You are on page 1of 16

TÜRK ARGOSUNDA POLĐS

M. Cengiz YILDIZ*
Mehmet HAZAR**

Özet

Yunanca, hızlı anlamına gelen “argo” kavramı; belirli davranı biçimlerini veya eylemleri ifade etmek
üzere geli tirilmi , genellikle sözlü dilde kullanılan kaba deyim, kelime veya ifade grubu biçiminde
tanımlanabilir. Argonun; gizlilik, kimlik olu turma, özenti, eğlence, sanat–edebiyat, aykırılık, ilgi çekme vs.
alanlarında fonksiyonel olduğu ifade edilebilir. Suç, kapalı, azınlık, cinsel, alı –veri , spor, inanç, ileti im vs.
dünyalarında argoya ba vurulabilmektedir.

Bu makalede ele alınan polis argosunun; “kelimelerin–harflerin benzerliğinden dolayı ortaya çıkan”,
“dı görünü ten kaynaklanan”, “yapılan i ten–görevden dolayı ortaya çıkan”, “görevi kötüye kullanma
iddiasından dolayı ortaya çıkan”, “kötü muamele iddiasından kaynaklanan” argolar biçiminde sınıflanması
söz konusudur.

Yerine getirmi olduğu görevden dolayı; suç, azınlık, cinsel, alı –veri , spor, inanç, ileti im gibi kapalı
dünyalarla yakından ilgili olan polisle ilgili argo bir hayli fazladır. Bu çalı mada, genel argodaki polisle ilgili
kelimeler üzerinde durulmu tur.

Anahtar Kelimeler: Argo, Polis, Argoda Polis

POLICE IN TURKISH SLANG

Abstract

The concept of Slang that means speed in Grecian Language and in the course of time this word, used
to express certain behavior manners or actions is been able to describe as a rough idiom, a word or a group of
words used in verbal expressions. The slag is functional to express some conditions such as secrecy, making
identity, affectation, entertainment, art.literature, separation, appeal etc. In addition the slag is been able to
use interested in crime, insulation, minority, sexuality, trade, spore, belief, communication etc.

The causes of occur of the police slag can be classified under the five main titles: similarity between
words and letters; association regarding exterior; character of the work; take unjust advantage; bad behavior.

This study explores relation between slag and police, because of their job regarding crime, insulation,
minority, sexuality, trade, spore, belief, communication.

Key Words: Slang, Police, Police in Slang.

Giri-:

Argo, bir meslek veya topluluk sınıfı arasında kullanılan özel söz olabildiği gibi, serserilerin ve
külhanbeylerin kullandığı söz veya deyim biçiminde de ele alınabilir. Argo, günlük edebi değerlerden uzak,
sokak insanının konu tuğu dil olarak bilinmektedir. Argo, ortak dildeki kelimelerden farklı bir terminolojiyi
içerir. Bu ekildeki özel argo yanında, genel argo adı verilen ve günlük ya amda insanların kullandığı bir
argo da bulunmaktadır.

*
Yrd.Doç.Dr., Dicle Üniv. Fen.Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü, ELAZIĞ, cengiz23@gmail.com
**
Öğr.Gör., Dicle Üniv. Fen.Edebiyat Fakültesi Çağda Türk Lehçeleri ve Edb. Bölümü, DĐYARBAKIR, mhazar@dicle.edu.tr
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Argo, aslında belirli bir olgu, nesne ya da eylemin ba kalarından gizlenmesi için ortaya çıkan ve
insanın yaratıcılık yönünü ortaya koyan bir durumdur. Kimileri için argo, dil üzerine yapılan ara tırma,
geli tirme ve olu turma çabalarının tamamıdır. Argo, bazen dillerin geli mi lik düzeyleriyle bağlantılı olarak
ele alınmakta, dillerin köklü olmasının göstergelerinden biri olarak görülmektedir.

Argo, “küfür dili” olarak bilinmesine rağmen, her zaman küfür barındırmayan bir konu ma eklidir.
Bu dil, bazen “alt kültür” ya da “varo kültürü”nün bir göstergesi olarak ele alınabilmektedir. Toplum
tarafından dikkate alınması gibi nedenlerden dolayı, son zamanlarda kitle ileti im araçlarında (reklâm vs.)
kullanımı artmı tır.

Argonun; dı tan göründüğü kadar basit, sade, ortaya çıkması çok da kolay olan bir dil olmadığı ifade
edilebilir. Argo olu umunun, kıvrak bir zekâ ve kelime hazinesinin varlığıyla doğrudan ilgili olduğu ileri
sürülebilir.

Argo, bazen dilin güzel yönlerinden biri, dilin en kıvrak, en zeki yönü olarak ele alınabilir. Argonun
gerçek anlamı, “belli bir gruba mensup insanların aralarında kullandıkları özel bir dil” biçimindedir. Ancak,
insanlar bunu küfürle karı tırabilmektedirler. Argo, bazı durumlarda, dilin “gizli örgütü” olarak
görülebilmektedir.

Argo, bazen “bastırılmı eylem ve duygu dili” olarak ele alınmaktadır (bianet.com).

Argo, aslında konu mayı bilen her insanın ya amında bulunmaktadır. Alt kültürler (Çingeneler,
çeteler, azınlıklar vs.), kendi aralarında ifreli konu mak istediklerinde ba vurdukları bir ileti im eklidir.
Dünyadaki hemen her dilde argo olduğu kabul edilmektedir. Argo, ya ayan kültürün bir parçasıdır. Argonun
bitmesi, dilin bitmesi anlamına gelir. Argo, küçük gruplar içerisinde kullanıldığı zaman, ili kilerin daha sıkı
olması sonucunu doğurabilmektedir. Çünkü ifreli olduğundan, ancak ki i ve çevresi bilebilmektedir.

Tanımlar:

“Sınıfsal, mesleki ya da yöresel olarak sınırlı bir insan topluluğunun kullandığı özel dil. Ba langıçta
ayak takımına bağlı bir olgu gibi görünür. Sözcüğün kendisi de XVII. yüzyılda ilkin ‘hırsızlar birliği’
anlamıyla ortaya çıkmı tır. XVI. yüzyıldan ba layarak birçok Avrupa ülkesinde de suçlu argolarına rastlanır:
Almancada rotwelsch, Đngilizcede slang, Đtalyancada furbésco, Đspanyolcada germenia, Portekizcede
calao…” diye adlandırılır (Aktunç 2002: 9).

Argo, “çok dar bir sosyal alt grup tarafından kullanılan kelime veya deyim. Belirli davranı biçimleri
veya eylemleri ifade etmek üzere geli tirilmi , genellikle yazı dilinde değil, sözlü dilde kullanılan kaba
deyim, kelime veya ifade grubu”dur (Demir–Acar 1993: 33–34).

Devellioğlu; argonun, sanatsal bir dil özelliği ta ıdığını ve aynı zamanda edebi dile bir tepki özelliği
olduğunu dile getirmektedir. Buna ek olarak, argonun hem sanatsal ve hem de iirsel bir dil olduğu ifade
edilebilir (Birkalan, 2002: 47). Filolojide, dilin tabakala ması bahsinde kullanılan bir terimdir. Dilbilgisi
Terimleri Sözlüğü’nde “Kullanılan ortak dilden ayrı olarak, belirli toplulukların sesbilgisi, yapıbilgisi,
sözdizimi ve anlam bakımından özellikler gösteren dil veya sözcük dağarcığı” biçiminde tanımlanır.

Kelimeler, ana dil ve çevre dillerden (çoğu zaman ana dil ve çevre diller kar ılıklı olarak) genel argoya
ve alan argosuna geçer, bazen alan argosundan genel argoya ve ana dil ile çevre dillere kelime kazandırır
(Aktunç 2002: 14).

Argo, dilin gizli gücüdür. Türkçenin bu gücü, dilin tarihi geçmi ine dayanır. Kâ garlı Mahmud’un
Divanü Lûgati’t–Türk’ünde1, Dedekorkut’ta2, Karagöz3 ve Ortaoyunu’nda4, divan edebiyatımızda (Bahâî,

1
Meselâ oyuncak anlamına gelen oh agu “kadın” anlamındadır..
2
Meselâ kaz “aptal kız”.
3
Meselâ cızlam “kaçmak”.
4
Meselâ kodes “cezaevi”, patburun “zabıta, polis”.

