You are on page 1of 352

KiTABI

KiTABI

Penguin
ALF.O: Ranaom
House

Alfa Yayınları: 3227


Başvuru: 1 6

ASTRONOMİ KİTABI

Orijinal Adı The Astronomy Book


İngilizce Aslından Çeviren Ahmet Fethi

1 . Basım: 201 8
ISBN 978-605-171 -555-1
Sertifika No 10905

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni M. Faruk Bayrak


Genel Müdür Vedat Bayrak
Yayın Yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu
Kıdemli EditörVictoria Heyworth-Dunne
Kıdemli Sanat Editörü Gillian Andrews, Nicola Rodway
Sanat Yönetmeni Karen Self
Tasarım Uygulama Elif Çepikkurt

© 2017, ALFA Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.


© Dorling Kindersley Limited, 201 7
80 Strand, London WC2R ORL United Kingdom,
A Penguin Random House Company

Kitabın tüm yayın hakları Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti. 'ne aittir. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla
yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbıi elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz.
Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.

Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.


Alemdar Mahallesi, Ticarethane Sokak No: 1 5 34110 Cağaloğlu, İstanbul/Türkiye
Tel (0212) 511 53 03 - 513 87 51 - 51 2 30 46
Faks (0212) 51 9 33 00
www.alfakitap.com info@alfakitap.com

A WORLD OF IDEAS SEE ALL THERE IS TO KNOW (www dkcom)


Çin'de üretilmiştir. Printed in China.
KATKIDA BULUNANLAR
JACQUELINE MITTON, ROBERT DINWIDDIE
DANIŞMAN EDİTÖR Robert Dinwiddie astronomi, kozmoloji, yerbilimi ve bilim
tarihi konularında eğitici resimli kitaplarda uzman bir bilim
Jacqueline Mitton, astronomi üzerine çocuk kitapları da
yazarıdır. DK Yayınlarının Universe, Space, The Stars,
dahil 20'den fazla kitabın yazarıdır. Diğer birçok kitaba
Science, Ocean, Earth, ve Violent Earth kitapları da dahil,
katkıda bulunmuş, editörlük ve danışmanlık yapmıştır.
50'den fazla kitap yazmış ya da yazımına katkıda
Astronom olmak Jacqueline'in çocukluk tutkusuydu. Oxford
bulunmuştur. Güneybatı Londra'da yaşıyor ve gezmeyi,
Üniversitesinde fizik okudu ve daha sonra, hala yaşadığı
yelkenciliği ve yıldızlara bakmayı seviyor.
Cambridge'de doktorasını yaptı.

DAVID W. HUGHES PENNY JOHNSON


Penny Johnson bir bilim öğretmeni ve daha sonra okullara
David W. Hughes, Sheffield Üniversitesinde Astronomi
bilim kitapları üreten bir yayıncı olmadan önce, 10 yıl askeri
Profesörüdür. Kuyrukluyıldızlar, asteroidler ve astronomi
uçaklarda havacılık mühendisi olarak çalıştı. Penny son 1 5
tarihi konusunda uluslararası bir otoritedir. 40 yıldan fazla bir
yıldır tam zamanlı eğitim yazarlığı yapmaktadır.
süreyi öğrencilerine astronominin ve fiziğin keyfini

TOM JACKSON
açıklamakla geçirdi ve Ay, Güneş sistemi ve Beytlehem
yıldızı üzerine kitapların yanı sıra 200'den fazla makale
yayımladı. Avrupa Uzay Ajansının Halley Kuyrukluyıldızını
araştıran uzay aracı GIOTTO ve Smart 1 uydusunda Tom Jackson, İ ngiltere Bristol'de yaşayan bir bilim
eş-araştırmacıydı. David çok sayıda uzay ve astronomi yazarıdır. Balıktan dine kadar uzanan her türlü konuda
komitesinde görev aldı ve hem Royal Astronomical yaklaşık 1 50 kitap yazmış ve çok sayıda kitaba da katkıda
Society'nin (Kraliyet Astronomi Derneği) hem British bulunmuştur. Tom çoğu bilim ve teknolojiyle ilgili olmak
Astronomical Association'ın (Britanya Astronomi Birliği) üzere çocuklara ve yetişkinlere yönelik kitaplar yazıyor.
başkan yardımcılığını yapmıştır. Brian May ve Patrick Moore ile birlikte yaptıkları da dahil,
birçok astronomi kitabında çalışmıştır.
6

İÇİNDEKİLER
10 GİRİŞ 26 Hareket Etmeyen
Yıldızlar Tekdüze Batıya
Doğru Gider

MİTTEN BİLİME
Dünya'nın Dönüşü

MÖ 600- MS 1550 27 Gece Gökyüzünde Küçük


Bir Bulut
Galaksileri Eşleme
20 Dünya'nın Hareket
Etmediği Bellidir 28 Çin İçin Yeni Bir Takvim
Yer-Merkezli Model Güneş Yılı

21 Dünya Bir Dairenin 30 Ptolemaios'un


Çemberi Üzerinde Kataloğundaki Bütün
Güneş'in Etrafında Döner Yıldızları Yeniden
İlk Güneş-Merkezli Model Gözlemledik
Gelişmiş Aletler
22 Ekinokslar Zamanla
Hareket Eder 32 Sonunda Güneş'i Evren'in
Değişken Yıldızlar Merkezine Yerleştireceğiz
Copernicus Modeli
23 Ay'ın Parlaklığını, 64 Güneş'in Ortasında
Güneş'in Işınımı Üretir Kusursuz Bir Dairesel

TELESKOP
Ay' la İlgili Teoriler Leke
Venüs ' ün Geçişi

DEVRİMİ
24 Göksel Şeyler Teorisine
Yararlı Her Şey 65 Satürn'ün Etrafında Yeni
Bilgiyi Pekiştirme
1 550-1 750 Uydular
Satrün Halkalarını
Gözlemlemek
44 Yeni ve Sıra Dışı Bir
Yıldız Fark Ettim 66 Kütleçekim

,\
Tycho Modeli Gezegenlerin Devinimini
Açıklar
48 Mira Ceti Değişken Bir Kütleçekim Teorisi
Yıldızdır
Yeni Bir Yıldız Türü 74 Kuyrukluyıldızın 1758
� Yılında Geri Geleceğini
50 Gezegenin En Doğru Yolu Söylemeye Cesaret
Bir Elipstir Ediyorum
Eliptik Yörüngeler Halley Kuyrukluyıldızı

56 Gözlerimiz, Bize Jüpiter'in 78 Bu Keşifler, Yüzyılın En


Etrafında Dönen Dört Parlak ve En Yararlı
Yıldız Gösteriyor Keşifleridir
Galileo'nun Teleskobu Yıldız Sapıncı
7

79 Güney Gökyüzünün Bir 94 Sanırım Bu,


Kataloğu Kuyrukluyıldızdan Daha
Güney Yıldızları Haritası İyi Bir Şeydir
Ceres'in Keşfi

URANÜS'TEN 100 Bütün Gökyüzünün Bir


§_�] '�, �
-

;@@���
..
Haritası � _<�

NEPTUN'E Güney Yarımküre


rf#f7 /Q!(Ç)_ -c.�J
\,
1 750-1850 102 Yıldızların Görünürde Bir
Hareketi 00,
Yıldız Paralaksı
84 Yerini Değiştirdiği İçin
Bir Kuyrukluyıldız
103 Güneş Lekeleri Döngüler
Olduğunu Anladım
Halinde Görünür
Uranü s ' ü Gözlemlemek
Güneş'in Yüzeyi
86 Yıldızın Parlaklığı Değişti 117 Mars, Yoğun Bir Kanal
104 Sarmal Bir Düzenleme Ağıyla Kaplıdır
Değişken Yıldızlar
Biçimi Fark Edildi Mars'ın Yüzeyim
Bulutsuları İncelemek Haritalandırmak
87 Bizim Samanyolumuz Bir
Konuttur, Bulutsularsa
Kentlerdir 106 Konumuna İşaret 118 Yıldızları Fotoğraflamak
Ettiğiniz Gezegen Fiilen Astronomi Fotoğrafçılığı
Messier Nesneleri
Vardır
88 Gökyüzünün Yapısı Neptün' ün Keşfi 120 Hassas Bir Yıldız Ölçümü
Yıldız Kataloğu
Üzerine
Samanyolu

90 Kayalar Uzaydan Düşüyor ASTROFİZİGİN 122 Yıldızları Tayflarına Göre


Sınıflandırmak, Yaşlarını
Asteroidler ve Meteoritler
YÜKSELİŞİ ve Büyüklüklerini Açığa
Vurur
92 Gökyüzünün Mekanizması 1850-1915 Yıldızların Karakteristikleri
Kütleçekim Tedirginliği
128 İki Tür Kırmızı Yıldız
112 Güneş Atmosferinde Vardır
Sodyum Bulunacak Soğurma Çizgilerini
Güneş'in Tayfı Analiz Etmek

113 Yıldızlar Tayflarına Göre 129 Güneş Lekeleri


Gruplandırılabilir Manyetiktir
Yıldız Işığını Analiz Güneş Lekelerinin
Etmek Öznitelikleri

114 Işıldayan Büyük Gaz 130 Evren'in Uzaklık


Kütleleri Ölçeğinin Bir Anahtarı
Bulutsuların Öznitelikleri Evren'i Ölçmek

116 Güneş'in Sarı Püskürmesi 138 Yıldızlar Dev ya da


Dünya'daki Alevden Cücedir
Farklıdır Yıldız Sınıflandırmasını
Güneş ' in Emisyonları Arıtmak
8

166 Maddenin Yavaş İmha 185 Bazı Galaksilerin


Süreci Merkezinde Aktif Bölgeler
Yıldızlarda Nükleer Füzyon Vardır
Çekirdekler ve Işınım
168 Dünü Olmayan Bir Gün
Evren'in Doğuşu 186 Ay Maddesi ile
Dünya Maddesinin
172 Evren Bütün Yönlerde Uyumu Fazlasıyla
Genişliyor Kusursuzdur
Samanyolu'nun Ötesi Ay'ın Kökeni

178 Beyaz Cücelerin 188 Uçan Teleskoplarla


Maksimum Bir Kütlesi Birlikte Önemli Yeni
140 Nüfuz Edici Işınım Vardır Keşifler Yapılacaktır
Uzaydan Geliyor Yıldızların Yaşam Döngüleri Uzay Teleskopları
Kozmik Işınlar
179 Radyo Evren'i 196 Atom Çekirdekleri
141 Çok Sönük Olan Bir Beyaz Radyo Astronomi Meydana Getirmek Bir
Sıcak Yıldız Saatten Az Bir Zaman Alır
Beyaz Cüceleri Keşfetmek 180 Bir Nötron Yıldızına İlkel Atom
Patlamalı Geçiş
Süpernovalar 198 Yıldızlar Kimyasal

ATOMLAR,
Element Fabrikalarıdır
182 Yıldızlarda Enerji Kaynağı Nükleosentez
Nükleer Füzyondur
YILDIZLAR VE Enerji Üretimi 200 Yıldız Oluşumu Alanları

GALAKSİLER
Yoğun Molekül Bulutları
184 Gezegenlerin Ötesinde Bir

1915-1950 Kuyrukluyıldız Deposu

EVREN'DE YENİ
Vardır
Kuiper Kuşağı

PENCERELER
146 Uzay v e Zaman ile
Kütleçekimin Maddeden
Ayrı Bir Varoluşu Yoktur
Görelilik Teorisi
1 950-1 975
154 Göreliliğin Kesin Bir 206 Güneş Sisteminin Etrafını
Çözümü Kara Delikleri Geniş Bir Bulut Sarar
Ongörür Oort Bulutu
Uzayzamanda Eğriler
207 Kuyrukluyıldızlar Kirli
156 Sarmal Bulutsular Yıldız Kartoplarıdır
Sistemleridir Kuyrukluyıldızların Bileşimi
Sarmal Galaksiler
208 Yıldızlara Giden Yol
162 Yıldızlar Hidrojen ve Açıktır
Helyumla Doludur Sputnik ' in Fırlatılması
Yıldız Bileşimi
210 Yıldızlararası İletişim
164 Galaksimiz Dönüyor Arayışı
Samanyolu'nun Şekli Radyo Teleskopları
9

212 Meteoritler Çarpma 296 En İddialı Evren Haritası


Sırasında Buharlaşabilir Gökyüzünün Dijital Bir
Kraterleri Araştırmak Görünümü

213 Güneş Bir Çan Gibi Çınlar 297 Galaksimizin Merkezinde


Güneş ' in Titreşimleri Devasa Bir Kara Delik Vardır
Samanyolu'nun Kalbi
214 Veriler, Güneş Sistemi
Dışındaki Kaynaklardan 298 Kozmik Genişleme Hızlanıyor
Gelen X-lşınları Olarak Kara enerji
Açıklanabilir
Kozmik Işıma 304 13,5 Milyar Yıl Geriye Bakmak
Uzak Yıldızları İncelemek
218 Bir Galaksiden Daha
Parlak Ama Bir Yıldıza 306 Görevimiz Bir
Benziyor Kuyrukluyıldıza İnmektedir
Kuasarlar ve Kara Delikler
TEKNOLOJİNİN Kuyrukluyıldızları Anlamak

222 Patlamalı
Yaratılışımızdan Kalan
ZAFERİ 312 Güneş Sisteminin Şiddetli
Doğuşu
Bir Fısıltı Okyanusu 1 975-ŞiMDi Nice Modeli
Büyük Patlama Arayışı
314 Güneş Sisteminin
260 Büyük Bir Dev Gezegen Tuhaflığına Yakından
228 Dünya-Dışı Zeka Arayışı, Turu Bakalım
Kendimizi Aramaktır Güneş Sistemini Araştırmak Plüton'u İncelemek
Diğer Gezegenlerde Yaşam
268 Evren'in Çok Büyük 318 Mars'ta Bir Laboratuvar
236 Yeni Bir Yıldız Türü Olmalı Bölümü Kayıptır Mars'ı Araştırmak
Kuasarlar ve Pulsarlar Kara madde
326 Gökyüzündeki En Büyük Göz
240 Galaksiler Zamanla 272 Negatif Bası�çlar İtici Uzayın Daha İlerisine Bakmak
Değişir Kütleçekim Uretir
Yıldız Evrimini Anlamak Kozmik Şişme 328 Uzayzamanda Dalgacıklar
Kütleçekim Dalgaları
242 Ay'a Gitmeyi Uygun 274 Galaksiler Kabarcığa
Buluyoruz Benzer Yapılar Üzerinde
Uzay Yarışı Gibi Görünüyorlar
Kızıla Kayma Araştırmaları
332 REHBER
250 Gezegenler Bir Toz ve
276 Yıldızlar İçten Başlayıp
340 SÖZLÜK
Gaz Diskinden Oluştu
Bulutsu Varsayımı
Dışa Doğru Oluşur
Dev Molekül Bulutlarının İçi
344 DİZİN
252 Güneş Nötrinoları, Ancak
280 Zamanda Kırışıklıklar
352 TEŞEKKÜR
Çok Büyük Bir Dedektörle CMB'yi Gözlemlemek
Görülebilir
Homestake Deneyi 286 Kuİper Kuşağı Gerçektir
Neptün' ün Otesini Araştırmak
254 Göremediğimiz Bir Yıldız
Kara Delikleri Keşfetmek 288 Pek Çok Yıldızın
Yörüngesinde Gezegenler
255 Kara Delikler Işınım Yayar Döner
Hawking Işınımı Öte-Gezegenler
1 2 GİRİŞ

arih boyunca astronominin biri, hiç anlamadığımız bir şeydir: kültürel bir kaynak olduğunu göste­

T amacı, Evren'i anlamak ol­


muştur İlkçağ dünyasında
astronomlar gezegenlerin yıldızlı
Evren'in malzemesinin yüzde 95' in­
den fazlası " kara madde" ya da " kara
enerji " biçimindedir.
ren bolca kanıt sunmaktadır. Yazılı
kayıtların olmadığı yerlerde, ilk top­
lumların inançları ve bilgisi konu­
gökyüzünde neden ve nasıl dolaştık­ sunda ancak spekülasyon yapabili­
larını, gizemli kuyrukluyıldızların Astronominin kökeni riz. Yazılı biçimde günümüze ulaşan
anlamını, Güneş' in ve yıldızların gö­ Bugün Dünya'nın en kalabalık alan­ en eski astronomik kayıtlar Mezopo­
rünür uzaklığını çözmeye çalıştılar. larında birçoğumuz, gece gökyüzü­ tamya' dan, bugün Irak ve komşu ül­
Bugün vurgu değişmiş ve Evren'in nün pek farkında olmayız. Yapay kelerin sınırları içinde kalan, Dicle
nasıl başladığı, neden meydana gel­ aydınlatmanın parlaklığı yıldızların ile Fırat arasındaki ve etrafındaki
diği ve nasıl değiştiğiyle ilgili sorula­ zayıf ve hassas ışığını bastırdığı bölgeden gelir. Astronomik bilgile­
ra önem verilmeye başlanmıştır. Ga­ için, gökyüzündeki yıldızları göre­ rin yazılı olduğu kil tabletler, MÖ
laksiler, yıldızlar ve gezegenler gibi, miyoruz. Bu ölçekte ışık kirliliği, 20. 1600 civarına dayanır. Bugün bildi­
Evren'in bileşenlerinin daha büyük yüzyılın ortasından itibaren patladı. ğimiz takımyıldızlarının bazıları,
resme nasıl sığdıkları ve Dünya'nın Eskiden gökyüzünün yıldız örüntü­ daha da öncesinden, MÖ 2000'lere
ötesinde yaşam olup olmadığı, in­ leri, Ay'ın evreleri ve gezegenlerin uzanan Mezopotamya mitolojisin­
sanların hala yanıtlamaya çabaladı­ katettiği yollar, gündelik deneyimin den bugüne gelmiştir.
ğı sorulardan bazılarıdır. bilinen bir parçasıydı ve daimi bir
merak kaynağıydı.
Astronomiyi anlamak Çok az kişi, sahiden karanlık bir

''
Zamanın kafa karıştırıcı kozmik so­ gecede, Samanyolu'nun gökyüzün­
ruları, her zaman onları yanıtlaya­ de muhteşem bir yay çizdiği berrak
cak büyük düşüncelere ilham ver­ bir gökyüzünü ilk kez görünce heye­
miştir. Binlerce yıl boyunca meraklı canlanmaz. Atalarımız, başları üze­
ve yaratıcı zihinleri harekete geçir­ rindeki büyük gök kubbede düzen
miş ve felsefede, matematikte, tek­ ve anlam ararken, merak ile huşu­
nolojide ve gözlem tekniklerinde çı­ nun bir karışımıyla hareket ettiler. Felsefe bu büyük kitapta,
ğır açıcı ilerlemelere yol açmıştır. Gökyüzünün gizemi ve ihtişamı, gözlerimizin önünde sürekli
Tam yeni bir atılım kütleçekim dal­ tinsel ve ilahi olanla açıklandı. Ama
açık duran Evren' de yazılıdır.

''
galarını açıklayacak gibi olurken, aynı zamanda tekrarlayan döngüle­
Galileo Galilei
başka bir keşif yeni bir muammayı rin düzenliliği ve öngörülebilirliği,
ortaya atıyor. Teleskoplarla ve çeşitli akan zamanı işaretlemek gibi ya­
türden dedektörlerle gördüğümüz şamsal pratik yararlar da sağladı.
şekliyle Evren'in bilinen bileşenle­ Arkeoloji, tarihöncesi zamanda
riyle ilgili bütün öğrendiklerimize bile, astronomik fenomenlerin Dün­
rağmen, en büyük keşiflerimizden ya'nın her tarafında toplumlar için
GİRİŞ 13

Astronomi ve astroloji Zaman ve gelgit Greenwich'te bir gözlemevini, Krali­


Mezopotamyalı Babilliler kehanetle Eskiden astroloji için kullanılan sis­ yet Gözlemevini kurdurdu. Gözle­
çok ilgilenirdi. Onlara göre gezegen­ tematik astronomik gözlemler, hem mevinin müdürü, ilk Kraliyet Astro­
ler tanrıların tezahürleriydi. Geze­ zamanı kaydetme hem de navigas­ nomu John Flamsteed'e verilen tali­
genlerin gizemli hareketleri ve gök­ yon aracı olarak giderek daha fazla mat, "navigasyon sanatını kusur­
yüzünde sıra dışı olaylar tanrılardan önemli olmaya başladı. Dünya sana­ suzlaştırmak için" gerekli gözlemle­
gelen alametlerdi. Babilliler bunları yileştikçe ve uluslararası ticaret ge­ ri yapmaya kendini adamaktı. Ast­
geçmiş deneyimle ilişkilendirerek liştikçe, ülkelerin ulusal gözlemevle­ ronomi 1970'lerde navigasyonun te­
yorumladılar. Onların düşünce tar­ ri kurmak için haklı askeri ve sivil meli olmayı büyük ölçüde bıraktı ve
zına göre, semavi olan ile dünyevi nedenleri vardı. Yüzyıllarca yalnızca yerini, küresel bir konum belirleme
olan arasındaki bağlantıları sapta­ astronomlar, Dünya'nın zamanını sistemi yaratan yapay uydular aldı.
mak için, uzun dönemler boyunca kaydetme becerisine ve donanımı­
ayrıntılı kayıt tutmak çok önemliydi na sahipti. 20. yüzyılın ortasında Astronominin amacı
ve burçları yorumlama pratiği, MÖ atom saatleri geliştirilinceye kadar Astronomiyle ve uzay bilimiyle uğ­
6. yüzyılda başladı. Çizelgeler, bir durum böyle devam etti. raşmanın pratik nedenleri değişmiş
kişinin doğumu gibi önemli bir za­ İnsan toplumu, üç doğal astrono­ olsa da, bu bilimler hala mevcuttur.
manda Güneş' in, Ay'ın ve gezegen­ mik saate göre kendini düzenler: yıl­ Örneğin, uzayda gezegenimizin
lerin burçlar kuşağının neresinde dızların gök kürede görünürde gün­ karşı karşıya olduğu riskleri değer­
göründüğünü göstermekteydi. lük yürüyüşleriyle saptanabilen ve lendirmek için astronomiye ihtiyaç
2000 yıldır, insan yaşamının ve bize bir günü veren Dünya'nın kendi vardır. Dünya'nın kırılganlığını,
tarihinin seyrinin izini sürmek için etrafında dönüşü; yıl olarak bilinen 1960'larda Apollo astronotlarının
gök cisimlerinin göreli konumlarını ve gezegenimizin Güneş' in etrafın­

••
kullanan astroloji ile astrolojinin da­ da bir tur atması için geçen zaman
yandığı astronomi arasında çok az ve Ay'ın bir aylık evreleri. Dün­
ayrım vardı. Saf meraktan çok astro­ ya'nın, Güneş'in ve Ay'ın uzayda
lojinin ihtiyaçları, gökyüzünün göz­ bileşik devinimi, denizciler ve deniz
lemlenmesine gerekçe oldu. Ne var kıyısında yaşayan topluluklar için
ki, 17. yüzyılın ortasından itibaren çok önemli olan okyanus gelgitleri­ Bir keşif yaptığınızda keşfi
bilimsel bir faaliyet olarak astrono­ nin zamanını ve büyüklüğünü de tanıyacak hayal gücüne
sahip olmalısınız.

''
mi, geleneksel astrolojiden ayrıldı. belirler.
Bugün astronomlar, bilimsel kanıt­ Astronomi navigasyonda da eşit Clyde Tombaugh
lara dayanmadığı için astrolojiyi ölçüde önemli bir rol oynadı; yıldız­
reddederler ama paha biçilmez ta­ lar, denizde her yerden görülebilen
rihsel kayıtlar bıraktıkları için geç­ (bulutlar izin verdikçe) referans nok­
mişin astrologlarına minnettar ol­ tası işlevi görüyordu. 1675'te Britan­
maları için haklı nedenleri de vardır. ya kralı II. Charles, Londra'ya yakın
14 GiRİŞ

uzaydan çektiği "Mavi Mermer" ve Evrensel bir laboratuvar 2015'te, uzayzamanın dokusunda
"Earthrise" gibi simgesel görüntü­ Astronomiyle uğraşmanın çok iki kara deliğin kaynaşmasıyla mey­
lerden daha güçlü bir biçimde gös­ önemli bir nedeni daha vardır. Ev­ dana gelen dalgacıkların, kütleçe­
teren hiçbir şey yoktur. Bu fotoğraf­ ren; maddenin, zamanın ve uzayın kim dalgalarının ilk kez saptanma­
lar, Dünya'nın uzayda kendi halinde temel doğasının araştırıldığı büyük sıyla birlikte Einstein'ın teorisi bir
sürüklenen küçük bir gezegen oldu­ bir laboratuvardır. Akla sığmayacak kez daha doğrulandı.
ğunu bize hatırlatıyor. Dünya yüze­ kadar büyük zaman, mesafe ve bü­
yinin sakinleri olarak, atmosferin ve yüklük ölçekleri, çok aşırı yoğunluk, Gözlem yapma zamanı
Dünya'nın manyetik alanının sağla­ basınç ve ısı, Dünya' da kolayca can­ Bilim insanlarının düşünceleri sına­
dığı koruma bize güvende olduğu­ landırabileceğimiz koşulların çok mak ve yeni fenomenler aramak için
muzu hissettirebilir; ama enerji ötesindedir. Dünya'ya bağlı bir de­ kullandıkları ana yöntemlerden biri,
yüklü parçacıkların ve ışınımın tah­ neyde bir kara deliğin öngörülen deneyler tasarlamak ve bu deneyleri
rip ettiği sert bir uzay çevresinin in­ özelliklerini sınamak ya da bir yıldız kontrollü laboratuvar koşullarında
safına kalmış durumdayız ve kaya­ patladığında olanları izlemek ola­ gerçekleştirmektir. Ne var ki, robot­
larla çarpışma tehlikesiyle karşı kar­ naksızdır. larla deney yapılacak kadar yakın
şıyayız. Bu çevreyi ne kadar çok ta­ Astronomik gözlemler, Albert olan Güneş Sistemi hariç, astro­
nırsak, potansiyel tehditlerle başa Einstein'ın genel görelilik teorisinin nomlar çok büyük ölçüde, Dünya'ya
çıkmak için o kadar iyi donanımlı öngörülerini görkemli bir biçimde ulaşan temel parçacıkları ve ışınımı
oluruz. doğruladı. Einstein'ın teorisi, kendi­ toplama pasif rolüne razı olmak zo­
sinin de işaret ettiği gibi, New­ rundadırlar. Astronomların temel

••
ton'un kütleçekim teorisinin yeter­ becerisi, neyin, nasıl ve ne zaman
siz kaldığı noktada Merkür'ün yö­ gözlemleneceğiyle ilgili bilinçli ter­
rüngesindeki görünür anormallikle­ cih yapmaktır. Örneğin, teleskobik
ri açıklıyordu. 1 919 'da Arthur Ed­ veri toplama ve analizi yoluyla, ga­
dington bir tam Güneş tutulmasın­ laksilerin dönüşü ölçülebildi. Bu da,
dan yararlanıp, ışık Güneş' in kütle­ hiç umulmadık bir biçimde, görün­
Evren' in sonsuzluğunun çekim alanından geçtiğinde, tıpkı mez "kara madde"nin var olması ge­
ne kadar harika ve şaşırtıcı göreliliğin öngördüğü gibi, yıldız rektiğini keşfetmeye yol açtı. Bu şe­
ışığı yollarının düz bir çizgiden na­ kilde, astronominin temel fiziğe kat­
bir düzeni var.

''
sıl saptığını gözlemledi. Sonra kısı çok büyük olmuştur.
Christiaan Huygens
1979'da, gözlem hattı boyunca bir
galaksinin varlığı nedeniyle bir kua­ Astronominin kapsamı
sarın görüntüsünün iki katına çıktı­ 19. yüzyıla kadar astronomlar gök
ğı görülünce bir kütleçekimsel kırıl­ cisimlerinin yalnızca konumlarını
manın ilk örneği saptandı; yine gö­ ve hareketlerini gösterebiliyorlardı.
reliliğin öngördüğü gibi. En son Bu durum, Fransız filozof Auguste
Comte'un 1842 'de, gezegenlerin ya "uzay bilimi." Bu, 20. yüzyılın orta­ !anmakta gecikmediler. Astronomi,
da yıldızların bileşimini belirleme­ sında "uzay çağı"nın yerleşmesiyle "büyük bilim"in somut örneği ve bü­
nin hiçbir zaman olanaklı olmayaca­ filizlenen pratik uygulamaların ve yük ölçekli işbirliğidir.
ğını ifade etmesine yol açtı. Yirmi teknolojinin bileşimidir. Evren' deki yerimizi anlamak,
yıl kadar sonra, yeni tayf analizi tek­ kendimizi anlamamızın özüdür: ya­
nikleri, yıldızların ve gezegenlerin Bilimin işbirliği şamı destekleyen bir gezegen ola­
fiziksel doğasını araştırma olanağı­ Güneş Sisteminin dünyalarını araş­ rak Dünya'nın oluşumu; Güneş Sis­
nı sağlamaya başladı. Bu yeni alanı tıracak her uzay teleskobu ve her temini oluşturan kimyasal yapı taş­
geleneksel astronomiden ayırt et­ görev, uzay biliminden yararlanır; larının yaratılması ve bir bütün ola­
mek için yeni bir sözcük icat edildi: bu yüzden onu bazen, astronomiden rak Evren'in kökeni. Astronomi, bu
astrofizik. ayırmak zordur. Bu, diğer alanlarda, büyük düşüncelerle başa çıkmanın
Astrofizik, 20. yüzyılda Evren'in özellikle teknoloji ve matematik ala­ aracıdır.•
incelenmesinde birçok uzmanlık ala­ nındaki gelişmelerin, astronomiyi
nından yalnızca biri oldu. Astrokim­ ileri itmede ne kadar önemli olduğu­
ya ve astrobiyoloji, daha yakın zama­ nun yalnızca bir örneğidir. Astro­
nın uzmanlık alanlarıdır. Bunlar, bir nomlar, birkaç teknolojik ilerlemeyi
bütün olarak Evren'in kökenini ve belirtmek gerekirse, teleskoplardan,
evrimini araştıran kozmolojinin ve fotoğraftan, ışınımı saptamanın
astronominin özellikle Güneş Siste­ yeni yollarından, dijital hesaplama
mindeki cisimlerin hareketiyle ilgile­ ve veri işlem yöntemlerinden yarar-
nen gök mekaniğinin parçalarını

••
oluştururlar. "Gezegen bilimi" terimi,
Dünya da dahil gezegen araştırmala­
rının her yanını kapsar. Güneş fiziği
de önemli bir disiplindir.

Teknoloji ve yenilik Astronomi bir şey öğretirse,


Gezegen olarak Dünya da dahil, insanın, Evren'in evriminde
uzaydaki her şeyle bağlantılı araş­ bir ayrıntıdan başka bir şey
olmadığım öğretir.

••
tırmanın bu kadar çok dalı ortaya
çıkınca, "astronomi" sözcüğünün Percival Lowell
anlamı da evrime uğrayıp, Evren
araştırmalarının tamamını kapsa­
yan kolektif bir ad oldu. Bununla bir­
likte, yakından bağlantılı bir konu,
astronomi başlığı altına girmez:
••

MO ..-ı MS
1 8 GİRİŞ

Miletoslu Gökyüzü Üzerine'de


Anaksimandros, Aristoteles, Dünya-merkezli
Evren'in bilimsel bir Evren modelinin ana
açıklamasına ilişkin hatlarını çizer. Onun birçok İskenderiye' de Eratosthenes
ilk girişimlerden birini düşüncesi 2000 yıl boyunca Dünya'nın çevresini ölçer ve
ortaya koyar. düşünmeye egemen olacaktır. Güneş'e uzaklığını hesaplar.

i
MÖ Y. 550 Mö350 MÖ Y. 200

MÖ Y. 530 MÖ Y. 220 MS Y. 1 50

Pisagor, Kroton'da kurduğu Samoslu Aristarkhos, Ptolemaios, geniş


okulda cisimlerin kusursuz Güneş-merkezli bir kabul gören
daireler çizerek hareket Evren modeli önerir Dünya-merkezli bir
ettiği bir Evren düşüncesini ama düşüncesi kabul Evren modeli ortaya
geliştirir. görmez. koyan Almagest'i
yazar.

odern astronominin üze­ kadar astronominin temelini oluş­ daha sonra Hıristiyan teolojiyle bü­

M rinde yükseldiği gele­


nekler, Antik Yunan'da
ve kolonilerinde başladı. Yakındaki
turacaktı.

Aristoteles'in inançları
tünleştirildi.

Geometrik düzen
Mezopotamya'da Babilliler, karma­ Aristoteles Platon'un öğrencisiy­ Matematiksel olarak Yunan astrono­
şık aritmetik kullanarak göksel di ve ikisi de, doğal Dünya'nın "ka­ misinin çoğu geometriye, özellikle
tahminlerde bulunma konusunda os"a karşıt olarak "kozmos" olduğu­ en kusursuz şekil sayılan daireler
oldukça becerikli olmalarına rağ­ na inanan Pisagor ve takipçilerinin içinde devinime dayanmaktaydı.
men, astronomileri mitolojiye da­ düşüncesinden etkilendi. Yani onla­ Gezegenlerin konumlarını öngör­
yanmaktaydı ve meşguliyetleri, ke­ ra göre doğal Dünya, anlaşılmaz mek için, dairesel devinimlerin bir­
hanette bulunmakla ilgiliydi . Onla­ değil rasyonel bir biçimde düzenli­ leştiği ayrıntılı geometrik şemalar
ra göre gökyüzü, insanların rasyo­ dir. yaratıldı. MS 150'de İskenderiye'de
nel soruşturma kapsamının dışın­ Aristoteles göksel dünyaların, çalışan Yunan kökenli-Mısırlı astro­
da, tanrılara ait bir 8.lemdi. insanın deneyim dünyasından farklı nom Ptolemaios, Yunan astronomi­
Yunanlar ise aksine, gökyüzün­ olarak, değişmez ve kusursuz olduk­ sinin nihai külliyatını bir araya top­
de gözlemlediklerini açıklamaya larını söyledi ve "sağduyu"yla tutarlı ladı. Ne var ki, MS 500'e gelindiğin­
çalıştılar. Miletoslu Thales (MÖ Y. düşünceler öne sürdü. Bu, diğer şey­ de astronomiye Yunan yaklaşımı,
624-Y. 546), doğada mantıksal mu­ lerin yanı sıra, Dünya'nın durağan hızını kaybetmişti. Aslında Ptole­
hakemeyle açığa çıkarılabilen de­ ve Evren'in merkezi olduğu anlamı­ maios'tan sonra neredeyse 1400 yıl
ğişmez ilkeler bulunduğunu düşü­ na geliyordu. Aristoteles'in felsefesi boyunca, bu gelenekte astronomiyle
nen filozofların ilki sayılır. İki yüz­ tutarsızlıklar içermesine rağmen, ilgili anlamlı hiçbir yeni düşünce or­
yıl sonra Aristoteles'in öne sürdü­ bilim için en kabul edilebilir düşün­ taya çıkmadı. Çin'de, Hindistan'da
ğü teorik düşünceler, 16. yüzyıla ce çerçevesi olarak benimsendi ve ve İslam dünyasında büyük kültür-
MİTTEN BİLİME 1 9

Aryabhatiya'da Hint
astronom Aryabhata, İtalyan bilgin Cremonah
Dünya döndüğü için Gerard, Ptolemaios'un Moğol hükümdarı Uluğ
yıldızların gökyüzünde Almagest'i de dahil, Arapça Bey, Almagest 'te bulunan
hareket ettiğini öne metinleri Latinceye çevirerek yıldız konumlarının
sürer. Avrupa'nın hizmetine sunar. çoğunu düzeltir.

1
MS 499 Y.
i1 1 80 j
1437

1 025 1 279 1543

J
Arap bilgin İbnü'l­
Heysem,
ı
Çinli astronom Guo
Shoujing, Güneş yılının
Nicolaus Copernicus'un
Güneş-merkezli bir
Ptolemaios'un Evren süresini doğru bir Evren'in ana hatlarını
modelini biçimde ölçer. çizen kitabı De
karmaşıklığından ötürü revolutionibus orbium
eleştiren bir eser çıkarır. coelestium'u yayımlanır.

ler, Avrupa'da astronominin çok az nüs'ten daha parlak olmasına rağ­ Ptolemaios'un geometrik kurguları,
ilerleme kaydettiği yüzyıllarda kendi men, Avrupa'da ona ilişkin hiçbir ilk Yunan filozofların amacını ger­
geleneklerini bağımsız olarak geliş­ kayıt yoktur. çekleştiremedi: temelde yatan basit
tirdiler. Çinli, Arap ve Japon astro­ ilkeleri bularak doğayı açıklama
nomlar ünlü Yengeç Bulutsusunu Öğrenmenin yaygınlaşması amacı. Copernicus, Güneş-merkezli
meydana getiren Boğa Takımyıldı­ Sonunda Yunan bilimi dolambaçlı bir yöntemin çok daha basit bir sis­
zında 1054 süpernova kaydetti. Ve- bir yoldan Avrupa'ya geri döndü. tem üretebileceğini sezgisel olarak
MS 740'tan itibaren Bağdat, İslam biliyordu ama sonunda dairesel de­

''
dünyası için büyük bir öğrenim vinimi terk etmek istememesi, ger­
merkezi oldu. Ptolemaios'un külliya­ çek bir başarıyı engelledi. Yine de,
tı Arapçaya çevrildi ve Arapça baş­ astronomik düşüncenin temelinde
lığıyla, Almagest olarak tanındı. 12 . fiziksel gerçeklik olması gerektiğine
yüzyılda Arapça birçok metin Latin­ ilişkin mesajı çok önemli bir anda
Astronomun görevi, dikkatli ve
ceye çevrildi ve böylece, Müslüman ortaya çıktı ve teleskobik devrime
uzman incelemeyle göksel bilginlerin yazılarının yanı sıra, zemin hazırladı. •
devinimlerin tarihini Yunan filozofların mirası da Batı Av­
hazırlamaktır.

''
rupa'ya ulaştı.
Nicolaus Copernicus 15. yüzyılın ortasında matbaa­
nın icadı, kitaplara erişimi kolaylaş­
tırdı. 1473 'te doğan Nicolaus Coper­
nicus, ömrü boyunca kitap topladı;
topladıkları arasında Ptolemaios'un
eserleri de vardı. Copernicus'a göre
20

DUNYANIN
••

HAREKET ETMEDİGİ
BELLİDİR
YER-MERKEZLİ MODEL

atılı filozofların en etkileyi­ fında dönüyordu. Ay, Güneş ve ge­


KISACA
ASTRONOM
Aristoteles (Mö 384-322)
B cilerinden biri olan Make­
donyalı Aristoteles, Evren'in
fiziksel yasalarca yönetildiğine ina­
zegenler de, Dünya'nın etrafında
değişmeyen yörüngelerde hareket
ediyor gibi görünüyorlardı. Devi­
nıyordu. Bunu tümdengelimle, felse­ nimlerinin dairesel ve hızlarının sa­
ÖNCE bit olduğuna inanıyordu.
feyle ve mantıkla açıklamaya çalış­
MÖ 465 Yunan filozof
tı. Bir Ay tutulması sırasında Dün­
Empedokles, dört element
olduğunu düşünür: toprak, su, Aristoteles, yıldızların konumla­ ya'nın Ay yüzeyine düşen gölgesine
hava ve ateş. Aristoteles, rının birbirlerine göre bakıldığında ilişkin gözlemleri, onu Dünya'nın bir
yıldızların ve gezegenlerin sabit gibi göründükleri ve parlaklık­ küre olduğuna inandırdı. Küresel bir
beşinci bir elementten, larının hiç değişmediği gözleminde Dünya'nın uzayda durağan kaldığı,
ether'den meydana geldiğini bulundu. Takımyıldızlar hep aynı asla dönmediği ya da konumunu de­
savunur. kalıyor ve her gün Dünya'nın etra- ğiştirmediği, kozmosun Dünya'nın
Mö 387Platon'un öğrencisi etrafında ebediyen döndüğü sonu­
Eudoksos, gezegenlerin dönen Ay tutulması sırasında Dünya, cuna vardı. Dünya, Evren'in merke­
saydam kürelerde oturduklarını Ay'ın üzerine dairesel bir gölge zinde hareket etmeyen bir nesneydi.
öne sürer. düşürür. Bu durum, Aristoteles' i Aristoteles Dünya'nın atmosferi­
Dünya'nın bir küre olduğuna
SONRA nin de durağan olduğuna inanıyor­
inandırdı.
MÖ 355 Yunan düşünür du. Atmosferin üstünde, atmosferik
Herakleides, gökyüzünün Dünya'nın gazlar ile yukarıda dönen gök ara­
durağan olduğunu ve Dünya'nın gölgesi
sında bir sürtünme gerçekleşiyordu.
kendi etrafında döndüğünü
Volkanlardan aralıklı gaz çıkışları,
iddia eder.
atmosferin tepesine yükseliyordu.
12. yüzyıl İtalyan Katolik rahip
Sürtünmeyle tutuşan bu gazlar kuy­
Thomas Aquinas, Aristoteles'in Ay
ruklu yıldızları, eğer çabuk tutuşur­
teorilerini öğretmeye başlar.
sa kayan yıldızları meydana getiri­
1577 'fycho Brahe Büyük yordu. Aristoteles'in akıl yürütmesi
Kuyrukluyıldızın Dünya'ya
f'...__ Güneş 16. yüzyıla kadar kabul gördü. •
Ay'dan daha uzak olduğunu ışınları
gösterir.
1687 Isaac Newton
Philosophiae Naturalis Principia
Aynca bakınız: Bilgiyi pekiştirme 24-25 Copernicus modeli 32-39
• •
Mathematica adlı eserinde
Tycho modeli 44-47 Kütleçekim teorisi 66-73

kuvveti açıklar.
M iTTEN BİLİME 21

DÜNYA MERKEZİ GÜNEŞ


OLAN BİR DAİRENİN
ETRAFINDA DONER
••

iLK GÜNEŞ-MERKEZLİ MODEL

Y ''
unan adası Samoslu bir ast­
KISACA ronom ve matematikçi olan
Aristarkhos, Evren'in mer­
A STRONOM
kezinde Dünya'nın değil Güneş'in
Aristarkhos (Mö 310-230)
bulunduğunu ve Dünya'nın Gü­
ÖNCE neş' in etrafında döndüğünü öne
Aristarkhos, Kopernikçi
Mö 430Kratonlu Philolaos, sürdüğü bilinen ilk kişidir.
Aristarkhos'un bu konudaki dü­
varsayımın gerçek mucidiydi.
Evren' in merkezinde büyük bir
şüncesinden, başka bir Yunan ma­ Sir Thomas Heath

''
ateş olduğunu, Güneş'in,
Matematikçi ve bilim insanı
Ay'ın, Dünya'nın, beş tematikçinin, Arkhimedes' in bir ki­
gezegenin ve yıldızların onun tabında söz edilir; Kum Cetveli'nde
etrafında döndüğünü öne Aristarkhos'un "sabit yıldızlar ve
sürer. Güneş hareketsiz kalır" ve "Dünya
Güneş' in etrafında döner" diye bir
Mö 350 Aristoteles, Dünya'nın
varsayım formüle ettiğini belirtir.
Evren'in merkezinde olduğunu
ve diğer her şeyin onun
Modaya uymayan düşünce Aristarkhos, yıldızların daha
etrafında döndüğünü açıklar. Aristarkhos, en az bir astronomu - önce hayal edilenden çok daha uzak
SONRA MÖ ikinci yüzyılda yaşayan Seleu­ olduklarına da inanıyordu. Güneş'in
MS 150 Ptolemaios, Dünya­ keialı Selevkos- Güneş-merkezli ve Ay'ın uzaklıklarını ve Dünya'ya
merkezli (yer merkezli) bir Evren görüşünün doğruluğuna göre büyüklüklerini hesapladı. Ay' la
Evren modeli tarif eden ikna etti; ama onun dışında, dü­ ilgili hesapları makul ölçüde doğ­
Almagest'i yayınlar. şünceleri fazla kabul görmemiş gibi ruydu ama Güneş'in uzaklığını,
görünüyor. Ptolemaios'un zama­ esas olarak bir ölçümündeki yanlış­
1453 Nicolaus Copernicus, nında, MS 150 civarında, egemen lıktan ötürü eksik hesapladı. •
Güneş-merkezli bir Evren görüş hala yer-merkezliydi (Dün­
önerir. ya-merkezli) ve 15. yüzyılda, Nico­
1838 Alman astronom laus Copernicus Güneş-merkezli
Friedrich Bessel paralaks bakış açısını canlandırana kadar
olarak bilinen bir yöntem öyle kaldı.
kullanarak bir yıldızın
uzaklığını doğru ölçen ilk kişi Aynca bakınız: Yer merkezli model 20 Bilgiyi pekiştirme 24-25
• •

Copemicus modeli 32-39 Yıldız paralaksı 102


olur.

22

EKİNOKSLAR
ZAMANLA
HAREKET
DEGİŞKEN YILDIZLAR
EDER
������

Ö 130 civarında Yunan nelerinin konumlarını tarif etmek


KISACA
ASTRONOM
M astronom ve matematikçi
Iznikli Hipparkhos, Ba­
şakçı denilen bir yıldızın, gök küre­
için referans noktaları olarak bu kü­
renin yüzeyinde kesin tanımlanmış
noktaları ve eğrileri kullanırlar. Kü­
Hipparkhos (Mö 190-120)
de sonbahar ekinoksu denilen bir renin kuzey ve güney kutupları ile
ÖNCE noktanın, 1 50 yıl önce kaydedilen bir gök ekvatoru vardır; gök ekvato­
Mö 280 Yunan astronom konumuna göre 2° doğusuna hare­ ru, Dünya'nın ekvatorunun yukarı­
Timokharis, Başakçı yıldızının ket etmiş olduğunu fark etti. Yaptığı sında bulunan bir dairedir. Tutulma
sonbahar ekinoksunun s0 daha ileri araştırmalar, bütün yıldız­ dairesi (ekliptik), kürenin üzerinde
batısında olduğunu kaydeder. ların konumunun değiştiğini gös­ bir yıl içinde arka planda yıldızlar
terdi. Bu kayma, "ekinoksların yal­ olmak üzere Güneş' in yolunu izle­
SONRA palaması" olarak anılır oldu. yen başka bir önemli dairedir. Tutul­
MS 4. yüzyıl Çinli astronom Gökküre Dünya'nın etrafını ma dairesi iki noktada gök ekvato­
Yu Xi yalpalamayı fark eder ve saran, yıldızların özgül noktalarda ruyla kesişir: ilkbahar ve sonbahar
ölçer. bulunduğu hayali bir küredir. Astro­ ekinoks noktaları. Bunlar, Güneş'in
1543 Nicolaus Copernicus, nomlar, yıldızların ve diğer gök nes- mart ve eylül aylarında ekinokslarda

''
yalpalamayı Dünya'nın ulaştığı gökküredeki konumlardır.
ekseninin bir devinimi olarak Ekinoksların yalpalaması, bu iki
açıklar. noktanın yıldız konumlarına göre
kademeli sürüklenmesine işaret
1687 Isaac Newton eder.
yalpalamanın kütleçekimin bir Hipparkhos bu yalpalamayı,
Çalışkan ve büyük bir
sonucu olduğunu kanıtlar. gerçek olduğuna ve Dünya'nın et­
hakikat aşığı.
rafında döndüğüne inandığı gök­

''
1718 Edmond Halley, gök
Ptolemaios
kürede referans noktaları ile kürenin hareketinde bir "sendele­
Hipparkhos'u tarif ediyor
yıldızlar arasındaki göreli me"ye bağlar. Şimdi sendelemenin,
devinimden ayrı olarak, Dünya'nın dönüş ekseninin yöneli­
yıldızların birbirlerine göre minde olduğu, Güneş'in ve Ay'ın
kademeli bir devinime sahip kütleçekim etkisinden kaynaklan­
olduklarını keşfeder. Bunun dığı biliniyor. •
nedeni, farklı yönlerde ve farklı
hızlarda hareket ediyor Ayrıca bakınız: Kütleçekim teorisi 66-73 • Halley kuyrukluyıldızı 74-77
olmalarıdır.
M iTTEN BİLiME 23

""

AYIN PARLAKLIGINI,
ÇÜNEŞİN IŞINIMI
URETIR
AYLA İLGİLİ TEORİLER

Ç
''
i n imparatoru An-ti'nin sa­
KISACA rayında baş astrolog olan
Zhang Heng, becerikli bir
ASTRONOM
matematikçi ve dikkatli bir gözlem­
Zhang Heng (Ms 78-139)
ciydi. 2500 "parlak ışıltılı" yıldız ka­
ÖNCE talogladı ve 11.520 "çok küçük" yıl­ Güneş ateş gibidir ; Ay su
Mö 140 Hipparkhos tutulmaları dız olduğunu hesapladı.
gibidir. Ateş ışık verir,
öngörmenin yollarını keşfeder. Aynı zamanda seçkin bir şair
su ışığı yansıtır.

''
olan Zhang astronomik düşüncele­
Mö 1. yüzyıl Jing Fang, Ay'ın rini mecazla ve teşbihle ifade etti. ZhangHeng
ışığının Güneş'in yansıyan Ling Xian ya da Evren'in Ruhsal Ya­
ışığı olduğunu ifade eden pısı adlı incelemesinde Dünya'yı
"ışıma etkisi" teorisini öne kozmosun merkezine yerleştirdi ve
sürer. "gök bir tavuk yumurtasına benzer
ve bir tatar yayı güllesi kadar yuvar­
SONRA
laktır; Dünya yumurta sarısıdır,
MS 150 Ptolemaios, gök
merkezde tek başına duruyor" dedi. şamadığı bir Ay tutulmasını da tarif
cisimlerinin konumlarını
etti. Benzer şekilde başka gezegen­
hesaplama cetvellerini hazırlar.
Şekli var ama ışığı yok lerin de tutulma yaşadığını fark etti.
11. yüzyıl Shen Kuo'nun Zhang, Ay'ın kendine ait ışığı olma­ Başka bir Çinli astronom, Shen
Dream Pool Essays kitabı, gök dığı, "su gibi" Güneş' i yansıttığı so­ Kuo 11. yüzyılda Zhang'ın çalışmala­
cisimlerinin düz değil, top gibi nucuna vardı. Bu konuda, yüzyıl rını ilerletti. Shen, Ay'ın büyümesi­
yuvarlık olduklarını açıklar. önce "Ay ve gezegenler Yin' dir; şe­ nin ve küçülmesinin, Ay ve Güneş'in
killeri vardır ama ışıkları yoktur" di­ küresel olduğunu kanıtladığını gös­
1543 Nicolaus Copernicus'un
yen yurttaşı Jing Fang'ın teorilerini terdi. •
On the Revolutions of the
benimsedi. Zhang, "Güneş'e bakan
Celestial Spheres kitabı, tarafın tamamen aydınlık ve Gü­
Güneş-merkezli bir sistemi neş'ten uzak olan tarafın karanlık"
tarif eder. olduğunu gördü. Dünya araya gir­
1609 Johannes Kepler, serbest diği için Güneş'in ışığının Ay'a ula-
yüzen cisimler olarak
gezegenlerin hareketlerini Aynca bakınız: Copernicus modeli 32-39 • Eliptik yörüngeler 50-55
açıklar, elipsleri tarif eder.
24

••

GOKSEL ŞEYLER
TEORİSİNE YARARLI
HER ŞEY
BİLGİYİ PEKİŞTİRME

KISACA
ASTRONOM
Ptolemaios (Ms 85-165)
ÖNCE
MÖ 12. yüzyıl Babilliler,
yıldızları takımyıldızlar
şeklinde düzenler.
MÖ 350 Aristoteles yıldızların
yerlerinde sabit olduklarını ve
Dünya'nın durağan olduğunu
iddia eder.
Mö 135 Hipparkhos, 850'den
fazla yıldız konumunu ve
parlaklığını içeren bir katalog
çıkarır.

Y
unan kökenli-Mısırlı astro­ Bu 17. yüzyıl yıldız haritasında
SONRA
nom Ptolemaios, bilinen en Ptolemaios'un tasarladığı
MS 964 İranlı astronom
büyük eseri Almagest'te, takımyıldızlar kullanılıyor. Takımyıldız
es-Sufi, Ptolemaios'un yıldız başına yıldız sayısı ikiden
kataloğunu günceller. kendi zamanının bütün astronomik
(Küçükköpek) 42'ye (Kova) kadar
bilgisinin bir özetini çıkardı. Kendi­ değişiyor.
1252 İspanya, Toledo' da
ne ait radikal yeni düşünceler üret­
Alfonso Cetvelleri yayımlanır.
mek yerine, daha önceki bilgiyi, özel­
Bunlar, Ptolemaios'un
teorilerine dayanarak likle Almagest'teki pek çok hesapla­ Ptolemaios'un Güneş Sistemi­
Güneş' in, Ay'ın ve manın temelini oluşturan yıldız ka­ nin merkezinde durağan bir Dünya
gezegenlerin konumlarını taloğunun sahibi Yunan astronom vardır ve gökyüzü günlük olarak
listeler. Hipparkhos'un eserlerini pekiştirdi onun etrafında döner. Modeli verile­
ve onların üzerinde yükseldi. Ptole­ re uygun hale getirmek ve gezegen­
1543 Copernicus, kozmosun
maios, gezegenlerin gelecekteki ko­ lerin konumlarının hesaplanmasın­
merkezinde Dünya değil de
numlarını hesaplamak için gerekli da kullanmak için karışık eklemeler
Güneş olursa, gezegenlerin
hareketlerini öngörmenin çok matematiği de ayrıntılandırdı. Siste­ yapmak gerekiyordu; yine de 16.
daha kolay olduğunu gösterir. mi, astrologlar tarafından kuşaklar yüzyılda Copemicus kozmosun
boyunca kullanılacaktı. merkezine Güneş'i yerleştirinceye
MİTTEN BİLİME 25
Aynca bakınız: Yer merkezli model 20 Değişken yıldızlar 22
• • Copernicus
modeli 32-39 • Tycho modeli 44-47 Eliptik yörüngeler 50-55

kadar büyük ölçüde itirazla karşılaş­ mü ve ekinoks zamanını doğru tes­


madı. pit etmek için günlük ölçümler
Ptolemaios 1022 yıldız konumu­ yaptı; tespitleri, mevsimlerin farklı
nu içeren bir katalog çıkardı ve gök­ uzunlukta olduklarını gösteren ön­
kürenin Yunanlarca bilinen bölü­ ceki ölçümleri doğruladı. Güneş'in
münde 48 takımyıldız sıraladı; 32° Dünya'nın etrafındaki yörüngesinin
kuzey enleminden görülebilen her dairesel olduğuna inanıyordu ama
şey. İkizler (Gemini), Yengeç (Can­ hesaplamaları, onu, Dünya'nın bu
cer), Aslan (Leo), Akrep (Scorpio) ve yörüngenin tam merkezinde olama­
Boğa (Taurus) takımyıldızları da yacağı sonucuna götürdü.
dahil, birçoğunun adı eski Babillile­
re kadar geri götürülebilir. Babil ta­ Astrolog Ptolemaios Ptolemaios
kımyıldızlarının adları, MÖ 7. yüzyı­ Kendi zamanının pek çok düşünü­
Ptolemaios her konuda bilgi
la dayanan ve Mul Apin denilen bir rü gibi Ptolemaios da, gök cisimle­
sahibiydi ve astronomi,
çiviyazısı tablette sıralanır; ama rinin hareketlerinin Dünya' daki astroloji, coğrafya, müzik,
300 yıl kadar önce hazırlanmış ol­ olayları köklü bir biçimde etkiledi­ optik ve matematik gibi çok
dukları sanılmaktadır. ğine inanıyordu. Astroloji üzerine çeşitli konularda eserler üretti.
kitabı Tetrabiblos, izleyen 1000 yıl Hakkında çok az şey
İlk kuadrant boyunca popülerlik bakımından biliniyor ama büyük olasılıkla
Ptolemaios ölçümlerini iyileştirmek Almagest ' le yarıştı. Ptolemaios yaşamının tümünü, büyük bir
için bir duvar yaptı. Kuadrantın en yalnızca gezegen konumlarını he­ kütüphanesiyle ve bilimiyle
eski örneklerinden biri olan bu saplama aracı sunmakla kalmamış, ünlü Mısır liman kenti
duvar, büyük bir dörtgen taş bloktu; bu hareketlerin insanları nasıl etki­ İskenderiye'de geçirdi; orada
dikey kenarlarından biri, kuzey-gü­ lediğine ilişkin kapsamlı bir yorum ünlü matematikçi İzmirli
ney düzleminde doğru hizalıdır. da üretmişti. • Theon'dan ders aldı.
Yazdıklarının çoğu günümüze
Taşın tepesinden çıkan yatay bir
ulaşmıştır. Arapçaya ve
çubuk ve gölgesi, öğlen vakti Gü­
Latinceye çevrildiler;
neş'in yüksekliğinin kesin bir ölçüm
düşünceleri ortaçağ
değerini verir. Ptolemaios gündönü- dünyasının tamamına yayıldı.
Coğrafya kitabı, bilinen
Dünya'nın pek çok yerini
Güneş
Güneş'in yüksekliği listeliyordu ve 1 5 . yüzyılda
Christopher Columbus keşif
gezilerinde yanında taşıdı.
Yatay çubuk Almagest, 1643'e kadar,
Ptolemaios'un Evren modeline
Copernicus meydan
okuduktan bir yüzyıl
sonrasına kadar akademide
kullanımda kaldı.

Önemli eserleri

Y. MS 150 Coğrafya
Y. Ms.150 Almagest
Ptolemaios taş kaidenin Y. MS. 150 Tetrabiblos
tasarımını Almagest'te tarif eder.
0° ile 90° arasındaki açıları ölçen
bir aletti -kuadrant.
26

HAREKET ETMEYEN ••

YILDIZLAR TEKDUZE
BATIYA DOGRU GİDER
DÜNYA'NIN DÖNÜŞÜ

''
Ö 4. yüzyıldan 16. yüzyıla
KISACA
ASTRONOM
M kadar Batı dünyasında,
Dünya'nın durağan ve
Evren'in merkezinde olduğu görüşü
Aryabhata (Ms 476-550)
egemendi. Dünya'nın dönüyor olabi­
ÖNCE leceğine ilişkin öneriler, Dünya'nın Aryabhata gezegenlerin
Mö 350 Platon'un öğrencisi yüzeyinde bulunan nesnelerin gerçek konumlarını ve
Herakleides Pontikos, uzaya uçuşmasına neden olacağı uzaklıklarını daha doğru
Dünya'nın günde bir kez kendi gerekçesiyle önemsenmedi. Ne var belirleyen döngüsel Hint
ekseni etrafında döndüğünü ki, Hindistan' da Aryabhata adlı bir astronomisinin babasıydı.
astronom, geceleyin gökyüzünde

''
öne sürer. Daha yetkin sayılan Helaine Selin
Aristoteles'le çeliştiği için, bu yıldızların hareketinin, uzak bir kü­ Astronomi tarihçisi
rede yıldızların Dünya'nın etrafında
düşünce yaygınlaşmaz.
dönmesinden değil, bizzat Dün­
Mö 4. yüzyıl Aristoteles, ya'nın dönmesinden kaynaklandığı­
Dünya'nın uzayda durağan na inanıyordu.
olduğunu açıklar.
Yanıltıcı bir hareket
SONRA kitap, Arap astronomisini büyük öl­
Aryabhata'ya göre yıldızlar dura­
Ms 950 İranlı astronom ğandı ve görünürde batıya doğru çüde etkiledi.
es-Siczi, Dünya'nın döndüğü hareketleri bir yanılsamaydı. Dönen Aryabhata, diğer başarıların
düşüncesini destekler. Dünya fikri, 17. yüzyıl ortasına kadar yanı sıra, yıldız gününün uzunluğu­
1543 Nicolaus Copernicus -Nicolaus Copernicus'un bu düşün­ nu (Dünya'nın yıldızlara göre tam
Dünya'nın, Güneş-merkezli ceyi onaylamasından bir yüzyıl son­ bir dönüş yaptığı süre) yüksek bir
Evren modelinin bir parçası rasına kadar- fazla kabul görmedi. doğruluk derecesiyle hesapladı ve
olarak döndüğünü açıklar. Aryabhata'nın başarıları önemliydi. astronomik cetveller hazırlamanın
Aryabhatiya kitabı 6. yüzyılda en özgün ve doğru yollarını geliştirdi. •
1851 Leon Foucault'nun önemli astronomi eseriydi. Özünde
sarkacının Paris'teki ilk astronominin ve ilgili matematiğin
gösterimi, Dünya'nın temellerine ilişkin bir özet olan
döndüğünün ilk bilimsel
kanıtını sunar. Aynca bakınız: Yer merkezli model 20 • Copernicus modeli 32-39 •

Tycho modeli 44-47 • Eliptik yörüngeler 50-55


MİTTEN BİLİME 27

•• •• ••

GECE GOKYUZUNDE
KÜÇÜK B İ R BULUT
GALAKSİLERİ EŞLEME

skiden Batı' da Azophi ola­ gökyüzü gören Arap tüccarlara da


KISACA
ASTRONOM
E rak tanınan Abdurrahman
es-Sufi, bugün galaksi ol­
dukları anlaşılan şeylerin ilk kaydını
danıştı. Çalışmaları, Ptolemaios'un
Almagest' ini Arapçaya çevirmeye
odaklıydı. Süreç içinde es-Sufi, He­
Abdurrahman es-Sufi
yapan İranlı bir astronomdu. Es-Su­ lenistik takımyıldızları (bugün yıl­
(MS 903-986)
fi'ye göre bu puslu, bulanık nesne­ dız haritalarına egemen olan), çoğu
ÖNCE ler, gece gökyüzünde bulut gibi gö­ tamamen farklı olan Arap benzerle­
Mö 400 Demokritos, rünüyorlardı. riyle kaynaştırmaya çalıştı.
Samanyolu'nun yoğun bir Es-Sufi gözlemlerinin çoğunu İs­ Bu emeğin meyvesi, MS 964'te
yıldız kütlesinden oluştuğunu fahan' da ve Şiraz'da yaptı ama do­ yayımlanan Kitfıbü Suveri'l-kevfıki­
öne sürer. ğuyu ve güneyi dolaşan, daha fazla bi's-sfıbite ya da Sabit Yıldızlar Kita­
bı'ydı. Kitapta, şimdi Andromeda
MS 150 Ptolemaios
Galaksisi olarak bilinen " küçük bir
Almagest'te birkaç bulutsu (ya
bulut"un bir çizimi vardı. Bu nesne
da nebula) kaydeder.
olasılıkla daha önceki İranlı astro­
SONRA nomlarca da biliniyordu ama es-Su­
1610 Galileo bir teleskop fi'ninki en eski kayıttır. Benzer şe­
kullanarak Samanyolu'ndaki kilde, Sabit Yıldızlar Kitabı'nda bir
yıldızları görüp, Demokritos'un bulutsu nesne daha, Beyaz Öküz
teorisini doğrular. vardı. Buna şimdi Büyük Macellan
Bulutu deniliyor ve Samanyolu yö­
1845 Lord Rosse, şimdi Girdap
rüngesinde küçük bir galaksidir.
Galaksisi olarak bilinen bir
Es-Sufi bu nesneyi kendisi gözlem­
sarmal bulutsunun ilk net
leyemezdi ama Yemen'deki astro­
gözlemini yapar.
nomlardan ve Umman Denizini
1917 Vesto Slipher, sarmal geçen denizcilerden bilgi almıştı. •
bulutsunun Samanyolu'ndan
bağımsız döndüğünü keşfeder.
Büyük Macellan Bulutu, güney
1929 Edwin Hubble, birçok yarımkürede çıplak gözle kolayca
sarmal bulutsunun gözlemlenebilir.
Samanyolu'nun çok ötesinde
ve kendi başına galaksi Aynca bakınız: Bilgiyi pekiştirme 24-25 • Bulutsuları inceleme 104-05 •

Sarmal galaksiler 1 56-61 Samanyolu'nun ötesi 172-77


olduklarını gösterir.

28

Ç İ N İ Ç İ N YEN İ
B İ R TAKV İ M
GÜNEŞ YILI

G
eleneksel Çin takvimi, hesaplamaları, Batı'dan ilerideydi:
KISA Güneş ve Ay çevrimlerinin 50 yıl sonra Julius Caeasar aynı pe­
karmaşık bir karışımıdır; riyodu kullanıp, Roma İmparatorlu­
ASTRONOM
Güneş-kaynaklı mevsimlere karşılık ğu'nun Julius (Jülyen) sistemini ya­
Guo Shoujing (1231-1314)
gelen 12 ya da 13 kameri ay vardır. rattı.
ÖNCE İlk kez MÖ 1. yüzyılda, Han Hane­ Moğol önderi Kubilay Han
Mö 100 Han Hanedanından danı döneminde resmileştirilmişti 1276 ' da Çin'in çok büyük bölümü­
İmparator Wu, Güneş yılını ve 365,25 günlük (365 gün 6 saat) nü fethettiği sırada, ilk takvimin bir
temel alan Çin takvimini kabul bir Güneş yılı kullanıyordu. Çin'in çeşidi, Daming takvimi, kullanılı­
eder. yordu ama çok eskiydi ve düzeltil­
mesi gerekiyordu. Kubilay Han,
MÖ 46 Julius Caesar, 365 gün Shoushi ("iyi düzenli") takvimi ola­
6 saatlik bir yıl kullanan Roma rak bilinen yeni, daha doğru bir
takvimini düzeltir ve her dört takvimle otoritesini kabul ettirme­
yılda bir artık bir gün ekler. ye karar verdi. Bu takvimi yaratma
görevi, Kubilay'ın Çinli baş astro­
SONRA
nom Guo Shoujing'e verildi.
1437 Timurlu hükümdarı
astronom Uluğ Bey, 50 metrelik Yılı ölçmek
bir Güneş saati mili kullanarak Guo'nun işi, Güneş yılının süresini
Güneş yılını 365 gün, 5 saat, ölçmekti ve bunun için, bir gün Be­
49 dakika 15 saniye olarak ijing (Pekin) olarak anılacak yeni
ölçer. imparatorluk başkenti Hanbalık'ta
1582 Papa Gregorius, 365,25 ("Han'ın Kenti") bir gözlemevi
günlük bir yıl kullanarak - kurdu. Gözlemevi, o sırada Dün­
Guo'nun Shoushi takvimiyle ya' daki en büyük gözlemevi olabilir.
Matematikçi Wang Chun'la bir­
aynı yıl- eski Julius takvimini
likte çalışan Guo, yıl boyunca Gü­
düzelten Gregoryen takvimi
neş 'in devinimini izleyen bir dizi
benimser.
gözlem yapmaya başladı.
Eğitimli bir mühendis olan Guo
İkisi Çin' i dolaşıp 26 gözlemevi
Shoujing, gök cisimlerinin konumlarını
modellemek için kullanılan bir alet olan daha kurdu. 1279'da bir ayın 29,
çemberli kürenin suyla çalışan bir 530593 gün ve gerçek Güneş yılı­
versiyonunu icat etti. nın 365, 2524 gün (365 gün, 5 saat,
MİTTEN BİLİME 29
Aynca bakınız: Değişken yıldızlar 2 2 • Gelişmiş aletler 30-31 • Zu Chongzhi (Rehber) 334

49 dakika ve 1 2 saniye) olduğunu


ilan ettiler. Bu rakam, bugün kabul
edilen ölçüden yalnızca 26 saniye Takvimin bir yılda 3 6 5 gün 6 saati vardır ama
daha uzundur. Yine Çin, Batı'nın ile­ Güneş' in yıl boyunca devinimine denk gelmez .
risindeydi. Aynı rakam, Avrupa'da
ancak 300 yıl sonra bağımsız bir bi­
çimde ölçüldü ve Evrensel Gregor­
yen takvim için benimsendi.

Dayanıklı takvim
Büyük bir teknolojik yenilikçi olan
Guo, birçok yeni gözlem aygıtı icat
etti ve Kubilay Han yönetiminde
Çin'e gelmeye başlayan İran dona­
nımını güçlendirdi. En önemlisi,
daha önceki İran tasarımından beş
kat daha uzun olan ve ölçü işaretli
yatay bir çubuğu bulunan 13,3
metre yüksekliğinde dev bir Güneş
saati mili inşa etti. Bu aygıt,
Guo'nun Güneş'in açısını daha
doğru ölçmesine olanak sağladı. yerel ya da eski takvim olarak bili­
Shoushi takvimi, o sırada dünya­ nen geleneksel takvim Çin kültü­
daki en doğru takvim olarak görül­ ründe hala bir rol oynar ve düğünler,
dü. Başarısının bir tanığı olarak, aile kutlamaları ve resmi tatiller için
363 yıl boyunca kullanılmaya en uğurlu tarihleri b elirler. •

devam edildi ve Çin tarihinde en


uzun süre kullanılan resmi takvim
oldu. Çin, Gregoryen takvimi resmi
olarak 1 9 1 2 ' de kabul etti ama bugün

Guo Shoujing Guo Shoujing, Çin'in kuzeyinde , bir kanal inşa etmekle görevlen­
Moğolların bölge üzerindeki dene­ dirildi. 1 2 90 'larda, o sırada
timlerini pekiştirmekte olduğu yıl­ Han'ın baş bilim ve mühendislik
larda yoksul bir ailede dünyaya danışmanı olan Guo, Hanbalık'ı,
geldi. 14 yaşında oldukça ileri bir Yangtze ve diğer büyük ırmakla­
su saati yapan dahi çocuk Guo, de­ rı birbirine bağlayan eski Büyük
desinden matematik, astronomi ve Kanal sistemiyle birleştirdi. Guo,
hidrolik öğrendi. İmparatorun baş astronomik çalışmalarını sürdür­
mimarı Liu Bingzhong'un yanında menin yanı sıra, bütün Çin'de
çalışan bir mühendis oldu. 1 2 5 0 'le­ benzer sulama ve kanal projeleri­
rin sonunda Kubilay Han tahtı ele nin denetimini de üstlendi; teo­
geçirdi ve şimdi Beijing olarak bili­ rik ve teknolojik yenilikleri,
nen yeni başkent Hanbalık'ı inşa öldükten sonra yüzyıllar boyun­
etmek için, Sarı Irmak'a yakın ca Çin toplumunu etkilemeye de­
Dadu kasabasının etrafındaki böl­ vam etti.
geyi tercih etti. Guo, yeni kente
dağlardan kaynak suyu getirecek
30

PTOLEMAİOS'UN
KATALOGUNDAKİ BÜTÜN
YILDIZLARI YENİDEN
GÖZLEMLEDİK
GELİŞMİŞ ALETLER

tolemaios'un Almagest' i yanında birçok disiplinden bilgini


KISACA
ASTRONOM
P 1 000 yıldan fazla bir süre bo­
yunca, yıldız konumları ko­
nusunda dünyanın standart otorite­
yeni medresesinde çalışmaya davet
etti.
Uluğ Bey'in kendi ilgi alanı ast­
Uluğ Bey (1384-1449)
siydi. Ptolemaios'un Arapçaya çev­ ronomiydi ve Almagest'in yıldız ko­
ÖNCE rilen eseri Almagest, 1 5. yüzyılda numlarında ciddi yanlışlar bulması,
Mö Y. 130 Hipparkhos, Moğol hükümdar Uluğ Bey bir yığın o sırada dünyanın en büyük gözle­
850'den fazla yıldızın verisinin yanlış olduğunu gösterene mevini inşa etmesine ilham vermiş
konumunu veren bir yıldız kadar İslam dünyasında da etkili olabilir. Kentin kuzeyinde bir tepe­
kataloğu yayımlar. oldu. nin üzerinde bulunan gözlemevinirı
Moğol fatih Timur'un torunu olan yapımı beş yıl sürdü ve 1 429'da ta­
MS 150 Ptolemaios, Uluğ Bey, 1 409'da ailenin ata toprağı mamlandı. Astronomlardan ve ma­
Hipparkhos'un çalışmalarını Semerkant'ın yöneticisi olduğunda tematikçilerden oluşan ekibiyle bir­
geliştiren ve bin yıldan fazla daha 1 6 yaşındaydı. Kenti saygın bir likte, orada yeni bir yıldız kataloğu
bir süre boyunca belirleyici öğrenim yerine dönüştürmeye ka­ hazırlamaya koyuldu.
astronomi rehberi olarak rarlı olan Uluğ Bey, dünyanın dört bir
görülen Almagest'te bir yıldız
kataloğu yayımlar. genişledi. Uluğ Bey'in liderlik
Uluğ Bey
MS 964 Abdurrahman es-Sufi, becerileri, matematik ve
Sultan-astronom Uluğ Bey'in astronomi yeteneklerine denk
kendi yıldız kataloğunda
gerçek adı Mirza Muhammed değildi. Şah Ruh 1447'de ölünce
galaksilere ilk göndermeleri
Taragay bin Şahruh'tu. Timur'un Uluğ Bey imparatorluk tahtını
yapar. devraldı ama elinde tutmak için
ordusu İran'dan geçerken yolda
SONRA doğdu. Dedesinin 1405'te ölümü, gerekli otoriteyi kuramadı.
ordunun Batı Çin'de durmasına 1449'da kendi oğlu tarafından
1543 Nicolaus Copernicus
neden oldu. Timur'un kafası kesilerek öldürüldü.
Dünya'yı değil, Güneş' i
topraklarının kontrolü için çıkan
Evren'in merkezine yerleştirir. savaşı, Uluğ Bey'in babası Şah Önemli Eserleri
1577 Tycho Brahe'nin yıldız Ruh kazandı. 1409'da Uluğ Bey,
kataloğu, "sabit yıldızlar"ın babasının vekili olarak 1437 Zij-i Sultani
Semerkant'a gönderildi ve
ebedi olmadıklarını ve
1411 'de 18 yaşına basınca, kent
değiştiklerini gösteren bir
üzerindeki hakimiyeti çevre
nova kaydeder. bölgeyi de kapsayacak şekilde
MİTTEN BİLİME 31
Aynca bakınız: Değişken yıldızlar 2 2 • Bilgiyi pekiştirme 24-25 • Galaksileri eşleme 2 7 • Copernicus modeli 32-39 •

Tycho modeli 44-47

ler de vardı. Bu veriler çok önemli


Astronomiyi anlamak, geçmişin bilginlerinin eserlerini oldu ve tutulmaları, Güneş'in doğuş
incelemeye dayanır. ve batış zamanını ve navigasyon
için gerekli olan gök cisimlerinin
yüksekliğini öngörmeyi olanaklı
kıldı. lnuğ Bey'in eseri, yaklaşık 200
yıl sonra Tycho Brahe'ye kadar, tam
Daha iyi aletlerle ve eksiksiz yıldız kataloğu olarak
Korunaklı bir yerde birlikte, geçmişteki
kabul edildi. •
hassas inşa edilmiş bir astronomların
sekstant, daha doğru eserlerinde genellikle
ölçümler verir. yanlışlar olduğu
görülür.

Devasa aletler Ay geçince, ışıkları karanlık hende­


Ptolemaios'un kataloğu büyük ölçü­ ğin içine düşüyordu ve konumları,
de Hipparkhos ' un eserinde türetil­ bir derecenin yaklaşık yüzde birine
mişti ve yıldız konumlarının çoğu kadar ölçülebiliyordu.
yeni gözlemlere dayanmıyordu. 1437 'de Zic-i Sultani (Sultanın
lnuğ Bey doğru ölçüm yapmak Yıldız Ka taloğu) yayımlandı. lnuğ
için çok büyük ölçekli bir gözlemevi Fahri sekstantından, yalnızca bir
Bey, Almagest'te bulunan 1 022 yıl­
tepenin yamacına kazılan 2 metre
inşa etti. En etkileyici aleti Fahri de­ dızdan 922 'sinin konumunu düzelt­
genişliğinde bir hendek geriye
nilen sekstanttı. Aslında daha çok ti. Zic-i Sultani 'de Güneş yılına, ge­
kalmıştır. Gözlemevi Uluğ Bey'in
bir kuadranta (altıda bir değil çeyrek zegen devinimine ve Dünya'nın 1449'da ölümünden sonra yıkıldı ve
daire) benzeyen aletin yarıçapının eksen eğikliğine ilişkin yeni ölçüm- ancak 1908'de keşfedildi.
40 metreden fazla ve yüksekliğinin
üç kat olduğu tahmin edilmektedir.
Aleti depremlerden korumak için
yer altında tutuldu ve kuzey-güney
boylamı boyunca kavisli bir hende­
ğe oturtuldu. Yukarıdan Güneş ve

''
Dinler dağılır, krallıklar
parçalanır ama bilim
eserleri bütün çağlarda
varlığını sürdürür.
Uluğ Bey

••
SO N UNDA
•• •

'

EVREN' iN •

YERLE TIRECEGiz
COPERNICUS MODELİ
1 5.
34 COPERNICUS MODELİ

••
yüzyıl Avrupasında pek çok
KISACA kişiye göre, Dünya'nın koz­
mostaki yeriyle ilgili sorular 2.
ASTRONOM
yüzyılda, Aristoteles' in öne sürdüğü
Nicolaus Copernicus
düşüncelerde düzeltmeler yapan
(1473-1543)
Yunan kökenli-Mısırlı matematikçi Hiçbir keşif ve kanı, insan
ÖNCE Ptolemaios tarafından yanıtlanmıştı.
ruhunu Copernicus'un
Mö v. 350 Aristoteles Evren'in Bu düşünceler Dünya'yı kozmosun
öğretisinden daha fazla
merkezine Dünya'yı yerleştirir. merkezine yerleştirmekteydi ve Kili­
etkilememiş olabilir.

''
senirı resmi onay mührünü de taşı­
Mö v. 270 Aristarkhos, yordu. Arıcak, bu inanca ilk gerçek Johann von Goethe
yıldızların çok uzakta olduğu meydan okuma, Kilisenin içinde bir
Güneş-merkezli bir Evren şahsiyetten, Polonyalı rahip Nicolaus
önerir. Copernicus'tan geldi.
MS v. 150 Ptolemaios
Almagest'i yayımlar. Durağan bir Dünya
ArisLoteles ' in ve Ptolemaios'un tarif
SONRA ettiği Evren versiyonuna göre görünen o ki, Kitabı Mukaddes de
1576 İngiliz astronom Thomas Dünya, Evren'in merkezinde dura­ Güneş'in hareket ettiğini, Dün­
Digges Copemicus sistemini ğan bir noktaydı; diğer her şey onun ya'nın etmediğini söylüyordu; bu
düzeltmeyi, dış kenarını atıp etrafında dönüyordu ve yıldızlar, yüzden, bu görüşle çelişen herkes,
yerine yıldızlarla dolu sınırsız Dünya'nın etrafında hızla dönen sapkınlıkla suçlanabilirdi.
bir uzay koymayı önerir. büyük, görünmez , uzak bir kürede
sabitti. Güneş, Ay ve gezegenler de Dırdırcı kuşkular
1605 Johannes Kepler farklı hızlarda Dünya' nın etrafında Dünya-merkezli ya da Güneş-mer­
yörüngelerin eliptik olduğunu dönüyordu. kezli Evren modeli, hiçbir zaman
keşfeder. Bu Evren düşüncesi sağduyuyu herkesi ikna etmemişti; aslında 1 800
1610 Galileo Galilei Venüs'ün doğrular görünmekteydi. Her şey­ yıldan fazla bir süre boyunca bu ko­
evrelerini ve Jüpiter' in aylarını den önce dışarıda durup gökyüzüne nuyla ilgili kuşkular zaman zaman
keşfeder, Güneş merkezli bakmak yetiyordu; Dünya' nın bir yüzeye çıkmıştı. En ciddi kuşkular,
yerde durduğu, diğer her şeyin do­ gezegenlerin hareketlerini ve görü­
görüşü güçlendirir.
ğudan doğup, gökyüzünden geçe­ nümlerini öngörmekle ilgiliydi. Aris­
rek batıdan battığı apaçıktı. Dahası, toteles' in Dünya-merkezli Evren

Nicolaus Copernicus Nicolaus Copemicus 1473'te Güneş-merkezli Evren modelini


Polonya'nın Torun kentinde geliştirmeye başlamıştı. 1514'te
doğdu. 1491 'den 1495'e kadar düşüncelerinin bir özetini
Krakow Üniversitesinde yayımlamasına rağmen, bu
matematik, astronomi ve felsefe; çalışmasının ancak 1530'da
sonra 1496'dan itibaren İtalya'da, bitirebildi. Dalga geçilme ya da
Bologna Üniversitesinde kilise kovuşturmaya uğrama riskini
hukuku ve astronomi okudu. gören Copernicus, teorisinin
1497'de Polonya'da Frombork tam versiyonunu yayımlamayı
Katedrali rahipliğine atandı - ömrünün son haftalarına kadar
ömrünün sonuna kadar erteledi.
sürdürdüğü bir görev. 1501'den
1 505'e kadar İtalya'da Padua Önemli eserleri
Üniversitesinde hukuk, Yunanca
ve tıp okudu. Daha sonra 1514 Commentariolus
Frombork'a döndü ve ömrünün 1543 De revolutionibus orbium
geri kalan kısmının çoğunu orada coelestium (Gök Kürelerin
geçirdi. 1 508'e gelindiğinde kendi Devinimleri Üzerine).
MİTTEN BİLİME 35
Ayrıca bakınız: Yer merkezli model 2 0 • Erken Güneş-merkezli model 2 1 • Bilgiyi pekiştirme 24-25 • T'ycho modeli 44-47 •
Eliptik yörüngeler 56-63 • Galileo'nun teleskobu 56-63 • Yıldız sapıncı 78 • El-Battani (Rehber) 334

versiyonuna göre gezegenler -diğer Ptolemaios, her bir gezegenin ilmek denilen küçük bir daire içinde
bütün gök cisimleri gibi- Dünya'nın hareket ettiğini önererek Aristoteles'in yer-merkezli modelindeki bazı
etrafında her biri kendi sabit hızıyla anormallikleri halletmeye çalıştı. Her ilmek, taşıyıcı çember (deferent)
denilen bir küreye yerleşiktir. Her gezegenin taşıyıcı çemberi, Dünya'nın
dönen görünmez eş-merkezli kürele­
uzaydaki konumundan biraz kaymış bir noktanın etrafında dönüyordu. Bu
re yerleşikti. Ama bu doğru olsaydı, nokta da, denge noktası (ekuant) denilen başka bir noktanın etrafında
her gezegenirı gökyüzünde sabit bir dönüyordu. Her gezegenin kendi denge noktası vardı.
hızla ve değişmez bir parlaklıkla ha­
reket etmesi gerekirdi ve gözlemle­ İlmeğin
merkezi
nen bu değildi.

Ptolemaios'un sabitleri
En bariz anomali, hem de Babilliler
hem Çinliler tarafından dikkatle göz­
lemlenen Mars 'tı. Bazen hızlanıp
bazen yavaşlıyor gibi görünüyordu.
Mars ' ın hareketleri, sabit yıldızların
hızlı dönen dış küresinin hareketle­
riyle karşılaştırıldığında, genellikle
belirli bir yönde hareket ediyordu
ama arada bir ters yöne gidiyordu;
"geri devinim" olarak tarif edilen
tuhaf bir davranış. Ayrıca bir yılın Denge noktası
seyri içinde parlaklığı da büyük öl­ (ekuant)
çüde değişmekteydi. Diğer geze­
genlerde de benzer ama daha az
dramatik düzensizlikler gözlenmek­
teydi. Ptolemaios bu sorunları hallet­
mek için, özgün Aristotelesçi
yer-merkezli modeli değiştirdi. Göz­
den geçirilip düzeltilmiş modelinde
gezegenler eşmerkezli kürelerin
kendilerine değil, eşmerkezli kürele­ dı. Bu çemberlere "ilmek" dedi. Bun­ !erden birine göre Dünya kendi ek­
rin bağlı olduğu çemberlere bağlan- lar, gezegenlerin etrafında döndüğü seni etrafında dönüyordu ve bu
alt-yörüngelerdi; bu alt-yörüngelerin

••
durum, gök cisimlerinin günlük ha­
merkezi dönüş noktaları Güneş ' in reketlerinirı büyük bir bölümünün
etrafında bulunuyordu. Ptolemaios 'a nedenini açıklıyordu. Dönen bir
göre bu düzeltmeler, gözlemlenen Dünya kavramı ilk önce MÖ 350 ci­
anomalileri açıklamaya yetiyor ve varında Yunan astronom, Heraklei­
gözlem verilerine uyuyordu. Bunun­ des Pontikos tarafından ve daha
Gezegenler birçok ve oldukça la birlikte, modeli çok karmaşıklaştı; sonra Arap ve Hint astronomlarca
önemli yolla, Dünya'nın çünkü öngörüyü gözleme uygun tuL­ öne sürülmüştü. Yer-merkezliliği
devingenliğine tanıklık eder. mak için daha fazla ilmek eklemek

''
destekleyenler bu düşünceyi saç­
Nicolaus Copernicus gerekiyordu . malık sayıp reddetti; dönen bir Dün­
ya'nın, Dünya yüzeyindeki nesnele­
Alternatif görüşler rin uçuşmasına neden olacak şekil­
MÖ 4. yüzyıldan itibaren çok sayıda de büyük rüzgarlar yaratacağına
astronom, yer-merkezli modeli çürü­ inanıyorlardı. İlk kez MÖ 250 civa­
ten teoriler öne sürmüştü. Bu teori- rında Samoslu Aristarkhos'un öner-
36 COPERNICUS MODELİ

Ptolemaios'un Dünya­ Copernicus kendi


merkezli Evren modeli, Copernicus'un Güneş­
modelinin daha zarif ve
gözlemlenen verileri merkezli modeli, aynı
dolayısıyla doğru
açıklamak için karmaşık verileri, çok daha az
olması daha fazla
uyarlamalara dayanır. uyarlamayla açıklar. olası olduğuna inanır.

diği başka bir düşünceye göreyse, munda bir değişiklik gözlemlemek ki, 1 545'te Avrupa'da, Polonyalı bil­
Dünya Güneş ' in etrafında dönebilir­ olanaklı olurdu. Böyle bir değişiklik gin Nicolaus Copernicus 'un De re­
di. Bu düşünce, yerleşik Aristoteles­ hiç gözlemlenmedi; bu nedenle, volutionibus orbium coelestium
çi görüşe aykırıdır; bununla beraber, Dünya'nın hareket etmediğini iddia (Gök Kürelerin Devinimleri Üzerine)
yer-merkezliliği destekleyenler yüz­ ediyorlardı. adlı bir kitabında oldukça inandırıcı
yıllar boyunca bu görüşü elemek Kendisine karşı çıkmak için çok bir itiraz bulunduğuna ilişkin söy­
için, bilimsel olarak geçerliymiş gibi az gözlemsel kanıt bulunan söz ko­ lentiler dolaşmaya başladı.
görünen bir neden göstermiştir; "yıl­ nusu felsefi geleneğin ve onu des­
dız paralaksının olmaması. " Onlara tekleyen teolojik argümanların Kopernikçi devrim
göre, eğer Dünya Güneş' in etrafında yer-merkezli Evren görüşüne yüzyıl­ Eser son derece kapsamlıydı ve yıl­
dönseydi, yıldızların göreli konu- lar boyunca itiraz edilmedi. Ne var larca süren astronomik gözlemlere
dayanarak, Evren'in nasıl çalıştığına
ilişkin yeni, ayrıntılı, matematiksel
ve geometrik bir model öneriyordu.
Copernicus'un teorisi, birkaç temel
önermeye dayanmaktaydı. Birincisi,
Dünya günlük olarak kendi ekseni
etrafında dönüyor ve bu dönüş, yıl­
dızların, Güneş ' in ve gezegenlerin
gökyüzündeki günlük hareketlerinin
çoğunu açıklıyordu
Copernicus, binlerce yıldızın her 24
saatte Dünya'nın etrafında hızla
dönmesinin hiç de olanaksız olma­
dığını; yıldızların uzak, dış kürelerin­
de sabit ve hareketsiz olduklarını;
görünürdeki hareketlerirıin aslında
Dünya 'nın dönüşünün neden oldu-

Alman haritacı Andreas Cellarius,


1660 tarihli yıldız atlasında
Ptolemaios'un, Tiycha Brahe'nin ve
Copernicus'un (burada gösterilen)
kozmik sistemlerini resimledi. Her
üçünün de savunucuları vardı.
MİTTEN BİLiME 37
ğu bir yanılsama olduğunu düşün­ Ptolemaios modelinde
dü. Dönen Dünya'nın çok büyük (üstte) Dünya merkezdedir
• • •
rüzgarlar yaratacağı ve Dünya yüze­ ve diğer gök cisimleri onun • • •
etrafında döner. •
yindeki nesnelerin uçuşacağı dü­ •
Copernicus'un sisteminde •
şüncesini çürütmek için, Coperni­
(altta) Dünya Ay ile •
cus Dünya' nın okyanuslarının ve at­ birlikte Güneş'le yer
• •
mosferinin gezegenin parçası ve değiştirmiştir; sabit
doğal olarak bu dönüşün de parçası yıldızlar küresi çok
olduklarına işaret etti. Kendi ifade­ daha uzaktadır. • •

siyle " Yalnızca Dünya ' nın ve ona •


bağlı su öğesinin değil, havanın ve


Dünya'ya aynı şekilde bağlı olan her

/
şeyin büyük bölümünün de bu devi­
nime sahip olduğunu söyleyeceğiz . " Yerleşik "sabit" •
İkincisi, Copernicus Evren' irı yıldızlar

merkezinde Dünya değil, Güneş bu­
• •
lunduğunu, Dünya ' nın Güneş'in et­
rafında farklı hızlarda dönen geze­ • •
genlerden yalnızca biri olduğunu • •

öne sürdü. •
Yerleşik "sabit" • •

Zarif çözüm
Copernicus'un teorisinin bu iki
yıld1zların
bulunduğu dış
uzay
� • •
• • • •

temel ilkesi son derece önemliydi; • • •



çünkü Ptolemaios'un karmaşık •
uyarlamalarına başvurmadan geze­ • •
genlerin hareketlerini ve değişen • •
parlaklıklarını açıklamaktaydı. Eğer
• •
Dünya ve Mars gibi başka bir geze­
gen Güneş ' in etrafında ve farklı hız­

larda dönerse, her birinin dönüşü
• •
tamamlaması farklı miktarda zaman
alacağı için bazen Güneş 'le aynı ta­
rafta birbirlerine yakın, bazen Gü­
neş ' e karşıt tarafta birbirlerinden • •
uzak olurlar. Bu, Mars ' ın ve değer

gezegenlerin parlaklığında gözlem­ •
lenen değişiklikleri bir çırpıda açık­
• •
lamaktaydı. Güneş-merkezli sistem,
görünürde geri devinimi de zarif bir • •
biçimde açıklamaktaydı. Ptolemai­
os'un karışık ilmekleri yerine, Co­ • •
pernicus böyle bir devinimin, farklı

hızlarda hareket eden Dünya ' nın ve
diğer gezegenlerin neden olduğu
• •
perspektif değişikliklerine bağlana­

bileceğini açıkladı.
• •
Uzak yıldızlar •
Copernicus'un ilkelerinden biri de • •
şuydu: Yıldızlar Dünya ' dan ve Gü-

• • •
38 COPERNICUS MODELİ

''
neş 'ten daha önce inanılandan çok Copernicus, ayrıca, Dünya'nın
daha uzaktaydı. Şöyle diyordu Ay küresinin merkezinde olduğunu
"Dünya ile Güneş arasındaki uzak­ da öne sürdü. Copernicus , Ay'ın
lık, Dünya 'nın ve Güneş 'in yıldızla­ yer-merkezli modelde olduğu gibi ,
ra uzaklığının önemsiz bir küsuratı­ Dünya'nın etrafında döndüğünü sa­
dır. " Daha önceki astronomlar yıl­ Şimdi söylediklerim karışık vundu. Güneş-merkezli modelinde ,
dızların uzak olduğunu biliyorlardı Dünya Güneş ' in etrafında dönerken,
olabilir ama yeri gelince daha
ama çok azı , ne kadar uzak olabile­ Ay Dünya 'yla birlikte hareket et­
ceklerine dair fikir yürütebildi ve netleştirilecektir. mekteydi. Bu sistemde Ay, öncelikle

''
Aristarkhos gibi kuşkulananlar da, Nicolaus Copemicus Güneş'in etrafında dönmeyen tek
herkesi inandırmayı başaramamış­ gök cismiydi.
tı . Herhalde Copernicus bile yıldız­ Copernicus ' un eseri geniş çapta
ların tam olarak ne kadar çok uzak okunmasına rağmen, temel düşün­
olduklarını hiçbir zaman idrak ede­ celerinin, genel halk kitlesi bir
memişti; şimdi en yakın yıldızların yana, pek çok astronom tarafından
Güneş'ten 260. 000 kat daha uzak kabul edilmesi yüzyıldan fazla
oldukları biliniyor. Ama bu iddia, ğinden kaynaklandığını öne sür­ zaman aldı. Güçlüklerden biri, Pto­
yıldız paralaksının içerimlerinden müştü . Şimdi , alternatif bir açıkla­ lemaios sisteminin birçok sorunu­
ötürü son derece önemliydi. Yüzyıl­ ma vardı Paralaks yok değildi ama nu çözmesine rağmen, onun mode­
lar boyunca, yer-merkezliliği savu­ yıldızlar çok uzak oldukları için, za­ linin de daha sonraki astronomlarca
nanlar, paralaksın olmamasını Dün­ manın aletleriyle ölçülemeyecek düzeltilmesi gereken kusurlar içer­
ya'nın hareket etmiyor olabilece- kadar küçüktü. mesiydi. Bu kusurların birçoğu, fel-

Ptolemaios modelinde (solda) Mars'ın arada bir geriye devinimi,


gezegenin uzayda yaptığı ilmeklerden kaynaklı görülmekteydi.
Copernicus modelinde (sağda) geriye devinime, Dünya ile Mars
Güneş'in etrafında farklı hızlarda döndükleri için meydana gelen
perspektif değişiklikleri neden olmaktaydı. Arada bir Dünya, burada
gösterildiği gibi, "Mars'ı içeride yakalayıp geçiyor" ve Mars'ın birkaç Dünya'dan
hafta ters yönde hareket ediyor gibi görünmesine neden oluyordu. görülen
manzara
Mars
Mars'ın
� devinimi

Güneş
Dünya

Dünya'nm
Mars'ın
yörüngesi
MİTTEN BİLİME 39

sefi nedenlerle Copernicus ' u n da nom Tycho Brahe ' nin çalışmalarıy­ Mars 'ın görünürdeki geri devinimi

gök cisimlerinin bütün hareketleri­ la, göksel küreler düşüncesi serbest her 26 ayda bir gerçekleşir ve 72 gün
sürer. Yörüngesi, Dünya'nınkinden
nin görünmez kürelere yerleşik nes­ yörüngeler lehine terk edildi.
biraz farklı bir düzlemdedir ve bu da,
nelerle gerçekleştiği ve bu hareket­
görünür ilmeğe katkıda bulunur.
lerin kusursuz çember olması ge­ Kilise yasakladı
rektiği inancına yapışıp kalmasın­ De Re volu tionibus, başlangıçta bazı
dan kaynaklanmaktaydı . Bu inan ç , Protestanlar sapkın diye kınamasına tından kesin bir biçimde kanıtlandı.
Copernicus ' u Ptolemaios'un bazı rağmen, Roma Katolik Kilisesinden Dünya' nın döndüğüne ilişkin kanıt
ilmeklerini kendi modelinde koru­ çok az direnişle karşılaştı. Ne var ki, da, 1 851 ' de Foucault' nun sarkacıyla
maya mecbur etti. Daha sonra Jo­ 1 6 1 6 ' da Katolik Kilise Coperni­ geldi . •
hannes Kepler ' in çalışmaları, daire­ cus'un kitabını mahkum etti ve 200
sel yörüngeler düşüncesinin yerine yıldan fazla bir süre boyunca okun­
eliptik yörüngeler düşüncesini ge­ ması yasaklandı. Kilisenin kararı, o
çirip, Copernicus 'un modelinde sırada astronom Galileo Galilei ile
kalan kusurların çok büyük bölü­ girdiği tartışmayla örtüştü. Galileo,
münü ortadan kaldırdı. Ancak Kopernikçi teorinin ateşli bir savu­
1 5 80'lerde ve Danimarkalı astro- nucusuydu ve 1 6 1 0 ' da Güneş-mer­
kezli görüşü güçlü bir biçimde des­
tekleyen keşifler yapmıştı. Galileo ile
tartışma, Kilise yetkililerinin De Re­

•• volu tionibus'u daha titiz incelemele­


rine neden oldu ve bazı önermeleri­
Birkaç kişinin nezdinde nin Kitabı Mukaddes'e aykırı olması
da muhtemelen yasaklanmasına yol
ölümsüz bir ün kazanmasına
açan nedendi.
rağmen, büyük çoğunluğu
Başlangıçta astronomlarca biraz
aptal olan sayısız kişinin alay muğlak görülen ve Katolik Kilisesin­
edip mahkum ettiği ce yasaklanan Copernicus 'un Gü­
öğretmenimiz Copernicus'un neş-merkezli modelinin kabul gör­
mesi, bu nedenle epeyce zaman
kaderi beni yıldırıyor.
aldı. Birkaç yüzyıl geçtikten sonra,
Galileo Galilei temel önermelerinden bazılarının
kuşku götürmez ölçüde doğru oldu­

'' ğu gösterildi: Dünya 'nın


karşısında hareket ettiği ,
yıldızlar
1 729'da
İngiliz astronom James Bradley tara-
42 GİRİŞ

Tycho Brahe, Hveen Felemenk gözlükçü


adasında büyük bir Hans Lippershey, üç Johannes Kepler gezegen
gözlemevi kurar ve kat büyüten bir deviniminin üç yasasıyla
20 yıl boyunca orada teleskop için patent gezegenlerin eliptik
gözlem yapar. başvurusunda bulunur. yörüngelerini tarif eder.

i
1 576
1
1 608 1 619

1 600 1 61 0 1 639

1
İtalyan rahip Giordano Bruno,
Dünya'nın ve Güneş'in
t
33 kat büyüten bir
teleskop kullanan
t
İngiliz astronom
Jeremiah Horrocks,
Evren'de merkezi ya da özel Galileo Galilei, Venüs'ün Güneş'in
olmadığını ifade ettikten sonra Jüpiterin etrafında önünden geçişini
sapkın diye diri diri yakılır. dönen dört uydu gözlemler.
keşfeder.

animarkalı Tycho Brahe, te­ yüzeyini ve Samanyolu' nun yıldız ama niçin öyle hareket ettikleri soru­

D leskop-öncesi çağın son


büyük astronomuydu.
Daha doğru konumlar kaydetmeye
bulutlarını teleskopla ilk gözlemledi­
ği 1 6 1 0 yılından itibaren teleskop
astronominin temel aleti haline
nu yerli yerinde duruyordu. Eski Yu­
nanlar gezegenlerin görünmez küre­
lerin üzerinde taşındıklarını hayal
çalışmanın önemini kavrayan gelip, inanılmaz manzaraları gözler etmişti ama Tycho, kuyrukluyıldızla­
Tycho, açıları ölçmek için çok has­ önüne serdi. rın gezegenler arası uzaydan engel­
sas aletler yaptı. Copernicus 'un bu­ siz geçtiklerini göstermişti. Kepler,
labildiğinden çok üstün bol miktar­ Gezegen dinamiği Güneş'ten gelen bir etkinin geze-
da gözlem biriktirdi. Tycho öldükten sonra, gözlemlerini

••
kaydetme işi, asistanı Johannes Kep­
Görüntüyü büyütme ler' e geçti; Copernicus'un argüman­
Gök cisimleri dünyası, Tycho ları, Dünya'nın Güneş'in etrafında
1 601 'de öldüğü sırada astronomlar döndüğüne Kepler' i ikna etmişti. Ty­
için hala uzak ve ulaşılmaz görünü­ cho'nun verileriyle silahlanan Kepler
yordu . Ne var ki, 1 608 civarında te­ matematik yeteneğini ve sezgisini Daha ilerisini gördümse,
leskobun icadı, uzak Evren'i aniden kullanarak, gezegen yörüngelerinin devlerin omuzları üzerinde
yakınlaştırdı. Teleskobun göze göre dairesel değil, eliptik olduğunu keş­ durduğum içindir.

''
iki önemli avantajı vardır: Daha fazla fetti. 1 6 1 9 ' a gelindiğinde, gezegenle­ Isaac Newton
ışık toplama gücü ve daha ince ay­ rin nasıl hareket ettiğinin geometrisi­
rıntıyı ayrıştırabilme. Ana mercek ni açıklayan gezegen deviniminin üç
ya da ayna ne kadar büyük olursa, yasasını formüle etmişti.
her iki bakımdan da teleskop o kadar Kepler gezegenlerin nasıl hare­
iyi olur. Galileo'nun Ay' ın engebeli ket ettikleri sorununu çözmüştü
TELESKOP DEVRİMİ 43

Felemenk astronom İngiliz astronom


Christiaan Huygens, Danimarkalı Ole Reımer, Edmond Halley, şimdi
Satürn halkalarının Jüpiter' in Io uydusunun onun adını taşıyan
şeklini ilk kez doğru tutulmalarını gözlemleyerek kuyrukluyıldızın geri
tarif eder. ışık hızını ölçer. dönüşünü öngörür.

1
1 659 1 676
i
1 705

1 675 1 687 1 725

l
Giovanni Domenico
l
Isaac Newton evrensel
l
James Bradley yıldız
Cassini, Satürn kütleçekim yasasını sapıncı denilen bir
halklarında bir aralık açıkladığı Principia'yı etkiyi göstererek
saptar ve katı yayımlar. Dünya'nın
olmadıkları sonucuna döndüğünü kanıtlar.
varır.

genleri ittiğini düşündü ama bunu çok uzun yapmalarına yardımcı ol­ pıncını büyük ölçüde azaltan iki par­
açıklayacak bilimsel araçları yoktu . sada, basit merceklerle renk sapın­ çalı mercekler tasarladı. Optikçi
cından muaf görüntü elde etmeyi John Dollond bu icadı kullanıp , çok
Evrensel kütleçekim olanaksız buluyorlardı. Örneğin, Gi­ gelişmiş mercekli teleskoplar yaptı.
Gezegenlerin hareketlerinden so­ ovanni Domenico Cassini 1 670'lerde Kolay bulunabilir yüksek kaliteli te­
rumlu kuvveti, Einstein'a kadar Satürn 'ü gözlemlemek için tüpsüz, leskoplarla birlikte, pratik astronomi
meydan okunmayan bir teoriyle uzun "hava" teleskopları kullandı. dönüşüme uğradı. •

açıklamak Isaac Newton 'a düştü. 1 668'de Newton renk sorunu ol­
Newton gök cisimlerinin birbirlerini mayan aynalı teleskobun ilk çalışan
çektikleri sonucuna vardı ve iki versiyonunu tasarladı ve yaptı.
cisim arasındaki çekim kuvvetinin Newton 'un tasarımı aynalı teleskop­
aralarındaki uzaklığın karesi oranın­ lar 1 8 . yüzyılda, İngiliz mucit John
da azalmasının Kepler yasalarını Hadley parlak yansıtıcı metalden
doğruladığını matematiksel olarak büyük kavisli aynalar yapma yön­
gösterdi. temlerini geliştirdikten sonra, yay­
gın bir biçimde kullanıldı. Oxford
İyileşen teleskoplar profesörü ve daha sonra Kraliyet
Newton nesnelerin nasıl hareket et­ Astronomu James Bradley, aynalı
tiğini matematiksel olarak açıklayıp teleskoptan etkilenen ve bir tane
astronomlara yeni bir teorik çerçeve edinen ilk astronomdu.
yaratmanın yanı sıra, pratik konular­ Mercek yapımında da gelişmeler
da da dehasını çalıştırdı. İlk teles­ vardı. 1 8 . yüzyılın başlarında İngiliz
kopçular, her ne kadar teleskopları mucit Chester Moore Hali, renk sa-
44
KISACA

YENI VE
• ASTRONOM
Tycho Brahe (1546-1601)

ÖNCE

S�RA DiŞi
1503 O zamana kadar en
doğru yıldız konumlan,
Nuremberg' de Bernhard
Walther tarafından kaydedilir.

BiR YILDIZ
1543 Copernicus Güneş
merkezli bir Evren düşüncesini
tanıtıp, gezegen konumlarını
öngörme olanağını geliştirir.
Ama bu öngörüler hala

FARK ETTiM
• hatalıdır.

SONRA
1610 Galileo'nun teleskobu
kullanması, sonunda çıplak

TYCHO MODELİ gözle astronominin yerini alan


bir devrimi başlatır.
1620 Johannes Kepler,
gezegen devinimi yasalarını
tamamlar.
1670'ler Bütün Avrupa
başkentlerinde büyük
gözlemevleri kurulur.

1 6. yüzyılda gezegenlerin tam


yörüngeleri bir sırdı. Dani­
markalı soylu Tycho Brahe,
eğer bu sorun çözülecekse, uzun sü­
reli doğru gözlemler yapılması ge­
rektiğini anladı. 1 562'de Tycho 17
yaşındayken Jüpiter ile Satüm'ün
kavuşumunun eldeki en iyi astrono­
mik cetvellerin öngördüğü zaman­
dan günler sonra gerçekleşmesi,
daha iyi veri ihtiyacını belirginleş­
tirdi. Tycho, gezegenlerin görünür
yollarının tamamı boyunca ölçüm
almaya koyuldu.
Tycho'nun zamanındaki astro­
nomi, Aristoteles 'in yaklaşık 1900
yıl önce yazdığı öğretileri izlemek­
teydi. Aristoteles gök kubbedeki
yıldızların sabit, kalıcı ve değişmez
TELESKOP DEVRİMİ 45
Aynca bakınız: Yer merkezli model 2 0 • Bilgiyi pekiştirme 24-25 • Copemicus modeli 32-39 • Eliptik yörüngeler 50-55
• Hevelius (Rehber) 335

Yeni bir yıldızın belirmesi, Aristotele s ' in yıldızların hiç


değişmediğine ilişkin ısrarına meydan okur.

Dikkatli ölçümler yeni yıldızın atmosferik bir fenomen


olmadığını gösterir.

Büyük Kuyrukluyıldıza ilişkin yapılan daha dikkatli ölçümler,


onun Ay'dan çok daha uzak olduğunu gösterir.

Tycho muazzam servetini kullanarak,

Dikkatli ölçümler, tutarlı Güneş Sistemi Dünya' dan göründüğü şekliyle gece
gökyüzünü modellemek için kullanılan
modellerinin anahtarıdır.
bu halkalı küre gibi ince aletler
tasarladı ve yaptı.

olduklarını ifade etmişti. 1 572 ' de gözle yalnızca sekiz süper nova göz­ denetledi. Bu, kendi türünde ilk
Tycho 26 yaşındayken gökyüzünde lemi kayded ilmiştir. Bu olay, o sıra­ araştırma enstitülerinden biriydi.
yeni bir parlak yıldız görüldü. Cas­ da kullanılan yıldız kataloglarının Tycho, Hven'deki gözlemevinde
siopeia (Koltuk) takımyıldızındaydı öykünün tamamını anlatmadığını yıldızların konumunu dikkatli bir bi­
ve 18 ay boyunca görünür kaldık­ gösterdi. Daha fazla kesinliğe ihti­ çimde ölçtü ve yaklaşık 1 , 6 metre
tan sonra kayboldu . Egemen Aris­ yaç vardı ve Tycho buna öncülük çapında ahşap bir küre üzerindeki
totelesçi dogmadan etkilenen pek edecekti. pirinç levhalara kaydetti . 1 595'e ge­
çok gözlemci, bunun atmosferde lindiğinde küresine yaklaşık 1000
yüksekte ama Ay 'ın aşağısında bir Hassas aletler yıldız kaydedilmişti. Küre, bir kutup
cisim olduğunu varsaydı. Ty­ Tycho bu görevi yerine getirmek ekseninde dönebiliyordu ve verili bir
cho 'nun yeni cisme ilişkin yaptığı için, gökyüzünde bir gezegenin ko­ zamanda ufkun üzerinde konumla­
dikkatli ölçümler, yakındaki yıldız­ numunu yaklaşık 0 , 5 yay-dakika (± nan yıldızlar, ufkun altında olanlar­
lara göre hareket etmediğine onu 1/120°) doğrulukla ölçebilen bir gü­ dan ayırt edilebilsin diye yatay bir
inandırdı ve atmosferik bir feno­ venilir aletler (kuadrant ve sekstant halka kullanılıyordu. Tycho yolcu­
men değil, gerçek bir yıldız olduğu ile çemberli küreler) koleksiyonu luklarında küreyi yanında taşırdı;
sonucuna vardı. Daha sonra yıldı­ kurma işine koyuldu. Kendisi şah­ 1728'de Kopenhag'da bir yangında
zın bir süpernova olduğu keşfedildi sen 20 yıllık bir dönem boyunca ge­ yok oldu.
ve bu yıldız patlamasının kalıntıla­ zegen konumlarını ölçtü ve bu Tycho'nun 1577 ' de Büyük Kuy­
rı, hala gökyüzünde Cassiopeia B amaçla 1576 'da bugünkü Danimar­ rukluyıldızı gözlemlemesi değişen
olarak görülebilir. Yeni bir yıldızın ka ile İsveç arasındaki Oresund Bo­ kozmosun bir başka kanıtıydı. Aris­
gözlemlenmesi, son derece ender ğazında bulunan küçük Hven ada­ toteles kuyrukluyıldızların atmosfe­
bir olaydı. Şimdiye kadar çıplak sında büyük bir kompleksin inşasını rik fenomen olduklarını iddia etmiş-
46 TYCHO MODELİ
t i v e 1 6 . yüzyılda hala buna genel­ bu durum, kuyrukluyıldızın çok büyük astronom Ptolemaios geze­
likle inanılıyordu. Tycho kuyruklu­ daha uzakta olduğunu gösteriyordu. genlerin gerçek, katı, ether, saydam
yıldızın konumuna ilişkin Hven'de Tycho'nun kuyrukluyıldızın gök­ kristal kürelere gömülü olduklarına
aldığı ölçümleri, Bohemyalı astro­ yüzünde katettiği yola ilişkin aylar­ ve bu kürelerin dönüşünün geze­
nom Thaddaeus Hagecius'un aynı ca yaptığı gözlemler de, onu kuyruk­ genleri gökyüzünde hareket ettirdi­
sırada Prag'da aldığı ölçümlerle kar­ luyıldızın Güneş Sisteminde yol al­ ğine inanmıştı. Ne var ki, Tycho
şılaştırdı. Her iki durumda da kuy­ dığına inandırdı. Bu da, geçen 1500 kuyrukluyıldızın engelsiz hareket
rukluyıldız aşağı yukarı aynı yerde yıl boyunca inanılan başka bir teori­ ediyormuş gibi göründüğünü göz­
gözlemlenmişti ama Ay öyle değildi; yi altüst etti. Yunan kökenli-Mısırlı lemledi ve kürelerin var olmayabile­
ceği sonucuna vardı. Bu nedenle,
gezegenlerin uzayda desteksiz ha­
reket ettiklerini öne sürdü; o zaman­
lar için cüretkar bir kavrayış.

Paralaks yok
Tycho, Copernicus'un Evren'in mer­
kezinde Dünya'nın değil Güneş'in
bulunduğuna ilişkin önermesiyle de
çok ilgilendi. Copernicus haklıysa,
Dünya Güneş'in etrafındaki yıllık
yörüngesinde döndükçe çevre yıl­
dızların bir taraftan diğerine salla­
nıyor gibi görünmeleri gerekirdi -
paralaks olarak bilinen bir fenomen.
Tycho çok araştırdı ama herhangi
bir yıldız paralaksı bulamadı. İki
olası sonuç vardı. Birincisi: Yıldızlar
çok uzaktı, yani konumlarındaki de­
ğişiklik Tycho'nun o günün aletle­
riyle ölçemeyeceği kadar küçüktü.
(Şimdi, en yakın yıldızın paralaksı­
nın bile, Tycho'nun gözlemlerindeki
kabul edilen doğrudan yaklaşık 100
kat daha küçük olduğu biliniyor.)
İkinci olasılık şuydu: Copernicus
yanılıyordu ve Dünya hareket etmi­
yordu. Tycho bu sonuca vardı.

Tycho modeli
Tycho bu sonuca ulaşırken, kendi
dolaysız deneyimine güvendi. Dün­
ya'nın döndüğünü hissetmedi. As­
lında gözlemlediği hiçbir şey, onu
gezegenin döndüğüne inandırmadı.
Dünya durağan gibi görünüyordu ve

Tycho Brahe'nin Hven adasındaki


gözlemevi kompleksi, kurulduğu yıl
1 576 ile kapandığı yıl 1597 arasında
Avrupa'nın her tarafından bilginleri ve
öğrencileri kendine çekti.
TELESKOP DEVRİMİ 47
devinim halinde görünen tek şey, Tycho modeli,
dış Evren'di. Bu durum, 'fycho'nun Ptolemaios modelinde
olduğu gibi Dünya'yı
Kopernikçi kozmosu bir tarafa bıra­
kozmosun merkezinde
kıp, kendi kozmosunu sunmasına
tutar fakat bilinen beş
yol açtı. Onun kozmos modelinde, gezegen, Güneş 'in
Dünya dışındaki bütün gezegenler etrafında döner.
Güneş ' in etrafında, ama Güneş ile Tycho, Copernicus
Ay, durağan bir Dünya'nın etrafında modelinden
dönüyordu. etkilenmesine
rağmen, Dünya'nın
1601'de ölümünden sonra on yıl­
hareket etmediğine
lar boyunca 'fycho'nun modeli, Pto­
inanıyordu.
lemaios'un Dünya-merkezli siste­
minden hoş nut olmayan ama yasak­
lanan Copernicus modelini benim­
seyerek Katolik Kiliseyi kızdırmak
da istemeyen astronomlar arasında
rağbet gördü. Ne var ki, 'fycho'nun
gözlemsel tutarlılıkta ısrarı, ölü­ Dış yıldız
münden kısa süre sonra düşüncesi­ halkası
nin bir tarafa bırakılmasına yol aça­
cak veriyi sağladı. Onun tutarlı göz­
lemleri, Johannes Kepler 'in geze­
genlerin yörüngelerinin eliptik ol­
duklarını tanıtlamasına ve hem tı. Halley parlak Sirius, Arcturus ve
'fycho hem de Copernicus modelle­ Aldebaran yıldızlarının 'fycho'nun
rini yerinden edecek bir model ya­ zamanında, 1850 yıl önce Hip­
ratmasına yardımcı oldu. parkhos'un kaydettiği konumların­
'fycho'nun gelişmiş aletleri, İngi­ dan yarım derece uzağa hareket et­
liz astronom Edmond Halley'in tiklerini fark etti. Yıldızlar gökyü­
171 8 ' de yıldızların özdevinimini zünde sabit olmadığı gibi, yakın
(yıldızların uzayda deviniminden yıldızların değişen konumları da öl­
kaynaklanan konum değişikliği) çülebiliyordu. Yıldız paralaksı 1838'e
keşfetmesine de olanak sağlayacak- kadar saptanamadı. •

Tycho Brahe 1 546'da Scania'da (o sırada Prag'da İmparator il. Rudolph'un


Danimarka, şimdi İsveç sınırları matematikçisi oldu. Orada
içinde) bir soylu olarak doğan Tycho, Johannes Kepler'i kendi
Tyge Ottesen Brahe (Tycho, ilk yardımcı olarak atadı. Tycho
adının Latince versiyonudur), metal burnuyla ünlüydü;
1 560 'ta öngörülen bir Güneş öğrenciyken girdiği bir
tutulmasını gördükten sonra düellodan kalan miras. 1601'de,
astronom oldu. iddiaya göre uzun bir kraliyet
1 575'te Kral il. Frederick, ziyafetinde kibarlıktan tuvalete
Oresund Boğazındaki Hven gitmeyince mesanesi patladığı
adasını Tycho'ya verdi ve o da için öldü.
orada bir gözlemevi kurdu. Daha
sora Tycho, adayı çocuklarına Önemli eserleri
bırakma ihtimali üzerine
Frederick 'in halefi iV. Christian'la 1588 Astronomi<E Instaurat<E
anlaşmazlığa düştü ve Progymnasmata (Yeni
gözlemevini kapattı. 1 599 'da Astronomiye Giriş)
48

* ' �. ** MIRA CETI


** * · · ·
* ' * DEÖİŞKE N BİR
YILDIZDIR
.

· · ***
** ' * YENİ BİR YILDIZ TÜRÜ

iman astronom David Fab­


KISACA
ASTRONOM
Mira Ceti yıldızının
parlaklığının dönemsel
A ricius'un çalışmalarından
önce, yalnıza iki tip yıldız
olduğu sanılıyordu. Birincisi, berrak
David Fabricius (1564-1617)
olarak değiştiği bir gecede ufkun üzerinde çıplak
ÖNCE gözlemlenir. gözle görülebilen 2500 kadar parlak­
Mö 350 Yunan filozof lığı değişmez yıldız vardı. İkinci tip
Aristoteles, yıldızların sabit ve yıldızlar, Tycho Brahe'nin 1 572 'de
değişmez olduklarını iddia ve Johannes Kepler' in 1604'te gör­
eder. düğü "yeni yıldızlar"dı. Değişmez
yıldızlar. eski Yunan kozmosundaki
SONRA
1667 İtalyan astronom sabit, kalıcı yıldızlarla -takımyıldız­
Mira Ceti değişken lardaki örüntüleri oluşturan ve asla
Geminiano Montanari, Algol
bir yıldızdır. değişmeyenlerle- eş anlamlıydı.
yıldızının parlaklığının
değiştiğini fark eder. Yeni yıldızlar ise, aksine, beklenme­
dik bir şekilde bir anda görünüp
1784 John Goodricke, beş kayboluyor ve bir daha da görülmü­
günde parlaklığı değişen bir yordu.
yıldız olan Delta Cephei'yi
keşfeder; İngiliz astronom Üçüncü tür yıldız
Edward Pigott değişken Eta Fabricius, Cetus takımyıldızında
Aquilae'yi keşfeder. Mira Ceti (Omicron Ceti de denir)
19. yüzyıl Uzun dönemli yıldızını gözlemlerken, gökyüzünde
değişkenler, katalizmik üçüncü tip bir yıldız -parlaklığı dü­
değişken, nova ve süpemova zenli olarak değişen bir yıldız- bu­
yıldızları da dahil olmak üzere lunduğunu anladı. 1 596 Ağustosun­
farklı türden değişken yıldızlar da, Jüpiter' in yakındaki bir yıldıza
keşfedilir. göre hareketini belirlerken bu keşfi­
Aristoteles, yıldızların ni yaptı.
1912 Henrietta Swan Leavitt, sabit ve öncesiz-sonrasız
Delta Cephei gibi değişken Birkaç gün sonra, şaşırtıcı bir bi­
olduklarını iddia ettiğinde
yıldızların parlaklığı ile çimde bu yıldızın parlaklığı yaklaşık
hatalıydı.
dönümleri arasında bir ilişki üç kat artmıştı. Birkaç hafta sonra ta­
keşfeder. mamen gözden kayboldu ve ancak
yıllar sonra tekrar göründü. 1609'da
TELESKOP DEVRİMİ 49
Ayrıca bakınız: Yer-merkezli model 2 0 • Tycho modeli 44-47 • Eliptik yörüngeler 50-55 • Değişken yıldızlar 8 6 •

Evren'i ölçmek 130-37

Bir sanatçının izlenimi, Mi ra A'dan


(sağda) onun yoldaşı beyaz cüce Mira
B'nin (solda) etrafındaki sıcak diske
madde akışını gösteriyor. Sistemdeki
sıcak gaz, X-ışınları yayar.

Çift yıldız sistemi


Şimdi Mira Ceti'nin 420 ışık yılı uzak­
ta bir çift yıldız sistemi olduğu bilini­
yor. Mira A, yaklaşık 6 milyar yaşında
ve evriminin son evresinde kararsız
bir kırmızı dev yıldızdır. Büzülüp ge­
nişler, yalnızca büyüklüğü değil sı­
caklığı da değişir. Döngüsünün daha
soğuk bölümünde enerjisinin çoğunu
ışık olarak değil, daha çok kızılaltı ışı­
nım olarak salar ve bu yüzden parlak­
lığı dramatik ölçüde azalır. Mira B ,
Fabricius, Mira Ceti'nin dönemsel de­ Lekeler sonra kayboldu ve diğer taraf­ Mira A: dan akan bir sıcak gaz diskiyle
ğişken bir yıldız olduğunu doğruladı ta tekrar göründü; gözden kayboldµk­ çevrili bir beyaz cüce yıldızdır. •

ve kozmosun değişmediğini öne ları süre, Güneş diskinden geçiş za­


süren egemen Yunan felsefesinin ak­ manlarıyla aynıydı. Bu, Güneş'in dön­
sine, yıldızların sabit olmadıklarını düğüne ilişkin ilk somut kanıttı ve
gösterdi. gök cisimlerinin değişken doğasının
Oğlu Johannes'le birlikte çalışan da bir kanıtıydı. Ne var ki, konuyla il­
Fabricius, Güneş'e bakmak için bir gili 1611'de yayımladıkları kitap
camera obscura kullandı. Güneş leke­ büyük ölçüde görmezden gelindi ve
lerini incelediler, lekelerin Güneş dis­ Güneş lekelerinin hareketini tarif
kinde doğudan batıya doğru sabit etme onuru, sonuçlarını 1613'te ya­
hızla hareket ettiklerini gözlemlediler. yımlayan Galileo'ya verildi.

David Fabricius öncülük eden Johannes Kepler'le


yoğun bir biçimde mektuplaştı.

'' David Fabricius 1 564'te


Almanya'da Esens 'te doğdu ve
Helmsted Üniversitesi'nde
Mektupları ve yayınları
dışında Fabricius hakkında çok
az şey biliniyor. 1617'de vaaz
Kısaca, bu yeni yıldız [Kutsal okudu . Daha sonra Frisia'da bir kürsüsünden ifşa ettiği bir kaz
grup kilisenin Lutherci papazı hırsızı kürekle başına vurduktan
Roma] İmparatorluğunda
oldu. sonra öldü.
değişimin yanı sıra Oğlu Johannes ( 1 5 87-1 6 1 5) ile
barışı da gösterir. birlikte astronominin büyüsüne
David Fabricius kapıldı ve oğlunun Hollanda'ya Önemli eserleri
Jobannes Kepler'e bir mektupta yaptığı bir ziyaretten dönerken
birlikte getirdiği ilk teleskopların 1611 Narration on Spots
hevesli bir kullanıcısıydı. Observed on the Sun and their

'' Fabricius, kendisiyle birlikte


Güneş'i gözlemlemek için
Apparent Rotation with the Sun
(oğlu Johannes ile birlikte)
camera obscura kullanımına

• •

ELİPTİK YÖRÜNGELER
52 ELİPTİK YÖRÜNGELER
KISACA
ASTRONOM
Johannes Kepler (1571-1630)
ÖNCE
Mö 530-400 Platon'un ve
Pisagor'un eserleri, matematik
kullanılarak kozmosun
açıklanabileceğine Kepler' i
inandırır.
1543 Copernicus'un Güneş­
merkezli kozmosu,
astronomların Güneş Sistemini
görselleştirmelerine yardım eder
ama yine de, bir gezegen
yörüngesinin gerçek şekli
hakkında bir işaret vermez.
1600 Tycho Brahe, kendi
gezegen gözlemlerinin
güvenirliği konusunda Kepler'i
ikna eder.
SONRA
1687 Isaac Newton, kütleçekim
kuvvetinin ters kare yasasının,
gezegenlerin Kepler' in
1 7. yüzyıldan önce bütün ast­
ronomlar aynı zamanda ast­
Kepler'in en verimli yılları, Prag'da
Kutsal Roma İ mparatoru II. Rudolf'un
yasalarına neden uyduğunu (h 1576-1612) himayesi altıda olduğu
rologdu. Alman astronom Jo­
açıkladığını kavrar. yıllardı. Rudolf astrolojiye ve simyaya
hannes Kepler de dahil, birçok ast-
1716 Edmond Halley Venüs'ün özellikle meraklıydı.
ronom için yıldız falına bakmak, ana
geçişiyle ilgili gözlemleri gelir ve nüfuz kaynağıydı. Gezegen­
kullanarak, Kepler' in
lerin gökyüzünde nerede olduklarını merkezinin de daha büyük bir çem­
gezegenlerin Güneş'e olan
uzaklığına ilişkin oranlarını bilmek önemliydi; ama gezegenlerin berin etrafında hareket etmesi gere­
mutlak değerlere çevirir. sonraki birkaç on yıl nerede olacak­ kiyordu. Bu dairesel hızların her
larını öngörme yeteneği, astrolojik zaman sabit oldukları varsayıldı.

''
haritalar çıkarmak bakımından Kepler Kopernikçi sistemi destekle­
daha önemliydi. di ama ürettiği gezegen cetvelleri,
Astrologlar öngörüde bulunmak hala kolayca bir i k i gün sapabiliyor­
için, gezegenlerin, merkezi bir cis­ du. Gezegenler, Güneş ve Ay gökyü­
min etrafında özgül yollar üzerinde zünde her zaman, tutulma dairesi
Kepler, teori ile gözlem hareket ettiklerini varsayıyorlardı. olarak bilinen belli bir kuşakta görü­
16. yüzyılda Copernicus'tan önce nüyorlardı; ama bireysel gezegenle­
arasında ortalama bir
pek çok kişi, bu merkezi cismin rin Güneş'in etrafındaki gerçek yol­
uyuşmadan hiçbir zaman Dünya olduğunu düşünüyordu. Co­ ları hala bir sırdı; onları hareket etti­
memnun kalmadı. Teori tam pernicus, merkezi cismin Güneş ol­ ren mekanizma da öyleydi.
olarak uymalıydı, aksi takdirde duğu varsayılırsa gezegenleri ön­
görme matematiğinin ne kadar Yolları bulmak

''
yeni olasılıklar denenmeliydi.
basit olabileceğini gösterdi. Bunun­ Danimarkalı astronom Tycho Brahe
Fred Hoyle
la birlikte, Copernicus yörüngelerin öngörü cetvellerini iyileştirmek için,
dairesel olduklarını varsaydı ve tu­ 20 yıldan fazla bir süreyi gezegenle­
tarlı bir öngörüde bulunmak için ri gözlemleyerek geçirdi. Sonra
sisteminde, gezegenler küçük bir uzayda her gezegene, gözlem verile­
çemberin etrafında, bu çemberin rine uyacak bir yol tayin etmeye ça-
TELESKOP DEVRİMİ 53
Aynca bakınız: Copernicus modeli 32-39 • Tycho modeli 44-47 •

Galileo'nun teleskobu 56-63 • Kütleçekim teorisi 66-73 •Halley kuyrukluyıldızı


74-77

lıştı. Brahe'nin yardımcısı Kepler' in Bu iki olgu, gezegen deviniminin ilk


matematik yetenekleri burada dev­ yasasını oluşturur: Gezegenler, iki
reye girdi. Güneş Sistemi ve birbi­ odağından birinde Güneş bulunan
rinden ayrı gezegenlerin yolları için elips bir yörüngede devinirler.
dairesel ve oval (yumurta-şeklinde) Kepler, bir gezegenin elipsi üzerin­
yörüngeler de dahil, özel modeller deki hızının her zaman değiştiğini
düşündü. Birçok hesaplamadan ve bu değişimin sabit bir yasaya
sonra Kepler, Tycho'nun kesin göz­ (Kepler' in ikinci yasası) uyduğunu
lemlerine uyan gezegen konumları da fark etti: Gezegen ile Güneş ara­
öngörülerine söz konusu modelin yol sındaki bir doğru, eşit zamanlarda
açıp açmadığını belirledi. Tam eşit alanları tarar (s. 54). Bu iki yasa, Johannes Kepler
uyuşma olmazsa, o düşünceyi bir 1609'da Astronomia Nova kitabında
1571'de erken doğum sonucu
tarafı bırakıp süreci yeniden başla­ yayımlandı.
dünyaya gelen Kepler,
tacaktı. Kepler, güçlü astrolojik anlamı
çocukluğunu Leonberg'de
olan, insan arzularını ve eylemlerini
dedesinin hanında geçirdi.
Daireleri terk etme etkilediği düşünülen Mars'ı araştır­ Çiçek hastalığı koordinasyon
1608 'de, 10 yıllık çalışmadan sonra mayı tercih etmişti. Mars değişken ve görme yetisini etkiledi. Bir
Kepler, hem daireleri hem de sabit geriye ilmikler -hareket yönünün burs, 1 5 89'da Lutherci
hızları terk etmeyi gerektiren çözü­ tersine gittiği periyodlar- çiziyor ve Tübingen Üniversitesine
mü buldu. Gezegenler bir elips oluş­ parlaklığında büyük değişimler olu­ gitmesini olanaklı kıldı; orada,
turuyordu -bir tür esnetilen daire; yordu. Aynı zamanda yalnızca 1 ,88 o sırada Almanya'nın en önde
esneme miktarı, dış-merkezlik (s. dünya yıllık bir yörünge periyodu gelen astronomu olan Michael
54) denilen bir nicelikle ölçülür. vardı, yani Mars Tycho'nun veri kü­ Maestlin'den ders aldı.
1600'de Tycho Brahe, onu
Elipslerin iki odağı vardır. Bir elips mesinde Güneş'in etrafında yakla­
Prag'a yakın Benatky
üzerindeki noktanın odak noktasın­ şık 11 kez dönüyordu. Kepler Mars'ı
Şatosunda birlikte çalışmaya
dan uzaklığı ile diğer odak nokta­ seçmekle şanslıydı; çünkü yörünge­ davet etti. Tycho 1601'de
sından uzaklığının toplamı, her sinin oldukça yüksek bir dış-mer­ ölünce Kepler, imparatorluk
zaman sabittir. Kepler, Güneş'in bu kezliği ya da esnemesi vardır: 0,093 matematikçisi olarak onun
iki odaktan birinde olduğunu buldu. (O, bir daire ve 1 de bir parabol olmak yerine geçti.
1611'de Kepler'in kansı
öldü ve Linz'de öğretmen oldu.
Tekrar evlendi ve yedi çocuğu
Tycho'nun Mars'la ilgili verilerine daha oldu; bunların beşi
ne dairesel ne de oval yörüngeler uyar. çocukken öldü. 1 6 1 5 ile 1621
arasında çalışmalarına ara
verdi; cadılıkla suçlanan
annesini savundu. 162 5'te
Reformasyon-Karşıtı
Katalolikler daha fazla sorun
yaşamasına neden oldu ve
Tübingen'e dönmesine engel
oldu. Kepler 1630'da yüksek
ateşten öldü.

