You are on page 1of 4

Bay Mike

Öncelikle sizi bay Mike ile tanıştırmama izin verin.Bay Mike


Çok ama Çok zengin bir iş adamı fakat o kadar paraya sahip
olmasına rağmen hâlen çalışmaya devam ediyor.Peki bu çalışma
nereye kadar böyle sürücek.Kazan kazan ve sonra ne olacak?Ben
size söyleyeyim hiçbir şey olmayacak.Bay Mike'a para
kazanmaktan başka bir amaç lazım. Biz ne kadar çabalasakta bay
Mike o gökdeleninden çıkmayacaktır.Evet yanlış duymadınız bay
Mike asla şirket binasından çıkmaz.Onun tek amacının para
kazanmak olduğunu söylemiştim.Hatta hatta bay Mike günde 1 saat
uyur.1 saat az bir miktar gibi gözükse de bay Mike'a 48 saat
gibi geliyor.Bay Mike herzaman ki gibi çalışırken şirket
sayfasının kenarlarında reklamlar görür.Bu reklamlar Ucuz tatil
fırsatları hakkındadır.Bay Mike sizce bu reklamlara basmış
mıdır diyorsunuz?"Evet basmıştır" diyorsanız çok
yanılıyorsunuz.Hadi ama bay Mike aptal birisi değil neyin ne
olduğunu gayet iyi biliyor.Bu reklamlar Mike'a yeni yaptırdığı
ormanı hatırlatmıştı.Evet bay Mike bir orman yaptırmıştı fakat
bu kişisel ormanına gidicek bir vakit bulamamıştı. Bay Mike
içinden "Acaba fiyat değerini ölçmek için gitsem mi" diye
geçirdi ama ben bilmiyorum ki bay Mike her ne kadar bu ormanı
işe bağlasada kendini kandırıyordu.Bay Mike içten içe kendisine
güzel bir tatil yaşatmak istiyordu, her gün aynı şeyleri
yapmaktan bıkmıştı.Bay Mike ne kadar tatile çıkmak istesede bir
işi vardı.O tatile çıkarsa çalışanları onun hakkında ne
düşünecekti.Bay Mike çalışanlarını kandırmak için dolabından
kendisinin bire bir maketini koltuğa yerleştirdi.Bu yaptığı
kötü bir şeydi fakat bay Mike'ta bir insandı.Bay Mike
ofisindeki kişisel asansörün çağırıp tek tek aşağı inmesini
beklerken ani bir telaşla asansörde ki dolabı açıp içindeki
kıyafetleri giydi. Kıyafet dediğimde altın bir elbise filan
zannetmişsinizdir. Gerçeği şu ki bunlar temizlikçi
kıyafetleriydi. Temizlikci kıyafetleri gizlilik için önemlidir
bunu unutmayın.Bay Mike giriş katına inip çıkışa doğru yürümeye
başladı.Bay Mike kendisini ajan gibi hissetse de herkes onun
kim olduğunu bir bakışta anlıyordu. Binanın önüne park ettiği
onlarca arabadan en ucuz olanını seçti. Ucuz derken Mike'a göre
ucuzdu.Mike gazı kökledi ve orman evine doğru sürdü.Orman evine
tam varacaktı ki arabası çamura saplandı.Bu olay bay Mike'a çok
zaman katbettirecekti o yüzden bay Mike arabadan inip ormanda
yardım aramaya başladı.Onca çabasına rağmen yardımda bulamadı.
Gerçi ormanda ne tür bir yardım bekliyordu ki.Bay Mike ilk defa
hayata yenik düşmüştü bu yenilgiyle nehir kenarında bir taşa
kendini atıp dinlenmeye başlamıştı. Taşın üstünde dinlenirken
bir fısıldama sesi ile uyanır. Uyandığında ilk endişesi "Acaba
birisi beni tatil yaparken gördü mü?"idi. Nasıl olsa herkes onu
bütün gün ofisinde çalışan bir deha olarak görüyordu demek
isterdim fakat sadece o kendisini öyle görüyor başka kimse o
mükemmellik tanımını belirtmiyor hatta kendisini egoist

