You are on page 1of 724

Tintinalli

ACiL TIP
Bilinmesi Gerekenler
Üçüncü Baskı
David M. Cline, MD
O. John Ma, MD
Rita K. Cydulka, MD, MS
Stephen H. Thomas, MD, MPH
Daniel A. Handel, MD
Garth D. Meckler, MD, MSHS

Çeviri Editörleri
Doç. Dr. Bülent Erbil
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı

Prof. Dr. M. Mahir Özmen


Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Genel Cerrahi Anabilim Dalı

GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ


Tintinalli Acil Tıp Bilinmesi Gerekenler
Türkçe Telif Hakları 2016

ISBN: 978-975-277-631-9

Orijinal Adı: Tintinalli's Emergency Medicine Just the Facts


Yayınevi: McGraw-Hill
Yazarlar: David M . Cline, MD, O. John Ma, MD, Rita K. Cydulka, MD, MS, Stephen H. Thomas, MD, MPH,
Daniel A. Handel, MD, Garth D. Meckler, MD, MSHS
Çeviri Editörleri: Doç. Dr. Bülent Erbil, Prof. Dr. M. Mahir Özmen
Orijinal ISBN: 978-0-07-17 4441-6

Kitabın 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri gereğince (kitabın bir bölümünden alıntı yapılamaz,
fotokopi yöntemiyle çoğaltılamaz, resim, şekil, şema, grafik v.b.'ler kopya edilemez) tüm hakları Güneş Tıp Kitabevleri
Ltd. Şti.'ne aittir.

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni: Murat Y ılmaz


Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı: Polat Yılmaz
Yayın Danışmanı ve Tıbbi Koordinatör: Dr. Ufuk Akçıl
Dizgi-Düzenleme: Ümit Saçı
Kapak Uyarlama: İhsan Ağın
Baskı: Ayrıntı Basım ve Yayın Matbaacılık Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi 28. Cad. 770 Sok. No: 105-A Ostim/ANKARA
Telefon: (0312) 394 55 90 - 91 - 92 • Faks: (0312) 394 55 94
Sertifika No: 13987

UYARI
Medikal bilgiler sürekli değişmekte ve yenilenmektedir. Standart güvenlik uygulamaları dikkate alınmalı,
yeni araştırmalar ve klinik tecrübeler ışığında tedavilerde ve ilaç uygulamalarındaki değişikliklerin gerekli
olabileceği bilinmelidir. Okuyuculara ilaçlar hakkında üretici firma tarafından sağlanan ilaca ait en son
ürün bilgilerini, dozaj ve uygulama şekillerini ve kontrendikasyonları kontrol etmeleri tavsiye edilir. Her
hasta için en iyi tedavi şeklini ve en doğru ilaçları ve dozlarını belirlemek uygulamayı yapan hekimin
sorumluluğundadır. Yayıncı ve editörler bu yayından dolayı meydana gelebilecek hastaya ve ekipmanlara
ait herhangi bir zarar veya hasardan sorumlu değildir.

GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ


ANKARA İSTANBUL KARTAL ŞUBE
M. Rauf İnan Sokak No:3 Gazeteciler Sitesi Sağlam Fikir Sokak Cevizli Mahallesi Denizer Cad.
06410 Sıhhiye/Ankara No: 7/2 Esentepe/İstanbul No: 19/C Kartal/İstanbul
Tel: (0312) 43114 85 • 435 11 91-92 Tel: (0212) 356 87 43 Tel&Faks: (0216) 546 03 47
Faks: (0312) 435 84 23 Faks: (0212) 356 87 44

www.guneskitabevi.com
j İÇİNDEKİLER

Yazarlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . xix
Çeviriye Katkıda Bulunanlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . xxv
Onsöz ......................................................................xxvii
Çeviri Editörleri Önsözü .......................................................xxix

Kbı ıı 1
TEST HAZIRLAMA VE PLANLAMA
1 Acil Tıp Yeterlilik Sınavları ile İlgili Gerçekler
David M. Cline
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
2 Test Uygulama Teknikleri
David M. Cline
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4

,., t

RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ .............................................6


3 İleri Hava Yolu Desteği
Robert J. Vissers
Çeviri: Damlanur Kucur. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6
4 Aritmi/Disritmi Yönetimi
James K. Takayesu
Çeviri: Damlanur Kucur. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9
5 Çocuklarda ve Yenidoğanlarda Resüsitasyon
Marc F. Collin
Çeviri: Damlanur Kucur. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20
6 Sıvı, Elektrolit ve Asit-Baz Bozuklukları
Mary A. Wittler
Çeviri: Nalan Metin Aksu....................................................... 23
7 Hipotansif Hastaya Teropötik Yaklaşım
John E. Gough
Çeviri: Nalan Metin Aksu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32
8 Anaflaksi, Akut Allerjik Reaksiyonlar ve Anjioödem
Alix L. Mitchell
Çeviri: Nalan Metin Aksu ....................................................... 34

/, ıs
ANALJEZİ, ANESTEZİ VE GİRİŞİMSEL SEDASYON........................ 36
9 Akut Ağrı Yönetimi ve Girişimsel Sedasyon
Michael S.Mitchell
Çeviri: Nalan Metin Aksu ....................................................... 36
10 Kronik Ağrısı Olan Hastanın Yönetimi
David M. Cline
Çeviri: Nalan Metin Aksu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 44

v
Vi iÇiNDEKiLER

ACİL YARA BAKIMI VE YÖNETİMİ.................. .................... 48


11 Yaraların Değerlendirilmesi ve Hazırlık
Timothy Reeder
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 48
12 Yara Kapama Yöntemleri
David M. Cline
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49
13 Yüz ve Skalp Laserasyonları
]. Hayes Calvert
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53
14 Kol, El, Parmak ve Tırnak Yaralanmaları
David M. Cline
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56
15 Bacak ve Ayak Laserasyonları
Henderson D.McGinnis
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60
16 Yumuşak Doku Yabancı Cisimleri
Rodney L. McCaskill
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 62
17 Delici Yaralar ve Isırıklar
David M. Cline
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64
18 Onarım Sonrası Yara Bakımı
David M.Cline
Çeviri: Bülent Erbil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 68

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR .... ................................ 71


19 Göğüs Ağrısı: Kardiyak ya da Kardiyak Değil
Thomas Rebbecchi
Çeviri: Meltem Akkaş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71
20 Akut Koroner Sendromlar: Miyokardiyal İskemi ve Enfarktüsün Tedavisi
David M. Cline
Çeviri: Meltem Akkaş .......................................................... 73
21 Kardiyojenik Şok
Brian C.Hiestand
Çeviri: Meltem Akkaş .......................................................... 81
22 Düşük Olasılıklı Akut Koroner Sendrom
Chadwick D.Miller
Çeviri: Meltem Akkaş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82
23 Senkop
Bret A. Nicks
Çeviri: Meltem Akkaş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 85
24 KonjestifKalp Yetmezliği ve Akut Pulmoner Ödem
Lori Whelan
Çeviri: Meltem Akkaş .......................................................... 88
25 Kapak Acilleri
Bo Burns
Çeviri: Meltem Akkaş .......................................................... 91
iÇiNDEKiLER Vii

26 Kardiyomiyopatiler, Miyokardit ve Perikard Hastalıkları


N. Stuart Harris
Çeviri: Meltem Akkaş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97
27 Tromboembolizm
Christtopher Kabre/
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt .................................................... 102
28 Sistemik ve Pulmoner Hipertansiyon
David M. Cline
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109
29 Aort Diseksiyonu ve Anevrizması
David E.Mantley
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt .................................................... 112
30 Tıkayıcı Arter Hastalıkları
David E.Mantley
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt .................................................... 115

SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ ......................................... 119


31 Solunum Sıkıntısı
foshua T Hargraves
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt .................................................... 119
32 Pnömoni, Bronşit ve Üst Solunum Yolu İnfeksiyonu
fejfrey M Goodloe
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt .................................................... 123
33 Tüberküloz
Amy J. Behrman
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . . . . . . . . 129
34 Spontan ve İyatrojenik Pnömotoraks
Rodney L.McCaskill
Çeviri: Nil Deniz Kartal. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . . . . . . 132
35 Hemoptizi
fejfrey Dixon . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 134
Çeviri: Nil Deniz Kartal
36 Astım ve Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı
fejfrey Dixon
Çeviri: Nil Deniz Kartal . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 136

SİNDİRİ M SİSTEMİ ACİLLERİ. ......................................... 140


37 Akut Karın Ağrısı
David M. Cline
Çeviri: M. Mahir Özmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 140
38 Bulantı ve Kusma
fonathan A.Maisel
Çeviri: M. Mahir Özmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 144
39 Birincil Olarak Diyare ile Seyreden Hastalıklar
fonathan A.Maisel
Çeviri: M. Mahir Özmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 146
40 Akut ve Kronik Konstipasyon
Jonathan A.Maisel
Çeviri: M.Mahir Özmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 151
Viii iÇiNDEKiLER

41 Gastrointestinal Sistem Kanaması


Mitchell C. Sokolosky
Çeviri: M.Mahir Özmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 153
42 Özefagus Acilleri, Gastroözefagiyel Reflü Hastalığı ve Yutulan Yabancı Cisimler
Mitchell C. Sokolosky
Çeviri: M.Mahir Özmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 154
43 Peptik Ülser Hastalığı ve Gastrit
Matthew C. Gratton
Çeviri: M.Mahir Özmen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 157
44 Pankreatit ve Kolesistit
Casey M. Glass
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin...................................................... 159
45 Akut Appandisit
Charles E. Stewart
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin...................................................... 163
46 Divertikülit
James C. O'Neill
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin...................................................... 166
47 İntestinal Obstrüksiyon ve Volvulus
Mark Hess
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin...................................................... 167
48 Çocuk ve Erişkinlerde Fıtık
Dave W Lu
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 168
49 Anorektal Hastalıklar
Chad E. Brarıecki
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 170
50 Karaciğer Hastalıkları, Sanlık ve Karaciğer Yetmezliği
Joshua A. Gentges
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 175
51 Genel Cerrahi İşlemlerin Komplikasyonları
Darıiel f. Egan
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin...................................................... 181

RENAL VE GENİTOÜREİNER BOZUKLUKLAR .......................... 184

52 Akut Böbrek Yetmezliği


Marc D. Squillante
Çeviri: Zaur İbrahimov ........................................................ 184
53 Rabdomiyoliz
Michael Levine
Çeviri: Zaur İbrahimov. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 188
54 Böbrek Yetmezliği ve Diyaliz Hastalarında Aciller
fonathan A. Maisel
Çeviri: Zaur İbrahimov ........................................................ 190
55 İdrar Yolu İnfeksiyonu ve Hematüri
David M. Cline
Çeviri: Zaur İbrahimov ........................................................ 192
56 Akut İdrar Retansiyonu
Casey M. Glass
Çeviri: Zaur İbrahimov ........................................................ 196
iÇINDEKiLER ix
57 Erkek Genital Problemleri
Body Burns
Çeviri: Zaur İbrahimov ................................................ 197
58 Ürolojik Taş Hastalığı
Geetika Gupta
Çeviri: Zaur İbrahimov........................................................ 201
59 Ürolojik İşlem ve Cihaz Komplikasyonları
Roy L.Alson
Çeviri: Zaur İbrahimov . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 205

kısım 9
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 208

60 Gebe Olmayan Hastada Pelvik Ağrı ve Vajinal Kanama


Thomas W. Lukens
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 208
61 Ektopik Gebelik ve Gebeliğin İlk 20 Haftasındaki Aciller
Robert Jones
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı .................................................... 210
62 Gebelikte Eşlik Eden Hastalıklar
Abigail Hankin- Wei
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 213
63 Gebeliğin İkinci Yarısındaki Aciller
Howard Roemer
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı .................................................... 216
64 Acil Doğum
Stacie Zelman
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı .................................................... 218
65 Vulvovajinit
Stacie Zelman
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 221
66 Pelvik İnflamatuar Hastalık
Stacie Zelman
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 223
67 Jinekolojik İşlemlerin Komplikasyonları
Anitha Mathew
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 225

K Sifi 10
ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 228

68 Ateş ve Ciddi Bakteriyel Hastalıklar


Milan D.Nadkarni
Çeviri: Volkan Arslan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 228
69 Yenidoğan Acilleri ve Sık Görülen Yenidoğan Sorunları
Howard Roemer
Çeviri: Volkan Arslan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 232
70 Göz, Kulak, Burun ve Boğazın Sık Görülen Enfeksiyonları
David M. Spiro
Çeviri: Volkan Arslan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 238
71 Stridor ve Ağızdan Salya Gelmesi
Kathleen M.Adelgais
Çeviri: Volkan Arslan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 242
X iÇiNDEKiLER

72 İnfant ve Çocuklarda Wheezing


Donald H. Arnold
Çeviri: VolkanArslan ......................................................... 249
73 İnfant ve Çocukta Pnömoni
Donald H. Arnold
Çeviri: VolkanArslan ......................................................... 253
74 Pediyatrik Kalp Hastalıkları
Garth D. Meckler
Çeviri: VolkanArslan ......................................................... 255
75 İnfant ve Çocuklarda Kusma ve Diyare
Stephen B. Freedman
Çeviri: Damlanur Kucur . ...................................................... 260
76 Pediyatrik Abdominal Aciller
David l. Magilner
Çeviri: Damlanur Kucur. ...................................................... 265
77 İnfant ve Çocuklarda İdrar Yolları Enfeksiyonu
Justin Hı'. Sales
Çeviri: Damlanur Kucur. ...................................................... 268
78 Çocuklarda Nöbet ve Status Epileptikus
James C. O'Neill
Çeviri: Damlanur Kucur. ...................................................... 270
79 Çocuklarda Bozulmuş Mental Durum ve Koma
Kathleen M. Adelgais
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy ................................................ 274
80 Çocuklarda Senkop ve Ani Ölüm
Derya Caglar
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy ................................................ 277
81 İnfant ve Çocuklarda Hipoglisemi ve Metabolik Aciller
Matthew Hansen
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy ................................................ 279
82 Çocuklarda Diyabet
Adam Vella
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy ................................................ 282
83 İnfant ve Çocuklarda Sıvı ve Elektrolit Tedavisi
Jennifer R. Reid
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy ................................................ 284
84 Çocuklarda Kas İskelet Bozuklukları
Mark X. Cicero
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy ................................................ 287
85 İnfant ve Çocuklarda Döküntülü Hastalıklar
KimAskew
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 293
86 Orak Hücreli Anemi
Ilene Claudius
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 301
87 Çocuklarda Hematolojik ve Onkolojik Aciller
!lene Claudius
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 304
iÇiNDEKiLER Xi

88 İnfant ve Çocuklarda Renal Aciller


Deborah R. Liu
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 309

ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 313

89 Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar


David M. Cline
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 313
90 Toksik Şok Sendromu ve Streptokokal Toksik Şok Sendromu
Manoj Pariyadath
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 318
91 Septik Şok
John Gough
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 321
92 Yumuşak Doku Enfeksiyonları
David M. Cline
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 324
93 Yaygın Vira! Enfeksiyonlar
Matthew].Scholer
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 328
94 HIV Enfeksiyonu ve AIDS
David M. Cline
Çeviri: Ali Batur ............................................................. 333
95 Enfektif Endokardit
John C. Nalagan
Çeviri: Gül Nihal Kasap ....................................................... 338
96 Tetanoz ve Kuduz
Vincent Nacoıızi
Çeviri: Gül Nihal Kasap ....................................................... 339
97 Sıtma
David M. Cline
Çeviri: Gül Nihal Kasap ....................................................... 342
98 Gıda ve Su Kaynaklı Hastalıklar
David M. Cline
Çeviri: Gül Nihal Kasap ....................................................... 345
99 Zoonotik Enfeksiyonlar
Christopher R. Tainter
Çeviri: Gül Nihal Kasap ....................................................... 347
100 Gezgin Hastalıkları/Hastalıklar
David M. Cline
Çeviri: Gül Nihal Kasap ....................................................... 352
101 Nakil Hastası
David M. Cline
Çeviri: Gül Nihal Kasap ....................................................... 357

TOKSİKOLOJİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 363

102 Zehirlenen Hastaların Genel Yönetimi


L.Keith French
Çeviri: Buğra İlhan ........................................................... 363
Xii IÇiNDEKiLER

103 Antikolinerjikler
O. John Ma
Çeviri: Buğra İlhan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 368
104 Psikofarmakolojik Ajanlar
C. Crawford Mechem
Çeviri: Buğra İlhan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 369
105 Sedatif ve Hipnotikler
L.Keith French
Çeviri: Buğra İlhan ........................................................... 376
106 Alkoller
Michael P Kefer
Çeviri: Buğra İlhan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 380
107 İlaç Kötüye Kullanımı
Shana Kusin
Çeviri: Buğra İlhan ........................................................... 383
108 Analjezikler
Joshua Nogar
Çeviri: Buğra İlhan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 388
109 Metilksantinler ve Nikotin
L. Keith French
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 393
110 Kardiyak İlaçlar
D.Adam Algren
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 395
111 Antikonvülzanlar
Alicia B.Minns
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 400
112 Demir
O. John Ma
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 402
113 Hidrokarbonlar ve Uçucu Maddeler
Allyson A.Kreshak
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 404
114 Kostikler
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 406
115 Pestisitler
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 408
116 Metaller ve Metaloidler
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 412
117 Endüstriyel Toksinler ve Siyanür
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Cihat Demir ................................................... 415
118 Vitaminler ve Bitkisel Ürünler
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Cihat Demir ................................................... 418
iÇiNDEKiLER Xiii
119 Dishemolobinemiler
Kristine L.Bott
Çeviri: Mehmet Cihat Demir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 420

kısım 13
ÇEVRESEL ACİLLER. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 422
120 Soğuk Isırıkları ve Hipotermi
Michael C. Wadman
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 422
121 Isı Acilleri
T Paul Tran
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 424
122 Isırma ve Sokmalar
Burton Bent/ey II
Çeviri: Fulya Karaca, Mehmet Ali Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 426
123 Deniz Canlılarına Bağlı Zehirlenme ve Travma
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Fulya Karaca, Mehmet Ali Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 430
124 Yüksek Rakıma Bağlı Medikal Problemler
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 433
125 Vurgun ve Dalış Komplikasyonları
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 435
126 Boğulma
Richard A. Walker
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 438
127 Termal ve Kimyasal Yanıklar
Richard A. Walker
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 441
128 Elektrik ve Yıldırım Yaralanmaları
Sachita P. Shah
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 446
129 Karbon Monoksit Zehirlenmesi
Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 449
130 Mantar ve Bitki Zehirlenmeleri
B.Zane Horowitz
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 451

kısım ı ı
ENDOKRİN ACİLLERİ. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 454

131 Diyabetik Aciller


Michael P Kefer
Çeviri: Elif Öztürk .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 454
132 Alkolik Ketoasidoz
Michael P Kefer
Çeviri: Elif Öztürk .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 460
133 Tiroid Hastalıkları Acilleri
Michael P. Kefer
Çeviri: Elif Öztürk ............................................................ 461
xiv iÇiNDEKiLER

134 Adrenal Yetmezlik ve Adrenal Kriz


Michael P. Kefer
Çeviri: ElifÖztiirk ............................................................ 463

1'.ısım 1:;
HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER .............................. 466
135 Anemi ve Kanamalı Hastanın Değerlendirilmesi
Daniel A. Hande/
Çeviri: ElifÖztiirk ............................................................ 466
136 Edinsel Kanama Bozuklukları
Aaron Barksdale
Çeviri: ElifÖztiirk ............................................................ 471
137 Hemofililer ve Von Willebrand Hastalığı
Daniel A. Hande/
Çeviri: Elif Öztiirk ............................................................ 474
138 Orak Hücreli Anemi ve Diğer Kalıtsal Hemolitik Anemiler
fason B. Hack
Çeviri: ElifÖztiirk ............................................................ 477
139 Transfüzyon Tedavisi
T Paul Tran
Çeviri: ElifÖztiirk ............................................................ 479
140 Antikoagülanlar, Antiplatelet Ajanlar ve Fibrinolitikler
Jessica L. Smith
Çeviri: Elif Öztiirk ............................................................ 484
141 Malignitede Acil Komplikasyonlar
Ross f. Fleischman
Çeviri: ElifÖztiirk . ........................................................... 486

NÖROLOJİ. .......... ................................................. 494


142 Baş Ağrısı ve Fasyal Ağrı
Steven Go
Çeviri: Eda Çakır ..................................................... 494
143 İnme, Geçici İskemik Atak ve Servikal Arter Diseksiyonu
Steven Go
Çeviri: Eda Çakır............................................................. 497
144 Değişmiş Mental Durum ve Koma
C. Crawford Mechen
Çeviri: Eda Çakır.... ........................... .............................. 505
145 Ataksi ve Yürüme Bozuklukları
Steven Go
Çeviri: Eda Çakır............................................................. 509
146 Vertigo ve Baş Dönmesi
Ross J. Fleischman
Çeviri: Eda Çakır............................................................. 510
147 Erişkinlerde Nöbet ve Status Epileptikus
C. Crawford Mechem
Çeviri: Eda Çakır............................................................. 514
148 Akut Periferik Nörolojik Lezyonlar
Jeffrey L. Hackman
Çeviri: Eda Çakır............................................................. 517
iÇiNDEKILER XV

149 Kronik Nörolojik Bozukluklar


Sarah Andrus Gaines
Çeviri: Eda Çakır............................................................. 519
150 Merkezi Sinir Sistemi Enfeksiyonları ve Spinal Enfeksiyonlar
O. John Ma
Çeviri: Eda Çakır. ............................................................ 523

GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ ..................... 528


151 Göz Acilleri
Steven Go
Çeviri: Mustafa Boz .......................................................... 528
152 Yüz ve Çene Acilleri
Jeffrey G. Norvell
Çeviri: Mustafa Boz .......................................................... 538
153 Kulak, Burun ve Sinüs Acilleri
Medley O. Gatewood
Çeviri: Mustafa Boz........................................................... 541
154 Ağız ve Diş Acilleri
Steven Go
Çeviri: Mustafa Boz........................................................... 545
155 Boyun ve Üst Havayolunun Enfeksiyonları ve Hastalıkları
Aaron Barksdale
Çeviri: Mustafa Boz. .......................................................... 550

DERİ HASTALIKLARI ................................................. 556

156 Dermatolojik Aciller


Daniel A. Hande!
Çeviri: Mustafa Boz. .......................................................... 556
157 Diğer Dermatolojik Hastalıklar
Daniel A. Hande/
Çeviri: Mustafa Boz. .......................................................... 560

ı... tllll J'I


TRAVMA ............................................................. 563

158 Erişkinlerde Travma


Jonathan S. Jlgen
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 563
159 Çocuklarda Travma
Matthew Hansen
Çeviri: Muhammed Sarıer ..................................................... 564
160 Yaşlılarda Travma
O. John Ma
Çeviri: Muhammed Sarıer ..................................................... 566
161 Gebelikte Travma
Nicole M. Delorio
Çeviri: Muhammed Sarıer ..................................................... 568
162 Erişkinlerde ve Çocuklarda Kafa Travması
O. John Ma
Çeviri: Muhammed Sarıer ..................................................... 569
xvi iÇiNDEKiLER

163 Omurga ve Spinal Kord Travmaları


Todd Ellingson
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 573
164 Yüz Travmaları
Jonathan S.Ilgen
Çeviri: Muhammed Sarıer ..................................................... 577
165 Boyun Travmaları
Katrina A.Leone
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 579
166 Kardiyotorasik Travmalar
Ross J. Fleischman
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 580
167 Abdominal Travma
O. John Ma
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 584
168 Flank Bölge ve Kalçanın Penetran Travmaları
Christine Sullivan
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 587
169 Genitoüriner Travmalar
Matthew C. Gratton
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 588
170 Ekstremitelerin Penetran Travmaları
Amy M. Stubbs
Çeviri: Muhammed Saner ..................................................... 591

I , ·ı ı O
KEMİK VE EKLEM YARALANMALARI. . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 593

ı 71 Ortopedik Yaralanmalarda İlk Değerlendirme ve Yönetim


Michael P. Kefer
Çeviri: Ziba Songur.... ... ......... ......... ... . ......... ....... . . . . .......... 593
172 El ve El Bileğı Yaralanmaları
Michael P. Kefer
Çeviri: Ziba Songur... ... . . . .......... . ........ .. .... . . ..... .. ..... . ... ..... .. 595
173 Ön Kol ve Dirsek Yaralanmaları
Sandra L.Najarian
Çeviri: Ziba Songur ........................................................... 598
174 Omuz ve Humerus Yaralanmaları
Sandra L.Najarian
Çeviri: Ziba Songur ........................................................... 601
175 Pelvis, Kalça ve Femur Yaralanmaları
Jeffrey G. Norvell
Çeviri: Ziba Songur ........................................................... 604
176 Diz ve Bacak Yaralanmaları
Sandra L. Najarian
Çeviri: Ziba Songur ........................................................... 609
177 Ayak ve Ayak Bileği Yaralanmaları
Sarah Andrus Gaines
Çeviri: Ziba Songur ........................................................... 613
iÇiNDEKiLER xvii
178 Kompartman Sendromu
Sandra L.Najarian
Çeviri: Ziba Songur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 615

Kısım 21
KAS İSKELET BOZUKLUKLARI ........................................ 617

179 Boyun ve Torakolomber Ağrı


Amy M. Stubbs
Çeviri: Zehra Akçora. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 617
180 Omuz Ağrısı
Andrew D. Perron
Çeviri: Zehra Akçora .......................................................... 620
181 Kalça ve Diz Ağrısı
Jeffrey L. Hackman
Çeviri: Zehra Akçora . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 623
182 Eklemlerin ve Bursaların Akut Hastalıkları
Matthew C. DeLaney
Çeviri: Zehra Akçora . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 626
183 Sistemik Romatolojik Hastalıkların Acilleri
Michael P. Kefer
Çeviri: Zehra Akçora .......................................................... 629
184 Elin Enfeksiyöz ve Enfeksiyöz Olmayan Hastalıkları
Michael P. Kefer
Çeviri: Zehra Akçora. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 632
185 Ayağın Yumuşak Doku Hastalıkları
Robert L. Cloutier
Çeviri: Zehra Akçora .......................................................... 634

Kısım 22
PSİKOSOSYAL BOZUKLUKLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 639
186 Davranış Bozuklukların Klinik Özellikleri
Lance H. Hoffman
Çeviri: İlter Ağaçkıran. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 639
187 Davranış Bozukluklarının Acil Değerlendirilmesi ve Stabilizasyonu
Lance H. Hoffman
Çeviri: İlter Ağaçkıran. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 640
188 Panik ve Konversiyon Bozuklukları
Lance H. Hoffman
Çeviri: İlter Ağaçkıran. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 643
189 Çocuk ve Yaşlı İstismar!
Jonathan Glauser
Çeviri: İlter Ağaçkıran. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 645

kısım 23
İSTİSMAR VE SALDIRI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 648

190 Cinsel Saldırı ve Yakın Partner Şiddeti ve İstismarı


Sara Laskey
Çeviri: Serkan Kurtulmuş...................................................... 648
xviii iÇiNDEKiLER

�. ,
GÖRÜNTÜLEMENİN İLKELERİ ..... ........... ... .... .. .. ...... ... ... . 650

191 Acil Serviste Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans


Görüntüleme Kullanımının İlkeleri
L. Keith French
Çeviri: Ayşe Fulya Onat ....................................................... 650
192 Acil Serviste Ultrasonografik Görüntüleme İlkeleri
Catherine Erickson
Çeviri: Ayşe Fulya Onat ....................................................... 652

Kısım 2::,
YÖNETİM ............................................................ 655

193 Acil Servis Hizmetleri


C. Crawford Mechem
Çeviri: Asl ı Bilge İpek ......................................................... 655
194 Acil Servis Yönetimi
David M. Cline
Çeviri: Asl ı Bilge İpek ......................................................... 657

İndeks ...................................................................... 663


jYAZARLAR

Kathleen M. Adelgais, MD, MPH, Associate Kristine L. Bott, MD, Assistant Professor,
Professor, Section of PediatricEmergency Department ofEnıergency Medicine, University
Medicine, University of Colorado, Denver School of Nebraska Medical Center, Omaha, Nebraska
of Medicine, Aurora, Colorado
Chad E. Branecki, MD, Assistant Professor,
D. Adam Algren, MD, Assistant Professor, Department ofEnıergency Medicine, University
Emergency Medicine and Pediatrics, Truman of Nebraska Medical Center, Omaha, Nebraska
Medical Center, University of Missouri-Kansas
Boyd D. Burns, DO, Assistant Professor, Residency
City School of Medicine, Kansas City, Missouri
Director, Department ofEnıergency Medicine,
Roy L. Alson, MD, PhD, Associate Professor, Oklahoma University School of Community
Department ofEmergency Medicine, Wake Forest Medicine, Tulsa, Oklahoma
School of Medicine, Winston-Salem, North
Derya Cağlar, MD, Assistant Professor Pediatrics,
Carolina
Division ofEmergency Medicine, University
Donald H. Arnold, MD, MPH, Associate Professor, of Washington School of Medicine, Seattle,
Departments of Pediatrics andEmergency Washington
Medicine, Vanderbilt University School of
J. Hayes Calvert, DO, Clinical Instructor, Departnıent
lvfcdicine, t.Jashville, Tennesscc
ofEm ergen ey Medicine, Wake Forest School of
Kim Askew, MD, Assistant Professor, Department Medicine, Winston-Salem, North Carolina
ofEmergency Medicine, Wake Forest School of
Shaun D. Carstairs, MD, Senior Faculty,
Medicine, W inston-Salem, North Carolina
Department ofEmergency Medicine, Naval
Shad Baab, MD, Assistant Professor, Department Medical Center San Diego, San Diego, California
ofEmergency Medicine, Wake Forest School of
Mark X. Cicero, MD, Assistant Professor of
Medicine, Winston-Salem, North Carolina
Pediatrics, Yale University School of Medicine,
Aaron Barksdale, MD, Assistant Professor, New Haven, Connecticut
Department ofEmergency Medicine, Truman
ilene Claudius, MD, Assistant Professor,Emergency
Medical Center, University of Missouri-Kansas
Medicine, Keck School of Medicine, University of
City School of Medicine, Kansas City, Missouri
Southern California, Los Angeles, California
Amy J. Behrman, MD, Associate Professor, David M. Cline, MD, Professor, Department of
Department ofEmergency Medicine, Division of
Emergency Medicine, Wake Forest School of
Occupational Medicine, Hospital of the University
Medicine, Winston-Salem, North Carolina
of Pennsylvania, Perelman School of Medicine,
Philadelphia, Pennsylvania Robert L. Cloutier, MD, Associate Professor,
Department ofEmergeney Medicine and
Burton Bentley il, MD, Attending Physician,
Pediatrics, Oregon Health & Science University,
DepartmentEmergency Medicine, Northwest
Portland, Oregon
Medical Center, Tucson, Arizona

xix
XX YAZARLAR

Marc F. Collin, MD, Associate Professor, Pediatrics, Casey M. Glass, MD, Assistant Professor,
Case Western Reserve University School Department of Emergency Medicine, Wake Forest
of Medicine, MetroHealth Medical Center, School of Medicine, Winston-Salem, North
Cleveland, Ohio Carolina
Nicole M. Delorio, MD, Associate Professor, Jonathan Glauser, MD, MBA, Associate Professor,
Department of Emergeney Medicine, Oregon Emergency Medicine, Case Western Reserve
Health & Science University, Portland, Oregon University, MetroHealth Medical Center,
Cleveland, Ohio
Matthew C. DeLaney, MD, Attending Physician,
Department of Emergency Medicine, Mercy Steven Go, MD, Associate Professor, Department
Hospital, Portland, Maine of Emergency Medicine, Truman Medical Center,
University of Missouri-Kansas City School of
Jeffery Dixon, MD, Clinical Associate Professor,
Medicine, Kansas City, Missouri
Department of Emergency Medicine, University
of Oklahoma School of Community Medicine, Jeffrey M. Goodloe, MD, Associate Professor,
Hillcrest Medical Center, Tulsa, Oklahoma Department of Emergency Medicine, University
of Oklahoma School of Community Medicine,
Daniel J. Egan, MD, Associate Residency Director,
Schusterman Center, Tulsa, Oklahoma
Department of Emergency Medicine, St. Luke's
Roosevelt Hospital Center, New York John E. Gough, MD, Professor, Department of
Emergency Medicine, East Carolina University,
Todd Ellingson, MD, Assistant Professor,
Greenville, North Carolina
Department of Emergency Medicine, Oregon
Health & Science University, Portland, Oregon Matthew C. Gratton, MD, Associate Professor
and Chair, Department of Emergency Medicine,
Catherine Erickson, MD, Assistant Professor,
Truman Medical Center, University of Missouri­
Department of Emergency Medicine, Oregon
Kansas City School of Medicine, Kansas City,
Health & Science University, Portland, Oregon
Missouri
Ross J. Fleischman, MD, MCR, Assistant Professor,
Geetika Gupta, MD, Clinical Faculty, Emergency
Department of Emergency Medicine, Oregon
Medicine, University of Michigan, St. Joseph
Health & Science University, Portland, Oregon
Mercy Hospital, Ann Arbor, Michigan
Stephen B. Freedman, MDCM, MSc, Associate
Jason B. Hack, MD, Associate Professor,
Professor of Pediatrics, Divisions of Pediatric
Director, Division of Medical Toxicology,
Emergency Medicine and Gastroenterology,
Department of of Emergency Medicine,
Alberta Children's Hospital, University of
Alpert Medical School of Brown University,
Calgary, Calgary, Alberta, Canada
Providence, Rhode Island
L. Keith Freııch, MD, Assistant Professor,
Jeffrey L. Hackman, MD, Assistant Professor,
Department of Emergency Medicine, Oregon
Department of Emergency Medicine, Truman
Health & Science University, Portland, Oregon
Medical Center/University of Missouri-Kansas
Saralı Andrus Gaines, MD, Assistant Professor City, Kansas City, Missouri
(Clinical), Department of Emergency Medicine,
Daniel A. Handel, MD, MPH, Associate Professor
Alpert Medical School of Brown University,
and Vice Chair, Department of Emergency
Providence, Rhode Island
Medicine, Oregon Health & Science University,
Medley O. Gatewood, MD, Assistant Professor, Portland, Oregon
Department of Medicine, Division of Emergency
Abigail Hankin-Wei, MD, MPH, Assistant
Medicine, University of Washington, Seattle,
Professor, Department of Emergency Medicine,
Washington
Emory University, Atlanta, Georgia
Joshua A. Gentges, DO, Assistant Professor,
Matthew Hansen, MD, Fellow, Pediatric Emergency
Emergency Medicine, University of Oklahoma
Medicine, Oregon Health & Science University,
School Community Medicine, Hillcrest Medical
Portland, Oregon
Center, Tulsa, Oklahoma
YAZARLAR xxi
Joshua T. Hargraves, MD, Assistant Professor, Sara Laskey, MD, Associate Professor,Department
Department of Emergency Medicine, Emory of Emergeney Medicine, CaseWestern Reserve
University School ofMedicine, Atlanta, Georgia University School ofMedicine,MetroHealth
N. Stuart Harris, MD, MFA, Chief ofDivision Medical Center, Cleveland, Ohio
ofWilderness Medicine,Director ofWilderness Katrina A. Leone, MD, Education Fellow and
Medicine Fellowship,Department of Emergency Instructor, Department of Emergency Medicine,
Medicine,Massachusetts General Hospital, Oregon Health & ScienceUniversity, Portland,
Boston, Massachusetts Oregon
Mark Hess, MD, Assistant Professor,Department Michael Levine, MD,Department of Emergency
Emergency Medicine,Wake Forest School of Medicine, Section ofMedical Toxicology,
Medicine,Winston-Salem, North Carolina University of Southern California, Keck School of
Brian C. Hiestand, MD, MPH, Associate Professor, Medicine, Los Angeles, California
Department of Em ergeney Medicine,Wake Forest Deborah R. Liu, MD, Assistant Professor of
School ofMedicine,Winston-Salem, North Pediatrics,Department of Pediatrics, Keck School
Carolina ofMedicine ofUSC, Los Angeles, California,
Lance H. Hoffman, MD, Associate Professor, Children's Hospital Los Angeles,Division of
Department of Emergency Medicine, Emergency Medicine, Los Angeles, California
University ofNebraskaMedical Center, Omaha, Dave W. Lu, MD, MBE, Acting Instructor,
Nebraska Department ofMedicine,Division of Emergency
B. Zane Horowitz, MD, Professor,Department Medicine,University of Washington School of
of Emergeney Medicine,MedicalDirector of Medicine, Seattle,Washington
Oregon Poison Center, Oregon Health & Science Thomas W. Lukens, MD, PhD, Associate Professor,
University, Portland, Oregon Emergency Medicine, CaseWestern Reserve
Jonathan S. Ilgen, MD, MCR, Acting Assistant University,MetroHealthMedical Center,
Professor,Department ofMedicine,Division of Cleveland, Ohio
Emergency Medicine,University ofWashington, O. John Ma, MD, Professor and Chair,Department
Seattle,Washington of Emergency Medicine, Oregon Health &
Robert Jones, DO, Associate Professor,Department ScienceUniversity, Portland, Oregon
of Emergency Medicine, CaseWestern Reserve David 1. Magilner, MD, MSPH, Assistant Professor,
University,MetroHealthMedical Center, Department of Emergency Medicine,Wake Forest
Cleveland, Ohio School ofMedicine,Winston-Salem,North Carolina
Christopher Kabrhel, MD, MPH, Assistant Jonathan A. Maisel, MD, Assistant Clinical
Professor, Surgery, HarvardMedical School, Professor, Emergency Medicine, YaleUniversity,
Boston, Massachusetts,Department of Emergency New Haven, Connecticut,Department of
Medicine,Massachusetts General Hospital, EmergencyMedicine, Bridgeport Hospital,
Boston,Massachusetts Bridgeport, Connecticut
Michael P. Kefer, MD, Attending Physician, David E. Manthey, MD, Professor,Department of
Oconomowoc, Wisconsin Emergency Medicine, AssociateDean forMedical
Allyson A. Kreshak, MD, Clinical Assistant Education,Wake Forest School ofMedicine,
Professor,Department of Emergency Medicine, Winston-Salem, North Carolina
University of California SanDiego, SanDiego, Anitha Mathew, MD, Clinical Instructor,
California Department of Emergency Medicine, Emory
Shana Kusin, MD, Adunct Clinical Instructor and University School ofMedicine, Atlanta, Georgia
Toxicology Fellow,Department of Emergency Chad D. McCalla, MD, Assistant Professor,
Medicine, Oregon Poison Center, Oregon Health Department of Emergency Medicine,Wake Forst
& ScienceUniversity, Portland, Oregon School ofMedicine,Winston-Salem,North Carolina
xxii YAZARLAR

Rodney L. McCaskill, MD, Associate Professor, Bret A. Nicks, MB, MHA, Associate Professor,
Department of Emergeney Medicine, WakeMed, Associate Dean, Department of Emergency
Raleigh, North Carolina Medicine, Wake Forest Baptist Health, Winston­
Salem, North Carolina
Henderson D. McGinnis, MD, Assistant Professor,
Department of Emergency Medicine, Wake Forest Joshua Nogar, MD, Clinical Professor,
School ofMedicine, Winston-Salem,North Carolina Department of Emergency Medicine &
Toxicology, University of California San Diego,
C. Crawford Mechem, MD, MS, Associate
San Diego, California
Professor, Department of Emergency Medicine,
University of Pennsylvania Perelman School of Jeffrey G. Norvell, MD, Assistant Professor,
Medicine, Philadelphia, Pennsylvania Associate Program Director, Emergency
Medicine, University of Kansas School of
Garth D. Meckler, MD,MSHS, Associate
Medicine, Kansas City, Kansas
Professor, Assistant Section Chief of Pediatric
Emergency Medicine, Director of Pediatric James C. O'Neill, MD, Assistant Professor,
Emergency Medicine Fellowship Program, Department of Pediatrics and Emergency
Department of Emergency Medicine, Oregon Medicine, Wake Forest Baptist Health, Winston­
Health & Science University, Portland, Oregon Salem,North Carolina
Chadwick D. Miller, MD, MS, Associate Professor, Manoj Pariyadath, MD, Assistant Professor,
Department of Emergency Medicine, Wake Forest Department of Emergency Medicine, Wake
School ofMedicine, Winston-Salem,North Forest Baptist Health, Winston-Salem, North
Carolina Carolina
Alicia B. Minns, MD, Assistant Professor of Andrew D. Perron, MD, Professor and Residency
Clinical Medicine, Department of Emergency Program Director, Department of Emergency
Medicine, University of California, San Diego, Medicine, Maine Medical Center, Portland,
California Maine
Alix L. Mitchell, MD, Senior Instructor, Department Thomas A. Rebbecchi, MD, Associate Professor,
of Emergency Medicine, Case Western Reserve Emergency Medicine, Robert Wood Johnson
University School of Medicine,MetroHealth Medical School/Cooper University Hospital,
Medical Center, Cleveland, Ohio Camden, New Jersey
Michael S. Mitchell, MD, Assistant Professor, Timothy Reeder, MD, MPH, Associate Professor,
Department of Emergency Medicine, Wake Forest Emergency Medicine, Brody School of Medicine
School of Medicine, Winston-Salem, North at East Carolina University, Greenville, North
Carolina Carolina
Vincent Nacouzi, MD, Attending Emergency Jennifer R. Reid, MD, Assistant Professor of
Physician, North Raleigh Medical Center, Pediatrics, University of Washington School of
Raleigh, North Carolina Medicine, Seattle, Washington
Milan D. Nadkarni, MD, Associate Professor, Howard Roemer, MD, Associate Professor,
Department of Emergency Medicine, Wake Forest Department of Emergency Medicine,
Baptist Health, Winston-Salem, North Carolina University of Oklahoma School of Community
Medicine, Schusterman Center, Tulsa,
Sandra L. Najarian, MD, Assistant Professor,
Oklahoma
Emergency Medicine, Case Western Reserve
University School of Medicine, MetroHealth Justin W. Sales, MD, MPH, Attending Physician,
Medical Center, Cleveland, Ohio Pediatric Emergency Medicine, Randall Children's
Hospital, Portland, Oregon
John C. Nalagan, MD, Assistant Professor, Director
of Medical Student Education, Department of Matthew J. Scholer, MD, PhD, Clinical Associate
Emergency Medicine, University of Oklahoma Professor, Department of Emergency Medicine,
School of Community Medicine, Schusterman University ofNorth Carolina, Chapel Hill, North
Center, Tulsa, Oklahoma Carolina
YAZARLAR xxiii
Sachita P. Shah, MD, Assistant Professor, Division James K. Takayesu, MD, MSc, Assistant
ofEmergencyMedicine, Department ofMedicine, Professor,Emergency Medicine, Harvard
University of Washington School ofMedicine, Medical School, Bostan,Massachusetts,
Seattle, Washington Massachusetts General Hospital, Baston,
Jessica L. Smith, MD, Assistant Professor of Massachusetts
EmergencyMedicine, Associate Program Director Christian A. Tomaszewski, MD, Professor of
ofEmergencyMedicine Residency,Emergency ClinicalMedicine, Department ofEmergeney
Medicine, AlpertMedical School of Brown Medicine, University of California San Diego
University, Rhode Island Hospital, Providence, Medical Center, San Diego, California
Rhode Island
T. Paul Tran, MD, Associate Professor,
Mitchell C. Sokolosky, MD, Associate Professor Department ofEmergency Medicine, University
and Residency Program Director, Department of ofNebraska College ofMedicine, Omaha,
EmergencyMedicine, Wake Forest Baptist Health,
Nebraska
Winston-Salem,North Carolina
Adam Vella, MD, Associate Professor,Emergency
David M. Spiro, MD, MPH, Associate, Department
Medicine,Mount SinaiMedical Center,New
ofEmergeney Medicine, Oregon Health &
York,New York
Science University, Portland, Oregon
Robert J. Vissers, MD, Adjunct Associate Professor,
Marc D. Squillante, DO, Associate Professor,
Department ofEmergency Medicine, Oregon
EmergencyMedicine Residency Program
Health & Sciences University, Portland, Oregon
Director, Department of Surgery/Division of
EmergencyMedicine, University of Illinois Michael C. Wadman, Associate Professor,
College ofMedicine at Peoria/OSF St. Francis Department ofEmergencyMedicine, University
Medical Center, Peoria, Illinois ofN ebraska College ofMedicine, Omaha,
Charles E. Stewart, MD, MSc (DM), MPH, Nebraska
Professor ofEmergency Medicine, Director of Richard A. Walker, MD, Associate Professor,
Oklahoma Disaster Institute, Department of Emergency Department, University ofNebraska
EmergencyMedicine, University of Oklahoma, Medical Center, Omaha,Nebraska
School of CommunityMedicine, Schusterman
Center, Tulsa, Oklahoma Clare F. Wallner, MD, Adjunct Instructor, Fellow,
Department ofEmerge neyMedicine, Oregon
Amy M. Stubbs, MD, Assistant Professor of Health & Science University, Portland, Oregon
EmergencyMedicine, Associate Residency
Program Director, TrumanMedical Center, Sandra L. Werner, MD, Assistant Professor,
University of Missouri-Kansas City School of Associate Director ofEmergencyMedicine
Medicine, Kansas City, Missouri Residency Program, Department ofEmergency
Medicine, Case Western Reserve University,
Christine Sullivan, MD, Assistant Professor, MetroHealthMedical Center, Cleveland, Ohio
Department ofEmergencyMedicine,
TrumanMedical Center, University ofMissouri­ Lori Whelan, MD, Assistant Professor, Department
Kansas City School ofMedicine, Kansas City, ofEmergencyMedicine, University of
Missouri Oklahoma School of Community Medicine,
Tulsa, Oklahoma
Carolyn K. Synovitz, MD, MPH, Clinical Associate
Professor, Department ofEmergeney Medicine, Mary Wittler, MD, Assistant Professor, Department
University of Oklahoma, School of Community ofEmergencyMedicine, Wake Forest Baptist
Medicine, Tulsa, Oklahoma Health, Winston-Salem,North Carolina
Christopher R . Tainter, MD, Assistant Professor, Stacie Zelman, MD, Assistant Professor,
Department ofEmergency Medicine, University Department ofEmergency Medicine,
of Oklahoma School of CommunityMedicine, Wake Forest Baptist Health, Winston-Salem,
Tulsa, Oklahoma North Carolina
I ÇEVİRİYE KATKIDA BULUNANLAR
Dr. İlter Ağaçkıran Dr. Aslı Bilge İpek
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Zehra Akçora Dr. Fulya Karaca
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halil Şıvgın Çubuk
Acil Tıp Anabilim Dalı Devlet Hastanesi
Dr. Mahmut Sami Akıllı Doç. Dr. Mehmet Ali Karaca
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Doç. Dr. Meltem Akkaş Dr. Nil Deniz Kartal
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Doç. Dr. Nalan Metin Aksu Dr. Gül Nihal Kasap
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Volkan Arslan Dr. Damlanur Kucur
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Ali Batur Öğr. Gör. Dr. Mehmet Mahir Kunt
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Mustafa Boz Dr. Serkan Kurtulmuş
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Eda Çakır Dr. Ayşe Fulya Onat
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Filiz Froohari Damarsoy Prof. Dr. M. Mahir Özmen
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Genel Cerrahi Anabilim Dalı
Dr. Mehmet Cihat Demir Dr. Elif Öztürk
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Doç. Dr. Bülent Erbil Dr. Muhammed Saner
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Zaur İbrahimov Dr. Ziba Songur
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Tıp Anabilim Dalı
Dr. Buğra İlhan Doç. Dr. Tevfik Tolga Şahin
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp Anabilim Dalı Genel Cerrahi Anabilim Dalı
xxv
löNSÖZ

Acil tıp, uykunun ne olduğunu bilmeyen ve ancak bir sonraki kritik hamleyi yapmak
için gerekli bilgiyi toplamak amacıyla dinlenilen bir uzmanlık alanıdır. Emergency
Medicine: Just the Facts kitabının 3. baskısı, kısa ve öz içeriğin, okuyucunun önemli
bilgileri aklında tutmasını kolaylaştırdığı varsayımıyla yazılmıştır. Bu baskının önce­
ki baskılardan ne kadar ileri olduğunun okurlar tarafından hemen fark edileceğini
umuyoruz. Bu baskıda lOO'ü aşkın radyografi filmi / renkli görüntüler, 93 karakalem
resim/EKG'ler ve materyalleri anlamanıza yardımcı olmak için tasarlanmış 300 tablo
mevcuttur. Bu değişim, ödüllü* ana ders kitabı olan Tintinalli'nin Emergency Medici­
ne: A Comprehensive Study Guide kitabının 7. Baskısındaki gelişimin yanı sıra, teşhis
amaçlı görüntüleme konusundaki ilerlemeleri de yansıtmaktadır. Acil tıp sınavlarının
birçoğu, resimli uyaran bölümü içerdiğinden, ders kitabına bunların eklenmesi, okur­
ların bu tür soruları yanıtlamasına yardımcı olacaktır.
Hedefimiz, acil tıp uzmanlık alanındaki bilgilerini güncellemek isteyen klinisyen­
lere, bu alandaki uygulamaların kısa, ancak kapsamlı bir değerlendirmesini sunmak­
tır. Ana ders kitabının bu alanda otorite olması gerekse de, bu kitap, 2120 sayfalık ana
ders kitabının aksine, okurların acil tıp alanındaki gelişmeleri haftalarla ifade edilebi­
lecek bir sürede gözden geçirmesini mümkün kılar. Çocuklarda hematolojik - onko­
lojik acil durumlar ve renal acil durumlar hakkında yeni bölümlerle, kitabın pediatri
konusundaki kapsamı genişletilmiştir. Bunun yanında, kitapta düşük ihtimalli koro­
ner sendromlar, üriner retansiyon, gıda ve su ile bulaşan hastalıklar ve dünya seyahati
yapan kişiler hakkında yeni bölümlerin yanı sıra, toksikoloji ve travma hakkında daha
fazla tartışma yer almaktadır. Renkli fotoğraflar ve tanı görüntüleri, zorlu ve hayati
tehlike oluşturan bozuklukların hemen tanınması için ilgili bölümlere eklenmiştir.
Bu kitabı oluşturmamızda bize yardımcı olan Emergency Medicine: Just the Facts
bölümlerinin yazarlarına, işlerine olan bağlılıkları ve iş etiklerinden dolayı memnuni­
yetimizi sunuyoruz. Tüm yazarlar deneyimli klinisyenlerdir. Yoğun çalışmalarından
zaman ayırıp bu konuları özetledikleri için hepsine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrı­
ca, bize bu projede yardımcı olan, özellikle McGraw-Hill Medical'dan Anne M. Sydor
ve Christie Naglieri'ye minnettarız. Son olarak, sürekli büyüyen ailelerimizin verdiği
sevgi, destek ve cesaret olmadan, bu kitabın yayımlanması mümkün olmazdı. Bu ki­
tap, DMC Lisa, Jill, Olivia, Paul ve Joseph'e; OJM OHSU Acil Tıp Bölümü asistanları
ve öğretim görevlilerine; RKC Marc, Matthew, Lissy ve Noah'ya; GDM Roo, Padre
ve Steve'e; SHT Caroline, Sara Alice ve Catherine'e; DAH Nicole, Zachary ve Logan'a
armağan edilmiştir.

David M. Cline, MD
O. John Ma, MD
Rita K. Cydulka, MD
Stephen H. Ihomas, MD
Daniel A. Handel, MD
Garth D. Meckler, MD

*T intinalli'nin Emergency Medicine kitabının 7. Baskısı, İngiltere Tıp Birliği tarafından


cerrahi ders kitapları kategorisinde birincilik ödülüne layık görülmüştür.
xxvii
ÇEVİRİ EDİTÖRLERİ ÖNSÖZÜ

Emergency Medicine: Just the Facts kitabının 3. baskısının çevirisini tamamlamış ol­
maktan büyük mutluluk duyuyoruz. Hacettepe Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı
olarak Tintinalli'nin Acil Tıp El kitabı ile başladığımız acil tıp alanındaki tüm önemli
kaynakları dilimize çevirme yolculuğumuz yine mükemmel bir Tintinalli kitabı ile
devam ediyor.
Tintinalli Acil Tıp El Kitabı'nın çevirisinde özellikle vurgulanan aşağıdaki parag­
rafı buraya da aktarmak isteriz: "Herşeyin ve herkesin üstünüze üstünüze geldiği bir
ortamda çoğu zaman yalnız başınıza hem etik, hem vicdani, hem rasyonel olmalı
hem de çözümü en kısa sürede üretmelisiniz. Bu işi yaparken hata yapmamak için
de kafanızda tanı ve tedavi şablonları oturmuş, hastalıklara ait görsel hafızanızın çe­
şitliliği tam ve beceri eğitimlerinizin yerli yerinde olması gerekiyor. Tam da burada
Tintinalli1er devreye giriyor. Aslında bu kitap her acil tıpçının en iyi arkadaşı. Eğitimi
boyunca yanı başından ayırmadığı bir kaynak. Ancak ana kitabın cüssesi onu her za­
man erişilebilir olmaktan çıkarıyor:'
Tintinalli'nin Acil Tıp: Bilinmesi Gerekenler kitabı, bilgilerini güncellemek isteyen
klinisyenlere, bu alandaki uygulamaların kısa, ancak kapsamlı bir değerlendirmesini
sunuyor. 2000 sayfadan daha fazla olan Textbook'tan farklı olarak okurların çok kısa
sürede herşeyi gözden geçirmelerine de olanak sunuyor.
Elinizdeki kitapta editörlüğü birlikte yürüttük. Ancak itiraf etmeliyiz ki, Hacettepe
Üniversitesi Acil Tıp AD'da ve Genel Cerrahi AD'daki bilim ve eğitime adanmış öğre­
tim üyeleri ve çok değerli asistanlarımız olmasa idi bu proje asla gerçekleştirilemezdi.
Çeviriler dışında indeksi de hazırlama işini üstlenen Dr. Volkan Arslan ve son
kontrollerde yardımlarını esirgemeyen Dr. Elif Öztürk bunca yoğunluk arasında bu
zor görevi de üstlendikleri için ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz.
Kitabın dilimize kazandırılmasında en başından başlayarak işleri kolaylaş­
tıran Güneş Tıp Kitabevleri'nin sahipleri Sayın Murat Yılmaz ve Polat Yılmaz'a;
Yayın Koordinatörü Sayın İhsan Ağın'a ve dizgi ekibine, kısaca tüm çalışanlarına katkı
ve destekleri için teşekkür ediyoruz.
Tintinalli'nin Acil Tıp: Bilinmesi Gerekenler kitabı'nın okuyucularında yeni ufuklar
açması dileğiyle tüm acil tıp asistanlarına ithaf ediyoruz.
Saygılarımızla,

Prof. Dr. M. Mahir ÖZMEN


Doç. Dr. Bülent ERBİL

xxix
Kısım 1
TEST HAZIRLAMA VE PLANLAMA

ACİL TIP Y ETERLİLİK • Yeterlilik Sınavından geçme/başarısızlık kriteri,


1 SINAVLARI İLE İLGİLİ puanlama amacıyla sınava dahil olan bu test mad­
delerinin %75'nin doğru olmasıdır.
GERÇEKLER • Sınavın genellikle üçte ikisi veya dörtte üçü puan­
David M. Cline lı olup, dörtte birlik-üçte birlik oranı da yeni sınav
Çeviri: Bülent Erbil içeriğinden alınarak birlikte puanlanır. Bu araştır­
ma soruları güvenilirlik için standart sorular ile
• BAŞLANGIÇ YAKLAŞIMI karşılaştırılır ve takip eden sınavın puanlanmış
sorularını içerebilir. Tipik olarak bir sorunun pu­
• Amerikan Acil Tıp Yeterlilik kurulu (AATB-ABEM) anlanmış soru olarak kullanılması için oluşturulma
her yıl 3 yazılı sınav yapmaktadır: Yeterlilik Sınavı zamanından 2 yıl geçmesi gerekir.
(eski Sertifıkasyon Sınavı), ConCert Sınavı (eski • Son 20 yılda yeterlik sınavında başarı oranları ilk
Resertifıkasyon Sınavı) ve Eğitim İçi (In-Training) kez girenler için %90 ve genel olarak %78 olmuştur.
Sınavı. 2004 yılı Acil Tıp Sürekli Sertifıkasyon (Con­ • 2002 sınavları ile başlayarak, yazılı sınavların konu­
Cert) ve Hayat Boyu Öğrenme ve Kendini-Değer­ ları Acil Tıp Klinik Uygulama Modeli ve revizyon­
lendirme (HBÖKD) sınavlarının başlangıcı oldu. larına dayanmaktadır.
• Sınavın içeriğine ek olarak, başlangıç AATB sertifı­ • Bu kitabın bölümleri ile karşılaştırılmış sınav
kasyonu ve sertifıkasyonun devamı için bazı şartlar içeriğinin bir yüzde dağılımı Tablo 1-1 'de liste­
mevcuttur. Bu sınavlara ilişkin güncel bilgiler için, lenmiştir. Soruların pek çoğu farklı olmasına rağ­
ABEM web sitesini (www.abem.org) inceleyiniz. men, içerik yüzdeleri her üç AATB yazılı sınavları
• Amerikan Acil Tıp Osteopatik Board'u (AATOB­
için aynıdır. Acil Bilinmesi Gerekenler (3. Baskı)
AOBEM) yılda bir mart ayı orta-sonlarında serti­ çok sayıda konuları içeren çeşitli bölümlerden
fikasyon sınavı yapar. Sürekli O steopatik Öğrenme oluşmaktadır; bu nedenle, bizim bölümlerimiz
Değerlendirmesi (SOÖD-COLA) olarak adlandırı­ tam olarak sınav soru içerik alanları ile ilişkili de­
lan AATOB, Acil Tıp sürecinde Sürekli Sertifikas­ ğildir.
yon olarak uygulanmaktadır. Sınavın içeriğine ek • Yazılı sınavlara hazırlanan hekimlerin göz önünde
olarak, başlangıç AATOB sertifıkasyonu ve sertifı­ bulundurması gereken bir diğer konu, keskinlik
kasyonun devamı için bazı şartlar mevcuttur. Daha dağılımıdır. Sınav soruları, %27 kritik, %37 yeni
fazla bilgi için www.aobem.org'a bakınız ortaya çıkan, %27 düşük keskinlik, %9 keskinlikle
ilişkisiz olmak üzere hastaların keskinliğine (veya
• AATB YAZILI Y ETERLİLİK SINAVI her bir keskinlik kategorisindeki hastaların bakı­
• AATB Yeterlilik Sınavı her yıl ülke dışında çeşitli mına ilişkin konulara) göre derecelendirilmektedir.
yerlerdeki bilgisayarlı test merkezlerinde kasım Dolayısıyla, bu içerik, sınavın %64'ünü oluşturdu­
ayının ilk günlerinde yapılır. Test sitesi bilgileri için ğundan, belirli konu alanlarını gözden geçirirken,
www.abem.org' a bakınız. okurların kritik veya yeni ortaya çıkan hasta başvu­
• AATB Yeterlik Sınavı, yaklaşık 305 tek yanıtlı, rularına yoğunlaşması gerekir.
olumlu ifadeli, çoktan seçmeli sorudan oluşur. • ConCert Sınavına (önceki adıyla Resertifıkasyon
• Soruların %10 - %15'nin arasında bir resimli uyarı Sınavına) kıyasla, Yeterlilik Sınavında patofizyoloji
mevcuttur. temelli daha çok soru mevcuttur. Soruların kabaca
• Her sınav yaklaşık 8 saat uzunluğundadır, yaklaşık %60'ı yönetim temelli olup, bunların birçoğunda
6,5 saat gerçek test zamanı (soru başına 1,3 dakika) tanının klinik açıklamaya göre yapılması gerekli­
ayrılmıştır. 3 saat 10 dakikalık iki ayrı zaman ayarlı dir. Soruların %20'si tanı kriterlerinden oluşurken,
test oturumlarına ayrıldığı için öğle yemeği için bir %10'Iuk bir bölüm patofızyoloji temellidir. Sorula­
ara mevcuttur. rın geri kalan %10'luk bölümü ise acil durum de-
1
2 KISIM 1 • TEST HAZIRLAMA VE PLANLAMA

TABLO 1-1 İçerik Kategorisine göre Test Öğelerinin Yüzdelik Dağılımının, Acil Tıp Bilinmesi
Gerekenler kitabının 3. Baskısıyla Karşılaştırılması.
YAZILI SINAV BÖLÜM
YÜZDELİK SAYISI ACİL-TIP BİLİNMESİ GEREKENLER
TANI DAGILIMI (YÜZDE) KİTABiNiN BÖLÜMLERİ
Belirtiler,bulgular ve prezentasyonlar %9 14(7.2+) 7,9, 10,19,31, 37,51, 59,67,68,69, 102,
119, 172, artı "tüın bölümlerdeki Klinik Özellikler"

Abdominal ve gastrointestinal bozukluklar %9 15(7.7) 38-50, 75, 76

Kardiyovasküler bozukluklar %10 16(8.2) 4,5,20-30, 74,80,95

Deri bozuklukları %2 4(2.1) 85 92,156,157

Endokrin, metabolizma ve beslenme bozuklukları %3 8(4.1) 6, 81-83,131-134

Çevresel bozukluklar %3 11(5.7) 120--130

Baş, kulak, göz,burun ve boğaz bozuklukları %5 7 (3.6) 70,71, 151-155

Hematolojik. bozukluklar %2 9(4.6) 86,87, 135-141

İmmün sistem bozuklukları %2 4(2.1) 8, 94,101, 183

Sistemik enfeksiyon hastalıklar %5 9(4.6) 89-91,93,96-100

Kas ve iskelet bozuklukları (travmatik. olmayan) %3 7(3.6) 179-185

Sinir sistemi bozuklukları %5 11(5.7) 78,79,142-150

Kadın hastalıkları ve doğum %4 7(3.6) 60-66

Psikodavranışsal bozuklukları %3 6(3.1) 13,186-190

Renal ve ürogenital hastalıklar %3 7(3.7) 52-57, 77,88

Göğüs ve solunum bozuklukları %8 7(3.7) 31-36, 72,73,

Toksikoloji %4 16(8.2) 103-118

Travmatik bozukluklar %11 21(10.8) 84, 158-160, 162-178

Prosedürler ve beceriler %6 11(5.7) 3,11-18,191,192

Diğer bileşenler(idari ve hukuki konular dahil) %3 5(2.6) 1, 2, 98,193, 194

partmanının yönetimi, acil tıp hizmetleri (ATH testleri (3) bilişsel uzmanlığın değerlendirilmesi
EMS), afet tıbbı ve muhtelif konulardan oluşur. (ConCert sınavı) ve (4) uygulama performansı de­
Sertifikanın geçerliliği 1 O yılda bir sona ermekte ğerlendirmesi.
olup, resertifikasyon işlemlerinde Sürekli Sertifika­ Boarddan/kuruldan diploma alan tüm hekimlerin,
landırma sürecine katılım gereklidir (bkz. bu bölü­ web sitesinden sertifika yenileme gerekliliklerini
mün ileriki kısımlan). kontrol etmesi gerekir. Bu gereklilikler, mevcut ser­
tifıkanın sona erme tarihine göre değişiklik gösterir.
AATB SÜREKLİ Mesleki durum bilgileri (yukarıda 1 numaralı mad­
SERTİFİKALANDIRMA (SERTİFİKA de) ve uygulama performansı değerlendirmesi (yu­
karıda 4 numaralı madde) AATB web sitesi www.
YENİLEME) abem.org adresinde mevcuttur.
• Sertifika yenileme sürecinin adı Sürekli Sertifika­ LLSA testleri için yıllık okuma listesi, AATB web
landırına olarak değiştirilmiştir ve artık dört ge­ sitesi www.abem.org adresinde mevcuttur. LLSA
rekliliğe sahiptir: (1) profesyonel durum, (2) der­ testlerinde bu okumalar temel alınmaktadır.
gi makalelerinin temel alındığı yıllık Yaşam Boyu Yeni ConCert Sınavı, (4.25 saati sınavın kendisi
Öğrenim Kişisel Değerlendirme (YBÖKD-LLSA), olmak üzere) 5.25 saatlik bir deneyimdir ve ülke
BÖLÜM 1 • ACiL TIP YETERLiLiK SINAVLARI iLE iLGiLi GERÇEKLER 3
genelinde 200 adet bilgisayar temelli test merkezin- AATB Kurul Sertifikasının geçerliliğini sürdürmek
de mevcuttur. Daha fazla bilgi için, www.abem.org için sertifikanın 1 O yılda bir yenilenmesi gereklidir.
adresinden AATB web sitesini inceleyin.
ConCert Sınavı, acil tıp hekiminin hastaları tedavi
ederken bilinesi gereken hususlar üzerinde yoğun­ AATB EGİTİM İÇİ SINAVI
laşan yaklaşık 205 adet tek yanıtlı, çoktan seçmeli,
Tüm acil tıp asistanları, her yıl Şubat ayının sonun­
olumlu yazılmış sorudan oluşur.
da Eğitim İçi Sınava tabi tutulur.
Test sorularının yaklaşık %15'i resim içermekte
Yaklaşık 225 sorudan oluşan tek oturumluk bu sı­
olup, bu sorular genellikle sınavın ilk bölümünde nav, 4 saat 30 dakika sürer (soru başına 1.1 dakika).
yer alır. Diğer AATB sınavlarının aksine, geçme/kalma kri­
Sınavın içeriği, Acil Tıp Klinik Uygulama Modeli teri yoktur. Bunun yerine, asistanlar ülke genelinde
(The Model of the Clinical Practice of Emergency kendileriyle aynı eğitim düzeyine sahip diğer asis­
Medicine) ile sonraki baskılarından gelir. tanlarla karşılaştırılır. Eğitim programlarının pu­
ConCert Sınavı, birkaç yıl boyunca LLSA maka­ anları, ülke genelindeki diğer eğitim programları­
lelerinin içeriğiyle ilişkili sorular içermiş olsa da, nın puanlarıyla ayrı ayrı karşılaştırılır ve bu bilgiler,
makalede geçen öneriler bu alanda standart uy­ asistanlık programı müdürlerine verilir.
Sınavın konusu, Acil Tıp Klinik Uygulama Modeli
gulama haline gelmediği sürece bu durum geçerli
ve revizyonları üzerine kuruludur.
değildir.
Tüm soruların hedefi, üçüncü yılındaki bir acil tıp
ConCert Sınavı için geçme/kalma kriteri, sınava asistanının bilgi ve deneyim düzeyine eşdeğerdir.
puanlama amacıyla dahil edilen test öğelerinin Sınav içeriğinin, bu kitabın bölümleriyle karşılaş­
yaklaşık %75'inin doğru yanıtlanması olmuştur. tırmalı yüzdelik dağılımı, Tablo 1-1 'de verilmiştir.
Sınavın genellikle üçte ikisi veya dörtte üçü puan­ Soruların birçoğunun farklı olmasına karşın, içe­
lı olup, dörtte birlik-üçte birlik oramda yeni sınav rik yüzdeleri, AATB yazılı sınavlarının üçü için de
içeriğinden alınarak birlikte puanlanır. Bu araş­ aynıdır. Acil Tıp Bilinmesi Gerekenler kitabı, birden
tırma soruları, güvenilirlik açısından standardize fazla konu içeren bölümler içerdiğinden, kitabın
sorularla karşılaştırılır ve sonraki sınav döngüsüne bölümleri, tam olarak sınav sorularının içerik alan­
larıyla bire bir ilişkili değildir.
puanlı öğeler olarak dahil edilebilir.
• 2004 yılından bu yana ConCert Sınavlarını ortala­
ma geçme oranı %95'tir.
Yeterlilik Sınavına kıyasla, ConCert Sınavı daha AATB YAZILI SERTİFİKA SINAVI
klinik temellidir ve daha az patofizyoloji sorusu AATB Sertifika Sınavı, her yıl Mart ayının ortası ile
içerir. sonu arasında yapılır.
LLSA okumalarının içeriği, AATB web sitesinde • AATB ve AATOB yazılı sınavı içerik alanları birbi­
yayınlanır. Uygulanmaya başladığı ilk on yıl bo­ rine benzerdir. Ancak AATB, organ temelli sistem
yunca, LLSA okumalarının konuları model müf­ kategorizasyonu içerisinde pediatri içeriğinin yanı
redatın belirli konular üzerinde yoğunlaşan alan­ sıra, diğer kategorilerden yönetimsel ve afet tıbbı
konularını içerirken, AATOB benzer sistem temel
larından seçilmiştir. Örneğin, 2013 yılı konuları,
alan kategorizasyon içerisinde vital bulgular ve baş­
göğüs - solunum bozuklukları, bağışıklık sistemi
vuruları içerir. Detay için AOBEM web sayfasına
bozuklukları ve kas - iskelet sistemi bozuklukları bakınız.
olmuştur. 2014 yılından başlamak üzere, okumalar Sınav içeriğinin yüzdelik dağılımı, Tablo 1-1'de be­
Acil Tıp modelinin geniş bir yelpazesinden seçile­ lirtilen konu alanlarına benzerdir.
cek olup, 9 yıllık dönemin dışına çıkacaktır. • AATB gibi, AATOB için de bir geçme puanı vardır
Sınav içeriğinin, bu kitabın bölümleriyle karşılaş­ fakat bu puan henüz yayınlanmamıştır. Ayrıca her
tırmalı yüzdelik dağılımı, Tablo 1-1 'de verilmiştir. iki sınavın da değerlendirme ve standartlaştırma
Soruların birçoğunun farklı olmasına karşın, içe­ sürecinde olan puansız test öğeleri vardır.
rik yüzdeleri, AATB yazılı sınavlarının üçü için de
aynıdır. Acil Tıp Bilinmesi Gerekenler kitabı, birden
fazla konu içeren bölümler içerdiğinden, kitabın
bölümleri, tam olarak sınav sorularının içerik alan­
larıyla bire bir ilişkili değildir.
4 KISIM 1 • TEST HAZIRLAMA VE PLANLAMA

TEST UYGULAMA olması ve ilerlemenizi gözden geçirmeniz için sık


2 TEKNİKLERİ sık kontrol edilmesi gereklidir.
Konsantre olmamzı sağlayan ve dikkatinizi dağıt­
David M. Cline mayan bir çalışma yeri bulun. Tek bir yerde çalış­
Çeviri: Bülent Erbil manm, üniversite öğrencilerinin sınav performan­
sım artırdığı kamtlanmıştır.
• Mükemmel bir test performansı, iyi planlanmış ça­ Konunun genel bir görünümünü elde etmek için, her
lışma yöntemleri ve dikkatlice uygulanan test uy­ bölümü okumaya, konu başlıklarına göz atarak başla­
gulama teknikleri gerektirir. yın. Zihninizde aşağıdaki gibi sorular oluşturun:
l. Hastalık riski taşıyan bir kişiyi tespit etme ko­
nusunda bana yardımcı olacak etiyolojik bilgi­
SINAV HAZIRLIGI VE HEKİM ler nelerdir?
PERFORMANSI 2. Hastalığı tedavi etmeme yardımcı olacak pato­
• Sınav hazırlık teknikleri ve testin başarılı bir biçim­ fizyolojik kavramlar nelerdir?
de tamamlanması, acil tıp alanı içerisinde çok araş­ 3. Hastalığı tespit etmeme yardımcı olacak klinik
tırılmamıştır. Diğer tıp uzmanlık alanlarında veya özellikler nelerdir?
mesleki alanlarda yapılan çalışmaların, acil tıp kurul 4. Hastalığın tamsmı doğrulama kriterleri nelerdir?
sınavlarıyla ilişkili olabileceği gibi olmamasıda. 5. Hastalık için tavsiye edilen tedaviler nelerdir?
• Sürekli tıp eğitiminin, klinik uygulamalar üzerinde • Okumanın aktif bir deneyim olması gerekir. Alış­
olumlu etki sahibi olduğunu gösteren çok az kanıt tırmaları fosforlu kaleminizle renklendirme yarış­
vardır. ması haline getirmeyin. Sayfaların kenarlarına not­
Uygulama becerilerini vurgulayan etkileşimli otu­ lar alın ve kilit noktaları daire içine alın, altını çizin
rumların, hekimin uygulama davranışları üzerinde ve tespit edin.
olumlu bir etkisi olabilir. Sonunda notlarımzı ve kilit noktaları gözden geçi­
Düzenli didaktik eğitim konferanslarının test per­ rin. Konunun kafa karıştırıcı olduğunu veya konuyu
formansını etkilediğine ilişkin çok az kanıt vardır. yeterince anlamadığınızı düşünürseniz, bu kitabın
Sınav içeriğine yoğunlaşan yoğun bir konferans se­ ana ders kitabı olan Emergency Medicine: A Comp­
risinin, sonrasındaki test performansını artırabildi­ rehensive Study Guide, 7. baskı gibi başka kaynakla­
ği gösterilmiştir. ra başvurmanız gerekecektir. Bir hastalığın resimli
Cerrahi asistanlarının konferanslara daha fazla atlasını, elektrokardiyogram atlasını veya radyoloji
katılmasının, daha yüksek performans geçmişine atlasını inceleme seçeneğini de değerlendirin.
sahip asistanların test performansını olumlu etki­ Bu kitabm tamamını okumak için zamanınız yoksa,
lediği gösterilmiştir. bilgilerinizdeki boşlukları tespit etmek için kitabın
• Diğer uzmanlık alanlarında yapılan araştırmalar, dizin kısmını inceleyin. Daha önce gözden geçirme­
bağımsız çalışma, ders kitabının programlı olarak diğiniz konuları veya hastalığa özel tedavileri arayın.
gözden geçirilmesi ve asistamn kişisel çabası gibi Her şeyi son dakikaya bırakmak verimli bir çalışma
daha iyi bir test performansıyla ilişkili birçok etke­ yöntemi değildir, zahmetlidir ve kaygılanmanıza
nin olduğunu göstermiştir. yol açar.
Hem nöroloji, hem de cerrahi alanında, geçmiş eği­
tim içi sınav performansları, sertifika sınavı perfor­ SINAVIN HEMEN ÖNCESİNDE
mansı konusunda ipuçları vermiştir.
• Cerrahi asistanlarında, sınavdan önceki gece nöbet­ HAZIRLIK
te olmak, eğitim içi sınav puanlarını etkilememiştir. Sınavdan bir gece önce uykunuzu alın.
Sınav salonunun yerini bulmak, çevreye ve/veya)
ÇALIŞMA TEKNİKLERİ bilgisayarlı sınav prosedürüne alışmak için, sınav ye­
Yaygm çalışma kuralları temel almarak, aşağıda ve­ rine sınav saatinden mümkün olduğunca önce gelin.
rilen teknikler tavsiye edilmektedir. Acil tıp alanında AATB yazılı sınavları, Pearson VUE test merkezle­
herhangi bir destekleyici çalışma yapılmamıştır. rinde yapılmaktadır. Sınav öncesinde yol gösterici
bilgilere www.pearsonvue.com/sponsors/tutorial
Test öncesi kalan zamanda çalışma hedeflerinizi adresinden ulaşılabilir.
gerçekleştirmek için bir zaman programı oluştura­ • Yol gösterici bilgilere, asıl süreli smav oturumun­
rak başlayın. Mevcut bilgilerinizde ve son gözden dan önce ulaşılabilir. Sınav prosedürü hakkında
geçirdiğiniz bilgilerdeki boşlukları kapatmak için bilgi sahibi olmanızı sağlayabilecek olması ve süreli
bir soru � cevap kitabı kullanarak bu kitabı oku­ sınav prosedüründen zaman almaması nedeniyle,
maya zaman ayırın. Zaman programmızın yazılı bu bilgileri incelemeniz gereklidir.
BÖLÜM 2 • TEST UYGULAMA TEKNİKLERİ 5
Yukarıda ele alınan yol gösterici bilgilere ek olarak, • Bilgisayar programı, sınavın sonunda yeniden de­
bilgisayar merkezinde asıl sınav tarihinden önceki ğerlendirmek istediğiniz bazı sorulara işaret koy­
bir tarihte deneme sınavı uygulanabilir. Bu işlem manıza olanak tanır.
ücretlidir ve adayları bilgisayarlı test deneyimine Testin üçte birine kadarlık bir bölümünün puanlan­
alıştırmayı amaçlar. Bu sınavın içeriği ve zorluk dırılmadığını unutmayın (bkz. 1. Bölüm). Sorunun
düzeyi, asıl sınavı yansıtacak biçimde hazırlanma­ yanıtını bilmiyorsanız veya sorunun kafa karıştırıcı
mıştır. olduğunu düşünüyorsanız, bu bir deneme sorusu
Uygun giysileri seçmek için sınav salonunun sıcak­ olabilir. Özgüveninizi veya ivmenizi kaybetmeyin.
lığını kontrol edin. Sınava rahat giysilerle girin. Tahmin yapmak zorunda kalırsanız, doğru yanıtı
Uyanmak, giyinmek ve acele etmeden kahvaltı yap­ verme şansınızı artırmak için yanlış seçenekleri be­
mak için yeterli zaman ayırın. lirleyin.
Ağır olmayan ve yeterli bir kahvaltı yapın. Öğle ye­ "Yukarıdakilerin hepsi" gibi bir şıkkın olduğu so­
meğinde de benzer nitelikte gıdalar tüketin. rularda, diğer iki şıkkın doğru olduğundan emin­
Kendinizi tanıtmak için fotoğraflı bir nüfus cüzda­ seniz, "yukarıdakilerin hepsi" şıkkını işaretleyin.
nı ve belirtilen diğer belgeleri yanınızda bulundu­ Kapsamlı genellemeler içeren şıklar genellikle yan -
run. !ıştır.
Kaygı azaltma tekniklerinin uzun zamandır tavsiye AATB sınavlarında "C" şıkkının doğru olma ola­
ediliyor olmasına karşın, belirli bir düzeyde sınav sılığının diğer şıklara göre daha yüksek olduğunu
kaygısının sınav performansını iyileştirdiği kanıt­ gösteren bir kanıt yoktur.
lanmıştır. Sınav süresinin tamamını kullanın. Zamanınız ka­
lırsa, zor olarak belirlediğiniz ilk soruları gözden
SINAV SÜRECİ geçirin ve sonra soruları tekrar okumak için kalan
zamanı kullanarak, ilk okuduğunuzda yanlış anla­
Sözlü talimatları dikkatle dinleyin ve yazılı/ekran­
mış olabileceğiniz kısımları bulmaya çalışın.
da verilen talimatların tamamını okuyun.
Genel kanının aksine, ilk tahmininizin doğru ol­
Sınavda her soru için 1. 1 ila 1.3 dakika süreniz ola­
ması, yanıtın dikkatli bir biçimde gözden geçiril­
caktır. Bu plana uyum sağladığınızdan emin olun.
mesiyle ulaşılan sonucun doğru olmasından daha
Örneğin, sınavın 1 saatlik bölümü tamamlandı­
muhtemel değildir. Yeniden gözden geçirme süre­
ğında, yaklaşık 60 soruyu yanıtlamış olun. Resimli
cinde daha iyi bir yanıt bulursanız, seçtiğiniz şıkkı
bölüm genellikle sınavın başında yer alır ve bu so­
değiştirmekte tereddüt etmeyin. Yanlış bir yanıtı
rular, birçok katılımcı için sınavın geri kalanından
doğru bir yanıta çevirme olasılığınız %57.8, yan­
daha fazla zaman alır.
liş b�r yanıtı başka bir yanlış yanıta çevirme ola­
• Çoktan seçmeli sınavda yanlış yanıtlar puanı dü­
sılığınız %22.2, doğru bir yanıtı yanlış bir yanıta
şürmez. Her soru 1 puan değerindedir.
çevirme olasılığınız ise yalnızca %20.2'dir. Ancak,
• Soruları ilk kez yanıtlarken, ilk bulduğunuz doğ­
başarılı bir sınav geçmişine sahip öğrencilerin doğ­
ru yanıtı seçerek her soruyu yanıtlamanız gerekir.
ru bir değişiklik yapma olasılığı, başarısız bir sınav
Program, daha sonra geri dönüp yanıtınızı gözden
geçmişine sahip öğrencilere kıyasla daha yüksektir.
geçirmek istediğiniz soruları işaretlemenize izin
Öğle arasını, arkadaşlarınızla sınav sorularını tar­
verir.
tışarak geçirmeyin. Bu durum, sınavdan diskalifiye
Soruyu dikkatlice okuyun ve şıkları okumadan
olmanıza yol açabilir ve daha fazla kaygı yaratarak,
önce yanıtı tahmin edin. Tahmin ettiğiniz yanıtı
öğleden sonraki oturumda performansınızı sınır­
şıkların arasında görürseniz, yanıtınız büyük olası­
lar.
lıkla doğrudur.
Rahatlayın. Olasılıklar lehinizedir ve bu kitaba sa­
Tahmin ettiğinizden daha eksiksiz veya daha iyi bir
hip olduğunuzdan, acil tıp uygulamasını gözden
yanıt olup olmadığını kontrol etmek için, tüm ya­
geçirmenin kısa ve öz bir yoluna sahipsiniz.
nıtları okuyun.
• Kararsız kaldığınız tek bir soru hakkında çok fazla
zaman harcamayın. En iyi tahmininizi yapıp diğer
sorulara geçin.
Kısım 2
RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

İLERİ HAVA YOLU yutlarda olmasına bağlıdır. Bu teknik iki kişi tara­
3 DESTEGİ fından uygulanır (bir kişi iki eliyle maskeyi oksijen
sızdırmayacak ve hastanın burun ve ağzını kapla­
Robert J. Vissers yacak şekilde tutarken; diğeri ambu ile oksijen akışı
Çeviri: Damlanur Kucur sağlamalıdır).

BAŞLANGIÇ YAKLAŞIMI
• Acil resüsitasyon için tek ve en önemli görev, solu­
num yolunun kontrolüdür.
• Solunumun düzenlenmesindeki ilk yaklaşım; solu­
num yolu açıklığının (ABC'nin A'sı), ve oksijenas­
yon ile ventilasyonun (ABC'nin B'si) yeterliliğini eş
zamanlı olarak değerlendirmek ve düzenlemektir.

PATOFİZYOLOJİ
• Üst solunum yolu, larinkse doğru inen oral ve naza!
kaviteleri kapsarken; alt solunum yollan ise trakea,
bronşlar ve akciğerleri kapsar.
• Aşağıdakiler varlığında olası zor entübasyon öngö­
rülebilir:
1. Solunum güçlüğü ile ilgili fikir verici harici Sınıf I Sınıf il
özellikler (örneğin; sakal ya da obezite, kısa bo­
yun, basık çene ya da trakeaotomi yarası)
2. Ağzı 3 parmak genişliğinde açamama ya da tiro­
mental mesafenin 3 parmaktan az olması durumu
3. Hastanın burundan nefes alır pozisyonda ağzını
açması durumunda dahi, uvulanın tabanından
sonraki kısmın görülmesine engel olan, oral ka­
vitesine göre büyük bir dilinin olması (Şekil 3-1)
4. Üst solunum yolu darlığı belirtileri
5. Boyun hareket kabiliyetinde yetersizlik (Bu yal­
nızca servikal omur yaralanması potansiyeli ol­
mayan hastalarda değerlendirilmelidir)

ACİL SERVİSTE BAKIM VE İDARE


Hastanın rengi ve solunum hızı değerlendirilir; res­
piratuvar ya da kardiyak arrest, acil entübasyonun Sınıf 111 Sınıf iV
bir endikasyonu olabilir.
Solunum yolu head tilt-chin lift manevrasıyla açılır. ŞEKİL 3-1. Mallampati ve arkadaşları tarafından tariflenen
(Eğer servikal omurga yaralanması şüphesi varsa dil boyutunun ağız içi boyutuna oranına göre sınıflandırıl­
ması. Sınıf l: Tonsiller katlantılar, yumuşak damak ve uvula
çene itme "jaw thrust" yöntemi kullanılır). Eğer ge­
görülebilir. Sınıf Il: Tonsiller katlantılar ve yumuşak damak
rekliyse, hasta oksijen rezervan içeren balon-valf­ görülebilir fakat uvula dil köküyle kapanmıştır. Sınıf lll: Sa­
maske ile solutulur. Maskenin oksijen sızdırmadan, dece uvula tabanı görülebilir. Sınıf IV: bu üç yapının hiçbiri
verimli bir şekilde çalışması; maskenin uygun bo- görülemez.
6
BÖLÜM 3 • İLERİ HAVA YOLU DESTEGİ 7
Hastanın vital bulguları, oksijen satürasyonu ve (Burp manevrası). Böylece ses telleri görülebilir
end-tidal karbondioksit basıncı (eğer mümkünse) hale gelir. Eğer başarısız olunursa, balon-valf mas­
devamlı olarak takip edilir. ke ile tekrar oksijenizasyon sağlamak gerekebilir.
• Hastanın invazif hava yolu yönetimine ihtiyacı Başka girişimlerde bulunmadan önce; blade'i, tüp
olup olmadığı saptanır. ölçüsünü ya da hastanın pozisyonunu değiştirmek
İlk değerlendirmeler, gerekli olduğu yönündeyse; gibi yöntemler göz önünde bulundurulmalıdır. Bir
arteriyel kan gazı analizi yapmak için beklemeye ge­ entübasyon stilesi kullanmak üzerine düşünüle­
rek yoktur. Eğer erken hava yolu ya da ventilasyon bilir. Üç tane başarısız girişim problemli solunum
kontrolüne gerek yoksa, oksijen satürasyonu %95'e yolu olarak tanımlanır ve artık diğer kurtarma tek­
ulaşana kadar 02 maskesi vasıtasıyla oksijen tatbik nikleri dikkate alınmalıdır.
edilir. Arteriyal kan gazı analizi yapmak için; başlan­
Yerleştirme objektif olarak end-tidal C02 dedektö­
gıç değerlendirmeye kıyasla güvenli değerlere ulaşı­
rü ve kapnografiyle; ya da kardiyak arestte özefagi­
lana kadar, oksijen temini kesilmemelidir.
yel deteksiyon cihazıyla desteklenir. Tüp uzunluğu
Tüm hastalar, satürasyona bakmaksızın entübe
edilmeden önce, preoksijene edilir. İleri hava yolu kontrol edilir; olağan uzunluk (tüpün üzerinde işa­
teknikleri uygulanmadan önce, hava yolu güçlükle­ retlidir) ağzın köşesinden karinanın 2 cm yukarısı­
ri değerlendirilir (Bknz. Bölüm sonu). na kadar, erkeklerde 23; kadınlarda 21 cm'dir.
Tüp sabitlenip portatif radyografi ile tüpün yerleşi­
OROTRAKEAL EN TÜBASYON mi doğrulanır.
Erken komplikasyonlar; tanımlanamayan özofaji­
Hastanın hava yolu korumak, aspirasyonu önlemek, yal entübasyonu veya ana yol bronş entübasyonunu
oksijenasyon ve ventilasyonu sağlamak için kullanı­ içine alır. Tüpün pozisyonunun derhal doğrulan -
lan en yaygın yöntem orotrakeal entübasyondur.
ması; hipoksiye ve nörolojik hasara sebep olabilir.
Eğer hastanın durumu için orotrakeal entübasyon ge­
Endobronşiyal entübasyon genelde sağ taraftadır,
reksiz bir uygulamaysa (örneğin kardiyak arrest) ya da
tüp 2 cm geri çekilir ve solunum seslerinin eşit olup
olası beklenen solunum güçlükleri yüzünden kontren­
dike ise, hızlı entübasyon protokolü (HEP) kullanılır. olmadığı dinlenilir.

ACİL SERVİS'TE BAKIM VE İDARE HIZLI ENTÜBASYON PRO TOKOLÜ


• Entübasyon uygulanmadan önce; ekipman, perso­ İND ÜKSİYON U
nel ve ilaçlar hazırlanır. Solunum desteği sağlamak Hızlı entübasyon protokolü, nöromüsküler blokaj
için; hava yolu güçlüğü hakkında öngörüde bulu­ orotrakeal entübasyonu kolaylaştırmak için, in­
nup değerlendirmeler yapılır. düksiyon ve ajanın eş zamanlı uygulanmasıdır. Bu
Ekipman hazırlanırken; hastaya yeterli oksijenas­ teknik kas paralizi ile sedasyonunun birleşimidir.
yon ve ventilasyon sağlandığından emin olup, ta­ Entübasyon ya da maske ventilasyonda öngörülen
kibe devam edilir. Eğer hasta yeterli ventilasyon
zorlukları; hızlı entübasyon protokolü için nispeten
yapamıyorsa; solunum maskesi ya da nonbreather
kontrendikedir.
oksijen maskesi ile preoksijenasyon yapılır.
Eğer zorluk öngürülüyorsa; videolaringoskopi,
Blade tipi ve büyüklüğü seçilir (genelde no 3 veya
uyanık entübasyon, krikotiroidotomi veya diğer
4 nolu kavisli blade veya 2 veya 3 nolu düz blade)
blade ışığı test edilir. Tüp boyutu seçilir (genelde alternatif hava yolu donanımları ile hastanın solu­
kadınlar için 7.5-8.0 mm erkekler için 8.0-8.5 mm) numunu düzenleme yoluna gidilir.
ve balon cuff test edilir. Tavsiye edilen, esnek stile Hızlı entübasyon protokolü basamakları Tablo
kullanılmasıdır. 3-1 'de listelenmiştir.
Başarılı bir entübasyon için hastanın pozisyonu İndüksiyon ajanları Tablo 3-2'de anlatılmıştır.
kritik önem taşır. Hasta, (başının altına yuvarlan­ Paralitik ajanlar Tablo 3-3'te anlatılmıştır.
mış bir havlu koyarak olabilir) başı uzatılmış ve
boynu esnetilmiş bir şekilde; orofaringeal ekseni ALTERNATİF HAVA YOLU
hizalayarak konumlandırılır. Eğer servikal omur CİHAZLARI
yaralanması şüphesi varsa; stabilizasyonu yapan bir
asistanla, baş ve kafa doğal pozisyonuna getirilir. Zor hava yolu yönetimi için bır takım kurtarıcı ci­
Önce ses telleri görülerek; tüp nazikçe ses telleri hazlar mevcuttur.
arasından geçirilir. Ardından laringoskop çıkarılıp, Entübasyon stileleri (ya da kauçuk bujiler) kudle
bilateral solunum sesleri dinlenip havalandırılarak tipli yarı esnemez stilelerdir. Laringoskopi esnasın­
ve epigastrik seslerin varlığıyla beraber, tüpün doğ­ da, soluk borusuna el yordamı ile yerleştirilebilirler
ru yerleştirildiği kontrol edilir. Cuff şişirilir. ve soluk borusu içindeki entübasyon stilesinin öte­
Eğer ses telleri görülemiyorsa; tiroid kıkırdağı geri­ sine rehberlik ederler. Bu cihazlar direk görüntüle­
yukarı ve sağa basınç uygulanarak hareket ettirilir nemeyen anteriyor kordlar için kullanışlıdır.
8 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

•ffl:Jiı•i• Hızlı Ardışık Entübasyon • Laringeal maske havayolu (LMA) supraglottik boş­
luğa körlemesine yerleştirilen bir havayolu aracıdır.
HIZLI ARDIŞIK ENTÜBASYON BASAMAKLARI Distalinde yer alan balon larinks üzerinde glottisin
l. Damar yolunu, kardiyak monitörü, oksimetreyi ve müm­ kapatacak şekilde şişme ve ventilasyona izin verir.
künse kapnografı hazırlayın. Aspirasyon ve hava kaçakları oluşabilir. Entübas­
2. Fizyolojik durum ve havayolu güçlüğünü birlikte değer- yonLMA'sının içinden endotrakeal tüp geçirilebilir.
lendirin ve işlemi planlayın.
• Videolaringoskopi kurtarıcı havayolu için mükem­
3. Cihazları, aspiratörü ve olası kurtarıcı aletleri hazırlayın.
4. Preoksijenize edin. mel bir cihazdır. Primer entübasyon tekniği olarak
5. Altta yatan duruma göre premedikasyon ilaçlarını düşünün.* da kullanılabilir. Bu cihazlar ağız açıklığı veya bo­
6. Güçlü sedatif ilaçla başlayın. yun hareketleri kısıtlanmış hastalarda avantaj sağ­
7. Hemen arkasından nöromusküler blokör ilacı verin. layabilir.
8. Sadece hipoksik ise balon maske ile havalandırın, krikoid Krikotiroidotomi entübasyon, ventilasyon ve kur­
basıyı düşünün.
9. Kas gevşemesi oluşunca trakeayı entübe edin.
tarıcı havayolu başarısız olunca kullanılır. 4 numa­
10. Tüpü sabitledikten sonra yerleşimini kontrol edin. ra balonlu tüpü (veya uygun olan en büyük tüpü)
11. Entübasyon sonrası sedasyon ve yönetimi sağlayın. yerleştirin. Alternatif olarak balonlu küçük bir en­
'Premedikasyon sonuçlan iyi yönde etkilemesi belirsizdir. Olası kafa dotrakeal tüp kullanılabilir (6 numara veya uyan en
içi basınç artışı, kardiyak iskeıni veya aort discksiyomı hastalarında 3 büyüğü). Krikotiroidotomi 10-12 yaşın altındaki
mikrogram/kg fentanil kullanılabilir. Olası KİBAS veya astım hasta­
larında I miligram/kg iV lidokain kullanılabilir.

İndüksiyon İlaçları
HIZLI ARDIŞIK ENTÜBASYONDA TERCİH EDİLEN İNDÜKSİYON İLAÇLARI
İLAÇ DOZ İNDÜKSİYON SÜRE FAYDALAR UYARILAR
Etomidat 0.3 miligram/kgIV <l dk 10-12 dk !KİB Miyoklonik kasılmalar veya
! Göz içi basınç nöbetler ve uyanık hastada
Nötral kan basıncı kusma
Analjezi yok
!Kortizol
Propofol 0.5-1.5 miligram/ 20-40 sn 8-15 dk Antiemetik Apne
kgIV Antikonvülzan !KB
!KİB Analyezi yok

Ketamin 1-2 miligram/kgIV 1 dk 10-20 dk Bronkodilatör tSalgılar


"Disosiyatif" amnezi tKB
Analjezi Ayılma fenomeni
Kısa/tına/ar: KB=kanbasıncı, KİB=kafa içi basınç

Nöromüsküler Paralitik İlaçlar


ERİŞKİN
ENTÜBASYONUNDA iV
İLAÇ DOZ BAŞLANGIÇ SÜRE KOMPLİKASYONLAR
Süksinilkolin 1.0-1.5 miligram/kg 45-60 sn 5-9 dk Hiperkalemi
(kısa) >5 gün yanıklarda
>5 gün ciddi ezilmelerde
>5 gün ağır enfeksiyonlarda
Önceden varolan miyopatilerde
Bradikardi
Masseter spazmı
Artmış mide basıncı, göz içi basınç, ve
olasılıkla kafa içi basınç
Malign hipertermi
Psödokolinesteraz eksikliğinde uzamış apne
Fasikülasyonlar
Rokuronyum 0.6 miligram/ kg l-3 dk 30-45 dk Taşikardi
(orta/uzun)
Vekuronyum 0.08-0.15 miligram/kg 2-4 dk 25-40 dk Obezlerde veya yaşlılarda, veya hepatorenal
(orta/uzun) 0.15-0.28 miligram/kg 60-120 dk disfonksiyon varsa uzamış düzelme zamanı
(yüksek doz protokolü)
BÖLÜM 4 • ARİTMİ/DİSRİTMİ YÖNETiMi 9

TABLO 3-4 Noninvazif Pozitif Basınçlı Ventilasyonun Avantajları ve Yan Etkileri


AVANTAJLAR YAN ETKiLER
Daha az sedasyon, noninvazif, hasta Solunum anksiyetesi ve noninvazif pozitif basınçlı ventilasyonun başarısızlığına yol
konuşmaya devam edebilir. açan ajitasyon
Hipoksi, asidoz ve hiperkapnide Hava tuzaklanması sonucu oluşan aşırı artmış ortalama intratorasik basınç ve
erken düzelme sonucunda oluşan kalbe venöz dönüşün azalması, kardiyak outputun azalması ve
hipotansiyon
Hastanede kalış süresinde azalma Abdominal kompartman sendromu
Entübasyon oranında azalma Pnömotoraksla sonuçlanabilen pulmoner barotravma
Mortalitede azalma Solunumsal alkaloz

çocuklarda kontrendikedir. Bu hastalarada jet ven­


tilasyon tercih edilir.
Klasik trakeostomi teknik zorluk ve zaman gereksi­
nimi nedeniyle acil cerrahi havayolu olarak öneril­
mez.

NONİNVAZİF POZİTİF BASINÇ ARİTMİ/DİSRİTMİ


VENTİLASYONU 4 YÖNETİMİ
Noninvazif pozitif basınç ventilasyonu (NPBV) James K. Takayesu
yüz ya da naza! maskeden gelen solunum havasının Çeviri: Damlanur Kucur
hacim/basınç oranını önceden ayarlayarak pozitif
basınçlı solunum yolunu destekler. NPBV; kronik SİNÜS ARİTMİSİ
obstrüktif akciğer hastalığına (KOAH) ve kardiyo­
Sinoatrial düğümün deşarj hızının bazı varyasyonları
jenik akciğer ödemine bağlı ventilasyon bozukluğu yaygındır; öte yandan, eğer varyasyon en uzun ve en
olan hastalarda endotrakeal entübasyona alternatif kısa aralık arasında 0,12 saniyeyi aşıyorsa, sinüzial arit­
olarak kullanılır. Hasta kardiyak iskemisi, hipotan­ mi mevcuttur. Sinüzial aritminin elektrokardiyogram
siyonu ya da disritmisi olmayan ve işbirliği yapma­ (EKG) karakteristikleri (a) normal sinüs P dalgası ve
ya hazır olmalıdır.NPBV'nin avantajları ve deza­ PR aralığı (b) 1: 1 atrioventriküler ileti ve (c) en uzun ve
vantajları Tablo 3-4'te listelenmiştir. en kısa P-P aralığında en az 0,12 saniye varyasyonudur
• Devamlı pozitif solunum yolu basıncı (DPSYB) so­ (Şekil 4-1). Sinüzial aritmi ilk olarak solunum kaynaklı
olabilir ve yaygın olarak çocuklar ile genç yetişkinlerde
lumun siklusu boyunca sabit pozitif basınç sağlar.
görülür. İlerleyen yaşlarda ise kaybolur. Çok uzun P-P
DPSYB genelde 5-15 cm H20 arasındadır ve hasta­
aralığı süresince nadiren fonksiyonel kaçış vurulan
nın tedaviye verdiği yanıta uyum sağlar. mevcut olabilir ve herhangi bir tedavi gerektirmez.
Çift seviyeli pozitif solunum yolu basıncı (ÇSPSYB)
nefes alma ve verme esnasında farklı basınç seviye­ PREMATÜRE ATRİYAL
leri kullanılır. Başlangıç ayarları soluk alma esna­ KASILMALAR
sında 8-10 H20 olarak uygundur soluk verme esna­
sında 3-4 H20. Klinik müdaheleye bağlı olarak titre Prematüre atriyal kasılmalar (PAK); aşağıdaki EKG
karakteristiklerine sahiptir: (a) ektopik P dalgaları, bir
edilebilir.
sonraki beklenen sinüs atışından daha erken ortaya
Hzlı entübasyon protokolü için alternatif ilaçlar 30. çıkar (prematüre) (b) ektopik P dalgaları farklı şekil
Bölümde listelenmiştir. (Acil Tıp: Kapsamlı Çalışma ve doğrultuya sahiptir (c) ektopik P dalgaları AV dü­
Kılavuzu, 7nci Baskı) Solunumun ayarlanması hak­ ğümü üzerinden iletilebilir veya iletilmeyebilir. (Şekil
kında önceden anlatılmış alternatif metodlar; kör na­ 4-2) Çoğu PAK'ler tipik QRS kompleksleri ile iletilir;
bazılarıysa başlangıç olarak infranodal sistem üze­
zotrakeal entübasyon, dijital entübasyon, ekstraglotik
rinde tipik olarak sağ demet dallanma bloke (SDDB)
cihazlar, esnek ve katı fiberoptikler, retrograd trakeal modeli ile iletilir. Eğer PAK'ler mutlak reftaktör peri­
entübasyon ve translaringeal ventilasyonu kapsar. Bu yod esnasında görülüyorsa, iletilmiyor demektir. Sinüs
teknikler 28, 30 ve 3 linci bölümde anlatılmıştır. (Acil nodu çok defa depolarize olup resetlendiği sürece; bu
Tıp: Kapsamlı Çalışma Kılavuzu, 7nci Baskı) sekte tam karşılayıcıdan daha azdır. PAK; stres, sür-
10 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERi

1:1 AV iletim ve (c) 60 vuruş/dakika'dan yavaş atriyal


oran. Sinüs bradikardileri; sinüs nodu deşarjının bas­
kılanmasıyla oluşur ve genelde şu üç uyaran kategori­
sine yanıt verir; (a) fizyolojik (vagal tonus), (b) farma­
kolojik (kalsiyum kanalı blokerleri, beta blokerler ya
ŞEKİL 4-1. Sinüs aritmisi. da digoksin) ve (c) patolojik (akut inferior miyokard
infraksiyonu (MI) kafa içi basıncı artışı, karotis sinüs
aşırı duyarlılığı, hipotiroidizim, ya da hasta sinüs send­
menaj, alkol kullanımı, tütün, kahve, KOAH, digoksin romu).
toksisitesi, koroner arter hastalığı ile ilişkilendirilir ve
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
dönüştürülmüş adenozin paroksimal supraventriküler
taşikardi (DAPST)den sonra ortaya çıkabilir. PAK tüm Sinüs bradikardi, kalp atış hızı 50 vuruş/dakika'dan
yaş gruplarında (özellikle de ciddi kalp hastalıklarının daha yavaş olmadıkça genelde özel bir tedavi gerektir­
varlığı söz konusuysa) yaygındır. Hastalar çarpıntı ya mez ve hipoperfüzyonun bir kanıtıdır.
da göğüs bölgesinde aralıklı olarak "batma" veya "çır­ 1. Transkütan kalp pili unstabil hastalar için tek sınıfı
pınma" hissinden şikayetçi olabilirler. tedavisidir
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK a. Hasta, eksternal kalp pili cihazının sonuçlarını
gösteren monitöre bağlanır.
• Tetikleyici ilaçları (alkol, tütün, kahve) ya da tok­ b. Transkütan pil pedleri yerleştirilirken; anterior
sinleri durdurun ped sol lateral prekardiyum üzerine; posteri­
• Altta yatan bozuklukları tedavi (stres ya da sürme­
or ped ise sağ infraskopüler alan üzerine, kalp
naj) edin seviyesi hizasında konumlandırılır. Eğer hasta
• Anlamlı semptomlar veya sürekli taşikardiler baş­
bilinçsiz ise, ayıldığında çok fazla rahatsızlık ve­
latan PAK' ler, genelde bir kontrol hekimi ile görü­ recek olan çok fonksiyonlu ilerleme hızı ölçme
şülerek; beta- adrenerjik antogonistleri (örn. Gün­
defibrilasyon pedleri kullanılmamalıdır.
de 3 kez 25-50 mg PO metoprolol) gibi maddelerle
c. İlerleme hızı OmA'dan, atımın gözlemlendiği
baskılanabilir.
minimum noktaya kadar yavaşça yükseltirilir.
Bu değer genelde 50 ile lOOmA arasındadır.
SUPRAVENTRİKÜLER Bazen 200mA'ya kadar çıkabilir. Her bir ölçüm
BRADİARTİMİLER atimindan sonra genişletilmiş QRS elektriksel
atımı belirtilir.
SİNÜS BRADİKARDİLER d. Eğer gerekliyse; hastaya ağrı kontrolü için 1-2
mg iV intravenöz lorazepam gibi bir sedatif
KLİNİK ÖZELLİKLER veya 2-4 mg IV morfin gibi bir opiyat verilir.
Sinüs bradikardiler, SA düğümü hızı dakikada 60 vu­ 1. Atropin, semptomatik bradikardi için sınıf Ila te­
ruştan daha yavaş olduğunda ortaya çıkar. Sinüs bra­ davi yöntemidir. Doz 0,5 mg IV'dir ve eğer gerekli
dikardilerin elektrokardiyokram EKG karakteristik­ ise 3-5 dakikada bir tekrarlanarak totalde 3 mg'a
leri; (a) normal sinüs P dalgaları ve PR aralıkları, (b) kadar verilebilir. Eğer endotrakeal tüp atacılığı ile

ŞEKİL 4-2. Prematüratriyal kasılmalar. A. Ektopik P' dalgası (oklar). B. Atriyalbigemine ritim.
BÖLÜM 4 • ARİTMI/DİSRİTMİ YÖNETİMİ 11
veriliyorsa iV dozun üzerinde 2-2,5 kat arttırılır.
İlacı yavaş verme ya da az verme paradoksikal bra­
dikardiye sebep olabilir. Atropin; kalp nakli yapıl­
mış hastalarda, kalp denevre olduğundan ve vagal
stimülasyon olmadığından efektif olmayabilir.

-Ff- ı--ı-· -
3. Epinefrin 2-10 mikrogram/dakika IV, ya da dopa­ A
min 3-10 mikrogram/kg/d iV, dış pilin mevcut ol­
madığı durumlarda kullanılabilir. - +-- --+ı'
:
:-ı-+-t -ı-e- r--j
,
-ı--ı---1--ı-ı---ı-ı--1�-t--·. t
1 -j--i
4. Eksternal pil; hasta sinüs sendromuna bağlı kalıcı
sinüs bradikardi ya da semptomatik rekürent du­
rumlarında gereklidir. 1 i .l
I(
( ,, '
5. 2-10 mikrogram/dakika iV izoprotenrenol infüz­ /'. • 1 1

�.����'� J--������������
1
yonu etkisi olabilir, fakat yüksek miyokardiyal ok­ -ı--r-t-ı-+-ı-ı--�-t-t-+
--t-t-·ı-· ı!.....,
.....,.....,.-,-1-,---,-,-,--,-,.....,....

sijen ihtiyacı oluşturma riski taşır. B

ŞEKİL 4-3. Reenteran supraventriküler taşikardi (SVT). A.


• SUPRAVENTRİKÜLER PAT atağının başladığı an. B. SVT, 286 atım/dk
TAŞİKARİTMİ
SİNÜS TAŞİKARDİ bypass cihazından yukarı doğrudur. Geri kalan %10-
20'lik hasta grubunda ise reentry olayı ters yöndedir
KLİNİK ÖZELLİKLER (antidromik iletim) ektopik SVT, genelde 100-250
vuruş/dakika gibi bir artriyal oranla, atriyumda baş­
Sinüs taşikardinin EKG karakteristikleri; (a) normal
lar ve akut MI, kronik akciğer hastalığı, pnömoni,
sinüs P dalgaları ve PR aralıkları, (b) genelde 100-160
alkol zehirlenmesi ya da digoksin toksisitesi olan has­
vuruş/dakika arasında atriyal hız. Sinüs taşikardi 3
talarda görülebilir. PSVT içeren pre-eksitasyon send­
stimuli kategorisine karşılık verir: (a) fizyolojik (ağrı
romu (%40-80) atriyal fibrilasyonu (%10-20) atriyal
ya da eksersiyon), (b) farmakolojik (sempatomimetik­
flutteri (%5) hastalarda taşiaritmi yüksek insidansta
ler, kafein, bronkodilatörler) ya da, (c)patolojik (ateş,
hipoksiya, anemi, hipovolemi, pulmoner emboli ya görülür. Preeksitasyonun tüm formları bypass kıs­
da hipertiroidizm) bu durumların çoğunda; yükselen mının aksesuar traktından ya da tüm normal iletim
kalp atış hızı oranı, artan dolaşım ihtiyaçlarını karşı­ sisteminden kaynaklanır ve en yaygın formu Wolff­
layabilmek için kardiyak verimi arttıran bir eforun so­ Parkinson- White (WPW) sendromudur (Şekil 4-4).
nucudur. Atriyumdan gelen impulse uyarılan ventriküller
sonrasında; normal iletim yolundan iletiliyor oldu­
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK ğundan beklenenden çok daha hızlı aktive olur. Bu
Altta yatan durumun tanı ve tedavisi prematür reaktivasyon; başlangıç QRS kompleksine
karışarak başlangıç füzyon vuruş morfolojisine sebep
olur ve bu da patognomonik delta dalgalarının oluş­
SUPRAVENTRİKÜLER TAŞİKARDİ masına yol açar. W P W -PSVT'li hastalar arasında ile­
tim; %80-90 kadarında ortodromik doğrultuda, geri
KLİNİK ÖZELLİKLER kalan %10-20 kadarında ise anti-dromik doğrultuda
Supraventriküler taşikardi (SVT); impuls reentrysin­ gerçekleşir. Bypass yolundan aşağı antidromik iletim
den ya da His demetinin bifürkasyonu üzerindeki ek­ yapan atriyal fibrilasyon ve flutterin EKG bulguları;
topik pacemakerindan kaynaklanan düzenli, ani ri­ 180-200 vuruş/dakikadan daha hızlı, düzensiz bir
timdir. Reentrant çeşitliliği çok yaygındır (Şekil 4-3). oranda, yaygın QRS komplekslerinin varlığını göste­
Hastalar genelde paroksimal supraventriküler taşi­ rir (Aşağıdaki Atriyal Fibrilasyona bakınız).
kardi (PSVT) olarak adlandırılan akut, semptomatik
epizodlar gösterir. Antrioventriküler nodal reentrant
taşikardi (AVnRT), normal kalplerde görülebileceği ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
gibi; romatizma! kalp hastalığı, akut perikardit, MI, 1. Herhangi bir unstabil hastada senkronize kardiyo­
mitral kapak prolopsusu ya da preeksitasyon send­ versiyon uygulanır (örn. Hipotansiyon, pulmoner
romuna bağlı olarak da görülebilir. Atrioventriküler ödem ya da şiddetli göğüs ağrısı)
bypass cihazı (AVRc) olan hastalarda reentry olayı 2. Stabil hastalarda ise ilk müdahale vagal manevra
her iki doğrultuda da olabilir. Genelde (hastaların olmalıdır:
%60-90'ında) AV düğümden aşağı doğru ve dar bir a. Valsalva Manevrası: Hasta supin pozisyonday­
QRS kompleksi geçidi (ortodramik iletim) oluşturan ken en az 10 saniye boyunca kaslarını germesi
12 KISIM 2 • RESÜSİTASYONTEKNİKLERİ

f+;,; . ::) -i:;: . .,!: ', :''· /. :


:: ;: :: .:: ., :. , ı·:::'.'\�:; ((; ::·�1 :!1: :C: � ı: :;;;�:1;·= ::�r,,., .·

-·-+-+-+-+-+--t-+-+-t-+-.--. . ı·..+''+-±'::

ŞEKİL 4-4. Tip A Wolff-Parkinson-White sendromu.

istenir. Bacaklar venöz dönüşü arttırmak ve ref­ kada bir tekrarlayarak) 0.075-0.15 mg/kg (3-
leksleri çoğaltmak için yukarı kaldırılabilir. lOmg) Verapamil. Verapamil hipotansiyona
b. Dalış Refleksi: Hastanın suratı 6-7 saniye bo­ sebep olabilir fakat bu; tedavi öncesi hastaya
yunca soğuk suya batırılır veya aynı işlem has­ kalsiyum klorür ya da glukonat (500-1000 mg)
tanın suratına buz torbası uygulanarak yapılır. verilerek önlenebilir.
Bu manevra özellikle infantlarda etkilidir. b. Beta Blokerleri: Esmolol 500 mikrogram/kilog­
c. Korotis Sini.is Masajı: Korotis üfüri.imü olmadı­ ram iV bolus; Metoprolol 5 mg iV; ya da Prop­
ğından emin olmak için hasta steteskop ile dinle­ ranolol O. 1 mg/kg (2 dakika arayla 3 doza bö­
nir ve korotis sini.ise C6'nın transvers metodu ile lünmüş şekilde)
her seferinde 10 saniye boyunca; ilk olarak non­ 5. Digoksin 0,4-0,6 mg IV Bol kompleks SVT'li (ak­
dominant serebral yarımki.ireye masaj yapılır. Asla sesuar yol karşısında antidromik iletim yapan) has­
iki tarafa eş zamanlı olarak uygulanmamalıdır. talara, bir WPW sendromu öyküsü olduğu taktir­
3. 6 mg hızlı IV bolus adenozin geniş bir damardan de; ventriküler taşikardili (VT; bakınız ventriküler
verilir, takiben 20 mi normal salin hızlıca veri­ taşikardi) farzedilerek bir yaklaşımda bulunulma­
lir. Eğer 2 dakika içerisinde herhangi bir etki gö­ lıdır. Bu tip taşikardisi olan hastalar hızlı ventrikü­
rülmezse 12 mg IV'lik ikinci bir doz verilir. Çoğu ler oranlar ve ventriküler fibrilasyon (VF) içinde
hasta 1 dakikadan az bir süre devam eden, tedirgin dejenerasyon riski taşırlar. Bu yüzden tercihen AV
edici bir göğüs ağrısı, cilt kızarması ya da anksiye­ nodu bloke eden beta bloker, kalsiyum kanalı blo­
te yaşar. Hastaların %10'u değişimden sonra geçici keri ve digoksin gibi ajanlar kullanılmamalıdır. Sta­
atriyal fibrilasyon ya da flutter yaşar. Bu sınırlı QRS bil hastalar 30 dk boyunca 17 mg/kg IV Procaina­
kompleksli SVT'den kaynaklı WPW (ortodromik mide verilerek ve miktarı 50 mg/kg'a çıkana kadar
iletim) için birinci basamak tedavidir. Ancak akse­ veya %50 QRS genişlemesi belirtilene kadar tedavi
suar yolun üzerinde anterograd iletim durumunda edirlir. (güçsüzlüğü arttırdığından miyasteria gra­
etkisizdir. Adenozin; astımlı hastalarda, bronkodi­ visli hastalar kontrendikedir).
latörlü tedavi gerektiren bronkospazına neden ola­
bilir. ATRİYAL FLUTTER
4. Sınırlı kompleks SVT'li (ortodromik iletim) ve
normal kardiyak fonksiyonlu hastalarda; kardiyo­ KLİNİK ÖZELLİKLER
versiyon aşağıdaki ikinci basamak ajanlar ile başa­ Atriyal flutter; atriadaki küçük bir alandan başlayan
rılı olabilir: bir rtimdir. Atriyal fluterin EKG karakteristikleri: (a)
a Kalsiyum Kanalı Blokerleri: 2 dakika boyunca 250-350 vuruş/dakika arasında düzenli atriyal oran;
20mg (0.25 mg/kg) IV Diltiazem, ya da; 15-60 (b) derivasyonlarında II, III ve a VF derivasyonlarında
saniye boyunca (eğer gerekli ise dozu 30 daki- süperior doğrultulu ve en net görülebilen testere dişli
BÖLÜM 4, ARİTMİ/DİSRİTMİ YÖNETİMİ 13

ŞEKİL 4-5. Atriyal flutter.

fluter dalgaları (c) AV blokeri, genelde 2:1 fakat nadi­ kilnde de bulunabilir. Atriyal kasılmaya bağlı SV fonk­
ren büyük ve düzensiz (Şekil 4-5). Bypass yolu varsa; siyon bozukluğu olan hastalar; Afıb başlangıçlı akut
bire bir iletim görülebilir. Kesin olmayan durumlarda KKY'den muzdarip olabilirler. Geniş QRS kompleksli
karotis sinüs masajı ya da valsalva manevrası, AV blo­ ve 300 vuruş/dk'dan büyük oranlar; WPW gibi preek­
kesinin derecesini düşürerek, ventriküler yanıtı yavaş­ sitasyon sendromu ile ilgilidir. (Şekil 4-7) Antikoagüle
latmak için kullanışlı tekniklerdir. Böylece Fluter dal­ olmayan Afıb'li hastalar; %5 gibi yüksek yıllık embolik
galarının maskelenmesi önlenebilir. Atriyal fluter en olay oranına sahiptir ve bu oran yaşam boyu %25'ten
çok ; konjestif kalp yetmezliği (KKY), akut MI, pulmo­ büyüktür. Kronik Afıb'in sinüs ritmine dönüşmesi;
ner emboli, miyokardit, künt göğüs travması ve digok­ %1-5 arteriyal emboli riski taşır. Bu nedenle ; antiko­
sin toksisitesi gibi iskemik kalp hastalığı olan hastalar agülasyon tedavisi almayan, başlangıç zamanı belirsiz
arasında yaygındır. Atriyal fluter; sinüs ritmi ile atriyal ve 48 saatten uzun süredir Afib'li olan hastalara; kardi­
fıbrilasyon arasında bir geçiş aritmisi olabilir. Yüksek yoversiyondan önce 3 hafta boyunca antikoagülasyon
atriyal trombüs ve embolizasyona bağlı olarak; sinüs tedavisi uygulamak gereklidir.
ritmi değişiminden önce 48 saatten uzun bir süre, baş­
langıcı ve süreci belirsiz olan hastalarda antikuagülas­
yon göz önünde bulundurulmalıdır. ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
1. Stabil olmayan hastalar senkronize kardiyoversi­
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK yon ile tedavi edilir. (50-100 J)
Tedavi, atriyal fıbrilasyonunki ile aynı ve aşağıdaki gi­ 2. 48 saatten uzun süredir Afib'li olan stabil hastalar,
bidir. kardiyoversiyondan önce heparin (80 ünite/kg/saat
IV, takiben 18 ünite/kg/saat IV infüzyonu ile an­
ATRİYAL FİBRİLASYON tikoagüle edilir. Kardiyoversiyondan önce; atriyal
trombüsü ekarte etmek için; transözefıjyal ekokar­
KLİNİK ÖZELLİKLER diyogram değerlendirilir.
3. Diltrozem ile hız kontrolü sağlanır. Hız kontrolü­
Atriyal fıbrilasyon (Afıb); atriyal miyokardiyumda, nü sağlamak için hastaya 2 dakika boyunca 20 mg
düzensiz bir şekilde; çoklu ve küçük alanlarda devamlı (0,25 mg/kg IV) takiben 5-15 mg/saat devamlı IV
deşarjlar olduğunda ortaya çıkar. Bu, atriyal kasılmala­ infüzyonu yapılır. Eğer ilk doz, hız kontrolünde do­
rın etkisini kaybına sebep olur. Ayrıca kardiyak fonk­ zun 2-2,5 katı şeklinde verilir (0.35 mg/kg) yetersiz
siyonu bozuk hastalarda KKY'nin hızlanmasına sebep kalırsa; ikinci bir doz, 15 dakika içerisinde '%mg
olabilecek, sol ventrikül (SV) sonu diyastolik hacmi
düşürür.Afıb'in EKG karakteristikleri: (a) V 1 • V2• V3 ve
AvF leadlerinde en iyi şekilde görülen atriyal aktivite­
nin fibrilasyon dalgaları, (b) sağlıklı AV düğümü olan 1 ı. �iT
1' •I /.
1
hastalarda genelde 170-180 vuruş/dk gibi düzensiz bir
ventriküler yanıt( Şekil 4-6). Afıb, proksimal (7 gün­ 1 ıı LI',-
rl �.,.
1
,_
11 ı1 .... 1r"I,,1 ,. 1
il
,-ıl
ilu
,- ·ı
den az süren), kalıcı (7 günden fazla süren) ya da kro­ '
1
i
1 11 1 ' !
nik (sürekli) olabilir. Aynca idyopatik (yalnız Afıb) ya 1
1 '
da; uzun süredir devam eden hipertansiyon; iskemik 1 11 i '.L
kalp hastalığı, romatizma! kalp hastalığı, alkol kullanı­
mı (tatil kalbi), COPD ve tirotiksikozun birleşimi şe- ŞEKİL 4-6. Atriya1 fıbrilasyon
14 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

ŞEKİL 4-7. Wolff-Parkinson-White Sendromunda atriyal fıbrilasyon.

(0,35 mg/kg) verilir. Normal kardiyak fonksiyonlu !inde verilir. Eğer 20 dakika içerisinde herhangi bir
hastalar için, alternatif hız kontrolü ajanları: ver­ cevap alınmazsa, ikinci bir doz ibutilid verilebilir.
pamil (5-10 mg IV), metoprolol (5-10 mg IV) ve İbutilid; bilinen yapısal kalp hastalığı, hipokalemi­
digoksin (0,4-0,6 mgIV)'dir. Preeksitasyon send­ si, uzun süreli QTc aralığı, hipomagnezemisi ya da
romlu hastalar (örn. WPW); prokomanid ile 30 dk CHF'si olan hastalara verilmemelidir. Aksi halde
boyunca 17 mg/kg ile 50 mg/kg'a çıkana kadar; ya Torsades de pointes'i tetikleyebilir. İbutilid veril­
da %50 QRS genişlemesi görülene kadar tedavi edi­ dikten sonra 4-6 saat boyunca hasta izlenmelidir.
lir. VF dejenerasyonuna sebep olabilme riskinden Kardiyak fonksiyon bozukluğu olan hastalar; ami­
dolayı beta-adrejenik ya da kalsiyum kanalı blokeri oderon veya elektriksel olarak kerdiyoversiyon edi­
(örn. Verpamil) kullanmaktan kaçınılmalıdır. lebilir.
4. Kardiyak fonksiyonu bozuk hastalarda (EF<%40)
amiodarone kullanılır. 30 dk boyunca 5 mg/kg IV,
takiben 24 saat boyunca 1200 mg (iyot ya da ka­ MULTİFOKAL ATRİYAL TAŞİKARDİ
buklu deniz ürünleri alerjisi olan hastalarda kont­
rendikedir, simvastatin ile birlikte kullanıldığında
KLİNİK ÖZELLİKLER
rabdomiyoliz riskini arttırır) ya da 0,4-0,6 mg IV
digoksin. Multifokal atriyal taşikardi (MAT); atriyal ektopinin
5. 48 saatten az bir süredir Afib'li hastalar acil serviste en az üç farklı bölgesi olarak tanımlanır. MAT'nin
kimyasal ya da elektriksel olarak kardiyoversiyon EKG karakteristikleri; (a) 3 ya da daha fazla, farklı şe­
edilebilir. Normal kardiyak fonksiyonlu hastalarda; kilde P dalgaları, (b) değişken P-P, PR ve R-R aralıkları
amiodaron, ibutilid (atriyal fluter ile ilgili yorum­ ve (c) genellikle 100-180 vuruş/dk'lık atriyal ritim. (Şe­
lara bakınız), prokainamid, tlekainid ya da profa­ kil 4-8). Ritim düzensizce düzensiz olduğundan; MAT,
nenon kullanılır. İbutilid 0,01 mg/kg IVöen 1 mg'a atriyal tluter ya da atriyal fibrilasyon (Afib) ile karıştı­
kadar titre edilebilir ve 10 dakikalık infüzyon şek- rılabilir. MAT çoğunlukla dekompanse KOAH'lı, yaşlı

: ,;n iiiı 't m:ın:u, ·I


::::'i: !(:; '!il :�: iiH i�t il
·::; ���! t; r:n '.�::fW+�Tıt;=;
: ': :J (: iiF:::; ı !! iİH .. .r
::, 'l�-:!: � ::. ::" :.- '.
:'ii :t :f! 1:;: ·_ ;i:! :ıJ
. : i� i: ·: 111: :f·i ! �-��; !!ı; i}i.. , __ �j
::\: !!:? [} !ii� �f: [1ır ��
ŞEKİL 4-8. Multifokalatriyal taşikardi (MFAT)
BÖLÜM 4 • ARİTMİ/DİSRİTMİ YÖNETİMİ 15
hastalarda görülür, ayrıca KKY 'li, septisemili, metilk­ 3. Stabil olmayan hastalara; toplamda 2 mg olacak şe­
santin yol ya da digoksin toksisitesi olan hastalarda da kilde, 5 dakikada bir 0,5 mg iV atropin verilir. Bu;
görülebilir. SA nod deşarj oranını hızlandırır ve AV nodal ileti­
mini arttırır.
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK 4. Atropine uyumlu olmayan stabil olmayan hasta­
1. Altta yatan bozukluklar tedavi edilir. larda transkütanöz ya da transvenöz hız denetimi
2. Spesifik antiaritmik tedaviler nadiren gerekli olur. yapılır.
Akut KOAH ya da KKY alevlenmesi olan hastalar­ 5. Digoksinli hastalar; SVT için anlatılan tedavi ile
da, hız kontrolü 5-10 mg iV verapamil veya 10-20 yönetilir.
mg iV diltiazem ile sağlanılabilir.
3. 60 saniye boyunca 2 gram iV magnezyum sülfat,
• VENTRİKÜLER ARİTMİLER
takiben 1-2 gram/saat'lik sabit infüzyon; bazı has­
talarda ektopiyi düşürebilir ve MAT'nin sinüs rit­ PREMATÜRE VENTRİKÜLER KASILMALAR
mine dönmesine sebep olabilir.
4. Potasyum seviyesi; 4mEq/Laen yüksek bir noktaya
KLİNİK ÖZELLİKLER
kadar ulaştırılıp, miyokardiyal membran stabilitesi
artırın. Prematüre ventriküler kasılmalar (PVK); ventriküller­
deki tek ya da çoklu alanlardan çıkan uyaranlar nede­
• NODAL (KAVŞAK) RİTİMLER niyle oluşur. PVK'nin EKG karakeristikleri: (a) prema­
türe ve geniş QRS kompleksleri (b) hiç önceki P dalgası
görülmemesi (c) önceki QRS sapmasına ters doğrultu­
KLİNİK ÖZELLİKLERİ
da PVK T dalgası ve ST segmenti (d) çoğu PVC'ler si­
SA nod çıkışı bloğu, AV bloğu ve sinüs bradikardisi nüs nodu etkilemez, bu yüzden genelde tam karşılayıcı
olan hastalarda fonksiyonel kaçış atımları oluşabilir sonrası ektopik duraklama ya da PVK, iki sinüs değeri
ve genelde iletim sistemi içerisindeki kurtarma pa­ arasında ara değeri bulabilir. (e) çoğu PVK, önceki si­
cemakerına bağlı olarak 40-60 vuruş/dk arasında bir nüs atışından itibaren sabitlenmiş ve bağlı bir aralığa
orandadır. Fonksiyonel kaçış vuruşları, atriumun için­ sahiptir (0.04 saniye içerisinde) ve (f) çoğu PVK, at­
de, geriye doğru ilerletilebilir; ancak QRS kompleksi rium içinde yapılır, bu da geriye doğru giden P dalga­
genellikle geriye doğru olan P dalgalarını maskeler.
sı üretir (Şekil 4-10). Eğer 3 veya daha fazla PVK dizi
(Şekil 4-9) SA nod ile beraber ritmik değişimler olu­
halinde meydana gelirse; hastalar süreksiz VT'li olarak
şurken, kavşak kaçış atımları, bigeminal ya da trigemi­
kabul edilir. PVK; akut MI ve iskemik kalp hastalarının
nal ritimlere sebep olabilir. Uzun süreli kavşak kaçış
çoğunda görülür ve çok yaygındır.
ritimler; KKY, myokardit, akut MI (özellikle inferiyor
PVK'nin diğer yaygın sebepleri ise digoksin tok­
MI), hiperkalemi ya da digoksin toksisitesi (düzenlen­
sisitesi, CHF, hipokalemi, alkaloz, hipoksi ve sempa-
miş Afıb) ile birlikte görülebilir. Eğer ventriküler hız
oranı çok yavaşsa, miyokardiyal ya da serebral iskemi
gelişebilir. Artan kavşak otomatisite durumunda; kav­
şak ritimler hızlanabilir (60-100 vuruş / dk) ya da ta­
şikardik olabilir (>100 vuruş/dakika) böylece SA nod
oranına baskın gelir.

ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK A


1. İzole, seyrek kavşak kaçış atımları genelde özel bir
tedavi gerektirmez.
2. Eğer başından sonuna kadar aynı seviyede sürdü­
rülen kavşak kaçış ritimleri üretiliyorsa; altta yatan
sebepler tedavi edilir.
B

c
ŞEKİL 4-10. Prematürventriküler atımlar (PVC). A. Tek
ŞEKİL 4-9. Nodal kaçış ritmi, 42 atım/dk. odaklı PVC B. Aralıklı PVC. C. Multifokal PVC.
16 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

tomimetik ilaçlardır. Havuz verileri ve meta analizler;


,
PVK nin baskılayıcı ya da profilatik tedavisinden do­
layı gerçekleşen ölümlerde bi azalma ortaya koymaz.
Ventriküler parasistol; ektopik ventriküler odak, SA
nodunu tamamlamak için yeterli sıklıkta ateşlendiğin­
de oluşur ve kardiyak iskemi, elektrolit dengesizliği ve
hipertansif veya iskemik kalp hastalığı ile ilişkilendi­
rilmiştir.

ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK rudan daha hızlı bir oran (genelde 150-200 vuru/dk)
(c) bazen vurudanvuruya başlangıç varyasyonlu olsa
1. Stabil hastalar için tedavi gerekmez.
da, düzenli bir ritim ve (d) sabit QRS ekseni (Şekil
2. 3 ya da daha fazla PVK'nin dizi halinde gerçekleşti­
4-12). VT'nin en yaygın sebepleri iskemik kalp hasta­
ği hastalar; VT'de olduğu gibi tedavi edilir.
lığı ve akut MI'dır. Bu gerçek nedeniyle, VT'li hastalar,
3. Hemodinamik olarak stabil olmayan olan PVK'lı
acil revaskülarizasyon adayı olarak değerlendirilmeli­
hastalara, anestetiklere karşı alerjik olmadığı süre­
dir. Diğer etiyolojiler arsında; hipertrofik kardiyomi­
ce, 1-1,5 mg/kg IV (3 mg/kg'a kadar) lidokain veri­
yopati, mitral kapak prolapsusu, ilaç toksisitesi (digok­
lir.
sin, antiaritmikler, ya da sempatomimetikler), hipoksi,
hipokalemi ve hiperkalemi yer alır. Genelde, tüm ge­
AKSELERE İDİOVENTRİKÜLER RİTİM niş-kompleks taşikardiler; klinik semptomlar ve baş­
langıç hayati bulgular gözetilmeksizin VT gibi tedavi
KLİNİK ÖZELLİKLER edilmelidir. Adenozin, VT'li hastalarda ufak hasara­
lara sebep olur; bu yüzden, şüpheli anormal SVT'ye
Akselere idioventriküler ritmin (AIVR) EKG karak­
bağlı geniş-kompleksli stabil hastalar (önceki bölüme
teristikleri: (a) geniş ve düzenli QRS kompleksleri (b)
bakınız) teşhisin şüpheli olduğu durumlarda, adeno­
genelde bir önceki sinüs hızına yakın 40 ila 100 vuruş/
zinle güvenli olarak tedavi edilebilir. Atipik VT (DOR­
dk arasında oran (c) çoğunlukla kısa süreli çalışma (3-
SADE de POİNTES ya da noktaların bükülmesi) QRS
30 vuruş/dk) ve (d) genellikle füzyon vuruşuyla başla­
ekseninin pozitif doğrultudan negatife, tek bir derivas­
yan AIVR.(Şekil 4-11) Bu durum genelde akut MI ile
beraber ya da başarılı tromboliz sonrası reperfüzyon yonda 200-240 vuruş/dk oranında salınması ile oluşur
ortamında bulunur. (Şekil 4-13). Repolarizasyonu uzatan ilaçlar - kinidin,
dizoftramid, prokainamid, fenotiyazin, ve trisiklik an­
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK tidepresanlar - bu aritmileri şiddetlendirir.
Tedavi gerektirmez. Bazen AIVR işleyen tek pacema­
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
ker olabilir ve lidokain supresyonu kardiyak asistole
sebep olabilir. 1. Nabızsız VT'ler 100 Jile başlayan asenkronize kar­
diyoversiyonlu defibrile ediler. Nabızsız olmayan
stabil olmayan hastalar, senkronize kardiyoversi­
VENTRİKÜLER TAŞİKARDİ yon ile tedavi edilir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Ventriküler taşikardi; dakikada 100 vuruştan hızlı bir
orandaki ventriküler ektopik peysmekırın 3 ya da daha
fazla ardışık vurudan oluşur. VT'nin EKG karakteris­
tikleri: (a) geniş QRS kompleksi (b) dakikada 100 vu-

' tf'
- ı.-ıı-+H-fs+-ıı--ıı,+ı+-�H-4---1- -F- 1 +TF1-ı-
�ı-:'LJ/
rı ı, ı r .+ f � -Wfo-- \\-bA-'1-t-.-i-A-.ıı+++-ı.ı.+-
-� ı:;- "'\- J
rıa,V 17, ·1-'t-Hlı !At--t-1+-,i_ ++4--1--1--1--"
�c - +
-..,.. r r � l±ı:-.H: -·_t:d-± .1- -"- l....j--L..Ll....L

ŞEKİL 4-13. QRS komplekslerinin boyutlarında ve yön­


lerinde sinüzal değişiklik gösteren iki kısa atipikventriküler
taşikardi örneği: "Le torsade de pointes" (noktaların dansı).
Ustteki örneğin geç başlangıçlı PVC ile başladığına dikkat
ŞEKİL 4-11. Akselere idiyoventriküler ritim (AİVR). edin.
BÖLÜM 4 • ARİTMİ/DİSRİTMİ YÖNETİMİ 17
2. Hemodinamik olarak stabil olan hastalar amioda­ ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
ron ile tedavi edilir. Totalde 2 gram oluncaya kadar
1. Acil elektriksel defıbrilasyon uygulanır ( senkronize
her 1O dakikada bir, tekrar eden boluslar şeklinde
olmayan) 200J'de (çift fazlı) ve 360J (monofazik).
10 dakika boyunca 150 mg IV verilir. Alternatif Eğer VF devamlılık gösteriyorsa; 5 adet KPR siklu­
olarak, başlangıç bolustan sonra, 18 saat boyunca su yapılır, nabız kontrol edilir ve eğer nabız yoksa,
0,5 mg'lık infüzyon uygulanabilir. İkinci basamak tekrar defibrilasyon yapılır. Defibrilasyon pedleri
ajanlar: prokainamid (MI ya da SV bozukluğu şüp­ hastanın üzerinde ve aynı konumda tutulur çünkü
hesi olmayan hastalarda) ve lidokaindir. ardışık komptör şoklarla beraber, transtorasik em­
3. Torsades de Pointes'i olan hastalar için : torsades pedans azalır.
de Pointesi sonlandırmak adına 90-120 vuruş/dk'da 2. Eğer ilk iki KPR siklusu ve defibrilasyon başarısız
overdrive pacing set denenir. 60-90 saniye boyun­ olursa, 300 mg iV amiodaron kullanılarak antia­
ca, 1-2 gram iV magnezyum sülfatı takiben 1-2 ritmik tedavi uygulanır. İkinci basamak tedavi ise
gram/saat infüzyon etkili olabilir. 1,5 mg/kg iV, takiben iki doz daha 0.75 mg/kg iV
4. İzoproterenol, 2-1O mg/dk iV infüzyonu da refrak­ lidokain'dir. KPR defibrilasyon döngüsü tekrarla­
ter Tarsades'in içindedir. Fakat miyokardiyal oksi­ nır.
jen ihtiyacini yükseltme riski taşır. 3. Eğer üçüncü KPR defıbrilasyon döngüsünden son­
ra hala nabız yoksa; 1 mg IV epinefrin ya da 40 üni­
te iV (yalnızca bir kez) vasopresini takiben 20ml
VENTRİKÜLER TAŞİARİTMİLERE K ARŞI
normal salin verilir ve KPR defıbrilasyon döngüsü
NORMAL SVT hemen kaldığı yerden devam eder.
Geniş kompleksli hastalara, aksi isptalanmadıkça, VT 4. Refrakter VF'de; 60-90 dk boyunca 1-2 gram iV
hastası gibi yaklaşılmalıdır. 35 yaşın üstünde ve MI, magnezyum sülfatı takiben 1-2 gram/ saatlik bir in -
KKY ya da koroner arter bypass greft hikayesi olan füzyon yapılır.
hastalarda durum VT'nin kuvvetle lehinedir. Ayrıca;
AV ayrışması, füzyon atımları, prekordiyal lead QRS
konkordans ve 0.14 saniyeden uzun bir QRS süreci de İLETİM BOZUKUKLARI
VT lehindeki EKG işaretleri içerisinde yer alır.
ATRİOVENTRİKÜLER (AV) BLOK
VENTRİKÜLER FİBRİLASYON Birinci derece AV blokajı, uzun süreli PR aralığı ile
kendini gösteren AV iletimindeki gecikme ile karak­
KLİNİK ÖZELLİKELR terize edilir (>0.2 saniye). Normal kaplerde görüle­
Ventriküler fıbrilasyon (VF); herhangi bir ventrikü­ bileceği gibi; yüksel vagal tonus, digoksin toksisite­
ler pompalama aktivitesi olmadığı sürece, ventriküler si, inferior MI, amiloid ve miyokardit ile birlikte de
miyokardiyumdaki küçük bir alanda gerçekleşen to­ görülebilir. Birinci derece AV blokajı tedavi gerektir­
tal düzensiz depolarizasyon ve kasılmalardır. EKG'de mez. İkinci derece AV blokajı; aralıklı AV düğümü
görülebilir P dalgaları ya da QRS kompleksleri hariç, iletimi olarak karakterize edilir: bazı atriyal uyaran­
ince-kaba-zigzag desenler görülür (Şekil 4-14). VF, ço­ lar ventriküllere ulaşırken, diğerleri bloke edilir ve
ğunlukla akut MI'lı ya da MI'sız şiddetli iskemik kalp gruplaşmış atımlara sebep olur. Bu blokeler; tipik
hastalarında görülür. Bunun yanı sıra; digoksin ya da olarak tersinir olan nodal bloklar ve iletim sistemi
kinidin toksisitesi, hipotermi, göğüs travması, hipo­ hastalıklarına sebep olan tersinmez infranodal bloke­
kalemi ya da mekanik stimülasyon (örn. Kateter tel) ler olarak ikiye ayrılır. Üçüncü derece AV bloğu; AV
kaynaklı olabilir. Birincil VF, hermodinamik bozulma ayrışması ile sonuçlanan, AV iletiminin tamamen ke­
öncesi hariç, aniden gelişir ve genelde akut iskemi ya silmesi ile karakterize edilir.
da peri-infrakt hasar reentrysinden ötürüdür. İkincil
VF; SV bozukluğu ya da dolaşım şokuna bağlı olarak,
hermodinamik bozulmanın uzun süreli döneminden İKİNCİ DERECE MOBİTZ (WENCKEBACH) AV
sonra meydana gelir.
BLOGU

KLİNİK ÖZELLİKLER
Mobitz I AV bloğu; atriyal uyarı tamamen bloke olana
kadar AV düğümü boyunca iletilen ilerleyici uzama­
ya sebep olan nodal bir blokdur. Genelde bir seferde
ŞEKİL 4-14. Ventriküler fıbrilasyon. yalnızca bir atriyal ileti bloke olur. Vurular kesildikten
18 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

,
1
w...ı....LLJ...J...LL.l..LI...L..LLL.LLLLUJUJ_Jtt_j:ı_l.Ltttlı:ttljjj�±�D�·1±t:i:fü±
�'

ŞEKİL 4-15. 4:3 geçişli ikinci derece Mobitz 1 (Wenkebach) A


AV blok.

ŞEKİL 4-16. A. İkinci derece Mobitz tip il AV blok. B. 2:1


sonra; AV iletimi normale döner ve döndü kendini geçişli ikinci derece AV blok.
tekrarlar. Bu tekrar aynı iletim oranında (sabit oran)
olabileceği gibi farklı da olabilir (değişken oran). Ke­
silen vurudan önce PR aralığı kademeli olarak uzasa ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
da; ardışık vurudan beraber uzunluğun düşüş mikta­
1. Semptomatik hastalar için birinci basamak tedavi:
rındaki artış, kesilen vurudan önceki her bir ardışık
0,5-1 mg iV bolus atropin, toplam doz 2 mg ola­
PR aralığında aşamalı olarak kısalmaya sebep olur
na kadar her 5 dk'da bir tekrarlanır. Tüm hastalar,
(Şekil 4-15). Bu blok, genelde geçicidir ve inferior MI,
tam kalp bloğu içinde daha fazla kötüleşme duru­
digoksin toksisitesi, miyokarditis ile ilişkilendirilir ya
munda kullanılmak üzere transkütan kalp pili öl­
da kalp ameliyatı sonrası görülebilir. Blokaj, infrano­
çüm perleri konumlandırılmış ve hazır durumda
dal iletim sistemi yerine AV düğümü seviyesinde oldu­
olmalıdır.
ğundan genelde stabil bir ritimdir.
2. Aatropine cevap vermeyen hastalarda transkütan
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK kalp pili ölçümleri başlatılır. (sinüs bradikardiye
1. Yavaş ventriküler oranlar, hiperfüzyon işaretleri bakınız)
gösterdiği sürece, özel bir tedavi gerektirmez. 3. Eğer transkütan kalp pili ölçümleri başarısız olursa,
2. Akut inferior MI ile ilişkili durumlarda; sonraki transvenöz kalp pili ölçümü başlatılır (yarı yüzer ya
müdahaleye başlamadan önce, yeterli hacim resü­ da balon damperli pil kateteri vasıtasıyla, 40-140
sitasyonu sağlanmalıdır. vuru/dk'da 0,2-20 mA).
3. Her 5 dk'da bir 0,5 mg IV atropin verilir. Toplam
doz 2mg'a ulaşana ya da istenen kalp atışına ulaşı­
lana kadar titre edilir. ÜÇÜNCÜ DERECE (TAM) AV BLOGU
4. Nadir olarak ihtiyaç duyulsa da transkütan kalp pili
kullanılabilir. KLİNİK ÖZELLİKLER
Üçüncü derece AV bloğunda hiç AV iletimi yoktur.
İKİNCİ DERECE MOBİTZ il AV BLOGU Ventriküller, atrial orandan daha yavaş ve AV nodun
KLİNİK ÖZELLİKLER ya da infranodal iletim sisteminin kaçış odağı tara­
fından uyarılır (Şekil 4-17). Üçüncü derece AV blo­
Mobitz II AV bloğu; aralıklı ve iletilmeyen atriyal vu­
ğu gerçekleştiğinde, kavşak kaçış odağı 40-60 vuru/
rulu sabit PR aralığına sebep olan, infranodal hasta­
dk'lık bir ventriküler oranla görevi devralır, çünkü
lığın tipik bir örneğidir (Şekil 4-16). Bir ya da daha
ritim; His demetlerinin yukarısındaki çatallanmada
fazla vuru, tek bir seferde iletilemeyebilir. Bu blok, inf­
başlar ve QRs kompleksleri dardır. Nodal üçüncü de­
ranodal iletim sisteminde fonksiyon bozukluğuna ya
rece AV bloğu akut inferior MI hastalarında %8 ora­
da önemli hasarın bir göstergesi olabilir. Bu nedenle
nına kadar gelişebilir ve genelde geçicidir. Birkaç gün
QRS kompleksleri genelde büyük ölçüde His-Purkinje
sürebilir.
demeti ya da ventriküllerden gelir. Tip il bloke, tip I
blokeden daha tehlikelidir çünkü genelde kalıcıdır
ve aniden ilerleyerek tam kalp bloğuna sebep olabilir
(özellikle de akut anterior MI durumunda) ve nere­
?eyse her zaman kalıcı kalp pili yerleştirilmesi gerekir.
ikinci derece AV blokesi 2: 1 gibi sabit bir iletim oranı
ile gerçekleştiğinde; Mobitz I ile Mobitz II'yi ayırt et­
ŞEKİL 4-17. Üçüncü derece AV blok.
mek mümkün değildir.
BÖLÜM 4 • ARİTMİ/DİSRİTMİ YÖNETİMİ 19
Üçüncü derece AV bloğu, infranodal seviyede ger­ içeren önemli iletim sistemi hastalıklarının bir göster­
çekleştiğinde, ventriküller 40 vuru/dk'dan daha yavaş gesidir. Böylelikle Mobitz il ya da 3. Derece Av blok
bir oranda, ventriküler eskap ritmi tarafından yürütü­ riskini yükseltir ve kalıcı peacemaker yerleştirilmesini
lür. Bu bloke, değişmeden geniş QRS kompleksli kaçış gerektirebilir.
ritmiyle Purkinje sisteminde ya da demet dallanma­
sının olduğu kısımda konumlanır. Tıpkı Mobitz Il'de RİTİM BOZUKLUKLARINA
olduğu gibi bu blok de infranodal iletim sistemindeki
YOL AÇABİLEN İLETİM
yapısal hasaraların göstergesidir ve akut interior MI'da
görülebilir. Ventriküler kaçış odağı, kardiyak faaliyeti BOZUKLUKLARI
düzenlemede genelde yetersiz kalır ve ventriküler asis­ Brugada sendromu ve uzun QT sendromu spontan
tol periyodu ile beraber unstabildir. V T /VF riskini arttırır ve tanı konulduğunda kardiyak
defibrilatör takılması açısından değerlendirilmesi ge­
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
rekir. Brugada sendromu erken göğüs derivasyonla­
Transkütan pacemaker yerleştirilene kadar, unsta­ rında (V 1 - V2) patognomonik J-nokta yükselmesi ve
bil hastalara transkütan kalp pili ölçümü? yapılır. eğer şeklinde veya eğimli ST segmentinin olduğu sağ
• Stabil hastalarda, transkütan pil pedleri uygulanır. dal bloğu ile sonuçlanan genetik geçişli hızlı sodyum
İkinci derece Mobitz il AV bloğunda gibi tedavi uy­ kanalı bozukluğudur (Şekil 4-18). Uzun QT sendro­
gulanır. mu erkeklerde >470 milisaniye ve kadınlarda >480
milisaniyeden daha uzun QT aralığı ile karakterizedir.
• FASİKÜLER BLOKLAR Doğumsal ve edinsel olabilir. Torsades de pointes riski
artmıştır.
İletimsel bloklar, bir ya da daha fazla infranodal ile­
tim yolundan oluşabilir. Sol fasiküllerdeki bloklar QRS
süresini uzatmaz fakat QRS eksenini değiştirir. Sol an­ PRETERMİNAL RİTİMLER
terior fasiküler blok (SAFB) sol eksende deviyasyona
sebep olurken; sol posterior fasiküler blok (SPFB) sağ NABIZSIZ ELEKTRİKSEL AKTİVİTE
eksen deviyasyonuna sebep olur. Sağ bloğu (solDDB) Nabızsız elektriksel aktivite kalpte mekanik kasılmala­
ise QRS süresini uzatırken (>0,12 saniye); erken pre­ rın eşlik etmediği elektriksel dalgaların varlığıdır. Ağır
kordiyal derivasyonlarında (Vl-2) RSR'ye sebep olur. hipovolemi, kardiyak tamponad, tansiyon pnömoto­
Bifasiküler blok bu iki fasikülün kombinasyonunu işa­ raks, masif pulmoneremboli, MI ve toksik madde alımı
ret eder ve en önemli olanı sol bloğudur (sağ DDB + ( ör, trisiklikantidepresanlar, kalsiyum kanal blokörleri
soi DDB). Trifasiküier blok; bifasiküier biok variığın­ ve bela blokörler) gibi olası mekanik nedenler tanın­
da birinci derece AV bloğunu işaret eder ve AV nodu malı ve tedavi edilmelidir. Ek olarak asidoz, hipoksi,

1,-/"'�Jr,..,"-_,,,-"--�-hl'""'
1

aVL

ŞEKİL 4-18. Brugada sendromu.


20 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

hipokalemi, hiperkalemi ve hipotermi gibi derinleşmiş 2. Pacedisfonksiyonu olan hastalar altta yatan rit­
metabolik bozukluklar da düşünülmeli ve tedavi edil­ me ve eşlik eden semptomlara göre tedavi edil­
melidir. melidir.
Entübasyon ve KPR'nin başlatılmasını takiben her 3. Aşırı uyarı üreten pacemakerlarda asenkron mod­
3-5 dakikada 1 miligram IV/IO (1:10,000 çözelti) epi­ da uyan üretilmesi için mıknatıs uygulaması gere­
nefrin verin. İlaç endotrakeal yol ile verilecekse dozu kebilir.
2-2,5 kat arttrırın ve ilacın dağılabilmesi için birkaç
seri solunum ile destekleyin. Tedavi altta yatan sebebin
hızla tanınması ve düzeltilmesine dayanmaktadır. En­
dikasyon dahilinde ise vasküler tonusu arttırmak için
norepinefrin ve fenilefrin gibi alfa adrenerjik aktivite
sağlayan ilaçlan kullanın. Elektriksel pace uygulaması
etkili değildir.
ÇOCUKLARDA VE
İDİYOVENTRİKÜLER RİTİM
5 YENİDOGANLARDA
İdiyoventriküler ritim 40 atım/dk'dan daha yavaş olan
RESÜSİTASYON
geniş QRS'i 0.16 saniyeden daha geniş olan ventriküler Marc F. Collin
kaçış ritmidir. İnfranodal AV blok, MI, kardiyak tam­ Çeviri: Damlanur Kucur
ponad ve kan hacmini boşaltacak boyuttaki kanama­
larla ilişkili olabilir.
Entübasyon ve KPR'nin başlatılmasını takiben alt­ EPİDEMİYOLOJİ
ta yatan mekanik faktörlerin tanınması (ör, agresif sıvı
• Kardiyak arrest olan çocuklarda sağkalım oranı ol­
resüsitasyonu) ve alfa adrenerjik ilaçların kullanımı
gerekmektedir. dukça düşüktür.

ASİSTOL (KARDİYAK SEKTE)


Asistol kalbin elektriksel aktivitesinin tamamen kay­ • PATOFİZYOLOJİ
bolması durumudur ve kötü prognozludur. Tedavisi
• Çocuklarda kardiyak arrest solunum arresti sonu­
nabızsız elektriksel aktivite ile aynıdır.
cu oluşan hipoksiye veya şok sendromlarına bağlı
oluşur.
• Yenidoğan resüsitasyonlannın neredeyse tamamı
KARDİYAK PACEMAKERLAR VE solunumsal nedenlere ikincildir.
OTOMATİK İNTRAKARDİYAK • İlaç dozları, göğüs basısı ve solunum hızı ve gerekli
DE FİBRİLATÖRLER cihazların boyutu çocuğun yaşına göre değişiklik
Pacemakerlar, otomatik internal kardiyak defibrilatör­ gösterir.
ler (AICD) veya kombinasyon cihazlar ani kardiyak
ölüm, kalp yetmezliği veya kardiyomiyopati hikayesi
olan hastalarda kullanılabilir. Hatalı çalışma cihazın HAVAYOLU GÜVENLİGİ
herhangi bir kısmındaki sorun nedeniyle olabilir. Ci­
• İnfantlann ve çocukların havayolu erişkinlere göre
haz cebinde enfeksiyon veya hematom, elektrot en­
feksiyonu/yer değiştirmesi, uyan oluşturamama, aşırı çok daha küçüktür ve belirgin anatomik ve fonksi­
uyarma veya uygunsuz defibrilasyon bu sorunlardan yonel farklılıklar içerir.
bazılarıdır. Çoğu pacemaker mıknatıs uygulandığında • Belirgin oksiput ve görece büyük dil havayolu tı­
sabitlenmiş asenkron modda çalışmasına neden olan kanıklığına neden olabilir fakat bu tıkanıklık başın
manyetik kilitleri vardır. hafif ekstansiyonu ile (koklama pozisyonu) ve baş
geri çene yukarı veya jaw thrust (head-tilt ehin lift)
manevrası ile düzeltilebilir.
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK Bilinci kapalı, devamlı veya çene yukarı uygulama­
1. İncelemeye EKG ve elektrotların yerleşimini ve bü­ sı gereken çocuklarda oral airway kullanışlı olabilir.
tünlüğünü gösteren bir göğüs grafisi dahil edilme­ Oral airwayler dil basacağı kullanarak ve direk gö­
lidir. rerek yerleştirilir.
BÖLÜM 5 • ÇOCUKLARDA VE YENiDOGANLARDA RESÜSiTASYON 21
Ventilasyon balon-valf-maske sistemi kullanılarak İntraosseöz yol hızlı ve güvenli bit metoddur. Sıvı,
uygulanabilir. İnfant ve çocuklarda kullanılacak resusitasyon ilaçları, kolloid ve kan verilmesi için
balon-valf-maske asgari hacmi 450 mi olmalıdır. kullanılabilir.
Yeterli ventilasyondan emin olmak için göğüs du­ • Santral venöz yollar veya safen ven cutdown da
varının yükselmesini gözlemleyin ve solunum ses­ kullanılabilir fakat daha fazla zaman alır.
lerini dinleyin.
Büyük ve kırılgan olan epiglot en iyi düz (Miller)
laringoskop bıçağı kullanılarak ekarte edilebilir.
SIVILAR
Preterm yenidoğanlarda O numara Miller ve term Hipovolemi/şoku olan hastaya 20 mL/kg intrave­
yenidoğanlarda 1 numara Miller kullanın. nöz izotonik sıvı (ör, serum fizyolojik) bolusları
Endotrakeal tüp boyutu (16+yıl olarak yaş)/4 for­ mümkün olduğunca hızlı verilmelidir ve klinik ya­
mülü ile kolayca hesaplanabilir. Yenidoğan 1 kg'dan nıta bağlı olarak tekrar edilmelidir.
küçük ise 2,5 mm ET; 1-2 kg ise 3,0 mm ET; 2-3 kg Hipovolemi düzeltilmesine rağmen şok veya hipo­
ise 315 mm ET ve >3 kg ise 3,5 ila 4.0 mm ET kulla­ tansiyon devam ediyorsa vazopressör tedavi düşü­
nın. nülmelidir.
Tüpün dudak kenarı yerleşimi yaklaşık tüpün çapı­
nın 3 katıdır (ör, 5,0x3=15 cm dudak kenarı). • İLAÇLAR
Çocuklarda tidal hacim 8-12 mL/kg'dır.
Çocuklarda ilaç dozunun uygun olarak ayarlana­
• Çocuğun hiperventilasyon ihtiyacı yok ise başlan­
bilmesi için hastanın ağırlığının bilinmesi gerekir.
gıç solunum sayısı yenidoğanlarda 40-60 soluk/
Acil servislerde çocuğun kilosunun tahmini için
dk, bebeklerde 20 soluk/dk, küçük çocuklarda 15
kullanılan uzunluğa dayalı sistem doz hatalarını
soluk/dk ve adölesanlarda 10 soluk/dk olarak ayar­
azaltabilir.
lanmalıdır.
6s kuralı; dopamin ve dobutamin gibi ilaçların
Endotrakeal tüpün yerleşiminin kontrolü erişkin­
devamlı infüzyonunun hızlıca hesaplanmasında
lere benzer: yeterli göğüs ekspansiyonu, simetrik
kullanılabilir. Gerekli ilaç miktarı; 100 mL %5'lik
solunum sesleri, C02 ölçümü, ET'de buhar oluşu­ dekstroz'luk toplam hacme, ağırlığın kg cinsinden
mu, düzelen oksijenizasyon ve klinik iyileşme.
6 mg katı kadar eklenmesi ile elde edilir. Bu; mik­
Endotrakeal entübasyonun yapılamadığı durum­ rogram/kg/dk'ya eşit olan mililitre/saatlik bir oran
larda laringeal maske (LMA) kullanılabilir. meydana getirir. (örn. 1 mi/saat = 1 mikrogram/
kg/dk ya da 5 ml/saat = 5 mikrogram/kg/dk'lık bir
infüzyon)
• HIZLI ARDIŞIK İNDÜKSİYON Epinefrin, kardiyak arest için etkili olduğu kanıt­
lanmış tek ilaçtır. Oksijenizasyon ve ventilasyon
Hızlı ardışık indüksiyon endotrakeal entübasyon yanıtsız, nabızsız arrest ve hipoksi ve indüklemi
yapabilmek için damar yolundan anestezik ve nö­ yavaş atım hızında endikedir.
romusküler blokör ilaçların verilmesidir. Endotrakeal yol ile, epinefrinin başlanğıç dozu O.Ol
Hastaya öncesinde %100 oksijen verin. mg/kg (0.1 mL/kg 1:10.000 solüsyon) iV veya intro­
5 yaşından küçük çocuklarda veya ikinci doz süksi­ osseozya da 0.05 -0.1 mg/kg (0.5-1 mi/kg 1:10,000
nilkolin verilmesi gereken daha büyük çocuklarda solüsyon) Devam eden arest durumunda her 3-5
ve adölesanlarda refleks bradikardiyi engellemek dakikada bir tekrarlanan bir dozla epinefrin tavsiye
amacıyla atropin (0.02 miligam/kg; mınımum edilir. Epinefrinin intrakeal uygulanışı, intravaskü­
doz=O.l miligram, maksimum doz=l miligram) ler verilmesine göre daha geridedir ve sadece acil
verilmelidir. damar yolu erişimi olmadığında kullanılmalıdır.
Krikoid basısı paralizi oluşmadan uygulanmaya 2 ml/kg, %10'luk dekstrok genelde hipoglisemiyi
başlanmalıdır ve başarılı entübasyon teyit edilene düzeltir. Eğer hipoglisemi devam ederse doz tek­
kadar uygulanmalıdır. Krikoid basısı yumuşak in­ rarlanır.
fant trakeasını kapatabileceği için entübasyon zor­ Sodyum bikarbonat, artık başlangıç resüsitasyon
laşırsa bası basıncı azaltılmalıdır. ilacı olarak nitelendirilmez. Ancak etkili ventilas­
yon oluşturulduğunda, epinefrin verildiğinde ve
göğüs basıncı dolaşımı dolaşımı sağlandığında,
• DAMAR YOLU eğer gerekliyse tavsiye edilir.
Damar yolu mümkün olan en hızlı ve en az invazif Kalsiyum da rutin resüsitasyonda tavsiye edilmez.
şekilde açılmalıdır. Periferal venler (antekubital, el, Fakat hiperkalemi, hipokalsemi ve kalsiyum kanalı
ayak veya skalp) ilk tercihtir. blokörü intoksikasyonunda kullanışlı olabilir.
22 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

DİSRİTMİLER • Spontan soluk almada belirgin zorluk çeken ya da


pozitif-basınç ventilasyonu gerektiren bebeklerde,
• İnfant ve çocuklardaki disritmiler hipoksiye ve acil vakumlama yapilabilir. Eğer gerekli ise ağız ve
solunum yetmezliğine sekonderdir. Yetişkinlerde­ takiben burun, nazikçe bulb şırınga ya da mekanik
ki gibi birincil kardiyak sebeplerden değildir. Pe­ vakumlama cihazı ile vakumlanır.
diatrik disritmi düzenlemesinde oksijenasyon ve • Muayeneyi yapan kişi, kalp atış hızı, solunumsal
ventilasyona özel bir dikkat gösterilmesi en önemli efor, renk ve aktiviteyi hızlıca değerlendirmelidir.
şeydir. • Apneik, merkezi siyanotik, ve kalp atım hızı 100
Pediatrik arrestte asistole ilerleyen bradikardi, en vuru/dk'dan az olan infantlara oda havası venti­
yaygın görülen ritimdir. Çoğu kez, durumu düzelt­ lasyonu ile başlatılan pozitif basınç ventilasyonu
mede oksijenasyon ve ventilasyon yeterlidir. Venti­ uygulanmalıdır. Eğer 30 saniyelik etkili pozitif-ba­
lasyona tepki göstermeyen bradikardi için, epinef­ sınç ventilasyonuna rağmen kalp atış hızı 60 vuru/
rini takiben atropin uygulanması efektif olabilir. dk'nın altında ise; oksijen konsantrasyonu %100'e
• Arrest durumu dışındaki en yaygın disritmi; supra­
çıkarılıp göğüs kompresyonuna başlanır.
ventriküler taşikardidir (SVT). Genelde 250 ila 350 İlk olarak başlangıçta soluk alamamış infanta ; ak­
vuru/dakika gibi tipik bir oranda sınırlı kompleks ciğerleri genişletmek için 30 cm H2 0'nun üstünde
taşikardi şeklindedir. Çocuklarda stabil SVT için bir basınç uygulanır. Öte yandan; özellikle preterm
önerilen tedavi: iyi işleyen bir IV yol aracılığıyla infantlar, yüksek basınç altında pnömotoraks geliş­
olabildiğince çabuk bir şekilde serum fizyolojik tirmeye daha yatkındır.
akıtılırken; eş zamanlı olarak 0.1 mg/kg adenozin • Eğer hiçbir gelişme kaydedilmez ve devam eden bir
verilmesidir. Stabil olmayan SVT'li hastaların teda­ şişkinlik öngörülürse; endotrakeal entübasyon ya­
visi senkronize kardiyoversiyondur (0.5-1 J/kg). pılmalıdır.
• Sinüs taşikardi (ST) ve SVT'yi birbirinden ayırt
• Eğer kalp atım hızı entübasyon ve destekli ventilas­
etmek genelde zordur. Küçük infantlar 200 vuruş/ yona rağmen, hala 60 vuruş/dk'nın altında ise; 3:1
dk'nın üstünde bir oranda ST'ye sahip olabilirler.
oranında destekli ventilasyon ile birlikte kordine
ST'li hastaların ateş, dehidrasyon, ya da şok öyküsü
olarak dakikada 90 kompresyon şeklinde kalp ma­
olabilir. ST'li hastalarda kalp atış hm tipik olarak
sajına başlanmalıdır.
aktivite veya stimülasyon ile değişir. • Eğer en az 45-60 saniyeden sonra kalp atım hızı
hala 60 vuru/dk'nın üzerine çıkarılamadıysa, epi­
DEFİBRİLASYON VE nefrin tedavisi başlatılır.
KARDİYOVERSİYON • İlaçlar ET, umbilikal venler ya da periferal ve aracı­
• lığıyla verilebilir. Fakat endotrakeal yol tercih edi­
Ventriküler fibrilasyon çocuklarda nadirdir. İlk
len bir yol değildir ve ancak damar yolu erişiminin
olarak olarak 2 J/kg'da defibrilasyon ile tedavi edi­
lir. Eğer başarısız olursa; defibrilasyon enerjisi 4 J/ olmadığı durumlarda değerlendirilir.
• Umbilikal ven kateterizasyonu, damar yolu temi­
kg'a (iki katına) çıkarılarak tekrar edilir.
4 J/kg'da iki defibrilasyon girişimi başarısız olursa, ninde hızlı ve güvenli bir metoddur. Umbilikal
epinefrin verilmelidir. Hipoksemi, hipovolemi ve kateter, umbilikal vene yerleştirilir ve kan dönüşü
asidoz gibi tedavi edilebilir sebepler yeniden değer­ elde edilene kada ya da lO'dan 12 cm'ye kadar iler­
lendirilmelidir. letilir.
• Stabil olmayan taşiaritmiler 0.5-1 J/kg dozda kardi­ • Uygun ventilasyon ve oksijenasyona rağmen 60
yoversiyon ile tedavi edilir. vuru/Dk'nın altında kalan kalp atım hızı durumun­
• Göğüs duvarı ile paddle ile etkileşime izin veren en da IV epinefrin (0,01 kg 1:10,000 solüsyon) kulla­
büyük paddle kullanılmalıdır. Elektrot kremi ya da nılabilir.
• Neonatal resüsitasyon süresince sodyum bikar­
macun, yanıkları önlemede kullanılır. Bir paddle
ikinci kaburga kemikleri arasındaki aralığın sağına; bonat kullanımı kullanımı tartışmalı kalır. Uygun
diğeri ise ksifoid seviyesinde, sol köprücük kemiği­ ventilasyon ve dolaşım uygulamadan önce oluştu­
ni dik kesen düzleme yerleştirilir. rulmalıdır. Sodyum bikarbonat ( 1 mEq/kg %4.2
solüsyon = 0.5 mEq/L) yalnızca intravenöz veril­
melidir.
NEONATAL RESÜSİTASYON
• İnfantın resüsitasyonuna başlangıç kararı, doğu- MEKONYUM ASPİRASYONUN
mun ilk 30 saniyesi içinde verilmelidir. .

ÖNLENMESİ
İlk adım vücut sıcaklığını muhafaza etmektir. In­
fant hızlı bir şekilde kurutulmalı ve önceden ısıtıl­ • Mekonyuma boyanmiş amniyotik sıvının aspiras­
mış bir radyan ısıtıcıya yerleştirilmelidir. yonu; morbidite ve mortalite ile ilişkilendirilir.
BÖLÜM 6. sıvı, ELEKTROLİT VE ASİT-BAZ BOZUKLUKLAR! 23
Tüm doğumların %10-20'sinde amniyotik sıvıya nılır.
mekonyum bulaşması görülür.
Eğer mekonyum varsa; doğumda kafanın çıkışın­ HACİM DURUMUNUN KLİNİK
dan sonra ve omuzların çıkışından önce vakumla­
DEGERLENDİRMESİ
ma yapmak artık önerilmemektedir.
Eğer infant doğumdan sonra güçlü ise, ağız ve bu­ Volüm kaybı ve dehidratasyon hasta öyküsünden
run, başka müdahale gerektirmeksizin nazikçe va­ çıkarılabilir. Öykünün göstergeçleri kusma, ishal,
kumlanabilir. ateş, artmış çalışma şartları, azalmış sıvı alımı, kro­
Eğer infant doğumdan sonra deprese ise; trakeanın nik hastalık, bilinç durumunda azalma ve azalmış
direk vakumlanması; trakeanın laringoskop ile vi­ idrar çıkışını içerir.
zualizasyonu ve endotrakeal tübün vakumlanması
Taşikardi ve hipotansiyon dehidratasyonun geç be­
ile gerçekleştirilmelidir.
lirtileridir.
Eğer bu prosedürün herhangi bir anında, kalp atım
hızı 100 vuru/dk'nın altına düşlerse, pozitif- basınç Fizik muayene bulguları kuru mukoza, çekilmiş
ventilasyonu başlatılmalıdır. dil (mükemmel indikatör) ve azalmış deri turgoru
içerir. İnfantlarda ve çocuklarda çökmüş fontanel­
ler, azalmış kapiller geri dolum, göz yaşı kaybı ve
azalmış ıslak bez dehidratasyonun tipik belirti ve
semptomlarıdır (Bknz Bölüm 83).
Letarji ve koma kaygı verici belirtilerdir ve komor­
bid bir durumun göstergesidirler.
Laboratuar değerleri sıvı durumu için güvenilir
SIVI, ELEKTROLİT VE indikatör değildirler. Plazma ve idrar osmolaritesi
6 ASİT-BAZ BOZUKLUKLARI dehidratasyon için güvenilir ölçütlerdir. Kan üre
Mary A. Wittler nitrojeni (BUN), kreatinin, hematokrit ve diğer bi­
Çeviri: Nalan Metin Aksu yokimyasal değerler duyarlı değildir.
Hacim fazlalığı klinik tanıdır ve ödem (santral veya
periferik), solunum sıkıntısı (pulmoner ödem) ve
juguler venöz dolgunluk (konjestif kalp yetmezliği)
ile kendini gösterir.
SIVILAR Hacim fazlalığı için belirgin risk faktörleri böbrek,
Ortalama normal bir yetişkin sıvı dengesini sağla­ kardiyovasküler ve karaciğer hastalıklarıdır. Kan
mak için günlük yaklaşık 2000-3000 ml suya ihti­ basıncı tek başına hacim fazlalığı ile korele değildir;
yaç duyar. hacim fazlalığı hastalarda hipotansiyon veya hiper­
Değiştiğinde sıvı ve elektrolitler izleyen sıra ile dü­ tansiyon ile kendini gösterebilir.
zeltilmelidir (1) hacim; (2) pH; (3) potasyum, kal­
siyu m, magnezyum; ve (4) sodyum ve klor. Doku
İDAME SIVILARI
perfüzyonun yeniden oluşturulması sıklıkla sıvı­
elektrolit ve asit-baz dengesini dengeler. • Yetişkin: Ortalama bir erişkin için (yaklaşık 70 kg)
Normal salinin (NS) osmolaritesi serumla uyumlu 75-125 mi/saat D5YıNS +20 mEq/L potasyu m klorid
olduğu için sıvı replasmanı için mükemmel bir sı­ Çocuklar: 100 ml/kg/gün D51/2NS veya DlOYıNS
vıdır. ilk 10 kg için, ikinci 10 kg için 50 ml/kg/gün ve
%5 dekstroz (D5W) gibi hipotonik sıvılar hacim bundan sonraki her kilogram için 20 ml/kg/gün
replasmanı için hiçbir zaman kullanılmamalıdır. (Bknz. Bölüm 83)
Kan ürünleri ile aynı yoldan verilecek sıvı sadece
NS olmasına rağmen cerrahi ve travma hastaların­
da genellikle Ringer laktat solüsyonu kullanılır.
ELEKTROLİT BOZUKLUKLARI
%10 dekstroz (DlOW) ve %20 dekstroz (D20W) • Tek bir anormalliği düzeltmek yeterli olmayabilir,
gibi daha konsantre dekstroz solüsyonları karaciğer diğer elektrolitler de diğerleri ile dengede olmalıdır.
yetmezliği hastalarında veya total parenteral (TPN) Laboratuar hataları çok yaygındır. Klinik görünüm
solüsyonların parçası olarak glukoz depolarını ça­ ve laboratuar verileri uyuşmuyorsa sonuçlar tekrar­
lıştırma yeteneği tehlikede olan hastalar için kulla- lanmalıdır.
24 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

• Anormallikler geliştikleri hızda düzeltilmelidir.


Hiponatreminin Nedenleri
Durum hızlı veya erken müdahale gerektirmiyorsa
Hipotonik (gerçek) hiponatremi (Posm<275)
(ör; hipoglisemi, hiperkalemi) yavaş hızda düzelt­ Hipovolemik hiponatremi
me yapmak daha güvenlidir. Böbrek dışı kayıplar (idrar [Na+ ]<20 mEq/L)
• Elektrolit bozuklukları değerlendirilirken ölçülen Hipotonik sıvı ile hacim replasmanı
ve hesaplanan osmolariteye (bir litre solüsyondaki Terleme, kusma, ishal, fistül
Üçüncü alana sıvı birikimi (yanıklar, peritonit,
partikül sayısı) ihtiyaç vardır. Osmolariteyi hesap­
pankreatit)
lamada mEq/L olarak ölçülmüş değerler kullanılır. Böbrek kayıpları ( idrar [Na+)>20 mEq/L)
Diüretik kullanımı
Osmolarite (mOsm/L)= 2 [Na•]+(glukoz/18)
Aldosteron eksikliği
+(BUN/2,8)+(ETOH/4,6) Tuz attıran nefropatiler, renal tubuler asidoz
Osmotik diürez (mannitol, hiperglisemi, hiperürisemi)
• HİPONATREMİ ([Na+ ]<135 mEq/L) Övolemik hiponatremi ( idrar [Na+ J genellikle >20 mEq/L)
Uygunsuz ADH salınımı (SSS, akciğer kanseri veya
KLİNİK BULGULAR hastalığı)
Fiziksel veya emosyonel stres ve ağrı
• Hiponatreminin klinik bulguları genelde [Na•] 120 Miksödem, Addison hastalığı, Sheehan Sendromu
mEq/Lin altına düştüğünde ortaya çıkar ve bulan­ İlaçlar, su zehirlenmesi
tı, güçsüzlük, baş ağrısı, ajitasyon, halüsinasyon, Hipervolemik hiponatremi
İdrar [Na+]>20 mEq/L
kramplar, konfüzyon, letarji ve nöbet görülebilir.
Böbrek yetmezliği (serbest su atılımında yetersizlik)
İdrar [Na+]<20 mEq/L
Siroz
TANI VE AYIRICI TANI Konjestif kalp yetmezliği
Nefrotik sendrom
Hacim durumunu, ölçülen serumu ve hesaplanan İzotonik (psödo) hiponatremi (Posm>275-295)
osmolariteyi değerlendir. Hiperproteinemi, hiperlipidemi
Gerçek hiponatremi, normal hacim durumunda Hipertonik hiponatremi (Posm>295)
azalmış osmolarite ve azalmış idrar (Na•] ile ken­ Hiperglisemi,mannitol alımı ve gliserol kullanımı
dini gösterir. Bu durum; primer su alımı, [Na•] Kısaltmalar: ADH = antidiüretik hormon, SSS=sarıtral sinir sistemi
kaybının su kaybından daha fazla olması veya su
dağılımında değişiklik olmasından kaynaklanır. Övolemik ve ya hipervolemik hastalarda sıvı kısıt­
• Gerçek olmayan hiponatremi (serum sodyumunun laması (500-1500 mL su günlük) yapın.
yanlışlıkla düşük ölçümü) hiperglisemi, hiperpro­ Koma veya nöbet gibi santral sinir sistemi (SSS) de­
teinemi, hiperlipidemi ve diğer osmotik aktif so­ ğişiklikleri hızlı gelişen ciddi hiponatremiyi ([Na•]
lütler ve normalden yüksek osmolarite ile ilişkili <120 mEq/L) %3'lük NS (513 mEq/L) ile 25-100
olabilir. mL/saat hızda tedavi edilmelidir. [Na•], kronik hi­
Uygunsuz antidiüretik hormon salınımı sendromu ponatremide 0,5 mEq/L/saat, akut hiponatremide 1
(UADHS)nun tanı kriterleri (1) hipotonik hipo­ mEq/L/saat'ten daha hızlı düzeltilmemelidir. [Na•]
natremi, (2) uygunsuz osmolalite artışı (genellikle düzeltmesi 12 mE/L/günü geçmemelidir.
>200 mOsm/kg), (3) artmış idrar [Na•] (tipik ola­ Sodyum dozu şöyle hesaplanabilir: ağırlık (kg)X0,6X
rak > 20 mEq/L), (4) klinik övolemi, (5) normal (istenen [Na+]- ölçülen [Na•]=Sodyum açığı (mEq)
adrenal, böbrek, kardiyak, hepatik ve tiroid fonksi­ Hızlı düzeltme ile KKY ve santral pontin myelinozis
yonları ve (6) sıvı kısıtlaması ile düzelmesi. komplikasyonları gelişebilir; bunlar da bilinç deği­
İzotonik hiponatremi (Posm 275-295) hiperlipi­ şikliklerine, disfajiye, disartriye ve pareziye yol açar.
demi, hiperproteinemi veya hiperglisemiye bağlı
olabilir. HİPERNATREMİ ([Na+ ] >150 mEq/L)
Hipertonik hiponatremi (P0,nı>295) hiperglisemi,
KLİNİK ÖZELLİKLER
mannitol alımı ve gliserol kullanımına bağlıdır.
Hiponatremi nedenleri Tablo 6-l'de listelenmiştir. Serum osmolaritesi >350 mosm/L veya [Na·•] >158
mEq/L olduğunda hipernatremi semptomları be­
lirginleşir. İlk semptomlar irritabilite ve ataksidir;
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
osmolarite >400 mosm/Lyi aştığında spastisite, hi­
NS ile hacim ve perfüzyon açığını düzeltin. perretleksi, letarji, koma ve nöbetler gelişebilir.
BÖLÜM 6. sıvı, ELEKTROLİT VE ASİT-BAZ BOZUKLUKLAR! 25
Osmolaritede %2'lik artış hipernatremiyi önlemek Her l litrelik su kaybı [Na+ )'da 3-5 mEq/L'lik artışa
için susamayı uyarır. neden olur. Serbest su kaybını şu formülü kullarak
• Yaşlı ve bebeklerde artmış susama isteğine yanıt hesaplayın. Su kaybı (L)=(ölçülen [Na+)/istenen
vermedikleri için morbidite ve mortalite riski daha [Na+ ))-1
yüksektir. • NS veya laktatlı ringer solüsyonu ile hidrasyondan
sonra eğer hiç idrar çıkışı yoksa, hemen 1/ı NS'e
TANI VE AYIRICI TANI dön. Diüretik (ör.furosemid 20-40 mg iv) kullana­
rak vücuttaki fazla sodyumu atmaya çalıştın.
Hipernatremi daha çok azalmış su alımı veya aşırı
Santral Dİ, elektrolitlerin, osmolaritenin ve spesifik
su kaybına bağlı toplam vücut suyu nda azalma­
gravitenin dikkatli takibi ile desmopressin ile teda­
dan kaynaklanır. Daha nadir olarak toplam vücut
vi edilir.Uzmanı ile konsülte edin.
[Na+)'nda artmaya bağlıdır.
Yaygın nedenler diyare, kusma, hiperpreksi ve aşırı 180 mEq/L'in üzerinde sodyu m düzeyi olan çocuk­
sekresyondur. larda pediyatrik nefrolog ile konsülte ederek yüksek
Hipernatreminin önemli etiyolojilerinden biri hi­ şeker ve düşük [Na+ ] diyalizatlı peritoneal diyaliz dü­
potonik idrarla sonuçlanan Diyabetes İnsipitus şünün.
(Dİ)'dur. Santral Dİ (antidiüretik hormon salınımı
yok), SSS hastalığı, cerrahi veya travmadan kaynak­ HİPOKALEMİ ([K+]<3,5 mEq/L)
lanır. Nefrojenik Dİ (antidiüretik hormona yanıt
yok), konjenital hastalıklar, ilaçlar, hiperkalsemi,
hipokalsemi ve böbrek hastalığından kaynaklanır. KLİNİK ÖZELLİKLER
Nedenleri Tablo 6-2'de listelenmiştir. Hipokaleminin bulgu semptomları çoğunlukla
potasyum 2.5 mEq/L'in altında iken ortaya çıkar
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUGU ve birden çok vücut sistemini etkiler: Santral sinir
Hacim veya perfüzyon açığını NS veya Ringer­ sistemi (güçsüzlük, kramplar, hiporefleksi, pareste­
li laktat solüsyonu ile tamamlayın. Serbest su ye­ zi), gastrointestinal sistem (ileus), kardiyovaskuler
tersizliği 1h NS ile tamamlayın. [Na+ )'ı 10 mEq/L/ sistem (disritmiler, digoksin toksisitesini arttırabi­
gün'den daha çok düşürmekten kaçın. lir, hiptansiyon veya hipertansiyon, U dalgaları, ST
segment depresyonu, uzamış QT aralığı) ve renal
sistem (metabolik alkaloz, hepatik ensefalopatiyi
Hipernatreminin Nedenleri uyarabilir).Glukoz intoleransı gelişebilir.
Su kaybı
Azalmış su alımı TANI ve AYIRICI TANI
Bozulmuş susama hissi
[K+ ) alımında azalma, [K+ ) atımında artma veya
Bilinç kaybı
Su içme fonksiyonunda yetersizlik transselüler şiften kaynaklanabilir. Yaygın neden
Su alımında yetersizlik loop diüretik kullanımıdır.
Na artışıyla sonuçlanan su kaybı • Tablo 6-3'de hipokaleminin nedenleri listelenmiştir.
Kusma, diyare
Sekresyon, ateş
Diyabetes İnsipidus ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Lityum, fenitoin gibi ilaçlar • 20 mEq/doz [K+ ) vermek [K+ ) da 0.25 mEq/L artış
Diyaliz
Ozmotik diürez, böbrek konsantrasyon defektleri
yapabilir.
Tirotoksikoz • Stabil hastalarda oral replasman tercih edilebilir (gü­
Ciddi yanıklar venli ve hızlı); 20-40 mEq [K+ J dozu kullanılabilir.
Sodyum artışı Stabil olmayan hastalarda 10-20 mEq/saat dozda
Artmış alım İV potasyu m klorid (KCL) verilebilir. Her l litre sı­
Tuz ve tuz tabletlerinin kullanımında artış
Hipertonik salin alımı veya infüzyonu
vıya 40 mEq KCl'den daha çok eklemeyin. İnfüzyon
Sodyum bikarbonat alımı hızı 40 mEq/saati aşmamalıdır.
Mineralokortikoid veya glukokortikoid artışı • 20 mEq/saat üzeri dozlar santral yoldan verilmeli­
Primer aldosteronizm dir. Hastalar disritmi açısından monitorize edilme­
Cushing sendromu lidir.
26 KISIM 2 • RESÜSİTASYONTEKNİKLERİ

Hipokaleminin Nedenleri 6.5-7.5 mEq/L düzeylerinde elektrokardiyogramda


(EKG) sivri T dalgalan (göğüs derivasyonları-Şekil
Hücre içine dönüş
Alkaloz ve sodyum bikarbonat
6-1 ), uzamış PR aralığı ve kısalmış QT aralığı görü­
�-adrenerjikler lür. 7.5-8.0 mEq/L düzeylerinde QRS genişler ve P
İnsülin ve glukoz verilmesi dalgası düzleşir. 8 mEq/Lin üzerindeki düzeylerde
Hipokalemik periyodik paralizi sinüs dalga paterni, ventriküler fıbrilasyon ve kalp
Azalmış alım blokları gelişebilir.
Artmış kayıp
Nöromuskuler semptomlar güçsüzlük ve paraliziyi
Renal kayıp
Primer &sekonder hiperaldosteronizm, Bartter içerir. Gastrointestinal semptomlar kusma, kolik
sendromu ağrı ve diyareyi içerir.
Diüretikler, osmotik diüretikler, postobstrüktif diürez
Renal tubuler asidoz TANI VE AYIRICI TANI
Renal arter stenozu
Çeşitli Kanın fışkırmasından kaynaklanan hemoliz so­
Licorice kullanımı nucu oluşan psödohiperkalemi açısından uyanık
Tütün sakızı kullanımı olunmalı.
Hiperkalsemi • Oligüri ile seyreden böbrek yetmezliği, gerçek hi­
Liddle sendromu
Magnezyum eksikliği perkaleminin en yaygın nedenidir.
Akut lösemi Yönetimi için uygun testler EKG, elektrolitler, kal­
İlaçlar ve toksinler (PEN, lityum, L-dopa, teofılin) siyum, magnezyum, arteriyel kan gazı (AKG; asi­
Gi kayıplar (kusma, diyare, fistül) malabsorbsiyon doz açısından kontrol et), idrar tetkiki ve uygun
Kısaltmalar:Gi=gastroirıtestinal, PEN=penisilirı hastalar için digoksin düzeyini içerir.
Hiperkaleminin nedenleri Tablo 6-4öe listelenmiştir.

HİPERKALEMİ ([K-t]>S,5 mEq/L) ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


Semptomatik hastalar basamaklı yaklaşım ile te­
KLİNİK ÖZELLİKLER
davi edilir: Kardiyak membranı Ca-glukonat veya
Hiperkaleminin en kaygı verici ve ciddi belirtileri kalsiyum klorid (CaCI) ile stabilize et; glukoz-insü­
kardiyak etkileridir. lin veya bikarbonat veya albuterol kullanarak [K +)'ı

ŞEKİL 6- l. Hiperkalemide EKG bulguları. Hiperkalemi ile uyumlu olan dar, uzun, sivri T dalgalarına dikkat edin. Hasta di­
yalizini üç gün geçirmişti ve potasyum düzeyi 7,4 mEq/L olarak ölçülmüştü (Şekil David M. Cline, MD, Wake Forest Baptist
Health, tarafından sağlanmıştır).
BÖLÜM 6. sıvı, ELEKTROLİT VE ASİT-BAZBOZUKLUKLAR! 27

ilkj:jo#j111 Hiperkaleminin Nedenleri


Yalancı
<lir. (Bakınız Bölüm 110) Kalsiyum verilmesinden
kaçınılmalıdır.
Laboratuvar hatası Asidotik hastalarda 50-100 mEq sodyum bikarbo­
Hemoliz ve lökositoz natı yavaş olarak vermeyi düşününüz. Çocuklarda
Artmış plazma [K+] yükü 1 mEq/kg yavaş olarak veriniz.
Eksojen: diyet, değişik tuzlar, (K+] içeren ilaçlar
Endojen: hemoliz, GI kanama, katabolik durum, ezilme Böbrek yetmezlikli hastaları glukoz ve insülin ile
türü yaralanmalar tedavi ederken insi.ilin dozunu 5 ünite kristalize
Azalmış [K+] atılımı insi.iline indirin. Çocuklarda 0.5-1 gram/kg glukoz
Böbrek yetmezliği
Bozulmuş renin-aldosteron sistemi DlOW+ 0.1 ünit/kg insülin verin.
Addison hastalığı 20-40 mg iv furusemid ile diürez sağlanır.
Primer hiperaldosteronizm Sodyum polistiren sülfonatın (kayekselat ) (po veya
Diğer (heparin, ACE inhibitörleri, prostoglandin
inhibitörleri) rektal [PR]) 1 gr'ı lmEq [K+ ]'ı bağlar.
Tübüler potasyum salınım defekti 15-30 gram Kayekselatı sorbitol ile beraber PO
Orak hücreli anemi veya 30-50 gramını yine sorbitol ile beraber PR ve­
Sistemik lupus eritematozis
Renal transplant sonrası
rebilirsin. Kayekselat KKY'ini uyarabilir. Çocuklar­
Tıkayıcı üropati da Kayekselatı 1 gram/kg PO veya PR veriniz.
Potasyum tutan diüretikler 5-10 mg Albuterol (nebul ile), [K+]'ı düşürmek için
Anormal potasyum dağıJımı kullanılabilir.
İnsülin yetmezliği
Hipertonisite (hiperglisemi) Akut böbrek yetmezliği olan hastalarda acil diyaliz
�-adrenerjik blokörler için nefrolog ile konsülte ediniz.
Egzersiz
İlaçlar: süksinilkolin, �-agonistler, dijital intoksikasyonu
Asidoz • HİPOKALSEMİ ([Ca+2] <8,5 MeQ/1
Kısaltma/ar: ACE=anjiotensin dönüştürücü enzim, GJ = gastrointes­ VEYA İYONİZE DÜZEYİ < 2.0 mE/L)
tinal
KLİNİK ÖZELLİKLER
hücre içine döndürülmeli; son olarak ciddi vakalar­ Hipokalseminin bulgu ve semptomları genellikle
da sodyum polistiren sülfonat, diüretikler veya di­ iyonize [Ca+2 J düzeyi 1.5 mEq/L'in altında oldu­
yaliz kullanarak [K+]'ın atılımı sağlanmalıdır. Tablo ğunda ortaya çıkar. Semptomlar parestezi, artmış
6-5'de tedavide kullanılan ilaç dozları özetlenmiştir. derin tenden refleksleri (DTR) kramplar, güçsüz­
7.0 mEq/L'in üzerindeki düzeylerde veya herhangi lük, konfüzyon ve nöbetten ibarettir.
bir EKG değişikliğinde İV CaCl veya Ca-glukonat Hastalarda Chvostek bulgusu (zigomatik kemik
(Tablo 6-5) verilmelidir. Çocuklarda 0.5 mL/kg Ca­ üzerindeki VII. Kraniyal sinir üzerine parmakla
glukonat (%10) verilir. vurulduğunda dudağın köşesinin çekilmesi) veya
• Hiperkalemi ile beraber olan digoksin toksisitesin­ Trousseau bulgusu (daha güvenilir; KB kafını sis­
de digoksin immün fab (Digibind) tedavisi endike- tolik KB'ının daha üzerinde 3 dakika kadar şişmiş

ilk9:Jk•fill Hiperkaleminin Acil Tedavisi BAŞLAMA ETKİ


TEDAVi DOZ VE YOLU ZAMANI SÜRESi MEKANiZMA
Albuterol 2.5 mg'ı 4 mL normal salin 15-30 dak 2-4 st Siklik adenozin monofosfat
ile beraber 20 dak'da üzerinden [K+]'ı hücre içine
nebul formunda döndürür
Kalsiyum klorid (%10)* 5-10 mL iv 1-3 <lak 30-50 <lak Membran stabilizasyonu
Kalsiyum glukonat(%10)* 10-20 mL iv 1-3 <lak 30-50 <lak Membran stabilizasyonu
NaHC03 50-100 mEq iv 5-10 dak 1-2 st [K+]'ı hücre içine döndürür
İnsülin ve glukoz 5-10 ünite regular insülin iv 30 dak 4-6 st [K+]'ı hücre içine döndürür
1-2 ampul D50W iv
Furosemid 40 mg iv Değişken Değişken Böbrekten [K+) atılımı
Sodyum polistiren sülfonat 25-50 mg po veya PR 1-2 st 4-6 st Gis'ten [K+] atılımı
Hemodiyaliz Dakikalar Değişken [K + ]'ı alır.
*Kalsiyum klorid kalsiyum glukonattan üç kat daha potenttir; %10 kalsiyum klorid=272 miligram [Ca2+]/ML; %10 kalsiyum glukonat=9
miligram [Ca"]/ML.
28 KISIM 2 • RESÜSİTASYONTEKNİKLERİ

halde bırakınca karpal spazm oluşması) görülebilir. • Yaygın semptomları anımsatacak kısaltma PAM P.
Düşük [Ca+2] düzeyi miyokardiyal kontraktiliteyi SCHMIDT: paratiroid hormon, Addison hastalığı,
azaltır ve KKY'i veya EKG'de uzun QT'yi presipite multiple myelom, Paget hastalığı, sarkoidoz, kan­
edebilir. ser, hipertiroidzm, süt-alkali sendromu, immobili­
zasyon, aşırı vit D ve tiyazidler.
TANI VE AYIRICI TANI
• Nedenler arasında şok, sepsis, böbrek yetmezliği, ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
pankreatit, ilaçlar (çoğunlukla simetidin), hipop­ Başlangıç tedavisi ciddi semptomları olanlara,
raratiroidzm, hiperfosfatemi, vitamin D eksikliği, [Ca+2 J düzeyi 14 mg/dL üzerinde olanlara veya be­
hipomagnezemi ve flor zehirlenmesi vardır. lirgin dehidratasyonu olanlara başlanır. Tedavi; sıvı
• Alkaloz toplam [Ca+2] düzeyini değiştirmeden iyo­ replasmanı, osteoklastik aktiviteyi azaltma ve altta
nize [Ca+2 ]'u (fizyolojik olarak aktif olan form) dü­ yatan hastalığı düzeltmeyi içerir.
şürür. Sıvı açığını NS ile düzelt; bir çok litre gerekebilir.
İnvaziv monitorizasyon düşünülmelidir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK Furosemid ve diğer loop diüretikler artık öneril­
mez.
• Eğer asemptomatikse, o zaman 1-4 gram/gün 6 Osteoklastik aktiviteyi inhibe eden ilaçlar bifosfo­
saatte bir kullanılacak şekilde bölünmüş dozlarda nat, kalsitonin ve glukortikoidi içerir. AS'deki baş­
kalsiyum glukonat tabletleri veya beraberinde vi­ langıç tedavisi ile ilgili öneriler eksiktir; uzmanı ile
tamin D (kalsitriol 0.2 mikrogram günde 2 defa) konsültasyon tavsiye edilir.
kullanınız. Süt iyi bir yedek tedavi değildir.
• Eğer semptomatikse %10 solüsyonundan 10 mL
kalsiyum glukonat veya kalsiyum kloridi 10 daki­ HİPOMAGNEZEMİ
kanın üzerinde yavaş enjeksiyonla veriniz.
• Kalsiyumla beraber magnezyumu da replase edin. KLİNİK ÖZELLİKLER
[Mg+2], [K+ ] ve [P04·] hücre içi ve dışına beraber
HİPERKALSEMİ ([Ca+2 ]>10.5 mEq/L hareket ederler.
veya İYONİZE [Ca+2 ]>2.7 mEq/L) Hipomagnezemi nonspesifik SSS (depresyon, kon­
füzyon, vertigo, ataksi, kasılma, güçsüzlük) ve kar­
• Serum kalsiyum düzeyini birçok faktör etkiler: pa­
diyak (aritmiler, hipotansiyon, uzamış PR, QRS ve
ratiroid hormunu (PTH) kalsiyumu arttırır; kalsi­
QT intervalleri) semptomları ile kendini gösterir.
tonin ve vit D metabolitleri kalsiyumu azaltır.
Hipomagnezeminin diğer klinik durumları anemi,
• Azalmış [H+ J iyonize [Ca+ 2 ]'da azalmaya neden
hipotansiyon, hipotermi ve disfajidir.
olur.
• Albüminde azalma [Ca+2]'da azalmaya neden olur
ama iyonize kısmını etkilemez. TANI VE AYIRICI TANI
• Tanı [Mg+2 J düzeyi ile konulmaz çünkü laboratu­
KLİNİK ÖZELLİKLER arda belirgin değişiklik olmadan ciddi azalmalar
olabilir bu yüzden klinik olarak şüphe edilmelidir.
• Klinik bulgu ve semptomlar düzey 12 mg/dLin
• Yetişkinlerde, en yaygın neden alkolizmdir bunu
üzerinde gelişir.
yetersiz beslenme, siroz, pankreatit, diyabetik keto­
• Hiperkalsemiyi anımsatacak yaygın semptomlar;
asidozun (DKA) düzeltilmesi, aşırı gis kayıpları ve
taşlar (böbrak kalisi), kemikler (osteoliz), psişik
renal kayıplar izler.
belirtiler (]etarjı, güçsüzlük, yorgunluk, konfüz­
yon) ve abdominal belirtilerdir (abdominal ağrı, ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
konstipasyon, poliüri, polidipsi).
• Sıvı açığı ve eşlik eden elektrolit bozuklukları dik­
katlice düzeltilmelidir.
TANI VE AYIRICI TANI Bir çok hasta için oral [Mg+2] replasmanı yeterlidir.
Bir çok vakada hiperkalsemi hiperparatiroidizme Ciddi semptomları (deliryum tremens, nöbet, dis­
veya maligniteye bağlıdır. ritmi) ve normal böbrek fonksiyonları olan hasta-
BÖLÜM 6. sıvı, ELEKTROLiT VE ASİT-BAZ BOZUKLUKLAR! 29
larda 2 gr magnezyum sülfat 1 saatten fazla sürede TANI VE AYIRICI TANI
İV uygulanır ve izleyen 24 saatte 6 gram verilir.
• Tanı ve ayırıcı tanı, elektrolit panelinden serum
Devamlı kardiyak monitorizasyon ve DTR'in sık
[HC03-J düzeyi ölçümü ve AKG'den pH ve Pcoı
kontrolü önerilir.
analizleri (basamaklı yaklaşım aşağıda) ile başlar.
• Miks bozukluklarda pH, Pcoı ve [HC03·] normal
• HİPERMAGNEZEMİ
olabilir ve metabolik asidozun tek ipucu artmış
anyon aralığıdır (AG;diğer kısımdaki 3. basamağa
KLİNİK ÖZELLİKLER bakınız).
• Belirti ve semptomlar progressif olarak değişir; baş­
• ASİT-BAZ KLİNİK PROBLEMİNDE
langıçta bulantı ve somnolans gelişir, [Mg...2]>4.0
mEq/L olduğunda kas güçsüzlüğü ve DTR'lerde BASAMAKLI ÇÖZÜM YÖNTEMİ
kaybolma oluşur; [Mg...2]> 8mEq/L olduğunda so­ • Hastanın hastalık öncesi değerlerini bazal değer
lunum depresyonu başlar; [Mg+2]>12 mEq/L oldu­ olarak alın; yoksa pH=7.4, [HC03-J=24 mm/L,
ğunda hipotansiyon ve EKG değişiklikleri meyda­ Pcoı=40 mmHg normal değerler olarak alın.
na gelir. 1. pH'ı asidemi (pH<7.4) veya alkalemi (pH>7.4)
açısından değerlendirin.
TANI VE AYIRICI TANI 2. Primer mekanizmayı [HC03-) ve Pco/yı kulla­
• Hipermagnezemi çok nadirdir. Yaygın neden böb­ narak tespit edin.
rek yetmezliği ile beraber [Mg...2]-içeren preperatlar • Metabolik asidoz: pH<7.4 ve [HC03-]<24
mEq/L
(antiasit) ve lityum alımıdır. Serum düzeyi tanısal­
• Metabolik alkaloz: pH >7.4 ve [HC03-J>24
dır. Potasyum ve fosfatta da artışın eşlik edeceği
düşünülmelidir. mEq/L
• Solunumsal asidoz: pH <7.4 ve Pcm> 40
mmHg
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Solunumsal alkaloz: pH >7.4 ve Pco ı<40
• Çoğu hastada [Mg...2] alımını durdurmak yeterli mmHg
olur. Daha agressif tedavi olarak NS ile rehidratas­ 3. AG'i hesaplayın: [Na+ ]-([Cl-]+[HC03-J= yakla­
yon gelir. şık 1O-12 mEq/L normaldir.
• Ciddi semptomatik hastalarda 5 mL İV CaCl (%lü'luk • Eğer AG>lS ise anyon gapli metabolik asi­
solüsyon) magnezyumun etkilerini antagonize eder. doz (AGMA) vardır.
• Eğer AG<lS ve metabolik asidoz varsa (dü­
ASİT-BAZ BOZUKLUKLARI şük [HCOJ), artmamış anyon gap (veya hi­
perkloremik) metabolik asidoz (NAGMA)
KLİNİK ÖZELLİKLER vardır.
• Bir çok durum klinisyeni muhtemel asit-baz bozuk­ 4. AGMA için eşlik eden saklı kalmış metabolik
lukları açısından uyarır: böbrek, pulmoner veya psi­ süreci değerlendirin: [HCOJdaki her 1 mEq/L
kiyatrik hastalık öyküsü (ilaç alımı); veya akut hasta­ düşüş AG'de 1 mEq/L artışla sonuçlanır. �gap
lık belirtileri: takipne, siyanoz, Kussmaul solunum, (=mevcut gap-12) ile fı[HCOJı (=24- mevcut
solunum yetmezliği, şok, mental durumda değişik­ [HCOJ) karşılaştırın.
likler, kusma, diyare veya diğer akut sıvı kayıpları. • �Gap=fı[HC03-J: saf AGMA
• Asidoz asit alımına veya baz kaybına bağlıdır; ne­ • � Gap> fı[HC03"]: eşlik eden metabolik al­
denler metabolik (serum [HC03"]'ında düşüş) veya kaloz var.
solunumsal (Pco/de artış) olabilir. • � Gap< fı[HCOJ eşlik eden NAGMA var.
• Alkaloz asit kaybına veya baz artışına bağlı olabilir; 5. Primer metabolik süreç için solunumsal kom­
yine metabolik (serum [HCOJ'ında artış) veya so­ pansuatuar mekanizmayı tahmin edin. Eğer
lunumsal (Pco/de düşüş) olabilir. kompansatuar yanıt yoksa, kompansatuar me­
• Akciğerler ve böbrekler asit-baz düzeninden başlı­ kanizma için zamana ihtiyaç vardır veya ikincil
ca sorumlulardır. Akciğerler ve böbreklerin kom­ bir asit-baz bozukluğu mevcuttur.
pansatuar mekanizmaları pH'ı normale yakın bir • Metabolik asidoz: beklenen Pcoı= (l.Sx
değere döndürebilir ama normale döndüremez. [HC03·J+ 8) ± [HCOJdaki her 1 mEq/L'lik
30 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

düşüş, Pco2 'da 1 mmHg düşüş yapar. Bu sü­ TABL06-6 Yuksek Anyon Gapli Metabolik
reç 12-24 saat sürer. Asidoz Nedenleri
• Metabolik alkaloz: Beklenen Pcoı=0.9
Laktik asidoz
[HC03 -J +16 Tip A:Doku oksijenizasyonunda azalma
• Güncel Pcoı=beklenen Pcoı= normal solu­ Tip B: Normal doku oksijenizasyonu
numsal kompansasyon Böbrek yetmezliği (akut veya kronik)
• Güncel Pcoı < beklenen Pcoı= muhtemel eş­ Ketoasidoz
lik eden solunumsal alkaloz Diyabet
Alkolizm
• Güncel Pcoı > beklenen P coı= muhtemel eşlik
Uzamış açlık (ciddi asidoz)
eden solunumsal asidoz Yüksek yağlı diyet (ciddi asidoz)
6. Primer solunumsal süreç için kompansatuar Toksik madde alımı
metabolik yanıtı tahmin edin. Eğer kompansa­ Artmış osmolar gap
tuar yanıt yoksa, kompansatuar mekanizma için Metanol
Etil alkol
zamana ihtiyaç vardır veya ikincil bir asit-baz
Normal osmolar gap
bozukluğu mevcuttur. Salisilat
• Solunumsal asidoz: Klinik olarak olayın akut Paraldehit
(<72 st) veya kronik (> 72 st) olduğuna karar Siyanür
ver. Pcoı'daki her 10 mmHg'lık artış, [HCO3·] 'da
akutta 1 mEq/L, kronikte 4 mEq/L artışa yol
açar. Hastalarda nonspesifik şikayetler ve şok oluşabilir.
• Solunumsal alkaloz: klinik olarak olayın
akut (<72 st) veya kronik (> 72 st) olduğu­ TANI VE AYIRICI TANI
na karar ver. Pco2'daki her 10 mmHg'lık dü­
Metabolik asidoz nedenleri iki ana gruba ayrılabi­
şüs, [HCOJda akutta 2 mEq/L, kronikte 5
lir: (1) organik asit üretiminde artışla ilişkili olan
mEq/L düşüşe yol açar.
(AGMA; Bakı12. Tablo 6-7) (2) [HCOJ kaybı, [H + ]
• Güncel [HCOJ = beklenen [HCOJ nor­
atımında yetersizlik veya [H + ] (NAGMA; Baknz.
mal metabolik kompansasyon
• Güncel [HCOJ]<beklenen [HC0 3 "]: muhte­ Tablo 6-7)).
• AGMA için hatırlatacak anımsatıcı A MUD PILES:
mel eşlik eden metabolik asidoz
• Güncel [HC03·] > beklenen [HC03·]: muh­ alkol, metanol, üremi, OKA, paraldehit, demir ve
temel eşlik eden metabolik alkaloz izoniazid, laktik asidoz, etilen glikol, salisilat ve aç­
7. Etyoloji ve yönetimi için bu bölümdeki diğer kı­ lık.
sımlara bakınız.
TABLO 6-7 Normal Anyon Gapli metabolik
METABOLİK ASİDOZ Asidoz Nedenleri
Metabolik asidoz artmış AG'li ve normal AG'li ola­ Hiperkalemiye Yatkın Hipokalemiye Yatkın
rak ikiye ayrılabilir. Anyon gap terimi yanıltıcıdır
Düzelmekte olan DKA Renal Tubuler Asidoz- tip I
çünkü serumda total pozitif ve negatif iyonlar ara­ Erken üremik asidoz (klasik distal asidoz)
sında fark yoktur; aslında ölçülemeyen anyonlar
Erken obstrüktif üropati Renal Tubuler Asidoz- tip II
ölçülemeyen katyonlardan fazladır. Renal Tubuler Asidoz- tip IV (proksimal asidoz)
Hiperaldosteronizm Asetozalamid
KLİNİK ÖZELLİKLER (Addison hastalığı) HC03· ve H + kaybına yol
açan akut diyare
Etiyolojiye bakmadan asidoz bulantı, kusma, karın HCL, NH4Cl, lizin HCI veya H+ ve CI resorbsiyonunda
ağrısı, duyuda değişiklik, taşipne ve bazen Kussma­ arginin infüzyonu veya ve HCO,· ve K+
ul solunumuna neden olabilir. alımı kaybında artışla olan
Asidoz hipoksi ile sonuçlanan bir çok negatif üreterosigmoidostomi
fizyolojik etkilere neden olur: kardiyak kont­ Potasyum tutucu diüretik Yapay ileal kesenin
raktilite azalır; hepatik, renal ve sistemik KB tıkanması
Dilusyon asidozu
azalır;pulmoner vaskuler direnç artar; katabolik
durum gerçekleşir. Kısaltma: DKA= diyabetik ketoasidoz
BÖLÜM 6. sıvı, ELEKTROLİT VE ASİT-BAZ BOZUKLUKLAR! 31
TABLO 6-8 Metabolik Asidozda KLİNİK ÖZELLİKLER
Bikarbonat Tedavisi • Altta yatan hastalık (çoğunlukla sıvı kaybı) klinik
Endikasyonları durumuna öncülük eder ama metabolik alkalozun
ENDİKASYON GEREKÇE genel semptomları müsküler irritabilite, taşidisrit­
Ciddi hipobikarbonatemi Yetersiz tampon mi ve azalmış oksijen sunumudur.
(<4 mEq/L) konsantrasyonları asidozda • Bir çok vakada hipokalemi ve hipokloremi eşlik
küçük artışla giden asidemide eder.
fazla artışa yol açar.
Şok veya miyokardiyal Altta yatan hastalığın tedavisi
irritabilite belirtileri yeterli organ perfüzyonuna TANI VE AYIRICI TANI
ile olan ciddi asidemi dayanır
(pH<7.20) varlığında [CI·] sensitif nedenler kusma, diyare ve diüretik te­
Şiddetli hiperkloremik Kaybedilen bikarbonat daviye sekonder hipovolemi ile seyreder.
asidemi* böbrekler ve karaciğer [Cı-] sensitif olmayan nedenler artmış mineralo­
tarafından yenilenir bu ise kortikoid aktivite (renin salgılayan tümörler, adre­
günlere ihtiyaç duyar nal hiperplazi, hiperaldosteronizm, Cushing send­
*Spesifik bir pH tanımı yoktur. Destek tedavisine rağmen ciddi he­ romu) ilşkili normovolemi veya hipervolemi ile
modinamik yetmezlik varlığı bu endikasyon için bikarbonat tedavisi seyreder.
kullanımına rehberlik eder.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Altta yatan hastalığı tedavi edin.
• NAGMA için hatırlatıcı anımsatıcı USED CARP: • Dehidratasyon tedavisi için NS verin.
üreterostomi,ince barsak fistülleri, ekstra klorid, • Elektrolitler dikkatli şekilde monitorize edilmeli­
diyare, karbonik anhidraz inhibitörü, adrenal yet­ dir.
mezlik, renal tubuler asidoz ve pankreatik fistül. • Serum potasyumu 5.0 mEq/L'un üzerine çıkmadığı
müddetçe potasyum KCI olarak ve 20 mEq/saatten
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK verilir.

NS infüzyonu ile yapılan destek tedavi ile perfüz­ SOLUNUMSAL ASİDOZ


yonda, oksijenizasyonda ve ventilasyonda artış sağ­
lanır. KLİNİK ÖZELLİKLER
• Altta yatan hastalık düzeltilmelidir. Spesifik etyolo­
• Hipoventilasyona sekonder olan solunumsal asidoz
jiler için bu kitaptaki uygun bölümlere bakınız
hayatı tehdit edicidir.
• Bikarbonat tedavisi için endikasyonlar Tablo 6-8'de
• Tipik olarak solunumsal asidozda mental durum
listelenmiştir.
deprese olur ve solunum hızı da proresif olarak
[HCOJdaki her mEq/L artış için 0.5 mEq/L bikar­
yavaşlar. Hastalar konfüze, somnolans ve bilinçsiz
bonat verin. Hedef yeterli tampon kapasitesini ye­
olabilir.
rine koymaktır([HC0 3·]>8 mEq/dL) veya şok veya • Bazı hastalıklarda oksijen satürasyonunda düşüş,
disritmilerde klinik gelişmeye ulaşmaktır.
P co/deki arştın arkasında kalır.Pals oksimetre ya­
• Klinik durumun izin verdiği sürece bikarbonat ya­
nıltıcı olabilir, tanı için AKG esansiyeldir.
vaş olarak verilmelidir; 75 mEq %8.4'lük sodyum
bikarbonat 500 mL D5W içinde infüze edilir.
TANI VE AYIRICI TANI
METABOLİK ALKALOZ • Ayırıcı tanı ilaç yüksek dozlarını, SSS hastalığını,
• Metabolik alkaloz [CJ-] sensitif ve [CI' J sensitif ol­ göğüs duvarı hastalığı, plevra veya akciğer hastalığı
ve travmayı içerir.
mayan olarak iki sınıfa ayrılır.
En yaygın iki metabolik nedenler artmış diürez
(potasyum, hidrojen iyonu ve klor kaybı) ve artmış ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
gastrik sekresyon kaybıdır (hidrojen iyonu ve klor • Ventilasyonu artırın. Depresse olmuş mental du­
kaybı). rum entübasyon için endikasyondur. Bu önerinin
32 KISIM 2 • RESÜSİTASYON TEKNİKLERİ

istisna olduğu tek durum naloksan tedavisi ile ven - HİP OTANSİF HASTAYA
tilasyonu hızlıca iyileşen opiyat toksisitesidir. 7 TEROPÖTİK YAKLAŞIM
• Altta yatan hastalığı tedavi edin. KOAH ve C02 John E. Gough
retansiyonu olan hastalarda yüksek akımda oksi­ Çeviri: Nalan Metin Aksu
jen tedavisi C02 narkozuna yol açabilir. Oksijen
verirken bu hastaları yakın takip et ve gerekirse
entübe ediniz.