Öngörülerin başarısı, Gezegen deviniminin Önemli eserleri


bütün gezegenlerin üç yasası, yeni ve
yörüngelerinin elips gelişmiş öngörü 1609 Astronomia Nova
olduğunu gösterir. cetvellerine olanak verir. 1619 Harmonices Mundi
1627 Rudolphine Tables
54 ELİPTİK YÖRÜNGELER
Yalnızca bir cisim, daha ni içeren Güneş-merkezli kürelerin
büyük bir cismin etrafında içinde ve dışında düzgün bir "geo­
müdahalesiz döndüğü zaman,
metrik" cisim (yüzleri ve iç açıları
izleyebileceği yollar Kepler
yörüngeleri olarak bilinir. eşit olan beş olası katı cisim) vardı.
Bunlar elipsleri, parabolleri ve Merkür' ün yörüngesini içeren küre,
hiperbolleri kapsayan, koni bir sekizyüzlünün içindeydi. Bu dü­
kesiti denilen bir grup eğridir. zenli cismin köşelerine değen küre,
Yörüngenin şekli,
dış-merkezlik denilen bir
Venüs'ün yörüngesini içermekteydi.
öznitelik tarafından belirlenir. Sonra Dünya'nın yörüngesi, oniki­
O dış-merkezlik bir dairedir yüzlü, Mars, dörtyüzlü, Jüpiter, küp
(A). O ile 1 arasında ve son olarak Satürn geliyordu. Sis­
dış-merkezlik bir elipstir (B) tem güzel bir biçimde düzenliydi,
1 'e eşit dış-merkezlik, bir
parabol (C) ve 1 ' den büyük ama doğru değildi.
dış-merkezlik bir hiperbol (D) Kepler' in büyük atılımı, gezegen
üretir. yörüngelerinin gerçek biçimini he­
saplamasıydı; ama üç yasasının ar­
üzere) Bu, Venüs'ün dış-merkezlili­ sayıların açıklanmaya ihtiyacı vardı. kasındaki fizik, onu fazla ilgilendir­
ğinin 14 katıdır. Diğer gezegenlerin Koyu dindar bir adam olan Kepler, bi­ memiş gibi görünüyor. Nitekim,
de eliptik yörüngelerinin olduğunu limsel eserinde ilahi bir amaç aradı. Mars'ın araba içinde bir melek tara­
göstermesi 12 yılını aldı. Altı gezegen gördüğü için, altı sayı­ fından yörüngesinde taşındığını ya
Brahe'nin gözlemlerini inceleyen sının derin bir anlamı olması gerekti­ da Güneş'ten gelen manyetik bir
Kepler, gezegenlerin yörünge peri­ ğini düşündü. Güneş Sisteminin dü­ etkiyle süzüldüğünü öne sürdü. Ha­
yodlarını da ortaya çıkarabildi. zenli bir geometrik modelini üretti; reketlerin bir kütleçekim kuvvetin­
Dünya Güneş'in etrafını bir yılda, bu modelde, her gezegen yörüngesi- den kaynaklandığı düşüncesi, yak-
Mars 1 ,88, Jüpiter 1 1 , 86 ve Satürn
29.45 Dünya yılında döner. Kepler,
yörünge periyodunun karesinin, ge­
zegenin Güneş'e ortalama uzaklığı­
nın üçüncü kuvvetiyle orantılı oldu­
ğunu anladı. Bu onun üçüncü yasa­
sı oldu ve 1619'da Harmonices
Mundi kitabında, astroloji, gezegen
müziği ve geometrik figürler üzerine

_/
uzun yazılarla birlikte yayımlandı.

n
Kitabı çıkarması 20 yılını almıştı. •

Anlam arama ( Odak 2


Kepler, gezegenlerin yörüngelerinde uzayda boş
bulduğu örüntülerden büyülendi. ok a)
t

Copernicus'un kozmos sistemi


kabul edilince, altı gezegenin -Mer­
kür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter ve
Satürn- yörünge büyüklüğünün 8 Gezegen
15 : 20 : 30 : 115 : 195 oranlarında gö­ günberiye
ründüğünü fark etti.
yakın
Bugün astronomlar gezegenlerin Kepler'in ikinci yasasına göre bir gezegeni Güneş'e bağlayan doğru, eşit
yörünge büyüklüklerine ve dış-mer­ zamanlarda eşit alanları tarar. Bu, eşit alanlar yasası olarak da bilinir. Üç eşit
kezliliklerine bakıp, bunları birkaç gölgeli alanla gösteriliyor: ABS, CDS ve EFS alanları. A'dan B 'ye gitmek, C ' den
milyar yıllık değişimle birlikte geze­ D'ye ve E 'den F'ye gitmek kadar uzun zaman alır. Bir gezegen, Güneş'e en yakın
gen oluşum sürecinin sonuçları ola­ olduğu zaman, günberide, en hızlı şekilde hareket eder; bir gezegenin en yavaş
rak görebilirler. Ama Kepler'e göre devinimi, Güneş'e en uzak olduğu zaman, günötede gerçekleşir.
TELESKOP DEVRİMİ 55

''
Kepler Tanrı'nın Dünya'yı
mükemmel sayılar ilkesine
uygun yarattığına, bu yüzden
gezegen deviniminin gerçek
ve keşfedilebilir nedeninin
matematiksel uyum olduğuna
inanıyordu
William Dampier
Bilim tarihçisi

''
!aşık 70 yıl sonra Isaac Newton'un
düşünceleriyle birlikte geldi.

Daha geniş katkılar


Kepler optik araştırmalarında da
önemli ilerlemeler kaydetti ve 1604
tarihli kitabı Astronomiai Pars Op ti­
ca, bu konuda öncü kitap sayılır. Ga­
lileo'nun teleskobu ilgisini çok çekti
ve hem objektif hem de büyütücü
göz merceği için içbükey mercekler yayını, astronomi üzerine Epitome Hannonices Mundı'de Kepler,
kullanan bir tasarım bile önerdi. İlk Astronomiai Copernicanae denilen kozmosun sırrını çözmek için düzgün
kez Ekim 1604'te görülen ve bugün bir ders kitabıydı ve 1630 ile 1650 şekillerle deneyler yaptı. Bu şekilleri
notlarla ilişkilendirip, bir " küreler
genellikle Kepler süpernovası deni­ arasında en yaygın kullanılan astro­
müziği" öne sürdü.
len süpernovayla ilgili de yazı yazdı. nomi eseri oldu. Rudolf Cetvelleri
Tycho'nun yolundan giden Kepler (Prag'daki hamisi İmparator Ru­
de, Aristoteles ' i n "sabit kozmos" dolf'un adını verdi) sonunda yayım­
düşüncesinin aksine, gökyüzünün landı ve öngörülen gezegen konum­
değiştiğini anladı. Yakın zamanda larına ilişkin bu cetveller, 1617 ile
bu yeni yıldızla birleşen bir gezegen 1624 arasında yüksek fiyatlı tak­
kavuşması, Kitabı Mukaddes ' i n vimler çıkarmasına çok yardımcı
"Beytlehem Yıldızı" hakkında spe­ oldu. Bu cetvellerin birkaç on yılda
külasyon yapmasına yol açtı. Kep­ kanıtlanan doğruluğu, hem Coper­
ler' in ateşli hayalgücü, Ay'a uzay nicus'un Güneş-merkezli Güneş
yolculuğunu ve yolcunun oraya gi­ Sisteminin hem de Kepler ' in kendi
dince karşılaşabileceği coğrafyayı üç yasasının kabul edilmesini teş­
tartıştığı Somnium kitabını da üret­ vik etti. •
ti. Birçok kişi bu kitabı ilk bilimkur­
gu eseri olarak görür.
Bununla birlikte Kepler 'in en etkili
•• • •


ZLERIMIZ,
•• • •

BiZE JUPITER'IN
ETRAFINDA DONEN
••

••

•• •

GALILEO'NUN TELESKOBU
58 GALILEO'NUN TELESKOBU

G ''
alileo Galilei 'nin teleskobu
KISACA etkin kullanması, astrono­
minin tarihinde bir dönüm
A STRONOM
noktasının işaretiydi. Fotoğrafın ta­
Galileo Galilei (1564-1642)
nıtılması, kozmik radyo dalgalarının
ÖNCE keşfi ve elektronik bilgisayarın icadı Samanyolu, salkımlar halinde
1543 Nicolaus Copernicus gibi başka dönüm noktaları da oldu birleşen sayısız yıldızın
Güneş-merkezli bir kozmos ama teleskobun icadı, astronominin oluşturduğu bir kitleden başka
ilerlemesi bakımından temel önem­

''
teorisi önerir ama Dünya bir şey değildir.
hareket etmiyor gibi deydi. Galileo Galilei
göründüğü için kanıta ihtiyaç
Çıplak gözün sınırlan
vardır.
Galileo'dan önce, gökyüzünü göz­
1608 Felemenk gözlükçü ilk lemlemenin tek yolu çıplak gözdü.
teleskopları geliştirir. Çıplak göz iki bakımdan sınırlıdır:
Ayrıntıyı kaydedemez ve yalnızca
SONRA
yeterince parlak nesneleri saptaya­
1656 Felemenk bilim insanı bilir. edilebilir ama birbirinden ayrı dağ­
Christiaan Huygens, daha Dolunaya bakıldığı zaman, Ay' ın lar ve onların gölgeleri fark edilemez.
ayrıntılı ve daha solgun çapı Dünya yüzeyinde 1 /2°'lik bir Galileo' nun İtalya'sında kırsal
nesneleri saptayabilen daha açıya karşılık gelir. Yani Ay' ın iki alanda, ay ışığının olmadığı, bulut­
büyük teleskoplar yapar. karşıt yanından uzanan iki çizgi, suz bir gecede gökyüzüne bakıldı­
1668 Isaac Newton ilk aynalı 1/2°'lik bir açı yaparak güzle bulu­ ğında, ufkun üstünde 2500 yıldız
şur. Ne var ki, çıplak göz ancak bir­ görülebilirdi. Samanyolu -yandan
teleskobu, kromatik sapınç (s.
birinden yaklaşık 1 /60°'den fazla görülen Güneş Sistemi diski- çıplak
60) bozulmasından daha az
uzak olan ayrı nesneleri fark edebilir. göze saman saçılmış bir yol gibi gö­
etkilenen bir alet üretir.
Gözün çözünürlüğü budur ve fark rünür. Yalnızca bir teleskop, Saman­
1733 İlk kristal camlı edebildiği ayrıntı düzeyini belirler. yolu 'nun bireysel yıldızlardan oluşu­
akromatik mercek yapılır. Bu, Çıplak gözle dolunaya bakıldığında, yormuş gibi görünmesine sağlar;
mercekli teleskopların Ay' ın çapı, dijital bir fotoğraftaki bir­ teleskop ne kadar büyükse, o kadar
potansiyel görüntü kalitesini birinden ayrı piksellere benzeyen 30 çok yıldız görülür. Yeni teleskabunu
büyük ölçüde iyileştirir. resim öğesine ayrılır. Koyu ay deniz­ gökyüzüne çeviren Galileo, gökyü­
leri ve daha aydınlık tepeleri ayırt zündeki bu yıldız kuşağının gerçek

Çıplak gözün çözünürlüğü yaklaşık 1 /60 ° ' dir.


Dünya' dan bakılan Ay 1 /2°'!ik bir açıya karşılık
gelir, yani Ay'ın çapı 30 resim öğesine ayrılabilir.

1 resim öğesi
TELESKOP DEVRİMİ 59
Aynca bakınız: Copernicus modeli 32-39 • Tycho modeli 44-47 • E liptik yörüngeler 50-55 • Ba rna rd (Rehber) 337

Jüpiter çıplak gözle


parlak bir yıldız
gibi görünür.

doğasını takdir eden ilk kişilerden Galileo, teleskabunu Venedik Doçu


biri olacaktı. Leonardo Donato'ya tanıtıyor. Kendi
zamanının diğer astronomları gibi
Galileo da mali kaynak ve çalışmalarını
Bir teleskop yapmak
meşrulaştırmak bakımından himayeye
Teleskobu Galileo icat etmedi . İki yaslanıyordu.
merceği -bir borunun önünde ışığı
toplamak içirı büyük bir mercek ve
arkasında görüntüyü büyütmek içirı santimetre olan bir gözbebeği vardır
küçük bir mercek- birleştirme dü­ ve çözünürlüğü yaklaşık 1 /60°'dir.
şüncesi Eylül 1 608'de, Felemenk­ Objektif merceği 1 , 2 ya da 4 santi­
Hans Lipperhey, Jacob Metius ve metre çapında olan bir teleskabun
Sacharias Janssen'den gelmişti. arka tarafına bir göz konulduğunda,
(Okuma gözlüğünün icadından teles­ çözünürlük sırasıyla 1 / 1 20°, 1 /240°
kobun icadına ilerlemek 300 yıldan ve 1 /480° iyileşir. O zaman ayrıntılar
fazla bir süre almıştı . ) Galileo bu yeni görülür. Örneğin Jüpiter bir nokta
aleti duyduktan sonra, kendirle bir gibi değil, bir disk gibi görünür. Galileo yalnızca üç kat büyüten
tane yapmaya karar vermişti. Teleskop, bir "ışık kovası" işlevi ilk aletirıden memnun kalmadı. Bir
Bir teleskop iki önemli iş yapar. de görür. Objektif merceğirı çapı iki teleskabun büyütme kapasitesinirı,
Çözünürlüğü (bir teleskobun algıla­ katına çıktığı her seferinde, topla­ objektif merceğirı odak uzunluğunun
yabildiği ayrıntı) objektif merceğin nan ışık dört kat artar ve ışık çıkışı göz merceğirıirı odak uzunluğuna
-önde ışığı toplayan büyük mercek­ benzer olan nesneler, iki kat uzakta­ oranıyla ilgili olduğunu anladı. Nes­
çapıyla orantılıdır. Objektif mercek larsa fark edilebilirler. 1 , 2 ve 4 santi­ nel mercek içirı daha uzun odaklı dış­
ne kadar büyükse, çözünürlük o metrelik objektif mercekler gözün bükey bir mercek ya da göz merceği
kadar iyi olur. Karanlığa tam uyar­ sırasıyla 20 000, 1 60. 000 ve 1 . 280.000 için daha kısa odaklı içbükey bir mer­
lanmış bir gözün, çapı yaklaşık 0 , 5 yıldız ayırt etmesine olanak verir. cek gerekliydi. Bu mercekler bulun-
60 GALILEO'NUN TELESKOBU

•• ••
olduğunu sandı ama çok geçme­
den, yeni cisimlerin Jüpiterin etra­
fında döndüklerini anladı. O sırada
Galileo, Venedik'e yakın Padua
Üniversitesinde 45 yaşında bir ma­
Azizim Kepler, teleskopla tematik profesörüydü. Teleskopla
yaptığı gözlemlerini yayımladığın­ Galileo'nun belki de ilk kez
bakmayı mütemadiyen
da şunları yazdı: "Jüpiter küçük bir gökyüzünü fiilen olduğu gibi
reddeden okumuşlara
dürbünden kendini gösterdi. Ken­ izleme deneyimi vardı.
ne dersiniz? dime üstün bir alet hazırlamış oldu­

'' ''
1 Bernard Cohen
Galileo Galilei ğum için , onun yanında üç küçük
-küçük ama çok parlak- yıldızın
konumlandığını gördüm (diğer
aletlerin zayıflığından ötürü daha
önce olmamış bir şey) . Sabit yıldız
olduklarına inanmama rağmen,
tam olarak düz bir hat boyunca sı­
madığı için, Galileo kendisi mercek­ ralanmış ve tutulma dairesine para­ Galileo şunu anladı: Tıpkı Ay' ın
leri kesip parlatarak istediği mercek­ lel gibi göründükleri için ilgimi çek­ her ay Dünya'nın etrafında dönmesi
leri elde etti. O sırada dünyanın cam tiler . . gibi, Jüpiter' in yörüngesinde de ,
imalatı merkezi olan kuzey İtalya' da Güneş'in etrafında dönerken onunla
yaşamak, epeyce işine yaradı. So­ Tekrarlanan gözlemler birlikte kalan dört uydu vardı. Daha
nunda 33 kat büyüten yeni bir teles­ Galileo'nun beklenmedik keşfi, onu uzak uyduların yörüngeyi tamamla­
kop geliştirdi ve Jüpiter uydularını büyüledi. Gecelerce Jüpiter ' i göz­ ması, yakın olanlardan daha uzun
bu gelişmiş aletle keşfetti. lemleyince, yeni yıldızların Jüpi­ zaman alıyordu. İçeriden dışarıya
ter'in ötesinde, uzak göklerde olma­ doğru bir yörüngeyi tamamlama za­
"Üç küçük yıldız" dığı anlaşıldı. Bu yıldızlar, gökyü­ manı sırasıyla 1 ,77, 3 , 55, 7 , 1 5 ve
Galileo, Jüpiter gezegeninin uydu­ zünde yolunda giderken Jüpiter' e 1 6,69 gündür. Jüpiter uydu sistemi,
larını 7 Ocak 1 6 1 0 gecesi keşfetti . eşlik etmenin yanı sıra, onun etra­ Güneş'in gezegen sisteminin küçük
İlk önce uzak yıldızlara bakmakta fında da dönüyorlardı. bir modeline benziyordu . Bu, Coper­
nicus öncesi dönemde sanıldığı
gibi, kozmostaki her şeyin Dün­
Tek Yeşil ışık, kırmızı
ile mavinin ya'nın etrafında dönmediğinin kanı­
arasındadır. tıydı. Bu dört uydunun gözlemlen­
Kırmızı ışık en az
kırılır. mesi, Güneş-merkezli kozmos teori­
sine bir destekti.
Galileo keşfini çabucak, 1 O Mart
1 61 0 ' da Siderius Nuncius ( Yıldızla­
rın Habercisi) kitabında yayımladı.
Galileo yükselme umuduyla kitabı­
nı, daha sonra Toscana Büyük Dükü
olan eski öğrencisi II. Cosimo de'
Medici'ye ithaf etti. Dört Medici
kardeşin onuruna, uydulara Medici
Yıldızları adını verdi. Bu siyasal dü­
Mavi ışık en çok şüncelilik, ona Pisa Üniversitesinde
kırılır.
Medicilerin Baş Matematikçisi ve
Filozofu makamını kazandırdı. Ne
Mercekli teleskoplar, kromatik sapınç olarak
bilinen bir sorun yaşar. Işığın farklı dalga boyları biraz var ki, bu isim tutmadı.
farklı odaklara gelir; bu yüzden son görüntü, bir renk Başlangıçta birçok kişi kuşkulan­
halesiyle çevrili olur. dı; uyduların teleskop merceklerin-
TELESKOP DEVRİMİ 61
Galileo'nun teleskobunun, göz merceği olarak içbükey bir
merceği vardı. Çok uzak bir gök cismine bakıldığı zaman, iki
mercek arasındaki uzaklık, objektif merceğin odak uzunluğu
ile göz merceğinin odak uzunluğunun farkına eşit olurdu.

Yıldızdan
gelen
paralel - - - -
ışık
ışınları

Objektif
İçbükey g �z
mercegı
7 Mercekli teleskoplar
mercek
İlk mercekli teleskopların iki
türü vardı: Galilei teleskobu ve
Objektif mercek odak uzunluğu
1 6 1 1 'de Johannes Kepler'in
geliştirdiği Kepler teleskobu
Kısa süre sonra geliştirilen Kepler'in teleskobunun, göz merceği (bkz. solda). Her ikisinin de ön
olarak dışbükey bir merceği vardı. Teleskobun uzunluğu, obj ektif merceğin
tarafında objektif denilen,

\
odak uzunluğu ile göz merceğinin odak uzunluğunun toplamına eşitti.
uzun odaklı, geniş çaplı bir

jektif mercek mercek vardı. Bu mercek, ışığı


Objektif ve göz
merceklerinin odak toplayıp bir odağa getiriyordu.
Odaktaki görüntü, daha
- -
küçük, kısa odaklı göz merceği
-
-
- -
- -
- - - -
- - -
- -
-
kullanılarak büyütülüyordu.
- -
-

- - - - - -
Aletin büyütme gücü,
- -
-
objektif merceğin odak
- -
- -
- -
- -
- -
___..... - -
uzunluğunun göz merceğinin
odak uzunluğuna bölümüne
göz eşitti. Daha yassı bir dışbükey
Objektif mercek odak uzunluğu merceği
objektif mercek kromatik
sapıncı (bkz. karşı sayfa)

Göz merceği odak uzunluğu azaltıyor, daha uzun bir odak


uzunluğu ve sabit bir göz
merceği için daha fazla
deki kusurlardan başka bir şey olma­ us'u fikir hırsızlığıyla suçlayacaktı büyütme sağlıyordu. Bu
dığını öne sürdü. Ne var ki, Thomas ama bugün, Marius 'un aşağı yukarı yüzden 17. yüzyılda
Harriot, Gaultier de la Vatelle ve Ni­ aynı zamanda Galileo ' dan bağımsız teleskoplar daha uzun oldu.
colas- Claude Fabri de Peiresc gibi olarak keşfini yaptığı genellikle Galileo ve Kepler zamanında
teleskop kullanan diğer astronomlar kabul edilmektedir. Marius uydula­ göz merceklerinin minimum
da, 1 61 0' da Jüpiter Güneş ' in arka­ ra, Roma tanrısı Jüpiter ' in aşık oldu­ odak uzunluğu yaklaşık 2-4
sından geçtikten sonra tekrar gece ğu kadınların adını, Io , Europa, Gan­ santimetreydi. Yani, 3 0 kat
gökyüzüne dönünce uyduların varlı­ ymedes ve Callisto adlarını verdi ve büyütmek için, odak uzunluğu

ğını doğruladılar. bu adlar hala kullanılmaktadır. Şimdi 60-120 santimetre olan objektif
merceklere ihtiyaç vardı.
toplu halde Galilei uyduları olarak
1 8 8 8 'de California'da,
Tartışmalı öncelik bilinirler.
Hamilton Dağında kurulan
1 6 1 4'te Alman astronom Simon Ma­
büyük James Lick
rius, Jüpiterirı uydularını açıkladığı Jüpiter saati
Teleskobunun (yukarıda)
ve onları Galileo'dan önce keşfetti­ Galileo, Jüpiter uydularının değişen
merceği 90 santimetre, odak
ğini iddia ettiği Mundus Iovialis' i konularını günden güne dikkatli bir uzunluğu 17, 3 7 metreydi.
yayımladı. Galileo daha sonra Mari- biçimde inceledi. Gezegenler gibi
62 GALILEO'NUN TELESKOBU

onların konumlarının da, önceden ABD Donanma Gözlemevinde 66 ma vardı. Yer-merkezli (Dünya-mer­
hesaplanabileceği sonucuna vardı. santimetrelik yeni bir mercekli te­ kezli) düşünce gezegenin eşsizliğini
Galileo , bu hesaplamanın doğru ya­ leskop kullanarak Mars'ın iki uydu­ vurgulamaktaydı; gün-merkezli (Gü­
pılabilmesi durumunda, sistemin sunu, Phobos ve Deimos, keşfedin­ neş-merkezli) öneri ise, Dünya' yı ge­
evrensel bir saat gibi çalışacağını ve ce, bu öngörünün doğru olduğu ka­ zegen ailesinin yalnızca bir üyesi
denizde boylam ölçme sorununu çö­ nıtlandı. yapmaktaydı. Dünya'nın kozmosta
zebileceğini gördü. Boylamı sapta­ ayrıcalıklı bir yer işgal etmediği var­
mak, zamanı söyleme yeteneğini Copemicus'a destek sayımı, şimdi Copernicus ilkesi ola­
gerektirir ve Galileo'nun dönemin­ Galileo'nun zamanında, Dünya'nın rak bilinmektedir.
de, bir gemide çalışacak saatler kozmosun merkezirıde durağan ol­ İş artık bir teorinin doğru diğeri­
yoktu . Jüpiter, Dünya'ya, Güneş' ten duğunu öne süren eski Kitabı Mu­ nin yanlış olduğunu kanıtlayacak
en az dört kat uzak olduğu için, Jü­ kaddes teorisine inananlar ıle Dün­ gözlemler bulmaya kalmıştı. Jüpite­
piter sistemi Dünya'nın her tarafın­ ya'nın Güneş ' in yörüngesinde oldu­ rin etrafında uyduların keşfedilmesi,
da aynı görünür; dolayısıyla bir "Jü­ ğunu söyleyen Copernicus'un görü­ Güneş-merkezli bir sisteme büyük
piter saati, " her yerde çalışırdı. Boy­ şü arasında hala hararetli bir tartış- destekti. Her şeyin Dünya etrafında
lam sorunu , İngiliz saatçi John Har­

''
dönmediği açıktı ama hi'ı.la yanıtlan­
rison 'ın 1 740 civarında doğru krono­ mamış sorular vardı. Güneş-merkez­
metreleri tanıtmasıyla birlikte çözül­ li sistem doğruysa, Dünya hareket
dü . Bu, Jüpiter 'in uydularının yörün­ ediyor olmalıdır. Dünya her yıl Gü­
geleri daha ayrıntılı ortaya çıkarıl­ neş'in etrafında dolaşmak zorunday­
madan önceydi. Kitabı Mukaddes gökyüzüne sa, 30 km/sn'lik bir yörünge hızı ol­
Gahleo' nun Jüpiter ' in etrafında (cennete) gitmenin yolunu malıydı. Galileo'nun zamanında
dört uyduyu keşfetmesinin, ilginç gösterir, gökyüzünün gittiği Dünya'nın Güneş'e uzaklığı tam ola­

''
bir sonucu daha oldu. Jonathan rak bilinmiyordu ama Dünya'nın
yolu değil.
Swift 1 726'da Gülliver'in Gezileri' ni hızlı hareket etmesini gerektirecek
yayımlayınca, Laputa üzerine bö­
Galileo Galilei kadar uzak olduğu açıktı ve insanlar
lümde, Dünya'nın bir ve Jüpiter ' in bu hareketi idrak edemezler. Ayrıca
dört uydusu olduğuna göre Mars ' ın yörünge devinimi, yıldızların her yıl
da iki uydusu olacağını öngördü. yıldız paralaksı denilen bir fenomen­
1 877'de Asaph Hali, Washington' da le (s. 1 02) bir taraftan diğerine salını-
TELESKOP DEVRiMİ 63
Galilei uyduları, Jüpiter'e en yakın uydusuydu. Daha sonra, fotoğraflar
olandan başlamak üzere, soldan sağa: titizlikle incelenerek uydular bulun­
Io, Europa, Ganymede ve Callisto. muştur. Jüpiter' in bilinen uyduları­
Ganymede, Merkür gezegeninden
nın sayısı, 1 950'lerın ortasında 1 2'ye
büyüktür.
çıkmıştı ve şimdiyse, 67'ye ulaşmış­
tır. Gelecekte daha küçük uydular
Bu sorunlara rağmen Galileo, bulgu­ bulunabilir. •
larının, Kuşkuya yer bırakmayacak
şekilde Copernicus 'u haklı çıkardı­
ğını düşündü. Keşifleri arasında Ve­
nüs'ün evreleri (gezegen Güneş ' in
yörüngesindeyse açıklanabilen) ve
Güneş'in kendi etrafında döndüğü
(güneş lekelerinin hareketi bunu
gösteriyordu) gerçegı de vardı.
1 61 9'da Galileo'nun Copernicus 'u
hırçınca savunması, onu, 1 6 1 6 ' da
Güneş-merkezciliğin sapkınlık oldu­
ğunu ilan eden Kiliseyle çatışma
içine çekmişti. 1 633'te Engizisyo­
nun huzuruna çıktı. Kitapları yasak­
yor gibi görünmesini sağlamalıydı. landı ve ömrünün son on yılını ev
Bu fenomen de o sıralar henüz göz­ hapsinde geçirdi.
lemlenmemişti. Galileo ve çağdaşla­
rı, Samanyolu'ndaki yıldızlar arasın­ Yeni uydular
daki tipik uzaklığın, Dünya ile Güneş 283 yıl boyunca Jüpiterin bilinen
arasındaki uzaklıktan 500.000 kat dört uydusu vardı. Beşinci uydu
büyük olduğundan ve bu nedenle, Amalthea, California'da Lick Gözle­
yıldız paralaksının ölçülemeyecek mevinde 91 santimetrelik mercekli
kadar küçük olduğundan kuşkulan­ bir teleskop kullanan Amerikalı ast­
madılar Ancak 1 9. yüzyılın ortasında ronom E. E. Bernard tarafından
büyük ölçüde gelişmiş aletler, bu sa­ 1 892' de keşfedildi. Doğrudan göz­
lınımı saptamayı olanaklı kıldı. lemle keşfedilen son Güneş Sistemi

Galileo Galilei Galileo Galilei 15 Şubat 1 564'te döndüğünü keşfetti. Üretken bir
İtalya'da Pisa'da doğdu. 1589'da yazardı ve bulgularını geniş bir
Pisa Üniversitesinde Matematik alıcı kitlesine ulaştırdı.
Kürsüsüne atandı; 1 590'da Padua
Üniversitesine geçti. Galileo, Önemli Eserleri
Avrupa'da şimdi Bilimsel Devrim
olarak bilinen entelektüel ilerleme 1610 The Starry Messenger
sürecinde çok önemli rol oynayan 1632 Dialogue Concerning the
bir astronom, fizikçi, matematikçi, Two Chief World Systems
filozof ve mühendisti. 1638 The Discourses and
Mercekli teleskobu gökyüzüne Mathematical Demonstrations
çeviren ilk kişiydi. 1609-10'da Relating to Two New Sciences
Jüpiter gezegeninin dört
uydusunun olduğunu, Venüs'ün
evrelerden geçtiğini, Ay'ın dağlık
olduğunu ve Güneş'in yaklaşık
olarak ayda bir kez kendi etrafında
64

1, GÜNEŞ'İN ORTASINDA
.,,, KUSURSUZ BİR
DAİRESEL LEKE
VENÜS'ÜN GEÇİŞİ

KISACA
1 639'da 20 yaşında Jeremiah
Horrocks adlı İngiliz bir astro­
nom, Johannes Kepler'in ha­
ASTRONOM
zırladığı cetvellerde yanlışlar bul­
Jeremiah Horrocks
duktan sonra Güneş'in yüzeyinden
(1618-1641)
Venüs' ün bir geçişini öngördü. Geçi­
ÖNCE şe yalnızca dört hafta vardı; bu yüz­
MS v. 150 Ptolemaios, Dünya­ den Horrocks, iş arkadaşı William
Güneş uzaklığını, Dünya'nın Crabtree'ye mektup yazıp, gözlem
yarıçapının 1210 katı -8 milyon yapmasını istedi. 4 Aralık 1639'da
kilometre kadar- olarak Horrocks ve Crabtree, Güneş'in bir
görüntüsünü teleskoptan bir düzle­
hesaplar.
me odaklayan Güneş teleskoplarını Venüs'ün 2012'deki en son geçişi (Güneş
1619 Kepler'in üçüncü yasası, birbirinden bağımsız olarak kurdu. diskinin sağ üst köşesinde küçük bir nokta),
NASA'nın Solar Dynamics Observatory
gezegen yörüngelerinin Bir Venüs geçişine tanık olan ilk (Güneş Dinamikleri Gözlemevi) tarafından
büyüklük oranlarım verir ama insan oldular. yakalandı.
kesin değerler bilinmez. Venüs Güneş diskinden geçerken,
Horrocks gezegenin büyüklüğünü ve rak, Merkür'ün Venüs'le aynı açıya
1631 Fransız astronom Pierre
uzaklığını ölçmeye çalıştı. Dünya' da karşılık geldiğini hesapladı. Bütün
Gassendi, Merkür'ün Güneş
76 yay-saniyelik bir açıya (76/3600°) gezegenlerin Güneş'te aynı açıya
diskinden geçişini gözlemler;
karşılık geldiğini ya da bu açıyı tara­ karşılık geldiklerini tahmin etti ve
tarihte kaydedilen ilk gezegen dığını fark etti; bu, Kepler'in tahmin Dünya'nın Güneş'e uzaklığını, 95
geçişi. ettiği değerden küçüktü. Kepler'in milyon kilometre olarak hesapladı.
SONRA üçüncü yasasından bilinen gezegen Horrocks'un tahmininin, şimdi
1716 Edmond Halley, Venüs uzaklığı oranlarım kullanan Horrocks, yanlış olduğu biliniyor. Dünya, Gü­
geçişinin doğru bir süre Venüs diskinin Güneş'ten göründüğü neş'te 17,8 yay-saniyeye karşılık gelir
şekliyle yaklaşık 28 yay-saniyelik bir ve bu da 1 50 milyon kilometre eder.
ölçümünün doğru bir Dünya­
açıya karşılık geldiğini hesapladı. Yine de, Güneş Sisteminin büyüklü­
Güneş uzaklığını
Horrocks, 1631'de gerçekleşen bir ğü konusunda makul ölçüde doğru
verebileceğini öne sürer.
Merkür geçişinin verilerini kullana- bir düşünceye sahip ilk kişiydi. •
2012 En son Venüs geçişi
gerçekleşir. Sonraki iki geçiş Ayrıca bakınız: Eliptik yörüngeler 50-55 • Halley kuy r ukluy ıld ızı 74-77
2117 ve 2 1 25'te olacak
TELESKOP DEVRİMİ 65

•• ••

SATURN'UN .
ETRAFINDA YENi
UYDULAR
SATRÜN HALKALARINI GÖZLEMLEMEK

ologna yakınlarında Panza­ !inen uyduların sayısına tek başına


KISACA
ASTRONOM
B no Gözlemevinde çalışan
İtalyan astronom Giovanni
Cassini'ye 1664'te, Romalı Guisep­
neredeyse iki katına çıkardı. Sayı o
günden beri dramatik bir biçimde
artmaktadır.
Giovanni Domenico Cassini
pe Campini'nin yaptığı son teknolo­ Jüpiter'in ve Satürn'ün, her biri­
(1625-1712)
ji ürünü mercekli bir teleskop veril­ nin 60'tan fazla bilinen uydusu var­
ÖNCE di. Onunla Jüpiter' deki lekeleri ve dır. Dış Güneş Sistemindeki bu gaz
1610 Galileo, Jüpiter' i n kuşakları keşfetti, gezegenin spin devlerinin iki tip uydusu vardır:
etrafında dört uydu keşfettiğini periyodunu ve kutup basıklığını Büyük olanlar, gezegenle aynı za­
duyurur. ölçtü, Jüpiter'in bilinen dört uydu­ manda oluşmuştur; küçük olanlar
sunun yörüngeleriyle ilgili gözlemler ise asteroid kuşağından yakalanan­
1655 Christiaan Huygens,
yaptı. lardır. İç Güneş Sisteminde Mars'ın
Satürn'ün etrafında dönen ve
iki tane yakalanmış asteroid uydu­
Dünya'nın uydusundan yüzde
Satürn'ü gözlemlemek su vardır; Merkür'ün ve Venüs'ün
50 daha büyük olan bir
Cassini'nin parlak bir gözlemci ola­ uydusu yoktur. Dünya'nın bir tane
uyduyu, Titan'ı keşfeder.
rak ünü, yeni Faris gözlemevinin ta­ büyük uydusu vardır, kütlesinin
SONRA mamlanmasını denetleme daveti 1 /81'i; astronomlar nasıl oluştuğun­
1801 İlk asteroid, Mars ile almasına neden oldu . Orada telesko­ dan henüz emin değildir. •

Jüpiter arasında bir yörüngede bunu Satürn'e çevirdi; Satürn'ün en


keşfedilir. büyük uydusu Titan'ı, 16 55'te Ch­
ristiaan Huygens keşfetmişti. Cas­
1859 İskoç fizikçi James Clerk sini iki uydu daha keşfetti: 167 1 ' de
Maxwell, Satürn halkalarının, Iapetus, 1672 ' de Rhea. 1675'te Sa­
kütleçekim kuvveti altında türn halkalarında büyük bir aralık
dağılacakları için katı fark etti ve halkaların yekpare katı
olamayacağını kanıtlar. olmadığını, yörüngede dönen küçük
1960'dan itibaren Son on cisimlerden oluştuğu sonucuna
Satürn'ün halkalarında Cassini
yıllarda Jüpiter ve Satürn vardı. 1864'te daha soluk iki uydu Bölümü denilen en büyük aralık, dış
etrafındaki yörüngeleri uzay keşfetti: Tetis ve Dione. Bu gözlem­ A-halkasını iç B-halkasından ayırır.
araçları gitti ve Voyager 2, lerle Cassini, Güneş Sisteminde bi- Genişliği 4800 kilometredir.

Uranüs'ün ve Neptün'ün
yanından geçti. Çok s ayıda Ayrıca bakınız: Galileo'nun teleskobu 56-63 • Ay'ın kökeni 186-87 •

Huygens (Rehber) 3 3 5
uydu keşfedildi.
•• •

• • • •

KÜTLEÇEKİM TEORİSİ
68 KÜTLEÇEKİM TEORİSİ

K ''
ütleçekim, iki kütle arasın­
KISACA daki çekim kuvvetine veri­
len addır. Bütün nesneleri
ASTRONOM
Dünya'ya çeken, onlara ağırlık ka­
Isaac Newton (1642-1726) Şahsen ben, büyük hakikat
zandıran bu kuvvettir. Nesneleri
ÖNCE aşağıya, Dünya'nın merkezine okyanusu önümde
1609 Johannes Kepler, Mars'ın doğru çeker. Eğer nesne Dünya' dan keşfedilmemiş duruyorken,
eliptik bir yörüngesi olduğunu çok daha küçük bir kütle olan Ay' da kumsalda oynayan bir
gösterir. olsaydı, kuvvet altı kat daha az olur çocuktan başka bir şey

''
ve o nesnenin ağırlığı, Dünya'daki değilim.
SONRA ağırlığının altıda biri olurdu. İngiliz
Isaac Newton
1798 Henry Cavendish, ilk kez fizikçi, astronom ve matematikçi
kütleçekim sabitini ölçer. Isaac Newton, kütleçekimin bütün
nesneleri etkileyen evrensel bir kuv­
1846 Fransız matematikçi
vet olduğunu ve gezegenlerin hare­
Urbain Le Verrier, Newton'un
ketlerini açıkladığını kavrayan ilk
yasalarını kullanıp, Neptün kişiydi. rünge için geçen zamanın karesi,
gezegeninin konumunu gezegen ile Güneş arasındaki orta­
hesaplar. Yörüngeleri açıklamak lama uzaklığın üçüncü kuvvetine
1915 Albert E i nstein genel Gezegen yörüngelerinin şekli, New­ eşitti. Örneğin, Dünya Güneş'in et­
göreliliği tanıtır ve kütleçekim ton'un zamanında, Johannes Kep­ rafını bir yılda dönerken, Jüpiter' in
kuvvetini uzayzaman eğrisinin ler' in tanıttığı gezegen deviniminin Güneş'e uzaklığı Dünya'nın uzaklı­
üç yasası temelinde zaten biliniyor­ ğının 5,2 katıdır. 5,2'nin üçüncü
bir fonksiyonu olarak açıklar.
du. Kepler' in birinci yasasına göre, kuvveti 140'a eşittir ve 140 'ın kare­
2014 Kütleçekim sabiti, bu yörüngeler elipsti ve elipslerin bir kökü, bir Jüpiter yılının doğru raka­
atomların davranışı incelenerek odağında Güneş bulunmaktaydı. mını verir: 1 1 ,86 Dünya yılı.
ölçülür. En son rakam, 66719 x İkinci yasaya göre, gezegenler Gü­ Bununla birlikte, Kepler gezegen
10-11 m3 kg-1 s-2 olarak neş'e yakınken yörüngelerinde daha yörüngelerinin şekillerini ve hızları­
verilmektedir. Bu rakam, Herıry hızlı, uzakken daha yavaş hareket nı doğru keşfetmiş olmasına rağ­
Cavendish'in hesapladığı ediyorlardı. Üçüncü yasa ise, bir yö­ men, gezegenlerin neden öyle hare­
değerden yaklaşık yüzde 1 rüngeyi tamamlamak için geçen ket ettiklerini bilmiyordu. 1609'da
küçüktür. zaman ile Güneş'ten uzaklık arasın­ yayımladığı kitabı Astronomia No­
daki ilişkiyi tarif etmekteydi : Bir yö- va ' da Mars'ın, arabalı bir melek ta-

Isaac Newton Isaac Newton 25 Aralık 1642 'de fiziğini biçimlendirdi. Kitabı
Lincolnshire'da, Woolsthrope'de Mukaddes kronolojisine ve
bir çiftlikte doğdu. Grantham'daki simyaya çok zaman harcadı.
okuldan sonra Trinity College Newton çeşitli zamanlarda
Cambridge'e gitti; orada öğretim Royal Society'nin Başkanı,
üyesi olup, fizik ve astronomi Kraliyet Darphanesinin Müdürü,
dersleri verdi. Principia kitabı, Cambridge Üniversitesinin
kütleçekimin ve gök mekaniğinin parlamento temsilcisi oldu.
ilkelerini ortaya koyar. 1727'de öldü.
Newton aynalı teleskobu icat
etti; optik, prizmalar ve beyaz ışık Önemli eserleri
tayfı üzerine tezler yazdı;
kalkülüsün kurucularından biriydi; 1671 Method of Fluxions
cisimlerin soğumasını araştırdı. 1687 Philosphiae Naturalis
Dünya'nın şeklinin neden basık Principia Mathematica
olduğunu ve ekinoksun neden 1704 Optics
hareket ettiğini açıkladı; ses hızı
TELESKOP DEVRİMİ 69
Aynca bakınız: Eliptik yörüngeler 50-55 • Halley kuyrukluyıldızı 74-77 • Neptün' ün keşfi 106-07 • Görelilik teorisi 146-53 •
Lagrange ( Rehber) 336

1680'de ve 1681'de görünen Büyük


Kuyrukluyıldız. John Flamsteed aynı
kuyrukluyıldız olduğunu öne sürdü;
Newton kabul etmedi ama
Flamsteed'in verilerini inceledikten
sonra fikrini değiştirdi.

rafından yörüngesinde taşındığını


öne sürdü. Bir yıl sonra fikrini de­
ğiştirip gezegenlerin mıknatıs oldu­
ğunu ve dönen Güneş'ten uzanan
manyetik "kollar" tarafından çekil­
diklerini öne sürdü.

Newton'un içgörüsü
Newton'dan önce, İngiliz Robert
Hooke ve İtalyan Giovanni Alfonso
Borelli de dahil, birçok bilim insanı,
Güneş ile bireysel gezegenler ara­
sında bir çekim kuvveti olduğunu
öne sürdü. Uzaklıkla birlikte kuvve­
tin azaldığını da ifade ettiler.
9 Aralık 1679'da Hooke, New­
ton'a mektup yazıp, kuvvetin uzaklı­
ğın karesiyle ters orantılı olabilece­ Büyük Kuyrukluyıldız (görünmeyecek kadar Güneş'e yak­
ğini söyledi. Ne var ki, Hooke bu Newton utangaç, içine kapanık bir laşan) ve tekrar uzaklaşan aynı kuy­
düşünceyi yayımlamadı ve önerme­ kişiydi ve buluşunu yayımlamak is­ rukluyıldızın görülmüş olabileceği­
yi tam olarak tanıtlayacak matema­ temedi. İki şey onu yapmaya zorladı. ni öne sürdü.
tik becerilerine sahip değildi. New­ İlki, 1680' in Büyük Kuyrukluyıldızı, Halley kuyrukluyıldız yörüngele­
ton ise, aksine, çekim kuvvetinin ikincisi astronom Edmond Hal­ rinin gizemli biçiminden büyülendi
ters kare yasasının eliptik bir geze­ ley' di. ve arkadaşı Newton'la sorunu tar­
gen yörüngesiyle sonuçlanacağını 1680 ' in Büyük Kuyrukluyıldızı tışmak üzere Cambridge'e gitti.
kanıtlayabildi. 17. yüzyılın en parlak kuyrukluyıldı­ Kuvveti ivmeyle ilişkilendiren yasa­
Newton , Güneş ile gezegenler zıydı -o kadar parlak ki, kısa bir sını ve kuvvetin gücünün uzaklığın
arasındaki çekim kuvveti (F) kesin süre gündüz de görülebildi. İki kuy­ karesiyle ters orantılı değiştiği ısra­
olarak aralarındaki uzaklığın (r) ka­ rukluyıldız görüldü: Biri Kasım ve rını kullanan Newton, iç Güneş Sis­
resiyle ters orantılı olarak değişiyor­ Aralık 1680'de Güneş'e yaklaşıyor­ teminden geçerken kuyrukluyıldı­
sa, bunun gezegen yörüngelerini ve du; diğeri, 1680 Aralık sonu ile 1681 zın yörüngesinin parametrelerini
Kepler'in üç yasasına neden uyduk­ Martı arasında Güneş'ten uzaklaşı­ hesapladı. Bu atılım Halley'in o
larını eksiksiz açıkladığını matema­ yordu. O zamanki bütün kuyruklu­ kadar çok ilgisini çekti ki, daha
tiği kullanarak tanıtladı. Bu mate­ yıldızlar gibi, bunun yörüngesi de sonra 24 kuyrukluyıldızın daha yö­
matiksel olarak şöyle yazılır: Fo<.1/r2. bir sırdı ve iki görüntü, başlangıçta rüngesini hesapladı ve bir kuyruklu­
Yani nesneler arasındaki uzaklığın geniş kesimlerce aynı nesne olarak yıldızın (Halley Kuyrukluyıldızı) her
iki katına çıkması, çekim kuvveti kabul edilmedi. Astronom John 76 yılda bir Güneş'e geri döndüğünü
gücunu başlangıçtaki kuvvetin Flamsteed, Güneş Sisteminin dış kanıtladı. Belki de daha önemlisi,
dörtte biri oranında azaltır. kenarından gelen, Güneş'e dönen Halley, Newton'un çalışmalarından
70 KÜTLEÇEKİM TEORİSİ
o kadar etkilendi ki, onu bulgularını
yayımlamaya güçlü bir biçimde teş­ Gezegenlerin eliptik yörüngeleri, nesneler arasındaki
vik etti. Bu teşvik, 5 Temmuz uzaklığın karesi oranında azalan bir çekim
1687'de Latince yayımlanan ve kuvvetiyle açıklanır.
Newton'un devinim yasalarını, küt­
leçekim teorisini, Kepler' in üç yasa­
sının kanıtlarını ve bir kuyrukluyıl­
dızın yörüngesini hesaplamak için Kütleçekim
gezegenlerin Bu kuvvet
kullandığı yöntemi açıkladığı kitabı evrenseldir ve bütün
Philosophiae Naturalis Principia devinimi açıklar ama
uzaklıklarda kütlesi
Mathematica ile sonuçlandı. onlan neyin harekete olan bütün cisimler
Kitabında Newton yasasının ev­ geçirdiğini için geçerlidir.
rensel olduğunu vurguladı -kütleçe­ açıklamaz.
kim Evren' deki her şeyi uzaklığa al­
dırmadan etkiler. Annesinin yaşadı­
ğı Woolsthrope meyve bahçesinde ya'nın etrafında dönüşünü, Jüpiter' in bir biçimde ölçmek oldukça zordur.
elmanın başına nasıl düştüğünü, Güneş' in etrafında dönüşünü, hatta Newton'un teorisinin ilk laboratu­
denizlerdeki gelgitleri, Ay'ın Dün- bir kuyrukluyıldızın eliptik yörünge­ var testini, Newton'un ölümünden
sini açıklıyordu. Bahçede elmayı dü­ 71 yıl sonra 1798 'de, İngiliz aristok­
şüren fizik yasasının, Güneş Siste­ rat bilim insanı Henry Cavendish
mini şekillendiren ve yıldızlar ile gerçekleştirildi. Jeofizikçi John Mic­
uzak galaksiler arasında etkili oldu­ hell 'in önerdiği bir deney sistemini
ğu daha sonra keşfedilecek yasayla kopyaladı ve 5,1 ve 30 santimetre
aynıdır. Newton'un kütleçekim yasa­ çapında iki kurşun top arasındaki
sının etkili olduğunu gösteren kanıt­ kütleçekim kuvvetini başarıyla
lar her yerdeydi. Yalnızca gezegenle­ ölçtü (bkz s 71) O günden sonra bir­
İki cismin kütlesi rin nerede olduklarını açıklamakla çok kişi deneyi arıtmaya ve tekrarla­
(m1 ve m2) kalmıyor, gelecekte nerede olacakla­ maya çalıştı. Bu, G'nin doğruluğun­
rını öngörmeyi de olanaklı kılıyordu. da yavaş bir iyileşmeye yol açtı. Bir
kısım bilim insanı, G'nin zamanla
Kütleçekim sabiti
Orantılılık sabiti değiştiğini öne sürdü. Ne var ki,
(G)
Newton'un kütleçekim yasasına yakın zamanda yapılan 1a süperno­

�----
göre, kütleçekim kuvvetinin büyük­ va analizi, son dokuz milyar yılda
lüğü, iki cismin birbiriyle çarpılıp G'nin 10 milyarda birden daha az
Gm1m2 aralarındaki uzaklığın (r) karesine değiştiğini gösterdi. Uzak süperno-

••
F= bölünen kütleleriyle (m1 ve m2) oran­

(
r' tılıdır (bkz solda) Kütleleri her
zaman birbirine çeker ve aralarında
doğru bir çizgi boyunca etkili olur.
Cisimler Söz konusu nesne, Dünya gibi küre­
arasındaki sel olarak simetrikse, o zaman kütle­
çekim kuvveti Doğa ve Doğanın yasaları
çekim nesnenin merkezinde bir
(F) karanlıkta gizliydi: Tanrı
noktadan geliyormuş gibi ele alına­
bilir. Kuvveti hesaplamak için nihai "Newton olsun! " dedi ve her
Cisimler arasındaki
şey aydınlandı.

••
uzaklık M bir değere ihtiyaç vardır -orantılılık
sabiti, kuvvetin gücünü veren bir Alexander Pope
sayıdır: kütleçekim sabiti (G).
Newton'un evrensel kütleçekim
yasası, üretilen kuvvetin iki nesneni G'yi ölçmek
kütlesine ve aralarındaki uzaklığın Kütleçekim zayıf bir kuvvettir ve bu
karesine nasıl bağlı olduğunu gösterir. yüzden, kütleçekim sabitini doğru
TELESKOP DEVRİMİ 71

r
� Büyük top ' Küçük top
Tel bükülür

Henry Cavendish bir burma terazi kullanarak kütleçekim sabitini ölçtü. İ ki büyük top
(M) yere sabitlenirken, iki küçük top (m) da bir telden sarkıtılan ağaç bir kolun iki ucuna
bağlandı. Küçük topların büyük toplara uyguladığı kütleçekim (F) terazinin hafif
dönmesine, teli bükmesine neden oldu. Kütleçekim kuvveti, telin kuvvet momentine
(bükülme kuvveti) eşit olunca, dönme durdu. Verili bir açı için kuvvet momentini bilmek,
kütleçekim kuvvetini ölçmeyi olanaklı kıldı.

vadan gelen ışık, dokuz milyar yıl genler ve uyduları birbirlerini kütle­ her gezegenin, ondan hemen sonra
önce yola çıkmıştı; bu durum, bilim çekimle etkilediler ve müzik notala­ Güneş'e daha yakın olan gezegen­
insanlarının, uzak geçmişte olduğu rının rezonansına benzer biçimde, den yüzde 73 daha geniş bir yörün­
şekliyle fizik yasalarını incelemele­ rezonansa girerler. Jüpiter' in üç uy­ gesi vardır. Ama burada zor bir ma­
rine olanak verir. dusuna bakarsak, Ganymede geze­ tematik problemi, Newton'un uğ­
genin etrafında bir tur atarken, raştığı bir problem ortaya çıkar.
Anlam arayışı Europa iki tur, Io dört tur atar. Büyük kütleli bir cismin kütleçekim
Kendi zamanının birçok bilim insa­ Zaman içinde, kütleçekimsel olarak etkisi altında küçük kütleli bir cis­
nı gibi Newton da koyu dindardı, bu rezonansa kilitlendiler. min hareketi anlaşılabilir ve öngö­
gözlemlerinin ve yasalarının arka­ rülebilir. Ama üç cisim işin içine
sında dinsel bir anlam aradı. Güneş Üç cisim problemi karışınca, matematik problemi son
Sistemi, rastgele bir gezegen kolek­ Bir bütün olarak Güneş Sistemi, Jü­ derece zorlaşır.
siyonu olarak görülmüyordu ve özgül piter' in uydularına benzer oranda Ay-Dünya-Güneş, üç cisim sis­
yörüngelerin büyüklüğünün, özel bir rezonansa girdi. Ortalama olarak teminin bir örneğidir. Newton bu
anlamı olduğu düşünülüyordu. Ör­ sistemi düşündü ama matematiksel
neğin Kepler, "kürelerin müziği" zorluklar aşılamadı ve uzak gelecek­
kavramıyla anlam aramıştı. İlk önce te Ay'ın nerede olacağına ilişkin
Pisagor'un ve Ptolemaios'un öne insan bilgisi, h8.la çok sınırlıdır. Hal­
sürdüğü düşüncelere dayanan Kep­ ley kuyrukluyıldızının yörüngesin­
ler, her gezegenin kendi yörüngesin­ deki değişiklikler, Güneş' in kütleçe­
deki hızıyla orantılı bir frekansa kimine ek olarak gezegenlerinde
sahip işitilmez bir müzik notasın­ kütleçekim alanlarının etkisi oldu­
dan sorumlu olduğunu öne sürdü. ğunu gösteren başka bir işarettir.
Bir gezegen ne kadar yavaş hareket Yakın zamanda, Güneş' in, Jüpi-
ederse, çıkardığı nota o kadar dü­
şüktür. Komşu gezegenlerin ürettiği
notalar arasındaki farkın, majör üçlü
gibi müzik aralıkları olduğu ortaya
Uzak süpernovalar, bugün,
çıktı.
milyarlarca yıl önceki halleriyle
Kepler 'in düşüncesinin arkasın­
görülürler. Yapılarının analizi,
da bilimsel bir meziyet vardır. kütleçekim yasasının, bugün olduğu
Güneş Sistemi yaklaşık 4,6 milyar gibi o zaman da aynı G değeriyle
yaşındadır. Ömrü süresince, geze- çalıştığını gösterir.
72 KÜTLEÇEKİM TEORİSİ
ter'in, Satürn'ün ve diğer gezegen­ ren'i şekillendiren bir formül buldu. kütlesinin yaklaşık onda biridir ve
lerin kuyrukluyıldız üzerindeki bir­ Evren'in neden göründüğü gibi ol­ çapı da Dünya'nın yaklaşık yarısı­
leşik kütleçekim etkisinden ötürü duğunu anlamanın anahtarı, kütle­ dır. Bu rakamları Newton'un kütle­
yörüngeler sırasıyla 76,0, 76,1, 76,3, çekimin eylemidir. Örneğin, geze­ çekim formülüne yerleştirirsek,
76,9, 77,4, 76,1, 76 ,5, 77,1, 77,8 ve 79,1 genlerin küre şeklinde olmasından Mars'ın yüzeyinde bir ağırlığın
olarak alınmıştır. kütleçekim sorumludur. Eğer bir Dünya yüzeyindekinin üçte birin­
cismin yeterli kütlesi varsa, uygula­ den biraz fazla olduğu ortaya çıkar;
Gezegenleri şekillendirme dığı kütleçekim kuvveti, cismin Olympus Mons'un büyüklüğünün
Newton bilimsel çalışmalarında malzemesinin gücünü aşar ve bir nedeni de budur.
dinsel anlam ararken, kütleçekim küre şeklinde içine çekilir. Mars'ın Kütleçekim hayvanların büyük­
teorisinin arkasında hiçbir şey bula­ ve Jüpiter'in yörüngelerinin arasın­ lüğünü sınırlayarak Dünya üzerin­
madı. Gezegenleri harekete geçiren daki asteroidtler gibi astronomik deki yaşamı da şekillendirir. En
Tanrı'nın elini keşfetmedi ama Ev- kaya cisimlerinin çapı 380 kilomet­ büyük kara hayvanları, ağırlıkları 40

••
reden (Hughes-Cole limiti) küçükse, tonu bulan dinozorlardı. Hayvanla­
şekilleri düzensiz olur. rın en büyüğü balinalar, suyun ağır­
Bir gezegende gerçekleşebilen lıklarını desteklediği okyanuslarda
küreden sapmaların büyüklüğün­ bulunur. Gelgitlerden de kütleçekim
den de kütleçekim sorumludur. sorumludur; Dünya'nın Güneş'e ve
Kütleçekimin söz konusu Dünya'da, yüksekliği 8,8 kilometre Ay'a yakın olan tarafında su Gü­
özelliklerine neyin neden olan Everest Dağından daha yüksek neş'e ve Ay'a doğru kabardığı, Ay'ın
olduğuna dair hiçbir olgusal dağ yoktur; çünkü daha yüksek bir ve Güneş'in kütleçekimnin daha
karşılık bulamadım ve buna dağın kütleçekim ağırlığı altta zayıf olduğu diğer tarafta su çekildi­
yatan kaya mantonun gücünü aşar ği için gelgit meydana gelir. Güneş
ilişkin herhangi bir varsayım
ve batardı. Daha düşük kütleli geze­ ile Ay aynı hizaya geldiğinde yük-

''
öne sürmüyorum. genlerde nesnelerin ağırlığı daha
lsaac Newton düşüktür; bu yüzden dağlar daha
Büyük eseri Principia' da Newton,
büyük olabilir. Örneğin Mars'taki
doğru gözlemler yaparak ve bu
en yüksek dağ Olympus Mons'un gözlemleri Dünya'nın devinimine izin
yüksekliği, Everest'in neredeyse üç verecek şekilde düzelterek Büyük
katıdır. Mars'ın kütlesi, Dünya'nın Kuyrukluyıldızın parabolik yolunu çizdi.

- -
- ---- -- -

-·-· . .
-
-----

- --
(fr-J.iJ Ccı'"•t•

Mıır..
TELESKOP DEVRiMİ 73

''
Newton, yüksek bir dağdan yatay ateşlenen bir top düşünce
deneyiyle kaçış hızını gösterdi. O yükseklikte yörünge hızından daha
düşük hızlarda top mermisi yere düşer (A ve B). Tam yörünge hızında
olursa, dairesel bir yörüngeye girer (C). Yörünge hızından yüksek ama
kaçış hızından düşük hızlarda, eliptik bir yörüngeye girer (D). Yalnızca
kaçış hızında uzaya fırlar.
Kuyrukluyıldızların devinimi
aşırı düzenlidir ve
gezegenlerin devinimiyle aynı
yasalara uyar.

''
lsaac Newton , '
,
, A , ,
, , ' '
, I B \ \
I ' \ \
' I \ \
sek bir bahar gelgiti olur; birbirine ' ' ' \
dik açılarda olduklarında küçük gel­ '
' 1
git olur.
1 ' 1 '
Kaçış hızı \ I 1
Kütleçekim insan hareketini köklü
\ ' 1
bir biçimde etkiler. Bir kişinin atla­
yabileceği yükseklik, yer düzeyin­ \ \ I I
deki kütleçekim alanınca belirlenir. \ ' , I
Newton, kütleçekim gücünün at­ ' ,
\ ' , '
mosferin ötesinde kolay yolculuğu
\ ' "' I
etkileyeceğini anladı. Dünya'nın ... ,.
kütleçekiminden kaçış için, saatte ' - - -
I
40. 270 km hızla yol almak gerekir. ' c ,
Ay ve Mars gibi daha az kütleli ci­ ' ,
simlerden uzaklaşmak daha kolay­ ' ,
' "'
dır. Problemi tersine çevirirsek, bu ' "'
kurtulma hızı aynı zamanda yeni bir
- D -
- - - - -

asteroid ya da kuyrukluyıldızın
Dünya yüzeyine çarptığında sahip
olabileceği minimum hızdır ve Güneş'e yakın ya da büyük bir kara­
bunun sonucunda ortaya çıkan kra­ deliğin civarında olduğu gibi, kütle­
terin büyüklüğünü etkiler. çekimnin çok güçlü olduğu yerlerde
Bugün kütleçekimin, 1 915'te Al­ ya da aşırı kesinlik gerektiren du­
bert Einstein'ın önerdiği genel göre­ rumlarda genel göreliliğe başvur­
lilik teorisiyle en doğru biçimde maya gerek vardır. Hızlanan büyük
açıklandığı savunulur. Bu teori küt­ cisimler uzayzamanda dalgalar ya­
leçekimi bir kuvvet olarak değil, ratabilir ve bu dalgalar ışık hızında
içindeki kütlenin eşitsiz dağılımın­ yayılır. Bu kütleçekim dalgaların­
dan ötürü uzayzaman eğriliğinin bir dan birinin saptandığı, ilk kez Şubat
sonucu olarak açıklar. Bununla bir­ 2016'da duyuruldu (s. 326-29). •
likte, Newton'un kütleçekim kuvve­
ti kavramı, pek çok durumda mü­
kemmel bir yakınlaşmadır. Ancak
74
KISACA

KUYRUKLUYILDIZIN
ASTRONOM
Edmond Halley (1656-1742)
ÖNCE

1758 YILINDA GERİ


Mö v. 50 Aristoteles.
kuyrukluyıldızların Dünya'nın
üst atmosferinde hava
fenomenleri olduğunu ifade

GELECEG İ N İ
eder.
1 57 7 Tycho Brahe, gözlemlediği
bir kuyrukluyıldızın Dünya
••

SOYLEMEYE
atmosferinin çok dışında olması
gerektiğini hesaplar.

SONRA
1758 Halley' in öngördüğü

CESARET EDİYORUM
kuyrukluyıldız tam zamanında,
son görüldüğünden 76 yıl sonra
yeniden görünür.

HALLEY KUYRUKLUYILDIZI 1819 Alman astronom Johann


Encke, her 3,3 yılda bir yeniden
görünen ikinci bir periyodik
kuyrukluyıldız keşfeder.
1950 Hollandalı astronom Jan
Oort, Güneş Sisteminin büyük
bir kuyrukluyıldız bulutuyla
çevrili olduğunu ve yıldızların
onların yörüngelerini
bozabileceğini öne sürer.

1 6. yüzyılda ve 17. yüzyılın


büyük bölümünde, gezegen­
lerin devinimini anlamada
ilerlemeler kaydedildi ama kuyruk-
luyıldızların doğası gizemini koru­
du. En azından 1 500'e kadar Avru­
pa' da kuyrukluyıldızlardan, felaket
habercisi diye korkulurdu. Astro­
nomlar, birkaç hafta ya da ay boyun­
ca gökyüzünde yavaş hareket eden
bu parlak ışık yamalarına ve uzun,
güzel kuyruklarına aşinaydı ama
nereden gelip nereye gittikleri konu­
sunda bir fikirleri yoktu.
Ne var ki, 1 577'de olağanüstü
derecede parlak bir kuyrukluyıldız
birkaç ay boyunca gece gökyüzünü
aydınlatınca, işler değişti. Avru­
pa'nm farklı bölgelerinde alınan
TELESKOP DEVRİMİ 75
Aynca bakınız: Tycho modeli 44-47 • Eliptik yörüngeler 50-55 •
Kütleçekim teorisi 66-73

Edmond Halley
Edmond Halley 1656'da
Londra'da doğdu. 1676'da
Güney Atlantik'te St. Helena
Adasına gitti; orada güney
yarımkürenin yıldızlarının
haritasını çıkardı ve
döndükten sonra bir katalog
ile yıldız haritaları yayımladı.
gözlem verilerini inceleyen Dani­ Halley kuyrukluyıldızı 1606'da 1687'de lsaac Newton'ı,
göründü ve Bayeaux Duvar Halısında, kuyrukluyıldız yörüngelerinin
markalı astronom 'fycho Brahe, kuy­
korku içinde gökyüzünü işaret eden nasıl hesaplanacağına ilişkin
rukluyıldızın Ay' dan en az dört kat ayrıntılar da içeren Principia'yı
Anglosaksonlarla birlikte gösterilir.
daha uzakta olması gerektiğini he­ yayımlamaya ikna etmeye
Görünmesi, bazılarınca İ ngiltere'nin
sapladı ve bu hesap, kuyrukluyıldız­ düşüşünün habercisi sayıldı. yardımcı oldu.
ları kendi Evren modeline uydurma­ Halley 1720'de Kraliyet
sına olanak verdi. Onları gezegen­ Astronomu olarak atandı ve
lerle aynı uzay bölgesinde serbest 1742'de ölene kadar
hareket edebilen nesneler olarak !anan Newton, 1680'de görülen kuy­ Greenwich'te Kraliyet
Gözlemevinde kaldı. Halley
gördü. Ama Brahe'nin zamanında rukluyıldızı çözümledi ve gelecekte
esasında bir astronom olarak
ve sonraki yıllarda üzerinde anlaşıl­ alacağı yolu öngördü. Kuyrukluyıl­ hatırlanmasına rağmen, birçok
mayan şey, kuyrukluyıldızların dızların (gezegenler gibi), bir oda­ alanda önemli çalışmalar
uzayda çizdiği yolların şekliydi. Bra­ ğında Güneş olmak üzere elips şek­ yaptı. Dünya'nın manyetik
he'nin eski öğrencisi Johannes Kep­ linde yörüngelere sahip oldukları alanındaki değişimler üzerine
ler, düz çizgide yol aldıklarına inanı­ sonucuna vardı. Ne var ki, bu elips­ incelemeler yayınladı; bir
yordu. Polonyalı astronom Johannes ler o kadar esnemişti ki, parabol de­ dalgıç çanı icat etti ve denedi;
yaşam sigortası primlerini
Hevelius. 1664 tarihli bir kuyruklu­ nilen açık uçlu bir eğriye yaklaşabi­
hesaplama yöntemleri
yıldızın Güneş'in etrafında kavisli lirdi. Newton haklı olsaydı, bir kuy­
geliştirdi; eşi görülmemiş
bir yörüngede yol aldığını öne sürdü. rukluyıldız iç Güneş Sistemini ziya­ doğrulukta okyanus haritaları
ret edip, Güneş' in etrafını dolaştık­ üretti.
Newton kuyrukluyıldızlarla tan sonra ya bir daha asla geri dön­
uğraşır mez (yörüngesi parabolse) ya da Önemli eserleri
1680' den itibaren, o yıl özellikle par­ binlerce yıl geri dönmezdi (yörünge­
lak bir kuyrukluyıldızın görünme­ si bir parabol değil, son derece es­ 1679 Catalogus Stellarum
Australium
siyle harekete geçen büyük İngiliz nemiş bir elipsse).
1705 Astronomiae cometicae
bilim insanı Isaac Newton, evrensel 1684'te Newton, gezegenlerin ve synopsis
kütleçekim teorisini geliştirirken kuyrukluyıldız gibi diğer gök cisim­ 1716 An Account of Several
kuyrukluyıldız yörüngelerini de in­ lerinin devinimine hangi kuvvetin Nebulae
celemeye başladı. Yeni teorisini kul- neden olabileceğini tartışmak iste-
76 HALLEY KUYRUKLUYILDIZI

''
yen Edmond Halley adlı genç bir ta­ Tarihsel kayıtlar
nıdığı misafir etti. Newton, şaşkın Halley, yeni teorisini daha fazla kuy­
ziyaretçisine konuyla kendisinin de rukluyıldız yörüngesini incelemeye
ilgilendiğini ve sorunu çözdüğünü uygulayabileceğini Newton'a öner­
(yanıt, kütleçekimdi) ama bulguları­ di. Ne var ki, Newton'un kafası
nı henüz yayımlamadığını anlattı. başka konulara yönelmişti ve Sıra dışı bilginleriyle ünlü bir
Bu buluşma, Newton'un kütleçekim 1690'ların başından itibaren Halley, çağda bile, Halley olağanüstü
ve devinim yasaları üzerine büyük kendi ayrıntılı incelemesine devam derinliği ve genişliği olan bir
kitabı Philosophiae Naturalis Princi­ etti. 10 yıllık bir dönemde 24 kuy­ kişi olarak öne çıkar.
pia Mathematica'yı Halley'in düzen­ rukluyıldızın yörüngesini inceledi -
J Donald Fernie
lemesine ve yayınını finanse etme­ bazılarını kendisi gözlemlemişti,

''
Toronto Üniversitesinde
sine yol açtı. bazılarının verilerini tarihsel kayıt­ Astronomi Profesörü
lardan almıştı. Bazı kuyrukluyıldız­
lar Newton'un öne sürdüğü gibi pa­
rabol (açık uçlu eğriler) yollar izler­
ken, bazılarının eliptik yörüngeler
izlemesinden kuşkulandı; yani İç
Güneş Sisteminden geçiyor olabilir­
lerdi ve dolayısıyla, bir kişinin öm­ kendisinin gördüğü, diğer ikisi
ründe birden fazla kez Dünya' dan 1607 ' de Kepler' in ve 1531'de Petrus
görülebilirdi Apianus'un gözlemlediği- bariz öl­
Araştırmaları sırasında Halley çüde benzer yörüngeleri varmış gibi
tuhaf bir şey fark etmişti. Genel ola­ görünüyordu. Bunların, kapalı, elip­
rak her kuyrukluyıldızın yörüngesi­ tik bir yörüngede dolaşan aynı kuy­
nin, yıldızlara göre yönü gibi, onu rukluyıldızın, her 75 ila 76 yılda bir
Yörüngelerindeki küçük diğer kuyrukluyıldızların yörüngele­ gerçekleşen yeniden görünmeleri
farklar, Jüpiter ve rinden açıkça ayırt eden birkaç ka­ olmasından kuşkulandı. 1705'te
Satürn'ün rakteristiği vardı. Ne var ki, incele­ Halley, Astronomiae cometicae sy­
kütleçekimiyle diği üç kuyrukluyıldız -biri 1682'de nopsis (Kuyrukluyıldız Astronomisi-
açıklanabilir.

/ Parabol (sonsuza uzatılmış elıps)

Bu yüzden üç D
kuyrukluyıldız, her 75-76
yılda bir yeniden görünen
aynı kuyrukluyıldızdır.

Bazı kuyrukluyıldızlar parabolik (A)


ya da hiperbolik (B) bir yol izler, yani bir
daha geri dönmezler. Bazıları değişen
ölçüde eliptik kavislere uyar (C) Halley,
eğer bir kuyrukluyıldız kısmen uzatılmış
eliptik bir kavisi izlerse (D) her 50 ila 100
yılda geri dönebileceğini öne sürdü.
TELESKOP DEVRİMİ 77
En son 1986'da göründüğünde
Halley kuyrukluyıldızı, Dünya'nın 0,42
astronomik birimi içinde (AU) geçti.
Daha yakın geçtiği de olmuştu.
Ö rneğin 1066'da 0,1 AU içinde geldi.

nin Bir Özeti) başlıklı bir metinde


düşüncelerinin ana hatlarını çizdi.
Şunları yazdı: "Birçok irdeleme beni,
1531'de Apianus'un gözlemlediği
kuyrukluyıldızın, 1607'de Kepler' in
ve Longomontanus'un tarif ettiği ve
1682 ' de geri döndüğünde benim
gözlemlediğimle aynı kuyrukluyıl­
dız olduğuna inanmaya yöneltiyor.
Bütün öğeler uyuşuyor. Bu yüzden,
1758 yılında geri geleceğini güvenle
söyleyebilirim."
Bir belirsizlik, Halley' i hala endi­
şelendirmekteydi. Üç görünme ara­ dı. Sonunda 25 Aralık 1758 'de, Al­ dışında Güneş'in etrafında döndü­
sındaki zaman aralıkları, tam olarak manyalı çiftçi ve amatör astronom ğü kanıtlanan ilk nesneydi. New­
aynı değildi -yaklaşık bir yıllık fark Johann Palitzsch tarafından fark ton'un kütleçekim teorisinin ilk ka­
vardı. Birkaç yıl önce Jüpiter ve Sa­ edildi. nıtlarından birini de verip, teorinin
türn üzerine yaptığı araştırmaları Kuyrukluyıldız Mart 1759 ' da, bütün gök cisimleri için geçerli ola­
hatırlayan Halley, bu iki dev gezege­ Halley' in öngördüğünden iki ay geç, bildiğini tanıtladı. Bir zamanlar ön­
nin kütleçekiminin kuyrukluyıldızı Güneş'e en yakın noktadan geçti. O görülemez felaket alameti olarak
yolundan biraz saptırıp geciktirme­ sırada Halley öleli 17 yıl olmuştu korkulan kuyrukluyıldızlar, artık
sinden kuşkulandı. Halley, New­ ama kuyrukluyıldızın yeniden gö­ anlaşılıyordu.
ton' dan bu sorunu düşünmesini is­ rünmesi, ölümünden sonra ona ün Daha sonraki araştırmalar, kuy­
tedi ve Newton da, Halley' in öngö­ kazandırdı. Fransız astronom Nico­ rukluyıldızın en az MÖ 240'tan beri
rüsünü arıtmasını olanaklı kılan las-Louis de Lacaille, onun onuruna düzenli olarak göründüğünü; MÖ
kütleçekim hesaplarıyla çıkıp geldi. kuyrukluyıldıza Halley adını verdi. 87, MÖ 1 2 , MS 837, 1066, 1301 ve
Gözden geçirilip düzeltilen öngörü­ Halley kuyrukluyıldızı, gezegen 1456 'da özellikle parlak göründüğü­

''
süne göre, kuyrukluyıldız ya 1758'in nü gösterdi. 1886'da bir uzay aracı
sonunda ya da 1759'un başında tek­ kuyrukluyıldıza yaklaştı, çekirdeği­
rar görünecekti. nin (katı kısmı) ve kuyruğunun ya­
pısına ilişkin veriler sundu. Çıplak
Halley'in haklı olduğu Kuyrukluyıldızların Ay-altı gözle görülebilen ve bir insan öm­
kanıtlanır ründe iki kez görünen tek bilinen
buharlardan başka bir şey
Halley' in öngörüsüne ilgi bütün Av­ kısa-periyotlu kuyrukluyıldızdır
olmadığını öne süren
rupa'ya yayıldı. Kuyrukluyıldızın ön­ (200 yıldan az bir yörüngesi olan
görülen dönüş yılı yaklaştıkça, üç Aristoteles' in kanısı bugüne kuyrukluyıldız). •
Fransız matematikçi -Alexis Claira­ kadar egemen olduğu için,
ut, Jaseph Lalande ve Nicole-Reine astronominin bu en yüce
Lepaute- birkaç zahmetli ayı, kuy­ kısmı tamamen ihmal

''
rukluyıldızın ne zaman görüneceği­ edilmiştir.
ni ve ilk kez nerede gece gökyüzün­ Edmond Halley
de görüleceğini hesaplamakla ge­
çirdi. 1757 ' den itibaren amatör ve
profesyonel astronomlar kuyruklu­
yıldızın dönüşünü kollamaya başla-
78

BU KEŞİFLER, YÜZYILIN
EN PARLAK VE EN
YARARLI KEŞİFLERİDİR
YILDIZ SAPINCI

KISACA
1 720' lerde, Oxfordlu astronom
James Bradley, yıldızların gö­
rünmesine neden olur. Sapma açıları
küçüktür: yıldızın yönüne dik Dün­
rünür konumlarındaki deği­ ya'nın hızının ışık hızına bölünmesi
ASTRONOM
şiklikleri izleyerek Dünya 'nın dön­ kadar, yani en fazla 20 yay-saniye.
James Bradley (1693-1762)
düğüne ilişkin kanıtlar ararken, bir Dünya saniyede yaklaşık 30 kilomet­
ÖNCE başka kanıt sunan fenomen buldu - re hızla hareket eder ama Güneş' in
17. yüzyıl Güneş-merkezli bir yıldız sapıncı. Işık sapması nesnele­ etrafında dönerken hem hızı, hem
kozmosun genel kabulü, rin, hareket eden bir gözlemciye (bu de yönü değişir. Sonuç olarak, bir
astronomları yıldız paralaksını durumda uzayda hareket eden yıldızın gözlemlenen konumu, ger­
-Dünya'nın hareketinin neden Dünya) doğru sapıyormuş gibi gö- çek konumunun etrafında küçük bir
olduğu görünür yıldız elipsi izler. Bradley bunu, Gamına
hareketi- araştırmaya yöneltir. Draconis yıldızında gözlemledi -
1676 Danimarkalı astronom Dünya ' nın döndüğünün ilk çürütü­
Ole Reımer, Jüpiter uydularına lemez kanıtı.
ilişkin gözlemleri kullanarak Yıldızların konumunda nütasyon
ışığın hızını hesaplar. Yıldız sapıncına I (üğrüm) denilen periyodik bir deği­
I
Dünya'nın hareketi I şiklik daha keşfetti. Sapınç gibi bu
1748 İsviçreli matematikçi neden olur. I
etki de küçüktür. Dünya'nın dönüş
Leonhard Euler, nütasyonun Dünya'nın I ekseni, uzaydaki yönelimini kade­
(üğrüm) fiziksel nedeninin ana hızındaki I
meli olarak değiştirir. En büyük de­
hatlarını çizer. değişiklikler, I
yıldızların I
ğişiklik yalpalamadır ve tam bir dön­
SONRA konumundaki günün tamamlanması, 26.000 yılı
1820 Alman optikçi Joseph değişikliklerle alır. Nütasyon, yalpalamada 1 8 ,6 yıl
von Fraunhofer, yıldız saptanabilir. döngülü küçük bir sendelemedir.
paralaksını incelemek için yeni Hem yalpalamaya hem de nütasyo­
tip bir helyometre (Güneş'in na, Ay, Dünya ve Güneş arasındaki
çapını ölçmek için bir düzenek) kütle-çekimsel etkileşimler neden
yapar. Dünya olur. Bradley keşfini, 20 yıllık göz­
1838 Friedrich Bessel, Kuğu lemlerden sonra 1 748'de açıkladı. •
Dünya 'nın hareketi
61 (61-Cygni) yıldızının
paralaksını ölçer. Dünya'ya
Güneş'ten 600.000 kat daha Aynca bakınız: Değişken yıldızlar 22 • Yıldız paralaksı 102 • Romer (Rehber) 3 3 5
uzak olduğunu bulur.
TELESKOP DEVRİMİ 79

GU N EY
••

GÖKYÜZÜNÜN BİR
KATALOGU
GÜNEY YILDIZLARI HARİTASI

''
ransız astronom ve matema­
KISACA
ASTRONOM
Nicolas-Louis de Lacaille
F tikçi Nicolas-Louis Lacaille,
gezegenleri farklı yerlerden
gözlemledikten sonra uzaklıklarını
(1713-1762) ölçmek için trigonometriyi kullanma
düşüncesi vardı. Hesaplamalarına Lacaille, güney yarımküredeki
ÖNCE olası en uzun dayanağı sağlamak
Mö 150 Ptolemaios, Akdeniz yıldız astronomisinin
için Lacaille'ın Paris'te ve Ümit Bur­
enlemlerinde görülebilen 48 temelini attı.
nunda eşzamanlı gözlemlere ihtiya­

''
takımyıldızı listeler. Sir David Gill
cı vardı. Bu amaçla, 1750'de Güney
1597 Hollanda Doğu Afrika'ya gitti ve Cape Town'da bir
Hindistan Şirketinin gözlemevi kurdu. Orada yalnızca
kurucularından Petrus
gezegenleri gözlemlemekle yetin­
Plancius, kaşif Keyser ve de
medi, 10.000 güney yıldızının ko­
Houtman'ın bulgularını
kullanıp, kendi gök kürelerine numlarını da ölçtü. Sonuçları öldük­
12 yeni güney takımyıldızı ten sonra, 1763'te Coelum Australe
ekler. Stelliferum'da yayımlandı. Bunların !arını tanımladı. Güney Afrika' dan
astronomiye bıraktı en büyük miras ayrılmadan önce Dünya'nın şeklini
v. 1690 Polonyalı astronom
olduğu anlaşıldı. daha iyi anlamak amacıyla büyük
Johannes Hevelius'un kitabı
Prodomos Astronomiae, hala bir araştırma projesi de yürüttü.
kullanılan yedi yeni Güney yıldızları Lacaille doğru ölçümlerin değe­
takımyıldızı adlandırır. Lacaille'ın incelediği gökyüzü bölü­ rini takdir eden gayretli ve becerikli
mü Avrupa' da görülemeyecek kadar bir gözlemciydi Olağanüstü bir ye­
SONRA güneydedir ve gözlemlediği yıldız­ tenek ve enerji sergileyip, en güney­
1801 Johann Bode'nin 20
ların hangi takımyıldızlarına ait ol­ deki gökyüzünün ayrıntılı bir şekil­
yıldız haritasından oluşan
duğu belirlenmişti. Lacaille katalo­ de incelenmesine öncülük etti. •
koleksiyonu Uranographia,
çıplak göze görünen yıldızlara ğundaki yıldızları adlandırmak için,
ilişkin tamama yakın ilk bugün h8.la kabul edilen ve kullanı­
rehberdir. lan 14 yeni takımyıldız tanıttı ve var
olan güney takımyıldızlarının sınır-
1910 Okul müdürü Arthur
Norton, yüzyıl boyunca
popüler olan kendi yıldız Ayrıca bakınız: Bilgiyi pekiştirme 24-25 • Güney yarımküre 100-01
atlasını çıkarır.
82 GİRİŞ

Fransız astronom İ ngiliz din adamı John Ernst Chladni kaya


Charles Messier Michell, "karanlık düşmesi raporlarını inceler
bilinen 103 yıldızlar" dediği kara ve kaya ile metal
bulutsunun bir delikler kavramını parçalarının uzaydan
listesini hazırlar. önerir. düştüğü sonucuna varır.

1
1 771
ı
1 783
ı
1 794

1 781 1 786 1801

1
William Herschel
Uranüs'ü keşfettiğinde
l
Pierre-Simon
Laplace, Güneş
l
Giuseppe Piazzi,
asteroid kuşağındaki
ilkin yeni bir kuyrukluyıldız Sisteminin dönen bir en büyük asteroid
bulduğunu sanar. gaz kütlesinden olan Ceres'i
oluştuğunu öne sürer. keşfeder.

1 8. ve 1 9 . yüzyılları kesen 75 yıl


içinde iki yeni gezegen keşfe­
!erini, özellikle kendi başına bir ast­
ronom olarak kabul gören kız kardeşi
yıl geçirip , babasının araştırmalarını
tamarrıladı.
dildi ve bilinen büyük geze­ Caroline'ı kendisini desteklemeye 3 . Rosse Kontu William Parsons,
genlerin sayısı sekize çıktı (Dünya ikna etti. bulutsuların araştırılmasında bir
dahil). Ne var ki, 1846 'da Neptün' ün William, Uranüs'ü fark ettiğinde sonraki büyük adımı attı. 1840 'larda,
keşfedildiği koşullar, 1 781 'de Ura­ bir gezegen aramıyordu ama yaptığı Dünya'nın en büyük teleskobunu
nüs 'ün tesadüfen tanımlanmasıyla keşif, teleskop yapımındaki beceri­ yapmaya koyuldu. Bu teleskopla,
sonuçlanan koşullardan çok farklıy­ sinin ve gözlem yapmaya sistematik

••
dı. Bu iki keşif arasında, Güneş Sis­ yaklaşımının bir sonucuydu; zaman
teminde çok sayıda başka cisim bu­ içinde gezegenirı hareketini bu sa­
lundu ve Güneş Sisteminin daha yede saptayabildi. Herschel çift ve
önce hayal edilenden çok daha fazla çoklu yıldızları da inceledi, bulutsu­
sayıda ve çeşitlilikte nesne barındır­ ları ve yıldız kümelerini katalogladı
dığı görüldü. ve Samanyolu' nun yapısını haritala­
Doğanın bütün etkileri,
maya çalıştı. Beklenmedik olana az sayıda değişmez yasanın
Gözlem yeteneği karşı her zaman uyanık olan Hersc­ matematiksel sonuçlarından
Briton William Herschel, birçok kişi hel, 1 800'de Güneş ' in tayfını ince­ ibarettir.

''
tarafından, bütün zamanların en lerken tesadüfen kızılaltı ışınımı Pierre-Simon Laplace
büyük optik astronomu sayılır. Çağ­ keşfetti. Daha iyi teleskoplar, gökyü­
daşlarından daha iyi teleskoplar zünün daha ayrıntılı incelenmesine
yaptı ve görünürde sınırsız bir kuv­ yol açtı. William'ın oğlu John Hersc­
vet ve coşkuya sahip takıntılı bir hel, babasının astronomi merakını
gözlemciydi. Ayrıca kendi aile üye- miras aldı ve Güney Afrika' da beş
URANÜS'TEN NEPTÜN'E 83

Fransız astronom Alman Friedrich Bessel 6 1


Jean Baptiste Cygni yıldızının paralaksını Neptün, Urbain Le
Joseph Delambre, başarıyla ölçüp, Dünya' dan Verrier'in matematikle
ışık hızının iyi bir uzaklığının iyi bir öngördüğü konuma çok
tahminini verir. yaklaşığını verir. yakın keşfedilir.

1
1 809
i
1838
i
1 846

1 833 1 845 1 849

l
John Herschel, babasının
kuzey gökyüzü incelemesini
l
Lord Rosse, şimdi Girdap
Galaksisi denilen M51
l
ABD'li astronom
Benjamin Apthorp
tamamlamak için, güney bulutsusunun bir çizimini Gould, Astronomical
gökyüzüne ilişkin kapsamlı yapıp, sarmal yapısını Journal'ı kurarak ABD
bir inceleme başlatır. gösterir. astronomisine destek olur.

bazı bulutsuların (şimdi galaksi ol­ Bu arada Alınan Ernst Chladni, da Fransız Pierre-Simon Laplace
duklarını biliyoruz) sarmal bir yapısı Dünya'ya ulaşan meteoritlerin, gök mekaniği üzerine anıtsal bir
olduğunu keşfetti. uzaydan gelen kaya ve metal parça­ eser üretti.
ları oldukları doğru sonucuna var­ Çok geçmeden Uranüs'ün öngö­
Daha fazla gezegen mıştı. Açıkçası, Güneş Sistemi rülen yolunu izlemediği anlaşıldı. Bi­
Herschel' in Uranüs'ü keşfi, Güneş büyük bir cisim çeşitliliği içermek­ linmeyen bir gezegenin çekiminden
Sisteminde Mars ile Jüpiter' in yö­ teydi. kuşkulanıldı. Laplace'ın eserini
rüngeleri arasında bulunan geniş temel alan yurttaşı Urbain Le Ver­
aralığa ilgiyi arttırdı. Diğer geze­ Matematiğin gücü rier, keşfedilmemiş gezegenin olası
genlerin düzenli mesafesi, o aralık­ Uranüs 'ün şans eseri keşfedilmesi­ konumunu öngörme sorununu ele
ta bilinmeyen bir gezegen bulun­ nin aksine, Neptün' ün keşfi, mate­ aldı. Neptün, Le Verrier' in olduğunu
duğunu gösteriyordu. Bu aralığın matiğin gücünün bir kanıtıydı. düşündüğü yerin yakınında bulun­
tek bir büyük gezegen tarafından Astronomlar daha iyi teleskoplarla du. İlk kez astronomların artık Güneş
değil, William Herschel' in "astero­ çalışırken, matematikçiler New­ Sistemimin gerçek boyutu konusun­
idler" dediği sayısız küçük gezegen ton ' un kütleçekim teorisini, Güneş da bir fikri vardı. •
tarafından işgal edildiği anlaşıldı. Sisteminin büyük cisimleri arasın­
İtalyan Giuseppe Piazzi, 1 801 'de da kütleçekim kuvvetinin karma­
yeni bir yıldız kataloğu için gözlem şık etkileşimine uygulamanın pra­
yaparken ilk asteroidi, Ceres 'i, keş­ tik güçlükleriyle boğuşuyorlardı.
fetti. İzleyen altı yılda üç tane daha 1 801 ' de Alman matematikçi Cari
saptandı. Bir sonraki, 1 845'e kadar Friedrich Gauss'un hesaplamaları
bulunmadı; ondan sonra keşif hızı Ceres ' in yerini değiştirmeye ola­
arttı. nak verirken, 1 799 ile 1 825 arasın-
84

YERİNİ DE6İŞTİRDİ6İ İÇİN


BİR KUYRUKLUYILDIZ
OLDUGUNU ANLADIM
URANÜS'Ü GÖZLEMLEMEK

KISACA
Uranüs gözlemlendi ama gezegen olarak tanınmadı.
ASTRONOM
William Herschel (1738-1822)
ÖNCE
1660'lar Isaac Newton ve
diğerleri aynalı teleskopları Birkaç gün arayla gözlemler hareket ettiğini, yani bir
geliştirir. kuyrukluyıldız olabileceğini gösterir.
1690 John Flamsteed
Uranüs'ü gözlemler ama onun
bir yıldız olduğuna inanır.
1774 Fransız astronom Charles
Messier, Herschel'in kendi Hesaplamalar yörüngesinin neredeyse daire olduğunu,
araştırmasını başlatmasına dolayısıyla bir gezegen olması gerektiğini gösterir.
esin kaynağı olan astronomik
araştırmasını yayımlar.
SONRA
1846 Uranüs'ün yörüngesinde Yörüngesindeki düzensizlikler Güneş Sisteminde sekizinci
açıklanmayan değişimler, bir gezegenin olabileceğine işaret eder.
Fransız matematikçi Urbain Le
Verrier'in sekizinci bir
gezegenin -Neptün- varlığını
ve konumunu öngörmesine yol edinci gezegen Uranüs çıp­ monier tarafından da birçok kez göz­
açtı.
1930 ABD'li astronom Cylde Y lak gözle görülür ve eski
Yunan Hipparkhos'un MÖ
1 28'de Uranüs' ü gözlemlediğine
lemlendi. Ne var ki, gözlemcilerden
hiçbiri, onun bir gezegen olduğunu
hesaplamadı.
Tombaugh dokuzuncu
gezegen Plüton'u keşfeder. inanılır. 1 7 . yüzyılda teleskopların William Herschel Uranüs ' ü 1 3
Küçük, buzlu dünyalar kuşağı gelişmesi, daha fazla görüşe yol açtı; Mart 1 781 ' de bir çoklu yıldız sistemi
Kuiper' in en parlak üyesi cüce İngiliz astronom John Flamsteed' in ararken gözlemledi. Dört gece sonra
bir gezegen olarak yeniden 1 690'da gördüğü, 34-Tauri, bir yıldız bir daha saptadı ve bu ikinci sapta­
sınıflandırılmıştır. olarak kaydedildi. 1 750 ile 1769 ara­ mada, etrafındaki yıldızlara göre ko­
sında Fransız astronom Pierre Le- numunun değiştiğini fark etti. Kul-
URANÜS'TEN N EPTÜN'E 85
Aynca bakınız: Değişken yıldızlar 22 • Kütleçekim teorisi 66-73 • Neptün'ün keşfi 106-07

''
Johan Lexell ve Alman Johann Elert düzensizlikler. Bu durum, Urbain Le
Bode, birbirinden bağımsız olarak Verrier'in 1846'da Neptün'ü keşfet­
Herschel'in cisminin yörüngesini mesine yol açtı. •
hesapladı ve bunun, kabaca Sa­
"Auriga ile Gemini arasındaki türn'ün iki katı uzaklıkta, yörüngesi
çeyrekte bulunan küçük daireye yakın bir gezegen olduğun
sonucuna vardı.
yıldızla ve H. Geminorum'la
karşılaştırdım ve ikisinden de
Gezegene ad verme
çok daha büyük Herschel' in keşfi Kral III. George ta­

''
olduğunu gördüm. rafından takdir edildi ve onu "Kralın
William Herschel Astronomu" olarak atadı. Maskely­
ne, Herschel'den yeni gezegene ad
vermesini istedi ve o da, hamisinin
onuruna Georgium Sidus (Geor­
ge'un Yıldızı) adını tercih etti. Nep­
tün de dahil, başka adlar da öneril­
!andığı teleskobun gücünü artırırsa, di; Bode de Uranüs adını öne sürdü.
yeni cismin büyüklüğünün sabit yıl­ Onun önerisi, 1 850'de İngiltere'nin
dızlardan daha fazla arttığını da fark Greenwich Gözlemevi Georgium
etti. Bu iki gözlem, onun bir yıldız Sidus adını terk edince, evrensel­
olmadığına işaret etmekteydi ve leşti.
keşfini Kraliyet Enstitüsüne sundu­ Daha sonraki astronomların Ura­
ğunda, yeni bir kuyrukluyıldız bul­ nüs 'ün yörüngesine ilişkin yaptıkları
duğunu duyurdu. Kraliyet astrono­ ayrıntılı incelemeler, gözlemlenen
mu Nevi! Maskelyne Herschel'in yörüngesi ile Newton'un yasalarına
Herschel 2,1 metrelik bir mercekli
keşfine baktı ve yeni cismin, bir göre öngörülen yörünge arasında tu-
teleskop kullanarak Uranüs'ü
kuyrukluyıldız kadar bir gezegen ol­ tarsızlıklar olduğunu gösterdi -daha gözlemledi. Daha sonra 50 yıl boyunca
masının da olanaklı olduğuna karar uzakta, sekizinci bir gezegenin küt­ Dünya'nın en büyük teleskobu olan 12
verdi. İsveç kökenli Rus Anders leçekim etkisiyle açıklanabilecek metrelik bir teleskop yapacaktı.

William Herschel Almanya'da, Hanover'de doğan incelerken, şimdi kızılaltı ışınım


Frederick William Herschel, 19 olarak bilinen yeni bir ışınım
yaşında müzik kariyeri yapmak keşfetti.
üzere Britanya'ya göç etti. Müzik Kız kardeşi Caroline (1750-
ve matematik çalışmaları, optiğe 1 848), onun asistanı gibi
ve astronomiye ilgi duymasına yol aynaları parlatıp, kendisinin
açtı ve kendi teleskoplarını gözlemlerini kaydediyor ve
yapmaya koyuldu. düzenliyordu. Caroline 1782'de
Herschel Uranüs'ü keşfettikten kendi gözlemlerini yapmaya
sonra, Satürn'ün iki yeni uydusu başladı ve çok sayıda
ile Uranüs'ün en büyük iki kuyrukluyıldız keşfetti.
uydusunu saptadı. Güneş
Sisteminin galaksinin geri kalan Önemli eserleri
kısmına göre devinim halinde
olduğunu da gösterdi ve çok 1781 Account of a Comet
sayıda bulutsu tanımladı. 1786 Catalogue of 1, 000 New
Herschel 1800'de Güneş'i Nebulae and Clusters of Stars
86

Y
ıldızları görünür parlaklık­ ıt".: Parlak yıldız
KISACA larına -yani, Dünya'dan
gözlemlendiği şekliyle par­
ASTRONOM
laklıklarına- göre ilk sınıflandıranlar, A
John Goodricke (1764-1786)
eski Yunan astronomlardı. 18. yüz­ Sönük yıldız
ÖNCE yılda Britanyalı amatör astronom
Mö 130 Hipparkhos yıldızların
görünür parlaklığı için,
John Goodricke, astronom komşusu
Edward Pigott değiştiği bilinen yıl­ �----..:...
Ptolemaios'un Almagest'te dızların bir listesini verdikten sonra,
popülerleştirdiği bir kadir görünür parlaklıkta meydana gelen Bir örten çift sisteminde her iki
ölçeği belirler. değişikliklere ilgisi artmaya başla­ yıldız görünür olduğunda maksimum
dı. Gözlemleri sırasında daha fazla parlaklık gerçekleşir (A); sönük yıldız
1596 David Fabricius, Mira parlak yıldızı örttüğünde minimum
Ceti yıldızının düzenli değişen yıldız keşfetti.
parlaklık gerçekleşir (B).
periyodik aralıklarla 1782'de Goodricke, Perseus ta­
parlaklığının değiştiğini kımyıldızında parlak bir yıldız olan
keşfeder. Algol' ün parlaklığındaki değişimi parlaklığının düzenli bir periyodla
gözlemledi. Algol 'ün aslında birbiri­ değiştiğini de keşfetti. Şimdi Delta
SONRA nin etrafında dönen, biri diğerinden Sefe'nin, yıldızın kedisi değiştiği
1912 Henrietta Swan Leavitt, daha parlak iki yıldız olduğunu öne için parlaklığı değişen yıldızlardan
bazı değişken yıldızların sürerek, bu parlaklık değişikliği için biri olduğu biliniyor. Bu tür yıldızla­
periyodunun mutlak (gerçek) bir neden öneren ilk kişiydi. İki yıl­ ra Sefeit değişkenler deniliyor ve
parlaklıklarıyla ilişkili dızdan daha sönük olanı daha bunlar diğer galaksilere olan uzaklı­
olduğunu keşfeder. ğı ölçmenin anahtarıdırlar.
parlak olanın önünden geçtiğinde,
1913 Ejnar Hertzsprung bu tutulma gözlemcinin saptadığı par­ Goodricke bulgularını 1783'te
parlaklık değişikliğini laklığı azaltıyordu. Bugün buna, Kraliyet Enstitüsüne sundu. Kısa
sınıflandırıp, galaksilere örten çift sistemi deniliyor (Şimdi, süre sonra, 21 yaşında zatürreden
uzaklığı hesaplamak için Sefeit Algol'ün üç yıldızlı bir sistem oldu­ öldü . •
değişkenlerinin "standart ğu biliniyor).
mum" olarak kullanılmasını Goodricke, Cepheus takımyıldı­
olanaklı kıldı. zında yer alan Delta Sefe yıldızının
1929 Edwin Hubble bir
galaksinin hızı ile uzaklığı Ayrıca bakınız: Yeni bir yıldız türü 48-49 • Evren'i ölçmek 130-37 •
Samanyolu'nun ötesi 172-77
arasındaki bağı tanımlar.
URANÜS'TEN NEPTÜN'E 87

BİZİM SAMANYOLUMUZ
BİR KONUTTUR,
BULU TSULA RSA
KENTLERDİR
MESSIER NESNELERİ

1 8 . yüzyıla gelindiğinde, gö­ rak biliniyor. Diğer astronomlar,


KISACA rüntüleri birkaç yüz kat büyü­ Messier'in gözlemlediği ama kata­
tebilen büyük teleskoplar üre­ loğuna dahil etmediği bulutsuları
ASTRONOM
Charles Messier (1730-1817) tiliyordu. Bu durum, astronomların ekleyip, toplam bulutsu sayısını
bulutsu denilen puslu ışık yamaları­ 110'a çıkardı.
ÖNCE nı tanımlamalarına olarak verdi. Daha güçlü teleskoplarla birlikte,
Mö 150 Ptolemaios, bulutsu Fransız astronom Charles Mes­ Messier nesnelerinin doğasını belir­
gibi görünen beş yıldız ve bir sier öncelikle, çoğu kez bulutsulara lemek olanaklı oldu. Bazıları Saman­
yıldıza bağlı olmayan bulutsu benzeyen kuyrukluyıldız bulmakla yolu'nun ötesinde bulunan galaksi­
kaydeder. ilgileniyordu. Puslu bir nesne, ancak lerdir,-bazıları yıldızların oluşmakta
964 İranlı astronom haftalar ya da aylar içinde yıldızlara olduğu gaz bulutlarıdır- bazıları da
Abdurrahman es-Sufi, Sabit karşı konumu değişiyorsa, bir kuy­ süpernova patlamalarının kalıntıları
Yıldızlar Kitabı nda birkaç
'
rukluyıldız olarak tanımlanabilirdi. ya da Güneş büyüklüğünde ölen yıl­
bulutsu not eder. Bu nedenle Messier, potansiyel kuy­ dızların saçtığı gazdır. •
rukluyıldızları elemek için, bilinen
1714 Edmond Halley, altı bulutsuların bir listesini hazırladı.
bulutsudan oluşan bir liste İlk listesi 1774'te yayımlandı ve 45
yayımlar. bulutsu tanımlıyordu. 1784'teki son Messier 3 1 , Andromeda Galaksisi
1715 Nicolas Louis de Lacaille versiyon 80 nesne sıraladı. Bu bulut­ olarak da biliniyor. Samanyolu'na en
42 bulutsu tanımlar. sular, şimdi Messier nesneleri ola- yakın büyük galaksidir.

SONRA
1845 Lord Rosse, bazı
bulutsuların sarmal bir yapıya
sahip olduğunu gözlemler.
1864 William Huggins 70
bulutsunun tayfını inceler ve
bunların üçte birinin gaz
bulutu, geri kalanların yıldız
kütleleri olduğunu bulgular.
1917 Vesto Slipher sarmal
bulutsuları uzak galaksiler Aynca bakınız: Halley kuyrukluyıldızı 74-77 • Güney yıldızları haritası 79 •
Bulutsuları incelemek 104-05 • Bulutsuların öznitelikleri 114-15 • Sarmal galaksiler
olarak tanımlar.
1 56-61
88

GOKYUZUNUN
•• •• •• ••

YAPISI ÜZERİNE
SAMANYOLU

KISACA
ASTRONOM
William Herschel (1738-1822)

ÖNCE
1725 İngiliz astronom John
Flamsteed'in 3000 yıldızlık
kataloğu yayımlanır; 1729'da
da yıldız atlası çıkar.
1750 Thomas Wright, Güneş
Sisteminin bir yıldızlar
diskinin parçası olduğunu öne
sürer.

G
1784 Charles Messier son
bulutsu kataloğunu çıkarır. ökyüzünde çıplak gözle gö­ Dünya'dan Samanyolu, bireysel
rülen en görkemli özellik­ yıldızları çıplak gözle görülemeyen bir
SONRA lerden biri, Samanyolu ışık kuşağı gibi görünür. Kuşak.
galaksinin içeriden görülen disk
1833 John Herschel babasının denilen yoğun ışık kuşağıdır. Mil­
şeklindeki yapısıdır.
çalışmalarını sürdürüp, güney yarlarca yıldızdan gelen bu ışık, ışık
yarımkürede yapılan kirliliğinden ötürü bugün birçok kişi
gözlemleri de kapsayan tarafından görülmez ama sokak ay­ için ışık kuşağı gibi göründüklerini
sistematik bir gökyüzü haritası dınlatmasından önce herkesin gör­ öne süren yurttaşı Thomas Wri­
yayımlar. düğü bir görüntüydü. ght'ın çalışmalarına dayandı.
1780 '1erde Britanyalı astronom Samanyolu Dünya'nın etrafını
1845 Lord Rosse, bazı William Herschel, yıldızları gözlem­ sarıyor gibi görünüyordu ve bu yüz­
bulutsuların sarmal bir yapıya leyerek Samanyolu'nun şeklini ve den Herschel, galaksinin disk şek­
sahip olduklarını gözlemler. Güneş'in onun içindeki konumunu linde olduğu sonucuna vardı. Farklı
1864 William Huggins belirlemeye çalıştı. Bu çabasında kadirde (parlaklık) çok sayıda yıldız
emisyon tayfını kullanarak, Herschel, 1750 'de yıldızlar rastgele gözlemledi ve bunların, Samanyolu
bazı bulutsuların yıldız kümesi dağınık olmadıkları, Dünya'nın et­ kuşağı içinde her yöne eşit dağıl­
olduklarını belirler. rafında, kütleçekimle bir arada tutu­ dıklarını keşfetti. Bu durum, onu bir
lan geniş bir halka oluşturdukları yıldızın parlaklığının Dünya' dan
URANÜS'TEN NEPTÜN'E 89
Aynca bakınız: Meisser nesneleri 87 • Güney yarımküre 100-01 • Bulutsuların öznitelikleri 114-15 • Sarmal galaksiler
156-61 • Samanyolu'nun şekli 164-65

''
Işığı Dünya'ya ulaşması iki
milyon yıl alan yıldızları
gözlemledim.

''
William Herschel

ğini de tahmin etti -bulutsuların


Samanyolu, merkezdeki kabarık "çubuk"tan dışarıya doğru aslında kendi başlarına galaksi ol­
sarmal yıldız kollardan oluşur. Kollar burada gösteriliyor. Güneş, dukları doğrulanmadan on yıllar
merkezden 26.000 ışık yılı uzak Orion-Cygnus kolundadır.
önce.
Şu andaki Samanyolu modeli,
uzaklığına işaret ettiğini, daha 1789'da ve 1802'de yeni kataloglar çubuklu sarmal bir galaksidir. Sar­
soluk yıldızların daha uzak oldukla­ çıkardı. Herschel listelediği nesne­ mal galaksilerin üçte ikisinin, Sa­
rını varsaymaya götürdü. Herschel'e leri parlaklıklarına, büyülüklerine, manyolu gibi merkezi çubukları
göre eşit dağılım, Güneş Sisteminin yoğun ya da dağınık yıldız kümele­ vardır. İlk yıldız diski düşüncesi
galaksinin merkezine yakın olduğu rinden oluşuyormuş gibi görünüp geniş anlamda doğrudur ama dis­
anlamına gelmeliydi. Herschel 'in görünmemelerine göre sekiz kate­ kin içindeki yıldızlar, bir dizi sarmal
modeli, diğer astronomlarca arıtıldı goride sınıflandırdı. Pek çok bulut­ kol şeklinde düzenlenmiştir; Güneş,
ama 20. yüzyılın başına kadar de­ sunun doğası ve büyüklüğü Orion-Cygnus kolunun seyrek bir
ğiştirilmedi. bakımından Samanyolu'na benzedi- alanında bulunmaktadır. •

Yeni bulutsular
Herschel bir galaksinin şeklini araş­
tırırken kendisini yıldızları incele­
mekle sınırlamadı. Bulutsuları, Gece gökyüzünden geçen Güneş Sistemi,
gökyüzündeki puslu ışık yamalarını yoğun bir yıldız yıldızlardan oluşan bir
da gözlemledi. Herschel bir astro­ kuşağı vardır. diskin içindedir.
nom olmanın yanı sıra becerikli bir
teleskop-imalatçısıydı da ve açıklık­
ları 126 ve 47 santimetre olan iki
büyük, güçlü teleskop kullandı.
1782'den itibaren bu aletleri kulla­
narak "gökyüzünün derinliklerinde"
Farklı parlaklıkta
sistematik gözlemler yapıp, yıldız yıldızlar bu kuşak içinde
olmayan nesneler aradı. Bunları bu­ eşit dağılmıştır.
lutsu ya da yıldız kümeleri olarak
listeledi ve 1786'da 1000 yeni nes­
nenin ayrıntılarını yayınladı;
90

KAYALAR
UZAYDA N DUŞUYOR
•• ••

ASTEROİDLER VE METEORİTLER

KISACA
1 8 . yüzyılda, şimdi meteorit
denilen şeylerin gerçek kay­
lesi olan bir nesneyi inceledi. Enge­
beli bir yüzeyi vardı, oyuklarla do­
nağı ve doğası bilinmiyordu. luydu ve bulunduğu arazinin
ASTRONOM
Gezegenler arası uzayın boş olduğu kayalarına hiç benzemiyordu. Eridi­
Ernst Chladni (1756-1827)
düşünülüyordu ve gökyüzünden ği de çok açıktı.
ÖNCE düşen yanıcı kaya ve demir topakla­
1718 Isaac Newton, rın, ya Dünya'daki volkanların yu­ Uzaydan düşme
gezegenlerin arasında hiçbir karıya fırlatmasından ya da atmos­ Chladni, ne şimşeğin ne de bir
şey var olamaz önerisinde ferdeki tozlardan kaynaklandığına, orman yangınının bir anakayayı
bulunur. belki şimşeğin neden olduğunu ina­ (gevşek çökellerin altında yatan
nılıyordu. yekpare kaya) eritmeye yetecek
1771 Güney İngiltere' de Bu düşünce, gezegenlerin ve kadar ısı üretemeyeceğini biliyordu.
Sussex'in üzerinde görkemli kuyrukluyıldızların düzenli yörün­ Yine de incelediği kaya, bir demir
bir ateş topunun geçtiği gelerinde engelsiz hareket etmeleri kütlesi haline gelmişti. Bu demirin
kaydedilir ve kuzey Fransa' da için "göğün tüm maddeden boşaltıl­ ancak uzaydan gelmiş olabileceği
da görülür. masının zorunlu" olduğunu yazan sonucuna vardı. Atmosferden ge­
SONRA Isaac Newton'a dayandırılabilir. çerken erimişti.
1790'ların başında Ernst Chladni Chladni bulgularını 1794'te, var­
1798 Britanyalı kimyacı
adlı Alman bir fizikçi, tarihsel kayıt­ dığı s onuç lar ı ortaya koyduğu bir
Edward Howard ve Fransız
ları inceleyerek bu " düşen taşlar"ın kitapta yayımladı; ona göre, demir
mineralog Jacques-Louis de
sırrını çözmeye kalkıştı. İncelediği
Bournon, İtalya' da, İngiltere' de
taşlardan biri 1768'de Fransa'ya
ve Hindistan' da düşen
düşmüş ve orada kimyasal analize
meteoritlerden kalan taş ve
tabi tutulmuştu. Sonuçlar, şimşek
demir parçalarını analiz eder.
çakmış ve havaya fırlamış bir topak
Taşlarda benzer oranlarda kumtaşından oluştuğunu gösteri­
nikel buluyorlar; bu da, yordu. Chladni daha sonra, 1772'de
aralarında bir bağa işaret eder. bulunan ve 700 kilodan fazla bir küt-
1801 Giuseppe Piazzi asteroid
kuşağındaki en büyük nesne Bu demir-nikel meteorit Kuzey Kutbu
olan ve şimdi bir cüce gezegen buz örtüsünde bulundu. Meteoridin
olarak sınıflandırılan Ceres'i tuhaf şekli, atmosfere girerken yüksek bir
keşfeder. ısıda dönmesinden ve yuvarlanmasından
kaynaklanmaktadır.
Aynca bakınız: Kütleçekim teorisi 66-73 • Ceres'in keşfi 94-99 •

Kraterleri araştırma 2 1 2

Gökten düşen kayalara ilişkin raporlar,


birbirlerine çok benziyor.

Bunlar güvenilir Kayalar, yerel kayalara


raporlardır. benzemiyor.

Ernst Cbladni
Ernst Chladni Saksonya'da
Kayalar atmosferden Kayalar, aşırı ısınmanın akademisyen bir ailede
düşerken erimiş. sonuçlarını gösteriyor. dünyaya geldi. Chladni'nin
babası oğlunun bilimle
ilgilenmesine onay vermedi,
hukuk ve felsefe okumasında
ısrar etti. 1782'de Leipzig
Kayalar uzaydan düşer. Üniversitesinden bu dallarda
diploma aldı. Ne var ki, o yıl
babası ölünce fiziğe döndü.
Chladni fizik bilgisini ilk
ya da taş kütleleri gökten düşüyor; Güneş Sistemi parçaları önce akustikte kullandı ve
atmosferdeki sürtünme ısınmaları­ Chladni'nin çalışmaları sayesinde bununla ünlendi. Sert
na neden olur ve görünür ateş topla­ bilim insanları kayan yıldızların, yüzeylerin nasıl titreştiğini
uzaydan gelip atmosferden geçer­ tanımladı ve gözlemleri,
rı ("kayan yıldızlar") meydana gelir;
ken kızaracak noktaya kadar ısınan keman tasarımlarında
bu kütleler Dünya'nın atmosferinde
kullanıldı. Daha sora
değil, onun çok ötesinde meydana kaya ya da metal topağı olduklarını
meteoritler üzerindeki
gelir; bir araya gelip gezegen oluştu­ biliyorlar. Akkorlaşmaya neden olan
çalışmaları, o zamanın bilim
ramayan cisimlerin parçalarıdır. nesneye, meteor denilir. Dünya'ya
insanlarından fazla ilgi
Chladni 'nin vardığı sonuçlar kadar gelip yere düşenlere meteorit görmedi ve Jean-Baptiste
doğruydu ama o sırada dalga geçil­ ya da göktaşı denilir. Meteoritler Jü­ Biot'nun popüler yazıları
piter ile Mars arasındaki asteroid olmasaydı, karanlığa gömülüp
di -düşen bazı kayalar kanıyı değiş­
kuşağında meydana gelebilir, kaybolabilirdi; Biot'nun
tirmesine yardım edene kadar. Bun­
Mars'tan ya da Ay'dan fırlamış kaya bulguları Chladni'nin
lardan ilki, Chladni'nin kitabı
da olabilirler. Birçok meteorit, aste­ görüşlerini destekliyordu.
yayınlandıktan iki ay sonra gerçek­
roidkuşağında büyük cisim oluştu­
leşti; İtalya'da, Siena'nın kenar ma­
ramayan malzeme olduğu sanılan
hallelerine büyük bir taş yağmuru ve gökkumu denilen küçük parça­ Önemli eserleri
yağdı. Yapılan analizler, Dünya'da cıklar içerir. Bunlar, Güneş Siste­
bulunan taşlardan çok farklı olduk­ mindeki en eski malzemelerdendir 1794 On the Origin of the
larını gösterdi. Sonra 1 803 'te, Nor­ ve ilk bileşimleri konusunda bilim Iran Masses Found by
mandiya'da l'Agile civarındaki tar­ Pallas and Others Similar
insanlarına çok şey anlatabilirler. •
lalara yaklaşık 3.000 taş düştü. to it, and on Some Associated
Natural Phenomena
Fransız fizikçi Jean-Baptiste Biot
1819 Igneous Meteors and the
bunları inceledi. Yakınlarda bir
Substances that have Fallen
yerde meydana gelmiş olamayacak­ from them
ları sonucuna vardı.
92

GOKYUZUNUN
•• •• •• ••

MEKAN İ ZMASI
KÜTLEÇEKİM TEDİRGİNLİGİ

KISACA
İlahi müdahale yoksa, bu
ASTRONOM Gökyüzünün tedirginlikler gezegenlerin
Pierre-Simon Laplace mekanizmasında yörüngelerini
(1749-1827) tedirginlikler vardır. istikrarsızlaştıracak gibi
görünür.
ÖNCE
1609 Johannes Kepler,
gezegenlerin eliptik
yörüngelerde hareket
ettiklerini belirler. Ama tedirginlikler zaman içinde sürekli kendini düzeltir.
1687 Isaac Newton evrensel
kütleçekim yasasını ve
Kepler'in gezegen devinimi
yasalarının matematiksel bir
türevini içeren Principia
Mathematica'yı yayımlar. Kendini düzeltmeyi, bizzat tedirginliğe yol açan
kütleçekim kuvveti yapar.
1734 İsveçli filozof Emanuel
Swedenborg, Güneş

1
Sisteminin oluşumuna ilişkin
bulutsu teorisinin ana hatlarını
8. yüzyılın sonuna gelindiğin­ istikrarsızlaştıracak ek bir kuvvetin
çizer.
de Güneş Sisteminin yapısı neden olduğu bir yörünge rahatsız­
SONRA iyi biliniyordu. Gezegenler lığıydı. Sonuç olarak Newton,
1831 Mary Somerville, Güneş ' in etrafında eliptik yörünge­ Güneş Sistemini istikrarlı bir du­
Laplace'ın Mechanique lerde dönüyor, kütleçekim onları yer­ rumda tutmak için arada bir Tan­
celeste sini İngilizceye çevirir.
' lerinde tutuyordu. Isaac Newton'un rı' nın eline gerek olduğu sonucuna
1889 Fransız matematikçi yasaları, bu Güneş Sistemi modeline vardı.
Hemi Poincare, Güneş matematiksel bir temel sağladı; ama
Sisteminin istikrarlı olduğunu hala sorunlar vardı. Newton 'un ken­ Yörünge rezonansı
kanıtlamanın olanaksız disi de düşüncelerini gözlemlerle sı­ Ne var ki, Fransız matematikçi Pier­
olduğunu gösterip, kaos nadı; ama gezegen yörüngelerinde re-Simon Laplace, ilahi müdahale
teorisinin temellerini atar. "tedirginlikler" fark etti. Bununla fikrini reddetti. 1784'te, süregelen
kastettiği, düzeltilmezse yörüngeleri ve "büyük Jüpiter-Satürn eşitsizli-
URANÜS'TEN NEPTÜN'E 93
Aynca bakınız: Eliptik yörüngeler 50-55 • Galileo'nun teleskobu 56-63 Kütleçekim teorisi 66-73 •

Görelilik teorisi 146-53 • Delambre (Rehber) 336

ği" olarak bilinen bir soruna el attı. Yörüngede dönen


Laplace, bu iki gezegenin yörünge­ cisimlerin kütleçekim
lerindeki tedirginliklerin, devinimle­ istikrarlı ve kendi kendini
düzelten bir sistem
rinin yörünge rezonansından
ürettiği zaman yörünge
kaynaklandığını gösterdi. Bu, iki rezonansı gerçekleşir.
cismin yörüngesinin tam sayılı bir Yörünge periyotları
oranda birbiriyle ilişkili olduğu duru­ 5:2 oranında olan iki
ma işaret eder. Jüpiter ve Satürn'ün dev komşu gezegen Güneş
durumunda, Satürn'ün her iki dönü­ Jüpiter ve
şüne karşılık, Jüpiter Güneş 'in etra­ Satürn' ün
yörüngeleri, bunun
fında neredeyse tam beş kez döner.
bir örneğidir.
Yani, bu iki gezegenin kütleçekim
alanlarının birbirleri üzerirıdeki etki­
si, rezonans içinde olmayan yörün­
geler için olandan daha büyüktür. İki yörünge
Bulutsu varsayımı
Laplace Güneş Sistemiyle ilgili ça­
lışmalarını iki etkili kitapta yayınladı
-Exposition du systeme du monde
denilen popüler bir anlatım ve mate­
matiksel bir anlatım olan Myecha­
nique celeste. Exposition 'da ki maddeyse soğuyup gezegenleri !erini kullanan yurttaşı Jean Baptis­
Laplace, Güneş Sisteminin ilkel bir oluşturdu. te Joseph Delambre, Jüpiterin ve
bulutsudan geliştiğine dair düşün­ Laplace'ın ölümünden kısa süre Satürn'ün devinimlerini öngören
ceyi araştırdı. Laplace, kendi etra­ sonra, İskoçyalı matematikçi Mary çok daha doğur cetveller üretebildi.
fında dönen, soğuyup büzülen, dış Somerville onun çalışmalarını İngi­ •

kenarında halkalar kopan sıcak bir lizceye çevirdi ve bu, düşünceleri­


gaz kütlesini tarif etti. Çekirdek mal­ nirı geniş bir alana yayılmasına
zeme Güneş'i oluşturdu, halkalarda- neden oldu. Laplace 'ın yeni teorem-

Pierre-Simon Laplace Fransa'da, birçok bilimsel komisyonda


Normandiya'da küçük bir toprak görev yaptı. Ölünceye kadar
sahibinin oğlu olarak dünyaya astronomi matematiği üzerine
geldi. Babası onu kiliseye hazırladı çalışmaya devam etti, gök
ve Caen Üniversitesinde teoloji mekaniği üzerine beş kitap
okudu; ama orada matematiğe ilgi yayımladı.
duydu. Din adamı olma niyetinden
vazgeçip Paris'e taşındı ve Ecole Önemli eserleri
Militaire'de öğretmen oldu.
Burada Napoleon Bonaparte'a ders 1784 Theorie du movement et de
verdi. Öğretmenlik ona la figure elliptique des planetes
araştırmaya zaman ayırma 1786 Exposition du systeme
olanağı verdi ve 1780'lerde du monde
matematik konusunda bir dizi 1799-1825 Mechanique celeste
etkili makale üretti. Napoleon
1799'da iktidarı ele geçirince,
Laplace senato üyesi oldu ve
'
KUYRUKLUYILDIZDANil il

• •

CERES'İN KEŞFİ
96 CERES'İN KEŞFİ

Y
üzyıllarca, bilinen "dolaşan
KISACA yıldız" ya da geceleyin gök­
Gezegenlerin yörüngeleri, yüzünde izi sürülen
A STRONOM matematiksel bir formüle gezegen sayısı beşti. Güneş ve Ay'la
Giuseppe Piazzi (1746-1826) uyar gibi görünüyorlar. birlikte, Dünya'dan görülebilen
ÖNCE büyük gök cisimlerirıin sayısı yediye
1596 Johannes Kepler, Güneş çıkıyordu -mistik anlam yüklü bir
Sisteminde gözlemlenmemiş sayı. Sonra 1 781 'de William Hersc­
gezegenler olduğunu öne sürer. hel, Satürn' ün yörüngesinin
ötesinde Uranüs'ü fark etti ve astro­
1766 Johann Titius, Mars ile Formül, Mars ile Jüpiter
nomları yedi sayısını yeniden
Jüpiter arasındaki aralığın bir arasındaki aralıkta
düşünmeye zorladı. Ne var ki, yeni
gezegen içerdiğini öngörür. yörüngede dolaşan bir
cisim olması gerektiğini gezegenin yörüngesi, Güneş Siste­
1781 William Herschel' in öngörür. minin güncellenen planı içine
Uranüs'ü keşfi, Johann yerleştirilince, başka bir sayı bilme­
Bode'nin önerdiği yörünge cesini açığa vurdu.
örüntüsünü doğrular.
Bir aralık bulmak
1794 Ernst Chladni,
Aralıkta görülen bir cisim, 1766'da Johann Titius adlı Alman
meteoritlerin eskiden bir astronom, gezegenlerin yörünge
Ceres, bir gezegen
yörüngede olan kayalar olamayacak kadar küçüktür uzaklıkları arasında matematiksel
olduklarını öne sürer. ama bir kuyrukluyıldız bir bağ keşfetti. Diğer bütün yörün­
yörüngesine de sahip geleri ölçmek için Satürn'ün
SONRA
değildir. yörüngesini 100'e bölüp bir birim
1906 Jüpiterin yörüngesinde
Truvalı asteroidler bulunur. yarattı. Merkür 'ün yörüngesi, Gü­
neş 'ten 4 birim uzaktı ve diğer her
1920 Jüpiter ile Neptün gezegenin konumu , 3'ün bir katıyla
arasında Hidalgo, ilk "Kentaur" ya da O, 3, 6, 1 2 , 24, 48 ve 96 sayı
asteroid (yörüngesi istikrarsız Ceres küçük bir gezegen dizisiyle ilişkiliydi. Böylece Merkür
bir asteroid) bulunur. ya da asteroidtir -uzayın Güneş'ten 4+0 birim, Venüs 4+3,
bu bölgesinde
2006 Ceres, cüce gezegen Dünya 4+6 ve Mars 4+12 birim
binlercesinden biri.
olarak sınıflandırılır. uzakta bulunuyordu. Jüpiter 4+48
ve Satürn 4+96 ' daydı. Dizide 4+24=

Guiseppe Piazzi Zengin İtalyan ailelerin genç çalışkanlığıyla ünlüydü ve hata


oğullarında adet olduğu üzere, payını en aza indirmek için peş
Giuseppe Piazzi'nin meslek peşe en az dört gece ölçüm
yaşamı da Katolik Kilisede yapardı. 1806'da 61 Cygni
başladı. 20'li yaşların ortasında, yıldızının büyük özdevinimini
yeteneklerinin akademik alana kaydetti. Bu, birçok astronomun
uygun olduğu anlaşıldı. 1781 'de, yıldızlar arasındaki uzaklığı
Sicilya'da, Palermo'da yeni kurulan ölçmek için söz konusu yıldızın
bir akademide matematik paralaksını kullanmaya teşvik
profesörlüğüne atandı ama çok etti.
geçmeden astronomiye geçti. Bu
görevinde ilk işi yeni bir gözlemevi Önemli eserleri
inşa etmek ve Palermo Çemberiyle
-Londra'da yapılan 1 , 5 metre 1803 Pr�cipuarum stellarum
geniş irtifa ölçekli bir teleskop­ inerrantium (Star catalogue)
donatmaktı. O sırada dünyadaki 1806 Royal Observatory of
en doğru teleskop buydu. Piazzi Palermo (Book 6)
URANÜS'TEN N EPTÜN'E 97
Aynca bakınız: Eliptik yörüngeler 50-55 Uranüs'ü gözlemlemek 84-85 Asteroidler ve Meteoritler 90-91
• •

''
Mars'tan sonra 4+24=28'in
alanı gelir ama şimdiye kadar
orada hiçbir gezegen
görülmedi. Peki, Mimar Tanrı
o yeri boş bırakmalı mıydı?

''
Asla.
Johann Titius

28'de bilinen bir gezegen yoktu; do­


layısıyla, Güneş Sisteminde Mars ile
Jüpiter arasında bir aralık olduğu
anlaşıldı. Titius, bu aralığın bilinme­
yen bir cisim tarafından işgal
edilmesi gerektiğini öne sürdü. Ne
var ki, bulguları doğru olamayacak
kadar iyi görünüyordu -Mars ve Sa­
türn'ün sonuçları da biraz bozuktu;
bu yüzden çok az astronom Titius 'a kuşağını -bütün gezegenlerin hare­ NASA'nın uzay aracı Dawn'ın
kulak astı. ket ettiği gökyüzü kuşağı- bölmek 2015'te fotoğrafladığı Ceres, asteroid
Birkaç yıl sonra, 1 772'de, Jo­ ve Avrupa'nın önde gelen 24 astro­ kuşağında en büyük nesnedir ve kendi
kütleçekimiyle küre olacak kadar
hann Bode adlı bir Alınan, Titius 'un nomundan, her birirıirı bir bölgede
büyük tek nesnedir.
çalışmasının biraz değişik bir versi­ devriye gezip gezegen-benzeri devi­
yonunu yayımladı ve büyük övgü nim aramalarını istemekti. Bir araya
aldı. Sonuç olarak, teori en çok getirdikleri ekibe, Gök Polisi denildi. altazirnut hem dikey hem de yatay
Bode yasası olarak hatırlanır. Ura­ Ama sonunda aralığı dolduran yete­ dönebiliyor, yıldız konurrılarına iliş­
nüs keşfedildiğinde, Bode yasası nek değil, düpedüz şans olacaktı. kin çok doğru ölçürrıler yapmaya
Güneş ' ten 1 96 birim uzak olacağını olarak veriyordu -çok kar getirecek
öngördü. Sonunda 1 92 birime yakın Ölçüm teleskobu bir özellik.
olduğu gösterildi; bu, yeterince Gök Polisirıe yardım eden astronom­ 1 801 'de yılbaşı akşamı Gök Poli­
yakın görünüyordu. Kuşkusuz , 28 lardan biri, Palermo'da konurrılanan sirıirı talirnatları Piazzi'ye henüz
birim aralığının da bir gezegen Giuseppe Piazzi'ydi. Zamanın pek ulaşmamıştı; bu yüzden geceyi yıl­
içermesi gerektiği anlamına geli­ çok astronomu gibi Piazzi de, esas dızları irıcelemekle geçirdi ve Boğa
yordu. olarak doğru yıldız haritaları yarat­ takımyıldızında yeni, soluk bir
1 800'de, Franz Xaver von Zach, makla ilgileniyordu. Bu amaçla, nesne (sekiz kadirde) kaydetti. Erte­
Heinrich Olbers ve Johann Schröter şimdi Palermo Çemberi olarak bili­ si gece Piazzi ölçürrılerini kontrol
öncülüğünde bir grup astronom, nen bir ölçüm teleskobu edinmişti. etti ve nesnenin biraz hareket ettiği­
aralığa ilişkin bir araştırma başlat­ Kendi zamanının en güçlü teleskobu ni gördü. Bu, onun kesinlikle bir
maya karar verdi. Planları, burçlar olmamasına rağmen, üzerine takılan yıldız olmadığı anlamına geliyordu.
98 CERES'İN KEŞFİ
Piazzi, Bode'ye bilgi vermeden Mart sonunda haberi işiten Bode, ve en basit yörünge yayı dışında bir
önce 24 gün boyunca nesneyi izledi. hiç vakit kaybetmeden yeni bir ge­ şey çizme şansı olmamıştı. Keşfetti­
İlk önce bir kuyrukluyıldız -görece zegenin keşfedildiğini duyurdu ve ği nesnenin sonbaharda tekrar
yaygın bir keşif- olduğunu düşündü Juno adını verdi. (Yakın zamanda görüleceğini hesapladı. Ama ne
ama gözlemleri, çok geçmeden aksi­ Uranüs 'ün adını seçmişti ve aynısı­ kadar çabalarsa çabalasınlar, ne Pi­
ni gösterdi. Puslu bir kuyruk ya da nı yapmaya hakkı olduğundan azzi ne de başka biri Ceres 'i bulmayı
püskül göremedi ve kuyrukluyıldızlar emindi.) Diğer astronomlar Hera başardı.
Güneş'e yaklaştıkça hızlandıkları adını tercih etti ama nesneyi fiilen
halde, Piazzi'nin keşfettiği nesne gören tek kişi olan Piazzi, Roma Matematiksel önsezi
daha istikrarlı, dairesel bir yol izliyor­ tarım tanrısı Ceres'i tercih etti. Von Zach matematiğin sesine kulak
du. Bode'ye yazdığı mektupta Piazzi, Hazirana gelindiğinde Ceres 'in vermeye karar verdi ve gezegenin
kuşkularını açıkça belirtti: Bu, herke­ yörüngesi onu Güneş' in anlına ge­ yörüngesinin ayrıntılarını matema­
sirı aradığı kayıp gezegen olabilir. tirmişti. O arada Piazzi hastalanmış tikçi Cari Friedrich Gauss 'a
gönderdi. Altı haftadan az bir süre­
de Gauss, Ceres ' in bulunabileceği
bütün yerleri hesapladı. Aralık ayı
boyunca Zach, Gauss 'un öngörüle­
rine uygun aramalar yaptı ve 1 801
yılı yılbaşı gecesinde, ilk kez görül­
dükten tam bir yıl sonra, Ceres ' i bir
kez daha buldu.
Ceres ' in yörünge uzaklığı 27,7
Bode birimiydi -öngörülen yere
dikkate değer ölçüde yakın. Ne var
ki, yörünge verileri Güneş Sistemi­
nin bu yeni üyesinin bilinen
gezegenlerden çok fazla küçük ol­
duğunu gösteriyordu . William
Herschel' in ilk tahminine göre
Ceres, boydan boya 260 kilometrey­
di. Birkaç yıl sonra Schröter, 261 3
kilometrelik bir çap önerdi. Gerçek
rakam 964 kilometredir, yani İber
Yarımadası ya da Teksas kadar bir
alan.
Gök Polisi araştırmalarını sür­
dürdü ve Mart 1 802 'de Olbers,
Güneş 'e aynı uzaklıkta bulunan Ce­
res ' e benzer ikinci bir cisim keşfetti
ve Pallas adını verdi. 1 804 'te Kari
Harding üçüncü bir cisim keşfetti
ve Juno adını verdi; 1 807 'de yine
Olbers dördüncü cismi, Vesta 'yı
fark etti. Bu cisimlerin tümünün
Ceres' ten küçük olduğu anlaşıldı.

Piazzi'nin teleskobu, Palermo


Çemberi, Jesse Ramsden tarafından
yapıldı Üzerine takılan hassas alet,
yıldız konumlarını birkaç yay-saniye
doğrulukla ölçmeye olanak veriyordu.
URANÜS'TEN NEPTÜN'E 99

''
28 Bode birimi aralığında kaydedi­
len asteroid sayısı 5 .000 ' i aşmış
durumdadır. Olbers ve Herschel, as­
teroidlerin, astronomik bir felaketle
ezilmeden önce aralıkta yörüngede
Üçüncü gece kuşkum dönen bir gezegenirı kalıntıları olma
olasılığını tartıştı. Bugün, yakındaki
kesinleşti; sabit bir yıldız Jüpiterin kütleçekirninin bozucu et­
olmadığına emin oldum. kisinin, ilk elde asteroidlerin birleşip
Dördüncü geceye kadar bir gezegen oluşturmalarını engelle­
bekledim ve önceki günlerle diği düşünülmektedir -ilkel Güneş
aynı oranda hareket ettiğini Sisteminde başka yerde benzer
görünce tatmin oldum disklerin yaptığı gibi.

''
Bilinen asteroidlerin yaklaşık
Giuseppe Piazzi Uzay aracı Dawn 2011-12'de Vesta
yüzde 80 ' inin, diğer asteroidlerin asteroidini ziyaret etti. Yörüngesi
toplam kütleçekiminin etkisi altında Ceres'in yörüngesinin içindedir ve
oldukları için, istikrarsız yörüngeleri Dünya' dan görülen en parlak
vardır. Gelecekti yıkıcı çarpışmaları asteroidtir.
öngörmek ve önlemek umuduyla,
Dünya'ya özellikle yaklaşan 13.000
kadar asteroid -Dünya'ya Yakın As­ tün'ün de Truvalıları vardır;
-Vesta ve Pallas ' ın genişliği 500 ki­ teroidler (DYA)- izlenmektedir. Dünya' nın ilk Truvalısı 201 1 'de keş­
lometreden biraz fazlaydı, Juno ise fedildi.
bunun yarısıydı. Truvalılar 2006'da Uluslararası Astronomi
Gezegenlerle aynı yörüngelerde do­ Birliği Ceres'e cüce gezegen statü­
Asteroid kuşağı laşan, ev sahiplerinden uzak, sü verdi -asteroid kuşağındaki tek
Gök Polisi keşfettiği cisimlere küçük kütleçekirn bakımından istikrarlı cüce gezegen. Aynı zamanda Plüton
gezegenler dedi ama William Hersc­ "sallantı noktalarında" toplanan ve da cüce gezegen olarak sınıflandırıl­
hel başka bir ad tercih etti -yıldıza Truvalılar olarak bilinen asteroidler dı. Ne Neptün 'ün ne de Plüton'un
benzer anlamına gelen asteroid. vardır. Bunların büyük çoğunluğu yörüngeleri Bode yasasının öngörü­
Herschel'in muhakemesine göre, bu Jüpiter sistemindedir ve orada iki lerine uyar. Bode yasası, Ceres'irı
küçük nesnelerin gerçek gezegen­ küme oluştururlar: "Truva Kampı" ve keşfedilmesirıde etkili olmasına rağ­
lerden farklı olarak ayırt edilebilir "Yunan Kampı." Mars ' ın ve Nep- men, Güneş Sisteminin oluşumunun

''
özellikleri yoktu ya da en azından o kilidini açacak bir anahtar değil,
günün teleskoplarıyla fark edilebilir matematiksel bir çakışma olarak gö­
bir özellikleri yoktu; bu yüzden hare­ rülmektedir. •
ket etmeselerdi, yıldız ışığından
ayırt edilemeyeceklerdi. 20 yıl önce
bulduğu gezegeni adlandırmada ba­
şarısız olan Herschel, kurnazca "bu Ayırt edilemeyecek kadar
cisimlerin doğasında, bir başka ola­ küçük yıldızlara benziyorlar.
ğanüstü değişimin ortaya çıkması Bundan, yıldızlara benzer
durumunda, isimlerini değiştirme görüntülerinden ötürü, bunlara
özgürlüğü"nün kendisine verilmesi­
asteroid diyorum.