1
buluyorlardı.Bay Mike etrafına baktı fakat kimseyi
göremedi."Kulağıma öyle gelmiştir"diye tekrar taşın üstüne
uzanırken tekrar bir fısıldama sesi geldi.Bu fısıldama
fısıldamadan çıkıp bir seslenme olmuştu.Seslenen kişi "Nehre
doğru baksana!"diye bağırıyordu.Bay Mike tedirgin bir şekilde
nehire baktı fakat birşey göremedi.Tam nehire bakmaktan
vazgeçicekti ki nehirdeki yansıması çocukları güldürmek için
yapılan bir hareket yapmıştı."Böh" diyen bu yansıma Mike'ı şoka
sokmuştu. Yansıma Mike'ı şoktan çıkarmak için "Merhaba Mike!"
dedi. Mike "Sende kimsin be!" diye cevap verdi. Yansıması
Mike'a "Neye benziyorum sence ben senim!" diyerek yanıt verdi.
Mike'ın cevabını beklemeden "Mike cevap verme ve beni dinle!
Acilen herşeye dayanıklı bir sığınak inşa et!Bu bir şaka değil
sadece senin ve çocuğunun iyiliği için sadece inşa et!" dedi
yansıma. Yansıma gitmişti... Evet, Mike'ın yansıması artık
yoktu. Mike bunların hepsinin gerçek olmadığını da bilsede
içindeki ya gerçekse düşüncesi Mike'ı yiyip bitiriyordu.Mike bu
düşünceye yenik düşüp cebinden bir telefon çıkarıp tanıdığı ve
güvendiği bir inşaat şirketini aradı. Mike bütün detayları
inşaat şirketine anlattı ama yansımadan söz etmeden tabi ki.
Mike orman evine doğru yürümeye başladı ve vardı. Orman evine
vardığında inşaat ekibi varmıştı ve çalışmalara başlamışlardı.
Mike birkaç gün orada çadır kurup birkaç gün bekledi. Birkaç
gün sonra inşaat işleri bitmiş ve Mike'a evi tanıtmak için
yanına birisi gelmişti. Öncedende dediğimiz gibi Mike ne olursa
olsun kendisini tatilde gösteremezdi eğer gösterirse itibarı
zedelenirdi. Bu yüzden inşaat firmasını satın alıp kendi
kadrosunu kurmuştu. Bu kadro dünyanın en iyi mimarlarından
oluşuyordu. Mike'ın yanına gelen mimar ise en üst rütbedeki
adamdı. Mike'a evin nelere sahip olduğunu,nerelerde geliştirme
yaptıklarını anlatmaya başladı fakat Mike neredeyse hiçbirini
dinleyemedi çünkü Mike'ın başka bir derdi vardı.Bu derdi "Ya
gördüğüm şeyler gerçek değilse" düşüncesiydi ama bunları şimdi
düşünmesi ona hiçbir bir şey katmayacağını düşünmesi az
sürmedi.Hemen kendini toparladı ve karşısındaki inşaatçıya
"Tamam,anladım çok teşekkürler ama şimdi burada bıraksak benim
için güzel olucak."İnşaatçı sözünün yarıda kesilmesine çok
kızmıştı fakat bunu belli etmeden arkasını dönüp gitti.Mike'ta
içi rahat bir şekilde işine geri döndü.Mike kendisine böyle bir
lütuf geldiği için çok sevmişti. Mike'ın tek yapması gereken
beklemekti ve bekledi. Seneler birbirini kovaladı ve Mike artık
bildiğimiz Mike olmaktan çıkmıştı. Ne işe gidiyor ne para
düşkünlüğü vardı. Mike sadece konuşabilecek şekilde felç
olmuştu. Bir kaç sene önce ise tekrar bir nehrin yanındaki gibi
bir lütuf almıştı. Bu lütuf ise şunu demişti "Mike birkaç sene
sonra artık aciz bir duruma düşeceksin. O yüzden senden seninle
beraber birkaç insanı getirmeni istiyoruz.Nereye mi? Senin
inşaat ettirdiğin hiç yok edilemez sığınağına tabi ki.Seninle
beraber birkaç insan getirirsen ancak bu sığınak yok edilmez
olur biliyorsun ki iyilik yapan iyilik bulur. Bu iyilikte bizim
iyiliğimiz olsun. Şu güne kadar zamanın var..." Günümüze