• PATOFİZ YOLOJİ
SOLUNUMSAL ALKALOZ • Şok, dolaşım yetmezliğidir ve bu da doku oksijen
KLİNİK ÖZELLİKLER kaynağı ve ihtiyacı arasında dengesizlik yaratır.
• Doku hipoperfüzyonu azalmış venöz 02 hacmi ve
Hayatı tehdit eden bozukluklar takipne ve anksiye­ metabolik asidoz ile ilişkilidir.
te ile seyreder: astım, pulmoner emboli, DKA, ve Şok etyolojisine göre 4 kategoriye ayrılır: (a)hipovo­
diğerleri. lemik (b) kardiyojenik (c) distribütif (ör:nörojenik
• Solunumsal alkalozun semptomları sıklıkla primer ve anaflaktik) (d) obstrüktif.
hastalığın neden olduğu hiperventilasyondur.
Pcoıöeki azalmayı sağlayan hiperventilasyon aynı • KLİNİK ÖZELLİKLER
zamanda serebral ve periferik kan akımın azaltır ve
belirgin semptomlara neden olur. Klinik prezentasyon etyolojiye, süresine, şokun
Hastalar, baş dönmesi, karpopedal spazm, göğüs ciddiyetine ve hastanın altta yatan hastalığına bağ­
rijiditesi ve göğüs ağrısı şikayet eder. lıdır.
• Şoku presipite eden nedenler aşikardır ve spesifik
olmayan semptomlar yaygın değildir.
TANI VE AYIRICI TANI Mevcut semptomlara ait ve (reçeteli veya reçetesiz)
ilaç kullanımını içeren, eşlik eden durumlara ait
• Anksiyeteye bağlı olan hiperventilasyon tanısı dış­
öykü alınması önemlidir. İlaç toksisitesi ve anaflak­
lama tanısıdır. AKG, asidoz ve hipoksi tanısı için
tit reaksiyonlar akla gelmelidir.
kullanılabilir.
Vital bulgulara kakılmalıdır; tek bir vital bulgu
Solunumsal alkaloz nedenleri SSS tümörleri veya
veya değer tanısal değildir.
inme, hipoksi, enfeksiyon veya ateş, akciğer hasta­
Vücut ısısı normal, artmış veya normalin altında
lığı, hipertiroidzm, toksinler (ör:sempatomimetik
olabilir. Endojen faktörler veya eksojen nedenler
tedavi, aspirin), karaciğer hastalığı, gebelik, anemi
hiper veya hipotermi ile sonuçlanabilir.
ve anksiyeteyi içerir.
Kardiyovasküler: Kalp hızı tipik olarak yükselir;
bazen bradikardi de olabilir: kardiyovaskuler ilaç
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK kullanımı, hipoglisemi ve kardiyovaskuler hasta­
lık gibi. Şok, her zaman olmamalka birlikte sistolik
• Altta yatan hastalığı tedavi edin. kan basıncının (KB) 90 mmHg'ın altında olması ile
Hiperventilasyonun ciddi nedenleri ekarte edildik­ beraberdir. Şok normal kan basıncı ile beraber ola­
ten sonra anksiyete tedavisi düşünülmelidir. Lora­ bildiği gibi hipotansiyon da şok olmadan oluşabilir.
zepam gibi anksiyolitik 1-2 mg iv veya po yardımcı Kardiyovasküler: Nabız basıncı. Şokun erken evre­
olabilir. sinde KB normal veya kompansatuar mekanizmaya
Boş bir torbaya solutmak hipoksiye neden olur ve yanıt olarak artmış olabilir. Bu mekanizma yetersiz­
önerilmez. leşince KB tipik olarak düşer. Hipovolemide postu­
rel değişiklikler belirgin hipotansiyona yol açabilir.
Nabız basıncı daha erken ve sensitif indikatördür.
Kardiyovaskuler: Boyun venleri. Diğer kardiyo­
vasküler belirtiler arasında boyun venlerinde dis­
tansiyon veya genişleme veya kardiyak disritmiler
vardır. Koroner perfüzyonda azalma miyokardiyal
iskemiye, ventriküler kompliyansta azalmaya, sol
BÖLÜM 7 • HiPOTANSiF HASTAYA TEROPÖTiK YAKLAŞIM 33
ventrikül diyastolik basınçta azalmaya ve pulmo­ • Vital bulguların devamlı monitorizasyonu gerekli­
ner ödeme neden olabilir. dir. Ek olarak pals oksimetre, end-tidal C02, santral
• Solunumsal. Solunum hızı sıklıkla erken dönemde venöz basınç, santral venöz 02 satürasyonu, kardi­
yükselir. Şok ilerledikçe hipoventilasyon, solunum yak output, sistemik vaskuler resistansın ölçümü ve
yetmezliği ve respiratuar distress sendromu gelişe­ sistemik oksijen sunumunun ölçümü bakılabilir.
bilir. Uygun stabilizasyona yanıt alınamaması gizli bir ne­
• Azalmış serebral perfüzyon mental durumda de­ denden kaynaklanıyor olabilir. Temel resusitasyon
ğişikliklere, güçsüzlüğe, husursuzluğa, konfüzyona, uygun volüm replasmanı ile yapılır. Erken dönemde
dezoryantasyona, deliryuma, senkopa ve komaya vazopressör kullanımı santral venöz basıncı arttıra­
neden olabilir. bilir bu da devam eden hipovolemiyi maskeler. Bü­
• Deri belirtileri arasında solukluk, soluk veya kuru tün ekipmanlar uygun olarak kullanılmalıdır.
deri, terleme, morluk, peteşi, siyanoz, artmış ısı ve • Gizli yaralar açısından hastayı soyarak muayene
uzamış kapiller dolum zamanı vardır. edin.
• GİS belirtileri ileus, gis kanama, pankreatit, akal­ • Daha nadir görünen kardiyak tamponat, tansiyon
külöz kolesistit ve mezenterik iskemi gibi düşük pnömotoraks, adrenal yetmezlik, toksik veya aler­
akım sonucu oluşan durumlardır. jik reaksiyon ve gizli kanama (ör: eltopik gebelik
• Renal belirtiler. Glomerüler filtrasyon hızında rüptürü veya karın içine veya pelvik gizli kanama)
azalma ve oligüri ile sonuçlanan aldosteron ve an­ gibi nedenleri düşünün.
tidiüretik hormon artışı olur. Sepsiste paradoksal
olarak poliüri olabilir ve bu da yanlışlıkla yeterli • ACİL SERVİS BAKIMI VE
hidrasyon olarak algılanabilir. TABURCULUK
• Metabolik belirtiler. Solunumsal alkaloz erken dö­
• Araştırmaların hedefi yeterli doku perfüzyonu sağ­
nemde yaygındır. Şok devam ettiği sürece kompan­
larken tanıyı koyma ve altta yatan hastalığı tedavi
satuar mekanizma yetersiz kalmaya başlar, anaero­
etmektir.
bik metabolizma oluşur, laktik asit oluşumuna ve
• Agressif hava yolu kontrolü, en iyi yol ise entübas­
metabolik asidoz gelişmesine neden olur. Hipergli­
yondur. Bu girişim sırasında kullanılan ilaçlar (se­
semi, hipoglisemi ve hiperkalemi diğer görülebile­
datifler hipotansiyon yapabilir) ve pozitif basınçlı
cek anormalliklerdir.
ventilasyon gibi girişimlerin preloadı ve kardiyak
outputu azaltarak hemodinamik kollapsa yol aça­
TANI VE AYIRICI TANI bileceğini unutmayın.
• Bütün hastalar destek yüksek akımlı oksijen almalıdır.
Klinik prezentasyon ve şokun etiyolojik nedeni ta­ Eğer mekanik ventilasyon kullanılacaksa nöromusku­
nısal çalışmalar takip edilecek değişiklikleri ve in­ ler ajanlar kas yorgunluğundan ve artmış oksijen kul­
celemeler açısından yol göstericidir. lanımından gelişen laktik asidozu azaltmak için kulla­
• Hasta yaklaşımı kişiselleştirilmelidir; sıklıkla la­ nılmalıdır. Arteriyel 02 satürasyonu %93'ün üzerinde
boratuar çalışmalarında tam kan sayımı, trom­ tutulmalıdır ve ventilasyon da Pac0/u 35-40 mmHg
bosit sayısı, serum laktat düzeyi, elektrolitler, kan arasında tutacak şekilde olmalıdır.
üre nitrojeni ve kreatinin; protrombin ve parsiyel • Dolaşımsal hemodinamik stabilizasyon büyük ve
tromboplastin zamanı ve idrar analizi yapılmalıdır. geniş periferik İV yol açma ile başlar. Santral venöz
• Diğer sıklıkla kullanılan testler arter kan gazı, fib­ yol volüm durumunu (preload) ölçmek ve Scvo2 mo­
rinojen, fibrin yıkım ürünleri, D-dimer ve kortizol nitorizasyonu için gerekir. Bu prosedürde USG'un
tespiti, karaciğer fonksiyon testleri, beyin omurilik rehberliğinin yardımcı olduğu kanıtlanmıştır.
sıvısı çalışmaları, potansiyel enfeksiyon kaynakları­ Uzun süreli vazopressör tedavisi verilecekse santral
nın kültürü vardır. venöz yol tercih edilmelidir.
• Doğurganlık çağındaki bütün kadın hastalara ge­ • İç kanama için erken cerrahi konsültasyon endikedir.
belik testi yapılmalıdır. • Bir çok dış kanama direk bası ile kontrol edilebilir.
• Diğer yaygın tanı testleri olarak radyografi (akciğer Nadiren damarların klemplenmesi veya bağlanma­
ve karın), elektrokardiyogram, bilgisayarlı tomogra­ sı gerekebilir.
fi taramaları (akciğer, beyin, abdomen ve pelvik) ve • Başlangıç resusitasyon fazında izotonik intravenöz
ekokardiyografı yapılabilir. Yatakbaşı USG da şokun sıvıları (%0.9'luk NaCI, Ringer laktat) kullanın.
etiyolojisini saptamada yardımcı olur. Standart tedavi 20-40 mL/kg hızlı (10-20 dk'da)
34 KISIM 2 • RESÜSİTASYONTEKNİKLERİ

verilir. İnfüze edilen izotonik kristaloidin yaklaşık PATOFİZYOLOJİ


sadece %30'u intravaskuler alanda kalır bu yüzden
• Histamin nedeni ile oluşan mast hücre aktivasyo­
akut hemorajik şokta tahmin edilen kan kaybının 3
nu, prostaglandin 02, lökotrienler ve diğer medi­
katı kadar infüzyon önerilir.
• Travma hastalarında erken ve agressif sıvı replas­ yatörler anafilaksinin ilerlemesinde rol oynar.
Anafilaktoid reaksiyonlarda, Ig E aracılıklı alerjik
manının yararları nasıl hala tam olarak kanıtlan -
yanıt hariç, daha önceki bir maruziyete ihtiyaç duy­
madıysa permissif hipotansif resusitasyonun da
maz ama her iki reaksiyon da hızlıca anaflaksiye gi­
yararları kanıtlanmamıştır.
debilir.
Kan hala en ideal resusitatif sıvıdır. Eğer mümkün­
Eş zamanlı P-blokör kullanımı ciddi, uzamış anafi­
se cross-match yapılmış eritrosit süspansiyonu kul­
laksi için risk faktörüdür.
lanın. Eğer klinik durum hızlı olmayı gerektiriyorsa
tip spesifik, O tip (doğurganlık çağındaki kadınlara
Rh negatif verilmelidir) kullanılabilir. Trombosit . KLİNİK ÖZELLİKLER
veya taze donmuş plazma kullanımı ile ilgili karar Anaflaksi, kardiyovaskuler kollapsa yol açan akut
hemostazda yetersizlik olduğunu gösteren klinik organ sistemleri etkilenmesi olarak tariflenir.
varlığında ve sık koagülasyon parametreleri takibi Reaksiyonlar saniyeler içinde veya bazen bir saat
ile verilebilir. içinde ve bazen de maruziyetten çok daha sonra
• Uygun sıvı resuitasyonu sonrasında ve inatçı hipo­ oluşur.
tansiyon varlığında vazopressörler kullanılabilir. Reaksiyonların %20'ye varan oranı bifaziktir, maruzi­
Resusitasyonun hedefi, objektif hemodinamik ve yetten 4-8 saat sonra mediyatör salınımı pik yapar.
fizyolojik değerleri kullanarak sağkalımı arttırmak Semptomlar; dermatolojik (flushing, ürtiker, anji­
ve morbiditeyi azaltmaktır. AS'deki resusitasyon oödem), respiratuar (wheezing, öksürük, dispne,
idrar çıkışı >0.5 mL/kg/st, SVB 8-12 mmHg, MAB stridor), kardiyovaskuler (disritmi, kollaps), gast­
65-90 mmHg ve S,v02 > %70 olacak şekilde olursa rointestinal (kusma, diyare) ve göz şikayetlerinden
septik şokun mortalitesi belirgin olarak azalır. (gözlerde yaşarma, kırmızılık, kaşıntı) oluşur.
• Asidoz uygun ventilasyon ve sıvı resusitasyonu ile
tedavi edilmelidir. Sodyum bikarbonat kullanımı TANI VE AYIRICI TANI
tartışmalıdır. Sadece yukarda bahsedilen yöntemle­
• Tanı klinktir. Multisistem hastalığa ilerleyen du­
re rağmen dirençli asidoz varlığında kullanılabilir.
rumlarda tanı akla gelmelidir.
Sadece arteriyel pH'ı 7.25'e getirmek içindir.
Herhangi bir alerjene maruziyet tanıyı doğrulaya­
Yatış için veya nakil için erken cerrahi veya dahiliye
bilir ama maruziyet her zaman belirlenemeyebilir.
konsültasyonu yapılmalıdır.
Hastayı stabilize ederken diğer tanılara da odaklan­
mak gereklidir.
Ayırıcı tanı etkilenen organ sistemine dayanır. Va­
ANAFLAKSİ, AKUT ALLERJİK zovagal reaksiyon, astım, akut koroner sendrom,
8 REAKSİYONLAR VE epiglottit veya yabancı cisim tıkanıklığı, karsinoid
sendrom, mastisitozis ve herediter anjioödem de­
ANJİOÖDEM ğerlendirmeler arasındadır.
Alix L. Mitchell
Çeviri: Nalan Metin Aksu . ACİL SERVİS BAKIMI VE
TABURCULUK
Hastalara intravenöz yol açılmalı ve pals oksimet­
reyle beraber kardiyak monitorizasyon yapılmalı­
dır.
EP İDEMİYOLOJİ Anjioödem veya respiratuar distress durumun­
• Allerjik reaksiyonlar hafif deri semptomlarından da erken entübasyon düşünülmelidir. "Kurtarıcı"
hayatı tehdit eden anafilaksiye kadar değişkendir. transtrakeal jet insuflasyon veya krikotiroidotomi
• Yaygın maruziyetler; ilaçlar, böcek ısırıkları ve yi­ için hazırlık yapılmalıdır.
yeceklerdir.Bir çok vaka ise idiopatiktir. • Maruziyeti elimine edilmelidir. Bu, ilacı kesmek
• Anafilaksilerin yarısında ölüm ilk saatte gelişir. veya böceği uzaklaştırmak kadar basit olabilir.
BÖLÜM 8 • ANAFLAKSİ, AKUT ALLERJİK REAKSİYONLAR VE ANJİOÖDEM 35
Anaflakside ilk basamak tedavi epinefrindir. Kar­ Allerjik olmayan anjioödemin en yaygın tetikleyi­
diyovaskuler kollapsı olan hastalarda, 0.3-0.5 mg cisi anjiotensin konverting enzim inhibitörleridir
(l:lOOO'likten 0.3-0.5 mL; pediyatrik doz O.Ol mg/ ki bunlar havayolunu hızlıca riske sokabilir. Tedavi
kg maksimum 0.5 mg) intramuskuler uygulanır; destekleyicidir; faydası tam olarak kanıtlanmamaış
gerekirse her 5 dakikada tekrarlanır. olmasına rağmen epinefrin, steroidler ve antihista­
• İM doza dirençli hastalar veya belirgin şokta minikler sıklıkla verilir.
olan hastalara intravenöz epinefrin verilmeli­ Herediter enjioödemli hastalar anaflaksi tedavisine
dir. 1: 1OOOOO'lik solüsyondan 100 mikrogram yanıt vermez ve Cl esteraz inhibitör replasmanı ile
(l:lOOO'likte 0.1 mI.:yi 10 mL normal salin içine tedavi edilmelidir. Cl esteraz inhibitör replasmanı
koy) 5-1O dakikada verilebilir ve 1-4 mikrogram/ yoksa taze donmuş plazma ile tedavi alternatif ola­
<lak infüzyonla devam edilir. rak bildirilmiştir.
Hipotansif hastalar 1-2 L normal salinle agresif sıvı Stabil olmayan veya dirençli hastalar yoğun bakıma
resusitasyonuna ihtiyaç duyar (pediyatrik dozu 10- yatırılmalıdır.
20 mL/kg) Ortadan ciddiye kadar semptomları olan hastalar
Bütün anaflaksi vakalarında steroid endikedir. Cid­ gözlem amaçlı yatırılmalıdır.
di vakalar 125 mg İV metilprednizolon (pediyatrik Hafif alerjik reaksiyonları olan hastalar AS'de göz­
doz 2 mg/kg) ile tedavi edilir. Hafif alerjik reaksi­ lenmeli ve şikayetleri stabilse veya iyileşiyorsa evi­
yonlar 60 mg oral prednisolon (pediyatrik doz 2 ne gönderilebilir.
mg/kg) ile tedavi edilebilir. Epinefrin alan hastalar, semptomlar geçtikten 4
• 50 mg difenhidramini İV (pediyatrik doz, 1 mg/kg) saat sonra güvenli olarak taburcu edilebilir.
olarak verilir. Buna ek olarak 50 mg İV ranitidin Ciddi reaksiyon öyküsü olan veya uzun süredir
(pediyatrik doz, 0.5 mg/kg) gibi H2 blokör kullanı­ �-blokör tedavisi altında olan hastaları gözlem al­
mı yardımcı olabilir. tında tutmayı düşünün.
Bronkospazm 2.5 mg albuterol gibi bir nebuli­ Hastayı antihistaminik ve kısa süreli prednizolon
ze �-agonist ile tedavi edilir. Eğer dirençliyse, 250 ile taburcu etmek gerekir. Hastaları geç gelişebile­
mikrogram ipratropium bromide gibi inhale bir cek semptomlar konusunda uyarmak ve alerjenler­
antikolinerjik ve 20-30 dakika içinde verilebilecek den uzak durmasını tavsiye etmek gerekir.
2 gr (25-50 mg/kg) magnezyum kullanmayı düşü­ • Ciddi alerjik reaksiyon yaşamış bütün hastaların
nünüz. epinefrin otoinjektörü olmalı ve kullanımını da bil­
• �-blokör kullanan ve dirençli hipotansiyonu olan melidirler. Medikal uyarı bileklikleri düşünülebilir
hastalarda her 5 dakikada bir 1 mg glukagon kul­ ve bu hastaları alerji doktoruna yönlendirmek ge­
lanılır. Kan basmcı yükselmeye başladığmda 5-15 rekir.
mikrogram/dak infüzyona başlanır.
Kısım 3
ANALJEZİ, ANESTEZİ VE GİRİŞİMSEL
SEDASYON

AKU T AGRI YÖNETİMİ VE • Kültürel farklılıklar, ileri yaş, dil engeli veya mental
9 GİRİŞİMSEL SEDASYON hastalığı nedeniyle bakıcılarıyla iletişim kurmakta
zorluğu olan hastalar ağrıyı tarif ve lokalize ede­
Michael S. Mitchell mezler.
Çeviri: Nalan Metin Aksu • Ağrı ve anksiyeteye fizyolojik yanıtlar spesifik de­
ğildir ama taşikardi, kan basıncında yükselme, ta­
şipne, terleme, flushing ve solukluk, bulantı ve kas
EP İDEMİYOLOJİ gerginliğini içerir.
Akut ağrı, acil servise başvuruların %50-60'ında • Ağrı ve anksiyeteye davranışsa) yanıtlar ise yüz ifa­
vardır. deleri, pozisyon, ağlama ve seslendirmedir.
• Yetersiz ağrı kontrolü veya oligoanaljeziyi oluştu­
ran faktörler, ilgili farmakolojiyi anlamada sınırlı­
lık, hastanın ağrı hissinin yanlış anlaşılması ve cid­ ACİL SERVİS BAKIMI VE
di yan etkilerden korkulmasını içerir. TABURCULUK
• Girişimsel sedasyon, bilinçli sedasyon diye de ad­
landırılır, kırık manüplasyonunda ve eklem redük­ Farmakolojik olmayan ağrı tedavisi tek başına veya
siyonunda, abse drenajında, laserasyon onarımın­ ek olarak kullanılabilir. Örnekler; sıcak veya soğuk
uygulama, yaralanmış ekstremitenin elevasyonu
da, tüp torakostomide, kardiyoversiyonda veya
veya hareketsiz tutulması, açıklama ve güven ka­
tanısal çalışmalar sırasında endikedir.
zanma, rahatlatma, dikkatini başka yöne çekme,
biofeedback
Farmakolojik yöntem gerektiğinde istenilen etki,
PATOFİZYOLOJİ uygulama yolu ve istenilen etki süresi ideal ajanı
• Tehlikeli uyarı ilk olarak perferik nosiseptörler, C belirlemede önemlidir.
lifleri, A-o lifleri ve serbest sinir uçları tarafından
alın:r ve spinal kordda glutamat, substance P, nöro­
kinin A ve kalsitonin gen ilişkili peptid salınımıyla YETİŞKİNLERDE ANALJEZİ
sonuçlanır.
• Ağrı; dorsal kök gangliyon, inhibitör internöronlar OPİYAT OLMAYANLAR
ve assenden ağrı yoll�p seviyesinde modüle edilir. • Opiyat olmayan ajanlar hafif derecede ağrı için ya
• Kognitif yorum, lokalizasyon ve ağrının tanımlan­ tek başına kullanılabilir veya orta ve ciddi derece
ması hipotalamus, talamus, limbus ve retiküler ak­ ağrılarda opiyatlara eklenebilir. Opiyat olmayan
tive edcici sistem seviyesinde oluşur. ağrı kesiciler solunum depresyonu ve sedasyon
oluşturmazlar.
• Asetaminofen, antiplatelet etkisi olmayan bütün
KLİNİK ÖZELLİKLER yaş gruplarında güvenli olan analjezik ve antiinf­
lamatuar ajandır. Hepatotoksisite 140 mg/kg/gün
• Subjektif ağrı yorumu değişkendir. Bu yüzden ağrı dozun üzerine çıkıldığında oluşur.
en iyi yaş uyumlu objektif ağrı skalası kullanılarak Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ),
değerlendirilir. arasında aspirin, naproksen, indometazin, ibupro­
• Uyanık ve koopere olan hastalar sıklıkla ağrıyı fen ve ketorolak yer alır. NSAİİ'lar, opiyat dozunu
lokalize edebilir ve kalite ve şiddetinin belirleye­ azaltıcı etkileri olan analjezik ve antiinflamatuar
bilir. ajanlardır ama trombosit fonksiyon bozukluğuna,

36
BÖLÜM 9 • AKUT AGRI YÖNETiMi VE GiRiŞiMSEL SEDASYON J7
bozulmuş koagülasyona gastrointestinal irritasyo­ Meperidin çocuklar için önerilmez.
na ve kanamaya neden olabilir.
Aspirin bronkospazmı tetikleyebilir bu yüzden • PEDİYATRİK ANKSİYOLİZ
bazı astmatik hastalarda kaçınılmalıdır. TEDAVİSİ
OPİYATLAR Anksiyete ağrıyı potansiyelize eder ve yatıştırıcı
teknikler, oyalama ve ağrı ve ağrılı girişimler esna­
Opiyatlar amaljezik ve sedatif etkiye sahiptir an­ sında ailenin desteğiyle üstesinden gelinir.
caksolunum depresyonu, bulantı ve kusma, kabız­ Midazolam; kısa etki süresi ve değişik yollardan ve­
lık, idrar retansiyonu, konfüzyon ve kas rijiditesine rilebilmesi nedeniyle AS'de verilebilecek ajan seçe­
neden olabilirler. neklerinden biridir.
Morfin, 5-20 dakikada etkisi başlayan, 10-30 dak'da Midazolam PO (0.5 mg/kg), İV (0.05-0.1 mg/kg)
pik etkisine ulaşan ve 2-4 saat etkisi süren doğal bir veya intranasal (İN) (0.2 mg7kg) verilebilir. Oral
opiyattır. Morfinin dozu O.1-0.2 mg/kg'dır ve genel­ yoldan etki yaklaşık 20 <lak sürer ve etkisi değişe­
de İV veya İM uygulanır. Morfin, histamin salını­ bilir. İV ve İN yol daha çok tercih edilir. in preperat
mına bağlı olarak hipotansiyona neden olabilir. burun deliklerinde yanma hissi yapabilir.
Meperidin; normeperidin metabolitine bağlı SSS Bu sınıf ilaçlarda görülen solunum depresyonu gibi
toksisitesi, belirgin histamin salınımı ve diğer opi­ potansiyel paradoksal reaksiyonlara karşı hazırlıklı
yatlardan daha yüksek riske sahip olmasından do­ olmak gerekir.
layı AS'de kullanımı desteklenmeyen yarı sentetik
bir opiyattır.
Hidromorfon; 5-10/dak'da etkisi başlayan, 3-4 st LOKAL VE BÖLGESEL ANESTEZİ
etki süresi olan ve sedasyon ve bulantısı morfine
göre daha az olan bir yarı sentetik opiyattır. Hidro­ Lokal anestezi; direk alana infıltrasyonla, alanı in­
morfonun dozu 1-2 mg İV (pediyatrik 0.015 mg/kg nerve eden sinir alanına infıltrasyonla veya alanı
İV)'dir. besleyen venöz sisteme infıltrasyonla elde edilebi­
lir.
Lokal anestezikler 2 sınıfa ayrılır:Amidler ve ester­
ler.Lidokain amid grubu prototipidir; prokain de
PEDİYATRİK AGRI YÖNETİMİ ester grubu prototipidir. Bupivakain, 2-6 st'lik etki
Pe<liyatrik hastalar tarafınd;:ın. tecrübe edilen :ığrı süresi ile amid anesteziktir ve uzun süreli girişim-
çoğunlukla farkedilmez ve tedavi edilmez. !erde tercih edilir.
Bu hastalar tarafından hissedilen ağrı anksiyetele­ • Lokal anestezikler sodyum kanalını bloke ederek
riyle beraber artabilir bu da onların gelişim evrele­ ve sinir uyarımının uzamasını engelleyerek etkirler.
rine bağlıdır. Lokal anesteziğin enjeksiyonundan dolayı olan ağrı
İnfantlar ağrıyı tecrübe eder. 27-30 gauge iğne ile sıcak bikarbonat solüsyonu ile
Çocuklar anksiyete yaşarlar ve bu da normal geli­ karıştırılmış olarak yavaş enjeksiyon ile azaltılabi­
lir. Ayrıca sağlam etraf deri yerine yara kenarlarına
şimlerinde olan 'yabancı anksitiyesi' ile daha çok
injeksiyon önerilir.
artar. Ağrı kontrolü ve girişimsel işlemlerde aile de
Lidokaine epinefrin eklenmesi anestezinin et­
dahil edilmelidir.
kisini uzatır ve sistemik emilimi yavaşlatır. Epi­
Okul çağı çocuklar genellikle dikkatini başka yöne
nefrinin seçilmiş sağlıklı hastalarda end-arteriyel
çekme tekniklerine iyi yanıt verir.
alanda kullanımı tolere edilir ama dijital vaskuler
Adölesanlar ağrıyla ve ağrılı girişimlerle beraber yaralanma, Raynaud hastalığı olan veya diğer vas­
büyük anksiyete yaşarlar ki bu da beklenen ve üste­ ki.iler beslenme problemleri olanlarda kaçınılma­
sinden gelinebilen bir durumdur. lıdır.
Ağrı yönetimi erişkindekine benzer şekilde 2 türlü Aşırı total doz veya dikkatsiz İV enjeksiyondan
ele alınabilir:(l) Çocuklar ağırlıklarına göre daha kaynaklanan lokal anestezi toksisitesi kardiyovas­
çok opiyata ihtiyaç duyar. (2) Çocuklar ağrılarını kuler depresyona, aritmilere, nöbet ve ölüme yol
açık olarak ifade edemezler bu yüzden ağrıları tah­ açabilir. Lidokainin epinefrinsiz maksimum dozu
min edilir ve ona göre tedavi edilir. 4.5 mg/kg iken epinefrinli maksimum dozu 7 mg/
NSAii'Iar hafif ağrılar için verilebilir. İbuprofen 6 kg'dır.·
aydan büyük çocuklar için uygundur. Dikkatsiz İV injeksiyonlardan kaçınmak için anes­
Opiyatlar orta ve şiddetli ağrılarda verilir. NSAİİ tezik enjeksiyonu sırasında ilk önce aspirasyon ge­
opiyatlarla beraber verilmelidir. reklidir.
38 KISIM 3 • ANAUEZi, ANESTEZi VE GiRiŞiMSEL SEDASYON

• Amid ve esterleri tolere edemeyen hastalarda (al­ Bölgesel anestezi lokal anestezik ajanların bitişik
lerji gibi nedenlerden) epinefrinle beraber difen­ periferik sinirlere infiltrasyonu içeren bir tekniktir
hidramin ve benzil alkol alternatif ilaçlardır. ve komplike laserasyonlar, kırıklar ve çıkıklar için
idealdir. Bölgesel anestezi uygulamasından önce
TOPİKAL ANESTEZİ nörovasküler duruma bakılmalıdır.
• Toplikal anestezi uygulanımı, bölgesel anestezinin
• Topial anestezikler ağrılı girişimin rahatsızlığını
enjeksiyonun ağrısını azaltabilir. Etkinin başlangıç
azaltır, lokal anestezik infiltrasyon ihtiyacını azaltır
süresi tipik deri infitrasyonundan daha uzundur.
ve yara köşelerini korur.
Optimal analjezi Lidokain ile 10-20 <lak, Bupivaka­
• AS'de en sık kullanılan başlıca topikal anestezik­
in ile 15-30 dak'da elde edilir.
ler lidokain, epinefrin, tetrakain (LET), lipozom
• Anatomik varyasyonlar, olağan mihengi noktaları­
enkapsüle lidokain (LMX) ve lidokain-prilokain
(EMLA)'dır. nı değiştirebilir. Ultrason rehberliğinde siniri loka­
• EMLA ve LMX sağlam deride, LET ise sağlam ol­ lize etmek performansı arttırabilir.
mayan deride kullanılır.
• EMLA'nın etki başlama süresi 30-60 dk, LMX ve DİJİTAL BLOKLAR
LET'in ise 30 dk'dır. Dijital sinir bloğu:Parmağın tümüne anestezi sağ­
lar. Bakınız Şekil 9-1.
BÖLGESEL ANESTEZİ Parmağın lateralinde uzanan sinirlere uygulanır.
İzleyen bölümde bölgesel bloktan kısa bir tartışma Teknik: Parmağın dorsal yüzünden proksimalden
yer almaktadır. Tintinalli's Emergency Medicine:A ve lateral köşeden enjeksiyon yap. Depo anestezik
comprehensive Study Guide. 7th ed. Bölüm 40 kay­ ve ek anestezik dozlardan kaçınılır. Sonra iğneyi
nak olup her bloğun videosu Acces Emergency dorsal yüzden girilir ve parmağın mediyal tarafına
Medicine web sitesinde vardır. htttp://www.acces­ doğru ilerletilir. Son olarak, mediyal dorsal yüzden
semergencymedicine.com/multimedia.aspx aynı teknikle diğer tarafa injeksiyon yapılır.

ŞEKİL 9-1. Dijital sinir bloğu. Anestetik gösterilen şekilde hem dorsal (a) hem de palmar (b) dijital sinir bloklarına verilir
ve parmağın çevresel anestezisinden emin olunur. Gösterilen sıralamanın takip edilmesi ilk enjeksiyonun takip eden enjeksi­
yonları kolaylaştırmasını sağlar. Daha fazla detay için bkz. Dijital Sinir Blokları (Timothy Sweeney, MD katkılarıyla).
BÖLÜM 9 • AKUT AGRI YÖNETiMi VE GiRiŞiMSEL SEDASYON 39
Fleksör tendon kılıf dijital sinir bloğu: Elin pal­ RADİYAL SİNİR BLOGU
mar bölümünde distal palmar pili tespit edilir.
Fleksör tendonun ortaya çıkıması için hastanın • Elin dorsal lateral yarısına ve başparmağın dorsal
parmakları güce karşı fleksiyona getir. (Bknz. Şekil kısmına anestezi sağlar.
9-2) • Teknik: Fazla miktarda (5 ml) anestetik madde
Teknik: Distal palmar pilide steril blokaj alanı ha­ anatomik enfiye çukurunun proksimaline enjekte
zırlanır palmar plana 45°'lik açıyla naktanın dista­ edilir.
line girilir. İğne "pop" sesi duyulana kadar ilerlet;
bu fleksör tendon kılıfının içine girmesinin göster­
gesidir. 2-3 ml anestezik solüsyonu enjekte edilir.
ULNAR SİNİR BLOGU
Eğer "pop" hissinden önce kemiğe gelirse, iğneyi
2-3 mm geri çekilir ve solüsyonu enjekte edilir. • Beşinci parmağın tümüne, 4. parmağın yarısına ve
el ve el bileğinin mediyal yüzüne anestezi sağlar.
• Teknik: Distal el bileği pilisinin proksimalinden
fleksör karpi ulnaris tendonun altından depo anes­
tezik verilir.

• DERİN PERONEAL SİNİR BLOGU


• Birinci ve ikinci parmaklar arasına ve plantar yüz­
de 1. ve 2. Parmağın küçük bir alanına anestezi sağ­
lar.
• Teknik: Ekstensör hallucis longis ve anterior tibiyal
tendon arasından mediyal malleolün üzerine anes­
tetik madde verilir.

POSTERİOR TİBİYAL
)

J
SİNİR BLOGU
• Ayağın plantar yüzüne anestezi sağlar.
• Teknik: Mediyal malleolün posterior köşesinde bu­
lunan posterior tibiyal arterin posteriyoruna anes­
tetik madde verilir.

SURAL SİNİR BLOGU


ŞEKİL 9-2. Transtekal (fleksör tendon kılıfı) dijital sinir • Ayak bileğinin lateraline anestezi sağlar.
bloğu. Enjeksiyon noktası distal palmar kıvrım seviyesinde • Teknik: Lateral malleolün superior kısmı ile Aşil
fleksör tendon kılıfının ortasıdır. 25 gauge enjektör, 45 de­
rece açılandırılarak, ucu distale doğru yöneltilerek, fleksör tendonun arasına anestetik madde verilir.
tendon kılıfına (mavi ile gösterilmiş) girene veya kemiğe
ulaşana kadar ilerletilir. Enjektör, fleksör tendon içinde uy­
gun pozisyona yerleştirilince anestezik madde enjekte edilir. SAFEN SİNİR BLOGU
Tendon kılıfının dışına yayılım komşu palmar dijital sinirle­ Ayak bileğinin mediyal yüzüne anestezi sağlar.
ri bloke eder. Daha fazla detay için bkz. Transekal veya Flek­
sör Tendon Kılıfı Dijital Sinir Bloğu (Timothy Sweeney, MD • Teknik: Anterior tibial tendon ile mediyal malleo­
katkılarıyla). lün superior köşe arasına anestetik madde verilir.
40 KISIM 3 • ANALJEZi, ANESTEZi VE GiRiŞiMSEL SEDASYON

SUPRAORBİTAL VE • Sedasyon seviyesi, minimal sedasyondan (hasta


SUPRATROKLEAR SİNİR BLOGU sözel uyarana cevap verebilir) derin sedasyona
kadar (hasta tekrarlayan ağrılı uyarana cevap ve­
• Burun ön tarafında skalpin verteksi ile burun ke­ rir) devam eder. Sedasyon seviyesinin belirsizliği
meri arasına anestezi sağlar. yüzünden sadece planlı girişimlerde kullanılma­
• Teknik: Göz kapağının üstüne pupiller aynı hizada lıdır.
anestetik madde verilir. İlk dozu verdikten sonra Hasta minimumdan derin sedasyona ilerleyen sü­
iğneyi mediyale ilerletiniz ve göz kapağının kena­ reçte olursa solunum yan etki riski de artar.
rında yuvarlak oluşturunuz. • Her hastada başlangıçta sedasyona kadar olan sü­
reçte; yan etki riski Amerikan Anestezi Derneği'nin
(ASA) fiziksel sınıflandırma sistemi ile skorlama
İNFRAORBİTAL SİNİR BLOGU yapmak zorunludur. Sınıf I ve sınıf II daha çok ha­
fif derecede sistemik hastalığa sahiplerdir ve düşük
• Alt göz kapağı, orta çene ve aynı taraf burun ve üst
yan etki riski vardır. Sınıf III ve üstü (Sınıf III cid­
dudağa anestezi sağlar. di sistemik hastalık) hastalar çok daha yüksek yan
• Teknik: Ağız içinden gingivaI aks ile maksiller kö­ etki riskine sahiptir.
pek diş üstünden iğneyi üste doğru ilerletiniz. • Entübasyon ihtiyacı olması ihtimali için her has­
tanın havayolu Mallampati derecelendirme sistem
skoru hesaplanmalıdır.
MENTAL SİNİR BLOGU • Fizik muayene; hastanın kısa veya geniş boyun,
• Ağız mukozası, gingiva ve alt dudak, azı ve köpek mikrognoti, trismus veya büyük dil gibi anormal
dişleri bitişik bölgesine anestezi sağlar. havayolu anatomisini içeren potansiyel hava yolu
• Teknik:Ağızda gingival aksla köpek dişinin altında problemleri ve kardiyopulmoner problemleri üze­
rine odaklanmalıdır.
mental foramenin altına doğru iğneyi ilerletin ve
• İstenen sedasyon düzeyine göre aspirasyon riski ile
anestetik maddeyi verin.
de mücadele edilmelidir. 3 saatten uzun süre önce
oral alımı olan hastalar düşük aspirasyon riskinde­
• AURİKULER BLOK dir. 3 saatten daha uzun süre önce sıvı alımı olan
hastalarda acil girişim endikasyonu olan ve sedas­
• Kulağın tümüne anestezi sağlar. yon istenen hastalarda girişim yüksek aspirasyon
• Teknik:Anesteziği bir çok yere vermek gerekir. Ku­ riskine neden olabilir; bu yüzden klinisyenler sa­
lağın alt, üst, ön ve arka kısmına; iğneyi geri çek­ dece gerçek acil durumlarda girişim için sedasyon
meden uygula. uygulamalıdırlar.
• 3 saatten daha kısa süre önce hafif atıştırmalık
FEMORAL SİNİR BLOGU veya yemek yiyen ve girişim için sedasyon istenen
hastada klinisyen; bu hastalarda aspirasyon riski
• Uyluk ön yüzüne ve bacak mediyaline anestezi sağ­ yüksek olduğu için girişimin aciliyetini iyi tart­
lar. malıdır.
• Teknik: Femoral sinir seviyesine anestetik madde • Sedasyon derecesi arttıkça yan etki riskleri de artar.
verilir. İnguinal kanal düzeyinde femoral arterin 1 Sedasyon alanı gerekli her malzemeyi, oksijen, uy­
cm lateraline iğneyle girilir. 2 cm derinde yerleşmiş gun boyutlarda hava yolu ekipmanları, endotrake­
olan femoral sinire doğru iğneyi yukarı pozisyon­ al entübasyon için gerekli malzemeler, aspirasyon
ve alternatif havayollan, içermelidir. Gerektiğinde
da, iğneyi hasta parestezi hissedinceye kadar ilerlet.
kullanmak üzere geri döndürücü ajanlar hazır ol­
İğneyi bir parça geri çekip 20 mi anestezik uygula.
malıdır.
• Minimal sedasyon sadece gözleme ihtiyaç duyar
GİRİŞİMSEL SEDASYON ancak orta veya derin sedasyon, kardiyopulmoner
VE ANALJEZİ monitorizasyonu içeren mekanik monitorizasyon,
pulse oksimetre ve endotrakeal CO2 kapnografısine
• Sedasyon, farmakolojik olarak çevresel uyamklılık­ ihtiyaç duyar. Kapnografi hipokseıni ilerlemeden
ta azalma oluşturur. Analjezi; ağrı duyusunu hisset­ önce ve klinik gözlemden daha önce ventilatör de­
memektir. ğişikliklerini saptayabilir.
BÖLÜM 9 • AKUT AGRI YÖNETiMi VE GiRIŞiMSEL SEDASYON 41
Girişimsel sedasyondan önce analjezik önerilir an­ Kronik benzodiyazepin ve trisiklik antidepressan
cak solunum yan etki riskini arttırabilirler. Keta­ kullanma öyküsü olan hastalarda nöbet riski nede­
min hem analjezik hem de anksiyolitik özelliklere niyle flumazenil kullanılmamalıdır.
sahiptir.
Girişimsel sedasyon ajanları sıklıkla dar terapötik GİRİŞİMSEL SEDASYON AJANLARI
indekse sahiptir. Bu ajanları düşük dozda verip, pik
etkisini oluşturması için zaman tanımda gerekir. Her ajanın doz ve uygulama parametreleri için bkz
Devamlı infüzyon ihtiyacı olabilir. Tablo 9-1.
Kurtarıcı doz veya geri döndürücü ajanlar yatak
kenarında olmamalıdır: opiyatın indüklediği solu­
num depresyonunu geri çekmek için; naloksan, 0,1 NİTRÖZ OKSİT
mg/kg her 2-3 dk'da bir, benzodiyazepinin indük­
lediği solunum depresyonunu geri çevirmek için Minimal sedasyon için 50:50 oksijenle karışım ola­
Flumazenil 0.01-0.02 mg/kg her 1-2 dk'da bir; rak kullanılır.

IIIti!:!1•1111 Prosedüral Sedasyon ve Analjezi İçin Kullanılan İlaçlar


VERİLME
İLAÇ ÖNERİLEN DOZ YOLU BAŞLANGIÇ SÜRE KULLAN iM
Nitröz oksid Oksijenle 50:50 karışım İnhalasyon 2-3 dk 15-20 dk Minimal sedasyon
Midazolam 0,05-0,l mg/kg IV 1-3 dk 1 sa Minimal veya orta
Yeterli sedasyon oluşana kadar sedasyon
her 2 dk'da bir 0,05 mg/kg
tekrarlanabilir
0,1 mg/kg IM 15-30 dk 1-2 sa Minimal sedasyon
Çocuklar:
0,1 mg IM
0,5 mg/kg PO/PR
0,2 mglkg İntranazal
Fentanil 1-3 mikrogram/kg, 5 mikrogram/ IV <l dk 30-60 dk Minimal sedasyon
kg'a kadar titre edilebilir
Çocuklar: 1-2 mikrogram/kg
Fentanil ve 1-2 mikrogram/kg fentanil artı IV 1-2 dk 1 sa Orta-derin sedasyon
midazolam midazolam 0,05-0,1 mg/kg,
gerekirse en fazla 2 kez
Metoheksital 1 mg/kg IV !dk lOdk Orta veya derin sedasyon
Fenobarbital 2-2,5 mg/kg takiben 1,25 mg/kg, IV hız< 50 30-60 sn 15+ dk Minimal veya orta
gerekirse en fazla 2 kez mg/dk sedasyon
olmalı Radyolojik işlemler için
sıklıkla kullanılır
Ketamin 1-2 mglkg IV 1-3 dk 10-20 dk Dissosiyatif sedasyon
2-5 mg/kg IM 5-20 dk 30-60 dk Dissosiyatif sedasyon
Çocuklarda 4 mg/kg'a kadar
Ketamin ve Ketamin yukarıdaki gibi artı IV 1-3 dk 30-60 dk Dissosiyatif sedasyon
midazolam midazolam 0,05-0,1 mg/kg
Etomidat 0,15 mg/kg takiben gerekli ise 0,1 IV 30-60 sn 5-10 dk Orta-derin sedasyon
mg/kg her 2 dköa Amnezi eşlik eder
Çocuklarda: 0,1-0,3 mg/kg
Propofol 1 mg/kg, takiben gerekli ise 0,5 mg/ IV 1-2 dk 5-10 dk Orta-derin sedasyon
kg her 3 dk'da
Çocuklarda: 1-2 mg/kg
Propofol ve Propofol yukardaki gibi artı IV 1 dk Propofol- Orta-derin sedasyon
ketamin ketamin 0,3-0,5 mg/kg 5-10 dk
Çocuklarda üst doz kullanın ketamin
15-45 dk
Aksi not edilmemişse ağırlığa bağlı ilaç dozu ayarlaması erişkinlerde ve çocuklarda aynıdır.
42 KISIM 3 • ANALJEZi, ANESTEZi VE GiRiŞiMSEL SEDASYON

Rölatif kontrendikasyonları pulmoner hipertansi­ KETAMİN


yon (pulmoner vazokonstriktör özelliği ve kardiyak
baskılayıcı), gebelik (folat metabolizmasını inhibe Ketamin, çok az solunum depresyonuyla beraber
eder) ve pnömotoraksı içerir. analjezi, amnezi ve disosiasyon oluşturur.
• Np opiyat agonist özelliklere sahiptir bu yüzden Disosiyatif anesteziktir ve bu disosiyatif fazla eşik
eğer bir sedatif veya opiyatla beraber kullanılacaksa doz biraz aşılınca karşılaşılır (tipik olarak 1 mg/
derin sedasyon ve genel anesteziden kaçınmak için kg'ın üzerinde infüzyonla)
dikkat edilerek kullanılmalıdır. • Ketamin uzun süren işlemlerde (ör, oyun çocuğun­
da kalça ateli uygulanması) kullanmak için iyi bir
ilaçtır.
MİDAZOLOM Ketaminin iyi bir kardiyorespiratuar profili var­
• Midazolom ve diğer benzodiazepinler gamına bü­ dır ama laringospazma neden olabilir. Bu genelde
tirik asit (GABA) nın SSS etkilerini arttırırlar bu da pediyatrik hastada meydana gelir ve balon maske
sedasyon, amnezi, anksiyolitik, antikonvülzan etki­ ile yapılan pozitif basınçlı ventilasyonla üstesinden
ler ve solunum baskılanması yapan klorid alımı ile gelinir. Laringospazm 3 ay altı bebeklerde olur; be­
sonuçlanır. raberinde üst solunum yolu enfeksiyonları olur ve
• Bu ajan tek başına veya opiyatlarla beraber kullanı­ ağız içi girişim olanlarda olur.
labilir. Uyanma sırasında kusma sıklıkla görülür. Sedas­
Çeşitli uygulama yolları vardır ama en çok tercih yon öncesi ondansetron verilmesi düşünülebilir.
edilen İV yoldur. PD/PR/İM yollar absorbsiyon ve • Diğer yaygın görülen komplikasyon bronkore­
metabolizmalardaki değişikliklere ikincil olacak ?ir; bu O.Ol mg/kg iv atropin veya 0.004 mg/kg
çeşitli başlangıç ve etki sürelerine sahiptir. IV glikopiralat kullanımı ile giderilebilir. Anti­
• İntranazal midazolom güvenlidir ancak, nazal mu­ kolinerjik ajan kullanımı tartşmalıdır ve gerekli
kozayı irrite edebilir. olmayabilir.
• Midazolom ciddi kardiyovaskuler depresyon yapa­ Adölesanda ve erişkinde ayılma reyaksiyonları olu­
bilir. şabilir. Önleyici olarak veya oluştuktan sonra mi­
dazolam verilebilir.
Ketamin göz içi basıncı arttırır; bu yüzden göz ya­
FENTANİL ralanmalarında ve glokomda kaçınılmalıdır.
Ketamin kafa içi basıncı arttırabilir; kafa travması
Bu ajan potenttir ve kısa etkili opiyattır.
• Fentanilin hızlı infüzyonu ile toraks rijiditesi send­ olan hastalarda kullanmaktan kaçınılmalıdır.
romu olabilir ama bu yavaş infüzyon hızı ve İV yol­
dan dikkatli gönderme ile önlenebilir. Rijit göğüs
solunum kaslarının spazmı ile karakterizedir ve ETOMİDAT
opiyat antagonistleri ile üstesinden gelinemez. Rijit Etomidat çok kısa etkili sedatif ajandır ve girişimsel
göğüs nöromuskuler paralizi ve entübasyon ile te­ sedasyon için kullanımı artmıştır.
davi edilir.
Etomidatın çok az hemodinamik etkileri ve düşük
olarak apne riski vardır.
METHOHEKSİTAL • Yan etkiler; kusma, miyoklonus, kısa dönem adre­
nal baskılanma ve SSS depresyonu
Hızlı girişimler için kullanılan çok hızlı etkili bar­
bitürattır.
Başlangıç dozundan sonraki izleyen dozlarda solu­ PROPOFOL
num depresyonu görülür.
Propofol, AS'de sedasyon için sık kullanılır çünkü
titre etmesi kolaydır.
PENTOBARBİTAL Propofolün analjezik özelliği yoktur, bu yüzden gi­
Analjezik özelliği olmayan kısa etkili barbitürattır. rişim öncesi analjezik önerilir.
Ağrılı olmayan (ör:radyolojik çalışma) girişimler Propofol uygulamasıyla ilişkili olan ajan için bera­
için kullanılır. berinde 0.05 mg/kg lidokain verilebilir.
Propofol; yumurta lesitin emülsiyonu içerdiğinden
yumurta allerjisi olanlarda kontrendikedir.
KLORAL HİDRAT
Solunum depresyonu ve apne oluşabilir; bu yüzden
Uzun zamandır AS'de kullanımı önerilmez. kurtarıcı ekipmanlar hazır bulundurulmalıdır.
BÖLÜM 9 • AKUT AGRI YÖNETiMi VE GiRiŞiMSEL SEDASYON 43
• Propofol hipotansiyon yapabilir. Propofol verilme­ ACİL ENDOSKOPİ
den önce hipotansiyonu düzeltmek önem taşır.
• Endoskopun geçişi sırasında vazovagal reaksiyon­
larla bradikardi ve hipotansiyon oluşabilir.
PROPOFOL VE KETAMİN ("KETOFOL") Endoskopun geçişine bağlı olarak artmış apne, hi­
poksi ve aspirasyon riski vardır.
Propofol ve ketaminin birlikte kullanımı hem yetiş­ Gag refleksini baskılamak için topikal anesteziğe
kinlerde hem de pediyatrik hastalarda güvenlidir. ihtiyaç duyulabilir ama eğer İV ile yeterli sedasyo­
• Birleşim her ikisinin belirgin yan etkilerinde yarar na ulaşılırsa gerek olmayabilir.
sağlayabilir ama bu etkiler tartışmalıdır. Hipotansi­ • Droperidol, üst endoskopi sırasında öğürmeyi
yon oluşturduğu için az propofole ihtiyaç olur. Ke­ azaltır. Bununla beraber, bunun kullanımı ile bazı
taminin yalnız kullanımından daha az bulantı-kus­ ek yan etkiler; hipotansiyon, distonik reaksiyon, ve
ma görülür. Propofol ilişkili solunum depresyonu nadiren torsedes de pointes kardiyak disritmisi ile
bu kombinasyonla azalmaz. ilişkilidir. Uzun QT aralığı olan hastalarda kullan­
• Ketofol uyanma zamanı, propofol (kısa) ve ketamin maktan kaçınılmalıdır.
(uzun) arasındadır. • Prometazin bulantıyı önler. Güçlü alfa adrenerjik
bloke edici etkisi geçici hipotansiyona neden olabi­
lir.
GİRİŞİMSEL SEDASYON SONRASI
BAKIM
• Hastalar bazal mental durumlarına dönene kadar ÇOCUKLARDA GİRİŞİMSEL SEDASYON
monitorize edilmelidir.
• Sedasyonun başlangıç aşamasında aileyi işin işine
• Kusan hastalar bazal mental durumlarna dönene
katmak çocuğun anksiyetesini azaltacaktır.
kadar aspirasyon riski altındadır.
Küçük çocukta girişimsel sedasyon için uyaranla­
rın olmadığı bir çevre yaratılır. Bunun için öneri­
ÖZEL DURUMLAR len girişimsel sedasyon odasının yanında sessiz bir
oda, burada aile girişimsel işlem başlayana kadar
KRİTİK HASTALIGI OLAN HASTALAR çocuğu kucaklar ve çocuk sedatize olduktan sonra
• Etomidat, ASA III ve üstü olanlar için seçilecek monitorizasyon aletleri yerleştirilir.
ajandır. Ketamin ve propofol en çok tercih edilen ajanlardır.
Etomidat diğer ajanlardan daha az hipotansiyona Ketamin istenmeyen rüyalara neden olabilir. Bu,
neden olur. küçük çocukta bu ajanı geçerken göz önünde bu­
lundurulmalıdır.
Sedasyon ihtiyacı olan hastalar, ameliyathanede ge­
• Sedasyon öncesi anksiyeteyi azaltmak önemlidir ve
nel anesteziye gereksinim duyabilirler.
istenmeyen rüyaları da azaltabilir.
Ketamin öncesi midazolom verilmesinin çocukta
ve erişkinlerde acil reaksiyonlardan koruduğu ka­
YAŞLILAR nıtlanmamıştır.
• Yaşlıdaki girişimsel sedasyon bir çok yan etki ile
ilişkilidir. Solunum depresyonu ve aspirasyon olay­
ları artar.
• Diş veya köprüleri aspirasyondan korumak için çı­
karmak gerekir.
• Yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı etomidat
iyi bir seçenektir. Kullanımda, etomidata analjezik
eklenmelidir.
• Solunum depresyonu riski yüksek olduğundan
propofol dozu gençlerde önerilen dozun %50'sine
azaltılır.
44 KISIM 3, ANALJEZİ, ANESTEZİ VE GİRİŞİMSEL SEDASYON

10 KR ONİK AGRISI OLAN


HASTANIN YÖNETİMİ
TABLO 10-1 Nöropatik Olmayan Ağrı
Sendromunun Belirti ve
David M. Cline Bulguları
Çeviri: Nalan Metin Aksu BOZUKLUK AGRI BELTİLERİ BULGULAR
MiyofasiyaJ Sürekli sönük ağrı Kafatasında
Kronik ağrı 3 aydan fazla sürede sonuçlanan ağrılı baş ağrısı tetikleyici noktalar,
bir durum, yaralanmadan iyileşmeye kadar geçen kas hassasiyeti ve
yeterli süre boyunca devam eden ağrı, veya akut gerilimi
hastalıktan sonraki 1 ay boyunca devam eden ağrı Kronik Sürekli sönük ağrı Kafatasında yaygın
olarak tanımlanır. gerilim baş hassasiyet ve ilişkili
ağrısı gerilim
• EPİDEMİYOLOJİ
Transforme Başlangıçta migren Kas hassasiyeti ve
Kronik ağrı, en az 116 milyon Amerikalı erişkini migren benzeridir, sürekli gerilimi, normal
etkiler-bu kalp hastalıklarından, kanserden ve di­ ve sönük hale nörolojik muayene
yabetten etkilenenlerin toplamından daha fazladır. gelir; bulantı,
Ayrıca ağrının, yıllık medikal tedavi ve üretkenlik­ kusma
teki kayıp maliyeti 635 milyar doları aşmıştır. Miyofasiyal Sürekli sönük bir Ağrı bölgesinde
Kronik ağrısını travmatik bir olaya atfeden hastaların boyun ağrı, genellikle tetikleyici noktalar,
daha fazla emosyonel stresi, daha karmaşık hayatları ağrısı vurucu ağrı, genelde kas atrofısi
ve diğer nedenlerden daha şiddetli ağrısı vardır. ağrı tipik sinir yoktur, etkilenen
Kronik ağrı (1) iskelet sistemi veya vaskuler sistem­ dağılımını kasta zayıf ROM
deki kronik bir patolojik süreçten, (2) organ sis­ izlemez.
temlerinden birinde kronik bir patolojik süreçten,
Kronik Yaygın kas ağrısı, Tetikleyici nokta yok,
(3) periferik veya santral sinir sistemindeki uzamış
boyun sıklıkla vurucu etkilenen kasta
bir fonksiyon bozukluğundan, (4) psikolojik veya ağrısı ağrı, ağrı sinir zayıf ROM
çevresel bozukluklardan kaynaklanabilir. dağılımını takip
etmez.
PATOFİZYOLOJİ
Fibromiyalji Yaygın kas ağrısı, Yaygın kas
Kronik ağrının patofızyolojisi 3 temel tipe ayrıla­ katılık, yorgunluk, hassasiyeti, 11'den
bilir. Nosiseptif ağrı devam eden doku hasarı ile uyku bozukluğu fazla tetikleyici
ilişkilidir. Nöropatik ağrı devam eden doku hasarı nokta
olmadan sinir sistemi fonksiyon bozukluğu ile iliş­ Kronik sırt Sürekli sönük ağrı, Tetikleyici nokta yok,
kilidir. Son olarak, psikojenik ağrının tanımlanabi­ ağrısı sıklıkla vurucu etkilenen kasta
lir bir nedeni yoktur. ağrı, ağrı sinir zayıf ROM
dağılımını takip
KLİNİK ÖZELLİKLER etmez.
Nöropatik olmayan kronik ağrının belirti ve bul­ Miyofasiyal Sürekli sönük ağrı, Ağrı bölgesinde
guları Tablo l0-1'de özetlenmiştir, bu arada Tablo sırt ağrı sıklıkla vurucu tetikleyici noktalar,
10-2'de de nöropatik ağrının belirti ve bulguları yer sendromu ağrı, ağrı sinir genelde kas atrofısi
almaktadır. dağılımını takip olmaz, etkilenen
"Değişken migren", klasik migren baş ağrısının za­ etmez. kasta zayıf ROM
manla değişip kronik ağrı sendromu geliştirmiş bir Kısaltmalar: ROM=Harekeı aralığı
sendrom halidir. Bu değişikliğin bir nedeni narko­
tiklerle sıkça yapılan tedavidir. Karışık bölgesel ağrı tip I'li hastalar, refleks sempatik
Fibromiyalji, Amerika Romatolji Birliği tarafından sı­ distrofi diye bilinir, ve karışık bölgesel ağrı tip II' l i
nıflandırılmıştır; izleyen semptomlar 3 aydan uzun sü­ hastalar, "causalgia" diye bilinir, akut yaralanmayı
redir olmalıdır:18 tane spesifik hassas bölgenin l linde takiben 2 hafta kadar sonra AScle görülebilir. Bu iki
hassasiyet olması, sağlıklı olmayan uyku, kas tutuklulu­ bozukluk temel belirti ve bulguları aynı olduğu için
ğu ve genel ağrı (bak www.rheumotologyorg). birbirinden ayırt edilemez. Tip I kullanmamaya veya
Kronik sırt ağrısının risk faktörleri; erkek cinsiyet, uzun süren hareketsizlik nedeniyle oluşur ve Tip II
ileri yaş, organik olmayan bir hastalık kanıtı, bacak periferik sinir yaralanması nedeniyle oluşur.
ağrısı, uzamış başlangıç dönemi ve başlangıçta be­
lirgin maluliyet. Pasif olarak boşa çıkma stratejileri TANI VE AYIRICI TANI
(günlük işler için ilaça ve başkalarına ihtiyaç duy­
ma) kronik ağrıyla beraber belirgin malüliyeti ön­ Acil doktorunun en önemli görevi kronik ağrının
görür. alevlenmiş halini hayatı veya ekstremiteyi tehdit
BÖLÜM 1 O· KRONİK AGRISI OLAN HASTAN iN YÖNETİMİ 45

TABLO 10-2 Nöropatik Ağrı Sendromunun Belirti ve Bulguları


BOZUKLUK AGRI BELİRTİLERİ BULGULAR
Ağrılı diyabetik nöropati Alt ekstremitelerde simetrik hissizlik ve yanma Alt ekstremitelerde his kaybı
ve iğnelenme;" allodini" oluşabilir
Fantom kol ağrısı Değişken; ağrılı, kramp tarzı, yanma,baskı İnsizyon çevresi his kaybı olabilir
tarzında ve yırtılma hissi
Trigeminal nevralji Aralıklı, kısa keskin, sinir dağılımı boyunca Yırtılma veya kırmızı göz olabilir.
elektriklenme
HIV ilişkili nöropati Simetrik ağrı ve parestezi, sıklıkla Daha çok ağrı olan bölgede his kaybı
başparmaklarda ve ayaklarda
Herpes sonrası nöralji AJlodini, vurucu, keskin ağrı Etkilenen dermatomda his değişiklikleri
İnme sonrası ağrı Aynı tarafta güçsüzlük, zonklayıcı, vurucu ağrı Sıcak soğuk ayrımının kaybı
Siyatik (nörojenik bel Sürekli veya aralıklı, yanıcı veya vurucu veya Ağrılı alanda olası kas atrofısi, olası refleks
ağrısı) elektriklenme tarzı ağrı; dermetomu takip değişiklikleri,
eder; bacak ağrısı > bel ağrısı
Karışık bölgesel ağrı tip Yanıcı inatçı ağrı, allodini, immobilizasyon veya Erken; ödem, sıcak, lokal şişme
I (refleks sempatik yaygınlıkla ilişkili Geç; soğukla azalabilir, soluk, siyanoz, sonunda
distrofı) atrofık değişiklikler
Karışık bölgesel ağrı tip II Yanıcı inatçı ağrı, allodini, periferik sinir Erken; ödem, sıcak, lokal şişme
(causalgia) hasarıyla ilişkili Geç; soğukla azalabilir, soluk, siyanoz, sonunda
atrofik değişiklikler

eden durumdan ayırt etmektir. Öykü ve fizik mu­ l 990'larda, uzman veya aile hekimleri tarafından
ayene (Bknz. Tablo 10-1 ve 10-2) kronik durumu opiyat kullanımında ve ağrı kliniklerinde artış baş­
doğrulamalıdır veya beklenmedik belirti ve bulgu­ ladı. Opiyatların reçete edilmesindeki artış opiyat
lar ortaya çıktığında ileri değerlendirmeye yönlen­ kötüye kullanımı, suistimal ciddi yaralanmalar ve
dirmelidir.
aşırı doz ilişkili ölümlerle ilişkilidir.
Kronik ağrı için opiyat kullanımı hastanın malü­
• ACİL SERVİS BAKIMI VE liyetini, cerrahi oranlarını ve toplam hasta bakım
TABURCULUK maliyetini arttırır.
Kronik ağrı durumlarındaki yönetim Tablo 10-3 ve Üzerinde görüş birliği olan AS'de opiyat kullanımı­
10-4'te listelenmiştir. nı etkileyen 2 başlıca nokta vardır (a) opiyatlar kro-

Nt; J:jujui@
HASTALIK
Nöropatik Olmayan Kronik Ağrı Sendromunun Yönetimi
BİRİNCİL TEDAVİ İKİNCİL TEDAVİ OLASI SONLANIM ÖNGÖRÜSÜ
Miyofasyal başağrısı NSAİİ, fenotiyazin IV Siklik antidepresanlar Tetik nokta enjeksiyonu, medikal
(sadece akut) tedavinin optimizasyonu
Kronik gerilim tipi NSAİİ, fenotiyazin iV Siklik antidepresanlar Medikal tedavinin optimizasyonu
başağrısı (sadece akut)
Transforme migren Siklik antidepresanlar Önceki tedaviyi durdur Medikal tedavinin optimizasyonu,
narkotiklerin azaltılması
Miyofasyal boyun ağrısı NSAİİ Siklik antidepresanlar Tetik nokta enjeksiyonu, medikal
tedavinin optimizasyonu
Kronik boyun ağrısı Siklik antidepresanlar* NSAİİ, opiyat Medikal tedavinin optimizasyonu
Kronik sırt ağrısı (siyatik Siklik antidepresanlar* NSAİİ, opiyat Medikal tedavinin optimizasyonu
olmadan)
Miyofasyal sırt ağrısı NSAİİ Siklik antidepresanlar Tetik nokta enjeksiyonu, medikal
sendromu tedavinin optimizasyonu
Fibromiyalji Sİklobenzaprin, tramadol Amitriptilin, pregabalin Medikal tedavinin optimizasyonu, özel
egzersiz programı
*Tercih edilen siklik antidepresanlar günde 25 miligramla başlanan nortriptilin PO veya günde 50 miligramla başlanan maprotilin PO'dir.
46 KISIM 3 • ANALJEZİ, ANESTEZİ VE GİRİŞİMSEL SEDASYON

Opiyat Tedavisindeki • AS'e başvuran kronik ağrılı hastaların bakımındaki


TABLO 10-4
önemli desteklerden biri uygun uzmanına yönlen­
Zorlukları Öngören Tipik
dirmektir. Kronik ağrı klinikleri hastaların hayatla­
Özellikler
rını opiyat kullanımını elimine ederek, 1/3 oranın­
Tokikolojik taramada beklenmeyen sonuçlar da ağrıyı azaltarak ve çalışma saatlerini çift katına
Doz arttırımı için sık talepler çıkararak değiştirir.
Reçete edilmeyen psikoaktif maddelerde eş zamanlı
kullanım İLAÇ ARAMA DAVRANIŞI
Doz şemasına uyumda yetersizlik İÇİNDEKİ HASTALARIN YÖNETİMİ
Eş zamanlı önerilen tedavilere uyumda yetersizlik
Reçetelerin ve ilaçların kaybı ile ilgili sık bildirim yapılması
EPİDEMİYOLOJİ
Opiyat tedavisi için sık AS ziyeretleri • İlaç Suistimali Uyarı Ağı, ABDöe ilaç-bağımlı acil
servis ziyaretlerini takip eder ve 1994-2000 arası
İzlem kontrollerinin kaçırılması
narkotik-analjezik kombinasyonları suistimali ile
İkinci bir tedarikçiden reçete elde edilmesi AS ziyaretlerinin %85 arttığını bulmuştur.
Reçetelerin karışması Portland'da yapılan bir çalışma ilaç arama davranışı
içinde olan hastaları AS başvurularını 12,6/ yıl, 4,1
farklı hastaneleri ziyaret ettiğini ve 2,2 farklı kimlik
ile başvurduklarını bulmuştur. Bir merkezden nar­
kotik isteği reddedilen hastanın diğer bir merkez­
nik ağrıda evdeki ve işteki fonksiyonunu arttırmak den narkotik elde etme başarısı %93 ve sonrasında
için kullanılmalıdır, (b) tek bir pratisyen narkotik aynı merkezden zamanla narkotik sağlama oranı
reçete edebilmelidir veya diğerlerinin uygulamala­ %7l'dir.
rına karşı uyanık olmalıdır.
Kronik ağrıda opiyat kullanımı, öncesinde narko­ KLİNİK ÖZELLİKLER
tik bağımlılığı varsa rölatif kontrendikedir çünkü
opiyatla tedavi olan bazı hastalarda bağımlılık nüks İlaç arama davranışı içinde olan hastaların spektru­
oranı yaklaşık %50'dir. mundan dolayı öykü gerçek veya yalan olabilir.
Siklooksijenaz 2 (COX-2)inhibitörlerinin kullanı­ İlaç isteyenler talepkar, tehditkar veya dalkavuk
mı, kardiyovasküler komplikasyonlarda artışla iliş­ olabilir.
kilidir.ve bir çok ilaç piyasadan kaldırılmıştır. Bir AS çalışmasında, ilaç isteyen hastaların en sık
Kronik ağrılarda uzun süreli tedavi ihtiyacı steroid şikayetleri (azalarak giden sırada): bel ağrısı, baş
olmayan antiinflamatuar ilaçların güvenliğini sı­ ağrısı, ekstremite ağrısı ve diş ağrısı
nırlar. Proton pompa inhibitörü eklemek Gİ komp­ Bir çok hilekar teknik kullanılır: kaybedilmiş reçe­
likasyonları azaltır ve kombine kullanım günlük teler, olası cerrahi, böbrek taşı şikayeti ile birlikte
COX-2 inhibitörü kullanımından daha az maliyet­
lidir.
Kanıta dayalı derlemelerden biri kronik bel ağrısı,
fibromiyalji, osteoartrit ve nöropatik ağrıda anti­
depressanların etkili olduğunu göstermiştir. Başka TABLO 10-5 İlaç Arama Davranışı İçinde
bir meta analiz, fibromiyalji gibi belirtileri açıkla­ Olanların Karakteristikleri
namayan durumlarda trisiklik antidepressanların İlaç arama davranışını öngörebilecek davranışlar
daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. Reçete edilen ilaçları satar
Bel ağrısının tedavisinde daha önceki önerilerden Reçeteyi taklit etmek/değiştirmek
olan yatak istirahatinin zıt etkili olduğu kanıtlan­ Uydurma hastalık, opiyat talepleri
mıştır. Opiyat alabilmek için yalancı kimlik kullanmak
• Antidepressanlar AS'de reçete edildiğinde, izlem İlaç arama davranışını daha az öngörebilecek davranışlar
planı da olmalıdır. En yaygın olan ilaç amitriptilin­ Birden çok doktora opiyat reçete ettirdiğini kabul etmek
dir ve başlangıç dozu 10-25 mg, yatmadan 2 saat Birden çok opiyat reçetesini kabul etmek
önce alınmalıdır. Reddedildiğinde küfür etmek
Bir meta analiz, karışık bölgesel ağrı tip I (refleks Birden çok ilaç allerjisi
sempatik distrofi)'in tedavisinde kalsitoninin etkili Aşırı övgü kullanmak
olduğunu bulmuştur. Kalsitonini 1OOIU intranazal/ Şehir dışından olmak
İlacı adıyla istemek
gün dozunda verilebilir.
BÖLÜM 10 • KRONİKAGRISI OLAN HASTANINYÖNETİMİ 47
uydurma hematüri, kendini yaralama ve telefonda narkotik vermeyi reddetmek için sağlam bir temel
hazır bekleyen ve doktoru kontrollü maddelerle oluşturur.
sıkça tedavi olduğuna ikna edecek bir tanıdık.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
TANI VE AYIRICI TANI • İlaç arama davranışının tedavisi kontrollü madde­
• İlaç arama davranışı olanlar iki gruba bölünebi­ leri reddetmek, alternatif ilaç ve tedavileri düşün­
lir: öngörülebilen ve daha az öngörülebilir (Tablo mek ve ilaç danışmaya yönlendirmektir.
10-5). "Öngörülebilen" in altında listelenen dav­
ranışlar bir çok durumda yasal değildir ve hastaya
Kısım 4
ACİL YARA BAKIMI VE YÖNETİMİ

YARALARIN TANI VE AYIRICI TANI


11 DEGERLENDİRİLMESİ VE Analjezi veya anestezi öncesinde nörovasküler de­
HAZIRLIK ğerlendirmesi dahil tam bir muayene, dokümante
Timothy Reeder edilmelidir.
Çeviri: Bülent Erbil Yara derinliği ve uzunluğunun ayrmtılı görsel ince­
lenmesi ve palpasyonla değerlendirilmesi yabancı
cisim, tendon ve sinir yaralanmalarının kaçırılma­
EP İDEMİYOLOJİ sını minimalize eder; bu kaçırılmış yaralanmalar
yaygm dava nedenidir.
Travmatik yaralanmalar acil servisin yaygın başvu­
ru nedenlerindendir. Eklem üzerine uzana bir yaranın eklem boşluğu
bütünlüğünü belirlemek için enjeksiyon düşünün.
Yabancı cisimlerin tespit etmek için radyografileri
PATOFİZYOLOJİ düşünün. Ultrason radyoopak olmayan yabancı ci­
Yaralanma mekanizması yabancı cisim, kirlenme ve yara sim için kullanılabilir (Şekil 11-1).
komplikasyon riskini belirlenmesinde yardımcıdır.
Yabancı cisim hissi yabancı bir cisim kalma olasılı­ ACİL SERVİS BAKIMI VE
ğını artırır.
Enfeksiyonu için öngörü faktörleri şunlardır: lokas­
TABURCULUK
yon, derinlik, yapısı, kontaminsayon ve hasta yaşı. Yara hazırlığı yeterli yaranın değerlendirilmesi, en­
Keskin nesneler deri hasarı ile sonuçlanan kesme feksiyon önleme ve optimal kozmetik sonuç için en
kuvvetleri üretirken künt kuvvetler alttaki kemiğe önemli adımdır.
karşı cildi sıkıştırır • Evrensel önlemler ve aseptik teknik etkinliği artırıp
Ezilme yaralanmaları büyük doku hasarı nedeniyle ve maliyeti azaltabilir. Tam steril prosedürler gerek­
yara enfeksiyonu olasılığı daha yüksektir li değildir.
Düşük enerji çarpma yaralanmaları hematom oluş­ Lokal veya rejyonel anestezi ile ağrı kontrolü her­
masma neden olabilir. Spontan reabsorbiyon yetersiz hangi bir yara manipülasyonu öncesinde sağlan­
olursa aspirasyon veya insizyon ve drenaj gerektirir. malıdır.
Anestezi öncesinde dikkatli bir nörovasküler mu­
KLİNİK ÖZELLİKLER ayene gerçekleştirilmelidir. Dijital sinirler için iki
Yara iyileşmesini etkileyen diyabet, renal hastalık, nokta ayrımı ( <6 mm) yapılmalıdır.
immünsüpresyon, malnütrisyon ve konnektif doku
hastalıkları gibi medikal durumlar dökümante HEMOSTAZ
edilmelidir.
Çoğu ülkede kasıtlı eylemler sonucu yaralanmala­ Doğrudan basınç yeterli yara değerlendirmeyi ko­
rın raporlanmasını gerektiren düzenlemeler vardır. laylaştırmak için kanama kontrolünde tercih edilen
Yaralanma zamanından yara kapanması kadar bak­ yöntemdir.
teriyel çoğalma artar. Epinefrin içeren lokal anestezikler altta yatan küçük
Yaraları kapatma kararını değerlendirirken yara­ damar hastalığı olan hastalar hariç parmak, burun
lanmadan geçen süreyi, yara etiyolojisini, anatomik ve kulak gibi distal anatomilerde kullanılabilir.
yeri, kontaminasyon derecesini, konak risk faktör­ Kanama kontrolü için diğer önlemler; küçük da­
lerini ve kozmetik görünümün önemini düşünün. marların ligasyonu, elektrokoter, emilebilir jelatin
Enfeksiyon riski yüksek yaralar 4 gün sonra gecik­ köpük (Gelfoam), oksitlenmiş selüloz (Oxycel),
miş primer kapatma düşünülmelidir. veya kollajen sünger (Actifoam).
48
BÖLÜM 12 • YARA KAPAMA YÖNTEMLERİ 49
ANTİBİYOTİKLER
• Antibiyotik proflaksisi çoğu AS hastalarında yara
enfeksiyonunu önlediğine dair açık bir kanıt olma­
masına rağmen, seçilmiş yüksek riskli yaralar ve
populasyonda bir rolü olabilir.
• Antibiyotik profilaksi kullanılacaksa: (1) doku
manipülasyonundan önce başlatılmalı, (2) öngö­
rülen patojenlere karşı etkili olamlı ve (3) hızla
yeterli kan düzeylerine ulaşan yollarla uygulana­
bilmelidir.
• Isırık dışı enfeksiyonlar için birinci kuşak sefalos­
porin kullanın; Çocuklarda sefaleksin 25-50 milig­
ram/ kg/gün PO qid; yetişkinlerde 500 miligram
PO günde dört kez. 13-laktam allerjisi olan hastalar
ŞEKİL 11-1. Bir hastanın ayağında, ahşap yabancı cismin için klindamisin kullanın; çocuklarda 8-25 milig­
uzun aks sonogramı. Odun parçası sağa eğimli hiperekoik ram/kg/gün günde üç kez ve erişkinlerde günde
lineer bir yapı olarak,; önemli bir posterior akustik gölge ah­ dört kez 150-450 kullanılır.
şap fragmanın altında görülmektdir. (Dewitz A, Frazee BW • Isırık olan hastalar Pasteurella, Eikenella veya
Soft tissue. In: Ma OJ, Mateer JR, Blaivas M. eds. Emergency Capnocytophaga'yı kapsaması için (çocuklar için
Ultrasound, 2nd ed. Figure 16-50. Copyright © 2008 by the günde iki defa 25-50 mg/kg/gün) günde iki kez
McGraw-Hill Companies, Inc. izni ile çoğaltılmıştır.Tüm amoksisilin-klavulanat 875 mg PO ile tedavi edil­
hakları saklıdır).
melidir.
• Yetişkinlerde ayağın tatlı su ile kontamine yaraları
ve plantar delinme yaralarında Pseudomonası kap­
sayan siprofloksasin 500 mg PO günde iki kez ve­
rilmelidir.
• Profilaktik antibiyotik 3-5 gün önerilmektedir
İRRİGASYON VE YIKAMA
• Cilt dezenfektanlarını yara kenarları ve dışına kul­
lanın, ancak bu maddeler konak savunma bozabilir
ve yarada bakteri üremesini teşvik olabilir. YARA KAPAMA YÖNTEMLERİ
• Yara irragasyonu enfeksiyonu azaltır. Normal sali­ 12 David M. Cline
nin düşük toksisitesi vardır, ama musluk suyu gü­ Çeviri: Bülent Erbil
venli ve etkilidir.
Kontamine olmamış yaralar için düşük basınçlı ir­
rigasyon (0.5 psi-yavaş nazik yıkama). • Yaralar acil serviste (AS) sütür, cerrahi stepler, cilt
Kontamine yaralarda yüksek basınçlı irrigasyon
kapama bantları ve yapıştırıcılar ile primer olarak
(0,7 psi-18 g kateter).
• Yara uzunluğunun her santimetresine 60 ml kulla­ kapatılabilir.
• Tüm yaralar bir miktar skar ile iyileşir; ancak tercih
nın, minimum 200 ml.
• Yarayı sıvıda bekletmek kontamine yaraları temiz­ edilen kapama tekniği fark edilen en aza skarla iyi­
lemek için etkili değildir ve yara bakteri miktarını leşme sağlamalıdır.
arttırabilir. Bir laserasyon kaparken, her bir yara kenarı taba­
kasının karşı parçasıyla eşleştirilmesi önemlidir.
Kapama biri yara kenarını içe yuvarlanmasını ön­
DEBRİDMAN VE SAÇIN UZAKLAŞTIRILMASI leyecek şekilde yapılmalıdır.
Eliptik kesi ile ölü dokuların debridmanı yabancı • Kenarlarda yuvarlanma kapilleri oklüde eder, yara
madde ve bakterileri temizler ve enfeksiyon riskin­ enfeksiyonunu teşvik eder. Katlanmış dermal taraf
de azalmaya neden olur. Aynı zamanda tamiri ko­ katlanmış epidermal tarafa iyileşmez, sütürler alın­
laylaştıran temiz bir yara kenarı oluşturur. dığında yaranın ayrılmasına neden olur, altında
• Cildi tıraş etmek artan enfeksiyon oranı ile ilişkili skar görünümü ile sonuçlanır.
olduğundan, gerekirse tıraştan ziyade saçı kliple­ • Açıklanan teknikler kabul edilebilir sonuçlar elde
yin. Kaşların anormal veya çıkmama potansiyeli edilmesinde uygulayıcıya yardım eden temel yara
nedeniyle kesmeyin. kapanmasına genel bir bakış sağlar.
50 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

• SÜTÜRLER Retrakte edilmiş

Sütürler tüm yara kapama cihazlarının en güçlüsü­


dür ve yara kenarlarının en doğru yaklaşımını sağ­
lar.
Dikişler iki genel sınıfa ayrılır: emilmeyen sütürler
ve 60 gün içinde tüm gerilme mukavemetini kaybe­
den emilebilir sütürler.
Naylon veya polipropilen gibi sentetik monofila­
ment dikişler en düşük enfeksiyon oranına sahiptir Doku
tabanından
ve acil serviste en sık kullanılan dikiş malzemeleri­ yüzey dokusuna
dir.
Sentetik monofilament emilebilir dikişler (örn.,
J - --
gere daha fazla

..
Monocryn sağlamlıkları ve düşük doku reaktivite­
si nedeniyle dermis veya fasya gibi derin yapıların
kapatılması için tercih edilmektedir. \,..........�
Hızlı emilen sütürler (örn., Vicryl Rapide®) özel­
likle çıkarılmasından kaçınıldığında yüzeysel deri İğne ark içinde
tabakaları veya mukoz membranları kapatmak için çevrilmiş
kullanılabilir.
Dikişler çaplarına göre boyutlandırılır. Genel AS
kullanımı için 6-0 dikiş en küçüktür, yüz ve diğer ŞEKİL 12- l. Basit aralıklı sütürlerin yerleştirilmesi. Sütü­
rün yolu dokunun tabanından yüzeye göre daha fazla doku­
kozmetik önemli alanlarda perkütan kapatma için
yu toplamalıdır, böylece sütür bağlandığında deri kenarları­
kullanılır. nı ters dönderecektir.
Sütür büyüklüğü 5-0 ve 4-0 giderek daha büyür;
5-0 yaygın el ve parmak laserasyonlarını kapatıl­
ması için kullanılır, 4-0 gövde ve proksimal eks­
tremitelerdeki laserasyonları kapatmak için kulla­
nılır.
• Çok kalın deri, örneğin saçlı deri ve taban, 3-0 dikiş
ile kapatılması gerekebilir. liği genişliğinden daha büyük olmalıdır. Bu şekilde
yerleştirilen dikişler clüğümü bağlandığı z;mı.an el o­
kunun bir kısmını ters döndürerek çevreleyecektir.
(Şekil 12-l ).
• SÜTÜR TEKNİKLERİ Yeterli sayıda aralıklı sütür yara kenarlarında açık­
Epidermal ve dermal katmanlardan geçen perkü­ lık brakmamadan yerleştirilmelidir. Genellikle,
tan sütürler AS'de kullamlan en yaygın dik.işlerdir. bağların sayısı sütür büyüklüğü ile aynıdır (4-0 sü­
Dermal veya subkütiküler dikişler epidermise pe­ tür için 4 düğüm, 5-0 sütür için 5 düğüm).
netre olmadan dermisin bölünmüş kenarlarını ye­ Düz, yüzeye! laserasyonlar sadece perki.itan dikiş­
niden uygun olarak sütüre eder. Bu iki dikiş komp­ lerle kapatılmalıdır, bir ucundan diğerine doğru ve
leks yaralarda, yara katmalarını kapamada birlikte kenarlardaki her sütürün girişi aynı hizaya getiri­
kullanılabilir. Dikişler sürekli bir biçimde ("devam­ lerek dikilmelidir. Derin, düzensiz irregüler, hiza­
lı" dikişler) ya da kesilen dikişler olarak uygulana­ lanmamış ve açık kenarlı olan yaraların kapatılması
bilir. daha zordur.
Travmatize yaralarda daha fazla uygunsuz doku Bu daha zor yaralar için bazı ilkeler tanımlanmıştır
oluşur ve artmış enfeksiyon riski ve fark edilebilir o Kenarlarda aşırı germeksizin bir araya getirile­
skarla sonuçlanır. İnce forseps ile hafif basınç tavsi­ meyen yaraların kısmen aralıklarını kapamak
ye edilir. için yerleştirilmiş dermal sütürlere yerleştiril­
melidir.
o Farklı kalınlıklardaki yara kenarları birleştirilir­
ken, yaranın bir kenarına doğru iğneyi geçirin
BASİT ARALIKLI PERKÜTAN SÜTÜRLER ve daha sonra iğnenin benzer düzeyden geçi­
• Perkütan sütürler yara kenarlarının eversiyonunu rildiğinden emin olmak için diğer tarafa doğru
sağlamak için yerleştirilir. Bunu gerçekleştirmek tekrar geçmeden önce çıkartın.
için, iğne 90 derecelik bir açıyla cilde girmelidir. o İlk sütür ile yaranın orta kısmını yaklaştırarak
İğne 90 derece zıt taraftan çıkmalıdır. Dikiş derin- düzgün olmayan kenarları hizalayın. Yara ke-
BÖLÜM 12 • YARA KAPAMA YÖNTEMLERİ 51

---
--

ŞEKİL 12-2. Yıldız şeklindeki laserasyonun aralıklı sütür­


lerle kapatılması.

narları hizalanıp ve kapatılana kadar, takip eden A B


sütürleri her bir yarım kısmın ortasına yerleş­
tirin. ŞEKİL 12-3. A. 45 derecede yaranın karşısına devam eden
°

sütürler. B. 90° derecede yaranın karşısına devam eden sü­


Basit aralıklı sütürler irregüler yara kenarlarını ve
türler.
yıldız şeklindeki laserasyonları yeniden hizalamak
için çok yönlü ve etkilidirler (Şekil 12-2). Aralıklı
sütürlerin bir avantajı yara enfeksiyonu durumun­
da yanlızca tutulan sütürün uzaklaştırılmasıdır.
Adipoz doku sütürleri gerilimi tutamaz, enfeksiyon
DEVAMLI (İLERLEYEN) PERKUTANÖZ riskine artırır bu nedenle kaçınılmalıdır.
SÜTÜRLER • Derin dermal sütürlerde iğne yaranın bir tarafın­
h "P"U':l dan orta-dermis düzeyinden geçilir ve sonrasında
� - . -.....
nou'lm
. -, - -.-··- , -.. r-·---·-··-- --·-··-· ····--·
,lpr]P"\rPn nPrlr11h:ın{)7 ciltflr]pr l'İtııPPt"

yaraların tamirinde en iyidir. Devamlı sütürlerin dermal epidermal bileşkenin altından daha yüze­
bir avantajı iyileşme süresinde yara kenarlarında yel olarak çıkılır (Şekil 12-4). Sonra iğne yaranın
ödem gelişimine uyum sağlamasıdır. Bununla bir­ karşı tarafı dermal-epidermal bileşkenin altından
likte sütürde bir kopma tüm onarımı bozabilir ve geçirilir ve orta dermis düzeyinden çıkılır. Sütür
eğer çok sıkı yerleştirilirse kalıcı izlere neden olabi­ bağlanması tamamlandığında düğüm dokunun de­
lir. rinliğinde gömülmüş olur.
Bir laserasyonun kontinü sütürlerle kapatılması 2 İlk sütür laserasyonun merkezine yerleştirilir ve
farklı yöntemle yapılabilir. İlk yöntem iğnenin gü­ eklenen sütürler sıralı olarak yarayı iki eşit parçaya
zergahı yara kenarlarına 90 derecedir ve yara ke­ böler. Derin sütür sayısı minimalize edilmelidir.
narlarını 45° açıyla geçen görünebilir bir sütürle
sonuçlanır (Şekil 12-3A).
Diğer yöntem iğnenin güzergahı yara kenarlarına VERTİKAL MATRİS SÜTÜRLER
45° açıdadır bu nedenle görünen sütür yara kenar­
larına 90° derecededir (Şekil 12-3B). Her iki du­ Vertikal matris sütürler (Şekil 12-5) yara kenarla­
rumda hekim yaranın en uzak köşesinden başlar ve rının yara içine katlanma eğiliminde olan gevşek
kendine doğru sütüre eder. deri alanlarında (dirsek ve elsırtı) yararlıdır. Katlı
kapatma ihtiyacını ortadan kaldırırken, "hepsi bir
arada'' bir sütür olarak işlev görebilir.
DERİN DERMAL SÜTÜRLER
Bu sütürlerin majör rollü gerilimi düşürmesidir.
Aynı zamanda ölü boşlukları kapamak için kullanı­
lırlar.
HORİZONTAL MATRİS SÜTÜRLER
Bununla birlikte bunların varlıkları kontamine ya­ Horizontal matris sütürler daha hızlıdır ve vertikal
ralarda enfenksiyon rikini arttırır. matris sütürlerden daha fazla eversiyon sağlar.
52 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

/
� -!......
,'+ +\
'.++I
.........
+:+/ _,,.

ŞEKİL 12-3. Derin dermal sütür yerleştirilmesi. İğne der- ŞEKİL 12-6. Horizontal matris sütür.
misin derinliğine yerleştirilir ve dermal-epidermal bileşke-
nin altında çıkarken, yukarı yönlendirilir. Sonra iğne yara-
nın karşısına yerleştirilir ve yara tabanından çıkmak için
aşağı yönlendirilir. Sonrasında sütür düğümü yaranın içine
derin yerleştirilir.

STAPLER
Fasya, eklemler ve nasırlaşmış deri gibi gerilimi Metal stapler kullanılarak cilt kapatılması hızlı ve
artmış alanlarda özellikle yararlıdır (Şekil 12-6). ekonomik olmasının yanı sıra daha az doku reaksi­
Doku strangülasyonundan kaçınmak için her bir yon una neden olur.
sütür çok sıkı bağlanmadan yapılmalıdır. • Stapler iyileşme skarının görünmeyeceği (ör, skalp)
bölgelerin laserasyonu için kullanılmalıdır.
Stapler kullanılırken yara kenarları doku forsepsi
ile bir araya getirilmelidir. Stapler aleti deriye usul­
GECİKMİŞ KAPAMA
ca değdirilmeli ve tetiğine yavaşça basılmalıdır.
Gecikmiş primer kapama kontaminasyondan şüp­
helenen veya yaralanmadan 12 saat sonra başvuran
yaralar için bir opsiyondur. YAPIŞTIRICI/YAPIŞKAN BANTLAR
• Bu metotla yaralar 3-5 gün için açık bırakılır sonra­
sında enfeksiyon gelişmezse kapatılabilir. • Yapıştırıcı/yapışkan bantlar tüm yara kapama alet­
lerinin en az reaktif olanıdır.
Cilt kapama bantları sütür ve stepler'a alternatif
olarak ve sütür ve stepler çıkarıldıktan sonra ek
destek için kullanılır.
Yara kenar gerilimi olmaksızın biraraya gelen düz,
kuru, mobil olamayan yüzeyler üzerinde bantlar
iyi uygulanır. Bantlanmış yaralar sütüre yaralardan
daha fazla enfeksiyona dirençlidir.
Sütüre edildiğinde perfüzyonunu bozabilecek deri
flepleri ve dikiş tutmayacak ince, kırılgan cilt kesi­
ŞEKİL 12-5. Vertikal matris sütür. leri için kullanılırlar.
BÖLÜM 13 , YÜZ VE SKALP LASERASYONLARI 53
Yara kenarının 2-3 cm ötesindeki deri yüzeyine YÜZVE SKALP
benzoin uygulaması yapışmayı arttırır. Her bir ban­ 13 LASERASYONLARI
dın arasına biraz boşluk bırakın. Alttaki epitelium
döküldüğünde bantlar spontan olarak ayrılır. f. Hayes Calvert
Çeviri: Bülent Erbil
SİYANOAKRİLAT D OKU
YAPIŞTIRICILARI • EPİDEMİYOLOJİ
Siyanoakrilat doku yapıştırıcıları sağlam epitelyum
Yüz ve alın yaraları bütün yaraların en kozmetik
üzerine yapışkan bir tabaka formasyonu oluştura­
olarak görünenidir ve bu nedenle dikkatli bir de­
rak yaraları kapatır. ğerlendirme ve titiz onarım zorunludur.
Spontan olarak kapanan, temiz veya keskin kenar­
Yüz travması olan hastalar aile içi şiddet olasılığı
lara sahip ve açık, hareketsiz alanlar üzerindeki lo­ konusunda sorgulanmalıdır.
kalize yaralarda kullanıldığında, yapıştırıcılar çok
yararlıdır.
Yara içine, mukoz membranlara, infekte alanlara, PATOFİZYOLOJİ
eklemlere, gür şaçlı alanlara (örn; skalp) veya vücut
sıvılarına maruz kalan yaralar üzerine yapıtırıcı uy­ • Künt yaralanmalar keskin yaralanmalarla karşılaş­
gulanmaz. tırıldığında ortalama 1O kat daha bakteri enfeksiyo­
Yapıştırıcılar ile yara kapama sütüre etmekten daha na neden olur.
hızlı ve daha az ağrılıdır ve benzer enfeksiyon, açıl­ Skalp laserasyonlarından daha çok dudaklar, burun
ma ve kozmetik görünüm oranlarına sahiptir. ve ağız içi alanlarındaki laserasyonlar altta yatan
5 mm'den fazla ayrılmış kenarları olan yaraların tek yüz kırıkları ile ilişkili olması olasıdır.
başına doku yapıştırıcıları ile kapalı kalması olası
değildir.
Subkutan sütür bu gerilimi rahatlatmak için ek­ SKALP VE ALIN
lenebilir. 5 cm daha uzun kesilerde yalnızca doku
yapıştırıcıları ile kapalı kalması olası değildir. ANATOMİ
• Yapışkan dikkatle aplikatör ucu ile sıkılır ve sürekli • Skalp ve alın (kaşlar dahil) aynı anatomik yapının
sabit bir haraketle yara yüzeyinin üzerine nazikçe parçalarıdır (Şekil 13-1).
sürülür.
Yapışkan iüm yarayı kapsamalıdır, ek oiarak yara
kenarlarının her iki tarafı üzerinde 5-1O mm bir
bölgeyide içermelidir.
Yapıştırıcının ilk tabakasının 30-35 saniye poli­
merize olmasına izin verdikten sonra, başarılı ta­
bakalar arasında 5-10 saniye duraklayarak 2-3 ek
yapıştırıcı tabakası benzer bir şekilde yara yüzeyi
üzerine sürülür.
Hastanın yere paralel bir pozisyonda olduğuna dik­
kat edin, gözleri koruyun ve problemli akışı önle­ Subaponörotik aralık
mek için aplikatörü nazik sıkarak kullanın.
Uygulandığında, siyanoakrilat merhem, bandaj
veya pansuman ile kapatılmamalıdır.
Yapıştırıcı kenarlarını almaması için hastayı bilgi­
lendirin. 24 saat sonra alan yavaşça normal su ile
yıkanabilir ancak uzun süreli ovalama, ıslatma ya
da nem maruziyeti olmamalıdır. . ubaponörotik aralık
Yapıştırıcı 5 ila 10 gün içinde kendiliğinden atıla­ r, Perikranyum
caktır. Bir yara açıldığında hasta kapama için he­ \ DSüperfisial temporal fasya

r
��-
men geri dönmelidir. ; Temporal kas

B. Temporal Bölge

ŞEKİL 13- 1. A. Kafa derisi B. Temporal bölge ve C. Kaş;


tabakaları.
54 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

DEGERLENDİRME
• Kaşlar yara kenarlarını titizlikle yaklaştırma için
önemli bir belirteçtir ve asla kırpılmamalı ve traş
edilmemelidir.
• Yara tabanı daima kafatası fraktürü için palpe edil­
melidir.

YARA HAZIRLIGI
• Alopesiyi engellemek için o saç köklerine paralel
bir açıda debride edilmelidir.
• Bazen doğrudan basınç veya damarın klemplen- ------infraorbilat sinir

mesi yara kenarlarında kanamanın kontrol edilme­


si için gerekli olabilir.
ŞEKİL 13-2. Eksternal belirteçler.

SKALP LASERASYONLARININ TAMİRİ


• Gömülü, aralıklı 4-0 emilebilir sütürler kullanıp • Lakrimal sistemin tanınması ve uygun bir şekilde
galea aponöritikayı yaklaştırılarak yara kapatılma­
tamir edilmesindeki yetersizlik kronik sulanmaya
sına başlayın.
neden olabilir.
• Daha fazla çökük skar gelişmesini önlemek için • Komplike olmayan kapak laserasyonları 3-5 günde
gömülü, aralıklı, emilebilir 4-0 sentetik sütürler ile
alınacak şekilde, 6-0 emilmeyen sütür kullanılarak
kas ve fasiyanın bölünmüş kenarlarını kapatın.
kolaylıkla kapatılabilir. Göz yakınına doku yapıştı­
• Stapler veya aralıklı naylon sütürler (hastanın sa­
rıcıları kullanılmaz.
çından farklı bir renkte sütürler düşünülmelidir) ile
cildi kapatın.
BURUN
• Burun laserasyonları cilde sınırlı olabilir veya de­
ALIN LASERASYONLARININ TAMİRİ rin yapıları (seyrek naza! kas yapıları, kıkırdak çatı
• Aralıklı, emilmeyen monofılament 5-0 sentetik ve burun mukoza) içerebilir. Her bir doku tabakası
sütürler kullanarak ilk önce anahtar dikişlerle alın doğru bir şekilde birleştirmelidir.
üzerindeki yara kenarlarının anatomik belirteçleri­ • Burnun lokal anestezisi sıkıca yapışık cilt nedeniyle
ni yaklaştırın. zor olabilir. Lidokainli topikal aneztezi kullanımı
• Kaşların, alnın transfer karışıklıklarının ve skalp başarılı olabilir.
saç çizgisinin doğru hizalanması esastır. Anahtar • Laserasyon tüm doku katlarına doğru uzanıyorsa,
dikişlerin doğru yerleştirilmesi için daha genç has­ alar kenar malpozisyonu ve çentiklenmesini önle­
taların kaşlarını kaldırarak kırışıklık oluşturmaları mek için burun kanallarının girişlerini çevreleyen
gerekli olabilir. deri aynı hizaya getirilerek emilmeyen monofla­
• Yüz sütürleri 5 gün içinde alınması gerekmesine men 5-0 sentetik bir sütür ile kapatmaya başlanıl­
rağmen, sklap sütürleri ve stapler 7 ila 10 gün için­ malıdır.
de alınabilir. • Bu sütürün bağlanmamış uçlarının uzunlamasına
traksiyonu yarayı yaklaştırır ve bölünmüş doku
katmanlarının ön ve arka kenarlarını aynı hizaya
GÖZ KAPAKLARI getirir.
• Yabancı cisimler için de değerlendirmeyi içeren, • Mukoz membran aralıklı, örgülü, emilen 5-0 sen­
göz yapısının ve fonksiyonununun tam bir muaye­ tetik sütürler ile düğümleri doku içine gömülerek
nesi esastır (Bknz. Bölüm 149). onarılır. Bölge dışarıdan nazikçe tekrar irrige edil­
• Kanti, lakrimal sistem, suborbital sinir ve infraor­ melidir.
bital sinir tutulumu veya tarsal plate ve kapak ke­ • Nadir olarak, minimal bir sayıda 5-0 emilen sütür­
narlarına doğru olan penetrasyonlar için kapakları ler ile kartilajın birleştirilmesi gerekebilir.
değerlendirin (Şekil 13-2). • Keskin bir şekilde belirgin lineer laserasyonlarda
• Aşağıdaki yaralar bir göz uzmanına sevk edilmeli­ cildin üzerinin kapatılması genellikle yeterlidir.
dir: (a) kapağın iç yüzeyini kapsayanlar (b) kapak Aralıklı, emilmeyen, monofilaman 6-0 sentetik
kenarını içerenler (c) gözyaşı kanalını içerenler (d) sütürler kullanılarak, derinin kesik kenarları ve
pitozis ile bir ilişkili olanlar ve (e) tarsal plate içine yapışık kasları birlikte kapatılır. 3 ila 5 gün içinde
uzananlar. eksternal dikişleri alın.
BÖLÜM 13 • YÜZ VE SKALP LASERASYONLARI 55
Nazal spekulum ile hematom oluşumu için septu­ 4-0 veya 5-0 emilebilen sütürler ile onarılır. Örgülü
mu inceleyin. Septumda mavi şişliğin varlığı septal emilebilir 5-0 sentetik sütür ile vermilion ve mu­
hematom tanısını doğrular. Hematom tedavisi pıh­ koza arasında kavşak birleştirilir. Aralıklı emilebilir
tılaşmış kanın boşaltılmasıdır. 5-0 sentetik sütürler ile mukoza ve vermilionun bö­
Küçük hematomların boşaltılması 18 gauge bir iğ­ lünmüş kenarlarını gömülü bir düğüm yapısı şek­
neyle kan pıhtısı aspire edilerek sağlanabilir. Büyük linde kapatın.
hematomlar tabanda horizontal bir insizyon yoluy­ Laserasyonun cilt kenarları pürüzlü ve düzensiz
la boşaltılmalıdır. olabilir ancak aralıklı, emilmeyen, monofilaman
Bilateral hematomlar uzman tarafından ameliyat­ 6-0 sentetik sütür kullanılarak deri yüzeyinde oluş­
hanede boşaltılmalıdır. Nazal tamponlamayla ka­ turulan düğümler ile bir yap-boz parçaları gibi bir
nın yeniden dolması engellenebilir. araya getirilebilir.
Kartilajın nekrozuna neden olacak enfeksiyonların • Sütüre ağız içi laserasyonu olan hastalar profilaktik
önlenmesi için antibiyotik tedavisi önerilmektedir. antibiyotik, penisilin veya klindamisin almalıdır.
Oral pensilin, sefalosporin veya makrolidlerden
(penisilin allerjisi olanlarda) birini kullanın. KULAK
• 6-0 naylon sütür ile kulağın yüzeye! laserasyonları­
DUDAKLAR nı kapatın. Maruz kalan kıkırdağı örtün.
İzole ağız içi lezyonları sütüre etmeye gerek olma­ • Çok az deri olması nedeniyle cilt debridmanı tav­
yabilir. siye edilmez. Kulağın baştan başa çoğu laserasyon­
Laserasyonun bütününü vermilion sınırı içermi­ larında, cilt birleştirilebilir ve altta yatan kıkırdak
yorsa katmanlar halinde kapatılabilir. Mukoza! yü­ yeterince desteklenmiş olur (Şekil 13-4).
zey için 5-0 emilebilir sütür ile onarıma başlayın, Basit hasarlarının onarımından sonra, yanlızca
tekrar irrige edin ve sonra 4-0 veya 5-0 emilebilir laserasyonun üzerine yapışmayan küçük bir par­
sütür ile orbikularis oris kasını kapatın. 6-0 absorbe ça gazlı bez koyun ve basınçlı bir sargı uygulayın.
olmayan sütür veya doku yapıştırıcısı ile cildi kapa­ Basınç uygulamak için kulak arkasına gazlı kareler
tın. 5 gün içinde dikişleri alın. koyun ve gazlı bez ile dairesel olarak kafayı sarın.
Komplike olmuş dudak laserasyonlarını emilebilir, 5 gün içinde dikişleri alın.
monoflamen 6-0 sentetik sütür ile vermillion ve Daha kompleks laserasyonlar, kulak avulsiyonları,
deri arasındaki bileşkeden kapatmaya başlayın (Şe­ veya kulak hematomları için bir kulak burun boğaz
kil 13-3). Sonrasında orbikularis oris kası aralıklı uzmanına veya plastik cerraha danışın.

A B c
Orbicularis oris muscle

ŞEKİL 13-3. Üst dudağın düzensiz kenarlı dikey laserasyonu. A. Dudaklara traksiyon uygulanır ve yara dudaklarının ka­
patılması öncelikle vermilion-cilt bileşkesinden başlatılır. B. Orbikülaris oris kası daha sonra aralıklı, emilebilir 4-0 sentetik
sütürler ile tamir edilir. C. Sonrasında düzensiz kenarlı cilt yaklaştırılır.
56 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

• Doku yapıştırıcıları da kullanılabilir.


• Fasial sinir ve parotis bezini içeren anatomik yapı­
lara dikkat etmek gerekir. (Şekil 13-5). Bu yapılar
tutulmuş ise, ameliyathane şartlarında onarım en­
dikedir.

KOL, EL, PARMAK VE


14 TIRNAK YARALANMALARI
David M. Cline
t Çeviri: Bülent Erbil
ŞEKİL 13-4. A. Kulak kepçesi boyunca laserasyon. B. Bir
veya aralıklı iki 6-0 kaplı naylon sütürlerle bölünmüş kıkır­
dak kenarları yaklaştırın C. Aralıklı 6-0 emilmeyen sütürle
cilt kenarlarını birleştirin.
EP İDEMİYOLOJİ
• Acil serviste değerlendirilen yaralanmaların yakla­
şık %35'i üst ektremite yumuşak doku yaralanma­
larıdır.

YANAKLAR VE YÜZ
PATOFİZYOLOJİ
• Genel olarak, yüz laserasyonları 6-0 emilmeyen,
basit aralıklı sütürler ile kapatılır ve 5 gün sonra • Yaralanmalar kapalı ezilme, basit laserasyon, parsi­
yel ampütasyonla birlikte açık ezilme ve tam ampü­
alınır.
tasyon olarak sınıflandırılabilir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Öykü meslek ve elin dominantlığını içermelidir.
• Tüm kol ve el yaralanmalarının muayenesinde is­
tirahatteki ispeksiyonunu, motor sinir ve tendon
fonksiyonlarını değerlendirilmesini, duyu sinir
fonksiyonunun değerlendirilmesini ve dolaşımın
değerlendirmesini içermelidir.
• Aktif hareketi ve pasif harekete direnci muayene
edilmelidir (Bknz. Tablo 14-1 ve 14-2).

Bukkal sinir----

Parotis kanalı-�-� '�'----;..----'-. Parotis tükürük


bezi
Marjinal mand
bular .,, ·
sınır '
::ı
Servikal sinir

TABLO 14-1 Üst Ekstremitede Periferik


Sinirlerin Motor Testleri
SİNİR MOTOR MUAYENE
Radyal Dorsifleksiyon
ŞEKİL 13-5. Yanak anatomik yapıları. Parotis kanalının iz­ Median Avuç içinden uzağa başparmak abdüksiyonu
lediği yol kulak tragusundan üst dudak orta kısmına çizilen Başparmak interfalengial eklem fleksiyonu
bir çizginin derinindedir. Fasial sinir dalları: temporal (T),
zigomatik (Z), bukkal (B), mental (M) ve servikal (C) Ulnar Adduksiyon / parmakların abdüksiyonu
BÖLÜM 14 • KOL, EL, PARMAKVETIRNAKYARALANMALARI 57

TABLO 14-2 Üst Ekstremitede Periferik


Sinirlerin Duyusal Testleri
DUYUSAL SİNİR TEST ALANI
Radyal Birinci dorsal ağ alanı
Medyan İşaret parmağın volar ucu
Ulnar Küçük parmağın volar ucu

Potansiyel arter, sinir, tendon, kemik yaralanma­


larının kanıtı ve yabancı cisim, debris ve bakterial
kontaminasyonun varlığı için tüm yaralar muayene
edilmelidir.

-
TANI VE AYIRICI TANI

1 (
Kansız bir alan yeterli görüntüleme elde etmek için

,- \
gereklidir.
Proksimal turnike gerekli ise, distal parmak yara­ ";?
lanmaları için bir Penrose dren ve daha proksimal
yaralanmaların için de bir manuel tansiyon manşo­
nu kullanılabilir.
Yeterli görsellik elde edildiğinde yabancı cisim, ten­ ŞEKİL 14-1. Multipl parelel laserasyonlar için horizontal
don ve eklem kapsülü yaralanmaları için muayene matris sütürler.
edilmelidir.
Nötr bir pozisyonda incelendiğinde, görüş alanı
dışına taşınmış olabilen derin yapı yaralanmalarını
atlamayı önlemek için el ve kol yaralanma pozisyo­
nunda incelenmelidir.
Kemik yaralanmaları, radyoopak yabancı cisimler,
ya da eklem penetrasyonundan şüpheleniliyorsa Birden fazla paralel laserayonları içeren yaralan­
anteroposterior ve lateral x-ray edinilmelidir. malar özkıyım girişimi için klasiktir. Bu insizyonlar
arasında lokalize kalmış cilt adacıklarının vasküler
beslenmesinin yetersizliğini engellemek için tüm
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
lasserasyonları geçen horizontal matris sütür gere­
TABURCULUK kebilir (Şekil 14-1).
Tüm yaralar yeterli anestezi sonrasında titiz temiz­ • Tendon ve distal sinirler tek tek incelenmelidir.
leme ve irrigasyon gerektirir. (Bknz. Tablo 14-3 ve 14-4).
Endikasyonuna göre tetanoz profilaksisi sağlayın
(Bknz. Bölüm 18). AVUÇ İçi LASERASYONLARI
Kompleks veya geniş yaralanmalar, cilt grefti ge­
reken yaralanmalar, teknik olarak zor ve bir beceri Avuç içi yaralanmaları lokal anestezi gerektirebilir
gerektiren yaralanmalar veya hastanın eli kariyeri (örn, median ve ulnar sinir blokları).
için hayati öneme sahip olduğunda (örneğin, pro­ Derin yaralanmadan şüphelenilmiyorsa yarayı ka­
fesyonel bir müzisyen) bir plastik veya el cerrahına patın. Deri kırışıklılarının doğru bir şekilde karşı­
danışın. landığına özellikle dikkat edin.
Spesifik yaralanmaların ek bakım bilgileri için aşa­ • Altta yatan tendon ve tendon kılıflarının yaralan­
ğıya bakın. ma riski nedeniyle iğneyi derin bir şekilde geçir­
mekten kaçının. 5-0 monoflamen sütürler ile ara­
lıklı horizontal matris sütürler (Bknz. Bölüm 12)
ÖNKOL VE BİLEK
önerilmektedir.
LASERASYONLARI Karpometakarpal eklem ve bileğin distal kırışıklık­
Bilek üzerindeki yaralanmada bir özkıyım girişimi ları arasında ("tampon bölge ") derin yaralanması
olasılığını yükseltir. Hastanın amacı ve depresyon olan hastaları eksplorizasyon ve onarımı için bir
öyküsü ile ilgili olarak hastayı sorgulayın. uzmana yönlendirin.
58 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

Önkoldaki Ekstansör DORSAL EL YARALANMALARI


Metakarpofalangeal eklem üzerindeki laserasyon­
- Kompartmanlar
lar kapalı bir yumruk yaralanmasını gösterir ve
KOMPARTMAN KAS FONKSİYON özel bakım gerektirir.
İlk kompartman Adduktör pollisis Başparmağa Polimikrobiyal enfeksiyonlar hakimdir; Staphylococcus
longus abduksiyon ve aureus, Streptococcus türleri, Corynebacterium türleri
ekstansiyon ve Eikenella corrodens en sık görülen bakterilerdir.
Ekstansör MKP eklemde Kırık veya gömülü dişleri ekarte etmek için x-ray
pollisis brevis başparmağa edinin.
ekstansiyon İyice irrige edin, gerekliyse debridman yapın.
ikinci Ekstansör karpi Extansiyon ve Enfekte yaralar IV antibiyotik (ampisilin-sulbak­
kompartman radialis longus radyale bilek tam 3 gram her 6 saate), bir el cerrahı konsültasyo­
deviyasyonu nu ve yatış gerektirir.
Ekstansör karpi Extansiyon ve Enfekte olmayan küçük kapalı yumruk yaralanma­
radialis brevis radyale bilek sı olan hastalar fonksiyonel pozisyonunda immobi­
deviyasyonu lizasyon (kapalı değil) ile ayaktan tedavi edilebilir
ve amoksisillin klavulanik asit 875 günde iki kez
Üçüncü Ekstansör İnterfalangeal PO (çocuklarda günde 2-3 kez 22.5 miligram/ki­
kompartman pollisis longus eklemde logram/doz) ve eritem, akıntı, veya artan ağrı du­
başparmak rumunda geri gelmesi için sıkı bilgilendirerek 24
ekstansiyonu ila 48 saat içinde takibini yapın.
Dördüncü Ekstansör Bilek düzeyinde Esnek deri ve elin extansiyon hareketleri tendon
kompartman digitorum dört tendona yaralanmalarını gizleyebilir.
communis bölünür, işaret, 5-0 emilemeyen sütüder kullanılarak deriyi onarın.
uzun, yüzük ve
küçük parmaklara EKSTENSÖR TENDON LASERASYONLARI
extansiyon Deneyimli acil hekimleri başparmak tendonları
Ekstensor indisis Parmağa ekstansiyon hariç, el sırtı üzerindeki (ısınk olmayan) ekstansör
proprius tendon yaralanmalarını onarabilir.
Beşinci Ekstansör digiti MKP eklemde Tüm tendon yaralanmalarını bir el uzmanı ile tercih
kompartman minimi küçük parmağına edilecek tekniği ve takibinin ayarlanması için görüşün.
ekstansiyon Polipropilen gibi bir 4-0 (küçük tendonlar için 5-0)
emilmeyen dikiş materyali kullanarak kesilmiş
Altıncı Ekstansör karpi Ekstansiyon ve
tendon tarafı üzerinden bağlanmış bir 8 şeklinde
kompartman ulnaris radyale bilek
düğüm kullanın (Şekil 14-2). Emilmeyen sütür ile
deviyasyonu
cildi kapatın ve ekstremiteyi atelleyin.
Kısaltnıalar: MKP = metakarpofalangea/ Distal interfalangeal eklem üzerindeki ektensör ten­
don laserasyonları bir mallet deformitesi yaratabilirler

@fü:jiejiii Önkoldaki Fleksör Tendonlar �

FLEKSÖR TENDON FONKSİYON


Fleksör karpi radialis Bileğin fıleksiyonu ve radyale
deviasyonu (��::'�
Fleksör karpi ulnaris Bileğin fileksiyonu ve ulnara
deviasyonu

\
Palmaris longus Bilek fileksiyonu (--·--·�·-··········..

�'
Fleksör pollicis MCP ve interfalangial eklemde
longus başparmağa fıleksiyon
,,,.____, ..
Fleksör digitorum İşaret, uzun, yüzük ve küçük
süperfisiyalis parmaklara MCP ve PIP
eklemlerde fileksiyon
Fleksör digitorum İşaret, uzun, yüzük ve küçük
profundus parmaklara MCP, PIP ve DIP
eklemlerde fleksiyon
Kısaltmalar: DIP = distal interfalangeal; MCP =
ŞEKİL 14-2. Ekstensör tendon laserasyonları sekiz şeklin­
metakarpofalangeal; PIP = proksimal interfarengial.
deki bir dikiş ile onarılır.
BÖLÜM 14 • KOL, EL, PARMAK VE TIRNAK YARALANMALAR! 59
ve onarılmazsa kuğu boynu deformitesine neden ola­ Kemiğin maruz kaldığı yaralanmalar deri greftle­
bilir; laserasyon proksimal interfalangial eklem üze­ me için uygun değildir. Bu yaralanmaları çoğu uz­
rindeyse düğme deliği deformitesi meydana gelebilir. man tavsiyesi gerektirir. Kemiğin 0.5 mm'den daha
Açık tendon yaralanmaları operatif onarım gerekti­ azı maruz kalmışsa ve yara defekti küçükse kemik
rir, kapalı tendon yaralanmaları ya 6 haftaya kadar ucundan kesilir ve yara sekonder olarak iyileşme­
veya operatif onarıma kadar ektansiyonda atellenir. ye bırakılabilir. Yanındaki kemiğin maruz kaldığı
Bir el cerrahına yönlendirilir. başparmak ve işaret parmağındaki yaralar daima
uzman bakımı gerektirir.
FLEKSÖR TENDON LASERASYONLARI Subungual hematomlar tırnak plağının basit delin­
• mesiyle dekompresyon gerektirir. Isıtılmış ataç kul­
Tüm fleksör yaralanmalarını bir el uzmanına yön-
lanılması iyileşmeyi geciktirir. Tırnak delici, neşter
len dirin.
veya 18 gauge iğne kullanımı önerilir.
Bazı el cerrahları 12-24 saat içinde bu yaralanmala­ • Boyutuna, yaralanma mekanizmasına veya basit frak­
rı onarmayı tercih ederken diğerleri gecikmiş ona­ türlerin varlığına bakmaksızın subungual hematomlu
rımı tercih eder. hastada basit delme mükemmel bir sonuç gösterir.
Onarım gecikecekse yarayı temizleyin fonksiyonel Tırnak yatağı yaralanmaları skar formasyonunu
pozisyonda extremiteyi atelleyin ve 2-3 gün içinde azaltmak için dikkatli tamir gerektirir. Yakaların
bir el cerrahı ile takibini organize edin. %50'si distal falanks kırıkları ile ilişkilidirler.
Ciddi tırnak yaralanmalarında birlikte tırnak avül­
PARMAK VE PARMAK UCU siyonu veya tırnağı çevreleyen çizgide bozulma
YARALANMALARI veya radyografide deplese distal falanks fraktürü
Çoğu parmak laserayonları basit kesidir ve 5-0 absor­ varsa tırnağı çıkartın.
be edilmeyen sütür mataryeli kullanılarak onarılabilir. 6-0 veya 7-0 emilmeyen sütür ile tamir edin. Tırnak
Statik 2 nokta ayırımı volar yastığın bir yanında di­ matriksi sulkusta anatomik pozisyonundan çıkmış­
ğerinden belirgin bir şekilde daha büyük veya 10 sa matriks dikkatli bir şekilde yerine yerleştirilmeli,
mm'den daha büyük olduğunda (normal <6mm matriks sütür ile yerine dikilmelidir (Şekil 14-4).
olarak tanımlanmıştır) dijital sinir yaralanmasın­ Alternatif olarak tırnak yatağı tamir edildikten
dan şüphelenilmelidir. sonra doku yapıştırıcısı (perinişyumun üzerine ve
Başarılı parmak ucu yaralanması onarımı anatomi tırnak kıvrımı içine damlatma) sütürlemekten ka­
bilgisi ve rekonstrüksiyon tekniklerinin anlaşılma­ çınılan tırnağı yerine sabitlemek için kullanılabilir.
sını gerektirir (Şekil 14-3). • Yapıştırıcı yapışana kadar tırnak üzerine aşağı doğ­
Deri veya pulpanın kaybı ile olan distal parmak ru hafif basınç uygulayın.
ucu ampütasyonu özellikle çocuklarda yalnızca seri Kopmuş doku ile tırnak yatağının aşın yaralanması
pansuman değiştirme ile konservatif olarak en iyi varsa bir el uzmanı ile konsülte edin.
şekilde tedavi edilebilir. Distal falanks kırığı olan çocuklarda, tırnak plağı
Derinin büyük bir kısmı kaybolan vakalarda (> 1 eponişyum üzerine yatırılabilir. Dikkatli bir temiz­
cm2 ), kopmuş ucun kendisi veya hipotenar emi­ lik ve yeterli anestezi sonrasında, proksimal tırnak
nensten toplanan deri kullanılarak oluşturulan bir kıvrımının altına tırnak plağını yeniden yerleştirin.
deri grefti gerekli olabilir.
YÜZÜK TURNİKE SENDROMU
Deri greftleme tekniğinin komplikasyonları par­
mak ucu duyusunda azalma, yaralanma ve greft Tüm yaralanmış parmaklarda yüzük çıkarma ge­
alanında gerilme, kötü kozmetik sonuç ve koyu reklidir. Şişlik nedeniyle yüzüğün kesilmesi gere-
ciltli insanlarda hiperpigmentasyonlardan oluşur.
E
Tırnak yanı ]
Eponychium Ventral zeminl �

fooakya�;��
\ J
/� �\ µ---
;';�,::,,�Joo,
ınsersıyonu
A

----Distal '
interfalangeal
eklem '
Hiponichiuma

I
,
Periosteum
Derin fleksör
tendon lnsersiyonu
ŞEKİL 14-4. A ve B. Üç horizontal matris sütürler kulla­
ŞEKİL 14-3. Perinişyumun anatomisi. nılarak bir germinal matriksin avulsiyonunun tamir tekniği.
60 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

Ayak sıklıkla sporcularda yaralanır.


Çoğu çocuk ayak laserasyonları, dışarda oynarken
kırık camlardan meydana gelir.
Bisiklet yaralanmaları genellikle lateral malleol ve
beşinci metatars tabanı üzerinde meydana gelen,
çevresinde belirgin abrazyonlar ve hatta doku kaybı
ile karmaşık laserasyonlara neden olmaktadır.
Çim biçme makinesi yaralanmaları genellikle geri­
ye çekilmesi sırasında basılan biçme makinesinin
bıçaklarından kaynaklanmaktadır. Bu yaralar ağır
çoklu organizma ile kontaminedir.
Metal çim ve bahçe kenarlıkları plantar ve diz yara­
lanmalarıyla ilişkilidir.
Hokey patenleri alta uzanan anterior tibial tendon,
B
ekstansör hallusis tendon ve dorsalis pedis arter ve
sinir yaralanması ile ilişkilidir.

ŞEKİL 14-5. Yüzük çıkarmak için ip tekniği. A. Tamamen PATOFİZYOLOJİ


sarılmış. B. Çözüldükçe yüzük ip ile ilerletilir.
• Yaralanma mekanizması altta yatan dokuda hasar
olasılığını, yabancı cisim kalma riskini ve potansi­
yel kontaminasyon derecesini belirler.
Aşağıdaki durumlar spesifik patojenler ile ilişkili­
dir: (1) tarım kazaları ( Clostridiurn perfringens), (2)
tatlı su akıntısına batmak (Aerornonas hydrophila)
ve (3) yüzeylerin temizlenmesi için kullanılan yük­
sek basınçlı su sistemleri (Acinetobacter calcoaceti­
cus).
kebilir. Eğer daha küçük teknikler uygunsa, basit Künt yaralar genellikle düzensiz kenarlara sahip­
kayganlaştırma yeterli olabilir. tir ve altta yatan bir kırık ile ilişkili olma olasılığı
İp tekniği alternatif bir yöntemdir (Şekil 14-5). yüksektir. Bu özellikler keskin bir cisimle oluşan
a. İp olarak umbilikal band veya O numara ipek yaralarla karşılaştırıldığında yara enfeksiyonu ola­
kullanılabilir. sılığını artırır.
b. İp halka altından geçirilir ve sonra proksimal­
den distale parmak etrafında sıkıca sarılır.
c. Sonra ipin proksimal ucunda yavaşça çekilir ve
KLİNİK ÖZELLİKLER
yüzük parmaktan aşağıya ilerler. • Genel olarak yaraların değerlendirilmesi Bölüm
11'de tartışılmıştır. Yaralanma anında uzvun ko­
numunu belirlemek önemlidir, bu da gizli tendon
yaralanmasını ortaya çıkarmak için yardımcıdır.
• İlişkili sinir, damar veya tendon yaralanması için
BACAK VE AYAK
15 LASERASYONLARI •
değerlendirme zorunludur.
Alana anestezi yapmadan önce istirahatte yara po­
Henderson D. McGinnis zisyonunu gözleyin ve hafif dokunma ve iki-nokta
Çeviri: Bülent Erbil ayırımı testlerini kullanıp duyusal nörolojik fonksi­
yonu değerlendirin. Bir tarafla diğer tarafı karşılaş­
tırın.

• EP İDEMİYOLOJİ TANI VE AYIRICI TANI


Acil serviste değerlendirilen travmatik yaraların • Yara anestezisinden sonra motor fonksiyon ve yara
yaklaşık %13'ü bacak ve ayak yaralanmalarından eksplorizasyonu en iyi şekilde değerlendirilebilir
oluşmaktadır. Ayak, baldır, diz ve uyluk bölgelerine (Tablo 15-1 vel5-2). Bu sırada yara eksplore edile­
üçte bir oranında kabaca dağılmaktadır. bilir.
BÖLÜM 15 • BACAK VE AYAK LASERASYONLARI 61

TABLO 15-1 AltEkstremite Periferik Diz YARALANMALARI


Sinirlerin Motor Fonksiyonu • Diz üzerindeki yaralar tüm eklem üzerinde olan
yaralarındaki gibi hareket aralığı boyunca muayene
SİNİR MOTOR MUAYENE
edilmelidir.
Yüzeye! Ayak eversiyonu Eklem kapsülü penetrayonu olasılığı için eklem
peroneal üzerindeki yaralanmaları değerlendirin. Klinik de­
Derin Ayak inversiyonu ğerlendirme tek başına sıklıkla yetersizdir. Radyog­
peroneal Ayak bileği dorsifleksiyonu rafi eklem içindeki havayı gösterebilir.
Eklem penetrasyonunu teşhis etmek için alternatif
Tibial Ayak Bileği Plantar Fleksiyonu
bir yaklaşım, laserasyondan ayrı bir taraftan standart
aspirasyon tekniği kullanarak içerisinde birkaç damla
Tendon yaralanmalarını dışlamak için tam hareket florosein olan veya olmayan 60 mL serum fızyoloji­
aralığı doğrultusunda kolu hareket ettirin. ğin eklem içine standart eklem aspirasyon tekniği ile
enjekte edilmesidir. Yaradan sıvının sızması eklem
Her tendon fonksiyonunu ayrı ayrı test edin ve parsi­
kapsülü yaralanmasını gösterir. Yaralanmış dizin de­
yel laserasyonları dışlamak için görsel olarak izleyin. ğerlendirmesinde ultrason kullanmayı düşünün.
Labaratuar çalışmaları genellikle endike değildir. Popliteal arter, popliteal sinir ve tibial sinir bütün­
• Fraktür veya radyoopak bir yabancı cisim olasılığı lükleri daima belirlenmelidir.
varsa görüntüleme gereklidir. Fizik muayene gü­ • Kapatılmasından sonra, yara kenarlarında aşırı
venli bir şekilde bir yabancı cismi dışlamazsa cam gerginliği önlemek için dizi atelleyin.
nedeniyle olan tüm yaralanmaların radyografisi
alınmalıdır (Ayrıca bknz Bölüm 16). Yabancı ci­ AYAK BİLEGİ YARALANMALARI
sim için yara değerlendirmesinde ultrasonografi ve Ayak bileği yaralanmalarında alttaki tendonlar kolay­
MRG düşünülmelidir. ca hasarlanabilir. Tam hareket aralığı boyunca ayak
bileğini değerlendirin ve herhangi bir tendon yaralan­
masının olmadığından emin olmak için yarayı direk
ACİL SERVİS BAKIMI VE olarak gözlemleyin. Özellikle aşil tendonu, tibialis an­
TABURCULUK terior ve extensör hallusis longus risk altındadır.
Tendonlardan yaralanmaları düzgün bir şekilde ta­
GENEL ÖNERİLER mir edilmelidir.
Yara hazırlanması tartışması için Bölüm 11'e bakın; Gerilmiş bir gastrokinemus aniden kontrakte oldu­
alt extremite yaralanmalarının derinlemesine irri­ ğu zaman penetrasyon yaralanması olmadan aşil
gasyonu esastır. tendonu rüptüre olabilir. Bu yaralanma orta yaş
• Alt extremite üzerindeki yaralar üst extremitedekile­ erkek atletlerde oldukça yaygındır. T hompson tes­
rine göre genellikle daha fazla gerilim altındadır. Bu ti aşil tendonu değerlendirmek için kullanılabilir.
Sandalye üzerine diz çökmüşken hastanın baldırı
nedenle fasiya için 4-0 emilebilen bir materyal ile ve
orta noktasından nazikçe sıkılır. Ayağın plantar
cilt için aralıklı 4-0 emilemeyen sütürler ile katmanlı
fleksiyonunu olmaması tam aşil tenton laserasyo­
kapama tercih edilir. Ayak bu klavuzun dışındadır. nunu (parsiyel yırtıklarda hala plantar fleksiyon
Artmış enfeksiyon nedeniyle diyabetik ve staz deği­ mevcuttur) gösterir. Aşil tendonu değerlendirmek
şiklikleri olan hastalarda derin sütürlerden kaçının. için ultrason görüntülemeyi düşünün.
Her zaman tetanos aşı durumunu sorun. Yaşlılar
aşılı olmadıklarından özellikle risk altındadır. AYAK YARALANMALARI
Alt extremitelerde daha yüksek yara gerilimi nede­ Tendon yaralanması ve yabancı cisimlerin olmadı­
niyle siyanoakrilat yapıştırıcı genellikle kullanılmaz. ğından emin olmak için ayak tabanı laserasyonları
• Eklem ve tendonu içeren laserayonlarda fonksiyo­ dikkatli bir şekilde eksplore edilmelidir. Hastayı
nel bir pozisyonda atelleyin. pron pozisyonunda yatırmak, ayağı yastıkla des­
teklemek veya yataktan sarkıtmak inspeksiyonuna
AltEkstremiteTendon yardım eder.
• Bu alandaki laserasyonların eksplorasyonu ve ta­
-�. Fonksiyonu miri için lokal anestezi sıklıkla en iyidir.
TENDON MOTOR MUAYENE Başvurusunda 6 saatten daha eski yaraların yük­
Ekstansör hallusis Ayak bileği inversiyonu ile büyük
sek enfeksiyon riski nedeniyle primer olarak tamir
longus ayak parmağı ekstensiyonu edilmemesi uygun olabilir.
Tabanın kalın derisini delmek için büyük iğneler
Tibialis anterior Ayak bileği dorsifleksiyonu ve
gereklidir. Ayakta emilebilir materyallerden ka­
inversiyonu
çının. 3-0 veya 4-0 emilmeyen materyal kullanın.
Aşil tendonu Ayak bileği plantar fleksiyonu ve Ayak dorsum yaralarını 4-0 veya 5-0 emilmeyen
inversiyonu sütürler ile tamir edin.
62 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

• Ayak parmaklar arasındaki laerasyonları tamir etmek


zor olabilir. Ayak parmaklarından bir asistan tutabi­ 16 YUMUŞAK DOKU YABANCI
CİSİMLERİ
lir. Cildin yeterince bir araya gelmesini sağlamak için
aralıklı matriks sütürler genellikle gereklidir. Rodney L. McCaskill
Ayak üzerindeki herhangi bir laserasyonun onarı­ Çeviri: Bülent Erbil
mından sonra koltuk değneği veya bir yürüme botu
gerekebilir.
Çim biçme makinesi ve bisiklet jantları, alttaki kı­
rıklar ve tendon laserasyonlarına ek olarak geniş EPİDEMİYOLOJİ
yumuşak doku yaralanmasına neden olabilir. Bu Yalnızca yaraların küçük bir yüzdesi yabancı cisim
ciddi yaralanmalara bir ortopedi uzmanının bakı­ içerir.
mı gerekir. • Tüm yabancı cisimler olmasa da çoğunluğu yara
Enfeksiyon alt ekstremite yaralanmalarında %3-8 değerlendirme yoluyla belirlenebilir.
ayak laserasyonlarında %34'lere kadar oluşabilir. Bu­
nunla birlikte profılaktik antibiyotik kullanılmasının PATOFİZYOLOJİ
tamir sonrası enfeksiyon sıklığını düşürdüğüne ait
Dokuda kalan yabancı cisimler şiddetli inflamatu­
bir kanıt yoktur. Bu nedenle, antibiyotik profılaksisi
kullanma kararı kontaminasyon derecesine, yabancı ar cevaba (ağaç, diken ve kılçıklar ile), kronik lo­
debris varlığına, eşlik eden yaralanmaların varlığına kal ağrıya (cam, metal ve plastik ile) lokal toksik
ve enfeksiyonu predispoze eden konak faktörlerine reaksiyonlara (deniz kestanesi ve kedi balıkları ile)
göre klinik karar kullanılarak yapılır. sistemik toksisiteye (kurşun ile) veya enfeksiyona
• Tath su içinde yürüme sırasında oluşan yaralar yol açabilirler.
Aeromonas hydrophila ile enfeksiyona yatkındır. Kalmış yabancı cisimlerin en yaygın komplikasyo­
Aeromonas hydrophila bir yaralanma sonrasında nu enfeksiyondur ve tipik olarak antibiyotik tedavi­
ayakta hızla ilerleyen bir selülit durumunda dü­ sine dirençlidir.
şünülmelidir. Günde iki kez 500 miligram siprof­
loksasinden gibi bir fluorokinolon ile tedavi edin. KLİNİK ÖZELLİKLER
Çocuklarda trimetoprim-sülfametoksazol, her 10
kg'ma 5 ml süspansiyon 20 mL kadar, günde iki kez Yaralanmanın mekanizması, yaralayan objenin bi­
kullanılır. leşimi ve şekli, oluşan yaranın şekli ve lokalizasyo­
nu yabancı cisim kalma riskini arttırabilir.
Küçük parçalara ayrılan, parçalanan veya kırılan
SAÇ TURNİKE SENDROMU
laserasyon objeleri bir yabancı cisim riskini arttı­
Saç turnikesi sendromu infantlarda görülen nadir rır.
bir yaralanma tipidir. Saç teli veya tellerinin vaskü­ Deri renginin bozulması, palpe edilen kitle, palpas­
ler yetersizliğe neden olacak şekilde ayak parmak­ yonla keskin iyi lokalize edilen ağrı ve eklem hare­
larından biri etrafına sarılmasıdır. ketinde sınırlama yabancı cisim şüphesini yükselt­
Ayakta nörovasküler demetin yetersizliğini engel­ melidir.
lemek için saç tamamen kesilmelidir. Ayağın exten­ Erişkinde yabancı cisim hissini algılaması bir ya­
sör yüzeyinden extansör ligamentin aşağısına dik
bancı cisim olma olasılığını iki kattan fazla artırır.
bir insizyon yaparak en iyi şekilde sağlanır.
• Tüm delinme yaraları ve görünür yüzeysel yara­
TABURCULUK lanmalarda yabancı cisim olabilmesine rağmen, 5
• Yarayı temiz ve kuru tutması için hastayı bilgilendi­ mm'den daha derin yaralar ve derinlikleri araştırı­
rin. lamayan yaralar yabancı cisim ile ilişkisi daha yük­
• Alt ekstremitelerde sütürleri 10-14 gündede ve ek­ sektir.
lem üzerindeki laserasyonlarda 14 gün içinde sü­ • Acil servise yabancı cisim kalmayla geri gelen
türleri alın. hastalar yara kenarında hareketle keskin bir ağrı,
Rütin yara bakımı bilgilendirmesi sağlayın. Etkile­ kronik rahatsız eden iyileşmeyen bir yara veya
nen uzuvun elevasyonu ödemi azaltır ve iyileşmeye kronik olarak enfekte olmuş bir yara şikayeti ile
yardımcı olur. gelirler.
Ağır bir şekilde kontamine olmuşsa veya komp­
leks onarım gerekiyorsa 48 saat sonra yarayı tekrar TANI VE AYIRCI TANI
kontrol edin.
• Yara üzerindeki ilave gerilimi azaltmak için gerek­ • Yabancı cisimden şüphelenildiğinde görüntüleme
tiğinde koltuk değneyi 7-10 gün kullanılabilir. çalışmaları istenilmelidir.
BÖLÜM 16 • YUMUŞAK DOKU YABANCI CiSiMLERi 63
• Tüm yabancı cisim tipleri için ideal bir görüntüle­ orta noktasından insizyon yapıldıktan sonra iğne
me yöntemi yoktur. bir hemostat ile sıkıca tutulup yaranın girişine
• Çoğu yabancı cisim (%80-90) düz radyografide gö­ doğru geri çekilir. İğne cilde dik ise girişi geniş­
rülebilir. Çoğu plastikler ve organik maddeler özel­ letmek gerekebilir sonra yara kenarlarına basınç
likle ahşap, dikenler, kaktüs dikenleri ve bazı balık uygulama iğneyi doğurtabilir böylece tutulup çı­
kılçıkları düz grafide görülemezken; metal, kemik, kartılabilir
diş, kalem grafit, cam, çakıl, kum, alüminyum ve • Ahşap kıymık ve organik dikenlerin kırılma eği­
bir kaç plastik türü düz filmde görünür. limleri nedeniyle çıkarması zordur.
• BT yabancı cismi tespit etmede düz filmden çok • Yalnızca yüzeye! kıymıklar longitüdinal traksi­
daha hassastır. yonla çıkarılmalıdır. Aksi takdirde yara büyütül­
• Ultrason BT'den daha az doğruluk olasılığına sa­ meli ve kıymık yaranın dışına sağlam çıkarılmalı­
hiptir, ama 4 ila 5 mm'den büyük boyutta yabancı dır. Eğer kıymık küçük ve lokalizasyonu zor ise bir
cisimlerin tespitinde >%90 duyarlılığa sahip oldu­ doku bloğu eliptik bir şekilde çıkartılabilir ve geri
ğu bildirilmiştir. kalan yara primer olarak kapatılır. Enfekte olma
• MR radyolusen yabancı cisimleri tespit edebilir ve eğilimleri nedeniyle subungual kıymıklar kıymık
diğer yöntemlere göre ahşap, plastik ve dikenleri forsepsi ile veya kıymık üzerindeki tırnağın bir
tanımlamada daha doğrulukta olabilir. parçasının eksize edilerek kıymık sağlam olarak
• Floroskopi gerçek zamanlı olarak metal, çakıl, cam çıkarılmalıdır.
ve kalem grafiti tespit etmek için yararlı olabilir. • Kaktüs iğneleri tek tek çıkarılabilir veya cilde uygu­
lanan fasial jel, kauçuk tutkalı veya evde kullanılan
yapıştırıcılar gibi bir yapıştırıcı ile çıkartılabilir.
• Balık oltasını çıkarmak; ip-çekme yöntemi, iğne­
kapak tekniği veya ilerleme-kesme tekniği gibi çe­
ACİL SERVİS BAKiMi TABURCULUK
şitli yöntemlerle sağlanabilir. Alternatif olarak yara
• Tüm yaraların derinliklerinin dikkatli bir şekilde olta çengeline kadar genişletilir ve olta çıkarılabi­
eksplorasyonu yabancı cisim bulma olasılığını artı­ lir. Tekniklerin herhangi biri kullanırken, olta giriş
rır. Yaranın kenarlarını genişletmek yabancı cisim­ yeri etrafına anestezi enjekte edilmelidir.
leri araştırmak için genellikle gereklidir. • Yabancı bir cisim çıkarılmasından sonra yara te­
• Hemostatla körlemesine tarama az etkilidir, ancak mizlenip ve irige edilmelidir.
yara dar ve derin ve yara genişletilmek istenmiyo r ­ • Birden fazla yabancı cisim çıkarılacaksa işlem son­
sa kullanılabilir. rası bir x-ray edinilmelidir.
• Tüm yabancı cisimlerin çıkarılması gerekir. Yaban­ • Enfeksiyon potansiyeli düşükse, tüm yabancı ci­
cı cisim çıkarılması endikasyonları arasında enfek­ simler çıkarıldıktan sonra yara primer olarak kapa­
siyon potansiyeli, toksisite, fonksiyonel sorunlar ve tılabilir.
dirençli ağrı potansiyeli bulunmaktadır. • Enfeksiyon için önemli bir risk varsa, gecikmiş pri­
• Bitkisel materyal ve aşırı kirlenmiş nesneler her za­ mer kapama tercih edilir.
man çıkarılmalıdır. • Bir yabancı cisimden şüpheleniyor veya x-ray'de
• Radyopak yabancı cisimler cilt işaretleri ve x-ray tespit edilmişse, ancak tamamen yara değerlendir­
ile veya floroskopi kullanılarak lokalize edilebilir. me ile bulunamıyor ise veya yabancı cisim çıkarıl­
Ciltaltı iğneler lokalizasyona yardımcı olması için masını engelleyen bir bölgede yer alıyorsa; hasta
yabancı cisme yakın 90 °sokulabilir.Alternatif ola­ bilgilendirildikten sonra gecikmiş çıkarma için
rak yatakbaşı ultrasonografi kullanılabilir. bir cerrahi uzmanına yönlendirin. Yabancı cisim
• Çoğu yoğun acil hekimleri, çıkarma işlemleri için bir tendon veya eklemin yanında ise, ekstremiteyi
sadece 15 ila 30 dakika ayırmaları mümkündür. atelleyin. Profilaktik antibiyotikler, yaygın olarak
• İğneleri bulmak zor olabilir. Yabancı cisim yüze­ verilmesine rağmen enfeksiyon bulgusu olmayan
ye! ise ve palpe edilebilirse üzerine insizyon yapı­ yaralarda gerekli değildir.
labilir ve iğne çıkarılır. İğne derindeyse, iğnenin
64 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

DELİCİ YARALAR VE konusunda öneriler için bakınız Bölüm 16) alın­


17 ISIRIKLAR malıdır.

David M. Cline
Çeviri: Bülent Erbil ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Delici yara tedavisinin çoğu yönü tartışmalıdır.
Komplike olmayan, yaralanmadan sonra 6 saatten
DELİCİ YARALAR daha kısa temiz delinmeler yalnızca düşük basınçla
irrigasyon ve endikasyonu varsa tetanoz profilasisi
PATOFİZ YOLOJİ gerektirir.
Delici yaraların en sık görüldüğü bölge ayağın Ovarak yıkamanın herhangi bir yararı gösterilme­
plantar yüzeyidir. miştir. Sağlıklı hastada profılaktik antibiyotiğin ge­
• Delici yaralarda alttaki yapılar hasarlanabilir, ya­ rekliliği gözükmektedir.
bancı cisim kalabilir ve enfeksiyona neden olacak Profilaktik antibiyotikler periferal vasküler hastalı­
inokülasyon oluşabilir. ğı, diyabetes mellitüs ve immunsuprese hastalarda
• Delici alet yaralarının %6 ile %1 l'de enfeksiyon yararlı olabilir.
oluşur, Staphylococcus aureus (metisiline dirençli S. Plantar delici yaralarda, derin yaralarda, özellikle
aureus-MRSA dahil) predominanttır. Özellikle bir yüksek riskli hastalarda veya spor ayakkabısı üze­
spor ayakkabısı tabanından oluşan penetrasyonlar­
rinden olanlarda profılaktik antibiyotikler kullan­
da, batma sonrası yara osteomiyelitin en sık etyolo­
malıdır.
jik ajanı Pseudomonas aeruginosa'dır.
Fluorokinolonlar (örneğin günde iki kez siprof­
Batma sonrası yara enfeksiyonularında ve enfeksi­
yonun antibiyotiğe yetersiz yanıtında yabancı bir loksasin 500 miligram olarak) plantar yaralar için
cisim varlığı akla gelmelidir. önerilir ve sefalosporin ve aminoglikozid ile paren -
teral uygulama kabul edilen alternatiflerdir.
Diğer riskli yaralar için sefaleksin 500 miligram
gönde dört kez veya bir makrolit önerilir. Genel
KLİNİK ÖZELLİKLER (AYRICA BAKINIZ
olarak profılaksi 5-7 gün devam etmelidir.
BÖLÜM 11) Siprofloksasinin çocuklarda profilaksi için rutin
• Büyük ve derin penetrasyonu olan 6 saatten daha kullanımı önerilmemektedir. Sefaleksin 12. 5 -25
eski yaralar ve ayakkabı üzerinden penetre olmuş miligram/kilogram/doz günlük 4 kez 500 milig­
dışarıda meydana gelen açıkça görünen kontamine ram/doz'a kadar yakın takiple kullanılabilir.
yaralar enfeksiyöz komplikasyonlar açısından en Başvuruda enfekte olmuş yaralar selülit, apse, derin
yüksek riski taşırlar. yayılmış yumuşak doku enfeksiyonları ve kemik ve
Diyabetes mellitüs öyküsü, periferik damar hastalı­
kıkırdak tutulumu açısından ayırt edilmesi gerekli­
ğı, immün sistemi baskılanmış veya ileri yaş hasta­
dir. Düz grafiler radyoopak yabancı cismi, yumu­
larda enfeksiyon gelişme riski daha yüksektir.
Fizik muayenede, derinin altındaki yapıların hasar şak doku gazı veya osteomiyelit olasılığını tespit
görme olasılığı tespit edilmelidir. Tendonların, si­ etmek için endikedir. Yatak başı ultrasonografı ab­
nirlerin ve damarların distal fonksiyonu dikkatle seyi gösterebilir.
değerlendirilmelidir. Selülit 1-4 gün içinde gelişip, belirgin drenaj ol­
• Alan lokalizasyon, çevresindeki deri durumu ve maksızın görülebilir. Rutin kültür gerekli değildir
yabancı madde varlığı, debris veya cansız doku açı­ ve antimikrobiyal kapsam gram-pozitif organizma­
sından kontrol edilmelidir. lar, özellikle S. Aureus'a yönelik olmalıdır. Yedi ila
• Ağrı, şişlik, kızarıklık, sıcaklık, fluktuasyon, hare­ on günlük sefaleksin (yukarıdaki dozda) genellikle
ket kabiliyetinde azalma, ya da bölgede akıntı kanı­ etkilidir.
tı varlığında enfeksiyon düşünülür. Özellikle yabancı cisim kalmışsa delinme bölgesin­
de lokal bir apse gelişebilir. Tedavi insizyon, drenaj
TANI VE AYIRICI TANI ve kalan yabancı cisim için dikkatli eksplorasyon
Multipl görüntüler, "yumuşak doku" ve düz filim oluşur. Yara 48 saat içinde tekrar kontrol edilme­
radyografileri tüm enfekte olmuş delici alet yara­ lidir. Ciddi, derin, yumuşak doku enfeksiyonları
larında ve yabancı cisim kalma şüphesi olan her ameliyathane şartlarında cerrahi eksplorasyon ve
yarada (kalan yabancı cisimlerin tanı ve tedavisi debridman gerektirir.
BÖLÜM 17 • DELİCİ YARALAR VE ISIRIKLAR 65
• Başlangıç tedavisi sonrasında tekrarlama veya iyi­ • Uygun bir el uzmanına hızlıca konsülte edilmelidir
leşmedeki yetersizliği olan her hastada osteomi­ ve optimal sonuç için erken cerrahi debridman uy­
yelit, septik artrit, veya yabancı cisim kaldığından gulanmalıdır.
şüphelenilmelidir. Radyografi, beyaz kan hücresi,
eritrosit sedimantasyon hızı ve ortapedi konsültas­ EPİNEFRİN OTOENJEKTÖR YARALANMASI
yonu yapılmalıdır. Kesin tedavide genellikle deb­
ridman için ameliyathane şartlarında girişim gere­ Bu yaralanma tipik olarak alerjik reaksiyonun tedavisi
kir. Kültür beklerken MRSA'.yı içeren stafilokoklar için bir hastanın kendine enjeksiyonu yapma girişimi
ve psödomonas türlerini kapsayan antibiyotikler sırasında oluşur.
başlayın. Uygun bir rejim parenteral vankomisin
• Hastalar iğne batması nedeniyle ağrı, parestezi ve
1 gram iV 12 saatte bir (çocuklarda 20 miligram/
kilogram her 12 saatte bir) ve seftazidim 1 ile 2 enjekte alanda epinefrin bağımlı vazospazm ile
gram iV 8 saatte bir (çocuklarda, 30 ile 50 milig­ başvurur; tüm parmak beyazlamış ve soğuk olabi­
ram/kilogram/doz her 8 saatte ve yetişkin dozunu lir.
aşmayacak şekilde). • Aktif tedavinin tek başına izlemden daha iyi oldu­
• Komplikasyon riski yüksek hastalardaki yara yeri ğuna dair açık kanıt yoktur.
enfeksiyonu, immun yetmezlik durumları, selülit • Yararı gösterilmiş tek tedavi lidokain ile fentola­
ve lenfanjitik yayılıma ilerleyen yaralar, osteomye­ mindir. 0.5 mL'lik standart fentolamin solüsyonu­
lit, septik artrit, ve operasyonla çıkarılması gereken nun (5 miligram/mL konsantrasyonu) ve 0.5 mL'lik
derin yabancı cisimler hastaneye yatış gerektiren %1 lidokain solüsyonunun içeren bir karışım 2.5
durumlardır. miligram fentolamin içeren 1 mL total bir volüm
• Tetanoz profılaksisi kılavuzlara göre sağlanmalıdır
oluşturur, bu da subkutenöz olarak otoenjektör ba­
(Bknz Bölüm 18). Ayaktan tedavi edilen hastalar ağır­
tan alana doğru direk olarak enjekte edilebilir.
lık taşımadan kaçınmalı, elevayon ve ılık suyla yıkama • Tekrar olasılığı çok az olduğundan iskemi çözül­
yapmalı ve 48 saat içinde kontrole gelmelidir.
düğünde (beyazlık kaybolur, ısınır) hasta taburcu
edilebilir.
İGNE BATMA YARALANMALAR!
• İğne batması yaralanması hepatit B ve C ve İnsan İNSAN ISIRIKLARI
İmmün Yetmezlik Virüsü (HIV) ile enfeksiyon ris­ İnsan ısırıkları dokunun ezilmesine ve yırtılmasına yol
kine ek olarak bakteriyel enfeksiyon riski taşır. açmasının yanı sıra alttaki yapıları yaralama ve normal
• Bu alandaki öneriler kompleks ve gelişmekte oldu­
insan ağız florasıyla dokuyu inoküle etme potansiyeli
ğu için her hastane süratle değerlendirme, testler
vardır.
ve hepatit B ve HIV profılaksisi dahil iğne batma
yaralanma tedavisini yapmak için enfeksiyon has­ İnsan ısırıkları en sık ellerde ve üst ekstremitelerde
talıkları uzmanları tarafından geliştirilen önceden rapor edilmiştir. Enfeksiyon majör ciddi sekeldir,
tasarlanmış bir protokole sahip olmalıdır. yaygın organizmalar için Tablo 17-1'e bakınız.

YÜKSEK BASINÇLI ENJEKSİ YON


YARALANMALAR! KLİNİK ÖZELLİKLER
• Yüksek basınçlı enjeksiyon yaralanmaları delici ya­ (AYRICA BAKIN iZ BÖLÜM 11)
ralar gibi başvururlar, genellikle el veya ayaktadır­ • Yumruğun başka bireyin ağız ve dişine vurulma­
lar. Yüksek basınç ekipmanları yüksek basınç altın­ sında olduğu gibi metakarpofalangeal (MKF) böl­
da küçük bir başlığa doğru sıvıları (genellikle boya gede meydana gelen kapalı yumruk yaralanması
veya yağ) zorlamak için dizayn edilmiştir.
veya sıkılı yumruk yaralanması (SYY) veya ters ısı­
• Bu yaralanmalar, fasyal düzlem boyunca enjekte
rık yarası özellikle kaygı vericidir.
sıvının yayılmasının yarattığı şiddetli yoğun infla­
• Bu el yaralanmaları ciddi bir enfeksiyon riski altın -
masyona sebep olurlar.
• Hastalarda ağrı ve minimal şişlik vardır. dadır ve aksi kanıtlanana dek MKF eklem çevresin­
• Zararsız bir görünümü olmasına rağmen ciddi ha­ de herhangi bir şüpheli yaralanmada SYY düşünül­
sarlar geliştirebilirler. melidir. Daha fazla bilgi için Bölüm l 4'ye bakın.
• Ağrı kontrolü parenteral analjeziklerle sağlanabilir; • Fizik muayene, doğrudan yara değerlendirmesini
perfüzyonun daha fazla tehlikeye atmasına neden ve tendonlar, damarlar, sinirler, derin boşluklar, ek­
olan doku basıncı artışından kaçınmak için dijital lem ve kemik de dahil olmak üzere alttaki yapıların
blok kontrendikedir. dikkatli bir değerlendirmesini içermelidir.
66 KISIM 4, ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

TABLO 17-1 Yaygın Isırıklar ve İlk Tedavi El insan ısırık.lan sıklık.la selülit, lenfanjit, abse
oluşumu, tenosinovit, septik artrit ve osteomye­
BİRİNCİ lit ile komplike olurlar. İnsan ısırığından olan en­
BASAMAK feksiyonlar polimikrobiyaldir, türe özgü Eikenella
HAYVAN ORGANİZMA ANTİBİYOTİK corrodens'a ek olarak stafilokok ve streptokok tür­
Kedi Pasteurella multocida Amoksisilin- leri yaygın izolatlardır.
Bartonella henselae klavulanat
(kedi tırmığı ateşi) Azitromisin
TANI VE AYIRICI TANI
Öykü ve fizik muayene genellikle doğrudan tanıyı
Köpek Pasteurella, Amoksisilin- belirtecektir.
streptokoklar, klavulanat Hasta insan ısırığının gerçek etiyolojisini sak.lama­
stafilokoklar, ya veya inkar etmeye çalıştığı zamanlarda ve özel­
Capnocytophaga likle yara el üzerindeyse yüksek derecede bir şüp­
canimorsus heyi gösterir.
İnsan Eikenel/a, Amoksisilin- Vira! hastalıkların insan ısırığıyla (örneğin, herpes
stafilokoklar, klavulanat simpleks, herpetik dolama, ve hepatit B) bulaşabi­
streptokoklar Asiklovir veya leceği akılda tutulması önemlidir.
Herpes simplex valasiklovir • Bir insan ısırığı ile HIV edinmenin potansiyel riski,
(herpetik dolama) tükürükte düşük seviyelerdeki HIV nedeniyle ih­
Sıçan, fare, Streptobacillus Amoksisilin- mal edilebilir görünmektedir.
sincap, moniliformis (Kuzey klavulanat
Gerbils Amerika) veya
Spirillum minus / ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
minör (Asya) Normal serum fızyoloik solusyonu ile bol yara ir­
Çiftlik Çoklu organizmalar Amoksisilin- rigasyonu ve cansız dokunun makul sınırlı debrid­
hayvanları, Brucella, Leptospira, klavulanat manı başlangıç yönetimi için kritiktir.
büyük oyun Francisella veya hastalığın Eldeki insan ısırıkları başlangıçta açık bırakılmalı­
hayvanları tularensis spesifik ajanı dır. Enfeksiyon şüphesi yüksek derecede olmadıkça
Yarasalar, Kuduz Kuduzimmun diğer bölgeler primer kapamaya alınabilir.
maymunlar, globulin, kuduz Profilaktik antibiyotikler tümüne düşünülmelidir
köpekler, aşısı ama çoğu insan ısırığı önemsizdir. AmoksisiHn/
kokarca, klavulanat 500-875 miligram PO günde iki kez
rakun, tilki (çocuklarda günde iki kez 12,5-22,5 miligram/ki­
Maymun Herpes B virüsü Asiklovir veya logram/doz) seçilecek antibiyotiktir.
(Cercopithecine valasiklovir Kapalı/sıkılı yumruk yaralanmam yönetimi için
herpesvirus) Bölüm 14'ye bakın. Herpetik dolama asiklovir veya
Tatlı su balık Aeromonas, Fluorokinolon valasik.lovir ile tedavi edilir (tartışma için Bölüm
stafilokoklar, veya 184 bakınız).
streptokoklar Trinıetoprim/ Kültürler alındıktan sonra başvuru sırasında enfekte
sulfametoksazol yaralara sistemik antibiyotik gerekir. Sağlıklı ve gü­
Tuzlu su Vibrio, stafilokoklar, Florokinolon venilir hastalarda lokal selülit immobilizasyon, anti­
balıkları streptokoklar biyotik, ve yakın takip ile ayaktan tedavi edilebilir.
• Cerrahi konsültasyon ve parenteral antibiyotik için
orta-şiddetli enfeksiyonları hastaneye yatırmak ge­
Lokal anestezi genellik.le dikkatli bir yara eksploras­ rekir. Uygun kapsam dahilinde ampisilin/sulbak­
yonu gerçekleştirmek için gereklidir. SYY'de ten­ tam 3 gr iV 6 saatte bir (çocuklarda 25-37,5 mg/
don yumruk yapılmamış elde proksimale retrakte kg/doz 6 saatte bir) veya sefoksitin 2.0 g IV 8 saatte
olabildiğinden, yaralar ekstansör tendon tutulu­ bir (çocuklarda 27-33 mg/kg/doz IV veya IM 2,0 g
kadar her 8 saatte). Penisiline alerjisi olan hastalar
munu tespit etmek için MKF ek.lemin tüm hareket
klindamisin (5 ile 10 miligram/kilogram/doz IV
sınırı boyunca değerlendirilmesi gerekmektedir. günde 4 kez 600 mg/doza kadar), artı siproflok­
Muayene de potansiyel bir ek.lem aralığı ihlalini de­ sasin (10 miligram/kilogram/doz 12 saatte bir IV,
ğerlendirmek gerekir. maksimum: 400 mg/doz) ile tedavi edilebilir.
Radyografi özellik.le ellerde yabancı cisimler ve kı­ Tüm hastalara kılavuzlara göre tezanoz immüni­
rıkları belirlemek için tavsiye edilir. zasyonu sağlanmalıdır.
BÖLÜM 17 • DELİCİ YARALAR VE ISIRIKLAR 67
• KÖPEK ISIRIKLARI Önemli yara enfeksiyonları hastaneye yatış ve pa­
renteral antibiyotik gerektirir. Örnek olarak lenfan­
KLİNİK ÖZELLİKLER jit, lenfadenit, tenosinovit, septik artrit, osteomyelit
• Bildirilen hayvan ısırıklarının %80-90'nı köpek ısı­ kanıtı olan enfekte yaralar, sistemik belirtiler ve
rık.landır, raporlanmış ısırıkların çoğunluğu okul tendon, eklem ya da kemikler gibi altta yatan ya­
çağı süren çocuklardır. pıların yaralanmaları verilebilir. Kültürler tercihen
Enfeksiyon vakaların yaklaşık %5'inde görülür ve ameliyathanede eksplorasyon sırasında, derin ya­
50 yaşından büyük hastalarda, el yaralanması veya pılardan elde edilmelidir. Başlangıç antibiyotik te­
derin delici yaraları olanda ve 24 saatin üzerinde davisine ampisilin/sulbaktam 3 gr IV 6 saatte bir
gecikmeyle ilk tedavisi olanlarda daha yaygındır. veya klindamisin (günlük 5 ile 10 miligram/kilog­
İnsan ısırığı ile ilgili bölümde belirtildiği gibi ayrın­ ram/doz IV 4 kez, 600 mg/doz'a kadar) artı siprof­
tılı bir öykü ve muayene yara genişliğini ve enfeksi­ loksasin {10 miligram/kilogram/doz her 12 saatte
yon olasılığını değerlendirmek için gereklidir. bir IV, maksimum: 400 mg/doz) ile başlanmalıdır.
Köpek ısırığı yaralarının enfeksiyonları genellikle Gram boyamada gram-negatif basiller ortaya çı­
polimikrobiyaldir ve aerobik ve anaerobik bakteri­ karsa, bir üçüncü veya dördüncü kuşak sefalospo­
leri içerir. rin veya aminoglikozid eklenmelidir.
Tetanoz profilaksisi standart klavuzlara göre sağ­
lanmalıdır.
TANI VE AYIRICI TANI
Enfeksiyon kanıtı, yabancı cısını şüphesi, kemik
tutulumu veya küçük çocukların kafasında büyük
KEDİ ISIRIKLARI
köpeklerin intakranial penetrasyon ısırıkları varsa • Kedi ısırıkları rapor edilmiş hayvan ısırıklarının
radiografı önerilir %5-18'ini oluşturur; çoğunluğu kol, önkol ve el
üzerindedir. Kedi ısırıklarının %80 kadarı enfekte
olur.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Tüm köpek ısırık yaraları bol irrigasyon ve cansız
dokunun debridmanı ile uygun yara bakımı gerek­ KLİNİK ÖZELLİKLER
tirir. • Pasteurella multocida enfekte kedi ısırırığı yaraları­
Primer kapama el ve ayaklar dışında kafa derisi, nın %53 ila %80'ninden izole edilen major patojen­
yüz, gövde ve ekstremitelerdeki yaralarda kullanıla­ dir.
bilir. Ayak ve ellerde laserasyonlar başlangıçta açık • Pasteurella belirgin ağrı ve şişlik semptomları ile
bırakılmalıdır. Özellikle küçük çocuklarda büyük, hızlı bir şekilde gelişen yoğun inflamatuvar yanıta
kapsamlı laserasyonlar iyice açılıp, ameliyathanede neden olur.
onarılır. • Ciddi kemik ve eklem infeksiyonlarına ve bakteri­
Delici alet yaraları, el ve ayak yaraları ve yüksek
yemiye neden olabilir. P multocida nedeniyle sep­
riskli hastalardaki yaralar 3 ila 5 gün profilaktik
tik artritli hastaların çoğu glukokortikoidler veya
antibiyotik almalıdır, amoksisilin/klavulanat 500-
alkolizm nedeniyle değişmiş konak defansına sa­
875 miligram PO günde iki kez (çocuklarda 12,5-
hiptir.
22,5 mg/kg/doz günde iki kez) ya da klindamisin
(günlük 5 miligram/kilogram/doz 4 kez, PO 450
mg/doz'a kadar) artı siprofloksasin (15 miligram/
kilogram/doz 12 saatte bir, maksimum: 500 milig­ TANI VE AYIRICI TANI
ram/doz PO). • Enfeksiyon kanıtı, yabancı cisim şüphesi veya ke­
• Klindamisin artı trimetoprim-sulfametoksazol mik tutulumu varsa radyografi önerilmektedir.
penisilin alerjisi olan hastada kullanılabilir.
Başvuruda açıkça enfekte olan yaraların kültürü
alınmalı ve antibiyotik başlanılmalıdır. Güvenilir,
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
sadece lokal selüliti olan düşük riskli hastalar ve alt­
ta yatan yapılarda tutulumu olmayanlar yakın takip • Tüm kedi ısırık yaraları cansız doku debridmanı ve
ile ayaktan tedavi edilebilir. bol irrigasyon ile uygun yara bakımı gerektirir.
68 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

• Yeterince temizlenememesi nedeniyle, delinme ONARIM SONRASI YARA


yaraları ve 1 ile 2 cm den küçük yaralanmalar 18 BAKIMI
hariç genellikle primer yara kapama endikedir.
David M. Cline
Gecikmiş primer kapama kozmetik olarak önem-
Çeviri: Bülent Erbil
li alanlarda kullanılabilir. Gecikmiş kapatılmayı
destekleyen veya basit primer kapamadan kaçını­
lan faktörler arasında 6 saat sonrasında başvuru, • Onarım sonrası, uygun yara bakımı optimize iyi­
kozmetik kaygının yokluğu, karmaşık onarım ih­ leşme ve komplikasyonların önlenmesi üzerine
tiyacı ve cerrahi girişim gerektiren altta yatan ya­ odaklanmıştır. Dikkat edilmesi gerekenler pansu­
ralanmalar vardır. man, pozisyon alma, profilaktik antibiyotik ve teta­
• Profilaktik antibiyotik elinde delinme olan, im­ noz profilaksisinin kullanımından oluşur.
• Uygun takip ve kozmetik sonuçlar açısından hasta
mun yetmezlilikli, artriti veya prostetik eklemleri
eğitimi önemlidir.
olan yüksek riskli hastalara verilmelidir. Kedi ısı­
rıkları olan tüm hastalar enfeksiyon riski yüksek
olması nedeniyle profilaktik antibiyotik almalı­
PANSUMAN KULLANIMI
dır. Amoksisilin/klavulanat 500-875 miligram • Yara örtüleri epitelizasyonu ve hızlı iyileşmeyi ko­
PO günde iki kez (çocuklarda günlük 12,5-22,5 laylaştıran nemli bir ortam sağlar.
miligram/kilogram/doz 2 kez), sefuroksim 500 • OpSite® gibi yarı-geçirgen filmler konvansiyonel
miligram PO günde iki kez ( 1 O ila 15 miligram/ gazlı pansumanlara ilaveten mevcuttur. Bu malze­
melerin dezavantajları büyük miktarda sıvı emme­
kilogram/doz günde iki kez çocuklarda) veya
de yetersizlikleridir.
doksisiklin erişkinlerde 100 miligram PO günde • Alternatif olarak topikal antibiyotik, sıcak ve nemli
iki kez ( çocuklar, 1-2 mg/kg/doz günde iki kez, bir çevre sağlamak için kullanılabilir.
100 mg/doz'a kadar) 3-5 gün alımı uygundur. • Topikal antibiyotikler yara enfeksiyonu oranını
• Kedi ısırıklarında enfeksiyon gelişimi, değerlen­ azaltabilir ve ayrıca yara kabuğu oluşumunu önle­
dirmesi ve tedavisi köpek ısırığı enfeksiyonlarıyla yebilir.
benzerdir. Pasteurella multocida enfeksiyonları • Doku yapıştırıcıları ile kapatılan yaralar yapışkan­
için tercih edilen ilaç penisilindir. lığı gevşetmesi nedeniyle topikal antibiyotikli mer­
• Tetanoz profilaksisi standart klavuzlara göre sağ­ hem ile tedavi edilmemelidir.
lanmalıdır.
YARA TAMİRİ SONRASI HASTA
P OZİSYONU
KEMİRGENLER, ÇİFTL.İK • Yaralanmış bölge, mümkünse yara etrafındaki öde­
HAYVANLARI, EGZOTiK V E mi azaltmak ve hızlı iyileşme için yükseltilmelidir.
YABANİ HAYVANLAR • Hareketi ve ödemi azaltmaları ve vücut kısmına
• Kemirgen ısırıkları genellikle önemsizdir, kemir­ gösterilen dikkat artışı nedeniyle, ateller ekstremite
yaralanmaları için yararlıdır.
genlerin kuduz taşıdığı bilinmez ve bu ısırıklar dü­ • Basınçlı pansumanlar sıvı birikimini en aza indirir
şük enfeksiyon riski taşırlar. ve kulak ve kafa derisi laserasyonu için çok yararlı­
• Hayvancılık ve büyük av hayvanları ciddi yara­ dır (Bkz. Bölüm 13).
lanmalara neden olabilir. Aynı zamanda Burusel­
la (Bknz. Bölüm 100), leptospirozis (Bknz. Bölüm
PROFİLAKTİK ANTİBİYOTİK
100) ve tulareminin (Bknz. Bölüm 99) neden oldu­
ğu belirgin enfeksiyon ve sistemik hastalık riskleri • Profilaktik oral antibiyotikler sadece özel klinik du­
vardır. rumlarda endikedir.
• Agresif yara bakımı ve geniş spektrumlu antibiyo­ • Antibiyotikleri yazıp yazmamaya karar verirken,
yaralanma mekanizması (örn, ezilme yaralanması),
tikler önerilir. Spesifik ajanlar Tablo 17-1 listelen­
bakteriyel veya toprak kirlilik derecesi ve konağın
miştir.
enfeksiyonlara yatkınlığını düşünülmelidir.
• Profılaktik antibiyotikler ekstremitelerdeki insan
ısırıkları, kedi veya köpek ısırıkları (Bkz.Bölüm
17), ağız içi laserasyon (Bkz. bölüm 13), açık kırık­
lar ve eklem veya tendonun etkilendiği yaralar için
(Bkz. Bölüm 14, 15) tavsiye edilir.
BÖLÜM 18 • ONARIM SONRASI YARA BAKiMi 69
Lenfödem bölgelerinde yaraları olan hastalar olası­ YARA DRENLERİ
lıkla profilaktik antibiyotikten fayda görecektir.
İnterstisyel sıvı ya da kan uzaklaştırılması için, püy
Isırık olmayan yaralanmalar için 3- 5 günlük süre
drenajına açık bir kanal tutmak için, ya da bir kon­
ve ısırık yaraları için 5- 7 günlük süre yeterlidir.
tamine alandan drenaja izin vererek bir apse oluşu­
munu önlemek için yaralara drenler yerleştirilir.
Özellikle cerrahi sonrası yara içine bakteri ulaşımı­
TETANOZ PROFİLAKSİ nı engellemesi nedeniyle kapalı drenaj sistemleri
açık yara drenajlarıyla yer değiştirmiştir.
Tetanoz profilaksi ihtiyacı her yaralı hasta için göz
I&D (insizyon ve drenaj) sonrası bir apse kavitesi
önüne alınmalıdır.
içine şerit gazlı bez tamponlaması AS'te kullanılan
Yaralanma mekanizması, yaranın yaşı ve hastanın
en yaygın drendir. Yara eksuda üretmeyi durdura­
tetanoz aşılanma durumu hakkında bilgi edinilme­ na kadar günlük tampon değiştirilmelidir.
lidir.
Tetanoz toksoidinde tek kontrendikasyon önceki
bir doz sonrasın da nörolojik veya ciddi sistemik AGRI KONTROLÜ
bir reaksiyon öyküsünün olmasıdır Beklenen ağrının derecesi ve ağrıyı azaltacak ön-
lemler hakkında hastayı bilgilendirin. Ateller eks­
Tetanoz profılaksisi öneriler özeti için Tablo 18-l'e tremite laserasyonlarında ağrı ve şişmenin azaltıl­
bakınız. masında yardımcıdır.
Narkotik analjezik ilk 48 saatten sonra nadiren ge­
rekli olmasına rağmen analjezikler gerekebilir.
YARA T EMİZLİGİ
Sütüre veya stapler uygulanmış yaralar kapatılma­ SAGLIK UZMANI TAKİBİ
dan sonra yara enfeksiyonu riskini artırmadan 8 Yara muayenesi veya sütür alımı için gereken özel
saat gibi erken bir sürede temizlenilebilir. bilgilendirmeler sağlayın.
Yaralar sabun ve su ile hafifçe temizlenmelidir ve Yüksek riskli yaralar veya durumlar ya da enfeksi­
günlük enfeksiyon belirtileri yönünden muayene yon belirtilerini algılayamayan hastalar genellikle
edilmelidir. 48 saat içinde, yeniden değerlendirmeye gelmeleri
İlk 3-5 gün süreyle topikal antibiyotik uygulaması için bilgilendirilmelidir.
kabuk oluşumunu azaltır ve kenar ayrılmasını ön­ Yüz clikişleri 3-5 gün içinde alınmalıdır.
ler. Diğer sütürlerin çoğu 7 ila 10 gün içinde alınabilir,
Doku yapıştırıcıları ile kapatılmış yaraları olan ellerdeki veya eklem üzerindeki sütürler 1O ila 14
hastalar yıkanabilir ancak yaranın suya batırıl­ gün süreyle kalmalıdır.
ması yapışmayı gevşetip ve yapışkanın erken­ Sütürler veya yapışkan bantlar kaldırılırken açıl­
den dökülmesine neden olacağından yapılma­ maya neden olabileceğinden yaraya dik gerginliği
malıdır. önlemek için dikkat edilmelidir.

TABLO 18-1 Tetanos Profılaksisi için Öneriler


TEMİZ MİNÖR YARALAR TÜM DİGER YARALAR
TETANOZ
İMMÜNİZASYON TETANOZTOKSOID TETANOZ TOKSOİD
HİKAYESİ VERİN TIGVERİN VERİN TIGVERİN
< 3 veya belirsiz doz Evet Hayır Evet Evet
;,: 3 doz
5 yıl içinde son doz Hayır Hayır Hayır Hayır
5-10 yıl içinde son doz Hayır Hayır Evet Hayır
>10 yıl son doz Evet Hayır Evet Hayır
70 KISIM 4 • ACİL YARA BAKiMi VE YÖNETİMİ

• Doku yapıştırıcıları uygulamanın 5 ile 10.uncu rünümün, en son kozmetik sonucu büyük ölçüde
günü içinde çıkacaktır. tahmin edemediği bilgisi verilmelidir.
• Kalıcı hiperpigmentasyona neden olabilmesi nede­
UZUN VADELİ KOZMETİK SONUÇLAR niyle yaralar iyileşirken hastanın güneşten sakın­
ması için bilgilendirin.
HAKKINDA HASTA EGİTİMİ
• Hastalar yaralanma sonrası en az 6 ila 12 ay boyun­
• Tüm travmatik yaralanmaların bir miktar yara ca güneş kremi sürmelidir.
iziyle sonuçlanacağını ve kısa vadeli kozmetik gö-
Kısım 5
KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

GÖGÜS AGRISI: KARDİYAK KLİNİK ÖZELLİKLER


19 YA DA KARDİYAK DEGİL Tipik iskemik göğüs ağrısı, sıkıcı, ezici ve baskı
Ihomas Rebbecchi tarzında, retrosternol/epigastrik bölgede hissedilir.
Çeviri: Meltem Akkaş Ağrının çeneye veya ön kola yayılımında, iskemi
riski daha yüksektir. Diğer semptomlar da kardiyak
etiyoloji olasılığını artırır (Bknz. Tablo 19- 1 ).
EPİDEMİYOLOJİ • Öykü ve muayenede tespit edilen plöritik ve pozis­
• Göğüs ağrısı (GA) yaygın bir Acil Servis (AS) şikaye­ yonel ağrı gibi faktörler iskemi veya enfarktüs ola­
tidir. Kompleks ve karışık olabilen bu hastaların yöne­ sılığını azaltır, ancak dışlamaz (Bknz Tablo 19-1).
timi kritiktir. Klinisyen ağrının kardiyak mı, kalp dışı İki dakikadan kısa veya sürekli olarak 24 saatten
nedenlerle mi meydana geldiğini belirlemelidir. uzun süren semptomların, iskemik olma olasılığı
düşüktür. Atipik semptomlar (anjina eşdeğerleri);
PATOFİZYOLOJİ kadın, diyabetik, yaşlı, beyaz olmayan azınlık ve
psikiyatrik hastalarda daha yaygındır.
GA visseral veya somatik olabilir. Damarlardan ve Akut miyokard enfarktsü (AMI) geçiren 1/3 ora­
organlardan orjin alan visseral ağrı spinal korda nında hastada GA olmayabilir. Hastalarda solunum
değişik seviyelerde girer ve ağırlık hissi, rahatsızlık sıkıntısı, bulantı, kusma, omuz veya çene ağrısı ve
şeklinde tariflenir. Somatik ağrı, dermatomal olup,
çarpıntı semptomları olabilir.
paryetal plevra ya da göğüs duvarındaki yapılardan
Hastanın göğüs ağrısının karakteri, iskemik ağrıyı
kaynaklanır ve daha doğru tariflenebilir.
diğer hastalıklardan ayırt etmeye yardım edebilir.
İskemi, oksijen sunumu ve istemi arasındaki den­
İskemik kardiyak ağrı, tipik olarak eforla kötüleşir,
gesizlikten kaynaklanır.
dinlenme ile rahatlar.
Kardiyak ağrı, miyozitlere oksijen sunumundaki
eksikliğe bağlı oluşan visseral bir ağrıdır. Anaero­
bik metabolizma oluşur, kimyasal mediatorler salı­
TANI ve AYRICI TANI
nır, ağrı meydana gelir. Kardiyak GA teşhisi, genellikle öyküye dayanır.

TABLO 19-1 Öyküde Akut Miyokard Enfarktüsü Olasılığını Arttıran Faktörler


AGRI TANIMI ÇALIŞMA HASTA SAYISI POZİTİF OLASILIK ORANI (%95 CL)
Sağ kol veya omuza yayılım Chun et al.' 770 4.7 (1.9-12.0)
İki kol veya omuza yayılım Goodacre et al.2 893 4.1 (2.5-6.5)
Egzersiz ilişkili Goodacre et al.2 893 2.4 (1.5-3.8)
Sol kola yayılım Panju et al.3 278 2.3 (1.7-3.1)
Terleme ile ilişkili Panju et al.' 8426 2.0 (1.9-2.2)
Bulantı kusma ile ilişkili Panju et al. 3 970 1.9 (1.7-2.3)
Önceki anjinadan daha şiddetli ya da Chun et al.' 7734 1.8 (1.6-2.0)
önceki MI benzerliği
Baskı şeklinde Chun et al. 1 11504 1.3 (1.2-1.5)
'Chun AA, McGee SR: Bedside diagnosis of coronary artery d;seasc: a systematic review Am / Med 117:334, 2004. [PMID: [5336583)
'Goodacre S, Locker T, Morris F, Campbell S: How useful are clinical features in the diagnosis of acute, undifferentiated chest pa.in? Acad Emerg Med 9:203, 2002.
IPMID: 11874776)
'Panju AA, Hcmmelgarn BR, Guyatl GH, Sime) DL: Is this patient having a mycardial infoction? /AMA 280:l256, 1998. IPMID: 9786377)

71
72 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

TABLO 19-2 Akut Miyokardiyal Enfarktüs TABLO 19-3 Akut Göğüs Ağrısının Önemli
Olasılığını Azaltan Hikaye ve Nedenleri
Fizik Muayene Özellikleri GÖGÜS DUVARI PLÖRİTİK
POSİTİVE AGRISI AGRI VİSSERAL AGRI
HASTA LİKELİHOOD Kostosternal Pulmoner Tipik egzersiz
AGRI TANIMI ÇALIŞMA SAYISI RATİO (%95CL) sendrom emboli anjinası
Plöritik ağrı Chun et al.' 8822 0.2 (0.1-0.3) Kostokondirit (Tietze Pnomoni Atipik (egzersizle
Pozisyona! ağrı Chun et al.1 8330 0.3 (0.2-0.5) sendromu) ilişkisiz anjina)
Keskin ağrı Chun et al.' 1088 0.3 (0.2-0.5) Prekordiyal ağrı Spontan Unstabil angina
Palpasyonla Chun et al.' 8822 0.3 (0.2-0.4) sendromu pnomotoraks
oluşan ağrı Kayan kaburga Perikardit Akut
Meme altı Everts et al.2 903 0.8 (0.7-0.9) sendromu miyokardiyal
lokalizasyon enfarktüs
Egzersiz ile Goodacre et 893 0.8 (0.6-0.9) Radiküler Plörezi Aortik diseksiyon
ili�kisiz ai.3 sendromlar
'Clıun AA. McGee SR: Bedside diagnosis of coronary arter discase: a systcma·
İnterkostal sinir Perikardit
tic review. Aııı J Med 117:334, 2004. (PMID: 153365831 sendromları Ösefagiyal reflü
'Everts B, Karlson BW, Wahrborg P, et al: Lacalization of pain in suspccted acu· veya spazm
tc ınycardial infoction in rclation to fınal diagnosis, age and scx, and site and Fibromiyalji Ösefagiyal rüptür
type of infaction. Hearı Lung 28:30, 1996
'Goodacre S, Locker T. Morris F, Caınpbell SO How useful are dinical featurcs
Mitral kapak
in the diagnosis of acutc, undiffcrentiatcd chest pain? Acııd Eıııcrg Mcd 9:203, erolaesu
2002. [PMID: 11874776]

Serum kardiyak belirteçleri iskemi ve enfarktüs


Göğüs ağrısının kardiyak olmayan birçok önemli için faydalıdır. 24 saat üstünde ölçülen Kreatin Ki­
nedeni vardır (Bknz. Tablo 19-3). naz (CK) spesifik olarak da MB fonksiyonu, Akut
Acil hekiminin göğüs ağrılı her hasta için göz Miyokard Enfarktüsü (AMI) için altın standart
önünde bulundurması gereken bir kaç yaşam teh­ olarak göz önünde bulundurulur. Bununla birlikte
dit edici neden vardır (Bknz. Tablo 19-4). CK-MB, aşırı egzersiz, kafa travması ve ateşli has­
EKG en önemli testtir ve hastanın ASe gelişinin ilk 10 talıkları içeren 37 diğer durumda yükselebilir.
dakikası içinde alınmalıdır. Sadece %50 AMI hastada Troponin I ve T, kardiyak kas için spesifiktir ve AMI
EKG tanı koydurucudur. Seri EKG çekimleri devam için yüksek sensitivite ve spesifıteye sahiptir. Tropo­
eden göğüs ağrısı ile gelen hastalarda gereklidir. ninler tercih edilen kardiyak belirteç olarak, CK'nin

TABLO 19-4 Yaşamı Tehdit Eden Göğüs Ağrısı Nedenleri Klasik Semptomların Karşılaştırılması
HASTALIK AGRI (LOKALİZASYON) AGRI (KAREKTER) AGRI (YAYILIM) İLGİLİ SEMPTOMLAR
Anjina pektoris Retrosternal veya Ezici, daraltıcı, Sağ veya sol omuz, sağ Nefes darlığı, terleme,
epigastrik sıkıştırıcı, baskı veya sol kol/el, çene bulantı
tarzında
Masif pulmoner TLim göğüs Ağırlık hissi Yok Nefes darlığı, stabil
emboli olmayan vital
bulgular, ölüm hissi
Segmental pulmoner Göğüsün bir bölümü Ploritik Yok Taşikardi, takipne
emboli
Aort diseksiyonu Orta hatta, sternum Şiddetli, yırtıcı Sırtta interskapular İkincil arteriyal dalda
atında bölgede tıkanıklık
Pnömotoraks Göğüsün bir tarafında Ani, keskin, şimşek Omuz, sırt Nefes darlığı
çakar gibi, plöritik
Ösefagiyal rüptür Sternum altında Kuvvetli bir Arkada sırtta Nefes darlığı, terleme,
kusmadan sonra sepsis bulguları
ani, keskin görülebilir
Perikardit Sternum altında Keskin, sürekli veya Arka (sırt), boyun, Ateş, perikardiyal
plöritik omuz sürtünme sesi
Pnomoni Göğüste bir noktada Keskin, plöritik Hiçbiri Ateş, sepsis bulguları
görülebilir
Peptik ülser Epigastrik Şiddetli, keskin Arkada sırtta, göğüsün Terleme, akut distres
eerforasyonu içine doğru
Listelenen tüm yaşam tehdit edici hastalıklarda atipik bir görüntü olabilir.
BÖLÜM 20 • AKUT KORONER SENDROMLAR: MİYOKARDİYAL İSKEMİ VE ENFARKTÜSÜN TEDAVİSİ 73

TABLO 19-5 İskemik Kalp Hastalığı kısmın diğer bölümlerinde anlatılmıştır. Bu testler
Yokluğunda Troponin kardiyak GA teşhisine yardımcı olabilir. Ayrıca eko­
Yıikselmesine Neden Olan kardiyografı, perikardit, aort diseksiyonu, hipertro­
Durumlar fık kardiyomiyopati gibi iskemik hastalığı taklit eden
diğer durumların ayrımını kolaylaştırabilir.
Kardiyak kontüzyon
İnvasiv kardiyolojik girişimler (cerrahi, ablasyon, pace, stent Göğüs X-ray genellikle kardiyak GA olan hastalarla
yerleştirme) ilgili sınırlı bilgiler verir fakat X-ray diğer önemli
Akut veya kronik kalp yetmezliği durumların teşhisine yardım edebilir.
Aort diseksiyonu
Aort kapak hastalığı
Hipertrofık kardiyomiyopati
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUGU
Aritmiler (taşikardi veya bradikardi) Hastayı monitorize edin, 02 verin ve bir IV damar
Apikal balonlaşma sendromu
yolu açın. EKG çektir. Derhal yaşam tehdit edici
Kardiyak zedelenme ile birlikte rabdomiyoliz
Pulmoııer embolinin dahil olduğu şiddetli pulmoner
durumlara odaklanın çektirin.
hipertansiyon, İlk EKG kardiyak iskemiyi göstermese bile, eğer
Akut nörolojik hastalıklar (inme, subaraknoid kanama) klinik şüphe yüksek ise, hasta agresif olarak tedavi
Miyokardiyal infıltratif hastalıklar (amiloid, sarkoid, edilmelidir.
hemokromatosis, skleroderma) • EKG, klinik hikaye ve kardiyak belirteçlerin kom­
İnflamatuvar kardiyak hastalıklar (miyokardit, endokardit, binasyonu, hem GA'.sının kardiyak kökenli olup
perikardit)
İlaç zehirlenmeleri
olmadığının belirlenmesinde, hem de tedavi ve ta­
Solunum yetmezliği burculuk kararında etkili olan risk sınıflamasında
Sepsis kullanılmalıdır.
Yanıklar
Aşırı egzersiz (dayanıklık atletleri)

yerini almıştır. Troponinler de, kardiyak olmayan


iskemik hastalarda yükselebilir (Bknz. Tablo 19-5).
Myoglobin, AMI'de atar. Ancak tüm kaslarda bu­
lunmasına bağlı olarak yalancı pozitiflik oranı yük­
20 AKUT KORONER
SENDROMLAR:
sektir. MİYOKARDİYAL İSKEMİ VE
CK-MB, myoglobin ve troponin yükselmeleri ara­ ENFARKTÜSÜN TEDAVİSİ
sındaki ilişki Şekil 19-1'de görülebilir. David M. Cline
• Çeşitli ek tanı yöntemleri kardiyak GA'.sının sap­ Çeviri: Meltem Akkaş
tanmasına yardım edebilir. Ekokardiyografı ve stres
testleri (egzersiz, eko ve nükleer) ile ilgili detaylar bu

'001
EPİDEMİYOLOJİ
• Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) 204.3/
� 50 100.000/ yıl ölüm oranı ile erişkinlerde en önemli
Q)

ölüm nedeni, iskemik kalp hastalıklarıdır.


� 15 AKS (Akut Koroner Sendrom) aralıklı anjina atak­
larından AMI'ne kadar uzanan bir hastalık spektu­
::,
Q) 10 rumudur.
ô
Q)
5 PATOFİZYOLOJİ
• Koroner plak, koroner damar duvarlarına tekrar­
o 2 3 4 5 6 7 10 layan travmalardan sonra oluşur. Plak rüptürü,
AMI başlangıcından itibaren günler trombositlerin trombojenik materyallere maruz
ŞEKİL 19-1. Akut miyokard enfarktüsü (AMI) sonrası se­ kalmasına neden olur.
rum belirteçlerinin yükselmesinin tipik örneği. CK-MB=
• Adezyon, aktivasyon agregasyon şeklinde platelet
kreatin kinaz MB fraksiyonu; cTnl=kardiyak troponin I;
cTnT=kardiyak troponin T; L Dl=laktat dehidrogenaz iso­ yanıtı oluşur. Platelet adezyon molekülleri güçlü
enziml; MLC=miyozin hafif zincir trombojeniktir ve von Willebrand's Faktöre (VWF)
74 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

bağlanır. Trombin, kollagen, ADP (adenozin difos­ • İnferior AMI'ların l/3'ünde sağ ventrikül de dahil
fat), tromboksan A2 ve serotonin güçlü platelet ak­ olur ve artmış mortalite ve komplikasyonlarla iliş­
tivatörleridir. Platelet glikoprotein Ilb/ Illa resep­ kilidir.
törleri, agregasyonun ortak yolu olarak VWF veya
fıbrinojen ile çapraz bağ yaparlar. • TANI VE AYIRICI TANI
• AKS şiddeti, trombusun neden olduğu 02 sunu­ • Hastanın geliş EKG sinde �l mm ST segmet yük­
mundaki azalmaya bağlıdır. Tam tıkanıklık hücre selmesi mevcutsa, ST-Segment Elevasyonlu Akut
ölümü ile sonuçlanır. Miyokard Enfarktüsü (STEMI) tanısı konulur.
• AMI her iki iletim sistemine zarar verir. Ektopi, • Biyolojik belirteçlerin anormal yüksekliğine rağ­
disritmi oluşur. Sol ventrikül fonksiyonlarını etki­ men, STEMI kriterlerini karşılayan EKG değişikli­
ler, artmış dolum basıncına neden olur. ği olmaması durumunda, ST segment elevasyonu
• Kokain kullanımı, miyokardiyuma direkt toksik. olmayan MI (NSTEMI) tanısı konur.
etkiye sahiptir ve kronik koakin kullanımı AMI'ya Unstabil angina tanısı kliniktir fakat EKG de ve bi­
neden olabilir. yolojik belirteçlerin düzeyinde belirsiz, tanı koyucu
değişiklikler olabilir.
Öykü genelde tanıya yardımcıdır fakat AS'te kulla­
KLİNİK ÖZELLİKLER nılan en iyi test EKG'dir.
Anlamlı EKG anormalliği, AMI, USAP (unstabil
• KAH için kardiyak risk faktörleri asemptomatik angina pektoris) ve ciddi kardiyovasküler kompli­
hastalarda orta derecede, AMI ve diğer AKS du­ kasyonlarla ilgilidir.
rumlarında zayıf derecede tahmin değerine sahip­ • Normal veya nonspesifık EKG olan hastalarda
tir. %1-5 oranında AMI ve %4-23 oranında USAP gö­
• Fizik muayene normal veya patolojik olabilir. rülür. Tanısal olmayan EKG değişikliği veya yaşı
• Ağrısız/atipik klinik yaygındır. Kadın ve yaşlılarda belirsiz iskemi delilleri olan hastalarda, %4-7 ora­
daha sık görülür. Kolay yorulma, solunum sıkıntısı nında AMI ve %21-48 USAP görülür.
şikayeti olabilir. • Yeni iskeminin EKG'de gösterilmesi, AMI riskini
• İskemik /anginal ağrı, AMI ağrısına benzerdir. %25'ten %73'e, USAP riskini %14'ten %43'e yüksel­
AMI ağrısı genellikle, sadece agresif bir müdahale tir.
ile geçerken, anjinal ağrı dinlenmek veya NG (nit­ • EKG'deki bulgular ile ilgili arter tahmin edilebilir.
rogliserin) ile geçebilir. Şekile 20-1 'de, sol sirkumflex arterin tıkanması so­
• Miyokardiyal kayıpların lokalizasyonu ve genişliği, nucu gelişen inferiolateral miyokard enfarktüsüne
prognozda ve komplikasyon oluşumunda rol oy­ bağlı EKG değişiklikleri görülmektedir.
nar. Sol ventrikül %25 kaybı konjectif kalp yetmez­ • Şekil 20-2, sağ koroner arter tıkanması sonucu ge­
liğine neden olur. %40 sol ventrikül kaybı şoka, sağ lişen inferior miyokard enfarktüsüne bağlı gelişen
ventrikül enfarktüsü hipotansiyona neden olur. EKG değişiklikleri görülmektedir.
• Anterior hasar taşidisritmiye neden olur. İnferior İnferior duvar AMl'ünde EKG de sağ taraf deri­
hasar, artmış vagal tonusa ve birinci derece ve Mo­ vasyonlar V4 (V4R) de alınmalıdır. V 4R de ST
bitz I bloğa neden olabilir. segment yükselmesi yüksek olasılıkla sağ ventrikül
• Mobitz II blok, genellikle anterior MI ile ilgilidir. Tam enfarktüsünü düşündürür.
kalp bloğuna neden olabilir. Anterior ve/ veya inferior Şekil 20-3 de, sağ ventrikül enfarktüsü görülmek­
hasarlanma sonucu tam kalp bloğu gelişebilir. tedir. Şekil 20-3A, derivasyon Vl de ST segment
%15-20 AMI hastasında kalp yetmezliği gelişir. yükselmesi ile birlikte standart derivasyonlar gö­
• Miyokardiyal serbest duvar rüptürü, AMI'ne bağlı rülmektedir. Sağ ventriküler derivasyonlar aynı
ölümlerin %10'wm oluşturur ve AMI sonrası 1.-5. hastaya yerleştirilir. V3 R, V3R, V3 R, V3R de sağ
günde görülür. ventrikül enfarktüsü ile uyumlu ST segment yük­
• İnterventriküler duvar rüptüründe, ağrı, solunum selmesi görülmektedir.
sıkıntısı ve holosistolik üfürüm görülür. Şekil 20-4'de EKG de distal sol ön inen dal tıkan­
Papiller kas rüptürü, tüm AMI hastaların %l'inde, masından kaynaklanan anterior miyokard enfark­
1-14 günde görülür. tüsü görülmektedir.
Perikardit, tüm AMI hastaların %20'sinde,,olaydan Şekil 20-5'de sol ön inen dal tıkanmasına bağlı an­
2-4 gün sonra görülür. Dressler sendromu, AMI'u­ terior miyokard enfarktüsü EKG bulguları görül­
nu takiben 2-10 haftada görülür. mektedir.
BÖLÜM 20, AKUT KORONER SENDROMLAR: MİYOKARDIYAL İSKEMİ VE ENFARKTÜSÜN TEDAVİSİ 75

il

ŞEKİL 20- 1. EKG sol sirkumfleks koroner arter tıkanmasına bağlı inferiolateral miyokard enfarktüsünü göstermektedir.
(42 yaşında göğüs ağrısı ile gelen erkek hastaya ait EKG. Ekstremite derivasyonları Il, III (inferior), aVF ve derivasyon V6 da
(lateral) ST segment elevasyonu görülmektedir. Vl,V2 ve V3 de anterior derivasyonlarda resiprokal değişiklikleri yansıtan
ST segment depresyonu mevcuttur. Kateterizasyon sırasında sol circumflex arter %100 tıkalı saptandı. (Courtesy of David
M.Cline, MD, Wake Forest Baptist Health.)

• AMI ile gelenlerde EKG normalden, belirgin ST masında faydalıdır. Ancak AS'de yapılan kardiyak
segment yükselmesine kadar değişebilen bulgular belirteç testleri daha sonra istenmeyen etkiler geli­
gösterebilir (Bknz. Tablo 20- 1). şen çoğu AS hastasını belirlemeyecektir.
Kardiyak troponinler göğüs ağrısı, AKS ve AMI Göğüs grafısi iskemik ağrıya benzeyen diğer ne­
olan hastaların hem tanısında hem de risk sınıfla- denleri tespit etmekte faydalıdır.

aVR

2 5

VI

il

ŞEKİL 20-2. EKG sağ koroner arter tıkanıklığına bağlı gelişen inferior miyokard enfarktüsünü göstermektedir (akut göğüs
ağrısı ile gelen 80 yaşında erkek hastadan alınan EKG). Lead I ve lead aVL de> 1 mmcien fazla ST segment çökmesi ile birlik­
te, lead III de, lead 11 den fazla ST segment yükselmesi görülmektedir. Kateterizasyon sırasında sağ koroner arter % 100 tıkalı
saptandı (Courtesy of David M.Cline, MD, Wake Forest Baptist Health.)
76 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

VA-

ŞEKİL 20-3. Sağ ventrikül enfarktüsü. A. Lead V I de ST segmet yükselmesi ile birlikte inferior duvar miyokard enfarktüsü.
İnferior ST segmet elevasyonlu miyokard enfarktüsü ile birlikte lead I de ST segment elevasyonunun olması sağ ventrikül
enfarktüsünü düşündürür. B. Sağ ventriküler leadler ile birlikte inferior duvar miyokard enfarktüsü. Sağ ventriküler leadlerin
yerleştirildiği bazı hastalarda V3R, V4R, V SR, VSR ve V6R de ST segment elevasyonunun gösterilmesi. (Courtesy off.Stephan
Stapczynski, Maricopa Medical Center.)

il aVL

111 aVF

il

ŞEKİL 20-4. EKG, distal sol ön inen koroner arter tıkanmasma bağlı anterior miyokard enfarktüsünü göstermektedir. (Gö­
ğüs ağrısı ile gelen 52 yaşmda erkek hasta). EKG de V 1 , V2,V3 de ST segment yükselmesi olmakla birlikte, lead II, III ve aVF
de ST segment depresyonu mevcut değildir. Kateterizasyon sırasmda distal sol ön inen dal% 100 tıkalı saptandı. (Courtesy of
David M.Cline, MD, Wake Forest Baptist Health.)
BÖLÜM 20 • AKUT KORONER SENDROMLAR: MİYOKARDİYAL İSKEMİ VE ENFARKTÜSÜN TEDAVİSİ 77

il

ŞEKİL 20-5. EKG, proksimal sol ön inen koroner arter tıkanmasına bağlı anterior miyokard enfarktüsünü göstermektedir.
( Göğüs ağrısı ile gelen 65 yaşında erkek hasta). EKG de V 1, V 2, V 3 de ST segment yükselmesi birlikte, lead II, III ve aVF de > l
mm ST segment depresyonu mevcuttur. Kateterizasyon sırasında proksimal sol ön inen dal % 100 tıkalı saptandı. (Courtesy
of David M.Cline, MD, Wake Forest Baptist Health.)

