You are on page 1of 1

ADI-SOYADI : RABİA ALTUN

BÖLÜM : Fen Bilgisi Öğretmenliği


ÖĞRETMEN OLMAK BİR CANA DOKUNMAK
Öğretmen olmak sadece okulda ders veren kişi değildir. Öğretmen yaşamın her alanında bize
bir şeyler katan ve öğreten kişidir. Öğretmen olmak ve öğretmenlik yapmak farklı şeylerdir. Bu
kitap bize bu iki kavram arasındaki ince çizgi üzerinde ve öğretmenlik mesleğinin
gerektirdiklerinin üzerinde duruyor. Kitap İrfan Erdoğan ve Doğan Cüceloğlu arasındaki
konuşmaları içermektedir. Kitapta ilk olarak öğretmenlik yapmak ve olmak arasında duruluyor.
Öğretmen olan kişinin sorumluluğu yasalar ve programlar iken öğretmenlik yapanın
sorumluluğu yasalar ve programların ötesindedir. Öğretmenlik yapan öğrenciyi kalıplaştırırken
öğretmen olan öğrencinin var olan potansiyelini keşfeder ve geliştirir. Sonrasında eğitim için
kullanılan kaynakların artırılması, müfredat değişikliğinin yapılması, teknolojik donanım
sağlanması, yeni okulların yapılması vb durumların geliştirilmesinin eğitim sisteminin
geleceğini öğretmen olanlar kadar etkilemediğini düşünüyorlar. Bende bu bölümünde aynı
fikirdeyim eğitimde en önemli olan öğrenci ve öğrencisini tanıyıp geliştirmeyi hedefleyen
öğretmendir. Bu ikisinde eksiklik varsa diğer durumlar ne kadar iyi olursa olsun eğitim eksik
kalır veya olmaz. Öğretmen olanın ev, aile, mahalle yönünden durumu bir örnek üzerinde
incelendi. Öğretmen aile içinde sorumluluklarını bilen, mesleğiyle, ailesiyle, mahallesiyle
ilişkileri bir çerçeve içerisine oturmuştur. Daha sonra tanık olmak başlığı ile ilgili denge
ifadesinin üzerinde duruldu. Öğretmen yaşamın dört alanından ( varoluş, bilgi, eylem ve
estetik ) herhangi birine aşırı yüklenip dengesini kaybederse ne gibi sorunlar çıkacağı üzerinde
konuşuldu. Bir sonraki bölümde öğretmenin temel değerleri konusu üzerinde konuşuldu. Bu
değerler; hakikat saygısı ve sevgisi, sınırlar ve sorumluluk bilinci, şevkle gayret etmek, sevgi,
güven, hizmet etme bilinci, teşekkür etmek şükür duygusu, iç huzuru, denge, empati, adil
olmak, dürüstlük ve işbirliğidir. Öğretmenlik yapan ve öğretmen olan arasındaki en büyük
farklardan biriside öğretmen olan kişinin derse hazırlıklı gelmesidir. Öğretmen olan kişi ister
bir yıl ister on yıl ya da yirmi yıl görev yapsa bile derse gelmeden önce muhakkak dersine
hazırlanır ve anlatacağı konuyu öğrencilerin seviyesine göre nasıl anlatacağını düşünür.
Öğretmen hazırlığı bir amaç değil hazırlık olarak görür. Diğer bir konuda öğretmen filozof
olarak ele alındı. Bir filozof olan öğretmen düşünen, soru soran ve olayları irdeleyen bir
yapıdadır. Ve öğrencisinin de düşünmesini, soru sormasını, olayları irdelemesini sağlar.
Öğretmen sınıfa girer girmez yaptığı veya yapmadığı şeylerin bir anlam taşıdığını bilir ve ona
göre davranır. Sınıfın sosyal yapısının farkındadır. Her öğrencisinin kendini değerli hissetmesini
amaçlar. Yani her bir öğrencinin kendisini tanıyıp farklı yerlerde başarıya ulaşmasına yardım
eder. Daha sonra öğretmenler odasının etkileşiminin okulun kültürünü yansıttığını ve aynı
zamanda okuldaki kültürün oluşmasına, değişmesine katkı sağladığı görüşü vardı. Bu değişiklik
iyi yönde veya kötü yönde de olabilir. Son bölümde ise öğretmenin özgürlüğü konusu vardı.
Öğretmene katkı sağlayıp geliştireceği düşüncesinde kullanılan yöntemlerin aslında
öğretmenleri kalıpladığını düşünüyorlardı. Bu bölümde bende aynı şekilde düşünüyorum
öğretmenler kendi özgürlüklerini kısıtlamakta. Kitapta en çok etkilendiğim bölüm ise Van
depreminde yitirdiğimiz genç öğretmenlerin yürek burkan hikayeleriydi. Bu kitap her bir
öğretmenin okuması gereken ve kendisini sorgulaması gereken bir kitap.

You might also like