2
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Havaî, Enderunlu Vasıf5 vb. âirlerde nazire yoluyla tehzil yapılarak), çağda edebiyatımızda (A. Rasim, H.
R. Gürpınar, O. Kemal, O. V. Kanık, E. Ayhan vb.) argo kelimelere rastlanmaktadır. Osmanlı devletinin
kültürel zenginliğini ta ıyan unsurlardan biri de Đstanbul argosunun kaynağıdır.

Argonun, belli bir meslek mensubunun kullandığı dil olan “jargon”dan ayrılması gerektiği biçiminde
görü ler mevcuttur. Argo ile jargonun birbirinin yerine kullanılması yanlı bir durumdur. Argo, bir grubun
özel dili olurken, jargon bir coğrafi bölgede bulunan grupların veya bir meslek grubuna mensup olanların,
anla ılırlık oranı çok dü ük kendine has konu ma biçimidir. Çerçi, kalaycı, tellal, gemici, oför, öğrenci,
mahkûm, kumarbaz vs. grupların kullandıkları gizli diller, bir jargon olarak değerlendirilebilir. Bir jargona
ait kelime ve deyimlerden bir kısmı daha sonra argoya geçebilir. Bu yönüyle argo, bir ya da birden çok
jargonu içinde barındıran özel dil gibi ele alınabilir. Buna göre, argonun, jargona göre daha kapsayıcı bir
özelliğe sahip olduğu dile getirilebilir (Wen 2002: 14). H. Bussmann, geni anlamda jargonu; “herkesçe
anla ılmayan, bir gruba veya uzmanlık dalına özgü özel kelime hazinesi” biçiminde tanımlamaktadır
(Uzunta 2002: 33).

Türk Dil Kurumu’nun, 1983 yılında basılan Türkçe Sözlüğü’ndeki 525 tane argo öğenin %80’inin suç
üzerine olması, argo dünyasındaki kavramların, normal olay ya da olguları tasvir etmekten ziyade, sıra dı ı
ya da gizli / kapalı dünyaları ifade etmede yaygın olarak kullanıldığını göstermektedir (Đmer 2002: 345).

Genel olarak argo, belli ana alanlarda yoğunla makta ve bu alanların da alt alanları bulunmaktadır.
Bunlar, u ekilde sıralanabilir: Suç dünyası: Hırsız, dolandırıcı, yankesici, uyu turucu (kaçakçılığı,
satıcılığı, kullanıcılığı), kumar (kumarhane, kumarbaz), kabadayı (bıçkın, külhanbeyi, serseri), dilenci
argosu. Kapalı dünyalar: Hapishane, tutukevi (mahpus, tutuklu), yatılı okul, okul (öğrenci, öğretmen), kı la
(asker), denizcilik (denizci) argosu. Azınlık dünyası: Etnik azınlıklar, göçmen argosu. Cinsel dünya: cinsel,
e cinsel, fuhu (genelev, fahi e, genelev mü terisi) argosu. Alı-–veri- dünyası: Esnaf (satıcı, seyyar satıcı,
eskici, dövizci), oför (kamu ta ıma araçları sürücüsü, yolcusu), eğlence yerleri (gazino, meyhane, müzisyen)
argosu. Spor dünyası: Spor (sporcu, taraftar) argosu. Đnanç dünyası: Dini grupların (tarikatlar, cemaatler),
fikir gruplarının (sağ, sol, parti, dernek, loca, kulüp) argosu. Đleti-im dünyası: Radyo ve televizyonlardaki
sunucuların, internet, telefon ve mektup arkada larının argosu. Geçmi te ve günümüzde argonun fonksiyonel
olduğu alanların a ağıdaki biçimde sıralanması söz konusudur: Gizlilik (suçu gizleme, ticari sırları gizleme,
inanç sırlarını gizleme, müstehcenliği gizleme), grup kimliği olu-turma, özenti, eğlence, sanat ve
edebiyat, aykırılık, ilgiyi ve dikkati çekme (Özkan 2002: 26–30).

Polis ve Argo:

Suçu gizleme özelliği, argonun yerine getirdiği en önemli fonksiyonlardan biri olduğundan dolayı,
güvenlik güçlerinin ve toplumun dikkat ve takibinden uzakla mak için argoya sıkça ba vurulabilmektedir.
Türkçede elliden fazla uyu turucu anlamına gelen argo kelimenin bulunması ve çok sayıda polis ya da
güvenlik kuvvetlerini ima eden kelimenin bulunması, argonun suçu gizleme yönünün ne kadar fonksiyonel
olduğunu göstermektedir (Özkan, 2002: 27).

Polisle ilgili toplum tarafından kullanılan argolar olduğu gibi, toplumda bulunan belli bir grup, olu um
ya da mesleksel birliklerin de, insanlara belli bir psikolojik mesafe koymaya çalı ırken argoya ba vurdukları
sıkça görülmektedir (Uzunta 2002: 38).

Polisi konu edinen argonun ortaya çıkmasında belli hareket noktalarının etkili olduğu ifade edilebilir.
Bunların; “kelimelerin–harflerin benzerliğinden dolayı ortaya çıkan argo”, “dı görünü ten kaynaklanan
argo”, “yapılan i ten–görevden dolayı ortaya çıkan argo”, “görevi kötüye kullanma iddiasından dolayı ortaya
çıkan argo”, “kötü muamele / i kence iddiasından kaynaklanan argo” biçiminde sıralanması olasıdır.

5
Nedim’in “Haddeden geçmi nezâket yâl u bâl olmu sana / Mey Süzülmü i eden ruhsâr ı âl olmu sana” matlaıyla
ba layan gazeline Enderunlu Vasıf, Musâhib Hâtif Efendi için argoyu nazma dökerek ince bir zekâ gösterip u tehzili
kaleme almı tır: “Kırmızı a ı boyası rûy ı âl olmu sana / Ek iyip bakkalda pekmez sonra bal olmu sana” (Pala 2002:
282).

3
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

2005 yılı Ocak–Wubat aylarında, ulusal televizyon kanallarının ana haber bültenlerinde; karayoluyla
seyahat eden bir Türkün arabasının yabancı polis tarafından durdurulduğu ve “bir çorba parası” istediği ve
bundan dolayı Bulgaristan’ın Türkiye’ye uyarıda bulunduğu dikkat çekmi tir. Gösterilen reklâmda; otomobil
sürücüsünden “çorba parası” adı altında bozuk bir Türkçeyle rü vet6 isteyen polise, sürücü para vermek
istememekte “ne yapacaksın çorba parasını, istiyorsan sana çorba vereyim” demekte ve reklâmı yapılan
çorba türlerinden vermektedir.

Yöntem:

Genel olarak, kaynak tarama biçimindeki teknik, ara tırmanın her a amasında kullanılmı tır. Emniyet
Te kilatı’nın farklı birimlerinde .her sınıftan rütbeliden polis memuruna kadar. çalı an polislerle farklı
zamanlarda enformel görü melerle bilgi elde edilmesi yoluna gidilmi tir. Farklı meslek gruplarından ( oför,
çay ocağı i letmecisi, lokantacı, akaryakıt istasyonu çalı anları vs.) kimselerle enformel görü me
gerçekle tirilmi , sadece birkaç ki inin kullandığı argo tabirler dikkate alınmamı tır. Üzerinde birle ilen
kelimeler metne aktarılmı ve bu kullanım biçiminin ortaya çıkma gerekçesi, yaygınlık derecesi gibi yönleri
üzerinde durulmaya ve birtakım değerlendirmelerde bulunulmasına gayret gösterilmi tir.

Argoda polisle ilgili olarak derlenen listede 100’den fazla madde ba ı vardır. Dizinden önce dil
incelemesi yapılmı tır. Yeri geldiğince, toplumun alt gruplarının bakı açılarının değerlendirilmesi yoluna
gidilmi tir.