Kardiyak iskeminin ayırıcı tanısında çok fazla has­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
talık yer almaktadır (Bknz. Kısım 19). Perikardit,
kardiyomiyopati, kardiyak kalp hastalığı, pulmoner • İlk tedavinin öncelikli amacı tercihen PKG (perkü­
emboli, pnömoni, pnomotoraks, astım ve KOAH, tan koroner girişim) veya fibrinolitikler ile erken
gastrointestinal sistem hastalıkları (özellikle ösefa­ reperfüzyonu sağlamaktır.
giyal hastalık), göğüs travması, göğüs duvarı hasta­ • Reperfüzyonun hedefi, hastaya acil servise gelişin­
lıkları, hiperventilasyon, aort anevrizması ve disek­ den itibaren 90 dakika içinde PKG yapılmasıdır.
siyonu, ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Fibrinolitik tedaviye uygun olmayan hastaların,
PKG yapabilen bir merkeze transferi düşünülme­
TABLO 20-1 Akut Miyokard Enfarktüsünde lidir (transfer edilecek merkeze ulaşmak, hedef za­
Elektrokardiyografik Q manı geçirse bile).
dalgasına Dayalı kriter Antikoagülan ve antiplatelet tedavi yoluyla koroner
GÖGÜS arter açıklığının sürdürülebilmesi için alınan ted­
DUVARI birler aşağıda tartışılmıştır. Tablo 22-2 ilaçları ve
AGRISI PLÖRİTİK AGRI dozlarını listelemektedir.
Anterior V 1 de rS defleksiyon ile birlikte VH Disritmilerin eğer kalp üzerindeki etkileri oksijen
de Q dalgası, veya V H de R dalgası istemi ve sunumu arasında bir bozukluğa neden
amplitüdünde azalma olursa veya elektriksel bir bozulma görülürse (ör­
İnferior II,III, aVF de Q dalgası neğin perfüzyon olmayan ritm; bakınız kısım 4),
Anteroseptal V 1_3 de ve olasılıkla V4 te QS defleksiyon tedavi edilmelidir.
Lateral I ve aVL de Q dalga İlk yapılacaklar, IV yol, 0 2, kardiyak monitorizas­
Anterolateral V4_6, I, ve aVL de Q dalga
yon ve EKG olmalıdır.
İnferolateral II,III, aVF, V5, V6 da Q dalga
STEMI kriterlerini karşılayan hastalar aşağıdaki
Sağ ventriküler II, III, aVF de Q dalga ve sağ göğüs V4 te
ST yükselmesi tedaviyi almalıdır. Aspirin, klopidogrel, nitroglise­
Gerçek posterior V1 ve V2 de R dalgası >0.04 s ve R/S oranı rin, oral B-bloker, bir antitrombin ve eğer uygun­
�l sa PKG. Eğer PKG makul bir zaman içinde uygun
Posterior duvar enfarktüsü klasik leadlerde Q dalga anomalisine neden değilse fibrinolizis önerilir (PKG için önerilen 90
olmaz ve V1 ve v, de yüksek R dalgasının varlığında teşhis edilir. dakikalık süre özellikle transfer edilen hastalarda
78 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

TABLO 20-2 Akut Koroner Sendrom Tedavisinde Acil Tedavide Kullanılması Önerilen İlaç Dozları
Antiplatelet ilaçlar
Aspirin 160-325 milligrams PO
Klopidogrel Yükleme dozu 300-600 milligrams PO, takiben 75 milligrams/gün
Antikoagülanlar
Heparin 60 ünite/kg bolus (max, 4000 ünite), takiben 12 ünite/kg/sa (max, 1000 ünite/sa) infüzyon, aPTT
normalin 1,5-2 kat olacak şekilde doz ayarlaması
Enoksaparin (LMWH) 1 milligrams/kg SC 12 saatte bir
Bivalirudin (PKG öncesi) 0.75 milligram/kg IV bolus, takiben 1.75 milligrams/kg/sa işlem süresince infüzyon
Fibrinolitik ilaçlar
Streptokinaz 1.5 milyon unite 60 dakika üzerinde
Alteplaz (tPA) >67 kg: 15 milligrams IV bolus başlangıçta; 50 milligrams infüzyon 30 dakika üzerinde; 35
milligrams infüzyon izleyen 60 dakikada
<67 kg: 15 milligrams başlangıç iV bolus; 0.75 milligrams/kg 30 dakika üzerinde in füzyon ; 0.5
milligrams/kg infüzyon izleyen 60 dakika üzerinde
Reteplaz (rPA) 10 ünite IV bolus, 30 dakika sonra ikinci doz 10 ünite IV bolus
Tenekteplaz (tPA) Kiloya dayalı tek doz 30-50 milligrams
Glikoprotein Ilb/Illa
inhibitorleri
Abcixirnab 0.25 milligrams/kg bolus, izleminde 0.125 mikrograms/kg/dakika (max, 10 mikrograms/dakika),
12-24 saat infüzyon
Eptifıbatid 180 mikrograms/kg bolus, izlemde 2.0 mikrograms/kg/dakika, 72-96 saat infüsyon.
Tirofıban 0.4 mikrograms/kg/dakika 30 dakikada, izlemde O.! mikrograms/kg/dakika 48-96 saat infüzyon
Diğer tedaviler
Nitrogliserin SL 0.4 milJigramsher 5 dakikada, 3 kez tekrarlanabilir
iV: 10 mikrograms/dakikada başlanır, normotansifhastalarda MAP da %10 a kadar azalma
olacak şekilde,hipertansifhastalarda MAP da %30 a kadar azalma olacak şekilde doz
ayarlanır.
Morfin 2-5 miligrams iV, ağrı geçmezse 5-15 dakikada tekrar
Metoprolol 50 miligrams PO
Atenolol 25-50 miligrams PO
•ooz, ST segment yükselmesi varlığı ya da yokluğu gibi durumlara göre değişebilir.
Kısa/tına/ar: LMWH = düşük moleküler ağırlıklı heparin; MAP =ortalama arteriyal basınç; max= maksimum; PKG = perkutan koroner girişim;
PTT= parsiyel throınboplastin zamanı; rPA= rekoınbinant plazıninojen aktivator; SL = sublingual; tPA = doku-tip plasminojen aktivator.

daha uzundur). Glikoprotein IIb/IIIa inhibitörleri maksimum 200 mikrogram/dakika olacak şekilde
hasta kateterizasyon laboratuvarına gidinceye ka­ titre edilir.
dar geciktirilebilir. NG sağ ventriküler enfarktüste, preload kaybına
• ST yükselmesi olmayan ancak kardiyak belirteç­ bağlı hipotansiyon nedeni ile kontrendikedir. NG
leri pozitif olan veya yüksek risk kriterleri taşıyan ile oluşan yaygın yan etki, baş ağrısıdır.
hastalarda aspirin, klopidogrel, nitrogliserin, oral • Morfin sülfat, NG ile kontrol edilemeyen iskemik
{3-blokör, bir antitrombin verilmeli. PKG ile erken göğüs ağrısı varlığında kullanılabilir. Morfin kardi­
müdahele göz önünde bulundurulmalıdır. yak autputun azalmasına neden olabilir. Hipotansi­
Aspirin AKS olduğu şüphenilen hastalarda bir kont­
yon ve inferior miyokard enfarktüsü olan hastalar­
rendikasyon yoksa veya hasta tarafından önceden
da dikkatli kullanılmalıdır.
alınmamışsa 160-325 mg çiğnetilerek verilmelidir.
Tienopiridin klopidogrel, aspirin tedavisine ilave
Anjina tedavisinde oral ve transdermal nitrogli­
serin (NG) faydalıdır. SL (sublingual) doz, total 3 edildiğinde kardiyovasküler ölüm, miyokard en­
tablet olacak şekilde 2-5 dakika aralarla tekrar edi­ farktüsü ve inme riskini azaltır. Tienopiridinler,
lebilir. SL olarak verilen NG ile düzelme olmazsa, ADP reseptörlerine bağlanır ve platelet agregasyo­
IV 5-10 mikrogram/dakika NG verilmelidir. nunu inhibe eder.
NG için IV uygulama, AMI veya tekrarlayan is­ Orta-yüksek riskli olan STEMI ve NSTEMI olan ve
kemili hastalarda tavsiye edilir. 5-1 O mikrogram/ PKG planlanan hastalarda asprin ve antikoagülan­
dakika IV başlanıp hastanın ağrısına ve kan basın­ lar ile yapılan standart tedaviye klopidogrelin ilave
cındaki azalmaya göre 3-5 dakikada bir arttırılarak edilmesi düşünülmelidir.
BÖLÜM 20 • AKUT KORONER SENDROMLAR: MİYOKARDİYAL İSKEMİ VE ENFARKTÜSÜN TEDAVİSİ 79
• Aspirin alerjisi olan hastalarda aspirin verilmeden • Direk trombin inhibitörleri, pıhtıdaki trombini di­
klopidogrel verilebilir. Klopidogrel kanama riskini rek bağlarlar. NSTEMI hastalarda bivalirudin UFH
arttırır ve CABG (koroner arter bypas greft), klopi­ ile karşılaştırıldığında, ek bir fayda saptanmamıştır.
dogrel verilmesinden 5 gün sonra yapılmalıdır. Böbrek bozukluğunda doz ayarlaması gerekli de­
• Prasugrel, oral tienopiridin ön ilacıdır ve önceden ğildir.
inme geçiren veya >75 yaş hastalarda kullanılma­ • PKG, stent yerleşimi olan veya olmayan koroner
malıdır. anjiyoplasti, STEMI olan hastanın acile gelişinden
• Fraksiyone olmayan heparin (UFH) antikoagülan itibaren ilk 90 dakika içinde yapılması gereken te­
özellikleri için kullanılır. Birkaç dezavantajı vardır. davi şeklidir.
(1) IV verilmelidir (2) Aktive parsiyel tromboplas­ • PKG yapılamayan merkeze başvuran hastalar
tin zamanı (aPT T) sık takip edilmelidir (3) Bireysel derhal transfer edildiğinde, kabul edilebilir kapı­
antikoagülan yanıt tahmin edilemez. (4) Heparine balon zamanı yakalanabilir. USAP/STEMI olan
bağlı trombositopeni gelişebilir. (5) Kanama riskini yüksek riskli hastalarda, tekrarlayan anjinada,/
arttırır. iskemide ve troponin yüksekliğinde, yeni gelişen/
• UFH ile ilgili antikoagülasyon protamin ile geriye yeni geliştiği tahmin ST segment çökmesinde veya
döndürülebilir. Son 4 saatte infüze edilen her 100 stres testinde yüksek riskli bulguların varlığında,
ünite UFH için 1 miligram protamin verilir. ilk 48 saat içinde erken invaziv tedavi (PKG) öne­
• UFH ile karşılaştırıldığında düşük moleküler ağır­ rilir.
lıklı heparinler (LMWH) daha fazla biyoyararla­ • Bozulmuş sol ventrikül fonksiyonu, hemodinamik
nım, daha az proteine bağlanma, daha uzun yarı bozukluk, devam eden ventriküler taşikardi, 6 ay
ömür, daha güvenilir antikoagülan etki özellikleri­ içinde PKG veya eski CABG yapılmış hastalarda,
ne sahiptir. PKG yüksek ihtimal ile daha faydalı olacaktır.
• LMWH, sabit subkutan (SC) dozda verilir ve labo­ • PKG için uygun olmayan STEMI hastalarda, semp­
ratuvar izlemine gerek yoktur. UFH ile karşılaştırıl­ tomların başlangıcından itibaren tedavi zamanı <6-
dığında AKS için LMWH kullanımı, minör kana­ 12 saat ise ve EKG de 2 veya daha fazla derivasyon -
ma komplikasyonlarında artma ile birlikte, azalmış da en az 1 mm ST segment yükselmesi mevcut ise,
iskemi ve miyokard enfarktüsü ile ilişkilidir. fibrinolitik tedavi gereklidir.
• USAP/NSTEMI olup PKG yapılan hastalar için • Fibrinolitik ilaçların dozları Tablo 20-2'de listelen­
enoksaparin (LMWA) veya UFH, her iki ilaç da miştir. Fibrinolitik tedavi alan STEMI hastalarda
mantıklı seçimlerdir. AS'den kateter laboratuvarına tam doz antikoagülan AS'de başlatılmalı ve minu­
kadar tek antitrombin kullanımı ile sürekli tedavi, mum 48 saat sürdürülmelidir.
iyi sonuçlarla ilişkilidir. Bir antikoagülandan diğe­ • Doku plazminojen aktivatörü (tPA), reteplaz
rine geçiş yapıldığında, kanama riskinin arttığı gös­ (rTPA) ve tenekteplaz (TNK) için benzer etki ve
terilmiştir. güvenlik profili gösterilmiştir. Fibrinoltikler için
• CABG planlanan hastalarda LMWH kullanımı yarı kontrendikasyonlar Tablo 20-3'te listelenmiştir.
ömrü nedeniyle kaçınılmalı, UFH tercih edilmeli­ Trombolitik verilmeden önce özellikle riskler ile
dir. >75 yaş hastalarda enoksaparin artmış kafa içi ilgili bilgilendirme yapılmalı ve onam formu dol­
kanama riski nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. durulmalıdır. Arteriyal girişimlerden, kompresyon
Bozulmuş böbrek fonksiyonları olan hastalarda yapılamayan ven girişimlerinden ve aydınlatılmış
(kreatinin klerans <30 mililitre/dakika) enoksapa­ santral damar yolu girişimlerinden sakınılmalıdır.
rin doz ayarlaması tavsiye edilir. (a) tPA doğal insan proteinidir ve alerjik değildir.
• USAP /NSTEMI olan hastalarda fondaparinuks Fibrin spesifıktir ve yarı ömrü 5 dakikadır. Ge­
gibi faktör Xa inhibitörleri (sentetik pentasakkarit), leneksel doz ile karşılaştırıldığında ön yükleme
UFH'e benzer etkiye sahiptir. Kanama riski enoksa­ yapılınasının belirgin kanama riskini arttırmak­
parinden daha düşüktür. sızın, 90 dakika açıklık ve yeniden tıkanma oran­
• Güncel ACC/ AHA klavuzları fondaparinuksu bir ları açısından daha iyi olduğu gösterilmiştir.
antitrombin seçeneği olarak önerir. Streptokinaz (b) rTPA fibrin spesifik olmayan, mutant tPA
gibi fibrin spesifik olmayan trombolitik tedavi olup, yarı ömrü 18 dakikadır. Önemli avantajı
alan, böbrek bozukluğu olmayan STEMI hastalar­ infüzyondan ziyade 2 doz bolus olarak veril­
da, fondaparinuks göz önünde bulundurulmalıdır. mesidir.
80 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

TABLO 20-3 ST Segrnent Ytlkselrneli (TDP), trombolitiğe bağlı fıbrinolizisi geri dön­
Miyokard Enfarktüsünde dürmek için kullanılabilir. Başlangıçta 1 O üni­
Fibrinolitik Tedavi te kriyopresipitat verilir ve fıbrinojen düzeyi
Komplikasyonları ölçülür. Fibrinojen düzeyi <1 gram /L ise doz
tekrar edilebilir. 20 ünite kriyopresipitat son­
Kesin kontrendikasyonlar
ra fibrinojen düzeyi <l gram/L ise ve kanama
Herhangi bir zamanda geçirilmiş kafa içi kanama
devam ediyorsa 2 ünite TDP verilmelidir. Eğer
Bilinen yapısal serebral vasküler lezyon(örneğin
hala kanama kontrolü sağlanamazsa platelet ve
AVM).
Bilinen malign kafa içi kitle(primer veya antifıbrinolitik ajanlar (aminokaproik asit veya
metastatik) tranexamid asit) verilmelidir.
İlk 3 saat içindeki akut inme hariç, 3 ay içinde Son araştırmalarda erken verilen f3-blokerlerin kar­
iskemik inme diyak ritim, enfark boyutu, reenfarkt ve mortalite­
Aort diseksiyon şüphesi de faydası gösterilememiştir. Taşikardi gibi spesifik
Aktif kanama veya kanama bozukluğu bir endikasyon yoksa, oral f3-bloker tedavisinin
(menstruasyon hariç) AS'de başlatılması gerekli değildir. Fakat herhangi
Kısmi kontrendikasyonlar bir kontrendikasyon olmadığı müddetçe metopro­
Hastada gelişinde kronik, şiddetli, zayıf kontrollü lol veya atenolol ilk 24 saat içinde başlatılmalıdır.
hipertansiyon mevcut(Sistolik kan basıncı > 180 Glikoprotein Ila/IIIb antagonistleri, plateletlere
mmHg veya diastolik kan basıncı > 11 O mmHg ) bağlanır ve agregasyonu inhibe eder. Genellikle
>3 ay eski iskemik inme hikayesi, demans veya kullanılanlar; abciximab, eptifibatid ve tirofibandır.
kontrendikasyon kriterlerini karşılamayan kafa • STEMI hastalarda anjiyografi öncesi glikoprotein
içi kanama. Ila/IIIb antagonistlerinin rutin kullanımı öneril­
Travmatik veya uzamış(> 1 O dakika) KPR veya memektedir. Glikoprotein Ila/lllb antagonistleri­
büyük cerrahi(<3 hafta) nin kullanımı için, devam eden klinik çalışmalar,
Son 2-4 hafta içinde iç kanama klavuzlar ve tavsiyeler, interdisipliner bir şekilde
Baskı uygulanamayan damar girişim bölgeleri gözden geçirilmelidir.
Antikoagülan kullanımı; INR ne karadar yüksekse,
Devam eden hemodinamik bozuklukluğu, ağrısı
kanama riski de o kadar yüksek
olan veya trombolitik veriliminden sonra reperfüz­
Gebelik
Aktif peptik ülser yon sağlanamayan hastalar, kurtarıcı anjiyoplasti
Streptokinaz/anistreplase ikinci kez verilmemeli adayıdır.
• Acil CABG de bu hastalar için gerekli olabilir. Di­
rençli kardiyojenik şoktaki hastaların acil anjiyop­
lastiye gitmeleri gerekir. İntra-aortik balon pom­
pası veya diğer sol ventrikül yardımcı aletler de bu
(c) TNK, fibrin spesifik tPA olup ağırlığa göre tek
hastalarda gerekli olabilir.
doz bolus olarak verilir.
Devam eden göğüs ağrısı, EKG değişikliği, dis­
(d) Streptokinaz (SK) dolaşan plazminojeni aktive
ritmiler ve hemodinamik bozukluğun eşlik ettiği
eder. Fibrin spesifik değildir, alerjik reaksiyona
AMI veya USAP olan hastalar için yoğun bakım
neden olabilir (minör reaksiyon %5-5.7, anaf­
gereklidir.
laksi <%0.2-0.7). Hipotansiyon %15 hastada gö­
USAP olan ve göğüs ağrısı geçen, normal veya
rülebilir ve genellikle yavaş SK infüzyonu ve sıvı
spesifik olmayan EKG değişikliği olan ve kompli­
tedavisi ile düzelir. SK için kontrendikasyonlar;
kasyonları olmayan hastalar, monitorize yataklara
hipotansiyon, son 6 ay içinde SK verilmesi, 1
kabul edilmelidir. Bazı hastalar, ki bunlar genellikle
yıl içinde streptokok enfeksiyonudur. SK yarı
düşük risk taşıyanlar olup, göğüs ağrısı izlem üni­
ömrü 23 dakikadır fakat sistemik fıbrinolitik
telerinde, dışlama protokolleri ile taburcu edilebilir
etki 24 saat devam eder. Heparin SK başlanma­
(Bknz. Bölüm 22).
sından sonra 4 saat içinde verilmelidir.
(e) Trombolitiklerin en önemli komplikasyonu
özellikle kafa içi kanamadır. Önemli kanama­
larda özellikle iç organ kanamalarında trom -
bolitik tedavi, aspirin ve heparin kesilmelidir.
Kristaloid infüzyonu, eritrosit verilimi gereke­
bilir. Kriyopresipitat ve taze donmuş plazma
BÖLÜM 21 • KARDiYOJENiK ŞOK 81

21 KARDİYOJENİK ŞOK @ffi:j of)I@ Kardiyojenik Şok Nedenleri


Brian C.Hiestand Akut miyokard enfarktüsü
Pompa yetmezliği
Çeviri: Meltem Akkaş
Mekanik komplikasyonlar
Papiller kas rüptürüne bağlı akut mitral regürjitasyon
Ventriküler septal defek
Serbest duvar rüptürü
EPİDEMİYOLOJİ Sağ ventrikül enfarktüsü
• Kardiyojenik şok AMI'ne bağlı hastane içi ölümle­ Kardiyak kontraktilitenin şiddetli bir şekilde bozulması
Sepsis
rin en sık nedenidir.
Miyokardit
• AMI olan hastaların yaklaşık %6-8'inde kardiyoje­ Miyokardiyal kontüzyon
nik şok gelişir. Kardiyomiyopati
• Kardiyojenik şok genellikle AMI erken dönemde Kan akımının mekanik tıkanıklığı
görülür. Ortalama başlangıç zamanı 8 saattir. Aort darlığı
• AMI sonrası kardiyojenik şok gelişimi ile ilgili risk Hipertrofik kardiyomiyopati
faktörleri; geniş yaygın bir miyokardiyal fonksiyon Mitral darlık
bozukluğu, ileri yaş, geniş anterior miyokard en­ Sol atriyal miksoma
Perikardiyal tampona!
farktüsü, önceden var olan kalp yetmezliği ve dia­
Sol ventrikül outputunun regürjitasyon
betes mellitustur.
Korda tendinea rüptürü
• Sadece medikal tedavi yapıldığında kardiyojenik Akut aort yetmezliği
şok mortalitesi yüksek olup, %70-90'dır. Mekanik
revaskülarizasyon ile mortalite %50'ye düşer. • Azalmış perfüzyon, mental durum değişikliğine ve
oligoüriye yol açabilir.
PATOFİZYOLOJİ • Sol ventrikül yetmezliği, takipne, raller ve köpüklü
balgama neden olabilir.
• Kardiyojenik şok, dokuların metabolik ihtiyaçları­ Ventriküler septal defektler, korda rüptürü gibi
nı sağlayan pompanın yetmezliğine bağlı görülür. akut kapak fonksiyon bozukluğunda oluşabilece­
• Kardiyojenik şok çoğunlukla geniş miyokardiyal ğinden, üfürüm dinlenmesi önemlidir, hemen cer­
enfarktüs sonucunda ortaya çıkar. rahi müdahele gerektirir.
• Kardiyak output azalması, yaygın doku hipoper­ • Jugüler venöz dolgunluk ve abdominal jugüler ref­
füzyonuna ve organ yetmezliğine neden olur. leks genellikle görülür.
• Ayrıca daha sonra salınan sistemik inflamatuvar
mediatörlere bağlı olarak miyokardiyal disfonksi­ TANI VE AYIRICI TANI
yon gelişebilir.
• Kardiyojenik şok tanısı öncelikle öykü ve fizik mu­
Kardiyak şokun ventrikül tutulumu, ejeksiyon
fraksiyonu ve sistemik vasküler rezistansa etkisi ayene sonucu ortaya çıkan şüphe ile konulur. Kar­
çeşitlidir. Ne yazık ki kardiyojenik şokun mekaniz­ diyojenik şoku, hipovolemiye ve dağılımsal (sepsis,
ması kısmen anlaşılmıştır (Bknz. Tablo 21-1). nörojenik şok gibi) nedenlere bağlı şoktan ayırmak
önemlidir.
• Şok etiyolojisi ve komplikasyonlarını belirlemek
KLİNİK ÖZELLİKLER
için kullanılan testler aşağıdadır.
• Hastalar göğüs ağrısı veya angına eşdeğeri şikayet­ o EKG, iskemiyi ve reperfüzyon ihtiyacını sapta­
ler ile gelebilir. mada kullanılır. Sağ ventriküler enfarktüs, sağ
• Krdiyojenik şokta özellikle hipotansiyon görülür prekordiyal EKG derivasyonları ile (Bknz. Şekil
(sistolik kan basıncı <90 mmHg). Önceden bir hi­ 20-3 kısım 20 Akut Koroner Sendromlar) sapta­
pertansiyon varsa, sistemik kan basıncı daha yük­ nabilir.
sek olabilir. o Göğüs grafısi, akciğer ödemi, anormal medi­
Kalp hızı kompanzasyona bağlı hızlı olabileceği astinum ve kardiyak gölgeyi değerlendirmede
gibi, inferior veya sağ miyokard enfaktüsünde ol­ kullanılır.
duğu gibi yavaş olabilir. B-bloker veya kalsiyum ka­ o Kardiyak belirteçler, koagülasyon parametreleri,
nal blokeri kullanımına bağlı taşikardi oluşmaması serum laktat, karaciğer fonksiyon testlerini içe­
nedeniyle, kalp hızı normal olabilir. ren serum kimyasalları tanı koyulmasına ve ikin­
• Deri soğuk, nemli, benekli olabilir. cil organ hasarını saptamaya yardımcı olabilir.
82 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

o Anormal B tip Natriüretik peptid (BNP) veya N istenilen etkinin elde edildiği mümkün olan en dü­
terminal pro-BNP, yüksek negatif prediktif de­ şük dozda verilmelidir.
ğeri nedeniyle, kardiyojenik şoktan ziyade farklı • Milrinon pozitif inotrop olarak göz önünde bulun­
hastalık tanıları için önerilir. durulmalıdır. Dobutamine göre daha az aritmo­
o Yatak başı yapılan ekokardiyografi etiyolojisi jenik olmakla beraber, karşılaştırılabilir sağkalım
belli olmayan şoktaki hastanın değerlendiril­ avantajı gösterilememiştir.
mesine yardımcı olur. İntra-aortik balon pompası uygulaması, afterloadı
• Aort diseksiyonu, pulmoner emboli, perikardiyal azaltmak ve koroner perfüzyonu arttırmak için göz
tamponat, akut kapak yetmezliği, kardiyotoksik önünde bulundurulmalıdır.
ilaçlar, kanama ve sepsisi içeren hastalıklar, ayırıcı • Akut mitral regürjitasyon ile gelenlerde 0.5-1 O mik­
tanıda düşünülmeldir. rogram/kg/dk sodyum nitroprussid ile afterload
azaltılması ve 2.5-20 mikrogram/kg/dk dobutamin
ACİL SERVİS BAKiMi ile inotrop destek sağlanmalıdır. İntra-aortik balon
pompa kan akımını arttırmak için gerekli olabilir
• Bir yandan kardiyak kateterizasyon laboratuvarın­
(şiddetli aort regürjitasyonunda kontrendikedir).
da revaskülarizasyonun veya mekanik problemler
Kardiyojenik şoktaki tüm hastaların yoğun bakım
için cerrahi müdahele gibi işlemlerin planlaması
ünitesine kabulü gerekir.
yapılırken, bir yandan da hastaya acil bakım verilir.
• Hava yolu kontrolü, dolaşımın stabilizasyonu ve
kardiyak bakım için düzenlemeler, eş zamanlı
olarak başlatılmalıdır. Kardiyoloji ve kalp cerrahi
konsültasyonu erken dönemde istenmelidir. Eğer
gerekli ise, transfer için hazırlıklar yapılmalıdır.
• AMI komplikasyonu olarak şok gelişen hastalarda
fibrinolitik tedavi yerine, PKG veya CABG, öneri­
lir. Bununla beraber, fibrinolitik, tek başına verilen
destekleyici tedaviye tercih edilir. Zaman nedeniyle
DÜŞÜK OLASILIKLI AKUT
PKG uygun değilse fibrinolitik tedavi düşünülme­
lidir.
22 KORONER SENDROM
• Hastanın stabilizasyonu, endotrakeal entübasyon Chadwick D. Miller
(eğer gerekliyse), IV yol sağlanması, yüksek akım­ Çeviri: Meltem Akkaş
lı 02, monitorizasyon, pulse oksimetre kullanımı,
EKG çekilmesi ve ritim görülmesi sağlanmalıdır.
Ritim bozuklukları, hipovolemi, hipoksi ve elektro­ • Bu bölümde düşük olasılıklı akut koroner sendrom
lit bozuklukları erken tespiti ve tedavisi yapılmalı­ (AKS) tartışılmıştır. Hastalar, akut koroner iskemi
dır. veya enfarktüs açısından objektif delilleri olma­
• Özellikle sağ ventriküler iskeminin eşlik ettiği va­ yanlar, ST segment yükselmesi veya depresyonu
kalarda, antianjinal tedaviler, kardiyovasküler kol­ şeklinde karekteristlik EKG bulgusu olmayanlar ve
lapsı tetikleyebilir. Göğüs ağrısı için, 5- 100 mikrog­ kardiyak belirteçleri yükselmeyenler olarak sınıf­
ram/dk NG titre edilerek veya morfin 2 miligram landırılır.
artışlar ile dikkatli bir biçimde verilebilir. Kardiyo­
jenik şokta j3-blokerler verilmemelidir. EPİDEMİYOLOJİ
• Pulmoner konjesyonun olmadığı hafif hipotansi­ • Yaklaşık olarak yıllık 6 milyon AS başvurusunu gö­
yonda, 250-500 mL küçük mayi desteği verilebilir.
ğüs ağrısı oluşturur. AKS açısından değerlendirilen
Sağ ventriküler iskemide hipotansiyon olan hasta­
hastaların %15-25'inde AKS görülür.
larda daha fazla mayi desteği gerekir.
• Norepinefrin, şiddetli hipotansiyonda vasopressör
ve pozitif inotrop olarak göz önünde bulundurul­
• PATOFİZYOLOJİ
malıdır. • AKS da semptom ve bulgular, miyokardiyal oksi­
• Hipovolemi olmaksızın hafif ve orta dereceli hipo­ jen ihtiyacı ve sağlanması arasındaki dengesizlikten
tansiyonda dobutamin düşünülebilir. Dobutamin, kaynaklanır.
birlikte doparnin kullanımını gerektirecek biçimde • AKS, ayrıca USAP, STEMI ve NSTEMI olarak da
periferik vasodilatasyona neden olabilir. Dopamin, sınıflandırılabilir.
BÖLÜM 22 • DÜŞÜK OLASILIKLI AKUT KORONER SENDROM 83
USAP, miyokardiyal iskemi ile karekterizedir fakat faydalı olabilir. Daha önceden normal ya da normale
enfarktüs yoktur. Sonuç olarak, belirteçler yüksel­ yakın koroner arterleri olan hastalarda, 2 yıl içinde
mez, patolojik ST segment yükselmesi görülmez. anlamlı epikardiyal stenoz gelişmesi beklenmez.
• AMI, miyokardiyal doku oksijenden ve yeterli be­
sinden yoksun olduğu zaman görülür ve bir süre TANI VE AYIRICI TANI
sonra miyozit ölümüne neden olur.
• NSTEMI, belirteçlerin yükselmesi ancak patolojik Muhtemel AKS düşünülen hastaya, ilk ve ikincil
ST segment yükselmesi olmaması ile karekterize­ değerlendirme yapılır. İlk değerlendirme acil re­
dir. vaskülarizasyona ihtiyaç duyan ST segment yüksel­
STEMI ise, ST segment yükselmesi ile birlikte be­ meli hastaların saptanması ve hastaları kesin AKS,
muhtemel AKS, kesin AKS olmayan hastalar şek­
lirteçlerinde yükselmesidir. Bununla birlikte, be­
linde sınıflamayı içerir. Göğüs ağrısının diğer ne­
lirteçlerdeki yükselme ilk anda tanı koymak için
denleri göz önünde bulundurulur.
gerekli değildir.
AKS'un diğer nedenler ile ayırıcı tanısını yapabil­
Aterosklerotik plaklar yavaşça büyür ve yavaş yavaş
mek için ilk değerlendirmede öykü, fizik muayene,
artan anjinaya neden olur. Daha az yaygın olarak
EKG, göğüs grafisi ve kardiyak belirteçler istenme­
plaklar unstabil olur ve rüptüre olarak koroner ar­
lidir. Devam eden semptomları olan hastalarda seri
ter trombozisine neden olur. Eğer trombus tama­
EKG çekimleri yapılmalıdır. Karar sürecinde uy­
mıyla tıkayıcı ise STEMI görülür. Kısmi tıkanma,
gun tüm veriler kullanılır.
aralıklı anjina, istirahat anjinası veya NSTEMI na
• Değerlendirme öncesi AKS olasılığı (pretest olası­
neden olur.
lığı) düşük olduğu durumlarda (şu an geçerli olan
P lak rüptürü tahmin edilemez ve yaygın olarak
tavsiye eşiği % 1-2) ileri testler gerekli değildir.
daha önceden tıkayıcı olmayan plaklarda görülür.
İlk değerlendirmenin sonucunda hastalar AMI,
olası akut iskemi veya kesin iskemi değil şeklinde
• KLİNİK ÖZELLİKLER sınıflandırılmalıdır.
AKS olasılığı olan hastanın ileri değerlendirme için
takip edilip, edilemeyeceği acil servis doktoru için
önemlidir. Kardiyak göğüs ağrısı olmadığı düşünü­
len %3-6 hastada kısa dönemde istenmeyen kardi­ TABLO 22-1 Muhtemel Akut Koroner
yak olaylar gelişecektir. Sendrom Düşünülen Hastalar
için Risk Değerlendirme
ağrısı için yüksek risk taşır: Omuza ve kola yayılan Şeması
ağrı, egzersiz ile ortaya çıkan ağrı, basınç hissi, ön­ 1. Akut miyokard enfarktüsü: derhal revaskülarizasyon
ceki kardiyak ağrıya benzerlik veya eşlik eden bu­ adayı
lantı veya terleme. il. Muhtemel akut iskemi: istenmeyen sonuçlar açısından
Göğüs ağrısı için düşük risk özellikleri; plöritik, yüksek risk
pozisyonel, üretilebilir, keskin veya batıcı ağrı. Klinik instabilite, devam eden iskemik ağrı, iskemik EKG
Düşük risk özellikleri taşıyan ya da yüksek risk değişikliği ile birlikte istirahatte ağrı
özellikleri olmayan hastalar, AKS açısından anlam­ Hl-Muhtemel akut iskemi: istenmeyen sonuçlar açısından
orta risk
lı klinik risk taşıyabilirler. Bu yüzden yüksek risk Yüksek risk faktörlerinin yokluğuna rağmen, iskemiyi
yokluğu veya düşük risk özelliklerinin olması, AKS düşündüren öykü;
u dışlamak için tek başına kullanılmamalıdır. Olası İstirahatte ağrı, yeni başlangıçlı ağrı, gittikçe artan ağrı, EKG
AKS hastaların klinik özellikleri kısım 20 de tartı­ de ağrı ile ilişkisiz iskemi paterni (ST depresyonu <lmm,
şıldığı gibidir. T dalga inversiyonu >1 mm görülebilir).
Önceden yapılmış negatif kardiyak stres testi, öy­ iV. Muhtemel akut iskemi: istenmeyen sonuçlar açısından
küsü uyumlu veya EKG bulguları olan hastalarda düşük risk
AKS için uygun bir şekilde değerlendirme yapılma­ Hikaye güçlü bir şekilde iskemiyi düşündürmez, EKG
normal, öncesine göre değişmemiş veya spesifik olmayan
sına engel olmamalıdır. Önceki stres testleri sonuç­ bulgular içerir.
ları hastanın o anki semptomlarının plak rüptürü­ V. Kesinlikle iskemik değil: istenmeyen sonuçlar açısından
ne bağlı yeni gelişen bir iskemiden kaynaklanıp, oldukça düşük risk
kaynaklanmadığını belirleyemez. İskemik olmayan semptom etiyolojisi ile ilgili açık, objektif
Miyokard enfarktüsü dışlandıktan sonra, hastaya deliller mevcut olup, EKG normal, öncesine göre değişmemiş
stres testi yapılmasının gerekli olup, olmadığını be­ veya spesifik olmayan bulgular içerir. Klinisyenin tahmirıi,
lirlemede önceden yapılmış kateterizasyon öyküsü akut Koroner sendrom olasılığı için ::; %2clır.
84 KISIM S • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

Olası akut iskemili hastalar, semptomların özellik­ Stres testi sırasında kardiyak değerlendirmede
leri, klinik özellikleri ve EKG bulgularına dayana­ kullanılan yöntemler; EKG, nükleer görüntüleme,
rak istenmeyen sonuçlar için yüksek, orta, düşük ekokardiyografi, magnetik resonans stratejileridir.
riskli olarak sınıflandırılır (Tablo 22-1). Bu testlerden hangisinin seçileceğine, kurumun
• TIMI risk skoru, risk değerlendirmesi için kullanı­ deneyimi ve ekipmanına göre karar verilir. Test ön­
labilir ancak bu skor, test endikasyonunu belirle­ cesi hastalık olasılığı ile kullanılan testin sensivitesi
mek için tek başına kullanılmamalıdır. ve radyasyon riski de karar sürecinde göz önünde
• İkincil değerlendirme gözlem ünitesi veya yataklı bulundurulur.
alanlarda yapılabilir. Bu değerlendirme AKS, AMI EKG koşu bandı egzersiz (treadmill) testi en az ma­
ve USAP dışlanması açısından yapılmalıdır liyetli olandır ve yaygın olarak kullanılır fakat en
• AMI, miyokardiyal nekrozu saptayacak seri tro­ düşük sensiviteye (%68) sahiptir. Yüksek risk ola­
ponin ölçümleri kullanılarak dışlanmalıdır. Serum sılıklı hastalarda kullanılmamalıdır. Ayrıca EKG
troponin düzeylerinin yükselmesi enfarktüsün koşu bandı egzersiz (treadmill) testi bazal EKG
başlangıcından itibaren 8 saat alabilir. Bu yüzden anormal olan hastalarda kullanılmamalıdır.
kardiyak belirteçler değerlendirilirken semptomla­ Stres ekokardiyografi avantajlari; radyasyon içer­
rın başlangıç zamanı göz önüne alınmalı ve tekrar­ memesi, yüksek sensivite (%80) ve yaygın kullanı­
layan ölçümler istenmelidir. Geleneksel yaklaşım labilirlik.
hastaya gelişinde ve gelişinden 6 saat sonra tropo­ Yaygın kullanılabilirliği olan nükleer görüntü­
nin ölçümleri yapmaktır. Hastanın klinik durumu­ leme, miyokardiyal perfüzyonu değerlendirir ve
na göre 3-4 saat ara ile ölçümler yapılabilir. yüksek doğruluk oranına sahiptir. Bununla birlik­
• Normal seri miyokardiyal belirteç ölçümleri AMI te, radyoizotop yarı ömrünün uzun olması nede­
olasılığını azaltır ancak hasta istenmeyen sonuçlar niyle, yüksek radyasyon maruziyeti söz konusu­
açısından riskli olabilecek USAP olasılığını dışla­ dur.
maz. Bu yüzden olası AKS da hastaya bazı objektif
kardiyak testler yapılmalıdır.
Objektif kardiyak testler ya hastanın koroner ana­
ACİL SERVİS BAKIMI VE
tomisini ya da kardiyak fonksiyonlarını bazen de
TABURCULUK
her ikisini gösterir. Olası AKS için testler devam ederken hastaya 160-
• Yaygın kullanılan kardiyak testler; stres ekokardi­ 325 mgr PO aspirin ve 0.4 miligram sprey veya SL
yografi, istirahat ya da stres nükleer görüntüleme, olarak NG verilmelidir.
stres kardiyak magnetik resonans görüntüleme, Eğer semptomlar devam ederse, f3-blokerler (me­
bilgisayarlı koroner anjiyografi. toprolol 25-50 mg PO ilk 24 saatte) anti-iskemik
Çoğu hastada acil servisten yatış sırasında kardiyak tedavi olarak ve/veya morfin sülfat 1-5 mg iV veril­
testler yapılır. AMI dışlanmış düşük risk hastalar melidir. (3-blokajın kalp yetmezliği, düşük kardiyak
için ayaktan testlerin yapılması da bir seçenektir. output, kalp blokları, aktif reaktif havayolu hastalı­
Hastaların kuruma gelişlerini düzenleyen meka­ ğı, taşikardi ve hipotansiyon gibi birkaç kontrendi­
nizmaların olduğu yerlerde bu seçenek çok faydalı­ kasyonu mevcuttur (Bknz. AKS detaylı bilgi Bölüm
dır. 30).
Düşük riskli hastalarda bilgisayarlı koroner anji­ Orta derecede riskli hastalar için yardımcı teda­
yografi ile koroner arter hastalığının dışlanması vi seçenekleri mevcuttur. Hangi tedavinin veri­
çok umut verici bir uygulamadır. ACC/AHA Kla­ leceği, tedavi hizmeti veren kuruma, hastanın
vuzu bu grup hastalarda kullanımını önerir. Koro­ kanama riskine ve potansiyel fayda açısından
ner aterosklerozis olduğu bilinen ya da düşünülen dengelendiğinde ortaya çıkan tabloya göre deği­
hastalarda stres testleri ile fonksiyonel bir değerlen­ şebilir ve bir çok bölümün katıldığı bir yaklaşım
dirme tercih edilir. gerektirir. Bu tedavi seçenekleri aşağıda yer al­
• Stres test yapılacak ise, egzersiz ya da farmakolojik maktadır. (1) İkili antiplatelet tedavi: yaygın te­
stres yöntemlerinden hangisinin yapılacağına has­ davi şekli aspirine ilave klopidogrel 300-600 mg
tanın egzersiz yeteneğine göre karar verilir. Yürü­ PO (2) Anti-trombin tedavi: yaygın tedavi şekli
yemeyen hastalarda farmakolojik stres testleri ya­ heparin 60 ünite/kg IV bolus (max 4000 ünite
pılır. bolus) ve 12 ünite/kg/saat iV infüzyon (max in-
BÖLÜM 23 • SENKOP 85
füzyon 1000 ünite/saat) veya enoksaparin 1 mg/ TABLO 23-1 Senkop Nedenleri
kg SC her 12 saatte bir verilir.
NÖROLOJİK/REFLEKS
EKG değişikliği olmaksızın negatif seri kardiyak
KARDİYAK* İLİŞKİLİ
belirteçleri ve normal objektif kardiyak testleri olan
Yapısal kardiyopulmoner Vazovagal
hastalarda, semptomların nedeni AKS değildir.
hastalık Postural (durumsal)
Yaşam tehdit edici diğer durumlar da gözden düşü­ Kalp kapak hastalıkları Öksürük
nülmeli, uygunsa ileri değerlendirme yapılmalıdır. Aort darlığı Miksiyon
Pozitif kardiyak belirteçleri olan, EKG değişikliği Triküspit darlık Defekasyon
bulunan veya tanı koyucu testleri AKS destekleyen Mitral darlık Yutkunma
hastalar, kardiyak izlem için hastaneye kabul edil­ Kardiyomiyopati Nöralji
melidir. Pulmoner hipertansiyon Karotid sinüs sendromu
Konjenital kalp hastalığı Ortostatik hipotansiyon
Tanı koyucu olmayan testler vakaya göre değerlen­
Miksoma Psikiyatrik
dirilmelidir ve çoğu bir kardiyolog ile tartışılmalı­ Perikardiyal hastalık Nörolojik
dır. Aort diseksiyonu Geçici iskemik atak
Pulmoner emboli Subklavyen çalma
Miyokardiyal iskemi Migren
Miyokardiyal enfarküs İlaçlar
Disritmiler Antihipertansifler
Bradidisritmiler Antiparkinson ilaçları
Stokes-Adams atağı 13-blokerler
Sinüs düğümü hastalığı Diüretikler
İkinci ya da üçüncü derece Kardiyak glikozidler
kalp bloğu Antidisritmikler
Pace-maker disfonksiyonu Antipsikotikler
Taşidisritmiler Antidepresanlar
Ventriküler taşikardi Fenotiazinler
Torsades de pointes Nitratlar
Supraventriküler taşikardi Kokain
Atriyal fibrilasyon veya flatter Alkol
*Bakınız Bölüm 80: Çocuklarda senkop ve ani ani ölüm, Bölüm 78:
Çocuklarda nöbet ve status epileptikus, Bölüm 147; Erişkinlerde nöbet
SENKOP ve status epileptilnıs.

Bret A. Nicks
Çeviri: Meltem Akkaş Bir nedenle kardiyak output düşer ve beyine oksi­
jen ve besin sunumu azalır. Postür sağlanamaz ve
otonomik otoregülasyon merkezlerinin cevabı ile
serebral perfüzyonun yeniden sağlanması, bilincin
spontan dönüşüne neden olur.
EPİDEMİYOLOJİ Refleks aracılı (vazovagal) senkopta bir uyaran
Senkop AS yıllık başvurularının % 1 -2'sini oluştu­ anormal otonomik cevap üretir. Bradikardi ile bir­
rur. likte veya bradikardi olmaksızın vazodilatatör hi­
En yüksek sıklıkta yaşlılarda görülür ve morbidite potansiyon oluşur. Daha az yaygın bir şekilde ise,
riski mevcuttur. uyaran vagal hiperaktiviteye neden olur.
%40 hastada neden belirlenemez.

KLİNİK ÖZELLİKLER
PATOFİZYOLOJİ SenkoPun en yaygın nedeni, refleks aracılı olup, hi­
Senkopta yaygın patolojik yol, beyin sapı retiküler potansiyona ve/veya bradikardi ile uygunsuz vagal
aktive edici sisteme kan akışının ve vital besin veri­ tonusa neden olur.
liminin eksikliğinin, bilinç kaybı ve postural hipo­ SenkoPun daha az yaygın görülen sebebi, sereb­
tansiyona neden olmasıdır. rovasküler hastalıklar, subaraknoid kanama ve
Senkopun en yaygın nedenleri; vasovagal refleks, subklavyen çalma sendromudur. Değişmiş mental
kalp ile ilgili nedenler (yapısal ve disritmiler) ve o r ­ durum ve dirençli nörolojik defısitin olduğu bilinç
tostatik hipotansiyondur (Tablo 23- 1). kaybı gerçek senkop değildir.
86 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

• Vazovagal senkobun ayırdedici özelliği dizzines • Öyküde, yaş, yapısal kalp hastalığı öyküsü ve öncül
(yavaş ilerleyici belirtileri olan sersemlik), bulantı, belirtiler gibi herhangi bir risk faktörünün varlığını
azalmış görme, solukluk ve terlemedir. tespit etmek amaçlanır.
• Refleks-aracılı senkobun bir formu olan karotid • Uyarıcı bir belirti olmadan meydana gelen senkop
sinüs hipersensivitesi, bradikardi, asistoli (3 saniye­ disritmileri, efor sırasında senkop ise kan akış yo­
nin üzerinde) veya hipotansiyon ile sonuçlanabilir. lundaki tıkanıklıkları düşündürür.
Bu teşhis, tekrarlayan senkop ve negatif kardiyak • Kalp muayenesi, aortik stenoza veya hipertrofik
belirteçleri olan yaşlı hastalarda göz önünde bulun­ kardiyomiyopatiye bağlı üfürümü saptamayabilir.
durulmalıdır (Bu hastaların sadece %25'i gerçek • EKG, daha önceden bilinmeyen MI, akut iske­
karotid sinüs sendromuna bağlı spontan semptom­ mi, disritmi, kalp bloğu, uzamış QT veya Wolff­
lara sahiptir). Parkinson-White Sendromunu ortaya çıkarabilir.
• Ortostatik senkop, ayağa kalkınca oluşan ani pos­ • Öyküye göre istenen laboratuvar testleri hematok­
tür değişikliği ile birlikte, kalp hızını ve/veya peri­ rit, gebelik testi, elektrolitler ve glukozu içerebilir.
ferik vasküler resistansı arttırmaktaki yetersizlikten • Nöbet senkop ile çok fazla karıştırılır ve sıklıkla
kaynaklanır. Bu durum, yaş, ilaçlar, volüm azalması postiktal fazın tespiti ile ayırıcı tanı yapılabilir. Dil
ve otonomik disfonksiyon ile ilişkilidir. laserasyonu nöbet için güçlü bir delildir fakat nö­
• Kalp ile ilgili senkop, disritmilere veya yapısal kalp betlerin az bir kısmında görülür.
hastalıklarına bağlıdır ve ani kardiyak ölüm haber­
cisidir.
• Disritmilerden kaynaklanan senkop, tipik olarak
ani ve genellikle öncül belirtiler olmaksızın mey­
ACİL SERVİS BAKIMI VE
dana gelir. Yapısal kalp hastalıkları ise, genellikle TABURCULUK
vazodilatasyon veya efor sırasında senkop gibi açık • AS değerlendirmesinin amacı, acil ve hemen kötü­
bir şekilde görülür. Yaşlı hastalarda daha fazla yay­ leşmeye neden olacak ve gelecekte ciddi morbidite
gın olarak aort stenozuna, gençlerde ise daha yay­ veya ani ölüm doğurabilecek riskleri tespit etmek­
gın olarak hipertrofik kardiyomiyopatiye bağlıdır tir.
(Tablo 23-1). • Eğer senkobun nedeni ilk öykü, fizik muayene ve
• Pulmoner emboli olan %10 hastada senkop görü­ EKG ile tespit edilirse, buna uygun olarak taburcu­
lür. luk yapılabilir.
• Klasik olarak panik hastaların teşhisinde tetikleyici • Şekil 23-1 de yer alan algoritma değerlendirme, te­
manevra olarak kullanılan hiperventilasyon; hipo­ davi ve taburculuk için bir yaklaşım sağlar.
karbi, serebral vasokonstriksiyon ve sonuç olarak • Yatan veya ayaktan istenecek ek testler veya AS
da senkoba neden olur. sonrası testler, senkobun nedeni ve ilgili semptom-
• Psikiyatrik bir hastalıkla ilişkili senkobu olan vaka­ !ara göre belirlenir (Tablo 23-2).
lar, olasılıkla genç, tekrarlayan senkop atakları ve • Yüksek riskli olmayan hastalarda senkop kardiyak
çoklu öncül semptomları olan hastalardır. nedenli değildir ve bu yüzden ayaktan takip uygun­
• Özellikle yaşlılarda senkopun sık görülen nedeni, dur.
antidepresan ve antihipertansif ilaçlar (j)-bloker, • Ayaktan takip edilen hastanın değerlendirilmesi,
kalsiyum kanal antagonistleri, diüretikler) gibi 24 saatlik ambulatuvar halter veya ve tilt testini içe­
çoklu ilaç kullanımıdır. rebilir.
• Araba kullanmaması, yüksekte çalışmaması, baş­
ka bir senkop durumunda tehlikeli olabileceği için
TANI VE AYIRICI TANI kendi başına yalnız kalacağı yerde çalışmaması gibi
• Senkopun araştırılmasında en önemli araçlar; tavsiyeler taburculuk sırasında önerilebilir.
öykü, fizik muayene ve EKG
BÖLÜM 23 • SENKOP 87

Gerçek bir senkop mu?


Geçici bir bilinç kaybı ile birlikte eski nörolojik fonksiyonlara geri dönmek

ı
Evet Hayır
(nöbet, inme kafa travma diğer)

Öykü, fizik muayene, Uygun


I ı
diğer semptomların tedavi
araştırılması, EKG

1 1
Hayır
Evet
+ Açıklanamayan
Açık bir nedeni
olan senkop senkop

Risk

ı
sınıflaması

Evet Ha ır
+ Düşük risk
Uygun tedavi; Olası
Yüksek risk kriteri' semptomsuz
hastaneye kabul taburculuk

Kardiyak senkop Nörokardiyojenik/vasovagal Taburculuk ve izlem


• Vasomotor senkop Değerlendirme ve kardiyak
•Aritmi
• Karotid hipersensivitesi izlem için kabul
• Miyokard enfarktüsü
• Perikardiyal efüzyon • Durumsal senkop
• Pulmoner embolı İlaçlarla ilgili
*Yüksek risk kriteri:
Anormal EKG
• Nörolojik senkop Ortostatik hipotansıyon Yapısal kalp hastalığı şüphesi,
• Subaraknoid kanama özellikle konjestif kalp
• Subklavyan çalma sendromu yetmezliği öyküsü
• Geçici iskemik atak Hct <30
Akımlı kanama Solunum sıkıntısı
• GI kanama SKB <90 mmHg
• Travma Ani kardiyak ölüm ile ilgili aile
• Dalak rüptürü öyküsü
• Over kist rüptürü İleri yaş..

.. Kesin bir yaş sınırı yoktur;


kardiyovasküler risk gibi diğer
faktörler önemli rol oynar. Diğer
risk faktörleri yoksa <45 yaş,
düşük risktir

ŞEKİL 23-1. Senkoplu hastanın AS değerlendirmesi genel bir tedavi stratejisi sağlar. Hct = hematokrit SKB = sistolik kan
basıncı
88 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

TABLO 23-2 Senkopta Acil Servis Sonrasında Yapılan Testler


TEST ENDİKASYON FAYDA
Kardiyak senkop
Elektrokardiyografik Hasta kabulü Monitor de disritmiler izlenirken tekrarlayan
monitorizasyon Önemli kardiyak hastalık şüphesi yoksa semptomlar görülürse kardiyak senkop
ayaktan monitorizasyon doğrulanır. Tekrarlayan semptomlar sinüs
ritminde görülürse kardiyak senkop dışlanır.
Ekokardiyografi Hikaye, muayene veya EKG yapısal kalp Yapısal kalp hastalığı şüphesini değerlendirmek
hastalığını düşündürür ve doğrulamak
Elektrofizyolojik test Gösterilmiş disritmiler veya altta yatan ciddi Uyarılabilir taşikardileri ve bazı bradikardileri
kalp hastalığı tespit etmek
Stres testi Egzersiz ile ilgili senkop Egzersiz ile oluşan disritmileri ve egzersiz
sonrası senkobu saptamak
Nörolojik senkop
BT/magnetik resonans Nörolojik semptom ve bulgular Serebrovasküler anomalileri veya subklavyen
anjiyografı/Karotid darlığı tespit etmek
Doppler
Elektroensefalografi Nöbet şüphesi Altta yatan nöbet hastalığını saptamak
Refleks ilişkili senkop
Tilt testi Kardiyolojik neden dışlanmış tekrarlayan Pozitif test nörokardiyojenik senkop tanısını
nöbet koydurur
Psikojenik
Psikiyatrik test Altta yatan kalp hastalığı olmayan genç hasta Senkoba neden olan altta yatan psikiyatrik
hastalığın saptanması

TABLO 24-1 Akut Kalp Yetmezliği


Sınıflaması
SINIFLAMA KAREKTERİSTLİKLERİ
Hipertansif Kısmen korunmuş sol ventrikül fonksiyonları
KONJESTİF KALP akut kalp ile birlikte akut kalp yetme--d
. iği semptom ve
24 YETMEZLİGİ VE AKUT
yetmezliği bulguları, sistolik kan basıncı > 140 mmHg,
Tipik olarak göğüs grafisi pulmoner
PULMONER ÖDEM ödemle uyumlu, semptomların başlangıcı
48 saat veya daha az
Lori Whelan Pulmoner Solunum sıkıntısı, bazal duruma göre
Çeviri: Meltem Akkaş ödem azalmış oksijen saturasyonu, göğüs
grafisi bulguları
Kardiyojenik Doku hipoperfüzyon delili (tipik olarak
şok (Bknz. sistolik kan basıncı< 90 mmHg)
bölüm 54,
kardiyojenik
EPİDEMİYOLOJİ şok)
Akut Hafiften orta dereceye kadar akut kalp
Akut kalp yetmezliği sendromları klinik duruma dekompanze yetmezliği semptom ve bulguları
göre sınıflandırılır. (Bknz. Tablo 24-1). kalp olmakla beraber, hipertansif kalp
Kalp yetmezliği yıllık % 18. 7 ölüm hızı ile birlikte yetmezliği yetmezliği, pulmoner ödem,
kardiyojenik şok kriterlerini karşılamaz
kötü bir prognoza sahiptir. Pulmoner ödem geliş­
ve sistolik kan basıncı < 140 mmHg ve
tikten sonra, 1 yıllık sağ kalım %50 <lir. >90 mmHg, tipik olarak artmış periferik
Akut kalp yetmezliği olan hastaların çoğunda arte­ ödem ve semptomların başlangıcı
riyal hipertansiyon (%53-73), iskemik kalp hastalı­ günler öncesine dayanır
ğı (%46-68), diyabet (%27-42) ve atriyal fıbrilasyon Yüksek output Tipik olarak taşikardi, sıcak ekstremiteler
yetmezlik ve pulmoner konjesyonla birlikte yüksek
(%21-42) mevcuttur.
kardiyak output,
Yeni başlangıçlı akut kalp yetmezliği olan hastala­ Sağ kalp Jugüler venöz dolgunluk, hepatomegali
rın 1/3 ile l/4'ünde çok yaygın olarak akut koroner yetmezliği ile birlikte düşük output sendromu.
arter sendromu bulunur. Hipotansiyon olabilir.
BÖLÜM 24. KONJESTİF KALP YETMEZLİGİ VE AKUT PULMONER ÖDEM 89
PATOFİZYOLOJİ Sol kalp yetmezliğinin semptomları, dispne (özel­
likle efor sırasında), paroksismal nokturnal dispne,
Üç faktör, önyük (preload), ardyük (afterload) ve ortopne, noktüri, yorgunluk ve güçsüzlüktür.
kasılma (kontraktilite) ventriküler atım hasmini Sağ kalp yetmezliği olan hastalarda özellikle alt ext­
(stroke volume) belirler. Kalp hızı ve stroke volüm remite ödemi bulunur ve jugüler venöz dolgunluk,
kardiyak debiyi (kardiyak output) belirler. karaciğer büyümesi ve hepatojugüler refleks görü­
• Düşük debi kalp yetmezliği, myokardda doğuştan lür.
olan kasılma problemine bağlıdır.
• Yüksek debi kalp yetmezliği, fonksiyonel olarak
sağlam olan myokard aşırı sistemik ihtiyacı karşıla­
yamadığında görülür. Yüksek debi kalp yetmezliği TANI VE AYIRICI TANI
nedenleri göreceli olarak azdır ve anemi, tirotoksi­ Konjestif kalp yetmezliği ve/veya pulmoner öde­
koz, geniş arteriyovenöz şantlar, beriberi, ve kemi­ min doğru tanısını koymak karışık bir süreçtir
ğin Page hastalığını içerir. çünkü ne öykü ne de fizik muayene kesin bilgiler
• Ejeksiyon fraksiyonunun %40 altında olduğu sisto­ vermez. Tanı, direk grafiler, laboratuvar çalışmaları
lik fonksiyon bozukluğu sıklıkla iskemik kalp has­ ve EKO gibi bir çok testin yapılması ile konulur.
talığına bağlı olup, afterload sensitivitesine neden Göğüs grafisinde, üst lob damarlarda dilatasyon,
olur ve dolaşım stresi ile (örn., egzersiz esnasında) kardiyomegali (akciğer grafide kardiyotorasik oran
artmış kardiyak basınçlar olarak görülür. Mekanik >0.6), interstisyel ödem, genişlemiş pulmoner ar­
olarak ventrikül kanı atmakta zorlanır. Bozulmuş ter, plevra! efüzyon, alveol ödemi, belirgin superior
kontraktilite artmış kalp içi volümlere, basınçlara vena kava ve Kerley B çizgileri (alt akciğer alan­
ve afterload sensitivitesine neden olur. larında periferde kısa lineer çizgiler) görülebilir
Diyastolik disfonksiyonda, korunmuş ejeksiyon (Bknz. Şekil 24-1). Akut kalp yetmezliği olan has­
fraksiyonu ile birlikte bozulmuş ventrikül relak­ taların %18'e kadarında göğüs grafisinde bir bulgu
sasyonu (gevşeme bozukluğu) bulunur ki, bu du­ saptanmayabileceği akılda tutulmalıdır. Akciğer
rum sol ventrikül kan alımında zorluğa neden olur. grafisi anormal sol ventrikül fonksiyonlarını dışla­
Azalmış sol ventrikül kompliansı, yeterli diyastolik masa da, pnömoni gibi diğer tanılan ortaya çıkara­
sol ventrikül doluşunu sağlamak için yüksek atriyal bilir.
basınç gerektirir ve bu durum preload sensitivitesi B-tip natriüretik peptid (BNP), yükselmiş ventri­
ile sonuçlanır. Kronik hipertansiyon ve sol ventri­ kül basıncına veya voli.im stimulasyonuna cevap
kül hipertrofisi sıklıkla bu duruma neden olur. olarak ventrikül myokardında sentezlenir. BNP öl­
Sağ kalp yetmezliğinin en yaygın nedeni, sol kalp çümü, akut dispneli hastalarda ve kalp yetmezliği
yetmezliğidir.
Kalp yetmezliği geliştiğinde, birkaç nörohormonal
kompanzasyon mekanizması gelişir.
Kardiyak output azalması, renin-anjiyotensin­
aldosteron aksının uyarılmasına ve antidiüretik
hormon salınımına neden olur. Sonuç olarak böb­
rekten artmış su ve sodyum tutulumu görülür. Bu
durum aşırı mayi yüküne ve konjestif kalp yetmez­
liğinin klinik belirtilerine neden olur. Artmış adre­
narjik durum, arteriyal vazokonstriksiyona, anlam­
lı afterload artışına ve sonuç olarak artmış kardiyak
iş yüküne neden olur.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Akut pulmoner ödem veya konjesyon, sol kalp yet­
mezliğinin başlıca bulgusudur ve hastalarda sıklıkla
şiddetli solunum sıkıntısı, köpüklü pembe veya beyaz
balgam görülür, akciğerde raller ve S3, S4 duyulur. L ,... _ 4_1 ı ııı,ı,ı Iı _..___._,
w.L..L..: .

Hastalarda sıklıkla taşikardi, atriyal fibrilasyon ve ŞEKİL 24-1. Konjestif kalp yetmezliği bulguları olan ak­
prematür ventriküler kontraksiyonlar gibi kardiyak ciğer grafısi. Akciğer grafisinde kardiyomegali, interstisyel
disritmiler ve hipertansiyon bulunur. ödem ve sol tarafta plevra! efüzyon görülmektedir.
90 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

tanısında veya dışlanmasında yardımcı olacağın­ pılır.


dan tavsiye edilir. Ancak bazı sınırlamaları vardır • Hipotansif veya inotrop destek ihtiyacı olan has­
ve tek başına kullanılmamalıdır. talarda dopamin 5-10 mikrogram/kg/dk başlanır,
• Eğer BNP düzeyi düşük ise (BNP<lOO picogram/ sistolik kan basıncı 90-100 olacak şekilde doz ayar­
mL veya N-terminal pro-BNP<300 picogram/mL), laması yapılır.
diğer tanı olasılıkları düşünülmelidir. • ST yükselmeli myokard enfarktüsü için EKG de­
Eğer BNP düzeyi belirgin yüksek ise (BNP >500 ğerlendirilir (Bkı12. Bölüm 20). Dobutamin, dopa­
picogram/mL veya N-terminal pro-BNP >1000 picog­ min ile birlikte veya hasta şiddetli dolaşım şokunda
ram/mL), konjestif kalp yetmezliği için güçlü bir delil­ değilse tek başına verilebilir. Dobutamin 2.5 mik­
dir. Yaş ile birlikte normal kabul edilen aralık. rogram/kg/dk dozda başlanır ve cevaba göre doz
ayarlaması yapılır (Bknz. Bölüm 21, kardiyojenik
• Ara değerler pulmoner emboli, myokard enfarktü­
şok).
sü veya primer pulmoner hipertansiyon gibi diğer
• Myokard enfarktüsü nedeniyle gelişen kalp yet­
karışabilecek hastalık tanılarını akla getirmeli ve
hastanın klinik durumuna göre ek testler yapılmalı. mezliğinde trombolitik ajanları göz önünde bulun­
• Diğer sınırlamalar şunlardır 1) Böbrek yetersizli­ durunuz.
ğinde düzey artar 2) Şişman hastalarda ve BNP 1 Kalbin inotropik durumunu bozabilecek tedavi­
saatten önce yükselemeyebileceğinden akut du­ lerden kaçınarak, disritmiler (Bknz. Bölüm 4) ve
rumlarda düzey düşüktür. elektrolit bozukluklar (bakınız bölüm 6) tedavi
• Akut pulmoner ödem ayırıcı tanısında, akut solu­ edilir.
num sıkmtısınm diğer yaygın nedenleri düşünül­ • Morfin 2-5 miligram iV başlanabilir ve ağrı kont­
meli; astım, KOAH, pnömoni, pulmoner emboli, rolü gerektikçe tekrar edilir. Solunum depresyonu­
alerjik reaksiyonlar ve solunum yetmezliğinin di­ na neden olabilir ve altta yatan kalp yetmezliğinin
ğer nedenleri gibi. tedavisi için kullanılan oksijen, diüretik ve nitratla­
ra ek bir yarar sağlamaz.
ACİL SERVİS BAKIMI VE • 7141 hastada yapılan randomize kontrollü bir çalış­
TABURCULUK mada, akut dekompanze kalp yetmezliğinde nesiri­
• Non-rebreather (geri dönüşlü olmayan) maske ile tid kullanımı standart tedavi ile karşılaştırıldığın­
pulse oksimetrede %95 oksijen saturasyonunu sağ­ da, ek bir fayda gösterilememiştir.
layacak şekilde %100 oksijen verilmelidir. • Digoksin etkisi akut durumlarda fayda sağlayama­
• Eğer hastada herhangi bir solunum sıkıntısı görü­ yacak kadar yavaş başlar.
lürse, yüz maskesi ile bifazik pozitif havayolu ba­ • Nitratlara dirençli anürik hastalarda acil diyaliz bir
sıncı (BİPAP) veya sürekli pozitif havayolu basıncı tedavi seçeneğidir.
(CPAP) uygulamayı göz önünde bulundurun. Konjestif kalp yetmezliğinin uzun dönem tedavisi;
• İnvaziv olmayan ventilasyona kooperasyon yoksa, diyetteki tuzu kısıtlamak, furosemid gibi diüretik­
yorgunluk, bilinçsizlik veya hemodinamik bozuk­ lerin kronik kullanımı ile preload azaltılması, me­
luk görülürse, derhal entübasyon gerekir. toprolol gibi �-blokerlerin kullammı ile afterload
• Hipertansif tüm hastalara sublingual 0.4 miligram azaltılması, kaptopril gibi ACE inhibitörleri ve di­
NG verilmelidir (her 1-5 dakikada tekrar edilebilir). goksin kullammıdır.
• Kan basmcı >150/100 ise, NG 0.2-0.4 mikrogram/ • Kalp yetmezlikli çoğu hasta yatarak tedaviye ihti­
kg/dk IV başlangıç dozunda verilmeli. iV yol ile
yaç gösterir veya en azından diürez sırasında böb­
titrasyon hem daha kolay olacaktır hem de eğer
rek fonksiyonlarının izlenmesi ve akut dekompan­
hastaya BİPAP uygulanıyorsa kullanılabilecek tek
zasyonun nedeni olarak AMI dışlanması için, izlem
yoldur.
• Nitrat başlanmasından sonra, furosemid gibi güçlü gerekir. IV nitrogliserin verilen ve/veya BİPAP te­
bir iV diüretik 40-80 miligram veya bumetanid 1-3 davisi uygulanan hastalarda yoğun bakım yatışı ge­
miligram iV verilir. Elektrolit özellikle serum po­ rekir.
tasyum düzeyi izlenmelidir. • Belirgin düzeltilebilir nedenlere bağlı olup, bu ne­
• Dirençli hipertansif özellikle NG'e iyi yanıt verme­ denlerin tedavi edildiği hafif semptomları olan has­
yen hastalarda nitroprussid verilebilir. Başlangıç talar ayaktan izlenebilir. Taburculuk için, hastaların
dozu 0.3 mikrogram/kg/dk olup, kan basmcı ve tanı testleri normal olup, güçlü sosyal desteğe sahip
semptomların düzelmesine göre doz ayarlaması ya- olmaları gerekir.
BÖLÜM 25 • KAPAK ACİLLERİ 9J
KAPAK ACİLLERİ PATOFİZYOLOJİ
25 Bo Burns Hastaların çoğunda ilerleyici atriyum dilatasyonu
Çeviri: Meltem Akkaş nedeniyle sonununda atriyal fıbrilasyon gelişecektir.
Kapak obstrüksiyonu yavaş ilerleyici olmasına rağ­
men, özellikle efor sırasında, kardiyak outputtaki
%90 kapak hastalığı kronik olup, yapısal anomali­ kompansatuvar artışı önleyecek yeterli obstrüksi­
nin başlangıcı ile semptomların başlangıcı arasında yon oluştuğunda, semptomlar akut olarak görülme
dekatlar vardır. eğilimindedir.
Dilatasyon ve hipertrofi ile kronik adaptasyon ne­
deniyle, kalp fonksiyonu yıllarca korunabilir. Bu KLİNİK ÖZELLİKLER
yüzden üfürümün duyulması ile teşhis konulması
için 10-20 yıl geçebilir. Kapak hastalığı olan tüm hastalarda çok yaygın
Dört kapak kanın geriye kaçışını önler, ventrikülün bulunan semptom efor dispnesidir (mitral darlığı
her kasılması sırasında kanın etkili ejeksiyonuna olan hastaların 580'inde görülür).
izin verir. Mitral kapağın 2, diğerlerin 3 kapakcığı İkinci en yaygın semptom olan hemoptizi, kapak
mevcuttur. Sağ papiller kas triküspit kapağın, sol hastalıklarının erken tanınması ve tedavisi nedeni
papiller kas mitral kapağın etkili kapanmasını sağ­ ile daha düşük görülür olmuştur.
lar. • Sistemik emboli; miyokardiyal, renal, santral sinir
Genel popülasyon ile karşılaştırıldığında, hemo­ sistemi ve periferik enfarkt ile sonuçlanabilir.
• Mitral darlığın klasik belirti ve üfürümleri Tablo
dinamik olarak anlamlı kalp kapak hastalığı olan­
larda ölüm olasılığı 2.5 kat, inme olasılığı 3.2 kat 25-1 'de verilmiştir.
artmıştır.
TANI VE AYIRICI TANI
• MİTRAL DARLIK EKG çentikli veya bifazik P dalgalarını ve sağ aks
deviasyonunu gösterebilir (Bknz. Şekil 25-1).
EPİDEMİYOLOJİ
Akciğer grafisinde sol atriyal genişlemeyi gösteren
• Sıklığı azalmasına rağmen, romatolojik kalp hasta­ sol kalp sınırında düzleşme, tipik olarak erken rad­
lığı hala mitral kapak darlığının en önemli nedeni­ yolojik bulgudur. Sonuç olarak pulmoner konjes­
dir. yon bulguları gelişir (üst akciğer alanlara konjes­
Kadınlarda erkeklere göre 2 kat fazla görülür. yon, Kerley B çizgileri, vaskülarite artışı).

@ij:JiıflJ@ Kapak Sesleri, Üfürümleri ve Bulgularının Karşıkaştırılması


KAPAK HASTALIGI ÜFÜRÜM KALP SESLERİ VE BULGULAR
Mitral darlık Middiastolik rulman, Sl içerisine doğru artan Sert çarpan Sl, küçük apikal impuls, az dolmuş
ventrikül nedeni ile hafif vurma
Mitral yetmezlik Akut: Sl ile başlayan ve S2 den önce sonlanan Sl ve S2 duyulabilir
sert apikal sistolik üfürüm
Kronik: S2 içine yayılan tiz apikal sistolik
üfürüm
Mitral kapak S2 içine doğru artan geç sistolik üfürümü takip Midsistolik idik; geç sistolik üfürüm nedeni ile S2
prolapsusu edebilen idik azalabilir
Aort darlığı Kaba sistolik ejeksiyon üfürümü S2 paradoksal çiftleşmesi, S3 ve S4 duyulabilir;
küçük amplitüdlü nabız; yavaş artan ve süreldi
zirvede nabız
Aort yetmezliği S2öen hemen sonra tiz diastolik üfürüm S3 duyulabilir; geniş nabız basıncı
Kısaltmalar: Si: birinci kalp sesi 52: ikinci kalp sesi 53: üçüncü kalp sesi 54:dördüncü kalp sesi
92 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

ŞEKİL 25-1. Mitral darlığı olan hastada EKG de sol atriyal genişleme ve sağ aks deviasyonu görülmektedir. V2 derivasyo­
nunda anormal P dalgaları (Courtesy of David Cline, Wake Forest University).

Mitral darlığının tanısı ekokardiyografi ve/veya veya kapak yaprakcıklannın rüptürüne neden ola­
kardiyoloji konsültasyonu ile doğrulanmalıdır. bilir.
Doğru tanının acil olarak araştırılma kararı ve uy­ Sağ koroner tıkanıklığa bağlı inferior myokardiyal
gun yönlendirme, semptomların şiddetine göre be­ enfarktüs, iskemik mitral kapak yetmezliğinin en
lirlenir. yaygın nedenidir.
Aortik regürjitasyon ve iştah kesici ilaçlar (fenflu­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ramin ve fentermin veya deksfenfluramin tek başı­
Mitral darlığın medikal tedavisi; pulmoner konjes­ na) arasındaki ilişki kabul edilmesine rağmen, mit­
yonu azaltmak için aralıklı diüretik (40 miligram ral yetmezlik ile iştah kesici ilaçlar arasındaki ilişki
iV furosemid gibi), atriyal fibrilasyonun tedavisi açık değildir.
ve arteriyal emboli için risk altında olan hastalarda
antikoagi.ilasyondur. PATOFİZYOLOJİ
Mitral darlığı ve paroksismal veya kronik atriyal
fibrilasyonu veya embolik olay hikayesi olan hasta­ • Sol atriyuma akut regürjitasyon hızlıca basıncı
larda uzun dönem antikoagülasyon gerekir. Varfa­ yükseltir ve pulmoner ödeme neden olur. Bunun
rin tedavisinin amacı INR (international normali­ tersine kronik durumda büyük kaçak akımına rağ­
zed ratio) değerini 2 - 3.2 arasında tutmaktır. men sol atriyum genişlediğinden sol atriyal basınç
Mitral darlık ve pulmoner hipertansiyon ile gelen az bir oranda artar.
hastalarda hemoptizi görülebilir.
• Kanama; kan transfüzyonu, toraks cerrahi konsül­
tasyonu ve acil cerrahi gerektirecek kadar şiddetli KLİNİK ÖZELLİKLER
olabilir. • Akut mitral yetmezlikte, dispne, taşikardi ve pul­
moner ödem görülür. Hastalar hızlıca kardiyojenik
MİTRAL YETMEZLİK şoka girebilir veya kardiyak arrest gelişebilir.
• Aralıklı mitral yetmezlikte, genellikle pulmoner
EPİDEMİYOLOJİ
ödeme bağlı akut solunum sıkıntısı atakları ge­
Enfektif endokardit veya miyokardiyal enfarktüs; lişir ve ataklar arasında hasta asemptomatik ola­
korda tendinea veya papiller kasların rüptürüne bilir.
BÖLÜM 25 • KAPAK ACİLLERİ 93
• Kronik mitral yetmezlik yıllarca hatta dekadlar bo­ yan pozitif basınçlı ventilasyon, diüretikler, tolere
yunca tolere edilebilir. İlk semptom genellikle efor edilirse nitratlar ve solunum yetmezliği olan hasta­
dispnesidir ve bazen atriyal fıbrilasyonla ortaya larda entübasyon ile tedavi edilmelidir.
çıkar. Sıklıkla asemptomatik olan sistemik emboli • Nitroprossid; aort akımını arttırarak, ileri doğru
antikoagüle edilmeyen hastaların %20'sinde görü­ kan akışını sağlar. Sol ventrikül boyutunu küçülte­
lür. rek mitral kapak yetmezliğini kısmen düzeltir. Has­
• Mitral yetmezliğin klasik üfürümü ve bulguları ta hipotansif değilse nitroprussid 5 mikrogram/kg/
Tablo 25-1 'de listelenmiştir. dak IV verilir.
• Nitroprussid ile mitral regürjitasyonun daha da kö­
TANI VE AYIRICI TANI tüleştiği bir grup hasta olabileceği için dikkatli bir
monitorizasyon gereklidir.
• Akut rüptürde, EKG akut inferior duvar enfarktü­ • Hipotansif hastalarda nitroprusside ek olarak 2,5-
sünün delillerini gösterebilir (anterior duvar en­ 20 mikrogram/kg/dakika'dan dobutamin gibi inot­
farktüsünden daha yaygındır). ropik ajanlar verilmelidir.
• Papiller kas rüptüründen akut mitral yetmezlik, ak­ Aortik balon pompası regürjitan akımı ve sol vent­
ciğer grafısinde; beklenenden daha az kardiyak ge­ rikül dolum basıncını azaltarak ortalama arteryel
nişleme ile birlikte, minimal genişlemiş sol atriyum basıncı ve ön akımı arttırır; bu işlem cerrahiyi bek­
ve pulmoner ödem şeklinde görülebilir. lerken hastayı stabilize etmek için kullanılabilir.
• Kronik hastalıkta, EKG de sol atriyal ve sol ventri­ • Akut mitral kapak rüptüründe acil cerrahi düşü­
küler hipertrofi (LVH) bulguları görülebilir. Göğüs nülmelidir.
grafisinde, kronik mitral yetmezlik regürjitasyon
volüm derecesi ile uyumlu olan sol ventriküler ve MİTRAL KAPAK PROLAPSUSU
atriyal genişleme izlenir.
• Ekokardiyografi tanı koymak ve şiddeti belirlemek EPİDEMİYOLOJİ
için gereklidir (Bknz. Şekil 25-2). Akut hastada ya­
• Mitral kapak prolapsusu gelişmiş ülkelerde en sık
tak başı teknik zorunlu olabilir. Bununla birlikte
görülen kalp kapak hastalığıdır ve popülasyonun
transtorasik ekokardiyografi lezyon şiddetini gös­
%2,4'ünü etkiler.
teremeyebilir. Hasta yeterli oranda stabil olduğun­
• Mitral kapak prolapsusu olan ve olmayan hastala­
da transösefagiyal görüntüleme yapılmalıdır. Stabil
rı karşılaştıran popülasyon çalışmalarında, atriyal
olmayan hastada ekokardiyografi elektif olarak uy­
fibrilasyon, senkop, inme ve ani ölüm riskinde artış
gun koşullarda yapılabilir.
bulunmamıştır.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


PATOFİZYOLOJİ
• Pulmoner ödem başlangıçta oksijen, invaziv olma-
• Mitral kapak prolapsusu veya klik üfürüm sendro­
munun etiyolojisi bilinmemekle birlikte bu durum
konjenital olabilir.
• Erkek cinsiyet, 45 yaş üstü ve regürjitasyon mevcu­
diyeti (klinik olarak kısa sistolik üfürümle anlaşıla­
bilir) artmış komplikasyon riski ile ilişkilidir.

KLİNİK BULGULAR
• Çoğu hasta semptomatik değildir. Semptomlar;
atipik göğüs ağrısı, çarpıntı, halsizlik ve egzersizle
ilişkili olmayan nefes darlığıdır.
• Normal olmayan kalp sesleri Tablo 25-1 'de listelen­
miştir.
• Mitral kapak prolapsusu olup istirahatte regürji­
ŞEKİL 25-2. Ekokardiyografi şiddetli mitral regürjitasyo­ tasyonu olmayan hastalarda, egzersizin tetikledi­
nu göstermektedir. Renkli dopler yetmezliğe bağlı sol atri­ ği mitral regürjitasyon (%32 vakada olur) morbid
yum içerisine geri akımı göstermektedir. olaylar için yüksek riski gösterir.
94 KISIM S • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

TANI VE AYIRICI TANI


Mitral kapak prolapsusunun klinik tanısını doğru­
lamak ve eşlik eden mitral regürjitasyonu belirle­
mek için ekokardiyografi önerilir. Ekokardiyografi/
kardiyoloji konsültasyonu daha sonra, ayaktan uy­
gulanabilir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Mitral kapak prolapsusunda acil serviste görülen
hastalar için başlangıç tedavisi nadiren gereklidir.
Çarpıntısı, göğüs ağrısı veya anksiyetesi olan hasta­
lar �-blokörlere yanıt verir; örneğin 25 mg atenolol
verilebilir. Alkol, sigara ve kafeinden uzak durmak
semptomları azaltabilir.
ŞEKİL 25-3. Parasternal uzun aks planı kalınlaşmış , daral­
mış aort kapağını göstermekte. Ao = aort, LA=sol atriyum,
AORT DARLIGI LV=sol ventrikül (Fuster V.O' Rourke RA, Walsh RA, Poole
EPİDEMİYOLOJİ -Wilson P, Hurst's The Heart , 12.basım.New York :McGraw­
• ABD'de yaşayan yetişkinlerde aort darlığının en sık Hill.2008 izni ile alınmıştır)
nedeni dejeneratif kalp hastalığıdır (veya kalsifik
aort darlığı).
Genç erişkinlerde aort darlığının en sık nedeni
konjenital kalp hastalığıdır; %50 vakada bikuspit TANI VE AYIRICI TANI
kapak vardır. Romatizma! kalp hastalığı ABD de EKG genelde sol ventrikül hipertrofısi (LVH) ve
aort darlığının üçüncü en sık nedeni, bütün dünya­ %10 hastada sol veya sağ dal bloğu görülür.
da ise hala en sık nedendir. Erken dönemde göğüs grafisi normaldir ama kapak
replasmanı olmayan hastada zamanla LVH ve kon­
PATOFİZ YOLOJİ jestif kalp yetmezliği bulguları gelişir.
• Eğer üfürüm senkopla ilişkili ise aort darlığı tanı­
Aorta doğru olan kan akımı daralır, progressif sol
sından şüphelenir ve tanıyı doğrulamak için eko­
ventrikül hipertrofisi ve düşük kardiyak output or­
taya çıkar. kardiyografi yapılmalıdır (Bknz. Şekil 25-3).

KLİNİK ÖZELLİKLER ACİL SERVİS BAKiMi ve TABURCULUK

Klasik triyad; nefes darlığı, göğüs ağrısı ve senkop­ Pulmoner ödemi olan hastalar oksijen ve diüretik
tur. ile tedavi edilebilir ama nitratlar önyükü azaltarak
• Nefes darlığı genelde ilk semptomdur. Diğer semp­ belirgin hipotansiyona neden olabileceğinden dik­
tomlar paroksismal nokturnal dispne, egzersizle katli kullanılmalıdır. Aort darlığı olan hastalarda
oluşan senkop, göğüs ağrısı ve miyokard enfarktüs­ nitroprussid iyi tolere edilemez.
tür. • Yeni başlangıçlı atriyal fibrilasyon şiddetli bir bi­
Aort darlığında görülen bulgular ve klasik üfürü­ çimde kardiyak outputu bozabilir ve bu yüzden
mü ve eşlik eden aort darlığı bulguları Tablo 25- heparin ile antikoagülasyona ve kardiyoversiyona
1 'de listelenmiştir. ihtiyaç gösterir.
Kan basıncı normal veya düşüktür, nabız basıncı • Aort darlığı ilişkili yaygın semptomları (örn: sen­
daralmıştır. kop) olan hastalar hastaneye yatırılmalıdır.
• Aort darlığında brakiyoradiyal gecikme önemli bir
bulgudur. Muayene eden kişi aynı anda hastanın AORT YETMEZLİGİ
sağ brakiyal arterini baş parmağı ile, hastanın sağ
EPİDEMİYOLOJİ
radiyal arterini ise orta veya serçe parmak ile palpe
eder. Brakiyal arter ve radiyal arter arasında palpe • %20 hastada aort yetmezliği nedeni akuttur. Akut va­
edilen nabız gecikmesi anormal kabul edilir. kaların önemli bir kısmını enfektif endokardit oluş-
BÖLÜM 25 • KAPAK ACİLLERİ 95
turur; kalan kısım ise aort kökündeki diseksiyondan iskemiyi içeren değişiklikleri içerir ve aort diseksi­
meydana gelir. Kronik vakaların büyük çoğunluğu yonu ile beraber görülebilir.
kalsifik dejenerasyon, konjenital hastalık (daha çok • Akut regurjitasyonu olan hastalarda göğüs grafisi
biküspit kapak), sistemik hipertansiyon, miksarnatöz beklenenden daha az kardiyak genişlemesi olan
proliferasyon ve romatolojik kalp hastalığından oluşur. pulmoner ödemi gösterir.
• Marfan sendromu, sfiliz, ankilozan spondilit, Eh­ • Kronik aort yetmezliğinde; EKG, LVH gösterir ve
ler-Danlos sendromu ve Reiter sendromu daha na­ akciğer grafısi LVH, aort dilatasyonu ve konjestif
dir nedenlerdir. kalp yetmezliğinin olası belirtileri gösterir.
• İştah kesici ilaçlarla (fenfluramin ve fentermin veya • Ekokardiyografi kapak yetmezliğinin ciddiyetini
tek başına deksfenfluramin) aort yetmezliği arasın­ tespit etmek ve varlığını doğrulamak için önem­
da ilişki bulunmuştur. lidir. Acil cerrahi gereken stabil olmayan hasta­
larda yatak başı transtroasik ekokardiyografı ya­
PATOFİZYOLOJİ pılmalıdır. Transözefagiyal ekokardiyografı, aort
disseksiyonundan şüphelenildiğinde önerilir
• Akut vakalarda kanın ani olarak ventriküle geri ama bu yaklaşım akut stabil olmayan hastalarda
akımı ile sol ventrikül end-diastolik basınç artar bu uygulanamaz.
da akut kalp yetmezliğine neden olur.
• Kronik vakalarda regürjitan kan volümüne uyum
sağlamak için ventrikül progressif olarak genişler. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Nabız basıncının genişlemesi diyastolik basınçta • Pulmoner ödemde başlangıç olarak oksijen teda­
düşme ile sonuçlanır ve belirgin periferik vazodila­
visi verilmeli ve solunum yetmezliği olan hastalar
tasyon görülür.
entübe edilmelidir. Diüretikler ve nitratlar kullanı­
labilir fakat sıklıkla etkili değildir.
KLİNİK ÖZELLİKLER • Nitroprussid 5 mikrogram/kg/ dakika olacak şe­
• Akut hastalıkta, en sık görülen semptom nefes dar­ kilde, dobutamin gibi {2.5 mikrogram/kg/dakika)
lığıdır ve hastaların %50'sinde görülür. Çoğu hasta veya dopamin gibi inotrop ajanlar ile, acil cerrahi
akut pulmoner ödemdedir ve pembe köpüklü bal­ öncesi hastayı stabilize etmek için, ileri kan akışını
gamları vardır. Eğer neden endokardit ise hastalar arttırmak ve sol ventrikül end-diastolik basıncını
ateş, üşüme ve titremeden yakınabilir. azaltmak için kullanılır.
• İnen aort disseksiyonu tipik olarak yırtılır tarzda ve • İntra-aortik balon pompası kontrendikedir.
omuzlara yayılan tipte göğüs ağrısı oluşturur. �-blokerler sıklıkla aort diseksiyonunu tedavi et­
• Aort yetmezliğinin klasik üfürümü ve belirtileri mek için kullanılmalarına rağmen, bu ilaçlara bü­
Tablo 25-1 'de listelenmiştir. yük bir dikkat gösterilmelidir. Aort kapak rüptürü
• Kronik durumda, hastaların üçte birinin büyük ile gelenlerde kompansatuar taşikardi görülemeye­
atım hacmi ve/veya prematür ventriküler kontrak­ bilir.
siyonlar nedeniyle çarpıntıları vardır. Genelde de • Acil cerrahi yaşam kurtarıcı olabilir.
yatakta iken hissedilir. • Kronik aort regürjitasyonu tipik olarak anjiyoten­
• Kronik durumda, belirtiler belirgin ventriküler sin-konverting enzim inhibitörleri veya nifedipin
kontraksiyonla beraber geniş nabız basıncını içerir gibi vazodilatörler ile tedavi edilir.
bu da başta sallanma olarak görülebilir.
• 'Su çekiç darbesi" görülebilir; bu periferik kollapsı
takiben yukarı vuruştaki hızlı yükselmenin görül­ PROTEZ KAPAK HASTALIKLARI
düğü periferik atımdır.
• Diğer klasik bulgular, vurgulu göğüs apikal vurusu, EPİDEMİYOLOJİ
pulsus bisferiens, Duroziez belirtisi (femoral üfü­
• Protez kapak ABD'de yılda 40000 hastaya takılmak­
rüm) ve Quincke atım (uç noktasına basınç uygu­
tadır. Yaklaşık olarak 80 çeşit yapay kapak olup her­
landığında proksimal tırnak yatağında görülebilir
birinin farklı avantaj ve dezavantajı bulunmaktadır.
kapiller atımlar)'ı içerir.
Protez kapak takılan hastalara cüzdanlarında tanı­
tıcı kart taşımaları öğütlenmelidir.
TANI VE AYIRICI TANI • Protez kapak takılan hastalarda yılda %0,5 oranın-
• EKG değişiklikleri, sağ koroner arterin tutulumunu da endokardit gelişir. Enfeksiyonlar ameliyattan
destekleyen akut inferior miyokard infarktüsü veya sonra ilk 2 ayda daha sık görülür. Bu zaman dilimi
96 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

içinde en sık görülen etkenler, staphylococcus epi­ nik kapaklarda duyulmaz.


dermis ve S. aureus. Gram negatif organizmalar ve Biyoprotezli hastalarda Sl ve S2 genellikle normal­
mantarlar da, yine bu süre içinde sık görülen enfek­ dir. Anormal açılma sesleri duyulmaz.
siyon nedenleridir. • Aortik biyoprotezler genellikle kısa midsistolik
• Mekanik kalp kapaklarına bağlı gelişen en önemli üfürümlerle ilişkilidir.
komplikasyonlar; varfarin alan hastalar için kana­
ma ve protez kapak üzerindeki trombustan gelişen
yılda %1/yıl oranında/yılda %1.4 sistemik embo­
lizmdir.
TANI VE AYIRICI TANI
Yeni veya progresif bir nefes darlığı, yeni başlayan­
PATOFİZYOLOJİ gıçlı veya kötüleşen konjestif kalp yetmezliği, azal­
mış egzersiz toleransı veya iskemi ile uyumlu göğüs
• Protez kapak hafifçe stenoza eğilimlidir ve tam ka­
ağrısı kapak disfonksiyonunu düşündürür.
panmamaya bağlı oldukça az bir regürjitasyon yay­
Protez kapak hastasında dirençli bir ateş var ise,
gın görülür.
• Protez kapak hastaları sürekli antikoagülasyona olası endokardit açısından değerlendirilmeli ve kan
kültürleri alınmalıdır.
ihtiyaç gösterir. Bazı biyoprotezlerde eğer birlikte
atriyal fibrilasyon yoksa uzun dönem antikoagü­ Kan testleri,(tam kan sayımı ve eğer hasta varfa­
lasyon gerekmez. rin kullanıyorsa koagülasyon tesleri) istenmelidir.
Protez kapakta trombus oluşabilir ve açıklığı en­ Ekokardiyografi veya kalp kateterizasyonu tanı için
gelleyecek veya akışı tıkayacak kadar geniş olabilir. gerekli olabilir.
Trombusa bağlı bu disfonksiyon akut veya yavaş ve
progresif olabilir.
Biyoprotezler kademeli bir şekilde dejeneratif ola­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
bilir. Kademeli bir kalınlaşma, sertleşme ve yırtıl­
Akut protez kapak disfonksiyonu olduğundan şüp­
ma sonucu kapak yetmezliği gelişir.
• Protez kapaktaki süturlar açılabilir. Bu durum ka­ helenilen her hasta acil cerrahi gereksinimi açısın­
dan kardiyovasküler cerrahisi tarafından değerlen­
pağın periferinde bir fistüle ve kapak etrafında re­
dirilmelidir.
gürjitasyona neden olabilir.
• Mekanik modellerde aniden bir kırılma veya yet­ Antikoagülasyonun düzeyi kapağın türüne göre
mezlik görülebilir. Bu yetmezlik genellikle ani değişmekle beraber INR 2-3.5 olacak şekilde dü­
semptomlara ve sıklıkla düzeltici cerrahi yapılama­ zenlenir.
dan ölüme neden olur. • Trombotik obstrüksiyona bağlı akut protez kapak
disfonksiyonu trombolitik ile başarılı bir şekilde te­
KLİNİK ÖZELLİKLER davi edilmektedir ancak tanı için genellikle kardi­
yoloji konsültasyonu gerekir. Daha hafif derecedeki
• Bir çok hastada, başarılı kapak takılmasından son­ tıkanıklıklar antikoagülasyonun düzenlenmesi ile
ra dirençli bir nefes darlığı ve azalmış efor toleransı tedavi edilmelidir.
görülür. Bu durum önceden var olan kalp disfonk­ Kötüleşen semptomları olan hastaların taburculu­
siyonu veya atriyal fibrilasyonda daha yaygındır. ğu problemli olabilir ve hastayı taburcu etmeden
Kapak etrafında geniş sızdırma, konjestif kalp yet­ önce uzun süre takip eden hekim ile konsültasyon
mezliği ile sonuçlanır. Nörolojik semptomları olan gerekli olabilir.
hastalarda kapak trombusu veya endokardite bağlı
tromboemboli olabilir. ENFEKTİF ENDOKARDİT
Protez kapak hastalarında genellikle anormal kalp
sesleri vardır. Metalik kapaklarda yüksek, metalik
PROFİLAKSİSİ
kapanma sesleri duyulur. • Acil serviste yapılacak uygulamalardan önce profi­
• Mekanik modellerde sistolik üfürümler yaygın gö­ laksi verilmesi ile ilgili öneriler için bakınız bölüm
rülür. Yüksek diastolik üfürümler genellikle meka- 95.
BÖLÜM 26 • KARDİYOMİYOPATİLER, MİYOKARDİTVE PERİKARD HASTALIKLARI 97
KARDİYOMİYOPATİLER, • Azalmış ventriküler kasılma kuvvetine bağlı mural
26 MİYOKARDİT VE P ERİKARD trombüs oluşabilir ve periferik embolizasyon be­
lirtilerine neden olabilir (ör: Akut nörolojik defi­
HASTALIKLARI
sit, yan ağrısı, hematüri veya nabızsız siyanotik bir
N. Stuart Harris ekstremite).
Çeviri: Meltem Akkaş • Triküspit ve mitral kapaklarda holosistolik regür­
jitan üfürüm; sol alt sternal sınır boyunca ya da
apekste duyulabilir. Diğer bulgular; birleşmiş gala,
• Kardiyomiyopati terimi doğrudan kardiyak yapıyı
genişlemiş ve pulsatil karaciğer, bibaziler raller ve
etkileyen, miyokardiyal fonksiyonu bozan veya mi­
yokardın elektriksel özelliklerini değiştiren hasta­ sınırlı ödem.
lıkları tanımlamakta kullanılır.
• Kardiyomiyopatiler, ABD'de üçüncü en sık görülen TANI VE AYIRICI TANI
kalp hastalığıdır ve adölesanlarda ani ölümün ikin­ • Göğüs grafisi genellikle genişlemiş bir kardiyak si­
ci en sık sebebidir.
• Kardiyomegalinin eşlik ettiği konjestif kalp yet­ lüet, biventriküler genişleme ve pulmoner vasküler
mezliği (KKY) olan bir hastada ya da kardiyome­ konjesyonu gösterir ("akımda sefalizasyon" ve ge­
galinin olduğu asemptomatik bir hastada, genelde nişlemiş hiluslar).
şu beş hastalıktan birinin tanısı konulur; iskemik • Elektrokardiyogram (EKG); sol ventriküler hipert­
kalp hastalığı (Bknz. Bölüm 20 ve 21), hipertansif rofı, sol atriyal genişleme, Q ve ya QS dalgaları ve
kalp hastalığı (Bknz. Bölüm 24), kalp kapak hasta­ zayıf prekordiyal R dalga progresyonunu gösterir.
lığı (Bknz. Bölüm 25), miyokardit ve ya idiyopatik Atriyal fibrilasyon ve ventriküler ektopi sıkça görü­
kardiyomiyopati. lür.
• Kardiyomiyopatili hastalar, esas olarak diyastolik
• Ekokardiyografıyle tanı doğrulanır, ventrikül ge­
disfonksiyon (hipertrofık kardiyomiyopati ve rest­
rüktif kardiyomiyopati) ya da hem sistolik hem nişlemesi, artmış sistolik ve diyastolik hacimler ve
diyastolik disfonksiyon (dilate kardiyomiyopati, azalmış ejeksiyon fraksiyonu görülür.
inflamatuvar kardiyomiyopati veya miyokardit) • Ayırıcı tanıda; akut miyokard enfarktüsü, restrük­
gösterir. tif perikardit, akut valvüler bozukluk, sepsis veya
düşük kardiyak atım ile sonuçlanan tüm durumlar
• DİLATE KARDİYOMİYOPATİ dikkate alınmalıdır.

PATOFİZYOLOJİ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Miyokardın kompensatuar hipertrofısi ve dialatas­ • Semptomatik DKMP ve tanısı yeni konulan hasta­
yonu; azalmış sistolik fonksiyon ve düşük kalp atı­ ların monitörize bir yatağa ya da yoğun bakım üni­
mına neden olan pompa yetmezliğiyle sonuçlanır. tesine yatış gerektirir.
Dilate kardiyomiyopati (DKMP) vakalarının • İntravenöz diüretikler (örn: Furosemid 40 mg IV)
%80'inin, spesifık kardiyak ya da sistemik bozuk­ ve digoksin (maksimum doz 0.5 mg IV) uygulana­
luklarla ilişkili olmayıp, idiyopatik olduğu düşü­ bilir. Bu ilaçlar semptomatik iyileşme sağlar ancak
nülür. İdiyopatik DKMP, ABD'de kalp naklinin ilk
sağkalım arttırdığı gösterilememiştir.
endikasyonudur.
• Anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitör­
• Siyahlar ve erkekler, beyazlar ve kadınlara göre 2.5
kat daha fazla riske sahiptirler. Tanı koyma yaşı ti­ leri (örn: Enalaprilat 1.25 mg IV her 6 saatte) ve
pik olarak 20-50 yaşları arasıdır. �-blokörler (örn: Karvedilol 3.125 mg oral) veri­
lebilir. Bu ilaçların KKY olan DKMP hastalarında
KLİNİK ÖZELLİKLER sağkalımı iyileştirdiği gösterilmiştir.
• Amiodaron (10 dk'da 150 mg IV yükleme sonrası 1
• Sistolik pompa yetmezliği; egzersizle ortaya çıkan
mg/dk IV infüzyon 6 saat boyunca) kompleks vent­
dispne, ortopne ve paroksismal noktürnal dispneyi
içeren KKY belirti ve bulgularına neden olur. riküler ektopide verilebilir.
• Sınırlı koroner vasküler rezerv nedeniyle göğüs ağ­ • Mural trombüs oluşumunu önlemek için antikoa­
rısı gelişebilir. gülasyon uygulanabilir.
98 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

• MİYOKARDİT (İNFLAMATUAR • Yeni görüntüleme yöntemleri galyum67 veya indi­


um111 ile işaretlenmiş antimiyozin antikorları ile
KARDİYOMİYOPATİ)
yapılan görüntülemeyi içerir. Her iki radyonüklid
PATOFİZYOLOJİ de hasarlanmış ya da nekrotik miyositlerden alınır.
• Miyokardın inflamasyonu; enfeksiyöz bir ajanın ya
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
da sistemik bir hastalığın sonucu olabilir.
• Vira) etiyolojide; coxsackie B, ekovirus, influenza, İdiyopatik ya da vira! miyokarditte tedavi destekle­
parainfluenza, Epstein Barr ve HIV yer alır. yicidir.
• Bakteriyel sebepler olarak; Corynebacterium diph­ Romatizma) ateş, difteri veya meningokoksemiyle
theriae, Neisseria meningitidir, Mycoplasma pneu­ komplike miyokarditte antibiyotikler gerekir; bu
moniae ve P-hemolitik streptokok görülmektedir. vakalarda tedavi miyokarditi destekleyen basit bul­
• Perikardit sıklıkla miyokardite eşlik eder. gulara göre değil tüm klinik tabloya göre yapılır.
Bazı seçilmiş hastalarda immünsupresif tedavinin
KLİNİK ÖZELLİKLER değeri olabilir, ancak büyük çalışmalarda tutarlı bir
şekilde faydası gösterilememiştir.
• Genellikle hastalar genç olup, önemli bir kalp has­ KKY semptomlarıyla gelen hastalarda genellikle
talığı öyküsü olmayan, aterosklerotik koroner ar­ yatış endikasyonu vardır.
teryel hastahk için düşük risk faktörleri olan ve sis­
temik ya da viral hastalık sonrası hemen başlamış • HİPERTROFİK KARDİYOMİYOPATİ
ya da hastalık sırasında yeni başlayan ani semp­
tomlarla gelebilirler.
Sistemik belirti ve bulgular baskın olup; miyalji, PATOFİZYOLOJİ
baş ağrısı, titreme ve ateşle orantısız taşikardi görü­ Bu hastalık sol ventriküler ve/veya sağ ventriküler
lür. hipertrofiyle karakterize, genellikle asimetriktir.
• Eşlik eden perikardit nedeniyle göğüs ağrısı sıklıkla Ventrikül dilatasyonu olmadan esas olarak intra­
görülür. ventriküler septumu tutar.
• Beraberinde perikarditi olan hastalarda perikardi­ Sonuç olarak; sol ventrikül anormal kompliyansı
yal sürtünme sesi duyulabilir. bozulmuş diyastolik relaksasyona ve diyastolik do­
• Ciddi vakalarda; progresifkalp yetmezliği bulgula­ luma neden olur. Kardiyal atım genellikle normal­
rı olabilir (örn: KKY, pulmoner raller, bacaklarda dir.
ödem). • Vakalann yansı herediterdir. Moleküler gene­
tik çalışmalarda, hipertrofik kardiyomiyopatinin
TANI VE AYIRICI TANI (HKMP) bir çok mutasyonla sarkomerin heterojen
bir hastalığının olduğu, sıklıkla da beta-miyozin
Tanı esas olarak klinikle konur, testlerle desteklene­ ağır zincirinin tutulduğu gösterilmiştir.
bilir, ancak doğrulamaz; şüpheli enfeksiyöz sebebin Prevalansı 1/500, mortalite oranı tüm yaş gurupları
doğrulanması (uygun viral seroloji gibi) AS'te nadiren için %1, çocuk ve adölesanlarda %4-%6'dır.
tamamlanır.
• Akciğer grafisi genellikle normaldir ya da tanısal KLİNİK ÖZELLİKLER
değildir. Ciddi hastalıkta kardiyomegali ve pulmo­ Semptomların şiddeti yaşla birlikte artar.
ner venöz hipertansiyon ya da pulmoner ödem gö­ En sık semptom efor dispnesi, daha sonra anjina
rülür. benzeri göğüs ağrısı, çarpıntı ve senkop.
• EKG'de nonspesifik ST-T dalga değişiklikleri, peri­ Hastalar şiddetli ventriküler kontraksiyonların far­
karditle ilişkili ST segment elevasyonu, atriyovent­ kında olup bunları çarpıntı olarak adlandırabilir.
riküler blok ve QRS intervalinde uzama görülür. Fizik muayenede dördüncü kalp sesi (54), hiper­
• Kardiyak enzimler yükselebilir. dinamik apikal atım, prekordiyal kalkma ve en iyi
• Ayırıcı tanıda; kardiyak iskemi veya enfarkt, kapak sol alt sternal kenar ya da apekste duyulan sistolik
hastalığı ve sepsis yer alır. ejeksiyon üfürümü görülebilir.
• Ekokardiyografi genelde nonspesifiktir; ciddi va­ • Üfürüm, valsalva manevrası ya da çömelme sonra­
kalarda miyokardiyal depresyon ve duvar hareket sı ayağa kalkma ile artabilir. Üfürüm; çömelmekle,
anormallikleri görülür. güçlü el sıkma ya da supin pozisyonda yatan has-
BÖLÜM 26 • KARDİYOMİYOPATİLER, MİYOKARDİTVE PERİKARD HASTALIKLARI 99
tada bacak pasif kaldırmayla azalabilir (Bknz. Zıt hızlı yükselme ve ani plato; karakteristik " kare­
üfürümler için Bölüm 25). kök işareti" ya da "dip ve plato" dolum paterni
gösterir.
TANI VE AYIRICI TANI Bu dolum paterni konstrüktif perikarditte de gö­
rülebilir ve genellikle restrüktif kardiyomiyopatiyle
EKG'de hastaların %30'unda sol ventriküler hipert­
karışır. Bu ikisinin ayrımını yapabilmek oldukça
rofı ve %25-50'sinde sol atriyal genişleme görülür.
Geniş septal Q dalgaları (>0.3 mV) %25'inde görü­ kritik öneme sahiptir çünkü konstrüktif perikardit
lür. Diğer EKG bulguları dik T dalgaları ile birlikte cerrahi olarak iyileştirilebilir.
aynı derivasyonlarda QS veya QR kompleksleridir Kardiyomegali ve ya sistolik disfonksiyon kanıtı
(Bu derivasyonlarda T dalga negatifliği iskemiyi olmadan KKY ile başvuran hastada restrüktif kar­
düşündürür). diyomiyopati tanısı göz önünde bulundurulmalı­
Akciğer grafısi genellikle normaldir. Tanı için eko­ dır.
kardiyografi yapılmalıdır, orantısız septal hipertra­
fiyi gösterir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK Dispne, ortopne ve periferik ödemin olduğu KKY
• HKMP semptomları iskemik kalp hastalığını tak­ bulguları baskındır. Göğüs ağrısı nadirdir.
lit edebilir ve bu semptomların tedavisine Bölüm Fizik muayenede S3 ya da 54 kardiyak gallop, pul­
20'de yer verilmiştir. Diğer durumlarda genel des­ moner raller, boyun venöz dolgunluğu, Kussmaul
tekleyici tedavi uygulanır. Egzersiz intoleransı ya belirtisi (inspiratuar boyun venöz dolgunluğu), he­
da HKMP'nin tipik üfürümünün duyulduğu göğüs patomegali, periferik ödem ve asit görülebilir.
ağrısı şikayetiyle gelen hastalar ekokardiyografik
olarak değerlendirilmelidirler. �-blokörler HKMP
ve göğüs ağrılı hastaların tedavisinde önde gelen
TANI VE AYIRICI TANI
ilaçlardır. Göğüs grafısi kardiyomegali olmadan KKY bulgu­
Hastaların ağır egzersiz yapmaktan vazgeçmesi ge­ larını gösterebilir.
reklidir. Senkop geçiren şüpheli HKMP tanılı has­ En sık nonspesifik EKG değişiklikleri görülse de;
talar hastaneye yatırılmalıdır. amiloidoz veya sarkoidoz vakalarında iletim bo­
zuklukları ve düşük voltajlı QRS kompleksleri yay­
• RESTRÜKTİF KARDİYOMİYOPATİ gındır.
Ayırıcı tanıda; konstrüktif perikardit ve yaygın
EPİDEMİYOLOJİ VE PATOFİZYOLOJİ olarak iskemik ya da hipertansif kalp nedeniyle di­
Restrüktif kardiyomiyopati; bir ya da iki ventrikü­ yastolik sol ventrikül disfonksiyonu bulunur. Rest­
lün birden normal ya da azalmış diyastolik hacmiy­ rüktif kardiyomiyopati ve konstrüktif perikardit
le, azalmış ventriküler dolumu ile sonuçlanan kalp ayrımı kritiktir, çünkü konstrüktif perikardit cer­
kası hastalığıdır. rahi olarak iyileştirilebilir.
• En sık sebebi idiyopatiktir fakat amiloidoz, sarkoi­ Spesifik tanı için hemodinamik değerlendirmeyle
doz, hemokromatoz, skleroderma, karsinoid, hipe­ birlikte kardiyak kateterizasyon ve Doppler ekokar­
reozinofilik sendrom ve endomiyokardiyal fibroz diyografı gereklidir. Kalp BT ve MRG'si konstrüktif
gibi sistemik hastalıklarla ilişkilendirilmiştir. İdi­ perikarditi restrüktif kardiyomiyopatiden ayırabi­
yopatik formu bazen ailesel olabilir. lir.
Sistolik fonksiyon genellikle normaldir ve altta ya­
tan sebebe bağlı ventriküler duvar kalınlığı normal
ya da artmış olabilir. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Hemo dinamik belirtileri: (1) Artmış sol ve sağ
Diüretiklerin ve ACE inhibitörlerinin kullanımıyla
ventrikül diyastol sonu basıncı, (2) Normal sol
ventrikül sistolik fonksiyonu (ejeksiyon fraksiyo­ semptomlara yönelik tedavi yapılır.
nu >%50) ve (3) Erken diyastolik ventriküler ba­ Sarkoidozda kortikosteroid tedavisi gereklidir. He­
sınçta hızlı bir yükselme ve plato ardından belir­ mokromatoz tedavisinde şelasyon kullanılır.
gin bir azalma. Hastaneye yatışlar semptomların ciddiyetine ve
Erken diyastolik ventriküler basınç trasesinde yan dal izleminin uygunluğuna göre belirlenir.
100 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

• AKUT PERİKARDİT
PATOFİZYOLOJİ
• Perikard; epikardın üstünde gevşek bir fibröz zar
(visseral perikard) ve kalbi çevreleyen yoğun bir
kollajen keseden (paryetal perikard) oluşur. Bu ta­
bakalar arasındaki boşluk; normal durumlarda 50
mL sıvı içerir. İntraperikardiyal basınç genellikle
atmosfer basıncının altındadır.
• Perikardın inflamasyonu; viral enfeksiyonlarla
( örn: coxsackie koksaki virüs, ekovirüs, HIV),
bakteriyel enfeksiyonlarla (örn: Staphylococcus,
Streptococcus pneumoniae, beta-hemolitik Strep­
tococcus, Mycobacterium tuberculosis), fungal en­ ŞEKİL 26-1. Parasternal uzun eksen görünümünde peri­
feksiyon (ör: Histoplazma kapsülatum), malignite kardiyal efüzyon. Anahtar: Ant eff: anterior efüzyon; AV:
( örn: lösemi, lenfoma, melanom, metastatik meme aort kapağı; LA: sol atriyum; LV: Sol ventrikül; Post Eff:
posterior efüzyon; RV: sağ ventrikül; Pericardium: Perikard.
kanseri), ilaçlar (prokainamid ve hidralazin), rad­ [Reardon RF, Joing SA: Cardiac. in: Ma OJ, Mateer JR, Bla­
yasyon, bağ doku hastalıkları, üremi, miksödem, ivas M. (eds): izniyle yayımlanmaktadır. Emergency Ultra­
postmiyokardiyal enfarkt (Dressler sendromu) ile sound, 2nd Ed. Copyright© 2008, The McGrawHill Com­
ya da idiyopatik olabilir. panies, ine, Tüm hakları saklıdır, Şekil 26-1.]

KLİNİK ÖZELLİKLER
• Hastaların ardışık EKG'leri mevcut değilse "erken
• En sık bulgusu ani ya da yavaş başlangıçlı, keskin ya
repolarizasyon" ile normal varyant perikarditi ayırt
da bıçaklanma şeklinde sırt, boyun, sol omuz ve ya
etmek zor olabilir. Bu gibi durumlarda Dl, VS
kola yayılan göğüs ağrısıdır. Sol trapezial çıkıntıya
veya V6'da ST segment/T dalgası amplitüd oranı
yayılım (komşu diyafragmatik plevra iltihabı nede­ 0.25'den daha büyükse akut perikardit göstergesi­
niyle) ayırt edicidir. dir.
• Ağrı, hareketle ya da nefes almakla artar. Tipik ola­ • Altta yatan başka bir kalp hastalığı olmayan peri­
rak; göğüs ağrısı sırtüstü yatarken daha şiddetlidir karditte genellikle aritmi görülmez.
ve dik oturma ya da öne eğilmekle azalır. Aralıklı • Göğüs grafisinin sınırlı değeri vardır. Genellikle
tarzda düşük dereceli ateş, dispne ve disfaji ilişkili normaldir fakat diğer hastalıkları dışlamak için ya­
semptomlardır. pılmalıdır.
• En yaygın fiziksel bulgusu; sol alt sternal kenarda • Perikardiyal efüzyonu değerlendirmek için en iyi
veya apekste iyi duyulan, geçici, aralıklı sürtünme tanı testi; ekokardiyografıdir (Şekil 26-1).
sesidir (örn: bir saat duyulur sonrakinde duyul­ • Hastalığa özel diğer testler ise; tam kan sayımı,
maz). serum üre ve kreatinin düzeyleri (üremiyi ekar­
te etmek için), streptokok serolojisi, uygun viral
seroloji, diğer serolojiler (örn: antinükleer ve anti
TANI VE AYIRICI TANI DNA antikorları), tiroid fonksiyon testleri, eritro­
sit sedimentasyon hızı, miyokardit değerlendir­
• Akut perikarditte ve iyileşme döneminde EKG de­ mesi için kreatinin kinaz ve izoenzimlerinin sevi­
ğişiklikleri 4 evreye ayrılmıştır. Evre 1 esnasında yeleridir.
ya da akut fazda; Dl,V5,V6 derivasyonlannda ST
yükselmesi, D2, aVF, V4-6'da PR segment çökme­
si vardır. Hastalık gerilerken (evre 2); ST segment ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
normalleşir ve T dalgası amplitüdü azalır. Evre 3'te; • İdiyopatik veya varsayılan vira! nedenli stabil has­
önceden ST yükselmeleri olan derivasyonlarda T talarda 1 ila 3 hafta boyunca non steroidal anti inf­
dalga negatifliği olur. Son faz Evre 4'te; repolarizas­ lamatuar ajanlar (örn: oral ibuprofen günde 4 kez
yon anormallikleri düzelir ve EKG normale döner. 400-600 mg).
BÖLÜM 26, KARDİYOMİYOPATİLER, MİYOKARDİTVE PERİKARD HASTALIKLARI 101
Spesifik nedeni bulunan hastalar etiyolojiye yöne­ ACİL SERVİS BA KiMi VE TABURCULUK
lik tedavi edilmelidir.
500- 1000 mL iV normal salin bolusu; intravasküler
Kötü prognoz belirtileri: >38° (l00.4°F) ateş, haf­ hacimi arttırır, sağ kalp dolumunu kolaylaştırır ve
talardır olan subakut başlangıç, immünsupresyon, kardiyak atım ile arteryel basıncı arttırır ancak bu
oral antikoagülan kullanım öyküsü, miyokarditle durum geçici bir önlemdir.
ilişkili olması ( yükselmiş kardiyak belirteçler, KKY Perikardiyosentez hem terapötik hem tanısaldır.
semptomları) ve geniş perikardiyal efüzyon (aneo­ Girişim ideal olarak kardiyak kateterizasyon labo­
kik boşluk> 20 mm). ratuarında ve kardiyak perforasyon ve koroner ar­
Genel olarak; göğüs grafısinde genişlemiş kardiyak ter laserasyonundan kaçınmak için, ekokardiyog­
gölge olan ve risk faktörleri bulunan hastalar erken rafı eşliğinde yapılmalıdır. Ek olarak; sürekli sıvı
ekokardiyografı ve monitorizasyon için yatırılmalı­ drenajını ve tekrar oluşmasını önlemek için pigtail
dır. kateter yerleştirilebilir.
Eğer hemodinamik instabilite varsa, AS'te acil peri­
• NONTRAVMATİK KARDİYAK kardiyosentez yapılması gereklidir.
TAMPONAD Bu hastalar için yoğun bakım ünitesi ya da monito­
rize yataklar gereklidir.

PATOFİZYOLOJİ KONSTRÜKTİF PERİKARDİT


Perikard kesesindeki basınç, sağ ventrikül normal
dolum basıncını aştığında tamponad gelişir ve do­ PATOFİZYOLOJİ
lum sınırlanarak, kardiyak output azalır. • Perikardın fibröz kalınlaşması ve perikardiyumda
Nedenleri, metastatik malignite, üremi, kanama elastisite kaybı olduğunda konstrüksiyon görülür.
(aşırı antikoagülasyon), bakteriyel veya tüberküler Diyastolik dolumda engellenmeyle sonuçlanır.
hastalıklar, kronik perikardit ve diğerleri ( örn: sis­ Kardiyak travma, perikardiyotomi (açık kalp ame­
temik lupus eritematozis, radyoterapi sonrası, mik­ liyatı), intraperikardiyak hemoraji, fungal ya da
södem) olarak sayılabilir. bakteriyel perikardit ve üremik perikardit en sık
sebeplerdir.
Ki İNİK Ö7FI I İKi FR
KLİNİK ÖZELLİKLER
• En sık görülen şikayet dispne ve egzersiz toleran­
sında azalmadır. Diğer nonspesifik semptomlar ise • Semptomlar kademeli olarak gelişir ve KKY, efor
kilo kaybı, periferik ödem ve asittir. dispnesi ve azalmış egzersiz toleransının olduğu
Fizik muayene bulguları; taşikardi, düşük sistolik restrüktif kardiyomiyopatiyi taklit eder. Göğüs ağ­
kan basıncı ve dar nabız basıncıdır. Pulsus para­ rısı, ortopne ve paroksismal noktürnal dispne na­
dirdir.
doksus (inspirasyon sırasında periferik nabız atı­
Hastaların fizik muayenesinde; periferik ödem, he­
mında belirgin düşme), boyun venöz distansiyonu,
patomegali, asit, boyun venöz dolgunluğu ve Kuss­
kalp seslerinin derinden gelmesi ve sağ üst kadran
maul belirtisi olabilir. Apekste perikardiyal "vuru"
ağrısı (hepatik konjesyon nedeniyle) da olabilir.
(erken diyastolik ses) duyulabilir. Genellikle sür­
Pulmoner raller genellikle bulunmaz. tünme sesi olmaz.

TANI VE AYIRICI TANI TANI VE AYIRICI TANI


EKG'de düşük voltajlı QRS kompleksleri ve PR EKG genellikle tanıya yardımcı olmasa da, düşük
segment depresyonuyla beraber ST segment yük­ voltajlı QRS kompleksleri ve ters T dalgaları görü­
selmesi görülebilir. Elektriksel alternans (nefes alıp lebilir.
verirken P ve R dalgalarının amplitüdü her vuruda Hastaların lateral göğüs grafilerinde %50'ye yakın
değişir) klasik ama nadir bir bulgudur (vakaların perikardiyal kalsifikasyon görülebilir fakat bu gö­
%20'si). Akciğer grafisi; genişlemiş kardiyak gölge­ rüntü konstrüktif perikardit tanısı koydurmaz.
yi gösterebilir veya göstermeyebilir. Ekokardiyog­ Doppler ekokardiyografi, kardiyak BT ve MRG ta­
rafı tanısal testtir. nısaldır.
102 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

Akut perikardit veya miyokardit, kronik ventrikü­ TABLO 27-1 Acil Tıpla İlgili Venöz
ler disfonksiyon alevlenmesi ya da azalmış kardi­
Tromboembolizm (VTE) Risk
yak performansla sonuçlanan (örn: sepsis) sistemik
Faktörleri
süreçler de diğer hastalıklar olarak göz önünde bu­
lundurulmalıdır. FAKTÖR YORUM
Yaş 50 yaş üzeri riskler belirginleşir ve 80
yaşına kadar her yıl artar
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Şişmanlık Risk BMI>35 kilogram /m2 başlar ve BMI
• Genel destekleyici tedavi, başlangıç tedavisi olarak arttıkça artar
uygulanır. Semptomatik hastalarda yatış ve peri­ Gebelik Trimesterlar ileledikçe risk artar (tüm
kardiyektomi gerekir. gebelik boyunca toplam risk düşük kalır)
Solid kanserler Adenokarsinomlar ve metastatik kanserler
en riskli gruptur. geçmiş, aktif olmayan
karser öyküsü büyük ihtimalle riski
arttırmaz
Hematolojik Akut lösemi en yüksek riski taşır
kanserler
Kalıtsal Faktör V Leiden ve Ailesel Protein C
trombofili eksikliği yüksek risk taşır
Yakın tarihli Postoperatif veya travma yoğun bakım
cerrahi ya sonrası 4 hafta risk devam eder
da majör
travma
İmmobilite Akut ekstremite immobilizasyon en
yüksek riske sahiptir
Yatak istirahati Yaklaşık 72 saat süreli yatak istirahati risk
TROMBOEMBOLİZM
27 Christtopher Kabre! Katater
faktörüdür
Koldaki venöz trombozların yaklaşık
yarısının sebebidir
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt
Uzun mesafe Daha önce yayınlanmış bilgiler çelişkilidir
seyahat
Sigara Tek başına bir risk faktörü değildir ama
EPİDEMİYOLOJİ alışkanlığı örneğin oral kontraseptifler gibi diğer
diğer faktörlerin riskini arttırabilir
• Venöz tromboembolizm (VTE) iki ana klinikte ge­ Konjestif Kalp Sistolik disfonksiyonun ağırlık derecesi ile
lir: Derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner em­ yetmezliği primer olarak ilgilidir
bolizm (PE). İnme Defısit gelişmesinden itibaren ilk ay
• Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl yaklaşık 2 içinde risk en fazladır
milyon vaka venöz tromboemboli tanısı alır. Östrojen Östrojen içeren kontraseptifler VTE
riskini arttırır
1-2/1000/yıl acil servis (AS) hastası PE tanısı alır.
Noninfeksiyöz Örnekler Inflamatuar barsak hastalığı,
• Pulmoner emboli Amerika Birleşik Devletleri'nde inflamatuar nefrotik sendrom vb. Altta yatan
en sık görülen üçüncü kardiyovasküler hastalıktır. durumlar hastalığın ağırlığına göre VTE riski artar
Yıllık insidansı inmeye yakındır. Bununla beraber
AS' de tanı konulan her bir PE hastası için, 18 tane lik, östrojen kullanımı, antifosfolipid antikor send­
acil servis hastası muhtemel PE ön tanısıyla araştı - romu) olabilir.
rılır. PE tanısı konması için dışlama daha yaygındır. • Endotelyal hasar travma, cerrahi, vasküler girişim,
• VTE için majör risk faktörleri ileri yaş (> 50 yıl), kateterler veya yakında geçirilmiş derin ven trom­
venöz staz, hiper koagülasyon durumları, endotel­
bozuna (DVT) bağlı olabilir.
yal hasardır (Tablo 27-1).
• Venöz staz genel hareketsizliğe bağlı (örn: obezite,
sedanter yaşam, nörolojik hastalıklar, yatalaklık,
• PATOFİZYOLOJİ
genel anestezi) ya da ekstremite hareketsizliğine
DERİN VENÖZ TROMBOZ
(örn: travma, cerrahi, paraliz) bağlı gelişebilir.
Hiperkoagülasyon durumları kalıtsal (örn: faktör DVT çoğunlukla derin venlerin venöz kapakla­
V Leiden, protrombin 2021 OA mutasyonu, protein rında endotel hasarına bağlı oluşabileceği gibi
C veya S) ya da kazanılmış (örn: malignansi, gebe- tromboze yüzeye! venlerden de kaynaklanabilir.
BÖLÜM 27 • TROMBOEMBOLİZM 103
Trombüsler çoğunlukla eritrosit, fibrin ve trombo­ Phlegmasia cerulea dolens kompartman basınçları
sitlerden oluşur. yükselten ve ekstremite perfüzyonunu bozan yük­
Özellikle venöz katater varlığında üst ekstremiteler­ sek dereceli bir tıkanmadır. E kstremite büyük çapta
de de trombüs yayılabilmesine rağmen DVT'lerin şişmiş, siyanotiktir.
çoğunluğu (%90) alt ekstremitelerde oluşur. • Phlegmasia alba dolens genellikle gebelik ile ilgil­
Trombogenez ve tromboliz arasındaki dengeye dir ve benzer patofizyolojisi vardır ancak arteriyel
bağlı olarak DVT yayılabilir, çözünebilir veya em­ spazma ikincil soluk bir ekstremite şeklinde gelir.
bolize olabilir.
İzole baldır DVT'lerin %20'si tanı olmasından iti­ PULMONER EMBOLİ
baren bir hafta içinde proksimale yayılabilmesine
karşın semptomatik DVT'lerin çoğu (%80 ) popli­ PE klinik görüntüsü önemli ölçüde değişebilir.
teal venin proksimalinden kaynaklanır. Benzer komorbiditeleri ve pıhtı yükü olan hastalar
P roksimal DVT'ler distal DVT'lerden daha çok çok değişik klinik özelliklerle gelebilirler.
PE'ye sebep olurlar. • Dispne ile gelen hastalarda açıklanamayan din­
leme. EKG veya AC grafısi bulguları varlığında
PE'den şüphelenilmelidir.
Yaygın semptomları dispne (en sık görülen semp­
PULMONER EMBOLİ tomdur, PE hastalarının %75'inde görülür) ve gö­
• Venöz trombüsün bir kısmı koparak sağ ventriküle ğüs ağrısıdır (İkinci sıklıkta görülen semptomdur,
geçer ve bir pulmoner artere oturursa PE oluşur. PE hastalarının %50'inde görülür). Göğüs ağrısı
• PE patofizyolojik etkileri sağ ventriküler akımının plöretik olabilir (nefes alma veya öksürmeyle kötü­
mekanik olarak obstrüksiyonu ve pulmoner yapı leşen). Diğer semptomlar öksürük, senkop, çarpın­
içerisindeki trombüsten salgılanan inflamatuar tı ve anksiyetedir.
mediyatörlerin sonucudur. DVT gösterilen ama PE belirtilerinden hiçbiri ol­
• Mekanik obstrüksiyonun derecesine bağlı olarak mayan hastaların yaklaşık %30'unda, ileri tetkikler
PE mininmal semptomlar, taşikardi, sağ kalp yet­ sonunda subklinik PE olduğu bulunmuştur.
mezliği veya kardiyak kollapsa neden olabilir. Yaygın semptomları, takipne, taşikardi, hipoksemi
• PE'de dispne ve hipoksinin mekanizması açık de­ (oda havasında Sa02 < %95), hemoptizi, terleme ve
ğildir ve önceden tahmin edilemez. Muhtemelen ateştir(> 38 °C).
vazoaktif mediyatörlerin beraberinde kanı oksijene Hastaların yaklaşık %50'sinde DVT belirtileri (bal­
alveollerden uzaklaştıran görece şantların sebep ol­ dır ağrısı, hassasiyet, şişme, eritem) vardır. PE gös­
duğu V/Q eşleşme bozukluğuna bağlıdır. terilen ayaktan hastaların sadece %40'ında DVT
teşhis edilir.
Masif PE hipotansiyon ve şiddetli hipoksi ile so­
• KLİNİK ÖZELLİKLER nuçlanır. Teşhis edilen PE yaklaşık %2 oranında
kardiyak arrest görülür. Bu yüzden yaklaşık %20 ila
DERİN VEN TROMBOZU %25 ani kardiyak ölümün PE sekonder olabileceği
Klasik olarak, DVT baldır veya bacakta ağrı, kıza­ tahmin edilmektedir.
rıklık, şişlik, hassasiyet ve sıcaklık artması şeklinde
gelir. Ne yazık ki, DVT için ileri araştırmaya yön­
lendiren bu bulgular ispatlanmış DVT'leri olan • TANI VE AYIRICI TANI
hastaların %50'sinden daha azında bulunur.
ÖN TEST OLASILIK DEGERLENDİRMESİ
DVT işaret ve bulguları ayrıca selülit, konjestif kalp
yetmezliği, tromboze olmayan venöz staz, rüptüre • VTE ön test olasılık Değerlendirmesi tahmini için
Baker kisti ve kas iskelet sistemi yaralanmalarında ilk basamak tanı yalağına karar vermektir. Ön test
da görülebilir. DVT bu hastalıklarla beraber görü­ Olasılık değerlendirmesinin önemi küçümsenme­
lebilir. Tanısal testler olmadan DVT'i dışlamak zor melidir.
olabilir. Test öncesi olasılığı klinisyenin tecrübesine göre
Homan's işareti, bacak düzken ayak bileğinin zorlu doğruluğu değiştiği için subjektif olarak tespit edi­
dorsifleksiyonunda baldırda ağrı, güvenilir değil­ lebilir. Alternatif olarak belirtiler, bulgular ve risk
dir. faktörlerinin bir araya getiren klinik skorlar has­
DVT'nin nadir görülen ama ağır formları phlegma­ taları düşük, orta ve yüksek olasılık kategorilerine
sia cerulea dolens ve phlegmasia alba dolens'tir ayırabilir.
104 KISIM S • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

TABLO 27-2 Derin Ven Trombozu(DVT) TABLO 27-4 Pulmoner Emboli (PE) için
için Wells Skoru Wells Skoru
KLİNİK ÖZELLİK PUANLAR* OBJEKTİF PUAN- SUBJEKTİF PUAN-
Aktif kanser KRİTERLER LAR KRİTERLER LAR
Felç, parezi veya alt ekstremite Kalp hızı> 100 atım 1,5 Klinisyen 3
immobilizasyonu / dk PE'den daha
Yakın zamanda geçirilen cerrahi sonrası >3 Hemoptizi az olası
gün immobilizasyon Venöz tromboemboli 1,5 alternatif
Derin venlerin dağılımı boyunca lokalize hikayesi tanıları
hassasiyet Malignite (aktif) 1 düşünür
Tüm bacakta şişlik Derin venlerin 3
Tek taraflı baldır şişmesi > 3 cm palpasyonuyla
Tek taraflı basmakla gode bırakan ödem bacakta şişlik,
Kollateral yüzeye! venler ağrı (DVT klinik
DVTden daha muhtemel alternatif tanı -2 belirtileri)
olasılı'ı Son 4 hafta içinde 1.5
'Risk skoru yorumlama(DVT olasılığı): 2 3 puan: yüksek risk immobilizasyon
(%75); l veya 2 puan: orta risk(% 17); < l puan: düşük risk (%3). PE için risk:> 6 = yüksek risk(% 78.4); 2 - 6 = orta risk(% 27,8); <2
puan = düşük risk (% 3.4)

• Düşük olmayan klinik olasılıklı veya pozitif PED


DERİN VEN TROMBOZU Kural olan hastalar için, PE ön test olasılığı klinis­
yene tanı yönteminin seçiminde yol göstericidir ve
• Wells ve meslektaşlarının geliştirdiği skorlar sis­
yardımcı tanı testlerin sonlandırmanın ne zaman
temleri gibi karar verme yardımcıları hastaları ta­
güvenli olduğunu belirlemesine yardımcı olur.
nısal testler öncesi DVT açısından düşük, orta ve ya
yüksek olasılıklı olarak kategorize etmek amacıyla Deneyimli bir klinisyen için klinik bütünlük ve ya­
geliştirilmeye devam edilmektedir (Tablo 27-2). yınlanmış klinik karar verme kuralları PE test ön­
Skorlar aşağıdaki gibidir: 3 ve daha fazla puan yük­ cesi olabilirliği tanımlama açısından aynı doğruluk
sek olasılık, 1-2 puan orta olasılık ve O puan düşük derecesine sahiptirler. Wells tarafından geliştirilmiş
olasılık. ve geçerliği kanıtlanmış PE skorlama sistemi has­
taları PE riski açısından düşük, orta veya yüksek
PULMONER EMBOLİZM riskli olarak sınıflandırabilir (Tablo 27-4). Skorla­
Pulmoner Embolizm dışlama kriterleri PE olasılı­ ma aşağıdaki gibidir: 6 veya daha fazla puan yük­
ğı test eşiğinin altında kalan hastaları (örn: testin sek olasılık; 2-6 orta olasılık; ve 2 puanın altı düşük
riski, atlanan PE'den fazla) tanımlamak için kulla­ olasılık olarak değerlendirilir. 4 puan üstü yüksek
nılabilir (Bknz. Tablo 27-3). Düşük klinik olasılıkla olasılık 4 puan ve altındaki değerler düşük olasılık
birleştirildiğinde PED kuralları PE olma olasılığını kabul edilen Modifiye Wells skoru da kullanılabilir.
% l'e kadar tespit etmektedir. Bu hastalara tanı için
test (örn: d-dimer) yapmaya gerek yoktur.
YARDIMCI TESTLER

TABLO 27-3 Pulmoner Emboli Dışlama DERİN VEN TROMBOZU


Kriterleri (PED Kuralı) Kantitatif d-dimer testi DVT için yüksek derecede
Yaş <50 yıl sensitiftir. Test öncesi değerlendirmesi düşük olan
Nabız oksimetre >%94 (oda havasında) hastalarda (örn. Welss DVT skoru ::; 1) d-dimer
Kalp hızı <100 atım/ dk testi negatifse güvenli bir şekilde DVT ekarte edile­
Yakın zamanda venöz tromboembolizm yok
Yakın zamanda ameliyat veya travma (hastaneye yatışı bilir. Pozitif d-dimer testi olan hastalara DVT ekar­
gerektiren, entübasyon veya son 4 hafta içinde epidural te edilmesi için AS'te venöz USG yapılmalıdır.
anestezi) yok Tanıya yönelik algoritmalar, hiçbir algoritmanın
Hemoptizi yok mükemmel olmadığını unutmamak kaydıyla DVT
Östrojen kullanımı yok için uygun teşhis yönteminin seçmede rehberlik
Bacakta tek taraflı şişme yok edebilirler (Bknz. Şekil 27-1)
BÖLÜM 27 • TROMBOEMBOLİZM 105
Wells kriterlerıni kullanarak test


öncese DVT olasılığını hesapla

Düşük olasılık
__l Yüksek veya orta
skoru (<%1) olasılık skoru

0-Dimer USG

ı
1::--- ı--+
ı +

ı
DVT DVT
USG
yok tedavisi
- A

DVT --� ı
yok DVT 1 hafta içinde
yok USG tekrarı

ŞEKİL 27-1. Derin ven trombozu (DVT) için teşhis algo­


ritması. Bu algoritma bacaksemptomlan DVT ile uyumlu
hastalarda kulanılabilir. + = pozitif test sonucu; - = negatif
test sonucu.

• Acil serviste DVT değerlendirmesi için görüntü­


leme testi venöz ultrasonografidir. Dupleks ultra­
sonografi (gerçek zamanlı B mod görüntüleme ve
eş zamanlı Doppler akış görüntülemesi kombinas­
yonu) alt ekstremite DVT'si için yüksek sensitivite B
(%97) ve yüksek spesifiteye (%94) sahiptir. Alt pel­ ŞEKİL 27-2. Normal bulgular ve derin ven trombozu bul­
vik bölge ve izole baldır DVT için sensitivite %73 guları gösteren kompresyon USG görüntüleri. A. Femoral
ve üst ekstrem ite için sensitivite %56- 1 OO'dür ven ve Femoral arterin kompresyon venöz USG görüntüleri.
Orta ve yüksek test öncesi olasılığı hesaplanan has­ Solda inguinal ligamentin hemen altından alınan sağ femoral
talara hem venöz ultrasonografı hem de d-dimer arter (A) ve ortak femoral venin (V) sonografık görüntüleri
testi uygulanmalıdır. verilmiştir. Sağda ise aynı pozisyonda operatör tarafından
manuel kompresyon yapılmaktadır. Görüntüde ven oblitere
Eğer her iki test de negatif ise DVT yoktur ve AS'te olurken arter açık kalmktadır. Bu normal ven için normal
USG bulgusudur. B. Kompresyon sonrası venöz USG görün­
daha fazla tetkik yapmaya gerek yoktur.
tüsü ortak femoral vende tromboz belirtileri göstermektedir
(Sağ taraf). Ortak femoral ven (V) komprese olmamaktadır
Eğer ultrason negatif, d-dimer pozitifse bir hafta
Ekojenik trombolitik materyal ven içinde görülebilir.
sonrasında ultrason tekrarı yapılmalıdır. 1 hafta
içindeki 2 negatif dupleks ultrason sonucu 3 ay
içinde DVT veya PE riskinin <%1 olduğunu göste­
rir. Birçok çalışma tekrar değerlendirme bekleyen
hastalarda antikoagülasyonun kesilmesinin güvenli
olduğunu ortaya koymuştur. PULMONER EMBOLİZM
Pozitif ultrason sonucu DVT teşhisini doğrular
• Pulmoner emboli (PE) düşündüren semptom ve
(Şekil 27-2).
bulguları olan hastalarda genellikle elektrokardi­
DVT için geleneksel altın standart kontraslı venog­
rafidir. Ama bu teknik invazif ve pratik olmadığı için yografı (EKG), nabız oksimetresi ve akciğer grafi­
nadiren yapılır. BT ve MR venografı gibi diğer test­ si gibi temel kardiyopulmoner tetkikler istenir. Bu
ler de DVT teşhisinde ultrason yapılamıyorsa veya testler PE için sensitif ve spesifik değildirler.
pelvik ven trombozu şüphesi varsa faydalı olabilir. • PE hastalarının çok azında I. derivasyonda S dalga­
Bunula beraber bu testlerin doğruluğu iyi tanımlan- sı, III. derivasyonda Q dalgası ve T dalgası inversi­
mamıştır ve AS'te bulunabilirliği kısıtlı olabilir. yonları (S,Q3T) görülür.
J 06 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

• PE hastalarında akciğer grafisi ise genellikle nor­ ği bilinmelidir. Otomatik kantitatif d-dimer testinin
mal veya nonspesifıktir. Klasik olarak tariflenen duyarlılığı %94-98 ve özgünlüğü %50-60 arasında­
Westermark işareti ve Hampton hörgücü gibi bul­ dır. Ön test olabilirliği düşük veya orta olan hastalar­
gular nadiren görülür. da negatif d- dimer testi PE'yi dışlayabilir.
• Arteriyel kan gazı testleri (AKG) tek başına PE ta­ • D-dimer testi ile PE'nin dışlanabilmesi yüksek
nısı veya dışlanması için kullanılamaz. Diğer bul­ oranda yanlış pozitiflik nedeniyle sınırlıdır. Ayrıca
guların spesifitesi %15 kadarken, anormal P,02 bir çok risk faktörü (Örn. İleri yaş, kanser, gebelik,
veya A-a gradient değeri PE için duyarlılığı %90 yakın tarihli cerrahi veya travma, hareket kısıtlılı­
civarındadır. ğı gibi) yanlış pozitif d-dimer sonucuna yol açar.
• Tanıya yönelik algoritmalar PE için uygun görün­ D-dimer testi büyük ihtimalle negatif çıkacak seçil­
tüleme yöntemini belirlemede yardımcı olabilirse miş hastalar için kullanılmalıdır.
de hiçbir tanıya yönelik algoritmanın mükemmel • D-dimer testi pozitif olan hastalar eş zamanlı tet­
olmadığı bilinmelidir (Şekil 27-3). kikler PE dışı bir sonucu göstermediği müddetçe
• D-dimer testi PE dışlanmasında önemli bir yardım­ PE için tanı koydurucu görüntüleme yapılmalıdır.
cıdır. Fibrin pıhtı çözünürken D-dimerler kana ka­ Pıhtı BT pulmoner anjiyografide kontrastla dolmuş
rışır. 0-dimer testlerinin karakteristikleri farklıdır. pulmoner arterlerde dolma defekti şeklinde görü­
Dolayısıyla kullanılan D-dimer testinin karakteristi- lür (Bknz. Şekil 27-4).

hf""''" --'
lr. üm olaydan ön test

L.'.""''ğ'

J
>%40
j

�tre!dkasyon I
, yoksa DMAH
_J

�----- Görüntüleme I
1
PE yok

ı
+

+ L._
Serum Kre l Serum Kre
GFH <60 ml/daki j GFH> 59 ml/dak

PE yok

ŞEKİL 27-3. Pulmoner Emboli (PE) için Charlotte tanı algoritması. Bazı hekimler Wells skoru klinik karar verme kuralları
ile başlar (<%15, %15-40 ve >%40 yerine <2, 2-6, ve >6). Not: Renal fonksiyon klinik resim (sağlıklı, azalmış glomerüler
filtrasyon hızı[GFH] için risk faktörü yok) veya bilinen formüllere göre hesaplama ile tespit edilmelidir. Tanısal Olmayan
Ventilasyon Perfüzyon Sintigrafisi (V /P) eğer faydası zararından daha fazla ise BT pulmoner anjiografı gibi (BTPA) testlerle
konfirme edilmelidir. += PE pozitif; -=PE negatif; Kre= kreatinin; Yüksek= Yüksek olasılıklı V /P sintigrafisi; Normal= Nor­
mal V /P sintigrafisi; Tanısal değil = tanısal olmayan V /P sintigrafisi (Normal ya da yüksek olasılıklı dışındaki V /P sintigra­
fisi); PEDK= PE dışlama kriterleri
BÖLÜM 27 • TROMBOEMBOLİZM J 07

PE tanısı için kateter temelli pulmoner anjiyografi


geleneksel altın standart testtir. Ancak deneyim ge­
rektirir, kontrast madde ve radyasyon maruziyeti,
disritmi ve pulmoner arter perforasyonu gibi risk­
ler taşır. Yerini büyük ölçüde BT pulmoner anjiyog­
rafi almıştır.
• Alt ekstremite venöz USG yatak başında yapılabilir
ve iyonize radyasyon içermez. Bununla beraber PE
teşhisinde kullanılan bir yöntem olarak duyarlılığı
%40'dır. Venöz USG PE belirti ve bulgularını olan
ancak BT pulmoner anjiyografinin kontredike olan
hastalarda (örn: gebelik, renal yetmezlik) faydalı
olabilir.
• PE gebelikle ilgili ölümlerin sık rastlanan sebeple­
rinden biri olarak kalmıştır ve gebe hastalarda PE
araştırırken özen gösterilmelidir.
• V/P sintigrafi yapılan gee hastalarda Foley kateter
ŞEKİL 27-4. Akut pulmoner emboli ile uyumlu dolma yerleştirme ve İV hidrasyon iyonize radyasyona fe­
defekti gösteren göğüs BT anjiyogramı aksiyal görüntü. İki tal maruziyeti azaltabilir.
beyaz ok sağ orta lob pulmoner arterde dolum defektini Normal perfüzyon varsa, radyasyona maruziyeti
göstermektedir. Uzun beyaz ok ise sol akciğerde posteriyor azaltmak için ventilasyon dönemi sintigrafisi yapıl­
mediyal segmental arter dallarında dolma defektini göster­ mamalıdır.
mektedir.
BT taramaya girmek zorunda kalan gebelerde kur­
Görüntüler diyaframdan apekse 1,25-3,0 mm'lik şun koruma kıyafetleri fetal maruziyeti azaltabilir.
kesitlerle toplanır. Uygun önlemler alınarak çekilmiş V/P ve BT ara­
Sonrasında alt ekstremite vasküler yapılarını ince­ maları fetusa benzer şekilde düşük miktarda iyoni­
lemek için indirekt venografi takip eder. ze radyasyon verir ve güvenli teknikler olarak kabul
• Teknik olarak uygun yapılmış multidetektor BT ta­ edilirler.
ramanın tanıya yönelik duyarlığı ve özgüllüğü ön
test olabilirliğinden bağımsız olarak yaklaşık %85-
90 civarındadır. ACİL SERVİS BAKIMI VE
BT pulmoner anjiyografi; PE bulunmayan vakala­ TABURCULUK
rın %20'sinde alternatif tanılar bulunması avantajı­
na sahiptir. AS'TE TEMEL DEGERLENDİRME
BT pulmoner anjiyografi radyasyon maruziyeti, Her zaman havayolu stabilizasyonu, solunum ve
kontrast maddeye karşı anafilaktoid reaksiyon ge­
dolaşım desteği en önemli unsurlardır. Preloadı
lişmesi ve kontrasta bağlı nefropati gibi risklere
iyileştirmek ve hipotansiyonu düzeltmek için İV
sahiptir; Böbrek fonksiyonları bozuk hastalarda
kontrendikedir. kristaloid sıvı tedavisi uygulayın. PE'ye ikincil hi­
Ventilasyon -perfüzyon (V/P) sintigrafisi perfüz­ poksiyi düzeltmek için gerektiği kadar oksijen ve­
yon döneminde enjekte edilen radyonükleotidlerin rin.
ventilasyon döneminde solunanlann yaydığı ışı­
nımların yoğunluğunu karşılaştırır. ANTİKOAGÜLASYON
• V/P sintigrafide perfüzyon döneminde tüm akci­ • VTE vakalarının çoğunun standart AS tedavi yön-
ğerde homojen ışına varsa ventilasyonda nasıl ol­ temi heparinin herhangi bir formu ile antikoagü­
duğuna bakılmaksızın yaklaşık % 100 doğrulukla lasyondur. Heparin tedavisi trombini inhibe eder
PE ekarte edilebilir.
• ve trombüsün büyümesini engeller. Heparinin int­
V/P sintigrafide perfüzyon döneminde 2 veya daha
fazla apeks santral kama şeklinde defekt ve aynı rinsik trombolitik aktivitesi yoktur, ama plazminin
bölgelerde ventilasyon evresi normal ise >%80 ola­ engellenemeyen aktivitesine izin vererek, 48 ila 72
sılıkla PE'dir. saat boyunca, pıhtı çözünümünü hızlandırır.
• Diğer tüm V/P sintigrafi bulguları tanısal değer ta­ Düşük molekül ağırlıklı heparinler (DMAH) gü­
şımaz. venli ve DV T tedavisinde etkilidir. En sık kullanı-
108 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

lan üç DMAH' dalteparin (200 ünite / kg subkutan DVT için, trombolitik tedavinin heparin ve var­
/24 saatte, maksimum 18.000 ünite), enoksaparin farin tedavisine göre sağkalım avantajı sağladığını
( 1.5 miligram / kg subkutan/24 saatte, maksimum gösteren kanıt yoktur.
180 miligram) ve tinzaparindir (175 ünite/ kg sub­ DVT ekstremitenin kaybına yol açabilen phleg­
kutan/24 saatte, maksimum 18.000 ünite). masia neden olur. Bu durumda, kateter ile selektif
İzole baldır venleri (soleal veya gastrocnemius) tromboliz için girişimsel radyolog veya vasküler
veya safen ven trombozu için tedavi kılavuzları yok­ cerrah hasta konsülte edilmelidir. E ğer bu imkan
tur. İzole baldır ven trombozunda PE gelişimi risk yoksa hasta başka bir hastaneye acil transfer edile­
düzeylerinin değişik oranlarda olduğu rapor edil­ miyorsa ve mutlak kontrendikasyon yoksa sistemik
miştir; Bu vakalarda PE gelişim riski yaklaşık%0,3 trombolitik tedavi düşünülmelidir. Toplam 50-100
-%8,0 arasında değişmektedir. Tedavi seçenekleri miligram tPA (Alteplaz) dört saat boyunca İV in­
füzyon şeklinde verilmelidir. Bu doz vaka serileri
akut tedavi vermeden bir hafta takip ve USG tekra­
ve sınırlı klinik çalışmalara göre tespit edilmiştir.
rı pıhtı ilerlemesini belirlemek ve DMAH ile ayak­
Aktif trombolizden en çok yarar sağlayan has­
tan tedaviyi kapsamaktadır.
talar önemli iliofemoral pıhtı yükü olan, akut
Ayrıca sistematik derleme yayınları da PE tedavi­
phlegmasia'sı (semptom başlangıcı <10 gün) olup,
sinde yararı daha fazla olmasa da, DMAH kulla­ kompartman basınçlarını azaltmak için agresif ve
nımının fraksiyone olmayan heparine(FOH) göre ivedi müdahale ihtiyacı olan ve May-Thurner (iliak
daha iyi olduğunu belirtmektedirler. Ancak, şid­ ven kompresyon) Bendromu'na bağlı venöz tıka­
detli böbrek yetmezliği ve emilim durumunun gü­ nıklığı bulunan hastalardır.
venilir olmadığı durumlarda (örn: obezite) DMAH Günümüzde trombolitik tedavinin mortalite konu­
tedavisinden kaçınılmalıdır. sunda fayda sağladığı ispatlanmış hasta grubu ma­
FOH kullanıldığında, dozaj ağırlığa göre ayarlan­ sif PE olarak tanımlanan hemodinamik instabilitesi
malıdır, 80 ünite/ kg bolus ardından 18 ünite/ kg/ olan geniş alanlı PE hastalarıdır.
saat olarak idame edilmelidir. Aktive parsiyel trom­ Trombolizisin ayrıca submasif PE'de de mortali­
boplastin zamanı (aPTT) 55-80 saniye (normalin teyi azalttığına dair bulgular yoktur. Submasif PE
1,5-2,5 katı) arasında tutulmalıdır. Geleneksel do­ normale yakın kan basıncı ve diğer kardiyovas­
zaj olan 5000 ünite bolus 1000 ünite/ saat infüzyon, küler yüklenme belirtilerinin (örn: sağ ventrikül
hastaların üçte ikisine yetersiz dozda kullanıma se­ fonksiyon bozukluğunu gösteren ekokardiyografi
bep olacaktır. bulguları, pozitif troponin, artmış beyin natriüre­
Akut VTE 'li hastada heparinle antikoagülasyo­ tik peptid düzeyleri) olduğu PE olarak tanımlanır.
nu engelleyecek yakın tarihli intrakranial kanama Bununla beraber bu hastalarda hayat kalitesinin
veya aktif gastrointestinal kanama gibi sadece bir­ artması ve fonksiyonel kapasitenin iyileştirilmesi
açısından trombolitik tedaviden fayda görebilirler.
kaç kesin kontrendikasyon vardır.
Sistemik fibrinolizis uygulamada en iyi kanıtların ol­
Belgelenmiş heparin kaynaklı trombositopeni
duğu aşağıda verilen seçilmiş hastalarda ve kanama
(HKT) hastalar için bir direkt trombin inhibitörü
riskinin artmadığı durumlarda akla getirilmelidir:
ya da faktör Xa inhibitörleri verilebilir.
Kardiyak arrest hasta herhangi bir durumda; hipo­
Varfarin ile oral antikoagülan tedavi, heparin te­
tansiyon ve masif PE'li hasta; oksijen uygulanmasına
davisine eş zamanlı başlatılabilir. Bununla birlikte, rağmen şiddetli hipoksemi belirtileri ve artmış solu­
varfarin tedavisinin, ilk günü protein C'deki göre­ num işi belirtileri olan solunum yetmezlikli hastalar
celi eksikliğinin sebep olduğu geçici hiperkoagü­ ve ekokardiyografıde sağ kalp yüklenme belirtileri
labilite yüzünden tedaviye her zaman heparin ile veya troponinleri yüksek seviyelerde olan hastalar.
antikoagülasyon eşlik etmelidir. Varfarin başlangıç • FDA PE/de üç türlü trombolitik verme şeklini
dozu genellikle 5 miligram ! gündür ve hedef INR kabul etmiştir: Streptokinaz, ürokinaz ve doku
2-3'dür. Antikoagülasyon genellikle 3 ila 6 ay sürey­ plazıninojen aktivatörü (tPA). tPA veya alteplaz
le verilir, fakat sürekli risk faktörleri olan hastalarda için tavsiye edilen doz 2 saat içinde 100 mg içinde
yaşam boyu süren tedavi gerekebilir. Gebelikte var­ infüzyondur. Ancak acil durumlar için iki saatlik
farin kesinlikle kontrendikedir. infüzyon süresi uygun değildir. 100 mg doz 1O-15
dakika içinde bolus verilebilir.

TROMBOLİZİS ÖNLEYİCİ TEDAVİ


Trombolitik tedavi VTE için daha agresif tedavi ge­ Antikoagülasyon kontrendike olan hastalara, ma­
rektiren hastalar için düşünülmelidir. jör komplikasyon gelişen hastalara veya uygun
BÖLÜM 28 • SISTEMİK VE PULMONER HİPERTANSİYON 109
antikoagülasyona rağmen DVT si artan hastalara Klinisyen KB ölçerken manşon çapının hastaya uy­
PE/yi önlemek için vena kava filtresi yerleştirile­ gun olmasına dikkat etmelidir; hastaya göre daha
bilir. küçük bir manşon yanlış yüksek ölçüme sebep ola­
• Ağır VTE olan hastalara (Masif PE veya phlegmesia bilir.
cerula dolense bağlı ekstremite iskemisi artarak de­
vam eden masif DVT) cerrahi veya kateter yoluyla PATOFİZYOLOJİ
trombektomi düşünülmelidir.
Çok iyi bilinmemekle beraber ağır hipertansiyonun
bir mekanizması kanda dolaşan vazokonstriktörlere
ikincil olarak sistemik vasküler dirençte ani artıştır.
TABURCULUK • Hedef organın artan arteriyal basıncı kompanzas­
• Yatış gerektiren komplikasyonları olmayan hasta­ yon yeteneğini aşan ve kan akımını sınırlayan kri­
larda ayaktan tedavi. yatarak tedaviye tercih edil­ tik arteriyal basınç eşiği vardır.
melidir. Bu başlangıç olaylan, geçirgenliğin artmasına, ko­
• Masif iliofemoral tromboz, artmış kanama riski, agulasyon yolağının, trombositlerin ve fibrin yıkı­
sınırlı kardiyovasküler rezerv, evde tedaviye zayıf mını aktive edilmesine sebep olacak olan mekanik
uyum gösterme, DMAH kullanımı kontrendiks­ duvar gerilimini ve endotelyal hasarı tetikler.
yonu varlığı, HBT(heparine bağlı trombositopeni) • Sonunda arteriollerin fibrinoid nekrozu, hematüri
şüphesi veya renal yetmezlik olan hastalarda yata­ (böbrek tutulumu varsa) veya arteriyal hemorraji­
rak tedavi düşünülmelidir. ler veya gözdibi incelemesinde eksudalar (göz tutu­
• Stabil hastalar monitorlü odalara alınabilirler. Do­ lumu varsa) gibi klinik bulgularla potansiyel olarak
laşım sistemi bulguları bozuk olan veya trombolitik anlaşılabilecek sonuçlara yol açar.
tedavi yapılan tüm hastalar yoğun bakım ünitesine Renin-anjiyotensin sistemi aktif hale geçince daha
yatırılmalıdır. fazla vazokonstrüksiyona yol açar. Basınç natriüre­
zi, böbrekten daha çok vazokonstrüktör salınımına
neden olarak volüm kaybına neden olabilir.
• Bu etkilerin birleşimi uç organlarında iskemi ile
SİSTEMİK VE PULMONER beraber hipoperfüzyonuna ve fonksiyon bozuklu­
28 HİPERTANSİYON --------
ğuna yol açar.
David M. Cline
KLİNİK ÖZELLİKLER
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt
• Önceden HT öyküsü; KB ilaçlarına uyumsuzluk,
kardiyovasküler, renal ve serebrovasküler hastalık­
• Akut sistemik hipertansiyonu sınıflamak tedaviyi lar, diyabet, hiperlipidemi, kronik obstruktif pul­
kolaylaştırır. moner hastalıklar veya astım ve ailede HT öyüküsü
Hipertansif acil: Artmış kan basıncı (KB) ile bera­ öyküde dikkat edilmesi gereken fatörlerdir.
ber aort diseksiyonu, akut puymoner ödem, akut • Kan basıncını artıran durumlar örneğin gebelik,
koroner sendrom, akut böbrek yetmezliği, ağır yasadışı ilaç kullanımı (kokain ve metamfetamin)
preeklampsi, hipertansif ensefalopati, subaraknoid veya dekonjestanlar düşünülmelidir.
kanama, intrakranial kanama, akut iskemik inme • Hastaya öyküde santral sinir sistemi bulguları (ba­
ve sempatik kriz gibi ilgili hedef organ fonksiyon şağrısı, görmede değişiklik,zayıflık, epilepsi krizleri
bozukluğunun olmasıdır. ve konfüzyon), kardiyovasküler semptomlar (gö­
• Yukarıdaki durumlara acil tanı ve tedavi gereklidir ğüs ağrısı, çarpıntı, dispne,senkop, ayak bileği öde­
ancak hipertansif aciller için tedavi hedefleri (dü­ mi sırt ya da abdomende yırtılma şekinde ağrı) ve
şürme yüzdesi veya hedef KB'ları) oldukça değiş­ renal semptomlar (anüri, ödem, hematüri) mutlaka
kendir. sorulmalıdır.
Hipertansif ivedi durumlar: Hedef organ fonsiyon Hasta papilödem, retina! eksudalar, nörolojik de­
bozukluğu olmadan aşırı kan basıncı yükselme­ fısitler, konvülziyonlar veya ersefalopati açısından
siyle giden klinik durumlardır. KB �180/110 mm araştırılmalıdır; bu bulguların varlığı kan basıncı
Hg tedavi endikasyonu olarak literatürde geçse de yüksekliği durumunda hipertansif acil durum ol­
gerçekte böyle bir tedavinin klinik faydası çok iyi duğunu gösterir.
tariflenmemiştir (Bknz. Acil Serviste Tedavi bölü­ Hasta ayrıca karotid üfürüm, kalpte üfürüm, gallo
mü). ritmi, ektremitelerde asimetrik nabızlar veya ölçü-
110 KISIM S, KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

len kan basınçlarının farklı olması (koarktasyon, için verapamil 5-10 miligram İV veya diltiazem
aort diseksiyonu), pulsatil karın kitleleri ve pulmo­ 0.25 miligram /kg İV 2 dk içinde verilebilir. p blo­
ner raller konusunda araştırılmalıdır. körlerden sonra hedeflenen kan basıncı düzeyine
Hipertansif ensefalopati hipertansiyonla beraber erişmek için vazodilatörler ihtiyaç duyulduğu ka­
bozulmuş mental durumla karakterizedir ve başağ­ dar kullanılmalıdır.
rısı, kusma, konvülziyonlar, görme bozuklukları, • Niikardipin İV infüzyonu başlanabilir: 5 miligram
papilödem veya hematüri eşlik edebilir. /saat başlangıç. E ğer hedefKB'na 5-15 dakika için­
Gebe (veya postpartum) hastalarda klinisyen pre­ de ulaşılamadıysa, hedef basınca veya maksimum
eklampsi bulguları olan hiperrefleksi ve periferik doz olan 15 miligram/saat'e ulaşılıncaya kadar doz
ödemi araştırmalıdır. her 5-15 dakikada bir 2.5 miligram/saat arttırılma­
lıdır.
• Alternatif olarak nitroprusit İV infuzyonu başlana­
TANI VE AYIRICI TANI bilir: 0.3-0.5. mikrogram/kg/dk dozunda başalanıp
• Testler var olan semptomlara göre istenmelidir, en hedef basınca ulaşıncaya kadar 0.5 mikrogram/kg/
uygun maliyetli test idrar tetkikidir. dk artışlar yapılmalıdır.
Böbrek fonksiyon bozuklukları, hematüri, protei­
AKUT HİPERTANSİF PULMONER ÖDEM
nüri, kırmızı küre silendirleri veya kanda üre azo­
• Akut Hipertansif Pulmoner Ödem'de kan basıncı
tunda, kan kreatininde veya kan potasyum düzey­
%20-30'dan fazla düşürülmemelidir.
lerinde artış şeklinde görülebilir.
• İlk sıra ilaç nitrogliserindir: dilaltı 0.4 miligram 3
• EKG'de koroner iskemiyi gösteren ST ve T dalgası
doza kadar veya krem olarak 2,5-5 cm veya İV in­
değişiklikleri (Bknz. Bölüm 20), elektrolite bozuk­
füzyon 5 mikrogram/dk başlangıç dozunu takiben
lukları veya sol ventrikül hipertrofısi bulguları gö­ her 3-5 dk bir 5 mikrogram/dakika doz 20 mikrog­
rülebilir. ram dakikaya ulaşıncaya kadar bu değerle de cevap
• Akciğer grafisi konjestif kalp yetmezliğini (Bknz. yoksa 200 mikrogram/dk maksimum doza ulaşın­
Bolüm 24) ve aort diseksiyonunu (Bkn. Bölüm 29) caya kadar her 3-5 dk bir 10 mikrogram/dk doz art­
tanımaya yardımcı olabilir. tırılabilir.
Nörolojik bozukluğu olan hastalarda beyin bilgisa­ • Alternatif ilaç olarak enalaprilat İV 0.625-1.25
yarlı tomografisi iskemik değişiklikler, ödem veya miligiram/ 5 dk içinde her 4-6 saatte bir tekrarla­
kanamayı gösterebilir (Bknz. Bölüm 143). nabilir. Maksimumm 5 miligramlık/ 6saatte doza
İdrar ya da serum ilaç taraması yasadışı ilaç kullanı­ ulaşıncaya kadar 30 dakikalık aralıklarla arttırıla­
mın gösterebilir. Çocuk doğurma yaşında olan tüm bilir. Nikardipin ve nitroprussit da alternatif ilaçlar
hipertansif kadınlara gebelik testi uygulanmalıdır. olarak kullanılabilir (Dozlar için yukarıya bakınız).

AKUT KORONER SENDROM


ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Koroner sendromlu hastalarda sistolik KB 160
Hipertansif acil durumla gelen hastalara 02 desteği, mmHg üzerinde ise %20'den fazla akut olarak dü­
kardiyak monitorizasyon ve intravenöz yol sağlan­ şürülmemelidir.
malıdır. Resüsitasyonun ABC'sine dikkat edildik­ • Nitrogliserin ilk sıra ilaçtır (Dozlar için yukarıya
ten sonra, tedavinin amacı aşağıdaki klinik du­ bakınız) veya metoprolol 12 saatte bir 50-100 mi­
rumlardaki hedef basınca dikkat ederek, kademeli ligram PO veya her 5-15 dakikada bir 5 miligram
olarak arteriyel basıncı azaltmaktır. İV toplam 15 miligramlık doza ulaşıncaya kadar
verilebilir. Kardiyojenik şok riski olan hastalarda
AORT DİSEKSİYONU İV � blokör ajanlardan kaçınılmalıdır.
Aort diseksiyonunda kontraksiyon ve yırtılma kuv­
vetini azaltmak için ilk tercih � blokörlerle kalp hı­ AKUT SEMPATİK KRİZ
zını yaklaşım 60 atım/dakikaya, KB ise 140 mmHg • Akut sempatik krizde semptomları azaltmak için
altına, hasta tolere edebiliyorsa ideal olarak 120 ilk olarak benzodiyazepinler kullanılmalıdır.
(100-120 mmHg) mmHg altına indirmektir. Sonrasında nitrogliserinler (Dozlar için yukarıya
Tavsiye edilen ilk ilaçlar esmolol (300 mikrogram/ bakınız) veya İV bolus fentolamin yükleme 5-15
kg İV bolus, takiben 50 mikrogram/kg/dk) veya miligram yapılabilir.
labetololdür (20 miligram İV 2 dk boyunca, sonra­
sında 20-40 miligram 10 dk içinde İV ihtiyaç duy­ AKUT BÖBREK YETMEZLİGİ
dukça, maksimum 300 miligram). • KB 180/ 110 mmHg'nın üzerinde ise kan basıncı
• P blokörler kontrendike ise kalp hızını düşürmek akut olarak %20'den fazla düşürülmemelidir.
BÖLÜM 28 • SİSTEMİKVE PULMONER HİPERTANSİYON 111
• Tavsiye edilen ilaçlar labetolol (dozlar için yukarıya HİPERTANSİF İVEDİ DURUMLAR
bakınız), nikardipin (Dozlar için yukarıya bakınız) • Hiperetansif ivedi durumlarda faydalı ilaçlar; her
veya fenoldopamdır. Fenoldopam 0.1 mikrogram/ 2-3 saatte bir 200-400 mg oral labetolol; her 4-6
kg/dakika dozundan başlanmalı ve istenen kan ba­ saatte bir 25 mg oral kaptopril; nitrogliserin sprey
sını düzeyine ulaşıncaya kadar her 15 dakikada bir veya tabletler (0.3-0.6 mg); veya 0.2 mg oral yükle­
doz maksimum 1.6 mikrogram/kg/dakika'ya kadar me dozu sonrası istenilen KB düzeyi 115 mmHg al­
arttırılmalıdır. tına ininceye kadar veya maksimum 0.7 mg'a kadar
0.1 mg/saat klonidin
PREEKLAMPSİ • KB sistolik 180-200 mmHg üzeri veya diastolik KB
• Preeklampside KB 160/110 mmHg'nın üzerinde
110-120 mmHg üzeri asemptomatik hastalara oral
ise labetolol (Dozlar için yukarıya bakınız) kulla­ ilaç başlanarak taburculuk düşünülebilir.
nılmalıdır. Hidralazin 5-10 mg İV etkileri daha az • Oral ilaç seçiminde varsa eşlik eden diğer durumlar
öngörülebilmesine rağmen sıklıkla kullanılır. da göz önüne alınmalıdır. Hidroklorotiyazid gibi
HİPERTANSİF ENSEFALOPATİ diüretikler komplikasyonsuz HT olan hastaların
pek çoğunda 25 mg/gün şeklinde kullanılabilir.
• KB 180/110 mmHg'nın üzerinde (İmmün supresif ilaç
• Anjinası olan, miyokart infarktüsü geçirmiş mig­
kullananlarda semptomlar daha düşük KBöa çıkabilir)
ren veya supraventriküler aritmisi olan hastalarda
ise akut olarak %20Öen fazla düşürülmemelidir.
• Tavsiye edilen ilaçlar nikardipine (dozlar için yu­ 13 blokör düşünülmelidir. Örneğin metoprolol 50
miligram günde 2 kez oral yolla gibi.
karıya bakınız), labetolol (dozlar için yukarıya ba­ • Kalp yetmezliği, böbrek hastalığı, tekrarlayan inme
kınız), fenoldopam (dozlar için yukarıya bakınız)
veya diabetes mellituslu hastalarda anjiotensin çe­
veya nitroprussiddir (dozlar için yukarıya bakınız).
virici enzim inhibitörleri örneğin lisinopril 1O mg
SUBARAKNOİD HEMORAJİ gün gibi kullanılabilir.
• Uyumlu olmayan hastalara önceden verilmiş teda­
Kanamanın tekrarlanmasını önlemek ıçın sisto­
lik basıncı 160 mmHg'nın altına veya OAB 130 viyi tekrar uygulamak tavsiye edilen stratejidir.
mmHg'nın altına düşür.
• Tavsiye edilen ilaçlar nikardipine (dozlar için yuka­ ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE HİPERTANSİF
rıya bakınız), labetolol(dozlar için yukarıya bakınız) ACİLLER
veya esmololdür (dozlar için yukarıya bakınız).
• Çocuklarda zonklama tarzı frontal başağrısı veya puslu
İNTRAKRANİAL HEMORAJİ görme gibi nonspesifik semptomlar sıklıkla görülür.
• Artmış intrakranial basınç balguaları olan hastalar­ • HT ile ilgili fiziksel bulgular erişkinlerde olduğu
da (bilinçte bozulma, orta hatta kayma veya BT'de gibidir.
hematom hacmi >30 ml) kanamanın büyümesini • Ergenlik öncesi en sık etyolojiler renovasküler lez­
önlemek için si OAB 130 mmHg'nın altına düşür. yonlar ve feokromasitomadır.
• Eğer intrakranial basınç artışı ile ilgili bulgu yoksa • Çocuklarda hipertansif acil durumu tedavi etme
tedavi OAB 110 mmHg veyasistolik basınç 150-160 kararı KB ve eşlik eden semptomlara göredir.
mmHg olacak şekilde yoğunlaştırılabilir. • Eğer KB önceki ölçümlerin %30'undan fazla art­
• Tavsiye edilen ilaçlar nikardipine (dozlar için yuka­ mışsa ivedi tedavi gereklidir.
rıya bakınız), labetolol(dozlar için yukarıya bakınız) • Eğer önceki ölçümler bilinmiyorsa sistolik veya
veya esmololdür (dozlar için yukarıya bakınız). diyastolik kan basıncı standart tablosundaki ;,:%95
persentil ise çocukluk çağı hipertansiyonu olarak
AKUT İSKEMİK İNME tanımlanır.
• Fibrinolitik tedavi planlanmışsa KB 185/110 • Akut asemptomatik hastalarda hedef bir saat içinde
mmHg'nın altına düşürülmelidir; eğer fibrinolitik kan basıncını %25 azaltmaktır.
tedavi yapılamayacaksa ve KB tekrarlayan ölçüm­ • Çocuklarda hipertansif acilleri kontrol etmek için
lerde hal yüksekse, 220/11O mmHg'nın altına dü­ kullanılan ilaçlar labetolol, 0.2-1 mg/kg, 40 mg
şürülmelidir. Daha yoğun KB ayarlanması güvenli maksimum doz, veya 0.25-3 mg/kg/dakika infüz­
bir şekilde gerçekleştirilebilir (Bununla beraber yon; nikardipinl-3 mikrogram/kg/dakika veya ön­
farmakolojik olarak KB 160/100 mmHg altına dü­ ceki ilaçlar başarısız olmuşsa nitroprussid 0.5-10
şürülmesi tavsiye edilmez). mikrogram dakikadır.
• Tavsiye edilen ilaçlar labetolol(dozlar için yukarıya • Feokromositoma tedavisi cerrahi eksizyon ve kan
bakınız), nikardipine(dozlar için yukarıya bakınız), basıncını fentolamin gibi a adrenerjik blokörler
fenoldopam(dozlar için yukarıya bakınız) veya nit­ kontrolüdür. Acil serviste müdahale gerektiren pe­
rogliserin kremdir (2,5-5 cm). diatrik HT hastalarının genellikle yatışı gereklidir.
112 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

PULMONER HİPERTANSİYON • Erkekler daha yüksek risk altındadır.


Hastaların yüzde on sekizinin aile hikayesinde bi­
Pulmoner hipertansiyonun teşhisi AS'te yapılamaz
rinci derece akrabalarında anevrizma vardır.
ancak dispne, göğüs ağrısı veya senkopun sebebi
Diğer risk faktörleri ise bağ dokusu hastalıkları,
olarak primer ve sekonder pulmoner hipertansiyon
Marfan sendromu ve aterosklerotik risk faktörleridir
şüphesi, AS'te değerlendirme, konsültasyon ve ta­
(sigara, hipertansiyon, hiperlipidemi ve diyabet).
burculuğu etkileyebilir.
• Pulmoner hipertansiyon pulmoner vasküler basın­
cın artması ile karakterize sağ ventriküler fonksiyo­ PATOFİZYOLOJİ
nun bozulmasına sebep olan patolojik bir durum­ • Elastin kollajen ve fibrolamellar ünitelerinin azal­
dur. ması sonucunda aort medya tabakası incelir ve du­
Pulmoner arter basıncında izole bir artış veya hem varın gerilme gücü azalır.
arteryel hem de venöz basınçta beraber artış olabi­ Laplace yasasına (duvar gerilimi = [basınç x yarı­
lir. çap]) göre aort genişler, aort duvarına uygulanan
Pulmoner arter hipertansiyonlu tarifi eden hemo­ kuvvet artar, bu da aort dilatasyonunun daha da
dinamik parametreler ortalama pulmoner arter artmasına neden olur.
basıncının dinlenmede >25 mmHg, eforda >30 Büyük anevrizmalar daha hızlı genişleyebilmekle
mmHg olmasıdır. beraber anevrizma! dilatasyon oranı değişkendir.
• En sık görülen semptomları dispne, yorgunluk, Ortalama hız yılda 0.25-0.5 cm olabilir.
senkop ve göğüs ağrısıdır.
• Tipik olarak kronik obstrüktif akciğer hastalığı, sol
KLİNİK ÖZELLİKLER
ventriküler disfonksiyon veya hipoksemi ile ilgi­
li hastalıklar gibi kardiyovasküler veya pulmoner Asemptomatik AAA'lar fizik muayenede veya rad­
hastalıklarla beraber görülür. yolojik çalışmalarda tesadüfen bulunabilir. 5 santi­
• Acil serviste yapılması gereken altta yatan bozuk­ metreden büyük olanları daha fazla yırtılma riski­
luğun tedavisidir. Örneğin hipoksi yapan durumlar ne sahiptir.
için oksijen tedavisidir. Semptomatik anevrizmalarda klinik senaryo var­
Hastalar kronik kalsiyum kanal blokerleri kullanı­ dır: akut rüptür, aortoenterik fistül ve kronik sınır­
cısı olabilir veya primer pulmoner hipertansiyonu lanmış rüptür.
olan hastalar için epoprostenolun (prostasiklin) ev • Ani ölüm en sık anevrizmanın intraperitoneal rüp­
infüzyonlan için ayarlamalar yapılabilir. türü ile olur.
Klasik klinik görünüm senkop veya hipotansiyon
ile beraber şiddetli sırt veya karın ağrısı olan yaşlı,
erkek hastadır.
• En sık karşılaşılan semptomu başlangıçta ani ve
şiddetli ağrıdır; %50 hasta bu acıyı hasta" yırtılma"
ya da"sökülme" şeklinde tarif eder.
Birçok hasta tek taraflı böğür veya kasık ağrısı, kalça
AORT DİSEKSİYONU VE ağrısı veya belirli bir kadranda lokalize karın ağrısı
29 ANEVRİZMASI şikayeti ile gelir. AAA sıklıkla renal kolik ile karışır.
AAA varlığı femoral arter pulsasyonlarını değiştirmez.
David E. Mantley Hassasiyet olmaması sağlam bir aort anlamına gelmez.
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt Periumbilical (Cullen belirtisi) veya flank bölge­
sinde ekimoz (Grey-Turner belirtisi) ya da skrotal
hematom gibi retroperitoneal kanama belirtileri
olabilir.
ABDOMİNAL AORT • Aortoenterik fistüller aldatıcı küçük bir "başlangıç"
ANEVRİZMALARI kanaması veya masif GİS kanaması ile gelebilirler.
Bu klasik olarak öncesinde aort grefti olan hastalar­
EPİDEMİYOLOJİ da görülür.
• Kronik sınırlanmış rüptür nadirdir ama belirgin
Abdominal Aort Anevrizmalarının (AAA) görül­
fibrozis sebebiyle retroperitoneal AAA rüptürü
me sıklığı yaşla artar.
• sonrası kan kaybının sınırlandığı durumlarda gö­
Hastaların çoğu 60 yaşın üzerindedir.
rülür.
BÖLÜM 29 • AORT DİSEKSİYONU VE ANEVRİZMASI 113
TANI VE AYIRICI TANI
• AAA için ayırıcı tanı başvuru klinik durumuna
bağlıdır. Önemli olan sırt ağrısı, senkop ve renal
kolik gibi semptomları olan hastaları değerlendi­
rirken ayırıcı tanıda AAA hatırlamaktır.
• Tam çalışmaları AAA cerrahi onarımını asla gerek­
siz geciktirmemelidir. Ayrıntılı tanı çalışmalarına
sadece AAA tanısı belirsiz olduğunda ihtiyaç var­
dır.
• Stabil olmayan hastada, hasta başı abdominal ult­
rasonografi anevrizma varlığı göstemekte ve çapını
ölçmede >%90 duyarlılığa sahiptir. Ultrason retro­
peritoneal kanama ve rüptür varlığını tespit etmek­
te güvenli değildir (Bknz. Şekil 29-1). ŞEKİL 29-2. 12 cm çapında abdominal aort anevrizması
• AAA varlığını veya yokluğunu yaklaşık % 100 olan bir hastanın ET taraması. Aort duvarının kalsifikasyo­
doğrulukta belirleyebilen Bilgisayarlı Tomogra­ nu omurga anteriorunda görülmektedir. Kanama belirtisi ve
fi (BT) tarama anevrizmanın ve ilişkili rüptürün çevreleyen inflamasyon (ok) karnın sol tarafında izlenmek­
anatomik detaylarını daha iyi çizdiği için stabil tedir.
hastada tercih edilen görüntüleme yöntemidir
(Bknz. Şekil 29-2).
Rüptüre AAA veya aortoenterik fistül hastaları için
kan grubu ve crossmatch testleri yapılarak birkaç
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ünite kan hazırlatılmalıdır.
• Birden fazla büyük çaplı IV yolla izotonik sıvılar ve Kronik sınırlanmış rüptüre AAA'.larının acil onarımı
/ veya kan transfüzyonu ile sıvı resüsitasyonu yapa­ için damar cerrahisi konsültasyonu istenmelidir.
rak hasta stabilize edilmelidir. Tesadüfen tanı koyulan AAA'.lar için yatış veya anev­
Rüptüre AAA veya aortoenterik fistül şüphesinde rizmanın büyüklüğü uygunsa yakın poliklinik takibi
acil cerrahi konsültasyon istenmeli veya uygun bir için damar cerrahisi konsültasyonu istenmelidir.
kuruma transfer sağlanmalıdır.
• Boyutu ne olursa olsun semptomatik anevrizmalar
acil kabul edilmelidir. AORT DİSEKSİYONU
• Narkotikler ile uygun ağrı kontrolü yapılmalıdır.
Ağrı kontrolü sonrası kan basıncı hala yüksekse Epidemiyoloji
kısa etkili �-blokörlerden yararlanmalıdır. • Aort diseksiyonu iki modlu bir dağılıma sahiptir.
İlk zirve predispozan koşullan olan genç hastalarda
ve ikinci zirve daha büyük bir sayıda yaş > 50 yıl
olan hastalardadır.
Yaşlı grup için kronik hipertansiyon en önemli bir
risk faktörüdür.
Genç hastalar biküspid aort kapağı, bağ dokusu
hastalığı ve aort diseksiyonu aile öyküsü gibi tespit
edilir sebeplere sahiptirler.

PATOFİZYOLOJİ
• Aort diseksiyonu intima tabakası zarar gördüğün­
de kan media tabakasına intimal ve adventisyal ta­
bakalar arasını disseke ederek yalancı lümen oluş­
turması ile ortaya çıkar.
Yalancı lümen proksimale ve / veya distale disseke
ŞEKİL 29-1. Abdominal aort anevrizması Yatak başı USG olabilir ve intima yoluyla içeriye ya da adventisya
görüntüsü. Anevrizma 6.5 cm çapında. yoluyla dışarıya rüptüre olabilir.
114 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

Stanford sınıflandırma sistemine göre Tip A çıkan Aort kökünde proksimal retrograd diseksiyon kalp
aortanın herhangi bir yerden tutulumu ve Tip B tamponadına yol açabilir.
diseksiyon ise inen aortanın ile sınırlıdır. DeBakey Aort yetmezliği üfürümü %32 hastada duyulabilir.
sistemi Tip l'de çıkan aort, aortik ark ve inen aorta Hastaların yüzde onbeşine radyal veya femoral na­
tutulumlu diseksiyonu tanımlar. Tip lI sadece çı­ bız vurulan azalır.
kan aort ve Tip lII yalnızca inen aortadaki lezyon­ Hipertansiyon (%49) ve taşikardi yaygındır ama hi­
ları içerir. potansiyon da(%18) olabilir.
İntramural hematom vasa vasorum yaralanması Çok az hastada aort diseksiyonu ile birlikte koroner
sonucu media tabakasının enfarktüsü sonucunda arter tutulumu (%6) vardır. Aort diseksiyonu akut
oluşur. Bunlar genellikle aort diseksiyonunun ön­ koroner sendrom oranı yaklaşık 3000: S'tir.
cüleridir.
Penetran aterosklerotik ülserler intima tabakasını TANI VE AYIRICI TANI
geçer ve aortada hematom, diseksiyon veya perfo­
rasyona yol açabilir. Diseksiyonlar ile ilişkili iskemik uç organ bulguları mi­
yokard enfarktüsü, perikardial hastalık ve omurilik ya­
ralanmaları gibi hastalıklarla ayırıcı tanıda karışabilir.
KLİNİK ÖZELLİKLER Diseksiyonum yeniden intimadan gerçek tümene
Hastaların %85'inden fazlası şiddetli ani başlangıç­ doğru rüptürü semptomların kesilmesine dolayı­
lı veya hayatlarındaki en kötü ağrıyla gelirler. Ağrı sıyla yanlış güven duygusuna neden olabilir.
yırtılma veya sökülme hissi sonrası keskin bir ağrı Torasik diseksiyon hastalarının çoğunda anormal
olarak tariflenir. göğüs röntgen bulguları vardır, ancak %37 kadarı
Tip A diseksiyonlar göğüs ağrısı (%80) ile gelir. normal bulgular gösterir. En yaygın bulgular me­
Yaygın olarak (göğüs ağrısı olanların %71) ante­ diasten genişlemesi, anormal aort kontüru, plevra!
riordadır. Ayrıca rapor sırt (%47) ve karın ağrısı efüzyon, apikal kep ve sol ana bronşun depresyonu­
(%21) ile gelen hastalar da bildirilmiştir. Tip B di­ dur (Bknz. Şekil 29-3).
seksiyonlar sırt ağrısı (%64), göğüs ağrısı (%63) ve Görüntüleme yöntemi olarak tercih edilen yöntemi
karın ağrısı (%43) gelirler. kontrastlı ve kontrastsız BT taramadır. Diseksiyonu
Hastaların %10 kadarında senkop gerçekleşir. teşhis etme dışında flepin yerini ve büyük damar­
Kan akımının kesilmesi, kesilen bölgeye göre klinik ların içine uzantısını göstermede güvenilir bir yön­
durumu değiştirir. Örneğin koroner arter tıkanıklı­ temdir (Bknz. Şekil 29-4).
ğı MI ile, karotis tutulumu inme belirtileri ile veya BT tarama ayrıca intramural hematom ve penetran
vertebral kanlanma bozukluğu parapleji ile gelebi­ aterosklerotik ülserleri teşhis etmede yardımcıdır.
lir. Diseksiyon distale ilerlerse karın veya yan ağrısı • Transözofageal ekokardiyografı de deneyimli eller­
veya ekstremite iskemisine neden olabilir. de BT kadar duyarlı ve özgül olabilir.

ŞEKİL 29-3. Akciğer grafısinde anormal aort konturu. Anormal aort kontürüne (ok) sebep olan B tipi aort diseksiyonlu bir
hastanın frontal ve lateral akciğer grafileri göstermektedir. Sağ plevra! efüzyon mevcuttur ve birden fazla ameliyat sonrası
klipleri ve telleri de görülür.
BÖLÜM 30 • TIKAYICI ARTER HASTALIKLARI 115

30 TIKAYICI ARTER
HASTALIKLARI
Carolyn K. Synovitz
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt

EPİDEMİYOLOJİ
Hastalığın görülme sıklığı 40 yaş altı Amerikalılar­
da %4,3'dür; > 70 yaş popülasyonda görülme sıklığı
%15,S'a tırmanır. Yüksek riskli bireyler 70 yaş üzeri
kişiler, ya da diyabet ya da tütün kullanımı gibi risk
faktörleri olan 50 yaş üzeri kişilerdir. Bu hastaların
en az yansı ayrıca beraberinde koroner veya sereb­
rovasküler hastalıklara da sahiptir.
Tromboz veya embolizme sekonder akut arteriyel
tıkanıklık potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir
ŞEKİL 29-4. İliak arterlere uzanan tip B diseksiyon. İliak durumdur(mortalite %25). Hayatta kalan hastala­
arterlere (vertebra gövdesinin anterior) uzanan kontrastlı. rın %25'inde ekstremite amputasyonu gereklidir.
BT diseksiyon görüntüsü. Her iki arterde gerçek ve yalancı En sık etkilenen arterler, sırayla, femoropopliteal,
ı::. ___ -·- _:.: ..::.1-L:1: ..
lUHlCU l,Vl UJCUHJl.
tibiai, aortoiliyak ve brakiosefalik arterlerdir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK PATOFİZYOLOJİ


• Aort diseksiyonu şüphesi olan hastalara hızlı rad­ Alt ekstremitelerde, trombotik arter oklüzyonu
yografik doğrulama sonrası erken dönemde kardi­ embolik arter toklüzyonuna göre daha sık görülür
yovasküler cerrahi konsültasyonu yapılmalıdır. (vakaların %20'si)
Hipertansiyon intimal flep üzerine uygulanan Üst ekstremitelerde, tromboz ayrıca arteriyel ok­
yırtılma kuvvetini artırmayacak ilaçlarla kontrol lüzyonun en büyük oranda sebebidir, ama, vakala­
edilmelidir. �-blokörler, ilk basamak tercihidir. rın üçte biri emboli nedenli ve dörtte biri de arteri­
Kan basıncı düşmezse nitroprussid eklenebilir. te sekonderdir.
13-Blokerler için kontrendikasyon varsa kalsiyum Arterit; Takayasu arteriti, Raynaud hastalığı, trom­
kanal blokerleri kullanılabilir. boanjiitis obliterans (Buerger hastalığı) ya da ro­
• Çıkan aort diseksiyonu acilen cerrahi onarım ge­ matizma! arterit, lupus ya da poliarteritis nodosa
rektirir. Cerrahi onarım, endovasküler tedavi veya gibi kollajen vasküler hastalıklara sekonder olabilir.
intimal flep fenestrasyonu şeklinde onarım yapıla­ Emboli genellikle kalp kaynaklıdır ve bu embolile­
bilir. rin üçte ikisinden atriyal fibrilasyon sorumludur.
Akut koroner sendrom ve diseksiyon anteriyor İkinci en sık emboli kaynağı miyokard enfarktüsü
göğüs ağrısı ile karşımıza çıkabileceği için hepa­ sonrası oluşan mural trombüslerdir. Kalp dışı em­
rin veya fibrinolitikler uygulamadan önce, akciğer boli kaynakları, tümör, vejetasyonlar, protez cihaz­
röntgeni ile diseksiyon bulguları kontrol edilmeli­ lar ve anevrizma sebepli trombüsler veya ateroma­
dir. töz plaklardır.
116 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

liU:!!•11•111 İntermitant Klaudikasyo(İK) için Özet Ayırıcı Tanı


GÖRÜLME DİNLENME
DURUM YER SIKLIGI ÖZELLİKLER EGZERSİZ ETKİSİ ETKİSİ POZİSYON ETKİSİ
Baldır / uyluk / Baldır / uyluk % 3-5- Kramp Yeniden Hızlı Yok
ayak İK / ayak Nadir tekrarlanılabilir rahatlama
Venöz Tüm bacak Nadir Gergin, Yürüme sonrası Yavaşça azalır Elevasyonla azalır
klaudikasyo patlayıcı ağrı
Sinir kökü Bacağa yayılır Sık Keskin ağrı Oturma, ayakta Sıklıkla Pozisyon değişikliği
basısı durma veya istirahatte ile düzelir
yürüme vardır
iletetiklenir
Kalça artriti Lateral kalça, Sık Rahatsızlık hissi Egzersiz sonrası Yavaşça azalır Ekstremiteye
uyluk şeklinde ağrı ağırlıksız yük
verme ile düzelir
Spinal Stenoz Bilateral Sık Ağrı ve zayıflık İK taklit eder Farklı Lumbar fleksiyonla
kalçalar iyileşme düzelir

Bacak embolisinin en sık görüldüğü yer ana femo­ Erken iskemi için tıkanıklık distalindeki nabızların
ral arter bifurkasyosudur bunu popliteal arter takip azalması özellikle periferik damar hastalığı ve iyi
eder. Üst ekstremitede en yaygın yer brakiyal arter­ gelişmiş kollateral dolaşımı olan hastalarda güve­
dir. Tromboz damar hasarının herhangi bir yerinde nilmez bir bulgudur.
ortaya çıkabilir.

TANI VE AYIRICI TANI


KLİNİK ÖZELLİKLER
• Öyküde kladikasyo olması tromboz düşündürür
• Akut arter ekstremite iskemisi olan hastalar tipik
ve çoğunlukla kaynak bulunamaz (Tablo 30- 1 ).
olarak ''Altı P" bulgularından biri ile doktora baş­
Akut arter tıkanıklığının diğer nedenleri vaskülit,
vururlar: Ağrı (pain), Solukluk (pallor), soğukluk
Raynaud hastalığı, tromboanjiitis obliterans, künt
(polar), nabızsızlık (pulselesness), karıncalanma
(parestezi) ve felç (paralizi) veya penetran travma, kateter komplikasyonları
• Embolisi olan hastalarda tek taraflı tutulum varken, ya da sepsis gibi düşük akımlı şok durumlarıdır.
trombozu olan hastalarda bilateral tıkayıcı arter Atriyal fibrilasyon veya yakın zamanda miyokard
hastalığı vardır. infarktüsü geçirmiş olan bir hastada ani başlan­
• Ağrı ve kas güçsüzlüğü en erken görülen belirtile­ gıçlı iskemik ekstremite öyküsü, kuvvetle muh­
ridir ve bacak kaldırılınca ağrı artabilir. Sık görülen temel emboli düşündürür; bu gibi durumlarda
deri değişiklikleri renk değişiklikleri, benekler ve emboli kaynağı genellikle tespit edilebilir (Tablo
sıcaklık farklılıklarıdır. 30-2).

liJ,j:i!ılnfW Akut Arteryel Oklüzyon ile Bağlantılı Bozuklukların Karşılaştırması


BOZUKLUK NEDEN BELİRTİLER/BULGULAR TEDAVİ
Trombüs Ateroskleroz veya bypass İntermitant klaudikasyo Medikal/Cerrahi
greft trombozu
Emboli Kardiyak kaynaklar;atriyal Ani başlangıçlı bölgesel Önleyici antikoagülasyon,
fibrilasyon, romatizma! arteriyal belirtiler embolektomi
kalp hastalığı, mekanik
kapaklar, post MI trombüs
Kateterizasyon Standart anjioplasti,a Büyüyen hematom, ağrı ısı ve Konservatif tedavi/cerrahi tedavi
komplikasyonu njiyografı veya arterial nabız değişiklikleri
(Brakial/Femoral) delinme (Örn. Kan gazı
alma) sırasında olabilir
Çöp Ayak veya Mavi ayak Kolesterol/ trombosit agrege Ayakta belirgin bir bölgenin Konservatif tedavi
başparmağı sendromu emboli ağrılı siyanotik renk
değişikliği, ayağın geri
kalanı sıcak ve dorsalis
pedis nabzı açık
BÖLÜM 30 • TIKAYICI ARTER HASTALIKLARI 117
Mobil Doppler transduseri yardımıyla alt ekstremi­ Altın standart tanı yöntemi, tıkanıklığın anatomi­
tede dorsalis pedis, posterior tibial, popliteal veya sini tanımlayabilen ve doğrudan tedavi edebilen
femoral arter ve üst ekstremitede radial, ulnar ve arteriyogramdır.
brakiyal arterlerde akım belgelenebilir (veya akım
olmaması gösterilebilir). ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Ayak bileği-kol indeksi (AKİ) alt ekstremite ölçü­
len sistolik kan basıncının brakiyal sistolik basınca Akut arter tıkanıklığı olan hastalar, tedavinin yara­
oranıdır. Arteriyel oklüzyon varsa AKİ genellikle rını gösteren deliller tartışmalı da olsa, fraksiyone
belirgin şekilde azalır ( <0,5). Bitişik iki seviye ara­ olmayan heparin ile tedavi edilmelidir (Kılavuz
sında> 30 mm Hg'lik bir basınç farkı tıkanıklığın dozları için DVT tedavi bölümüne bakınız). Ayrı­
yerini lokalize ettirir (Bknz. Şekil 30-1). ca, aspirin verilmelidir. Trombolitik kullanımının
Dubleks ultrasonografı %85'den daha büyük bir net yararı yoktur, kullanımı tartışmalıdır.
hassasiyet ile obstrüksiyonu tespit edebilir. Sıvı resüsitasyonu ve kalp yetmezliğinin tedavisi is­
kemik ekstremite perfüzyonunu düzeltebilir.

AKİ değerlendirme
> 1,30 Sıkıştırılamaz
Sağ AKİ = yüksek sağ ayak bileği basıncı
yüksek kol basıncı 0,91-1,30 Normal
Sol AKi=Yüksek Sol ayak bileği basıncı 0,41-0,90 Hafif orta periferik arter
Yüksek kol basıncı hastalığı
Ağır periferik arter hastalığı

Sağ kol Sol kol sistolik


sistolik basıncı basıncı

Sağ ayak bileği


Sağ ayak bileği
sistolik basıncı
sistolik basıncı

ŞEKİL 30-1. Ayak bileği-kol indeksi (AKİ) ölçümü. Her kolda ve dorsalis pedis (DP) ve posterior tibial (PT) arterler yoluyla
her ayak bileğinde Doppler US ile sistolik kan basmcı ölçülür. Kol basmçlarmdan (sağ- sol) yüksek olanı ve ayak bileği ba­
sınçlarından (PT-DP) yüksek olanı seçilir. Sağ ve sol AKİ değerleri ilgili taraf yüksek ayak bileği basmcı yüksek kol basıncına
bölünerek bulunur. AKİ değer aralıkları ve yorumlama şekilde gösterilmiştir. Sıkıştınlamayan kalsifıye damarlar olması du­
rumunda, o yerde gerçek basmç elde edilemediği için periferik arter hastalığı teşhisinde alternatif testler kullanılmalıdır. Klo­
dikasyolu hastalar genellikle 0.41 ile 0.90 arasmda ve kritik bacak iskemisi olan hastalar ise <0.41 AKİ değerlerine sahiptir.
118 KISIM 5 • KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

• Kesin tedavi kardiyovasküler cerrahı ve bir giri­ • Revaskülarizasyon sonrası reperfüzyon hasarı ,mi­
şimsel radyolog konsültasyonuyla yapılmalıdır. Fo­ yoglobinemi, böbrek yetmezliği, hiperkalemi ve
garty balon yardımıyla kateter embolektomi tercih metabolik asidoza yolaçabilir-bu komplikasyonlar
edilen yaklaşımdır. Diğer seçenekler tromboliz ve tıkayıcı arteriyal hastalıkta ölümlerin üçte bir ne­
cerrahi embolektomidir. denini oluşturmaktadır.
• Akut arter tıkanıklığı olan tüm hastalar hastanın
stabilizasyonu ve planlanan tedavinin seyrine göre
monitorize bir yatağa ya da YBÜ (yoğun bakım
ünitesine) yatırılmalıdır.
Kısım 6
SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

SOLUNUM SIKINTISI • Arterial kan gazı analizi (AKG) invaziv ama du­
31 Joshua T Hargraves yarlılığı nabız oksimetreden daha fazla olan bir tet­
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt kiktir. AKG sonuçlarının hastanın solunum eforu
dikkate alınarak yorumlanması gerekir.
Akciğer grafısi (PAAC), elektrokardiyogram (EKG),
pik ekspiratuar akımlar ve hematokrit yararlı olabi­
DİSPNE
lir.
PATOFİZYOLOJİ Artmış D-dimer ve B-natriüretik peptid (BNP) dü­
zeyleri spesifik tanıya götürebilir.
• Dispne, zor, yorucu ya da rahatsız nefes almayı ni­
Spirometri, kardiyak ve egzersiz stres testi, eko­
teleyen öznel bir duygudur. Bu tanımlanmış nöral
kardiyografi, ventilasyon-perfüzyon taramaları ve
yolu bilinmeyen karmaşık bir duygudur.
akciğer biyopsileri gibi diğer yardımcı testler AS'de
• Mekanik faktörler arasında solunum işi ve intrapa­
genellikle uygun değildir.
rankimal gerilme reseptörlerine bağlı iskelet kası­
Nefes darlığının odaklanmış ayırıcı tanı listesi Tab­
nın efor duyusu bulunmaktadır.
lo 31 -1 'de verilmiştir.
• Santral medulla ve karotis cisminde yer alan ke­
moreseptörler vücutta sırasıyla C0 2 ve 0 2 değişik­
liklerine yanıt verir. Atriyumlarda ve pulmoner ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
arterlerdeki reseptörler de zayıf bir şekilde katkı­
da bulunur. Acilen, öncelikle yapılması gerekenler hava yolu­
Santral ve periferik reseptörler bilginin karmaşık nun korunması ve solunum işini desteklemektir.
bir şekilde entegre edildiği santral sinir sistemine Solunum sıkıntısı olan hastalara destekleyici oksi­
(SSS)'e afferent nöronlar gönderirler. jen verilmelidir. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
(KOAH) olan hastalar daha düşük Pa02 düzeyleri
tolere edebilir ve semptomatik tedavi edilmelidir.
KLİNİK ÖZELLİKLER Sürekli pozitif havayolu basıncı (CPAP) ve bifazik
• Hastalar efor esnasında nefes darlığı, hava açlığı, ya pozitif havayolu basıncı (BiPAP) ile ventilasyon
da dispne şikayetleri ile acile gelebilir. gibi invazif olmayan pozitif basınçlı ventilasyon
• Başlıca belirtileri takipne, taşikardi, konuşmada başlanabilir.
zorluk, yardımcı solunum kaslarının kullanılması Kritik hastalar için balon-maske ventilasyonu son­
ve/veya stridor bulunmaktadır. rasında entübasyon ve mekanik ventilasyon kulla­
Nefes darlığı şikayeti hızla acilen anormal vital bul­ nılabilir ve uzun vadeli destek sağlanabilir.
guları ve birincil bakıdaki anormalliklerin belirlen­ Kesin tedavi etiyolojiye göre yapılabilir.
mesi (hava yolu, solunum ve dolaşımı) ile değerlen­ Dispne ve hipoksi nedeni belirsiz olan tüm hastalar
dirilmesi gerekmektedir. Havayolu tıkanıklığı, zayıf monitörlü bir yatağa yatırılmalıdır. Gerçek neden
solunum çabası ve bozulmuş mental durum görev biliniyorsa ilgili servise yatırılmalıdır.
anında müdahale gerektirir.
• HİPOKSİ
TANI VE AYIRICI TANI
PATOFİZYOLOJİ
• Ayrıntılı bir öykü ve fizik muayene genellikle nefes
darlığında doğru tanıya götürecektir. Hipoksi, dokulara yetersiz oksijen götürülmesidir,
Pulse oksimetre oksijenizasyonun derhal değerlen­ kabaca Pa02 <60 mm Hg olarak tanımlanır. Hipok­
dirmesini sağlar, ancak duyarlılığı düşüktür. siye beş mekanizma neden olur:

119
120 KISIM 6, SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

TABLO 31-1 Sonuçlara Göre Ayırıcı Tanı: • Altta yatan süreç stabilize ve/veya kesin tanı yapı­
Dispne lıncaya kadar tüm hastalar, monitörlü yatağı olan
bir servise yatırılmalıdır.
EN SIK GÖRÜLEN HAYATI TEHDİT EDEN • Sık AKG alımı gerektiği için hasta konforu ve çoklu
SEBEPLER ACİL DURUMLAR arteriyel ponksiyon komplikasyonların azaltılması
Obstrüktif hava yolu Üst solunum yolu için bir arteriyel damar yolu açılması gerekebilir.
hastalıkları: astım, kronik tıkanıklığı: yabancı cisim,
obstrüktif akciğer hastalığı anjiyoödem, kanama
Kalp yetmezliği / Tansiyon pnömotoraks • HİPERKAPNİ
kardiyojenik pulmoner
ödem PATOFİZ YOLOJİ
İskemik kalp hastalığı: Pulmoner emboli • PaC0 2 > 45 mm Hg olarak tanımlanan hiperkap­
kararsız anjina ve ninin nedeni dakika ventilasyonundaki azalmadır.
miyokard infarktüsü
Dakika ventilasyonu solunum hızı ve soluk hacmi­
Pnömoni Nöromuskiüer zayıflık:
ne bağlıdır; değişiklikler hipoventilasyona veya hi­
myastenia gravis, Guillain
Barre sendromu, botulizm perkapniye yol açabilir.
Psikojenik Yağembolisi
• Hiperkapni hemen hemen hiçbir zaman artan C02
üretimi nedeniyle oluşmaz.
• Hipoventilasyon: Artan PaC0 2 alveollerde 02 yeri­ • Dakikadaki alveoler ventilasyon [solunum hızı] x
ni alırken, pulmoner membranda difüzyon gradi­ [tidal hacim aksi ölü boşluk hacmi] olarak hesapla­
yenti azalır. nır. Alveoler dakika ventilasyonu doğru solunum öl­
• Sağdan sola şant: oksijensiz kan sistemik dolaşıma çümüdür, ancak ASöe hesaplanması pratik değildir.
girer; bu durum konjenital kalp anomalilerinde • Dakika ventilasyon medulladaki bir nöral kemo­
veya oksijensiz akciğer segmentlerinin perfüzyonu reseptör üzerinden kontrol edilir. Efferent çıkışları
ile oluşur. solunum hızı ve soluk hacmini kontrol eder.
• Ventilasyon-perfözyon uyumsuzluğu: Ventilasyon­
da veya perfüzyonda anormalliklerden kaynaklanır.
• Difözyon bozukluğu: Alveoler kan bariyerinin KLİNİK ÖZELLİKLER
anormallikleri nedeniyle olur. • Hiperkapninin belirtileri ve bulguları PaC02'n111
• Düşük oranlı 02 solunması: Sadece yüksek irtifa­ kesin değeri ve artış hızma bağlıdır.
larda etkendir. • PaC0 2'nin akut yükselmeleri, kafa içi basmcmın
artmasma neden olur ve konfüzyon, letarji, nöbet
KLİNİK ÖZELLİKLER ve komaya sebep olebilir. Fizik muayenede asterik­
• Belirti ve bulgular nonspesifiktir, taşikardi ve ta­ sis (f1apping tremor) bulunabilir.
kipneden letarji, nöbet ve koma gibi SSS tutulum­ • PCO/de akut yükselmeler, (PC02 > 100 mmHg)
ları arasında değişebilir. kardiyovasküler kollapsa yol açabilir.
Pa0 2 <20 mm Hg de, solunum dürtüsünde para­ • Akut hiperkapnide, O/deki her 10 mmHg artış,
doksal bir depresyon vardır. pH'ı 0.1 birim azaltır.
• Hipoksi ile beraber her zaman dispne oluşmaz ve • Kronik hiperkapnide, hastalar yüksek düzeyde CO/i
siyanoz oksijenlenmenin kötü olduğunun göster­ tolere edebilir CO/deki her 10 mmHg artış için,
gesidir. [HCOJda 0.35 mEq / L artış olur (Bknz. Bölüm. 6).

TANI VE AYIRICI TANI TANI VE AYIRICI TANI


• Pulse oksimetre hızlıdır ve genellikle yararlıdır, an­ • Tanı klinik şüpheyle tarafından yapılır ve AKG ana­
cak doğrudan AKG analizi arteriyel oksijen düzey­ lizi teyit edilir. Pulse oksimetre hiperkapnide belir­
lerini gösterir. lenmesinde faydasızdır. Hiperkapninin odaklanmış
• Ayrıca dispne nedenini belirlemek için kullanılan test­
bir ayırıcı tanı listesi Tablo 31-2Öe verilmiştir.
ler de hipoksi nedenini aydmlatmak için yararlıdır.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Agresif destek, tedavi verilmeli ve hiperkapni ne­
Destekleyici tedavi yapılmalı, etyoloji belirlenmeli ve
hipoksiye agresif tedavi uygulanmalıdır ve Pa02 > 60 denleri belirlenmelidir.
• Etiyolojinin erken tanımlanması tedaviyi daha ko­
mmHg tutulmaya çalışılmalıdır. KOAH olan hasta­
lar düşük Pa02 düzeylerini tolere edebilir. lay yapabilir. Örneğin, solunum depresyonu olan
BÖLÜM 31, SOLUNUM SIKINTISI 121
Dil siyanoz tespitinde en sensitif bölgedir. Kulak
TABLO 31-2 Sonuçlara göre Ayırıcı Tanı:
memeleri, tırnak yatakları ve konjunktiva daha az
Hiperkapni
güvenilir bölgelerdir.
Solunum Sisteminin santral depresyonu
Siyanoz santral veya periferik olabilir. Santral siya­
Yapısal merkezi sinir sistemi hastalığı: beyin sapı
lezyonları noz genellikle deoksihemoglobin artışına bağlıdır.
Solunum merkezinin ilaçla depresyon: opioidler, Periferik siyanoz ise periferik dokulardan artan ok­
sedatifler, anestezikler sijen ekstraksiyonuna yol açan kötü periferik dola­
Endojen toksinler: tetanos şım yüzündendir.
Göğüs kafesi bozuklukları
Kifoskolyoz
Morbid obezite TANI VE AYIRICI TANI
Nöromüsküler bozukluklar Siyanoz varlığı klinik durum bağlamında dikkate
Nöromüsküler hastalık: Myastenia Gravis, Guillain-Barre
sendromu
alınmalıdır (Bknz. Tablo 31-3).
Nöromusküler toksin: organofosfat zehirlenmesi, AKG siyanoz sebebi olarak hipoksi varlığını göster­
botulizm mekte önemlidir.
Artan ölü boşluk ile ilişkili intrinsik akciğer hastalığı Diğer faydalı testler anemi veya polisitemia vera
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı teşhisi için hematokrit, PAAC ve EKG'dir.
Üst solunum yolu obstrüksiyonu Psödosiyanoz semptomsuz hastada düşünülübilir,
ancak dışlama tanısı olmalıdır. Psödosiyanoz cil­
bir hasta, pinpoint pupiller ve değişmiş mental du­ de mavimsi veya gümüş renk veren, anormal deri
rum eroin aşırı dozu olabilir ve naloksona cevap ve­ pigmentasyonundan kaynaklanmaktadır. Etkenleri
rebilirken, amyotrofık lateral skleroz olan bir hasta ağır metaller (demir, altın, kurşun ve gümüş) ve
erken havalandırma desteği ihtiyacı gösterebilir. bazı ilaçlardır (fenotiyazinler, minosiklin, amioda­
Oksijen, solunum sıkıntısı alan her hastaya veril­ ron ve klorokin).
melidir, solunumu baskılayacağı endişesi ile ke­ Methemoglobinemi, karboksihemoglobin ve diğer
silmemelidir. Hipoksi her düzeyde ölüme sebep kazanılmış hemoglobinopatiler, nadir olmakla bir­
olabilirken sadece aşırı hiperkapni ölüme sebep likte, belirli klinik durumlarda dikkate alınmalıdır.
olabilir. Methemoglobinemi kanı çikolata kahverengi ren­
BiPAP veya CPAP soluk hacmini arttırmak için ge döndürür ve kan havayla temas ettiğinde nor­
kullanılabilir ve böylece dakika vettilasyounu arttı­ mal kırmızı rengini alamaz. Karboksihemoglobin
rılır. Derin hipoksi veya hava yolu kontrol edeme­
me durumu endotrakeal entübasyon ve mekanik TABLO 31-3 Sonuçlara göre Ayırıcı Tanı:
ventilasyon gerektirebilir. Siyanoz
Taburculuk altta yatan nedene bağlıdır ve sıklıkla
PERİ FERİK
monitörlü yatak veya yoğun bakıma yatış gerektirir.
SANTRAL SİYANOZ SİYANOZ
Hipoksemi Azaltılmış kardiyak
SİYANOZ Solunan havada Oksijen oranını output
düşmesi: yüksek irtifa Soğuk ekstremiteler
PATOFİZYOLOJİ Hipoventilasyon Kan akışının
Siyanoz artmış deoksihemoglobin düzeyine bağlı Ventilasyon perfüzyon uyumsuzluğu dengesiz dağılımı:
Sağdan sola şant: Konjenital kalp dağıtım tipi şok
deri ve mukoz membranların mavimsi renk alma­ şekilleri
hastalığı, pulmoner arteriyovenöz
sıdır. fistül, birden fazla intrapulmoner Arteriyel veya venöz
• Siyanoz gelişmesi için deoksihemoglobin düzeyi şant obstrüksiyon
değişken olmakla birlikte genellikle 5 gram/ mi ci­ Anormal cilt pigmentasyonu
varındadır. Ağır metaller: demir, altın, gümüş,
Işık ve ısı siyanoz teşhisini etkiler. kurşun, arsenik
• Siyanoz teşhisini etkileyen diğer nedenler deri ka­
ilaçlar: fenotiyazin, minosiklin,
amiodaron, klorokin
lınlığı, pigmentasyon ve mikrosirkülasyondur. Hemoglobin anormallikleri
Methemoglobinemi: kalıtsal,
kazanılmış
KLİNİK ÖZELLİKLER Sulfhemoglobinemia: kazanılmış
Siyanoz varlığı genellikle hipoksiyi işaret eder, ama Carboxyhemoglobinemia (gerçek
her zaman olmayabilir. olma an si anoz)
122 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

atipik kiraz pembe siyanoza neden olur. Hızlı ve


kolayca tedavi edilebileceği için bu gibi kazanılmış
hemoglobinopatilerin tanısı önemlidir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Agresif destek, tedavi ve siyanoz belirlenmesi her
zaman gereklidir. Oksijen desteği, uygun bir birinci
basamak tedavi yöntemidir. Hastada oksijen teda­
visine yanıt yoksa kötü perfüzyon, kazanılmış he­
moglobinopatiler, ya da sağdan sola büyük bir şant
mevcut olabilir.
Kazanılmış hemoglobinopatiler için spesifik anti­
dotlar methemoglobinemi için metilen mavisi (1-2
mg / kg İV) ve karboksihemoglobinemi için oksijen
desteğidir (muhtemelen hiperbarik tedavi dahil)
A
Siyanoz nedeni bilinmeyen tüm hastalar durumu
stabilleşinceye ve/veya kesin tanısı konuncaya ka­
dar hastaneye yatırılmalıdır.

PLEVRAL EFFÜZYON

PATOFİZYOLOJİ
Plevra! efüzyonlar viseral ve parietal plevra arasın­
da sıvı toplanmasından kaynaklanırlar.
Efüzyonlar eksüda veya transüda olarak sınıflandı­
rılır.
Eksüdatif efüzyonların protein içeriği yüksektir ve
genellikle inflamatuvar süreç veya tümör nedenli
artmış sıvı üretimi sonucunda gelişirler.
Transüdatif effüzyonlar hidrostatik basınç denge­
sizliği nedeniyle oluşurlar ve düşük protein içeriği­
ne sahiptirler.

KLİNİK ÖZELLİKLER B

ŞEKİL 31-1. A. Sağ plevra! efüzyon görülen supin grafidir.


Efüzyonlar klinik olarak sessiz olabilir veya sıvı bi­
Sağ akciğer alanı sola kıyasla pusludur ve inferiorda küçük
rikimine bağlı dispne gelişebilir. bir sıvı katmanı görülmektedir. B. Aynı hastanın (A) BT ta­
Fizik muayene bulguları perküsyonda matite ve so­ raması. Sağ akciğer alanında orta derecede plevra! efüzyon
lunum seslerinde azalmadır. ve sol akciğer alanında düz radyografide görülmeyen küçük
efüzyon alanı dikkat çekmektedir.
TANI VE AYIRICI TANI
Ayakta PAAC'de efüzyon görülebilmesi için plev­
ra sıvısının yaklaşık 150 -200 ml olması gereklidir
(Bknz. Şekil 31-1). Aşağıdaki kriterlerden biri veya daha fazlası varsa
Plevra! efüzyon ayırıcı tanısındaki hastalıklar Tablo bir efüzyon eksüda olarak kabul edilir:
3 l-4'de verilmiştir. o Plevra sıvısındaki/serumdaki protein oranı> 0,5
Belirgin plevra sıvısı yan dekübit PAAC'de ya da to­ ve/veya
raks ultrasonografisinde > 10 mm'lik bir şerit şek­ o Plevra sıvısındaki/serumdaki LDH oranı> 0,6
linde görünecek kadar fazla olabilir. ve/veya
Efüzyon nedeni bilinmeyen hastalara diagnostik o Plevra sıvısındaki LDH >serumdaki LDH üst
torasentez yapılabilir. sınırının üçte ikisi
BÖLÜM 32 • PNÖMONi, BRONŞiT VE ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSiYONU 123
Akut bronşit sıklığı Amerika Birleşik Devletleri'nde
TABLO 31-4 Sonuçlara göre Ayırıcı Tanı:
sonbahar ve kış aylarında en yüksek seviyededir,
Plevral Efüzyon
yetişkin nüfusun %5'ine kadar ulaşır.
SIK AZ GÖRÜLEN
Transuda
PATOFİZYOLOJİ
Kalp Yetmezliği Asitle beraber siroz
Peritoneal diyaliz • Respiratuar virüsler akut bronşit vakalarının büyük
Nefrotik sendrom çoğunluğunu oluşturur. İnfluenza A ve B, parainf­
Eksuda luenza, Respiratuar sinsityal virüs (RSV) ve koro­
Kanser: prim er veya Vira], fungal, mikobakteriyel navirüs vira! etiyolojiler arasında en yaygın olanla­
metastatik veya parazitik enfeksiyon
rıdır (Tablo 32-1).
Prapnömonik efüzyonlu Sistemik romatizma! hastalıklar:
bakteriyal pnömoni sistemik lupus eritematozus, • Bunun dışında atipik bakteriler, özellikle Mycop­
Pulmoner emboli romatizma! artrit lasma pneumoniae, Chlamydia pneumoniae ve
Üremi, pankreatit Bordetella pertussis, sağlıklı bireylerde akut bronşit
Postkardiak cerrahi veya neden olabilirler (Tablo 32-2).
radyoterapi
İlaca bağlı: amiodaron
Transuda veya Eksuda
KLİNİK ÖZELLİKLER
Diüretik tedavisi sonrası Pulmoner emboli Erken akut bronşit B yayılımı burun tıkanıklığı,
transuda burun akıntısı ve boğaz ağrısı bulgularıyla soğuk
algınlığını çok yakından taklit edebilir.
Akut bronşit belirtileri öncelikle genellikle 3 hafta
ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCULUK
içinde iyileşen, balgamlı veya balgam olmadan ök­
• Hastada istirahat halinde nefes darlığı varsa 1,0 - sürük şeklindedir.
1,5 L drenajı ile terapatik torasentez endikedir. • Pürülan balgam eşlik eden inatçı öksürük ve dökül­
• Daha büyük hacimli drenaj reekspansiyon akciğer müş inflamatuvar hava yolu hücreleri, akut bronşit
ödemi ile ilişkili bulunmuştur ve kaçınılmalıdır. göstergesi olabilir; tek başına balgam bakteriyel et­
• Efüzyonların tedavisi büyük farklılıklar gösterir. yolojiyi göstermez.
Ampiyem için büyük çaplı tüp torakostomi gere­ Akut bronşit genellikle ateşsiz >38°C (l00.4°F), kalp
kirken parapnömonik sıvıların tedavisi tartışmalı­ atım hızı > 100 atım/dk veya solunum hızı > 24 so­
dır. lunum/dk değerlerinin altındadır. Bu vital bulgular,
özellikle 64 yaşından büyük hastalarda, pnömoni
dahil diğer solunum rahatsızlıkları için araştırılması
gerektiğine işaret eder.

TANI VE AYIRICI TANI


• Akut bronşit klinik tanısı (1) akut öksürük (2-3
haftadan daha az süren), (2) kronik akciğer hastalı­
ğı öyküsü olmaması ve (3) göğüs oskültasyon ile fo­
ka! konsolidasyon, egofoni veya fremitus olmaması
PNÖMONİ, BRONŞİT VE
32 ÜST SOLUNUM YOLU
ile desteklenir.
Hasta nefes darlığı tarif eder ya da nefes darlığı be­
ENFEKSİYONU lirtileri görülürse nabız oksimetresi ile oksijen sa­
Jeffrey M Goodloe türasyonu ölçülmelidir.
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt Akut bronşit rutin tanısında balgamın gram boya­
ma ile mikroskopisi ve kültürü tavsiye edilmez.
Akciğer grafisi, yaşlı olmayan ve toksik görünme­
BRONŞİT yen hastalarda, belirtilerin süresi 3 haftayı aşmadığı
sürece gerekli değildir.
EPİDEMİYOLOJİ • Bilinen boğmaca vakası ile veya belirgin öksürük
• Akut bronşit genellikle bir üst solunum yolu enfek­ sonrası kusma ile öksürük krizi nöbetleri olan bir
siyonunu takiben karşılaşılan alt solunum yolları­ kişiyle karşılaşma hikayesi olan ergenlerde ve genç
nın tipik viral enfeksiyonudur. erişkinlerde boğmaca düşünülmelidir.
124 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

TABLO 32-1 Akut Bronşit ve Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarının Viral Etkenleri: Klinik Görünüm
veYonetim
PATOJEN KLİNİK GÖRÜNÜM* YÖNETİM
İnfluenza ve avian Ani başlangıçlı ateş, titreme, miyalji, baş Eğer semptomlar <48 h: oseltamivir günde iki kez
influenza ağrısı ve öksürük. Artmış serum kreatin 75 miligram toplam 5 gün; zanamivir, günde iki
fosfokinaz ve myoglobinüri ile miyozit kez 5 gün boyunca iki puf (5 miligram / puf)
olabilir. Pnömoniye neden olabilir (HlNl dahil en son öneriler için CDC Web
sitesine bakınız: http://www.cdc.gov/flu).
Parainflunza virüs Sonbahar- kış aylarında salgınlar olur, Krup yönetimi için bakınız Bölüm 71, stridor ve
çocuklarda en sık krupa neden olur, ancak salya akması, Erişkinlerde semptomatik tedavi.
bronşit veya pnömoniye de yol açabilir
oluşur; yetişkinlerde semptomlar hafiftir.
Koronavirüs Grip gibi başlayabilir ama aynı zamanda Şiddetli semptomlar için destekleyici bakım; hafif
yaşlılarda ciddi solunum sıkıntısına yol semptomlu grup için semptomatik tedavi'
açabilir, yüksek görülme oranları ile acemi
askerlerde salgınlar bildirilmiştir.
Adenovirus Ani başlangıçlı ateş ile influenzaya benzer Semptomatik tedavi'
Rinovirüs Hafif soğuk algınlığı semptomları, ateş nadir Semptomatik tedavi'
Enterovirüs En yaygın akut farklılaşmamış ateşli hastalık, Semptomatik tedavi1
rinit ve farenjit ve nadiren pnömoniye
neden olabilir
Ağır Akut Respiratuar Ani başlangıç Şiddetli belirtiler için destekleyici bakım
Sendrom (SARS)­
koronavirüs
'Respiratuar sinsityal virüslerin inkübasyon süresi 2-7 gündür; çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda pnömoniye neden
olan muhtemel virüstür
'Bronşit semptomatik tedavisi tartışması için metne bakınız

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ve ilaç yan etkileri ve gelecekteki patojen direncine
katkıda bulunur.
Akut bronşit, ağırlıklı viral etiyolojisi olmasına rağ­
Boğmaca şüphesi kuvvetli olan hastalara, ani öksü­
men, kuvvetli akut bakım çevrelerinde antibiyotik
rük kriz nöbetlerini azaltmak ve hastalık bulaşması­
reçeteleri ile sıkıca ilişkilidir. Antibiyotikler sıklıkla
nı sınırlamak için azitromisin tedavisi verilmelidir.
akut bronşit hastaları tarafından talep edilmeleri­
Hava akımı obstrüksiyonu bulguları varsa (örn, hışıl­
ne rağmen, atipik olmayan bakteriyel durumlarda,
tı) bronkodilatör ile tedavi edilmelidir. Albuterol öl­
antibiyotik klinik açıdan anlamlı yararlar vermez
çülü doz inhaler 4-6 saatte bir 2 puf genellikle etkilidir.

