Professional Documents
Culture Documents
İslami - Di̇ni̇ - Ehli̇beyti̇ - İ - Dünyalik - para - İsti̇smar
İslami - Di̇ni̇ - Ehli̇beyti̇ - İ - Dünyalik - para - İsti̇smar
Farazdak şöyle anlatır: Kûfe dönüşümde, yolda Hz. İmam Hüseyin bin Ali’ye (a.s.) rastladım.
İmam; "Ya Eba Firas, Kûfe’den ne haber?" diye sordu.
"Kalpleri sizinle, ama kılıçları Emevilerin hizmetinde!" dedim. "Doğru söylüyorsun!" buyurdular
ve şöyle eklediler:
"İnsanlar dünyanın kölesidirler; dinleri ise sadece dillerinde bir oyuncaktır; dinleri
dünyalarına yaradığı sürece dindardırlar; ama iş sınanmaya gelince, gerçek dindarların çok az
olduğunu görürsün!"
“Şüphesiz insanlar dünyanın kuludur. Din ise dillerinin ucuyla yaladıkları şeydir. Din ile
geçimlerini sağladığı müddetçe ilgilenirler. Ama bela ve imtihan ile elenince dindar olanları çok
azdır.” (Reyşehri, Mizan, 1893; Tuhef’ul-Ukul, 245).
"Kimileri (cennet nimetlerine olan) hırs ve tamahlarından Allah’a kulluk ederler; bu tür kulluk,
tüccar sıfatlı insanların kulluğudur. Kimileri (cehennem) korku(sun)dan Allah’a kulluk ederler;
bu, köle sıfatlı insanların kulluğudur. Kimileri de nimetlerinin şükrünü edâ edebilmek amacıyla
Allah’a kulluk ederler; işte bu, hür insanların ibadeti, hürlerin kulluğudur ve kulluğun en iyi
şeklidir." (Tuhef’ul-Ukul, s. 246)
İMAMIN VASFI: İmam Hüseyin (a.s.), kendisini Irak’a dâvet eden Kûfe halkının mektuplarına
yazdığı cevapta şöyle diyordu: "Canım üzere yemin ederim ki, Allah’ın Kitabı’yla hükmeden,
adaleti sağlamak için çalışan, Allah’ın dinine bağlı kalıp kendisini O’nun hüküm ve emirleri
çerçevesinde sorumlu gören kimseden başkası imam, rehber ve lider olmaya layık değildir."
(İrşad-ı Müfid, 183).
"Bir yöneticinin en kötü özelliği düşmandan korkmak, zayıflara karşı acımasız davranmak, bağış
ve ihsanda bulunmanın gerekli olduğu zamanlarda cimrilik göstermektir." (Edeb’ül-Hüseyin, s.
68, Menakıb’dan naklen)
Enes bin Malik şöyle der: İmam Hüseyin efendimizin (a.s.) huzurlarındaydım. Bu sırada içeriye
bir cariye girdi ve İmam Hüseyin’e bir demet çiçek takdim etti. İmam, onun bu davranışını
hemen ödüllendirerek; "Seni Allah yolunda azat ettim, artık hürsün." buyurdular. Bunun
üzerine ben hayretle; "Efendim!" dedim, "Bir demet gül karşılığında bir cariyeyi azat mı
ediyorsunuz?!" diye sorunca, İmam; "Allah Teala bizi böyle eğitip terbiye etmiştir." buyurdular,
"Rabbimiz, size saygı gösteren birine siz daha fazla saygılı olunuz, buyurmuştur. /AYET O
cariyenin bana hediye ettiği gülden daha iyisi, onun hürriyetiydi." (Keşf’ül-Gumme, c. 2, s. 243
ve Bihar’ul-Envar, c. 44, s. 195). (ŞİMDİ MÜSLÜMANI KÖLE YAPABİLİRİMİN PLANI VE HESABI
İÇİNDE ALİM VE ARİF GEÇİNENLER).
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Mümin faydadır. Eğer onunla yürüyecek olursan sana
fayda verir; eğer onunla meşveret edecek olursan sana menfaati dokunur. Müminin her şeyi
faydadır.” (Reyşehri, Mizan, 1434).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın dinini dünyasını koruma aracı kılması
mutsuzluktandır.” (Reyşehri, Mizan, 9569; Gurer’ul Hikem, 9346).
İmam Ali (as) şöyle buyurmuştur: “Haset eden kimseden daha çok mazluma benzeyen bir
zâlim görmedim. Onun hasta bir ruhu, şaşkın bir kalbi ve sürekli bir hüznü vardır ” (Reyşehri,
Mîzan, Hn: 3771; el-Bihar, 73/256/29).
Resulullah (s.a.a) birine bakıp onu sevdiğinde şöyle buyururdu: “İşi var mıdır?”
Eğer “yok”derlerse, “gözümden düştü”diye buyururdu.
Neden Ey Resulullah dediklerinde ise şöyle buyururdu: Eğer müminin bir işi ve sanatı yoksa
dinini geçim aracı kılar.” (Reyşehri, Mizan, 3649; Cami’ul Ahbar, 390/39/1084).
Hz. Peygamber: Allah işin erbabı/profesyonel/ zanaatkar kulu sever” (Reyşehri, Mizan, 3650).
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kur’an okuyun, onunla amel edin, ondan uzak durmayın
ve onda boş şeyler konuşmayın. Onu geçiminiz için aracı kılmayın.” (Reyşehri, Mizan, 2103;
Kenz’ul Ummal, 2270).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinini yiyecek yeri kılanın dinden nasibi yediği şeydir.”
(Reyşehri, 2099; Tuhef’ul Ukul, 223).