''
ni istedi.
Daha iyi ifade eden bir şey olma­ William Herschel
dı ve Gök Polisi 1 8 1 5'te dağıldıktan
sora, asteroid keşifleri devam etti.
1 868'de sayıları 1 00'e, 1 985'de
3.000'e ulaştı. Dijital fotoğrafın ve
görüntü analizinin gelişiyle birlikte,
1 00

BUYUN
•• ••

GÖKYÜZÜNÜN BİR
HARİTASI
GÜNEY YARIMKÜRE

KISACA
1 786 ile 1 802 arasında William
Herschel, gece gökyüzünde
ritasını çıkarmak için oğlunun göz­
lemleri, güney yarımkürede bir
1000'den fazla yeni nesneyi yerde yapılmalıydı.
ASTRONOM
listeleyen kataloglar yayımladı. Herschel o sırada Britanya İmpa­
John Herschel (1792-1871)
1822'de ölümünden sonra William' ın ratorluğunun bir parçası olan Güney
ÖNCE oğlu John onun çalışmalarını devam Afrika'ya karar verdi. 1 883'te karısı­
1784 Charles Meisser bilinen ettirdi ama kapsamını ve iddiasını nı ve genç ailesini, bir asistanı ve
80 bulutsunun listesini genişletip , gece gökyüzünün tam babasının odak uzunluğu 6 metre
yayımlar. bir haritasını çıkarmaya soyundu. olan teleskobunu yanına alarak
William'ın gözlemlerirıin tümü oraya taşındı. Kuzey gökyüzü ince­
SONRA güney İngiltere'de yapılmıştı ve do­ lenirken de bu teleskop kullanılmış­
1887 Cartes du Ciel'in, bütün layısıyla gök ekvatorunun yaklaşık tır ve Herschel, güney yarımkürede
gökyüzünün fotografik 33° altındaki nesnelerle sınırlıydı. toplanan bilgi ile kuzey yarımkürede
haritasını çıkarma projesi, Gökyüzünün geri kalan kısmının ha- üretilmiş olan karşılaştırılabilir olma­
Paris Gözlemevi müdürü sını sağlamak için bu teleskobu
Amedee Mouchez tarafından seçti. Aile, Masa Dağının eteğinde,
başlatılır
. dağın zirvesinde genellikle toplanan
bulutlardan sakınacak kadar uzak
1918 Gökyüzünün çok büyük
bir eve yerleşti ve Herschel, sonraki
bölümünü kapsayan Henry dört yılı araştırmayı tamamlamakla
Draper Kataloğu, Harward geçirdi.
College Gözlemevi tarafından
yayımlanır. Güney gökleri
1948-58 California'da Magellan bulutları, Samanyolu 'na
Palamar Gözlemevi, yaklaşık yakın iki cüce galaksidir ve yalnızca
2000 fotografik plakadan güney yarımkürede görülür. Çıplak
oluşan verilerle birlikte büyük gözle görülebilirler ama Herschel'in
gökyüzü haritasını tamamlar. teleskoplu incelemeleri, astronomla­
rın kullanımına ilk ayrıntılı gözlemle-
1989-93 Yapay uydu
Hipparcos, 2,5 milyondan fazla
Samanyolu'nun çekirdeği en berrak
yıldızın kataloglanmasına güney yarımkürede görülür. Karanlık
olanak veren veriler toplar. bölgeler, yıldızlararası tozun yıldız
ışığını engellediği yerlerdir.
URANÜS'TEN N EPTÜN'E 1 01
Aynca bakınız: Messier nesneleri 87 • Samanyolu 88-89 •
Bulutsuları incelemek 104-05

İki yarımkürede de gök kürenin bir kısmı


her zaman saklıdır.

Britanya'dan yapılan bir ölçüm, gök ekvatorunun


33° altında kalan hiçbir şeyi görmez.

John Herschel
John Herschel 1816'da ünlü bir
Güney Afrika'dan gözlemler de eklenirse, matematikçi olarak Cambridge
tam bir ölçüm yapılmış olur. Üniversitesinden ayrıldı.
Babası William'la birlikte
çalıştı ve William'ın 1822'de
ölümünden sonra onun
çalışmalarını devam ettirdi.
Herschel Kraliyet Astronomi
Enstitüsünün kurucularından
biri oldu ve üç dönem
başkanlığını yaptı. 1826 'da
evlendi ve 12 çocuğu oldu.
Herschel astronomi dışında
birçok alana daha ilgi duydu.
ri sundu. Bu galaksilerde 1 000'den kuzey yarımkürede yalnızca gecele­ Herschel Güney Afrika'dayken,
fazla yıldızın, yıldız kümesinin ve rin kısa olduğu yaz aylarında ufuk karısıyla birlikte bir botanik
resim dosyası hazırladı.
bulutsunun bir listesini hazırladı. çizgisinde alçakta görülebilir Güney
Fotoğrafçılığına da önemli
Herschel, Samanyolu içindeki yarımküredeyse, daha parlak çekir­
katkılarda bulundu, renk
yıldızların dağılımına ilişkin de dik­ dek gökyüzünde yüksekte ve yılın
çoğaltma deneyleri yaptı;
katli gözlemler yaptı. Samanyolu karanlık aylarında görülebilir; bu da meteoroloji, teleskop ve diğer
içinde Güneş Sisteminin yönelimi gözlemleri daha kolay ve daha ayrın­ konularda makaleler
sayesinde, şimdi galaksinin çekir­ tılı yapmaktadır. yayımladı.
deği olarak bilinen en parlak kısmı, Herschel'in çabalarının sonucu

''
olan The General Catalogue of Nebu ­ Önemli eserleri
Jae and Clusters of Stars, toplam
5000'den fazla nesne listeledi. Eksik­ 1831 A Preliminary
siz bir yıldız kataloğu olması amaç­ Discourse on the Study
landığı için, kendisinin ve babasının of Natural Philosophy
gözlemlediği bütün nesneleri ve 1847 Results of Astronomical
Yıldızlar, Evren' in sınır Charles Messier gibi başkalarının Observations Made at the
taşlarıdır. Cape of Good Hope

''
keşfettiği nesnelerirı çoğunu içer­
1864 General Catalogue of
John Herschel mekteydi. •
Nebulae and Clusters of Stars
1874 General Catalogue
of 1 0, 300 Multiple and
Double Stars
1 02

•• •• ••

GORUNURDE •

YILDIZLARIN BiR
HAREKETİ
YILDIZ PARALAKSI

aralaks , gözlemcinin deği­


KISACA
ASTRONOM P şen konumu nedeniyle yakın
bir nesnenin uzak bir nesne­
ye karşı görünürdeki hareketidir. Bu
'
' /
/

Friedrich Bessel (1784-1846) '


'
fenomene göre yakındaki yıldızlar, '
ÖNCE Dünya kendi yörüngesinde döner­ '
/
/

'
MÖ 220 Aristarkhos, hiçbir ken daha uzak yıldızlara göre ko­ ' /
paralaks görülemediği için numlarını değiştiriyormuş gibi gö­ ' /

yıldızların çok uzak olduklarını


öne sürer.
rünmelidirler. Paralaksı kullanarak *
'
/ '

,
yakındaki yıldızlarını uzaklığını ölç­ Aralıkta
Haziranda , '
1600 'fycho Brahe, kısmen menin olanaklı olabileceği düşünce­ Dünya'nın , ' Dünya'nın
yıldız paralaksını si, eski Yunanistan'a kadar geri

Cm"/� _'_, <")


saptayamadığı için Kopernikçi gider. Ne var ki, söz konusu uzaklık­
Güneş-merkezli sistemi lar sanılandan çok daha fazla olduğu
reddeder. için, 19. yüzyıla kadar buna ulaşıla­
SONRA madı. _____

1912 Henrietta Swan Leavitt Alman astronom Friedrich Bes­


değişken yıldız tipinin sel'in meslek yaşamının çoğu yıldız­
Paralaks etkisi nedeniyle yakındaki
periyodu ile parlaklığı arasında ların konumunu doğru belirlemeye
bir yıldızın ardalandaki yıldızlara göre
bir bağ keşfeder ve uzaklıkları ve özdevinimlerini (mevsimin ya da
görünür konumu, Hazirandaki b
hesaplamak için bu yıldızların gecenin zamanına göre görünür noktasından Aralıktaki a noktasına
"standart mum" olarak konum değişiklikleri değil, daha çok hareket eder.
kullanılmasına olanak yaratır. yıldızın deviniminden kaynaklanan
1929 Edwin Hubble, bir konum değişiklikleri) bulmaya adan­ onun 10,3 ışık yılı uzakta olduğunu
galaksinin ışığının kızıla mıştı. 1 830'larda teleskopların gü­ göstermekteydi. Şimdiki tahmin,
kayması ile Dünya' dan cündeki iyileşmelerle birlikte, yıldız 1 1 ,4 ışık yılıdır; buna göre Bessel'in
uzaklığı arasındaki bağı paralaksının ilk doğru ölçümünü hata payı yüzde 1 0' un altındadır. •
keşfeder. yapma yarışı başladı. 1 838'de Bessel,
61 Cygni yıldızı için, 0,314 yay-sani­
1938 Friedrich Georg Wilhelm
yelik bir açıyla paralaksı ölçtü; bu
Struve, Vega'nın paralaksını
ölçer; Thomas Henderson ise,
Alpha Centauri'nin paralaksını Ayrıca bakınız: Tycho modeli 44-47 Evren'i ölçmek 1 30-37
• •

Samanyolu'nun ötesi 172-77


ölçer.
URANÜS'TEN NEPTÜN'E 1 03

G Ü NEŞ LEKELERİ
DÖNG Ü LER HALİNDE
•• •• ••

GORUNUR
GÜNEŞ'İN YÜZEYİ

G
üneş lekeleri Güneş 'in yü­ düşündü. Volkanı bulmadı ama 1 1
KISACA zeyinde, manyetik alanları­ yıllık döngüler halinde değişen çok
ASTRONOM nın neden olduğu daha sayıda Güneş lekesi keşfetti.
Samuel Heinrich Schwabe soğuk bölgelerdir. Güneş lekelerine İsviçreli astronom Rudolf Wolf,
(1789-1875) ilişkin ilk yazılı gözlemler Çin' de, Schwabe'nin gözlemlerini ve Gali­
MÖ 800 civarına dayanır; ama ancak leo'ya kadar geri giden başka göz­
ÖNCE 1 801 'de Britanyalı astronom William lemleri inceledi ve döngüleri, 1 755-
Mö 800 Çinli ve Koreli Herschel Dünya iklimindeki değişik­ 66 için 1 ' den başlamak üzere nu­
astrologlar, olayları öngörmeye maralandırdı. Sonunda her döngü­
likler ile Güneş lekeleri arasında
yardımcı olmaları için Güneş
bağlantı kurdu. de, Güneş lekeleri sayısının düşük
lekelerini kaydeder.
Alman astronom Samuel Schwa­ olduğu uzun dönemler bulunduğu­
1128 İngiliz vakanüvis be 1 826'da Güneş lekelerini gözlem­ nu gördü. Herschel örüntüyü fark
Worcesterli John, Güneş lemeye başladı. Güneş'e Mer­ etmemişti; çünkü şimdi Dalton Mi­
lekelerini çizer. kür'den daha yakın bir yörüngede nimumu denilen, Güneş lekelerinin
1801 William Herschel Güneş olduğu sanılan ve geçici olarak Vol­ düşük olduğu zamanda gözlem ya­
lekelerinin Dünya'nın iklimi kan denilen yeni bir gezegeni arıyor­ pıyordu. •
üzerindeki etkileri nedeniyle du. Böyle bir gezegeni doğrudan
Güneş lekesi sayısı ile buğday gözlemlemek çok zordu ama Schwa­ Güneş lekeleri birkaç günden birkaç
fiyatı arasında bir bağ kurar. be, Güneş ' in önünde hareket eden aya kadar sürebilir. En büyüğü Jüpiter
SONRA koyu bir leke olarak görebileceğini kadar olabilir.
1845 Fransız fizikçiler
Hippolyte Fizeau ve Leon
Poucault, Güneş lekelerini
fotoğraflar.
1852 İrlandalı astronom
Edward Sabine, Dünya'daki
manyetik fırtınaların sayısının
Güneş lekelerinin sayısıyla
bağıntılı olduğunu tanıtlar.
1908 ABD'li astronom George
Ellery Hale, Güneş lekelerine
manyetik alanların neden Aynca bakınız: Uranüs'ü gözlemlemek 84-85 • Güneş lekelerinin öznitelikleri 1 2 9
• Carrington (Rehber) 3 3 6
oluğunu keşfeder.
1 04 "Tj'-

- --- -

SARMAL BİR
�·::.=;; - - ı - - -

DÜZENL�M� BİÇİMİ
FARK EDiLDi
BULUTSULARI İNCELEMEK

KISACA
Çıplak göz için bulutsular, gaz ya da yıldız içerebilen
ASTRONOM puslu ışık yamalarıdır.
Lord Rosse (1800-1867)

ÖNCE
1784 Charles Messier Daha büyük
görülebilen bulutsuların bir teleskoplar, sarmal bir
kataloğunu yayımlar. düzenleme biçimini
açığa çıkarır.
1785 Willıam Herschel bulutsu

1
katalogları yayımlar ve
birçoğunun şekil ve büyüklük
bakımından Samanyolu'na 840'larda William Parsons 1 845'e gelindiğinde Rosse, 1 ,8 metre
(Lord Rosse) adlı Britanyalı çapında bir ayna dökmeyi başarmış­
benzediğini tahmin eder.
bir aristokrat, servetinin bir tı. Aynayı İrlanda 'da Parsonstown'a
1833 John Herschel, güney kısmını dünyanın en büyük aynalı yakın Birr Şatosundaki teleskobuna
yarımküreden nesneleri teleskobunu yapmak için harcama­ taktı ve Parsonstown Leviathan 'ı
inceleyerek babasının ya karar verdi. Rosse, John Hersc­ olarak anıldı. 1 91 7 ' de ABD ' de, C ali ­

kataloglarını genişletir. hel'in 1 9 . yüzyılın başında listelediği fornia' daki Wilson Dağında 2,5 met­
bulutsulardan bazılarını, özellikle relik yansıtıcı yapılana kadar Dün­
1864 William Huggins bazı yıldız kümesi gibi görünmeyen bu­ ya'nın en büyük aynalı teleskobu
bulutsuların, yıldız topluluğu lutsuları yeniden incelemeye merak olarak kaldı.
değil ışık saçan gaz bulutları sardı. Orta İrlanda'nın, kapalı ya da
olduklarını keşfeder. Rosse bu bulutsuları yeniden rüzgarlı hava koşulları çoğu kez gö­
gözlemlemek için, Herschel'in kul­ rüşü engellediği için, bir teleskop
SONRA landığından daha büyük ve daha iyi inşa etmek için ideal bir yer olmadı­
1917 Vesto Slipher, sarmal bir teleskop yapmaya ihtiyacı vardı. ğı anlaşıldı. Teleskobun hareketi de
galaksilerin "evren adası" Yıllarca 0,9 metrelik bir ayna dökme­ sınırlıydı, yani gökyüzünün yalnızca
oldukları ve Samanyolu'nun nin yollarını aradı . O sırada aynalar, küçük bir alanı incelenebiliyordu.
bizim içeriden gördüğümüz yansıtaç denilen bakır ile kalayın Yine de, hava açıkken Rosse, bu de­
böyle bir galaksi olduğu alaşımı bir metalden yapılıyordu - vasa aleti kullanıp gözlem yapabildi
sonucuna varır. soğuyunca çatlamaya yatkın gevrek ve ilk kez bazı bulutsuların sarmal
bir malzeme. Bu zorluğa rağmen doğasını kaydedebildi -şimdi bunla-
URANÜS'TEN NEPTÜN'E 1 05
Aynca bakınız: Meisser nesneleri 87 • Samanyolu 88-89 • Güney yarımküre
100-01 • Bulutsuların öznitelikleri 114-15 • Sarmal galaksiler 156-61

''
ra sarmal galaksiler deniliyor. Ros­
se' ın tanımladığı bu sarmalların ilki,
daha sonra Girdap galaksisi olarak
bilinen M51 'di. Bugün, gözlemlen­
miş tüm galaksilerin yaklaşık dörtte
üçü sarmal galaksidir. Bununla bir­ Şimdi bulutsuları tanımamızı
likte, bunların eninde sonunda elip­ sağlayan ışık, yıllar önce
tik galaksilere dönüşecekleri düşü­ bulutsuların yüzeyinden
nülmektedir. Daha yaşlı yıldızlardan
ayrılmış ışık . . . çok eskiden
oluşan eliptik galaksiler daha sönük­
tür ve saptanması daha zordur ama tamamlanmış süreçlerin Lord Rosse
astronomlar, olasılıkla Evren' deki en hayaletleri olmalı.

''
yaygın galaksi tipi olduklarına inanı­ William Parsons 1800'de
Edgar Ailen Poe Yorkshire'da doğdu ve 1841'de
yorlar.
babasının ölümünden sonra
Rosse Üçüncü Kontu oldu.
Bulutsu varsayımı Dublin'de ki Trinity College'de
1 9 . yüzyılın ortasında astronomlar, ve Oxford Üniversitesinde
bulutsuların gazdan mı yoksa yıldız­ eğitim gördü ve üniversiteyi
lardan mı oluştuğunu tartıştı. matematik birincisi olarak
1 846'da Rosse, Orion bulutsusunda gerçek olmasına rağmen, yıldızların bitirdi. 1836'da evlendi ama 13
çok sayıda yıldız buldu; bu yüzden varlığı gazın yokluğu anlamına gel­ çocuğundan yalnızca dördü
bir süre gazlı bulutsular düşüncesi miyordu. Bazı bulutsuların gazlı do­ hayatta kaldı. Lord Rosse'ın
reddedildi. Bununla birlikte, yıldızlar ğası, 1 864'te William Higgins spekt­ mülkleri İrlanda'daydı ve
roskopik analizi kullanana kadar ta­ teleskoplarını da oraya kurdu.
nıtlanamadı. • 1845'te, bulutsularla ilgili
bulgularını açıkladıktan sonra,
İ rlanda, Parsonstown'da Leviathan
bulutsuların gaz olduğuna
Teleskobunun, 16,5 metre uzunluğunda
inanan John Herschel, Rosse'ı
bir borunun içinde 3 ton ağırlığında bir
eleştirdi. İkisi birbirini kusurlu
aynası vardı.
alet kullanmakla suçladı. Ne
var ki, sonunda ikisi de,
bulutsuların gazdan mı yoksa
yıldızlardan mı oluştuğu
sorununu kesin bir biçimde
çözecek yeterli bilimsel kanıt
göstermeyi başaramadı.

Önemli eserleri

1844 On the cons truction of


large reflecting telescopes
1844 Observations on some
of the Nebulae
1850 Observations on
the Nebulae
1 06

KONUMUNA İŞARET
ETTiGiNİZ GEZEGEN
• •

FiiLEN YARDIR
illiam Herschel'in Görünmeyeni aramak
KISACA
ASTRONOM W 1 781 'de Uranüs 'ü keşfin­
den sonraki aylarda ast­
ronomlar yörüngesinde düzensizlik­
Fransız Urbain Le Verrier keşfedil­
memiş bir gezegenin yerini varsa­
yarak ve Uranüs üzerindeki etkisini
Urbain Le Verrier
(1811-1877) ler ya da tedirginlikler buldu. Yörün­ ortaya çıkarmak için Newton'un
gelerdeki pek çok tedirginliğe, diğer kütleçekim yasasını kullanarak Ura­
ÖNCE nüs'ün tedirginlikleri sorununu çöz­
büyük cisimlerin kütleçekim etkileri
Mart 1781 William Herschel meye çalıştı. Bu öngörü Uranüs
Uranüs'ü keşfeder. neden olur; ama Uranüs 'ün duru­
gözlemleriyle karşılaştırıldı ve geze­
munda, gözlemlenen devinime
Ağustos 1781 Fin-İsveçli genin hareketlerine göre konum dü­
neden olabilecek bilinen bir geze­
astronom Anders Lexell zeltildi . Bu süreç birçok kez tekrar­
gen yoktu . Bu durum, bazı astro­ landıktan sonra Le Verrier, bilinme­
Uranüs'ün yörüngesinde
düzensizlikler bulur ve bunun, nomların, Uranüs' ün ötesinde yö­ yen bir gezegenin olası konumunu
keşfedilmemiş gezegenlerden rüngede dönen bir gezegenin olma­ saptadı. Düşüncelerini 1 846'da
kaynaklandığını öne sürer. sı gerektiğini öne sürmelerine neden Academie des Sciences 'e (Bilimler
oldu. Akademisi) sundu ve öngörülerini,
1799-1825 Pierre-Simon
Laplace tedirginlikleri
matematiksel olarak açıklar.
1821 Fransız astronom Alexis
Bouvard, Uranüs'ün gelecekteki
konumlarına ilişkin öngörüler
yayınlar. Sonraki gözlemler
öngörülerinden sapar.
Uranüs'ün öngörülen
SONRA yörüngesine ilişkin
1846 Briton William Lassell, hesaplamalar, Güneş'in,
Neptün'ün keşfinden 17 gün Jüpiterin ve Satürn'ün
Güneş
sonra en büyük uydusu kütleçekim etkilerini Uranüs
Triton'u keşfeder. hesaba katıyordu. Ne var ki,
gözlemlenen yörünge,
1915 Albert Einstein göreliliği
kullanarak Merkür'ün
Güneş'ten daha uzak büyük Kütleçekirn __.,/' Jüpiter
bir cismin çekimine işaret
yörüngesindeki tedirginlikleri edecek şekilde sapmalar
açıklar. gösteriyordu.
URANÜS'TEN N EPTÜN'E 1 07
Aynca bakınız: Samanyolu 88-89 Kütleçekim tedirginlikleri 92-93 •

G öreli lik teorisi 146-53

Gezegenlerin yörüngelerindeki tedirginlikler,


Güneş Sistemindeki diğer cisimlerin kütleçekim
etkileriyle açıklanabilir.

Uranüs'ün
yörüngesinde, bilinen
Uranüs'ün ötesinde başka
herhangi bir cisimle Urbain Le Verrier
bir gezegen olabilir.
açıklanamayan
tedirginlikler vardır. Urbain Le Verrier Paris'e yakın
Ecole Polytechnique'te okudu.
Mezun olduktan sonra ilk önce
kimyaya ilgi duydu, sonra
astronomiye yöneldi.
Neptün, matematikle Newton'un yasaları, bu Astronomik çalışmaları gök
öngörülen yere çok gezegenin aranacağı yeri mekaniğine -Güneş
yakın keşfedildi. gösterir. Sistemindeki cisimlerin
hareketlerini matematiği
kullanarak açıklama­
odaklandı. Le Verrier Paris
Gözlemevinde bir iş buldu,
Berlin Gözlemevinde Johann Gal­ bir sonuca ulaştı ama sonuçları, ömrünün çoğunu orada geçirdi
le'ye de (1812-1 910) gönderdi. Gaile yeni gezegeni gözlemledikten ve 1 854'ten itibaren de
Le Verrier' in mektubu 23 Eylül sonra yayımlandı. Keşfi kimin yaptı­ müdürlüğünü yaptı. Ne var ki,
1846 sabahı Galle'nirı eline geçti ve ğına ilişkin bir tartışma çıktı ama yönetim tarzı beğenilmedi ve
gezegeni arama izni aldı. Asistanı 1870'te değiştirildi. 1873'te
Adams, Le Verrier'in hakkı olduğu­
boğulduktan sonra tekrar
Heirırich D' Arrest'le birlikte çalışa­ nu her zaman kabul etti.
müdür oldu ve 1877'de ölene
rak, aynı akşam öngörülen konumun Neptün'ü gözlemleyen ilk kişi
kadar görevde kaldı.
içinde bilinmeyen bir nesne belirledi. Gaile değildi. Neptün'ün yörüngesi
Le Verrier meslek
Sonraki geceler yapılan gözlemler, belirlendikten sonra, eski kayıtları di­ yaşamının ilk yıllarını Pierre­
nesnenin ardalandaki yıldızlara karşı dikleyip, Galileo ve John Herschel de Simon Laplace'ın Güneş
hareket ettiğirıi ve gerçekten de bir dahil, başkalarının daha önce bir ge­ Sisteminin istikrarı üzerine
gezegen -daha sonra Le Verrier'irı zegen olduğunu fark etmeden Nep­ çalışmalarını geliştirmekle
önerisiyle Neptün adı verilen bir ge­ tün'ü gözlemlemiş olduğunu bulmak geçirdi. Ardından, periyodik
zegen- olduğunu gösterdi. Gaile olanaklı oldu. Daha sonra Le Verrier, kuyrukluyıldızları inceledikten
daha sonra keşfin sahibirıirı Le Ver­ benzer bir teknik kullanıp Merkür'ün sonra, dikkatini Uranüs'ün
rier olduğunu teslim etti. yörüngesini analiz etti ve yörünge­ yörüngesi bilmecesine çevirdi.
sindeki tedirgirıliklerirı Newton me­
Bağımsız keşif kaniğiyle açıklanamayacağını gördü.
Le Verrier bilinmeyen gezegenin ko­ Bunun, Güneş'e daha yakın, geçici Önemli eserleri
numu hesaplarken, aynı sırada Bri­ olarak Volkan adı verilen başka bir
1846 Recherches sur les
tanyalı astronom John Couch gezegenirı etkisirıden kaynaklanabi­
Mouvements de la Planete
Adams da ( 1 8 1 9-92) Uranüs 'ün yö­ leceğirıi öne sürdü. Eirısteirı kendi
Herschel (Research on
rüngesindeki tedirgirıliklerin nede­ genel görelilik teorisini kullanarak te­ the Movements of the
nine bakıyordu. Tamamen bağımsız dirginlikleri açıklayınca, bu spekülas­ Planet Herschel)
bir biçimde Le Verrier' inkine benzer yon son buldu. •
1 1 0 GİRİŞ

Alman Gustav
Kirchhoff ve Robert İtalyan rahip Angelo
Bunsen tayf Secchi, yıldızları Amerikalı öncü astronomi
çizgilerinin tayflarına göre fotoğrafçısı Henry Draper,
arkasındaki fiziği sınıflandırmak için bir Orion bulutsusunun ilk
araştırır. proje başlatır. fotoğrafını çeker.

i
1854
i
1 863 1 880

1 862 1 868 1 888

İ skoç fizikçi James Clerk


Maxwell, ışığın dalgalı
ı
Britanyalı astronom
Joseph Norman
t
Uzun pozlandırma fotoğraf
kullanan Britanyalı amatör
davranışını açıklayan bir Lockyer, Güneş'te astronom Isaac Roberts
dizi denklem üretir. helyum adını verdiği Andromeda bulutsusunun
yeni bir element yapıcım açığa çıkarır.
keşfeder.

rken 19. yüzyılda astronomi, tayf ayrıntılı incelendiğinde, çok sa­ lirli bir tür tayfın arkasındaki fiziği

E esas olarak yıldızları ve ge­


zegenlerin konumlarını ka­
taloglamakla, gezegenlerin hareket­
yıda ince çeşitlilik ortaya çıkabilir.
Tipik bir yıldız tayfında, bazıları
ince ve soluk, bazıları geniş ve siyah
inceleyen ilk fizikçiler Gustave Kir­
chhoff ile Robert Bunsen' di. Bununla
birlikte, 1860 civarında Kirchhoff,
lerini anlamak ve öngörmekle ilgi­ olmak üzüre sayısız koyu çizgi gö­ farklı koyu çizgi örüntülerinin, farklı
lendi. Yeni kuyrukluyıldızlar keşfe­ rünür. kimyasal elementlerin tayfsal par­
dilmeye devam edildi ve değişken Güneş tayfında bu tür çizgiler mak izleri olduğunu gösterdi. Bu,
y ı ld ı z l ar, çift y ıldızlar ve bulutsu daha 1802'de fark edilmişti ama be- Güneş'in ve yıldızların bileşimini
nesneler gibi uzak fenomenlere iliş­

••
araştırmanın bir yoluydu. Daha önce
kin artan bir farkındalık vardı. Ne bilinmeyen bir elementin, helyumun
var ki, bu uzak nesneler hakkında - keşfine bile yol açtı.
örneğin kimyasal bileşimleri ve ısı­ Astronominin bu yeni dalı, Bri­
ları- bilgi edinmenin fazla olanağı tanyalı astronom William Huggins
yok gibi görünüyordu. Bu sırların ve gözlem kaydetmenin bir yolu ola­
kilidini açan anahtar, spektroskopi Bize göre bu uzak Dünya' ların rak fotoğrafçılığa öncülük eden karı­
kullanarak ışık analizi yapmaktı. varlığının tek kanıtı ışıktır. sı Margaret tarafından coşkuyla be­
nimsendi. Kendilerini yıldızlarla sı­

''
James Clerk Maxwell
Yıldız ışığını çözmek nırlamadılar, bulutsuların tayflarını
Parlayan bir nesne bir dizi dalga bo­ da incelediler.
yunda ışık saçar; bunu, en uzun 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde,
dalga boyundan (kırmızı) en kısa yıldızların doğasını tam olarak anla­
dalga boyuna (mor) kadar uzanan mak için, yıldızların tayfını sistema­
bir renk kuşağı olarak algılarız. Bir tik olarak kaydetmek ve farklı tipler
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 1 1

Fransız fizikçi Henri Harvard bilgisayarı Henrietta


Harvard College Becquerel X-ışınlarını Swan Leavitt, Sefeit
Gözlemevi ilk Draper araştırırken, uranyumun değişkenler denilen y ı ldızların,
Yıldız Tayfları radyoaktif bozunumunun Evren' deki uzaklıkları ölçmek için
Kataloğu'nu ç ıkar ır . etkilerini gösterir. nasıl kullanılabileceğini gösterir.

1
1 890
i
1 896
i
1 907

1 895 1 900 1912

J
Alman fizikçi Wilhelm
Röntgen katot ışınlı
l
Max Planck enerjinin
ancak ayrı "kuantum"
Avusturyalı fizikçi
Victor Hess, şimdi
tüplerle deney yaparken, büyüklükler halinde var kozmik ışın denilen
X-ışınlarını keşfeder. olabileceğini öne sürerek güçlü ışınların uzaydan
kuantum mekaniğinin geldiğini gösterir.
temellerini atar.

halinde sınıflandırmak zorunlu gibi ğını fark etti. Ejnar Hertzsprung ve yetizma teorisini yayımladı. X-ışın­
görünüyordu. Henry Norris Russell, birbirinden ları 1895'te, radyoaktivite 1896'da
bağımsız olarak bunu sürdürdü ve keşfedildi. 1900'de Alman fizikçi
Yıldız sınıflandırması sonunda, aynı renkten yıldızların Max Planck, elektromanyetik enerji­
Bu büyük işi Harvard College Gözle­ dev ya da cüce olabildiklerinin keş­ nin "kuanta" denilen tikel büyüklük­
mevi üstlendi; Gözlemevi müdürü fedilmesine ve bilinen ilk beyaz te "paketler" halinde geldiğini var­
Edward Pickering, titizlik gerektiren cüce yıldızın tanımlanmasına yol sayarak kuantum fiziğine zemin
işi yapmak için kadınlardan oluşan açtı. hazırladı. Bu keşifler, gökyüzüne
büyük bir ekip çalıştırdı. Annie bakmanın yeni yollarını sağlayacak
Jump Cannon, bugün de kullanılan Yıldızların fiziği ve yıldızların içinde gerçekleşen sü­
ve bir ısı dizisine dayanan yıldız sı­ 50 yıllık bir sürede ileri astronomi reçlere ışık tutacaktı. Fizik ve astro­
nıflandırma sistemi tasarladı. Can­ odak noktasını değiştirmişti. 20. nomi bu noktadan sonra birbirinden
non, 500.000 kadar yıldız tayfını yüzyılın başında fizik -madde, kuv­ ayrılamayacaktı. •
şahsen sınıflandırdı. Yıldız kataloğu vet ve enerjinin ve bunların birbiriy­
yalnızca yıldızların konumlarını le ilişkisinin incelenmesi- Güneş'e
değil, kadirleri (görünür parlaklık) ve yıldızlara da uygulanabiliyordu
ve tayfları hakkında kesin bilgi de ve astronominin yönünü güçlü bir
içeriyordu. Bu bilgi, astronomlar şekilde etkileyecekti. Temel fizikte
yeni verileri analiz ettikçe, hızla anlamlı gelişmeler astronomiyi etki­
ürün verdi. Cannon'un Harvard' da­ ledi. Örneğin, Briton James Clerk
ki meslektaşı Antonia Maury, basit Maxwell 1873 'te ışık gibi elektro­
ısı dizisinin her yıldız tipi içindeki manyetik ışımayı dalga özellikleri
ince varyasyonları hesaba katmadı- bakımından açıklayan elektroman-
112

�\ \ /;, G Ü NEŞ
� � ATMOSFERİNDE
SODYUM BULUNACAK
GÜNEŞ'İN TAYFI

KISACA
1 814'te, optik aletler yapan Jo­
seph von Fraunhofer adlı bir
yayacağını ve bu nedenle sürekli bir
tayf üreteceğini öne sürdü. Ne var
Alman, spektroskobu (bkz. s. ki, ışık, Güneş'in atmosferi gibi
ASTRONOM
113 'teki şekil} icat etti. Bu alet Gü­ daha soğuk, düşük yoğunluklu bir
Gustav Kirchhoff neş'in ya da herhangi bir yıldızın gazdan geçerse, ışığın bir kısmı, ısı­
(1824-1887) tayfını göstermeyi ve yüksek bir tılınca elementin ışık yaydığı aynı
hassasiyetle ölçmeyi olanaklı kıldı. dalga boylarında bir element (örne­
ÖNCE
Fraunhofer, Güneş' in tayfından ğin sodyum) tarafından soğurulabi­
1802 İngiliz kimyacı William geçen ve her biri kesin bir dalga bo­ lirdi. Işığın soğurulması tayfta,
Hyde Wollaston günışığını dar yunda (renk) yerleşik 500'den fazla şimdi soğurma çizgileri olarak bili­
bir yarıktan ve prizmadan koyu çizgi bulunduğunu fark etti. nen aralıklara neden olur. •
geçirerek Güneş' in tayfının bir Bunlar, Fraunhofer çizgileri olarak
görüntüsünü yarattıktan anıldı.
sonra, tayfta yedi koyu çizgi 1850'lere gelindiğinde Alman
bilim insanları Gustav Kirchhoff ve

''
fark eder.
Robert Bunsen, farklı kimyasal ele­
1814 Spektroskobun Alman mentler bir alevde ısıtılırsa, o ele­
mucidi Joseph von Fraunhofer mente özgü, varlığına işaret eden
Güneş' in tayfında aynı bir parmak izi işlevi gören, bir ya da
koyulukta 574 çizgi keşfeder. daha fazla dalga boyunda ışık yay­
dıklarını keşfetmişti. Kirchhoff, bazı Güneş'in ve sabit yıldızların
Bunları ayrıntılı bir biçimde
elementlerin saldığı ışığın dalga kimyasal bileşimini
haritalandırır.
boylarının, Fraunhofer çizgilerinden
belirlemenin yolu açıktır.
bazılarının dalga boylarına denk ol­

''
SONRA Robert Bunsen
1912 Danimarkalı fizikçi Niels duğunu fark etti. Özellikle 589,0 ve
589,6 nanometre dalga boylarında
Bohr, farklı enerji düzeyleri
sodyum emisyonları, iki Fraunhofer
arasında gidip gelen elektron çizgisine tamı tamına denkti. Kir­
hareketlerinin, tikel dalga chhoff, Güneş gibi sıcak, yoğun bir
boylarında ışınımın gazın bütün dalga boylarında ışık
salınmasına ya da
soğurulmasına neden olduğu Aynca bakınız: Yıldız ışığını analiz etmek 1 1 3 • Yıldızların karakteristikleri
122-27 • Yıldız sınıflandırmasını arıtma 138-39 • Yıldız bileşimi 162-63
bir atom modeli tanıtır.
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 1 3

YILDIZLAR ••

TAYFLARINA GORE
GRUPLANDIRILABİLİR
YILDIZ IŞIGINI ANALİZ ETMEK

ngelo Secchi, bir yıldızın Yıldız


KISACA
ASTRONOM
A yalnızca gökyüzündeki ko­
numuna değil, öznitelikleri­
ne de odaklanan bir bilim dalı olan
Angelo Secchi (1818-1878)
astrofiziğin öncülerinden biriydi.
ÖNCE Yıldızları tayflarına ya da yaydıkları
1802 William Hyde Güneş'in ışığın tikel renklerine göre gruplan­
tayfında koyu aralıkların dıran ilk kişiydi.
bulunduğunu fark eder. Dikkate değer bir fizikçi olmanın
yanı sıra Cizvit bir rahip de olan
1814 Alman mercek yapımcı Secchi, tarikatın Roma'daki Collegio Spektroskopi bir
Joseph von Fraunhofer koyu yıldızdan gelen ışığı kıran
Romano'sunda yeni bir gözlemevi
bir prizma kullanarak,
çizgilerin dalga boylarını ölçer. kurdu. Orada spektroskopinin, yıldız ışığı onu oluşturan dalga
1860 Gustav Kirchhoff ve ışığını ölçmenin ve analiz etmenin boylarının yüksek bir
Robert Bunsen, yanan yeni bir yolunun öncüsü oldu. doğruluk derecesiyle
Gustav Kirchhoff, bir yıldız tay­ ölçülmesine olanak
elementlerin ürettiği dalga sağlayacak şekilde ayırır. Tayf
fındaki aralıklara özgül elementlerin
boylarını sistematik kayıtlarını
varlığının neden olduğunu göster­
tutmak için bir gaz yakıcı
mişti (bkz. karşı sayfa) . Bu bilgiyle nan daha kırmızı yıldızlar için IV. Sı­
kullanır. silahlanan Secchi, yıldızları tayfları­ nıfı ekledi ve son olarak 1 877' de
SONRA na göre sınırlandırmaya başladı. emisyon çizgileri (diğer dördünde
1868 İngiliz bilim insanı Başlangıçta üç sınıf kullandı: I. Sınıf, olduğu gibi soğurma çizgileri değil)
Norman Lockyer Güneş tayflarında büyük miktarda hidrojen gösteren yıldızlar için V. Sınıf geldi.
ışığındaki emisyon gösteren beyaz ya da mavi yıldızlar­ Secchi'nin yıldız sınıfları, daha
dı; II. Sınıf, metalik tayf çizgileri olan sonra başka bilim insanlarınca iyi­
çizgilerinden yeni bir elementi,
sarı yıldızlardı (astronomlar için, hel­ leştirildi ve 1 880'de, bugüne kadar
helyumu saptar.
yumdan ağır her element "metalik"­ yıldızları sınıflandırmak için kulla­
1901 Yıldız tayflarını tir); III. Sınıf, karmaşık bir element nılan Harvard Sisteminin temeli
sınıflandırmak için Wiliamina dizininin bulunduğu turuncu yıldız­ oldu. •
Fleming ve Annie Jump lardı. 1 868 ' de Secchi, karbon bulu-
Cannon'ın tasarladığı Harvard
Sistemi, Secchi'nin sisteminin Ayrıca bakınız: Güneş'in tayfı 112 • Güneş'in emisyonları 116 •
Yıldız kataloğu 1 20-21 • Yaldızların karakteristikleri 122-27
yerini alır.
114

IŞILDAYAN BUYUK
•• ••

GAZ KÜTLELERİ
BULUTSULARIN ÖZNİTELİKLERİ

KISACA
1 860 'larda William Huggins
adlı Britanyalı astronom,
yın derinliklerine, bulutsulara, uzun
süredir astronomları hayrete düşü­
ASTRONOM spektroskop kullanıp yıldızla­ ren puslu ışık yamalarına yöneltti.
William Huggins (1824- rın ve bulutsuların bileşimini ince­ Spektroskobu kullanıp, bu yamaları
1910) leyerek önemli keşifler yaptı. Bir te­ iki farklı tipe ayırdı.
leskoba takılan cam bir prizma olan
ÖNCE bu alet, beyaz ışığı onu oluşturan Bulutsuların tayfları
1786 William Herschel bir ışık dalga boylarına ayırıp bir renk Huggins, Andromeda bulutsusu
bulutsu listesi yayımlar. yelpazesi üretir. Gustav Kirchhoff ve gibi bulutsuların, Güneş'in ve diğer
1850'ler Gustav Kirchhoff ve Robert Bunsen, Güneş'in tayfında yıldızlarınkine benzer bir ışık tayfı­
Robert Bunsen, sıcak gazların gerçekleşen koyu soğurma çizgileri­ na -koyu soğurma çizgileri olan
kendi ışık tayflarında parlak ni inceleyerek Güneş'in kimyasal geniş bir renk bandı- sahip oldukla­
emisyon çizgileri ürettiğini, bileşimini zaten fark etmişti. Bu çiz­ rını gözlemlemişti. Bunun nedeni -
soğuk gazların ise aynı dalga gilere, belli kesin dalga boylarında Huggins öldükten sonra, 1920'lere
boyunu soğurup tayfta koyu ışınım soğuran farklı kimyasal ele­ kadar keşfedilmedi- bu tür bulutsu­
çizgiler ürettiğini anlar. mentlerin atomları neden olur. Hug­ ların gerçekte yıldızlardan ve galak­
gins, astronom karısı Margaret'in silerden oluşmasıydı. Gözlemlediği
SONRA cesaretlendirmesiyle, dikkatini uza- ikinci tip bulutsu tamamen farklıy-
1892 Margaret Higgins,
Kraliyet Astronomi
Enstitüsünün onur üyesi
yapılır. Spektroskop astronomların
Bazı bulutsuların,
bir bulutsunun ışık
1913 Danimarkalı Niels Bohr yıldızlarınkine benzer
tayfını ölçmelerine
atomları, elektronlarla çevirili tayfları olduğu görülür.
olanak verir.
bir çekirdek olarak tasvir eder.
Tayf çizgileri, elektronlar enerji
düzeyleri arasında hareket
edince meydana gelir.
1927 Amerikalı Ira Bowen,
"nebulium"un neden olduğu iki Bazılarının, tek bir dalga
çizginin, iki elektron kaybeden boyunda enerji yayan
oksijen atomları tarafından tayfları vardır.
meydana getirildiğini anlar.
_
_______
_
__
_ TROF İ Z İGİN YÜKS ELİŞİ 1 1 5
A_S_
Ayrıca bakınız: Uranüs' ü gözlemlemek 84-85 • Messier nesneleri 87 •
Güneş'in tay fı 112

William Huggins 30
yaşındayken ailenin kumaşçılık
işletmesini sattıktan sonra,
Güney Londra'da Tulse Hill'de
özel bir gözlemevini yönetti.
Yeni servetini kullanıp, 20
santimetrelik güçlü bir
mercekli teleskop satın aldı.
1 875'te, 51 yaşında olan
Huggins, 27 yaşında olan
İrlandalı astronomi hayranı
Margaret Lindsey'le evlendi;
kansı onu tayflannı kaydetmek
için fotoğrafı benimsemeye
teşvik etti ve sonraki
araştırmalannda aktif bir
dı. Işık tayfı, tek dalga boylu emis­ Huggins gezegensel bir bulutsunun ortağı, birçok makalenin
yon çizgilerinden oluşmaktaydı - (Kedi Gözü bulutsusu) tayfını analiz eş-yazarı oldu. Huggins,
ederek, yıldızlardan değil gazlardan astronomik nesneleri
enerji tek renk olarak yayılıyordu;
oluştuğunu doğrulayan ilk kişiydi. kaydetmek için fotoğrafı
soğurma çizgileri yoktu.
kullanmanın öncüsüydü. Tayf
Huggins bu ikinci tür bulutsula­ çizgilerindeki Doppler
rın sıcak, düşük yoğunluklu gaz lium denilen yeni bir elementin kaymasını kullanarak
bulutu olduklarını anladı. Bu gazın meydana getirdiğini öne sürdü . yıldızların ışınsal hızını
bir kısmı, yeni yıldız oluşturma sü­ Huggins bu spektroskobik göz­ inceleme tekniğini de
recinde olabilirdi; gezegensel bu­ lemlerden, incelediği bütün gök ci­ geliştirdi.
lutsu gibi diğer gaz bulutları, geliş­ simlerinin, Dünya'yla tamı tamına üncü bir astronomik
spektroskop uzmanı olan
mekte olan yıldızlardan atılmış ola­ aynı elementlerden oluştuğu sonu­
Huggins, 1 900'den 1 905'e
bilirdi. cuna vardı. Ne var ki, nebuliumun
kadar Kraliyet Enstitüsünün
Huggins' in 1864'te Ejderha ta­ sırrı o öldükten sonraya kadar çözül­ başkanlığını yaptı. 1 9 10'da 86
kımyıldızında bulunan Kedi Gözü medi. 1927 'de, iki kat iyonlaşmış yaşında Tulse Hill'deki evinde
gezegensel bulutsusuna ilişkin yap­ oksijen -elektronlarını yitirmiş ve öldü.
tığı gözlemler, sıcak hidrojen gazı­ çift pozitif yüklü oksiıen atomları­
nın ürettiği tek soğurma çizgili bir olduğu anlaşıldı. • Önemli eserleri
tayf açığa çıkardı. Bununla birlikte,
1870 Spectrum analysis
bulutsu, bilinen herhangi bir kimya­
in its application to the
sal elemente karşılık gelmeyen iki heavenly bodies
güçlü yeşil çizgide enerji de yayıyor­ 1909 Scientific Papers
du. Bazı astronomlar, bunları, nebu-
116

GÜNEŞ'İN SARI
PÜSKÜRMESİ DÜNYA'DAKİ
ALEVDEN FARKLIDIR
GÜNEŞ'İN EMİSYONLARI

ğustos 1868 'de Fransız


KISACA
ASTRONOMLAR
Jules Janssen (1824-1907)
A astronom Pierre
Cesar Janssen bir Güneş
tutulmasını gözlemlemek için Hin­
Jules

Joseph Norman Lockyer distan'a gitti. Tutulma, Güneş'in


(1836-1920) parlak diskini örtüp, yalnızca dar bir
ışık halkası bıraktı. Bu halka, Gü­
ÖNCE
neş'in üç katmanlı atmosferinin,
1863 Gustav Kirchhoff
normalde parıltıdan görülmeyen
spektroskobiyi geliştirip, sıcak
cisimleri tanımlamak için orta katmanı kromosferdi. Janssen,
ışığın nasıl kullanılabileceğini kromosferin ışık tayfının çok sayıda
gösterir. parlak emisyon çizgisi içerdiğini
fark etti. Gustav Kirchhoff'un yaptı­
1864 William ve Margaret
ğı keşfileri kullanan Janssen, kro­
Huggins, bulutsu tayflarının
farklı emisyon çizgileri mosferin bir gaz tabakası olduğunu
içerdiğini bulgular, büyük doğrulayabildi. Güneş'in tayfında Tam Güneş tutulması, kromosferi
ölçüde gaz bulutları olduklarını daha önce görülmeyen bir sarı açığa çıkarır. Tutulmanın bir
emisyon çizgisi de fark etti. Bilin­ görüntüsü, 1919'da Britanyalı astronom
gösterirler.
Arthur Eddington tarafından
meyen bu ışığın, Güneş'in sarı renk
SONRA yakalandı.
kazanmasına yardımcı olan sodyum
1920 Arthur E ddington ,

yıldızların yakıtını hidrojenin tarafından üretildiğini varsaydı. o zamana kadar bilinmeyen, Gü­
helyuma dönüşmesinden O yılın ekiminde İngiliz astro­ neş'in Yunanca karşılığı helios söz­
aldığını ifade eder. nom Joseph Norman Lockyer, doğ­ cüğünden esinlenerek helyum adını
rudan kromosferi gözlemlemek için verdiği bir elementten geliyordu.
1925 Cecilia Payne­
bir spektroskop geliştirdi. Kromosfe­ Birkaç yıl helyumun yalnızca Gü­
Gaposchin, yıldızların büyük
rin tuhaf ışığını da fark etti ve onun­ neş'te var olduğu düşünüldü ama
ölçüde hidrojen ve helyum
elementlerinden oluştuğunu da sodyum tarafından üretildiğini 1895'te İskoç kimyacı William Ram­
gösterir. varsaydı; ama kimyacı Edward say, radyoaktif uranyum mineralin­
Frankland 'a danıştıktan sonra fikri­ den bir örnek yalıtmayı başardı. •
1946 ABD'li kozmolog Ralph ni değiştirdi -ışık sodyumdan değil,
Alpher, Evren' deki helyumun
çok büyük bölümünün Büyük
Patlamadan sonraki ilk birkaç Aynca bakınız: Güneş'in tayfı 112 • Yıldızların içinde nükleer füzyon 166-67 .
Ilkel atom 196-97
dakikada oluştuğunu hesaplar.
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 1 7

MARS, YOÖUN BİR


KANAL AÖIYLA
KAPLIDIR
MARS'IN YÜZEYİNİ HARİTALANDIRMAK

KISACA
1 9. yüzyılın ortasına gelindi­
ğinde bilim insanları, buz ör­
alanları "deniz" ve daha açık alanla­
rı "kıta" olarak tanımladı. Ayrıca
tüsü, benzer gün uzunluğu Mars'ın ekvator bölgelerinde bir bi­
ASTRONOM
ve mevsimler yaşadığı anlamına rini kesen uzun, koyu, düz çizgiler
Giovanni Schiaparelli
gelen eksen eğikliği gibi, Dünya'yla ya da çubuklardan oluşan bir ağı da
(1835-1910)
belli benzerlikleri olduğu görülen resmetti. Life on Mars (Mars'ta
ÖNCE Mars'ta yaşam olasılığıyla ilgili gi­ Yaşam) kitabında Schiaparelli, yağ­
1858 Angelo Secchi, Mars'la derek daha fazla spekülasyon yapı­ mur yağmadığı için bu kanalların,
yorlardı. Ne var ki, Mars'ta yağmur yaşamın var olmasına olanak sağla­

1877 1890
bağlantılı olarak ilk kez canali
(kanallar) sözcüğ ünü k ullanır. yağmadığı da görülmüştü. mak üzere gezegenin kuru yüzeyine
ile arasında İtalyan su taşıma mekanizması olabileceği­
SONRA astronom Giovanni Schiaparelli, ni öne sürdü.
1897 İtalyan astronom Mars yüzeyinin bir haritasını çıkar­ İzleyen yıllarda, Amerikalı astro­
Vincenzo Cerulli, Mars mak için bir dizi ayrıntılı gözlem nom Percival Lowell de dahil, çok
kanallarının yalnızca bir optik gerçekleştirdi. Schiaparelli, koyu sayıda ünlü bilim insanı bu koyu
yanılsama olduğunu farz eder. çizgilerin, Mars'taki akıllı varlıklar­
1906 Amerikalı astronom ca inşa edilen sulama kanalları ol­
duğunu tahmin etti. Ne var ki,

1909'a
Percival Lowell 'in kitabı Mars
and Its Canals, Mars'ta akıllı başkaları baktığında kanal göremi­
varlıklarca inşa edilmiş yapay yordu ve gelindiğinde yük­
kanallar olabileceği sek çözünürlüklü teleskoplarla
düşüncesini öne sürer. yapılan gözlemler, Mars kanalları­
nın var olmadığını doğruladı. •
1909 Fransa' da Pic du Midi
gözlemevinde yeni Baillaud
kubbesinden çekilen Mars
fotoğrafları, Mars kanalları
Schiaparelli'nin 1888 tarihli Mars
teorisini gözden düşürür.
atlası karayı, denizleri ve bir düz kanal
1960'lar NASA'nın Mars'ın ağı gösterir. Burada güney kutbu
yanından geçen uzay aracı yukarıda gösteriliyor.
Mariner, kanallara ilişkin
hiçbir görüntü yakalayamaz ya Aynca bakınız: Satürn'ün halkalarını gözlemlemek 65 • Güneş ışığını analiz
etmek 113 • Diğer gezegenlerde yaşam 228-35
da herhangi bir kanıt bulamaz.
118

YILDIZLARI
FOTOGRAFLAMAK
'-'

ASTRONOMİ FOTOGRAFÇILIGI

KISACA
Çok doğru yıldız
ASTRONOM Yıldızları fotoğraflamak
haritaları yapmak için
David Gill (1843-1914) uzun ışıklama süreleri
yıldızların fotoğrafları
gerektirir.
ÖNCE kullanılabilir.
1840 Amerikalı John Draper
20 dakikalık bir ışıklama
kullanarak Ay'ın ilk fotoğrafını
çeker.
Ne var ki, Dünya'nın
1880 John Draper' in oğlu
dönüşü görüntüleri
Henry, Oiron bulutsusunun 51 Doğru haritalar yıldızların
bulanıklaştırır. Kamerayı
dakikalık görüntüsünü alır. Bir farklı hızlarda ve farklı
hareket ettirmek için
kuyrukluyıldızın kuyruğunun yönlerde hareket
hassas bir izleme
ettiklerini açığa çıkarır.
ilk geniş açılı fotoğrafını da mekanizmasına ihtiyaç
çeker. vardır.

SONRA
1930 ABD'li astronom Clyde
Tombaugh fotoğraf
plakalarında hareket eden bir
1 saac Newton'un kütleçekim
teorisi, Bilimsel Devrimin (s.
sında, h8.la babasının arka bahçe­
sinde çalışan amatör bir astronom­
nesne saptayarak Plüton'u 42-43) birçok ilerlemesi gibi, ken, 30 santimetrelik aynalı telesko­
keşfeder. Evren 'in bir saat gibi çalıştığı irıan­ bu için bir kaydırma ayağı yaptı ve
cına dayanmaktaydı. 1 880'lerde, İs­ onu kullanıp, Ay'ın daha önce görül­
1970'ler Yük-bağlaşımlı aygıt,
koçya 'da Aberdeenli saat ustası memiş netlikte fotoğrafını çekti. Fo­
fotoğraf plakalarının ve filmin
David Gill, hassas saat yapma me­ toğraflar Gill'e Kraliyet Astronomi
yerine dijital fotoğrafları
kanizmasını astronomi teleskopları­ Enstütüsüne üyelik ve 1 872'de
geçirir. na uyguladı -ve işin garibi, bütün Aberdeen'de Dunecht Gözlemevin­
1998 Sloan Digital Sky Survey yıldızların saat gibi uyum halinde de profesyonel astronom olarak ilk
(Sloan Dijital Gökyüzü hareket etmediklerini göstermenin işini kazandırdı.
Araştırması), bir 3D galaksi bir yolunu sundu . Gill, teleskobun Dünya'nın dönü­
haritası yapmaya başlar. Gill astronomi fotoğrafçılığı ala­ şüyle neredeyse kusursuz uyum
nında bir öncüydü. 1 860'ların orta- içinde hareket edebilmesi için, saat
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 1 9
Ayrıca bakınız: Tycho modeli 44-47 • Güney yıldızları haritası 79 • Messier nesneleri 87 • Uzay teleskopları 188-95 •
Gökyüzünün dijital manzarası 296 • Roberts (Rehber) 336 • Kapteyn (Rehber) 337 • Barnard (Rehber) 337

mekanizmasını teleskop tabanına David Gill'in astronom


uyguladı. Bu, aletin sabit kalmasını arkadaşı Frank McClean,
ve gökyüzünün tek bir parçasına 1 897'de McClean Teleskobunun
Cape Gözlemevi'ne bağışladı.
odaklanmasını olanaklı kıldı. Gill
David Gill, bu teleskoptan oldukça
gökyüzünü teleskopla fotoğraflama­ yararlandı.
ya çalışan ilk kişi değildi ama soluk
gök ışığını görüntülemek, en az bir­
kaç dakikalık ışıklamayı gerektiri­ yapma amacıyla gözlemevlerinin
yordu ve kötü kaydırma nedeniyle, 1 887'de başlattığı küresel bir işbirli­
ilk yıldız fotoğraflarının çoğu anlaşıl­ ği projesi Carte du Ciel' de (" Gökyü­
maz ölçüde bulanıktı. zünün Haritası") de önemli bir şahsi­
yet oldu. İddialı, pahalı ve on yıllar
Güney göğü süren bu proıe, fotoğraf plakalarını
1 879' da Gill, Güney Afrika'da Cape elle ölçecek bir insan bilgisayarlar
Gözlemevinde baş astronom oldu. ekibini gerektirmekteydi. Ne var ki,
Artık kuru-plaka sistemini (ışığa du­ proje bitmeden yeni yöntemler ve
yarlı kimyasallarla kaplanmış hazır teknolojiler devreye girdi.
fotoğraf plakası) kullanıyordu; Gill' in fotoğraf teknikleriyle üre­
1 882'de güney yarımkürede görü­ tilen doğru haritalar bugün dikkate
nen Büyük Kuyrukluyıldızı çekmek değer görünmeyebilir ama 20. yüz­
için de bu sistemi kullandı. yılın başında, yakın yıldızların uzak
Hollandalı astronom Jacobus yıldızlara göre özdevinimlerini gös­
Kapteyn 'le birlikte çalışan Gill, son­ termenin ilk güvenilir araçlarıydı. Bu
raki yirmi yılın en iyi kısmını güney bilgi, yıldız uzaklıklarını büyük öl­
göğünün fotoğraf kaydını yaratmak­ çekte ölçmek bakımından paha bi­
la geçirdi. Sonuç, yaklaşık yarım çilınezdi; galaksinin ve ötesindeki
milyon yıldızın konumunu ve kadiri­ Evren' in gerçek ölçeğini astronom­
ni gösteren Cape Ph tographic Dur­ lara göstermeye başladı. •
chmusterun (katalog) oldu. Gill, yıl­
dızların kesin bir fotoğraflı haritasını

David Gill Başarılı bir saatçinin en büyük kullanılan ölçümleri, yıldızlar


oğlu olan David Gill'in kaderinde arasındaki uzaklığı açığa
aile işini üstlenmek vardı. Ne var çıkarmak bakımından çok işe
ki, Aberdeen Üniversitesindeyken, yaradı. 1906'da Cape
dersleriyle Gill'e astronomi Gözlemevinden ayrıldığı sırada
tutkusu aşılayan büyük fizikçi Gill ünlü bir astronomdu. Son
James Clerk Maxwell'in öğrencisi işlerinin birinde, hükümet yaz
oldu. 1872'de profesyonel saati uygulaması için ona
astronom işi teklif edilince Gill aile danıştı.
işletmesini sattı ve Aberdeen'de
Dunecht Gözlemevinde çalışmaya Önemli eserleri
başladı.
Gill astronomi fotoğrafçılığına 1896-1900 Cape Photographic
öncülük etmenin yanı sıra, yıldız Durchmusterung (Jacobus
paralaksını ölçme aygıtı Kapteyn ile birlikte).
helyometreyi de geliştirdi (s. 102).
Yıldız haritalarıyla birlikte
1 20

HASSAS BİR
OLÇ UM U
•• •• ••

!0���!l
dward C. Pickering, çok büyük miktarda verinin işlen­
KISACA
ASTRONOM
E 1 877'den 1 906'ya kadar Har­
vard College Gözlemevinin
müdürüyken, hassas yıldız astrono­
mesini Pickering' in güvendiği ma­
tematiksel kapasiteye sahip kadın­
lardan oluşan bir ekip- yardımıyla
Edward C. Pickering
(1846-1919) misinin temellerini attı. Ekibi, Ev­ yaptı.
ren'in ölçeğini anlamada yeni bir Harvard Gözlemevinde, daha az
ÖNCE çığır açan yıldız incelemeleri ger­ aydınlanmış olan o günlerde "Picke­
1863 Angelo Secchi, yıldızları çekleştirdi. Pickering bir yıldızın ko­ ring ' in Haremi" olarak bilinen
tayfa göre sınıflandırmayı numunu, kadirini ve tayf tipini sıra­ 80'den fazla bilgisayar çalıştı. Bunla­
geliştirir. layarı bir katalog yaratmak için, ast­ rın ilki, Pickering'in hizmetçisi Willi­
ronomi fotoğrafçılığında en son tek­ amina Fleming'di. Pickering gözle­
1872 Amerikalı amatör
nikleri spektroskobuyla (ışığı dalga mevinin yönetimini üstlenince "ye­
astronom Henry Draper,
boylarına ayırma) ve fotometriyle tersiz" bulduğu erkek asistanını
Vega'nın tayf çizgilerini
(yıldızların kadirini ölçme) birleştir­ kovdu ve onun yerine Fleming'i aldı.
fotoğraflar.
di. Bunu Harvard "bilgisayarları"nın Antonia Maury, Henrietta Swan Le­
1882 David Gill güney -kataloğu yaratmak için gerekli olan avitt ve Annie Jump Cannon, bilgi­
gökyüzünü fotoğraf kullanarak sayarlar arasında bulunan diğer ünlü

''
incelemeye başlar. isimlerdi.
SONRA
Renk ve parlaklık
1901 Annie Jump Cannon,
Pickering'in yıldız kataloğuna birey­
Pickering ile birlikte, yıldız
sel katkıları iki katmanlıydı. 1 882 'de
sınıflandırmanın temelini
1880'lerde ve 1890'larda yıldızların ışığını büyük bir prizma­
oluşturan Harvard
Harvard dışında kadınların darı geçirip fotoğraf plakalarına ak­
Sınıflandırma Şemasını
astronomiyle uğraşma şansı tararak çok sayıda yıldız tayfını eş­
yaratır.
zamanlı fotoğraflama yöntemini ge­
yoktu. Orada bile işler zordu.
1912 Henrietta Swan Leavitt, liştirdi. 1 886'da bir yıldızın görünür
Sefeit değişkenlerin William Wilson Morgan
kadrini ölçmek için bir aygıt, bir

''
periyodlarını uzaklıklarıyla ABD'li astronom
kama fotometre tasarladı. Daha
ilişkilendirir. önce kadirler, psikometriyle -bir yıl­
1929 Edwin Hubble, Sefeit dızın parlaklığını başka bir yıldızın
değişkenleri kullanarak yakın parlaklığıyla karşılaştırmanın aracı
galaksilere uzaklığı ölçer. olarak çıplak gözü kullanmak- kay­
dedilmişti. Kama fotometre daha
������
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 121
Aynca bakınız: Güneş' in tayfı 112 • Yıldızların karakteristikleri 122-27 •
Yıldız tayflarını sınıflandırma 128 • Evren'i ölçmek 130-37

''
nesneldi; gözlemci hedef yıldıza,
kabul edilmiş bir parlaklığa sahip
birkaç yıldızdan biriyle birlikte bakar
ve bilinen kaynağın önüne kalsit bir
kama sokup, iki kaynak aynı parlak­
lığa sahip gibi görünene kadar kad­ Tanrı'nın matematikçi olup
rini kademeli olarak azaltır. olmadığını bilmiyorum ama
1 886 'da, tayf fotoğrafçılığının ön­
matematik, Tanrı'nın Evren' i
cüsü Herıry Draper'in dul karısı
dokuduğu tezgahtır.

''
Mary Draper, kocası adına Picke­
ring' in çalışmalarına maddi destek Edward C. Pickering Edward C. Pickering
vermeyi kabul etti. 1890'da ilk Dra­
per Catalogue of Stellar Spectra Edward C. Pickering 20.
yüzyılın başında Amerikan
(Draper Yıldız Tayfları Kataloğu) ya­
astronomisinin egemen
yımlandı. Sonra Pickering güney
şahsiyetiydi. Bugünkü
gökyüzünü incelemek ve bütün gök­
astrofiziğin ve kozmolojinin
yüzünün ilk fotoğraflı haritasını çı­ gelişmesinde ilk adımların
karmak için Peru'da, Arequipa'da 1 91 8 ' de yayımlanan ve bütün gök­ çoğu, Harvard College
bir gözlemevi açtı. yüzünde 225.300 yıldızın tayf sınıf­ Gözlemevinde onun
Pickerirıg'in verileri, Harvard bil­ landırmasını içeren Henry Draper çalıştırdığı insanlar tarafından
gisayarlarının çalışmasıyla birlikte, Catalogue'un temelini oluşturdu. • atıldı. Kadınların eğitimine ve
araştırmadaki rollerine ilişkin
tutumundan ötürü ilerici
Harvard bilgisayarlarının çoğu
olarak bilinen Pickering, yine
astronomi eğitimi görmüştü ama kadın
de, ekibi üzerinde katı bir
olarak, akademik görevlerden
dışlanmışlardı. Maaşları, vasıfsız otorite kurdu. Birçok kez,
işçilerin maaşı gibiydi. hemfikir olmadığı ama daha
sonra haklı oldukları
kanıtlanan araştırmacıları işi
bırakmaya mecbur etti; yıldız
tayfları üzerine çalışması
Pickering tarafından
önemsenmeyen Atonia Maury
bunun bir örneğidir.
Pickering bütün meslek
yaşamını akademide geçirdi
ama aynı zamanda bir doğa
insanıydı ve Appalachian Dağ
Kulübünün kurucu üyesiydi.
Kulüp, yaban yaşamı koruma
hareketinde öncü bir ses oldu.

Önemli eserleri

1886 An Investigation in
Stellar Photography
1890 Draper Catalogue of
Stellar Spectra
1918 Henry Draper Catalogue
••

TAYFLARINA GORE
SINIFLANDIRMAK. ..

YA LARINI VE
•• •• •• • •

BUYUKLUKLERINI
""

A IGA VURUR
YILDIZLARIN KARAKTERİSTİKLERİ
1 24 YILDIZLARIN KARAKTERİSTİKLERİ

''
merikalı astronom Annie
KISACA
ASTRONOM
Annie Jump Cannon
A Jump Cannon, 20. yüzyılın
başında yıldız tayfları ko­
nusunda önde gelen otoriteydi. Can­
(1863-1941) non 1941 ' de öldüğünde, "dünyanın
en dikkate değer kadın astronomu" Her cisim, kendine ait belirli
ÖNCE
1860 Gustav Kirchhoff, yıldız olarak nitelendi. Büyük katkısı, dalga boyunda titreşimler
ışığındaki elementleri bugün hfila kullanılan yıldız tayfları­ gönderir; bunlar, kendi şarkısını
tanımlamak için nı sınıflandırma sisteminin temelini

''
söylemeye benzetilebilir.
spektroskobinin yaratmaktı.
kullanılabileceğini gösterir. Annie Jump Cannon
Cannon, Harvard College Gözle­
1863 Angelo Secchi, tayflarını mevinde "Harvard Bilgisayarları"
kullanarak yıldızları ekibinin, müdür Edward C Picke­
sınıflandırır. ring'in yeni bir yıldız kataloğu hazır­
1868 Jules Janssen ve Joseph lamaya yardım etmeleri için çalıştır­
Norman Lockyer, Güneş dığı kadın grubunun bir üyesi olarak
tayfında helyumu keşfeder. çalıştı. Astronomi fotoğrafçısı Henry değiştirdi. 1924'e gelindiğinde, ka­
1886 Edward Pickering bir Draper' in dul karısının mali deste­ talog 225.000 yıldız içermekteydi.
fotometre kullanarak Henry ğiyle 1 880'lerde başlanan katalog,
Drapek Kataloğunu olabildiğince çok yıldızın tayfını İlk yaklaşımlar
hazırlamaya başlar.
almak da dahil, gökyüzünde belli bir İlk önce Pickering' in ilk kadın bilgi­
SONRA kadirden daha parlak her yıldızla il­ sayarı Wiliamina Fleming, Secc­
1910 Hertzsprung-Russell gili veri toplamak için yeni teknikler hi' nin sınıflarını A'dan N 'ye kadar (I
diyagramı, farklı yıldız kullandı. 1 860'larda Angelo Secchi hariç) harflerle etiketlediği 13 bölü­
büyüklüklerini açığa vurur.
yıldızları tayflarına göre sınıflandır­ me ayırıp, O, P ve O harflerini de ek­
1914 ABD'li astronom Walter mak için geçici bir sistem hazırla­ leyerek daha ayrıntılı bir sınıflandır­
Adams, bir beyaz cüce mıştı. Pickering' in ekibi bu sistemi ma sistemi yaratma girişiminde bu­
kaydeder.
lundu. Çalışmanın bir sonraki evre­
1925 Cecilia Payne­ sinde, bütün Dünya' daki gözlemev­
Gaposchkin, yıldızların Tayflarına ve ısılarına göre
kategorileştirilen yedi ana yıldız sınıfı,
lerinden alınan daha iyi verilerle ça­
neredeyse tamamen
O en sıcağı ve M en soğuğu olmak lışan Antonia Maury, ayrıntılarda
hidrojenden ve helyumdan
oluştuğunu bulgular. üzere soldan sağa: O, B, A, F, G, K ve daha fazla çeşitlilik fark etti. Roma
M. rakamlarıyla gösterilen, her biri üç
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 25
Aynca bakınız: Güneş' in tayfı 1 1 2 • Yıldız ışığını analiz etmek 1 1 3 • Güneş' in emisyonları 116 • Yıldız kataloğu 1 20-21 •
Soğurma çizgilerini analiz etmek 1 28 • Yıldız sınıflandırmasını arıtmak 1 38-39 • Yıldız bileşimi 162-63

alt-gruba bölünen 22 grupluk daha


karmaşık bir sistem tasarladı. Picke­ Yıldız tayfları geniş bir yıldız tipleri
ring, böylesine ayrıntılı bir şema uy­ yelpazesini kapsar.
gulamanın kataloğu tamamlamayı
geciktireceğinden endişe etti. Ne
var ki, Maury' nin yıldız sınıflandır­
masına yaklaşımının, 191 0'da
Hertzsprung-Russell diyagramının Bir yıldızın tayfı onun
yaratılması ve daha sonra yıldızların ısısını, aydınlatma
evrimiyle ilgili keşifler yönünde atıl­ gücünü ve bileşimini
mış can alıcı bir adım olduğu arıla­ açığa vurabilir.
şıldı.
Cannon Harvard College Gözle­
mevinin kadrosuna 1 896'da katıldı
ve kataloğun 1 901 'de yayınlanan
bölümünde çalışmaya başladı. Pic­ Fleming'in bazı harfleri, gereksiz ol­ !erini attı. 1 912'ye gelindiğinde
kering' in onayıyla sınıflandırmayı dukları için, çıkarıldı; böylece son daha da genişletip daha kesirı bir
daha net ve kolay yapmak için, Fle­ sıralama, özellikle hidrojenden ve dizi alt sınıf tanıtmış, en sıcak sınıf
ming'in harflerle gösterilen tayf sı­ helyumdan kaynaklanan belli tayf O, en soğuğu 9 olmak üzere O'dan
nıflarına geri döndü ama sırasını de­ çizgilerinin görünüşüne ve gücüne 9'a kadar rakam eklemişti. O gün­
ğiştirdi. dayanarak O, B, A, F, G. K. M oldu. den bugüne birkaç yeni sınıf eklen­
Maury, benzer renklerde yıldızla­ İngilizce öğrenim gören astronomi miştir.
rın tayfta aynı karakteristik soğurma öğrencileri hala Henry Norris Rus­ Harvard sistemi esas olarak yıl­
çizgilerine sahip olduklarını anla­ sell'a atfedilen anımsatıcı ifadeyi dızlan ısılarına göre sınıflandırır ve
mıştı. Bir yıldızın ısısının tayfının hatırlayarak öğrenirler: Oh Be A Fine yıldızın aydınlatma gücünü ya da
görünüşünü etkileyen ana faktör ol­ Gir!, Kiss Me. büyüklüğünü hesaba katmaz. Bu­
duğu sonucunu da çıkarmıştı ve nunla birlikte, 1 943'te ek bir boyut
kendi sınıflarını, sıcaktan soğuğa bir Harvard sistemi olarak aydınlatma gücü de eklenip,
ısı dizisi haline getirdi. Bu konuda Cannon 'un 1 901 sistemi, Harvard Yerkes sınıflandırma sistemi yaratıl­
Cannon, Maury'nin yolundan gitti. Tayf Sınıflandırma sisteminin temel- dı; bu sisteme, Wisconsin'de Yerkes
126 YILDIZLARIN KARAKTERİSTİKLERİ
Gözlemevinde sistemi formüle eden Farklı elementlerin soğurma çizgilerinin gücü, y ıld ızı n
astronomlar William Morgan, Philip yüzey sıcaklığına göre değişir. Ağır elementlerin ç izg ileri daha
Keenan ve Edith Kellman'ın adın­ soğuk yıldızların tayflarında daha belirgindir.
dan hareketle MKK sistemi de deni­
lir. Bu sistem aydınlatma gücünü İyonlaşmış Nötr
metaller metaller Moleküller
Roma rakamlarıyla gösterir ama bir­
kaç harf de kullanılır.
MKK sisteminin avantajı yıldıza
hem bir büyüklük hem de bir ısı ver­
mesidir; böylece yıldızlar beyaz ;&::
cüce, kırmızı dev ya da mavi üstdev ,g;
c:ı
gibi konuşma dili terimleriyle tarif
edilebilir. Güneş de dahil, ana se­
kans yıldızlarının tümü cüce denile-
cek kadar küçüktür. Güneş, bir G2V
yıldızıdır; bu onun, yüzey sıcaklığı
yaklaşık 5800 Kelvin olan bir sarı o B A F G K M
cüce olduğunu gösterir.
AZALAN i S i
Sınıflar ve karakteristikler
En sıcak yıldız sınıfının , O-tiplerin, ölçülen soğuk yıldızların yanında, beyaz (mavimsi bir izle birlikte) gö­
30. 000 K'yı aşan bir yüzey sıcaklığı ömürleri on milyonlarla ölçülür. Bu rünmelerini sağlayan geniş bir görü­
vardır. Bu yıldızların yaydığı ışını­ sınıfın üyelerirıin tayflarında zayıf nür ışık tayfı yayarlar. Sonuç olarak,
mın çoğu, tayfın morötesi kısmında­ hidrojen çizgileri ve yüksek sıcaklık­ gece gökyüzünde en kolay görülen
dır ve görünür ışıkta bakıldığında tan ötürü iyonlaşmış helyuma ilişkin yıldızlardır ve Vega (Çalgı takımyıl­
mavi görünür. O-tipi yıldızlar esas güçlü kanıtlar vardır. dızında), Gamına Ursae Majoris (Bü­
olarak devdir, cüssesi Güneş'in 20 Yüzey sıcaklıkları 1 0.000 ile yükayı takımyıldızında) ve Deneb
katı, genişliği 10 katıdır. Ana sekans 30.000 K arasında olan B-tipi yıldız­ (Kuğu takımyıldızında) bu tip yıldız­
yıldızların yalnızca yüzde 0,00003 ' ü lar, soğuk olmalarına rağmen, görü­ lar arasındadır. Bununla birlikte, ana
bu kadar sıcaktır. B u yıldızlar yakıt­ nür ışıkta O-tipi yıldızlardan daha sekans yıldızların yalnızca yüzde
larını çok hızlı yakar ve çok büyük parlaktır. Bunun nedeni, ışınımın 0,625'i A-tipi yıldızdır
miktarda enerji salar. Sonuç olarak çoğunun görünür ışık olarak yayıl­
ömürleri kısadır; yaşları milyarlarla masıdır; bu durum onları "mavi-be­ Soğuyan yıldızlar

''
yaz" yapmaktadır. Yine B-tipi cüce­ Cüce yıldızlar soğurken, tayflarında­
ler enderdir; ana sekans yıldızların ki hidrojenin yoğunluğu azalır. Me­
yüzde O, 1 'inden azını oluştururlar. tallerden ötürü daha fazla soğurma
Meydana geldiklerinde, olasılıkla çizgisi de sergilerler. (Bir astronom
Güneş 'ten 1 5 kat daha cüsselidirler. için helyumdan ağır olan her şey
B-tipi yıldızların tayflarında iyonlaş­ metaldir.) Bunun nedeni, bileşimle­
Prizma, gök cisimlerinin mamış helyum ve daha fazla hidro­ rinin daha sıcak yıldızlarınkinden
doğasını bir miktar bize jen kanıtı vardır. B-tipi yıldızlar yal­ farklı olması değil, yüzeye yakın
gösterdi ve fotoğraf plakası da, nızca kısa bir süre yaşadıkları için gazın daha soğuk olmasıdır. Daha
moleküler bulutlarda ya da yıldız-o­ sıcak yıldızlarda atomlar, soğurma
gökyüzünün durumunun kalıcı
luşumu bölgelerinde bulunurlar; çizgileri yaratamayacak kadar çok
bir kaydını oluşturdu.

''
çünkü oluştukları yerden çok uzağa iyonlaşmıştır. F-tipi yıldızların yüzey
Williamina Fleming gitmek için zamanları yoktur. sıcaklığı, 6000 ile 7500 K arasında­
Güneş 'in yaklaşık iki katı büyük­ dır. San-beyaz cüce denilen bu yıl­
lüğünde olan ana sekans A-tipi yıl­ dızlar ana sekansın yüzde 3 ' ünü
dızların yüzey sıcaklığı 7500 ile oluştururlar ve Güneş 'ten biraz bü­
1 0.000 K arasındadır. Tayflarında yüktürler. Bu yıldızların tayfları orta
güçlü hidrojen çizgileri vardır ve yoğunlukta hidrojen çizgileri ile
������
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 127
demir ve kalsiyumu güçlendiren çiz­ Sarı, turuncu ve kırmızı cücelerin
giler içerir. çoğunluğunun , gezegen sistemine
sahip olduğuna inanılıyor.
Güneş'in sınıfı
Güneş ' in bir üyesi olduğu G-tipi sarı Geniş sınıflandırma
cüceler, ana sekansın yüzde B ' ini Yıldız tayfı sınıfları, artık daha fazla
oluşturur. Yüzey sıcaklıkları 5200 ile yıldız tipini kapsamaktadır. W-sınıfı­
6000 K arasındadır ve tayflarında nın, ölmekte olan üstdev yıldız ol­
zayıf hidrojen çizgileri, daha belirgin dukları sanılmaktadır. C-sınıfı ya da
metal çizgileri vardır. K-tipi cüceler karbon yıldızlar, gerileyen kırmızı
turuncudur ve ana sekansın yüzde devlerdir. L, Y ve T-sınıfları, en soğuk
1 2 'sini oluştururlar. Yüzey sıcaklıkla­ kırmızı cücelerden, yıldız olarak sı­
rı 3700 ile 5200 K arasındadır ve çok nıflandırılacak kadar büyük ya da
zayıf hidrojen soğurma çizgileri, sıcak olmayan kahverengi cücelere Annie Jump Cannon
manganez, demir ve silikon dahil kadar uzanan soğuk nesnelerdir.
güçlü metalik çizgileri vardır. M-tipi Son olarak, beyaz cüceler D-sınıfı Delaware'de doğan Annie
yıldızlar, kırmızı cücelerdir. Bunlar yıldızlardır. Bunlar, artık füzyonla Jump Cannon eyalet
senatörünün kızıydı ve annesi
en yaygın ana sekans yıldızlarıdır, yanmayan ve giderek soğuyan kır­
onu astronomiyle tanıştırdı.
toplamın yüzde 76 'sını oluştururlar mızı dev yıldızların sıcak çekirdekle­
Yalnızca kadınların gittiği bir
ama hiçbir kırmızı cüce çıplak gözle ridir. Sonunda solup siyah cücelere
üniversite olan Wellesley
görülmez . Yüzey sıcaklıkları 2400- dönüşürler ama bunun gerçekleş­
College'de fizik ve astronomi
3700 K'dır ve tayflarında, oksit bile­ mesinin bir katrilyon yıl alacağı he­
okudu. 1 884'te mezun olan
şiklerin soğurma bantları vardır. saplanmaktadır. •
Cannon evine dönüp sonraki
on yıl boyunca ailesinin
Bir beyaz cüce, Helix gezegensel yanında kaldı. 1894'te annesi
bulutsusunun kalbinde oturuyor. Yakıtı ölünce Wellesley'de ders
bittiğinde, Güneş de bir beyaz cüce vermeye başladı ve iki yıl
olacaktır. sonra Edward C. Pickering'in
Harvard Bilgisayarlarına
katıldı.
Cannon sağırdı ve bu
nedenle sosyalleşmede çektiği
güçlükler, bilimsel çalışmalara
gömülmesine yol açtı. Bütün
meslek yaşamı boyunca
Harvard'da kaldı ve 44 yılda
350.000 yıldızı sınıflandırdığı
söylenir. Cinsiyetinden ötürü
meslek yaşamında birçok
sınırlamayla karşılaşan
Cannon, sonunda 1938 'de
Harvard fakültesi üyeliğine
atandı. 1925'te Oxford
Üniversitesi tarafından fahri
doktorluk unvanıyla
ödüllendirilen ilk kadın oldu.

Önemli eserleri

1918-24 The Henry Draper


Catalogue
1 28

iKi TUR KIRMIZI


• • ••

YILDIZ YARDIR
SOGURMA ÇİZGİLERİNİ ANALİZ ETMEK

KISACA
1 9. yüzyılın sonu ve 20. yüzyı­
lın başlarında Edward Picke­
ring ve yardımcıları, kapsamlı
ASTRONOM
çalışmalar yürütüp yıldız tayflarını
Ejnar Hertzsprung
sınıflandırdı. Bir yıldızdan gelen ve
(1873-1967)
diğer birçok şeyin yanı sıra, koyu so­
ÖNCE ğurma çizgileri de içeren ışık dalga l;uııı ,
1866 Angelo Secchi, tayf boylarını katalogladılar. Soğurma çiz­
karakteristiklerine göre ilk gileri, yıldızın atmosferinde bu dalga • •
�-11Il1]; 1 1 LJı '
yıldız sınıflandırmasını yaratır. boylarını soğuran belirli elementlerin
varlığına işaret ederler.
1880'ler Harvard College Pickering'in yardımcılarından
Gözlemevinde Edward biri, Antonia Maury, yıldız tayflarında Tipik bir kırmızı devin, Güneş'in
Pickering ve Williamina soğurma çizgilerinin genişlik farkları­ yaklaşık 50 katı, tipik bir kırmızı cücenin
Fleming, daha ayrıntılı bir nı hesaba katan kendi sınıflandırma 150 katı büyük bir çapı vardır. Bununla
birlikte, bir kırmızı devin kütlesi bir kırmızı
sınıflandırma sistemi kurdu. sistemini geliştirdi. "C" olarak işaret­
cücenin kütlesinin yalnızca 8-10 katıdır.
lediği bazı tayfların keskirı, dar çizgi­
1890'lar Antonia Maury yıldız
leri olduğunu fark etti. Maury'nirı sis­
tayflarını sınıflandırma
temini kullanan Danimarkalı astro­ sek ışıltılı, yüksek-kütleli ve görece
konusunda, tayf çizgilerinin
nom Ejnar Hertzsprung, "c-tipi" tayfı ender yıldız olduklarını fark etti -
genişlik ve keskinlik farklarını
olan yıldızların, diğerlerinden çok bugün bunlara, büyüklüklerirıe bağlı
da hesaba katan kendi
daha ışıltılı olduğunu gördü. olarak kırmızı devler ya da kırmızı
sistemini geliştirir. üstdevler deniliyor. "C-tipi" olmayan
SONRA Parlak ve soluk kırmızı, yıldızlar M-sınıfı yıldızların geriye kalan ço­
1913 Henry Norris Russell, Maury'nin "c-tipi" olarak tanımladığı ğunluğu, bugün kırmızı cüceler ola­
Hertzsprung' inkine benzer, yıldızların, aynı kategorideki diğer rak bilinen düşük-kütleli, donuk yıl­
tayf sınıfına karşı yıldızların yıldızlardan kökten farklı olduklarını dızlardır. Benzer bir iki ana tür ayrı­
mutlak kadrini (asli parlaklık) Hertzsprung ortaya çıkardı. Örneğirı mı, K-sınıfı (turuncu) yıldızlar içirı de
haritalandıran bir diyagram M-sınıfı kategorisinde ya da kırmı­ geçerlidir. •
yaratır. Bu, daha sonra zı-renkli yıldızlarda, "c-tiplerin" yük-
Hertzsprung-Russell diyagramı
Ayrıca bakınız: Güneş'in tayfı 112 • Yıldız ış ığın ı analiz etmek 1 1 3 •
olarak anılmaya başladı. Yıldız kataloğu 120-21 • Yıldızların karakteristikleri 122-27 •

Yıldız sınıflandırmasını arıtmak 138-39


ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞi 1 29

GÜNEŞ LEKELERİ • •

MANYETIKTIR
GÜNEŞ LEKELERİNİN ÖZNİTELİKLERİ

merikalı George Hale, zen­ ğışla yapılan 1 50 santimetrelik Hale


KISACA
ASTRONOM
A gin babası ona ilk telesko­
bunu aldığında 14, aile
mülkünde ona bir gözlemevi inşa
Teleskobu da dahil, o sırada Dün­
ya' nın en büyük teleskoplarını inşa
etmeyi örgütledi. Aynı yıl Wilson Da­
George Ellery Hale
edildiğinde 20 yaşındaydı. İki yıl ğında çalışan Hale, hidrojenin yay­
(1868-1938)
sonra, MIT' deyken Hale, yeni bir dığı koyu kırmızı bir dalga boyunda
ÖNCE spektrohelyograf -Güneş'in yüzeyi­ Güneş lekelerinin net görüntülerini
Mö 800 Çinlilerin Değişimler ni bir seferde bir ışık dalga boyunda alabildi. Benekli görüntüler Hale'e,
Kitabı'nda, Güneş'te koyu görmek için bir aygıt- tasarımı ge­ demir tozlarının bir mıknatısın etra­
lekelerin göründüğü kaydedilir. liştirdi. Güneş lekelerinin tayf çizgi­ fında kuvvet alanı saptama şeklini
lerini incelemek için bu aygıtı kul­ hatırlattı. Bu durum, Güneş lekele­
1600 İngiliz fizikçi William
landı. rinden gelen ışıkta Zeeman etkisi­
Gilbert, Dünya'nm bir manyetik
Birkaç yıl sonra Hale, 1 908'de nin işaretlerini aramasına yol açtı.
alanı olduğunu keşfeder.
California'nın Wilson Dağı Gözleme­ Zeeman etkisi, tayf çizgilerinde
1613 Galileo, Güneş lekelerinin vinde, babasının vasiyet ettiği ba- manyetik bir alanın varlığının neden
Güneş'in yüzey özellikleri olduğu bir yarılmadır; ilk kez Hollan­
olduğunu tanıtlar. dalı fizikçi Pieter Zeeman tarafından
1838 Samuel Heinrich 1 896 'da gözlemlendi. Güneş lekele­
Schwabe, her yıl görülen Güneş rinden gelen ışıktaki tayf çizgileri
lekeleri sayısında bir döngü fark gerçekten de yarılmıştı ve bu durum,
eder. Güneş lekelerinin Güneş yüzeyinde
manyetik fırtınalar olduğunu Hale'e
1904 Britanyalı astronomlar gösterdi. •
Edward ve Annie Maunder, 11
yıllık bir Güneş lekesi
döngüsüne ilişkin kanıtları
yayımlar.
Güneş'in manyetik alanının
SONRA gücündeki değişimler, Zeeman etkisi
1960 ABD'li fizikçi Robert kullanılarak üretilen bu
Leighton helyosismoloji manyetogramda gösteriliyor.
alanını, Güneş yüzeyinin
devinimini inceleme alanını Aynca bakınız: Galileo'nun teleskobu 56-63 • Güneş' in yüzeyi 103 •
Güneş' in titreşimleri 213 • Maunder (Rehber) 337
tanıtır.

'

EVREN'İ ÖLÇMEK
1 32 EVREN'İ ÖLÇMEK

A ''
stronomlar için en önemli
KISACA ve çoğu kez en zor ölçüm­
ASTRONOM lerden biri, son derece
Henrietta Swan Leavitt uzak nesnelerin -Ay, Güneş ve İç
(1868-1921) Güneş Sisteminin diğer gezegenle­
ri dışında pek çok gök nesnesini de Bu (Sefeit) değişkenler ile
ÖNCE kapsayan nesnelerin- uzaklığını periyotlarının uzunluğu
1609 Alman papaz David
ölçmek olmuştur. Uzak yıldızlardan arasında dikkate değer bir
Fabricius, periyodik olarak
ve galaksilerden gelen ışıkta hiçbir ilişki fark edilecektir.
değişen Mira yıldızını

''
şey, o ışığın uzayda ne kadar yol
keşfeder. Henrietta Swan Leavitt
alıp Dünya'ya ulaştığına dair hiçbir
1638 Felemenk astronom doğrudan işaret vermez.
Johannes Holwarda, Mira'nın
Birkaç yüzyıl boyunca bilim in­
11 aylık düzenli bir döngüyle
sanları, paralaks denilen bir yön­
parlaklık değişimini gözlemler.
temle görece yakın yıldızlara uzak­
1784 John Goodricke, Delta lığı ölçmenin olanaklı olduğunu an­
Sefe' de -Sefeit değişkenin ladı. Bu yöntem, daha uzak yıldızlar 60 kadar yıldızın uzaklığı ölçülmüş­
prototipik örneği- periyodik bir arka planı ile yakın yıldızların konu­ tü. Dahası, paralaks yöntemi yalnız­
değişim keşfeter. ca yakın yıldızlar için kullanılabili­
munu iki perspektiften -genellikle
1838 Friedrich Bessel paralaks Dünya 'nın Güneş ' in etrafındaki yö­ yordu. Bir yıllık bir sürede daha
yöntemini kullanarak 61 Cygni rüngesinde altı ay arayla uzaydaki uzak yıldızlar için perspektif farkı,
yıldızına uzaklığı ölçer. konumu- karşılaştırmaya dayanır. doğru belirlenemeyecek kadar kü­
SONRA Daha önce birçok kişi denemiş (ve çüktü. Bu nedenle uzayda daha
1916 Arthur Eddington, başarısız) olmasına rağmen, bu uzak mesafeleri ölçmek için yeni
Sefeitlerin neden titreştiğini yöntemi kullanarak bir yıldızın yöntemlere ihtiyaç vardı.
araştırır. uzaklığını doğru ölçen ilk astronom Parlaklığı ölçmek
1924 Edwin Hubble, 1 838'de Friedrich Bessel ' di. Ne var 1890'larda ve 1 900 ' lerin başında
Andromeda bulutsusunda bir ki , giderek güçlenen teleskoplarla Massachusetts 'teki Harvard Colle­
Sefeite ilişkin gözlemleri bile, yıldız uzaklıklarını paralaksla ge Gözlemevi, dünyanın önde gelen
kullanarak, uzaklığını ölçmenin zor olduğu anlaşıldı ve
astronomik araştırma enstitülerin­
hesaplar. 1 900 yılına gelindiğinde, yalnızca
den biriydi Gözlemevi, müdürü

Henrietta Swan Leavitt Henrietta Swan Leavitt, Zamanın önyargılarından ötürü


Massachusetts'te Redcliffe Leavitt, zekasını sonuna kadar
College'da okurken astronomiye kullanma şansı bulamadı ama
ilgi duydu. Mezun olduktan sonra, bir meslektaşı tarafından
ömrünün geri kalan kısmında " Gözlemevinde en iyi zihne
giderek daha fazla sağırlaşmasına sahip" olarak nitelendi. Çalışkan
neden olan ciddi bir hastalık ve ağırbaşlı olarak hatırlandı;
geçirdi. 1 894'ten 1896'ya kadar, "boş işlerle fazla uğraşmadı."
daha sonra 1902 'den itibaren Leavitt 1921'de kanserden ölene
Harvard College Gözlemevinde kadar Gözlemevinde çalıştı.
çalıştı. Leavitt 2 .400'den fazla
değişken yıldız ve dört nova Önemli eserleri
keşfetti. Leavitt, Sefeit ------

değişkenler üzerine çalışmalarına 1908 1 777 Variables in the


ek olarak, şimdi Harvard Magellanic Clouds
Standardı denilen bir fotoğraflı
ölçüm standardı geliştirdi.
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 33
Aynca bakınız: Yeni bir yıldız türü 48-49 • Yıldız paralaksı 102 • Yıldız kataloğu 120-21 • Soğurma çizgilerini analiz etmek
128 • Yıldızlarda nükleer füzyon 166-67 • Samanyolu'nun ötesi 172-77 • Uzay teleskopları 188-95

Samanyolu Bugün, Samanyolu ' nun dışında,


görece küçük, ayrı galaksi oldukları
biliniyor. Macellan Bulutları güney
Dünya
yarımkürede gece gökyüzünde çıp­
lak gözle görülebilir ama Leavitt'in
yaşadığı ve çalıştığı Massachuset­
ts'te hiçbir zaman görülmez. Bu ne­
denle, Peru' da bir gözlemevinde
astronomların elde ettiği sayısız
KMB ve BMB fotoğraf plakasını in­
celemesine rağmen, fiziksel olarak
gökyüzünde gözlemlemiş olması
hiç olası değildir.
Birkaç yıllık çalışmadan sonra
Leavitt KMB ve BMB 'de 1 777 de­
Leavitt'in incelediği Sefeit ğişken yıldız bulmuştu . Bulduğu
değişken yıldızlar, şimdi bütün değişkenlerin küçük bir bö­

:r
· :·�... ·i'
· Samanyolu'nun dışında galaksi olduğu lümünü (1 777'nin 47'si) temsil eden



.• • !•
bilinen Macellan Bulutlarındadır. Büyük ve Leavitt' in dikkatini özellikle
•. .
Macellan Bulutu yaklaşık 160.000 ışık
: .� .
:
çeken tür, Sefeit değişken denilen
. ·.
t.· �� � :=-: yılı, Küçük Macellan Bulutu yaklaşık
.
.
200.000 ışık yılı uzaktadır. Her ikisi, tipte yıldızlardı. Leavitt bunlara
. .. . . . .. ·:�
Büyük . Samanyolu'nu da kapsayan Yerel Grup "küme değişkenleri" dedi -Sefeit
. !;...
Macellan .
...
galaksi kümesinin üyesidir . değişken terimine daha sonra ge­
1
Bulutu
: �];., � Küçük Macellan Bulutu
. çildi. Bunlar, bir günden 1 20 güne
kadar değişebilen bir periyotla
(döngü uzunluğu} parlaklıkları dü­
Edward C. Pickering'in gözetimi esas olarak yıldızların parlaklığını
zenli olarak değişen yıldızlardır. Se­
altında, çok sayıda erkek çalıştırıp ölçmeyi gerektiriyordu ama Lea­
feit değişkenleri fark etmek nispe­
bir donanım inşa etti ve gece gök­ vitt'in işinin özel bir yanı da, par­
ten kolaydır; çünkü en parlak değiş-
yüzünün fotoğraflarını çekti; Dün­ laklığı dalgalı yıldızları -değişken

••
ya' nın her tarafında teleskoplardan yıldızlar olarak bilinen- saptamaktı.
alınan fotoğraf plakalarını incele­ Bunun için, gökyüzünün aynı bölü­
mek, parlaklıklarını ölçmek ve pla­ münün farklı tarihlerde alınmış fo­
kalara ilişkin değerlendirmeleri te­ toğraf plakalarını karşılaştıracaktı .
melinde hesaplamalar yapmak için Arada bir, farklı tarihlerde daha par­
birçok kadın çalıştırdı. Bu kadınla­ lak olan, dolayısıyla değişken oldu­ Miss Leavitt' in en çarpıcı
rın Gözlemevinde teorik çalışma ğu anlaşılan bir yıldız bulacaktı. başarılarından biri, Macellan
yapma şansları fazla değildi ama Küme değişkenler Bulutlarında 1777 değişken
Williamina Fleming, Henrietta Küçük Macellan Bulutu (KMB) ve yıldızın keşfidir.
Swan Leavitt, Antonia Maury ve Büyük Macellan Bulutu (BMB) için­ Solon I. Bailey

''
Annie Jump Cannon gibi birkaçı, deki yıldızların fotoğraf plakalarını Leavitt'in meslektaşı

kalıcı bir miras bıraktı. incelemek, Leavitt' in özel göreviy­


1 894' te ücretsiz bir gönüllü ola­ di. O sırada KMB ve BMB ' nin,
rak Gözlemevine katılan Henrietta bütün Evren ' i kapsadığı varsayılan
Swan Leavitt, sonunda fotometri Samanyolu içinde çok büyük yıldız
bölümünün başkanı oldu. Bu görev kümeleri olduğu sanılıyordu .
1 34 EVREN'İ ÖLÇMEK
sıklığı ile parlaklıkları arasında bir
ilişki vardı. Leavitt doğru bir biçim­
Sefeit bir değişkenin parlaklığında dalgalanma periyodu, asli
parlaklığıyla yakından ilişkilidir. de şu sonucu da çıkardı: Karşılaştır­
dığı Sefeitlerin hepsi aynı uzak bu­
lutsuda (ya BMB ya da KMB) olduk­
ları için, hepsi Dünya'ya neredeyse
aynı uzaklıktaydı. Yani, Dünya 'dan
Asli parlaklığını görüldüğü şekliyle parlaklıklarında
Dünya'dan görünür (görünür kadirlerinde) herhangi bir
Periyodunu ölçmek,
asli parlaklığına ilişkin parlaklığıyla
farklılık, gerçek ya da asli parlaklık­
karşılaştırmak, Dünya' dan
bir değer verir. larındaki (mutlak kadirlerindeki)
uzaklığına ilişkin bir
değer verir. farklılıklarla doğrudan ilişkiliydi.
Demek ki, Sefeit değişkenlerin peri­
yotları ile ortalama asli parlaklıkları
ya da optik aydınlatma güçleri (ışık
enerjisi yayma oranları) arasında
Sefeit değişkenler, Evren' deki uzaklıkları ölçmek için
kesin bir ilişki vardı.
"standart mum" olarak kullanılabilir.
Leavitt ilk bulgularını, 1 908'de
Annals of the Astronomical Obser­
va tory of Harvard College' da çıkan
ken yıldızlardandır ve hızlı bir par­ ortalamaları da vardır; yani, diğer bir makalede yayınladı. 1 9 1 2'de,
laklık artışından sonra yavaş bir galaksilerde bile göze çarparlar. Lea­ KMB 'deki Sefeit değişkenlerin peri­
azalma sergileyen karakteristik bir vitt, ya BMB ya da KMB ' deki Sefeit yotlarını minimum ve maksimum
ışık eğrisi vardır. Bugün, "titreşen" değişkenlere ilişkin kayıtlarını ince­ parlaklık değerlerini gösteren gra­
-döngüsel olarak çapları ve parlak­ lerken, anlamlı gibi görünen bir şey fikler çizmeyi de kapsayan çalışma­
lıkları değişen- dev sarı yıldız ol­ fark etti. Daha uzun periyotlu Sefeit­ lardan sonra, keşfini daha ayrıntılı
dukları biliniyor ve oldukça ender­ lerin ortalama parlaklığı, daha kısa bir biçimde doğruladı. "Periyot-ay­
dirler. Bir yıldız sınıfı olarak, olağa­ periyotlu Sefeitleden fazlaydı . Başka dınlatma gücü" ilişkisi olarak anıl­
nüstü derecede yüksek bir parlaklık bir deyişle, Sefetlerin yanıp sönme dı. Tam olarak şunu ifade ediyordu :

''
E n soğuk durum

Maksimuma ve minimuma
karşılık gelen iki nokta
dizisinden her birinin arasında
Bir titreşim periyodu
düz bir çizgi kolayca çekilip,
değişkenlerin parlaklığı ile
periyotları arasında basit bir
ilişkinin var olduğu

''
gösterilebilir.
Henrietta Swan Leavitt ZAMAN
Bir Sefeit değişken, titreşen değişken denilen bir yıldız sınıfına aittir.
Bu yıldızlar düzenli bir döngü halinde genişler ve büzülür, aynı zamanda
parlaklıkları da düzenli olarak değişir. En büzülmüş evrelerine ulaştıktan
hemen sonra en sıcak ve en parlak durumda olurlar. Yıldızın zamana
karşı aydınlatma gücüne (ışık çıktısı), yıldızın ışık eğrisi denilir.
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 35
Güneş ' e benzer bir uzaklıkta oldu­
ğu varsayılan bir yıldız kümesinin
ortalama hareketini hesaplamayı
gerektiren ve istatistiksel paralaks
denilen karmaşık bir yöntem kulla­
narak, Samanyolu galaksisindeki
bir avuç Sefeit değişkene uzaklığı
belirlemeye koyuldu.
Yıldızların uzaklığını elde ettik­
ten sonra, yakındaki Sefeit değiş­
kenlerden her birinin asli parlaklığı­
Görünür kadir, bir Mutlak gönel kadir, Optik aydınlatma nı ortaya çıkarmak için izlenebile­
yıldızın Dünya' dan bir yıldızın belirlenmiş gücü, bir yıldızın kendi cek en kısa yoldu. Hertzsprung bu
görünen parlaklığıdır. bir uzaklıktan görülen yüzeyinden ışık enerjisi
değerleri kullanıp , KMB ' ye uzaklığı
parlaklığıdır ve bir yayma oranıdır ve
yıldızın gerçek ya da asli mutlak görsel kadirle ve Leavitt' in KMB' deki Sefeitlerin­
parlaklığını gösterir. yakından ilişkilidir. den her birinin asli parlaklığını he­
saplamasına olanak sağlayan bir
ölçek ayarladı.
Bu ayarlamalardan sonra
Hertzsprung, yalnızca iki veriden -
Bir Sefeit değişkenin periyodunun laklık) karşılaştırarak, Sefeit değiş­ periyodu ve görünür kadiri- hare­
logaritması, yıldızın ölçülmüş orta­ kene uzaklığı hesaplamak olanaklı ketle herhangi bir Sefeit değişkene
lama parlaklığıyla doğrusal olarak olacaktı. Bu şekilde, bir ya da daha uzaklığı belirlemek için bir sistem
(yani doğrudan) ilişkilidir. fazla Sefeit değişken yıldız barındı­ kurabildi.
ran bir nesneye uzaklığı belirlemek
Leavitt'in çalışmalarını Daha ileri uygulamalar
de olanaklı olacaktı.
geliştirmek Hertzsprung' un çalışmalarıyla dü­
Ne var ki, çözülmesi gereken bir
Leavitt bütün içerimleri hemen zeltilen Leavitt' in bulgularının, Ev­
sorun vardı: Leavitt önemli peri­
kavramamış olabilir; ama Evren' de­ ren ' in ölçeğini anlamaya yardımcı
yot-aydınlatma gücü ilişkisini sap­
ki uzaklıkları, paralaks ölçümlerin olması bakımından daha önemli so­
tamış olmasına rağmen, bunun
sınırlarının çok ötesinde ölçmek nuçlara yol açması çok sürmedi.
başlangıçta vaat etiği şey, uzak
için son derece değerli bir alet keş­ 1 9 1 4 'ten 1 9 1 8 ' e kadar Amerikalı
nesnelerin uzaklığını KMB ' ye uzak­
fetmişti. Sefeit değişkenler, ilk

''
lığa göre ölçme sistemiydi. Bunun
"standart mum" -bilinen bir aydın­
nedeni, Leavitt' in KMB ' ye uzaklık
latma gücü olan, bu yüzden uzayda
hakkında doğru bilgiye, aslında
çok büyük uzaklıkları ölçmenin
herhangi bir Sefeit değişkenin asli
aleti olarak kullanılabilen gök nes­
parlaklığıyla ilgili doğru verilere
neleri sınıfı- olacaktı. Bu tür durumlarda olağan
sahip olmamasıdır.
Leavitt' in keşfinin anlamını ilk fiyatımız saati yirmi beş sent
takdir edenlerden biri de, Danimar­ Değişkenleri ayarlamak olmasına rağmen, işinizin
kalı astronom Ejnar Hertzsprung ' du. Leavitt' in bulgularını, yalnızca gö­
kalitesini göz önüne alarak
Leavitt'in keşfettiği periyot-aydın­ reli uzaklıkları değil, mutlak uzak­
saatine otuz sent ödemek
latma gücü ilişkisi nedeniyle lıkları da belirlemek için kullanılabi­

••
isterim.
Hertzsprung, Sefeit bir değişkenin len bir sisteme dönüştürmek için,
Edward C. Pickering
periyodunu ölçerek, aydınlatma gü­ bir şekilde ayarlama yapmak gere­
cünü ve asli parlaklığını belirleme­ kiyordu. Bunu yapmak için de, bir­
nin olanaklı olacağını anladı. Sonra kaç Sefeit değişkenin uzaklığını ve
asli parlaklığı görünür kadiriyle asli parlaklığını doğru ölçmek gere­
(Dünya' dan ölçülmüş ortalama par- kiyordu. Bu yüzden Hertzsprung,
1 36 EVREN'İ ÖLÇMEK

••
Leavitt, geride büyük bir
astronomik keşif

''
mirası bıraktı.
Solon 1. Bailey

astronom Harlow Shapley (aynı za­


manda Sefeit değişkenlerin titreşen
yıldız -pulsar- olduklarını gösteren
ilk kişiydi), yeni geliştirilen kavrayı­
şı, değişken yıldızların periyotları
ve görünür parlaklıkları bilinirse
uzaklıklarının bulunabileceği kav­
rayışını kullanan ilk kişilerden bi­
riydi. Sharpley, küresel yıldız küme­
leri denilen nesnelerin -Samanyo­
lu 'nun tamamı- kabaca, merkezleri
Yay takımyıldızı yönünde olan bir
küre şeklinde dağıldığını buldu.
Buradan yola çıkarak, Samanyolu
galaksisinin merkezinin Yay takım­
yıldızı yönünde epeyce (on binlerce
ışık yılı) uzakta olduğu ve Güneş ' in ,
daha önce sanıldığı gibi, galaksinin
merkezinde olmadığı sonucuna
vardı. Shapley' in, Samanyolu ' nun veren Sefeit bir değişkin buldu. Bu RS Puppis yıldızı, Samanyolu'ndaki
gerçek büyüklüğüne ilişkin ilk ger­ durum, Andromeda bulutsusunun en parlak Sefeit değişkenlerden biridir.
Dünya' dan yaklaşır 6500 ışık yılı
çekçi tahmine yol açan çalışmaları, Samanyolu dışında ayrı bir büyük
uzaktadır ve 41,4 gün süren bir
galaksi astronomisinde önemli bir galaksi (şimdi Andromeda galaksisi değişkenlik döngüsü vardır.
kilometre taşıydı. deniliyor) olduğunun doğrudan doğ­
1 920'lere kadar birçok bilim insa­ rulanmasına yol açtı. Daha sonra,
nı (Harlow Shapley de dahil), Sa­ aynı şeklide, Samanyolu'nun Ev­
manyolu galaksisinin Evren'in ta­ ren'deki çok büyük sayıda galaksi­ Ö lçeği gözden geçirmek
mamı olduğunu savunuyordu. Aksi­ den yalnızca biri olduğunu göster­ 1 94 0 ' larda Alman astronom Walter
ni düşünenler de olmasına rağmen, mek için de Sefeitler kullanıldı. Baade, California' da Wilson Dağı
her iki taraf da argümanını şu ya da Hubble, galaksilerin uzaklığı ile dur­ Gözlemevinde çalışıyordu. Baade,
bu şekilde kanıtlayamadı. Ne var ki, gunluk hızı arasındaki ilişkiyi keşfe­ savaş sırasında gece karartmasının
1 923'te Amerikalı astronom Edwin derken de Sefeit araştırmalarından sağladığı daha iyi görüş koşulların­
Hubble, en ileri teleskop teknolojisi­ yararlandı; bu keşif, Evren' in geniş­ da Andromeda galaksisinin merke­
ni kullanarak Andromeda bulutsu­ lemekte olduğunun doğrulanmasına zindeki yıldızlara ilişkin gözlemler
sunda, uzaklığının ölçülmesine izin yol açtı. yaptı. Farklı periyot-aydınlatma
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 37
gücü ilişkisine sahip iki ayrı Sefeit dır ve 1 990'da başlatılan Hubble
topluluğu ya da grubu fark etti. Bu Uzay Teleskobu projesinin öncelikli
durum, dış galaksi mesafe ölçeğin­ görevlerinden biri de buydu. Daha
de dramatik bir düzeltmeye yol açtı iyi bir kalibrasyon, diğer şeylerin
-örneğin, Andromeda galaksisinin yanı sıra, Evren ' in yaşını hesapla­
Samanyolu 'ndan uzaklığının Hubb­ mak için önemlidir. Leavitt' in yarım
le ' ın hesapladığının iki katı olduğu yüzyıl önceki bulgularının, kozmo­
görüldü. Baade bulgularını 1 952 'de sun ölçeğini doğru anlamak bakı­
Uluslararası Astronomi Birliğinde mından hala önemli serpintileri var­
açıkladı. İki Sefeit grubu, klasik ve dır. •
Tip II Sefeitler olarak anıldı; uzaklık
ölçmede farklı amaçlarla kullanıl­
maya başlandı.
Bugün klasik Sefeitler, galaksile­
rin 1 00 milyon ışık yılına kadar
uzaklıklarını -yerel galaksi grubu -
nun çok ötesini- ölçmek için kulla­
nılmaktadır. Klasik Sefeitler, Sa­ Burada Sefeit ---+ Kütleçekim ---+ Basınç
değişkenlerin büyüklük kuvvetleri
manyolu galaksisinin yerel sarmal
dalgalanmasına neden
doğası ve Güneş ' in galaksi düzle­ olan mekanizmaların
minden uzaklığı gibi birçok karak­ basitleştirilmiş bir
teristiğini netleştirmek için de kul­ versiyonu gösteriliyor. Bir
lanıldı. Tip II Sefeitler, galaksi mer­ yıldızın içindeki basınç
kuvvetleri, yıldızın
kezine ve küresel kümelere uzaklık­
çekirdeğinden çıkan ısıyla
ları ölçmek için kullanıldı. beslenen gaz basıncını ve
Daha doğru periyot-aydınlatma ışınım basıncını içerir.
gücü ilişkisi kalibrasyonu için Sefe­ Muhtemel bir mekanizma
it değişkenlere uzaklığın ölçümü, da, yıldızın dış katmanları
h8.la son derece önemli sayılmakta- içinde gazın opaklığında A B
(ışınımın iletimine Basınç kuvvetleri Basınç ve kütleçekim şimdi
dirençte) döngüsel bir kütleçekirni aşar. Yıldız dengededir ama eylemsizlik,

''
değişimdir. genişlemeye başlar. yıldızın daha da
genişlemesine neden olur.

t!:
Hubble'ın Leavitt'e teşekkürü
esirgemesi, Leavitt' in çığır
açan keşfine rağmen, hem ..·

meslektaşlarınca hem de
kamuoyunca başarısının göz
ardı edilmesinin bir örneğidir.
Pangratios Papacosta c D E

''
Bilim tarihçisi Devam eden genişlemeyle Basınç ile kütleçekim yine Yıldız büzüldükçe, basınç
birlikte basınç kuvvetleri ve dengededir ama kuvvetleri, içe doğru çeken
daha az ölçüde olmak üzere eylemsizlik, yıldızın daha kütleçekimini aşana kadar
kütleçekim azalır. Sonunda fazla büzülmesine neden artar. Yıldız büzülmeyi
kütleçekim basınç olur. bırakıp tekrar genişlemeye
kuvvetlerinden gelen basıncı başlar, yeni bir titreşim
aşar ve yıldız genişlemeyi döngüsünü başlatır.
bırakıp büzülmeye başlar.
1 38

YILDIZLAR DEV
YA DA CÜCEDİR
YILDIZ SINIFLANDIRMASINI ARITMAK

KISACA
1 912 civarında Amerikalı
Henry Russell yıldızların mut­
Pek çok yıldız
arasında mavi yıldızlar, lak kadirlerini (ya da gerçek
ASTRONOM
turuncu/kırmızı yıldızlardan parlaklıkları) renkleriyle ya da tayf
Henry Norris Russell
daha parlak olan sarı sınıflarıyla karşılaştırmaya başladı.
(1877-1957)
yıldızlardan daha parlaktır. Erken 20. yüzyılın başlarından önce,
ÖNCE Bunlar cüce yıldızlardır. farklı yıldız tiplerinin genel bir şema­
1901 Harvard College da nasıl ilişkilenebileceğini hiç
Gözlemevinde çalışan Annie kimse ortaya çıkarmamıştı ama renk
gibi özellikler bakımından farklı ol­
Jump Cannon, O, B, A. F, G, K
dukları uzun süredir kabul edilmek­
ve M yıldız tayfı sınıflarını
teydi. Bazı yıldızlar saf beyaz ışıkla
tanıtır (yıldızların yüzey
parlarken, bazılarının farklı renkleri
sıcaklığı temelinde). vardır: Bazılarının kırmızımsı ya da
1905 Yıldız tayfı analizlerini mavimsi tonları vardır, Güneş ise sa­
temel alan Ejnar Hertzsprung, rıdır. 1 900'de Alman fizikçi Max
bazı tayf sınıflarında temelden Planck, sıcak nesnelerin verdiği ışı­
farklı iki tür yıldız ğın dalga boylarının karışımının ve
dolayısıyla renklerinin ısılarına göre
bulunduğunu, birinin çok daha
nasıl değiştiğini açıklayan hassas
fazla ışıltılı olduğunu açıklar.
matematiği ortaya çıkardı. Yıldız
SONRA Yıldızlar, aydınlatma renkleri yüzey sıcaklığıyla ilişkilidir
1914 Walter Adams beyaz gücünü ve sıcaklığı -kırmızı yıldızlar en soğuk yüzeyle­
gösteren bir diyagrama re , mavi yıldızlar en sıcak yüzeylere
cüce yıldızları -beyaz-sıcak geçirildiğinde iki ayrı
ama görece soluk- keşfeder. sahiptir. 1 9 1 0 civarına gelindiğinde,
gruba ayrılır.
yıldızların renkleriyle ve yüzey sı­
1933 Danimarkalı astronom caklıklarıyla ilişkili tayf sınıflarına
Bengt Strömgren, tayf sığdıkları düşünülüyordu.
sınıflarına karşı yıldızların Yıldızlar parlaklıkları bakımından
mutlak kadirlerine ilişkin bir da açıkça farklıdır. Eskiden beri yıl­
çizimi adlandırmak için dızlar parlaklık sınıflarına ayrılmıştır.
"Hertzsprung-Russell Bu sınıflandırma gelişip, yıldızları
diyagramı" terimini tanıtır. Dünya'dan ne kadar parlak görün­
düklerine göre sıralayan görünür
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 1 39
Aynca bakınız: Güneş ışığını analiz etmek 113 • Yıldızların karakteristikleri 122-27 • Soğurma çizgilerini analiz etmek 128 •
Evren'i ölçmek 130-37 • Beyaz cüceleri keşfetmek 141 • Yıldız bileşimi 162-63


kadir ölçeğine dönüştü. Ne var ki, Hertzsprung­
bir yıldızın mutlak parlaklığını bil­ Russell diyagramı,
Üst devler yıldızların mutlak
mek için, Dünya' dan uzaklığı bakı­ -1 o
kadre ve tayf sınıfına
mından ölçeğin düzeltilmesi gerek­
tiği anlaşıldı: Bir yıldız ne kadar -5 , göre dağılımını
gösteriyor. Diyagram,
uzaksa, o kadar sönük görünecektir. ız:
=
�. yıldızların nasıl evrim

ı::�
1 9 . yüzyılın ortasından itibaren, bazı geçirdiğine ilişkin
: o teoriler geliştirmenin
yıldızların makul ölçüde kesin uzak­
:ııı::
lıkları hesaplanmaya başlandı ve bu temelini oluşturdu.
../
cı:

yıldızların mutlak parlaklığı saptana­ �


:::ı
+5 Ana sekans
(Mutlak kadir
(Cüceler) ölçeğinde, rakam ne
bildi. :E
kadar düşükse, kadir
+ 10 o kadar yüksektir.)
Russell'm keşfi
Yıldızların çoğunluğu arasında Rus­ Beyaz cüceler __.?!
+ 15
sell kesin bir ilişki buldu -sıcak ma­
vi-beyaz yıldızlar (B ve A tayf sınıfı) ,
daha soğuk beyaz ve sarı yıldızlar­ 20.000 10.000 5000 2500
dan (F ve G sınıfı) daha yüksek mut­
S I CA K L I K (°C)
lak kadre sahip olma eğilimindey­
ken, beyaz ve sarı yıldızların da tu-
runcu ve kırmızı yıldızlardan (K ve M olan Danimarkalı kimyacı ve astro­ Yeni keşfedilen sıcak ama sönük
sınıfı) daha yüksek mutlak kadirleri nom Ejnar Hertzsprung, iki yıl önce beyaz cüceler, diyagrama daha
vardır. Ne var ki, olağanüstü parlak benzer bir çalışma yapmıştı ve di­ sonra eklendi ve üçüncü bir grubu
bazı kırmızı, turuncu ve sarı yıldızlar yagram, şimdi, Hertzsprung -Russell oluşturuyorlar. Bugün, pek çok yıldı­
bu kuraldan sapıyordu. Bunlar "dev" diyagramı olarak bilinir. Diyagram, zın ömürlerinin çoğunu ana sekans­
yıldızlardı. parlak dev yıldızlar grubu ile çok ta geçirdikleri, bazılarının daha
Russell yıldızların tayf sınıflarına daha büyük sıradan yıldızlar grubu­ sonra devlere ya da üstdevlere dö­
karşı mutlak kadirlerini bir saçılım na ayrılmış yıldızları gösterir. Russell nüştüğü biliniyor. •
diyagramı üzerine çizdi ve 1 9 1 3 'te bu sıradan yıldızlara "cüce" dedi;
yayımladı. Ne var ki, ondan habersiz Hertzsprung ise "ana sekans" dedi.

Henry Norris Russell 1877'de Long astronomi okutmanlığına atandı


Island'da, Oyster Bay'da doğdu. 5 ve 1911 'de orada profesör oldu.
yaşındayken ebeveynleri onu, 1 9 1 2 'den 1947'ye kadar
Venüs'ün Güneş diskinden Princeton Üniversitesi
geçişini gözlemlemeye teşvik etti Gözlemevinin müdürlüğünü de
ve astronomiye ilgisi böyle yaptı.
başladı. Mars'ın Eros asteroidinin
yörüngesini tedirgin etme şekline Önemli eserleri
ilişkin bir analizden ötürü
Princeton Üniversitesi astronomi 1927 Astronomy: A Revision of
bölümü tarafından doktora Young's Manual of Astronomy;
derecesiyle ödüllendirildi. Volume 1: The Solar System;
1903 'ten 1905'e kadar İngiltere'de Volume 2: Astrophysics and
Cambridge Gözlemevinde, yıldız Stellar Astronomy
fotoğrafçılığı, çift yıldızlar ve 1929 On the Composition of the
yıldız paralaksı üzerine çalıştı. Sun's Atmosphere
1905'te Princeton Üniversitesinde
140

NÜFUZ EDİCİ
IŞINIM UZAYDAN
GELİYOR
KOZMİK IŞINLAR

vusturya doğumlu fizikçi ması gerektiği öne sürüldü. Ne var


KISACA
ASTRONOM
A Victor Hess 1911 ve 1912
yıllarında doğu Alman­
ya' da bir hidrojen balonuyla bir dizi
ki, 1909'da Paris'te Eiffel Kulesinin
tepesinde yapılan ölçümler, bekle­
nenden daha yüksek bir iyonlaşma
Victor Hess (1883-1964)
tehlikeli yüksek uçuş gerçekleştirdi. düzeyi gösterdi.
ÖNCE Amacı, 5 kilometrelik bir yükseklik­ Hess'in sonuçları, iyonlaşmanın
1896 Fransız fizikçi Hemi te hava iyonlaşmasını ölçmekti. yaklaşık 1 kilometrelik bir yüksekli­
Becquerel, radyoaktiviteyi İyonlaşma, elektronların atom­ ğe kadar azaldığını, o noktadan
saptar. lardan kopma sürecidir. 20. yüzyılın sonra arttığını gösteriyordu. Uzay­
ilk yıllarında bilim insanları, Dünya dan gelen güçlü ışınımın atmosfere
1909 Alman bilim insanı
atmosferindeki iyonlaşma düzeyle­ nüfuz edip iyonlaştırdığı sonucuna
Theodor Wulf, Eiffel Kulesinin
rine şaşırıyorlardı . 1896 ' da radyoak­ vardı. Bu ışınım daha sonra kozmik
tepesine yakın hava
tivitenin keşfinden sonra, yerdeki ışınlar olarak anıldı.
iyonlaşmasını ölçer. Düzeyler,
cisimlerin yaydığı ışınımın iyonlaş­ 1950' de bilim insanları, kozmik
beklenenden yüksektir.
maya neden olduğu, yani yükseklik­ ışınların, bazıları çok yüksek enerji­
SONRA le birlikte hava iyonlaşmasının azal- ye sahip yüklü parçacıklardan oluş­
1920'ler Amerikalı fizikçi tuğunu bulguladı. Atmosfere şid­
Robert Millikan, " kozmik ışın" detle çarpıp, yeni atom-altı parça­
terimini uydurur. cıklar yaratıyorlar; bunlar da, koz­
mik ışın yağmuru denilen bir çar­
1932 Amerikalı fizikçi Cari
Anderson kozmik ışınlarda pışmalar şelalesine neden oluyor. •
pozitronu (elektronun karşı­
parçacığı) keşfeder.
1934 Walter Baade ve Fritz
Zwicky, kozmik ışınların
süpernova patlamalarından 1951'de Yengeç bulutsusunun
büyük bir kozmik ışın kaynağı olduğu
geldiği düşüncesini öne sürer.
görüldü. Ondan sonra süpernovaların
2013 Fermi Uzay ve kuasarların da kaynak olduğu
Teleskobundan alınan veriler, saptandı.
bazı kozmik ışınların
süpernova patlamalarından Aynca bakınız: Süpernovalar 180-81
geldiğini gösterir.
ASTROFİZİGİN YÜKSELİŞİ 141
�������

BEYAZ CÜCELERİ KEŞFETMEK

KISACA
2 O . yüzyılın ilk on yılında Ame­
rikalı astronom Walter Adams,
ancak şu olabilirdi: Küçük olmasına
(yaklaşık olarak Dünya büyüklüğün­
tayflarındaki tikel dalga boy­ de) rağmen, yoğunluğu çok fazla ol­
ASTRONOM
larının göreli yoğunluğundan yıldız­ malı -Güneş'inkinin yaklaşık 25.000
Walter Adams (1876-1956)
ların mutlak kadrini hesaplamanın katı. 40 Eridani B, keşfedilen ilk
ÖNCE bir yöntemini geliştirdi. Califor­ beyaz cüce yıldızdı. Daha sonra
1783 William Herschel 40 nia'da Wilson Dağı Gözlemevindeki beyaz cücelerin, ana sekans yıldızla­
Eridani (Irmak) B ve C 'yi ilk ekip üyelerinden biri olan Adams, rın nükleer füzyon yakıtı bitince ge­
keşfeder. çok donuk ama aynı zamanda çok ride kalan sıcak yıldız çekirdeği ol­
1910 Williamina Fleming, sıcak gibi görünen gizemli bir yıldız dukları gösterildi. •
Henry Norris Russell'ın 40 barındıran üçlü yıldız sistemi 40 Eri­
dani'yi araştırmak için bu yöntemi

''
Eridani B'nin tayfıyla ilgili bir
sorusunu yanıtlar ve bir Tip A kullandı.
yıldızı olduğunu doğrular.
Beyaz cüce
SONRA Üç yıldızın en parlağı olan 40 Eridani
1926 Britanyalı astronom (Irmak) A'nın yörüngesinde, çok
Ralph Fowler, beyaz daha sönük bir çift yıldız, 40 Eridani Karşınıza çıkan her şeyden
cücelerdeki aşırı yoğun B ve C dönüyordu 40 Eridani B ve C 3000 kat daha yoğun bu
malzemenin doğasını kadar sönük yıldızların M tayf sını­
açıklamak için kuantum malzemenin bir tonu, kibrit
fında olmaları, yani yıldız ışıklarının
fiziğinde yeni düşüncelere kutusuna koyabileceğiniz
kırmızı olması, göreli bir soğukluğu
başvurur.
göstermesi bekleniyordu. 40 Eridani
küçük bir külçe olurdu.
1931 Subrahmanyan C bu profile uyuyordu ama 40 Erida­ Arthur Eddington

''
Beyaz cüceleri tarif ederken
Chandrasekhar, beyaz ni B en beyaz ve en sıcak yıldız tip­
cücelerin Güneş' in kütlesinin lerinden biriydi. Adams 1 914'te ve­
1 ,4 katından fazla kütleli rileri yayımlayınca, astronomlar bir
olamayacağını hesaplar. bilmeceyle karşı karşıya kaldı: Bu
1934 Walter Baade ve Fritz sıcaklıkta bir yıldız , enerjisini bir
Zwicky, beyaz cüce yerden almak zorundaydı. Yanıt
olamayacak kadar kütleli olan
yıldızların nötron yıldızlarını Ayrıca bakınız: : Uranüs'ü gözlemlemek 84-85 • Yıldız sınıflandırmasını arıtmak
138-39 • Yıldızların yaşam döngüleri 178 • Enerji üretimi 182-83
oluşturduklarını öne sürer.
1 44 GiRiŞ
Bir Güneş tutulmasını
Albert Einstein, gözlemleyen Arthur
kütleçekimini bir Eddington, yıldızlardan Edwin Hubble, bulutsuların
uzayzaman eğriliği gelen ışığın, tıpkı göreliliğin uzaklığı ile kızıla kayması
olarak açıklayan genel öngördüğü gibi, Güneş'in arasında bir ilişki görüp, sarmal
görelilik teorisini kütleçekimiyle bulutsuların galaksi
yayımlar. büküldüğünü gösterir. olduğunu gösterir.

i
1916
i
1 91 9
i
1 924

1917 1920 1 926

Vesto Slipher, birçok


bulutsunun kızıla kayma
t
Smithsonian müzesinde
sarmal bulutsuların
ı
Avusturyalı fizikçi Erwin
Schrödinger, kuantum
gösterdiğini, yani bizden galaksi olup olmadığı düzeyinde tuhaf davranışı
hızla uzaklaştıklarını konusunda "Büyük açıklayan kuantum
gösterir. Tartışma" gerçekleşir. mekaniğini açıklayan
denklemi ortaya koyar.

• •

O
!çek bakımından büyük sıçramalar kaydetti. Bu gelişmele­ elementten parçacık ateşleyerek
farklılık göstermelerine rin temelinde Einstein ' ın genel gö­ nitrojen atomlarını oksijene dönüş­
rağmen, atomlar, yıldızlar relilik teorisi vardı; bu teoride kütle türebildi. Nükleer süreçlerin yeni
ve galaksiler bir özniteliği paylaşır­ ve enerji kavramları, birleşik bir elementler üretebildiğine ve akıl .
lar: Her biri kendi büyüklük alanında uzay ve zaman dokusu içinde birbi­ almaz miktarda enerji salabildiğine
Evren'in temel bir yapı birimidir. rinden ayrılamaz . ilişkin artık bol miktarda kanıt
Galaksiler Evren' de en büyük ölçek­ va rdı . H8.la kuşkulananlar için Ed­
te madde dağılımını tanımlar; yıldız­ Bir yıldızın içine bakmak dington, Cambridge Üniversitesin­
lar, o galaksilerin tanımlayıcı bileşe­ 1 9 1 6 ile 1 925 arasında Briton Art­ de gerçekleştirilen deneyleri düşü­
nidir (galaksiler bol miktarda gaz, hur Eddington, Güneş gibi sıradan nüp, "Cavendish Laboratuvarında
toz ve gizemli kara madde de barın­ yıldızların fiziksel doğası üzerinde olanaklı olan, Güneş'te çok zor ol­
dırabilmelerine rağmen); atomlar, çalıştı. Enerjinin merkezi bir kay­ mayabilir" dedi.
yıldızların sıcak gazını meydana ge­ naktan yüzeye çıktığı ve oradan da ABD 'de çalışan Britanyalı astro­
tiren madde birimleridir (soğuk yıl­ uzaya ışıdığı sıcak bir gaz küresi­ nom Cecilia Payne-Gaposchkin
dızlarda basit moleküllerle birlikte) . nin ayrıntılı bir fiziksel tasvirini to­ 1 925'te yıldızların ezici ölçüde hid­
Galaksileri kent olarak düşünürsek, parladı. Eddington, yıldızların rojen atomlarından oluştuğu sonu­
yıldızlar kent içindeki tek tek binala­ atom-altı süreçlerden -şimdi bizim cuna varınca, astronomlar "sıra­
ra benzer ve atomlar da tuğlalardır. nükleer enerji dediğimiz şey- yakıt dan" yıldızların gerçek doğası ko­
20. yüzyılın ilk yarısında 30 yıllık aldığına astronomları inandırmak nusunda gerçek bir kavrayışa so­
bir dönemde astronomi, Evren' deki için de çok şey yaptı. nunda ulaştı .
madde hiyerarşisinin nasıl düzen­ 1 91 9 ' da Yeni Zelandalı fizikçi Ne var ki, bütün yıldızlar pek de
lendiğini anlama konusunda büyük Ernest Rutherford, radyoaktif bir sıradan değildir. Ö rneğin beyaz cü-
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 45

Arizona'da Lowell
Gözlemevinde Clyde Georges Lemaitre
Tombaugh, başlangıçta Evren' in küçük bir Amerikalı astrofizikçi
dokuzuncu gezegen olarak "atom"dan başladığını Lyman Spitzer Jr,
sınıflandırılan Plüton'u öne süren bir makale uzaya teleskop
keşfeder. yayımlar. yerleştirmeyi önerir.

i
1 930
i
1931
i
1 946

1 930 1 933 1 946

l
Subrahmanyan
Chandrasekhar, bir yıldızın
l
Kendisinin yaptığı bir
anteni kullanan Amerikalı
Fred Hoyle,
yıldızlarda
çöküp bir nötron yıldızına radyo mühendisi Kari elementlerin nasıl
ya da kara deliğe dönüşme Jansky, uzaydan gelen meydana geldiğini
koşullarını hesaplar. radyo dalgalarını gösterir
keşfeder.

celer olağanüstü derecede yoğun­ duklarına inanmayı zor buldu. 40 yıl tiklerinden çok daha büyük ve daha
dur. 1 93 0 ' larda, bir yıldızın nasıl bu kadar sonra ilk nötron yıldızları ve karmaşık olduğunu anlamıştı. •
kadar yoğun olabildiğini açıklamak kara delik adayları tanımlandı.
için yeni kuantum fiziğinin aletleri
kullanıldı. 1 ,46 Güneş kütlelerinin, Galaksiler Evren'i

••
bir beyaz cüce oluşturmanın üst sı­ Bu arada, Evren'in doğası kavrayışı
nırı olduğu anlaşıldı; ama daha küt­ hızla değişiyordu. 1 91 7 'de Ameri­
leli yıldızların çöküp çok daha kalı Vesto Slipher, birçok sözde "bu­
yoğun bir nötron yıldızına, hatta bir lutsu"nun bizim Samanyolu ' na
kara deliğe dönüşmesini durdura­ benzer ve hızlı devinim halinde ga­
cak bir şey yoktu. laksi olduğunu kabul etti. 10 yıl Biri bilirsek, ikiyi de
kadar sonra, Belçikalı rahip Geor­ bileceğimizi düşünürdük, zira
Kara delikler gerçek ges LemaS:tre, genişleyen bir Ev­ bir ve bir ikidir. "Ve" hakkında
olabilir ren' in Einstein' ın görelilik teorisiy­
daha fazla şey öğrenmemiz
Walter Baade ve Fritz Zwicky, bir sü­ le uyumlu olduğunu anladı. Ameri­
pernova patlamasının merkez kalın­ kalı Edwin Hubble, bir galaksi ne gerektiğini görüyoruz.

''
tısının bir nötron yıldızı olacağını kadar uzaksa bizden o kadar hızlı Arthur Eddington
tahmin etti ve Hindistanlı Subrah­ uzaklaştığını keşfetti ve LemaS:tre,
manyan Chandrasekhar ' ın ve diğer­ Evren'in, havaifişeğe benzer küçük
lerinin çalışmalarıyla birlikte, teorik bir "ilkel atom"un patlamasıyla baş­
kara delikler kavramı doğdu ama ladığını öne sürdü. Beş-on yıl için­
birçok astronom, gerçekten var ol- de astronomlar, Evren'in hayal et-

UZAY VE ZAMAN iLE


•• • •

KUTLE EKiMiN
MADDEDEN AYRI

GÖRELİLİK TEORİSİ
148 GÖRELİLİK TEORİSİ

KISACA İvme kazanan bir kişi


bunun kütleçekimden mi
ASTRONOM yoksa başka bir
Albert Einstein (1879-1955) Işık hızı, gözlemciler kuvvetten mi
hareket ettiğinde bile her kaynaklandığını
ÖNCE zaman sabittir. söyleyemez. Cismi hareket
1676 Ole R0mer, ışık hızının ediyor sanılabilir ya da
sınırsız olmadığını gösterir. etrafındaki Evren değişiyor
sanılabilir.
1687 Isaac Newton devinim
yasalarını ve Evrensel
kütleçekim yasasını yayımlar.
1865 James Clerk Maxwell,
ışığın sabit bir hızla Kütle yalnızca uzayda
Demek ki, uzayda hareket
değil, uzayzamanda
elektromanyetik bir alandan zamanın akışını
vardır. Kütlenin kendisi
geçen bir dalga olduğunu yavaşlatır.
uzayzamanı çarpıtır.
gösterir.
SONRA
1916 Karı Schwarzschild,
maddenin uzayı ne kadar
eğdiğini göstermek için
Kütleçekim, en iyi,
Einstein'ın denklemlerini Zamanın yavaşlaması,
kütlenin eğdiği
kullanır. bir nesnenin kütlesini
uzayzamanın sonucu
arttırır.
1919 Arthur Eddington, olarak açıklanır.
uzayzaman eğriliğinin
kanıtlarını sunar.
1927 Georges Lemaitre
göreceli bir Evren'in dinamik
olabildiğini gösterir ve Büyük
Patlama teorisini önerir.