Dil Đncelemesi:

1.Kelime Türleri:

1.1. Đsimler:

1.1.1. E-ya ve Aletler: Akerdeon, askıcı, bere, cep, conta, çıra, değnek, falaka, hortum, kalpak,
kolluk, kopça, mahmutçuk, makine, masa, merdane, paket, para, para üt, pil, radar, satır, stakan, apka, tahta,
yaka.

1.1.2. Hayvanlar: Ku lar (akbaba, horoz, ku , serçe), böcekler ve küçük canlılar (akrep, kelebek,
mikrop), büyükba lar (boğa, pig), köpekler (zağar, tazı), su canlıları (balık).

1.1.2.1. Hayvan Vasıflarından Yararlanma: Kan emici, kuyruk, yem.

1.1.3. Bitki Adları: Arpa, lahana, paparon, paparos, yoğurtlu bakla.

1.1.4. Organlar: Bacak, ba , bıyık, burun, ceset, kol, parmak, sakal.

1.1.5. Argoda Gerçek Dilde Olan Özel Adların Kullanılı-ı: Fruko, saylonlu, yovakim.

1.1.6. Tek Kelime Durumunda Bulunan Eksiltiler, Kısaltmalar: Bello (<Ar. belediye), ge tapu
(<Alm. Geheime Staats Polizei), ramo (<Çing. romazani <Ar. Ramazan).

1.2. Sıfatlar: Aç, ağır, ak, beyaz, iyi, kara, kırmızı, kötü, kuru.

1.3. Fiiller: Al–, al–, arakla–, as–, em–, kat–, kon–, oynat–, ver–, yap–.

2. Ekler:

2.1. Yapım Ekleri:

6
Argoda kaparozcu “rü vet ve avantayı yol edinmi kimse” (Gür 2002: 210).

4
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

2.1.1. Đsimden Đsim Yapan Ekler:

+CI: anaforcu, arpacı, askıcı, avantacı, cesetçi, contacı, çorbacı, değnekçi, deh et palasçı, diskocu,
dumancı, falakacı, gölgeci, hortumcu, kalpakçı, kapıcı, kopçacı, kullukçu, kuyruk doğrultucu, lahanacı,
lüpçü, manifestocu, manyetocu, merdaneci, mideci, para ütçü, parmakçı, pilci, radarcı, satırcı, yan cepçi.

+lI: Makineli, saylonlu, bereli, apkalı, bıyıklı, cepli.

+çUk: Mahmutçuk.

+mAk: Katmak.

+sız: Aynasız.

2.1.2. Fiilden Đsim Yapan Ekler:

–(y)IcI: Alıcı, oynatıcı, yiyici.

–kı: As–kı+cı.

–Im: Kaldır–ım.

–GI: Sev–gi kelebeği.

2.1.2. Đsimden Fiil Yapan Ekler:

+lA–: Araklamak, katmak, olmak, oynatmak.

2.2. Çekim Ekleri:

2.2.1. Ad Durum Ekleri:

2.2.1.1. Yönelme Eki +(y)A: Macera+ya katmak.

2.2.1.2. Bulunma Eki +DA: Çay+da çıra oynatmak.

2.2.2. Đyelik Ekleri:

2.2.1 Teklik Üçüncü Ki-i +(s)I Eki: Belirtisiz isim tamlamalarında görülmektedir; Ağır cop masası,
asfalt komandosu, balık timi, belediye aynasızı, dam komandosu, kaldırım kargası.

2.3. Ses Deği-meleri Sonucu Ortaya Çıkan Çok Hekillilik:

2.3.1. Yuvarlak Ünlüsünün Düzle-tirilmesi: Paporon–paparon–paparos.

2.3.2. Geni- Ünlünün Daralması: Espiyon–ispiyon.

2.3.3. Đç Sesindeki Ünsüzün Deği-tirilmesi: Zarvo–zarbo.

2.3.4. Son Sesindeki Ünsüzün Deği-tirilmesi: Paporon–paparon–paparos, tahtakos–tahtakoz.

2.4. Alınma Kelimeler:

Ahlâk (<Ar. ahlak), akerdeon (<Fr. accordéon), akrep (<Ar. akreb), ameliyat (<Ar. ‘ameliyyāt),
anafor (<Yun. anaphora “girdap”), apaçi (<Fr. apache “Amerikan yerli kabilelerinden birinin adı”), arak
(<Çing. arkava “elde etme, sağlama”), asfalt (<Fr. asphalte), komando (<Đng. commando), atom (<Fr.
atome), avanta (<Đt. avvento “önde olma”), ayna (<Far. āyine), belediye (<Ar. belediyyę), bele- (<Ar.
bala ), bello (<Ar. beled), bere (<Fr. bere), beyaz (<Ar. beyāz), bırav (<Çing. bırava), bust (<Đng. bust

5
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

“tutuklamak”), cep (<Ar. ceb), ceset (<Ar. cesed “ölü”), conta (<Đt. giunta “etiket”), dam (<ET tam
“tutukevi”), deh-et palas (<Ar. deh et, Fr. palace), disko (<Fr. disco), espiyon (<Fr. espion, Đt. sipione),
falaka (<Ar. falaka), fruko (me rubat markası Fruko’dan), ge-tapo (<Alm. GEheimes STAts POlizei, “gizli
devlet polisi”), gyr (<Đng. Cayro), hamza (<Ar. hamza), haydar (<Ar. haydar “arslan”), horoz (< Far.
horus), hortum (<Ar. hortûm “fil burnu, boru”), hükümet (<Ar. hükûmet “devleti–hükümeti temsil
etmesinden dolayı”), IRCop (<Đng. Irc Operatör, International Relay Chat), kâmil (<Ar. kāmil), ke- (<Far.
ke îden), kopçacı (<Yun. kombitsa “kopça”), lahana (<Yun. lakhanon “bitki türü”), laki (<Gay argosunda
laki “ahlâk polisi” ), macera (<Ar. mācerā), mafya (<Đng. mafia), mağara (<Ar. mağāre), mahmut (<Ar.
mahmūd), makine (<Đt. macchina), manifesto (<Đt. rü vet), manitu (<Algonkin dilinde manitu “tanrısal
yetenek”), manyeto (<Fr. magnéto), mavi (<Ar. mā’i “su renginde”), mehmet (<Ar. muhammed),
memniyet (<Ar. emniyyet), merdane (<Far. verdene “börekçi merdanesi”, argoda falaka), merminatör
(<Đng. terminate, Terminatörden bozma), mide (<Ar. mi‘de), mikrop (<Đng. microbe), kuru- (<Alm.
groschen), paket (<Fr. paquet), paparon (<Yun. paparouna), para-üt (<Fr. parachute), pig (<Đng. pig
“aynasız, polis”), pil (<Fr. pile), radarcı (<Đng. – T radar+cı, radio detection and ranging’den kısaltma),
ramazan (Çing. romazani: Dü ük nitelikli, “a ağılık çingene”den), rambo (Amerikan film karakteri), ramo
(<Ar. ramazan; Çing. romazani), robokop (<Đng. robot’tan türetme), saltat (<Rus. saldat, Alm. soldat
“asker”), satır (<At. sātūr), saylonlu (<Đng.–T Cylonlu), stakan (<Rus. stakan <Kıp. T tos+ta–ğan),
tahtakos–tahtakoz (<Yun. taktikos), tazı (Far. tāzî), tim (<Đng. team), yovakim (<Yun. ioakim), yumo-
(<T yumu ak “e cinsel”, argoda ahlâk polisi), yüz para (<T. – Far. yüz + pāre), zağar (“bir av köpeği
cinsi”), zarbo–zarvo (<Çing. zervo “sol”).

Lügatçe:

AA: (Polis araçlarına verilen tabela, trafik kod’undan anlam geni letme yoluyla) Polis aracı, polis
otomobili. Genel anlamda polis: “Aa geliyor, tüyün.” (AO da denir.) (Aktunç 2002: 27). (a–il emniyet, aa–
polis akademisi, aaa–polis koleji araç plakaları).

Aç: Trafik polisi.

Ağır cop masası: Çevik kuvvet polisi.

