancer Control, 2006 Türkiye’de kullanımı
Geçtiğimiz hafta boyunca Aşağıdaki maddelerden hangisi/hangilerinin stresinizin ana
kendinizi ne kadar stresli nedeni/nedenleri olduğunu düşünüyorsunuz?
hissettiniz? Lütfen
termometre üzerinde stres Günlük yaşam sorunları Bedensel Sorunlar
düzeyinizi işaretleyiniz. Barınma Ağrı
Sosyal güvence Bulantısı
İş/Okul Yorgunluk
Aşırı Stres
Ulaşım
Uyku
Çocuk bakımı
Gezinti
Ailevi sorunlar Banyo yapma/giyinme
Eş Nefes darlığı
Çocuklar Ağız yaraları
Yemek yeme
Duygusal sorunlar Hazımsızlık
Üzüntü Kabızlık/ishal
Hüzün İdrar sorunları
Depresyon Ateş
Sinirlilik Ciltte kuruma/kaşıntı
Burun tıkanıklığı
İnançla ilgili sorunlar
El/Ayakta karıncalanma
Tanrı ile ilgili
İnanç yitimi Şişkinlik hissi
Stres yok Diğer sorunlar Cinsel sorunlar
Distres yönetimi
• Distress fark edilmeli, izlenmeli, kaydedilmeli ve distressin tüm
seviyeleri derhal ele alınmalıdır,
• Bütün bireyler hastalıklarının ilk aşamasında ve ilerleyen
aşamalarda, aralıklı olarak ve hastalıklarının remisyon, rekürrens
gibi klinik değişiklik gösterdiği aşamalarında distress taramasına
tabi tutulmalıdır.
• Distress taramaları distressin seviyesini ve doğasını gösterir nitelikte
olmalıdır.
• Distress klinik prensipler doğrultusunda ele alınmalı ve
yönetilmelidir
NCCN Distres Yönetimi Standartları
Distress fark edilmeli, izlenmeli, kaydedilmeli ve distresin tüm seviyeleri derhal ele alınmalıdır,
Bütün bireyler hastalıklarının ilk aşamasında ve ilerleyen aşamalarda ve hastalıklarının remisyon,
rekürrens gibi klinik değişiklik gösterdiği aşamalarında distres taramasına tabi tutulmalıdır.
Distress taramaları distresin seviyesini ve doğasını gösterir nitelikte olmalıdır.
Distres klinik prensipler doğrultusunda ele alınmalı ve yönetilmelidir

azize.atli@hacettepe.edu.tr
KANSERLİ HASTALARDA ORTAYA ÇIKABİLECEK
PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR
o Uyum bozuklukları (%68)
o Major affektif bozukluk (%13)
o Anksiyete bozuklukları
o Organik beyin sendromları
o Ağrılı sendromlara eşlik eden psikotik bozukluklar
o İştahsızlık bulantı kusmaya bağlı psikolojik bozukluklar
o Psikiyatrik boyutu olan diğer sendromlar
RİSKLİ GRUP

o Yakın zamanda (son altı ay) kayıp yaşamış olmak,


o Şu anki durumu ile ilgisiz de olsa geçmişte ağrılı
deneyim hikâyesi,
o Bir yakınını kanser nedeni ile kaybetmiş olmak,
o Psikiyatrik hastalık ya da bağımlılık hikâyesi,
o Depresyon,
o İntihar girişimi hikâyesi,
o Bilişsel bozukluk olması,
o İletişim engellerinin olması,
o Çeşitli eş zamanlı hastalıkların bulunması,
o 70 yaş üzerinde olmak
Sosyal problemler,

o Aile ya da bakım verenlerle uyuşmazlık,


o Yetersiz sosyal destek,
o Yalnız yaşamak,
o Düşük eğitim seviyesine sahip olmak,
o Ekonomik problemlerin olması,
o Düşük statüde çalışır olmak,
o Tıbbi bakım olanaklarına erişmede sınırlılık,
o Genç ya da bağımlı çocukların olması,
o Kadınlarda genç yaşta olmak,
o Çeşitli yaşamsal stresörlerin olması
İpuçları !!
o Çok şiddetli korku ya da panik derecesinde anksiyete,
o Doğru düşünemeyecek kadar keder içinde olma,
o Normalden fazla uyarılabilirlik ve sinirlilik,
o Ağrı, yorgunluk ve bulantı ile baş edememe,
o Konsantre olamama, ani ortaya çıkan hafıza problemleri,
düşüncede bulanıklık, donukluk,
İpuçları !!
o Karar vermede güçlük,
o Umutsuz ve mutsuz hissetme, kötü giden bir şeylerin olduğu
düşüncesi,
o Yeme bozuklukları (iştahta belirgin azalma ya da iştah kaybının
haftada en az bir öğünde olması),
o Daha önceden mevcut olan ve kişiyi huzurlu hissettiren dini
inançlarını ve imanını sorgulama,
o Kendini değersiz ve işe yaramaz hissetme,
o Kendine ya da başkasına zarar verme düşüncesi
Kanser hastalarında % 8-12 intihar düşüncesi, %2-6 oranında intihar girişimi
İntihar riskini değerlendirin
ü İntiharla ilgili olabilecek bütün düşünce (yaşamanın anlamı yok, değersizim, bu acıları çekmeye
değmez, ölüm hakkında konuşmalar…) ve duyguları (umutsuzluk, çaresizlik, suçluluk, utanç,
boşluk…) yargılayıcı olmaksızın değerlendirin