!bert Einstein' ın genel gö­ Görelilik teorisi, Isaac Newton'un Işığın hızını ölçmek kolay bir iş

A relilik teorisine, doğa hak­


kında bir kişinin kafasında
gerçekleşen en büyük düşünce
açıkladığı devirıim yasaları ile İskoç
fizikçi James Clerk Maxwell'in ta­
nımladığı elektromanyetizma yasala­
değildir. Danimarkalı astronom Ole
R0mer 1 676'da Jüpiter uydularından
gelen ışıktaki zaman gecikmesini öl­
edimi denilmiştir. Kütleçekim, devi­ rı arasındaki çelişkiden doğdu. New­ çerek bunu yapmayı denedi. Verdiği
nimi, maddeyi, enerjiyi, uzay ve za­ ton doğayı, nesneler arasında etkili yanıt yüzde 25 yavaştı ama ışık hızı­
manı, kara deliklerin oluşumunu, olan kuvvetlerin yönettiği devinim nın sınırlı olduğunu gösterdi.
Büyük Patlamayı ve muhtemel kara halinde madde gereğince açıkladı. 1850'lere gelindiğinde daha doğru
enerjiyi açıklıyor. Einstein, teoriyi Maxwell'irı teorileri elektrik ve man­ ölçümler yapılmıştı. Ne var ki, New­
20. yüzyılın başında on yıldan fazla yetik alanların davranışıyla ilgiliydi. toncu bir Evren'de , ışığın kaynağı
bir sürede geliştirdi. Georges Le­ Işık, diyordu Maxwell, bu alanların ile gözlemcinin göreli devinimini
maitre'ye, Stephen Hawking ' e ve üzerinden bir salınımdı. Maxwell, açıklamak için ışığın hızında deği­
teorinin öngördüğü kütleçekim dal­ kaynağın ne kadar hızlı hareket etti­ şiklik olması gerekiyordu. Araştır­
galarını araştıran LIGO ekibine ğinden bağımsız olarak, ışık hızının macılar ne kadar denediyse de, bu
ilham verdi. her zaman sabit olduğunu öngördü. tür farklar ölçülemedi.
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 149
Aynca bakınız: Kütleçekim teorisi 66-73 • Uzayzamanda eğriler 154-55 • Evren' in doğuşu 168-71 •
Kara enerji 298-303 • Kütleçekim dalgaları 328-31

''
19. yüzyılın sonunda birçok kişi, le ilişkili keşif vardı: özel görelilik ve
fizikçilerin Evren'in yasalarını tam E=mc2 denklemiyle (s. 1 50) özetle­
olarak ortaya çıkardığına inanıyor­ nen kütle ve enerji eşdeğerliği.
du. Artık yalnızca daha hassas öl­
çümlere ihtiyaç vardı. Ne var ki, Ö zel görelilik
Einstein daha çocukken bile, fiziğin Einstein düşüncelerini geliştirmek Altı yaşında birine
bittiğine inanmadı. 1 6 yaşındayken için düşünce deneylerinden yarar­ açıklayamazsanız, kendiniz
kendine bir soru sordu: "Bir ışık de­ landı; bu deneylerin en göze çarpa­

''
anlayamamışsınızdır.
metinin üzerinde otursaydım ne gö­ nı, biri hızlı trende diğeri peronda Albert Einstein
rürdüm?" Newtoncu bağlamda genç duran iki kişiyi içeriyordu. Bir ver­
Albert, ışık hızında yol alıyor olurdu. siyonda, trenin içindeki Bob, tam
Önden gelen ışık, gözlerine ışığın iki üstünde tavanda bulunan bir ayna­
katı hızla ulaşırdı. Geriye baktığın­ ya bir fener tutar. Işığın aynaya
da, hiçbir şey görmezdi. Arkadan gidip gelme zamanını ölçer. Aynı
gelen ışık, ışık hızında yol alıyor olsa zamanda tren, ışık hızına yakın bir aldığı için, daha çok zaman geçmiş
bile, asla yetişemezdi. hızla perondan geçiyor. Duran göz­ olmalıdır.
lemci Pat, ışık demetinin aynaya Einsteirı' ın buna getirdiği açıkla­
Annus mirabilis gidip dönüşünü perondan görüyor ma, özel göreliliğirı temeli haline
Einstein'nın ilk işi, İsviçre' de ama ışık demetinin yol aldığı zaman gelen muazzam bir imgelem sıçra­
Bern'de patent memuru olarak çalış­ içinde, tren hareket etmiştir -yani ması oldu. Hız, zaman birimi başına
maktı. Orada özel araştırmalarına ışık demeti düz yukarı ya da aşağı mesafe birimi ölçüsüdür. Bu nedenle,
ayıracak bol zaman buldu . Bu birey­ doğru yol almak yerine, diyagonal ışık hızının sabitliği, zamanın akışı
sel çalışmanın ürünü, Annus Mira­ yol alır. Perondaki Pat için, ışık de­ içinde bir değişkenlikten kaynaklan­
bilis (mucize yılı) 1 905'te sunduğu meti daha fazla yol almıştır; bu yüz­ malıdır. Uzayda daha hızlı yol aldıkla­
dört metindi. Bu metinlerde birbiriy- den, ışık her zaman aynı hızda yol rı gözlemlenen nesneler, zamanda

Hızlı trenin içinde


Bob bir ışık demetini
doğrudan yukarı ve
aşağı tutar. Bob, ışığın
kendisine geri
yansıması için geçen
zamanı dik yukarı ve
aşağı mesafeyi c'ye
(ışığın hızı) bölerek
ölçer.

i-
Peronda Pat ışık
demetinin diyagonal
yol aldığını gözlemler.
Hala aynı c hızıyla yol
alıyor; bu yüzden, ışık
daha uzun yol gittiği
için, daha fazla zaman l
geçmiş olmalıdır.
1 50 GÖRELİLİK TEORİSİ
Bir nesnenin hızı (v) ışık hızına yaklaştıkça, o nesne durağan bir Tren düşünce deneyine döner­
gözlemci tarafından görüldüğünde hareket yönünde giderek daha fazla sek, şimdi iki gözlemci birbirlerine
ezilir. Bu salt bir yanılsama değildir. Gözlemcinin referans çerçevesinde tenis topu atıyorlar. Toplar çarpışır
nesnenin şekli gerçekten değişir.
ve her birine geri seker (hem Bob

• • •
hem de Pat çok iyi nişan alır) Her iki
gözlemci aynı referans çerçevesi
içinde olsaydı, topların tarif edilen
devinimi gerçekleşirdi; çünkü topla­
< . rın kütlesi aynıydı ve aynı kuvvetle
-' ..,.� '
atılmıştı. Ama bu deneyde toplar
farklı referans çerçevesi içindedir -
biri durağandır, diğeri ışık hızına
__.
yakın hareket ediyor. Pat, zaman ge­
v=O v=0.3c 1 • v=0.9c
nişlemesinden ötürü Bob'un topu­
nun kendisininkinden daha yavaş
daha yavaş hareket ediyorlar. İstas­ eden bir nesneler kümesi- içinde hareket ettiğini görecekti; yine de
yondaki saat ile trendeki saat, göz­ değişmeden kalır. toplar çarpıştığında, her ikisi de sa­
lemlendikleri referans çerçevesine hiplerine göre döner. Ancak Bob'un
bağlı olarak, farklı hızlarda tik taklar. Enerji kütledir tenis topu, Pat'ınkinden daha ağırsa
Hareket halindeki trende Bob saati­ Einstein'nın yavaş yavaş bir araya ya da daha fazla kütle içeriyorsa, bu
nin normal ilerlediğini görür; ama pe­ getirip, 191 5'te tek bir genel görelilik olabilir.
rondaki gözlemci Pat'a göre, trenin teorisine dönüştürdüğü bu zaman Bu nedenle, özel göreliliğe göre,
saati çok yavaş hareket ediyor. genişlemesinirı (dilasyon), kapsamlı madde hareket ettiği zaman daha
Hızlı trendeki yolcular zamanın sonuçları vardır. İlk atılım, E'nirı kütleli olur. Bu kütle artışları, günde­
yavaşlamasını fark etmezler. Zama­ (enerji), ışık hızının (c) karesirıin küt­ lik, insan ölçeğinde ölçülebilir ama
nı ölçme mekanizmaları -bir sarka­ leyle (m) çarpımına eşit olduğunu kayda değmezdir. Ne var ki, nesne­
cın sallanması, kuvars kristalinin ifade eden E=mc2' nirı keşfiydi. c2 çok ler çok hızlı hareket ettiklerinde be­
titreşimi ya da bir atomun davranışı büyük bir sayıdır -yaklaşık 90 milyon lirgin bir etkileri vardır. Örneğin,
gibi- Evrensel yasalara uyan fiziksel milyar- bu yüzden küçük bir kütle, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC)
fenomenlerdir. Ö zel göreliliğe göre büyük miktarda enerji içerir. Kütlenirı parçacık hızlandırıcılarının hızlan­
yasalar, referans çerçevesi -hareket serbest enerjiye dönüştüğü bir nükle­ dırdığı protonlar, ışık hızına çok
halinde tren ya da birlikte hareket er patlamada, bu açıkça görülür. yakın hareket eder -yüzde 99,999'u.

Albert Einstein Einstein Almanya'da doğdu ama şimdiye kadar kimse de


gelişim yıllarını İsviçre'de geçirdi. başaramadı. Yıllarca önde gelen
Ortalama bir öğrenciydi; sonra bir pasifist ses olan Einstein,
öğretmenlik işi bulmaya çalıştı, 1939'da, Almanya'nın nükleer
ama sonunda kendini Bern'de bir silah yapma tehlikesine karşı
patent dairesinde buldu. 1905'teki Müttefiklerin uyarılmasında
metinlerinin başarısından sonra etkili oldu. İlk atom bombalarını
Einstein, Bern'de, Zurich'te ve yapan Manhattan Projesine
Berlin'de üniversitelerde görev bulaşmak istemedi. İyi bir
üstlendi; 1915'te genel görelilik kemancı olan Einstein, çoğu kez
teorisini Berlin'de sundu. 1933 'te müzikle düşündüğünü
Nazizmin yükselişiyle birlikte söylemiştir.
Einstein Amerika Birleşik
Devletleri'ne göç etti ve Princeton Önemli eserleri
Üniversitesine yerleşti. Geri kalan
günlerini orada geçirip, göreliliği 1915 Relativity: the Special and
kuantum mekaniğiyle the General Theory
ilişkilendirmeye çalıştı. Yapamadı;
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 51

'' ''
Einstein'ın en mutlu
düşüncesi
Her şey sabit bir hızla hareket edi­
yorsa, bunu resmetmek çok kolay­
Her ışık ışını, bu ışının dır. Newton'un birinci devinim ya­
hareketsiz bir cisim ya da sasına göre, bir kuvvet bir nesneye Görelilik teorisi, muhteşem bir
devinim halinde bir cisim etki edip ivme kazandırmadıkça (hı­ sanat eserinden başka bir şey
zını ya da yönünü değiştirmedikçe) , olarak görülemez.
tarafından yayılmış olup

''
o nesne devinimini sürdürür. Einste­ Ernest Rutherford
olmamasından bağımsız
in ivmenin etkilerini teorisine dahil Yeni ZeHandalı fizikçi
olarak, belirli, sabit bir hızla edince, "en mutlu düşünce" dediği
" hareketsiz" koordinat bir içgörüye yol açtı: Bir nesnenin

''
sisteminde hareket eder. ivme kazanmasının nedenini ayırt
Albert Einstein etmek olanaksızdı -kütleçekimden
ötürü de olabilir, başka bir kuvvet de
olabilir. Her ikisinin etkisi aynıydı ve
Evren' in geri kalan kısmının refe­
rans çerçevesinin etrafında dolaşma uzayzamanda hareket eder. Bir
şekliyle tarif edilebilirdi. nesne uzayzamanda hareket etti­
Ek enerji bu hıza fazla bir şey yap­ Einstein devinimi, kütle, enerji ğinde zaman boyutu genişler, uzay
maz ama kütleyi artırır. Tam güç ha­ ve zaman arasındaki bağlar bakı­ boyutları daralır. İstasyonda Pat'ın
linde, LHC 'deki protonlar, durağan mından tarif etmişti. Genel bir teori bakış açısından hızlı trenin uzunlu­
olduklarından yaklaşık 7.500 kat için uzayı da eklemesi gerekiyordu. ğu kısalır, çok ezik ve güdük gibi gö­
daha fazla kütlelidirler. Bir nesnenin uzaydaki yolunu, za­ rünür. Ama Bob için her şey normal­
mandaki yolunu irdelemeden anla­ dir; trende ölçtüğü her şey, tren dur­
Hız sının mak olanaklı değildi. Sonuç şuydu duğu zamanla aynı uzunlukla ola­
Hız ile kütle arasındaki ilişkiyle bir­ Kütle, gündelik uzay kavramanın alı­ caktır. Bunun nedeni, cetvel gibi
likte görelilik, bir temel ilkeyi daha şılmış üç boyutuna karşıt olarak ölçü aletlerinin, uzayla birlikte kü­
aydınlatır: Işık hızı, uzayda devini­ dört-boyutlu bir geometrisi olan çülmüş olmasıdır.
min üst sınırıdır. Kütleli bir nesnenin
-nükleer bir parçacık, uzay gemisi,
gezegen ya da yıldız- ışık hızında
yol alması olanaksızdır. Işık hızına Kütleçekim İvme Asansörün içindeki
bir kişi, asansörü
yaklaştıkça kütlesi neredeyse son­ aşağıdan iten bir
suzlaşır, zaman neredeyse duracak kuvvet tarafından
kadar yavaşlar ve onu ışık hızına yukarıya doğru
hızlandırılıp
itmek sonsuz miktarda bir enerji alır.
hızlandırılmadıklarını
Einstein teorisini genelleştirmek - ya da asansörün
için, enerji ve devinimle ilgili düşün­ - altındaki bir kütlenin
celerini kütleçekimle ilişkilendirdi. - kütleçekimle aşağıya
doğru çekilip
Uzayda bir nesne alınır ve bütün re­
çekilmediklerini
ferans noktaları kaldırılırsa, o nesne­ söyleyemez. Her
nin hareket ettiğini söylemek ola­ şekilde, zemin onları
naklı değildir. Öyle olduğunu kanıt­ iterken de ve bir
yükseklikten düşen
lamak için yapılabilecek hiçbir test
nesneler hızlanarak
yoktur. Bu nedenle, herhangi bir yere düşerken de bir
nesnenin bakış açısından ya da refe­ ağırlık duygusu
rans çerçevesinden, Evren 'in geri hissederler. Bu,
Einstein'ın "en mutlu
kalan kısmı onun etrafında döner­
düşünce"si olarak tarif
ken, o hareketsiz durur. Alttaki kütle aşağı Kuvvet ettiği eşdeğerlik
çeker yukarı iter ilkesidir.

1 52 GÖRELiLiK TEORİSİ

t
Eğrilen uzayzaman Asansör
Einstein' ın evreninde kütle, bir kuv­
vet olarak değil, uzayzaman geo­
metrisinde kütlenin varlığının neden
olduğu eğriliklerin sonucu olarak ele • • •

n 1 1
alınır. Gezegen gibi büyük bir kütle
uzayı büker; bu nedenle, yakındaki �
uzayda düz bir çizgide hareket eden
meteor gibi küçük bir nesne, geze­ · ·
gene doğru bükülecektir. Meteor
seyrini değiştirmemiştir -hala uzay­
da aynı çizgide hareket ediyor; sa­ Sıfır devinim Sabit hız İvme
dece, gezegen o çizgiyi büküp bir
eğriye dönüştürmüştür. Asansörün dışında duran fenerli bir gözlemci asansörün içine bir ışık
Uzayzamandaki eğrilikler, lastik demeti tutar. Işık demetinin yolları, asansörün içinden gözlemlendiği
şekliyle gösteriliyor. Asansör ivme kazanırsa, ışık demeti aşağı doğru
bir levhanın şeklini bozup çukurluk­
eğrilecek. Işık, benzer biçimde bir kütleçekim kaynağına doğru eğrilir.
lar ya da "kütleçekim kuyuları" oluş­
turan toplarla görselleştirilebilir.
Büyük bir "gezegen" top bir kuyu içinde geçişi mavi yıldızınkine göre si) bu yol düz bir çizgidir ama uzay­
meydana getirir ve daha küçük bir yavaştır. Yani kırmızı yıldız bir "şim­ zaman geometrisinde bir jeodezik
"meteor" kuyuya yuvarlanır. Yörün­ di"yi geçmişte mavi yıldızla paylaşır. eğri olabilir. Bu yüzden, Güneş ' in
gesine, hızına ve kütlesine bağlı ola­ Kırmızı yıldız doğrudan mavi yıldıza kenarına çok yakın parlayan yıldız
rak meteor gezegenle çarpışabilir ya doğru yol alırsa, "şimdi"si mavi yıl­ ışığı, yıldızın kütlesinin yarattığı eğ­
da kuyunun diğer tarafına düşüp dızın geleceğine doğru açı yapar. riliğin içine girer ve bükülen bir yol
kurtulabilir. Yörünge dosdoğruysa, Sonuç olarak, bir referans çerçeve­ izler. Eddington, Güneş parıltısı ol­
meteor gezegenin etrafında bir yö­ sinden eşzamanlı gözlemlenen olay­ mayınca açığa çıkan yıldızları fotoğ­
rüngede döner. lar, farklı zamanlarda gerçekleşiyor rafladı. Bu görüntüler, yıldızların gö­
Maddenin yarattığı eğrilikler za­ gibi görünebilir. rünür konumunun uzayın eğrilmesi
manı da büker. İki uzak nesne -söz­ nedeniyle gerçekten kaydığını gös­
gelimi, bir kırmızı yıldız ile bir mavi Göreliliğin kanıtı terdi -şimdi kütleçekimsel kırılma
yıldız- birbirlerine göre hareket et­ Einstein ' ın fiziği başlangıçta, bilim olarak bilinen bir etki. Einstein' ın
miyorlar. Uzayın farklı noktalarında­ topluluğunun büyük bölümü tarafın­ haklı olduğu kanıtlandı.
dırlar ama zaman bakımından aynı dan şaşkınlıkla karşılandı. Ne var ki, Einstein' ın genel görelilik teorisi,
noktada, aynı "şimdinin" içindedir­ 1 91 9 'da İngiliz astronom Arthur Ed­ astronomların, görünür Evren'in en
ler. Ne var ki, kırmızı yıldız direkt dington, Evren ' i açıklamanın bu ucundan bir kara deliğin olay ufkuna
mavi yıldızdan uzaklaşırsa, zaman yeni yolunun gerçekten doğru oldu­ kadar her yerde gözlemlediklerini

''
ğunu tanıtladı. Bir tam Güneş tutul­
masını gözlemlemek ve özellikle Gü­
neş'e yakın yıldızların ardalanına
bakmak için Atlantik adası Princi­
pe'ye gitti. Yıldızlardan çıkan ışık,
jeodezi olarak bilinen en dolaysız
yoldan Dünya'ya gelir. Öklit geomet­
Her şey olabildiğince
risinde (Newton fiziğinin geometri- basitleştirilmeli. Ama daha
basit değil.

''
Albert Einstein
Görelilik, Merkür gezegeninin
yörüngesinde, ilk kez 1859 ' da fark
edilen ve Newton fiziğinin
açıklayamadığı tedirginlikler
bilmecesini çözdü.
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 53

''
anlamlandırmalarına olanak verir. İkizler paradoksu
Bugün göreliliğin zaman genişleme­
" İkizler paradoksu" olarak
si, GPS teknolojisinde hesaba katılır
bilinen bir sonuç, yeni doğan
ve göreliliğin öngördüğü uzayın dal­
ikizler kullanılarak açıklanır.
ga-benzeri kasılmaları, yakın za­
İkizlerden biri Dünya'da
Zaman bir yanılsamadır.

''
manda LIGO deneyinde keşfedildi. kalırken, diğeri bir roketle 4
Kara enerji gizemine olası yanıt ara­ Albert Einstein ışık yılı uzakta bir yıldıza
yışında da görelilik düşünceleri kul­ yolculuğa çıkar. Roketin
lanılıyor. • ortalama hızı 0,8c'dir, yani
Dünya'da kalan ikizin 10.
doğum gününde 8 ışık yıllık
yolculuğundan döner. Oysa
roketteki saate göre, diğer
ikizin 6. doğum günüdür. Saat
hareket eden bir zaman
çerçevesi içindedir, bu yüzden
daha yavaş ilerlemiştir.
Görelilik, roketteki ikizin de
kendisini hareketsiz saymaya
hakkı olduğunda ısrar eder; bu
da bir paradoksa yol açar gibi
görünüyor -onun bakış açısına
göre, Dünya'daki ikiz hareket
ediyordu. Paradoks şöyle
Gerçek Gözlemlenen
çözülür: Yalnızca roketteki ikiz
ivme kazanır, dolayısıyla hem
giderken hem de yön
değiştirip geri dönerken
zaman genişlemesine uğrar.
Dünya'daki ikiz, tek referans
çerçevesinde kalırken,
roketteki ikiz iki referans
çerçevesinde olmuştur -biri
giderken, diğeri gelirken. Bu
yüzden ikizlerin durumu
simetrik değildir ve evde kalan
ikiz, gerçekten de kardeşinden
dört yaş büyüktür.
İkizler paradoksu,
bilimkurguda popüler bir tema
olmuştur. Maymunlar
Gezegeni filminde astronotlar
Dünya'ya dönünce, binlerce yıl
geçtiğini ve gezegenin artık
maymunlar tarafından
yönetildiğini görürler.
Interstellar (Yıldızlararası)
filminde, her karakter için
geçen zamanın göreliliğe göre
doğru olduğundan emin olmak
Kütle, ilk kez Arthur Eddinton'ın 1919'da gözlemlediği, kütleçekimsel için fizikçi danışmanlar
kırılma denilen bir etkiye neden olan bir kütleçekim kuyusu yaratır. Bir çalıştırılır.
yıldızın gözlemlenen konumu, yıldızdan gelen ışığın Güneş' i geçerken eğri
bir yol izlemesine neden olan Güneş' in kütleçekimin etkisiyle değişir.
1 54

GÖRELİLİÖİN KESİN
BİR. ÇÖZQIY.IÜ �Al!A
DELiKLERi ONGORUR
UZAYZAMANDA EGRİLER

KISACA
ASTRONOM
Kari Schwarzschild
(1873-1916)

ÖNCE
1799 Pierre-Simon Laplace
"corps obscures" yani " kara
cisimler" dediği kara deliklerle
ilgili bir teori geliştirir.
1915 Albert Einstein'm genel
görelilik teorisi, kütleçekim
kuvvetine, uzay ve zaman
eğrilmesinin neden olduğunu Kara delikler bir olay ufkuyla, ötesinde hiçbir
gösterir. şeyin gözlemlenemediği bir sınırla çevrilidir.
SONRA

1
1931 Subrahmanyan
Chandrasekhar, nötron yıldızı
ya da kara delik haline gelen 91 6 'da Alınan matematikçi göstermekti. Bu çözüm, Güneş ve
yıldız çekirdeklerinin kütlesini Kari Schwarzschild. Albert Dünya gibi nesnelerirı kütleçekimin,
hesaplar. Einstein' ın bile yapamadığı uzayzamanı görehlik teorilerirıe
bir şeyi becerdi -genel görehliğin uygun olarak nasıl eğdiğini gösterdi.
1979 Stephen Hawking, kara alan denklemlerine, kesin yanıtlar Bir kuşak sonra, Schwarzschild'ın
deliklerin kuantum verebilen bir çözüm getirdi. Einste­ matematiği, en karanlık nesneye,
dalgalanmalarının bir sonucu in 'ın alan denklemleri, uzayı ve za­ kara deliğe ışık tutmak içirı kullanıldı.
olarak gerçekten ışınım manı (ya da uzayzamanı) kütleçekim
yaydıklarını öne sürer. eylemiyle ilişkilendiren karmaşık bir Kaçış yok
1998 Andrea Ghez, formüller kümesidir. Schwarzsc­ Kara delikler yüzyıl önce öngörülme­
Samanyolu'nun merkezinde hild 'm, Schwarzschild çözümü ola­ lerirıe rağmen, göreliliğirı ilk günle­
süper-kütleli bir kara deliğin rak bilinen başarısı. denklemleri rirıde saf teorik nesnelerdi. Fransız
oturduğunu gösterir. çözüp, kütlenirı varlığında uzayza­ astronom Pierre-Sirnon Laplace corps
manın tam olarak nasıl eğrildiğini obscures' leri, eş deyişle kütleçekirn-
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 55
Ayrıca bakınız: Kütleçekimsel tedirginlikler 92-93 • Görelil ik teorisi 146-153
Yıldızların yaşam döngüleri 178 Hawking ışınımı 255 Samanyolu'nun kalbi 297
• •

!erinden kaçmak için gerekli hız ışık olduğu için olay ufku deniliyor. Kara
hızını aşacak kadar yoğun nesneleri delikten dışarıya hiçbir şey çıkmaz
teorileştirmişti. Modem kara delik ta­ -hiçbir kütle, hiçbir ışık, içinde ne
nımı da buna benzer: Uzayda kütle­ olduğuna ilişkin hiçbir bilgi yoktur.
çekiminden hiçbir şeyin, ışığın bile Schwarzschild çözümü, astro­
kaçamadığı nesneler. nomların mevcut kara deliklerin küt­
lelerini hesaplamalarına olanak
Olay ufku verir; ama kesin bir sonuç olanaksız­
Schwarzschild çözümü, verili bir dır, çünkü kara delikler döner ve
kütle için bir kara deliğin büyüklü­ elektrik yükü taşır ve matematik bu
ğünü hesaplamak üzere kullanılabi­ faktörleri hesaba katmaz. Güneş bir Kari Schwarzschild
lir. Bir kara delik yaratmak için kütle, kara delik olsaydı, olay ufku merkez­
Schwarzschild çözümünün öngör­ den 3 kilometre ötede olurdu. Dünya Karı Schwarzschild'ın
matematik yetenekleri daha
düğünden daha küçük yarıçaplı bir kütlesinde bir kara deliğin yarıçapı 9
çocukken belliydi. 16 yaşına
hacme sıkışmalıdır. Yarıçapı, milimetre olurdu. Ne var ki, bu kadar
geldiğinde, çift yörüngelerin
Schwarzschild yarıçapından daha küçük cisimlerden kara delikler
mekaniğiyle ilgili ilk bilimsel
küçük olacak kadar yoğun bir nesne, meydana getirmek olanaksızdır; makalesini yayımlamıştı ve 28
uzayzamanı o kadar eğer ki, onun kara deliklerin, en az üç Güneş küt­ yaşında, Aşağı Saksonya'da
kütleçekimine direnmek olanaksız­ lesi büyüklüğünde yıldızların çök­ Göttingen Üniversitesi'nde
dır -bir kara delik yaratır. Schwarzs­ mesiyle oluştuğu sanılmaktadır. • profesör oldu.
child yarıçapına yaklaşan her kütle­ Schwarzschild çağın en
nin ya da ışığın kara deliğin içine önemli bilimlerine katkılarda
çekilmesi kaçınılmazdır. Uzayda, bir bulundu: radyoaktivite, atom
kara deliğin etrafını Schwarzschild teorisi ve spektroskobi.
yarıçapı mesafesinde saran nokta­ 1914'te, I. Dünya Savaşı'nda
lar, "olay ufkunu" oluşturur; ötesin­ savaşmak üzere askere yazıldı
deki olayları gözlemlemek olanaksız ama yine de matematiğe
ayıracak zaman buldu. 1915'in
sonunda Albert Einstein'a ilk
hesaplamalarından bazıları
gönderip şunu söyledi:
" Gördüğünüz gibi savaş, ağır
top ateşine rağmen her şeyden
uzaklaşıp, sizin
düşüncelerinizin dünyasında
Eğrilen uzayzaman bu yürüyüşe çıkmama izin
verecek kadar bana kibar
davrandı." Ertesi yıl
Schwarzschild kendi adını
Schwarzschild taşıyan çözümü sundu. Rusya
yarıçapı cephesindeyken otoimmün bir
hastalığa yakalandı ve Mayıs
Teoriye göre olay ufkunun
ötesinde, kara deliğin merkezinde bir 1916'da öldü.
teklik -kütleçekim ve yoğunluğu
sonsuz bir nokta- vardır. Ne var ki, Önemli eserleri
bir olay ufkunun ötesinden bilgi
edinmek olanaksızdır. Bu şemada, 1916 On the Gravitational
görselleştirmeye yardım etmek için Field ofa Mass Point after
uzayın üç boyutundan biri Einstein's Theory
kaldırılmıştır.
-- .

• • •

1 TEMLERIDIR
SARMAL GALAKSİLER
1 58 SARMAL GALAKSiLER
1
''
780' lerde ve 1 790'larda Bri­
KISACA tanyalı astronom William Her­
schel çok sayıda bulutsuyu
ASTRONOM
katalogladı ve bunların bir kısmının
Vesto Slipher (1875-1969)
büyüklük ve doğaları bakımından
Samanyolu'yla kıyaslanabilir olduk­ Bana öyle geliyor ki, bu keşifle
ÖNCE
1842 Avusturyalı fizikçi larını tahmirı etti. Çıkarımlarında birlikte, büyük soru,
Christian Doppler, Doppler Herschel, Alman filozof Immanuel sarmalların Samanyolu
etkisini -gözlemciye göre Kant' ın bir önerisini izliyordu: Bulut­ sistemine ait olup olmadıkları
hareket eden bir nesneden sular büyük yıldız diskleri -Saman­ sorusu, büyük bir kesinlikle
gelen dalgaların algılanan yolu 'ndan bağımsız ve çok büyük yanıtlanır: Değiller.
mesafelerle ondan ayrı "ada Ev­

''
frekansında bir değişim­ Ejnar Hertzspnıng
ren'ler"- olabilir. 1 9 . yüzyılda geliş­
önerir . Vesto Sliper'e bir mektupta
miş teleskoplar kullanan Britanyalı
1868 William Huggins, astronom Lord Rosse, bazı bulutsu­
Doppler etkisini kullanarak ların bir sarmal şeklinde düzenlen­
Dünya'dan uzaklaşan bir miş "kolları" olduğunu keşfederken,
yıldızın hızını belirler. yurttaşı William Huggins de birçok
bulutsunun yıldızlardan oluşan bir
SONRA
kümeden ibaret olduğunu buldu. bu yeri çok az bulutlu yüksek rakı­
1929 Edwin Hubble sarmal
Bununla birlikte, 20. yüzyılın başın­ mından (2. 100 metrenin üzerinde)
galaksilerin uzaklaşma hızı ile
da Indianalı genç bilim insanı Vesto ve her gece iyi bir görüntüyü garan­
uzaklıkları arasında bir bağ Slipher incelemeye başlayana kadar, tilemek için kent ışıklarına uzaklı­
bulgular. bulutsular hakkında, yıldız içerebi­ ğından ötürü tercih etmişti.
1998 Saul Perlmutter ve leceği gerçeği dışında fazla bir şey Lowell'in girişimiyle, ilk kez bir göz­
meslektaşları, Evren'in bilinmiyordu . lemevi bilinçli olarak en iyi gözlem
genişlemesinin son 5 milyar için uzak, yüksek bir yere inşa edil­
yıldır ivme kazanmakta Lowell Gözlemevi mişti.
olduğunu keşfeder. 1 901 ' den itibaren Slipher, Arizo­ Lowell, Slipher' ı başlangıçta kısa
na'da, Flagstaff' taki Lowell Gözle­ süreliğine işe aldı ama o, bütün
mevinde çalıştı. Gözlemevi, Ameri­ meslek yaşamı boyunca orada kaldı.
kalı astronom Percival Lowell tara­ Gösterişsiz yeni eleman meşaleyi
fından 1 894'te kurulmuştu. Lowell gösterişli işverenirıe bırakmaya razı
olunca, Lowell ile Slipher birlikte iyi
çalıştı. Slipher yetenekli bir mate­
matikçiydi ve pratik mekanik bece­
rileri vardı; yeni spektrografik dona­
nımın kurulmasında bu becerilerini
kulandı. Spektrografide -gök nesne­
lerinden gelen ışığı, ışığı oluşturan
dalga boylarına ayırma, o dalga boy­
larını ölçme ve analiz etmede- ileri
teknikler geliştirme işine koyuldu (s.
1 1 3)

Slipher, Lowell Gözlemevinde sarmal


bulutsuları gözlemlemek için 61
santimetrelik Alvan Clark teleskobunu
kullandı. Bugün, insanlar gözlemevinin
ziyaretçi merkezinde özgün teleskobu
kullanabiliyor.
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 59
Aynca bakınız: Samanyolu 88-89 • Bulutsuları incelemek 104-05 • Bulutsuların öznitelikleri 1 14-15 • Evren'i ölçmek 130-37
Samanyolu'nun şekli 164-65 • Evren'in doğuşu 168-71 • Samanyolu'nun ötesi 172-77

Sarmal şeklinde Sarmal bulutsular


bulutsuların maviye Samanyolu'nun
Sarmal bulutsular
kayma ve kızıla kayma içindeyse, galaksinin geri
Samanyolu' nun
ölçüleri, bazıları Dünya'ya kalan kısmına göre o kadar
dışında ayrı
doğru hareket ederken, hızlı hareket ediyorlar ki,
galaksiler olabilir.
bazılarını uzaklaşmakta uzun süre galaksinin
olduğunu gösterir. içinde kalamazlar.

Bulutsulan incelemek yeni Güneş sistemlerine dönüşen Slipher, Lowell'irı spektrografı­


Slipher'in ilk çalışmaları ve araştır­ gaz sarmallarıydı. Slipher'den bulut­ nın, Gözlemevi'nirı 61 santimetrelik
maları gezegenlere yönelikti ama suların dış kenarlarından gelen ışık mercekli teleskobunun göz merceği­
1 9 1 2 'den itibaren, Lowell'in isteği tayflarını kaydetmesini, kimyasal ya­ ne takılan karmaşık bir aletirı meka­
üzerine gizemli sarmal bulutsuları pılarının Güneş Sisteminin dev gaz nizmasında küçük düzeltmeler yapa­
incelemeye başladı. Lowell' in bir te­ gezegenlerinkine benzeyip benze­ rak duyarlılığını artırmayı becerdi.
orisine göre, bulutsular, kaynaşıp mediğini ortaya çıkarmasını istedi. 1 9 1 2 sonbaharında ve kışında, And­
romeda takımyıldızında bulunan ve o
Dünya'ya doğru hareket eden galaksilerin tayfları "maviye kaymalar", sırada Andromeda bulutsusu olarak
Dünya' dan uzaklaşanlar "kızıla kaymalar" sergiler; çünkü ışık dalgaları bilinen en büyük sarmal bulutsudan
Dünya' dan görüldüğünde basık ya da gerilmiş olur. Bunlara, bu tür fenomenleri bir dizi spektrograrn aldı.
ilk kez açıklayan Avusturyalı fizikçi Christian Doppler'den ötürü Doppler Bulutsunun tayfındaki tayf çizgi­
kaymaları denilir.
leri örüntüsü (bileşenlerin bir par­
1 1 mak izi gibi) "maviye kayma" gös­
.-I\© ·
' -o;ı;ı
. ..::
.....
. . • termekteydi -çizgiler beklenmedik
400 500 600 700 bir biçimde, Doppler kayması olarak
DALGA BOYU (nm) bilinen etkiyle, tayfın kısa dalgalı/
yüksek frekanslı mavi ucuna doğru
Bu galaksi Dünya' ya göre hareket etmiyor. Durağan galaksilerin tayflarındaki emisyon
Ondan gelen ışık dalgaları, Dünya'da normal, çizgileri, galaksideki bileşen gazların dalga
kayıyorlardı (bkz. soldaki şema).
etkilenmemiş frekanslarında saptanır. boylarıyla tutarlıdır. Bunun tek bir anlamı olabilirdi:
Andromeda bulutsusu Dünya'ya
hatırı sayılır bir hızla yaklaştığı için
d lı l ı ı•• I+- 1.-ı bulutsudan gelen ışık dalgaları kısa­
lıyordu ya da büzülüyordu ve fre­
kansları yükseliyordu. Slipher'in he­

300
400 500 600 700
DALGA BOYU ( n m ) saplamaları, bulutsunun saniyede
Bu galaksi Dünya'ya doğru hareket ediyor. kilometre hızla yaklaştığını gös­
Yaklaşan galaksilerin tayflarındaki emisyon
Ondan gelen ışık dalgaları Dünya' da biraz terdi. Daha önce astronomik cisim­
çizgileri daha kısa, mavi dalga boylarına
kısalmış ya da daha yüksek bir frekansta
saptanır.
doğru kayar: Bu, bir "maviye kayma"dır. ler için Doppler kaymaları ölçülmüş­
tü ama bu büyüklükte kaymalar gö­
rülmemişti. Slipher şunu iddia etti:
d ıl ıI ••ı Hl ı-+I "Şimdilik başka bir yorumumuz
yoktur. Andromeda bulutsusunun
400 500 600 700 Güneş Sistemine yaklaşmakta oldu­
DALGA BOYU (nm) ğu sonucuna varabiliriz . "
Bu galaksi Dünya' dan uzaklaşıyor. Ondan Uzaklaşan galaksilerin tayflarındaki emisyon
gelen ışık dalgaları Dünya'da biraz uzamış çizgileri daha uzun, kırmızı dalga boylarına
ya da daha düşük bir frekansta saptanır. doğru kayar: Bu, bir "kızıla kayma" dır.
1 60 SARMAL GALAKSİLER
Slipher'in 1100 km/s hızla
uzaklaştığını saptadığı NGC 4565
galaksisi, Dünya' dan bakıldığında
görülen ince şeklinden ötürü İğne
galaksisi olarak da bilinir.

oranı 21 :4'e yükselmişti. Metninde


Slipher, ortalama uzaklaşma ya da
yakınlaşma hızlarının -ışınsal hız
olarak bilinir- saniyede 700 kilomet­
re olduğunu fark etti. Bu hız , her­
hangi bir yıldızın Dünya'ya göre o
zamana kadar ölçülmüş hareket hı­
zından çok fazlaydı. Slipher, sarmal
bulutsuların Samanyolu 'nda bu hız­
larla hareket etmelerini inanılmaz
bulup şunu söyledi: "Sarmal bulut­
suların uzaktan görülen yıldız sis­
temleri olduğu uzun süredir öne sü­
rülmektedir . . . Bu teori, bana öyle
Doppler kaymalannı yaklaşık 1 000 kilometre gibi şaşırtıcı geliyor ki, şimdiki gözlemlerle doğ­
keşfetmek bir hızla uçarak uzaklaşıyordu. M77 ruluk kazanıyor. " Slipher. bazı bulut­
Sonraki birkaç yılda Slipher 14 sar­ ya da NGC 1 068 denilen başka biri, suların, özellikle sarmal bulutsuların
mal bulutsu daha inceledi ve nere­ saniyede 1 1 00 kilometre hızla uzak­ Samanyolu ' ndan ayrı galaksiler ol­
deyse hepsinin, Dünya'ya göre ina­ laşıyordu. Gözlemlenen 1 5 galaksi­ duğunu öne süren Kant'ı tekrarlıyor­
nılmaz hızlarda yol aldıklarını buldu. nin 1 1 'i önemli ölçüde kızıla kaymış­ du.
En önemlisi bazıları Dünya'ya doğru tı. 1 91 4 'te Slipher vardığı sonuçları, 1 920'de, kısmen Slipher' in bul­
hareket ederken, büyük çoğunluğu Amerikan Astronomi Derneğine gularının kışkırtmasıyla, sarmal bu­
dalga boylarının gerilmiş olduğu kı­ sundu ve ayakta alkışlandı. lutsuların Samanyolu dışında ayrı
zıla kaymış tayflar gösteriyordu, Slipher sarmal bulutsular üzerine galaksi olup olmadıklarını görüşmek
yani Dünya'dan uzaklaşıyorlardı. bir sonraki metnini 1 9 1 T de sundu­ üzere Washington'da resmi bir tar­
Ö rneğin M 1 04 olarak bilinen bulut­ ğu sırada, kırmızıya kaymış bulutsu­ tışma gerçekleşti. Şimdi anıldığı
su (NGC 4594 de denilir) , saniyede ların maviye kaymış bulutsulara adıyla "Büyük Tartışma"da önde

Vesto Slipher 1875'te lndiana'da, dönüşünü keşfetti, saniyede


Mulberry'de bir çiftlikte doğdu. yüzlerce kilometrelik dönüş
Mezun olduktan hemen sonra hızları ölçtü. Yıldızlararası
Arizona'da Lowell Gözlemevi'nde uzayda gaz ve toz bulunduğunu
çalıştı ve yarım yüzyıldan fazla bir da tanıtladı. Slipher 1 926'dan
süre orada kaldı. Slipher'in büyük 1952'ye kadar Lowell
keşiflerinin çoğunluğu meslek Gözlemevinin müdürlüğünü
yaşamının ilk döneminde yaptı. Bu sürede, 1930'da Clyde
gerçekleşti. Gezegenlerin dönüş Tombaugh'un Plüton'u
periyotların araştırarak ve keşfetmesine yol açan Neptün­
örneğin, Venüs'ün dönüşünün çok ötesi gezegenler araştırmasını
yavaş olduğuna ilişkin kanıtlar yönetti.
bularak başladı. 1 9 1 2 ile 1914
arasında en önemli keşfini yaptı Önemli eserleri
-bazı sarmal bulutsuların yüksek
hızda hareket ettiklerini keşfetti. 1915 Spectrographic
1 914'te Slipher sarmal galaksilerin Observations of Nebulae
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 61

''
gelen iki Amerikalı astronom karşıt tı. Bu yüzden Slipher' ın 1 9 1 2- 1 925
tutumları savundu -Harlow Shapley, yıllarında yaptığı çalışmalar, bugün
sarmal bulutsuların Samanyolu'nun 20. yüzyılın en büyük astronomik
bir parçası olduğunu, Heber D. Cur­ keşfi sayılan gelişmede can alıcı bir
tis ise Samanyolu' nun çok ötesinde rol oynadı, genişleyen bir Evren'e
olduklarını savundu. Tartışmanın
Vakaların büyük
dayalı kozmoloji teorilerirıe ve galak­
sonunda ikisi de fikrini değiştirmedi çoğunluğunda bulutsu silerin devinimlerine ilişkin daha
ama duruma vakıf olan birçok kişi, uzaklaşıyor; en büyük hızlar ileri araştırmalara zemin hazırladı.
sarmalların Samanyolu' nun dışında pozitiftir. Bu pozitif hızların Andromeda galaksisine gelince,
olması gerektiği sonucunu çıkarı­ çarpıcı üstünlüğü bizden ya yaklaşık 4 milyar yıl içinde Saman­
yordu. da Samanyolu'ndan genel bir yolu'yla çarpışması beklenmektedir
ve ikisinin birlikte yeni bir eliptik

''
kaçışı gösteriyor.
Slipher'in mirası galaksi oluşturmaları olasıdır. •
Vesto Slipher
Astronomi topluluğunda birçok kişi­
nirı coşkulu tepkisine rağmen, bazı­
ları Slipher'in bulgularını sorgula­
mayı sürdürdü. On yıldan fazla bir
süre boyunca, başkaları da Slip­
her'in düşüncelerine inanmaya ve
içerimlerini anlamaya başlayana ğı galaksilerin kızıla kayma ölçümle­
kadar, sarmal bulutsuların Doppler rini kullanıp, galaksilerin kızıla kay­
kaymalarını araştıran tek kişi oydu. maları ile uzaklıkları arasında bir
1 924'te Amerikalı astronom ilişki buldu.
Edwin Hubble'ın yeni bir metni, sar­ 1 920'lerin sonuna gelindiğinde
mal bulutsuların doğasıyla ilgili tar­ Hubble bu sonucu kullanıp, Evren'in
tışmalara son noktayı koydu. Hubb­ genişlemekte olduğunu doğrulamış-
le, Andromeda bulutsusu da arala­
rında olmak üzere bazı bulutsularda
Sefeit değişkenler denilen bir yıldız
sınıfı gözlemlemişti. Yaptığı gözlem­
lerin bir sonucu olarak Hubble, And­
romeda "bulutsusunun" ve ona ben­
zer diğer bulutsuların Samanyo­
lu'nun parçası olamayacak kadar
uzak olduklarını, dolayısıyla Saman­
yolu' nun dışında galaksi olmaları
gerektiğini ilan edebildi. Slipher' in
1 91 Tye dayanan kuşkularının haklı
olduğu kanıtlanmıştı. Hubble ' ın
metni kaleme aldığı sırada Slipher
39 sarmal bulutsunun ışınsal hızları­
nı hesaplamıştı ve çoğunluğu, yük­
sek uzaklaşma hızları sergilemek­
teydi -saniyede 1 1 25 kilometre
kadar. Hubble, Slipher'in Samanyo­
lu' nun dışında olduklarını kanıtladı-

4 milyar yıl kadar sonra,


Andromeda galaksisi Samanyolu'yla
çarpışınca gece gökyüzü böyle
görünecektir.
1 62

YILDIZLAR
HİDROJEN VE
HELYUMLA DOLUDUR
YILDIZ BİLEŞİMİ

KISACA
1 �
9 3 ' te astronomların ortak
. .
goruşu. şuydu: Güneş'in ve
lia Payne'nın Massachusetts 'teki
Harvard College Gözlemevine (HCG)
ASTRONOM diğer yıldızların Dünya 'ya gelmesiyle birlikte bu yerleşik görüş
Cecilia Payne-Gaposchkin benzer bir kimyasal bileşimleri var- altüst olacaktı.
(1900-1979) dır. Bu irıanç, yıldız tayflarında, yıl­
dız atmosferlerindeki kimyasal ele­ Yıldız tayflan
ÖNCE
mentlerin ışığı soğurmasımn neden Payne, HCG'nin yıldız tayfları fotoğ­
1850'ler Gustav Kirchhoff,
olduğu koyu çizgilerin (Fraunhofer raf koleksiyonunu analiz etmeye ko­
Güneş' in tayfındaki koyu
çizgileri) analizine dayanmaktaydı. yuldu. Yıldız tayfları ile sıcaklıkları
çizgilerin, elementlerin ışığı
soğurmasından Tayflar oksijen ve hidrojen, magnez­ arasındaki ilişkiyi netleştirmek isti­
kaynaklandığını gösterir. yum, sodyum ve demir gibi Dün­ yordu. Ayrıca, soğurma çizgilerinin
ya'da yaygın olan elementlerin kar­ örüntüsü farklı yıldız sınıflarının tayf­
1901 Annie Jump Cannon,
şılığı olan güçlü çizgiler içermektey­ ları arasında değişiyor gibi göründü­
yıldızları tayflarındaki koyu
di; bu nedenle, Dünya'nın ve yıldız­ ğü için, bu yıldız sınıflarında kimya­
çizgilerin gücüne göre
sınıflandırır. ların az çok aynı oranlarda benzer sal bileşim bakımından hangi farkla­
kimyasal elementlerden meydana rın olabileceğini de görmek istiyordu.
1920 Hindistanlı fizikçi geldiği varsayılmaktaydı. O yıl Bri­ 1 901 ' den itibaren HCG' deki ast­
Maghnad Saha, bir yıldızda tanyalı yüksek lisans öğrencisi Ceci- ronomlar yıldızları yedi ana tayf ti­
ısının, basıncın ve

''
pinden oluşan bir sekans şeklinde
iyonlaşmanın nasıl ilişkili
sınıflandırmış ve sekansın, yıldızla­
olduğunu kanıtlar.
rın yüzey sıcaklığıyla ilişkili olduğu­
SONRA na inanmışlardı. Ne var ki, doktora
1928-29 Albrecht Unsöld ve tezinde Payne , Hint fizikçi Meghnad
William McCrea, birbirinden
Saha'nın 1 920'de formüle ettiği bir
bağımsız olarak, Güneş'in Yaşlı bilim insanının ödülü,
denklemi uyguladı. Denklem, bir yıl­
atmosferinde bulunan muğlak bir taslağın usta işi bir
hidrojenin diğer elementlerin dızın tayfını atmosferindeki ele­
manzara haline geldiğini mentlerin iyonlaşmasıyla (elektriksel
bir milyon katı olduğunu
görmüş olma duygusudur.

''
bulgular. yük ayrılması) ve yüzey sıcaklığının
Cecilia Payne-Gaposchkin iyonlaşmasıyla ilişkilendiriyordu.
1933 Danimarkalı astrofizikçi
Payne, yıldızların tayf sınıfları ile
Bengt Strömgren, yıldızların
yalnızca atmosferlerinde değil, yüzey sıcaklıkları arasında bir bağ
her yanıyla esasında hidrojen olduğunu tanıtladı. Yıldız tayfları
olduklarım gösterir. arasındaki soğurma çizgileri çeşitli­
liğinin, kimyasal elementlerin bollu-
�������������������������
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 63
----
� -'- ���

Aynca bakınız: Güneş' in tayfı 112 • Yıldızların karakteristikleri 122-27


Yıldızlarda nükleer füzyon 166-67 • Enerji üretimi 182-83

''
ğunun farklı olmasından değil, farklı
ısılarda değişen iyonlaşma miktarla­
rından kaynaklandığını da gösterdi.
Payne, yıldız tayflarında soğur­
ma çizgilerinin yoğunluğunun kim­
yasal elementlere ilişkin ancak ham Olgularınızdan eminseniz,
tahminler verebileceğini, bu yüzden tutumunuzu

''
farklı elementlerin atomlarının iyon­ savunmalısınız.
laşma durumları gibi başka faktörle­ Cecilia Payne-Gaposchkin
rin de hesaba katılması gerektiğini
biliyordu. Atom fiziği bilgisini kulla­ Cecilia Payne­
narak, birçok farklı yıldızın tayfların­ Gaposchkin
da bulunan 1 8 elementin oranlarını
belirledi. Helyumun ve hidrojenirı Cecilia Payne 1900'de
İngiltere'de, Wendover'da
Dünya' dakinden çok daha bol oldu­
doğdu. 19 yaşında
ğunu, yıldızlardaki maddenin nere­ Payne'in keşifleri devrimciydi.
Cambridge'de, Newnham
deyse tamamını oluşturduğunu Birincisi, pek çok yıldızın kimyasal
College'de bir burs kazandı ve
buldu. açıdan benzer olduklarını saptadı.
orada botanik, fizik ve kimya
İkincisi, bir yıldızın tayfından yola
okudu. Arthur Eddington'ın
Astronomlann tepkisi çıkarak sıcaklığını belirlemeyi gös­ bir dersine katıldıktan sonra,
1 925'te Payne' in tezi, değerlendir­ terdi. Üçüncüsü, hidrojenin ve hel­ astronomiye geçti. 1923'te,
mesi için astronom Henry Russell'a yumun Evren' de egemen elementler Harvard College
gönderildi. Russell, Payne 'in vardığı olduklarını gösterdi -Büyük Patlama Gözlemevinde yeni bir
sonuçların "açıkça olanaksız" oldu­ teorisine doğru kilit bir adım. • lisansüstü derse katılmak
ğunu ilan etti ve bulduğu hidrojen üzere ABD'ye gitti. İki yıl
ve helyum düzeylerinin "gerçek ol­ içinde kendi devrimci doktora
madığını" söyleyen bir ifade ekle­ tezi Stellar Atmospheres'i
mesi için Payne' e baskı yaptı. Ne çıkardı. Araştırmalarının çoğu
değişken yıldızlara ve
var ki, dört yıl sonra Russell, Pay­
novalara (patlayan beyaz
ne'in haklı olduğunu kabul etti.
cüceler) odaklandı. Bu
çalışma, Samanyolu'nun
Hidrojen ile helyum, yapısını ve gezegen evriminin
bütün galaksinin yollarını açıklamaya yardımcı
atomlardan oluşan oldu. 1931'de ABD vatandaşı
maddesinin (doğası oldu ve 1934'te Rus astronom
anlaşılmayan Sergey Gaposchkin'le evlendi.
kara madde hariç) 1956'da Harvard
yüzde 98'ini Üniversitesi'nde astronomi
oluşturur. profesörü, Harvard'da ilk
kadın profesör yapıldı. 1 979'da
öldü.

Helyum: Önemli eserleri


% 24
1925 Stellar Atmospheres
Diğer % 1: karbon 0,45;
neon O, 1 3; demir O, 1 1 ; 1938 Variable Stars
nitrojen 0,096; silikon 1957 Galactic Novae
0,065; magnezyum 0,058;
sülfür 0,044. ---- Oksijen: % 1
1 64

GALAKSİMİZ
DONUYOR
•• ••

SAMANYOLU'NUN ŞEKLİ

KISACA
ASTRONOM
Bertil Lindblad (1895-1965)
ÖNCE
1904 Jacobus C. Kapteyn,
yıldızların karşıt yönde hareket
eden iki akıntıya nasıl
bölünebildiğini gösterir.
1917 Vesto Slipher, sarmal
bulutsuların herhangi bir
yıldızdan daha hızlı hareket
ettiğini gösterir.
1920 Harlow Shapley,
galaksinin merkezinin Yay
burcunda olduğunu öngörür,
50.000 ışık yılı uzakta olduğunu
hesaplar (şimdi 26.100 ışık yılı
olduğu biliniyor).
SONRA
1927 Jan Oort, galaksinin
1 920 'lerde iki karşıt Evren gö­
rüşü vardı. Bazı astronomlar,
Güneş Sistemi, Samanyolu'nun
merkezinin yörüngesinde saniyede 230
döndüğünü doğrular ve bütün Evren 'in Samanyolu 'n­ kilometre hızla dönüyor. Yıldızlar
yıldızlardan oluşan büyük bir merkeze yaklaştıkça, yörüngede daha
dan ibaret olduğunu düşünüyordu.
yıldız kümesinin merkezinde hızlı döner.
Bazıları, gözlemlenen sarmal bulut­
bir şişlik oluşturduğunu öne
suların Samanyolu'nun kenarında
sürer.
bulut kütleleri değil, çok uzakta manyolu ' nun Evren'in tamamını
1929 Edwin Hubble, diğer kendi başına galaksi olduklarını öne oluşturduğuna inanan Amerikalı
galaksilerin Samanyolu'nun
sürmekteydi. Harlow Shapley' di. Shapley, gözlem­
çok ötesinde olduğunu
gösterir. 1 926'da İsveçli astronom Bertil lenen çok sayıda küresel yıldız kü­
Lindblad Samanyolu 'nun olası şekli­ meleri kullanılarak galaksinin kena­
1979 Vera Rubin galaksi ni irdeledi ve dönen bir sarmal biçi­ rının haritasının çıkarılabileceğini
dönüşünü kullanarak,
mini aldığı sonucuna vardı. Lindb­ ve merkezinin Yay burcunda oldu­
galaksilerin görünmez kara
madde içerdiğini gösterir. lad, diğer iki astronomun çalışmala­ ğunu öne sürmekteydi İkincisi, yıl­
rını alıp geliştirdi. Bunların ilki, Sa- dız akıntısı dediği bir fenomen tarif
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 65
Aynca bakını z: Sarmal galaksiler 156-61 • Samanyolu'nun ötesi 172-77 • Oort bulutu 206 • Kara madde 268-71

eden Hollandalı Jacobus C. Kap­


teyn' di. Ona göre yıldızlar rastgele Aynı alt-sistemdeki yıldızlar, görünüşe göre
yönlere hareket etmiyor, grup halin­ aynı yönde ve aynı hızda hareket ediyorlar.
de hareket edip, bir yöne ya da kar­
şıt yöne gidiyor gibi görünüyorlardı.
Lindblad 'ın kendisi de yıldızların
mutlak kadirlerini tayflarından yola Diğer alt-sistemlerdeki yıldızlar karşı yönde hareket
çıkarak ölçme konusunda önde ediyorlarsa, geride kaldıkları içindir ama hepsi
gelen bir uzmandı ve Dünya'dan aynı yönde hareket ediyor.
uzaklıklarını hesaplayabiliyordu. Bu
verileri, küresel kümelerin devinimi­
ne ilişkin gözlemleriyle birleştirip il­
ginç bir keşif yaptı. Galaksi, dış bölgelerin iç bölgelerden daha yavaş
hareket ettiği sarmal bir disk şeklindedir.
Alt-sistemlerde dönme
Lindblad, yıldızların alt-sistemlerde
hareket ettiğini ve her alt-sistemin
farklı hızlarda hareket ettiğini gördü. Yay burcuna yerleştirdi. Galaksi mış olmasına rağmen, disk-şeklinde
Bundan, Kapteyn 'in yıldız akıntısı­ merkezinden daha uzak olan alt-sis­ şiş çekirdekli galaksi modeli, benzer
nın aslında galaksi dönüşünün kanı­ temlerin, daha yakın olanlardan görünümlü nesnelerin de galaksi ol­
tı olduğu sonucunu çıkardı; yani, daha yavaş döndüklerini varsaydı. duğu düşüncesinin doğruluğunu
Samanyolu 'nun yıldızları, merkezi 1 927'de, Kapteyn' irı öğrencilerinden gösterdi. Ne var ki, Oort'un gözlem­
bir noktanın etrafında aynı yönde Jan Oort'un yaptığı gözlemlerle, bu leri yeni bir bilmeceyi ortaya çıkara­
hareket ediyordu. Güneş Sisteminin varsayımı doğruladı. caktı. Galaksi, görünür maddesinin
ilerisinde akan yıldızlar merkeze Samanyolu'nun çok yavaş da kütlesinin açıklayabildiğinden daha
daha yakındı ve merkezden daha olsa (bir yörüngesinin tamamlanma­ hızlı dönüyor gibi görünüyordu. Bu,
uzak olan yıldızlar, geride kaldıkları sı 225 milyon yıl alır) dönen burgaçlı bugüne kadar devam eden bir gize­
için karşıt yönde hareket ediyor gibi bir disk olduğu ortaya çıktı. Lindb­ min ilk işaretiydi: kara madde. •
görünüyorlardı. Shapley'in öngördü­ lad Samanyolu' nun dışında bulunan
ğü gibi, Lindbald galaksi merkezini cisimlere ilişkin hiçbir kanıt sunma-

Bertil Lindblad Bertil Lindblad İsveç'te, Örebro'da Gözlemevinin yöneticilerinden


büyüdü. Stockholmün kuzeyinde biriydi ve Uluslararası
Uppsala Üniversitesi'ni bitirdi ve Astronomi Birliğinin başkanı
oradaki gözlemevinde asistan oldu.
oldu. Lindblad Uppsala'da
çalışırken yaptığı gözlemler, Önemli eserleri
1926'da yayımlanan galaksi
deveranı teorisine yol açtı. Ertesi 1925 Star-Stream ing and the
yıl, daha 30 'lu yaşlarındayken Structure of the Stellar System
Lindblad'a Stockholm Gözlemevi 1930 The Velocity Ellipsoid,
müdürlüğü teklif edildi ve İsveç Galactic Rotation, and the
Kraliyet Bilimler Akademisinin Dimensions of the Stellar System
baş astronomu oldu. Ölünceye
kadar bu görevi sürdürdü, birçok
ilerlemeyi denetledi. Son
yıllarında, 1962'ten itibaren Şili'de
bulunan Avrupa Güney
1 66

"'ADDE�İN Y�VAŞ
iMHA SURECi
YILDIZLARDA NÜKLEER FÜZYON

KISACA
Güneş, büyük ölçüde
1 920 'lerde Britanyalı astro­
nom Arthur Eddington, yıl­
ASTRONOM hidrojen gazından dızların içinde etkili olan sü­
Arthur Eddington oluşur. reçleri açıklayan ilk kişiydi. Yıldız-
(1882-1944) ların enerji kaynağının nükleer füz­
yon olduğu düşüncesini savunu­
ÖNCE yordu.
1890'lar Briton Lord Kelvin ve
Alman Hermann von İ stikrarlı bir Güneş
Helmholz, Güneş' in enerjisini Dünya'dan Güneş ' e bakıldığında
büzülerek elde ettiğini öne Güneş' in merkezi sıcak ve
fiilen görülebilen, sıcaklığı yaklaşık
sürer. yoğundur.
5500 °C olan 500 kilometrelik gazlı
1896 Fizikçi Hemi Becquerel üst tabakadır. Güneş dengede gibi
radyoaktiviteyi keşfeder. görünüyor, yani astronomların göz­
lem yaptığı yüzyıllar boyunca (Gü­
1906 Karl Schwarzschild,
neş ' in yaşamında çok küçük bir
enerjinin ışınımla bir yıldızda
zaman) aynı büyüklükte görünmüş
yolculuk yapabildiğini gösterir.
Koşullar nükleer ve aynı aydınlatma gücünü sergile­
SONRA füzyona, kütlenin miştir. Eddington, içeriye doğru
1931 Robert Atkinson, E= mc2 denklemine uygun çeken kütleçekim kuvvetinin yal­
protonların birleşip enerji olarak yavaşça enerjiye nızca gazın dışarıya doğru genişle­
salma ve yeni elementler dönüşme sürecine me eğilimiyle değil, yıldızdan boşa­
yapma sürecini ortaya koyar. uygundur. lan ışınımın ürettiği basınçla da
1938 Alman fizikçi Carı von dengelendiğini anladı.
Weizsacker, protonların, Eddington, bütün yıldızların de­
yıldızlarda karbon-nitrojen­ vasa sıcak gaz topları olduğunu
oksijen (KNO) döngüsüyle inandırıcı bir biçimde gösterebildi.
birleşip helyuma Kütleleri farklı ısı saçan yıldızların,
dönüşebildiğini keşfeder. Yddızlar yalatlarmı , sıcaklığın ve yoğunluğun çok yük­
1939 Hans Bethe, proton­ maddenin 'JllV8f sek olduğu merkezlerindeki gazın,
proton zinciri ve KNO döngüsü bir imha ll8recbuleD daha soğuk ve daha az yoğun gazla
aynı fizik yasalarına uymaları duru­
süreçlerinin nasıl işlediğini abr.
ayrıntılandırır. munda nasıl görüneceklerini he­
sapladı. Elde ettiği yanıtlar, hem
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 67
Ayrıca bakınız: Görelilik teorisi 146-153 • Yıldız bileşimi 162-63 • Enerji üretimi 182-83 • Nükleosentez 198-99

Bütün gazlar aynı yasalara uydukları şıp biraz daha az kütleli bir helyum
için, Güneş'in yalnızca yüzeyinin değil atomuna dönüşme sürecinin, Gü­
tamamının gaz olduğunu varsaymak, neş 'ten gelen verilere uyduğunu
merkezdeki sıcaklığın ve basıncın
gösterdi. Bu süreç çok yavaştır ve
hesaplanmasına olanak verir.
milyarlarca yıl Güneş ' e yakıt sağla­
yacak enerjiyi üretir. Bu da, Ev­
yoğunlukla yaklaşık 1 6 . 000.000 °C ren' in bileşiminin zamanla değişti­
olduğunu hesapladı. ğini gösteren element dönüşümü­
Güneş ' in merkezinde ne oldu­ nün bir kanıtıydı. •
ğunu anlamak için Eddington' ın,
Einstein' ın E=mc2 denklemine (s.
1 49-50) ihtiyacı vardı. Bu denklem,
enerjinin, ışık hızının karesinin küt­

''
leyle çarpımına eşit olduğunu ifade
dev hem de cüce yıldız gözlemleri­ eder. Kütlenin enerjiye nasıl dönü­
ne uyuyordu. şebildiğini gösterdiği için, Güneş
enerjisinin kaynağının sırrını aça­
Gaz yasaları ve görelilik cak anahtardı. Güneş ' in merkezin­
Bir gazın basıncı, hacmi ve sıcaklı­ deki koşullar, nükleer reaksiyonla­
ğı arasındaki ilişkileri yöneten fizik rın gerçekleşip kütlenin yok olması­ Çok uzak olmayan bir
yasaları, çok iyi biliniyordu. Hepsi­ na ve böylece Einstein' ın denkle­ gelecekte, yıldız kadar basit
nin molekülleri aralıklı olduğu için, minin öngördüğü enerjinin üretil­ bir şeyi anlayabileceğimizi
gazlar benzer biçimde davranır -ör­ mesine yetecek kadar sıcak ve yo­
ummak, sağlıklı bir yargıdır.
neğin Boyle yasasına ( İrlandalı kim­ ğundu.

''
yacı Robert Boyle'un formüle ettiği) Başlangıçta fizikçiler, elektron­
Arthur Eddington
göre, sabit bir ısıda verili bir gaz ların ya da hidrojen atomlarının,
kütlesinin basıncının ve hacminin Einstein' ın denklemine giren kütle
çarpımı sabittir. Eddington bu ya­ olabileceğini öne sürdüler. 1 931 ' de
saları kullanıp, Güneş'in merkezin­ Gallerli astrofizikçi Robert Atkin­
deki sıcaklığın, suyun 1 50 katı bir son, dört hidrojen atomunun kayna-

Arthur Eddington Arthur Eddington Hıristiyan Güneş'le test etmek için Batı
topluluğuna üye bir ailede Afrika'da Principe Adasına gitti.
dünyaya geldi ve Manchester ve Zeki bir astronom ve
Cambridge Üniversitelerinde matematikçiydi; en zor fizik
matematik ve fizik eğitimi aldı. düşüncelerini basit ve zarif bir
1905'te Greenwich Kraliyet dille iletebiliyordu. Bu durum
Gözlemevine girdi ama birkaç yıl kitaplarını, özellikle görelilik ve
sonra, Cambridge'de Trinity kuantum mekaniğiyle ilgili
College'e dönüp 1913'te profesör açıklamalarını son derce
ve 1 914'te Cambridge Üniversitesi popülerleştirdi.
Gözlemevinin müdürü oldu.
Ömrünün geri kalan kısmını orada Önemli eserleri
geçirdi.
1 9 1 9 Eddington bir tam Güneş 1923 The Mathematical Theory
tutulmasını gözlemlemek ve of Relativity
Einstein'ın yıldız ışığının 1926 The Internal Constitution
bükülmesiyle ilgili öngörüsünü of the Stars
1 68
KISACA

DU N U
•• •• ASTRONOM
Georges Lemaitre
(1894-1966)

ÖNCE
1915 Albert Einstein, değişik

OLMAYAN
olası Evren'leri tanımlayan
denklemleri içeren genel
görelilik teorisini yayınlar.
1922 Alexander Friedman
Einstein'ın denklemlerine.

BİR GÜN
Evren'in genişliyor. daralıyor
ya da durağan olabildiğini
gösteren çözümler bulur.
SONRA
1929 Edwin Hubble uzak
galaksilerin, uzaklıklarıyla
EVREN'İN DOGUŞU orantılı bir hızla Dünya' dan
uzaklaştıklarını gözlemler.
1949 Fred Hayle, Lemaitre'in
teorisi için "Büyük Patlama"
terimini ortaya atar.

vren'in yumurta şeklinde

E küçük bir nesrıeden çıktığı


düşüncesi, Mü 1 2 . yüzyıl­
dan kalan Hindu ilahi derlemesi Rig­
veda 'da yer alır. Ne var ki, Albert
Einstein 1 9 1 5'te genel görelilik teo­
risiyle yeni bir zaman ve uzay kavra­
yışı sunana kadar Evren'in gerçek
kökenine ilişkin çok az bilimsel
ipucu vardı. Einstein'ın içgörüsü
birçok kişinin, Evren'in küçükten
başladığı düşüncesini yeniden de­
ğerlendirmesine yol açtı; bu kişilerin
arasında yer alan Belçikalı rahip Ge­
orges Lema1tre'in 1931 ' deki önerisi,
Rigveda 'nm yankılarını taşıyordu.
1 7 . yüzyılda. gece gökyüzünün
karanlık olduğunu gözlemleyen Jo­
hannes Kepler, Evren'in hem zaman
�������-
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 69
Aynca bakınız: Kütleçekim teorisi 66-73 • Görelilik teorisi 146-53
Sarmal galaksiler 256-61 • Samanyolu'nun ötesi 172-77 • İ lkel atom 196-97

Olbers paradoksu argümanına göre,


eğer Evren sonsuzsa, genişlemiyorsa,
her zaman vardıysa ve her yer kabaca
aynı yıldız yoğunluğu içeriyorsa,
Dünya' dan herhangi bir görüş hattı bir
yıldızın yüzeyinde son bulmalıdır.
Gece gökyüzü bir örnek parlak
olmalıdır ama bu, gecenin
gözlemlenen karanlığıyla çelişir.

Georges Lemaitre
Georges Lemaitre 1 894'te
Belçika'da, Charleroi'de doğdu.
I. Dünya Savaşındaki üstün
hizmetlerinden sonra, 1920'de
inşaat mühendisliği alanında
doktora derecesiyle

Bir gözlemcinin gördüğü 'Y-- ödüllendirildi. Sonra bir


ruhban okuluna girdi ve orada
boş zamanlarında matematik
ve bilim okudu.
hem de uzay bakımından sonsuz zaman arasındaki tam ilişki, 10 kar­ 1923'te papazlığa
olamayacağını, aksi takdirde her maşık denklemle açıklandı. Bunlara, atandıktan sonra Lemaitre,
yönden ışık saçan yıldızların bütün Einstein' ın alan denklemleri denil­ Cambridge Üniversitesinde
gökyüzünü parlak yapacağını sa­ di. Einstein, Evren'in daralmakta Arthur Eddington'dan Güneş
vundu. Argümanı 1 823'te Alman olduğunu öne süren denklemlerine fiziği ve matematik dersleri
astronom Wilhelm Olbers tarafından bir ilk çözüm buldu. Buna inanama­ aldı. 1927 'de Belçika'da,
Leuven Üniversitesinde
yeniden test edildi ve Olbers para­ dığı için, içeriye doğru kütleçekimi­
astrofizik profesörü oldu ve
doksu olarak anıldı. Bu soruna rağ­ ni dengelemek için bir "düzeltme"
genişleyen Evren üzerine ilk
men Isaac Newton, Evren'in dura­ -kozmolojik sabit denilen genişle­
önemli makalesini yayımladı.
ğan (büyümediği ya da küçülmedi­ me-tetikleyen faktör- öne sürdü.
1931'de Lemaitre, Nature
ği), zaman ve uzay bakımından son­ Bu, durağan bir Evren ' e olanak veri­ dergisinde ilkel atom teorisini
suz olduğunu, maddesinin büyük yordu. öne sürdü ve ünü kısa sürede
bir ölçekte dağıldığını ifade etti. 19. 1 922'de Rus matematikçi yayıldı. 1966'da, Büyük
yüzyılın sonunda egemen görüş Alexander Friedmann, Einstein'ın Patlamanın kanıtını sağlayan
buydu ve Einstein da bu görüşü alan denklemlerine çözüm bulmaya kozmik mikrodalga ardalan
başlangıçta savundu. kalkıştı. Evren'in homojen (her yerde ışımasının keşfini öğrendikten
aşağı yukarı aynı malzemeden oluş­ kısa süre sonra öldü.
Değişmeyen bir Evren mi? muş) olduğu ve her yöne eşit yayıl­
Einstein' ın genel görehlik teorisi, dığı varsayımıyla başlayarak, birkaç Önemli eserleri
kütleçekimin çok büyük ölçeklerde çözüm buldu. Bu çözümler, Evren'in
nasıl etkili olduğunu açıklıyor. New­ genişliyor, daralıyor ya da durağan 1931 The Beginning of the
World from the Point of View
toncu Evren modelinin istikrarsız­ olabildiği modellere olanak veriyor­
of Quantum Theory
laşmadan uzun süre var olup olama­ du. Olasılıkla Friedmann, "genişle­
1946 The Primeval Atom
yacağını test etmek ve başka hangi yen Evren" ifadesini kullanan ilk ki­
Hypothesis
Evren tiplerinin yaşanabilir olduğu­ şiydi. Einstein onun çalışmalarına
nu araştırmak için bu teorinin kulla­ ilk önce "kuşkulu" dedi ama altı ay
nılabileceğini anladı. Kütle, uzay ve sonra, vardığı sonuçların doğru ol-
1 70 EVRENİN DOGUŞU
uzaklığı ile uzaklaşma hızı arasında
gerçekten bir ilişki olduğunu göste­
Samanyolu 'nun dışındaki
Genel görelilik ren bulgularını yayımlayıp, Evren'in
galaksilerin, muazzam bir
genişleyen bir Evren' e genişlediğini ve Lema1tre' in maka­
hızla Samanyolu'ndan
olanak verir. lesinin doğru olduğunu birçok astro­
uzaklaştıkları gösterilir.
nom için doğruladı. Evren' in geniş­
lediğinin keşfi, yıllarca Hubble 'a ait
sayıldı; ama bugün pek çok kişi, Le­
ma'itre'in ve olasılıkla Alexander
Friedmann'ın da payı olduğunu
Uzay genişliyor. kabul etmektedir.

İlkel atom
Lema1tre'in muhakemesine göre,
eğer Evren genişliyorsa ve zamanda
geriye doğru gidilirse, çok eskiden
Geriye doğru gidildiğinde, uzak geçmişte, galaksiler küçük, Evren 'deki tüm cisimler birbirine
yoğun bir bölgede birbirine daha yakın olmalılar. çok yakın olmuş olmalı. 1 93 1 'de Ev­
ren'in başlangıçta, bütün maddesini
ve enerjisini içeren, son derece
yoğun tek bir parçacık -kendi ifade­
siyle , Güneş'ten yaklaşık 30 kat
büyük bir "ilkel atom"- olduğunu
öne sürdü. Bu atom, "dünü olmayan
bir günde" bir patlamayla dağılıp
uzaya ve zamana yol açtı. Lemaitre,
Evren ' in başlangıcını bir havaifişek
duğunu kabul etti. Ne var ki, Fried­ uzaklaştırdığını öneren bir makale patlaması olarak tarif etti; galaksile­
mann iki yıl sonra öldüğü için, bu yayımmladı . Bizden daha uzak olan ri, patlamanın merkezinde dışarıya
onun son katkısı oldu. 1 924'te Edwin galaksilerin, daha yakın olanlardan saçılan közlere benzetti.
Hubble, birçok bulutsunun Saman­ daha hızlı uzaklaştıklarının buluna­ Öneri başlangıçta kuşkuyla kar­
yolu dışında galaksi olduklarını gös­ cağını da öngördü. şılandı. Einstein da öneriye kuşkuy­
terdi. Evren aniden epey büyümüştü. Lema1tre'in makalesi pek bilin­ la baktı ama tamamen göz ardı da
meyen bir Belçika dergisinde ya­ etmedi. Ocak 1 933 'de Lema'itre ve
Genişleyen Evren

••
yımlandı ve sonuç olarak, varsayımı
1 920'lerin sonunda Lema'itre, büyük o sırada fazla dikkat çekemedi. Bu­
ölçekli Evren düzeniyle ilgili tartış­ nunla birlikte, bulgularını Einstein 'a
maya girdi. Amerika Birleşik Devlet­ da iletip, genişleyen bir Evren'e ola­
leri 'ndeki kurumlarda çalışmıştı; nak veren alan denklemlerine buldu­
Vesto Slipher 'ın uzaklaşan galaksi­ ğu çözümü anlattı. Einstein, Le­
lerle ilgili çalışmalarından ve Hubb­ ma'itre 'i Friedmann'ın çalışmalarıyla Uzayın yarıçapı sıfırda başladı
le' ın galaksi uzaklıklarına ilişkin öl­ tanıştırdı ama Lema'itre' in düşünce­ ve genişlemenin ilk evreleri, ilk
çümlerinden haberdardı. Yetkin bir siyle ilgili ikircikte kaldı. Einstein ' ın atomun kütlesince belirlenen
matematikçi olarak, Einstein' ın alan şöyle dediği söylenir: "Hesaplamala­
hızlı bir genişlemeden ibaretti.

''
denklemlerini de incelemiş ve ge­ rınız doğru ama fizik kavrayışınız
nişleyen bir Evren' e olanak veren berbat. " Ne var ki, Britanyalı astro­ Georges Lemaitre
denklemlere olası bir çözüm bul­ nom Arthur Eddington, Lema'itre' in
muştu. 1 927'de bu parçaları bir 1 927 makalesi üzerine uzun bir
araya toplayan Lema'itre, bütün Ev­ yorum yayımlayıp, "parlak bir
ren'in genişlemekte olduğunu ve çözüm" olarak niteledi.
galaksileri birbirinden ve Dünya'dan 1929'da Hubble, bir galaksinin
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSiLER 1 71

''
Einstein, bir dizi seminer için birlik­ re-tarzı bir Evren'in aşırı sıcak ilk
te California'ya gitti. Einstein (artık birkaç saniyesinde neler olmuş ola­
ihtiyaç kalmadığı için kozmolojik sa­ bileceğinirı ayrıntılarını ortaya çı­
biti genel görelilik teorisinden çıkar­ kardı. Yaptıkları çalışma, evrime uğ­
mıştı) o sırada Lemaitre'in teorisini rayıp bugün gözlemlenene dönüşen Büyük Patlama ile
kabul etti ve "şimdiye kadar dinledi­ ilk sıcak Evren 'in teorik olarak ola­
Hıristiyanlığın hiçlikten
ğim en güzel ve en doyurucu yaratı­ naklı olduğunu gösterdi. Britanyalı
yaratılış fikri arasında bir
lış açıklaması" dedi. astronom Fred Hoyle, 1 949'da bir

''
Lemaitre'in modeli, Olbers para­ radyo söyleşisinde, Lemaitre ve Ga­ paralellik vardır.
doksu sorununa da bir çözüm getiri­ mow'un geliştirdiği Evren modeli George Smoot
yordu. Modelinde Evren'in sonlu bir için "Büyük Patlama" terimini uy­
yaşı vardır ve ışığın hızı da sonlu ol­ durdu. Lemaitre 'in varsayımının
duğu için, Dünya'dan görünür uza­ artık bir adı vardı.
yın verili hacmi içinde yalnızca Lemaitre'in Evren'irı ilk büyüklü­
sonlu sayıda yıldız gözlemlenebilir. ğüyle ilgili düşüncesi, şimdi doğru
Bu hacim içindeki yıldız yoğunluğu, bulunmuyor. Bugün kozmologlar, te­
Dünya' dan herhangi bir görüş hattı­ killik denilen sonsuz yoğunlukta son
nın bir yıldıza ulaşması olanaklı ol­ derece küçük bir noktadan başladı­
mayacak kadar düşüktür. ğına inanıyorlar. •

Düşünceyi anıma
Küçük bin noktaya sıkışan Evren
aşırı sıcak olurdu. 1 940'larda Rus kö­
kenli Amerikalı fizikçi George
Gamow ve meslektaşları, Lemait-

Lemaitre'in son derece yoğun bir kütle ve enerji yoğunluğundan


başlayıp genişleyen Evren modeline, Evren' in Büyük Patlama modeli
deniliyor. Lemaitre sürecin ilk evrelerini bir "patlama" olarak
açıklamasına rağmen, bugün egemen olan görüşe göre genişleme
uzayın temel bir niteliğidir ve galaksilerin birbirlerinden
uzaklaşmasının nedeni, onların ilk patlamayla önceden
var olan bir boşluğa fırlatılması değil, uzayın
genişlemesidir.

Galaksiler ilk
Evren' i oluşturur
Lemaitre'in
ilkel atomu
Evren genişledikçe,
galaksiler giderek daha
fazla birbirinden
uzaklaşır.
•• ••

••

• •

SAMANYOLU'NUN ÖTESİ
1 74 SAMANYOLU'NUN ÖTESİ
1
••
920 'lerin başında Amerikalı
KISACA astronom Edwin Hubble, Ev­
ASTRONOM ren'in gerçek büyüklüğüne
Edwin Hubble (1889-1953) ilişkin kanıtları sundu. Califor­
nia'da, Pasadena ' ya yakın Wilson
ÖNCE Gözlemler, Evren' in giderek
Dağı Gözlemevinde çalışan Hubble,
1907 Henrietta Swan Leavitt, o sırada yeni kurulan ve Dünya'nın artan bir oranda genişlemekte
Sefeit yıldızların periyodu ile
en büyük teleskobu olan 2 , 5 metre­ olduğunu gösteriyor. Sonsuza
aydınlatma gücü arasındaki
lik Hooker Teleskobunu kullanıp , kadar genişleyecek, daha boş
bağı gösterir.
astronomide şiddetlenen en büyük

''
ve daha karanlık olacak
1917 Vesto Slipher, 25 galaktik tartışmayı çözdü . Yaptığı gözlem­
kızıla kaymanın bir tablosunu Stephen Hawking
ler, yalnızca Evren'in daha önce sa­
yayımlar. nılandan çok çok daha büyük oldu­
1924 Hubble, Andromeda ğunu değil, aynı zamanda genişle­
galaksisinin Samanyolu'nun mekte olduğunu da gösterecekti.
epeyce dışında olduğunu
gösterir. Büyük Tartışmayı çözmek
1927 Georges Lemaitre, O sırada, sarmal bulutsuların Sa­ hızlı döneceği sonucunu çıkarıyor­
Evren'in genişliyor manyolu ' nun ötesinde galaksi mi du (bu raporların yanlış olduğu
olabileceğini öne sürer. yoksa özel bir bulutsu türü mü ol­ daha sonra gösterildi). Her bulutsu­
SONRA dukları sorusu, bir "Büyük Tartış­ nun Samanyolu ' nun çok ötesinde
1998 Süpemova Kozmoloji ma" konusuydu. 1 920'de sorunu olduğu düşüncesini destekleyen
Projesi ve Yüksek-Z Süpernova halletmek için Washington 'da Heber D. Curtis , Shapley 'e karşıydı.
Araştırma Ekibi, kozmos Smithsonian Müzesinde bir toplan­ Curtis, pek çok sarmal bulutsudan
genişlemesinin ivme tı yapıldı. Princeton astronomu gelen ışığın elektromanyetik tayfın
kazandığını kanıtlar. Harlow Shapley "küçük Evren"den kırmızı tarafına kaydığını, Dün­
2001 Hubble Uzay Projesi, yanaydı; Samanyolu ' nun bütün Ev­ ya ' dan çok hızlı -Samanyolu içinde
Hubble Sabitini (H0) yüzde 10 ren 'i kapsadığını savunuyordu . tutulamayacak kadar hızlı- uzak­
oranında ölçer. Shapley, sarmal bulutsuların dön­ laştıklarını gösteren Vesto Slip­
düğüne ilişkin raporları kanıt olarak her ' ın keşfini kanıt olarak sundu.
2015 Planck Uzay Gözlemevi,
Evren'in yaşını 13,799 milyar yıl gösteriyor, bundan hareketle küçük Hubble, sarmal bulutsuların
olarak belirler. olmaları gerektiğini, aksi takdirde uzaklıkları ile hızları arasında bir
dış bölgelerin ışık hızından daha ilişki olup olmadığını görmeye kal-

Edwin Hubble 1889'da Missouri'de doğan Edwin araştırma alanını ihlal ettiğinde
Hubble gençliğinde yetenekli bir çok öfkelenirdi. Bu nedenle, ünlü
sporcuydu, Chicago Üneversitesi­ yasasını formüle etmek için kul­
nin basketbol takımının kaptanıy­ lanılan 46 kızıla kaymanın
dı. Fen bilimleri diplomasıyla me­ 41'inin onun tarafından değil,
zun olduktan sonra Oxford Üniver­ Vesto Slipher tarafından ölçüldü­
sitesinde hukuk okudu. İngilte­ ğünü açıklamaması, Hubble'ın
re'den şapkalı dönen ve bir aristok­ bir ayıbıdır. Hubble son yıllarını
rat gibi davranan Hubble, Harlow astronomi alanında bir Nobel
Shapley tarafından "saçma bir bi­ Ödülü verilmesi için kampanya
çimde beyhude ve süslü" olarak ni­ yürütmekle geçirdi. 1 9 53'te öldü.
telendi.
Kendi tanıtımını yapma yetene­ Önemli eserleri
ğine rağmen, Hubble ihtiyatlı bir
bilim insanıydı. Kendisini bir göz­ 1929 A relationship between dis­
lemci olarak niteliyordu ve yeterli tance and radial velocity among
kanıtlara sahip oluncaya kadar extra-galactic nebulae
yargısını belli etmezdi. Birisi onun
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 75
Aynca bakınız: Evren'i ölçmek 130-37 • Görelilik teorisi 146-53 • Sarmal galaksiler 156-61 • Evren' in doğuşu 168-71 •
Uzay teleskopları 188-95 • Curdis (Rehber) 337 • Arp (Rehber) 339

Burada Hubble, Wilson Dağında ten bir ilişki varsa, bu kızıla kayma­
Hooker Teleskobunun merceğinden ların, en uzak ve en soluk galaksile­
bakıyor. Galaksi uzaklıklarını ve rin uzaklıklarını hesaplamayı ola­
Evren' in genişleme değerini burada
naklı kılan kozmik bir ölçü ve bir
ölçtü.
bütün olarak Evren ' in büyüklüğü
konusunda tahmini bir rakam işlevi
Bulutsular alanında göreceğini anladı. Bu arada, Wilson
Hubble, Samanyolu' nun ötesindeki Dağında asistan astronom olan Mil­
galaksilerin uzaklıklarını ölçme ton Humason, Slipher ' ın kızıla kay­
programını kararlılıkla sürdürdü. malarını kontrol etti ve uzak galak­
Ne var ki, daha ötede, soluk ve silerden yeni tayflar topladı. Zorlu
puslu galaksilerde bireysel Sefeit ve yorucu bir işti; Hubble ' la birlik­
değişken ortaya çıkarmak olanak­ te , California' da Wilson Dağında
sızlaştı. "Standart cetvel" varsayımı tüp teleskobun tepesindeki göz­
gibi dolaylı yöntemlere başvurmak lemci kafesinde soğuk geceler ge­
zorunda kaldı: Benzer bir tipin çirdi.
bütün galaksilerinin aynı büyüklük­ Hubble'ın çığır açan makalesi
te oldukları düşüncesi, bir galaksi­ "Galaksi-dışı bulutsularda ışınsal
nin görünür büyüklüğünü ölçüp hız ile uzaklık arasında bir ilişki, "
umulan "gerçek" büyüklüğüyle kar­ 1 929 'da Proceedings of the Natio­
şılaştırarak o galaksiye uzaklığı tah­ nal Academy of Science adlı bir
min etmesine olanak vermekteydi. dergide yayımlandı . Makalede, ya­
Hubble, Slipher'ın ölçümleri saye­ kından uzağa 46 galaksiyi kızıla
kıştı. Stratejisi, bulutsuların içinde sinde, pek çok sarmal bulutsudan kaymalarına göre gösteren bir
Sefeit değişken yıldızlar -aydınlat­ gelen ışığın kızıla kaydığını zaten düz-çizgi grafiği vardı. Hatırı sayılır
ma güçleri öngörülebilir şekilde de­ biliyordu. Ayrıca daha soluk sar­ bir dağılma olmasına rağmen,
ğişen yıldızlar- aramak ve Dün­ malların , uzayda daha hızlı hareket Hubble düz bir çizgiyi çoğunluğa
ya' dan uzaklıklarını ölçmekti. Bu ettiklerini gösteren daha yüksek kı - uydurabildi. Grafik, Samanyolu 'nu
çalışma, 1 923 kışında Hubble'a ilk zıla kayma değerleri vardı. Hubble, ihlal eden en yakın galaksiler And­
büyük keşfini kazandırdı. bir galaksinin Dünya'dan uzaklığı romeda ve Triangulum hariç, diğer
En yakın ve en net bulutsuların ile uzaklaşma hızı arasında gerçek- bütün galaksiler uzaklaşıyordu. Da-
fotoğraf plakalarıyla işe başlayan
Hubble, incelediği ilk plakaların bi­
rinde bir Sefeit değişken saptadı.
Görece yakın bulutsular için hesap­
ladığı uzaklıklar o kadar büyüktü ki , Uzak galaksilerin
Büyük Tartışmayı anında sona erdi: tümü bizden
NGC 6822, 700.000 ışık yılı, M33 ve uzaklaşıyor.
M31 ise 850. 000 ışık yılı uzaktaydı.
Evren ' in , Samanyolu'nun ötesine
uzandığı açıktı. Tıpkı Curtis ' in sa­
vunduğu gibi, sarmal bulutsular
"ada Evren" ya da Hubble'ın ifade­
siyle "galaksi-dışı bulutsu"ydu Za­
manla "sarmal bulutsular" terimi
kullanılmaz oldu ve şimdi basitçe
galaksi deniliyor.
1 76 SAMANYOLUNUN ÖTESİ

••
hası, uzaklaştıkça hareketleri hızla­ in'ın bir teorisiyle çeliştiği. Einste­
nıyordu. in, kütleçekiminin sonunda Ev­
ren ' in kendi ağırlığı altında çökme­
Bir yoruma doğru sine neden olacağını gördü; bu yüz­
Evren'in içinde Dünya ' nın perspek­ den, bunun gerçekleşmesini önle­
tifinden bütün galaksilerin uçarak Beş duyuyla donatılan insan mek için genel göreliliğin alan
kaçtığı görülüyorsa, potansiyel denklemlerinde kozmolojik sabit
etrafındaki Evren'i araştırıyor
açıklamalar şöyle olur: (a) Dünya denilen bir değer -bir tür negatif
Evren ' in merkezindedir ya da (b)
ve bu maceraya "Bilim" diyor. basınç- kullandı . Hubble ' ın keşfin­

''
Evren tek bir noktada başladı ve bir Edwin Hubble den sonra bu düşünceyi bıraktı.
bütün olarak genişliyor. Einstein ve diğerleri, gözlemle­
Nesnellik -bilimde bir tür temel nen hızların, galaksilerin uzaklaşma
yasa- şunu gerektirir: Dünya ' nın hızının neden olduğu Doppler etki­
eşsiz bir konum işgal ettiğini var­ leri olduğunu varsaydılar; ama mu­
saymak için hiçbir neden yoktur. halif sesler de vardı. İsviçreli astro­
Uzak bulutsulardan gelen ışık, Ev­ nom Fritz Zwicky, kızıla kaymanın
ren ' in durağan olmadığını gösterdi. çülü hızlar ile uzaklık arasında basit Dünya' ya ulaşan "yorgun ışık"tan -
Birçok astronom, bu durumun Ev­ bir bağ ve bununla birlikte, bilim protonların aradaki maddeyle etki­
ren ' in genişlemesinden kaynaklan­ topluluğunun ihtiyaç duyduğu leşiminin neden olduğu- kaynakla­
dığı sonucuna çabucak ulaştı ama inandırıcı kanıtı sunmaktaydı. Ga­ nabileceğini öne sürdü. Hubble, kı­
Hubble, hiçbir zaman bunu açıkça laksilerin kızıla kaymasının Dün­ zıla kaymaların gösterdiği hızların
ifade etmedi. ya ' dan uzaklıklarıyla orantılı oldu­ gerçek olduğuna inanmayı zor
Aslında Vesto Slipher, Hubble ğunu söyleyen "Hubble yasası" ne­ buldu ve bunları yalnızca uzaklık
gözlemlerini yapmadan dört yıl redeyse oybirliğiyle kabul edildi. işareti olarak kullanmaktan mutluy­
önce , 1 9 1 9 ' da eğilimi göstermişti du . Aslında, Hubble ' ın gözlemledi­
ve Georges Lema1tre 1 927 ' de, Ev­ Einstein'ın gafı ği galaksi hızları, bizzat uzayzama­
ren ' in "ilkel bir atomdan" genişledi­ Everenin genişliyor olabileceğinin nın genişlemesinden kaynaklanır.
ğini öne sürmüştü . Ne var ki, Hubb­ ortaya çıkması, bütün dünyada
le ' ın vardığı sonuç, kızıla kayma-öl- haber oldu -özellikle Albert Einste- K-faktörü
Hubble uzayzamanın ne kadar hızlı
genişlediğini bir grafikle -"K-faktö­
Burada Evren'in galaksileri, şişen bir balonun üzerindeki noktalar olarak
hayal ediliyor (görselleştirmek için, boyutlar uzayın üç boyutundan balonun rü" dediği- gösterdi. Düşüm, mate­
yüzeyinin iki boyutuna indirilmiştir). Balonun çapı iki katına çıkınca, matiksel olarak şimdi Hubble Sabiti
noktaların arasındaki uzaklık da iki katına çıkar. Bir nokta (H0) olarak bilinen bir değerle açık­
diğer noktadan ne kadar çok uzaklaşırsa, o kadar ------�
çok ve dolayısıyla o kadar hızlı hareket eder.
lanır. Bu önemli sayı, gözlemlenebi­
C, A'dan 2 santimetre uzaklaşmıştır ama B, lir Evren'in yalnızca büyüklüğünü
A'dan yalnızca 1 santimetre değil, yaşını da belirler. Hubble Sa­
uzaklaşmıştır. C
biti astronomların geriye doğru
gidip, Büyük Patlama sırasında Ev­
ren' in yarıçapının sıfır olduğu anı
hesaplamalarına olarak verdi.
İlk H0 tahmini, bir parsek (bir
parsek yaklaşık olarak 3 ,26 milyon
ışık yılıdır) başına saniyede 500 ki­
lometreydi. Bu, sorun yaratmaktay­
dı; çünkü Evren ' in yaşı için 2 mil­
yar yıl, Dünya 'nın kabul edilen yaşı­
nın yarısından az bir rakam ver­
mekteydi. Tutarsızlığın, Hubble ' ın
Galaksiler arasındaki uzaklık ölçümlerindeki sistematik
uzayzaman genişler hatalardan kaynaklandığı anlaşıldı.
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 77

Bir galaksideki en parlak yıldızı - verdi. Bu rakam, 201 5 ' te Planck Avrupa Uzay Ajansının (ESA)
hatta bizzat galaksinin aydınlatma Uzay Gözlemevinden alınan veriler­ Planck Gözlemevi 2009 ile 2013
gücünü- alıp, Sefeit bir değişken le 1 3 ,799 milyar yıl olarak düzeltildi arasında çalıştı. Hubble Sabiti de dahil,
birçok kozmolojik parametrenin
yıldız olduğunu varsayma yönte­ (öyle ya da böyle 21 milyon yıllık bir
ölçülmesine yardımcı olan veriler
minden ötürü birçok ölçüm yedi kat hata). Ne var ki, Hubble yasasında üretti.
bir sapma gösteriyordu . Hubble'ın en dramatik düzeltme 1 998'de, ast­
şansına, veri kümesi boyunca yan­ ronomlar Evren'in genişlemesinin
lışlar oldukça tutarlıydı ve bu kara enerji olarak bilinen gizemli ve
durum, yanlışlara rağmen eğilimi meçhul bir failden ötürü ivme ka­
ortaya koymasına olanak verdi. zandığını keşfedince geldi; bu
keşif, Einstein ' ın gafı denilen koz­
Hubble Anahtarı Projesi molojik sabite (s. 298-303) ilginin
1 970 ' lerde başlanıp 1 990'da fırlatı­ yeniden canlanmasına yol açtı. •
lana kadar Hubble Uzay Teleskobu­
nu geliştirme kararının arkasında,
kozmosun genişleme hızını hesap­
lamak vardı. NASA, teleskobun
Hubble Sabitini yüzde 1 0 dahilinde
belirleyen "Anahtar Projeleri"nden
birini yaptı. Sonuç olarak, alet yıl­
larca Sefeit ışık eğrilerini ölçtü.
2001 'de açıklanan son sonuç, Ev­
ren' in yaşını 1 3 ,7 milyar yıl olarak
1 78

BEYAZ CÜCELER İ N
MAKS İ MUM B İ R
KÜTLES İ YARDIR
YILDIZLARIN YAŞAM DÖNGÜLERİ

KISACA
1 930 'da, Hindistanlı genç öğ­
renci Subrahmanyan Chand­
deklerinden ve serbest elektronlar­
dan oluşan "yoz" maddeden meyda­
rasekhar, Güneş 'ten biraz na geldikleri biliniyordu. Elektron
ASTRONOMLAR
daha büyük bir külteyle yaşamı yozlaşma basıncı olarak bilinen bir
Subrahmanyan
sona eren bir yıldızın, kendi kütlte­ fenomen, beyaz cücelerin çökmesi­
Chandrasekhar (1910-1995)
çekimine karşı koyamadığını he­ ni önlüyordu. Yani, elektrolar birbir­
ÖNCE sapladı. Bu, yıldızların, özellikle de lerine çok yakın olunca hareketleri
1914 Walter Adams, beyaz cüce denilen sönük, çok sıcak sınırlanıp, bir dış basınç yaratmak­
alışılmadık ölçüde soluk bir yıldızların yaşam döngülerini anla­ taydı.
beyaz yıldız olan 40 Eridani manın anahtarıydı. Beyaz cücelerin
(Irmak) B 'nin tayfını çok yoğun oldukları ve atom çekir- Chandrasekhar sının

••
ayrıntılandırır. Chandrasekhar, elektron yozlaşma
basıncının bir beyaz cücenin çök­
1922 Hollandalı astronom
mesini, ancak beyaz cücenin kütlesi
Willem Luyten, düşük-kütleli için bir üst sınıra kadar önleyebile­
beyaz yıldız kalıntıları için ceğini ve bu sınırın, Güneş'in kütle­
"beyaz cüce" terimini uydurur. sinin yaklaşık 1 ,44 katı olduğunu or­
Doğanın kara delikleri,
1925 Avusturyalı fizikçi taya çıkardı. Bugün, yaşamının so­
Evren' de bulunan en kusursuz
Wolfgang Pauli, iki elektronun nunda bir dev yıldızın çekirdeğinin,
makroskobik nesnelerdir: eğer kütlesi Chandrasekhar sınırının
aynı kuantum durumunda
bulunamayacağını ifade eden
Yapılarındaki biricik öğeler, altındaysa çöküp bir beyaz cüceye
Pauli Dışarlama İlkesini bizi zaman ve uzay dönüşeceği ama kütlesi sınırı aşar­
formüle eder. Bu, elektron kavramlarımızdır. . sa, daha yoğun bir nesneye -bir nöt­

''
yozlaşma basıncının Subrabmanyan ron yıldızı ya da bir kara delik- dö­
tanınmasına yol açar. Chandrasekhar nüşeceği biliniyor. O sırada nötron
yıldızları ve kara delikler hfila salt
SONRA teori düzeyinde oldukları için, bu iç­
1937 Fritz Zwicky, tip 1a görü o zamanın bilim insanlarınca
süpernovayı, Chandrasekhar fazla önemsenmedi.•
sınırını aşan bir beyaz cücenin
patlaması olarak niteler.
1972 Astronomlar, ilk kara Ayrıca bakınız: Beyaz cüceleri keşfetmek 141 • Yıldızlarda nükleer füzyon 166-67
Süpernovalar 180-81
delik adayını bulur.
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 79

RADYO
EVRENi

RADYO-ASTRONOMİ

KISACA
1 930'ların Amerika'sında Beli
Telefon Laboratuvarlarında
çalışan telefon mühendisi
ASTRONOM
Kari Jansky (1905-1950) Kari Jansky'ye, uzun dalga radyo ses
iletimine karışabilecek parazitin
ÖNCE doğal kaynaklarını gösterme görevi
1887 Alman fizikçi Heinrich veridi. Araştırmalarını yürütmek
Hertz, radyo dalgalarının için Jansky, genişliği 30 ve yüksekli­
varlığını tanıtlar. ği 6 metre olan yöneltmeli bir radyo
1901 İtalyan mucit Guglielmo anteni yaptı. Mekanizma, eski bir Jansky, el yapımı anteniyle birlikte.
Model T Ford arabanın enkazından 1933'de çalışmalarıyla ilgili bir makale
Marconi Atlantik' in karşısına
yayınladı ama hemen ardından, Bel!
bir radyo sinyali gönderir, alınan dört tekerlek üzerinde dönü­
Laboratuvarları tarafından başka bir işle
farkında olmadan dalgaları yordu. Meslektaşları düzeneğe görevlendirildi ve daha fazla astronomik
iyonosfere sektirir. "Jansky' nin atlıkarıncası" dedi; çalışma yürütmedi.
çünkü genç mühendis, atmosferde­
SONRA
ki radyo dalgalarının kaynaklarını gününü izleyerek (yıldızlara göre)
1937 Amerikalı amatör
belirlemek için anteni sistematik hareket ediyordu; Jansky, radyo dal­
astronom Grote Reber,
gökyüzünün ilk radyo olarak döndürecekti. galarının Samanyolu'nun kalbinde,
incelemesini yapar. Yay takımyıldızından geldiğini anla­
Radyo-astronomi dı: Radyo dalgaları, tıpkı görünür bir
1965 James Peebles, Evrensel Jansky radyo dalgalarının pek çok ışık gibi uzaydan "parıldıyordu. "
ardalan mikrodalga radyo kaynağını yaklaşan fırtınalarla eşleş­ Gazeteler, "dünya-dışı radyo"­
dalgalarının Büyük tirdi ama kaynağı saptanmadan nun keşfini haber yaptı ve çok geç­
Patlamanın son kalıntısı kalan ısrarlı bir hışırtı vardı. Bu para­ meden astronomlar Jansky' nin aleti­
olduğunu öne sürer. zitin yoğunluğu, günde bir kez yük­ ni -aslında ilk radyo teleskobunu­
1967 Antony Hewish ve selip düşüyordu ; Jansky başlangıç­ kopya etmeye başladı. Bu, Evren' e
Jocelyn Bell Bumell, ta, Güneş 'ten gelen radyo dalgaları­ yeni bir açıdan -ışığından değil,
tekrarlayan bir yıldız radyo nı saptadığını sandı. Ne var ki, radyo radyo yayımından- bakma olanağını
sinyali, ilk pulsarı saptar. dalgalarının "en parlak" noktası gök­ açtı . •
1998 Yay A* 'nın, yüzünde Güneş gününü değil, yıldız
Samanyolu'nun merkezinde
süper-kütleli bir kara delik Ayrıca bakınız: Büyük Patlama arayışı 222-27 Kuasarlar ve pulsarlar 236-39
• •

Reber (Rehber) 338 Ryle (Rehber) 338-39



olduğu gösterilir.
1 80

BİR NÖTRON
YILDIZINA
�ATLAMALI
SUPERNOVALAR
GEÇİŞ
Ö 1 85'te Çinli astronom­ nia'da Caltech'te iki astronom , Wal­
KISACA
ASTRONOMLAR
M lar "misafir yıldız" dedik­
leri bir fenomen kaydetti­
ler. Yıldız , Dünya'ya en yakın yıldız
ter Baade ve Fritz Zwicky, bazı no­
vaların diğerlerinden çok daha fazla
enerji saldığını hesapladı. Örneğin
Walter Baade (1893-1960)
sistemi olan Alfa Centauri yönünde 1885'te görülen bir nova, S Andro­
Fritz Zwicky (1898-1974)
görünmüştü ve sekiz ay parladıktan medae, Güneş' in 10 milyon yıllık
ÖNCE sonra sönmüştü . Bu, olasılıkla ilk enerji çıktısının eşdeğerini bir defa­
1914 Amerikalı astronom kaydedilen süpernovadır. da salmıştı. Baade ve Zwicky, bu
Walter Adams, şimdi sıradan Yüzyıllar içinde gizemli yeni yıl­ inanılmaz olaylara " süpernova"
novalarla ilişkili olduğu bilinen dızlar birkaç kez göründü. 1 572'de dedi.
beyaz cüce yıldızları ilk kez Danimarkalı astronom Tycho Brahe,
tarif eder. bunlardan birine "yeni" anlamına Çekirdek çöküşü
gelen nova adını verdi. Teleskopla­ 1 934'te Baade ve Zwicky bir süper­
1931 Subrahmanyan rın gelişmesiyle birlikte, novalar novanın, yakıtı bittikten sonra kendi
Chandrasekhar, bir beyaz daha yakından inceleme konusu kütleçekim altında çöken büyük bir
cücenin sahip olabileceği en oldu ve kısa süreliğine büyük bir yo­ yıldızın çekirdeği olduğunu öne
büyük kütleyi hesaplar. ğunlukla aydınlanan soluk yıldız ol­ sürdü. Çöküş o kadar güçlüydü ki,
dukları anlaşıldı. 1 930'larda Califor- maddesini imha edip, Einstein'ın
SONRA
1967 Antony Hewish ve
Jocelyn Beli Burnell, hızlı
dönen nötron yıldızı olduğu Soluk yıldızlar kısa Bazı novalar
anlaşılan pulsarları keşfeder. dönemler için daha diğerlerinden çok
parlak olup novaları daha fazla enerji
1999 Tip la süpernovalardan oluşturabilirler. salar.
gelen ışıkla ilgili yapılan bir
inceleme, Evren'in
genişlemesinin, kara enerji
olarak bilinen meçhul bir
nicelikten ötürü ivme Çöken yıldızın çekirdeği
Bu süpernovalardan
kazandığını gösterir. ezilip, yalnızca nötron
bazıları, kendi maddesini
içeren malzemeden oluşan
imha eden bir yıldızın
bir nötron yıldızına
dönüşür.
çöküşüyle oluşur.
������
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 181
Aynca bakınız: T'ycho modeli 44-47 • Kuasarlar ve pulsarlar 236-39 •
Kara madde 268-71 • Kara enerji 298-303

Fritz Zwicky
Bulgaristan'da İsviçreli bir
baba ile Çek bir annenin
çocuğu olarak dünyaya gelen
Fritz Zwicky 1925'te,
Caltech'te, önde gelen
parçacık fizikçisi Robert
Millikan'la birlikte çalışmak
üzere Amerika Birleşik
Devletleri'ne göç etti. 1931'de
Los Angeles'a yakın Wilson
Dağı Gözlemevinde,
Avrupa'dan yeni gelen Alman
E=mc2 denklemine (s . 1 49) göre çok Büyük Macellan Bulutunda bir astronom Walter Baade ile
büyük miktarda enerji salıyordu. süpernovanın, Chandra X-ışını Uzay
birlikte çalışmaya başladı. Bu
Geriye kalan bir nötron yıldızıydı - Gözlemevi tarafından çekilmiş fotoğrafı.
ortaklık süpernovaların ve
Patlamaya kütleli bir yıldızın çökmesi
bir atom çekirdeğindeki parçacıklar nötron yıldızların keşfine yol
neden olmuş.
gibi ama daha büyük bir ölçekte bir açtı; ama Zwicky'nin bu
araya gelmiş nötronlardan oluşan dönemdeki çalışmaları başka
bir cisim. Bir nötron yıldız yalnızca bir büyük keşifte de etkili
alanı bulunan bir tür nötron yıldızı­
oldu. Zwicky, kütleçekim
1 1 kilometre kadardır; ama çok atfedilmektedir.
etkilerinin gösterdiği şekliyle
büyük bir yoğunluğu ve kütleçekim Çöken yıldızlarla ilgili h8.la bir­ galaksilerin kütlesinin,
kuvveti vardır. Nötronlar, atom çe­ çok sır vardır. Yalnızca 1 .4 Güneş gözlemle ölçülebilen
kirdeğinde olduğundan daha yakın kütlesi olan Chandrasekhar sınırı­ maddeden çok daha büyük
olabilirler ; yani bir çay kaşığı nötron nın (s 1 78) üstündeki yıldızlar sü­ olduğunu hesapladı. Kayıp
yıldızının ağırlığı 1 O milyon ton olur. pernova olup nötron yıldızları oluş­ malzemeye, dunkle Materie
Yıldızın kurtulma hızı (kendi kütle­ turacaktır. 3 Güneş kütlesinin üs­ adını verdi - şimdi daha çok
çekiminden kurtulmak için gerekli kara madde olarak biliniyor.
tünde bir yıldız daha da ileri gidip
Swicky teorik çalışmaları
hız), ışık hızının yaklaşık yarısıdır. bir kara delik olur; ama nötron mad­
dışında, jet motorların
desinin bozulup kuark parçacıkları­ geliştirilmesinde de çalıştı ve
İlk tespit na -nötronları ve protonları oluştu - 50'den fazla buluşunun
Nötron yıldızı kavramı, 1 967'de pul­ ran parçacıklar- dönüştüğü bir a r a patentini aldı.
sarlar keşfedilene kadar salt farazi evre olabilir. Kuark yıldızlar h8.la fa­
olarak kaldı. Pulsarların hızlı dönen razidir ama arayış devam ediyor. • Önemli eserleri
nötron yıldızı oldukları kanıtlandı.
1934 On Supernovae
1 979'da güçlü bir gama ışını patla­
(with Walter Baade)
ması saptandı. Bu, o günden beri
1957 Morphological
bir "magnetar"a -Dünya'nınkinden Astronomy
milyarlarca kat büyük bir manyetik
1 82

YILDIZLARDA ENERJİ � ..

KAYNAGI NUKLEER
••

FUZYONDUR
ENERJİ ÜRETİMİ

iman kökenli fizikçi Hans bir enerji salımının eşlik edebilme­


KISACA
ASTRONOM
A Bethe 1 938 'de ortaya çıka­
rana kadar, hiç kimse Gü­
neş'in ve diğer yıldızların bu kadar
siydi.
1 91 9 'da Britanyalı kimyacı Fran­
cis Aston, bir helyum (en hafif ikinci
Hans Bethe (1906-2005)
çok ışığı, ısıyı ve diğer ışımaları element) atomunun dört hidrojen
ÖNCE neden yaydığını ya da enerjilerinin (en hafif element) atomundan biraz
1919 Francis Aston, dört nereden geldiğini kesin olarak bil­ az bir kütleye sahip olduğunu buldu.
hidrojen çekirdeğinin miyordu. Hemen sonra Britanyalı astrofizikçi
1 905'te Albert Einstein ' ın kütle Arthur Eddington ve Fransız fizikçi
(protonlar) bir helyum
ile enerjinin bir eşdeğerliği oldu - Jean Baptiste Perrin, birbirinden ba­
çekirdeğinden daha kütleli
ğunu öne süren özel görelilik teori­ ğımsız olarak, yıldızların enerjilerini,
olduğunu keşfeder.
siyle, doğru yanıt yönünde bir dört hidrojen atomunu birleştirip bir
1929 Gallerli astronom Robert adım atılmıştı. Bu keşfin önemi, helyum çekirdeği oluşturarak elde
Atkinson ve Hollandalı fizikçi küçük bir kütle kaybına çok büyük ettiklerini, o sırada enerjiye dönüşen
Fritz Houtermans, yıldızlardaki
ışık çekirdeği füzyonunun
kütle-enerji eşdeğerliğine Düşük ila orta kütleli yıldızlar, hidrojeni
uygun olarak nasıl enerji helyuma dönüştüren proton-proton
salabildiğini hesaplar. zincirinden yakıt alır.

SONRA
1946 Ralph Alpher ve George
Gamow, helyum çekirdekleri Yüksek kütleli yıldızlar,
ile diğer bazı çekirdeklerin Hidrojen çekirdeklerinin
katalizör olarak karbon ve
füzyona uğrayıp helyumu
Büyük Patlama sırasında nasıl nitrojen varken hidrojeni
oluşturması kütleyi
sentezlenmiş olabileceklerini helyuma dönüştüren CNO
enerjiye dönüştürür.
açıklar. döngüsünden yakıt alır.

1951 Ernst Öpik, kırmızı dev


yıldızların çekirdeklerinde
helyum-4 çekirdeklerini
karbon-12'ye çeviren üçlü-alfa
sürecini açıklar.
�������-
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 83
Aynca bakınız: Görelilik teorisi 146-53 • Yıldızlarda nükleer füzyon 166-67 •
İlkel atom 196-97

Helyum-3
çekirdeği

Hans Bethe
Helyum-4
çekirdeği Hans Bethe 1906'da, o sırada
Alman İmparatorluğu'nun bir
parçası olan Strasbourg'da
Proton Nötron doğdu. Çok erken yaşta,
Proton-proton zinciri
yüksek bir matematik
protonları birleştirip helyum-4 O Pozitron • Nötrino
atomlarını oluştururken, gama yeteneği sergiledi. 1928'de
ışınları olarak enerji salar. ' Gama ışını Füzyon fizik alanında doktorasını
tamamladı. Nazi rejiminin
yükselişiyle birlikte Bethe
bir miktar kütle kaybı olduğunu öne nilen reaksiyon dizisini, Güneş önce Britanya'ya, sonra
sürdüler. Eddington bunun, Gü­ kadar büyük yıldızlarda enerji üreti­ ABD'ye göçtü. 11. Dünya
neş'in milyarlarca yıl ışık saçmasına minin ana kaynağı olarak gördü. Savaşı sırasında, ilk atom
olanak verebileceğini düşündü. (fisyon) bombasını yapmaya
1 929'da Robert Atkinson ve Fritz CNO döngüsü uğraşan Los Alamos Bilim
Houtermans , atomların değil daha Bir yıldızın çekirdek sıcaklığı, yıldı­ Laboratuvarında üç yıl çalıştı.
çok ışık çekirdeklerinin füzyonunun zın büyüklüğü arttıkça yavaş yük­ Savaştan sonra Bethe,
hidrojen (füzyon) bombasının
yıldızlarda nasıl enerji yaratabildiği­ seldiği halde, ürettiği enerji miktarı
geliştirilmesinde önemli bir rol
ni hesapladı ama reaksiyonlar bilin­ daha hızlı artar. Proton-proton zinci­
oynadı. Daha sonra nükleer
miyordu. ri bunu açıklayamadı; bu yüzden
denemelere ve silahlanma
Bethe, daha ağır atom çekirdeklerini yarışına karşı kampanya
Proton-proton zinciri gerektiren reaksiyonları araştırdı. yürüttü. Bethe astrofizik ve
1 938'de Bethe, Washington'da yıl­ Hidrojen ve helyumdan sonra, yük­ nükleer fizik çalışmalarının
dızlarda enerjinin nasıl üretildiğini sek kütleli yıldızlarda kayda değer yanı sıra, kuantum
tartışmak için düzenlenen bir fizik miktarda bulunan en ağır element elektrodinamiği (KED) de
konferansına katıldı. Konferans sıra­ karbondu; bu yüzden Bethe, karbon dahil, fiziğin diğer alanlarına
sında, yıldızlardaki hidrojen bolluğu çekirdeklerinin protonlarla olası re­ da önemli katkılarda bulundu.
göz önüne alındığında, enerji üreti ­ aksiyonlarına baktı. CNO (Kar­ 2005'te 98 yaşında ölene
minde en olası ilk adımın, iki hidro­ bon-Nitrojen-Oksijen) döngüsü de­ kadar bütün bu alanlarda
jen çekirdeğinin -tek protondur­ nilen bir reaksiyon döngüsü buldu; çalışmaya devam etti.
birleşip bir döteryum (ağır hidrojen) bu döngü sırasında hidrojen çekir­
atomu çekirdeği oluşturması oldu­ dekleri, daha ağır elementler varken Önemli eserleri
ğunu anladı. Bethe, bu reaksiyonun kaynaşıp helyumu oluşturur. Bet­
1936-37 Nuclear Physics
enerji ürettiğini biliyordu. Sonra, iki he'nin bulguları, diğer fizikçilerce
(Robert Bacher ve Stanley
reaksiyon adımının daha bir hel­ hemen kabul edildi. •
Livingston'la birlikte).
yum-4 (en yaygın helyum biçimi) 1939 Energy Production
çekirdeğini nasıl üretebildiğini orta­ in Stars
ya koydu. Proton-proton zinciri de-
1 84

GEZEGENLERİN ÖTESİNDE
BİR KUYRU KLUYI LDIZ
D EPOSU YARDIR
KUIPER KUŞAGI

KISACA
1 943'te İrlandalı astronom
Kenneth Edgeworth, Nep­
için Neptün'ün ötesinde bir kuyruk­
luyıldız çekirdeği kuşağına ihtiyaç
ASTRONOM tün'ün ve Plüton 'un ötesinde, olduğunu anladı. Bölgenin birkaç
Kenneth Edgeworth Güneş Sisteminin şafağında oluşan saat arayla fotoğrafları çekildi ve
(1880-1 972) ama birleşip bir gezegen oluştura­ nesnelerin hareket edip etmedikleri­
mayacak kadar küçük ve geniş ara­ ni anlamak için incelendi; yıldızlar­
ÖNCE
lıklı olan buzlu cisimlerin oluşturdu- dan daha yakın oldukları görüldü.
1781 ve 1846 Uranüs'ün ve ğu disk bulunduğunu öne sürdü . Bu Şimdi Kuiper Kuşağında 1 000'den
Neptün'ün keşfi, Güneş cisimler bazen İ ç Güneş Sistemine fazla nesne bulunmuştur. Büyük ço­
Sisteminin dış kenarının girip, kuyrukluyıldız olarak görünü­ ğunluğu 1 00 kilometreden büyük­
nerede olduğu tartışmasına yol
yorlardı. Bu düşüncesini ABD ' de tür; daha küçükleri, saptanamaya­
açar.
çok okunmayan Journal of the Bri­ cak kadar sönüktür. •
1930 Plüton keşfedilir. tish Astronomical Association der­
Astronomlar Frederick C .

••
gisinde yayınladı.
Leonard v e Armin O.
Leuschner, orada benzer Kuiper Kuşağı
cisimlerin bulunabileceğini 1 95 1 ' de, daha itibarlı Astrophysical
öne sürer. Journal'de, Hollanda kökenli Ameri­
SONRA kalı astronom Gerard Kuiper, böyle
1977 Charles Kowal, Satürn' ün bir diskin bir zamanlar var olduğunu Kuyrukluyıldızlar,
ötesinde buzlu bir küçük ama Plüton'un kütleçekimin etkisiy­ başlangıçtan beri neyse öyle
gezegen, Chiron'u keşfeder. le çoktan dağıldığını öne sürdü . kaldılar -birbirine yapışmayan
1992 David Jewitt ve Jane Buna Kuiper Kuşağı denildi ama
astronomik çakıl yığınları.

''
Luu, bir Neptün Ö tesi Nesne şimdi bazı astronomlar "Ed­
(NÖN -Neptün'ünkinden daha geworth-Kuiper Kuşağı" ifadesini Kenneth Edgeworth
büyük bir mesafede yörüngede kullanıyor.
dönen bir nesne) keşfeder. Sonra 1 980 ' de Uruguaylı astro­
nom Julio Fernandez , İç Güneş Siste­
2005 Plüton'a benzer
minde görülen kısa dönemli kuyruk­
büyüklükte bir NÖ N olan Eris
luyıldızların sayısını tedarik etmek
ile Haumea ve Makemake
NÖN'lerinin keşfedilmesi,
Plüton'un cüce gezegen Ayrıca bakınız: Oort bulutu 206 Neptün'ün ötesini araştırmak 286-87

sınıfına indirilmesine yol açar.


ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 185

BAZI GALAKSİLERİN
MERKEZİNDE AKTİF
••

BOLGELER YARDIR
ÇEKİRDEKLER VE IŞINIM

KISACA
1 940 ile 1 942 arasında Ameri­
kalı astronom Carı Seyfert,
A STRONOM yoğun, özellikle parlak, çoğu
Cari Seyfert (1911-1960) kez mavi renkli merkezleri bulunan
çok sayıda sarmal galaksiyi incele­
ÖNCE di. Araştırmaları, bu galaksilerin
1908 Edward Fath ve Vesto tayflarında farklı emisyon çizgileri
Slipher, NGC 1068 bulunduğunu ortaya çıkardı. Daha
bulutsusunun (şimdi tipik bir sonra Seyfert galaksileri olarak bili­
Seyfert galaksisi olarak nen bu tip galaksileri tarif eden bir
tanınmaktadır) tayfında
makale yayımladı. Bu galaksiler,
gariplikler gözlemler.
geniş bir dalga boyları yelpazesin­ NGC 1068 (M 77) galaksisi, arketip
1936 Edwin Hubble de , en güçlü biçimde kızılaltı bölge­ Seyfert galaksisidir. İyonlaşmış gaz
galaksilerin şekillerini de , çoğu kez görünür ışık, radyo dal­ girdaplarıyla çevrili, yoğun parlak, aktif
sınıflandırır. bir merkezi vardır.
gaları, morötesi ışınım, X-ışınları ve
SONRA gama ışınları da içeren büyük mik­
1951 Gökyüzündeki en güçlü tarda ışınım üreten çekirdekli sar­ ler. AGÇ 'lerin, merkezlerinde kıvrıla­
radyo dalgası kaynaklarından mal galaksilerdi. rak büyük kara deliklere dönüşen
biri olan Kuğu (Cygnus) A, ilk maddeden güç aldıkları düşünül­
radyo-galaksi olarak tanımlanır. Şiddetli merkezler mektedir. Birçok AGÇ ışınım yay­
Seyfert galaksileri, aktif galaksi de­ manın yanı sıra, merkezi kara delik­
1963 Hollandalı astronom
Maarten Schmidt, aslında uzak, nilen bir galaksi sınıfının bir çeşidi­ lerinin etrafından uzaya güçlü par­
çok parlak bir radyo dalgaları dir. Aktif galaktik çekirdekler çacıklar da püskürtür. Bazıları, radyo
kaynağı olan yıldız-görünümlü (AGÇ ' ler) denilen, içinde olağanüs­ dalgaları yayan malzeme loplarıyla
bir nesne için yıldızımsı radyo tü miktarda şiddetli faaliyet gerçek­ ilişkilidir -bu "radyo lopları"nı barın­
kaynağı (daha sonra "kuasar") leşen merkez bölgeleri vardır. Bir dıran aktif galaksilere radyo-galaksi­
terimini uydurur. AGÇ tipi de kuasarlardır. Bunlar çok ler denilir. •
uzaktadırlar ve o kadar çok enerji
1967 Amerikalı astrofizikçi
üretirler ki, içinde barındıkları galak­
Benjamin Markarian, çoğu
sileri gölgede bırakırlar; görülemez-
Seyfert galaksisi olmak üzere,
güçlü morötesi emisyonlu
galaksilerin bir listesini Aynca bakınız: Sarmal galaksiler 156-61 • Samanyolu'nun ötesi 172-77 •
Kuasarlar ve kara delikler 2 18-21
yayımlamaya başlar.
1 86

AY MADDESİ İLE DÜNYA


MADDESİNİN UYUMU
FAZLASIYLA
KUSURSUZDUR
AY'IN KÖKENİ

J
eologlar Dünya'nın milyarlar­ den Dünya'ya çok daha yakın oldu­
KISACA ca yıllık varoluşunun öyküsü­ ğunu ve yavaş yavaş uzaklaştığını
nü 20. yüzyılın başında ana söyledi. Ay' ın yılda yaklaşık 3 , 5 san­
ASTRONOM
hatlarıyla ortaya çıkarmıştı. Ama timetre uzaklaştığını gösteren öl­
Reginald Daly (1871-1957)
Ay'ın kökeni spekülasyona açık çümler, bunu doğrulamaktaydı.
ÖNCE kaldı. 1 940'lara kadar pek çok astro­
1913 Britanyalı jeolog Arthur nom, doğa bilimci Charles 'ın oğlu
Holmes, Dünya'nın en az 1 , 5 George Darwin'in öne sürdüğü bir
Astronomlar, HD 172555 yıldızının
milyar yaşında olduğunu öne teoriye bağlı kaldı. 1 898 ' de Darwin,
yörüngesinde dönen iki küçük
süren ilk modern jeolojik sıcak ve hızlı dönen bir Dünya'nın
gezegenin birkaç bin yıl önce
zaman ölçeğini çıkarır. fırlattığı erimiş kaya, yörüngede çarpıştığını buldu. Olasılıkla Dünya'yı
dönen bir uyduyla kaynaşınca Ay' ın da içine alan benzer bir çarpışma Ay'ı
SONRA oluştuğunu öne sürdü. Ay' ın eski- oluşturdu.
1969-72 Apollo misyonları,
Dünya' da analiz edilmek üzere
Ay'dan kaya getirir.
1975 Ay kayalarının
analizinden sora ABD'li
astronom William Hartmann
ve diğerleri yeni kanıtlamak
için devasa çarpma teorisine
döner.
2011 Norveç kökenli Amerikalı
gezegen-bilimci Erik Asphaug
ve İsviçreli astrofizikçi Martin
Jutzi, Ay'ın küçük bir yoldaş
ayla birlikte oluştuğunu ve
daha sora ikisinin çarpıştığını
öne sürer.
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 87
Aynca bakınız: Ceres' in keşfi 94-99 • Kuyrukluyıldızların bileşimi 207 • Kraterleri araştırmak 212 •

Uzay Yarışı 242-49

''
Ay kayalan ile Ay, Dünya' nın
Dilnya'mn magmasını yörüngeye
mantosundaki sokan devasa bir
malzeme birbirine çarpışmada oluşmuş
uyar. olabilir. Esasında her "kesin" bilim,
spekülatiftir ve öyle olmalıdır.
Bilimin araştırma aleti de
Bilgisayar modellemesine göre 4,3 milyar yıl önce daha ender biçimde cesaretle ve
küçük bir gezegen Dünya'ya çarptı ve muhakemeyle kullanılan
çarpışma Ay'ı yarattı. hayalgücünün düzene

''
sokulmasıdır.
Reginald Daly
1 940 'larda Amerikalı kimyacı !aştıktan sonra Dünya'nın yüzeyin­
Harold Urey'in savunduğu alternatif den alınan maddeden oluşan Ay'a
teori, "yakalama" modeliydi; buna işaret ediyor.
göre Ay, Güneş Sisteminde başka
yerde oluştu ve Dünya' nın kütleçe­ Büyük Sıçrama
kiminin denetimine girdi. Ne var ki, Geçen on yılda olası çarpmaların bil­ türdü. Theia'nın çok büyük bölümü
Ay Dünya'ya göre o kadar büyüktür gisayar modellemesi, Büyük Sıçra­ Dünya'yla kaynaştı (Dünya'nın aşırı
ki, pek çok kişi böyle bir olayı olası ma denilen bir olaya işaret etmekte­ büyük bir metal çekirdeğinin olma­
görmedi. dir. Bu senaryoda Mars büyüklüğün­ sının nedenirıi açıklıyor) ve "sıçra­
1 946'da Kanadalı jeolog Reginald de bir gezegen (Yunan mitolojisinde ma," çoğu gezegenin kayalık dış
Daly, üçüncü bir düşünce sundu. Ay Ay' ın annesinin adından hareketle bölgesinden magmayı yörüngeye
ile Dünya' nın aynı malzemeden Theia adı verilen) 4,3 milyar yıl önce savurdu. Bu malzeme Ay' ı oluştur­
oluştuğu konusunda Darwin'le hem­ -Dünya'nın oluşumundan yaklaşık du. Büyük Sıçrama düşüncesi şim­
fikir olurken, itici gücün yörüngeye 200 milyon yıl sonra- Dünya'ya dilik daha çok bir varsayım olmasına
malzeme fırlatan başka bir cisim ile çarptı. Çarpışma her iki cismi de rağmen, hfila Ay'ın kökeni konusun­
Dünya arasında bir çarpışma olduğu kaynayan magma toplarına dönüş- da en iyi tahmirıdir. •
varsayımında bulundu.
Reginald Daly rinin kökeni konusunda önde ge­
Eşleşen kaya len ses olmasına yol açtı. 1920'le­
Daly'nin düşüncesi, Ay kayalarının Jeolog Reginald Daly'nin kıtala­ rin başında Daly, Dünya'dan fır­
analizi mineral içeriğinin Dünya'nın rın kayması, levha tektoniği ve layıp Ay'ı oluşturan malzemenin,
mantosundakine (kabuk ile çekirdek kayaç döngüsü teorilerine katkı­ Dünya'nın kabuğunun dinamik
arasındaki tabaka) çok yakın oldu­ larının, Güneş Sisteminde Dünya karakterinin temel nedeni oldu­
ğunu gösterdiği 1 970'lere kadar ile diğer kayaç cisimler arasında­ ğunu öne sürdü. Çarpma teorisi,
fazla önemsenmedi. Her ikisinde de ki benzerlikleri ve farklılıkları an­ Daly'nin çalışmalarına sonradan
lamada paha biçilmez olduğu ka­ eklendi, Harvard Üniversitesi je­
yüksek miktarda silikat, az miktarda
nıtlandı. oloji bölümünün başkanı olarak
metal vardır. Ay başka yerde oluş­
Daly'nin jeolog olarak yete­ emekli olduktan sonra geldi.
muş olsaydı, kayaları Dünya' nınkin­
nekleri Kanada'nın güney sınırı­
den çok farklı olurdu. Dünya'yla aynı nı, Pasifik kıyısından Kayalık Önemli eserleri
erimiş ham malzemeden oluşmuş Dağlarına, oradan Büyük Ovala­
olsaydı, Dünya'nın mini bir versiyo­ ra kadar inceleyince anlaşıldı. Bu 1946 Origin of the Moon and
nu olması ve daha büyük bir metalik araştırma sırasında topladığı its Topography
çekirdeği bulunması beklenirdi. Ne kaya örnekleri, farklı kayaç tiple-
var ki, kaya kanıtlar, gezegen katı -
U AN
TELESKOPLARLA
BİRLİKTE ÖNEMLİ
• •

UZAY TELESKOPLARI
190 UZAY TELESKOPLARI
1
''
946 ' da, ilk uydu Sputnik 1
KISACA Dünya'nın yörüngesine fırla­
tılmadan tam 1 1 yıl önce, 32
ASTRONOM
Lyman Spitzer Jr. yaşında astrofizikçi Lyman Strong
Spitzer Jr, günün birinde Dünya' nın
(1914-1997) Atmosferin yukarısında
yüzeyinde değil, yörüngede çalışa­
ÖNCE cak güçlü bir teleskop tasavvur etti. yapılan gözlemler astronomiyi
1935 Kari Jensky radyo Mat atmosferin ve ışık kirliliğinin diğer bilim alanlarından daha
dalgaları üreten gök yukarısında bu uzay teleskobu Ev­ fazla devrimcileştirebilir. Yeni
nesnelerini açığa çıkarıp, ren 'i net ve eşsiz bir biçimde göre­ bir keşif macerasında hiç
görünür ışığın ötesinde cekti. Spitzer'in rüyası 40 yıldan kimse nelerin bulunacağını
Evren'e bakmanın yeni fazla bir süre sonra gerçekleşecekti

''
önceden söyleyemez .
yollarını sunar. ama sabrı ve azmi sonunda karşılığı­
Lyman Spitzer Jr.
1970 NASA yörüngede dönen nı görecekti.
X-ışını gözlemevi Uhuru'yu
fırlatır. Işıktan fazlası
Kari Jansky'nin 1 935'te dünya-dışı
1978 Gerçek zamanda çalışan radyo dalgalarını keşfi, Evren'i göz­
ilk teleskop Uluslararası lemlemenin görünür ışık dışında
Morötesi Kaşif (International başka yolları da olduğunu açığa çı­ kez, radarlarda kullanılan mikrodal­
Ultraviolet Explorer) fırlatılır. kardı. 1 939'da II. Dünya Savaşının ga bandında. Radyo kullanarak yeni
SONRA çıkması, bu yeni ve heyecan verici nesneleri keşfetmek olanaklıysa, o
1990 Hubble Uzay Teleskobu alanda araştırmaları kesintiye uğrat­ zaman kızılaltı , morötesi (UV) ve X-ı­
fırlatılır. tı. Radyo-astronomide ilk adımları şınları gibi diğer elektromanyetik
atmak, Illinois'li amatör astronom ışıma biçimleri de gözlem aleti ola­
2003 Kızılaltı Spitzer Uzay
Grote Reber'e kaldı . 1 937'de Reber, rak kullanılabilirdi.
Teleskobu fırlatılır.
kendi arka bahçesinde yaptığı Ne var ki, bir sorun vardı. Görü­
2009 Kepler Teleskobu Güneş ev-yapımı anteni kullanarak radyo nür ışık için geçirgen olan Dünya
Sistemi dışındaki gezegenleri Evren'ine ilişkin ilk incelemelerini atmosferi, bu tür ışımaların birçoğu
aramaya gönderilir. yapmıştı. Kısa süre sonra, savaş sı­ için geçirimsizdir. Dalgalar hava
2018 Kızılaltı James Webb rasında araştırmacılar meteorların moleküllerince soğurulur, tekrar
Uzay Teleskobu fırlatılacak. ve Güneş lekelerinin kendi radyo uzaya yansıtılır ya da anlamsız bir
dalgalarını ürettiklerini buldular -bu biçimde her yöne saçılır. Sonuç ola-

Lyman Spitzer Jr Lyman Spitzer Jr. 1914'te Ohio'da, ile birlikte Spitzer, Thor Dağına,
Toledo'da doğdu. Princeton'dan Kanada Kutup Bölgesinde 1675
Henry Norris Russel gözetiminde metrelik bir zirveye tırmanan ilk
astrofizik alanında doktora yaptı. kişi oldu. 1977'de bir uzay
II. Dünya Savaşından sonra teleskobu için yürüttüğü
astrofizik bölümünün başkanı oldu kampanya sonuç verdi ve
ve uzay teleskoplarına adadığı 50 Hubble Uzay Teleskobuna mali
yılı başladı. kaynak sağlandı. 1 990'da rüyası
Bir plazma uzmanı olan Spitzer gerçekleşecek kadar uzun
1 950'te stellaratoru icat etti. Bu yaşadı.
aygıt, manyetik bir alanda sıcak
plazma içeriyordu ve bugün de Önemli eserleri
devam eden füzyon gücü arayışını
başlattı. 1965'te Spitzer uzay 1946 Astronom ical Advantages
gözlemevlerini geliştirmek üzere of an Extra-terrestrial
NASA'ya girdi ama o yıl, tamamen Observatory
bambaşka bir alanda zafer
kazandı. Arkadaşı Donald Morton
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 91
Aynca bakınız: Samanyolu'nun ötesi 172-77 • Radyo-astronomi 179 • Uzak yıldızları incelemek 304-05 •
Kütleçekim dalgaları 328-31

B u grafikte turuncu eğrinin düzeyi, verili bir ışıma dalga


;:,!:?
o
boyunda atmosferin ne kadar geçirimsiz olduğunu temsil eder.
>c.:J
1 50 Büyük pencereler görünür dalga boylarının (gökkuşağıyla işaretli)
.... ve yaklaşık 1 milimetreden 10 metreye kadar radyo dalga
.....
boylarının etrafındadır.
en
:::E
ıı:ıı:: 1 00
(,)'>
u.ı
c.:J
ıı:ıı::
u.ı
"'"
en
=
50
:::E
....
cc

0,1 nm 1 nm 1 0n m 1 00 n m 1 µ m 1 0p m 1 0 0 p m 1 m m 1 cm 1 0cm 1m 1 0m 1 00 m 1 km
DALGA BOYU

rak, dünyadan gözlemlerle pek çok neden olmaktadır. Büyütme arttıkça oluşturmasına neden olan yoğunluk
görünmez ışınım türüyle ilgili bilgi kırpışma daha belirginleşir, bir teles­ ve ısı farklılıklarının bir etkisi vardır.
toplamak neredeyse olanaksızdır. kobun göz merceğinde nesnelerin Yıldız ışığı bir hava cebinden farklı
Spitzer' in 1 946'da yayımladığı titrek ve puslu ya da fotoğraflarda yoğunlukta başka bir cebe geçerken,
Astronomical Advantages of an Ext­ dağınık ışık lekeleri olarak görünme­ hafif kırılır, bazı dalga boyları diğerle­
ra-terrestrial Observatory (Dün­ lerine neden olur. rinden daha fazla bükülür. Sonuç ola­
ya-dışı Bir Gözlemevinin Astrono­ Kırpışmanın bilimsel adı ışık tit­ rak, kozmostan geçip Dünya'ya
mik Avantajlan) başlıklı makalesi, reşimidir (sintilasyon). Işık atmosfer­ gelen ölü düz ışık demeti, havada
görülmeyen ışımayı saptama soru­ de türbülanslı hava tabakalarından sürekli değişen zikzaklı bir yol izle­
nuna dikkat çekmekteydi. Çözümü, geçince oluşur. Türbülansın kendisi­ meye başlar. Bu ışık demetine odak­
uzaya bir teleskop koymaktı. Ama nin ışık üzerinde bir etkisi yoktur lanan teleskop ya da çıplak göz, ışı­
Spitzer böyle bir önerinin önündeki ama havanın karışmasına ve girdap ğın bir kısmı bu görüş hattının içirıe
engelleri de vurguladı: birincisi,
uzay yolculuğu icat etmenin tekno­
lojik zorluğu ve ikincisi, yerden
uzaktan kumandayla uzayda çalışa­
bilen bir alet tasarlama zorluğu. Elektromanyetik ışımanın
birçok türü atmosferden
Kırpış kırpış küçük yıldız geçemez.
Spitzer'in makalesinin geri kalanı,
yüzyıllardır astronomları yıldıran bir
sorunu çözmeye odaklıydı -gökyü­
zünün kendisi. Dünya' dan bakılınca
yıldızlar, kırpışır gibi görünürler. Bu
etkiye, ışığın ileri geri kayması, par­
laklığın yükselip düşmesi neden
olur. Bu, yıldız ışığının özniteliği de­
ğildir; Dünya'nın kalın atmosferi
1 92 UZAY TELESKOPLARI

''
ve dışına yöneldiği için, parlaklıkta inene kadar beklerdi. Örneğin kuv­
bir dalgalanma görür. vetli rüzgarlar türbülansı giderip ku­
Kırpışmanın keskin astronomik sursuza yakın görüş koşulları yaratır.
görüntü almanın üzerindeki etkisine 1 940'ların sonunda astronomlar,
"görüş" denilir. zaman içinde filme alınan binlerce
Atmosfer çok durgun ve görüş kare arasında, gökyüzünü billur ber­ Yıldızlara ve yıldızlararası
iyi olduğu zaman , uzak bir yıldızın raklığında yakalayan "şans eseri gö­ maddeyi ilişkin bilgimiz,
teleskoptaki görüntüsü , küçük bir rüntü" bulma umuduyla gökyüzünü öncelikle, bize ulaşan
sabit disktir. Görüş kötü olduğunda, filme alan sinema kameraları kullan­ elektromanyetik ışınıma
görüntü bozulup karışık bir noktalar maya başladılar. Bir çözüm de, daha

''
dayanmalıdır.
kümesine dönüşür. Belirli bir süre yükseklere çıkmaktı. Bugün yeryü­
Lyman Spitzer Jr.
boyunca alınan bir görüntü, yayılıp zündeki en etkili gözlemevlerinin
geniş bir diske dönüşür. Sonuç, tümü, bulut örtüsünün en az ve yu­
odaklanmamış bir teleskopa benzer. karıdaki havanın genellikle sakin ol­
duğu yüksek, kurak dağların tepele­
Görüşü iyileştirme rine kuruludur.
Gözlem koşulları, atmosferle birlikte 1 990 'larda güçlü bilgisayarların
sürekli değişir. 1 990'lardan önce gelmesiyle birlikte, yere-mahkum sistemleri ince ayarlı aynalar ve
gözlemciler, bozulmalar minimuma astronomlar astronomik görüş so­ başka optik aygıtlar kullanır; ama
runlarını düzeltmek için uyarlamalı aynı zamanda görüntülerden atmos­
optik (UO) kullanmaya başladılar. ferik "gürültü"yü süzüp çıkarmak
Tıpkı bozulmuş bir görüntüyü bozul­ için büyük ölçüde bilgisayarlara da­
Uyarlamalı optik, referans noktası
madan önceki özgün görüntüye yanır. Bununla birlikte, UO'nurı ge­
olarak net bir yıldızı gerektirir. Bunları
bulmak zor olduğu için, bir sodyum benzetmek için çarpık bir aynanın tirdiği dramatik iyileşmelere rağ­
lazeri yüksek atmosferdeki tozu kullanılması gibi, UO da gelen ışık­ men, yörüngede, görülebilir ışık da
aydınlatarak bir "yıldız" yaratır. taki çarpıklıkları ölçüp düzeltir. UO dahil tayfın çoklu dalga boylarında
gözlem yapabilen büyük bir teles­
kop, astronominin nihai hedefiydi.