Ahlâk: (<Ar. ahlak) Ahlâk polisine verilen ad, Mehmet Âlî Bey (1844–1899)’in, 1896 yılında basılan
Lehçetü’l–Hakâyık’ında ahlâk “akıl polisi”?

Akbaba: Trafik polislerinin beyaz olan apkasından dolayı bu ekilde bir nitelendirme yapıldığı ifade
edilebilir. Ayrıca, bir mekâna / yere, birden bire toplanma, kalabalık etme anlamının yüklenmi olma ihtimali
de bulunmaktadır.

Akerdeon olmak: (<Fr. accordéon) Trafik kazasında araçların birbirine geçmesi (Aktunç 2002: 33).

Akrep: (<Ar. akreb): Zabıta mensubu, polis, kollukçu (Ersoylu 2004: 66), polis memuru (Aktunç
2002: 33). Yakalayıcı, anlamında olabilir. Zırhlı özel araçtan dolayı kullanılma ihtimali bulunmaktadır.

Alıcı: Herhangi bir kitlesel olayda, polisin “alın”, “bunu alın” ya da “bunu da alın” tabirinin
kullanması sonucunda olu an bir kavram olduğu ileri sürülebilir. “Gelin alıcı”lara benzemektedir.

Ameliyatçı: Dayak atan polis anlamındadır. Ameliyat: (<Ar. ‘ameliyyāt) Karakolda polisin sanığa
dayak atması (Aktunç 2000: 37) anlamında kullanılmaktadır.

Anaforcu: “Emeksiz kazanç pe inde olan (kimse)” (TDK 1998: 104). Bedavacı, bele çi anlamlarında
kullanılmaktadır. Anafordan: Bedavadan, bele e, parasız olarak. Anaforlamak: (Bir eyi, bir olanağı)
Parasız, bedava ele geçirmek (Aktunç,2000,39; Karata –Sevindik 2003: 28). Daha çok trafik polisi için
kullanılma ihtimali bulunmaktadır. Anafor: (<Yun. anaphora “girdap”) Akıntı mukabili.

Apaçi: (<Fr. apache “Amerikan yerli kabilelerinden birinin adı”) Bir yere aniden gelen, istihbarat
sonucu bir yerde toplanan anlamında kullanılmaktadır.

6
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Arakçı: Suçluyu ortamdan uzakla tıran, polis, güvenlikçi. Araklamak: Polis, güvenlik kuvvetinin bir
sanığı, suçluyu yakalaması (Aktunç 2002: 42). Suçluyu götürmek, a ırmak, yürütmek. Arak: (<Çing. arkava
“elde etme, sağlama”). Suçluyu mevcut ortamdan uzakla tırma anlamından yola çıkılarak olu turulduğu
ifade edilebilir.

Arpacı: Trafik polisi için kullanılmaktadır. Arpa: Bozuk para.

Asfalt komandosu: Özel harekât polisi. Asfalt: (<Fr. asphalte) Kolay i . Saçsız kimse, kel ba , kel
kimse.

Komando: (<Đng. commando) Baskın taarruzlarına kar ı yeti tirilmi asker, polis.

Askıcı: Đ kenceyi askıyla yapan, polis.

Atom karınca: Eskiden motorlu polis. Atom karınca adlı çizgi filmden esinlenildiği ifade edilebilir.
Atom: (<Fr. atome) Önceleri, maddenin bölünmeyen en küçük parçası olduğuna inanılan, bölünmesiyle
büyük bir güç ortaya çıkaran maddenin birimi.

Avantacı: (Đtalyanca avvento–önde olma) Kolayca sağlanan yarar; kar ılıksız kazanılan çıkar,
komisyon, yüzde. Avantacı: Çıkarcı, bir eyi kolayca elde etmek isteyen (elde eden) kimse. Avantadan:
Zahmetsizce, kolayca, bedava. Avanta vurmak: Kolayca çıkar sağlamak. Avanta yemek: Ba kalarının
emeğiyle sürdürülen bir i ten çıkar sağlamak (Aktunç 2002: 46–47). Bir eyi kolayca elde etmek isteyen
kimse. Avanta: (<Đt. avvento “önde olma”) Kolayca sağlanan yarar, kar ılıksız elde edilen. (Karata –
Sevindik 2003: 41).

Aynalı: Đyi, ho (durum, ey), iyi durumda olan (kimse) (Aktunç 2002: 48). Güzel, parlak. Ayna:
(<Far. āyine) “Çok iyi, fevkalade, harika” anlamlarında kullanılır. Aynasız: Kötü, olumsuz, ho olmayan,
aykırı. Polis, bekçi vb. güvenlik kuvveti. (Aktunç 2002: 49). Ho a gitmeyen, kötü, yakı ıksız, çirkin, ters,
biçimsiz. Polis (TDK 1998: 178). Ters, iyi gitmeyen, ho olmayan, polis, jandarma (Doğan 1990: 73). Polis,
bekçi (Karata –Sevindik 2003: 43). Aynasız kavramı, sürekli aynı kıyafeti giyen ve bundan dolayı da
kendine bakım yapmayan anlamında kullanılmaktadır. Kendi yaptığı hatayı görmeyen anlamında
kullanılabileceği gibi, biri birinin hatasını görmeyen polisler için de ifade edilebilmektedir. Bıyıksız
olduğundan dolayı, ayna kullanmayan anlamı da verilmektedir. Ancak, bu kavramın polisin bıyıklı olduğu
dönemlerde de kullanıldığı dü ünüldüğünde, bu açıklamanın gerçeklik payı dü mektedir. Daha çok polislerin
kullandığı Renault binek marka arabalarda sağ aynanın olmamasından dolayı, dile getirilme ihtimali de
bulunmaktadır. Kepte ya da göğüste bulunan parlak polis armasından dolayı söylenmi olma ihtimali de
bulunmaktadır. Uzun süre nöbet tutulması ve uyuma–uyanık kalma zamanının farklılığından dolayı
söylenme ihtimali de vardır. Belediye aynasızı: Belediye zabıtası (Aktunç 2002: 55). Polis ya da güvenlik
güçlerinden esinlenilerek, belediye zabıtaları da “aynasızlar” grubu içinde değerlendirilmektedir. Belediye
(<Ar. belediyyę): Bir ehir veya kasabanın temizlik, aydınlatma, su, elektrik gibi ortak ihtiyaçlarını ve
hizmetlerini gören örgüt.

Balık timi: Yunus polisleri (motosikletli). Tim: (<Đng. team).

Ba- yapan polis: Eskiden oğlan evine götürmek üzere kız evinden gelini alma geleneğinden
kaynaklanan bir ifadedir (turkoloji.cu.edu.tr).

Bele-çi: Bedavacı, bir eyi bedava elde etmek isteyen, bedava elde etmeye alı mı ki i (Karata –
Sevindik 2003: 51). Bele-: (<Ar. bala ) Arapça, bila ey’den galattır (kaideye uymayan söz), (Yeğin vd.
1992: 107). Bele-e konmak: (Bir eyi) bedava, kolayca elde etmek, Bele-e yatmak: Bir eyi, para vererek
ya da çalı arak elde edeceğine, bedava ya da kolayca elde etmek için fırsat aramak. Bele-ten: Parasız,
bedavadan (Aktunç 2002: 55). Bele ,7 “kar ılıksız olarak, bedava” <Ar. bala (Eren 1999: 47) [Galat: bilâ–

7
Bele çi’nin e anlamlıları, otlakçı “para ve emek harcamadan ba kalarının sırtından geçinen kimse” (Ali 2002: 293)
ve anaforcu [anafor “bedavadan gelen” <Yun. anaphora] “Emek harcamaksızın veya yolsuz bir ekilde kazanç elde
etmek isteyen, bedavacı; haraç alan, haraççı”, lüpçü “hiçbir emek vermeksizin kendisine çıkar sağlamayı seven,
böyle bir tutumu alı kanlık haline getiren” (Ersoylu 2004: 105; 133).

7
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

ey]” (Kültüral 2002: 297) biçiminde kullanılan argo ifade, görevini kötüye kullanan devlet memurları ve
polisler için sarf edilmektedir.