ü İntihar planlı veya impulsif olabilir.

ü Doğrudan sorun: Ölsem de kurtulsam dediğiniz oluyor mu? Kendinize zarar vermeyi düşündünüz
mü? Bunun için bir planınız var mı? Nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?

ü Hastanın niçin şimdi intihar etmek istediğini ve intihar riskini artıran faktörleri anlamaya ÇALIŞIN

ü İntihar düşüncesi olan hastaya antidepresan tedavi başlanmışsa dikkat! Hastanın girişimde
bulunması için cesaretlendirici olabilir.
Kanser ve Depresyon

• Kanserde Depresyon yaygınlığı genel toplumdakinden oldukça


fazladır
• Cinsiyet farklılığı yok
• Klinik olarak belirgin depresyon %1-50
• Farklı ölçüm araçları ve farklı kesme puanları

• Majör Depresyon yaygınlığı


– Orofarengeal kanserler %22-57
– Pankreas kanseri %33-50
– Meme kanseri %1.5-46
– Ac kanseri %11-44
(Massie 2004, Breitbart and Alici, 2009)
Depresyonu tanımanın önündeki engeller?
o Bedensel sorun gibi sunma,
o Hastalık belirtilerinden ayırt edememe,
o İlaç yan etkisinden ayırt edememe,
o Normalleştirme,
o Alkol, uyuşturucu kullanımı,
o Görmezden gelme
Nasıl tanırım?
• İştahsızlık, halsizlik gibi belirtilerden çok disforik mizaç,
özgüven kaybı, çaresizlik, değersizlik, suçluluk, konsantrasyon
güçlüğü, ölüm isteği, intihar düşünceleri gibi bilişsel belirtilere
ağırlık vermelidir.
• Tanı tıbbı-psikiyatrik duruma ilişkin etkileşim etkenleri dikkate
alınarak psikiyatrik muayene ile mümkündür.
Tedavi
o Farmakolojik Sağaltım
o Psikoterapiler
o Davranışsal yaklaşımlar
o Ağrı kontolü
Kanser ve Anksiyete

o Yaygınlık %10-30
o Uyum bozukluğu anksiyete ile giden
o Yaygın anksiyete bozukluğu
o Kontrol etmesi zor endişe ve kaygı
o Prognoz, geleceğin belirsizliği
o Rekürrens korkusu
o Tedaviler, rol değişimi
o Ekonomik durum
o Bağımlı olma
Kanser ve Anksiyete

o Yaygınlık %10-30
o Uyum bozukluğu anksiyete ile giden
o Yaygın anksiyete bozukluğu
o Kontrol etmesi zor endişe ve kaygı
o Panik atak, Panik bozukluk
o Travma sonrası bozukluk
Kanser ve Anksiyete

