You are on page 1of 5

Haksız fiil konusu değerlendirilmek istendiğinde ise; genel davranış kurallarına aykırılık söz konusudur.

Genel davranış kuralları olarak kast edilen ise; sosyal


hayatın içerisinde toplumda genel kabul gören davranışlar ve kabul görmeyen davranışlar olarak ifade edilebilir. Bu kuralların genel çerçevesi kamu ve özel
hukuk tarafından belirlenmiştir. Borçlar Kanunu bakımından haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkması için; kusurlu bir davranışın hukuka aykırı şekilde
gerçekleşmesi gerekemektedir. Burada en önemli kıstas olarak, kusur şartının arandığı görülmektedir.[35]

Yasa sürecin işleyiş sisteminde teamül olarak yerleşen görüş; sözleşmeye aykırı tutum ve davranışlar nedeniyle kusur sorumluluğunun ortaya çıktığı ve haksız
fiil hükümleriyle birlikte de kusur sorumluluğunu ortaya çıkardığıdır. Sözleşmeden doğan sorumluluğu savunanlar tarafından belirtilen bir görüşe göre; “işçinin
kazaya uğramasıyla işverenin güvenlik önlemlerini almadığı hususunun ortaya çıktığını, bu durumun ise sözleşemeye aykırılık teşkil ettiği”ni ifade etmektedir.[36]
Haksız fil sorumluluğunu savunanların en genel dayanak noktası ise buradan kişi varlığını koruyan kurallara aykırılığın oluştuğu bunun da EBK. 41 vd.
maddelerine aykırılık teşkil ettiğidir.

İşçi ve işveren arasında yapılan sözleşmeden doğan sorumlulukların haksiz fiil sorumluluğu üzerinden savunulamayacağı görüşünü savunanalar; 6098 sayılı
Yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 417. Maddesinin 3. Fıkrasına göre, sorunun akde aykırılık hükümlerine göre çözümleneceği savunulmaktadır. Diğer taraftan, akde
aykırılık hükümlerinin uygulanacağı sözleşmelerin yeni Türk Borçlar Kanununa tabi hizmet sözleşmeleri için geçerli olduğu, İş Kanunu kapsamındaki
sözleşmelerin kapsam dışında tutulacağı ifade edilmektedir.[37]

8.4. İlliyet Bağı Sorunu

İlliyet bağı, iş kazası nedeniyle meydana gelen olayın sebeple sonuç arasındaki bağdır. Meydana gelen zararla gerçekleşen fiil arasındaki bağ ilişki illiyet bağı
olarak tanımlanır. İlliyet bağı içinde iki temel teori yer almaktadır. Bunlardan ilki olan şart teorisine göre; ortaya çıkan zarara neden olan tüm zorunlu fiiller
illiyet bağı içermektedir. İkinci teori olan uygun illiyet bağına göre ise fiil ile zarar arasındaki nedensellik ilişkisine bakılırken hayatın doğal akışından
kaynaklanan ve yaşamsal hareketlerin varlığından kaynaklanan nedenle kazanın gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaktadır. Mahkemelerdeki genel teamül
ve uygun olan görüş, uygun illiyet bağı teorisine göre sürecin ele alınması yönündedir.[38]

Uygun illiyet bağı tespitinde öncelikle, kaza ile zarar arasında bağ incelenmektedir. Sonrasında, kazanın işveren tarafından verilen bir görev nedeniyle olan bağ
araştırılmaktadır. Kazanın işveren tarafından verilen bir iş nedeniyle meydana gelişmiş olması gerekmektedir. Kazanın nedeni araştırılırken işveren tarafından
tanımlanan bir görev olup olmadığına yönelik bazı kriterler belirlenmektedir. Bu kriterlerden en sık başvurulanları; işçinin başından geçen kaza işin yürütülmesi
sırasında oluşması ve kazanın işverene ait yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sonucu oluşmasıdır.[39]

