You are on page 1of 14

TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR

• Adâlet 1.Hak ve hukuka uygunluk, doğruluk, eşitlik, denklik, aşırılıktan uzak ve dengeli olma, her şeye hakkını verme. 2.Dengeli
bir kişilik ve ahlaka sahip olma, aşırılıktan uzaklaşıp her şeye hakkını verme.
• Âdap Ahlak, En iyi hâl ve hareketler, ölçülü davranışlar, kişiler arasındaki iyi ilişkileri düzenleyen kurallar, uyulması gereken
görgü kuralları.
• Âdet Gelenek, görenek
•Adetullah İlahî kurallar, Allah’ın evrendeki değişmez yasaları, sünnetullah.
•Adâb-ı Muâşeret Görgü kuralları
• Agnostisizm Bilinemezcilik
• Ahd-i Atik Eski ahid, eski sözleşme. Hıristiyanlar, Yahudilerin kutsal kitabına, Tevrat’a, Ahd-i Atîk demektedirler. Onlara göre, Allah
ile insanlar arasındaki son ahid Hz. Îsâ vasıtasıyla yapılmış olandır. Dolayısıyla bu yeni ahdin yazılı ifadesi olan metinlere
AHD-İ CEDÎD, daha önceleri Allah ile İsrâiloğulları arasında yapılan ahdi ihtiva eden metinlere de AHD-İ ATÎK
denilmiştir. Türkçe’de de bu teâmüle uyularak Yahudi kutsal kitabına Ahd-i Atîk (Eski Ahid) denilmektedir.
• Ahd-i Cedid Yeni ahid, yeni sözleşme. Hristiyanlara göre, putperestliğe sapan Yahudilerin bu durumlarını düzeltmek için Allah,
İsrâiloğulları ile yeni bir sözleşme yapmıştır. Bu sözleşme Hristiyan inancına göre İncil'den ibarettir. Buna göre Ahd-i
Cedîd yalnız hristiyanlara ait olan kutsal kitaba yani İncil'e verilen isimdir.
• Âhilik XIII. yüzyılda Anadolu’da görülmeye başlayan ve bir süre sonra Osmanlı Devleti’nin kurulmasında önemli rol oynayan
esnaf ve zanaatkâr vb. çalışma kollarını içine alan ocak, dinî-içtimaî teşkilât. Teşkilât mensuplarında bulunması gereken
vasıflar vefâ, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu, ihvana nasihat, onları doğru yola sevk etme, affedici olma ve tövbe idi.
Şarap içme, zina, yalan, gıybet, hile gibi davranışlar ise meslekten atılmayı gerektiren sebeplerdi.
• Âhiret Son. Dünya hayatından sonra başlayıp sonsuza kadar devam edecek ölüm sonrası hayat.
• Ahlak 1.Huylar, mizaçlar, karakterler, tabiatlar. 2. İnsanın yaratılışından gelen özellikleri ile insanların iyiliğini ve
mutluluğunu hedef alan kuralların hayata geçirilmesi ile kazanılan iyi ve güzel davranışlar. 3. İnsanın, iyi veya kötü
olarak vasıflandırmaya yol açan manevi nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlarının
bütünü.
•Ahsen-i Takvim Kur'an'da "en güzel surette yaratılmış olan insan"ı ifade etmek için kullanılan kavram.
• Akaid 1. İtikat, inanç. 2. İslam’a ait inanç, ibadet vb. yönelik ilke ve kuralların bütünü. 3. Dinin öğrenilmesine yönelik inançların
ve ibadet kurallarının bütünü
• Akide İnanç, inanış tarzı, inanma şekli, itikad
• Akika Kurbanı Çocuğun doğumunun ilk günlerinde Allah’a şükür amacıyla kesilen kurban.
•Alim Allah'ın "Gizli açık her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen" anlamında ismi.
• Amel 1. Yapılan iş, eylem, fiil. 2. Çalışma, didinme, davranış, uygulama. 3. Bir kural veya dinî emrin yerine getirilmesi. 4. Dünya
ve ahirette ceza veya mükâfat konusu olan her türlü iş ve davranış. 5. Bir niyete ve amaca bağlı olarak yapılan iş.
• Amel Defteri Dünyada insanların yapmış oldukları iyi veya kötü davranışların kaydedildiği defter. Kiramen Kâtibin melekleri insanın
sağ ve sol yanlarında bulunup, yapılan her türlü iyi veya kötü davranışları yazmaktadır.
• Arafat Hacıların, Kurban Bayramı’nın arife günü yani Zilhicce ayının 9. Günü toplandıkları Mekke’nin doğusunda bulunan tepe.
O gün orada olmak haccın farzlarındandır.
• Ashab Hz. Muhammed'i sağ olarak gören Müslümanlar, onun meclislerinde ve konuşmalarında bulunanlar, sahabe, sahabiler
• Ashab-ı Kehf Allah inancına sırt çevirip putperestliğe saplanan kavimlerini terk ederek şehirden ayrılan ve bir mağaraya sığınan
mümin gençler. Kur'an-ı Kerîm'in on sekizinci suresinde anlatılır.
• Ateizm Tanrıtanımazlık, Tanrı'nın varlığını reddeden felsefî akım.
• Âyet 1. Açık alamet, işaret, delil, kesin kanıt, ibret. 2. Allah’ın varlığına ve birliğine işaret eden her şey. 3. Kur’an surelerini
oluşturan kısımlardan her biri. 6236 ayet vardır.
• Ayin 1. Tören, merasim, ibadet tarzı, usul. 2. Müslüman olmayanların, özellikle de Yahudi ve Hristiyanların ibadet biçimleri. 3.
Çeşitli tekke ve tarikatların hareket ve musiki unsurlarını taşıyan dinî merasimler. 4. Mevlevilerde sema yaparken
okunmak ve çalınmak üzere bestelenmiş manzume.
• Baba Bektaşilikte topluluğun önderi, müşküllerin çözümünde yol gösterici. Bektaşilikte rehberlik kademesinde olgunlaşmış
kimse.
• Ba’s İkinci surun üfürülmesinden sonra Allah’ın insanları hesaba çekmek üzere yeniden diriltmesi, Yeniden diriliş
• Basar “Her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilip görmesi.” anlamında Allah’ın zati sıfatlarından biri.
• Basiret Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat
•Basît Allah'ın "Rızkı genişleten" anlamında ism. Esmaul hüsnadan.
• Batıl Yok olup giden, gerçek ve doğru olmayan, esassız, boş şey, boşa giden, hükümsüz, gerçeğe aykırı, hikmetsiz, temelsiz,
devamsız.
• Bedir Savaşı Hz. Muhammed'in komutasında 624 yılında müşriklerle yaptıkları ve zafere ulaştıkları ilk savaş. Müslümanlar, aldıkları
esirleri, fidye ödemeleri ya da on tane Müslüman çocuğuna okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bıraktılar.
Böylece o güne kadar görülmemiş şekilde barışçıl bir yolla esirler serbest bırakılıyor ayrıca eğitime verilen önem de
vurgulanıyordu.
• Beraat Aklanmak, temize çıkmak.
• Beraat Gecesi Mübarek üç aylardan Şaban ayının 15. gecesine rastlayan mübarek gece.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR

• Berzah Âlemi 1.İki şey arasındaki engel, perde ve ayırıcı sınır. 2. Ölümden sonra başlayan ve mahşerdeki dirilişe kadar devam edecek
olan kabir hayatı.
• Bereket 1. Nimet, bağış, Allah’ın karşılıksız vermesi. 2. Uğur, hayır. 4.Yağmur, rahmet
• Beşer İnsan, insanoğlu.
• Beytullah Allah'ın Evi, Kabe.
• Bid'at Dinin aslında olmayıp sonradan ortaya çıkan şeyler. Kur'ân-ı Kerim ve Sünnet'te bulunmayan, özellikle din esaslarına
ilişkin sonradan çıkmış ibadet ve davranış biçimleri ve inanca yönelik yorumlar.
• Buğz 1. Nefret, kin, düşmanlık, tiksinme, iğrenme. 2. Bir kişiye, yapmış olduğu bir kötülükten dolayı kin besleme, husumet.
• Caferilik İmam Cafer Sadık olarak tanınan Cafer bin Muhammed bin Ali bin Hüseyin (702-765)’in görüş ve düşünceleri
çerçevesinde oluşmuştur. Caferilik, günümüzde İran’ın resmi mezhebidir. Caferiler, itikadî konularda Şii mezhebinin
görüşlerini benimserler.
• Cahiliyye Hz. Muhammed’in peygamberliğinden önce, insanların yaşadıkları ve özünde, putlara tapma, soy-sopla övünme,
hukuksuzluk, kibir ve zayıfları ezme gibi olumsuzlukları barındıran sosyal ve kültürel ortam. Araplarda Müslümanlıktan
önceki çağ.
• Caiz Dinen veya hukuken yapılmasına izin verilen veya serbest olan fiiller
• Cem Alevi-Bektaşilikte dede, pir veya mürşit denilen kişilerin yönetiminde ve belli kurallar çerçevesinde yapılan dinî tören.
• Cihad Çalışmak, uğraşmak, çabalamak, gayret sarf etmek. İslâm'ın yükselmesi, korunması ve yayılması için her türlü çalışmada
bulunmak, uğraşmak, gayret sarf etmektir. İnsanın maddî-manevî bütün varlığını Allah yolunda ortaya koyarak onun
düşmanlarını ortadan kaldırmak için savaşması "cihad"dır.
• Cüz 1. Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri. 2. Kur'an'ın yirmi sayfalık her bir bölümüne verilen ad, Kur’an’ın bölünmüş
olduğu otuz parçadan her biri.
• Cüz-i irade 1. İnsana verilen sınırlı özgürlük, tercih etme kabiliyeti. 2. İnsana Allah tarafından verilen özgürlük; dileme, tercih etme
kabiliyeti ve bu kabiliyetlerin tekil bir olaya bağlanması. İnsan, cüzi iradesi sayesinde davranışlarından sorumlu olur. Bu
nedenle kişilerin cüzi iradesi kendilerine hem dünyada hem de ahirette yararlı olacak işler için kullanmaları dince
tavsiye edilmiştir.
• Çarmıh Eski dönemlerde suçlunun öldürülmek amacıyla çivilendiği haç biçimindeki darağacı.
• Çerağ Mum, kandil, lamba vb. ışık veren araç. ÇERAĞ SÖNDÜRME: Cemde çerağ, üflemek yerine elle söndürülür. ÇERAĞ
UYANDIRMAK: Alevilikte cem sırasında, mum, lamba vb. aydınlatma araçlarını usulüne göre yakmak demektir. Mumları
yakarak tekkeyi açmak anlamına da gelir.
•Darul Erkam Mekke döneminin ilk yıllarında eğitim öğretim ve sığınma yeri olarak kullanılan sahabi Erkam b.Ebil Erkam'ın evi.
• Davet İnsanları İslâm dinini benimsemeye ve müslümanları dinî görevlerini yerine getirmeye çağırma, tebliğ.
• Defin Ölen kişiyi gömme.
• Değer Halkın, kendi yarattığı ya da benimsediği kültür ürün ve olaylarından her birine biçtiği kıymet.
• Deizm Tanrı'yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, evreni bir Tanrı'nın yarattığına inanmakla beraber yaratıcının evrene
hiçbir müdahalesi olmadığını ve olmayacağını savunan, vahyi reddeden görüş.
• Dergah 1.Kapı, eşik, sığınılacak yer, makam, tekke, zaviye, hankâh. 2. Bir tarikat şeyhi ile o tarikata mensup dervişlerin toplanıp
ibadet yaptıkları ve kendilerini ilmen ve manen geliştirerek eğitim gördükleri yer.
• Derviş 1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse, alperen. 2. Alçak gönüllü ve her şeyi hoş gören kimse. 3.
Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse.
• Din Akıl sahibi insanların kendi irade ve tercihleriyle seçtikleri inanç sistemleri. Dinler ikiye ayrılır:
1) İLAHİ DİNLER: Allah tarafından, peygamberler aracılığıyla vahy yoluyla insanlara tebliğ edilen, insanları kendi
istekleriyle dünya ve ahiret saadetine götüren ilahi kurallar bütünüdür. Dinin amacı insanı hem dünya hayatında hem
de ahirette mutluluğa kavuşturmaktır. Yahudilik, Hrıstiyanlık ve İslam ilahi kaynaklı dinlerdir.