2
dönersek Mike kendisine bir kişi bile bulmaya calışmamıştı. Tam
tersi o sığınakla sadece kendisinin kurtulması kanısına
varmıştı. Lütuf gönderen varlığın dediği gün geldiğinde Mike
hemen hastanedeki çalışanlara "Benin Orman Evindeki sığınağa
götürün!" Diye bağırmıştı. Hastanede büyük bir karmaşıklığın
ardından hastaneden çıkarılmıştı. Orman evine son gaz
giriyordu. Ölüm korkusu her tarafını sarmıştı. Sığınağa
yetişmişti ve içine girdi. Kilitleme moduna aldıktan sonra
beklemeye başladı. Ufak bir sarsıntının ardından patlama
sesleri dünyanın sonuna eşlik etti. İlk başlarda Mike'ın bu
sığınağına bir şey olmasa da patlama esnasında oldukça hasar
almıştı. Mike kendini güvende hissetsede bu olanlardan hiç
haberi yoktu. Gerçi olsa bile o kadar para verdiği bu
sığınağının hasar alıcağını kabullenmez bir hata olmuştur diye
geçiştirdi çünkü Mike'ın görüşünde para herşeydir yani ne kadar
para o kadar güçtür. Bu görüşe göre Mike'ın onlarca para
ödediği bu sığınağın hasar almasının ihtimali yoktu. Hasarı
bırakın bir ufacık bir hata bile oluşamazdı. Belki de Mike'ın
sonunu bu egosu getirecektir...
Lütuf veren varlığın dediğini de dinlemediği ortada. Yanında
getirmesi gereken birkaç insandı fakat Mike bunları reddetti ve
kendisinin seçilmiş bir insan olduğunu ve sadece kendisinin
hayatta kalabileceğine inandı. Mike lütuf veren kurtarıcısına
itaat etmediği için cezalandırılmalı mıydı acaba?
Hiç sanmıyorum lütuf veren canlı zaten bunların olacağını
biliyordu. Lütuf veren canlı olduğuna bakmayın Mike'ı kurtarmak
yerine onla oynuyan aşağılık bir kontrol manyağından başka
birşey olmadığı gerçeği onun bir lütuf veren bir canlı olduğu
yanılgısının arkasına saklanıyor diyebiliriz. Sırf bir lütuf
verdi diye iyi birisi mi oluyor? Sığınağın dışındaki sesler
aniden kesildi. Bu patlama seslerinin yerini insan çığlıkları
aldı (ölmesine az kalan insanların çığlıkları). Mike'ın aklına
gelmesi gereken ilk şey "Acaba onları kurtarabilir miydim?"
olmalıydı fakat Mike "İyi ki benim başıma gelmedi" olmuştu.
Mike'ın sığınağına 2. Bir hasar oluşmuştu ve Mike bunu fark
etmişti.Önlem mi alıcak diyorsunuz. Bence artık öyle
demiyorsunuzdur. Siz Mike'ın ne yapacağını anladınız ama ben
anlamayanlar için şöyle bir açıklamak istiyorum:"Hiçbir
şey,Devasa bir hiçbir şey yapapacak. Mike yine kendini güvende
hissetmeye başlamıştı kaybolan sığınak kalkanını çoktan
unutmuştu. Dışarıdan gelen çığlık sesleri sanki birşey diyormuş
gibi olmaya başlamıştı. Mike çığlık seslerini zar zor olsa da
anlamaya çalıştı ve anladı. Çığlık sesleri genellikle"MIKE
KURTAR BİZİ!" Diye geliyordu. Mike'ın bu duruma karşı tutumu
ise şöyleydi "İyi ki bende onlar arasında yokum" Mike'ın içini
görünce ondan nefret etmeye mi başladınız? Lütfen ondan nefret
etmeden önce kendinize bakın.Sizde Mike gibi başka insanların
zayıflıklarıyla kendinizi yüceltmiyor musunuz? "Hayır,ben çok
iyi birisiyim" diyorsanız lütfen bana karşı biraz samimi olup
gerçekleri anlatın. Mike'ın yerinde kim olsa aynısını yapardı
demekde yanlış olurdu ama ona yakın birşey olabilirdi. Mike en