Bello: (<Ar. beled) Zabıta memuru (Aktunç 2002: 55). Ayrıca, suç i lenen ya da günlük kullanımda,
“bela” olan yerde hemen bulunan kolluk kuvveti görevlisi, polis.

Bereli–Bereliler: Çevik kuvvet polisi için kullanılmaktadır. Bere: (Fr.) Sipersiz ve yumu ak olan bir
çe it ba lık.

Beyaz -apkalı: Trafik polisleri için günümüzde de kullanılan bir kavram olma özelliği ta ımaktadır.
Beyaz: (<Ar. beyāz).

Bırav: (<Çing. bırava) Kaç git, kaybol, [Zarboni bırav “polis var, kaç”].

Bıyıklı: Polis, güvenlik kuvveti mensubu. Bıyıklıya piyaz vermek: Kolluk kuvvetiyle iyi geçinmek,
iyi geçinmek için polis vb. görevlileri pohpohlamak, rü vet vermek (Aktunç 2002: 56–57). Polislere
günümüzde kısaca “bıyık” dendiği de bilinmektedir (Naskali–Sağol 2002: 9).

Bin yedi yüz on be-çi: Rü vetçi (rü vet kelimesinin telaffuz edilmemesi, ba kalarının anlayamayacağı
biçimde dile getirilmesinden dolayı, bu tür ifadelerin kullanımının arttığı dile getirilebilir). Bin yedi yüz on
be-: Rü vet. (T.C. Merkez Bankası, 1715 sayılı yasayla 30.6.1930’da kurulmu tur) (Aktunç 2000: 57).

Boğa: Polis (seslisözlük.com). Güçlü olma ve olaylara yeri geldiğinde zorla müdahale etmesinden
dolayı söylenme ihtimali bulunmaktadır.

Cesetçi: Olay yeri inceleme polisi. Ceset: (<Ar. cesed “ölü”).

Contacı: Trafik polisi. Ruhsat defteri arasına konan paradan yola çıkılarak üretilmi tir. Conta: (<Đt.
giunta “etiket”) Birbirinin üzerine kapanan iki madeni parça arasında açıklık kalmamasını temin etmek için
konulan karton, kösele, lâstik vs. ey.

Cylon’lu–Saylonlu: (1990’ların bilim kurgu türündeki televizyon dizisi Galaktika’da geçen ve


insanoğluna dü manlığı ile tanınan “Cylonlu” kullanımından, 1990’larda) Polis, özellikle çevik kuvvete bağlı
polis (Aktunç 2002: 254; Ersoylu 2004: 276). Özellikle kask takan polisleri ima etmek için kullanılma
olasılığı bulunmaktadır.

Çayda çıra oynatıcı – çayda çıra oynatmak: Zanlıyı konu turmak için i kence yapmak. Đddiaya
göre, ayakları jiletle kesilmi tutuklu kimselerin, polis tarafından tuzlu suda yürütülmesi.

Çorbacı: Çorbacı argosunun daha çok “rü vet alan ki i” ya da bir çorba parası kadar rü vet alan
polisler için kullanıldığı ileri sürülebilir. Çorba: Para, (görevli kimse için) rü vet. (Aktunç 2002: 81). Bu
kavramla, özellikle trafik polisleri kastedilmektedir. “Bir çorba parası” ifadesi, Türk insanı arasında,
“harçlık” anlamında da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Dam komandosu: Özel harekât timi için kullanılmaktadır. Daha çok, meslek içi bir kullanım olduğu
dikkat çekmektedir. Belli zamanlarda, yüksek yerlere, damlara, binaların tepesine çıkarak koruma vazifesi
yapılmasından dolayı söylenmektedir. Dam: (<ET tam) Tutukevi.

Dayı: (<ET tagay) Külhanbeyi, gücüne güvenerek çevresinde egemenlik kuran kimse, polis, özellikle
sivil polis. (Aktunç 2002: 86). Külhanbeyi, efe, kabadayı, polis, jandarma (Doğan 1990: 232). Polisin, silahın
vermi olduğu güveni farklı amaçlar için kullanmı olma ihtimali ya da örneklerinden dolayı, bu kavramın
kullanıldığı ileri sürülebilir.

Değnekçi: (değenek’ten) Ta ıt aracı duraklarında sırayı gösteren sivil görevli, sivil polis (Aktuç 2002:
86).

Deh-et palasçı: Karakolda görevli polisler için kullanılabilmektedir. Deh et palas: (<Ar. deh et, Fr.
palace) Karakol binası, nezarethane. (Aktunç 2002: 86).

8
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Diskocu: Nezarethanedeki polisi ifade için kullanılır. Disko: (<Fr. disco) DĐSiplin KOğu u
kelimelerinden olu ma ihtimali olduğu gibi, nezarethanede “i kence yapmak suretiyle oynatmak”
biçimindeki bir önyargıdan dolayı söylenme ihtimali bulunmaktadır.

Dumancı: Sigara kabul eden polis veya trafik polisi için kullanılmaktadır.

Espiyon – ispiyon (<Fr. espion, Đt. sipione): Söz götürüp, getiren, hafiye, ajan (Ersoylu 2004: 198)
sivil polis.

Falakacı: Karakol polisi. Falaka: (<Ar. falaėa) Đki ucunda bir ipin iki uçları bağlı, bir sırıktan ibaret
ceza âleti.

Fısfıs: Đstihbarat polisi. Fıs: Tabiat taklidi ses.

Fruko: (me rubat markası Fruko’dan) (1965’ten sonra) Toplum polisi (Aktunç 2002: 117). 1960–70’li
yıllarda, Fruko marka gazozun dağıtımını yapan yarı açık araçlardaki gazozların duru undan yola çıkılarak
ifade edilmi tir. Polislerin, o dönemlerde, sırt sırta gelecek ekilde oturmaları ve ba lıklarının dikkat çekici
biçimde görünmesinden dolayı bu isimlendirmeye gidilmi tir. Rü vet olarak gazoz içmek ya da i yerlerinden
bu tür içecekleri ücretsiz içme iddiasından yola çıkılarak söylenmi olma ihtimali de bulunmaktadır.

Gece ku-u: Devriye gezme ve gece tutulan nöbetlerden dolayı söylenme olasılığı vardır.

Gelin alıcılar: (Özellikle bir baskın sırasında) Kolluk kuvvetleri, polisler (Aktunç 2002: 121).

Ge-tapu–Gestapu–Gestapo–Ge-tapo: (Alm. GEheimes STAts POlizei, gizli devlet polisi’nden)


Polis, trafik polisi. (Aktunç 2002: 121). Ge tapo: (Alm. Geheime Staatspolizei) Almanya’da, Hitler
döneminde kurulan gizli, siyasi polis örgütü (TDK 1998: 846). Getto Gestapo: Polis (getto: Azınlıkların ve
yoksulların oturdukları mahalle). Alman Nazi rejiminde gizli polis te kilatı. Ge tapu (Almanca. Geheime
Staats Polizei): Polis, zabıta görevlisi, trafik polisi (Ersoylu 2004: 215).

Gölge–gölgeci: Arabayı sürekli ağaç ve bina gölgesine çekmekten dolayı, özellikle trafik polisleri için
kullanılmaktadır. Ayrıca, suçluları gölgesi gibi takip etmeden dolayı söylenme ihtimali de bulunmaktadır.

Gyr: (<Đng. Cayro) Bir ya da iki ki ilik küçük helikopter; çoğunlukla polis operasyonlarında ya da
irket saldırı operasyonlarında kullanılır (lostlibrary.org). Ayrıca, polisten kaçmanın / kurtulmanın verdiği
sevinçten dolayı, goodyear (iyi yıllar) biçimindeki kelimenin kısaltılmı hali olma ihtimali bulunmaktadır.

Hamza: (< Ar. hamza) Gammaz, muhbir.

Haydar: (<Ar. haydar “arslan”) Coptan benzetme polis.

Hırs Zarbo: Polis kuvvetlerinin özel bir bölümü. Çevik kuvvet. (Aktunç 2002: 140).

Horoz: (< Far. horus): Polis (Ersoylu 2004: 59; 90), polis memuru. “Ne aldanan kaz var, ne de buna
göz yuman horoz” (Aktunç 2002: 142).