A-MUHARREF (ASLI BOZULMUŞ) İLAHİ DİNLER 1.Yahudilik (Musevilik) 2.Hrıstiyanlık (İsevilik)
B- MUHARREF OLMAYAN (ASLI BOZULMAMIŞ) İLAHİ DİN: İslam
2) İLAHİ OLMAYAN DİNLER: Allah tarafından gönderilmemiştir. İnsanların ve toplumların birbirleri arasındaki ilişkileri
düzenlemek için yine insanlar tarafından ortaya konan kurallara ilahî olmayan dinler denilmektedir. Çin dinleri;
Konfüçyanizm, Budizm, Taoizm. Hint Dinleri; Hinduizm, Sihizm, Caynizm. Japonlarım geleneksel dini Şintoizm.
• Diğerkamlık Hiçbir çıkar düşüncesi taşımadan başkalarını düşünme, başkalarının menfaatlerini kendi menfaatinden üstün tutma.
• Dua İnsanın, Allah’ın yüceliği ve büyüklüğü karşısında kendi zayıflığını kavrayıp ona yalvarması, şükretmesi, onu övmesi ve
Allah’la her an beraber olduğunun bir göstergesi olarak onunla iletişim kurma eylemi.
• Ebed Sonsuzluk, ölümsüzlük.
• Ecel 1. Süre, belirlenmiş vakit. 2. Ölüm için belirlenen ve takdir edilen zaman. 3. Hayatın son bulması, ölüm vaktinin gelmesi.
Kur’an-ı Kerim’e göre dünyanın, medeniyetlerin, toplumların ve insanın bir eceli vardır. Bu eceli de Allah’tan başka
kimse bilemez.
• Ecir 1. Sevap. 2. Ücret.
• Eda Zamanında yapılan ibadet. Ör. Namazı vaktinde kılmak/eda etmek.
• Edep İyi ahlak, güzel terbiye, eğitim.2. Utanma, zarafet; insanlara söz ve hareketlerinde güzel davranışta bulunma.
• Edille-i Şeriyye 1. Hâkimin hükme nasıl ulaştığını gösteren meşru bir dayanak, 2. İslam hukukunda temel kaynak olarak kabul edilen
Kur’an, Sünnet, İcmâ ve Kıyas.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Ef'al-i Mükellefin eylemleri. İslâm dîni akıllı ve bâliğ olan müslüman erkek ve kadınlara bazı emir ve yasaklarda bulunmuştur.
Mükellefin Bu emir ve yasaklara teklif, müslümanlara da mükellef denir. Mükelleflerin işlemeleri veya işlememeleri gereken şeylere
ef'âl-i mükellefîn denir. Ef'âl-i Mükellefîn sekizdir: Farz, Vacip, Sünnet, Müstehab, Mübah, Mekruh, Müfsid, Haram

•Ehad Esmaul hüsnadan Allah'ın 'bir ve tek olması' anlamındadır. Allah (c.c.) birdir.
• Ehl-i Beyt Hz. Peygamber’in ev halkı ve yakın akrabaları. Hz. Muhammed’in hanımlarının hepsi, kızları ve damatları.
• Ehl-i Kitap 1. Kitap sahipleri, kîtabi. 2. Yahudi ve Hristiyanlar
•Ehl-i Sünnet Peygamberimiz ve sahabenin takip ettikleri yolu benimseyen mezheb.
• Ehliyet Yeterlilik, elverişlilik, liyakat. Allah’ın koymuş olduğu dinî, hukuki emir ve yasaklarla yükümlü olma durumu,
mükellefiyet.
• Ekmel Varlık Bu delil Allah’ın varlığını insanın zihninde oluşan bir düşünceden hareketle ispatlamaya çalışır. Bu düşünce Fârâbî, İbn
Delili (Kemal Sînâ gibi hem İslam hem de Batılı felsefeciler tarafından kabul edilmiştir. Buna göre insanın zihninde mükemmel varlık
Delili/Ontolojik düşüncesi mevcuttur. Bu düşünce insanın kendi ürettiği bir şey değildir. Böyle bir varlığın mutlaka olması gerekir. İşte
Delil) bu mükemmel varlık düşüncesi insana kendisi mükemmel olan Allah’tan gelmiştir.
• Ekümeniklik Günümüzde genellikle, daha büyük bir dinî birliği ya da dinlerarası iş birliğini sağlama amacını güden girişimleri ifade
eder.
• El-Emin Mekkeliler tarafından Hz. Muhammed’e İslamiyetten önce verilen ve peygamber olduktan sonra da kullanılan sıfat, Hz.
Muhammed’in adlarından biri.
• Emanet “Emin olmak, güvenilirlik” anlamında peygamberlerin en önemli sıfatlarından birisi.
•Emr-i bi’l-maruf
İyiliği emretme, kötülükten alıkoyma. Yani marufu emretmek iman ve itaata çağırmak; münkerden nehyetmek de küfür
nehy-i ani’l -
ve Allah'a başkaldırmaya karşı durmaktır Maruf, şerîatın emrettiği; münker, şerîatın yasakladığı şey demektir. Başka bir
münker
deyimle Kur'an ve sünnete uygun düşen şeye maruf; Allah'ın râzı olmadığı, haram ve günah olan şeye de münker denir.
• Ensar 1. Yardım edenler. 2. Hz. Muhammed’e hicret zamanında yardım eden Medineliler.
• Erkân 1. Usûl, tarz. 2. Alevilikte ilkeler, kurallar, törenler ve ritüeller bütünü. Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler.
• Esbab-ı Nüzul Ayetlerin indiriliş sebepleri.
• Esma-i Hüsna Allah'ın güzel isimleri
• Eşref-i Mahlûkat Yaratılmışların en şereflisi, en değerlisi olan insan.
• Ezeli Başlangıcı olmayan, öncesiz.
• Faiz Sözlükte taşan, taşkın, dolu, ödünç verilen para için alınan kâr gibi anlamlara gelir. Genel olarak “faiz” kelimesiyle ifade
edilen riba; tartısı ve ölçüsü belli olan bir malı aynı cinsten daha fazla olan bir mal ile, bir karşılığı olmaksızın, peşin veya
veresiye olarak değiştirmektir.
• Fakih Fıkıh ilmiyle uğraşan kişi
• Farz 1. İslam dininde mükelleflerden yapılması kesinlikle istenen ve terk edilmesi günah olan fiiller, emirler. Namaz kılmak,
oruç tutmak ve zekât vermek gibi. Farzların yapılmasında büyük sevaplar vardır. Özürsüz yere terk edilmesi cezayı
gerektirir. Müslüman, dinin farz kıldığı bütün fiilleri kayıtsız şartsız yerine getirmekle yükümlüdür. İslam fıkıh âlimleri
farzları inkâr edenin İslam dininden çıkacağını söylemişlerdir. Farz İki Çeşittir: a) Farz-ı Ayın: Her mükellefin yapması
gereken farzlardır. Beş vakit namaz gibi. b) Farz-ı Kifaye: Bazı mükelleflerin yapması ile diğerlerinin yapması
gerekmeyen farz demektir. Cenaze namazı kılmak gibi. Bazı Müslümanlar bir ölünün cenaze namazını kılarsa farz olan
görev yerine getirildiğinden, diğer Müslümanların ayrıca o kişi için cenaze namazı kılmaları gerekmez.
• Fasık Allah’ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen. İlâhî emirlere itaatten ayrılıp âsî olan mümin veya kâfir anlamında
kelâm ve fıkıh terimi. Büyük günahları işlemek veya küçük günahlarda devam etmek suretiyle Allah`a itaat etmekten
çıkan kişi
• Fazilet 1. Olgunluk, erdemlilik, üstünlük, değer, kıymet. 2. İffet, namus, güzel ahlak. 3. İnsanın doğuştan sahip olduğu ve
sonradan çalışma yoluyla geliştirip zenginleştirdiği güzel nitelikler
• Fesat Bozukluk, karışıklık, yolsuzluk. Bir şeyin normal hâlinden ve hedefinden çıkıp yararsız duruma gelmesi.Kokuşma,
yozlaşma, çürüme, orta yoldan ayrılma, insanlar arasında fitne çıkarıp onların durumunu ve hayat tarzlarını doğruluktan
saptırıp, din ve dünyaya ait çıkarlarını zedeleme. Hak ve adaletin ortadan kalkmasının bir sonucu olarak insan hayatında
kaçınılmaz biçimde ortaya çıkan kargaşa. Bir ibadetin veya hukuki işlemin, nitelik ve şartlarındaki eksiklik ve bozukluk
sebebiyle geçersiz olması
• Fetanet Üstün zekâ ve kavrayış gücüne sahip olma anlamında peygamberlerin sıfatlarından biri.
• Fıkıh 1.Derin anlayış, kavrayış; bir şeyi en ince ayrıntısına kadar bilme. 2. İbadetleri ve sosyal hayatla ilgili yaşam kurallarını,
Kur’an ve sünnetten deliller bularak inceleyen bilim dalı. İslam hukuku. İbadetlerin yanında evlenme, ticaret ve cezalar
gibi toplum düzenini ilgilendiren konularda İslam’ın ne gibi sınırlar çizdiğini inceler.
• Fırka Topluluk, grup, bölük. Mezhep. Siyasi parti, hizip.
• Fıtır Sadakası Ramazan bayramı sadakası, şükür sadakası, sadakayıfıtır, fitre.
• Fıtrat 1. İnsanın yaratılıştan sahip olduğu fiziki özellikler. 2. İnsanın doğuştan sahip olduğu ahlak, huy, karakter, hilkat, tabiat.
3. Allah’ın, tüm varlıkları kendi varlığını ve birliğini tanıyabilme gücü ve yeteneği ile yaratması, Haniflik, tevhit ve İslam
inancı
• Ficar savaşları İslam öncesi dönemde kabileler arasında savaşmanın haram kabul edildiği aylarda (Muharrem, Recep, Zilkade, Zilhicce
aylarında) kan davaları vb çeşitli sebeplerle çıkan savaşlar.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Fidye Esaretten kurtulmak için veya yerine getirilmeyen yahut kusurlu olarak eda edilen bazı ibadetlerin telâfisi amacıyla
ödenen bedel. 1. Kurtuluş bedeli, kurtulmalık. 2. Kefaret. 3. Esiri veya herhangi bir kişiyi içine düştüğü durumdan
kurtarmak için verilen mal, para, fidyeyi necat. 4. Dince geçerli bir nedenden dolayı ibadetlerde meydana gelen bir
eksikliğe karşılık olarak verilen mal, para. Sağlığına kavuşması mümkün olmayan hastalar ya da oruç tutamayan
ihtiyarlar, oruç borçları için her oruca karşılık bir fidye verirler. Bir fidye, bir fakiri tam bir gün doyurmaktır. Bir günde
ise iki öğün vardır.
• Fitre 1. Ramazan bayramı sadakası, şükür sadakası, sadakayı fıtır. 2. Gücü yeten Müslümanların sağlıklı olmalarının bir şükrü
olarak ramazan ayının sonuna kadar fakirlere ödemekle yükümlü oldukları sadaka. Fitre, hicretin ikinci senesinde
emredilmiştir. Hür olan Müslümanların yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Dinen zengin sayılan herkes fitre
vermelidir. Küçük çocukların fitrelerini velileri verir. Fitre miktarı ortalama olarak sabahlı akşamlı bir günlük yiyeceğin
parası hesaplanarak belirlenir. Dolayısıyla bu miktar, fitrenin en alt sınırı olup en üst sınırı ise dinen belirlenmemiştir.
Herkes zenginliğine göre fitre vermelidir.
• Fitne İmtihan, iyi veya kötü şeylerle deneme; mânevî çöküntü; dinî, içtimaî ve siyasî kargaşa anlamlarında kullanılan geniş
kapsamlı bir terim. Fitnenin, “inanç uğruna mâruz kalınan ağır işkence” anlamında kullanımı da oldukça yaygındır .
İnanma iradesini daha da güçlendirmesi, ahlâkî arınmaya imkân sağlaması, kişiye imanındaki kararlılığı ve erdemli
yaşayışı kanıtlamaya fırsat vermesi bakımından ferdin veya toplumun dinî ve ahlâkî gelişmesine katkısı olan olumlu bir
imtihan ve deneme yolu sayılabilir.
• Füruat Dinin uygulama kısmı, ibadetler, hukuk
• Gayb 1. Göz önünde olmayan, gözle görülmeyen, gizli olan, hazırda olmayan. 2. Akıl ve duyular yoluyla hakkında bilgi
edinilemeyen varlık alanı. 3. Henüz içinde yaşanılmayan gelecek zaman ve gelecek zaman içerisinde meydana gelecek
olaylar. Öldükten sonra dirilme, cennet, cehennem, hesap günü gibi insanın duyu organları ve aklıyla hakkında bilgi
edinemeyecekleri âlem.