3
son düşündüğü bencil düşünceden sonra anında bayıldı. Gözlerini
açtığı zaman kendini bir boşlukta buldu. Başlangıcı ve sonu
tespit edilemeyen bu boşluk çok sessiz ve huzurluydu. Mike onca
şeyden sonra kendini bu boşlukta bulduğu için yine bencil bir
düşünce ile "Bunu biliyordum! Tek benim kurtulacağımı önceden
biliyordum!" diye düşündü. Ardından Mike kendi içinde ilk defa
pişmanlık hissetti. Kalbi sanki sıkışıyordu. Göğsünden bir
delik açıldı, Mike'ın içinden litrelerce kan dışarı fışkırmaya
başlamıştı. Kanlar fışkırdıkça Mike'ın bu huzurlu ve sessiz
boşluğuna yayılmaya başlamıştı. Yavaş yavaş kan kırmızısına
dönen bu boşluk artık huzurdan çok tedirginlik ve pişmanlık
veriyordu. Tam kan kırmızısına döndükten sonra Mike'ın
göğsündeki delik artık kapanmıştı. Mike'ın başında yeni bir
sorun vardı. Bu sorun kendi yaptığı hatalar ve hayatının bir
amacı olmadığıydı. Sorunları ve hissettiği bu duygular Mike'ı
çok daralmıştı. Artık kendini kurtarmaktan çok kendi hayatını
bitirmeye çalışıyordu. Kırmızı kan rengine dönüşen bu boşluk
kanlarla dolmaya başladı ve bu kanlardan yavaş yavaş insanlar
oluşmaya başlamıştı. İnsanlar oluştuğunda Mike'a doğru dönüp
"Bizi neden kurtarmadın,belkide tek ölmeyi hak eden
sensindir.Sen ölürsen dünyadan ne eksilir ki?" diye bağırdılar.
Mike'ın önünde kandan oluşan bir bıçak belirdi. Bu bıçak
oluştuktan sonra beyaz rengine büründü. O sırada Ölen tüm
insanlar Mike'a doğru yürümeye başladılar. Mike bir bıçağa
bakıyordu,birde insanlara. İnsanlar artık yakınlaşmıştı, Mike
insanlardan korkup farkında olmadan bıçağı almıştı ve insanlara
savurmaya başlamıştı. İnsanları öldürmeye çalışıyordu ama bu
işe yaramıyordu.Mike artık kendi hatalarından kaçamayacağını
anladı ve tek kurtuluşun beyaz bıçak olduğunu anladı. Beyaz
bıçağı aniden kalbine sapladı. Bütün insanlar kaybolmaya
başlamıştı ve bu boşlukta. Boşluk kayboldukça Mike'ın önündeki
ilizyon perdesi inmeye başlamıştı. Kafasını kaldırıp etrafa
bakındı. Burası kendi ofisiydi ve göğsünde bir bıçak
saplanmıştı. Mike nedense mutlu ve huzurluydu. Oysa ki
ölüyordu...

You might also like