• Genel Tıbbi Duruma Bağlı Anksiyete Bozukluğu


– Pulmoner emboli-ödem
– Hipoksi-hipoglisemi
– Hiperkalsemi-hipertroidi
– Hipokalsemi-komplekx parsiyel nöbet
– Sepsis-anemi-kalp hastalığı
– Hormon salgılayan tümörler
– Paraneoplastik sendromlar
– Tedavi edilmemiş ağrı
Deliryum
Hızlı başlayan, dalgalı seyir gösteren, çok farklı nedenlerden
dolayı ortaya çıkan, bilinç, algılama, düşünce, uyku-uyanıklık
döngüsü değişimlerinin eşlik ettiği bir klinik sendromdur.
Deliriyum
o Kanser hastalarında insidansı yüksektir.
o Acil müdahale ve tedavi gerektirir.
o Demans gelişme ya da ölüme neden olma potansiyeli yüksektir.
o Onkoloji kliniklerinde erken tanısı güç bir durumdur.
o Sıklıkla, depresyon, kişilik bozukluğu, histeri, psikoz şeklinde tanılar ile
karıştırılmaktadır.
Deliryum nasıl tanınır?
o Şaşkın bir görünüm, huzursuzluk
o Genelde taşkın, ajite davranışlar
o Diürnal uyku ritmi bozulmuştur
o Kendinden ve çevresinden haberdarlığından azalma vardır
o Belirtiler dalgalı seyreder
o Konfüzyon, yönelimde bozulma (zaman-yer-kişi)
o Psikomotor akt.­,¯
o Algıda bozulma (işitsel, görsel, dokunma halüsinasyon ve
ilüzyonları)
o Bellekte bozulma (tespit, anlık, yakın)
TEDAVİ
o Ajitasyon ve deliriyum tablolarında tedavi iki alt basmaktan
oluşur.
o Etyolojik etkenin giderilmesi
o Klinik psikiyatrik tedavi
Hastalığı kabullenmenin
önündeki engeller;
Boyun eğme ve sahte kabul;

o Bazı durumlarda kabullenme gerçekleşmez, kişi uzun


süre hastalığı inkar eder.
o İlerleyen dönemlerde hastalığa bağlı bir
komplikasyon geliştiğinde kişilerin bu savunması
çöker.
o Hastalar boyun eğmeye sığınırlar.
o Hastalığı kaçınılmaz olarak değerlendirip sağlık
personeline sığınırlar ve giderek daha bağımlı hale
gelirler.
Normal dışı uyum;
o Bazı hastaların hastalığa karşı tepkileri kaygı tarzındadır.
o Baskın özellik kaygı olduğu için hastaları kabul aşamasına
çekmek olanaklı olmayabilir.
o En önemli konu psikolojik sıkıntıları ile nasıl baş edecekleridir.
İnkârla başa çıkma:

o Genel yaklaşım ya hastayı koruma altına almak ya da


olabilecek komplikasyonları kullanmamaktır. Bu da
kaygıyı ve berberinde inkârı artırır.

o Uygun yaklaşım bir güven ortamı içerisinde hastanın


kendini en çok tehdit altında hissettiği konuyu
belirlemektir.
Dirençle başa çıkma:
o Saldırganlık ortaya çıkabilir.

o Sağlık çalışanı da saldırganlık ya da tedavi etmeme


tehdidi ile karşılık verir. Sağlık çalışanı saldırganlığın
aslında hastalığa yönelik olduğunu fark edebilirlerse,
bunu hastalığa yanıt belirtisi olarak görebilirler.

o Bir yetişkin ilişkisinde sağlık çalışanı hastayı mevcut


sorununu görme için uyarma ve mevcut durumun
üstesinden gelme kapasitesini destekleyeceklerdir.
Pazarlıkla başa çıkma:
o Pazarlık eden bir hasta ekibi sinirlendirir ve onaylanmaz.

o Hastayı dinlediğini göstermek ve kendi deneyimleri ile tedavide değişim


yapma gereğini anlamalarına izin vermek açısından bir pazarlık alanı
bırakmak doğrudur.
Boyun eğme ile başa çıkma:

o Hastayı onaylama hastaya daha fazla yoğunlaşmaya


neden olur ve hastanın bağımlılığı ve edilenliğini
artırır.

o Hastanın uysal tutumu sağlık çalışanının hasta için


giderek daha çok şey yapma riski ile birlikte kurtarıcı
gibi hareket etme güdüsünü de artırır.

o Kendi yaşamlarının herhangi bir alanını yöneten


hastalar için hastalıkla başa çıkmada etkin
rol almak konusunda umut olabilir.
Sahte kabul ile başa çıkma;
o Hastaların görünüşteki güçlü tutumu sağlık
çalışanlarının kafasını karıştırır ve onları
yetersizleştirir.

o Bu hastaların sağlık çalışanlarının onların


sağlıkları ile gerçekten ilgilendiklerini gösteren
yaklaşımına ve düzenli konsültasyonlara
ihtiyacı vardır.
o Bu durum bir psikoterapötik yaklaşımı
gerektirir.
Normal dışı adaptasyonun belirli durumları ile başa çıkma;

o Kaygısını obsesif bir davranışla ortaya koyan bir hasta


ile karşılaşıldığında sağlık çalışanının rolü yeniden
güven sağlamaktır.
o Tersi bir durumda (kaçış) hastanın durumu yalnızca
komplikasyon açısından korktukları zaman kontrol
etmeleri ve gerçek sonuçlar ile korkuları arasında ne
gibi bir bağlantı olduğunu sağlık çalışanları ile
paylaşmaları konusunda kişi eğitilebilir.
“kişiye özel” yaklaşım
Son isteğin nedir ?
Sorusu,
Çok, çok kolaydır,
İlk isteğin nedir ?
Sorusundan.