•Gaye ve Nizam Bu delil dış dünyada gördüğümüz varlıkların sahip olduğu düzen ve amaçtan hareketle Allah’ın (c.c.) varlığını ve birliğini
Delili ispatlamaya çalışır. Kâinatta var olan her şey bir ölçü ve ahenk içindedir. Hücreden insana, atomdan galaksilere kadar
mükemmel bir düzen işlemektedir. Tüm bunlar her şeyin kudretli bir yaratıcı tarafından oluşturulduğu fikrini
desteklemektedir. O da şüphesiz Yüce Allah’tır.
• Gayri müslim Müslüman olmayan
• Gazi Mücahit, gaza yapan, savaşa katılan.
• Gazve Hz. Peygamber’in bizzat kendisinin sevk ve idare ettiği savaşlar.
• Gıpta Başkasında görülen iyiliklere, güzelliklere imrenme. Kişinin başkasının elindeki nimetin yok olmasını istemeksizin
aynısının kendi elinde de olmasını istemesi.
• Gıybet 1.Dedikodu, çekiştirme, yerme, kötü sözlerle anma. 2.Kendimiz hakkında söylendiğinde hoşlanmayacağımız bir şeyi
başka bir Müslümanın arkasından söyleme, onu küçültücü sözlerle anma. 3. Bir kimsenin aleyhindeki incitici, küçültücü
söz ve davranışlar.
• Gusül Boy abdesti, ağız ve burnu suyla temizlemek ve bütün bedeni baştan ayağa hiç kuru yer kalmayacak şekilde yıkamak.
Akıllı ve ergenlik çağına gelmiş her Müslüman’a, cünüplük durumunda ve kadınların âdet ve lohusalık hâllerinin sona
ermesinde gusletmek farzdır. Gerekli durumlarda boy abdesti almayan Müslüman namaz kılamaz, Kur’an-ı Kerim’i eline
alıp okuyamaz ve Kâbe’yi tavaf edemez. Gusül şöyle alınır: Önce eûzü besmele çekilir ve “Niyet ettim gusül abdesti
almaya.” diye niyet edilir. Sonra ağza su alınıp çalkalanır. Burna su verilip burun temizlenir ve bütün vücut baştan ayağa
kuru yer kalmaksızın yıkanır. Guslün farzı üçtür: 1. Ağza su alıp ağzı temizlemek. 2. Burna su verip burnu temizlemek 3.
Bütün vücudu hiç kuru yer kalmayacak şekilde yıkamak.
• Gülbank Alevi-Bektaşi geleneğinde dua.
• Hacc İhrama girerek senenin belirli günlerinde Kâbe’yi ziyaret etmek ve Arafat’ta vakfe yapmak suretiyle yapılan ibadet,
haccın farzları üçtür. İhrama girmek, Kâbe’yi tavaf etmek ve Arafat’ta vakfe yapmak.
• Hacerü’l-Esved Tavafın başlangıç yerini göstermek üzere Kâbe’nin güneydoğu köşesinde bulunan, yerden 1,5 metre yüksekliğinde, oval
biçiminde, hafif kırmızı ve sarı damarcıkları bulunan, 30 cm. çapında oldukça parlak siyah bir taş.
• Haç İstavroz, salip. Birbirini dikey olarak kesen iki çizginin oluşturduğu artı şeklinde bir işaret, Hristiyanlığın simgesi,
çarmıh.
• Hadesten Abdest almak ve gerektiği hallerde gusül yapmak. Namazın dışındaki farzlardandır.
• Hadis Söz, haber, yeni şey anlamlarına gelen hadis (çoğulu ehâdis), terim olarak, Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirleridir. 3.
Hz. Peygamber’in Kur’an’dan anladıklarını söz ve davranışlarıyla ifade etmesi. 4. Kur’an-ı Kerim’deki açıklanması
gereken yerleri açıklama, emir ve yasakları insanlara bildirme, Kur’an-ı Kerim’de hükmü olmayan konularda hüküm
koyma, bireysel ve toplumsal hayatın tüm alanlarında kişileri ahlaken geliştirme amacıyla Hz. Muhammed’in söylediği
sözler.
• Hafız Kur’an’ın tamamını ezberlemiş kişi.
• Hak Gerçek, doğru, gerçeğe uygun.
• Halik “Tüm varlıkların işlerini ölçülü ve ahenkli bir şekilde var eden, evreni bir plan ve amaca uygun olarak yoktan ve örneksiz
bir biçimde yaratan.” anlamında Allah’ın esma-i hüsnasından biri.
•Halilullah "Allah'ın dostu" anlamında Hz.İbrahim'in lakabı.
• Hamd 1. İyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilikle niteleme, övme, ululama, yüceltme. 2. Allah’a teşekkür, şükran. 3. Bütün
övgü çeşitlerini içeren sevgi ve saygıyla Allah’a yapılan şükür.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR

• Hanif Peygamberimizden önce, Hz. İbrahim'in inanışını devam ettiren az sayıdaki insan. Hanifler putlara tapmıyor, içki, kumar,
falcılık gibi kötü alışkanlıklardan uzak duruyorlardı.
• Haram Dinimizce yapılması kesin olarak yasaklanan şey. Haksız yere adam öldürmek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar
oynamak, domuz eti yemek, anne ve babaya karşı gelmek gibi. Haram ikiye ayrılır: a) Liaynihi Haram: Aslı itibariyle
herkese haram olan şeydir.(Şarap, zina vb.) b) Ligayrihi Haram: Aslında helal olup başkasının hakkından dolayı haram
olan şeydir. Sahibinin izni olmadıkça o şeyden başkaları faydalanamaz. (Başkasına ait olan bir malı izinsiz almak gibi)
Haramı işleyen kimse ceza ve azabı hak etmiş olur. Allah korkusundan dolayı haramdan kaçınan sevab kazanır. Haramı
inkâr eden dinden çıkar.
• Haset Kıskançlık, çekememezlik.2. Başkasının elinde bulunan maddi ve manevi imkânların kendisine verilmesi ve kıskanılan
kişinin bu imkânları kaybetmesi için kalpte bulunan temenni ve istek.
• Haşir Bütün canlıların öbür dünyada yeniden diriltilerek ‘mahşer’ denilen yerde dünyadaki yaptıklarının ve yapmadıklarının
hesabını vermek üzere bir araya gelmeleri, getirilmeleri.
• Hatemün Hz. Muhammed’in gelişiyle nübüvvetin sona erdiğini ifade eden bir tabir. “Peygamberlerin sonuncusu” mânasındadır.
Nebiyyin
• Hatim 1.Sona erdirme, bitirme. 2.Kur’an-ı Kerim’i ilk suresi olan Fatiha suresinden başlayıp en son suresi olan Nâs suresine
kadar yüzüne veya ezberden okuma.
• Havaic-i Asliyye Temel ihtiyaçlar. Kişinin oturduğu ev, araba, kullanılan ev gereçleri, giysiler, zanaatkârın alet ve edevatları haceti asliye
sayılır, zekâtı olmaz. Zekât oranları; para, altın döviz vb. menkul değerlerin 1/40’ı, tarım ürünlerinin 1/10’i, küçükbaş
hayvanların 1/40’i, büyükbaş hayvanların 1/30’i zekât olarak verilir.
• Havari Hz. İsa’ya onun hayatında iken inanan 12 kişiye verilen isim.
• Hayâ 1. Utanma, sıkılma duygusu, edep, ar. 2. Kişinin, Allah’a olan içten sevgi ve saygısından dolayı kötü, çirkin, ahlak dışı ve
günah olan davranışlardan rahatsız olup onlardan kaçınması. 3. Kınanma endişesiyle dinî kurallara aykırı davranmaktan
kaçınma.
•Haydar-ı Kerrar Savaşlardaki cesaret ve kahramanlığından dolayı Hz.Ali'ye verilen lakaptır. "Döne döne saldıran" anlamına gelir.
• Helal 1.Dinî bakımdan kullanılmasına, yapılmasına, söylenmesine, yenilip içilmesine izin verilen şey. 2. Dinin haram kılmadığı
yollardan elde edilen kazanç.
• Hendek savaşı Mekkeliler, Müslümanların günden güne çoğalıyor ve güçleniyor olmalarını engellemek üzere 627 yılında çevredeki
kabilelerle birlik olarak Müslümanların üzerine büyük bir orduyla geldiler. Müslümanlar, İran asıllı Selman-ı Farisi’nin
teklif ettiği bir savaş taktiği ile yani şehri, etrafına kazdıkları geniş ve derin hendeklerin arkasından savundular. Hendek
Savaşı adı verilen bu harpte de düşman başarılı olamadı ve bir daha Müslümanlara savaş açacak güçleri kalmadı.

• Hesap Dinen yükümlü insanların inançlarından ve dünyada yaptıkları iyilik ve kötülüklerden dolayı Allah tarafından ahirette
hesaba çekilecekleri gün, ceza günü, din günü, ruziceza, ahiret günü, haşir günü.
• Hılful Fudul Hz. Peygamber'in Peygamberliğinden önce haksızlıklara karşı koymak ve haksızlığa uğrayanların haklarını savunmak ve
almak için kurulmuş olan ve Hz. Peygamber'in de üye olduğu dernek
• Hicret Hz. Peygamber’in ve sahabelerinin İslam’ı gereği gibi yaşamak, diğer insanlara Allah’ın emirlerini duyurmak ve
müşriklerin işkencelerinden kurtulmak amacıyla Mekke’den Medine’ye M.S. 622 tarihinde yapmış oldukları göç.
• Hidayet 1. Doğru yolu gösterme, doğru yolu bulma, rehberlik yapma, irşat etme. 2. Allah’ın, insanlara kendi yolunda gidebilecek
akıl, düşünme, öğrenme, hatırlama gibi yetenekler vermesi ve insanların da bunları kullanarak doğru yolu bulması.
3.Allah’ın, kişiye dünya ve ahirette huzurun kaynağı olan ve onu sürekli mutlu edecek yolu göstermesi. 4. Günahlarla iç
içe bir hayat yaşayan kimsenin dindar hâle gelmesi; günahlarını terk ederek İslam dinine uygun ahlak, ibadet ve
davranışlar kazanması.
• Hikmet Bilgelik, felsefe. Allah’ı gereği gibi bilme bilgisi.
• Hilm Yumuşak huylu, kibar, efendi, ağırbaşlı ve akıllı olma, uygarca davranma. Öfkeli ve hiddetli olduğu bir zaman kişinin gücü
yettiği halde, kendini kontrol ederek öfkesini yenmesi ve intikam fikrinden vazgeçmesi.
• Hurafe 1. Sapık, doğru olmayan, uydurma, asılsız söz. 2. Akla ve gerçeğe aykırı olan yalan haber. 3. Batıl dinlerden ve halk
arasında uydurulan masallardan kalma, aslı esası olmayan inanışlar.
• Huşû Allah’a duyulan saygının gereği olarak başta namaz olmak üzere ibadetlerin edası sırasında sükûnet ve tevazu içinde
bulunma anlamında terim. Korku ile karışık sevgiden gelen edebli bir hal
• Hutbe Cuma ve bayram namazlarında imamın minberden cemaati bilgilendirmek için yaptığı konuşma
•Hüsnühat Güzel yazı yazma sanatıdır. Hat sanatçılarına "hattat" denir.
• Hüsn-ü zan Bir kimse hakkında iyi bir düşünceye sahip olma, biri hakkında iyimser olma, iyi zanda bulunma.
• Hüzün yılı Peygamberimizin amcası Ebu Talip ve eşi Hz. Hatice’nin vefat ettiği Miladi 619 Yılına Müslümanlarca verilen isim.
• İbadet Boyun eğme, itaat etme, saygı duyma. Allah’ın insanlara emrettiği ve insanların da Allah’a karşı yapmakla yükümlü
oldukları tüm davranışlar.
• İbrani Sami ırkından olan Yahudi, İsrailoğulları milletine mensup kimse.
• İbret Kötü bir olaydan alınması gereken ders, uyarıcı sonuç.
• İcma İslâm âlimlerinin dinî bir meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmelerini ve bütün Müslümanların ortaklaşa
benimsedikleri dinî hükümleri ifade eden şer‘î delil, İslâm fıkhının Kur’an ve Sünnet’ten sonra üçüncü kaynağı.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• İctihad 1. Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış 2. Kur’an ve sünnette hükmü bulunmayan konularda, İslam âlimlerinin bu iki
kaynağa dayanarak dinî bir konuda ortaya koydukları görüş, verdikleri hüküm. Yasada veya örf ve âdet hukukunda
uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden
doğan sonuç.
• İffet 1. Haramdan uzak durma, kötü söz ve işlerden kaçınma. 2. Yeme, içme ve diğer bedeni hazlar konusunda ölçülü olma,
aşırı istekleri bastırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle kazanılan erdem. 3. Cinsel konularda ahlak
kurallarına bağlı kalarak insanın namusunu, şerefini ve haysiyetini koruması. 4. Gözü ve gönlü tok olma durumu.