Hubble'a giden yol


Bu alanda öncü ses olarak Spitzer,
1 965'te NASA'nın Büyük Uzay Te­
leskobu (BUT) geliştirme ekibirıin
başına getirilmişti. 1 968 'de NASA,
morötesi (UV) ışıkta yüksek kaliteli
görüntüler alan Orbiting Astronomi­
cal Observatory (OA0-2 ; Yörünge
Astronomi Gözlemevi) ile ilk uzay
teleskobu başarısını elde edip,
uzay-tabanlı astronominin avantaj­
larına farkındalığı artırdı.
Spitzer' in BUT'u görülebilir ışık
tayfına sahip yakın ve uzak nesnele­
ri gözlemleyerek, OA0-2'den daha
dramatik sonuçlara ulaşmayı amaç­
lıyordu. Ekibi 3 metrelik bir aynalı
teleskopa karar verdi ve 1 979 'da fır­
latılması planlandı. Ne var ki, proje
çok pahalıydı; bütçesi yetmedi. Ma­
liyeti azaltmak için açıklığı 2,4 met­
reye indirildi ve BUT, 1 983'e ertelen-
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 93
Hubble'ın aynasını parlatan bir
makine. 2 ,4 metrelik aç ık lığ ı bugün
küçük gibi görünebilir ama 1948 'e
kadar dünyanın en büyük teleskobu
olan Hooker Teleskobuyla aynı
büyüklüktedir.

deyse hiçbir işe yaramadılar. HUT,


yer-tabarılı bir teleskoptan daha kötü
bir gözlem aleti mi olacaktı? Görüntü
analizleri, aynanın kenar şeklinirı
yanlış olduğunu açığa çıkardı. Hata
çok küçüktü -bir metrenirı yaklaşık 2
milyonda biri- ama birirıci aynanın
dış tarafının yakaladığı ışığı ikirıci
aynanın yarılış bölgesirıe gönderip,
görüntülerde ciddi sapmalar yarat­
maya yetiyordu. Spitzer ve ekibi için
di. 1 983 yılına gelindiğinde, herhan­ 540 kilometre yukarısındaki yörün­ can sıkıcı bir andı; çünkü HUT 'un,
gi bir fırlatma gerçekleşmedi ama gesirıe çıkardı. Spitzer, meslek rüya­ bir başarısızlık olduğu kanıtlanacak­
Spitzer ısrar etti ve projeye devam sını sonunda gerçekleştirmişti - mış gibi görünüyordu.
edildi. Bu arada, BUT'un adı değişti­ uzayda kötü görüş ve morötesi ile
rildi; Evren' in gerçek ölçeğini ilk kez kızılaltı ışınları kısmen geçirmeyen Düzeltici vizyon
kavrayan Edwin Hubble'ın adı veri­ bir atmosfer sorunu yaşamayan bir Hubble'ın potansiyelini gerçekleş­
lerek Hubble Uzay Teleskobu (HUT) teleskop. tirmesi için, optik sistemirıe düzelti­
yapıldı. O sırada teleskobun aynaları ci öğeler eklenmesi gerekiyordu.
yapılmıştı. Ağırlığı azaltmak için, Hubble sonınu Böylece bir gözlük takıldı. Birinci
üstteki düşük-genleşmeli cam taba­ Ne var ki, yerdeki sorunlar uzayda da aynayla ilgili sorun, teleskobun gö­
ka bir petek desteğin üzerirıe otur­ devam etti. HUT'un gönderdiği ilk rüntüleri analiz edilerek kesin bir bi­
tuldu. Aynaların şekli önemliydi. görüntüler o kadar kötüydü ki, nere- çimde hesaplandı. Çözüm, ana ay-
Yapım sırasında aynalar, uzayda ya­
mulmamalarını sağlamak için, küt­
leçekimsizliği taklit eden bir deste­
ğin üzerinde tutuldular. Camları, 1 0
nanometrelik bir doğrulukla perdah­
layıp bükey hale getirmek gereki­
yordu. Bu, HUT'un morötesi ışıktan
kızılaltı tayfın üst ucuna kadar her
şeyi görmesini olanaklı kılacaktı.
Yeni ertelemeler HUT' un fırlatıl­
masını 1 986'ya bıraktı; ama sonra 28
Ocak 1 986 ' de Uzay Mekiği Challen­
ger patladı ve NASA'nın mekik filo­
su iki yıl boyunca yerden kalkmadı.
Sonunda 24 Nisan 1 990'da Uzay
Mekiği Discovery, HUT'u Dünya'nın

Hubble Uzay Teleskobu, Spitzer ' in


rüyasının gerçekleşmesidir. Şimdiye
kadar yapılmış en güzel bilimsel
aletlerden biridir.
1 94 UZAY TELESKOPLARI
HUT ' un gözlemlerinin çoğu,
uzayın derinliklerine -zaman içinde
çok geriye- bakmaktaydı. 1 995'te
Derin Alan görüntüsü , uzayın boş
bir bölümüne, toplam gökyüzünün
24 milyonda birine odaklandı. Top­
lam 32 ışıklama, 12 milyar ışık yılı
uzakta olan çok sayıda bilinmeyen
galaksiyi ortaya çıkardı -Büyük
Patlamadan 1 , 5 milyar yıl sonra yol­
culuğuna başlayan ışık 2004'te
Ultra Derin Alan 1 3 milyar ışık yılı
uzakta olan nesneleri gösterdi ve
201 0 ' da HUT kızılaltı ışınımı kulla­
nıp, Evren'in tarihinde yalnızca 480
milyon yıl var olan nesnelerin Aşırı
Derin Alan görüntülerini elde etti.
Bundan ötesini görmek, 201 8 ' de kı­
zılaltı James Webb Uzay Teleskobu­
nu gerektirecek

Spitzer uzayda
HUT, Lyman Spitzer Jr. ' ın mirası
olan dört büyük gözlemevinin en ün­
lüsüdür. 1 991 ile 2000 arasında
Compton Gama Işını Gözlemevi
gama ışını patlamalarına, görülebilir
Evren ' in kenarında gerçekleşen
ABD'li astronot Andrew Feustel,
nadan giren ışığın doğru odaklan­ 2009'da bir bakım misyonunda
enerji olaylarına baktı. Chandra X-ı­
ması içirı Hubble' ın aletlerinin elektrikli bir alet kullanıp Hubble Uzay şını Gözlemevi 1 999'da fırlatildı ve
önüne özenle tasarlanmış aynalar Teleskobunu onarıyor. kara delikler, bebek Güneş sistemle-
eklemekti. 1 993'te can alıcı bir

''
bakım misyonu sırasında bu ayna­
lardan iki takım yerine konuldu. Ku­
sursuz çalıştılar. HUT sonunda çalış­ şimdiye kadar 1 ,2 milyon gözlem
tırıldı ve sonuçlar şaşırtıcıydı. yaptı. Saatte 27.000 kilometre hızla
1 993 ' ten sonra astronotlar, so­ yol almasına rağmen, uzayda bir ko­
nuncusu 2009'da olmak üzere dört numu 0,007 yay-saniyelik bir doğru­ Doğa düşünceli davranıp bize,
kez daha HUT'un bakımını yaptı. lukla belirleyebiliyor -bu, 300 metre­ neredeyse bütün dalga
Mekikler 201 1 'de emekliye ayrıldı; den 25 kuruşluk madeni parayı vur­ boylarında ışıyan enerjinin,
ondan sonra HUT'a bakım yapmak maya benzer. 0,05 yay-saniye bir genellikle ihmal edilebilir
olanaklı olmadı. Bununla birlikte son nesneyi ayrıştırabiliyor. NASA soğurmayla çok uzak
bakımda önemli güncellemeler ek­ bunu, ABD ' de Maryland'te durup,
mesafeleri doğrusal hatlar
lendi; yani HUT 2040' a kadar kulla­ Tokyo'da iki ateşböceğini görmeye
boyunca katettiği bir evren
nımda kalabilir. benzetti. Dünya'nın her tarafından

''
astronomlar, ilgilendikleri nesneleri sunmuştur.
Ultra derin, ultra berrak görmek için HUT'un zamanında yer Lyman Spitzer Jr.
HUT kuşkulu bir başlangıç yapması­ ayırtmaya başladılar. Gördüğü her
na rağmen, bütün beklentileri aştı. şeyin yer aldığı arşiv -toplam 1 00 te­
Teleskop , Dünya'nın etrafında 5 mil­ rabayt- herkese açık bir web site­
yar kilometrelik yolculuğu sırasında sinde görülebilir.
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 95
2004'te alınan Ultra Derin Alan
görüntüsü değişik şekillerde, renklerde
ve yaşlarda mücevher benzeri binlerce
galaksiyi açığa çıkarıyor. Kırmızı
galaksiler en uzak olanlardır.

ri ve süpernovalar bulmakla görevli­


dir. Son olarak, Spitzer Uzay Teles­
kobu 2003'te uzaya girdi. Görevle­
rinden biri, bulutsuların içine bakıp
yıldızların oluştuğu sıcak bölgeleri
ortaya çıkarmaktı. 2009'da, telesko­
bun ısıya duyarlı dedektörlerini
soğuk tutan sıvı helyum bitti.
Gözlemevleri, Dünya'nın değil
Güneş ' in yörüngesine yerleştirile­
bilir; orada gözlemevlerini Güneş ' in
ısısından ve ışığından korumak AUA misyonu, Herschel ve Planck, galan değil kütleçekim dalgalarını
daha kolay olur ve geniş, engelsiz bunun iki örneğidir. Hepsi 2009'da saptayacak bir uzay gözlemevinin
bir gökyüzü görüşüne sahip olurlar. fırlatıldı. Herschel, uzaya yerleştiri­ teknolojisini test etmek için LISA
Bugün yörüngede 30 kadar gözle­ len en büyük kızılaltı teleskoptu; Pathfinder'ı fırlattı. Lyman Spitzer
mevi vardır ve görüntü gönderiyor­ Planck ise, kozmik mikrodalga ar­ Jr. bile böyle bir ilerlemeyi öngöre­
lar. NASA'nın Güneş Sistemi dışın­ dalan ışımasını incelemekteydi. memişti . •
da gezgen arayan Kepler ' i ve iki 2 0 1 5 ' te AUA elektromanyetik dal-

Spitzer Teleskobuna, NASA


tarafından Lyman Spitzer Jr.'ın
vizyonunu ve katkılarını
onurlandırmak için bu ad verildi.
Başlangıçtaki adı, Uzay Kızılaltı
Teleskop Tesisi'ydi.
196

ATOM ÇEKİRD�KLERİ
MEYDANA GETiRMEK
BİR SAATTEN AZ BİR
ZAMAN
İLKEL ATOM
ALIR
KISACA
Büyük Patlama teorisi doğruysa, Evren' in ilk birkaç
ASTRONOMLAR dakikasında sıcaklıklar aşırı derecede yüksekti.
George Gamow (1904-1968)
Ralph Alpher (1921-2007)
ÖNCE
1939 Hans Bethe, yıldızlarda
hidrojenden helyum yapmanın
iki yolunu açıklar. Kısa bir zaman aralığında, protonların ve nötronların birleşip
atom çekirdeğini oluşturmaları için koşullar uygundu.
SONRA
1957 Fred Hoyle ve
meslektaşları, yıldızlarda
kimyasal elementlerin diğer
elementlerden
sentezlenebildiği sekiz işlemi
ortaya koyar.
1964 Alman-ABD'li fizikçi
Arno Penzias ve ABD'li
astronom Robert Wilson, 1 931 'de Georges Lemaitre Ev­ çılgınca temel parçacıklardan -o sı­
kozmik mikrodalga ardalan ren'in aşırı yoğun "ilkel bir atom"un rada büyük ölçüde protonları, nöt­
ışımayı keşfeder. patlamasından meydana geldiğini ronları ve elektronları kapsadığı dü­
ve o zamandan beri genişlemekte şünülen- ibaretti. Sıcaklık, bu par­
1970'ler Büyük Patlama
olduğunu öne sürdü -şimdi Büyük çacıkların çok kısa dönemler hariç
nükleosenteziyle hesaplandığı
Patlama teorisi olarak biliniyor. Ne birleşmesini önleyecek kadar yük­
şekliyle atom tabanlı
var ki, 1 940 'ların ortasında, teorinin sekti. Ne var ki, Evren var olduktan
maddenin (protonlardan ve
nötronlardan oluşan) inanırlığını sürdürmesi için hala ek birkaç saniye sonra genişledi ve pro­
kütlesinin, Evren'in kanıtlara ihtiyacı vardı. tonlar ile nötronlar, güçlü nükleer
gözlemlenen kütlesinden çok Ukraynalı fizikçi George Gamow, kuvvet denilen bir etkileşimle bir
daha az olduğu bulunur. Bu Lemaitre'in önerdiği şekliyle Ev­ arada kalacak, böylece bir dizi atom
bilmece, kara maddenin varlığı ren'irı başlangıcındaki koşulları dü­ çekirdeği yaratacak kadar soğudu.
öne sürülerek büyük ölçüde şünmeye başladı. O koşulların hayal Gamow, protonlardan ve nötronlar­
çözülür. edilemeyecek kadar sıcak olacağını dan ilk birkaç "tohum" çekirdek bir
hemen anladı. O koşullarda madde, araya geldikten sonra, peş peşe nöt-
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 97
Ayrıca bakınız: Evren' in doğuşu 168-71 • Enerji üretimi 182-83 • Nükleosentez 198-99

Trityum geri kalanının esas olarak hidrojen


...ı��--- çekirdeği olduğunu göstermekteydi. Alpher
ve Gamow'un yayımladığı makale,
Büyük Patlamada peş peşe nötronla­
rın eklenmesiyle daha ağır çekirdek­
lerin yaratılmış olabileceğirıi de sa­
Helyum-3 vunmaktaydı.
çekirdeği
Döteryum Helyum-4 çekirdeği


Doğru öngörüler
Fred Hoyle gibi bilim insanlarının
çalışmalarıyla, karbon gibi daha
ağır elementlerin yıldızlarda ve sü­
pernova patlamalarında yaratıldığı
sonunda kabul edildi. Yine de Alp­
her-Gamow teorisi, hidrojenin ve
helyumun göreli bolluğunu doğru
Evren'in ilk dakikalarında protonlardan ve bir biçimde açıklayarak, Evren' irı bir
nötronlardan atom çekirdeği oluştu. Nötronların çok büyük
Proton Büyük Patlamayla başladığını öne
bölümü helyum-4 çekirdeğini boyladı. Az miktarda
helyum-3 ve döteryum (bir hidrojen izotopu) ile çok küçük süren teoriye hatırı sayılır bir destek
miktarda lityum-7 de meydana geldi. Hidrojenin başka bir
Nötron verdi. 1 964'te keşfedilen kozmik bir
izotopu -trityum- oluştu ve helyum-3'e bozundu. Enerji, ' Gama ışını ardalan ışımasının (s. 222-27) varlı­
gama ışını biçiminde salındı. ğını da doğru bir biçimde öngördü •

ronların eklenmesiyle, bazılarının ne gelmişti. Ayrıca sürecin sonunda


protonlara bozunmasıyla başka çe­ geride çok sayıda serbest proton
kirdeklerin oluşmuş olabileceğine (hidrojen çekirdeği) ve hızla bozu­
inandı. Daha sonra, bütün çekirdek­ nan bir miktar istikrarsız çekirdek
ler elektronları yakalayıp kimyasal kalmıştı.
elementlerin atomlarını meydana Hesaplamaları Evren'in yaklaşık
getirmiş olabilir. yüzde 25 helyumdan oluştuğunu,

Matematik yapmak George Gamow Sovyetler Birliği'ne dönmedi.


Gamow, Amerikalı yüksek lisans öğ­ ABD'de George Washington
rencisi Ralph Alpher'den düşünce­ George Gamow 1904'te Üniversitesinde ilgisini
sinin ayrıntılarını ortaya çıkarmasını Ukrayna'da, Odessa'da doğdu. yıldızların evrimine yöneltti.
istedi. Alpher ile meslektaşı Robert 1 923'ten itibaren Leningrad 1954'ten itibaren Gamow
Üniversitesine devam etti, genetik ve biyokimyayla
Herman, kapsamlı matematiksel he­
Alexander Friedmann'dan ders ilgilendi. Çok sayıda popüler
saplamalar gerçekleştirdi. Protonla­ bilim kitabı ve bilimkurgu roman
aldı. 1928'de kısa bir süre
rın ve nötronların bir araya gelme Almanya'da Göttingen da yazdı.
koşullarının yalnızca birkaç dakika­ Üniversitesinde kaldı ve orada
lık bir zaman aralığında var olduğu­ kuantum sızma denilen bir teori Önemli eserleri
nu buldular. Hesaplamalarına göre, geliştirdi. Bu teori başkaları
Evren'irı nötronlarının çok büyük tarafından, hafif atom 1948 The Origin of Chemical
çekirdekleri füzyonunun Elements (Alpher-Bethe-Gamow
bölümü sonunda bir helyum izoto­
yıldızların içinde nasıl enerji metni olarak da bilinir).
punda (olası alternatif formlardan
yaratabildiğini açıklamak için 1952 The Creation of
biri), helyum-4 izotopunda, proton­ kullanıldı. 1933'te bir konferansa the Universe
larla birleşmişti. Küçük bir miktarı, katılmak için gittiği Brüksel'den
başka küçük atom çekirdekleri hali-
1 98

YILDIZLAR KİMYASAL
ELEME NT
FABRİKALARIDIR
NÜKLEOSENTEZ

KISACA Daha ağır elementlerin


1 940'ların sonuna kadar, Ev­
ren' deki pek çok kimyasal
yaratılması için daha elementirı -örneğin karbon,
ASTRONOM yüksek sıcaklıklar
oksijen ve demir- atomlarının nere­
Fred Hoyle (1915-2001) gereklidir.
den geldiği, nasıl oluştuğu bilinmi­
ÖNCE yordu 1 920'lerde en hafif iki ele­
mentin, hidrojen ile helyumun Ev­
1928 George Gamow
ren'in maddesinin çok büyük bölü­
kuantum teorisine dayanan ve Dev yıldızların evriminde münü oluşturduğu saptanmıştı ve
çeşitli atom çekirdeklerinin birçok elementin
1 948'de George Gamow ile Ralph
nasıl birleştiğini ortaya yaratılmasına uygun
Alpher, hidrojenin tamamının, hel­
koşullar meydana gelir.
çıkarmak için kullanılabilen yumun çok büyük bölümünün ve az
bir formül kurar. miktarda lityumun, "Büyük Patla­
ma"da nasıl meydana gelebildiğini
1929 Gallerli astronom Robert gösterdi. Ne var ki, diğer elementle­
Atkinson ve Hollandalı fizikçi rin kökeni bir sırdı.
Dev yıldızlar süpernova
Fritz Houtermans, yıldızların patlamalarıyla dağılınca
içindeki sıcaklıklarda hafif diğer elementler için aşırı Demirin yapımı
elementlerin çekirdeklerinin koşullar gelir. Bu elementlerin kökeninin keşfi,
büyük ölçüde Britanyalı astronom
nasıl birleşebildiğini ve aynı
Fred Hoyle'un çalışmaları sayesinde
zamanda enerji salabildiğini
yapıldı. 1 944'te akademik bir tur sı­
ortaya çıkarır. rasında ABD 'de önde gelen astro­
SONRA Birkaçı hariç bütün nomlarla yapılan rastgele sohbetler­
elementler, yıldızlarda den başlamak üzere, pek çok kimya­
1979 Bilim insanları
sekiz ayrı süreçle sal elementin yıldızlarda nükleer re­
Evren' deki tüm hafif lityum, yaratılabilir. aksiyonlarla -nükleosentez denilen
berilyum ve bor elementlerinin bir süreç- adım adım yaratılmış ola­
çekirdeklerinin yıldızlarda bileceği düşüncesini geliştirdi.
değil, uzayda kozmik ışınların Hans Bethe, yıldız çekirdeklerinde
(yüksek enerjili parçacıklar) hidrojenin bileşik oluşturup helyum
diğer çekirdeklere çarpmasıyla meydana getirebildiğini 1 939'da
meydana geldiğini keşfeder. göstermişti ama demir ve karbon
gibi daha ağır elementlerin nasıl olu-
�������-
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 1 99
Aynca bakınız: Enerji üretimi 182-83 • İlkel atom 196-97

şabildiğine ilişkin hiçbir öneri sun­ !erin yapımı daha sorunlu olurdu;
mamıştı: Yıldızların çekirdekleri, bu çünkü bu enerji tüketen bir süreçti,
tür elementlerin nükleer füzyon sü­ oysa demirden daha hafif elementle­
reçleriyle oluşmasına yetecek kadar rin yaratılması enerji salımı yapardı.
sıcak sayılmıyordu. Ne var ki, Hoyle
yeterince büyük bir yıldızın çekir­ Daha ileri gelişmeler
dek sıcaklığını gerekli miktarda yük­ Ne var ki, Hoyle'un yıldızlarda ele­
seltecek süreçler olabileceğirıi dü­ ment oluşum şemasında bir kusur
şündü. vardı. Üç helyum çekirdeğinin füz­
1 946 ' da Hoyle, sıcaklığın milyar­ yona uğrayıp karbon meydana getir­
larca dereceye çıktığı devasa yıldız diği ve üçlü alfa süreci olarak bilinen Fred Hoyle
çekirdeklerinde, nükleer termal temel adım, çok yavaş gibi görünü­
Fred Hoyle 191 5'te
denge denilen koşullarda ağır ele­ yordu. Hoyle, bunun daha yüksek
İngiltere'de, Yorkshire'da
mentlerin meydana gelebildiğini bir hızda gerçekleşmesine olanak
doğdu. 1933'ten itibaren
gösterdi. Böyle bir yıldız sonunda bir tanıyan bir mekanizma olması ge­ Cambridge Üniversitesine
süpernova olarak patlayıp, ağır ele­ rektiğini ısrarla belirtti ve 1 953'te devam etti, matematik
mentlerini püskürtürdü. Hoyle karbonun bunu açıklayan bir öznite­ diploması aldı. il. Dünya
1 954'te, hidrojen yakıtını tüketen liği keşfedildi. Savaşında Britanya Donanma
kütleli bir yıldız patlamadan önce, Hoyle yıldızlarda daha fazla ele­ Bakanlığında radar sistemleri
çekirdeğinin nasıl büzülüp ısındığı­ mentin oluşmasına yol açan diğer üzerine çalıştı. 1957'de Hoyle,
nı ve helyum atomlarının füzyona California'da Hale
süreçleri de araştırdı. Bu süreçler­
Gözlemevlerinin kadrosuna
uğrayıp karbon yaratmaya başladı­ den bazıları , dev bir yıldızın ömrü­
katıldı ve ertesi yıl Cambridge
ğını açıkladı. Bu Evren' in sonunda nün sonunda (s. 1 80-8 1 ) bir süper­ Üniversitesinde astrofizik
karbon atomları füzyona uğrayıp nova patlamasının şiddetinde ger­ profesörü oldu. Yıldızlarda
daha ağır, daha istikrarlı elementler çekleşebilirdi. Bu yüzden Hoyle'un elementlerin kökeni üzerine
yaratırdı. Bu süreç, en istikrarlı atom çalışmaları yalnızca kimyasal ele­ çalışmaları dışında, Hoyle
çekirdeğine sahip olan demire kadar mentlerin nereden geldiğini değil, Durağan Hal teorisinin
birçok elementin yaratılmasını açık­ Evren ' e nasıl dağıldıklarını da açık­ savunucusu olarak da ünlüdür.
layabilirdi. Demirden ağır çekirdek- lamaktaydı. • Bu teorinin iddiasına göre,
Evren genişledikçe, sürekli
yeni madde yaratıldığı için
Hoyle yüksek ortalama yoğunluğu sabit
kütleli yıldızlarda, kalır. İşin garip yanı, Hoyle
Füzyona uğrayıp
helyum olan
kütle bakımından popüler bir radyo söyleşisi
karbondan demire sırasında "Büyük Patlama"
hidrojen
kadar uzanan birçok
ifadesini rakip teori için
Füzyona elementin, yıldızın
uğrayıp çekirdeğinin uydurdu. 1960'lardan itibaren
karbon olan etrafındaki Durağan Hal teorisi gözden
helyum katmanlarda aynı düştü. Ömrünün sonuna
zamanda gerçekleşen doğru, Dünya'ya yaşam
Füzyona füzyon getirdiğine inandığı
uğrayıp reaksiyonlarıyla nasıl
kuyrukluyıldızlarda organik
neon olan yaratılabildiğini
karbon gösterdi. Yıldız moleküllerin varlığıyla
yaşlandıkça ilgilendi.
katmanların sayısı
artardı. Bu diyagram, Önemli eserleri
ve magnezyum yaşlanan bir kırmızı
olan neon süper-devde
1946 The Synthesis of the
katmanları element
Füzyona uğrayıp oluşturan
Elements from Hydrogen
silikon, kükürt ve reaksiyonlarla birlikte 1950 The Nature of the Universe
diğer elementlere gösteriyor.
dönüşen oksijen
200

YILDIZ OLUŞUMU
ALANLARI
YOGUN MOLEKÜL BULUTLARI

art Bok sıra dışı bir gözlem Edith Reilly ile birlikte, bu cisimlerin
KISACA
ASTRONOM B astronomuydu.

mediklerini inceleyerek
Kariyerini,
görebildiklerini değil, göre­
yaptı.
kendi kütleçekimlerinin altında
çökme sürecinde olan yoğun gaz ve
toz bulutları olduklarını ve içeride
Bart Bok (1906-1983)
1 940'larda Bok yıldız oluşumunun yeni bir yıldız oluşmakta olduğunu
ÖNCE kanıtlarını bulmak için parlak bulut­ öne sürdü. Silika zerrelerinden, buz­
1927 Amerikalı astronom suları gözlemlerken, tamamen ka­ dan ve donmuş gazlardan oluşan
Edward Barnard, 350 gizemli ranlık olan küçük bölgeler fark etti. toz, çevredeki yıldızların ışığını en­
karanlık bulutsuyu kataloglar. Etrafları yıldızlarla çevriliydi ama gelleyecek kadar yoğundu. Sonuç
1941 Lyman Spitzer Jr, uzayda boş delik gibi görünüyorlar­ olarak, buluttan dışarıya hiçbir ışık
yıldızların yıldızlararası dı. 1 947'de Bok, ABD'li astronom çıkmadığı gibi, bulutun ötesindeki
maddeden oluştuğunu öne yıldızlardan (Dünya 'nın perspekti­
sürer. finden) gelen ışık da içeri giremiyor­
du. Bok ile Reilly bu bulutları, bir
SONRA gün içinden yeni bir parlak yıldızın
1980'ler Herbig-Haro çıkacağı tırtıl kozasına benzetti.
Nesneleri, yıldız oluşumu
bölgelerinde çok genç Karanlık bulutsular
yıldızların saldığı plazma Yoğun bulutlar " B ok kürecikleri"
fışkırmaları olarak tanımlanır.
olarak anıldı. Görülebilir ışıkta, ar­
1993 Yüksek frekanslı radyo dalanında yıldızlar bulunan bir silu­
astronomları, Bok et gibi görünüyorlardı; yayık dış ke­
küreciklerinde ön-yıldızlar narlarından çok az ışık geçiyordu
gözlemler. ve yıllarca, ayrıntılı gözlemlemek
2010 Spitzer Uzay Teleskobu, zor oldu. Böylece, Bok'un ve Reil­
32 Bok küreciğinin iç tarafının ly' nin önerisi on yıllarca varsayım
kızılaltı görüntülerini alır. olarak kaldı. Ne var ki, 1 990'larda,
Görüntüler 26 küreciğin sıcak Bok' un ölümünden birkaç yıl sonra,
çekirdeklerini gösterir ve üçte kızılaltı ve radyo astronomi toz bu­
ikisinde çok sayıda yıldız lutunun içini görüp , ısı alanlarını
Hubble Uzay Teleskobundan çekilen
oluştuğunu, bunlardan her bir fotoğrafta. Karina bulutsularındaki
ortaya çıkarabildi. Bu alanlar,
birinin farklı bir oluşun Tırtıl Bok küreciği görülüyor. Yoğun toz Bok'un varsayımının doğru olduğu­
evresinde olduğunu gösterir. ve gaz perdelerinin arkasında yıldızlar nu gösterdi -içeride gerçekten de
oluşuyor. yıldızlar oluşuyordu.
������
ATOMLAR, YILDIZLAR VE GALAKSİLER 201
Aynca bakınız: Uzay teleskopları 188-95 • Dev moleküler bulutların içi 276-79 •
Ambartsumian (Rehber) 338

Bulutlar, malzemenin çöküp


yoğun küreciklere dönüştüğü
Bart Bok
karanlık bölgeler içerir.
Bartholomeus Jan Bok,
1906'da Amsterdam
yakınlarında doğdu.
Astronomiye ilgisi, kentten
uzak berrak gökyüzünde
yıldızları gözlemleyebildiği izci
kamplarında başladı. Bok
akademik kariyerine iki
Hollanda üniversitesinde, önce
Şimdi Bok kürecikleri, büyük bö­ basıncı, içeriye doğru kütleçekim­ Leiden'de, sonra doktora
lümü Samanyolu' nun sarmal kolla­ den daha zayıftır ve yakındaki bir öğrencisi olarak Groningen'de
rında bulunan, "karanlık moleküler süpernovadan gelen bir şok dalga­ başladı. 1929'da çalışmalarını
bulut"un küçük ve yoğun bir tipi ola­ sı, soğuk bulutların çökmesini sağ­ Harvard'a aktarmayı tercih
rak görülüyor. Yaklaşık bir ışık yılı layabilir. Sonra sıcak bir yıldız çe­ etti ve Harlow Shapley'in
genişliğindedirler ve H II bölgelerin­ kirdeği oluşana kadar giderek daha gözetiminde çalıştı. ABD'ye
de -düşük-yoğunluklu iyonlaşmış fazla yoğunlaşır. • geldikten iki gün sonra
hidrojen atomlarıyla dolu yıldızlara­ Sharpley'in
araştırmacılarından Priscilla
rası uzaylar- bulunurlar. H II bölgele­
Fairfield'e aşık oldu ve onunla
ri, süper-dev mavi yıldızların morö­
evlendi. Ondan sonra çift
tesi emisyonları ortamı (yıldızlarara­
birlikte çalıştı ama Shapley
sı uzaydaki madde) iyonlaştırınca - yalnızca Bok'a maaş ödedi.
atomları elektronlarından yoksun Boklar, 1957'de

••
bırakıp pozitif yüklü iyonlar yaratın­ Avustralya'da Canberra'da bir
ca- oluşur. gözlemevi kurmaya davet
edilmeden önce 30 yıl
Soğuk bulut Harvard'da çalıştı. 1966'da
Bok kürecikleri, Güneş ' in kütlesi­ ABD'ye dönüp, güneybatı
nin yaklaşık 50 katı ağırlığındadır. gözlemevlerini yönettiler.
Büyük ölçüde moleküler hidrojen Yıllarca Samanyolu Priscilla 1 975'te öldü. Bart,
(H2) içerirler ama yaklaşık yüzde 1 ' i galaksisinin gece 1983 'te ölene kadar
bekçiliğini yaptım. çalışmalarını sürdürdü.

''
tozdur. Toz , çoklu moleküllerden
oluşan parçacıklar içerir ve oldukça Bart Bok
Önemli eserleri
yoğundur. Tozun karartıcı etkisi,
küreciğe ısı girişini engeller ve içe­
1941 The Milky Way (Priscilla
rideki sıcaklık, Evren' de ölçülmüş Fairfield Bok ile birlikte).
en düşük sıcaklıklar arasındadır -
yaklaşık 1 0 Kelvin . Soğuk gazın dış
204 GİRİŞ
Hollandalı astronom Jan
Oort, Güneş Sisteminin ABD Kongresinde yaptığı
kenarında Güneş'in bir konuşmada Başkan Hollandalı astronom
yörüngesinde dönen bir John F. Kennedy, on Maarten Schmidt, 1960'ta
kuyrukluyıldız yılın sonunda Ay'a bir radyo astronomlarının
bulutunun insan gönderme niyetini keşfettiği kuasarların uzak
bulunacağını öne sürer. açıklar. galaksi olduklarını tanıtlar.

i
1 950
i
1 961
i
1 963

1 959 1 962 1 964

Guiseppe Cocconi ve
Philip Morrison,
t
Sovyet astronom Josif
Shklovsky Universe, Life,
t
ABD'li astronomlar Arno
Penzias ve Robert
elektromanyetik tayfta Intelligence kitabında, Wilson Büyük Patlamanın
uzaylılardan gelen Dünya-dışı yaşamlara kanıtını, kozmik
mesajları aramak için bir ilişkin tahminlerde bulunur. mikrodalga ardalan
yer önerir. ışımasını keşfeder.

1 957 'de Sovyetler Birliği 'nin ilk


yapay Dünya uydusu Sputnik
ya'nın yörüngesinde dönen ilk insan
oldu. Dört yıl sonra Amerikalılar Ay' a
gibi soğuk ve gizli bileşenleri de pu­
suda, kızılaltı ışımalarının keşfedil­
1 'i fırlatması, hem siyasal insan göndermeyi başardı. Erken mesini bekliyorlardı.
hem de bilimsel bakımdan tarihte Güneş Sisteminin oluşumuna yeni
bir dönüm noktasıydı. Siyasal ba­ ışık tutacak uydularımızı kendileriy­ Radyo astronomi
kımdan "uzay yarışını" -Sovyetler le birlikte geri getireceklerdi. Yerde konuşlanmış gözlemcilere
Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri açık "görünmez astronominin" ana
arasında uzayda üstünlük savaşını­ Uzaydan görüş türü, radyo astronomidir. 1 930'larda
kışkırttı. Bilimsel bakımdan, astro­ 20. yüzyılın ortasına kadar astro­ belli belirsiz başlangıçtan sonra, bu
nomiye yeni olanaklar açtı. Yörünge­ nomlar atmosferin en dar "pencere­ alan 1 950 'lerde hızla gelişti. II.
ye teleskoplar yerleştirilebilir, teles­ lerinden" bakıp, yalnızca görülebilir Dünya Savaşı sırasında radyo bili­
koplara Dünya'nın atmosferince en­ ışığı görüyorlardı. Dünya 'nın atmos­ minde çalışan bilim insanları, Birle­
gellenmeyen bir görüş olanağı sağ­ feri, elektromanyetik tayfın yalnızca şik Krallık'ta Cambridge ve Manc­
lanabilirdi. Gezegenleri ve yakındaki iki bölümü için geçirgendir: görüle­ hester' dakiler gibi, astronomi araş­
diğer cisimleri incelemek üzere bilir ışık dediğimiz dar dalga bandı tırma gruplarının kurulmasında etki­
Güneş Sistemine robot kaşifler gön­ (her bir yanında biraz morötesi ve li oldular. Aşağı yukarı aynı sırada
derilebilirdi. NASA'nın başka bir ge­ kızılaltı ışıkla birlikte) ve radyo Amerika Birleşik Devletleri ' nde Har­
zegene ilk başarılı misyonu olan Ma­ bandı. Astronomların, sıcak, yüksek vard'daki astronomlar da, yıldızlara­
riner 2, 1 962 'de Venüs 'e doğru fırla­ enerjili kozmik kaynaklardan gelen rası uzaya egemen olan hidrojen ga­
tıldı. ve Dünya'nın atmosferince soğuru­ zından çıkan radyo emisyonlarını
Bu arada, uzaya insan gönderme lan yoğun morötesi, X- ve gama ışın­ tanımladı. Bu keşif, galaksimizin
projeleri devam ediyordu 1 961 'de ları hakkında bilgi sahibi olma araç­ sarmal yapısının ilk kez haritalandı­
Sovyet kozmonot Yuri Gagarin, Dün- ları yoktu. Evren'in bebek yıldızlar rılmasına olarak verdi.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 205

Britanyalı matematikçi
Roger Penrose kara Sovyet astrofizikçi Victor
deliklerin kalbindeki İ lk başarılı yörünge gözlemevi Safronov, Güneş Sisteminin
uzayzaman OA0-2, NASA tarafından oluşumuna ilişkin bulutsu
''tekilliklerini'' fırlatılır. Morötesi varsayımının arkasındaki
açıklar. teleskoplarla donatılır. matematiği ortaya çıkarır.

i
1 964
i
1968
i
1 969

1 967 1 969 1 973

l
Cambridge Üniversitesinde
araştırma öğrencisi Jocelyn
l
Apollo 11, Neil
Armstrong Ay'a ayak
l
NASA, yörüngeye
oturtulacak ilk
Beli kendi etrafından hızla basınca Başkan X-ışını teleskobu
dönen bir nötron yıldızından, bir Kennedy'nin projesini olan Uhuru
pulsardan gelen radyo tamamlar. gözlemevini fırlatır.
sinyalini saptar.

1960'larda radyo astronomları ramlar altında bir dizi uydu fırlatıldı. Uhuru adı verildi) ve OA0-3 (500.
yeni kuasar ve pulsar fenomenlerini Bunların arasında, X-ışını astrono­ doğum gününden ötürü Copernicus
keşfetti. Bu "yıldızsı radyo kaynakla­ misi için 1 970 SAS-1 (fırlatıldığı yer adı verildi) de vardı. Yörüngeden kı­
rı"nın -ya da kısaca kuasarlar- uzak olan Kenya'nın onuruna Swahili di­ zılaltı astronomiye ulaşmak, telesko­
galaksi olduklarını, merkezlerinde linde özgürlük anlamına gelen bu çok soğuk tutmak gerektiği için

••
bol miktarda enerji üreten büyük bir daha uzan zaman aldı ama kızılaltı
kara delik bulunduğunu biliyoruz. gökyüzüne ilişkin ilk incelemeler
Pulsarlar, yüksek hızla kendi etrafın­ yerden yapıldı.
da dönen nötron yıldızlarıdır -tuhaf Şimdi elektromanyetik tayfın
sıkışık madde topları. Keşfedilmele­ bütün bölümleri araştırmaya açıktır
ri, on yıllar önce yapılan teorik öngö­ ve nötrino olarak bilinen uçucu par­
Evren'in karşı yakasında,
rüleri doğruladı. çacıklar bile avlanmaya açıktır.
oldukça önemsiz Dünya
Güneş Sistemindeki diğer dünyalar,
Bütün pencereler sonuna gezegenine sinyal göndermeye gelecekteki misyonların hedefi ol­
kadar açık karar veren küçük yeşil muştu. Otuz yıl içinde yeni teknoloji,
1 970'lerin başına gelindiğinde ilk insanların var olma olasılığı astronomların Evren' e bakışını dö­

''
yörüngeli gözlemevleri çalışıyor, çok düşüktür. nüştürmüştü. •
gökyüzünde morötesi, X- ve gama Jocelyn Beli Burnell
ışını araştırıyordu. Küçük Astronomi
Uyduları (Small Astronomy Satelli­
tes -SAS) ve Yörüngeli Astronomik
Gözlemevleri (Orbiting Astronomi­
cal Observatires -OAO) gibi prog-
206

GÜNEŞ S İ STEM İ N İ N
E!RAFINI GENİŞ
BiR BULUT SARAR
OORT BULUTU

KISACA
1 950'de . Estonyalı astrofizikçi
,
Ernst Opik 'in önerdiği bir te­
dızlar, Güneş Sistemi oluştuğundan
beri yörüngelerinde dolaşmış olamaz­
ASTRONOM oriyi canlandıran Hollandalı lar. Oort, İç Güneş Sistemine geçen
Jan Oort (1900-1992) astronom Jan Oort, Güneş Sisteminin uzun periyotlu kuyrukluyıldızların,
kenarında bir kuyrukluyıldız deposu Güneş'in etrafında yörüngede dönen
ÖNCE
bulunduğunu savundu. O sırada iki bütün kuyrukluyıldızların küçük bir
1705 Edmond Halley, bir ana kuyruklu yıldız sınıfının iç Güneş alt-kümesi olduğunu öne sürdü. Dün­
kuyrukluyıldızın geri
Sistemini -dört kayaç gezegeni içe­ ya' dan görülen kuyrukluyıldızlar,
dönüşünü doğru bir şekilde
öngörür. ren bölge- ziyaret ettiği biliniyordu. uzak kuyrukluyıldız deposundan, ola­
Kısa periyotlu kuyrukluyıldızlar 200 sılıkla oradan geçen bir yıldız tarafın­
1932 Estonyalı astronom Ernst yıldan kısa aralıklarla ziyaret eder ve dan itilmiş ve Güneş'e doğru düşerek,
Öpik, uzun periyotlu
gezegenlerin bulunduğu düzlemde uzun, eliptik yörüngeler almıştır.
kuyrukluyıldızların Güneş
yörüngede dönerler. Uzun periyotlu
Sisteminin kenarında
yörüngeli bir buluttan geldiğini kuyrukluyıldızlar 200 yıldan uzun Küresel bulut
öne sürer. aralıklara ziyarette bulunur ve Güneş Çok sayıda uzun periyotlu kuyruklu­
Sistemi düzlemine her açıdan ve her yıldızın yörüngelerini ve Güneş'ten
1943 Kenneth Edgeworth
yönden yörüngede dönerler. Her iki uzaklaştığı en uzak mesafeyi incele­
Güneş Sisteminin Neptün'ün
yörüngesinin ötesinde, bazıları sınıfın kökeni de tahmin konusudur. yen Oort, uzun periyotlu yıldızlar de­
kuyrukluyıldız haline gelen çok posunun kabuğa benzer, Güneş'ten
sayıda küçük cisim tarafından Uzun periyotlu 7,5-30 trilyon kilometrelik bir maksi­
işgal edildiğini öne sürer. kuyrukluyıldızlar muma kadar uzanan küre biçiminde
Oort'un düşüncesi, uzun-periyotlu bir bölge olduğu sonucuna vardı. Mil­
1950 Fred Whipple,
kuyrukluyıldızların bir buz ve kuyrukluyıldızların kökeni sorununa yarlarca ya da trilyonlarca kuyruklu­
kayaç malzeme yığını bir çözüm sunuyordu. İç Güneş Siste­ yıldız içerdiği düşünülen bu bölge,
olduğunu öne sürer. mini periyodik olarak ziyaret eden bir şimdi Oort bulutu olarak bilinmekte­
kuyrukluyıldız sonunda Güneş'le ya dir. Bununla birlikte, kısa periyotlu
SONRA
da bir gezegenle çarpışacak ya da bir kuyrukluyıldızların olasılıkla Güneş'e
1992 David Jewitt ve Jane
Luu, Plüton tışında ilk Kuiper gezegenin yanından geçerken yörün­ çok daha yakın diske benzer bir böl­
kuşağı nesnesini keşfeder. gesi bozulduktan sonra Güneş Siste­ geden, Kuiper kuşağından geldikleri
minden atılacaktı. Yani; kuyrukluyıl- belirlenmiştir. •
2014 Rosetta uzay aracının
iniş takımı Philae, 67P/
Churyumov-Gerasimenko Aynca bakınız: Halley kuyrukluyıldızı 74-77 • Kuiper kuşağı 184 •
Kuyrukluyıldızların bileşimi 207 • Neptün' ün ötesini araştırmak 286-87
kuyrukluyıldızına iner.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 207

KUYRUKLUYILDIZLAR
KİRLİ KARTOPLARIDIR
KUYRUKLUYILDIZLARIN BİLEŞİMİ

ir kuyrukluyıldızın gelişi görül­ şünce, aldatıcı "kirli kartoplan" adıyla


KISACA
ASTRONOM
Fred Whipple (1906-2004)
B meye değer bir olay olabilir; en
parlakları gündüz bile görüle­
bilir. Ama ABD'li astronom Fred
da olsa kabul edildi (daha soma kuy­
rukluyıldızların buzdan çok toz içerdiği
keşfedilirıce, adı değiştirilip "buzlu
Whipple bu göz kamaştırıcı yıldız ben­ çamur topu" olarak değiştirildi). Ne var
ÖNCE
zeri ziyaretçilerirı, aslında son derece ki, Whipple, düşüncelerinin doğrulan­
1680 Alman astronom Gottfried kararılık nesneler olduklarını gösterdi. ması içirı 1 986'yı beklemek zorurıda
Kirsch teleskop kullanarak bir
1950'de Whipple, kuyrukluyıldız kaldı. O yıl, Giotto uzay aracı Halley
kuyrukluyıldız bulan ilk kişi olur.
çekirdeklerirıirı -Dünya'dan görülen kuyrukluyıldızına yanaşıp, genellikle
1705 Edmond Halley, 1682'deki parlak, gaz benzeri kuyruklara karşıt parlak püskülün gizlediği kararılık çe­
kuyrukluyıldızın 1531 ve olarak erken Güneş Sistemi kalıntıla­ kirdeğirı yakından resimlerini çekti. •
1607' deki kuyrukluyıldızlarla rından oluşan "cisimler"- meteorik
aynı olduğunu gösterir. malzeme ile değişken buzların kaba
SONRA bir karışımı olduğurıu öne sürdü. Söz
2003 Astrophysical Journal'ın konusu buz kısım karbondioksit, kar­
bir araştırması, Whipple'ın 1950 bonmonoksit, metarı ve amonyak gibi
ve 1951'de kaleme aldığı donmuş gazlarla birlikte esas olarak
metinlerin 50 yıl içinde donmuş sudur. Gerisi kaya ve tozdur.
astronomide en çok atıfta
Yüzeyirıi, ham petrole benzer, katrarılı
bulunulan metinler olduklarını
organik bileşiklerden oluşan siyah bir
ortaya çıkarır.
kabuk kaplar. Kuyrukluyıldız çekirdek­
2014 Rosetta, 67P/Churyumov­ leri, Güneş Sistemirıdeki en kararılık
Gerasimenko kuyrukluyıldızıyla nesneler arasındadır. Üzerlerine düşen
buluşmasını gerçekleştirir ve
ışığın yalnızca yüzde 4'ü yansır. Yeni
yüzeyine Philae aracını
atılmış siyah asfalt, yaklaşık iki katı
gönderir.
daha fazla ışık yansıtır.
2015 Yeni araştırmalar Whipple'ın "buz yığını" kavramı,
kuyrukluyıldızların, kabuğu Giotto uzay aracından alınan görüntüler,
kuyrukluyıldızların Güneş'i geçerken Halley kuyrukluyıldızının çekirdeğinin iki
buzlu, içi daha soğuk ve daha arkalarında nasıl buharlı kuyruk oluş­ parlak malzeme püskürten, fıstık şeklinde
gözenekli, üstünde organik
turabildiklerirıi açıklamaktaydı. Bu dü- karanlık bir cisim olduğunu ortaya çıkardı.
bileşiklerden oluşan bir sos
bulunan "kızartılmış
dondurma"ya benzediğini Aynca bakınız: Halley kuyrukluyıldızı 74-77 • Asteroidler ve meteoritler 90-91 •

Astronomi fotoğrafçılığı 1 18-19 • Kuiper kuşağı 184


gösterir.
208

YILDIZLARA GİDEN
YOL AÇIKTIR
SPUTNİK'İN FIRLATILMASI

KISACA
ASTRONOM
Sergei Korolev (1907-1966)
ÖNCE
1955 ABD, Uluslararası
Jeofizik Yılı için bir uydu
fırlatmayı planladığını
duyurur.
1955-57 ABD'nin işe aldığı
eski Nazi roket-bilimci
Wernher von Braun, bir uyduyu
yörüngeye taşıyabilen
Jüpiter-C roketini fırlatır.
SONRA
1957 Sputnik-2'ye binen köpek
ünya'nın ilk yapay uydusu Tasarımını Korolev'in yaptığı Vostok

D
Laika, uzaya giden ilk büyük
Sputnik l 'in 1 957'de fırla­ 1 , 12 Nisan 1961'de Yuri Gagarin'i
hayvan olur.
Baikanur Uzay Üssünden fırlattı. Gagarin
tılmasıyla birlikte , Sovyet­
1958 Juno 1 , ilk ABD uydusu uçuş sırasında "yukarıda herhangi bir
ler Birliği, süper güçlerin Uzay Yarı­
Explorer l'i fırlatır. Tanrı görmüyorum" dedi.
şında ilk turu kazandı. Çok önemli
1961 Yuri Gagarin, Vostok l 'le bu başarıya, bir kişinin itici gücüyle
Dünya'nın yörüngesine oturur. ve dehasıyla ulaşıldı: sert ve prag­ Korolev uçak tasarımcısı olarak
matik "Baş Tasarımcı" Sergei Koro­ yetişmişti ama gerçek yeteneği,
1963 Valentina Tereşkova lev, çok gizli uzay programının beyni aşırı siyasal baskı altında büyük ve
uzaya çıkan ilk kadın ve ilk olan bilim insanı. 1 991 'de Sovyetler karmaşık projeleri stratejik olarak
sivil olur. Birliği çökene kadar, Batıda Korolev planlama alanındaydı. 1957 ' e gelin­
1965 Voshod 2, uzaya iki kişi hakkında çok az şey biliniyordu. diğinde, 1 953'te dünyanın ilk kıtala­
taşıyan ilk araç olur; Alexei Sovyetler, Amerikalıların öldürebile­ rarası balistik füzesinin fırlatılmasıy­
Leonov ilk uzay yürüyüşünü ceğinden korktukları için, onu yal­ la birlikte hanesine önemli bir "ilk"i
yapar. nızca "Baş Tasarımcı" olarak tanıt­ zaten yazdırmıştı. Olağanüstü başa­
mıştı. rılı bir meslek yaşamı süresince, her
EVREN' DE YENİ PENCERELER 209
Aynca bakınız: Uzay Yarışı 242-49 • Güneş Sistemini araştırmak 260-67 •
Mars'ı araştırmak 3 18-25

''
Sovyetler 1 961 ' de ilk insanı
uzaya gönderince, öğleden önce
saat 4:30'da telefonla uyandırılan
NASA'nm basın sözcüsü, "Hepimiz
uykudayız" dedi. Ertesi günün man­
şeti şöyleydi: "Sovyetler uzaya irısan
Bir gün gelecek, insan
gönderiyor Sözcü, ABD'nin uyudu­
taşıyan bir uzay aracı ğunu söylüyor. " Algılanan teknolojik
Dünya' dan ayrılıp uzak uçurum, ABD uzay programını ateş­
gezegenlere -uzak dünyalara­ ledi ve Apollo misyonlarıyla sonuç­
landı. Sergei Korolev
gidecek.
1 966'da Korolev'in ani ölümüyle

''
Sergei Korolev birlikte, Sovyetlerin galibiyet serisi 1 906'da doğan Sergei Pavloviç
son buldu. Uzay programları, büyük, Korolev uçak tasarımı öncüsü
Andrei Topolev'in gözetiminde
karmaşık bir girişimi bir arada tutan
okudu ve 1930'ların ortasında
manyetik kişiliği kaybetmiş, siyase­
Rusya'nın Jet fırlatma
te ve bürokrasiye bulaşmıştı. Acaba
Araştırma Enstitüsünde
dümende Korolev olsaydı, Ay'a ilk
başmühendis oldu. Ne var ki,
insanı Sovyetler Birliği gönderebilir
1938'de Stalin'in başlattığı
miydi? Ama ABD inisiyatifi ele aldı tasfiye sürecinin kurbanı oldu.
seferinde ABD'yi şaşırtan birkaç ilke ve Temmuz 1 969' da bu amaca ulaş­ Meslektaşlarınca ihbar edilen
daha imza atacaktı. (Sovyet uzay tı. • Korolev işkence gördü ve Doğu
ajansı kendi planlarını gizli tutarken, Sibirya'da çalışma kampına
ABD planlarının basın toplantılarıyla gönderildi; orada bir altın
duyurulması da bu konuda yardımcı madeninde çalıştı ve iskorbüt
olmuştu.) 1 957'de Korolev bir köpe­ hastalığına yakalandı.
ği, Laika'yı uzaya fırlatıp, 1 96 1 'de ilk 1944'te serbest bırakıldı ve
erkeğirı ve 1 963'te ilk kadının uzaya gizli Bilimsel Araştırma
çıkmasının yolunu hazırladı. Bunu, Enstitüsü No. 88 'in
iki yıl sonra ilk iki kişilik tayfa ve ilk başkanlığına atandı. Korolev,
uzay yürüyüşü izledi. Sputnik 1 -o sırada
Amerikalıların
Uzay Yanşı fırlatabileceğinden daha ağır
Ne var ki, Amerikan kamuoyu üze­ bir yapay uydu- düşüncesiyle
rinde en büyük etkiyi, 4 Ekim siyasal destek kazandı. İriyarı
1 957'de Sputnik 1 'in fırlatılması olan Korolev'in asabi bir
yaptı. Rusya, ABD medyasında sü­ mizacı vardı ve küfürbazlığa
yatkındı. Ama dev gibi
rekli geri bir ülke olarak karikatürleş­
cüssesine ve sınırsız enerjisine
tirilmekteydi ama Sputrıik'irı fırlatıl­
rağmen, göründüğünden daha
ması, Sovyetlerin teknolojik üstünlü­
zayıftı. Korolev çalışma
ğünün inkar edilemez kanıtıydı ve
kampında bir kalp krizi
çok geçmeden Soğuk Savaş parano­
geçirmişti. Boynunu
yasını körükledi. Yörüngede dönen
döndüremiyordu ve çenesi o
"kırmızı ay" Amerikan kentleri üze­ kadar kötü kırılmıştı ki,
rine nükleer bomba yağma olasılığı­ Sputnik 1 , radyo, pil ve bir termometre gülerken acı çekiyordu.
nı yükseltti ve bunun yarattığı kor­ içeren görece basit bir araçtı. ABD 1966'da rutin bir bağırsak
kular, ABD Başkanı Eisenhower' m üzerindeki psikolojik etkisi ise çok ameliyatı sırasında öldü.
siyasal rakiplerince kullanıldı. büyüktü.
210

YILDIZLARARASI
İLETİŞİM ARAYIŞI
RADYO TELESKOPLARI

ylül 1 959'da bilim dergisi Sputnik 1 'i izlemek için tam zama­
KISACA
ASTRONOMLAR
E Na ture kısa ama çok etkili
bir makale yayımladı: Giu­
seppe Cocconi ve Philip Morri­
nında- tamamlanması, yeni olanaklar
doğurmuştu. Böyle bir teleskop güçlü
bir vericiyle donatılsa, yıldızlararası
Giuseppe Cocconi (1914-2008)
son 'ın yazdığı Searching far Inters­ mesafelerde, uygun teknolojiye ulaş­
Philip Morrison (1915-2005)
tellar Comm unica tions. Bu, tama­ mayı başarmış herhangi bir uygarlık­
ÖNCE men yeni bir bilimsel çalışma alanı la iletişim kurabilirdi. Cocconi ve
1924 Mars'lıların olası açtı -Dünya-dışı yaşamın doğası ve Morrison' ın makalesinin öne sürdü­
mesajlarını almak için "Ulusal akıllı varlıkların var olma olasılığı ğüne göre, uzak bir yıldızın yörünge­
Radyo Sessizliği Günü" ilan üzerine spekülasyon. Bilim tarihin­ sinde dönen bir gezegende gelişmiş
edilir. de ilk kez uzaylı avı, ciddi bir öneri toplumlar şu arıda temas kurmaya
olarak ifade edilmişti. çalışıyor olabilir. Mikrodalga tayfta
1951 ABD'li fizikçiler Harold İngiltere'de sirıyal aramayı, akıllı yaşam aramaya
1 957'de Jodrell
Ewen ve E . M . Purcell, 21 Bank'ta 76 metrelik Mk 1 radyo teles­ başlamak içirı olası frekanslar, hatta
santimetre hidrojen ışınımını kobunun --dünyanın ilk yapay uydusu potansiyel yerler saptamayı önerdiler.
saptar.
SONRA
1961 Frank Drake, Güneş
Sisteminin ötesinde akıllı Evren' de başka akıllı yaşam varsa,
uygarlıklar bulunma olasılığını iletişim kurmaya çalışıyor olabilirler.
hesaplamak için Drake
Denklemini formüle eder.
1977 Ohio Üniversetisinde Radyo bandında
Jerry Ehman, ardalan gürültü hidrojen atomlarının Yeni radyo teleskopları,
düzeyinin 30 katı keskin bir yaydığı 21 santimetre radyo tayfında mesaj
sinyal yakalar. Bu "Vay be! dalga boyu bütün aramayı olanaklı kılıyor.
sinyali" bir daha hiç Evren' de aynıdır.
saptanmadı.
1999 SETI@Home ağı,
milyonlarca gönüllü masaüstü
bilgisayarın bileşik gücünü
kullanır.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 211
Ayrıca bakınız: Diğer gezegenlerde yaşam 228-35 • Ö te-gezegenler 288-95

Modülasyon, bir dalga sinyali içinde bilgi iletme


yöntemidir. Frekans değişirken, genlik sabit tutulur.

D E G I Ş E N F R EK A N S

Bakılacak bir yer önerilerine göre hareket eden Frank


Cocconi ve Morrison "21 santimetre Drake 'nin, West Virginia' da Green Lovell {Mk 1) radyo teleskobu,
çizgisi"ne , bir hidrojen atomunun Bank gözlemevinde 1 960'ta öncülük dünyanın üçüncü en büyük radyo
ışınım emisyonu çizgisine (karakte­ ettiği Project Ozma deneyi, Güneye teleskobu, 1990'larda ve 2000'lerde
Project Phoenix SET! programının bir
ristik dalga boyu) odaklandı. Yüksek benzeyen Tau Ceti ve Epsilon Erida­
parçası olarak kullan ıld ı.
frekanslı radyo (mikrodalga) bandın­ ni yıldızlarını hedef alıp, 21 santi­
da, bir hidrojen atomumun içindeki metre çizgisinin etrafını taradı. Ne
protonlar ve elektronlar enerji du- yazık ki, proje inandırıcı bir aday bu­
rumlarını değiştirince, bu 1 420 MHz lamadı. Bugün birçok kişi, böylesine
ışınım yayılır. 1 951 'de bunun keşfe­ sınırlı aramaların akıllıca olup olma­
dilmesi, görünür ışıktan farklı olarak dığını sorgulamaktadır. Onun yerine
toz bulutlarıyla engellenmeyen SETI araştırmacıları ileri uygarlıkla­
radyo dalgaları kullanılarak, galaksi­ rın kimyasal ya da termal imzalarını,
deki hidrojen dağılımının haritasını bizi amaçlamayan sinyallerden sı­
çıkarmayı olanaklı kıldı. zıntılar, lazer ya da nötrino kullanan
Cocconi ve Morrison'a göre, bu yeni iletişim yöntemleri arıyorlar. •
çizgi Evrensel olduğu için, bütün
akıllı uygarlıklar tarafından bilinirdi
Giuseppe Cocconi and Philip Morrison
ve her araştırma, bu frekans bandı
etrafındaki iletimleri aramakla baş­ Giuseppe Cocconi 1914'te yapacak Manhattan Projesinde
lamalıdır. En olası iletim biçimini İtalya'da, Comoda doğdu. II. çalıştı ve test yerine taşınırken
öngördüler -imdat çağrısına benzer Dünya Savaşı'ndan sonra New Trinity bombasının çekirdeğiyle
bir döngü üzerinde, bir FM radyo York'ta Cornell Üniversitesi'ne aynı arabaya binmesi ünlüdür.
girdi. Karısı Vanna ile birlikte Daha sonra nükleer-karşıtı
sinyaline benzer sinyal-genişlik-mo­
çalışan Cocconi, kozmik kampanyanın sözcülerinden biri
dülasyonlu dalga. Modülasyonlu ışınların galaksi ve galaksi-dışı oldu. Bilimin popülerleşmesine
dalga sabit bir genlik taşır ama yük­ kökenlerini tanıtladı. Daha büyük katkıda bulundu ve
sek frekanslı düzenli atımlar üretir. sonra, Cenevre'de CERN'de 1977'de Powers of Ten
Bir sinyal uzun dönemler, belki yıl­ (Avrupa Nükleer Araştırma belgeselini anlattı.
larca döngü halinde dolaşabilirdi. Merkezi) araştırma müdürü oldu.
Philip Morrison California Önemli eserleri
Üniversitesinde Robert
Gelecek araştırmalar
Oppenheimer'in gözetiminde 1959 Searching tor Interstellar
Cocconi ve Morrison'ın düşünceleri, eğitim gördü. 11. Dünya Savaşı Communications
Dünya-dışı zeka arayışına (SETI) on sırasında ilk atom bombasını
yıllarca egemen oldu. Makalenin
212
ı'1 ·ll"ı
1 -;:ıı '

·if��'lf_,� ' -ı

METEOR İ TLER
ÇARPMA SIRASINDA
BUHARLAŞAB İ Lİ R
KRATERLERİ ARAŞTIRMAK
�������--.

merikalı jeolog Eugene 1880'lerde oradan geçen demiryolu


KISACA
ASTRONOM
A Shoemaker'ın gezegen bili­
mine katkısı o kadar bü­
yüktü ki, külleri Ay'a gönderilen tek
mühendisleri çölün her tarafına da­
ğılmış demir bakımından zengin
büyük kayalar buldular; bu, kraterin,
Eugene Shoemaker
kişidir. Uzaydaki dünyaları araştır­ metalik bir meteoridin çarpması so­
(1928-1997)
mak için jeolojinin tekniklerini kul­ nucu oluştuğunu göstermekteydi.
ÖNCE lanan bir bilim olan astrojeolojinin Ne var ki, kasnağın etrafındaki dö­
1891 Amerikalı jeolog Grove kurucularındandı. küntülerin hacmi ile kraterin hacmi
Gilbert, Ay' daki kraterlerin Shoemaker'ın ilk çalışmaları büyük ölçüde denk olduğu için, bu
Arizona Çölünde Meteor Krateri ola­ durum önemsenmedi. Meteorit
meteorit çarpmalarının sonucu
rak bilinen bir kraterle ilgiliydi. Ya­ yoksa, meteor krateri de olamazdı.
olduğunu öne sürer.
kındaki Diablo Kanyonuna yerleşen 1903 'te maden mühendisi Daniel
1891 Mineralog Albert E . ilk Avrupalılar, kraterin eski bir ya­ Barringer krater zemininin altında
Foote, kraterin ilk jeolojik nardağın ağzı olduğuna inandılar. demir meteor aradı ama bir şey bu­

''
açıklamasını üretir. lamadı. Shoemaker 1960'a kadar
hiçbir kanıt bulamadı. Krater, daha
SONRA
önce yalnızca nükleer bomba dene­
1980 Amerikalı fizikçi Luis me alanlarında görülen şoklanmış
Alvarez, Kretase ve Tersiyer silika içerir. Bu mineraller, volkanik
dönemler arasında dünya kuvvetler tarafından doğal yolla
çapında şoklanmış Ay'a gidip çekicimle meydana getirilmiş olamaz: Yalnız­
(bastırılmış) bir kuvars vuramamak, yaşamda en ca saatte 60.000 kilometre hızla yol
tabakasının, dinozorların büyük düş kırıklığım alan bir meteoridin enerıisi bunu ya­
soyunun tükenmesine yol açan olmuştur. pabilirdi. Bu enerji meteoridi buhar­

''
büyük bir çarpmaya işaret Eugene Shoemaker laştırmıştı; kayıp olmasının nedeni
ettiğini öne sürer. buydu. Shoemaker büyük meteorit­
lerin Dünya'ya çarptığının ilk kanıt­
1994 Shoemaker-Levy
larını sunmuş, Dünya-dışı nesneleri
kuyrukluyıldızı Jüpiter'e çarpar araştırmak için yeni olanaklar sağ­
ve gezegene doğru yol alırken lamıştı . •
Galileo uzay aracı tarafından
gözlemlenir. Ayrıca bakınız: Asteroidler ve meteoritler 90-91 • Ceres'in keşfi 94-99 •
Kuyrukluyıldızların bileşimi 207
EVREN'DE YENİ PENCERELER 213

GÜNEŞ BİR ÇAN


GİBİ ÇINLAR
GÜNEŞ'İN TİTREŞİMLERİ

1
••
960'ta Amerikalı fizikçi Ro­
KISACA bert Leighton kendisinin yap­
tığı bir kamerayla gözlemler
ASTRONOM
yaptı ve kendi ifadesiyle Güneş'in
Robert Leighton (1919-1997)
"bir çan gibi çınladığını" keşfetti.
ÖNCE Robert Noyes ve George Simons'la Leighton, araştırmacı kafa
1954 Kanadalı astronom Harry birlikte çalışan Leighton, Doppler yapısıyla, doğada görülen her
Hemley Plaskett Güneş' in kaymalı Güneş kameraları kullana­ tuhaf etkiyi açıklamaya
salınım etkisini gözlemler. rak Güneş yüzeyinin tedirginlikleri­ çalışırdı.
ni elde etti. Bu kameralar, dış taba­ Gerry Neugebauer
SONRA kası Dünya'ya yaklaştıkça ya da

''
Robert Leighton'ın
1970 Amerikalı fizikçi Roger uzaklaştıkça Güneş ' in soğurma .meslektaşı ve fizikçi

Ulrich, salınımların Güneş'in tayflarının frekanslarında meydana


içindeki ses dalgalarından gelen küçük kaymaları saptamak­
kaynaklandığını öne sürer. taydı.
1970'ler Helyosismoloji,
Beş-dakika salınımlan
Güneş'in içini araştırmak için
Ortalama beş dakika periyotlu titre­
yeni bir yol açar.
şimlerin ("5-dakika salınımları" ola­ bileşimirıi ve yapısını açığa vurması
1995 Güneş'i gözlemleme rak bilinir) karmaşık örüntülerinin, gibi. Helyosismoloji olarak bilinen
uydusu SOHO fırlatılır. ilk önce bir yüzey fenomeni olduğu bu süreç, bir piyanoyu merdivenden
sanıldı. Sonra 1 970'te Roger Ulrich aşağı düşerken çıkardığı sesleri in­
1997 SOHO ekibi konvektif
bunları, Güneş ' in içinde bir taraftan celeyerek yapma çabasına benzetili­
bölgede plazma "jet akımları" diğer tarafa sekerek yıldızın yüzeyi­ se de, Güneş ' in iç süreçlerine ilişkin
keşfeder. nin titreşmesirıe neden olan kapalı bir model üretmiştir. Bu model yıldı­
1990-2000'ler Güneş' in yüz ses dalgaları olarak açıkladı. zın çekirdeğindeki helyum miktarı­
binlerce titreşim tarzı saptanır. Bugün bu dalgalar bilim insanla­ na sıkı kısıtlamalar koyar ve bunun,
rının Güneş ' in içini araştırmalarına erken Evren modelleri bakımından
2009 Kepler uydusu, öte­ olanak vermektedir -tıpkı akustik önemli sonuçları vardır. •
gezegenlerdeki koşulları deprem dalgalarının Dünya 'nm iç
açıklamak için Güneş'e benzer
yıldızlardaki salınımları ölçer. Aynca bakınız: Güneş lekelerinin öznitelikleri 129 Homestake deneyi 252-53 •

Öte-gezegenler 288-95
214
KISACA

VERİLER, GÜNEŞ
ASTRONOM
Riccardo Giacconi (1931-)

ÖNCE

SİSTEMİ DIŞINDAKİ 1895 Alınan fizikçi Wilhelın


Röntgen "X-ışını" adını verdiği
yüksek enerjili ışımayı

KAYNAKLARDAN GELEN
keşfeder.
1949 Güneş' in X-ışınları, ilk
kez sondaj roketleriyle saptanır.

X-IŞINLARI OLARAK SONRA


1964 Doğrulanan ilk ikili
karadelik sistemi Cygnus X-1

AÇIKLANABİLİR keşfedilir.
1966 Virgo kümesinde, M87
galaksi kümesinde X-ışınları
KOZMİK IŞIMA saptanır.
1970 İlk özel X-ışını misyonu
Uhuru fırlatılır.
1979 Einstein Gözlemevi
Jüpiter' den gelen X-ışınlarını
saptar.
1999 Chandra X-ışını
Gözlemevi fırlatılır.

-ışınları bir yüksek enerji

X biçimidir, aşırı sıcak nes­


nelerin saldığı elektroman­
yetik ışımadır. 20. yüzyılın başında
astronomlar, uzayın Güneş'ten
gelen X-ışınlarıyla dolup taşması ge­
rektiğini anladı. Dahası, Güneş ' in
X-ışını tayfı, yıldızın içinde etkili
olan süreçlerle ilgili çok şey anlata­
caktı. Ne var ki, roketler ve yapay
uydular gelene kadar X-ışını astro­
nomisi olanaklı olmadı. Enerjilerine
rağmen X-ışınları kolay soğurulur;
vücudu görüntülemede bu kadar iyi
olmalarının nedeni budur. Dün­
ya'nın atmosferindeki su buharı X-ı­
şınlarının yüzeye ulaşmasını etkili
bir biçimde engeller -yaşam için iyi
bir şey; çünkü yüksek enerjili X-ışın-
EVREN'DE YENİ PENCERELER 215
Aynca bakınız: Homestake deneyi 252-53 • Kara delikleri keşfetmek 254

''
Güneş'in ilk X-ışını fotoğrafları, bir
Aerobee Hi'den çekildi. İki yıl sonra
ilk kozmik X-ışını kaynağı saptandı.

Güneş Sistemi dışında


Canla başla çalışmadıkça X-ışmlan
O sırada American Science and En­
hiçbir şey olmaz.
gineering'de (AS&E) çalışan İtalyan

''
Riccardo Giacconi astrofizikçi Riccardo Giacconi, eki­
binin X-ışını deneyine mali kaynak
sağlaması için NASA'ya başvurdu Riccardo Giacconi
ve başvurusu kabul edildi. 1 960'ta
ekibin ilk roketi başarısız oldu ama 1931'de İtalya'da Cenova'da
1 961 'de yeni, iyileştirilmiş bir roket doğan Riccardo Giacconi,
fırlatılmaya hazırdı. Bu alet, o tarihe lisede matematik ve fizik
lan yumuşak, canlı hücrelere çarpın­ kadar uçan aletlerden yüz kat daha öğretmeni olan annesiyle
ca hasara ve mutasyona neden ola­ hassastı. Geniş bir görüş alanı kulla- birlikte Milano'da yaşadı.
bilir. nan ekip , gökyüzünde başka X-ışını Annesi, genç Riccardo'ya
Güneş 'in X-ışınlarından ilk işaret kaynakları gözlemlemeyi umuyordu. geometri aşkı aşıladı. Giacconi
1 940'ların sonunda, ABD Donanma Başarı bir yıl sonra geldi: Roket ka­ ilk diplomasını Milano
Araştırma Laboratuvarının (NRL) merasını önce Ay'a doğrulttu, sonra Üniversitesinden aldı.
Dünya'nın üst atmosferini inceleme Ay'dan uzaklaştırdı. Kameranın gör­ Fulbright Bursuyla Indiana
programı sırasında geldi. ABD'lı dükleri, ekip için tam bir sürpriz Üniversitesine ve ardından
roket bilimcisi Herbert Friedman'ın oldu. Alet X-ışını "ardalanı" -her Princeton'a astrofizik okumaya
başında bulunduğu bir ekip, X-ışını yönden gelen dağınık bir sinyal- ve gitti.
dedektörleriyle -esasında değiştiril­ galaksinin merkezi yönünde güçlü 1959'da Giacconi,
miş Geiger sayaçları- donatılmış bir ışıma doruğu saptadı. Cambridge'de küçük bir firma
Alman V-2 roketlerini uzaya gönder­ Güneş ' e benzer yıldızlar görünür olan American Science and
di. Bu deneyler, Güneş'ten gelen ışık frekanslarında, X-ışını olarak Engineering'e girdi. AS&E ,
X-ışınlarının ilk tartışmasız kanıtla­ yaptıklarından bir milyon kat daha nükleer silahlardan saçılan
rını sağladı. 1 960'ta araştırmacılar fazla foton yayar. X-ışını sinyalleri­ elektronları ve gama ışınlarını
X-ışınlarını saptamak için Aerobee nin kaynağıysa, aksine, ışıktan bin ölçmek için görüntüleme
sondaj roketlerini kullanıyorlardı ve kat daha fazla X-ışını saçmaktaydı. cihazları yapmaktaydı.
Giacconi, X-ışını astronomisi
için aletler geliştirmekle
görevlendirildi. X-ışını
X-ışını astronomisi için,
Kozmik X-ışını ışıması, astronomisinde pek çok
uzay-tabanlı
Dünya 'nın atmosferi atılımın merkezinde o vardı ve
teleskoplara ihtiyaç
tarafından soğurulur. 2002'de astrofiziğe
vardır.
katkılarından ötürü Nobel
Fizik Ödülüyle ödüllendirildi.
2016'da 80'li yaşlarında,
Chandra Deep Field-South
Balonların ve roketlerin projesi için baş araştırmacı
Yüksek enerjili ışımada,
üzerindeki dedektörler olarak hala çalışıyordu.
yeni bir Evren
bütün gökyüzünden
görünümü ortaya çıkar.
gelen X-ışınlarını saptar.
21 6 KOZMİK IŞIMA

Chandra X-ışını Gözlemevi, 1999'da içinde ekip, X-ışını yayan bir dizi ilk uydu olan Uhuru, 1 970'te fırlatıl­
NASA tarafından fırlatıldı. Başlangıçta farklı gök tuhaflığı saptadı. Bunların dı. Üç yılı X-ışırılarının haritasını çı­
beş yıl çalışması planlandı ama arasında süpernova kalıntıları, ikili karmakla geçirdi. Tum gökyüzünü
2016'da hala kullanımdaydı.
yıldızlar ve kara delikler de vardı . kapsayan bu araştırma, Andromeda
Bugün, 1 00.000'den fazla X-ışını galaksisinin merkezinde tuhaf bir
Bu kaynak, gökyüzünde küçük, zar kaynağı biliniyor. nesne de dahil olmak üzere, 300 kay­
zor görülebilir bir nokta olmasına nağın yerini saptadı ve Cyg X-1 ' i
rağmen, Güneş 'ten bin kat daha Chandra'ya doğru potansiyel bir kara delik olarak işa­
fazla X-ışını saçıyordu. Dahası, kay­ 1 960'ların ortasına gelindiğinde retledi. Uhuru, galaksi kümelerinde­
nağın içinde belirli fiziksel süreçler aletler giderek daha fazla hassaslaşı­ ki aralıkların güçlü X-ışını kaynağı
gerçekleşiyordu ve bunlar, laboratu­ yordu. Giacconi'nin keşfinden yal­ olduklarını da buldu. Boş gibi görü­
varda hiç görülmemişti . Haftalarca nızca beş yıl sonra dedektörler, Sco nen bu bölgeler aslında, milyonlarca
süren analizlerden sonra ekip, X-1 'den bin kat daha zayıf X-ışınla­ Kelvin derecede düşük yoğunluklu
bunun yeni bir yıldız sınıfı nesnesi rını kaydedebiliyordu. Giacconi'nin bir gazla doludur. Bu "kümeler-arası
olması gerektiği sonucuna vardı. 1 963'te önerdiği ve yalnızca X-ışını ortam, " ince bir şekilde yayılmış ol­
astronomisi için özel olarak yapılan masına rağmen, kümedeki bütün
Kaynak arayışı galaksilerin kütlelerinden daha fazla
Güneş Sisteminde yoğun ışımayı kütle içerir.
açıklayacak bir aday yoktu. En olası 1 977'de NASA Yüksek Enerjili
kaynak, içinde bulunduğu takımyıl­ Astronomi Gözlemevi (HEAO) prog­
dızdan ötürü Scorpius X-1 (Sco X-1 ) ramını başlattı. Daha sonra adı de­
olarak adlandırıldı. NRL' de Herb ğiştirilip Einstein Gözlemevi yapılan
Friedman, AS&E aletinden daha HEA0-2 çok hassas dedektörlerle
geniş bir alana ve daha iyi çözünür­ donatıldı ve X-ışını astronomisini
lüğe sahip bir dedektör kullanarak kökten değiştirdi. Bu teleskop, kay­
bu sonucu doğruladı. Şimdi Sco naşık kuvars aynalarıyla, Giacco­
X-1 'in bir çift yıldız sistemi olduğu ni 'nin 1 961 keşif roketinden bir mil­
biliniyor ve gökyüzündeki en parlak, yon kat daha hassastı. Einstein Göz­
en ısrarlı X-ışını kaynağıdır. Uzaya lemevi, yıldızlardan ve galaksiler­
fırlatılan daha fazla araç, galaksinin den, hatta Jüpiter' deki gezegen
Birçok teleskoptan gözlemler birleştirilerek
hem içinde hem de dışında X-ışını Güneş' in aktif bölgeleri ortaya çıkarılır. ışıklarından yayılan X-ışınlarını göz­
kaynaklarıyla dolu bir gökyüzünü or­ Yüksek enerjili X-ışınları mavi, düşük enerjili lemledi. X-ışını ardalanını daha
taya çıkardı. Kısa bir zaman aralığı X-ışınları yeşil renkli gösteriliyor. fazla araştırmak isteyen Giacconi,
EVREN'DE YENİ PENCERELER 217

''
hızlarda X-ışını dalga boylarına dış katmanlarının bir dizi renkli ışık
(0,01 -10 nanometre ya da bir metre­ yaymalarına neden olur.
nin milyarda biri) -on milyonlarca Bazı galaksilerin, bütün dalga
derecelik sıcaklığa eşdeğer- sahip boylarında parlak olan emisyonlar­
olan fotonlar yayarak enerjilerini bı­ la, galaksinin içindeki milyarlarca
rakırlar. Bir dizi fenomende aynı me­ yıldızın tamamından daha fazla
Evren her yerde patlıyor.
kanizma çalışır: Örneğin, Güneş 'ten parlayan merkezleri vardır. Böyle

''
Riccardo Giacconi daha kütleli aktif yıldızlar güçlü bir "aktif galaktik çekirdek"in mer­
Güneş rüzgarları ve önemli miktarda kezinin, süper-kütleli bir kara delik
X-ışını üretir. Kütlenin bir yıldızdan içerdiği varsayılır. Galaksi kümele­
onun eşine aktarıldığı "X-ışınlı ikili rinin -Evren'deki en büyük yapılar­
yıldız" sistemleri de yoğun ışınım merkezlerine doğru düşen malzeme
üretir. de X-ışınlarıyla parlar ve diğer ışık
frekanslarında görülmez. Chandra,
yine gelişmiş bir teleskop önerdi. Kara delikleri görmek X-ışını ardalanının iki "derin alan"
Öneri, 1 999'da, yörüngede dolaşan Yıldızlar ömürlerinin sonunda patla­ görüntüsünü çekti -gökyüzünün
Büyük Gözlemevlerinin üçüncüsü, dıkları zaman, süpernovadan yayı­ kuzey ve güney yarımkürelerinin 23
Chandra X-ışını Gözlemevi oldu. lan patlama dalgaları yıldızlararası ve 1 1 günlük ışıklamayla elde edi­
Chandra şimdiye kadar yapılmış en ortamı sıkıştırıp, gazın X-ışını sal­ len görüntüleri. Geleceğin X-ışını
güçlü X-ışını teleskobudur, ilk de­ masına neden olur. Süpernovanın aletleri bilim insanlarının kara de­
dektörlerden on milyarlarca kat daha artıkları içirıde kalan kütleli yıldız bir liklerin nasıl dağıldığını görmeleri­
hassastır. Olağanüstü performansı nötron yıldızı ya da kara delik olarak ne yardımcı olabilir. •
bütün beklentileri aştı ve görev sü­ yaşamını sürdürür. Bir kara deliğin
resi, beş yıldan on beş yıla çıkarıldı. içirıe emildikçe parçalara ayrılan
Bununla birlikte, 201 6 itibariyle gö­ malzemenin yarattığı türbülans da
revini sürdürüyor. Chandra' nın öne X-ışını üretecektir. Dışarıya pompa­
çıkan teknikleri arasında, süper-küt­ lanan ışınım, süpernova kalıntısının
leli bir kara delikten gelen ses dalga­
larını saptamak da vardır. X-ışını
verileri, Hubble Uzay Teleskobun­
dan optik gözlemlerle ve Spitzer
Uzay Teleskobundan kızılaltı veriler­
le birleşince, kozmosun müthiş gö­
rüntüleri ortaya çıktı.

X-ışınlan dünyası
X-ışını astronomisi, uzayda en yük­
sek enerjili nesneleri gözlemler: çar­
pışan galaksileri, kara delikleri, nöt­
ron yıldızlarını ve süpernovaları. Bu
etkinliğin arkasındaki enerji kayna­
ğı, kütleçekimdir. Madde kütleli bir
malzeme yoğunluğuna doğru düşer­
se, parçacıklar çarpışır ve birikir. Bu

X-ışını tayfında gözlemler, gizli


yapıları ortaya çıkarır. Bir AUA X-ışını
araştırmasından alınan bu gökyüzü
parçasında büyük lekeler galaksi
kümeleridir; küçük noktalar ise kara
deliktir.
218
KISACA
ASTRONOM

BİR GALAKSİDEN Maarten Schmidt (1929-)

ÖNCE
1935 Karı Jansky ilk radyo

DAHA PARLAK
teleskobunu geliştirir.
1937 Radyo mühendisi Grote
Reber gökyüzünün ilk radyo
• araştırmasını yapar.

AMA BiR YILDIZA 1955 Cambridge'de Radyo


Astronomi Grubu, 159 MHz'de
kuzey yarımkürenin haritasını
çıkarmaya başlar.

BENZİYOR SONRA
1967 Radyo Astronomi
Grubundan Jocelyn Bel!
KUASARLAR VE KARA DELİKLER Burnell ilk pulsarları saptar.
1972 Bir kara deliğin ilk
fiziksel adayı, Cygnus X-1
sisteminde tanımlanır.
1998 Andrea Ghez
Samanyolu'nun merkezinde
Güneş'ten dört milyon kat
daha kütleli bir kara delik
saptar.

1 950 'lerin sonuna gelindiğinde


radyo astronomi gökyüzüne
bakmanın yeni bir yolunu
sunmuştu. Gökyüzü araştırmaları.
ışıklı gök cisimlerinin görüntüleme­
nin yanı sıra, uzaydan gelen ve daha
önce görülmeyen özellikleri göste­
ren radyo emisyonlarını da kullana­
biliyordu. Radyo dalgalarının Gü­
neş'ten, yıldızlardan ve Samanyo­
lu'nun merkezinden geldiği bulundu
ama görülmeyen gizemli radyo kay­
nakları da vardı. 1 963'te Califor­
nia'da Palamar Gözlemevinde Hale
Teleskobuyla çalışan Hollandalı ast­
ronom Maarten Schmidt, bu nesne­
lerin birinden gelen ışığı bir an gör­
meyi başardı . Kızıla kaymasına ba­
kınca. çarpıcı bir şey keşfetti. Nesne
EVREN'DE YENİ PENCERELER 219
Aynca bakınız: Görelilik teorisi 146-53 • Radyo astronomi 179 • Çekirdekler ve ışınım 185 •
Kuasarlar ve pulsarlar 236-39 • Kara delikleri keşfetmek 254 • Samanyolu'nun kalbi 297

Gökyüzünün görünür olmayan çok sayıda güçlü


radyo kaynağı vardır.

Bunların, kuasar denilen


Kuasarlar, bir kara Bütün galaksilerin
uzak, parlak, hızlı
deliğin galaksi merkezinde bir kara deliğin
hareket eden, yıldıza
yıldızlarını yediği aktif bulunması ve geçmişte
benzer nesne oldukları
galaksi çekirdekleridir. kuasar olmaları olasıdır.
anlaşılıyor.

2 , 5 milyar ışık yılı uzaktaydı; yani asar denilen şey), kısa süre önce bu­ girişim ölçeri kullanarak bir araştır­
akıl almaz ölçüde parlaktı. Mutlak lunan 3C 48 ' di. ma başlattı. Bu, zayıf radyo kaynak­
kadiri -26,7'ydi (rakam ne kadar dü­ larını çözmede daha iyiydi ve ilk iki
şükse, nesne o kadar parlaktır) . Sch­ Radyo astronominin kuasarın keşfedilmesine yol açtı.
midt'in merceğirıdeki nesne, Gü­ iyileşmesi Her iki nesneden gelen ışık, o sı­
neş'ten (kadiri +4,83) 4 trilyon kat Radyo astronomi 1 930'larda, Kari rada Cambridgeli araştırmacıların
daha parlaktı -Samanyolu'nun top­ Jansky'nin kozmik radyo kaynakları­ kullandığı optik teleskoplara görün­
lamından daha parlak. nı tesadüfen keşfetmesiyle başla­ müyordu. Bununla birlikte, akı yo­
Schmidt cisme yıldızımsı radyo mıştı. Radyo teleskopları kullanan ğunluğuna ilişkirı ölçümleri, onlara
kaynağı adını verdi -daha sonra kı­ araştırmalar, II. Dünya Savaşıyla ke­ bu radyo kaynaklarının çok kompakt
saca kuasar denildi. Schmidt'ten sintiye uğradı ve radar teknolojisi­ olduklarını söylüyordu.
önce bu nesne 3C 273 olarak bilini­ nin gelişmesinden bir bakıma yarar­ 1 962'de 3C 273, birkaç kez Ay ta­
yordu 3C, 3. Cambridge Radyo Dal­ landı ama 1 950'ye kadar ciddi an­ rafından gizlendi ya da örtüldü. Ast­
gaları Kataloğuna (Radyo Astronomi lamda başlamadı. İlk araştırmalar, ilk ronomlar, ay diskinin arkasında

''
Grubunun çıkardığı) işaret ediyordu radyo alıcılarının kullandığı düşük
ve o araştırmada yeri saptanan 273. 81 , 5 Mhz (megahertz -saniyede mil­
nesne olduğu için 273'tü. 3C 273, yon döngü) frekansıyla sınırlıydı. Bu
1 959'da saptanmıştı; ama tanımla­ frekansta, düşük akı yoğunluklu sin­
nan ilk kuasar (ya da daha sonra ku- yallerin yerini belirlemek zordu. (Akı
yoğunluğu bir sinyalin gücünün öl­
Kuasarlara ilişkin
çüsüdür ve hertz başına metrekare­
de vatla ölçülür, jansky birimi [Jy] bilgi 50 yılda çok fazla
olarak basitleştirilir.) gelişmedi. Yalnızca bir nokta
1 955'te Cambridge Üniversite­ kaynağı görüyorsunuz;
sinde Radyo Astronomisi Grubu, yapısını görmüyorsunuz.
1 59 MHz'te sinyal toplayan bir radyo Yakalamak zordur.

''
Maarten Schmidt
2023'te konuşurken
200l'de Hubble Uzay Teleskobu, o
zamana kadar görülen en uzak ve
ışıltılı kuasarlardan birinin anlık
görüntüsünü yakaladı (daire içinde).
Büyük Patlamadan bir milyar yıl
sonrasına tarihleniyor.
220 KUASARLAR VE KARA DELİKLER
Bir sanatçının izlenimi, kuasar 3C
279'in olası yapısını gösteriyor. Bir
malzeme diski, kütlesi Güneş'in bir milyar
katı olan bir kara deliğin etrafında
dönüyor.

öne sürer. Bu nedenle beyaz delik,


ışığın ve maddenin çıktığı ama gire­
mediği bir uzay bölgesidir. Bu öneri,
kuasarlardan ateşlendiği gözlemle­
nen odaklı ışınım ve madde akıntıla­
rına uygundu. Bütün bu enerjinin
nereden geldiği sorusu , yerli yerinde
durmaktaydı. Verilen bir yanıta
göre, bir solucan deliğinden ya da
Einstein-Rosen köprüsünden -uzay­
zamanın geleceği geçmişe bağlayan
teorik bir özelliği- gelmekteydi.

Küçük patlamalar
Şu anda, beyaz deliğe benzer bir şey
radyo kaynağının yeniden görünme­ Beyaz delikler? olarak kabul edilen tek olay Büyük
sini beklerken, kaynağın çok kesin Bu şeylerin aslında ne olduklarına Patlamanın kendisidir ve bazı teo­
bir yerini elde edebildiler. Maarten ilişkin tartışma başladı. Bir öneriye risyenler, kara deliklere giren malze­
Schmidt bu ölçümleri kullanarak, o göre, kuasarlarda görülen muazzam menin başka bir Evren'de "küçük
sırada dünyanın en büyük optik te­ kızıla kaymalar uzayın genişlemesi­ patlama" olayları olarak yeniden or­
leskobu olan Hale Teleskobuyla kay­ nin sonucu değil, ışığın büyük bir taya çıkabileceğini öne sürer. Yine
nağın içine bir göz attı. 3C 273'ün, kütleçekim kuyusundan çıkmaya de, kara deliklere ilişkin bilgi arttık­
henüz bilinmeyen en parlak nesne çalışmasının sonucuydu. Böyle bir ça, kuasarlarla ilgili beyaz delik açık­
olacağını anladı. Bulgularını Mart kuyu, kütleçekim alanı bir kara deli­ laması unutulup gitti.
1 963'te Nature dergisinde yayınladı ğinkine yakın olan tam anlamıyla
ve bu yazının bulunduğu aynı sayı­ devasa bir yıldız tarafından yaratılır­

''
da, diğer iki astronomun, Jesse Gre­ dı. Ne var ki, hesaplamalar böyle bir
enstein ve Thomas Matthews'un, yıldızın istikrarlı olamayacağını gös­
3C 48'in kızıla kaymasıyla ilgili veri­ termekteydi.
leri de vardı; bu veriler, nesnenin Başka bir öneriye göreyse, kua­
ışık hızının üçte birininhızla uzak­ sar bir beyaz deliğin ağzıydı. Beyaz
laşmakta olduğunu -o zamana kadar delik, kara deliğin tersiydi. Bu dü­ Kırpış kırpış yıldızımsı.
keşfedilen en hızlı hareket eden şünce 1 964'te önerildi ve beyaz de­ Uzaktan en büyük bilmece.
nesne- göstermekteydi. likler, ha.Ja tamamen farazidir. Bugün Ne kadar farklı diğerlerinden.
1 970'lerin başına gelindiğinde bir teori olarak önemsenmiyor ama Daha parlak bir milyar
yüzlerce kuasar tanımlanmıştı. Bir­ 1 960'larda ve 1 970'lerde kara delik­
Güneş'ten. Kırpış kırpış
çoğu 3C 48 ve 3C 273 ' ten bile daha ler de gözlenmemiş fenomenlerdi;
yıldızımsı. Ne olduğunu
uzaktı; bugün, bulunan kuasarların bu nedenle beyaz delikler kavramı

''
çok büyük bölümü yaklaşık 1 2 mil­ daha fazla ağırlık taşımaktaydı. merak ediyorum.
yar ışık yılı uzaktadır. Ayrıca kuasar­ Beyaz delik düşüncesi, Einstein' ın George Gamow
lar, ilk gözlemlerin gösterdiğinden alan denklemlerinin karmaşık bir yo­
daha parlaktır; aydınlatma güçleri, rumuna dayanır ve gelecekte var
Samanyolu 'nun 1 00 katı kadardır. olan bir kara deliğin, geçmişte var
olan bir kara delikle ilişkili olacağını
EVREN'DE YENİ PENCERELER 221
Hubble Teleskobu, eliptik galaksi
Süper-kütleli kara delik NGC 4261'in aktif galaksi çekirdeğinin
Kuasarlar kendi enerjilerini üretmek bu görüntüsünü çekti. Toz diski 800
ışık yılı genişliğindedir.
için nükleer füzyonu -yıldızlara
enerji sağlayan süreç- kullanamaya­
cak kadar ışıklı ve enerjiktir. Bunun­
la birlikte , kara deliklerle ilgili teorik Pek çok kuasar eski nesnedir ve
çalışmalar, bir olay ufkunun etrafın­ Dünya, Evren gençken gerçekleşen
da birikim diski olarak bilinen bir etkinliklerini görüyor. Diğer aktif ga­
malzeme bölgesinin oluşacağını laksilerden farklı olarak bir kuasarın
gösterdi. Bu malzeme durmadan çekirdeğinin parlaklığı, etrafındaki
kara deliğin içine çekildikçe, mil­ galaksinin çoğunu ayırt etmeyi zor­
yonlarca dereceye kadar ısınırdı. laştırır. Genç galaksilerin her zaman
Kütlesi Güneş 'ten milyarlarca kat de davranan bir galaksinin, aktif bir aktif çekirdeklere sahip oldukları ve
daha büyük süper-kütleli bir kara çekirdeği olduğu söylenir ve öyle gö­ kara deliğin yutacağı malzeme kal­
delik, kuasarlarda gözlemlenen çık­ rünüyor ki, kuasarlar, aktif denilen mayınca, bugünkü Samanyolu gibi,
tıya denk bir birikim diski üretirdi. bu galaksilerin yalnızca bir tezahü­ daha sakin yer haline geldikleri dü­
Birikim diski teorisi, bazı kuasar­ rüdür. şünülmektedir. Bununla birlikte, bir
lardan karşıt yönde infilak eden ve Aktif bir galaksi, göreli ışımalar galaksinin başka bir galaksiyle kay­
göreli ışımalar (relativistic jets) ola­ (relatiristic jets) Dünya'nın görüş naştığı galaksi çarpışmaları, çekir­
rak bilinen plazma demetleriyle de hattına açı yaptığında bir kuasar deği tekrar aktifleştirebilir. 4 milyar
örtüşmekteydi. Bunlara, manyetik olarak saptanır. Bu nedenle, nesne, yılda Andromeda ile çarpışma yo­
bir alan yaratan, maddeyi ve ışınımı esas olarak radyo emisyonlarından lunda olan Samanyolu'nun bir gün
iki akıntıya odaklayan kara deliğin saptanır. Işımalar Dünya'nın görüş kaçınılmaz olarak kuasar olması ola­
spini neden olur. Her akıntıda, aşırı hattına dikse, hiçbir zaman gere­ sıdır. •
ısınan plazma ışık hızına yakın bir cekten saptanamazlar; onun yerine
hızla infilak eder. Dünya bir radyo galaksisi -yüksek
Bugünkü kuasarlar bilgisi sesli bir radyo kaynağını boşaltan
1 980'lerde kristalleşmeye başladı. galaksi- görür. Göreli ışımalar doğ­
Kabul edilen görüşe göre, bir kuasar ruca Dünya'ya yönelikse, bir nesne­
bir galaksinin kalbinde, yıldız malze­ de blazar olarak bilinen aktif çekir­
mesi tüketen süper-kütleli bir kara değin kusursuz bir görünümü elde
deliktir -ya da belki de iki. Bu şekil- edilir.

Hollanda'da, Groningen'de doğan Chandrasekhar ve alanın önde


Maarten Schmidt burada gelen diğer şahsiyetlerin bindiği
üniversiteye gitti ve Jan Oort'la uçak tehlikeli bir kalkış yaptı.
birlikte okudu. Schmidt Fowler'ın şu espriyi yaptığı
doktorasını yaptıktan sonra söylenir: "Bu uçak düşerse, en
ABD'ye göçtü ve Caltech'in azından bu kuasar sorununda
Palomar Gözlemevinde görev aldı. yeni bir başlangıç yaparız."
Yıldızlararası gaz bulutlarının Schmidt astronomi
yoğunluğunu içlerinde yıldız kurumlarında önemli roller
oluşumu hızıyla ilişkilendiren üstlendi.
Schmidt yasasıyla özetlenen yıldız
oluşumu konusunda önde gelen Önemli eserleri
bir uzman oldu. Schmidt önemli
bir kuasar araştırmacısı da oldu. 1963 3C 2 73: A Star-Like Object
1964'te konuyla ilgili bir with Large Red-Shift
konferanstan sonra, Schmidt,
William Fowler, Subrahmanyan
YARATILI IMIZDAN •

FI S ILTI OKYANU S U
•• ••

BUYUK PATLAMA ARAYIŞI


224 BÜYÜK PATLAMA ARAYIŞI

E ''
vren'in "ilk ışığı"nın keşfi,
KISACA tüm zamanların en temel
bulgularından biridir. Dün­
ASTRONOM
ya'ya ulaşan bütün fotonların (ışık
Robert H. Dicke (1916-1997)
parçacıkları) tam yüzde 99,9'u bu
James Peebles ( 1 9 3 5-) kozmik mikrodalga ardalanla (CMB) Yetersiz bir aygıtla üstünkörü
ÖNCE ilişkilendirilir. 13 milyar yıldan fazla bir deney yapmanın hiçbir
bir süredir yol almaktadır, Evren' in yararı yoktur.

''
1927 Georges Lema'itre "ilkel
şafağına yakın bir zamandan gelip Robert H. Dicke
atom varsayımını önerir.
bize ulaşıyor. CMB , Evren'in sıcaklı­
1948 Ralph Alpher ve Robert ğı yaklaşık 4000 K iken yayılan ter­
Herman, Büyük Patlamadan mal ışımadır.
kalan ışınımın şimdi 5 K 'lık bir CMB öngörüsü mal edilen bilim
sıcaklığı olacağını öngörür. insanı, fizikçi George Gamow'dur (s.
1 96-97) Genişleyen bir Evren, eski­
1957 Sovyet astronom Tigran den küçük bir hacmin içine sıkıştığı 1 960'ların başında onlardan bağım­
Shmaonov 4+/-3 K ' lık bir bir noktayı ima eder. Gamow, bunun sız olarak CMB'yi öngördü. Dicke,
"radyoemisyon ardalanı" rapor da sıcak bir başlangıç ima ettiğini kendi ekibinden onu bulmalarını is­
eder ama bu bulguyu Büyük gördü ve böyle bir sıcak "Büyük Pat­ tedi. David Wilkinson ve Peter Rol!
Patlamaya bağlamaz. lama"nın gökyüzünde imzasını bıra­ CMB ' yi saptamak için bir makine
kacağını anladı. 1 948'de doktora öğ­ yaparken, James Peebles de "teoriyi
SONRA
rencisi Ralph Alpher ve Robert Her­ düşünecek" ti.
1992 COBE sonuçları, kara man bu "ateş topu ışınımı"nın ayrın­
cisim eğrisini ve CMB tılarını ortaya çıkardı. 1 3 milyar yılda Büyük Patlamanın
anizotropisini (küçük Evren 'in genişlemesiyle soğuyan yankıları
varyasyonlar) doğrular. ışımanın, bugün 3 K ' de bir nesne - Gamow, zayıf CMB sinyalinin, diğer
mutlak sıfırın biraz üstünde- yaymış astronomik nesnelerden sel gibi
2010 WMAP, CMB'de 0,00002
gibi, radyo frekansı ışıması biçimini akıp gelen radyo dalgalarından ayırt
K'lık küçük sıcaklık
alması gerektiği sonucunu çıkardı­ edilemeyeceğini varsaymıştı ama
varyasyonlarını ölçer. lar. Anlaşılan Alpher' in ve Her­ Alpher ve Herman, ayırt edici iki
2013 Planck ekibi, CMB'nin man'ın çalışmalarından habersiz özelliğinin olacağını gösterdi. Gök­
ayrıntılı bir haritasını çıkarır. olan ve Princeton Üniversitesi "Rad yüzünde her yönden gelecekti ve
Lab"de çalışan Robert H. Dicke, enerji eğrisi, kara cisim denilen, ter-

Büyük Patlama, tartışmalı bir teoridir.

Büyük Patlama teorisinin öngörülerinden


Ardalan ışıması, yaklaşık 3 K'de keşfedilir.
biri, tayfı kara cismin tayfına çok yakın,
Daha ileri incelemeler, bir kara cisminkiyle
sıcaklığı yaklaşık 3 K olan kozmik
neredeyse aynı bir tayfı olduğunu gösterir.
mikrodalga ardalan ışımasıdır.

Büyük Patlama artık tartışmalı bir bilimsel teori değildir.


EVREN'DE YENİ PENCERELER 225
Aynca bakınız: Evren'in doğuşu 168-71 Samanyolu'nun ötesi 172-77
• •

Kozmik şişme 272-73 CMB'yi gözlemlemek 280-85


Teorik bir "kara cisim" ona çarpan ışınımın tümünü soğurur, sonra
burada gösterildiği gibi sıcaklığına bağlı olarak farklı dalga boylarında
farklı yoğunluklarda ışınım (tayf ışınırlığı olarak ölçülür) yayar.

GÖRÜNÜR

14

12

Robert H Dicke
10
>C:I
:::i Bob Dicke 1916'da Missouri'de,
cıı:::
8 St. Louis'de doğdu ama NY
:z
""
Rochester'de büyüdü. Genç
yaşta bilime merak salan
ı.ı..
>- 6 Dicke, mühendislik diploması
<
.... aldıktan sonra fizik alanına
geçti. 1939'da Princeton'dan
4 mezun olduktan sonra, il.
Dünya Savaşı sırasında
MIT'nin Işınım
2 Laboratuvarında çalışıp,
mikrodalga radarı geliştirdi.
o Savaştan sonra karısı Anne'yle
birlikte Princeton'a döndü ve
o 0,5 1 1 ,5 2 2,5 3 ömürlerinin sonuna kadar
DALGA BOYU (µm) orada kaldılar. Dicke'nin
araştırmaları başlangıçta
ışınıma odaklıydı ve teorik
mik dengeye çok yakın bir nesne fında mikrodalga dalga boylarıyla
olarak ideal bir lazerin ürettiği
şeklinde olacaktı. doludur. Tayfın karanlık bir bölü­
tutarlı ışınım emisyonunu
Alpher ve Herman burada durup, münden başlamak mantıklı görünü­
açıklayan yeni bir kuantum
o günün radyo teleskoplarının böyle­ yordu. 1 964 baharında Wilkinson ve teorisi formüle etti. Işınıma
sine sakirı bir tıslamayı yakalayama­ Roll 3 santimetre bandına bakmaya ilgisi, James Peebles'le birlikte
yacağı uyarısında bulundu . Ama başladı ama arayışları sonuçsuz çalışmasına ve CMB 'nin
Dicke tersini düşündü. II. Dünya Sa­ kaldı. varlığını öngörmesine yol açtı.
vaşı sırasında, radar sistemleri üze­ 1960'lara gelindiğinde
rine çalışırken, bir makine yapmıştı: Holmdel Horn Dicke'nin ilgi alanı kütleçekim
mikrodalga sinyal toplayıp gücünü Holmdel Horn -Beli Laboratuvarla­ teorilerine kadar genişlemişti.
ölçen Dicke radyometresi. Dicke, rı'nın uydu iletişimi için kurduğu Genel göreliliği daha kuvvetli
"gürültüyü" süzmek için bir anahtar dev radyo anteni- Princeton Üniver­ test etmek için yüksek
ekledi. Bu düzenek, uzay teleskopla­ sitesine arabayla bir saatten az bir hassasiyetli deneyler geliştirdi
rında ve uydularda bugün de kulla­ mesafededir. 1 964'te iki radyo astro­ ve alternatif bir kütleçekim
teorisi üretti. Yaratıcı bir
nılmaktadır. Bir sonraki önemli evre, nomu tarafından, Samanyolu ' nun
deneyci ve verimli bir mucit
ışınımın aranacağı uygun bir bant etrafında soğuk bir gaz halesi sapta­
olan Dicke'nin, lazerlerden
genişliği seçmekti; çünkü çok sayı­ maya çalışan Robert Wilson ve Arno
çamaşır kurutma makinelerine
da şey radyo dalgası üretmektedir. Penzias tarafından kullanılıyordu. kadar uzanan 50'den fazla
Örneğin gökyüzü, hidrojen atomları­ Penzias ile Wilson 7 santimetre ara­ icadı vardı.
nın yaydığı 21 santimetrenin etra- lığına bakıyorlardı ama ölçümlerini
226 BÜYÜK PATLAMA ARAYIŞI

'' ''
malzeme" birikintisini (kuş pisliği)
kazıyıp attılar.
Şaşkına dönen Penzias, bir mes­
lektaşıyla ilişkiye geçti ve o da, onu
Princeton'da James Peebles ' e yön­
Bilim, ardışık bir dizi lendirdi. Peebles ' ı arayan Dicke, Beli En iyi fizik teorilerimizin
yaklaştırmadır. Laboratuvarlarındaki bilim insanla­ tümü eksiktir.

'' ''
James Peebles rının neyi bulduğunu hemen anladı. James Peebles
Telefonu kapatıp, çalışma arkadaşla­
rına "Evet, çocuklar, geç kaldık"
dedi.

Tek yol bitti


Kozmik ardalan ışımasının keşfi,
berbat eden inatçı bir düşük düzeyli Büyük Patlama teorisinin üç deney­ Durağan Hal teorisyenleri, mik­
hışırtıdan kurtulamıyorlardı. sel direğinden biridir -diğer ikisi rodalga ardalanın, uzak galaksiler­
İkisi titizlikle fişlerin tozunu Hubble Yasası ile hidrojen ve hel­ den gelen dağınık yıldız ışığının so­
alarak ve devreleri kontrol ederek, yum elementlerinin kozmik bolluğu­ nucu olduğunu öne sürüyorlardı.
girişime engel olan olası nedenleri dur (s. 1 96-97) Büyük Patlama teo­ Sinyallerin aslında Büyük Patlama
ortadan kaldırdı. Başlangıçta gü­ risyenleri, tamı tamına şimdi bulun­ teorisinin öngördüğü kalıntı ateş
rültünün New York' tan geldiğini muş olanı öngörmüştü: 3 K'de her topu ışınımı olduğunu kuşkucu bir
sandılar ama teleskoplarını kentin yönden gelen ışınım. fizik topluluğuna göstermek için,
dışına çevirmeleri işe yaramadı. Büyük Patlama bu zamana kadar Alpher ve Herman koşulunu, ışını­
Sonra, bir nükleer bomba deneme­ oldukça tartışmalı bir düşünce ol­ mın teorik bir kara cismin ışımasına
sinden ya da Güneş Sisteminde muştu ve birçok bilim insanı -Penzi­ denk olması gerektiği koşulunu doğ­
bilinmeyen bir radyo kaynağından as ve Wilson da dahil- Fred Hoy­ rulamak gerekiyordu. Bu da, CMB 'yi
gelen yüksek-irtifa statik elektrik le'un Durağan Hal modelinden ya­ farklı frekanslarda ölçmeyi gerektir­
olabileceğini düşündüler ama yıl naydı; bu modelde genişleyen bir mekteydi Bir sonraki hamle,
içinde, sinyal aralıksız yumuşak Evren, sürekli madde yaratımı nede­ uzay-tabanlı bir alıcı fırlatarak tayfın
tıslamasını hiç değiştirmedi. Çare­ niyle değişmeden kalır. Bu teoriye daha doğru bir saptamasını yap­
sizce, yuva yapan bir çift güvercini göre Evren' in görünüşü, zaman için­ maktı.
bile kovdular ve "beyaz dielektrik de değişmez. 1 970'lerde ve 1 980'lerde, British
Columbia Üniversitesinde fizikçi
Herb Gush, Dünya atmosferinden
girişim olmadan CMB 'yi gözlemle­
mek için uzaya sondaj roketleri gön­
derdi. Bu, CMB ' nin, ısının bir bö­
lümden diğerine akmadığı termik
dengede bir sistemin kara cisim im­
zasına sahip olduğuna işaret etmek­
teydi. Bu şaşırtıcı -ve çoğu kez göz
ardı edilen- sonuç, sinyalin kökeni­
nin termik olduğunu doğrulamak­
taydı. Ne yazık ki, roketin sıcak
egzoz gazları Gush'un ölçümlerini

Robert Wilson ve Arno Penzias,


1978'de CMB 'yi keşfetmelerinden
ötürü Nobel Ö dülü aldıktan sonra
Holmdel Horn Anteninin önünde
poz verirken.
EVREN' DE YENİ PENCERELER 227
CMB, gözlemlenebilir Evren'in dış
kabuğunu temsil eder. Onun hemen
arkasında, burada bir dizi ışıltı olarak
gösterilen Büyük Patlama anı vardır.

çoğu kez bozup, kesin bir sonuç çı­


karmasını engelledi.

Kıl payı kaybetmek


1 989' a gelindiğinde Gush sonunda,
CMB tayfını, bir kara cisme yakla­
şan bütünleşik bir ışıyıcının tayfıyla
karşılaştırabileceği bir alet geliştir­
mişti. Ne var ki, bozuk bir titreştiri­
cide yaşanan sorunlar, fırlatmayı
1 990 başına kadar geciktirdi. Sonuç­
lar hazır ve çarpıcıydı ama Gush, bi­
rinci gelme fırsatını birkaç haftayla
kaybetmişti. NASA'nın 1 989'un so­
nunda fırlatılan Kozmik Ardalan
Gezgini (COBE) uydusu, 2,7 K'ye
yakın bir sıcaklığı olan tayfın şeklini
elde etmişti. Sonunda Gush'un ro­
ketinin verileri, COBE ' nin sonuçları­
nı doğruladı; tersi değil. Peebles
daha sorıra, Gush'un bu çalışmasıy­ SA'nın 2001 'de fırlatılan Wilkinson
la bir Nobel Ödülü hak ettiğini ifade Microwave Anisotropy Probe
edecekti. (WMAP) uydusu ve E SA'nın 2009'da
COBE 'nin sonuçları, teorik kara fırlatılan Planck uzay aracı gibi­
cisim tayfıyla kusursuza yakın bir CMB 'nin "topak görünümünün"
uyum gösterdi ve ardalan ışırnasın­ daha ayrıntılı haritasını çıkardı. •
da ilk kez hafif bir eşitsizlik ortaya
çıkardı. Somaki misyonlar -NA-

James Peebles Phillip James Edwin Peebles kara enerji teorilerine de önemli
1935'te Kanada'da, Winnipeg'de katkılarda bulundu. Tipik bir
doğdu. Manitoba Üniversitesinden alçakgönüllülükle, kendisine ait
mezun olduktan sonra, kedisini soğuk kara madde modelinin
"benden çok daha fazlasını bilen analizi kolay olduğu için popüler
insanlarla çevrili" bulduğu olduğunu ifade ediyor. Şu anda
Princeton Universitesinde doktora Princeton'da Albert Einstein
yaptı. Robert H. Dicke'in bilim profesörüdür.
gözetiminde çalışan Peebles,
önceden yapılmış alanlan Önemli eserleri
tekrarladığını anladı. CMB'nin
erken Evren üzerindeki kısıtlarına 1971 Physical Cosmology
-özellikle Büyük Patlamada atom 1980 Large Scale Structure
çekirdeklerinin yaratılmasına ve of the Universe
küçük sıcaklık farklarının Evren'de 1993 Principles of Physical
yapı oluşum modellerini nasıl Cosmology
etkilediğine- odaklanmaya
başladı. Peebles kara madde ve
••

'

DİÖER GEZEGENLERDE YAŞAM


230 DİGER GEZEGENLERDE YAŞAM

C ''
opernicus ilkesi, Dünya' nın
KISACA özel olmadığı -sıradan bir
galaksinin önemsiz bir bö­
ASTRONOM
lümünde orta büyüklükte bir yıldızın
Cari Sagan (1934-1996)
yörüngesinde dönen ortalama bir
ÖNCE gezegenden başka bir şey olmadığı­ Çok sayıda dünya mı var,
1865 Alman fizikçi Hermann varsayımını ifade eder. Dünya eşsiz yoksa tek bir dünya mı?
Eberhard Richter, gezegenlere değilse , diğer gezegenlerin de yaşa­ Doğanın incelemesinde en
kuyrukluyıldızlarca taşınan mı barındıramayacağını düşünmek soylu ve yüce sorulardan
basit yaşam tohumları için fazla neden yoktur. Evren'deki biri budur.
yıldızların sayısı -1 023 düzeyinde­

''
ekilebileceğini öne sürer. Albertus Magnus
göz önüne alındığında, yaşamın var­ 13. yüzyıl bilgini
SONRA lığı istatistiksel bir kesinlik olabilir.
1973 Brandan Carter antropik Yüzyıllarca, Amerikalı Cari Sagan
ilkenin erken bir versiyonunu gibi birçok düşünür, bu olasılığı
ortaya atar; bu ilkeye göre, araştırdı.
Evren zorunlu olarak belli bir
tarzdadır; yoksa, burada insan Dünya yalnız mı?
olmazdı. 1 6 . yüzyılda İtalyan rahip Giordino Amerikalı astronom Percival Lowell,
Bruno, yıldızların Güneş olduğunu, Mars 'ta yapay "kanalların" haritası­
1977 Dünya' dan görüntü ve her birinin kendi Güneş sistemine nı çıkardığını iddia etti; Isveçli kim­
ses taşıyan Voyager 1 ve 2 sahip olabildiğini öne sürdü. Yaşam, yacı Svante Arrhenius da 1 9 1 8 'de
uzaya fırlatılır. bu diğer dünyaları da şenlendirebi­ Venüs'ün yoğun bulutlarının, ya­
2009-2016 NASA'nın uzay lirdi. Evren'in sonsuz olduğuna ina­ şamla dolu yemyeşil bir yüzeyi gizle­
teleskobu Kepler, 2571 gezegen nan Bruno, merkezinin olmayabile­ diğini hayal etti. Bugün, bulutların
sistemi içinde 3443 öte­ ceğini de ısrarla belirtti. Bu ve diğer asidik ve Venüs'ün yüzey sıcaklığı­
sapkın inançlarından ötürü Bruno, nın da 462 °C olduğu biliniyor. Ne
gezegen keşfeder.
Roma Engizisyonu tarafından yargı­ var ki, bunlar milyarlarca potansiyel
2015 Kepler, başka bir yıldızın landı ve 1 600'de kazıkta yakıldı. gezegenden yalnızca ikisidir.
yaşanabilir bölgesinde Dünya Tarih boyunca çeşitli astronom­ Evren' in büyüklüğü ve yasaları­
büyüklüğünde ilk gezegeni lar, Güneş Sisteminin diğer geze­ nın görünür evrenselliği, başka yer­
keşfeder. genlerinde yaşamın kanıtlarını gör­ lerde mikrobik yaşamın olası görün­
düğünü iddia etmiştir. 1 890'larda mesini sağlıyor. Aslında, yaşam

Carl Sagan Carı Sagan 20. yüzyılın en çok kuşkuyla baktığı eksobiyoloji
tanınan bilim insanlarından (Dünya-dışı yaşam biyolojisi)
biridir. Cosmos belgesel alanında öncü araştırmalar
dizisindeki sesinin derin, tatlı tonu yürüttü. 1985'te, daha sonra bir
hemen tanınır. Sagan, New filme dönüştürülen bilim kitabı
York'un Yahudi işçilerin yaşadığı Contact'ı yazdı. Cornell
bölgesinde büyüdü ve çocukken, Üniversitesi profesörü Sagan,
ateşli bir bilimkurgu okuruydu. öngörülü, olumlu ve hümanist
Yetenekli bir öğrenciydi; 1951 'de bakışıyla, yeni bir astronom
tam burslu olarak Chicago kuşağına ilham verdi.
Üniversitesine gitti. 1960'ta
Venüs'ün yüksek yüzey Önemli eserleri
sıcaklığının sera etkisinden
kaynaklandığını göstererek 1966 Intelligent Life in the
doktora derecesi aldı. Sagan Universe (Iosif Shklovsky ile
gezegen biliminde ve ana akım birlikte)
astronomide birçok kişinin 1983 Cosmos
EVREN'DE YENİ PENCERELER 231
Aynca bakınız: Radyo teleskopları 210-11 • Uzay Yarışı 242-49 • Güneş Sistemini araştırmak 260-67 •

Öte-gezegenler 288-95 • Shklovsky (Rehber) 338 • Carter (Rehber) 339 • Tarter (Rehber) 339

başka bir yerde başlamış ve Dün­ Bilgisayar simülasyonları,


ya'ya taşınmış olabilir. İlk kez Yunan kuyrukluyıldızların ya da asteroidlerin
filozof Anaksagoras, MÖ 5. yüzyılda içinde basit tek-hücreli yaşam
formlarının var olmasının ve Dünya'ya
bu "panspermia" düşüncesini öne
bu şekilde çarpmaya dayanmasının
sürdü. Doğal seçilirrıle evrim teorisi teorik olarak olanaklı olduğunu
üzerinde çalışırken kısa bir süre bu göstermiştir.
düşünceye yönelen Charles Darwin,
Dünya'nın yaşı için kabul edilen ra­
kamın, karmaşık organizmaların ge­ co Fermi basit bir soru sordu: "Nere­
lişmesine yetecek zamanı vermeme­ deler?" Fermi'ye göre, Yalnızca az
Yaşam varlığını
sini sorun etti. Bugün Dünya'nın, sayıda gezegen akıllı yaşama ev sa­ yeterince uzun
Darwin' in zamanında inanılandan hipliği yapsa bile, galaksideki yıldız­ sürdürürse, insanların
çok daha yaşlı olduğu bilirıiyor; bu ların akıl almaz sayısı göz önüne yaptığı gibi başka yerlerde
yüzden gezegende yaşamın kökenini alındığında , başka gezegenlerde yaşam aramaya
açıklamak için panspermia'ya ihti­ çok sayıda uygarlığın var olması başlayacak kadar
yaç yoktur. beklenebilirdi. En azından bazıları akıllı olabilir.
Yakın zamanda yapılan keşifler, mesaj göndermeyi tercih etmiş ya
kuyrukluyıldızların yaşamın temel da Dünya' yı bizzat ziyaret etmeye
kimyasal bileşenlerinden birçoğunu çalışmış olabilir. Dünya, radyo ve te­
taşıyabildiğini gösteriyor ama Dün­ levizyon yayını başladığından beri
ya' da yaşamı başlatan mekanizma 90 yıldır elektromanyetik sinyaller
hfila sırrını korumaktadır. Bu sırrı üretmektedir. Bu modülasyonlu
çözmek, başka yerlerde yaşamın ne radyo dalgaları -90 yıl her yönde ge­
kadar olası olduğu konusunda daha nişleyen ve yayılan- uzay yolculuğu
iyi bir fikir verir. yapan potansiyel bir zekaya teknolo­
jik olarak ileri bir toplumun işaretini
Herkes nerede? verecektir.
Bir gün, 1 950'de Los Alamos 'ta öğle 1 959'da Giuseppe Cocconi ve
yemeğinde İtalyan bilim insanı Enri- Philip Morrison, uzaylı radyo mesaj-
232 DİGER GEZEGENLERDE YAŞAM

''
lan aramak için bir bant genişliği uğraşan az sayıda insandan biri ola­
önerdi. Bir yıl sonra, ABD ' de, West rak Lilly, gezegen atmosferleri konu­
Virginia' da , Ulusal Radyo Astronomi sunda uzman genç astronom Carı
Gözlemevinde Frank Drake, bu me­ Sagan'ın da yer aldığı grubun önem­
sajları aramaya koyuldu. Drake, li bir parçasıydı. Dünya-dışı yaşam arayışı,
yazar L. Frank Baum'un hayali üz Tarikatın 1 96 1 ' deki ilk toplantısı­ hem başarının hem de
Ülkesinin -"egzotik varlıkların ulaş­ na Drake, galaksideki uzaylı uygar­
başarısızlığın bütün
ması ve yaşaması zor" bir yer- krali­ lıklarının sayısına ilişkin bir formülle
standartlara göre başarı
çesinin adını verdiği Ozma Projesini geldi. N= R. X fP X n. X f1 X f1 X fc X L.
kurdu. Kısa bir süre çok gizli askeri Toplam sayıya (N) , Dünya-dışı akıllı olacağı ender durumlardan

''
telsiz bozma donanımıyla heyecanlı varlıkların gelişmesi ve keşfedilmesi biridir.
ve gürültülü bir karşılaşmadan için gerekli faktörlerin çarpımıyla Carl Sagan
sonra, Drake ve ekibi sessizlikle kar­ ulaşıldı. Yıldızların akıllı yaşam for­
şılaştı. 50 yıldan fazla zaman geçme­ muna uygunluk oranına (R.); bu yıl­
sine rağmen bu, sessizlik henüz bo­ dızların, yörüngesinde gezegen
zulmadı. dönen kısmına (fp) ; yaşamı destekle­
yebilen verili bir gezegen sistemin­
Yunus Tarikatı deki gezegen sayısına (n.); bu geze­ (L) bağlıdır
Drake, Dünya-dışı zeka arayışının genlerin, yaşamın fiilen ortaya çıktı­ Bu koşullarla birlikte, teorik ola­
(SETI) temellerini ve protokollerini ğı kısmına (f1); akıllı yaşam üretme­ rak her birine bağlayıcı sınırlar ko­
belirlemek için farklı bir bilim insan­ ye devam eden yaşam taşıyan geze­ nulabilirdi. Ne var ki, 1 961 ' de bir
ları grubu kurdu. Grup, şaka yollu, genlerin oranına (fıl; var olduklarının teki bile kesin olarak bilinmiyordu.
yunuslarla konuşma biliminin öncü­ saptanabilir işaretlerini veren tekno­ Toplantıya katılanlar şu sonuca
sü nörolog John Lilly'nin çalışmala­ lojiyi geliştiren uygarlıkların oranına vardı: N yaklaşık olarak L'ye eşitti ve
rına göndermeyle , kendine Yunus (tel ve son olarak, bu tür uygarlıkla­ galakside 1 000 ila 100 milyon potan­
Tarikatı dedi. Türler-arası iletişimle rın varlıklarını sürdürme zamanına siyel uygarlık var olabilirdi. Drake
denklemindeki bazı değişkenlerin
Hidrojen atomu � Pioneer levhası,
değeri aradan geçen yıllarda daral­
tılmasına rağmen, N ' ye ilişkin mo­
Samanyolu içinde

C!)�tb Dünya'nın konumuna dern tahminler hfila birbirinden çok


ilişkin bilgi içerir. farklıdır. Bazı bilim irısanlarına göre,
rakam sıfır olabilir.

Şişede mesaj
Güneş 'in
galaksideki
1 966'da Sagan, ilk kapsamlı geze­
konumu gen bilimi ve eksobiyoloji tartışması
olan In telligent Life in the Universe
(Evren 'de Akıllı Yaşam) kitabının
eş-yazarlığını yaptı. Kitap , Sovyet
astronom ve astrofizikçi Josif Shklo­
vsky'nin 1 962'de yayınladığı erken
bir basımın genişletilmiş ve gözden
geçirilmiş bir versiyonuydu . Olduk­
ça spekülatif olmasına rağmen,
bilim insanları arasında tartışmayı
ateşledi. NASA'nın, şimdi "SETI Ki­
tabı Mukaddesi" denilen etkili belge
Galaksi Proıect Cyclops raporuna ilham
merkezi
verdi.
1 971 Sagan, Pioneer uzay aracıy­
o o

la bir mesaj gönderme düşüncesiyle


EVREN'DE YENİ PENCERELER 233
NASA'ya yaklaştı. Sagan ve Drake, Arecibo mesajı, 1974'te tek seferde
onun varlığını uzaylı uygarlıklara ta­ uzaya yayınlandı. İ kili kodlanan mesaj ,
nıtacak ve Dünya'nın kozmostaki 23 sütun 73 sıra olarak düzenlendi.
yerini saptamalarına yardım edecek
bir tasarım üzerinde çalıştı. Pioneer
levhasındaki grafikler, 21 santimetre erkek figüre doğru itaatkarca (onlara
hidrojen emisyonu çizgisini kulla­ göre) eğerek poz vermesinden mut­
nan bir ölçü birimi kurar. Çünkü suz oldu. Salzmann şu yanıtı verdi:
metre ve saniye gibi Dünya-tabanlı Kadınlar ortalama olarak daha kü­
fenomenlere referansla tanımlanan çüktür; her iki figürün selam verme­
birimler, Dünya-dışı bilim insanları si, doğal kol pozisyonu olarak yo­
için anlamsız olurdu. Doğanın özni­ rumlanabilirdi ve yalnızca kalçaların
teliklerinden birimlerin seçilmesiyle, nasıl hareket ettiğini göstermek is­
evrensel olarak anlaşılacakları umul­ temişti. Sagan başlangıçta erkek ile
maktaydı. kadının el ele tutuşmasını istemişti
Levhanın üzerindeki bütün gör­ ama bunun, Dünya'lıları iki başlı tek
seller, bu birimlere göre ölçeklendiril­ yaratık gibi gösterebileceğine karar
di. Parlak ve ayrık pulsarların bir hari­ verdi.
tası Dünya yönüne işaret eder ve Pio­
neer' in güzergahı, basit bir resim-ya­ Arecibo mesajı
zı Güneş Sistemi üzerinde gösterilir. Akıllı varlıkların ve olası yıldız sis­
Bir erkek ile bir kadının görüntüsü, temlerini diktiği işaretleri arayım
Sagan' ın sanatçı karısı Linda Salz­ devam ederken, Drake ve Sagan,
mann Sagan tarafından çizildi. Dünya gezegeninin kendi "biz bura­
1 972 ve 1 973'te fırlatılan Pioneer dayız" sinyalini göndermeye karar
1 0 ve Pioneer 1 1 ' e , 1 52x1 99 milimet­ verdi. Yıldızları ayıran mesafeyi geç­
re altın kaplama alüminyum bir lev­ mek için 3 dakikalık 1 000 kW radyo
haya oyulmuş Sagan levhası takıldı. dalgaları patlaması tasarlandı.
Eleştirmenler, iktidar açlığı (ya da Kasım 1 974'te Porto Riko'da Areci­
sadece açlık) çeken uzaylıların ge­ bo radyo çanağından yayınlanan yıl­
reksiz dikkatini çekeceği uyarısında dızlararası mesajın hedefi, Dün­
bulundu. Feminist gruplar, erkek ya' dan 25.000 ışık yılı uzakta yakla­
selam verirken, kadının vücudunu şık 300.000 yıldızdan oluşan M 1 3

''
küresel kümesiydi.
Arecibo mesajı resim-yazı yeri­
ne, 1 679 ikili rakamdan oluşan,
yoğun dizilmiş matematiksel kod bi­
çimini aldı ( 1 679, iki asal sayının, 73
ve 23 , çarpımı olduğu için seçildi) .
Gezgin olarak başladık ve hala Sayısal mesaj 1 ila 1 O sayılarını ve
gezginiz. Kozmik okyanusun gönderenin kimliğiyle ilgili bilgi -
kıyılarında yeterince DNA ayrıntıları, bir insanın genel
şekli ve boyutları, Dünya gezegenin aracı Viking gibi, gezegenlere doku­
oyalandık. Sonunda yıldızlara
konumu- içermekteydi. nan uzay araçları yaşam işaretlerini
yelken açmaya hazırız.