İş kazasında her koşulda işverenin kesin sorumlu atfetmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu nedenle kanun koyucu uygun illiyet bağının aranmasını
istemektedir. Uygun illiyet bağını ortadan kaldıran nedenler arasında; mücbir sebep, işçinin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru yer almaktadır.[40] Borçlar
hukukunda yer alan mücbir sebep, işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmakta ve illiyet bağını keserek kazanın işçi aleyhine sonuçlanmasına neden
olmaktadır. Ayrıca, illiyet bağını ortadan kaldıran durum ise; işçinin tam bir kusur içinde olması halidir. Diğer taraftan, yargıtay kararlarına bakıldığında, tam
kusurlu olan işçi bile olsa işveren tazminat hükmedildiği görülmektedir.[41] İş kazalarında işçinin %100 kusur veya kasıtı aranmamakta; işçinin ağır kusuru yeterli
olmaktadır. Diğer taraftan, işçinin kusuru illiyet bağını kesecek niteliğe ulaşmayabilir. Böyle durumlarda da işverenin işçiye ödeyeceği tazminat miktarı işçi
lehine artmaktadır. Diğer taraftan da kusur veya kasıt durumları bir indirim sebebidir.[42]

İlliyet bağını kesen son neden ise, üçüncü kişilerin kusurudur. Bu durum en sık trafik kazalarında yaşanmaktadır. Örneğin, “işçinin karıştığı trafik kazasında
üçüncü kişi %100 kusurlu ise işveren sorumlu tutulmamaktadır”. Üçüncü kişi tanımına ise; Alt işveren, üst işveren, işverenin diğer işçileri, işveren vekili gibi
kişiler dışında kalan ve işveren, işyeri ile ilgisi olanlar yer almamaktadır.[43] Diğer taraftan, anahtar teslim olarak devredilen işlerde meydana gelen kazalarda,
sorumluluğun işverene ait olmayacağı savunulmaktadır. Aynı zamanda, iş kazası, iş devri yapılmış bir işyerinde yaşanması durumunda işyerinde işin devredilen
bölümünde kaza meydana gelmiş ise, bu durumda da devreden işverenin sorumluluğuna gidilemeyeceği savunulmaktadır.