•İfrat (herhangi bir konuda) aşırı gitme, ölçüyü kaçırma, aşırılık. Bir kişinin herhangi bir işte ya da ibadette oldukça aşırı
gitmesine ifrat denir.
• İftar 1. Oruç tutan bir kimsenin güneşin batıp akşam vaktinin girmesiyle beraber yiyip içmeye başlaması, başladığı orucunu
bitirmesi.
• İhlas Samimiyet, içtenlik. İnsanın bütün davranışlarında, sözlerinde, inançlarında ve ibadetlerinde yalnızca Allah’ın rızasını
gözetmesi.
• İhram Hac veya umreye niyet eden kimsenin Mîkât denilen yerde dikişsiz iki parça örtüyü giymek ve telbiye getirmek suretiyle,
diğer zamanlarda yapması helal olan bazı davranışları, bu ibadetlerin esaslarını veya bütün adabını tamamlayıncaya
kadar kendisine haram kılması yâni bunları yapmaktan sakınması.
• İhsan Genel olarak iyilik ve lutufta bulunmak, bir işi en güzel şekilde yapmak, Allah’a ihlâsla kulluk etmek anlamlarında
kullanılan bir terim. 1. İyilik etme, iyi ve güzel davranma, güzel yapma, bağışlama, bağışta bulunma, ikram etme. 2.
İnsanın başta ana ve babası olmak üzere diğer insanlara yönelik sevgiye ve saygıya dayalı özverili tutumu. 3. İnsanın,
kendisinin Allah’ın huzurunda olduğunu hissetmeye çalışarak onu görüyormuşçasına ibadetlerini yerine getirmesi
• İhtilaf Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık.
• İkrar Allah’ın varlığına ve birliğine iman eden bir kimsenin Müslüman muamelesi görebilmesi için inanmış olduğu değerleri
sözlü veya fiilî olarak dışa yansıtması.
• İlim 1. Bilgi, bilim, marifet, haber. 2. Bir şeyi olduğu gibi ve gerçeğe uygun şekilde bilme. 3. İnsanın duyu organlarıyla elde
ettiği veya Allah’ın vahiy yoluyla doğrudan doğruya gönderdiği ve kesinliği konusunda şüphe olmayan bilgi. 4. “Gerek
duyular âlemine gerekse duyularla kavranılmayan âleme ait her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilen.” anlamında Allah’ın
sıfatlarından biri.
• İman İnanma, tasdik etme. Emniyette olma, güvende olma, güven verme. Kişinin Allah’ın varlığını, birliğini, sıfatlarını,
peygamberlerini, ahiret gününü ve bunlardan başka inanılması gereken şeyleri kalp ile tasdik edip dil ile söylemesi.
• İmsak Oruca başlama zamanı.
• İnanç İnanılan şey, itikat, iman, bir fikre olan bağlılık.
• İnayet Yardım, iyilik, lütuf.
• İnfak Karşılıksız yardım, sadaka verme.
• İnkâr Allah’ın varlığını ve birliğini, Hz. Muhammed’in peygamberliğini kabul etmeme. Allah’ın buyruklarından birini veya
tamamını reddetme.
• İnsan-ı Kâmil Olgun, ideal, örnek insan. Hz. Muhammed ve onun ahlaki özelliklerine sahip olan kimse.nefsini terbiye etmiş insan
• İrade Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü. İstek, dilek. İrade ikiye ayrılır: KÜLLİ İRADE: Allah’ın sonsuz ve sınırsız
iradesidir. CÜZ’İ İRADE: İnsanın sınırlı iradesidir.
• İrşad Müslüman olmayanlara İslam’ı tanıtarak onların Müslüman olmalarını sağlama veya Müslüman oldukları hâlde
Müslümanlığın emir ve yasakları karşısında yanlış davrananları doğru olana çağırmak amacıyla yapılan dinî çalışma.
• İsâr Doğru yolu gösterme,
bir kimsenin, uyarma.
kendisi ihtiyaç içinde bulunsa bile sahip olduğu imkânları başkalarının ihtiyacını karşılamak üzere
kullanması, başkasının yararı için fedakârlıkta bulunması. Kişinin başkasının yarar ve çıkarını kendi çıkarına tercih
etmesi veya bir zarardan öncelikle onu koruması. Diğerkamlık, özgecilik.
• İslam Allah tarafından peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’e vahiy yolu ile bildirilerek bütün insanlığa gönderilen son
ve hak din, Müslümanlık.
• İsmet Her türlü günahı işlemekten kaçınmak. Peygamberlerin sıfatlarından
• İsra Peygamber (sav)' in Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescidi Aksa’ya götürülmesine isrâ; oradan da Allah’ın
huzuruna kabul edilmesi mucizesine miraç denir.
•israf Gereksiz aşırı tüketim.
• İstiğfar Kişinin kusurunun bağışlanmasını dili ve hareketleriyle Allah’tan talep etmesi
• İstikbal-iKıble Kıbleye yönelmek. Namazın dışındaki farzlardandır
• İstişare Görüş alışverişinde bulunma, fikir alma, danışma.
• İtaat Boyun eğme, uyma, dinlenme, söz dinleme, alınan emre göre hareket etme, saygı gösterme.
• İtikad Gönülden bağlanma, kesin karar verme, samimi olarak inanma, iman.
• İtikaf 1. Bir yerde kalma, yerleşme, ayrılmama, durma. 2. Bir Müslüman’ın, beş vakit namaz kılınan bir camide ibadet amacıyla
bir süre bulunması. 3. İbadete açık olan bir mescitte, kişinin Allah’ın rızasını kazanmak için ramazanın son on gününde
ibadet niyetiyle kalması. Hz. Peygamber her Ramazan ayının son on günü, mescitte itikâfa çekilirdi. Bundan dolayı itikâf
yapmak, İslam’a göre sünnettir. İtikâf yapan kişinin zorunlu ihtiyaçları dışında itikâf süresince camiden çıkmaması
gerekir. Bu sürede Kur’an-ı Kerim okur, namaz kılar, oruç tutar ve ilim öğrenir.
• İtisam “Sünnete bağlılık”, İslamî literatürde “el-i’tisam bi’s-sünne” şeklinde ifade edilir.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Kâbe Mekke’de Mescidiharam’ın ortasında bulunan ve Müslümanların kıblesi olan yeryüzündeki ilk mescit.
• Kader 1.Ölçme, planlama, programlama, güç yetirme, tayin ve takdir etme (Belirleme). 2: Allah’ın olmuş ve olacak her şeyi ezeli
ve sonsuz ilmiyle önceden bilip takdir etmesi. MUTLAK KADER/KÜLLİ İRADEYLE BELİRLENEN: Yaşımız, cinsiyetimiz,
annemiz, babamız, doğum tarihimiz, akıl sahibi ve özgür iradeye sahip olmamız vb… MÜMKÜN KADER/CÜZ’İ İRADEYLE
BELİRLENEN: Bilgi, inançlar, eylemler, kararlar vb.
• Kâdir “Güç, kuvvet ve iktidar sahibi olarak, istediği her şeyi bir ilim, hikmet ve ölçü dâhilinde dilediği gibi yaratması, her şeye
gücünün yetmesi.” anlamında Allah’ın esma-i hüsnasından biri.
• Kadir Gecesi Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi.
• Kafir Hz. Peygamberi ve onun Allah’tan getirdiği kesinlikle sabit olan şeyleri yalanlayan, tevatür yoluyla bize ulaşmış bulunan
hükümlerden birini ya da bir kaçını inkâr eden kişiye kafir, bu eyleme ise küfür denir.
• Kanaat Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. (Kanaatkar:Yaşamak için
zorunlu olan ihtiyaçları dışında kalan bütün istek ve arzularından uzak durmak suretiyle yeme, içme ve çeşitli konularda
aşırıya kaçmayan, elindekiyle yetinen kişi.)
• Karma Hinduizm, Budizm ve Caynizm gibi dinlerde çok önemli bir yer tutmaktadır. Bir “sebep-sonuç kanunu” olarak
bilinmektedir. Karma inancını savunanlara göre, bir insan geçmişte ne yapmışsa, gelecekte onu görecektir. İyiden iyi,
kötüden kötü çıkacaktır. Dolayısıyla insanın bugünkü durumu da geçmişinin bir sonucudur. Bu inanışa göre, ruh kendi
derecesi içinde yüksek veya alçak olarak doğar. İnsan yaptıklarına göre hayvan, bitki, insan veya tanrı şeklinde doğar. Bu
doğuş, bir sebep sonuç ilişkisi içinde gerçekleşir. Manevi ve ahlaki karşılık, yani yapılanların sonucu ruhun tenasuhu ile
mümkün olur. Sonraki hayatta mutlu olmak, doğru harekete bağlıdır. Karma inancının yer aldığı dinlerde ahiret inancı
yoktur. Bir insan her ölümünden sonra tekrar dünyaya gelir ve bu dönüşüm sürekli devam eder. Her dünyaya gelişinde
“iyi karması olan” bir insan, her seferinde bir üst kastta doğar ve daha sonra en üst kastta yer alan bir rahip olarak
doğar. Rahip olarak iyi işler yapan insanın ise bir daha dünyaya gelmeyeceğine ve o insanın “Hayat Çemberi”nin sona
erdiğine ve “Nirvanaya ulaştığına” inanılır.
• Kast Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan’da
görülen toplumsal sınıflardan her biri
• Katedral Kilise hiyerarşisi içinde idari bir organ olan, piskoposun devamlı olarak bulunduğu mekân. Bu mekân içinde yer alan
kiliseyi de içerir.
•Kayyum Allah'ın "Kâinatın işlerini idare eden, her şeyin varlığı kendisinden olan" anlamıda ismi. Esmaul hüsnadan.
• Kaza 1.Allah’ın, kulları için belirlemiş olduğu şeylerin zamanı ve yeri gelince tek tek yürürlüğe konması, uygulanıp
gerçekleşmesi. 2. Bir ibadeti zamanı geçince yapmak. Ör; beş vakit namazın kazası.
• Kefaret Dinin belirli yasaklarının ihlâli durumunda yapılması istenen malî veya bedenî ibadet. Fıkıhta kefâret, dinin belirli
yasaklarını ihlâl eden kimsenin hem ceza hem de Allah’tan mağfiret dilemek maksadıyla yükümlü tutulduğu köle âzat
etme, oruç tutma, fakiri doyurma ve giydirme gibi malî veya bedenî nitelikli ibadetlerin genel adıdır. Hata ve günah
dolayısıyla Allah’tan af ve mağfiret dileme mânasına geldiğinden geniş anlamıyla tövbenin bir türüdür.
• Kelam 1. “Dilediği varlıkla kendine özgü bir biçimde konuşması.” anlamında Allah’ın ezelî sıfatlarından biri. 2. İslam'ın
inanç/itikat konularını ayet, hadis ve aklı kullanarak açıklayan, yorumlayan, ispat eden ve başka din ve inançlardan
gelebilecek eleştirilere karşı savunan bilim dalı
• Keramet Allah’ın sâlih, takvâ sahibi, velî kullarından görülen olağan üstü hal
• Kevser Sınırsız bolluk, maddi ve manevi çokluk. Hz. Peygamber’e cennette verilecek olan ırmak veya havuz, havzıkevser.
• Kıraat Sözlükte “okumak” anlamına gelen ve Kur’an kelimesiyle kök birliğine sahip bulunan kırâat kelimesi, genelde “Kur’an
okuma” mânasında kullanılır. Bu yönüyle kıraat tilâvet ile eşanlamlıdır. Fıkıhta kıraat kelimesi namazda kıyamda iken
Kur’an okumayı ifade etmektedir.
• Kıyamet Dünyanın bağlı olduğu kozmik sistemde meydana gelecek değişimin ardından ölülerin diriltilmesiyle başlayıp ebediyen
devam edecek olan âlem.
•Kıyas Kur'an ve sünnette hakkında bir hüküm bulunmayan meseleyi benzer şeylere kıyas edip hüküm vermektir.
• Kibir Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur
• Kilise Hristiyanlık inancını benimseyenlerin ibadetlerini yapmış oldukları yer, tapınak, Hristiyan mabedi.
• Kitab-ı Hristiyanların dinî alanda otorite kabul ettikleri, Yahudilerin kutsal kitabını da kapsayan yazılar koleksiyonuna
Mukaddes verdikleri isimdir. Ahd-i Atik ve ahd-i Cedit’ten oluşur.
• Küfüv Evlenecek eşler arasında hem evlilikte uyumu sağlama hem de ilgili şahısların zarar görmesini önleme amacıyla dinî,
ekonomik ve sosyal konum bakımından denklik.