Hortumcu: Cop yerine hortum kullanan polis. Basın–yayın organlarında çokça duyulan Hortumcu
Süleyman’dan dolayı. Hortum: (<Ar. hortūm “fil burnu, boru”) Çoğunlukla sıvı maddelerin içinden sevk
edildiği cisim. Ayrıca, yolsuzluk yapma, “hortumlama” iddiasından yola çıkılarak da söylenmi olma
ihtimali bulunmaktadır.

Hükümet: (<Ar. hükūmet) Devleti–hükümeti temsil etmesinden dolayı, genel olarak polis için
kullanılmaktadır.

IRCop: (<Đng. Irc Operatör, International Relay Chat, “internet / genelağ sohbeti”) Serverler
(bilgisayar sunucusu) için kullanılır, internet polisi.

Đyi polis–kötü polis: Đyi polis, kötü polis oyunu oynamak eklindeki deyimden gelir.

9
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Kaldırım kargası: esk. Polis, hafiye, dedektif (Ersoylu 2004: 54; Aktunç 2002: 160). Kaldırım
kargası biçimindeki ifadenin, günümüzde yaygın olarak kullanıldığı dile getirilmektedir (Naskali–Sağol
2002: 9). Polis, hafiye. Kaldırım kargası: Çok gezip tozan (Doğan 1990: 574). Sürekli devriye gezmeden
dolayı, polislerin bu ekilde adlandırıldığı anla ılmaktadır. Ayrıca, giyilen elbisenin lacivert ya da siyaha
yakın olmasından esinlenilerek de söylenmi olma ihtimali bulunmaktadır.

Kalpakçı: Polis, hafiye. (Aktunç 2002: 161). Kalpak: deri veya deri taklidi kuma tan yapılan tüylü
ba lık (Doğan 1990: 578). Polisin ba ında ta ıdığı apkadan dolayı, bu ekilde bir adlandırmaya gidildiği
ifade edilebilir.

Kâmil: (<Ar. kâmil) Acemi polis. Özellikle futbol maçlarında görev yapan polisler için kullanılır. Maç
esnasında güvenliği sağlama ve olgunca davranma durumundan dolayı söylenmi olma ihtimali
bulunmaktadır.

Kapıcı: Genellikle, bina giri lerinde tutulan nöbetten dolayı, kapıcı biçiminde bir nitelendirmenin
yapıldığı dile getirilebilir.

Karabacak: es. Jandarma (Aktunç 2002: 164), polis. “Karakol” kelimesini tamamlayan bir anlamda
kullanılma olasılığı bulunmaktadır.

Ke-: (<Far. ke îden) Polis: “Polisin kendi tabirleri ile (dayı veya ke ) volta yani kaçalım diyerek sağa
sola yayılmak suretiyle kaçarlar”. (Aktunç 2002: 179). Ke kelimesinin kolay aldanır anlamı da
bulunmaktadır (Yeğin vd. 1992: 523). Bu terimin daha çok, narkotik polisi için kullanıldığı ifade
edilmektedir.

Kırmızı yaka: Polis (Aktunç 2002: 182). Rütbeli askerlerin yakasındaki kırmızı renkten yola
çıkılarak, polis için de kullanılmı olduğu varsayılmaktadır.

Kopçacı: (<Yun. kombitsa “kopça”) es. Jandarma (Aktunç 2002: 189), polis. Giyilen elbisedeki
düğmelerin özelliğinden dolayı dile getirilmi olma ihtimali bulunmaktadır.

Kullukçu–kollukçu: Zaptiye, jandarma, belediye zabıtası, devriye polisi. Genel olarak kolluk
kuvvetlerini ifade etmeden dolayı ifade edildiği söylenebilir. “Menfaat için kulluk eden” anlamında
kullanıldığı varsayılmaktadır.

Kuru temizleme: Falaka, karakolda, tutukevinde sanığı falakaya çekme. (E anlamlısı merdane).
(Aktunç 2000: 193) Kuru temizleme–ci: Falakaya çeken ya da i kence eden anlamlarında kullanılmaktadır.

Merdaneci: Karakol polisi. Merdane: (<Far. merdāne) Falaka; karakolda, tutukevinde i kence
yapmak için kullanılan falaka (Aktunç 2002: 214).

Kuyruk doğrultucu: Yeni araba alan araç sahibinden, alınan rü vet iddiasından dolayı olu turulduğu
söylenebilir.

Kürün palago – küren palago: Bekçi, polisten bir düzey a ağıdaki güvenlik memuru, polis (Aktunç
2002: 196).

Lahanacı: Yeniçerilerde, Çelebi Mehmed ve oğlu Murad zamanında Merzifon’dan gelen er


(bianet.org) polis, acemi asker. Lahana: (<Yun. lakhanon “bitki türü”) A ağılayıcı yakla ma. Aynasız
kelimesinde olduğu gibi, dü ük nitelikliliği ifade için kullanılmı olma ihtimali bulunmaktadır.

Laki: Ahlâk polisi (sozluk.sowtimes.org).

Lüpçü: Kar ılıksız çıkar elde etmekten ho lanan, bu davranı ı alı kanlık edinmi (kimse). Lüpe
konma: Kar ılıksız bir çıkar elde etme (Aktunç 2002: 199). Lüp: Tabiat taklidi ses.

10
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Maceraya katmak: Polisin bir sanığı, deği ik bölgelerle ilgili suçlarının olup olmadığını anlamak için
karakol karakol dola tırması (Aktunç 2002: 201). Maceraya katıcı: Polis anlamında kullanılmaktadır. Yol
gösterme, tatbikattan dolayı. Macera: (<Ar. mâcerâ) ba tan geçen hadise.

Madi paparon: Bekçi. Madi: Olumsuz, kötü, fena; paparon: Polis (Aktunç 2002: 201).

Mafya: (<Đng. mafia) Polis.

Maganda: Görgüsüz kimse (Karata –Sevindik 2003: 249), polis. Olaylara müdahale ederken, çözümü
zor kullanmada görmesinden dolayı, çevik kuvvet polisi, polis anlamlarında kullanılmaktadır.

Mağara: (<Ar. mağāre) Eğitim düzeyi dü ük asker (bianet.org), polis. Toplumun asayi ini koruma
vazifesinin gereği olarak, belli özelliklerinden dolayı toplumun genelinden ayrılan, toplumun
dü ündüğünden farklı dü ünen polis önyargısından dolayı kullanılma ihtimali bulunmaktadır.

Mahmutçuk: Silahtaki arpacık (bianet.org). Mahmut: (<Ar. mahmūd). “Övgüye değer” anlamının
zıddı olarak kullanılma olasılığı bulunmaktadır.

Makineli: Polis. “Helal olsun makineliler (polisler) iyi çalı ıyorlar, ama yeterli değil” (Aktunç 2002:
204). Makine: (<Đt. macchina) Silah, özellikle tabanca.

Manifestocu: Rü vetçi, polis. Manifesto: Đt. Rü vet. (Aktunç 2002: 206). Herhangi bir durumu,
bilgiyi, bildiren ya da tebliğ eden anlamından dolayı söylenmi olma ihtimali bulunmaktadır.

Manitu: (<Algonkin dilinde manitu “tanrısal yetenek”) Polis.

Manyetocu: Polis, i kenceci. Bu kavramın, i kencede elektrik kullanılma iddiasından dolayı ortaya
çıktığı ifade edilebilir. Manyeto: (<Fr. magnéto) Karakol, tutukevi vb.’de sanığa uygulanan elektrik
i kencesi (Aktunç 2002: 208). Elektrik üreten anlamında kullanılmaktadır.

Mavi zarbo: Çing. Zabıta. Mavi: (<Ar. mâ’i “su renginde”) “500’lük banknot” [ar. kulle “mavi”,
kuleli “be yüz liralık banknot”]. Zarbo: (<Çing. zervo “sol”) Polis (Aktunç 2002: 211).

Mehmet: (<Ar. muhammed) Bedelli asker (bianet.org), polis. Polis ve askerin yaptığı i , güvenlikle
ilgili olduğu için benzer gibi algılanmakta ve bu yüzden de asker için kullanılan “mehmetçik” kelimesi, polis
için mehmet ekline dönü ebilmektedir.