[1] Fatma Zeynep Altıner, “İşverenin İş Kazası Ve Meslek Hastalığından Doğan Maddi Tazminat Yükümlülüğü, , C. 13, S. 3-4, Erzincan, Erzincan Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, 2009, S. 268.
[2] Kemal Tahir GÜRSOY, “İşverenin Sorumluluğu”, C. 31, S. 1-4, 1974, Ankara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S. 212
[3] Gaye BAYCIK, “Yeni Düzenlemeler Açısından İnşaat İşverenin İş Sağlığı Ve Güvenliği Yükümlülükleri”, C. 60, S.2, Ankara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
2011, S. 229
[4] Bülent ALPAR, “İşçi Sağlığı Ve Güvenliği Ve Çalışma Ortamı Hakkında 155 Sayılı ILO Sözleşmesiyle İlgili Çalışma Hayatı Mevzuatı”, C. 7, S. 2, (Prof. Dr. Kamil TURAN’a
Armağan), Kamu İş İş Hukuku Ve İktisat Dergisi, 2003, S. 2
[5] Berin Ergin, “İş Sağlığı Ve Güvenliği Açısından Türkiye Geneli”, A. Can Tuncay’a Armağan, İstanbul, Legal, 2005, S. 133, 134
[6] Kemal Tahir Gürsoy, “İşverenin Sorumluluğu”, Ankara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 31, S. 1-4, 1974, S. 213
[7] Berrin, A.G.E., S. 135-136.
[8] 4 Mahmut Kabakçı, “İş Sağlığı Ve Güvenliğinin Hukuk Sistemindeki Yeri”, TBB Dergisi, Sayı 86, 2009, S. 255
[9] Leyla Kılıç, İşverenin İş Sağlığı Ve Güvenliğini Sağlama Hükümlülüğü Ve Sorumluluğu, Ankara, Yetkin Yayınları, 2006, S. 43
[10] Hamdi Mollamahmutoğlu, İş Hukuku, Ankara, 2008, S. 991, Yargıtay 9. HD., 25/02/1982, E. 1982/903, K. 1982/2066,
[11] Sarper Süzek, İş Hukuku, B. 5, İstanbul, Beta, 2009, S. 350-351
[12] Mollamahmutoğlu,A.G.E., S.992.
[13] A.E., S. 991.
[14] Lütfi İncirlioğlu, İş Sağlığı Ve Güvenliği’nde İşçi Ve İşverenin Hukuki Ve Cezai Sorumlulukları, İstanbul, Legal, 2008, S. 96
[15] Kemal Oğuzman, Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, Filiz Kitapevi, 2006, S. 488
[16] Süleyman Yılmaz, “Türk Borçlar Kanunu Tasarısında Sebep Sorumluluklarına İlişkin Yeni Hükümler, C. 59, S. 3, Ankara, Aühfd, 2010, S. 554-555.
[17] Zahit İmre, “Henri Capitant Cemiyetinin Hollanda Toplantıları Ve Tazminat Hukukunda Önemli Yeni Gelişmeler”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 3
S. 4, 1969, S. 109
[18] 4 Zahit İmre, “Türk Hususi Hukukuna Göre Tehlikeli Şeylerden Doğan Hukuki Mesuliyet”, Yargıtay Yüzüncü Yıldönümü Armağanı, İstanbul, İstanbul Cezaevi
Matbaası, 1968, S. 423
[19] Kemal Oğuzman, Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, Filiz Kitapevi, 2006, S. 489.
[20] Yılmaz, a.g.e., S.554-555.
[21] Altıner, a.g.e., S.268.
[22] A.e., S.285.
[23] Nurdan Okur, “İş Kazası Ve Meslek Hastalığı Dolayısıyla İşverenin Sorumluluğu”, TBB Dergisi, S. 70, 2007, S. 328
[24] Mollamahmutoğlu, A.G.E., S.993.
[25] İlhan Gülel, “İşverenin İş Kazası Ve Meslek Hastalığından Doğan Tazminat Sorumluluğu”, C. 1 Y. 2, S. 7, Ankara, TAAD, 2011, S. 411,
[26] Süzek, a.g.e., S.353-354.
[27] Halil Yılmaz, “İş Kazasından Kaynaklanan Tazminat Alacaklarında İbra-I” Çimonta İşveren Dergisi, Makale 313, http://www.Ceis.Org.Tr/Dergidocs/Makale313.Pdf, s.
37.
[28] Leyla Kılıç, İşverenin İş Sağlığı Ve Güvenliğini Sağlama Hükümlülüğü Ve Sorumluluğu, Ankara, Yetkin Yayınları, 2006, S. 156.
[29] Süzek, a.g.e., S.353.
[30] Leyla Kılıç, İşverenin İş Sağlığı Ve Güvenliğini Sağlama Hükümlülüğü Ve Sorumluluğu, S. 157
[31] Emine Tuncay Kaplan, İşverenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara, Dayınlarlı Yayınları, 1992, S.70.
[32] Gürsoy, a.g.e., S. 190.
[33] Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 11, Ankara, Turhan Kitapevi, 2009, S. 475.
[34] Yılmaz, a.g.e., S.38
[35] Kemal Oğuzman, Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, Filiz Kitapevi, 2006, S. 493-494
[36] Mollamahmutoğlu, A.G.E., S. 992; Kemal Oğuzman, “İş Kazası Ve Meslek Hastalıklarından Doğan Zararlardan İşverenin Sorumluluğu”, İÜHF Mecmuası, 1969, C. 34,
S. 1-4, S. 337-339
[37] Mollamahmutoğlu, A.G.E.,S.993.
[38] Kılıçoğlu, a.g.e., S. 218-219
[39] Zübeyde Başboğa Şahbaz, İşverenin İş Kazası Ve Meslek Hastalığından Doğan Hukuki Sorumluluğu İle Maddi Zararın Hesabına İlişkin Esaslar, İstanbul, Beta, S. 81
[40] Lütf İncirlioğlu, İş Sağlığı Ve Güvenliği’nde İşçi Ve İşverenin Hukuki Ve Cezai Sorumlulukları, S. 97
[41] Altıner, a.g.e., S.284 ( Seda Öktem Çevik, İşverenin İş Kazalarından Doğan Sorumluluğuna İlişkin Bir Karar İncelemesi, GBD, C.82,S.5,2008,Yargıtay 21.HD.
18.04.2005, E.2162, K.3880.)
[42] Süzek, a.g.e., S.363.
[43] Mesut Balcı, İş Kazası Veya Meslek Hastalığından Doğan Tazminat Davaları Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle Açılan Tazminat Davaları Uygulaması Ve İçtihatlar,
B. 1, Ankara, Yetkin, 2008, S. 246
Ünite Soruları

1. Aşağıdakilerden hangisi kusursuz sorumluluk hali olarak tanımlanan sorumluluk türünün içerisinde yer alan prensiplerden değildir?