• Kütüb-ü Sitte Altı kitap. Hicri II. asırdan itibaren başlayan derleme çalışmaları sonunda birçoğu müellifinin adıyla anılan sahih hadis
kaynakları. Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Ebu Davud, Sünen-i Nesâi, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i İbni Mâce
• Kütüb-ü Tis’a Kütüb-i Sitte'ye üç eser ilavesiyle anılan meşhur dokuz hadis mecmuasına verilen isimdir. Dokuz hadis kitabı sırasıyla
şunlardır: Buharî'nin Sahihi, Müslim'in Sahihi, Ebu Davud'un Süneni, Tirmizî'nin Süneni, Nesaî'nin Süneni, İbni
Mâce'nin Süneni, Darimî'nin Süneni, İmam Mâlik'in Muvattâsı, Ahmet İbni Hanbel'in Müsnedi.
• Laiklik Devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından tarafsız olması.
• Liyakat Layık olma, Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu.
• Mabed 1. İbadet edilen yer, tapınak, ibadethane. 2.Müslümanlar’ın toplu olarak ibadet edebilmeleri için yapılmış olan yer, cami,
mescit, musalla.
• Mağfiret 1.Örtme, gizleme, bağışlama, af, yarlıgama. 2.Allah’ın, kendisine içtenlikle tövbe eden ve hatasını kabul edip bir daha
günah işlememe konusunda söz veren kullarının günahlarını bağışlaması, affetmesi.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Mahrem Sözlükte “helâl olmayan, yasaklanan şey” manasındaki mahrem kelimesi, fıkıh terimi olarak kendileriyle evlenilmesi
dinen yasaklanmış bulunan belli derecelerdeki akrabayı ifade eder. Farsça bir terkip olan nâmahrem ise “aralarında
evlenme yasağı bulunmayan kişiler” demektir.
• Mahşer Kıyamet günü ikinci kez sûra üflendikten sonra bütün insanların diriltilerek mezarlarından kalkıp dünyada iken
yaptıkları her şeyin hesabını vermek üzere toplanacakları yer.
• Manevi Görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, ruhani, tinsel, maddi karşıtı.
• Maruf 1. Herkesçe bilinen, tanınan. 2. Dinen uygun görülen, beğenilen, buyrulan; aklın da hoş kabul ettiği şeyler. Kur'an ve
sünnete uygun düşen şey, şerîatın emrettiği.
• Marifet 1. Bilme, tanıma. 2. Derin düşünme yoluyla bir şeyin anlaşılması veya ilhama dayanan aracısız bilgi,
• Meal 1. Anlam, kavram, mefhum. 2. Ortaya çıkan şey, sonuç, netice. 3.Kur’an’ın kısa açıklamalarla başka dillere çevrilmesidir

• Medeniyet Uygarlık.
• Medine Medine’ye hicretten sonra Peygamberimizin toplumda barışı hâkim kılmak amacıyla orada yaşayan Beni Kaynuka, Benî
Sözleşmesi Nadir ve Benî Kureyza adlı Yahudi kabileleri ile yaptığı anlaşma. Bu antlaşmaya göre her grup diğerinin haklarına saygı
gösterecek, düşmana karşı birlik olacak ve birbirleriyle barış içinde yaşayacaktı.
• Meditasyon 1.Kendinden geçercesine sessiz bir coşkuya dalma, istiğrak. 2.Günlük hayatın sıkıntılarından sıyrılmak amacıyla bağdaş
kurarak sessiz ve hareketsiz bir biçimde düşüncelerden uzaklaşma, kendini dinleme.
• Mehir Nikâh akdinin sonucu olarak kocanın karısına ödemek zorunda olduğu para veya mal.
• Mekasıdu’ş-şeria Genelde dinin, özelde ibadetler ve hukuk alanındaki dinî hükümlerin gayeleri anlamında bir tabir. Sözlükte “bir şeyi
hedeflemek, ona yönelmek” anlamındaki kasd kökünden türeyen ve “niyet, amaç” gibi mânalarda kullanılan maksıd
kelimesinin çoğulu olan makāsıd İslâmî literatürde geniş anlamıyla “din”, daha dar anlamıyla “dinî bildirime dayalı amelî
hükümler” mânasındaki şerîat kelimesiyle birlikte kullanıldığında “dinin gayeleri” ya da “naslarda yer alan amelî
hükümlerin gayeleri” anlamına gelmektedir.
• Mekruh 1. İğrenç, tiksindirici. 2. İslam dininde haram kadar kesin olmamakla beraber, dinimizce yapılmaması istenen şey.
Mekruh İkiye Ayrılır: a) Tahrimen Mekruh=Harama Yakın Mekruh: Vacipleri yerine getirmemek gibi. Böyle bir mekruhu
işlemekten sakınan sevab kazanır. Yapan günah işlemiş olur. b) Tenzihen Mekruh=Helâla Yakın Mekruh: Sünnet ve
müstehapları yapmamak gibi. Bu gibi mekruhlardan sakınanlar sevab kazanır, işleyenlere ceza gerekmez.
• Merhamet Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma.
• Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi, en kutsal sayılan üç mescidden Kudüs'te olanı.
• Mescid-i Haram Kâbe’yi kuşatan mescid. Mescid-i Harâm yeryüzünde bilinen en eski mesciddir

• Mescid-i Kuba Peygamber (sav)' in Medine’ye hicret ederken yaptığı ilk mescid. Takva Mescidi de denir.
• Mescid-i Nebi Hz. Peygamber’in hicretten sonra Medine’de yaptırdığı Kâbe’den sonra en önemli ikinci mescit.
• Mesih Hz. İsa’ya verilen adlardan biri.
• Mest Belli özellikleri olan ayağa giyilen ayakkabı cinsinden giyecek. Abdestli iken giyilince ayaktan çıkarmadan mest üzerine
mesh etme süresi yolcu olmayanlar (mukim) için 24 saat, yolcular (seferi) için 72 saattir.
• Mevlid kandili Peygamber (sav)' in dünyaya geldiği gece, Kameri aylardan 12 Rebiulevvel. Miladi 20 Nisan 571 Pazartesi.
• Mezhep 1.Gidilecek yer, gidilecek yol, takip edilen yöntem, metot, ekol. 2.İslam kültüründe dinî ilimlerde uzman olan bir
müçtehidin, dinin ayrıntılarına ilişkin konularda, kendine özgü kural ve metotla meydana getirdiği görüşler toplamı,
içtihatlar. Mezhepler dinin anlaşılma biçimi ile ilgili farklılaşmaların kurumlaşması sonucu ortaya çıkmış olan beşerî
oluşumlardır. Mezheplerle ilgili gelişmeler esas itibariyle, Müslümanların, İslam’ı her çağda en iyi şekilde anlamak ve
yaşamak arzularının doğal sonucudur. Mezheplerin çıkış nedenleri: Siyasi, coğrafi, kültürel, dini metinlerden
kaynaklanan nedenler, insani nedenler. Siyasi-itikadi mezhepler:Haricilik, Şiilik, Mu’tezile, Eş’arilik, Maturidilik. Ameli
fıkhi mezhepler: Hanefilik, Şafiilik, Malikilik, Hanbelilik, Caferilik.
• Mihrap Cami ve mescitlerde kıble yönünde bulunan ve imamın namaz kıldırırken önünde durduğu genellikle oyuk ve girintili
bölüm.
• Mikat Hac ve umre yolculuğuna çıkanların Mekke çevresinde ihrama girmek zorunda oldukları sınırlar, yerler.
• Mina Hacda şeytan taşlamanın yapıldığı bölgeye verilen isim
• Minber
Cami ve mescitlerde imamın üzerinde hutbe okuduğu, basamaklarla çıkılan ve mihrabın sağında bulunan yüksekçe yer.
•Minyatür Yazılan edebi eserlerde anlatılan konuların daha iyi anlaşılması için nakkaşlar tarafından küçük ve renkli resimlerle
yapılan sanattır.
• Miraç Peygamber (sav)' in Allah’ın huzuruna kabul edildiği, üç aylardan Receb ayının 27. Gecesi olan mübarek gece; bu gece 5
Gecesi/kandili vakit namaz farz kılınmıştır.
• Misyoner Bir dini, özellikle Hristiyanlığı yaymakla görevli kimse.
• Mizan Ahirette insanların günah ve sevaplarının, iyilik ve kötülüklerinin tartılacağı manevi terazi.
• Monoteizm Tek tanrı inancı. İslam düşüncesindeki karşılığı "tevhid" inancıdır
• Muahat Peygamberimizin, Medine'de toplumsal barışın sağlanması amacıyla öncelikle Mekkeli Müslümanlar (muhacirler) ile
Medineli Müslümanlar (Ensar) arasında gerçekleştirdiği bir kardeşlik antlaşması.
• Muamelat 1. Muameleler, işler, ameller. 2. İslam fıkhının; alım, satım, kiralama, şirketler, anlaşmalar, yitik mallar, emanetler,
kefalet, gasp, bağış, vasiyet, miras, davalaşma, suçlar ve cezalar gibi insanlar arası ilişkileri düzenleyen bölümü.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Mucize Peygamberlerin kendilerine inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat etmek amacıyla gösterdikleri olağanüstü
olaylar.
• Muhaddis Hadis ilmi ile ilgilenen alim.
• Muhacir 1. Göçmen. 2. Hz. Muhammed’le birlikte Mekke’den Medine’ye göç eden.
• Muhkem 1. Manası herkes tarafından kolayca anlaşılabilen Kur’an ayetleri. 2. Sağlam, sağlamlaştırılmış.
•Muhyi Allah'ın isimleerinden. "Hayat veren, can veren"
• Mukabele 1. Karşılaştırma, karşılık verme, karşı karşıya bulunma. 2. Hafızların cami ve mescitlerde cemaate dönerek Kur’an-ı
Kerim okurken cemaatin de mushafları açarak takip etmeleri şeklinde gerçekleşen bir okuma biçimi. Hz. Peygamber’in
sağlığında Kur’an-ı Kerim’i korumayı garanti altına alma amacıyla Cebrail ile Resulullah arasında ramazan aylarında
gerçekleşen mukabele, günümüzde de özellikle ramazan aylarında sürdürülmektedir.
• Musahiplik Musahiplik yol kardeşliği demektir. Alevi inancına göre evli her Alevi kendisine denk düşebilecek başka bir evli Alevi ile
dinsel bir kardeşlik tutar; bu aynı zamanda kendisinin ahiret kardeşidir.
• Musevi Hz. Musa'nın tebliğ ettiği dine inanan kişi, Yahudi
• Mushaf Kur’an-ı Kerim’in iki kapak arasına alınmış hâline verilen ad. Hz Ebu Bekir döneminde toplanmıştır.
• Mutaassıp 1. Bağnaz, tutucu, körü körüne bağlı, fanatik. 2. Herhangi fikri doğru kabul edip karşı görüşte olan insanların
düşüncelerine değer vermeyen; kendi görüşlerini başkalarına kabul ettirmek için baskı yapan kişi.
• Mutasavvıf 1.Tasavvufu yaymaya ve tanıtmaya çalışan, tasavvuf yoluna girmiş kimse. 2.Nefsin bütün mertebelerini geçmeye
çalışarak nihai hakikati elde etmeye ve Hakk’a ulaşmaya çalışan, insani davranışlarda İslam’ın ahlaki ilkelerini huy ve
karakter hâline dönüştürmeyi amaçlayan kimse.
• Muttaki 1.Korunan, sakınan, çekinen, takvalı, dinî konularda bilinçli, şuurlu kimse. 2. Şirkten sakınan, hayatının her alanındaki
kuralları yalnızca Allah’tan alan kimse. 3.İslam’ın farzlarını yerine getiren, nafileleri çokça yapan, kendini günahlardan
uzak tutarak Allah’ın gazabından korunan ve böylece Allah’ın emirlerine karşı çok duyarlı olup ona saygı ve sevgide
kusur etmemeye çalışan kimse
• Müctehid Ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren, ictihad eden kişi.
• Müfessir Kur’an’ açıklayıp yorumlama ilmi olan tefsir ile ilgilenen alim.
• Müfsid Başlanmış olan bir ibadeti bozan şey. Namaz kılarken konuşmak, oruçlu iken bilerek yiyip içmek gibi. Konuşmak
namazı,yiyip içmek de orucu bozar. Özürsüz olarak ve bile bile ibadeti bozmak azabı gerektirir.
• Müftü Görevli olduğu il veya ilçelerde Müslümanların din işlerinden ve din görevlilerinden sorumlu olan Diyanet İşleri
Başkanlığı görevlisi.
•Müheymin Allah'ın "Kâinatın işlerini gözetir." anlamıda ismi. Esmaul hüsnadan.
• Mükellef 1. Sorumluluk ve yükümlülük taşıyan kişi. 2. Akli dengesi yerinde, ergenlik çağına ulaşmış, dinin emir ve yasakları
karşısında sorumlu bulunan erkek ve kadın. Kur’an buyruklarına muhatap olan her birey.