Çünkü,
O soruyu
Kimse kimseye soramadı,
– Korkusundan.
Özdemir Asaf
Kaynaklar
• Arving C, & Holmström I: Creating a new profession in cancer nursing? Experiences of working as a psychosocial nurse in cancer care. Journal of clinical nursing
2011;20(19-20), 2939-2947.
• Bag B: Psiko-Onkoloji, Psikososyal Sorunlar ve Ölçüm Yöntemleri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 2012; 4(4), 449-464.
• Can G. Onkoloji Hemşireliği. 2.bs. İstanbul:Nobel Tıp Kitapevleri;2019.
• Carlson LE, Zelinski EL, Toivonen KI et al.: Prevalence of psychosocial distress in cancer patients across 55 North American cancer centers. Journal of psychosocial
oncology 2019;37(1), 5-21.
• Caruso R, Nanni MG, Riba MB et al.: The burden of psychosocial morbidity related to cancer: patient and family issues. International Review of Psychiatry 2017;29(5),
389-402.
• Chen SC, Chiou SC, Yu CJ, et al.: The unmet supportive care needs-what advanced lung cancer patients' caregivers need and related factors. Support Care Cancer Jul
2016;24:2999-3009.
• Dülgerler Ş. Konsültasyon-Liyezon Psikiyatri Hemşireliğinde Psiko-onkolojik Yaklaşım Örneği. Aştı N, editör. Kronik Hastalıklarda Bakımın Yönetiminde Bütüncü Yaklaşımla
Ekip Çalışması. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2018.
• Ercolano E: Psychosocial concerns in the postoperative oncology patient. In Seminars in oncology nursing 2017;33(1)74-79.
• Grassi L, Caruso R, Sabato S. Et al.: Psychosocial screening and assessment in oncology and palliative care settings. Frontiers in psychology 2015; 5, 1485.
• Grassi L, Spiegel D, Riba M.: Advancing psychosocial care in cancer patients. F1000Res 2017; 6, 2083.
• Güner P, Şar V, Pehlivan T.: Three phases of cancer in the process of mental trauma: Diagnosis, treatment, survival. J Psychiatric Nurs 2018;9(1):45-54.
• Holland JC, & Bultz BD.: The NCCN guideline for distress management: a case for making distress the sixth vital sign. Journal of the National Comprehensive Cancer
Network 2007;5(1), 3-7.
• İzci F, İlgün AS, Fındıklı ve ark.: Psychiatric symptoms and psychosocial problems in patients with breast cancer. The journal of breast health 2016;12(3), 94.
• Lehto RH.: Psychosocial challenges for patients with advanced lung cancer: interventions to improve well-being. Lung Cancer: Targets and Therapy 2017; 8, 79.
• Logan S, Perz J, Ussher JM et al.:. Systematic review of fertility-related psychological distress in cancer patients: Informing on an improved model of
care. Psycho-oncology 2019 28(1), 22-30.

azize.atli@hacettepe.edu.tr
SAĞLIK NEDİR ?
YÜKLERİMİZ NEDİR ?
1-) FİZİKSEL YÜKLER
2-) DUYGUSAL YÜKLER
• GÜVENSİZLİK • ÜMİTSİZLİK
• KORKU • YAPAMAMA KORKUSU
• KAYGI • BAŞARISIZLIK KORKUSU
• ENDİŞE • YALNIZLIK
• ÖFKE • PİŞMANLIK
• NEFRET • KISKANÇLIK
• AFFEDEMEME • HIRS
• KİBİR • KEDER
• KIZGINLIK • AŞAĞILANMAK
• UTANÇ DUYGUSU • DÜŞMANLIK
• TEDİRGİNLİK • YALAN SÖYLEMEK
• DEĞER GÖRMEME
DÜŞÜNCE NEDİR ?
• BAKIŞ AÇIMIZI GELİŞTİRMEK
• AFFETMEK
BU • DERİN NEFES EGZERSİZİ

DÜŞÜNCELERDEN • GÜLMEK/KAHKAHA ATMAK


• POZİTİF DÜŞÜNCE
NASIL • HAREKET
KURTULURUZ? • MEDİTASYON
• YOGA
• KEYİF VEREN AKTİVİTELER
• KOŞULSUZ SEVMEK
• DOĞADA DAHA ÇOK ZAMAN GEÇİRİN
• SABIR
Metin eklemek için tıklayın

You might also like