TABLO 32-2 Bronşitin Bilinen Bakteriyel Nedenleri


PATOJEN KLİNİK GÖRÜNÜM YÖNETİM*
Bordetella pertussis İnkübasyon 1-3 hafta, ergen ve genç erişkinlerde Tedavi hastalığın seyrini kısaltmaz, ama kişilere
çok yaygın, %10-%20, 2 haftadan fazla öksürük bulaşmasını önleyebilir, azitromisin 500
var, "boğmaca " benzeri öksürük hastaların az miligram gün 1 kez, 250 mg günde 2-5 kez
bir kısmında vardır, ateş yaygın değildir, lenfosit veya benzeri makrolid; ikinci basamak tedavi
hakimiyeti ile lökositoz olabilir günde iki kez trimetoprim / sulfametoksazol, 1
çift güçlü tablet.
Mycoplasma İnkübasyon 2-3 hafta, başlangıç 2-3 gün, sıkışık Spesifik bir tedavi yok ya da azitromisin 500
pneumoniae ortamlardaki ergenler veya genç yetişkinler (askeri miligram günde 1 kez, 250 miligram günde
acemi birliği, yatılı okul sakinleri) salgınlar yaygın 2-5 kez veya benzeri makrolid verilmesi.
düşünülmelidir.
Ch/amydophila İnkübasyon 3 hafta olduğunu, öksürük öncesi ses Spesifik bir tedavi yok veya azitromisin 500
pneumoniae kısıklığı ile semptomların kademeli başlangıcı, miligram günde 1 kez 250 miligram günde
sıkışık ortamlarda yaşayanlar (üniversite 2-5 kez eya benzeri makrolid verilmesi
öğrencileri, huzurevi sakinleri) salgınlar yaygındır düşünülmelidir.
'Semptomatik tedavi ayrıca düşünülmelidir; bakınız metin.
BÖLÜM 32 • PNÖMONi, BRONŞiT VE ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSiYONU J 25
• Öksürüğün baskılanması, mukolitik, ya da diğer KLİNİK ÖZELLİKLER
belirtilerin giderilmesi için ek ilaçlar, eşlik eden
• Tespit edilmemiş bakteriyel pnömonili hastalar ge­
komorbiditeler, ilaç etkileşimleri ve potansiyel yan
nellikle öksürük, halsizlik, ateş, nefes darlığı, bal­
etkileri dikkate alınarak hasta bazında düşünülme­
gam ve yan ağrısı bazı kombinasyonları ile gelirler.
lidir.
• Pnömoninin fiziksel bulguları, soruna neden olan
organizma ve neden oldukları pnömoni türüne
• PNÖMONİ göre değişmesine rağmen çoğu bir dereceye kadar
EPİDEMİYOLOJİ takipne ve taşikardi ile ilişkilidir (Tablo 32-3).
• Pnömokok pnömonisi klasik olarak ani başlayan
• Toplum kökenli pnömoni (TKP) Amerika Birle­ ateş, kaslı ve paslı kahverengi balgam ile gelir. Has­
şik Devletleri'nde yaklaşık yılda 4 milyon vaka ve taların % 25'inde plevra! efüzyon görülür.
ı milyon hastaneye yatış sebebiyle yaygın bir tıbbi • Pnömokok ve K. Pneumoniae'nin nede olduğu lo­
sorundur. ber pnömoniler (Bknz. Şekil 32-1), bronşial solu­
Pnömoni ABD'de altıncı önde gelen ölüm nedeni­ num sesleri, egofoni, takti! ve vokal fremitus artışı
dir. Bakteriyel nedenler en yaygın olanlarıdır. ve perküsyonda matite gibi konsolidasyon işaretleri
gösterir.
PATOFİZYOLOJİ • H. influenzae nedenli bronşiyal pnömoniler gibi
pnömonilerde, muayenede konsolidasyon bulgula­
Pnömoni akciğeri alveolar veya gaz değişimi yapı­
rı olmadan raller ve ronküsler duyulabilir. Ayrıca
lan bölgelerinin enfeksiyondur. Pnömoninin bazı
parapnömonik plevra! efüzyon olabilir; S. aureus,
çeşitleri, havalanma bölgesini organizmalar, eksü­
K. pneumoniae ve anaerobik enfeksiyonlarda ampi­
da ve beyaz kan hücreleri ile doldurarak alveoller
yem çok yaygındır.
içinde yoğun bir inflamatuar yanıta sebep olurlar. • M pneumoniae, C pneumoniae ve solunum yolu vi­
• En fazla pnömoni geçirme riski olan hastalar; as­
rüsleri sebepli interstisyel pnömonilerde ince raller,
pirasyona yatkın olanlar, bozulmuş mukosiliyer
ronküsler veya normal solunum sesleri olabilir.
aktivitesi olanlar veya bakteriyemi riski olan hasta­ • Legionella nedenli pnömoni kişinin kişiye kişiye te­
lardır.
mastan daha fazla havadaki aerosol halindeki su
Pnömokok (Streptococcus pneumoniae) hala en kla­
damlacıkları aracılığı ile yayılır. Bu özel ajan belirgin
sik bakteriyel etiyolojidir.
konsolidasyona ilerleyebilecek ve relatifbradikardi ve
Pnömokok yanı sıra, diğer yaygın bakteriyel pnö­
konfüzyona sebep olacak yamalı bohça tarzı bron­
moni nedenleri Staphylococcus aureus, Klebsiella
kopnömoniye neden olabilir (Bknz. Şekil 32-2).
pneumoniae, Pseudomonas aeruginosa ve Haemop­ • Aspirasyon pnömonisinin klinik özellikleri aspi­
hilus influenza'dır.
ratın hacmi ve pH'ı, içinde partikül madde varlığı
• Pnömoni, özellikle hastane ortamında kazanılmış
ve bakteriyel kontaminasyonuna bağlıdır. Asit as­
ise atipik ve fırsatçı ajanların görülme sıklığı art­
pirasyonu genellikle hızlı başlangıçlı takipne, taşi­
maktadır.
kardi ve siyanoz semptomları ile sonuçlanır ve ço­
• Legionella pneumophila, M. pneumoniae, C. pneu­
ğunlukla belirgin akciğer yetmezliğine ilerler, çoğu
moniae ve solunum virüslerinin geniş bir spektru­
diğer durumlarda ise aspirasyon pnömonisi daha
mu atipik pnömoni nedenlerini oluşturmaktadır.
sinsice gelişir.
• Pnömoni için çoklu risk faktörleri kanser, bronşek­
• Aspirasyon pnömonisin ral, ronküsler, hışıltı ve bol
tazi, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH),
köpüklü veya kanlı balgam gibi fiziksel belirtileri
diyabet, orak hücre anemisi, AIDS ve diğer immün
saatler içinde gelişir. Trakeobronşiyal ağacın anato­
yetmezlik vb kronik hastalıkların yanı sıra sigara
misi ve yerçekimi nedeniyle en sık sağ alt lob tutu­
içmektir.
lur.
Aspirasyon pnömonisi alkoliklerde ve nöbet, inme
• Pulse oksimetre ile ölçülen hipoksemi hastalığın
veya diğer nöromüsküler hastalıkları olan hastalar­
derecesi ve eşlik eden hastalıklara bağlı değişir,
da daha sık görülür. Aspirasyon durumunda anae­
herhangi bir ajandan kaynaklanan pnömoni sonu­
robik ajanlardan şüphelenilmelidir.
cu olabilir.
• Akciğer apseleri genellikle aspirasyon pnömonisiy­
le ilişkilidir. Alt solunum yollarında absenin diğer
nedenleri arasında uzak bir kaynaklı bakteriyemi, TANI VE AYIRICI TANI
akciğer enfarktüsü, tümör veya pulmoner travma • Akciğer grafısi tanıda en yaygın kullanılan tetkik
sayılabilir. olmasına rağmen sağlıklı hastalarda komplike ol-
126 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

TABLO 32-3 Sık Görülen Bakteriyel Pnömonilerin Klinik Özellikleri


ORGANİZMA BELİRTİLER BALGAM AKCİGER GRAFİSİ
Streptococcus Ani başlangıçlı, ateş, titreme, Pas renkli; Gram-pozitif Lober infiltrasyon, bazen yamalı, bazen
pneumoniae plöretik göğüs ağrısı, balgamlı kapsüllü diplokoklar plevra! efüzyon
öksürük, nefes darlığı
Staphylococcus Kademeli başlangıçlı balgamlı Pürülan; kümeler halinde, Yamalı, multilober infiltrasyon;
aureus öksürük, ateş, nefes darlığı, gram-pozitif koklar ampiyem, akciğer apsesi
özellikle sadece vira! hastalıktan
sonra
Klebsiella Ani başlangıçlı, titreme, nefes Kahverengi, "üzüm jölesi"; Üst lob infiltrasyonu, şişkin fıssür
pneumoniae darlığı, göğüs ağrısı, kanlı Kalın, kısa, tombul, işareti, apse oluşumu
balgam; özellikle alkolikler veya gram-negatif, kapsüllü,
huzurevinde hastalarda eşleştirilmiş kokobasiJ
Pseudomonas Son zamanlarda, hastaneye yatış, Gram-negatif kokobasil Sık apse oluşumu ile yama infiltrasyon
aeruginosa güçsüzlük, ya da immün sistemi
baskılanmış hastada ateş, nefes
darlığı, öksürük
Haemophilus Kademeli başlangıçlı ateş, nefes Kısa, küçük, gram-negatif Yama tarzı. sıklıkla baziler infiltrasyon,
injluenzae darlığı, göğüs ağrısı plöritik; kapsüllü kokobasil ara sıra plevra) efüzyon
özellikle yaşlılarda ve KOAH
Legionella Ateş, titreme, baş ağrısı, kırıklık, Az sayıda nötrofil ve Çoklu yama tarzı segmentsiz
pneumophila kuru öksürük, dispne, anoreksi, baskın bakteri türü yok infıltrasyonlar, konsolidasyona ilerler,
ishal, bulantı, kusma nadiren kavitasyon ve plevra! efüzyon
Moraxella Yavaş ilerleyen öksürük, ateş, Balgamda Gram-negatif Diffüz infiltrasyonlar
catarrhalis balgam ve göğüs ağrısı; KOAH'lı diplokoklar
hastalarda daha sık
Chlamydophila Kademeli başlangıçlı ateş, kuru Az sayıda nötrofıl, Yama tarzı subsegmental infıltrasyonlar
pneumoniae öksürük, hırıltılı solunum, bazen organizmalar görünmez
sinüzit semptomları
Mycoplasma Üst ve alt solunum yolu Az sayıda nötrofıl, İnterstisyel infıltrasyonlar,
pneumoniae semptomları, balgamsız öksürük, organizmalar görünmez (retikülonodüler pattern), yama tarzı
büllöz mirinjit, baş ağrısı, dansiteler, nadiren konsolidasyon
halsizlik, ateş
Anaerobik Kademeli başlangıçlı, kokulu Pürülan; Birden fazla Akciğerin ilgili kısmında konsolidasyon;
organizmalar balgam, özellikle alkoliklerde nötrofıl ve karışık apse
or anizmalar
Kısaltma: KOAH = kronik obstrüktif akciğer hastalığı

mayan klinik görünümde, radyoloji, laboratuvar


veya patoloji kaynaklarının kullanılmasını gerek­
meyebilir (Bknz. Şekil 32-1 ve 32-2).
Ek tanı testleri periferik yayma ile beyaz küre sa­
yımı ve nabız oksirnetredir. Yoğun bakım ünitesi
yatışı gereken ciddi olduğu düşünülen hastalardan
kan gazı analizi, kan ve balgam kültürleri alınması
devam eden tedavi sürecine yarar sağlayabilir.
Balgam mikroskopisi ve Gram boyama acil serviste
tedaviyi nadiren değiştirir.
Legionella pnömonisinde hiponatremi, hipofosfa­
temi ve artmış karaciğer enzimleri çok sık olarak
görülür. Bu yüzden Legionella düşünülüyor ise se­
rum biyokimyası çalışmaları ve karaciğer fonksi­
yon testleri yapılmalıdır. İdrar da Legionella antije­
ni bakılabilir.
Çoğu hastanın, hastalığının klinik iyileşmesi için,
organizmanın tanımlanması gerekınez.
ŞEKİL 32-1. Lober pnömoni.
BÖLÜM 32, PNÖMONi, BRONŞiTVE ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSiYONU 127
Pnömoni şiddeti skorunun taburculuk veya yatışı
saptamadaki karmaşıklığı bu yazıya dahil olmasını
önlemiştir. Genellikle anormal vital bulgular, eşlik
eden hastalıklar ve ileri yaş yatarak tedavi gerekti­
rir.
Uzmanlık toplulukları kılavuzları ve enfeksiyon
hastalıkları konsültasyonu tavsiyeleri antimik.robi­
yaller ve direnç paternlerinin gelişmesine göre de­
ğişir. Burada listelenen antimikrobiyaller belirtilen
klinik durumlarda yetişkinler için geçerli ve genel
kabul görmüş antibiyotik rejimlerinin bir özetini
temsil etmektedir. Böbrek yetmezliği için doz ayar­
lanması gerekebilir. Daha fazla bilgi için ana metne
bakınız.
Toksik görünümü olmayan sağlıklı hastalar için
ayaktan TKP tedavisi : azitromisin 1. gün 500 mi­
ligram ardından günlük 250 miligram 4 gün daha
veya doksisiklin 100 miligram günde iki kez 1O gün
(düşük maliyetli alternatif ). The Centers for Dise­
ase Control and Prevention (CDC) direnci en aza
indirmek için makrolid veya tetrasiklin sınıfı te­
davisi başarısız olanlar için oral fluorokinolonları
ŞEKİL 32-2. Legionella düşündüren pnömoni sona saklamayı önerir.
Önemli komorbiditeleri olan hastalarda ayaktan
TKP hasta yönetimi (ve şüpheli hastane ilişkili pnö­
Verilen çok sayıda önemli pnömoni nedeni orga­ monisi yoksa) levofloksasin günlük oral 750 mi­
nizmalar ve özel hasta grupları göz önüne alındı­ ligram 5 gün veya amoksisilin klavulanat 875/125
ğında, komplike vakalarda ana metin dışında ek miligram günde iki kez 1O gün oral beraberinde
rehberlik için genellikle danışılmalıdır. azitromisinl. gün oral 500 miligram, ardından
Ayırıcı tanıda enfeksiyöz olmayan atelektazi; akut 250mg ağızdan 2 ila 5 gün.
trakeobronşit; pulmoner emboli ve enfarktüs; YBÜ'ne yatışı gerekmeyen hastalarda yatan hasta
KOAH alevlenmesi; Goodpasture hastalığı veya TKP yönetimi: levofloksasin 750 miligram IV ya
Wegener granülomatozu dahil olmak üzere akci­ da seftriakson 1 gram İV beraberinde azitromisin
ğer vaskülitleri; bronşiolit obliterans; ve endokardit 500 miligram İV başlanmalıdır. Yatış gerektiren
dikkate alınmalıdır. pnömonili hastalara tedavinin erken evresinde an­
tibiyotik başlanmalıdır.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK YBÜ yatışı gereken hastalarda yatan hasta TKP
yönetimi: seftriakson 1 gram IV beraberinde le­
Pnömonin acil serviste tedavisi ve taburculuğu ön­ vofloksasin 750 sn miligram İV başla. Metisilin
celikle klinik tablo ve radyografık bulguların şidde­ dirençli S. aureus (MRSA) şüphesi varsa, tedaviye
tine bağlıdır. 1O- 15 miligram / kg İV vankomisin ekleyin.
Hayati solunum fonksiyonları(oksijenlenme ve Şüpheli hastane ilişkili pnömoni yatan hasta yöne­
ventilasyon), endikayonu varsa entübasyon ve me­ timi: Pseudomonas karşı çifte kapsama için levof­
kanik ventilasyon dahil olmak üzere desteklenme­ loksasin 750 miligram İV beraberinde sefepim 1-2
lidir. gram İV her 8 ila 12 saatte bir veya piperasilin / ta­
Hastanın medikal geçmiş özellikleri ve klinik mua­ zobaktam 4,5 gram IV her 6 saatte bir başlanılmalı­
yene organizma nedenini tahminde yararlı olabilir, dır. Ayrıca MRSA'yı kapsamak için vankomisin 10-
pnömoni tedavisi hastanın çevresine bağlı ampirik 15 miligram / kg İV veya linezolid 600 miligram İV
tedaviye kaymıştır. 12 saatte bir, başlanmalıdır.
TKP (topluk kökenli pnomoni) ve sağlık hizmeti Aspirasyon: Aspirasyon pnömonisinde, profılaktik
ile ilişkili pnömonilerin tedavisi, P aeruginosa veya antibiyotik tavsiye edilmez ve bunların gelişigüzel
metisilin dirençli S. aureus gibi organizmaların ris­ kullanımı organizma direncinin artmasına katkıda
ki yüzünden özel ve/veya geniş kapsamlı antibiyo­ bulunabilir. Tanıklı aspirasyon durumunda, acil
tikler gerektirir.
128 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

trakeal aspirasyonu takiben bronkoskopi (büyük KLİNİK ÖZELLİKLER


parçacıkları uzaklaştırmak için) yapılmalıdır. Za­
SARS şüpheli toplulukların yaşadığı bölgeye se­
ten acil servis öncesi veya hemen acil servise geliş
yahat eden veya semptom başlangıcından 10 gün
sonrası pnomoniye ilerlemiş olan pnomonitlerde
içinde bilinen ya da şüpheli SARS vakası bir kişi ile
levofloksasin 750 miligram beraberinde klindami­
yakın temasta olan semptomatik bireylerde SARS
sin 600 miligram İV 6 saatte bir başlanmalıdır.
• düşünülmelidir.
Ampiyem: piperasilin / tazobaktam 4.5 gram,İV, 6
SARS görünümünde, klinik bulgular ateş > 100.4°F
saat başlanmalıdır. MRSA şüphesi varsa, vankomi­
(> 38 °C) ve öksürük, nefes darlığı, zor nefes alma,
sin 10 -15 miligram! kg İV tedaviye eklenmelidir.
ya da hipoksiden bir veya birden fazla bulgu varlığı
Hasta kesin tanıya yönelik önlemler ve tedavi se­
ve ileri olgularda pnömoni veya solunum sıkıntısı
çeneklerinden drenaj kararı açısından göğüs hasta­
sendromu gösteren radyolojik kanıt görülür. Gele­
lıkları uzmanı veya göğüs cerrahı ile erken dönem-
cekteki salgın belirtileri CDC Web sitesinden öğre­
de konsülte edilmelidir.
• nilebilir.
Akciğer apsesi: klindamisin 600 miligram İV her 6
saatte anaerobik kapsama için beraberinde seftri­
akson 1 gram İV her 12 saatte başlanmalıdır. Has­ TANI VE AYIRICI TANI
tanedeki tıbbi yönetimi başarıyla akciğer apsesi SARS şüphesi olan hastalardan başlangıçta akciğer
önemli bir çoğunluğunu tedavi eder; cerrahi kon­ grafisi, nabız oksimetresi, kan kültürleri, balgam­
sültasyon vakaların sadece çok azına gerekli olur. da Gram boyama ve kültür ve viral solunum yolu
• Taburculuk önerileri, en az düzeyde, birinci basa­ patojenleri için testler istenmelidir. Ayırıcı tanı ve
mak doktoruyla ile yakın takip, sigarayı bırakma doğrulama testi ile ilgili ayrıntılar için CDC Web
(uygulanabilirse), acil servise geri gelmesi gereken sitesine başvurulabilir.
belirtilerin ayrıntılı tarifini içermelidir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• AGIR AKUT RESPİRATUAR
• Bu medin yazılırken herhangi bir spesifik SARS te­
SENDROM(SARS)
davi önerisi olmadığı için öneri yoktur.
Ağır Akut Solunum Yolu Sendromuna (severe acute Şüpheli SARS vakası değerlendiren klinisyenin
respiratory syndrome [SARS]) ilişkin güncel bilgiler standart önlemleri (örneğin, el hijyeni), havadan
CDC Web sitesinde bulunabilir. bulaş önlemi (örneğin, N-95 solunum veya daha
fazla) ve temas önlemi (örneğin önlük ve eldiven)
EPİDEMİYOLOJİ kullanmalıdır. Göz koruması da yapılmalıdır.
Tipik ve atipik solunum patojenleri dahil, etyolojisi
SARS 2002-2003 kış aylarında dünya çapında
bilinmeyen TKP ile ilişkili her organizma kapsana­
dikkatleri üzerine çekti. Asya, Kuzey Amerika ve
cak şekilde etkinliği olan ajanlar ile ampirik tedavi
Avrupa'da çok sayıda ölüm bildirildi.
yapılmalıdır. Tedavi seçenekleri hastalığın ciddiye­
tine göre değişebilir. Bknz. yukarıdaki bölüm.
PATOFİZYOLOJİ Enfeksiyon hastalıkları konsültasyonu yapılmalı­
• Etyolojik ajan bir coronavirüs, SARS-Co V "Dam­ dır.
lacık enfeksiyonu" ile yayılır.
BÖLÜM 33 • TÜBERKÜLOZ 129
TÜBERKÜLOZ santral kazeifiye nekroz ve kalsifikasyon oluştura­
33 Amy J. Behrman bilirler, bu durum akciğer grafisinde (PAAG) ka­
rakteristik Ghon kompleksleri tanımlanır.
Çeviri: Mehmet Mahir Kunt
• Eğer granülom birincil enfeksiyon içermiyorsa, TB he­
�atojen, lenfatik yollarla ya da doğrudan yayılabilir.
• Immün sistemi baskılanmış hastalarda büyük ola­
sılıkla erken aktif enfeksiyon şeklinde ilerler. Bağı­
şıklık yeterli konaklarda, başlangıçtaki TB enfeksi­
EPİDEMİYOLOJİ yonu genellikle gizli ve asemptomatik hale gelir.
• • Latent TB enfeksiyonu (LTBE) aktif radyolojik veya
Tüberküloz (TB) önemli bir küresel sorun olmaya
klinik hastalık yokluğunda, pozitif tüberkülin deri
devam etmektedir. Dünya nüfusunun %30'undan
testi (TDT, aynı zamanda saflaştırılmış protein türe­
fazlası latent veya aktif TB ile enfekte olup yıllık 2
vi [PPD(purifıed protein derivative)] testi olarak da
milyon ölüme neden olmaktadır.
• Amerika Birleşik Devletleri'nde TB görülme sıklığı bilinir), veya interferon gama salınım testi (I GRAS
[interferon gamına release assays]) ile teşhis edilebilir.
1984 -1992 yılları arasında keskin bir artış göstermiş­
• Tedavi edilmeyen LTBİ primer infeksiyonu vaka­
tir. Bu artış inkarserasyon, insan immün yetmezlik
lannın %5'inde 2 yıl içinde aktif hastalığa ilerler;
virüsü (HIV) enfeksiyonu, ilaca dirençli TB endemik
ek %5 taşıyıcıda da ömürleri boyunca reaktivas­
TB bölgelerden göç gibi risk faktörlerinin oranların­
yondur. Reaktivasyon oranlan gençler, yaşlılar,
daki yükselmeden kaynaklanmıştır. Yüksek riskli
yakın tarihli primer enfeksiyon geçirenler, immün
grupları hedefleyen TB kontrol programlan 1993 yı­
yetmezliki hastalar (özellikle HIV) ve diyabet, sili­
lından beri giderek bu eğilimi tersine çevirmiştir.
• TB vaka oranlan yüksek prevalans yabancı ülke­ kozis ve böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklara
sahip olanlar arasında yüksektir.
lerde doğmuş ABD sakinleri arasında en yüksektir
aynca bu kişiler çoklu ilaca dirençli TB (ÇİD-TB)
olgularının çoğunluğunu oluşturmaktadır. Diğer KLİNİK ÖZELLİKLER
riskli popülasyonlar ise artan prevalansı ile bağışık­ • Primer TB enfeksiyonu sıklıkla sadece yeni bir po­
lık bozuklukları olan hastalar özellikle (HIV enfek­ zitif TDT ile başvurur, genellikle belirti vermez.
siyonlu), yaşlılar ve huzurevi sakinleri, alkolikler ve Aktif birincil TB enfeksiyonu genellikle ateş, kır­
uyuşturucu kullanıcılarını ve hapishaneler ve evsiz gınlık, kilo kaybı ve göğüs ağrısı gibi belirtilerle
barınakları personeli ve sakinleridir. doktora başvurur.
• AS'lere sıklıkla tanı, tedavi ve enfeksiyon kontrolü­ • Aktif TB olgularının çoğu LTBE reaktivasyonu ola­
nün zor olduğu tanı konmamış TB hastalan değer­ rak açığa çıkar. Hastalar genellikle ateş, gece terle­
lendirme ve bakım için başvururlar. mesi, halsizlik, kilo kaybı ve yorgunluk gibi suba­
kut sistemik veya pulmoner belirtiler ile doktora
PATOFİZYOLOJİ başvururlar. Akciğer enfeksiyonu ilerledikçe, has­
• Mycobacterium tuberculosis karmaşık lipit hücre talarda balgamlı öksürük, hemoptizi, nefes darlığı
ve/veya göğüs ağrısı gelişebilir.
duvarı (karakteristik asit-fast boyanma özelliğin­
• Ral ve ronküsler bulunabilir, fakat pulmoner mua­
den sorumlu) ile yavaş büyüyen zorunlu anaerobik
yene genellikle tanısal değildir.
çubuk bakteridir.
• Tüm TB vakalannın %20'sinde, en sık olarak muh­
• Bulaşma damlacık çekirdeklerinin solunması yo­
temel drenaj sinüsleri olan, ağrısız lenfadenit ile
luyla gerçekleşmesine rağmen hastaların sadece
başvuran ekstrapulmoner TB olguları gelişir.
%30'u maruziyetten enfekte olur. Tükürük veya
• Periferik parankima! odak veya lokal lenf nodu
balgamda boyanabilen mikobakteri olan hastalar
rüptürü sonrası plevral efüzyon oluşabilir.
en bulaşıcı hastalardır.
• TB peritonit ve perikarditte çoğu zaman eksuda
• Organizma yüksek oksijen içeriği ve kan akışı olan
Gram boyaması negatif olduğu için sıklıkla teşhis
yerlerde (akciğer) üst lob apikal ve posterior seg­
etmek için biyopsi gerekir.
ment ve alt lob superior segmentte gibi yerlerde
• Genellikle ateş, baş ağrısı, menengial işaretler,
en iyi hayatta kalır. TB organizmaları aynca, renal
mental durum değişiklikleri ve/veya kraniyal sinir
korteks, meninksler, uzun kemiklerin epifizi ve
vertebralarda da iyi yaşar. �e?sitleri ile gelen SSS enfeksiyonu, TB menenji­
• Enfeksiyonlu partiküllerin inhalasyonunu takiben, tı ışaret eder. Klinik durum genellikle çocuklarda
akut ve erişkinlerde subakuttur.
başlangıçtaki konak savunması sonrası hayatta ka­
• Miliyer TB bağışıklığı baskılanmış ve çocuk hastalar­
lan organizmalar bölgesel lenf düğümlerinde gra­
nülom oluşumuna neden olabilirler. Granülomlar da primer enfeksiyon veya ikincil yayılım esnasında
masif hematojen yayılım oluşması nedenli multisis-
130 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

temik bir hastalıktır. Birincil enfeksiyondan kaynaklı


miliyer TB genellikle şok, yetişkinlerde solunum zor­
luğu sendromu (ARDS) ve çoklu organ yetmezliği
gibi belirtilerle akut şiddetli hastaJık olarak gelir. Re­
aktivasyon miliyer TB'u, ateş, öksürük, terleme, kilo
kaybı, adenopati, hepatosplenomegali ve sitopeniler
şeklinde multisistem hastalığın kronik ve nonspesifık
yapısal belirti ve bulgularıyla ortaya çıkabilirler.
• Akciğer dışı TB ayrıca kemik, eklem, cilt, böbrek,
böbreküstü ve gözleri de tutabilir.
Bağışık.lığı baskılanmış hastalar (özellikle HIV po­
zitif hasta) TB için son derece duyarlıdır ve atipik
aktif enfeksiyonlar gelişmesi ihtimali çok daha faz­
ladır. Yaygın akciğer dışı TB ayrıca HIV hastaların­
da daha sık görülür ve akciğer dışı şikayetlerin de­
ğerlendirilmesinde dikkate alınmalıdır. TB şüpheli
hastalara HIV testi yapılması önerilmelidir.
• Önceden tam tedavi edilmemiş TB vakaları ilaç
dirençli TB için bir risk faktörüdür. Düzgün teda­
vi almamış olabilecek gruplardan (örn; endemik
bölgelerden gelen göçmenler, mahkCımlar, evsiz in­
sanlar, uyuşturucu kullanıcıları) bir kişi TB tanısı
aldığı zaman, ilaç direnci dikkate alınmalıdır.
• Genel nüfusa kıyasla, HIV hastalarında ÇİD-TB daha ŞEKİL 33-1. Sağ üst lobun kaviter tüberkülozu.
yaygındır ve bu grupta hastalık daha ölümcüldür.

TANI VE AYIRICI TANI


rin (örn., plevra sıvısı, beyin omurilik sıvısı [BOS])
Değişik klinik durumlar ile başvurduğu için TB mikroskopisi daha az duyarlıdır.
enfeksiyonun tanı koymak zordur. Solunum ya da Kültürlerin kesinleşmesi genellik.le haftalar sürer,
sistemik şikayetleri olan herhangi bir hastada TB ancak DNA probları veya polimeraz zincir reak­
erken düşünülmesi, erken tanı, uygun taburculuk siyonu teknolojisini kuilanan yeni genetik testler
ve personelin korunmasını kolaylaştırır. daha erken tanıyı daha erken doğrular.
Akciğer grafıleri acil serviste aktifTB için en yararlı • Mantoux: yöntemi (PPD ile intradermal tüberkülin
tanı aracı olmaya devam etmektedir. Atipik (hatta deri testi) kullanılarak yapılan TDT, gizli, geçirilmiş
normal) akciğer grafisi bağışıklık sistemi yetersiz veya aktif TB enfeksiyonu olan hastaların çoğunu
taşıyıcılarda yaygın olmasına rağmen, klinisyen sık tanımlar. Sonuçlar PPD yerleştirildikten 48 ila 72
görülen bulgulara aşina olmalıdır. Aktif birincil TB saat sonra okunur, bu durum AS hastaları için testin
genellikle herhangi bir akciğer alanında paranki­ faydasını sınırlamaktadır. Pozitif PPD ve aktif verem
ma! infıltrasyonlar şeklinde görülür. İnfıltrasyonlar hastalığı olmaya kişiler izoniazid (INH) ileTB reak­
olmadan veya infiltrasyonla beraber hiler ve/veya
tivasyonu önlemek için profilaktik tedavi açısından
mediastinal adenopati ortaya çıkabilir. Lezyonlar
değerlendirilmelidir (Bknz. Şekil 33-2).
kalsifiye olabilir.
Dissemine TB olan HIV ya da diğer immün bas­
ReaktivasyonTB tipik üst loblarda veya alt lob superi­
kılayıcı durumları olan hastalar tam olarak anerjik
or segment lezyonları ile ortaya çıkar. Kavitasyon, ki­
olmasalar bile cilt testi yanlış negatif olabilir.
reçlenme, skar, atelektazi ve efüzyon görülebilir (Şekil
IGRA (Interferon Gamına Release Assay) gizli ve po­
33-1 ). Kavitasyon artan bulaşıcılıkla ile ilişkilidir.
tansiyel olarak aktif TB enfeksiyonu tanısında yararlı
Miliyer TB yaygın küçük nodüler infiltrasyonlara
(1- 3 mm) neden olabilir. olabilir, ancak sonuçların AS'te tedavi başlanması için
Balgamın asit-fast boyanması akciğer tüberkülozu zan1anmda hazır olması pek mümkün değildir.
hastaların %60'ında mikobakterileri yakalayabilir,
HIV hastalarında bu oran daha düşüktür. Atipik ACİL SERVİS BAKIMI VE
mikobakteriler yanlış pozitif boyanmaya sebep ola­ TABURCULUK
bilir. Tek bir balgam numunesi alınan birçok hasta
ilaç direncini önlemek için, TB enfeksiyonu anti­
yanlış negatif olacaktır. Balgam dışındaki örnekle-
mikrobiyal kombinasyonlarıyla tedavi edilir. Baş-
BÖLÜM 33 • TÜBERKÜLOZ 131
langıç tedavisi hastanın duyarlılık profilleri hazır
olana kadar en az dört ilaç içermelidir.
Başlangıç tedavisi 2 ila 8 hafta boyunca genellikle
INH, rifampisin, pirazinamid ve etambutol içerir;
Bunu, en az 18 hafta boyunca en az iki ilaç ( genel­
likle INH ve rifampin) uygulaması takip etmelidir
(Bknz. Tablo 33-1).
Bağışıklık sistemi yetersiz, ekstrapulmoner TB veya
ÇİD -TB olan hastalar daha fazla ilaca veya daha
uzun tedavi sürelerine ihtiyaç gösterebilir.
Tablo 33-1 Genellikle kullanılan ilaçların başlangıç
günlük dozlarını ve yan etkilerini özetlemektedir.
• Çoğu TB enfeksiyonu ayaktan tedavi edilir. Devam
edecek tedaviyi yönetecek sağlayıcılar tarafından
koordine edilmediği veya yönetilmediği sürece AS
TB ayaktan tedavisi başlatılmamalıdır.
• AS'ten taburcu edilen aktif TB hastaları uzun sü­
reli tedavi ve ilaç toksisitesinin izlenmesi için halk
sağlığı birimine veya bu konuda nitelikli hekimlere
gönderilmelidir. Hastalar ev izolasyonu, takip ve ev
temaslarını taranması konusunda eğitilmelidirler.
• Doğrudan gözetimli tedavi (DGT ) yüksek uyum­
suzluk riski ve ÇİD -TB gelişmesi riski olan hasta­
larda tedavi sonuçlarını iyileştirir.
ŞEKİL 33-2. Reaktivasyon tüberkülozu. Önceki aktif en­ • Yatış endikasyonları klinik açıdan stabil olmama,
feksiyondan kalan skar dokusunu kaplayan multipl ince tanının belirsiz olması, ayaktan izlem ya da uyu­
nodüler dansiteler, bilateral santral ve periferal akciğerler
mun güvenilir olmaması ve aktif bilinen ÇİD-TB
boyunca görülmektedir.
olmasıdır. Doktorlar zorunlu yatış ve tedavi ile ilgili
yerel yasaları bilmelidir.
TB şüpheli tüm vakalar personel ve diğer hastaları
korumak için hava kaynaklı izolasyonu olan odala­
ra yaiırılması zorunludur.

TABLO 33-1 Tüberküloz Tedavisinde Kullanılan Bazı İlaçların Dozları ve Sık Görülen Yan Etkileri
(Yetişkin)*
GÜNLÜK(EN HAFTADA ÜÇ KEZ HAFTADA İKİ KEZ
İLAÇ FAZLA) DGT (EN FAZLA) DGT(EN FAZLA) MUHTEMEL YAN ETKİLER VE YORUM
İzoniazid 5miligram I kg 15miligram/kg PO 15 miligram/kg PO Hepatit, periferik nöropati, ilaç
PO* (300mg) (900mg) (900mg) etkileşimleri.
rufampin 10miligram I kg 1 O miligram / kg 10miligram I kg Hepatit, trombositopeni, gastrointestinal
(RIF) PO* (600mg) P0(600mg) P0(600mg) bozukluklar, ilaç etkileşimleri.
rufapentin Günlük verilmez Haftada üç kez Yetişkinlerde 600 Hepatit, trombositopeni, porfiri
verilmez miligram haftada alevlenmesi. Centers for Disease
iki kez PO; <12 y Control and Prevention insan bağışıklık
çocuklarda kullanımı yetersizliği virüsü negatif hastaların
onaylı değil devam tedavisi için öneriyor.
rufabutin 5miligram / kg 5miligram / kg PO 5miligram I kg PO RIF benzeri , RIF'i tolere edemeyen
PO (300mg) (300mg) (300mg) hastalarda kullanılır.
Etambutol 15-2 0 miligram 25-30 miligram I kg 50miligram / kg PO Retrobulbar nevrit, periferik nöropati.
/ kg PO (1,6 PO (2,5gram) (1,6 gram)
gram)
Pirazinaınid 15-30 miligram I 50miligram / kg PO 50miligram / kg PO (2 Hepatit, eklem ağrısı, hiperürisemi
kg PO (2 gram) (3gram) gram)
Kısaltma: DGT= doğrudan gözetimli tedavi
*Çocuklar için daha doğru ağırlığa göre protokoller ve dozlarda için http://www.cdc.gov/tb bakınız.
132 KISIM 6, SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

Hastane öncesi ve AS personeli mümkün olduğun­ KLİNİK ÖZELLİKLER


ca klinik durumundan erken dönemde aktif TB
açısından risk altında olan hastalan belirlemek için Pnömotoraksın semptomları direk olarak büyük­
eğitilmelidir. TB şüphesi olan hastalar maske tak­ lük, gelişim oranı ve altta yatan akciğer hastalığı ile
malı veya solunum izolasyonuna alınmalıdır. Solu­ ilişkilidir.
Çoğu hasta; ani başlayan akut plöritik ağrıdan ya­
num semptomları olan immun yetmezliği olan tüm
kınır ve etkilenen bölgede solunum sesleri azalır.
hastalarda olan ya da yüksek riskli hastalarda TB
Yüksek hacimli pnömotoraks; dispne, taşikardi, hi­
düşünülmelidir.
potansiyon ve hipoksiye neden olur.
TB şüphesi olan hastaların bakım personeli N95
Tansiyon pnömotoraksın klinik bulgularında; tra­
maske veya motorlu hava temizleyiciler gibi Na­ keal deviasyon, hiperrezonans ve hipotansiyon bu­
tional Institute of Occupational Safety and Health lunur.
(NIOSH) onaylı solunum koruması giymelidirler.
AS personeli yeni birincil enfeksiyonları tespit, ak­
• TANI VE AYIRICI TANI
tif hastalık ekartasyonu ve INH profılaksisi için ka­
rar verilebilmesi için düzenli TDT veya IGRA testi Pnömotoraksınta; st değişikleri ve t dalga negatifli­
yaptırmalıdır. ği elekrokardiyografik değişiklikler olarak görünür.
Standart tanı modalitesi olan posteroanterior akci­
ğer grafisi (Şekil 34-1) sadece %83 sensitiftir.
Ekspirasyonda çekilen grafıler, normal PA akciğer
grafisinden daha sensitif değildir.
Bt görüntülemesi düz radyografiden daha sensitif­
SPONTAN VE İYATROJENİK tir ve büyük bir bül ile pnömotoraksın arasındaki
34 PNÖMOTORAKS
ayırıcı tanıda yardımcı olur.
Ultrasonografinin sensitivitesi % l OO'e yakındır.
Rodney L. McCaskill Ultrasonografik görüntüler, akciğer hareketinin
Çeviri: Nil Deniz Kartal yokluğu, "akciğer odağının" gösterilmesi ve normal

EPİDEMİYOLOJİ
Kronik akciğer hastalığı ve enfeksiyonlar; predis­
pozan faktörler olmasına rağmen, spontan pnö­
motoraksının en sık karşılaşılan risk faktörü sigara
içimidir.
Önceden geçirilmiş pnömotoraksın hikayesi sıktır,
hastaların %20-30 unda rekürrens olur.
İatrojenik pnömotoraksın; transtorasik iğne biyop­
sisi (%50), subklavian kateter yerleştirilmesi (%25),
nazogastrik tüp yerleştirilmesi ya da pozitif basınçlı
ventilasyon gibi invasif prosedürlere sekonder ge­
lişir; bu komplikasyonu değerlendirmek açısından
bu prosedürlerden sonra akciğer grafisi görülmeli­
dir.

PATOFİZYOLOJİ
Pnömotoraksın genellikle, parsiyel akciğer kollap­
sına neden olacak şekilde subplevral bülün rüptü­
ŞEKİL 34-1. Spontan hemopnömotoraks. 19 yaşında er­
kek üniversite öğrencisinin düz akciğer grafısi. Sağ akciğerin
re olması sonrasında havanın pariyetal ve visseral tümünün kollapsı ve sağ hemitoraksın inferior kısmındaki
plevra arasındaki potansiyel boşluğa havanın gir­ geniş hava-sıvı seviyesine dikkat edilmelidir. Torakosto­
mesiyle olur. mi tüp yerleştirilmesinden sonra kollapse akciğerin re­
• Tansiyon pnömotoraksın plevra! aralıktaki pozitif ekspansiyonu sonrasında hastada devamlı bir kanama ge­
basınç nedeniyle olur. Bu da hipotansiyon, hipoksi lişti. Göğüsten l L kan kaybettikten sonra, apikal paryetal
ve azalmış venöz dönüşe neden olur. plevrada kanayan bir damar olup olmadığmı araştırmak için
acil torakotomi gerekti.
BÖLÜM 34 • SPONTAN VE İYATROJENİK PNÖMOTORAKS 133

A B

c
ŞEKİL 34-2. Normal akciğer ve pnömotoraksa ait US görüntüleri. A. Normal akciğer artefaktı. A çizgisi (ok) pariyetal plev­
ra (ok ucu ve içi boş okla gösterilen çizgi) tarafından oluşturulan yatay yansıma artefaktını gösterir. Kuyruklı yıldız artefaktı
plevradan doğar ve görüntü derinliğine taşar. Bunlar plevra ile gerçek zamanlı ileri geri hareket eder ve dar (ok ucu) ya da
geniş (içi boş ok) bir görünüm çeşitliliği oluşturur. B. Renkli Doppler, normal akciğer görüntüsü. Renk; pariyetal ve viseral
plevra yüzlerinin hareketini gösterir. C. Pnömotoraks ultrasonografısi. Power Doppler'de akciğer hareketlerinin olmayışı.
Gerçek zamanlı kayma hareketinin yokluğu; kuyruklu yıldız artefaktınm yatay hava artefaktına dönmesi.

vertikal kuyruklu yıldız artefaktının (Şekil 34-2) 1. 6 saatlik gözlem ve grafide büyüme yoksa 24
yokluğudur. saat sonra ayaktan cerrahi poliklinik kontrolü.
Ayırıcı tanıda; kostokondrit, anjina, myokardial 2. İğne veya kateter (14 gauge) ile aspire edildikten
enfarkt, pulmoner embolizm, perikardit, plörezi, sonra kateterin hemen çekilerek 6 saatlik gözlem
pnömoni ve aort diseksiyonu düşünülmelidir. ve rekürrens yoksa takip önerilir. Bu metodun
başarı oranı %37-75 oranında bildirilmiştir.
• ACİL SERVİS BAKIMI VE 3. Küçük bir kateter (<14F) veya göğüs tüpü (10-
TABURCULUK 14F) yerleştirin ve hastaneye yatırın. Bu yakla­
şımla birlikte Heimlich valvinin kullanılması
Naza! kani.il ile verilecek olan 3-10 litre oksijen, düşünülebilir (Bknz. Şekil 34-3).
plevra! havanın rezorpsiyonunu artırmaya yardım­ Küçük pnömotoraksını ve bilinen akciğer hastalığı
cı olur. olduğu bilinen hastalarda; küçük kateter ( < 14 F)
Küçük pnömotoraksını olan ve altta yatan başka veya göğüs tüpü (10-22F) yerleştirilmelidir. Heim­
bir akciğer hastalığı tedavi öyküsü olmayan hasta­ lich valv kullanımı düşünülmelidir (Bknz. Şekil 34-
lardaki seçenekler şunlardır: 3).
134 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

HEMOPTİZİ
35 Jeffrey Dixon
I Çeviri: Nil Deniz Kartal
J
• EPİDEMİYOLOJİ
• Hemotizi hafif (24 saatte 20 ml'den az kanama),
orta ya da masif (24 saatte 600 ml'den fazla kan kay­
bı) olarak sınıflandırılabilinir.
• Çoğu vaka hayatı tehtit eden bir durum değildir,
ancak bütün hepsi dikkatli değerlendirilmeye tabi
tutulmalıdır.
• En sık karşılaşılan nedenler arasında enfeksiyon
( örn. tüberküloz, neoplazm ve kardiyovasküler
hastalıklar vardır. Yakaların %28'inde hiçbir neden
bulunamaz.
• Hemoptizi tüm yaş gruplarında görülebilir, 60:40
oranında erkeklerde daha sık görülür.

• PATOFİZYOLOJİ
• Akciğerler hem pulmoner hem de bronşial arterler­
ŞEKİL 34-3. Heimlich valvli tüp ya da kateterin yerleştiril­ den çift kan akımıyla beslenir. Kanama ( 1) artmış
mesi örneği. intravasküler basınç, (2) bir kan damarı erozyonu
ya da (3) koagülopatinin bir komplikasyonu olarak
görülebilir.
• Hemoptizi, intravasküler basıncı arttıran genellikle
konjestif kalp yetmezliği (kardiyak nedenlerin %
75 i) gibi primer kardiyak anomalite sonucunda ve
• Herhangi büyük veya bilateral pnömotoraksınta daha nadir olarak mitral darlık nedeniyle görülür.
veya hemotoraksta su altı drenajlı orta (l6-22f) ya • Sistematik basınç altında olan bronşiyal damarlar­
da büyük (24-36f) tüp torakostomi endikasyonu daki erozyon şiddetli hemoptiziye neden olabilir.
vardır. Bu durum genellikle TB, bronşiektazi, malignensi­
• Stabil olmayan hastalarda (tansiyon pnömotorak­ lere bağlıdır.
sın ya da altta yatan ciddi akciğer hastalığı ile bera­
ber olan pnömotoraksın) akciğer grafisinden önce • KLİNİK ÖZELLİKLER
iğne torakostomi sonrasında tüp torakostomi ya­ • Ateş, öksürük ve kanlı balgamın akut başlangıcı
pılmalıdır. pnömoni ya da bronşite bağlıdır. Ağrısız prodüktif
• Helikopter transportu, genel anestezi ya da meka­ öksürük bronşit ya da bronşiektazi nedeniyle olabi­
nik ventilasyon tüp torakostomi endikasyonları lir.
arasında yer alabilir. • Dispne ve plöretik göğüs ağrısı pulmoner emboliz­
• İatrojenik pnömotoraks tedavisi yukarıdaki genel mi düşündürecek bulgulardır.
prensipler temel alınarak yapılır. • Ateş, gece terlemeleri ve kilo kaybı genellikle TB
• Tedavi komplikasyonlarından reekspansiyon pul­ ya da malignensi nedeniyle olur. Kronik dispne ve
moner ödem nadirdir; bu durum 20 ila 39 yaşla­ minör hemoptizi, mitral darlık ya da alveoler kana­
rında, büyük pnömotorakslarda ve akciğer reeks­ ma sendromlarını (genellikle böbrek hastalıklarıyla
pansiyonu öncesinde 72 saatten fazla pnömotoraks birlikte görülür) düşündürebilir.
• Sigara içimi, erkek cinsiyet ve yaşın 40'ın üzerinde
varlığında daha sık görünür.
olması neoplazi için risk faktörleridir.
• Fizik muayene hemoptizinin şiddetini değerlendir­
me ve altta yatan hastalığı bulma üzerine yoğun­
laşmalıdır. Ancak kanamanın yerini belirtmek için
güvenilir değildir.
• Genellikle birlikte görülen bulgular ateş ve takip­
nedir. Hipotansiyon masif hemoptizi haricinde
nadir görülür. Kardiyak muayene mitral darlığı tes-
BÖLÜM 35 • HEMOPTİZİ 135
pit etmeye yardımcı olabilir. Akciğer oskülastonu (bronşiektazi ya da kistik fıbrozis), travma, yabancı
genellikle normaldir. Bazen ral, hışıltı ya da foka! cisim aspirasyonu, pulmoner emboli, primer pul­
konsolidasyonu düşündürecek bulgular olabilir. moner hipertansiyon, vaskülit ve kanama diyatez­
Adenopati ya da kas kaybı malignensiyi düşündür­ leri bulunur.
meye yardımcıdır. Yapılacak testlerde pulse oksimetre ve akciğer gra­
• Oral ve naza! kavitelerin muayenesi kanamanın fısi bulunmalıdır (Bknz. Şekil 35-1). hemoptizi ile
ekstrapulmoner odağını tespit etmek için dikkatli­ gelen hastaların %15 ila 30 unda normal akciğer
ce yapılmalıdır. grafısi görülürken altta yatan bir malignensi var­
lığında hastaların büyük çoğunluğunda (%80-90)
TANI VE AYIRICI TANI anormal akciğer grafısi görülür; anormal akciğer
Hemoptizinin ayırıcı tanısında enfeksiyon (bronşit, grafisi varlığında hastalara toraks bilgisayarlı to­
pnömoni, TB, fungal pnömoni ve akciğer absesi), mografi BT) çekilmelidir.
malinite (primer akciğer neoplazmları ya da metas­ Hematokrit, kan grubu ve crossmatch majör he­
tatik tümörler), kardiyolojik nedenler (sol kalp yet­ moptizili hastalarda istenmelidir,. diğer testler kli­
mezliği ya da mitral stenoz), inflamatuar nedenler nik duruma göre yapılabilir.

Hemoptizi

Stabil hasta Masif hemoptizi


Pulmoner embolizmin
Masif olmayan Havayolu tehlikesi
belirti ve bulguları
hemoptizi Stabil olmayan vital bulgular

, Direk uygun KBB ya da üst GİS Yüksek akımı oksijen


, değelendirme ve tedavi ! kaynaklı kanama kontrolü Yakın monitörizasyon

----.--
Balgam kontrolü Pulse oksimetri

Pulmoner kaynaklı
.. Damaryolu
Havayolu kontrolü
· Kan grubu ve cross match
olmayan hemoptizi Akciğer kaynaklı Portavle PAAG

'
hemoptizi Hematoloji çalışmaları
Koagülasyon çalışmları

Göğüs grafisi
Yoğun bakım yatışı
Göğüs hastalıkları
uzmanı/radyolog
Anormal (lokalize Göğüs cerrahı
Normal konsültasyonları
---
edilen ya da
edilemeyen) Selekti! entübasyon
Bronkoskopi
Devam eden gross Kontrast MDBT
hemoptizi BAE

Hayır

l
Evet
Neoplazm için yüksek risk' Neoplazm için düşük risk*
t t
Toraks BT Taburculuk
Toraks BT
Hızlı poliklinik FOB Bronşit tedavisi
FOB için konsültasyon
değerlendirme Poliklinik kontrol
Yatış+/-
Negatifse taburculuk

ŞEKİL 35-1. İHemoptizi değerlendirmesi. *Neoplazm için yüksek risk: yaş >40, >40 paket/yıl sigara geçmişi, reküren ka­
nama veya alt solunum yolu enfeksiyonu öyküsü olmaması., BAE = bronşial arter embolizasyonu, PAAG = posteroanterior
akciğer grafisi, KBB = kulak burun boğaz, FOB = fiber optik bronkoskopi, MDBT = multi dedektör bilgisayarlı tomografi,
GIS = gastrointestinal sistem
136 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMİ ACİLLERİ

• ACİL SERVİS BAKIMI VE Kronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH) dünya


çapında solunumsal bir sağlık problemidir. Bu, ar­
TABURCULUK tış gösteren ölüm sebeplerinin başında gelir.
Acil servisteki tedavi hemoptizinin şiddetine ve il­ KOAH yaşlı popülasyonunda daha sık ve daha
gili bulgu ve belirtilere göre yapılmalıdır. Acil mü­ şiddetli seyreder. KOAH nedeniyle olan mortali­
dahale havayolu, solunum ve dolaşıma odakJanma­ telerin insidansı kadınlarda artış göstermektedir.
lıdır. Kardiyak ve noninvasiv kan basıncı ölçümü ve Dünya çapında KOAH prevelansı artmakta ve en
pulse oksimetre bakılmalıdır. Daha şiddetli seyre­ sık sigara kullanımı ile ilişkili olduğu gösterilmiştir.
den vakalarda geniş iV yollar takılmalıdır.
İhtiyaç durumunda destekleyici oksijen verilmeli­ PATOFİZYOLOJİ
dir.
Hipotansiyon varlığında normal salin ya da laktatlı Astımın patofizyolojisi düz kas kontraksiyonu,
ringer solüsyonu verilmelidir. İhtiyaç olduğunda vasküler konjesyon, bronş duvarı ödemi ve yoğun
eritrosit süspansiyonu kullanılmalıdır. sekresyonlar ile hava yolu çapının azalması ile ka­
Koagülopati olan hastalarda taze donmuş plazma rakterizedir.
(2 ünite) verilmeli; trombositopenisi olan hastalara Hava yolu çapındaki azalmayı tetikleyen inflama­
trombosit süspansiyonu verilmelidir. tuar reaksiyonlar, solunum için artmış çaba ile ken­
Masif hemoptizisi olan hastalarda kanama yeri aşa­ dini gösterir ve pulmoner fonksiyon üzerinde ciddi
ğıya gelecek şekilde verilecek dekübit pozisyonu etkileri olur.
yararlı olabilir. Opiodiler ile (örn. hidrokodon 5-15 Akut solunum yolu inflamasyonu antijenlerin
mg/her 4-6saat) pıhtıların yer değiştirmemesi için mast hücreleri ile karşılaşması sonucu ile olur. Bu
öksürüğün süprese edilmesi gerekebilir. durum inflamatuar mediatörlerin salınımına ve
İnatçı hemoptizi ve kötüleşen solunumsal durum bronkokonstriksiyona, vasküler konjesyona, ödem
olduğunda endotrakeal entübasyon büyük bir tüp oluşumuna, artmış mukus üretimine ve mukusun
ile (yetişkinlerde 8 mm) yapılmalıdır. Bu bronkos­ azalmış siliyer transportuna neden olur.
kopi ve aspirasyona yardımcı olur. Antijenler ya da akut atağı predispoze eden neden­
Yoğun bakıma yatırılma endikasyonu orta ya da ler içerisinde vira! solunum yolu enfeksiyonları,
masif hemoptiziler ya da kanama riski olan minör çevre kirliliği, ilaçlar, endüstiriyel kimyasallara ma­
hemoptiziler içerir. Altta yatan bazı sebepler varlı­ ruziyet, egzersiz ve duygusal stres bulunmaktadır.
ğında kanama miktarına bakılmaksızın yatırılabi­ KOAH özellikle ekspiratuar hava yolu obstrüksi­
lir. yonu ile karakterizedir, hava yolu sekresyonları,
Tüm yatışlarda; bronkoskopi, BT görüntülemesi ya mukoza] ödem, bronkospazm ve bronkokonstrük­
da bronşiyel arter embolizasyonu için anjiyografi siyon azalmış akciğer elastisitesine bağlı oluşur.
yapılabileceğinden göğüs hastalıkları uzmanı ya da Hava yolu obstrüksiyonunun fizyolojik sonuçla­
göğüs cerrahisinden konsültasyon istenmelidir. rı içerisinde artmış hava yolu rezistansı, azalmış
Hastalar taburcu olurken antitussif ajanlar, inhale maksimum ekspiratuar akım hızı, hava hapsi, art­
beta agonist dilatatörler ve enfeksiyon varlığın­ mış hava yolu basıncı (barotavma ve yan hemodi­
da antibiyotik ile taburcu edilmelidir. Yakın takip namik etkilerle birlikte), ventilasyon- perfüzyon
önemlidir. dengesinin bozulması (hipoksemi/hiperkarbi) yer
alır ve sonunda solunum yetmezliğine neden olan
solunum kası yorgunluğuna neden olur.
KOAH oluşumundaki en büyük risk faktörü tütün
içimidir. KOAH ile ilgili diğer risk faktörleri enfek­
ASTIM VE KRONİK
36 OBSTRUKTİF AKCİGER
siyonlar, mesleki ve kimyasal maruziyetlerdir. Tek
genetik risk faktörü a 1 antitiripsin eksikliğidir.
HASTALIGI - - - ---
Jeffrey Dixon KLİNİK ÖZELLİKLER
Çeviri: Nil Deniz Kartal Klasik olarak astım ve KOAH alevlenmesi; dispne,
göğüs sıkışması, wheezing (hışıltı) ve öksürük ile
karakterizedir.
Hafif astım atağının fizik muayene bulguları whe­
EPİDEMİYOLOJİ ezing ve uzamış ekspiratuar fazı içerir. Wheezing
Astım; sık ve kronik bir solunum şikayetidir. Art­ hava yolu obstrüksiyonun derecesi ile ilgili değildir
mış insidans batılı hayat tarzı, artmış çevre kirliliği ancak sessiz akciğer ciddi hava yolu obstrüksiyonu­
ve alerjenlere maruziyet ile ilgilidir. nu gösterebilir.
BÖLÜM 36 • ASTIM VE KRONİK OBSTRUKTİF AKCİGER HASTALIGI J 37
Ciddi astım atağı olan hasta; dışardan duyulabilien
wheezing, aşırı terleme ve aksesuar kas kullanımı
ile birlikte tripod pozisyonunda iç çekme ile gelebi­
lir. Ciddi atağın diğer bulguları ; taşikardi, takipne,
hipertansiyon ve hipoksiyi içerir. Paradoksik solu­
ma, mental durum değişikliği, letarji ve sessiz akci­
ğer ciddi hava yolu obstrüksiyonunun ve solunum
yetmezliği başlangıcının göstergeleridir.
KOAH'in iki baskın klinik formu pulmoner amfi­
zem ve kronik bronşittir. Amfizem; terminal bron­
şiyolun distalindeki hava boşluklarının anormal
kalıcı genişlemesi ve yıkımı ile karakterizedir. Bu­
nun aksine, ardışık iki yıl içinde en az üç ay çoğu
gün kronik produktif öksürükle birlikte bronşiyal
ağaçta aşırı mukus sekresyonu kronik bronşit için
karakteristiktir. Genellikle bir form baskın olması­
na rağmen iki klinik formun da bileşenleri sık gö­
rülür.
Hiperkapninin bulguları; konfüzyon, tremor, ple­
tora, stuppor, hipopne ve apneyi içerir. ŞEKİL 36-1. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan bir
hastanm posterior-anterior akciğer grafisi.
• Astım kaynaklı ölümlerin risk faktörleri arasında;
geçmişte entübasyon öyküsü, çoklu hastane yatışla­
rı ya da son zamanlarda acil servise başvuru, inhale
� - agonistlerin yoğun kullanımı, yasadışı ilaç kul­
2
lanımı ve kronik psikiyatrik hastalık öyküsü vardır.
KOAH'a bağlı solunum yetmezliği ilk tedaviye ya­
nıtsız ağır dispne, hipoksemi ya da hiperkapnide
kötüleşme ya da respiratuar asidoz ile ilişkilidir.
ya da pulmoner neoplazi gibi diğer klinik şüpheler
durumunda akciğer grafisi çekilmelidir (Bknz. Şe­
• TANI VE AYIRICI TANI kil 36-1).
• Astım ve KOAH'ta, karidyak iskemi, myokardiyal
• Astım ya da KOAH'ın tanısı öykü ve fizik muaye­
enfarkt ve multifokal atrial taşikardi gibi aritmi­
neye dayalıdır. Dekompansasyonun olası sebepleri­
leri değerlendirebilmek için elektrokardiyogram
ni araştırmak gerekir.
(EKG) yardımcı olur. Ciddi pulmoner hastalık­
• Hava yolu obstrüksiyonun ciddiyetini ve tedavinin
lardaki EKG bulguları tedavi ile düzelebilecek sağ
etkisini belirlemek için spirometre ile tepe ekpira­ ventrikül kasılma kusuru, anormal p dalgaları ya
tuar akım hızı (TEAH) ölçülür.TEAH'nin ardışık da nonspesifik ST-T dalga anomalilerini gösterebi­
ölçümleri tedaviye yanıtı belirler ve yatış ihtiyacı­ lir (Bknz. Şekil 36-2).
nı tahmin için kullanılabilir. Öngörülen TEAH'ın • Dekompanse astım ve KOAH'ın ayırıcı tanısında;
%40 daha az alınması ciddi hava yolu obstrüksiyo­ KKY, üst solunum yolu obstriksiyonu, aspirasyon,
nu ile ilişkilidir. akciğer neoplazisi, plevra! efüzyonlar, interstisel
Pulse oksimetre tedavi sırasında oksijen saturasyo­ akciğer hastalıkları, pnömoni, pulmoner embolizm
nunun belirlenmesi ve monitörizasyonu için non ve asfiksiye neden olan durumlar vardır. KOAH
invazifbir araçtır. Asit- baz dağılımı ve hiperkapni pnömotoraks için majör bir risk faktörüdür. KKY,
hakkında bilgi vermez. pnömoni ve akut koroner sendrom genellikle de­
• Arteriyel kan gazı hiperkapni ve respiratuar asido­ kompanse KOAH ile birlikte görülür.
zu belirlemek için astım ve KOAH da kullanılabi­
lir. Bu bulgular dikkat edilmesi gereken ciddi hava • ACİL SERVİS BAKIMI VE
yolu obstrüksiyonunu gösteren ve akut solunum TABURCULUK
yetmezliğinin başlangıcına işaret eden yorgunlu­
ğun göstergeleridir. • Her hasta kardiyak monitörizasyon, pulse oksimet­
• Pnömotoraks, pnömomediastinum, pnömoni veya re ve non invazifkan basıncı ölçümü olacak şekilde
konjestif kalp yetmezliği (KKY), plevra! efüzyon monitörize edilmelidir ve orta ve şiddetli atağı olan
hastalara damar yolu açılmalıdır.
138 KISIM 6 • SOLUNUM SİSTEMi ACİLLERİ

v5 ı

i25mm/s ıornm/mv ıOOHı

ŞEKİL 36-2. KOAH'lı bir hastada sağ ventrikül hipertrofısinde ait EKG bulguları: Sağa kaymış aks, V/de R dalgalarının
S dalgasında büyük olması ve lateral perikardiyal derivasyonlara doğru devam eden S dalgaları. Burda yer almayan sağ
ventrikül hipertrofisi bulguları: inkomplet sağ dal bloğu ve sağ ventrikül derivasyonlarında genişleme paterni (asimetrik ST
segment depresyonu ve T dalgası negatifliği).

• Sa02 >% 90 olacak şekilde ampirik oksijen desteği Akut semptomların tedavisinde inhale steroidlerin
verilmelidir. Oksijen KOAH daki hiperkapniyi art­ endikasyonu yoktur. Taburcu edilecek ciddi astım
tırabilir. Semptomatik hiperkapni şüphesi varlığın­ veya KOAH atağı olan hastalara 5-10 gün arasında
da AKG alınmalıdır. oral steroid tedavisi verilmelidir (prednizon 40-60
KOAH ve astımdaki akut bronkospazmın tedavisin­ mg/gün).
de ilk kullanılan ajanlar �-adrenerjik agonistlerdir. • Balgam renginde ya da miktarında artışı olan
Bu ilaçların inhale formu sistemik toksisiteyi azal­ KOAH alevlernmesi olan hastalara solunumsal pa­
tır ve bu nedenle tercih edilir. 2,5-5 mg Albuterol tojenlere yönelik antibiyotik tedavisi başlanmalıdır.
en sık kullanılan ajandır. Her 20 dk da bir doz tek­ Herhangi bir spesifik ajanın birbirine olan üstün­
rarlanabilir ya da devamlı nebülizasyon yapılabilir lüğü kanıtlanmamıştır. Tekrarlayan bakteriyel en­
(10-15 mg/sa), tedaviye davamlılık klinik cevaba ve feksiyon geçiren astım hastalarında da antibiyotik
toksisite bulgularına göre (taşikardi, hipertansiyon kullanımı düşünülmelidir.
ve çarpıntı hissi) değerlendirilmelidir. Levalbuterol Magnezyum sülfat (1-2 gr iV) bronkodilatatör et­
albuterolün yarı dozunda verilebilir ancak sürekli kisinden dolayı şiddetli astım ataklarında kullanı­
nebülizasyon için çalışma yapılmamıştır. İnhale te­ labilinir.
daviyi tolere edemeyen hastalarda terbütalin sülfat Heliox (%80 helium ve %20 oksijen), oksijen deste­
(0,25- 0,5 mL) ya da epinefrin 1:1000 (0,1-0,3 mL) ği ihtiyacı olmayan ciddi astım atağı geçiren hasta­
subkutan olarak kullanılabilir. Epinefrin, ilk gebeli­ larda hava yolu direncini düşürmek için kullanıla­
ğin ilk trimesterinde ve altta yatan kardiyovasküler bilinir.
hastalığı olan hastalarda kullanılmamalıdır. Standart terapilere rağmen respiratuar kas yorgun­
• Antikolinerjikler diğer tedaviler ile birlikte uygu­ luğu, respiratuar asidoz, mental durum bozukluğu
landığında yardımcı olan adjuvanlardır. Nebi.ilize ya da hipoksisi olan hastalar mekanik ventilasyona
ipratroprium (500 mg=2,5 ml) tek başına ya da ihtiyaç duyabilirler. Non invaziv mekanik ventilas­
albuterol ile uygulanabilir. İpratropriumun etkisi­ yon (NIMV) entübasyon ve invaziv mekanik venti­
nin pik yaptığı zaman aralığı 1-2 saattir ve 3-4 saa­ lasyona alternatif olarak kullanılabilir. Bu, KOAH
te kadar etkisi sürer. Dozajlar her 1-4 saat arasında ta entübasyon zamanını kısa dönem mortaliteyi ve
tekrar edilebilir. hospitalizasyon zamanını azaltır. NIMV devamlı
Astım ve KOAH alevlenmesi olan hastalara ste­ pozitif hava yolu basıncı (CPAP- Continious posi­
roidler hemen verilmelidir. Başlangıç dozu 40-60 tive airway pressure) ya da BiPAP (Bi-level positive
mg oral prednizona eştir. Eğer hasta oral tedaviyi airway pressure) ile uygulanabilir. BiPAP'ın solu­
tolere edemiyorsa 60-125 mg İV metilprednizolon num için harcanan eforu azaltma gibi bir avantajı
kullanılabilir. Ek dozlar her 4-6 saatte bir verilebilir. vardır. CPAP 15 cm Hp'ya kadar titre edilebilir-
BÖLÜM 36 • ASTIM VE KRONİK OBSTRUKTİF AKCİGER HASTALIGI J 39
ken, BiPAP ın ayarları inspirasyonda 8-20 cm Hp ventilasyon ihtiyaçları bulunur. Oral entübasyon
ve ekspirasyonda 4-15 cm H 20 arasında ayarlanır. tercih edilen metottur. Hava hapsini ve devamın­
Ciddi astımda NIMV kullanımıyla ilgili kanıtlar ol­ daki barotravmayı azaltmak için düşük solunum
dukça umut vadetmekle birlikte KOAH'taki kadar frekansı (12-14 solunum/dk) ile artmış inspiratuar
ilgi çekiçi değildir. NIMV şüpheli pnömotoraksı akım hızı kullanılmalı ve yeterli ekspiratuar faza
olan hastalarda kullanılmamalıdır. izin verilmelidir. Tedavi pulse oksimetre ve AKG
Oryantasyon-kooperasyon bozukluğu olan hasta­ sonuçlarına göre düzenlenmelidir. Hasta mekanik
lar, hava yolu sekresyonlarını atamayan hastalar, ventilatöre bağlandıktan sonra sedasyon ve bron­
hemodinamik olarak stabil olmayan, respiratuar kospazm için sürekli tedaviye devam edilmelidir.
arrest olan, yeni fasiyal ya da gastroözefageal ame­ Taburcu olan hastalarda �2 agonistler ve oral ste­
liyat geçirmiş olan, yüz yanığı olan, ciddi obezitesi roidler ile tedaviye devam edilmesi önemlidir. Ek
olan ya da NIMV maskesi tam uygulanamayan has­ olarak, hasta eğitimi ve yakın tıbbi takip gereklidir.
talar, NIMV için uygun adaylar değildir ve invaziv
Kısım 7
SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

AKUT KARIN AGRISI KLİNİK ÖZELLİKLER


37 David M. Cline Ani gelişen, hayatı tehdit eden ve acil girişim gerek­
Çeviri: M. Mahir Özmen
tiren durumlar derhal değerlendirilmelidir.
• Ağrının başlangıç zamanı, karakteri, yerleşimi (Şe­
kil 37- 1 ), yansıyan ağrı özellikleri, rahatlatan ve
arttıran özellikleri, daha önce benzer atakları sor­
EPİDEMİYOLOJİ gulanmalıdır.
Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sağlık Merkezi Göğüs ağrısı, dispne, ösksürük gibi kardiyopulmo­
Sağlık İstatistiklerine (National Health Center He­ ner semptomlar, sık idrara çıkma, dizi.iri, vajinal
alth Statistics) göre karın ağrısı 2006 yılında acil akıntı gibi genitoüriner semptomlar ve travma öy­
servis (AS) başvuru nedenleri arasında tek başına küsü ayrıntılı şekilde sorgulanmalıdır.
en sık görülenidir (AS başvurularının %6,?'si-8.04 Yaşlı hastalarda miyokard enfarktüsü, ritim bosuk­
milyon hasta başvurusu). luğu, koagülopati ve vaskülopati öykülerinin sor­
Karın ağrısı nedeniyle başvuru oranları değişken­ gulanması önemlidir.
dir, genel olarak %18 ile %42 arasında değişmek­
Özgeçmişinde geçirilmiş cerrahiler sorgulanmalı
tedir; 65 yaş üstü bireylerde %63'e varan oranlar
ve özellikle steroidler, antibiyotikler ve non-steroid
bildirilmiştir.
antiinflamatuvar ilaçları (NSAİİ) içeren ilaç kulla­
PATOFİZYOLOJİ nım listesi oluşturulmalıdır.
Kadın hastalarda ayrıntılı jinekolojik öykü alınma­
Viseral abdominal ağrı karın içi tübüler veya solid
lıdır.
organların sırasıyla duvarında veya kapsülünde ge­
Fizik muayenede hastanın genel görünümü mut­
rilmeye bağlı oluşan ağrılardır. Daha nadir olarak
laka değerlendirilmelidir; peritoniti olan hastalar
da iskemi ve inflamasyona bağlı oluşmaktadır.
Foregut organlarının hastalıkları (mide, duode­ genellikle hareketsiz yatma eğilimindedir.
num ve bilier sistem) epigastrik bölgede ağrıya Hastanın derisi solgunluk ve sarılık açısından de­
neden olur; midgut organlarının hastalıkları (ince ğerlendirilmelidir.
barsaklann çoğu, appendiks ve çekum) periumb­ Hipovolemi ve sıvı kaybından şüphelenilen du­
likal bölgede, hindgut organlarının (kalın bağırsa­ rumlarda hastaların vital bulguları değerlendiril­
ğın büyük kısmı, sigmoid ve genitoüriner sistemin melidir. Kullanılan ilaçlara veya fizyolojik değişik­
intraperitoneal kısmı) hastalıkları ise suprapubik liklere bağlı olarak yaşlı hastalarda hipovolemik
ve hipogastrik bölgelere yayılmaktadır. Viseral ağrı durumlarında her zaman taşikardi olmaz.
genellikle orta hatta hissedilmektedir. Hastaların vücut ısıları ölçülmelidir. Fakat ateşin
Parietal veya somatik ağrı ise parietal peritonu in­ gözlenmemesinin, özellikle yaşlı hastalarda enfek­
nerve eden sinir liflerinin, genellikle karın ön du­
siyonu ekarte etmediği akılda tutulmalıdır.
varını yerleşik, uyarılması sonucu gelişir.
• Abdomen inspeksiyon ile incelenmeli kontürü, eski
• Viseral ağrının aksine parietal ağrı, ağrılı uyaranın
olduğu bölgenin üzerindeki dermatomda net ola­ operasyon skarları, peristaltizm, kitle ve distansiyon
rak lokalize edilebilir. Altta yatan hastalık ilerledik­ varlığı değerlendirilmelidir. Hiperaktif veya yüksek
çe viseral ağrı yerini parietal ağrıya bırakır ve has­ tınılı, metabolik bağırsak seslerinin varlığında ince
sasiyet ve eşlik eden istemli defans gelişir. Lokalize bağırsak obstrüksiyonu ihtimali artmaktadır.
peritonit ilerledikçe istemsiz defans ve 'rebound' Palpasyon fizik muayenenin en önemli parçasıdır.
hassasiyeti gelişir. Abdomen ve genital organlar hassasiyet, defans,
Yansıyan ağrı ('referred pain' ) hastalığın olduğu or­ kitle, organomegali ver herni açısından değerlendi­
ganın uzağında hissedilir. rilmelidir.
140
BÖLÜM 37 • AKUT KARIN AGRISJ 141

Yaygın Ağrı
Aort anevrizması (rüptüre veya sızan), Mezenter iskemi
Aort diseksiyonu, Metabolik bozukluklar
Apandisit (erken), (Addison krizi, AKA,
Bağırsak obstrüksiyonu OKA, porfiri, üremi),
Diyabete bağlı gastroparezi Narkotik geri çekilmesi
Ailevi akdeniz ateşi Pankreatit
Gastroenterit Bağırsak perforasyonu
Ağır metal zehirlenmesi Peritonit (herhangi bir
Kalıtsal anjiyoödem nedene bağlı)
Sıtma Orak hücre krizi
Volvulus

Sağ Üst Kadran Ağrıs Sol Üst Kadran Ağrısı


Apandisit (retroçekal} Gastrik ülser
Bilier kolik Gastrit
Kolanjit Herpes zoster
Kolesistit Miyokard iskemisi
Fitz-Hugh-Curtis sendromu Pankreatit, pnömoni (SAL)
Hepatit Pulmoner emboli
Karaciğer apsesi Splenik rüptür/gerilme (Konjesyon)
Karaciğer konjesyonu
Herpes zoster
Miyokard ıskemisi
Duodenal ülser perofrasyonu
Pnömonı (RAL)
Pulmoner emboli

Sağ alt kadran ağrısı Sol Alt Kadran Ağrısı


Aort anevrizması (sızan, rüptüre olmuş) 1 Aort anevrizması (sızan. rüptüre)
Apandisit Divertikülit (sigmoid)
Ektopik gebelik
Crohn hastalığı (terminal ileit)
Endometriyozis
Divertikülit (çekal)
Epiploik apandisit
Ektopik gebelik
Herpes zoster
Endometriyozis İnguinaı hemi (inkarsere, strangüle)
Epiploik apandisit İskemik kolit
Herpes zoster Meckel divertikulü
İnguinal herni (inkarsere, strangüle) Mittelschmerz
lskemik kolit I Over kisti (rüptüre olmuş)
Meckel divertikülü Over torsiyonu
I
Mittelschmerz Pelvik inflamatuvar hastalık
Over kisti (rüptüre olmuş) Psoas apsesi
Over torsiyonu Rejyonel anterit
Pelvik inflamatuvar hastalık I Testis torisyonu
Psoas apsesi Üreler taşı
Rejyonel anterit J
Testis torisyonu
Üreler taşı
�-
ŞEKİL 37-1. Yerleşimine göre akut karın ağrısının ayırıcı tanısı. AKA: alkolik ketoasidoz, DKA: diyabetik ketoasidoz, SAL:
sol alt lob, RAL: sağ alt lob.

'Rebound' hassasiyet peritonitin ana bulgusu ola­ tanıda faydalı ve fakat normalden az kullanı­
rak değerlendirilir fakat çeşitli sınırlılıkları mev­ lan bir muayene yöntemidir. Karın duvarındaki
cuttur. Peirtoniti olan hastalarda defans, yansıyan maksimum hassasiyet noktası bulunduktan son­
hassasiyet ve öksürmekle (Valsalva manevrası ile) ra hastanın kollan göğüs bölgesinde kavuşturu­
olan ağrı genellikle tanıyı koymak için yeterlidir; larak yarı kalkar pozisyona getirilir. Bu arada
ancak 'rebound' hassasiyeti; peritoniti olmayan doktor tarafından hassasiyet bölgesi palpe edilir.
hastaların dörtte birinde yalancı pozitif sonuç verir. Eğer hastada aynı hassasiyet oluşur ise abdomi­
'Rebound' hassasiyetteki yalancı pozitiflik oranı nal duvar sendromu açısından test pozitif kabul
(%25'e varan) bazı araştırmacıları öksürmekle olan edilir.
ağrı oluşmasına oranla 'prediktif değerinin' olma­ Puberte sonrası bütün kadın hastalarda pelvik mu­
dığı sonucuna yöneltmiştir ayene gerçekleştirilmelidir.
Hastanın oturur duruma getirilerek yapılan ka­ Rektal muayene sırasında alt pelvis hassasiyet, ka­
rın ağrısı testi Carnett belirtisi olarak bilinir ve nama ve kitle açısından değerlendirilmelidir.
142 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

Genellikle yaşlı hastalar genç hastalara oranla azal­ TABLO 37-1 Akut Abdominal Ağrı İçin
mış ağrı algısı ve inflamasyon veya enfeksiyona Önerilen Hedefe Yonelik Klinik
karşı küntleşmiş müsküler veya febril yanıt nede­
Testler
niyle aynı belirti ve bulguları vermemektedir.
Bilier hastalık, bağırsak obstrüksiyonu, divertikü­ LABORATUVAR TESTLERİ KLİNİK ŞÜPHE
lit, kanser ve hemi 50 yaş üstü bireylerde karın ağ­ P-HCG (P-Human Gebelik
rısının en sık nedenleri arasındadır. Hacim kaybı, Chorionic Gonadotropin)
sepsis ve hemorajiye bağlı hipotansiyon bulgusu Ektopik gebelik veya molar GIS kanama
normalde hipertansif olup normotansif görünen gebelik Son evre karaciğer yetmezliği
hastalarda dikkatten kaçabilir. Koagülopati
Daha az sıklığa sahip ama yaşlılarda daha çok göz­ Elektrokardiyogram Kardiyak iskemi
lenen klinik durumlar sigmoid volvulus, divertikü­ Elektrolitler Dehidratasyon
lit, akut mezenter iskemisi, abdominal aort anev­ Endokrin veya metabolik
rizmasıdır. bozukluklar
Mezenter iskemi 50 yaş üzerinde olup, ağrısı fizik Glukoz Diyabetik ketoasidoz
muayene bulguları ile uyuşmayacak şekilde fazla Pankreatit
olan hastalarda mutlaka göz önünde bulundunıl­
Gonokok/klamidya testi Servisit/üretrit
ması gereken tanıdır.
Pelvik İnflamatuvar Hastalık
Hemoglobin GIS kanama
TANI VE AYIRICI TANI
Laktat Mezenter iskemi
Önerilen hedefe yönelik klinik testler Tablo 37-1 'de
Lipaz Pankreatit
verilmiştir.
Karın ağrısına neden olabilecek muhtemel kaynak­ Karaciğer fonksiyon testleri Kolesistit
Kolelitiazis
lar için tanısal uyarılar Tablo 37-2'de verilmiştir
Hepatit
Doğurganlık çağında olan ve karın ağrısı veya
anormal vajinal kanama nedeniyle başvuran tüm Platelet GIS kanama
kadınlarda gebelik testi yapılmalıdır. Böbrek fonksiyon testleri Akut böbrek yetmezliği
Tam kan sayımı karın patolojilerinin tanınmasında Böbrek yetmezliği
hassas veya özgün olmamasına karşın acil serviste Dehidratasyon
karın ağrısı ile başvuran hastalarda en sık istenen İdrar tetkiki İdrar Yolu enfeksiyonu
tetkiktir. Piyelonefrit
Obtrüksiyon ve perforasyondan (serbest havayı Nefrolitiazis
araştır) şüphelenildiği durumlarda veya daha önce Kısaltmalar: PT: Protrombin zamanı PTT: Parsiyel tromboplastin za­
tanı almış renal taşların takibinde takibinde düz manı GIS: Gastrointestinal sistem
karın grafısi faydalıdır.
Ultrasonografi; kolelitiazis, koledokolitiazis, ko­ ACİL SERVİS BAKIMI VE
lesistit, biliyer dilatasyon, pankreatik kitleler, hid­
TABURCULUK
roüreter, intraüterin veya ektopik gebelik, overyan
veya tuba! patolojiler, serbest intraperitoneal sıvı, Stabil olmayan hastalar hemen resüsite edilmeli ve acil
şüpheli apandisit (yapan merkeze bağlı) ve abdo­ cerrahi konsültasyonu ile hemen tanıya gidilmelidir.
minal aort anevrizmasının tanısında faydalıdır. Karın ağrısı olan hastalarda en sık ihtiyaç duyulan
Bilgisayarlı tomografi (BT) mezenter iskemi, pank­ resüsitasyon normal serum fizyolojik veya laktatlı
reatit, biliyer obstrüksiyon, aort anevrizması, apan­ Ringer ile intravenöz hidrasyondur. İlk değerlen­
disit, ürolitiazis ve düz karın grafilerinde görülen dirmede hastanın oral alımı kesilmelidir.
tüm anormalliklerin değerlendirilmesinde tercih Analjejizklerin akıılıca kullanımı hem daha iyi
edilen görüntüleme tekniğidir. anamnez alınmasına yardımcı olur hem de daha
İntravenöz kontrast vasküler lezyonların değerlen­ doğru fizik muayene yapılmasını sağlar. Gereken
dirilmesinde çok önemlidir, ayrıca inflamatuvar durumlarda nalokson (0.4-2 miligram subkütan
patolojilerin değerlendirilmesinde (örn. Apandisit) veya intravenöz) ile geri döndürülebilen mor­
faydalıdır; ancak ürolitiazisin değerlendirilmesin­ fin 0.1 mg/kg intravenöz olarak yapılabilir. Non­
de gerekli değildir. steroid anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) renal ko­
Oral kontrast bağırsak obstrüksiyonlarının değer­ lik gibi durumlarda yararlı olmakla birlikle diğer
lendirilmesinde kullanılır ve fakat bunu dışında durumlarda kullanımları periton inflamasyonunu
faydalı değildir. baskılayabilmeleri nedeniyle tartışmalıdır.
BÖLÜM 37, AKUT KARIN AGRISI 143

NffiaiıifiM Karın Ağrısına Neden Olabilecek Muhtemel için Tanısal Uyarılar


TANI TANISAL UYARILAR
Apandisit Bütün olguları ekarte eden tek test yoktur; RAK ağrısı 00+8; RAK'a periumblikal bölgeden kayan ağrı
00+3; kusma öncesi başlayan ağrının hassasiyeti%99 özgünlüğü %66; erişkinlerde ve gebe olmayan
kadınlarda BT tercih edilir; appendiks görüldüğü durumlarda BT'nin hassasiyeti %93-95.
Bağırsak Kolik ağrı; kusma distansiyon olasılığı arttırır; geçirilmiş cerrahi sık görülen risk faktörü, düz karın
obstrüksiyonu grafılerinin hassasiyeti %77, BT'nin hassasiyeti %93.
Kolesistit Ağrı başlangıçta kolik; daha sonra devamlı hale gelir; ( +) Murphy bulgusu kolesistit olasılığını
arttırır(Odd's oranı 2.5); sanlık tıkanıklığı düşündürür; tek test tanıyı ekarte ettirmez, artmış
bilirubin/aspartat aminotrasferaz/alaklen fosfataz düzeylerinin her birinin hassasiyeti %70 özgünlüğü
%42; US: hassasiyet %91; hepatobiliyer imidoasetik asit görüntülemesi: hassasiyet %97, özgünlük %90.
Divertikülit Görülme sıklığı yaş ile artar; hastaların %50'si daha önce benzer ataklar tariflerler; sigmoid (%85): SAK;
çekal/Meckel: RAK; BT: hassasiyet %93-100, özgünlük %100.
Ektopik gebelik Risk faktörleri geçirilmiş ektopik gebelik, PID, infertilite tedavisi, rahim içi araç; ağrı ani ve şiddetlidir;
pelvik muayene normal olabilir; gebelik testi+, transvajinal USG tercih edilir.
Mezenter iskemi Fizik muayene ile orantısız şekilde şiddetli karın ağrısı; bulantı: %56-93; kusma: %38-80; ishal:%31-48;
laktat:%75-90 hassasiyete sahip; özgün değil; artmış BK: %90 hassasiyete sahip; selektif BT anjiyografi:
%96 hassasiyete sahip
Miyokard EKG normal olabilir; troponin: beliritlerin başlamasından sonraki 4 saatte %80 hassasiyete sahip;
enfarktüsü abdomen kaynaklı sepsis kardiyak olamayan troponin yüksekliklerine neden olabilir.
Pankreatit Riskler: alkol; biliyer hastalık; ilaçlar; endoskopik retrograd kolanjiyopankratikoduktografi; Lipaz: ilk 24
saatte %90 hassasiyet; USG ödemi gösterebilir; BT %78 hassasiyet %86 özgünlük.
Pelvik inflamatuvar Cinsel yolla bulaşan hastalıklar; geşirilmiş PID; çoklu cinsel partner varlığı; vajinal akıntı; disparoni;
hastalık/TOA servikal hareketlerle hassasiyet tanıyı düşündürür; ateş veya artmış BK tanı için gerekli değil;
transvajinal USG tercih edilen tanısal yöntem; MRG daha hassas bir yöntem.
İçi boş organ Ağrı tipik olarak şiddetlidir; ayakta çekilen akciğer grafisi %80 hassasiyete sahipken BT serbest hava
perforasyonu açısından %87-98 hassasiyete sahiptir.
Over torsiyonu Ağrı ani, şiddetli ve keskindir; bulantı/kusma eşlik edebilir; doppler flowmetrenin eşlik ettiği pelvik USG
tercih edilir.
Renal/Üreteral kolik Ağrı ciddi ve kolik tarzdadır; bulantı ve kusma eşlik edebilir;olguların %80-90'ında hematüri mevcut;
olguların %30'unda gross hematüri görülür; kontrastsız spiral BT tercih edilir.
Rüptüre abdominal Ağrı orta karın veya yan, sırt, kasık veya uyluk bölgesinde olabilir; ani, sabit, pulsasyon veren kitle tespit
aort anevrizması edilir: hassasiyeti %22-96; hastaların sadece %50'si ilk başvuruda hipotansiftir; normal basınçlar tanıyı
ekarte ettirmez; yatak başı yapılan USG aort genişlemeleri açısından %100 hassasiyete sahiptir.
Kısaltmalar:+= pozitif; SAK= Sol alt kadran; 00= olasılık oranı; PID= Pelvik inflamatuvar hastalık; RAK= Sağ alt kadran; TOA= Tuba-ovaryan
apse; BK= Lökosit (Beyaz Küre); USG=ultrasonografi; BT= Bilgisayarlı tomografi; MRG= Magnetik rezonans görüntüleme.

Ondansetron 4 miligram İM/İV veya metaklopra­ sültasyonu yapılmalıdır. Geleneksel olarak akut
mid 10 miligram İM veya yavaş İV hasta konforu­ karın veya "cerrahi" karın değimi ağrı, defans ve
nu arttırarak belirtilerin daha iyi değerlendirilme­ reboundun birlikte bulunduğu durumlardır ve acil
sine yardımcı olabilirler. cerrahi müdahale gerektirebilir.
Uygun olan durumlarda antibiyotik tedavisi (örn. Yatış endikasyonları arasında düşkün (toksik) gö­
gentamisin 1 .5 miligram/kg İV ve metronidazol 1 rünüm, yaşlı veya immün baskılanmış bireyler, ha­
gram İV veya piperasilin-tazobaktam 3.375 gram yati önem taşıyan durumların ekarte edilememesi,
İV) olası kaynaklara yönelik başlanmalıdır. Daha geçmeyen ağrı veya kusma, bilinç durum değişikli­
fazla bilgi için bu kısımdaki özgün bölümlere bakı - ği, taburculuk sonrası tedavi ve takip programları­
nız. na uyumun bozuk olması. Devamlı gözlem ve sık
• Abdominal aort anevrizması, intraabdominal ka­ aralıklara fizik muayene ile takip yapılmalıdır.
nama, içi boş organ perforasyonu, bağırsak obs­ 24 saatlik takipler sonrası hastalar ağrının artması,
trüksiyonu veya enfarktı ve ektopik gebelik gibi kusma, vücut ısısının artması veya belirtilerin geç­
ama bunlara sınırlı olamayan bir çok acil cerrahi memesi durumunda başvurması amacıyla güvenle
gerektiren patolojilerde cerrahi veya obstetrik kon- taburcu edilebilir.
144 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

BULANTI VE KUSMA TANI VE AYIRICI TANI


38 Jonathan A. Maisel Kanlı kusma gastrit, peptik ülser ve kanserde gö­
Çeviri: M. Mahir Özmen rülebilir. Buna karşılık şiddetli içeriğinde kan ol­
mayan kusma sonrasında görülen kanama ise Mal­
lory-Weiss yırtığını düşündürür.
EPİDEMİYOLOJİ Safralı kusma pilor stenozu veya daralması (strik­
tür) nedeniyle olan mide çıkış obstrüksiyonunu
Bulantı ve kusma tipik olarak gastrointestinal sistem ekarte ettirir.
hastalıkları nedeniyle olmakla birlikte klinisyen sis­ Karın bölgesinde distansiyon, geçirmiş cerrahilere
temik nedenleri de göz önünde bulundurmalıdır. bağlı skar dokuları veya inkarsere herniler ince ba­
Nörolojik, enfeksiyöz, kardiyak, endokrin, renal, ğırsak obstrüksiyonunu düşündürür.
obstetrik, farmakolojik, toksikolojik, psikiyatrik has­ • Ateş varlığı enfeksiyöz ( örn. gastroenterit, kolesis­
talıkların hepsi bulantı ve kusma sebebi olabilirler. tit, apandisit) veya inflamatuvar nedenleri akla ge­
Altta yatan sebebin ve komplikasyonlarının bulun­ tirir.
ması için kapsamlı anamnez ve fizik muayene ve Kusmayla birlikte göğüs ağrısı mevcut ise miyo­
bunların yanında çeşitli tanısal testlerin kullanıl­ kard enfarktüsü düşünülmelidir.
masına ihtiyaç vardır.
Öksürük sonrası görülen kusma pnömoniyi akla
getirir.
PATOFİZYOLOJİ
Bulantı ve sırt ağrısı aort anevrizması veya disek­
Kusma gastrointestinal sistem, santral sinir sistemi siyon, pankreatit, piyelonefrit veya renal kolik ile
ve vestibüler sistemi içeren karmaşık, ileri yüksek birlikte görülür.
koordinasyon sonucu oluşan bir etkinliktir. Baş ağrısı ile birlikte görülen kusma subaraknoid
Kusma 3 evrede tanımlanmıştır: bulantı, öğürme ve kanama, tümör veya kafa travması sonucu görülen
kusma. Bulantı ile hipersalivasyon ve taşikardi oluş­ intrakraniyal basınç artışına bağlı olabilir.
maktadır. Öğürme sırasına mide gevşemesi ve diyaf­ Vertigo ve nistagmusun eşlik ettiği durumlarda
ragma ve karın kaslarının tekrarlayan ve simültane vestibüler veya merkei sinir sistemi hastalıkları dü­
kasılması ve bir basınç gradiyentinin oluşması ile şünülmelidir.
gerçekleşmektedir. Sonuç olarak karın içi basıncın Gebe hastalarda ilk trimesterde görülen kusma
ve toraks içi basıncın değişmesi ile kusma; yani mide
hiperemesis gravidarum ile uyumlu olabilir fakat
içeriğinin ağız yolu ile atılması gerçekleşmekledir.
üçüncü trimesterde görülmekte ise ve hipertansi­
KLİNİK ÖZELLİKLER yon eşlik ediyorsa preeklampsi akla gelmelidir.
Eşlik eden hastalıklar da kusmanın sebebini ortaya
Anamnez kusmanın değerlendirilmesinde çok koymaya yardımcıdır: diaybet varlığında ketoasi­
önemlidir. Ortaya konması gereken özellikler aşa­ doz, periferik vasküler hastalık varlığında mezen­
ğıdakilerdir: ter iskemi ve ilaç kullanımı veya aşırı dozu (örn.
o Belirtilerin başlangıcı ve süresi lityum veya digoksin) söz konusu ise toksisite akla
o Atakların sıklığı ve zamanlaması gelmelidir.
o Kusmuğun içeriği (örn. sindirilmemiş besin, Kusması olan bir hastada fizik muayene hastanın
safra boyalı veya fekaloid) hidrasyon durumunu değerlendirmeli, gastrointes­
o Eşlik eden belirtiler (örn. ateş, karın ağrısı, diyare)
tinal sistem, pelvik yapılar ve genitoüriner sistem
o Besin kaynaklı patojenlere maruz kalmış olmak
iyice değerlendirilmelidir; ayrıca anamnezin yön­
o Çevresinde hasta olan bireylerin bulunması
lendirmesine göre de ek organ sistemleri değerlen -
Detaylı cerrahi ve tıbbi özgeçmişin incelenmesi de
değerlendirme sırasında faydalı olabilir. dirilebilir. Fizik muayene bulgularına göre kusmaya
Fizik muayenede öncelikle ciddi ve hayatı tehdit neden olabilecek potansiyel nedenler Tablo 38-1 'de
eden bir durumun olup olmadığına odaklanılır. verilmiştir.
Hipotansiyon, taşikardi, letarji, azalmış deri turgo­ Doğurganlık çağında olan tüm kadınlarda gebelik
ru, kuru müköz membranlar ve kapiller dolumda testi yapılmalıdır.
gecikme dehidratasyonu düşündürür. Karın ağrısının eşlik ettiği kusmalarda karaciğer
Dikkatli yapılan bir karın muayenesi gastrointes­ fonksiyon testleri, idrar tetkiki, lipaz veya amilaz
tinal sistem kaynaklı bir nedenin olup olmadığını ölçümü tanı koymada faydalı olabilir.
belirlemede yardımcı olur. • Elektrolit düzeylerinin ölçümü ve böbrek fonsiyon
Fizik muayenede nelerin önemli olmayacağını testleri dehidratasyon bulgusu gösteren veya uzun
öykü belirler. Anamnezin alınamadığı durumlarda zamndır kusması olan hastalarda gereklidir. Ayrıca;
(ilaç aşırı dozu, bilinç durum bozuklukları) detaylı hiperkalemi varlığı ve hiponatreminin eşlik ettiği
bir fizik muayene yapılması gerekmektedir. Addison krizinin tanısına da yardımcı olurlar.
BÖLÜM 38 • BULANTI VE KUSMA 145
TABLO 38-1 Fizik Muayene Bulgularına Akciğer enfeksiyonu veya miyokard iskemisinden
şüphelenildiği durumlarda akciğer grafısi ve EKG
Dayalı Ayırıcı Tanı
istenmelidir.
BAZI TANISAL Direkt karın grafıleri obstrüksiyondan şüphelenildiği
FİZİK ANORMAL BULGU DEGERLEN- durumlarda tanıyı kesinleştirmek için kullanılabilir.
MUAYENE VEYA BELİRTİLER DİRMELER Direkt grafilerin yardımcı olmadığı durumlarda
intravenöz ve oral kontrast ile çekilen abdomen ve
Genel Düşkün (Toksik) Dehidratasyon
görünen Kronik malnütrisyon pelvis BT mekanik obstrüksiyonun seviyesini belir­
Genel halsizlik Malignite lemede ve hastanın semptomlarının alternatif açık­
Kilo Kaybı lamalarının ortaya konmasında yardımcı olur.
Ateş
Kraniyal BT santral sinir sistemi lezyonlarından
Vital Enfeksiyon
bulgular Taşikardi (gastroenterit, şüphelenildiği durumlarda istenmelidir.
Hipoyansiyon apandisit, kolesistit) Glokomdan şüphelenildiği durumlarda intraoküler
Hipertansiyon Bağırsak perforasyonu, basınç ölçülmelidir.
ikincil gelişen
peritonit ACİL SERVİS BAKIMI VE
Ciddi volüm açığı
İntrak.raniyal kanama
TABURCULUK
veya inme Bulantı ve kusmanın tedavisi sıvı ve elektrolit teda­
Baş, gözler, Nistagmus Periferik vs. Santral visidir. Ayrıca altta yatan hayatı tehdit eden duru­
kulaklar, Egwftalmus nedenler(benign ma uygun tedavi de ayrıca başlanmalıdır.
burun, Pupillaların aşırı pozisyone] vertigo, Durumu ciddi olan hastaların sıvı tedavisi 20ml/
boğaz meiosisi ("Pin-point" serebellar enfarkt) kg normal serum fizyolojik bolus infüzyonları ile
pupillalar) Tiroid hastalıkları
yapılır. Bolus infüzyonlara övolemik duruma ulaşı­
Fiks dilate pupillalar, (Graves hastalığı)
göz ağrısı Opiyat suiistimali
lana kadar devam edilir. Yaşlılarda ve sol ventrikül
Kuru müköz Akut glokom fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli olun­
membranlar Dehidratasyon ması gerekmektedir.
Kötü görüniımde diş Bulimiya Hafif derecede dehidrate olan hastalarda sodyum ve
mineleri glukoz içeren oral rehidratasyon sıvıları ile resüsitas­
Parotid bezin büyümesi yon denenebilir. Piyasada bir çok jenerik ürün bulun­
Lenfadenopati maktadır (örn; Pedialyte). Dünya Sağlık Örgütü'nün
Karın Distansiyon İnce bağırsak oral rehidratasyon sıvısı için önerisi 1 litre kayamış
ıbağırsak sesleri obstrüksiyonu. suya 118.4 ml portakal suyu (4 onz), 8 çay kaşığı şe­
Cerrahi skarlar gastroparezi,ınide ker ve 1 çay kaşığı tuzdan oluşmaktadır.
Hemi veya palpe edilen çıkış obstrüksiyonu Bulantı geçtikten hemen sonra nütrisyonel destek
kitleler İleus başlamalıdır. Hastalar sıvı diyetten hızlıca pirinç
Defans varlığı Inkarsere hemi, tümör
ve ekmek gibi katı diyete ilerleyebilirler. Hastaların
Peritonit
ham meyve, kafein, laktoz ve sorbitol içeren gıda­
Nörolojik Bilinç durumu Dehidratasyon, lardan uzak durması faydalı olabilir.
Kraniyal sinir arazları intrak.raniyal lezyon Aktif kusması ve dehidratasyonu olan hastalarda
veya nörolojik veya patoloji, beyin
antiemetik kullanımı faydalı olabilir:
defısitler sapı tümörü
Papilödeın Artmış karın içi basıncı o Ondansetron 4-8 miligram İV veya oral çözü­
nen tablet (Çocuklarda 0.15 miligram/kg) etkili
Ekstremi­ Elin dorsal yüzünde Bulimiya
ve iyi tolere edilir ve gebe kadınlarda da güvenle
teler skar dokusu varlığı
kullanılabilir. (Kategori B)
Deri Sarılık Hepatobiliyer o Prometazin 25 miligram (2 yaş üstü çocuklarda
Azalınış deri turgoru hastalık(hepatit, 0.25-1 miligram/kg) İM veya PR her 4 ile 6 saat­
Hiperpigmentasyon koledokolitiazis)
te bir verilebilir.
Azalmış elastisite Dehidratasyon
İğne enjeksiyon izleri Addison hastalığı
o Proklorperazin 5-10 miligram İM yolla her 4
Skleroderma saatte bir veya 25 miligram rektal yolla 12 saatte
İlaç suiistimali/geri 1 verilebilir.
çekilmesi o Metaklopramid 10 miligram (çocuklarda 0.1
miligram/kg) İV veya İM her 6 ila 8 saatte 1 fay­
dalı olabilir ve gebe kadınlarda güvenle kullanı­
Toksisiteden şüphelenildiği durumlarda asetami­
labilir (Kategori B).
nofen, salisilat ve digoksin gibi özgün ilaç düzeyle­ o Meklizin 25 mg PO her 6 saatte bir vertigoya
rinin ölçümü yapılmalıdır ve buna ek olarak etanol eşlik eden bulantılarda kullanılabilir.
veya yasadışı ilaç kullanımından şüphelenilen du­ Bulantıyla birlikte altta yatan hayati tehlike yarata­
rumlarda idrar ve/veya serum toksikolojik analiz­ cak bir durum varsa hasta hastaneye yatırılmalıdır.
ler istenmelidir. Özellikle yaşlı ve yenidoğan gurubunda olan has-
146 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

talar özellikle toksik veya ciddi dehidrate kalmışlar Konakçı konusunda elde edilen detaylar tanıyı
ise ve buna ek olarak hidrasyon sonrası oral alımı daha iyi belirlemeye yardımcı olur. Pankreas yet­
tolere edemiyorlar ise hastaneye yatırılmalıdır. mezliğe bağlı malabsorbsiyon veya HIV ile ilişkili
• Tanısı kesin olmayan fakat hidrasyon sonrası genel bağırsak hastalıklarının sağlıklı olduğu bilinen bi­
durumu düzelen hastalar eve antiemetik tedavi ile reylerde tanıda değerlendirilmeye alınmasına ihti­
güvenle taburcu edilebilirler. yaç yoktur.
• Yemek sektörü, bakım evleri ve sağlık alanında ça­ Hastanın diyet ile ilgili özelliklerinde ise restoran­
lışan hastalar için işe hemen geri dönmemeleri için larda sık yemek yemesi, bakım evinde ikamet etme,
istirahat raporu verilmelidir. dışarıda güvenli olmayan yerlerden yemek yeme
veya pişmemiş deniz ürünü yemek, deniz aşırı ül­
kelere seyahat, kamp yapma ve göl veya akarsu suyu
BİRİNCİL OLARAK DİYARE tüketme ayırıcı tanıyı enfeksiyöz gastroenteritlere
39 OLARAK SEYREDEN sınırlar (örn; göl veya akarsu-giardia, istiridtye­
HASTALIKLAR vibrio, pirinç-Bacillus cereus, yumurta-Salınonel­
la ve et-Campylobacter, Staphylococcus, Yersinia,
Jonathan A. Maisel Escherischia Coli veya Klostridium).
Çeviri: M. Mahir Özmen
Diyareye neden olabilecek çeşitli ilaçlar arasında
özellikle antibiyotikler, kolşisin, lityum ve laksatif­
• DİYARE ler gelmektedir.
Seyahat hikayesi kişide enterotoksijenik E. Coli
EPİDEMİYOLOJİ veya Giardia açısından risk faktörü oluşturur.
• Diyare bir günde üç veya daha fazla sulu gayta pa­ Sosyokültürel anamnezinde cinsel tecihleri, ilaç ba­
ğımlılığı HIV ile ilişkili hastalıkların veya organo­
sajı olarak tanımlanır.
fosfat zehirlenmesinin tanısında yardımcıdır.
Fizik muayene hidrasyon durumunun belirlenmesi
PATOFİZYOLOJİ ile başlar
Karın muayenesi ayırıcı tanı yelpazesini daraltır ve
• 4 ana mekanizma mevcuttur: ayrıca acil cerrahi müdahale ihtiyacının anlaşılma­
o Bağırsak sekresyonunda artış (örn. kolera) sını sağlar. Bazen apandisit olgularının %20'sinde
o Azalmış intestinal absorbsiyon (örn. enterotok­ bile diyare görülmektedir.
sin, inflamasyon veya iskemi) Rektal muayene impakte fekal materyal veya kan
o Ozmotik yükün artması (örn. laksatif, laktoz in­ varlığını belirlemede faydalı olur. Gaytada kan sap­
toleransı) tanması inflamasyon, enfeksiyon veya mezenter is­
o Anormal bağırsak hareketliliği (örn. irritabl kemiyi akla getirir.
barsak, nöropati)
• Olgulardan %85'i enfeksiyöz bir nedene bağlıdır. TANI VE AYIRICI TANI
Diyare ile seyreden hastalıkların değerlendirilme­
KLİNİK ÖZELLİKLER sindeki tüm özgün laboratuvar testleri gaytanın la­
Diyarenin akut (< 3 hafta) veya kronik (>3 hafta) boratuvarda incelenmesini içermektedir.
Gayta kültürü ileri derecede dehidrate ve düşkün
olup olmadığı belirlenmelidir. Akut diyare enfek­
durumda olan hastalarda, gaytada kan vey püy
siyon, iskemi, zehirlenme veya inflamasyon gibi
olan olgularda, immün baskılanmış olgularda ve 3
daha ciddi sorunları düşündürür.
günden uzun süren diyare olgularda yapılmalıdır.
• Eşlik eden belirtiler araştırılmalıdır. Ateş, ağrı, kan,
Salmonella,Shigella, Campylobacter, Shiga toksin üre­
veya yenen yemek cinsi gibi özelliklerin öğrenil­ tene. Coli veya amip enfeksiyonu açısından araştırıl­
mesi, enfeksiyöz gastroenterit, besin zehirlenmesi, ması değerlendirilmelidir. Laboratuvar birimi şüphe­
divertikülit, veya inflamatuvar bağırsak hastalıkları lenilen patojenler açısından bilgilendirilmelidir.
açısından tanıya yardımcı olur. Diyarenin > 7 gün sürdüğü durumlarda, yabancı
• Diyare ile seyreden bazı hastalıklarda nörolojik ülkeye giden, işlem görmemiş su tüketen olgularda
bulgular eşlik edebilir; örneğin; şigellozda epileptik Giardia veya Cryptosporidium açısından gaytada
nöbetler veya ciguatoksinde görülen hiponatremi yumurta ve parazit araştırması yapılmaktadır. Bir­
veya parestezi ve ters ısı algısı gibi. den çok örnek gerekebilir.
BÖLÜM 39 • BİRİNCİL OLARAK DİYARE OLARAK SEYREDEN HASTALIKLAR J 47
• Yakında hastaneye yatmış veya antibiyotik kullan­ lenmiştir (Akut enfeksiyöz ve gezgin diayeresi kıs­
mış ve genel durumu bozuk olan hastalarda Clost­ mına bakınız).
ridium difficile toksin testi. Antibiyoterapiye bağlı gelişen diyare gnellile sebep
• Birçok diyare hastalığı vira! veya kendini sınırlayan olan ilacın kesilmesine iyi yanıt verir. Vankornisin
hastalık olması nedeniyle rutin olgularda laboratuvar veya metronidazol gerekli durumlarda kullanılabi­
testlerinin uygulanmasına gerek yoktur. Buna karşın, lir ( Clostridium difficile ile ilgil bölüme bakınız).
dehidrate veya toksik görünümlü hastalarda, serum Diyare ile seyreden tüm aciller (örn. gastrointes­
elektrolit düzeylerinin ve böbrek fonksiyonlarının be­ tinal sistem kanaması, adrenal yetmzlik, tiroid fı-
lirlenmesi fydalı olabilir (Hemolitik üremik sendrom, rıtnası, tokdik maddelere maruz kalma, mezenter
aut renal yetmezlik, trombositopeni ve hemolitik ane­ iskemi) genellikle enfeksiyöz olmayan nedenlere
mi ile seyreden çocuklarda ve yaşhlarda gelişen E. Coli bağlı gelişir. Bu hastalrın yoğun bakıma ve dolayısı
0157:H7 enfeksiyonunu komplike edebilir). ile hastaneye yatırılmaya ihtiyacı vardır.
Eğer ilaç toksisitesinden şüpheleniliyorsa teofılin,
lityum veya ağır metallerlerin belirlenmesi için test • AKUT EEFEKSİYÖZ VE GEZGİN
yapılması tanıya yardımcı olur. DİAYERESİ
Radyografıler özellikle intestinal obstrüksiyonu ve
pnömoniyi; özellikle Legionella; pnömonisi dışla­ EPDEMİYOLOJİ
mak için kullanılır.
Amerika Birleşik Develetkerindeki efeksiyöz da­
BT görüntülemesi ve anjiyografi akut mezenter is­
yerenirı %50-80'nirıden Norovirüler sorumlu­
kemi tanısı koymak için gerekli olabilir.
dur ve bunu daha nadir nedenler arasında E.coli,
C.difficile, invazif bakteriler ( Campylobacter, Shi­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK gella, Salmonella), Shiga toksin ileten E.coli ve pro­
• Diayerenin tedavisi sıvı ve elektrolit bozuklukları­ tozoalar yer almaktadır.
nın düzeltilmsini içerir. Yabancı ülkeye seyahat ve kontamine içecek ve yi­
• Başlangıç testlerde tespit edilen ve hayatı tehdit yeceklerin tüketilmesi %80 olasılıkla bakteriyel di­
eden problemlerin özgün tedavisi yapılmalıdır. ayreye neden olur ve bunda genellikle toksin üreten
• Sıvı replasman tedavisi normal serum fizyolojik veya üretmeyen E.coli suşları sorumludur.
ile İV yoldan yapılabilir (Yetişkinlerde 500 mL İV
PATOFİZYOLOJİ
bolus; çocuklarda 20 mL/kg).
Orta şiddete dehidrate olup oral sıvıyı tolere edebilen Barsaklardan olan emilim villuslardan ve sekres­
hastalara sodyum içren oral rehidrasyon sıvısı kulla­ yon ise kripterden gerçekleşir. Sıvıların emilimi
nılabilir (örn. Pedialyte). Bu sıvılar glukoz da içerir ve pasif olarak sodyum transportu ile aktif olarak ise
sıvı emilimini arttırmayı hedefler (Glukoz transportu glukoz geçişi ile sağlanmaktadır.
enterotoksirılerden etkilenmez). Bazı enterotoksirıler intestinal villus yapısını bozar ve
• Dünya Sağlık Örgütü oral rehidaratasyon sıvısı için kript bölgesine çok hasar vermezler. Bu nedenle villus
4 oz (118,3 mL) portakal suyu, 8 çay kaşığı şeker yapısının bozulmasına bağlı absorbsiyonun ortadan
ve 1 çay kaşığı tuz un 1 litre kaynatılmış suya ek­ kalkarak ve sekresyonun devam etmesi nedeniyle
lenmesini önerir. Hedef ilk 4 saatte 50-100 mL/kg diyare gerçekleşir. Glukoz ile bağlantılı transport sis­
sıvı alınmasıdır. temleri genellikle enteroksirılerden etkilenmediği için
• Hasta tolere ettikçe muz, pirinç, elma tost diyetine oral rehidrasyon tedavisine imkan sağlar.
yavaş yavaş geçilmelidir (BRAT diet: banana, rice,
apple, toast). TANI VE AYIRICI TANI
Hastaların çiğ meyve, kafeini laktoz ve sorbitol içe­ Şiddetli karın ağrısı, ateş ve kanlı diyaresi olan
ren gıdalardan uzak durması gerekmektedir. hastalara; Salmonella, Shigella, Campylobacter ve
• Şiddetli ve uzun süren diayresi olan erişkinlerde E.coli 0157:H:7 gibi patojenler için gaita kültürü,
antibiyotik tedavisinin kullanılması önerilmekte­ Shiga-toksin testi, Entamoeba histolytica için direkt
dir (Akut enfeksiyöz ve gezgin diayeresi bölümü­ mikroskopi veya antijen testi gibi özgün testlerin
ne bakınız). E.coli 0157:H7'ye bağlı enfeksiyöz yapılması gerekmektedir.
diyarede antibiyotik kullanılmasından kaçınılma­ İşlem görmemiş suya maruz kaldığı bilinen gezgin
lıdır. veya doğada yürüyüş yapan kişinirı hastalığının 7
Anti-diyare ajanları özellikle antibiyotiklerle kom­ günün üzerinde devam etmesi durumda protozoo­
bine edildiğinde diyarenin süresini kısalttığı göz- al patojenler aısndan hızlı değerlendirme yapılması
148 KISIM 7, SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

gerekmektedir. Birden fazla örnek alınması gereke­ içecekler konusunda ve ayrıca içme suyu, diş fır­
bilir. Gayta enzim immünoassay ile E. Histolitika çalama ve bebek mamalarının hazırlanması konu­
antijen, Giardia intestinalis antijeni ve Cryptospori­ sunda bilgilendirilmelidir.
dium parvum antijeni açısından incelenmelidir.
• CHOSTRIDIUM DIFFICILE İLE
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK İLİŞKİLİ ENFEKSİYON, DİYARE,
• Orta ve şiddetli enfeksiyöz diyarenin (vira! ne­ KOLİT
denler de dahil olmak üzere) tedavisi antibiyo­
tikler, motilite azaltıcı ajanlar, sıvı resüsitasyonu
EPİDEMİYOLOJİ
( oral veya parenteral) ve diyet modifıkasyonudur • Başta klindamisin, sefalosporin, ampisilin, amoksi­
(MPET diyeti- muz, pirinç, elma, tost). silin, florokinolonlar olmak üzere geniş spektrum­
• Siprofloksasin 500 mg tek doz veya günde iki defa lu antibiyotikler bağırsak florasını değiştirerek C
3 gün boyunca kullanılırsa hastalık sürecini 24 saat dificile'in çoğalmasına ve enteropatiye neden olma­
kadar kısaltır (Benzer dozlar kültür ile ispatlanmış sına uygun zemini hazırlar.
Shigella veya enterotoksijenik veya enteroinvazif • Bulaş yolu bireylerle veya kontamine objelerle te­
E. Coli için kullanılır. Buna karşın Shigella toksin mas sonucunda oluşur.
üreten E.Coli 0157:H7 olgularında antibiyotik ve • Clostrisdium difficile hastanede yatan bireylerde
motilite azaltıcı ajanlardan kaçınılmalıdır). enfeksiyöz diyarenin en sık nedenlerindendir ve
• Trimetoprim (TMP)/Sulfametoksazol (SMX), ünümüzde daha önce hastanede yatmamış sağlıklı
Çocuklarda veya emziren annelerde TMP lOmg/ bireyleri de etkilediği gösterilmiştir.
kg/gün:SMX 50mg/kg/gün (maksimum doz TMP PATOFİZ YOLOJİ
160miligram:SMX 800 miligram) 'in 3 gün kullanı­
• Clostridium difficile 2 farklı toksin üreterek komp­
mı endikedir.
leks bir etkileşim sonucunda sekretuvar diayereden
Giardia veya Emtamoeba enfeksiyonu için Metro­
psödomembranöz enterokolite kadar değişen tipte
nidazol 750 miligram günde 3 kez ağzıdan 5-10
hastalıklara neden olan anaerob bir basildir.
gün kullanılması endikedir. Entamoeba enfeksi­
• Psödomembranöz enterokolitin gelişimi için risk
yonu için iodoquinol 650 miligram günde 3 defa
faktörleri arasında yakın zamanda antibiyotik kul­
20 gün boyunca veya paromomycin 500 miligram lanımı, geçirilmiş gastrointestinal cerrahi, altta ya­
günde 3 defa 5-10 gün boyunca metronidazol teda­ tan kritik hastalık, kemoterapi uygulanması, ileri
visine eklenir. yaş yer almaktadır.
• Şikayetlerin süresini azaltmak için antibiyotik te­ Psödomembranöz enterokolit, nekrotik intestinal mu­
davisine 4 miligram loperamide başlangıç dozunu kozanın yerini alan veya üzerini kaplayan sarımsı eksü­
takiben 2 miligram idame dozu ile devam edilebi­ daların olduğu inflamatuvar bir bağırsak hastalığıdır.
lir. Alternatif ajanlar arasında bizmut subsalisilat
30 mL veya 2 tablet her 30 dakikada bir 8 doz veya KLİNİK ÖZELLİKLER
difenoksilat ve atropin 4 miligram günde 4 defa • Hastalığın başlangıcı tipik olarak antibiyoterapinin
kullanımı gelmektedir. başlangıcından 7-10 gün sonra olur fakat bazı du­
C. Dificile bağlı toksik megakolon ve çocuklarda rumlarda birkaç hafta sonra da olabilir.
Shigella toksin üreten E.coli'ye bağlı hemolitik üre­ • Klinik bulgular sık, sulu, mukoid dışkılama ile tok­
mik sendrom gelişimini engellemek için kanlı di­ sik tabloya eşlik eden bol miktarda diyare, kramp
yare veya inflamatuvar nedenlere bağlı olan diyare tarzında abdominal ağrı, ateş, lökositoz ve dehidra­
durumlarında motilite azaltıcılardan uzak durul­ tatsyon arasında değişir.
malıdır.
• Çoğu hasta taburcu edilebilir fakat evde bulaşmayı
TANI VE AYIRICI TANI
engellemek için ellerin sık yıkanması konusunda • Tanı dışkıda C. Difficle toksininin gösterilmesi ile
bilgi verilmelidir. konur. Tanının kesinleştirilmesi için kolonoskopi
• Yemek, bakım evi ve sağlık sektöründe çalışanlara rutin olarak kullanılmaz.
işe gitmemeleri için istirahat yazılmalıdır.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Düşkün durumda olan tüm hastalar hastaneye
yatırılmalıdır. Ayrıca yaşı çok küçük ve ileri yaşta • Hafif seyreden C. Difficile sağlıklı bir bireyde anti­
olan hastalarda da yatış planlanmalıdır. biyotiklerin kesilmesi, enfektif ajanın kesinleştiril­
• Ülke dışına yapılacak geziler için bireyler yemekler, mesi ve klinik takip ile tedavi edilebilir.
BÖLÜM 39 • BİRİNCİL OLARAK DİYARE OLARAK SEYREDEN HASTALIKLAR 149
Konzervatif tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen Hastaların %50'ye yakınında artrit, üveit, nefro­
hafif, orta şiddette hastalığı olan bireylerde Metro­ litiazis ve deri hastalığı (örn. eritema nodozum,
nidazol 500 mg PO 6 saatte bir 10 ile 14 gün kulla­ piyoderma gangrenozum) gibi ekstraintestinal or­
nımı tercih edilen tedavi şeklidir. gan tutulumları gözlenir. Safra taşları, perikolanjit,
• Şiddetli diyaresi veya sistemik semptomları olan kronik aktif hepatit ve pankreatit gibi hepatobiliyer
hastalarda (örn. ateş, lökositoz veya şiddetli karın hastalıklar sıklıkla gözlenir.
ağrısı) ve ayaktan tedavi edilmesine karşın semp­ hiperkoagülabilite nedeniyle bazı hastalarda trom­
tomları devam eden hastalar hastaneye yatırılarak boembolik hastalıklar gözlenebilir.
Vankomisin 125-250 mg PO günde 4 doz 10-14 Uzun seyirli hastalıklarda malabsorbsiyon, mal­
gün tedavi edilmelidir. Şikayetler genellikle birkaç nütrisyon ve kronik anemi gelişebilir ve bunun
gün içinde geçmelidir. yanında gastrointestinal kanser görülme sıklığı da
Toksik megakolon veya bağırsak perforasyonu ile normal popülasyona göre 3 kat artmıştır.
komlike olan psödomembranöz enterokolit olgula­ Crohn hastalığı olan olgularda medikal tedavi son­
rında derhal cerrahi konsültasyonu istenmelidir. Ful­ rası nüksler %25 ile %50 arasında gözlenmektedir
minan koliti olan olgularda total kolektomi gerekebi­ buna karşın cerrahi tedavi geçiren hastalarda nüks­
lir. ler daha sık gözlenmektedir.
• Anti-diyaretik ajanların kullanılması tartışmalıdır.
Hastaların %10-25'inde nüksler gözlenebilir. TANI VE AYIRICI TANI
Genellikle Crohn hastalığının kesin tanısı hastalık
CROHN HASTALIGI başlangıcından aylar veya yıllar sonra konur. Has­
EPİDEMİYOLOJİ taların özgeçmişi incelendiğinde akut atak öncesi
bağırsak şikayetleri incelendiğinde doğru tanıya
Crohn hastalığı gastrointestinal sistemde anüsten yönelik ipuçları elde edilebilir.
ağıza herhangi bir yerde segmental ülserasyon ile • Abdomen BT (bilgisayarlı tomografi) bağırsak du­
karakterize kronik, idiyopatik, granülomatöz has­ var kalınlığını, mezenter ödemi, apse oluşumunu
talıktır. ve fistül gelişimini göstermesi ve ekstraintestinal
organ tutulumunu (örn. safra taşları, nefrolitiyazis,
PATOFİZYOLOJİ sakroileit) belirlemesi nedeniyle en faydalı tetkiktir.
Kolonoskopi erken mukoza lezyonlarını tanımla­
Patolojik bağırsağın tüm katmanlarına penetre mada, tutulumunun derecesini belirlemede ve kan­
olan aralıklı, longitudinal, derin ülserasyonlar göz­ ser oluşumunu belirlemede faydalıdır.
lenir ve fıssür, fistül ve apselere neden olur. Crohn hastalığının ayırıcı tanıları arasında lenfo­
ma, ileoçekal amebiyazis, sarkoidozis, kronik mi­
KLİNİK ÖZELLİKLER kotik enfeksiyonlar, tüberküloz, Kaposi sarkomu,
Klinik seyir beklenmedik olabilir ve çok sayıda Campylobacter enteriti ve Yersinia ileokoliti gel­
alevlenme ve remisyonlar gözlenebilir. mektedir. Bu tanılar nadir görülür ve son ikisine
Genellikle hastaların özgeçmişinde kesin tanı konma­ gayta kültürü ile tanı konabilir.
dan önce uzun yıllar boyunca olan tekrar eden ateş, Eğer hastalık sadece kolonu tutmuş ise iskemik ko­
lit, enfeksiyöz kolit, psödomembranöz enterokolit,
karın ağrısı ve diyare vardır. Karın ağrısı, anoreksi, di­
irritabl bağırsak hastalığı ve ülseratif kolit ayırıcı
yare ve kilo kaybı hastaların çoğunda gözlenir.
tanıda değerlendirilmelidir.
Bireylerde hastalığın bağırsak obstrüksiyonu, int­
raabdominal apse ve ekstraintestinal organ tutu­
lumları gibi komplikasyonları gözlenebilir. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Hastaların üçte birinde perianal fistül, fistül veya İlk değerlendirme atağın şiddetini ve belirgin
rektal prolapsus gelişir. Fistüller ileum ve sigmoid komplikasyonların varlığını değerlendirmelidir.
kolon, çekum ve farklı bir ielum segmenti veya deri Laboratuvar değerlendirmesinde tam kan sayımı,
veya kolon ve vajen arasında oluşur. Apse intraperi­ biyokimyasal analiz, kan grubu belirlenmesi ve ge­
toneal, retroperitoneal, interloop veya intramezen­ rekirse "crossmatch" çalışılmalıdır.
terik olabilir. Düz karın grafıleri obstrüksiyon, perofrasyon ve
Beraberinde obstrüksiyon, kanama ve toksik me­ toksik megakolon; uzun hava dolu ve 6 cm çapın­
gakolon oluşabilir. Toksik megakolona masif Gast­ dan daha geniş kolonun varlığı; belirlenmesinde
rointestinal sistem kanması eşlik edebilir. faydalı olabilir.
150 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

• Abdomen BT tanının kesinleştirilmesinde ve intra­ idiyopatik, kronik, inflamatuvar ve ülseratif hasta­


ve ekstraintestinal tutulumun varlığının belirlen­ lığıdır.
mesinde en kullanışlı testtir.
• Acil serviste ilk tedavi intravenöz sıvı tedavisi, pa­ PATOFİZYOLOJİ
renteral analjezi, bağırsağın dinlenmeye alınması, • Hastalık mukoza inflamasyonu, kript apse oluşu­
elektrolit anormalliklerinin düzeltilmesi ve obs­ mu, epitel nekrozu ve mukozal ülserasyon ile ka­
trüksiyon, ileus ve toksik megakolon var ise nazo­ rakterizedir. Bağırsağın daha derin tabakaları tipik
gastrik dekompresyon. olarak korunmuştur. Hastalık şiddeti distale gidil­
• Ek tedaviler: dikçe artmaktadır ve hemen her olguda rektum et­
o Sulfasalazin 3-5g/gün hafif ve orta şiddette kilenmiştir.
Crohn hastalığında etkilidir. Fakat buna karşın
bir çok gastrointestinal ve hipersensitivite reak­ KLİNİK ÖZELLİKLER
siyonu gibi yan etkileri vardır. Mesalazin 4 g/ • Hafif şiddette hastalık belirtisi gösteren bireylerde
gün eşdeğer oranda etikili ve daha az yan etki
(>%50) hastalık rektumda sınırlıdır; bağırsak hare­
profiline sahiptir. ketleri günde dördün altındadır, sistemik belirtiler
o Glukokortikoidler 40-60 mg/gün şikayetleri yoktur ve çok az sayıda ekstraintestinal organ tutu­
rahatlatabilir fakat hastalığın seyrini değiştir­ lumu mevcuttur.
mez. • Orta şiddete hastalığa sahip bireylerde (%25) kolit
o 6-merkaptopürin 1-1.5 mg/kg/gün veya azoti­ spelnik fleksuraya kadar uzanım gösterir.
yoprin 2-2.5 mg/kg/gün gibi immünosüpresif • Ciddi hastalık durumunda (pankolit) günlük fazla
ajanlar steroid kullanılması istenmeyen durum­ sayıda bağırsak hareketleri, kilo kaybı, ateş, taşi­
larda, iyileşmekte olan fistül varlığında veya kardi, anemi eşlik eder ve periferal artrit, ankilo­
ciddi cerrahi kontrendikasyonu olan olgularda zan spondilit, episklerit, üveit, piyoderma gangre­
kullanılır. nozum, eritema nodozum, hepatobilier hastalık,
o Antibiyotikler remisyon sağlanmasında yar­ tromboembolik hastalık, böbrek taşları ve malnüt­
dımcıdır. Siprofloksasin 500mg her 8-12 saatte risyon gibi ekstraintestinal organ tutulumları daha
1, Metronidazol 500 mg her 6 saatte bir ve Ri­ sık gözlenir.
faksimin 800mg günde 2 defa kullanımı etkili­ • Hastalığın komplikasyonları arasında gastrointesti­
dir. nal sistem kanaması (en sık gözleneneni), apse ve
o Tıbbi tedaviye dirençli olgular, orta şiddette olan fistül gelişimi, daralmaya bağlı obstrüksiyon gelişi­
mi, akut perforasyon yer alır
ve ciddi Crohn hastalığı olan olgular anti-tümör
• Kolon kanseri gelişme riski 10-30 kat artmıştır.
nekrozis faktör antikoru olan İnfliksimab 5mg/
• En korkulan komplikasyon ateş, taşikardi, dehidra­
kg İV tedavisinden fayda görebilir.
tasyon ve karında distansiyon ile karakterize toksik
o Diyare loperamid 4-16 mg/gün, difenoksilat
megakolon gelişimidir. Düz karın grafilerinde de­
5-20 mg/gün veya kolestiramin 4g günde 1-6 vamlılık gösteren, uzun, içi hava dolu ve 6 cm çapın
defa alınması ile kontrol edilebilir. üzerinde kolon gözlenir. Perforasyon ve peritonit
• Fulminant kolit, peritonit, obstrüksiyon, ciddi ka­ hayatı tehdit eden komplikasyonlardır.
nama ve elektrolit bozukluğu bulguları gösteren
olgular ve daha az ciddi hastalığı olup medikal te­
daviyle ile başarı sağlanamayan olgular hastaneye TANI VE AYIRICI TANI
yatış planlanmalıdır. • Hastanın karında kramp tarzı ağrılar, diyare ve
• Gastroenterologlar ile tedavi planında değişiklik
mukoid gayta öyküsü varsa ülseratifkolit tanısı göz
yapılması tartışılmalı ve acil servisten taburcu edi­ önünde bulundurulmalıdır.
len hastalara yakın takip önerilmelidir. • Laboratuvar bulguları özgün değildir ve lökosi­
toz, anemi, trombositoz, azalmış albümin seviyesi,
ÜLSERATİF KOLİT anormal karaciğer fonksiyon testleri, gaytada yu­
murta, parazit ve enterik patojenler araştırmasının
EPİDEMİYOLOJİ
negatifolması gözlenebilir.
• Ülseratif kolit klinikte aralıklı kramp atakları, ka­ • Özgün olmayan karın ağrılarında veya kolitten
rın ağrısı, kanlı ishalle seyreden ve ataklar arasında şüphelenilen durumlarda karın BT taraması önem­
tam remisyonun görüldüğü; kolon ve rektumun lidir.
BÖLÜM 40 • AKUT VE KRONiK KONSTIPASYON 151
Kolonoskopi hastalığı tanımlayarak yaygınlığını Antidiyare ajanlardan toksik megakolon gelişimine
belirlemede faydalı olabilir. neden olabilmeleri nedeniyle kaçınılmalıdır.
Ayırıcı tanıda enfeksiyöz, iskemik, radyasyon, anti­
neoplastik ajan nedeniyle oluşan kolitler düşünülür.
• Eğer hastalık rektumda sınırlı ise rektal sifıliz, go­
nokokal proktit, lenfogranüloma venereum ve her­
pes simpleks virüsüne bağlı gelişen inflamasyon
gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar ile Entamoeba
histolitika, Shigella ve Campylobacter akla getiril­
40 AKUT VE KRONİK
KONSTİPASYON
melidir. Jonathan A. Maisel
Çeviri: M. Mahir Ozmen
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Şiddetli hastalık varlığında hastaneye yatırılarak
intravenöz sıvı tedavisi, parenteral analjezi, bağır­ • EPİDEMİYOLOJİ
sağın dinlenmeye alınması, elektrolit anormallikle­ Amerika Birleşik Devletlerinde konstipasyon en
rinin düzeltilmesi ve obstrüksiyon, ileus ve toksik sık sindirim sistemi şikayetidir.
megakolon var ise nazogastrik dekompresyon. Konstipasyonun tanı ölçütleri aşağıdaki gibidir:
Belirgin kanama, toksik megakolon ve bağırsak pe­ o Barsak hareketlerinin haftada 3'den az olması
roforasyonu olan olgularda gastroenteroloji ve cer­ o Sert kıvamlı gayta, defekasyon sırasında ıkınma
rahi konsültasyonu ayarlanmalıdır.
ve/veya denemelerin �%25'inde yetersiz boşal­
Aşağıdaki tedaviler değerlendirlmelidir:
ma.
o İntravenöz Siprfloksasin 400 mg her 8- 12 saat­
te bir ve Metronidazol 500 mg her 6 saatte bir.
o Hidrokortizon 100 mg her 8 saatte bir, Metilp­
rednizolon 16 mg her 8 saatte bir veya Predni­ • PATOFİZYOLOJİ
zolon 30 mg 12 saatte bir gibi parenteral steroid Bağırsak hareketliliğini sıvı alımı, lifli diyetler, eg­
tedavileri. zersiz, ilaç kullanımı, toksinler, anatomik lezyonlar,
Hafif ve orta şiddette hastalığı olan bireylerin çoğu bağırsak florası, hormon seviyeleri ve bir çok tıbbi
ayaktan tedavi edilebilirler. ve psikiyatrik hastalıklar etkilemektedir.
Aşağıda verilen tedaviler gastroenterolog ile kon­
sülte edilmelidir:
o Hafif şiddete proktit ve sol taraflı kolitte Mesa­
lamin fitiller veya lavmanlar etkilidir. Buna kar­ KLİNİK ÖZELLİKLER
şın topikal steroid preparatları (Beklometazon, Hastanın öyküsünde yeni başlanan ilaç tedavileri
Hidrokortizon) daha iyi tolere edilebilirler. veya besin destek ürünleri, lifli gıdaların alımın­
o Topikal tedaviye yanıt vermeyen veya tolere da azalma veya aktivite seviyesinde değişiklik gibi
edemeyen hastalarda oral Mesalamin etkin bir bazı noktaların açığa çıkarılması tanıda faydalı
alternatiftir. olabilir.
o Topikal tedavinin veya oral Mesalamin başarılı • Ani başlangıçlı olgular aksi ispat edilene kadar obs­
olmadığı durumlarda Prednizolon 40-60 mg/
trüksiyon olarak değerlendirilmelidir. Eğer kusma,
gün remisyonu sağlayabilir. Klinik remisyon
disansiyon, gayta yapamama gibi semptomlar eşlik
elde edildikten sonra steroid dozları yavaş şekil­
ediyor ise obstrüksiyon tanısı kuvvetlenir.
de dereceli olarak azaltılmalı ve kesilmelidir.
Eğer hastanın hikayesinde kilo kaybı, rektal ka­
o Dirençli olan olgularda glukokortikoid ve
6-Merkaptopürin 1-1.5 mg/kg/gün veya Azo­ nama gayta kalibrasyonunda azalma veya açıkla­
tiyoprin 2 mg/kg/gün gibi immünomodülatör­ namayan demir eksikliği anemisi kolon kanserini
lerin birlikte kullanılması değerlendirilmelidir. düşündürür. Ailede kolon kanseri hikayesi var ise
Destek tedavileri arasında iyi beslenme, fiziksel ve şüpheler artmalıdır.
psikolojik dinlenme, demir depolarının yerine on­ • Eşlik eden belirtiler altta yatan hastalığın tanımlan­
ması, laktozun diyetten kaldırılması, psilyum gibi masına yardımcı olur: soğuk intoleransı (hipotiro­
gayta kıvamını arttıracak ajanların kullanımı gel­ idi), divertikülit (inflamatuvar darlık) veya nefroli­
mektedir. tiazis (hiperparatiroidizm).
152 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

Diyare varlığı obstrüksiyon/konstipasyon tanısını dış­ Konstipasyon ayaktan takip edilerek değerlendir­
lamaz çünkü obstrüksiyona yol açan nedeni aşarak sıvı me yapılabilecek işlevsel bir hastalıktır. Buna kar­
gayta çıkışı tıkanıklığı olan hastalarda da görülebilir. şılık konstipasyonun impakte fekal materyal ve in­
Fizik muayene karında kitle ve fıtık varlığını gös­ testinal psödo-obstrüksiyon gibi komplikasyonları
termeye odaklanmalıdır. için manuel, kolonoskopik veya cerrahi müdahale­
Barsak geçişi yavaşladığı durumlarda bağırsak ses­ ye ihtiyaç vardır.
leri azalırken obstrüksiyon varlığında artmış bağır­
sak sesleri ile karşılaşılır. ACİL SERVİS BAKIMI VE
Rektal muayene kitle, yabancı cisim, hemoroid,
apse, impakte fekal materyal, anal fıssür veya gay­
TABURCULUK
tada kan varlığını belirler. Bu bulgu ile beraber kilo İşlevsel konstipasyonun tedavisi belirtilere yönelik
kaybı ve gayta kalibrasyonunda azalma mevcut ise olduğu kadar hayat tarzı değişikliklerini de hedefler.
kolon kanseri varlığı kesinleşebilir. Bazen konstipasyonun komplikasyonlarının veya
İmpakte fekal materyal de hastada sterkoral ülser­ konstipasyona neden olan alta yatan organik prob­
lere neden olarak kanamaya neden olabilir. lemlerin özgün tedavisi gereklidir.
Menopoza girmiş bir kadın hastada assit saptanı­ İşlevsel konstipasyon için en önemli tedavi planı
yor ise over ve uterin kanserden şüphelenilmelidir.
sıvı (l .5L/gün), liften zengin besinler (10 g/gün) ve
TANI VE AYIRICI TANI egzersizi içeren diyet ve egzersiz programıdır. L i f ­
ler kepek (günlük bir kap) şeklinde alınbileceği gibi
Konsitpasyonun ayırıcı tanısı çok geniştir, Tablo psilyum (metamüsil günde 3 defa 1 çay kaşığı) şek­
40-1'de belirtilmiştir. linde de alınarak gayta hacmini ve bağırsak hareket
Akut konstipasyonda tanıya yönelik (şüpheye da­ sıklığını arttırır.
yalıdır) istenecek tetkikler arasında tam kan sayımı İlaçlar:
(anemiyi ekarte etmek için), tiroid paneli (hipoti­ o Uyaranlar oral yolla verilebileceği gibi; Antra­
roidiyi ekarte etmek için) ve elektrolit bozuklukları
kinonlar (Peri-Colace 1-2 tablet günde 1 veya
(hipokalemi, hiperkalsemi).
iki defa), rektal yolla da verilebilirler; Bisacodyl
Yatarak ve ayakta çekilen direkt grafiler hem obs­
(örn; Ducolax 10 mg rektal yolla günde 3 defa,
trüksiyonun tanısını koymaya hem de gayta yükü­
nü belirlemede faydalıdır. erişkin veya çocuklarda)
Abdomen ve pelvisin oral ve intravenöz opak­ o Böbrek işlevlerinde bir bozukluk yok ise hasta­
lı BT'si, bağırsak obstrüksiyonunun belirlenmesi lara Magnezyum sütü 15-30 mL oral yolla gün­
veya konstipasyonun diğer organik nedenlerinin de 1 veya iki veya Magnezyum sitrat 240 mL
ortaya konmasında faydalıdır. günde 1 kullanımı faydalıdır.
o Laktüloz veya Sorbitol 15-30 mL oral yolla
Mtd;Jııiui@ Konstipasyonun Ayırıcı Tanısı günde bir veya iki kez kullanılması yardımcı
olabilir, bunun yanında Polietilen Glikol (örn;
Akut Nedenler: MiraLax 17 g oral yolla ) da kullanılabilir.
Gİ: çabuk büyüyen tümörler, darlıklar, herniler, o Çocuklarda Gliserin rektal supozituvar veya
adhezyonlar, inflamatuvar nedenler ve volvulus
İlaçlar: narkotik analjezikler, antipsikotikler, mineral yağı (5-11 yaş arası: 5-15 mL günlük­
antikolinerjikler, antiasitler, antihistarninikler moral yolla, 12 yaş üzerinde 15-45 mL oral yolla
Egzersiz ve Diyet: diyet, egzersiz, lifli gıda oranı ve sıvı alınması) önerilmektedir.
alımında azalma o Sabun köpüğü lavmanları (1500 mL rektal yol­
Ağrılı ana] hastalıklar: ana! fıssür, hemororidler, anorektal
apse, proktit la) veya Fosfat lavmanlar (Fleet 1 ünite rektal
Kronik nedenler: yolla, çocuklarda 1 onz [29.6mL]/10 kg) genel­
Gİ: yavaş büyüyen tümörler, kolon hareket bozuklukları, likle ciddi veya impakte fekal materal var olan
kronik ana! hastalıklar olgulara saklanır. Rektal perofrasyondan kaçın­
İlaçlar: kronik laksatif suistimali, narkotik analjezikler,
antipsikotikler, antikolinerjik ilaçlar, antiasitler, mak için dikkatli olunmalıdır.
antihistaminik ilaçlar İmpakte fekal materyalerin el ile lokal anestetik,
Nörolojik bozukluklar: nöropatiler, Parkinson hastalığı, kayganlaştırıcı sıvılar ve parenteral analjezi veya
serebral palsi, parapleji sedasyon altında çıkarılmaları gerekmektedir. İçe­
Endokrin bozukluklar: hipotiroidi, hiperparatiroidi,
diabet rik çıkarıldıktan sonra lavman ve supozituvarlar
Elektrolit bozuklukları: hipomagnezi, hiperkalsemi, yardımı ile gayta boşaltılması tamamlanabilir. İm­
hipokalemi pakte materyal çıkarıldıktan sonra gayta pasajını
Romatolojik bozukluklar: amiloidoz, skleroderrna sağlamak için tıbbi tedavi başlanmalıdır.
Toksikolojik nedenler: kurşun, demir
Görünüşte işlevsel konstipasyonu olan tüm has­
Kısaltmalar: Gİ: Gastrointestinal sistem
talar ayaktan tetkik ve tedavi edilebilirler. Yakın
BÖLÜM 41 • GASTROİNTESTİNAL SİSTEM KANAMASI 153
zamanda geçirilmiş şiddetli konstipasyonu olan Hipotansiyon ve taşikardi ciddi kanamayı düşün­
hastalarda, kilo kaybı, anemi, gayta kalibresinin dürür.
azalması gibi sistemik semptomların eşlik ettiği • Bazı hastalarda hipotansiyon, taşikardi, anjina,
kronik konstipasyonlu olgularda, dirençli kons­ senkop, halsizlik ve konfüzyon daha gizli seyreder.
tipasyon varlığında, kronik laksatif kullanımı ge­ Kusma ve öğürme sonrası gözlenen hematemez
rektiren konstipasyonlarda erken kontrol ve takip Mallory-Weiss yırtıklarını düşündürür.
gereklidir. • Hasta özgeçmişinde aort grefti uygulaması varsa
Organik sebeplere bağlı obstrüksiyonu olup kons­
aortoenterik fistül olasılığını akla getirmelidir.
tipe olan hastalar yatırılarak cerrahi değerlendire • "Spider" anjiyom, palmar eritem, sanlık ve jineko­
için danışılmalıdır. Psödo-obstrüksiyon ve sigmoid
masti hastada altta yatan karaciğer hastalığını dü­
volvulus bazen kolonoskopik olarak düzeltilebil­
melidir. şündürür.
• Bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikler malign
hastalıkların klasik semptomudur.

GASTROİN TEST İNAL SİSTEM TANI VE AYIRICI TANI


41 KANAMASI • Hastada hematemez, hematokezya veya melena var
Mitchell C. Sokolosky ise tanı açıktır.
Çeviri: M. Mahir Özmen Hastanın dikkatli yapılan kulak, burun, boğaz
muayenesi (KBB) olası neden olarak yutulan kanı
ekarte eder.
EPİDEMİYOLOJİ Kanın varlığını, görünüşünü (parlak kırmızı, vişne
• çürüğü veya melanotik) ve kitle varlığını belirle­
Akut üst gastrointestinal sistem kanaması (ÜGI).
• Alt gastrointestinal sistem kanamasının (AGİ) yıl­ mek için rektal muayene yapmak zorunludur.
• Demir veya bizmt alımı gayta rengini değiştirerek
lık insidansı 20/ lOOOOO'dir.
• Hem üst gastrointestinal sistem hem de alt gastro­ melenayı taklit edebilir ve bunun yanında pancar
intestinal sistem kanamaları erkeklerde ve yaşlılar­ gibi çeşitli yiyecekler gayta rengini hematemez
da daha sık gözlenir. benzeri renge dönüştürebilirler. Fakat bu durum­
larda gayatanın guaiac (gizli kan) testi negatif ola­
rak saptanır.
• Nazogatsrik (NG) tüp takılması hem tanısal
PATOFİZ YOLOJİ (ÜGİ'nin tanımlanması ve devam eden kanamala­
• ÜGİ Trietz ligamanın proksimalinden kaynaklanır. rın belirlenmesi) hem de tedavi (endoskopiye ha­
Peptik ülser hastalığı ÜGİ'nin en sebebidir; bunu zırlık) açısından faydalıdır. NG tüp takılırken varisi
eroziv gastrit ve özefajit, özefagus ve mide varisleri olan hastalarda kanamaya neden olma gibi endişe­
ve Mallory-Weiss yırtıkları takip eder. ler yersizdir.
ÜGİ için risk faktörleri arasında alkol, salisilatlar • NG aspiratından guaiac testi yapılması yalancı
ve NSAİİ (non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar) negatif veya yalancı pozitif sonuçlar verebilir. Bu
gelmektedir. nedenle bu durumlarda en güvenilir yaklaşım NG
• AGİ kanamasının en sık sebebi divertiküler hasta­
içeriğinde kan, "vişne çürüğü" içerik veya "kahve
lıktır bunu kolit, adenomatöz polipler, malign has­
telvesi" görünümde içeriğin araştırılması ve ancak
talıklar takip eder.
• kan olduğundan şüphelenilen durumlarda içerin
Olguların %10-14'ünde AGİ ÜGİ'ye bağlı olur.
• Genellikle AGİ %80 olguda kendiliğinden geriler. kan olup olmadığının gösterilmesi için guaiac testi
yapılamasıdır.
• Ciddi kanaması olan hastalarda en önemli test kan
grubu belirlenmesi ve "cross match" hazırlanması­
• KLİNİK ÖZELLİKLER dır.
• Çoğu hasta hematemez (ÜGİ'de gözlenir), hemato­ • Diğer önemli testler tam kan sayımı, kan üre azotu
kezya (parlak kırmızı veya "vişne çürüğü" renginde (BUN), kreatinin, elektrolitler, glukoz, koagülasyon
gaytadır ve genellikle AGİ kaynaklıdır) veya m�le­ çalışmaları ve karaciğer fonksiyon testleridir.
na (koyu veya "katran" gibi gaytadır ve genellikle • ÜGİ'de st gastrointestinal sistem endoskopisi tercih
ÜGİ'de görülür). edilen tanısal testtir.
154 KISIM 7, SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

• Uygun olan her durumda tanıda (kanayan bölge­ • Hastanın kötü prognoz kriteri; başvuru hematok­
nin belirlenmesi) ve tedavide(embolizasyon veya ritin <%30, başvuru kan basıncının <lOOmm Hg,
vazoaktif materyal infüzyonu) kullanmak için an­ NG lavaj sıvısında kırmızı kan bulunması, özgeç­
jiyografi göz önünde bulundurulmalıdır. mişinde siroz veya assit hikayesinin olması veya
• Gizli kanamalarda kanama yerinin belirlenmesi kırmızı kan kusmasıdır.
için sintigarfi kullanılmaktadır.
• Endoskopi anjiyografi veya sintigarfiye göre daha
kesin olmakla birlikte AGİ'de kolonoskopinin za­
manlaması konusu tartışmalıdır.
• AGİ'de multidedektör BT'nin acil durumlardaki
rolü halen değerlendirilmektedir.

ACİL SERVİS BAKIMI VE


TABURCULUK ÖZEFAGUS ACİLLERİ,
• Hava yolu, solunum ve dolaşımın stabillenmesi ana
42 GASTROÖZEFAGİYEL REFLÜ
hedeftir. HASTALIGI VE YUTUL AN
• Oskijen desteği, geniş çaplı damar yolları ve moni­ YABANCI CİSİMLER
torizasyon uygulanmalıdır. Hacim kayıpları derhal Mitchell C. Sokolosky
intravenöz kristalloidler ile karşılanmalıdır. Çeviri: M. Mahir Özmen
• Transfüzyon kararı başlangıç hematokritinden çok
klinik etkenlere (devam eden aktif kanama ve 2L
kristalloid infüzyonu sonrası hastanın durumunun
DİSFAJİ
düzelmemesi) göre verilmelidir.
Ciddi ÜGİ'de tercih edilen tedavi yöntemi terapö­ PATOFİZYOLOJİ
tik endoskopidir. Terapötik endoskopik girişimler
Disfaji yutma sırasında güçlük olarak tanımlanır.
arasında enjeksiyon, koagülasyon tedavisi, endos­
Bir çok hastada hastalığa neden olan altta yatan or­
kopik klipler ve bant ligasyonu vardır. ganik bir neden mevcuttur.
Kanayan peptik ülser kanamalarında proton pom - Disfaji 2 geniş sınıfa ayrılır: (1) transfer disfaji (yut­
pa inhibitörleri tedavide değerlendirilmelidir. Pan­ ma işlevini başlatmada güçlük) ve (2) transport dis­
toprazol ve Esomeprazol 80 g İV puşe sonrası 8 fajisi (yemek yerken "takılma" hissinin varlığı).
mg/saat infüzyon veya Lansoprazol 60 mg İV puşe
sonrası 6 mg/saat infüzyon kullanılabilir.
Kontrol edilemeyen ve endoskopi bekleyen ÜGİ'de
• KLİNİK ÖZELLİKLER
veya endoksopinin başarılı olamadığı, kontrendike
olduğu veya bulunmadığı durumlarda Oktreotid, Disfaji tanısı konulurken anamnezden elde edilen
25-50 mikrogram İV puşe sonrası 20-50 mikrog­ bilgiler esası oluşturur.
• Sadece katı gıdalara karşı olan transport disfaji ge­
ram/saat infüzyon yapılabilir.
• Akut ÜGİ'de histamin-2 antagonistleri faydalı de­ nellikle mekanik veya tıkayıcı bir işleme bağlıdır.
• Hareket bozuklukları tipik olarak hem katı ve hem
ğildir.
de s1V1lara karşı transport disfajisine neden olur.
Sengstaken-Blakemore tüpü veya türevleri ile ba­
İyice çiğnenmemiş et kitlesi özefagusu tıkayabilir
lon tamponad varis kanamalarını kontrol atına al­ ve bu durum altta yatan çeşitli özefagus hastalıkla­
makta yardımcı olabilir fakat terapötik ednoskopi­ rının ilk belirlisi olabilir.
ye kadar kullanılacak geçici bir yöntemdir. Hipotansiyon ve taşikardi ciddi kanamayı düşün­
Tıbbi veya endoskopik tedaviye yanıt vermeyen ol­ dürür.
gularda acil cerrahi müdahale gerekebilir. Bazı hastalarda hipotansiyon, taşikardi, anjina,
Belirgin gastrointestinal sistem kanaması olan has­ senkop, halsiszlik ve konfüzyon daha gizli seyreder.
talar hastaneye yatırılarak endoskopiste danışılma­ Ne yazık ki muayene çoğu zaman normaldir.
lıdır. Hasta bir yudum su içerken izlenmelidir.
BÖLÜM 42 • ÖZEFAGUS ACİLLERİ, GASTROÖZEFAGİYEL REFLÜ HASTALIGI VE YUTULAN YABANCI CİSİMLER J 55

TANI VE AYIRICI TANI İnflamatuvar özefajit GÖRH'e ve çeşitli ilaçlara


bağlı olabilir. İmmün sistemi bakılanan hastalarda
Disfajiye neden olan altta yatan patolojinin tanım­
enfeksiyöz özefajit gözlenebilir.
lanması genellikle acil servis dışında gerçekleşmek­
tedir. Özefagus hareket bozukluğu özefagus düz kasları­
• İlk değerlendirmede anteropoterior ve lateral bo­ nın kuvvetli, koordineli olmadan kasılmasıdır.
yun ve akciğer grafısi istenebilir.
Baryumlu yutma testi transport disfajisi olan hasta­ KLİNİK ÖZELLİKLER
larda istenecek ilk testtir.
GÖRH'ün ana belirtisi retrosternal yanmadır ve
• Yapısal lezyonların tanımlanmasında direkt larin­
göğüs bölgesindeki rahatsızlık hissi hastanın tek
goskopi kullanılabilir.
şikayeti olabilir.
Orofaringeal disfajinin tetkiki en iyi videoözefa­ • Ağrının yemeklerle olan ilişkisi, postüral olarak
gografı kullanılarak yapılır.
ağrıda değişiklik olması, ve belirtilerin antiasitlerle
• Disfajinin yapısal veya obstrüktif nedenleri arasın­
azalması GÖRH ile daha uyumludur.
da neoplazmlar (yassı hücreli karsinom en sık gö­
GÖRH'ün daha nadir belirtileri arasında pulmoner
rülenidir), özefagus darlıkları ve halkaları ("web"),
belirtiler; özellikle astım alevlenmesi; ve çok sayıda
Schatzki halkası ve divertikül mevcuttur.
kulak/burun/boğaz şikaytleri gözlenebilir.
Disfajiye neden olan motor hastalıklar arasında nö­
Dişlerin hasar görmesinden, vokal kord ülserlerin­
romüsküler hastalıklar (serebrovasküler hastalıklar
den ve granülomlarından, larenjitile seyreden seste
en sık görülenidir), akalazya, yaygın özefagus spaz­
kabalaşma, kronik sinüzit ve kronik öksürük gibi
mı gelmektedir.
birçok bulgunun nedeni GÖRH olabilir.
Zaman içinde GÖRH darlık, inflamatuar özefajit
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ve Barrett özefagusu (premalign durumdur) gibi
Disfajide ana problem aspirasyon olduğu için hava komplikasyonlara neden olabilmektedir.
Özefajit uzun dönem göğüs ağrısına neden olabilir
yolunun ve solunumun korunması önemlidir.
ve hemen her zaman odinofajiye neden olur.
Disfajinin çoğu nedeni ayaktan tetkik ve tedavi edi­
Özefagus hareket bozukluğu sıklıkla görğüs ağrısı
lebilir.
ile kendini gösterir, başlangıcı genellikle beşinci de­
• Yapısal bozuklukların çoğu sonunda dilatasyon te­
kaddır.
davisine ihtiyaç duyacaktır.

TANI VE AYIRICI TANI


• ÖZEFAGUS ORİJİNLİ Tanı genellikle hasta anamnezinden ve antiasit te­
GÖGÜS AGRISI davisine verdiği yanıttan konur.
EPİDEMİYOLOJİ • Ne yazık ki; özefagus kaynaklı ağrılar da kardiyak
Koroner arterleri normal olup göğüs ağrısı olan bi­ ağrılar gibi sıkıştıcı, baskı yapan tarzda, ve egzer­
reylerde özefagus hastalığının görülme sıklığı %20 sizle başlayıp dinleme ile geçen ağrılardır. Her iki
-60'dır. ağrı cinsi de diyaforez, solukluki yayılım gösterm
• Amerika Birleşik Devletlerinde toplumun %2'sinde eve bulantı ve kusmanın eşlik ettiği ağrılardır.
gastroözefagiyal reflü hastalığı (GÖRH) görülmek­
tedir ve bu genellikle yaşlı popülasyonda daha fazla ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
oranda görülür.
GÖRH'ün kapsamlı tedavisi mide asit salgısının
azaltılması, üst gastrointestinal sistem hareketlili­
PATOFİZYOLOJİ ğinin arttırılması ve hastalık için risk faktörlerinin
• Mide asidinin reflüsü çok çeşitli şikayetlere ve uzun ortadan kaldırılmasını içerir.
dönem etkilere neden olur. Hafif hastalık genellikle ampirik olarak H 2 blokör
• Alt özefagus sfınkteri (AÖS) kompleksinin (tama­ veya proton pompa inhibitörü ile tedavi edilir. Pro­
men normal dinlenme basınçları arasında) geçici kinetik bir ilaç da belirtileri büyük ölçüde azaltabi­
gevşeme dönemleridir ve bu da reflüye neden olan lir.
ana mekanizmadır. Hasta GÖRH'ü alevlendirecek ajanlardan kaçın­
Reflüye eğilimi arttıran nedenler arasında hiatal malıdır (etanol, kafein, nikotin, çikolata, yağlı yiye­
hemi, uzamış mide boşalma, LES basıncını azaltan cekler), yatağın baş kısmı 30 derece kalkmış şekilde
ajanlar ve bozulmuş özefagus hareketleri gelmekte­ yatmalıdır ve gece uyumadan önceki 3 saat boyun­
dir. ca bir şey yememelidir.
156 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACiLLERİ

• Spazma bağlı ağrı nitrogliserine yanıt verebilir. • Özefagus perofrasyonu akut miyokard enfarktü­
Kalsiyum kanal blokörleri ve antikolinerjik ajanlar sü (MI), pulmoner emboli, peptik ülser hastalığı,
da kullanılabilir. aortun ciddi hastalıkları ve akut karın nedenleri ile
sıkça karıştırılır ve bu da tanıda gecikmeye neden
olur; bu da mortalite ve morbiditeyi belirleyen en
ÖZEFAGUS PERFORASYONU önemli etkendir.

EPİDEMİYOLOJİ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Altta yatan neden ne olursa olsun özefagusperof­ Hızlı ve agresif resüsitasyon özefagus perorasyonun­
rasyonunda yüksek mortalite mevcuttur. da morbidite veya mortaliteyi azaltan ana etkendir.
• Acil serviste şok resüsitasyonu yapılarak (Bknz.
PATOFİZYOLOJİ Bölüm 7) aerob ve anaeroblara etkili parenteral
geniş spektrumlu antibiyotikler verilmelidir. Ör­
• Özefagus perforasyonunun en sık sebebi iyatroje­ nek tedavi protokolleri arasında tek ilaçlı tedaviler
nik yaralanmadır. Piperasislin-Tazobaktam 3.375 gr İV veya kombi­
• Diğer sebepler arasında Boerhaave sendromu nasyon tedavileri arasında Sefotaksim 2 gr İV veya
(%15), travma (%10) ve yabancı cisim yutulması Seftriakson 2 gr intravenöz ve bunlarla beraber
gelmektedir. Klindamisin 600 mg İV veya Metronidazol 1 gam
Boerhaave sendromu özefagusun ani intraözefagi­ İV verilmesi gelmektedir.
yal basınç artışına bağlı olarak tam kat peroforas­ • Tanıdan ciddi anlamda şüphelenildiğinde acil c e r ­
yonudur ve genellikle kuvvetli kusmaya bağlı ger­ rahi konsültasyonu istenmelidir.
çekleşir. Bu sendromun öncesinde genellikle alkol • Tüm hastaların hastaneye yatışı gerekmektedir.
kullanımı sıkça görülür.
YUTULAN YABANCI CİSİMLER
KLİNİK ÖZELLİKLER
EPİDEMİYOLOJİ
• Ağrı genellikle akut, ciddi, azalmayan ve yayagın­
dır ve göğüs, boyun ve karında bildirilmiştir. • Yabancı cisimleri yutan hastaların %80'ini 18-48
• Ağrı sırta ve omuzlara yayılabilir veya sırt ağrısı yaş arası çocuklar oluşturmaktadır.
• Eriştin hasta grubunu genellikle özefagus hastalığı
ana semptom olarak karşımıza çıkar.
• Yutma işlemi genellikle ağrıyı arttırır. olanlar, mahkumlar ve psikiyatrik bozukluğu olan
• Fizik muayene bulguları rüptürün ciddiyeti ve mu­ hastalar oluşturmaktadır
ayene ile rüptür arasında geçen zamanın uzunluğu­
PATOFİZYOLOJİ
na bağlıdır.
• Taşikardi ve takipne sıkça görülür. • Demir para, oyuncak ve pastel boyalar gibi küçük
• Karında defans ve beraberinde hipotansiyon ve ateş objeler özefagusun anatomik olarak dar olan üst
genellikle erken görülür. kısımlarına takılır. Erişkinlerde çoğu takılma dis­
• Mediastende amfizemin gelişmesi zaman alır. Alt taldedir.
özefagus perforasyonlarında muayene veya radyo­ Çocuk ve erişkinlerde yabancı cisim piloru geçerse
lojik olarak daha nadir tanımlanır ve bununla bera­ genellikle sorun olmadan gastrointestinal sistemin
ber olmaması perforasyon tanısını ekarte etmez. diğer noktalarından rahatlıkla çıkar.
• Düzensiz sınırlı, keskin, geniş (>2.5cm) veya uzun
• Hammon'un çıtırtısı mediastende bulunan serbest
cisimler pilorun distalinde takılabilirler.
havanın kalp atışlarıyla birlikte yer değiştirerek çı­
• Özefagusta takılma hava yolu obstrüksiyonuna,
kardığı sestir ve bazen oskültasyon ile saptanabilir.
darlığa veya perofrasyona neden olabilir.
• Plevra) effüzyon özefagusun toraks içi perforasyo­ • Özefagus mukoza iritasyonu hasta tarafından ya­
nun olduğu durumlarda olguların yarısında gelişir;
bancı cisim olarak algılanabilir.
buna karşın servikal perforasyonlarda gözlenmez.
KLİNİK ÖZELLİKLER
TANI VE AYIRICI TANI • Özefagusta yabancı cisim nedeniyle başvuran eriş­
• Akciğer grafisi tanıyı düşündürür. kin hastalar genellikle açık bir anamnez verirler.
• Toraks BT veya endoskopi tanının kesinleşmesinde Genellikle retrosetrnal ağrı, disfaji, kusma, boğul­
en sık kullanılan iki testtir; Hangi testin seçileceği ma ve ağızda toplanan sekresyonları yutamama ne­
hastanede var olan imkanlara bağlıdır. deniyle şikayetçi olurlar.
BÖLÜM 43 • PEPTİK ÜLSER HASTALIGI VE GASTRİT 157
Çocuklarda öyküde belirsizlik olabilir. Bulgu ve be­ Özefagusta yabancı cisim varlığında acil endoskopi
lirtiler arasında yemeyi reddetme veya yemek yiye­ endikasyonları Tablo 42- 1 'de gösterilmiştir.
meme, kusma, örğürme ve boğulma, stridor, boyun AÖS'in glukagon tedavisi ile gevşetilmesinin başarı
veya boğaz ağrısı ve ağzından tükürük gelmesi var­ oranları düşüktür. Et içerikli besin öğelerinin kitle­
dır. sinin azaltılması için proteolitik enzim (et yumuşa­
Yabancı cismi yutarken tespit edilmemiş çocuklar­ tıcı papain) kullanılması kontrendikedir.
da; özellikle de <2 yaşında olan olgularda; tanı yük­ Çok proksimale sıkışmış cisimler indirekt laringos­
sek oranda şüpheye dayanmaktadır.
kopiyle veya fiberoptik skop ile çıkarılabilir.
Muayene hava yolunun değerlendirilmesi ile başlar.
• Foley kateter ile metal paranın çıkarılması klinisye­
Bazen yabancı cisim orofarinkste doğrudan gözle­
ne ve kuruma bağlıdır. Komplikasyonları arasında
nebilir.
aspirasyon, hava yolunun tıknaması ve mukoza ya­
ralanması gelmektedir.
TANI VE AYIRICI TANI Düğme pil yutulması sonucu özefagusa takılması
Radyoopak cisimleri görüntülemek için direk gra­ gerçek acildir ve perforasyonu engellemek için aci­
filer kullanılır. Özefagusta bulunan metal paralar len çıkarılması gerekmektedir.
dairesel yüzlerini anteropasterior grafilerde göste­ Keskin objeler perofrasyonu engellemek için (%35'e
rirken trakeada bulunan metal paralar ise dairesel varır) endoskopi yardımı ile mide ve duodenumda
yüzlerini lateral grafide gösterirler. iken ike çıkarılmalıdır.
Düz grafılerde yutulan kemik dokusu olguların Uyuşturucu kuryelerinin ("body packers") yuttuğu
<%50'sinde gözlenir; bu nedenle düz grafilerde uyuşturucu paketlerinin endoskopik çıkarılma­
gözlenmemesi kemik takılmasını ekarte etmez. Be­ sı paketlerin iyatrojenik yırtılma riski nedeniyle
sin maddelerinin takıldığı durumlarda düz grafile­
kontrendikedir. Paketlerin rektuma kadar ulaşma­
re nadiren ihtiyaç duyulur.
sını beklemek ve yakın takip tercih edilen yöntem­
Kontrastlı grafilerin (baryum veya meglumin di­
dir. Tüm bağırsak irigasyonu duruma yardımcı ola­
atrizoat... Gastrograffin) getirisi düşüktür; kontrast
madde endoskopi girişimini bozabilir ve aspiras­ bilir.
yon riskine neden olabilir. Daha distaldeki endişe veren yabancı cisimler için
• BT özefagustaki yabancı cisimleri değerlendirl­ veya bağırsak yaralanması belirtileri olan hastalar­
mesinde getirisi yüksek bir tetkiktir ve bu neden­ da (örn. ağrı, kusma, ateş, gastrointestinal sistem
le özefagustaki opak olmayan yabancı cisimlerin kanaması) cerrahi konsültasyonu istenmelidir.
değerlendirilmesinde kontrastlı tetkiklerin yerini
almıştır.
Endoskopinin kesinlikle gerekli olduğu durumlar­
da ek tetkik yapılması zaman kaybına neden olma­
nın yanında sağladığı fayda çok azdır.
PEPTİK ÜLSER HASTALIGI
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK 43 VE GASTRİT
Ciddi durumda olan hastalarda ve hava yolu prob­ Matthew C. Gratton
lemi olan olgularda standart şekilde resüsite edilir. Çeviri: M. Mahir Özmen
• Acil endoskopi genellikle besin maddesinin özefa­
gusu tam tıkadığı durumlarda gereklidir.
EPİDEMİYOLOJİ
TABL042-l Özefagusta Yabancı Cisim
Peptik ülser hastalığı (PÜH) mide ve proksimal du­
Varlığında Acil Endoskopi
odenumda nüks eden ülserlerle tanımlanan kronik
Gereken Durumlar
bir hastalıktır. Peptik ülserlerin büyük çoğunluğu
Keskin veya uzun objelerin yutulması (kürdan, alüminyum
kutu kapakları gibi)
direkt olarak Helicobacter pylori enfeksiyonu veya
Çoklu yabancı cisim yutulması NSAİİ ile bağlantılıdır.
Düğme pil yutulması Gastrit mide mukozasının akut veya kronik infla­
Perforasyona dair kanıt bulunduğunda
masyonudur.
Çocuklarda krikofaringeus kas hizasında metal para
bulunması Dispepsi devamlı veya aralıklı tekrar eden ve be­
Hava yolu tıkanıklığı raberinde eşlik eden semptomların olabileceği üst
Yabancı cismin >24 saat sebat etmesi
abdominal ağrı veya rahatsızlık hissidir.
158 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACiLLERİ

PATOFİZYOLOJİ • TANI VE AYIRICI TANI


Hidroklorik asit ve pepsin mide ve duodenum ko­ Kalsik anamnez ve beraberinde görülen epigastrik
zasında hasara neden olurken mukus ve bikarbonat hassasiyet PÜH'ü düşündürür; fakat kesin tanı kli­
iyon sekresyonu mukozayı korur. Prostaglandinler nik olarak konamaz.
mukus sekresyonu ve bikarbonat üretimini arttıra­ PÜH'ün ayırıcı tanısında gastrit, işlevsel dispepsi,
rak mukozayı korurlar. Bu koruyucu ve hasar verici gastroözefagiyal reflü hastalığı, pankreatit, hepatit,
kolelitiazis, kardiyak iskemi, abdominal aort anev­
etkenler arasındaki denge ülser gelişimini belirler.
rizması, gastroparezis ve gastrik kanser
• Helicobacter pylori spiral, gram negatif, flajellalı bir
İlk değerlendirmede anteropoterior ve lateral bo­
bakteridir ve üreaz, sitotoksin, proteazlar ve diğer yun ve akciğer grafısi istenebilir.
bileşenleri üreterek müköz jeli bozar doku hasarı ve Tanı için "altın standart" ülserin üst gastrointestinal
ülser gelişimine neden olur. sistem endoskopisinde görülmesidir. Hassasiyet ve
Duodenal ülseri olan olguların %95'inde ve mide özgünlüğü >%95'dir ve bu tetkik ile diğer potansi­
ülseri olan olguların %70'inde Helicobacter pylori yel hastalıklar görülür ve uygun olan bölgelerden
enfeksiyonu bulunmaktadır. biyopsi alınmasına olanak sağlar.
NSAİİ'lar prostaglandin sentezini baskılayarak • Epigastrik ağrısı olan tüm hastalarda endoskopi ih­
mukus ve bikarbonat üretimini azaltır ve ayrıca tiyacı olmamakla birlikte özefagus ve mide kanseri
mukoza kan akımını azaltarak ülser gelişimine ze­ varlığını telkin eden "alarm" bulguları (Bknz. Tablo
min hazırlar. 43- 1) olan hastalarda endoskopi yapılmalıdır.
Akut gastrit genellikle ciddi hastalıklarda olan is­ Tam kan sayımı ile gastrointestinal kan kaybı
kemiye (yanık, travma, şok vs), direkt toksik etken­ sonucu gelişebilecek kronik anemi değerlendi­
rilmesi, abdomen ultrasonogrfa ile kolelitiazis
lere (NSAİİ, alkol vs) veya H. Pylori enfeksiyonuna
ve abdominal aort anevrizmasının değerlendi­
bağlı gelişir. rilmesi, elektrokardiyogram ve kardiyak enzimler
Dispepsinin özefajit, endoskopik olarak negatif ref­ ile kardiyak iskemi, karaciğer fonksiyon testleri ile
lü hastalığı ve PÜH gibi bir çok nedeni vardır; fakat hepatitin değerlendirilmesi, lipaz ile pankreatitin
dispepsi hastalarının %50'sinde herhangi bir sebep değerlendirilmesi ve akut abdomen grafı serisi ile
bulunmaz ve bu nedenle bu olgularda "fonksiyonel perforasyon varlığının araştırılması göz önünde
dispepsi" varlığından bahsedilir. bulundurulacak yardımcı testlerdir.
Helicobacter pylori enfeksiyonu acil servis ortamın­
KLİNİK ÖZELLİKLER da serolojik testler ve gaytada antijen taramaları ile
araştırılsa da bunu acil servis ortamında araştırıl­
• Yemek, süt veya antiasitlerle rahatlayan ve geceleri masını gösteren çalışma yoktur ve bu araştırmanın
mide boşaldığında tekarar başlayan epigastrik ağrı hastanın birincil bakımından sorumlu olan heki­
PÜH'nın en klasik göstergesidir. Ağrı haftalarca mine bırakılması daha iyi bir yaklaşımdır.
her gün olur ve daha sonra rahatlar ve birkaç hafta
veya ay sonra tekrar eder. ACİL SERVİS BAKIMI VE
Tipik olmayan başlangıçlar; özellikle yaşlılarda, TABURCULUK
sıkça görülür. PÜH tanısı konduktan sonra ana tedavi hedefi ül­
Ağrının karakterindeki değişimler gelişen bir serin tedavisi, ağrının rahatlatılması ve bu arada
komplikasyona işaret edebilir: şiddetli ve ani baş­ komplikasyon gelişimin engellenmesidir. H2 re­
layan ağrı perforasyon ve peritoniti, ani başlayan septör antagonistleri ve proton pompa inhibitör­
sırt ağrısı posterior perforasyonu, bulantı ve kusma leri tedavinin temelini oluşturur ve bunu yanında
mide çıkış obstrüksiyonunu ve kanlı kusma veya H.Pylori'yi eradike etmek için çeşitli tedavi proto­
rektumdan kan gelmesi gastrointestinal sistem ka­ kolleri kullanılabilir.
namasını düşündürür.
PÜH'nın tek bulgusu epigastrik hassasiyet değildir TABL043-l Endoskopi Gerektiren "Alarm
ve hassas veya özgün bir fizik muayene bulgusu de­ Bulguları"
ğildir. Komplikasyonların fizik muayene bulguları Yaş> 55 yıl
arasında karında yaygın defans (perforasyon), ka­ Açıklanamayan kilo kaybı
rında distansiyon ve kusma (mide çıkış obstrüksi­ Erken doyma
Israrlı kusma
yonu) veya gastrointestinal kanama yer alır. Disfaji
Akut gastrit epigastrik ağrı, bulantı ve kusma ile or­ Anemi ve gastrointestinal kanama
taya çıkabileceği gibi en sık gastrointestinal sistem Abdominal kitle
kanaması olarak kendini gösterir (mikroskobik ile Israrlı anoreksi
Sarılık
açık kanama arasında değişim gösterir).
BÖLÜM 44 • PANKREATİTVE KOLESİSTİT 159
• Proton pompa inhibitörleri (Omeprazol 20-40mg
ağız yoluyla günlük veya Lansoprazol 15-30mg @t;j:jııili@ Akut Pankreatit Nedenleri
Safra taşı (mikrolitiazis dahil)
ağız yoluyla günlük alınması; gibi) genellikle H2 Alkol (akut ve kronik tüketim)
reseptör antagonistlerine oranla daha hızlı ülser Hipertrigliseridemi
iyileşmesi sağlar ve ayrıca H.pylori'yi baskılayıcı et­ Endoskopik retrograd kolanjiyopankreatikoduktografı
kileri vardır. İlaçlar
• H2 reseptör antagonistleri (Simetidin 300 mg int­ Otoimmün hastalıklar (örn. Sistemik lupus eritematozus,
Sjögren sendromu)
ravenöz veya 800 mg yatarken ağızdan, Rantidin Genetik etkenler (PRSSl, SPINKl, CTFR)
50 mg İV veya 300 mg PO yatarken alınması; gibi) Abdominal travma
ülser iyileşmesi idame tedavisi için kullanılabilir. Ameliyat sonrası komplikasyonlar (abdominal veya kardiyak)
• Eğer akut H.pylori enfeksiyonu saptanırsa anti­ Bakteriyel enfeksiyonlar (Legionella, Leptosipira,
Mikoplazma, Salmonella)
mikrobiyal ve antisekretuvar beraber başlanarak Vira! enfeksiyonlar (Kabakulak, coxsackievirus,
başarılı tedavi oranları %70-%90'lara ulaşabilir cytomegalovirus, echovirus, hepatitis B virus )
bu tedavi kombinasyonalrı proton pompa inhibi­ Paraziter enfestasyonlar (Ascaris, Cryptosporidium, Toxop/asma)
Hiperkalsemi
törleri ile birlikte klaritromisin, amoksislin veya Hiperparatiroidi
metronidazol'ün 14 gün boyunca kullanılmasını İskemi
içerebilir. Posterior penetran ülser
PÜH komplikasyonu olan hastalarına her zaman Akrep zehiri
Organofosfat içeren zirai ilaçlar
konsültasyona ve tanısına ve hemodinamik stabili­ Pankreas ve ampüller bölge tümörleri
teye göre uygun üniteye yatışının yapılmasına ihti­ Duktogramda daralma tespit edilen Pankreas divizum
yac vardır. Oddi sfınkter disfonksiyonu
Epigastrik ağrısı olan hastaların çoğu acil serviste İdiyopatik
kesin tanı almamaktadır; fakat buna karşın eğer Kısaltmalar: CFTR = cystic fıbrosis transmembrane conductance
regulator, PRSSI = protez serine, 1 (tryspsin !); SPINK! = serine
hayatı tehdit eden önemli bir tanı (örn. abdominal peptidase ihnibitör, Kazal tip, 1
aort anevrizması veya miyokard enfarktüsü) ayırı­
cı tanıda gündemde ise yatış için danışmak ve ileri • Bilier kolik, safra taşlarına bağlı aralıklı safra kese­
değerlendirmek gerekir. si obstrüksiyonu ile karakterize ve semptomları 5
Eğer komplike olmayan PÜH, gastrit veya dispepsi saatten az süren ağrılardır. Safra taşları genellikle
kuvvetle düşünülüyorsa hastaların çoğunda proton klinik olarak sessiz seyreder ve herhangi bir yılda
pompa inhibitörü veya H2 reseptör antagonisti gibi semptomatik safra taşı bireylerin %1-%4'ünü etki­
asit baskılanma tedavisi başlanabilir ve uygun ta­ ler. Bu oran 5 ve 20 yılda sırasıyla %10 ve %20 ola­
kip programı ile birincil basamak sağlık kurumuna rak belirtilmiştir.
yönlendirilmelidir. Kolesistit safra kesesinin inflamasyonudur ve ge­
Hastaların tümüne taburcu olurken NSAİİ'den, nellikle safra taşına bağlı obstrüksiyon nedeniyle
alkok, tütün maddeleri, kafein ve enterik kaplı ol­ oluşur. Akut kolesistitlerin %10'nda perforasyon
mayan aspirinden kaçınma gibi taburculuk öneri­ gelişir.
lerinde bulunulmlıdır. ''.Alarm" bulguları olan has­ • Akaklkülöz kolesistit safra kesesinde taş olmadığı
talarda daha erken takip ve tetkik planlanmalıdır. durumlarda gelişir. İleri yaş, kritik hastalık, uzun
dönem total parenteral nütrisyon (TPN), diyabet,

44 PANKREATİT VE KOLESİSTİT
Casey M. Glass
immünyetmezlik ve doğum yapmış olmak risk fak­
törleri arasındadır.
• Kolanjit bilier sistemin tıkanıklığa bağlı enfeksiyo­
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin
nudur. Tedavi edilmediği taktirde yüksek mortalite
oranı ile seyreden ciddi bir hastalıktır.
• Koledokolitiazis ana safra kanalında taş bulunması
• EPİDEMİYOLOJİ durumudur.

Kolelitaizis ve alkol bağımlılığı Amerika Birleşik • PATOFİZYOLOJİ


Devletlerinde akut pankreatitin %90'ından sorum­
ludur. • Akut pankreatitteki ana nedenin tripsinin intra­
• Akut pankreatitin etiyolojisinde diğer birçok etken selüler alanda kontrol edilemeyen aktivasyonu
vardır (Tablo 44-1). olduğuna inanılmaktadır. Tripsin diğer sindirim
• Değerlendirme sonrası akut pankreatit olguarının enzimlerini aktive ederek pankreasta nekroz ve
%20'sinde herhangi bir etken bellirlenemez. inflamasyona neden olmaktadır.
160 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

Akut pankreatitin ciddi formlarında inflamatuar Eğer tıkanıklık devam ederse transmural inflamas­
sürecin lokal mediatörleri sistemik semptomları yon gelişir ve periton irritasyon bulguları gözlenir.
neden olabilmektedir ve sistemik iflamamtuar ya­ • Akut kolesistitin komponenti olarak polimikro­
nıt sendromu, çoklu organ yetmezliği ve ölüm geli­ biyal enfeksiyon gözlenir. Olası patojenler arasın­
şebilmektedir (Tablo 44-2). da gram negatif bakteriler (Esherichia cali %36 ve
Safra taşının oluşum nedenleri net değildir. Açlık ve Klebsiella %15) ve gram pozitif bakteriler (Entero­
rezidüel safra kesesi hacimlerinin olduğu durumlarda coccus %6, Staphylococcus %3 ve streptococcus %2)
safra taşı oluşum riski artmaktadır. Kolesterol taşları
gelmektedir.
(safra taşlarının %70'i) safrada kolesterol konsantras­
yonunun arttığı durumlarda gözlenir. Karışık tipte
pigment taşları (safra taşlarının %20'si) bilirubin-tuz
KLİNİK ÖZELLİKLER
karışımından oluşur ve safra çmuru, enterik enfeksi­ Pankreatit geçiren hastalar tipik olarak bulantı,
yonlar, kolanjt, ve paraziter enfestasyonlar varlığında kusma ve epigastrik ağrıdan şikayet etmektedir.
gelişir. Saf pigment taşları (safra taşlarının %10'u) bi­ Bazı durumlarda ağrı sağ üst kadran, sol üst kadran
lirubin polimerlerinden oluşur ve hemoliz, ileri yaş, veya sırta yayılım gösterebilir.
alkolizm, pankreatit, siroz ve TPN'e bağlı olur. Pankreatitin ağrısı ani başlar ve günlerce sürer.
Safra taşının safra kesesinden sistik kanala ve ana Akut pankreatit durumunda vital bulgularda anor­
safra kanalına geçişi sırasında lümen içi basıncın ar­ mallikler değişken şekilde olabilir ve hastalığın cid­
tışına ve tıkanıklığa bağlı olarak ağrı ve bulantı olur.
diyeti ile bağlantılıdır.
• Akut pankreatitli hastalarda fizik muayenede epi­
gastrik hassasiyet genellikle mevcuttur. Bağırsak
TABL044-2 Akut Pankreatitin sesleri azalmış olabilir. Cullen veya Turner belirti­
Komplikasyonları leri genellikle ciddi olgularda gözlenir.
LOKAL SİSTEMİK Sarılık akut pankreatitte gözlenen bir bulgu değil­
Pankreas nekrozu Kardiyovasküler dir fakat gözlenirse akut bilier pankreatit lehine yo­
Steril Hipotansiyon rumlanmalıdır.
Enfekte Hipovolemi Bilier kolik şikayeti ile başvuran hastalar genellikle
Pankreas çevresinde Miyokard depresyonu bulantı ve kusmanın eşlik ettiği sağ üst kadran ağ­
sıvı birikimi Perikardiyal effüzyon
rısı ile başvurmaktadır. Ağrı sağ omuz ve sırta ve
Pankreas apsesi Pulmoner
Pankreas psödokisti Hipoksemi nadiren de sol omuza yayılım göstermektedir. Ağrı
Plevra! effüzyon ve Atelektazi genellikle 5-6 saatten uzun sürmez.
fistül Plevra! effüzyon Akut kolesistitli hastalar benzer ağrıdan şikayet et­
Pankreas assiti Pulmoner infıltrasyon mekle birlikte semptomlar daha kalıcıdır. Bu hasta­
Pankreas dokularının Akut solunuma] distres larda Murphy bulgusu gözlenebilir (sağ üst kadra­
nekroz ile teması sendromu
nın palpasyonu ile solunumsal duraklama).
Hemoraji Solunum yetmezliği
Pankreas psödokisti Hematolojik Kronik kolesistiti olan hastalar ise aynı şikayetleri
Psödoanevrizma Dissemine intravasküler daha hafif olarak ve daha sıkça yaşarlar.
Tromboz-splenik koagülasyon Koledokolitiazisli hastalar sıklıkla ortada sırtta ağrı
ven, portal ven GI çekerler ve palpasyonla epigastrik hassasiyet göste­
Bağırsak nekrozu Peptik ülser/erozif gastrit rirler.
Sarılığa neden olan GI perforasyon
• Asendan kolanjitli olgularda sağ üst kadranda ağrı,
bilier obstrüksiyon GI kanama
Mide veya duodenum ateş ve sarılık gözlenir (Charcot Triadı), fakat her
obstrüksiyonu üç semptom aynı anda hastaların yarısından azında
Transvers kolon inflamasyonu görülür.
Dalak enfarktı
Re nal
Oligüri TANI VE AYIRICI TANI
Azotemi • Akut pankreatit, akut kolesistit, kolanjit ve kole­
Akut böbrek yetmezliği
Rnal arter ve / veya ven trombozu dokolitiazisin ayırıcı tanısında alt lob pnömonisi,
Metabolik psödokist rüptürü, peritonit, peptik ülser hastalığı,
Hiperglisemi yansıyan kardiyak ağrı, ince bağırsak obstrüksiyo­
Hipokalsemi nu, renal kolik, dissekan aort anevrizması, diyabe­
Hipertrigliseridemi tik ketoasidoz ve gastroenterit düşünülmelidir.
BÖLÜM 44 • PANKREATİTVE KOLESİSTİT 161
Akut pankreatit tanısı, tanıyla uyumlu hikaye ve fi­ muş taş(lar) tarafından kompresyonu ile obstrüksi­
zik muayene bulguları ışığında konur. yonu).
Akut pankreatitin objektif tanısı için 3 bileşenden Pankreatit ve bilier hastalıklarn tanısında düz karın
ikisinin bulunması gerekmektedir: (1) özgün karın grafilerinin faydası yoktur.
ağrısının bulunması (2) amilaz/lipaz değerinin nor­ US safra taşlarının ve bilier sistemde olan genişle­
mal üst sınırın üç katından fazla olması (3)pankre­ melerin tanınmasında yardımcı olur. Bilier pato­
atit ile uyumlu abdomen bilgisayarlı tomografi (BT) lojilere tanı konmasında tercih edilen testtir. Akut
veya ultrasonografi (US) bulgularının olması kolesistitin tanısında hassasiyeti %94 ve özgünlüğü
• Akut pankreatitin tanısında tercih edilen laboratu­ %78'dir. US'de sık karşılaşılan bulgular arasında
ar testi lipazdır. 600 IU/L olan eşik değerlerde öz­ sonografik Murphy bulgusu (safra kesesi üzerin­
günlük %95 ve hasasiyet %55 ile %100'dür. Lipaz de ağrı), safra taşı, duvar kalınlığında artma (>3-
seviyesinin normal olması pankreatit tanısını dışla­ 5 mm) ve perikolesistik sıvı (Şekil 44-1).US aynı
maz; bu durum özellikle kronik pankreatit hastala­ zamanda ana safra kanalı hastalıklarının tanısında
rı için geçerlidir. faydalıdır. Ana safra kanalının normal kabul edilen
• Akut pankreatit tanısında amilaz lipaza göre daha çapının üst sınırı 7mm'dir.
az geçerlidir. Amilaz vücutta pankreas ve tükürük BT pankreasın görüntülenmesi, pankreas enfla­
bezleri dahil birçok dokuda bulunur. Akut pank­ masyonunun onaylanması, flegmon, apse veya
reatitte serum amilazın normal üst sınırın 3 katı psödokist tanısı konması için tercih edilecek yön -
değerlere ulaşması durumunda özgünlük %95 ve temdir. Hafif ödematöz pankreatitte normal olması
hassasiyet %61 'dir. nedeniyle akut pankreatit tanısının dışlanması için
Karaciğer fonksiyonlarının bozuk olması bilier et­ kullanılmaz (Şekil 44-2). BT puanlama sistemleri
kenleri akla getirir. kullanılarak pankreatitin şiddeti konusunda bilgi
Tam kan-sayımı, kan biyokima analizi, serum laktat
sahibi olunabilir. Akut kolesistitin tanımlanmasın­
dehidrogenaz (LDH) akut pankreatitin ciddiyetini
da BT'nin %95'e varan hassasiyeti ve %96'lık öz­
belirlemekte faydalıdır. Ciddi pankreatit prospektif
günlüğü vardır (Şekil 44-3).
puanlama sistemleri ile tahmin edilmesi için akut
Safra kesesi ile ilgili başlangıç testleri sonuç vermez
pankreatit APACHE II skoru veya Ranson ölçütleri
ise HIDA yapılabilir.
kullanılır (Tablo 44-3).
Acil serviste endoskopik retrograd kolanjiyopank­
Tek başına kolesistit tanısını koyan veya dışlayan
reatikoduktografi (ERCP) nadiren kullanılır. Akut
tek bir laboratuar veya radiografık test yoktur.
pankreatit etiyolojisinde diğer testler başarısız ol­
Kolesistitin en hassas testi pozitifMurphy bulgusudur.
• duğunda kullanılabilecek bir yöntemdir. ERCP ko­
Lökositoz kolesistit için hassas veya özgün değildir.
ledokolitiazis olgularında veya bilier pankreatitte
Karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluk olası, ana
tedavide faydalıdır.
safra kanalında taş, kolanjit veya Mirizzi Sendro­
Magnetik rezonans görüntülemenin (MRG) pank­
munu düşündürür (ana safra kanalı ve ana hepatik
reatitte kullanımı henüz net değildir. Duvar kalın­
kanlının sistik kanal veya Hartmann poşuna otur-
lığı, perikolesistik sıvı ve komşu yağ deformasyo­
nunu belirlemek konusundaki yüksek hassasiyeti
@J;);jijjfj@ Ranson Kriterleri* nedeniyle MRI akut kolesistit tanısında faydalı ola­
bilir.
BAŞVURU ANIN DA TAKİP EDEN 48. SAATTE
Yaş >55y (>70y) Hematokrit seviyesindeki
Lökosit sayısı >16.000/ düşüş >%10 (aynı)
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
mm3 (> 18.000/mm3) Tahmini sıvı sekestrasyonun TABURCULUK
Kan glukoz seviyesi >6L (>4L)
• Akut pankreatitin tedavisindeki ana prensipler ara­
>200 miligram/dL Serum kalsiyum seviyesi <8,0
(>220 miligram/dl) miligram/dl (Aynı) sında ağrı ve bulantının kontrolü yanında uygun
Serum laktat Parsiyel oksijen basıncı <60 intravenöz hidrasyon ve bağırsakların dinlemeye
dehidogenaz seviyesi mm Hg (kullanılmaz) alınması gelmektedir.
>350IU/L (>400IU/L) İntravenöz sıvı hidrasyonu • Akut pankreatitli hastaların hepsinde vital bulgula­
Serum aspartat amino sonrası artmış kan üre rın ve oksijen satürasyonun yakın takibi gereklidir.
trasferas seviyesi nitrojen seviyesi >5 İntravenöz hidrasyon idrar çıkışı 0,5 cc/kg/saat ola­
>250 (aynı) miligram/dL (>2 miligram/ cak şekilde yapılmalıdır.
dL) • Akut pankreatitli hastalarda laboratuvarda mini­
Baz açığı >4 mmol/L (>6mmol)
mal değişiklik var ise ve vital bulguları normal ise
•Akalküloz (alkolik) akut pankreatit kriterleri ilk sırada listelenmiştir, şikayeti az olan ve sıvı gıdaları rahatlıkla alan has­
safra taşı pankreatif için kriterlerse parantez içinde verilmiştir.
talar eve gönderilebilir.
162 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

ŞEKİL 44- 1. Ultrasonografı görüntüsünde perikolesistik


sıvının(beyaz ok), safra yolu duvar kalınlığının (beyaz atılar)
ve artmış kese transvers çapının (beyaz noktalar) eşlik ettiği
akut kolesistit olgusu görülmektedir. (Dr. Mustafa Seçil'in
izniyle).
ŞEKİL 44-2. Hafif ödematöz pankreatiti gösteren abdo­
men BT kesitinde pankreas bezindeki iltihabi duruma bağlı
olarak pankreas sınırlarında belirginleşme ve çevre yumuşak
Organ fonksiyon bozukluğu, solunum sıkıntısı ve dokuda distorsiyon gözlenmektedir (oklar).
hipotansiyonun eşlik ettiği akut pankreatit girişken
şekilde tedavi edilmelidir.
Safra taşına bağlı pankreatit acil ERCP endikasyo­
ması uygundur. Alternatif tedavi olarak siproflok ­
nudur. sasin 400 miligram ve metronidazol 500 miligram
Eğer özellikle bir enfeksiyon kaynağı saptanmaz ise İV kullanılabilir.
akut pankreatitte antibiyotik kullanımına ihtiyaç Akut pankreatit ve ciddi sistemik komplikasyonla­
yoktur. Eğer eşlik eden enfeksiyon belirlenirse (en­ rın, şok veya yaygın pankreas nekrozunun olduğu
fekte flegmon, psödokist, sepsis) imipenen-cilastin hastalarda yoğun bakım şartlarında takip gerekli­
500 miligram İV veya 1 gram meropenem kullanıl- dir.

ŞEKİL 44-3. Abdomen BT kesitinde akut kolesistit olgusunda büyümüş safra kesesi ve perikolesistik sıvı (beyaz oklar),
artmış duvar kalınlığı (beyaz artılar) ve artmış kese transvers (beyaz noktalar) çapı gözlenmektedir. (Dr. Mustafa Seçil'in
izniyle).
BÖLÜM 45 • AKUT APANDİSİT J 63
• Eğer tesadüfi olarak safra taşları saptanıyorsa her­ • PATOFİZYOLOJİ
hangi bir işleme gerek yoktur. Hastalar bilier kolik
ve kolesistit gibi şartlar konusunda uyarılmalıdır. • Akut apandisit apendiks lümeninin tıkanması so­
Bilier kolik olan hatalar poliklinik şartlarında genel nucu oluşur. Artmış lümen içi basınç vasküler des­
cerraha danışılmalıdır. teğin azalmasına, bakteri invazyonuna, inflamatu­
Akut kolesistit atağı geçiren hastalar cerrahi kon­ var yanıta ve doku nekrozuna neden olarak olası
sültasyonu sonrası kolesistektomi veya kolesistos­ perforasyon ve periton kontaminasyonu ile sonuç­
tomi için yatırılmalıdır. lanır.
Akut kolesistit tanısı kesinleştikten sonra antibiyo­ • Klasik olarak apandisitte periumblikal başlayan ağ­
tikler başlanmalıdır. İlk denenecek tedavi protokol­ rının sağ alt kadrana yayıldığı gözlenir. Fakat buna
leri arasında seftriakson veya sefotaksim 1 gram karşılık çok sayıda atipik başlangıç görülebilir; bu
ve bununla kombine olarak metronidazol 500 durum genellikle appendiksin anatomik yerleşi­
miligram İV gelmektedir. Allerjisi olan olgularda mindeki ( örn. retroçekal, retroileal) değişkenlikle­
kinolon grubundan bir antibiyotik metronidazol re bağlıdır.
ile intravenöz olarak kombine edilebilir. Ciddi has­
talığı olan olgularda daha geniş spektrumu olan • KLİNİK ÖZELLİKLER
pipersillin/tazobaktam 3,75 gram İV kullanılması
gerekmektedir. • Akut apandisitte görülen en güvenilir belirti karın
• Asendan kolanjiti olan hastalara acil olarak sıvı re­ ağrısıdır.
süsitasyonu, geniş spektrumlu antibiyotikler ve saf­ Sağ alt kadran ağrısı akut apandisit tansısı için %81
ra yollarının cerrahi veya endoskopik drenajı için hassas ve %53 özgündür. Peirumblikal başlayan ve
cerrahi konsültasyonu yapılmalıdır. sağ alt kadrana yayılan ise akut apandisitin tanısın­
Koledokolitiazis ve safra taşı pankreatiti olan olgu­ da ağrı %64 hassasiyet ve %82 özgünlüğe sahiptir.
lara acil ERCP ile taş ekstraksiyonu gerekmektedir. Künt özellikte karın ağrısının başlangısından itiba­
ren klasik belriti triadı iştahsızlık, bulantı ve kus­
madır. Akut apandisitli hastalrın %60'ı bu belirti­
lerin bir kombinasyonuna sahiptir; fakat bunların
hiçbiri akut apandisit için hassas veya özgün değil­
dir.
Akut apandisitte görülebilen klinik muayene bul­
guları arasında McBurney bulgusu, Rovsing işareti,
Pso2s işareti, Obturator işareti ve rektal muayene
ile hassasiyet gelmektedir. Çocuklarda akut apan­
AKUT APANDİSİT disit tanısında en güvenilir fizik muayene bulgusu
45 Charles E. Stewart rebound hassasiyetidir.
• Ateş akut apandisitte geç görülen bir bulgudur ve
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin
perforasyon veya diğer komplikasyonlar olmadık­
ça nadiren 39° C'in (102,2° F) üzerine çıkar. Tahmin
edilebeileceği üzere ateş akut aandisit tanısında
• EPİDEMİYOLOJİ güvenilir olmayan bir bulgudur. 99,0°F'in üzerinde
vücut ısısı varlığı %47 hassas (%95 CI=%36-%57)
• Akut apandisit sık karşılaşılan bir durumdur. ve %64 özgündür (%95 CI=%57-%71).
Daha önce apendektomi geçirmemiş ve karın
ağrısı olan bireylerde akut apandsit her zaman
TANI VE AYIRICI TANI
akılda tutulmalıdır. Akut apandisitin hayat boyu
insidansı %7-9'dur ve bu nedenle akut apandisit Akut apandisitin tanısı esasen klinik olarak ko­
en sık karşılaşılan abdominal acillerdendir. Akut nur. Apandisitin ihtimalini arttıran etkenler aza­
apandisitin ekeklerde ömür boyu görülme sıklığı lan önem sırası ile: sağ alt kadran ağrısı, rebound
kadınlara göre biraz daha fazladır (sırasıyla %8,6 hassasiyet, kusma öncesi ağrı, psoas işatetinin göz­
ve %6,7). lenmesi, ateş, defans. Bu etkenlerden hiçbiri akut
Görüntüleme teknikleri sayesinde akut apandi­ apandisite özgün değildir.
sitin ameliyat öncesi tanısı daha net olarak kon­ Akut apandisitin ayırıcı tanıları arasında olan ve
makta olmasına karşın yine de acil serviste çalışan sağ alt kadran gastrointestinal sistem şikayetlerine
doktorlara yönelik açılan davaların önemli sebep­ yol açan klinik durumlar arasında volvulus, kolit,
leri arsında atlanmış akut apandisit tanıları yer al­ ileit, intraabdominal apse, invajinasyon, inkarsere
maktadır. herniler, bağırsak rotasyon anomalileri, mezenter
164 KISIM 7, SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

lenfadenitleri gelmektedir. Kadınlarda akut apan­ Eğer tanı kesin değil ise tam kan sayımı, idrar tetkii,
disiti taklit eden genitoüriner şikayetler arasında gebelik testi ve radyolojik görüntüleme gibi ek tet­
over torsiyonu, ektopik veya heterotopik gebelik, kikler istenmelidir.
over ven trombozu ve tubo-ovaryan apse veya sal­ Lökosit yüksekliği hassas olmasına karşın apandisit
penjit gelmektedir. erkeklerde ise testiküler ağrı sağ için çok düşük özgünlüğe sahiptir.
alt kadrana yansıya bilir. Renal kolik ve piyelonefrit İdrar tetkiki ürolitiazis ve üriner sistem enfeksi­
her iki cinstede sağ alt kadrana yansıyabilir. Abdo­ yonlarını ekarte etmek için gerekli olmakla birlikte
minal duvar ve rektus kılıf hematomlarının yanı inflame apandiksin üreter üzerinde bulunduğu du­
sıra psoas apseleri apandisiti taklit edebilir. Yine rumlarda piyüri ve hemati.iri gözlenebileceği akıl­
ağrı sağdaysa daha önce apandektomi geçirme­ da bulundurulmalıdır. Uterusu olup doğurganlık
miş tüm hastalarada sağ alt kadran ağrısında akut çağında olan tüm genç kadınlarda hamilelik testi
apandisit düşünülmelidir. uygulanmalıdır.

A B

c
ŞEKİL 45- l. Akut apandisitin ultrasonografık olarak gösterilemsi. Komprese olmayan inflame apandiks (kırmızı daireler)
kesitsel olarak gösterilmiş. (A; 7,SMHz) ve de uzunlaması kesitleri gösterilmektedir (B; 7,SMHz). Akut apanditin erken
dönemlerde inflamasyon ve ödeme bağlı apandiks katmanlarının laminasyonu gözlenir. C. Apandikolit (ok) ve akustik göl­
gelenmesi gözlenmekte (SMHz). (Mao OJ, Blaivas M: Emergency Ultrasound, 2. Baskı. The McGraw-Hill 2008. Tüm hakkı
saklıdır. Bölüm 9: Genel Cerrahi Uygulamaları. Şekil 9-23, Kısımlar A-C. İzniyle basılmıştır.)
BÖLÜM 45 • AKUT APANDİSİT J 65

Düz karın grafilerinde özellikli bulgular saptan­ Apandisite bağlı genel mortalite %l'in altındadır,
maz. Düz karın grafisinde gözlenen apendikste fakat perfore olduğu durumlarda %3'e çıkar ve yaş­
özgün bulgular arasında apandiks fekalitler, apen­ lılarda %15'e ulaşır. Çok genç ve çok yaşlı hastalarda
dikste gaz, bölgesel paralitik ileus, sağ psoas gölge­ tanıs1 oldukça zor olur bu popülasyonda geç tanı
sinin silinmesi ve serbest hava gözlenmektedir. alarak perfore apandisit insidansı artar ve mortali­
Ultrasonogrfai yapana bağımlıdır fakat rutin uy­ teyi arttırır.
gulanan merkezlerde tanıda belirgin bir üstünlüğe • Apandisit gebelerde ekstrauterin acillerin en sık
sahiptir. Ultrasonografi perofre apandisit, anormal nedenidir ve gebe olmayan popülasyonla aynı insi­
yerleşimli apandisit (örn. retroçekal) ve obez has­ dansa sahiptir. Eğer perofrasyon olursa fetal morta­
talarda tanını konmasında kısıtlılıkları mevcuttur. lite riski çok yüksektir.
Kadınlarda ve çocuklarda radyasyon maruzşyetini
düşürmek amacıyla ultrasonografi ilk tercih edile­
cek yöntem olmalıdır (Bknz. Şekil 45-1 ).
Bilgisayarlı tomografi (BT) hassastır (%98) ve son ACİL SERVİS BAKIMI VE
derece özgündür (%95). Odaklanmış apandiks TABURCULUK
BT'si veya gleneksel odaklanmamış karın BT'si ve
de kontrast madde kullanımı halen tartışmalı ko­ Amerika Birleşik Devletlerinde apandiksin acil
nulardır. BT'de apandisiti düşündüren bulgular olarak çıkarılması en uygun tedavi yöntemi olarak
arasında periçekal inflamasyon, apse, periapendiks kabul edilmektedir.
flegmon veya sıvı birikimleri gelmektedir. Günü­ Cerrahi öncesi hastaların oral alımı durudurlmalı,
müzde BT'in artan kullanımı ile hastaların rdyaso­ intravenöz kateter takılarak analjezi ve antibiyotik
na maruz kalması nedeniyle endişeler ortaya çık­ tedavisi başlanmalıdır.
maktadır (Bknz. Şekil 45-2). • Gereken durumlada; fentanil (0,02-0,02 mg/kg)
Magnetik rezonans görüntüle (MRG) gebe hasta­ gibi kısa etkili narkotik analjezikler zamnala veya
larda apandisit tanısının konmasında radyasyon nalokson ile etkilerinin geri çevrilebilmesi nede­
maruzitei olmaması nedeniyle kullanılışlıdır. MRG niyle tercih edilir.
iyonize radyasyonu kullanmaması nedeniyle ge­ Antibiyotikler anaeroblar, enterokoklar ve gram
belikte güvenli kabul edilmesine karşı maliyetinin negatif intestinal floraya etki edecek spektumda se­
yüksek olması, zaman alması ve her merkezde bu­ çilmelidir. Ameliyat öncesi dönemde verilen anti­
lınmaması dezavantajlarıdır. Bu durum diğer has­ biyotikler ameliyat sonrası yara yeri enfeksiyonunu
talarda kullanımını sınırlamaktadır. ve perofre olan olgularda intrabdominal apse insi­
Gereksiz cerrahileri engellemek ve tanı kesin ol­ dansını azaltır. Anaerob, enterokok ve gram negatif
madan hastanın erken eve gönderilmesinin önüne intestinal floraya etkili çeşitli antibioterapi proto­
geçmek için hastalar takibe alınabilir ve tekrarlayan kolleri arasında pierasilin/tazobaktam 3,375g İV
karın muayeneler ile değerlendirlebilir. veya ampisilin/sulbaktam 3 g İV gelmektedir.
• Takip süresinin sonucunda kesin tanı konmayan
olgulara kesin tanı koymak yerine spesifik olmayan
karın ağrısı tanısı konmalıdır.
Bu hastalarda aksi bir kontraendikasyon yok ise
eve gönderilerek aile hekiminn takibine girmesi
önerilmeli ve durumu kötüleşirse, artan ağrı var­
lığında, ateş ve bulantı olduğu durumlarda tekrar
başvurması önerilir. Hekim hastanın sorumlu ya­
kını veya ebeveyni ile konuşarak hastanın tekrar
değerlendirlmesinin önemi anlatılarak yapılan
laboratuvar tetkiklerinin yanıltıcı olabildiği anla­
tılmalıdır.

ŞEKİL 45-2. Kontrastlı BT grafileride akut apandisit dilate


ve inflame apendiks olarak gözlenmekte (kırmızı halka).
166 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

46 DİVERTİKÜLİT • Hastada benzer bir öykü yok ise veya mevcut şika­
yetler farklılık gösteriyorsa mutlaka görüntüleme
James C. O'Neill tetkiklerine başvurarak hastada başka patolojilerin
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin
varlığı araştırılmalı ve olası komplikasyonlar değer­
lendirilmelidir. BT hastalığn şiddetini gösterme­
si ve komplikasyonları belirleyebilmesi nedenine
tercih edilen yöntemdir. İV ve oral konrast madde
Divertikülit çok sık karşılaşılan ve kolon duvarından
ile yapılan adomen BT'nin %97 hassasiye ve %100
olan ufak herniasyonlar veya divertiküllerin iflamas­
özgünlüklüğü bildirilmiştir.
yonu sonucu oluşan gastrointestinal bir sorundur. • Tam kan sayımı, idrar tahlili ve karaciğer fonksi­
yon testleri gibi diğer laboratuvar bulgular tanısal
EPİDEMİYOLOJİ olmamakla birlikte diğer patolojileri ekarte etmek­
• Divertikülozu olan hastaların %10-%25'inde klinik te faydalı olabilir.
olarak divertikülit gelişir. Popülasyonun üçte viri • Karın grafıleri normal olabilir veya beraberinde
elli yaşına kadar ve üçte ikisi ise 85 yaşına kadar bu görülen ileus, pariyel ince bağırsak obstrüksiyo­
hasalıktan muzdarip olurlar. nu, kolon obstrüksiyonu, bağırsak perforasyonunu
gösteren serbest hava veya snırlanmış apseyi dü­
PATOFİZYOLOJİ şündren ekstralüminal hava birikimlerini göstere­
bilir.
• Klinik olarak divertikülit kolon içi basıncın yük­ • Ayırıcı tanıda akut apandisit, kolit (iskemik veya
selmesi sonucu divertikülerin erode olarak mikro­ enfeksiyöz), inflamatuvar bağırsak hastalığı ( Crohn
perforasyonlar gelişmesi sonucu oluşan perikolik hastalığı veya ülseatif klit), kolon kanseri, iritabl
inflamasyondur. arak hastalığı, psödomembranöz enterokolit, epip­
loik appendijit, safra kesesi hastalıkları, inkarsre
KLİNİK ÖZELLİKLER hemi, mezenter iskemi, komplike ülser hastalığı,
• peritonit, obstrüksiyon, over torsiyonu, ektopik
En sık belirti sol lat kadranda devamlı ve künt öze­
gebelik, over kist veya kitlesi, pelvik inflamatuvar
likte olan ağrıdır.Diğer belirtiler arasında tenesmus
hastalık, sarkoidoz, kolajen vasküler hastalık, sistit,
ve diyare-konstipasyon gibi bağırsak alışkanlıkla­
böbrek taşı, böbrek hastalıkları ve pankreas hasa­
rında olan değişimlerdir.
lıkları düşünülmelidir.
• Etkilenen divertikül üriner kanalı irite edrek sık
idarara gitme, dizüri veya piyüriye neden olur.
• İntraabdominal organların iritasyonu ve peritonite
sekonder olarak gelişen paralitik ileus karında şiş­ ACİL SERVİS BAKIMI VE
lik, bulantı ve kusmaya neden olabilir. İnce bağır­ TABURCULUK
sak obstrüksiyonu ve perofrasyonu gözlenbilir.
• Sağ alt kadranda ağrıyla apandisiti taklit ede du­ • Acil servis bakımı sıvı elektrolit desteği, ağrı ve
rumlar asendnkolonun divertiküler hastalığında ve bulantı kontrolü ile başlar. Genel durumu düşkün
uzun sağ tarfa uzanan sigmoid kolon divertikülitle­ olan, kontrol edilemeyen ağrısı bulunan, kusma,
rinde gözlenebilir. periton iritasyon bulguları olan hastalar, sistemik
• Fzik muayende nadiren vücut ısısı yükselmiş bu­ enfeksiyon belirtileri olan hastalar, yandaş hastalığı
lunabilir fakat jeneralize peritonit ve apse gelişmiş veya immünsüpresyonu olan hastalrve komplike
olgularda daha yüksek vücut ısıları gözlenebilir. divertiküitli (örn. flegmon, PS, obstrüksiyon, fistül,
• Karın bölgesinin fizik muayenesinde hafif derecede perforasyon)olgular yatırılmalı ve cerrahi konsül­
hassasiyetten ciddi karın ağrısına varan bulgular, tasyon istenmelidir.
• Hasta tamamıyla bağırsak istirahatine alınmalıdır.
obstrüksiyon ve peritonit gözlenebilir. Etkilenen
kolon bölgesinde dolgunluk veya kitl palpe edilebi­ Morfin O,1 mg/kg intravenöz gibi opioidler ağrı
lir. için gerekebilir. İntestinal obstrüksiyon veya adina­
• Gaytada gizli kan gözlenebilir. mik ileus olan olgularda nazogastrik sonda ihtiyacı
olabilir.
• Yatış gerektiren hastalarda İV antibiyotik verilmesi
TANI VE AYIRICI TANI gerekmektedir. Seçenekler arasında metronidazol
Divertikülit hikaye ve fizik muayene ile konabilir. 500 mg İV ve beraberinde ya siprofloksasin 400
Hastanın konzervatif tedaviye yanıt vermediği du­ miligram İV veya levofloksasin 750 mg İV kullanı­
rumlar hariç daha önce benzer şikayeti olan stabil labilir. Alternatif olarak tek ajanlı tedaviler arasında
hastalarda ek tetkiğe ihtiyaç yoktur. ampisilin-sulbaktam 3 gr İV, pipersilin-tazobak-
BÖLÜM 46 • DİVERTİKÜLİT 167
tam 3,35 gr İV, ertapenem lgr İV, tikarsilin-kla­ TABLO 47-1 İntestinal Obstrüksiyonun Sık
vulonik asit 3, 1 gr İV veya moksifloksasin 400 mg Gözlenen Nedenleri
İV gelmektedir. Şiddetli olgularda imipenem 500
DUODENUM İNCE BAGIRSAK KOLON
mg İV, meropenem 1 gr İV veya doripenem 500
mg İV gibi genişletilmiş spektrumlu atibiyotiklerin Stenoz Adhezyonlar Karsinom
Yabancı cisim Herni Fekal 'İmpaction'
kullanılmasına gerek vadır.
(bezoarlar) İnvajinasyon Ülseratif Kolit
İmmün sistemi sağlam olan, hafif belirtileri olun Lenoma Volvulus
Darlık
ağrı kontrolü ağızdan alınan ilaçlarla yapılabilen Superior Darlık Divertikillit (darllık,
olgular ayaktan takibe alınarak 7-14 gün boyunca mezenter apse)
oral antibiyoterapi ve sıvı diyet verilmelidir. Berrak arter Psödoobstrüksiyon
sıvı diyeti tolere ttikce ilerletilmeli ve sık aralıklarla sendromu
kontrol edilmelidir (2-3 gün aralarla). Eğer karın
ağrısı artarsa veya ateş gözlenirse veya oral alımı Komplikasyon ve mortalite riski 60 yaş üzerindeki
tolere edemez ise hasta doktoru ile bağlantıya geç­ bireylerde artar. Düzeltici cerrahi 24 saat üzerinde
meli ve acil servise başvurmalıdır. ertelendiği zaman mortalite dramatik olarak artar.
Oral antibiyotik tedavi protokolleri arasında met­ İleus hasar, enfeksiyon, ilaçlar veya elektrolit den­
ronidazol 500 mg sekiz saatte bir ve siprofloksasin gesizliğine bağlı olabilir.
500 mg 12 saatte bir veya klindamisin 300 mg 6
saatte bir veya trimetoprim sulfametoksazol 12
saatte bir; gelmektedir. Monoterapi tedavi proto­ • PATOFİZYOLOJİ
kolleri arasında amoksisilin-klavulanik asit 875 Blokaj luminal içeriğin ilerlemesini engeller ve
mg 12 saate bir ve mifloksasin 400 mg günde bir gastrik, bilier ve pankreatik sekresyonun birikimi­
defa gelmektedir. ne bağlı dilatasyon gözlenir.
• Distansiyon ile birlikte intra luminal basınç artar
ve bağırsak duvarının kan akımı bozulur. Basınç
intrakapiller basıncı arttırdığı durumlarda absorb­
siyon durur, sıvı kaçağı oluşabilir (üçünü boşluğa
kayıp). Mikrovasküler alanda olan bu değişiklikler
brsak florasının dolaşıma katılmasına neden olur
ve bakteremi ve sepsise neden olabilir. Olay devam
İNTESTİNAL OBSTRÜKSİYON etiği taktirde nekroz ve perforasyon gözlenebilir.
47 VE VOLVULUS • Obstrüksiyonla beraber oral sıvı alımı durur ve
kusma gözlenir. Bu sıvı kaybı yukarıda belirtilen
MarkHess üçüncü boşluğa olan kayıplarla birleşir ve hipovo­
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin
lemiye ve şoka neden olur.
Kapalı ans obstrüksiyonları (ileoçekal valvin kapalı
EPİDEMİYOLOJİ olduğu KBO'larında) progresyon daha hızlı gözle­
nir.
İnce bağırsak obstrüksiyonu (İBO) kolon obstrük­
siyonuna (KBO) kıyasla daha sık gözlenir. KLİNİK ÖZELLİKLER
İntestinal obstrüksiyon mekanik nedenlere veya
• Klasik hikayede bulantı, karında distansiyon ve
işlevsel nedenlere (adinamik veya paralitik ileus)
ağrı ike birlikte özgeçmişte var olan karın cerrahisi
bağlı olabilir ve ileus bunlar içinde en sık gözlene­
veya hemi vardır.
nidir. Mekanik obstrüksiyonlar intrinsik veya eks­ Karın ağrısı kramp tarzıdır ve aralıklı bir karak­
trinsik nedenlere bağlı olabilir. tere sahiptir. İBO ana olarak periumblikal ağrıya
Geçirilmiş cerrahiye bağlı adhezyonlar İBO'nları­ neden olmakla birlikte; hipogastrik ağrı sıklıkla
nın en sık sebebidir. İnkarsere herniler ise en sık KBO'larında gözlenir.
ikinci nedeni oluştumaktadır. İntestinal obstrüksi­ Kusma genellike erken evrelerde safralıdır ve geç
yonun diğer nedenleri Tablo 47-l'de sıralanmıştır. dönem İBO'larında ve KBO'larında fekaloid özel­
KBO'ları sıklıkla neoplazmlara bağlı olur. Fekal liklere sahip olur.
'impaction' genellikle yaşlı ve yatağa bağımlı hasta­ Hastalığın erken evrelerinde bağırsak sesleri art­
larda gözlenir. Sigmoid volvulus genellikle antiko­ mıştır; fakat zamanla bu durum kaybolur.
linerjk ilaç alan yaşlılarda gözlenir. Çekal valvulus • Hastada cerrahi skarlar, hemi veya kitleler gözlene­
ise daha çok gebe hastalarda gözlenir. bilir.
168 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

• Peritoneal bulgular perofrasyou düşündürür. • Özellikle kusma ve distansiyonun olduğu durum­


• Şok ve/veya hipovoleminin klinik bulguları bulu­ larda nazogastrik sonda ile bağırsağın dekempres­
nabilir (taşikardi, hipotansiyon). yonu sağlanabilir.
• Rektal muayene fekal 'impaction: gaytada gizli kan • Sıvı resüsitasonuna kristaloid infüzyonu ile baş­
veya kanser saptanabilir. Gayta çıkşı obstrüksiyonu lanmalıdır. Vital bulguların ve idrar çıkışının sıkı
ekarte etmez. monitorizasyonu ile sıvı resüsitasyonuna olan yanıt
Kadınlarda pelvik muayenede jinekolojik maligni­ değrlendirilebilir.
teler palpe edlebilir. Peforasyondan şüphelenildiği veya cerrahi planlan­
dığı durumlarda antibiyotik tedavisi (piperasilin­
tazobaktam 3,375 gr İV ve ampisilin-sulbaktam 3
TANI VE AYIRICI TANI gr İV) uygulanmalıdır.
• • Adinamik ileusta nazogastrik tüp, sıvı tedavisi ve
Düz karın grafileri İBO ve KBO'larını ayırt et­
mekte faydalıdır. Plicae circulares ince bağırsak gözlem gibi konzervatif tedavi yöntemleri genellik­
duvarında bulunan lineer dansitelerdir. Haustra­ le etkilidir.
lar kalın bağırsak tümenine tamamıyla uzanma­
yan yapılardır.
• Ayakta direkt karın grafılerinde dialte bağırsak
ansları ve basamak tarzı görülen hava sıvı seviyeleri ÇOCUK VE ERİŞKİNLERDE
tanısaldır. Ayakta veya yataak çekilen filmlerde ay­
rıca perforasyonu düşündüren serbest havanın ve
48 FITIK
��� ���������
pnömoni veya plevra! effüzyon bulgularının araştı­ Dave W Lu
rılması gereklidir. Çeviri: Tevfik Tolga Şahin
• Kontrastlı abdomen BT parsiyel veya tam bağırsak
obstrüksiyonunu ayırt etmek için kullanışlıdır. Ay­
rıca bağırsak obstrüksiyonu ve ileus ayırıcı tanısını
da yaparak bağırsak obstrüksiyonunun seviyesi ve Herni tanım olarak herhangi bir iç organın normalde
nedeni konusunda bilgi verebilir. bulunduğu boşluktan dışa protrüzyonudur.
• Laboratuvar testleri arasında tam kan sayımı
(CBC), kan üre azotu (BUN), serum elektrolitleri EPİDEMİYOLOJİ
ve idrar tetkikleri gelmektedir. Karaciğer fonskiyon • Hayatı boyunca toplumun yaklaşık %10'unda fıtık
tesleri, çapraz uyum çalışmaları ve koagülasyon ça­ gelişir.
lışmaları da gereken durumlarda yapılmalıdır. Fıtıklar yerleşim, içerik ve bu içeriğin durumuna
• Lökositoz ve sola kayma peritonit, bağırsak nekro­ (redükte, inkasere ve strangüle) göre sınıflanırlar.
zu ve apseyi düşündürür. Serum laktat düzeyinin En sık gözlenen fıtıklar inguinal, ventral ve femo­
ölçümü mezenterik vasküler oklüzyon veya şiddetli raldir (Şekil 48- 1 ).
dehidratasyon tanısında kullanışlı olabilir. • Fıtıkların %75'i inguinal hernilerdir ve inguinal
Dehidrtasyon ve şokun gelişmesi ile idrar dansitesi
fıtıkların üçte ikisi indirekt fıtıklardır. Erkeklerde
artar ve metabolik asitoz gelişir bunu yanında he­
daha sık gözlenmesine rağmen kadınlarda da en sık
mokonsantrasyon gözlenir.
karşılaşılan fıtık inguinal fıtıktır. Ventral hernilerin
• Sigmodoskopi veya baryumlu enema ile yapılan
insidansında cinsiyete özgün değişiklik gözlenmez.
kolon grafisi KBO'unun seviyesinin belirlenmesin­
Femoral fıtıklar ise kadınlarda daha sık görülme
de faydalı olabilir.
eğilimindedir.
• Psödo-obstrüksiyon (Oglivie Sendromu) kolonda
Fıtık gelişimine eğilimi arttıran etkenler; aile hika­
daha aşağı seviyelerde gözlenir.İntestinal motilite
yesi, gelişim anomalisi, inmemiş testis, genitoüri­
(çoğunlukla trisikli antidepresanlara bağlı) azal­
ner anomaliler, intraabdominal basıncı artıran ne­
mıştır ve bunun sonucunda geniş gaz birikimleri
denler (örn. assit veya gebelik) ve cerrahi insizyon
gözlenir. Hava sıvı seviyeleri direkt grafılerde na­
alanlarıdır.
diren gözlenir. Psödo-obstrüksiyon kolonoskopi ile
tedavi edilir.
PATOFİZYOLOJİ
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
• Fıtıklar; ekstraperitoneal alanın karın duvarını pe­
TABURCULUK
netre ettiği doğuştan zayıf alanlarda, çok katman!
• Mekanik bağırsak obstrüksiyonu ile hızlı şekile ge­ fasyal korumanın olmadığı bölgelerde ve yara böl­
nel cerrahi konsültasyonu yapılmalıdır. gelerinde (cerrahi veya travmatik).
BÖLÜM 48 • ÇOCUK VE ERiŞKiNLERDE FITIK 169

İndirekt inguinal fıtık -----'--'----

Femoral fıtık

..

f)
u-:·------'---'-----
___;____;__ _
_ İnguinal ligaman

Direkt inguinal hemi

ŞEKİL 48-1. Kasık fıtıkları.