''
1 960'lardan itibaren Güneş Siste­ test etme deneyleri gerçekleştirdi­
Cari Sagan mine gönderilen robot kaşiflere eşlik ler. Bu tarihe kadar, Jüpiter' in uydu­
eden umutlardan biri de, Güneş Sis­ su Europa' nın donmuş yüzeyinin
teminin içinde, yalnızca tek-hücreli altında olduğu düşünülen derin ok­
organizma da olsa Dünya-dışı yaşa­ yanus gibi, Güneş Sisteminin araş­
mın bir işaretini ortaya çıkarma olası­ tırılmamış bazı köşeleri yaşam adayı
lığıydı. NASA'nın Mars ' a inen uzay olarak kalmasına rağmen, ne geçmi-
234 DİGER GEZEGENLERDE YAŞAM
Carı Sagan Viking 1 iniş aracının bir
modelinin yanında duruyor. İ niş aracı
1976'dan 1982 'ye kadar Mars'ın
yüzeyinden sinyal gönderdi. Aletleri
yaşam izine rastlamadı.

Modern çağda SETi


NASA SETI'ye sağladığı fonu sür­
dürmeye çalıştı ve bugün SETI, özel
fonlarla çalışıyor. 1 980'lerden itiba­
ren görevi, California ' da Mountain
View' da bulunan SETI Enstitüsü
üstlendi. Berkeley' de UCal, SETI@
home inisiyatifiyle, bir gönüllü bilgi­
sayarlar ağını, doğal olmayan bir
radyo kaynağına işaret edebilecek
örüntüleri yakalamak için Arecibo
Gözlemevi verilerini taramakla gö­
revlendirdi. Bu arada 201 6 'da Çin,
en büyük radyo teleskobunu, Beş
şe ne de şimdiye ait herhangi bir Yıldızlar arasındaki geniş mesa­ Yüz Metre Çapında Küresel Telesko­
yaşam işareti bulundu. feler göz önüne alındığında, karar bu (FAST) tamamladığını duyurdu.
vermek için henüz çok erken. Areci­ FAST, diğer şeylerin yanı sıra, Dün­
Devam eden sessizlik bo mesajı 25.000 yıl daha hedef yıl­ ya-dışı iletişim de arayacak. Sonun­
1 962'den beri gönderilen 10 yıldızla­ dızlarına ulaşmayacak. Ne Pioneer da, bütün dünyadaki araştırmacıla­
rarası radyo mesajından hiçbirine levhaları ne de Voyager 1 ve 2 ' nin rın kullanımına açılacak.
yanıt alınmadı ve herhangi bir ileti­ taşıdığı altın kaplama diskler -Voya­ Son yıllarda SETI'nin ilgi odağı,
şim de saptanmadı. Bununla birlik­ ger Altın Kaydı- herhangi bir tikel yalnızca mesaj dinlemekten uzak­
te, sahte alarmlar da oldu. Bunların yıldız sistemine yönelmiştir. Durdu­ laştı. Çabalar, yaşamın biyokimyasal
en ünlüsü 1 977 ' de, Ohio Eyalet Üni­ rulmazlarsa, Samanyolu 'nda sonsu­ işaretlerini ya da ileri teknoloji gös­
versitesi'nde Jerry Ehman, Chi Sa­ za kadar dolaşıp duracaklar. Sagan' a tergelerini toplamaya yönlendirildi.
gittarii yıldız sistemi yönünden göre, yaşamı bulmak d a bulmamak Uzaylı yaşam, evrilen gezegen at­
gelen ve açıklanamaz ölçüde güçlü da bir kazan-kazan senaryosudur - mosferlerine, değişken moleküllere
radyo sinyalleri patlamasını kayde­ her iki sonuç da, Evren'in doğasıyla ya da ancak yaşam süreçleriyle ya­
dince gerçekleşti. Göstergedeki sin­ ilgili önemli bir şeyi gösterecekti. ratılabilen karmaşık organik kimya-
yalleri daire içine aldı ve yanına
"Wow ! " yazdı. Ne var ki, "Wow l "
sinyali bir daha hiç bulunmadı ve
yakın zamanda yapılan araştırmalar,
bir kuyruklu yıldızın etrafındaki bir
hidrojen bulutundan gelmiş olabile­
ceğini gösteriyor.

SETi Enstitüsünün Ailen Teleskop


Dizisi, radyo astronominin yanı sıra
olası uzaylı iletişimlerini aramak için
de kullanılır.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 235
Voyager 1, Plüton'un yörüngesinin
ötesinden Dünya'nın bu görüntüsünü
gönderdi. "Soluk mavi nokta", saçılmış
bir Güneş-ışığı bandında görünüyor.

sallara imzasını bırakmış olınalı.


Yüksek teknolojili toplumlar, kendi
yıldızlarının enerjisini kullanmayı
öğrenmiş olabilirler. Enerjisini yaka­
lamak için yıldızın etrafını tamamen
ya da kısmen saran devasa bir
"Dyson küresi, " yıldızın gözlemle­
nen çıktısını etkilerdi. Asteroid ma­
denciliğinin işaretlerini gözlemle­ Kendimize bakmak SETI, yanıtlarıyla bize Dünya'nın
mek ya da doğrudan Dünya-dışı 1 990 ' da Carı Sagan Voyager 1 ' i ku­ Evren'deki yerini anlatan bir dizi so­
uzay aracı saptamak olanaklı olabi­ manda edenleri , kameralarını Dün­ ruyu temsil ediyor: Copernicus ilke­
lir. ya'ya çevirmeye ikna etti. 6 milyar si doğru mu değil mi? Doğruysa,
kilometre uzakta olan araç, "Soluk yaşam başka nerede gelişti? Yanıt­
İhtiyatlı bir yaklaşım Mavi Nokta" görüntüyü yakaladı. lar insanlara kendi kökenlerini aşıp,
201 5 ' te, Rus milyarder Yuri Mil­ Sagan şunları yazdı: " Sevdiğiniz galaktik bir tür olmanın yolunu su­
ner'in desteğiyle Atılım İnisiyatifleri herkes, tanıdığınız herkes, işittiği­ nabilir. •
programı başladı. SETI araştırmaları niz herkes, şimdiye kadar var olmuş
için 1 .000.000 dolarlık bir ödül havu­ her insan, bir Güneş ışını demetin­
zu ve yakındaki bir yıldıza uzay aracı de asılı bir toz zerresinin üzerinde
filosu gönderme planının yanı sıra, ömür tüketmiş . " Sagan, kendimize
Dünya-dışı bir uygarlığa gönderile­ bakmanın önemini vurguladı:
cek dijital bir mesaj tasarlamak için "Dünya, şimdiye kadar yaşamı ba­
açık bir yarışma ilan edildi. Atılım rındırdığı bilinen tek dünyadır. En
Mesajı projesi, insanlığı ve Dünya'yı azından yakın gelecekte, türümü­
doğru ve sanatsal olarak temsil et­ zün göç edebileceği başka bir yer

''
meyi amaçlıyor ama ileri uygarlıklar­ yoktur Ziyaret, evet. Yerleşme,
la ilişki kurmanın riskleri ve ödülleri henüz değil. Hoşumuza gitse de
tartışılana kadar, herhangi bir mesaj gitmese de, şimdilik tezgahımızı
iletmeme güvencesi veriyor. kuracağımız yer Dün ya' dır."

Araştırma yapan ilk akıllı tür


olmadığımız neredeyse
kesindir. . . Onların azmi,
dinleme evresine başlarken en
büyük değerimiz olacaktır.
Project Cyclops Raporu,

''
NASA
236
KISACA
• •

YENi BiR
ASTRONOMLAR
Antony Hewish (1924-)
Jocelyn Bell Burnell (1943-)

ÖNCE
•• •• i932 İngiliz fizikçi James

YILDIZ TURU
Chadwick nötronu keşfeder.
1934 Walter Baade ve Fritz
Zwicky, süpernova olarak
patlayan yıldızların, arkada
sıkışık nötronlardan oluşan

OLMALI
çökmüş kalıntı bıraktığını öne
sürer; bu kalıntılara nötron
yıldızı adını verirler.
SONRA

KUASARLAR VE PULSARLAR 1974 Amerikalı astrofizikçiler


Joseph Taylor ve Russell Hulse,
birbirinin yörüngesinde dönen,
biri pulsar iki nötron yıldızı
keşfeder.
1982 Amerikalı astrofizikçi
Donald Becker ve çalışma
arkadaşları, kendi etrafında
saniyede 642 kez dönen ilk
milisaniye pulsarı keşfeder.

1 950'lerin sonunda dünyanın


her tarafında astronomlar,
uygun herhangi bir görünür
nesne olmadan gökyüzünde gizem-
li, kompakt radyo sinyalleri kaynağı
bulmaya başladı. Sonunda bu radyo
dalgalarının bir kaynağı tanımlandı
-kuasar olarak bilinen zayıf bir ışık
noktası. 1 963'te Hollandalı astronom
Maarten Schmidt, çok uzak (2 , 5 mil­
yar ışık yılı) bir kuasar keşfetti. Bu
kadar kolay saptanmış olması, enerji
akıttığı anlamına geliyordu.

Kuasar arayışı
1 960'ların ortasına gelindiğinde bir­
çok radyo astronomu yeni kuasar
arıyordu. Cambridge Üniversitesin­
de bir radyo astronomi araştırma
EVREN'DE YENİ PENCERELER 237
Aynca bakınız: Radyo astronomi 179 Süpemovalar 180-81 Kuasarlar v e kara delikler 218-21
• • •

Kara delikleri keşfetmek 254 • Ryle ( Rehber) 338-39

yınca, Hewish'in gözetimi altında


teleskobu çalıştırma ve verileri ana­
Gökyüzünün belirli bir yerinden düzenli
liz etme sorumluluğu Bell'e verildi.
radyo dalga atımları geliyor.
İşinin bir parçası da, kalemli kayde­
dicilerin grafik kaydedici çıktılar
üzerine işlediği teleskop verilerini
izlemekti. Her gün yaklaşık 30 metre
grafik inceleyen Beli, kırpışma kay­
naklarını tanımayı hızla öğrendi.

Küçük Yeşil Adam 1


Yaklaşık iki ay içinde Beli, "serseri"
olarak tarif ettiği alışılmadık bir sin-
yal örüntüsü fark etti. Bir kuasardan
gelemeyecek kadar düzenli görünü­
yordu ve yüksek bir frekansı vardı.
Kayıtlarını tekrar kontrol edince, ön­
ceki verilerde göründüğünü ve her
zaman gökyüzünün aynı bölümün­
den geldiğini gördü. Şaşıran Beli,
gökyüzünün aynı bölgesinin daha
Atımlar küçük, hızlı dönen bir nötron yıldızından fazla grafik kayıtlarını tutmaya baş­
-bir pulsardan- geliyor. ladı. 1 967 Kasımının sonunda, sin­
yali tekrar buldu. Eşit aralıklı ve her
zaman 1 , 33 saniye arayla bir dizi
atımdı.
grubunun parçası olan Antony galaksi gibi daha az kompakt bir Beli, "Küçük Yeşil Adam 1 "
Hewish, bunlardan biriydi. Hewish, kaynaktan gelen ışınımdan daha (LGM-1) adını verdiği sinyali
radyo astronomide, kompakt radyo fazla kırpışır; bu yüzden kuasarlar, Hewish'e gösterdi. İlk tepkisi şu
kaynaklarından gelen radyo emis­ diğer radyo kaynaklarından daha oldu: Her 1 ,33 saniyede gerçekleşen
yonlarının yoğunluğunda bir "kırpış­ fazla kırpışmalıdır. Hewish ve ekibi, bir atım yıldız kadar büyük bir şeye
ma" ya da dalgalarırna olan ve geze­ özel olarak IPS saptamak içirı tasar­ göre çok fazla hızlıdır ve sirıyalirı
genler-arası kırpışırn (IPS) denilen lanan büyük bir radyo teleskobu kaynağı insan faaliyeti olmalı. Beli
bir fenomene dayanan yeni bir tek­ yaptı. Yaklaşık 2 hektarlık bir alanı ile Hewish birlikte çalışıp, Ay'dan
nik üzerirıde çalışıyordu. Yıldız gibi kaplıyordu , yapımı iki yıl sürdü ve
görünür ışık kaynaklarının kırpışma­ tüm sinyalleri taşıyacak 1 90 kilo­
sına, ışığın geçmek zorunda olduğu metreden fazla kablo gerektirdi.
Dünya atmosferindeki karışıklık Carnbridge radyo astronomi gru­
neden olur. Radyo kaynaklarının kır­ bunun üyeleri, yeni teleskobu kendi­
pışmasına ise, Güneş'ten yayılan leri yaptı. Aralarında doktora öğren­
yüklü parçacık akıntısı neden olur. cisi Jocelyn Beli de vardı. Teleskop
Radyo dalgaları bu "Güneş rüzgarın­ Temmuz 1 967'de çalışmaya başla-
dan" geçince kırılır, yani dalgalar ya­
yılır, radyo kaynağının kırpışır gibi
Yengeç bulutsusunda, iyi bilinen bir
görünmesine neden olur. Hewish,
süpemova kalıntısının, bir pulsarın bu
kuasar bulmak için IPS kullanılabile­ görüntüsü, Chandra X-ışını Gözlemevi
ceğini umdu. Kuasar gibi kompakt tarafından uzayda çekildi. Merkezdeki
bir kaynaktan gelen radyo dalgaları, beyaz nokta nötron yıldızıdır.
238 KUASARLAR VE PULSARLAR
yansıyan radar, Dünya-tabanlı radyo Bir pulsar kendi
vericileri ve özel yörüngelerdeki etrafında dönen son
yapay uydular da dahil, insanla bağ­ derece güçlü bir
manyetik alana sahip
lantılı kaynakları ortadan kaldırdı.
bir nötron
Atımları toplamak için ikinci bir te­ yıldızıdır. Kuzey
leskop bulundu; böylece atımların ve güney
donanım hatasından kaynaklanma­ kutuplarından
dığı kanıtlandı ve hesaplamalar, ışınım
atımların Güneş Sistemi dışından demetleri
yayar.
geldiğini gösterdi.
Hewish, sinyallerin insan kay­
naklı olduğuna ilişkin kanısını de­
ğiştirmek zorunda kaldı. Dünya-dı­
şı varlıklar tarafından gönderilme
olasılığı, dışlanamazdı. Ekip her atı­ �---....ı,..- Nötron
mın süresini ölçtü ve yalnızca 1 6 yıldızı

milisaniye olduğunu buldu. B u kısa


süre, kaynağın küçük bir gezegen­
den büyük olamayacağını göster­
mekteydi. Ama bir gezegen -ya da
gezegende yaşayan bir uzaylı uy­
garlığı- olası değildi; çünkü bir ge­
zegen yıldızının yörüngesinde dö­ alan
nerken, Doppler kayması (s. 1 59)
denilen hafif frekans değişiklikleri
gösterirdi
bir uygarlık tarafından gönderilmesi Atımlan açıklamak
Yayınlama açmazı olası görünmüyordu ama kimsenin Üç ay sonra, ABD ' de Cornell Üniver­
Hewish, Beli ve çalışma arkadaşları başka bir açıklaması da yoktu. Beli sitesinde Avusturya kökenli Ameri­
bulgularını nasıl yayımlayacakların­ kendi grafik analizlerine geri döndü kalı astronom Thomas Gold, atımlı
dan emin değildi. Sinyallerin uzaylı ve gökyüzünün farklı bir bölümünde sinyallerin daha tam bir açıklaması­

''
başka bir "serseri" buldu. Başka bir nı yayımladı. Radyo sinyallerinden
atımlı sinyalden kaynaklandığını, bu her birinin bir nötron yıldızından
kez biraz daha hızlı, her 1 ,2 saniyede geldiğini kabul etti ama yıldızın
bir attığını keşfetti. Atımların doğal kendi etrafında hızlı döndüğünü öne
b i r açıklamasının olması gerektiğin­ sürdü. Buna benzer bir yıl d ızın göz­
,

den artık emindi -farklı yerlerde iki lemlenen sinyal örüntüsünü açıkla­
Benim Eureka anım gecenin uzaylı kümesi aynı zamanda ve yacak atımlı ışınım yayması gerek­
körü, sabahın ilk saatleriydi. aşağı yukarı aynı frekansta Dün­ mezdi. Onun yerine, bir deniz fene­
Ama grafiklerden sonuçlar ya'ya sinyal gönderemezdi. rinden çıkan ışık demeti gibi daire­
dökülünce . . . bunun ne kadar Ocak 1 968'e gelindiğinde Hewish ler şeklinde etrafı tarayan bir demet
ve Beli toplam dört atarlı kaynak bul­ halinde kararlı bir radyo sinyali ya­
önemli olduğunu -gerçekten
muştu; bunlara "pulsar" demeye yabilirdi. Pulsarın ışın demeti (ya da
neye konduğunuzu- hemen karar verdiler. İlk kaynağı açıklayan iki demetinden biri) Dünya' ya doğ­
anlıyorsunuz ve bu harikadırl bir makale yazıp, nötron yıldızı deni­ rultulduğu zaman, Bell'in çıktılarda

''
.Jocelyn Beli Burnell len süper-yoğun çökmüş teorik bir fark ettiği türden kısa atım olarak
yıldız tipinin atımlı emisyonlarından kendini gösteren bir sinyal saptanır­
kaynaklanabileceğini öne sürdüler. dı. Işın demeti Dünya'yı geçip gitti­
Bu tip nesneler daha önce 1 934'te ğinde, demet tekrar uğrayana kadar
öngörülmüştü ama bu zamana kadar sinyal duruyordu. Aşırı hızlı dönüşü
saptanmamıştı. ima eden atım oranı konusunda
EVREN'DE YENİ PENCERELER 239
meydan okunan Gold, nötron yıldız­ değinirı kütleçekimsel çöküşünden
larının oluşma şeklinden -süperno­ kaynaklanabilen nesnelerdir.
va patlamalarında yıldız çekirdekle­ 1 974'te Hewish ve Martin Ryle
rinin çöküşüyle oluşmalarından­ Nobel Ödülünü paylaştı "Ryle göz­
ötürü, bu şekilde davranmalarının lemlerinden ve icatlarından ötürü,
beklenebileceğini açıkladı. Hewish pulsarların keşfindeki belir­
leyici rolünden ötürü. " Jocelyn Beli
Varsayımı doğrulamak Burnell' e ise, çalışması sırasında öğ­
Başlangıçta Gold'un açıklamaları, renci olduğu için ödüle ortak olama­
astronomi topluluğunca iyi karşılan­ yacağı söylendi. Kararı nezaketle
madı. Bununla birlikte, Yengeç bu­ kabul etti. •
lutsusunda bir pulsar, iyi bilinen bir
süpernova kalıntısı keşfedilince,
yaygın kabul gördü. Sonraki yıllarda
daha fazla pulsar bulundu. Şimdi
hızlı dönen, kuzey ve güney kutup­ Jocelyn Bell 1943 'te Kuzey
İrlanda'da, Belfast'ta doğdu.
larından elektromanyetik ışınım
1965'te Glaskow
yayan, yoğun elektromanyetik alan­
Üniversitesinden fizik
ları bulunan nötron yıldızı oldukları
diploması aldıktan sonra,
biliniyor. Bu ışın demetleri her
doktorasını yaptığı Cambridge
zaman değil ama çoğu kez radyo Üniversitesine geçti. Orada
dalgalarıdır; bazen de, başka ışınım kuasar saptamak için bir radyo
biçimleridir, bazı durumlarda görü­ teleskobu inşa eden ekibe
nür ışıktır. Pulsarların keşfinin yarat­ katıldı. 1968'de Bell,
tığı heyecanın bir nedeni de, başka Southampton Üniversitesinde
bir teorik fenomenin -kara delikle­ araştırma görevlisi oldu ve
rin- saptanma ve kanıtlanma olasılı­ evlenince soyadım değiştirip
ğını artırmasıdır. Nötron yıldızları Bell Burnell yaptı. Daha
gibi kara delikler de, bir süpernova sonraki kariyerinde,
patlamasından sonra bir yıldız çekir- Londra'da, Edinburgh'da ve
1991 'den 2001'e kadar fizik
profesörlüğü yaptığı Açık
Işınım demetleri yapan bir nötron yıldızı, kendi etrafında dönerken, ışınım Üniversitede astronomi ve
demetlerinden biri ya da ikisi uzayı tararken tekrarlı olarak Dünya fizikle bağlantılı görevler
doğrultusunda olursa bir pulsar olarak saptanabilir. O zaman pulsar, çok
üstlendi. 2008 'den 2010'a
düzenli bir dizi sinyal "vuruşu" olarak saptanır.
kadar Fizik Enstitüsü'nün

)
�}
Başkanlığını yaptı. Bell
Dönen nötron Dünya'yla Dünya'yla hizalanmayan ış Burnell, 1989'da Kraliyet
tllzalanan ışın "--
� deme
demeti � Astronomi Derneğinin
Herschel Madalyası da dahil,
mesleki katkılarından ötürü
birçok ödül aldı. 2016'da
Oxford Üniversitesinde konuk
astrofizik profesörüydü.

Önemli eserleri

� t ___k_a_p_a__l•____________a•�-·�k-------------k-a_p_a_ıı--1•�
1968 Observation of a Rapidly
Pulsating Radio Source
(Antony Hewish ve
.... diğerleriyle birlikte).

ZAMAN
240

GALAKSİLER

eni Zelandalı genç astro­ ne dayarımaktaydı. Bu temelde, uzak


KISACA
ASTRONOM
Beatrice Tinsley (1941-1981)
Y nom Beatrice Tinsley
1 966'da oldukça özgün bir
tez yayımlayıncaya kadar, uzak ga­
galaksilere mesafenin, ışık çıktıları
ölçülüp, uzaklıkları bilinen aynı tipte
yakın galaksilerirı ışık çıktısıyla karşı­
laksilere uzaklığı ölçmek için koz­ laştırılarak elde edileceği sanılıyordu.
ÖNCE
mologların kullandığı yöntemler ku­
1926 Edwin Hubble,
surluydu. Bu uzaklıklar için doğru Tinsley'nin argümanı
şekillerine göre bir galaksi
sınıflandırması çıkarır. veriler önemliydi; çünkü kozmoloji­ Tinsley bu yaklaşıma meydan oku­
nin en temel sorularından bazılarına, yup , ham ve güvenilmez olduğunu
1960'ların başı Amerikalı yani Evren 'in ortalama yoğunluğu, söyledi. Ona göre, galaksilerirı uzak­
astronom Allan Sandage, disk yaşı ve genişleme oranıyla ilgili so­ lığı ölçülürken, galaksilerin zaman
galaksilerin büyük gaz
ruları yanıtlamaya yardımcıydı. içinde evrim geçirdiği gerçeğina
bulutlarının çökmesiyle
oluştuğunu öne sürer. En 1 960' larda kullanılan bir yöntem, daha fazla önem verilmeliydi. Uzak
parlak galaksilerin benzer aynı tipte galaksilerin (örneğin dev galaksilerden çıkan ışığın Dünya'ya
aydınlatma gücüne sahip eliptik galaksiler) kabaca aynı asli ulaşması milyonlarca ya da milyar­
oldukları düşüncesine parlaklığa sahip oldukları düşüncesi- larca yıl sürebilir; galaksiler, Dün-
dayanarak uzak galaksilerin
mesafesini hesaplar.
Beatrice Tinsley üzerine bir tezle doktorasını
SONRA tamamladı. Tinsley kısa sürede
1977 Kanadalı Brent Tully ve Beatrice Hill 1941'de Birleşik kozmoloji alanında etkili bir
Amerikalı Richard Fisher Krallık'ta, Chesterde doğdu ve şahsiyet haline geldi. 1974'te Yale
sarmal galaksilerin aydınlatma dört yaşındayken ailesiyle birlikte Üniversitesi'nde yardımcı profesör
gücü ile dönüşleri arasında bir Yeni Zelanda'ya taşındı. 1961'de ve 1978'de üniversitenin ilk kadın
bağ bulur. Bunun, sarmal Canterbury Üniversitesinden fizik astronomi profesörü oldu. 1981'de
galaksilerin uzaklığını diploması aldı ve aynı yıl sınıf 40 yaşında kanserden öldü. Yeni
hesaplamada yararlı olduğu arkadaşı Brian Tinsley'le evlendi. Zelanda'da Tinsley Dağına, onun
anlaşılır. 1963'te, kocasının üniversitede iş adı verildi.
1979 Vera Rubin sarmal teklifi aldığı Dallas'a taşındılar.
galaksilerde gerçek dönme hızı Beatrice'in aynı üniversitede Önemli eserleri
ile öngörülen dönme hızı çalışmasına izin verilmedi; bunun
arasında bir tutarsızlık üzerine o da Austin'de Texas 1966 Evolution of Galaxies and
keşfeder, bu tür galaksilerde Üniversitesinde öğretmenlik işi its Significance lor Cosmology
görülmeyen " kara madde"nin buldu.
kanıtını sunar. 1966'da, galaksilerin evrimi
EVREN'DE YENİ PENCERELER 241
Aynca bakınız: Evren'i ölçmek 130-37 • Evren'in doğuşu 168-71 • Samanyolu'nun ötesi 172-77 • Çekirdekler ve ışınım 185
İlkel atom 196-97 • Kara madde 268-71

şekillerine ilişkin, yıldız evrimiyle il­


Uzak galaksiler, gili bir anlayışı yıldız devinimleri ve
Galaksilerin Dünya' dan
görünür parlaklığı hem teleskoplarla milyonlarca nükleer fizik bilgisiyle birleştiren
uzaklıklarına hem de ya da milyarlarca yıl önce modeller geliştirdi. Bugün bu model­
yaşlarına bağlıdır. oldukları şekliyle görülür. ler, galaksi evrimi araştırmalarının
temelini oluşturmaktadır. Ön-galak­
silerin (bebeklik evresinde galaksi­
ler) nasıl olabileceğine ilişkin bilgi
de sunarlar. Tinsley ' nin çalışmaları
Evren'in açık mı (sonsuza kadar ge­
Uzak galaksiler, kısmen evrimin daha erken bir
nişleyecek mi) yoksa kapalı mı (so­
evresindeyken görüldükleri için, Dünya' dan görünüşleri
bakımından yakın galaksilerden farklıdır. nunda genişlemeyi bırakıp darala­
cak mı) olduğuna ilişkin araştırmala­
ra da katkıda bulundu. Astronomi
alanında geçtiğimiz yüzyılın en kav­
rayışlı teorisyenlerinden biri olan
Galaksilerin uzaklığı ölçülürken, ne kadar yaşlı Tinsley, "yıldızların, galaksilerin,
olduklarını hesaba katmak gerekir. hatta bizzat Evren' in evrimiyle ilgili
gelecek incelemelere kapıları açan"
olarak nitelenmiştir. •

ya' da uzak geçmişteki halleriyle gö­ Galaksi modelleri


rülür. Ne kadar uzaktalarsa, evrimle­ Tinsley'nin tezi, Texas Üniversite­
rinirı o kadar erken bir evresinde sindeki akranları tarafından "olağa­
görünürler. Başka bir deyişle, eliptik nüstü ve köklü" olarak nitelendi.
görünen uzak bir galaksi, daha Kısa kariyerinin geri kalan kısmında,
yakın, bilinen eliptik bir galaksiden farklı yıldız popülasyonlarının (grup­ Bu sanat eseri, Samanyolu içinde,
galaksi daha 3 milyar yaşındayken,
çok farklı olabilir. Uzak galaksilerin ları) nasıl yaşlandığını ve galaksile­
farazi bir gezegenden gece gökyüzünü
uzaklığı ölçülürken, diyordu Tinsley, rin gözlemlenebilir niteliklerini nasıl tasvir ediyor. Gökyüzü, yeni yıldız
galaksiler evrime uğradıkça değişen etkilediğini incelemeye devam etti. doğumunun hidrojen bulutlarıyla ışıl
faktörlere -özellikle farklı kimyasal Bundan, galaksilerin evrim geçirme ışıldır.
elementlerin bolluğu ve yıldız doğu­
mu oranı- dayanarak düzeltmeler
yapılmalıydı.
Tinsley, galaksilerin parlaklık,
şekil ve renk bakımından evrim ge­
çirme yollarının ana hatlarını çizdi.
Galaksilerde yıldızlar ve yıldız olma-
yan malzeme (gaz ve toz) uzun dö­
nemde değişir. Örneğin bazı yıldız­
lar sonunda dev yıldızlara dönüşür
ve yaşlandıkça daha parlak olur; gaz
ve toz tüketildikçe yıldız oluşum
oranları değişir; yaşlı yıldızlar ölünce
yıldızlararası ortam (yıldızların ara­
sındaki madde) hidrojenden ve hel­
yumdan daha ağır elementlerle zen­
ginleşir.
il il

UZAY YARIŞI
244 UZAY YARIŞI
1
••
960 ' ların başında ABD , "Uzay
KISACA Yarışında" Sovyetler Birli­
ği ' nin gerisindeydi. Sovyetler
KURUM
1 957'de ilk uyduyu fırlatmıştı ve 1 6
NASA - Apollo (1961-1972) Nisan 1 96 1 ' d e de Yuri Gagarin
ÖNCE uzaya çıkan ilk insan olmuştu . Buna Bu ulusun, on yıl sona
1957 Sovyetler Birliği ilk uydu yanıt olarak 1 961 ' de ABD Başkanı ermeden, Ay'a insan
John Kennedy, on yıl bitmeden
Sputnik l'i fırlatarak ABD'yi gönderme ve güven içinde
Ay' a insan indirmeyi açıkça taah­
şaşırtır. Dünya'ya geri getirme
hüt etti. Proje özenle seçilmişti -
1961 Kozmonot Yuri Gagarin Ay' a ayak basmak, her iki ülkenin hedefine ulaşmaya kendini
adayacağına inanıyorum.

''
uzaya giden ve Dünya'nın yeteneklerinin o kadar ötesindeydi
yörüngesinde dönen ilk kişi ki, Sovyetlerin başlangıçtaki öncü­ John F. Kennedy
olur. lüğü önemsiz görünebilirdi.
O sırada, özellikle işin tehlikeleri
SONRA ve teknik karmaşıklıkları göz önüne
1975 İlk ABD-SSCB ortak uzay alındığında, Ay' a ayak basmanın
projesi, Uzay Yarışını resmen bilimsel değeri konusunda birçok
sona erdirir. çekinceye rağmen, ABD uzay prog­
ramının odağında insanlı uzay yapımı ile nükleer bomba geliştiren
1994-1998 ABD ve Rus uzay
uçuşu vardı. NASA yöneticileri, ye­ Manhattan Projesinin, Apollo prog­
ajansları, Mekik-Mir terli mali kaynakla, 1 967'de Ay' a bir ramının masraflarıyla ve gayretiyle
programlarında beceri ve insan indirebileceklerini düşündü­ boy ölçüştüğünü iddia etti.
uzmanlık paylaşır. ler. NASA yöneticisi James E .
2008 Hint uzay aracı Webb, her ihtimale karşı iki yıl daha Ay'a hangi yolla?
eklenmesini önerdi. Kennedy' nin tarihsel açıklaması sı­
Chandrayaan-1, Ay'ın
1 961 ' den 1 967'ye kadar altı yıl rasında ABD, 1 5 dakikalık insanlı
yüzeyinde yaygın donmuş su
içinde, donanımın planlanması, ta­ uzay uçuşuyla övünüyordu. Oradan
kanıtları bulur. sarlanması ve yapılı özel sanayi, Ay ' a gitmek için birçok teknolojik
2015 Çin gezgini Yutu, Ay' da araştırma enstitüleri ve üniversite­ engelin aşılması gerekiyordu. İlk
yeni tip bir bazalt da dahil, ler tarafından üstlenilmesine rağ­ engel Ay' a ulaşmanın yöntemiydi.
farklı kaya tabakaları keşfeder. men, NASA işgücünü üçe katladı. Masada, görev mimarileri olarak bi­
NASA, yalnızca Panama Kanalının linen üç seçenek vardı. Doğrudan

Gene Kranz NASA ruhunun cisimleşmesi, değildir" sözünü hiç söylememiş


herhalde kahraman astronotlar olmasına rağmen -Apollo 1 3
değil, efsanevi Apollo'nun uçuş filminde onu canlandıran
direktörü Gene Kranz'dır. 1933'te karakter için yazılan sözlerdi­
doğan Kranz, erken yaşta uzaya onun tutumunu özetlemekteydi.
merak sardı. ABD Hava Apollo 1 felaketinden sonra
Kuvvetlerinde pilotluk yaptıktan Kranz'ın Uçuş Kontrol
sonra, oradan ayrılıp McDonnell personeline yaptığı konuşma,
Aircraft Corporation'da ve daha tarihe bir motivasyon konuşması
sonda NASA'da roket şaheseri olarak geçmiştir. Bu
araştırmalarına katıldı. konuşmada, Görev Kontrol
Kısa kesilmiş saçlarıyla göze Merkezine yol gösteren Kranz
çarpan renkli kişilik Kranz, Hükmünü ifade etti -"çetin ve
karısının yaptığı şık beyaz yetkin." Kranz, Apollo 13'ü
"görev" yeleği içinde Görev başarıyla Dünya'ya geri getirdiği
Kontrol Merkezinde kolay fark için 1970'te Başkanlık Özgürlük
edilirdi. "Başarısızlık bir seçenek Madalyasıyla ödüllendirildi.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 245
Ayrıca bakınız: Sputnik'in fırlatılması 208-09 • Kuyrukluyıldızları anlamak 306-11 • Mars'ı araşt ırma k 3 18-25

Merkür Projesi astronotu John Glenn


20 Şubat 1962'de Friendship 7'ye
giriyor. Yalnızca beş saat süren görevi,
ABD'nin ilk insanlı yörüngesel uzay
uçuşuydu.

dürü Wernher von Braun gibi etkili


kişiler LOR' a destek verdi ve
1 962'de LOR tercih edildi. B u ,
Apollo için ilk inanç sıçramasıydı.

Teknolojik engeller
20 Şubat 1 962'de John Glenn,
1 958 ' den 1 963'e kadar süren
ABD ' nin ilk uzay uçuşu programı
Merkür Projesinin bir parçası ola­
rak, Friendship 7 ' nin içinde Dün­
ya'nın etrafında üç tur dönerek
Dünya'nın yörüngesinde dönen ilk
Amerikalı oldu. Bunu üç başarılı
Merkür uçuşu izledi ama alçak
yükselme (DA) profili ya da " her şe­ yoluna koyacaktı. Ay'da, bir komu­ Dünya yörüngesindeki operasyon­
kilde , " mürettebatı Dünya'ya geri ta modülü, eve dönüş yakıtıyla bir­ lar ile Ay' a ayak basma arasında
getirmek için yeterli yakıt yüküyle likte yörüngede kalacaktı; iki evreli büyük bir fark vardı. Tamamen yeni
birlikte çok evreli muazzam bir hafif bir Ay' a iniş aracı yüzeye gön­ bir fırlatma araçları filosuna ihtiyaç
roket gerektirmekteydi. Başlangıç­ derilecekti. Bu hızlı ve görece ucuz vardı. Tek bir astronot taşıyan Mer­
ta tercih edilen yaklaşım buydu. seçeneğin, bir terslik durumunda kür uzay aracından farklı olarak
Bununla birlikte, en pahalı yakla­ mürettebatı uzayda bırakma riski Apollo görevlerinin üç kişilik bir
şımdı ve 1 96 9 ' dan önce böylesine vardı. Epeyce tartışmadan ve lobi mürettebata ihtiyacı vardı. Ayrıca
ucube bir roket yapmanın gerçek­ faaliyetinden sonra, NASA'nın daha güvenilir bir güç kaynağına
leşebilirliğiyle ilgili kuşkular yük­ Mars hal! Uzay Uçuşu Merkezi mü- ve uzayda daha fazla deneyime ih-
seldi.
Dünya yörüngesinde randevu
(EOR) profilinde, uzayda Ay' a doğru
bir roket gemi inşa edilecek ve yö­
rüngeye yerleştirilmiş modüllere Ay'a bir görev uçuşu,
kenetlenecekti. Şeyleri uzaya çıkar­ Uzay Yarışında Sovyetler
Sovyetlerin
mak, Dünya' dan uzaklaşan her gö­ öndeyken , ABD onları karşılayamayacağı büyük
revin en fazla enerji tüketen kısmı - yakalamak ister. bir yatırım gerektirir.
dır, ama çok sayıda roket fırlatmak
tek bir uzay gemisi ihtiyacını orta­
dan kaldıracaktı. En güvenli seçe­
nek buydu ama çok yavaştı.
Gerçek ağırlık tasarrufu , Ay yö­
rüngesinde randevu (LOR) profiliyle
geldi. Burada daha küçük bir roket,
üç parçalı bir uzay gemisini Ay' ın
246 UZAY YARIŞI

''
Satürn V roketi, Apollo programı için
geliştirildi. Üretimine, Boeing, Crysler,
Lockheed ve Douglas da dahil, çok
sayıda özel şirket katıldı.

Bugünden itibaren Uçuş


Kontrolü iki sözcükle anılacak: ya da çarpma sırasında parçalandı;
"Çetin ve Yetkin." bu yüzden programa "fırlat ve umut

''
Gene Kranz et" lakabı takıldı. Neyse ki, son üç
Ranger daha başarılı oldu.
1 966 ile 1 967 arasında beş Lunar
Orbiter uydusu Ay' ın etrafında yö­
rüngeye oturtuldu . Yüzeyin yüzde
99'unun haritasını çıkardılar ve
Apollo 'nun ineceği potansiyel yer­
tiyaç vardı. Güç sağlamak için dün­ lerin tanımlanmasına yardımcı ol­
yanın ilk yakıt hücreleri yapıldı. dular. NASA'nın yedi Surveyor uzay
NASA'nın ikinci insanlı uzay aracı da Ay toprağına yumuşak ini­
uçuşu programı Gemini Projesi şin olabilirliğini gösterdi.
uzay uçuşlarına dayanıklılık, yörün­
ge manevraları ve uzay yürüyüşü Bir kumar ve bir felaket
becerileri kazandırdı. Bilim insanla­ 1 1 0 , 5 metreyle Satürn V -Apollo
rının Ay' ın yüzeyiyle ilgili daha astronotlarını Dünya 'nın atmosfe­
fazla şey bilmeleri de gerekiyordu. rinde taşıyan ağır yük kaldırıcı­
Kalın bir toz tabakası bir uzay aracı­ hala o zamana kadar yapılmış en test rejimine öncülük etti. Von Bra­
nı yutabilir, kalkmasını önleyebilir, uzun , en ağır ve en güçlü roketti. un ' un tercih ettiği ihtiyatlı aşa­
iticileri tıkayabilir ya da elektronik "İnsan sınıfı" roketin (insan müret­ ma-aşama yaklaşımı yerine, Muel­
aletlerin bozulmasına neden olabi­ tebat taşıyacağının belgesi) özellik­ ler, Apollo-Satürn sistemlerini bir­
lirdi. le sorunlu olduğu anlaşıldı. Devasa likte test ettirdi.
Apollo ' ya paralel insansız bilgi motorlar, roketin parçalanmasına NASA mühendisleri kusursuzluk
toplama misyonları monte edildi neden olabilecek titreşimler yaratı­ peşinde koşarken yeni bir mühen­
ama Ay' a gönderilen ilk robot kaşif yordu. Projenin geciktiğini bilen dislik kavramı geliştirdiler : yedekle­
dalgası tam anlamıyla bir başarısız­ NASA'nın insanlı uzay uçuşundan me kavramı. Genel güvenirliği artır­
lık oldu. Altı Ranger iniş aracı fırla­ sorumlu müdür yardımcısı George mak için kilit ya da hassas bileşenler
tılırken başarısız oldu, Ay' ı ıskaladı Mueller, cüretkar bir "topyekun" çift yapıldı. Merkür ve Gemini proje­
leri mühendislere, öngörülmeyen
riskleri beklemeyi öğretmişti. Mon­
tajı tamamlanmış bir Apollo'nun 5,6
milyon parçası ve 1 , 5 milyon siste­
mi, alt-sistemi ve düzeneği vardı.
Yüzde 99,9 güvenilirlikle bile, mü­
hendisler 5600 kusur bekleyebiliyor­
du. Yine de, 1 7 insanlı ve 1 5 insansız

Lunar Orbiter uyduları potansiyel


iniş yerlerinin görüntülerini çekti.
1966'da Lunar Orbiter 2, Ay'ın ilk yakın
çekim görüntülerinden biri olan
Copernicus Kraterinin bu görüntüsünü
gönderdi.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 247

''
uçuşuyla Satürn iticiler yüzde 1 00 Mürettebat aynı zamanda Van
güvenilirlik göstermişti. Kısmen ba­ Ailen ışınım kuşaklarını geçen ilk
şarılı iki test uçuşuyla yetinen Muel­ insanlardı. Bu yüklü parçacık böl­
ler, bir sonraki fırlatmanın astronot gesi Dünya' dan 24,000 kilometreye
taşıyacağını ilan etti. kadar çıkar ve başlangıçta, insanın
1 967'ye kadar ilerleme çok hızlı Arabasını Güneş'e süren uzay yolculuğu önünde ciddi bir
olmasına rağmen, pürüzsüz olmuş­ engel olduğu düşünülüyordu. Bu
Apollo, önerilen programın
tu . Sonra bir felaket geldi. Bir fırlat­ yolculuk, bir akciğer röntgenine
büyük ölçeğine uygundu. eşdeğer bir ışınım dozajıyla sonuç­

''
ma provası sırasında bir elektrik
kısa devresi, Apollo 1 mürettebatını Abe Silverstein landı.
Komuta Modülünde yakıp kül eden Sonunda program son adıma -
bir yangın başlattı. Saf oksijen bu­ bizzat Ay'ın kendisine gerçek adım
lunan basınçlı bir atmosferde yan­ atmaya- hazır hale geldi. 21 Tem­
gının yoğunluğu ve zehirli dumanı muz 1 969'da dünya çapında tahmi­
Virgil "Gus" Grissom, Ed White ve ni 500 milyon izleyici, Neil Armst­
Roger Chaffee ' yi beş dakikadan az rong'un Ay Modülünü Ay' ın yüzeyi­
bir sürede öldürdü. Bu trajediden 1 968 Noel Arifesinde Frank Bar­ ne indirmesini ve modülden çıkıp
sonra beş Apollo misyonu insansız ınan, James Lovell ve Bili Anders Ay' a ayak basmasını izlemeye kilit­
test edildi. Yapılan değişiklikler so­ Ay ' ın diğer tarafına geçti ve Ay yü­ lendi. B u , yaklaşık on yıllık ortak bir
nucunda, yeni bir gaz çıkış kapa­ zeyinin arkasından yükselen Dün­ çabanın ürünüydü ve Uzay Yarışına
ğıyla, kokpitte 60-40 oksijen-nitro­ ya' nın şaşırtıcı görüntüsüne tanık fiilen son verdi.
jen karışımıyla ve yanmaz elektrik oldu. İlk kez insanlar kendi yuvaları­
tesisatıyla daha güvenli bir uzay nı uzaydan görebiliyordu -büyük
aracı ortaya çıktı. boşlukta kaybolmuş çarpıcı ölçüde
1968'de Apollo 8 Ay yörüngesinden
mavi bir dünya. Anders ' in ifadesiy­
naklen yayın yapıyor. Astronot Bili
Dünya'nın uzaydaki yeri le: "Bu kadar yolu Ay' ı araştırmak Anders'in uzay aracından çektiği
Apollo 8, Dünya' nın yörüngesinden için geldik ve en önemlisi, Dünya'yı görüntüler arasında, iz bırakan
ayrılan ilk insanlı uzay aracıydı. keşfettik. " Dünya'nın doğuşu da vardı.
248 UZAY YARIŞI
Neil Armstrong Ay'ın yüzeyinde
Buzz Aldrin'in bu ünlü fotoğrafını
çekti. Ay modülünün yanında duran
Armstrong'un yansıması, Aldrin'in
başlık siperliğinde görülebilir.

Ay yüzeyine yerleştirilen yansıtıcı­


lar, Dünya'dan ateşlenen lazer de­
metlerini geri gönderip , bilim in­
sanlarının Ay' a uzaklığı iki milimet­
relik bir hassaslık derecesiyle he­
saplamalarım olanaklı kılmaktadır.
Bu, Ay' ın yörüngesine ve Dün­
ya'dan uzaklaşma hızına (yılda yak­
laşık 3 , 8 santimetre) ilişkin kesin
ölçümler verir.

Apollo'nun mirası
1 9 Aralık 1 972'de, Apollo 1 7 kapsü­
lü Dünya atmosferine girerken,
Güney Pasifik üzerinde duyulan ses
patlaması Apollo programının sona
erdiğini söylüyordu. Ay ' da toplam
1 2 insan yürümüştü. O sırada,
Mars ' a rutin uçuşların kısa sürede
gerçekleşeceği sanılmaktaydı; ama
aradan gecen 40 yılda bilimsel ön­
Apollo 1 1 ' den sonra Ay' a altı ne işaret eden sismik titreşimler celikler değişti, politikacılar mali­
görev uçuşu daha yapıldı; bunların saptadı. Diğer deneyler, Ay' ın küt­ yetlerden endişe etti ve Dünya yö­
arasında, 1 970'te oksijen tankı pat­ leçekimini ve manyetik alanlarını, rüngesinin ötesine insanlı uzay yol­
layınca aya iniş aracı iptal edilen ve yüzeyinden ısı akışını, Ay atmosfe­ culuğuna cesaret edilmedi.
felaketin eşiğinden dönen Apollo rinin bileşimini ve basıncını ölçtü. Birçok kişiye göre, insanlı Ay
1 3 de vardı. Mürettebat, dünya ça­ Apollo sayesinde bilim insanları, misyonlarını sona erdirme kararı,
pında televizyon izleyicilerinin Ay kayaçlarının analizinden, Ay'ın hayalgücü ve önderlik yoksunlu­
önünde oynanan gerçek yaşamdan bir zamanlar Dünya'nın parçası ol­ ğundan ötürü bir fırsatın heba edil-
bir dramla, arızalı uzay aracıyla sağ duğuna ilişkin (s. 1 86-87) zorlayıcı
salim Dünya'ya döndü. kanıtlar elde ettiler. Dünya gibi Ay' ın
da iç katmanları vardı ve erken tari­

''
Ay hakkında bilgi edinmek hinin bir noktasında erimiş olması
Apollo ' dan önce , Dünya'mn tek çok olasıydı. Bununla birlikte, Dün­
doğal uydusunun fiziksel doğası ya ' dan farklı olarak Ay'ın sıvı suyu
hakkında bilinenlerin çoğu tahmin- yoktur. Hareket eden j eolojik levha­
di ama siyasal hedeflere ulaşılma­ ları olmadığı için, yüzeyi sürekli de­
sıyla birlikte, yabancı bir dünyayı ğişmez ; bu yüzden en genç Ay kaya­ Houston. Burası Sükunet
Üssü. Kartal indi.

''
ilk elden öğrenme fırsatı doğdu. ları, Dünya'nın en yaşlı kayalarıyla
Altı iniş misyonunun her biri, bir aynı yaştadır. Bununla birlikte Ay Neil Armstrong
bilimsel alet takımı taşıdı -Apollo jeolojik olarak tamamen eylemsiz
Lunar Surface Experiments Packa­ değildir ve arada bir saatlerce süren
ge (ASLEP -Ay Yüzeyi Deneyleri Ay depremleri olur.
Paketi) Apollo 'nun aletleri Ay' ın iç Apollo 1 1 deneyi hala aktiftir ve
yapısını test edip, bir "ay depremi"- 1 969'dan beri veri göndermektedir.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 249

CSM/LM ' nın kenetlenmesı � )


CSM ve LM'nin ayrılması,
LM 'nın atılması

CSM/
...� LM'nın

ı.C"\. bırbırınden
ayrılması


"--- LM ile
kenetlenmeye
yönlendirilen CSM

Apollo 11'in, Ay'ın yolunu tutmadan önce yörüngede ay LM Ay modülü


=

modülüyle kenetlenen komuta ve hizmet modülü. İ nişten


önce servis modülü atıldı ve yalnızca komuta modülü
CM = Komuta modülü
SM Hizmet modülü
=
- Gidiş yolu
Dünya'ya döndü. CSM Komuta hizmet modülü
= Dönüş yolu

mesiydi. Ne var ki, Apollo progra­ Apollo ' nun gerçek mirası, uzayda
mına yol açan keskin Soğuk Savaş kırılgan bir yaşam vahası olarak
rekabetinin sona ermesi, NASA Dünya düşüncesidir. "Mavi Mer­
için, Skylab, Mir ve Uluslararası mer" ve "Dünya'nın doğuşu" (s.
Uzay İstasyonuyla yeni bir uluslara­ 247) gibi yörüngeden çekilen fotoğ­
rası işbirliği çağının habercisiydi. raflar, yegane bir varlık olarak
Ay' daki son insan Gene Ceman, Dünya gezegenine ilişkin artan bir
Apollo misyonlarının gerçek önemi­ farkındalığı ve özenli kahyalığa olan
ni insanoğlunun takdir etmesinin ihtiyacı besledi. •
1 00 yıl daha sürebileceğini ifade
etti. Bunun bir sonucu, ABD ' yi
daha akılı yapmış olabilir -Ameri­
kan üniversitelerinde doktora ya­
panların sayısı, 1 960 ' larda özellikle
fizik alanında üç kat arttı.
Apollo sözleşmeleri bilgisayar
ve yarı-iletkenler gibi yeni doğan
sanayileri de besledi. California
merkezli Fairchild Semiconduc­
tors'un birçok çalışanı daha sonra,
teknoloji devi Intel dahil, yeni şir­
ketler kurdu. Bu firmaların üslendi­
ği Santa Clara bölgesi, bugünün
Silikon Vadisi oldu. Ama herhalde

Son üç Apollo misyonunda


astronotlar ay gezginleriyle Ay'ın
yüzeyine araştırdı. Gezginler terk
edildi ve bırakıldıkları yerde hala
görülebilirler.
250

GEZEGE N LER
BİR TOZ VE GAZ
2��s�1�!!,N OLUŞTU
Y
üzyıllarca astronomlar, Gü­ nunu, 1 79 6 ' da Fransız Pierre-Si­
KISACA neş ' in ve gezegenlerin mon Laplace öne sürdü.
nasıl oluştuğunu açıkla­ 1 960'ların sonunda Viktor Safro­
ASTRONOM
mak için çeşitli modeller önerdi. 1 8 nov Moskova'da bir bulutsuda geze­
Viktor Safronov (1917-1999)
v e 1 9 . yüzyılda bulutsu varsayımı genlerin nasıl oluşabileceği üzerine
ÖNCE öne çıktı. Bu varsayıma göre çalışıyordu. 1 969'da önemli bir ma­
1755 Alman filozof Immanuel Güneş Sistemi, çöken ve dönmeye kale yazdı; 1 972'de İngilizce bir versi­
Kant, Güneş Sisteminin çöken başlayan dev bir toz ve gaz bulu - yonu yayımlanıncaya kadar, Sovyet­
büyük bir gaz bulutundan tundan ortaya çıktı. Malzemenin ler Birliği dışında kimsenirı bu maka­
oluştuğunu savunur. büyük bölümü merkeze çöküp Gü­ leden haberi olmadı. Safronov'un,
neş ' i oluşturdu ; gerisi düzleşip , bugün Güneş bulutsusu diski modeli
1796 Pierre-Simon Laplace,
kendi etrafında dönen bir malzeme (SNDM) olarak bilinen teorisi. özünde
Kant'ınkine benzer bir Güneş
diskine dönüştü ve ondan da geze­ bulutsu varsayımının değiştirilmiş,
Sistemi oluşumu modeli
genler ve daha küçük nesneler matematiksel olarak daha tam işlen­
geliştirir.
oluştu. Bu varsayımın bir versiyo- miş bir versiyonuydu.
1905 Amerikalı jeolog Thomas
C hrowder Chamberlin,
gezegenlerin "gezegencikler"
İlk Güneş 'in yörüngesinde Bu çarpışmalarda yavaş
dediği parçacıklardan
dönen malzeme diskinde hareket eden bazı
geliştiğini öne sürer.
parçacıklar arada bir parçacıklar birbirine
SONRA çarpışırdı. yapışıp daha büyük
1980'ler Beta Pictoris gibi parçacıklar oluşturdu.
görünürde genç birçok yıldızın,
soğuk toz diskleriyle çevrili
olduğu görülür.
Zaman içinde daha büyük gezegencikler oluştu.
1983 Kızılaltı Astronomi Bunlar kümelenip, gezegenlerin ortaya çıkmasına
Uydusu fırlatılır. Birçok yol açan birkaç büyük cisme dönüştü.
yıldızın, yörüngesinde dönen
daha soğuk malzeme diskleri
varsa açıklanabilen aşırı bir
kızılaltı ışınıma sahip
olduğunu gözlemler.
EVREN'DE YENİ PENCERELER 251
Aynca bakınız: Kütleçekim tedirginliği 92-93 • Kuiper kuşağı 184 • Oort bulutu 206 •
Dev molekül bulutlarının içinde 276-79

Safronov'un modelinde
Viktor Safronov toz ve gaz diski içinde oluştuğu gezegenler, yeni oluşan Güneş'in
düşüncesini modellemek üzerine etrafında dönen bir malzeme diski
Viktor Sergeeviç Safronov çalıştı. Bugün, alternatif teoriler içinde birbirine yapışan toz ve buz
1917 'de Moskova yakınlarında de var olmasına rağmen, parçacıklarından oluştu.
Velikiye Luki'de doğdu ve Safronov'un gezegen oluşumuna
1941 'de Moskova Devlet ilişkin gezegencik varsayımı
Üniversitesi Mekanik ve yaygın kabul görmektedir.
Matematik Bölümünden mezun 1991'de Sovyetler Birliği'nin
oldu. 1948'de doktora diploması yıkılışından sonra düşüncelerini
aldı. Safronov meslek yaşamının Batıda açıklama olanağı buldu.
önemli bir bölümünü,
Moskova'da Bilimler Önemli eserleri 1 Büyük bir gaz ve toz bulutu toplanmaya ve
yavaş yavaş dönmeye başlar.
Akademisinin bir parçası olan
Schmidt Yer Fiziği Enstitüsünde 1972 Evolution of the
çalışarak geçirdi. Orada bir süre Protoplanetary Cloud and
birlikte çalıştığı karısı Eugenia Formation of the Earth
Ruskol'la tanıştı. 1950'lerden
1990'lara kadar, gezegenlerin bir
2 Bulut yassılaşıp dönen bir diske dönüşür;
daha yoğun, daha sıcak olan diskin merkezi
1 940 'lara kadar astronomlar, bu­ bazı parçacıkların çarpışmasının
Güneş' i oluşturur.
lutsu varsayımının "açısal momen­ böyle bir sistem üzerindeki etkisini
tum sorunu" olarak bilinen büyük bir hesaplayınca geldi. Parçacıkların
kusur barındırdığını düşündüler. çarpışma hızlarını ortaya çıkardı.

Yaptıkları hesaba göre, Güneş Siste­ Yüksek hızlarda yol alan parçacıklar
mi büzülen, dönen bir buluttan oluş­ birbirine tokuşup seker. Ama daha
muş olsaydı, Güneş ' in gerçekte ol­ yavaş hareket eden parçacıklar bir­ 3 Güneş ışınımı, İç Güneş Sistemini ısıtır.
duğundan daha hızlı dönmesi gere­ birine yapışıp, daha büyük parça­
kirdi. 20. yüzyılın ilk yarısında, çok cıklar oluşturur. Parçacıklar büyü­
sayıda alternatif varsayım bulutsu dükçe, her parçacığın kütleçekim,
varsayımıyla yarıştı. Bir varsayıma parçacıkların bütünleşip, gezegen­
göre gezegenler, geçen bir yıldızın cik denilen daha büyün nesnelerin
Güneş 'ten kopardığı malzemeden oluşmasına neden olur.
oluşmuş olabilirdi; başka birine göre Daha büyük nesneler daha büyük 4 Demir ve silikat toz bakımından zengin
Güneş yoğun bir yıldızlararası bulu - kütle çeker ve en büyük gezegencik­ gezegencikler oluşmaya başlar.
tun içinden geçti, gaza ve toza bü­ ler, kütleçekim menzillerinin içinde
rünmüş olarak çıktı, gezegenler bu kalan her şeyi toplayana kadar
toz ve gazdan oluştu. Sonunda, bu büyür. Birkaç milyon yıl sonra, geze­
alternatifleri reddetmek için sağlam gen boyutunda yalnızca birkaç
nedenler ortaya çıktı. cisim kalır.
1 980'lere gelindiğinde, SNDM
5 Güneş Sistemi oluşur.
Safronov'un teorisi gelişir konusunda geniş bir görüş birliği
Yılmayan Safronov, Laplace ' ın vardı. Bir araştırmacı, açısal mo­
önerdiği malzeme diskinde geze­ mentum sorununun, ilk diskteki toz avuç gezegen oluşturabildiğini gös­
genlerin nasıl oluşmuş olabileceği­ tanelerinin merkezde dönüşü yavaş­ terdi. Yakın zamanda, görünürde
ni ayrıntılı bir biçimde inceledi. Bu latmasıyla çözülebildiğini öne sürdü. genç yıldızların etrafını saran soğuk
disk, hepsi ilk Güneş ' in etrafında Bazıları, Safronov'un düşüncelerini toz disklerinin gözlemlenmesi de
dönen toz tanelerinden, buz parça­ bilgisayar modellerine aktarıp , ilk SNDM'yi desteklemektedir. •
cıklarından ve gaz moleküllerinden Güneş'in yörüngesinde dönen par­
oluşmuştu. Safronov' un atılımı, çacıklar sisteminin gerçekten de bir
252

GÜNEŞ NÖTRİNOLARI,
ANCAK ÇOK BÜYÜK BİR
DEDEKTÖRLE GÖRÜLEBİLİR
HOMESTAKE DENEYİ

KISACA Güneş, enerjisini nükleer füzyondan alıyorsa, nötrino


ASTRONOM denilen
hızlı hareket eden düşük kütleli parçacıklar üretilmeli.
Ray Davis (1914-2006)

ÖNCE
1930 Avusturyalı fizikçi
Wolfgang Pauli, nötrinoların
Nötrinolar diğer
varlığını öne sürer. Etkileşimde saptama parçacıklarla çok az
1939 Hans Bethe, yıldızların oranının çok düşük etkileşir ama radyoaktif
enerji edinmelerini sağlayan olması olasıdır. bozunma biçiminde
etkileşebilir.
iki ana sürecin ana hatlarını
çizer.
1956 Amerikalı fizikçiler Clyde
Cowan ve Frederick Reines
nötrinonun karşı-parçacığı,
karşı-nötrinonun varlığını

2
doğrular.
SONRA O. yüzyılın ilk yarısında bilim Amerikalı kimyacı Ray Davis, Gü­
1989 Japonya' da Masatoşi insanları, Güneş'in hidrojeni neş'in enerji yüklü nötrinolar üretti­
Koşiba'nın örgütlediği eritip helyuma dönüştürerek ğini birkaçını saptayarak gösterdi.
Kamiokande II deneyi, enerji üretme sürecini ortaya çıkar­ Ne var ki, bu amaca ulaşırken büyük
Güneş' in bir nötrino kaynağı dı. Güneş 'in merkezinde, tek proton bir sorunla karşılaştı. Varlıklarının
olduğunu kesin bir biçimde olan dört hidrojen çekirdeği bir hel­ kesin olmaması dışında , bilim in­
kanıtlar ve Davis'in anormal yum çekirdeğirıe, iki pozitron (an­ sanları nötrinoların sıfır elektrik
ölçüde düşük saptama oranını ti-elektron da denilir) ve nötrino de­ yüklü ve küçük kütleli (eğer varsa)
doğrular. nilen hayalet benzeri iki küçük par­ olduklarını, diğer parçacıklarla çok
çacığa dönüşür. Üretilen nötrinola­ nadir etkileştiklerini düşünüyorlardı.
rın. Güneş'ten kolayca kaçtıkları Bilim insanlarına göre, eğer Güneş
düşünülürdü. hidrojen eritiyorsa, her saniye Dünya
Bu teori 1 950'lerde kabul edilme­ yüzeyinin her santimetrekaresinden
sine rağmen, kanıtlanmadı. 1 955'te milyarlarca nötrino geçer ama ancak
EVREN'DE YENİ PENCERELER 253
Aynca bakınız: Kozmik ışınlar 140 • Enerji üretimi 182-83 •
Kütleçekim dalgaları 328-31

''
ca üçte biri saptandı. Öngörülen
nötrino etkileşimlerinin sayısı ile
saptananların tutarsızlığı, "güneş
nötrino sorunu" olarak anıldı.
1 989' daki çalışmasını geliştiren
"Nötrino fiziği, büyük ölçüde, Masatoşi Koşiba, 1 999'da, Japon­
hiçlik gözlemleyerek çok şey ya'nın büyük Süper-Kamiokande
öğrenme sanatıdır. nötrino dedektöründe tutarsızlığın
nedenini keşfetti. Nötrinoların,

''
Haim Harari
İsrailli fizikçi uzayda yol alırken üç farklı tip -
elektron nötrino, müon nötrino ve Ray Davis
tau nötrino- arasında gidip geldikle­
ri fark edildi. Davis' in deneyi yalnız­ Raymond Davis 19 14'te
ca elektron nötrinoları saptamıştı. • Washington DC 'de doğdu.
1943'te Yale Üniversitesinde
fiziksel kimya dalında doktora
derecesi aldı. Davis, IL Dünya
yüz milyarda biri atomlu maddeyle
Savaşının son yıllarını Utah'ta,
etkileşebilirdi.
kimyasal silah denemelerinin
Davis nötrinoların, beta bozunu­ sonuçlarını gözlemleyerek
mu denilen bir radyoaktif bozunum geçirdi. 1946'dan itibaren
tipine bulaşmalarıyla saptanabile­ Ohio'da bir laboratuvarda
ceklerini düşündü. Teoride enerji çalışıp, radyoaktif kimyasal
yüklü bir nötrino, bir atom çekirde­ elementler üzerine
ğindeki bir nötronu bir protona çevi­ araştırmalar yaptı . 1948 'de,
rebilmeliydi. Deneylerinde Davis, Long Island'da nükleer gücün
çok ender durumlarda, klor-içeren barışçı kullanımını bulmaya
bir madde tankından geçen bir nöt­ adanan Brookhaven Ulusal
rinonun kararlı bir klor atomunun Laboratuvarına girdi. Melek
çekirdeğiyle etkileşip , argon-87 de­ yaşamının geri kalan kısmını
nötrinoları inceleyerek geçirdi.
nilen kararsız bir argon izotopunun
Davis 1 984'te Brookhaven'den
çekirdeğini ürettiğini buldu.
emekli oldu ama 1990'ların
sonunda son verilene kadar
Homestake deneyi Homestake deneyiyle
1 964'te, Davis, Homestake denilen ilgilenmeye devam etti.
bir deneyle, klor-içeren büyük bir Davis karısı Anna ile
kimyasal tankını dedektör olarak Brookhaven Laboratuvarında
kullanan bir deneye başladı. Da­ tanıştı ve beş çocukları oldu.
vis ' in bir tanıdığı, astrofizikçi John 2002'de astrofiziğe öncü
Bahcall, Güneş'in üreteceği farklı katkılarından ötürü Nobel
enerjili nötrinoların sayısını ve bun­ Ödülünü Masatoşi Koşiba'yla
dan hareketle, tankta argon-37'nin paylaştı. 2006'da New York'ta,
üretilme oranını hesapladı. Davis, Blue Point'te 91 yaşında öldü.
üretilen argon-37 atomlarının fiili sa­
Önemli eserleri
yısını saymaya başladı.
Davis 'in deneyi Güneş' in nötrino
Davis'in nötrino dedektörü, kozmik 1964 Solar Neutrinos II,
ürettiğini kesin bir biçimde göster­ ışınlardan (başka bir olası nötrino Experimental
mesine rağmen, Bahcall' ın öngördü­ kaynağı) korumak için yeraltına
ğü argon-37 atomu sayısının yalnız- yerleştirildi.
254

GÖREMEDİÖİMİZ

BiR YILDIZ
KARA DELİKLERİ KEŞFETMEK

ara delikler görülmez. Hiç­ Murdin ve Amerkalı Tom Bolton,


KISACA
ASTRONOMLAR
K bir maddenin kaçmasına
izin vermezler ve olay uf­
kunda düşük düzeyde Hawking ışı­
birbirlerinden bağımsız olarak, mavi
süper-dev yıldız HDE 226868'in öl­
çülerini aldı. Bir nötron yıldızı ola­
Louise Webster (1941-1990)
nımı hariç, elektromanyetik ışık mayacak kadar kütleli bir nesnenin
Paul Murdin (1942-)
enerjisini bile yutarlar. Görünmez yörüngesinde döndüğünü açığa çı­
Tom Bolton (1943-)
bir nesneyi saptamanın zorluğun­ kardılar. Görünmez ortağın, Cygnus
ÖNCE dan ötürü , kara delikler 20. yüzyılın X-1 , tek adayı bir kara delikti. Kara
1783 İngiliz din adamı John ortasına kadar salt teorik kavramlar delikler artık salt teorik kendilikler­
Michell, ışık bile kaçamayacak olarak kaldı. Ne var ki, böylesine den ibaret değildi. •
kadar güçlü kütleçekim olan yoğun bir kütle yine de gözlemlene­
bir yıldızın varlığını öne sürer. bilir etkiler yaratmalıydı. Bir kara
deliğin içine çekilen madde, kütle­
1964 Sondaj raketlerinde çekim kuvvetlerince parçalandığı
Geiger sayaçları, kozmik için milyonlarca derece ısınır ve bu
X-ışınları saptar. süreçte uzaya X-ışını boşaltır.
1 960'larda astronomlar, bir dizi
1970 İlk X-ışını gözlem uydusu
balon ve roketle fırlatılan dedektör­
Uhuru fırlatılır.
lerle kozmik X-ışını kaynakları
SONRA aradı. Buldukları yüzlerce kaynağın
1975 Stephen Hawking, teorik çoğunun "X-ışını çifti" -nötron yıl­
fizikçi Kip Thorne'la, Cygnus dızı gibi, süper-yoğun bir yıldız ka­
X-1'in bir kara delik olmadığı lıntısının malzemeyi görünür eşin­
konusunda bahse girer. den kopardığı yıldız sistemleri- ol­
duğu varsayıldı. 1 964'te keşfedilen
1990 Hawking bahsi kaybeder
bu X-ışını çiftlerin ilki , Cygnus ta­
ve Thorne'a Penthouse dergisi Bir sanatçının izlenimi, mavi
kımyıldızında, Samanyolu 'nun aktif
aboneliği satın alır. süper-dev yıldız HDE 226868'den kara
yıldız oluşum bölgelerine yakın delik ortağı Cygnus X-1'e akan maddeyi
2011 Daha ileri gözlemler güçlü bir kaynaktı . 1 973'te Avustur­ gösteriyor. Yıldız her 400.000 yılda bir
Cygnus X-1'e, 14,8 Güneş'lik yalı Louise Webster, Briton Paul Güneş kütlesi malzeme kaybediyor.
beklenmedik bir kütle (14, 8
Güneş kütlesi) verir. Aynca bakınız: Süpernovalar 180-81 • Kozmik ışınım 214-17 •

Hawking ışınımı 255


EVREN'DE YENİ PENCERELER 255

KARA DELiKLER
IŞINIM YAYAR
HAWKING IŞINIMI

atematiksel kara delikler karşı-parçacık çiftleri sürekli yoktan


KISACA
ASTRONOM
M teorisine, 1 910'larda Al­
man fizikçi Karl Schwarz­
schild öncülük etti. Schwarzschild'in
ortaya çıkar ve sonra ortadan kalkar
(tekrar yokluğa döner). Her çiftten
birinin pozitif, diğerinin negatif
Stephen Hawking (1942-)
tarif ettiği nesne, tekillik denilen son­ enerjisi vardır.
ÖNCE suz yoğunlukta bir noktada yoğunla­ Bu parçacık-karşı-parçacık çift­
1916 Karl Schwarzschild genel şan ve dönmeyen bir kütleydi. Bun­ lerin bir kısmı, bir kara deliğin olay
göreliliğin alan denklemlerine, dan, Schwarzschild yarıçapı olarak ufkunun hemen dışında ortaya çıkar.
kara delik-benzeri bir nesnenin bilinen bir mesafede, olay ufku deni­ Çiftin bir üyesi kara deliğe düşer­
etrafındaki kütleçekim alanını len hayali bir küresel yüzey vardı. Bu ken, diğer üyesinin kaçabilmesi ola­
açıklamasına olanak veren bir yüzeyin tekillik tarafındaki kütleçe­ naklıdır -bir (pozitif) ışınım enerjisi­
çözüm sunar. kirn o kadar büyüktü ki, hiçbir şey - nin emisyonu olarak gözlemlenen.
1963 Yeni Zelandalı ışık bile- kaçamazdı. Sonraki on yıl­ Sistemde aynı toplam enerjiyi koru­
matematikçi Roy Kerr, dönen larda kara delik teorisi çeşitli biçim­ mak için, kara deliğe düşen parça­
bir tekilliğin özniteliklerini lerde evrime uğradı; ama kara delik­ cık negatif enerjiye sahip olmalıdır.
açıklar. ler, tamamen kara, ışık yaymayan Bu durum, kara deliğin yavaş yavaş
olarak görülmeye devam edildi. kütle-enerji kaybetmesine neden
1965 Britanyalı matematikçi olur -kara delik buharlaşması deni­
Roger Penrose, dev bir yıldızın Edimsiz parçacıklar len bir süreç.
kütleçekimsel çöküşünün bir 1 974'te kara delik teorisinde büyük Hawking ışınımı hfila teorik bir
tekillikle sonuçlanabildiğini
bir değişim gerçekleşti. Britanyalı öngörüdür. Doğru olduğu kanıtlanır­
gösterir.
fizikçi Stephen Hawking, kara delik­ sa, kara delikler sonsuza kadar sür­
1967 Amerikalı fizikçi John lerin parçacık yaydığını öne sürdü; mez demektir ve bu durumun, Ev­
Wheeler, Schwarzschild, Kerr, bugün bu parçacıklar Hawking ışı­ ren'in kaderi bakımından içerimleri
Penrose ve diğerlerinin tarif nımı olarak bilinmektedir. Hawking vardır; çünkü kara deliklerin var olan
ettiği nesne tipleri için "kara kara deliklerin, ışık olmasa da bir tür son nesneler arasında olacağı düşü­
delik" terimini uydurur. ışınım yaydıkları için tamamen kara nülüyordu. •
SONRA olmadığını savundu.
2004 Stephen Hawking, bir Kuantum teorisinin öngörüsüne
kara deliğe giren her nesnenin göre, uzayda "edimsiz" parçacık ve
Evren için tamamen
kaybolduğuna ilişkin bir iddiayı Aynca bakınız: Uzayzamanda eğriler 154-55 • Yıldızların yaşam döngüleri 178 •

Samanyolu'nun kalbi 297 Michell (Rehber) 335


geri çeker.

258 GİRİŞ

ABD ' li astronom Vera Rubin,


NASA iki Voyager galaksilerin dönme hızlarının Hubble Uzay Teleskobu
uzay aracını dış görünmez "kara madde"nin yörüngeye girer. Görünür
gezegenleri gezmeye varlığına işaret ettiğini gösteren ve görünüre-yakın tayfta
gönderir. veriler yayımlar. en iyi görüntüleri sunar.

1
1977
1
1 980
i
1 990

1 979 1 986 1 995

ABD'li kozmolog Alan


Guth, erken Evren' in
t
Amerikalı Frank Shu
ve çalışma arkadaşları
l
İ lk kahverengi cüceler
saptanır; Shiv S .
hızlı bir şişme dönemi yeni bir yıldız Kumar'ın 1962' de
yaşadığı düşüncesini oluşumu modeli sunar. yaptığı teorik bir öngörü
geliştirir. doğrulanır.

stronomide pek çok büyük ESO'nun Şili tercihi, astronomların kaydetme bakımından fotoğraftan

A keşif, teknolojide ilerleme­


lerle olanaklı olmuştur.
Yakın zamandaki gelişmeler, uzay­
dünyayı arşınlayıp havanın berrak,
durgun ve kuru olduğu, gökyüzünün
ışık kirliliğine maruz kalmadığı en
çok üstündür ve Neptün'ün ötesin­
deki Kuiper kuşağının küçük, buzlu
dünyaları gibi, daha önce saptana­
dan ışınım toplamak ve çok büyük uygun alanlarda test yapma eğilimi­ mayacak kadar sönük olan nesneleri
miktarda veriyi işlemek için güçlü nin bir parçasıydı. Büyük bir astro­ görünür hale getirirler.

''
aletler sundu ve keşif sürati, nefes ke­ nomi merkezi de, 1 967' de Büyük
sici bir oranda artırdı. Son kırk yılda Hawaii Adasında Mauna Kea volka­
özellikle mikro-elektronik ve bilgisa­ nının doruğunda kuruldu. Bu yer
yar kapasitesi yeni olanaklar açtı. şimde 13 teleskopa ev sahipliği yap­
maktadır.
Teleskoplar ve dedektörler 1 970'lerin başına kadar her astro­
Büyük bir birleşik teorinin
Avrupa Güney Gözlemevi'nin (ESO nomik görüntüleme, geleneksel fo­
-European Southern Observatory) toğrafçılık araçlarıyla gerçekleştirilir­ parçası olan kesin bir kuantum
1 989'da Şili' de And Dağlarında açtı­ di. Sonra 1 970'lerin ortasında, bir gö­ kütleçekim teorisine
ğı Yeni Teknoloji Teleskobu (NTT - rüntüyü elektronik olarak kaydetme­ ihtiyacımız olacak
ana kayıp parça budur.

''
New Technology Telescope), daha nin tamamen yeni bir yolu pratik bir
sonra standart donanım haline gelen gerçeklik haline geldi. Bu, yük-bağla­ Kip Thorne
devrimci yenilikleri sahip bir teles­ şık aygıttı (CCD). CCD'ler, üzerine
kop örneğidir. Ana ve ikincil aynala­ ışık fotonları tutulduğunda elektrik
rı esnektir ama uygulayıcı denilen yükü üreten ışığa duyarlı pikselli
bilgisayar-kontrollü bir destek ağıyla elektronik devlerdir. Kısık ışığı algıla­
tam uygun durumda tutulur. ma ve bir nesnenin parlaklığını doğru
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 259
İ sviçreli astronomlar
Didier Oueloz ve NASA'nın uzay aracı New
Michel Mayor, Horizons 11 yıllık bir
NASA'nın Curiosity
Güneş'e benzer bir yolculuktan sonra, Plüton'a en
yıldızın yörüngesinde aracı Mars'a iner ve yakın noktaya ulaşıp, buzlu
dönen ilk öte­ yüzeyini araştırmaya yüzeyinin ayrıntılarını ortaya
gezegeni keşfeder. başlar. çıkarır.

i
1 995
1'
201 2
i
201 5

1 998 201 3 201 6

l
Kozmik genişlemenin ivme
kazandığı anlaşılır; gizemli bir
l
Avrupa Güney
Gözlemevi, dev bir radyo
Ligo Scientific
Collaboration, kütleçekim
"kara enerji"nin varlığı öne teleskobu olan Atacama dalgalarının saptandığını
sürülür. Büyük Milimetre Dizisi'ni duyurur; Einstein'ın genel
Şili'de açar. görelilik teorisi doğrulanır.

İşlem gücü evrime uğramış olabileceğini mo­ ride bir boşluk olduğunu gösterdi.
Hızlı, güvenilir bilgisayarlar ve mu­ delleme olanağı verir. 201 6'da kütleçekim dalgalarının
azzam bir veri saklama kapasitesi, Uzay araştırması artık Güneş saptanmasıysa, Einstein' ın 1 00 yıl
yalnızca teleskopların ve aletlerinin Sisteminirı kenarına kadar gitmiştir önceki öngörüsünü doğruladı. Bu
yapımı bakımından değil, topladık­ ve gezegen sisteminin bir düzeyde arada, 1 995'te ilk ve o zamandan
ları astronomik verilerin anlamlandı­ araştırılmamış hiçbir bölgesi yoktur. beri birılerce Güneş Sistemi dışında
rılması bakımında da kilit önemde New Horizons misyonu 201 5'te Plü­ gezegenirı keşfi, uzayda yaşam ara­
oldu. Tek başına büyük bir proje, ton'un yanından geçti ve Kuiper ku­ yışını canlandırdı. Önümüzdeki 20
Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması, şağında yol alıyor; 1 977'de fırlatılan yılın nereye götüreceğini tahrnirı
2000 yılında başladığından beri 500 Voyager uzay aracı, yıldızlararası etmek bile olanaksızdır. •
milyon gök nesnesiyle ilgili bilgi top­ uzaydan veri gönderiyor. İnternetin
ladı. Bu veri tabanı kullanılıp , galak­ gelişiyle birlikte misyonlar gerçek
silerin Evren' e nasıl dağıldığını gös­ zamanlı izlenebilmektedir; örneğirı
teren, en büyük yapılarını ortaya çı­ Hubble Uzay Teleskobundan ya da
karan üç boyutlu bir harita yaratıldı. Mars'taki Curiosity aracından gelen
Bilgisayarlar teorisyenler için de en son görüntülere anında erişil­
vazgeçilmezdir. Büyük işlem gücü, mektedir.
fizik yasalarına dayanan simülas­
yonlar yaratarak, Evren'in nasıl ça­ Dönüm noktası keşifler
lıştığı konusunda gözlemlerin anlat­ Son yirmi yılda anlayışımızı etkile­
tıklarını anlamayı olanaklı kılar. Ör­ yen keşiflerden üçü öne çıkar.
neğin bilgisayarlar, bilim insanlarına 1 998'de Evren'in genişlemesinin
Güneş Sisteminin nasıl oluşmuş ve hızlandığının anlaşılması, temel teo-
•• •• •

GÜNEŞ SİSTEMİNİ ARAŞTIRMAK


262 GÜNEŞ SİSTEMİNİ ARAŞTIRMAK

KISACA
KURUM
NASA Voyager misyonu
-

(1977-)
ÖNCE
1962 Mariner 2 ilk gezegen
yolculuğunda Venüs'ün
yanından geçer.
1965 Mariner 4, Mars'ı ziyaret
eden ilk araç olur.
1970 Venera 7, Venüs'e ilk
yumuşak inişi gerçekleştirir.
1973 Pioneer 10, Jüpiter'e
giderken asteroid kuşağını
geçen ilk uzay aracı olur.
1976 Viking 1, Mars'ın
yüzeyinden resim gönderir.
SONRA
1995 Galileo uzay aracı
Jüpiter'in yörüngesine girer.
1997 Sojourner, Mars'a inen ilk
araç olur.
2005 Cassini, Titan'ın
yüzeyine dokunan Huygens
sondasını bırakır.
2015 New Horizons, Plüton'a
ve Charon'a ilk yakın uçuşu
gerçekleştirir.

2 O Ağustos 1 977'de Voyager 2


uzay aracı, Florida'da Cape
Venüs'ün ve Mars' ın yakın çekim
görüntülerini göndermeye başladı.
Yük olarak Voyager 1 uzay aracını
taşıyan bir Titan 3E roketi havalanıyor.
Canaveral'dan fırlatıldı . İki NASA araçları Mariner programının Titan 3E, kendi zamanının en güçlü
fırlatma aracıydı.
hafta sonra kardeşi Voyager 1 fırla­ bir parçasıydı, büyük ölçüde Califor­
tıldı. Böylece en iddialı Güneş Sis­ nia'da Jet Propulsion Labora­
temi araştırması başladı. Bu, on yıl­ tory'den (JPL) yönetildi. JPL'deki ğını keşfetti. Yaptığı hesaplamalar,
dan fazla süren bir çalışmanın so­ matematikçiler "yanından uçma" bu olayın 1 801 'den beri gerçekleş­
nucuydu. Ana misyon 1 2 yıl süre­ sanatını -bir uzay aracını, bir geze­ mediğini ve 21 53 ' e kadar da gerçek­
cekti ama yıldızlararası bir misyon genin fotoğrafını çekecek ve gözlem leşmeyeceğini ortaya çıkardı.
devam ediyor. yapacak kadar yakınından geçirte­ Flandra, Dış Güneş Sistemine
cek bir yörüngede gönderme- ku­ büyük bir tur olanağını gördü ama
Gezegenler-arası yolculuk sursuzlaştırdı. 1 965 'te, o yaz JPL'de söz konusu uzaklıklar, o günün uzay
1 960'ların başında hem Sovyet hem çalışan yüksek lisans öğrencisi Gary araçlarının kapasitesirıi çok aşmak­
de ABD uzay ajansları diğer geze­ Flandro' ya diğer gezegenlere giden taydı. 1 965'te Mars'ın hizalanması,
genlere uzay aracı gönderiyordu. yolları ortaya çıkarma görevi verildi o sırada Mars ' ı 56 milyon kilomet­
Başarıdan çok başarısızlık yaşandı ve 1 978'de dış gezegenlerin tümü­ reyle Dünya' ya en yakın gezegen
ama on yıl içinde robot uzay araçları nün Güneş 'in aynı tarafında olaca- yaptı ama Neptün 4 milyar kilometre
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 263
Ayrıca bakınız: Diğer gezegenlerde yaşam 228-35 • Bulutsu varsayımı 250-51 • Öte-gezegenler 288-95 •
Kuyrukluyıldızları anlamak 306-11 • Plüton'u incelemek 314-17

uzaktaydı ve oraya yapılacak bir yol­


culuk birkaç yıl alırdı. Gezegenler hakkında bilgi
Bütün dış gezegenler
sahibi olmanın en iyi yolu,
kısa bir dönem birbirine
Gezegen sapanlan robot uzay araçlan
yakın olur.
Büyük tur uzay aracı, bütün geze­ göndermektir.
genlerin yanından geçmek için bir­
kaç kez rota değiştirmek zorundadır.
Flandro 'nun planı, aracı gezegen­
den gezegene uçurmak için kütleçe­ Büyük bir tur, bu dönem boyunca o gezegenleri
kirn yardımını kullanmaya mecbur­ incelemeye keşif robotlan gönderebilir.
du. Kütleçekim sapanı ya da salın­
cak olarak da bilinen kütleçekim
yardımı, ilk kez 1 959'da Ay'ın uzak
tarafına geçip fotoğraf çeken Sovyet Voyager programı, dev gezegenlere
Luna 3 tarafından kullanılmıştı. Uzay büyük bir tur düzenler.
araçlarını Dünya' dan dış gezegenle­
re kadar götürmek için hiç kullanıl­
mamıştı. Planlanan sapan, uzay ara­
cının gezegene kafa kafaya yaklaşıp, Yaklaşık bir tur atıp yönünü uzaya Büyük bir tura çıkmak
gezegenin yörünge deviniminin kar­ çevirince, tekrar yavaşlayacaktı. Ge­ 1 968'de NASA, Dış Gezegenler Ça­
şıt yönünde yol almasını gerektir­ zegenin devinimi önemsenmeseydi, lışma Grubunu kurdu. Grup, bir
mekteydi. Uzay aracı gezegenin et­ uzay aracının kaçış hızı, yaklaşma uzay aracını Jüpiter, Satürn ve Plü­
rafında halka çizerken gezegenin hızına az çok eşit olurdu. Oysa geze­ ton'u ziyaret etmeye ve ikinci bir
kütleçekimi aracı hızlandıracaktı. genin devinimi hesaba katıldığında, aracı da Uranüs ve Neptün'e doğru
uzay aracı, gezegenin hızının yakla­ gönderecek Büyük Gezegen Turu
şık iki katını kendi hızına ekleyerek misyonunu önerdi. Plan, yeni bir
Bir sanatçının izlenimi Voyager 1'i
uzayda gösteriyor. Bu uzay aracı ve
gezegenden ayrılacaktı. Sapan uzay uzun menzilli uzay aracını gerektir­
ikizi Voyager 2 , 3 ,7 metrelik bir çanakla aracını yalnızca yeniden yönlendir­ mekteydi ve maliyetler sürekli arttı.
iletilen ve alınan radyo dalgalarıyla mekle kalmayacak, bir sonraki he­ Sonra 1 971 ' de NASA, Uzay Mekiği
Dünya'yla iletişim kurar. define giderken hızlandıracaktı da. programını finanse etmek için ge-

''
Her 176 yılda bir gelen bir
fırsattı ve biz buna hazırlandık.
Bundan, bugüne kadar en
büyük gezegen araştırması
misyonu çıktı.

''
Charles Kohlhase
264 GÜNEŞ SİSTEMİNİ ARAŞTIRMAK
Jüpiter'in uydusu Europa'nın
Voyager 2 tarafından çekilen fotoğrafı.
Kırık olan ve uydunun içinden gelen
malzemeyle dolu kalın bir buz örtüsüyle
kaplıdır.

rekli kaynağı bulamayınca, büyük


turu iptal etti.
Dış gezegenlerin araştırılması,
Mariner programına geri verildi.
Misyonun adı değiştirilip, Mariner
Jüpiter-Satürn ya da kısaca MJS77
yapıldı -77, fırlatma yılına işaret edi­
yordu Maliyetleri düşürmek için,
Plüton tur programından çıkarıldı.
Onun yerine bir uzay aracı Jüpiter 'i,
Satürn 'ü ve sonunda da Satürn' ün
büyük uydusu Titanı ziyaret ede­
cekti. Titan, uzak Plüton 'dan daha
ilginç bulundu. Merkür ' den büyüktü
ve o sırada Güneş Sistemindeki en
büyük uydu olduğu sanılıyordu Ay­
rıca kendi atmosferine sahip olduğu ği olacaktı, JSX. Görevi, JST başarı­ rada, Voyager 1 ve Voyger 2 olarak
bilinen tek uyduydu Bu değişiklikle sız olursa, Jüpiter ve Satürn' e git­ biliniyorlardı. 720 kilogramla iki Vo­
birlikte, misyonun bütçesi büyük bir meyi kapsayacaktı. X, bilinmeyen yager uzay aracı, öncekilerden yak­
tur olarak değil, iki gaz devin araştı­ bir niceliği temsil etmekteydi. JSX laşık yüzde 50 daha ağırdı. Bunun
rılması olarak hazırlandı. Ne var ki, gerekirse Titana gidecekti ama JST yaklaşık 1 00 kilogramı bilimsel do­
JST kod adlı uzay aracının bir yede- görevini başarırsa, JSX Uranüs' e ve nanımdı ve iki kamera, manyetik
Neptün' e gönderilecekti. alan sensörleri, atmosferde hangi
kimyasalların bulunduğunu göster­
Misyon profili mek için ışık ve diğer ışınımları ana­
1 974'te misyon tasarım müdürü liz eden spektrometreler ve kozmik
Charles Kohlhase, MJS77 misyonu ışın araştırmak için parçacık dedek­
için bir ana plan yapmaya başladı. törlerinden oluşmaktaydı. Ayrıca at­
Uzay araçlarının tasarımından, bü­ mosferlerde ve Satürn halkalarında
yüklüğünden ve fırlatma sistemin­ sondaj yapmak gibi deneyler için
den yolda karşılaşacakları birçok de­ radyo sistemi kullanılabiliyordu .
ğişkene kadar -ışınım düzeyleri, ışık Uzay araçlarının yörüngeleri 1 6 hid­
koşulları ve görev değiştirme olası­ razin iticiyle kontrol edilecekti. Ne
lıkları- her şeyi irdelemek zorunday­ var ki, asteroid kuşağının ötesi,
dı. Sonunda bütün ölçütleri karşıla­ güneş panelleri uzay aracına yeterli
yan ve uzay aracını hedeflere olabil­ elektrik üretemeyecek kadar karan­
diğince yaklaştıracak iki yörüngede lık olacak ve piller de o kadar uzan
karar kılmak, Kohlhase ve ekibinin dayanmayacaktı. Çözüm, hassas
sekiz ayını aldı. donanımdan yalıtmak için bir kolun
MJS77' de çalışan hiç kimse üzerine yerleştirilen, radyoizotop
adından hoşlanmadı. Fırlatma tarihi termoelektrik jeneratör (RTG) biçi­
Voyager 1, Jüpiter'in uydusu Io'da 150
yaklaştıkça, yeni bir ad için yarışma minde nükleer güçtü. Her RTG'de
kilometre yüksek bir patlama yakaladı.
Jüpiter'in kütleçekiminden güçlü bir düzenlendi. Son listeye Nomad (Gö­ dışarıya ısı veren 24 Plüton'yum
biçimde etkilenen !o, Güneş Sisteminde çebe) ve Pilgrim (Hacı) kaldı; ama topu vardı; çıkan ısı, ısılçiftler tara­
volkanik olarak en aktif yerdir. özdeş iki uzay aracı hazır olduğu sı- fından elektrik akımına çevrilmek-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 265
teydi. Güç kaynağı, yaklaşık 50 yıl kadar Jüpiter' e yaklaşmadı ama Titan ve Satürn
sürecek şekilde yapıldı. Io'nun Jüpiter'i geçerken görüntüle­ 1 2 Kasım 1 980'e gelindiğinde Voya­
rini çekti; görüntüler, Io' nun çatlak­ ger 1 , Satürn' ün atmosferinin
Jüpiter ve uydulan larla dolu su buzundan bir kabukla 1 24.000 kilometre üstünden geçi­
Aralık 1 977'de Voyager 1 , daha dai­ örtülü olduğunu gösteriyor. Daha yordu. Yaklaşırken ve bazı aletler bo­
resel bir yörünge izleyen Voyager somaki analizler, bu çatlaklara, ka­ zulmasına rağmen, milyarlarca su
2 ' yi sollamıştı. Ocak 1 978'de Jüpiter buğun altında sıvı bir okyanusta, buzu paçalarından oluşan ve bazı
sistemine ulaştı. Voyager 1 ' in önem­ Dünya'nın en az iki katı su tuttuğu
li keşiflerinin çoğu, 5 Mart civarında tahmin edilen ve bilim insanlarınca
Voyager 2'nin çektiği Satürn
gezegenin bulut örtüsüne 349.000 uzay yaşamının birincil adayı oldu­
halkaları görüntüleri, hiçbiri 5-9
kilometreye kadar yaklaştığında, 48 ğu düşünülen bir okyanusta yukarı kilometreden büyük olmayan küçük
saat içinde yapıldı. Voyager 1 gö­ doğru akıntıların neden olduğunu uydulardan oluşan karmaşık bir yapıyı
rüntü göndermenin yanı sıra, bulut­ ortaya çıkardı. açığa ç ıkardı .
ların bileşimini analiz etti ve geze­
genin muazzam manyetik alanını
ölçtü. Jüpiter' in soluk bir halka sis­
temi olduğunu da gösterdi. En unu­
tulmaz keşifleri, Galileo uydularının
yanından geçerken geldi. Bu uydu­
lar seyrek, kraterli top değil, aktif
dünyaydı. Io'nun fotoğrafları, yörün­
geye kül bulutları püskürten, o za­
mana kadar görülmüş en büyük vol­
kanik patlamaları gösterdi. Gany­
mede' nin yeni ölçümleri, büyüklük
bakımından Titanı bile geride bırak­
tığını gösterdi; Europa'nın ürkütücü
ölçüde pürüzsüz sarımsı diskinin
görüntüleri, astronomları şaşırttı.
Voyager 2, Jüpiter' e bir yıldan fazla
bir süre soma geldi ve Voyager 1

••
Sonraki on yılın ikinci yarısı,
ilginç çoklu gezegen
olanaklarıyla doludur. Dış
Güneş Sisteminin bütün
gezegenlerinin yakından
gözlemlenmesini olanaklı
kılacak 1978 "büyük turu"

''
özellikle ilginçtir.
Gary Flandro
266 GÜNEŞ SİSTEMİNİ ARAŞTIRMAK
Voyager 2, Neptün'ün buz uydusu
Triton'un bu görüntüsünü gönderdi.
Uzay aracı yanından geçerken yalnızca
güney buz örtüsü görünüyordu. Çok
yansıtıcı olan örtü, donmuş nitrojen ve
metandan oluşuyor.

adları verildi. Görece sakin bu geze­


gende incelenmesi gereken en tuhaf
şey, kabaca 90° olan ekseninin eğik­
liğidir. Sonuç olarak, Uranüs yörün­
gede yol alırken dönmez, Güneş ' in
etrafında "yuvarlanır. "
Son liman, Ağustos 1 989'da ula­
şılan Neptün ' dü. Bu koyu mavi ge­
zegenin Güneş Sistemindeki en
güçlü rüzgarlara, hızı saatte 2400
kilometreye varan -Dünya'da yaşa­
nandan dokuz kat daha güçlü- rüz­
garlara sahip olduğu anlaşıldı. Voya­
ger'ın görev kontrolörleri, gezegen
görevi sona yaklaşırken ihtiyatı bıra­
kabildiler. Son yörüngesinin güven­
yerlerde 1 0 metre kadar ince olan cıdır. Uzay aracının Satürn 'den Ura­ liği dikkate alınmayan Voyager 2 ,
halkaların ayrıntılarını ortaya çıkar­ nüs 'e gitmesi 4 , 5 yıl sürdü; araç, ge­ Neptün'ün uydusu Triton'un yanın­
dı. Kohlhase Voyager 1 'i, Satürn at­ zegenin soluk mavi atmosferinin dan geçmeye yönlendirildi. Büyük
mosferinin ve halkaların neden oldu­ 8 1 . 500 kilometre üstünden geçti. buz uydunun görüntüleri, yüzeyden
ğu hasarın bu hassas evreyi tehlike­ Gezegenin ince halkalarına baktı ve çamur fışkıran gayzerleri gösterdi.
ye atmasını önlemek için Satürn'e 1 1 yeni uydu keşfetti; uyduların
yaklaşmadan önce Titanı ziyaret et­ hepsine, Uranüs için kural olduğu Göreve devam
meye göndermişti. Uzay aracı Tita­ üzere, Shakespeare karakterlerinin Voyager programı devam ediyor ve
nın arkasına geçti; böylece atmos­
ferde parlayan Güneş ışığı, atmosfe­ sonunda, halkı NASA'nın
Charles Kohlhase
rin kalınlığının ve bileşiminin ölçül­ çalışmaları konusunda
mesine olanak verdi. Sonra Titanın Charles "Charley" Kohlhase, bilgilendirmek için bilgisayar
yörüngesi, uzay aracını Satürn'ün Tennessee'de Knoxvill'de doğdu sanatçılarıyla birlikte çalışıp,
kutbuna ve Güneş Sisteminin kena­ ve fizik bölümünden mezun uzaya görev uçuşlarının doğru
oldu. ABD Donanmasında kısa animasyonlarını yarattı. Artık
rına gönderdi.
bir süre askerlik yaptıktan sonra emekli olan Kohlhase,
Voyager 2 Satürn' e Ağustos gezegenler-arası kaşiflere ve bir
1960'ta JPL'ye girdi; orada,
1 981 'de ulaştı ve gezegenin halkala­ yaşam boyu süren keşif sonraki roket bilimcileri
rını ve atmosferini daha ayrıntılı in­ merakını Mariner ve Viking kuşağına eğitim ve ilham
celeyebildi ama gezegenin yanından projelerinde çalışmaya vermek amacıyla, sanat ile uzay
geçiş süresinin çoğunda kamerası dönüştürdü ve ardından bilimini harmanlayan projelerle
bozuktu. Neyse ki, onarıldı ve buz Voyager ekibine katıldı. 1997'de uğraşmaktadır.
devlerine devam etme emri verildi. Kohlhase Voyager'ı bırakıp,
Satürn'e gidip 2005'te Titanın Önemli eserleri
yüzeyine iniş aracı bırakmayı
Uranüs ve Neptün başaran Cassini-Huygens uzay 1989 The Voyager Neptune
Voyager 2 , buz devleti Uranüs ve aracını tasarladı. 1970 'lerin travel guide
Neptün 'ü ziyaret eden tek uzay ara-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 267

''
yakın noktaya varacaktır. Çok
büyük olasılıkla, akıllı bir yaşam ta­
rafından bulunmayacaklar ama
altın plaklar, iki gezegenler-arası
uzay aracı yolculuğa çıkarılırken ta­
şınan umudun simgeleridir. • Uzay aracı, yıldızlararası
uzayda uzay yolculuğu yapan
ileri uygarlıklar varsa
karşılaşılacak ve plak çalacak
Ama bu "şişenin" kozmik
"okyanusa" fırlatılması, bu
gezegendeki yaşam hakkında
çok umutlu bir şey
söylemektedir.

''
Voyager uzay aracının taşıdığı altın Carl Sagan
plaklarda bir müzik seçkisi, 55 farklı
dilde selamlama ve insan, hayvan ve
bitki görüntüleri vardı.

iki uzay aracı hala NASA'yla temas


halindedir. 201 6 itibariyle Voyager
1 ,20 milyar kilometre ve Voyager 2,
1 6 milyar kilometre uzaktadır. Yılda
altı kez , uzay araçları etraflarındaki
kozmik ışınları ölçmek için kendi et­
rafında döner. Bu ölçümler, uzay
araçlarının Güneş' in etkilediği uzay
2005'te Voyager'lar şok
alanından, heliosferin kenarından
sınırına, Güneş rüzgarlarının
geçtiklerini gösterir. Çok geçmeden yavaşladığı ve yıldızlararası Güneş zarfı
yıldızlararası uzaya girip, eski yıldız ortamla (yıldız sistemleri
patlamalarından kaynaklanan koz­ arasındaki uzayda bulunan �Voyager 1

/
mik rüzgarı ölçecekler. madde) karışınca .
2025'te iki uzay aracının güç türbülanslı hale geldiği
kaynağı tükenecek ve ebediyen
yere yaklaşmış, Güneş � Güneş
zarfı (heliosheath) rüzgan
sessizliğe gömülecekler ama görev­ bölgesine giriyordu.
leri tamamlanmamış olabilir. Cari
Dünya'
2016'da,
Sagan başkanlığında bir komite, yıldızlararası
altın kaplama bir plağın (analog ortamın güneş
rüzgarlarını
• • • • •
...
. 11111111•
111
yivlerinin okunması, dijital bir for­
durdurduğu •
matın okunmasından daha kolay­
gündurgun
dır) içeriğini seçti. İçinde dünya­
(heliopause) bölgeye
dan selamlar, D ü nya 'nı n sesleri ve yaklaşıyorlardı.
görüntüleri, hatta insan beyni dal­
gaları vardı. Plak, insanoğlundan .
uzaylı bir uygarlığa gönderilen bir � Voyager 2 �.._.ç.��
'f.
kartvizittir. Voyager'lar herhangi $,O
bir yıldız sistemine gitmiyor; Voya­
ger 1 , 40. 000 yıl yol alıp bir yıldızın
1 ,6 ışık yılı uzağından geçince, en
268
KISACA
ASTRONOM

EVREN'İN ÇOK
• • •• •• •• ••
Vera Rubin (1928-)

ÖNCE
1925 Bertil Lindblad,
Samanyolu'nun olası şeklini

BUYUK BOLUMU
hesaplar.
1932 Jan Oort, Samanyolu
galaksisinin dönüş hızının
varsayılan kütleye denk

KAYIPTIR
olmadığını fark eder.
1933 Fritz Zwicky, Evren'in
çoğunluğunun görünmez, kara

KARA MADDE maddeden oluştuğunu öne


sürer.

SONRA
1999 Kara enerjinin Evren' in
genişlemesini hızlandırdığı
keşfedilir.
2016 LIGO deneyi, kara
maddenin Evren' deki
dağılımının haritasını
çıkarmak için yeni bir yöntem
sunan kütleçekim dalgalarını
saptar.

1 saac Newton'un Evrensel kütle­


çekim yasası, yapay bir uyduyu
yörüngeye fırlatma, bir müret­
tebatı Ay' a indirme ve bir uzay ara­
cını büyük bir gezegen turuna gön­
derme hesapları yapmaya uygun­
dur. Newton'un net matematiği,
Güneş Sisteminde pek çok şey için
yeterince işe yarar ama Evren ölçe­
ğinde yaramaz ; orada Einstein'ın
göreceli kütleçekim teorisine (s.
1 46-53) ihtiyaç vardır. Yine de, ast­
ronominin en büyük -ve henüz çö­
zülmemiş- sırlarından birini -kara
madde- açığa çıkarmak için, New­
ton'un kütleçekim yasasına ihtiyaç
vardı. 1 980'de Amerikalı astronom
Vera Rubin, kara maddenin var ol­
duğuna ilişkin net kanıtlar sundu.
TEKNOLOJİNİN ZAFERi 269
Aynca bakınız: Kütleçekim yasası 66-73 • Kütleçekim tedirginlikleri 92-93 • Samanyolu'nun şekli 164-65 •
Süpernovalar 180-81 • Oort bulutu 206 • Kara enerji 298-303

''
Galaksilerin dönüşünü incelemeyi,
özellikle galaksilerin dış bölgelerinin
aykırı davranışına bakmayı tercih
etti.

Bizler, Evren'i incelediğimizi Dönen sarmallar


düşünerek astronom olduk ve Rubin'in ele aldığı sorun, yakın ga­
şimdi, yalnızca aydınlık olan laksilerdeki büyük yıldız disklerinin
yüzde 5' ini incelediğimizi Newton' un kütleçekirn yasasıyla tu­
tarlı bir biçimde dönmemeleri olgu­

''
öğreniyoruz .
suydu: Dış bölgeleri çok hızlı dönü­
Vera Rubin
yordu. Bu tuhaflık yeni değildi ama
daha önce büyük ölçüde önemsen­
memişti.
Bertil Lindblad ve diğerlerinin
Samanyolu'nun -dolayısıyla diğer
birçok galaksinin- merkezi bir nokta
Rubin sayesinde halk, Evren'in çok etrafında dönen yıldız diskleri oldu­ Bu kütle görünmez
büyük bölümünün kayıp göründü­ ğunu gösterdiği 1 920'lerden beri, kara maddeden gelir
ğünü öğrendi. galaksilerin, diğer birçok sistem -Evren' de olağan maddeden
1 960'lar ve 1 970'ler boyunca ast­ gibi, yörüngeli sistemler olduğu var­ altı kat fazla karanlık
ronomi bilimine büyük ölçekli proje­ sayılmaktaydı. Güneş Sisteminde , madde vardır.
ler egemendi; araştırmacılar, kara yakın nesneler yörüngede uzak nes­
delik, pulsar ya da kuasar gibi egzo­ nelerden daha hızlı döner; bu yüz­
tik nesneleri aramak için, çoğu kez den Merkür, Neptün'den çok daha
dünyanın uzak bölgelerinde büyük hızlı hareket ediyor. Bunun nedeni,
aletler kullanıyorlardı. Rubin ise, ak­ Newton'dan sonra, kütleçekimin
sine, Washington' daki evinde kalıp uzaklığın karesi oranında azalması­
dört çocuğunu büyütmesine olanak dır. Gezegenlerin hızları Güneş'ten
verecek bir araştırma alanı arıyordu . uzaklıklarına göre grafiği çizildiğin-

Vera Rubin ABD'de Philadelphia'da doğan kümeleneceği sonucuna vardı


Vera Cooper ilk diplomasını New -1970'lerin sonunda John
York dışındaki Vassar College'den Huchra'nın çalışmalarına kadar
aldı ve Princeton'a gitmek için tam olarak araştırılmayan bir
başvuruda bulundu. 1975'e kadar olgu. Maryland'de bir kolejde
üniversitenin lisansüstü astronomi öğretmenlik yaptıktan sonra
programlarına kadınlar alınmadığı Rubin, Georgetown'a geri döndü
için, başvurusu dikkate alınmadı. ve daha sonra, 1965'te
Onun yerine Rubin çalışmalarını Washington Carnegie
Cornell Üniversitesinde yürüttü; Enstitüsüne geçti. Galaksilerin
orada Richard Feynman ve Hans dönüşü üzerine çalışmalarını
Bethe gibi önemli isimlerden ders orada yürüttü ve hala oradadır.
aldı. Sonra Washington'da
Georgetown Üniversitesinde Önemli eserleri
George Gamow'un gözetiminde
doktorasını yaptı. 1954'te 1997 Bright Galaxies,
yayınlanan tezi, galaksilerin Dark Matters
270 KARA MADDE

••
d e , veriler aşağıya doğru düzgün bir ise şuydu: "Kara madde, " görünen
"dönme eğrisi" oluşturur. Dolayısıy­ malzemeden 400 kat daha boldu -
la, galaksi merkezine farklı uzaklık­ büyük bir abartı. Yani bulguları,
larda bulunan yıldızların yörünge ölçüm hataları olarak önemsenmedi.
hızlarının grafiği benzer bir eğri 1 939'da Amerikalı Horace Babcock
üretmeliydi da, Andromeda' nın dönüşünde ay­ Hiçbir gözlem sorunu, daha
fazla veriyle çözülmez .

''
1 932'de Hollarıdalı astronom Jan kırılıklar gördü ve galaksi çekirde­
Oort, galaksinin, burgaçlı bir yıldız ğinde, kayıp maddeden çıkan ışığın Vera Rubin
sarmalından oluşan tek bir yörünge soğurulduğu bir mekanizma bulun-
sistemi olduğuna, güneşin yörünge duğunu öne sürdü.
dönüşünü 225 milyon yılda tamamla­
dığına ilişkirı gözlemsel kanıtlar Galaksi dönüş eğrisi
sunan ilk kişi oldu. Ne var ki, Oort he­ 20 yıldan fazla bir süre sonra Rubin,
saplarım yaparken şunu fark etti: Ga­ galaksi dönüşü sorununa geri
laksinin devirıimi, galaksinirı kütlesi­ döndü . Babcock gibi o da, Samanyo­
nin, görünür yıldızların toplam külte­ lu'nun en yakın komşusu Androme­ için bir dönüş eğrisi çizmeye yete­
sinin iki katı olduğunu göstermek­ da galaksisinin dönüşüne odaklan­ cek kadar veri elde etti. Galaksi eğri­
teydi. Gizli bir kütle kaynağı olması mayı tercih etti. Washington Carne­ sinin hız verileri, Güneş Sisteminin
gerektiği sonucuna vardı. Bir yıl gie Enstitüsünde meslektaşı Kent eğrisi gibi aşağı doğru inmek yeri­
sonra, İsviçre kökenli Amerikalı Fritz Ford'la birlikte çalışıp, galaksinin ne, uzaklıkla görece aynı hizada
Zwicky, Coma kümesindeki galaksi­ dış bölgesindeki nesnelerin hızlarını kaldı. Yani, Andromeda' nın dış böl­
lerirı göreli devinimirıi inceliyordu. O ölçtü. Nesnelerin kızıla kaymasını ve geleri merkeze yakın alanlarla aynı
da, galaksi devinirninirı, görülebilen maviye kaymasını saptamalarına, hızda hareket ediyordu. Galaksinin
kütlenirı oradaki tek malzeme olma­ Dünya'dan uzaklaşma ve yaklaşma kütlesi, teleskop kullarıılarak göz­
dığını gösterdiğirıi fark etti. Kayıp göreli hızlarını hesaplamalarına ola­ lemlenebilenle sınırlı olsaydı, And­
malzemeye dunkle Materie yani nak veren hassas bir spektrograf romeda'nın dış bölgeleri kaçış hızın­
"kara madde" adım verdi. kullanarak bunu yaptılar. dan daha hızlı hareket eder ve kopup
Oort'un ilk ölçümleri doğru değil­ Birkaç yıllık yavaş ama dikkatli uzaya savrulurdu . Ne var ki, galaksi­

�I } ��:
di; Zwicky'nin ilk değerlendirmesi çalışmadan sonra Rubin, galaksi nin toplam kütlesi tarafından yerin­
de tutuluyorlardı. Rubin, dış bölgele­
ri yörüngede tutmak için gerekli
1 50 toplam galaksi kütlesinin, görünen
Gözlem


lemdeki
I I hata aralığı
kütleden yaklaşık yedi kat daha fazla
olduğunu hesapladı. Bugün madde­
:iE nin kara maddeye oranının 1 :6 civa­
:.::
ı.ı.ı 1 00 r ın da olduğu düşünülüyor.
CI Gözlemlenen dönüş eğrisi
ı.ı.ı

z
Kara madde nedir?
Gözlemlenen dönüş
c:ı:
en
...
/'" eğrisi
Rubin' in galaksi dönüş eğrisi, kara
N 50 ... ...
... ... ... maddenin var olduğunun görsel ka­
:z:
1 - - - . nıtıydı. Daha fazla karııt birikirken,
ne olabileceğine ilişkin sır yerinde
durdu. Kara madde doğrudan göz­
lemlenemez; yalnızca etkileri sapta­
nabilir ve saptanabilen etkiler de,
o 10 20 30 40 50 60 kütleçekimden kaynaklanır. Elektro­
M E R KE Z D E N UZAKLIK (x 1 00 IŞIK Y I L I ) manyetik kuvvetle etkileşmez ; yani
ısı, ışık ya da başka bir ışınım soğur­
Kara madde olmasa galaksilerin dış bölgelerindeki nesnelerin hızı, gözlemlenen maz ve yaymaz . Kara madde tama­
değerlerden daha yavaş olurdu. Burada, gözlemlenen dönüş eğrisi, yalnızca men görünmez olabilir.
görünür maddeden beklenen eğriyle karşılaştırılıyor.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 271
Kara madde, Evren' in, kabarcık­
benzeri bir çoklu-evrende, ayrı uzaysal
boyutlarda birbirinin yanında var olan
birçok Evren' den biri olduğunun kanıtı
olabilir.

Olası kaynaklar
Kara madde sorununun en basit çö­
zümü, en yalın çözümdür. Gözlemle­
nemeyecek kadar kara maddeden
oluşan ultra-yoğun cisimler içerir.
Astronomlar bunlara MACHO (Mas­
sive Compact Halo Object -Kütleli
Kompakt Hale Nesne) dedi. MA­
CHO' lar, kara delik, nötron yıldızı,
beyaz ve kahverengi cüce gibi nes­
neleri kapsar. Galaksi halesini, bir
galaksinin parlayan ana diskinin et­ parçacık grubunu oluşturur ve sü­ yüzde 68' inin ne madde ne de kara
rafına saran karanlık ve dağınık bir per-simetri, bu grupların, su­ maddeden oluştuğu daha ziyade,
bölgeyi işgal ederler -görülmelerinin per-parçacıkların" ya da s-parçacık­ kara enerji olduğu keşfedildi. Kara
zor olmasının nedeni budur. MA­ ların eylemleri sayesinde etkileştik­ madde yüzde 27' dir; görünür madde
CHO 'lar oradadır ama şimdiki he­ lerini öne sürer. Kara madde ise yalnızca yüzde 5'tir. •
saplara göre, kara maddenin yalnız­ WIMP'ler, Evren 'in erken dönemin­
ca küçük bir bölümünü oluştururlar. de eşlerinden kaçan s-parçacıklar ya
Alternatif bir düşünce de, WIMP'tir da hep orada olan nesneler olabilir.
(Weakly Interacting Massive Partic­ Son olarak kara madde, bu Ev­
le -Zayıf Etkileşen Kütleli Parçacık) . ren'den farklı bir uzaysal boyutta var
Bu kavram, büyük ölçüde, parçacık olan başka bir ya da belki birçok Ev­
fiziğinde süper-simetri denilen bir ren'in gözlemlenebilir etkisi olabilir.
düşünceye dayanır. Yeni bir enerji Maddeleri çok yakın, birkaç santi­
ve olağan madde açıklaması önerir. metre ötede olabilir ama her bir Ev­
Enerji ve madde, iki ayrı atomaltı ren' den yayılan ışınım kendi uzay­
zamanına hapsolduğu için, bir

''
Evren başka bir Evren' i asla göre­
mez. Bununla birlikte, gizli Ev­
ren'lerdeki maddenin kütleçekim
etkileri , uzayzaman eğrilmesiyle bu
E vren' e sızar.
Şimdilik bunlara DUNNOS (Bir
Kara maddeyi açıklamak, astro­
nomide en büyük ödüllerden biri Yerlerde Yansıtıcı Olmayan
olarak duruyor. Bununla birlikte, Saptanamayan Bilinmeyen
1 999'da , belki daha da şaşırtıcı bir Karanlık Nesneler) da
fenomen ortaya çıktı. Evren 'in diyebiliriz.

''
Bill Bryson
Uzun zaman önce, iki kütleli galaksi
kümesinin çarpışmasıyla oluşan büyük
bir kara madde halkası, bu Hubble Uzay
Teleskobu görüntüsünün etrafında açık
mavi renkte görülüyor.
272
*

NEGATİF BASINÇLAR
İTİCİ K Ü TLEÇEKİM
Ü RETİR
KOZMİK ŞİŞME

KISACA
1 970'lerde kozmologlar, Büyük
Patlama teorisinin ortaya attı­
bulunamadı; bu da Evren'in bekle­
nenden daha hızlı soğuduğunu gös­
ğı çeşitli bilmecelerle boğu­ terir.
ASTRONOM
Alan Guth (1947-) şuyorlardı. Bunları çözmeye çalışan İkinci sorun uzayın şaşırtıcı ölçü­
Alan Guth, erken Evren 'de, kuan­ de "düz" olmasından, yani "normal"
ÖNCE tum teorisinin öngördüğü etkilerin Öklit geometrisine uygun genişle­
1927 Georges Lema'itre, neden olduğu hızlı bir şişme evresi mesinden kaynaklanmaktaydı (bkz.
Evren'in tek bir ilkel atomdan öne sürdü. karşı sayfadaki şekil). Ancak erken
doğduğunu öne sürer. Buna Evren' in yoğunluğu belli bir hassas
daha sonra Büyük Patlama Bilmeceler rakama denkse, düz bir Evren do­
teorisi adı verilir. Büyük Patlama teorisinin sorunla­ ğardı. Şu ya da bu yönde hafif bir
1947 George Gamow ve Ralph rından biri, Evren' in kuvvetlerinin değişiklik, eğri Evren'lerle sonuçla­
Alpher, erken Evren' de Büyük Patlamadan sonra bir anda nırdı.
hidrojen ve helyum nasıl ortaya çıktığım açıklayan Son konu, ufuk sorunuydu . Göz­
elementlerinin nasıl Büyük Birleşik Teoriden (BET) kay­ lemlenebilir Evren'in kenarından
oluştuğunu açıklar. naklanmaktaydı. BET, o sırada yük­ gelen ışık, Evren'in yaşı boyunca yol
sek sıcaklığın, manyetik monopol alıp Dünya'ya ulaşmıştır. Işığın hızı
1964 Kozmik mikrodalga
(tek manyetik kutuplu parçacıklar) sabit olduğu için, bilim insanları,
ardalanı ışımasının, Büyük
gibi tuhaf özellikler yaratacağını ön­ Evren 'in karşı kenarına ışık saçacak
Patlamanın bir kalıntısı olduğu
keşfedilir. görmekteydi. Ne var ki, hiçbir şey zamanı bulamadığım biliyorlar. Bu

SONRA
1999 Kara enerjinin, Evren'in
genişlemesini hızlandırmakta Büyük Patlamadan sonra
Büyük Patlama teorisi,
olduğu anlaşılır. Evren'in ilk evresi,
şimdiki Evren' de
şişme denilen hızlı bir
2014 BICEP2, şişmenin görülmeyen özellikleri
genişleme dönemi olmuş
kanıtını bulma iddialarını geri öngörüyor.
olabilir.
çeker.
2016 LIGO kütleçekim
dalgalarını saptar,
uzayzamanın yapısını
Şişme, Evren'in birçok özelliğini açıklar
gözlemlemenin yeni bir
ama doğru olduğunun bir kanıtı yoktur.
yolunu sunar.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 273
Aynca bakınız: Evren'in doğuşu 168-71 • İlkel atom 196-97 •
Büyük Patlama arayışı 222-27 • Kütleçekim dalgaları 328-31

Bükülmüş üç boyutlu uzayı Alan Guth


görselleştirmek olanaklı değildir ama
bir boyut kaldırılırsa, uzayın
New Jersey'de doğan Alan
geometrisi eğri (burada bir üçgenin iç
açılarının toplamı 180°'den fazla olur), Guth 1972 'de doktorasını yaptı
eyer şeklinde (açıların toplamı ve parçacık fiziğinde
180°' den az olur) ve düz (iç açıların uzmanlaştı, kuark (temel
toplamı 180° olan bir üçgen çizilir) parçacık) araştırmaları
olarak gösterilebilir.
yürüttü. 1970 'lerin sonuna
gelindiğinde, uzun süreli bir
yüzden, hiçbir ışık, enerji ya da gerekli bir değerde eşitlenince şişme akademik görev ararken
madde Evren'in kenarları arasından sona erdi. 2014'te BICEP2, Güney MIT'de, Princeton'da,
geçmediyse, geride uzayın neden Kutbunda bir deney, uzayda kozmik Columbia'da, Cornell'de ve
her yönde bu kadar benzer göründü­ şişmeyle tutarlı dalgacıklar rapor Stanford'da çalışmıştı. Guth,
ğü bilmecesi kalır. etti. Ne var ki, iddia kısa süre içinde Columbia'dayken, 1974'te
geri çekildi. Kozmik şişme henüz ka­ önerilen Büyük Birleşik
Çözüm nıtlanmamıştır ama en iyi güncel
Teoriyle (BBT) ilgilendi.
Guth'un bu sorunlara teorik çözü­ Büyük Patlama teorisidir. •
1978'de Cornell'deyken,
mü, Evren genişlerken yaratılan po­
Evren'in düzlüğü sorununu ve
zitif madde enerjisinin kütleçeki­
BBT ile bağlantılı sorunları
minde (bir negatif enerji biçimi) bir
işittikten sonra, kendi şişme
artışla eşit ölçüde dengelendiği,
teorisini geliştirmeye başladı.
sahte boşluk denilen bir kuantum
etkisi kullanarak erken Evren' i şişir­ Stanford'dayken ufuk

''
mekti. Büyük Patlamadan sonra ilk sorunuyla karşılaştı ve 1981'de
1 0-35 saniyede uzayın büyüklüğü ünlü teorisini yayımladı. Şimdi
1 00 kez ikiye katlanıp, atomaltı bir MIT'de profesördür, kozmik
parçacığın büyüklüğünün milyarda şişme kanıtlarının aranmasına
birinden bir mermerin büyüklüğüne yardım ediyor.
geçti. Yani en başında kenarlar karı­
Kozmolojideki son gelişmeler,
şıp tek biçimli olacak kadar yakındı; Evren' in hiçbir çaba Önemli eserleri
ufuk sorunu böyl e çözüldü . Şişme gerektirmeden oluşmuş
olabileceğini söylüyor. 1997 The Inflationary

''
sırasında uzay, ışık hızından daha
hızlı genişledi. (Işık hızı, yalnızca Universe: The Ouest tor a
Alan Gutb
uzayda bir hız sınırıdır.) Şişme, Ev­ New Theory of Cosmic Origins
ren ' i hızla soğuttu, böylece BBT so­ 2002 Inflation and the New Era
runu çözüldü ve bugün görünen tek of High-Precision Cosmology
biçimliliğe kilitlendi. Son olarak Ev­
ren'in yoğunluğu düz bir Evren için
274

GALAKSİLER KABARCIGA
BENZER YAPILAR
ÜZERİNDE GİBİ
•• •• ••

GORUNUYORLAR
KIZILA KAYMA ARAŞTIRMALARI

KISACA
1 920'lerden itibaren uzak ga­
laksilerin kızıla kaymasının
Evren 'in doğasına ilişkin değerli
ipuçları verdi.
incelenmesi, uzayın ölçeğini Kızıla kayma araştırması geniş
ASTRONOMLAR
Margaret Geller (1947-) ve Evren'in her yönde nasıl genişle- açılı bir teleskop kullanıp , genellikle
John Huchra (1948-2010) mekte olduğunu ortaya çıkardı. Bir milyonlarca ışık yılı uzaktaki galak­
ışık kaynağı gözlemciden uzaklaşın­ sileri hedef seçer. Astronomlar her
ÖNCE ca kızıla kayma gerçekleşir (s. 1 59). galaksiden gelen ışığı, ölçüt dalga
1842 Christian Doppler, göreli 1 980'lerde, Harvard-Smithsonian boylarıyla karşılaştırıp, kızıla kayma­
devinim nedeniyle dalga
Astrofizik Merkezinde (CfA) çalışan yı ve dolayısıyla ışığın katettiği me­
boylarının nasıl
Amerikalı astronomlar Margaret safeyi belirler; böylece birçok galak­
değişebildiğini açıklar.
Geller ve John Huchra'nın yaptığı sinin konumunu haritalandırma ola­
1912 Vesto Slipher, kızıla kayma araştırmaları, Evren' in nağı bulur. Huchra ilk kızıla kayma
galaksilerin Doppler etkisiyle daha net bir resmini verip, galaksile­ araştırmasına 1 977' de başladı ve
kızıla kaydığını keşfeder. rin uzayın büyük boşlukları etrafın­ araştırma 1 982'de tamamlandığın­
1929 Edwin Hubble kızıla da kümelendiklerini gösterdi. Geller da, 2200 galaksinin haritasını çıkar­
kaymayı kullanarak, uzak ve Huchra'nın çalışmaları, çok erken mıştı.
galaksilerin yakın olanlardan
daha hızlı uzaklaştıklarını
gösterir.
Margaret Geller Margaret Geller 1975'te Princeton
tarafından bir doktorayla
1980 Alan Guth, kozmik şişme ödüllendirildi ve çeşitli görevler
denilen hızlı bir genişlemenin üstlendikten sonra, 1983 'te
Evren'i şekillendirdiğini öne Harvard-Smithsonian Astrofizik
sürer. Merkezine girdi. Orada John
Huchra ile birlikte çalışıp, kızıla
SONRA
kayma araştırmasının sonuçlarını
1998 Sloan Dijital Gökyüzü analiz etti. Ardından Geller ikinci
Araştırması, çoğu yüzlerce
kızıla kayma araştırmasını (CfA2)
ışık yılı uzunluğunda ipliksi
yönetti. Halka açık konuşmalar
yapılar, galaksi yapraklar ve
yaptı ve Evren'le ilgili birçok film
duvarlar bulgular.
çekti; izleyenleri, gözlemlenen
1999 Bir süpernovaya ilişkin Evren'in büyük ölçekli nesneleri
kızıla kayma araştırması, etrafında grafik bir yolculuğa
Evren'in genişlemesinin çıkaran Where the Ga laxies Are
hızlandığını ortaya çıkarır. filmi bunlardan biridir.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 275
Ayrıca bakınız: Sarmal galaksiler 156-61 • Samanyolu'nun ötesi 172-77 • Kozmik şişme 272-73 •
Gökyüzünün dijital bir görünümü 296

ğinde ve 1 6 milyon ışık yılı kalınlı­


ğında olduğu tahmin edilmektedir.
Galaksiler, büyük boşlukların etrafında dar uzay bantlarını
dolduran kümeleri ve süper-kümeleri oluşturur. Bu, şimdi bilinen süper-boyutlu ya­
pıların ilkiydi
Boşlukların büyüklüğü astro­
nomları şaşırttı. Yıldızları ve galaksi­
leri oluşturan malzemenin kütleçe­
kimsel çöküşüyle tamamen boşal­
Bu boşluklar hep madde içermiş olamayacak kadar geniştir. mış olamayacak kadar genişti; yani
Evren'in başlangıcından beri boş ol­
malılar. Kozmologlar, süper-kümele­
rin ve boşlukların büyük ölçekli dü­
zeninin, Evren'in şişme çağında ku­
antum dalgalanmalarının mirası ol­
duğunu varsayıyorlar. Kuantum dal­
Çok erken Evren'de var olmuş olmalılar.
galanmaları, uzayda noktalardaki
enerji miktarında kısa süreli deği­
şimlerdir. Bu küçük ama oldukça an­
lamlı düzensizlikler, Evren'in var
Huchra araştırmasına başlama­ varlar ve yapraklar şeklinde düzen­ oluşunun birinci saniyesinin ilk
dan önce, galaksilerin kümeler ha­ lendiğini doğruladı. Galaktik sü­ anındaki dokusuna kilitlendi ve hala
linde var olduğu biliniyordu. Örne­ per-kümelerin ilk " büyük duvar"ını vardır. Şimdi karışık bir madde örün­
ğin Samanyolu, yaklaşık 1 0 milyon 1989 ' da buldu. CfA2 Büyük Duva­ tüsünün yayıldığı geniş boşluk alan­
ışık yılı genişliğinde, Yerel Grup de­ rı'nın tam büyüklüğü henüz kesin larıdır. •
nilen bir kümede yer alan en az 54 değil ama 700 milyon ışık yılı uzun­
galaksiden biridir. Kümelerin düz­ luğunda, 250 milyon ışık yılı genişli-
gün yayıldıkları varsayılıyordu. Ne
var ki, 1 980'de Huchra kızıla kayma
araştırmasıyla, düzinelerce kümenin
yüzlerce milyon ışık yılı genişliğinde
süper-kümeler oluşturduklarını gös­
termişti. Yerel Grup, 1 00.000 galaksi
içeren Laniakea Süper-kümesinin
parçasıdır.

Galaksi duvarlan
1 985'te Geller CfA2 Kızıla Kayma
Araştırmasına başladı; 1 5.000 galak­
sinin haritasının çıkarılması 10 yıl
sürdü. Araştırması, süper-kümelerin
bir kabarcığın örtü tabakası gibi
geniş boşlukların etrafını saran du-

Evren'in bir bölümünün bilgisayar


simülasyonu, geniş uzay boşluklarında
uzun ipliksi yapılarda ve "duvarlar" da
kümelenen 10.000 galaksinin
dağılımını gösteriyor.
276
KISACA

YILDIZLAR İÇTEN
ASTRONOM
Frank Shu (1943-)

ÖNCE
1947 Bart Bok karanlık

BAŞLAYIP DIŞA
bulutsuları gözlemler ve yıldız
oluşum alanları olduklarını öne
sürer.

1966 Frank Shu ve Chia-Chiao


"" Lin, Samanyolu'ndaki sarmal

DOGRU OLUŞUR kolları açıklamak için


yoğunluk dalgası teorisini
geliştirir.

SONRA
DEV MOLEKÜL BULUTLARININ İÇİ 2003 K ızılaltı gözlemevi olan
Spitzer Uzay Teleskobu
fırlatılır. Yıldız fidanlıklarının
en iyi manzarasını üretiyor.

2018 James Webb Uzay


Teleskobunda ilk ışık,
astronomların, Bok kürecikleri
içindeki ön-yıldızları
incelemelerine olanak
sağlayacak.

ıldızlar, dev molekül bulutla­

Y rı (DMB) denilen karanlık


toz ve gaz kürecikleri içinde
oluşur. Ne var ki, bir gaz bulutunun
embriyon bir yıldıza ya da ön-yıldıza
dönüşme süreci, kısmen sürecin
milyonlarca yıl sürmesi nedeniyle
kısmen en ileri teleskopların bile bu­
lutun karanlık yoğunluğuna girmesi­
nin zor olması nedeniyle, hiç göz­
lemlenmemiştir.
Gözlem kanıtları olmayan astrofi­
zikçiler, bu karanlık küreciklerin
içinde gerçekleştiğini düşündükleri
şeylerin matematiksel modellerini
kurmalıdırlar. En tutarlı yıldız olu­
şum modelini, ABD'li matematikçi
Frank Shu türetti. Shu ve California
Üniversitesindeki çalışma arkadaş-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 277
Aynca bakınız: Yıldı z bileşimi 162-63 • Yıldızlarda nükleer füzyon 1 66-67 • Enerji üretimi 182-83 •
Yoğun molekül bulutları 200-01 • Uzak yıldızları incelemek 304-05 • Jeans (Rehber) 337 • Ambartsumian (Rehber) 338

Yaratılış Sütunları, yeni yıldızların


oluştuğu büyük gaz ve toz bulutlarıdır.
Bu ünlü görüntüyü, 1995'te Hubble Uzay
Teleskobu çekti.

lan Fred Adams ve Susana Lizano,


20 yıllık bir çalışmadan sonra
1 986 'da kendi modellerini sundular.

İçten dışa modeli


Shu'nun modeline "tekil izotermal
model" ya da "içten dışa modeli" de­
nilir. Gaz bulutları dinamiğini tanım­
layan, sıcaklık, yoğunluk, elektrik
yükü ve manyetizma gibi faktörleri
hesaba katan karmaşık matematik­
ten inşa edilmiştir. Shu'nun modeli,
süreci öz-benzeş yaparak çalışır.
Gaz bulutunun bir kısmının büzülüp
yoğun bir çekirdeği dönüşmesine
neden olan başlangıç koşulu, daha
fazla gazın çekirdekle birleşmesine
neden olan aynı -ya da benzer- ko­
şullarla sonuçlanacaktır. Bu sürecin,
genç yıldız büyürken onu bir arada
tutacak kadar istikrarlı olduğu görül­ Tipik olarak bir DMB , Büyük Patla­ nüşünü modelledi ve kolların, yo­
dü. Daha önceki modeller, gazı içeri manın ürettiği ilkel gazlar ile çoktan ğunluk dalgalarında -yıldızların "tra­
çeken ve ısıyı dışarı atam mekaniz­ ölmüş yıldızların kalıntılarının bir fik sıkışıklığı"- bulunduklarını gös­
maları dengelemenin bir yolunu bu - karışımı olan, 1 00.000 Güneş kütlesi terdi. Bu tür yoğunluk dalgaları, yıl­
lamadıkları için başarısız olmuştu; malzeme içerir. DMB , büyük ölçüde dızlararası malzemeyi DMB ' nın
sonuç olarak bu modeller, genç yıldı­ bir galaksinin sarmal kollarında bu - içine süpürür ve bu, yıldız oluşumu­
zın dağılmasıyla sonuçlandı. lunur. nu tetikler.
DMB 'ları galaksinin, hidrojen atom­ 1 960'ların ortasına Shu ve ünlü Bir yoğunluk dalgasının ya da
larıyla ve toz ve buz zerreleriyle karı­ Çinli-Amerikalı matematikçi Chia­ yakındaki bir süpemovada büyük
şık moleküllerle dolu bölgeleridir. Chiao Lin, sarmal bir galaksinin dö- bir patlama gibi daha şiddetli bir

Yıldızlararası uzayda
Yıldızlar, süper-sıcak Ortaya yakın malzeme
hidrojen gazı
yoğun hidrojen önce büzüldü, sonra dış
bulutlardan oluşmuş
toplarıdır. bölgeleri kendine çekti.
olmalı.
278 DEV MOLEKÜL BULUTLARININ İÇİ
Frank Shu'nun içten dışa modeli, dev şeyin etkisi, bir DMB içinde türbü­ oluşturur. Bu, ön-yıldızdır. Ön-yıldız­
molekül bulutundan bir yıldızın lans yaratır. Ne var ki, oldukça karı­ lar hızlı bir süreçle oluşmaz, oluşma­
oluşmasının dört evresini açıklar.
şık manyetik alanlar bulutun için­ ları milyonlarca yıl ve büyüyüp tam
. ·· . den geçer ve türbülansın bulutu par­ bir yıldıza dönüşmeleri milyonlarca
:..:;-;#1;
: : ·.: : .
. . .... · ·ı ·.·. . .. . çalamasını önler. Manyetizma, bulu­ yıl daha alır. Ön-yıldız, sistemin dö­
• ·:
.
••
tun kendi kütleçekim altında çök­ nüşüyle oluşan bir malzeme diskiyle
.
t

. . .·;.

mesini de önler. çevrilidir ve etraftaki gaz zarfından


••• �· .
. •")il-:-:·
t.

. :.·:: . . ... .
içeriye dalgalar halinde malzeme
. : .· . ... :.? : . · · :··.:�
. ·.

