ÖĞRETMEN OLMAK BİR CANA DOKUNMAK Öğretmen olmak sadece okulda ders veren kişi değildir. Öğretmen yaşamın her alanında bize bir şeyler katan ve öğreten kişidir. Öğretmen olmak ve öğretmenlik yapmak farklı şeylerdir. Bu kitap bize bu iki kavram arasındaki ince çizgi üzerinde ve öğretmenlik mesleğinin gerektirdiklerinin üzerinde duruyor. Kitap İrfan Erdoğan ve Doğan Cüceloğlu arasındaki konuşmaları içermektedir. Kitapta ilk olarak öğretmenlik yapmak ve olmak arasında duruluyor. Öğretmen olan kişinin sorumluluğu yasalar ve programlar iken öğretmenlik yapanın sorumluluğu yasalar ve programların ötesindedir. Öğretmenlik yapan öğrenciyi kalıplaştırırken öğretmen olan öğrencinin var olan potansiyelini keşfeder ve geliştirir. Sonrasında eğitim için kullanılan kaynakların artırılması, müfredat değişikliğinin yapılması, teknolojik donanım sağlanması, yeni okulların yapılması vb durumların geliştirilmesinin eğitim sisteminin geleceğini öğretmen olanlar kadar etkilemediğini düşünüyorlar. Bende bu bölümünde aynı fikirdeyim eğitimde en önemli olan öğrenci ve öğrencisini tanıyıp geliştirmeyi hedefleyen öğretmendir. Bu ikisinde eksiklik varsa diğer durumlar ne kadar iyi olursa olsun eğitim eksik kalır veya olmaz. Öğretmen olanın ev, aile, mahalle yönünden durumu bir örnek üzerinde incelendi. Öğretmen aile içinde sorumluluklarını bilen, mesleğiyle, ailesiyle, mahallesiyle ilişkileri bir çerçeve içerisine oturmuştur. Daha sonra tanık olmak başlığı ile ilgili denge ifadesinin üzerinde duruldu. Öğretmen yaşamın dört alanından ( varoluş, bilgi, eylem ve estetik ) herhangi birine aşırı yüklenip dengesini kaybederse ne gibi sorunlar çıkacağı üzerinde konuşuldu. Bir sonraki bölümde öğretmenin temel değerleri konusu üzerinde konuşuldu. Bu değerler; hakikat saygısı ve sevgisi, sınırlar ve sorumluluk bilinci, şevkle gayret etmek, sevgi, güven, hizmet etme bilinci, teşekkür etmek şükür duygusu, iç huzuru, denge, empati, adil olmak, dürüstlük ve işbirliğidir. Öğretmenlik yapan ve öğretmen olan arasındaki en büyük farklardan biriside öğretmen olan kişinin derse hazırlıklı gelmesidir. Öğretmen olan kişi ister bir yıl ister on yıl ya da yirmi yıl görev yapsa bile derse gelmeden önce muhakkak dersine hazırlanır ve anlatacağı konuyu öğrencilerin seviyesine göre nasıl anlatacağını düşünür. Öğretmen hazırlığı bir amaç değil hazırlık olarak görür. Diğer bir konuda öğretmen filozof olarak ele alındı. Bir filozof olan öğretmen düşünen, soru soran ve olayları irdeleyen bir yapıdadır. Ve öğrencisinin de düşünmesini, soru sormasını, olayları irdelemesini sağlar. Öğretmen sınıfa girer girmez yaptığı veya yapmadığı şeylerin bir anlam taşıdığını bilir ve ona göre davranır. Sınıfın sosyal yapısının farkındadır. Her öğrencisinin kendini değerli hissetmesini amaçlar. Yani her bir öğrencinin kendisini tanıyıp farklı yerlerde başarıya ulaşmasına yardım eder. Daha sonra öğretmenler odasının etkileşiminin okulun kültürünü yansıttığını ve aynı zamanda okuldaki kültürün oluşmasına, değişmesine katkı sağladığı görüşü vardı. Bu değişiklik iyi yönde veya kötü yönde de olabilir. Son bölümde ise öğretmenin özgürlüğü konusu vardı. Öğretmene katkı sağlayıp geliştireceği düşüncesinde kullanılan yöntemlerin aslında öğretmenleri kalıpladığını düşünüyorlardı. Bu bölümde bende aynı şekilde düşünüyorum öğretmenler kendi özgürlüklerini kısıtlamakta. Kitapta en çok etkilendiğim bölüm ise Van depreminde yitirdiğimiz genç öğretmenlerin yürek burkan hikayeleriydi. Bu kitap her bir öğretmenin okuması gereken ve kendisini sorgulaması gereken bir kitap.