Özgün fıtık tipleri arasında (1) direkt inguinal fı­ • Eğer fıtık redükte olamıyorsa inkarsere fıtık olarak
tıklar; Hasselbach üçgeninde transvers fasyanın değerlendirilir. Strangülasyon inkarsere içeriğin
zayıf olduğu bölgelerden olan protrüzyonlardır; (2) vasküler beslenmesinin bozulması ile olur ve acil
İndirekt fıtıklar; inguinal kanalda iç halkadan geçe­ cerrahi gerektiren bir durumdur.
rek inguinal kanalı dış halkaya kadar kat ederler ve • Eğer düzeltilemez ise strangülasyon sonucu nek­
dış halka hizasında kasık bölgesinde şişlikle ortaya roz, perforasyon, peritonit ve septik şok gözlenir.
çıkarlar; (3) İnsizyonel fıtıklar duvarda aşırı gergin­ • Protrüzyon gösteren şişlik dışındaki belritiler ağrı,
lik ve yara iyileşmesi problemi ile ortaya çıkarlar bulantı ve kusmadır. Çocuklarda huzursuzluk ve
ve yara yeri enfeksiyonuyla yakın ilişkilidirler; (4) beslenmenin bozulması gelmektedir.
Umblikal fıtıklar genellikle çocuklarda görülmekle
birlikte erişkinlerde de görülebilen ve artmış karın
içi basıncıyla ilişkili fıtıklardır; (5) Femoral fıtıklar TANI VE AYIRICI TANI
femoral kanalı geçerek inguinal kanalın altından
• Tanı ana olarak fizik muayene ile konur.
olan fıtıklardır.
• Tanı koymada güzenilir bir laboratuvar testi yoktur
fakat lökositoz ve asidoz iskemik bağırsak varlığını
KLİNİK ÖZELLİKLER düşündürebilir.
• Çoğu fıtık rutin fizik muayenede tespit edilir. • Ayakta direk karın grafisi ile seri takipte hava sıvı
Fıtık içerği hafif müdahele ile yerine geri döndürü­ seviyeleri ve perforasyondan şüphelenilen olgular­
lebiliyorsa bu fıtıklar redükte fıtıklardır. da serbest hava varlığını ortaya koyabilir.
170 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

sak obstrüksiyonu belirtileri anlatılmalı ve fıtığın


hemen redükte olamadığı duumlarda hemen acil
servise başvurması anlatılmalıdır.
İnguinal fıtığı olan bebeklerde inkarserasyon riski
yüksek olduğu için 24-72 saatte cerrahi onarımın
gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Buna karşılık
umblikal hemi çocuklarda çok sık karşılaşıldığı
için inkarserasyon veya obstrüksiyon olmadıkça
hemen tedavi önerilmez. Bu hastalar aile heki­
mine uzun dönem takip için gönderilmelidir. 4
yaşından büyük veya fıtık defekti 2 cm'den büyük
olan umblikal fıtıklı çocuklar cerraiye danışılma­
ŞEKİL 48-2. Ultrasonografık olarak fıtığın saptanması. lıdır.
Femoral bölgedederinde inkarsere obturatuar fıtık gözlen­
mekte. Pektineus kasının posteriorunda ve femoral arter (A)
ve venin (V) yerleşmiş durumda (oklar). Tintinelli 7. Baskı
(Mao OJ, Blaivas M: Emergency Ultrasound, 2. Baskı. The
McGraw-Hill 2008. Tüm hakkı saklıdır. Bölüm 9: Genel Cer­
ANOREKTAL HASTALIKLAR
rahi Uygulamaları; Sık görülen anomaliler, İnkarsere Hemi .
Şekil 9-16, Kısım D. İzniyle basılmıştır.) 49 Chad E. Branecki
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin

Fıtıkların ultrasonografi ile tespiti yapana ve vücut • HEMOROİD


yapısına bağlıdır fakat pediatrik hastalarda ve gebe­
EPİDEMİYOLOJİ
lerde radyasyon maruziyeti engellenmek istendiği
için faydalı olabilir (Şekil 48-2). Hemorid konstipasyonla, defekasyon sırasında
Bilgisayarlı tomografi fıtığın değerlendirlmesi için ıkınma, sık diyare, ileri yaş ve gebelik ile ilişkili bir
en iyi testtir. hastalıktır. Kronik karaciğer hastalığı, portal hiper­
Kasıkta şişliğin ayırıcı tanıları arasında; direkt veya tansiyon, obezite ve rektum veya kolon kanseri he­
indirekt fıtık, testiküler torsiyon, tümör, inguinal moroid gelişimine neden olabilir.
apse, hidrosel, varikosel ve hidradenitis süpürati­
va gelmektedir. Çocuklarda retrakte veya inmemiş
testis inguinal fıtık ile karışabilir.
PATOFİZYOLOJİ
• ACİL SERVİS BAKIMI VE İnternal hemoroidler denatat hattın proksimalinde
olan ve portal venöz sisteme drene olurlar.
TABURC ULUK
Eksternal hemoroidler dentat hattın distalinde bul­
Yakın zamanda inkarsere olmuş fıtık içeri itilmeye nana venöz yapılardır ve bu nedenle duyusal iner­
çalışılmalıdır. Fakat inkarserasyon zamanı konu­ vasyonu vardır ve eksternal inspeksiyon sırasında
sunda belirsizlik var ise nekroze olmuş bağırsağı gözlenir.
karına geri itmemek açısından redüksiyon denen­
memelidir. Bu gibi durumlarda hemen genel cerra­
hi konsültasyonu istenmelidir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
Acil cerrahi redükte edilemeyen inkasere fıtık veya
strangüle fıtık için tercih edilen cerrahi yöntemdir. İnternal hemoroidler anoskopik muayene ile direkt
Hastaların oral alımı kesilmeli, sıvı resüsitasyonu olarak gözlenebilirer ve genellikle saat 2, 5, 9 hiza­
sağlanmalı ve uygun analjezi yapılmalıdır. Sefoksi­ sında gözlenebilirler.
tin 2 gr İV veya piperasilin/tazobaktam 3,375 gr İV Eksternal hemoroidler defekasyon sırasında ciddi
gibi geniş spektrumlu antibiyotikler perforasyon ağrı, rahatsızlık ve kanmaya neden olur.
veya strangülasyon durumlarında gerekmektedir. • Eksternal hemoroidlerin trombozu rektumdan
Redükte olabilen inguinal fıtığı olan erişkinler cer­ mavi-mor kitlenin protrüzyonu şeklinde gözlenir
rahi polikliniğine yönlendirilerek cerrahi onarım ve palpasyonla son derece ağrılıdır.
açısından değerlendirilmeleri sağlanmalıdır. Bağır- Büyük hemoroidler prolabe olabilirler ve hekim
BÖLÜM 49 • ANOREKTAL HASTALIKLAR 171

Submukoza

Sirküler kas tabakası
__:
Houston �------' '----;;t, Longitudinal kas
valvleri tabakası ı!?
>O>
Serosa/periton

İnernal Pelvirektal
mesafe
Puborektal

�\:fi J
Morgagni Anal kriptler
kolonları ---- ---...:::
Derin
Dentat hattı _ _ (C
c.:
Q)
longitudinal kas lifleri Yüzeyel � Q)
Q) -
-.Y.
c
(intersfinkterik plan)
U) ·-
.Y.
UJ 1ii
� Sublütan
.,,,� ,....--tc
Eeksternal hemoroid-----�
venler
Anal Anal
papilla bezler

ŞEKİL 49-1. Anorektumun koronal kesiti.

veya hasta tarafından redüksiyonu gerekebilir. He­ KRİPTİT


moroidle inkarsere olarak mukus drenajınai pru­
ritus aniye, ağrır kanamaya, idrar retansiyonuna, EPİDEMİYOLOJİ
gangrene ve hatta sepsise sebep olabilirler. Cerrahi
Kriptit ana! spazm, tekrar eden diyare veya büyük
müdahele gerekebilir.
sert karakterde gayta nedeniyle oluşan devamlı
sfinkter travması sonucu gelişir.
TANI VE AYIRICI TANI
PATOFİZYOLOJİ
Rektal ağrının ve kanamanın diğer sebepleri olan
malignite, apse, kriptit, ana) fissür, travma, yabancı Ana! kriptler Morgagni sütunları arasındaki mu­
cisim, rektal prolaps ve venereal proktit hemoroid­ koza! ceplerdir. Ana) spazm hareketleri nedeniyle
lerin ayırıcı tanısı arasında gelmektedir. hipertrofıye olurlar ve buda lokal inflamasyon ve
enfeksivona neden olur (Kriotitis).
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Tedavi genelikle cerrahi değildir. Çoğu zaman he­
morodiler sıcak oturma banyosu, topikal steroidler,
analjezikler ve laksatifler (psylium tohumu içeren
bileşenler, gayta yumuşatıcılar) gibi konzervatif
yöntemlere yanıt verirler ve akut faz geçirilmiş olur.
Akut ( <48 saat) tolere edilemeyen tromboze he­
moroidler pıhtının eksizyonu ile tedavi edilebilir.
Tromboze hemoroid üzerindeki anoderm eliptik
olarak çıkarılır ve pıhtı boşaltılır (Şekil 49-2).
Kanamalı, ağrısı geçmeyen veya inkarsere ve stran­
güle olgular müdahele ihtiyacı olabileceği için cer­ ŞEKİL 49-2. Tromboze eksternal hemorirdin eliptik olarak
rahiye danışılmalıdır. eksizyonu.
J 72 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

KLİNİK ÖZELLİKLER • Muayenede sırasında ağrı nedeniyle anoskopi ve


dijital rektal muayene sınırlıdır.
• Ana belirti ve bulguları ana! ağrı, spazm ve kaşıntı­
dır. Bu tabloya kanama eşlik edebilir veya görülme­
yebilir.
• Etkilenen kriptlerin çoğu anal kanalda posteriorda TANI VE AYIRICI TANI
yerleşikti. Etkilenen kriptler hassas, şiş ve nodüler
İyileşmeyen olgular ve orta hatta olmayan ülserler
görünümdedir.
altta yatan Crohn hastalığı, ülseratif kolit, karsino­
ma veya çocuk süistimali gibi ciddi durumlar araş­
tırılmalıdır.
TANI VE AYIRICI TANI • Apse ve darlık oluşumu uzun süren şiddetli anal
• Kriptitin kesin tanısı inflamasyon, eritem ve püyün fıssürlerin komplikasyonudur.
anoskopi eşliğinde palpasyon ve direkt gözlem ile
konur.
Kriptit hem ana! fissür, fistül ve apse'e yol açabilir ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
veya bu hastalıklarla birlikte görülebilir.
• Sıcak oturma, liften zengin diyet ve lokal analjezik­
ler ve/veya hidrokortizon pomadları semptomatik
rahatlamayı sağlamaktadır. Komplike olmayan fıs­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK sürlerin çoğu birkaç haftada iyileşmektedir.
• Gayta yumuşatıcı laksatifler, liften zengin diyet, sı­
cak oturma banyosu hem gayta geçisşini kolaylaştı­ ANALFİSTÜL
rır hem de anüs ile kriptleri boş ve temiz tutar.
İyileşmeyen olgular ve derin kriptlerin tedavisi için EPİDEMİYOLOJİ
cerrahi müdahaleye ihtiyaç vardır.
• Anal fıstüller perinal ve iskiyorektal apselerin bir
komplikasyonu olarak gelişir.
• Ana! fistüller ülseratif kolit, Crohn hastalığı, ma­
ANALFİSSÜR ligniteler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, travma ve
tüberküloz ile birlikte görülebilir.
EPİDEMİYOLOJİ
• Anal fıssürler ağrılı rektal kanamanın en sık neden­
lerindendir.

PATOFİZYOLOJİ
Ana! fissürler bebeklerde, çocuklarda, genç eriş­
kinlerde ve postpartum kadınlarda sık gözlenir. • Ana] fistül ana! kanal ve dıştaki deriyi bağlayan
anormal inflamatuvar yoldur.
• Dış ağzı anteriorda yerleşik olan fistüller düz ve ba­
sit bir yol izleyerek ana! kanala açılır (Goodsall ka­
PATOFİZYOLOJİ
nunu). Buna karşılık posteriorda yerleşen fıstüller
• Klasik orta hat fıssürleri sert, büyük gayta kitle­ daha kıvrımlı bir yol izeyerek posterior orta hatta
si nedeniyle oluşur fakat akut diayre ataklarından açılırlar.
sonra da gözlenebilir. Ana! fissürler dentat hatan
başlayıp anal boyunca anodermde olan lineer yır­
KLİNİK ÖZELLİKLER
tıklardır.
• Fissür kronikleştikçe hafif soluk görünümlü ve • Fistül traktı olduğu müddetçe kötü kokulu, kan ile
ödematöz olurlar ve sıklıkla sentinel nodülü vardır. boyanan akıntı olur.
• Zonklayıcı tarzda, oturmakla, hareketle ve defekas­
yon sırasında oluşan ağrı genellikle traktın tıkana­
rak apse geliştiği durumlarda görülür.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Olguların %90'nında fıssürler orta hatta ve posteri­
TANI VE AYIRICI TANI
orda gözlenir.
• Defekasyon sırasında ve hemen sonra şiddetli ke­ • Apse ilk başvuru şikayeti olabilir.
sici ağrısı ile birliktedir ve bağırsak hareketleri ara­ • Hidrojen peroksitin kullanılarak 7MHz'lik prob ile
sında giderek azalarak geçer. yapılan ultrasonografi tanıya yardımcı olabilir.
BÖLÜM 49 • ANOREKTAL HASTALIKLAR J 73
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Uygun lokal anestezi infiltrasyonu sonrası apse
üzerine "haç" insizyon yapılır ve "köpek kulakları"
Düşkün görünmeyen hastalar analjezi, antipiretik­ şeklinde eksize edilerek drene edilir. Pansumana
ler ve oral antibiyotikler (siprofloksasin 750 mg genellikle gerek yoktur.
BID ve metronidazol 500 mg QID; 7 gün boyunca) • Sistemik bulgular veya toksik görünüm yok ise ge­
ile tedavi edilebilir. nellikle antibiyotik tedavisine ihtiyaç yoktur.
• Cerrahi eksizyon kesin tedavi yöntemidir. • Hasta 24 saat içinde tekrar muayeneye çağrılarak
cerrahi olarak değerlendirilmelidir.
ANOREKTAL APSE
EPİDEMİYOLOJİ PROKTİT
• Apseler enfekte anal kriptlerden köken alarak peri­
anal ve derin rektal bölgelere yayılır.
EPİDEMİYOLOJİ/PATOFİZ YOLOJİ
• Perianal apse en sık formudur ve ana! çıkışa yakın • Proktit rektal mukozanın inflamasyonudur.
yerleşim gösterir. • Sık görülen etkenleri arasında radyasyon tedavisi,
• Anorektal apseler en sık orta yaş erkelerinde gözle­ otoimmün bozukluklar, vaskülit, iskemi ve enfeksi­
nir. yonlar gelmektedir.
• Anorektal bölgenin cinsel yolla bulaşan hastalıkları
PATOFİZ YOLOJİ genellikle ana! seks yapan bireylerde gözlenir.

• Hastalığın mekanizması anal bezlerin kanalının


tıkanıklığı sonucu gelişen polimikrobiyal apse olu­
KLİNİK ÖZELLİKLER
şumudur.
• Enfeksiyon normalde gevşek yağ dokusu içeren po­ • Belirtiler anorektal ağrı, kaşıntu, akıntı, diyare, ka­
tansiyel boşluklara doğru yayılabilir. nama ve alt karın bölgelerinde krampları içermek­
• Crohn Hastalğı, ülseratif kolit, kanser, tüberküloz, tedir.
cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve travma gibi apse­ • Anoskopide inflamasyon, eritem, ülserler ve ya
ye neden olabilecek diğer etkenler araştırılmalıdır. akıntı gözlenebilir.

KLİNİK ÖZELLİKLER TANI VE AYIRICI TANI


• • Proktit ile başvuran hastalarda condyloma accumi­
Tipik olarak defekasyondan önce artan devamlı,
künt, sızlayıcı ve zonklayıcı ağrı gözlenir. nata, gonore, sifiliz, herpes ve AIDS'e bağlı enfeksi­
• Apse ilerldikçe ağrı oturma ve yürümeye engel ola­ yonlar araştırılmalıdır.
bilir.
• Dijital rektal muayenede ateş, lökositoz ve ağrılı ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
kitle gözlenebilir. • Enfeksiyöz bir nedenden şüpheleniliyorsa kültür
alınmalıdır.
• Sıcak oturma, gayta yumuşatıcılar, iyi ana! hijyen
TANI VE AYIRICI TANI ve analjezikler bir miktar rahatlama sağlar.
• Kültürler beklenirken enfeksiyonun ortadan kaldı­
• Derin yerleşimli apselerin tek başına fizik muayene
rılması için ampirik tedavi başlanmalıdır.
ile tanısı zordur. • Uygun tedavi programı seçilmeli ve ileri değerlen­
• Endorektal ultrasonogrfı, BT, MRG veya iğne ile
dirme mutlaka önerilmeldir.
işaretleme derin yerleşimli apselerin tanısının
onaylanması için gerekebilir.
REKTAL PROLAPSUS
EPİDEMİYOLOJİ
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Rektal mukoza prolapsusu en sık 2 yaşın altındaki
• Acil serviste drene edilebilecek tek apse türü basit çocuklarda gözlenir. Mukoza! prolapsus de 3. ve 4.
sistemik bulgular vermeyen perianal apselerdir. derece hemoroidlerle birlikte gözleneblir.
Diğer derin apseler ameliyathane şartlarında drene • Tam rektal prolapsus çok küçük ve çok ileri yaşlar­
edilmelidir. da ve genellikle de yaşlı kadınlarda gözlenir.
174 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

PATOFİZYOLOJİ KLİNİK ÖZELLİKLER


• Rektal prolapsus anatomik farklılıklarına göre 3 sı­ • Hastalar kitle hissi, pruritus ani ve kanlı dışkı gibi
nıfta incelenir: (1) rektal mukozanın prolapsusu (2) spesifik olmayan belirtiler ile başvurur. Neoplazi
rektum duvar katmanlarının üçününde prolapsusu ilerledikçe anoreksi, gaz distansiyonu, kilo kaybı,
diyare, konstipasyon ve dışkı kalibrasyonunda azal­
(3) üst retumun alt rektumdan anvajine olması.
ma gelişir.
• Pelvik tabanın gevşemesi ve sfinkterlerin zayıfla­
masına bağlı gelişir.

TANI VE AYIRICI TANI


KLİNİK ÖZELLİKLER
Bütün anorektal tümörler dikkatli görsel değerlen­
• Hastaların çoğunluğu ana! bölgede kitle tespit eder dirme ve anoskopiyle ve sigmoidoskopiyle tanına­
ve bu tabloya kanlı/mukuslu akıntı ve fekal inkon­ bilir.
tinans eşlik eder. • Tümörler yanlışlıkla hemoroid tanısı alabilir.
• Mukoza! prolapsus anal çıkıştan birkaç santimetre • Anorektal tümörlerin komplikasyonları arasında
dışarı çıkar. rektal prolaps, uzun süreli kan kaybı, apse veya fis­
• Tam rektal prolaps ise anal çıkıştn 15 cm dışarıya tül oluşumu gelmektedir.
kadar çıkabilir ve genellikle kımızı "top" benzeri
kitle şeklinde görünür.
ACİL SERVİS BA KiMi VE TABURCULUK
ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCULUK • Biyopsi için proktoskopik veya sigmoidoskopik
muayeneye gönderilmelidir.
Ödem, strangülasyon veya iskemiyi engellemek
için hafif devamlı basınçla redüksiyon deneneme­
lidir.
• Eğer doku ödemli ise redüksiyona yardımcı olmak REKTAL YABANCI CİSİMLER
için analjezi, sedasyon ve granüle şeker uygulan- EPİDEMİYOLOJİ
ması yapılabilir
• Hastalar her zaman rektuma yabancı cisim açısın­
Cerrahi düzelltme gnellikle gerekmektedir; fakat
dan hikayeyi doğru vermemektedir
hasta acil servisten ; kabızlığı engellemek için gayta
yumuşatcılar reçete edilerek taburcu edilebilir.
PATOFİZYOLOJİ
ANOREKTAL TÜMÖRLER • Yabancı cisimlerin çoğu rektal ampulladadır.
Peritoneal refleksiyon serbest havanın yerleşimi
EPİDEMİYOLOJİ konusunda belirleiyicidir.
Anorektal kanserlerin gelişimiyle ilişkilendirilen Pertoneal reflesiyonun altında serbest hava psoas
boyunca yerleşim gösterir. Peritoneal refleksiyo­
etkenler arasında sigara, anal ilişki, HIV ve genital
nun üstünde ise serbest hava diyarfragma altında
siğil yer alır.
yerleşim göstermektedir.
• Anal kanal tümörleri sık görülür ve daha kötü
prognoza sahiptir.
KLİNİK ÖZELLİKLER

PATOFİZYOLOJİ • Hastalar ağrı, kramp, kanama ve akıntıdan şikayet


edebilir.
Sınıflama dentat hatta göre tümör lokalizasyonu­ Rektum perforasyonu ateş, lökositoz, peritoneal
na göre yapılır. Ana] kanal kanserleri dentat hattın iritasyon belirtileri ve kanamaya neden olabilir.
proksimalinde yerleşim gösterirken anal marjin
neoplazmları dentat hattın distalinde yerleşim gös­ TANI VE AYIRICI TANI
terirler. • Yabancı cisimin pozisyonu, şekli ve sayısnı ve bu­
• Anal kanal neoplazileri adenokarsinom, melanom nun yanında perforasyon varlığını belirlemek açı­
ve Kaposi Sarkomunu içermektedir. sından direkt grafiler elde edilmelidir.
BÖLÜM 50 • KARACiGER HASTALIKLARI, SARILIK VE KARACİGER YETMEZLiGi 175
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK KLİNİK ÖZELLİKLER
• Distal rektumda yerleşen yabancı cisimlerin çoğu • Pilonidal kist 3 şekilde karşımıza çıkabilir; ağrısız
uygun sedasyon altında acil serviste çıkarılabilir. kist, akut enfekte apse veya ortta hatta natal kleftte
• Cam materyal, keskin uçlu objeler ve çıkarılmada sakrum ve koksiks üzerinde olan kronik drenajlı
güçlük çekilen objeler için cerrahi veya gastroente­ lezyon.
roloji konsültasyonu gerekebilir. • Ultrasonografı apsenin yaygınlığı belirlemede yar­
• Geniş spektrumlu antibiyotikler (piperasilin/tazo­ dımcı olabilir.
baktam 3,375 gr; 6 saatte bir ) profrasyondan şüp­
helenildiği durumlarda başlanmalıdır. TANI VE AYIRICI TANI
• Pilondal hastalık sıklıkla yanlış olarak perirektal
• PRURİTUS ANİ apse tanısı alır.

EPİDEMİYOLOJİ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• En sık nedenleri arasında diyet, enfeksiyöz ajanlar • Akut apseler acil serviste derene edilerek pansu­
ve iritan maddeler gelmektedir. man yapılmalıdır.
• Bu hastalık en sık erkeklerde beşinci ve altıncı de­ • Hasta immünsüprese değilse veya apse etrafında
kadda gözlenir. selülit yok ise genellikle antibiyotik endikasyonu
• Bağırsak paraziteri (Enterobius vermicularis) ço­
yoktur.
cuklarda en sık etkenler arasındadır. • Cerrahi konsültasyon nüksü engellemek için yapıl­
malıdır.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Rektal kaşıntı, kızarık, soyulmuş ve nemli perianal
bölge.

TANI VE AYIRICI TANI


• Atopik dermatit, liken planus, psöriazis ve anal
marjin neoplazileri pruritus aninin ayırıcı tanısın­
da değerlendirlmesi gerekmektedir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


50 KARACİGER HASTALIKLARI,
SARILIK VE KARACİGER
YETMEZLİGİ
• Artmış lif alımı, sıcak oturma, antihistaminikler,
Joshua A. Gentges
çinko oksit ve %1 hidrokortizon kremler hastalığın
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin
akut belirtilerini yatıştırmak amacıyla kullanılabi­
lir.
• Dirençli olgular proktoloğa veya dermatoloğa gön­
derilmelidir.
• SARILIK
PİLONİDAL SİNÜS
PATOFİZYOLOJİ
EPİDEMİYOLOJİ • Sarılık deri, skleralar ve mukozaların sarıya dön­
• Genellikle dördüncü dekaddan genç olan erkek mesidir; hiperbilirubineminin (hemoglobin yıkım
hastaları etkilemektedir. ürünü) bulgusudur ve safra pigmentinin birikimi
sonucu oluşur.
• Sarılığın iki şekli bulunmaktadır. Konjüge olmayan
PATOFİZ YOLOJİ
formunda bilirubin oluşumu (örn. hemoliz) art­
• Pilonidal sinüs içeri doğru büyüyen saça bağlı olu­ maktadır veya karaciğer hastalığına bağlı bilirubin
şan yabancı cisim granülomatöz reaksiyonunu içe­ tutulum ve konjügasyonu bozulmuştur. Konjüge
ren edinilmiş bir problemdir. olan formunda ise intra veya ekstra hepatik koles­
taza bağlı olarak konjüge bilirubinin intestinal sis­
tem yolu ile atılımı bozulmuştur.
176 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

Sarılığı olan hastada total bilirubin seviyesinin art­ Enzim yüksekliklerinde anormalliklerin biçimi
mış olması gerekmektedir. Sarılığı olan hastanın altta yatan neden konusunda fikir verir. Aminot­
değerlendirilmesinde klinik tek başına yeterli ol­ ransferaz yükseklikleri belirgin ise vira! veya toksik
mayıp; hassasiyeti ve özgünlüğü %70'dir. veya siroz gibi nedenleri, belirgin AP (normalin iki
veya üç katı yüksekliklerde) ve GGT (y glutamil
KLİNİK ÖZELLİKLER transferaz) yüksekliği intrahepatik veya ekstrahe­
Daha önce sağlıklı olan bireylerde ani gelişen sarı­ patik tıkanıklığa (safra taşı, darlık, malignite) işaret
lık ve bunun öncesinde prodromal olarak ateş, yor­ etmektedir.
gunluk, miyalji, büyümüş ve hassas karaciğer olası Coomb's testi ve hemoglobin elektroforezi anemi­
sebep olarak hepatite (büyük olasılıkla vira!) işaret si olan ve normal aminotransferaz düzeyleri olan
eder. (hemoliz ve hemoglobinopati) hastalarda yararlı
Yoğun alkol kullanımı alkolik hepatite işaret eder. olabilir.
Alkolik karaciğer ve siroz durumunda sarılık yavaş Klinik ve ilk laboratuvar bulguları konjüge biliru­
olarak gelişir (ileriki bölümlerde tartışılmıştır) binemiyi düşündüren hastalarda bilier, karaciğer ve
Diğer aile bireylerinde olan sarılık veya hastada safra yollarının ultrasonografi ile değerlendirilerek
tekrarlayan ve kendiliğinden geçen sarılık atakları­
safra taşları, dilate ekstrahepatik safra yolları ve
nın varlığı Gilbert sendromu gibi kalıtsal hastalık­
karaciğer, pankreas ve portal bölgede kitle/tümör
lara işaret eder.
Koledokta taş bulunmadığı sürece kolesistitin ken­ ekarte edilmelidir.
disi sarılığa neden olmaz. • Abdomen bilgisayarlı tomografi (BT) tetkiki de bu
Genellikle yaşlı hastalarda görülen ağrısız sarılık durumlarda kullanılabilmektedir fakat yüksek ma­
pankreatik veya hepatobilier malignitelere işaret liyetinin yanında safra kesesi ve taşlarının değer­
eder. lendirilmesinde hassasiyeti düşüktür.
Daha önceden kanser hikayesi olan hastada gelişen
sarılık ve eşlik eden sert büyümüş nodüler karaci­
ğer varlığı metastaz varlığını düşündürür. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Daha önce hikayesinde safra yollarından geçiril­
miş operasyonu, pankreatiti, kolanjiti, inflamatuar Eğer uygun testler istenmiş ve sonucunda karaciğer
bağırsak hastalığı olan ve sarılık gelişen bireylerde yetmezliği ve bilier kanallarda akut tıkanıklık yok
bilier kanal striktülerinden her zaman şüphelenil­ ve zamanında takiplere gelebilecek durumda ise,
melidir. hasta güvenilir ve uygun sosyal desteği mevcut ise
• Hepatomegali ile birlikte olan sarılık ve eşilik eden ayaktan takip edilebilir.
bacaklarda ödem, jügüler venöz dolgunluk, gallop Ekstrahepatik safra yollarında tıkanıklık mevcut
ritmi kronik kalp yetmezliğini düşündürür. ise acil serviste acil cerrahi konsültasyonu istenme­
lidir.
TANI VE AYIRICI TANI
Sarılığı olan hastada istenecek ilk laboratuvar test­
leri arasında serum direkt ve indirekt bilirubini, HEPATİT
aminotransferazlar ve alkalen fosfatazın (AP) ya­
EPİDEMİYOLOJİ
nında idrarda ürobilinojen ve bilirubin seviyesinin
ölçümü ve tam kan sayımı gelmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde toplumun %33'ünde
Hastanın klinik durumuna göre ek testler istenebi­ hepatit �ya (HAV) karşı edinilmiş immünite vardır.
lir (serum amilaz, lipaz, protrombin zamanı [PT], Yeni hepatit B (HBV) ve hepatit C (HCV) enfeksi­
elektrolitler, glukoz, kan üre azotu [BUN] ve krea­ yonları sırasıyla 50.000 ve 20.000 kişiyi bulmakta­
tinin, vira! hepatit paneli, ilaç düzeyleri ve gebelik dır.
testi) Uygun aşılama kampanyaları ile HAV ve HBV in­
PT karaciğer sentetik fonksiyonunu gösteren en sidansı dramatik şekilde düşmüştür. Amerika Bir­
hassas testtir ve uzamış PT belirgin hepatoselüler leşik Devletleri'nde karaciğer yetmezliğinin en sık
fonksiyon kaybı veya nekrozunu düşündürür. nedeni asetaminofendir.
Normal enzim düzeyleri ile seyreden sarılıkta bi­
rincil karaciğer nedenlerinden çok, altta yatan
PATOFİZYOLOJİ
sepsis, sistemik enfeksiyon, bilirubin metabolizma­
sının doğuştan gelen bozuklukları gibi nedenlere Hepatit karaciğerin toksik, metabolik veya enfeksi­
bağlıdır. yöz nedenlere bağlı inflamasyonudur. Klinik olarak
BÖLÜM 50 • KARACİGER HASTALIKLARI, SARILIK VE KARACİGER YETMEZLİGİ 177
asemptomatik olgulardan, fulminan hastalığa veya Sağ üst kadran veya epigastrik ağrı, bulantı, kusma,
siroza kadar değişen yelpazede değişebilir. diyare, sarılık ve pruritus olan hastalarda hepatit
Hepatoselüler ölüm karaciğerin metabolik ve sen­ düşünülmelidir. Hastalar tarafından iştahsızlık,
tetik fonksiyonlarını kaybederek toksin birikim, yorgunluk ve vücutta kırgınlık tariflenebilir.
koagülopati ve nütrisyonel eksiklere neden olma­ Bir kaç günlük genel pruritus, 'camcı macunu'
sına yol açar. Devam eden hastalık skar dokusunun renginde gayta çıkışı ve idrar renginde koyulaşma
gelişmesine ve karaciğer anatomisinin bozulması­ gastrointestinal semptomlar ve sarılıktan önce göz­
na neden olur. lenebilir. Diğer prodromal semptomlar geçerken
halsizlik sebat edebilir.
Nadiren ensefalopati, koagülopati ve kötüleşen sa­
KLİNİK ÖZELLİKLER
rılıkla seyreden fulminan karaciğer yetmezliği geli­
Akut hepatitten kronik hepatite, sirozdan karaciğer şebilir.
yetmezliğine hastalık devam eden bir süreçtir (Tab­ HAV ana olarak fekal oral yolla bulaşır ve Ameri­
lo 50-1 ). ka' da yaygındır. Çocuklar ve adölesanlar daha sık

@ij:Jitj.1ıj@ Hepatitin Klinik Özellikleri


AKUT KRONİK HEPATİT/
HEPATiT SİROZ (HBV, HCV, KARACİGER
(HEPATiT A, ALKOLE BAGLI YETMEZLİGİ
HBV, HCV, KARACİGER (SON EVRE HBV/
TANI TOKSİK) HASTALIGI) HCV, TOKSİK)
Semptomlar
Bulantı/kusma + + +
Ateş +
Ağrı + + ±
Değişen mental durum + +
Morarma/kanama + +
Fizik muayene
Sarılık + + +
Hepatomegali + ±
Assit + +
Ödem + +
'Spider' amgiomata + ±
L aboratuvar anormallikleri
Artmış ALT/AST + ± ±
AST/ALT>2 + ± ±
Protrombin zamanının uzaması/INR ± +
Artmış amonyak seviyesi ± +
Düşük albümin + +
Direkt bilirubinemi + ±
İndirekt bilitubinemi + + ±
Ürobilinojen + + +
Artmış Kan üre nitrojeni/kreatinin ±
Radyolojik bulgular
Assit ± +
Yağlı karaciğer +
Siroz + +
Kısaltmalar: ALT= alanine aminotransferaz; AST=aspartat aminotransferaz; HBV= hepatit B virüsü; HCV=
Hepatit C virüsü; INR= enternasyonel normalize edilmiş oran ('international normalized ratio'); += tipik olarak
mevcut; -= tipik olarak mevcut değil; ±= değişken
178 KISIM 7, SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

etkilenmesine karşın klinik sessiz ilerler bunun Viral hepatitte AST/ALT oranı <l'dir. Buna karşılık
yanında erişkinlerin çoğunda klinik semptomatik­ AST!ALT oranının > 2 alkolik hepatiti düşündürür.
tir, uzun ve şiddetli seyir gösterir. Semptomların Alkalen fosfataz düzeyleri tüm karaciğer hastalık­
başlangıcı diğer virüslere göre daha ani seyirlidir. larında hafif-orta şiddette artar. Buna karşılık ko­
Gündüz bakım evinde bulunan çocuklarda, yaşlılar lestazda üst sınırın 4 katından fazla olur. Buna be­
evindeki hastalarda, ortak kaynak olabilecek yemek raberinde GGT yüksekliği eşlik ediyorsa bilier staz
veya suya maruz kalan hastalarda epidemiler oluşa­ tanısı kesinleşmiş olur.
bilir. Hiperbilirubinemi olmayan belirgin ve izole alka­
HBV ana olarak enfekte kan veya vücut sıvıları bu­ len fosfataz artışı(alkalen fosfataz/bilirubin oranı
laşmış materyallere peruktan maruz kalınması ile 1000:1) lenfoma, tüberküloz, sarkoidoz ve fungal
bulaşır. Çoğu olgu sarılık gelişmeden subklinik ola­ enfeksiyonlar gibi infıltratif veya granülomatöz
rak seyreder. Genellikle belirtilerin başlangıcı sin- hastalıkları düşündürür.
sidir; %5-%10 olguda öncesinde serum-hastalığına
Total serum bilirubinleri ve beraberinde direkt
benzer poliartrit, proteinüri ve anjiyonörotik ödem
fraksiyonunun değerlendirilmesi faydalıdır çünkü
ile seyreden sendrom görülebilir. Belirti veren has­
konjüge {direkt) bilirubin fraksiyonunun %30 ve
taların genellikle HAV enfeksiyonuna göre daha
üzerinde olduğu durumlar vira! hepatit ile uyum­
uzun ciddi ve uzun süreli hastalık süreci vardır.
HCV Amerika Birleşik Devletleri'nde en sık karşı­ ludur.
laşılan kan yoluyla bulaşan hastalıktır ve sık bulaş Bilirubin düzeylerinin 20mg/dLnin üzerinde ol­
yolları parenteral, cinsel yolla ve perinatal bulaş­ ması veya protrombin zamanının birkaç saniye
madır. Çoğu hasta asemptomatik kalır veya HBV uzaması karaciğer işlevlerinde belirgin bozulmaya
veya HAV'a göre daha hafif semptomları vardır. işaret eder.
HBV'li hastaların %6-%10'u ve HCV'li hastaların Eğer ciddi hacim kaybı ve elektrolit bozuklukları
%50'sinden fazlası kronik karaciğer hastalığına düşünülüyor ise serum elektrolit, üre ve kreatinin
ilerler ve siroz gelişir. Ayrıca bu hastalarda hepato­ düzeyleri incelenmelidir.
selüler kanser gelişme riski artar. Bilinç düzeyindeki değişimlerde karaciğer yetmez­
Alkolik karaciğer hastalığı olan hastalarda akut liği ve bozulmuş oral alım düşünülerek plazma glu­
hepatit gelişebilir. Sıkça görülen bulgular hepato­ koz düzeylerine bakılmalıdır. Bilinç durumundaki
megali, sarılık, bulantı, ateş, anoreksi ve genel hal­ değişiklikler için diğer olası nedenler arasında hi­
sizliktir. Alkolik karaciğer hastalığı asemptomatik poksi, sepsis, intoksikasyon, yapısal intrakraniyal
yağlı karaciğerden hepatite; daha sonra siroza ve hastalıklar ve ensefalopati düşünülmelidir.
sonuç olarak son evre karaciğer yetmezliğine ola­ Tam kan sayımı geçici nötropeni ve takibinde geli­
cak şekilde bir sıra izler. şen rölatif lenfositoz ve yapısal bozukluklar çeşitli
Bir çok ilaç hepatoselüler (nekroz asetaminofen, vira] hepatitlerde gözlenebilir. Eğer anemi mevcut
fenitoin), kolestaz (oral kontraseptif, anabolik ste­ ise bu alkolik hepatit dekompanze siroz, gastroin­
roidler), steatohepatit (valproic asit, amiodaron) ve testinal sistem kanaması ve hemolitik süreç akla
kronik hastalık (nitrofurantoin, minosiklin) gibi gelmelidir.
mekanizmalar ile karaciğer hasarına neden olur. Vira] hepatit panelleri genellikle tanıda yararlıdır
Amerika Birleşik Devletleri'nde asetaminofen kara­ fakat acil servis ortamında her zaman bulunmaya­
ciğer yemezliğinin %40'ından sorumludur ve en sık bilirler.
ölümcül ilaç intoksikasyonudur. Zehirli mantarlar • Ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken önemli du­
da nadir fakat önemli hepatit ve akut karaciğer yet­ rumlar arasında alkol ve toksine bağlı hepatit, en­
mezliği nedenidir. Bknz. Bölüm 108 ve 130. feksiyöz mononükleoz, kolesistit, asendan kolanjit,
sarkoidoz, lenfoma, karaciğer metastazı, pankreas
TANI VE AYIRICI TANI veya safra yolu tümörleri gelmektedir.
Karaciğer yetmezliğinden şüphelenildiği durum­
larda ilk aşamada istenilecek laboratuvar testleri se­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
rum bilirubin (total ve direkt fraksiyonlar, indirekt Hastaların çoğu taburcu edilerek ayaktan tedavi
fraksiyon basit bir çıkarma işlemi ile bulunabilir), edilebilir. Bu tedavi için hastalara yatak istirahati,
aspartat amino transferaz, alanin amino tansferaz, uygun oral hidrasyon, kişisel hidrasyona dikkat
gama glutamil transpeptidaz (AST/ ALT/GGT), al­ edilmesi ve hepatoselüler (etanol ve ilaçlar) tok­
kalen fosfataz ve tam kan sayımıdır. sinlerden uzak durulması konusunda yeterli bilgi
• AST!ALT değerleri yüzlerde ise hafif vira] infla­ verilmelidir.
masyonla uyumludur; buna karşın binlerle ifade Yaşlılar, gebeler ve bilirubin düzeyi 20 mg/dLin
edilen yükseklikler yoğun hepatoselüler nekrozu üzerinde olan hastalar, uzamış potrombin zamanı
düşündürür ve şiddetli hastalık lehine yorumlanır. olan hastalar, hipoalbüminemisi ve hipoglisemisi
BÖLÜM 50, KARACİGER HASTALIKLARI, SARILIK VE KARACİGER YETMEZLİGİ 179
olan hastalar, gastrointestinal sistem kanaması olan naması veya sarılık ile başvurabilirler. Azalmış bilinç
olgular, özellikle asetaminofen içeren toksik madde düzeyi, halsizlik ve bitkinlikten şikayet edebilirler.
alan yüksek riskli hastalar mutlaka yatırılarak teda­ Hepatomegali genellikle bulunmaz. Sarılık, pedal
vi edilmelidir. ödem, assit, palmar eritem, caput medusa, jinekomas­
Alkole bağlı gelişen hafif şiddetteki hepatitler ge­ ti, splenomegali ve "spider" anjiyoma sıkça gözlenir.
nellikle ayaktan tedavi edilebilirler. Hastalara tiya­ Azalmış bilinç durumundan hiperrefleksi, spasiti­
min, folat, magnezyum, potasyumu içeren nütr­ site, konvülziyonlar ve komaya ilerleyen tanımla­
syonel destekler ve uygun oral alım, alkolden ve nan hepatik ensefalopati de hastalarda gözlenebilir.
hepatotoksik olduğu bilinen diğer maddelerden Asterixis (karaciğer tremoru ) karaciğer yetmezliği
kaçınmak konusunda önerilerde bulunmalıdır. ve ensefalopati için tipiktir fakat özgün değildir.
Hastalara kusma, ateş, sanlık ve karın ağrısı gibi şi­ Spontan bakteriyel peritonit, pnömoni veya üriner
kayetleri olur veya mevcut şikayetlerde kötüleşme sistem enfeksiyonu gibi eşlik eden enfeksiyonların
olursa geri gelmeleri önerilmelidir. Hastalara dü­ varlığı ve hastalarda eşlik eden böbrek yetmezliği
zenli poliklinik takipleri ayarlanmalıdır. bu hastaların bakımını ve tedavisini zorlaştıran et­
Alkole bağlı hepatiti olan hastalar yatırılarak tedavi kenlerdendir. Özefagus varislerinden olan kanama
edilmelidir ve hastalara PO veya İV 100 mg tiya­ kronik karaciğer yetmezliği olan olgularda gelişe­
min verilmelidir ve ayrıca hastaya profilaktik yok­ bilecek katastrofık bir komplikasyondur ve Bölüm
sunluk tedavisi verilmelidir. 41'de tartışılmıştır.
Hacim kayıpları ve elektrolit dengesizlikleri krista­
loid solüsyonlarla yerine konmalıdır. Hipoglisemi TANI VE AYIRICI TANI
%50 dekstroz solüsyonunun intravenöz olarak ve­
rilmesi ile yerine konmalı ve ayrıca günlük sıvıları­ Sirozun değerlendirilmesinde istenecek laboratu­
na dekstroz eklenmelidir ve plasma glukoz seviyesi var testleri serum bilirubin (total ve direkt fraksi­
yakın şekilde monitörize edilmelidir. yonlar, indirekt fraksiyon basit bir çıkarma işlemi
Fulminan karaciğer yetmezliği yoğun bakım üni­ ile bulunabilir), aspartat amino transferaz, alanin
tesine yatışı gerektirir ve solunum ve dolaşımın ag­ amino-transferaz, gama glutamil transpeptidaz
resif desteği sağlanır; bunun yanında intrakraniyel (AST/ ALT/GGT), alkalen fosfataz, tam kan sayı­
basınç arttığı durumlarda uygun tedavi başlanmalı mıdır ve protrombin zamanıdır. Hepatik ensefalo­
ve ayrıca koagülopati ve hipoglisemi düzeltilmeli­ patiden şüphelenilen durumlarda serum amonyak
dir. Ensefalopati gelişen durumlarda laktüloz baş­ düzeyine bakılmalıdır.
lanmalıdır (20 gram ağızdan veya 300 mL laktüloz Sirozlu olgularda serum transaminazlar ve biliru­
solüsyonunun 700 mL su veya serum fizyolojik bin hafif şekilde artmış veya normal olabilir.
ile c:lilüsyomı sonra51 30 c:lakiblık rt>t<1nsiyoıı l:w­ Artmış serum amonyak düzeyi hepatik ensefalo­
manları olarak uygulanabilir). Karaciğer yetmezliği pati tanısının konmasına yardımcı olmakla birlik­
olan hastalara solunum desteği gerekiyorsa genel­ te esasen bu tanı diğer nedenlerin dışlanmasıyla
likle entübasyona ihtiyaç vardır. Bu hastalar bilinç konur. Değişen bilinç durumunun diğer sebepleri
durumlarının azalması nedeniyle iki seviyeli pozi­ ayrıntısı ile araştırılmalıdır (örn. sepsis, menenjit,
tif ventilasyon desteği için uygun aday değildirler. serebral kanama, metabolik ve toksik bozukluklar).
Hastalar bir hepatoloğa ve transplant ekibine mut­ Assiti olan hastalarda spontan bakteriyel peritoni­
laka danışılmalıdırlar. tin (SBP) yıllık insidansı %30'dur. Sirozu olan ve
ateş, karın ağrısı, kötüleşen assit, subakut işlevsel
SİROZ VE KRONİK HEPATİT bozulma veya ensefalopati gelişen tüm hastalarda
SBP'den şüphelenilmelidir.
PATOFİZYOLOJİ SBP tanısı assitik sıvınn, ideal olarak ultrasonog­
rafı eşliğinde, örneklenmesi ile kesinleştirilir. Assit
• Uzun süreli hepatoselüler hasara bağlı olarak kara­ sıvı total protein, glukoz, laktik asit dehidrogenaz
ciğer parankiminde fıbrozis ve etkin hepatositlerin (LDH) düzeyleri açısından test edilmeli ve ayrıca
nodüller halinde bu kronik karaciğer yetmezlikli yayma yapılarak Gram boyama yapılmalı ve alt
karaciğer parankimi boyunca dağılımı gerçekleşir. gruplarına göre beyaz küre (BK) sayımı yapılmalı­
Karaciğerin metabolik ve mekanik işlevleri ortadan dır. BK sayımı >1000 hücre/mm3 veya nötrofil sa­
bozulur ve metabolik bozuluklara assit, özefagus yısı >250 hücre/mm3 SBP için tanısaldır. Azalmış
varisleri ve portosistemik şantlar gibi portal hiper­ glukoz ve artmış protein düzeyleri enfeksiyonu dü­
tansiyon bulgularına neden olur. şündürür (veya destekler).
• Gram boyama ve kültür sonuçları genellikle negatif
sonuç (%30-40) vermekle birlikte lOmL assit sıvısı­
KLİNİK ÖZELLİKLER
nın kan kültürü ortamına konması üreme ihtima­
• Sirozlu hastalar karın ağrısı, distansiyon, bulantı ve lini arttırarak başarı şansını arttırmaktadır. Gram
kusma, periferik ödem, gastrointestinal sistem ka- negatif Enterobacteriacea (örn. Escherichia coli,
180 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

edilebilir. Ayaktan tedavide kilit nokta hastanın al­


kolden ve diğer hepatotoksinlerden uzak durması­
dır.
Assit tedavisinde önerilen diüretik ilaçlar arasın­
da Spironolakton günde 50-200 mg ve Amilorid
günde 5- 1O mg gelmektedir. Protein kısıtlaması he­
patik ensefalopati komplikasyonunu engelleyebilir.
Karın ağrısı, ateş, asidoz, lökositoz, belirgin hipo ve
hipervolemi, yeni başlayan veya kötüleşen ensefa­
lopati, kanamanın eşlik ettiği koagülopati, veya be­
lirgin elektrolit dengesizliği olan hastalar hastaneye
yatırılmalıdır. Hepatorenal sendromu olan hastalar
nefrolojiye danışılmalıdır.
Hastanın semptomatik olarak rahatlatılması veya
ŞEKİL 50-1. Assit sıvısının sıkça görülen sonografik gö­ SBP tanısının konması için parasentez gereklidir.
rüntüsünde sıvının yanında brsak anslan ve duvarı kalınaş­ Parasentez acil serviste ve ideal olarak ultrasonog­
mış safra kesesi gözlenmektedir (Medstar Sağlık ve Micheal rafi eşliğinde gerçekleştirilir. Parasentez yapılma­
S. Antonis [DO, RDMS; ultrasonografi uzmanı]'ın yardımı dan önce 1.5 gr/kg İV albümin verilemlidir. 1 litre­
ve izniyle kullanılmıştır).
nin üzerinde assit sıvısı alımı hipotansiyona neden
olabileceğinden hastanın vital bulguları yakından
izlenmelidir. Eğer parasentez tanısal amaçlı yapılı­
Klebsiella) SBP'lerin %63'ünden sorumludur; bun­ yorsa; Gram boyama, hücre sayımı ve kültür için en
ları pnömokoklar (%15) ve enterokok.lar (%6-10) az 50 mL sıvı alınması gerekmektedir.
izlemektedir. Assit sıvısı analizi sonucunda SBP'den SBP'nin ampirik tedavisinde kullanılan antibiyotik
şüphelenilen olgularda hızla enterik florayı kapsa­ seçenekleri; Sefotaksim 2 gr İV 8 saatte bir (Şiddetli
yan ampirik antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. olgularda 4 gr 8 saatte bir ) veya Piperasilin-Tazo­
Ultrasonografi assit, enfeksiyöz veya kitle lezyonla­ baktam 3.375 gr İV 6 saatte bir veya Sulbaktam­
rının, kolesistit, hepatik ve portal ven trombozunu Ampisillin 3 gr İV 6 saatte bir veya Tikarsilin­
tanımlayabilir. Klavulanat 3.1 gr İV 6 saatte bir veya Seftriakson
Abdomen BT yapısal değişikliklerin tanımlamasını 2 gr İV 24 saatte bir kullanımını içermektedir. Eğer
yapabilir. Bilinç durumu değişikliği olan hastalarda parasentez yapılırken verilmemiş ise hastalara 1.5
beyin BT planlanmalıdır. gr/kg intravenöz albümin verilmesi hem böbrek
Hepatorenal sendrom sirozlu hastalarda oluşan yetmezliği insidansını hem de hastanede yatış bo­
akut böbrek yetmezliği türüdür. Hastanın klinik yunca mortaliteyi azaltmaktadır.
seyri kötüdür ve sebebi genellikle bilinmemektedir. Hepatik ensefalopatideki ana tedavi Laktüloz 20
Parankim fıbrozisi ve skar oluşumu nedeniyle gr PO veya 300mL'lik solüsyonunun 700 mL su ile
partal ven rezistansı ve hipertansiyonu gelişirerek sulandırılarak retansiyon eneması şeklinde de uy­
gastroözefagiyal bileşikede kolateral portosistemik gulanabilir. Flumazenil 1 -4 mg İV uygulaması kısa
dolaşım oluşumuna neden olarak gastroözefagi­ dönemde şikayetlerin düzelesine neden olur ancak
yal varis oluşumuna neden olur. Gastroözefagiyal uzun dönem etkileri bilinmemektedir. Hastalara
varise bağlı kanamalar hafif hematemez, "Kahve proteinden fakir diyete uygulanmalıdır.
telvesi" renginde kusmaya neden olabileceği gibi Kronik karaciğer hastalığı olan bir hastada hemate­
şiddeti kanama ve hematokezya ile de seyredebilir. mez, melena veya hematokezya varlığında gastroö­
Semptomlar baş dönmeleri, genel zayıflık gibi giz­ zefagiyal varis kanamasından şüphelenilmelidir. Va­
li kalabileceği gibi artan derecede konfüzyonla da ris kanaması Bölüm 41 öe ayrıntısı ile tartışılmıştır.
kendini gösterebilir. Uzamış protrombin zamanı varlığında 1 O mg PO
Siroz sıklık.la etanol ve vira) hepatite bağlı olabile­ veya intravenöz K vitamini verilmelidir. Masif veya
ceği gibi ilaç veya toksinler, hemakromatozis, Wil­ hayatı tehdit eden kanama varlığında taze donmuş
son hastalığı ve primer (idiyopatik) bilier siroz gibi plazma transfüzyonu gerekir. Ayrıca trombosit
daha nadir sebeplere bağlı da gelişebilir. fonksiyon bozukluğu olduğu durumlarda sağlıklı
vericilerden toplanarak konsantre edilmiş trombo­
sit tranfüzyonu ile işlevsel trombositler yerine kon­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
malıdır.
Sirozu olan hastalar gastroenetroloğunun ve aile • Ayrıca hastalarda var olan alkol ile bağlantılı send­
hekiminin ilaç ve tedavi önerisiyle ayaktan takip romlar (yoksunluk sendromu, ketoasidoz, Wer-
BÖLÜM 51 , GENEL CERRAHi iŞLEMLERiN KOMPLiKASYONLARI 181
nicke-Korsakoff gibi), sepsis, solunum ve dolaşım SOLUNUM SİSTEMİ KOMPLİKASYONLAR!
yetmezliği, elektrolit dengesizlikleri ve hipoglisemi • Atelektazi ameliyat sonrası dönemde ağrı, kesik ke­
gibi eşlik eden hastalıkların agresif tedavisi hasta­ sik nefes alma ve sekresyonların etkin temizlene­
ların klinik gidişinin tatmimn edici sonuçlanması memesi nedeniyle oluşmaktadır.
açısından önemlidir. • Ateş, taşikardi, takipne ve hafif hipoksi gözlenebi­
• Herhangi bir sebebe bağlı akut karaciğer yetmezliği lir. Pnömoni 24-96 saat sonra gelişebilir (Bknz. Bö­
(uzamış protrombin zamanı, hipoglisemi, ensefalo­ lüm 32.)
pati, ve belirgin sarılık ve benzeri durumların eşlik Pulmoner emboli ile ameliyat sonrası herhangi bir
ettiği) gelişmiş hastaların yoğun bakım ünitesine dönemde karşılaşılabilinir. Bulgular arasında hi­
alınması, agresif tedavisi ve gastroenterolog ve eğer poksi, taşikardi, göğüs ağrısı, nefes darlığı gelmek­
mevcut ise transplantasyon ekibine danışılması ge­ tedir (Bknz. Bölüm 27)
rekmektedir.
GENİTOÜRİNER SİSTEM KOMPLİKASYONLAR!
• İYE enfeksiyonları genellikle üriner sistemin ens­
trümantasyonu sonrası ortaya çıkmaktadır.
GENEL CERRAHİ
51 İŞLEMLERİN
• Bazı hasta gruplarında cerrahi sonrası idrar retan­
siyonu riski vardır (Bknz. Bölüm 56).
KOMPLİKASYONLARI Azalmış idrar çıkışı altta yatan bir çok nedene bağ­
lı olarak gelişebilen böbrek yetmezliği konusunda
Daniel J. Egan şüphe uyandırmalıdır (Bknz. Bölüm 52).
Çeviri: Tevfik Tolga Şahin
YARA YERİ KOMPLİKASYONLARI
• Hematomlar genellikle cerrahi alanda yetersiz
hemostaz sonucu gelişir ve operasyon bölgesin­
Acil serviste sıkça karşılaşılabilecek ameliyat son­ de şişlik ve ağrıya neden olur. Hastaların dikkatle
rası problemler arasında ateş, solunum sistemi değerlendirilmesi ve gereken durumlarda yara yeri
problemleri, genitoüriner problemler, yara yeri enfeksiyonunu ekarte etmek için yara yeri eksplo­
problemleri, vasküler problemler ve ilaç tedavi­ rasyonu yapılması düşünülmelidir.
lerinin komplikasyonları gelmektedir. Bu kitapta • Seroma yara yerinde berrak sıvı toplanmasıdır.
başka yerde bahsedilmemiş özgün problemlere bu • Yara yeri enfeksiyonları yarada şişlik kızarıklık,
bölümde değinilmektedir. drenaj ve ağrı ile kendini gösterir. Yara yeri enfeksi­
yonu gelişimi açısından risk faktörleri diyabet, kötü
KLİNİK ÖZELLİKLER nütrisyon, yara yerinde nekrotik doku varlığı, kötü
perfüzyon, yarada yabancı cisim varlığı ve hema­
ATEŞ tom varlığıdır.
• Hızlı yayılan enfeksiyon varlığında ve hastada eşlik
• Ameliyat sonrası ateş nedenleri 5 "W " şeklinde lis­ eden sistemik toksisite bulguları varlığında nekro­
telenir; "Wind" (Rüzgar)(Solunum Sistemi), "Wa­ tizan fasiitten şüphelenilmelidir (Bknz. Bölüm 92).
ter" (Su) (İdrar Yolu Enfeksiyonu [İYE]), "Wound" • Yara yeri dehisensi (yüzeyel veya derin fasyal)
(Yara Yeri), "Walking" (Yürüme) (Derin Venöz diabet, kötü nütrisyon, kronik steroid kullanımı
Tromboz [DVT]) and "Wonder Drugs" (İlaçları ve kötü cerrahi teknikle kapamaya bağlı gözlene­
Araştır) (Psödomembranöz Kolit [PMK]) bilir.
ilk 24 saatte olan ateş genellikle atelektazi, nekro­
tizan fasiit ve kolstridyum enfeksiyonlarına bağlı VASKÜLER KOMPLİKASYONLARI
oluşur. • Yüzeye! tromboflebit genellikle üst ekstremitelerde
İlk 72 saatte pnömoni, atelektazi, intravenöz-katete­ intravenöz damar yolu takılması sonrası görülür ve
re bağlı gelişen tromboflebit ve enfeksiyonlar komp­ etkilenen tarafta hiperemi, ısı artışı ve etkilenen ve­
likasyonların ana sebepleri arasında gelmektedir. nin üzerinde dolgunluk olması ile kendini gösterir.
İYE'ları ameliyat sonrası 3 ile 5. günler arasında • DVT genellikle alt ekstremitelerde şişlik, ağrı ve et­
gözlenmektedir. kilenen ekstremitede eritem ile seyredebilir (Bknz.
DVT genel olarak ameliyat sonrası 5. güne kadar Bölüm 27).
ortaya çıkmamaktadır; yara yeri enfeksiyonları ise
ameliyat sonrası yedinci ile 10. günler arasında or­ İLAÇ TEDAVİSİ KOMPLİKASYONLAR!
taya çıkmaktadır (Bölüm 27'ye bakınız).
Antibiyotiğe bağlı diyare (PMK) ameliyat sonrası 6. Birçok ilaç enfeksiyon olmadan ateşe neden oldu­
haftada ortaya çıkmaktadır. ğu bilinmektedir.
182 KISIM 7 • SİNDİRİM SİSTEMİ ACİLLERİ

PMK Chlostridium difficile toksini ile ortaya çıkan kapsamı olan antibiyotik tedavileri başlaması ge­
ve korkulan bir komplikasyondur. Karında kramp rekmektedir.
tarzı ağrıya neden olmasının yanı sıra sulu ve po­ Yüzeyel tromboflebiti olan hastalarda selülit veya
tansiyel olarak kanlı diyare ile seyredebilir. lenfanjit bulgusu yok ise sıcak uygulama, non­
steroid anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAİİ), elevas­
TANI VE AYIRICI TANI yon uygulanır. Süpüratif tromboflebitte etkilenen
venin eksizyonu gereklidir.
Ameliyat sonrası ateşi olan hastalarda yukarıda be­
İlaca bağlı PMK'da oral Vankomisin ve PO veya
lirtilen öğelere dikkat edilerek değerlendirme ya­
İV Metronidazol günümüzde mevcut olan tedavi
pılmalıdır.
yöntemleridir.
Solunum sistemi ile ilgili komplikasyonu düşünü­
len hastalara akciğer grafisi çekilerek atelektazi,
pnömoni, pnömotoraks açısından değerlendiril­ ÖZGÜN DURUMLAR
melidir. İleri tetkik olarak Toraks BT hastaların
MEME CERRAHİSİ KOMPLİKASYONLAR!
enfeksiyon, effüzyon veya pulmoner emboli açısın­
dan değerlendirilmesi açısından gereklidir. Meme cerrahisi sonrası sıkça karşılaşılan prob­
Oligüri veya anürisi olan hastalar hipovolemi bul­ lemler arasında yara yeri enfeksiyonu, hematom,
guları veya üriner retansiyon açısından değerlendi­ pnömotoraks, nekroz, deri fleplerinin nekrozu ve
rilmeli ve ayrıca renal fonksiyonlar açısından labo­ lenfödem gelmektedir.
ratuvar testleri yapılmalıdır.
PMK tanısını koyabilmek için hastaların gayta ör­ GASTROİNTESTİNAL SİSTEM CERRAHİSİ
neklerinde C.difficile sitotoksinin gösterilmesi ge­
KOMPLİKASYONLAR!
rekmektedir. Ancak olguların %27'sinde test nega­
tif olarak bulunmaktadır. Splanknik sinirlerin uyarılması motilite bozukluğu
ve paralitik ileus neden olur ve bu durum 3 gün içe­
ACİL SERVİS BAKIMI VE resinde kendiliğinden çözülür.
TABURCULUK Uzamış ileusta nörojenik olmayan nedenler akla gel­
melidir. Klinik özellikleri arasında konstipasyon, obs­
Yapılan cerrahi işlem açısından hastanın cerrahıyla tipasyon, karında distansiyon ve ağrı vardır.
iletişime geçerek teklif edilen tedaviler tartışılmalı­ Karın grafisi, tam kan sayımı, kan elektrolit düzey­
dır. leri, kan üre nitrojeni, kreatinin seviyesi ve idrar
Atelektazisi olan birçok olgu ayaktan ağrı kontrolü, tetkiki yapılmalıdır.
solunum egzersizi ve spirometri yapılmalıdır. Adinamik ileusun tedavisi, nazogastrik dekomp­
Ameliyat sonrası pnömoni polimikrobiyal oldu­ resyon, oral alımın kesilerek barsağın istirahate
ğundan yatırılarak antipsödomonal ve antistafilo­ alınması ve hidrasyondur.
kokal antibiyotik tedavi verilmesi önerilir (Bknz. Mekanik obstrüksiyonlar genellikle yapışıklıklara
Bölüm 32). bağlı olur ve eğer nazogastrik drenajı içeren kon­
Toksik olmayan İYE hastaları ayaktan takip edile­ zervatif tedavi işe yaramaz ise cerrahi tedaviye ihti­
rek oral antibiyotik tedavisi verilebilir. Eğer hastada yaç duyulabilir.
enstrümentasyon mevcut ise Gram pazitifleri kap­ • İntraabdominal apseler ameliyat öncesi olan konta­
sayan antibiyotikler tercih edilmelidir. minasyon veya anastomoz kaçağına bağlı gelişebi­
Yara yeri hematomu olan hastalarda cerrahi kon­ lir. Tanı bilgisayarlı tomografi veya ultrasonografi
sültasyonla birkaç dikiş alınarak hematom boşaltı­ ile konabilir. Perkütan drenaj veya cerrahi eksplo­
labilir. Hastaların yatışına genellikle gerek yoktur. rasyon, drenaj ve parenteral antibiyotik tedavisi ge­
Seroma olan hastalarda iğne ile aspire edilmeli ve rekir.
kültür çalışmalıdır. Hastaların yatışına her zaman Pankreatik kanal manipülasyonu sonrası pankrea­
gerek yoktur. tit görülebilir. Hasta semptomları arasında bulantı,
Çoğu yara yeri enfeksiyonu antibiyotik tedavisi ile kusma, karın ağrısı ve lökositoz gözlenir. Serum
tedavi edilebilir ve hastada sistemik toksik bulgu­ amilaz ve lipaz düzeyleri genellikle yükselir (amilaz
lar veya eşlik eden ciddi hastalıklar yok ise yatışa özgün değildir).
gerek yoktur. Perineal enfeksiyonlar polimikrobiyal Ameliyat sonrası dönemde kolesistit ve bilier kolik
olmaları nedeniyle yatırılarak parenteral antibiyo­ gözlenebilir. Yaşta hastaların akalkülöz kolesistit
terapi tedavi verilmelidir. geliştirmeye daha fazla yatkınlığı vardır.
Nekrotizan fasiiti olan hastalarda acil cerrahi deb­ Özefagus, mide ve kolon ameliyatlarından sonra
ridman ve parenteral antibiyoterapi gereklidir. Acil anastomoz kaçağı gözlenebilir. Özefagus kaçakları
servis hekiminin bu hastalarda acil olarak geniş belirgin morbiditeye ve mortaliteye neden olabilir.
BÖLÜM 51 • GENEL CERRAHi iŞLEMLERiN KOMPLiKASYONLAR! 183
Bariatrik cerrahi işlemler sonrası kanama ve kaçak Kolonoskopi sonrası en sık gözlenen komplikas­
riski mevcuttur. Gastrik bypass sonrası dumping yonlar kanama (biyopsi işlemlerinden sonra) ve
sendromu görülebilir. Ayrıca hastalarda mekanik perforasyondur. Belirtiler birkaç saat gecikebilir.
obstrüksiyon, ülser, reflü, vitamin eksikliği gelişe­ Şüphelenilen olgularda serbest havanın değerlen­
bilir. dirilmesi için karın grafisi ve ayakta çekilen alciğer
• Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG) kompli­ garfisinden faydalanılabilir. Ancak bu testlerin has­
kasyonları arasında enfeksiyon, kanama, peritonit, sasiyetinin düşük olması nedeniyle şüpheli olgular­
aspirasyon, yara dehisense, sepsis ve tüp obtsrüksi­ da BT görüntüleme yapılmalıdır.
yonu gelmektedir. Ayrıca tüp yerinden çıkabilir ve Rektal girişimlerden sonra görülen komplikasyon­
yerine kalıcı veya geçici olarak foley kateter yerleş­ lar arasında idrar retansiyonu, kabızlık, prolaps, ka­
tirilebilir. nama ve enfeksiyonlar gelmektedir.
• Stoma komplikasyonları genellikle cerrahi teknik­
teki hatalara veya altta yatan Crohn veya kanser
gibi hastalıklara bağlıdır. İskemi, nekroz, kanama,
hemi ve prolaps gözlenebilir.
Kısım 8
RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR
AKUT BÖBREK YETMEZLİGİ PATOFİZYOLOJİ
52 Marc D. Squillante • Böbrek Kan Akımının (BKA) azalması, çoğu ABY
Çeviri: Zaur İbrahimov sebebinin son basamağıdır.
• Prerenal yetmezlikte tubuler ve glomeruler fonksi­
yonlar korunmuştur ancak, GFR böbrek perfüzyo­
EPİDEMİYOLOJİ nun bozulmasına bağlı olarak azalmaktadır.
• Prerenal yetmezlik en sık toplum kökenli ABY (va­
• Sonuç, tedavi ve ayırıcı tanı açısından hastane kay­
kaların %70'i) nedeni olup, böbrek perfüzyonunu
naklı ve toplum kökenli akut böbrek yetmezliği
azaltan sebeplere bağlıdır (Tablo 52-1). Ayrıca, int­
ABY ayrımının yapılması önemlidir.
• rinsik böbrek yetmezliğinin iskemik ve nefrotoksik
Prerenal ABY toplum kökenli en sık sebep olup,
hastaların %70'ni oluşturmaktadır. Yakaların çoğu sebeplerinin ortak öncülüdür.
sıvı azalmasına bağlıdır. AS'e başvuran hastaların Daha önce ATN olarak bilinen, artık Akut Böbrek
yaklaşık %90'ında geri döndürülebilir nedenler iz­ Hasarı (Acute Kidney Injury [AKI]) olarak adlandı­
lenir. rılan İskemik ABY, intrinsik böbrek yetmezliğinin
• Böbrek kaynaklı sebepler, özellikle Akut Tubuler en sık sebebidir. Böbrek parank.imi, renal perfüz­
Nekroz (ATN), en sık hastane kaynaklı etiyoloji yonda ciddi azalmaya bağlı oluşan iskemik hasar­
olup, hastaların %70'ni oluşturmaktadır. Y BÜ ve dan etkilenmektedir. Bu, hastane kaynaklı ABY'nin
çoklu organ yetmezliği hastalarında sıktır. en sık sebebidir.
• Postrenal nedenler hem toplum kökenli hem de • İntrinsik böbrek yetmezliği, glomerul, interstisyum
hastane kaynaklı ABY hastalarının %10'nu oluştur­ veya tubullerin hastalıklarıyla oluşmakta ve renal
maktadır. vazokonstriktörlerin salınımına bağlıdır.
Mortalite oranları böbrek yetmezliğinin sebebi ve • İntrinsik böbrek yetmezliğinin etiyolojileri anato­
ciddiyetine bağlıdır. Yetişkin ABY ölümlerinin bü­ mik olarak küçük damar hastalığı, primer glome­
yük bir kısmı sepsis ve kardiyopulmoner yetmez­ ruler hastalık ile tubuler ve interstisiyel hastalıkla­
liğe bağlıdır. Hastane kaynaklı ABY daha yüksek rıdır (Tablo 52-1 ).
mortaliteye sahiptir. • Nefrotoksinler ATN'nin en sık ikinci sebebi olup
• RIFLE sınıflandırması, prognozla korele olan; cid­ yaklaşık %25'ni oluşturmaktalar.
diyetine göre sıralanmış 3 evreden (Risk, Hasar • ABY pediatrik popülasyonda farklı spektruma
(Injury), Yetmezlik (Failure)) ve sonucuna göre sahiptir: glomerulonefrit ve hemolitik-üremik
sıralanmış 2 evreden (Kayıp (Loss), Son evre (End­ sendrom gibi hastalıklara ikincil olarak intrinsik
stage) böbrek hastalığı) ibarettir. Renal risk, hasar
renal nedenlere bağlı ABY daha sık görülmektedir
ve yetmezliğinin evrelemesi Serum Kreatinin/Glo­
(%45).
merul Filtrasyon Hızı (GFR) kriteri veya 6-24saat­ • Postobstruktif ABY tubuler basıncı arttırarak filt­
lik idrar çıkışına göre yapılabilir.
• rasyonu azaltmaktadır. Bu olay seçilmiş popülas­
AS'te hastayı kısıtlı zaman aralığında gören acil
hekimi için kreatinin değerinin bazaline göre deği­ yonda (yaşlılar gibi) önemli ölçüde daha sık görül­
şimini değerlendirmek en kullanışlı yoldur: Renal mektedir.
• ABY'nin düzeltilmesinde anahtar rol BKA'nın dü­
Risk=serum kreatinin değerinin bazaline göre 1,5
kat artışı, Renal Hasar=serum kreatinin değerinin zeltilmesidir.
bazalin 2 katına çıkması, Böbrek Yetmezliği=serum • Prerenal ABY'de dolaşımdaki sıvının yerine konul­
kreatinin değerinin bazalin 3 katına çıkması veya ması kritik öneme sahiptir.
kreatinin >4,0 mg/dL veya akut artışın >0,5mg/dL • İntrinsik ABY tedavisinde altta yatan sebebe (tok­
olmasıdır. sinlerin kaldırılması, glomeruler hastalığı tedavisi)
• Diyalizin kullanılmasına rağmen, ABY'den ölüm müdahale BKA düzeltilmesine yardımcı olmakta­
oranı dekadler boyunca aynı kalmıştır. dır.
• Pediatrik ABY farklı grup etiyolojilerden kaynak­ • Postrenal obstrüksiyonun kaldırılmasıyla vazo­
lanmakta ve ölüm oranı %25 civarındadır. konstrüksiyon ve tubuler basınç azalır.

184
BÖLÜM 52 • AKUT BÖBREK YETMEZLİGİ 185

@,S:jHJjj@ Böbrek Yetmezliği Sebepleri


PRERENAL RENAL (İNTRİNSİK) POSTRENAL
Hipovolemi Tubuler hastaltk Tüm yaşlarda
GI: azalmış alım, kusma ve ishal İskemik akut tubuler nekroz: prerenal Uretra ve mesane çıkışı
Farmakolojik: diüretikler sebeplerden kaynaklanan başka bir Fimozis veya üreteral darlık
Üçüncü boşluğa kaçış hastalığa bağlı gelişir (erkeklerde)
Ciltten kayıplar: ateş, yanık Nefrotoksinler: aminoglikozidler, Nörojenik mesane: diyabetes mellitus,
Çeşitli: hipoaldosteronizm, radyokontrast ajanlar, sisplatin, omurilik hastalığı, multipl skleroz
tuz kaybettiren nefropati, amfoterisin B, hem pigmentleri Parkinson hastalığı, farmakolojik:
postobstruktif diürez (rabdomiyoliz, masif hemoliz) antikolinerjikler, a-adrenerjik
Hipotansiyon Obstrüksiyon: ürik asit, kalsiyum antagonistler, opiyatlar
Septik vazodilatasyon oksalat, miyelom hafif zincirleri, Taşlar: Güneydoğu Asyalı çocuklarda,
Kanama amiloid, farmakolojik: sulfonamid, mekanik müdahale geçirmiş
Azalmış kardiyak output: triamteren, asiklovir, indinavir erişkinlerde
iskemi/infarktüs, valvulopati, İnterstisyel hastalıklar Erişkinler
kardiyomiyopati, tamponad Akut interstisyel nefrit: çoğunlukla Uretra ve mesane çıkışı
Farnıakolojik: �-blokörler, Ca kanal ilaç reaksiyonudur (en sık NSAİ Benign prostat hipertrofısi
blokörleri, diğer antihipertansif ve antibiyotikler, fakat diüretik, Prostat, mesane, serviks veya kolon
ajanlar fenitoin, allupurinol ve rifampin de kanseri
Yüksek outputlu yetmezlik: sebep olabilir) Tıkanmiş kateterler
tirotoksikoz, tiamin eksikliği, Enfeksiyon: bilateral piyelonefrit, Ureter
Paget hastalığı, arterio-venöz Lejyoner hastalığı, hantavirüs Taşlar, ürik asit kristalleri
fistül enfeksiyonu Papiler nekroz: orak hücre hastalığı,
Renal arter ve küçük damar hastalığı İnfiltratif hastalık: sarkoidoz, lenfoma diyabetes mellitus, piyelonefrit
Emboli: trombotik, septik, Otoimmün hastalıklar: sistemik lupus Tümor: ureter, uterus, prostat, mesane,
kolesterol eritematozus kolon karsinomu, retroperitoniyal
Tromboz: ateroskleroz, vaskülit, Toksikolojik: aristoloşik asit lenfoma, Uterin leyomiyomata
orak hücre hastalığı Glomerüler hastalıklar Retroperitoniyal fibroz: idiyopatik,
Diseksiyon Hızlı ilerleyen glomerulonefrit tüberküloz, sarkoidoz, metilserjid,
Farmakolojik: NSAİ, ACE (Rapidly progressive glomerolu­ propranolol
inhibitörleri, anjiyotensin nephritis): Goopasture sendromu, Darltk: tüberküloz, radyasyon,
reseptör blokörleri Wegener granulomatozu, Henoch­ şistozomiyazis, NSAI'ler
(mikrovasküler etki ederler, fakat Schönlein purpurası, mernbranop­ Çeşitli: aort anevrizması, gebe uterus,
prerenal fizyolojiye sahiptir) roliferatif glomerulonefrit inflamatuar bağırsak hastalığı, kan
Siklosporin ve takrolimus Postinfeksiyöz glomerulonefrit pıhtısı, travma, kazara cerrahi ligasyon
Mikrovasküler tromboz: Küçük damar hastalıkları Bebek ve çocuklar
preeklampsi, hemolitik­ Mikrovasküler tromboz: preeklamp­ Ureta ve mesane çıkışı
üremik sendrom, dissemine si, hemolitik-üremik sendrom, Anteroior ve posterior ureteral valv
intravasküler koagülasyon, dissemine intravasküler koagülas­ gibi anatomik malformasyonlar
vaskülit, orak hücre hastalığı yon, trombotik trombositopenik (erkeklerde)
Hiperkalsemi purpura, vaskulit Ureter
Malign hipertansiyon Vezikoureteral reflü gibi anatomik
Skleroderma malformasyonlar (sakılıkla
kadınlarda)

KLİNİK ÖZELLİKLER Fizik muayene vital bulguların, sıvı durumunun,


idrar yollarının bütünlüğünün ve idrar çıkışının,
Böbrek fonksiyonlarındaki bozulma serumda azot­ kimyasal zehirlenme belirtilerinin, ilaç kullanımı­
lu atık maddelerin aşırı maddenin birikimine se­ nın, kas hasarının, enfeksiyon belirtilerinin veya
bep olmaktadır. Hastalarda çoğunlukla altta yatan ilgili sistemik hastalık belirtilerinin değerlendiril­
nedene ait belirti ve bulgular görülse de; sonuçta mesini kapsamalıdır.
böbrek yetmezliği semptamları izlenir. Tanısal testler: idrar tetkiki (Tablo 52-2), kan üre nit­
Üremi daha da kronikleştiçe hastalar aşırı volüm rojeni ve kreatinin düzeyi, serum elektrolitleri, idrar
yükü, hipertansiyon, pulmoner ödem, mental du­ sodyum ve kreatinini ve idrar osmolalitesinden oluş­
rum değişikliği veya nörolojik semptomlar, bulantı maktadır. Bu incelemeler ile hastaların çoğu prerenal,
ve kusma, kemik ve eklem problemleri, anemi ve renal ve postrenal olarak sınıflandırıJabilmektedir.
enfeksiyonlara artmış yatkınlık ölümün önemli bir Sınıflandırmaya yardımcı olabilmek için fraksiyone
nedeni gibi durumlar görülebilir. sodyum atılımı hesaplanabilir (Tablo 52-3).
Normal idrar sedimenti prerenal ve postrenal
TANI VE AYIRICI TANI yetmezliklerde, hemolitik-üremik sendromda ve
Öykü ve fizik muayene genellikle etiyolojiyle ilgili trombotik trombositpenik purpurada görülebil­
ip uçları vermektedir. Altta yatan nedene ait belirti mektedir. Albümin varlığı glomerulonefrit veya
ve bulgular dikkatle incelenmelidir (Tablo 52-1). malign hipertansiyonu düşündürebilir.
J 86 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

TABLO 52-2 Farklı Böbrek Yetmezliği Tiplerinde İdrar Bulguları


DURUM MİKROSKOPİK İNCELEME İDRAR DIPSTICK SONUCU
Prerenal Yetmezlik Normal veya birkaç hiyalin silendirler görülebilir Normal veya eser proteinüri, özgül ağırlığı
>1,015
Böbrek yetmezliği
Tubuler hasar
İskemi Pigmente granüler silendirler, tubuler epitel Özgül ağırlığı <1.015, hafif-orta proteinüri
hücreleri
Nefrotoksinler Pigmente granüler silendirler Özgül ağırlığı <l.015, hafif-orta proteinüri
Akut insterstisyel nefrit Beyaz küreler, eozinofiller, eritrositler Hafif-orta proteinüri, hemoglobin, lökositler

Akut glomerulonefrit Eritrosit ve eritrosit silentirleri, dismorfık olabilirler Orta-ağır proteinüri, hemoglobin
Postrenal böbrek Kristaller, eritrositler, beyaz küreler görülebilir Proteinüri eser veya hiç yok, hemoglobin ve
yetmezliği lökositler olabilir

ATN'da granüler silendirler görülür. Albümin ve yönlendirici olabilir. İnspirasyonla intrahepatik


eritrositler glomerulonefrit, malign hipertansiyon IVC kollapsı volüm durumu ve sıvı cevabı açısın­
ve otoimmün hastalılarda görülür. Beyaz küre si­ dan yol gösterici olabilir (Bknz. Şekil 52-lA ve 52-
lendirleri intersitsyel nefrit ve piyelonefritte gö­ lB, 52-2A ve 52-2B).
rülür. Kristaller böbrek taşlarıyla ve belli ilaçlar Prerenal yetmezlik toplum kökenli ABY en sık (­
(sulfa'lar, etilen glikol ve radyokontrast ajanlar) ile %70) sebebi olup renal perfüzyonu azaltan durum­
beraber görülebilir. lara (Bknz. Tablo 52-1) bağlıdır. Ayrıca, intrinsik
ABY olan hastalarda üst idrar yolu tıkanıklığı ve böbrek yetmezliğinin iskemik ve nefrotoksik se­
hidronefrozdan şüphelenildiğinde tercih edilmesi beplerinin öncülüdür.
gereken radyolojik tetkik renal ultrasondur. Dopp­ İntrinsik Böbrek Yetmezliği vasküler ve iskemik
ler incelemesiyle böbrek perfüzyonu değerlendiri­ etiyolojilere sahiptir. Glomeruler ve tubulointers­
lebilir ve büyük damarlardan kaynaklanan böbrek tisyel hastalılar da sebep olabilmektedir. Geleneksel
yetmezliğini tehşis edebilir. Yatak başı ultrason bir olarak ATN olarak bilinen İskemik ABY artık Akut
kısım tedavi edilebilir sebeplerin ivedilikle tespit Böbrek Hasarı olarak adlandırılmaktadır.
edilmesine yardım ederek sıvı resüsitasyonu için Çoğu intrinsik böbrek yetmezliği vakası uzamış ve
ciddi prerenal etiyolojilerden kaynaklanan ATN'ye
bağlıdır. Ayrıca, ATN hastane kaynaklı ABY'nin en
sık sebebidir.
Nefrotoksinler ATN'nin en sık ikinci sebebidir.
Postrenal azotemi çoğunlukla yüksek derecede pros­
TABLO 52-3 Akut Alımda Potansiyel Toksik tat darlığı olan yaşlı erkeklerde görülmektedir. Dış
Serum APAP Düzeyleri genitalya lezyonları (örneğin striktürler) da sık gö­
TEST rülen sebeplerdendir. Böbrek fonskiyonlannın kalıcı
EMPLOYED PRERENAL RENAL POSTRENAL kaybı 10-14 günden daha uzun süren tam tıkanık­
<20 >40 >40 lıklarda görülür ve eşlik eden idrar yolu enfeksiyonu
FEN•(%)* <l >l >l durumunda daha da kötüleşmektedir.
RFI' <l >l >l
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
Urine >500 <350 <350
osmolality TABURCULUK
(mOsm/L) ABY ile acil servise başvuran hasta tedavisinin esas
Urine: serum >40:l <20:1 <20:l amacı altta yatan sebebin ortadan kaldırılması ile
creatinine sıvı ve elektrolit dengesizliğinin düzeltilmesidir.
Blood urea >20:1 10:1 >10:1 Çabalar böbrek hasarının ilerlemesini engellemeye
nitrogen: yönelik olmaldır ve böbrek fonkisyonlan normale
creatinine
dönene kadar destek tedavisine devam edilmelidir
BÖLÜM 52 • AKUT BÖBREK YETMEZLİGİ J 87

A
A

ŞEKİL 52-1. A. Normal böbrek ve hidronefroz izlenen B


böbrek ultrasonu. Normal böbrek, oklar kapsül sınırlarını ŞEKİL 52-2. İnferior Vena Cava ultrasonu. A. Volüm yük­
göstermektedir. B. Obstruktif üropatide beklenen hidro­ lenmesinde beklendiği gibi aşırı dolgun inferior vena cava
nefroz; dilate böbrek ekranın büyük kısmını kaplamaktadır, (oklarla göterilmiştir). B. Prerenal akut böbrek yetmezliğin­
kapsül sınırları oklarla gösterilmiştir (Michael B. Stone, MD, de beklendiği gibi inspirasyon (oklar) ve ekspirasyonda (ok
RDMS izniyle). uçları) tamamen kollabe olan inferior vena cava (Michael B.
Stone, MD, RDMS izniyle).

(elektrolit ve asit-baz düzensizliklerin tedavisi için BÖBREK YETMEZLİGİ {İNTRİNSİK)


bkz. Bölüm 6).
Öncelikle uygun dolaşım hacmi geri getirilmelidir;
PRERENAL YETMEZLİK hipovolemi ABY'nin tüm formlarına zemin yarat­
makta ve ağırlaştırmaktadır.
Sıvı resüsitasyonu en öncelikli olup, etkin damariçi
İskemi veya nefrotoksik ajanlar intrinsik ABY'nin
hacim hastanın durumuna göre uygun hızda izoto­
en sık sebepleridir. Öykü, muayene ve temel labo­
nik sıvılarla (serum fizyolojik veya laktatlı Ringer
ratuar tetkikleri tanıya götürecek ipuçlarını sağla­
çözeltisi) sağlanmalıdır.
Prerenal azotemi sebebinin kalp yetmezliği olduğu yabilir. Nefrotoksik ajanlardan (ilaçlar ve radyo­
durumlarda, böbrek perfüzyonunu sağlamak ama­ kontrast) kaçınılmalıdır.
cıyla kardiyak output düzeltilmeli ve intravasküler Düşük doz dopamin (1-5 mikrogram/kg/dk)
volümün azaltılması (örneğin: diüretik kullanımı) ABY'ni ve idrar çıkışını iyileştirebilir, fakat ölüm
daha uygun olabilir. oranını ve geri dönüşü iyileştirmemektedir.
188 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

Böbrekten atılan ilaçlar (digoksin, magnezyum, periton diyalizi düşünülebilir. Diyaliz kararını ço­
sedatifler ve narkotikler) terapötik dozlarda dahi ğunlukla nefroloji konsultanı vermektedir (Bknz.
vücutta birikerek ciddi yan etkilere sebep olabile­ Tablo 52-4).
ceğinden dikkatle kullanılmalıdır. Sıvı kısıtlaması Diyalize çoğunlukla kan üre nitrojeni lOOmg/dL
gerekebilir. Radyokontrasta bağlı nefrotoksisitenin düzeyini veya serum kreatinini lOmg/dL düzeyini
önlenmesinde asetilsistein, fenoldopam ve kristal­ aştığında başlanmaktadır.
loid infüzyonu kullanılabilir. ABY'li hastalarda başka tedbirlerle düzeltilemeyen
kardiyak instabilite (metabolik asidoz ve hiperka­
POSTRENAL YETMEZLİK lemiye bağlı), dirençli sıvı fazlalığı, hiperkalemi
ve üremi (yani ensefalopati, perikardit ve kanama
Uygun şekilde idrar drenajı sağlanmalıdır; uygula­
diyatezi) gibi komplikasyonlar geliştiğinde acil di­
nacak işlem tıkanıklığın olduğu seviyeye bağlıdır.
yaliz düşünülmelidir. Buna rağmen, diyalizin kul­
Prostat hipertrofisine bağlı tıkanıklıkta Foley ka­
lanıma girmesiyle ABY'de ölüm oranları çok az de­
teteri yerleştirilebilir. Aralıklı klemplemenin hipo­
ğişmiştir.
tansiyon ve hematüriyi engellediğini destekleyen
veri bulunmamaktadır. İdrarın tamamı hızlıca bo­
şaltılmalıdır TABURCULUK
Düzeltici cerrahiye kadar hastanın stabillenme­ Yeni başlangıçlı ABY genellikle yoğun bakım üni­
si amacıyla tıkanıklığın giderilmesi için perkutan tesinde olmak üzere yatış gerektirmektedir. Diya­
nefrostomi gerekebilir. liz imkanının ve nefroloji konsültasyonun mevcut
Akut anürik hastada ilk önce tıkanıklık düşünül­ olmadığı durumlarda hastanın sevki düşünülebi­
melidir. Mesanenin ilk kateterizasyonuyla idrarın lir.
gelmemesi durumunda üroloji konsültasyonu dü­
şünülebilir.
Kronik üriner retansiyon durumlarında postobs­
truktif diürez; ozmotik diürez veya tubuler dis­
fonksiyona bağlı görülebilir. Hastalar aniden hi­
povolemik ve hipotansif hale gelebilir. İdrar çıkışı
yakından izlenerek uygun sıvı replasmanı yapılma­
lıdır.
53 R ABDOMİYOLİZ
Michael Levine
DİYALİZ Çeviri: Zaur İbrahimov
• Altta yatan sebebin tedavisi böbrek işlevlerinin dü­
zeltilmesini sağlayamadığında hemodiyaliz veya
Rabdomiyoliz, çizgili kas nekrozunun neden olduğu
klinik ve biyokimyasal bir sendromdur.

@t,j:joj.jj@ Acil Diyaliz Endikasyonları EPİDEMİYOLOJİ


Kontrolsüz hiperkalemi (K+>6,5 mmol/L veya daha fazla)
Devamlı hipoksinin eşlilk ettiği veya konservatif tedbirlere Rabdomiyoliz ile ilişkili durumlar Tablo 53-1 'de lis­
cevap vermeyen inatçı sıvı yüklenmesi
telenmiştir.
Üremik perikardit
ilerleyen üremik/metabolik ensefalopati; flapping tremor,
• Yerçekimine bağlı süreli basıya maruz kalan vücut
nöbet bölümleri nedeniyle koma hastaları rabdomiyoliz
Serum sodyum düzeyinin <115 veya >l65mEq/L olması açısından risk altındadır.
Sodyum bikardonata dirençli derin metabolik asidozun
olduğu veya tekrarlayan sodyum bikarbonat dozlarının
kontrendike olduğu durumlar PATOFİZYOLOJİ
Diyaliz edilebilen ilaçla (lityum, aspirin, metanol, etilen
glikol veya teofilin gibi) hayati tehdit eden zehirlenme
Çizgili kas hasarı hücresel ölüme sebep olarak hüc­
Üremiye bağlı kanama diskrazisi re içeriğinin vasküler yapılara boşalmasıyla sonuç­
Yüksek kan üre nitrojen ve serum kreatinin düzeyleri. lanmaktadır.
Başlatma düzeyleri değişkendir, çoğunlukla KÜN • Dolaşıma geçen ajanlar genellikle miyoglobin,
<100mg/dl olması istenir. Her hasta bireysel kreatinin kinaz, aldolaz, laktat dehidrojenaz, po­
değelendirilmelidir tasyum ve aspartat aminotransferazdır.
BÖLÜM 53 • RABDOMİYOLİZ J 89

TABL053-l Erişkinlerde Rabdomiyolizle İlişkili Yaygın Görülen Durumlar


Travma Kası ilgilendiren immünolojik İskemik hasar
Crush yaralanması hastalıkları Kompartman sendromu
Elektrik veya yıldırım çarpması Dermatomiyozit Kompresyonlar
İlaç suistimali Polimiyozit Tıbbi tedavi
Amfetaminler [Ecstasy Bakteriyel enfeksiyon Antipsikotikler
(3,4-metilenedioksimetamfetamin) Clostridium Barbituratlar*
dahil]) Grup A �-hemolitik streptokok Benzodiazepinler*
Kafein Legionella Klofıbrat*
Kokain Salmonella Kolşisin
Etanol* Shigella Kortikosteroitler
Eroin* Staphlococcus aureus Difenhidramin
Liserjik asit dietilamid Streptococcus pneumoniae İzoniazid
Metamfetaminler Vira) İnfeksiyon Lityum*
Opiyatlar* Coxsackie virüs Monoamin oksidaz inhibitörleri*
Fenilsiklidin Sitomegalovirüs Narkotikler*
Çevrersel ve aşırı kas aktivitesi Epstein-Barr virüsü Nöroleptik ajanlar
Dövüş sporlan Enterovirüs Fenotiazinler
Deliryum tremens Hepatit virüsü Salisitlatlar
Distoni Herpes Simpleks virüsü SSRI'lar*
Psikoz HIV Statinler
Nöbetler İnfluenza virüsü (A ve B) Teofılin*
Spor ve antreman Rota virüsü Trisiklik antidepresanlar*
Kalp krizi Zidovudin
Genetik hastalıklar
Glikoliz ve glikogenoliz bozuklukları
Yağ asitleri oksidasyon bozuklukları
Mitokondriyal ve solunum zinciri
metabolizması bozuklukları
*İşaretli maddeler direk olarak rabdomiyolize neden olmaz anca; kas hasarı ilişkili kompresyon veya immobilite, çeşitli sendromlarla (örn.
serotonin sendromu, nöroleptik rnalign sendrom ve diğerleri) birlikte olabilecek rabdomiyolizle alakalı olabilir.

Na/KiATPaz ve kalsiyum transportunun bozulma­ Polimiyozit, dermatomiyozit ve nöroleptik malign


sıyla hücreiçi kalsiyum artmaktadır, bu da sonuç sendrom gibi belirli hastalıklar veya hastalık du­
olarak hücre ölümünü tetiklemektedir. rumları rabdomiyolizle ilişkilidir.
Yaygın şikayetler genellikle kas ağrısı/sertliği, kır­
KLİNİK ÖZELLİKLER gınlık, kaslarda hassasiyet (özellikle uyluk veya
baldır kaslarında) ve koyu renkli idrardan ibarettir.
Öyküdeki ayrıntılar klinisyeni bu sendromu dü­
Ancak bu belirti ve bulgular hastalığa spesifit ya da
şünmeye yönlendirebilir.
sensitif değildir.
Herhangi bir sebebe bağlı uzamış hareketsizlik rab­
domiyolize neden olabilirken, özellikle bazı ilaçla­
rın intoksikasyonuna (narkotikler, sedatif-hipno­
TANI VE AYIRICI TANI
tikler veya etanol aşırı alımı) bağlı durumlarda da Tanı serum kreatinin kinaz düzeyi (CK) ölçülerek
rabdomiyoliz görülebilir. konur. Kardiyak nedenler dışlanarak, CK düzeyi­
Sempatomimetik ilaçların (Kokain, amfetamin nin normal üst sınırın beş katı yüksekliğe ulaşması
veya fensiklidin (PCP) suiistimali veya antihista­ rabdomiyoliz için tanı koydurucudur.
minik kullanımı) intoksikasyonu immobilizasyon • Serum CK düzeyi ilk yaralanmadan 2-12 saat sonra
olmaksızın rabdomiyolize sebep olabilmektedir. yükselir ve 1-3 gün sonra pik yapar.
Aşın kas aktivitesi veya egzersizleri rabdomiyolize Miyoglobinüri plazma miyoglobin düzeyi l,Smg/
sebep olabilmektedir. Yaygın nedenleri için tablo dL'yi geçince saptanabilir.
53-1 'e bakınız. İdrarda mikroskobik incelemeyle eritrosit görül­
• Crush (kaza) yaralanmaları, kalp krizi ve elektrik meyip dipstick testinde hem açısından pozitiflik
çarpması gibi kompartman sendromu veya uzamış olması tanısaldır.
kas sıkışmasına sebep olabilen yaralanmalar da • Rabdomiyolizden şüphelenilen tüm hastalarda CK
rabdomiyolize yola açabilmekdirler. düzeyi ve temel metabolik tetkikler istenmelidir.
J 90 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

• ACİL SERVİS BAKIMI VE Tüm SDBH ölümlerinin %50'sini kardiyak sebep­


ler oluşturmaktadır. Enfeksiyoz sebepler % 1O ila
TABURCULUK %25'ini oluşturmaktadır.
Öncelik, kristaloitlerle intravenöz hidrasyondur.
Çoğunlukla, birkaç litre serum fizyolojik verilmek­ PATOFİZYOLOJİ
tedir, fakat hızlı sıvı infüzyonunu tolere edemeye­
Böbrek yetmezliği patofizyolojisi 3 mekanizma ile
cek hasta grubunda dikkatli olunmalıdır.
kategorize edilebilir: ( 1) Atılım bazukluğu; yani,
• İdrar alkalinizasyonu yapılmaktadır, fakat sonuçlar ürenin de dahil olduğu 70den fazla kimyasal mad­
üzerine iyileştirici etkileri gösterilememiştir. denin idrara atılamaması. (2) Biyosentez bozuk­
• Ağır vakalarda tedavi boyunca elektrolit dengesi luğu; yani eritropoetin ve vitamin D gibi böbrekte
yakından takip edilmelidir. sentezlenen hormonların kaybı. (3) Regülasyonda
• Fosfor düzeyi ancak lmg/dCin altında veya 7mg/ bozukluk; örneğin normal feedback mekanizma­
dCnin üzerinde olduğunda tedavi edilmelidir. nın bozulması sonucu ile üremiyi artıran hormon­
• Hiperkalemi agresif tedavi gerektirmektedir (bkz. ların aşırı sekresyonu.
Bölüm 6), hastayı dehidrate edecek ajanlardan ka­ Üremi tanısı klinik olarak konur. Düşük glome­
çınılmaldır. rül filtrasyon hızı (8-lOmL/dk) ile üremi belirtile­
• Hastanın idrar çıkışını yakından takip edin. ri arasında ilişki olsa da, rutin laboratuvar testleri
• Mümkünse, nefrotoksin ajanlardan kaçınılmalıdır. sendromun işaretçileri olamaz. Renal replasman
• Komorbiditesi olmayan hafif rabdomiyolizli hasta­ tedavisine (RRT) başlama kararı klinik olarak ko­
nur.
lar acilde hidrate edildikten sonra taburcu edilebi­
• SDBH olan hastalarda hastalığın sürecine ve teda­
lir.
visine bağlı komplikasyonlar görülebilmektedir.
• Önemli komobriditesi olan, akut böbrek hasarı Acil diyalize en çok ihtiyaç duyulan durumlar hi­
olan veya CK düzeyi önemli ölçüde yükselmiş has­ perkalemi, ağır metabolik asidoz ve pulmoner
talar yatırılmalıdır. ödemdir.
• Komplikasyonlar akut böbrek hasarı, hiperkalsemi
(geç), hiperfosfatemi (erken), hipofosfatemi (geç). KARDİYOVASKÜLER
hiperkalemi, hiperürisemi, hipokalsemi ve disse­
KOMP LİKASYONLAR
mine intravasküler koagulasyondur.
Kreatinin fosfokinaz (ve MB fraksiyonu), troponin
I ve troponin T düzeyleri düzenli diyalize giren
SDBH'lı bireylerde önemli derecede yükselme­
mektedir ve bu hastalarda miyokardiyal iskeminin
göstergesidir.
Diyaliz başlanan hastaların %80-90'de hipertansi­
yon gelişmektedir. Bu hastaların tedavisi kan hacmi
BÖBREK YET MEZLİGİ VE düzenlenmesi ve sonrasında adrenerjik bloke edici
54 DİYALİZ HASTALARINDA ilaçlar, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitör­
leri veya vazodilatör ajanların kullanımını kapsa­
ACİLLER
maktadır.
Jonathan A. Maisel • Hipertansiyon, koroner iskemi ve kapakçık hasta­
Çeviri: Zaur İbrahimov lıkları, ayrıca üremik kardiyomiyopati, sıvı yüklen­
mesi ve arteriyovenöz (AV) fistüller (yüksek out­
putlu yetmezlik) Konjestif kalp yetmezliğine neden
olabilmektedir. Tedavisi SDBH olmayan hastalarla
EP İDEMİYOLOJİ benzerdir.
• Son dönem böbrek hastalığı (SDBH) tüm hastala­ • En önemlisi, preload nitrat kullanarak, sorbitol ile
rın üçte biri olup öncelikle yaşlıların hastalığıdır, diyare indüklenerek ve flebotomi (en az 150mL)
yeni vakaların yarısından çoğunu ve bu hastalıkla yapılarak azaltılabilmektedir. Hastanın kanı trans­
yaşayan bireylerin üçte birini 65 yaş üzeri hastalar füzyon torbalarına toplanarak saklanmalıdır ve ih­
oluşturmaktadır. tiyacı halinde hastaya geri transfüze edilebilir.
• SDBH'nin en sık sebebi diyabet olup, onu hiper­ • Oligürik hastalarda dahi pulmoner damarlarda
tansiyon, glomerulonefrit ve kistik böbrek hastalığı vazodilatasyon sağladığından, diüretiklerin (60-
izlemektedir. lOOmg furosemid) az da olsa faydası vardır.
BÖLÜM 54 • BÖBREK YETMEZLİGİ VE DİYALİZ HASTALARINDA ACİLLER 191
• Hemodiyaliz (HD) sıvı fazlası için kesin tedavidir. SDBH'nda anormal henıostaz multifaktöryaldir ve
• SDBH hastalarında perikardit kötüleşen ürenıiye sonuçta gastrointestinal (GI) kanama, subkapsüler
bağlıdır. Akut perikarditin tipik EKG bulguları gö­ karaciğer hematomu, subdural hematom ve göz içi
rülmez. Perikardiyal sürtünme sesi diğer formlara kanamaya neden olur.
göre daha yüksektir, sıklıkla palpe edilebilir ve nıe­ • Bozulmuş lökosit kemotakisisi ve fagositoz nedeniy­
tabolik bozukluklar düzeltildikten sonra da devam le oluşan immün yetmezlik, enfeksiyon nedeniyle
eder. Orenıik perikardit yoğun diyaliz ile tedavi yüksek mortalite oluşturur. Diyaliz immün sistem
edilir. fonksiyonlarını düzeltmez.
• Kardiyak tamponad ürenıik perikarditin en cid­
di komplikasyonudur. Bilinç durumu değişikliği, • GASTROİNTESTİNAL
hipotansiyon veya dispne ile belirti verir. Akciğer KOMPLİKASYONLAR
grafısinde genişlemiş kalp tanıyı destekleyebilir.
• Anoreksi, bulantı ve kusma üreminin sık bulgula­
Tanı ekokardiyografı ile doğrulanır. Henıodinamik
olarak belirgin olan perikardiyal efüzyona floros­ rıdır ve etkinliği gösterilmiş diyaliz başlatma endi­
kopi veya ultrasonografı klavuzluğunda perikardi­ kasyonlarıdır.
• Azalmış sıvı alımına ve fosfat bağlayıcı jellerin kul­
yosentez yapılmalıdır.
lanımına bağlı kronik konstipasyon sıktır.

HEMODİYALİZ
• NÖROLOJİK KOMPLİKASYONLAR KOMPLİKASYONLARI
Üremik ensefalopati bilişsel bozukluklar, hafıza
HD'in en sık komplikasyonu hipotansiyondur. Has­
kaybı, peltekleşmiş konuşma ve asteriks ile baş­
tanın kan haciminin düşük tahmin edilmesi (kuru
vurur. Üreminin progresif nörolojik bulguları HD
ağırlık) nedeniyle aşırı ultrafiltrasyon diyaliz esna­
başlatan en yaygın endikasyondur. Yapısal, vaskü­
sında hipotansiyonun en sık sebebidir.
ler, enfeksiyöz, toksik ve nıetabolik sebepler dışlan­
İskenıi, hipoksi, aritmi ve perikardiyal tamponad
dıktan sonra bu tanı konulmalıdır.
kaynaklı miyokard disfonksiyonu; sepsis, nitrik ok­
• Parestezi, azalmış derin tendon refleksi, bozulmuş
sidin aşırı üretimi ve antihipertansif ilaçlara bağlı
titreşim duyusu, kas kütlesi kaybı ve zayıflıkla ken­
vasküler tonus kaybı; ve yetersiz oral alım nedeniy­
dini gösteren periferik nöropati SDBH olan hastala­ le hacim kaybı, kusma, ishal, Gi kanama veya kan
rın %60-%100'ünde oluşur. tüplerinde veya filtrelerde kaçak olması diyaliz es­
• Postüral baş dönmesi, gastrik dolgunluk, bağırsa­
nasındaki hipotansiyonun diğer nedenleridir.
ğın disfonksiyonu, azalmış terleme, azalmış kalp • Tedavide Trandelenburg pozisyonu, oral tuzlu çö­
atını hızı değişkenliği ve baroreseptör kontrolünün zelti veya parenteral serum fizyolojik infüzyonu
kaybı ile karakterize olan otonomik disfonksiyon kullanılır. Bu girişimler başarısız olursa ve aşırı ult­
SDBH hastlarında sıktır fakat diyaliz esnasındaki rafıltrasyon yapılmamışsa başka bir neden bulmak
hipotansiyondan sorumlu değildir. için ileri araştırma gereklidir.
• HD hastalarının %6'sında inme görülür. Bunların
Sıvı kaybı için kardiyak kompansasyon SDBH'nda
%52'sinde intrakraniyal kanama (subdural henıa­ sık görülen diyastolik disfonksiyon ile sağlanır.
tonı daha sık) vardır. İnme, serebrovasküler has­ • Serebral ödem sonrasında aşırı çözelti temizlenme­
talık, kafa travması, kanama bozuklukları, antko­ siyle oluşan ve bulantı, kusma ve hipertansiyonla
agülasyon, aşırı ultrafıltrasyon veya hipertansiyon karakterize olan, diyaliz disekulibriyumda; nöbet,
nedeniyle oluşabilir. SDBH olup bilinç durumu koma ve ölüm görülebilir. Tedavide diyaliz son­
değişikliği ile başvuran tüm hastalarda akla gelme­ landırılır, ve serum ozmolaritesini arttırmak için
lidir. intravenöz mannitol verilir. Bu sendrom subdural
hematom, inme, hipertansif kriz, hipoksi ve nöbet
• HEMATOLOJİK benzeri diğer nörolojik bozukluklardan ayırılmalı­
KOMPLİKASYONLAR dır.
• Azalmış eritropoetin, diyaliz esnasında kan kaybı,
sık flebotomi ve azalmış eritrosit yaşam süresi ne­
DAMARYOLU KOMPLİKASYONLARI
deniyle anemi oluşur. Damaryolu komplikasyonları HD hastalarının di­
• Faktisyöz anemi diyalizle ilişkili plazma hacim de­ ğer tüm komplikasyonlardan daha uzun süre has­
ğişikliklerini yansıtır. tanede kalmasına neden olur.
J 92 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

Tromboz veya stenoz, sesin azalması ve üfürümden • Gram-pozitif organizmaları (örn., diyalizat litre­
başka bir bulgu vermeyebilir. Bu durumda anjiyog­ sine sefalotin veya vankomisin 500 mg) ve gram­
rafik olarak pıhtının uzaklaştırılması, anjiyoplasti negatif organizmaları (örn., diyalizat litresine 100
veya direk trombolitik (örn., 2,2 mg alteplaz) en­ mg gentamisin) kapsayacak ampirik antibiyotikler
jekte edilerek 24 saat içinde müdahale edilmelidir. diyalizata eklenir.
Damaryolu enfeksiyonları genellikle ateş, hipotansi­ Ayaktan ve yatan hastalarda PD'ye bağlı peritonit
yon ve artmış beyaz küre sayısı gibi sistemik sepsis tedavisine klinik prezentasyona göre karar verilme­
bulguları ile belirti verir. Akıntı, şişlik, kızarıklık ve lidir.
ağrı gibi klasik belirtileri görülmeyebilir. S. Aureus PD kateteri etrafında enfeksiyon ağrı, kızarıklık,
en sık görülen etken olup, onu gram negatif bak­ şişlik ve akıntı ile karakterizedir. Etken organizma­
teriler izlemektedir. Hastalara çoğunlukla yatış ve lar S. aureus ve P aeruginosadır. Ayaktan hasta te­
vankomisin (15 mg/kg) veya aminoglikozit (örn., davisinde birinci nesil sefalosporin veya siproflok­
gentamisin 100 mg iv) ile tedavi gerekmektedir. sasin tercih edilir.
Hayati tehlike oluşturabilecek damaryolu kanaması
aşırı antikoagülasyon veya anastomoz anevrizma
rüptüründen kaynaklanabilir. Kanama çoğunluk­
la ponksiyon odağına 5-10 dk baskı uygulanarak
durdurulabilmektedir. Başarısız olması durumun­
İDRAR YOLU İNFEKSİYONU
da, reconstituted thrombine batırılmış emilebilir
jelatin sünger veya protrombotik sargı bezi (örn.,
55 VEHEMATÜRİ
HemCon veya QuikClot) kullanılarak 10 dk bo­ David M. Cline
yunca baskı uygulanabilir. Hayatı tehdit edici kana­ Çeviri: Zaur İbrahimov
malarda daha üst seviyeden turnikelenerek damar
cerrahisi konsültasyonu gerektirebilir.
Kanama sebebi aşırı antikoagülasyonsa heparinin İDRAR YOLU İNFEKSİYONU
etkileri protamin (O,Olmg/heparin ünitesi) kulla­
nılarak geri döndürülebilir. Heparin dozu bilinmi­ Üretrit ve sistit alt idrar yolu enfeksiyonlarıdır.
yorsa, 1O-20mg protamin verilebilir. Piyelonefrit üst idrar yolu enfeksiyonudur.
Yeni takılan damaryolunun kanaması durumun­ Komplike olmayan idrar yolu enfeksiyonu (İYE);
da, direk basıya ek olarak desmopressin asetat (0,3 genitoüriner yollarda girişim, daha kötü sonuçla­
mikrogram/kg iv) verilebilir. ra sebep olabilecek ilgili komorbideteler ve böbrek
parankiminde veya idrar yollarında yapısal veya
PERİTON DİYALİZİ işlevsel bozukluk olmaksızın idrar yolu enfeksiyo­
KOMPLİKASYONLARI nunun olmasıdır.
Komplike idrar yolu enfeksiyonu (KİYE); işlevsel
• Peritonit periton diyalizinin (PD) en sık kompli­
veya yapısal olarak bozukluğu olan idrar yolunun
kasyonudur. Belirti ve bulguları ateş, karın ağrısı ve
enfeksiyonunu veya enfeksiyonun daha ciddi so­
rebound hassasiyeti içermekte olup başka hastalık­
nuçlara yolaçabilecek komorbiditeler eşliğinde ol­
larda görülen peritonit ile benzerlik göstermekte­
ması durumunu ifade eder.
dir. Bulanık akıntı tanıyı desteklemektedir.
Periton sıvısı hücre sayımı, Gram boyama, kültür ve
sensitivite için laboratuvara gönderilmelidir. Peri­ EPİDEMİYOLOJİ
tonit durumunda hücre sayımı sonucu çoğunlukla
> 100 lökosit/mm3 olup %50'den fazlası nötrofildir. İYE, tüm acil servis (AS) başvurularının yaklaşık
Gram boyama sonucu kültür ile ıspatlanmış peri­ %3'ünü oluşturur.
tonit vakaların sadece %10 ile %40'ında pozitiftir. İYE'nin yaklaşık %80'inin etkeni E. Coli'dir. Diğer
İzole edilen organizmalar S. Epidermidis, S. Aureus, etkenler Klebsiella, Proteus, Enterobacter, Pseudo­
Streptococcus suşları ve gram negatif bakterilerdir. monas, grup D streptokoklar, Chlamydia tracho­
Ampirik tedavi hızlıca birkaç defa diyalizat deği­ matis ve Staphylococcus saprophiticus'dur.
şimi yapılmasıdır. Amaç periton içerisindeki inf­ Chlamydia trachomatis ve S. Saprophyticus daha
lamatuar hücre sayısını azaltmaktır. Heparin ek­ çok steril veya az sayıda koloninin görüldüğü "di­
lenmesi (diyalizat litresine 500-1000 ünite) fibrin züri-piyüri" sendromuyla ilişkilidir. S. Saprophyti­
pıhtılarının oluşumunu azaltmaktadır. cus, %15'e ulaşan oranda genç ve cinsel aktif bayan-
BÖLÜM 55 • İDRAR YOLU İNFEK5İYONU VE HEMATÜRİ J 93

larda alt idrar yolun enfeksiyonuna neden olur ve pili ile üroepitelyuma yapışan üriner patojenler
nadiren üst idrar yolu enfeksiyonuna ilerler. mukozada üretilen organik asitlerle uzaklaştırılır.
İYE açısından risk altında aolan gruplar 18-30 yaş Yapısal veya nörojenik mesane çıkış anormalikleri
arasındaki bayanlar ve her iki cinsin yaşlılarıdır. olması durumunda mesanenin tam boşalması ak­
Dizüri veya ürinasyon sıklığında artışı olan 50 ya­ sayarak bu mekanizma bozulmaktadır ve İYE sıklı­
şından genç erkeklerde çoğunlukla cinsel yolla bu­ ğında artışa sebep olmaktadır.
laşan hastalıklara bağlı üretrit vardır. Çocuklarda Üreteral valvler çoğu komplike olmayan İYE önlemek­
İYE bölüm 77'de anlatılmıştır. tedir. Asendan enfeksiyon olması durumunda lokal an-
Tablo 55- 1 'de komplike İYE risk faktörleri listelen­ tikor salınımı ve kompleman aktivasyonu gibi böbrek
miştir. koruyucu mekanizmaları devreye girmektedir.
İYEöe en sık üriner patojen E. Caliöir. Semptomatik
PATOFİZYOLOJİ
İYE'H kadınların yarısı çoğunlukla mililitrede 102-
İşlevsel olarak sağlam mesanede her işeme sonrası 104 koloni oluşturan E. Cali, S. Sapraphyticus veya C.
ince tabaka idrar kalmaktadır. Adezin, fimbria veya trachamatis'in görüldüğü düşük evre veya erken en­
feksiyona sahiptir. KİY'de (örn. altta yatan nörolojik
TABLO 55-1 Komplike İdrar Yolu veya ürolojik disfonkisyonu olan hastalarda) çoğun­
İnfeksiyonu için Risk Faktörleri lukla patojenler Pseudomonas ve enterokoklardır.
RİSK FAKTÖRÜ YORUMU Genç kadınlarda İYE riski birbirinden bağımsız
olarak yakın zamanda cinsel ilişki, spermisit içe­
Erkek Cinsiyet Genç erkeklerde cinsel yolla bulaşan
hastalıklara bağlı dizüri daha ren diyafram kullanımı ve İYE öyküsüne bağlıdır.
sık görülmektedir; erkeklerde İlişki sırasında kadın üretrasının "sağım eylemi"
kültür ile ispat edilmiş İYE olması mesanede bakteri birikimini 10 kata kadar arttıra­
durumunda altta yatan anatomik bilmektedir. Spermisit kullanımı E. Cali tarafından
anomaliden şüphelenilmelidir.
vajinal kolonizasyonu arttırmaktadır.
İdrar yollarının Kalıcı üriner kateter, üreteral stent,
veya dış drenaj nefrolitiazis, nörojenik mesane,
sisteminin polikistik böbrek hastalığı veya KLİNİK ÖZELLİKLER
anatomik yakın zamanda idrar yolları
anomalisi
Alt İYE'nin tipik semptomları dizüri, sık idrara çık­
enstrümantasyonu.
ma ve urgencyöir.
Tekrarlayan İYE Evrensel tanım bulunmamaktadır.
Çoğunlukla yılda üç veya daha fazla Yan ağrısının, kostovertebral açı hassasiyetinin
olması olarak tanımlanır (KVAH), ateşin, bulantı ve kusma gibi sistemik
Erkeklerde ileri yaş Prostat hiperplazisi olması, yakın semptomların eklenmesi piyelonefriti düşündür­
zamanda enstrümantasyon veya mektedir.
prostat biyopsisi. Sistiti olan hastaların %25-30'da subklinik piyelo­
Huzur evinde bakım Kalıcı kateter olması veya olmaksızın nefrit mevcuttur. KİYE atipik semptomlar görül­
Yeni doğan Bkznz. Bölüm 77 Bebek ve çocuklarda mesi KİYE riskini arttırır.
(neonatal) olmak İYE Bilinç durumunda değişiklik, yaygın karın ağrısı,
Eşlik eden Diyabetes mellitus, orak hücre halsizlik ve yorgunluk ile başvuran yaşlı veya en­
hastalıklar hastalığı vb. gelli hastalarda İYE'den şüphelenilmelidir.
Gebelik Bkz. Bölüm 62, gebelikte komorbid Uretral veya vajinal akıntı daha çok uretrit ve vaji­
hastalıklar. nit ile ilişkili olup cinsel yolla bulaşan hastalıkları
İmmünsupresyon Aktif kemoterapi, akkiz düşündürmelidir.
immünyetmezlik sendromu, Asemptomatik bakteriüri semptom olmaksızın iki
immünsüpresif ilaçlar.
pozitif kültürün olması olarak tarif edilmektedir.
ilerlemiş nörolojik İnme sekeli olması, spinal kord Kültür sonuçları hemen elde edilemediğinden,
hastalık yaralanması vb.
AS'te asemptomatik bakteriüri tanısı; semptomu
Bilinen veya E. cali olmayan enfeksiyonlar olmayan hastalarda mikroskobik incelemede bak­
şüphelenilen
atipik patojenler teri görülmesiyle konur.
Asemptomatik bakteriüri çoüunlukla kalıcı katete­
Tipik İYE Siprofloksasine direnç olması çoklu
antimikrobiyal ilaç direncine işaret eder. ri olan hastalarda, gebelerin yaklaşık %30'u görül­
ajanlara direnç mektedir.
olınası veya Gebelikte asemptomatik bakteriüri için ampirik
şüphesi
antibiyotik tedavisi önerilmektedir.
194 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

TANI VE AYIRICI TANI Santrifüje edilmemiş örnekte her hangi bir bakteri
görülmesi anormaldir ve santrifüje edilmiş örnekte
İYE tanısı; semptom ve bulguları olan hastalarda
HBA'.da l-2'den çok bakteri görülmesi İYE açısın­
idrar tetkiki ve kültürüne göre konur. dan %95 sensitif ve %60'dan fazla spesifiktir.
Tipik olarak, yapılması gereken minimum tetkikler id­ Yalancı negatif sonuçlar düşük koloni sayılı en­
rar dipstick ve mikroskobik incelemedir. Hamile olabi­ feksiyon veya chlamydia durumunda görülebilir.
lecek yaştaki kadınlarda gebelik testi yapılmalıdır.
Yalancı pozitif sonuçlar fekal veya vajinal flora ile
Çoğu hasta temiz örnek verebilmektedir. Kateterize kontaminasyon sonucu görülebilir.
edilerek örnek alınması spontan idrar yapamayan,
Üriner kateteri olan hastaların neredeyse tama­
immobil veya temiz örnek veremeyecek kadar has­ mında kateterizasyonun 4. haftasından sonra hem
ta olan veya obez olan hastalarda önerilmektedir.
piyi.iri hem de asemptomatik bakteriüri görülebile­
Her ne kadar tanı için altın standart idrar kültürü
ceğinden İYE tanısı zordur.
olsa da, AS'te tanı konulması için idrar kültürü tüm
Bu hastalarda tedavi sadece semptomatik olması
hastalar için şart değildir.
durumunda önerilmektedir. Semptomatik kateter­
Alt komplike olmayan İYE (dipstick'te nitrit ve/
ilişkili enfeksiyonun detayı için bknz. Bölüm 59.
veya lökosit esterazı pozitif olan, piyüri gibi semp­
Böbrek görüntülemesi çok ağır hastalarda, taşla
tomları olan kadınlarda) kültür gönderilmeksizin
ilişkili enfeksiyon olduğu düşünüldüğü durumlar ­
ayaktan tedavi edilebilir. Diğer tüm durumlarda
da ve tedaviye ilk yanıtın zayıf olması durumunda
kültür gönderilmelidir.
önerilmektedir.
Komplike İYE kriterleri: İYE Bilinen antibiyotik di­
Ayırıcı tanılar arasında üst ve alt İYE, cinsel yolla
renci olan veya E.coli dışı atipik bir organizma ile
bulaşan hastalıklara bağlı üretrit (50 yaşından genç
geçirilmiş İYE'unda pozitif laboratuvar testleri ol­
erkeklerde sistit/piyelonefritten daha sık görülmek­
ması ( 1 ayda kısa sürede veya yılda 3 defadan fazla
tedir), vajinit (hem cinsel yolla bulaşan hem cinsel
tekrarlaması) bilinen antibiyotik direnci olması,
yolla bulaşmayan), vulvodynia, prostatit, epididi­
fonksiyonel veya anatomik olarak anormal idrar
mit ve intra-abdominal patoloji düşünülmelidir.
yolu, eşlik eden hastalıklar (metabolik hastalıklar,
karsinoma, imünsupresyon, orak hücreli anemi),
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
ilerlemiş nörolojik hastalık, ileri yaş, bakım evinde
kalmak, kalıcı üriner kateter veya yakın zamanda Tedavi İYE'nin komplike olup olmadığına bağlıdır.
idrar yolu instrümantasyonu, gebelik veya erkek Normal anatomiye sahip sağlıklı hastada akut pi­
cinsiyettir. yelonefrit ayaktan tedavi edilebilir. idrar kültürü,
İdrar nitrit reaksiyonu İYE tanısında %90'dan faz­ yüksek dozda ve uzun süreli antibiyoterapi öneril­
la spesifik, fakat ancak %50 sensitiftir. Semptom ve mektedir.
bakteriüri ile beraber pozitif sonuçlar tanıyı destek­ Komplike olmayan İYE: ampirik tedavi yerel di­
ler. renç paternine göre yapılmalıdır. E. Cali diren­
Enterokok, Pseudomonas veya Acinetobacter İYİ ne­ cinin %20'den az olduğu bölgelerdeki kadınlarda
gatif nitrit testi ile sonuçlanır. komplike olmayan alt idrar yolu enfeksiyonu duru­
Lökosit esteraz testi, nitrit reaksiyonundan daha munda trimetoprim-sulfametoksazol (160/800 mg
sensitiftir (%77), fakat daha az spesifiktir (%54). günde iki defa, 3-5 gün boyunca) önerilmektedir.
Pozitif olması durumunda İYİ tanısını destekleyi­ Ancak 3-5 gün tedavi alan hastaların %20-30'da
cidir. tedavi başarısızlıkla sonuçlanacak veya erken dö­
• Sonuç olarak, pozitif idrar dipstick nitrit veya löko­ nemde nüksedecektir. Alternatif tedavi yerel direnç
sit testi İYE tanısını destekler, fakat negatif olması paternine göre planlanır.
İYE tanısını dışlamaz. Nitrofurantoin (100 mg günde dört defa veya
Semptomları olan hastanın idrarında her bir bü­ lOOmg uzamış salınım tabletleri günde iki defa 5
yütme alanında (HBA) kadın için 2-5'den fazla, gün) düşük direnç oranına sahip olup ilk tercih
erkek için ise l-2'den fazla beyaz küre görülmesi ilaçtır.
İYE'ni düşündürür. Komplike İYE: erkeklerde, bir haftadan daha uzun
Semptomatik hastada HBA'.da 5'den az lökosit gö­ süren şikayetleri olan veya üst idrar yolunun da
rülmesi durumunda yalancı negatif piyi.iri neden­ etkilendiği düşünülen vakalarda, tekrarlayan en­
leri akla gelmelidir. Bunlar dilüe idrar, sistemik feksiyonlarda, takibin yapılamayacağı durumlarda,
lökopeni, tam tedavi edilmemiş İYE ve enfekte ağırlaştırıcı etkenlerin varlığında veya yerel TMP­
böbreğin tıkanıklığıdır. SMX direncinin %20'den fazla olduğunda floroki-
BÖLÜM 55 • İDRAR YOLU İNFEKSİYONU VE HEMATÜRİ J 95

nolon (siprofloksasin 500 mg günde iki defa veya TANI VE AYIRICI TANI
levofloksasin 500 mg günde bir defa) kullanınız,
sefpodoksim (200 mg günde iki defa) veya fosfo­ İdrar dipstick bir mililitre idrarda 5-20 eritrositten
misin (bir defaya mahsus 3 gram) kullanınız. olması durumunda pozitifleşir.
Tedavi süresi 10-14 gün olmalıdır. Tüm pozitif dipstickler mikrskobik olarak incelen­
Bazı toplumlarda siprofloksasin direnci nedeniyle melidir.
etkinliği azalmış olabilir. • Miyoglobin, porfirinler, hemolize bağlı serbest he­
Yaşlılarda ve böbrek yetmezliği olan hastalarda nit­
moglobin (eritrositten farklı olarak) ve povidon­
rofurantoin ve florokinolonlar dikkatle kullanılma­
iyodür varlığında sonuçlar yalancı pozitif çıkar.
lıdır.
• Eşlik eden gonore ve/veya chlamydia enfeksiyo­ • Kateterizasyon genellikle sonuçları değiştirme­
nundan şüphelenildiği durumlarda antibiyotik mektedir.
tercihi farklıdır. Ofloksasin 400mg günde iki defa Çok yüksek dansite olması durumunda yalancı ne­
düşünülmelidir. Bknz. Bölüm 89. gatif sonuçlar görülebilir.
1-2 gün boyunca oral mesane analjezik (fenazopiri­ Ayırıcı tanıda çeşitli hastalıklar düşünülebilir. Has­
din 200mg günde 3 defa) düşünülebilir. tanın yaşı, cinsiyeti, demografik özellikleri, alış­
Ateş, ağrı, kusma veya ilaç intoleransı olması duru­
kanlıkları, ürolojik malignensi açısından risk fak­
munda geri gelinmesi, tedavi sürecine uyulması ve
takibe gidilmesi konusunda taburculuk sırasında törleri, eşlik eden hastalıkları veya yakın zamanda
hasta mutlaka bilgilendirilmelidir. idrar yollarına yapılmış girişim dikkate alımalıdır.
Bol sıvı alımı (cranberry suyu yardımcı olabilir) ve Hematürinin en sık sebepleri: İYE, nefrolitiyazis,
sık idrara çıkma önerilmelidir. neoplazmlar, benign prostat hipertrofisi, glomeru­
Dirençli kusmanın eşlik ettiği piyelonefrit duru­ lonefrit ve şistozomiyazdır (dünyada en sık sebep).
munda komplike idrar yolu enfeksiyonu olarak de­ AS'te dikkat edilmesi gereken durumlar malign
ğerlendirilmeli ve yatış düşünülmelidir.
hipertansiyon, ilerleyen abdominal aort anevriz­
Yatışı planlanan hastaların ampirik tedavisine AS'te
ması, koagulopati, yabancı cisim, immün sistem
başlanmalıdır: siprofloksasin 400 mg İV 12 saatte
bir, seftriakson 1 gram İV günlük, gentamisin veya ilişkili hastalıklar (Henoch-Schlönlein purpurası,
tobramisin 3 mg/kg/gün 3 doza bölünmüş 8 saatte pulmoner-renal sendromlar), orak hücreli hasta­
bir± ampisilin 1-2 gram 4 saatte bir. Unstabil vital lığın komplikasyonları ve renal ven trombozu gibi
bulguları olan hastaların tedavisi için bknz. Bölüm hayatı tehdit edebilecek durumlar, yorucu egzer­
91. siz ve post-streptokokal enfeksiyondur (genç has­
talarda).
HEMATÜRİ
• Hematüri idrarda kan bulunması durumudur. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Gross hematüri gözle görülebilir olup, bir litre id­
Hematüri tedavisi sebebe yöneliktir. AS tedavisi
rarda lmL tam kan bulunması durumunda olur.
Mikroskobik hematüri HBA'da 3-5 eritrosit (KKH) olası komplikasyonların azaltılması ve ileri tetkik/
görülmesi olarak tanımlanır. tedavi için hastanın yönlendirilmesinden ibarettir.
Tüm hematüri hastaları üroloji veya aile hekimi ta­
KLİNİK ÖZELLİKLER rafından 2 hafta boyunca takip edilmelidir.
Tıkanıklığa sebep olan taş ile ilişkili enfeksiyonu,
Gross hematüri alt idrar yolundan kaynaklanırken,
dirençli ağrısı, ilaç intoleransı veya oral alım bo­
mikroskobik hematüri böbrek kaynaklıdır.
zukluğu, yeni tanı glomeruler nefrit, ciddi anemi­
• Asemptomatik hematüri çoğunlukla enfeksiyon­
dan daha çok neoplazm veya vasküler sebeplere si, böbrek yetmezliği, ciddi komorbiditeleri olan,
bağlıdır. mesane çıkış tıkanıklığı olan, preeklampsinin eşlik
Asemptomatik hematüri; semptomu olmayan has­ ettiği hamilelik, piyelonefrit, tıkanıklığa yol açmış
tadan doğru şekilde alınmış 3 örnekten 2'sinde taş ve hayati tehlike oluşturabilecek her hangi bir
HBA'da 3-5 eritrosit görülmesi olarak tanımlanır. hematüri sebebi olan hastalar yatırılmalıdır.
196 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

AKUT İDRAR RETANSİYONU TABLO 56-2 Akut Üriner Obstrüksiyonun


56 Casey M. Glass Cinsiyete Göre Sebepleri
Çeviri: Zaur İbrahimov ERKEK KADIN
Obstruktif Obstruktif
Benign prostat hipertrofısi Sistosel
EP İDEMİYOLOJİ Prostat kanseri Ovaryan tümör
• Akut idrar retansiyonun en sık sebebi benign pros­ Fimoz Uterus tümörü
tat hipertrofisidir (BPH). Akut idrar retansiyonu­ Parafımoz Operatif
na sebep olabilecek bir sıra daha hastalık mevcut Meatal stenoz İnkontinans cerrahisi
(Tablo 56-1) olup, bazıları cinsiyete göre değişmek­ Uretral strangülasyon infeksiyon
tedir (Tablo 56-2). İnfeksiyon Pelvik inflamatuar hastalık
• Akut idrar retansiyonu daha çok ilerleyen yaşlarda Prostatit
erkeklerde görülür. • En sık neden
Tetiklenmiş idrar retansiyonu yakın zamanda ge­
çirilmiş cerrahiye, tıbbi rahatsızlığa veya ilaç yan
etkisine ( çoğunlukla antikolinerjikler, antihistami­
nikler, anestetik ajanlar.soğuk algınlığı ilaçları ve Mesanenin sempatik inervasyonu omuriliğin
a-sempatomimetikler) bağlı görülür Tl0-L2 seviyesinden köken almaktadır. Somatik
• Tek başına BPH'a bağlı akut idrar retansiyonu, inervasyonu pudendal sinir (52-4) üzerindendir.
spontan idrar retansiyonu olarak kabul edilip te­ İlerleyici tıkanıklık mesane genişlemesine ve azal­
tiklenmiş retansiyona kıyasla tekrarlama riski daha mış akım şiddetine, ayrıca işeme sıklığında artışa
yüksektir (% l S'e karşı %9) ve daha büyük oranda sebep olmaktadır.
cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulmaktadır (%75'e
karşı %26).
KLİNİK ÖZELLİKLER
PATOFİZYOLOJİ Üriner retansiyonu olan hastalar alt abdominal ağrı­
• Akut üriner retansiyon, fiziksel tıkanıklığa ikincil dan ve işeme ihtiyacı hissinden şikayetçi olurlar. Kro­
idrar akımının durmasına bağlı veya mesane bo­ nik retansiyonu olan hastalar ağrı ve sık inkoplet işe­
şalmasının nörolojik kontrolünün azalması sonucu me (taşma inkontinansı) öyküsüyle başvurabilirler.
olabilmektedir. • Öyküde sorunlan sorular tetiklenmiş idrar in­
kontinansı sebebine yönelik olmalıdır. Hematüri

•ffiaiıJiJ•
öyküsü mesane veya böbrek taşlarıyla, idrar yolu
neoplazmıyla veya infeksiyoyla ilişkili olabilir. Has­
Akut Üriner Retansiyon Sebepleri talar yeni tıbbi tedavi veya yakın zamanda yapılmış
SINIF ÖRNEK cerrahi açısından sorgulanmalıdır. Anatomik ano­
Tıkanıklık Benign prostat hipertrofısi, üretral darlık malileri ve yakın zamanda yapılmış cerrahi dahil
Nörojenik Spinal kord yaralanması, kauda ekuina ayrıntılı ürolojik öykü sorgulanmalıdır.
disfonksiyon sendromu, multipl skleroz, diyabet Prostatit olasılığı, büyüklüğü ve kıvamı açısından
ilişkili nöropati prostat mutlaka muayene edilmelidir. Büyümüş,
Travma Spinal kord yaralanması, mesane veya sert, nodüler prostat malignite açısından düşündü­
pelvis travması rücüdür.
Ekstraüriner Rektal veya retroperitonda kitleler, fekal İdrar retansiyonu olan kadın hastalar pelvik infla­
kitle impakt matuar hastalık veya pelvik kitle açısından pelvik
Psikojenik Psikoseksüel stres, akut anksiyete muayene edilmelidir.
• Nörojenik sebebi tespit için ayrıntılı nörolojik mu­
Enfeksiyon Sistit, (genital) herpes simleks, prostatit
ayene yapılmalıdır. Muayenede rekata! tonüs ve pe­
Post-operatif Genel veya epidural anestezi
rineal dokunma değerlendirilmelidir.
Konjenital Posterior uretral valv, üretral atrezi
anomali
TANI VE AYIRICI TANI
Tedavi ilişkili Antidepresanlar, �-adrenerjik ajanlar,
a-adrenerjik ajanlar, antihistaminikler, İdrar retansiyonu için ilk girişimsel olmayan tet­
antipsikotikler, antihipertansifler, kik olarak yatak başı ultrasonografi önerilmektedir
opiyatlar, antikolinerjikler (Şekil 56-1).
BÖLÜM 56 • AKUT İDRAR RETANSİYONU 197
Kan pıhtısı Foley kateterini tıkayabileceğinden cid­
di hemati.irisi olan hastalar irrigasyon amacıyla ya­
tırılmalıdır.
Böbrek fonksiyon testlerinde bozukluk olan, ciddi
postobstruktif diürezi olan, obstrüksiyona sebep
olan önemli komorbid hastalıkları (örn., sistit,
prostatit) olan hastalar ileri tetkik ve gözlem için
yatırılmalıdır.
• Enfeksiyon etkeni belirlenmediği sürece antibiyo­
tik endike değildir
• Spontan idrar retansiyonu olan erkek hastalara
a-adrenerjik blokör (tamsulosin, günlük 0,4 mg)
başlanabilir. Hastalar a-adrenerjik blokör kullanı­
mına bağlı olası hipotansiyon açısından uyarılma­
lıdır.
ŞEKİL 56- 1. Mesanenin sagital ve transvers görünümü. • Eve Foley kateter ile taburcu edilen hastalar idrar
Prostat mesane posteriorunda ve daha kaudal kısmında orta
ekojenitedeki yapı olarak görüntülenmektedir. Mesane hac­ torbasının kullanımı ve boşaltımı hakkında bilgi­
minin hesaplanması için antero-posterior, kradio-kaudal lendirilmelidir.
ve transvers ölçümlerinin yapılması gerekmektedir. (Casey • Taburcu edilmiş hastaların 4-7 gün sonra üroloji
Glass, MD izni ile çoğaltılmıştır). kontrolüne yönlendirilmesi önerilir.
• Tetiklenmiş idrar retansiyonu olan hastalarda ne­
den tespit edilip giderildikten sonra AS'te işeme
Ultrasonun olmadığı durumlarda Foley kateteri denemesi yaptırılır. Mesane boşaltılıp kateler çeki­
ham tanısal hem de tedavi edicidir. lir. Hasta gözlemlenerek işemeye çalışması istenir.
75-150 ml'den fazla idrar miktarı retansiyon ile İşeme sonrası rezidünün minimal olduğu ultraso­
uyumludur. nografı ile doğrulanır.
Enfeksiyon varlığını veya yokluğunu dışlamak için • Bazen Foley kateterin mesanede sebep olabileceği
idrar tetkiki gereklidir. spazmlara bağlı ağrı için ilaç tedavisi gerekmekte­
Hematolojik hastalığı olan, şüpheli enfeksiyonu, dir. Antikolinerjik oksibutinin günde 3 defa 2,Smg
masif hematürisi olan hastalara TKS (tam kan sa­ dozunda denenebilir. İlacın sınıfı dikkate alındı­
yımı) önerilmektedir. ğında, kendisinin de idrar retatansyionuna sebep
• Böbrek fonkisyonlarını değerlendirmek için serum olabileceği unutulmamalıdır.
elektrolitlerine bakılması önerilmektedir.

• ACİL SERVİS B AKIMI VE


TABURCULUK
• Akut idrar retansiyonunun birincil tedavisi idrar
çıkışını sağlamak amacıyla üretral veya suprapubik
kateterin yerleştirilmesidir.
Kateter uygulanmasında başarılı olunamadığı du­ ERKEK GENİTAL
rumlarda üroloji konsültasyonu istenebilir. 57 PROBLEMLERİ � ��������-
• Travmatik Foley kateter yerleştirme denemesi so­ Body Burns
nucu yalancı pasaj oluşma şüphesi olan veya yakın Çeviri: Zaur İbrahimov
zamanda ürolojik girişim öyküsü olan hastalara
üroloji konsültasyonu önerilir.
Kronik obstrüksiyon postobstrüktif diürez ve böb­
rek yetmezliği için risk faktörü oluşturur. Kronik
SKROTUM
obstrüksiyonu olan hastalar 4 saat gözlenmelidir. • Skrotal abseler skrotal duvara lokalize olabilir veya
Saatte 200 müien çok olan persistan diürez anor­ skrotal içeriklerin (testis, epididim ve bulböz üret­
maldir. Ciddi diürezi olan hastalara IV rehidrasyon ra) enfeksiyonundan kaynaklanabilir. Basit kıl fo­
başlanmalıdır. Böbrek fonksiyonları düzenli kont­ likülü skrotal absesi insizyon ve drenaj ile tedavi
rol edilmelidir. edilebilir; selülit veya sistemik etkilenme belirtileri
198 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

olmadığı sürece immünkompetan hastada antibi­ PENİS


yotik tedavisine gerek yoktur.
• Balanopostitis glansin (balanit) ve sünnet derisinin
Skrotal absenin intraskrotal enfeksiyondan kay­
(postit) iltihabıdır. Sünnet derisinin çekilmesiyle
naklandığından şüphelenildiğinde, ultrasonografi
glans ve sünnet derisinin pürülan, derisi soyulmuş,
ve retrograd üretrografi testis, epididim veya üret­ kötü kokulu ve hassas olduğu görülmektedir.
radaki patolojiyi gösterebilir. Kompleks abselerin Balanopostitin tedavisi yumuşak sabunla temiz­
tedavisinde üroloji konsültasyonu istenmelidir. likten, uygun kuruluğu sağlamaktan, antifungal
Fournier gangreni perineal subkütan dokuların po­ kremlerin (nistatin günde dört defa veya klotri­
limikrobiyal enfeksiyonudur (Bknz. Şekil 57-1). mazol günde iki defa) uygulanmasından ve oral
İmmünsuprese özellikle diyabetik hastalar yüksek azol'den (flukonazol gibi) ibarettir. Ayrıca olası
risk altındadır. sünnet açısından üroloji kontrolü önerilmektedir.
Aşırı doku kaybını engellemek amacıyla tanı kesin Sekonder bateriyel enfeksiyon durumunda oral
olmalıdır. Skrotal, rektal veya genital ağrıyla başvu­ sefalosporin (örn., sefaleksin 500mg günde dört
ran yüksek riskli hastalarda erken cerrahi konsül­ defa) reçete edilmelidir. Tekrarlayıcı balanopostit
tasyon önerilmektedir. diyabetin tek başvuru bulgusu olabilir.
• Fimoz sünnet derisinin proksimale çekilememesi­
Fournier gangreninin tedavisi agresif sıvı (serum
dir (bkz. Resim 57-2). Kesin tedavi olan sünnet ve
fizyolojik) resüsitasyonu ile başlamaktadır. Geniş
dorsal insizyon işlemi yapılana kadar sünnet deri­
spektrumlu antibiyotikler gram pozitif, gram ne­
sindeki açıklığın hemostatik dilatasyonu idrar re­
gatif ve anaerobik organizmaları kapsamalı (Imi­ tansiyonunu gidermektedir.
penem günlük lgr veya meropenem SOOmg - lgr
8 saatte bir gibi), metisilin dirençli Stafilokok
aureus'tan şüphelenildiğinde vankomisin eklenme­
lidir. Ayrıca cerrahi debridman gereklidir.

Fimozis

Parafimozis
ŞEKİL 57-l. Skrotumda Fourniere grangreni olan hasta.
Gangernöz değişikliklerin demarkasyonu ve penis ile skro­ ŞEKİL 57-2. Fimoz ve parafımoz.
tumun belirgin ödemine dikkat ediniz.
BÖLÜM 56 • AKUT İDRAR RETANSİYONU 199
• Fimozis sonrası sünnet topikal steroid uygulama­ TESTİKÜLER TORSİYON
sıyla (örn., triamsinolon %0,025 günde iki defa 4-6
hafta boyunca) önlenebilir. KLİNİK ÖZELLİKLER
Parafimozis proksimal ödemli sünnet derisinin Enfarktüs ve infertilite tehlikesi olması sebebiyle
glans üzerinden distale redükte edilememesidir testiküler ağrısı olan her erkek hastada testiküler
(bkz. Şekil 57-2). Glans ödemi ve venöz şişme arte­ torsiyon ilk akla gelecek tanılar arasında olmalıdır.
riyel dolaşım bozukluğuna ve gangrene sebep ola­ • Her ne kadar torisyon en çok (hormona! stimülas­
bileceğinden parafimozis gerçek ürolojik acildir. yonun maksimumda olduğu) peripubertal çağda
Glans 5x5 cm elastik bandaj ile sarılarak etraf do­ görülse de, bu organ bütünlüğünü tehdit eden acil
kunun ödemi giderilebilirse sünnet derisi redükte her yaşta görülebilir.
edilebilir. Küçük iğne (22- veya 25- gauge) ile bir­ • Ağrı çoğunlukla ani başlangıçlı olup ciddidir ve ya
kaç delik oluşturulması glans ödemini azaltmaya alt adbominal kadran, inguinal kanal ya da testiste
yardımcı olabilir. hissedilir.
En yüksek duyarlılığa (%99) sahip bulgu tek taraflı
Hastanın ödem kompresyonuna bağlı rahatsızlığı
kremasterik refleksin olmayışıdır.
tolere edememesi durumunda penise lokal anes­
• Ağrı, spor gibi yorucu faaliyet sonrası görülebilse
tetik blok uygulanabilir. Arteriyel dolaşım bozuk­
de, (tek taraflı kremasterik kasılmanın sebep oldu­
luğundan şüphelenildiğinde daraltıcı banda lokal ğu) torsiyon uykuda görülmektedir. Torsiyon ön­
lidokain (%1, adrenalin olmaksızın) uygulanarak celikle iksemik olay olduğundan ağrı sürekli veya
yüzeysel kesi yapılması glansın dekomprese olma­ aralıklı olabilir, fakat pozisyonel değildir.
sına ve sünnet derisinin redükte edilmesine yar­
dımcı olacaktır. TANI VE AYIRICI TANI
Penil sıkışma yaralanmaları penis etrafına çeşitli • Tanı belli olduğunda doğrulayıcı görüntüleme tet­
cisimlerin sarılması durumunda görülmektedir. Bu kikleri çok fazla zaman alabileceğinden, eksploras­
cisimlerin uzaklaştırılması ve sıklıkla üretral bü­ yon amacıyla üroloji konsültasyonu istenmelidir.
tünlüğü kanıtlamak (retrograd üretrogram) ve dis­ Akut torsiyonda testisin kurtarılması, semptomla­
tal penil arteryel kan akımını doğrulamak (Dopp­ rın başlaması ile cerrahi detorsiyon arasında geçen
ler çalışmaları) amacıyla görüntüleme yapılması zamana bağlıdır.
gerekmektedir. • Detorsiyonun semptomların başlamasından 6 saat
Peni/ fraktürler tunika albuginea akut yırtığı duru­ içinde yapılması durumunda kurtarılma oranları ço­
munda görülmektedir. Kopma sesinin eşlik ettiği ğunlukla mükemmeldir. Müdahaleye kadar geçen
zaman uzadıkça, testisin korunabilme oranı hızla düş­
cinsel ilişkiye bağlı travma öyküsü olan hastanın
mektedir. Semptom süresine bakılmaksızın hasta hız­
penisi akut şişmiş, rengi solmuş ve hassastır. Üro­
lıca değerlendirilmelidir. Torsiyondan şüphelendiğinde
loji konsültasyonu endikedir. acil doktoru mümkün olduğunca hızlı davranmalıdır.
Peyronie hastalığı olan hastalar ereksiyonlarla ani • Arada kalınan vakalarda, renkli (color flow) duplex
veya yavaş başlangıçlı dorsal penil kürvatürde bo­ ultrasonografisi ve daha nadir olarak radyonükleo­
zulma şikayetiyle başvururlar. Muayenede dorsal tid görüntüleme yardımcı olabilir. Her iki teknikte
penil şaftta kalınlaşmış plak dikkati çeker. Üroloji tetkiklerin hazırlanması için zamana ihtiyaç olması
takibi önerilmektedir. ve görüntülerin yorumlanması kısıtlılığı vardır.
• Priapizm idrar retansiyonuyla ilişkili olabilen ağrı­ Radyonükleotid görüntülemeye kıyasla, ultraso­
lı patolojik ereksiyondur. Enfeksiyon ve impotans nografinin skortal anatomi ve ayırıcı tanı hakkında
diğer komplikasyonlarıdır. Çoğu vakada priapizm ek bilgi sağlama üstünlüğü vardır. Ancak, ultraso­
ilk tedavisi deltoid alana subkütan uygulanan 0,25- nografınin belirsiz sonuç verme olasılığı radyonük­
0,5mg terbutalindir (20 dk sonra tekrarlanabilir). leotid görüntülemeye kıyasla daha fazladır.
Testis eklerinin torsiyonu, testis torsiyonuna göre
Orak hücreli hastalığa bağlı priapism hastalarının
daha sık görülür, fakat apendix testis ve apendix epi­
tedavisi basit veya exchange transfüzyondur. Bir
didimis bilinen bir fonksiyona sahip olmadığından
sonraki adım serum fizyolojik veya a-adrenerjik tehlikeli değildir. Hasta erken dönemde görülebildi­
agonist (örn., fenilefrin) ile korporal aspirasyon ve ğinde tanı aşağıdakilerle doğrulanabilir: ağrının en
irrigasyondur ve acil doktoru tarafından yapılması çok testis başında veya epididimde olup izole hassas
gerekebilir. Acil doktorları tedaviyi sağlıyor olsalar nodül varlığı veya (patognomonik) ince prepubertal
bile, tüm vakalarda üroloji konsültasyonu gerekli­ ciltten translümine olan siyanotik eklerin mavi nok­
dir. ta görünümü varlığı.
200 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

• Testiküler torsiyonun ayırıcı tanıları arasında epi­ Karın ağırısıyla başvuran erkek hastaların ayırıcı
didimit, inguinal hemi, hidrosel ve skrotal hema­ tanısında testiküler torsiyon düşünülmelidir.
tom yer almaktır.
EPİDİDİMİT VE ORŞİT
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK KLİNİK ÖZELLİKLER
Acil doktoru manuel detorsiyonu deneyebilir. Çoğu • Epididimit iltihabi olay olup kademeli ağrı artışıyla
testis lateralden mediale torsiyone olduğundan, de­ karakterizedir.
torsiyon kitap açmaya benzer şekilde medialden En sık etiyoloji bakteriyel enfeksiyon olup, infekte
laterale doğru yapılır (Bknz. Şekil 57-3). eden ajan hastanın yaşına göre değişiklik göster­
• Başarılı detorsiyonun göstergesi ağrının gerileme­
mektedir.
sidir, ağrının şiddetlenmesi detorsiyonun lateral­ • 40 yaşından genç hastalarda epididimit öncelikle
den mediale yapılması gerektiğine işaret edebilir. cinsel yolla bulaşan hastalıklara bağlı görülür; üret­
• Detorsiyonun başarılı olmasına bakılmaksızın üro­
ral akınıtısı olmasa bile, 40 yaşından genç hastalar­
loji konsültasyonu yapılmalıdır. da gonokok ve Chlamydia için kültür veya DNA
Renkli Doppler incelemesiyle normal intratestikü­ prob analizleri yapılması endikedir. Daha yaşlı er­
ler kan akımı gösterilebildiyse, testis ekleri hiçbir
keklerde (>40 yaş) yaygın i.iriner patojenler sık gö­
zarara sebep olmadan 10-14 gün içinde kalsifiye
rülmektedir.
veya dejenere olduğundan, testis eklerinin torsiyo­
Epididimit kombine veya yalnız başına alt abdo­
nu için acil cerrahi gerekmemektedir.
minal, inguinal kanal, skrotal veya testiküler ağrıya
• Tanıdan emin olunmadığı durumlarda, testiküler
sebep olmaktadır. İdrar tetkiki hastaların yaklaşık
torsiyonu dışlamak için ürolojik eksplorasyon ge­
yarısında piyi.iri gösterebilir.
reklidir.
Epididimiti olan hastalarda ağrının iltihabi doğası
gereği yatar pozisyonda skrotal elevasyon ile ağrı­
ları geçici olarak azalır (pozitif Prehn bulgusu).

TANI VE AYIRICI TANI


• Başta hassasiyet epididimde çok net lokalize iken,
inflamasyon ve şişmeye bağlı epididim ile testis
arasındaki sulcusun kapanması sonucu muayenede
tek büyük testiküler kitle tespit edilir (epididimo­
orşit).
• Tek başına orşit nadir görülür, çoğunlukla viral
A
veya sifilitik hastalığa bağlı görülür ve tedavisi alt­
ta yatan hastalığın tedavisi, semptomatik destek ve
üroloji takibinden ibarettir.
Asemptomatik testiküler kitle, sertlik veya induras­
yon ile başvuran hastalarda testiküler maligniteden
şüphelenilmelidir. Tümör hastalarının yüzde onu
tümör içine kanamaya bağlı ağrı şikayetiyle başvur­
maktadır. İvedi üroloji takibi önerilmektedir.

B
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Hasta toksik görünüyorsa, intravenöz antibiyotik
ŞEKİL 57-3. Testiküler detorsiyon. Bu prosedür hasta yata­
ğının ayak kısmında veya sağında durularak yapılır. A. Tor­ tedavisi için yatırılması endikedir (tedavi varsayı­
siyone olmuş testis kitap açmaya benzer şekilde detorsiyone lan etiyolojiye göre yapılır).
edilir. B. Hastanın sağ testisi saat yönü tersine, sol testis ise Ayaktan tedavi toksik görünmeyen hastalarda uy­
saat yönünde döndürülür. (Strange GR, Ahrens WR, Scha­ gundur, bir hafta içinde üroloji kontrolü endikedir.
fermeyer RW, et al: Pediatric Emergency Medicine, 3rd ed. • 40 yaşından genç hastalara gonore ve Chlarnydia'ya
2009, McGraw-Hill, ine., New York, NY, p. 679 izniyle ço­ yönelik tedavi AS'te IM seftriakson sonrası 10 gün
ğaltılmıştır). boyunca günde iki defa lOOmg doksisiklin olarak
BÖLÜM 58 • ÜROLOJIKTAŞ HASTALIGI 201
verilmelidir. 40 yaşından büyük hastalarda teda­ Üretral striktürün lokalizasyonunu ve uzunluğunu
vi gram negatif basile yönelik 10-14 gün boyunca tespit etmek amacıyla retrograd üretrografi yapıla­
günde iki defa 500mg siprofloksasin veya 1O-14 bilir. Endoskopi mesane boynu kontraktürü veya
gün boyunca günde bir defa 250mg levofloksasin obstrukte eden prostat bezinin büyüklüğünü tespit
şeklinde olmalıdır. etmek için gereklidir.
Ek olarak, skrotal elevasyon, buz uygulaması, İstemli eksternal sfinkter spazmını aşmak için has­
NSAİİ'ler, analjezi için opioidler, laksatifler endi­ tanın penisi yukarı çekilerek hastanın gevşemesi
kedir. istenmeli ve işlem süresince yavaş nefes almaya
Orşitin tedavisi altta yatan hastalığın tedavisi, tevşik edilmeli.
• Anestetik lubrikant ile 12F Coude kateteri üretra­
semptomatik destek ve üroloji takibinden ibarettir.
Sifilitik hastalık için riski olan hastalar Bölüm 89, ya en fazla 3 deneme sonrası geçilemiyorsa üroloji
konsültasyonu istenmelidir.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklaröa belirtildiği gibi
• Acil durumda suprapubik sistostomi yapılabilir;
tedavi edilmelidir.
bkz. Bölüm 56.
Üroloji kontrolüne 2-3 gün içinde gidilmelidir.
AKUT PROSTATİT
• Hasta bel ağrısı, perineal, suprapubik veya genital ÜRETRAL YABANCI CİSİMLER
rahatsızlık, idrar yapamama, ateş veya titreme şika­ • Üretral yabancı cisimler kanlı idrar ve yavaş ağrılı
yetleriyle başvurabilir. işeme ile başvurur.
• İdrar tetkiki ve kültürü negatif olabileceğinden tanı • Mesane ve üretral bölge radiyografları yabancı ci­
klinik ile konur. simleri gösterebilir.
Başlangıç tedavisi 30 gün boyunca florokinolon ile • Yabancı cisimlerin çıkarılması sağma işlemi ile sağ­
antimikrobiyal tedavidir. lanabilir. Üretranın sağlam olduğunu göstermek
• Alternatif tedavi yaklaşımı TMP-SMX PO olabilir. için retrograd üretrografi veya endoskopi gerekli
olabilir.
Çoğunlukla yabancı cisimlerin çıkarılması ama­
ÜRETRA cıyla endoskopi veya açık sistostomi yapılması için
üroloji konsültasyonu gerekmektedir.
ÜRETRİT
• Pürülan veya mukopürülan üretral akıntı ile ka­
rakterize. Vakaların çoğu Neisseria gonorrhea veya
Chlamydia trahomatis sebebiyle olup, tanı klinik ile
konur; ayrıca bakınız Bölüm 89.
Fizik muayene ile epididimit, dissemine gonokok­
semi veya Reiter sendromu gibi başka hastalıklar
dışlanmalıdır.
• Tedavi günde bir defa azitromisin lgr PO ile bera­
ber veya günde iki defa doksisiklin lOOmg PO ile
ÜROLOJİK TAŞ HASTALIGI
beraber seftriakson 125mg IM'dir. 58 Geetika Gupta
Çeviri: Zaur İbrahimov
ÜRETRAL STRİKTÜR
• Üretral striktür cinsel yolla bulaşıcı hastalıkların
• Üreter boyunca ilerleyen böbrek taşlarının akut gö­
insidansının artmasına bağlı olarak yaygın görül­
mektedir. Hastanın mesanesi 14F veya 16F Foley rülmesi olayına renal kolik denilmektedir.
kateteri veya Coude kateteri ile kanüle edilemiyor­
sa, ayrıcı tanılar arasında üretral striktür, istemli EPİDEMİYOLOJİ
eksternal sfınkter spazmı, mesane boynu kontrak­ • Üriner taşlar erkeklerde üç kat daha sıktır ve ço­
türü veya benign prostat hipertrofisi düşünülmeli­ ğunlukla üçüncü ile beşinci dekatlar arasında gö­
dir; ayrıca bakınız Bölüm 56, Akut İdrar Retansiyo­ rülür.
nu. • Ortalama görülme oranı %12 civarındadır.
202 KISIM 8 • RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

• Genetik yatkınlık ve herediter hastalıklar (örn., re­ KLİNİK ÖZELLİKLER


nal tubuler asidoz, hiperparatiroidizm, sistinüri)
En az kısmi tıkanıklık olana kadar hasta asempto­
insidansı arttırmaktadır.
• Yaşam tarzı faktörleri taş büyümesini arttırabi­ matik kalır.
lir. Artmış su alımı taş oluşumunu azaltmaktadır. Hastalar bulantı, kusma ve terlemenin eşlik ettiği
Dağlık, kuraklık veya tropik bölgelerde yaşayan ve ani başlangıçlı ciddi ağrıdan şikayet ederler. Aşırı
sedanter yaşam tarzı olanlarda taş hastalığı sıklığı durumlarda hasta huzursuz, kıvranıyor ve yerinde
artmıştır. duramıyor olabilir.
Ayrıca, HIV tedavisinde kullanılan proteaz inhibi­ Hematüri hastaların %85'inde görülür.
törleri (indinavir sülfat), laksatifler ve diüretikler • Ağrı tipik olarak tlank bölgesinde başlayıp aynı
prevelansta artışa sebep olmaktadır. tarafta anteroinferiora ve kasığa doğru ilerler veya
• Hastaların yaklaşık üçte birinde bir sene içinde ve yansır. Yansıyan ağrının sebebi hem böbreğin hem
%50'sinde 5 yıl içinde tekrar görülebilmektedir. de gonadın aynı sinir lifleri üzerinden innerve edil­
16 yaşın altındaki çocuklar tüm vakaların %7'sini mesidir. Ön karın ağrısı flank bölgesine yansıya­
oluşturmaktadır ve cinsiyet dağılımı 1:1'dir. bilir ve çoğunlukla midüreteral taşlarla ilişkilidir.
Pediyatrik yaş grubunda ortak etiyoloji metabolik Mesaneye yakın taşlar işeme sıklığında ve işeme
anormallik (%50), ürolojik anormallik (%20), en­ ihtiyacında artışa sebep olabilir.
feksiyon (%15) ve immobilizasyon sendromudur Genç pediatrik hastalar spesifik olmayan karın ağ­
(%5). rısıyla başvurur. Üreter taşı tanısı alan hastaların
%20-30'u ağrısız hematüri ile başvurabilir.
PATOFİZYOLOJİ Akut obstrüksiyon süresince etkilenmemiş böbrek,
Üriner taş oluşumunun kesin sebebi bilinmemek­ kapasitesinin %185 üzerinde çalışabildiği için se­
tedir. Supersatürasyon, inhibitör eksikliği ve dur­ rum kreatinin düzeyi değişmez.
gunluk (staz) olması gerektiği bilinmektedir. Taşı büyüklüğü spontan geçiş ihtimalini belirler.
• Taşların %75'i kalsiyumdan oluşmaktadır, oksalat Boyu 5mm'den küçük taşların %75'i 4 hafta içinde
veya fosfat veya her ikisiyle kombine olarak görü­ kendiliğinden düşer, boyu 5-7mm arasında olanla­
lebilmektedir. Kalsiyum salgısının artması diyetle rın %60'ı ve boyu 7 mm'den büyük olanların sadece
fazla kalsiyum alımına, immobilizasyon sendro­ %39'u kendiliğinden 4 haftada geçer.
muna veya hiperparatiroidizme bağlıdır. Oksalat Spikülleri ve keskin kenarları olan düzensiz şekil­
salgısı inflammatuar bağırsak hastalığı olan hasta­ li taşların pasaj oranı düşüktür. Proksimal, orta ve
larda ve ince bağırsak bypass cerrahisi sonucu ola­ distal üreterde bulunan taşların büyüklüğü dikkate
rak artmaktadır. alınmaksızın pasaj oranları %20, %50 ve %70'tir.
Taşların % 10-lS'i magnezyum-ammonyum-fosfat • Ekstrakorporeal Şok Dalgası Litotripsi (ESWL,
(struvit) taşıdır. Bu taşlar üre parçalayan bakteri EŞDL) odaklı ses dalgalarını kullanarak taşları
enfeksiyonu ile ilişkili olup staghorn taşlarının en daha küçük parçacıklara ayrılmasına yardımcı ol­
sık sebebidir. Üre parçalayan organizmalar Pro­ maktadır. Oluşan çamur idrarla atılır. Büyük par­
teus, Klebsiella, Stafilokok türleri, Providencia ve çalar kaldığında akut atak veya renal kolik tekrar­
Corynebacterium'dur. Antibiyotiklerin bu taşlara lamaktadır. Tekar oluşan taşların başvuru şekli ilk
penetrasyonu zayıf olduğundan ve bu tür taşları başvuru ile aynıdır.
olan hastalarda ürosepsise yatkınlık olduğundan • 3 haftadan daha uzun süren tıkanıklığa sebep olan
staghorn taşlarının cerrahi çıkarılması önerilmek­ taşlar böbrek parankiminde kalıcı hasar oluştura­
tedir.
bilmektedir.
Ürik asit taşların %10'nu, sistin ve diğerleri ise geri
kalanını oluşturmaktadır. Gutu olan hastaların
%25'inde böbrek taşı olacaktır.
• TANI VE AYIRICI TANI
• Böbrek taşlarının çoğu (%90) radyopaktır. Kalsi­ Renal kolikten şüphelenilen tüm hastalara enfeksi­
yum fosfat ve kalsiyum oksalat taşlarının yoğunlu­ yonu dışlamak için idrar tetkiki yapılmalıdır. % 11 -
ğu kemiğe yakındır. 15 vakada idrarda kan görülmemektedir. Piyüri
Taşlarının en sık takıldığı yerler ureteropelvik bi­ varlığında antibiyoterapi ihtiyacı olacağından idrar
leşke (UPB), pelvik geçiş ve ureterovezikal bileş­ kültürü önerilmektedir. Kreatinin klirensi azalmış
kedir (UVB). UVB üriner traktın en dar bölümü hastalarda kan üre nitrojeni ve kreatinin düzeyi
olduğu için, taşların en sık görüldüğü yerdir. bakılmalıdır. Daha önemlisi, flank bölge ağrısı ve
BÖLÜM 58 • ÜROLOJİKTAŞ HASTALIGI 203
hematürisi olan hastaların %25'inde radyolojik gö­ yük dezavantajları tetkikin zaman alıyor olması,
rüntülemede taşa rastlanmamaktadır. Bu sebeple, kontrast allerjisi ve nefrotoksisite riskidir.
başka tanılar düşünülmelidir. Kontrastsız helikal bilgisayarlı tomografi (BT) acil
Bu hastalarda ayırıcı tanılar arasında semptoma­ serviste (AS) tercih edilen tanı aracıdır. İlk defa
tik abdominal aort anevrizması, aort diseksiyonu, taş düşürdüğü düşünülen hastada düşünülecek
inkarsere hemi, epididimit, testiküler torsiyon, ek­ tetkik olmalıdır. Duyarlılığı %95-97, özgüllüğü
topik gebelik, salpenjit, piyelonefrit, papiler nekroz %96-98'dir. BT 'nin avantajları hızlı olması, kontrast
(orak hücreli hastalık, diyabet, NSAİİ aşırı kullanı­ allerji riskinin olmaması ve diğer patolojileri tes­
mı veya enfeksiyona bağlı), renal enfarktüs, apan­ pit edebilmesidir. Dezavantajları ise, böbrek fonk­
disit, divertikülit, mezenter iskemisi, herpes zoster, siyonlarını değerlendirmeyip diğer patolojiler için
uyuşturucu alma çabası ve kas gerilmesi yer almak­ duyarlılık ve özgüllüğün düşük olmasıdır.
tadır. Sağ üreter taşı kolesistitle karışabilir. Liste Tıkanıklığa sebep olan taşın pozitif BT bulguları
uzatılabilir. üreter çapında değişiklik, şüpheli kalsifikasyonlar,
• Doğurgan çağda olan kadınlarda gebelik testi yapıl­ perinefritik yağ dokusunda kirlenme, böbrek bo­
malıdır. yutlarında artış ve toplayıcı sistem dilatasyonunu
İntravenöz Piyelogram (IVP) hem böbrek fonksi­ içermektedir (bkz. Şekil 58-1).
yonları hem de anatomisi hakkında bilgi vermekte­ Ultrasonografi (USG) IVP veya BT yapılamayan
dir. Tıkanıklığın ilk ve en güvenilir belirtisi nefrog­ hastalar için saklanmalıdır. USG fonksiyonel tetkik
ram oluşumunun gecikmesidir. Tanıyı destekleyen olmayıp sadece anatomi hakkında bilgi verir. Hid­
bulgular arasında renal pelvisin genişlemesi, kali­ ronefroz ve proksimal veya distal üreterdeki büyük
siyel distorsiyon, kontrast maddenin ekstravazas­ taşların (>Sının) tespit edilmesinde yardımcı olur
yonu, hidronefroz ve tüm üreterin görüntülenmesi (bkz. Şekil 58-2).
yer almaktadır. • Böbrek-ureter-mesane (BUM) radyografisi taşın
IVP'nin duyarlılığı %64-90 arasında, özgüllüğü ilerlemesini takip etmede en iyi tetkiktir. Taşların
%94-100 arasındadır. Yalancı negatif IVP çoğun­ %90'ı kalsiyum fosfat ve kalsiyum oksalat'tan oluş­
lukla radyolüsent, parsiyel obstrüksiyona sebep makta ve radopaktır. Radyopak taşlar gerçek bo­
olan taşlarda görülmektedir. yutlarından %20 daha büyük görünmekteler.
IVP avantajları böbrek fonksiyonları ve obstrüksi­ Radyografik görüntülemenin özeti Tablo 58-l'de
yonun derecesi hakkında bilgi vermesidir. En bü- gösterilmiştir.

A B

ŞEKİL 58-1. A. Reformat edilmiş kontrastsız BT görüntüsünde kırmızı ok sol üreter proksimal l/3'ünde 6-111111 taşı göster­
mektedir. B. Aynı hastanın kontrastsız BT'sinde sol üreter proksimal l/3'ünde 6-mm taş (okla gösterilmiş).
204 KISIM 8 • REN AL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

tam düşünülebilir. Yerel bakteri duyarlılığı tedaviyi


yönlendirebilir.
Hastada enfeksiyonun eşlik ettiği tıkanıklık varsa,
tek böbrek olup tam tıkanıklık varsa, hiperkalse­
mik kriz varsa, ağrısı kontrol altına alınamıyorsa,
ürosepsis, akut böbrek yetmezliği veya dirençli
kusma varsa hospitalizasyon önerilir.
6 mm'den büyük taşı olan, böbrek yetmezliği, ciddi
altta yatan hastalıkları, ekstravazasyonun veya tam
obstrüksiyonun olduğu IVP'si olan veya ayaktan
tedavisi başarısız olan hastanın taburculuğu üroloji
ile konsulte edilmelidir. 4-5 mm'nin altında yuvar­
lak taşı olan, önemli tıkanıklığı olmayan ve ağrısı
oral analjeziklerle kontrol edilen hastaların tabur­
culuğu uygundur. Enfeksiyonu olup sistemik belir­
ŞEKİL 58-2. Gölge effekti yapan taşların göründüğü renal
pelvis USG'si (1 + ve 2+ ile gösterilmiştir). tileri olmayan hastalar 1O-14 gün boyunca günde
iki defa 500mg siprofloksasin PO veya günde tek
doz 500mg levofloksasin PO veya günde iki defa
200mg sefpodoksim PO ile taburcu edilebilir. Bu
ACİL SERVİS BAKIMI VE hastalar 48-72 saat içinde üroloji takibine gitmesi
TABURCULUK konusunda ve ateş, bulantı veya sistemik hastalık
olması durumunda geri gelmesi konusunda mutla­
Hastalar semptomatik tedavi edilir. Narkotik ve
NSAİİ içeren ağrı tedavisi tetkik sonuçları beklen­ ka bilgilendirilmelidir.
meden uygulanmalıdır. İntravenöz antiemetikler Alfa blokörler artmış taş atılım oranı, taş atılma sü­
uygulanmalıdır. İntravenöz mayilerin taşın atılımı­ resinin kısalması, ağrının azalması ve taş atılma sü­
nı hızlandırdığı gösterilememiştir. resinde 2 ile 6 günlük kısalma ile ilişkilidir. Alfa blo­
İYİ ile komplike olmuş vakalarda rutin kan ve idrar körler kullanımı üreterin distal 1/3\inde yerleşimli
kültürleri endikedir ve böbrek tıkanıklığı dışlanma­ taşlarda düşülmelidir. Teoride bu bölgede artmış alfa
lıdır. Antibiyotik tedavisine hasta acil servisteyken reseptör olması düşünülmektedir. Tamsulosin (gün­
başlanmalıdır. İntravenöz (IV) tedavi için düşünül­ lük 0,4 mg), terazosin (günlük 5-10 mg) veya doksa­
mesi gereken antibiyotik 3mg/kg/gün 8 saatte bir zosin (günlük 4mg) 4 haftaya kadar verilebilir.
bölünmüş dozlarda gentamisin veya tobramisin ile Kalsiyum kanal blokörleri taş atılmasını arttırırken
4 saatte bir 1-2 gram ampisilindir. Ayrıca, 8 saatte hipotansiyon yapabilir. Nifedipin XL günlük 30 mg,
bir 2 gram sefepim; 6 saatte bir 3.1 gram tikarsilin­ 8 haftaya kadar kullanılmaktaydı. Tedavi gerektiren
klavulanik asit; 12 saatte bir 400mg siprofloksasin sayının 3,9 ve tedavi için gerekli sürenin 28 günün
veya 6 saatte bir 3,375 gram piperasilin-tazobak- altında olduğu bildirilmektedir. Steroidler ek tedavi

@fü:jnj.i:j@ Ürolojik Taş Hastalığında Yardımcı Tetkikler


DUYARLILIK ÖZGÜLLÜK OLASILIK OLASILIK
TEST (%) (%) ORAN! + ORANI- AÇIKLAMA
Kontrastsız 94-97 96-99 24-oo 0,02-0,04 Avantaj: hız, KM yok, diğer tanıları tespit eder
BT Dezavantaj: radyasyon, böbrek fonksiyonlarını
değerlendirmez
IV Ürogram 64-90 94-100 15-oo O,11-0,15 Avantaj: böbrek fonksiyonlarını değerlendirir
Dezavantaj: KM (alerji, nefrotoksisite, metformin)
USG 63-85 79-100 10-oo 0,10-0,34 Avantaj: gebelik, KM yok, radyasyon yok, bilinen
yan etki yok
Dezavantaj: üreter orta l/3'üne duyarlı değil, küçük
taşları (<5 mm) kaçırabilir
Düz Karın 29-58 69-74 1,9-2,0 0,58-0,64 Avantaj: taş takibinde kullanılabilir
Grafisi Dezavantaj: düşük duyarlılık ve özgüllük
BÖLÜM 59 • ÜROLOJiK iŞLEM VE CiHAZ KOMPLiKASYONLARI 205
olarak düşünülebilir ve atılım oranlarını iyileştir­ • Kalıcı üretral, kalıcı suprapubik veya aralıklı kate­
mektedir. terizasyonu olan hastalarda kateter ilişkili İYE tek
• Hematürisi olup kesin tanı konamayan hastalara kateter (idrar) örneğinde :2:1 bakteri türünün :2:103
üroloji takibi önerilmektedir. koloni oluşturan birim olması ve başka enfeksiyon
• Taşları acil serviste düşen hastaların daha fazla te­ odağı olmaksızın İYE belirti ve bulgularının olma­
daviye ihtiyacı yoktur. sıyla tanımlanır.
• Kateter ilişkili İYE bulgu ve belirtileri arasında yeni
ÜROLOJİK İŞLEM VE CİHAZ ortaya çıkan veya artan ateş, kasılma, bilinç bula­
59 KOMPLİKASYONLARI nıklığı, halsizlik veya başka bir sebep bulunmak­
sızın letarji, böğür ağrısı, kostovertebral açı hassa­
Roy L. Alson siyeti, akut hematüri, pelvik rahatsızlık sayılabilir.
Çeviri: Zaur İbrahimov
Kateteri çıkarılmış olanlarda ise dizüri, sık veya
acil ürinasyon ihtiyacı olması veya suprapubik ağrı
LİTOTRİPSİ veya hassasiyet yer alır.
• Hematüri ESWL (extrocorpareal shockwave lithot­ • Orta şiddette semptomları olan hastaların tedavisi
ripsy) sık görülen komplikasyonu olup kendini sı­ siprofloksasin 500 mg günde iki defa, levofloksasin
nırlayıcıdır ve genellikle 1-2 gün içinde düzelmek­ 500 mg günde tek doz veya sefpodoksim 200 mg
tedir. günde iki defadır.
• Diğer işlem sonrası komplikasyonlar arasında bu­ Kateter ilişkili enfeksiyonu olup semptomları geri­
lantı, kusma, böğür ağrısı ve morarma ve böbrek leyen hastalarda (A-III) yedi günlük tedavi süre ye­
taşlan sayılabilir. Hepsinin tedavisi destekleyicidir. terlidir. Tedaviye geç yanıt veren hastaların tedavi
İdrar çıkışı ve kreatinin düzeyi takip edilmelidir. süresi 14 güne uzatılmalıdır.
• Ateşin eşlik ettiği kateter ilişkili İYE'nin en sık
Ateş ve İYE için uygun antibiyotik başlanmalıdır.
• Steinstrasse (taşlı sokak) tedavi sonrası oluşan par­ komplikasyonu piyelonefrittir. Sıklıkla hastanın
hospitalize edilmesi gerekmektedir (ileri antibiyo­
çacıkların birikerek üreteri tıkamaları sonucu gö­
tik tedavisi için bknz. Bölüm 55, İdrar Yolu Enfek­
rülür. Semptomlar üreterolitiyazisi içerir: yan ağrısı
siyonu ve Hematüri). Hasta septikse kan ve idrar
ve hematüri. Taşlar düz grafıde görülebilir. Tedavisi
kültürleri bakılmalıdır (Bknz. Bölüm 91 Septik
üreterolitiyazis ile aynıdır. Tam tıkanıklık varsa,
Şok). Kateter 7 günden daha önce takılmışsa değiş­
litotripsi tekrarlanmalı veya peruktan nefrostomi
tirilmelidir.
yapılmalıdır.
• Erkekte görülen diğer komplikasyonlar prostatit,
• Litotripsi sonucu abdominal organ veya viscus ya­
üretrit, epididimit ve abselerdir. Bkz. Bölüm 57 Er­
ralanması nadirdir. Peritonit bulguları ile beraber
kek Genital Problemleri, tanı ve tedavi.
veya yalnız başına ağrı görülebilir. Dışlamak için
• Kateterin yanlış takılması üretraya zarar vererek
BT veya USG ile cerrahi veya üroloji konsültasyonu
kanamaya veya yanlış pasaj oluşmasına sebep ola­
gerekir.
bilir. Üretral darlık veya prostat hipertrofisi yara­
lanma riskini arttırabilir. Coude tipi kateter kulla­
ÜRİNER KATETER nılabilir.
KOMPLİKASYONLARI • İdrar çıkışının durması üreteral yırtılma veya pıhtı
• Enfeksiyon üriner kateterlerin en sık komplikas­ ile tıkanmasını akla getirmelidir. Kateter balonu­
yonu (günlük %3-1 O bakteri insidansı 30. günde nun üretrada şişirilmesi de yaralanmaya sebep ola­
%100 olmaktadır) olup kadın cinsiyet, diybet, yaş­ bilir.
• Minör travmatik komplikasyonlar tedavi gerektir­
lılık, özürlülük ve BPH riski arttırmaktadır.
• Kateter varlığı üriner bakteri temizlenmesine engel mezken, majör komplikasyonlar (mesane perforas­
olarak bakteri kolonizasyonu ve enfeksiyona zemin yonu veya üreteral yırtılma gibi) üroloji konsültas­
yonu gerektirmektedir.
oluşturmaktadır. Uzun süreli kateterlerin polimikro­
biyal enfeksiyon bulundurması daha olasıdır.
• Kısa süreli kateteri ve asemptomatik İYE olan hasta­ KATETER TIKANMASI
nın antibiyotik ile tedavi edilmesi önerilmemektedir. • Kateterden kolaylıkla sıvı verilemiyorsa veya veri­
• Uzun süreli kalıcı kateteri (1 aydan uzun) olan has­ len sıvı geri çekilemiyorsa kateterin tıkalı olduğu
taların tamamında piyüri görülür; piyüri asempto­ düşünülmektedir. Kateter kan pıhtılarıyla tıkan­
matik enfeksiyon tanısında kullanılmamalıdır. He­ dığında sıvı kolaylıkla verilebilir, fakat geri çekile­
matüri enfeksiyon açısından daha iyi belirteçtir. mez.
206 KISIM 8, RENAL VE GENITOÜREİNER BOZUKLUKLAR

• Obstrüksiyon olduğu durumlarda kateler üçlü lü­ YAPAY ÜRİNER SFİNKTERLERİNİN


men kateteri ile değiştirelerek mesane irrige edilir.
KOMPLİKASYONLARI
Tüm kan pıhtıları mesaneden temizlendikten sonra
kanamaya dair belirtiler devam ediyorsa olası sistos­ • Yapay sfinkter üretra etrafında direnci arttırarak
kopi açısından üroloji konsültasyonu istenmelidir. kontinansı sağlamaktadır. Birkaç çeşidi mevcuttur.
Bazı kaynaklar mesane irrigasyonu için çapı daha ge­ Basit tasarıma sahip olanı pompaya bağlı tüplerle
niş olup pıhtılan daha kolay uzaklaştırabileceği için üretra etrafındaki cuff'tır, pompa sıvıyı cuff'a iterek
tek lümenli kateler kullanılmasını önermektedir. üretranın kasılmasını sağlamaktadır.
Kateler etrafından sızıntı kateterin pıhtı ile tıkanma­ Ameliyat sonrası komplikasyonlar takılma yerinde
sı sonucu oluşur. Obstrüksiyon yoksa, oksibutinin hematomdur. Enfeksiyonlarlar periprostetik ol­
veya disiklomin gibi antispazmodiklerle tedayj edin. duğundan ciddidir. Cilt florası ve gram negatifleri
Keter yerleştirildikten sonra parafimoz gelişme­ kapsayacak şekilde uygun antibiyotikler seçilmeli­
mesi için sünnet derisinin normal pozisynuna geri
dir. Cihazın çıkarılması gerekir.
döndüğüne emin olun.
• Takılı cihazları olan hastalar dental prosedürler
gibi hematojen yayılıma sebep olacak işlemlerden
BALONU İNDİRİLEMEDİGİ İÇİN geçerken antibiyotik profilaksisi almalıdır.
KALMIŞ KATETER Sfinkter ile pompa arasındaki tüplere hava girmesi
Sıkışma veya arızalı valva bağlı tıkanıklık distal­ pompa veya sfinkterde arızaya sebep olabilir. Üro­
deyse kateler proksimalden kesilebilir. Bu işlem loji konsültasyonu mutlaktır.
balonun inmesine yardımcı olmuyorsa, kayganlaş­ • Yapay sfınkterden asla üriner kateter ilerletmeyin.
tırıcılı guide teli şişirme kanalında ilerletilerek tıka­
nıklık giderilmeye çalışılır.
• Balon mesanedeyken şişirilerek patlatılabilir. Yine ÜRETERAL STENTLERİN
de, balonu şişirip (steril sıvı ile) patlatmadan önce KOMPLİKASYONLARI
üroloji konsültasyonu istenmelidir, çünkü balonun
Dizi.iri, işeme sıklığında ve ihtiyacında artış, karın
patlaması için normalin 10-20 katı basınç gerek­
ve yan ağrısı üreteral stentleri olan hastaların sık
mektedir.
görülen şikayetleridir. İyi yerleştirilmiş ve çalışan
• Basit müdahalelerin yetersiz kalması durumunda
stentin yaratacağı rahatsızlık basit huzursuzluktan
üroloji konsültasyonu gerekir.
hareket ettirmeyecek kadar şiddetli ağrı arasında
değişebilmektedir. Yine de, ağrının yerleşiminde,
PERKÜTAN NEFROSTOMİ
niteliğinde veya şiddetinde ani değişiklik olması
TÜPLERİNİN KOMPLİKASYONLARI durumunda stent malpozisyon veya arıza açısından
• Perkütan nefrostomi malignensi, piyonefroz, geni­ değerlendirilmelidir.
toüriner taşlar veya üreteral darlıklara bağlı ürete­ • Tüm süre boyunca hiç komplikasyona sebep ol­
ral veya supravezikal tıkanıklık durumunda kulla­ madan üreteral stentler haftalar veya aylarca takılı
nılan üriner drenaj işlemidir. kalabilirler. Yine de, sıklıkla mineral depozitlerin
Kanama görülebilmektedir ve çoğu atak nefrostomi birikmesi sonucu takanabilirler.
tüpü irrige edilerek pıhtılardan arındırabilir. Direnç­ İdrar çıkışının tam tıkanıklığı görülebilse de, ço­
li vakalarda tam kan sayımı (TKS), böbrek fonksi­ ğunlukla uzun süreyle stenti olan hastalarda görül­
yonları ve koagülasyon parametreleri (eşlik eden mektedir. Bu hastalar ürolojiye konsulte edilmeli ve
komorbiditeleri doğrultusunda) kontrol edilmelidir. bazı durumlarda stentin değiştirilmesi gerekmek­
Hasta hemodinamik instabilite açısından tedavi tedir.
edilmeli ve üroloji ile konsulte edilmelidir.
• Nefrostomi tüpünün enfektif komplikasyonları
basit bakteriüri ve piyelonefritten renal abse, bak­ İDRAR YOLU ENFEKSİYONUNA
teriyemi ve ürosepsise kadar değişebilir. Her türlü KARŞIN STENTİN YER
akıntının kültürü gönderilip siprofloksasin 400mg DEGİŞTİRMESİ VEYA ARIZASI
IV gibi antibiyotik başlanarak ürolojiye konsulte
edilmelidir. Karın veya yan ağrısının değişmesi stentin yer de­
Bu cihazlarda kateterin yanlış yerleşmesi veya tüpün ğiştirdiğine işaret ediyor olabilir. Stentin önceki
bloke olması gibi mekanik komplikasyonlar görü­ yerleşimini kıyaslamak amacıyla düz grafı çekile­
lebilmektedir. Tıkanmış nefrostomi tüpünü düzelt­ bilir ve stentin yerini değerlendirmek ve gerekirse
mek için ürolojinin bazı teknikleri mevcuttur. ileri tetkik için üroloji konsültasyonu gerekebilir.
BÖLÜM 59 • ÜROLOJiK iŞLEM VE CiHAZ KOMPLiKASYONLARI 207
• Stenti olan hastada idrar yolu enfeksiyonu geliş­ sak obstrüksiyonu, piyelonefrit, böbrek yetmezliği
tiğinde stentin çıkarılması şart değildir, zira çoğu ve stoma yıkımı veya stenoz sayılabilir. Bu komp­
enfeksiyon ayaktan antibiyoterapiyle tedavi edi­ likasyonların esas sebebi implante üreterlere idrar
lebilmektedir. Y ine de, piyelonefrit veya sistemik reflüsüdür.
enfeksiyondan şüphelenildiğinde ileri araştırma ve • Yeni mesane rekonstrüksiyon teknikleriyle idrar
acil girişimler endikedir. reflüsü azaltılmaktadır. İşlem sonrası bakteriüri
Stentin yerini teyit etmek için düz grafi, stentin yer sıktır.
değiştirdiğini veya malfonksiyonunu değerlendir­ • Enfeksiyon tanısı ateş ve yan ağrısı veya idrar kül­
mek için üroloji konsültasyonu ve antibiyotik teda­ türüne (> 104 KOÜ/mL) göre klinik olarak konur.
visine başlamak gereklidir. İYE tespit edildiğinde antibiyotik tedavisi için üro­
loji ile konsulte edilmelidir.
ÜRİNER DİVERSİYON (SAPMA) VE
ORTOTOPİK MESANE DEGİŞMİ/
ONARIMI
Mesane onarımında en çok ileal pasaj kullanılır.
Ameliyet sonrası komplikasyonları arasında bağır-
Kısım 9
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİ

60 GEBE OLMAYAN HASTADA


PELVİK AGRI VE VAJİNAL
nedenlerdir. Kanama bozuklukları ve tiroid fonk­
siyon bozuklukları muhtemel sebeplerdir.
• Postmenopozal kadınlarda kanama sıklıkla hor­
KANAMA mon kullammı, atrofık vajinit ya da endometrial
1homas W Lukens lezyonlar veya diğer tümörlerle ilişkilidir.
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı Disfonsiyonel uterin kanama (DUK) tanısı sadece
yapısal ya da sistemik sebepler dışlandıktan sonra
VAJİNAL KANAMA konabilir.
KLİNİK ÖZELLİKLER • DUK ovulatuar ya da anovulatuar olabilmekle be­
raber tipik olarak perimenarşal ve perimenopozal
• Esas şikayeti vajinal kanama olan hastalar acil ser­
hastalarda anovulatuardır.
vislerde (AS) sıklıkla görülür.
• Öykü doğurganlık ve cinsel öyküyle birlikte miktar, Bulgular; uzamış menstrüasyon, düzensiz sikluslar
süre ve kanamanın özelliğini de içermelidir. ilaçlar, ya da genelde hafif ve ağrısız ara kanamalar olup
kanama diatezi, endokrin bozukluklar, karaciğer bazen ciddi kanamalarda görülebilir.
hastalığı ile GÜ ve sistemik semptomlar da ayırıcı
tanı değerlendirilmesinde kullanılmalıdır. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Spekulum ve bimanuel muayene kadar batın ve ge­
Kanamaya sebep olabilecek gebelik ilişkili neden­
nital organların değerlendirilmesi de önemlidir.
• Konjunktival solukluk, cilt rengi ve vital bulgular­ leri dışlamak için üreme çağındaki bütün hastalara
daki değişiklikler belirgin anemiyi gösterebilir. gebelik testi yapılmalıdır.
• Diğer laboratuar testleri hikaye ve fizik muayaneye
gore şekillenir.
AYIRICI TANI Kan kaybı boyutunu tespit etmek için hemoglobin/
• Puberte öncesi bütün hastalarda cinsel saldırı ya da hematokrit, koagülasyon testleri ve uygunsa tiroid
genital travma dışlanmalıdır. fonksiyon testleri görülmelidir.
• Pubertal hastalarda vajinal kanamanın en sık nede­ Gerekirse seçilecek görüntüleme yöntemi pelvik
ni nonspesifık vulvovajinittir. Kandidiazis, Esche­ ultrasondur ve stabil hastalarda ayaktan yapılabilir.
richia cali, Shigella ve ascaris gibi spesifik sebepler • Hemodinamik olarak stabil olan hastalarda acil
daha seyrek görülür. müdahale gerekmez.
• Bu yaş grubundaki daha seyrek vajinal kanama ne­ • Kanaması devam eden stabil olmayan hastalarda
denleri puberte prekoks ve menarş, konjenital ano­ İV resüsitasyon gerekir, kan ürünleri kullanımı ve
maliler ve sabun ve kimyasallara olan doku hassa­
acil jinekoloji konsültasyonu düşünülmelidir.
siyetidir. •
• Akıntıyla birlikte olan kanama muhtemel içerdeki Daha ciddi kanaması olan vakalarda östrojenler
yabancı cisime işaret eder. kullanılabilir; İV ve PO kullanımları benzer etkin­
Üreme çağındaki kadınlarda anormal vajinal kana­ liktedir. Eğer herhangi bir malignite ile ilişki düşü­
ma uterus ya da serviks kaynaklı olabilir. nülüyorsa hormon tedavisi jinekolojik değerlendir­
• Menorajiyle gelen genç hastaların %20'ye kadar me yapılana kadar ertelenmelidir.
olan kısmında primer koagülasyon bozuklukları • Çekilme kanaması tipik olarak hormona! tedavi
tespit edilebilir. durdurulduktan 3 ila 10 gün sonra olur.
• Anovulasyon, gebelik, hormone kullanımı, uterin • Aşırı vajinal kanamada ilaç tedavisi için Tablo 60-
leemyomlar, pelvic infeksiyonlar ve polipler sık 1 'e bakınız.
208
BÖLÜM 60, GEBE OLMAYAN HASTADA PELVİK AGRI VE VAJİNAL KANAMA 209

TABL060-l Aşırı Vajinal Kanamada İlaç Tedavisi


İLAÇ İSİM DOZ
Konjüge östrojen İV Premarin Kanama azalana kadar her4-12 saatte bir 25mg
Konjüge östrojen PO 7-10 gün boyunca her 6 saatte bir 2,5mg
Etinil östrodiol+noretindron PO Ortho-Novum 1/35 35 mcg+ lmg, 7 gün boyunca günde 4 tb
Medroksiprogesteron PO Provera Günlük 10 mg, kanama durunca başlanıp 10 gün boyunca
Traneksamik asit (antifibrinolitik) PO Lysteda 3 gün boyunca her sekiz saatte bir 600-1300 mg

PELVİKAGRI ğin medikal ündüklenmesidir. Takibinde arteriyel


tıkanıklığın oluştuğu venöz tıkanıklıkla oluşan er­
• Genelde sebep jinekolojk patolojidir ancak ekstra­ ken konjesyon görüntüsünün Doppler US ile tespiti
pelvik abdominal durumlar nedeniyle yansıyan ağ­ tanısaldır.
rılar da düşünülmelidir. Gebelik dışlanmalıdır. Aralıklı olup düzelen torsiyon olabilir ve torsiyo­
nun olmadığı dönemde görüntü normal olabilir.
KLİNİK ÖZELLİKLER Endometriozis-uterus dışındaki endometrium
benzeri doku olup en sık overlerdedir. Bulguları
Ağrının akut ya da kronik mi, aralıklı ya da sürekli menstrüel siklusa eşlik eden tekrarlayan ağrı, dis­
mi olduğu ayırt edilmeli ve tanıya yardımcı olması menore ve disparonidir. İnfertilite endometriozisle
için karakteri ve yeri tespit edilmelidir. ilişkili olabilir.
Tipik olarak rüptüre over kisti, torsiyon ve obstrük­ Muayenede tek başına nonspesifik pelvik ağrı ola­
siyon tek taraflı ani başlangıçlı ağrıyla görülür. Aşa­ bilir ve ayırıcı tanısı genelde AS'te yapılmaz. Ultra­
malı başlangıç enfeksiyon ya da büyüyen kitleye son endometriomaları gösterebilir.
işaret eder. Fibroidler (leiyomyomlar)-östrojen bağımlı be­
Abdominal ve jinekolojik, spekulum ve bimanuel nign uterus düz kas tümörleridir; sıklıkla çok sa­
muayene ile değerlendirmeler zorunludur. Diğer yıdadır, doğurganlık çağının orta ya da geç döne­
testler öykü ve fizik muayeneye göre yönlenir. minde bulunurlar. Bulgular ağrı, anormal vajinal
kanama, vajinal sarkma, disparoni ve muhtemel
TANI VE AYIRICI TANI üriner şikayetlerden oluşur. Ciddi ağrı uzantılı fib­
roidlerin torsiyonu ya da tümörün iskemi ve deje­
Primer dismenore--menstruasyon ile birlikte olan narasyonu sonucu olabilir.
aşırı ağrıdır. Kanama azaldıkça ağrı da azalır. Ağrı Bimanuel muayane ile sıklıkla pelvik kitle tespit
bel ya da kasıklara yayılabilir ve bulantı/kusma eş­ edilir. Pelvik US ise teyit eder. Tedavi aneljezi sağla­
lik edebilir. mak ve kadın doğuma yönlendirmekten oluşur.
NSAİİ ile tedavi genelde yeterli olur, bazı vakalarda
oral kontraseptifler kullanılır.
Mittelschmerz-foliküler sıvının akmasından do­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
layı olan kendi kendini sınırlayan tek taraflı siklus Pelvik ağrıyla başvuran hastaların çoğu kadın do­
ortasındaki ağrıdır. ğum takibiyle acil servisten taburcu edilebilirler.
Over kisti-kist sıvısının akmasından ya da komşu Hastaların muhtemel belirti ve bulgular ile ne za­
dokulara olan basınçla ağrı olur. Ani başlangıç rüp­ man tekrar başvurmaları gerektiği detaylı anlatıl­
türü düşündürür. Pelvik US genelde tanısaldır. malıdır. Eğer tedirgin olunan nokta varsa 12 ila 24
5 cm den küçük kistler genelde 2 ila 3 siklusta kü­ saatte tekrar değerlendirmek uygundur.
çülürler. Kadın doğum takibi önerilir. Analjezik önerilmelidir ve çoğu durum için NSAİİ
Over torsiyonu-cerrahi bir acildir. Ani başlan­ yeterlidir. Eğer uygunsa oksikodon/asetaminofen
gıçlı tek taraflı adneksial ağrı olur. Risk faktörleri: (5 miligram/325 miligram) gibi opioidler birkaç
gebelik, büyük over kist ya da tümörleri ve gebeli- gün kullanılabilir.
210 KISIM 9 • OBSTETRİKVEJİNEKOLOJİ

61 EKTOPİK GEBELİK • Vajinal kanama genelde hafiftir; ciddi kanama


VE GEBELİGİN İLK 20 daha sıklıkla düşük tehdidiyle ya da gebeliğin diğer
komplikasyonlarıyla seyreder.
HAFTASINDAKİ ACİLLER Rüptüre bir EG'de bile vital bulgular tamamen nor­
Robert Jones mal olabilir ya da ileri derece hemorajik şok görü­
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı lebilir.
EG'deki vital bulgular ve hemoperitonun miktarı
EKTOPİK GEBELİK arasında zayıf bir korelasyon vardır. Periton içi ka­
EPİDEMİYOLOJİ nama ve rüptürle giden vakalarda bile kısmi bradi­
kardi görülebilir.
Ektopik gebelik (EG) tüm gebeliklerin %2'sinde
Fizik muayene bulguları oldukça değişkendir. Ba­
meydana gelir ve ilk trimesterdeki anne ölümünün tın muayanesi periton bulgularıyla birlikte veya
başta gelen sebebidir. periton bulguları olmadan, lokal ya da yaygın has­
EG'lerin yüzde yirmisi başvuru anında rüptüredir. sasiyet bulguları gösterebilir.
Majör risk faktörleri; pelvik inflamatuar hastalık Pelvik muayene bulguları normal olabilir, fakat sık­
öyküsü, tüp ligasyonu gibi fallop tüplerine yönelik lıkla servikal hassasiyet, kitleyle ya da kitle olma­
cerrahi, önceki EG, dietilbesterol maruziyeti, rahim dan adneksiyal hassasiyet ve muhtemelen genişle­
içi araç kullanımı ve yardımcı üreme teknikleridir. miş bir uterus bulunur.
• EG meydana gelen hastaların %50'den fazlasında EG nin ileri dönemlerinde fetal kalp sesleri duyu­
risk faktörleri görülmez. labilir. Fetal kalp seslerinin varlığı EG'yi dışlamakta
Bu tanı doğurganlık çağındaki karın ağrısıyla gelen kullanılamaz.
tüm kadınlarda düşünülmelidir.
AYIRICI TANI
PATOFİZYOLOJİ İdrarda gebelik testi (idrar için beta-insan koryonik
• EG'nin (1) tüpteki taşınma mekanizmasındaki me­ gonadotropin [�-hCG]) hemen bakılmalıdır.
kanik ya da anatomik değişikliklerden ya da (2) Seyreltilmiş idrar yanlış negatif sonuç verebilir;
böyle durumlarda serum testi daha kesin sonuç ve­
döllenmiş yumurtayı değiştiren fonksiyonel/hor­
rir.
mona] faktörlerden kaynaklandığı düşünülmekte­
EG'den şüphelenildiğinde ultrasonun esas aü,acı
dir.
intrauterin gebelik (İUG) olup olmadığını anla­
• Tüp rüptürünün spontan olduğu düşünülür ancak
maktır (Şekil 61-1). Yardımcı üreme tekniği kul­
koitus ya da bimanuel muayeneyle ilişkili travma lanmış hastalarda mutlaka heterotopik gebelik dü­
rüptüre neden olabilir. Tüp rüptürü EG'nin erken şünülmelidir.
haftalarda ya da 16 hafta gibi gebeliğin geç döne­
minde olabilir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
EG'yi tanımlamak için kullanılabilecek klasik triad
karın ağrısı, vajinal kanama ve amenoredir, ancak
çoğu vakada daha belirsiz bulgularla görülebilir.
Rüptüre olan EG ile rüptüre olmayan EG arasında
belirti ve bulgular açısından farklı olabilir. EG ile
gelen kadınların %90'ın da karın ağrısı, %80'inde
vajinal kanama ve %70'inde amenore öyküsü var­
dır.
• Ağrı ani, tek taraflı ve aşırı olabilir ya da görece az
ve yaygın olabilir.
Hemoperiton varlığı diyafragmatik irritasyon so­ ŞEKİL 61- 1. İUG içeren gestasyonel keseyle birlikte görü­
nucu omuz ya da üst abdomene yansıyan ağrıya len Yolk sak (ok) (MA OJ, Mateer JR, Blaivas M: Acil Ultra­
neden olabilir. son, 2. Baskı. 2008, McGraw-Hill İne., New York).
BÖLÜM 61 • EKTOPİK GEBELİK VE GEBELİGİN İLK 20 HAFTASINDAKİ ACİLLER 211

ŞEKİL 61-2. Ektopik gebelik. Bu ektopik gebelikte adneks­ ŞEKİL 61-3. Ektopik gebelik; boş uterus ve arka çıkmaz­
te yaşayan bir embriyo ve boş uterus görünüyor (endomet­ da serbest sıvı. Transvajinal sagital görüntü. Yatay ok boş
rial eko görüntünün sol üst kısmında izleniyor). Gerçek za­ uterusu(uterus çizgisi) gösteriyor ve dikey ok boşluktaki sı­
manlı görüntülemede embriyonik kardiak aktivite mevcut. vıyı gösteriyor (MA OJ, Mateer JR, Blaivas M: Acil Ultrason,
Transvajinal görüntü. Yatay ok boş uterusu gösteriyor(uterus 2. Baskı. 2008, McGraw-Hill İne., New York).
çizgisi) ve dikey ok adneksteki ektopik gebeliği gösteriyor
(MA OJ, Mateer JR, Blaivas M: Acil Ultrason, 2. Baskı. 2008,
McGraw-Hill İne., New York). lanmamış düşük ya da fark edilmemiş düşük, yakın
zamandaki elektif düşük veya endometrit düşünül­
melidir.