. . . . . . . . ..::�;:.: ... Bulut çekirdekleri çekilir. Her dalgayla birlikte ön-yıldı­

.. . .:: . . .
.· . · .
Milyonlarca yıl içinde gazlardaki zın kütlesi ve daha yayık diski büyür
· :·
.
manyetik basınç ve türbülans dağı­ ve kütleçekim de artar. Artan kütle­
lıp, yavaş dönen "bulut çekirdekle­ çekim durmadan daha uzaktan mal­
1 Manyetik kuvvetler ve türbülans
sakinleşince, DMB içinde çekirdekler oluşur. ri"nin oluştuğu sakin bölgeler yara­ zeme içeri çeker; "içten dışa çöküş"
tır. Daha yakından incelendiğinde olarak sürecin tarifi böyledir.
DMB tek biçimli değildir ama Bok
kürecikleri olarak bilinen daha Yıldız kütle toplar
yoğun malzeme topaklarından ya da Ön-yıldız yoğunlaştıkça ısınır ama
parçalarından oluşur. Her küreciğin , ha.Ia çekirdeğindeki hidrojeni erite­
çok sayıda bulut çekirdeği içerdiği rek enerji üretemeyecek kadar
. .
sanılıyor. küçük ve soğuktur. Yüzeyine konan
Shu'nun modeli, çekirdeğin tek yeni malzemenin kuvveti de, ön-yıl­
bir izotermal (sıcaklığı eşit) küre ya dızın yaydığı ısıyı artırır. Bu evrede,
da ona çok yakın bir şey haline gel­ görünmesini zorlaştıran soluk kızı­
diğini varsayar. Yani, gaz topunu bir laltı ve mikrodalga ışınım dışarıya
araya çeken kütleçekim, hareket verir. Ne var ki, sonunda ön-yıldız
eden gazın ve manyetik kuvvetlerin füzyonun başlaması için yeterli küt­
2 Bir ön-yıldız, etraftaki bulutsu diskle
dışa doğru basıncıyla dengelenir. leyi toplar ama başlangıçta yalnızca
birlikte bir bulut çekirdeğinin merkezini Böyle bir durum uzun süre devam hidrojenirı ağır bir izotopu olan dö­
oluşturur, içten dışa çöker. edemez ve çekirdekte büzücü kütle­ teryum yanmaya başlar. "Yetişkin"
çekim kuvveti, dışa doğru basınca yıldızdan farklı olarak bir ön-yıldız ,
karşı gelir. bir konveksiyon süreciyle ısı salar.
Bulut çekirdeğinin iç bölgesi bü­ Bir tenceredeki sıcak suyun kayna­
zülüp, merkezde yoğun bir gaz topu yınca dönmesiyle aynı şekilde, çe-

.. Frank Shu izotermal küre modelini


sunduğu sırada astronomi
Çin'de Kunming'de doğan Frank bölümünün başkanıydı. Bugün
Shu altı yaşındayken Amerika Shu, Berkeley'de kadrolu
Birleşik Devletleri'ne, MIT'de çalışmaktadır. Son yıllarda,
araştırma yapmaya başlayan astrofizik bilgisini kullanarak
akademik matematikçi iklim değişikliği sorununu ele
3 Sistemin dönüş ekseni boyunca bir yıldız babasının yanına gitti. Frank, almaktadır. Çoğu kez "Shu
rüzgarı çıkıp, iki kutuplu bir akış yaratır. babasını izleyerek MIT'de gitti Fabrikası" olarak bilinen
ve 1 963 'te fizik diploması aldı. lisansüstü öğrencilerle birlikte
Oradayken, sarmal kolların çalışır.
yoğunluk dalgası teorisi üzerine
çalıştı. Sonra Harvard'a geçip, Önemli eserleri
1968 'de astronomi dalında
doktorasını tamamladı. Shu, 1981 The Physical Universe
Berkeley'deyken ön-yıldız modeli
4 Malzeme düşüşü sona erer, yeni oluşmuş üzerine çalıştı ve 1986'da
bir yıldız çevre diskiyle birlikte ortaya çıkar.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 279

kirdekten ısı yüzeye çıkar. Yıldızın Son ateşleme Bebek bir yıldız, neredeyse simetrik
dönüşü ve konveksiyon her kutup­ Yıldız oluşumunun son evresi, hızlı iki yoğun gaz jetinin ortasında
tan dışarı iten, toz ve gaz zarfında dönen ASÖ yıldızının büzülmesidir. oturuyor. CARMA-7 olarak bilinen
yıldız, Dünya' dan yaklaşık 1 .400 ışık
dar bir delik açan güçlü bir manye­ Kırmızı, turuncu ve sarı cüceler (M,
yılı uzaktadır.
tik alan yaratır. Büyüyen ön-yıldızın K, G ve F tipi yıldızlar) 2 Güneş küt­
ısısı ve bir plazma rüzgarı, bu kutup­ lesinden küçük ASÖ yıldızlarından
sal j etlerle yıldızdan uzağa yönlendi­ oluşur. Yetişkin biçimlerinden daha
rilir. Shu modelinin açıkladığı bu fazla geniş ve daha az yoğundurlar kütlesi arasında yıldızlar) füzyona
özellikler, gözlemlerle doğrulandı. ve sık sık yüksek enerjili X-ışını pat­ ulaşmak için farklı bir yol izler ve
lamalarıyla noktalı geniş yüzey alan­ ender mavi cüceleri (A ve B tipi yıl­
Bir yıldız olmak, neredeyse larından dışarıya ışık verdikleri içirı dızlar) oluşturur.
Güneş kütleli bir yıldız, yaklaşık 1 0 çok daha parlak görünürler. Bu ener­ ASÖ yıldızlar, yıldız oluşumunun
milyon yılı bir ön-yıldız olarak geçi­ ji nükleer füzyonun değil, kütleçe­ net görülen en ilk evresidir. Spitzer
rir. Kütlesi arttıkça kutupsal j etlerin kimsel büzülmenin ürünüdür. ASÖ ve Hubble gibi kızılaltı uzay teles­
açısı genişler, daha fazla gaz bulutu yıldızının hidrojen yakmaya başla­ kopları, soluk ön-yıldız görüntüleri
iter. Sonunda ön-yıldızın yıldız rüz­ masına yetecek kadar büzülmesi sundu ama büyük ölçüde, karanlık
garı, yıldızın bütün yüzeyinde çıkar yaklaşık 1 00 milyon yıl alır ve o za­ toz bulutlarıyla örtülüdür. NASA'nın
ve gaz bulutunu tamamen dağıtır. mana kadar ilk kütlesinin yarısı ila yeni kızılaltı James Webb Uzay Te­
Bu noktada genç yıldız nesnesi ilk dörtte üçünü kaybetmiş olur. Daha leskobu o tozun içini görecek kadar
kez ortaya çıkar. Dev yıldızlar (8 büyük ASÖ yıldızları (2 ile 8 Güneş hassas tasarlandı; bu yüzden, çok
Güneş kütlesinden büyük) bu nok­ geçmeden bir yıldızın doğum anı
tada hidrojen yakmaya başlamış ve belki gözlemlenebilir •
kısa, parlak bir ömür geçirmeye
mahkum tam yıldız haline gelmiş­
tir. Ne var ki, daha küçük yıldızlar
-8 Güneş kütlesinden küçük- tam
bir füzyon süreci başlatmamıştır ve
ana-sekans-öncesi yıldız (ASÖ) ola­
rak bilinirler.
Bir ASÖ yıldızın, hala etrafında
dönen bir malzeme diski vardır.
Bunun bir kısmı, yıldız rüzgarıyla
daha geniş DMB ' nun içine dağıtıla­
caktır. Geriye kalanın, özellikle
Boğa takımyıldızında genç yıldız HL
küçük yıldızların etrafında, dev gaz
Tauri'nin etrafını saran bir ön-gezegen
gezegenler ve belki daha sonra ka­ diski. Karanlık bölgelerin, yeni oluşmakta
yalık gezegenler oluşturmaları ola­ olan gezegenlerin olası konumlarını
sıdır. temsil ettiği sanılmaktadır.
CMB'Yİ GÖZLEMLEMEK
n " l'i 111 ' 1"
Jm ıı
l1• " ' � TI 11 111
. 1 1

1 11111.ııı ıı ı lı , )jlJ! 11 11 il fil Jll( ı


l
1, 'I .. Ilı il
1! lıl� ıı .. ı, i
, ,1
l,, , 1 I Jflll !
�A� ��B'Yİ GÖZLEMLEMEK
KISACA
ASTRONOMLAR
George Smoot (1945-)
John Mather (1946-)

ÖNCE
1964 Kozmik mikrodalga
ardalan -Büyük Patlamanın bir
yansıması- keşfedilir.

1981 Alan Guth kozmik


şişmeyi, Büyük Patlama
sırasında enerji yoğunluğu
dalgalanmalarının uzaya
kilitlendiğini öne süren bir
teori önerir.

1983 Kızıla kayma


araştırmaları, galaksilerin
ozmik Mikrodalga Ardalan The Cosmic Microwave

K
hiçlik boşlukları etrafında Background Explorer (COBE Kozmik
ya da CMB , 1 964'te keşfe­
kümelediklerini gösterir. Mikrodalga Ardalan Kaşifi) uzayda dört
dildi. Büyük Patlamanın ar­
yıl geçirip CMB'le ilgili bilgi topladı
SONRA dında kalan parıltıdır ve bilim insan­ Her altı ayda bir gök küreyi tamamen
2001 Wilkinson Mikrodalga larının 1 3 , 8 milyar yıl önce Evren ' in taradı.
A nistropy Probe, CMB var olmasını sağlayan olayı gözlem­
leyebilecekleri kadar yakındır. Ev­
haritasını arıtmak için fırlatılır.
ren' de gözlemlenen yapıları CMB 'de CMB Büyük Patlamadan yakla­
2015 Planck gözlemevi C M B'yi fark edilen özelliklerle ilişkilendir­ şık 380.000 yıl sonra, ilk atomlar
inceleyip, Evren'in yaşını 13, mek, kozmologlar için kilit bir görev oluştuğu sırada (s 1 96-97) salınan
813 milyar yıl +/- 38 milyon yıl olarak durmaktadır. bir ışınım ışıltısıdır. Genişleyen
olarak düzeltir. Evren, kararlı hidrojen ve helyum
Kınşık zaman iyonlarının (pozitif yüklü çekirdek­

••
İlk büyük atılım, NASA'nın 1 989'da ler) oluşmasına yetecek kadar soğu­
fırlatılan uydusundan, COBE olarak muştu ve biraz daha soğuduktan
bilinen Kozmik Mikrodalga Ardalan sonra iyonlar elektronları toplayıp
Kaşifinden geldi. COBE ' de George nötr atomlar yapmaya başladı. Uzay­
Smoot, John Mather ve Mike Hau­ dan serbest elektronların alınması
ser'in tasarladığı ve yönettiği de­ fotonların (ışınım parçacıkları) salın­
Uzayzamanı her zaman uzayın dektörler, görünür Evren' de, Smo­ masına yol açtı.
gerçek tözü olarak; galaksileri ot'un "zamanda kırışıklıklar" olarak Bu fotonlar şimdi CMB olarak gö­
ve yıldızları da okyanusun tarif ettiği en eski yapıları bulabildi. rülebiliyor. CMB istisnasız bütün
Başka türlü tek-biçimli olan uzayda gökyüzünden gelir. Kızıla kaymıştır
üzerindeki köpük gibi
bu kırışıklıklar eskiden, yıldızları ve (dalga boyları uzamıştır) ve ilk ışını­
düşünürüm.

''
galaksileri oluşturacak malzemeyi mın dalga boyları nanometreyle (bir
George Smoot içeren yoğun bölgelerdi. Bugün Ev­ metrenin milyarda biri) ölçüldüğü
ren' de görülen büyük duvarlara ve halde, şimdi birkaç milimetrelik
büyük ölçekli galaksi süper-kümele­ dalga boyları vardır. Önemli CMB
rine karşılık gelirler ve Amerikalı gözlemlerinden biri 1 970'lerde yapıl­
Alan Guth 'un önerdiği şişen erken dı ve Büyük Patlamanın bir yansı­
Evren modeline ağırlık katar. ması olduğu konusunda hiçbir
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 283
Aynca bakınız: Evren' i n doğuşu 168-71 • Büyük Patlama arayışı 222-27 • Kozmik şişme 272-73 •
Kızıla kayma araştırmaları 274-75 • Tegmark (Rehber) 339

kuşku bırakmadı. CMB ışınımının


termal tayfının, teorik bir kara deli­
ğin (s. 225) tayfına çok uyduğu keş­ Kozmik mikrodalga ardalan, Büyük Patlamadan
fedilmişti. 380.000 yıl sonra üretilen ışınımın bir ışıltısıdır.

Kara cisimler
Kara cisimler gerçekte yoktur -yapı­
lamazlar ve Evren' de gözlemlenen
hiçbir nesne, kara cisimlerin teoride CMB 'nin dalga boyu, CMB pürüzsüz ve
yaptıklarını yapmaz. Bununla birlik­ CMB salındığında tek-biçimli değildir,
te, CMB, şimdiye kadar bulunan en Evren'in ne kadar sıcak küçük sıcaklık
yakın dengidir. olduğunu gösterir. dalgalanmaları içerir.
Bir kara cisim, kendisine çarpan
her ışınımı soğurur. Hiçbir şey yan­
sımaz. Ne var ki, soğurulan ışınım
nesnenin termal enerjisini artırır ve
bu, ışınım olarak salınır. 1 900'de ku­
antum fiziğinin kurucusu Alman
Max Planck, bir kara cismin saldığı
ışınım tayfının tamamen sıcaklığa
bağlı olduğunu gösterdi.
Sıcaklıkla birlikte değişen ışını­
mın gündelik bir örneğinde, demir
bir çubuk ilk ısıtıldığında kırmızı ama yıldızlar ve diğer astronomik Bugün CMB 'ın sıcaklığı 2,7 K' dır.
parlar. Daha fazla ısıtılınca turuncu nesneler bir kara cisme çok daha Bu sıcaklıkta termal tayf görünür
olur ve sonunda "mavi sıcak" parlar. denktir; bu nedenle emisyonlarının ışık içermez; uzayın insana siyah
Demirciler, demirin rengine bakarak rengi ya da dalga boyları teorik bir görünmesinin nedeni budur. Bu­
kabaca sıcaklığına karar vermeyi kara cismin termal tayfıyla karşılaş­ nunla birlikte zaman içinde Evren
öğrenirler. Metal, teorik anlamda bir tırılıp, görece kesin bir sıcaklık veri­ genişledikçe tayf kızıla kaçmıştır
kara maddeye çok yakın değildir lebilir. (gerilip uzamıştır) . CMB ' ın salındığı

George Smoot Smoot çocukluğunu Florida ve Time'ı yazdı. Smoot, COBE


Ohio'da geçirdikten sonra, çalışmalarından ötürü 2006 'da
kariyerine MIT'de çalışan bir John Mather ile birlikte Nobel
parçacık fizikçisi olarak başladı. Ödülü kazandı. Söylendiğine
ilgi alanı kozmolojiye kaydı ve göre ödül parasını hayır
ülkeyi baştan başa geçip kurumlarına verdi. Bununla
Lawrence Berkeley Ulusal birlikte üç yıl sonra Smoot,
Laboratuvarına gitti. Smoot orada Amerika'da yayınlanan yarışma
CMB 'yi inceledi ve ışınımını ölçme programı Are You Smarter Than
yollarını geliştirdi. a 5th Grader?'da 1 milyon dolar
Smoot'un ilk çalışmaları, kaldırınca, daha büyük bir
yüksek irtifalı U2 casus uçaklarına meblağ kazandı.
dedektör takmakla ilgiliydi; ama
1970'lerin sonunda, dedektörünü Önemli eserleri
uzaya götürecek COBE projesiyle
ilgilendi. COBE 'deki başarısından 1994 Wrinkles in Time (Keay
sonra Smoot, Keay Davidson'la Davidson'la birlikte)
birlikte keşfi açıklayan Wrinkles in
284 CMB'Yİ GÖZLEMLEMEK

''
anın dış değerini hesaplamak, yak­ evresindeydi. COBE ' nin yapımına
laşık 3000 K 'lık bir ilk sıcaklık verir. 1 981 ' de başlandı. Başlangıçta ku-
Bu sıcaklıkta ışınımın rengi turun­ tupsal yörüngeye girmesi (yörünge­
cudur; bu nedenle CMB , uzayın her sinin her iki kutuptan geçmesi) ta­
noktasında parlayan bir turuncu ışık sarlandı. Ne var ki, 1 986 Challenger
ışıltısı olarak başladı. felaketi mekik filosunun uçuşlarını COBE bütün zamanların
durdurdu ve COBE ekibi, başka bir değilse bile yüzyılın en büyük
Pürüzsüz sinyal fırlatma sistemi aramak zorunda keşfini yaptı.

''
İlk CMB gözlemleri, izotropik oldu­ kaldı. 1 989'da uydu, bir Delta roketi Stephen Hawking
ğunu, yani tayfının her yerde aynı kullanılarak fırlatıldı ve Güneş-eşle­
olduğunu göstermekteydi. Kozmolo­ meli yer-merkezli bir yörüngeye yer­
jide yoğunluk, enerji ve sıcaklık te­ leştirildi -günün aynı zamanında
rimleri, erken Evren tartışıldığında Dünya' da her yerin üzerinde geç­
bir bakıma eşanlamlıdır. Bu nedenle , mesini sağlayacak bir yörüngeye.
CMB ' nın izotropik doğası, o ilk gün­ Bu, bir kutupsal yörünge kadar iyi
lerde uzayın tek-biçimli bir enerji çalıştı; çünkü COBE 'nin yüzünü ser'in yönettiği Dağınık Kızılaltı Ar­
yayılımı ya da yoğunluğu olduğunu Dünya'dan çevirip gök kürenin ta­ dalan Deneyi, ancak ısı ışınımlarıyla
göstermekteydi. Ne var ki, bu, geliş­ mamını dilim dilim taramasına ola­ (kızılaltı) görülebilecek kadar eski ve
tirilen Büyük Patlama teorilerine uy­ nak vermekteydi. uzak olan galaksiler buldu.
muyordu; bu teorilere göre madde­ Uzay aracı, koni şeklinde bir kal­ COBE 'nin aletleri, bugüne kadar
nin ve enerjinin genç Evren'de ya­ kanla Güneş' in ısısından ve ışığın­ en doğru CMB haritasını yarattı. Bu,
yılmaması, yer yer yoğunlaşması dan korunan ve 650 litre sıvı hel­ basit bir araştırma işi değildi. Smoot
gerekiyordu. Bu yoğun alanlar ya da yumla 2 K ' ya kadar soğutulan (uzay­ ve Mather temel anizotropilerle -
anizotoriler, yıldızların ve galaksile­ dan daha soğuk) üç alet taşımaktay­ yani, CMB oluştuğu sırada var olan
rin oluştuğu yerlerdi. Anizotropi dı. George Smoot, CMB'nin kesin yoğunluk farklarıyla- ilgileniyordu.
bulup bulamayacağını görmek ve dalga boylarının haritasını çıkaran Bunları bulmak için, COBE ile Ev­
CMB ' nin bakıldığı yere bağlı olarak Diferansiyel Mikrodalga Radyomet­ ren'in kenarı arasında bulunan en­
hafif de olsa değişip değişmediğini reyi (DMR) kullanırken; John Mather gellerin neden olduğu ikincil dalga­
anlamak için COB E , uzaya CMB 'ye­ de, CMB tayfıyla ilgili veri toplayan lanmaları süzmeleri gerekiyordu.
daha yakından bakmaya gönderildi. FIRAS'tan (Uzak-Kızılaltı Mutlak Toz bulutları ve kütleçekim etkileri,
Spektrofotometre) sorumluydu. Bu Dünya'ya yaptığı uzun yolculukta
COBE'nin görevi iki deney, anizotropi arıyordu. CO­ ışınımı bozmuştu. Üç aletten alınan
CMB ' yi uzaydan inceleme görevi, BE ' deki üçüncü dedektörün biraz veriler kullanılarak, bu ikincil anizot­
1 970'lerin ortasından beri planlama farklı bir hedefi vardı. Mike Hau - ropiler saptanıp düzeltildi.

Küçük dalgalanmalar
Uzayda 1 0 ay geçirdikten sonra CO­
BE'nin helyumu bitti; iki kızılaltı de­
dektörün işlevi sınırlandı ama DMR
1 993 'e kadar çalışmaya devam etti.
1 992'e gelindiğinde COBE ekibinin
analizi, aradıklarını göstermişti.
CMB ve dolayısıyla erken Evren,
tek-biçimli bir enerji damlası değil­
di. Aksine küçük ama anlamlı dalga-

2011'de WMAP'nin ürettiği tam uzay


haritası, CMB izotropisinin birçok ince
ayrıntısını gösterir.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 285
WMAP, CMB'nin haritasını
çıkarmaya ek olarak, Evren'in yaşını 13,
77 milyar yıl, kara maddeyi Evren'in
yüzde 24,0'ı, kara enerjiyi yüzde 71,4'ü
olarak ölçtü.

!anmalarla doluydu. Farklılıklar kü­


çüktü; yoğunluk varyasyonları yak­
laşık yüzde 0,001 civarındaydı. Bu­
nunla birlikte örüntü, Evren'in içeri­
ğinin neden kümelendiğini, uzayın
geri kalan kısmının büyük boşluklar­
dan oluştuğunu açıklamaya yetiyor­
du. COBE'den sonra iki görev,
CMB ' ın resmine ayrıntılar ekledi.
2001 ile 2010 arasında NASA'nın
Wilkinson Microwave Anisotropy
Probe (WMAP) uydusu, COBE 'den
daha yüksek çözünürlükte bir CMB
haritası çıkardı. Sonra, 2009-201 3 nızca 1 3 , 8 milyar ışık yılı uzağı göre­
arasında ESA'nın Planc Gözlemevi bilir ama Evren'in çok büyük bölü­
bugüne kadarki en doğru haritayı çı­ mü bundan çok daha uzaktır.
kardı. CMB ' de oluşan galaksiler, şimdi
Haritadaki her kırışıklık, yaklaşık gözlemlenebilir olanın çok ötesinde­
13 milyar yıl önce oluşan bütün bir dir ve ışık hızından daha hızlı uzak­
galaksinin tohumudur. Bununla bir­ laşıyorlar. •
likte, bilinen hiçbir galaksi, CMB 'de
oluşurken görülemez. Bugün sapta­
nan CMB ışıması, gözlemlenebilir
Evren'in kenarından başlayıp Ev­
ren'irı yaşının çok büyük bölümü bo­
yunca yol almıştır. Astronomlar yal-

-� ---_.. --=--1�---=�:?�_:--_.;;_-:-?-=- --�


-

'-��-�-�� �--���----: -�-_:.:�--;-_---


_
-� -

-
-� _
- :-:---=�_:--:--
_...,__;-= - _:: - - �-
- - - - --"·'"-� - -

COBE'nin CMB görüntülemesi, tüm WMAP'ın CMB haritası aynı panelde Planck'ın çözünürlüğü, WMAP'ınkinden
gökyüzü haritasının 10 kare-derecelik daha fazla ayrıntı gösterip, COBE'nin 2 , 5 kat fazladır, bir derecenin 1/12'si kadar
bir panelinde hafif varyasyonlar saptayamadığı daha küçük ölçekli küçük özellikleri gösterir. Bu, bugüne
gösterir. özellikleri açığa çıkarır. kadarki en ayrıntılı CMB haritasıdır.
286

KUIPER K.U ŞAGI


w

GERÇEKTiR
NEPTÜN'ÜN ÖTESİNİ ARAŞTIRMAK

KISACA Dış Güneş Sistemi gezegenlerin oluşumundan


ASTRONOMLAR kalan artık malzeme içerir.
David Jewitt (1 9 58-)
Jane Luu (1963-)
ÖNCE
1930 Amerikalı astronom
Malzemenin bir kısmı
Clyde Tombaugh, Neptün'ün Kısa-periyotlu
Güneş Sisteminin
ötesinde yörüngede dönen kuyrukluyıldızlar, daha
kenarından uzun-
Plüton'u keşfeder. Başlangıçta yakın bir kaynaktan
periyotlu kuyrukluyıldız
dokuzuncu gezegen olarak geliyor olmalı.
biçiminde yola çıkar.
tanımlanır ama daha sonra
yeniden sınıflandırılır.
il
1943 Kenneth Edgeworth,
Plüton'un Dış Güneş
Sisteminde bulunan birçok Neptün'ün yörüngesinin ötesinde teorik bir buzlu cisim
nesneden yalnızca biri
deposu olan Kuiper kuşağı, kısa-periyotlu
olduğunu öne sürer.
kuyrukluyıldızların kaynağı olabilir.
1950 Fred Whipple,

1
kuyrukluyıldızların buzlu
doğasını "kirli kartopu" olarak
tanımlar. 950'de Hollandalı astronom neth Edgeworth, kuyrukluyıldız de­
SONRA Jan Oort, potansiyel kuyruk­ posunun Neptün 'ün ötesinde bir
2003 Kuiper kuşağının dış luyıldızlardan oluşan küresel kuşak olduğunu tahmin etti. Ama
kenarının ötesinde, yörüngesi bir kabuğun yarım ışık yılı uzaktan Hollandalı-Amerikalı astronom Ge­
Güneş'ten 76 AU-1000 AU Güneş Sistemini çevrelediğini öne rard Kuiper, 1 951 ' de, böyle bir kuşak
uzak olan Sedna keşfedilir. sürdü. Oort bulutu denilen bu kabuk, bir zamanlar var olmasına rağmen,
2005 Kuiper kuşağının Güneş'in yörüngesinde dönmeleri dış gezegenlerin kütleçekimyle sa­
ötesindeki dişte Eris görülür. binlerce yıl alan uzun-periyotlu kuy­ çılmış olacağını savundu. Bu, bir bil­
rukluyıldızların kaynağıydı. Ama her meceydi ve çok uzak olan kuyruklu­
2008 İki Kuiper Kuşağı
birkaç yüzyılda bir Güneş 'in yörün­ yıldız çekirdekleri, en iyi teleskoplar
Nesnesi, Eris, Plüton ve
Ceres'le birlikte cüce gezegen gesinde dönen kısa-periyotlu kuy­ için bile çok soluktu.
olarak sınıflandırılır. rukluyıldızlar daha yakın olmalıydı. 1 980'lerde, hassas yeni CCD
1 943 'te İrlandalı bilim insanı Ken- (yük-bağlaşık aygıt) dedektörler kul-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 287
Aynca bakınız: Kuiper kuşağı 1 8 4 • Oort bulutu 206 • Plüton'u incelemek 314-17

Yumurta şeklinde cüce gezegen


Haumea, gökyüzünde iki uydusundan
birinin, Namaka, üstünde asılı duruyor.
2004'te keşfedilen Haumea üçüncü en
büyük cüce gezegendir.

!anıma girdi. Bu aletlerle birlikte ast­


ronomlar, Neptün'ün ötesindeki
küçük buzlu nesneleri görme şansı
buldu. Amerikalı David Jewitt ve
Jane Luu, bu zor işe koyulan astro­
nomlar arasındaydı. Beş yıllık araş­
tırmadan sora 1 992 ' de Jewitt ve
Luu, resmi olarak 1 992 OBl adı veri­
len bir nesneyi, Plüton' dan beri
Neptün'ün ötesinde bulunan ilk
cismi ve Kuiper kuşağının gerçek ol­
duğunun ilk kanıtını keşfetti.
yoğun nüfuslu orta kısmında tipik bir bölgenin, kısa-periyotlu kuyrukluyıl­
Cubewano'lar ve plutino'lar KKN'dir. Bu KKN'lere bazen "cu­ dızların kaynağı olduğuna inanılır.
Şu anda l OOO'den fazla Kuiper Kuşağı bewano'lar" denilir. Daha yakında, 2006' da Eris, Plüton'la birlikte cüce
Nesnesi (KKN) biliniyor ve olasılıkla yaklaşık 40 AU'de, Neptün' ün kütle­ gezegen olarak tanımlandı. O gün­
daha birılerce vardır. Asteroid olarak çekirn Kuiper kuşağını inceltip, Nep­ den soma iki cubewano daha, Make­
adlandırılırlar ama KKN'ler, pek çok tün'ün kütleçekirninden etkilenme­ make ve Haurnea (Haurnea'nın yö­
asteroidten farklı olarak, tipik olarak yen yörüngelerde "plutino'lar" deni­ rüngesinde iki küçük uydu döner),
bir kayaç ve buz karışımıdır. En bü­ len bir nesne ailesi (Plüton 'un kendisi cüce gezegen olarak sınıflandırıldı;
yükleri birkaç yüz kilometre boyunda­ de dahil) bırakır. Ana Kuiper kuşağı­ cüce gezegen adayı daha çok sayıda
dır ve birçoğunun uydusu vardır. nın ötesinde, büyük Eris ve Sedna KKN vardır. Bilim insarıları, KKN'nin
1 992 OBl , Güneş'ten yaklaşık 45 nesnelerini içeren ve "dağınık disk" gezegerıleri oluşturan ilkel cisirrılere
AU uzakta, Kuiper kuşağının en denilen bir bölge vardır. Şimdi bu benzediğine inanıyorlar. •

Gerard Kuiper Gerard Kuiper 1 9 0 5'te insanlarının erken Güneş


Hollanda'da doğdu. Az sayıda Sistemine bakışını değiştirdi.
astronomun gezegenlerle 1960'larda Kuiper, Apollo
ilgilendiği bir sırada, büyük programı için Ay'da iniş
ölçüde Chicago Üniversitesinde yerlerinin saptanmasına yardım
çalışan Kuiper, uzay biliminin etti ve çok sayıda çift yıldızı
seyrini değiştiren birçok keşif katalogladı. 1973 'te 68 yaşında
yaptı: Mars atmosferinin büyük kalp krizinden öldü. 1984'ten
çoğunlukla karbondioksit beri Amerikan Astronomi
olduğunu, Satürn haklarının Derneği, gezegen bilimindeki
milyarlarca buz topağı içerdiğini başarılara her yıl Kuiper Ödülü
ve Ay'ın, ince bir kaya tozuyla vermektedir; birçok kişi,
kaplı olduğunu buldu. 1949'da, astronominin bu alanında
gezegenlerin genç Güneş'in Gerard Kuiper'i öncü sayar.
etrafını saran bir gaz ve toz
bulutundan oluştuğunu öne süren
Kuiper'in düşüncesi, bilim
PEK OK YILDIZIN
•• •• •

' R N E iNDE
••

••

OJE-GEZEGENLER
. l
"ff
'I

....... 1 " " ' 'L..... l!I.'.


n

ı
290 0TE-GEZEGENLER

- ••
995'te İsviçreli iki astronom,
KISACA Marsilya'ya yakın Observato­
ASTRONOMLAR ire de Haute-Provence'de
Michel Mayor (1942 ) araştırma yapan Michel Mayor ve
Didier Oueloz (1966-) Didier Oueloz, Pegasus takımyıldı­ 2000 yıldan fazla bir süre
zında 60 ışık yılı uzakta Güneş ' e
ÖNCE boyunca insanlar, yaşanabilir
benzer 51 Pegasi yıldızının yörünge­
1952 ABD' li bilim insanı Otta başka dünyalar bulmayı
sinde dönen bir gezgen buldu . Bu,

''
Struve, öte-gezegenler bulmak düşledi.
gerçek bir öte-gezegenirı -Güneş
için ışınsal hız yöntemini Michel Mayor
Sisteminin ötesinde gezegen- ilk
önerir.
doğrulanmış gözlemiydi. Bir ana se­
1992 Bu türden ilk gezegen kans yıldızının yörüngesinde dönü­
bulunur; ana sekans yıldızı yordu ve bu nedenle, Güneş Siste­
olmayan bir pulsarm mini yaratanla aynı süreçle oluştuğu
yörüngesinde dönüyor.
varsayıldı.
SONRA Mayor ve Oueloz yeni gezegene
2004 Öte-gezegenleri 51 Pegasi b adını verdi ama gayri 51 Pegasi b'nin keşfi, astronom­
görüntüleyebilecek James resmi olarak eski Yunan mitolojisi­ ları Dünya'nın Evren'de ayrıcalıklı
Webb Uzay Teleskobunun nin kanatlı atı Pegasus 'a binen kah­ bir yer işgal ettiği fikrinden vazgeç­
yapımına başlanır. ramandan ötürü Bellerophon olarak meye zorlayan bir süreçte son kilo­
2005 Nice modeli, Güneş bilinir. Bu gezegenin keşfedilmesi, metre taşıydı.
Sisteminin evrimi için dev daha fazla öte-gezegen bulmak için
gezegenleri Güneş'e daha büyük bir seferberlik başlattı. Copemicus ilkesi
yakın yerleştiren yeni bir 1 995'ten beri, birçoğu çoklu yıldız 1 950'lerde Anglo-Avusturyalı astro­
düşünce önerir. sistemlerinde olmak üzere birkaç nom Hermann Bondi, insanlara ken­
2014 European Extremely bin öte-gezegen bulundu. Şimdi ast­ dileri hakkında düşünmeleri içirı,
Large Teleskobunun yapımına ronomlar, galaksideki her yıldızın et­ Copernicus ilkesi dediği yeni bir yol
başlanır. rafında ortalama bir gezegen bulun­ tarif etmişti . Bondi'ye göre insanoğ­
duğunu tahmin ediyorlar; ama bu, lu kendisini artık Evren için merkezi
2015 Turuncu bir cücenin
çok tutucu bir rakam olabilir. Bazı önemde eşsiz bir fenomen olarak gö­
etrafında Dünya büyüklüğünde
kayaç bir öte-gezegen olan yıldızların hiç gezegeni yoktur ama remezdi. Aksine, insanlar, varoluşla­
Kepler 442-b keşfedilir. pek çoğunun, Güneş gibi, birçok ge­ rının Evren bağlamında önemsiz ol­
zegeni vardır. duğunu anlamalılar.

Micbel Mayor Michel Mayor İsviçre'de, saptayacak kadar hassastı ve


Lausanne'da doğdu ve meslek 1 9 95'teki keşiflerinden beri
yaşamının çoğunu Cenevre Mayor, Şili'de Avrupa Güney
Üniversitesinde çalışarak geçirdi. Gözlemevinin HARPS
Öte-gezegenlere ilgisi, programında baş araştırmacıdır.
Samanyolu'ndaki yıldızların Şimdiye kadar keşfedilen bütün
özdevinimlerini incelerken öte-gezegenlerin yaklaşık
başladı. Bu devinimi daha doğru yarısını onun ekibi buldu.
ölçmek için, sonunda ELODIE ile 2004'te Mayor, Albert Einstein
sonuçlanan bir dizi spektrograf madalyasıyla ödüllendirildi.
geliştirdi. Didier Oueloz'la birlikte
ELODIE projesinin başlangıçtaki Önemli eserleri
niyeti, kahverengi cüceler -
gezegenlerden daha büyük ama 1995 A Jupiter-mass Companion
yıldız olacak kadar büyük olmayan ta a Solar-type Star (Didier
nesneler- aramaktı. Ne var ki, Oueloz ile birlikte)
sistem dev gezegenleri de
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 291
Aynca bakınız: Copernicus modeli 32-39 • Radyo teleskopları 210-11 • Uzak yıldızları incelemek 304-05
Uzayın daha ilerisine bakmak 326-27 Kumar (Rehber) 339

Görülmeyen
Bu ilke, ismini, Dünya'yı Güneş
_;:...--- Yıldız bir konumdan
Sisteminin merkezinden alıp Gü­ diğerine sendeler
neş'in etrafında dönen birçok geze­
genden biri yaparak insanoğlunun
kendine bakışını değiştiren Nicolaus
Copernicus'tan alır. 20. yüzyılın so­
nuna gelindiğinde peş peşe keşifler,
Güneş Sistemini Evren'in merkezirı­
den çıkarıp, 200 milyar yıldız daha
barındıran bir galaksinin kenarında
sakin bir kanat haline getirmişti. Ga­
laksi de özel değildi; yüzlerce milyon
ışık yılı boyunca uzanan ipliksi yapı­
lar halinde düzenlenmiş en az 100
milyar galaksiden biriydi. Yine de
Dünya gezegeni ve Güneş Sistemi Jüpiter gibi büyük bir gezegen kendi yıldızının
yörüngesinde döndüğü zaman, yıldıza bir kütleçekim
hala çok özel sayılıyordu -çünkü, ya­
kuvveti uygular. Hem yıldız hem gezegen, ortak bir
şamı destekleyebilir gezegenler bir çekim merkezinin etrafında döner. Yıldızın
yana, diğer yıldızların gezegenleri ol­ yörüngesinde "sendeleme", gezegenin saptanmasına
duğunu gösteren hiçbir kanıt yoktu. olanak verir.

Ne var ki, Mayor ve Oueloz'un keşfin­


den itibaren bu düşünce de Coperni­ öne sürmüştü. Yıldız Dünya'dan değişimlerini ölçebiliyordu; yani Jü­
cus ilkesine boyun eğdi. uzaklaşınca, emisyonların ölçüsü piter büyüklüğünde gezegenleri
biraz kızıla kaymış olur. Tekrar göz­ saptamakla sınırlıydı.
Sendeleyen ışık lemciye doğru sendelediğinde, ma­
Oueloz ve Mayor, Doppler spektros­ viye kaymış olur. Teori sağlamdı Araştırmayı iyileştirmek
kopisi denilen bir sistem kullanarak ama sendelemeyi saptamak ultra 1 998'de, CORALIE adlı daha da has­
51 Pegasi b'yi buldu. Işınsal hız ya hassas bir dedektör gerektirmektey­ sas bir spektrograf, Şili'de La Silla
da "sendeleme" olarak da bilinen di. Bu dedektör, Mayor 'un 1 993 ' te Gözlemevine kuruldu; bu da, ışınsal
Doppler spektroskopisi bir öte-geze­ geliştirdiği ELODIE adlı bir spekt­ hız tekniğini kullanarak gezegen
geni, ev sahibi yıldız üzerindeki küt­ rograftı. ELODIE daha önceki alet­ arıyordu. 2002'de Michel Mayor
leçekirn etkisiyle saptayabilir. Yıldı­ lerden 30 kat kadar daha hassastı. O aynı yerde, Dünya büyüklüğünde
zın kütleçekim gezegeninkinden zaman bile, yalnızca 1 1 km/s 'lik hız öte-gezegenleri saptayabilen bir
çok büyüktür ve gezegeni yörünge­ spektrograf kullanarak, HARPS 'ı

••
de tutan da budur. Bununla birlikte (Yüksek Doğruluklu Işınsal-hız Ge­
gezegenin kütleçekiminin de yıldız zegen Arayıcı) denetlemeye başladı.
üzerinde küçük bir etkisi vardı; ge­ Sendeleme yöntemi çok yavaştı; bu
zegen yıldızın etrafında dönerken, yüzden öte-gezegen saptamanın
yıldızın ileri geri sendelemesine yeni teknikleri geliştirildi.
neden olur. Etki küçüktür: Jüpiter, Bizimkine benzer güneş En başarılı yöntem, bir yıldızın
Güneş 'in hızını 1 1 yıllık bir dönem­ sistemleri görmeye daha parlaklığında dönemsel değişiklikler
fazla yaklaşıyoruz.

''
de yaklaşık 7,4 km/s değiştirir; Dün­ arayan geçiş yöntemiydi . Bu deği­
ya'nın etkisiyse, yalnızca yılda 0 , 1 6 Didier Queloz şiklikler çok küçüktü ve bir gezegen
km/s. yıldızı geçtiğinde, yıldız ile gözlemci
1 952'de ABD'li astronom Otto arasından geçip çok hafif kararma­
Struve, böyle bir yıldız sendelemesi­ sına neden olunca gerçekleşiyordu.
nin, bir yıldızın tayfında küçük dal­ Geçiş yöntemiyle öte-gezegen ara­
galanmalar olarak saptanabileceğini mak için en iyi yer uzaydaydı; bu
292 ÖTE-GEZEGENLER
yüzden 2009'da, adını gezegen yö­ Yüksek -----.
kazanım anteni
rüngelerini ilk açıklayan kişiden (s
50-55) alan Kepler gözlemevi, bu işi
yapması için fırlatıldı.

Bir yere bakmak


Kepler, günmerkezli bir yörüngeye
yerleştirildi; Güneş'in etrafında
dönen Dünya' nın peşine takıldı.
Araç, uzayın Kepler alanı denilen
tek bir parçasına açıklığını sabitle­
yecek şekilde tasarlandı. Bu parça,
bütün uzayın yaklaşık yüzde O,
25'ini oluşturmaktaydı ama uzay
aracı bu alanda 1 50.000 yıldız göre­
biliyordu Öte-gezegenleri bulmak
için Kepler yıllarca yalnızca bu görüş Kepler gözlemevi eliptik Yıldız
düzlemden dışarıya bakar; bu takip
alanına yoğunlaşacaktı. Bireysel
yüzden Dünya, Ay ve Güneş Katı hal �-._, cihazları
öte-gezegenleri göremezdi ama ge­ görüşü karartmaz. kaydedici
zegene sahip olmaları olası yıldızları
tanımlayabiliyordu.
Kepler, yalnızca yörünge yolları leri yıldızlarına yakın olan, her dönü­ sahip olabilecek 4300 aday yıldız ta­
uzay aracının görüş hattından geçen şü tamamlaması birkaç yıl ve ay nımlamıştı. Ne yazık ki, Kepler'i he­
öte-gezegenlerin geçişlerini sapta­ (hatta hafta ve gün) alan gezegenler defe kilitli tutmak için kullanılan
yabilirdi. Birçok öte-gezegen ters bulmada daha iyiydi. güdüm sistemi bozuldu ve böylece
açıdan dönüyor olacaktı. Yönü doğru gezegen avı beklenenden yaklaşık
olanlar da, her yörünge periyodunda Aday yıldızlar üç yıl önce sona erdi. Bununla birlik­
bir kez yıldızından geçecekti; bu 2013 'ün başına kadar Kepler, Güneş te, topladığı veriler araştırmacıları
yüzden Kepler' in yöntemi, yörünge- Sistemi dışında gezegen sistemine yıllarca meşgul etmeye yetecek ka­
dardı. Ancak Şili' deki HARPS ve
Hawaii 'deki Keck Teleskobu gibi,
yer-tabanlı gözlemevlerinden alınan
ışınsal hız ölçümleri kullanılarak
Copernicus ilkesine göre Güneş'in bir gezegen sistemi varsa,
Kepler 'in aday yıldızları gezegen
diğer yıldızların da olması olasıdır.
sistemi olarak doğrulanabilirdi.
(Işınsal hız, yıldızın Dünya yönünde­
ki hızıdır ) Şimdiye kadar, Kepler' in
aday yıldızlarının yaklaşık onda biri­
nin sahte aday olduğu kanıtlandı
ama üç yıllık bir analizden sonra,
program 1 284 öte-gezegen tanımla­
dı ve 3000' den fazla yıldız da incele­
necek. Kepler alanındaki öte-geze­
genlerin istatistiği çarpıcıdır -pek
çok yıldız, bir gezegen sisteminin
parçasıdır. Yani, Evren'deki geze­
gen sayısının yıldızların sayısından
fazla olması olasıdır.
Bir geçiş sırasında kararma mik­
tarı, bir öte-gezegenin ne kadar
büyük olabildiğirıin bir göstergesini
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 293

••
verir ama bir öte-gezegenin büyüklü­ zaman yakıcı güneş yüzeyine, diğer
ğünün ve özelliklerinin incelenmesi yüzü her zaman diğer tarafa bakar.
hfila ilk evresindedir. Bir gezegenden Çok sayıda sıcak Jüpiter bulundu.
yansıyan ışık, yörüngesinde döndü­ Bunlar, gaz gezegenlerin buharlaş­
ğü yıldızdan 1 O milyar kat daha sö­ madan bir yıldıza nasıl bu kadar
nüktür. Astronomlar 201 8'de James 4-gün [yörünge] periyotlu bir yakın var olabildiklerini anlamaya
Webb Uzay Teleskobunun ve 2024'te gezegen bulmayı çalışan bilim insanlarını şaşırttı.
Avrupa Aşırı Büyük Teleskobunun beklemiyorduk. Kimse bunu Bazı öte-gezegenler Jüpiter' den dü­
bu ışığı doğrudan görüntülemesini

''
beklemiyordu. zinelerce kat daha kütlelidir ve "sü­
ve öte-gezegenlerin kimyasını analiz Michel Mayor per-Jüpiter olarak bilinirler. Bu sü­
etmesini bekliyorlar. O zamana kadar per-Jüpiter gezegenler, anlaşılan,
çok az veriyi -gezegenin yaklaşık kütleleri arttıkça büyümüyorlar. Ör­
kütlesi, yarıçapı, yörünge uzaklığı ve neğin, Corot-3b, Jüpiter'in 22 katı
yıldızın sıcaklığı- kullanarak tahmin­ kadar ağır ama gazlı içeriğini bir
de bulunmak zorundadırlar. Bu veri­ arada tutan kütleçekimi nedeniyle
ler, gezegenin olasılıkla neden mey­ aşağı yukarı aynı büyüklükte bir sü­
dana gelmiş olabileceğini anlatır ve piter'inkine benzer bir kütlesi ve per-Jüpiter'dir. Astronomlar Co­
yüzey koşullarının nasıl olabileceğini büyük ölçüde gazdan oluştuklarını rot-3b' nin yoğunluğunun altının,
ilişkin tahminde bulunmalarına ola­ gösteren bir büyüklükleri vardır. 51 hatta Dünya'daki en yoğun element
nak verir. Pegasi b'nin kütlesi Jüpiter' in yarısı olan osmiyumun yoğunluğundan
kadardır ama biraz daha iridir. Bu fazla olduğunu hesapladılar.
Sıcak ve süper Jüpiterler gaz devi, dört günde bir Güneş ' e
Şimdiye kadar keşfedilen öte-geze­ benzer yıldızının yörüngesinde
genler, Güneş'in gezegen sistemi­ döner. Yani, kendi yıldızına, Mer­ Burada bir sanatçının yorumuyla
gösterilen "süper-Jüpiter Kappa
nin oluşturduğu nezih aile portresi­ kür'ün Güneş' e olan yakınlığından
Andromedae b'nin, Jüpiter'in 13 katı
ne bir yığın acayip dünya ekledi. daha yakındır. Böyle bir yakınlık, bir kütlesi vardır. Kırmızımsı bir rengi
Örneğin 51 Pegasi b, çok sayıda gelgite bağlı olarak yıldıza kilitli ol­ vardır ve kahverengi cüce olarak
"sıcak Jüpiter' in ilkiydi. Bunların Jü- duğu anlamına gelir -bir yüzü her yeniden sınıflandırılabilir.
294 ÖTE-GEZEGENLER

••
Canlı gezegenler bon-bazlı kimyasallar gerektireceği­
Dünya 'nın Güneş Sistemi, en büyü­ ni varsayıyorlar. Canlı gezegenler,
ğü Dünya olmak üzere karasal geze­ yüzeyi zararlı kozmik ışınlardan ko­
genlere (kayaç yüzeyli gezegenler) ruyacak ve geceleri gezegenin ısısı­
sahiptir. Şimdiye kadar öte-gezegen nın bir kısmını koruyan bir battaniye
Kayaç gezegenli kırmızı arayışları çok sayıda karasal geze­ gibi işlev görecek bir atmosfere de
cüceler, Evren' de yaygın gen bulma mücadelesi verdi; çünkü ihtiyaç duyardı.
olabilir. bunlar genellikle küçüktür ve geze­ Bir yıldızın etrafında gezegenle­
gen dedektörlerinin hassasiyetinin rin sıvı suya, karbon kimyasına ve
Phil Muirhead
ötesindedirler. İlk doğrulanmış kara­ bir atmosfere sahip olmasına izin

''
Baston Üniversitesi
Astronomi Profesörü sal öte-gezegen Kepler-1 0b ' ydi; küt­ veren bölge, o yildızın yaşanabilir
lesi Dünya ' nın üç katıdır ve yıldızına bölgesi olarak bilinir; buna "Goldilo­
o kadar yakındır ki, yörünge dönü­ cks bölgesi" de denilir -masaldaki
şünü bir Dünya gününde tamamlar Yavru Ayının lapası gibi, "ne çok
ve demiri eritecek bir yüzey sıcaklı­ sıcak, ne de çok soğuk. " Yaşanabilir
ğı vardır. Burada yaşam hiç olası gö­ bölgelerin büyüklüğü ve yeri, ev sa­
rünmüyor ama daha konuksever ola­ hibi yıldızın etkinliğine bağlıdır. Ör­
Kahverengi cüceler ve bilecek kayaç gezegen avı devam neğin Dünya K-tipi bir yıldızın, Gü­
serseriler etmektedir. neş'ten epeyce daha soğuk olan bir
Bir süper-Jüpiter 60 Jüpiter kütlesi­ Astrobiyologlar -uzayda yaşam turuncu cücenin (Güneş G-tipi yıl­
ne ulaştığı zaman, artık bir gezegen arayan bilim insanları- her yaşamın dızdır ya da sarı cücedir) yörünge­
değil, bir kahverengi cüce sayılır. ihtiyaç duyduğu belirli koşullara sinde dönseydi, aynı miktarda sı­
Kahverengi cüce, özünde başarısız odaklanır. Bakilacak olası yerleri se­ caklık alması için şimdiki uzaklığı­
olmuş bir yıldızdır -nükleer füzyonla çerken, uzaylı yaşam formlarının, nın yaklaşık üçte biri mesafede dön­
yanamayacak kadar küçük bir gaz Dünya' da olduğu gibi sıvı su ve kar- mesi gerekirdi.
topudur. Kahverengi cüce ve yildızı,
bir gezegen sistemi olarak değil, bir
çift yıldız sistemi olarak görülür.
Bazı süper-Jüpiterler ve küçük kah­
verengi cüceler yıldızlarından
kopup, serbest dolaşan serseri geze­
gen haline gelmiştir. MOA-20 1 1 -
BLG-262 adlı birinin, bir uydusu ol­
duğu düşünülüyor ve bir öte-uyduy­
la birlikte bulunan ilk öte-gezegen
olabilir.
Başka bir gezegen sınıfına da
Süper-Dünyalar denilir. Bunların
kütlesi Dünya' nın 10 katıdır ama
Neptün gibi bir buz devinden daha
azdır. Süper-Dünyalar kayaç değil,
gaz ve buzdan oluşmuştur ; bunların
alternatif adları, mini-Neptünler ya
da gaz cücelerdir.

Ejderha takımyıldızında Kepler 10b,


bir sanatçının izlenimiyle, kendi
yıldızından geçiş yaparken gösteriliyor.
Aşırı sıcak yüzey ısısı ve baş
döndürücü yörüngesi, orada yaşamın
olanaksız olduğu anlamına gelir.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 295
Daha sıcak bir yıldız

Yaşanabilir bölgenin (yeşil) büyüklüğü yıldızın büyüklüğüne bağlıdır. Kırmızı bölge çok sıcaktır, mavi
bölgeyse çok soğuktur. Yaşanabilir bölge soğuk yıldızlara, sıcak yıldızlara olduğunda daha yakındır. Bir
gezegenin büyüklüğü, yörüngesinin şekli ve gece ile gündüz arasındaki dönüş hızı da yaşanabilirliğini etkiler.

Tanımlanan binlerce öte-gezege­ her adım giderek daha az olası hale bölgesinde Dünya'ya benzer bir ge­
nin yalnızca küçük bir oranı, kendi geldiği gibi, insanoğlununkine denk zegeni vardır; bu, 1 1 milyar olası
yıldızının Dünya' dakine benzer uzay uygarlıkları da daha az yaygın Dünya demektir. Turuncu ve kırmızı
yaşam koşullarına -sıvı sulu kayaç olacaktır. Bununla birlikte, yalnızca cüce gibi diğer yıldız tipleri de ekle­
yüzey- sahip yaşanabilir bölgelerin­ Güneş gibi G-tipi yıldızlar sayılırsa, nirse, sayı 40 milyara çıkar. Uygar­
de dönmeye adaydır. Tipik olarak galakside 50 milyar kadar vardır. lıkların gelişme olasılığı milyarda bir
Dünya' dan büyüktürler ve çok azı­ Burıların yüzde 22'sinin yaşanabilir olsa bile, büyük olasılıkla insanoğlu
nın Dünya gibi olma ihtimali vardır.

••
yalnız değildir. •
Dünya'ya benzer gezegenler bulu­
nursa ve bulunduğu zaman, astrobi­
yologlar yaşamın işaretleri olarak,
fotosentez yapan yaşam formlarının
ürettiği yüksek oksijen düzeylerinin
Çalışmaya devam eder ve
varlığı gibi atmosfer kimyasına ba­
kacaktır. Dünya' da cansız malzeme­ coşkumuzu sürdürürsek diğer
den yaşamın nasıl geliştiği hata bir gezegenlerde yaşam sorunu
çözülecektir.

''
sırdır ama Dünya'ya benzer geze­
genlerin incelenmesi o sürece ışık Didier Oueloz
tutabilir. Yaşam bulunsa bile, pek
çok dünya-dışı doğa tarihinin mik­
ro-organizmaların ötesine geçme­
miş olması olasıdır. Daha karmaşık
yaşam formlarının gelişimi yönünde
296

EN İDDİALI EVREN
HARİTASI
GÖKYÜZÜNÜN DİJİTAL BİR GÖRÜNÜMÜ

Gökyüzünün bir alan kılavu­


KISACA 11 zunu" çıkarmak için kurulan
Sloan Dijital Gökyüzü Araştır­
A STRONOM
ması (Sloan Digital Sky Survey -
Donald York (1944-) SDSS) 1 998'de çalışmaya başladı.
ÖNCE İddialı amaç, muazzam ölçekte bir
Evren haritası yapmaktı -yalnızca
1929 Edwin Hubble Evren'in
bir gökküredeki nesnelerin haritası­
genişlediğini kanıtlar.
nı, derin uzayın büyük bir bölümü­
1963 Maarten Schmidt, genç nün üç boyutlu bir modelini çıkar­
galaksi oldukları anlaşılan mak Proje başlangıçta ABD ' li astro­
yıldızsı nesneleri ya da nom Donald York yönetimindeydi
kuasarları keşfeder. ama şimdi, 25 kurumdan 300 astro­ SDSS gök haritasının küp bölümü,
nomun ortak çalışmasıdır. SDSS, uzayda maddenin karışık dağılımını
1999 Saul Perlmutter, Brian New Mexico ' da Apache Point'te 2 , 5 gösterir. Işık düğümleri birbirine bağlı
Schmidt ve Adam Riess, "kara galaksilerdir.
metrelik bir teleskop kullanır. Teles­
enerjinin" gizemli etkileri kobun geniş açılı kameraları, kuzey
nedeniyle Evren'in yarımkürede görülebilen nesneleri ne kadar uzak olduğunu çıkarabilir.
genişlemesinin arttığını sayısallaştırdı. Veri toplamaya 2000 'de başlandı ve
gösterir. Görünür 500 milyon nesneden, 2020'ye kadar devam etmesi bekle­
en parlak 800.000 galaksi ve 1 00.000 niyor. Şimdiye kadar toplanan bilgi,
SONRA kuasar seçildi, büyüklükleri ve gök­ galaksilerin kümeler ve süper-küme­
2004 Büyük Patlamadan sonra yüzündeki konumları, yüzlerce alü­ ler, hatta galaksi "duvarları" -mil­
oluşan ilk yıldızları görmek minyum diske açılmış delik olarak yonlarca galaksi içeren, arada büyük
için kızılaltı ışık kullanacak aktarıldı. Bir disk teleskopa takılın­ boşluklar bulunan karışık bir kozmik
James Webb Teleskobunun ca, istenmeyen ışığı engeller ve ağ oluşturan muazzam yapılar- ha­
yapımına başlanır. hedef galaksiden gelen ışığı kendi linde olduklarını ortaya çıkardı. •
özel optik lifine ve bir spektroskopa
2014 Parçalı ana aynası 39 aktarır. Bu doğru galaksi tayfların­
metre ve şimdiye kadarki en dan, astronomlar her bir galaksinin
hassas optik teleskop olacak
European Extremely Large Ayrıca bakınız: Samanyolu'nun ötesi 172-77 • Kuasarlar ve kara delikler 218-21•
Uzak yıldızları incelemek 304-05 • Uzayın daha ilerisine bakmak 326-27
Teleskobuna onay verilir.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 297

&ALAlllMIIIN
MERKEZİNDE DEVASA
BİR KARA DELİK YARDIR
SAMANYOLU'NUN KALBİ

KISACA
1 935'te Karı Jansky, Samanyo­
lu ' nun merkezinde Yay A (Sa­
1 980 ' de Hawaii'deki Keck Gözleme­
vi, galaksi merkezine yakın yörün­
gittarius A [Sgr A]) adı verilen gede dönen yıldızların hızını ölçme­
ASTRONOM
bir radyo dalgaları kaynağı buldu. ye başladı. Bu veriler, Yay A* içinde­
Andrea Ghez (1965-)
Kozmik tozun ışık teleskoplarından ki görünmez nesnenin kütlesini he­
ÖNCE gizlediği radyo dalgaları, birçok kay­ saplamayı olanaklı kıldı. Ghez ' in
1971 İngiliz astronomlar naktan yayılmaktaydı. 1 974'te radyo ekibi, Yay A* 'ya en yakın yıldızların
Martin Rees ve Donald teleskopları, Yay A* (Sagittarius A* ışık hızının dörtte biri hızla döndük­
Lynden-Bell, Yay A'dan yayılan [Sgr A* ] ) adı verilen en yoğun kay­ lerini buldu. Böyle bir hız çok büyük
radyo dalgalarının bir kara nağı saptadı. Küçüktü ve yoğun X-ı­ bir kütleçekimi varlığını göstermek­
delik tarafından üretildiğini şını üretmekteydi; galaksinin kal­ teydi: Güneş 'ten 4 milyon kat ağır
bindeki maddenin devasa bir kara bir kara delik; galaksi gençken yıl­
öne sürer.
delik tarafından parçalanmakta ol­ dızları ve diğer kara delikleri yutmuş
SONRA duğunu, bu süreçte X-ışını yaydığı­ olmalı. •
2004 Yay A*'nın etrafındaki nı gösteriyordu. Ne var ki, UCLA'da
yörüngede küçük bir kara delik astronom Andrea Ghez kızılaltı ışık
Bir X-ışını parlaması, Samanyolu'nun
keşfedilir. kullanarak tozun içinden yıldızları kalbindeki kara delikten fışkırır. Bu
gözlemleme yöntemini kullanana keşif, bütün galaksilerin merkezinde
2013 Chandra X-ışını kadar, bu bir varsayım olarak kaldı. kara delik olabileceğini gösterir.
Gözlemevi, Yay A*' dan rekor
kıran bir X-ışını ışıması görür;
olasılıkla kara deliğe giren bir
asteroid neden olmuştur.

2016 LIGO deneyi kütleçekim


dalgalarını ilk kez saptar, iki
kara deliğin birleşme anını
yakalar.

Aynca bakınız: Radyo astronomi 179 • Kara delikleri keşfetmek 254 •


Uzay yıldızları incelemek 304-05

KARA ENERJİ
300 KARA ENERJİ

B ••
üyük Patlama teorisini kal­
KISACA binde basit bir düşünce
vardır: Evren çok küçük
ASTRONOMLAR
başladı ve sonra genişledi. 1 99 8 ' de
Saul Perlmutter (1959-)
iki bilim ekibi, Evren ' in genişleme­
Brian Schmidt (1967-)
sinin kendi başına hızlandığını keş­ Gerçekte her yerdedir.
Adam Riess (1969-)
fetti. Bu keşif, astronomların doğru­ Galaksilerin arasındadır. Bu
ÖNCE dan saptayabildikleri şeyin, Ev­
odadadır. Uzayın olduğu her
1917 Albert Einstein, Evren'i ren' deki toplam kütlenin ve enerji­
yerde, boş uzayda, bu kara
statik tutmak için alan nin yalnızca yüzde 5 'ini oluşturdu­
ğunu ortaya çıkardı. Görünmez enerjinin bir kısmından
hesaplamalarına kozmolojik bir
kaçınamadığınıza inanıyoruz.

''
sabit ekler. kara madde de yüzde 24 'ünü oluş­
turuyordu ; geri kalan ise, basitçe Adam Riess
1927 Georges Lemaitre kara enerji olarak bilinen gizemli bir
Evren' in statik değil dinamik fenomendir. 201 1 ' de üç Amerikalı,
olabileceğini öne sürer. Saul Perlmutter, Brian Schmidt ve
Adam Riess, bu keşiften ötürü
1928 Edwin Hubble kozmik
Nobel Fizik Ödülünü kazandı.
genişlemenin kanıtlarını bulur.

1948 Fred Hoyle, Hermann Genişleyen uzay mıyorlar; aynı anda her yerden
Bondi ve Thomas Gold, Georges Lemaitre 'in makalesinin uzaklaşıp genişliyor.
genişleyen Evren'e ilişkin Büyük Patlama varsayımını öne
durağan hal teorisini önerir. sürdüğü yılın ertesinde, Edwin Daha iyi resim
Hubble, galaksilerin Dünya ' dan Sonraki gözlemler genişleyen Ev­
SONRA
uzaklaştığını -ve daha uzak olan­ ren ' in tarihini anlatmaya yardımcı
2013 Kara enerji Araştırması
ların daha hızlı uzaklaştığını- gös­ oldu. 1 964'te , Büyük Patlamadan
Evren'in haritasını ç ıkarmaya
terecek genişleyen Evren' in kanıt­ kalan soğuk bir parıltı olan kozmik
başlar. larını buldu. Bunlar uzayda birbi­ mikrodalga ardalanın (CMB) keşfi,
2016 Hubble Uzay Teleskobu, rinden uzaklaşan basit nesneler Evren ' in yaklaşık 1 3 ,8 milyar yıldır
kozmik hızlanmanın değildi; uzayın kendisi büyüyor ve genişlemekte olduğunu gösterdi.
başlangıçta ölçülenden yüzde kendisiyle birlikte maddeyi de ha­ O günden beri Evren ' in büyük öl­
9 daha hızlı olduğunu gösterir. reket ettiriyordu. Galaksiler yalnız­ çekli yapısına ilişkin araştırmalar,
ca Dünya' dan uzaklaşmakla kal- büyük boşlukların etrafında mil-

Evren' in genişlemesinin kütleçekim Bu yavaşlamayı ölçmek, Evren' in


kuvveti nedeniyle yavaşlayacağı varsayılır. nihai kaderini açığa çıkaracaktır.

Ne var ki, ölçülünce, kozmik genişlemenin


hızlandığı görülür.

Bu hızlanma, daha önce bilinmeyen, kütleçekime karşı etkili olan


ve kara enerji denilen bir kuvvetten kaynaklanıyor olmalı.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 301
Aynca bakınız: Kütleçekim teorisi 146-53 • Sarmal galaksiler 156-61 • Evren'in doğuşu 168-71 •
Samanyolu'nun ötesi 172-77 • Büyük Patlama arayışı 222-27 • Kara madde 268-71 • Kızıla kayma araştırmaları 274-75

••
yarlarca galaksinin kümelendiğini Projesinin başında, Lawrence Ber­
ortaya çıkardı (s. 296). Bu yapı, keley Ulusal Laboratuvarında Saul
CMB ' de , gözlemlenebilir madde­ Perlmutter vardı; Avustralya Ulusal
nin -yıldızlar ve galaksiler- boş Üniversitesi ' nde konuşlanan Brian
uzayın aykırı bölgelerinde nasıl or­ Schmidt ise , Yüksek-Z Süpernova
taya çıktığını gösteren küçük dal­ Araştırma Ekibinin başındaydı. Kara enerjinin ne
gacıklara karşılık gelir. Bununla Uzay Teleskobu Bilimi Enstitüsün­ olduğuna şaşırıyorsanız,
birlikte, Evren ' in geleceği belli de­ den Adam Riess, ikinci projenin

''
yalnız değilsiniz .
ğildi. Sonsuza kadar genişleyecek başyazarıydı. Proje liderleri birleş­ Saul Perlmutter
miydi yoksa bir gün kendi kütleçe­ meyi düşündü ama nasıl yol alına­
kiminin ağırlığı altında çökecek cağı konusunda farklı düşünceleri
miydi, bilinmiyordu. vardı; bu yüzden sağlıklı bir çekiş­
meyi tercih ettiler.
Yavaşlayan Evren Her iki proje de, 1 989 ile 1 995
20. yüzyıl boyunca kozmologlar, ge­ arasında Şili ' de yürütülen Calan/
nişleme hızının yavaşladığını var­ Soloda Süpernova Araştırmasının mum, parlaklığı bilinen bir nesne­
saydı. Başlangıçta hızlı bir genişle­ yaptığı bir keşfi kullanıyordu . Araş­ dir ve dolayısıyla görünür kadri
meden sonra, kütleçekim yavaşlat­ tırma, tip 1a süpernovaların uzayda (Dünya' dan görülen parlaklık) onun
maya başlayacaktı. İki ana olasılık uzaklıkları ölçmek için kullanabilen ne kadar uzak olduğunu gösterir.
var gibi görünüyordu. Eğer Evren nesne ya da standart mum olarak Tip 1a süpernova, yakıtı biten
yeterince ağırsa, kütleçekim geniş­ kullanılabildiğini buldu. Standart büyük yıldızlar patlayınca oluşan
lemeyi yavaşlatıp durduracak ve bir
tür tersine Büyük Patlamayla, deh­
şet verici bir Büyük Çöküşle mad­
deyi tekrar geri çekmeye başlaya­
caktı . İkinci olasılıkta, Evren geniş­
lemeyi durduramayacak kadar ha­
fifti; bu nedenle giderek yavaşla­
makla birlikte sonsuza kadar geniş­
lemeye devam edecekti. Bu süreç,
ısıl-dengeyle sonuçlanacaktı; bu
durumda Evren'in maddesi parça­
lanıp, sonsuz ölçüde saçılacak ve
her türlü etkileşimi bırakacaktı. Ev­
ren'in genişlemesinin yavaşlaması­
na ilişkin bir ölçüm, Evren'in hangi
olası geleceğe doğru gittiğini astro­
nomlara anlatacaktı.
1 990'ların ortasında iki prog­
ram, Evren'in genişleme hızını ölç­
mekteydi. Süpernova Kozmoloji

Chandra X-ışını Gözlemevi,


Cassiopeia (Koltuk) takımyıldızında tip
1a sopernova SN 1572'nin kalıntısının
bu görüntüsünü çekti. Tycho Brahe
tarafından gözlemlendiği için, Tycho
novası olarak da bilinir.
302 KARA ENERJİ

standart bir süpemovadan biraz Uzaklık ve devinim Bir bilgisayar simülasyonu, tip la
farklıdır. Tip la süpernova, iki yıldı­ Her iki araştırma da, tip l a süper­ süpernovasında patlayan bir beyaz
zın birbirinin yörüngesinde döndü­ novalar bulmak için Şili' de Cerro cüce yıldızı gösteriyor. Yıldızın içinde
bir alev balonu oluşur (solda), yüzeye
ğü bir çift yıldız sisteminde oluşur. Tololo Inter-Amerikan Gözlemevini
çıkar (ortada) ve yıldızı sarar (sağda).
İki yıldızdan biri dev yıldız, diğeri kullandı. Plan, yalnızca süpernova­
beyaz cücedir. Beyaz cücenin küt­ ların konumlarını saptamak değildi.
leçekimi, dev yıldızdan yıldız mal­ Her patlamanın kızıla kaymayı (tay­ hızına işaret etmekteydi. Ekipler,
zemesi çeker. Beyaz cüce büyüyüp fın uğradığı uzamayı) veren tayfını genişlemenin hangi oranda değişti­
1 ,38 güneş kütlesi oluncaya kadar, almak için Hawaii' deki Keck Teles­ ğini ölçmeyi amaçlıyordu. Daha
yüzeyinde malzeme birikir. O nok­ kobunu kullandılar. uzak nesnelerin işaret ettiği şekliy­
tada basınç ve sıcaklık öyle olur ki, Her yıldızın parlaklığı ya da le genişleme oranının yavaşlaması
kaçak bir nükleer füzyon patlaması kadri, uzaklığı -çoğu kez milyarlar­ bekleniyordu . Yavaşlamayı tam ola­
yıldızı tutuşturup, Güneş'ten mil­ ca ışık yılı- verirken, kızıla kayması rak ne kadar hızlı yaptığı, Evren'in
yarlarca kat daha parlak bir nesne Dünya ' ya göre hızına, Evren'in ge­ " ağır" mı yoksa "hafif" mi olduğunu
yaratır. nişlemesinin neden olduğu göreli gösterecekti Ne var ki, ekipler 5
milyar ışık yılının ötesine bakınca
(yani beş milyar yıl geçmişe bakı­
2 0 1 3'te kara enerji Araştırması, yorlardı), tam tersinin gerçekleşti­
Kara enerji Araştırması
Evren'in genişlemesinin ayrıntılı ğini gördü -Evren'in genişlemesi
bir haritasını çıkarmak için beş yavaşlamıyor, hızlanıyordu
yıllık bir proje başlattı. Proje,
Şili'de Cerro Tololo İnter-Amerikan Kara enerji
Gözlemevindeki kara enerji
Bu sonucun önce bir hata olduğu
Kamerasını (solda) kullanıyor.
Kamera, dünyanın en geniş görüş
sanıldı ama peş peşe yapılan kont­
alanlarından birine sahiptir. Proje, roller, öyle olmadığını gösterdi -iki
tip la süpernovalar aramanın yanı ekip de aynı şeyi buldu. 1 998'de
sıra, baryon akustik titreşimlerini Perlmutter ve Schmidt bulgularını
de arıyor. Bunlar, normal madde kamuoyuyla paylaştı. Sonuçlar
dağılımında yaklaşık 490 milyon bilim dünyasını sarstı. Einstein ' ın
y�l aralıklarla gerçekleşen düzenli
genel görelilik için alan denklemle­
dalgacıklardır; kozmik genişlemeyi
göstermek için " standart cetvel" rini kullanan Adam Riess, sonuçla­
olarak kullanılabilir. rın Evren ' e negatif bir kütle veriyor
gibi göründüğünü bulmuştu. Başka
bir deyişle, anlaşılan, bir tür kar-
TEKNOLOJİNiN ZAFERİ 303

••
şı-çekim kuvveti maddeyi bir tarafa kozmolojik sabit için sıfır olmayan
çekiyordu. Bu enerji kaynağına, bir değeri temsil eden bir enerji bi­
tam bir sır olduğu için, kara enerji çimi.
adı verildi. Genişleme her zaman hızlanmı­
201 6 ' da yeni gözlemler kullanı­ yordu. Kütleçekimi ve diğer kuv­
lıp, Evren'in genişleme hızı için Bu keşif, Evren' i söküp vetlerin maddeyi birbirine doğru
daha doğru ve biraz daha hızlı bir ayıran meçhul bir enerji çektiği ve kara enerjiden daha
rakam hesaplandı. Kara enerji Ev­ biçiminin var olduğuna güçlü olduğu bir zaman vardı. Ne
ren' i itip ayırmaya devam ederse inanmamıza yol açtı.

''
var ki, Evren yeterince büyük ve
(yapmıyor olabilir, kimse aslını bil­ Brian Schmidt boş olunca, kara enerjinin etkileri
miyor), galaksileri birbirinden ayı­ hakim olmuş gibi görünüyor. Belki
rıp yayacak; öyle ki, sonunda Dün­ gelecekte farklı bir kuvvet egemen
ya' dan (kendisi de artık var olmaya­ olur ya da kara enerji büyümeye
cak) görünmeyecek kadar uzaklaş­ devam edebilir. Bir öneriye göre ,
mış olurlar. Nihayetinde, Samanyo­ Büyük Yırtılma o kadar güçlü olur
lu içindeki yıldızları gökyüzü kara­ ki, kara enerji bizzat uzayzamanı
rana kadar dağıtabilir. Güneş Sis­ de ayarlanır. Bu değerin sıfır olduğu yırtıp, bir tekillik yaratacaktır -bir
temindeki Güneş ve gezegenler varsayıldı. Ne var ki, kuantum teo­ sonraki Büyük Patlama. •
dağılacak ve sonunda atomlardaki risine göre bir boşluk bile, bir Plan­
parçacıklar saçılıp, Büyük Yırtılma ck zamanı (1 Q·43 saniye, olası en
denilen bir ısıl-denge biçimiyle so­ küçük zaman miktarı) boyunca var
nuçlanacaktır. olan ve ardından tekrar kaybolan
"sanal" parçacıklar içerir. Kara
Einstein'ın hatasını enerji bu düşünceye uygun olabilir
canlandırmak -bu sanal parçacıklardan doğan,
Kara enerj i , Evren' in kozmologların uzayı çekip birbirinden ayıran ve
düşündüğü kadar homojen olmadı­
ğına ve görülen açık hızlanmanın,
diğer yerlerdekinden daha az Dört olası gelecek
madde bulunan bir bölgenin için­
de olmasından kaynaklandığına
işaret edebilir. Einstein' ın kü tleçe­
kim teorisinin en büyük ölçeklerde
yanlış olduğunu gösteriyor da ola­
bilir. Diğer yanda kara enerj i , Eins­
tein' ın 1 91 7 ' de yarattığı ve kozmo­
lojik sabit denilen matematiksel bir
Evren'in Yoğunluk kritik Yoğunluk kritik Gözlemler,
aygıtla açıklanabilir. Einstein ortalama yoğunluğa değerin Evren' in
bunu, kütleçekimi dengeleyecek yoğunluğu belli eşitse, Evren'in altındaysa, Evren genişlemesinin
ve Evren' i statik, değişmeyen bir bir kritik değerin geometrisi düz açık olacak ve gizemli "kara
yer yapacak bir değer olarak kul­ üzerindeyse, olacak ve Evren sonsuza kadar enerji" nedeniyle
landı. Ne var ki, Lema1tre Einste­ kapalı olacak ve gelecekte de var genişleyecek, hızlandığını
Büyük Çöküşle olmaya devam sonunda bir gösteriyor.
in ' ın denklemlerini kullanıp, Ev­
son bulacaktır. edecek, ne ısıl-dengeyle son Ölçülen
ren ' in ancak dinamik -genişliyor
Kritik değerin, genişleyecek ne bulacak. yoğunluk, kritik
ya da büzülüyor- olabileceğini metreküp başına de daralacaktır. yoğunluğa çok
gösterince, Einstein, sabiti teorile­ beş protona yakındır ama
rinden çıkardı ve bir hata olduğu­ eşdeğer olduğu kara enerji
nu söyledi. hesaplanır. genişlemeyi
Einstein' ın kozmolojik sabitinin hızlandırıyor.
değeri, bir boşlukta -boş uzayda­
içerilen enerjiye denk olacak şekil-
304

1 3,5 MİLYAR YIL


GERİYE BAKMAK
UZAK YILDIZLARI İNCELEMEK

KISACA
ÖNEMLİ GELİŞME
James Webb Uzay
Teleskobu (2002-)
ÖNCE
1935 Kari Jansky, Evren'i
incelemek için ışık dışında
ışınımın da kullanılabileceğini
gösterir.
1946 Lyman Spitzer Jr,
atmosferik girişimlerden
sakınmak için uzaya teleskop
yerleştirmeyi önerir.
1998 Sloan Dijital Gökyüzü
Araştırması, galaksilerin üç
boyutlu haritasını çıkarmaya

J
başlar.
ames Webb Uzay Teleskobu Bir sanatçının uzayda JWUT
SONRA (JWUT) uzaydaki en güçlü izlenimi, teleskobun altında açılan
2003 Kızılaltı bir gözlemevi astronomi aleti olacak, Hubb­ güneş kalkanını gösteriyor. Berilyum
olan Spitzer Uzay Teleskobu ayna, optimal yansıma için altınla
le Uzay Teleskobundan bile daha
fırlatılır. kaplıdır.
uzağı görebilecek şekilde tasarlan­
2014 Avrupa Aşırı Büyük dı. Adını 2002'de NASA' nın Apollo
Teleskobu projesi onaylanır; programından sorumlu müdürün­
ana aynasının çapı 39 den alan JWUT, 6 , 5 metre genişli­ uzun sürdü, birçok teknik engelle
metredir. ğinde altın kaplama bir aynayla do­ karşılaşıldı. 201 8 ' de fırlatıldığında,
natılan kızılaltı bir teleskoptur Bu L2 (Lagrange noktası 2) etrafında,
2016 LIGO, JWUT'dan daha
ayna, 1 3 , 5 milyar ışık yılı uzağı -Ev­ Güneş' ten uzak, Dünya ' nın yörün­
uzağa bakmanın olası bir
aracını gösteren kütleçekirn ren ' in ilk yıldızlarının oluştuğu za­ gesinin 1 , 5 milyon kilometre ötesin­
dalgalarının keşfedildiğini manı- görmesini olanaklı kılacaktır. de bir yerde sıkı bir yörüngeye otu­
duyurur. 1 995'te Hubble ' ın ardılı olarak racak. L2, uzayda Güneş ' in ve Dün­
tasarlanan JWUT ' in tamamlanması ya'nın kütleçekiminin birlikte çalı-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 305
Ayrıca bakınız: Radyo astronomi 179 • Uzay teleskopları 188-95 • Gökyüzünün dijital bir görünümü 2 9 6 •
Kütleçekim dalgaları 328-31 • Lagrange (Rehber) 336

İlk yıldızlardan gelen ışık,


genişleyen uzayda parıldıyor.

İlk yıldızları görmek için


Genişleme ışığı kızılaltı Kızılaltı, Dünya
dev bir kızılaltı
dalga boylarına yüzeyinden büyük
teleskop uzaya
uzatmıştır. ölçüde görünmez.
gönderilmelidir.

şıp, Güneş ' in etrafında yörüngede rini izleyen katmanlar tarafından bu ultra-hassas gözün, üç ana
dönen bir nesneyi Dünya'yla aynı yanlara saçılır; böylece teleskopa amacı daha vardır. Galaksilerin mil­
oranda çektiği, yörünge dönüşünü hiçbir şey ulaşmaz . yarlarca yıl içinde nasıl oluştukları­
bir yılda yapmasını sağladığı yer­ nı araştıracak, yıldızların ve geze­
dir. Yani, JWUT büyük ölçüde Dün­ ilk ışık genlerin doğuşunu inceleyecek ve
ya' nın gölgesinde olacak; bu durum Oluşacak ilk yıldızlardan gelen ışık Güneş Sistemi dışındaki gezegen­
Güneş 'ten gelen ısı kirliliğini önle­ dalgaları, genişleyen Evren'de pa­ lerle ilgili veri sunacaktır. NASA,
yecek ve teleskobun derin uzayda rıldarken uzamıştır, görünür ışıktan teleskobun en az 1 O yıl çalışacağını
çok soluk kızılaltı kaynakları sapta­ kızılaltı ışığa dönüşmüştür; bu yüz­ umuyor. •
masını olanaklı kılacaktır. NASA, den, JWUT' un öncelikli gözlem he­
teleskobun Ay' daki bir yabanarısı­ defidir. Kızılaltı gökyüzü üzerindeki
nın ısısını saptayabildiğini iddia
ediyor.

Isı arayıcı
JWUT' un geniş ana aynası, Hubb­
le' ın alanının yedi katıdır ve ayna,
perdahlı cam yerine, maksimum
yansıtma için berilyumdan yapıl­
mış 1 8 altıgen birim içerir. 25 m2
ayna düz fırlatılamayacak kadar bü­
yüktür; bu yüzden yörünge otur­
duktan sonra açılacak şekilde ta­
sarlanmıştır.
Teleskobun dedektörleri, en
uzak yıldızların soluk ısı imzalarını
toplamak için, her zaman son dere­
ce soğuk olmalıdır -hiçbir zaman
-223 °C ' den fazla olmamalı. Bunun
için JWUT' un , tenis kortu büyüklü­
ğünde bir ısı kalkanı vardır. Yine bu
kalkan da, fırlatma için katlıdır. Işı­
JWUT tam olarak L2 noktasında olmayacak ama halka bir yörüngede o
ğın ve ısının çok büyük bölümünü noktanın etrafında dönecek Lagrange noktaları, iki büyük cismin yörüngesinde
yansıtan beş kat parlak plastikten küçük bir nesnenin, o iki büyük cisme göre kararlı bir konumu koruyabildiği
yapılmıştır. Üst kata sızan ısı, birbi- konumlardır. Dünya'nın ve Güneş'in yörünge düzleminde beş L noktası vardır.
•• • •

KUYRUKLUYILDIZA
• •

KUYRUKLUYILDIZLARI ANLAMAK -
308 KUYRUKLUYILDIZLARI ANLAMAK

- ••
uyrukluyıldızları incelemek­
KISACA
ÖNEMLİ GELİŞME
K le astronomlar, erken Güneş
Sistemiyle, Dünya 'nın olu­
şumuyla, hatta yaşamın kökeniyle
ESA Rosetta (2004)
ilgili sorulara yeni ışık tutmayı umu­
ÖNCE yorlar. Giotto, Avrupa'da gezegen
1986 ESA'nın Giotto'sunun Dünya, yüzeyinde bir sıvı su ok­ bilimi topluluğunu tutuşturdu.
başını çektiği sekiz uzay yanusu bulunduğu bilinen tek geze­

''
Gerbard Scbwebm
aracından oluşan Halley gendir. Bu suyun kökeni, Dünya bili­ Giotto Projesi bilim insanı
Filosu, Halley minin kalıcı sırlarından biridir. Önde
kuyrukluyıldızına ilişkin gelen bir teoriye göre, sıcak genç
gözlemler yapar. gezegen terleyip kayalarındaki suyu
dışarı çıkardı, atmosfere su buharı
2005 Deep İmpact misyonu,
saldı. Gezegen yeterince soğuyun­
yüzeyinde bir krater yaratmak
ca, bu buhar yoğunlaştı ve okyanus­
ve altındakileri analiz etmek
ları dolduran şiddetli yağmur olarak !andırdı. Yaşamın kökeniyle ilgili bir
için Temple 1
yağdı. Başka bir teoriye göre, suyun teoriye göre, aminoasit ve nükleik
kuyrukluyıldızına bir sondaj
en azından bir kısmı uzaydan geldi, asit gibi, yaşam için zorunlu karma­
aracı ateşler.
özellikle varoluşunun ilk 500 milyon şık kimyasal yapı taşları uzaydan
2006 Stardust misyonu, Wild 2 yılında dünyaya yağan ve çarpma Dünya'ya geldi Belki bu organik bi­
kuyrukluyıldızının üzerine buharlaşan yüz binlerce leşikleri de kuyrukluyıldızlar Dün­
kuyruğundan kuyrukluyıldız buzlu kuyruklu yıldızla geldi. ya'ya getirdi. Bunu anlamanın tek
tozu toplayıp Dünya'ya döner. 1 986 ' da E SA'nın Giotto'sunun yolu, bir kuyruklu yıldıza uzay aracı
başını çektiği bir uzay aracı filosu gönderip yüzeyine indirmekti.
SONRA Halley kuyrukluyıldızının yanından 2004'te ESA'nın öncülüğünde Ro­
2015 New Horizons Plüton"un geçerken, bir kuyrukluyıldızın çekir­ setta görev aracı, bunu yapmak
yanından geçer ve Kuiper değine ilk kez yakından baktı. Hal­ üzere 1 O yıllık bir yolculuğa çıkarıldı.
kuşağını araştırmaya başlar. ley karşılaşması, kuyrukluyıldızların
2016 NASA'nın uzay aracı büyük ölçüde organik toz ve kaya Yeni hedef
OSIRIS-REx, 101955 Bennu topaklarıyla karışık su buzundan Rosetta' nın niyet edilen hedefi 67P/
asteroidinden örnek alıp oluştuğunun kesin kanıtını sağladı. Churyumov Kuyrukluyıldızıydı -kı­
dönme misyonuyla fırlatılır. Bu, Dünya' nın okyanuslarının bura­ saca Gerasimenko ya da 67P.
dan geldiğini öne süren teoriyi can- 1 959'da bu kuyrukluyıldız, Jüpiter' in
kütleçekimine kapılmış, altı yıllık

mişti. Ondan önce 67P


kısa bir Güneş yörüngesine çekil­
Güneş' in et­
rafında çok daha uzaktan dönüyor­
du. Bu durum, Rosetta'da çalışan
bilim insanlarını heyecanlandırdı;
çünkü bir kuyrukluyıldızın kuyruğu­
na -en bilinen özelliği- çekirdeğin
yüzeyini ısıtan ve milyonlarca kilo­
metre uzunluğunda toz, gaz ve plaz­
ma akıntıları yaratan Güneş ışınımı
neden olur. Kuyruktaki malzemeyi,

2005'te Deep Impact'in çarpma aygıtı


Temple 1 kuyrukluyıldızıyla çarpışıp,
kuyrukluyıldızın içinden molozlar saçtı.
Analizler kuyrukluyıldızın beklenenden
daha az buzlu olduğunu gösterdi.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 309
Ayrıca bakınız: Oort bulutu 206 • Kuyrukluyıldızların bileşimi 207 • Kraterleri araştırmak 212 •
Neptün'ün ötesini araştırmak 286-87 • Plüton'u incelemek 314-17

Kuyrukluyıldızlar,
gezegenlerin
oluşumundan arta
kalanlardır.

kuyrukluyıldız sonsuza dek kaybe­ Bir sanatçının izlenimi, iniş aracı


der. 67P var olduğu sürece yalnızca Philae'yi 67P kuyrukluyıldızının üstüne
beş on kez Güneş ' e yakın olmuştu. bırakan Rosetta'yı gösteriyor. İ niş aracı
konarken sekti, kuyrukluyıldızın bir
Yani h8.la "yeni"ydi, ilkel bileşimi bo­
lobundan fırlayıp diğer lobuna kondu.
zulmamıştı.

Kalkışa hazır yunca uzay aracına enerıi sağlaya­


Rosetta, E SA'nın Fransız Guyana­ cak 64m2 fotovoltaik hücre sağla­
sı' ndaki uzay merkezinden bir Ari­ maktaydı.
ane 5 roketiyle fırlatıldı. Uzay aracı­ Rosetta' nın aletlerinin çoğu, yö­
nın ağırlığı 3 tonun biraz altındaydı; rüngedeyken kuyrukluyıldızı incele­
merkezi gövdesi küçük bir kamyo­ yecek şekilde tasarlandı. Aletlerin
net büyüklüğündeydi. Katlanan bir arasında, kuyrukluyıldız yüzeyinin
güneş paneli açılınca, görevi bo- bileşimini ve 67P Güneş ' e yaklaşıp

••
ısınmaya başlayınca salınan gazları
ve tozu incelemek için çeşitli spekt­ CONSERT'ten alacaktı. Philae
roskoplar ve mikrodalga radarlar güneş panelleriyle ve şarj edilebilir
vardı. Araçtaki en önemli aletlerden pillerle donatılmıştı; kuyrukluyıldı­
biri, içinde ne olduğunu anlamak zın yüzeyinde çalışıp kimyasını ana­
için kuyrukluyıldızdan bir radyo dal­ liz edecek şekilde tasarlanmıştı.
Yalnızca bir kez konmadık ­ gaları demeti geçiren CONCERT'ti Rosetta ve Philae adları, eski
belki de iki kez konduk (Comet Nucleus Sounding Experi­ Mısır eserlerine işaret etmekteydi.
Stephan Ulamec

''
ment by Radiowave Transmission - Rosetta Taşının üç dilde bir kitabesi
Philae iniş müdürü Radyo Dalgası İletimiyle Kuyruklu­ vardır: Hiyeroglif, Demotik Mısır ya­
yıldız Çekirdeğini Sondaj Deneyi). zısı ve eski Yunanca. 1 9 . yüzyılın
CONSERT, iniş aracı Philae' nin yar­ başlarında, bilim insanlarının hiye­
dımıyla çalışacaktı. Philae yüzeye roglif yazı sistemini çözmelerini,
inince, Rosetta diğer tarafta yörün­ böylece birçok eski Mısır metninin
gedeyken gönderilen sinyalleri anlamını ortaya çıkarmalarını ola-
31 O KUYRUKLUYILDIZLARI ANLAMAK

''
ve çok geçmeden büyük bir hızla
67P'ye yaklaşmaktaydı. Derin uzaya
yolculuk için Rosetta'mn güç kayna­
ğı enerji tasarrufu amacıyla kapatıl­
mıştı ama tekrar açıldı ve planlandı­
Kuyrukluyıldızın yüzeyindeyiz!
ğı gibi Ağustos 201 4 ' te kuyrukluyıl­
Yaptıklarımız, daha önce hiç
dıza yaklaşırken Dünya'yla temas
kurdu. Rosetta'yı kontrol edenler, yapılmadı. Oradan aldığımız
Rosetta 'ya uzayda zikzak yaptırmak veriler eşsizdir
ve hızını 775m/s 'den 7 , 9 m/s'ye dü­ Matt Taylor

''
şürmek için bir dizi itici roket yak­ Rosetta Projesinde çalışan
bilim insanı
maya başladı. 1 O Eylülde uzay aracı
67P'nin yörüngesine girip, hedef
dünyaya ilk bakışı attı.

Rosetta, 1 4 Temmuz 201 5'te 67P/ Sert iniş


Churyumov-Gerasimenko 67P kuyrukluyıldızımn uzunluğu
kuyruklu yıldızı Güneş'e en yakın yaklaşık 4 kilometredir ve şeklinin 201 4 ' te saat 8 35'te Philae, Roset­
noktaya yaklaşınca, 154 kilometreden
beklenenden daha düzensiz olduğu ta'dan bırakıldı. Philae 'nin yüzeye
bu görüntüyü aldı.
anlaşıldı. Bazı görüş noktalarından indiğini doğrulamak neredeyse
kuyrukluyıldız, dar bir boyunla birbi­ sekiz saat sürdü -beklenenden çok
naklı kıldı. Philae , benzer biçimde rine bağlanan biri diğerinden daha uzun. İniş aracı yere yavaş -Dün­
kullanılan çok sayıda yazıtın olduğu büyük iki loblu bir plastik ördeğe ya'da omuz seviyesinden bırakılan
bir dikilitaşa işaret eder. Kuyruklu­ benziyor. (Kuyrukluyıldızın, düşük bir nesneden daha yavaş- inecek ve
yıldızlar Güneş Sisteminin oluşma­ hızla çarpışan iki küçük nesneden bacaklarının ucundan atılan mızrak­
sından kalan kalıntılardır; Rosetta oluştuğu varsayılır.) Yüzeyi büyük ları kullanarak yere yapışacak şekil­
ve Philae de, gezegenleri oluşturan taş tarlalarıyla ve sırtlarla doluydu ve de tasarlandı. Ne var ki, bir şeyler
ilk malzemeyle ilgili yeni bilgi ortaya Rosetta ekibi, Philae'yi indirecek yanlış gitmişti. İniş aracının sakarca
çıkarmanın bir yolu olarak 67P kuy­ açık bir yer bulmaya çalıştı. inip bir taşa çarptığı sanılıyor ve
rukluyıldızına gönderildiği için, bu Kuyrukluyıldızın "başında" bir kuyrukluyıldızın çok düşük kütleçe­
adlar tercih edildi. iniş bölgesi seçildi ve 1 2 Kasım kim, Philae'nin sekmesi anlamına
Rosetta, 67P kuyrukluyıldızına
giderken hem Dünya' dan hem de Rosetta, 67P kuyrukluyıldızına giderken hem Dünya' dan hem de Mars'tan
Mars'tan kütleçekim yardımı aldı. kütleçekim yardımı aldı. Gezegenleri dönerken, gezegenlerin kütleçekim
Gezegenleri dönerken, gezegenlerin alanı uzay aracını artan bir hızla ileriye fırlattı.
kütleçekim alanı uzay aracını artan
bir hızla ileriye fırlattı. 13 Kasım 2007 Dünya'run
ı.c-- 2. kütleçekim yardımı
Kuyrukluyıldız gezintisi
Rosetta kuyrukluyıldıza giderken
dolambaçlı bir yol izledi; kütleçekim
yardımıyla hızlanmak için üç kez
Dünya'mn ve bir kez Mars ' ın yanın­
dan (atmosferinde yalnızca 250 kilo­
metre kayan riskli bir manevra) 25 Şubat 2007
Mars'ın kütleçekjm -......._ .
geçti. Bu süreç beş yıl aldı ve ondan yardımı ;:,ı
sonra Rosetta, asteroid kuşağından
geçmeye (bazı asteroidlere çok ya­
kından bakarak) ve Jüpiter'in yörün­ 8 Haziran 2012
gesinin ötesine çıkmaya yetecek � derin uzay uykusuna girer.
hıza ulaştı. Orada salınmaya başladı �----(;.·-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 311
16 Temmuz 2016'da Rosetta, 67P
kuyrukluyıldızının merkezinden
yalnızca 1 2 , 8 kilometre uzaktaydı. Bu
görüntü, yaklaşık 450 metrelik bir alanı
kapsıyor. Tozla kaplı kayalık bir yüzeyi
gösteriyor.

geliyiordu. Philae' nin yaklaşık 1 kilo­


metre sektikten sonra tekrar düştü­
ğü ve hedef iniş yerinin kenarında
bir yere yuvarlandığı daha sonra he­
saplandı. Ne yazık ki, iniş aracı bir
uçurumun gölgesine düştü ve bir
köşede gibi görünüyordu. Pillerini
şarj edecek Güneş ışığı olmadan
Philae'nın temel bilimsel görevlerini
yerine getirip, toz ve buzun kimya­
sal bileşimi konusunda veri gönder­
mesi ve Rosetta' daki CONSERT ale­
tiyle tarama yapması için yalnızca
48 saatlik enerjisi vardı. Mızrakları
(inerken açılmayan) kullanarak iniş
aracını tekrar Güneş ışığına çıkarma
planı işe yaramadı ve Philae kapanıp
güvenli moda geçti.

Güneş'e yaklaşmak
Bu aksiliğe rağmen, Philae'nin şime başlayıp, daha fazla CONSERT bulunan sudakinden çok daha fazla­
vahim inişi bir başarı sayıldı. Kuy­ taramasına olanak verdi. Ne var ki, dır -Dünya' nın suyunun Dünya-dışı
rukluyıldız Güneş ' e yaklaştıkça Phi­ Temmuzun başında tekrar sessizli­ kaynaklı olduğu düşüncesine karşı
lae'nin gölgeli yerinin daha güneşli ğe gömüldü. Neyse ki, 2 Eylül bir kanıt. Bu görev, çok sayıda kar­
olacağı umuluyor. Kuyrukluyıldız 201 6 ' da kuyrukluyıldıza 2,7 kilomet­ bon-bazlı bileşik buldu ama veriler­
Ağustos 201 5'te günberisine ya da re yaklaşan OSIRIS kamerası tarafın­ de yalnızca bir aminoasit (proteirıle­
Güneş' e en yakın noktasına ulaşa­ dan saptandı. Philae' nin kesin iniş rin yapı taşı) bulundu ve nükleik
caktı. Yaklaşırken 67P ısınmaya baş­ yerini bilmek, bilim insanlarının, bir asitlere (DNA bileşenleri) hiç rast­
ladı ve yüzeyi patlayıp toz ve plazma yıl önce gönderdiği bilgiyi bağlamı­ lanmadı.
fışkırttı. Rosetta, kuyrukluyıldızın na oturtmasına olanak veriyor. Rosetta'nın sonuçları astronom­
üzerinde alçaktan uçabileceği ve 67P kuyrukluyıldızı Ağustos ların kuyrukluyıldızları ve 67P'nin
67P 'nin etrafını oluşturan püskülün 201 5'te günberiyi geçtikten sonra, tipik bir cisim olup olmadığını daha
ya da malzeme bulutunun yoğun Rosetta'nın kullanabileceği Güneş iyi anlamalarına olanak sağlayacak­
bölgelerinden geçebileceği karma­ enerjisi hızla azaldı. Eylül 201 6 ' da tır. Kuiper kuşağından keşiflerle bir­
şık bir yörünge yoluna sokuldu. Bu Rosetta' ya kuyrukluyıldıza yavaşça likte bunun, Güneş ' in oluşturduğu
yolda daha da ileri gidip, kuyruklu­ yaklaşması emredildi. 30 Eylülde şekliyle Güneş Sisteminin neden
yıldızın Güneş Sisteminin daha kontrollü bir zorunlu iniş yapıp, oluştuğunu açığa çıkarması umulu­
sıcak bölgesine girerken nasıl değiş­ çarpma anına kadar veri göndererek yor. •
tiğine ilişkin daha tam bir resim görevini bitirdi.
sundu .
201 5 Haziranının ortasında Phi­ Uzay suyu
lae uyanmaya yetecek kadar Güneş 67P'nin suyunda bulunan döteryum
ışığı aldı ve Rosetta'yla aralıklı ileti- ("ağır hidrojen " ) miktarı, Dünya' da
31 2

GÜNEŞ SİSTEMİNİN
ŞİDDETLİ DOGUŞU
NiCE MODELİ

KISACA
2 1 . yüzyılın başında Güneş
Sisteminin birçok nesne türü
sinden oluşan uzak bir küre, bütün
bu cisimlerin etrafını sarıyordu.
ASTRONOMLAR içerdiği biliniyordu. Geze­ Bir ilkel-güneş toz ve gaz bulu­
Rodney Gomes (1954-) genlere ve asteroid kuşağına ek ola­ tundan böyle bir sistemin nasıl ge­
Hal Levison (1959-) rak, dev gezegenler arasında yer liştiğini açıklamak zordu. Güneş Sis­
Alessandro Morbidelli (1966-) alan ve kentaur denilen kuyrukluyıl­ temi dışındaki sistemlerden elde
Kleomenis Tsiganis (1974-) dız-benzeri cisimler, birçok gezege­ edilen kanıtlar, dev gezegenlerin
nin yörüngesini paylaşan Truvalı kendi yıldızlarını daha önce sanılan­
ÖNCE asteroidler vardı ve dış Kuiper kuşa­ dan çok daha yakın olduklarını gös­
1943 Kenneth Edgeworth, ğı yeni keşfedilmişti. Oort bulutu terdi. Dolayısıyla, Dünya'nın Güneş
Plüton"un Dış Güneş
denilen ve kuyrukluyıldız malzeme- Sisteminin dev gezegenlerinin Gü­
Sistemindeki birçok nesneden
neş ' e daha yakın oluşmuş olmaları
yalnızca biri olduğunu öne
en azından mümkündü.
sürer.
Güneş Sistemi hepsi
1950 Jan Oort, uzun periyotlu Güneş ' in yörüngesinde Gezegen göçü
kuyrukluyıldızların Güneş dönen çeşitli türden 2005'te Fransa' da, Nice'te dört ast­
Sisteminin etrafını saran uzak nesnelerle doludur. ronom bilgisayar simülasyonları kul­
bir buluttan geldiğini öne sürer. lanarak, Güneş Sisteminın evrimini
açıklayan bir teori geliştirdi . Bu
1951 Gerard Kuiper, Güneş
teori, Nice modeli olarak bilinir.
Sisteminin erken evrelerinde
Plüton'un ötesinde bir kuyruklu Güneş Sisteminin üç dış gezegeni
Bu nesnelerin düzeni, en Satürn, Uranüs ve Neptün 'ün bir za­
yıldız kuşağı olduğunu öne
dıştaki gezegenler Satürn, manlar Güneş 'e şimdi olduğundan
sürer.
Uranüs ve Neptün Güneş'ten daha yakın olduklarını öne sürdüler.
1993 Amerikalı gezegen bilimci göç edince oluştu. Jüpiter şimdiki 5 , 5 astronomik bi­
Renu Malhotra, Güneş rimden (AU) biraz daha uzaktaydı
Sisteminde gezegen göçü ama Neptün daha yakında, 1 7
olduğunu öne sürer. AU'daydı (şimdi 30 AU'da dönüyor) .
1998 Kuiper kuşağının var Neptün'ün yörüngesinden, gezege­
olduğu doğrulanır. En dıştaki gezegenler nimsi denilen daha küçük nesnele­
büyük bir malzeme rin oluşturduğu geniş bir disk 35
SONRA
diskini süpürüp, bugün AU'ya u yayılmaktaydı. Dev geze­
2015 New Horizons uzay aracı görülen sistemi bıraktı. genler bu gezegenimsileri içeri çekti
Kuiper kuşağına ulaşır.
ve bunun karşılğında Satürn, Ura-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 313
Aynca bakınız: Ceres'in keşfi 94-99 • Kuiper kuşağı 184 • Oort bulutu 206 • Kraterleri araştırmak 212 •
Neptün' ün ötesini araştırmak 286-87

''
Rodney Gomes Kuiper kuşağı nesnesinin (KKN)
devinimini anlamak için Nice
Brezilyalı bilim insanı Rodney modelinin hazırlanmasında
Gomes, 2005'te öne çıkan Nice kullanılanlara benzer teknikler
modeli dörtlüsünün üyesidir. uyguladı. 2 0 1 2 'de genel kabul
Dörtlünün diğer üyeleri gören Güneş Sistemi görüşünü
Nice modeli, gezegenlerin
Amerikalı Hal Levison, İtalyan bir kez daha sarstı. Gomes, nasıl oluştuğu ve bu şiddetli
Alessandro Morbidelli ve Yunan Neptün büyüklüğünde bir olaylarda nasıl hareket ettikleri
Kleomenis Tsiganis'tir. gezegenin (Dünya'dan dört kat konusunda topluluğun algısını
1980'lerden itibaren Rio de daha ağır) Dünya'dan 225 milyar
değiştirdi.

''
Janeiro'da Brezilya'nın ulusal kilometre uzakta (1500 AU'da)
gözlemevinde çalışan Gomes, yörüngede döndüğünü ve bu
Hal Levison
Güneş Sisteminin kütleçekimsel gizemli gezegenin KKN'lerinin
modellenmesinde önde gelen bir yörüngesini bozduğunu öne
uzmandır ve sıra dışı yörüngeler sürüyor. Şimdi bu "X
izliyor gibi görünen birçok Gezegeni"nin yeri araştırılıyor.

nüs ve Neptün Güneş'ten yavaş Gezegenimsi diskinin çoğu, 40 zegen Sedna ve Eris de bunların
yavaş açılmaya başladı. Jüpiter 'in AU'de Neptün yörüngesine bağlı arasındadır.
güçlü kütleçekimiyle karşılaşan ge­ Kuiper kuşağı oldu. Bazı gezege­ Nice modeli, Güneş Sistemirıin
zegenimsiler Güneş Sisteminin ke­ nimsiler gezegenler tarafından ya­ birçok başlangıç senaryosu için iyi
narına kovuldular ve orada Oort bu­ kalanıp uydu haline geldi; bazıları çalışır. Hatta senaryoların birirıde
lutunu oluşturdular; bu durum Jüpi­ Truvalılar olarak kararlı yörüngeleri Uranüs en dış gezegendir ve 3 , 5 mil­
ter' in içeriye kaymasına neden oldu doldurdu ve bazıları da, asteroid yar yıl önce Neptün'le yer değiştirir. •
(şimdiki yörünge uzaklığı 5,2 kuşağına girmiş olabilir. Gezege­
AU'dur). nimsiler daha uzağa da saçıldı;
2003 ve 2005 ' te keşfedilen cüce ge-
Rezonant yörünge
Sonunda Satürn, Jüpiter 'le 1 :2 rezo­
nant yörüngeye kaydı; yani Satürn,
Jüpiter ' in her iki yörünge turuna
karşı bir yörünge turu yapıyordu. Bu
rezonant yörüngenin kütleçekim et­
kileri Satürn'ü, daha sonra Uranüs
ve Neptün' ü dış merkezli yörüngele­
re (daha uzatılmış elipsler) attı. Buz
devler geriye kalan gezegenimsi
diskini süpürdü, çoğunu saçıp, 4
milyar yıl önce gerçekleşen, Geç
Ağır Bombardıman olarak bilinen
şeyi yarattı. On binlerce meteorit dış
diskten kopup, iç gezegenlerin üze­
rine yağdı.

Geç Ağır Bombardımanda,


meteoritlerin çarptığı Ay korlaşıyordu.
Erken Dünya'nın yüzeyinin çoğu
volkanikti.
314

GÜ N EŞ SİSTEMİ N İ N
KISACA
ASTRONOM
Alan Stern (1957-)
ÖNCE

TUHAFLIGI NA
1930 Clyde Tombaugh,
""" dokuzuncu gezegen olarak
adlandırılan Plüton'u keşfeder.

YAKI N DAN
1992 Plüton'un, Neptün'ün
ötesinde Güneş'in etrafında
dönen Kuiper Kuşağı
Nesnelerinden biri olduğu
anlaşılır.

BAKALIM
2005 Neptün'ün yörüngesinin
ötesinde Plüton büyüklüğünde
başka bir nesne bulunur. Eris
ad ı verilir.
SONRA

PLÜTON'U İNCELEMEK
2006 Plüton, Eris ve başka
birkaç nesne cüce gezegen
olarak yeniden sınıflandırılır.
2016 Kuiper Kuşağı
Nesnelerinin yörüngelerinin
yamukluğu, çok daha ileride,
Güneş' in etrafındaki dönüşünü
1 5.000 yılda tamamlayan
Neptün büyüklüğünde bir
gezegen bulunduğunu
gösterir. Şimdi bu nesne
aranıyor.

O
cak 2006 ' da NASA'nın
New Horizons uzay aracı
Cape Canaveral'den Plüton
gezegenine ve ötesine bir yolculuğa
çıktı. O an , New Horizons' ın baş
araştırmacısı Alan Stern'in azminin
tanığıydı.

Gezegen indirimi
O sırada, Plüton'un fiilen neye ben­
zediğini kimse bilmiyordu. Küçüktü
ve çok uzakta, Kuiper kuşağının iç
kasnağının üzerindeydi ve kuvvetli
Hubble Uzay Teleskobu bile onu pik­
selli bir ışık topu ve karanlık yamalar
olarak gösterebiliyordu. 1990'larda
NASA'nın bütçesi kısılınca, Plüton' u
yakından araştırma planları kesinti­
ye uğradı. 2000 'e gelindiğinde plan-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 31 5
Aynca bakınız: Oort bulutu 206 • Kuyrukluyıldızların bileşimi 207 •
Güneş Sistemini araştırmak 260-67 • Neptün' ün ötesini araştırmak 286-87

''
cisimleri yörüngesinden temizleye­
meyecek kadar zayıftı. Merkür' den
Neptün' e kadar gezegenler bunu
yapacak kadar büyüktür ama aste­
roid kuşağının cisimleri bariz bir bi­
Nasıl ki bir Şivava hala bir çimde değildir -Plüton da değildi.
köpekse, bu buzlu cüceler de Düzensiz kaya ve buz topakları
olmak yerine küresel olmaya yete­

''
hala gezegen cisimlerdir.
Alan Stern cek kadar kütleliydiler. Bu yüzden
UAB yeni bir nesne sınıfı yarattı:
cüce gezegenler. Plüton'a, Erise ve Alan Stern
birçok büyük Kuiper Kuşağı Nesne­
sine, asteroid kuşağının en büyük 1 9 57 'de Louisiana'da, New
Jersey'de doğan Sol Alan
cismi Ceresle birlikte, (KKN) cüce
Stern'in Plüton'a merakı
gezegen statüsü verildi. Bu nesnele­
1989'da, Voyager programında
lar rafa kaldırılmıştı ama Stern, rin pek çoğu için, bu yeni sınıflan­
çalışırken başladı. Oradayken
ABD'li astronom Clyde Tombau­ dırma Güneş Sistemi hiyerarşisinde Stern, Neptün'ü ve uydusu
gh'un 1 930'da keşfettiği en küçük, bir terfiydi ama Plüton için öyle de­ Tritonu geçerken Voyager
en uzak gezegen Plüton'a bir görev ğildi. Plüton New Horizons fırlatıl­ 2'nin son karşılaşmasına tanık
aracı göndermeyi ısrarla savundu. madan önce gezegen olarak açıklan­ oldu. Triton bir buz topu gibi
2003'te Stern' in New Horizons mış olsaydı, görev uçuşu gerçekleş­ görünüyordu ve Stern ile diğer
önerisine yeşil ışık yakıldı ve 2006 ' da meyebilirdi. bilim insanlarının hayal ettiği
uzay aracı Plüton'a dokuz yıllık uçu­ Plüton'a çok benziyordu.
şuna başladı. Uçuş tam zamanında Uzun yolculuk (Tritonun, Neptün tarafından
gerçekleşti. Ağustos 2006'da Plü­ Plüton'un yörüngesi, Güneş'in etra­ yakalanmış bir Kuiper Kuşağı
ton'un yörüngesinin ötesinde olası fında 248 yıllık dönüşünün bir kıs­ Nesnesi olduğu düşünülür.)
bir onuncu gezegenin keşfiyle hare­ mında Güneş'e Neptün'den daha 1990'larda Stern, Uzay
kete geçen Uluslararası Astronomi yakın olmasına rağmen, New Hori­ Mekiği yükü uzmanı (teknik
uzman) olarak yetişti ama
Birliği (UAB), yeni keşfin gündeme zons uzay araştırmaları tarihinde en
uzaya uçma fırsatı bulamadı.
getirdiği konuları tartışmak üzere uzun yolculuğa çıktı -Dünya' dan 30
Onun yerine Plüton'u, Kuiper
Prag'da toplandı. İlk sorun, gezegen AU ya da 4,4 milyar kilometre.
kuşağını ve Oort bulutunu
olup olmadığıydı. UAB , Eris adı veri­ Bunun için uzay aracı o zamana ka­ incelemeye döndü. New
lecek yeni cismin bir gezegen olma­ darki en büyük hızla fırlatıldı, 58. 536 Horizons misyonunun baş
dığını kabul etti. Kütleçekim, diğer km/s'lik bir kurtulma hızıyla hava- araştırmacısı olmanın dışında
Stern, uzay araştırmaları için
yeni aletler ve astronotları
yörüngeye oturtmanın daha
ucuz yollarını geliştirmekle
ilgileniyor.

Önemli eserleri

2005 Pluto and Charon: Ice


Worlds on the Ragged Edge
of the Solar System
Uzay aracı, Plüton'un buzlu yapısının tamamen
yeni tür bir gezegensel cisim olduğunu ortaya çıkardı.
31 6 PLÜTON'U İNCELEMEK
New Horizons'un bilimsel a letleri, 10 yıllık SI (Plüton Enerjili Parçacık Spektro­
yolculuğunun büyük bölümünde enerji tasarrufu metresi Bilimi Araştırması) ise, Plü­
için kapatıldı ama kontrollerin yapılabilmesi için ton'un çıkardığı plazmayı saptaya­
bir aylığına açıldı.
caktı. Bu, cüce gezegenin atmosfe­
rinin, Plüton'un Güneş'e yaklaştığı
"yaz" mevsiminde buzlu yüzeyinden
sublimasyonla (bir katının doğrudan
PEPSSI
gaza dönüşmesi) nasıl oluştuğunu
anlamaya yardımcı olacaktı. Son
olarak, SDC (Öğrenci Toz Sayacı),
görev süresince üniversite öğrenci­
lerirıce çalıştırılan bir aletti. Plüton
adını öneren Britanyalı kız Venetia
Burney için, bu deneyin adı değişti­
rilip VBCDC yapıldı.

Hedefe ulaşıldı
New Horizons Ocak 201 5 ' te hedefi­
ne yaklaşmaya başladı. Yaptığı ilk
işlerden biri, Plüton'un büyüklüğü­
ne ilişkin doğru bir ölçüm yapmaktı.
Bu, her zaman çözülmesi zor bir
sorun olmuştu. İlk keşfedildiğinde,
Plüton'un Dünya ' nın yedi katı bü­
yüklükte olduğu tahmin edildi.
SWAP 1 978 ' e gelindiğinde, Plüton 'un Dün­
ya'nın uydusundan küçük olduğu
açıktı. Ne var ki, Charon (Yunan mi­
tolojisinde ölülerin kayıkçısı) adın­
landı. Fırlatmadan bir yıl sonra, uzay miş olurdu. da, Plüton 'un üçte bir büyüklüğün­
aracı Jüpiter' e ulaştı. Jüpiter siste­ New Horizons yedi alet taşımak­ de iri bir uydusu da vardı ve iki
minde bazı gözlemler de yapan New taydı. Birlikte çalışacak şekilde yapı­ cisim, ikili bir sistem gibi birbirinin
Horizons, Jüpiter ' in kütleçekimini lan ve 1950'lerin ABD durum kome­ etrafında dönüyordu. Fırlatma sıra-

••
kullanarak yüzde 20'lik bir hız deste­ disi The Honeymooners'daki karak­
ği kazandı. Bu, Plüton 'a uçuş zama­ terlerin adı verilen iki görüntüleme
nını 12 yıldan 9,5 yıla indirdi. spektrometresi vardı. Ralph, Plü­
ton'un yüzeyinin haritasını çıkar­
Araçtaki aletler mak için kullanılan görünür ve kızı­
New Horizons ' un başarısı için Jü­ laltı ışık spektrometreydi; Alice ise, Eskiden Plüton uyumsuzdu.
piter' den gidiş yolunun kesinliği morötesi ışığa duyarlıydı ve Plü­
Şimdi Dünya'nın uyumsuz
çok önemliydi. Biraz sapsa, Plü­ ton'un ince atmosferini incelemekle
ton ' u tamamen kaçırırdı. Ana göz­ görevliydi. REX (Radyo bilimi Dene­
olduğu anlaşılıyor. Güneş
lem aralığı yaklaşık 12 saatti; ondan yi), Plüton 'un ve uydularının sıcaklı­ Sistemindeki pek çok gezegen,
sonra New Horizons Plüton ' u geri­ ğını ölçecekti; teleskobik bir kamere karasal gezegenlere değil
de bırakacaktı. Plüton' dan radyo olan LORRI (Uzun Menzili Keşif Gö­ Plüton'a benziyor.

''
sinyallerinin Dünya'ya ulaşması 4 , 5 rüntüleyici), Plüton sisteminin en
Alan Stern
saat alır, yanıt göndermek d e aynı yüksek çözünürlüklü resimlerini üre­
zamanı alır. Bu nedenle, küçük bir tecekti; SWAP (Plüton'un Etrafında
seyir düzeltmesi yapmak bile dokuz Güneş Rüzgarı), adının da gösterdi­
saat sürer ve bu zaman diliminde ği gibi, Plüton' un Güneş rüzgarıyla
esas görev süresi de neredeyse bit- etkileşimini gözlemleyecekti; PEPS-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 31 7

sında planlamacılar iki küçük uydu­ doruklara saplanır. Bu kadar soğuk New Horizons'tan alınan bu görüntü,
yu, Nix ve Hydra'yı da hesaba kattı ve küçük bir cisimde bu kadar Plüton'un büyük buz düzlüklerin
ama 2012'de, New Horizons epey büyük özelliklerin nasıl oluştuğu, güneydoğu kısmına zum yapar; burada
düzlükler, engebeli , karanlık tepelerle
yol almışken, görevi kesintiye uğrat­ New Horizons misyonunun sırların­
sınırdır.
ma potansiyeli olan iki uydu daha dan biridir. Ayrıca, krater benzeri
bulundu -Kerberos ve Styx. yapılar da olası buz volkanları olarak
tanımlandı. lunmayan geniş bir yüzen buz kütle­
Plüton'u ölçmek sinden, Sputnik Planitia' dan oluşur;
Sonunda bu endişeler yersiz oldu ve Önemli noktalan bu da, Dünya'daki buzullar gibi yeni
LORRI, bütün bu cisimlerin ölçüsü­ adlandırmak yüzey şekilleri oluşturmakta olan
nü alabildi. Plüton'un genişliği 2379 Plüton'un yüzey şekillerine, NA­ genç bir yer özelliği olduğunu göste­
kilometredir; yani Eris 'ten daha bü­ SA'nın bilim insanlarınca gayri riyor.
yüktür (Eris daha ağır olmasına rağ­ resmi adlar verildi. Cthulhu Regio, Plüton' u geçen uzay aracı, diğer
men). 14 Temmuz 201 5'te New Hori­ güney yarımkürede balinaya benzer KKN'leriyle karşılaşma yolundadır.
zons, Plüton'un 1 2 .472 kilometre üs­ geniş ve karanlık bir bölgedir Diğer Nükleer güç kaynağı 2030 civarına
tünde uçtu -en yakın yaklaşması. bölgelere geçmişteki görevlerin ad­ kadar sürecek ve bu görev, birçok
Aletleri, Dünya 'ya iletilecek çok ları verildi: Voyager, Venera ve Pio­ keşif daha yapacak •
miktarda veri topluyordu. Plüton 'un neer. İki büyük sıradağ açıkça gö­
yakın plan görüntüsü, soluk buz rüntülendi: Everest Dağının doruğu­
ovalardan ve karanlık tepelerden na ulaşan ilk dağcıların adı verildi
oluşan bir dünya olduğunu gösterdi. Norgay Montes ve Hillary Montes.
Buz büyük ölçüde donmuş nitrojen­ Bununla birlikte, New Horizons' un
dir; bu da Plüton'u çok parlak bir çıkardığı kısmi Plüton haritasının
nesne yapmaktadır. Tepeler de buz­ merkezi yüzey şekli, kalp şeklinde
dur (katran benzeri hidrokarbonlarla bir düzlük olan Tombaugh Re­
karışık olmasına rağmen) . Buz, ova­ gio' dur. Bu alanın yarısı, çatlaklarla
lardan 3 kilometre kadar yükselen ve oluklarla dolu ama hiç krater bu-
BİR LABORATUVAR
MARS'I ARAŞTIRMAK
• •

*
* *
320 MARS'I ARAŞTIRMAK

''
ğustos 201 2 'de, daha çok
KISACA
KURUM
A Curiosity olarak bilinen
Mars Bilim Laboratuvarı
Taşıtı Mars 'a indi. 900 kilogram
NASA Mars araştırması
-
ağırlığında olan ve Mars yüzeyinde
Mars'ın yanından geçildi,
ÖNCE hala dolaşan bu tekerlekli taşıt, kızıl
gezegenin doğal tarihini anlamayı yörüngesinde dönüldü,
1970 Sovyetlerin Lunokhod 1'i,
amaçlayan jeolojik deneyleri yap­ şiddetle çarpıldı, radarla
Ay'a inince başka bir cisim
üzerinde kullanılan ilk taşıt mak üzere donatılmış seyyar bir la­ incelendi ve roket atıldı;
olur. boratuvardır. Mars 'a ulaşan en son üzerinde zıplandı, yuvarlanıldı,
robot kaşiftir ve öteki dünyaları kürendi, delindi, fırınlandı,
1971 Ay Taşıtı, NASA'nın araştırmaya gönderilen uzun bir ta­ hatta patlatıldı. Peşi gelecek
Apollo 15 misyonu sırısında ilk şıtlar silsilesinde en büyük ve en
Mars'a ayak basılıyor.

''
kez Ay' da sürülür. ileri olanıdır.
Buzz Aldrin
1977 NASA'nın Sojourner'ı,
Mars'a ulaşan ilk taşıttır. Gezginler
Uzayda taşıtların potansiyeli, Apollo
SONRA 1 5 ' in dört tekerlekli bir Ay Taşıtını
2014 Opportunity, bir taşıtın Ay'a taşıdığı 1 971 'den beri belliydi
dünya dışı bir cisimde mesafe Bu çevik iki kişilik araba, son üç
rekorunu kırar. Apollo misyonunun ay araştırmaları dan 7 , 6 kilometre uzaklaştılar. Ay
kapsamını genişletti. Örneğin, Taşıtı ya da Ay buggy'si, kayaç top­
2020 NASA Mars 2020 taşıtı ,
1 969'daki ilk Ay'a iniş sırasında lamak için kullanıldı. Altı Apollo
Curiosity'nin yerini almak
Neil Armstrong ve Buzz Aldrin misyonu Dünya'ya 381 kilogram ka­
üzere fırlatılacak.
Ay' da yalnızca iki buçuk saat yürü­ yayla döndü.
2020/21 ExoMars taşıtı, dü ve ay modülünden en fazla 60 Bu kayaların analizi, Ay' ın tari­
Avrupa Uzay Ajansı metre uzaklaştılar. Ama 1 972'de son hiyle ilgili çok şey açığa çıkardı. En
tarafından, kil içeren kayaçlarla Apollo Ay misyonunda, Apollo 1 7 , eskisi 4,6 milyar yaşındaydı ve kim­
dolu bir çöküntü olan Oxia iki kişilik mürettebat -Eugene Cer­ yasal bileşimleri, Dünya'daki kayaç­
Planum' da kullanılacak. nan ve Harrison Schmidt- dışarıda larla ortak bir atayı açıkça gösteri­
22 saatten fazla zaman geçirdi. Ta­ yordu Testler herhangi bir organik
şıtlarıyla toplam 36 kilometre yol bileşiğin varlığını kanıtlamadı; bu
yaptılar ; her sürüşte , uzay aracın- durum, Ay' ın her zaman kuru ve ya­
şamsız bir dünya olduğunu göster­
mektedir.

Lunokhod 1
1 960'ların başında başlayan Sovyet
ay programı, Ay' ı araştırmak için in­
sansız araçları kullanmaktaydı. Üç
Sovyet Luna sondası toplam 326
gram kayaçla döndü. Sonra Kasım
1 970 'te Sovyet iniş aracı Luna 1 7 ,
Yağmur Denizi denilen geniş bir ay
düzlüğüne ulaştı (Ay'ın birçok böl-

Jeolog-astronot Harrison Schmidt,


1972 Apollo 17 misyonu sırasında Ay'ın
yüzeyinden örnekler toplar. Ay taşıtıyla
saatlerce yüzey araştırması yaptı.
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 3 21
Ayrıca bakınız: Uzay yarışı 242-49 • Güneş Sistemini araştırmak 260-67 • Kuyrukluyıldızları anlamak 306-11 •
Plütonu incelemek 314-17

Sovyet Lunokhod 1 taşıtı (burada


Dünya'daki testlerde görülüyor), uzayda
bir dünyaya inen ilk taşıttı -önceli
Lunokhod O, 1969'da fırlatıldı ama
yörüngeye ulaşamadı.

ay görev yaptı. Ocak 1 973'te Lu­


nokhod 2, Sea of Serenity kenarın­
daki Le Monnier Kraterine irıdi. Ha­
zirana gelindiğinde Lunokhod 2
toplam 39 kilometre yol almıştı -30
yıldan fazla bir süre kırılamayan bir
rekor.

Mars yürüyüşçüsü
Lunokhod 1 Ay' ı araştırırken, Sov­
gesine, eskiden Dünya' da etkiledik­ Geceleri, makinenin içinde radyo­ yet uzay programı daha da büyük
leri düşünülen hava koşullarının adı aktif polonyum kaynağı , makineyi bir ödül peşindeydi: Mars 'ta bir
verildi) . Luna 1 7 , uzaktan kumanda­ çalışır durumda tutan ısıtıcı işlevi taşıt. Aralık 1 971 'de Mars 2 ve Mars
lı taşıt Lunokhod 1 ' i taşıdı (Lu­ görmekteydi. Taşıt, nereye gideceği 3 kod adlı iki Sovyet uzay aracı, kızıl
nokhod, "ayda yürüyen" demektir) ve ne zaman deney yapacağı konu­ gezegene inmek üzere modül gön­
Bu, dünya dışında hareket eden ilk sunda Dünya' daki kontrolörlerden derdi. Mars 2 parçalandı ama Mars
tekerlekli taşıttı; ilk Apollo taşıtın­ emir alıyordu. Bir insan daha iyisini 3 başarılı bir iniş yaptı -Mars'a ilk
dan yaklaşık sekiz ay önce. Arkasın­ yapabilirdi ama taşıtlar uzayda ay­ iniş. Ne var ki, olasılıkla yoğun bir
daki kavrayış basitti: Ay kayaçlarını larca kalabilir ve Dünya'dan yiyecek toz fırtınasının yarattığı hasar nede­
Dünya' ya göndermek yerine, taşıt ve su istemezdi. niyle, yalnızca 1 4,5 saniye sonra ile­
orada analiz yapacaktı. Lunokhod 1 üç ay çalışacak şe­ tişim kesildi. Bilim insanları Mars
kilde tasarlandı ama neredeyse 1 1 3 ' ün kargosuna -Prop-M, kayak

''
Uzaktan kumandalı kaşif şeklinde iki ayak üstünde yürüye­
Lunokhod taşıtı 2,5 metre uzunlu­ cek şekilde tasarlanan 4,5 kilogram
ğundaydı ve motorlu bir küvete ben­ ağırlığında küçük bir taşıta- ne ol­
ziyordu. Tekerlekler, engebeli Ay duğunu hiçbir zaman anlayamadı.
arazisinde çekiş gücünü korumak 15 metrelik bir göbek bağından
Zamanla Mars'ı yaşanabilir
için birbirinden bağımsız çalışıyor­ enerji alıyordu ve yüzeydeyken,
du. Lunokhod, Ay'ın TV görüntüleri­ kılıp Dünya'ya Mars toprağında ölçüm yapacak şe­
ni gönderen iki kamerayla donatıl­ benzetebilirsiniz . . . kilde tasarlanmıştı. Prop-M'nin gö­
mıştı. Kayaların kimyasal bileşimini Bu yüzden tadilat gerektiren revini yerirıe getirmiş olması olası
analiz etmek çin bir X-ışını spektro­ bir gezegendir. değildir ama Dünya' dan girdi alma­

''
metresi kullanıldı ve yoğunluğunu Elon Musk dan çalışmaya programlanmıştı. Ay
ölçmek için Ay toprağına penetro­ Kanadalı uzay girişiıncisi ile Dünya arasında bir radyo sinya­
metre denilen bir aygıt sokuldu. lin yolculuğu 2 saniyeden az sürer
Lunokhod, taşıtın tepesinde açı­ ama Mars'tan ya da Mars'a bir sirı­
lan güneş panellerini kullanarak yalin gelmesi, gezegenin Dün­
gündüz şarj olan pillerle çalışıyordu . ya' dan uzaklığına bağlı olarak 3 ila
322 MARS'I ARAŞTIRMAK

••
21 dakika alır. Bir Mars taşıtının ba­ Mars ' ın zayıf gümşığında ne kadar
şarılı bir kaşif olması için, kendi ba­ enerji üretilebildiğini görmekti.
şına çalışması gerekiyordu Taşıtın faaliyetleri, NASA'nın
California'daki Jet Propulsion Labo­
Aşağı atlama ratory' den (JPL) yönetildi ve JPL,
1976'da NASA'mn Viking iniş aracı, Zarif düz bir yere indik Güzel, Mars taşıtları geliştirmede öncü
Mars' ın ilk resimlerini gönderdi. Bu gerçekten güzel. ajans olarak kaldı. Mars 'la iletişim­
başarıdan sonra daha çok taşıt plan­

''
Adam Steltzner de kaçınılmaz olan zaman gecikme­
landı ama bu projelerin büyük çoğun­ İniş mühendisi, Curiosity leriyle birlikte, bir taşıtı gerçek za­
luğu sonuçlanmadı; basının "Mars manda yürütmek olanaklı olmama­
Laneti" dediği şeye boyun eğdi. sıdır; bu yüzden bir yolculuğun her
NASA sonunda 1 997 Mars Path­ ayağı programlanmalıdır. Bunu ger­
finder misyonuyla bir başarı elde çekleştirmek için, iniş aracı üzerin­
etti. O yılın temmuzunda Pathfinder deki kameralar kullanılıp, Sojour­
uzay aracı Mars atmosferine girdi. ner'ın etrafındaki yüzeyin sanal bir
Önce bir ısı kalkanını sürtünmesiy­ yaprakları" dışa doğru açıldı ve 1 1 modeli yaratıldı. İnsan kontrolörler,
le, sonra büyük bir paraşütle yavaş­ kilogramlık taşıt ortaya çıktı. taşıtın yolunun haritasını çıkarma­
layan uzay aracı koruyucu dış kalka­ Gelişim sırasında taşıta MFEX dan önce alam her açıdan üç boyut­
nının attı ve içindeki iniş aracı, 20 denildi -Microrover Flight Experi­ lu olarak görebiliyordu .
metrelik bir iple aşağı indirildi. Yü­ ment'in kısaltılmışı. Ne var ki, ka­
zeye yaklaşınca, iniş aracının etra­ muoyu Sojourner olarak tamdı; bu Spirit ve Opportunity
fında büyük koruyucu hava yastık­ ad "seyyah" anlamına geliyordu ve Büyüklük ve güç bakımından sınır­
ları şişti ve iniş hızım yavaşlatmak 1 9 . yüzyılda ABD 'li kölelik karşıtı ve lılıklarına rağmen Sojourner' ın mis­
için, ipi tutan uzay aracındaki ya­ hak savunucusu aktivist Sojourner yonu büyük bir başarıydı ve NASA,
vaşlatma roketleri ateşlendi. Sonra Truth' la bağlantısından ötürü tercih iki Mars Exploration Rovers'la
ip kesildi ve iniş aracı, Mars yüze­ edilmişti. (MER) kararlılığını sürdürdü. Hazi­
yinde yuvarlanıp bir yerde durana ran 2003 'te Spirit adı verilen MER A
kadar sekti. Neyse ki, hava yastıkla­ Mars'ta gezinti ve Opportunity adlı MER B fırlatıl­
rının havası inince, iniş aracı doğru Sojourner, Mars ' ın yüzeyinde tur maya hazırdı. Lunokhod taşıtıyla
durumdaydı. Dört yüzlü iniş aracı­ atan ilk taşıttı. Bununla birlikte, Pat­ aşağı yukarı aynı büyüklükteydiler
nın üs taraftaki üç yüzü ya da "taç- hfinder misyonu gelecekte daha ve yaklaşık 1 80 kilogram daha hafif­
büyük taşıtlara güç sağlayacak yeni tiler. Ertesi yıl yolculuğun sonuna
teknoloji ve iniş sistemi için bir test­ gelindiğinde ikisi de Mars çöllerin­
ti. Küçük taşıt 83 günlük görevi sü­ de, tepelerinde ve düzlüklerinde do­
resince yalnızca 1 00 metre yürüdü laşıyor, yüzey şekillerini fotoğraflı-

••
ve iniş aracından 1 2 metre öteye
gidebildi. Şimdi Cari Sagan Anısına
İstasyon adı verilen iniş aracı, taşıt­
tan Dünya 'ya veri aktarımı için kul­
lanıldı. Taşıtın enerjisinin büyük bö­
lümü , tepesindeki güneş panellerin­ Mars'ta bulunma nedeniniz ne
den gelmekteydi. Misyonun hedef­ olursa olsun, orada olmanızdan
lerinden biri, bu panellerin aşırı sı­
memnunum. Keşke ben de
caklığa ne kadar dayanacağını ve
sizinle olsaydım.