Memniyet: (<Ar. emniyyet) Emniyet’ten bozma. Genel olarak polis için kullanılmaktadır.

Merminatör: (<Đng. terminate ) Terminatörden bozma. Özel hareket polisi için kullanıldığı dikkat
çekmektedir.

Mideci: Rü vet almayı alı kanlık haline getirmi memur. (Aktunç 2002: 215). Polis, rü vet alan.
Mide: (<Ar. mi‘de) Đnsan vücudunda bir iç organ.

Mikrop: (<Đng. microbe) Seyfettin Wim ek’in 1958 tarihinde basılan Argo Lügatçesi’nin 19.
sayfasında polis anlamındadır [Mikroplar etrafı sardı]. Herhangi bir olay anında, hızlıca toplanan, olay yerine
gelen anlamında kullanılmı olma olasılığı bulunmaktadır. Ayrıca –özellikle suç dünyasında bulunanlar için–
ho lanılmayan, sevilmeyen, ho görülmeyen anlamalarına gelme ihtimali bulunmaktadır.

On kuru-: Polis. “Meğerki bizim gençler conileri gezmeye bırakmıyor eyi mi, on kuru larla
çatı ıyorlar” (Aktunç 2002: 225). On kuru un değersiz, önemsiz anlamı yanında, çok az rü vet anlamı da
bulunmaktadır. Kuru-: (<Alm. groschen) En küçük para birimi.

Paketçi: Kıskıvrak yakalayan görevli, polis, asker. Paketlenmek: Polis tarafından kıskıvrak
yakalanmak. Paket: (<Fr. paquet) Kalça, kıç.

11
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Paparon: (<Yun. paparouna, gelincikgillerden bir bitki, afyon’dan?) Polis. (Aktunç 2002: 233).
Paparon–paporon–paparos: Polis (Ersoylu 2004: 168).

Para-ütçü: Bele çi, bedavacı, özellikle sinema, tiyatro, konser salonu ve bunun gibi benzer yerlere
para vermeden giren kimse (Karata –Sevindik 2003: 333). Belediye otobüsü, maç, tiyatro vs.’ye ücretsiz
girmesinden dolayı, polis için bu argo kullanılabilmektedir. Polisin birçok yerde kamu hizmeti vermesinden
dolayı orada bulunması ve ücret uygulamasının dı ında bırakılmasından dolayı ifade edilmi tir. Para üt:
(<Fr. parachute) Havada cisimlerin dü ü ünü yava latmaya yarayan araç.

Parmakçı: Parmak izi almakla görevli polis.

Patburun: Zabıta, polis, kolluk kuvveti (Aktunç 2002: 237). Pat: Yassı ve basık (Doğan 1990: 900).

Pilci: Elektrik veren anlamında kullanıldığı varsayılmaktadır.. Fransızca pile kelimesinden


gelmektedir. Pile, sözlükte, elektrik pili anlamına kar ılıktır. Dolayısıyla, elektrikli i kencenin burada
kastedildiği anla ılmaktadır. Süreklilik de kastedilebilir. Pil: (<Fr. pile) Sivil polis, gizli ajan (Aktunç 2002:
240). Pile kelimesi; yığın, küme, toplanan, ü ü mek anlamına geldiği gibi, argoda, servet toplayan, dünyalık
biriktiren anlamlarında da kullanılabilmektedir.

Radarcı: (<Đng. radio dedection and ranging’den kısaltma). Gammaz, birisinin yaptığını gözetleyerek
ba kalarına haber veren kimse, istihbarat polisi, sivil polis.

Ramazan: (Çing. romazani: dü ük nitelikli, “a ağılık çingene”den). Polis. (Aktunç 2002: 248).

Rambo: (Amerikan film karakteri) Özel harekât polisi.

Ramo: (<Ar. ramazan; Çing. romazani) Polis (Ersoylu 2004: 216; 222). “Ramo sözcüğü, polisin
geldiğini haber veren bir parola imi meğer…” (Aktunç 2002: 248). Bu kelimenin, ramazan isminin
kısaltılmasıyla olu turulduğu ifade edilebilir.

Robokop: Çevik kuvvet polisi.

Sakalcı: Rü vet alan polis, devlet görevlisi. Sakal vermek: Polise, devlet görevlisine rü vet vermek.

Saltat: (<Rus. saldat, Alm. soldat: asker) Dilenci için polis, belediye zabıtası (Aktunç 2002: 252).
Ayrıca, salata kavramı da kullanılmaktadır.

Satırcı: Đ kenceci, i kenceci devlet memuru, polis. Satır: (<Ar. sâŃûr).

Serçe: Polis ajanı, hafiye (Aktunç 2002: 256). Bu argo deyimin, her tarafa giren ya da kolayca haber
uçuran anlamında kullanıldığı ileri sürülebilir. Serçe: Hafiye, dedektif, polis ajanı (Ersoylu 2004: 55).

Sevgi kelebeği: Bandocu polislere denilmektedir.

Stakan: (<Rus. stakan <Kıp. T tos+ta–ğan) Yol kenarındaki polis noktası, burada duran polis
(Kocaoğlu 2002: 309).

Tahtakos – tahtakoz: (<Yun. taktikos) es. Polis, sivil polis, jandarma (Ersoylu 2004: 169), taptakos
(Aktunç 2002: 271). Tahtakoz – tahtakos: (Yunanca taktikos’dan) Polis memuru, güvenlik görevlisi, sivil
polis: “…sen kö ede dur, tahta koz gelirse bize i aret çek! Biz dalgayı tamamlarız.” (Aktunç 2002: 271).

Tazı: (Far. tâzî) es. Hafiye, polis, muhbir, ihbarcı, dedektif (Aktunç 2002: 277; Ersoylu 2004: 65).
Hızlı hareket etme ve ko turmadan dolayı söylenmi olma ihtimali bulunmaktadır.

Yan cepçi: Rü vet alan polis ve özellikle de trafik polisi. Cep: (<Ar. ceb) (Aktunç 2002: 68).

Yemci, yem alan: Rü vet alan polis için kullanılmaktadır. Yem: Rü vet. (Aktunç 2002: 308).

12
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Yoğurtlu bakla: (Ye il giysili ve beyaz tolgalı görünümleri dolayısıyla) toplum polisi (Ersoylu 2004:
28). Bu söylem, 1970’li yılların bir ürünü olup, beyaz miğfer altındaki ye il üniformadan dolayı
olu turulmu tur. Günümüzde pek kullanılmamakla birlikte (Naskali–Sağol 2002: 9), ya lı ki ilerden bazıları
kullanagelmektedir. Toplum polisi. Eskiden ye il giysili ve beyaz miğferli olmalarından yakı tırmadır
(Aktunç 2002: 310). Genel olarak trafik ve asayi polisi.

Yovakim (<Yun. ioakim): Polis (Ersoylu 2004: 278).

Yumo-: (<T yumu ak “e cinsel”) Ahlak polisi.

Yüz para: (<T – Far. yüz + pâre) Bekçi (Aktunç 2002: 313), geni anlamıyla güvelik güçleri, polis.
“On kuru ” argosunda olduğu, yüz paranın değersizliğinin esas alınması söz konusu olabilirken, verildiği
iddia edilen rü vetten dolayı da söylenmi olabilir.

Zağar: es. Muhbir, ihbarcı, hafiye (Ersoylu 2004: 65; Aktunç 2002: 314). Bir av köpeği cinsi (Doğan
1990: 1184). Bundan dolayı, avını yakalayan ya da suçluyu yakalayan anlamının yüklenmi olma ihtimali
bulunmaktadır.

Zarbo–zarvo: (<Çing. zervo: sol’dan) Polis (Ersoylu 2004: 168), Narkotikte görevli polis
(zamane.sozluk.com). Polis, polis memuru (Aktunç 2002: 315). “Zorba” kelimesinin bozulmu halinden
hareketle çevik kuvvet polisi, zor kullanan polis. Zarbo 155: Polis.