A) hakkaniyet düşüncesi

B) tehlike sorumluluğu

C) hakimiyet ve egemenlik düşüncesi

D) yarar ve zarar arasındaki bağlılık

E) İşveren yardımları

2. “Meydana gelen zararla gerçekleşen fiil arasındaki bağ ilişki ……. olarak tanımlanır”
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Kusursuz sorumluluk

B) İlliyet bağı

C) Kaza-fiil ilişkisi

D) İşçi sorumluluğu ilişkisi

E) Fiil-iş kazası ilişkisi

3. Aşağıdakilerden hangisi illiyet bağı teorilerindendir?

A) Domino kuramı

B) Şart teorisi

C) Sistem

D) Epidemiyoloji

E) Çoklu neden kuramı

4. İşveren tarafından tüm önlemlerin alınmasına rağmen zararın meydana gelmesi durumu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nedensellik

B) Risk
C) Kaçınılmazlık

D) Tehlike

E) Öngörülemezlik

5. İşyerinde kullanılması veya varlığı işi yapan kişiyi veya diğer çalışanları tehlikeye atan bir eşyadır.
Yukarıda tanımı verilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tehlikeli eşya

B) Riskli eşya

C) Bozuk eşya

D) Gereksiz eşya

E) Kazaya yol açan eşya

CEVAP ANAHTARI

1. e 2. b 3. b 4. c 5. a
9. İŞVEREN VE ÇALIŞANLARIN İŞ KAZALARINDAN DOĞAN
SORUMLULUKLARI –
2

9.1. İşveren Yükümlülükleri

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun işçi ile işveren açısına birtakım yeni yükümlülükler getirmiştir. Bu yükümlülükleri genel olarak başlıklandırmak
gerekirse; çalışanların görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması, çalışanların bilgilendirilmesi ve eğitimi, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma
zorunluluğu, risklerden korunma, sağlık gözetimi yükümlülüğü, çalışan temsilcisi görevlendirme, Bakanlıkça yetkilendirilecek ortak sağlık ve güvenlik birimi
kurma ile güvenlik raporu veya büyük kaza önleme politika belgesi alma zorunluluğu olarak özetlenebilmektedir.[1]

Meydana gelen iş kazalarının ortaya çıkardığı sonuçları incelemeye devam edildiğinde ortaya farklı yaklaşımlar çıkmaktadır. İş kazalarının ispat açısından
sorumluluğunun kimde olduğu en fazla merak edilen konuların başında gelmektedir. Diğer ele alınması gereken konulardan birisi de, kaza sonrasında işverenin
kaşı karşıya kalacağı davalardır. Konuya cezalar odağında yaklaşıldığında caydırıcı bir durum ortaya çıkacağı düşünüldüğünde işverene açılacak davaların
boyutları ele alınması gerekmektedir.

9.1.1. İspat Hukuku Bakımından İş Kazalarının


İncelenmesi

İşverenin sorumluluğu kusur sorumluluğu olarak ele alındığında; işçinin ispatlaması gereken durumlar arasında, iş kazası veya meslek hastalığının meydana
gelmesi ve bu nedenle zarar görmesi, kazaya neden olarak durumun da işverendan kaynaklandığını ispatlamasıdır.. İşverenin hayatın akışı içerisinde alması
gereken sorumlulukları almasıyla alakalı bir tedbir eksikliği fark edildiğinde illiyet bağının ispatına gerek olmayacaktır. Diğer taraftan, işçi tarafından yapılan bu
beyan karşısında işverense, kusura dayalı bir sorumluluk ile karşı karşıya kalması nedeniyle öncelikle kusurunun bulunmadığını ispat etmekle yükümlüdür. Ek
olarak da, illiyet bağının ortadan kalktığını ve gerekli önlemleri aldığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Sorumluluğun sözleşmeye dayandığı dikkate
alındığında; işçi, işverenin kusurunu değil işveren kusursuz olduğunu ispat etmelidir.[2]

Kazaların akabinde açılan davalarda kusur oranının tespitinde özellikle bilirkişilerin aktif olarak görev aldığı bilinmektedir. Bu nedenle, bilirkişi ve bilirkişi
kurulunun doğru kararın alınmasındaki önemi oldukça fazladır. Alanında uzman kişilerin bilirkişilik yapması ortaya işçi ve işveren adına mağduriyet
yaşanmasının önüne geçecektir. İş kazasında kusurun tespitinde teknik bilginin yanı sıra hukuki bilginin olması gerekmektedir.