''
Carl Sagan
Gelecekteki kaşiflere bir mesajda

83 günlük çalışması süresince küçük


Sojourner taşıtı gezegenin yüzeyinde
yaklaşık 250 metrekarelik bir alanı
araştırdı ve 550 görüntü kaydetti
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 323
Bir sanatçının izlenimi, bir NASA
Mars Explorer Rover'ı tasvir ediyor.
Opportunity ve Spirit taşıtları 2003'te
birkaç hafta arayla fırlatıldı ve Ocak
2004'te Mars'ta iki alana indi.

yor, kaya örneklerini ve atmosferi


kimyasal olarak analiz ediyordu. O
zamana kadar görülen en muhte­
şem Mars manzaralarını gönderdi­
ler; jeologların gezegenin büyük öl­
çekli yapılarını incelemelerini ola­
naklı kıldılar.
Spirit ve Opportunity, Sojour­
ner'la aynı hava yastığı ve ip siste­
mini kullanarak inmişti. Sojourner
gibi ikisi de güneş panellerine ba­
ğımlıydı ama yeni taşıtlar, kendi
iniş araçlarından uzaklara gidebi­
len, kendi kendine yeterli birimler
olarak inşa edildi. Her taşıtın altı
tekerleği sallanan bir mekanizmaya
bağlıydı; bu, taşıtlar engebeli arazi­
de geçerken en az iki tekerleğin
yere basmasını olanaklı kılıyordu. caklığı, kutup buz örtüsüne yakın birkaç günden birçok yıla uzatmayı
Yazılım belli bir özerklik sunuyordu; -143 °C 'ye kadar düşer. başardı. Bununla birlikte beş yıldan
bu yüzden taşıtlar, ani bir toz fırtı­ Öngörüldüğü gibi, Mars rüzgarla­ fazla görev yaptıktan sonra Spirit
nası gibi beklenmedik olaylara Dün­ rı güneş panellerinin üzerine ince toz yumuşak toprağa saplandı; Dün­
ya' dan talimat bekleme ihtiyacı üfleyip, enerji üretmelerini kesti; ama ya' dan uzaktan kumandayla kurtar­
duymadan tepki verebiliyorlardı. rüzgar, bazen panelleri temizledi de. ma girişimleri işe yaramadı ve bir
Kış yaklaştıkça JPL ekibi, taşıtların kış sığınağına gidemeyen Spirit, on
Düşük beklentiler güven içinde kış uykusuna yatabile­ ay sonra güçten düştü. 7,73 kilo­
Yine de bu taşıtlardan beklentiler ceği uygun yerler aradı. Bunun için, metre yol kat etmişti. Bu arada Op­
düşüktü. JPL, yaklaşık 600 metre yol taşıtın spektroskopik kameralarından portunity aksilik yaşamadı ve çalış­
alacaklarını ve 90 Mars günü (yakla­ alınan görüntülerden inşa edilen üç maya devam ediyor. 201 4'te, Lu­
şık olarak 90 Dünya gününe eşit) boyutlu bir izleyici kullandılar. Elekt­ nokhod 2 ' nin mesafe rekorunu kırdı
dayanacaklarını umuyordu. Ne var rik üretimini azamileştirmek ve pilleri ve Ağustos 201 5 ' e gelindiğinde,
ki, Mars kışında ekip, güneş enerjili doldurmak için doğan Güneş' e bakan 42 ,45 kilometrelik maratonu ta­
taşıtların çalışmaya yetecek kadar dik yamaçlar seçildi. Çok önemli ol­ mamlamıştı. Bu, Dünya' dan yüz
enerjiyi koruyup koruyamayacakla­ mayan donanım kapatıldı; böylece milyonlarca kilometre uzakta bulu -
rını bilmiyordu. Güneş Sisteminin enerji, taşıtların iç sıcaklığını -40 nan bir gezegende büyük bir başa­
bütün kayaç gezegenleri arasında, °C 'nin üstünde tutan ısıtıcılara yön­ rıydı.
mevsimleri Dünya'nınkine en çok lendirilebildi.
benzeyen Mars 'tır; çünkü iki geze­ Curiosity ihtiyacı
genin dönüş ekseninin eğriliği bir­ Devam eden görev Spirit ve Opportunity en son dedek­
birine benzer. Mars kışları karanlık Kış uykusu işe yaradı ve inanılmaz törlerle donatıldı; bunların arasında
ve son derece soğuktur; yüzey sı- bir biçimde JPL, taşıt görevlerini mineral yapıları görüntülemek için
324 MARS'I ARAŞTIRMAK

bir mikroskop ve kayaların içinden tı -hepsi otomatik pilotla gerçekleş­ Mars'ta, Curiosity'nin fotoğrafladığı
örnek almak için bir aşındırma aleti tirilecekti (Dünya'dan uzaktan ku­ "Kimberley" oluşumunda katmanlar, bir
de vardı. mandayla değil) Bu, "yedi dakikalık su akışına işaret ediyor. Uzakta,
2012'de ABD'li jeolog Robert P.
Bununla birlikte, Ağustos korku" anı yarattı: Dünya' daki mü­
Sharp'ın adı verilen Sharp Dağı
201 2 ' de gezegene ulaşacak bir son­ hendisler, Curiosity 'nin Mars at­ görülüyor.
raki taşıt Curiosity, yalnızca jeolojiyi mosferine girdiğini bildiren bir sin­
incelemekle kalmayan, biyolojik yal geldiğinde, taşıtın zaten yedi
izler, Mars ' ın bir zamanlar yaşam dakikadır yerde -çalışır durumda ya
barındırıp barındırmadığını göste­ da parçalanmış- olacağını biliyor­ Güvenli iniş
recek organik maddeler de arayan lardı. Curiosity'nin iniş aracı üst atmos­

''
aletler taşımaktaydı. Bunların ara­ ferden geçerken, ısı kalkanı sıcak­
sında, kimyasallarını açığa çıkar­ tan korlaştı; roketler, iniş hızını Gale
mak için zemin kaya örneklerini bu­ Kraterine, büyük bir meteorit çarp­
harlaştıran SAM (Mars'ta Örnek masının neden olduğu eski bir kra­
Analizi) cihazı da vardı. Taşıt ayrı­ tere ulaşmaya ayarladı. Bir paraşüt
ca, gezegenin gelecekte insanların uzay aracını saatte 320 kilometreye
koloni kurmaları için güvenli olup Yedi dakikalık korku, yedi kadar yavaşlattı ama bu da, bir irıiş
olmayacağını görmek için ışınım için çok hızlıydı. Merkezdeki 6000
dakikalık zafere dönüştü.
düzeylerini izledi. metrelik dağdan sakınarak kraterin
John Grunsfeld

''
Daha önceki taşıtlardan epeyce düz bir bölgesine inişini yavaşlat­
NASA yöneticisi
büyük olan Curiosity, alışılmadık bir maya devam etti. Araç yüzeye 20
yolla Mars 'a gönderildi. Misyonun metreye kadar yaklaştı ve sonra ha­
iniş evresinde radyo gecikmesi vada durmak zorunda kaldı; çok al­
(Dünya' dan uzaklığın neden oldu­ çaktan gitmek, aletleri bozabilecek
ğu) 14 dakikaydı ve atmosferden bir toz bulutu yaratacaktı. Sonunda
yüzeye yolculuk yedi dakika alacak- taşıt, gök vinci denilen ve roketle
çalışan bir hava yastıklı platformla ve karbon gibi yaşamın temel öğele­
yüzeye indirildi. Daha sonra, olası rinden birçoğunu buldu. •
bir çarpma, gelecek araştırmaya
zarar vermesin diye, gök vinci ayrı­
lıp alanın uzağına atılmalıydı .
İnişi atlatan Curiosity, güvenli
bir biçimde yerine ulaştığını Dün­
ya'ya sinyalle bildirdi. Curiosity'nin
güç kaynağının en az 14 yıl dayan­
ması beklenmektedir ve başlangıç­
taki iki yıllık görev süresi süresiz
olarak uzatıldı. Şimdiye kadar, ışı­
nım düzeylerini ölçüp, insanların
Mars' ta hayatta kalmalarının ola­ ExoMars
naklı olabileceğini açığa çıkardı;
geçmişte suyun, hatta yaşamın var­ 2020'de Avrupa Uzay Ajansı,
Rus uzay ajansı Roscosmos ile
lığını gösteren eski bir nehir yatağı
birlikte, ilk Mars taşıtını,
keşfetti; nitrojen, oksijen, hidrojen
ExoMars'ı (Mars'ta
Eksobiyoloji), ertesi yıl Mars'a
indirmek amacıyla fırlatacak.
Güneş enerjisiyle çalışan taşıt,
uzayda yaşamın işaretlerini
Lunokhod 1 aramanın yanı sıra, yeraltı
1 970-71 suyu bulmak için Mars
Ay: 10,5 km
kayalarının derinliklerine
bakacak bir yer radarı da
Apollo 17 Rover taşıyacak. ExoMars taşıtı
Aralık 1972 Dünya'yla iletişimi, 2016'da
Ay: 35,74 km fırlatılan ExoMars Trace Gas
Orbiter uydusu aracılığıyla
Lunokhod 2 kuracak. Bu sistem veri
Ocak-Haziran 1 973 aktarımını günde iki kezle
Ay: 39 km sınırlayacak. Taşıt kendi
kendini sürecek şekilde
tasarlanmıştır; kontrol yazılımı
Sojourner
Temmuz-Eylül 1997 arazinin sanal bir modelini
Mars: 0,1 km kuracak ve buna göre hareket
edecektir. Taşıt yazılımına,
İngiltere'de Stevenage'da,
Curiosity
2011-şimdi
Mars yüzeyinin Mars Yard
Mars: 13,1 km denilen yüzeyinin bir
maketinde nasıl yol alacağı
öğretildi (üstte).
Spirit ExoMars taşıtının Mars'ın
2004-2010
Mars: 7,7 km
yüzeyinde en az yedi ay
çalışması ve 4 km yol alması
beklenmektedir. Daha sonra
Opportunity yerinde kalıp iniş yerinin
2004-şimdi etrafındaki alanı inceleyecek
Mars: 42,8 km
robot bir platformla yüzeye
bırakılacak.

M ESAFE, KM o 10 20 30 40
326

, .. GOKYUZUNDEKI
•• •• •• •

EN BUYUK GOZ
•• •• ••


I UZAYIN DAHA İLERİSİNE BAKMAK

/

SO, Avrupa Güney Gözleme­ optikti. 1 999'da, birlikte kullanılabi­


KISACA
GELİŞME E vi, adına rağmen Şili'de,
yer-temelli astronomi için
ideal olan kuru çöl ve yüksek dağlık
len 8,2 metrelik dört aynalı teleskop­
tan oluşan Çok Büyük Teleskobu
açtı. 66 antenli büyük bir radyo te­
European Extremely Large
Teleskobu (2014-) bir bölgededir. Brezilya ve Şili ile bir­ leskobu olan Atacama Büyük Mili­
likte 1 5 Avrupa ülkesinin bu ortak ça­ metre Dizisi, 201 3 'te çalışmaya baş­
ÖNCE lışması, 50 yıldan fazla bir süredir ast­ ladı. Bu, o zamana kadarki en büyük
1610 Galileo Galilei bir ronominin sınırlarını zorlamaktadır. ESO programıdır ve bütün zamanla­
teleskop kullanarak ilk kayıtlı rın en büyük grup-tabanlı astronomi
astronomik gözlemleri yapar. Büyük teleskoplar proıesidir. Bununla birlikte, 2014'te
1668 Isaac Newton ilk ESO kendi teleskopları için aslına ESO, Avrupa Aşırı Büyük Teleskobu
kullanılabilir aynalı teleskobu uygun adlar kullanır. 1 989'da Yeni (E -ELT) için fon aldı. 2024'te ta­
yapar. Teknoloji Teleskobunu çalıştırmaya mamlandığında, Hubble Uzay Te­
1946 Lyman Spitzer Jr, başladı; yeni teknoloji, görüntülerde leskobunun (s 1 72-77) 1 5 katı bir
Dünya'nın atmosfer atmosfer türbülansının neden oldu­ çözünürlükle , o zamana kadar yapıl­
girişiminden sakınmak için ğu bulanıklığı azaltan uyarlamalı mış en büyük optik teleskop olacak
uzaya teleskop yerleştirmeyi
önerir. Avrupa Güney Gözlemevi
1990 Hubble Uzay Teleskobu
1962 'de kurulan Avrupa Güney bilim merkezi olan Parana!
fırlatılır.
Gözlemevine (ESO) bugün 17 Gözlemevidir. Gözlemevinin
SONRA ülke üyedir: Şili ve Brezilya ile yeraltındaki yaşam alanları,
2015 ABD-yönetimli 22 birlikte Avusturya, Belçika, Çek 2008'de Quantum of Solace
metrelik Dev Macellan Cumhuriyeti, Danimarka, filminde kötü adamın sığınağı
Teleskobunun inşasına Şili ' de Finlandiya, Fransa, Almanya, olarak kullanıldı. Sitenin yeni
İtalya, Hollanda, Polonya, Aşırı Büyük Teleskobunun
başlanır.
Portekiz, İspanya, İsveç, İsviçre ( E-ELT) yapım maliyeti 1 milyar
2016 LIGO, uzayda nesnelerin ve İngiltere. Şili'nin Atacama Avrodur. ESO, önerilen
kütleçekim dalgalarını saptar. Çölündedir; gökyüzü berrak, tasarımda ana ayna genişliği 100
nemsiz olduğu ve ışık kirliliği metre olan çok daha pahalı OWL
2018 James Webb Uzay bulunmadığı için burası (Overwhelmingly Large
Teleskobu, uzaya fırlatılan en seçilmiştir. ESO'nun karargahı Telescope -Aşırı Büyük
büyük teleskop olacak Almanya'da Munich Teleskop) reddedildikten sonra
yakınlarındadır ama çalışma bu projeyi tercih etti.
üssü, uzak çölde ultra modern bir
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 327
Aynca bakınız: Galileo'nun teleskobu 56-63 • Kütleçekim teorisi 66-73 • Uzay teleskopları 188-95 •
Uzak yıldızları incelemek 304-05

E-ELT kubbesi, bir sanatçının


izlenimiyle çölde Güneş battığı sırada
açılırken gösteriliyor. Tamamlanmış
yapı 78 metre yüksekliğinde olacak.

Dev ayna E-ELT uzay teleskoplarından !eri öncekinden çok daha ayrıntılı
E-ELT'nin, bir futbol sahasının yarı daha dar bir tayf bandını toplar ama bir biçimde görebilecek •
büyüklüğünde bir kubbenin içine bunu çok daha büyük ölçekte yapa­
konulan sıra dışı beş-aynalı bir tasa­ bilir. Sonuç olarak öte-gezegenleri,
rımı vardır. Görünür (ve kızılaltına ön-gezegen disklerini (kimyalarıyla
yakın) ışığı toplayan ana ayna (M1 ) , birlikte), kara delikleri ve ilk galaksi-
1 ,45 metre genişliğinde 798 altıgen
parçadan oluşmuştur. Hep birlikte,
İkinci
bir uçtan diğer uca 39,3 metre olan ayna (M2)
bir ayna oluşturacaklar. Hubble ' ın
ana aynası ise, yalnızca 2,4 metre
genişliğindedir ; E-ELT'nin ikinci
aynası (M2) bile, 4,2 metreyle ondan
daha büyüktür. Beşinci
ayna
M1 ' in şekli, sıcaklık değişiklikle­
(M5)
rinin ve teleskop farklı konumlara
geçerken kütleçekim etkilerinin
neden olduğu bozulmaları yok ede­
cek şekilde ayarlanabilir. M2,
M1 ' den gelen ışığı dördüncü ayna­
daki (M4) bir delikten üçüncü ayna­
ya (M3) yönlendirir. Işık oradan tek­
rar M4'e, görüntünün atmosferik
bulanıklaşmasını büyük ölçüde
Birinci
azaltan uyarlamalı optik aynaya ayna
yansır. M4, gökyüzüne bir lazer (M1)
ateşlenerek yaratılan yapay bir "yıl­
dız"ın pırıltısını izler. M4, altına yer­
leştirilen 8000 pistonu kullanarak
saniyede 1 000 kez şekil değiştirebi­
lir. Başka bir ifadeyle, bu şaşırtıcı
aynanın 798 parçası, herhangi bir
atmosferik bozulmayı dengelemek
için gerçek zamanda eğilip büküle­ E-ELT'nin karmaşık ayna düzeninin kalbinde, ana aynanın devasa çukur
bilir. Son olarak M5 görüntüyü ka­ tabakası yer alır. Var olan en büyük optik teleskopların 13 katından fazla ışık
meraya yönlendirir. toplayacak ve altı adet lazer güdümlü yıldız birimle desteklenecek.
328
KISACA

UZAY­
KURUM
LIGO (2016)
ÖNCE
1687 Isaac Newton,
kütleçekimi kütleler arasında

ZAMANDA
bir kuvvet olarak gören
Evrensel çekim yasasını
formüle eder.
1915 Albert Einstein
kütleçekim kütlenin

DALGACIKLAR
uzayzamanı bükmesi olarak
açıklayan genel görelilik
teorisini sunar, kütleçekim
dalgalarının varlığının
öngörür.
KÜTLEÇEKİM DALGALARI 1960 Amerikalı fizikçi Joseph
Weber kütleçekim dalgalarını
ölçmeye girişir.
1984 Rai Weiss ve Kip Thorne
LIGO'yu kurar.
SONRA
2034 eLISA'nın, aralarına lazer
ateşlenen Güneş-merkezli
yörüngelerde bulunan üç uzay
aracını kullanarak kütleçekim
dalgaları araması planlanır.

1 9 1 6 'da Albert Einstein göreli­


lik teorisi üzerinde çalışırken,
bir kütle hareket edince uzay­
zamamn dokusunda dalgacıklara

* neden olacağım öngördü. Her kütle


bunu yapardı ama daha büyük küt­
leler daha büyük dalgalar yaratırdı;
tıpkı bir göle atılan bir çakıl taşı gi­
derek büyüyen bir dalgacık çemberi
* yaratırken, okyanusa çarpan bir me­
teorun tsunami büyüklüğünde dal­
galar yaratması gibi.
201 6' da, Einstein'ın öngörülerin­
den 1 00 yıl sonra, LIGO adı altında
çalışan bir grup bilim insanı bu dal­
gacıkları ya da kütleçekim dalgaları­
m keşfettiklerini duyurdu. On yıllar­
ca süren araştırmaları, birbirinirı et­
rafında helezon çizen ve sonra çarpı-
TEKNOLOJİNİN ZAFERİ 329
Ayrıca bakınız: Kütleçekim teorisi 66-73 • Görelilik teorisi 146-53

20 milisaniyelik bir zaman


diliminde, LIGO'nun saptadığı iki
kara delik, yörünge hızlarını saniyede
30 turdan çarpışmadan önce saniyede
250 tura çıkardı.

şan iki kara deliğin yarattığı tsuna­ bir ortam gerektirmez. Işık (ve her büyük bir kütleye doğru "düşüyor"
minin kütleçekimsel eşdeğerini or­ elektromanyetik ışınım türü) elekt­ gibi görünen küçük bir kütledir.
taya çıkarmıştı. romanyetik bir alanın salınımıdır: Bütün kütleler hareket halinde­
Kütleçekim dalgalarının keşfinin, Başka bir ifadeyle, ışık bütün uzaya dir -gezegenler, yıldızlar, hatta ga­
Evren'i gözlemlemenin yeni bir yo­ yayılan bir alanda bir tedirginliktir. laksiler- ve hareket ederken, arkala­
lunu sunacağı umuluyor. Astronom­ Kütleçekim dalgaları, Evren' e ya­ rında bir kütleçekirnsel tedirginlikler
lar ışık ya da başka elektromanyetik yılan kütleçekim alanında tedirgin­ silsilesi bırakırlar. Kütleçekim dalga­
ışınım kullanmak yerine, içeriğinin likler olarak anlaşılabilir. Einstein, ları ses dalgalarına benzer bir biçim­
kütleçekimsel etkileriyle Evren'in uzayı kendi etraflarında büken nes­ de, içinde yol aldıkları ortamı büke­
haritasını çıkarmayı umuyorlar. nelerin kütlesinin bu tedirginlikleri rek yayılır. Ses dalgalarında bu
Büyük Patlamadan 380. 000 yıl son­ nasıl yarattığını açıkladı. "Kütleçeki­ ortam, salınacak şekilde meydana
rasına kadar erken Evren'in opak min çekişi" olarak anlaşılan şey, bü­ getirilen moleküllerden oluşur; küt­
plazması da dahil, birçok yolla ışı­ külmüş uzayın bir bölgesiyle karşıla­ leçekimdeyse, ortam uzayzamandır,
nım karardığı halde, kütleçekim dal­ şınca devinimini değiştirip daha bizzat Evren' in dokusudur. Einstein
gaları her şeyden geçer. Yani kütle­
çekimsel astronomi, zamanın tam
başlangıcını, Büyük Patlamadan
sonraki bir saniyenin trilyonda birin­ Görelilik, kütleçekimin uzayzamanın kütle tarafından
ci anını görebilirdi. bükülmesi olduğunu açığa çıkarır.

Dalga davranışlan
LIGO, Laser lnterferometer Gravita­
tional-Wave Observatory'nin (Lazer
İnterferometre Kütleçekimsel-Dalga
Hareket eden nesneler uzayzamanda dalgacıklar
Gözlemevi) kısaltılmışıdır. Bizzat
ya da kütleçekim dalgaları yaratır.
uzaydaki genişlemeleri ve büzülme­
leri ölçme aletlerinden oluşur. Bu
kolay bir iş değildir. Bir cetvel bunu
yapamaz; çünkü uzay boyut bakı­
mından değişince, cetvel de değişir,
dolayısıyla gözlemci hiçbir değişikli­ Kütleçekim dalgaları, Kütleçekim dalgaları
ği ölçemez. LIGO, uzay ne yaparsa uzayzamanın genişlemesi astronomların, uzayın
ve daralması ölçülerek daha ilerisine
yapsın sabit kalan ölçütü, ışık hızını,
saptanabilir. bakmalarına izin verir.
kullanmayı başardı. Işık bir dalga
gibi davranır ama içinde yol alacağı
330 KÜTLEÇEKİM DALGALARI
kütleçekim hızının ışık hızıyla aynı Kütleçekim dalgaları olmadan, LIGO'nun ışık dalgaları, yeniden
olacağını ve uzayzamandaki dalga­ birleşince birbirini siler. Kütleçekim dalgaları bir tüpü uzatırken
cıkların her yönde dışa doğru hare­ diğerini büzer; böylece dalgalar artık kusursuz hizalı olmaz ve bir
sinyal üretilir.
ket edeceğini öngördü. Bu dalgacık­
ların yoğunluğu uzaklıkla birlikte
Normal Kütleçekimsel
hızla azalır (uzaklığın karesi oranın­
durum dalga tespiti
da) ; bu nedenle , uzayda çok uzakta
bilinen bir nesneden gelen farklı bir
kütleçekim dalgasını saptamak, çok

'\N -c
güçlü bir dalga kaynağını ve çok
hassas bir alet gerektirirdi.

Lazer-güdümlü Sinyal yok sın,.ı


Adının da gösterdiği gibi, LIGO in­
terferometri denilen bir teknik kulla­
nır. Bu, dalgaların girişim denilen bir salınımları aynı tempodadır. Bu tür dalgası uzaydan geçmedikçe. Eğer
özelliğinden yararlanır. İki dalga kar­ ışık demetlerinin, çok kesin biçim­ varsa, bir kütleçekim dalgası bir
şılaştığında, birbirine karışıp tek bir lerde birbirlerine karışmaları sağla­ lazer pistini uzatırken, diğerini kısal­
dalga yaratır. Bunu nasıl yapacakları nabilir. tır; böylece demetler, sonunda biraz
fazlarına -göreli salınım zamanları­ Lazer demeti ikiye bölünür ve or­ değiştirilmiş mesafeleri kateder.
na- bağlıdır. Dalgalar tam olarak eş taya çıkan demetler, birbirlerine dik
fazlıysa -eşzamanlı yükselip alçalı­ gönderilir. İkisi de bir aynaya çarpar Gürültü filtresi
yorsa- yapıcı bir biçimde birbirine ve doğrudan başlangıç noktasına Lazer demetleri bölünüp , LIGO'nun
girip kaynaşarak iki kat yoğunluklu geri yansır. Her bir demetin katettiği 4 kilometrelik uzun kollarında 1 . 1 20
bir dalga yaratır. Dalgalar tam olarak mesafe çok kesin bir biçimde kont­ kilometrelik bir gidiş geliş yolculu -
eş fazlı değilse -biri yükselirken di­ rol edilir ; öyle ki, demetlerden biri, ğuna gönderilir, sonra demetler ye­
ğeri alçalıyorsa- girişim yıkıcı ola­ diğerinden tam yarım dalga boyu niden birleşir. Bu, LIGO 'ya, uzayda
caktır. İki dalga kaynaşıp birbirini daha ileri gitmek zorundadır (bir bir protonun genişliğinin birkaç
siler, tamamen kaybolur. LIGO'nun metrenin birkaç yüz milyarda biri bir binde birini bulan küçük tedirginlik­
dalga kaynağı, tek bir ışık rengi ya farklılık). Demetler bir daha karşılaş­ leri saptama duyarlılığı kazandırır.
da dalga boyu içeren bir ışık demeti tığında, tamamen faz dışıdırlar, bir­ Çok hafif eşzamanlı olmayan mesa­
olan lazerdir. Ayrıca bir lazer deme­ birine karışıp hemen kaybolurlar - felerle , birbirine giren demetler artık
tindeki ışık uyumludur, yani bütün demetler yol alırken, bir kütleçekim birbirini silmez. Onun yerine titre­
şen bir ışık örüntüsü yaratırlar; bu
da, LIGO'nun uzay köşesinden geç­
Rai Weiss ve Kip Thorne
mekte olan bir kütleçekim dalgasına
LIGO, Caltech ile MIT arasında Weber'in ilk düşüncelerinden işaret edebilir.
bir işbirliğidir ve verilerini, yararlanarak geliştirdi. 1984'te Zor olan, böylesirıe hassas bir de­
Polonya'da ve Fransa'da Weiss, Caltech'te görelilik teorisi dektörün, Dünya' nm yüzeyirıden
yürütülen ve Virgo denilen konusunda önde gelen bir geçen sismik dalgalardan kaynakla­
benzer bir deneyle paylaşır. uzman olan Thorne ile birlikte nan bozulmalara yatkın olmasıydı.
Kütleçekim dalgalarının keşfine LIGO'yu kurdu. LIGO, 1 , 1 milyar Bir lazer titreşiminin bir yer sarsıntı­
yüzlerce araştırmacı katkıda dolar cari maliyetle, ABD sı olmadığından emin olmak için,
bulunmuştur. Bununla birlikte, hükümetinin fon sağladığı en Amerika Birleşik Devletleri'nin iki
bunların arasında iki Amerikalı pahalı bilim projesidir. 32 yıllık karşıt ucuna özdeş dedektörler ku­
öne çıkar: Rainer "Rai'' Weiss çabadan sonra, 2016'da Weiss ve
ruldu: biri Louisiana'ya diğeri Was­
(1932-) ve Kip Thorne (1940-). Thorne, Washington'da bir basın
hington Eyaletine. Yalnızca her iki
Weiss 1967 'de MIT'deyken, toplantısında kütleçekim
dedektörde kaydedilen sinyaller küt­
LIGO'nun kullandığı lazer dalgalarını keşfettiklerini
interferometri tekniğini, lazerin duyurdular. leçekim dalgalarıydı (sinyaller aslın­
mucitlerinden biri olan Joseph da 10 milisaniye arayladır -ışığın ve
kütleçekim dalgalarının Louisia-
TEKNOLOJİNİN ZAFERi 331
önce gerçekleşti ama saldığı dalga­ nüştürme potansiyeli vardır. LI­
cıkların Dünya 'ya -her iki LIGO de­ GO' dan ve gelecek projelerden elde
dektörünün onları saptadığı yere­ edilen ışık sinyallerindeki dalgalan­
ulaşması bu kadar uzun sürmüştü. ma örüntüleri, yeni bilgiler üretecek,
Araştırmacılar, sonuçlarını kontrol bütün Evren'de daha ayrıntılı bir
etmek içirı birkaç ay daha süre aldı kütle haritası sağlayacaktır. •
ve Şubat 201 6 ' da kamuoyunun kar­
şısına çıktılar.
Şimdi daha fazla kütleçekim dal­
gası aranıyor ve bunu yapmanın en
iyi yeri uzaydır. Aralık 201 5'te uzay
LIGO'nun hassas aletleri tamamen aracı LISA Pathfinder fırlatıldı.
temiz tutulmalıdır. Lazer demetlerinin Dünya ile Güneş arasında kütleçe­
saflığını korumak, projenin en büyük kim bakımından kararlı bir konum

''
meydan okumalarından biridir.
olan 11 'de bir yörüngeye gidiyor.
Orada uzay aracı, eLISA (gelişmiş
Lazer İnterferometre Uzay Anteni)
na'dan Washington'a gitmesi için denilen iddialı bir deneyde kullan­
geçen zaman) LIGO 2002 'den mak umuduyla, lazer interferometri
201 0 ' a kadar herhangi bir başarı aletlerini uzayda test edecekti. Ge­
göstermeden çalıştı; sonra güçlen­ çici olarak 2034'e planlanan eLISA,
Kütleçekim dalgaları bize kara
dirilmiş hassasiyetle, 201 5'te yeni­ Güneş 'in etrafında nirengi oluşturan deliklerin doğru haritalarını -
den çalışmaya başladı. üç uzay aracı kullanacak. Uzay araç­ onların uzayzaman
larının arasına lazerler ateşlenip, 3 haritalarını- getirecektir.

''
Çarpışan kara delikler milyon kilometre uzunluğunda, küt­ Kip Thorne
1 4 Eylül 201 5'te, Greenwich saatiyle leçekim dalgalarına LIGO' dan bir­
9 : 50:45'te , bir milyar ışık yılı uzakta kaç kat daha duyarlı bir lazer pisti
iki kara delik çarpıştı ve uzayın do­ oluşturulacak.
kusunda büyük bükülmelerin önünü Kütleçekim dalgalarının keşfinin,
açtı. Aslında bu olay bir milyar yıl astronomların Evren görüşünü dö-

LIGO bir lazer ışığı demetini böler ve demetleri birbirlerine 90°


yapan iki tüpe gönderir. İ stenmeyen girişimi önlemek için, tüpler
Dünya'nın atmosfer basıncının trilyonda biri oranında
vakumlanır. LIGO, Güneş'in ve Ay'ın gelgitleri için de
ayarlamalar yapmak zorundadır.

Demet bölücü

Lazer
334

REHBER
stronomi gibi geniş bir araştırma alanında önemli her bilim

A insanını ana başlık olara� kitaba dahil etmek olanaklı olmadı.


Aşağıdaki sayfalarda, MO 7. yüzyıldan bugüne kadar önemli
katkılarda bulunan astronomlar sıralanıyor. İlk evrelerinde astronomi,
genellikle gözlem ya da hesap yapan bireyleri ya da küçük grupları
kapsamaktaydı. Bu arada, modern yüksek-teknolojili " büyük astronomi,"
çoğu kez yüzlerce ya da binlerce bilim insanının işbirliği yaptığı büyük
ölçekli ortak çalışmaları gerektirmektedir. İster bir parçacık hızlandırıcıda
deney yapmak için yer ayırtsınlar ister bir uzay teleskobunun belirli bir
yöne çevrilmesini istesinler, bugünün astronomları, yarının büyük
düşüncelerini geliştiren büyük bir topluluğun parçasını oluşturur.

Yunan bilgin Eratosthenes , ayın uzunluklarını oldukça doğru


MİLETOSLU coğrafyaya büyük katkılarda ölçtü. Hesaplamalarını kullanarak,

ANAKSIMANDROS bulundu. Yaz ortasında


İskenderiye' deki öğlen vakti
dört Güneş tutulmasını doğru
öngördü . Zu, Jüpiter yılım 1 1 ,858
MÖ 61 0-546 gölgeyi Syene 'dekiyle (bugünkü Dünya yılı olarak ölçtü; bu, bugün
Aswan) karşılaştırarak Dünya'nın kabul edilen rakamdan yüzde 0 , 1
Yunan filozofa Anaksimandros , çevresini ölçtü. İki yer arasındaki küçüktür.
Evren'i rasyonel açıklama yönünde mesafeyi biliyordu ve ölçümü, Ayrıca bakınız: Güneş yılı 28-29
en eski girişimlerden birini bütün çemberde bunun temsil
gerçekleştirdi. Gök cisimlerinin ettiği oram ortaya çıkarmasına
Dünya'nın etrafında tam daire olanak vermekteydi. Dünya'nın EL-BATTANİ
çizdiğini tahmin etti ve bu da, eksen eğriliğinin doğru bir Y. 858-929
Dünya'nın uzayda serbest ve ölçümünü de çıkardı, Güneş 'e ve
desteksiz yüzdüğü sonucuna Ay'a uzaklıkları ölçtü, yılın Arap astronom ve matematikçi
varmasına yol açtı. Gök cisimlerinin uzunluğunu düzeltmek için artık El-Battani doğru gözlemler yapıp,
birbirlerinin arkasında olduklarını da günü buldu ve Dünya 'nın ilk yılın uzunluğuna, yörünge eğimine
ifade etti; yani Evren ' de derinlik haritalarından birini yaptı. ve ekinoks gerilemesine ilişkin
vardı -ilk kaydedilmiş "uzay" Ayrıca bakınız: Bilgiyi rakamları düzeltti. Trigonometrik
düşünceci kavrayışı. Bununla pekiştirmek 24-25 yöntemler geliştirip, Ptolemaios'un
birlikte, Anaksimandros gök hesaplamalarım iyileştirdi ve
cisimlerini yarılış sıraladı; yıldızların
Dünya'ya en yakın gök cismi ZU CHONGZHI Güneş'in Dünya' dan uzaklığının
zamanla değiştiğini gösterdi
olduğuna, onları Ay'ın ve ardından MÖ 429-500 El-Battani'nin en etkili eseri 1 2 .
Güneş'in izlediğine inanıyordu. yüzyılda Latinceye çevrilen ve
Aynca bakınız: Yer merkezli model , 20 İmparator Xiaowu tarafından yeni
Copernicus'u büyük ölçüde
bir takvim çıkarmakla
etkileyen bir astronomik cetveller
görevlendirilen Çinli matematikçi
ERATOSTHENES Zu Chongzhi yıldız yılının
derlemesiydi
Ayrıca bakınız: Bilgiyi
MÖ Y. 276-Y. 1 94 (Dünya 'nın ardalan yıldızlara göre
pekiştirmek 24-25 Copernicus

ölçülmüş dönüş periyodu), dönence
modeli 32-39
Ünlü İskenderiye Kütüphanesinde yılın (birbirini izleyen bahar
üçüncü baş kütüphaneci olan ekinoksları arası dönem) ve kameri
REHBER 335

yalnızca bir sekstantla ve çıplak sorununu çözmek içirı ilk kez


İBNÜ'L-HEYSEM gözle yıldızların konumlarının
haritasını çıkarmayı tercih etti -
Galileo'nun önerdiği bir yöntem.
Yıllar içinde R0mer, Io uydusunun
v. 965-1 040
bunu yapan son büyük astronom. tutulma zamanlarını dikkatli bir
İbnü'l-Heysem Kahire' de Fatımi Hevelius'un 1 663 'te evlendiği ikinci biçimde ölçtü ve tutulma süresinin,
Halifeliğirıirı sarayında çalıştı. karısı Elisabetha, 1 500'den fazla Dünya'nın Jüpiter'e doğru gitmesine
Varsayımların deneyle sınandığı yıldızın yer aldığı bir katalog ya da ondan uzaklaşmasına bağlı
bilimsel yöntemin öncülerinden olan hazırlamasına yardım etti, kocası olarak değiştiğini fark etti. Bu
İbnü '!-Heysem, Ptolemaios'un öldükten sonra da tamamlayıp değişikliğin, Io'dan çıkan ışığın
Almagest' irıi popülerleştiren bir eser yayımladı. Kendisi de yorulmaz ve Dünya'ya ulaşmak için geçen zaman
ve daha sonra Ptolemaios'un becerikli bir gözlemci olan farkından kaynaklandığı sonucunu
sistemine kuşku düşüren bir kitap Elisabetha, dikkate değer ilk kadın çıkardı ve ışığın, Dünya'nın
yazdı. astronomlardan biriydi. Güneş'in etrafındaki yörüngesirıin
Aynca bakınız: Bilgiyi Aynca bakınız: Tycho modeli çapına eşit bir mesafeyi 22 dakikada
pekiştirmek 24-25 44-47 katettiğini hesapladı. Bu sonuç,
ışığın hızını saniyede 220.000

ROBERT GROSSETESTE CHRISTIAAN HUYGENS kilometre olarak vermekteydi -


gerçek değerirı yaklaşık yüzde 75'i.
v.1 1 75-1 253 1 629-1 695 R0mer'irı ışığın sonlu bir hızı olduğu
bulgusu, 1 726'da, James Bradley
İngiliz piskopos Robert Grosseteste Felemenk matematikçi ve astronom yıldız sapıncı fenomenini ışık hızı
optik, matematik ve astronomiyle Christiaan Huygens, Satürn'e ve bakımından açıklayınca doğrulandı.
ilgili irıcelemeler yazdı. Yunanca ve teleskopların gösterdiğine göre her Aynca bakınız: Yıldız sapıncı 78
Arapça metinleri Latinceye çevirdi, iki tarafından çıkan tuhaf "kulplara"
merak sardı. Kardeşi Constantijn'le
Aristoteles 'irı ve Ptolemaios'un
düşüncelerini ortaçağ Avrupa birlikte, gelişmiş mercekli güçlü bir JOHN MICHELL
düşüncesine soktu. Eseri De Juce'de teleskop yapıp, gezegeni inceledi. 1 724-1 793
(Işık Üzerine) Grosseteste, tek bir Huygens, Satürn halkalarının doğru
matematiksel yasalar kümesi şeklirıi tarif eden ilk kişiydi; ince ve İngiliz din adamı John Michell
kullanarak bütün Evren'i açıklama yassı, gezegenin yörünge düzlemine sismoloji, manyetizma ve
girişimirıde bulundu. Işığa, Büyük 20 derecelik bir açıyla eğik kütleçekim de dahil, farklı bilimsel
Patlama teorisini hatırlatan bir olduklarını açıkladı. Bulgularını alanlarda incelemeler yaptı. Daha
açıklamayla, Evren'irı her yönde 1 659'da Systema Saturnium sonra arkadaşı Henry Cavendish'in
yayılmasına olanak veren ilk varlık kitabında yayımladı. Dört yıl önce, kütleçekim gücünü ölçmek için
biçimi dedi. Satürn'ün en büyük uydusu Titan'ı kullandığı burma terazisini
Aynca bakınız: Yer-merkezli keşfetmişti. tasarladı. Michell, bir nesnenin,
model 20 • Bilgiyi pekiştirmek 24-25 Aynca bakınız: Satürn'ün kütleçekiminden ışık kaçamayacak
halkalarını gözlemlemek 65 kadar kütleli olabileceğini öne süren
ilk kişiydi. Güneş 'in 500 katı
JOHANNES HEVELIUS büyüklüğünde bir yıldızın böyle bir
1 61 1 -1 687 OLE RSMER nesne olabileceğini hesapladı ve
1 644-1 7 1 0 buna "karanlık yıldız" dedi.
ELISABETHA HEVELIUS Michell'in düşüncesi, astronomların
1 647-1 693 Paris Gözlemevinde çalışan kara delik kavramını ciddiye almaya
Danimarkalı astronom Ole R0mer, başladığı 20. yüzyıla kadar
Polonyalı astronom Johannes ışığın sonlu bir hızı olduğunu unutuldu.
Hevelius, evirıin üstüne kurduğu bir tanıtladı. R0mer, Jüpiter uydularının Aynca bakınız: Uzayzamanda
gözlemevinden, Ay'ın yüzeyinin tutulmalarını kullanarak günün eğriler 1 54-55 • Hawking ışınımı
ayrıntılı haritalarını çıkardı. Teleskop zamanını hesaplama projesinde 255
yapmasına ve kullanmasına rağmen, çalışıyordu -denizde boylamı ölçme
336 REHBER

Güneş 'ten çıkan ışığın Dünya'ya 8 patlama- gözlemleyen ilk kişi oldu.
JOSEPH-LOUIS dakika 12 saniyede ulaştığını Patlamadan sonra dünya çapında

LAGRANGE hesapladı (şimdi ölçülen rakam, 8


dakika 20 saniyedir)
telgraf sisteminde bir kesinti oldu
ve Carrington, böyle bir Güneş
1 736-1 81 3 Ayrıca bakınız: Kütleçekim etkinliğinin Dünya' da elektriksel
tedirginlikleri 92-93 bir etki yaratabileceğini öne sürdü.
Fransız-İtalyan matematikçi ve
1863'te , Güneş lekelerinin
astronom Joseph-Louis Lagrange,
gök mekaniğini ve kütleçekimin BENJAM I N APTHORP hareketine ilişkin tuttuğu
kayıtlarla, Güneş'in farklı
etkilerini inceledi. Güneş, Dünya
ve Ay gibi, üç cisimli bir sistemde
GOULD bölümlerinin farklı hızlarda
1 824-1 896 döndüğünü tanıtladı.
kütleçekimlerinin nasıl birbiriyle Ayrıca bakınız: Galileo 'nun
birleştiğini matematiksel olarak teleskobu 56-63 • Güneş 'in yüzeyi
Amerikalı dahi çocuk Benjamin
araştırdı. Çalışması, iki büyük 103
Apthorp Gould, Harvard
cismin yörüngesinde dönen küçük
Üniversitesinden mezun olduktan
bir cisim için kararlı yörünge
konumlarının keşfine yol açtı; bu
sonra, 1 845'de Almanya'ya taşınıp
ünlü matematikçi Friedrich
ISAAC ROBERTS
konumlara şimdi Lagrange
Gauss'tan ders aldı. Avrupa ' da 1 829-1 904
noktaları deniliyor. Uzay astronomide doktora derecesi aldı
teleskopları, Dünya'nın ve 1880'lerde Britanyalı amatör
-bu alanda doktora yapan ilk
Güneş 'in etrafındaki yörüngeleri astronom Isaac Roberts astronomi
Amerikalı. 1 849 ' da ABD 'ye döndü
için çoğunlukla Lagrange fotoğrafçılığı alanında önemli
ve Amerikan astronomisinin
noktalarına yerleştirilir. ilerlemeler kaydetti ; gece gökyüzü
profilini yükseltmeye karar verdi.
Ayrıca bakınız: Kütleçekim fotoğraflarının, çıplak gözle
Bu amaçla, Amerika Birleşik
teorisi 66-73 Uzak yıldızları görülmeyen yapıları açığa

Devletleri'nden araştırmalar
incelemek 304-05 çıkarmasını ilk kez olanaklı kıldı.
yayımlayacak The Astronomical
Roberts , çok uzun ışıklama
Journal'ı kurdu; dergi bugün de
zamanına ve dolayısıyla daha fazla
JEAN BAPTISTE varlığını sürdürmektedir. 1 868 ile
1 885 arasında Gould Arjantin' de
ışık toplanmasına olanak veren bir
JOSEPH DELAMBRE çalıştı; Cordoba 'da Ulusal
alet geliştirdi. Dünya ' nın dönüşünü
telafi edecek şekilde ayarladığı
1 736-1 81 3 Gözlemevini kurdu. Arjantin Ulusal
teleskobu, gökyüzünde sürekli aynı
Hava Ajansının kurulmasına da
noktaya doğru tuttu. Roberts ' in en
Fransız Devrimi sırasında bilim yardım etti. Gould, güney
ünlü görüntüsü , 1 888'de, şimdi
çevrelerinde önde gelen bir yarımküreden görülen parlak
galaksi olduğu bilinen Andromeda
şahsiyet olan Delambre, 1 792 'de, yıldızların kapsamlı bir kataloğunu
bulutsusunun bir fotoğrafıdır ;
Dunkirk'ten Barselona'ya kadar çıkardı ve 1 879'da Uranometria
bulutsunun sarmal yapısını, eşi
meridyen yayının uzunluğunu Argentina olarak yayımladı.
görülmemiş ölçüde ayrıntılı ortaya
ölçmekle görevlendirildi. Bu,
çıkarmaktaydı.
metreyi Kuzey Kutbundan ekvatora
kadar olan uzaklığın 1 / 1 0 . 000.000'u
RICHARD Ayrıca bakınız: Astronomi

olarak tanımlayan yeni metrik CARRI NGTON fotoğrafçılığı 1 1 8- 1 9

sistemi arıtmak içindi. Görevini 1 826-1 875


1 798 'de tamamladı. 1 804'ten HENRY DRAPER
itibaren Delambre, Paris Britanyalı amatör astronom 1 837-1 882
Gözlemevinin müdürlüğünü yaptı. Richard Carrington yıllarca Güneş ' i
Astronomik çalışmaları arasında, gözlemledi. 1 859 'da bir güneş Astronomi fotoğrafçılığının
Jüpiter' in uydularının konumlarını püskürtüsünü -Güneş yüzeyinde öncülerinden olan tıp doktoru
gösteren doğru cetvellerin meydana gelen ve görünür ışık Henry Draper, 1873'te New York
üretilmesi de vardı. 1 809'da akınına neden olan manyetik bir Üniversitesinde tıp dekanlığından
REHBER 337

istifa edip , kendini astronomiye Bernard, Samanyolu'nun bir dizi


adadı. Karısı Anna Mary'nin EDWARD WALTER uzun-poz fotoğrafını çekti; bu
yardımıyla Draper, 1 873'te
Venüs'ün geçişini fotoğrafladı,
MAUN DER fotoğraflar, öldükten sonra 1 927'de
Atlas of Selected Regions of the
1 880'de Orion bulutsusunu 1 851-1 928 Milky Way olarak yayımlandı.
kamerayla yakalayan ilk kişi oldu Bernard yıldızı adını ondan alır;
ve yine 1 881 'de, bir
kuyrukluyıldızın kuyruğunun geniş ANNIE SCOTT DILL 1916'da bu soluk kırmızı cücenirı,
bilinen bütün yıldızlar arasında en
açılı fotoğrafını çeken ilk kişi oldu. MAUNDER büyük özdevirıirne (bir yıldızın gök
Astronomi fotoğrafçılığı için yeni 1 868-1 947 kürede konumunu değiştirme oranı)
teknikler geliştirdi ama 1 882'de, sahip olduğunu keşfetti.
astronomlar bir keşif aracı olarak Britanyalı karı koca ekip Edward Ayrıca bakınız: Galileo'nun
fotoğrafçılığı ciddiye almaya Walter Maunder ve Annie Maunder teleskobu 56-63 Astronomi

başlamadan birkaç yıl önce, (kızlık soyadı Scott Dili), Greenwich fotoğrafçılığı 1 1 8-1 9
akciğer zarı iltihabından öldü. Kraliyet Gözlemevirıde birlikte
Ölümünden sonra karısının onun Güneş'i inceledi. Güneş lekelerirıe
adına kurduğu vakıf, Edward C . ilişkin araştırmaları, lekelerirı sayısı HEBER D. CURTIS
Pickering v e kadınlardan oluşan ile Dünya'nın iklimi arasında bir 1 872-1 942
ekibinin gerçekleştirdiği büyük bir bağıntı ortaya çıkardı. Bu, 1645 ile
fotoğraflı yıldız araştırması olan 171 5 arasında Güneş' in etkinliğinde Amerikalı profesör Heber Dust
Henry Draper Kataloğuna mali bir azalma dönemi keşfetmelerirıe Curtis 1 900'de, California'da Lick
destek sağladı. yol açtı -Avrupa'da ortalamadan Gözlemevi için gönüllü gözlemci
Ayrıca bakınız: Yıldız kataloğu düşük sıcaklıklarla örtüşen bu olunca astronomiye kaydı. 1 902'de
1 20-21 • Yıldızların karakteristikleri döneme şimdi Maunder Minimumu astronomi alanında doktora
1 22-27 deniliyor. Cemiyetlerde kadın yasağı yaptıktan soma Curtis, Lick
1 9 1 6'da kaldırılınca, Annie Maunder Gözlemeviyle uzun bir birliktelik

JACOBUS KAPTEYN Kraliyet Astronomi Derneği


üyeliğine seçildi ve ondan sonra
yaşadı, bilinen bulutsulara ilişkirı
1918'de tamamladığı ayrıntılı bir
1 85 1 -1 922 gözlernlerirıi kendi adıyla yayımladı. araştırma yürüttü. 1 920'de,
Ondan önce çalışmalarının çoğu, Smithsonian Müzesirıde astronom
Güney Afrika'dan David Gill'in
kocasının adıyla çıkan makalelerde arkadaşı Harlow Shapley'le "Büyük
kendisine tedarik ettiği fotoğraf
yer almıştı. Tartışma"ya girdi. Curtis, uzak
plakalarını inceleyen Hollandalı
Ayrıca bakınız: Güneş'in yüzeyi bulutsuların Samanyolu'ndan çok
astronom Jacobus Kapteyn
1 03 . Güneş lekelerirıin öznitelikleri uzakta ayrı galaksi olduklarını
450 . 000 ' den fazla güney yıldızını
129 savundu; Shapley ise,
katalogladı. Galaksinin farklı
Samanyolu'nun içinde olduklarını
bölümlerindeki yıldızları
gruplandırıp kadirlerini, ışınsal E. E. BARNARD iddia etti.
Ayrıca bakınız: Sarmal galaksiler
hızlarını ve özdevinimlerini 1 857-1 923 1 56-61 • Samanyolu'nun ötesi 1 72-77
ölçtükten sonra Kapteyn, yıldız
akıntısı fenomenini -yıldız ABD'li astronom Edward Emerson
devinimlerinin rastgele olmadığını, Bernard 30 kadar yeni kuyrukluyıldız JAMES JEANS
iki karşıt yönde toplandıkların ve çok sayıda bulutsu keşfeden ünlü 1 877-1 946
gösteren- açığa çıkaran kapsamlı bir gözlemciydi 1892'de Bernard,
bir istatistiksel analiz Jüpiter'in etrafında Amalthea Britanyalı matematikçi James Jeans,
gerçekleştirdi. Bu, Samanyolu denilen beşirıci uyduyu keşfetti; bu, astrofizikle ilgili teorik sorunlar
galaksisinin döndüğünün ilk kesin fotoğraf plakalarıyla değil daha çok üzerine çalıştı. 1902'de bir
kanıtıydı. görsel gözlemle keşfedilecek son yıldızlararası gaz bulutunun
Ayrıca bakınız: Astronomi uyduydu. Astronomi istikrarsızlaşıp çökerek yeni bir yıldız
fotoğrafçılığı 1 1 8- 1 9 fotoğrafçılığında bir öncü olan oluşturduğu koşulları hesapladı.
338 REHBER

1 916'da kendi gaz teorisini olduğuna inanılan bir gezegeni radyo dalgalarını keşfettiğirıi
geliştirirken, gaz atomlarının zaman sistematik olarak aramaya başladı. işittikten sonra, arka bahçesinde
içinde bir gezegenin atmosferinden Bunun için, gözlemevi müdürü Vesto kendi radyo teleskobunu kurdu.
kademe kademe nasıl Slipher, ev yapımı bir teleskop Sonraki birkaç yılda Reber, dünyada
kaçabildiklerini açıkladı. İlerleyen kullanarak yaptığı Jüpiter ve Mars gökyüzünün ilk radyo araştırmasını
zamanda Jeans zamanını yazmaya çizimlerinden etkilendiği genç yürüten ve bulgularını astronomi ve
adadı ve aralarında Through Space amatör astronom Clyde Tornbaugh'u mühendislik dergilerinde
and Time ve The Stars in TheiI işe aldı. Tornbaugh 10 ay fotoğrafları yayımlayan tek radyo astronomuydu.
Courses de bulunan dokuz popüler inceledikten sonra, 18 Şubat 1930'da, Reber'in işi, II. Dünya Savaşı
kitabıyla ünlendi. "Büyük bir Neptün'ün ötesinde Güneş'in bittikten sonra radyo astronomisinin
makineden çok büyük bir yörüngesinde dönen bir nesne gelişimine temel oluşturmaktı. Daha
düşünceye yakın" olarak tarif ettiği keşfetti. Roma yeraltı tanrısının adı berrak atmosfer koşullarında daha
Evren'i anlamada hem zihni hem de verilen Plüton başlangıçta dokuzuncu ileri radyo araştırmaları yürütmek
maddeyi merkezi önemde gören gezegen olarak sınıflandırıldı ama
için 1 954'te Tasmanya'ya taşındı ve
idealist bir felsefe geliştirdi. daha sonra cüce gezegen statüsüne
ömrünün sonuna kadar orada kaldı.
Aynca bakınız: Dev molekül indirildi. Bu keşiften sonra Tornbaugh
Aynca bakınız: Radyo astronomi
bulutlarının içinde 276-79 bir diploma aldı ve profesyonel
1 79
astronom olarak yaşamını sürdürdü.
Aynca bakınız: Sarmal galaksiler
ERNST ÖPİK 1 56-61 Plüton'u incelemek 314-17

IOSIF SHKLOVSKY
1 893-1 985 1 91 6-1 985
Estonyalı astrofizikçi Ernst Öpik VICTOR 1 962'de Sovyet astrofizikçi Iosif
doktora derecesini, Estonya'da
1 921 ' den 1 944'e kadar çalıştığı
AMBARTSUMIAN Shklovsky dünya-dışı yaşam

Tartu Üniversitesinde aldı;


1 908-1 996 olasılığını inceleyen popüler bir kitap
yazdı; kitap dört yıl sonra, Cari
asteroidler, kuyrukluyıldızlar ve Sovyet-Ermeni astronom Victor Sagan'ın eş yazarlığını yaptığı
meteorlar gibi küçük nesnelerirı Ambartsumian, teorik astrofizik genişletilmiş bir basımla Intelligent
irıcelenmesirıde uzmanlaştı. alanında kurucu şahsiyetlerden Life in the Universe (Evren 'de Akıllı
1 922'de, galaksirıin dönüş hızına biriydi; yıldız oluşumu ve galaksi Yaşam) olarak yeniden yayımlandı.
dayanan yeni bir yöntem kullanarak evrimi teorilerine katkıda bulundu. Bu son basımda, iki yazarın yazdığı
Andromeda galaksisinirı uzaklığını Genç yıldızların ön-yıldızlardan paragraflar almaşıktır; Shklovsky'nirı
hesapladı. Bu yöntem, bugün hfila oluştuğunu öne süren ilk kişilerden
kullanılır. Öpik, kuyrukluyıldızların özgün saptamaları üzerine Sagan bir
biriydi. 1 946'da, Ermenistan'da
Plüton'un ötesirıde bir buluttan yorum ve açıklama sunar. Sagan'ın
1 988'e kadar müdürlüğünü yaptığı
geldiğini öne sürdü; bu buluta düşüncelerinin birçoğu oldukça
Byurakan Gözlemevinin yapımını
şimdi genellikle Oort bulutu ama spekülatiftir; Mars'ın uydusu
örgütledi. 1961 'den 1 964'e kadar
bazen Öpik-Oort bulutu da denilir. Uluslararası Astronomi Birliğinin Phobos'un gözlemlenen
1 944'te Kızıl Ordu Estonya'ya başkanlığını yürüttü; dünya-dışı hızlanmasının, içi boş yapay bir yapı,
yaklaşınca, Öpik ülke dışına kaçtı; yaşam arayışı üzerine birçok çok önce bitmiş bir Mars uygarlığının
sonunda Kuzey İrlanda'ya yerleşip, konferansa ev sahipliği yaptı. anıtı olmasından kaynaklandığı
Armagh Gözlemevinde çalıştı. Ayrıca bakınız: Yoğun molekül önerisi, bunlardan biridir.
Aynca bakınız: Oort bulutu 206 bulutları 200-01 Dev molekül
• Aynca bakınız: Diğer
bulutlarının içinde 276-79 gezegenlerde yaşam 228-35

CLYDE TOMBAUGH
1 906-1 997 GROTE REBER MARTIN RYLE
1 91 1-2002 1 9 1 8-1 984
1 920'lerin sonunda Arizona'daki
Lowell Gözlemevi, Uranüs'ün 1 937'de Amerikalı radyo mühendisi Birçok öncü radyo astronom gibi
yörüngesinde tedirginliklere neden Grote Reber, Kari Jansky'nin galaktik Briton Martin Ryle de meslek
REHBER 339

yaşamına, II. Dünya Savaşı sırasında eğriliğiyle ilgili karmaşık yaşamın gelişmesirıi destekleyebilen
radar teknolojisi geliştirerek başladı. matematiğin çoğunu halletti. Güneş benzeri yıldızlar içirı çok dar
Daha soma, Carnbridge'de Stephen Hawking'le işbirliği içirıde, sınırlar içirıde olmalıdır. Carter
Cavendish Radyo Astronomi bir kara deliğirı içindeki maddenirı 1 986'dan beri Paris-Meudon
Grubuna katıldı; orada Antony bir tekilliğe nasıl çöktüğünü Gözlemevinde araştırma müdürüdür.
Hewish ve Jocelyn Bell Burnell'in gösterdi. Daha yakın zamanda Kara deliklerirı özniteliklerirıirı
yanında çalışıp, radyo astronomide Pemose, bir Evren'in ısıl denge anlaşılmasına da katkılarda bulundu.
yeni teknikler geliştirdi ve çok durumunun (son durum) başka bir Aynca bakınız: Diğer
sayıda radyo kaynağı kataloğu Evren'irı Büyük Patlamasının gezegenlerde yaşam 228-35 •
çıkardılar. Savaş deneyiminden koşullarını ürettiği döngüsel bir Hawkirıg ışınımı 255
derirı etkilenen Ryle, son yıllarını kozmoloji teorisi önerdi. Pemose,
bilimin barışçı kullanımını Evren' in fiziğini açıkladığı ve JILL TARTER
desteklemeye adadı; nükleer bilirıcirı kökenirıe ilişkin yeni
1 944-
silahların ve gücün tehlikeleri açıklamalar öne sürdüğü bir dizi
konusunda uyarılarda bulundu ve popüler bilim kitabı da çıkardı. California'da SETI Araştırma
alternatif enerji arayışlarını savundu. Aynca bakınız: Uzayzamanda Merkezirıirı müdürü olarak Jill Tarter,
Aynca bakınız: Radyo astronomi eğriler 1 54-55 • Hawking ışınımı 255 201 2'de emekli olmadan önce 30
179 • Kuasarlar ve pulsarlar 236-39 yıldan fazla bir süre boyunca dünya­
SHIV S. KUMAR dışı yaşam arayışında önde gelen bir

HALTON ARP 1 939-


şahsiyetti. 1 975'te, Shiv S. Kumar'ın
keşfettiği, nükleer füzyonu
1 927-201 3 sürdürmeye yetecek kütleye sahip
Hint asıllı astronom Shiv S. Kumar,
olmayan yıldız tipi için "kahverengi
California'da Wilson Dağı Michigan Üniversitesirıde astronomi
cüce" terimini uydurdu. Car! Sagan
Gözlemevirıde neredeyse 30 yıl dalında doktora yaptı ve Amerika
romanı ve filmi Contact'ta
kadrolu astronom olan Halton Arp, Birleşik Devletleri'nde, Güneş
başkahramanı Tarter' a dayandırdı.
yetenekli bir gözlemci olarak ün Sistemirıirı kökeni, Evren' de
Aynca bakınız: Diğer
kazandı. 1 966'da, ilk kez yakın yaşamın gelişimi ve öte-gezegenler gezegenlerde yaşam 228-35
galaksilerde görülen yüzlerce tuhaf gibi konularla ilgili teorik sorurılar
yapıyı kataloglayan Atlas of Peculiar üzerirıde çalışarak kariyer yaptı.
Galaxİ.es' i çıkardı. Bugün, bu 1 962'de Kumar, nükleer füzyonu MAX TEGMARK
özelliklerden birçoğunun galaksilerirı sürdüremeyecek kadar küçük olan 1 967-
çarpışmasının sonucu olduğu düşük-kütleli yıldızların varlığını
bilirıiyor. Somaki kariyerirıde, Büyük öngördü. Daha soma Jill Tarter'irı İsveçli kozmolog Max Tegmark'ın
Patlama teorisirıe kuşku düşürünce kahverengi cüceler adını verdiği bu MIT'deki araştırmaları, kozmik
mesleki açıdan marjinalleşti. Kızıla yıldızların varlığı, 1 995'te doğrulandı. mikrodalga ardalan araştırmalarının
kayma dereceleri çok farklı olan Aynca bakınız: Öte-gezegenler ürettiği çok büyük miktarda veriyi
nesnelerirı birbirirıe yakın olduklarını 288-95 analiz etme yöntemleri geliştirmeye
ve müthiş uzak olmadıklarını odaklandı. Tegmark, kuantum
mekaniği sonuçlarının en iyi çoklu
savundu.
Aynca bakınız: Samanyolu'nun
BRANDON CARTER Evren'lerirı varlığıyla açıklandığını
ötesi 1 72-77 1 942- öne süren düşüncenin önde gelen
savunucusudur. Evren'irı en iyi saf
1 974'te Avustralyalı fizikçi Brandon matematiksel bir yapı olarak
ROGER PENROSE Carter, irısanoğlunun var olması içirı anlaşıldığını öne süren matematiksel
1 931- Evren'in belli özelliklere zorunlu Evren varsayımını geliştirdi.
olarak sahip olması gerektiğini ifade Aynca bakınız: CMB'yi
1 960'larda Britanyalı matematikçi ve eden antropik ilkeyi formüle etti. gözlemlemek 280-85
fizikçi Roger Pemose, bir kara Yani, Temel kuvvetlerirı gücü gibi,
deliğin etrafındaki uzayzaman Evren'irı fiziksel öznitelikleri,
340
•• ••

SOZLU K
Ana sekans Bkz. cüce yıldız. bunların birçoğunun galaksi olduğu Ekinoks Yılda iki kez Güneş ' in bir
biliniyor. gezegenin ekvatoruna dik geldiği
Asteroid Bağımsız olarak Güneş ' in durum; bu sırada bütün gezegende
yörüngesinde dönen küçük bir Burçlar kuşağı Gök kürenin gece ile gündüz kabaca eşit süreli
cisim. Asteroidler Güneş Sisteminin etrafında, tutulma çemberinin her olur.
her tarafında bulunur; en büyük tarafında 9° uzanan, Güneş ' in, Ay' ın
yoğunluk, Mars ' ın ve Jüpiter' in ve gezegenlerin içirıde geçiyor gibi Elektromanyetik ışınım
yörüngeleri arasındaki asteroid göründüğü kuşak Burçlar kuşağı, Salınımlı elektrik ve manyetik
kuşağındadır. Çapları birkaç "burçlara" karşılık gelen tedirginlikler biçiminde uzayda
metreden 1 000 kilometreye kadar takımyıldızlardan geçer. enerji taşıyan dalgalar.
değişir. Elektromanyetik tayf kısa, yüksek­
Büyük Patlama Evren'irı geçmişte enerjili gama ışınlarından uzun,
Astronomik birim (AU) Dünya belirli bir zamanda sıcak, yoğun bir düşük-enerjili radyo dalgalarına
ile Güneş arasındaki ortalama ilk durumdan başlamasına neden kadar uzanır ve görünür tayfları da
uzaklığa eşit mesafe. 1 AU = olduğu düşünülen olay. kapsar.
149.598 .000 km.
Cüce gezegen Bir yıldızın Elektron Negatif yüklü atomaltı
Atomaltı parçacık Atomdan daha yörüngesinde, küresel bir şekil parçacık. Bir atomda elektron
küçük olan parçacık türlerinden oluşturacak kadar büyük ama bulutu, merkezi, pozitif yüklü bir
biri. Bunlar elektronları, nötrinoları yörünge yolunu diğer çekirdeğin etrafında döner.
ve kuarkları kapsar. malzemelerden temizlememiş olan
nesne. Güneş Sistemindeki Fraunhofer çizgileri Güneş 'in
Aynalı teleskop Kavisli bir aynaya örnekleri Plüton ve Ceres'tir. tayfında bulunan, ilk kez 1 9 .
ışık yansıtarak görüntü oluşturan yüzyılda Alman Joseph van
teleskop. Cüce yıldız Ana sekans yıldızı da Fraunhofer tarafından tanımlanan
denilir; hidrojeni helyuma karanlık soğurma çizgileri.
Beyaz cüce Kütleçekimiyle dönüştürerek parlayan yıldız.
Dünya 'nınkine yakın bir yarıçapa Yıldızların yaklaşık yüzde 90'ı cüce Galaksi Kütleçekimle bir arada
kadar büzülen, aydınlatma gücü yıldızdır. tutulan yıldızlardan, gaz ve toz
düşük ama yüzey sıcaklığı yüksek bulutlarından oluşan büyük
yıldız. Çemberli küre Gök küreyi topluluk.
modelleyen bir alet. Merkezinde
Birikim Küçük parçacıkların ya da Dünya ya da Güneş vardır; onun Galileo uydusu Jüpiter' in ilk kez
cisimlerin çarpışarak ve bir araya etrafında gök enlem ve boylam 1 6 1 0 ' da Galileo tarafından
gelerek daha büyük cisimler çizgilerini temsil eden halkalardan keşfedilen en büyük dört
oluşturma süreci. oluşan bir çerçeve vardır. uydusundan biri.

Bok kürecikleri İçinde yeni Dalga boyu Bir dalgada birbirini Geçiş Bir gök cisminin daha büyük
yıldızlar oluşan küçük, karanlık, izleyen tepeler ya da çukurlar bir cismin önünden geçmesi.
soğuk gaz ve toz bulutları. arasındaki mesafe .
Genel görelilik teorisi
Bulutsu Yıldızlararası uzayda bir Doppler etkisi Işınım frekansında, Kütleçekimi kütlenin varlığıyla bir
gaz ve toz bulutu. 20. yüzyıldan ışınım kaynağına göre devinim uzayzaman eğrilmesi olarak
önce, gökyüzünde dağınık her halinde olan bir gözlemcinin tanımlayan teori. 1 9 1 6 'da Albert
nesne bulutsu olarak bilinirdi; şimdi deneyimlediği değişim. Einstein 'ın formüle ettiği teorinin,
SÖZLÜK 341

kütleçekim dalgaları gibi birçok Güneş-merkezli Merkezinde Kara cisim Üzerine düşen bütün
öngörüsü deneysel olarak Güneş varmış gibi ele alınan bir ışınımı soğuran, hiçbir şey
doğrulanmıştır. sistem ya da yörünge. yansıtmayan teorik, ideal bir cisim.
Bir kara cisim, sıcaklığına bağlı
Gezegen Güneş gibi bir yıldızın Günöte Güneş'irı etrafındaki olarak belirli bir dalga boyunda bir
yörüngesinde dönen, küre şeklini eliptik yörüngesinde bir gezegenin, doruklu ışınım tayfı yayar.
alacak kadar büyük ve çevresini asteroidin ya da kuyrukluyıldızın
daha küçük nesnelerden temizlemiş Güneş 'ten en uzak olduğu nokta. Kara delik Hiçbir kütle ya da
ışık çıkarmayan cisim. ışınım kütleçekimden
Harvard Tayf Sınıflandırması kaçamayacak kadar yoğun olan bir
Gezegenimsi Kayadan ya da İlk kez 1 9 . yüzyılın sonlarında kütlenin etrafını saran uzayzaman
buzdan küçük bir cisim. Harvard Gözlemevi tarafından bölgesi.
Gezegenler, birikme süreciyle yıldızları tayflarının görünüşüne
birleşen gezegenimsilerden oluştu. göre sınıflandırmak için tasarlanan Kara enerji İtici bir kuvvet
bir şema. uygulayan, Evren'in
Gök küre Dünya' nın etrafını saran genişlemesinin hızlanmasına
hayali küre. Yıldızların ve diğer gök Hertzsprung-Russell neden olan, fazla bilinmeyen bir
cisimlerinin konumları, bu küreye diyagramı Yıldızların aydınlatma enerji biçimi.
bağlı oldukları düşünülürse, güçlerine ve yüzey sıcaklıklarına
küredeki yerlerine göre göre yerleştirildiği bir saçılım Kara madde Kütleçekiminin
tanımlanabilir. diyagramı. etkisi dışında hiçbir şeklide başka
bir maddeyle etkileşmeyen ya da
Görelilik Albert Einstein'ın uzayın Hubble yasası Kızıla kaymalar ile ışınım yaymayan bir madde.
ve zamanın doğasını açıklamak için galaksilerin uzaklığı arasında, Evren' deki bütün kütlenin yüzde
geliştirdiği teoriler. Ayrıca bkz. galaksilerin uzaklıklarıyla orantılı bir 85'ini oluşturur.
genel görelilik teorisi. hızla uzaklaştıklarını gösteren
gözlemlenmiş ilişki. İlişkiyi ölçen Kepler'in gezegen devinimi
Görünür kadir Bir yıldızın sayıya Hubble sabiti (H0) denilir. yasaları Gezegenlerin Güneş ' in
Dünya' dan görülen parlaklığının etrafında yörüngede dönme hızlarını
ölçüsü. Nesne ne kadar soluksa, Işık yılı (Iy) Işığın bir yılda ve şekillerirıi açıklamak içirı
görünür kadrinin değeri o kadar katettiği mesafe olan uzaklık birimi; Joharmes Kepler'irı bulduğu üç yasa.
yüksektir. Çıplak gözle görülen en 9.460 milyar kilometreye eşittir.
soluk yıldızlar 6 kadirliktir. Kırmızı cüce Soğuk, kırmızı,
Işınsal hız Bir yıldızın ya da başka aydınlatma gücü düşük bir yıldız.
Günberi Bir gezegenin, asteroidin bir cismin hızının, gözlemciye
ya da kuyrukluyıldızın Güneş'in doğrudan yaklaşan ya da Kırmızı dev Büyük, aydınlatma
etrafındaki eliptik yörüngesinde gözlemciden doğrudan uzaklaşan gücü yüksek bir yıldız. Bir ana
Güneş'e en yakın olduğu nokta. görüş hattı boyunca bileşeni. sekans yıldızı, ömrünün sonuna
doğru bir kırmızı dev olur.
Güneş lekesi Güneş'in yüzeyinde, İyonlaşma Bir atomun ya da
çevresinden daha soğuk olduğu molekülün elektron kazanıp ya da Kızıla kayma Bir ışık ya da başka
için koyu görünen bir bölge. Güneş kaybedip pozitif ya da negatif bir bir ışınım tayfında, ışık kaynağı
lekeleri, yoğun manyetik alan yük kazanma süreci. Sonuçta ortaya gözlemciden uzaklaştığında
bölgelerinde bulunur. çıkan yüklü parçacıklara iyon gerçekleşen daha uzun dalga
denilir. boylarına kayma.
Güneş rüzgarı Güneş'ten çıkıp
Güneş Sistemine akan, hızlı hareket Kahverengi cüce Kendi Kozmik ışın Elektronlar ve
eden yüklü parçacık akıntısı. Büyük çekirdeğinde nükleer füzyonu protonlar gibi, uzayda ışık hızına
ölçüde elektronlardan ve sürdürmeye yetecek kütlesi yakın yol alan yüksek enerjili
protonlardan oluşur. olmayan yıldıza benzer gaz topu. parçacıklar.
342 SÖZLÜK

Kozmik mikrodalga ardalan Kütleçekim dalgası Kütlenin Nötron Sıfır elektrik yüklü üç
(CMB) Her yönden saptanabilir ivmesiyle yaratılan , ışık hızında kuarktan oluşan atomaltı parçacık
soluk mikrodalga ışınım. CMB hareket eden uzay bükülmesi.
Evren'deki en eski ışınımdır, Evren Nükleer füzyon Atom
380.000 yaşındayken salınmıştır. Maviye kayma Bir ışığın ya da çekirdeklerinin birleşip daha ağır
Varlığı Büyük Patlama teorisiyle başka bir ışınımın tayfında, ışık çekirdekler oluşturarak enerji
öngörüldü ve ilk kez 1 964'te kaynağı gözlemciye doğru hareket saldığı süreç. Güneş gibi yıldızların
saptandı. edince gerçekleşen daha kısa dalga içinde bu süreç, hidrojen
boylarına kayma. atomlarının kaynaşıp helyum
Kozmolojik sabit Albert oluşturmasını gerektirir.
Einstein ' ın genel görelilik Mercekli teleskop Işığı yakınsak
denklemlerine eklediği, Evren ' in merceklerden geçirerek görüntü Olay ufku Bir kara deliğin
genişlemesini hızlandıran kara oluşturan teleskop etrafında, ötesinde hiçbir kütlenin
enerjiye karşılık gelebilen bir ya da ışığın kütleçekiminden
terim. Messier nesnesi İlk kez 1 781 'de kurtulamadığı sınır. Bu noktada
Charles Messier'in katalogladığı kara deliğin kaçış hızı ışık hızına
Kuadrant 90°'ye kadar açıları bulutsulardan biri. eşittir.
ölçmek için kullanılan bir alet. Eski
astronomlar, bir yıldızın gök Meteorit Uzaydan düşen ve Dünya Oort bulutu Oart-Öpik bulutu
küredeki konumunu ölçmek için yüzeyine tek parça ya da parçalar olarak da bilinir. Güneş Sisteminin
kuadrant kullanırdı. halinde ulaşan kaya ya da metal kenarında gezegenimsiler ve
topağı kuyrukluyıldızlar barındıran küresel
Kuark Temel bir atomaltı bölge. Uzun periyotlu
parçacık. Nötronlar ve protonlar üç Mutlak kadir Bir yıldızın asli kuyrukluyıldızların kaynağıdır.
kuarktan oluşur. parlaklığının ölçüsü. Bir yıldızın 1 0
parsek uzaktan görünür kadri olarak Ön-yıldız Oluşumunun ilk
Kuasar Aktif bir galaksi çekirdeği tanımlanır. evresinde, çökmekte olan, madde
olduğuna inanılan kompakt ama biriktiren ama içinde henüz
güçlü bir ışınım yayan yıldızsı Nova Haftalar ya da aylar süren bir nükleer füzyon başlamayan bir
radyo kaynağı . dönemde aniden birlerce kat daha buluttan oluşan yıldız .
parlak olduktan sonra ilk
Kuiper kuşağı Neptün ' ün parlaklığına dönen yıldız. Öte-gezegen Güneş dışında
ötesinde çok sayıda başka bir yıldızın yörüngesinde
kuyrukluyıldızın Güneş ' in NÖN Neptün Ötesi Nesnenin dönen gezegen.
yörüngesinde döndüğü uzay kısaltılmışı. Neptün' den daha
bölgesi. Kısa periyotlu büyük bir ortalama uzaklıkta (30 Özdevinim Bir yıldızın gök
kuyrukluyıldızların kaynağıdır. AU) Güneş ' in yörüngesinde dönen küredeki konumunu değiştirme
küçük gezegenler (cüce gezegen, oranı. Bu değişime, yıldızın diğer
Kurtulma (Kaçış) hızı Bir esteroid ya da kuyrukluyıldız). yıldızların devinimine göre
nesnenin gezegen gibi daha büyük devinimi neden olur.
bir nesnenin kütleçekiminden Nötrino Işık hızına yakın yol alan,
kaçmak için ihtiyaç duyduğu çok düşük kütleli ve sıfır elektrik Paralaks Bir gözlemcinin farklı bir
minimum yol alma hızı . yüklü atomaltı parçacık yere hareketi nedeniyle bir
nesnenin konumunda görünen
Kuyrukluyıldız Güneş ' in Nötron yıldızı Neredeyse kayma.
etrafında dönen küçük, buzlu tamamen sıkışık nötronlardan
cisim. Bir kuyrukluyıldız Güneş ' e oluşan çok yoğun, kompakt yıldız . Proton Üç kuarktan oluşan, pozitif
yaklaşınca, çekirdeğinden gaz ve Nötron yıldızları, yüksek kütleli bir yüklü atomaltı parçacık Hidrojen
toz buharlaşıp bir püskül ve bir ya yıldızın çekirdeği bir süpernova elementinin çekirdeği tek bir
da daha fazla kuyruk oluşturur. patlamasıyla çökünce oluşur. proton içerir.
SÖZLÜK343

Pulsar Hızlı dönen bir nötron Durağan Hal teorisi Maddenin Uzayzaman Üç uzay boyutu ile bir
yıldızı. Pulsarlar, Dünya' da hızlı, durmadan yaratıldığını öne süren zaman boyutundan oluşan dört
düzenli radyo dalgaları atımlarıyla bir teori. Teori, bir "Büyük boyutlu bileşim. Görelilik teorisine
saptanır. Patlama"ya ihtiyaç duymadan göre, uzay ile zaman ayrı kendilikler
Evren'in genişlemesini açıklama olarak var olmazlar. Eşsürem
Radyo astronomi İlk kez girişimiydi. (continuum) olarak birbirleriyle
1 930'larda uzaydan geldiği yakından ilişkilidirler.
keşfedilen uzun radyo dalga Şişme Büyük Patlamadan sonraki
boyunda ışınım araştıran anlarda Evren 'in uğradığı Yalpalama Dönen bir cismin
astronomi dalı. düşünülen kısa süreli hızlı dönüş ekseninin yönünde, komşu
genişleme dönemi. cisirrılerin kütleçekim etkisirıin
Sarmal galaksi Bir sarmal kol neden olduğu değişme.
örüntüsüyle, merkezi bir göbeğin Takımyıldız Gökkürede, çıplak
ya da çubuğun etrafında yassı bir gözle görülen yıldızların Yer-merkezli merkezinde Dünya
yıldız diski şeklini alan galaksi. tanımlanabilir bir örüntüsünü varmış gibi ele alınan bir sistem ya
içeren ve ad verilen 88 bölgeden da yörünge.
Schwarzschild yarıçapı Bir kara biri.
deliğin merkezinden olay ufkuna Yıldız günü Dünya'nın ardalan
olan uzaklık. Tayf Elektromanyetik ışınımın yıldızlara göre ölçülen dönüş
dalga boyları sırası. Tam tayf, dalga periyoduna karşılık gelen gün.
Sefeit değişken Parlaklığı boyları bir atomdan daha kısa olan
düzenli aralıklarla artan ve azalan gama ışınlarından, dalga boyu Yıldız paralaksı Bkz. paralaks.
atarlı yıldız . Parıldaması ne kadar metrelerce uzun olabilen radyo
fazlaysa, değişme periyodu o kadar dalgalarına kadar uzanır. Yıldız sapıncı Bir yıldızın,
uzundur. gözlemcinin yıldızın yönüne dik bir
Tedirginlik Bir cismin yönde hareketinin neden olduğu
SETi Search for Extra-Terrestrial yörüngesinde, yörüngede dönen görünür devinimi.
Intelligence'ın (Dünya-dışı Zeka diğer cisirrılerin kütleçekim
Arayışı) kısaltılmışı. etkisinin neden olduğu değişim. Yıldız Nükleer füzyonla enerji
Uranüs gezegeninin yörüngesirıde üreten sıcak gazdan oluşan ışıltılı
Seyfert galaksisi Parlak, gözlemlenen tedirginlikler cisim.
kompakt çekirdekli sarmal bir Neptün' ün keşfine yol açtı.
galaksi. Yozlaşma basıncı Çökmüş yıldız
Tekillik Bilinen fizik yasalarının gibi yoğunlaşmış bir gaz topunun
Spektroskopi Nesnelerin geçersiz gibi göründüğü sonsuz içinde, kütleli iki parçacığın aynı
tayflarının incelenmesi. Bir yıldızın yoğunlukta bir nokta. Bir kara kuantum durumunda var
tayfı, yıldızın birçok fiziksel özelliği deliğin merkezinde bir tekillik olamayacağı ilkesi nedeniyle
hakkında bilgi içerir. bulunduğu varsayılır. uygulanan dışa doğru basınç.

Standart mum Sefeit değişken Tutulma dairesi Gök kürede Yörünge Bir cismin daha kütleli
yıldız gibi aydınlatma gücü bilinen Güneş' in geçtiği görünür yol. başka bir cismirı etrafında dönerken
bir gök cismi. Bunlar, Dünya 'nın yörünge düzlemine izlediği yol.
astronomların yıldız paralaksıyla eşdeğerdir.
ölçülemeyecek kadar büyük olan Zaman genişlemesi Birbirleriyle
uzaklıkları ölçmelerine olanak verir. Tutulma Bir gök cismi ile gözlemci ilişkili ya da farklı kütleçekirn
ya da yansıttığı ışığın kaynağı alanlarında hareket eden iki cismin
Süpernova Bir yıldızın, Güneş'ten arasından geçen başka bir cismin farklı bir zaman akışı yaşamaları
milyarlarca kat daha parlak ışığı engellemesi. fenomeni.
olabilen bir patlamaya neden olan Uydu Büyük bir cismin
çöküşünün sonucu. yörüngesinde dönen küçük cisim.
344

DİZİ N
Koyu renk sayılar ana başlıkları asteroid kuşağı 82, 90, 91 , 97, 3 1 2 Becquerel, Hemi 1 1 1 , 140, 1 66
gösterir. asteroidler 6 5 , 72, 8 2 , 83, 90-9 1 , 96, 99, Beli Bumell, Jocelyn 1 79 , 1 80, 205, 218,
308 236-9
Astan, Francis 1 82 Bessel, Friedrich 21 , 78, 83, 102, 132
astrobiyoloji 1 5 Bethe, Hans 1 66, 182-3 , 1 96, 1 98, 252

A
astrofizik 1 5, 108-41 beyaz cüceler 49, 1 1 1 , 1 24, 1 26 , 1 27, 138,
astrokimya 1 5 141 , 145, 1 78, 1 80, 302
astroloji 1 3 , 25, 52 beyaz delikler 220-21
astronomi BICEP2 272, 273
Adams, Fred 277 amacı 14 kapsamı 1 5 bilgisayar teknolojisi 259
Adams, John Couch 1 07 gözlemler 14-1 5 bilimkurgu 55
Adams, Walter 1 24, 1 38, 141 , 1 78, 1 80 kökeni 1 2-13 Bilimsel Devrim 39, 63, 1 1 8
aktif galaksi çekirdekleri 185 astronomi fotoğrafçılığı 1 18-19, 120 Biot, Jean-Baptiste 91
aktif galaksiler 1 85, 221 Atacama Büyük Milimetre Dizisi 259, birikim diski 221
Albertus Magnus 230 326-7 Bode, Johann Elert 79, 85, 96, 97, 98, 99
Aldrin, Buzz 248, 320 Atkinson, Robert 166, 1 67 , 1 82, 1 83 , 1 98 Bohr, Niels 1 12 , 1 1 4
Alfa Erboğa 1 02, 1 80 atom saati 1 3 Bok kürecikleri 200-201 , 276, 278
Alfonso Cetvelleri 24 atom teorisi 1 1 2 , 1 14 Bok, Bart 200-201 , 276
Alfonso, Giovanni 69 atomlar 144, 1 45 Bolton, Tom 254
Almagest (Ptolemaios) 1 8 , 1 9 , 21 , 24, 25, Avrupa Aşırı Büyük Teleskobu (E-ELT) Bondi, Hermann 290, 300
27, 30, 34, 86 290, 293, 296, 304, 326-7 Borman, Frank 247
Alpher, Ralph 1 16 , 1 82 , 196-7, 198, Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) 258, Boumon, Jacques-Louis de 90
224-5, 226, 272 259, 326-7 Bouvard, Alexis 1 06
Alvarez, Luis 212 Ay Bowen, Ira 1 14
Amalthea 63 bileşimi 244, 246, 248, 320-21 Boyle Yasası 1 67
Ambartsumian, Victor 338 çıplak gözle görülen 58 Boyle, Robert 1 67
ana sekans yıldızları bkz. cüce yıldızlar evreleri 1 3 Bradley, James 39, 43, 78
ana-sekans-öncesi yıldız (AS Ö ) 279 hareketi 3 8 Brahe, Tycho 20, 30, 3 1 , 36, 39, 42, 43,
Anaksagoras 231 ilgili teoriler 23 44-7 , 48, 52-4, 74-5, 1 02, 1 80
Anaksimandros, Miletoslu 18, 334 inişler 204, 205, 209, 244-9, 320, 325 Braun, Wernher von 208, 245
Anders, Bill 247 kökeni 186-7 Bruno, Giordano 42, 230
Anderson, Car! 140 tutulmalar 20 Bryson, Bili 271
Andromeda galaksisi/bulutsusu 27, 87, Ay Taşıtı 320, 325 bulutsu varsayımı 205, 250-51
1 1 0 , 1 32 , 136, 1 37, 1 59-60, 1 6 1 , 174, Ay tutulmaları 20 bulutsular 82, 83, 87, 88, 89, 1 0 1 , 104-5,
216, 221 , 270 145, 1 58 , 1 59-60
Apianus, Petrus 76, 77 tayfı 1 14-1 5, 1 16

B
Apollo 14, 1 86, 205, 244-9, 320, 325 Bunsen, Robert 1 10, 1 1 2 , 1 13 , 1 14
Aquinas, Thomas 20 burçlar 1 3 , 52
Arecibo mesajı 233, 234 Bumey, Venetia 316
Aristarkhos, Samoslu 1 8, 2 1 , 34, 36, 38, Büyük Birleşik Teori (BBT) 272, 273
1 02 Baade, Walter 1 37, 140, 141 , 145, Büyük Çöküş 301 , 303
Aristoteles 1 8 , 20, 21 , 24, 26, 34, 35, 180-8 1 , 236 Büyük Hadron Çarpıştırıcı (BHÇ) 1 51
44-5, 46, 48, 74, 77 Babcock, Horace 270 Büyük Kuyrukluyıldız 45, 46, 69-70, 1 1 9
arkeoloji 1 2 Babilliler 1 3 , 1 8 , 24, 25 Büyük Macellan Bulutu 27, 1 00-1 01 , 1 33 ,
Arkhimedes 21 Backer, Donald 236 1 34, 1 8 1
Armstrong, Neil 205, 248, 320 Bağdat 1 9 Büyük Patlama 1 16, 148, 1 6 3 , 1 6 8 , 1 7 1 ,
Arp, Halton 339 Bahcall, John 253 177, 1 79, 1 82, 1 96, 1 97 , 1 98, 1 99,
Arrhenius 230 Bailey, Solon I 1 36 220, 222-7, 272, 273, 277, 282-3, 284,
Aryabhata 19, 26 Bamard, Edward 63, 200, 337 300, 329
Asphaug, Erik 1 86 Barringer, Daniel 212 Büyük Sıçrama 1 87
DİZİN 345

Büyük Tartışma 1 44, 1 6 1 , 1 74-5 Curiosity 259, 320, 324-5 Tycho modeli 47
Büyük Uzay Teleskobu 1 92-3 Curtis, Heber D 1 6 1 , 1 74, 1 75, 337 uzaydan gelen riskler 14
Büyük Yırtılma 303 cüce galaksiler 1 00-101 yaşam 73, 231 , 235, 294

C-Ç
cüce gezegenler 84, 90, 96, 99, 1 84, 287, yaşı 1 86
3 1 3 , 314, 3 1 5 yer merkezli model 1 8 , 20, 24, 26, 34--6,
cüce yıldızlar 1 26, 1 38, 1 39, 1 80 47, 62
Cygni X-1 214, 218, 254 Dünya-dışı taşıtlar 320-25
çemberli küreler 45 Dünya-dışı zeka 12, 204, 2 1 0-1 1 ,
çift yıldızlar 49, 86, 1 10, 214, 216, 217, 228-35, 238, 267, 294, 295, 325
Caesar, Julius 28 294, 302 Dünya'ya Yakın Asteroidler (DYA) 99
Callisto 62, 63 çoklu Evren 271
Carırıon, Annie Jump 1 1 1 , 1 1 3, 1 20,

E
124-7, 133, 1 38, 162

D
Cape Gözlemevi (Güney Afrika) 79, 1 1 9
Carrington, Richard 336
Carte du Ciel projesi 100, 1 1 9
Carter, Brandan 230, 339 Eddington, Arthur 14, 1 16, 1 32, 1 41 , 1 44,
Cassini Bölümü 65 D' Arrest, Heinrich 1 07 145, 148, 1 52-3, 166-7, 1 70, 1 82-3
Cassini, Giovanni Domenico 43, 65 Dalton Minimumu 1 03 Edgeworth, Kenneth 1 84, 206, 286, 312
Cassiopeia 45 Daly, Regınald 186-7 Ehman, Jerry 210, 234
Cassiopeia B 45 Dampier, William 55 Einstein Gözlemevi 214, 216
Cavendish, Henry 68, 70-71 Darwin, Charles 231 Einstein, Albert 150, 1 70, 171, 329-30
Cellarius, Andreas 36 Darwin, George 1 86, 1 87 genel görelilik teorisi 14, 68, 73, 1 06,
Ceres 82, 83, 90, 94-9, 3 1 5 Davis, Ray 252-3 1 07, 144, 148-53, 1 54, 1 67, 168, 169,
Cernan, Eugene 249, 320 Deep Impact misyonu 308 1 8 1 , 182, 220, 259, 268, 303, 328
Cerulli, Vincenzo 1 17 değişken yıldızlar 48-9, 86, 1 02, 1 10, 133 kozmolojik sabit 1 76, 1 77, 300, 303
Chadwick, James 236 Delambre, Jean Baptiste Joseph 83, 93, ekinokslar 22, 25
Chaffee, Roger 247 336 el-Battani 334
Chamberlin, Thomas Chrowder 250 Delta Sefe 48, 86, 1 32 elektromanyetik ışınım 1 90--9 1 , 239
Chandra X-ışını Gözlemevi 1 95, 214, demir 1 99 elektromanyetik tayfa 204, 205
216-17, 237, 297, 301 Demokritos 27 elektromanyetizma 1 1 1 , 1 48
Chandrasekhar, Subrahmanyan 1 4 1 , 145, Dev Macellan Teleskobu 326 elektron yozlaşma basıncı 1 78
1 54, 178, 1 80, 1 81 dev molekül bulutları (DMB) 276-9 elektronlar 282
Charles. Kral !!. 1 3 dev yıldızlar 1 38, 1 39, 241 , 279, 302 elementler 144, 145, 1 62, 1 63 , 166, 1 98-9
Charon 262, 317 dış merkezlilik 54 eLISA 328, 331
Chiron 1 84 Dicke, Robert H 224-7 eliptik galaksiler 1 05, 1 6 1 , 241
Chladni, Ernst 82, 83, 90-91 , 96 Digges, Thomas 34 eliptik yörüngeler 39, 50-55, 68-9, 75,
Clairaut, Alexis 77 disk galaksiler 240 76, 92
CMB bkz. kozmik mikrodalga ardalan Dolland, John 43 Encke, Johann 74
COBE (Kozmik Ardalan Gezgini) 224, Doppler etkisi 1 58, 1 59-6 1 , 1 76, 238, 274 Eratosthenes 1 8 , 334
227, 282, 284-5 Doppler spektrokopi 291 Erts 184, 286, 287, 3 1 3, 314, 315, 3 1 7
Cocconi, Giuseppe 204, 2 10-1 1 , 231 Doppler, Christian 1 58, 1 59, 274 ESA 1 77, 1 95, 2 1 7 , 227, 285, 308- 1 1
Cohen, I . Bernard 60 Drake, Frank 2 1 0 , 231-2, 233 es-Siczi
Cama kümesi 270 Draper Catalogue of Stellar Spectra 1 1 1 , es-Sufi, Abdurrahman 24, 27, 30, 87
Compton Gama Işını Gözlemevi 1 95 1 2 1 , 124 eşdeğerlik ilkesi 1 51
Comte, Auguste 1 5 Draper, Henry 1 00, 1 10, 1 1 8 , 1 20, 121 , Eudoksos 20
Copernicus ilkesi 62, 230, 235, 290-9 1 , 124, 336-7 Euler, Leonhard 78
292 Draper, John 1 1 8 Europa 62, 71 , 234, 264
Copernicus, Nicolaus 1 9 , 21 , 22, 23, 24, Draper, Mary 1 2 1 Evren
26, 30, 32-9, 44, 46-7, 52, 58, 62-3, Dünya çoklu 271
291 atmosferi 20, 140, 1 90-91 geleceği 300, 301 , 303
Corot-3b 294 bileşimi of 1 87 genişlemesi 1 37, 1 58, 1 68, 169, 170,
Cowan, Clyde 252 dönüş ekseni 22, 35, 78 1 71 , 172-7, 1 80, 1 99, 224, 240, 241 ,
Crabtree, William 64 dönüşü 1 3 , 26, 35, 36, 37, 39 258, 259, 268, 274, 282, 284, 296,
Cremonalı Gerard 1 9 Güneş'ten uzaklığı 64 298-303
cubewanolar 287 kütleçekim 72-3, 1 87 haritası 296
346 DİZİN

incelenmesi 1 4 evrimleri 240-41 , 283, 285 gözlemevleri


kökeni 1 2 , 1 5 , 145, 168-71 , 196-7 haritaları 27 erken 1 3
kozmik şişme 272-3, 274, 282 uzaklıkları 1 37, 1 64, 240-41 , 274 Avrupa başkentlerinde 44
ölçülmesi 1 30-37 Galilei, Galileo 1 2 , 27, 34, 39, 49, 56-63, uzay 1 92-5
şekli 272-3, 274 58, 65, 1 07, 1 29 Greenstein, Jesse 220
yaşı 282 Galileo uyduları 60-63, 265 Gregoryen takvim 28, 29
Ewen, Harold 210 Galileo'nun teleskobu 42, 44, 55, 326 Grisson, Virgil "Gus" 247
ExoMars taşıtı 320, 325 Gaile, Johann 1 06-7 Grosseteste, Robert 335
Gamow, George 171 , 182, 196-7, 1 98 , Grunsfeld, John 324
224, 272 Guo Shoujing 1 9 , 28-9

F
Ganymede 62, 63, 71 , 265 Gush, Herb 226-7
Gassendi, Pierre 64 Guth, Alan 258, 272-3, 274, 282
Gaultier de la Vatelle, Joseph 61 gündönümü 25
Gauss, Cari Friedrich 83, 98 Güneş
Fahri de Peiresc, Nicolas-Claude 61 gaz cüceler 294 emisyonları 1 16
Fabricius, David 48-9, 86, 1 32 gaz yasaları 1 67 gezegen göçü 312-13
Fahri sekstantı 31 gece gökyüzü 1 2 , 58, 100-101 Güneş-merkezli model 1 8, 19, 21 ,
FAST (Beş Yüz Metre Çapında Küresel gelgitler 1 3 , 73 32-9 , 55, 62-3 , 291
Teleskop) 234 Geller, Margaret 274-5 kütleçekim alanı 14
Fath, Edward 1 85 genel görelilik teorisi 14, 68, 73, 106, 1 07, nükleer füzyon 252
Fermi Uzay Teleskobu 140 144, 146-53, 1 54, 1 61 , 167, 1 68, 1 69, oluşumu 250
Fermi, Enrico 231 181 , 1 82 , 220, 259, 268, 303, 328 salınımlar 213
Fernandez, Julio 1 84 geometri 1 8 tayfı 1 12 , 1 1 4, 116
Fernie, J. Donald 76 gezegen bilimi 1 5 yapısı 1 1 0, 1 66-7
Fisher, Richard 240 gezegen devinimi 1 8 , 32-9, 42-3, 44-7, Güneş fiziği 1 5
Fizeau, Hippolyte 103 52-5, 92 Güneş lekeleri 49, 103, 1 90
Flamsteed, John 1 3 , 69, 84, 88 gezegen göçü 312-13 öznitelikleri 129
Flandra, Gary 262, 265 gezegence bulutsular 1 1 5 Güneş Sistemi
Fleming, Williamina 1 1 3, 1 20, 1 24, 125, gezegenimsiler 313 araştırılması 260-67
126, 1 28, 1 33, 141 gezegenler büyüklüğü 64, 83, 1 84
Foote, Albert E . 212 araştırılması 260-67 Kepler'in modeli 54-5
Ford, Kent 270 Güneş-dışı 195, 259, 288-95, 305 kütleçekim kuvvetleri 71-2, 83, 85, 92,
fotoğraf 58, 99, 1 1 0, 1 18-19, 1 20-21 , 192 oluşumu 250-5 1 , 279 106
fotonlar 217, 282 şekli 72 Nice modeli 3 12-13
Foucault, Leon 26, 39, 103 yaşanabilirliği 294-5 oluşumu 82, 92, 93, 99, 204, 205,
Fowler, Ralph 141 gezegenler-arası kırpışını (IPS) 237 250-51 , 259, 290, 312-13
Frankland, Edward 1 1 6 gezegenler-arası uzay 43, 90, 267 Ptolemaios modeli 24
Fraunhofer çizgileri 1 1 2 , 1 62 Ghez, Andrea 1 54, 218, 297 Samanyolu'nda 89, 101 , 1 64
Fraunhofer, Joseph von 78, 1 1 2 , 1 1 3 Giacconi, Riccardo 214-17 yapısı 96-7, 99
Friedman, Herbert 2 1 5 , 216 Gilbert, Grove 212 Güneş tutulmaları 14, 1 16, 144
Friedmann, Alexander 168, 169-70 Gilbert, William 1 29 Güneş yılı 28-9
Gill, Sir David 79, 1 18-19, 1 20 Güneş-merkezli model 1 8 , 1 9 , 21 , 32-9,
Giotto uzay aracı 207, 308 55, 62-3 , 291

G
Girdap galaksisi 27, 83, 1 05 güney yarımküre 79, 83, 100-101 , 1 19
Glenn, John 245
Goethe, Johann von 34

H
Gold, Thomas 238-9, 300
Gagarin, Yuri 204, 208, 244 Goldilocks bölgesi 294-5
galaksi "duvarları" 274, 275, 282, 296 Gomes, Rodney 312-13
galaksi kümeleri 214, 274-5, 282, 296, Goodricke, John 48, 86, 1 32
301 Gould, Benjamin Apthorp 83 Hadley, John 43
galaksiler gök ekvatoru 22 Hagecius, Thaddaeus 46
bulutsu olarak 89, 1 1 5, 1 36, 145, gökküre 22, 25 Hale Teleskobu 129, 218, 220
1 58-61 , 1 70 Gök Polisi 97-9 Hale, George Ellery 1 03 , 129
çarpışmaları 1 6 1 , 217, 221 , 271 gökkumu 91 Hail, Asaph 62
dönüşleri 1 5, 269-71 görünür kadir 1 35, 1 36, 138 Halley kuyrukluyıldızı 43, 70, 74-7, 207,
DİZİN 347

308 Horrocks, Jeremiah 42, 64 John, Worcester'li 103


Halley, Edmond 22, 43, 47, 52, 64, 69-70, Houtermans, Fritz 1 82, 183, 1 98 Jüpiter
74-7, 87, 206, 207 Howard, Edward 90 araştırması 262, 263, 264, 265-6, 316
Harding, Karı 99 Hoyle, Fred 52, 145, 1 68, 1 7 1 , 1 96 , 198-9, kütleçekimi 93, 291 , 3 1 3 , 3 1 6
Harriot, Thomas 61 226, 300 uyduları 3 4 , 4 2 , 5 9 , 60-63, 6 5 , 71 , 148,
Harrison, John 62 Hubble Sabiti 1 74, 177 234
Hartmann, William 1 86 Hubble Uzay Projesi 174 X-ışınları 2 1 4, 216
Harvard College Gözlemevi 100, 1 1 1 , Hubble Uzay Teleskobu (HST) 1 37, 177, Jutzi, Martin 186
1 20-2 1 , 1 24, 1 25, 1 28, 1 32-3, 1 62 190, 193-5, 217, 2 1 9, 221 , 258, 259,
Harvard Tayf Sınıflandırma Sistemi 1 1 3 , 277, 279, 300, 304, 314, 326, 327

K
120, 1 25-6 Hubble, Edwin 27, 86, 102, 120, 1 32,
Haumea 1 84, 287 1 36-7, 144, 1 58 , 1 6 1 , 164, 1 68, 170,
Hauser, Mike 282, 284 174-7, 1 85, 1 93, 240, 274, 296, 300
Hawking ışınımı 254, 255 Huchra, John 274-5
Hawking, Stephen 148, 1 54, 1 74, 254, Huggins, Margaret 1 10, 1 14, 1 1 5 , 1 1 6 kaçış hızı 73, 1 8 1
255, 284 Huggins, William 87, 88, 104, 105, 1 10, kahverengi cüceler 1 27, 258, 293, 294
Heath, Sir Thomas 21 1 14-1 5, 1 16, 1 58 Kant, lmmanuel 1 58 , 161 , 250
Helix gezegence bulutsusu 1 27 Hulse, Russell 236 kaos teorisi 92
Helrnholz, Herman von 1 66 Humason, Milton 175 Kappa Andromedae b 293
helyosismoloji 2 1 3 Huygens, Christiaan 14, 43, 58, 65, 335 Kapteyn, Jacobus 1 1 9, 1 64-5, 337
helyum 1 10, 1 16, 1 24, 1 2 5 , 1 26 , 1 62-3, kara cimsimler 283-4
166, 1 67, 1 82-3, 196 , 1 97, 1 98, 226, kara cüceler 127

252, 272, 282 kara delikler 14, 82, 145, 148, 1 53 , 1 54-5,
Henderson, Thomas 102
Herakleides Pontikos 20, 26, 35
Herbig-Harp Nesneleri 200
1-1 178, 179, 1 81 , 205, 214, 216, 217,
2 1 8-2 1 , 239, 269
çarpışması 329, 331
Herman, Robert 1 97, 224-5, 226 Iapetus 65 keşfi 254
Herschel, Caroline 82, 85 Io 43, 62, 71 , 265, 266 ışınım emisyonları 255
Herschel, John 82, 83, 88, 100-101, 104, ışık 12, 15, 83, 1 10, 1 12 , 144, 148, 149-51 , Samanyolu'nun merkezinde 1 54, 297
105, 1 07 152-3 , 272-3, 329-30 süper-kütleli 1 54, 179, 217, 221, 297
Herschel, William 82, 83, 84-5, 88-9, 96, ışınım 1 1 2 , 140, 1 90-91 , 282-3, 304 kara enerji 12, 1 48, 177, 1 80, 259, 271 ,
98, 99, 100, 1 03 , 104, 106, 1 14, 141 , ışınsal hız 1 1 5, 1 60, 175-6, 290, 291 , 292 272, 296, 298-303
1 58 İbnü'l-Heysem 19, 335 Kara enerji Araştırması 300, 302
Hertz, Heinrich 1 79 içten dışa modeli 277, 278 kara madde 12, 15, 1 64, 1 65, 196, 240,
Hertzsprung-Russell diyagramı 124, 1 25, ikiz paradoksu 153 258, 268-71
1 28, 1 38, 139 ilkel atom 1 70-7 1 , 196-7, 224, 272 karbon 1 99
Hertzsprung, Ejnar 86, 1 1 1 , 128, 1 28, ilmekler 35, 39 karbon-nitrojen-oksijen (KNO) döngüsü
1 3 5-6, 1 38, 1 39, 1 58 iyornlaşma 140, 1 62, 1 63 1 66, 183
Hess, Victor 1 1 1 , 140 karşı-nötrino 252
Hevelius, Elisabetha 335 kayan yıldızlar 20, 91

J
Hevelius, Johannes 75, 79, 335 Keck Gözlemevi (Hawaii) 292, 297, 302
Hewish, Antony 1 79, 1 80, 236-9 Keenan, Philip 126
Hıristiyan kilise Kellman, Edith 126
ve yer merkezli model 1 8 , 34 Kelvin, Lord 1 66
ve Güneş merkezli model 39, 63 James Webb Uzay Teleskobu (JWUT) Kennedy, John F 204, 244
Hidalgo 96 1 90, 1 95, 276, 279, 290, 293, 296, Kepler 1 Ob 294
hidrojen 1 1 3 , 1 1 5, 1 16, 1 24, 1 25, 1 26, 127, 304-5, 326 Kepler 442-b 290
1 29, 144, 1 62-3, 1 66 , 1 67, 1 82-3, Jansky, Karl 145, 179, 1 90, 218, 219, 297, Kepler Teleskobu/Gözlemevi 190, 1 95,
1 96, 1 97, 1 98, 201 , 226, 252, 272, 282 304 230, 292, 293
Hipparkhos 22, 23, 24, 30, 47, 86 Janssen, Jules 1 1 6, 1 24 Kepler, Johannes 48, 49, 53, 7 1 , 96, 1 68-9
Hipparkhos uydusu 1 00 Janssen, Sacharias 59 eliptik yörüngeler 23, 34, 39, 42, 47,
Holrndel Horn 225-6 Jeans, James 337 52-5, 92
Holrnes, Arthur 1 86 jeodezi 1 52-3 gezegen devinimi yasaları 44, 64, 68-9
Holwarda, Johannes 1 32 Jewitt, David 1 84, 206, 286-7 kuyrukluyıldızlar 75, 76-7
Homestake deneyi 252-3 Jing Fang 23 teleskop 61
Hooke, Robert 69 Jodrell Bank (BK) 210, 2 1 1 Kerr, Roy 255
348 DİZİN

Keti Gözü bulutsusu 1 1 5 92-3, 106, 1 1 8 , 148, 1 5 1 , 1 52, 268, MACHO (Kütleli Kompakt Hale Nesne)
kırmızı cüceler 1 27, 279 269, 328 271
kırmızı devler 49, 1 26 , 127, 1 28, 1 82 kütleçekimsel kırılma 14, 1 53 madde 14, 1 48, 1 96, 271
kızıla kayma 1 02, 144, 1 59, 1 60, 174, 175, Makemake 1 84, 287
1 76, 220, 270, 274-5, 282, 284, 302 Malhotra, Renu 312

L
Kızılaltı Astronomi Uydusu 250 Marconi, Guglielmo 1 79
kızılaltı teleskoplar 304-5 Mariner uzay aracı 1 17, 204
Kirch, Gottfried 207 Marius, Siman 61-2
Kirchhoff, Gustav 1 10, 1 12 , 1 1 3 , 1 14, 1 1 6, Markarian, Benjamin 185
1 24, 1 62 Lacaille, Nicolas-Louis de 77, 79, 87 Mars
Kohlhase, Charles 263 , 264, 266 Lagrange, Joseph-Louis 336 araştırılamsı 262, 3 1 8-25
Korolev, Sergei 208-9 Laika 208, 209 geri devinim 35, 37, 38, 53
Koshiba, Masatoshi 252, 253 Lalande, Joseph 77 kütleçekim 72
Kowal, Charles 1 84 Laniakea Süper-kümesi 275 uyduları 62, 65
kozmik ışıma (ışınım) 214-17 Laplace, Pierre-Simon 82, 83, 92-3 , 106, üzerinde yaşam 230, 234, 325
kozmik ışınlar 1 1 1 , 140, 1 98, 254 107, 1 54, 1 55, 250, 251 yüzeyi 1 17, 259
kozmik mikrodalga ardalan (CMB) 1 79 , Lassell, William 106 Maskelyne, Nevil 85
1 95, 1 96, 1 97, 204, 224-7, 272, lazer interferometri 330 Mather, John 282-5
280-85, 300-301 Le Verrier, Urbain 68, 83, 84, 85, 106-7 Matthews, Thomas 220
kozmik radyo dalgaları 58, 219 Leavitt, Henrietta Swan 48, 86, 102, 1 1 1 , Maunder, Edward ve Annie 1 29, 337
kozmik rüzgar 267 120, 132-7, 1 74 Maury, Antonia 1 1 1 , 1 20, 1 24-5, 1 28, 1 33
kozmik şeşme 272-3, 274, 282 Leighton, Robert 129, 213 mavi cüceler 279
kozmoloji 1 5 Lemaitre, Georges 145, 148, 168-71 , 1 74, mavi süper-devler 1 26
kozmolojik sabit 1 76, 177, 300, 303 176, 196, 224, 272, 300 maviye kayma 1 59, 1 60, 270
Kraliyet Gözlemevi (Greenwich) 1 3 , 85 Lemonier, Pierre 84 Maxwell, James Clerk 65, 1 10, 1 1 1 , 1 48
Kranz, Gene 244 Leonard, Frederick C 184 Mayor, Michel 259, 290-95
kraterler 2 1 2 Leonov, Alexei 208 McClean, Frank 1 1 9
kromatik sapınç 58 Lepaute, Nicole-Reine 77 mercekler 43, 58, 59-60
kromosfer 1 1 6 Leuschner, Armin O 184 Merkür yörüngesi 1 06, 107, 1 52, 269
kuadrantlar 25, 45 Levison, Hal 3 12-13 geçişi 64
kuantum fiziği 1 1 1 , 141 , 145, 283 Lexell, Anders Johan 85, 1 06 Messier nesneleri 87
kuantum mekaniği 1 1 1 , 144, 1 50 LIGO (Lazer İnterferometre Kütleçekimsel Messier, Charles 82, 84, 87, 88, 100, 101 ,
kuantum teorisi 1 98, 225, 255, 258, 272, Dalga Gözlemevi) 148, 1 53, 259, 268, 104
303 272, 297, 304, 326, 328-3 1 meteoritler 83, 90-91 , 96, 212, 3 1 3
kuark 1 8 1 Lick Gözlemevi (California) 6 1 , 63 meteorlar 1 90
kuasarlar 14, 1 85, 204, 205, 2 1 8-2 1 , Lin, Chia-Chiao 276, 277 Metius, Jacob 59
236-9, 269, 296 Lindblad, Bertil 164-5, 268, 269 Mezopotamya 1 2-13, 1 8
Kubilay Han 28, 29 Lipperhey, Hans 42, 59 Michell, John 7 0 , 8 2 , 254, 335
Kuiper kuşağı 84, 184, 206, 259, 286-7, Lizano, Susana 277 Millikan, Robert 1 40
308, 31 1 , 312, 3 1 3 Lockyer, Joseph Narman 1 1 0, 1 1 3 , 116, Milner, Yuri 235
Kuiper Kuşağı Nesneleri 286, 287, 314, 124 mini-Neptün'ler 294
315 Lovell, James 247 Mira Ceti 48-9, 86, 132
Kuiper, Gerard 1 84, 287, 3 1 2 Lowell Gözlemevi 1 58, 160 mitoloji 18
Kumar, Shiv S . 258, 339 Lowell, Percival 1 5, 1 17, 1 58, 1 59, 230 MKK sistemi 1 26
kuyrukluyıldızlar 46, 69-70, 72, 73, 1 1 0, Lunokhod 1 ve 2 320-21 , 323, 325 Montanari, Geminiano 48
1 84, 206, 287, 312 Luu, Jane 1 84, 206, 286-7 Moore-Hall, Chester 43
bileşimi 207, 286, 308 Luyten, Willem 178 Morbidelli, Alessandro 3 12-13
Halley 74-7 Lynden-Bell, Donald 297 Morgan, William Wilson 1 20, 1 26
üzerine iniş 306- 1 1 Morrison, Philip 204, 2 1 0-1 1 , 231
Küçük Astronomi Uyduları 205 Mouchez, Amedee 100

M
Küçük Macellan Bulutu 100-1 01 , 133, Mueller, George 246, 247
1 34, 1 35 Muirhead, Phil 294
küresel kümeler 1 36, 1 37, 1 64-5 Murdin, Paul 254
kütleçekim dalgaları 1 2 , 14, 73, 1 48, 259, Musk, Elon 321
268, 272, 297, 326, 328-31 Macellan bulutları 27, 1 00-1 01 , 133, 1 34, mutlak kadir 135, 1 39, 141
kütleçekim teorisi 14, 43, 55, 66-73, 75, 1 35, 181 Müslüman bilginler 1 9 , 27, 30-31
DİZİN 349

Olbers, Heinrich Wilhelm/Olbers sınıflandırılması 99, 184, 287, 314, 315

N
paradoksu 97, 99, 169, 171 uyduları 317
Olympus Mons (Mars) 72 Poe, Edgar Ailen 105
Oort bulutu 204, 206, 286, 312 Poincare, Hemi 92
Oort, Jan 74, 1 64, 1 65, 204, 206, 268, 270, Pope, Alexander 70
NASA 286, 312 pozitronlar 140
James Webb Uzay Teleskobu 279, Opportunity taşıtı 320, 323-4, 325 protonlar 1 5 1 , 1 66, 183, 1 96-7
304-5 optik aydınlatma gücü 135 Ptolemaios 18, 1 9 , 2 1 , 22, 23, 24-5, 27,
Mars araştırması 1 1 7, 234, 259, Orion bulutsusu 1 1 0 30, 31, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 46, 47,
320-25 ortaçağ 26-31 64, 71 , 79, 86, 87
New Horizons 259. 314-17 ön-galaksiler 241 pulsarlar 1 8 1 , 205, 236-9, 269
gözlemleri 64, 97, 177, 1 90, 1 92, 1 94, ön-yıldızlar 276-9 Purcell, E. M. 210
195, 205, 216, 227, 230, 282, 285, 308 Öpik, Ernst 1 82 , 206, 338 Pythagoras 1 8 , 52, 71
Project Cyclops Raporu 232, 237 öte-gezegenler 230, 259, 288-95, 305,
Uzay yarışı 244-9 327

Q
Voyager misyonu 258, 262-7
Neptün

p
araştırılması 263, 264, 266-7
gezegen göçü 312-13
keşfi 82, 83, 84, 85, 106-7, 1 84 Oueloz, Didier 259, 290-95
ötesinin araştırılması 286-7
uyduları 1 06 Palermo Çemberi 97, 98

R
yörüngesi 269 Palitzsch, Johann 77
Neptün Ötesi Nesne (NÖN) 1 84 Palamar Gözlemevi (California) 100, 175,
Neugebauer, Gerry 213 218
New Horizons uzay aracı 259, 262, 308, Papacosta, Pangratios 1 37
312, 314-17 Parsonstown Leviathanı 104-5 radyo astronomi 179, 1 90, 204-5, 218-21
Newton, Isaac 68, 90 Pathfinder uzay aracı 322 radyo dalgaları 145, 179, 1 85, 1 90. 218,
aynalı teleskop 58, 84, 326 Pauli Dışlama İlkesi 178 237, 239
Evren üzerine 1 69 Pauli, Wolfgang 178, 252 radyo galaksiler 185
devinim yasaları 70, 76, 148, 151 Payne-Gaposchin, Cecilia 1 1 6 , 1 24, 144, radyoaktif bozunum 1 1 1 , 252, 253
kuyrukluyıldızlar 75-7 162-3 radyoaktivite 1 1 1 , 140, 1 66
kütleçekim yasası 14, 22, 43, 52, 55, Peebles, James 179, 224-7 Ramsay, William 1 16
66-73, 75, 92, 106, 1 18, 148, 268, Penrose, Roger 205, 255, 339 Reber, Grote 179, 190, 218, 338
269, 328 Penzias, Arno 1 96 , 204, 226 Rees, Martin 297
Philosophiae Naturalis Principia Perlmutter, Saul 1 58, 296, 300-303 Reilly, Edith 200
Mathematica 20, 68, 70, 76, 92 Perrin, Jean Baptiste 1 82 Reines, Frederick 252
NGC 4565 1 60 Philae iniş aracı 309-1 1 Rhea 65
Norton, Arthur 79 Philolaos, Kratonlu 21 Richter, Herrnarın Eberhard 230
novalar 1 80 Piazzi, Giuseppe 82, 83, 90, 96-9 Riess, Adam 296, 300-303
Noyes, Robert 213 Pic du Midi Gözlemevi (Fransa) 1 17 Roberts, Isaac 1 1 0, 336
nötrinolar 252-3 Pickering, Edward C 120-2 1 , 124, 1 25, robot 14, 204, 233, 263, 320-25
nötron yıldızları 1 4 1 , 145, 1 54, 178, 128, 1 33 , 135 Roll, Peter 224, 225
180-81 , 205, 217, 236, 237, 238-9 Pigott, Edward 48, 86 Reımer, Ole 78, 148, 335
nötronlar 180, 1 8 1 , 1 96-7, 236 Pioneer uzay aracı 232, 233, 234 Rosetta uzay aracı 206, 207, 308-1 1
nükleer füzyon 1 44, 166-7, 182-3, 1 99, Plancius, Petrus 79 Rosse, Lord William Parsons 27, 83, 87,
252, 278-9, 302 Planck Uzay Gözlemevi 174, 177, 282, 88, 104-5, 1 58
nükleosentez 1 96 , 198-9 285 Röntgen, Wilhelrn 1 1 1 , 214
Planck, Max 1 1 1 , 1 38, 283 RS Puppis 1 36

o-ö
Plaskett, Harry Hemley 213 Rubin, Vera 164, 240, 258, 268-71
Platon 18, 20, 52 Rudolf Cetvelleri 55
plutino'lar 287 Russell, Henry Norris 1 1 1 , 1 25, 128,
Plüton 312 1 38-9, 141 , 163
araştırılması 259, 262, 263, 264, 308, Rutherford, Emest 144, 1 51
odak uzunluğu 61 3 14-17 Ryle, Martin 239, 338-9
olay ufku 1 53, 1 54, 1 55, 255 keşfi 84, 1 1 8, 145, 1 84, 286, 314, 315
350 DİZİN

s-ş
Slipher, Vesto 27, 87, 1 04, 1 44, 1 45, Tarter, Jill 339
1 58-6 1 , 1 64, 1 70, 1 74, 1 75, 176, 1 85, tayf çizgileri 1 1 O
274 Taylar, Joseph 236
Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması (SDSS) Taylar, Matt 3 1 0
1 1 8 , 259, 274, 296, 304 tedirginlik 1 06-7, 1 52 , 330
Sabine, Edward 1 03 Smoot, George 171 , 282-5 Tegmark, Max 339
Safronov, Victor 205, 250-51 soğurma çizgileri 1 25-7, 128, 1 63 tekil izotermal model 277, 278
Sagan, Carl 230-35, 267, 322 SOHO 213 tekillikler 1 55, 1 7 1 . 205, 255, 303
Saha, Meghnad 162 Sojourner taşıtı 320, 325 teknoloji 1 5, 258-9
sahte boşluk 273 solucan deliği 220 Teleskoplar
Samanyolu 1 2 , 27, 58, 82, 88-9, 101 , 104, Somerville, Mary 92, 93 aynalı 43, 58, 84, 85, 1 04-5
1 37, 221 , 275, 276 Son Ağır Bombardıman 3 1 3 en büyük 326-7
büyüklüğü 1 36 spektrohelyograf 1 29 Galileo 44, 55, 56-63
sarmal bulutsular 1 58-61 spektroskopi 1 1 0 , 1 1 2 , 1 1 3 , 1 14-1 5, 1 1 6, ilk 42-3
süpür-kütleli kara delik 1 54, 297 120, 124 iyileşmeler 82, 258
şekli 164-5 , 268, 269-70 Spirit taşıtı 323, 324, 325 mercekli 43 , 58, 60, 6 1
Sandage, Edwin 240 Spitzer Uzay Teleskobu 1 90, 1 95, 200, morötesi 205
sarı cüceler 1 27, 279, 295 217, 276, 279, 304 radyo 179, 2 1 0-1 1 , 234
sarı-beyaz cüceler 1 26-7 Spitzer, Lyman Jr. 145, 190-95, 200, 304, uzay 1 45, 188-95, 304-5
sarmal bulutsular 27, 144, 1 56-6 1 , 1 64, 326 X-ışını 205
174-5 Sputnik 1 204, 208-9, 244 Tereshkova, Valentina 208
sarmal galaksiler 83, 89, 104, 105, 1 44, standart mum 1 34, 301-2 Thales, Miletoslu 18
1 56-61 , 1 74-5, 1 85, 240, 276 Stardust misyonu 308 Thome, Kip 254, 258, 328, 330, 331
Satürn araştırılması 263, 264, 266 Steltzner, Adam 322 Tırtıl Bok küreciği 200
kütleçekimi 93 gezegen göçü Stern, Alan 3 14-17 Timokharis 22
312-13 halkaları 43, 65, 265 Strömgren, Bengt 138, 1 62 Tinsley, Beatrice 240-41
Schiaparelli, Giovanni 117 Struve, Friedrich Georg Wilhelm 102 Titan 65, 262, 264, 266
Schmidt, Brian 296, 300-303 Struve, Otto 290, 291 Titius, Johann 96-7
Schmidt, Maarten 185, 204, 218-21, 236, 296 Su Tombaugh, Clyde 1 3 , 84, 1 1 8, 145, 286,
Schmitt, Harrison 320 Dünya 308, 309, 31 1 314, 315, 338
Schrödinger, Erwin 144 Europa 266 Triton 1 06, 266, 267
Schröter, Johann 97, 98 Goldilocks bölesi 294-5 Truvalılar 96, 99
Schwabe, Samuel Heinrich 103, 129 kalıntılar 216, 217, 237 Tsiganis, Kleomenis 3 1 2-13
Schwarzschild, Karı 148, 1 54-5, 1 66 , 255 kuyrukluyıldızlar 207, 308, 309, 3 1 1 Tully, Brent 240
Schwehm, Gerhard 308 Mars 1 17, 324, 325 turuncu cüceler 1 27, 279, 295
Secchi, Angelo 1 10, 1 13, 1 17, 120, 124, 128 patlamaları 87, 140, 145, 1 97, 1 98, 1 99, tutulma dairesi 22, 52
Sedna 286, 287, 3 1 3 239 tutulmalar 23 Ay 20 Güneş 14, 1 1 6, 1 44
Sefeit değişkenler 86, 1 1 1 , 1 20, 1 32-7, süpernova 45, 71 , 1 74, 1 78, 180-81 , 217, Tycho modeli 44-7
1 6 1 , 174, 175, 1 77 274, 301-2
sekstantlar 31 , 45 Supernova Kozmoloji Projesi 1 74

u
Selevkos 21 süper-devler 1 27, 139
Selin, Helaine 26 süper-Dünya'lar 294
serbest yörüngeler 39 süper-Jüpiter'ler 293-4
SETI 210, 21 1 , 232, 234-5 süper-kümeler 275, 282, 296
Seyfert galaksileri 1 85 süper-simetri 271 Uhuru X-ışını Gözlemevi 1 90, 205, 214,
Seyfert, Cari 185 Swedenborg, Emanuel 92 216, 254
Shapley, Harlow 1 36, 161 , 1 64, 1 74 Swift, Jonathan 62 Ulamec, Stephan 309
Shen Kuo 23 şişme 258, 272-3 Ulrich, Roger 213
Shklovsky, Josif 204, 232, 338 Uluğ Bey 1 9 , 28, 30-31
Shmaonov, Tigran 224 Uluslararası Morötesi Kaşif 1 90

T
Shoemaker-Levy kuyrukluyıdızı 212 Unsöld, Albrecht 162
Shoemaker, Eugene 212 Uranüs
Shoushi takvimi 28, 29 araştırılması 264, 266-7
Shu, Frank 258, 276-9 gezegen göçü 312-1 3
sıcak Jüpiter'ler 293 takımyıldızlar 24, 25, 79 keşfi 82, 83, 84-5, 96, 97, 1 06, 1 84
Simons, George 213 takvimler 28-9 Urey, Hamid 1 87
DİZİN 351
uyarlamalı optik (UO) 192 Zhang Heng 23

XY
uzay araştırması 259 Zu Chongzhi 334
uzay bilimi 1 5 Zwicky, Fritz 140, 1 4 1 , 145, 1 76, 1 78,
uzay istasyonları 249 180-8 1 , 236, 268, 270
Uzay Mekiği 1 93
Uzay Yarışı 204, 208-9, 242-9 X-ışınları 1 1 1 , 2 14-17, 254
uzayzaman 14, 68, 73, 148, 1 52, 1 54-5, Yay A 1 79, 297
1 68, 171 , 176-7, 328, 329-30, 331 Yengeç bulutsusu 19, 140, 237, 239
Yeni Teknoloji Teleskop 258
yer-merkezli model 18, 20, 24, 26, 34-6,

v
62
Yerel Grup 1 33, 275
Yerkes Gözlemevi (Wisconsin) 126
yıldız kümeleri 82, 89, 1 01 , 1 36
Venüs yıldız paralaksı 36, 38, 46, 47, 63, 78, 83,
araştırılası 262 102, 132
evreleri 34, 63 Yıldız
geçişi 42, 64 alt-sistemler 165
üzerinde yaşam 230 bileşimi 1 16, 1 24, 144-5, 162-3, 1 66-7
Viking iniş araçları 322 devinimi 47
Voyager uzay aracı 230, 234, 235, 258, fotoğrafı 1 18-19
259, 262-7 güney gökyüzü 79, 83, 1 00-1 0 1 , 1 19
kataloglama 120-21
konumu 22, 24, 25, 31, 36, 44-5

w
nükleer füzyon 144, 166-7, 182-3,
1 99, 278-9, 302
oluşumu 200-201 , 258, 276-9, 283
parlaklık 48-9, 86, 1 32-3, 1 38-9
Walther, Bemhard 44 sınıflandırma 1 1 1 , 1 1 3, 1 20, 122-7,
Wang Chun 28-9 128, 138-9
Webb, James E 244 tayfı 1 1 0, 1 1 1 , 1 13, 1 20, 1 24, 1 28,
Weber, Joseph 328 162-3
Webster, Louise 254 uzaklığı 38, 1 32-7
Weiss, Rai 328, 330 yaşam döngüsü 178, 241
Weizsacker, Cari 166 yörüngesinde gezegenler 288-95
Wheeler, John 255 yıldız rüzgarı 278, 279
Whipple, Fred 206, 207, 286 yıldız sapıncı 43, 78
White, Ed 247 yıldızlararası iletişim 210-1 1
WIMP (Zayıf Etkileşen Kütleli Parçacık) yoğunluk dalgası teorisi 276, 277, 278
271 York, Donald 296
Wilkinson, David 224, 225 yörünge rezonansı 92-3
Wilson Dağı Gözlemevi (Califomia) 1 29, Yörüngeli Astronomik Gözlemevleri
137, 141 , 1 74, 1 75 1 92-3, 205
Wilson, Robert 196, 204, 226 Yu Xi 22
WMAP (Wilkinson Microwave Yunanlar, eski 1 8-19, 20-22, 24-5
Anisotropy Probe) 224, 227, 282, 285 yük bağlaşık aygıtlar (CCD) 258-9
Wolf, Rudolf 103 Yüksek-Z Süpemova Araştırma Ekibi 174
Wollaston, William Hyde 112, 1 1 3
Wright, Thomas 88

z
Wu, Emperor 28
Wulf, Theodor 140

Zach, Franz Xaver von 97, 98


Zeeman etkisi 129
Zeeman, Pieter 129
352

TEŞEKKUR
••

Dorling Kindersley, yayına hazırlık yardımlarından http://ereativeeommons.org/lieenses/by/4.0/(tr, Science Photo Library (tr). 234 NASA (tr).
ötürü Allıe Collins, Sam Kennedy ve Kate bl). 107 Science Photo Library: Raya! 234-235 NASA: Colby Gutierrez-Kraybill/
Taylor'a, düzelti için Alexandra Beeden'a, dizin Astronomieal Soeiety (tr). 115 NASA (ti); https://ereativeeommons.org/lieenses/by/2.0/ (b).
için Helen Peters'e teşekkür eder. Wellcome lmages: http://ereativeeommons. 235 NASA (tr). 237 NASA (br). 239 Getty
org/lieenses/by/4.0/ (tr). 116 Dreamstime.com: 241 NASA:
Images: Daily Herald Arehive (tr)
Aarstudio (er). 117 Wikipedia (be). 119 Getty ESA/Z. Levay/STSel (br). 244 NASA (bl). 245
NASA: NASA Arehive (ti). 246 NASA (tr, bl)
FOTOGRAFLAR Images: Gallo Images (te) Wikipedia: J E
Mayall (bl). 121
Observatory (tr, bl)
Harvard College
124-125 Science Photo
247 NASA (b) 248 NASA (ti). 249 NASA (br).
253 Brookhaven National Laboratory (tr).
Library: Christian Darl<in (b). 127 Library of 254 NASA: CXC/M.Weiss (br) 262 NASA (tr).
Yayınevi fotoğraflarının kullanılmasına izin
Congress, Washington, D.C. (tr). NASA (bl). 263 NASA (bl). 264 NASA (tr). 265 Science
verdikleri için aşağıdakilere teşekkür eder:
129 135 Dreamstime.com:
NASA: SDO (be). Photo Library: NASA/Detlev van Ravenswaay
136 NASA: ESA/Hubble
Kirsty Pargeter (ti). (br). 266 NASA (ti) 267 NASA (ti). 271 NASA:
(Anahtar: a-yukarı; b-aşağı; c-orta; f-uzak; 1-sol;
Herıtage Team (tr) 139 Wikipedia (bl) ESA/HST (bl). Science Photo Library: Detlev
(lr). 273 Getty lmages: Mike
r-sağ; t-üst)
140 NASA: ESA/J. Hester/A. Loll (be). 150 varı Ravenswaay
Wikipedia (bl) 152 NASA: Johns Hopkins Pont (tr). 274 Massimo Ramella (be). 275
24 Wikipedia (be). 25 Wikipedia (tr). 27 ESO:
University Applıed Physies Laboratory/Camegie Science Photo Library: Prof. Vineent leke (br).
Dave Jones/http://ereativeeommons.org/Lleenses/
Institution of Washington (bl). 155 277 NASA: ESA/Hubble Heritage Team (tr). 279
28
Alamy Stock
by/3.0/ (bl). Dreamstime.com: Yang Zhang
158 ALMA Observatory: ESO/NAOJ/NRAO (be).
29
Photo: Mary Evans Pıeture Lıbrary (tr).
(be) Alamy Stock Photo: JTB Medıa
Alamy Stock Photo: Brian Green (bl) 160 ESO: A. Plunkett/http://ereativeeommons.org/
Creation, ine. (bl). 31
(ti). 282 NASA:
Dreamstime.com:
Lowell Observatory Archives (bl). NASA lıeenses/by/3.0/ (t). COBE Seienee
Eranicle (br). 34 Dreamstime.com: Nieku (bl).
161 Team (tr). 283 Michael Hoefner: http://
36 Getty Images: Bettmann (bl). 39 Tunc
NASA: ESA/Z. Levay/R. van der Marel/
STScl/T. Hallas and A. Mellınger (br). 163 ereativeeommons.org/lieenses/by/3.0/ (bl). 284
Tezel (t). 45 Alamy Stock Photo: Herıtage
Alamy Stock Photo: PF-(bygonel) (tr). 164 NASA (bl) 285 NASA (tr). 287 Getty lmages:
Image Partnership Ltd (tr) 46 Alamy Stock
Wikipedia: Niek Risinger (er). 165 ESA (bl). Bettrnann (bl). Science Photo Library: John R.
Photo: Heritage lmage Partnership Ltd (bl). 47
167 Library of Congress, Washington, D.C. Foster (tr) 290 Alamy Stock Photo: EPA
Wellcome Images: http://ereativeeommons.
(bl) NASA: SDO (ti). 1!l9 Getty Images: European Pressphoto Ageney b.v. (bl). 291
49
293
org/lieenses/by/4.0/ (bl). NASA: M. Karovska/
Bettmann (tr). 174 Getty Images: New York Dreamstime.com: Photoblueiee (tr).
CXC/M.Weiss (ti). 52 Getty Images: Bettmann
Times Co. (bl). 175 Getty Images: Margaret NASA Goddard Space Flight Center: S.
(tr). 53 Wellcome Images: http://
Bourke-White (ti). 177 ESA: D. Dueros (t). 179 Wiessinger (b).294 NASA: Kepler Mission/Dana
296
ereativeeommons.org/lieenses/by/4.0/ (tr).
NRAO: AUI/NSF/http://ereativeeommons.org/ Berry (be); Kepler Mission/Dana Berry (br).
55 Getty Images: Print Colleetor (tr). 59
lieenses/by/3.0/ (er). 181 Getty Images: NASA: ESA/E. Hallman (er) 297 NASA: CXC/
Stanford/l Zhuravleva et al. (br). 301 NASA (br).
Dreamstime.com: Brian Kushner (br). Getty
(ti). 183 Getty Images:
61
Bettmann (tr). NASA
Images: UniversallmagesGroup (ti).
Ralph Morse (tr). 185 NASA: ESA/A. van der 302 Science Photo Library: Fermi National
Dreamstime.com: Joseph Mereier (tr). 62-63
Hoeven (er) 186 NASA (br). 190 Aeeelerator Laboratory/US Department of
63
Princeton
NASA: DLR (t). Dreamstime.com: Nieku
Plasma Physics Laboratory: (bl). 192 ESO: Energy (bl); Lawrence Berkeley National
64 65
303 Dreamstime.com:
(bl) NASA: SDO/AIA (er) NASA: ESA/E.
Y . Beletsky/http://ereativeeommons.org/licenses/ Laboratory (t).
68 Wellcome Images: http://
Karkosehka (br).
by/3.0/ (bl). 193 ESA (br). NASA (ti) 194 Dmitriy Karelin (br). 304 ESA/Hubble: C.
ereativeeommons.org/lıeenses/by/4.0/ (bl). 69
NASA
195 NASA (tr) 199 Getty lmages: Express
(ti). Carreau (er ) . 308 NASA: UMD (bl). 309 ESA: C.
200 NASA: ESA/N. Smith/ Carreau/ATG Medialab (ti). 310 Science Photo
Science Photo Library: Seienee Souree (tr).
Newspapcrs (tr).
70 Dreamstime.com: Zaclurs (bl). 71
STSel/AURA (be). 201 Getty lmages: Jerry Library: ESA/Rosetta/NAVCAM (ti). 311 ESA:
NASA:
CXC/U.Texas/S. Park et al/ROSAT (be). 72 Rice
Cooke (tr). 207 ESA (br) 208 Getty Images: Rosetta/MPS for OSIRIS Team/UPD/LAM/IAA/
(tr). 313 Science
Digital Scholarship Archive: http://
Keystone-Franee (er). 209 Getty lmages: SSO/INTA/UPM/DASP/IDA
ereativeeommons.org/lieenses/by/3.0/ (bl).
Detlev van Ravenswaay (be). Wikipedia (tr). 315
Photo Library: Chris Butler (br).
75
Southwest Research lnstitute (tr). 316
Dreamstime.com: Georgios Kollidas (tr).
211 Dreamstime.com: Mark Williamson (tr).
Wikipedia (ti). 77 NASA: W Liller (tr). 85
215 Getty lmages: Handout (tr). 216 NASA: NASA: Johns Hopkins University Applied
Dreamstime.com: Georgios Kollidas (bl).
CXC/NGST (t); GSFC/JAXA (be). 217 ESA: Physies Laboratory/Southwest Researeh Institute
87 Adam Evans: http://
(ti). 317
Wikipedia (er).
XMM-Newton/Gunther Hasinger, Nieo NASA: JHUAPL/SwRI (ti); JHUAPL/
88
320 NASA (bl). 321 Getty Images:
ereativeeommons.org/lieenses/by/2.0/ (b).
Cappelluti, and the XMM-COSMOS eollaboration SwRI (tr).
90
(ti). 322 Science Photo Library: NASA
Dreamstime.com: Dennis Van De Water (e).
(br). 219 NASA: ESA/M. Meehtley, R. Windhorst, Sovfoto
Science Photo Library: Edward Kinsman (br).
Arizona State University (bl). 220 ESO: M. (bl) 323 NASA (tr). 324 NASA: MSSS (t). 325
91 Getty Images: UniversallmagesGroup (tr).
Kommesser/http://ereativeeommons.org/ Airbus Defence and Space (tr). 327 ESO:
93 Wellcome Images: http://ereativeeommons.
lıeenses/by/3.0/ (ti). 221 California lnstitute http://ereativeeommons.org/lieenses/by/3.0/ (br);
org/lieenses/by/4.0/ (bl). 96 Wellcome Images:
of Technology (bl). NASA: L. Ferrarese (Johns L. Ca!çada/http://ereativeeommons.org/lieenses/
http://ereativeeommons.org/lıeenses/by/4.0/ (bl).
Hopkins University) (te) 225 Science Photo by/3.0/ (ti) 329 NASA (ti) 331 Laser
97 NASA: UCLA/MPS/DLR/IDA99 (tr). 98 Getty
Library: Emilio Segre Visual Arehives/Ameriean Interferometer Gravitational Wave
Images: Seienee & Soeiety Pieture Library (bl).
lnstitute of Physies (tr). 226 Getty lmages: Ted Observatory (LIGO) (ti).
99 NASA: UCAL/MPS/DLR/IDA (be). 100
Thai (bl). 227 Science Photo Library: Carlos
Dreamstime.com: Dennıs Van De Water (be).
Clarivan (tr); Emilio Segre Visual Arehives/
101 Wellcome Images: http://
Ameriean lnstitute of Physies (bl). 230 Getty Diğer bütün görseller ©Dorlıng Kindersley. Daha
ereativecommons.org/lieenses/by/4.0/ (tr).
Images: Bettmann (bl). 231 NASA: Don Davıs (ti). fazla bilgi için bkz. www.dkimages.eom
103 NASA: SDO (br). 105
232 233
Wellcome Images:
NASA AMES Research Centre (bl)

You might also like