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Al-i Muhammed’i aracı kılarak insanlardan geçinmeyin.
Zira onları rızıklanma aracı kılmak küfürdür.” (Reyşehrî, Mîzan, Hn: 2100; el-Bihar, 78/347/4).
- İmam Bakır (a.s), Ebu Nu’man’a şöyle buyurmuştur: “Bizleri (adımızı) insanları sömürme aracı
kılma. Zira bu durumda Allah fakirliğini arttırır.” (Reyşehri, 16080; Bihar, 78/184/11).
"Âhir zamanda dinlerini satarak dünyalık edinen kimseler zuhur edecek. Bunlar, insanlara şirin
görünüp aldatmak için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki, kuzu postu bunların vaziyetine
kıyasla kaba kalır. Dilleri baldan tatlı; ancak kalpleri, kurtlarınkinden de vahşidir." (Tirmizi,
Sünen, Zühd 60; Taberanî, el-Evsat, V/126; Hakim, el-Müstedrek, III/386).,
"Ahir zamanda ümmetimden öyle topluluklar var ki, elbisenizi çıkardığınız gibi, gönüllerinden
Allah'ın ölçüleri çıkarılır. İşleri, hırs ve tamahkârlık olur. Allah korkusu kalmaz. Saltanat sahipleri
zulmeder. İnsanlar, kalpleri kurt olduğu halde kuzu postuna bürünür. Devrin sözü dinlenir ve
gözde olanları ise "müdâhinler" (yalanla yağcılık yapan dalkavuklar) olur." (Askalani, el-
Metalib, 18/305, H. No: 4473; Hakim, Müstedrek, 4/343; Taberânî, Evsat, 5/126, H. No:4760)
علَ ْي ِه فَاحْ ُك ْم بَ ْينَ ُه ْم بِ َمَٓا ا َ ْن َز َلَ ً ب َو ُم َهي ِْمنا ِ صدِقا ً ِل َما بَيْنَ يَ َد ْي ِه ِمنَ ْال ِكت َا
َ ق ُم ِ َاب بِ ْال َحَ َوا َ ْنزَ ْلـ َٓنَا اِلَي َْك ْال ِكت
ُّللا
شا َء ه ََٓ ش ْرعَةً َو ِم ْن َهاج ًؕا ً َولَ ْو ِ ع َّما ََٓجا َء َك ِمنَ ْال َحق ِِ ِل ُك ٍ هل َجعَ ْلنَا ِم ْن ُك ْم َ ّللاُ َو ََل تَت َّ ِب ْع ا َ ْه ََٓوا َء ُه ْمه
ّٰللا َم ْر ِجعُ ُك ْم َج ٖميعا ً فَيُنَبِئ ُ ُك ْم بِ َما ِ ت اِلَى ه ِ ًؕ ستَبِقُوا ا ْل َخي َْراْ اح َدةً َو ٰل ِك ْن ِليَ ْبلُ َو ُك ْم ٖفي ََٓما ٰا ٰتي ُك ْم فَاِ لَ َجعَلَ ُك ْم ا ُ َّمةً َو
﴾٤٨﴿ َون َۙ ُُك ْنت ُ ْم ٖفي ِه ت َْخت َ ِلف
“(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları
gözetici olarak indirdik. Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan
ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah
dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için
ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman
anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.” (Maide Suresi, 48).
Hz. Ali: İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, kaygıları kursakları, şerefleri malları, kıbleleri
kadınları olacak. Dinleri de altın ve gümüşleri olacaktır. Bunlar halkın şerlileridir ve Allah
yanında onların nasibi yoktur,
Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, XI /192, Hn: 31186
İmam Ali:
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, bütün endişe ve gayretleri karınları (mîde ve
şehvetleri) için olacaktır; şerefleri, malları ile ölçülecektir; kıbleleri kadınları olacaktır; dinleri de
dirhem ve dinarları olacaktır. İşte onlar mahlûkâtın en şerlileridir. Onların Allah katında hiçbir
nasipleri yoktur.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, XI, 192/31186)
Resûl-i Ekrem Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
“–İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki o vakit mü’minin kalbi tuzun suda eridiği gibi
eriyecek!” buyurdu.
“–Niçin eriyecek yâ Resûlallâh?” diye sorulduğunda:
“–Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için.” buyurdu. (Ali el-Müttakî,
Kenz, III, 686/8463)
Deccalların fitne sürecini sağ salim atlatmak ve istikamet üzere geçirmek için Hz. Peygamber'in
şu ikazına kulak vererek noktalıyorum:
"Can kulağıyla dinleyiniz. Duydunuz mu; benden sonra yalan ve zulüm ehli idareciler
türeyecek. Kim onların huzuruna varır, onların yalanlarını onaylar ve batıllarında onlara destek
çıkarsa, benden değillerdir, ben de onlardan değilim. (Mahşerde de) Havz-ı Kevserime
yanaşamazlar."(Tirmizi, Sünen, H. No: 2259; Ahmed, Müsned, 4/243, H. No: 18126; 3/321, H.
No: 14441; 3/399, H. No:15284)
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!”
buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi
kimseler arasında)tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta
televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka
arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi
ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve
bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”[2]
“Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki sizden biriniz emrolunduğu şeylerin onda birini terk etse
helâk olur. Sonra öyle bir zaman gelecek ki sizden kim emrolunduğu şeyin onda birini yapsa
kurtulur.”(Tirmizî, Fiten, 79/2267)
*
“Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli birşey olmayacaktır: Helal para,
can u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.”
(Heysemî, I, 172)
“Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helâlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!” (Buharî,
Büyû; 7)