Yargıtay tarafından yayınlanan bir kararda; bilirkişi tarafından yazılan raporda, gerektirici sebepler içermediği ve fenni düşüncelerin beyan edildiği ifade
edilmiştir. Bu nedenle de bilirkişi raporunu geçersiz sayarak, kabul etmemiştir. Yüksek Mahkeme tarafından kusur aidiyet ve oranının tespitinde, öncelikle
mahkeme ve bilir kişi tarafından yapılan incelemelerin dikkate alınacağı, sonrasında, kazanın meydana geldiği işyerinin niteliğinin iş sağlığı ve güvenliği
kapsamında tüzüklerle hangi kapsamda olduğunun tespit edileceği son olarak ilgili yönetmelikler uyarınca işveren tarafından alınması gereken önlemlerin
alınıp alınmadığına dikkat edileceği belirtilmektedir.. “Örneğin, verilen bir kararda özetle; foseptik ve havuz temizleme işinde çalışma esnasında kazaya maruz
kalan işçinin, ilgili birim amiri tarafından tabloların restoran duvarına asılması için görevlendirildiği, işçinin söz konusu tablolardan birini duvara asmaya çalışırken
fırlayan çivinin gözüne isabet etmesi sonucu iş kazası geçirdiği belirtilmiştir. Bunun üzerine dosya incelenmiş, tanıkların çelişkili ifadeleri üzerine işin niteliğine
[3]
göre iligili işin elektrikli bir makinayla yapılıp yapılmayacağının tartışılması gerektiği kanaatine varılmıştır.” Diğer bir ifadeyle de, işverenin gerekli
teçhizatı bulundurup bulundurmadığı sorgulanarak davanın araştırmasına devam edilmiştir. Kazaya maruz kalan işçinin kusuru olması durumunda tazminat
hesabı yapılırken kusur oranı dikkate alınarak hesaplama yapılacaktır.[4] İşveren birden fazla işçinin kusuru nedeniyle kazanın meydana geldiğini beyan etmesi
durumunda da birlikte kusur ilkesi gereği ispatı işverene aittir. Benzer bir durum kişinin zarara neden olduğu konusunda da vardır. Burada da ispat yükü
işverene aittir. Diğer taraftan da, destekten yoksun kalma tazminatı konusunda ise, bakma gücü ve bakılma gereksinimini ispat etmek işçinin
sorumluluğundadır.[5]

9.1.2. İşverenin Cezai Sorumluluğu

a) Genel Olarak

İşverenin cezai sorumluluğuna geçmeden önce, idari para cezaları hakkında bir hatırlatma yapmakta fayda görülmektedir. Bireysel iş yasalarında belirtildiği
üzere verilen para cezalarının, idari para cezasına çevrilmesi ve bu para cezaların bölge müdürlüklerine ödenmesi nedeniyle de bir ön ödeme veya ceza
yargılaması söz konusu değildir.[6] (Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 inci ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu il
müdürü tarafından; birden fazla ilde işyerleri bulunan işverenlere uygulanacak idari para cezası ise işyerlerinin merkezinin bulunduğu yerdeki Türkiye İş Kurumu il
müdürünce verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (h) bendindeki
tutar esas alınır. 101. Madde, özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğuna aykırılık halini, 106. Madde özel istihdam, bürolarının izin almadan faaliyet
göstermesini düzenler-) Uygulanan idari para cezalarına itiraz durumu ise, Kabahatler Kanunu gereğince Sulh Ceza Mahkemesine yapılmaktadır. Bu konuda
itiraz merciinin.[7]

Konuyla alakalı kısa bir bilgi notu verdikten sonra; ceza yargılamasıyla ilgili kapsamı incelendiğinde yapılan denetimler neticesinde ceza hukukuna ilişkin bir
duruma rastlanması durumunda, bölge müdürlüğünce Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi gerekmektedir.[8]

You might also like