• Transvajinal ultrason EG'yi tanımlamakta kulla­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


nılacak test seçeneğidir ve abdominal Ultrasonun Şüphelenilen EG tedavisi hastanın vital bulguları,
tanısal olmadığı vakalarda yapılmalıdır. fizik muayene bulguları ve şikayetlerine göre yapı­
EG'nin tanısal bulguları boş bi uterusun olmasıyla lır. Kadın doğum doktoruyla yakın iletişim gerekli­
birlikte utcrus dışı kardiyak ukti'vitcnin görüntü- dir.
lenmesidir (Şekil 61-2). Stabil olmayan hastalarda, kan basmcını düzeltmek
• EG düşündüren bulgular ise boş bir uterusa ilave­ için geniş iki damar yolu ile hızlı kristaloid infüz­
ten aşağıdakilerden biri; serbest sıvının eşlik ettiği yonu ve/veya eritrosit süspansiyonu infüzyonuna
veya etmediği adneksiyal kitle (basit kist dışındaki) başlanır.
ya da orta/ciddi miktarda serbest pelvik sıvı (Şekil • Yatak başı idrarda gebelik testi yapılır.
61-3). Stabil olmayan hastada ABC sağlandıktan sonra
Normal olan pelvik ultrason yetersiz test olarak ka­ hızlı bir yatakbaşı transabdominal ultrason yapılır.
Stabil olmayan hasta için hemen kadın doğum
bul edilmeli ve P-hCG düzeyleri ışığında değerlen­
konsültanına haber verilmelidir, bu iş laboratuar
dirilmelidir.
testleri ve tanısal testler tamamlanmadan yapılma­
Sınır değerin (discriminatory) üzerindeki P-hCG
lıdır.
düzeyi (1500 mIU/mL) ve boş uterus EG düşündü­
Tam kan sayımı (CBC), kan grubu, Rh (rhesus fak­
rür.
tör) tayini için (ya da stabil olmayan hastada cross­
Sınır değerin altındaki P-hCG düzeyi (1500 mIU/ match için), kanda P-hCG tayini için (eğer gerek­
mL) ve boş uterus belirsizdir. liyse) ve serum elektrolitlerinin değerlendirilmesi
• Semptomatik hastada P-hCG düzeyi asla pelvik için kan gönderilir.
ultrason gereksinimine karar vermekte kullanılma­ Eğer hasta stabilse transvajinal ile beraber ya da
malıdır. sadece transabdominal ultrason dahil tanısal çalış­
2 gün içinde P-hCG düzeyinin %53 artmaması EG malara devam edilir. Bilinçli hastalarda muğlak ult­
ya da anormal İUG düşündürür. Ancak 2 günde rason sonuçları ve 1000 mIU/mü.ien düşük P-hCG
%53 olmuş olması EG yi dışlamaz. düzeyi görüldüğünde önerilerle taburcu edilip 2
• Karın ağrısı, vajinal kanama ve erken gebelik ile ge­ gün sonrasına kontrol P-hCG ve kadın doğum de­
len hastada ayırıcı tanıda düşük tehlikesi, tamam- ğerlendirmesi planlanabilir.
212 KISIM 9 • OBSTETRİKVE JİNEKOLOJİ

• Tanısal tedavi, kadın doğumcu tarafından karalaş­ oplastik bir hastalığıdır ve düşük tehdidinde nult­
tırılmış, laparoskopi, dilatasyon ve küretaj (D&C) rasonla ayırt edilir. Bu hastaların anormal büyük
ya da metotreksat ile medikal tedavi olabilir. uterusları ve anormal yükseklikte P-hCG düzeyleri
olur. Noninvaziv (mol hidatiform) ya da invaziv
GEBELİK SÜRECİ VE POSTPARTUM (koryokarsinom) olabilir.
DÖNEM ACİLLERİ ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
• Anne ölümünün başta gelen nedenleri pulmoner • Hemodinami stabil değilse düzeltilir. Stabil olma­
emboli (bkz. Bölüm 27), EG (bkz. Bölüm 60), gebe­ yan hasta erken zamanda kadın doğuma konsülte
liğin hipertansif bozuklukları, hemoraji ve enfeksi­ edilir. Pelvik muayene yapılır ve CBC, kan grubu,
yondur. Rh faktör tayini, kanda P-hCG ve idrar tetkiki ya­
• Risk; ileri anne yaşı, artmış doğum sayısı, doğum
pılır. Rh-negatif kadınlara 300 mikrogram Rh(D)
öncesi bakım yetersizliği, evlenmemiş olmak ve imün globulin İM yapılmalıdır.
farklı cinsiyette bebek isteme durumlarında artar. • P-hCG > lSOOmIU/mL olan normal gebelikte ult­
rason gestasyonel keseyi göstermelidir, ancak yolk
İLK 20 HAFTADAKİ ACİLLER sak ya da embriyo görüntülenene kadar kesin ola­
DÜŞÜK TEHDİDİ VE DÜŞÜK rak İUG tanısı konamaz. P-hCG >1500 mİU/mL
EPİDEMİYOLOJİ
olup gestasyonel kese görüntülenemezse düşük ya
da EG demektir. Plasentada parlak alanların ara­
• Gebeliklerin %20 ila 40'ı spontan olarak düşükle
sına daha parlak alanlar serpiştirilmiş gibi olduğu
sonlanır.
aşırı büyük uterus GTH de görülür.
PATOFİZYOLOJİ • Tamamlanmamış düşük ya da GTH, D&C gerek­
• Çoğu fetal kayıp için kromozoma! anormallikler tirir. GTH olan hastalar P-hCG düzeyleri sıfır ola­
göz önünde bulundurulur. Risk, ileri anne yaşı, eş­ na dek yakın takibe alınmalıdır. p-hCG düzeyinin
lik eden hastalık, önceki abortus, enfeksiyonlar ve normale dönmemesi koryokarsinom lehinedir.
anatomik bozukluklarla artar. • Septik düşük kadın doğum konsültasyonu ve am­
pisilin sulbaktam 3gram İV ya da klindamisin 600
KLİNİK ÖZELLİKLER
miligram artı gentamisin l ila 2 miligram/kg İV
• Düşük tehdidi; kapalı servikal giriş ve benign fizik gibi geniş spektrumlu antibiyotik gerektirir.
muayaneyle birlikte olan vajinal kanama şeklinde • Düşük tehdidi ve tam düşük olan hastalar yakın
tanımlanır. takip ayarlanarak taburcu edilebilir. Taburculukta
• Kaçınılmaz düşük vajinal kanama ve serviksin dila­ pelvik istirahat (ilişki ya da tampon yasak) ve ciddi
tasyonuyla meydana gelir. kanama, ateş ya da ağrı olursa tekrar başvurması
• Tamamlanmamış düşük, gebelik materyalinin kıs­ önerilir.
ın i geçişi olarak tanımlanır ve daha çok 6 ila 14 haf­
ta arasındadır.
GEBELİGİN BULANTI VE KUSMASI
• Tam düşük, bütün fetal yapıların 20 haftadan önce
kanaldan geçişidir. EPİDEMİYOLOJİ
• Kayıp düşük, en azından 20 haftadan sonra fetü­ • Bulantı ve kusma sıklıkla gebeliğin ilk 12 haftasın­
sün kaybı ve fetal dokuların atılımı olmadan 4 hafta da meydana gelir ve gebelerin %60 ile 80 kadarını
geçmiş olmasıdır. etkiler.
• Septik düşük herhangi aşamasında düşüğün enfek­
PATOFİZYOLOJİ
te olduğunun kanıtıdır; aynı zamanda pelvik ağrı,
ateş, servikal hareketle ya da uterusta hassasiyet ve • Patofizyolojisi bilinmemektedir.
pürülan ya da kötü kokulu akıntı da enfeksiyon le­
KLİNİK ÖZELLİKLER
hinedir.
• Bu hastalarda fizik bulgular sıvı kaybı dışında ge­
AYIRICI TANI nelde normaldir.
• Ayırıcı tanıda EG ve gestasyonel trofoblastik has­ • Karın ağrısının olması son derece olağan dışıdır ve
talık (GTH) vardır. GTH trofoblastik dokunun ne- başka tanı düşündürür.
BÖLÜM 62 • GEBELiKTE EŞLiK EDEN HASTALIKLAR 213

@ki:iiıtifj@ Gebelikte İlaçların Kullanımı*


AYIRICI TANI

Hiperemezis gravidarum (belirgin karın ağrısı ol­ KATEGORit YORUM


İLAÇ
madan inatçı bulantı ve kusma) hipokalemi ya da
Antibiyotikler
ketonemiye neden olabilir ve düşük doğum ağırlık­
Sefalosporinler B
lı bebekle sonuçlanabilir.
Penisilinler B
Tanısal testler CBC, elektrolitler ve idrar tahlilidir.
Eritromisin B Maternal
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK estolat hepatotoksisite
Azitromisin B
Tedavi ketonüri temizlenene kadar İV sıvı tedavisi
(%5 dekstroz ile birlikte serum fizyolojik [D5SF]
Klaritromisin c
Nitrofurantoin B
ya da %5 dekstrozla birlikte ringer laktat [D5RL))
Klindamisin B
ile birlikte antiemetik tedaviyi içerir. Sıklıkla kul­
Metronidazol B Fetal fasiyal defek(ilk
lanılan antiemetikler metoklopromid 10 miligram trimester)
İV, prometazine 25 miligram İV (gebelikte C sınıfı Etambutol B
ancak genelde kullanılır) ya da ondansetron 4 mi­ Kinolonlar C,D Fetal kartilaja toksik
ligram İV'dir. Aminoglikozidler C,D Bazıları ototoksik
Ketonürisi geri çevrilen, elektrolit bozukluğu dü­ İzoniyazid c TBC'de faydası riski
zeltilen ve oral alımı sağlanan hastalar taburculuğa göz ardı ettirir
adaydır. Hastalar antiemetikle taburcu edilmelidir. Klavulanat B
İnatçı hiperemezis gravidarum olarak kabul edilen bileşimleri
hastalar metilprednizolon için aday olabilirler. Bu Sülfonamidler c Kernikterus (doğuma
tedavi kadın doğumla konsülte edilerek başlanma­ yakın)
lıdır. Tetrasiklin D Fetal kemik/diş
anomalileri
Trimetoprim c Folat antagonisti (ilk
trimester)
Antiviraller
Asiklovir B
Zidovudin c HİV+ annelerde
önerilir
Antihipertansifler
a -Metildopa B
�-blokörler c
Kalsiyum kanal c
62 GEBELİKTE EŞLİK EDEN
HASTALIKLAR
blokörler
Hidralazin c Sıklıkla kullanılır
Abigail Hankin- Wei ACE inhibitörleri D,X Gebeliğin tespitinde
bırakılır
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı
Antikonvülzanlar
GEBELİKTE İLAÇ KULLANIMI Valproik asit x Nöral tüp defekti
Fenitoin C,D Fetal anomaliler
Gebelik esnasındaki ilaç önerileri Tablo 62-1 de lis­
( faydası zarardan
telenmiştir. üstün olabilir)
Karbamazepin C,D Fetal anomaliler
DİYABET Kortikosteroidler c Hiperglisemiyi
kötüleştirebilir
Gebelikte diyabeti olan hastalarda hem diyabe­
tin hem gebeliğin komplikasyonları artar; bunlar, Antikoagülanlar
erken doğum, spontan düşük, piyelonefrit, fetal Heparin c
ölüm, hipoglisemi ve diabetik ketoasidoz (DKA) Enoksaparin B
dur. Varfarin x Nazal hipoplazi, optik
atrofi
Gebelik boyunca insülin ihtiyacı doğuma kadar 0.7
U/kg/gün den 1.0 U/kg/güne kadar artar. (Devanı Ediyor)
214 KISIM 9 • OBSTETRİKVEJİNEKOLOJİ

TABLO 62-1 Gebelikte İlaçların Kullanımı* normal gebeliği taklit eder ve hiperemezis gravida­
(Devamı) rum gibi gelebilir. Tedavi seçeneği Propiltiyourasil
(PTU)dir; yan etkileri kaşıntı ve agranilositozdur.
İLAÇ KATEGORit YORUM
Tiroid fırtınası ateş, sıvı kaybı ve kardiyak dekom­
Analjezikler pansasyon ile gelir ve yüksek mortalite oranına
Asetaminofen A
Propoksifen c Doğuma yakın sahiptir. Gebe olmayan hastalar gibi tedavi edilir
kaçınılmalı, (bkz. Bölüm 133).
yenidoğanda
çekilme sendromu DİSRTİMİLER
görülebilir
Opiatlar c Gebelik ve doğum disrtimileri tetikleyebilir. Sup­
NSAİİ B,C,D 32 hf'dan sonra raventriküler taşikardiler vagal manevra ile, daha
kullanılmamalı
Sumatriptan c sonra normal dozlarında lidokain, digoksin, pro­
Ergot alkaloidleri x Fetal ölüm ve düşük kainamid ya da verapamille tedavi edilmelidir.
potansiyeli Kardiyoversiyonun fetüse zararlı olduğu gösteril­
Antiemetikler memiştir.
Meklizin B Amiodaron sadece diğer tedavilerle yanıt alınama­
Difenhidramin B
yan hayatı tehdit edici disritmilerde kullanılmalı­
Metoklopramid B
Fenotiazin c Geniş kullanımı var dır, çünkü iyot fetal nörotoksisiteye sebep olabilir.
Ondansetron B Antikoagülasyon için fraksiyone olmayan ya da dü­
Aşılar şük molekül ağırlıklı heparin kullanılır.
Canlı aşılar x Fetüse geçme
(kızamık/ potansiyeli var TROMBOEMBOLİZM
kabakulak/
kızamıkçık) Pulmoner emboli (PE) gelişmiş ülkelerde anne ölü­
İnaktif vira! aşılar- C Sıklıkla gebelikte münün en sık nedenidir.
kuduz, hepatit B, yapılır Derin ven trombozu (DVT) insidansı %0.5 ve %0.7
influenza arasındadır.
Pnömokok aşısı C İlk trimesterde
kullanımdan Artmış riskle ilişkili olan faktörler; ileri anne yaşı,
kaçınılmalı artmış doğum, çok sayıda gebelik, cerrahi doğum
Tetanoz ve difteri C Sıklıkla gebelikte (13 ila 16 kat artırır), yatak istirahati, obezite ve hi­
yapılır perkoagülasyon durumlarıdır.
Tetanoz C Sıklıkla gebelikte
immünglobülin verilir Semptomatik DVT için tercih edilecek test doppler
ultrasonografidir.; bir kısım görüş negatif D-dimer
'Pek az çalışma gebe kadınlarda yapılmıştır; dolayısıyla kullanılacak
herhangi bir ilaç kesinlikle gerekliyse kullaııılmalıdır. Daha fazla bilgi ve negatif doppler ultrasonun birlikteliğini önerir.
için ilaç danışmayla görüşülmelidir. Düşük risk kriterlerini taşımayan hastalara alt
tA=güvenli, B=güvenli olduğu varsayılan, C= muhtemel yan etkiler ekstremite doppler ultrasonu yaptırılmalıdır. Eğer
sözkonusu, D=güveııli değil ancak maruz göülebilir bazı durumlarda
kullanılabilir, X=koııtreııdike. DVT yoksa BT çekilmelidir.
Kısaltmalar: ACE: aııjiyotensin-convertiııg (dönüştürücü) enzim, Toraks BT ventilasyon-perfüzyon sintigrafisine
HİV=human immundefıciency virus (insan bağışıklık sistemi bozu­ göre fetüse daha az radyasyon verir ancak annenin
cu virüs), NSAİİ=noııstreois antiinflamatur ilaçlar, TBC=tüberkiiloz.
meme dokusuna daha yüksek doz verir.
• DVT ve PE nin tedavisi heparin ya da enoksaparin­
Ketoz gebelik sırasında daha çabuk ve daha düşük dir; varfarin kontrendikedir.
glukoz seviyelerinde meydana gelir. DKA için risk
faktörleri; düşük uyum, hiperemezis ve sempato­ ASTIM
mimetik tokolitik ajanların kullanımıdır.
Klinik özellikler, tanı ve yönetimi gebe ve gebe ol­
DKA ve hipoglisemi gebe olmayanla aynı şekilde
mayan hastalarda benzer şekildedir.
tedavi edilir.
Akut tedavide albuterol gibi nebulize �2-agonistler
verilir. İntravenöz metilprednizolon ve oral predni­
HİPERTİROİDİZM zon gebelikte kullanılabilir.
Gebelikte hipertiroidizm preeklampsi ve yeni­ 02 saturasyonunu %95 üzerinde tutacak şekilde
doğan morbidite riskini artırır. Klinik özellikleri destek oksijen verilmelidir.
BÖLÜM 62 • GEBELiKTE EŞLiK EDEN HASTALIKLAR 215
Eğer gerekirse her 20 dakikada bir 0,25 miligram • Bilinen epilepsisi olan gebe hastanın yönetimi gebe
Terbutalin verilebilir. Epinefrin sadece yoğun ba­ olmayan hastaya benzer şekildedir.
kım hastasında kullanılmalıdır. Uzamış maternal hipoksi ve asidozla seyreden sta­
• Yatış ya da entübasyon kriterleri gebe ve gebe ol­ tus epileptikus yüksek anne ve bebek ölüm oranına
mayan hastada benzerdir; hızlı seri entübasyon için sahiptir ve erken entübasyon ve ventilasyonla ag­
kullanılan standart ajanlar kullanılır. resif tedavi edilmelidir. Plasenta oksijenizasyonunu
Gebede tepe ekspiratuar akım hızları değiştirilmez. en üst düzeye getirmek için hasta sol yan dekübit
pozisyona getirilir.
İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI
HİV ENFEKSİYONU
İdrar yolu enfeksiyonu gebedeki en sık bakteriyel
enfeksiyondur. HİV enfeksiyonu olan tüm gebeler fetüse geçiş ris­
Basit sistitler yavaş salınımlı 100 miligram PO nit­ kini azaltmak için 14 haftadan itibaren zidovudin
rofurantoin ya da oral sefalosporinlerle 2 gün te­ tedavisi almalıdır.
• CD4 sayısı <200 olan hastalara Pneumocystis carini
davi edilebilirler.
Piyelonefriti olan hastalar İV antibiyotik ve sıvı pnömosine yönelik proflaksi verilmelidir. Gebelik­
tedavisi için yatırılmalıdır çünkü artmış erken do­ te fırsatçı enfeksiyonların tedavisi değişmez.
ğum ve sepsis riski vardır. Antibiyotik seçenekleri 1
ila 2 gr İV sefazolin ya da 1 gram İV ampisin artı 1
MADDE KULLANIMI
miligram/kg İV gentamisindir. Kokain kullanımı anne karnında ölüm, ablasyo
Kinolonlar gebelikte kontrendikedir. plasenta, erken doğum, zarların erken yırtılması,
Sulfonamidlerden üçünçü treimesterde ve trime­ spontan düşük, intrauterin gelişme geriliği ve fetal
toprimden ilk trimesterde kaçınılmalıdır. serebral enfarkt riskini artırır. Gebelikte toksisite
tedavisi değişmez.
ORAK HÜCRE HASTALIGI Gebe kadında opiat çekilme sendromu metadon
ya da klonidinle (çekilme belirtileri kaybolana dek
Orak hücre hastalığı olan kadınların düşük, erken
toplamda 0.8 miligram geçmeyecek şekilde saatte
doğum ve vazo-okluziv kriz riski daha yüksektir. bir 0.1-0.2 miligram dilaltı verilir) tedavi edilir.
Gebede klinik özellikler, değerlendirme ve teda­ Alkol kullanımı spontan düşük, düşük doğum ağır­
vi gebe olmayan hastalardakine benzer şekildedir. lığı, erken doğum ve fetal alkol sendromu oranları­
Müdahalede agresif sıvı tedavisi ve analjezik teda­ nı artırmada katkıda bulunur.
visi verilir. Opiatlar kullanılmalıdır; gebeliğin 32. D sınıfı ilaç olan benzodiyazepinlerden erken ge­
haftasından sonra nonsteroid antiinflamatuar ajan­ belikte uzak durulmalıdır ancak klinik olarak stabil
lardan uzak durulmalıdır. Hidroksiüre kesilmelidir. olmayan alkol çekilme sendromu hastasında kulla­
Parvovirüs Bl9 aplastik krizi tetikleyebilir ve hid­ nılabilir.
rops fetalis gelişebilir.
AİLE İÇİ ŞİDDET
• BAŞAGRILARI • Gebe kadınların yaklaşık %4 ila %20'si aile içi şid­
det kurbanıdır. Ablasyo plasenta, uterus rüptürü,
Başağrısının yaşam tehdit edici neden düşündü­
erken doğum ve fetal kırıklar açısından risk taşırlar.
recek uyarıcı bulguları; akut başlangıç, doğumdan
Rh negatif hastalarda künt travma sonrası Rh imün
sonra başlama, nörolojik defısit ve papil ödem ya
globülin (Rogam 300 mikrogram İM) verilmesi
da retina! hemorajidir.
düşünülmelidir.
Migrenler asetaminofen, antiemetikler ve gerekliy­
se opiatlarla tedavi edilmelidir. Ergot alkaloidleri ve
GEBELİKT E TANISAL
triptanlardan kaçınılmalıdır.
GÖRÜNTÜLEME
• Radyasyon maruziyeti riski gebelik yaşı ile değişir.
NÖBET BOZUKLUKLARI
Tutunmayı takip eden 2 ila 8 hafta arası organoge­
• Gebelik sırasında değiştirilen ilaçlar nöbet sıklığı­ nez dönemi olup doğumsal defektler için en hassas
nın artmasına neden olabilir. dönemdir. 8 ila 25 hafta arası belirgin radyasyon
216 KISIM 9 • OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİ

maruziyetinden sonra mental gerilik ve diğer prob­ Bütün Rh negatif hastalara 300 mikrogram Rh (O)
lemler medyana çıkabilir. imün globülin verilir.
• Veriler <5 rad radyasyon maruziyetinin fetal ölüm
ya da nörolojik/gelişme geriliği riskini artırma­ ABLASYO PLASENTA
dığını öne sürmektedir. Çoklu maruziyet sonrası
• Ablasyo plasenta, plasentanın uterustan zamanın­
toplam doz hesaplanır ve toplam 10 rad doz insan
teratogenezi için eşik değerdir. dan önce ayrılmasıdır.
• Ultrason ve manyetik rezonans görüntüleme ma­ • Risk faktörleri; hipertansiyon, ileri anne yaşı, mul­
ruziyetinin gösterilmiş teratojenik etkisi yoktur. tiparite, sigara, kokain kullanımı, önceki ablasyon
ve batın travmasıdır.
GEBELİKTE HİPERTANSİYON Klinik karın ağrısı, vajinal kanama(olmayabilir),
• uterin hassasiyet veya fetal distresten oluşur; DİK
Bknz. Bölüm 63.
ve bebek ve/veya anne ölümü meydana gelebilir.
DİGER TROMBOEMBOLİK Ultrasonun hassasiyeti düşüktür.
• Yönetimi yukarda belirtilen vajinal kanama yöne­
OLAYLAR
timi gibidir. Anne ve/veya bebeğin hayatını kur­
• Bknz. Bölüm 27. tarmak için acil doğum gerekebilir. Tokolitiklerden
kaçınılır.

PLASENTA PREV İA
Plasenta previa plasentanın servikal giriş üzerine
tutunmasıdır.
• Risk faktörleri; multiparite ve önceki sezeryan öy­
küsüdür.
• Klinikte parlak kırmızı ağrısız vajinal kanama gö­
rülür.
• Tanı transabdominal pelvik ultrasonla konulur.
Transvajinal US ve pelvik muayene kontrendikedir.

ERKEN MEMBRAN RÜPTÜRÜ


GEBELİGİN İKİNCİ • Erken membran rüptürü (EMR) doğum başlama­
63 YARISINDAKİ ACİLLER dan önce zarın yırtılmasıdır.
Howard Roemer Klinik vajinadan hızlı bir sıvı gelmesi ve sızıntı şek­
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı linde akmaya devam etmesi ile görülür.
• Tanı arka fornikste pH >7,0 (nitrazin kağıtta koyu
Aşağıdaki tüm durumlarda başlangıç olarak derhal
mavi) olan sıvının göllenmiş bulunması ve sürün­
canlı fetüs için sürekli fetal monitörizasyon gereklidir.
tüde ferning belirtisinin görülmesiyle teyit edilir.
VAJİNAL KANAMA Steril spekulumla muayene yapılabilir; eğer müm­
künse parmakla pelvik muayene ertelenmeli ya da
• Ablasyo plasenta, plasenta previa ve erken gebelik
steril eldivenle yapılmalıdır.
en sık sebepleridir. • Klamidya, gonore, bakteriyel vajinozis ve grup B
• Ultrasonla plasenta previa dışlanana kadar speku­
streptokok enfeksiyonu açısından örnek alınmalı­
lum ya da parmakla pelvik muayene kontrendike­
dır. Fetal yaşı, ağırlığı, anatomiyi ve amniyotik sıvı
dir.
• Lateral dekübit pozisyon, İV serum fizyolojik(SF) düzeyini değerlendirmek için ultrason yapılmalı­
ve/veya ES ile hemodinamik dengesizlik düzeltilir. dır.
• Acil kadın doğum konsültasyonu, CBC, kan grubu • EMR'den şüphelenilen hastalar gebelik yaşına göre
ve replasman için ışınlanmış kan, yaygın damar içi muhtemel doğum ve antibiyotik tedavisi için kadın
koagülasyon (DİK) paneli ve elektrolitler istenir. doğum konsülte edilmeli ve yatırılmalıdır.
BÖLÜM 63 • GEBELIGIN İKİNCİ YARISINDAKİ ACİLLER 217
ERKEN EYLEM • Hipertansiyon tedavisi genellikle kan basıncı sisto­
lik >160 ve diyastolik >110 olan hastalara verilir:
Erken eylem 37 haftadan önceki eylem olarak ta­ başlangıçta labetolol 20 miligram İV bolus eğer
nımlanır. %10'unda doğum meydana gelir ve yeni­
gerekliyse maksimumu 300 miligram olmak üzere
doğan ölümlerinin başta gelen nedenidir.
40 ila 80 miligram tekrarlayan bolus dozları verilir.
Risk faktörleri: EMR, ablasyo plasenta, madde kul­
İkinci seçenek olan hidralazin başlangıçta 5 ila 10
lanımı, çoklu gebelik, polihidramnion, serviks yet­
miligram İV takiben 5 ila lOmiligram İV 10 daki­
mezliği ve enfeksiyondur.
• Klinikte servikal silinme ve düzenli uterus kasıl­ kada bir verilir. Eklampsi tedavisinde nöbeti önle­
mek için magnezyum sülfat 4 ila 6 gram 20 daki­
maları görülür. Tanı eksternal fetal monitörizasyon
kada yükleme dozunu takiben l ila 2 gram/saat in­
(gecikmeden başlanır) ve steril spekulum muaye­
neleriyle gözlemlenerek konulur. füzyon başlanır. Serum magnezyumu ve refleksler
• Yatış ve tokolitikler hakkında karar vermek için takip edilmelidir. Kesin tedavi için fetüsün doğması
kadın doğum konsültasyonu istenir. Eğer tokolitik gerekir.
başlanacaksa fetal akciğerin olgunlaşması için an­
neye glukokortikoid (24 saat arayla iki doz 12milig­ POSTPARTUM DÖNEMDEKİ
ram İM betametazon ya da 12 saat arayla dört doz ACİLLER
6 miligram İM deksametazon) verilir. Eğer ablasyo
Hemoraji ve enfeksiyon AS'e başvuran en sık post­
plasentadan şüpheleniliyorsa tokolitik kullanılmaz.
partum komplikasyonlardır.
34 haftadan erken gebeliklerde sonuçlar kötüdür;
Postpartum preeklampsi ya da eklampsi, amniyotik
eğer mümkünse üçüncü basamak bir merkezde
sıvı embolisi ve postpartum kardiyomyopati seyrek
yüksek risk yoğun bakım ünitesine transfer düşü­
ancak hayatı tehdit eden komplikasyonlardır. Post­
nülmelidir.
partum dönemde tromboembolik hastalık yaygın­
dır.
HİPERTANSİYON, PREEKL AMPSİ
VE İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR POSTPARTUM HEMORAJİ
• Önceki hipertansiyon ya da gebelikte meydana çı­
Postpartum hemorajinin ayırıcı tanısında uterus
kıp (preeklampsi, eklampsi ve gebeliğin geçici hi­
atonisi (en sık), uterus rüptürü, alt genital yolda
pertansiyonu) hipertansiyon kronikleşebilir.
• Gebelikteki hipertansiyon ile ilişkili komplikasyon­ yırtıklar, geride kalan plasenta dokusu, uterus in­
versiyonu ve koagülopati vardır.
lar HELLP (hemoliz, yüksek karaciğer enzimleri ve
• İlk 24 saatten sonra gebeliğin atılmamış materyali,
düşük platelet) sendromu, ablasyo plasenta, erken
uterusta polip ya da von Williebrand hastalığı gibi
doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebektir.
Preeklampsi gebeliklerin %5 ila %10 unu etkiler. koagülopati bozuklukları muhtemel sebeplerdir.
• Aşağıdaki ilişkili bulgular preeklamsisi olan hasta­ Uterin atonide uterus genişlemiş ve 'hamur gibiöir.
da olabilir ya da olmayabilir: Vajinal kitle ters dönmüş uterusu düşündürür. İyi
o Proteinüri uterus tonusu ve boyutuna rağmen kanama olması
o Oligüri gebelik materyali kalması ya da uterus rüptürü le­
o Başağrısı ve görsel rahatsızlıklar hinedir.
o Epigastrik ve/veya sağ üst kadran ağrısı Hemoraji durumunda İV kristaloid sıvılar ve/
o Pulmoner ödem ya da siyanoz veya gerekliyse eritrosit süspansiyonu verilmelidir.
o Hemoliz CBC, pıhtılaşma faktörleri ile kan grubu ve cross
o Karaciğer enzimlerinde yükselme match gönderilmelidir. Uterus atonisi tedavisi ute­
o Trombositopeni rusa masaj, kalan plasenta dokusunun uterustan
• HELLP sıklıkla karın ağrısıyla gelir; karın ağrısıyla çıkarılması ve kanama durana kadar oksitosin 1 O
gelen gebe kadında (>20 hafta) ayırıcı tanıda düşü­ ünite İM ya da 500 mL İV çözelti içine 40 ünite ko­
nülmelidir. Tanı laboratuvar testleriyle konulabilir: nularak 20 ila 30 dakikada infüzyon şeklinde veril­
periferik yaymada şistositler, 150,000/mL den dü­ mesini içerir.
şük platelet sayısı ve karaciğer fonksiyon testlerin­ • Gebelik materyalinin kalmasında tedavi uterustaki
deki yükseklik. CBC, idrar tetkiki, elektrolitler ve bütün plasenta! kalıntıların temizlenmesidir. Ultra­
koagülasyon paneli istenir. son kalan materyali belirlemede yardımcı olabilir.
• Hemen fetal monitörizasyona başlanıp kadın do­ • Yukardakiler yapılmasına rağmen klinik olarak
ğum konsültasyonu istenir belirgin bir kanama olduğunda pelvik arter yara-
218 KISIM 9 • OBSTETRİKVEJİNEKOLOJİ

!anmasının gösterilmesi ve embolizasyonu için gi­ ACİL DOGUM


rişimsel radyolojiye (eğer mevcutsa) danışılmalıdır.
• Küçük yırtıklar lokal anestezikler kullanılarak ta­
64 Stacie Zelman
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı
mir edilebilir. Geniş yırtıklar, gebelik materyali
kalması, uterus inversiyonu ya da uterus rüptürü • EPİDEMİYOLOJİ
kadın doğumcu tarafından acil cerrahi tedavi ge­
rektirir. • Acil doğum görece seyrek meydana gelir. Ancak
aktif eylem başlamış olarak AS'e başvuran hastada
ENFEKSİYON dikkatli hazırlık ve eğitim eylem ve doğumun ciddi
komplikasyonlarından sakınmaya yardım eder.
• Postpartum endometrit genelde polimikrobiyaldir.
Risk faktörleri sezaryan doğum, uzamış zar yırtıl­ KLİNİK ÖZELLİKLER
ması veya doğum, genç anne yaşı ve invaziv fetal
monitörizasyondur. • 20 haftadan sonraki dönemde başvuran ve aktif ey­
• Klinikte ateş, alt abdomen ağrısı, kötü kokulu be­ lemde görülen herhangi bir gebe kadın hızlıca de­
yaz akıntı, uterus ile servikste hareketle hassasiyet ğerlendirilmelidir. Değerlendirmede annenin vital
ve değişken miktarda akıntı görülür. CBC, idrar bulguları, özellikle kan basıncı ve fetal kalp moni­
tetkiki (genelde kontamine) ve servikal kültür alı­ törizasyonu yapılır.
nır. • Israrcı yavaş fetal kalp atımı (<100 atım/dk) fetal
• Çoğu hastanın antibiyotik tedavisi için yatış gere­ stres için belirteçdir.
kir. • Öyküde kasılmaların başlama zamanı, suyun gelip
• Antibiyotik rejimi gentamisin 5 miligram/kg İV gelmediği, vajinal kanama ve doğum öncesi bakım
artı klindamisin fosfat 2700 miligram İV 24 sa­ sorgulanmalıdır.
atte bir ya da piperasilin/tazobaktam 3,375 gram • Fundus yüksekliğini, karın veya uterus hassasiyeti­
İV artı gentamisin 5 miligram/kg dan oluşur ni ve fetal pozisyonu değerlendirecek şekilde odak­
(French LM, Smaill FM. Doğum sonrası için an­ lanmış fizik muayene yapılmalıdır. Eğer herhangi
tibiyotik rejimleri. Cochrane Database Sysr Rev. bir kontrendikasyon yoksa parmakla ya da steril
2004;4:CDOO1067).
spekulumla muayene yapılmalıdır.
• Yalancı eylem düzensiz, kısa ve alt abdomene sınırlı
AMNİYOTİK SIVI EMBOLİSİ kasılmalarla karakterizedir.
• Amniyotik sıvı embolisi mortalite oranı %60 ila • Bu kasılmalar, genelde Brax:ton Hicks kasılmaları ola­
%80 düzeyine çıkan ani ve yıkımla giden bir hasta­ rak adlandırılır, düzensiz yoğunluk ve sürelerle olur.
lıktır. • Gerçek eylem ağrılı, yoğunluğu devamlı olarak ar­
• Klinikte solunum sıkıntısı, bilinç bulanıklığı, derin tan ve ilerleyen servikal silinmeye yol açan düzenli
hipotansiyon, koagülopati ve nöbetlerle başvurabi­ kasılmalarla karakterizedir. Gerçek eylem tipik ola­
lirler. Kardiyovasküler kollaps ve DİK için yoğun rak fundustan ve üst abdomenden başlar ve pelvis
bakım gerekir. ve bele doğru yayılır.

M ASTİT AYIRICI TANI


• Mastit; bezler etrafındaki meme dokusunun selüli­ • Vajinal kanaması olmayan hastalar eylemin iler­
tidir. leyişinin, servikal silinmenin ve zarların yırtılıp
• Klinikte şişlik, kızarıklık ve etkilenen meme bölü­ yırtılmadığının değerlendirilmesi için steril speku­
müde boşaltırken hassasiyet olur. Ultrason mastit lumla ve parmakla muayene edilmelidir.
ve abse ayrımını yapmaya yardım edebilir. • Vajinal kanaması olan hastalar başlangıç olarak
• Başlangıç tedavisi günde dört kez dikloksasilin plasenta previayı dışlamak için ultrasonla değer­
500 miligram oral ya da günde dört kez sefaleksin lendirilmelidir.
oraldir. Penisilin allerjisi olan ya da MRSA varlı­ • Hassasiyet, sert uterus ve belirgin kanaması olan
ğından endişe edilen durumlarda her 6 saatte bir hastalarda ablasyo plasenta düşünülmelidir. An­
klindamisin 300 miligram PO kullanılabilir. cak kanama olmak zorunda değildir.
• Oral analjezikler gerekebilir. • Erken membran rüptürü tipik olarak temiz ya
• Hastalar etkilenen memeyi emzirmeye devam et­ da hafif kanla boyalı sıvının fışkırmasıyla görülür.
melidir. Eğer zarların yırtılmış olmasından şüpheleniliyorsa
BÖLÜM 64 • ACiL DOGUM 219
c. Bebeğin başı meydana çıktığında doğumu des­
teklemek için yukardaki el başın tepesinden
aşağıdaki el fetal çenede olacak şekilde tutula­
rak kontrol edilir.
d. Fetal başın bu şekilde kontrollü çıkışı travmasız
doğuma yardım eder.
e. Anneden kasılmalar arasında bağırmak ya da
bebeği hızlıca dışarı itmeye çalışmak yerine ne­
fes alması istenmelidir.
2. Başın doğumundan sonra kordon dolanması açı­
sından boyun palpe edilir.
a. Baş geliş doğumların %35'ine kadar olan kıs­
mında kordon dolanması görülebilir.
ŞEKİL 64-1. Kurumuş amniyotik sıvının tipik ferning (eğ­ b. Eğer kordon gevşekse bebeğin başından çıkarı­
relti otu) görünümü. lır ve daha sonra doğum normal seyrinde ilerle­
yebilir.
steril bir spekulumla muayene yapılmalı ve forniks c. Eğer sıkıca sarılıysa en ulaşılabilir kısımdan iki
ya da vajina içinden amniyotik sıvı alınmalıdır. adet klemple yakın aralıkla klemplenir ve bebe­
Amniyotik sıvı alkalidir ve nitrazin kağıdını koyu ğin doğumuna izin vermesi için kesilir.
maviye boyar ve bir lamda kurutulursa eğrelti otu 3. Doğumdan sonra bebeğin başı eski durumuna gelir
oluşturur (Şekil 64-1). Amniyotik sıvıdaki mekon­ ya da bir tarafa veya diğer tarafa döner.
yum varlığı not edilmelidir. a. Baş döndükçe el diğer tarafa yerleştirilir ve ön­
• Erken eylem hastasında gebeliğin ertelenmesi is­ deki omuzun doğması için aşağı doğru nazikçe
teniyorsa parmakla muayeneden sakınılmalıdır. çekilir.
Özellikle zarların erken yırtılmış olmasından şüp­ b. Daha sonra arkadaki omuzun ve bebeğin geri
heleniliyorsa tek bir muayene bile enfeksiyon riski­ kalanının doğması için fetüs yukarı doğru yön-
ni artırır. lendirilir.
4. Vücudun geri kalanı doğmadan önce geride kalan
ACİL SERVİS BAKIMI (sol) el koltuk altına yerleştirilir. Bebeğin bilekle­
rinden tutmak için öndeki el kullanılır ve sıkıca
• Aktif kasılmaları olan bir kadında servikal açıklık
kavrandığından emin olunur.
oluşmuşsa ileri merkeze sevk kısa mesafe olsa bile 5. Bebek havluyla sarılır ve kurularken sıvazlanır.
risklidir. Acil doğum için hazırlıklar yapılmalıdır.
6. Göbek kordonu iki yerden klemplenir ve steril ma­
Fizik muayene ile fetal pozisyon değerlendirilir ve
kasla kesilir.
eğer imkan varsa ultrasonla teyit edilir.
7. Kurulama bitirilir. Bebek 1 ve 5.ci dakika Apgar
Hasta dorsal litotomi pozisyonuna getirilir.
skorunun hesaplanacağı ve doğum sonrası bakı­
• Eğer ulaşılabilecek kadın doğum uzmanı varsa ça­
mın verileceği sıcak bir inkübatöre alınır. Skor be­
ğırılır.
beğin rengi, tonusu, kalp hızı, solunum çabası ve
reflekslerden oluşur.
• ACİL DOGUM PROSEDÜRÜ 8. Doğum sırasındaki üç ve dördüncü derece yırtıkla­
(ŞEKİL 64-2) rın insidansı artırdığından dolayı normal spontan
1. Yenidoğanın doğumunu kontrol etmek esas prob­ vajinal doğumda epizyotominin rutin kullanımın­
lemdir. dan vazgeçilmektedir.
a . Bebeğin başı çıkışa geldiğinde bir elle perine­ 9. Eğer bir epizyotomi gerekiyorsa (örn. bacak geliş­
nin alt kısmına yerleştirilmiş steril havluyla pe­ te), aşağıdaki gibi yapılabilir:
rine desteklenip diğer elle bebeğin başı destek­ a. Küçük çaplı bir iğneyle perine ve arka forşete 5
lenir. ila 10 mL %llik lidokain çözeltisi yapılır.
b. Fetal başın hızlı şekilde çıkmasını engellemek b. Bebeğin başı korunarak 2 ila 3 cm lik bir kesi
için, ki bu durum üç ila dördüncü derece peri­ yapılarak vajina açıklığı genişletilir.
neal yırtıklara yol açabilir, hafifçe karşı güç kul­ c. Kesi aşağıdan elle desteklenerek kesinin rektu­
lanılmalıdır. ma kadar genişlemesine engel olunur.
220 KISIM 9 • OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİ

A B

ŞEKİL 64-2. Normal doğumun hareketleri. Verteks gelişte eylem ve doğumun mekanizması. A. Angajman, fleksiyon ve
kanala iniş. B. İç rotasyon. C. Ekstansiyon ve başın doğumu. Baş doğduktan sonra göbek kordonu dolanmışmı diye boyun
kontrol edilir. D. Dış rotasyon ile toraksı pelvis ön arka çapına getirir. E. Öndeki omzun doğması F. Arkadaki omzun doğ­
ması. Doğumdan sonra başm desteklenmesi ve omzun nazikçe çıkartılması konusuna dikkat edilmelidir. Çekme işi en aza
indirgenmelidir.

KORDON SARKMASI b. Eğer sezeryan kesisi endikasyonu varsa avil kadın


doğumcu yardımı gerekir.
Elle muayenede ele gelen, pulsatil kordon varsa: c. Transfer ve cerrahiye hazırlık aşamasında da mu­
a. Muayene yapılan el çekilmez; bebeğin önde gelen ayene yapılan el vajinadan çıkarılmaz bebeğin ba­
kısmı kordona yaptığı baskıyı önlemek için yukarı şının kordona daha fazla bası yapması engellenir.
kaldırılır. Kesinlikle kordonu aşağı çekmeye çalışmayınız.
BÖLÜM 65 • VULVOVAJİNİT 221
OMUZ DİSTOSİSİ parçalanmasına neden olabilir; ki bu da ciddi vaji­
nal kanamayla sonuçlanabilir.
Omuz distosisi ilk olarak bebeğin başının doğu­ • Plasenta ayrıldıktan sonra kasılmayı uyarmak için
mundan sonra rutin aşağı çekme işinin öndeki om­ uterusa hafifçe masaj yapılır.
zun doğması için yetersiz olmasıyla tanınır. Öndeki • Orta düzeyde uterus kasılması sağlamak için 10 ila
omuz simfizis pubis arkasına takılır. 40 Ü/1000 mL SF içine oksitosin infüzyonu verilir.
• Bebeğin başı doğduktan sonra hafifçe perineye Oksitosin ayrıca lOÜ İM'de verilebilir.
doğru geri çekilir (kaplumbağa işareti). • Epizyotomi ya da yırtık tamiri; tecrübeli bir kadın
• Omuz distosisi tanısı konulduğunda bebeğin bur­ doğum uzmanının gelip hastayı dördüncü derece
nu ve ağzı temizlenir ve anneye bacakların karna (rektovajinal) yırtıklar için değerlendirmesi ve yır­
kadar iyice fleksiyonda olduğu ve anne ya da yar­ tıkları kapatması için ertelenebilir.
dımcı tarafından tutulduğu ileri litotomi pozisyonu
(McRoberts manevrası) vermek için yardım istenir.
Mesane boşaltılır.
Geniş bir epizyotomi de doğumu kolaylaştırabilir.
• Sonra bir yardımcı öndeki omzun simfizis pubisten
çıkması için suprapubik baskı uygular.
Fundusa baskı uygulanmaz çünkü bu omzun pel­
vis kenarına doğru daha fazla zorlanmasına neden
VULVOVAJİNİT
olur.
• Woods'un tirbüşon manevrası uygulanabilir-bir
65 Stacie Zelman
el arkadaki omuzdan tutulur ve omuz 180 derece Çeviri: Mahmut Sami Akıllı
döndürülür.
EPİDEMİYOLOJİ
MAKAT GELİŞ Vulvovajinit tüm yaştaki kadınlan etkileyen yaygın
bir jinekolojik şikayettir.
• Makat gelişte esas problem başın sıkışmasıdır.
Bakteriyel vajinozis (BV) vajinitin en sık sebebidir.
• Makat gelişler saf, tam, tam olmayan ya da ayak
BV olan kadınların %50 kadarı asemptomatiktir.
olarak sınıflanabilir.
BV erken eylem ve erken membran rüptürü (EMR)
Herhangi bir makat gelişte hemen kadın doğum
ile ilişkilidir.
konsültasyonu istenmelidir. • Kandida vulvovajinitin ikinci en sık nedenidir. Ge­
• Saf ve tam makat gelişler:
belik, oral kontraseptifler, kontrolsüz diyabet ve
a. Fetal başa yakın genişlikte dilatasyon yapacak CYBH kliniklerinin sık ziyareti artmış kolonizas­
bir kama vazifesi görülür ve böylece sorunsuz yonla ilişkili bulunmuştur. Menarş öncesi kızlarda
şekilde ilerler. enfeksiyon nadirdir ve menopozdan sonra da eğer
b. Esas nokta doğumun normal seyrinde ilerleme­ hormon replasman tedavisi uygulanmamışsa sıklı­
sine izin vermektir. Bu durum önde gelen kıs­ ğı azalır.
mın serviksi azami düzeyde genişletmesine izin Trichomonas vagina/is vajinitlerin %20 kadarında
verir. tespit edilir. Enfeksiyon riski cinsel eş sayısının art­
c. Makat gelişteki manevraların detaylı tarifi için ması, erken başlayan cinsel aktivite ve düşük sos­
obstetrik kitaplarına bakılabilir. yoekonomik düzeyle birlikte artar. Erken doğum,
• Ayak ya da tam olmayan makat geliş şekillerinde düşük doğum ağırlığı, PİH ve serviks kanseriyle
muhtemel kordon sarkması ve serviks genişleme­ ilişkilidir. Trichomonas ayrıca HİV, HSV ve HPV
sinin tamamlanamamazı nedeniyle vajinal doğum gibi diğer CYBH'lann bulaşmasındaki artışla da
güvenli değildir. ilişkilidir.

DOGUM SONRASI BAKIM PATOFİZYOLOJİ


• Plasentanın kendi kendine ayrılmasına izin veril­ • Vulvovajinitin patofizyolojisi vulva ve vajinal do­
meli ve hafifçe çekilerek çıkması sağlanmalıdır. kunun inflamasyonuyla alakalıdır. Enfeksiyon,
Kordonun sert şekilde çekilmesi uterusun ters dön­ tahriş edici ve allerjenler, yabancı cisim ve atrofi
mesine, kordonun yırtılmasına ya da plasentanın etkenlerdir.
222 KISIM 9 • OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİ

Çocukluk çağı kadınlarda, östrojen normal flora­ AYIRICI TANI


yı destekleyen glikojen depolarının olduğu kalın
Detaylı jinekolojik öykü alınmalı ve jinekolojik
vajinal epitel gelişmesine neden olur. Glikojen lak­
muayene yapılmalıdır.
tobasiller ve asidojenik korinobakterilerce çevreyi
Vajinal salgıların serum fizyolojik (BV için clue
asidik hale (pH 3,8-4,5) getiren laktik asit ve asetik
[ipucu] hücreleri ve trikomoniazis için hareketli T.
asite dönüştürür. Bu da patojen bakterilerin çoğal­
vaginalis gösterilmesi) ve %10'luk potasyum hid­
masını engeller.
roksit (KOH) (kandidiazis için maya ya da psödo­
• Enfeksiyöz vulvovajinitin sebepleri; T. vaginalis'in
hif ve BV için balık kokusu görülmesi) kullanılarak
neden olduğu trikomoniazis, hem anaeropların değerlendirilmesi sıklıkla tanıyı destekler.
hem de Gardneralla vaginalis'in aşırı çoğalmasıy­ Vajinal duvardaki salgılar nitrazin kağıdı kullanıla­
la olan bakteriyel vajinozis ve genellikle Candida rak pH açısından test edilmelidir. 4,5'tan büyük pH
albicans'ın neden olduğu kandidiyazistir. BV ya da trikomoniazis için tipiktir. 4,5'tan küçük
Kontak dermatit vulvar epitel ve vajinal mukozanın pH fizyolojik akıntı ya da kandidial enfeksiyonda
kimyasal tahriş ediciler ya da alerjenlere maruziye­ tipiktir.
ti sonucu olur. İkincil enfeksiyonlar görülebilir. • Eskiden beri bakteriyel vajinozis tanısı aşağıdaki
İçerdeki yabancı cisimler Escherichia cali, anaerob­ dört Amsel kriterinden üçünün olmasıyla konur:
lar ya da diğer vajinal normal florasının aşırı çoğal­ (1) sulu, homojen akıntı, (2) pH>4,5, (3) akıntıya
masıyla ciddi bölgesel enfeksiyonlara yol açabilir. %10 KOH eklendiğinde balık kokusu(pozitif amin
Menarş, gebelik ve laktasyon ve menopoz sonra­ testi) olması ve (4) epitel hücrelerinin basil kümele­
sındaki atrofik vajinit vajinal mukozanın östrojenle riyle yüzeye sıkıştığı ve serum fizyolojik uygulama
uyarılmasındaki eksiklikten kaynaklanır. Azalmış sonrası görülebilen clue hücresinin %20 den fazla
östrojen normal kalınlığın kaybı, skuamoz epitelin olmasıdır.
atrofisi ve vajinal pH'nın artışına neden olur. Kandida vajiniti tanısı mikroskobik olarak maya
tomurcuğu ve psödohif görülmesiyle konur. %10
KLİNİK ÖZELLİKLER KOH çözeltisi kullanılarak epitel hücrelerini erite­
cektir ve bulguların görülmesini kolaylaştırır. Du­
Bakteriyel vajinozis pis kokulu vajinal akıntı ve kı­ yarlılığı %80'dir.
zarıklık ile gelebilir. Beraberindeki koku balık ko­ Tirikomoniazis tanısı mikroskobik olarak löko­
kusu gibi tanımlanabilir. Muayene bulguları hafif sitlerden hafifçe büyük, armut şekilli, hareketli ve
vajinal kızarıklıktan üzeri köpüklü gri-beyaz akın­ kuyruklu triomanadların görülmesiyle konur. Er­
tıya kadar gidebilir. keklerden alınan sürüntü de trikomanas negatif
• Candida vajiniti vajinal akıntı, şiddetli kaşıntı, di­ olabilir.
züri ve ağrılı ilişkiye neden olur. Muayenede vul­ Kontak vulvovajinit tanısı enfeksiyöz nedenlerin
var ve vajinal kızarıklık, ödem ve yoğun 'kesilmiş dışlanması ve etken maddenin tanımlanmasıyla
peynir' kıvamında akıntı tespit edilir. Koku seyrek konur.
görülen bulgudur. Atrofik vajinit yaymasında eritrositler ve küçük,
Trichomonas vaginalis vajinal akıntı, perinede tah­ yuvarlak epitel hücrelerle birlikte artmış polimor­
riş, dizüri, lekelenme ve pelvik ağrıya neden olur. fonükleer lökosit (PMNL) görülür. Bunlar yeterli
Muayenede vajinal kızarıklık ve üstü köpüklü kötü östrojen maruziyeti olmayan olgunlaşmamış skua­
kokulu akıntı tespit edilir. möz hücrelerdir.
Kontak vulvajinit kaşıntı ve yanma hissine neden
olur. Muayenede ödemli ve kızarık vulvovajinal ACİL SERVİS BAKIMI VE
alan tespit edilir. TABURCULUK
• Vajinal yabancı cisimler kanlı ve pis kokulu akıntı­ Bakteriyel vajinozis 7 gün günde iki kez 500 mg PO
ya neden olurlar. Muayenede genelde yabancı cisim metronidazol ya da 7 gün günde iki kez 300 mg PO
tespit edilir. klindamisin ile tedavi edilir. Bütün semptomatik
Atrofik vajinit vajinal hassasiyet, ağrılı ilişki ve na­ hastalar gebelik durumundan bağımsız olarak te­
dir olarak da lekelenme ya da akıntıya neden olur. davi edilmelidir. Gebe kadınlar, özellikle erken ey­
Muayenede incelmiş, kızarık ve hatta ülsere vajinal lem açısından riskli olanlar, asemptomatik de olsa
mukoza tespit edilir. tedavi edilmelidir. Gebelikte önerilen tedavi 7 gün
BÖLÜM 66 • PELVİK İNFLAMATUAR HASTALIK 223
günde 3 kez 250 miligram PO metronidazol'dür, P ELVİK İNFLAMATUAR
ancak başka seçenek olarak tek doz 2 gram PO de 66 HASTALIK
verilebilir. Erkek eş ya da asemptomatik kadınlar
Stacie Zelman
için tedaviye gerek yoktur. Metronidazol alan has­
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı
talar tedavi sırasında ve tedavi tamamlandıktan 24
saat sonrasına kadar alkol almamaları konusunda EP İDEMİYOLOJİ
uyarılmalıdır.
• Trikomoniazis için tedavi seçeneği 2 gram PO Pelvik inflamatuar hastalık(PİH) AS'de görülen en
metronidazol'dür (ya da diğer seçenek 7 gün gün­ sık jinekolojik şikayettir, 15-44 yaş arası kadınların
de 2 kez 500 miligram PO). Metronidazol jel çok yılda 25,000'den fazla sayıda başvurusu olmaktadır.
daha az etkilidir ve önerilmez. Çoğu enfekte erkek • Tedavi edilmeyen gonokokal ya da klamidyal servi­
asemptomatiktir; ancak erkek eşler hastalığı tekrar sitlerin %10 ila 20'si PİH'a ilerleyebilir.
bulaştırmamaları için tedavi edilmelidirler. Hasta­ Risk faktörleri çoklu cinsel eş, cinsel istismar, genç
lar ayrıca tedavi rejimi tamamlanana kadar cinsel yaş, H İ V 1
- enfeksiyonu, bakteriyel vajinozis, di­
aktiviteden sakınmaları konusunda uyarılmalıdır. ğer CYBH öyküsü, sık vajinal duş ve rahim içi
Metronidazol alan hastalar tedavi sırasında ve te­ araç(RİA)ların kullanımıdır.
davi tamamlandıktan 24 saat sonrasına kadar alkol Bariyer korunmaların kullanımı ve gebelikle risk
almamaları konusunda uyarılmalıdır. azalmaktadır ancak PİH ilk trimesterde görülebilir
Komplike olmayan Candida vajiniti butokonazol ve fetal kayba neden olabilir.
%2'lik krem-3 gün günde 5 gram ya da klotri­ Bilateral tüplerin bağlanması PİH'ten korunma
mazol 100 miligram-3 gün 2 tablet/gün ya da sağlamaz ancak hastalığın seyri hafif olabilir.
mikonazol 200 miligram vajinal supozituar-3
gün günde 1 supozituar gibi topikal imidazollerle PAT OFİZYOLOJİ
tedavi edilir. Komlike olan ya da olmayan Can­ • PİH alt genital yoldan yukarıya doğru çıkan bir en­
dida alternatif tedavisi tek doz 150 miligram PO
feksiyon olarak karşımıza çıkar. Hastalık salpenjit,
flukonazol'dür. Kandidal balanit değilse cinsel eşin
endometrit, tubo-ovaryen abse (TOA) ve peritoni­
tedavisi gereksizdir. Gebe hastalar sadece topikal
te kadar geniş bir yelpazededir.
tedavi almalıdır.
• Çoğu vakada Neisseria gonorrhoeae ve/veya
Kontak vulvovajinit etken ajanın uzaklaştırılma­
Chlamydia trachomatis izole edilir, ancak hepsinde
sıyla tedavi edilir. Soğuk oturma banyosu ve sey­
değil.
reltilmiş borik asit ya da Burrow çözeltisiyle ıslak
• Enfeksiyonların en az %30 ila %40'ı polimikrobi­
pansuman biraz rahatlama sağlayabilir. Topikal
yaldir; bunlar, Bacteroides türleri gibi anaeroplar,
kortikosteroidlerde şikayetleri rahatlatmak ve iyi­
leşmeyi kolaylaştırmak için kullanılabilir. Candida Gardneralla vaginalis gibi aeroplar, Haemophilus
ile olan süper enfeksiyonlar öncesinde tartışıldığı influenza ve Streptococcus agalactiae gibi enterik
gibi tedavi edilmelidir. gram negatif basiller ve Mycoplasma hominis ve
• Vajinal yabancı cisimlerde nesnenin çıkarılması ge­ Ureaplasma urealyticum gibi endojen genital yol
rekir. Süper enfeksiyon gelişmemişse başka tedavi­ mikoplazmalarıdır.
ye gerek yoktur. • Neisseria gonorrhoeae ve C.trachomatis üst genital
• Atrofik vajinit topikal vajinal östrojen kremleri ya yol enfeksiyonunun başlangıcında etkilidirler; di­
da tabletlerle tedavi edilir. Hastalar göğüs ya da ğer bakteri türleri anaeropların tespiti ise inflamas­
perine ağrısı ve/veya uterin kanama gibi muhte­ yonun artışıyla ve abse formuyla birlikte olur.
mel yan etkiler hakkında uyarılmalıdır. Östrojen • Enfeksiyon direk ya da lenfatik yayılımla pelvisin
herhangi bir üreme organı kanser öyküsü ya da ötesine geçip hepatik kapsüle ulaşabilir, bu da peri­
postmenopozal kanama öyküsü olanlarda kullanıl­ hepatit ve foka! peritonitle sonuçlanır (Fitz-Hugh­
mamalıdır. Hastalar kadın doğum uzmanına yön­ Curtis sendromu).
lendirilir.
• KLİNİK ÖZELLİKLER
• Alt kadran ağrısı en sık başvuru şikayetidir.
• Diğer sık bulgular anormal vajinal akıntı, vajinal
kanama, ilişki sonrası kanama, tahriş edici işeme
224 KISIM 9 • OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİ

bulguları, ateş, kırgınlık, bulantı ve kusmadır. An­ TABL066-2 Pelvik İnflamatuar Hastalık
cak bulguların şiddeti kişiye göre değişir. için Parenteral Tedavi
Fizik muayene bulguları alt abdomende hassasiyet, Rejimleri
mukopürülan servisit, serviksin hareketiyle hassa­
Önerilir
siyet ve uterin ve/veya adneksiyal hassasiyettir. Pe­ !. Her 12 saatte bir 2 gram İV sefotetan ya da her 6 saatte
ritoneal belirtiler de görülebilir. bir 2 gram İV sefoksitin
Tek taraflı adneksiyal hassassiyet ve ele gelen dol­ Artı
Her 12 saatte bir doksisiklin 100 miligram İV ya da PO
gunluk veya kitle TOA'ya işaret edebilir.
2. Her 8 saatte bir klindamisin 900 miligram İV
Sağ üst kadran hassasiyeti, özellikle sarılıkla birlik­ Artı
te, Fitz-Hugh-Curtis sendromunu düşündürür. Doksisiklin 2 miligram/kg yükleme dozunu takiben her 8
saatte bir 1,5 miligram/kg İV
Diğer seçenek
AYIRICI TANI Her 6 saatte bir ampisilin/sulbaktam 3 gram İV
PİH klinik bir tanıdır (Tablo 66-1). Artı
Her 12 saatte bir doksisiklin 100 miligram İV/PO
Laboratuvar tetkiklerinde gebelik testi, yayma ve
gonore ve klamidya için endoservikal sürüntü ya­ Kısaltmalar: İV: intravenöz, PO: ağızdan
Kaynak: Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi. Cinsel Yolla Bıılaşan
pılır. Beyaz küre sayısı, eritrosit sedimantasyon hızı Hastalıklar Tedavi Rehberi, MM\\'R 2010;59 (No. RR 12):65.
ve C-reaktif protein yüksekliği de PİH tanısını des­
tekler. Ayırıcı tanıda servisit, ektopik gebelik, endometri­
Transvajinal pelvik ultrason çoklu internal ekolar ozis, over kisti, over torsiyonu, spontan düşük, sep­
veren kompleks adneksiyal kitle görünümü veren tik düşük, kolesistit, gastroenterit, apandisit, diver­
TOA'yı tespit etmek için yapılır. tikülit, pyelonefrit ve renal kolik düşünülmelidir.
Endometrial biopsi, kuldosentez ve laparoskopi
gibi işlemler tanıyı kolaylaştırmak veya teyit etme­ • ACİL SERVİS BAKIMI VE
ye yardım edebilir, ancak acil servisteki faydaları
TABURCULUK
sınırlıdır.
Gerektiği kadar anestezi ve İV sıvı verilmelidir.
• Başlangıçta hemen geniş spektrumlu antibiyotik

MM:iiu#MM PİR için Tanı Kriterleri


l. Tanı ve ampirik tedavi için asgari kriterler:
verilmesi uzun dönem sonuçları iyileştirmektedir.
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinin önerdiği
tedavi seçenekleri için Tablo 66-2 ve 66-3'e bakınız.
Başka tespit edilebilen herhangi bir neden olmadan alt
abdominal ya da pelvik ağrı
Artı TABL066-3 Pelvik İnflamatuar Hastalık
Uterin hassasyet yada için Ağızdan ve Ayaktan Hasta
Adneksiyal hassasiyet yada
için Tedavi Rejimleri
Serviks hareketiyle hassasiyet
2. Tanı özgüllüğünü artıracak ilave kriterler: !. Tek doz 250 miligram İM seftriakson, ya da tek doz 2
Ağızdan sıcaklık >38,3 'C (>101 'F) gram İM sefoksitin ve tek doz 1 gram probenesid PO
Anormal servikal ya da vajinal mukopürülan akıntı ya da
Vajinal sekresyonun serum fizyolojikle muamelesi Diğer üçüncü kuşak parenteral sefalosporinler(ör;
sonrası mikroskopide bol BK görülmesi seftizoksim ya da sefotaksim)
Eritrosit sedimentasyon hızının artması artı
C-reaktif proteinin artması Günde iki kez doksisiklin 100 miligram PO 14 gün
Neisseria gonorrhea ya da Chlamydia trachomatis ile Aşağıdakiyle birlikte ya da aşağıdaki olmadan
serviks enfeksiyonu olduğuna dair laboratuar kanıtı Günde 2 kez metronidazol 500 miligram PO 14 gün
(örn., kültür ya da DNA inceleme yöntemleri) 2. Eğer parenteral sefalosporin tedavisi mümkün değilse ve
3. En özgül kriterler: toplumdaki tlorokinolon direnci düşükse:
Transvajinal ultrason (ya da MRG) ile kalınlaşmış, pelvik 14 gün günde 2 kez levotloksasin 500 miligram PO ya da
serbest sıvını eşlik ettiği ya da etmediği sıvıyla dolu otlaksasin 400 miligram PO
tüpler veya tuboovaryen kompleksin gösterilmesi Aşağıdakiyle birlikte ya da aşağıdaki olmadan
Laparoskopik teyit· Günde 2 kez metronidazol 500 miligram PO 14 gün
Endometrial biopsi ile endometritin gösterilmesi' Not: Diğer üçüncü kuşak sefalosporinler seftriakson ya da sefoksitin
Kısaltmalar: MRG:manyetik rezonans görüntüleme, PİH: pelvik inf­ yerine kullanılabilirler.
lamatuar hastalık. · Bu tanısal kriterler genelde AS'ta yapılmaz. Kaynak: Gonokokal enfeksiyonlar ve ilişkili durumlar için tedavi
Kaynak: Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi. Cinsel Yolla Bulaşan rejimlerinden güncellenmiştir-Amerika, Nisan 2007. MMVR Morb
Hastalıklar Tedavi Rehberi, MMWR 2010;59 (No. RR 12):65. Morla/ \Vkly Rep 56:332, 2007.
BÖLÜM 67 • JiNEKOLOJiK iŞLEMLERiN KOMPLiKASYONLARI 225
RİA antibiyotik başlandıktan sonra çıkarılmalıdır. TABLO 67-1 Laparoskopi ile İlişkili Majör
• TOA'.ların yüzde altmış ila %80 kadarı sadece anti­ Komplikasyonlar
biyotik.le çözülür. Geri kalanı ise drenaj gerektirir.
Bağırsağın termal yaralanması
• Yatış kararı hastalığın şiddeti, PO ilaç/sıvı alımının Organ perforasyonu
tolere edilememesi, anaerop enfeksiyon düşündür­ Hemoraji
mesi (RİA kullanımı, abse şüphesi, yakın zamanda Damar yaralanması
cerrahi), tanının kesin olmaması, imünsüpresyon, Üreter ya da mesane yaralanması
İnsizyonel hemi
gebelik, hasta yaşı, çocuk isteği ya da uyum duru- Yara ayrılması
muna göre verilir.
Hastaların İV başlanan antibiyotikleri 24 saat son­
• Direk grafı ileusu ya da diyafram altı serbest havayı
rasında klinik düzelmeye göre orale çevrilebilir.
gösterebilir.
Ayakdan tedaviyle izlenen hastalar tedavi uyumu
• Laparoskopi sonrası beklenenden daha fazla ağrısı
ve antibiyotiğe yeterli yanıtın değerlendirilmesi
olan hastaların aksi ispatlanana kadar bağırsak ya­
için 72 saat içinde kontrole gelmelidir.
ralanması vardır ve erken kadın doğum konsültas­
• Hastalar enfeksiyondan korunma, uyum ve cinsel
yonu istenmelidir.
eşlerin tedavisinin gerektiği ile ilgili eğitilmelidir.
HİV ve sifiliz gibi CYBH testinin yapılabilmesi için
HİSTEROSKOPİ
uygun yönlendirmelerde bulunulmalıdır.
• Histeroskopinin komplikasyonları servikal ve ute­
rin yırtıklar, işlem sonrası kanama, orta tabakadan
emilmesi nedeniyle sıvı aşırı yüklenmesi ve enfek­
siyondur.
• Kadın doğum uzumanına danışılması gerekir.
• Hastaneye tekrar başvurunun en muhtemel sebe­
bi işlem sonrası kanamadır. Hemodimak stabili­
zasyon sağlandıktan sonra kadın doğum uzmanı
kanamaya tampon yapmak için Foley ya da balon
JİNEKOLOJİK İŞLEMLERİN
67 KOMPLİKASYONLARI ----
sonda takabilir; vazopressin ya da misoprostol di­
ğer tedavi seçenekleridir.
Anitha Mathew • Uterin perforasyonu olan hastalar peritoneal belir­
Çeviri: Mahmut Sami Akıllı tilerle gelebilir cerrahi müdahale gerektirir.
• Sıvı aşırı yüklenmesi nadirdir ancak olduğunda ge­
• Jinekolojik işlemlerde ameliyat sonrası dönemde
nelde hiponatremiktir.
acil servis(AS)e en sık başvuru nedeni ağrı, ateş ve • Histeroskopi sonrası enfeksiyon sık değildir, antibi­
vajinal kanamadır. yotik.le tedavi edilir.
• Steril spekulum ve elle muayene dahil odaklı ancak
tam bir değerlendirme yapılmalıdır. MAJOR ABDOMİNAL CERRAHİYLE
• Genellik.le işlemi yapan jinekoloğa damşılması ge­
İLİŞKİLİ KOMPLİKASYONLAR
rekir (jinekolojik ve genel cerrahi işlemlerinin sık
komplikasyonları Bölüm Sl'de tartışılmıştır). VAJİNAL KAF SELÜLİTİ
• Kaf selüliti, histerektomi sonrası sık bir komplikas­
ENDOSKOPİK İŞLEMLERİN yondur, retroperitoneal devamlılığı olan vajinanın
KOMPLİKASYONLARI apeksinin üstündeki yumuşak doku ile çevrili boş­
LAPAROSKOPİ luğun enfeksiyonudur.
• Hastalar genellik.le cerrahi sonrası 3. ve 5. günlerde
• Laparoskopi ile ilişkili majör komplikasyonlar Tab­ ateş, karın ağrısı, pelvik ağrı, bel ağrısı ve anormal
lo 67-1 de listelenmiştir. vajinal akıntıyla gelirler.
• Termal hasar olan hastaların bulguları cerrahi son­ • Elle muayene sırasındaki kaf hassasiyeti ve sertliği
rası birkaç günde çıkmayıp haftaları bulabilir ve ge­ göze çarpar ve vajinal kaf absesi palpe edilebilir.
nellikle bilateral alt kadran ağrısı, ateş, beyaz küre • Tedavi ampisilin her 6 saatte bir 2 gram İV artı
yüksekliği ve peritonitle başvurur. gentamisin her 8 saatte bir 1 miligram/kg İV artı
226 KISIM 9 • OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİ

klindamisin her 6 saatte bir 900 miligram İV gibi SEPTİK PELVİK TROMBOFLEBİT
geniş spektrumlu antibiyotiklerle yapılır.
• Overyan trombozu olan hastalar doğum ya da cer­
• Antibiyotiğin devamı ve muhtemel abse dranajı
rahiden bir hafta sonra ateş, taşikardi, Gİ ağrı ve tek
için yatış yapılır.
taraflı karın ağrısıyla başvururlar.
• Derin septik pelvik tromboflebiti olan hastalar do­
CERRAHİ SONRASI OVERYAN ABSE ğum ya da cerrahiden birkaç gün sonra antibiyo­
• Overyan absesi olan hastalar genellikle taburculuk­ tiğe yanıtsız ateş yükselmeleriyle başvururlar; bu
tan kısa süre sonra ateş ve abdominal ya da pelvik hastaların ayrıca karın ağrısı da olur.
ağrıyla gelir. • Ultrason, BT ve MRG sıklıkla tanısal değildir, tanı
• BT görüntülemesi abse tanısı koymaya ve yerini diğer nedenler dışlanarak konur.
belirlemeye yardımcı olabilir. • Hastalar antikoagülasyon (heparin ya da enoksa­
• Ağrının aniden artması muhtemel abse rüptür sin­ parin) ve her 6 saatte bir ampisilin/sulbaktam 3
yali olabilir ve acil laparotomi gerektirir. gram İV, her 8 saatte bir piperasilin/tazobaktam
• Ovaryen absesi olan hastalar İV antibiyotik ve 4,5 gram İV ya da her 4 saatte bir tikarsilin/klavu­
muhtemel drenaj için yatırılmalıdır. lonat 3,1 gram İV gibi antibiyotik tedavisi için ya­
tırılır. Beta-laktam intoleransı olan hastalarda her 6
saatte bir imipenem 500 miligram gibi bir karbape­
ÜRETER YARALANMASI
nemle tekli tedavi kullanılabilir.
Oreter yaralanması abdominal histerektomi sıra­
sındaki ezilme, kesilme ya da bağlanma sonucu İSTEMLİ DÜŞÜK
meydana gelebilir.
• Hastalar cerrahiden kısa süre sonra yan ağrısı, ateş İstemli düşükle ilişkili komplikasyonlar uterus per­
ve kostovertebral açı hassasiyeti ile gelirler. forasyonu, servikste yırtıklar, atılmamış gebelik
• Yapılacaklar idrar tetkiki ve tıkanıklığı değerlen­ materyali ve düşük sonrası endometrittir (Tablo
dirmek için ya İV kontrastlı BT görüntüleme ya da 67-2).
Gebelik materyalinin atılmadığı hastalar genellikle
İVP'dir.
aşırı kanama ve karın ağrısıyla gelirler.
Hastalar üreter kateterizasyonu ve muhtemel tamir
Pelvik muayenede genişlemiş ve hassas bir uterus
için yatırılmalıdır.
ile açık bir servikal giriş görülür.
• Tanıyı teyit etmek için pelvik ultrason yapılır.
JİNEKOLOJİK CERRAHİNİN DİGER
Tedavi dilatasyon ve küretajdır.
KOMPLİKASYONLARI • Atılmamış gebelik materyaliyle birlikte ya da
VEZİKOVAJİNAL FİSTÜL tek başına endometrit görülebilir ve vajinal Kaf
• Hastalar genellikle abdominal histerektomiyi takip
eden 10 ila 14 gün sonra sulu vajinal akıntıyla gelir­ TABLO 67-2 İstemli Düşük İlişkili
ler ve acil kadın doğum konsültasyonu istenmelidir. Komplikasyonlar
• Hastalar tanı teyit edildikten sonra foley sondayla
MUHTEMEL
mesane boşaltılarak tedavi edilir.
ZAMAN KOMPLİKASYON NEDENLER
Yakın Kanama, ağrı Uterus
KONİZASYON SONRASI KANAMA komplikasyonlar: perforasyonu,
Serviksin halka elektrokoter, lazer ablasyon ve so­ işlem sonrası 24 servikste
saatte yırtıklar
ğuk-bıçak ile konizasyonu ilişkili en sık komplikas­
yon kanamadır, ki bu hızlı ve aşırı miktarda olabilir. Gecikmiş Kanama Atılmamış
komplikasyonlar: gebelik
Gecikmiş hemoraji işlem sonrası 1 ila 2 haftada gö­ 24 saat ile 4hf materyali,
rülebilir. sonra düşük sonrası
Kanayan alan doğrudan görülür, daha sonra Monsel endometrit
çözeltisi uygulanır, geniş pamuklu bir bez ile 5 dk di­ Geç Amenore, fizyolo­
rek baskı uygulanır ya da gümüş nitratla koterlenir. komplikasyonlar: jik problemler,
• Eğer başarısız olursa kanayan alan ameliyathanede işlem sonrası Rh izoimünizas­
>4hf yonu
daha iyi görülebilir ve müdahale edilebilir.
BÖLÜM 67 • JiNEKOLOJiK iŞLEMLERIN KOMPLiKASYONLARI 227
Selüliti'nde tartışıldığı gibi antibiyotiklerle tedavi elektrolit anormallikleri ve artmış koagülabiliteyle
edilir. başvurur.
Rh negatif kadınlara 300 mikrogram İM Rh0 im­ Over rüptüründen sakınmak için elle pelvik mua­
munglobülin yapılması gerekir. yene yapılmamalıdır.
İntravenöz sıvı tedavisi başlanır, CBC, elektrolitler,
YARDIM LA ÜREME TEKNOLOJİSİ karaciğer fonksiyon testleri ve koagülasyon testleri
istenir ve yatış için kadın doğuma danışılır.
Ultrasonla oosit aspirasyonunun komplikasyonları
over hiperstimülasyon sendromu, pelvik enfeksi­ POSTEMBOLİZASYON SENDROMU
yon, periton içi kanama ve over torsiyonudur.
Postembolizasyon sendromu işlem sonrası pelvik
Over hiperstimülasyon sendromu üremeyle ilişkili
ağrı, bulantı, kusma ve fibroid embolizasyon son­
hayati tehlikesi olan bir komplikasyondur.
rası myometrial ve fibroid iskemiden dolayı olup 2
Hafif vakalarda hastalar abdominal distansiyon, ila 1 O günde sonlanan ateşten oluşur.
overyan büyüme ve kilo alımıyla başvurur. Hastalar diğer ateş nedenleri açısından değerlendi­
Ciddi vakalarda hastalar hızlı kilo alımı, karında­ rilir ve uygun ağrı kontrolü sağlanır.
ki üçüncü boşluğa geçen s1V1dan dolayı gerginlik, Yeterli ağrı kontrolü sağlanamayan yada enfeksiyo­
plevra! efüzyon, hemodinamik bozulma, oligüri, nun eşlik ettiği hastalara yatış gerekebilir.
Kısım 10
ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

68 ATEŞ VE CİDDİ BAKTERİYEL


HASTALIKLAR- - -
rojenlerin salınımını uyaran ekzojen pirojenlerin
vücut termostatını sıfırlamasının sonucudur.
Milan D. Nadkarni Bebekler ve küçük çocuklar zayıf bağışıklık sistem­
Çeviri: Volkan Arslan leri nedeniyle bakteriyemi için risk altındadır. Bak­
teriyemiye sebep olan ajanlara yaşa göre değişir.
Yenidoğanlar ve küçük bebeklerde düşük opsonin
EPİDEMİYOLOJİ
aktivitesi, düşük makrofaj ve nötrofil işlevi ve ke­
• Pediyatrik popülasyonda acile başvuruda en sık gö­ mik iliği yorgunluğu görülür. 24 aya kadar bebek­
rülen ana şikayet ateştir ve poliklinik başvuruları­ ler ve çocuklar kapsüllü bakterilere karşı zayıf im­
nın %30'unu oluşturur. münglobulin G cevabı gösterirler.
• Menenjit riski yaşamın ilk bir ayında %!'den ilk
bir yılda %0. 1 'e düşerken, ateşi olan kızlarda pye­ KLİNİK ÖZELLİKLER
lonefrit riski hemen hemen aynı kalmakla beraber
erkeklerde yaşamın ilk yılında zamanla azalır. • Yenidoğanlarda ve <2-3 aylık bebeklerde ateş sınırı
• Çoğu çalışmada �3 ay ve ateşli bebeklerde bakteri­ 38°C (l00,4°F) iken 3-36 ay bebek ve çocuklarda
yemi/sepsis insidansı %2-3'dür. sınır 39°C'dir (102,2° F).
• Bu yaş grubunda septiseminin ve menenjitin en • Genellikle daha yüksek ateş daha ciddi bakteriyel
sık nedeni Escherichia coli, grup B streptokok ve hastalıkla ilişkilidir.
Listeria rnonositogenesdir. Risk faktörleri arasın­ • Tamamlanmayan gelişme ve yetersiz bağışıklık du­
da prematür doğum, amniyotik zarın doğumdan rumunda fizik muayene bulguları güvenilir değil­
24 saatten daha önce yırtılması, annenin Grup B dir. Sürekli ağlama, avutulamama, zayıf beslenme
streptokok durumu ve intrapartum ateş yer alır. ve sıcaklık düzensizliği ciddi bakteriyel hastalığın
• Daha büyük bebeklerde ve çocuklarda görülen yegane belirtisi olabilir.
bakteriyeminin %90 sebebi Streptococcus pneurno­
niae iken geri kalanı Neisseria meningitidis, grup A YAŞA GÖRE TANI VE YÖNETİM
streptococcus ve Salrnonella'dır. Haemophilus influ­
anzae tip B önemli bir sebep sayılırken 1990'larda 3 AYA KADAR BEBEKLER
başlayan aşılama ile neredeyse yok edilmiştir. • Bu yaş grubunda bulguların belirsiz ve fizik muaye­
• H. influanzae ve heptavalan konjuge pnömokok nenin güvenilmez olması nedeniyle hikaye ve fizik
aşısının uygulanması ile 3-36 aylık iyi görünen muayene tanı koymakta veya dışlamakta nadiren
ateşli çocuklarda görülen bakteriyemi oranı %2- yardımcıdır: meningismus bakteriyel menenjit va­
3'den %0.5-0.7'ye düşmüştür. kalarının <lS' inde görülür; negatif inspiratuvar ba­
sınç oluşturulamadığında raller duyulmayabilir; iyi
PATOFİZYOLOJİ görünen bebekte de bakteriyemi olabilir.
• Ateş, bakteriler, bakteriyel endotoksinler, antijen­ • Yine de öksürük, takipne ve hipoksi (pulse oksi­
antikor kompleksleri ve virüsler gibi endojen pi- metre ile) hikayesi klinisyeni olası alt solunum yolu
228
BÖLÜM 68 • ATEŞ VE CİDDİ BAKTERİYEL HASTALIKLAR 229
hastalıkları açısından uyarmalı ve akciğer grafisine Tüm hasta görünen bebekler parenteral antibiyotik
yöneltmelidir. tedavisi (bkz. Tablo 68-1) almalı ve hastaneye yatı­
0-28 gün arası bebeklerde en güvenli yol tam sep­ rılmalıdır.
sis araştırması, hastaneye yatış ve ampirik antibi­ İyi görünen, ateşli, düşük riskli bebeklerin yöne­
yotik tedavisidir. timi tartışmalıdır. 28 günden büyük düşük riskli
Bu yas grubundaki antibiyotik tedavisi L. Monosi­ bebekler konservatif olarak seftriakson tedavisi ile
togenes (bkz. Tablo 68-1) için ampisilini ve E. Cali birlikte yatırılarak ve kültür sonuçlarını bekleyerek;
kapsamı için ya gentamisini ya da sefotaksimi içer­ antibiyotik olmaksızın yatırılarak; 50 miligram/kg
melidir. Sepsis testi tam kan sayımı, kan kültürü, IM seftriaksonla ayaktan; veya antibiyotik olmaksı­
idrar tetkiki ve idrar kültürü, akciğer grafisi ve lom­ zın ayaktan takip edilebilir. Kararda anahtar faktör
ber ponksiyonu içerir. hekimin (12 saat aralıklarla) yakın takip yapabilme
31 -90 gün yaş grubundaki ciddi bir bakteriyel has­
kapasitesidir. Antibiyotik verilecek ise (yatırıla­
talık için düşük riskte olan bebekleri belirleme kri­
rak ya da ayaktan) öncesinde BOS ve kan kültür­
terleri prematüre hikayesi ya da farklı bir eşlik eden
leri alınmalıdır.
hastalığı olmadan iyilik hali ve normal idrar tetki­
Çoğu acil hekimi 4 haftadan küçük bebeklerde tam
kidir.
sepsis araştırması yapmaktadır.
Öksürük, hırıltı gibi alt solunum yolu hastalık
Önerimiz 4 haftadan küçük iyi görünen bebeklerin
semptomları; takipne, ral, ronkus ya da düşük pul­
se oksimetre değerleri gibi fizik muayene bulguları de hastaneye yatırılmasıdır. Ampirik antibiyotik
olan çocuklara akciğer grafisi çekilmelidir. veya yakın takip tartışılabilir.
Boston, Phıladelphia (normal serebrospinal sıvı, 4-12 hafta arası bebeklerin tüm sonuçların negatif
normal idrar tetkiki ve tam kan sayımını içerir) ve çıkacağı düşünülüyorsa taburculuğu tartışılabilir.
Rochester kriterleri yalnızca çocuğun kliniği yuka­ 29-90 gün arası iyi görünen ateşli çocuklarda vira!
rıda listelenen sepsis kriterlerini garantiliyorsa uy­ bir kaynak (örn. respiratuvar sinsityal virüs [RSV]
gulanmalıdır. 31-90 gün yaş grubundaki bebekler veya influenza) gösterilse de idrar yolu enfeksiyo­
için katernal GBS taraması ve tedavisi, düşen bak­ nu (İYE) dışlanmalıdır çünkü RSV ile enfekte olan
teriyemi hızları nedeniyle daha düşük olan bakteri­ ateşli bebeklerin %2-4'ünde İYE'de görülür.
yemi insidansından dolayı bu laboratuvar testleri­ Akciğer grafileri klinisyenin kararına göre çekilir
nin uygulanması tekrar değerlendirilmelidir. fakat klinik tanılı, komplike olmayan bronşiyoliti

TABL068-l Bakteriyemi, Sepsis ve Menenjit için Başlangıç İntravenöz Antibiyotik Dozları


YAŞ GRUBU BAKTERİYEMİ SEPSİS* MENENJİT
Yenidoğan (0-28 gün) Uygulanamaz Ampisilin, 50-100 mg/kg Ampisilin, 100 mg/kg
ve ek ve ek
sefotaksim 50 mg/kgt sefotaksim, 100 mg/kgt
Küçük bebekler (29-90 gün) Setriakson, 50 mg/kg Ampisilin, 50-100 mg/kg Ampisilin 100 mg/kg
ve ek ve ek
seftriakson 50 mg/kg sefotaksim, 100 mg/kg
veya veya
seftriakson 50 mg/kg seftriakson, 100 mg/kg
ve ek ve ek
vankomisin, 15 mg/kg düşünülebilir* vankomisin, 15 mg/kgS
Büyük bebekler ve çocuklar Seftriakson, Sefotaksim 50 mg/kg Sefotaksim, 100 mg/kg
(yaş>90 gün) 50 mg/kg' veya veya
seftriakson, 50 mg/kg seftriakson, 100 mg/kg
ve ek ve ek
vankomisin, 15 mg/kg düşünülebilir' vankomisin, 15 mg/kgS
'Hasta acil serviste lomber ponksiyon yapmak için stabil değilse menenjit dozlarını kullan.
1
$28 gün olan yenidoğanlarda seftriakson bilirubinle yer değiştirip hiperbilirubinemiyi arttırabileceği için yerine sefotaksim kullan ılı r.
'Ciddi hastalığı, bağışıklık yetmezliği veya kalıcı kateteri olan sepsis hastalarında vankomisin eklemeyi düşün.
ssadece beyin omurilik sıvısında bakteriyel menenjit kanıtı varsa ekle.
'iM olarak yapılabilir.
230 KISIM l O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

veya RSV enfeksiyonu olan bebeklerde endikasyon • Tablo 68- 1 bu bölümde anlatılan özel antibiyotik
dışıdır. gereksinimlerini listeler.
• Bu yaş grubunda, iyi görünen ve başka bir enfeksi­ • Ateş çocukları rahatsız etse ve hatta nöbet eşiğini
yon odağı gösterilebilen bebeklerde lomber ponk­ düşürse de çocuklara zarar vermez. Hekim ateşi
siyon uygulanmayabilir. düşürmek için bazı yöntemleri kullanabilir:
• 3 aydan küçük, gösterilebilen enfeksiyon odağı 1. Radyasyon yoluyla ısı kaybını arttırmak için
olan (örn. otitis medya veya İYE) ateşli bebeklerde fazla giysileri ve örtüleri çıkarın.
kan ve BOS kültürleri antibiyotik tedavisi öncesin­ 2. 4 saatte bir 15 mg/kg PO/PR asetaminofen ve­
de alınmalıdır. rin (en fazla günde 80 mg/kg).
3. 1 yaştan büyük çocuklarda 6 saatte bir tekrar
3-36 AY ARASI BEBEKLER edilebilen (en fazla 24 saatte 40 mg/kg) ve aseta­
• Yaş büyüdükçe fizik muayene bulguları daha güve­ minofenle dönüşümlü olarak verilebilen 10 mg/
nilir olur fakat yine de meningeal irritasyon bulgu­ kg ibuprofen'i düşünün.
ları yaşamın ilk yılında güvenilmezdir. Bu yaş gru­
bunda ateşli hastalıkların çoğu pnömonin de dahil SEPSİS
olduğu vira! enfeksiyonlardır; klinik olarak pnö­
EPİDEMİYOLOJİ
moni düşünülenlerde akciğer grafisi çekilmelidir.
• Bu yaş grubunda İYE'nun tek bulgusu ateş olabilir. • Sepsis foka! enfeksiyonlar ve menenjitinde dahil
Tuvalet eğitimi öncesi kızlarda, 6 aydan küçük sün­ olduğu enfeksiyon kaynaklı inflammatuvar send­
netli erkeklerde ve 1 yaş altı sünnetsiz erkeklerde romdur. Çoklu organ yetmezliği ve ölüm hızla gö­
İYE bakteriyel hastalığın önemli bir sebebidir; bu rülebilir. Sepsisin gelişebileceği veya şüphelenilebi­
hastalarda ateşin başka kaynağı bulunmamışsa id­ leceği klinik durumlar değişken olduğu için çocuk­
rar tetkiki ve idrar kültürü (kateterizasyonla) alın­ larda gerçek insidans belirlenememiştir.
malıdır.
Hikaye ve muayene ile tespit edilebilen enfeksiyon PATOFİZYOLOJİ
kaynağı yoksa gerekli iki tetkik sadece idrar tetkiki/
kültür ve/veya akciğer grafisidir. • Bakteriyemiden sepsise ilerleme süreci bakteriyel
• Bu yaş grubunda hasta görünen bebeklerde lomber patojenin kolonizasyonu (genelde nazofaringeal)
ponksiyonu da içeren tam sepsis araştırması yapıl­ ile başlar ve kapsüllü organizmaların kana yayıl­
malı ve yaşa uygun antibiyotik tedavisi verilmelidir ması, inflamatuvar belirteçlerin salınması ve konak
(bkz. Tablo 68-1). savunmasının bozulması ile devam eder.
• Azalmış bağışıklık, prematürite, yeni yapılmış in­
36 AYDAN BÜYÜK ATEŞLİ ÇOCUKLAR vazif uygulamalar, kateter benzeri kalıcı yabancı
cisimler, dalak fonksiyonları, doğumsal metabolik
• 3 yaştan büyük çocuklarda bakteriyemi olasılığı
hastalıklar ve vücut boşluklarından herhangi biri­
pnömokok aşısının bulunmasıyla %0.2'nin altın­
nin drenajının tıkanması risk faktörleri arasında­
dadır. Aşılanmış büyük çocuklarda tam kan sayımı
bakteriyemiyi göstermez ve kan kültürleri gerekli dır.
• Yaşa bağlı sepsis nedenleri Tablo 68-2'de listelen­
değildir (daha çok yanlış pozitif sonuçlar verir).
• Ateşle gelen büyük çocuklarda düşünülmesi ge­ miştir.
reken etiyoloji streptokokkal farenjit, pnömoni ve
Epstein Barr virüs enfeksiyonunu içerir. Tetkikler KLİNİK ÖZELLİKLER
duruma göre yönlendirilir. • Küçük bebeklerde letarji, zayıf beslenme, kusma,
huzursuzluk veya hipotoniyi de içeren klinik belir­
ACİL SERVİS BAKIMI VE tiler değişken ve siliktir.
TABURCULUK • Ateş sık görülür yine de çok küçük bebeklerde hi­
• Pnömoni yönetimi Bölüm 73'de; İYE Bölüm 77'de potermi de görülebilir. Takipne ve taşikardi genelde
ve kulak, burun, boğaz enfeksiyonları Bölüm 70'de ateşin sonucu olarak vardır fakat hipoksi veya me­
anlatılmıştır. tabolik asidoza ikincil de olabilir.
BÖLÜM 68 • ATEŞ VE CiDDI BAKTERiYEL HASTALIKLAR 231

TABLO 68-2 Sepsis ve Menenjitin En Sık • Yenidoğan ve bebeklerde hipoglisemi tedavisi için
Sebepleri 4-5 mi/kg %10 dekstroz ve daha büyük çocuklarda
YAŞ ORGANİZMA 2 mi/kg %25 dekstroz kullanın.
Damaryolu açılır açılmaz hızla antibiyotik tedavi­
0-2 ay Grup B Streptokok
Escherichia coli sini başlatılır. Lomber ponksiyon gibi işlemer ne­
Listeria monocytogenes deniyle yaşanabilecek gecikmeler sebebiyle tedaviyi
2 ay-5 yıl Streptococcus pneumoniae ertelemeyin. Ampirik antibiyotik tedavisi tercihleri
Neisseria meningiditis Tablo 68-1'de listelenmiştir.
�-Hemolitik Streptokok
Haemophilus influenzae b* Sıvı replasmanına rağmen devam eden şoku tedavi
Salmonella türleri (gastroenterit) etmek için 5-20 mg/kg/dk dopamin veya 0.1-0.2
E.coli (pyelonefrit) mcg/kg/dk norepinefrin kullanınız.
Rickettsia ricketsiit
İlaç direncini, bağışıklık yetmezliğini ve nadir gö­
*Haemofilus influanzae aşısı sonrasında önemli düşüş, aşısızları araş­
tır.
rülen veya faydacı organizma enfeksiyonlarını dü­
'Rocky mountain benekli ateşi için sorumlu ajan; endemik bölgeler­ şünün.
de, yaz ve sonbahar başlarında kene ısırığı ile görülür.

MENENJİT
EPİDEMİYOLOJİ
Sepsis hızla uzamış kapiller dolum, zayıf periferik
nabız, bilinç değişikliği ve azalmış idrar çıkışı ile H.influenzae tip b (Hib) aşısı uygulamsının ardın­
beliren şoka ilerleyebilir. Septik çocuklarda hipo­ dan ABD'de görülen pediyatrik menenjit epidemi­
tansiyon çok geç bulgudur ve solunum yetmezliği yolojisi belirgin değişiklik göstermiştir. l 986'da me­
ve bradikardi ile bağlantılıdır ve ölümcül prognozu
nenjitli hastaların ortanca yaşı 15 ay iken 1995'de
gösterir.
25 yıla yükselmiştir. Menenjit belirgin olarak bebek
ve küçük çocuk hastalığı olmak yerine erişkinlerin
TANI VE AYIRICI TANI
hastalığı olmuştur.
• Tanı klinik bulgulara göre konur ve pozitif kan kül­
türü sonuçları ile doğrulanır. PATOFİZYOLOJİ
Uluslararası sepsis kriterleri yayınlanmasına rağ­
men toksik görünen tüm bebekler septik kabul Menenjit primer bakteriyeminin komplikasyonu­
edilmelidir. Sepsis olduğu düşünülen çocuğun tet­ dur. Bakteriyel çoğalma ile oluşan ürünlerin kan
kikleri tam kan sayımı, tam metabolik panel, kate­ beyin bariyerinin geçirgenliğini değiştirdiği, en­
terizasyonla elde edilen idrarın tahlili ve kültürü, feksiyonu beyine ve etrafındaki serebrospinal sıvı
akciğer grafısi, lomber ponksiyon ve ishal varsa ga­ boşluklarına ulaştırdığı düşünülmektedir.
ita analizini kapsamalıdır. Daha nadiren, menenjit uzak birincil fokal enfek­
• Bilinç değişikliği olan veya kardiyak ve solunumsal
siyonun hematojen yayılması, yakın enfeksiyonun
açıdan stabil olmayan tüm hasta çocuklarda serum
bulaşması veya kribriform plaka veya sinüs fraktü­
glukoz düzeyi ölçülmelidir. Serum laktat düzeyleri
klinik gidişatın ciddiyetini belirlemede faydalı ola­ rü sonucu oluşur.
bilir fakat acil servis yaklaşımını değiştirmez. Bazen menenjiti takip eden nörolojik hasarın inf­
lamatuvar etkilerin, beyin ödeminin, artmış kafa
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK içi basıncın ve vasküler trombozun sonucu olduğu
düşünülmektedir.
Hızlıca yüksek akımlı oksijen ver, kardiyak moni­
• Azalmış dalak fonksiyonları ve bağışıklık yetmezli­
törizasyonu sağlanır ve IV ya da IO yol açılması
sağla. Solunum yetmezliği durumunda endotrakeal ği görece artmış menenjit riski ile ilişkilidir.
entübasyon uygulanmalıdır. Menenjitten sorumlu olan bakteriyel ajanlar yaşa
Şok 20 ml/kg serum fizyolojik bolusları ile tedavi göre değişir. Yenidoğanlarda Grup B streptokoklar,
edilir. Vital bulgular, perfüzyon ve bilinç durumu E. cali ve L. monocytogenes ön plandadır. Daha bü­
düzelene ve idrar çıkışı 100 mi/kg hacime ulaşana yük bebeklerde ve çocuklarda Streptococcus pneu­
kadar bolusları tekrarlayınız. moniae ve N. meningiditis öne geçer.
232 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

KLİNİK ÖZELLİKLER POZİTİF KAN KÜLTÜRLERİ


• Menenjit silik bulgularla görülebilir ve otitis med­ Kan kültürü sonucu pozitif olan tüm çocukları tek­
ya, sinüzit gibi daha hafif enfeksiyonlara eşlik ede­ rar çağırın.
bilir. Bebeklerde en sık bulgu huzursuzluk, avutu­ Kültürde S.pneumoniae üremişse:
lamama, hipotoni ve letarjidir. 1. Çocuk uygun antibiyotik tedavisi alıyorsa, kli­
• Daha büyük çocuklar baş ağrısı, fotofobi, bulantı ve nik olarak iyi görünüyorsa, ateşi yoksa tedaviyi
kusmadan yakınabilir ve ense sertliği ve ağrısı ile tamamlamalıdır.
birlikte klasik meningismus belirtilerini gösterir. 2. Çocuğun ateşi var ve iyi görünüyorken antibi­
• Esas olarak menenjit hızlı ilerleyen; şok, nöbet veya yotik tedavisi almıyorsa tekrar kültür almak ve
koma veya febril status epileptikus ile karakterize antibiyotik vermek konusunda farklı düşünce­
fulminan bir hastalıktır. Hipotermi ile başvuran ler vardır. Çoğu hekim bu bebekleri antibiyo­
bebeklerde menejiti dışlamak için sepsis araştırma­ tikle tedavi eder ve tedavi başlangıcından 24-48
saat sonra kan kültürünü tekrarlar. Bu hastalar
sı tam yapılmalıdır.
ayaktan izlenebilir.
3. Ateşi olan ve hasta görünen çocuklarda tam
TANI VE AYIRICI TANI sepsis araştırması (hemogram, idrar tetkiki,
• Tanı lomber ponksiyon ve beyin omurilik sıvısı BOS parametreleri, kan idrar ve BOS'ta hücre
(BOS) tetkiki ile konur. BOS'da lökosit, glukoz ve sayımı ve kültürleri) yapılmalıdır.
protein çalışılmalı, Gram boyama ve kültür yapıl­ • Ateşi dirençli olan fakat iyi görünen hastalar ge­
malıdır. nelde hastaneye yatırılır fakat ampirik seftriakson
• Nöbet geçiren yenidoğanlarda ve BOS'da hücre sa­ tedavisi ile ayaktan takip edilebilir.
yısı artan tüm çocuklarda herpes ensefaliti akılda • Hasta görünen tüm çocuklar hastaneye yatırılmalı,
olmalıdır. sepsis araştırmsı yapılmalı ve parenteral antibiyotik
• Ümmun yetmezlikte faydacı veya nadir görülen vi­ tedavisi başlanmalıdır.
ra! enfeksiyonlar akılda olmalıdır. Ciddi bakteriyel enfeksiyon riski olan ve takibi veya
• hastaneye tekrar gelmesi sorunlu olabilecek çocuk­
Foka! nörolojik bulgular varsa veya kafa içi basınç
lar hastaneye yatırılmalıdır.
artışı bulguları gözleniyorsa lomber ponksiyon ön­
cesinde kraniyal tomografi çekilmelidir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Tedavi daima ABC'nin sağlanması, oksijenizasyon
ve perfüzyonun sürdürülmesi ile başlamalıdır (bkz
sepsiste tedavi gereksinim ve hedefleri).
• Ampirik antibiyotik tedavisi hastanın yaşına göre
değişir ve tablo 68-1 'de yer almaktadır.
• Menenjitten şüphelenildiğinde antibiyotikler de­
ğiştirilmemeli veya geciktirilmemelidir.
• Nöbet geçiren veya veziküler lezyonları olan ve YENİDOGAN ACİLLERİ VE
hasta görünen yenidoğanlarda Asiklovir 10 mg/kg/
69 SIK GÖRÜLEN YENİDOGAN
doz eklemeyi ciddi olarak düşününüz. SORUNLARI
• Çocuklarda menenjit tedavisinde steroidin yeri Shad Baab
tartışmalıdır. Eğer verilecekse antibiyotikten önce Çeviri: Volkan Arslan
verilmelidir.
• Menenjit düşünülen fakat lomber ponksiyonu ba­
şarısız olunan çocuklar hastaneye yatırılmalı, hid­ • Bu bölüm acil servise başvuran yenidoğan sorunla­
rate edilmeli, antibiyotik tedavisi menenjit dozun­ rının sık görülenlerini kapsamaktadır. Yenidoğan­
da başlanmalı, kan ve idrar kültürleri alınmalıdır. da ateş ve/veya sepsis için Bölüm 68'e bakınız.
Hidrasyon sonrası lomber ponksiyon başarılı ola­ • Genelde yenidoğan belirti ve bulguları belirsizdir
bilir. ve özgül değildir.
BÖLÜM 69 • YENİDOGAN ACİLLERİ VE SIK GÖRÜLEN YENİDOGAN SORUNLAR! 233
Prematür bebeklerin yaşayabilirliklerinin artması
ile birlikte düzeltilmiş doğum yaşlan (doğumdan
TABL069-l Çocuklarda Sık Görülen Acile
sonraki hafta olarak kronolojik yaştan erken do­
Başvuru Sebepleri
ğulan hafta sayısının çıkarılması ile bulunur) diğer
yenidoğanlarla benzerliklerini arttırmıştır. Bu ço­ ŞİKAYET
cukların bazılarının birden çok sağlık sorunu var­ SEBEPLERİ (BEBEK
BAŞVURULARININ
dır ve acil servise sıkça başvururlar.
ORANLAR!) ALT SINIFLAR
Acil serviste sık görülen yenidoğan başvuru neden­
Solunumsal bulgular Viral üst solunum yolu enfeksiyonu
leri Tablo 69- 1 'de özetlenmiştir. (%27,5) (%54.5)
Bronşiolit (%35)
Yaşamı tehdit eden olay (%8)
NORMAL YAŞAM FONKSİYONLARI Pnömoni (%1)
Konjenital (örn.
Biberonla beslenen bebekler 24 saatte 6-9 kez bes­ laringeotrakeomalazi %1.5)
lenirler ve ilk ayın sonunda daha düzenli beslen­ Gastrointestinal Kusma (%37)
meleri vardır. Emzirilenler tipik olarak her 1-3 sa­ ve genitoüriner Skratal şişme (%15)
yakınmalar (%21) Kabızlık (%11)
atte beslenirler. Kusma ve ishal (%10)
Bebekler yaşamın ilk 3-7 gününde doğum ağırlık­ Kanlı kusma veya kanlı dışkılama
(%8)
larının %5- lü'unu kaybederler. Bu süreçten sonra İshal (%8)
ilk 3 ayda günde 20-30 gram (1 ons) kazanmaları Beslenme tüpü sorunları (%3)
beklenir. Ağızda pamukçuk (%3)
Renal ve üriner sorunlar (%2)
Dışkının sayısı, rengi ve içeriği günden güne deği­ Konjenital anomaliler (%2)
şebilir. Normal emzirilen bebekler 5-7 gün boyun­ Vajina1 akıntı (%1)
ca dışkılamayabilir veya günde 9 kez dışkılayabilir. Normal bebek Ağlama/kolik (%21)
yakınmaları Normal bebek varyasyonları (%79)
İçinde kan yoksa veya akolik (beyaz) değilse dışkı (%18) Beslenme şekilleri ve kilo alımı
rengi önemsizdir. Tipik yenidoğan dışkısı san ve Periyodik solunum
Bebek bezi ürtikeri
hardal tohumu görüntüsündedir. Göbek kordonu sorunları
Normal aralığı dakikada 30-60 olmakla beraber Aşılama sonrası reaksiyonları
Bebekte meme dokusu
yenidoğanın solunum sayısı değişkendir. Periyodik Uyku biçimi
solunum (solunumda 3-10 saniyelik duraksamalar Normal yenidoğam vücut sıcaklığı
ve takiben kısa takipne atakları) normaldir fakat Ateş, sepsisi dışla Odak olmadan ateş, sepsis
(%11) araştırması (%64,5)
ebeveynleri korkutur. İdrar yolu enfeksiyonu 8%33)
Normal yenidoğanlar 20 dk ile 6 saat arasında deği­ Solunumsal belirtiler (%2)
Merkezi sinir sistemi belirtileri
şen sürelerde uyanabilirler. 3 aylık olana kadar gece (<%1)
gündüz ayırımı yoktur. Sarılık (%8)
Deri lezyonları Toksik eritem, sebore, atopik
AKUT, AÇIKLANAMAYAN, AŞIRI (%5,59 dermatit
Perianal abse
AGLAMA (AVUTULAMAMA) Doğum lekeleri
Merkezi sinir sistemi Kafa travmaları
Basitten hayatı tehdit eden olaylara kadar be­ (%3) Nöbetler
beklerde uzamış ağlamaya sebep olan çok sayıda Miyoklonus
Letarji
neden vardır (Tablo 69-2). Ani başlayan ve durdu­
Göz yakınmaları Göz akıntısı, nazolakrimal kanal
rulamayan ağlama bebeklerin çoğunda ciddi bir (%2) tıkanıklığı dahil
sorunu gösterir ve dikkatle incelenmelidir. Konjuktivit
Aşırı ağlama nedeniyle getirilen yenidoğanlar ve Kardiyak (%2) Taşiaritmi
Kalp üfürümleri
bebekler baştan ayağa normal bir fizik muayene, Bilinen konjenital malformasyon
normal vücut sıcaklığı ve vital bulgular saptanır ve belritileri
acil serviste bazal durumuna geri dönerse ileri in­ Kas iskelet (%1,5) Yaralanmalar (düşmeler, kaza dışı
yaralanma)
celeme olmaksızın güvenle taburcu edilebilir. Parmaklarda saçla oluşan turnikeler
Hematoloji (%0,5) Anemi (hemoliz, cerrahiye bağlı kan
İNTEST İNAL KOLİK kaybı)
Ani bebek ölümü
İntestinal kolik 3 hafta boyunca hafta 3 veya daha sendromu (bir
fazla gün için, günde 3 veya daha fazla saat ağlamak vaka görüldü)
234 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

TABLO 69-2 Durdurulamayan Ağlama, Huzursuzluk ve/veya Yenidoğanda Letarji ile İlişkili
Durumlar
SİSTEM ACİL ACİL OLMAYAN
Merkezi sinir Kafa içi kanama (yenidoğan)
sistemi Alloimmün trombositopeni, doğum travması,
K vitamini eksikliği
Menenjit
Artmış kafa içi basınç
Göz, kulak, Naza! obstrüksiyon (koanal atrezi veya stenoz) Korneal abrazyon, oküler yabancı cisim
burun, boğaz Otitis medya
Nazal konjesyon (ÜSYE)
Ağızda pamukçuk
Stomatit
Pulmoner Pnömoni
Kardiyak Supraventriküler taşikardi
Kalp yetmezliği
Gastrointestinal Volvulus Gastroözefageal reflü hastalığı (reflü)
İntussepsiyon Gastroenterit
İnkarsere hemi Ana! fıssür
Kolik
Genitoüriner Testis torsiyonu İdrar yolu enfeksiyon
Peni! kıl turnikerleri Bebek bezi dermatiti
Parafımozis
Kas iskelet Parmaklarda kıl turnikeleri Yaralanmalar (bez iğnesi, kıyafetlerdeki keskin veya zarar
Kaza dışı travma verici cisimler)
Enfeksiyöz Sepsis Üst solunum yolu enfeksiyonları
Pnömoni
Menenjit
Metabolik Doğumsal metabolizma bozuklukları
Hipoglisemi
Konjenital adrenal hiperplazi

olarak tanımlanır. Aşırı ağlamanın (avutulamayan) GASTROİNTESTİNAL BULGULAR


en sık sebebidir.
Kolik sebepleri bilinmemektedir fakat yenido­ CERRAHİ DURUMLAR
ğanlarda insidans %13'tür. Kolik nadiren haya­ Yenidoğanlarda cerrahi tedavi gerektiren abdomi­
tın 3-4'üncü ayından sonra da görülür fakat ba­ nal aciller sık değildir, fakat özgül olmayan bul­
kıcılarda belirgin stres oluşturur ve kaza dışı trav­ gularla başvurur ve şüphelenildiği zaman derhal
ma olasılığını arttırır. Kolik masumdur ve çoğu deneyimli bir pediyarik cerrah ile konsülte edilme­
zaman gerekli olan sadece güvence verilmesidir. lidir.
Huzursuzluk ve ağlama, zayıf beslenme, kusma, ka­
KAZA DIŞI TRAVMA (ÇOCUK bızlık ve karında şişlik gibi özgül olmayan bulgular
İSTİSMARI) sık görülür. Safralı kusma orta barsağın malro­
Hırpalanmış çocuk değişik dönemlerde oluşmuş tasyonunu akla getirir taburculuk öncesinde ve
açıklanamayan yaralar, kafatası kırıkları, kafa içi acil cerrahi konsültasyonu ve radyolojik ince­
yaralanmalar, uzuv ve/veya kaburga kırıkları, siga­ leme ( üst GI kontrastlı grafi) gerektirir. Kasıkta
ra yanıkları, retinal kanamalar veya açıkla-nama­ veya skrotumda kitle inkarsere hemi veya testis
yan huzursuzluk, letarji veya koma ile başvurabilir torsiyonu sonucunda görülebilir ve ultrasonografi
(detaylı bilgi için bkz. Bölüm 189). ile değerlendirilmelidir.
BÖLÜM 69 • YENİDOGAN ACİLLERİ VE SIK GÖRÜLEN YENİDOGAN SORUNLAR! 235
BESLENME GÜÇLÜGÜ • Pilor stenozu çoğunlukla 6 hafta 6 ay arası bebekler­
de, safrasız, beslenmeyi takip eden kusma atakları
• Ebeveynler yetersiz oral alım algısıyla acile başvu­
ile belirir. Klasik olarak batın muayenesinde zeytin
rabilirler. Eğer hastanın kilo alımı yaşına uygunsa,
şeklinde kitle palpe edilir ve elektrolit düzeylerinin
beslenme sonrasında tatmin oluyorsa basit değer­
ölçümüyle hipokloremik alkaloz tespit edilebilir
lendirme yeterlidir. Acil serviste başarılı beslenme
ama bu bulgular hasta bebeklerin %10'undan daha
denemesi aileyi, hemşireyi ve hekimi rahatlatır.
azında saptanabilir. Tanı USG ve üst GI radyografi­
• Beslenme veya yutma ile ilişkili anatomik bozuk­
si ile konur. Tedavi elektrolit bozuklukları düzeltil­
luklar (örn. özefageal stenoz, özefageal yapışıklık, dikten sonra cerrahidir.
laringeal yarık ve özefagus ve trakeanın çift aortik • Yenidoğanda safralı kusma aksi ispat edilene ka­
ark nedeniyle basısı) tipik olarak doğumdan itiba­ dar cerrahi acil kabul edilir.
ren beslenmede güçlük, beslenme sırasında öksür­
me veya öğürme, gelişme geriliği ve dehidrasyonla
İSHAL
birliktedir.
Alımı aniden ve belirgin azalan bebeklerin genelde • 6 aydan küçük bebeklerde dışkıda kan görülme­
çoğunlukla enfeksiyöz olan akut bir hastalığı vardır sinin en sık sebepleri inek sütü ve ana) fissürdür.
ve ileri inceleme gerekir. Emzirilen bebekde annenin kanayan meme uçları
nedeniyle dışkıda heme proteini saptanabilir. Bak­
teriyel enterit kanlı dışkı nedeni olsa da yenidoğan­
GASTROİNTESTİNAL REFLÜ
da nadirdir.
• Yenidoğanlarda ve bebeklerde gastroözefa-geal • Hasta %5'den daha az dehidrate ise (dehidrate be­
reflü evrenseldir fakat derecesi değişir ve düşük alt beklerle ilgili detaylı bilgi için bkz. Bölüm 75) oral
özefageal sfinkter basıncı ve görece artmış mide içi rehidrasyon uygulanmalı ve hedef 150 cc/kg/gün
basıncıyla oluşur. olmalıdır.
Küçük miktarda besinin ağızdan ve burun-dan geri Dehidrate yenidoğanlar (ve rotavirüs nedeniyle
gelmesi kendini sınırlayan bir durumdur ve iyi gö­ dehidrate olmak üzere olan yenidoğanlar) rehid­
rünen ve büyüyen bebekte kendi kendini güvence­ rasyon için hastaneye yatırılmalıdır. Daha büyük
ye alma değerlidir. çocuklarda rutin elektrolit analizi faydalı olmasa
• Nadir görülse de yetersiz kilo alımı, solunumsal da <6 ay olan bebeklerde sodyum dengesizlikleri
bulgular, veya telaşlanma veya beslenmeye isteksiz­ daha yüksek insidansa sahiptir ve serum elektrolit
lik daha detaylı inceleme gerektirir. Hastaneye yatış ölçümü tedaviye rehber olabilir.
düşünülebilir. Nekrotizan enterokolit genelde ciddi hastalık bul­
guları (örn. sarılık, letarji, ateş, zayıf beslenme ve
KUSMA karında şişlik) eşlik etsede kanlı ishalle başvurabi­
lir. Karın grafisinde pnömotozis intestinalis, hepa­
• Kusma diyafram ve karın kaslarının kuvvetli ka­ tik portak hava veya serbest hava görülebilir. Teda­
sılması ile regürjitasyondan ayrılır. Kusmanın çok vi barsaklann dinlendirilmesi, geniş spektrumlu
sayıda sebebi vardır ve nadiren izole bir bulgudur. antibiyotikler (klindamisin, sefotaksim ve ampisil­
Doğumdan itibaren kusma genellikle anatomik so­ lin) ve çocuk cerrahisi konsültasyonunu içerir.
runlara bağlıdır (örn. trakeoözefageal fistül, duo­
denal atrezi, ortabarsak malrotasyonu) ve sıklıkla KARINDA ŞİŞLİK
doğum sonrasında taburculuktan önce tanı konu­
lur. Genelde gevşek karın kaslarına ve görece büyük ba­
• tın içi organlara bağlı olarak yenidoğanlarda batın
Yenidoğanlarda kusma özgül olmayan fakat ciddi
çevresinin görece daha büyük olması normaldir.
bir bulgudur. Artmış kafa içi basınç (örn. Hırpa­
Genelde yenidoğan rahat görünüyorsa, iyi besleni­
lanmış bebek sendromu), enfeksiyonlar (örn. idrar
yorsa ve karnı yumuşaksa endişeye gerek yoktur.
yolu enfeksiyonları [İYE], sepsis, gastroenterit, me­
nenjit), hepatobiliyer hastalıklar (genelde sarılıkla
birlikte) ve doğumsal metabolizma bozuklukları KABIZLIK
(genelde hipoglisemi ve metabolik asidozla birlik­ Yenidoğanda seyrekleşmiş barsak hareketleri her
te) olası etiyolojik etmenlerdir. zaman konstipasyon anlamına gelmez. Dışkı özel-
236 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

likleri değişkendir, günde bir kaçtan haftada bir • Hızlı, işlevsiz soluklar ve siyanoz sağdan sola şantlı
kaça kadar değişen sıklıkta olabilir. Diğer taraftan siyanotik kalp hastalığını telkin eder (Bknz. Bölüm
ağrılı, sert, kalem şeklinde, seyrekleşmiş dışkılama 74, Pediyatrik Kalp Hastalıkları).
altta yatan bozuklukları işaret eder. Düzensiz, yüzeye! solunum ve siyanoz sepsis, me­
• Normal yenidoğanda mekonyum ilk 24 saatte çıka­ nenjit, serebral ödem veya intrakraniyal kanama
rılır. İlk 2 gün boyunca dışkılayamamak intestinal düşündürür.
stenoz/atrezi, Hirschsprung hastalığı ve mekon­ • Hırıltı ve retraksiyonların eşlik ettiği işlevsel solu­
yum ileusu veya kistik fibrozis kaynaklı tıkaç nede­
num pnömoni, aspirasyon veya bronşiolit gibi has­
niyle olabilir.
talıkları düşündürür.
KARDİYORESPİRATUVAR Tüm siyanotik yenidoğanlar monitörizasyon, teda­
vi ve ileri araştırma için yatırılmalıdır.
BULGULAR
SOLUNUM VE STRİDOR BRONKOPULMONER DİSPLAZİ
• Yenidoğanda burundan soluma genelde ma­ • Uzun süre mekanik ventilatöre bağlı olan ve yeni­
sumdur. Büyük bebeklerde ve çocuklarda görülen
doğan yoğun bakımda (YYB) kalan prematüre be­
enfeksiyöz stridor nedenleri (örn. krup) yenido­
beklerde rezidü akciğer hasarı ve bronkopulmoner
ğanlarda nadirdir.
• displazi (BPD) oluşabilir. BPD'si olan bebekler evde
Yenidoğanda stridor sıklıkla konjenital anomaliye
bağlıdır. En sık görüleni laringomalazidir. Diğer se­ oksijen, diüretik, bronkodilatötör veya steroid kul­
bepler vebler, kistler, atreziler, stenozlar, yarıklar ve lanabilir.
hemanjiornlardır. • BPD'si olan bebeklerin bronşiyolit, pnömoni, de­
Yenidoğanlar zorunlu olarak burun solunumu ya­ hidrasyon, sepsis, reflüye bağlı aspirasyon ve kon­
parlar ve uzun süre boyunca beslenebilirler (bibe­ jestif kalp yetmezliği gibi akut hastalık nedeniyle
ron veya meme ağız yolunu kapatır). Üst solunum solunumu kötüleşebilir.
yolu enfeksiyonuna bağlı naza! konjesyon ciddi so­ • BPD'li bebeklerde akut solunum kötüleşmesinin en
lunum sıkıntısına yol açabilir. İzotonik damla ve sık sık sebebi alt solunum yolu enfeksiyonlarıdır. RSV
burun pompası kullanımı çoğunlukla etkilidir. enfeksiyonları daha sık ve daha ciddidir.
• BPD ataklarının temel tedavisi oksijen ve bronko­
APNE VE PERİYODİK SOLUNUM dilatörlerdir. Klinik duruma göre antibiyotik, has­
Yenidoğanda periyodik solunum normaldir. taneye yatış ve mekanik ventilasyon gerekebilir.
Apne solunumun 20 saniye durmasıdır. Bra­
dikardi, siyanoz veya kas tonusunda değişiklik eşlik SARILIK
ediyorsa bu süre daha az olabilir. Apne genellikle • Sarılığın çok sayıda sebebi vardır ve hepsi ilk geli­
ciddi bir hastalığı veya yaralanmayı gösterir ve ileri
şen bulgu ve hastanın yaşı ile ilişkilidir.
inceleme ve hastaneye yatırılarak monitörize edil­
Hayatın ilk 24 saatinde oluşan sarılık patolojiktir.
meyi gerektirir (Bknz. Hayatı Tehdit Eden Olaylar).
Apne yenidoğanlarda RSV kaynaklı bronşiolitin En olası tanılar ABO veya Rh uyumsuzluğu, kon­
ilk bulgusu olabilir ve çoğunlukla hışıltıdan (whe­ jenital veya edinilmiş enfeksiyonlar veya ciddi mo­
ezing) önce görülür. Bronşiolit durumunda apnesi rarma ya da sefa! hematoma neden olan doğum
kanıtlanmış olan yenidoğanlar ve bebekler hasta­ travmalarıdır.
lığın diğer bulguları hafif olsa dahi hastaneye ya­ • Yaşamın 2. veya 3. gününde gelişen sarılık genelde
tırılmalıdır. Küçük bebeklerde apne aynı zamanda fizyolojiktir. Klasik olarak bilirubin yükselişi yavaş­
boğmaca ve klamidya enfeksiyonları ile ilişkili ola­ tır ve 6 mg/dl'nin üstüne çıkmaz. Emzirilen bebek­
bilir. lerde daha sıktır ve nadiren tedavi gerektirir.
• Yaşamın üçüncü gününden sonra oluşan sarılık ge­
SİYANOZ VE MORARMA ATAKLAR! nelde patolojiktir. Olası sebeplerin bazıları sepsis,
Birçok hastalıkta siyanoz görülebilir ve bunları konjenital veya edinilmiş enfeksiyonlar (örn. İYE),
ayırmak zorlayıcı olabilir. Y ine de bazı belirti pa­ konjenital hemolitik anemiler, anne sütü sarılığı,
tenleri yardımcıdır. hipotiroidizm ve hepatobiliyer hastalıklardır.
BÖLÜM 69 • YENİDOGAN ACİLLERİ VE SIK GÖRÜLEN YENİDOGAN SORUNLAR! 23 7

TABL069-3 Hayatı Tehdit Eden Olay Nedeniyle Başvuran Hastalarda Rapor Edilen Son Tanılar
SIKTANILAR DAHA AZ GÖRÜLEN TANILAR NADİR TANILAR
Nöbet/ateşli nöbet Boğmaca Aritmiler ve diğer kardiyak süreçler
Gastroözefageal reflü Şiddete bağlı yaralanma Anemi
Solunum yolu enfeksiyonu (üst veya alt) Zehirlenme Nefes tutma atakları
Benign süreçlerin yanlış değerlendirilmesi, Ciddi bakteriyel enfeksiyon Metabolik hastalıklar
örn. periyodik solunum Elektrolit bozuklukları (glukoz dahil) Anatomik maksilofasyal tıkanıklık
Kusma/öksürük atakları

Benign nedenlerden şüphelenilen iyi görünen be­ olayın gelişimi, eşlik eden diğer olaylar (beslenme,
beklerde tanısal inceleme direk ve indirek bi-lirubin uyku, kusma, vb.), renk veya tonus değişikliği ve
seviyelerinin ölçümünü kapsar. Diğer patolojik ne­ enfeksiyöz maruziyetler özellikle sorgulanmalıdır.
denlerden şüpheleniliyorsa ayırıcı tanılar (lomber HTEO için geniş ayırıcı tanı listesi Tablo 69-3'de
ponksiyon dahil sepsis araştırması, periferik yay­ yer almaktadır.
ma, retikülosit sayımı, karaciğer fonksiyon testleri) Bebeklerde gastroözefageal reflü hastalığı (GÖRH)
incelemeyi yönlendirir. Sepsisten şüphelenilmişse
sık görülür ve genelde mide içeriğinin özefagusa
ampirik antibiyotik mutlaka başlanmalıdır.
geri kaçması ile görülen fizyolojik bir süreçtir. Pa­
Hiperbilirubinemi için fototerapi ve kan değişimi
tolojik vakalarda ciddi huzursuzluk, gelişme geri­
(Exchange transfusion) limitleri AAP'deki nomog­
ramlarda belirtilmiştir ve http://aappolicy.aappub­ liği ve aspirasyon gibi komplikasyonlar görülebilir.
lications.org/cgi/content/full/pediatrics; 114/ 1/297 HTEO incelemesinde GÖRH sorun oluşturabilir
adresinden bulunabilir. çünkü acile başvurusu hem fizyolojik hem de pato­
lojik sebeplere bağlı olabilir.
AGIZDA PAMUKÇUK HTEO incelemesi hikaye ve hastanın acil servisteki
Pamukçuk acile başvuru nedeni olabilir çünkü durumuna göre şekillenir.
ağızda görülen beyazlık beslenme nedeniyle olu­ Kesin tanısı olan stabil hastalar (örn. acilde, başvu­
şabilecek ciddi lezyonlar nedeniyle ebeveynleri ra­ ruya sebep olan atakla aynı şekilde oluşan tanıklı
hatsız edebilir. Kandida kaynaklı ağız içi lezyonlar nöbet) etiyolojiye uygun olarak yönetilebilir.
beyaz ve bitişiktir ve dil, dudaklar veya yanak mu­ Stabil olmayan hastalar Çocuk İleri Yaşam Desteği
kozası üzerinde olabilir. (PALS: Pediatrik advanced life support) klavuzuna
• Tedavisi oral nistatinli gargaranın topikal uygu­ göre resüste edilmelidir ve ayırıcı tanı ve tanısal tet­
lanmasıdır. kikleri kesin tanısı olmayan stabil hastalar (en geniş
hasta grubu) ile benzerdir.
HAYATI TEHDİT EDEN OLAYLAR Tanısı kesin olmayan stabil hastalar en geniş gru­
Hayatı tehdit eden olay (HTEO) bakıcıyı korkutan; bu oluşturur. Gerekli tetkikler (AKG, hemogram,
apne, renk değişikliği (solgunluk, pletora veya siya­ metabolik panel, glukoz, EKG, kraniyal BT ve fun­
noz), kas tonusu değişikliği (gevşek yada sert), ök­ doskopik inceleme) hikaye ve fizik muayeneye göre
sürük veya öğürmenin değişik kombinasyonlarıdır. şekillendirilir ve genelde hastane ekibine göre deği­
HTEO acil hekiminin altta yatan hastalığı araştır­ şir.
ması gereken bir bulgudur (veya bulguların topla­ 2 aydan küçük bebekler için genelde yatış gerekli­
mıdır). HTEO'daki birçok bulgu normal veya bek­
dir. 2 aydan büyük, kesin ve benign tanısı olan (örn.
lenen bebek fenomenine uyabilir (örn. periyodik
öksürük atakları olan refüi) kuvvetli sosyal desteği
solunum, reflü, akrosiyanoz) fakat tehlikeli etiyolo­
olan, güvenilir ebeveynleri olan, yakın takip edi­
jiler de mümkündür.
Dikkatli bir hikaye ve muayene benign ve ciddi ne­ lebilecek bebekler hem hekim hem de anne-baba
denleri ayırt etmede yararlıdır. Prematürite, solu­ tanıdan ve klinik seyirin hafif olduğundan eminse
num ve beslenme güçlükleri, açıklanamayan şekil­ taburcu edilebilir.
de ölen kardeşler, ölü doğumlar veya düşükler gibi Ev tipi apne monitörlerinin sonuçları etkilediği
özgeçmiş bilgilerinin yanı sıra gösterilmemiştir ve önerilmez.
238 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ANİ BEBEK ÖLÜMÜ SENDROMU


• Ani bebek ölümü sendromu (ABÖS) 1 yaştan kü­
çük bebeklerde, hikaye, fizik muayene, otopsi veya
olay yeri incelenmesi ile açıklanamayan beklenme­
dik ölümdür.
Rigor mortisi olanlar, livedosu olanlar, başvuru
pH'sı <6 olanlar, açıklanabilir çevresel maruziyet
olmaksızın hipotermik olanlar dışındaki hastalar
PALS klavuzuna göre resusite edilmelidir.
• Resusitasyon başarısız olursa tedaviyi veren hekim
ölümü adli tabibe bildirmeli fakat adli tabip otopsi
sonrasında imzalayacağı için ölüm belgelerini dol­
durmamalıdır. Hekim aynı zamanda birincil bakım
veren hekimi, din görevlisinin ve sosyal hizmetler
görevlisini de dahil etmelidir (aileyle konuştuktan
sonra). ŞEKİL 70-1. 3 yaşındaki bir çocukta timpanik membra­
nın dışa doğru şişkinliği ve orta kulak boşluğunda eksudatif
materyal ile görülen akut otitis medya (Dr. Shelagh Cofer'in
izniyle, Department ofOtolaryngoloy, Mayo Clinic).

70 GÖZ, KULAK, BURUN VE


BOGAZIN SIK GÖRÜLEN Timpanik membranın (TM) arkasında şişkinlik
ENFEKSİYONLARI oluşturan birikim (Şekil 70-1), hareketsiz TM, orta
David M. Spiro kulakta kemik yapıların görüntülenememesi ve
Çeviri: Volkan Arslan TM üzerinde büller (büllöz mirinjit) bulgular ara­
sındadır.

TANI VE AYIRICI TANI


AKUT OTİTİS MEDYA
Kesin tanıyı koymak en önemli basamaktır.
EPİDEMİYOLOJİ
Akut otitis medyanın tanımlanması için (A) akut
Akut otitis medya (AOM) acil servis başvuruları­ başlangıç ( <48 saat), (B) orta kulak efüzyonu (Şekil
nın %13'ünü oluşturur. 70-1) ve (C) orta kulak infla-masyonunun belirti ve
Erkeklerde, kreşe giden çocuklarda, dumana ma­ bulguları olması gereklidir. Tek başına kırmızı TM
ruz kalan çocuklarda ve AOM aile hikayesi olanlar­ kulak enfeksiyonunu göstermez. Ateş, uzun süre
da insidans daha yüksektir. ağlama ve vira) enfeksiyonlar TM'nın hiperemisi­
En sık etkenler Streptococcu pneumoniae (%31) ne neden olabilir. Normal TM saydamdır ve parlak
ve tiplendirilemeyen Haemophilus influanze'dır gridir (BkNz. Şekil 70-2).
(%56). Akut otaljinin en sık nedenleri AOM, efüzyonlu
otitis medya, dış kulak yolunda yabancı cisim ve
PATOFİZYOLOJİ otitis eksternadır.
Ortak kulak hastalıkları patogenezinde anormal
çalışan östaki borusu baskın olarak yer alır. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• AOM tanısı konulan tüm çocuklarda ağrının tedavi­
KLİNİK ÖZELLİKLER si zorunludur. TM'nda perforasyon yok ise, benzo­
En sık 6-36 ay arasındadır. kain-antipirin içeren topikal analjeziklerin kullanı­
Ateş, zayıf beslenme, huzursuzluk, kusma, kulak mı rutindir. AOM'de tercih edilen oral analjezik 10
ağrısı ve kulakta akıntı görülebilen belirtilerdir. mg/kg/doz İbuprofen'dir.
BÖLÜM 70 • GÖZ, KULAK, BURUN VE BOGAZIN SIK GÖRÜLEN ENFEKSİYONLAR! 239
• Mostoidit AOM'da en sık görülen, ciddi komplikas­
yondur. Şüphelenildiği zaman mastoid BT çekilme­
lidir. Tanı doğrulanırsa KBB uzmanı ile konsülte
edilmeli ve iV antibiyotik başlanmalıdır.

OTİTİS EKSTERNA
EPİDEMİYOLOJİ
• Otitis eksterna (OE) kulak kepçesi, dış kulak yolu
(DKY) ve TM yüzeyini etkileyen inflamatuvar bir
süreçtir. Sıklıkla eş zamanlı da görülebilen Pseudo­
monas aeruginosa, Staphylococcus epidermidis ve
Staph. aureus nedeniyle oluşur.

PATOFİZYOLOJİ
• OE çocuğun yüzmesi sırasında olduğu gibi genelde
ŞEKİL 70-2. 6 yaşında bir çocukta normal sağ timpanik epitel dokunun hiperhidrasyon ve maserasyonu so­
membran (Dr. Shelagh Cofer'in izniyle, Department of Oto­ nucu koruyucu etkenlerin azalması ile oluşur.
laryngoloy, Mayo Clinic).

KLİNİK ÖZELLİKLER
• En sık ilkbahar ve yaz aylarında, ve en sık 9-19 yaş
arasında görülür.
• Kulak ağrısı, kaşıntı ve ateş olası belirtilerdir.
• AOM için "bekle ve gör" tedavisi uygulana-bilir.
DKY'nun eritemi, ödemi, DKY'nda beyaz eksuda,
Aileye reçete verilerek 48 saat boyunca yapacakları
tragus veya kulak kepçesi hareketi ile hassasiyet ve
anlatılır ve çocuk düzelmezse reçete tamamlanır.
periauriküler veya servikal lenfadenopati bulgular
Takip eden durumlardan herhangi biri varsa anti­
arasında yer alır.
biyotilk tedavisi hemen başlanmalı: yaş <6 ay, bağı­
şıklık yetmezliği, hasta görünüm, yakın dönemde
antibiyotik kullanımı veya bakteriyel enfeksi-yon TIN VE AYIRICI TANI
tanısı. OE tanısı klinik belirti ve bulgulara dayanır. Dış
• Günde 2 kez 40-50 mg/kg/doz amoksisillin PO kulak yolunda yer alabilecek herhangi bir yabancı
komplikasyonsuz AOM için ilk tercihtir. cisim olası debris temizlenerek kontrol edilmelidir.
• İkinci sıradaki alternatifler günde 2 kez 40-50 mg/
kg/doz amoksisillin/klavulonat, günde 2 kez 5 mg/ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
kg/doz sefpodoksim PO, günde 2 kez 15 mg/kg/doz
sefuroksim aksetil PO, günde 2 kez 7 mg/kg/doz Kulak yolunu ince bir tele tutturulmuş olan küçük
sefdinir PO ve 50 mg/kg/gün seftriaksom IM'dir. bir pamuk parçası ile temizlemek ilk basamaktır.
Bu ilaçlara karşı alerjisi olan hastalarda ilk gün 10 DKY ödem nedeniyle kapalı ise fitil yerleştirimeli­
mg/kg/tek doz PO ve takip eden 4 gün bo-yunca dir.
günde 1 kez 5 mg/kg/doz azitromisin kullanılabilir. Hafif OE %2'lik asetik asit gibi asitleyici ajanlarla
• AOM olan 30 günden küçük bebeklerde grup B tedavi edilebilir.
Streptokok, Staphylococcus aureus, ve gram negatif İhtiyaç halinde 6 saatte bir 10 mg/kg/doz ibuprofen
basil enfeksiyonu riski vardır. Bu bebekler sepsis gibi oral analjezikler verilebilir.
olasılığına karşı tetkik ve tedavi edilmelidir. • Flurokinolon içeren kulak damlaları neomisin içe­
• Komplikasyonsuz AOM'da belirtiler 48-72 saaat renlere tercih edilmektedir. Günde 2 kez 3 damla
içinde düzelir; fakat orta kulak efüzyonu 8-12 hafta %2 siprofloksasin ve %1 hidrokortizon (Cipro HC)
kalıcı olabilir. Belirtiler aynı kalmıyor veya kötüleş­ veya günde 2 kez 10 damla %0.3 ofloksasin kulla­
miyorsa rutin takip gerekli değildir. nılabilir. TM rüptürü varsa veya şüpheleniliyorsa
ofloksasin kullanılır.
240 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Auriküler selülit varsa oral antibiyotikler endikedir. • İntranasal steroidlerin faydası gösterilmiştir ve ilk
48 saatte düzelme olmazsa kontrol önerilir, aksi 3-4 gün içinde antibiyotiğe yanıt alınamazsa öne­
halde takip gerekli değildir. rilmektedir.

AKUT BAKTERİYEL SİNÜZİT STOMATİT VE FARENJİT


EPİDEMİYOLOJİ EPİDEMİYOLOJİ
Sinüzit alerji veya enfeksiyona ikincil olarak oluşan • Herpanjina, el-ayak-ağız hastalığı (EAAH) ve her­
akut, subakut veya kronik olabilen inflamatuar bir
pes simpleks gingivostomatiti virüs kaynaklı etiyo­
süreçtir.
lojik sebeplerdir.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarının (ÜSYE) yakla­
• Farenjitin çoğunluğu Epstein-Barr virüsünün de
şık %8'inde akut sinüzit gelişir.
(EBV) dahil olduğu vira! etmenlere (%85) bağlıdır.
• Grup A �-hemolitik Streptokok (GABHS) en sık kış
PATOFİZYOLOJİ
sonu ve ilkbahar başında ve 5-15 yaş arasında görü­
• Sinüs açıklıklarının mukus veya inflamasyonla tı­ lür. İki yaşın altında nadirdir.
kanması akut sinüzitin temelidir.
Çocuklarda ana patojenler Strep. Pneumoniae, PATOFİZYOLOJİ
Moraxella catarrhalis ve tiplendirilemeyen H.
influenzae'dır. • GABHS ve Neisseria gonorrhoeae hızla tanı konul­
ması gereken bakteriyel ajanlardır.
KLİNİK ÖZELLİKLER • GABHS tanınması ve tedavisi supuratif komplikas­
yonların ve akut romatizma! ateş sekelinin önlen­
Akut sinüzit dirençli burun akıntısı (10-30 gün sü­
mesi açısından önemlidir.
ren) ve ciddi bulgularla (>39°C ateş, pürülan akın­
tı, baş ağrısı ve sinüsler üzerinde lokalize şişkinlik,
KLİNİK ÖZELLİKLER
hassasiyet veya kızarıklık) ilişkilidir.
Frontal veya maksiller sinüsler üzerinde per­ • Herpanjina, tonsiller ve yumuşak damağın vezikü­
küsyon veya basıyla tekrar eden tek taraflı hassasi­ ler enantemine neden olur. Ağrılı veziküllere ateş
yet akut enfeksiyonu gösterebilir. ve disfaji eşlik edebilir.
• EAAH genelde damak, bukkal mukaza, diş eti ve
TANI VE AYIRICI TANI dilde maküllerle başlar ve veziküle dönüşür. Benzer
Tanı görüntüleme kullanılmaksızın klinik olarak lezyonlar el ve ayak ayalarında ve kalçalarda görü­
konur. lebilir.
7 günden kısa süren burun akıntısı genelde vira! Herpes simpleks gigivostomatiti genelde ani başla­
ÜSYE düşündürür ve akut sinüzit ile karıştırılma­ yan ateş, huzursuzluk ve ödemli, kırılgan diş etleri
malı ve tedavide antibiyotik kullanılmamalıdır. nedeniyle azalmış oral alım ile belirir. Anterior oral
kavitede ülsere veziküler lezyonlar görülür.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK GABHS farenjitinde boğaz ağrısı, ateş, baş ağrısı,
Hafif-orta derece sinüziti olan çocuklar 10-14 gün karın ağrısı, büyümüş anterior servikal lenf nodla­
yüksek doz amoksisillin (günde 2 kez 40-45 mg/kg/ rı, damakta peteşi ve hipertrofık tonsiller görülür.
doz) ile tedavi edilir. GABHS farenjitinde öksürük, burun akıntısı, la­
Bulguları ağır olan, kreşe giden veya yakın zaman­ renjit, stridor, konjuktivit ve ishal beklenmez.
da antibiyotik kullanan çocuklara sefalosporin EBV genelde streptokokkal farenjite benzer şekil­
reçete edilmelidir. Sefprozil (2x7,5-15 mg/kg/doz de kendini gösterir. Ateş, boğaz ağrısı ve yorgunluk
PO), sefuroksim (2xl5 mg/kg/doz PO) veya sefpo­ sıktır. Servikal lenfadenopati ve hepatosplenome­
doksim (2x5 mg/kg PO) kullanılabilir. gali eşlik edebilir.
BÖLÜM 70 , GÖZ, KULAK, BURUN VE BOGAZIN SIK GÖRÜLEN ENFEKSİYONLAR! 241
TANI VE AYIRICI TANI • Kronik servikal lenfadenit daha nadirdir ama Bar­
tonella henselae (oküloglandüler ateş olarak da bili­
Herpanjina, EAAH ve herpes simpleks tanısı kli­
niktir. nir) veya Mycobacterium türleri ile oluşabilir.
• GABHS tanısı için güncel klavuzlar Centor kriter­
lerini tavsiye eder: (a) tonsiller eksuda, (b) hassas PATOFİZYOLOJİ
anterior servikal lenfadenopati, (c) öksürük olma­ • Enfeksiyöz ajanlar lenfatikler yoluyla lenf nodları­
ması, (d) ateş hikayesi. İki veya daha fazla kriter na taşınır.
varsa hızlı antijen testi ve/veya kültür yapılmalıdır. • Lenf nodları lenfatik sıvıyı antijenden temizler, len­
Hızlı antijen testi negatif ise emin olmak için boğaz
fositler çoğalır ve lenf nodu büyür.
kültürü gereklidir.
• EBV tanısı genelde kliniktir. 2 yaş altında çocuk­
KLİNİK ÖZELLİKLER
larda monospot testi duyarlı değildir ve hastalığın
ilk haftasında genellikle negatiftir. Alınmışsa he­ • Akut servikal lenfadenit genelde kızarıklığı eşlik
mogramda atipik lenfositlerin çoğunlukta olduğu ettiği hassas nodüllerle belirir.
lenfositoz görülür. Bilateral lenfadenit genelde 3-5 günden sonra ken­
diliğinden düzelen, lastik kıvamında lenf nodları
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ile karakterizedir.
Herpanjina, EAA ve herpes simpleks tedavisi des­ • Bartonella henselae kedi tırmalaması sonucu aynı
tekleyicidir. Ibuprofen ve tylenol kombinasyonu tarafta oluşur ve bazen konjuktivit ve ateş eşlik eder
gibi sistemik analjezikler düşünülebilir. Bazen oral (oküloglandüler ateş).
narkotikler gerekebilir. Çocuk sıvı alamıyorsa IV
hidrasyon gerekir. TANI VE AYIRICI TANI
• GABHS varlığında hızlı antijen testi veya kültür
• Tanı çoğunlukla kliniktir. Staph. aureus veya Strep.
sonucu pozitif ise antibiyotik kullanılabilir. Seçe­
pyogenes ile oluşan Sialoadenit (tükrük bezlerinin
nekler çocuklarda 2x250 mg PO, adölesan ve eriş­
enfeksiyonu) ayırıcı tanıda unutulmamalıdır. Ma­
kinlerde günde 2x500 mg PO penisilin (PCN) V,
1.2 milyon U benza-tin PCN G IM (27 kilodan lignite (sert, hareketsiz, hassas olmayan) ve derin
hafif hastalarda 600000 U) veya 1O gün boyunca boyun enfeksiyonları (ateş ve tortikolliz gibi siste­
2xl 0-20 mg/kg/doz PO eritromisin etilsuksinatdır. mik bulgular) da akılda tutulmalıdır.
Bulgular gerileyene kadar antipiretik ve analjezikler
reçete edilmelidir. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• EBV genelde kendini sınırlar ve sadece ateş düşü­
Akut servikal lenfadenit tedavisi için günde 2 kez
rücü, sıvı ve istirahati içeren destek tedavi gerekli­
15-20 mg/kg/doz amoksisilin klavulonat veya gün­
dir. Ağır hastalık durumunda 0,5 mg/kg deksame­
de 3 kez 10-13 mg/kg/doz klindamisin kullanılabi­
tazon PO (maks. 10 mg/gün) reçete edilebilir.
lir.
• Hareketli kitle varsa antimikrobiyal tedaviye ek
SERVİKAL LENFADENİT
olarak insizyon ve drenaj gerekebilir.
EPİDEMİYOLOJİ • Akut bilateral servikal lenfadenit vakalannın çoğu
• Akut, tek taraflı servikal lenfadenit genelde Staph. vira! kaynaklı reaktif büyümelerin sonucudur ve
aureus veya S. pyogenes kaynaklıdır. antibiyotik olmadan düzelir.
• Bilateral servikal lenfadenit EBV ve adenovirüs gibi Kronik servikal lenfadenit vakalannda cerrahiye ek
viral etkenlere bağlıdır. olarak düzenlenen antibiyotik tedavisi uygulanır.
242 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

STRİDOR VE AGIZDAN 6 aydan küçük çocuklarda stridor genelde konjeni­


71 SALYA GELMESİ tal nedenlere bağlıyken 6 aydan büyük çocuklarda
edinilmiş hastalıklar vardır. Tablo 71- 1 'de sık görü­
Kathleen M. Adelgais
len edinilmiş nedenler sıralanmaktadır.
Çeviri: Volkan Arslan

• ÜST HAVAYOLU TIKANIKLIGI PATOFİZYOLOJİ


EPİDEMİYOLOJİ Stridor ÜSY tıkanıklığının ortak fiziksel bul­
gusudur. İnspiratuvar, ekspiratuvar veya karışık
Üst solunum yolu (ÜSY) tıkanıklığına yol açan has­
olabilir.
talıklar acil servis başvurularının önemli bir kısmı-
Stridor yarı kapanabilen dar havayolundan geçen
nı oluşturur. Bu hastalıkların bazıları sık görülen
hava akımının ventüri etkisi ile oluşur. İnhalasyonla
masum hastalıklar olup bazılar ise nadir görülen ve
merkezde kenarlara göre daha çok artan basınç ha­
hayatı tehdit eden hastalıklardır.
vayolunun kapanmasına neden olur, tıkanıklık olu­
şur ve türbülan hava akımı stridor sesini oluşturur.

TABLO 71-1 Sık Görülen Stridor Sebepleri


BAKTERİYEL PERİTONSILLER RETROFARINGEAL YABAMCI CİSiM
VİRAL KRUP TRAKEIT EPİGLOTİT ABSE ABSE ASPİRASYONU
Etiyoloji Parainfluenza Staphylococcus Streptococcus Polimikrobiyal Polimikrobiyal Değişken
virüsler aureus (en sık) pneumoniae S.pyogenes S.pyogenes Yiyecek
(genelde S.pneumoniae S.aureus S.aııreus S.aureııs Fıstık
RSV ve Haemophilus H.injluenzae Oral anaeroblar Gram negatif Ayçekirdeği
rinovirüs) influenzae basiller Balon/oyuncak
Oral anaeroblar
Yaş 6 ay-3 yıl 3 ay-13 yıl Bütün yaşlar 10-18 ay (en sık) 6 ay-4 yıl Herhangi
En sık 1-2 yaş Ortalama, 5-8 Tipik olarak 6 ay-5 yıl (nadir) >4 yaş nadir 6 ay-5 yıl en sık
yaş 1-7 yaş %80< 3 yaş
Başlangıç 1-3 gün 2-7 gün vira! Hızlı, saatler Farenjiti takip ÜSYE veya lokal Derhal veya
ÜSYE eder travmayı gecikmiş
8-12 saat takiben 2-3 gün olasbıiır
içinde hızla içinde
kötüleşir
Pozisyonun Yok Yok Sırt üstü Sırt üstü kötüleşir Ense sertliği ve hi- Genelde yok,
bulgulara kötüleşir, perekstansiyon Yerleşime bağlı
etkisi ayakta ve çene
önde tercih
Stridor İnspiratuvar ve İnspiratuvar ve İnspiratuvar Az görülür Ağırlaşınca Yerleşime bağlı
ekspiratuvar ekspiratuvar inspiratuvar
Öksürük Fok benzeri Genellikle Yok Yok Yok Sıklıkla
havlama kalın balgam geçici veya
pozisyonel
Ses Boğuk Genelde Örtülü Örtülü Sıklıkla örtülü Yerleşime bağlı
" "
Örtülü değil normal "sıcak patates" sıcak patates" sıcak patates" Glottiste veya
Bazen kulak yukarısında
tırmalayıcı ise birincil
Salya Yok Nadir Var Sık Var Nadir-özefageal
ise sık
Disfaji Duruma göre Yok Var Var Var Nadir-özefageal
ise tipik
Radyolojik Subglottik Subglottik Genişlemiş Yumuşak dokuda Kalınlaşmış, Sıklıkla normal
görüntü daralma daralma epiglot genişlemiş kabartılı Radyoopak
"çan kulesi" Düzensiz Kalınlaşmış tonsiller retrofaringeal dansite olası
trakeal aryepiglotik görülebilir yumuşak doku Tek yönlü vana
sınırlar katlantılar etkisi
Segmental
atelektazi
BÖLÜM 71 • STRİDOR VE AGIZDAN SALYA GELMESİ 243
Direnç laminer akımda havayolu çapı üssü dört, lazi, vokal kord paralizi ve subglottik stenozdur.
ve türbülan akımda havayolu çapı üssü beş ile ters Daha nadiren havayolu hamanjiomları, vasküler
orantılıdır. Normal pediyatrik subglottiste 1 mm halkalar ve ağlar görülebilir.
ödem kesiti alanını %50 daraltır. 6 aydan büyük hastalarda daha kısa süren stridor
Hava supraglottik alandan glottik, subglottik ve karakteristik olarak viral krup, epiglotit, yabancı
trakeaya doğru ilerledikçe artan yapısal destek sa­ cisim aspirasyonu, peritonsiller abse veya retrofa­
yesinde inspirasyonda çökme azalır. Bu yapılar ringeal abse gibi kazanılmış nedenlerle oluşur.
(örn. trakeal halkalar) küçük bebeklerde yeterince Ayırıcı tanı ve hastalığın şiddeti görüntüleme (örn.
gelişmemiştir. boyun yumuşak doku grafisi, akciğer grafisi veya
Ekspiratuvar stridor veya hışıltı (wheezig) distal tomografisi, baryumlu grafi), kan testleri (örn. he­
havayollarında ekspirasyon sırasında basıncın art­ mogram, kan kültürleri) veya endoskopi gibi ileri
ması sebebi ile daha fazladır. Basınç farkı nedeniyle tetkikleri gerektirir.
trakea boyunca yüksek laminer akım oluşur ve bu
da hışıltıyla sonuçlanır. YENİDOGANLARDA STRİDOR
EPİDEMİYOLOJİ
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Laringeomalazi yenidoğan larinks sorunlarının
İnspiratuvar stridor larinkste veya daha yukarı -
%60'ını oluşturur.
sında (örn. supraglottik) tıkanıklık gösterir. Çoğu
• Vokal kord paralizi trakeomalaziden sonra en sık
zaman belirgin inspiratuvar ve ekspiratuvar değiş­
görülen nedendir.
kenlik vardır.
Glottik veya subglottik tıkanıklarda daha dü-şük
şiddette olmakla beraber hem inspiratuvar hem de PATOFİZYOLOJİ
ekspiratuvar stridor vardır. Trakea ve birinci bronş Gelişimsel olarak zayıf olan larinksin inspirasyon-
seviyesindeki tıkanıklıklar da hem inspiratuvar da epiglot, ariepiglotik katlantı ve aritenoidler dü­
hem de ekspiratuvar olabilir fakat daha da düşük zeyinde kapanması laringeomalaziye yol açar.
şiddette stridor sebebidir. Vokal kord paralizi konjenital ya da edinse! olabilir.
Ekspiratuvar stridor genelde karinanın altındaki Hikayede doğum travması, omuz çıkığı, makrozo­
bir tıkanıklığın göstergesidir. mi, forsepsle doğum veya başka intratorasik ano­
• Siyanoz olsa da olmasa da hipoksi olabilir. Olu­ mali olabilir.
şumu hemoglobin düzeyine ve periferik dolaşıma
bağlıdır. Üst solunum yolu tıkanıklığında siyanoz KLİNİK ÖZELLİKLER
kötüye işarettir.
Takipne, çekilme (subkostal, interkostal, suprakla­ Laringeomalazi kaynaklı stridor ağlama veya hu-
viküler) ve burun kanadı solunumu veya başta sal­ zursuzlukla kötüleşir; boyun ekstansiyonu ve sırt
lanma solunum eforunun arttığını gösterir. üstü yatmakla düzelir.
Hırıltı alt solunum yolu hastalıklarında görülen, Laringeomalazi kendini sınırlar ve %90 olguda ya­
hastalık şiddeti ile paralellik gösteren tanısal açıdan şamın 18. ayına kadar düzelir.
değerli bir bulgudur. Vokal kord paralizinin yol açtığı stridor ajitasyonla
veya viral enfeksiyonlara ikincil olarak kötüleşir ve
TANI VE AYIRICI TANI solunum yetmezliği veya siyanoz bulguları görüle­
bilir.
Üst solunum yolu tıkanıklığı tanısı solunum eforu­
nun artması ve stridorla birlikte klinik bulguların
TANI VE AYIRICI TANI
incelenmesi ile konur.
Ayırıcı tanıda hastanın yaşı ve belirtilerin ilerleyişi Tanı klinik olarak öngörülebilir fakat kesin tanı fi­
önemlidir. beroptik laringeal inceleme ile konur.
6 aydan küçük çocuklarda belirtiler uzun sürüyor Ayırıcı tanıda trakeomalazi, vasküler anomaliler,
ise konjenital stridor nedenleri akla gelir. Sık gö­ yabancı cisim ve stridorun enfeksiyöz nedenleri
rülen konjenital sebepler laringomalazi, trakeoma- vardır.
244 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK KLİNİK ÖZELLİKLER


• Laringeotrakeomalazi genelde kendini sınırlar fa­
Krup tipik olarak 1-5 gün süren öksürük ve nezleli
kat nadiren solunum yetmezliği, gelişim geriliği,
prodrom sonrasında 3-4 günlük klasik havlar tarz­
apne veya beslenme sorunları ile ilişkilidir.
da öksürük, stridor ve ses kısıklığı ile başlar. Belir­
• Solunum yetmezliği ve vokal kord paralizi olan
tiler 3-4. günde en kötü halindedir ve sonra geriler.
hastalarda havayolu yönetimi dikkatlice yapılma­ • Spazmodik krup tipik olarak ani başlar ve artan
lıdır: bilateral kord paralizi olan çocuklarda entü­ enfeksiyon bulguları olmaksızın geceleri oluşur ve
basyon zorlayıcı olabilir. Tüpün ucundaki koniyi tekrar edebilir.
glottik açıklığa paralel olarak yerleştirip hafif iterek • Krup havlar tarzda öksürükten istirahatte olan stri­
ilerletirken çeyrek dönüş kadar çevirmek tüpün dor ve solunum eforu ve hipoksiye kadar değişen
geçmesini sağlayacaktır. Laringeal yapılara zarar bir spektrumda görülür.
verebileceği için kuvvet uygulanmamalıdır.
• Hayatı boyunca hafif bulgular gösteren ve hipoksi TANI VE AYIRICI TANI
veya solunum sıkıntısı belirtisi olmayan hastalar
• Krup tanısı kliniktir.
kesin tanı için ayaktan pediyatrik KBB bölümüne
• Fizik muayenede klasik olarak havlar tarzda öksü­
yönlendirilebilir.
rük vardır. Öksürüğe genelde inspiratuvar olan fakat
• Solunum sıkıntısı veya hipoksi belirtisi olan hasta­
bifazik de olabilen stridorda eşlik edebilir. Stridor
lar hastaneye yatırılmalıdır.
ağlamayla birlikte olabilir veya dinlenme sırasında
görülebilir ve artmış solunum eforu eşlik edebilir.
VİRALKRUP
• Krup için labaratuvar ve radyolojik incelemeye ge­
(LARİNGOTRAKEOBRONŞİT) rek yoktur fakat epiglotit, bakteriyel trakeit veya
EPİDEMİYOLOJİ yabancı cisim aspirasyonu gibi ayırıcı tanılarda fay­
dalı olabilir.
• Yenidoğan dönemi sonrasında oluşan stridorun
Çekilirse boyun veya akciğer grafisinde kare şekil­
çoğunun sebebi viral kruptur ve genelde kendini
de olması gereken subglottik havanm kalem ucu,
sınırlayan benign bir durumdur yine de nadiren
kum saati veya çan kulesi görünümünde olduğu
hayatı tehdit eden havayolu tıkanıklarına yol açabi­
görülür. Bu görüntü krup için duyarlı veya özgül
lir.
değildir.
• Zirveyi 12-24 ay arasında yapmakla birlikte en sık
6 ay 3 yaş arasında görülür. 6 yaş sonrasında krup
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
nadirdir fakat 12-15 yaşa kadar görülebilir.
Krup mevsimseldir ve Kuzey Amerika'da en sık • Hastaları pulse oksimetre ile takip et ve hipoksik
sonbahar sonu ile kış başında görülür. olanlara oksijen ver.
• 0,15-0,6 mg/kg (en fazla 10 mg) deksametazon PO
PATOFİZ YOLOJİ veya IM ver. IV Deksametazon konsantre olduğu
ve kolay tolere edildiği için oral olarak kullanılabi­
• Krup en sık parainfluenza (I, il ve III), sonrasında lir. Nebülize budezonid (2 mg) orta ve ağır vaka­
influenza, RSV, adenovirüs, enterovirüs, rinovirüs larda yararlı olabilir. Hafif vakalar bile steroidden
ve metapnömovirüs gibi viral enfeksiyonlarla olu­ faydalanır.
şur. • İstirahatte iken stridoru olan ve solunum sıkm­
• Bulaş enfeksiyonun hava ile yayılıp buruna ve fa­ tısı bulunan hastalarda 0.05-kg/doz (en fazla 0.5
rinkse girmesi ve sonrasında larinks ve trakeaya mi) %2.25'lik nebülize rasemik epinefrin çözeltisi
yayılması ile oluşur. kullan. Alternatif olarak 0.5 mi/kg (en fazla Sml)
• Özellikle subglottik larinks ve krikoid kıkırdak et­ L-epinefrin kullanılabilir. Ajitte olunca stridor olu­
rafındaki trakeanın viral invazyon ve sitotoksisite şan çocukların epinefrin ihtiyacı yoktur.
kaynaklı inflamasyon ve ödemi üst solunum yolu • Ağır vakalarda 70:30 oranında helyum+oksijen
tıkanıklığına neden olur. karışımı (Heliox) entübasyon ihtiyacmı azaltabilir.
• Spasmodik krup alerji ve viral enfeksiyonla ilişkili Heliox en fazla %40 oksijenle etkindir ve daha fazla
olabilen subglottik ödem kaynaklıdır. oksijen ihtiyacı olan hastalarda kullanışsızdır.
BÖLÜM 71 • STRİDOR VE AGIZDAN SALYA GELMESİ 245

TABLO 71-2 Krup Hastalarının Acilden TANI VE AYIRICI TANI


Taburculuk Kriterleri • Tanı klinik olarak konur. Ciddi boğaz ağrısı, nor­
Son epinefrin dozundan sonra 3 saat geçmesi mal görümde orofarenks ve hyoid kemiğin hafif
Toksik görünüm olmaması
hareketi ile oluşan ağrı epiglotit düşündürür.
Sıvı alımının iyi olması
Bakıcının çocuğun durumundaki değişiklikleri fark Klasik bulguların görüldüğü hastalarda radyografi
edebilmesi ve gereği halinde hastaneye dönebilmesi gereksizdir.
Ebeveynlerin telefonunun olması ve sosyal sorunlarının Tanı şüpheli ise boyun ekstansiyonda iken yan bo­
olmaması
yun grafisi çekilmelidir. Normal epiglot uzun ve
incedir fakat inflame durumda şişkin, bodur ve
Gereği halinde entübasyon uygulanabilse de agresif başparmak gibi kaim görünür (Şekil 71-1).
tedavi sonrasında yatırılan hastaların % l 'den azı­ Yanlış negatif radyografıler olasıdır ve klinik olarak
nın entübasyon ihtiyacı olur. Entübasyon gerekti­ şüphe varsa epiglotun direk görüntüsü alınabilir.
ğinde ise inflame mukozayı zedelememek için öne­ Ameliyathanede anestezist ve KBB eşliğinde yapıl­
rilenden daha küçük çapta tüpler kullanılmalıdır. ması daha uygundur.
Tablo 7l -2'deki kriterleri sağlamaları halinde çoğu Hastaların %90'ında kan kültürleri pozitiftir ancak
hasta taburcu edilebilir. epiglottan alınan kültürler daha az duyarlıdır.
Dinlenme esnasında stridoru olan, takipneik, çe­ Hemogramda lökositoz ve sola kayma görülebilir.
kilmeleri olan ve hipoksik veya ikiden fazla kez
epinefrin tedavisi kullanılan çocuklar hastaneye
yatırılmalıdır.

EPİGLOTİT
EPİDEMİYOLOJİ
Epiglotit hayatı tehdit eder ve her hangi bir yaşta
oluşabilir. Haemophilus influenzae aşısmın bulunu­
şundan sonra insidans ve demografıkleri belirgin
olarak değişmiştir çünkü olguların %25'den azı Ha­
emophilus kaynaklıdır ve ortalama yaş daha büyük
çocuklara ve erişkinlere doğru kaymıştır.
Aşılanmış çocuklarda çoğu vakanm sebebi Strepto­
coccus pyogenes, Staphylococcus aureus ve Strepto­
coccus pneumoniae gibi gram pozitif organizmalar­
dır.
Bağışıklık yetmezliği olan çocuklarda herpes, Can­
dida ve varisella epiglotit nedeni olabilir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Klasik olarak keskin başlangıçlı yüksek ateş, boğaz
ağrısı ve salyalanma vardır. Belirtiler hızla stridor
ve solunum güçlüğüne ilerleyebilir. Öksürük olma­
yabilir.
• Hastalar çoğunlukla kötü görünür ve havayolu
açıklığını sağlamak için tripod veya koklama po­
zisyonunu alabilir.
Büyük çocuklarda ve erişkinlerde bulgular silik
ŞEKİL 71- 1. Epigloititi olan bir çocukta yan boyun grafisi
olabilir; stridor eşliğinde veya değil şiddetli boğaz (Dr. W. McAlister, Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi, St .
ağrısı ana şikayet olabilir. Louis, MO. izniyle).
246 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Hastalar genelde toksik görünür ve öksürük, stri­
dor (inspiratuvar ve ekspiratuvar), ses kısıklığı ve
• Epiglotit durumunda havayolu devamlılığını sağla­
koyulaşmış balgam görülebilir.
mak birincil öneme sahiptir ve acil ileri havayolu • Trakeitte disfaji nadirdir.
yönetimi (medikal ve cerrahi) için erken hazırlık
yapmak gereklidir. Radyolojik tetkik gerekirse he­
TANI VE AYIRICI TANI
kim eşliğinde götürülmelidir.
Hastayı dik olarak oturtun. Oksijen verin ve nebü­ • Yan boyun ve akciğer grafilerinde trakeada subg­
lize rasemik veya L-epinefrin verin. Heliox vermeyi lottik daralma ve düzensiz "kabarık" kenarlar göz­
düşünün. lenir (Şekil 71-2).
• Trakeal sekresyon ve kan kültürlerinde bakteri ve
• Epiglotit olan çocuklarda tam tıkanıklık veya apne
antibiyotik duyarlılığı ve hemogramda lökositoz
oluşur ise balon maske ile etkin ventilasyon sağla­
tespit edilebilir.
nabilir.
• Tanı konur konmaz en tecrübeli kişi tarafından
entübasyon uygulanmalıdır. Farklı boyutlarda en­
tübasyon tüpünün hazır olduğundan emin olun­
malıdır. Paralitik kullanılması planlanıyor ise entü­
basyon başarısından veya hastanın entübe edileme­
mesi halinde hızla cerrahi hava yolunun sağlanaca­
ğından emin olunmalıdır.
• İntravenöz (iV) antibiyotik tedavisi ancak hava
yolu yönetimi tamamlandıktan sonra düşünülme­
lidir. 50 mg/kg/doz IV sefuroksim, 50 mg/kg/doz
IV sefotaksim, 50 mg/kg/ doz IV seftriakson, gibi
geniş spektrumlu ampirik antibiyotikler kullanıla­
bilir. Sefalosporin direncinin yüksek olduğu bölge­
lerde 10 mg/kg/doz vankomisin eklenmelidir.
• Metilprednizolon 1 mg/kg IV 6 saatte bir veya 0,15-
0,6 mg/kg IV deksametazon verilmelidir.
• Epiglotit olan tüm hastalar hastaneye yatırılmalı ve
yoğun bakımda izlenmelidir.

BAKTERİYEL TRAKEİT
EPİDEMİYOLOJİ
• Bakteriyel trakeit (membranöz laringotrakeobron­
şit) nadirdir. Sıklıkla vira) üst solunum yolu enfek­
siyonunu takip eden trakeanın bakteriyel enfeksi­
yonlarıyla oluşur.
• Trakeit 3 yaş altı çocuklarda daha sıktır ama 3 ay ile
13 yaş arası çocuklarda görülebilir.
• Sık görülen nedenleri S.aureus, S.pneumoniae veya
P-laktamaz üreten gram negatif organizmalardır
(H. influanzae ve Moraxella catarrhalis).

ŞEKİL 71-2. Bakteriyel trakeiti olan hastanın yan boyun


KLİNİK ÖZELLİKLER
grafısi ve düzensiz trakeal kenarlar (oklar) (Dr. W McAlister,
• Trakeit bulguları ciddi krup ve epiglotit ile benzer- Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi, St. Louis, Mü izniy-
lik gösterir. le).
BÖLÜM 71 • STRİDORVE AGIZDAN SALYA GELMESİ 247
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK İnspirasyonda çekilen yan boyun grafisinde geniş­
lemiş retrofaringeal boşluk görülebilir. C2 verteb­
Yönetim epiglotitinkine benzer ve birincil ö-nem
ranın iki katı veya C4 vertebranın yarısından daha
havayolu devamlılığını sağlamaktır. Hastaların
büyük çapta retrofaringeal boşluk tanıyı destekler.
%85'den fazlasında entübasyon gereklidir. Epiglo­
• Tanı için neredeyse %100 duyarh olan IV kontrsatlı
titte olduğu gibi ideal entübasyon koşulları içeri­
boyun BT tercih edilir.
sinde sedasyon, paralizi, entübasyon ve bronkos­
Kan testleri tanı ve akut yönetimde nadiren fayda
kopi için hazırlanmış ameliyathane de yer alır. Acil
sağlar.
servis hekimi acil entübasyon için hazırlıklı olmalı
ve farklı boyutlarda tüplere sahip olmalıdır.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Başlangıç antibiyotik tedavisinde 50 mg/kg/doz
ampisilin/sulbaktam IV veya 50 mg/kg/doz seft­ Hızla havayolunu korumak birincil öneme sahiptir.
riakson IV gibi üçüncü kuşak bir sefalosporin ile Stabil olmayan hastalar görüntüleme öncesinde en­
10 mg/kg/doz klindamisin kombinasyonu tercih tübe edilmelidir.
• Abse içeriğinin miks floraya sahip olması nedeniy­
edilebilir. Artmış S.aureus direnci olan bölgelerde
6 saatte bir 10 mg/kg vankomisin IV eklenebilir. le antibiyotik seçimi zorlayıcı olabilir. 200 mg/kg/
gün ampisillin-sulbaktam 6 saatlik dozlara bölüne­
RETROFARİNGEAL ABSE rek ve/veya klindamisin 25-40 mg/kg IV 6 saatlik
dozlara bölünerek verilebilir. Penisilin alerjisi olan­
EPİDEMİYOLOJİ larda klindamisin ve üçüncü kuşak sefalosporinler
Retrofaringeal abse nadir görülse de ikinci en sık önerilmektedir.
görülen derin boyun enfeksiyonudur. Sıklıkla 6 ay Steroidler havayolu inflamasyonunu azaltır ve selü­
6 yaş arası çocuklarda oluşur. litin abseye ilerlemesi engeller.
Retrofaringeal boşluktaki enfeksiyonlar aerob (örn. İnsizyon ve drenaj için KBB bölümü ile konsültas­
P-hemolitik streptokok ve S. aureus) veya anaerob yon yapılmalıdır. Selülit ve bazı çok küçük abseler
(örn. Bakteriodes) ve gram negatif ( örn. Haemophi­ antibiyotik ile düzelebilse de çoğu zaman cerrahi
lus) organizmalarla oluşabilir. gereklidir.
ABD'de son yıllarda retrofaringeal abse insidansı
PERİTONSİLLER ABSE
artmaktadır.
EPİDEMİYOLOJİ
KLİNİK ÖZELLİKLER Peritonsiller abse en sık adölesanlarda ve genç eriş­
Hastalar genellikle ateş, boğaz ağrısı, boyun ağrısı, kinlerde görülür.
salyalanma, disfaji/odinofaji şikayetleri ile başvu­ Çoğu vaka tek taraflıdır; <%10 bilateral olabilir.
rur. Disfaji ve beslenmeyi reddetme solunum sıkın­
tısından önce oluşur. KLİNİK ÖZELLİKLER
Hastalar genelde toksik görünür ve muayenede bo­ Bulgular ateş, boğaz ağrısı (genellikle tek taraflı),
yunda şişlik veya tortikollise eşlik eden salyalanma disfaji, odinofaji ve boyun ağrısıdır.
gözlenebilir. Hastalarda ateş ve akut hastalık görünümüne ek
Abse paketinin rüptürü nedeniyle oluşan havayolu olarak trismus, salyalanma ve kabalaşmış "sıcak pa­
tıkanıklığı hızlı ve ölümcüldür. tates" sesi olabilir. Uvula etkilenen bölgeden uzak­
• Aspirasyon pnömonisi, ampiyem, mediastinit ve laşacaktır. Kural olarak etkilenen tonsil anterior ve
juguler ven ve karotid arterde erozyon oluşabilir. mediale kayar.

TANI VE AYIRICI TANI TANI VE AYIRICI TANI


Farinksin fizik muayenesinde posteriorda doluluk Oral kavitenin dikkatlice incelenmesi çoğu zaman
tespit edilebilir. Ek olarak ense sertliği veya torti­ peritonsiller abseyi onaylar veya dışlar. Uvula devi­
kollis, servikal adenopati, salyalanma ve ateş görü­ asyonu, yumuşak damakta yer değiştirme, trismus,
lebilir. havayolunda tehlike veya lokal fluktuasyon veren
248 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

alanlar tanı için yeterlidir ve görüntülemeye gerek TANI VE AYIRICI TANI


yoktur. • YC aspirasyonu tanısı için yüksek şüphe derecesi
Karışık vakalar için bilgisayarlı tomografi (BT) gereklidir. Vakaların üçte birinde tanık olmadığı
veya USG yararlı olabilir. veya ebeynlerin olayı hatırlamadığı düşünülürse
tek taraflı wheezing veya standart bronkodilatör
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK tedaviye yanıt vermeyen ti.im çocuklarda YC aspi­
rasyonu düşünülmelidir.
Hastaların çoğu acil serviste iğne ile drenajdan
• Akciğer grafisi normal olabilir: trakeal YC'lerin
sonra ayaktan antibiyotik ve analjezikle güvenle te­
>%50'si, bronşiyal YC'lerin %25'i, 3 yaştan küçük
davi edilebilir. çocuklarda YC'lerin %75'den fazlası radyolusent­
Küçük ve koopere olmayan hastalarda daha çok ol­ tir. Tam tıkanıklık durumunda atelektazi oluşabi­
makla beraber bazen ameliyathanede forma! insiz­ lir. Kısmi tıkanıklarda etkilenen tarafta asimetrik
yon ve drenaj gerekebilir. havalanma artışı ile birlikte hava hapsi görülebilir.
• Parenteral antibiyotik tercihleri LO mg/kg klinda­ Ekspiryum veya dekübit grafilerinin katkısı azdır.
misin IV veya 50 mg/kg ampisilin-sulbaktamdır. • Boğulma benzeri hikaye veren, asimetrik solunum
Oral seçeneklerden 45 mg/kg gün amoksisilin/ sesleri olan ve YC telkin eden radyolojik bulguları
klavulonat ikiye bölünerek veya 10-20 mg/kg klin­ olan ti.im hastalarda kesin tanı ameliyathane şartla­
damisin 6-8 saatlik aralıklara bölünerek tercih edi­ rında yapılan larigoskopi veya bronkoskopi ile ko­
nur.
lebilir.
• Üst solunum yollarındaki YC ayırıcı tanısında öza­
• Taburcu edilen tüm hastalar için yakın takip zo­
fageal yabancı cisimler de vardır: para benzeri yassı
runludur.
cisimler trakeada ise radyolojik olarak sagital düz­
lemde (ön-arka akciğer grafisinde kalın bir çizgi
YABANCI CİSİM ASPİRASYONU olarak görülür), özefagusta ise korona! düzlemde
EPİDEMİYOLOJİ (ön-arka akciğer grafisinde yuvarlak olarak görü­
lür) yerleşirler.
• Yabancı cisim (YC) aspirasyonu her yıl 3000'den
fazla ölüme neden olmaktadır. En sık 1-3 yaş ara­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
sında görülür. 6 aydan küçük çocuklarda sebep ge­
• YC aspirasyonu veya havayolu tıkanıklığı kesin ise
nelde iyi niyetle beslemeye çalışan kardeşlerdir.
havayolunu rahatlatmak için temel yaşam desteği
• Sık olarak aspire edilen cisimler besin veya oyun­
(TYD) uygulamaları derhal başlatılmalıdır.
caklardır. • TYD manevraları başarısız olursa direk laringos­
kopi uygulanmalı ve Magill forsepsi ile yabancı
KLİNİK ÖZELLİKLER cisim çıkarılmaya çalışılmalıdır. YC görülemiyorsa
Klinik belirti ve bulgular aspire edilen cismin bo­ orotrakeal entübasyon yardımıyla YC'in bronşlara
yutuna ve yerleşimine göre değişir. Hafif öksürük­ doğru itilmesi hayat kurtarıcı olabilir.
• Stridoru veya solunum güçlüğü olan hasta-larda
ten akut havayolu tıkanıklığı ve solunum yetmez­
koruyucu önlem olarak raseınik epinefrin veya he­
liğine kadar değişebilir. Hastaların çoğu tamamen
lioks verilebilir.
belirtisizdir. • Kesin tedavi için genellikle genel anestezi altında
• Klasik öğretiye göre laringotrakeal bölgede bulu­ rijit laringoskopi veya bronkoskopi gerekir.
nan YCler stridora, bronşiyal YC'ler wheezinge • Proksimal havayolunda olan YC'ler hızla tedavi
neden olur. Bulgularda örtüşme belirgindir; öyle edilmelidir fakat distal YC'ler ayaktan tedavi edil­
ki laringotrakeal YC aspirasyonlarının %30'unda mek üzere ilgili uzman konsültasyonu sonrasında,
wheeze, bronşiyal YC'de de % 1 O stridor duyulur. yakın takipten emin olunarak taburcu edilebilir.
BÖLÜM 72 • iNFANTVE ÇOCUKLARDA WHEEZiNG 249
İNFANT VE ÇOCUKLARDA KLİNİK ÖZELLİKLER
72 WHEEZİNG Wheezing hava girişi zorlaştıkça azalabilir.
Donald H. Arnold Hava girişi ve yardımcı kasların kullanımı yatak
Çeviri: Volkan Arslan
başı ölçümlerde en değerli olanlardır fakat hasta
WHEEZİNG yorulmuşsa azalabilir.
• Çekilmeler rostral-kaudal yönde ilerler ve subkos­
EPİDEMİYOLOJİ
tal, interkostal ve supraklaviküler yardımcı kaslar
Bir yaşından küçük hastalarda, wheezing %80 se­ kullanılır.
bebi vira) bronşiolit kaynaklıdır ve üç yıl içinde or­
tadan kalkar. TANI VE AYIRICI TANI

PATOFİZYOLOJİ Astım ve bronşit wheezing ataklarının çoğunu


açıklar fakat diğer sebeplerde unutulmamalıdır
Wheezing yaygın ya da foka) tıkayıcı hava yolu has­ (Tablo 72-1).
talığını gösterir.
Dinamik hava yolu basısı oto-PEEP ve artmış solu­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
num eforu ve V/P uyumsuzluğu ile sonuçlanır.
V/P uyumsuzluğu hafif hipoksemiye neden olur Kolaylaştırıcı olaylar tanımlanmalı ve wheezingin
(>%92) ve minimal oksijen desteği ile düzelir. Daha yaygın mı foka) mi olduğu belirlenmelidir.
ciddi bir hipoksemi varsa pnömoni veya pnömoto­ Hava girişinin yeterliliği, solunum eforu ve oksije­
raks düşünülmelidir. nizasyon hızlıca değerlendirilmelidir.

TABLO 72-1 Başvuru Bulgularına Göre Wheezing Ayırıcı Tanısı


BELİRTİLER, BULGULAR VE İÇERİK OLASITANI YARDIMCI TESTLER
Doğumdan itibaren beslenme ilişkili öksürme, Gastroözefageal reflü Özefageal pH monitörizasyonu
öğürme veya kusma Trakeoözefageal fistül Baryumlu grafı
Doğumdan itibaren çok sayıda alt solunum yolu Kistik fıbrozis Terde klor derişimi
hastalığı veya enfeksiyonu; gelişim geriliği Siliyer diskinezi Siliyer biyopsi
Bağışıklık yetmezliği İmmünglobulin tahlili
Yaygın raller; taşikardi; hepatomegali; kardiyak Soldan sağa şantlı konjenital kalp AG; EKG; ekokardiyografı
üfürüm hastalığı ve KKY
Miyokardit
Eşlik eden stridor; boyun fleksiyonu, ekstansiyonu Vasküler halka veya diğer büyük damar AG; BT anjiografı; baryumlu
ve rotasyonuyla değişen pozisyon bozuklukları; havayolunda polip veya grafı; bronkoskopi
hemanjiom
Stridor ve ateş; hasta görünüm; salyalanma Epiglotit Boyun yumuşak doku grafıleri
Ani başlayan stridor ve/veya wheezing; öksürük Yabancı cisim aspirasyonu AG
nöbeti hikayesi Vokal kord disfonksiyonu (paradoksik Bronkoskopi
vokal kord hareketleri) Fleksibl fiberoptik laringoskopi
Doğumdan itibaren olan pozisyonla veya Trakeomalazi Gözlemleme
beslenmeyle veya üst solunum yolu Laringomalazi Bronkoskopi
hastalıklarıyla artan stridor ve/veya wheezing
Takipne; ateş; raller; hırıltı Pnömoni AG
ÜSYE bulguları; mevsimsel salgınlar; burun Bronşiyolit Vira! antijen testleri
akıntısı
Wheezing ve öksürükle dönemsel alevlenmeler; Astım Solunum fonksiyon testi;
mevsimsel veya alejen maruziyeti sonrası; albuterol
bronkodilatörlere cevap denemesi; allerji testi
Kısaltmalar: KKY=konjestifkalp yetmezliği, AG=akciğer grafisi, ÜSYE=üst solunum )'Olu enfeksiyonu.
250 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

• Bazaldeki ciddiyeti ve tedaviye yanıtı değerlendir­ Tüm ataklar yanıtsız astım (status astımatikus), so­
mek için standart solunum sıkıntısı skoru kullanı­ lunum yetmezliği veya ölümcül astıma ilerleyebilir.
malıdır. • Wheezing, öksürük, dispne ve ateş (kötüleştiren vi­
• Yorgunluk, baş dönmesi ve bilinç değişikliği solu­ ra) hastalığa bağlı) en sık görülen akut astım atağı
num yetmezliğinin göstergesidir. başvuru nedenleridir.
• Sessiz göğüs ciddi azalan ventilasyonun işaretidir
ASTIM ve wheezing oluşturamayacak kadar azalmış hava
EPİDEMİYOLOJİ akımını gösterir.
• Fizik incelemenin kritik bileşenleri bilinç durumu,
• Astım çocuklukta en sık görülen kronik hastalıktır. yardımcı kasların kullanımı, solunum sayısı ve os­
Kuzey Amerika'da hastaneye yatışların en sık sebe­ kültasyonda hava girişidir.
bidir. • Hipoksi ajitasyona neden olabilirken hiperkapni
• Çocukların %57'sinde ataklar olur ve yılda 640.000
uykuya meyil sebebidir ve solunum yetmezliği ve
acil başvurusu sebebidir.
gelişmek üzere olan arresti gösterir.
• Erken çocuklukta rinovirüs ve wheezingli hastalık­
• End-tidal C02 monitörizasyonu yardımcı olabilir
lar 6 yaş sonrasında astımın öncülüdür. Diğer risk
fakat alveol boşalması bozulmuşsa PaC02 yüksel­
faktörleri pasif sigara içimi, kırsal ev yapısı (ha­
mesine duyarlı değildir.
mamböceği), aile hikayesi ve ırktır (]atin olmayan • NHLBI klavuzları pulsus paradoksus ve PEF veya
siyahi çocuklar).
FEV ölçümünü önerir fakat acil şartlarında ölçüm
• Ölümcül astım daha önceki atakları hafif olan has­
yapmak zordur.
talarda da görülebilir. Risk faktörleri yüksek mik­
tarda alerjen, duygusal stres, obezite, sağlık hiz­
TANI VE AYIRICI TANI
metlerine ulaşma kısıtlılığı, uygunsuz tedavi, eski
solunum yetmezliği hikayesi, Afra-Amerikan ırk • Sorulması zorunlu olan sorular şunlardır. (1) Has­
ve dispne algısının azalmasıdır. tanın astımı var mı? (2) Havayolu tıkanıklığının
ciddiyeti nedir? (3) atağı tetikleyen tedavi edilebi­
PATOFİZYOLOJİ lecek bir sebep var mı?
• Wheezingi olan çoğu <3 yaş çocukta astım yoktur.
• Esas patofizyolojik olay havayolu inflamasyonunun
Wheezing, dispne veya öksürüğü olan >3 yaş çocuk
artmış havayolu yanıtına ve tıkanıklığa neden ol­
albuterole yanıt veriyorsa astım tanısı alabilir. Spi­
masıdır. Her üç durumda düzeltilmelidir.
• rometri ile FEV ölçümü standart kriterdir fakat <6
En sık görülen tetikleyiciler alerjenler, irritanlar ve
vira) ÜSYE'lerdir. yaş veya solunum sıkıntısı olan çocuklarda genelde
• Bronkospazm, mıkozal ödem ve mukus plakları yapılması mümkün değildir.
• Astımda akciğer grafisi endikasyonları ilk whee­
değişken ve geri dönüşlü havayolu tıkanıklığı, dina­
mik hava akımı değişikliği ve V /P uyumsuzluğuna zing atağı, bronkodilatörle düzelmeyen lokalize
sebep olur. Zamanla tıkanıklık geri dönüşsüz hale bulgular (doluluk veya ral) (olası yabancı cisim
gelebilir. veya pnömoni), belirgin göğüs ağrısı (olası pnömo­
• Atağın erken dönemlerinde hafif hipoksi ve hi­ toraks) veya hava akımını kısıtlamayan solunum
pokapniye eşlik eden solunumsal alkaloz görülür. sıkıntısıdır. Vira) enfeksiyonların en sık görülen
Alveol havalanmasının azalması ve solunum eforu­ tetikleyici olması nedeniyle hastaların çoğu ateş­
nun artmasıyla, doku hipoksisi, PaCO2 artar ve me­ le başvurur. Sadece ateş olması akciğer grafisi en­
tabolik asidoz solunumsal alkalozun önüne geçer. dikasyonu değildir. Akciğer grafisi bulguları artmış
Bu nedenle artan PaC02 solunum yetmezliğinin havalanma ve atelektazidir.
göstergesi olabilir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
KLİNİK ÖZELLİKLER Akut ciddi atak geçiren hasta hızla tanınmalı ve te­
• Akut astım atağı hızla kötüleşen wheezing, öksü­ davisi hızla başlanarak solunum yetmezliği önlen­
rük, nefes darlığı ve/veya göğüste sertlik sebebirdir. melidir.
BÖLÜM 72 • iNFANT VE ÇOCUKLARDA WHEEZiNG 25J
• Satürasyon <95 ise oksijen verilmelidir. Sa­ • NHLBI klavuzu aminofilini daha fazla önerme­
türasyonu %95 ile %98 arasında tutacak şekilde ok­ mektedir.
sijenin tire edilmesi V /P uyumsuzluğunu daha hızlı • Yukarıdaki tedavilerin hızla verilmesi solunum yet­
düzeltebilir. mezliğini önleyebilir. Her şeye rağmen hasta yoru­
• Tedavide başrol ölçülü inhaler (her 20 dakikada labilir ve bronkospazm dirençli olabilir. Bu nedenle
4-8 puf x 3 doz sonrasında her 1-4 saatte tekrar); endotrakeal entübasyon ve mekanik ventilasyon
aralıklı nebül (0,15 mg/kg veya 20 dk'da bir 2.5 mg için hazırlıklı olunmalıdır. Laringoskopi laringo­
x 3 doz sonrasında 0.15-0.3 mg/kg en fazla 10 mg bronkospazmı kötüleştireceği için entübasyon ka­
her 1-4 saatte) veya devamlı nebül (0.5 mg/kg/sa) rarı iyi düşünülmelidir. Hızlı ardışık entübasyona
olarak verilen albuterolündür. atropin (0.02 mg/kg en fazla 1 mg) ve lidokain (1.5
• Nebülize albuterolle birlikte ipratropiyum da veril­ mg/kg) premedikasyonu dahil edilebilir. Optimal
melidir (0.25-0.5 mg 20 dk x 3 doz). entübasyon koşulları için ketaminle (2 mg/kg) se­
• dasyon ve takiben suksinilkolin (2 mg/kg) veya ro­
Ventilasyonu minimal olan hastalar dışında sis­
kuronyum (1 mg/kg) ile paralizi sağlanabilir.
temik �-agonistlerin inhale albuterole üstünlüğü
yoktur. Terbutalin SC (0,01 mg/kg, en fazla 0,4 mg, TABURCULUK
20 dk nebül x 3 doz) veya IV (O.Ol mg/kg yükleme • Tedaviye yeterince yanıt vermeyen (örn. dirençli
5-10 dakikada, sonrasında 0.001-0.01 mg/kg/dk) hipoksemi veya 2-4 saat sonra havalanmanın nor­
verilebilir. Efınefrinin (SC: O.Ol mg/kg, en fazla 0.5 malleşememesi) ve bakıcısı gerekli bakımı sağlaya­
mg) mukozanın ödem etkisini azaltan � ve a ago­ mayacak olan çocuklar hastaneye yatırılmalıdır.
nist etkisi vardır. • Taburculukda "hareket planı" (http://www.n hlbi.
Sistemik kortikosteroidler (SKS) albuterole hızla nih.gov/health/public/lung/asthma/actionplan_
cevap veren hafif vakalar haricinde tüm hastalar­ txt.htm'de var), inhale veya nebülize albuterol, oral
da kullanılmalıdır. SKS havayolu inflamasyonunu SKS, hekiminin takibi olmalıdır.
azaltır ve �2-agonistlerin etkisini arttırır. Erken ve­ • Dirençli astımı olan tüm hastalara inhale kortikos­
rilmesi hastaneye yatışları azaltır. 3-5 gün boyunca teroid reçete edilmelidir (NHLBI'nin yukarıda web
prednizon (2 mg/kg/gün, en fazla 60mg/gün) ve­ sitesinde belirttiği gibi).
rilmesi yeterlidir ve azaltarak kesilmesi gerekmez.
Tek doz oral olarak alınan 0.6 mg/kg deksa-meta­ BRONŞİYOLİT
zon (iV preparat) veya IM uygulama 3-5 günlük EPİDEMİYOLOJİ
tedavi kadar etkilidir ve daha kolay kullanılır. Bu
Bronşiyolit bebeklerin %20-30'unu etkiler ve 2 yaş
ilaçlar genel olarak suçiçeği şüphesi olanlarda veya
altında görülen en sık alt solunum yolu hastalığı se­
su çiçeğine maruz kalma olasılığı olanlarda kon­
bebidir.
rendikedir.
• Bu hastalığın en sık görülen sebebi RSV ve rinovi­
• Nebülize albuterolü periferik havayollarına ile­
rüstür. RSV kış aylarında, rinovirüs sonbaharda ve
temeyecek kadar az ventilasyonu olan hastalarda
ilkbaharda öne geçer.
magnezyum sülfat (50-75 mg/kg, en fazla 2 gr, 10-
Bronşiyoliti en sık kasım-mart arasıda olur fakat
20 dakikada IV) hızlı bronkodilatasyon sağlayabi­
tüm yıl boyunca da görülebilir.
lir. • 2 yaş altı bebekler en sık etkilenenlerdir. Şehir ha­
Ketamin (2 mg/kg IV, devamında 2-3 mg/kg/sa) et­ yatında en çok 2 aylık olunca görülür.
kili bir bronkodilatördür ve ağır status astımatikus Küçük bebeklerde ve özellikle prematürite hikayesi
durumunda solunum yetmezliğini ve entübasyonu olanlarda, bronkopulmoner displazisisi olanlarda,
geciktirebilir veya engelleyebilir. konjenital kalp hastalığı olanlarda veya bağışıklık
Helyum-oksijen (Heliox) 60:40 veya 70:30 karışımı yetmezliği olanlarda hastalığın daha komplike iler­
laminer hava akımını yeniden sağlayabilir ve alveol leyebilir.
ventilasyonunu düzeltebilir. Nebülize albuterol bu • Enfeksiyonun bulaşıcılığı yüksektir ve salgılarla di­
tedaviyle birlikte verilebilir. rek temas veya gözler ve burundan kontamine olan
Status astımatikusta olan oral alımı azalmış veya eller ile özbulaş ile geçer. Enfeksiyon bağışıklık ka­
tamamen kapanmış hastalara IV sıvı verilmelidir. zandırmaz ve bebekler çok sayıda atak geçirebilir.
252 KISIM 10 • ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

PATOFİZYOLOJİ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


Akut havayolu inflamasyonu ve ödem, küçük ha­ Naza! aspirasyon ve izotonik damla: naza! havayolu
vayolu epitelinde hücre nekrozu ve değişimi, artan direnci toplamın %50'sidir ve izotonik ve aspiras­
mukus üretimi ve tıkaçları ve bronkospazm, hasta­ yonla burun deliklerinin temizlenmesi solunum
lar arasında ve hastalık süresince değişiklik göste­ eforunu azaltabilir, hipoksemiyi düzeltebilir ve has­
rebilen süreçlerdir. tanın normal beslenmesini sağlayabilir. Naza! va­
Naza) geçiş havayolu direncinin %50'sini oluşturur; zokonstriktörler endikasyon dışıdır ve taşidisritmi­
dolayısıyla burnun temizlenmesi faydalıdır. Hava­ ye neden olurlar.
yolunda direncin artması ve uyumun azalması so­ Oksijen saturasyonu >%92 olarak sağlanmalıdır.
lunum eforunu arttırır. Hipoksemi minimal oksijen desteğiyle düzelebilen
Bağışıklık yanıtı kalıcı değildir ve tekrarlayan has­ V/P uyumsuzluğu nedeniyle olabilir veya belirgin
talık sıktır. alveoler hastalık nedeniyledir ve daha yoğun tedavi
gerektirir.
KLİNİK ÖZELLİKLER Nebülize a ve � agonistler rutinde kullanılmamalı­
Dispne, nezle, öksürük, wheezing, değişken hipok­ dır. Yinede, özellikle kişisel ve ailevi astım hikayesi
si, yardımcı solunum kaslarının kullanımı, burun varsa, �2 agonist (albuterol) kullanımı düşünülebi­
kanadı solunumu ve beslenme zayıflığı gibi klinik lir.
özellikler hastalığın ciddiyetini gösterir. Epinefrin (0,5 mL 1:1000 epinefrin 2,5 mL izoto­
Hastalık ilk 3-5 gün içinde daha ağır olmakla bera­ nik içinde) a-agonistik mukoza! vazokonstriksiyon
ber 7-14 gün sürer. ve ödem azaltıcı etki nedeniyle faydalı olabilir. Bu
Apne, siyanoz, bilinç değişikliği veya yorulma olası ilaçlar kullanılırsa yanıtı değerlendirmek için ob­
solunum yetmezliğinin işaretleridir. jektif ölçümler (solunum sayısı veya bronşiyoliti
Uykuya meyil, belirgin yorulma (sıvı alamama da­ skoru) ya-pılmalıdır.
hil), belirgin hipoksi veya siyanoz hastalığın daha Nebülize hipertonik salin (%3 veya %5, 3-5 mL
ciddi olduğunu gösterir ve daha dikkatle gözlen­ nebülizatör ile), mukus üretimini ve viskozitesini
meli ve araştırılmalıdır. azaltabilir. Faydalı olursa 4 saatte bir tekrarlanabi­
<37 hafta doğan ve < 12 hafta olan veya kon­ lir.
sepsiyon sonrası yaşı <48 hafta olan; zaman-ında Hidrasyon değerlendirilmeli ve gerekirse iV sıvı
doğan fakat <4 hafta olan; tanıklı apnesi olan; he­ desteği sağlanmalıdır. Bronşiyolit hastaları normal
modinamik olarak belirgin konjenital kalp hasta­ olarak beslenemezler ve >60/dk solunum sayısı as­
lığı olan (KKY, orta-ağır pulmoner hipertansiyon, pirasyon riskini arttırır.
siyanotik lezyonlar); kronik akciğer hastalığı olan Helyum-oksijen (heliox) solunum yetmezliği ve
(BPD, konjenital bozukluklar, kistik fibrozis); veya entübasyonu erteleyebilir ve önleyebilir.
bağışıklık yetmezliği olan bebeklerin apne riski Non-invazif ventilasyon (CPAP veya BiPAP) ok­
vardır. sijenizasyon ve ventilasyonu düzeltebilir, solunum
eforunu azaltabilir ve endotrakeal entübasyon ih­
TANI VE AYIRICI TANI tiyacını erteleyebilir veya ortadan kaldırabilir. Ek
Tanı kliniktir ve rutin laboratuvar veya radyolojik olarak CPAP kullanılması etkilenen bebeklerde
tetkik yoktur. Foka! akciğer bulguları olmayan hafif daha sonra apne oluşmasını engelleyebilir.
ve tipik ataklarda akciğer grafisi endike değildir. SKS bronşiyoliti hastalarında rutin olarak kullanıl­
Hastalığı ağır olan, olası solunum yetmezliği ve/ mamalıdır. Sadece bir çalışmada yüksek doz SKS ile
veya apne yaşayacak hastalar erken tanınmalıdır. rasemik epinefrinin birlikte verilmesi önerilmiştir.
RSV veya diğer patojenler için laboratuvar testi Taburculuk kararı verilirken hastalığın prog-resyon
yapmak rutinde endike değildir. zamanı (ilk 3-5 günde ağırlaşır), bakıcının hasta­
Tekrar değerlendirme ve oksimetre taburculuk ka­ lıkla başetme kapasitesi, takibin mümküniyeti,apne
rarı için anahtar noktadır. ve/veya ağır hastalık olasılığı değerlendirilmelidir.
BÖLÜM 73 • iNFANTVE ÇOCUKTA PNÖMONi 253
Hipoksi, takipne, artmış solunum eforu ve besle­ • Sanayileşmiş ülkelerde mortalite %l'den azdır ama
nememe veya hidrasyonun sağlanamaması yatış gelişen ülkelerde her yıl 5 yaşın altında 5 milyon
endikasyonlarıdır. Taburcu edilen hastalar 24 saat çocuk pnömoniden ölür.
içinde aile hekimlerine takibe gitmelidir.
PATOFİZYOLOJİ
• Çoğu pnömoni vakası virüslerin veya bakterilerin
alt solunum yollarına aspire edilmesinden sonra
gelişir.
• Burunda aerosol parçacıkların yakalanması, üst so­
lunum yollarındaki mukus ve siliya hareketi, larin­
İNFANT VE ÇOCUKTA geal refleksler, alveoler makrofajlar, kompleman ve
73 PNÖMONİ antikorların aktivasyonu ve lenfatik drenaj koruyu­
Donald H. Arnold cu mekanizmalardır.
Çeviri: Volkan Arslan
• Hava yollarında anatomik bozukluk, bağışıklık yet­
mezliği, nöromusküler zayıflıklar ve anormal mu­
EPİDEMİYOLOJİ kus üretimi çocuklarda pnömoni için risk faktörü­
Pnömoni erken çocukluk döneminde tüm yaşlar­ dür.
dan daha sıktır ve insidans yaşla birlikte azalır (Ku­
zey Amerika' da okul öncesinde 40/1000, 10 yaşın­
KLİNİK ÖZELLİKLER
da 9/1000). • Klinik özellikler hastanın yaşına, önceki sağlık du­
Çocuklarda pnöomoni genellikle virüs veya bakte­ rumuna ve enfeksiyöz etiyolojiye göre değişir.
ri kaynaklıdır fakat uygun örnek alımındaki zorluk Pnömonisi olan yenidoğanlar ve küçük bebekler
nedeniyle sorumlu organizma bilinmemektedir ve tipik olarak sepsis sendromuyla getirilirler. Belirti
en düzgün etiyolojik dağılım yaşa göre yapılmak­ ve bulgular özgül değildir. Ateş veya hipotermi, ta­
tadır. şikardi veya bradikardi, takipne veya apne, hipok­
• 4 aydan küçük bebekler Chlamydia trachomatis, semi, beslenme zayıflığı, letarji veya huzursuzluk,
RSV, diğer solunum virüsleri ve Bordotella pertussis hırıltı, kusma ve şok olasıdır.
açısından risk altındadır. • Pnömonili çocuklarda takipne en sık görülen mua­
1-24 ay arasında hafif-orta şiddette pnömonilerin yene bulgusudur. Özellikle solunum güçlüğü, raller
sebebi solunumsal virüsler olabileceği gibi Strepto­ veya anormal solunum sesleri yokken takipne de
coccus pneumoniae, Haemophilus influenzae (daha bulunmuyorsa başka tanıları düşünmek gerekebi­
nadir) veya Mycoplasma pneumoniae olabilir. lir.
• 2-5 yaş arasında vira! patojenler baskın olsa da bak­ • Daha büyük çocuklarda ateş, öksürük, plöretik gö­
teriyel patejenler de sıktır. 6-18 yaş arasında ise inf­ ğüs ağrısı, takipne ve anormal akciğer muayenesi
luenza virüs A veya B ve adenovirüsler sıktır. görülebilir. Bu bulgulara kırgınlık, baş ağrısı, rinit,
• Yaştan bağımsız olarak ağır pnömonilerin sebebi konjuktivit, farenjit, wheezing ve döküntü eşlik
Staphylococcus auresu, Strep. pneumoniae, M. pneu­ edebilir.
moniae, H. influenzae B veya grup A streptokoklar­ • Ayrıca alt lob pnömonisi olan çocuklarda karın
dır. ağrısı birincil şikayet olabilir ve bu çocuklarda so­
• Bağışıklık yetmezliği (Pneumocystis jiroveci, CMV, lunumsal bulgular hikayenin derinleştirilmesiyle
mantar), kistik fıbroz (Staph. aureus, Pseudomo­ ortaya çıkarılabilir.
nas) ve orak hücreli anemisi (kapsüllü organizma­ • Bakteriyel ve vira] pnömoni bulguları örtüşür ve
lar) olan çocuklarda nadir görülen etkenlerde akıl­ ayırım yapmak zorlaşır. Tek başına hiçbir muayene
da tutulmalıdır. bulgusu tanısal değildir bu nedenle belirti ve bul­
• Prematürite, malnutrisyon, düşük sosyoekonomik guların kombinasyonu daha çok bilgi verir: Ateş ile
düzey, pasif sigara maruziyeti ve gündüz bakım ev­ takipne, azalmış solunum sesleri veya ince rallerin
leri pnömoni ve hastalığın ağırlığı için risk faktör­ birlikteliği %93-96 duyarlılıkla radyografi pozitifli­
leridir. ğini öngörür.
254 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

TANI VE AYIRICI TANI


Yukarıda da anlatıldığı gibi klinik belirti ve bulgu­
lar bakteriyel ve viral pnömoni arasında ayırım ya­
pamaz. Akciğer grafilerinde saptanan konsolidas­
yon pnömoninin güvenilir bir bulgusudur.
Viral, atipik ve bakteriyel pnömoni arasındaki rad­
yolojik farklar çok belirgin değildir. Viral enfeksi­
yonlarda havalanma artışının eşlik ettiği yaygın in­
terstisyel infiltrasyonlar, peribronşiyal kalınlaşma
veya kesilme ve atelaktazi alanları görülebilir. Bak­
teriyel enfeksiyonlar fokal, lober veya segmental in­
filtrasyonlara neden olma eğilimindedir. Pediyatrik
timüs ile fokal konsolidasyon ayırımı yapılması için
dikkatli olunmalıdır (Şekil 73-1 ve 73-2).
Akciğer grafisi endikasyonları (1) 0-3 yaş arasında
sepsis araştırması yapılması; (2) 5 yaş altında >39°C
(102° F) ateş, BK sayısı >20000/mm 3 ve başka en­
feksiyon odağı olmaması; (3) klinik bulguların ka­
rışık olması; (4) pulmoner komplikasyon şüphesi
(örn. plevra! efüzyon veya pnömotoraks); (5) te­
daviye yanıt vermeyen ve uzun süren pnömoni; (6)
yabancı cisim aspirasyonu şüphesi; konjenital akci­
ğer anomalisi şüphesi; (7) "yuvarlak pnömoninin"
takibidir.
Küçük çocuklarda alınması zor olduğu için balgam
kültürleri favdasızdır, fakat kistik fibrozisi olan

ŞEKİL 73-2. Ön-arka (A) ve yan (B) grafilerde alt lob­


da konsolidasyon görülmektedir (oklar) (BC Çocuk
Hastanesi'nin izniyle, Vancouver, BC, Kanada).

veya trakeostomisi bulunan daha büyük çocuklar­


da yararlı olabilir.
ŞEKİL 73-1. Oklar normal timusu göstermektedir. Rotas­ RSV ve influenza için hızlı vira! antijen testlerinin
yon, kalpten uzakta görünen lokasyon, trakea ve klaviküla bu
kullanımı mümkündür ve uygunsuz antibiyotik
timusu orta hattan sağa doğru kaymış olarak göstermektedir
(BC Çocuk Hastanesi'nin izniyle, Vancouver, BC, Kanada). kullanımını azaltabileceği gibi bebeklerde ve küçük
çocuklarda gereksiz invazif testleri azaltacaktır.
BÖLÜM 74 • PEDİYATRİK KALP HASTALIKLARI 255

@C,:jııffj@ Sağlıklı Çocuklarda Ampirik Pnömoni Tedavisi


YAŞ GRUBU YATARAKTEDAVİ AYAKTAN TEDAVİ
Yenidoğan 50 mg/kg ampisilin IV ve 50 mg/kg sefotaksim Gerekli değil
IV veya 2,5-5,0 mg/kg gentamisin IV
1-3 ay Ateşsiz: 10 mg/kg eritromisin IV Gerekli değil
Ateşli: s50 mg/kg sefuroksim IV ± eritromisin IV
3 ay- 5 yaş 50 mg/kg ampisilin iV veya 50 mg/kg sefuroksim Günde 2 kez 40-50 mg/kg doz amoksisilin veya günde 2
± eritromisin IV kez 22,5 mg/kg/doz amoksisilin-klavulonat veya günde
2 kez 15 mg/kg/doz sefuroksim aksetil
5-18 yaş 50 mg/kg ampisilin IV ve 10 mg/kg eritromisin İlk gün 10 mg/kg sonrasında 4 gün boyunca günde 5 mg/
IV kg azitromisin veya amoksisilin-klavulonat yukarıdaki
Alternatif: 50 mg/kg sefuroksim ± eritromisin iV gibi veya sefuroksim aksetil yukarıdaki gibi

Hemogramda lökositoz görülebilir; sola kayma pulse oksimetre eşiği kesin değildir. Yinede oda
bakteriyel veya atipik pnömoni için tipiktir. Viral havasında p0 2<90 olması amoksisilin tedavisinin
enfeksiyonu veya boğmacası olan çocuklarda par­ yetersiz geleceğini gösterir.
çalı lenfositler görülebilir.
• Bakteriyel pnömoni olduğu kanıtlanmış çocuklar­
da kan kültürlerinin <%10'u pozitiftir ve rutinde
önerilmez.
Çocuklarda pnömoni ayırıcı tanısında konjestif
PEDİYATRİK K ALP
kalp yetmezliği, atelektazi, tümörler, konjenital pul­
moner bozukluklar, aspirasyon pnömoniti, kimya­
74 HASTALIKL ARI
sal pnömonit (örn. hidrokarbonlar), yabancı cisim Garth D. Meckler
aspirasyonu, diyabetik ketoasidoz. GI acilller (örn. Çeviri: Volkan Arslan
apendisit) ve kronik pulmoner hastalıklar vardır.
Bu bölümde konjenital kalp hastalıklarının acile
başvuru şekilleri anlatılmaktadır: siyanoz, şok ve
• ACİL SERVİS BAKIMI VE konjestif kalp yetmezliği.
TABURCULUK Disritmiler (Bölüm 80), myokardit, perkardit ve
Destek oksijen vererek hipoksiyi düzelt. kardiyomiyopatiler (Bölüm 26), endokardit (Blm.
Ciddi solunum güçlüğünde pozitif basınçlı destek 95) ve Kawasaki hastalığı (Bölüm 85) gibi diğer
(örn. CPAP) ve solunum yetmezliğinde endotrake­ kardiyovasküler konulara başka bölümlerde yer ve­
al entübasyon düşünülmelidir. rilmiştir.
Artmış ölçülemeyen kayıplar ve oral alımın tolere • Pediyatrik kalp hastalıklarında 6 tane sık başvuru
edilememesi ( örn. belirgin takipnesi olan küçük şekli vardır: siyanoz, şok, konjestif kalp yetmezliği
bebekler, kusan çocuklar) nedeniyle oluşan dehid­ (KKY), asemptomatik hastada patolojik üfürüm,
rasyon izotonik kristaloidlerle düzeltilmelidir. hipertansiyon ve senkop veya çarpıntı. Tablo 74-
�-agonistlerle bronkospazm düzeltilmelidir. 2 ! de her kategori için en sık olan lezyon listelen­
Bakteriyel pnömoni olası etiyolojik ajana ve tedavi­ miştir.
nin yatarak yada ayaktan olmasına göre uygun am­ Asemptomatik üfürümün araştırılması acil değildir
pirik antibiyotik ile tedavi edilmelidir (Tablo 73-1). ve poliklinik şartlarında yapılabilir. Masum üfü­
Pnömoni hastalarının çoğu ayaktan tedavi edile­ rümler, akıma bağlı üfürüm olarak da adlandırılır,
bilir. Yatış endikasyonları 3 aydan küçük yaş, apne düşük şiddette ve kısadırlar ve sistolde oluşurlar.
veya siyanoz hikayesi, toksik görünüm, ciddi so­ Genelde çocuklarda sık duyulan patolojik üfürüm­
lunum güçlüğü, pulmoner komplikasyonlar (örn. ler sert, holosistolik, devamlıdır veya diyastoliktir
ampiyem), kusma ve oral alım güçlüğü (ilaçlar da­ ve sıklıkla yayılır. Anormal nabız eşlik edebilir veya
hil), güven vermeyen bakıcı ve hipoksemidir. senkop veya KKY gibi belirtiler görülebilir. Sık gö­
Pnömonili çocuklarda diğer bulguların normal ol­ rülen benign üfürümler Tablo 74-2'de listelenmiş­
ması halinde hastaneye yatış kararı için gerekli olan tir.
256 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

TABLO 74-1 Pediyatrik Kalp Romatizma! ateş (günümüzde çok nadir), Kawa­
Hastalıklarında Klinik Başvuru saki hastalığı, kardiyomiyopatiler, ağır kronik ane­
Şekilleri mi, miyokardit, perikardit ve endokardite ikincil
Siyanoz TGA, TOF, TA, Tat, TAPVR komplikasyonları da içine alan edenilmiş kalp has­
Şok Koarktasyon, HPLHS talıkları daha nadirdir.
Konjestif kalp Koarktassyon, PDA, ASD, VSD (diğer
yetmezliği sebepler için bkz. Tablo 74-4) SİYANOZ
Üfürüm/ Şantlar: VSD, PDA, ASD PATOFİZYOLOJİ
semptomatik Tıkanıklıklar (örn. kapak stenozu)
hasta Kapak yetmezlikleri Siyanoz hemoglobinin deoksijenizasyonu sonucu
Hipertansiyon Koarktasyon oluşur.
Senkop Konjenital kalp hastalıklarında üç mekanizma ile
Siyanotik TOF siyanoz oluşabilir: azalmış pulmoner kan akımı,
Asiyanotik Kritik AS deoksijene kanın karışması (örn. sağdan sola şant)
Kısa/tına/ar: AY=aort yetmezliği, AS=aort stenozu, ASD=atriyal veya periferik kapiller yatakta deoksijenizasyona
septal defekt, HPLHS=hipoplastik sol kalp sendromu, PDA=patent
duktus arterioıus. TA= trunkus arteriozus, TAPVR=total pulmoner neden olan düşük kardiyak çıkım.
venöz dönüş anomalisi, Tat=triküspid atrezisi, TGA=büyük arterle­
rin transpozisyonu, Tüf= Fallot tetralojisi, VSD= ventriküler septal
defekt.
KLİNİK ÖZELLİKLER
Santral siyanoz (deride ve mıkozada mavi renk de­
EPİDEMİYOLOJİ ğişikliği) siyanotik kalp hastalıklarının ana bulgu­
sudur (Şekil 74- l A) ve üfürümle de ilişkili olabilir.
Çocuklarda kalp hastalıkları görece daha nadirdir.
Konjenital kalp hastalıkları anatomik bozuklukları Akral siyanoz (ekstremite distali ile sınırlı, Şekil 74-
kapsayan geniş bir terimdir. Konjenital kalp hasta­ IB) yenidoğanlarda normal bulgu olarak görülebi­
lıkları pediatrik kalp hastalıklarının en sık formu­ lir.
dur ve her 1000 canlı doğumdan sadece S'inde gö­ Siyanoz yenidoğan döneminin başında (örn. büyük
rülür. arterlerin transpozisyonu, kritik pulmoner darlık,
Ventriküler septal defektler (VSD) en sık görü­ TOF) veya bebekliğin ilerleyen döneminde (örn.
len konjenital kalp defektleridir ve tüm vakaların total venöz dönüş anomalisi, TOF, Eisenmenger
%25'ini oluştururlar. Büyük arterlerin transpozis­ kompleksi) görülebilir.
yonu (TGA) yenidoğan dönemindeve Fallot tetra­ TOF'la ilişkili olan hipersiyanotik ataklar ("tet
lojisi (TOF) bebeklik döneminin hemen sonrasın­ spells") tipik olarak avutulamayan bebekte derin
da en sık görülen siyanotik lezyonlardır. santral siyanoz ile belirir.