• Mümin 1. İnanan, iman eden, gönülden bağlanan, güven veren, güvene kavuşturan kimse. 2. Allah katından peygamberleri
aracılığı ile gelen her şeyi, tereddütsüz olarak doğrulayan ve kabul eden kişi. 3. Allah’a, onun birliğine, meleklerine,
kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna, Hz. Muhammed’in onun kulu ve
Resulü olduğuna, Allah’ın Peygamberi aracılığıyla göndermiş olduğu emirlerin hepsine ayrıntılarıyla inanan, inandığını
diliyle söyleyen, davranışları ve ibadetleriyle inancını dışa yansıtan kimse.
• Münafık İslam’ın iman esaslarına inanmadığı hâlde inanıyormuş gibi görünen kimse.
• Münker Kötü, çirkin, hoş görülmeyen söz, iş ve davranışlar
• Mürit 1.Dileyen, arzu eden, isteyen, seçen kişi. 2.Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan Allah’ın rızasını kazanmanın yollarını
öğrenen, bu uğurda yetişmek için mürşidin verdiği ahlaki öğütleri uygulayan ve kendisine öğrettiği dua ve zikirleri belli
vakitlerde okuyarak tasavvuf yolunda ilerlemeye çalışan kimse. 3.Hz.Peygamber’in edep ve davranışlarını örnek alarak
kalbini Allah’tan başka her şeyden çekip sadece Allah’ı arzulayan, ona bağlayan ve bu uğurda basit tutkularından
vazgeçmeye çalışan kimse, derviş.
• Mürşit 1. Doğru yolu gösteren kimse, kılavuz. 2. Müritlerine tasavvufu öğreten, sırları ve gerçekleri gösteren tarikat şeyhi.
• Müstehab 1. Hoşa giden şey, sevilen, beğenilen. 2.Peygamberimizin bazen yapıp, bazen de yapmadığı şey. Kuşluk namazı kılmak
gibi. Müstehab olan şeyleri yapan sevab kazanır, yapmayan azarlanmaz.
• Müşrik Allah’ın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde veya O’na ibadet edilmesinde ortağı, dengi yahut benzerinin bulunduğuna
inanan, Allah’a ortak, eş koşan kimse. 2. Şeytanı, tutkularını, atalarını, din büyüklerini, kendince nitelikli sayılan bazı
kişileri, Allah’ı sever gibi sevip sayan onlara mutlak itaat eden kimse.
• Müteşabih 1. Birbirine benzeyen. 2. Kur’an-ı Kerim’in mecazi anlama elverişli ayeti. Manası açık olamayan, birden fazla anlama
gelebilen ve açıklanması, yorumlanması gereken ayetler.
• Mütevatir Sayılarının çokluğu veya yalan üzerinde birleşmelerini aklın imkânsız gördüğü kimselerce tasdik edilen, ayrıca akla da
aykırı düşmeyen önermeler için kullanılan mantık terimi. Mütevâtir hadis “Hz. Peygamber’e ait olmasında hiçbir şüphe
bulunmayan hadis” alamındadır. Haberi nakledenlerin yalan üzerinde kasten veya tesadüfen birleşmeleri tasavvur
olunamayacak bir sayıda olması.
• Müzdelife Hac ibadeti sırasında hacıların vakfe yapmak üzere geceyi geçirdikleri Arafat ile Mina arasındaki yer.
•Nâfi Allah'ın "fayda veren" anlamında ismi. Esmaul hüsnadandır.
• Nafile 1. Fazlalık, fazladan yapılan iş, tatavvu. 2. Farz ve vacip dışında sevap kazanmak amacıyla yapılan ve Hz. Peygamber’in
de yapmış olduğu ibadetler ve davranışlar.
• Nass Açıklık, açık ve kesin yargı. Kesin delil, Kur’an ayetleri ve sahih hadisler.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Nebi Peygamber (kendisine yeni bir kitap gönderilmeyen peygamber)
• Necasetten
Elbise ve namaz kılınacak yerin temiz olması. Namazın dışındaki farzlardandır.
taharet
• Nifak İkiyüzlülük, ara bozmaya çalışmak
• Nihilizm Hiççilik. hiçbir şeyin var olmadığını, hiçbir şeyin bilinemeyeceğini savunan görüş. İnsan eylemlerini belirleyen
değerlerin olmadığını; hiçbir şeyin var olmadığını savunur.
• Nirvana Budizm’de aydınlanma, arzu ve ihtirasların ateşinden kurtulup sakinleşme
• Nisap Zekât ve fıtır sadakası verebilmek, hacca gidebilmek, kurban kesebilmek ve diğer bazı mali ibadetleri yerine
getirebilmek için Allah ve Resulü tarafından belirlenen dinen mali yeterlilik ve zenginlik ölçüsü.
• Niyet Mükellefin yapacağı ibadetlerin geçerli olabilmesi için hangi ibadeti yapacağına kalben karar vererek bütün
ibadetlerinde Allah’ın rızasını kastedip ona yönelmesi.
• Nübüvvet Nebilik, Peygamberlik
• Ortodoks Hristiyanlığın üç büyük kilisesinden biri. Ortodoks kilisesine bağlı olan kişi.
• Ömür Doğumla ölüm arasında yaşanan süre.
• Örf Aklın ve dinin iyi ve güzel bulduğu, akıl tarafından reddedilmeyen güzel şeyler. Toplumun alışkanlık hâline getirdiği söz
veya davranış olarak sürdürdüğü durumlar.
• Öşür Sözlükte “onda bir” anlamına gelir. Fıkıhta toprak ürünlerinden tahsil edilen zekâtı
• Politeizm Çoktanrıcılık.
• Pozitivizm Olguculuk. Dini ve metafiziği, insanlığın ilerlemesini engelleyen bilim öncesi düşünce tarzları olarak gören ve sadece
modern bilimi temele alan dünya görüşü. Üzerinde odaklanılması gereken tek bilgi türü olarak bilimsel bilgiyi öne
çıkarır.
• Rahim “Yaratmış olduğu bütün varlıklara karşılıksız rızık veren, yarattıklarını koruyan, esirgeyen, bağışlayan ve merhamet
eden, ahirette ise sadece mümin kullarına şefkat edecek olan.” anlamında Allah’ın esma-i hüsnasından biri.
• Rahman “Dünyada, bütün canlılara şefkat gösteren, mümin kâfir ayrımı yapmaksızın insanlara merhamet eden, her türlü nimeti
sürekli veren, rahmeti sonsuz olan.” anlamında Allah’ın esma-i hüsnasından biri.
• Rahmet İncelik, sevgi, şefkat, merhamet. Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, affetme.
• Ravza-i 1.Temiz bahçe. 2. Hz. Muhammed’in defnedildiği yer ve Mescid-i Nebi demek ise de, özel manasıyla Mescid-i Nebi'nin
Mutahhara içinde Hz. Peygamber 'in kabriyle minberi arasında kalan kısım demektir
• Reenkarnasyon Ruh göçü, tenasüh, Hinduizm’de Ruhun bir bedenden başka bir bedene geçerek varlığını sürdürmesi inancı.
• Regaib kandili Recep ayının ilk cuma gecesi.
• Rekat Namazda bir kıyam, bir rükû ve iki secdeden oluşan bölüm.
• Resul Kendisine kitap indirilmiş peygamber.
• Rezzak “Yaratmış olduğu tüm canlıların hava, su başta olmak üzere tüm ihtiyaçlarını karşılayan, onların yeme, içme, mal, mülk
edinmelerini sağlayan, akıl, fikir verip vahiy göndermek suretiyle onları destekleyen, her türlü rızkı sürekli veren.”
anlamında Allah’ın esma-i hüsnasından biri.
• Rızık 1. Kendisinden faydalanılan her şey. 2. İnsan ve diğer canlıların beslenip yaşayabilmeleri için yedikleri ve içtikleri her
şey. 3. Allah’ın tüm canlılara kendi katından verdiği yenilen, içilen, giyilen ve maddi manevi yararlanılan mallar,
çocuklar, eşler, ilim ve iman gibi şeylerin hepsi.
• Riba Ödünç işlemlerinde ve alışverişte karşılığı bulunmayan hakiki veya hükmî fazlalık. Türkçe’deki yaygın karşılığı “faiz”
olan Arapça ribâ kelimesi sözlükte “fazlalık, nemâ, artma, çoğalma; yükseğe çıkma; (beden) serpilip gelişme” gibi
anlamlara gelir. Fıkıh literatüründe ise ribâ, borç verilen bir parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla,
yahut borç ilişkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanıyıp bu süreye karşılık onu fazlalıkla geri
almanın veya bu şekilde alınan fazlalığın adıdır.
• Risalet Peygamberlik, elçilik görevi.
• Ritüel Ayin, dini tören, hemen hemen her dinî toplulukta tapınma niyetiyle belirli usuller çerçevesinde yapılan dinî törenlere
verilen ad
• Riya Gösteriş, saygınlık kazanma, çıkar sağlama gibi dünyevî amaçlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını
inandıracak tarzda davranma
• Rüku 1. Öne doğru eğilme. 2. Namazda elleri dizlere dayayıp öne doğru eğilme. Namazın farzlarından.
• Rükün Bir ibadet veya muamelenin varlığı kendisine bağlı olan esas(lar).Bir ibadeti, hukukî fiil veya işlemi oluşturan ana unsur,
ibadet ve hukukî işlemin yapısından / mahiyetinden bir parça. Literatürde erkânü’l-İslâm ve erkânü’d-dîn şeklindeki
yaygın kullanımla İslâm dininin temel hükümleri, çoğunlukla da İslâm’ın beş şartı diye bilinen kelime-i şehâdet, namaz,
zekât, oruç ve hac kastedilir.
• Sadaka Gönüllü olarak veya dinî bir vecîbeyi yerine getirmek üzere ihtiyaç sahiplerine yapılan maddî yardım.
• Sadaka-i câriye 1. Yol, köprü, çeşme, cami, aşevi, hastane ve okul gibi hayır kurumları. 2. Müslüman bir kişinin insanlığın yararlanması
için ortaya koyduğu keşifler ve bilimsel çalışmalar. 3. İnsanlığın yararına sunulmak için meydana getirilen dinî, ilmî,
kültürel ve tarihsel eserler. 4. Kişinin ölümünden sonra kendisinin rahmetle anılmasına sebep olacak nesil yetiştirmeyi
de içine alan tüm güzel ameller.
• Sahabi Hz. Peygamber zamanında yaşamış, Müslüman olarak Peygamberi çok kısa bir süre olsa da görmüş, onun sohbetinde
bulunmuş ve yine Müslüman olarak ölmüş kimse.
• Sahih Sözlükte “sıhhatli ve sağlam” anlamına gelir. Terim olarak sağlam kabul edilmesi için gerekli şartları taşıyan ve dinî
konularda delil olarak kullanılan hadis, bu hadisleri toplayan kitap türü.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Sahur 1. Oruç tutan Müslümanların imsak vaktinden (tan yerinin ağarmasından) önce yedikleri yemek vakti. 2. Sahur
yemeğinin yenildiği vakit.
• Sakrament Hıristiyanlık'ta tanrının aktif olarak yer aldığına inanılan kutsal ayinlere verilen addır. Mezheplere göre değişmekle
birlikte Hıristiyanlık 'ta yedi sakrament vardır. Vaftiz, Evharistya, Krizmasyon, Tövbe ve Günah İtirafı, Yağ sürme,
Ruhbanlık, Evlilik.
• Salâ Müslümanları bayram ve Cuma namazına çağırmak, kandilleri duyurmak veya bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı
dost, akraba ve komşulara haber vermek amacıyla okunan salatuselam.
• Salavat ‘Allah’ın rahmeti ve bereketi, Hz. Muhammed’in, ailesinin ve ona iman edenlerin üzerine olsun.’ anlamında ‘Allahümme
salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammed’ biçimindeki dua cümlesi.
• Salih Amel İyi, güzel, yararlı iş ve davranış. Allah rızası uğrunda inanç, ibadet ve ahlakla ilgili konularda yapılan her türlü güzel iş ve
davranışta bulunma ve Allah’ın yasaklarından kaçınma.
• Samed “Doğmayan, doğurmayan, dengi olmayan, yemeyen, içmeyen, yaratılmışların hiçbirine benzemeyen, hiçbir şeye muhtaç
olmayan, her şeyin varlığı ve varlığının devamı kendisine bağlı bulunan, tüm var olanların başvurup yardım dileyeceği
tek varlık.” anlamında Allah’ın esmaül hüsnasından biri.