Zortezurtek: Polis aracı. Zort: Tabiat taklidi ses, yellenme. Aracın çıkardığı sesten yola çıkılarak
olu turulmu olduğu ifade edilebilir.

Sonuç:

Polisle ilgili 100’ün üzerinde argo kelime tespit edilmi tir. Bu kelimelerden 79 tanesi alınma
kelimedir. Stakan gibi Rusçaya kelime verirken, birçok dilden de ödünçleme yapılmı tır. Yabancı kaynaklı
kelimelerin argoda olması dilin mantığı gereğidir. E ya, hayvan, bitki ve organ adlarından yararlanılarak
polislere ad konmu tur. Belirli sıfatlar ve sınırlı sayıda fiiller kullanılmı tır. Yapım eklerinden en çok meslek
eki +CI kullanılırken çekim eklerinden teklik üçüncü ki i eki +(s)I ve durum eklerinden ise yönelme eki
+(y)A, bulunma eki +DA ve ayrılma eki +DAn kullanılmaktadır. AA ve IRCop gibi eksiltme veya kısaltma
yapılabilmektedir. Karabacak, kopçacı, lahanacı, tahtakos, tazı ve zağar gibi bazı ifadeler ise eski dildeki
argo ifadelerdir.

Argo dilin gizli gücüdür. Türk argosunun zenginliği, aynı zamanda Türkçenin de zenginliğidir. Bu
çalı mada, sadece polislikle ilgili sözcükler incelenerek Türkçenin bu alandaki ifade gücü tanıtılmaya
çalı ılmı tır. Sözü Atatürk’ün veciz ifadesiyle bitirmek gerekirse: “Türk dili, dillerin en zenginlerindendir;
yeter ki bu dil, uurla i lensin.”

Kaynakça:

a) Sözlükler:

Ağakay, Mehmet Ali (1949), Türkçe’de Mecazlar Sözlüğü, TDK yayınları, Ankara: Doğu Matbaası.

Aktunç, Hulki (2002); Büyük Argo Sözlüğü, (4. baskı) Đstanbul: Yapı Kredi yayınları.

Bingölçe, Filiz (2005), Kadın Argosu Sözlüğü–1, Đstanbul: Metis yayınları.

Bingölçe, Filiz (2005), Kadın Argosu Sözlüğü–2, Đstanbul: Altüst yayınları.

Demir, Ömer–Mustafa Acar (1992), Sosyal Bilimler Sözlüğü, Đstanbul: Ağaç yayınları.

13
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Devellioğlu, Ferit (1990), Türk Argosu: Đnceleme ve Sözlük, (7. baskı), Ankara: Aydın Kitabevi yayınları, (ilk baskı:
1941).

Doğan, D. Mehmet (1990), Büyük Türkçe Sözlük, Ankara: Rehber yayınları.

Eren, Hasan (1999), Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Ankara.

Fikri, A. (1907), Lügât–i Garîbe, Alem Matbaası–Ahmed Đhsan ve Würekâsı, Đstanbul.

Karata , Halil–Aytekin Sevindik (2003), Polis Terimleri Sözlüğü, Đstanbul: Nüans yayınları.

Kaygılı, Osman Cemal (2003), Argo Lügati, Selis Kitapları.

Özdoğan, Erdem (1986), Đngilizce–Tükçe Argo Sözlüğü, Đstanbul: Đnkılâp Kitabevi.

Püsküllüoğlu, Ali (2004), Türkçenin Argo Sözlüğü, Özgür yayınları.

Saraç, Tahsin (1966), Fransızca–Türkçe Argo Sözlüğü, Ankara.

Wim ek, Seyfettin (1958), Argo Lügatçesi, Đstanbul: Okay Yayınevi.

TDK, Türkçe Sözlük (1998), Ankara: Türk Dil Kurumu yayınları.

TDK, Türkçe Sözlük (2005), Ankara: Türk Dil Kurumu yayınları.

Yeğin, Abdullah vd. (1992), Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat, Đstanbul: TÜRDAV yayınları.

b) Kitaplar:

Arslan, Ahmet (2004), Argo Kitabı, Đstanbul: Kitabevi yayınları.

Halit, Mehmet [Bayrı] (1934), Đstanbul Argosu ve Halk Tabirleri, Đstanbul: Burhaneddin Matbaası.

Ersoylu, Halil (2004), Türk Argosu Üzerinde Đncelemeler, Đstanbul: L&M yayınları.

Naskali, Emine Gürsoy–Gülden Sağol (ed.) (2002), Türk Kültüründe Argo, Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları

c) Makaleler:

Ali , Wehnaz (2002), “Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Wıpsevdi Romanında Argo Kullanımı”, Türk Kültüründe Argo,
Naskali, Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 234–244.

Birkalan, Hande (2002), “Pazar Konu maları: Argoya Halkbilimsel Bir Yakla ım”, Türk Kültüründe Argo, Naskali,
Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 41–47.

Gür, Muhammet (2002), “Ahmed Rasimde Argo”, Türk Kültüründe Argo, Naskali, Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.),
Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 199–212.

Đmer, Kâmile (2002), “Türkçe Sözlük’teki Argo Kelimeler”, Türk Kültüründe Argo, Naskali, Emine Gürsoy –Gülden
Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 341–348.

Kaymaz, Zeki (1997), “Darende’de Konu ulan Gizli Dil Hazeynce”, Türk Dünyası Ara tırmaları, Sayı: 109, 131–163.

Kültüral, Zühal (2002), “Werîfî’nin Wehnâme Çevirisi’ndeki Bazı Kelime ve Deyimler Üzerine”, Türk Kültüründe Argo,
Naskali, Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 294–302.

Kocaoğlu, Timur (2002), “Bugünkü Rus Argosunda Türkçe’den Geçen Kelimeler”, Türk Kültüründe Argo, Naskali,
Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 302–309.

Koçak, Aynur (2002), “Karagözde Argo Kelimelerin Gülme Unsuru Olarak Kullanılması”, Türk Kültüründe Argo,
Naskali, Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 294–302.

14
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Pala, Đskender (2002), “Tehzil ve Argo”, Türk Kültüründe Argo, Naskali, Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.),
Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 275–294.

Özkan, Nevzat (2002), “Gizli Dil Olarak Argonun Fonksiyonu Üzerine”, Türk Kültüründe Argo, Naskali, Emine
Gürsoy –Gülden Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 23–30.

Wen, Mesut (2002), “Argo Üzerine”, Türk Kültüründe Argo, Naskali, Emine Gürsoy –Gülden Sağol (ed.), Haarlem–
Hollanda: SOTA yayınları, 13–22.

Uzunta , Aysel (2002), “Argoya Dilbilimsel Açıdan Bakı ”, Türk Kültüründe Argo, Naskali, Emine Gürsoy –Gülden
Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 31–39.

Töre, Enver (2002), “Tiyatro ve Argo (Gelenekli Tiyatromuzda Argo)”, Türk Kültüründe Argo, Naskali, Emine Gürsoy
–Gülden Sağol (ed.), Haarlem–Hollanda: SOTA yayınları, 256–264.

d) Genelağ (eri-im tarihi: Ocak 2003)

lostlibrary.org/sozluk.asp.

sozluk.sowtimes.org.

www.bianet.org.

www.seslisözlük.com.

www.turkoloji.cu.edu.tr.

www.zamane.sozluk.com.

Đ-aretler:

‘ : ‫( ع‬ayın ünsüzü).

< : Kelimenin geldiği ekli gösterir.

ā: uzun a.

ę : s (ince h veya güzel h ünsüzünün e ünlüsü olarak okunu u).

h : ‫( ح‬kalın h ünsüzü).

k: u (kalın k ünsüzü).

t : ‫( ط‬tı ünsüzü).

ū: uzun u.

Kısaltmalar:

Alm. Almanca.

Ar.: Arapça

Çing.: Çingenece.

es.: Eski dilde, Osmanlı Türkçesi.

ET: Eski Türkçe.

15
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.e.sosder.com Y. 2003 C.2 S. 5 (1.16)

Far.: Farsça.

Fr.: Fransızca.

Đng.: Đngilizce.

Đt.: Đtalyanca.

Rus.: Rusça

T: Türkçe.

Yun.: Yunanca.

16

You might also like