@ij:jofjf# Pediyatrik Masum Üfürümler


ÜFÜRÜM YAŞ KARAKTER/YERLEŞİM VARYASYON
Stili titreşimli Bebeklikten 1-3/6 titreşimli, sternum sol alt kenarından Supin pozisyonda daha yüksek
üfürümü çocukluğa apekse kadar erken sistolik üfürüm
Pulmoner akım Çocukluktan genç 2-3/6 artan-azalan, sternum sol üst kenarında, Supin ve tam ekspirasyonda
üfürümü erişkinliğe kadar 2. interkostal araklıkta erken sistolik daha yüksek
Periferik pulmoner Yaşamın ilk yılı 1-2/6 düşük perdede, pulmoner alandan sırta Düşük kalp atım hızında artar,
stenoz üfürümü doğru yayılan erken ve orta diyastolik taşikardiyle azalır
Supraklaviküler veya Çocukluktan genç Artan-azalan, sistolik, kısa, düşük perdede, Omuzların hiperekstansiyonu
brakiyosefalik erişkinliğe kadar klavikulanın üstünden boyuna yayılan veya uzanmak ile azalır
üfürüm
Venöz uğultu Çocukluk 1-6 devamlı, uğultulu, boyun ön alt Otururken, baş üfüründen
kısmından SCM kasının lateraline ve göğüs uzaklaşınca artar. Yatarken, baş
ön duvarında klavikulanın aşağısına üfürüme yaklaşınca azalır
Kısalma: SCM=sternokleidomastoid.
BÖLÜM 74 • PEDİYATRİK KALP HASTALIKLARI 25 7
Yenidoğan ve bebeklerde konjenital kalp hastalık­
ları sonucu oluşan siyanoz akciğer hastalıkları ve
sepsis gibi kalp dışı sebeplere bağlı siyanozdan ayırt
edilmelidir.
Tüm vital bulguların değerlendirilmesi, dört eks­
tremiteden kan basıncı ölçümü yapılması ve hem
sağ koldan (preduktal) hem de sol koldan (post­
duktal) oksijen saturasyonu ölçülmesi zorunludur.
"Yüksek oksijen" testi siyanotik kalp hasta-lığı ile
kardiyak olmayan nedenleri ayırabilir: siyanotik
kalp hastalıklarında %100 oksijen verildiğinde
A Pa02 20 mm Hg'den fazla artmaz.
Tüm siyanotik yenidoğanlarda ve bebeklerde ak­
ciğer grafısi çekilmelidir. Tanı için ipuçları vere­
bilecek olan akciğer grafısi pulmoner nedenlerin
dışlanması, kalbin şeklinin ve büyüklüğünün in -
celenmesi, ve pulmoner kan akımının anlaşılması
için gereklidir.
EKG'de çekilmelidir. Siyanotik kalp lezyon-larında
görülen EKG ve akciğer grafısi bulguları Tablo 74-
3'de anlatılmıştır.
Ekokardiyografı ve kardiyak kateterizasyon kesin
ŞEKİL 74-1. Mukozanın (A) ve tırnak yataklarının (B) si­
yanozu [Shah BR, Lucchesi M (eds): Atlas of Pediatric Emer­
tanıya ulaştırır fakat acil serviste nadiren uygulanır.
gency Medicine, New York. NY, McGraw-Hill, 2006Öan izin­ Pediyatrik kardiyologlara ihtiyaç vardır.
le alınmıştır]. • Yaşamın ilk haftasına bulgu veren kalp de­
fektlerinden en sık görüleni büyük arterlerin trans­
pozisyonudur. Kardiyomegali veya üfürüm olma­
Eforsuz dönemde takipne olması siyanotik konje­
ması sebebiyle bu olgu kolayca atlanabilir. Solmuş
nital kalp hastalıkları ile ilişkili olabilir.
dudaklar, artmış solunum sayısı ve/veya beslenme
güçlüğü, EKG'de sağ dominansı görülebilecek be­
TANI VE AYIRICI TANI lirtilerdir (şoktan önce).
Siyanoza yol açan en sık görülen konjenital kalp TOF şu bulguları oluşturur: VSD'nin holo-sistolik
lezyonları büyük arterlerin transpozisyonu (T GA), üfürümü, pulmoner stenozun karo şeklinde üfürü­
TOF, triküspid atrezisi, trunkus arteriyozus ve total mü, ve siyanoz. Akciğer grafisinde bot (sabo) şek­
venöz döünş anomalisidir ("beş T "). linde kalp ve pulmoner damarsal belirteçlerde azal-

@J;j:jııfji@ Siyanotik Konjenital Kalp Lezyonları: Tipik Akciğer Grafisi ve EKG Bulguları
KARDİYAK LEZYON AKCİGER GRAFİSİ EKG
Fallot tetralojisi Bot şeklinde kalp, normal boyutta kalp, azalmış Sağ aks deviasyonu, sağ ventrikül hipertrofısi
pulmoner damar belirteçleri
Büyük arterlerin Yumurta şeklinde kalp, dar mediastinum, artmış Sağ aks deviasyonu, sağ ventrikül hipertrofısi
transpozisyonu pulmoner damar belirteçleri
Total pulmoner venöz Kardan adam bulgusu, belirgin kardiyomegali, Sağ aks deviasyonu, sağ ventrikül hipertrofısi, sağ
dönüş anomalisi artmış pulmoner damar belirteçleri atriyum genişlemesi
Triküspid atrezisi Normal veya hafif büyük kalp, azalmış pulmoner Sağ atriyum hipertrofısi eşliğinde süperior QRS,
damarsal belirteçler sol atriyal hipertrofı, sol ventrikül hipertrofısi
Trunkus arteriyozus Kardiyomegali, artmış pulmoner damar Biventriküler hipertrofı
belirteçleri
258 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

tersiz kalırsa morfin sülfat (0.2 mg/kg SC veya iM)


verilebilir ve inatçı vakalar iV fenilefrin veya prop­
ranolol ile tedavi edilebilir.
Tanı konulmamış siyanotik kalp hastalığı şüphesi
olan veya hemodinamisi stabil olmayan Yenidoğan
ve bebekler pediyatrik kardiyolog ve yoğun bakım­
cı ile konsülte edilir.
Yeni tanılar ve stabil olmayan hastalar yatırılmalı­
dır (genellikle yoğun bakıma) fakat hipersiyanoz
atakları başarı ile tedavi edilen hastalar güvenle ta­
burcu edilebilir.
ŞEKİL 74-2. Fallot tetralojisinde klasik "bot şeklinde kalp"
görüntüsü [Shah BR, Lucchesi M (eds): Atlas of Pediatric ŞOK
Emergency Medicine, New York, NY, McGraw-Hill, 2006'dan
izinle alınmıştır]. PATOFİZYOLOJİ
Konjenital kalp hastalıklarında şok oluşmasının
iki nedeni vardır: yetersiz sol ventrikül akımı (örn.
ma veya sağa yerleşimli aort arkı görülebilir (Şekil
kritik aort darlığı, hipoplastik sol kalp sendromu)
74-2). EKG'de sağ ventrikül hipertrofısi ve sağ aks
veya sistemik dolaşımın bağımlı olduğu patent
deviasyonu saptanabilir.
duktus arteriozusun ka-panması (örn. aort koark­
Hipersiyanotik dönemler veya "tet spells': TOF'lu
tasyonu). Her ikisi de yetersiz sistemik perfüzyona
çocuklar acil servise dramatik durumlarda getire­
ve sonuç olarak hipoksi ve asidoza yol açar.
bilir. Paroksismal dispne, artmış solunum eforu,
artmış siyanoz ve olası senkop görülebilen bulgu­
KLİNİK ÖZELLİKLER
lardır. Bu ataklar sıklıkla beslenme, ağlama veya
dışkılama çabası gibi zorlanmaları takip eder ve Şokla sonuçlanan konjenital kalp defektlerinin aci­
dakikalar veya saatlerce sürebilir. le başvuru şekilleri dramatiktir ve bebekler ölmek
üzere olabilir. Çoğu hasta yaşamın birinci veya ikici
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK haftasında duktus arteriozus kapandığında getirilir.
• Erken bulgular zayıf beslenme veya beslenme es­
• Acil serviste yönetim hastanın stabilizasyonunu
nasında terleme, kusma olabilir ve ebeveynler hızlı
ve tanı koymayı (bilinmiyorsa) amaçlar; siyanotik
solunum, huzursuzluk veya letarji tespit edebilirler.
kalp defektlerinin çoğunun tedavisi cerrahidir.
• Acile başvuru esnasında taşikardi, takipne, solgun
• Yüksek akım oksijen başlanmalı ve pnömoni veya
görünüm, derinin tabakalanması ve bazen siyanoz
sepsis gibi kardiyak dışı siyanoz nedenleri dışlana­
(yetersiz doku perfüzyonu) tipik olarak mevcuttur.
na kadar devam edilmelidir. Yenidoğanlarda oksi­
Ağır şokla birlikte belirgin letarjinin de dahil oldu­
jene yüksek afıniteli fetal hemoglobine sahip olma­
ğu bilinç durumu değişiklikleri sıktır.
ları nedeniyle saturasyon 70 civarı olsa dahi doku
hipoksisi oluşmayacağını hatırlanmalıdır. Oksijen
TANI VE AYIRICI TANI
pulmoner damarlarda kuvvetli vazodilatasyona ve
buna bağlı artmış pulmoner akıma neden olabilir. Yenidoğanlarda şokun eşlik ettiği konjenital kalp
Bu nedenle yetersiz doku perfüzyonu bulgularını defektleri hipoplastik sol kalp sendromu, aort ko­
azaltmak için saklanmalıdır. arktasyonu ve aort arkında devamsızlıktır.
Kardiyak dışı nedenler varsa uygun şekilde tedavi Metabolik hastalıklar, abdominal patolojiler, kaza
edilmelidir. Gerekli ise sıvı (yenidoğanlarda 10 mi/ dışı travma ve konjenital adrenal hiperplazi gibi
kg, bebeklerde 20 mi/kg) ve antibiyotik verilmeli­ kardiyak dışı şok sebepleri akılda tutulmalıdır.
dir. Tüm vital bulgular ve dört ekstremitenin kan ba­
• TOF'da hipersiyanotik atakların yönetimi sırasın­ sıncı değerlendirilmelidir. Aşırı taşikardi, takipne
da hasta cenin pozisyonuna getirilir, yüksek akımlı ve üst ve alt ekstremitelerde kan basıncı farkına
oksijen verilir, bebek sakinleştirilir; bu çabalar ye- eşlik eden gecikmiş veya olmayan femoral nabız
BÖLÜM 74 • PEDİYATRİK KALP HASTALIKLARI 259
duktusa bağımlı konjenital kalp hastalıklarını tel­ ( örn. kardiyomiyopati, ağır anemi, devamlı taşidis­
kin eder. ritmi) olabilir.
Akciğer grafisi ve EKG pnömoni, sepsis gibi kar­ • Artmış pulmoner dolaşım ise patent duktus ar­
diyak dışı şok nedenlerini dışlamakta ve kardiyak teriyozus veya septum defektine bağlı oluşan sol­
nedenleri destelemekte faydalıdır. dan sağa şantın sonucudur.
Rutin kan testleri duktus bağımlı kalp hastalıkları­
na tanı koymak için faydalı değildir ama diğer se­ KLİNİK ÖZELLİKLER
bepleri dışlamak için kullanılabilir. Tam kan sayımı
• Beslenme zorluğu (yavaş beslenme, beslenme sıra­
(enfeksiyöz hastalıklar), elektrolitler (metabolik ve
sında terleme) konjestif kalp yetmezliğine (KKY)
endokrin hastalıklar), venöz kan gazı ve laktat yar­
yol açan konjenital kalp hastalıklarının ilk bulgu­
dımcıdır. Enfeksiyonu dışlamak için kültür-ler yar­
sudur.
dımcı olabilir.
Pulmoner ödemin artmasıyla takipne (başlangıç­
Ekokardiyografi ve kardiyak kateterizasyon kesin
ta eforsuz, sonrasında distres bulgularıyla), burun
tanıya ulaştırır fakat acilde nadiren uygulanır. Pe­
kanadı solunumu ve hırıltı gibi solunum bulguları
diyatrik kardiyologa gerekir.
görülebilir.
Bazen hepatomegali ve buna bağlı ödem (sırt,
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
skalp, skrotum) gelişebilir.
Konjenital kalp hastalıkları nedeniyle şoka giren • KKY zamanlaması ve başlangıç yaşı sebebini anla-
yenidoğanlar derhal resusite edilmeli, devamlı mo­ makta faydalı olabilir (Bknz. Ayırıcı Tanı).
nitörize edilmeli ve farmakolojik tedavi başlanma­
lıdır. TANI VE AYIRICI TANI
• Dokulara ulaşımını arttırmak için yüksek akımlı
Tanı fizik muayene ve radyolojik bulguların bir­
oksijen verilmelidir fakat oksijenin duktus aterio­
leştirilmesiyle konur. Sol kalp yetmezliğinin tek
zusun kapanmasını hızlandırabileceği ve pulmoner
bulgusu takipne, taşikardi, azalmış solunum sesleri
damarlarda dilatasyon nedeniyle sistemik dolaşım­
veya raller olabilir. Hepatomegali ve periferik ödem
dan çalma oluşabileceği unutulmamalıdır.
sağ kalp yetmezliğini düşündürür.
• Damaryolu veya kemik içi yol açılmalı ve gereği ha­
Akciğer grafilerinde kardiyomegali, pulmoner
iinde 10-20 mi/kg Sr boiusiarı tekrar ediimeiidir.
vasküler konjesyon (Bknz. Şekil 74-3) ve bazen de
Duktus bağımlı konjenital kalp hastalıklarından
efüzyon görülür.
şüphe edilen tüm hastalarda prostaglandin El in­
• KKY oluşma hızı ve başlangıç yaşı ayırıcı tanıda
füzyonu başlamak hayat kurtarıcı olabilir: 0,1 mik­
önemlidir (Tablo 74-4).
rogram/kg/dk olarak başlanmalı ve etkili olduğu en
Yaşamın ilk altı ayından sonra başlayan KKY kar­
düşük doza kadar kademeli azaltılmalıdır.
diyomiyopati, miyokardit veya perikardit gibi edi-
Hipotansiyonu düzeltmek için epinefrin (0,05-0,5
mikrogram/kg/dk) düşünülebilir.
Pediayatrik kardiyolog ve yoğun bakım uzmanı ile
hızla konsültasyon yapılmalıdır.
• Tanımsal olarak, bu hastaların tamamı yoğun bakı­
ma yatırılmalıdır.

• KONJESTİF KALP YETMEZLİGİ


PATOFİZYOLOJİ
• Bebeklerde ve çocuklarda konjestif kalp yetmezli­
ği iki mekanizmadan biriyle oluşur (bazen ikisinin
kombinasyonu ile): azalmış ventriküler akım veya
artmış pulmoner akım.
Azalmış ventriküler akım yapısal (örn. hipo-plastik ŞEKİL 74-3. 74 günlük bebekte kardiyomegali ve pulıno­
sol ventrikül, aort koarktasyonu) veya fonksiyonel ner ödem.
260 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Nfmii•ffiM Konjestif Kalp Yetmezliğinde Yaşa Bağlı Ayırıcı Tanı


SPEKTRUM
Kardiyak dışı nedenler: anemi (izoimmünizasyon),
YAŞ
1 dk
mekonyum aspirasyonu, asidoz, asfıksi, hipoglisemi, j Konjenital veya kazanılmış
supraventriküler taşikardi (intrauterin)
1 sa Hipokalsemi, sepsis
1 gün Prematür bebeklerde PDA
1 hft HPLHS
2 hft Aort koarktasyonu ] Konjenital
ı ay Ventriküler septal defekt
3 ay Geniş atriyal septal defekt, supraventriküler taşikardi
1 yıl Miyokardit
Kardiyomiyopati K,,,ndm,ş
]
Ağır anemi
10 yıl Romatizma! ateş
Kısaltmalar: HPHLS= hipoplastik sol kalp sendromu, PDA=patent duktus arteriyozus.

nilmiş kalp hastalıklarını düşündürse de akut so­ lanımıyla başlar. Hafif KKY'de digoksin kullanılır.
lunumsal enfeksiyonlar altta yatan yapısal sorun Acilde uygun yükleme/digitalizasyon dozu 0.02
varlığında KKY oluşumunu kolaylaştırabilir. mg/kg'dır.
Miyokardit genelde vira! solunum hastalık-ların­ Bazı durumlarda KKY kardiyojenik şoka ilerler.
dan sonra oluşur ve pnömoniden ayırmak zor ola­ Distal nabızlar alınamaz, hedef organ perfüzyo­
bilir. Yine de ST segment yükselmesi, disritmiler nu bozulmuştur. Bu durumlarda digoksin yerine
veya ektopi gibi EKG bulguları görülebilir. dopamin veya dobutamin gibi inotropik ajanların
Perikarditte kabalaşmış kalp sesleri, sürtünme sesi devamlı infüzyonu gereklidir. Başlangıç dozu 2-10
ve yatak başı ultrasonda perikardiyal efüzyon tespit mg/kg/dk'dır.
edilebilir. • Solunum yetmezliği, akut böbrek yetmezliği, laktik
Kardiyomiyopati genellikle daha sinsi ilerler. Kır­ asidoz, dissemine intravasküler koagülasyon, hi­
gınlık, solunum güçlüğünün gittikçe artması, za­ poglisemi ve hipokalsemi gibi ikincil bozukluklar
yıflamış periferik nabızların eşlik ettiği KKY bul­ agresif olarak yönetilmelidir.
guları, akciğer gratlsinde kardiyomegali ve EKG'de KKY ile başvuran konjenital kalp hastalıklarının
boşluklarda genişleme görülebilir. kesin tanısı ve tedavisi için genellikle önce kardiyak
KKY tanısı konulunca anatomiyi ve kardiyak fonk­ kateterizasyon sonrasında ise cerrahi müdahale ge­
siyonları tanımlamak için ekokardiyografi gerekli­ reklidir. Prostaglandin El tedavisi ve cerrahi öncesi
dir. yönetim için önceki kısıma bakınız.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


Hafif takipne, hepatomegali ve kardiyomegali ile
başvuran bebek dik ve rahat olarak oturtulmalı,
İNFANT VE ÇOCUKLARDA
oksijen verilmeli ve hipotermi ya da hipertermi ne­
deniyle oluşabilecek metabolik stresten kaçınmak
75 KUSMA VE DİYARE
için normal sıcaklıkta tutulmalıdır. Stephen B. Freedman
Solunum eforu artmışsa veya KKY akciğer grafi­ Çeviri: Damlanur Kucur
sinde görünür haldeyse 1-2 mg/kg parenteral furo­
semid endikedir.
Sıvı kısıtlaması, diürez ve FiO/nin arttırılması çoğu
zaman hipoksemiyi düzeltir fakat bazen pozitif ha­ EPİDEMİYOLOJİ
vayolu basıncı gerekebilir. Akut viral gastroenterit, çocuklarda görülen kusma
Sol ventrikül fonksiyonlarının stabilizasyonu ve ve ishalin en yaygın sebebidir. Klinik tanı için ishal
iyileştirilmesi çoğu zaman inotropik ajanların kul- gereklidir.
BÖLÜM 75 • iNFANTVE ÇOCUKLARDA KUSMA VE DiYARE 261
Akut kusmaya genellikle kendi kendini sınırlayan KLİNİK ÖZELLİKLER
bir vira! hastalık sebep olur. Yine de daha ciddi ta­
nılar da düşünülmelidir. • En önemlisi, çocuğun dehidratasyon durumunun
Akut gastroenterit, 24 saatlik süre içerisinde üç değerlendirilmesidir. Eğer mümkünse, çocuğun
mevcut kilosu ile bir önceki kilosu karşılaştırılarak
ya da daha fazla ishal dışkılamanın varlığı ile ta­
sıvı kaybı derecesini belirlemek en iyisidir. Normal
nımlanır. Dışkılama sıklığındaki bir artış ve /veya
sıvı alımı ve normal idrar çıkışının takibi, ciddi
yenidoğan larda sürekliliğindeki bir değişim ishal
bir dehidratasyon olasılığını önemli ölçüde azaltır.
olarak tanımlanır. Küçük bebekler gastroenterit ol­ Hastalık öncesi ve sonrası kilo gibi objektif ölçüm­
duklarında az miktarda ve sınırlı sıvı rezervleri de ler bulunmadığı zaman, hidrasyon durumu fiziksel
göz önünde bulundurulduğunda dehidratasyon ve muayane ile değerlendirilebilir (Tablo 75-1).
hipoglisemi dehidratasyon için yüksek risk altında­
dırlar. Bu yüzden tanı koymak önemlidir. TANI VE AYIRICI TANI
Çoğu enterik enfeksiyonlar kendini sınırlar, ancak
klinik dehidratasyon ile sonuçlanan çok fazla su ve • Öykü ve fiziksel muayane, tanı koymadaki en
elektrolit kaybı %10'unda görülebilir ve bunların önemli araçlardır. Akut kusma ve ishali bulunan
çoğu çocuğun kendi kendini sınırlayan vira! bir
sadece %1'i yaşamı tehdit eder.
hastalığı bulunur.
Patojenik virüsler, bakteriler ya da parazitler ishalli
Safralı veya kanlı kusma, hematokezya veya karın
çocukların yaklaşık %50'sinden izole edilebilir. Vi­
ağrısı gibi spesifık klinik bulgular, basit bir gastro­
ral enfeksiyon en yaygınıdır ancak bakteriyel pato­ enterit ya da olası bir gastroenterit komplikasyo­
jenler vakaların % l 'i ile %4'ünde izole edilir. nundan (Tablo 75-2) başka bir hastalık süreci endi­
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki önemli bakteri­ şesini tetiklemelidir.
yel enteropatojenler Campylobacter jejuni, Shigella Kusma ya da ishali bulunan, değişen mental du­
türleri, Salmanella türleri, Yersinia enteracalitica, ruma sahip bütün hastalarda ve uzun süreli semp­
Clostridium d(fficile, ve Escherichia calidir. Esche­ tomlara sahip yenidoğan ve küçük çocuklarda
richia coli'nin hemolitik-üremik sendrom ile ilişkili hipoglisemiye sebep olabilir, yatakbaşı şekerini
olan enterohemorajik (serotip 0157 :H7) de dahil kontrol edin.
olmak üzere üç farklı çeşidi bulunur. Serum elektrolitleri genellikle gerekli değildir, çün­
Giardia lamblia parazitik bir enfeksiyondur ve gün- kü ishalin sebep olduğu dehidratasyon genellikle
lük bakım merkezlerindeki yeni doğmuş ve genç izotoniktir ve laboratuvar parametreleri tutarsız­
çocuklarda görülen ishalin yaygın bir sebebidir. lığa tabidir. Bununla birlikte, öyküsü ve fiziksel
muayanesi akut gastroenterit ile uyumsuz olan
PATOFİZYOLOJİ dehidratasyon maruz kalmış çocuklarda, ağır de­
hidrasyona uğramış çocuklarda ya da hiper ya da
• Viral, parazitik ve bakteriyel patojenler, doku istila­ hiponatermi potansiyeli bulunan çocuklarda kulla­
sı ve su ve elektrolitlerin intestinal emilimini değiş­ nılmalıdır (Bknz. Bölüm 83).
tirerek hastalıklara sebep olurlar. • Takip eden yüksek risk özelliklerini gösteren ço­
• E. cali, Vibria chalerae, ve Shigella gibi bazı bakteri­ cuklardan dışkı kültürü edinin: önceki 24 saat için­
yel patojenler enterotoksin ve sitotoksin üreterek ve de > l O dışkılama, yüksek risk bölgesine seyahat,
mukoza! emilim yüzeyini işgal ederek ishale sebep ateş, büyük yaş, ve dışkıda kan ya da mukus. He­
olurlar. molitik üremik sendrom veya E. cali 0157:H7 için
İnce bağırsak, mide-bağırsak sisteminde suyun pozitif kan kültürü salgını bağlamında, böbrek yet­
büyük çoğunluğu emer. Bu alandaki su emilimini mezliği, trombositopeni ve hemolitik anemi kanıt­
engelleyebilir patojenler hacimli ishal üretme eği­ larını ekarte etmek için ek testler yapılmalıdır.
limindedir. Buna karşılık, örneğin dizanteri gibi Dekompenzasyon için özellikle risk altında bulun -
dukları için kronik hastalığı bulunan, yüksek riskli
kolon etkileyen hastalık süreçleri, sık sık, küçük
sosyal durumu ya da yetersiz beslenmeye sahip ço­
hacimli ve genellikle kanlı dışkı üretir.
cuklara, özellikle dikkat edilmelidir.
Gastroenteritte sıklıkla görülen aç kalma, barsağın Safralı kusma daima Vater ampullasının distalinde
sıvıları emme kapasitesini daha da kötüleştirir. De­ obstrüktif lezyon için şüpheleri akla getirmelidir.
vam eden beslenme, sadece intravasküler alanda Kusmanın ayırıcı tanısı yaşa özgüdür ve şunları içe­
kullanılabilir sıvı hacmini artırarak dehidrasyon ren ciddi tanılar düşünülmelidir: metabolik ( örn.
sürecini yavaşlatmakla kalmaz, aynı zamanda bar­ doğuştan metabolizma hataları, konjenital adre­
sak lümenindeki besinlerin varlığı ile mukoza! iyi­ nal hiperplazi, diabetes mellitus), nörolojik (örn.
leşmeyi sağlar ve sıvı emilimini iyileştirir. intrakranial kanama, hidrosefali, beyin ödemi)
262 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

@füaoijj@ Dehitratasyon Klinik Belirtileri


HAFİF-ORTA ŞİDDETLİ
HİÇ-HAFİF DEHİTRATASYON DEHİTRATASYON DEHİTRATASYON
BELİRTİ (<%3 VÜCUT AGIRLIGI KAYBI) (%3-%9 KİLO KAYBI) (>%9 KİLO KAYBI)
Mental durum İyi, uyanık Yorgun, huzursuz, sinirli İlgisiz, uyuşuk, bilinçsiz
Susuzluk Normal Artan, içmeye iştahlı Çok susamış ya da çok
uyuşuk
Kalp Atışı Normal Normal-Artan Şiddetli vakalarda bradikardi,
taşikardik
Tansiyon Normal Normal Normalden Azalan
Nabız niteliği Normal Normalden Azalan Zayıf, ince
Nefes Normal Normalden Takipne Derin
Gözler Normal Az batmış göz çukuru Çok batmış göz çukuru
Gözyaşı Mevcut Azalmış Yok
Mukoz membranlar Nemli Kuru Çok kuru
Anterior fontanel Normal Çökmüş Çökmüş
Cilt turgoru Anında irkilme İrkilme < 2 sn. İrkilme >2 sn.
Kılcal dolum Normal Uzun süreli 1-2 sn Uzun süreli> 2 sn.
Ekstremiteler Sıcak Serin Soğuk, benekli, siyanotik
Ürin atımı Normal-azalmış Azalmış ( <I mi I kg I saat) En az ( <0.5 ml/kg/saat)

cerrahi ! gastrointestinal ( örn: özofagus veya in- Apandisit özellikle perfore olduktan sonra kusma­
testinal stenoz ! atrezi, pilor stenozu, malrotasyon ya sebep olabilir.
±volvulus, inkarsare fıtığı, Hirschsprung hastalığı,
invajinasyon, yabancı cisim, Meckel divertikülü), ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCU
renal (örn. idrar yolu enfeksiyonu, obstrüktif üro­
pati, böbrek yetmezliği), enfeksiyöz (örn. gastroen­ Tedavi dehidratasyon şiddetine göre belirlenir:
terit, menenjit, sepsis, pnömoni) ve diğer hastalık Hafif: Çocuğun tercih ettiği, genel ve yaşa uygun
durumları (örn. gastroözofageal reflü, nekrotizan bir diyet ile devam edin.
enterokolit, süt alerjisi, apandisit, gebelik, döngüsel Orta: Ağızdan rehidrasyon terapisi uygulayın. 1 ila
kusma) 2 saat için 25-50 mL/kg hedefleyin. Bir saat için­
Kusmanın ayırıcı tanısı şunları içerir: enfeksiyon de yeniden değerlendirin. Alınan miktar yeterli ise
(örn. vira!, barteriyel, parazitik), beslenme bozuk­ ve klinik olarak daha az dehidrasyon varsa, yaşa
lukları (örn. gıda alerjisi, açlık dışkısı) anatomik uygun diyete evde devam edin. Eğer bir iyileşme
anormallikler (örn: Hirschsprung hastalığı, kısmi yoksa seçenekler bir ek saat daha oral rehidrasyona
obstüksiyon, apandisit), iltihaplı bağırsak hastalı­ devam etmek, nazogastrik rehidrasyon veya intra­
ğı, malabsorbtif veya salgı hastalıkları (örn. kistik venöz rehidrasyondur.
fıbrozis, çölyak hastalığı), sistemik hastalıklar (örn; Şiddetli: Hipovolemik şok için belirtildiği gibi, aci­
bağışıklık yetmezliği, endokrinopati) ve diğer ne­ len 20 mL/kg bolus şeklinde uygulanan izotonik
denler (örn. antibiyotik ilişkili ishal, sekonder lak­ kristoloidlerde müdahale edin ve klinik bir iyileş­
taz eksikliği). me görülene kadar tekrarlayın. (83. Bölüme bakın.)
Kusma sebepleri, enfeksiyon (örn. önemli morbi­
dite, bakterimili Salmonella gastroenterit, Shigella, Eğer kusma belirgin semptom ise:
C. dif.ficile) anatomik anormallikler (örn. intusu­ Glukoz elektrolitli bir oral rehidrasyon çözeltisi
sepsiyon, toksik megakolon, apandisit) inflamatu­ (ORS) ile sık ve düşük dozlarda kullanarak mü­
ar barsak hastalığı ve hemolitik üremik sendromu dahale edin. ORS/g/h için 1 ons (30 mL) kullanın.
da içeren önemli morbiditeler ile sonuçlanabilir. Sodyumu eksik olan ve çok fazla şeker barındıran
BÖLÜM 75 • INFANTVE ÇOCUKLARDA KUSMA VE DiYARE 263

TABLO 75-2 Önemli Morbiditeler ile diğer içeceklerden (örn. çay, meyve suyu, sporcu
içecekleri) kaçının.
Sonuçlanabilecek Kusmanın
• Şiddetli dehidratasyonu, hemodinamik bozukluk
Yaşa göre Sınıflandırılmış
görülen çocuklarda ya da ağızdan güvenli sıvı uy­
Nedelleri.
gulanmasını engelleyen değişen mental durumlar
Yenidoğum Periyodu (doğum-2hft) olduğu zaman IV, 10 veya NG yollarından uygula­
Obstrüktif ôzofagus ya da bağırsak darlığı I nan izotonik kristalloid ile intravenöz rehidrasyon
İntestinal atrezi, midgut volvulus ± bağırsak düşünün.
Anomali malrotasyon, mekonyum ileus I plug, Tek bir doz ondansetron,5-hidroksitriptamin re­
Hirschsprung hastalığı, imperfore septör antagonisti, sürekli kusan çocuklarda O.IS
anüs, enterik duplikasyonlar
mg ! kg PO ya da O. 1 mg / kg IV şeklinde bir dozda
Diğer GI hastalık Nekrotizan enterokolit, Sekonder ORT'ye yardımcı olarak kullanılabilir.
süreçleri peritonit ile perforasyon
Dopamin reseptör antagonistler, ciddi yan etki
Nörolojik Kitle lezyonu, hidrosefali, beyin ödemi, potansiyeli taşıdığı için ve etkileri kanıtlanma­
kernikterus dığı için çocuklarda kusmayı tedavi etmek için
Renal Obstrüktif anomali, üremi kullanılmamalıdır.
Bulaşıcı Sepsis, menenjit
Metabolik Doğuştan olan metabolik hatalar, Eğer ishal belirgin semptom ise:
konjenital adrenal hiperplazi Hafif ishali bulunan dehidratasyonu uğramamış
Yenidoğan (2 hft - 12 ay) çocuklar rutin beslenmelerine devam etmelidirler.
Kazanılmış Yabancı cisim, retrofarengeal apse Orta şiddetli ishali bulunan çocuklar, rutin beslen­
özofagus melerine dönmeden önce ilk olarak yeterli rehidras­
hastalıkları yon almalıdırlar. Beslenme, rehidrasyon aşaması ta­
GJ Obstrüksüyonu Bezoar, yabancı cisim, pilor stenozu, mamlandıktan sonra eski haline dönmelidir ve asla
malrotasyon ± volvulus, enterik 4 saatten fazla gecikmemelidir. Formülü seyreltmeye
duplikasyonlar, Meckel divertikülü ya da laktozsuz süt veya muz, pirinç, elma suyu, tost
komplikasyonları, intussepsiyon, (MPET/BRAT) diyeti tavsiye etmeye gerek yoktur.
inkarsere fıtığı, Hirschsprung Beslenme önerileri kompleks karbonhidratları
hastalığı yüksek bir diyet, yağsız et, sebze, meyve ve yoğurt
Diğer GI hastalık Dehidratasyon, peritonit gastroenterit içerir. Yağlı gıdalar ve basit şekeri yüksek besinler­
süreçleri den kaçınılmalıdır.
Nörolojik Kitle lezyonu, hidrosefali Güvenlik sebebiyle ve etkinlik verileri bulunma­
Renal Obstrüksiyon, urernia dığı için ishal önleyici ilaçlar çocuklarda tavsiye
edilmez. İshali önleyebilen motilite karşıtı ajanla­
Bulaşıcı Sepsis, menenjit, boğmaca
rın ciddi potansiyel olumsuz etkileri ( uyuşukluk,
Metabolik Doğuştan kaynaklı metabolizma paralitik ileus, ölüm) bulunur ve çocuklarda kont­
hataları
rendikedir.
Toksik Alımı • İshal şiddetini azaltabilir bizmut, salisilat zehirlen­
Çocuk (>12 ay) mesine neden olabilir ve < 12 yaş çocuklarda tavsiye
GI obstrüksiyonu Bezoar, yabancı cisim, posttravmatik edilmez.
intramural hematom, malrotasyon Antibiyotikler akut gastroenterit olan çocukların
± volvulus, Meckel divertikülü büyük bir çoğunluğu için gereksizdir ve sadece be­
komplikasyonları, intususepsiyon, lirli patojenler veya klinik ortamlar için belirtilmiş­
inkarsere fıtığı, tir (Tablo 75-3).
Hirschsprung hastalığı Yüksek riskli sosyal durumu, önemli dehidratasyo­
Diğer GI hastalık Apandisit, peptik ülser hastalığı, nu, inatçı kusma, mental durum değişimi, içememe
süreçleri pankreatit, peritonit görülen ya da hemolitik anemi, trombositopeni ya
Nörolojik Kitle lezyonlar da yüksek kreatinin seviyelerine dair labaratuar ka­
Renal Üremi nıtları bulunan bütün yenidoğan ve çocukları has­
Bulaşıcı Sepsis, menenjit taneye kabul edin.
Metabolik Diyabetik ketoasidoz, adrenal Taburcu edilen hastaların aileleri, çocukta emesis
yetmezlik, doğuştan metabolizma safralı kusma arttığı zaman ya da düşük aktivite se­
hataları viyesi ya da ürinasyon gibi dehidratasyon belirtileri
Toksik maruziyeti görüldüğü zaman geri dönmeleri ya da aile hekim­
lerini aramaları konusunda bilgilendirilmelidir.
264 KISIM 10 • ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

TABLO 75-3 Bakteriyel Gastroenteritin Etiyolojik Ajanlarının Klinik Özellikleri ve Tedavisi


KLİNİK
ORGANİZMA ÖZELLİKLER RİSK FAKTÖRÜ KOMPLİKASYONLAR ANTİ-MİKROBİK TERAPİ
Shigella Hafif: konstitüsyonel Kötü temizlik, kalabalık Bakteriyemi, Reiter send- Genellikle kendini sınırlar (48-72
semptomlar ola- yaşama kreş romu, hemolitik üremik sa)
madan sulu dışkı sendrom, Toksik ensefa- Şu dunımlarda tedavi edin: Bağı-
Şiddetli: ateş, karın lopati, nöbet, dehidras- şıklık sistemi tehlikedeyse, ciddi
ağrısı, tenesmus, yon, toksik megakolon hastalık, dizanteri ya da sistemik
mukoid dışkı, ±perforasyon semptomlar varsa
hemotakazi Seçenekler: azithromisin, trimet-
hoprim-sulfamethoksazole,
seftriakson, siprofloksasin
Salmonella Hafif: sulu kusma, Hayvanlarla doğrudan Menenjit, osteomiyelit, Genellikle kendini sınırlar (48-72
hafif ateş, karın kontakt: kümes hayvanları, Bakteriyemi, dehidras- sa)
krampları hayvancılık, sürüngenler, yon, en.dokarditis, tifo Şu durumlarda tedavi edin: <3 ay
Tifo ateşi: yüksek evcil hayvan. ateşi yaşında ise, hemoglobiopati,
ateş, konstitüsyo- Kontemine gıda teması/alımı: bağışıklık yetmezliği, kronik
ne! semptomlar, sığır, kümes hayvanları, GI yolu hastalığı, malignansi,
karın ağrısı, hepa- yumurta, günlük su şiddetli kolitis, bakteriyemi,
tosplenomegali, sepsis varsa.
güllekeleri, değişen Gastroenterit: ampicillin, amoxicil-
mental durum. !in, trimethoprim-sulfamethok-
sazol, sefotaksim, seftriakson,
florokimolon
İnvazifhastalıklar: sefotaksim,
sefuiakson,
Campylobacter İshal, karın ağrısı, Yanlış pişirilmiş kümes Akut: dehidrasyon, bakte- Genellikle kendini sınırlar,
ateş, halsizlik hayvanları, arıtılman11ş su, riyemi, foka! enfeksi- %20'sinde kötüleşme ya da uzun
Bebeklerde her za- pastörize edilmemiş süt, yonlar süreli semptomlar görülür.
man hemotakazi. evcil hayvanlar(köpekler, Konvalesans: reaktif artrit, Şu durumlarda tedavi edin: orta -
kediler, hamsterlar, kuşlar) Reiter sendromu, erite- şiddetli semptomlar, kötüleşme,
ma nodozun1, idyopatik bağışıklı sistemi bozulması,
polinevrit, Miller Fisher günlük bakım vekurumlar
Sendromu Seçenekler: eritromisin, azitromi-
sin, siprofedaksasin
Yersinia Mukusla birlikte Kontamine gıda: yanlış pişi- Akut: bakteriyemi, farinjit, Genellikle kendini sınırlar
kanlı ishal, ateş, rilmiş domuz eti, pastörize menenjit, osteomiyelit, Şu durumlarda tedavi edin:
karın ağrısı edilmemiş süt, arıtılmamış piyomiyozit, konjonkti- sepsis, GI-kaynaklı olınayan
Sallte-apandisit send- SU, vit, pnömoni, ampiyem, enfeksiyonlar, bağışıklı sistemi
romu: ateş, sağ endokarditis, Karaciğer/ bozulmaları, fazla demir depo-
alt kadran ağrısı, dalak apsesi lama durumu (desferrioksaillİn
lökositoz Konvalesans: eritema kullanımı, orak hücreli anemi,
nodozum, glomerülo- talaserni)
nefrit, reaktif artrit, Seçenekler: trimethoprim-sulfa-
methoksazole, aminoglikozid,
sefataksim, florkinolon, tetraksi-
!in, doksisiklin, klorafenikal
Escherichia coli Kanlı ya da kansız Feçes ile kontamine su veya Hemorajik kolitis, hemo- Bir şey belirtilmemiştir: tedavi ile
Shiga toxini ishal, şiddetli karın gıda, pişmemiş sığır eti, !itik üremik sendrom, hemolitik üremik sendrom insi-
üreten ağrısı pastörize edilmemiş süt, trombotik trombosito- dansının tedavi ile artma riski.
penik purpura
E.coli Şidddetli sulu ishal Feçes ile kontamine su veya Dehitratasyon Seçenekler: trimetoprim-sulfame-
enterotoksi- gıda toksozal, azitromiin, siproflak-
jenik sasin
E.coli Orta şiddetli sulu Feçes ile kontamine su veya Dehitratasyon Eğer şiddetliyse tedavi edin.
enterotoksi- ishal, karın kramp- gıda Seçenekler: rimethoprim-sulfa-
)enik !arı methoxazole, azithromycin,
ciprofloxacin
E.coli Ateş, kanlı ya da Feçes ile kontamine su veya Dehitratasyon Dizanteri varsa tedavi edin.
enterotoksi- kansız dizanteri gıda Seçenekler: rimethoprim-sulfa-
jenik methoxazole, azithromycin,
ciprofloxacin
E.coli Sulu, genellikle kanlı Feçes ile kontamine su veya Dehitratasyon Seçenekler: rimethoprim-
enteroagregotiv kusma gıda sulfamethoksazole, azithromis,
siproflaksasin
BÖLÜM 76 • PEDİATRİK ABDOMİNAL ACİLLER 265
PEDİATRİK ABDOMİNAL TABLO 76-2
76 ACİLLER
Yaşa Göre Üst ve Alt GI
Kanama Nedenleri
David I. Magilner ÜST GI KANAMA
Çeviri: Damlanur Kucur
<2AY 2AY-2YIL >2YIL
Yutulmuş Gastroenterit Gastroenterit
maternal kan Toksik alımı Mallory-Weiss
Stres ülseri Mallory-Weiss yırtığı
EPİDEMİYOLOJİ Vasküler yırtığı Peptik ülser
malformasyon Vasküler hastalığı
Karın ağrısının ve gastrointestinal (GI) kanamanın Yenidoğanın mal formasyon Toksik alımı
sebepleri yaşa göre değişir ve Tablo 76-1 ve 76-2'de hemorajik Özofajit Vasküler
listelenmiştir. hastalığı (K Stres ülseri malformasyon
vitamini Kanama diyatezi Gastrit
eksikliği) GI duplikasyon Varisler
Koagülopati Yabancı cisim Hematobilia
/ kanama Yabancı cisim
diyatezi
ALT GI KANAMA
<2AY 2AY-2YIL >2YIL
Yutulmuş Anal fissür Ana! fıssür
maternal kan Gastroenterit Gastroenterit
TABLO 76-1 Yaş Gruplarına Göre
Süt alerjisi Süt alerjisi Hemoroid
Abdominal Ağrı Sınıflaması Bulaşıcı kolit İntususepsiyon Polipler
YAŞ ACİL ACİL OLMAYAN İntususepsiyon Volvulus Kolit (enfeksiyöz,
Volvulus Meckel divertikülü iskemik)
O - 3 ay yaş Nekrotizan Kolik
Meckel Hemolitik üremik Meckel divertikülü
enterokolit Akut gastroenterit
divertikülü sendrom İntususepsiyon
Volvulus Konstipasyon
Nekrotizan Henoch-Schonlein Hemolitik üremik
Testis torsiyonu
enterokolit purpura polipler; sendrom
İnkarsere fıtığı
Vasküler bengn, familya! Henoch-Schönlein
Travma
malformasyon İnflamatuar barsak Purpura
Toksikmegakolon
Yenidoğanın hastalığı İnflamatuar barsak
Tümör
hemorajik GI duplikasyon hastalığı
3 ay - 3 yaş İntususepsiyon Akut gastroenterit hastalığı Dieulafoy lezyonu Anjiyodisplazi
Testis torsiyonu Konstipasyon Hirschsprung Çölyak hastalığı
Travma İdrar yolu enfeksiyonları hastalığı Dieulafoy lezyonu
Volvulus HSP Konjenital Rektal ülser
Apandisit duplikasyonlar sendromu
Toksikmegakolon Peptik ülser
Vazo-oklüzif kriz hastalığı
3 yaş - Apandisit Konstipasyon
Yetişkin Diyabetik Akut gastroen terit
ketoasidoz Nonspesifik vira! PATOFİZYOLOJİ
Vazo-oklüzif kriz sendromlar
Karın ağrısına enfeksiyon, enflamasyon ya da her­
Toksik alımı Streptococcus farenjit
Testis torsiyonu İdrar yolu enfeksiyonları hangi bir G I veya genitoüriner (GU) organ obstrük­
Over torsiyonu Pnömoni süyonu sebep olur. Ek olarak, sistemik bir hastalık,
Ektopik gebelik Pankreatit gebelik, ya da komplikasyonları da karın ağrısına
Travma Kolesistit sebep olabilir ya da ekstraabdominal bir bölgeden
Toksik Böbrek taşları de kaynaklanabilir. Karın ağrısı patofizyolojisi hak­
megakolon HSP
Tümör İnflamatuar barsak
kında daha fazla tartışma için 38. Bölüme bakın.
hastalığı GI kanama özofagusdan anüse kadar GI yolu bo­
Gastrik ülser hastalığı / yunca her yerde oluşabilir ya da ağız ve ya burunun
gastrit içindeki kanamadan yutulabilir. Kanama lokolize
Over kisti işleminden kaynaklı mukoza hasarı, enfeksiyon,
Gebelik
266 KISIM 10, ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

besin alerjisi ve toksin ve ya yabancı cisim yutul­ rason daha yüksek bir duyarlılık ve spesifıkliğe
ması yüzünden ya da kanamayı artıran bir durum­ sahiptir ve hava kontrast eneması kesin tanı ve
dan dolayı kaynaklanıyor olabilir. potansiyel tedavi sağlar. Ultrason klasik "hedef
KLİNİK ÖZELLİKLER işareti" ( target sign) gösterebilir (Şekil 76-1 ).
Başarısızlık ya da perforasyon ihtimaline karşı,
• Ağrı: Karın ağrısının niteliği, zamanlaması, lokas­ enemadan önce bir cerraha danışılmalıdır.
yonu ve kötüleştiren faktörleri tanı için önemli
o Malrotasyon ve volvulus da her yaşta gerçekle­
ipuçları sağlayabilir. Acil durumlarda karın ağrısı­
şebilir, fakat hastaların büyük bir çocunluğunda
nın iki temel tipi; periton ve obstrüktiftir; peritona)
yaşamlarının ilk yılında görülmüştür. Volvulus,
ağrı hareket ile şiddetlenirken obstrüktif ağrı spaz­
modiktir ve genellikle huzursuzluğa sebep olur. malrotasyona ugrayan bağırsak katlandığında
• Alakalı semptomlar ve hasta yakınlarıyla kurulan ile­ perfüzyonu bozarak ve bağırsak iskemisi ve
tişimin de etiyoloji için ipuçları sağlayabilir. 2 yaşın al­ nekroza sebep olarak gerçekleşir. Temel özel­
tındaki çocuklarda karın ağrısı spesifik olmayabilir ve likleri arasında ani karın ağrısı ve şişliği, saf­
huysuzluk, uyuşukluk şeklinde kendini gösterebilir. ralı kusma, sinirlilik ve sonunda peritonit ve
• Kanama: Kanamanın hacmi ve niteliği, alakalı şok bulunabilir. Tanı söz konusu olduğunda ve
semptomlarla birlikte GI kanamanın sebebini ta­
nımlamaya yardımcı olur.
• İlgili semptomlar: ağrı ve kanamaya ek olarak, akut
karın olan hastalar; kusma, ishal, kontispasyon,
ateş, anoreksiya ya da sarılık gibi ilgili semptomlara
sahip olabilirler. Sarılık genellikle ciddi bir durumu
belirtir. Hayatın ilk bir yılındaki safralı kusma
her zaman bir obstrüksiyon semptomu ve gerçek
bir cerrahi aciliyet olarak düşünülmelidir.
• Karın ağrısı ya da GI kanama bulunan çocuklar­
da fiziksel muayane ile ilk olarak; genel görünüm,
vital bulguların, perfüzyonun, mental durum ve
hidrasyon durumunu değerlendirerek resüssitas­
yon ihtiyacının olup olmadığı belirlenmelidir. Ka­
rın muayanesi, distansiyonu, kitleleri veya lokalize
hassasiyetleri ya da savunma rebaund ağrısı veya
"sallanma" ve "hoplama" hassasiyeti gibi peritona) A

bulguları gösterebilir. Rektal muayane kanı test et­


mek için düşünülmelidir.
Farenjit, pnömoni ve testis torsiyonu gibi GI kay­
naklı olmayan karın ağrıları aranmalıdır ve bütün
hastalar hemi için muayane edilmelidirler. Menarş
sonrası dönemde olan bütün kadın hastalar için
pelvik muayane düşünülmelidir.

TANI VE AYIRICI TANI


• Abdominal aciller için özel tanılar hastanın yaşına
göre sınırlandırılabilir. Tablo 76-1 ve Tablo 76-2'de
yaş bazlı karın ağrısı ve GI kanamanın sebepleri
listelenmiştir. En önemli tanılar ve bunların bazı
önemli özellikleri aşağıda tartışılmıştır.
o İntussespsiyon, her yaşta gerçekleşebilir; an­ B
cak 3 ay ile 2 yıl arasında en yüksek insidansa
ŞEKİL 76-1. A ve B. Klasik bağırsak içinde bağırsak görün­
sahiptir. Temel özellikleri arasında kolik karın
tüsünün görüldüğü intussusepsiyon US görüntüsü. (Rear­
ağrısı, kusma, "çilek jölesi" dışkı ve ağrı atakları don RF, Joing SA: Cardiac, in MA OJ, MAteer JR. Blaivas M
arasındaki halsizlik bulunur. Sağ karında 'sosis­ (eds): Emergency Ultrasoımd. 2nd ed. © 2008, The McGraw­
gibi bir kitle hissedilebilir. Abdominal radyog­ Hill Companies, izniyle yeniden basılmıştır. Tüm hakları
rafiler tarafından bir tanı önerilebilir fakat ult- saklıdır. New york. Figure 9-15 A&B)
BÖLÜM 76 • PEDİATRİK ABDOMİNAL ACİLLER 267
hastanın durumu stabil ise, düz film içeren GI varlığını ya da yokluğunu değerlendirmek için
radyografiler ya da üst GI serileri tanı koymakta rektal muayaneyi içermelidir.
yardımcı olabilirler ancak cerrahi konsültasyon o Ayrıca anafilaktoid purpura olarak da bilinen
asla ertelenmemelidir. Henoch-Schönlein purpurası (HSP), deri, bağır­
o İnkarsere herni hayatın herhangi bir zamanda o r ­
sak, böbrek ve eklemlerdeki damarları etkileyen
bir vaskülittir. Döküntü pupurik ve elle hissedi­
taya çıkabilir ve tanı bir inguinal veya skrotal kitle
lebilirdir. Genellikle ilk olarak alt ekstremite ve
varlığı ile yapılır. Ek semptomlar kötü beslenme, kalçalarda görülür. Artrit ve artralji gezicidir ve
sinirlilik ya da kusmayı içerebilir. Hemi hakkında genellikle ayak bilekleri ve dizleri içerir. Böbrek
daha fazla bilgi için 45. Bölüme bakınız. tutulumu hematüri veya hipertansiyon olarak
o Apandisit her yaşta ortaya çıkabilir, ancak zirve tezahür edebilir (Bknz. Bölüm 28). Karın ağrı­
insidansı 9 ila 12 yaş arasındadır. 5 yaş altındaki sı vakaların %60-80'inde bulunur ve genellikle
hastalarda atipik belirtiler ve gecikmiş tanı ne­ dağınık ve koliktir. Beraberinde kusma ve/veya
deniyle perforasyon riski yüksektir. Temel bul­ GI kanama görülebilir. Çoğu vakada, ağrı doğ­
gular sonradan sağ alt karına yerdeğiştiren peri­ rudan intestinal vaskülitin bir sonucudur, ancak
umbilikal ağrı, iştahsızlık, bulantı ve kusmadır, hastaların yaklaşık %5'inde vaskülite sekonder
ishal görülebilir. Bununla birlikte bu semptom­ olarak intussusepsiyon gelişecektir.
ların birlikteliği vakaların <%50'de mevcuttur. o Pilor stenozu beslenmeden sonra gerçekleşen pro­
Tanıya yardımcı çalışmalar; normal ya da dü­ jektil bir safrasız kusma ile gerçekleşir ve yaşamın
şük olması apandisit riskinin düşük olduğunu ilk 2 ila 12 haftası içerisinde herhangi bir zaman
gösteren beyaz kan hücresi (WBC/BKH) sayımı ortaya çıkabilir. Tanı, ultrason ile de teyit edilen,
ultrason (US) ve Bt görüntülemedir. Hem ult­ sol üst karın içinde elle de hissedilen bir "zeytin"
şeklinde muayene bulgusuyla koyulabilir. Labo­
rason hem de BT oldukça duyarlı ve spesifiktir
ratuar değerlendirmeleri, hipokalemik, hipoklo­
(%90 civarında), ancak US operatöre bağlıdır. remik metabolik alkaloz gösterebilir, ancak bu bir
Eğer BT gerçekleştirilirse, IV kontrast ile birlik­ geç bulgudur.
te (ve mümkünse PO ya da rektal) yapılmalıdır. o Meckel S divertikülü en yaygın olarak ağrısız
o Nekrotizan enterokolit (NEK) düşük doğum hematokezyaya neden olur, ancak volvulus veya
ağırlığı ile doğan ve prematüre bebeklerde daha intussusepsiyon için tetikleyici bir nokta olarak
sık görülür, ancak vakaların%10 ila %1'1 arası da hareket edebilir.
term bebeklerde de meydana gelir. Yakaların • GI kanamanın diğer sebepleri Tablo 76-2öe listelen­
çoğu yaşamın ilk haftasında gerçekleşir. Temel miştir. Çoğu durumda, acil servis bakıcısının temel
özellikleri arasında kötü beslenme, uyuşukluk sorumluluğu yaşamsal bulguları, hidrasyon duru­
ve abdominal distansiyon ve intestinal perfo­ munu ve aneminin olup olmadığını değerlendire­
rasyondan kaynaklı peritonit ve şok bulunur. rek hastanın durumunun stabil olduğundan emin
Dışkıda gizli kan bulunabilir ve düz karın filmi olmaktır. Çoğu kuruluş, kesin bir tanı (örn. endos­
bağırsak duvarında (pnematosis coli) NEK'in kopi, biyopsi) ve yönetim için hem acil hem de acil
de tanısı olan hava baloncuğu ve portal venöz olmayan durumlarda sevk etmek için bir pediyatrik
veya serbest hava olduğunu gösterebilir. gastroenteroloji ya da cerraha ihtiyaç duyar.
• Karın ağrısına neden olabilen sistemik bulaşıcı ve
o Spesifik olmayan (ya da fonksiyonel) karın ağrısı
bulaşıcı olmayan hastalıklar başka bir yerde tartı­
dışlanma tanısıdır. Acil servise karın ağrısı şika­ şılmıştır, ancak, streptokok farenjit, pnömoni, di­
yeti ilegelen çocuklarda en çok görülen tanıdır yabetik ketoasidoz, idrar yolu enfeksiyonu ve orak
ve eğer öykü fizik muayene, radyolojik ve labra­ hücreli anemi hastalığı içerir.
tuar çalışmaları sonuçları (gerekliyse) normalse • Karın ağrısının diğer önemli sebepleri başka bölüm­
ön tanı olarak düşünülebilir. Çoğu çocuk mide lerde ele alınmıştır ve şunları içerir; kolik (Bölüm
bulantısı ile ilişkili olarak belirsiz periumbilikal 69), gastroenterit (75. Bölüm), kolesistit (Bölüm 44),
ya da alt karın ağrısı bulunur. Bu tanı ile tabur­ pankreatit (Bölüm 44), böbrek taşları (Bölüm 58) ve
cu edilen bütün çocuklar, ağrı geçmezse 24 saat inflamatuar bağırsak hastalığı (Bölüm 39).
içinde bir hekime danışmalıdır.
o Kontispasyon klinik bir tanıdır; seyrek ve sert • ACİL SERVİS BAKIMI VE
dışkı ya da dışkılama sırasında ağrı ile tanım­ TABURCULUK
lanır. Çoğu vakalarda fonksiyoneldir ya da bes­
lenme ile alakalıdır fakat, konstipasyon aynı • Bütün durumlarda ilk sorumluluk hastanın duru­
zamanda Hirschsprung hastalığı veya kistik fib­ munun stabil olup olmadığını değerlendirmektir.
rozis gibi daha ciddi bir durumun da gösterge­ Bu; genel görünüm, yaşam bulguları, perfüzyon,
si olabilir. Fizik muayane disrafızm (gamzeler, mental durum ve hidrasyon değerlendirmesini içe­
yarıklar, saç tutamları) belirtileri için omurga rir. Standart resüssitasyon çabaları gerek görüldü­
muayenesini ve sfınkter ya da kubbede dışkı ğünde hemen başlamalıdır.
268 KISIM 10 • ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Abdominal acillerde agresif izotonik kristalloid PATOFİZYOLOJİ


boluslari uygulanır: 20 mL/kg'lık normal serum
ya da laktatlı Ringer çözeltisi uygulanmalıdır ve • İYE genellikle, alt üriner sistemin perine ve peri
klinik bir gelişme kaydedilene kadar tekrarlanma­ üretral alandaki organizmalar ile retrograd kon­
lıdır. taminasyonu sonucu gerçekleşir. Yenidoğanlarda
• Hayati riski bulunan ve devam eden Gİ kanama­ ise, İYE genellikle hematojen yayılımda renal pa­
sı olan hastalar için kan ürünlerinin kullanımını rankimadan bulaşma (seeding) sonrası gelişir.
(örn. paketlenmiş kırmızı kan hücreleri, taze donuş • Escherichia coli çocuklarda görülen İYE'nin
plazma; 87. Bölüme bakın.) düşünülür. en yaygın sebebidir. Ek patojenler Klebsiella,
• Ciddi ağrılara, 0.1 miligram/kg IV; mofin gibi pa­ Proteus ve Enterobacter türlerini kapsar.
renteral narkotikler ile müdahale ediniz; narkotik • Enterococcus türleri, Staphylococcus aureus, ve
uygulanması fiziksel muayenenin peritona! bulgu­ B grubu streptokok en sık rastlanan gram pozi­
ları bulması konusundaki güvenilirliğini değiştir­ tif organizmalardır ve yenidoğanlarda daha yay­
mez ve bu yüzden hastanın ihtiyacı varsa mahrum
gındırlar. Chlamydia trachomatis üriner sistem
bırakılmamalıdır.
semptomları ve mikrohematüri olan adolesan­
• Şüphe edilen etiyolojilere göre gerekli laboratuar ve
larda bulunabilir. Adenovirüs, genç erkeklerde
radyografik çalışmalar istenir.
• Belirtildiği gibi, cerrahi ya da gastroenterolog kon­ kültür-negatif akut sistite neden olabilir.
• İYE gelişimini etkileyen faktörler arasında pa­
sültasyonu istenmeli ve cerrahi işlem riski bulunan
hastaların ilk resüsitasyon sonrası bir pediatri tesi­ tojenin viirülansı, konjenital üriner sistem ano­
sine hızlı transferini sağlanmalıdır. malileri, vezikoüreteral reflü, ürolitiyazis, kötü
hijyen, gönüllü idrar tutma, sünnet ve kabızlık
sayılabilir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Klinik özellikler aşağıda anlatıldığı gibi yaşa bağlı
olarak değişir.
• Yenidoğan İYE septik gibi bir görünüm ile karşımı­
za çıkabilir. Özellikler ateş, sarılık, kötü beslenme,
sinirlilik ve uyuşukluk içerebilir.
İNFANT VE ÇOCUKLARDA • Bebekler ve çocuklarda genellikle, ateş, karın ağrısı,
77 İDRAR YOLLARI kusma ve iştah değişiklikleri içeren gastrointestinal
ENFEKSİYONU şikayetler ile kendini gösterir.
• Okul yaşındaki çocukJarda ve adolesanlarda sistit
Justin W Sa/es ve üretrit (alt sistem hastalıkları) genellikle idrar
Çeviri: Damlanur Kucur
sıklığı, sıkışma, tereddüt ve dizi.iri ile kendini gös­
terir. Pyelonefrit ( üst sistem hastalığı) ise genellikle
ateş, titreme, sırt veya flank ağrısı, kusma ve dehid­
EPİDEMİYOLOJİ ratasyon ile ortaya çıkar.

• Pediyatrik idrar yolu enfeksiyonları (İYE) başarılı TANI VE AYIRICI TANI


aşılamaların takibi ile günümüzde aşılı çocuklarda
• Amerikan Akademisi Klinik Pediyatri Uygula­
en sık görülen ciddi bakteriyel enfeksiyondur.
Pediatrik İYE acil servise başvuran, enfeksiyonu maları rehberi 2011 yılından itibaren yenidoğan
kaynağı belirgin olmayan ateşli çocukların %8'e va­ bebeklerde 2 ila 24 ay yaşarasındaki küçük çocuk­
ran oranda görülür. larda pozitif kültür sonuçlarına ek olarak piyüri ka­
• Erkek çocukların yüzde ikisinde ve kızların %8'e nıtının da dahil edilmesini önermektedir.
kadarında hayatlarının ilk 8 yılında İYE görülür • 2 aylıktan küçük bebekler için idrar kültürü bu yaş
her iki cinste de en yüksek insidans yaşamın ilk yı­ grubu için altın standart olmaya devam etmektedir.
lındadır. • Pozitif idrar kültürü tek üriner pathojen için -5 x
• İYE prevalansı kadınlarda üç kat daha fazladır; 104 colonyforming birim (CFU) olarak tanımlanır.
Erkekler arasında da, sünnetsiz erkek çocuklarda Herhangi suprapubik aspirasyondan herhangi sayı­
sünnetli erkek çocuklardan daha 10 kat daha fazla daki üriner patojenin büyümesi pozitif kültür ola­
risk var. rak düşünülür.
BÖLÜM 77 • iNFANTVE ÇOCUKLARDA i DRARYOLLARI ENFEKSiYONU 269

@ij:jofU@ İnfant ve Çocuklarda İYE Tedavisi


YAŞ TABURCULUK KRİTERLERİ ANTİMİKROBİK SEÇENEKLER VE DOZLAR!
>l ay Hastaneye kabul ve IV antibiyotikler Ampisillin (50 miligram/kg/doz)+ Sefotaksim (50 miligram/
kg/doz) ya da Gentamisin (2.5 miligram/kg/doz)
> l ay-2 yıl Toksik-Hastaneye kabul ve IV Sefotaksim (50 miligram/k:g!doz) ya da Cefotaxime (50
antibiyotikler miligram/kg/doz)
Toksik olmayan, PO'yu tolere edebilen: Sefotaksim (50 miligram/kg/doz) IV/IM düşünün, ardından
ayakta tedavi. aşağıdaki oral tedavilerden birini seçin.
>2 yıl Yerel direnç dokusuna göre bir Sefıksim 8 miligram/kg/gün, iki doz
antibiyotik terapi seçiniz Sefprozil 30 miligrams/kg/gün, iki doz
Adolesan kız çocuklarında(>l3) 3 Sefhaleksin 75 miligram/kg/gün, üç doz
günlük tedavi etme seçeneği. Sefdinir 14 miligram/kg/ gün, iki doz

İdrar kültürü sonuçları ilk başvuruda acil servis he­ edilebilir, ancak direnç ortaya çıkan bir sorun ola­
kimi için erişilebilir değildir, bu nedenle, mikros­ rak devam etmektedir.
kobik idrar ile birlikte lökosit esteraz ve idrar nitrit Ateşi ve İYE'si bulunan yenidoğanlar (yaş 1 ay al­
tespit edebilen idrar kimyasal test şeritleri, idrar tında) hastaneye kaldırılmalı ve intravenöz antibi­
kültürü sonuçlarını tahmin etmeye ve tedaviyi baş­ yotik verilmelidir.
latmaya yardımcı olmak için kullanılmaktadır. Bir ay yaşın üstündeki ateşli ve basit İYE'li çocuk­
İdrarlarını yapamayan yenidoğan ve çocuklarda, lar, iyi görünüyorlarsa, ağızdan ilaç almayı tolere
mesane kateterizasyonu idrar toplamak için tercih edebilir durumdalarsa, dehidratasyona uğrama­
edilen bir yöntemdir. Suprapubik aspirasyon, inva­ mışlarsa ve immun yetmezlikleri yoksa oral antibi­
ziv olmasına rağmen, aynı zamanda, kültür numu­ yotiklerle ayakta bakım için uygun olabilirler. Acil
nesi elde etmek için kabul edilebilir bir yöntemdir. serviste tek bir doz intramüsküler veya intravenöz
Yüksek yanlış-pozitif sonuçlar ve düşük spesifiklik seftriakson alabilirler ve birinci basamak tedavi ta­
perineal poşet örneklerinin kullanımını ciddi şekil­ kip ile ayakta oral antibiyotik tedavisine başlayabi­
de sınırlar. lirler.
Üriner nitritler ve lökosit esteraz, mesanesini sık Ateşi ve kusma, dehidratasyon, herhangi bir sepsis
boşaltması çocuklar için tek başlarına duyarlı be­ şüphesi ya da ağızdan antibiyotik alamayan komp­
lirteçler değildir. Üriner nitritler oldukça spesifik­ like İYE olan daha büyük bebekler ve çocuklar,
tirler ve bu nedenle pozitif oldukları zaman yararlı­ ateşleri düşene kadar ve oral antibiyotik kullanabi­
dırlar. lene kadar intaravenöz antibiyotik için hastaneye
Piyüri tek başına İYE'yi doğrulamaya yetmez. Kül­ yatmlmalıdırlar.
tür-negatif piyürinin nedenleri arasında kawasaki Antimikrobiyal terapinin uzunluğu 7-14 gün ara­
hastalığı, pelvik abse veya enfeksiyonlardan (apan­ sında olmalıdır.
disit, pelvik inflamatuar hastalık, kolit), ya da cinsel İYE olan adolesan kız çocukların (>13 yaş) 3 gün­
yolla bulaşan hastalıklar kaynaklı üretrit bulunur. lük oral antibiyotik rejim seçeneği ile yetişkinler
Kültür-negatif dizüri nedenleri arasında kötü hij­ gibi tedavi edilebilir.
yen koşulları ve kıyafetlerden bulaşan viral üretrit / İYE olan ateşli bebeklerde böbrek ve mesane ultra­
sistit, balanitis ve irritan üretrit bulunur. sonografisi yapılmalıdır. Bu test, bir ayaktan olarak
düzenlenen veya yatış sırasında gerçekleştirilen ve
ACİL SERVİS BAKIMI VE genellikle acil servisten kolaylaştırılan tetkiklerdir.
İlk ateşli İYE atlatıldıktan sonra eğer ultrason yük­
TABURCULUK sek dereceli ya da obstruktif üropati göstermez­
Tedavi ve taburculuk hastanın yaşına ve hastalığın se rutin işeme sistoüretrogram gereklidir. Bu test
şiddetine bağlıdır. ayaktan da ayarlanabilir ya da hastaneye yatırma
Hekimler yaşadıkları coğrafi bölgede sık karşılaşı­ sırasında gerçekleşebilir, fakat genellikle acil ser­
lan üriner patojenlerin yerel duyarlılıkları na olma­ viste gerçekleşmez.
lıdır. Tablo 77-1 listelenen ilaçlar genel olarak kabul
270 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ÇOCUKLARDA NÖBET VE Hem konvülzif hem konvülzif olmayan nöbette


78 STATUS EPİLEPTİKUS hasta bilincini kaybeder ve bunu postikal periyod
takip eder.
James C. O'Neill • Absence nöbet postikal durum olmadan kısa bir
Çeviri: Damlanur Kucur epizod olarak gerçekleşir.
• Atonik nöbetlerde hasta aniden kas tonusunu kay­
• Çocuklarda davranışlarda meydana gelen sıra dışı beder ve yere düşer.
hareketler ve değişimler genellikle acil servis baş­ • Miyoklonik nöbetler, hastada ani, kısa ve total vü­
vurularına sebep olur. Bütün bu vakaların çoğunu cut sarsılma hareketi şeklinde olur.
oluştursa da paroksismal vakaların %30 kadarı ya da • Kısmi nöbetler fokaldir, beynin sadece bir kısmını
daha fazlası nöbet olarak yanlış tanılanmış olabilir. içerir, bulgular beynin etkilenen alanı ile ilişkilidir.
• Çoğu nöbet vakası, çocuk acil bölümde görülme­ Basit kısmi nöbette hasta uyanıktır.
den önce durur. Bu yüzden öykü doğru tanı koy­ • Kompleks parsiyel nöbetler de fokaldir fakat bilinç
mak için önemlidir. kaybını da içerirler.
Pediyatrik nöbetlerin pek çok sebebi vardır. Amaç • Status epileptikus "uzamış nöbet" ya da hasta bi­
belirgin sebebi tanımlamak ve tedavi etmektir. Bazı lincini yeniden kazanmadan, tekrarlayan, >5 daki­
nöbetler, acil durum yönetimi ve kapsamlı bir de­ kadan uzun süren nöbetlerdir. Status epileptikusun
ğerlendirme (örn. yenidoğan nöbetleri) gerektirir; erken durdurulması geri dönüşü olmayan nörona!
diğerleri ise çok yaygın ve iyi huyludur; daha küçük bir zararı önlemek açısından önemlidir.
çapta değerlendirilmeleri gerektirir (örn. febril nö­
betler). TANI VE AYIRICI TANI
• Nöbet bozukluğu tanısı ilk olarak öykü ve sorun
EPİDEMİYOLOJİ odaklı bir şekilde elde edilen laboratuar çalışmaları
(başucu glikozu dışında) ile fizik muayaneye daya­
ABD'de hayat boyunca en az geçme ihtimali %9 ol­ lıdır.
masına rağmen nüfusun yaklaşık % l-%2'sinde epi­ Gerçek nöbetler katılma nöbeti, vazovagal olaylar,
lepsi bulunur. hipoglisemi, akut yaşamı tehdit edici olay (ALTE),
Basit febril nöbetler çocuklarda %3 ila %5 arasında iyi huylu uyku miyoklonusu, hareket bozuklukları,
insidansı ile ayrı bir kategori oluşturmaktadır. nokturnal terör, Sandifer sendromu (gastroözofa­
geal reflü hastalığı) ve epileptik olmayan paroksis­
PATOFİZYOLOJİ mal olayları (yalancı nöbet) içeren taklitlerinden
ayırılmalıdır.
• Nöbetler, beyindeki nöronların eş zamanlı ateş­ • Yetişkinlerin aksine, rutin laboratuvar testleri ve
lenmesi paroksismal istemsiz motor aktivite ve/ beyin görüntüleme çoğu basit ateşli nöbetler, baş­
veya davranış ya da bilinç değişikliklerine denir. langıca-dönüşlü komplike nöbetler ya da yeni baş­
Bir ateşleme nöronu sonucu oluşan glutamat sa­ layan ateşsiz nöbetleri kapsayan çoğu pediatrik
lınımı hemen ardından nöbeti başlatan ve yayan nöbet için tavsiye edilmez. Ancak bazı özel durum­
N-methyl-d-aspartic asit reseptörlerini aktive eder. larda acil servis araştırmaları yardımcıdır.
• Nöbetler y-aminobutyric asit (GABA) ile inhibe • Yeni ajanların seviyesi hemen kullanılabilir olına­
edilir ve bu inhibisyonun başarısızlığı nöbetin ya­ yabilir ya da terapiyi yönlendirmek için kullanışlı
yılmasına neden olur. olmayabilirler. Epilepsisi devam eden nöbet, ya da
status epileptikus olduğu bilinen ve hastalarda se­
• KLİNİK ÖZELLİKLER rum ilaç seviyesi saptamaları fenobarbital, fenitoin,
valproik asit ve karbamazepin için yararlıdır.
• Nöbetler generalize (her iki hemisferi içeren, bilinç Serum kimya çalışmaları (örn. elektrolit, magnez­
değişikliğinin eşlik ettiği) veya parsiyel (beynin yum, kalsiyum, keratinin ve kan üreanitrojen sevi­
lokalize bir alanını içeren şekilde olabilir, parsiyel yesi) yenidoğan nöbetleri, infantil spazmlar ve status
nöbetler jeneralizeye dönüşebilir) epileptikus, ya da şüphelenilen metabolik veya gastro­
Konvülzif jeneralize genel bir nöbet beynin her iki intestinal bozukluklar dışında genellikle belirtilmez.
hemisferini ve vücudun her iki tarafını da etkileyen • Serum amonyak, TORCH (toksoplazma, rubella,
ritmik motor katılaşma ve/veya titremeyi kapsar. sitomegalovirüs, ve herpes) titreleri, ve idrar ve
• Konvülzif jeneralize genel bir nöbet de beynin her serum amino asit taraması yenidoğan nöbetlerini
iki yarımküresini etkiler fakat hiçbir motor aktivite değerlendirmede yararlı olabilir.
ortaya çıkarmaz - nöbet etkinliği sadece EEG'de ve Kan gazı analizi yenidoğan nöbetleri ve status epi­
bilinç değişimi seviyesinden fark edilebilir. leptikus endikedir.
BÖLÜM 78 • ÇOCUKLARDA NÖBET VE STATUS EPiLEPTiKUS 271
• EKG PR ve QT aralıkları ve nöbeti tetikleyici kar­ • Benzodiazepinler nöbet geçiren hastada ilk basa­
diyak disritmilerin olasılığını değerlendirmek için mak terapidir ve Tablo 78-l'de özetlenmiştir.
yararlıdır. • Şekil 78-1 benzodiazepine yanıt vermeyen hasta­
• Toksikoloji taraması rekreasyonel uyuşturucu kul­ lar için ikinci basamak farmakolojik seçenekler de
lanımından (örn. kokain) şüphelenilen adolesan­ içermek üzere refrakter status epileptikusun baş­
larda yararlı olabilir. langıç ve devam eden yönetimini özetlemektedir.
• Manyetik rezonans görüntüleme, yeni başlangıçlı Status epileptikusta mümkün olduğu zaman elekt­
nöbetlerin çoğu için tercih edilen beyin görüntüle­ rolit ve glukoz düzeyleri (glikoz, sodyum ve kalsi­
me prosedürüdür, ancak genellikle ayaktan gerçek­ yum) için hızlı yatakbaşı testi tavsiye edilir. iV veya
leştirilir.
10 yerleştirildiğinde eğer uygunsa tam kan sayımı
• Kontrastsız bilgisayarlı tomografi kafa travmasın­
(CBC), tam kimya paneli, karaciğer ve böbrek ça­
dan şüphe edildiğinde, ateşsiz status epileptikus ve
lışmaları ve antikonvülzan düzeylerini isteyiniz.
fokal nöbetler için veya fokal nörolojik bulgular ol­
Diğer çalışmalar da nöbet şüphesinin altında ya­
duğu durumlar için endikedir.
• tan nedene bağlı olarak gerekebilir. Ateşli status
Lomber ponksiyon, meningeal bulguları olan has­
talarda ya da kalıcı bilinç değişikliği bulunan hasta­ epileptikuslu çocukta MSS enfeksiyonu ve lomber
ların yanı sıra neonatal nöbet, infantil spazmlar ve ponksiyon düşünün. Entübe kararı kliniktir, apne
ateşli status epileptikusa sahip hastalarda gerçekleş­ ve hipoksinin en yaygın nedenidir.
tirilmelidir • Entübasyon ile birlikte paralitik kullanılması devam
eden nöbet aktivitesini değerlendirmeyi zorlaştırır
• ACİL SERVİS BAKIMI VE ve status epileptikus da entübe hastalarda sürekli
TABURCULUK EEG monitorizasyonu ayarlanmalıdır.
• Status epileptikusu bulunan tüm hastaların hastane­
STATUS EPİLEPTİKUS ye yatırılması gerekir ve kalıcı nöbet aktivitesi olan­
• Çoğu nöbet 5 dakika içinde durur ve medikal teda­ ların ise yoğun bakıma kabul edilmeleri gerekir.
viye gerek duymaz.Status epileptikus (nöbet etkin­
liği >5 dakika süren ya da >5 dakikalık periyodluk FEBRİL NÖBETLER
çoklu nöbetler), erken tedavi edildiği zaman ilaçla­
• Basit febril nöbetler jeneralize tonik-klonik eşlik
ra daha çok cevap ve medikal tedavi zamanla daha
az etkili hale gelir verir. ettiği <15 dk sürer, 38°C (2100 .4 °F) ateşin, 6 ay 5
• Pediyatrik İleri Yaşam Desteği (PALSt önerileri yaş arası çocukta 24 saatlik bir periyod içerisinde
status epileptikus durumunda bulunan hastalarda sadece bir kere gerçekleşen nöbet olarak tanımla­
uygulanmalıdır. iV erişimi çok önemlidir, ancak nır.
diğer ilaç verme yöntemleri de tedaviyi aksatma­ • Ateşin sebebini tanımlamak ve tedavi etmek febril
mak için kullanılabilir. (10, iM, intranasal, PR, ya başlıca amaçtır ve diğer türlü spesifik laboratuvar
da bukkal) ve radyolojik değerlendirmeler gerekmez.

TABL078-1 Status Epileptikusun Başlangıç Tedavisinde Benzodiazepinler


İLAÇ ROTA DOZ* MAKSİMUM ETKİ BAŞLANGICI ETKİ SÜRESİ
Lorazepam Iv, IO, IN 0.1 miligram/kg 4 miligram 1-5 dk. 12-24 sa.
IM 0.1 miligram/kg 4 miligram 15-30 dk. 12-24 sa.
Diazepam IV, IO 0.1-0.3 miligram/kg 10 miligram 1-5 dk. 15-60 dk.
PR 0.5 miligram/kg 20 miligram 3-5 dk. 15-60 dk.
Midazolam IV, 10 O.1-0.2 miligram/kg 4 miligram 1-5 dk. 1-6 sa.
IM 0.2 miligram/kg 10 miligram 5-15 dk. 1-6 sa.
IN 0.2 miligram/ kg 10 miligram 1-5 dk. 1-6 sa.
Bukkal** 0.5 miligram/kg 10 miligram 4-5 dk. 1-6 sa.
Kısaltma: IN = intranasal.
*Tekrar dozu aynıdır.
**Yaygın olarak çalışılmamıştır
272 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Hasta acile > 5dk nöbet ile ulaşır

Zaman iV kolayca açılamazsa iV var veya


10 yerleştirin kolayca açılıyor

Başlangıç l l
IV/10 lorazepam·
Tedavisi 5 iN midazolam•
dakika (0,2 miligram/kg) (O, 1 miligram/kg)
1O miligram maks 24
- miligram maks
Son saatte maksimum iki
doz (hastane öncesi dahil)

1
5 iN midazolam• IV/10 lorazepam·
dakika (0,2 miligram/kg) (0,1 miligram/kg)

1
-
1O miligram maks 2-4 miligram maks

L.......;:;;;=-��-.-�.;;..;__���---JI
ı
Başarılı IV/10 yol

2inci 7
basamak dakika Fosfenitoin 20 PE/kg iV 20 dk'da
"' tedavi

·-a < 2 yaş çocuklarda, kompleks febril nöbetlerde veya


alerji durumunda, 20 miligram/kg iV fenobarbital 20
·a. dk'da kullanın (maks 800 miligram)

2inci
...e

ı
1. Fenobarbital, 20 miligram/kg, fosfenitoin ikinci basmak tedavi olarak verilmişse, {maks 800 miligram)
basamak
3üncü 2. Fosfenitoin, 20 PE/kg, fenobarbital ikinci basamak tedavi olarak veilmişse
tedavinin
"' basamak 3. Levetirasetam, 20 miligram/kg
Tüm ilaçlar

ı
N infüzyo- iV yoldan
::::, tedavi nundan 4. Valproik asit, 20 miligram/kg
20 dk'da verilir
sonra

4üncü 1. Fenobarbital, 5-1O miligram/kg iV. 0,2-0,4 miligram/kg/dk infüzyon


basamak 2. Propofol, 1-2 miligram/kg; 10 miligram/dk'nın üstünde infüzyon
tedavi 3. Midazolam, 0,2-0,5 miligram/kg, iV yavaş puşe

ŞEKİL 78-l. Status epileptikus tedavisi. IN=İntranazal; PE=fentoin sodyum ekivalanları.

Kompleks febril nöbetler, > 15 dk süren ateş ile, 24 çıkan nöbetler, gözden kaçabilir, fokal olması daha
saatlik periyod içerisinde tekrarlayan fokal nöbet­ olasıdır ve genellikle kötü prognoz taşırlar.
ler olarak tanımlanır ya da <6 ay veya >5 yaş çocuk­ Ateş geçmişine bakılmaksızın, nöbetli yenidoğan­
larda ciddi bir enfeksiyon olmadan gerçekleşir. Son lann sepsis açısından tam bir değerlendirmeye
rehberler, başlangıç durumuna geri dönen ve acil (kan, ürin ve CSF) ve iV antibiyotiklere ihtiyaçları
serviste muayenesi normal olan hastalarda rutin vardır. Yeniden doğum nöbetlerine maternal tari­
lomber ponksiyon ya da nörogörüntülemeyi tavsi­ he bakılmaksızın herpes simpleks ensefaliti neden
ye etmemektedirler. Fakat, sürekli fokal açıklıkları olmuş olabilir. Herpes simpleks virüsü için kan ve
ya da meningeal bulguları bulunan bütün hasta­ BOS testleri ve asiklovir ile tedavi endikedir.
ların ileri acil servis değerlendirmesi ve testlerine Toksikolojik değerlendirme suistimal edilen mad­
gereksinimi vardır.
delerin aşırı kullanımına ya da yoksunluğuna dair
Antikonvülzan terapi basit febril nöbetler için tav­
hekime bir kanıt sağlayabilir. Nöbetli yenidoğan
siye edilmez. Antipiretikler ateşli çocuklarda belir­
lar daha büyük çocuklara göre daha fazla elektrolit
tilmesine rağmen, bu antipiretiklerin sonraki febril
anormallikleri bulundururlar. Kraniyel BT'si, kaza
nöbet önleyebildiğine dair hiçbir kanıt yoktur.
sonucu olmayan travma, intrakranial kanama, en­
farktüs veya kütle için endişeleri değerlendirir.
Yenidoğan NÖBETLERİ Eğer doğuştan metabolizma bozukluğundan şüp­
Yenidoğan ların ( < 1 ay yaş) tam gelişmiş bir nö­ heleniliyorsa, laktat, amonyak ve serum amino ve
rolojik sistemleri yoktur. Bu yaş grubunda ortaya idrar organik asitleri seviyelerine bakılmalıdır.
BÖLÜM 78 • ÇOCUKLARDA NÖBET VE STATUS EPiLEPTiKUS 273
HİPONATERMİ betlerin geçmiş sebebini tanımlamak, başarılı te­
davi için ve doğrudan bakımı kolaylaştıracak diğer
Aşırı su tüketimi(<135 mEq/L) hiponatermiye se­
meseleler için oldukça yardımcı olabilirler.
bep olabilir. Hiponatermi en çok <6 ay bebeklerde
Antikonvülsan ilaçlar alan epilepsili çocuklar nö­
ve bazen atletlerde görülür. Bir günde birkaç bar­
bet ile acil servise getirildikleri zaman, olanak
dak su içen bebekler ya da seyreltilmiş bebek for­
varsa, ilaç düzeyleri kontrol edilmelidir. Epilepsili
mülü içen bebekler hiponatermi için yüksek risk
çocukların ateşli hastalıklara karşı terepatik anti­
taşırlar. Atletler de su intoksikasyonu sıkıntısı yaşa­
konvülzan düzeyleri ile bile daha düşük bir nöbet
yabilirler.
eşiği olabilir.
• Hiponatermi, özellikle sodyum seviyesi <120
mEq/L ise nöbetlere sebep olabilir. Terapinin ama­
cı bu seviyeyi hızlıca> 120 mEq/ı:ye çekerek tedavi VENTRİKÜLOPERİTONEAL ŞANTLI
etmek ya da sonraki nöbetleri önlemektir ve ardın­
ÇOCUKLARDA NÖBET
dan sonraki 24 saat içerisinde sodyum seviyesini • Ventriküloperitoneal (VP) şantı bulunan çoğu ço­
normal seviyeye çekmektir. cuk medikal bir nöbet geçmişine sahiptir. Değer­
• Eğer hasta aktif olarak nöbeti geçmiyorsa, tedavi lendirmeler epilepsi, şant malfonksiyonu ve SSS
seçeneği %3 NaCl'dir. Eğer %3 NaCl alımı için geç enfeksiyonunu içerir.
kalındıysa, status epileptikus durumundaki hasta­ • Şant malfonksiyonuna standard bir yaklaşım, rad­
lar için 20 mL/kg of %0.9 NaCl infüzyonu hemen yografık VP şant serisi, kraniyal BT ya da "hızlı
başlanmalıdır. beyin MRJ"yi (sedasyon olmadan genellikle hızla
gerçekleştirilen hızlı spin eko T2 ağırlıklı görüntü­
HİPOGLİSEMİ ler) içerir. SSS enfeksiyonu şüphesi varsa, şantı BOS
analizi kullanmak için pediyatrik beyin cerraha da­
Hipoglisemi semptomlar olsun olmasın, glukoz se­
nışılmalıdır .
viyesi <50 miligram/dl olarak tanımlanır. Nöbet­
ler hipoglisemi ile gerçekleşebilir, bu yüzden nöbet
durumundaki bütün hastalarda gkukoz seviyesi öl­
KAFA TRAVMALI ÇOCUKLARDA NÖBET
çülmelidir. • Nöbet geçiren akut travmalı çocuklar intrakranial
• Eğer hipoglisemi varsa, hastalar, su içinde 4 mL / yaralanma yaşamış olabilir.
kg'lik % l O dekstroz hızlı infüzyonu tedavi edilme­ • Belirgin önemli travması olan çocuklarda görüntü­
lidir. (daha büyük çocuklarda 2 mL/kg 025.) leme yapılmalıdır. "Darbe nöbetleri" (kafa travma­
sının gerçekleştiği dakikalar içinde meydana gelen
HİPOKALSEMİ nöbetler) ciddi kafa yaralanmaları ile alakalı değil­
dir. Fakat yaralanma sonrası gecikmeli bir şekilde
• Hipokalsemi anormal kalsiyum emilimi, boşaltım
ortaya çıkan nöbetlerin ciddi intrakranial yaralan­
ya da dağıtımı yüzünden gerçekleşir ve aynı za­
ma göstergesi olması daha muhtemeldir.
manda nöbetlere neden olabilir. Hipokalsemi ye­
nidoğan ve küçük bebeklerde daha yaygındır ve
DiGeorge sendromu gibi kongenital anomalilerle
İLK FEBRİL NÖBET
alakalı olabilir. • Basit ateşsiz tek bir nöbetten sonra tekrarlama riski
%10 kalsiyum glukonatile tedavi edilmelidir (5-10 kabaca %40'tır.
dakika boyunca yavaşça 0.3mL/kg uygulayın). • Çoğu nörolog ilk nöbet sonrasında antikonvülzan
ilaçların günlük uygulanmasını tavsiye etmez.
EPİLEPSİLİ ÇOCUKLARDA NÖBET Sadece uzun süreli veya tekrarlayan nöbetlere ta­
nık olan hastalarda, özellikle beraberinde nörolo­
• Epilepsi, iki ya da daha fazla sebepsiz nöbet (örn:
jik bulgu-hasar de varsa, anti-epileptik ilaç başla­
ateş ya da travma) olarak tanımlanır. Nöbetin tü­
tılır. Anti-epileptik ilaç seçimi; nöbet tipi, yan etki
rünü tanımlamak ya da en iyi tedaviyi belirlemek
profili ve yönetim kolaylığına bağlıdır ve genellikle
karmaşık olabilir.
primer hekim ya da bir nörolog ile tartışılmalıdır.
• Aileler, eski kayıtlar ve pediyatrik nörologlar nö-
2 74 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ÇOCUKLARDA BOZULMUŞ KLİNİK ÖZELLİKLER


79 MENTAL DURUM VE KOMA Öykü son dönemdeki hastalıklar, toksin maruzi­
Kathleen M. Adelgais yeti ve travma veya istismar gibi prodromal olay­
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy lara odaklanmalıdır. Daha öncesinde ateşin olup
olmadığını, baş ağrılarını, başı tutamamayı, karın
ağrısın, kusmayı, diyareyi, yürüme bozukluklarını,
• BOZULMUŞ MENTAL DURUM nöbetleri, ilaç yutma hikayesini, palpitasyonları,
güçsüzlüğü, hematüriyi, kilo kaybını ve kızarık­
EPİDEMİYOLOJİ
lıkları sorup; gelişimsel kilometre taşlarını, geçmiş
• Bozulmuş mental durum (BMD) çocuklarda, ço­ medikal hikayesini, immünizasyon hikayesini ve
cuğun gelişimsel düzeyine uygun bir şekilde verbal aile hikayesini gözden geçirmek gerekir.
ya da fiziksel uyarana cevap verememesi olarak ta­ Fizik muayeneyi enfeksiyon belirtiltilerine, trav­
nımlanır. maya, toksidromlara veya metabolik hastalığa
Çocuklarda BMD insidansı ve etyolojileri değiş­ odaklayınız.
kendir ve kurumun tipi ile BMD için kullanılan Nörolojik muayene, çocuğun duyusal uyarana ce­
spesifik tanıma göre değişir. cabını, motor aktiviteyi, pupiller reaktiviteyi, okü­
Resüstasyon, stabilizasyon, tanı ve tedavi aynı anda lovestibüler refleksleri ve solunum şeklini ve bun­
gerçekleşmelidir BMD'deki çocuklarda morbidite larla beraber çocuğun AVPU skorunu (alert, verbal
ve mortaliteyi önlemek için agresif. uyarana cevap, ağrılı uyarana cevap, cevapsızlık) ya
da pediyatrik Glasgow koma skorunu içerir.
PATOFİZYOLOJİ TANI VE AYIRICI TANI
Mental durumda bozulma ya her iki serebral kor­ Çocuklarda BMD'nin ayırıcı tanısı geniştir ve yetiş­
teksin baskılanmasından ya da beyin sapı ve orta kinlerin ayırıcı tanısından hafifçe farklıdır. Tanıdık
beyindeki retiküler aktive edici sistemin baskılan­ kısaltma AEIOU TIPS tanı olasılıklarını organi­
masından dolayı ortaya çıkar, konfüzyon ya da de­ ze etmek için faydalı bir gereç olarak kalmaktadır
liryumdan letarji, stupor ve koma'ya kadar değiş­ (Tablo 79-1).
kenlik gösterir. • Ek tanılar klinik prezentasyona göre yönlendiri­
• BMD ile sonuçlanan patollojik durumlar üç geniş lir ve kan, gastrik sıvı, idrar, gayta, beyin omurilik
kategoriye ayrılabilir: supratentoryal kitle lezyonla­ sıvısı (BOS) incelemelerini, elektrokardiyografi
rı, subtentoryal kitle lezyonları ve metabolik ense­ veya seçilmiş radyografik değerlendirmeieri ıçerir.
falopati. BMD'li tüm hastalarda çabucak yatak başı glukoz
• Supratentoryal kitle lezyonları BMD'ye beyin sapı­ ölçümü alınmlıdır.
na ve/veya diensefalona bası yaparak sebep olmak­ • Menenjit ve ensefalit şüphesi varsa, başlangıç re­
tadır. Fokal motor anomaliler genellikle bilinçteki süstasyonu ve stabilizasyonundan sonra olabildi­
bozukluğun başlangıcından itibaren vardır. Nöro­ ğince hızlı bir şekilde BOS analizi için bir lomber
lojik bozukluk sırasıyla orta beyin, pons ve medul­ ponksiyon yapınız.
ler fonksiyonların kaybı ile beraber, rostralden kau­ • Asit baz durumunun hızlı değerlendirilmesi için
dale ilerler. Supratentoryal lezyonlar kalorik testte, kapnometri faydalı olabilir.
soğuk uyarana doğru yavaş nistagmus ve soğuk • Patolojik oskültasyon bulguları ya da ritm bozuk­
uyarandan uzağa doğru hızlı nistagmus yapar. lukları varsa 12-derivasyonlu EKG yapınız.
Subtentoryal lezyonlar hızlı bilinç kaybına (reti­ • Travma ya da kötüye kullanım şüphesi halinde kan
küler aktive edici sistemin fonksiyon kaybından amonyum düzeyi, serum ozmolalitesi, kan alkol
ötürü), kraniyal sinir anormallikleri, anormal nefes düzeyi, tiroid fonksiyon testleri, kan kurşun düzeyi
şekilleri (örn. Cheyne-Stokes solunumu, nörojenik ve kafa BT'si istemeyi düşünün.
hiperventilasyon, ataksik soluma) ve asimetrik ya Portabl EEG 11011 konvülsif status epilepticus tanı­
da fikse pupillere sebep olur. sını koyabilir.
• Metabolik ensefalopati motor belirtileri ortaya
koymadan önce azalmış bilinç seviyesi ortaya çıka­
ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
rır, bu belirtiler ortaya çıktıklarında simetrik ola­ Başlangıç tedavisinin önemli noktaları havayolu,
rak ortaya çıkarlar. Pupiller refleksler derin anoksi, solunum ve dolaşıındır.
opiyatlar, barbitüratlar ve antikolinerjikler dışında Travma şüphesinde servikal omurları sabitleyin.
intakttır. Solunum bozuklukları sıktır ve genellikle Pulse oksiınetreyi takın ve kapnometri seçeneğini
asit-baz bozukluklarıyla ilişkilendirilir. değerlendirin; oksijen verin.
BÖLÜM 79 • ÇOCUKLARDA BOZULMUŞ MENTAL DURUM VE KOMA 275
TABLO 79-1 AEIOU TIPS Bozulmuş Mental Durum için Kısaltmalar
A Alkol serum seviyeleri <100 miligram/dl olduğunda mental durumda değişiklik oluşabilir. Beraberinde hipoglisemi sık.
Asit baz ve metabolik. Hipotonik ve hipertonik dehidratasyon. Hepatik disfonksiyon, doğuştan metabolizma
bozuklukları, diyabetik ketoasidoz, primer akciğer hastalığı ve hiperkapniye sebep olan nörolojik disfonksiyon
Aritmi/kardiyojenik. Stokes-Adams, supraventriküler taşikardi, aort stenozu, dal bloğu, ventriküler fıbrilasyon,
perikardiyal tamponad
E Ensefalopati. Hipertansif ensefalopati 100-11O mm Hg deki diyastolik basınçlarda ortaya çıabilir. Reye sendromu. HIV.
post immünizasyon ensefalopatisi. ensefalomiyelit.
Endokrinopati. Bozulmuş mental durum bu kategoride oldukça nadirdir. Addison hastalığı BMD veya psikoz ile
gelebilir. Tirotoksikoz ventriküler disritmilerle gelebilir. Feokromositoma hipertansif ensefalopati ile gelebilir.
Elektrolitler. Hiponatremi 120 mEq/1 civarında semptomatik hale gelir. Hipernatremi ve kalsiyum, magnezyum ve fosfor
bozuklukları BMD ye sebep olabilir.
İnsulin hiperglisemi kaynaklı BMD çocuklarda nadirdir, ancak diyabetik ketoasidoz en sık sebeptir. Hipoglisemi bir
çok bozukluğun sonucu olabilir. İrritabilite, konfüzyon, nöbetler ve koma <40 miligram/dl civarındaki kan glukozu
sevielerinde oluşabilir.
lntussusception. BMD ilk ortaya çıkan semptom olabilir.
O Opiyatlar. Evde sık karşılaşılan opiyatlar Lomotil, loperamid, dipheoxylat ve dextrometorpandır. Klonidin, bir alfa
agonisttir ve benzer semptomlara yol açabilir.
Ü Üremi. Ensefalopati, kronik böbrek yetmezliği olan hastaların üçte birinden fazlasında ortaya çıkar. Hemolitik üremik
sendrom aynı şekilde karın ağrısına ek olarak BMD e sebep olabilir. Trombositopenik purpura ve hemolitik anemi de
ani BMD ye sebep olabilir.
T Travma. Künt travması olan çocuklar erişkinlere göre serebral ödem geliştirmeye daha yatkındır. Çocuk suistimal
bulguları çısından değerlendirilmelidir, özellikle retina! kanamaları olan shaken baby sendromu açısından.
Ttlmör. Primer, metastatik ya da meningeal lösemik infiltrasyon.
Termal. Hipo veya hipertermi.
İnfeksiyon (enfeksiyon). BMD'nin çocukta en sık sebeplerinden biri. Menenjit ayırıcı tanı listesinde yükseklerde
olmalıdır. özellikle ateşli çocuklarda.
İntraserebral vasküler bozukluklar. Subaraknoid, intraserebral ya da intraventriküler kanamalar travma, rüptüre
anevrizma veya arteriyovenöz malformasyonlarla görülebilir. Venöz tromboz ağır dehidratasyonu veya mastoidin,
orbitanın, orta kulağın veya sinüslerin piyojenik enfeksiyonunu takip edebilir.
P Psikojenik. Pediyatrik yaş grubunda nadirdir, okülovestibüler refleksler dahil olmak üzere normal nörolojik muayeneye
rağmen cevapsızklık ile karakterizedir.
(Poisoning) Ze!>ir!enme. İlaçhır veya toksinler kaz,.>.yfa, Hı.maile y? d� suistimal ile veya intihar amaçlı olarak yutulabilir.
S (Seizure) Nöbet. Yaygın motor nöbetler sıklıkla çocuklarda uzamış cevapsızlıkla ilişkilidir. Genç febril bir hastada nöbet
intrakranyal enfeksiyonu düşündürür. Şant fonksiyon bozukluğu hidrosefalisi için ventriküloperitoneal şantı olan
hastalarda düşünülmelidir.

• Şok belirtileri için sıvı resüstasyonu sağlayın (20 • BMO'nin benign ya da geçici sebepleri acil serviste
ml/kg'den, ihtiyaç halinde üç defa) tedavi ve monitörize edilebilinip, gözlem sonrası
Yatak başında glukozu belirleyin ve hipoglisemiyi 4 taburcu edilebilse de, BMO'li bir çok infant ve ço­
ml/kg'den 010 ile infantlarda, 2 mi /kg'den 025 ile cuk yoğun bakım ünitesine yatışa ihtiyaç duyar.
çocuklarda tedavi edin.
Hipotermi ya da hipertermiyi tedavi edin.
Nöbetleri benzodiyazepinler ile kontrol altına alın BAŞAGRISI
(örn. lorazepam, O.l miligram! kg IV/IO) EPİDEMİYOLOJİ
Opiyat ya da klonidin overdozu şüphesinde O.Ol
0.1 miligram/kg'dan IV/IO her iki dakikada bir, ih­ • Baş ağrısı, pediyatrik acil servis ziyaretlerinin
tiyaç halinde naloksan verin. % l'ine kadar olan kısmını kapsar.
Saf benzodiyazepin overdozu şüphesinde O.O 1 mg/ Çocuklarda, baş ağrılarının büyük çoğunluğunun
kg'dan IV/IO flumazenil verin. benign bir etyolojisi vardır. Baş ağrısının oksipital
• Endike olduğu spesifik bir toksin yutulmamışsa ya
yerleşimi ve çocuğun baş ağrısının niteliğini tarif
da serum pH<7.0 değilse, sodyum bikarbonattan
kaçının. edememesi durumu potansiyel olarak altta yatan
• Sepsis ya da menenjit şüphesi olan hastalara, eğer ciddi bir durumla ilişkilidir.
unstabilse lomber ponksiyondan da önce, ampirik Baş ağrısıyla prezente olan yeni gelişen nöroşirur­
geniş spektrumlu antibiyotiğe olabildiğince erken şik durumlar genellikle nörolojik bulgularla ilişki­
başlayın. lidir.
276 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

PATOFİZYOLOJİ Benign baş ağrıları okul çağındaki çocuklarda daha


sık görülür ve genellikle pulsatil olarak tarif edilir.
Baş ağrısının patogenezi komplekstir ve sebebe Unilateral/bilateral, yer olarak frontal - temporal
göre değişiklik gösterir. Beyin, kranyum ve altın­ olurlar ve ilişkili nörolojik belirti ve bulgu olmadan
daki bir çok meninkste ağrı reseptörü yoktur. Ağrı, hafiften çok şiddetliye değişiklik gösterebilirler.
skalpın epidermisi ile kafatasının periosteum'u ara­ Hayatı tehdit edici baş ağrıları okul öncesi dönem­
sındaki yapılarca algılanır. deki çocuklarda daha sıktır. Eğer tarif edilebilirse,
Ekstrakraniyal ağrı, servikal sinir köklerinden, ağrı oksipital ve sıkışma tarzında olabilir. Ağrı ge­
kraniyal sinirlerden ya da baş boyun bölgesindeki nellikle çok şiddetlidir ve baş ağrısı foka) defisitler,
spesifik alanlarda ağrı olmasına sebep olan kasları papillödem, ataksi ve BMD gibi nörolojik değişik­
çaprazlayan ekstrakranyal arterlerden çıkabilir. liklerle ilişkilidir.
İntrakraniyal ağrı, venöz sinüslerden, dural ven ya Sekonder baş ağrısını düşündüren fiziksel bulgular
da arterlerden ve beynin tabanındaki arterlerden kan basıncı anormalliklerini, nukal sertliği, baş tu­
çıkabilir. Posterior fossa ağrısı vagus ve glossofa­ tamamayı, ptozisi, retina) kanama ya da optik sinir
ringeal sinirlerdeki nosiseptörlere sekonder olarak bozukluğunu, görme alanı defektlerini, yürüme
oksiputa, kulağa ya da boğaza vurabilir. bozukluklarını yada foka) motor veya duyu bozuk­
luklarını içerir (Tablo 79-3 ).
KLİNİK ÖZELLİKLER
Baş ağrıları primer ya da sekonder olarak sınıflan­ TANI VE AYIRICI TANI
dırılabilir; primer baş ağrıları fizyolojiktir (migren, Çocuk hastalarda tanısal yaklaşımı yönlendir�ek
gerilim), ancak sekonder baş ağrılarının anat?m�k için yapılmış kanıta dayalı bir çalışma yoktur. in­
_
bir temeli vardır ( vasküler malformasyonlar, tumor celemelerin seçimine öykü ve fizik muayeneye göre
ya da enfeksiyon). Tablo 79-2 primer ve sekonder karar verilmelidir.
ağrı ayrımı yapabilmek için yardımcı olacak öykü Rehberler, rekürren baş ağrısı ve normal nörolojik
ve fizik muayene unsurlarını özetlemektedir. muayenesi olan çocukta rutin görüntülemenin en­
Sekonder baş ağrısı, akut başlangıç, sabah kusması, dike olmadığını söylemektedir. Nörogörüntüleme
davranış değişiklikleri, BMD, "en şiddetli ağrı", uy­ (bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans
kudan uyandırıcı, ateşle ilişkili, travma ya da toksin görüntüleme) travma durumunda ya da öykü veya
maruziyeti, öksürükle, valsalva ya da pozisyonla fiziksel muayene sekonder tip baş ağrısını düşün­
kötüleşme özellik1eriyle düşünülür. dürüyorsa endikedir.
TABLO 79-2 Sekonder Başağrısını Eğer enfeksiyondan ya da subaraknoid kanamadan
Düşündüren Özellikler
şüpheleniliyorsa lomber ponksiyon yapın.

ÖYKÜDEKİ TANIMI FİZİKSEL BULGULAR


ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Öyküdeki tanımı • Fiziksel bulgular
• Ani başlangıç ilk ya da en • Bilinç değişikliği Primer baş ağrısını sekonderden ayırt etmek için
kötü ağrı • Septik ya da toksik iyi bir öykü alın ve iyi bir fizik muayene yapın.
• Post travmatik görünüm Sekonder baş ağrıları için, altta yatan sebebi tedavi
• Ateş veya ense sertliği ile • Eksternal kafa travması
varlığı
edin ve ağrıyı kontrol edin. Narkotikler, sekonder
birlikte
• Aksırık, öksürük, valsalva • Bradikardi, hipertansiyon baş ağrılarında kullanılabilir ancak primer baş ağ­
manevrası, yatma ile ya da düzensiz solunum rılarının kontrolünde rolleri yoktur. Sekonder baş
şiddetlenme • Terleme ağrıları için, 0.1 miligram/kg'dan iV morfin ya da
• Sabahları kusma ve/veya • Fasyal herpes zoster asetaminofenli hidrokodon (hidrokodon kısmı 0.1
gittikçe kötüleşen ağrı • Peteşi miligram/kg olmak üzere, PO) vermeyi düşünün .
• Bilinç değişikliği ya • Cafe au Lait lekeleri ya da
da foka! nörolojik ash leaf lekeleri Primer baş ağrıları için, öyküdeki özelliklere göre
semptomlar • asimetrik pupiller yanıt tanı konan baş ağrısı tipine göre tedavi verin. Çoğu
• Davranış değişikliği • Pitozis primer baş ağrısı ilk sıra oral ilaçlar ile tedavi edile­
• Ağrının yapısında • Görme alanı defekti bilir, tipik olarak 1O miligram/kg'dan PO ibuprofen
değişiklik (kronikse) veya • Retina! hemoraji ya da ya da 15 miligram/kg'dan PO/PR asetaminofen ye­
ağrı şiddetinin artışı optik disk distorisyonu
terlidir.
• Toksin maruziyeti • Motor ya da duyusal
• Ailede subaraknoid yanıtlarda asimetri Migrenler için, 0.15 miligram/kg'dan iV proclor­
kanama öyküsü • Triomegali perazin'i, triptan kullanılmaması ve distonik re­
• Ani başlangıç • Ense sertliği aksiyonları engellemek için 1 miligram/kg'den iV
• İlk ya da şimdiye kadarki • Başı tutamama difenilhidramin ile verin. Dihidroergotamin 0.1
en kötü miligram/kg (6-9 yaş için), 0.15 miligram/kg (9-12
BÖLÜM 80 • ÇOCUKLARDA SEN KOP VE ANi ÖLÜM 277
TABLO 79-3 Başağrısının Olası İkincil Nedenlerinin Fizik Muayene Bulguları
MUAYENE
BİLEŞENİ BULGU POTANSİYEL NEDENLER
Büyüme Yaşa göre anormal boy, kilo, baş Sistemik hastalık göstergesi gelişememe, artan İntrakraniyal basıncı
parametreleri çevresi düşündüren baş çevresi büyümesi
Yaşamsal belirtiler Anormal kalp atış hızı, tansiyon, İntrakı-aniyal hipertansiyon ve yaklaşan herniyasyonun göstergesi
solunum hızı, sıcaklık bradikardi, hipertansiyon ve düzensiz solunum (Cushing triadı);
hipertansif krizde başağrısı ile ilişkili şiddetli hipertansiyon; olası
metabolik asidoz (om diyabetik ketoasidoz) göstergesi taşipne;
SSS ya da sistemik enfeksiyonun (menenjit, ensefalit, viral
sendrom) göstergesi olası ateş.
Kafa ve boyun Kraniyal ya da karotiste üfürüm Arteriovenoz malformasyon
Travma bulguları Kazaya bağlı olan ya da olmayan kazasız travma
Gözler Papllödem Artan intrakraniyal basınç
Tek taraflı konjonktival kızarıklık, Küme başağrısı
gözyaşı, göz kapağı ödemi
Retina! hemoraji Kazayla olmayan travma
Bilateral periorbital odem, yuzde Sinuzit
duyarlılık, burun akıntısı
Kulak, burun, Enfeksiyon bulguları Otitis media, mastoidit, sinuzit, farenjit (streptokokal farenjit dahil),
boğaz dental apse ya da çürük
Malokluzyon, temporomandibular Teınporomandibular eklem dlsfonksiyonu
eklem duyarlılığı
Kalp Üfürümler Embolik olay ya da serebral apse riskiyle birlikte potansiyel şant
lezyonu
Cilt Cafe au !ait lekeleri, ash- Norofıbramatoz, tuberoz skleroz, konjenital vaskuler
leaf lekelen, vaskuler malformasyonlar (SSS hemoraji riski)
malformasyonlar

yaş için) ya da 0.2 miligram/kg (12-16 yaş için) bir


alternatiftir, ancak kompleks migreni olan hastalar­ 80 ÇOCUKLARDASENKOPVE
ANİ ÖLÜM
da kontrendikedir.
Küme ve gerilim baş ağrıları genellikle migren gibi Derya Caglar
idare edilir. Sumatriptan 10 mg (20-39 kg) ya da Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy
20 mg (>40 kg) intranazal olarak ya da 0.06 milig­
ram/kg'dan subkutanöz olarak beraberinde yüksek EPİDEMİYOLOJİ
akımlı oksijen (7 L/dakikadan, kapalı devre bir
maske ile) küme tipi baş ağrılarında etkili olabilir. Senkop adölesanlarda sıktır, daha küçük çocuklar­
Gerilim tipi baş ağrıları 1 O mg/kg'dan ibuprofen da daha nadirdir. Adölesanların %20-%50 kadarı
gibi ilk sıra oral tedaviye genellikle cevap verir. en azından bir senkop atağı tecrübe eder. Bu du­
Baş ağrısının tekrar etmesini önlemek için potan­ rum geçici ve genellikle bir defalıktır.
siyel olarak presipite eden faktörlere yönelik tedavi Benign senkopun en sık karşılaşılan tipi nöral ara­
edin. Genellikle, primer baş ağrısı olan çoğu has­ cılı (vazovagal) senkoptur.
ta semptomların rahatlamasıyla taburcu edilebilir. Kardiyolog veya nörologa yönlendirilen çocukların
İnatçı baş ağrısı olan hastaların servise yatma ihti­ yüzde yirmisi ciddi bir hastalık tanısı alır.
yacı olabilir. Çocuklarda ani beklenmeyen ölüm, tüm pediatrik
Yeni çıkan bir sebebe bağlı sekonder baş ağrısı olan ölümlerin %2.3'üdür. Ani kardiyak ölüm bu vaka­
hastalar (örn. menenjit, tümör, ağır hipertansiyon ların yaklaşık üçte birine tekabül eder.
ya da kanama) eksiksiz bakım için servise yatırıl­ Travma dışında, sporla ilişkili ölümlerin en sık se­
malıdır. bebi ani kardiyak ölümdür, ani kardiyak ölüm fut­
bol, basketbol ve atletizmle daha sık ilişkilidir.
Bilinen kardiyak hastalığı olmayan adölesan atlet­
lerde ani kardiyak ölümün en sık iki sebebi hipert­
rofık kardiyomiyopati ve aberan koroner arterler­
dir.
278 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Çocuklarda kardiyak ölümün diğer sebepleri mi­ TABLO 80-l Çocuk ve Adölesanlarda
yokardit, kardiyomiyopati, konjenital kalp hastalığı Senkop Sebepleri
ve iletim bozukluklarıdır.
Nöral aracılı: Çocuklarda en sık senkop sebebi.
Ortostatik: ayakta dururken baş dönmesi.
• PATOFİZYOLOJİ Durumsal: ürinasyon, defekasyon, öksürük ve yutma.
Senkop beynin çalışmasının geçici olarak bozul­ Familya! disotonomi
ması sonucu ortaya çıkan geçici bilinç kaybıdır ve
Kardiyak disritmiler: Genellikle hızla başlayıp biten olaylar.
genellikle serebral hipoperfüzyona sebep olan ye­ Uzamış QT sendromu
tersiz kardiyak output sebebiyle ortaya çıkar. Wolff-Parkinson-White sendormu
Vasküler senkop ayaklarda venöz göllenmenin Hasta sinüs sendromu: geçirilmiş kalp ameliyatıyla ilişkili.
oluşmasının ventriküler preloadda azalmaya bu­ Supraventriküler taşikardi
nun da nabızda ve miyokardiyal kontraktilitede Atriyoventriküler blok: konjenital kalp hastalığı olan
kompansatuar artmaya sebep olması ile gelişir. çocuklarda sık.
Nöral aracılı senkop (NAS), ya da refleks senkop, Pacemaker bozukluğu
atriyumlardaki, ventriküllerdeki ve pulmoner ar­
terlerdeki reseptörler venöz dönüşte bir azalma Yapısal kalp hastalığı
saptadığında vagal sinir üzerinden gelen efferent Hipertrofik kardiyomiyopati: zorlanmaya bağlı senkop
gelişte en sıktır, ancak bebekler konjestif kalp
beyin sapı cevabının bradikardi, hipertansiyon ya
yetmezliği ve siyanozla gelebilir; kesinleştirmek için
da her ikisine birden sebep olmasıyla ortaya çıkar.
ekokardiyografi zaruridir.
NAS'un vazovagal, ortostatik, durumsal (idrar çı­ Dilate kardiyomiyopati: idiyopatik olabilir, post
karma, öksürme) ve familya! tipleri vardır. NAS miyokardit olabilir veya konjenital olabilir
genellikle mide bulantısı, sıcaklık ya da sersemlik
hissini takiben yavaş yavaş görüntünün kaybolma­ Konjenital kalp hastalığı
sıyla ortaya çıkar. Valvüler hastalıklar: aortik stenoz sıklıkla konjenitaldir,
• Kardiyak senkop, intrinsink bir kardiyak problem Ebstein malformasyonu veya mitral valv prolapsusu (ki
sebebiyle kardiyak outputun bozulması sonucu artmış ani ölüm riski ile ilişkili değildir)
ortaya çıkar. Bu sebepler taşidisritmiler, bradidis­ Disritmojenik sağ ventriküler displazi
ritmiler, akış obstrüksiyonu ve miyokardiyal dis­ Pulmoner hipertansiyon: dispne veya zorlanma, egzersiz
intoleransı. nefessiz kalma.
fonksiyonu içerir. Bu sebeplerden dolayı ortaya çı­
Koroner arter anormallikleri: aberran sol ana arter fiziksel
kan senkop genellikle hızla başlar ve hızla biter ve
egzersiz sırasında eksternal bası yapar
egzersiz tarafından tetiklenebilir.
Uzun QT sendromu, herediter ya da akkiz olabi­ Endokrin anormallikler: hipertiroid, hiperglisemi, adrenal
lir, hipertrofik kardiyomiyopati ile ilişkilidir ve yetmezlik
ani kardiyak ölüm olgularının yarısının sebebi­ İlaçlar ve uyuşturucular: antihipertansifler, trisiklik
dir. Uzun QT sendromu olan hastaların EKG'de antidepresanlar, kokain, diüretik, antidisritmikler
QTc>0.44 saniyedir. QT intervalini uzatabilecek
olan ilaçlar antibiyotikler, trisiklik antidepresanlar Gastrointestinal bozukluklar: reflü
(TCAlar), antipsikotikler, antifungaller, GI motilite
ve anti emetik ajanlar, antihistaminikler, antiarit­
Senkopun ciddi sebepleriyle ilişkili olan risk fak­
mikler ve iştah baskılayıcılardır.
Senkopun diğer bilinen sebepleri, nefes tutma, hi­ törleri olaydan önce efor sarfetme, kişisel ya da ai­
perventilasyon, hipoglisemi, histeri ve atipik mig­ lesel kardiyak hastalık ya da disfonksiyon öyküsü,
rendir. rekürren epizotlar, ilişkilendirilmiş göğüs ağrısı ve
Belirgin serebral hipoperfüzyona sebep olabilecek palpitasyonlar ya da uzamış bilinç kaybını içerir.
her olay ani ölüme sebep olabilir. (Bknz. Tablo 80-2)
Senkopla kolaylıkla karıştırılabilecek durumlar
• KLİNİK ÖZELLİKLER Tablo 80-3'te sık ilişkili semptomlarla beraber ve­
rilmiştir.
Senkop kısa süreli bilinç kaybının eşlik ettiği ani
düşmedir.
İstemsiz motor hareketler her türlü senkop duru­ TABLO 80-2 Ciddi Nedenlere Bağlı Senkop
munda ortaya çıkabilir, ancak en sık nöbetlerde
I
i Açısından Risk Faktörleri
olur.
Olay öncesi efor öyküsü
Çocukların üçte ikisi durum ortaya çıkmadan ser­ Hastada kalp hastalığı öyküsü
semlik ya da baş dönmesi tecrübe edebilir. Ailede ani ölüm, sağırlık veya kalp hastalığı öyküsü
Tablo 80-1 senkopun sık sebeplerini kategorilerine Tekrarlayan ataklar
göre listelemektedir. Yatar pozisyondaki ataklar
Yapısal kardiyak hastalıklar, kardiyak disfonksiyon, Uzamış bilinç kaybı
ritm bozuklukları ve sistemik hastalık ani kardiyak Eşlik eden göğüs ağrısı veya çarpıntı
Kardiyak iletimi değiştirebilen ilaçların kullanımı
ölümü predispoze eden faktörlerdir.
BÖLÜM 81 • iNFANTVE ÇOCUKLARDA HiPOGLiSEMi VE METABOLiK ACiLLER 279
• Belirgin vazovagal epizotu olanlar dışında tüm has­
TABLO 80-3 Bayılmayla Karışabilen
talara EKG yapılmalıdır. QT intervali değerlendi­
Durumlar
rilmelidir. Hipertrofık kardiyomiyopatisi, uzamış
Baziler migren: Baş ağrısı, nadir bilinç kaybı, diğer nörolojik QT intervali ya da diğer kardiyak disritmileri olan
belirtiler hastalar bir kardiyoloğun konsültasyonunda idare
Nöbet: Motor aktivite ile aynı anda bilinç kaybı, uzamış
postiktal faz
edilmelidir.
Vertigo: Dönme veya çevrilme hissi, bilinç kaybı yok • Bilinen kardiyak hastalığı olan ya da karidyak has­
Histeri: Bilinç kaybı yok, duruma kayıtsızlık talıktan şüphelenilen hastalarda ekokardiyogram
Hipoglisemi: Bilinç kaybına kadar olan konfüzyon süreci, yapılmalıdır.
düzelme için glukoz • Ani ölümden resüsite edilmiş olan hastalara, ar­
uygulamasına ihtiyaç restin sebebi açıkça belli değilse, kreatinin fosfo­
Katılma nöbetleri (nefes tuuna nöbeti): Durum öncesi
kinaz (CPK-MB) ve Troponin l'yı içeren tam bir
ağlama, 6-18 aylık bebeklerde
Hiperventilasyon ciddi hipokopni senkopa neden olabilir değerlendirme yapılmalıdır. Arrestten doğabilecek
komplikasyonlar açısından dikkatli olunmalıdır.
Tüm bu hastalar pediatrik yoğun bakım ünitesine
yatırılmalıdır.
• TANI VE AYIRICI TANI Senkop episodu için açık bir sebep bulunamazsa,
• Öykü ve fizik muayenedeki spesifik hiç bir şey gü­ çocuk primer hekimi tarafından değerlendirilip ta­
venilir bir şekilde vazovagal senkop ile diğer sebep­ kip edilmek üzere taburcu edilebilir. Ancak, çocu­
leri birbirinden ayırt edemez. Ancak, iyi bir öykü ğun kardiyak risk faktörleri ya da egzersizle ortaya
ve özellikle kardiyak muayeneye odaklı iyi bir fizik çıkan semptomları varsa, bir kardiyologa yönlen­
muayene ciddi sebepler için şüphe oluşmasına yar­ dirmek gerekir, aynı zamanda kardiyoloji onay ver­
dımcı olabilir. mediği sürece her türlü spor yasaklanmalıdır.
Senkoplu çocukları değerlendirmek için en önemli • Kayıtlı disritmisi olan çocuklara, sürekli kardiyak
basamak detaylı bir öyküdür, ilaçları, uyuşturucuları, monitörizasyon yapılması gerekir. EKG'si normal
besinleri ve alınan ek maddeleri içermelidir. olan, ancak öyküsü disritmik bir duruma işaret
Egzersiz sırasında bayılma daha önemli bir sebebi eden çocuklar ayaktan monitorizasyon ve kardiyak
gösterir. Senkop yapan sebeplerin çoğu, çocuklarda incelemeye adaydırlar.
ani ölüme de sebep olur. Ani ölüm gelişen çocukla­
rın yaklaşık %25'inin senkop öyküsü de vardır. An­
cak, senkop oldukça sık ortaya çıkan bir durumdur
ve bir senkop epizotu tek başına artmış ani ölüm
riskiyle ilişkili değildir.
• Eğer görgü tanıkları hastanın ölü gibi göründüğü­ İNFANT VE ÇOCUKLARDA
nü ya da kardiyopulmoner resüstasyonun yapıldı­ 81 HİPOGLİSEMİ VE
ğını söylerlerse, ciddi bir patolojik durum araştırıl­ METABOLİK ACİLLER
malıdır.
• Kardiyak disritmi eğer senkop korku, öfke, şaşkın­ Matthew Hansen
lık ya da fiziksel zorlanma ile ilişkiliyse şüphelenil­ Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy
melidir.
• Fizik muayene tam kardiyovasküler, nörolojik ve
pulmoner muayeneyi içermelidir. Kardiyovasküler
muayenede göze çarpan her türlü anormallik ek ça­ EPİDEMİYOLOJİ
lışma gerektirir. • Hipoglisemi, daha büyük çocuklara göre yenido­
ğanlarda ve infantlarda daha sıktır. İnfant ve ço­
ACİL SERVİS BAKIMI VE cuklarda hipoglisemi ile ilişkili durumlar Tablo 81-
1'de özetlenmiştir.
TABURCULUK • Konjenital adrenal hiperplazi, her 10.000 canlı do­
• Eğer öyküden hareketle açıkça vazovagal senkop ğumdan birinde ortaya çıkmaktadır. Etkilenen ye­
ortaya konuyorsa rutin laboratuar çalışmaları ge­ nidoğanların yüzde yetmişbeşi klasik tuz kaybetti­
reksizdir. Laboratuar değerlendirmeleri öyküye, ren virilizan varyantın belirtilerini gösterirler.
fizik muayeneye ve klinik şüpheye göre yapılır. Ati­ • Doğumsal metabolizma bozuklukları geniş bir
pik prezentasyonu olan ya da korkutucu semptom­ grup nadir hastalığı içerir ve bir çoğu ABD yenido­
ları olan hastalarda, serum biyokimyası, hematok­ ğan tarama programlarına dahildir, ancak taranan
rit, tiroid fonksiyon testleri, göğüs grafısi ve idrarda bozukluklar eyalete göre farklılıklar göstermekte­
ilaç taraması yapılabilir. dir.
280 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

TABLO 81-1 • Yenidoğanda ve infantlarda hipoglisemi genellikle


Çocuklarda Hipoglisemi ile
İlişkili Durumlar non spesifiktir ve kötü beslenme, gerginlik, kusma,
iştahlı açlık, letarji, değişmiş kişilik, tetrar eden ko­
PERİNATAL PERİYOT BEBEKLİK VE ÇOCUKLUK
lik benzeri semptomlar, hipotoni ve hipotermi ile
Diyabetik annenin bebeği İdiyopatik ketotik ilişkilidir.
hipoglisemi/açlık • Hipoglisemi genellikle kritik bir hastalığa ( örn.
Konjenital kalp hastalığı Diyabetes mellitus/endokrin sepsis) eşlik eder ve o hastalığın özellikleri klinik
bozukluk
durumu domine edebilir.
Enfeksiyon sepsis Enfeksiyon/sepsis • Konjenital adrenal hiperplazi sıklıkla yaşamın
Adrenal kanama Doğuştan metabolizma ikinci haftasında letarji, kötü beslenme, irritabili­
bozuklukları te, kusma ya da şok gibi semptomlarla gelebilir. Kız
Hipotermi Hipotermi bebekler genellikle virilize cinsel organa sahiptir
Anne tarafından İlaçla indüklenen (salisilatlar ( örn. kliteromegali).
hipglisemiye sebep olan vs) • Metabolizmanın doğuştan bozuklukları sepsis,
ilaç kulla111mı Hiperinsülinizm konjenital adrenal hiperplazi ya da hipoglisemiye
Maternal eklempsi İdiyopatik benzeyen nonspesifik semptomlarla gelir. Nöbetler
Fetal alkol sendromu de olabilir.
Hipopitüiterizm
TANI VE AYIRICI TANI
PATOFİZYOLOJİ • Semptomatik olan her hastada plazma glukoz kon­
• Küçük çocuklar daha yüksek bazal metabolik hız santrasyonu <45 miligram/dl, semptomatik olma­
ve daha az glikojen deposu sebebiyle hipoglisemiye yan hastalarda da <35 miligram/dl hipoglisemi ta­
daha yatkındır. nısı koydurur. Kritik olarak hasta olan her çocukta
• Uzun zamandır beslenmemiş 2 yaş altı çocuklarda yatak başı glukoz tayini hemen yapılmalıdır.
neredeyse tüm endojen olarak üretilen glukoz be­ • Hipogliseminin ayırıcı tanısı yaşa göre değişir ve
yin tarafından kullanılır. bir çok sistemik bozuklukla, hastalıkla ya da madde
• Glukoz seviyeleri düştükçe, glukagon, kortizol, bü­ alımıyla birlikte olabilir ancak sıklıkla sepsis, kon­
yüme hormonu ve epinefrini de içeren tersini-dü­ jenital kalp hastalığı ve doğuştan rnetabolik bozuk­
zenleyici hormonlar salınır ve glukoneogenezi sti­ luk gibi hastakları da içeren kritik hastalık sebepli­
müle eder. Epinefrin salınımının klinik etkilerine dir.
adrenerjik cevap denir. • Konjenital adrenal hiperplazide görülen klasik
• Konjenital adrenal hiperplazi, kortizol üretim yola­ elektrolit anormallikleri hiponatremi ve hiperkale­
ğındaki bir çok enzimden birinin eksikliği sebebiy­ midir. Ayırıcı tanı sepsis, konjenital kalp hastalığı
le ortaya çıkar.
ve metabolik hastalıkları içerir.
• Metabolizmanın doğumsal bozuklukları, yağ, kar­ • Spesifik metabolik hastalıkların tanısı Acil servis
bonhidrat veya proteinin anormal metabolizma­
bakımının kapsamının çok dışındadır ve başlan­
sından kaynaklanır; semptomlar metabolik düzen­
sizlikten dolayı biriken toksik substratlar sebebiyle gıç stabilizasyonu için gerekli değildir. Anahtar lab
ortaya çıkar. tetkikleri glukoz, idrar ketonu, plazma amonyumu,
tam metabolik tarama, kan gazı analizi ve laktattır.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Hipoglisemik hastalar ya nöroglikopenik ya da ad­
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
renerjik belirti ve bulgularla gelirler. TABURCULUK
• Hipoglisemi ile ilişkili nörolojik semptomlar bo­ HİPOGLİSEMİ
zulmuş bilinç seviyesi, foka! nörolojik defısitler ve
• Dekstroz dozu, her yaştan hasta için 0.5-1 gram/kg
küçük infantlarda nöbetleri içerir, bunların yanın­
da büyük çocuklarda konfüzyon, ataksi ve bulanık dır, IV, IO, NG, ya da PO verilebilir. Tablo 81-2 yaşa
görme vardır. göre hipogliseminin acil serviste idaresini özetle­
• Hipoglisemiyle ilişkili adrenerjik semptomlar ank­ mektedir.
siyete, taşikardi, terleme, tremor, solgunluk, güç­ • %25'lik veya %50'lik dektoz solusyonu verilmesi,
süzlük, karın ağrısı ve irritabiliteyi içerir, bu semp­ küçük hastalar için önerilmemektedir zira ikisi de
tomlar küçük infantlarda bulunmayabilir. hiperozmolardır ve küçük venlerde flebit, ekstra-
BÖLÜM 81 • iNFANTVE ÇOCUKLARDA HiPOGLiSEMi VE METABOLiK ACiLLER 281
Zayıf beslenme Kan glukoz/Kalsiyum/ KONJENİTAL ADRENAL HİPERPLAZİ VEYA
Kusma Amonyak/pH/C02, İdrar ADRENAL YET MEZLİK
ketonları
Letarji Standart resüstasyon çabaları hastanın durumu
Konvülziyon Kriz sepsisi taklit eder (uygun iyileştiremiyorsa ve özellikle sebep olarak adrenal
Kusma kültürler alınmalı)
yetmezlik düşünülüyorsa ampirik olarak hidrokor­
Hipoglisemi-glikojen tizon uygulayın. Doz yenidoğanlar ve infantlar için
depo hastalığı 25 miligram, çocuklar için 50 miligram ve adöle­
sanlar için 100 miligramdır. Hidrokortizon IV, IO
Hiperamonyemi­
üre siklus defekti
veya IM olarak tüm yaş gruplarında verilebilir.
Kan glukozu, kalsiyum Konjenital adrenal hiperplazisi ve EKG değişiklik­
Amonyak
Hiperamonyemi + asidoz; leri ya da aritmilerle ilişkili hiperkalemisi olan has­
pH. co2 talan lOOmiligram/kg'dan IV kalsiyum glukonat
Organik asit bozuklukları
ile tedavi edin. Yenidoğanlara insülin ve glukoz ver­
İdrar ketonıarı
Normal amonyak + asidoz; meyin, bu daha derin hipoglisemiye sebep olabilir.
Aminoasidopatiler
Asemptomatik hiperkalemi hidrokortizon tedavisi
(örn: akçaağaç şurubu idrar)
ile düzelecektir.
Asidoz +, İdrarda keton yok;
Yağ asidi oksidasyon defekti
DOGUŞTAN METABOLİZMA
ŞEKİL 81-1. Şüpheli metabolik hastalığa yaklaşım BOZUKLUKLAR!
• Doğuştan metabolizma bozukluğu olan çocukların
başlangıç stabilizasyonu, 10-20 ml/kg'den normal
salin bolusları ile dolaşım hacminin düzeltilmesine
odaklanır, katabolizmayı ve toksik metabolitlerin
üretimini durdurmak ve eliminasyonunu arttırmak
için glukoz verilir.
• Havayolunu ve solunumu stabilize edin ve destek­
leyin, sedasyon ve mekanik ventilasyona ise dik­
vazasyon, çevre doku nekrozu ile yenidoğanlarda katli yaklaşın, çünkü ağır metabolik asidoz yetersiz
intrakraniyal kanama riskini arttırır. ventilasyon hızı sebebiyle oluşacak olan rölatif res­
• IV ya da IO yol açılamazsa, 0.3 miligram/kg gluka­ piratuar asidoz sebebiyle kötüleşebilir.
gon IM düşünülebilir. Glukagon yalnızca glukojen Hipoglisemi tedavisi Tablo 81-2'de özetlenmiştir.
depoları olan hastalarda işe yaramaktadır ve ağır Hastanın oral alımını kapatın ve idame dozunun
sistemik ve metabolik hastalığı olanlarda işe yara­ iki katından D 10 infüzyonuna başlayın (idame sıvı
mayabilir. hesaplamaları için Bölüm 83'e bakınız)

TABLO 81-2 Acil Serviste Hipoglisemi Tedavisi


HASTA YAŞI BOLUS DEKSTROZ DOZU İDAME DEKSTROZ DOZU DÜŞÜNÜLEBİLECEK DİGER
TEDAVİLER
Yenidoğan Dl O 5 mL/kg PO/NG/IV/IO 6 mL/kg/sa DlO Glukagon 0,3 miligram/kg IM
Hidrokortizon 25 gram PO/IM/IV/IO
Bebek DlO 5 mL/kg PO/NG/IV/10 6 mL/kg/sa D 10 Glukagon 0,3 miligram/kg IM
veya D25 2 mL/kg Hidrokortizon 25 gram PO/IM/IV/IO
Çocuk D25 2 mL/kg PO/NG/IV/IO İlk 10 kg için 6 mL/kg/sa DlO Glukagon 0,3 miligram/kg IM
+ 11-20 kg için 3 mL/kg/sa Hidrokortizon 25 gram PO/IM/IV/IO
+ >20 kg için 1,5 mL/kg/sa
A dölesan D50 1 ampul İlk 10 kg için 6 mL/kg/sa 010 Glukagon 0,3 miligram/kg IM
+ 11-20 kg için 3 mL/kg/sa Hidrokortizon 25 gram PO/IM/IV/IO
+ >20 kg için 1,5 mL/kg/sa
Kısaltmalar: 010= %10 dekstroz; 025= %25 dekstroz, NG=nazogastrik tüp aracılığıyla
282 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

• Hiperammonemiyi sodyum benzoat 250 miligram/ PATOFİZYOLOJİ


kg'dan lV ya da 24 saatlik sürekli infüzyon şeklin­
• İBDM, pankreasın Langerhans adacıkları denilen
de 10 olarak ve arjinin 210 miligram/kg'dan lV ya
da 90 dakikada 10 ile tedavi edin. Serum amonyak kısmında insülin üreten beta hücrelerinin tahrip
seviyesi >300 miligram/dl olan hastalarda hemo­ ?imasıyla oluşan bir otoimmün hastalığıdır.
• IBDM için genetik yatkınlık gibi bir faktörün var
diyalizi düşünün.
• Bilinen organik asidemisi olan hastalarda karnitin, olmasına rağmen, buna sebep olan tek bir genin
400 miligram, iV, 10, PO düşünün. varlığı tanımlanmamıştır.
• DKA, insülin eksikliği sonucunda ortaya çıkar. in­
• Bilinen metabolik hastalığı ya da metabolik hastalık
şüphesi olan çocuklarda taburculuk kriteri stabil vi­ sülin eksikliğine bağlı olarak, insüline karşıt-dü­
zenleme gösteren hormonlar(glukagon, kortizol,
tal bulguları, PO'yu tolere edebilmeyi, normal elekt­
büyüme hormonu, epinefrin ve norepinefrin)daki
rolitleri, normal pH'ı, normal amonyak seviyelerini
yükseliş, glukoz üretimini arttırır. Ardından, id­
ve muayenede genel görünümün iyiliğini içerir. Acil
rarda yükselen şeker miktarı (glukozüri), ozmotik
servisten taburcu etmeden önce, metabolizma uz­
diüreze sebep olur ve bunun sonucunda vücutta­
manı ile metabolik hastalığı ya da metabolik hastalık
ki sıvı ve elektrolit miktarında azalma yaşanır. Sıvı
şüphesi olan çocuğun bakımı tartışılmalıdır. Bu has­
azalmasına bağlı olarak da su kaybı (Dehidratas­
taların acil servise kabulü ya da bir çocuk hastanesi­
yon), aşırı susama (polidipsi) ve hiperozmolalite
ne transferi için eşik düşük olmalıdır.
gerçekleşir.
• Vücuttaki insülin eksikliği ve glukagon fazlalığı,
serbest yağ asitlerinden keton grupları sentezlen­
ÇOCUKLARDA DİYABET mesine yol açar. Keton üretimi (öncelikle beta-hid­
82 Adam Vella roksibütirat ve asetoasetat) periferik yararlanım
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy kapasitesini aşarak; metabolik asidoza ve kompan­
satuar respiratuar alkaloz olur. Yüksek keton mik­
tarı ve asidemi, aşırı keton birikimine bağlı, klasik
meyveli nefes kokusu olarak ortaya çıkar.
EPİDEMİYOLOJİ
• İnsülin bağımlı diyabet mellitus (İBDM), çocuk­
KLİNİK ÖZELLİKLER
luk döneminin en yaygın rahatsızlığıdır ve tahmini • İBDM'nin klasik semptomları, sık idrara çıkma
yaygınlığı 400de ldir. (poliüri), çok susama(polidipsi) ve yoğun açlık
• Başlangıç aşamasındaki diyabet hastalarının %27 - hissi(polifaji) iken; bununla beraber diğer yaygın
%40 kadarında diyabetik ketoasidoz (DKA) görü­ şikayetler arasında kilo kaybı, orta derecede idrar
lür. kaçırma, anoreksi, abdominal rahatsızlık hissi, vi­
• DKA, genel diyabet hastalarında daha az yaygın züel değişimler, baş ağrısı, ve tuvalet eğitimi veril­
olmakla beraber, diyabetik çocukların %5'i gibi kü­ miş çocuklarda vajinal kandidiyaz görülür.
• Fiziksel muayene, dehidratasyon, karında hassasi­
çük bir altkümede görülme eğilimi gösterir ve bu
altküme DKA vakalarının neredeyse %601 kadar­ yet, Kussmaul solunumu, bilincin azalması ya da
dır. koma gibi durumların belirtilerinin açığa çıkartıl­
• 24 yaş altı diyabet hastalarındaki en yaygın ölüm masını sağlayabilir.
• OKA , hiperventilasyonlu, ketozise bağlı meyveli
sebebi DKA'dır ve DKA'ya bağlı ölümlere yol açan
başlıca sebep, beyin ödemidir. nefes kokusu olan, Dehidratasyonlu, letarjili, değiş­
• Beyin ödemi geliştiren çocuk hastalardaki ölüm ken mental durumu olan, hiperglisemili, kusmalı,
oranı %40 - %90 arasındadır ve bu çocukların an­ karın ağrılı ya da poliürili hastalarda dikkate alın­
malıdır.
cak %14 -%57 kadarı nörolojik olarak normal ola­
• DKA'nın en korkunç komplikasyonu beyin ödemi­
cak şekilde iyileşme gösterebilir.
• DKA, tip 1 diyabet hastalarında daha sık görülür. dir ve koma durumundaki tüm hastalarda bu du­
rumdan şüphelenilmelidir.
Bunun yanı sıra; tip 2 diyabet hastaları ise kanda • Şiddetli baş ağrısı, mental durumda bozulma, ka­
aşırı asit oranı (asidoz), vücuttaki toplam su, po­
sılma nöbeti ve papil ödem; beyin ödeminin uyarı­
tasyum ve fosfor oranında azalmayla beraber hi­
cı semptomlarıdır ve ancak %50 oranında görülür.
perglisemik, hiperozmolar non-ketotik (HHNK)
sendromu geliştirebilir.
• HHNK sendromlu tip 2 diyabeti yeni teşhis edilmiş TANI VE AYIRICI TANI
çocuk hastaların yaklaşık %4lük kısmında, vaka • DKA; hiperglisemi (kandaki glukoz seviyesi > 250
ölüm oranı %12dir. miligram/dl), ketonemi ve metabolik asidosiz (pH
BÖLÜM 82 • ÇOCUKLARDA DiYABET 283
< 7.2 ve plazma bikarbonat seviyesi< 15 mEq/L) ile da sodyum eksikliği görülür. Serum sodyumunun,
tanımlanır, gliozüri ve ketonüri ile ilişkilendirilir. beklenenin altında bir hızla yükselmesi, beyin öde­
• DKA'nın tanısı ve kontrolü için gerekli laboratuar minin gelişmesi için bir risk faktörü olduğundan
testleri; idrar tahlili, serum elektrolitleri ve venöz ötürü, serum sodyumu yakından takip edilmelidir.
kan gazı analizidir. • DKA'lı hastalarda, vücut total potasyomunda dü­
• DKA' daki beyin ödemi; değişken mental duruma şüklük olur ve dikkatli yaklaşım gerektirir. Potasyu­
bağlı olup, hipovolemiyle bağlantısı olmayan klinik mun hücre dışına geçişi metabolik asidosizle oluşur
bir tanıdır. Beyin ödeminden şüphelenildiğinde, ve başlangıç serum potasyumu seviyesi, vücudun
tedaviye başlanılmalıdır. toplam potasyum depolarındaki miktarı yansıtmaz.
• BT, tanıyı doğrulayabilir, kafa içi basınç izlemi ve Eğer pH 7.10 ise ya da 7.lO'dan daha düşükse ve po­
komplikasyonları da tanının doğruluğunu göstere­ tasyum iyonu seviyesi normal ya da düşükse; derhal
bilir. eksik olanı yerine koyma tedavisine başlanır: yeterli
• DKA'nın sebebinin belirgin olmadığı durumlarda, idrar debisiyle başlangıç potasyum iyonu miktarı
vücut ısısının ayarlanmasında sepsis dikkate alın­ 3.5 ile 5.5 mEq/L arasındayken, her litre için 30 ile
malıdır ve klinik yönden istenen; tam kan sayımı, 40 mEq arası potasyum eklenir (yarısı kadar KCI ve
göğüs radyografisi ve uygun kültürler istenmelidir. yarısı kadar potasyum fosfat); başlangıç potasyum
• Diğer nedensel faktörler ise travma, kusma, itaat­ iyonu miktarı 2.5 ile 3.5 mEq/L arasında ise, her
sizlik ve strestir. litre için 40 mEq potasyum eklenir; eğer potasyum
• DKA'ya bağlı karın ağrısı, akut apandist ya da di­ iyonu miktarı 2.5 mEq/I.: nin altındaysa daha fazla
ğer cerrahi abdominal acil vakaların bir taklidi gibi potasyum ekleme durumu değerlendirilir. Eğer po­
olabilir. Bu gibi durumlarda ayırıcı tanı bakımın­ tasyum iyonu seviyesi 6.0 mEq/le kadar yükselmiş­
dan değerlendirilmelidir. se; yeterli idrar debisine ulaşılana kadar potasyum
tedavisini kısıtlaması değerlendirilir ve serum po­
ACİL SERVİS BAKIMI VE tasyumu miktarı yakından takip edilir.
TABURCULUK • DKA tedavisinde bikarbonat kullanımı tavsiye
edilmez çünkü sonucu iyileştirmez ve beyin ödemi
• DKA'nın tedavisi; uygun sıvı resusitasyonu, insülin
gelişmesi ihtimalininin dört kat artmasıyla ilişkilen-
tedavisi, elektrolit bozukluğunun düzeltilmesi ve dirilir. Bikarbonat ancak diğer tedavi yöntemlerinin
yakın izlemeden oluşur. başarısız olduğu (yeterli solunum dahil olmak üze­
• Hastanın kardiyorespiratuvar durumu devamlı ola­
re), kardiyak disritmiler ya da kalp yetmezliği gibi
rak izlenmeli ve damar yolu açılmalıdır. hayati risk durumlarında kullanılabilir.
• İlk olarak, elektrolitlerin ve pH'ın saat başı takip • Kan glukozu 200 ile 250 mg/dI.:nin altına düştü­
edilmesi elzemdir.
• Hastaya hermodinamik olarak stabil olana kadar ğünde IV sıvısına dekstroz eklenir. Serum glukozu
ketoasidosizden daha hızlı düzeltilir, bu yüzden ke­
10 ila 20 mL/kg NS bolus verilir.
• Eğer çocuk şoktaysa; başlangıç olarak 20 mL/kg NS toasidosiz çözümlenene kadar ilave glukozla insülin
devam ettirilmelidir.
bolusu verilir ve gerekirse tekrarlanır. •
• Vital bulgular stabillendiğinde, özellikle de serum Serum elektrolitleri ve glukoz seviyesi, saat başı
ozmolitesi yüksekse (örneğin 340 mOsm/ülen bü­ ayrı ayrı ölçülür, ardından hasta stabilize oldukça
yükse) sıvı eksikliğini yüksek bir süratle düzeltme­ elektrolit takibi iki saatte bir takip edilir.
• Beyin ödemi DKA'nın potansiyel ölümcül komp­
ye çalışmaktan kaçınılır.
• Başlangıç IV sıvı bolustan sonra (eğer verildiyse), likasyonudur ve tipik olarak tedavinin başlangı­
düzenli olarak, 0.05 ünite/kg/h'den O.1 ünite/kg/sa'e cından 6 ile 1O saat sonra ortaya çıkar ve komayla
kadar insülin ile başlanır. devam eden mental durum değişimleriyle sürer.
• Serum glukozunun 50 ila 100 mg/dL/sa arasında dü­ Bu komplikasyonun nedeni bilinmiyor olmasına
zenlenmesini sürdürmek için insülin derecesi ayar­ rağmen; aşırı agresif sıvı tedavisi, kan glukozu se­
lanır. İnsülin infüzyonu, ketonüri ortadan kalkana viyesinin ani bir şekilde düzenlenmesi, bikarbonat
kadar 0.05 ünite/kg/h'ın altına düşürülmemelidir; tedavisi ve serum sodyumu seviyesinin tedaviyle
eğer ketonüri durumu devam ederse; serum glukozu yükseltilmesinin başarısızlıkla sonuçlanması gibi
200 mg/dle yaklaştığında dekstroz eklenebilir. Yük­ faktörlerin de etkili olduğu sezinlenmektedir.
sek doz insülin tedavisi ve insülin bolusu, kompli­ • Beyin Ödeminin Yönetimi: beyin ödemini akla
kasyon riskini arttırır ve tavsiye edilmez. getiren bozulmuş mental durumlu hastalarda; 0.5
• Serum sodyumunun düzeltilmesi hastaya NS veril­ ile 1 gram/kg arası mannitol ile ya da 10 mL/kg
mesi ve hiperglisemi tedavisiyle olur. %3'lük hipertonik salin ile, ampirik tetdavi veril­
• DKA'lı hastalarda, hiperglisemi ve hiperlipidemi­ melidir. IV kullanımını sürdürmek amacıyla; ilave
nin soydum seviyesi üzerindeki etkilerinden dolayı, IV sıvısı minimum gereklilik miktarına kadar kı­
başlangıç hiponatremisinin boyutları büyük zanne­ sıtlanır. Şiddetli metabolik asidoz, kompansatuar
dilebilse de, tipik bir şekilde 5 ila 10 mEq/kg arasın- respiratuvar alkaloz ve karbondioksit miktarında
284 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

artmaya neden olarak sistemik ve hücre içi asido­ sında patolojik ya da anatomik hastalıklar (örn. fa­
sizi kötüleştirdiğinde, eğer endotrakeal entübasyon ranjit, stomatit, yarıkdudak-yarıkdamak ya da GI
gerekliyse, tedbirli olunmalıdır. obstrüksiyon) nörolojik hastalıklar (örn. menenjit,
• DKA'lı hastaların birçoğu, durumları stabil olsa beyin tümörü, kasılma nöbetleri) ya da febril has­
bile, yoğun gözlem gerektirdiğinden yoğun bakım talıklar sayılabilir.
ünitesine alınmalıdır. Buna ek olarak, birçok has­ • Dehidratasyonun bir başka sebebi olarak; çok az
tane yoğun bakım ortamında insülin infüzyonunu miktarda su kayıpları (ateş, ısı, solunum hastalıkla­
kısıtlamaktadır. Beyin ödemi olan hastalar YBÜ'ye rı, tiroid hastalıkları, aşırı diyaforez, kistik fibroz),
alınmalı ve olası kafa içi basıncı izlemi yapılmalıdır. GI kaybı (kusma, ishal), renal kayıplar (diyabetik
Hastanın konsültasyonu, primer hekimi ve pedi­ ketoasidosiz gibi ozmotik ya da renal hastalıklar
yatrik endokrinolog tarafından erken tedavi süre­ gibi non-ozmotik ya da şekersiz diyabet), sodyum
cinde yapılmalıdır. kaybı durumu (adrenal hastalık, diüretik kullanı­
mı) gibi su kaybını arttıran durumlar gösterilebilir.
• Yanıklar, orta derecede karında su toplanması, so­
ÇOCUKLARDA VE lunum rahatsızlıkları, peritonit ya da anaflaksi gibi
83 İNFANTLARDA SIVI VE •
sistemik hastalıklar da dehidratasyona sebep olabilir.
Dehidratasyon; serbest su ve elektrolit kaybı mikta­
ELEKTROLİT TEDAVİSİ rına göre, izotonik, hiponatremik ve hipernatremik
Jennifer R. Reid olarak sınıflandırılabilir.
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy • İzotonik dehidratasyon (serum sodyumu 130-150
mEq/L arasında) en yaygın olanıdır ve oransal olarak
EPİDEMİYOLOJİ eşit miktarda su ve sodyum kaybından kaynaklanır.
• Hiponatremik dehidratasyon (serum sodyumu
• Çocuklarda dehidratasyon ve elektrolit bozukluk­ 130 mEq/llien düşükken) akut su kaybının yerini
larının ortaya çıkma sıklığı biJinmiyor olmakla be­ serbest su aldığında (çay, seyreltik formül) gelişir.
raber; her yıl Amerika Birleşik Devletlerinde 3 mil­ Hiponatremi ise sodyuma bağlı olarak yükselmiş
yondan fazla doktor başvurusunun, 220.000 hastane toplam vücut sıvısının ayarlanması esnasında or­
tedavisinin ve yüzlerce ölümün sorumlusudur. taya çıkar (antidiüretik hormonun uygun olmayan
• Gastrointestinal hastalıklardan doğan dehidratas­ miktarda salgılanması sendromu ya da nefrotik
yon ve elektrolit bozuklukları, çocuk ölümlerinin sendrom, siroz, psikojenik ya da infantil su zehir­
dünya çapında başlıca nedenidir. lenmesi gibi ödem oluşturan durumlar).
• Acil servise getirilen çocuk ve infantlardaki sıvı • Hipernatremik dehidratasyon (serum sodyumu
ve elektrolit bozukluğunun en yaygın sebebi akut 150 mEq/llien fazla olduğunda) serbet vücut su­
gastroenterittir. yunun sodyumdan çok daha fazla kaybedildiği
• Gastroentestinal hastalıkların evde yapılan ve uy­ durumlarda gelişir. Bu tipik olarak, genç hastala­
gun olmayan düzeltme yolları, özellikle 6 ayın al­ rın tuz bakımından zengin solüsyonlarla (örneğin
tındaki çocuklarda elektrolit bozukluklarına sebep uygun şekilde hazırlanmamış karışım formülleri,
olabilir. yağsız kaynatılmış süt, tavuk suyu) beslenmesi du­
rumunda ortaya çıkar.
DEHİDRATASYON
KLİNİK ÖZELLİKLER
PATOFİZYOLOJİ
• Hastanın klinik görünüşü, dehidratasyonunun dere­
• Yaşam sürecinin ilk 2 yılında, hızlı büyüme ve me­ cesine, kaybettiği sıvı miktarına ve yaşına bağlıdır.
tabolizmadan dolayı, çocuk ve infantlar muazzam • Büyük çocuklar, hücre içi hacminin (dekompan­
bir ısı ve su idaresi gerektirirler. Günlük serbest su zasyon almaksızın) %40'ı kadarının aşamalı olarak
döngüsünün hızı, yetişkinlere göre nispeten 3-4 kat kaybedilmesini tolere edebilirler.
daha fazladır. • Genç infantlarda, yüksek miktarda ve ani hacim
• Yüksek sıvı gerekliliğinin sebebi olarak; çocuklar­ kaybı, kardiyovasküler kollapsla beraber hipovole­
daki yüksek metabolik hız, nispi geniş vücut yüzey mik şoka neden olabilir.
alanı, deriden ve solunum sisteminden belli belirsiz
kaybedilen su miktarındaki artış (özellikle ısıyla),
TANI VE AYIRICI TANI
idrarı yoğunlaştırmadaki yetersizlik ve toplam vü­
cut suyunun hücre dışı alanlarda yoğun bir yüzde­ • Dehidratasyon değerlendirilmesi yaparken altın
de bulunması gibi faktörler gösterilebilir. standart; hastanın, hastalık öncesi ve hastalık son -
• Dehidratasyonun istemli ya da istemsiz olarak su rası vücut ağırlığının karşılaştırılmasıdır ( 1 L su = 1
alımını düşüren sebepleri olabilir. Bu sebepler ara- kg su). Bu sayede vücut ağırlığındaki azalma bazın-
BÖLÜM 83. ÇOCUKLARDA VE iNFANTLARDA sıvı VE ELEKTROLiTTEDAViSi 285
TABL083-l Pediyatrik Dehidrasyonun Klinik Göstergeleri
KLİNİK ÖZELLİKLER HİÇ VEYA AZ DEHİDRASYON ORTA DEHİDRASYON AŞIRI DEHİDRASYON
Dehidrasyon yüzdesi <%5 %5-%10 <%10
Genel Aktif Tedirgin Gevşemiş
Görünüş Hareketli Huzursuz Uykulu
Gözler Çökük değil Hafif çökük Belirgin bir şekilde çökük
Gözyaşı Ağlarken görülür Ağlarken görülmeyebilir Ağlarken görülmez
Susama Özellikle susuzluk hissetmez Su içmeye isteklidir Su içemeyecek kadar hastadır
Ağız Nemli mukus zarı Biraz kuru mukus zarı Kuru mukus zarı
Skin Pinch Hızlıca düzelir Biraz yavaş düzelir Yavaş yavaş düzelir

da sıvı eksikliği (vücut ağırlığının yüzdesi şeklinde) seri bir şekilde iV ya da 10 ile hastaya verilmeli ve
hesaplanabilir. Dehidratasyon; hafif (<%5), orta gerekirse tekrarlanmalıdır. İlk l saat içerisinde, has­
(%5-%10) ve şiddetli (>%10) şeklinde sınıflandı­ tanın altta yatan hastalığına bağlı kontrendike (örn.
rılır. Ne yazık ki hastalık öncesi tanı vücut ağırlığı diyabetik ketoasidosiz) görülmedikçe, minimum 60
acil serviste ender olarak elde edilebilir. mL/kg ya da daha fazla verilmelidir.
• Tam vücut ağırlığı yerine, dehidratasyon seviyesi • Hafif ila orta derece dehidratasyonlu çocuklar oral
hakkında güvenilir bir tahmin yapabilmek için ge­ rehidrasyon terapisi (ORT) ile tedavi edilir. Kusma
reken klinik özellikler tabloda gösterilmiştir (Tab­ ve ishalde ORT'nin detaylı anlatımı için 76. Kısıma
lo 83-1). Damar içi hacim nispeten korunuyorsa; bakınız.
hipernatremik dehidratasyonda ise intravasküler • Kusmanın oral rehidrasyona engel olduğu durum­
hacim genel olarak korunduğundan, normal deri larda çocuğa ondansetrone 0.15 mg/kg PO ya da
turgoru ve vital bulguların olması toplam sıvı kay­ O. 1 mg/kg IV verilir.
bının azımsannıasına sebep olabilir. • Oral ya da parenteral rehidrasyona alternatif olarak
• Genelde, hastanın öyküsü ve muayeneleri elektro­ izotonik kristaloidli nazogastrik rehidrasyon ya da
lit anormalliklerinin altında yatan sebepleri ortaya oral rehidrasyon solüsyonu göz önünde bulundu­
koymadıkça, rutin laboratuar çalışmaları 6 ayın al­ rulur.
tındaki çocuklarda yararlı olmaz (Bknz. Elektrolit • İdame sıvılar şu şekilde hesaplanır: 10 kg'dan az
Bozuklukları). ve 10 kg çocuklara 24 saat boyunca 100 mL/kg/d
• Şiddetli dehidratasyon durumunda ya da siste­ tatbik edilir (4 mL/kg/h); 11 ila 22 kg arasındaki
mik hastalığın altında yatan sebeplerden şüphe­ çocuklara 24 saat boyunca, her kg> l O için 1000 mL
lenildiğinde kapsamlı bir metabolik tablo, ve il­ + 50 mL/kg tatbik edilir; 20 kg'ın üstündeki çocuk­
gili problemlerin belirlenmesi (örn. hipoglisemi, lara 24 saat boyunca, her kg >20 için 1500 mL + 20
ketoasidosiz, böbrek yetersizliği) dehidratasyon mL/kg tatbik edilir.
• Sıvı açığı; tahmini dehidratasyon yüzdesine göre
tipini(izotonik, hiponatremik ya da hipernatremik
olarak) sınıflandırmada yardımcı olabilir. belirlenir (Bknz. Tablo 83-1). Hesaplamalar aşa­
• Diğer laboratuar araştırmaları, klinik tablo tara­ ğıdaki yönteme göre yapılır: eğer hastanın ağırlığı
fından yönlendirilir ve Dehidratasyonun altında 15 kg olarak tespit edildiyse ve tahmini olarak %10
yatan sebepleri teşhis etmeyi hedefler (örn. septik dehidrateyse, bu durumda tahmini sıvı kaybı 15 kg
antrit, metabolik hastalık, ağızdan zehir alımı). x %10 = 1.5 kg= lL'dir.
• İlk 8 saat boyunca toplam sıvı eksikliğinin yarısı ve
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK kalan yarısı da devamında 16 saat boyunca belir­
lenir. Saatlik IV sıvı oranı, hastanın gereksinimine
• İnfantlarda ve küçük çocuklarda sıvı ve elektrolit
göre korunan ve eksilen sıvı oranına göre belirlenir.
karmaşasının düzenlenmesi birkaç temel prensip
etrafında döner: (1) tanımlama ve şok tedavisi;(2) ELEKRTOLİK BOZUKLUKLARI
tanımlama ve eğer mümkünse altında yatan se­
bepleri tedavi etme (diyabetik ketoasidosiz, pilorik
PATOFİZYOLOJİ
stenoz, solunum güçlüğü); (3) Hastaya halihazırda • Çocuklarda en yaygın elektrolit anormallikleri sod­
kaybedilmiş ve süregelen sıvı kaybının telafisi için yum içerir. Hiponatremi serum sodyu munun <130
uygun bir sıvı vermek ve sıvı akışını devam ettirme. mEq/J;nin olması olarak tanımlanır ve en yaygın
• Hipovolemik şok, hızlıca izotonik kristaloid ile teda­ sebebi GI kaybı ve su zehirlenmesidir (örn. bebek­
vi edilmeli: periferaI perfüzyon, hayati belirtiler ve lik döneminde su gibi hipotonik değişim sıvısı alı­
mental durumun yükselmesi sağlanana kadar; 20 nımı). Hiper natremi ise serum sodyumunun >150
mL/kg normal salin ya da laktat Ringer solüsyonu mEq/J; olarak tanımlanır ve yaygın olarak renal
286 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

hastalık ve şekersiz diyabetin yanı sıra ishale bağ­ • Magnezyum hastalıkları serum seviyesının, nor­
lıdır. mal aralık olan 1.5 - 2.2 mEq/L'nin dışında olması
• Hipokaldemi serum potasyumunun <3.4 mEq/L' durumunda tanımlanır.
durumudur ve genellikle profüz kusma-ishal ya • Hipomagnezeminin sebepleri arasında; ishal, ma­
da diyüretik döngüsünden kaynaklanır. Diyabetik labsorpsiyon, kısa bağırsak, fistüller, verenal hasar
ketoasidosizde, toplam vücut potasyumu depo­ (ozmotik diüretik, kemoterapötikler) gösterilir.
ları; serum seviyesi normal ya da sahte bi şekilde
yükseltilmiş olsa dahi ozmotik diüreze bağlı olarak
önemli seviyede tükenebilir. Hipokaleminin yaygın KLİNİK ÖZELLİKLER
olmayan sebepleri arasında renal tübüler asidosiz • Çeşitli elektrolit anormalliklerinin işaret ve semp­
ve ailevi hipokalemiye bağlı felç sayılabilir.
• Hiperkalemi, potasyumun >5.5 mEq/L durumu; tomları, sebepleri ve tedavileri ile birlikte Tablo 83-
kan alma sürecindeki hemoliz artefaktına bağlıdır. 2'de gösterilmiştir.
Gerçek hiperkalemi, renal bozukluk, rabdomiyoliz,
ve adrenal kortikoid yetmezliğinden kaynaklanabi­ TANI VE AYIRICI TANI
lir.
• • Tedavi; başından sonuna kadar, hastanın öyküsü­
Kalsiyum rahatsızlıkları çocuklarda nispi olarak
yaygın değildir. Hipokalsemi, Dvitamini eksikliği, nün dikkatlice alınması, fizik muayene ve serum
genç infantlarda inek sütü ile beslenme, hiperven­ elektrolitleri ölçümüyle yapılır.
tilasyon ya da kronik rental yetersizlik ile birlikte; • Dehidratasyon ve bozulmuş mental durumu be­
sinir uçlarının paratiroid hormonuna gösterdiği lirtileri gösteren hastalara, hızlı yatak başı glukozu
direnç ve hiperparatiroidizim sebep olabilir. verilmelidir.
• Hiperkalsemi (serum seviyesi> 11 mg/dL) çoğu za­ • ilave laboratuar çalışmaları, başlangıç elektrot anor­
man yüksek kemik emiliminden kaynaklanır. mallikleri ve klinik tablo tarafından yönlendirilir.

TABLO 83-2 Bebeklerde ve Çocuklarda Elektrolit Bozukluklarının Sebepleri, Semptomları ve


Tedavisi
ELEKTROLİT
BOZUKLUK GENEL SEBEPLER SEMPTOMLAR! İNİSİYAL TEDAVİ ÖNERİLERİ
Hiponatremi Kusma, ishal.aşırı su Mental durum değişimi, 20 mg/kg bolustan başlayan iV normal
tüketimi Hiporefleksi, nöbet saline (nöbetler için: 30 dakika boyunca
4 mg/kg %3lük saline
Hipernatremi Kusma, ishal, bilinç kaybı, İshal, mental durum değişimi, 20 mg/kg bolustan başlayan IV normal
şekersiz diyabet, böbrek ataksi, ciltte yumuşama, saline, tedavinin ileri aşaması 48 saat
hastalıkları nöbet, hiperfleksi boyunca gerçekleştirilir
Hipokalemi Kusma, OKA Kaslarda güçsüzlük, ileus Genellikle tolere edilir, eğer şiddetliyse
iV 0.2-0.3 mEq/kg/d KCI
Hiper kalemi Kortikal adrenal hiperplazi, EKG değişimleri, T İnsülin 0.1 mg ünite /kg+ %25 glukoz, 0.5
böbrek yetmezliği, kan dalgalarının yükselmesi, gr/kg IV
örneğindeki hemoliz PR aralığının uzaması, QRS %10 kalsiyum glukonat, 1 mg/kg iV, 1 mg/
genişliği dk'dan hızlı olmamak kaydıyla
Albüterol, (%0.5 solüsyon, nebulizasyon
yoluyla 2.5 mg)
Hipokalsemi D vitamini veya besin Kusma, nöbet, kaslarda %1O kalsiyumglukonat ( 1 mg/kg IV, 1 mg/
eksikliği, hipoparatiroid ve güçsüzlük, tetani, asabiyet dk'dan hızlı olmamak kaydıyla
kronik böbrek yetmezliği
Hiperkalsemi Malignite, hipervitaminoz Yorgunluk, asabiyet, kusma, 20 mg/kg'dan başlayarak IV normal
(Dveya A) anoreksiya, kabızlık saline, gerekli durumlarda bifosfonat
admisyonu
Hipomagnezemi İshal, kemoterapi, diüretik, Kas spazmı, güçsüzlük, ataksi, Nöbetler ve aritmi için iV magnezyum
kısa barsak sendromu mistagnus ve nöbet, EKG sülfat 4 saat boyunca lmEq/kg,
değişimleri, PR aralığının asemptomatik hastalar oral supleman ile
uzaması, QTS TdP tedavi edebilir
Hipermagnezemi Böbrek bozuklukları veya Hipotansiyon, tendon Harici magnezyum kaynağının
antasit kullanımı reflekslerinde kayıp, kaldırılması, eğer şiddetli ise %10
solunum bozuklukları, kalsiyumglukonat 1mg/kg iV, 1 mg/
EKG değişimleri: QRS, PR, dk'dan hızlı olmamak kaydıyla
QTe genişlemesi
BÖLÜM 84 • ÇOCUKLARDA VE KAS iSKELET BOZUKLUKLAR! 287
• Kusma ve mental değişmiş durumu olan çocuklar­ yaralanmalar pahasına mekanik kuvvetleri tolere
da, toksik alım ve gizli yaralanma göz önünde bu­ eden epifizyal plaktan daha güçlüdür.
lundurulmalıdır. • Salter-Harris sınıflandırması, büyüme plağını ilgi­
lendiren kırılmaları açıklamada kullanımı en yay­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK gın olandır.
• Hipovolemik şok ve dehidratasyon, yukarıdaki gibi
TİP I FİZYAL FRAKTÜR
tedavi edilir (Bknz. dehidratasyon).
• Çeşitli elektrolit anormalliklerinin özel tedavileri • Tip 1 fızyal fraktürler, yalnızca büyüme kıkırdağı
tabloda gösterilmiştir (Tablo 83-2). vasıtasıyla oluşan yaralanmayı ( epifizin metafız­
• Beyin ödemi ve merkezi pontin miyelinoza sebep den ayrılması) kapsar. Epifizyal plağın reprodüktör
olabileceğinden, sodyum bozukluğunun düzeltil­ hücreleri, epifızle kalır. Burada hiç kemik parçacığı
mesinden kaçınılmalıdır. yoktur, kemik büyümesi rahattır.
• Çocukluk dönemi boyunca, elektrolit gereksinim­ • Büyüme plağı üzerinde nokta hassasiyeti olan ço­
leri sabit kalır. Günlük soydum gereksinimi 2 ila 3 cuklarda bu hasarın tanısı klinik olarak şüphelidir.
mEq/kg/d arasındadır; potasyum gereksinimi ise 2 Röntgen filminde görülen tek anormallik eklem
efüzyonu ile ilşkili olabilir. Hastada metafiz kay­
mEq/kg/d'dir. Bütün infant mamaları kafi derecede
naklı epifizin yerinden oynaması olabilir.
elektrolit içerir. • Tedavi ate! immobilizasyon, buz ve elevasyondan
meydana gelir. Distal fibula ve döner kemik tip 1
fraktürleri yaygın ve tehlikesizdir. Hastanın orto­
pediye sevk edilmesini gerektirmez.

ÇOCUKLARDA VE KAS TİP II FİZYAL FRAKTÜR


84 İSKELET BOZUKLUKLARI • Tip 2 fizyal fraktür, %75 oranında görülen en yay­
Mark X. Cicero gın fizyal fraktür tipidir.
Çeviri: Filiz Froohari Damarsoy • Fraktür, metafiz ve epifizyal plak içinden uzanmak­
tadır (Şekil 84-1 ). Periost, metafızyal kırık parçala­
rının üzerinde intakt olarak kalır ama zıt taraftan

PATOFİZYOLOJİ
• Çocukların uzun kemikleri, yetişkinlerinkine göre
genelde daha az yoğun ve porözlüdür.Sonuçta olu­
şan yüksek kompliyans; çocukların uzun kemikle­
rinin mekanik stres karşısında tamamen kırılmak
yerine eğilmesine ve burkulmasına katkıda bulu­
nur.
• Mekanik olarak zayıf olan epifızyal plak sarıp ko­
ruyan diyafız ve metafiz periostu; çocuklarda daha
kalındır ve metafızden epifıze kadar devam eder.
• Epifızyal plağa kan temini epifızden sağlanır, bu
yüzden epifizyal kıkırdakla epifız arasındaki boş­
luk, gelecekteki büyüme için talihsizliklere yol :ıç:ı­
bilir.
• Çocukların ligamentleri, yetişkinlerinkine göre
daha güçlü ve yumuşaktır ve küçük çocuklarda
burkulmalar kırılmalara göre daha yaygındır.

ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE
YARALANMA ÖRNEKLERİ
ŞEKİL 84-1. Salter-Harris distal tibia tip 2 fraktürü. BT
• Büyüme plağı (epifizyal plak), çocukların uzun ke­ görüntüsü; epifızyal büyüme plağı ve metafizdeki genişle­
miklerinin en zayıf olan ve kırılmaların en sık gö­ meden dolayı oluşan fraktürü göstermektedir (ok). (Wake
rüldüğü noktasıdır. Ligamentler ve periost, fizyal Medical Center, Raleigh, NC'nin izniyle)
288 KISIM 10, ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

yırtılır. Büyüme, epifızyal plak epifızle birlikte ol­


duğu gibi kaldığı sürece korunur.
• Tedavi, analjezi ve sedasyonu takip eden az miktar­
da immobilizasyonlu kapalı redüksiyondur.

TİP III FİZYAL FRAKTÜR


• Tip 3 fizyal fraktürü karakterize eden en büyük özel­
lik; epifızyal kıkırdak boyunca devam eden klevajlı
eklem içi epifız fraktürüdür. Bu yaralanma genelde
proksimal ya da distal tibia içerir (Şekil 84-2).
• Kemik büyümesinin prognozu, epifızyal kemik
parçalarına dolaşımla gelen kana dayanır ve genel­
de faydalıdır.
• Artiküler yüzeyin anatomik hizasıyla beraber sabit
olmayan kırık parçalarının normal yerine getiril­
mesi kritiktir. Genelde açık redüksiyon (kırık par­
çaların yerine yerleştirilmesi) gereklidir. ŞEKİL 84-3. Medial malleolde Salter-Harris tip 4 kırığmın
grafısi (Shah BR, Lucchesi M: Atlas of Emergency Medicine,
© 2006, McGraw-Hill, New York izniyle yeniden basılmış­
TİP iV FİZYAL FRAKTÜR tır).
• Tip 4 fızyal fraktürün kırık hattı; artiküler yüzeyde
başlar ve epifız, epifızyal plak ile metafiz boyunca
uzanır (Şekil 84-3).
• Bu çoğu kez distal humerus içerir.
• Açık redüksiyon, prematüre kemik büyümesinin
durma riskinin indirgenmesini gerektirir.
TİP V FİZYAL FRAKTÜR
• Tip 5 fızyal fraktür nadirdir ve genelde diz ve ayak
bileklerini kapsar. Epifızyal plak yüksek basınçlı­
kuvvelter tarafından ezilir çünkü epifizyal yer de­
ğiştirme söz konusu olmaz.
• Teşhis genelde zordur: sonradan büyümenin dur­
ması görüldüğünde, burkulma ve tip 1 yaralanma­
ların tanısı doğru olmayabilir. Radyyografi normal
olabilir ya da epifızyal plakta foka! daralma oldu­
ğunu gösterebilir. Genelde birleşmiş eklem sıvısı
birikimidir.
• Tedavi; atel immobilizasyon, ağırlıksız vücut duru­
şu , ve foka! kemik büyümesinin durması beklenti­
sinde yakın ortopedik takipten oluşur.

TORUSFRAKTÜRÜ
• Çocukların uzun kemikleri, yetişkinlerinkine göre
daha kopliyantlıdır ve bir yetişkinin kemiğini kı­
rabilecek şiddetteki kuvvetler karşısında eğilme ve
bükülme eğilimindedir. Torus (kortikal ya da toka
olarak da anılır) kırılmaları, genelde metafizde ke­
ŞEKİL 84-2. Distal tibianın lateral bölümündeki Salter
mik korteksi şişmesi ya da buruşması şeklindedir.
- Harris tip 3 fraktürünün radyograf görüntüsü. İntraanti­ • Hastalarda yumuşak doku şişliği ve kırılma bölgesi
küler parçanın büyüme plağına ve tibianm medial epifızine
doğru ilerlediğinde dikkat ediniz (Shah BR, Lucchesi M: At­ üzerinde nokta hassasiyeti bulunur. Radyografinin
las of Pediatric Emergency Medicine ©2006, McGraw-HilJ, algılanması güç olabilir fakat kortikal bozulmayı
New York izniyle çoğaltılmıştır). gösterir.
BÖLÜM 84 • ÇOCUKLARDA VE KAS iSKELET BOZUKLUKLAR! 289
• Torus fraktürü tipik olarak; yer değiştirebilir ,açılı ğı ve açık fraktürleri (bu aynı zamanda antibiyotik­
ya da rotasyonlu değildir, bu yüzden redüksiyon le gerektirir) ortopedi konsültasyonun gerektirir.
nadiren gerekli olur. Fonksiyon pozisyonunun or­
topedik takip eşliğinde, 3-4 hafta atel veya alçıda SUPRAKONDİLER FRAKTÜR
kalması tavsiye edilir.
• Çocuklarda en sık görülen dirsek fraktürü, distal
humerustaki suprakondriyal fraktürdür. En yaygın
GREENSTİCK FRAKTÜRÜ
mekanizma uzanmış kolun üzerine düşmektir.
• Greenstick fraktüründe, kemiğin bir tarafındaki • Fraktüre yakın kol arter yakınlığı, arterial yara­
korteks ve periost bozulmuşken, diğer tarafında ise lanmayı predispoze eder. Bunu takip eden arterial
bozulmamıştır. spazm ya da bükülmelerden kaynaklanan sıkışma­
• Tedavi kapalı redüksiyon ve immobilizasyondur.
lar, distal dolaşımın daha da kötüye gitmesinde se­
bep olur. Volkmann'ın iskemik kontraktürü olarak
PLASTİK DEFORMİTELER da bilinen önkol bölgesi sendromu oluşabilir.
• Semptomlar, pasif parmak büyümesi ile proksimal
• Plastik deformiteler, ortak kemikte bir tam fraktür
ile kombinasyon halinde ön kol ve alt bacakta görü­ ön kolda ağrı, katı bir önkol şişliği, eldiven çorap
lür. Diyafızyal korteks deforme olmuşken, periost tarzı anesteziyi. içerir. Pasif dirsek fleksiyonu olan
bozulmamıştır. ve önkol pronatı korunan çocuklar ağrıdan yakınır.
• Uygun redüksiyon ve yeniden düzenleme çok • El bileğindeki cidi damarsal zararlara rağmen, na­
önemli olduğu kadar, seri bir ortopedik konsültas­ bız açık bir şekilde olduğu gibi kalabilir.
yon tüm plastik deformitelerde gereklidir. • Ulnar, mediyan ve radyal sinir yaralanmaları da
yaygındır ve bütün suprakondiler fraktürlerin
• ÇOCUK İSTİSMARINA BAGLI %5'inden %10'u kadarında görülür.
• Radyografıler yaralanmayı gösterebilir fakat bulgu­
FRAKTÜRLER
ların çözümü zor olabilir. Posterior yağ yastıkçığı
Bakınız 189. Bölüm, "Çocuk ve Yetişkin İstismarı" işareti , intraartiküler sıvı birikiminin belirtisi ola­
bilir ve bu yüzden fraktür görülebilir. Anterior hu­
• SEÇİLMİŞ ÇOCUK meral hat belirlenmelidir {Şekil 84-4). Hemen göze
YARALANMALARI çarpmayan suprakondiler fraktürlerde, hat genelde
daha ön taraftadır.
KLAVİKULA FRAKTÜRÜ • Suprakondiler fraktürler genel olarak 3 tipde sınıf­
• Klavikula fraktürü, çocuklarda en yaygın olan frak­ landırılır: tip 1 fraktürü hemen göze çarpmaz ve
türdür. ancak radyografideki yağ yastıkçığı işareti yoluyla
• Yenidoğanlarda zor geçen doğumlardan dolayı saptanabilir (Şekil 84-5); tip 2 fraktürler angülas­
fraktürler olabilir ve kollarını kullanama durumu yon gösterir ama posterior korteks genelde yerin -
görülebilir. Eğer fraktür başlangıçta fark edileme­ den oynamıştır; tip 3 fraktürler yerinden oynamış
mişse, ebeveynler doğumdan sonraki 2-3 hafta içe­ distal fraktür parçaları ile her iki korteks ayrılmış­
risinde kemik kallusu fark edebilir. tır.
• Büyük infantlarda ve çocuklarda, genel mekanizma • Nörovasküler kötüleşme durumunda, acil kol frak­
uzanmış kolların ya da omuzların üzerine düşmek­ siyonu belirtilir. Eğer redüksiyondan sonra isemik
tir.
önkol bölgesi şüphesi varsa, cerrahi dekompresyon
• Klavikula fraktürlü hastaların bakımı ağrı kontro­
ya da arteriel eksplorasyon belirtilebilir.
lüne yöneliktir. Acil servis bölümünde anatomik • Tip 1 suprakondiler fraktürler genelde atellenebilir
düzenleme başarılı olmasa bile, fraktür bölgesinde
{90 derecede dirsek fleksiyonlu posterior uzun kol
bir yumru kalıntısı olabilmesine rağmen; deplase
fraktürler genelde sağlıklı bir şekilde iyileştirilir. ateli ve doğal pozisyonda el bileği ya da duble "şe­
• Sekiz rakamı omuz abdüksiyon kısıtlaması, gele­ ker maşası ateli" ve ayaktan takibe çağırılır.
• Tip 2 ve 3 suprakondiler fraktürler tipik olarak cer­
neksel tedavi olup, birçok hasta bu cihazla daha
fazla ağrı çeker. Basit kol askısı ya da omuz hare­ rahi çivileme gerektirir.
ketini kısıtlamak eşit ölçüde etkilidir ve daha az acı • Giriş izni, yer değiştirmiş fraktürü olan ve belirgin
vericidir. yumuşak doku şişliği olan hastalar için tavsiye edi­
• Acil servisde; medial klavikulada anterior ya da lir. Açık redüksiyona genelde gerek duyulur.
posterior yer değişimleri, açık fraktüre dönüşme • Lateral ve mediyal kondil fraktürleri ile interkon­
potansiyeli olan cildi geren fraktür parçasının varlı- diller ve transkondiller fraktürler nörovasküler risk
290 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ŞEKİL 84-5. Tip l suprakondiler kırık: distal parçanın


ŞEKİL 84-4. Anteriyor humeral çizgi. Humerus korteksi­ deplase olmamasına rağmen kırığı telkin eden anteriyor ve
nin ön kenarı boyunca çizilen çizgi normalde kapitellumun posteriyor yağ yastıklarına dikkat edin.
orta l/3'ünden geçer. Olekranon ve koronoid fossa kor­
tekslerinin bir araya geldiği yerde normal rayolojik göz yaşı
görünümü olur (siyah ok). Küçük, dar anteriyor yağ yastığı
görülebilmektedir (beyaz ok). (Schwartz D: Emergency Ra­ • Eğer hastanın öyküsü ve muayenesi klasikse, rad­
diology Case Studies, ©2008, McGraw-Hill, New York izniy­ yografiye ihtiyaç duyulmaz; ama öykü tipik değilse
le basılmıştır.) ya da nokta hassasiyeti veya travma işaretlPri görii­
lüyorsa, radyograf gereklidir.
• Redüksyon için 2 tane önlem vardır. Süspansiyon
fleksiyon tekniği (Şekil 84-6) şu şekilde uygulanır:
hastanın dirseği bir elle 90 derecede tutulur, ardın-
taşır; özellikle de unlar sinirlerde. Yumuşak doku
şişliği ve hassasiyeti olan hastalarda kol, fleksiyon
halinde korunur. Çoğu hastada açık redüksiyon ge­
reklidir

RADYALBAŞSUBLUKASYONU
(DADI ÇIKIGI)
• Radyal baş sublukasyomı; 1-4 yaş arası çocuklarda
en yaygın görülen yaralanmadır. Yaralanmanın ti­
pik hikayesi; çocuğun bir yetişkin tarafından, elin­
den ya da el bileklerinden çekilmesidir. Bazen bir
travma öyküsü olabilir, bazen de kayda değer bir
olay olmayabilir fakat çocuk kolunu kullanmayı
reddeder.
• Kol; önkol pronatı ile dirsekten kırılmış ve vücuda
yakın bir şekilde tutuk halde durur. Yavaş ve yumu­
şak bir muayene, direk palpasyona karşı hassasiyet ŞEKİL 84-6. Supinasyon-fleksiyon tekniği. Dirseği 90 de­
meydana getirmez ama önkol supinatı ya da kolu recede tutun; sonra elbileği ve önkolu düz olarak aynı taraf­
kımıldatmak ağrıya sebep olabilir. taki omuza doğru döndürün.
BÖLÜM 84 • ÇOCUKLARDA VE KAS iSKELET BOZUKLUKLAR! 291
• KFBE'li çocukla ateşli ya da toksik değildir ve ak­
yuvar hücre sayımlar (WBC) normaldir. Hastanın
ateşli olmadığı durumlarda elektrolit sedimentas­
yon oranına (ESR) gerek yoktur.

1
Hyperpronation • Radyografide; kurbağa bacak görüntüsü posterior
yer değiştirmeyi saptarken, anteroposterior (AP)'da
femoral epifizde medyal yer değiştirme görülür.
Normal çocukların AP görüntüsünde; superior
femoral boyun, femoral epifizin lateral çeyreği ile
enlemesine kesit yapıyor olmalıdır.
ŞEKİL 84-7. Hiperpronasyon. Dirseği 90 derecede tutun ve • KFBE'nin tedavisi ameliyat ile olur. Hastanın ağır­
el bileğini düz olarak pronasyona getirin. lık taşımaması sağlanmalı, orali kapatılmalı, has­
taneye girişi yapılmalıdır. En önemli uzun süreli
komplikasyonu, femur başı avasküler nekrozdur.
dan el bileği sıkıca süpin pozisyonuna getirilir, eş
zamanlı olarak da dirsek fleksiyon pozisyonuna
getirilir. Böylece el bileği ispilateral omuza yönel­ ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE
tilmiş olur. Redüksiyonla beraber bir "klik" sesi du­ T RAMVATİK OLMAYAN SEÇİLMİŞ
yulabilir ve çocuk kısa bir süre direnip ağlayabilir. İSKELET-KAS HASTALIKLARI
• Hiperpronasyon tekniği (Şekil 84-7)'nin daha az
• 84. Bölümde tartışılmıştır. Kawasaki's hastalığı
acı verici ve başarılı olduğu bildirilmiştir ve önce­
• 180. Bölümde tartışılmıştır. Akut süpüretif atrit
likli olarak ya da supinasyonun başarısız olduğu
durumlarda yardımcı olarak kullanılabilir. Hiperp­
ronasyon tekniği şöyle uygulabır: hastanın dirseği JÜVENİL İMMÜN ARTRİTİ
90 derecede ya da tamamen uzatılmış şekilde tutu­ • Jüvenil immün artriti grubu hastalıklar (JIA; daha
lur ve el bileğine sıkıca pronasyon yapılır. Eğer re­
önceki ismi jüvenil romatoid artrit) çeşitli sistemik
düksiyon başarılı olursa; hastanın normal aktivitesi
klinik tablo ile birlikte bulaşıcı olmayan sinovit ve
15-30 dakika içerisinde kaldığı yerden devam eder.
artrit bulgularını içermektedir.
Eğer hasta ikinci bir redüksiyon girişminde sonra • Pausiartriküler hastalıklar (genelde diz gibi tek bir
iyileşme göstermezse, farklı tanılar ve redyografi­
geniş eklem tutulumu gibi) en yaygın görülen has­
ler göz önünde bulundurulmalıdır. Başarılı olmuş
h;,.. v.orlillrc hrnnrl .-,n C'l"\nr".l Cl''H:ıc-Tfilr h,;t" tı::ıı-1..,u;uo fTprolr
talık çeşididir. Kalıcı eklem hasarı seyrek olarak gö­
vu •�-�•w• ; vu�"'' vv•u" vy�vuu, vu ,��" • •; - ı:,-•---
rülür.
yoktur fakat nüksetme riski yüksek olduğundan, • Poliartriküler hastahklar 3'te 1 oranında görülür;
ebeveynlere lineer traksiyondan kaçınmaları ge­
rektiği hatırlatılmalıdır. geniş ve küçük eklemlerin her ikisi de etkilenir ve
ilerleyen eklem hasarı oluşabilir.
• Sistemik JIA; hastaların %20sinde görülür. Bu form
FEMUR BAŞI EPİFİZ KAYMASI üşüme ve ateş ile ilişkilendirilir.
• Kaymış femur başı epifizi (KFBE); 12-15 yaş arası • Birleşmek üzere olan kırmızı ürtiker, hepatosp­
erkek çocuklarında ve 10-13 yaş arası kız çocukla­ lenomegali ve serozit gibi eklemdışı bulgular çok
rında yüksek insidansta çok yaygın şekilde görülür. yaygındır.
• Kronik KFBE'li hastalar; kasıklarda, uyluğun orta • JI.A'.nın teşhisi, 6 hafta boyunca sabit bir şekilde
çizgisi civarında ve dizde, hareket ettikçe kötüleşen seyreden eklem şişliği gerektirdiğinden, acil servis­
hafif bir ağrıdan şikayetçidir. Yürürken, bacak dı­ te yapılması mümkün değildir. Laboratuvar testle­
şarıdan döndürülür yürüme şekli antaljiktir. Kalça ri genelde diğer hastalıkları ekarte etme odaklıdır.
fleksiyonu ve rotasyon sınırlı ve acı vericidir. Tam kan sayımı (CBC), ESR ve C-reaktif protein
• KFBE'nin akut prezantasyonu genellikle travmadan {CRP) normal olabilir. Atrosentez, özellikle , sep­
ya da önceden varolan kronik KFBE'den kaynakla­ tik artriti gibi belirdi hastalıklarda gerekli olabilir.
nır. Kasıklarda göze çarpan şekilde dışa dönme ve Radyografide; başlangıçta eklemde sıvı birikmesi
bacak kısalması olan hastalarda muazzam bir ağrı görülür ama spesifik değildir.
olduğu görülür. Kalça, tam hareket aralığında zor­ • Belirli tanısı olan hastaların başlangıç tedavisinde
lanmamalıdır çünkü bu epifizin daha fazla yer de­ non-steroid anti-inflamatuvr ilaçlar (NSAID) kul­
ğiştirmesine sebep olabilir. lanılır. Miyokardit, dekompanse perikardit ve ya­
• Septik artrit, toksik sinovit, Legg-Clave- Perthes' nıtsız üveit için glikokortikoidler nadiren kullanılır.
hastalığı ve diğer kalça fraktürleri ayırıcı tanılar Sistemik immünosupresifler genelde romatologlar
içerisinde yer alır. tarafından şiddetli hastalıklarda tavsiye edilir.
292 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

LEGG-C ALVE-PERTHES' HASTALIGI • Bu hastalık kendiyle sınırlıdır. Akut semptomlar,


fiziksel aktivitelerin kısıtlanması, buz ve NSAİİ
• Legg-Calve-Perthes' hastalığı, subkondral stres kı­
kullanımı ile birlikte gelişme göstermektedir. Diz
rığı ile birlikte avasküler femur başı nekrozudur. Bu immobilizeri veya silindire nadiren ihtiyaç duyul­
hastalığı, potansiyel subluksasyon ile birlikte femur makla birlikte, koltuk değneklerinin kullanımı ge­
başının çökmesi ve düzleşmesi izlemektedir. rekebilir. Gerginliği ve hipertrofik kuadriseps kas­
• Hareket kabiliyetinin kısıtlanması, kas spazmları
larını esnetmek için yapılan egzersizler de yararlı
ve yumuşak doku kontraktürleri nedeniyle kalça
olmaktadır.
kemiği ağrısı hissedilir. Hastalığın ilk semptomları
4-9 yaş aralığında ortaya çıkmaktadır ve kızlarda
görülme sıklığı erkeklerden dört kat daha fazladır. POST-STREPTOKOKKAL REAKTİ F
Hastaların % lüunda bu hastalık bilateraldir. Bu ARTRİT
hastalıktan muzdarip çocuklar aksak yürümekte­
• Yüksek A grubu beta-hemotilik streptotoksik en­
dirler ve kasıkta, uylukta veya dizde kronik ve ra­
hatsız edici bir ağrı mevcuttur ve bu ağrı hareket feksiyon yüzünden post-streptotoksik reaktif artrit
ettikçe daha da kötüleşmektedir. Hastalığın siste­ (PSRA)'in meydana gelme ihtimali de yüksektir.
matik semptomları mevcut değildir. • PSRA; beta-hemolitik streptotoksi ve aynı zaman­
• Kalça hareketleri sınırlanmaktadır; fleksiyon-ab­ da Staphylococcus ve Salmonella türleri ile uzak bir
düksiyon kontraktürü ve uyluk kaslarının körelme­ bölgede ve önceki infeksiyon ortamı içerisinde olu­
sinin görülme durumu muhtemeldir. şan steril, inflamatuvar, yerleşik mono- ya da oligo­
• Ilk röntgenlerde (hastalığın 1. ve 3.ayları arasında) artrittir.
hastalıklı kalçanın kıkırdak dokusunda genişleme • Akut romatizma! ateşin aksine, PSRA kardit ile iliş­
olduğu ve femur başının osifik nükleusunun azal­ kilendirilmez ve daha ılımlı bir hastalıktır. Ancak
ması görülmektedir. ikinci belirti ise, femur başın­ PSRA artriti akut romatizma! ateşe göre daha şid­
da görülen subkondral stres kırığıdır. Üçüncü bul­ detli ve uzun sürelidir ve NSAIDs'e karşı dirençli
gu, artan femur başı opasifikasyonudur. Son olarak, olabilir.
asetabulumdan femur başının subluksasyonu ve • PSRA tanısının konması için, bağaz kültürü veya
protrusyonu ile birlikte femur başı deformasyonu antistreplolisin O (ASO) ya da anti DNaz-B titre­
görülmektedir. sinin dörtkat artmasıyla önceki grup A stretekok
• Kemik taraması ve manyetik rezonans görüntüle­ enfeksiyonu belirlenmelidir.
mesi, normal filmlerden daha önce kemik anor­ • PSRA, NSAIDs'ye karşı duyarlıdır. Akut romatiz­
malliklerini gösterebileceği için, teşhis koymaya ma! ateş tedavisinin dayanak noktası olan penisilin
yardımcıdır. profılaksi konusu PSRA'da tartışmalıdır. Streptococ­
• Toksik tenosinovitis, tüberküloz artrit, tümörler ve
cus boğazdan temizlense bile, penisilinli ya da erit­
kemik diskrazileri, ayırt edici teşhislerdendir. romisinli tedaviye başlanmalıdır.
• AS'de en önemli nokta, bu hastalığı kronik fakat sa-
katlama potansiyeli olan bir hastalık olarak değer­
lendirmektir. Neredeyse bütün çocuklar, ilk olarak AKUT ROMATİZMAL ATEŞ
traksiyon nedeniyle hastaneye kaldınlmaktadırlar. • Akut romatizma! ateş (ARA) birden fazla sistemi
etkileyen akut inflamatuvar bir hastalıktır ve ağır­
OSGO OD-SCHLATTER HASTALIGI lıklı olarak okul çağı çocukları etkiler.
• Nadir görülen salgın hastalıklar tanımlanmış olup
• Osgood-Schlatter hastalığı, kızlardan çok ergen­
ve sporadik vakalar ortaya çıksa da, ARA Amerika
lik öncesi erkek çocuklarında görülen yaygın bir
Birleşik Devletlerinde yaygın değildir.
apofizittir. Nekroz olmaksızın, kuadriseps kasının • Konakçı dokuyla çapraz tepkime veren antikorların
tibial tüberozitenin inflamasyonunu başlatması ile
tibial tüberozitede tekrarlayan stres mevcuttur. üretimini stimule eden A beta-hemolitik virüs türü
• Çocuklar, fleksiyon ile daha kötü hale gelen ve din­ nedeniyle; ARA'yı enfeksiyon izler. Hasta sempto­
lenme ile daha iyi olan ön dizde bir ağrı ve hassasi­ matik ya da asemptomatik stretotoksik faranjitten
yet şikayetinde bulunmaktadırlar. 2-6 hafta sonra ARF gelişirtirir.
• Patelar tendon kalın ve hassastır aynca tibial tübe­ • Çoğu inisiyal atak durumunda ortaya çıkan artrit­
rozite genişlemiş ve iltihaplı durumdadır. ler gecizi ve poliartrikülerdir ve ilk olarak geniş ek­
• Röntgenlerde diz efüzyonu olmadan tüberozite üs­ lemleri etkiler.
tündeki yumuşak doku şişmesi ve patellar tendo­ • Kardit; hastaların üçte birinde görülür ve kapak­
nun kalınlaşması görülmektedir. Normal durum­ çıklar, kasları ve perikardiyumu etkileyebilir. Kalp
larda bu yaşlarda türberküldeki osifikasyon bölgesi iltihabının mortalite ve morbiditede büyük ölçüde
düzensizdir fakat tüberkülün çıkıntısı Osgood­ payı vardır.
Schlatter hastalığının karakteristiklerindendir. • Sydenham koresi; hastaların % 1 Ounda görülür ve
BÖLÜM 85 • İNFANTLARDA VE ÇOCUKLARDA DÖKÜNTÜ 293
inisiyal enfeksiyondan aylar sonra ortaya çıkabilir. İNFANTLARDA VE
Klinik tablo; ani, amaçsız ve düzensiz hareketler ile
kas zayıflığı içerir ve bu ARA'nın yegane klinik gö­
85 ÇOCUKLARDA DÖKÜNTÜ
rünümü olabilir. Kim Askew
• Klasik ARA ürtikeri (eritema marginatum), kısa Çeviri: Ali Batur
süreli, belli belirsiz ve serpijnözdür ve genelde kar­
• Çocuklarda döküntü tipik olarak benign ve kendi­
dit eşlik eder.
• Ekstremitelerin eksentör yüzeyinde bulunan sub­ ni sınırlayıcı özelliktedir. Az sayıda ciddi ve hayatı
küntonöz nodüller oldukça nadir görülür. tehdit edici döküntü müdahale gerektirebilir. Aile­
• Laboratuvar testleri önceki streptotoksik enfeksi­ lerde yaygın olarak oluşan anksiyete sebebiyle acil
yonları (boğaz kültürü ve seroloji ile) doğrulamak servis başvurusu sebebi olabilir.
ve karditi (elektrokardiyogram, göğüs radyografisi • Kesin tanı için gerekli bilgiler arasında eşlik eden
ve ekokardiyogram ile) değerlendirmek için kulla­ semptom ve bulgular, immünizasyon hikayesi, insan
nılır. ve hayvan teması, çevre ve ilaç maruziyeti bulunur.
• Ayırıcı tanılar arasında JIA, septik artrit, Kawasaki • Ekzantem, enfeksiyöz veya enfeksiyöz olmayan
hastalığı, lösemi, vaskülitler ve diğer kardiyomiyo­ sebeplere bağlı olarak deri tutulumu; enantem ise
patiler bulunur. mukus membran tutulumu ile seyreder.
• Ciddi karditler, hastaya günde 1-2 mg/kg/d pred­ • Pediatrik ekzantem geniş olarak vira!, bakteriyal,
nizon verilerek kontrol edilir. Artrit inisiyal olarak riketsiyal ve neden açıklanamayan olarak sınıflan­
yüksek doz (75-100 mg/kg/d) aspirin ile tedavi edi­ dırılabilir. Riketsiyal hastalıklar Bölüm 99, Kutanöz
lir. Şarbon ise Bölüm IOO'de tartışılmıştır.
• Tüm ARA'lı çocuklar penislin (PCN) ile tedavi edi­
lir: günde bir, kas içinden benzatin PCN 1.2 milyon
• VİRAL ENFEKSİYONLAR
U; 10 gün boyunca günde bir, kas içinden prokain
G 600.000 U; ya da 10 gün boyunca günde dört kez ENTEROVİRÜSLER
oral olarak 6.25-12.5 mg/kg/d PCN VK. Eğer has­
•Enterovirüsler küçük tek iplikçikli RNA virüsleri
tanın PCN'e karşı alerjisi varsa eritromisin verilir.
• ARF'li hastalar için uzun vadeli; kalp iltihabı olan olup içinde Koksakivirüs ve ekovirüs ailesini barın­
hastalar içinse hayat boyu profılaksi önerilir. dırır. Tipik olarak yaz ve sonbaharın erken dönem­
lerinde geniş çaplı klinik semptomlarla insanlarda
hastalık yaparlar.
KALÇADA TRANSİTUVAR TENOSİNOVİT • Klinik olarak enteroviral enfeksiyonlar spesifik
• Transituvar tenosinovit, l O yaşının altındaki ço­ olmayan febril hastalık, üst solunum yolu enfeksi­
cuklarda kalça ağrısının en yaygın sebebidir. Pik yonları (nezle, krup, pnömoni), konjunktivit, pa­
yaptığı yaşlar 3-6 arasıdır ve erkek çocukları kız rotit, gastorenterit (bulantı, kusma, karın ağrısı),
çocuklarından daha fazla etkilenir. Sebebi ise bi­ hepatit, pankreatit, perikardit, myokardit, orşit,
linmemektedir. Semptomlar akut ya da kademeli nefrit, artrit, menenjit veya ensefalit gibi bir çok
olabilir: hastalarda kalça, uyluk ya da diz ağrısı ve hastalığa sebep olabilir.
antaljit yürüyüş (ya da ağırlığını taşımayı becere­ • Enterovirüs enfeksiyonlarına bağlı oluşan dökün-
meme) vardır. Ağrı, kalçanın kareket açıklığını tüler maküler erüpsiyon, morbiliform eritem, ve­
sınırlar. Hastalar toksik görünmese de, düşük de­ ziküler lezyon, peteşiyel veya purpural erüpsiyon,
receli ateş ve yakın tarihli üst solunum yolu enfek­
rubelliform döküntü, roseola benzeri döküntü ve
siyonumöyküsü olabilir.
• Beyaz küre ve sedim genelede normaldir. Kalça kızıl benzeri erüpsiyonlar gibi çok çeşitlidir.
• Sık ve ayırt edici özelliği olan enterovirüs enfeksi­
radyografileri normaldir ya da hafif ve orta dereceli
yonlarından biri de El-Ayak-Ağız Hastalığı'dır. Baş­
miktarda sıvı birikimi görülebilir.
• Bilhassa hasta ateşliyse, beyaz küresi ya da sedimi langıçta hasta tipik olarak ateş, anoreksiya, halsiz­
yüksekse ya da sıvı birikimi varsa; Acil servisin ana lik ve ağız ağrısı ile başvurur. Hastalığın 2. veya 3.
görevi, septik artritin ayırıcı tanısıdır. gününde ortaya çıkar ve bunu deri lezyonları takip
• Floroskopi veya ultrason sonuçlarında ya da ameli­ eder. Oral lezyonlar eritematöz zemin üzerinde ağ­
yathanedeki belirsiz vakalarda diagnostik artrosen­ rılı vezikül olarak ortaya çıkar ve devamında ülsere
tez gereklidir. Transituvar tenosinovitdeki sıvı steril olur. Bukkal mukoza, dil, yumuşak damak ve gingi­
bir transudattır. va tipik yerleşim yerleridir. Deri lezyonları kırmızı
• Septik artrit ve kalça fraktürü ihtimali yoksa; hasta papül olarak oluşur, gri vezikül olarak 7 gün içinde
yakın takiple ve ibuprufen 10 mg/kg gibi antienfla­ iyileşir. Lezyonlar çoğunlukla el ayası, ayak tabanı
matuvar etkili bir ilaçla tedavi edilebilir. ve kalça üzerinde oluşur.
294 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Enteroviral virüslerin ayırımı spesifik bir tedavinin


olmayışı ve bakteriyel enfeksiyonların tanınması
veya dışlanmasının önemi sebebiyle oldukça zor­
dur.
• Tedavi semptomatiktir. Analjezinin sağlanması (to­
pikal veya sistematik, narkotik içeren), yeterli hid­
rasyonun sağlanması, antipiretiklerin kullanılması.

KIZAMIK
Kızamık, yaygın immunızasyon sebebiyle Kuzey
Amerika'da sık karşılaşılan bir problem değildir.
Bölgesel epidemiler aşılanmamış toplumlarda gö­
rülmektedir. Miksovirüs enfeksiyonları tipik olarak
kış ve ilkbahar aylarında görülür.
İnkübasyon süresi 1O gündür. 3 gün süren prodrom
döneminde üst solunum yolu semptomları, rahat­
sızlık hissi, ateş, burun akıntısı, konjuktivit, fotofo­
bi ve öksürük gözlenir.
Maruziyet sonrası 14 günde ekzantemler oluşur.
Başlangıçta kırmızı, soluk, makülopapüller dökün­
tü oluşur. Döküntüler baştan ayağa yayılır, yüzde
birleşme eğilimindedirler. Döküntüler bir haftada
ortadan kaybolurlar. Geride bakırımsı kahverengi
renk değişikliği ve deskuamasyon görülebilir.
Koplik bulgusu bukkal mukozada ince mavimsi ŞEKİL 85-1. Eritema nodozum (5. hastalık). 5. hastalığın
beyaz bir nokta olarak görülür. Kızamık açısından toodler yaş grubunda tipik tokatlanmış yanak görünümü.
patagnomonik bir bulgu olup ekzantem oluşmadan (Fotoğraf katkısı Dr. Anne W. Lucky tarafından sağlanmış­
önce oluşur. tır. Knoop K., Stack L., Storrow A., Thurman RJ'nin izniyle
çoğaltılmıştır. Atlas of Eınergency Medicine, 3rd ed. 2010,
Kızamık destek tedavisi ile düzelebilen kendi ken­
Mc-Graw Hill, New York)
dini sınırlayabilen bir hastalıktır.

KIZAMIKÇIK Döküntüler genel olarak aniden yüzde ortaya çıkan


• açık kırmızı renkte "tokatlanmış yanak" şeklinde
Nadiren immünizasyona bağlı olarak ilkbahar ay­
ortaya çıkar (Şekil 85-1). Lezyonlar eritematöz ze­
larında genç popülasyonda kızamıkçık (Alman Kı­
min üzerinde kenarları hafifçe yükseltilmiş küçük
zamığı) görülebilir. İnkübasyon periyodu 12 ile 25
papüller olarak görülür. Karakteristik olarak göz­
gündür. 1 ile 5 gün süren prodrom döneminde ateş,
kapaklan ve çene korunur, ağız çevresinde soluk­
halsizlik, baş ve boğaz ağrısı görülür.
luk ise tipiktir. Döküntüler 4-5 gün içinde kaybo­
• Ekzantemler yüzde ince, düzensiz pembe makül
veya papül olarak belirirler. Daha sonra merkezden lurlar.
uzaklaşır şekilde progresyon göstererek boyun, göv­ Hastalığın seyrinde, yüzdeki döküntüler oluş­
de ve kollara yayılırlar. Erüpsiyon alt ekstremitelere tuktan 1-2 gün sonra gövde ve bacaklarda l hafta
ulaştığında yüzdeki döküntülerbirleşmeye başlarlar içinde düzelen, kaşıntısız eritematöz maküler veya
ve oluştukları sırayı takip ederek kaybolurlar. makülopapüller döküntü oluşur. Lezyonların mer­
Tipik olarak suboksipital ve posterior aurikuler lenf kezden itibaren solması ile kaybolurken dantelsi bir
nodları etkilenir. Yaklaşım destekleyici tedavidir. görünüm oluşmasına neden olur. Avuç içi ve ayak
tabanı nadiren etkilenir.
Hastalığın başlangıcından itibaren haftalar içinde
ERİTEMA ENFEKSİYOZUM döküntüler aralıklı olarak tekrarlayabilir veya gü­
Eritema enfeksiyozum (5. hastalık) genellikle ilk­ neş maruziyeti ve sıcak banyo sonucu şiddetlenebi­
baharda ortaya çıkan ateşli seyreden bir parvovirüs lir.
enfeksiyonudur. En sık 5- 15 yaş grubu okul çağı ço­ Eşlik eden semptomlar içinde ateş, halsizlik, baş
cukları etkilenir. ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, nezle, bulantı, kusma,
BÖLÜM 85, iNFANTLARDA VE ÇOCUKLARDA DÖKÜNTÜ 295

A
ŞEKİL 85-2. Herpes simpleks virüse bağlı gingivostomatit
(Courtesy of the Centers for Disease Control and Preventa­
tion)

ishal ve myalji bulunur. Tedavi semptomatik yak­


laşımdır.
Gebe kadınlarda akut enfeksiyon fetal hasar oluş­
turabilir. Bu durumda hastalar uygun bölüme kon­
sülte edilmelidir.

HERPES VİRÜS
Herpes virüs enfeksiyonlarının çocuk ve gençlerde B
en sık görülen mukokütanöz formları Herpes labi­
alis (uçuk) ve gingivostomatittir (Şekil 85-2). Her­ ŞEKİL 85-3. A ve B. Egzema herpetikumun tipik bulgula­
pes labialis lezyonları tek veya kümelenmiş olarak rı (Shah BR., Lucchesi M'nin izniyle çoğaltılmıştır. Atlas of
Pediatric Emergency Medicine, 2006, Mac-Graw Hill, New
görülür. Gingivostomatit lezyonları oral kaviteye York)
diffüz olarak dağılmış şekilde gingiva, dil, bukkal
mukoza ve damakta görülür.
Genel olarak herpetik lezyonlar veziküler ve ağrılı­
dır. Lezyonlar sonunda açılır ve kabuklanır. Herpes
labialis tipik olarak vermillion sınırında lokalize
sel olarak streptokok ve stafılakoklarla oluşan süper
olur.
enfeksiyonlar görülür.
Oral lezyonların tedavisi semptomatik olarak anti­
Egzama herpetikum klinik olarak ateş ve egzama­
piretik ve analjeziklerle sağlanır. Oral alımı engel­
leyen ciddi ağrılı durumlarda narkotik analjezikler töz lezyonlar üzerinde eş zamanlı veziküler erüpsi­
kullanılabilir yonlar ile seyreder (Şekil 85-3). Tedavide asiklovir
Herpes labialis için erken dönemde kullanılan oral (25 mg/kg PO 8 saatte bir) ve trimetoprim sülfame­
antiviral ilaçlar akut seyri kısaltabilir ve vira! yayılı­ toksazol (5-10 mg/kg günde iki kez) ya da klinda­
mı azaltabilir. Topikal asiklovir tedavide etkisizdir. misin (5-7,5 mg/kg günde üç kez) 10 gün kullanılır.
Oral asiklovir dozu yaşa ve lezyonun lokalizasyo­ Bu hastaların yatarak tedavisi önerilir.
nuna göre değişiklik gösterir. Ancak tipik olarak 25
miligram/kg 8 saatte bir 5 gün olarak önerilir. SUÇİÇEGİ
Oral enfeksiyonu bulunan çocuklarda parmak dis­
tallerine inokülasyon ile herpetik dolama oluşabilir. İmmünizasyona bağlı insidansı ciddi oranda düş­
Mevcut egzama tanısı olan çocuk hastalarda, nadi­ müştür. Varisella Zoster Virüs (VZV) bir herpes
ren hayatı tehdit edici egzama herpetikum adlı en­ virüstür.
feksiyon oluşabilir. Etiyolojide en sık tespit edilen • Enfeksiyon genellikle 10 yaş altı çocuklarda ve du­
ajan herpes simpleks virüs olmasına karşın evren- yarlı hastalarda herhangi bir yaşta görülür. Varise!-
296 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ŞEKİL 85-4. Suçiçeği hastalığ111111 tipik döküntüleri. (Fo­


toğraf katkısı Dr. Lawrence B. Stack tarafmdan sağlanmış­
tır. Knoop K., Stack L., Storrow A., Thurman RJ'nin izniyle
çoğaltılmıştır. Atlas of Emergency Medicine, 3rd ed. 2010,
Mc-Graw Hill, New York)

la sık olarak kış sonlarında veya ilkbaharın erken


dönemlerinde ortaya çıkar.
Hastalar, hastalığın prodromik döneminden kuta­
nöz lezyonlar kabuklanana kadar yüksek derecede
bulaştırıcıdır. ŞEKİL 85 5. Rezeola infantumlu bir infant. (Fotoğraf kat­
Ekzantemler öncelikle kafa ve gövdede soluk kır­ kısı Dr. Raymond C. Baker tarafından sağlanmıştır. Knoop
mızı maküller olarak oluşur. İlk gün içinde lezyon­ K., Stack L., Storrow A., 'Ihurınan RJ'nin izniyle çoğaltılmış­
tır. Atlas ofEmergency Medicine, 3rd ed. 2010, Mc-Graw Hill,
lar veziküler hale gelir kırmızı taban oluşur ve ka­ New York)
rakteristik bulgusunu verir (Şekil 85-4). Takip eden
birkaç gün içinde yeni lezyonlar oluşurken eskileri
krutlanmaya başlar. Lezyonlar yoğun olarak kaşın­
tılı olup yayılımları merkezden uzaklaşır şekildedir.
Avuç içleri ve ayak tabanları genel olarak etkilenir. Roseola 3-5 gün süren ani ortaya çıkan yüksek ateş
Düşük dereceli ateş, halsizlik ve baş ağrısı sıklıkla ile başlar. Eşlik eden semptomlar genel olarak hafif
görülmekle birlikte tipik olarak hafif seyreder. şiddette olan irritabilite, öksürük, nezle, anoreksiya
VZV ile enfekte immünize çocuk hastalar atipik ve abdominal rahatsızlık hissidir. Febril nöbetler
olarak veya sistemik bulguları olmadan sınırlandı­ görülebilir. Roseola ekzantemi ateşin gerilemesi ile
rılmış deri lezyonları ile başvurabilir. ortaya çıkan bir bulgudur ve hastalık için karakte­
Tedavi semptomatik olup antipiretik ve antipru­ ristik ve tanı koydurucudur. Lezyonlar ayrık, soluk,
ritik ilaçlar kullanılabilir. VZV enfeksiyonu olan maküler veya makülopapüler, gül renginde veya
hastalarda aspirin kullanımı Reye Sendromu'na se­ pembe olup tipik olarak boyun, gövde ve kalçada
bep olabileceği için hastalarda yasaklanır. Sağlıklı görülürler. Nadir de olsa yüz ve ekstremite proksi­
çocuklarda önerilmemekle birlikte varisella zoster malleri de tutulabilir (Şekil 85-5). Mukoz memb­
immünglobulini ve asiklovir immün sistemi baskı­ ranlar korunmuştur. Döküntüler 1-2 gün içinde
lanmış hastalarda kullanılabilir. kaybolurlar. Tedavi semptomatiktir.

ROSEOLA İNFANTUM (EGZANTEM FUNGAL ENFEKSİYONLAR


SUBİTUM)
T inea enfeksiyonları infant ve çocuklarda sık görül­
Roseola, genel olarak 6 ay 3 yaş arası çocuklarda mekle birlikte etkiledikleri bölgenin ismini alırlar:
human herpesvirüs 6 (HHV 6)'nın sebebiyet verdi­ Tinea kapitis (baş), korporis (deri), pedis (ayak) ve
ği sık görülen akut ateşli bir hastalıktır. kruris (kasık). Tinea enfeksiyonları sıklıkla ortası
BÖLÜM 85 • iNFANTLARDA VE ÇOCUKLARDA DÖKÜNTÜ 297
temiz, sirküler, kaşıntılı (kruriste yoğun, korporiste
neredeyse yok), pullu yamalar ile ortaya çıkarlar.
Başarı ile tedavi edilebilirler, ancak tinea kapitis re­
çetesiz olarak topikal antifungal kremler ile (klot­
rimazol, mikanazol ve tolnaftat) veya ketokanazol,
oksikanazol, siklopiroks, terbinafin reçete edilerek
7 ile 10 gün arasında tedavi ile düzelebilir. Tedavi
ile lezyonlar ortadan kalkar, bu süre 2 ile 3 haftaya
kadar uzayabilir.
• Tinea kapitis yama tarzında alopesi ile birliktelik
gösteren hafif kafa derisi lezyonlarından kerion
adı verilen ağrılı kitleye kadar bulgu verir. Tedavi­
ŞEKİL 85-6. Çenesinde kabuklanmış impetigo lezyonu
sinde oral griseofulvin (günde tek doz 15 mg/kg) olan genç kız. (Fotoğraf katkısı Dr. Micheal J. Nowick.i tara­
ve selenyum sülfitli şampuan önerilir. Yanıt için 8 fından sağlanmıştır. Knoop K., Stack L., Storrow A., Thur­
haftaya kadar beklenir ve bu sürede karaciğer fonk­ man RJ'nin izniyle çoğaltılmıştır. Atlas ofEmergency Medici­
siyonlarının kontrolü önemlidir. Sekonder enfeksi­ ne, 3rd ed. 2010, Mc-Graw Hill, New York)
yon gelişmiş ağrılı kerionlarda tedaviye 10 günlük
sefaleksin (8,3-16,7 mg/kg 8 saatte bir) eklenebilir.
• Büllöz impetigo karakteristik olarak ekstremiteler­
Tedavide steroidlerin etkisi tartışmalıdır.
de yerleşen, ince duvarlı, içi berrak bir sıvı ile dolu
BAKTERİYEL ENFEKSİYONLAR bül formasyonunda, kolayca rüptüre olabilen, so­
yulmuş bir taban bırakan kuru parlak bir kaplama
İMPETİGO içinde stafılokokları barındırdığı bir sıvı içeren lez­
Küçük çocuklarda Staphylococcus aureus veya A yonlardır.
• Tanı genellikle karakteristik bül görünümü ile ko­
grubu beta hemolitik streptokoklara bağlı oluşan
yüzeye! enfeksiyöz ekzantemlerdir. Kreş ve okullar­ nur (Şekil 85-7).
da salgınları görülebilir. • Tedavide lokal yara bakımı ile antistafılokokal
Lezyonlar minör travma veya böcek ısırıklarına ajanlardan sefaleksin ve topikal ajanlardan mupi­
bağlı oluşabileceği gibi yaralanma olmaksızın da rosin önerilmektedir. Bazı tolumlar için toplum
oluşabilir. Lezyonlar kırmızı makül veya papül ola­ kaynaklı metisilin rezistans Staphylococcus aureus
rak ortaya çıkar. Daha sonra vezikül veya püstüle (CA-MRSA) etkenini kapsaması gerekir.
dönüşürler. Veziküllerin rüptüre olması sonrası SHDS'de döküntü eritrodermadan geniş alanlı eks­
karakteristik altın renkli kabuklanma oluşur ve lez­ folasyona ilerlerler. Genel olarak Nikolsky bulgusu
yonlar birleşebilirler. En çok etkilenen bölgeler yüz, görülür. Semptomlar arasında ateş, halsizlik, irrita­
boyun ve ekstremitelerdir. bilite ve cilt hassasiyeti bulunur.
İmpetigonun seyrinde lenfadenopati dışında ateş • Diffüz SHDS tanılı hastalar yanık ünitelerinde ya­
ve sistemik bulgu çok nadir olarak görülür. Tanı tışı yapılıp intravenöz sıvı ve parenteral antibiyotik
döküntü klinik görünümü ile konur (Şekil 85-6). tedavisi alması gerekir. Antibiyotik tedavi seçenek­
Enfeksiyondan etkilenmiş lokal bölgelerin tedavi­ leri arasında nafsilin, penisilin G, amoksisilin-kla­
sinde topikal mupirosin kullanılır. Geniş lezyonlar vulonat ve sefaleksin bulunur. Toplum kaynaklı
için sefaleksin, eritromisin, klindamisin, amoksisi­ MRSA şüphesi olan vakalarda vankomisin tercih
lin-klavulanat ve dikloksasilin uygun oral antibiyo­ edilmelidir.
tik seçenekleridir.
KIZIL
BÜLLÖZ İMPETİGO VE STAFİLOKOKAL Kızıl okul çağı çocuklarında eşlik eden eksüdatif
HAŞLANMIŞ DERİ SENDROMU (SHDS) franjit, ateş ve karakteristik döküntü bulgusu ile ta­
Büllöz impetigo yenidoğan ve küçük çocuklarda nısı koyulan bir hastalıktır. Eşlik eden semptomlar
görülür. SHDS ise özellikle <6 yaş çocuklarda gö­ arasında boğaz ağrısı, baş ağrısı, ateş, kusma ve ka­
rülmekle birlikte en sık <2 yaş çocuklarda ortaya rın ağrısı bulunur.
çıkar. Her iki hastalıkta staphylococcus kaynaklı • Kızlı genel olarak A grubu� hemolitik streptokok­
toksin serotip A ve B aracılığıyla oluşan toksin ba­ lar aracılığıyla oluşur (son dönemde grup C strep­
ğımlı eritrodermidir. tokoklarında sorumlu olduğu gösterilmiştir).
298 KISIM 1 O, ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ŞEKİL 85-8. Kızılda görülen skarlatiniform döküntüler.