• Sanat Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan
üstün yaratıcılık
• Sa’y Hac veya umre ibadeti sırasında Kâbe’nin yanında bulunan Safa ile Merve tepeleri arasında dört gidiş, üç geliş olmak
üzere yedi kez gidip gelme.
• Sehiv secdesi Namazın farzlarından, vaciplerinden birini geciktirmek veya vaciplerinden birini yapmamaktan dolayı namaz sonunda
yapılan telafi secdesi
• Sekülerizm Dünyevileşme. Hukuki konularda, sosyal kararlarda ve siyasette din merkezli görüşlerin tamamını reddeden düşünce.
Dinî otoritenin günlük hayatı ilgilendiren konularda esas almama, inançtan kaynaklanan düşünceleri dünya işlerine
karıştırmama
• Selam Barış. Esenlik. Emniyet, güven. Esenlik. Kurtuluş, doğruyu bulma, hidayete erme. Müslümanların birbirlerine iyi niyet ve
saygı, sevgi dileklerini bildirmek üzere söyledikleri “Allah sana sağlık, afiyet, esenlik, barış, güven, huzur, sevgi versin.”
anlamında dua cümlesi.
• Semâ Mevlana Celaleddin Rumi’nin kurmuş olduğu Mevlevîlik tarikatında dervişlerin kendilerinden geçerek ayakta Allah’ı
zikretmeleri, musikinin etkisiyle coşup dönmeleri.
• Semah Bektaşîlik’te tarikat ve yol kardeşleri arasında, yola girmeyenlerin katılamayacağı cem törenlerinde yapılan tasavvufî
raks.
• Semavi Dinler Vahye dayalı, İlahi dinler. Musevilik, Hristiyanlık, İslam
• Semi “Gizli ve açık her şeyi duyan, insanın kalbinden geçenleri bile işitip bilen, kullarının yapmış olduğu duaları boş
çevirmeyen.” anlamında Allah’ın esmayıhüsnasından biri. Semi, aynı zamanda Allah’ın sıfatlarından biridir.
• Seriyye Hz. Peygamber’in kumanda etmediği küçük askeri birlik, öncü kuvvet, akıncı birliği.
• Setr-i Avret Namazda ve namaz dışında dinen vücudun örtülmesi gereken yerleri örtme. Namazın dışındaki farzlardandır.
• Seyit (Seyyid) Hz. Muhammed’in soyundan Hz.Hüseyin’in ailesinden olan kimse.
• Seyrü Sülûk Bir şeyhin nezaretinde, Allah’a vuslat için çıkılan manevi yolculuk.
• Sıdk “Allah’tan almış oldukları emirleri insanlara olduğu gibi bildiren ve hayatlarının hiçbir anında hiçbir şekilde yalan
söylemeyen ve dosdoğru davranan.” anlamında peygamberlerin sıfatlarından biri.
• Sırat Mahşer yerinden itibaren cehennemin üzerinden cennete kadar uzanan ve insanların dünyada yapmış oldukları
davranışlar ve imanlarına göre üzerinden geçecekleri veya geçemeyecekleri köprü.
• Sırat-ı Müstakim Dosdoğru yol; her türlü aşırılıktan uzak, ölçülü, dengeli bir yol, inanç ve yaşam biçimi. Allah’ın gösterdiği dosdoğru yol
ve İslam dini. Kur’an-ı Kerim’in emirlerinin Hz. Peygamber’in yaşadığı biçimde yaşanması.
• Sinagog Havra. Yahudilerin ibadethanesi.
• Siyer-i Nebi Hz. Muhammed’in hayatını konu alan kitaplara verilen isim.
• Subuti sıfat Başka varlıklarda da sınırlı olarak bulunabilmektedir. Ancak Allah’ın bu sıfatları diğer varlıklardaki sıfatlardan farklıdır.
HAYAT: Allah’ın hayat sahibi, diri ve canlı olmasıdır. İLİM: Allah’ın her şeyi bilmesi, haberdar olmasıdır. Onun ilmi
sınırsızdır, geçmiş-gelecek her şeyi kapsar. İRADE: Allah’ın sınırsız olarak dileme gücüdür. Dilediğini dilediği gibi
gerçekleştirme gücüne sınırsız bir şekilde sahiptir. SEMİ: Her şeyi sınır ve aracı olmaksızın duyması ve işitmesidir.
BASAR: Her şeyi sınır ve aracı olmaksızın görmesidir. KUDRET: Allah’ın gücünün her şeye yetmesidir. O sınırsız güç ve
kuvvet sahibidir. KELÂM: Kelime, harf ya da seslere ihtiyaç duymadan doğru ve güzel söz söylemesi, iletişim kurmasıdır.
TEKVİN: Allah’ın istediği her şeyi, istediği şekilde yaratmasıdır.
• Suffa Mescid-i Nebevî'nin inşası sırasında kuzey duvarında hurma dallarıyla yapılan bir gölgelik ve sundurma. Burada kalan
Müslümanlara da "Ashâb-ı Suffa" ismi verildi. Suffa'da Medine'de evi ve ailesi olmayan Müslümanlar kalıyordu. Suffa
İslam'daki ilk eğitim müessesesidir.
• Suhuf Kutsal kitaplara göre küçük hacimli olan Allah’ın bazı peygamberlerine gönderdiği kitapcıklar. Hz. Adem'e 10 Sahife; Hz.
Şit'e 50 Sahife; Hz. İdris'e 30 Sahife ve Hz. İbrahim’e 10 Sahife gönderilmiştir.
• Sû-i zan Kötü zan, kuşku. Bir kimse hakkında kötü bir düşünceye sahip olma, kötü zanda bulunma.
• Sûr Kıyametin kopmasını ve kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilmeyi duyurmak için İsrafil adlı melek tarafından
üflenilecek olan bir boru.
• Sure Kur’an-ı Kerim’in 114 bölümünden biri.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Sünnet 1. Yol, âdet, gidişat, huy, karakter, mizaç, hâl, tavır, davranış. 2. Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirlerini (onamalarını)
içeren örnek davranışlar. 3. Hz. Peygamber’in yapmış olduğu farz ve vacibin dışındaki tavsiyeler, öğütler. 4. Dinî emir ve
yasakların çıkarılmış olduğu, Kur’an-ı Kerim’den sonra İslam hukuku-nun ikinci kaynağı. 5. Hz. Peygamber’in kendi
döneminde İslam toplumunu inanç, ibadet, tebliğ, hukuk, ekonomi, eğitim, ahlak, siyaset gibi çeşitli alanlarda, kısacası
bireysel, toplumsal ve evrensel olmak üzere hayatın her alanında yönlen-dirip yönetmede, Kur’an başta olmak üzere
esas aldığı ilke ve prensipler bütününün oluşturduğu bir zihniyet, dünya görüşü. Sünnet İkiye Ayrılır: a) SÜNNET-İ
MÜEKKEDE/MÜEKKET SÜNNET: Peygamberimizin çoğu zaman yaptığı, pek az terk ettiği sünnete Sünnet-i Müekkede
denir. Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri. namazları cemaatle kılmak gibi. b) SÜNNET-İ GAYRİ
MÜEKKEDE/GAYRİ MÜEKKET SÜNNET: Peygamberimizin ara sıra yaptığı sünnete Sünnet-i Gayri Müekkede denir.
İkindi namazının sünneti ile yatsının ilk sünneti gibi. Resûlüllah'ın yeyip içme, oturup kalkma gibi davranışları da
bunlardandır. Sünnetleri yapan sevab kazanır. Peygamberimizin şefaatine nâil olur. Sünneti bile bile terk edenler hoş
karşılanmaz.
• Sünnetullah Allah’ın evren ve evrenin içindeki canlı cansız tüm varlıklar ile ilgili koyduğu kurallar, değişmez yasalar, adetullah.
Şâfi Allah'ın "şifa veren" anlamında ismi. Esmaul hüsnadan.
• Şavt Hac ve umre yapılırken veya nafile tavaf esnasında Hacerulesvet’i selamlayarak başlamak ve yine onu selamlayarak
bitirmek üzere sağdan sola doğru Kâbe’nin etrafında bir kez dönme
• Şecaat Bir Müslüman’da bulunması gereken öfke ile korkaklık arasındaki güzel huy, ahlak.
• Şefaat Ahiret günü başta Peygamberimiz (sav) olmak üzere Allah’ın izin verdiği kimselerin günahkâr müminlerin bağışlanması
için Allaha duada bulunmaları
• Şehid Allah’ın dininin tüm insanlığa ulaştırılması ve bu esnada ortaya çıkan engelleri kaldırırken Allah yolunda ölen veya
öldürülen Müslüman.
• Şer 1. Kötülük, fenalık. 2. Kötü iş. 3. Allah’ın hoşnut olmadığı, sevmediği, meşru olmayan, işlenmesi durumunda kişinin ceza
ve kınamaya müstehak olacağı davranışlar
• Şerif 1. Soyu Hz. Muhammed’e dayanan, Hz.Hasan’ın ailesinden olan kişi 2. Soylu, temiz.
• Şirk Denklik, ortaklık, ortak olma, eş koşma. Allah’a inanmakla birlikte başka varlıkları da tanrı kabul etme. Zatında,
sıfatlarında, fiillerinde, yaratma ve emretme konularında Allah’a başka bir varlığı denk görme. İbadetleri başkaları
başkalarına gösteriş için yapma, İbadetleri yerine getirmede Allah’ın rızasını gözetmeme, riyâkarlık.
• Şükür Görülen iyiliğe karşı söz ve davranış ile hoşnutluk gösterme ve yapılan iyiliğin kıymetini bilme.
• Taassup Bağnazlık, aşırı taraftarlık, tutuculuk, körü körüne bağlılık, fanatizm. 2.Herhangi fikri, siyasi veya sosyal olayın çözümü
ve açıklamasıyla ilgili bir düşünceyi tek doğru kabul edip karşı görüşte olan insanların düşüncelerine değer vermeme;
anlayıp dinlemeden inkâr etme, kendi görüşlerini başkalarına kabul ettirmek için baskı yapma.
• Tabiin
Hz. Peygamber’in sahabelerinin zamanına yetişen, onlarla görüşen, sohbette bulunan ve Müslüman olarak ölen kişiler.
• Taharet Dinen pis kabul edilen şeyleri su ile yıkama veya temizleyici olan başka şeylerle temizleme.
• Takva 1. Bilinçli davranma; uyanıklık, dikkatli olma, sakınma, korunma, korkma, endişelenme, kaygılanma. 2. Allah’ı
görüyormuşçasına bir bilinç içerisinde farzları, vacipleri hakkıyla yerine getirme; Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak
amacıyla nafileleri çokça yapma; sünnete uyma. 3. Haramları, dinen şüpheli olan durumları ve dinin kötü gördüğü şeyleri
terk etme. 4. Müminin tüm tutum ve davranışlarında Allah’a kulluk bilinciyle hareket ederek Allah’ın koruması altına
girmesi, ona duyduğu sevgi ve saygıyı güçlendirmeye gayret etmesi, bu sevgi ve saygıyı zedelemekten korkması. 5.
Kulun zihnini ve kalbini, kendisine Allah’ı unutturacak her şeyden uzak tutması, koruması.
• Talak Belli ifadelerle nikâh akdinin bozulması, boşama ve boşanma
• Tarikat 1.Yol, takip edilen metot, meslek, yapılan iş. 2.İslami ilimlerde yetişkin ve hurafelerden uzak kalan bir tarikat önderinin
öncülüğünde Allah’ın hoşnutluğunu elde etmek ve Allah’ı görüyormuş gibi ibadet yapma bilincini kazanmak için girilen
ve kendisine ait kuralları olan yol.3. Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in sünnetinde emredilen şeyleri ilahî aşkın
etkisiyle coşkulu bir biçimde yaşama yolu. 4.İslam’ın emir ve yasaklarına göre hareket eden, dini iyi bilen kâmil bir
mürşidin önderliğinde, kişinin tüm ahlaki hastalıklarından kurtulmak, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve
Hz.Muhammed’in örnek ahlakıyla ahlaklanmak amacıyla yapmış olduğu manevi yolculuk; bu uğurda takip ettiği yol,
metot.
• Tasavvuf Kalbe yalnızca Allah sevgisini yerleştirmeyi, züht ve takvayı, nefsi kötü duygu ve düşüncelerden arındırmayı amaç
edinen düşünce akımı. Allah’ın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dinî ve felsefi akım.
Kur'an'da önerilen ve Peygamberimizn hayatında uygulamaları görülen hayat tarzını yaşama gayreti. Kültürümüzde
Etkin Olan Tasavvufi Yorumlar: Yesevilik, Mevlevilik, Kâdirilik, Nakşibendilik, Alevilik-Bektaşilik
• Tasdik Doğrulama, gerçekliğini kabul etme, inanma, iman etme, gönülden bağlanma. Allah’ın, peygamberi aracılığı ile göndermiş
olduğu şeylerin doğruluğuna kesin olarak inanma, içtenlikle bağlanma.
• Tavaf Hac ve umre ibadetini yapacak kişinin Kâbe’nin etrâfında Hacer-i esvedin bulunduğu köşeden başlamak sûretiyle Kâbe
sola alınarak yedi defâ dolaşması.
• Taziye Bir yakını ölen kimseye “baş sağlığı” dileğinde bulunma.
• Tebliğ 1. Ulaştırma, duyurma, açıklama. 2. Açıklanması gereken dinî bir hükmü, örnekler vererek, nasihat ederek sözlü veya
yazılı bir biçimde eksiksiz olarak anlatma; etkileyici bir dille insanlara duyurma. 3. Peygamberlerin Allah’tan aldıkları
vahiyleri insanlara bildirmeleri. Peygamberlerin sıfatlarından.
• Tebyin Peygamberlerin Allah’tan (c.c.) aldıkları vahiyleri insanların anlayabilmeleri için yapmış oldukları açıklamalardır.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR
• Tecessüs
Bir kimsenin öğrenilmesini istemediği özel durumunu merak etme, araştırıp soruşturma anlamında ahlâk terimi.
• Tecvit 1.Bir işi güzel yapma, güzelleştirme, iyi ve güzel söz söyleme, süsleme. 2.Kur’an-ı Kerim’i, harflerin çıkış yerlerine ve
sıfatlarına uygun olarak hatasız bir biçimde okumayı öğreten ilim. 3.Kur’an-ı Kerim’i güzel bir biçimde okumak için
uyulması gereken kurallar ilmi.
• Teçhiz Ölen bir kimsenin yıkanıp kefenlenmek suretiyle defin için hazır hâle getirilmesi.
• Tefekkür 1. Düşünme, derin düşünme, fikir yürütme, kavramaya çalışma, kafa yorma. 2. Var olan bir şeyin manasını anlamaya
çalışma ve eşyanın bilgisini zihinde toplayabilmek için aklın hareket hâlinde olması.
•Tefrit (genellikle tutum ve davranış için) gereğinden aşağıda kalma durumu. Herhangi bir konu ya da ibadette oldukça
duyarsız davranıp geride kalma.
• Tefsir Kur’an’ın en geniş anlamda açıklanıp yorumlanması ilmi. Bu işle uğraşan âlime MÜFESSİR denir.
• Tekbir Allah’ın büyüklüğünü, yüceliğini anmak için söylenen ve “Allah en büyüktür.” anlamına gelen ‘Allahu Ekber’ sözü.
• Tekfin İnsana saygının ve değer vermenin bir ifadesi ve son insanlık görevi olarak ölen bir kişinin baştan ayağa beyaz bez ile
usulüne göre sarılması, kefenlenmesi. Şehitler öldükleri sırada üzerlerinde bulunan elbiseleri ile gömüldüklerinden
kefenlenmezler.
• Tekke Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh.
• Telbiye "Lebbeyk, Allâhümme lebbeyk, lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni'mete leke ve’l-mülk lâ şerîke lek"
• Temsil “Simge, örnek olma, belirgin özellikleri ile yansıtma, birinin veya bir topluluğun adına davranma” Peygamberin
görevlerinden biri.
• Tenasüh İnsan şahsiyetinin bir bölümünü oluşturduğu kabul edilen ve gözle görülmeyen mânevî unsurun (ruh, can, nefes, jiva,
atman, purusa, pudgala) ölümden sonra bu âlemde başka bir bedene geçmesi. Türkçe’de ruh göçü, yeniden doğuş ve Batı
dillerinden geçen reenkarnasyon terimleriyle ifade edilir.
• Teravih Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsıdan sonra çoğunlukla 20 rekat kılınan namaz. Sünnet-i müekkededir.
• Tertil Kur’an-ı Kerim’i tecvit kurallarına uygun bir biçimde okuma.
• Teslis Sözlükte “üçleme” anlamındaki teslîs kelimesi (Gr. trias; Lat. trinitas) İslâm geleneğinde Hıristiyanlığın üç unsurlu (baba-
oğul-kutsal ruh) ilâhlık anlayışını ifade eder.
• Teşrif Bir yeri onurlandırma, şereflendirme. Gelmesiyle bir yeri onurlandırma.
• Tevazu Alçak gönüllü olma, kibirlenmeme, yumuşak huylu ve mütevazı olma.
• Tevbe 1. Pişmanlık. 2. Dönme 3. Nedâmet 4. Kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup, onları terk ederek Allah’a
yönelmesi, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah’a sığınarak bağışlanmasını dilemesi.
• Tevekkül İnsanın, yapacağı işlerde kendisine düşen görevleri yapıp her türlü tedbiri aldıktan, yeterli ve gerekli çalışmaları en
güzel biçimde yerine getirdikten sonra sonucu Allah’tan beklemesi.
• Tevhid Allah’ı zatında, sıfatlarında ve fiillerinde birleme, tek ve eşsiz olduğuna inanma, ona hiçbir şeyi şirk koşmadan ibadeti
yalnızca Allah için yapma.
• Teyemmüm Temiz su bulunmadığı ya da hastalık ve benzeri sebeplerle suyun kullanılmasının sakıncalı olduğu durumlarda temiz
toprak veya kil, kum gibi toprak cinsinden bir maddeyle yapılan abdest. Teyemmüm şu şekilde yapılır: Önce teyemmüm
almak için niyet edilir. Sonra eller temiz toprağa ya da toprak cinsinden bir şeye sürülüp silkelenir ve yüz mesh edilir.
Ardından aynı şekilde eller tekrar toprağa sürülür. Önce sağ, sonra da sol kol mesh edilir. Bu şekilde teyemmümün
alınışı tamamlanmış olur. Su bulunur veya suyun kullanılma imkânı ortaya çıkarsa teyemmüm bozulur. Ayrıca abdesti
bozan ve guslü gerektiren her şey teyemmümün bozulmasına sebep olur.
•Tezhib Ana malzeme olarak altın kullanılan kitap süsleme sanatıdır. Tezhib sanatçıların "müzehhib" enir.
• Tilavet Kur'an-ı Kerim’i güzel ve yüksek sesle, usulünce tecvit kurallarına uygun olarak ve anlamını düşünerek okuma.
• Tilavet secdesi Kur'an'da bulunan secde ayetleri okunduktan sonra yapılması gereken secde
• Ubudiyet Kulluk, itaat, boyun eğme, ibadet etme, aşırı bağlılık. Allah’ın rızasını elde edebilmek için emirlerini içtenlikle yerine
getirip yasaklarından kaçınma.
• Ukubat Günahkârlara ahirette verilecek olan ilahî cezalar.
• Umre Hac mevsiminin dışında, ihramlı olarak Kâbe’yi tavaf edip Safa ile Merve arasında say yaptıktan sonra tıraş olmak
suretiyle ihramdan çıkarak yapılan ibadet; sünnet olan Kâbe ziyareti.
• Ümmet 1.Topluluk, cemaat, millet. 2. Din ve inanç birliği temelinde bir araya gelen ve aynı peygambere bağlanan insanlar
topluluğu, bir din üzerinde birleşen millet.
• Üsve-i Hasene Genellikle Hz. Muhammed için kullanılan "güzel örnek" anlamında bir Kur’an tabiri.
• Vacip Farz kadar kesin olmamakla beraber kuvvetli bir delil ile yapılması emredilen şey. Bayram namazı kılmak, fıtır sadakası
vermek ve kurban kesmek gibi. Vacipleri yapan sevab kazanır. Özürsüz olarak yapmayana azap gerekir.
• Vaftiz Hristiyanlıkta, kişiyi ilk günahtan arındırmak ve Hristiyanlaştırmak amacıyla doğumunun sekizinci gününde su ile
yıkama işlemi.
• Vahiy Peygamberler aracılığıyla insanlara, hayatın hangi ilkelere göre yönlendirilmesi ve nelere uyup nelerden sakınılması
gerektiğini bildiren ilahî bilgi, bu bilginin gönderiliş tarzı.
• Vakfe 1.Duruş, duraklama. 2.Haccın farzlarından birisi olarak Mekke’nin Arafat denilen bölgesinde Zilhicce’nin dokuzuncu
gününe rastlayan arife günü öğle vaktinden Kurban Bayramı’nın ilk günü güneş doğuncaya kadar bir müddet bekleme.
TYT-AYT DİNİ KAVRAMLAR

• Vasiyet Bir kimsenin, malını veya malından yararlanma hakkını ölümünden sonra bir kişiye veya bir hayır kurumuna
bağışlaması veya bağışlanmasını istemesi.
• Veda Peygamberimiz, 632 yılında, kalabalık bir Müslüman topluluğuyla birlikte hacca gitti. Buna Veda Haccı denir. Veda
Haccı/Hutbesi Haccı'nda, dört bir yandan gelen Müslümanların sayısı yüz bini aşkındı. Arafat'ta vakfenin yapıldığı gün bir cumaydı. O
gün Peygamberimiz, öğleden sonra devesinin üzerinde. Veda Hutbesi denen meşhur konuşmasını yaptı. Peygamber
Efendimiz Veda Hutbesi'nde âdeta onu dinleyen Müslümanlarla vedalaştı, onlara son öğütlerini dile getirdi.
•Vedud Allah'ın "Kullarını çok seven ve sevilen" anlamında ismi. Esmaul hüsnadandır.
•Vefa Dostluk, sevgide içtenlik ve devamlılık, kararlılık.
•Vehhab Allah'ın "Karşılık beklemeden bol bol veren" anlamında ismi. Esmaul hüsnadandır.
• Yakîn Kesin ve güvenilir olan, aksine ihtimal olmayan, şüphenin zıddı. İlgili olduğu olaya uygun düşme koşuluyla sabit ve kesin
inanç; iman. Ölüm; hayatın sonu.
• Ye’s Ümitsizlik, umudun kalmaması, istek ve arzunun tükenmesi.
• Yoga Bedensel hareketlerin kontrolü ve meditasyon yardımıyla kurtuluşa erme yolu. Birtakım ilâhî bilgiler ve yetenekler
kazandırarak kişiyi kurtuluşa ulaştırdığına inanılan yoga Hindu, Budist ve Caynist öğretilerinin en temel kavram ve
tekniklerinden biridir. Hinduizm’de altı ortodoks düşünce/inanç akımından biri olarak görülen yoga, Budizm ve
Caynizm’de daha dar bir kullanım çerçevesinde zihinsel meditasyon/yoğunlaşma için aracı bir metot kabul edilir.
• Zarurat-ı diniye İnanılması dince zorunlu olan şeyler.
• Zarurat-ı hamse Korunması Şart Olan Beş Şey: 1. Hayat. 2. Din. 3. Akıl. 4. Nesil. 5. Mal-mülk.
• Zati sıfat Allah’ın zatıyla ilgili ve başka varlıklarda bulunmayan, yalnız Allah’a özgü sıfatlardır. VÜCUD: Var olmak demektir;
Allah’ın yok olması düşünülemez. Onun varlığı kendisindendir. KIDEM; Allah’ın başlangıcının olmamasıdır; Onun var
olmaya başladığı bir zaman yoktur, O ezelidir. BEKA; Allah’ın sonunun olmamasıdır; Onun yok olacağı bir zaman yoktur,
O ebedidir. MUHALEFETÜN LİL HAVÂDİS: Allah’ın sonradan yaratılmışlara (Hâdis olan varlıklara) benzememesidir.
KIYAM Bİ NEFSİHİ; Varlığının kendinden olması, var olmak için hiç bir şeye ve hiç kimseye ihtiyacı olmamasıdır.
VAHDANİYET; Allah’ın bir ve tek olmasıdır.
•Zatün nikateyn Esma b.Ebu Bekir'e hicret esnasında babası ve Hz.Peygamberi korumak için yaptığı fedakarlıktan dolayı verilen lakaptır.
"İki kuşak sahibi" anlamına gelir.
• Zekât Dinen zengin olan Müslümanların dinî bir görev olarak her yıl mallarının ve paralarının yüzde iki buçuğunu ibadet
niyetiyle, fakirler başta olmak üzere Kur’an-ı Kerim’in belirlemiş olduğu yerlere vermeleri.

• Zikir Anma, hatırlama.2. Öğüt, nasihat, vaaz. 3.Allah’ı anmak amacıyla yapılan ve söylenen ibadet ve övgü sözleri. 4.Allah’ın
bazı isimlerinin anlamlarını düşünerek belli sayıda okuma.
• Zühd Ahirete yönelmek için dünyadan el etek çekmek. Elde mevcut olsa bile gönülde mal mülk sevgisine yer vermemek.
Dünyaya sınırsızca dalmamak.

You might also like