Zımpara kağıdı görünümlü doku. (Fotoğraf katkısı Dr. Law­
rence B. Stack tarafından sağlanmıştır. Knoop K., Stack L.,
Storrow A., Thurman RJ'nin izniyle çoğaltılmıştır. Atlas of
ŞEKİL 85-7. Büllöz impetigolu çocuk hasta. (Courtesy of Emergency Medicine, 3rd ed. 2010, Mc-Graw Hill, New York)
the Centers for Disease Control and Preventation)

Karakteristik döküntü tipik olarak boyun, kasık ve ERİZİPEL VE SELÜLİT


aksilla bölgesinden başlar. Fleksural katlantılarda
Erizipel A grubu f:> hemolitik streptokok kaynaklı
belirginleşme (Pastia çizgileri) eşlik eder. Dökün­
cildin selülit ve lenfanjitidir. Ateş, üşüme, halsizlik,
tüler kırmızı, benekli, basınçla solan ve zımpara ka­
baş ağrısı ve kusma sık görülür.
ğıdı hissi veren özelliktedir (Şekil 85-8). Hastalığın
• Yüz en sık tutulan bölge olup lezyon daha önce ya­
erken döneminde dil beyaz tabaka ile kaplanır ve
ralanma veya inflamasyon gelişmiş bölgede oluşur.
papillalar kırmızı olarak görülür (beyaz çilek dili).
Döküntü kırmızı bir plak olarak başlar ve hızlıca
Yumuşak damakta hemorajik odaklar görülebilir. genişler. Karakteristik olarak ısı artışı, şişme, kes­
Hastalığın başlangıcından 1-2 gün sonra ekzan­ kin sınırlı, yüksek ve endüre bir yapıdır (Şekil 85-
temler oluşur. Yüzde flushing ve ağız etrafında so­ 9). Tam klinik olarak koyulur.
lukluk karakteristik görünümdür. Deskuamazas­ Tedavide ilk seçenek prokain penilin G'dir (<30 kg
yon iyileşme ile birlikte 2 hafta içinde görülür. için 300.000 U İM, >30 kg için 600.000-1 milyon
Tanı klinik zeminde, temin edilebildiği takdirde U İM). Penisilin alerjisi varlığında eritromisin, kla­
boğaz kültüründe grup A f:> hemolitik veya grup C ritromisin veya klindamisin kullanılabilir. Ayaktan
streptokok üremesi ile konur. tedavilerde sefaleksin (6,25-12,5 mg/kg günde 4
Tedavide penisilin (penisilin alerjisi varlığında kez), eritromisin (10-15 mg/kg günde 3 kez) veya
azitromisin) kullanılır. Hastalığın süresini kısalttığı klindamisin (5-7,5 mg/kg günde 3 kez) kulla111lır.
gibi romatizmal ateş ve nefrit insidansını azaltır. Tedavi ile hızlı klinik iyileşme görülür.
BÖLÜM 85 • iNFANTLARDA VE ÇOCUKLARDA DÖKÜNTÜ 299
da nadiren ise 2. haftasmda görülen bir lezyondur.
Karakteristik eritematöz maki.iller gövde, yüz ve
ekstremitelerde görülür. Maki.illerin ortasmda yer­
leşmiş püstül görünümü tanıyı destekler. Herhangi
bir tedavi gerektirmez, bir hafta içinde kendiliğin­
den kaybolur.
• Neonatal akne hayatm 3. haftasında ortaya çıkan ve
daha çok erkek bebeklerde görülen bir lezyondur.
Yüz ve göğüs bölgesindeki eritematöz papül ve püs­
tüller tanıyı destekler. Kendiliğinden düzelen lez­
yonlardır.
• Seboreik dermatit yeni doğan ve infantlan etkileyen
genetik ve çevresel faktörlere bağlı oluştuğu düşü­
nülen lezyonlardır. Yeni doğanlarda kafa derisinde,
kulak etrafmda, kaşlarda ve yanaklarda görülen
sarı yağlı veya kırmızı renkli, kabuklu lezyonlardır.
Yaşamm 2. ile 6. haftası arasında oluşurlar. Teda­
vide topikal yağ uygulaması ve kabukların ince bir
fırçayla uzaklaştırılması önerilir.
• Atopik dermatit kronik ve tekrarlayan inflamatuvar
bir hastalık olup güçlü genetik yatkınlık gösterir.
Karakteristik olarak yaşamın 2. ile 6. haftası ara­
smda (seboreik dermatitten daha sonra) kuru cilt,
eritematöz papül veya papüloveziküler lezyon ve
plaklar ile seyreden kaşmtılı ve dökülen lezyonlar­
dır. Tipik fleksural dağılım sıklıkla büyük çocuklar­
da görülür ancak genç infantlarda görülmeyebilir.
Tedavi cildin kuruluğunun ortadan kaldırılmasına
ŞEKİL 85-9. Erizipel. (Shah BR., Lucchesi M'nin izniyle bağlıdır. Yumuşatıcı uygulamalar ve inflamasyon
çoğaltılmıştır. Atlas of Pediatric Emergency Medicine, 2006, tedavisi için topikal steroid merhemler kullanılır.
Mac-Graw HiU, New York)

BEBEK BEZİ DÖKÜNTÜLERİ


Selülitin diğer formları da benzer şekilde tedavi
• Neonat ve infantlara özgün bir şikayet olup kontakt
edilir. Ancak C A -MRSA çocuklarda artan şekilde
(dışkı kalmtılan ve idrar irritasyonu ile) ve kandi­
selülite neden olmaktadır ve tedavisi sensitiviteye
dal dermatit olmak üzere iki tipi vardır.
göre belirlenmelidir. • Bebek bezi kontakt dermatiti cilt kıvrımlarını tutan
• Geleneksel olarak oral sefaleksin (8,3-16,7mg/kg iyi sınırlı eritematöz maküler veya makülopapüler
günde 3 kez) tercih edilen antibiyotik olmasına karşın döküntülerdir. Tedavide hijyene uyulması, açık ha­
CA-MRSA vakalarının artışına bağlı olarak klinda­ vada kurutma ve gümüş oksit gibi bariyer krem ve
misin (5-7,5 mg/kg günde 3 kez) veya trimetoprim­ merhemlerin kullanılması önerilir.
sülfometoksazol (5-10 mg trimetoprim/kg günde iki Bebek bezi kandidal dermatiti eritematöz papül
kez) daha çok tercih edilmeye başlanmıştır. veya püstülle karakterize belirgin smırlı lezyon­
lardır. Lezyon kenarlarının dışmda küçük püstüler
yapılara uydu lezyonları adı verilir. Tanı klinik ola­
İNFESTASYON
rak koyulur. Tedavide nistatin (100.000U/gr krem,
• Kene ve bit infestasyonları Bölüm 157Öe anlatılmıştır. merhem veya pudra 10-14 gün boyunca günde
3-4 kez) gibi antifungal ajanlar kullanılır. Bariyer
SIK GÖRÜLEN NEONATAL kremler (nistatin sonrası gümüş oksit) kullanıla­
bilir. Topikal steroidler (%1 -2 hidrokortizon krem)
DÖKÜNTÜLER
ciddi inflamasyon durumunda önerilir. Bebek bezi
• Eritema toksikum benign, kendini sınırlayan, yeni kandidal dermatite bağlı oral pamukçuk gelişirse
doğanların %50'sinde sıklıkla yaşamın ilk haftasm- oral nistatin kullanılabilir.
300 KISIM 1 O, ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

BİLİNMEYEN SEBEPLER BAGLI


EKZANTEMLER
• Eritema multiforme, Steven Johnson Sendromu ve
toksik epidermal nekrolizis Bölüm 156, Dermato­
lojik Aciller'de anlatılmıştır.

KAWASAKİ HASTALIGI
• Kawasaki Hastalığı veya mukokütanöz lenf nodu
sendromu, etiyolojisi bilinmeyen jeneralize bir vas­
külit olup hayatın 18-24 aylarında pik yapar. <4 ay
ve >5 yaşta nadire görülür.
• Çocuklar komplet (klasik) veya komplet olmayan
bulgularla başvururlai"'Küçük çocuklar ve infant­
lar genellikle atipik ve komplet olmayan bulgular
oluştururlar. Bu tip hastalarda koroner arter anev­
rizması ve ani kardiyak ölüm gibi yüksek riskli
komplikasyonlar görülebilir.
• Klasik KH tanısı en az 5 gün süren ateş ve altta sıra­
lanan bulgulardan en az 4'ünü taşıayan hastalarda
konulur. (1) bilateral eksudatif olmayan konjunkti­
vit (2) döküntü (3) servikal lenfadenopati >1,5 cm
(4) müköz membran değişiklikleri, dil papillala­
ŞEKİL 85-10. Henoch-Schönlein purpura. (Fotoğraf kat­
rının farenks ve dudaklarda oluşturduğu görüntü
kısı Dr. Kevin J. Knoop tarafından sağlanmıştır. Knoop K.,
(çilek dili) (5) ekstremitelerde ödem ve eritem, ne­ Stack L., Storrow A., llıurman RJ'nin izniyle çoğaltılmıştır.
kahat döneminde soyulmanın eşlik etmesi. Atlas of Emergency Medicine, 3rd ed. 2010, Mc-Graw Hill,
KH döküntüler değişkendir. Eritematöz, mobili­ New York)
form, ürtikeryal, skarlatiniform, eritema multiform
benzeri olabilir. Perineal kaşıntı yaygın olarak gö­
rülür. • HSP hastalığı 4 ana klinik bulgusu vardır: kalça,
Komplet olmayan KH tanısı 5 gün süren ateşin ya­ uyluk, bacak ve kolları tutan 2-10 mm boyutların­
nında yukarıda bahsedilen klasik klinik semptom­ da palpabıl purpura: bulantı, kusma, karın ağrısı ve
ların en az ikisinin görülmesine ek olarak CRP>3,0 Gİ kanama gibi gastointestinal semptomlar: poli­
mg/L ve/veya ESR>40 mm/sa ve ek olarak aşağıda­ artralji: hemati.iri ve proteinüri (nefrit).
ki laboratuar bulgularının en az üçünün görülmesi HSP tanılı çocuklar genel durumları iyi ve ateşsiz
ile konur. (1) albumin <3 gr/dl (2) yaşa göre anemi olurlar. Tanı karakteristik döküntülerin (Şekil 85-
(3) yükselmiş ALT (4) steril piyi.iri (kataterizasyona 10) görülmesi ile klinik olarak konulur. Hematü­
göre steril alınması önerilir) (5) BK>12.000 mm3 riyi göstermek adına idrar tetkik dışında herhangi
(6) ateşin başlangıcından 7 gün sonra trombosit laboratuar tetkiki gerekmez (bu durumda böbrek
>450.000 mm3 . fonksiyonları değerlendirilmelidir).
Klasik veya komplet olmayan KH tanılı hastalarda • Tedavi atralji ve artrit için semptomatik olarak
genellikle rahatsızlık hissi ile atralji, kilo alamama analjezik (NSAİ) ve ciddi eklem ve Gİ semptomlar
ve deskumasyon gözlenir.
için prednizon (1 mg/kg PO) kullanılabilir. Pred­
• KH tanısından şüphelenildiği durumlarda uzman
nizon 2 hafta boyunca kullanılıp sonraki 2 haftada
görüşü ve konsültasyonu yapılmalıdır. Tedavide
azaltılarak kesilir.
intravenöz immünglobulin (IVIG) ve aspirin kulla­
HSP kendini sınırlayabilen ancak tekrarlayan bir
nılır. Steroid rutin olarak tedavide önerilmez ancak
hastalıktır. Takipte tekrarlayan idrar tetkikleri ile
İVİG tedavisine cevap alınamayan vakalarda kul­
hastalar nefrit açısından değerlendirilmelidir.
lanılabilir.

HENOCH-SCHÖNLEİN PURPURA PİTRİAZİS ROSEA


Henoch-shönlein purpura (HSP) çocukluk çağının Pitriazis rosea ilkbahar ve sonbahar aylarında bü­
en sık görülen vaskülitidir. yük okul çağı çocukları ve genç erişkinlerde sıklıkla
BÖLÜM 86 • ORAK HÜCRE HASTALIGI 30J
görülür. Bulaşıcı değildir ve salgınları oluşmaz. VAZOOKLUZİF KRİZ
Döküntüler bir hafta içinde gelişirler: genellikle
• İntravasküler oraklaşmaya bağlı dokulardaki is­
gövde bölgesinde aile tarafından fark edilmeyen
sınırları yüksek yerleşimli "haberci yama" adı veri­ kemi ve enfarktların oluşumu ile giden sürece va­
len kırmızı lezyonlar oluşur. 1-2 hafta sonra pembe zookluzif dönem denir. Kemik, yumuşak doku, iç
makülopapüller oval yama şeklinde yaygın erüp­ organlar ve santral sinir sistemi etkilenebilir.
siyonlar gövde bölgesinde kaburgayı takip edecek
şekilde (noel ağacı yayılımı) yayılırlar. Lezyonlar AGRI KRİZLERİ
kaşıntılı olabilir. Müköz membran içerebilir.
Pitriazis rosea tipik olarak 3-8 haftada düzelir. KLİNİK ÖZELLİKLER
Adölesan grubunda ayırıcı tanıda yakın benzerlik • Klasik ağrı krizi önceki ataklara benzer ve cin­
gösteren sekonder sifiliz düşünülmelidir. si, bölgesi, şiddeti, karakteri hastaya göre değişir.
Tedavi semptomatiktir. Kaşıntı için antihistaminik Uzun kemikler ve bel bölgesi en sık ağrı oluşan
uygulanabilir. bölgelerdir.
Krizler soğuk, stres, dehidratasyon, hipoksi, anemi
veya enfeksiyon ile tetiklenir. Ancak genel olarak
spesifik bir neden yoktur.
Genel olarak spesifik bir fiziksel bulgu yoktur. An­
cak ağrı, bölgesel hassasiyet, şişme ve ısı artışı görü­
lebilir.
ORAK HÜCRE HASTALIGI Metatarsal ve metakarpal besleyici damarların is­
86 Ilene Claudius
kemisine bağlı daktilit ( el ve ayaklardaki ağrılı
şişlikler) bulgusu OHA'li infantlarda ilk başvuru
Çeviri: Ali Batur
bulgusudur. Düşük miktarda ısı artışı daktilite eşlik
edebilir.
• Abdominal ağrı krizleri mezenterik, hepatik veya
Orak Hücreli Anemi (OHA) hastaları vazookluzif
splenik iskemiye bağlı genellikle tekrarlayan, ani
kriz, hematolojik kriz ve enfeksiyon bulguları ile
acile başvururlar. OHA tanılı çocuklarda ateş, ağrı, başlangıçlı, lokalize edilemeyen ağrı ve hassasiyet
respiratuvar distres veya nörolojik fonksiyon bo­ gösteren, rebound ve rijidite göstermeyen bir du­
zuklukları hızlı ve kapsamlı acil servis değerlendir­ rumdur.
mesi gerektirir.
TANI VE AYIRICI TANI
Ağrı krizi düşük miktarda artmış ateş ve lökositozla
EPİDEMİYOLOJİ
birliktelik gösterir.
Amerika Birleşik Devletleri'inde Afra-Amerikan Vücut ısısı > 38,3 °C (1O1°F) ve lökosit dağılımında
popülasyonun %8'i hemoglobin geni (HbS) taşı­ sola kayma enfeksiyon olduğunu gösterebilir (sep­
maktadır. Bunların %0,15'i homozigot (HbSS) gen tik artrit, osteomyelit).
taşır. Kalça ağrılı hastalarda femur başı avasküler nekro­
Her ne kadar vazookluzif kriz sık görülse de önde zu düşünülmelidir (Bknz. Şekil 86-1).
gelen ölüm sebebi enfeksiyonlardır. • Karın ağrıları için kolelitiyazis, splenik sekesteras­
• Fetal hemoglobinin baskınlığı sebebiyle 4 aydan yon ve OHA dışı sebepler de değerlendirilmelidir.
önce semptomlar ortaya çıkmaz.
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCLUK
PATOFİZYOLOJİ • Oral veya İV sıvı (%5 dekstroz %0,45 serum fiz­
Deoksijenize durumuda HbS anormal bir polime­ yolojik) hidrasyonu 1 Yı oranında yapılmalıdır. İV
rizasyona uğrar. Oluşan yeni bağlanma ile kırmızı serum fizyolojik bolusu dehidrate ve hipotansif
kan hücre membranları karakteristik orak şeklini hastalarda önerilmektedir. Sıvı yüklenmesine sebe­
alır ve kan akışını engeller. biyet vermeden dikkatli olarak yapılmalıdır.
Hayatın 4. ayı ile başlayan enfarktlara bağlı splenik Hafif ve orta derece ağrılar narkotik analjezikler
fonksiyonların düşüşü ile kapsüllü organizmaların veya NSAİ ilaçlar gibi analjezik ajanlar ve oral hid­
oluşturduğu enfeksiyonlara duyarlılık artar. rasyon ile tedavi edilir.
302 KISIM 10 • ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

ŞEKİL 86-1. Femur başının avasküler nekrozu. (Dr. Hollie


Jackson'ın izniyle.)

Yetersiz oral alım varlığında paranteral uzun etki­


li narkotikler (morfin 0,1-0,15 mg/kg İV/İM veya ŞEKİL 86-2. Akut göğüs krizi. (Dr. Hollie Jackson'ın izniy­
hidromorfon 0,015 mg/kg İV/İM) ve NSAİ ilaçlar le).
(ketorolak 0,5 mg/kg) kullanılabilir.
Hipoksemisi olmayan hastalarda oksijen nadiren transfüzyon ihtiyacını ortaya koyar. Düşük trom­
etkilidir. bosit sayısı durumun kötüye gideceğinin gösterge­
Hemoglobin değerinin bazalin altına ani düşüşü sidir.
veya hb < 5gr/dl ise transfüzyon düşünülmelidir. Astım, pulmoner hipertansiyon ve yağ embolisi ke­
Oral yolla yetersiz sıvı alımı veya kötü ağrı kontro­ mik fraktüründen OHA tanılı hastalarda respiratu­
lü durumlarında hastaneye yatışın yapılması gerek­ var distres oluşturabilecek diğer komplikasyonlardır.
mektedir.
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
Solunum işinin ve nabız oksimetrenin monitöri­
AKUTGÖ�ÜSSENDROMU
zasyonu sağlanır.
İskemi ve enfarktüse bağlı oluşan akut göğüs send­ Mevcut respiratuvar distres varlığında veya anlık
romu çocuklarda pnömoninin bir komplikasyonu­ oksijen saturasyonu %94'ün altında veya eşitse des­
dur. tekleyici oksijen tedavisi başlanmalıdır.
Göğüs ağrısı için yeterli analjezik tedavi (yukarıya
KLİNİK ÖZELLİKLER
bakınız) sağlanmalıdır. Aynı zamanda %5 dekstroz
• Göğüs ağrısı şikayeti ile başvuran OHA tanılı has­ ile %0,045 serum fizyolojik (D5.45SF) 1 veya l 1/ı
taların tümünde akut göğüs sendromu düşünülme­ oranında uygulanmalıdır.
lidir. Semptom ve bulgular arasında plevrötik gö­ Seftriakson 50 mg/kg ve makrolid grubu bir antibi­
ğüs ağrısı, öksürük, ateş, dispne, hipoksi, taşipne, yotik ile altta yatan bakteriyel pnömoninin ampirik
ral veya ronküs bulunur. Hastalar hızlıca kötüleşe­ tedavisi sağlanmalıdır.
bilir. Pa02 kalıcı olarak 70 mmHg'nın altında veya ok­
Eşzamanlı görülen enfeksiyonlar chlamydia, mycop­ sijen saturasyonu bazalin %10'dan fazla altına düş­
lasma, vira), streptococcus pneumoniea, staphylococ­ mesi durumunda pediatrik hematolog önerisi ile
cus aureus ve haemophilus influenzae'dır. transfüzyon planlanmalıdır. Hemoglobin değeri <
10 mg/dL olan hastalarda transfüzyon planlanma­
TANI VE AYIRIICI TANI
lıdır. Yukarıda anlatılan durumda olup Hb değeri
Göğüs radyografisi istenmelidir ancak başlangıçta 10 ve üzerinde olan hastalarda kan değişimi düşü­
normal olabilir (Bknz. Şekil 86-2). nülmelidir.
Pnömoni ve akut göğüs krizinde tam kan sayımın­ Akut göğüs sendromu düşünülen tüm çocuklar
da lökositoz görülebilir. Düşük hemoglobin düzeyi hastaneye yatırılarak tedavi edilmelidir.
BÖLÜM 86 • ORAK HÜCRE HASTALIGI 303
AKUT SANTRAL SİNİR SİSTEMİ • Dolaşımdaki HbS yüzdesini düşürmek adına trans­
OLAYLARI füzyon veya kan değişimi düşünülebilir.
• Tedavi ve yatış ürolog ve pediatrik hematolog kon­
KLİNİK ÖZELLİKLER sültasyonu ile birlikte acilen tamamlanmalıdır.
OHA tanılı hastalarda iskemik inme nadir bir du­
rum değildir. Geçici veya persistan iskemik semp­ • HEMATOLOJİK KRİZLER
tomlar, nöbet, bilinç durumunun bozulması veya AKUT SPLENİK SEKESTERASYON KRİZİ
koma ile kendini gösterebilirler. Adölesan dönemi
öncesi nadir olmakla birlikte OHA'li hastalarda KLİNİK ÖZELLİKLER
anevrizma! subaraknoid kanama riski artmıştır. OHA tanılı çocuklarda dalak büyümüş ve dolaşım­
daki kanın büyük bölümünü tuzaklamış durumda­
TANI VE AYIRICI TANI dır. Bu durum hızlıca hipotansiyon, şok ve ölüme
• Akut kanama tespiti için bilgisayarlı tomografi sebebiyet verebilir.
• Klasik olarak çocuklar ani başlangıçlı sol üst kad­
(BT) görüntülemesi yapılmalıdır.
• Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) iskemik ran ağrısı, solukluk ve letarji ile birlikte büyümüş,
inme tanısının doğrulanmasında tedaviyi geciktir­ gergin ve sert dalak bulguları ile başvururlar.
meyecek şekilde kullanılmalıdır. Kısa süreli dönemlerde sinsi başlangıçlı sol üst kad­
Destekleyici semptom varlığında subaraknoid ran ağrısı, yavaş büyüyen dalak ve küçük miktarda
kanama veya menenjit ekartasyonu için lomber hemoglobin düşüşleri (Hb >6 gr/dL) görülür.
ponksiyon yapılabilir. • Splenik sekesterasyon krizi 5 yaş üzeri HbSS'li ço­
• Tam kan sayımı, retikülosit sayısı, tipi ve görünü­ cuklarda dalak enfarktları sebebiyle nadir görülür.
mü değerlendirilmelidir. Ancak HbSC ve HbS/j3 talasemi varlığında daha
ileri yaşlarda görülebilir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Karaciğer kaynaklı sekesterasyon daha az sıklıkla
• HbS oranını %30'un altına düşürmek için transfüz­ görülür. Klinik bulgular arasında büyük, gergin ka­
yon veya kan değişimi planlanmalıdır. raciğer beraberinde hiperbilirubinemi, derin ane­
Hipoglisemi, hipovolemi ve yüksek ateş ikincil ha­ mi ve artmış retikülosit sayısı eşlik eder. Bu durum­
sarların asgariye indirilmesi için düzeltilmelidir. da kardiyovasküler kollaps nadiren görülür.
• Akut iskemik inme durumunda tromboliz öneril­
TANI VE AYIRICI TANI
mez.
• Kan basıncı düzenlenmesinde fikir birliği yoktur. • Tam kan sayımı derin anemi ile normal veya artmış
İnmenin tipine göre pediatrik hematolog, nörolog retiki.ilosit sayımını gösterir.
veya nöroşirürjist ile işbirliği içinde olunmalıdır.
Santral sinir sistemi ile ilgili patoloji düşünülen ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
veya tanı konulan her hasta yakın monitörizasyon • Kan transfüzyonu genel olarak gereklidir. Derin
ve yakın takip amaçlı çocuk yoğun bakım servisine anemik çocuklarda transfüzyon aşağıda belirtilen
yatırılmalıdır. dozlarda 3-4 saat içinde dikkatlice uygulanmalıdır:
transfüzyon öncesi Hb<4 mg/dL ise 3 ml/kg, trans­
PRİAPİZM füzyon öncesi Hb 4 ile 6 mg/dL arasında ise 5 ml/
• Orak hücrelerin korpus kavernozumda birikmesi kg, transfüzyon öncesi Hb>6 mg/dL ise 10 ml/kg.
ile cinsel uyarı olmadan ağrılı ve sürekli ereksiyon
haline priapizm denir. Yaştan bağımsız olarak ti.im APLASTİK EPİZODLAR
OHA tanılı erkek hastaları etkileyebilir ve ciddi
• Potansiyel olarak hayatı tehdit edici aplastik epi­
uzamış ataklar iktidarsızlığa sebep olabilir.
Priapizm ile başvuran hastalarda İV hidrasyon zodlar primer olarak vira! kaynaklı (parvovirüs
(DS.45SF 1 Yı oranında ), analjezik tedavisi ve ken­ Bl9) olmasına karşın bakteriyel enfeksiyonlar, ke­
diliğinde idrarını yapamayanlarda üriner katateri­ mik iliği depresyonu yapan ilaçlar veya folik asit
zasyon önerilir. yetmezliğine bağlı olarak oluşabilir.
Tedavi seçenekleri arasında oral a adrenerjik ago­ Hastalar sarılık veya ağrı olmaksızın aşamalı olarak
nist (örn. terbutaline), korpus kavernozumun iğne başlayan solukluk şikayeti ile başvururlar.
aspirasyonu veya intrapenil seyreltilmiş epinefrin • Tam kan sayımı azalmış veya olmayan retikülosit­
enjeksiyonu vardır. lerin eşlik ettiği hemoglobin düşüşünü gösterir.
304 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Ciddi anemi ve semptomların varlığında kan trans­ YATIŞ/TABURCULUK ÖNERİLERİ


füzyonu düşünülebilir. Hb<6 gr/dL olması, bazal
• Yatarak tedavi gerektiren durumlar:
hemoglobinde 3 gr/dL düşüş veya semptomların
• Daha önce anlatılan taburculuk kriterlerini sağla-
varlığı kan transfüzyonu sebebidir.
yamayan ateşi olan çocuklar
• Akut göğüs krizi
HEMOLİTİK KRİZLER • Splenik sekesterasyon
• OHA'li çocuklarda bakteriyel veya viral enfeksi­ • Yeni gelişmiş herhangi santral sinir sistemi bulgusu
yonlar aktif hemoliz derecesini arttırır. varlığı
• Ani başlangıç gösterir. Tam kan sayımmda bazal • Uzamış priapizm
seviyesinin altına düşmüş hemoglobine retiki.ilosit • Analjezi ve hidrasyona bağlı olmaksızm (tedaviden
sayısmda artış eşlik eder. Fizik muayenede artmış 4-6 saat sonra) herhangi bir vazooklüzif kriz varlığı
solukluk ve sarılık görülür. • Yeterli hidrasyonun sağlanamaması
• Nadiren spesifik tedavi gerektirir. Enfeskiyöz du­ • Takibe uygun olmayan koşullar
rum ortadan kalktığında hematolojik değerler nor­
male dönerler. Altta yatan enfeksiyonun tedavisi ön ORAK HÜCRE HASTALIGI
planda tutulmalıdır. Hemoglobin değeri ve retiki.i­
VARYANTLARI
losit sayımının yakın takibi taburculukta etkindir.
• Orak hücre trait, OHA'nin en sık görülen ve taşı­
ENFEKSİYONLAR yıcı formudur. Hastalar tipik olarak asemptoma­
tiktir. Yüksek irtifa ve ciddi hipoksemi nadiren
KLİNİK ÖZELLİKLER de olsa vazookluzif komplikasyon oluşturabilirler.
• OHA tanılı çocuklarda fonksiyonel aspleni, yetersiz Minimal komplikasyonlar görülür. En sık görülen
antikor yapımı ve bozulmuş fagositoza bağlı olarak komplikasyon %1 ile hemati.iridir. Hematürinin se­
özellikle kapsüllü mikroorganizmaların oluşturdu­ bebi renal medüller dokuda papiller nekrozdur.
ğu bakteriyel enfeksiyonlar ciddi ve ölümcül seyre­ • Orak hücreli Hemoglobin C hastalığı heterozigot
debilirler ve agresif tedavi gerektirirler. geçiş gösteren, hafif veya orta düzeyde anemi ve
• OHA'li hastalar pnömokokları içeren rutin aşılan­ hafif retikülositoz ile giden bir hastalıktır. Yayma ile
maya ek olarak 5 yaşına kadar penisilin proflaksisi bol miktarda hedef hücre görümü ve az miktarda
alması gerekir. orak hücre görülür. Ağrı krizi ve organ enfarktları
riski altındaki splenomegalili erişkin hastalardır.
TANI VE AYIRICI TANI Buna rağmen bir çok hastanın çok az sayıda şika­
yeti vardır.
• Ateş veya ateş hikayesi olan OHA'li hastaların tü­ • Orak hücreli f3 talasemi heterozigot geçiş göste­
münden tam kan sayımı, retikülosit sayımı ve kül­ rir. Normal f3 hemoglobin zincirlerinin miktarı ile
türleri istenmelidir. Klinik semptom ve bulgular hastalığm semptomlarının ciddiyeti arasmda ilişki
çalışmaya yön verir, endikasyon dahilinde lomber vardır. Hafif semptomlardan OHA benzeri ciddi
ponksiyon yapılabileceği gibi.
semptomlara neden olabilir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Hasta görünümlü veya <l yaş çocuklarda H. inf­
luenzae ve S. Pneumoniae'ye karşı etkili ampirik ÇOCUKLARDA
antibiyotik (seftriakson 50 mg/kg) tedavisi başlan­ 87 HEMATOLOJİK V E
malıdır.
• İyi görünen, l yaşın üzerinde olan, vücut sıcaklığı
ONKOLOJİK ACİLLER
<40 °C, beyaz küre 5.000-30.000 arası, trombosit !lene Claudius
> 100.000/mcL Hb>S gr/dL, göğüs grafısinde in­ Çeviri: Ali Batur
filtrasyonu olmayan ve pnömoni sepsisi hikayesi
bulunmayan hastalar tek doz seftriakson verilerek • Bu bölümde en sık görülen çocukluk çağı malig­
taburcu edilebilir. 4 saatlik yakm takip, 24 saatlik nensisi olan lösemi ele alınacaktır.
gözlem yapılmalıdır. Bu kriterleri karşılayamayan • Daha fazla bilgi için Bölüm 137, Hemofili ve Von
çocuklar parenteral antibiyotik tedavisi ve yakm Willebrand Hastalığı ve Bölüm 141, Malignensile­
takip için hastaneye yatırılmalıdır. rin Acil Komplikasyonu başlıklarma bakınız.
BÖLÜM 87 • ÇOCUKLARDA HEMATOLOJiK VE ONKOLOJiK ACiLLER 305
ÇOCUKLUK ÇAGI LÖSEMİSİ donör ünite/kg dozdan transfüzyon yapılmalıdır. Bu
endikasyonlar dışmda trombosit 10.000 mL3 'ün al­
EPİDEMİ YOLOJİ tında iken acil olmaksızın transfüzyon yapılmalıdır.
Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) pediatrik lösemi­ Enfeksiyon: Nötropenik tablodaki (mutlak nötrofil
lerin % 'ünü oluşturur. sayısı <1000 mL3) hastalarda psödomonasa karşı
En sık görüldüğü dönem 3-5 yaş arası dönemdir. antibiyotik tedavisi (sefepim 50 mg/kg) ampirik
5 yıllık hayatta kalım oranı %75-SO'dir. olarak başlanmalıdır. Hasta görünümlü veya gram
pozitif enfeksiyondan şüphelenilen hastalarda am­
pirik tedaviye ek olarak gentamisin (2,5 mg/kg) ve
PATOFİZ YOLOJİ
vankomisin (15 mg/kg) verilmelidir. Tifilit ve ter­
Lösemi için risk faktörler arasında belli kromozom minal ileum inflamasyonu açısından dikkatli olun­
anormallikleri (Philedelphia translokasyonu vs.), malıdır. Şüphelenilmesi durumunda tedavi anaero­
radyasyon maruziyeti ve önceki malignensiler için bik ajanları da kapsamalıdır (Bknz. Tablo 87-1).
kemoterapi bulunur.

KLİNİK ÖZELLİKLER @ij:jııj:fj@ Nötropenik Ateş Y'önetimi


Nötropeni tanımı
Akut lösemi hastası direkt kemik iliği infiltrasyonu Mutlak nötrofıl sayısı (seg+bant) < 500/mL3
ve hücre serilerinin baskılanması ile gelişen semp­ Mutlak nötrofıl sayısı < 1000/ ml3 ve beklenen düşüş"
tomlarla başvurur. Bunlar solukluk, yorgunluk, ko­ Ateş + tanımı
Tek sefer oral vücut ısısı >38,3 °C (100,9 °F)
lay morarma, ateş, kolay yaralanma ve kemik ağrı­ veya
sıdır. 1 saat boyunca inatçı ateş 38-38,3 °C (100,4-100,9 °F)
Hastaların 2/3'ünde tanı sırasında hepatomegali ve veya
splenomegali tespit edilir. Yaş <12 ay ise ateş� 38 °C (100,4 °F)
Birçok bulgu akut myelojenik lösemilerin (AML) Uyarılar
Aksiller vücut ısısının oral ile eşitlenmesi için 0,5 °C
alt grupları ile özel olarak ilişkilidir. Bunlar gingival (1 °F) eklenebilir.
hipertrofi ve subkutan kitlelerdir (kloroma). Mümkünse oral vücut ısısı ile teyit et
Rektal ölçümlerden kaçının
TANI VE AYIRICI TANI Nesnel olarak ebeveynlerin belirttiği ateş öyküsü
yeterlidir.
Hastalığın erken döneminde yapılan tam kan sayı­ Kültürler€
mı normal olabileceği gibi en az 2 kan hücre serisi Her santral kataterden bir kültür (uygun biçimde
anormalliği tespit edilir. etiketleyin)
Santral katater yok ise periferal kültürler
Elektrolitler, kreatinin, ürik asit, kalsiyum ve fosfat
İdrar kültürü (steril veya torbadan)
düzeyleri tümör lizis değerlendirmesi için bakılma­ Antibiyotikler'
lıdır. Yaygın intravasküler koagülasyon (DIC) pa­ İyi görünen"
neli, karaciğer fonksiyon testleri (KCFT) ve laktat Geniş spektrumlu anti psödomonal monoterapi
dehidrogenaz (LDH); ateş varlığında kan ve idrar Sefepim 50 mg/kg maksimum doz 2 gr veya seftazidim
kültürü ve anemik ise tiplendirmesi yapılmalıdır. 50mg/kg maksimum doz 2 gr++
Hasta görünümlü (örn. Septik)
Mediastinal kitle açısından göğüs radyografisi ile Sefepim 50 mg/kg (veya seftazidim 50 mg/kg) +
değerlendirilmelidir. gentamisin 2,5 mg/kg + vankomisin 15mg/kg 1
Vira! sendromlar ve romatolojik rahatsızlıklar ben­ grama kadar
zer tablo ile başvurabilir. Abdominal/perirektal ağrı
Sefepinı 50 mg/kg (veya seftazidim 50 mg/kg) +
metronidazol 7,5 mg/kg maksimum lgr (± vankomisin
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK 15 nıg/kg maksimum l gram
Anemi: Kanama ve anlamlı semptomlar varlığın­ ': seri ölçümlere dayalı veya geçmiş 5-10 gün içinde kemoterapi
da ışınlanmış, lökositten arındırılmış kırmızı kan hikayesi olması
•: tanımları kurumlarca değişir.
(hiperviskosite sendromuna dikkat) 1O ml/kg'dan <: birçok hastada sadece aerobik kültür gerekir. Önemli Gİ semptom
transfüze edilmelidir. Bu endikasyonlar dışında veya görünür mukozit varlığında anaerobik kültür düşünülmelidir.
hemoglobin Sgr/dL'nin altında iken acil olmaksızın •: nötropeniden şüphelenilen hastalarda mutlak nötrofıl sayısı
sonucunu beklemeden antibiyotik tedavisi başlanmalıdır.
kan transfüzyonu yapılmalıdır. "': vankoisin ekleme endikasyonları: yüksek doz sitarabin, akut
Trombositopeni: Kanamalı hastalarda trombosit myolojeıı lösemi hastası, anlamlı mukozit, cilt, yumuşak doku veya
50.000-100.000/mU, girişim yapılacak hastalarda katater enfeksiyonları, ortopedik cihazların varlığı.
••: sefalosporin alerjik hastalarda vankomisin + aztreonam.
<50.000/mU durumunda 10 rnl/kg veya 0,1 random
306 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

Tümör lizis sendromunda hücre içi potasyum, fos­ tilmesi açısından deksametazon (1 mg/yaş maksi­
fat ve ürik asidin serbest kalmasını takiben kalsi­ mum doz 10 mg) kullanılabilir.
yum düzeyinde azalma görülür. Kemoterapi önce­
si yüksek düzey beyaz küre sayısı olan hastalarda NÖROBLASTOM
hücre lizisi ile ortaya çıkar. Hiperkalemi standart
Nöroblastom adrenal bez, karın, göğüs ve boyunda
yöntemlerle tedavi edilir. Ürik asit düzeyinde yük­ ortaya çıkabilen primitif gangliyon tümörüdür.
selme acil olarak İV sıvı ve rasburikaz ile tedavi Nöroblastom ağrısız kitle olarak ortaya çıkmasına
edilir. karşın eş zamanlı bası semptomları oluşturabilir.
Hiperlökositoz özellikle akciğer ve SSS'de mikro­ Retrobulber yerleşimli olanlar rakun gözü bulgusu
vasküler tıkanmalara bağlı hasar oluşturur. Semp­ ve propitoza sebep olabilir. Üst servikal gangliyon
tomlarla başvuran veya semptom olmaksızın beyaz yerleşimli tümörler Horner sendromu ve trakea
küre düzeyi >200.000/mL3 olan hastalar masif ola­ basısına sebep olabilir. Paraneoplastik sendromlar
rak hidrate edilir. Hidrasyonun etkisiz olduğu du­ arasında hipertansiyon, sulu ishal ve opsoklonus
rumda hasta acilen lökofereze alınmalıdır. myoklonus sendromları (hızlı ve farklı yönlerde
göz hareketleri ile ekstremite jerkleri) bulunur.
LENF OMA Yapılacak tetkikler arasında mediastinel kitle açı­
sında göğüs radyografisi, kemik iliği tutulumu
Hodgkin Lenfoma genel olarak adölesan yaşta ağ­
açısından tam kan sayımı ve tanı ve evrelendirme
rısız, eritematöz olmayan, servikal veya supraklavi­
açısından BT bulunur.
kular lenf nodu ile prezente olur. Hataların üçte bi­
rinde ateş, kilo kaybı ve gece terlemesi gibi sistemik
WİLMS TÜMÖRÜ
semptomlar (B semptomları) görülür.
Non-Hodgkin Lenfoma (NHL) büyük çocuklarda Wilms tümörü veya nefroblastom 10 yaş altındaki
genellikle immünsupresyon ile birlikte görülür. Vü­ çocuklarda embriyona! renal hücrelerden kaynak­
cudun herhangi bir bölgesinde başlangıç gösterir. lanan bir neoplazmdır.
Başladığı bölgeye göre başvuru semptomları ortaya Çocuklar ağrısız kitleye eşlik eden hematüri, hiper­
çıkar. tansiyon ve kitleye bağlı abdominal organlara bası
şikayetleri ile hastaneye başvurabilir.
Yapılacak tetkikler arasında mediastinel kitle açı­
Abdominal BT ve göğüs radyografisi tanı koyma­
sında göğüs radyografisi, kemik iliği tutulumu açı­
ya ve evrelemeye yardımcı olur. Tam kan sayımı,
sından tam kan sayımı, tümör lizis sendromu (en
KCFT, koagülasyon düzeyi, serum biyokimya ve
sık NHL) açısından elektrolit, ürik asit, fosfat ve idrar tetkiki yapılması önerilen tetkiklerdir.
kreatinin bulunur.
• Acil servis bakımı destek tedavidir. Steroid tedavisi RETİNOBLASTOM
hayatı tehdit eden kitleler için ayrılabilir.
Retinoblastom kalıtımsal veya spontan RBl tümör
SANTRAL SİNİR SİSTEMİ baskılayıcı gen mutasyonu ile oluşan inaktivasyon
TÜMÖRLERİ sonucu retina kaynaklı beyaz-gri intraoküler malig­
nensilerdir. Genel olarak 2 yaş altında tanı konur.
Beyin tümörleri çocuklarda en sık görülen solid tü­ Hastalarda lökokori görülür (Şekil 87-1). Beyaz
mörlerdir. En sık olarak kafa içi basınç artışı semp­ göz içi gri tümöral kitle normalde oluşan kırmızı
tomları ile başvururlar. En güçlü belirleyici olan reflenin kaybolmasına neden olur. Diğer başvuru
uyku ilişkili baş ağrısına eşlik eden kusma, ataksi, nedenleri arasında strabismus, tek taraflı fikse pu­
kraniyal sinir arazı ve belirsiz nörolojik semptomlar pil veya ağrılı kırmızı göz (glokom eşlik edebilir)
sıklıkla büyük çocuklarda görülür. İnfantlarda ise bulunur. Lezyonların dörtte biri bilateraldir.
en sık şişkin fontanel, kafa çevresinin genişlemesi Tanı için orbital BT ve oftalmolog konsültasyonu
ve gün batımı görünümü (yukarı bakış kısıtlılığı) gerekebilir.
görülür. Tek istisnai durum beyin sapı tümörleri­
dir (beyin sapı gliomu). Beyin sapı tümörlerinde KEMİK VE DOKU LEZYONLARI
ilk bulgu olan kraniyal sinir arazına kafa içi basınç Rabdomyosarkom ağrısız doku kitlesi olarak pre­
artışı eşlik etmez. zente olur. Araştırma amaçlı BT görüntüleme ile
BT ve MRG uygun görüntüleme yöntemleridir. değerlendirilebilinir.
Nöbet varlığında klasik tedavi uygulanır. SSS len­ Osteosarkom ise daha çok adölesan dönemde gö­
foması olmadığı sürece vazojenik ödemin düzel- rülen kemik tümörüdür. En sık proksimal humerus
BÖLÜM 87 • ÇOCUKLARDA HEMATOLOJiKVE ONKOLOJiK ACiLLER 307

ŞEKİL 87-1. Retinablastomda lökokori. 18 aylık çocukta


beyaz pupil ile başvuru. (Shah BR., Lucchesi M'nin izniyle
çoğaltılmıştır. Atlas of Pediatric Emergeney Medicine, 2006,
Mac-Graw Hill, New York)

ve distal femur tutulur. Pelvis ve mandibula tutu- ŞEKİL 87-2. Fibulada Ewing Sarkom görüntüsü.
!umu nadir görülür. Hastalar daha çok etkilenen
bölgede özellikle geceleyin artan belirsiz ağrıdan
şikayetçidirler. Muayene sırasında kitle hissedile-
bilir. Sistemik semptom görülme olasılığı nadirdir.
demir emiliminde azalma ve kolite bağlı kan ile de­
Metastatik durumlarda sistemik bulgu ortaya çıka­
miri!1 atılması ile oluşur.
rabilir.
İnfant ve küçük çocuklarda otoantikor üretimine
Ewing sarkom ağrılı bir kemik tümörüdür. Uzun
bağlı otoimmün hemolitik anemi sık görülür. Adö­
kemiklerde (femur, tibia, humerus) veya aksiyal
lesan grubunda ise en sık malignensi, romatolojik
iskelet bölgelerinde (pelvis, kalça veya omurga) or­
hastalıklar ve HIV sekonder olgular görülür.
taya çıkar. Haftalar süren bölgesel ağrı veya minör
travma ile ortaya çıkan kitle ve rahatsızlık hissi şek­
linde sinsi başlangıç gösterir. KLİNİK ÖZELLİKLER
• Radyografıde destrüktif güve yeniği görünümlü tü­ Çocuklarda anemi solukluk ve halsizlik ile prezente
möral yapı kemik korteksi dışa doğru iterek soğan olur. Bazı durumlarda derin anemi konjestif kalp
kabuğu görünümü ortaya çıkar (Bknz. Şekil 87-2). yetmezliğine sebep olabilir.

ANEMİ TANI VE AYIRICI TANI


EPİDEMİYOLOJİ Tam kan sayımı, retikülosit sayımı ve periferik yay­
Demir eksikliği anemisi sıklıkla 6 ay ile 3 yaş arası ma değerlendirilmelidir. Ciddi olgularda tiplendir­
inek sütü tüketen çocuklarda görülür. Bunun dışın­ me yapılmalıdır. Hemolizden şüphelenilen vakalar­
da uygun klinik hikayesi olmayan hastalarda gast­ da periferik yayma, bilirubin ve LDH düzeyi yararlı
rointestinal sistem kanaması akılda tutulmalıdır. olabilir. Süt çocuğu yaş grubu dışında demir eksik­
liği anemisinden şüpheleniliyorsa dışkıda gizli kan
tetkiki yapılmalıdır.
PATOFİZYOLOJ İ
Demir eksikliği anemisinde izole hemoglobin dü­
İnfant ve küçük çocuklarda demir eksikliği anemi­ şüşüne eşlik eden azalmış retikülosit sayısı ve azal­
si, aşırı süt alımına (>900 gr/gün) sekonder olarak mış ortalama eritrosit hacmi ( OEH) tespit edilir. Ek
308 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

hücre dizilerinin katılımı varlığında hasta hemato­ TANI VE AYIRICI TANI


lojik malignensi açısından araştırılmalıdır.
• Tam kan sayımı ile diğer hücre dizilerinde anor­
• Otoimmün hemolitik anemi varlığında düşük he­
mallik olmaksızın önemli trombositopeni görülür.
moglobin düzeyine artmış OEH ve bilirubin düzeyi
Trombosit hacmi büyümüştür. Anti Rh immünglo­
eşlik eder. Direkt Coombs testi pozitif bulunur. Pe­
bulin tedavisi planlanıyorsa kan grubu tayini mu­
riferik yaymada şistosit ve sferositler görülür.
hakkak istenmelidir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Çocuklarda travmatik olmayan sebeplere bağlı ge­
• ITP'nin üç temel tedavi seçeneği prednizon 1-2
lişen anemi nadiren transfüzyon ihtiyacı gerektirir.
• Hemoglobin düzeyi 6-8 gr/dL arası olan hastalarda mg/kg/gün, IVIG 1 gr/kg ve antiRh immünglo­
anemi semptomları varlığında transfüzyon gerekir. bulin (WinRho)öir. Olası hematolojik malignensi
ekarte edilmeden steroid tedavide kullanılmamalı­
Verilecek doz hastanın transfüzyon öncesi hemog­
dır. AntiRh immünglobulini tipik olarak hemolize
lobin değerine bağlıdır ve 3 ile 4 saat içinde verilir.
sebep olabilir. Tedaviyi takip eden gün içinde he­
Hemoglobin < 4gr/dL durumlarında 3 ml/kg, Hb
moglobin değerinde 1 gr/dL düşüşe sebep olabilir.
4-6 gr/dL durumlarında Sml/kg, Hb>6 gr/dL oldu­
Her ne kadar çok ciddi veya ölümcül intravaskü­
ğu durumlarda ise 10 mi/kg dozunda kırmızı kan
ler hemoliz riski olsa da kontraendikasyonlar göz
hücresi transfüzyonu yapılır. Otoimmün hemolitik
önünde bulundurularak hematolog işbirliği ile an­
anemili hastalarda transfüzyon risklidir ve hemo­ tiRho immünglobulin tedavisi uygulanır.
tolog konsültasyonu sonrası yapılmalıdır. • Trombosit transfüzyonu efektif olmamakla birlikte
• Otoimmün hemolitik anemili hastalarda kortikos­
hayatı tehdit edici kanamalarda normal trombosit
teroidler uygun tedavi yöntemidir. transfüzyon dozunun 2 veya 3 katı verilir. Eş za­
• Demir eksikliği anemili hastalar acil servisten ta­ manlı olarak metilprednizolon (30 mg/kg) ve IVIG
burcu edilebilirler. Etiyolojinin yüksek miktar­ (l gr/kg) verilebilir.
da inek sütü alımına bağlı olduğu düşünülüyorsa
günlük alınan miktarı <600 gr'a düşürmek gerekir.
Demir tedavisi başlanmalıdır. 1-2 mg/kg/doz ele­ NÖTROPENİ
menter demir günde 3 kez kulla111lır. EPİDEMİYOLOJİ
• Birçok hastalık çocukluk çağında geçici izole nöt­
TROMBOSİTOPENİ
ropeniye sebep olabilir. Bunlar vira! enfeksiyonlar
EPİDEMİYOLOJİ veya ilaçlara bağlı gelişen benign geçici nötropeni,
otoimmün nötropeni ve siklik nötropenidir. Kalıcı
• İdiyopatik trombositopenik purpura (ITP) okul
ve kronik olan ciddi formlar arasında kemoterapi
öncesi dönemde görülen izole bir bozukluktur.
bağımlı ve konjenital agranülositoz bulunur.
Adölesan dönemde genellikle sistemik enfeksiyon
(HIV, hepatit) veya romatolojik hastalıkların bir
özelliği olarak ortaya çıkar. PATOFİZYOLOJİ
• Mutlak nötrofıl sayısı 1000/ mL3 'ün altında olması
PATOFİZYOLOJİ bakteriyel enfeksiyon riskini arttırmasına rağmen
geçici nötropeni tipleri için bu önerme doğru de­
• ITP otoimmün bir hastalık olup retiküloendotelyal
ğildir.
sistemin elemanı olan makrofajların antikor kaplı
trombositleri yok etmesi ile oluşur.
KLİNİK ÖZELLİKLER
KLİNİK ÖZELİKLER • Nötropeni asemptomatik olabilir veya tesadüfi ola­
rak tam kan sayımında görülebilir. Bunun yanında
• Hastalar viral üst solunum yolu enfeksiyonunu
ateş ve sistemik enfeksiyonla birlikte görülebilir.
takiben günler veya hastalar sonra oluşan diffüz
peteşi, morarma ve kanama (özellikle epistaksis ve
muköz membran kanamaları) gibi trombositopeni
TANI VE AYIRICI TANI
bulguları ile başvurur. Sistemik semptom görül­ • Nötropeniden şüphelenilen ateşli hastalarda tam
mez. kan sayımı ve kan kültürü gönderilmelidir.
BÖLÜM 88 • ÇOCUK VE iNFANTTA RENAL ACiLLER 309
Hasta görünümlü nötropenik çocuklarda ciddi bir KLİNİK ÖZELLİKLER
enfeksiyon varlığı düşünülmelidir.
• Hastalar altta yatan sebebe bağlı olarak semptom­
lar (örn. hemolitik üremik sendromda abdominal
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ağrı ve kanlı diyare veya sepsis varlığında ateş, hi­
• Enfeksiyon kanıtı bulunan ve benign formda nöt­ potansiyon ve peteşi) oluştururlar.
ropenisi olan hastalar hemotologlar bilgilendirilip • Sonuç olarak hasta böbrek yetmezliği bulgularını
tek doz seftriakson (50 mg/kg İM/İV) uygulanarak ve semptomlarını verir: üremiye bağlı mide bulan­
taburcu edilebilir. tısı ve anoreksiya, hipertansiyona bağlı baş ağrısı,
• Hasta görünümlü, ateşi olan ve ciddi kalıcı nötro­ ödem (periorbital, skrotal veya labial), kilo artışı ve
penisi olan hastalara geniş spektrumlu antibiyotik azalmış idrar çıkışı.
(sefepim 50 mg/kg) başlanır.

TANI VE AYIRICI TANI


• ABY etiyolojik açıdan anatomik olarak renal, pre­
renal ve postrenal olarak sınıflandırılabilir. Tablo
88-1 de infant ve çocuklarda en sık renal yetnezlik
oluşturan sebepler sıralanmıştır.
• İdrar tetkiki ABY'nin üç formunu ayırmakta yar­
dımcı bir testtir. Bu tetkik beraberinde mikrosko­

88
pik olarak da değerlendirilmelidir. Tuvalet eğitimi
ÇOCUK VE İNFANTTA
almamış veya idrar çıkışı oldukça azalmış çocuk­
RENAL ACİLLER larda idrar alımı için kateterizasyon gerekmektedir.
Deborah R. Liu • ABY'nn prerenal sebeplerinde idrar tetkikinde az
Çeviri: Ali Batur miktarda kan ve protein tespit edilir. Ancak tipik
olarak yüksek özgül ağrırlığa sahiptir(� 1,025).
• Çocuklarda renal aciller büyük ve çeşitli hastalık
• Akut tübüler nekroz tanılı hastaların idrar tetkikle­
süreçleri gösterirler. Bu bölümde sık görülen akut
böbrek yetmezliği (ABY), akut glomerulonefrit ve rinde tipik olarak granüler silendirler bulunur an­
nefrotik sendrom anlatılmaktadır. cak genel olarak normal özgül ağırlığa sahiptir.
Diğer renal aciller hakkında bilgi almak için aşa­ • Glomerülonefrit ve diğer glomerüler hastalıklar
ğıdaki başlık ve bölümlere bakınız. Son dönem hematüri ve proteinüri ile birliktelik gösterir.
böbrek hastalığı (Bölüm 54, Böbrek Yetmezliği ve • Mikroskopide kan hücresi olmamasına karşın id­
Diyaliz Hastalarında Acil Durumlar), ürolitiazis rarda kan tespit edilen hastalarda hemoglobinüri
(Bölüm 56, Ürolojik Taş Hastalıkları) hipertansi­ veya myoglobinüri düşünülmelidir.
yon (Bölüm 28, Hipertansiyon), Henoch-Schön­ • Temel kan testlerinden serum elektrolitleri, BUN,
lein Purpurası (Böüm 76, Pediatrik Abdominal kreatinin ve eş zamanlı tam kan sayımı(CBC) ABY
Aciller), hemolitik üremik sendrom (Bölüm 135, tanılı tüm hastaların tanısında ve tedavisinde etki­
Anemi ve Kanamalı Hastaların Değerlendirilmesi) lidir. Klinik duruma göre ek kan testleri istenebilir.
ve hematüri(Bölüm 55, Üriner Sistem Enfeksiyon­
ları ve Hematüri).
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
AKUT BÖBREK YETMEZLİGİ • Tedavinin asıl amacı ABY sebebinin ortaya koyul­
• ABY vücut sıvı hemostazının korunamaması sonu­ ması ve sıvı elektrolit dengesinin sağlanmasıdır.
cu oluşan ani böbrek fonksiyon bozukluğudur. • Hayatı tehdit edici ciddi hiperkalemi (Bknz. Bölüm
• Çocuklarda mortalite ABY oluşturan nedenlere 6 ve 83) veya hipertansif aciller (Bknz. Bölüm 28)
bağlı olarak %8 ile %89 arasında değişkenlik göste­ öncelikli olarak belirlenmelidir.
rir. • Birçok ABY tablosu pediatrik nefrolog tarafından
• Çocuklarda ABY'nin en sık sebepleri dehidratas­ değerlendirilmelidir ve yine birçoğu hastanede ya­
yon, sepsis, pyelonefrit, hemolitik üremik send­ tış gerektirir.
rom, akut glomerulonefrit, cerrahi sonrası kompli­ • Prerenal ABY, intrinsik böbrek yetmezliği ve post­
kasyonlar ve erkek çocuklarda posterior üretral valf renal yetmezlik için tedavi önerileri Tablo 88-2'de
varlığıdır. gösterilmektedir.
310 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

@fflaiu:J:j@ İnfant ve Çocuklarda Böbrek Yetmezliği Sebepleri


PRERENAL VEYA YETERSİZ RENAL VEYA RENAL HASAR VEYA
RENAL PERFÜZYON HASTALIK POSTRENAL VEYA OBSTRÜKSİYON
Gİ kayıplara bağlı dehidratasyon Tübüler hastalık (tübüler nekroz, Soliter böbrek
kontrast madde etkisi, kemoterapi
Travmaya bağlı kan kaybı Myoglobinüri, hemoglobinüri, tümör Üretral obstrüksiyon (posterior
lizis sendromu üretral valf, üretropelvik bileşke
obstrüksiyonu
Yanık, sepsis, üçüncü boşluğa kapiller Glomerüler hastalıklar (Henoch­ Pelvik kitle (lenfoma, rabdomyosarkom)
kaçış Shönlein purpurası, glomerülonefrit,
nefrotik sendrom)
Konjeital kalp hastalığı, myokardit, İlaç tedavisine bağlı intestisiyel lezyonlar Nefrolitiazis
kard,yojenik şoka bağlı azalmış (antibiyotik, antifungal, NSAİ ilaçlar)
kardiyak output

Hipertansiyon varlığında Bölüm 28'de bulunan an­ Akut glomerülonefrit hematüri ve proteinüri ile
tihipertansif ilaçlar verilir. seyreder. Birçok etkenin arasında grup A beta he­
Postrenal (obstrüktif) ABY için Foley katater ile tı­ molitik streptokok enfeksiyonu sonrası gelişen
kanıklık ortadan kaldırılmalıdır (Bknz. aynca Tab­ postenfeksiyöz etiyolojiler bulunur. Daha az görü­
lo 88-2). len sebepler arasında Henoch Schönlein purpurası,
Konservatif önlemlerin başarısızlığı durumunda. hemolitik üremik sendrom, sistemik lupus erite­
akut renal replasman (diyaliz) düşünülmelidir. matozus, IgA nefropatisi ve Goodpasture sendro­
• Diyaliz endikasyonları arasında ciddi elektrolit bo­ mu bulunur.
zuklukları, loop diüretil<lere cevap vermeyen sıvı
fazlalığı ve bikarbonat tedavisine cevap vermeyen
inatçı asidoz bulunur. KLİNİK ÖZELLİKLER
Çocuklarda periton diyalizi akut diyaliz metotları Hastalar genel olarak ani başlangıçlı kahverengi,
içinden seçilebilir yöntemdir. Çünkü daha az paha­ çay renginde veya çok miktarda kanlı idrar ile baş­
lı ve işlem amaçlı çok sayıda personele gerek yoktur vururlar. Hastalar proteinüriye bağlı köpüklü id­
rardan bahsederler.
AKUT GLOMERÜLONEFRİT Diğer semptomlar arasında azalmış idrar çıkışı, hi­
• Glomerülonefrit glomerülleri etkileyen inflamatu­ pertansiyona bağlı baş ağrısı veya periferal ödem
var bir durumdur. bulunur.

TABL088-2 Akut Böbrek Yetmezlikli Çocuklarda Acil Servis Yonetimi


PRERENAL RENAL POSTRENAL
Hipovolemik şoka bağlı dehidratasyon Klinik duruma bağlı olarak, oligüri Klinik duruma bağlı olarak, oligüri
SF 10-20 mL/kg bolus. potasyum tedavisinde sıvı kısıtlaması ve tedavisinde sıvı kısıtlaması ve
Eklenmemeli belirlenemeyen sıvı kayıpları ile belirlenemeyen sıvı kayıpları ile
24 saatlik kabın yerine koyulması 24 saatlik kabın yerine koyulması
önerilir. önerilir.
İdrar çıkışı yok ise yeterli İV sıvı sonrası Bazal vücut ağırlığının ölçümü ve yakın Bazal vücut ağırlığının ölçümü ve yakın
2mg/kg furosemid İV aldığı çkardığı takibi aldığı çkardığı takibi
Hemorajik şok Zarar veren ilaçlar kesilmeli veya Zarar veren ilaçlar kesilmeli veya
Kan ürünleri hazırlanana kadar glomeriler fıltrasyon hızına göre glomeriler filtrasyon hızına göre
kristaloid bolus ayarlanmalıdır. ayarlanmalıdır.
Eritrosit süspansiyonu 10-15 mi/kg + Antihipertansif ajanlar ve diüretiklerle Antihipertansif ajanlar ve diüretiklerle
taze donmuş plazma transfüzyonu kan basıncı kontrolü (ACE kan basıncı kontrolü (ACE
inhibitörlerinden kaçının) inhibitörlerinden kaçının)
Obstrüksiyonu düzeltmek için foley
sonda tak
Kan basıncı ve kalp hızını takip et
ACE = anjiotensin convering enzim.
BÖLÜM 88, ÇOCUK VE INFANTIA RENAL ACiLLER 311
Postenfeksiyöz glomerülonefrit hikayesinde 1-2 talığı ve ilaç veya toksin maruziyeti (ağır metaller)
hafta önce geçirilmiş boğaz ağrısı şikayeti vardır. bulunur.
• Fizik muayene tamamen doğal olabilir. Hipertansi­
yon, ödem veya konjestif kalp yetmezliği bulguları
KLİNİK ÖZELLİKLER
gösterebilir.
• Hastalar yüz, abdomen, skrotum, dudak veya eks­
TANI VE AYIRIICI TANI tremiteleri tutan ödem ile başvururlar.
• Yüzde veya gözlerde şişme spesifik semptom ol­
• Glomerülonefrit tanısı idrar tetkiki ile konulabilir. mayıp kolayca alerjik reaksiyon olarak yanlış tanı
Hematüri ve proteinüri (genellikle en az 2+ protein konabilir.
(100 mg/dL)) görülebilir. Kırmızı kan hücresi si­ • Hasta veya ailesi köpüklü (proteinüri) ve koyu
lendirleri mikroskobik olarak görülebilir. renkli (hematüri) idrar tarifler.
• Ek olarak yapılacak laboratuar testleri arasında tam • Ciddi hipoproteinemi varlığında nefes darlığı ve
kan sayımı, elektrolitler, BUN, kreatinin ve idrar ortopneye sebep olabilecek plevra] effüzyon; ağrı,
kültürü ( enfeksiyonlar hematürinin eşlik ettiği pro­ bulantı, kusma ve anoreksiyaya sebep olabilecek
tenüri ile görülebilir.) bulunur. abdominal asit oluşabilir.
• Poststreptokokal glomerülonefrit için istenecek ek
tetkikler antistreptosin O titresi ve C3 ile C4 komp­
leman düzeyleridir. TANI VE AYIRICI TANI
Serum albumin, trigliserid ve kolesterol düzeyleri • Tanı koydurucu kriterler ödem, ciddi proteinüri
nefrotik sendrom ile akut glomerülonefrit ayırı­ (genellikle 3+ (300 mg/dL) veya 4+ (2000 mg/dL))
mında kullanılır. ve hipoproteinemidir (serum albumin <3,0 gr/dL).
Hiperkolestrolemi (>200 mg/dL) tutarsız bir bulgu
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK olmasına rağmen klasik olarak nefrotik sendromda
görülebilir.
• Akut glomerü1onefrit tedavisi altta yatan hastalığa
• Yapılacak ek testler primer ve sekonder nefrotik
yöneliktir.
sendrom ayırımında önemlidir. Bunlar arasında
Öncelikle hipertansif aciller açısından değerlendi­ serum antinükleer antikor, serum immunglobülin­
rilmelidir. leri, orak hücreli anemi için yayma ve serum komp­
Yeni gelişen glomerülonefrit ve oligüri veya hiper­ leman düzeyleri bulunur.
tansiyon durumları olan hastaların yatışı gerekir.
Hafif hastalığı olan hastalar sıvı alımının yakın ta­
kibi ve düşük sodyumlu diyet ile pediyatrik nefro­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
log takibi ile taburcu edilebilir. Nefrotik sendromlu hastalarda sıvı tedavisi tartış­
malıdır. İntravasküler sıvı miktarı azalmış ancak
NEFROTİK SENDROM sıvı fazlalığı semptomları (ödem) birliktelik göste­
rir.
Nefrotik sendrom çocuklarda glomerüler kapiller
Hafif dereceli nefrotik sendromlarda sıvı tedavisi
duvar geçirgenliğinin artmasına bağlı olarak idrar­ gerekmez. Bir çok nefrotik sendrom hastasının te­
da protein kaybı ile giden kronik bir hastalıktır. davisi pediyatrik nefrolog konsültasyonu ile yürü­
Nefrotik sendrom anlamlı proteinüri, hipoprotei­ tülmelidir.
nemi, ödem ve hiperlipidemi ile karakterizedir. • Şiddetli ödem varlığında dahi hipovolemik şok te­
Nefrotik sendrom primer (sadece böbrek etkilenir) davisinde 20 mi/kg serum fizyolojik verilir.
ve sekonder (böbreği içine alan multisistem hasta­ • Hafif ve orta derece dehidratasyon varlığında az
lık) olmak üzere ikiye ayrılır. miktarda ve sık aralıklarla düşük sodyumlu oral
En sık primer nefrotik sendrom sebebi minimal solüsyonlar kullanılmalıdır.
değişiklik hastalığıdır. • Volüm yüklenmesi ve ödem tedavisinde furosemid
Diğer sebepler arasında glomerüloskleroz, mezen­ 1 mg/kg/doz verilir. Eğer serum albumin düzeyi
giyal proliferatif glomerülonefrit ve menbranopro­ düşük ise %25 albumin (0,5-1 gr/kg) 4 saatte ve­
liferatif g1omerülonefrit bulunur. rildikten sonra tedaviye furosemid 1-2 mg/kg (bu
Sekonder nefrotik sendrom sebepleri arasında lu­ durumda yüksek doz furosemid kullanılmalıdır)
pus, Henoch-Schönlein purpurası, orak hücre has- İV eklenebilir.
312 KISIM 1 O· ÇOCUK SAGLIGI VE HASTALIKLARI

• Nefrotik sendromun kesin tedavisinde oral korti­ ve pulmoner effüzyon varlığı), semptomatik hiper­
kosteroidler bulunur ancak sadece pediatrik nefro­ tansiyon, bakteriyel enfeksiyon şüphesi (örn. asitle
log konsültasyonu ile verilmelidir. birliktelik gösteren spontan bakteriyel peritonit),
Bir çok nefrotik sendrom hastası düşük sodyumlu ciddi intravasküler dehidratasyon ve böbrek yet­
diyet ve yakın takip önerisiyle taburcu edilebilir. mezliği bulunur.
Hastaneye yatış endikasyonları arasında ciddi
ödem (örn. solunum semptomları oluşturan asit
Kısım 11
ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

CİNSEL YOLLA BULAŞAN • Her iki cinsiyette de asemptomatik enfeksiyonlar


89 HASTALIKLAR sık görülür. Neisseria gonorrhoeae ile koenfeksiyo­
David M. Cline nu yüksek insidans gösterir.
Çeviri: Ali Batur İnkübasyon süresi 1-3 haftadır. Bu dönemde hafif
dizüriye eşlik eden pürülan veya mukoid üretral
• Bu bölümde Amerika'da en sık karşılaşılan cinsel akıntıdan steril pyüri ve sık idrara çıkmaya (üretrit)
yola bulaşan hastalıklar (CYBH) ele alınacaktır. kadar değişken tablo görülür.
HIV enfeksiyonu ise Bölüm 94'te anlatılacaktır. Va­ Kadınlar hafif servisit bulguları veya hafif karın
jinit ve pelvik inflamatuvar hastalıklar ise Bölüm 65 ağrısı, PIH bulguları veya peritonit ile başvururlar.
ve 66'da anlatılmıştır. Erkekler hassas şişmiş epididim ve testis ile başvu­
rurlar.
GENEL BİLGİLER
TANI VE AYIRICI TANI
Çok sayıda CYBH enfeksiyonları eş zamanlı olarak
ortaya çıkar. Genel olarak takip ve tedaviye uyum­ • Tanı en iyi dolaylı tarama yöntemleri ile konur.
luluk kısıtlı ve güvenilmezdir. İnfertilite ve uzun Bunlar sensitivitesi %75-%90 arasında değişen en­
dönem morbiditeler tedavi yokluğuna bağlı oluşur. zim bağlantılı immünosorbent analiz veya DNA
• Mümkünse CYBH enfeksiyonundan şüphelenilen problarıdır.
hastalara tek doz tedavi verilmelidir. • Hastalık Kontrol ve Önlem Merkezleri'nin (The
Gebelik durumu değerlendirilmesi ve gebelik du­ Centers for Disease Control and Preventation -
rumunda obstetrik konsültasyonu istenmelidir. CDC) önerisine göre nükleik asit amplifikasyon
Diğer CYBH (HIV, sifıliz, hepatit) acil servis veya testi klamidya için tarama testi olarak kullanılabilir.
takipte araştırılmalıdır. Kültür kullanılabilir ancak zor ve düşük verimlidir.
Endikasyon dahilinde acil servis veya takip sırasın­
da HIV testi yapılmalı ve CYBH açısından danış­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
manlık hizmeti verilmelidir. • Tek doz azitromisin 1 gr PO veya doksisiklin 100
Hastaya partnerinin tedaviye katılması ve uygun mg PO 7 gün boyunca günde 2 kez komplike olma­
zamana kadar cinsel ilişkiden uzak durulması öne­ yan üretrit ve servisit tedavisinde kullanılır.
rilmelidir. • Alternatif olarak 7 gün günde 4 kez PO 500 mg
• Yerel kaynakların izin verdiği ölçüde takibe izin ve­ eritromisin, günde 2 kez ofloksazin veya levoflok­
rilmelidir. sasin 500 mg PO verilebilir.
• Gebe hastalarda tedavi CDC önerisine göre azit­
KLAMİDYAL ENFEKSİYONLAR romisin 1 gr PO tek doz, amoksisilin 500 mg PO
KLİNİK BULGULAR günde 3 kez 7 gün boyunca veya eritromisin 500
mg PO günde 4 kez 7 gün boyunca verilebilir.
KLAMİDYA TRAKHOMATİS
Chlamydia Trachomatis zorunlu hücre içi bakteri GONOKOKAL ENFEKSİYONLAR
olup erkeklerde üretrit, epididimit, orşit, proktit
veya Reiter Sendromu (gonokok dışı üretrit, kon­ KLİNİK BULGULAR
juktivit, raş); kadınlarda ise üretrit, servisit, PIH ve • Neisseria gonorrhoeae (GC) erkeklerde üretrit, epi­
infertiliteye sebep olur. didimit, orşit ve prostatite, kadmlarda üretrit, ser-

313
314 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

visit, PIH ve infertiliteye sebep olan gram negatif teral uygulanır. Daha sonra 7 -1 O gün süreyle oral
diplokoktur. sefeksim 400 mg tedavisine geçilebilir.
• Her iki cinsiyette mukopürülan anal akıntı ve ağ­ • Klamidyanın eşlik edebileceği düşünülen enfeksi­
rıyla seyreden rektaI enfeksiyon ve proktite sebep yonlarda tedavi buna göre düzenlenmelidir.
olabilir.
• İnkübasyon süresi 3 ile 14 gün arasında değişir.
• Kadın hastalar servisit ve muhtemel PIH bulguları • TRİKOMONAS ENFEKSİYONLARI
ile birlikte spesifik olmayan alt abdominal ağrı ve KLİNİK BULGULAR
mukopürülan vajinal akıntı şikayetleri ile başvu­
rurlar. • Trichomonas vaginalis kamçılı bir protozoa olup
• Erkek hastaların %80-%90 kadarı üretrit bulguları kötü kokulu sarı yeşil akıntılı vajinit ve üretrite se­
ile başvururlar. 2 hafta süren dizüri ve pürülan pe­ bep olur. Karın ağrısı da eşlik edebilir.
nil akıntı ile seyreder. Erkekler ayrıca akut epidid­ • Gebelikte trikomonas enfeksiyonları erken memb­
mit ve orşit veya prostatit ile başvurabilirler. ran rüptürü, preterm eylem ve düşük doğum ağır­
• Bazen GC boğazdan izole edilebilir ancak nadiren lığı ile birliktelik gösterir.
semptomatik farenjit oluşturur. • Erkeklerde ise enfeksiyon sıklıkla asemptomatiktir
• Yaygın GC enfeksiyonu tedavi edilmemiş hastala­ (%90-95). Nadiren üretrit gelişebilir. İnkübasyon
rın %2'sinde oluşan, sıklıkla genç erişkinlerde en­ süresi 3-28 gün arası değişkenlik gösterir.
feksiyöz artrit oluşturan sistemik bir enfeksiyondur.
İlk oluşan febril bakteriyemik evrede cilt lezyonları
TANI VE AYIRICI TANI
(kırmızı zemin üzerinde hassas püstüller, sıklıkla
ekstremitelerde, ayak tabanı ve avuç içini tutabilir), • Tanı vajinal akıntının serum fizyolojik ile yapılan
tenosinovit ve myalji oluşur. karışımında veya seyreltilmiş idrar örneğinde ha­
• Bir hafta içinde semptomlar geriler, takiben pürü­ reketli, kamçılı organizma tespiti ile konur.
lan eklem sıvısı barındıran mono- veya oligoarti­
küler artrit gelişir. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Tercih edilecek tedavi metronidazol 2 gr PO tek
TANI VE AYIRICI TANI
doz (alternatif olarak 500 mg PO günde 2 kez 7 gün
• Komplike olmayan GC için üretral ve servikal kül­ boyunca)
tür tanı koydurucu testlerdir. • Alternatif olarak tinidazol 2 gr PO tek doz verilebi­
• Erkeklerde üretral akıntıdan yapılan gram boya­ lir.
mada hücre içi gram negatif diplokok görülmesi Metronidazol gebelik kategorisi B olduğu için
tanıda yardımcıdır. Kadınlarda servikal sürüntü semptomatik gebe hastaların tedavisinde kullanı­
(smear) güvenilirliği olmayan tetkiktir. labilir. CDC kılavuzları gebe kadınlarda tedavide
• Yaygın GC tanısı klinik olarak koyulur. Kan, cilt 2 gr metronidazol PO tek doz olarak kullanımını
lezyonu ve eklem sıvısı kültürlerinin sadece %20- önermektedir.
%50'si pozitif sonuç verir. Serviks, rektum ve fa­
renks kültürü sonucu destekleyebilir. Partnerlerin
birinde bulunan pozitif GC kültürü tanıyı destekler. SİFİLİZ
KLİNİK BULGULAR
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Treponema pallidum sifilize sebep olan bir spiro­
• Komplike olamayan gonorede (PID olmayan) etkin kettir. Bütünlüğü bozulmuş cilt ve muköz memb­
tedavi tek doz sefeksim 400 mg PO veya seftriakson ranlardan vücuda giriş yapar.
250 mg İM verilir. • Sifiliz 3 evreden oluşur.
• Alternatifler arasında tek doz rejimlerden seftizok­
Primer evre şankr (Şekil 89-1) oluşumu ile karak­
sim 500 mg İM veya sefoksitin 2 gr İM ek olarak terizedir. Şankr endüre kenarları olan ağrısız ülsere
probenesid 1 gr PO tek doz veya spektinomisin 2 lezyondur. 21 günlük inkübasyon süresini takiben
gr İM (Amerika'da kullanımı uygun değil) bulunur. penis, vulva veya diğer cinsel temas (serviks, vaji­
• Yaygın gonore enfeksiyonlarında klinik bulgu oluş­
na) bölgelerinde ortaya çıkar.
tuktan ilk 24-48 saat içinde 1 gr seftriakson paren-
BÖLÜM 89 • CiNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR JJ 5
• Spesifik görülüş şekli nöropati (tabes dorsalis), me­
nenjit, demans, aort yetmezliği ile birlikte aortit ve
torasik anevrizma oluşumu olabilir.

TANI VE AYIRICI TANI


• Sifilizin erken dönemde tanısı primer şankr, sekon­
der kondiloma veya oral lezyonlardan karanlık alan
mikroskopisi ile treponema görülmesi konabilir.
• Serolojik testler arasında nontreponemal (VDRL
ve rapid plazma reagin) ve treponemal testler (flo­
resan treponemal antikor absopsiyon testi) bulu­
nur.
• Nontreponemal testlerin sonuçları şankr oluşu­
ŞEKİL 89- 1. Sifıliz şankrı. Sifılize bağlı distal peni! şaftında mundan 14 gün sonra pozitifleşir. Popülasyonun
ve daha küçük olmak üzere glansta ağrısız ülser. Palpasyon­ %1-2'sinde yanlış pozitif oran vardır.
da sert ülser bulgusu. (Wolff K., Johnson RAnın izniyle ço­ • Treponemal testler daha sensitif ve spesifik olması­
ğaltılmıştır. Fitzpatrick's Color Atlas and Synopsis of Clinical na rağmen uygulaması zordur.
Dermatology, 6th ed. 2009 McGraw-Hill, Inc., New York)

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Sifıliz tüm evrelerde penisiline duyarlıdır. İlaç seçi­
minde: benzatin pensilin G 2,4 milyon ünite İM tek
doz. Latent ve tersiyer sifiliz 3 haftalık İM enjeksi­
• Sekonder evre şankr kaybolduktan haftalar sonra yonlarla tedavi edilir.
• Doksisiklin 100 mg PO günde 2 kez 14 gün veya
ortaya çıkar. En sık semptomları lenfadenopati ve
raştır. Raşlar gövdeden başlar sonrasında ayak ta­ tetrasiklin 500 mg günde 4 kez 14 gün.
• İntravenöz yüksek doz penisilinin tek kanıtlanmış
banı ve avuç içini tutar. Polimorfik olup genellikle
yaran nörosifıliz (tersiyer) tedavisindedir.
mat kırmızı papüler (Pitriazis Rosea raşına benzer)
şeklinde görülürler. Ancak psöriatik veya püstüler
şekilde de görülebilir. Kaşıntılı değillerdir. • HERPES SİMPLEKS
• Ateş, halsizlik, baş ağrısı ve boğaz ağrısı gibi temel
ENFEKSİYONLARI
semptomlar ikinci evrede görülür. Muköz memb­
ran tutulumunda (muköz yama) oral veya vajinal KLİNİK BULGULAR
lezyonlar ve perine, anogenital bölge ve komşu • Herpes simpleks virüs tip 2 ve nadiren tip l'in bü­
alanlarda düz nemli siğil benzeri kondiloma lata tünlüğü bozulmuş cilt veya mukoza! yüzeyi istilası
adı verilen lezyon oluşur. Bu evre kendiliğinden ile genital herpes oluşur.
düzelir. Primer enfeksiyon enfekte kişi ile temastan 7- 10
Latent dönem evreler arası asemptomatik geçirilen gün sonra eritematöz zemin üzerinde ağrılı püstül
dönemdir. veya vezikül gruplarının oluşmasıdır (Şekil 89-2).
Sekonder evre veya latent dönemde olan hastalarda Lezyonlar ülsere olup 3-5 gün içinde birleşme eğili­
herhangi bir nörolojik bulgu veya semptom varlı­ mi gösterir. Kadınlarda bol sulu vajinal akıntı geli­
ğında nörosifiliz açısından lomber ponksiyon ve şebilir.
BOS tetkiki yapılmalıdır. • Ağrılı lenfadenopatiler sıklıkla görülür. Dizüri sık
Geç evre veya tersiyer sifıliz nadir görülür (tedavi görülür ve ciddi ağrıya bağlı üriner retansiyona yol
almamış hastaların %33'ü). İlk hastalık oluşumun­ açabilir.
dan yıllar sonra ortaya çıkar ve primer olarak kar­ • Sistemik semptomlar ilk enfeksiyonda sıktır. Ateş,
diyovasküler ve nörolojik sistemi tutar. üşüme, baş ağrısı ve myalji görülebilir. Tedavi edil-
316 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

TANI VE AYIRICI TANI


• Tanı sıkJıkJa klinik olarak karakteristik bulgularla
konulur.
• Veziküllerden veya erken evre ülserlerden bakılan
herpes simpleks virüs kültürü Tzanck boyası ile int­
ranükleer inklüzyon görülmesinden daha güveni­
lirdir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Primer genital herpes tedavisinde 7-10 gün boyun­
ca asiklovir 400 mg PO günde 3 kez, valasiklovir
l gram PO günde iki kez veya famsiklovir 250 mg
PO günde 3 kez kullanılır.
• Hastaneye yatış gerektirecek kadar ciddi vakalarda
tedavi İV asiklovir 5-10 mg/kg 8 saatte bir olarak
düzenlenir.
• Rekürren genital herpes vakalarında tedavide 5
gün boyunca asiklovir 400 mg PO günde 3 kez, va­
lasikJovir 500 mg PO günde 2 kez veya tek seferde
1 gr PO veya famsiklovir 125 mg PO günde 2 kez
kullanılır.
• Semptomların başlangıcında tedaviye başlanılması
hastalığın süresini ve ciddiyetini azaltır.

ŞANKROİD
KLİNİK BULGULAR
• Pleomorfik gram negatif basil olan Heamophilus
ducreyi aracılığıyla oluşur. Genelde tropik bölge­
lerde sık olmakJa birlikte son yıllarda Amerika'da
da sıklaşmış ve epidemik salgınlara yol açmıştır.
İnkübasyon süresi 4-1 O gündür.
ŞEKİL 89-2. Genital herpes. Klasik vezikğller penis prok­ • Dış genital bölgede eritematöz zemin üzerinde ge­
simalinde görülüyor. Daha önce oluşmuş veziküller ise ka­ lişen ağrılı papül ile karakterizedir. Daha sonra 1-2
buklanmış durumda. (Wolff K., Goldsmith LA, Katz SI'nın
gün içinde bölgeyi aşındırarak düzensiz sınırlı ağrılı
izniyle çoğaltılmıştır. Fitzpatrick's Dermatology in General
Medicine, 7th ed. 2008 McGraw-Hill, İne., New York) pürülan veya püstüler ülsere dönüşür (Şekil 89-3).
• Çok sayıda ülser oluşabilir. Ülserler genel olarak
1-2 cm çapında keskin, düzensiz sınırlı ve ağrılı
lezyonlardır. Komşu cilt dokuya otoinokülasyon ile
"öpüşen lezyonlar" oluşabilir.
• Genellikle tek taraflı, tedavi almamış hastaların
%50'sinde 1-2 hafta süren ve birleşerek nekrotik,
süpüratif ve akıntılı kitle (bubon) oluşturan ağrılı
memiş hastalıkJar 2-3 haftada iz bırakmadan iyile­ inguinal adenopatiler görülür.
şir.
• Virüs vücutta latent olarak kalabilir. Asemptomatik TANI VE AYIRICI TANI
olarak üriner sekresyonlarda kalabilir ve partner • Tanı kJinik olarak sifiliz ekarte edilerek konur. Na­
bulaşma sebep olabilir. diren ülser sürüntüsü veya bubondan alınan iltihap
• Hastaların çoğunda (%60-90) daha kısa süren ve örneğinden vira! kültür yapılabilir ancak özel or­
daha hafif seyreden rekürrenslere neden olur. tam gereklidir.
BÖLÜM 89 • CiNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR 317

ŞEKİL 82-3. Şankroid ülser. Lezyon ciddi ağrılıdır. Ül­


serin kırılgan tabanı sarı gri eksüda ile kaplıdır. (Wolff K.,
Goldsmith LA, Katz SI'nın izniyle çoğaltılmıştır. Fitzpatrick's
Dermatology in General Medicine, 7th ed. 2008 McGraw­
Hill, Inc., New York)

ŞEKİL 82-4. Lenfogranuloma venerum şankrı. Bu ülser


ACİL SERViS BAKiMi VE TABURCULUK oluşumu ağrısızdır. (Wolff K., Goldsmith LA, Katz SI'nın
• Tedavi rejimleri azitromisin 1 gr PO tek doz, seftri­ izniyle çoğaltılmıştır. Fitzpatrick's Dermatology in General
Medicine, 7th ed. 2008 McGraw-Hill, Inc., New York)
akson 250 mg İM tek doz, eritromisin 500 mg PO
günde 3 kez 7 gün veya siprofloksasin 500 mg PO
günde 2 kez 3 gün şeklindedir.
• Semptomlar 3 gün içinde iyileşebilir. Ancak geniş
ülserlerin kaybolması 2-3 haftayı bulabilir.
• Bubonlar şişmeye bağlı ağrıyı rahatlatmak için as­
pire edilebilir ancak kesinlikle çıkarılmamalıdır.
(örten deride morumsu renk tonu oluşturarak) for­
LENFOGRANÜLOMA VENERUM
masyonu oluşturur.
KLİNİK BULGULAR • Groove işareti inguinal ligamente paralel olarak
bubon boyunca oluşan girinti bulgusudur. Sistemik
C. trochomatis'in 3 serotipi lenfogranuloma vene­
semptomlar arasında ateş, üşüme, atralji, eritema
rum (LGV) ile ilişkilidir. Amerika'da nadir görülse
nodozum ve nadiren meningoensefalit bulunur.
de dünyanın diğer bölgelerinde endemik seyreder.
Geç dönem sekeller arasında skar oluşumu; üretral,
• Primer lezyon bulaştan 4-21 gün sonra oluşur. Fark
vajinal ve ana] striktürler ve bazen lenfatik obstrük­
edilmeyen ağrısız küçük papül veya vezikül (Şekil
siyon bulunur.
89-4) olarak başlar ve 2-3 gün içinde kendiliğinden
geriler.
• TANI VE AYIRICI TANI
Anal ilişki sonrası primer LGV ağrılı mukopürülan
veya kanlı proktit olarak ortaya çıkar. • Tanı lezyonlardan LGV kültürü ve serolojik testle­
Primer lezyondan haftalar aylar sonra ağrılı ingui­ ri ile konur. LGV için kompleman fıksasyon titresi
nal adenopati (%60 tek taraflı) oluşur. Nodlar birle­ l:64'ün üzerinde olması enfeksiyon varlığını göste­
şerek genellikle süpüratif ve fistül oluşturan bubon rir.
318 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Tedavide doksisiklin 100 mg PO günde 2 kez 21
90 TOKSİK ŞOK SENDROMU
VE STREPTOKOKAL TOKSİK
gün boyunca uygulanır. ŞOK SENDROMU
• Alternatif olarak eritromisin 500 mg PO günde 4 Manoj Pariyadath
kez 21 gün boyunca uygulanır. Çeviri: Ali Batur

• GENİTAL SİGİLLER
KLİNİK BULGULAR

• TOKSİK ŞOK SENDROMU
Human papillomavirüsler (HPV) DNA virüsleri
olup direk temas ile bulaşırlar ve zührevi veya ano­ EPİDEMİYOLOJİ
genital siğillere neden olurlar.
Temas ile siğillerin oluşumuna kadar geçen inkü­ • Toksik Şok Sendromu (TŞS) mensturasyon döne­
basyon süresi 1-8 aydır. mindeki kadınların kullandığı tamponlara bağlı
• Genital siğiller cilt renginde papül veya karnabahar olarak oluşan ciddi, hayatı tehdit edici ve toksin
gibi uzanım gösteren lezyonlar olarak başlar. Birleş­ bağımlı bir sendromdur. Yeni gelişen birçok vaka
me eğilimi gösterip kondiloma akuminita oluştura­ artık bu faktörlere bağlı olmaksızın oluşmaktadır.
bilirler. Serviks lezyonları düz görünüm alabilir. • TŞS risk faktörleri arasında mensturasyon döne­
• Zührevi siğiller erkeklerde sıklıkla üretra, frenu­ minde olmak, yanık benzeri kutanöz lezyonun bu­
lum, penisin korona! oluğunda ve perianal bölgede; lunması, yeni geçirilmiş cerrahi işlem, postpartum
kadınlarda ise sıklıkla arka introitus ve komşu labi­ veya postabortus dönem, spanç ve diyafram gibi
ada, vajinada, servikste ve sıklıkla perinenin diğer vajinal uygulanan cihazlar ve naza! tampon bulu­
bölgelerine (vulva, anüs) yayılım gösterir. nur. Diğer nadir sebepler arasında sinüzit, farenjit,
intrauterin cihazlar ve dövme ve piersing kullanımı
TANI VE AYIRICI TANI vardır.
• Tanı genellikle klinik ile konur. Bazı durumlarda Hastalığın onda biri erkeklerde görülebilir ve mor­
deri biyopsisi ve histolojik metotlar veya şüpheli talitesi mensturasyon gören kadınlara göre 3,3 kez
cilt bölgesinin 3 dakika asetik asit ile maruziyeti ile daha fazladır.
doğrulamak gerekir. Bu yöntemde normal cilt par­
lak beyaz renk alırken siğil-neoplazi alanları mat
gri ve beyaz renk alır. PATOFİZYOLOJİ
• TŞS ciddiyeti Stapphylococcus aureus enfeksiyo­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
nu veya kolonizasyonunun ciddiyeti ile ilişkilidir.
• Tedavi seçeneklerinden biri podofilokstur. %0,5 Toksik şok sendromu toksin-1 (TŞST- 1) menstu­
solüsyon veya jel görünür durumdaki siğillere bir rasyon ilişkili TŞS vakarının çoğunda kliniği direkt
pamuklu çubuk yardımı ile günde 2 kez 3 gün bo­ toksin etkisi veya sekonder mediatörlerin salınımı
yunca uygulanır. Takip eden 4 gün tedavi verilmez. ile oluşturur. Biyokimyasal olarak benzer yapıdaki
Bu döngü 4 kez tekrarlanabilir.
toksinler menstürasyon bağımlı olmayan TŞS'den
Başka bir önerilen tedavi imiquimod %5 krem haf­
sorumludur.
tada 3 kez yatmadan önce 16 hafta uygulanır. İmi­
• TŞS-1 oluşumu 39-40 °C ortam sıcaklığı, nötral
quimod uygulandıktan sonra bölge 6-10 saat sonra
pH, parsiyel oksijen basıncının <%5 olması ve des­
yıkanmalıdır.
• tekleyici karbondioksit gibi vajinal ortam şartları
Birçok hastada tedavi sonrası lokal intlamatuvar re­
aksiyon gelişir. gerektirir. Bu şartlar mensturasyon döneminde va­
• Hastalar daha çok dermatologlar tarafından yapı­ jinal tampon veya cihaz kullanımı ile sağlanır.
lan kriyoterapi ve trikloroasetik asit kullanılmasını • Vazodilaasyon, serum protein ve sıvılarının intra­
tercih ederler. Büyük miktarda siğil varlığında has­ vaski.iler alandan ekstravasküler alana yer değiş­
ta dermatologa yönlendirilmelidir. tirmesi, azalmış kardiyak fonksiyon ve total vücut
Hastalar dermatolog, ürolog veya kadın doğum uz­ sıvısının yetersizliği hipotansiyona sebebiyet verir.
manına yönlendirilir. Multiorgan fonksiyon yetmezliği toksinin direkt
BÖLÜM 90 • TOKSiK ŞOK SENDROMU VE STREPTOKOKAL TOKSiK ŞOK SENDROMU 319
organlar üzerindeki etkisine veya ani gelişen hipo­ • TŞS herhangi bir eritrodermi, hipotansiyon veya
tansiyona bağlı olarak azalmış perfözyon sebebiyle multiorgan yetmezliğinin eşlik ettiği ateş varlığın­
gelişebilir. da düşünülmelidir. Tanı tüm tanı kriterleri ortaya
çıkmadan koyulmalıdır.
KLİNİK ÖZELLİKLER TŞS tanı kriterleri arasında laboratuar değerleri
bulunmaktadır. Bu sebeple çalışmaya tam kan sayı­
TŞS yüksek ateş, derin hipotansiyon, yaygın erite­ mı, serum kreatinin, kan üre nitrojen (BUN), idrar
matöz raş, hiperemik muköz membranlar, yaygın tetkiki, karaciğer fonksiyon testleri ve kan kültür­
myalji, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kusma, ishal ve hız­ leri eklenmelidir. Kayalık Dağlar Benekli Ateşi gibi
lıca multisistem yetmezliğe ilerleyen temel semp­ hastalıklardan şüphelenildiği takdirde boğaz kültü­
tomlar ile birliktelik gösterir. rü, serebrospinal sıvı kültürü ve titreleri hastalığın
Diğer bulgular arasında vajinal hiperemi ile birlik­ ilerleme sürecinde yapılmalıdır.
telik gösteren ağrılı genital bölge, göde bırakmayan Ayırıcı tanıda ayırt edilmesi gereken diğer send­
ödem, rabdomyoliz ve meningeal irritasyon bul­ romlar streptokokal TŞS, Kawasaki Hastalığı, Stafi­
gusu olmaksızın görülen foka! olmayan nörolojik lokokal Haşlanmış Deri Sendromu, Kayalık Dağlar
bozukluklar bulunur. Benekli Ateşi ve septik şoktur.
Mensturasyon bağımlı TŞS tipik olarak mensturas­
yon döneminin 3. ile 5. günü arasında ortaya çıkar. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Postoperatif hastalarda semptomlar 2 gün içinde
ortaya çıkar. TŞS yaklaşımında havayolu yönetimi, dolaşımsal
TŞS'na bağlı oluşan raşlar genel olarak yaygın, bas­ şok tedavisi, vital bulgular ve idrar çıkışının de­
vamlı monitörizasyonu, beta laktamaz etkili anti­
makla solmayan eritrodermi şeklinde görülür ve
stafilokokal antimikrobiyal ajan kullanımı ve en-
ağrısız güneş yanığı olarak adlandırılır. Hastalığın
feksiyon sebebinin araştırılması bulunur.
6 ile 10. gününde ayak tabanı ve avuç içlerinde be­
İV kristaloid sıvılar sıvı tedavisinde hipotansiyonu
lirgin dökülmelerle seyreden yaygın soyulmalar
düzeltmek amaçlı erken dönemde hızlıca kullanıl­
görülür.
malıdır. Sıvı resüsitasyonu sırasında santral venöz
basınç (SVB) veya Swan-Ganz katateri takip amaçlı
TANI VE AYIRICI TANI kullanılabilir. İlk 24 saat içerisinde yüksek hacimli
Tanı kriterleri Tablo 90-l'de gösterilmiştir. sıvı (20 litreye kadar) tedavisi uygulanabilir.

TABLO 90-1 Toksik Şok Sendromu İçin Tanısal Kriterler


Ateş Ateş :2:38,9 °C (102 °F)
Cilt bulguları Raş: diffüz maküler ödem
Deskuamasyon: hastalığın başlangıcından 1-2 hafta sonra
Hipotansiyon Erişkinler için sistolik KB <90 mmHg, çocuklarda yaşa göre SKB'ında 5 persentil düşüş
Multisistem bulgular Aşağıdakilerin en az 3 tanesi
Gastrointestinal Hastalığın başlangıcından itibaren bulantı kusma
Hepatik Total bilirubin, ALT veya AST düzeylerinin normali seviyesinin 2 katından
fazla yükselmesi
Hematolojik Trombosit <100.000 /ml
Muköz membran Vajinal, orofarengeal ve konjuktival hiperemi
sss Konfüzyon veya bilinç değişikliği
Musküler Ciddi myalji, normalin 2 katından fazla kreatinin fosfokinaz yüksekliği
Renal BUN ve kreatinin değererinin normalin 2 katından fazla olması veya idrar
yolu enfeksiyonu olmaksızın idrar tetkikinde pyüri olası ( :2:5 lökosit high
power field)
Laboratuar bulguları Alternatif organizmalar için negatif kültür ve titreler
Altı kriterin beşinin varlığında vakadan şüphelenilmeli, deskuamasyon öncesi ölüm meydana gelmediği sürece altısının varlığı tanıyı doğrular.
320 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• Kanama bulgusu ve anormal kanama zamanı tab­ Bunlar streptokokal toksik şoka bağlı multisitem
losu veya trombositopeni varlığında kan ürünleri yetmezliğe sebep olmaktadırlar.
replasmanı düşünülmelidir. • Streptokokal toksik şok vakalarının %50'sinde
• Kan da dahil olmak üzere enfekte bölgelerden alı­ streptokokların vücuda giriş bölgeleri olan farenks,
nan kültürler antibiyotik tedavisinin hızlı başlan­ vajina, mukoza ve deri bulunmaktadır. Ancak bo­
masında ve etkinliğinde önemlidir. ğaz birçok hastada izole edilememektedir.
• Vajinal veya nazal tampon varlığında hemen vü­ • Enfeksiyonlar küçük bölgesel travmalarla oluşurlar.
cuttan uzaklaştırılmalıdırlar. Enfeksiyon oluşumu için cilt bütünlüğünün bozul­
• Refraktör hipotansiyon varlığında sıvı tedavisine masına gerek yoktur.
ek olarak dopamin veya norepinefrin tedavisi baş­
lanabilir. KLİNİK ÖZELLİKLER
• Beta laktamaz etkin anti-stafılokokal antimikrobi­
• Ağrı en sık başvuru semptomudur. Ağrı fizik mua­
yal tedavi hızlıca başlanmalıdır. Nafsilin veya ok­
sasilin 4 saatte bir 2 gr İV veya sefazolin gibi sefa­ yene bulguları ile orantısız ve ani başlangıçlıdır.
• Hastalık ateş, döküntü, myalji ve ishal ile birliktelik
losporin grubu antibiyotiklerden 6 saatte bir 2 gr
uygulanması tedavide etkilidir. Toksin üretimini gösteren prodromal dönem ile ortaya çıkar.
• Etkilenen yumuşak doku bölgesinde daha sonra
azalttığı için bazı klinisyenler klindamisin 8 saatte
bir 600-900 mg İV veya linezolid 12 saatte bir 600 menekşe veya mavi renge dönüşen vezikül ve biler
mg İV tedavi önermektedir. Metisilin dirençli stafi­ oluşur. Renk değişimi nekrotizan fasiit veya myozit
lokokal enfeksiyondan şüphelenildiği durumlarda için kaygı verici bir işaret olarak kabul edilir.
• Hastaların %55'inde hipotansiyonu takiben erişkin
vankomisin 1 gr 12 saatte bir kullanılmalıdır. Peni­
silin alerjisi olan grupta klindamisin, vankomisin respiratuvar distres sendromu oluşur.
• Hastalar genellikle ateşli, hipotansif ve konfüze
veya sefalosporin kullanılabilir.
• Klinik seyre göre metilprednizolon veya İVİG kul­ olup multisistem organ disfonksiyonu geliştirir.
lanılabilir. 6 saatlik agresif destek tedaviye rağmen
klinik cevap alınamayan hastalarda 1-2 gr/kg TVIG TANI VE AYIRICI TANI
kullanılabilir. • Tanı kriterleri Tablo 90-2'de gösterilmiştir.
• Hastalar genellikle yoğun bakıma kabul edilir. • Streptokokal toksik şok düşünülen hastalarda yu­
• Reküren TŞS genellikle beta laktamaz etkili antibi­ muşak doku enfeksiyonları ve bu bölgelerin kül­
yotik kullanılmadığı durumlarda görülür. tür sonuçları takip edilmelidir. Laboratuar testleri
arasında tam kan sayımı, arteryal kan gazı (AKG),
STREPTOKOKAL TOKSİK ŞOK böbrek fonksiyon testleri, serum kreatinin ve BUN,
SENDROMU magnezyum ve kalsiyum dahil olmak üzere serum
elektrolitleri, koagülasyon testleri, kan kültürü, gö­
EPİDEMİYOLOJİ ğüs grafisi, EKG ve idrar tetkiki bulunur.
• Streptokokal TŞS herhangi bir grup A beta hemo­ TŞS, Grup A streptokoklara bağlı invazif yumuşak
litik streptokokal enfeksiyonun; invazif yumuşak doku enfeksiyonları, Clostridium Perfringens gibi
doku enfeksiyonu, erken dönemde şok ve organ ciddi enfeksiyon sebepleri, Kawaski Hastalığı, Ka­
yetmezliği göstermesi ile tanımlanır. Streptokokal yalık Dağlar Benekli Ateşi ve septik şok ayırıcı ta­
toksik şok ile stafilokokal TŞS çok yakın benzerlik nıda düşünülmelidir.
gösterir. Ancak streptokokal TŞS kültüründe Strep­
tococcus Pyogenes üreyen yumuşak doku enfeksi­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
yonu ile birliktelik gösterir. .
• Streptokokal toksik şok genel olarak eşlik eden has­ • Tedavi TŞS benzer şekilde havayolu yönetimi, agre­
talığı bulunmayan 20 ile 50 yaş arası bireyleri etkiler. sif sıvı tedavisine ek olarak lüzum dahilinde vazop­
• Grup A streptokokal enfeksiyonlar için risk faktör­ ressör kullanımıdır.
• Antistreptokokal antimikrobiyal tedavi başlanma­
leri yaş, diyabet, alkol veya madde kullanımı, NSAİ
ilaç kullanımı ve immün yetmezliktir. lıdır. Penisilin G bölünmüş dozlarda 24 milyon U/
gün İV, klindamisin 900 mg 8 saatte bir İV veya li­
PATOFİZYOLOJİ nezolid 600 mg 12 saatte bir İV verilebilir. Penisilin
alerjisi olan hastalarda seftriakson 2 gr günde tek
• Virülan streptokokal piyojenik ekzotoksinlerin doz İV veya klindamisin 900 mg 8 saatte bir İV uy­
%90'ı grup A streptokoklardan izole edilmektedir. gulanabilir.
BÖLÜM 91 • SEPTİK �OK 321
TABL090-2 Streptokokal Toksik Şok Tanı Kriterleri
Cilt bulguları Deskuame olabilen yaygın eritematöz maküler raş
Hipotansiyon Erişkinler için sistolik KB < 90 mmHg veya çocuklarda normalden 5 persentilen daha fazla düşük
olması
Multisistem bulgular Aşağıdakilerden iki veya daha fazlası
Respiratuvar Akut respiratuvar distres sendromu
Hepatik Normalin 2 katı ve fazlası enzim ve bilirubin düzeyi
Hematolojik Trombosit sayısı <100.000 veya DIK
Yumuşak doku Nekrotizan fasiit veya myozit gibi nekroz veya gangren
Renal Normalin 2 kat veya fazlası kreatinin düzeyi
Laboratuar bulguları Alternatif organizmalar için negatif kültür ve titreler
Tüm kriterler varsa ve steril olmayan bölgeden Grup A Streptokok kültürü pozitif ise düşünülmelidir. Tüm kriterler varsa ve steril bölgeden
Grup A Streptokok kültürü pozitif ise tanı kesindir.

Birçok hasta streptokokal toksik şoka bağlı debrit­ TANIMLAR


man, fasiyatomi veya amputasyona gittiği için er­
SIRS (sistemik inflamatuvar cevap sendromu):
ken dönemde cerrahi konsültasyonu istenmelidir.
Sepsis ile aynı anlama gelmez. SIRS inflamatuvar
Tedavide İVİG kullanılabilir. cevap veren seçilmiş hastalarda aşağıdaki kriterle­
Streptokokal toksik şoktan şüphelenilen her hasta rin en az ikisi bulunmasıdır.
yoğun bakıma yatırılmalıdır. A. Vücıt sıcaklığı: >38 °C(l00,9 °F),(çocuklarda
>38,5 ° C (10l,3 °F)) veya <36 °C (96,8 ° F)
B. Taşikardi: >90 atım/dak (çocuklarda normal
değerlere göre >2 standart deviasyon (SD) deği­
şim veya eksternal stimülasyon, uzun süre ilaç
SEPTİK ŞOK kullanımı, ağrı olmaksızın <l yaş çocuklarda
91 John Gough bradikardi (yaşa göre 10 persentil) varlığı)
C. Ortalama solunum sayısı: >20 soluk/dak (ço­
Çeviri: Ali Batur
cuklarda normal yaşın >2 SD değişimi), PaC02
<32
D. Lökosit sayısı: >12.000/mm3 veya >4.000/mm3
veya >%10 band varlığı (çocuklar için artmış
EPİDEMİYOLOJİ veya azalmış düzey)
• Sepsis: Enfeksiyona sistemik cevap, SIRS kriterleri­
Her ne kadar sepsis mikobakteri, mantar, virüs,
nin 2 veya daha fazlasını barındıran durumdur.
riketsiya ve protozoa gibi herhangi bir mikroor­ Ciddi Sepsis: Sepsise ek olarak kardiyovasküler or­
ganizmaya bağlı olarak oluşabilse de en sık sepsis gan disfonksiyonu, akut respiratuvar distres send­
etkeni gram negatif ve gram pozitif bakterilerdir. romu (ARDS) veya herhangi diğer iki sistem dis­
Gram negatif bakterilere bağlı sepsislerde predis­ fonksiyonu varlığı.
pozan faktörler arasında diyabet, lenfoproliferatif • Septik Şok: Akut dolaşımsal yetmezliğin eşlik etti­
hastalık, siroz, yanıklar, invazif işlemler ve kemote­ ği drençli arteryal hipotansiyon.
rapi bulunur. KLİNİK ÖZELLİKLER
Gram pozitiflere bağlı sepsisin risk faktörleri ara­
Sepsiste hipotermi veya hipertermi görülebilir.
sında vasküler kataterler, yanıklar, kalıcı mekanik
En sık görülen mental durum değişikliği obdun­
aletler ve İV ilaç kullanımı bulunur. tasyondur. Nörolojik bulgular nonfokal olup hafif
Bakteriyel olmayan sepsis sık olarak immün yet­ disoryantasyondan konfüzyon, letarji, ajitasyon ve
mezlikli hastalarda görülür. komaya kadar görülebilir..
322 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

Erken dönemde görülen kardiyovasküler bulgular zum), hipotansiyon veya DIK'e bağlı oluşan lez­
arasında sık olarak taşikardi, genişlemiş nabız ba­ yonlar (akrosiyanoz veya periferik doku nekrozu),
sıncı ve vazodilatasyon görülür. Kardiyak output intravasküler enfeksiyonlara bağlı lezyonlar (mik­
(CO) ve stroke hacmi genel olarak korunur. Sepsis roemboli veya immünkompleks vasküliti), toksin­
ile birlikte hipotansiyonda sıklıkla görülür. lere bağlı oluşan lezyonlar (toksik şok sendromu)
Respirtuvar bulgular içinde takipne ve hipoksemi
sık görülür. Akut akciğer hasarı ve ARDS ile en sık TANI VE AYIRICI TANI
birliktelik gösteren durum sepsistir.
Vücut sıcaklığı >38,3 °C (>100,9 °F) (çocuklar­
Renal bulgular azotemi ile giden akut böbrek yet­
da >38,5 °C (>101,3 °F) veya <36 °C (96,8 "F) ve
mezliği, oligüri ve akut üriner sedimenti içerir.
sistolik kan basıncının <90 mmHg (çocuklar için
Septik şokta renal yetmezlik oluşturan faktörler
normal değerin 2 SD altında) olduğu yetersiz organ
arasında hipotansiyon, dehidratasyon, pigmentüri
perfüzyonunun eşlik ettiği tüm durumlarda septik
ve aminoglikozid oluşumu bulunur.
• En sık görülen hepatik anomali kolestatik sarılıktır. şoktan şüphelenilmelidir.
Sepsisin diğer klinik bulguları arasında bilinç bu­
Transaminaz, alkalen fosfataz ve bilirübin düzeyleri
lanıklığı, hiperventilasyon, sıcak ve kırmızı cilt ile
yükselir. Sarılığa kırmızı kan hücresi yıkımı yol açar.
genişlemiş nabız basıncı bulunur.
Üst Gİ sistem kanamasına bağlı büyük kan kaybı
Yaşlı, çok genç ve bağışıklık sistemi baskılanmış ki­
sepsis hastalarının küçük bir grubunda görülür.
şilerde semptomlar atipik seyir gösterir. Ateş veya
Ancak ilk 24 saat içinde küçük hacimli kan kayıp­
lokalize enfeksiyon bulgusu olmayabilir.
ları görülebilir.
En sık görülen hematolojik değişiklikler nötropeni, Septik şokun ayırıcı tanısında şokun septik olma­
yan diğer sebeplerinden kardiyojenik, hipovole­
nötrofıli, trombositopeni ve dissemine intravaskü­
ler koagülasyondur (DIK). Sola kaymış nötrofılik mik, anafılaktik, nörojenik, obstrüktif (pulmoner
lökositoz sık görülür. Nötropeni nadiren görül­ embolizm veya tamponat) ve endokrin (adrenal
mekle birlikte mortaliteyi arttıran bir durumdur. yetmezlik, tiroid fırtınası) nedenler bulunur.
Trombositopeni genellikle DIK'e bağlı olarak ortaya Septik şok tanısında kullanılan spesifik bir labo­
çıkar. Buna rağmen izole trombositopeni sepsis has­ ratuar testi yoktur. Temel laboratuar çalışmaları
talarının %30'unda görülmektedir. Trombositopeni arasında tam kan sayımı, trombosit sayımı, DIK
bakteriyeminin erken bulgusu olabilir. Trombosit paneli, serum elektrolit düzeyi, karaciğer fonksi­
sayısı takibi tedaviye cevabın göstergesi olabilir. yon testleri, böbrek fonksiyon testleri, arteriyel kan
DIK septik şokta sık görülen bir durumdur. Gram gazı, laktik asit düzeyi ve idrar tetkiki bulunur. He­
negatif enfeksiyonlar gram pozitiflere göre daha sık motokrit düzeyinin düşük tespit edildiği durum­
DIK tablosu oluştururlar. DIK tablosunun varlığını larda kan grubu tayini yapılması ve replasman için
destekleyen laboratuar bulguları arasında trom­ kan hazırlanması gereklidir.
bositopeni, uzamış protrombin ve aktive parsiyel Göğüs radyografisi temel tetkikler arasında bu­
tromboplastin zamam, azalmış fibrinojen ve antit­ lunmalıdır. Abdomen sebepli sepsis olgularında
rombin 3 düzeyi, artmış fibrin monomerleri, fibrin yatarak ve ayakta çekilen direk abdomen grafıleri
yıkım ürünleri ve D-dimer düzeyi bulunur. perforasyondan şüphelenilen hastalar için faydalı
Diyabet tanısı olmaksızın hiperglisemi oluşabilir. olabilir. Gerekli durumlarda BT görüntüleme ve
Kontrol dışı hiperglisemi kötü sonuçlar doğurabi­ US kullanılabilir.
lir. Hipoglisemi ise nadir görülür. Menejit ile uyumlu klinik gösteren hastalarda
Erken dönemde değerlendirilen kan gazı analizi lomber ponksiyon yapılmalıdır. Papil ödem, foka!
respiratuvar alkalozisi gösterir. Perfüzyonun azal­ nörolojik defisit bulunan; beyin absesi, epidural
ması ve kötüleşmesine bağlı olarak doku hipoksisi veya subdural ampiyemden şüphelenilen hastalar­
ile laktik asit oluşumu artar ve metabolik asidoz de­ da lomber ponksiyon görüntüleme yapılana kadar
rinleşir. ertelenmelidir. Menenjit önemli bir durum olup
Sepsise bağlı oluşan kutanöz lezyonlar beş gruba şüphesi dahilinde görüntülemeye kadar ampirik
ayrılabilir: cilt ve cilt altı yumuşak dokunun direkt antimikrobiyal tedavi başlanmalıdır.
enfeksiyonu (selülit, erizipel ve fasiit), cilt ve cilt Kan kültürü için en az iki ayrı farklı bölgeden ör­
altı yumuşak dokunun hematojen ekimi ile oluşan nek alınmalıdır. Potansiyel enfeksiyon alanlarından
lezyonlar (peteşi, püstül, selülit, ektima gangreno- sekresyon kültürleri ve gram boyama yapılmalıdır.
BÖLÜM 91 • SEPTiK ŞOK 323
• C-reaktif protein (CRP) düzeyi sepsiste yükselir. nin belirleyicisi oksijenin kan dokusuna alımından
Prokalsitonin düzeyi CRP düzeyine göre daha sen­ çok periferik dokuya sunulmasındaki problemdir.
sitif, spesifik ve daha yüksek prediktif güce sahiptir. 6 aydan küçük infantlar dopamin ve dobutamine
Serum laktik asit düzeyi prognostik bir belirteçtir. karşı duyarsızdırlar. Pediatrik dopamin dirençli
Laktik asit düzeyinin erken dönemde gerilemesi şoklar norepinefrin ve epinefrine cevap verirler.
hastalığın sonuçlarında iyileşme göstergesidir. Orta • Enfeksiyon odağı ortadan kaldırılmalıdır (katater­
veya yüksek laktik asit düzeyleri yüksek mortalite lerin uzaklaştırılması ve apselerin boşaltılması).
• Antibiyotik tedavisi kültürler alındıktan hemen
ile birliktelik gösterir.
sonra başlanmalıdır. Ancak tedavi uzun süre er­
telenmemelidir. İlaç dozu izin verilebilen en mak­
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
simum düzeyde ve damardan uygulanmalıdır. İlk
TABURCULUK dozların kısmi listesi aşağıda sırlanmıştır.
ERKEN HEDEFE YÖNELİK TEDAVİ
ERİŞKİNLER (NÖTROPENİK OLMAYAN)
(1) Oksijenizasyon, ventilasyon ve dolaşımın dü­
zenlenmesi, (2) Antibiyotikleri de içeren ilaç te­ • Sebebi açıklanamayan durumlarda gram pozitif ve
davisinin başlatılması, (3) Sepsis kaynağının kont­ gram negatif organizmalara eş zamanlı etkin teda­
rolü. Hedefe yönelik tedavi ile mortalite oranları viler seçilmelidir. Erişkinlerde imipenem 500 mg
olağan bakıma göre daha düşüktür. İV 6 saatte bir uygulanabilir.
• Resüsitasyonda kullanılan ABC kavramları ele • Alternatif olarak ertepenem 1 gr İV günde bir kez
alınmalıdır. Agresif hava yolu yönetimi olarak en­ ve vankomisin 15 mg/kg 6 saatte bir veya 1 gr İV
saatte bir kullanılır.
dotrakeal entübasyon ile yüksek akımlı oksijen te­
Pnömoniden şüphelenildiği durumlarda: seftriak­
davisi (oksijen satürasyonu >%90 olarak tutulmalı)
son 1-2 gr İV 12 saatte bir ve azitromisin 500 mg İV
uygulanabilir.
sonrası 250 mg İV günde bir kez veya moksifloksa­
• Hemodinamik stabilizasyon: Her 5-10 dakikalık
sin 400 mg İV günde bir kez ve vankomisin 15 mg/
sürelerde 500 ml (çocuklarda 20 ml/kg) İV hızlı kg 6 saatte bir veya 1 gr İV 12 saatte bir kullanılır.
kristaloid sıvı (SF, RL) replasmanı uygulanmalıdır. • Biliyer sebepten şüpheleniliyorsa: ampisilin/sul­
Toplamda 4-6 litre ( çocuklarda 60 ml/kg) yeterlidir. baktam 3 gr İV 6 saatte bir veya piperasilin/tazo­
Erken dönemde hedefe yönelik tedavi kılavuzunda, baktam 4,5 gr İV 6 saatte bir veya tikarsilin/klavu­
PrlrPn inm:nif mrıniti'ıri7::ı�yon (�Pçilmiş vahıl::ırı-h lon«� 3,1 gr İV 4 saatte bir uygulanır.
arteriyel katater ile santral venöz basınç monitö­ • Abdomen içi sebepten şüphelenildiğinde: imipe­
rizasyonu) tavsiye edilir. Son önerilerde santral nem 500 mg İV 6 saaatte bir - 1 gr İV 8 saatte bir
venöz basıncın 8 ile 12 mmHg arasında, ortalama veya meropenem 1 gr İV 8 saatte bir veya doripe­
arteriyel basıncın >65 mmHg ve venöz oksijen sa­ nem 500 mg İV 8 saatte bir veya ertapenem 1 gr İV
turasyonunun >%70 olması gerektiği bildirilmekte­ günde bir kez veya ampisilin/sulbaktam 3 gr İV 6
dir. Hastanın hematokrit düzeyinin %30'un üzerin­ saatte bir veya piperasilin/tazobaktam 4,5 gr İV 6
de tutulması gerekir. saatte bir kullanılabilir.
3-4 litre sıvı tedavisine rağmen hemodinamik ce­ • Üriner sebeplerde: piperasilin/tazobaktam 4,5 gr
vap izlenmemiş veya sıvı yüklenme bulguları tespit İV 6 saatte bir veya ampisilin1-2 gr İV 4-6 saatte bir
edilmiş ise norepinefrin veya dopamin infüzyonu ve gentamisin 1-1,5 mg/kg 8 saatte bir uygulanır.
başlanmalıdır. Dopamin dozu 5-20 mcg/kg/dak'dır. • İV ilaç kullanımı veya girişimsel materyal varlığın-
20 mcg/kg/dak dopamin dozuna rağmen cevap alı­ da gram pozitif etiyoloji ihtimali yüksektir. Vanko­
namayan hastalarda ortalama arteriyel basıncı 65 misin 15 mg/kg 6 saatte bir veya 1 gr İV 12 saatte
mmHg üzerinde tutmak için norepinefrin başlan­ bir kullanılır.
malıdır. Norepinefrin dozu 2,5-20 mcg/kg/dak'dır.
Norepinefirn ile kan basıncı ve perfüzyon stabili­
ÇOCUKLARDA (NÖTROPENİK OLMAYAN)
zasyonu sağlandıktan sonra kan basıncı devam­ 1 haftadan küçük yenidoğanlar: Ampisilin 25 mg/
lılığını sağlayarak ilaca bağlı vazokonstrüksiyonu kg İV 8 saatte bir ve sefotaksim 50 mg/kg İV 12 sa­
asgariye indirmek için doz azaltılmalıdır. atte bir uygulanır.
Pediatrik septik şok tablosunda farklı inotropik 1-4 haftalık yenidoğanlar: Ampisilin 25 mg/kg İV
destek yaklaşımı vardır. Düşük kardiyak output 6 saatte bir ve sefotaksim 50 mg/kg İV 8 saatte bir
mortaliteyle birliktelik gösterir. Oksijen tüketimi- uygulanır.
324 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• 3 aydan küçük infantlar: Seftriakson 75 mg/kg İV METİSİLİN REZİSTAN


günde bir kez veya sefotaksim 50 mg/kg İV 8 saatte STAPHYLOCOCCUSAUREUS
bir uygulanır.
• Toplum kaynaklı metisilin rezistan Staphylcoccus
3 aydan büyük çocuklar: Seftriakson 75-100 mg/kg
İV günde bir kez veya sefotaksim 50 mg/kg İV 8 sa­ Aureus (MRSA) tüm toplumda epidemik görülür.
• Erişkin ve çocuklarda toplum kaynaklı MRSA'ya
atte bir uygulanır. Vankomisin 15mg/kg İV 6 saatte
bağlı yumuşak doku enfeksiyonları önemli büyük­
bir veya 1 gr İV 12 saatte bir uygulaması düşünüle­
lüktedir.
bilir.
• Acil serviste yumuşak doku enfeksiyonlarını teda­
vi eden için toplu kaynaklı MRSA tedavisi hayati
önem taşır.
NÖTROPENİK ÇOCUKLAR VE ERİŞKİNLER
• Çocuklarda seftazidim 2 gr İV 8 saatte bir, erişkin- KLİNİK BULGULAR
lerde seftazidim 50 g/kg İV 8 saatte bir. İmipenem; • Lezyonlar tipik olarak sıcak, kırmızı, hassas ve kimi
500 mg İV 6 saaatte bir, 1 gr İV 8 saatte bir, >3 ay zaman pürülan akıntılı olabilir.
çocuklar için 15-25 mg/kg İV 6 saatte bir, 1-3 ay • MRSA lezyonları klinisyenler kadar hastalar tara­
çocuklar için 25 mg/kg İV 6 saatte bir, 1-4 haftalık fından da böcek ısırıkları ile sık olarak karıştırıla­
bebekler için 25 mg/kg İV 8 saatte bir, <1 hafta be­ bilir.
bekler için 25 mg/kg İV 12 saatte bir ve vankomisin
15 mg/kg İV 6 saatte bir tedaviye ek ajan olarak ek­ TANI VE AYIRICI TANI
lenir. • MRSA tanısı büyük ölçüde klinik olarak konulur.
• DIK taze donmuş plazma ile tedavi edilmelidir. İlk Etiyolojik olarak S. Aureus ve Streptokok enfeksi­
olarak protrombin zamanını normalin 1,5-2 katı yomı düşünülen hastalarda toplum kaynaklı MRSA
seviyesinde tutmak için 15-20 mi/kg verilmelidir. etken olarak düşünülmelidir.
Serum trombosit düzeyini 50.000 uL üzerinde tut­ • Şüpheli apse koleksiyonu vakalarında yatak başı
mak için 6 ünite trombosit infüzyonu yapılmalıdır. ultrasonografı tanı koymada etkilidir (Şekil 92-1).
• Şok tablosunda olmayan septik hastalarda korti­
kosteroid tedavisi önerilmemektedir. Hidrokor­
tizon dozu günlük 300 mg'ın altında olmalıdır.
Adrenokortikotropik hormon testi önerilmez.
Deksametazona karşılık hidrokortizon tercih edil­
melidir.
• Son uluslararası kılavuzlar makul glisemik kontrol
önerisiyle septik şoklu hastalarda kan glukoz düze­
yinin 150 mg/dl altında tutulmasını önermektedir.

YUMUŞAK DOKU
92 ENFEKSİYONLARI ŞEKİL 92-1. Uylukta subkutan apsenin tipik görünümü.
David M. Cline Apse kavitesi hipoekoik ve internal ekojenitelerle karı­
Çeviri: Ali Batur şık hipoekoik görüntü verir. Apsenin sıvı içeriği sebebiyle
posterior akustik gölgelenmeye sebep olmuştur.muhtemel
• Yumuşak doku enfeksiyonlarının yönetimi erken selülit veya doku ödemi sebebiyle komşu cilt dokusu hipe­
rekoik görülür. (MA OJ, Mateer JR, Blaivas M'nin izniyle
dönemde uygun antibiyotik tedavisi, hastaneye ya­ çoğaltılmıştır. Emergency Ultrasound, 2nd ed. Copyright The
tış veya taburculuk yaklaşımı ve cerrahi müdahale McGraw-Hill Companies, 2008. Tüm haklarısaklıdır. Şekil
gerekliliği değerlendirilmesini içerir. 16-89)
BÖLÜM 92 • YUMUŞAK DOKU ENFEKSİYONLAR! 325
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Ek bulgular içinde klinik şüpheyi doğrulamak
amaçlı yumuşak dokuya yönelik yapılan direk gra­
• Birçok toplum kaynaklı MRSA enfeksiyonlarının
fide gaz görünümünün olması, metabolik asidoz,
tedavisinde insizyon ve drenaj yeterlidir. Antibiyo­
koagülopati, hiponatremi, lökositoz, anemi, trom­
tik tedavisinin kesilmesi için kabul edilen kriterler
bositopeni, myoglobinüri ve renal veya hepatik dis­
5 cm'den küçük apse oluşumu, immün sistem pato­
fonksiyon bulunur.
loji olmayan hastalarda apse varlığı ve apseye eşlik
eden selülit olmamasıdır.
Bölgesel epidemiyolojik durum selülit etiyoloji­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
sinin MRSA olduğunu desteklediği durumlarda • Nekrotizan yumuşak doku enfeksiyonu bulunan
MRSA'ya karşı etkili antibiyotik tedavisi başlanma­ hastalarda anemi ile seyreden hemoliz durumunda
lıdır. Bu durum klindamisin 300 mg PO günde 4 kristaloid sıvılar (İV) ve eritrosit süspansiyonu ile
kez veya trimetoprim/ sülfometaksazol 1 -2 tablet tedavi edilmelidir.
günde 2 kez 7 - 1 O gün boyunca tedavi gerektirir. • Sıvı volümünün durumu değerlendirebilmek için
• Streptokok enfeksiyonlarını kapsamak için trime­ idrar çıkışı ve santral venöz basınç takibi yapılmalı­
toprim/sülfometaksazol rejimine sefaleksin 500 mg dır.
günde 4 kez eklenmelidir. Enfeksiyon ciddi hal al­ • Bu tip hastalarda etkilenen ekstremitede perfüzyon
dığında vankomisin 1 gr günde 2 kez uygulanmalı bozukluğu oluşmaması için vazokonstriktör ajan­
ve tedavi yatırılarak yapılmalıdır.
lardan kaçmılmalıdır.
Çok küçük veya çok büyük yaşlarda ateşi olan has­
İV antibiyotik tedavisinde vankomisin 1 gr 12 sa­
talar, anlamlı komorbidite varlığı veya çok sayıda
atte bir ve meropenem 500- 1000 mg İV 8 saatte bir
lezyon varlığı yatırılarak parenteral anitibiyotik te­
kullanılır. Alternatif olarak piperasilin/tazobaktam
davisi gerektirir.
4,5 gr İV 6 saatte bir kullanılabilir. Ayrıca toksin
NEKROTİZAN YUMUŞAK DOKU sentezini önlediği için klindamisin tedaviye eklen­
melidir.
ENFEKSİYONLARI • Tetanoz profilaksisi tedaviye eklenmelidir.
• Nekrotizan yumuşak doku enfeksiyonları polimik­ • Erken dönemde debridman ihtiyacı olabileceği için
robiyal veya monomikrabiyal durumlarda ortaya cerrahi konsültasyon gereklidir. Fasiyatomi veya
çıkabilir. amputasyon gerekebilir.
• Monomikrabiyal enfeksiyonların etiyolojisinde
Hiperbarik oksijen tedavisi ve İV immünglobulin
sıklıkla grup A streptokoklar ve S. Aureus yer alır.
tedavisi tartışmalıdır. Genel olarak ilgili cerrahın
• Artmış sanitasyon ve hijyen yönetimi ile klostrid­
kararına bırakılır.
yal enfeksiyonların sıklığı azalmıştır.

KLİNİK ÖZELLİKLER SELÜLİT


• Hastalar fizik muayeneden orantısız olarak ağrı ile Selülit ciltte bakteriyel invazyona bağlı gelişen lokal
başvururlar. Etkilenen bölgede ağırlık hissi bulu­ yumuşak doku inflamasyondur.
nur. • Selülit genel olarak yaşlı, bağışıklık sistemi baskı­
Fizik muayenede tipik olarak ödem, ciltte kahveren­ lanmış ve periferik vasküler hastalığı olan bireyler­
gimsi renk değişimi, bül, kötü kokulu seröanjinöz de sık görülür.
akıntı ve krepitasyon kombinasyonundan oluşur.
• Hastalarda sıklıkla düşük seviyede ateş ve ateşten KLİNİK ÖZELLİKLER
bağımsız taşikardi görülür. Selülit lokalize hassasiyet, eritem ve endürasyonla
• Mental durum değişiklikleri, deliryum ve huzur­ birliktelik gösterir.
suzluk nekrotizan yumuşak doku enfeksiyonların­ • Lenfanjit ve lenfadenit selülite eşlik edebilir ve daha
da görülebilir. ciddi bir enfeksiyonun göstergesidir.
TANI VE AYIRICI TANI Hastalar genel olarak ateş ve titreme ile başvurur
bakteriyemi nadiren görülür.
• Nekrotizan yumuşak doku enfeksiyonlarının tanı­
sının konulmasında en önemli faktör hastalıkların
benzerlikleri ve ayrıntılı fizik muayene bulguları­
TANI VE AYIRICI TANI
nın değerlendirilmesidir. • Tanıda genel olarak klinik görünüm yeterlidir.
326 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• Beyaz küre sayımı ve kan kültürü nadiren sağlıklı • Eritem normal cilt dokusundan keskin sınırla ayrı­
bireylerde oluşan basit selülitin tedavisinden farklı lır, gergin ve ağrılıdır (Sekil 92-2).
bir tedavi verilmesine neden olur.
• Ayırıcı tanıda eritematöz cilt lezyonları bulunur.
Alt ekstremite selülitleri derin ven trombozu ile
birliktelik gösterebilir. Bu durumda venogram veya
Doopler görüntüleme yapılabilir.
• Sistemik toksistesi bulunan hastalarda (ateş, lökosi­
toz) iltihap, bül veya kan kültürü tetkik edilmelidir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• MRSA'dan şüphelenilmeyen basit selülit vakaların­
da ayaktan sefaleksin 500 mg PO günde 4 kez, dik­
loksasilin 500 mg PO günde 4 kez veya klindamisin
300 mg günde 4 kez kullanılır.
• Lokal epidemiyolojik veriler MRSA enfeksiyo­
mı şüphesini kuvvetlendiriyorsa MRSA etki­
li antibiyotik tedavisi verilmelidir. Bu durumda
klindamisin, trimetoprim/sülfometaksazol veya ŞEKİL 92-2. Erizipelde görüln kelebek raşı. Somon rengi
doksisiklin+sefaleksin verilmelidir (bölümün ilk eritem ile normal doku arasmdaki keskin demarkasyon hattı
kısmmda MRSA tedavisine bakınız). belirgindir. (Shah BR, Lucchesi M'nin izniyle çoğaltılmıştır.
Atlas of Pediatric Emergency Medicine, 2006, McGraw-Hill,
• Hastalar selülitin ve tedaviye cevabın değerlendiril­
New York)
mesi için 2-3 gün sonra çağrılmalı ve yakın takibi
yapılmalıdır.
• Acil servisten taburcu edilen hastalarda selülitin
derecesini belirlemede cilt sınırları önemli yer tu­
tar. • Lenfanjit ve lenfadenit sıklıkla eşlik eder.
• Sistemik toksisite veya bakteriyemi bulgusu olan • Purpura, bül ve nekroz eriteme eşlik edebilir.
hastalar hastaneye yatırılmalıdır. Diyabet, alkolizm • Primer olarak alt ekstremite enfeksiyonudur.
veya diğer immünsüpresif hastalıklarda hastaneye
yatırılarak İV tedavi verilmelidir. TANI VE AYIRICI TANI
• Klindamisin, vankomisin veya linezolid gibi anti­
biyotikler hastaneye yatış gerektiren durumlarda • Tanı fizik muayene bulguları ile konulur.
kullanılmalıdır. • Lökositoz sıklıkla görülür.
• Kültür, antistreptolizin O (ASO) ve anti-DNAaz B
titreleri acil serviste nadiren kullanılır. Ayırıcı tanı­
da lokal selülitin diğer formları düşünülmelidir.
ERİZİPEL
• Bazı görüşlere göre nekrotizan fasiit erizipelin
• Erizipel grup A streptokoklar tarafından oluşturu­ komplikasyonudur ve tüm vakalarda akılda bulun­
lan lenfatik tutulumla birliktelik gösteren yüzeye! durulmalıdır.
selülittir. Enfeksiyon genellikle cildin giriş bölgele­
rinden bulaşır.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Tedavide streptokoklara karşı etkili antibiyotikler,
KLİNİK ÖZELLİKLER seftriakson 1 gr günde tek doz veya sefazolin 1-2 gr
• Hastalık akut başlangıç gösterir. Ani gelişen yüksek 8 saatte bir kullanılır.
ateş, titreme, halsizlik ve mide bulantısı eşlik eder. • Erizipel ile selüliti ayırt etmekte zorlanıldığı du­
• Takip eden 1-2 gün içinde küçük eritem alanında rumlarda S. Aureus ve streptokoklara eşzamanlı
yanma hissi gelişir. etkili tedavi başlanmalıdır (yukarıya bakınız).
BÖLÜM 92 • YUMUŞAK DOKU ENFEKSiYONLARI 327
• Hastalık ciddi ise MRSA tedavisi vankomisin, klin­ Ciddi semptomları olan hastalarda 2 günde bir ve
damisin veya linezolid ile verilir ve hastaneye yatışı hafif semptomları olan hastalarda haftada bir jine­
yapılmalıdır. kolog takibi önerilir.
• Hafif seyreden durumlarda parenteral antibiyoti­
ğin ilk dozu uygulanır ve hasta penisilin 500 mg HiDRADENİT SÜPÜRATİVA
PO 6 saatte bir kullanır. Hidradenit süpürativa apokrin ter bezlerinin tek­
Penisilin alerjisi durumunda makrolid veya sefa­ rarlayıcı kronik enfeksiyonudur.
losporin kullanılabilir. • Bu apseler aksillar ve kasık bölgesinde oluşma eği­
Tedavi süresi 5-10 gün arasındadır. Hasta 2 gün limindedirler. Etken genellikle stafilokoklardır.
sonra tekrar değerlendirme amaçlı çağrılır. Streptokoklar da etken olabilirler.
Apse oluşumları çok sayıda ve farklı oluşum evrele­
rindedir.
KUTANÖZ ABSE • Acil servis tedavisinde akut apse oluşumlarında
Kutanöz abse oluşumu kutanöz bariyerin yıkılma­ insizyon ve drenaj, selülitin eşlik ettiği durumlarda
sını takip eden bölgesel bakteriyel flora kontamani­ antibiyotik tedavisi ve kesin tedavi için cerrahi bö­
zasyondur. Tek tedavi yöntemi insizyon ve drenaj­ lüme yönlendirmek gerekir.
dır.
ENFEKTE SEBASE KİST
KLİNİK BULGU VE TANI Enfekte sebase kist yağ bezlerinden oluşur. Cilt bo­
yunca diffüz tutulum gösterir.
Hastalar bölgesel şişme, hassasiyet ve bölgeye kap­
Kistler eritmtöz, ağrılı, fluktasyon veren kutanöz
layan eritem ile başvururlar.
kitleler olarak ortaya çıkar.
Şişen bölge genelde fluktasyon verir. • İnsizyon ve drenaj acil servis için uygun tedavidir.
Kutanöz abseler genelde lokalizedir ancak immün
Yara yeri kontrolü 2-3 gün sonra yapılmalıdır.
sistemi baskılanmış hastada sistemik toksisite sebe­ • Hastalığın tekrarının önlenmesi için kistin içerdi­
bidir.
ği kapsül ortadan kaldırılmalıdır. Normal şartlar­
Kutanöz abseler eşlik eden yaralanma ve yabancı
da kapsül kaldırma işlemi takip değerlendirmeleri
cisim açısında dikkatlice değerlendirilmelidir.
sırasında yapılması gerekirken insizyon ve drenaj
Yabancı cisimden şüphelenildiği takdirde radyog­
sırasında da kaldırılabilir.
rafi çekilebilir.
Hastada apse veya selülit ayırımı net yapılamadığı PiLONİDAL ABSE
takdirde iğne aspirasyonu veya ultrasonografi tanı Pilonidal abse üst gluteal alanda hassas, şiş ve fluk­
amaçlı yapılabilir. tasyon veren kitle olarak ortaya çıkar.
• Tedavide insizyon ve drenajı takiben iyodoform
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK gazlı bezle pansuman yapılır.
Hasta 2-3 gün sonra tekrar muayene edilmeli ve
Prosedural sedasyon için bak. Bölüm 9. pansumanı yenilenmelidir.
• Kesin tedavi için cerrahi bölüme yönlendirme ya­
BARTHOLİN GLAND APSESİ
pılabilir.
Bartholin gland apsesi tek taraflı ağrılı ve şiş labiu­ • Eşlik eden selülit olmadığı durumlarda antibiyotik
ma eşlik eden fluktasyon veren 1-2 cm kitledir. kullanımı gereksizdir.
Bu enfeksiyonlar genel olarak polimikrobiyal ol­
masına rağmen Neisseria gonorhoeae ve Chlamydia FOLİKÜLİT V E KARBONKÜL
Trachomatis etkenler arasındadır. Folikülit saç foliküllerinin bakteriyel invazyonu so­
Rutin antimikrobiyal tedavi cinsel yolla bulaşan nucu oluşan inflamasyona bağlı stafilokokal yumu­
hastalıklardan şüphelenildiğinde uygulanmalıdır. şak doku enfeksiyonudur. Genellikle sıcak kompres
Tedavide apsenin vajinal mukoza! dış yüzeyine in­ ile tedavi edilir.
sizyon ve drenaj sağlanır. Word katateri takılır. • Derin invazyon durumunda saç folikülünü çevre­
Word katateri 4 haftaya kadar takıldığı bölgede ka­ leyen yumuşak doku inflamasyonuna bağlı fronkül
labilir. Oturma banyolarına 2 gün sonra başlanır. (çıban) oluşur.
328 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• Sıcak kompres yeterli spontan drenaja olanak sağ­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
lar.
• İtrakanazol 100-200 mg/gün PO 3-6 ay tedavisi
• Çok sayıda fronkül birleşme eğiliminde ise oluşan
sporotrikozis tedavisinde etkilidir.
geniş alanlı bağlantılı sinüs kanalları ve apse oluşu­
Kutanöz sporotrikozis vakalarının çoğu ayaktan te­
muna karbonkül denir. davi edilir.
• Sağlıklı, immün sistem bozukluğu olmayan hasta­ Sistemik semptomları olan veya genel durumunda
larda insizyon ve drenajı takiben antibiyotik kulla­ akut bozulma olan hastalar yatırılarak amfoteresin
nımı sekonder enfeksiyon olmadığı sürece gerek­ B ile tedavi edilmelidir.
sizdir.
• İmmün sistemi baskılanmış hastalarda antibiyotik
kullanımı için eşik düşürülmelidir.
• Sekonder selülit veya sistemik semptomu olan has­
talarda antibiyotik tedavisi verilmelidir.
• Eli ve yüzü tutan apse oluşumlarında antibiyotik
tedavisi daha agresif sürdürülmelidir.
• Yapısal kalp hastalığı olan hastlarda endokardit
proflaksisi başlanmalıdır (risk altındaki hastalar YAYGIN VİRAL
için bak. Bölüm 95). 93 ENFEKSİYONLAR
����������-
Matthew J. Scholer
Çeviri: Ali Batur
SPOROTRİKOZİS
• Viral enfeksiyonlar insanların en sık acil servise
• Sporptrikozis toprak ve bitkilerde bulunan Spo­ başvurma nedenleri arasındadır.
rothrix Schenckii mantarının travmatik inokülas­ • Bu bölümde yaygın hastalıklara sebep olan veya
yonu ile oluşur. santral sinir sistemini (SSS) tutan ciddi viral enfek­
siyonlar üzerinde durulacaktır.
• HIV Bölüm 94, vira! ensefalitler detaylı olarak Bö­
KLİNİK BULGULAR lüm 150'de incelenmiştir.
• 3 hafta süren inkübasyon periyodu sonrası 3 tip en­
feksiyon ortaya çıkar.
• Sabit kutanöz tip inokülasyon bölgesinde oluşan HERPES SİMPLEKS VİRÜS 1
kabuklu ülser veya verrüköz plak ile görülür. EPİDEMİYOLOJİ
• Lokal kutanöz tip benzer şekilde inokülasyon böl­
• Herpes labialis veya HSV-1 genellikle çocukluk ça­
gesinde oluşur. Cilt altı nodül veya püstüUe birlik­
ğında cinsel yolla olmayan şekilde edinilir ve dünya
telik gösterir. Lezyonu çevreleyen doku eritematöz
nüfusunun %85'inde seropozitiflik mevcuttur.
hal alır. • Herpes labialise bağlı ensefalitler sıklıkla <20 veya
• Lenfokutanöz tip en sık görülen formudur. İnokü­ >50 yaşta ortaya çıkar. Amerika'da en sık vira! ense­
lasyon bölgesindeki ağrısız nodüller cilt altı nodül­ falit sebebidir.
lere dönüşür ve lenfatik kanallar boyunca yayılır. • Neonatallerde ensefalit ise en sık doğum sırasında
maternal genital yoldan bulaşan herpes simpleks
virüs-2 (HSV-2) ile oluşur.
TANI VE AYIRICI TANI
• Tanı hikaye ve fizik muayeneye bağlıdır. PATOFİZYOLOJİ
• Doku biyopsi kültürü genellikle tanısaldır ancak HSV bulaşı enfekte sıvılarla muköz membran veya
acil servis kullanımı sınırlıdır. açık cildin teması ile oluşur (tükrük, vesikal sıvı, se­
• Ayırıcı tanılar arasında tüberküloz, tularemi, kedi men veya servikal sıvı).
tırmığı hastalığı, leşmanyazis, nokardiyozis ve sta­ • Maruziyet sonrası virüs epitelyal hücrede kendini
filokokal lenfanjit bulunur. kopyalamaya başlar. Sonuç olarak enfekte hücrede
BÖLÜM 93, YAYGIN VİRAL ENFEKSİYONLAR 329
lizis ve inflamasyon oluşur. Böylece HSV'nin ka­
rakteristik raşı ortaya çıkar..
Primer enfeksiyonu takiben virüs duyusal sinir
gangliyonlarında (herpes labialis için trigeminal
gangliyon, herpes genitalis için sakral gangliyon)
latent döneme girer.
• Yeniden aktive olan virüs kutanöz yüzeyde lokali­
ze veziküler erüpsiyon oluşturarak periyodik ara­
lıklarla herpes labialis ve genital herpese neden
olur.
ŞEKİL 93- 1. İmmün sistemi baskılanmış hastada yaygın
herpes simpleks raşları eritematöz zemin üzerinde veziküler
başlar. Bu raşlar daha sonra su toplayabilil ve kabuklanabilir.
KLİNİK BULGULAR (Wolff K, Johnson RA'nın izniyle çoğaltılmıştır. Fitzpatrick's
Color Atlasand Synopsis of Clinical Dermatology, Sth ed.
Herpes labialis birincil olarak oral lezyonlara sebep 2005, Mc-Graw Hill, ine, New York)
olur ancak genital enfeksiyonda oluşturabilir. Her­
pes labialis birincil enfeksiyonları geneJlkle hafif ve
asemptomatik seyreder.
Semptomatik enfeksiyonlar tipik olarak daha geniş
orofasiyal lezyonlar içerir. Mukoza ve mukoza dışı TANI VE AYIRICI TANI
yapılar tutulur. • Mukokutanöz HSV enfeksiyonlarında tanı genel­
Lezyonlar küçük, eritematöz zeminde ince duvarlı de klinik ile konur. İstenilirse, doğrulama HSV
vezikül olarak oluşur. Genellikle veziküler hal ala­ polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ya da sürüntü
mazlar. Birincil lezyonlar 1-2 hafta içinde ortadan yöntemi ile alınan doku üzerinde yapılan doğrudan
kaybolur. floresan antikor testi ile yapılabilir.
5 yaş altı çocuklarda herpes labialis enfeksiyonları • Açılmış veziküllerden elde edilen sıvı örneğinden
ateş ve servikal lenfadenopati ile seyreden farenjit vira) kültür yapılabilir. Ancak günler veya haftalar
ve ginigvostomatit olarak ortaya çıkar. içinde sonuçlanır. Tzanck testi kullanışlı değildir.
Daha nadir deri lezyonları arasında herpetik do­ BT veya MRG'de temporal lob lezyonları HSV en­
lama (parmak) ve herpes gladyatorum (genellikle sefalitini destekler.
• Birçok vakada BOS analizi lenfositik pleositozu
güreşçilerde ve yakın temas sporları ile uğraşanlar­
gösterir. BOS eritrositoz sık görülen bir bulgu de­
da görülür) bulunur.
ğildir. BOS'un PZR testi HSV meningoensefalit
Egzema herpetikum atopik bünyeli hastalarda olu­
anısı koymada tercih edilen test yöntemidir. Test
şur. sonucu alınıncaya kadar tedavi ertelenmemelidir.
• Tekrarlayan oral lezyonlar enfekte olmuş bireylerin
%60-%90'ında hafif olarak, alt dudağın vermilyon ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
sınırının dışında görülür. Tekrarlayan lezyonlar ge­
• SSS herpes virüs enfeksiyonlarını diğer meningo­
nellikle lokal travma, güneş yanığı veya strese bağ­
ensefalit sebeplerinden ayırmak zordur. Özellikle
lıdır. Hastalık eritematöz papül olarak başlar ve ve­
hastalık ciddiyeti artmış, eşlik eden nöropsikiyat­
ziküler hal alır. Oluşum sırasında kaşıntı veya ağrı
rik semptomları veya ensefalopatisi olan bakteriyel
hissedilir.
menenjit düşünülen hastalarda, herpes virüs ma­
HSV ensefaliti tipik olarak ani başlayan ateş ve fo­ ruziyeti veya enfeksiyonu, HSV'ye bağlı mukoku­
ka! motor veya kraniyal sinir defısiti, ataksi, nöbet tanöz lezyonları olan, gram boyaması negatif veya
ve bozulmuş mental durum ve davranış bozukluğu immün sistemi baskılanmış hastalarda ampirik an­
gibi nöroloik semptomlar gösterir. tibiyotik tedavisi başlanmalıdır.
İmmün sistemi baskılanmış hastalarda HSV gen­ • Herpes simpleks enfeksiyonları antiviral ilaçlarla
miş yayılım gösteren çoklu organ tutulumuna se­ tedavi edilebilir. Ciddi enfeksiyonların erken dö­
bep olabilir (Şekil 93-1). nemde tanınması önemlidir.
330 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• Ciddi hastalık, tanılı veya şüpheli SSS enfeksiyon­


ları veya yaygın hastalık durumlarında İV asiklo­
vir 10-15 mg/kg 8 saatte bir (ideal vücut ağırlığına
göre) başlanmalıdır. İmmün sistem baskılanmış
şiddetli mukokutanöz tutulum olan hastalarda İV
asiklovir 5 mg/kg 8 saatte bir verilmelidir.
• İmmün sistemi sağlam erişkin hastalarda birincil
herpes simpleks enfeksyonları oral asiklovir 400
mg günde 3 kez, valasiklovir 1000 mg PO 12 saatte
bir veya famsiklovir 250 mg günde 3 kez başlan­
malıdır. Semptomların başlangıcından 48-72 saat
içinde başlanan tedaviler çok etkilidir. Tedavi 7-10
gün sürdürülmelidir. ŞEKİL 93-2. Primer suçiçeği raşı. Papül, vezikül ve ka­
• Tekrarlayan herpes simpleks enfeksiyonlarında 5 buklanmış lezyonların görüdüğü farklı evredeki lezyonlar.
(Wolff K, Johnson RA'nın izniyle çoğaltılmıştır. Fitzpatrick's
gün oral asiklovir 400 mg günde 3 kez, 1 gün va­
Color Atlasand Synopsis of Clinical Dermatology, 6th ed.
lasiklovir 2000 mg PO 12 saatte bir (labialis) veya 2009, Mc-Graw Hill, ine, New York)
3 gün 500 mg PO 12 saatte bir (genitalis), famsik­
lovir 1500 mg PO tek doz (orolabial) veya 1000 mg
PO 2 doz 12 saat arayla (genital) kullanılır. Daha yonlar tipik olarak papül, vezikül veya kabuklan­
az ciddi oluşumlarda topikal asiklovir %5 merhem mış lezyonlar gibi oluşumun farklı evrelerindedir­
7 gün boyunca günde 6 kez kullanılabilir. Tedavi ler (Şekil 93-2). Baş ağrısı, rahatsızlık hissi ve iştah
semptomların başlangıcım takiben en kısa sürede
kaybı sık görülen spesifik olmayan bulgulardır.
başlanmalıdır.
Zoster 1-3 gün süren etkilenen alanda ağrı ile s e y ­
reden prodrom gösterir. Takiben makülopapiller
SU ÇİÇEGİ VE HERPES ZOSTER
raşlar oluşur ve hızlıca veziküler raşa dönüşür.
EPİDEMİYOLOJİ Zona lezyonları suçiçeği ve HSV ile benzerlik gös­
• Suçiçeği aşısının 1995 yılında rutin uygulanmaya terir. Ancak zona lezyonları tek taraflı dermatomal
başlanması ile hastalığın klinik yükü dramatik ola­ bölgeye yayılır ve sıklıkla trigeminal (yüz) ve tora­
rak düzelmiştir. sik dermatomlar tutulur (Şekil 93-3).
• Herpes zoster genellikle yaşlı hastalarda virüse kar­ Hastalık genellikle 2 hafta sürer. Bazen bir ay bo­
şı oluşan bağışıklık yanıtı ile meydana gelir. Diğer yunca devam edebilir. Üçten fazla dermatomu
risk faktörleri arasında HIV enfeksiyonları, lenfop­ tutan veya orta hattı geçen raşlar immünsistemi
roliferatif bozukluklar ve iyatrojenik immün baskı­
lanma yer alır. Hayat boyu insidansı %20'dir.

PATOFİZYOLOJİ
• Herpes zoster suçiçeği olan hastaların solunum
salgılarının aerosol damlacıkları yoluyla veya direk
olarak herpes zoster içeren vezikül sıvısına teması
ile duyarlı konağın solunum sistemi mukozasına
yayılması ile oluşur.
• İlk enfeksiyon ortadan kalktıktan sonra virüs latent
olarak dorsal kök gangliyonuna yerleşir ve derma­
tomlar üzerinde yeniden aktive olarak herpes zos­
tere sebep olur.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Suçiçeği yoğun olarak yüz ve gövdede ortaya çıkan ŞEKİL 93-3. Herpes zoster (zona) dermatom dağılımı gös­
yüzeyel veziküler raşlar ile birliktelik gösterir. Lez- teren klasik raşı. (Dr. Gregory Moran'ın izniyle)
BÖLÜM 93 • YAYGIN VİRAL ENFEKSİYONLAR 331
bask1lanmış hastalarda oluşan yaygın enfeksiyon • Zoster için asiklovir 800 mg PO günde 5 kez 7-10
şüphesini arttırmalıdır. gün, valasiklovir 1 gr PO günde 3 kez veya famsik­
Oküler tutulum (herpes zoster oftalmikus) trige­ lovir 500 mg PO günde 3 kez kullanılmalıdır.
minal sinirin oküler dalının etkilenmesi ile oluşur Herpes zoster ciddi ağrı oluşturabilir ve narkotik
(bak. Bölüm 151, Oküler Aciller). 7. kraniyal sini­ analjezik kullanımına sebebiyet verebilir. Antiviral­
rin genikulat gangliyonunun tutulumu ile Ramsey lerle kortikosteroidlerin kombinasyonu postherpe­
Hunt Sendromu oluşabilir. Klinik Bells paralizisine tik nevralji insidansını azaltmaz. Ancak akut ağrı­
benzeyen aurikuler lezyonların eşlik ettiği fasiyal da bir miktar azalma sağlayabilir. Kortikosteroidler
sinir felci şeklinde görülür. ciddi ağrısı olan yaşlı hastalarda kontraendikasyon
Herpes zoster cilt lezyonlarının bakteriyel süperen­ olmaması halinde kullanılabilirler.
feksiyonları sıklıkla grup A streptokoklarla oluşur
ve nekrotizan fasiyit gibi ciddi enfeksiyonlara ne­ • EBSTEİN-BARR VİRÜSÜ
den olur. Serebellar ataksi, menenjit ve meningo­ ENFEKSİYONLARI
ensefalit gibi SSS komplikasyonları görülebilir. • Ebstein-Barr virüsü (EBV) insanlarda birçok
30 günden uzun süren ağrı postherpetik nevral­ hastalığın etkenidir. Heterofil pozitif Enfeksiyöz
ji olarak tanımlanır. Sıklıkla ileri yaşlarda görülür Mononükleozis'in etkenidir.
ve aylar veya yıllar içinde sonlanır. Postherpetik Erken çocukluk ve genç erişkin döneminde olmak
nevralji akut zoster enfeksiyonu geçiren hastaların üzere iki yaş grubunda pik yapar.
%10-20'sinde görülür. 70 yaşın üzerindeki hastalar­ Gelişmekte olan ülkelerde EBV enfeksiyonu erken
da bu oran %70'in üzerindedir. çocukluk döneminde genellikle asemptomatik sey­
reden yaygın bir enfeksiyondur.
TANI VE AYIRICI TANI • En yüksek morbidite lise öğrencilerinde ve askeri
• Birçok vaka için klinik tanı yeterlidir. Doğrulama birliklerde görülür.
herpes zoster polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ya
PATOFİZYOLOJİ
da sürüntü yöntemi ile alınan doku üzerinde yapı­
lan doğrudan floresan antikor testi ile veya açılmış • EBV tükürük salgısı ile bulaşır. Orofaringeal epitel­
vezikülden alınan vira! kültür ile yapılabilir. Lom­ yum enfekte olduktan sonra kan dolaşımına yayılır.
ber ponksiyon ile birlikte BT veya beyin MRG ve • Virüs B kenfositleri enfekte eder ve T lenfositlerin
herpes zoster açısından BOS PZR testi santral sinir artmasına sebep olur. Böylece lenfoid dokular bü­
sistemi tutulumu ile ilgili şüphe durumunda yapı­ yür.
labilir.
• Çiçek ile suçiçeğinin ayırımı çiçek lezyonlarının
KLİNİK BULGULAR
daha geniş, gelişim sürecinin aynı evresinde olması İnfant ve küçük çocuklarda enfeksiyon genellikle
ve daha çok ekstremiteleri tutması ile yapılır. asemptomatik veya hafif farenjit şeklinde seyreder.
Genç ve genç erişkinlerde ateş, lenfadenopati ve fa­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK renjitle seyreden enfeksiyöz mononükleozis oluşa­
bilir.
• Suçiçeği tanısı konulan sağlıklı çocuklarda sadece • Tonsiller eksuda sık, genellikle geniş veya nekrotik
destek tedavi önerilir. Asiklovir 20 mg/kg (maksi­
görünümlü olabilir.
mum 800 mg) PO günde 4 kez 5 gün tedavisi > 12 Splenomegali hastaların yarısından fazlasında gö­
yaş çocuk, erişkin, kronik cilt veya akciğer hastalığı rülür.
olanlar, uzun dönem salisilat tedavisi alanlar ve im­ Semptomlar 2-3 hafta içinde sorunsuz biçimde
mün sistemi baskılanmış olanlar gibi yüksek riskli kaybolur. Şiddetli yorgunluk önemli bir bulgudur
hastalarda uyguianır. ve aylarca devam edebilir.
Herpes zoster tedavisinin ana hedefi postherpetik EBV enfeksiyonu taşıyan ancak streptokokal faren­
nevralji ciddiyetini en aza indirmektir. Raş oluşu­ jitten şüphelenilip ampisilin veya amoksisilinle te­
mundan sonra 72 saat içinde antiviral tedavi baş­ davi edilen hastalarda mobiliform raşlar oluşur.
lanmalıdır. 72 saatten sonra yeni veziküller olu­ • EBV hemen hemen tüm organ sistemlerini etki­
şuyor veya sebat ediyorsa tedaviyi dikkatlice ele leyebilir. Ensefalit, menenjit veya Gullian Barre
almak gerekir. İmmün sistemi baskılanmış hasta­ Sendromu nörolojik komplikasyonlar arasında ta­
larda zamandan bağımsız olarak raş görülmesiyle nımlanmıştır. Komplikasyonlar arasında hepatit,
tedavi başlanmalıdır. myokardit ve hematolojik bozukluklar bulunur.
332 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

TANI VE AYIRICI TANI edici antikor üretimi ile virüsü temizleyemezse en­
sefalit oluşabilir.
Fizik muayene ve hikayeye bağlı olarak enfeksiyöz
mononükleozisten şüphelenildiğinde doğrulamak
için tam kan sayımı ve monospot test uygulanabilir.
KLİNİK BULGULAR
• Tipik olarak >%50 lenfositten oluşan lenfositoz gö­ • Birçok arbovirüs enfeksiyonu asemptomatiktir
rülür. Ayrıca yaymada atipik lenfositler görülebilir. veya spesifik olmayan hafif viral sendrom oluştu­
Reaktif sitotoksik T hücreler; CMV enfeksiyonları, rur.
HIV ve vira! hepatitte de görülebilir. • Vira! ensefalitin klasik bulguları ateş, baş ağrısı ve
• Monospot test hayvan eritrositlerine bağlanan he­ bozulmuş mental durumdur. Hastalar letarjik veya
terofil antikorları tanımlar. Uygun klinik durum­ konfüze olabilir. Nadiren nöbet eşlik edebilir.
larda pozitif sonuç EBV enfeksiyonu tanısını doğ­
rular. TANI VE AYIRICI TANI
• Hastalığın erken döneminde monospot test negatif
• Arboviral enfeksiyonların tanısı başvurudaki kli­
sonuç verebilir ve tekrarlanması gerekir.
• İnfant ve yaşlılarda testin sensitivitesi azalır. Test nik durum ile bölgesel epidemiyolojik durum, şüp­
özellikle hamile kadınlarda önemlidir çünkü başka heli seyahat öyküsü ve etkene maruziyetin kombi­
heterofil negatif mononükleoz sebepleri teratoje­ nasyonu ile konur.
niktir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Tedavinin temeli destek ve semptomatik tedavidir.
• Birçok vaka kendini sınırlayıcıdır ve özel tedavi ge­ Spesifik antiviral ajanlar, interferon ve steroidler et­
rektirmez. kili değildirler.
• Kortikosteroid kullanımı artmış komplikasyonlarla Hastaneye kabul edilip edilmemenin karan semp­
birliktelik gösterir. Sadece üst solunumyolu obs­ tomların ciddiyeti, klinik değerlendirme ve diğer
trüksiyonu, nörolojik hastalık veya hemolitik ane­ etiyolojilerden şüphelenme ile beraber verilir.
mi gibi ciddi hastalığı olanlarda kullanılır. • SSS enfeksiyonundan şüphelenildiğinde bakteriyel
Hastalara splenik hasarı önlemek için hastalığı ta­ menenjit ve HSV ensefaliti tanılarını dışlayana ka­
kip eden 4 hafta boyunca yakın temas gerektiren dar ampirik antibiyotik ve asiklovir başlanmalıdır.
sporlardan uzak durması önerilir. • BOS'ta tipik olarak lenfositik pleositoz ve hafifçe
yükselmiş protein düzeyi görülür. Ancak bu bulgu­
ARBOVİRAL ENFEKSİYONLAR lar spesifik değildir.
EPİDEMİYOLOJİ • Ensefalit olmaksızın arbovirüs efeksiyonundan
şüphelenilen hafif ve spesifik olmayan vira] hasta­
• Arboviral enfeksiyonlar sivrisinek, kene ve sinek
lık tablosunda başvuran hastalar ensefalit bulgusu
ısırıkları ile yayılan enfeksiyonlardır. Enfeksiyonlar
ortaya çıktığında tekrar başvurması anlatılarak ta­
mevsimsel olma eğilimindedirler, özellikle eklem­
burcu edilebilir.
bacaklı vektörlerin üreme dönemleri olan sıcak ay­
larda sıklıkları artar.

İNFLUENZA A VE B
Batı Nil virüsü ve La Cross ensefaliti, St. Louis en­
sefaliti, doğu at ensefaliti ve batı at ensefaliti gibi EPİDEMİYOLOJİ
hastalıklara sebep olan virüsler Kuzey Amerika'da • Amerika'da influenza sıklıkla kasım-nisan ayları
bulunmuş olup bu bölümde anlatılacaktır. Vira!
arasında görülür.
ensefalitler daha detaylı olarak Bölüm 150, SSS ve • Genellikle öksürük ve hapşırıkla birlikte damlacık
Spinal Enfeksiyonlar bölümünde anlatılmıştır.
yoluyla bulaş gösterir.
• Epidemilerinde atak hızı %20-%30 iken, pandemi­
PATOFİZYOLOJİ lerinde hız %50'ye ulaşır.
• Enfekte eklembacaklı tarafından ısırıldıktan son­ • Bulaş sonrası inkübasyon dönemi 2 gündür. Bula­
ra virüs ilk olarak retiküloendotelyal sisteme giriş şıcılık semptomların ortaya çıkmasından 24 saat
yapar ve buradan düşük derecede viremi yaparak önce başlar, en üst seviyeye 48 saatte çıkar. Takip
yayılır. Konak immünglobulin M (IgM) nötralize eden 3-7 günde geriler.
BÖLÜM 94 • HIV ENFEKSİYON VE AIDS 333
PATOFİZYOLOJİ Zanamivir inhalasyonla alınan bir tedavi olup
bronkospazma neden olabilir. Altta yatan akciğer
İntluenza virüsü ortomiksovirüs ailesinden tek ip­
hastalığı olan hastalarda kullanılmamalıdır.
likçikli RNA virüsüdür.
• Semptomların başlangıcından sonraki 48 saat için­
• Bulaşı takiben virüs solunum yolu epitelinde ko­
de başlanan tedavi komplike olmayan influenza sü­
lumnar hücrelere girer işgal edilen hücreler ölme­
resini ortalama bir gün azaltır.
den önce bünyesinde çok sayıda virion bulundurur.
• Dozaj önerileri ve tedavi süresi hastanın yaşına ve
Daha sonra bunlar solunum damlacıkları içinde
medikal durumuna bağlı değişir.
yayılırlar.
• Genel olarak intluenzadan şüphelenilen veya tanı
Antijenik sapma RNA genomunda ufak mutasyon­
konulan hastalarda hastaneye yatış ciddi, kompli­
lara sebep olur. Böylece antijenitedeki değişiklik
kasyonlu veya ilerleyici hastalık seyri veya influen­
sayesinde her yıl epidemilere sebep olurlar.
zaya bağlı komplikasyon geliştirme riskinin yük­
Antijenik değişim genetik çeşitliliğe sebep olur ve
sekliğini gerektirir. Kişisel ilaç kullanımı için özel
böylece grip pandemileri oluşur.
tavsiyeler duyarlılık ve direnç paternlerine göre
değişir. Bugüne kadar olan CDC kılavuzlarına inf­
KLİNİK ÖZELLİKLER
luenza internet adresinden www.cdc.gov/flu ulaşı­
• Klasik grip semptomları içinde 38,6-39,8 °C (101- labilir.
103 °F) ateş, titreme, baş ağrısı, myalji ve genel hal­
sizlik bulunur.
• Solunumsal semptomlar arasında kuru öksürük,
rinore ve genellikle çift taraflı ağrı ile servikal lenf
nodu büyümesi ile birliktelik gösteren boğaz ağrısı
vardır.
• Yaşlı hastalarda klasik semptomlar görülmeyebilir.
Sadece ateş, halsizlik, konfüzyon ve nazal akıntı ile HIV ENFEKSİYON VE AIDS
görülebilir. 94 David M. Cline
• Etkilenen çocukların yansında gastrointestinal Çeviri: Ali Batur
semptom olmasına karşın erişkinlerde nadiren gö­
rülür.
Genel olarak ateş 2-4 günde düzelir. Takiben tüm • HJV enfeksiyonu risk faktörleri arasında korunma­
sistemik semptomlar düzelir. Öksürük ve yorgun­ sız cinsel ilişki, İV ilaç kullanımı, 1985 yılı öncesi
luk haftalar boyu sürebilir. kan transfüzyonu ve maternal neonatal transfüz­
yon bulunur.
TANI VE AYIRICI TANI
• Bilinen salgın durumlarında klinik tanı yeterlidir.
EPİDEMİYOLOJİ
Her ne kadar intluenza için hızlı tanı testleri olsa HIV enfekte hastaların acil servis başvurularının
da testlerin performans özellikleri değişkenlik gös­ artması ile HIV vakalarının ve AIDS'e bağlı enfek­
terir. Bu sonuçlar klinik ve epidemiyolojik bilgiler siyonların demografik dağılımında değişiklikler
doğrultusunda değerlendirilmelidir. olmuştur.
• Akut intluenza enfeksiyonlarının sık görülen solu­ • Acil servislerde yapılan seroprevelans çalışmaların­
numsal komplikayonları arasında birincil intluen­ da seçilmemiş erişkin hastalarda 4 yıllık periyotta
za pnömonisi, sekonder bakteriyel pnömoni, krup %6 ile %11,4 gibi artan oranda HIV enfeksiyonu
ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı alevlenmesi tespit edilmektedir.
bulunur. Hipoksi varlığı akciğer tutulumu yönünde • Amerika'da acil servise başvuran erişkin hastalarda
şüpheyi arttırmalıdır. seroprevelans aralığı %2 ile %14 arasındadır.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK PATOFİZYOLOJİ


• Toplamda dört antiviral ajan influenza hastalığının • HIV sitopatik bir retrovirüs olup enfekte hücrelerin
önlenmesi ve tedavi edilmesinde (amantadin, ri­ ölümüne yol açar. Vira! genom vira! partikül ile tek
mantadin, oseltamivir ve zanamivir) onaylanmıştır. iplikçikli RNA molekülü olarak taşınır. Virüs seçici
334 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

olarak özellikle CD4 T lenfosit olmak üzere immün TABL094-l Edinilmiş İmmün Yetmezlik
fonksiyonda görev alan konak hücrelerine saldırır. Sendromu İçin Eşlik Eden
Sonuç olarak lenfopeni, kalitatif CD4 T lenfosit Durumlar
fonksiyon defektleri ortaya çıkar. Otoimmün olgu­ Özefagial kandidiyazis
lar gibi immünolojik anormallikle ve enfeksiyonlar Kriptokokus
oluşur. Hücresel immünitede ciddi bozukluk sebe­ Kriptosporidozis
biyle çok çeşitli fırsatçı enfeksiyonlar ve neoplazm­ Herpes simpleks virüs
Kaposi sarkomu
lar ortaya çıkar.
Beyin enfoması
Semen, vajinal sekresyonlar, kan ve kan ürünleri, Mikobakteryum avum kompleks enfeksiyonları
anne sütü ve transplasental HIV bulaşı gösterilmiş­ Pneumocystis jiroveci (P. carinii) enfeksiyonları
tir. Progresif multifokal lökoensefalopati
Beyin toksoplazmazisi
HIV ensefalopati
HIV israf sendromu
• KLİNİK ÖZELLİKLER Yaygın histoplazmozis
Akut HIV enfeksiyonu grip benzeri tablodan ekar­ İsosporiyasis
Yaygın Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonu
te edilemez. Genel olarak tanımlanamaz ancak Tekrarlayıcı salmonella septisemisi
%50-%90 hastada oluştuğu bildirilmektedir.
Maruziyet sonrası semptomların oluşması için 1993 yılında eklenenler
geçen süre 2 - 4 haftadır. Semptomlar arasında CD4+ T hücre sayısı < 200hücre/mm3
Pulmoner tüberküloz
ateş (>%90), yorgunluk (%70-%90), boğaz ağrı­ Tekrarlayıcı bakteriyel pnömoni
sı(>%70), döküntü (%40-%80), baş ağrısı (%30- İnvazif servikal kanser
%80) ve lenfadenopati (%40-%70) bulunur. • HIV = Human iınmunodefıciency virus
Bu dönemi asemptomatik enfeksiyon periyodu ta­
kip eder. Ancak bu dönemde sürekli jeneralize len­
fadenopati görülebilir.
HIV enfeksiyonu varlığında erken semptomatik Yapılması gereken laboratuar testleri arasında
enfeksiyon döneminde daha sık ve daha ciddi pa­ elektrolit düzeyi, tam kan sayımı, kan kültürleri, id­
tolojiler görülmesine rağmen bunlar AIDS'in ta­ rar tetkiki ve kültürü, karaciğer fonksiyon testleri,
nımlayıcı koşullarından değildir. göğüs grafisi, seçilmiş hastalarda sifiliz, kriptokok,
Örnek olarak pamukçuk, kalıcı vulvovajinal kan­ toksoplazma, sitomegalovirüs ve koksidiodomiko­
didiyazis, periferal nöropati, servikal displazi, tek­ zis serolojisi bulunur.
rarlayan herpes zoster enfeksiyonları ve idiyopatik Nörolojik bulgu, semptom veya açıklanamayan
trombositopenik purpura verilebilir. Bu dönemde ateş durumunda lomber ponksiyon yapılmalıdır.
CD4 düzeyi 200 ile 500 hücre/mm3 olup fırsatçı en­ Belirgin lokalize edici bulgu ve semptom bulunma­
feksiyonların sıklığı artmıştır. yan durumlarda ateş hastalığın evresine bağlı ola­
rak düşünülmelidir.
AIDS tanısı CD4 düzeyinin 200 hücre/mm3'ün al­
CD4 düzeyi 500 hücre/mm3 üzerinde olan HIV
tında olduğu tanımlayıcı durumların (Tablo 94-1)
enfekte hastalarda ateş sebebi immün yetmezliği
varlığı ile konur.
olmayan bireylerle benzerlik gösterir.
Günümüzde uygulanan yüksek aktif retroviral
• CD4 düzeyi 200-500 hücre/mm3 olan HIV enfekte
terapinin (HAART) süresi HIV enfeksiyonunun
hastalarda sıklıkla bakteriyel respiratuvar enfeksi­
durumundan çok hastanın yaşına ve komorbidite­
yonlar görülür.
lerine bağlıdır. Tedavi ile vira! yükü azaltılıp CD4
CD4 düzeyi 200 hücre/mm3'ün altında olan has­
düzeyinin normal seviyeye getirilmesi amaçlanır.
talarda pneumocystis pnömonisi (PCP, P jiroveci),
santral katater enfeksiyonları, M. avium kompleks
YAPISAL SEMPTOMLAR VE ATEŞLİ (MAC), mycobacterium tuberculosis, sitomegalovi­
HASTALIKLAR rüs, ilaç ateşi ve sinüzit gibi enfeksiyonlar görülür.
Ateş, kilo kaybı, halsizlik gibi sistemik semptomlar Yaygın MAC enfeksiyonu genellikle CD4 düzeyi
HIV enfekte hastalarda sıklıkla görülür ve acil ser­ 100 hücre/mm3'ün altında olan hastalarda görülür.
vis başvurularının çoğunluğunu oluşturur. Dirençli ateş ve gece terlemesi tipik bulgularıdır.
BÖLÜM 94 • HIV ENFEKSİYON VE AIDS 335
• Yaygın MAC enfeksiyonuna eşlik eden diğer bulgu­ • İmmünsüpresyona bağlı olarak saflaştırılmış prote­
lar kilo kaybı, halsizlik, diyare ve anoreksiyadır. in derive TB testlerinin yanlış pozitifliği AİDS has­
• Tanı dışkı veya düğer vücut sıvılarının asit fast bo­ talarında sık görülür.
yaması ve kültürü ile konur. • İnsan-insan bulaşının yüksek olması sebebiyle pul­
• MAC enfeksiyonunun daha foka! ve invazif sey­ moner semptomlarla başvuran HIV enfekte hasta­
reden formu olan immün rekonstitüsyon hastalığı larda TB yüksek şüphe ile düşünülmelidir.
lenfadenit ile seyreder. HAART tedavisinin başlan­ • Ciddi immünsüprese hastalarda yaygın fungal en­
gıcından haftalar veya aylar sonra oluşur. feksiyonlar düşünülmelidir.
• HIV enfekte hastalarda en sık görülen fırsatçı vira!
enfeksiyon CMV enfeksiyonlarıdır. Yaygın hastalık NÖROLOJİK KOMPLİKASYONLAR
durumunda sıklıkla gastrointestinal ve solunum
• AİDS tanılı hastaların %90'ında Santral Sinir Siste­
sistemi etkilenir.
mi (SSS) hastalıkları görülür. HIV enfekte hastala­
• İV ilaç kullanımı olan hastalarda enfektif endokar­
rın ise %10 - %20'sinde SSS semptomları görülür.
ditten endişe edilmelidir (baskınız Bölüm 95). • Acil serviste yapılacak tetkikler içinde nörolojik
• HIV enfekte hastalarda en sık eşlik eden neoplazm
muayene, bilgisayarlı tomografi ve lomber ponksi­
Non-Hodgkin lenfomadır. Tipik olarak yüksek de­
yon yer alır.
receli ve hızlı büyüme gösteren kitle eşlik eder. • Serebrospinal sıvı çalışmaları basınç; glukoz; prote­
in; gram boyama; Hint mürekkebi boyası, bakteri­
PULMONER KOMPLİKASYONLAR yel, vira! ve fungal kültürler; toksoplazmozis ve krip­
tikok antijen ile koksidioidomikozis titresi içerir.
• HIV enfekte hastaların en sık acil servise başvuru
• Nörolojik semptomların sık görülen sebepleri AIDS
sebebi pulmoner nedenlerdir. demansı, Toksoplasma gondii ve C. neoformans'tır.
• Pulmoner başvuru sebepleri arasında toplum kay­ Semptomlar arasında baş ağrısı, foka! nörolojik de­
naklı bakteriyel pnömoniler, PCP, M. tuberculosis, fisit, bozulmuş mental durum ve nöbet bulunur.
sitomegalovirüs, Cryptococcus neoformans, Histop­ • AİDS demansı (HIV ensefalopati veya subakut en­
lasma capsulatum ve neoplazmlar bulunur. sefalit) ilerleyici ve sıklıkla yakın hafızada oluşan
• Fırsatçı olmayan bakteriyel enfeksiyonlar sayıca üs­ hafif bozukluğun eşlik ettiği bir durumdur. Diğer
tün olup sıklıkla Sreptococcus pneumonias (en sık), kognitif bozukluklar direkt olarak HIV enfeksiyo­
Haemophilus influenzae ve Staphylcoccus aureus et­ nuna bağlı olarak bozulur.
kendir. • Nörolojik semptomlar varlığında daha az olarak
• Prodüktif öküsürük, lökositoz ve foka! infiltrasyon düşünülmesi gereken SSS enfeksiyonları içinde
özellikle hastalığın erken döneminde bakteriyel bakteriyel menenjit, histoplazmozis (genellikle
pnömoniyi destekler. yaygın), sitomegalovirüs, progresif multifokal lö­
• Değerlendirme nabız oksimetre, arteryal kan gazı koensefalopati, herpes simpleks virüs ve tüberkü­
analizi, balgam kültürü, gram boyama, asit fast bo­ loz bulunur.
yama, kan kültürü ve göğüs grafisi ile yapılmalıdır. • HIV hastalarında ağrılı duyusal semptomlarla ka­
• Klasik PCP semptomları arasında kuru öksürük, rakterize HIV nöropatisi görülür.
ateş ve nefes darlığı (eforla artan durumdan hasta­
lığı ilerlemesi ile istirahatte devam eder hale gelir). GASTROİNTESTİNAL KOMPLİKASYONLAR
• Radyografilerin %15 ile %20'sinde bulgu olmaz.
En sık görülen başvuru semptomları arasında odi­
Hipoksi ve artmış alveolar-arteryal oksijen gradi­ nofaji, karın ağrısı, kanama ve diyare vardır.
enti hastalığın riskini belirler. • Acil serviste yapılacak tetkikler arasında dışkıda
• Tüberkülozun (TB) klasik pulmoner bulguları kan­ lökosit, yumurta, parazit, asit fast boyama ve kültür
lı öksürük, gece terlemesi, uzamış ateş, kilo kaybı ve bulunur.
anoreksiyadır. • Diyare en sık görülen gastrointestinal şikayet olup
• CD4 düzeyi 200-500 hücre/mm3 arasında olan has­ AİDS hastalarının %50 - %90'ında görülür. Sık se­
talarda TB sık görülen bir enfeksiyondur. Klasik üst bepleri arasında Shigelle, Salmonella, enteroadheren
lob tutulumu ve kaviter lezyon oluşumu özellikle Escherichia coli ve Campylobacter gibi bakteriyel
geç dönem AİDS hastalarında daha az sıklıkla gö­ organizmalar; parazitik organizmalar; virüsler;
rülür. mantarlar ve antiviral tedaviler bulunur.
336 KISIM 1 1 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

HIV enfekte ve AİDS tanılı hastalarda normal po­


pulasyona göre varisella zoster yeniden aktivasyo­
nu daha sık görülür.
Herpes simpleks virüs enfeksiyonları sık görülür.
HIV hastalarında büllöz impetigo ve Psödomonasa
bağlı kronik ülser görülebilir. MRSA enfeksiyonu,
skabies, insan papillomavirüsü (HPV) ve medikas­
yona karşı hipersensitivite sendromları sık oluşur.

OFTALMOLOJİK BULGULAR
AİDS hastalarının %75'inde oküler komplikasyon
gelişir.
Sitomegalovirüs retiniti AİDS hastalarında en sık ve
ŞEKİL 94-1. Oral kandidyazis (pamukçuk). İmmün siste­
mi baskılanmış hastada yumuşak ve sert damağısaran yaygın en yaygın oküler fırsatçı enfeksiyondur. AİDS has­
pamukçuk. (Fotoğraf katkısı Dr. Lawrence B. Stack tarafın­ talarında körlüğün önde gelen nedenlerindendir.
dan sağlanmıştır. Knoop K., Stack L., Storrow A., Thurman Sitomegalovirüs retiniti farklı şekillerde ortaya çı­
RJ'nin izniyle çoğaltılmıştır. 7he Atlas of Emergency Medici­ kabilir. Erken dönemde asemptomatik olabilir an­
ne, 3rd ed. 2009, Mc-Graw Hill, New York) cak daha sonra görme ve görme alanı keskinliğinde
bozulma, fotofobi, skotom, kırmızı göz veya ağrı
ortaya çıkarabilir.
Oral kandidiazis ve pamukçuk AİDS hastalarının • Herpes zoster oftalmikus akılda bulundurulması
%80'ini etkiler. gereken başka bir tanıdır. 6. Kraniyal sinirin dağıl­
Sıklıkla dil ve bukkal mukozayı içine alan ve karak­ dığı bölgeler tipik zoster raşı ile tanınır.
teristik olarak eritematöz zeminde kolaylıkla ayrı­
labilen plaklardan oluşur (Şekil 94-1). Özefageal TANI VE AYIRICI TANI
tutulum Candida, herpes simpleks ve sitomegalo­ HIV tanısının erken dönemde koyulması ile erken
virüs etkindir. Odinofaji ve disfaji şikayetleri genel ve agresif antiretroviral terapi başlanabilir. Böylece
olarak özefajit göstergesidir ve ciddi anlamda zayıf­ bağışıklığın yeniden oluşturulması, vira! mutasyon
latıcı etkiye sahiptir. veya ilaç direncinin önlenmesine ve uzun dönem
AİDS hastalarının %50'sinde hepatomegali görü­ prognozun artmasma yardımcı olur.
lür. Sıklıkla alkalin fosfataz düzeyinde yükseklik eş­ En sık kullanılan vira! antikor araştırma tetkiki en­
lik eder. Sarılık nadirdir. Özellikle İV ilaç kullanım zim bağlantılı immünolojik görüntülemedir (ELİ­
hikayesi olanlarda eşlik eden Hepatit B ve Hepatit SA). ELİSA pozitif örnekler Western Blot tetkiki ile
C enfeksiyonları sıktır. doğrulanır.
Anorektal hastalıklar da AİDS hastalarında sık gö­ ELİSA ideal laboratuar şartlarında %99 sensitif,
rülür. Ağrılı defakasyon, rektal akıntı ve tenesmus %98,5 spesifiktir. Western Blot testinin ise sensiti­
ile karakterize proktit görülebilir. vite ve spesifitesi %100 civarındadır.
Hastalığa sebep olan nedenler arasında Neisseria Standart serolojik testlerle akut dönemde HIV en­
gonorrhoeae, Chlamydia Trachomatis, sifiliz ve her­ feksiyonu tanısı konulması serokonversiyon henüz
pes simplks bulunur. oluşmadığı için mümkün değildir.
HIV-1'in erken taranma metotları arasmda DNA,
KUTANÖZ BULGULAR RNA ve HIV antijeni tarama teknikleri bulunur.
• Tek kullanımlık tanı sistemleri serum ve plazmada
Cilt kuruluğu, seboreik egzema ve kaşıntı gibi genel HIV- l'e karşı oluşan antikorların hızlıca değerlen­
bulgular sık görülür. dirilmesi prensibine dayanır. Hızlı testler birçok ül­
Kaposi sarkomu homoseksüel erkeklerde diğer kede kullanılmasına rağmen mutlaka Western Blot
riskli gruplara göre daha sık görülür. testi ile doğruluğu teyit edilmelidir.
Klinik olarak ağrısız, çevre cilt dokusundan yüksek Mevcut ve yeni CD4 düzeyleri ve HIV virüs yükü
kahverengi-siyah veya mor papül ve beyazlamayan HIV hastasmın yönetiminde yardımcıdır.
nodüllerden oluşur. CD4 seviyesi <200 hücre/mm3 ve vira! yük 50.000
En sık tutulan bölgeler yüz, göğüs, genital bölgeler kopya/mi üzerinde olması HIV'in AİDS olarak ta­
ve ağız boşluğudur. nımlanan hastalığa progresyon riskini arttırır.
BÖLÜM 94, HIV ENFEKSİYON VE AIDS 337
Bu düzeyler değerlendirilemiyorsa ve total lenfosit • SSS toksoplazmozisi ilk olarak primetamin 200 mg
sayısı 1200 hücre/mm3 'ün altında ise klinik semp­ sonrasında 50-75 mg/gün PO ve sülfodiazin 4-6 gri
tomlar ile kombine edildiğinde tahmin CD4 düzeyi gün PO ve folinik asit 10 mg/gün 6-8 hafta boyunca
< 200 hücre/mm3'tür. PO ve/veya lökoverin 10-25 mg/gün ile tedavi edi­
lir.
ACİL SERVİS BAKIMI VE SSS kriptokokları amfoteresin B 0,7 mg/kg/doz İV
TABURCULUK ve fluktosin 35 mg/kg İV günde 4 kez 2 hafta bo­
yunca kullanılarak tedavi edilir. Düzeldikten sonra
HIV enfekte veya AİDS hastalarında ilk değerlen­
flukonazol 400 mg PO 8-10 hafta kullanılabilir.
dirme ihtiyaç duyulan önlemlerin alınması için ge­
Özefajit tedavisinde flukonazol 100-400 mg PO
rekli olan evrensel farkındalık ile başlar. Tüberkü­
kullanılır
loz ihtimali olan hastalarda respiratuvar izolasyon
• Salmonelloz siprofloksasin 500 mg günde iki kez
gereklidir.
• 2-4 hafta şeklinde tedavi edilir.
Stabil olmayan tüm hastalarda hava yolu yönetimi,
oksijen, pulse oksimetri, kardiyak monitörizasyon Kutanöz herpes simpleks tedavisinde siklovir 200
ve İV damaryolu uygulanır. mg PO 7 gün boyunca günde 5 kez, famsiklovir 125
• Nöbet, bozulmuş mental durum, gastrointestinal mg PO günde 2 kez 7 gün boyunca veya valasiklo­
kanama ve koma standart yöntemlerle tedavi edil­ vir 1 gr PO günde iki kez 7 gün boyunca kullanılır.
melidir. Ciddi hastalıklarda asiklovir 5-1O mg/kg İV 8 saatte
• Şüpheli bakteriyel sepsis ve foka! bakteriyel enfek­ bir 7 gün tedavisi verilebilir.
siyonlar standart antibiyotiklerle tedavi edilmelidir • Kutanöz herpes zoster asiklovir 800 mg PO günde
(Bölüm 91). 5 kez, valasiklovir lgr PO günde 3 kez veya famsik­
Sistemik M. Avium enfeksiyonları klaritromisin lovir 500 mg PO günde 3 kez ile tedavi edilir.
500 mg PO günde 2 kez ve etambutol 15 mg/kg PO • Herpes zoster oftalmikus 7-10 gün boyunca günde
günde 1 kez ve rifabutin 300 mg PO günde bir kez 5 kez asiklovir 800 mg PO ile tedavi edilir.
ile tedavi edilir. • Kandida ve trikofıtonlar topikal klotrimazol, mika­
• MAC için immün rekonstitüsyon hastalığının te­ nozol veya ketakenazol ile günde 3 kez toplamda 3
davisi HAART'ın devamlılığını içerir. Antimikro­ hafta tedavi edilir.
biyal ajanlar yukarıda sıralanmıştır. Büyük olasılık­ • Acil serviste antiretroviral tedaviye nadiren başlan­
la steroid de kullanılır. sa dahi CD4 seviyesinin 350 hücre/mm3'ün altında
Sistemik sitomegalovirüs gansiklovir 5 mg/kg İV olması, AIDS (Tablo 94-1), gebe, HIV bağımlı nö­
12 saatte bir veya foskarnet 90 mg/kg İV 12 saatte ropati varlığında tedaviye başlanmalıdır.
bir ile tedavi edilir. • İlk olarak ortaya çıka HIV pozitif test sonrası teda­
• Oftalmolojik sitomegalovirus tedavisinde gansiklo­ vi verilmesini önerecek yeni protokoller ortaya çı -
vir implant ve gansiklovir l-l,5gr PO güne 3 kez kacaktır. Ancak şuan için uygun değildir. İlk tedavi
veya 5 mg/kg İV günde iki kez 14-21 gün süreyle iki farklı nükleozid reverz transkriptaz inhibitörü
kullanılır. ile bir non-nükleozid reverz transkriptaz inhibitö­
Pulmoner PCP trimetoprim-sülfometaksazol rü ilaçla verilir. Bakınız Hastalık Kontrol ve Ön­
(TMP-SMX) TMP 15-20 mg/kg /gün İV veya PO 3 leme Merkezi İnternet sitesi http://www.cdc.gov/
hasta boyunca günde 3 bölünmüş doz halinde teda­ hiv/.
vi edilir. TMP-SMX'in tipik oral dozajı günde 3 kez • AİDS hastalarında hastaneye yatış kararı hastalığın
ikişer tablettir. Alternatif olarak pentamidin 4 mg/ ciddiyetine, sebebi bilinmeyen ateş ile başvuruya,
kg/gün İV veya İM 3 hafta boyunca önerilebilir. bazal değerin altında hipoksi veya Pa02 değerinin
• Hipoksik durumlarda oral steroid verilebilir. Pred­ 60 mmHg atında olmasına, PCP, TB şüphesine,
nizon 40 mg 5 gün boyunca günde 2 kez, ardından yeni SSS semptomları, inatçı diyare, CMV retiniti,
40 mg PO günde bir kez ve en sonunda 11 gün bo­ herpes zoster oftalmikus varlığına veya hastanın öz
yunca günde 20 mg verilir. bakımının kötü olmasına bağlıdır.
• Pulmoner tüberküloz INH 5 mg/kg/gün PO ve • Maruziyet sonrası proflaksi tercihen 1-2 saat içinde
rifabutin 10 mg/kg/gün PO ve pirazinamid 15-30 mümkün olan en kısa zamanda yapılmalıdır. sero­
mg/kg/gün PO ve etambutol 15-20 mg/kg/gün ile konversiyon riskleri içinde (1) derin yaralanma, (2)
tedavi edilir. yaralanan alanda görülebilir kan, (3) kaynak has-
338 KISIM 11 , ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

tanın ven veya arterine iğne yerleştirilmesi ve (4) den veya ilacın kendisinden gelen vazospazm'dan
son dönem HIV enfeksiyonu olan kaynak hasta kaynaklanır.
bulunur. Maruziyet şekline göre tedavi değişkenlik • Endotel hasarı, pıhtı hücereleri fibrin birikiminden
gösterir. meydana gelir ve bu da steril vejetasyonların (bak­
• CDC kılavuzları 2 alternatif tedavi önermektedir: teriyel olmayan trombotik endokardit) oluşumu ile
iki ilaç tedavisini kapsayan temel rejim genellikle sonuçlanır.
azotimidin ile lamivudinden oluşur. Genişletilmiş • Geçici bakteriyemi, vejetasyon kolonizasyonuna ve
rejimde indinavir veya nelfinavir gibi üçüncü bir nonbakteriyel trombotik endokarditin de IE'ye dö­
ilaç eklenir. nüşümüne neden olabilir.
• Bulaşan bakteriler, IE'ye neden olmak için
trombüs'e bağlı olmak zorundadır. Farklı organiz­
malar bu yeteneği değişir. Bazı patojenler (örneğin,
enjeksiyonla ilaç kullananlardaki Staphylococcus
aureus), o kadar invaziv'dir ki, endotel üzerindeki
ENFEKTİF ENDOKARDİT bakteriyel olmayan trombüs'ün, IE'ye neden olması
95 John C. Nalagan gerekmez.
Çeviri: Gül Nihal Kasap
• KLİNİK ÖZELLİKLER
• En yaygın belirtisi {%80) ateştir, ardından titreme,
halsizlik, nefes darlığı gelir (%40).
EP İDEMİYOLOJİ
Kalp üfürümü gibi kardiyak belirtiler, vakaların
• Enfektif endokardit'te (IE), kalp kapakçığı en çok %85'inde mevcuttur.
etkilenen kapakçıktır, onun ardından aortik, tri­ • Nefes darlığı yaygındır ve sıklıkla akut veya ilerle­
küspit ve pulmoner kapakçıklar gelir. yici CHF'den kaynaklanır (vakaların %70'i).
• Yakaların çoğu hastalarda tanımlanabilir kardiyak • Embolik fenomen yaklaşık %50 oranından görülür
yapısal anomalisi veya hastalık için farkedilebilir ve gevrek vejetasyon parçalarının embolizasyonun­
bir risk faktörü ile birlikte görülür. dan kaynaklanmaktadır. Bulgular içinde, felç (en
• Doğuştan gelen kapak endokarditinde, romatizma! yaygın), göğüs ve karın ağrısı, hematüri'li böğür
kalp hastalığı önde gelen risk faktörüdür ve mitral ağrısı ve akut ekstremite iskemi'si vardır.
kapak prolapsusu da yaygın olarak zemin hazırla­ • Deri bulguları hastaların %18 ila %50'sinde görülür
yan bir kardiyak lezyondur. ve peteşi, kıymık/tırnakaltı kanamaları, Osier dü­
• Enjeksiyonla ilaç kullananlarda endokardit, triküs­ ğümleri (parmak/ayak parmağı pedleri üzerindeki
pit kapak için bir tercihe sahiptir. Aynı zamanda yumuşak derialtı nodülleri) ve Janeway lezyonları
AIDS'li hastalarda da %40 nüksetme oranı ve yük­ (avuç içi veya ayak tabanında hemorajik plaklar)
sek mortalite ile ilişkilidir. buna dahildir.
• Erken protez kapakçık endokarditi (ameliyat son­
rası 60 günü içeren vakalar) genellikle hastanede
edinilir, öte yandan geç protez kapakçık endokar­ TANI VE AYIRICI TANI
diti (>60 gün) ise toplum kökenlidir. • IE riski olan bütün hastaları hastaneye yatırın.
Buna açıklanamayan ateşi ve bu hastalık için risk
faktörleri olan hastalar, protez kapakçıkları olan
• PATOFİZYOLOJİ hastalar ve yeni ya da değişen üfürüm ve arteriyel
• Normal endotel, valvüler veya konjenital kalp ku­ emboli bulguları olan hastalar dahildir.
surları gibi anormal hemodinamik durumlar ta­ • Tanı için gerekli bileşenler, kan kültürleri, ekokar­
rafından hasarlanmadığı sürece, enfeksiyona ve diyografi ve klinik gözlemdir. Kan kültürleri, an­
trombüs'e karşı dirençlidir. Türbülanslı akış daha tibiyotik verilmesinden önce ve üç ayrı bölgeden
sonra endotelin erozyonuna yol açar. çekilmeli, ilk ve son kültür seti arasında bir saat
• Enjeksiyonla ilaç kullanımında, endotel hasarı, en­ geçmelidir.
jekte edilen madde mevcut olan partiküler madde- • Ekokardiyografi en kısa sürede yapılmalıdır.
BÖLÜM 96 • TETANOZ VE KUDUZ 339
ACİL SERVİS BAKIMI VE dır (örn, IE öyküsünden önce, protez kalp kapakçı­
ğı olan hastalara, tedavi edilmemiş konjenital kalp
TABURCULUK
hastalığı olanlara ya da kapakçık yetersizliği yüzün­
Hastalarda solunum riski olabilir ve acil solunum den kalp nakli alıcısı olan hastalara).
yolu stabilizasyonu gerektirebilir. Profılaktik antibiyotiklerin düşünülmesi gereken
İntra-aortik balon kontrpulzasyon'u, mitral kapak AS prosedürleri, sadece apse drenajı olarak bilinen
rüptürü için endikedir ancak aort kapak rüptürü enfekte ciltler üzerindeki prosedürlerdir. Önerilen
için kontrendikedir. ajanlar dikloksasilin 2 gram PO, sefaleksin 2 gram
Doğuştan kapakçık endokardit'i olan hastalara an­ PO, klindamisin 600 mg IM veya IV ya da vanko­
tikoagülasyon gerekmez. Zaten antikoagülasyonda misin 1 gram IV, prosedür öncesi 30-60 dakikadır.
olan protez kapakçıklı hastalar, uzman doktor ta­ Antibiyotik profılaksisi, yaygın acil servis prose­
rafından aksi talep edilmedikçe mevcut rejimlerine dürleri için endike değildir.
devam etmelidirler.
Uygun kültürler elde edildikten sonra, endokardit
şüphesi olan hastalarda antibiyotik uygulamasına TETANOZ VE KUDUZ
başlanmalıdır. Tablo 95-1 empirik tedavi rejimle­ 96 Vincent Nacouzi
rini listelemekte. Kesin tedavi, kültür ve duyarlılık Çeviri: Gül Nihal Kasap
sonuçlarına dayanmaktadır ve tipik olarak 4 ila 6
haftalık antibiyotik gerektirmektedir.
İşlemlerden önce, profılaktik antibiyotik sadece en
yüksek risk faktörleri olan hastalarda uygulanmalı-
• TETANOZ
EPİDEMİYOLOJİ
TABLO 95-1 Şüphelenilen Bakteriyal
Dünya çapında, tetanoz'un bildirildiği vakalar yıl­
Endokardit'in Empirik
da yaklaşık bir milyon vakadır. Mortalite çoğun­
Tedavisi*
lukla Afrika ve Asya'da olmak üzere %30 civarında­
TAVSİYE EDİLEN AJANLAR, dır. Amerika Birleşik Devletleri'nde tetanoz nadir
HASTA ÖZELLİKLERİ BAŞLANGIÇ DOZU olarak ve çoğunlukla ılıman bölgelerde görülür.
Karışık olmayan öykü Ceftriaxone, 1 -2 grams iV Teksas, Kaliforniya ve Florida yılda en çok vakayı
rapor eden yerlerdir.
veya
Nafcillin, 2 grams iV
veya Damardan ilaç kullanan kişide, tetanoza yakalan­
Oxacillin, 2 grams IV mada orantısız bir risk vardır.
veya
Vancomycin, 15 milligrams/kg
70 yaşın üzerindeki yaşlı Amerikalıların sadece
artı %30'unda yeterli bağışıklama mevcuttur; bunlarda
Gentamicin, 1 -3 milligrams/kg iV ayrıca hastalıktan ölüm oranı en fazla görülmektedir.
veya
Tobramycin, 1 milligram/kg IV
Enjeksiyon ilaç Nafcillin, 2 grams IV
PATOFİZYOLOJİ
kullanımı, doğuştan artı Tetanoz'a bir gram-pozitif rod olan Clostridium
kalp hastalığı, Gentamicin, 1 -3 milligrams/kg IV
hastaneden-alınmış artı tetani neden olur. Yara genellikle spor-oluşturan
şüphe edilen Vancomycin, 15 milligrams/kg IV organizma tarafından bulaştırılmaktadır. Daha
methicillin-dirençli sonra, ezilmiş, cansız dokuda görüldüğü gibi, yara
Staphylococcus
aureus, veya zaten içinde oksijen gerilimi azalırken, toksin-üreten C.
oral antibiyotik tetani gelişir.
alınıyor Clostridium tetani, iki eksotoksin üretir: iki nöro­
Protez kalp kapakçığı Vancoınycin, 15 milligrams/kg IV toksinin en güçlüsü olan tetanospas-min, tetano­
artı zun klinik belirtilerinden sorumludur. Kuluçka, 24
Gentamicin, 1 -3 milligraıns/kg IV
artı saat ile 30 günden fazla bir süre arasında değişir.
Rifampin, 300 milligrams PO Yayılım başlangıçta hematojen'dir, daha sonra sinir
• Empirik tedaviye dair en uygun rejim konusunda literatürde sistemi aracılığıyla olur.
tartışmalar olduğu için, antibiyotik seçimi hasta özelliklerine, lokal Tetanospazmin, iskelet kasının motor endplate'le­
direnç kalıplarına ve mevcut yetkili önerilerine dayanmalıdır.
rinde, beyinde, omurilikte ve sempatik sinir siste-
340 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

minde , etkili olur. Bu, inhibe edici nörotransmiter mu, fenotiyazinlere distonik reaksiyonlarını, hipo­
glisin ve gamma-amino butirik asit (GABA) salını­ kalsemik tetaniyi, kuduzu ve temporomandibuler
mını önler ve böylece normal inhibitör kontrolü­ eklem hastalığını kapsamaktadır.
nün kaybına yol açar.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
KLİNİK ÖZELLİKLER • Tetanoz olan hastalar, solunum riski potansiyeli
• nedeniyle yoğun bakım ünitesinde tedavi edilme­
Tetanoz'un klinik bulguları nöromüsküler irritabi­
lidir. Refleks çırpınma spazmlarmı önlemek için
lite, kas sertliği, şiddetli kasılmalar ve otonom sinir
uyaranları minimize edin. Mevcut olduğu takdirde,
sistemi dengesizlikleridir.
• tahrik edilen yaranın debridman'ı, toksin üretimini
Toksin-üreten C. tetani ile enfekte olan yaralar, en
en aza indirmek için gereklidir.
sık olarak delinme yaralarıdır, ancak şiddet bakı- • Tetanoz immünglobulini (TIG), 3000-6000 U ola­
mından laserasyon'lardan küçük kornea aşınması­
rak tek enjeksiyonda kas içinden verilmelidir. TIG,
na kadar değişebilir.
• toksinin sirkülasyonunu nötralize eder fakat sinir
Lokal tetanoz, yara yerine yakın kasların sertliği ile
sistemine zaten sabitlenmiş olan toksini değil. Te­
kendini gösterir ve genellikle haftalar sonra ken­
tanoz aşısı bölgesinden her zaman uzak durun ve
dini belli etmeden düzelir. Bu, jeneralize tetanoz'a
hem aşı hem de immünglobulin için aynı enjektörü
ilerleyebilir.
• kullanmayın.
Jeneralize tetanoz, bu hastalığının en sık görülen • Her zaman, herhangi bir yara debridmanından
şeklidir.
• önce verin, zira yara manipülasyonu sırasmda daha
En sık başvuru şikayetleri masseter kaslarında ağrı
fazla ekzotoksin serbest kalabilir.
ve sertliktir (tetanos). •
• Antibiyotikler tetanoz tedavisinde tartışmalı bir
Başlangıçta kısa aksonlu ile sinirler; bu nedenle
değere sahiptir. Gerektiğinde, tercih edilmesi ge­
semptomlar önce yüz kaslarında görünür, daha
reken antibiyotik, parenteral metronidazol'dur (her
sonra boyun, gövde ve ekstremitelere ilerler.
• Trisnıus, alaycı bir gülümsemeye benzediği için 6 saatte bir intravenöz olarak 500 miligram). Te­
tanospasmin etkilerini artırabileceği için penisilin
"rhesus sardonicus" terimiyle ifade edilmiştir. Dis­
kullanmaym.
faji, opistotonus ve alt ekstremitelerin uzaması da
Midazolam (etkili olması için sürekli damla olarak
görülür, ancak önemli olan şudur ki, zihinsel du­
rum normal kalır. Bu, diğer patolojilerin ayırt edil­ 5-15 mg IV) kullanmak en iyisidir ve hem sedasyon
mesine yardımcı olur. hem de amnezi ile sonuçlanır. Lorazepam da kul­
• Çoğunlukla hiper sempatik bir durum olan oto­ lanılabilir ancak seyreltici ve glikol, asidoz'a neden
nom sinir sistemi dengesizliği, tipik olarak klinik olabileceğinden, uzun süreli ve tekrarlanan dozlar­
tetanozun ikinci haftasında ortaya çıkar ve taşikar­ dan kaçınılmalıdır.
• Vantilasyonu ve kas spazmmı kontrol etmek ve kı­
di, hipertansiyon, terleme ve ateş olarak görülür.
• Sefalik tetanoz, kafa yaralanmalarını, bazı kronik rık ve rabdomiyoliz'den kaçmmak için genellikle
otit vakalarını takip eder ve kranial sinirlerin, ço­ nöromüsküler blokaj gereklidir. En az kardiyovas­
ğunlukla da yedincisinin fonksiyon bozukluğuna küler yan etkiye sahip olması nedeniyle ajan seçimi
yol açar. Prognoz'u kötüdür. olarak veküronyum verilir (intravenöz olarak 6-8
• Neonatal tetanoz sadece anne yetersiz aşılanmış ise mg/saat). verilir. Sedasyon sırasında nöromüsküler
ortaya çıkar. Neonatal tetanoz vakalarmm çoğu do­ blokaj birincil önem taşımaktadır.
ğum sırasmda göbek kordonuyla veya doğum son­ Kombine a-ve 13-adrenergic bloklama ajanı labe­
rası göbek bağı kalıntısıyla steril olmayan şekilde tolol (0.25-1 miligram/dk sürekli intravenöz in­
ilgilenmekten kaynaklanmaktadır. Bebek, zayıf ve füzyon, çocuklarda 0.3 ila 1 mg/kg/saat) sempatik
hırçındır ve meme ememez. hiperaktivite belirtisinin tedavisinde kullanılmıştır.
Propranolol, ani ölüm olguları içeren güçlü beta et­
TANI VE AYIRICI TANI kileri nedeniyle kontrendikedir.
Magnezyum sülfat (70 mg/kg yükleme dozu, sonra
• Tetanoz bir klinik tanıdır. Bunu teşhis için hiçbir 1-4 gram/saat damardan) da bu durum için bir te­
laboratuar testi yoktur. davi olarak önerilmiştir.
• Striknin zehirlenmesi jeneralize tetanozun klinik • Morfin sülfat (0.5-1 miligram/kg/saat) yararlı olup,
tablosunu çok yakından taklit eder. kardiyak neticeyi riske atmadan sempatik kontrol
• Ayırıcı tanı, striknin zehirlenmesini, serotonin sağlar. Klonidin, kardiyovasküler dengesizliğin yö­
sendromunu, peritoniti, habis nöroleptik sendro- netiminde yardımcı olabilir.
BÖLÜM 96 • TETANOZ VE KUDUZ 34 J
Klinik tetanozdan kurtulan hastalar, aktif bağışık­ KLİNİK ÖZELLİKLER
lamadan geçmelidir (tedavi programı için Bölüm • Ateş, kırıklık, baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı, boğaz
18 ve Tablo 18- l'e bakın, Tetanoz Profilaksi'ye, te­ ağrısı, öksürük, ve ısırık yerinde ağrı veya parestezi
davi programına dair öneriler). (%80), insan kuduzunda ilk belirtilerdir ve 1 ila 4
gün sürer.
KUDUZ • Sonra, MSS tutulumu; huzursuzluk ve ajitasyona,
EPİDEMİYOLOJİ değişen mental durumlara, ağrılı bulbar ve perife­
rik kas spazmlarına, opisthotonos'a ve motor pare­
• Kuduz, öncelikli olarak bir hayvan hastalığıdır, zi'sine yol açar.
dünya çapında yılda 60.000 ölüme yol açar.
• Bulaşmanın yüzde doksanı köpeklerden kaynak­ TANI VE AYIRICI TANI
lanır ve köpek kontrolünün olmadığı yerde, vah­ • Kuduz klinik olarak teşhis edilir; kuduz için hiç­
şi hayvanlar vakaların yaklaşık %94'ünden so­ bir laboratuar testi yoktur. Her ansefalit vakasında
rumlu tutulmaktadır (azalan sırayla): rakunlar; şüphe edilmelidir.
kokarcalar; yarasalar; tilkiler; ve kemirgenler ile • Doğrulayıcı tanıların çoğu, beyin dokusunun post­
lagomorph' lar da dahil olmak üzere diğer yabani mortem analizi ile gerçekleştirilir. Beyin omurilik
hayvanlar. Kuduz olan evcil hayvanlara kediler; sı­ sıvısı (BOS) ve serum antikor titreleri kuduz tanısı
ğırlar; köpekler; atlar ve katırlar; koyun ve keçiler; konusunda uzman laboratuarlara gönderilmelidir.
ve gelincik gibi diğer hayvanlarda dahildir. Yükselmiş BOS proteini ve mononükleer pleositoz
• Belgelenmiş bir ısırık olmasa bile yarasayla bağıntı, da görülür.
kuduz profılaksisi gerektirebilir. Bu tür bir temas, • Ayırıcı tanı diğer enfeksiyöz ansefalitleri, çocuk fel­
yarasa olan bir odada uyanmak ya da zihinsel engelli cini, vira! süreçleri, menenjiti, beyin apsesini, ka­
bir kişinin, sarhoş bir kişinin veya bir çocuğun oldu­ vernöz sinüs trombozunu, kolinerjik zehirlenmeyi,
ğu bir odada bir yarasa görmek kadar basit bir du­ Guillain-Barre sendromunu ve tetanozu (normal
rum da olabilir; tüm bunlar profılaksi gerektirebilir. zihinsel aktivite ve normal CSF) içerir.
• Amerika Birleşik Devletleri'nde vahşi hayvanlar­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
daki kuduz raporları, evcil hayvanlardaki mik­
• Kuduza maruz kalındığı şüphesi olduğunda (eğer
tarlardan çok daha fazladır. Amerika Birleşik
Devletleri'nde teşhis edilen diğer insan kuduz va­ kişi ısırılmış, tırmalanmış veya olası bir kuduzlu
hayvanın tükürüğüne maruz kalmışsa) tedavi, ger­
kalarının çoğu, Birleşik Devletler dışındaki enzoo­
çek kuduz riskinin değerlendirilmesi, halk sağlığı
tik köpek kuduz alanlarında edinilen enfeksiyonla­
ve hayvan kontrolü bildirimi ve eğer risk varsa, te­
ra atfedilebilir; Amerika Birleşik Devletleri kökenli
mas sonrası profılaksi uygulanması ile başlar.
kuduz vakası olan kişilerin çoğunda, bir hayvan • Lokal yara bakımı ve eğer varsa cansız doku
ısırığı öyküsü yoktur.
• Aşağıdaki hayvanların kuduz oldukları neredeyse debridman'ı, vira! inokulant'ı azaltmak ve dokuda­
ki oksijen gerilimini arttırmak için önemlidir. Ku­
hiç tespit edilmemiştir: kemirgenler (sincaplar, çiz­
duz virüsü replikasyonunu arttırdığı için özel ilgi
gili sincaplar, sıçanlar, fareler vb.) ve lagomorph'lar
gösterilen yaralara dikiş atmayın. Yaranın derinli­
(tavşanlar, yabani tavşanlar ve gopher'ler); bu ne­ ğinin, yaraların sayısının ve bunların konumunun,
denle temas sonrası profılaksi gerekli olmayabilir. hastalığa yakalanma riskini arttırdığını unutmayın.
Gerekli uygulama için sağlık yetkilileri ile irtibata Ayrıca gerektiğinde tetanoz profilaksi'si de uygu­
geçin. lanmalıdır.
• Yarasa olan bir odada uyanmak, kuduzun gelişimi
PATOFİZYOLOJİ
ile ilişkili bulunmuştur. Bu nedenle, CDC, yarasa
• Kuduz virüsü hayvanın enfekte tükürük bezlerin­ test edilebilir olmadıkça ve kuduz kanıtı için nega­
de bulunur. İçeri geçtikten sonra kuluçka 20 ila 90 tif olmadıkça, bir yarasaya maruz kalmış tüm kişi­
gündür ki burada virüs aşılama bölgesine yakın ka­ lere temas sonrası kuduz profilaksi'si önermektedir.
lır. • CDC, bir insanı ısıran sağlıklı bir köpek, kedi veya
• Daha sonra virüs, motor son plakası boyunca yayı­ gelinciğin 10 gün süreyle kapatılıp gözlenmesi ge­
lır ve yükselerek periferik sinir sistemi boyunca ço­ rektiğini önermektedir.
ğalır ve omurilik ve merkezi sinir sistemine (MSS) • İnsan kuduz immünglobulin'i (HRIG), tedavinin
kadar ilerler. MSS'de çoğalmasının ardından virüs, başlangıcında sadece bir kez tatbik edilmektedir.
periferik sinirler yoluyla dışarı doğru çoğu doku ve Doz 20 IU/kg'dır, yarım doz (doku hacmi kısıtla­
organ sistemlerine kadar yayılır. malarına dayalı olarak) maruz kalınan bölgeye !o-
342 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

kal olarak infiltre edilir ve geri kalanı da intramüs­ EPİDEMİYOLOJİ


küler olarak uygulanır.
• Aktif immünizasyon için insan diploid hücre aşı­ • Protozoan Plasmodium'un beş türü insanları en­
sı (HDCV), aynı aşıdan iki formülasyon şeklinde fekte eder: Plasmodium falciparum Plasmodium
mevcuttur. HDCV, O, 3, 7 ve 14'üncü günlerde beş vivax, Plasmodium ovale, Plasmodium malariae ve
kere 1-mL doz olarak intramüsküler veya intrader­ Plasmodium knowlesi.
mal olarak uygulanabilir. 28'inci gün, Bağışıklama • Sıtma iletimi Orta ve Güney Amerika'nın geniş
bölgelerinde, Karayipler'de, Sahra-altı Afrika'da,
Uygulamaları Danışma Komitesi (ACIP) tarafın­
Hindistan kıta parçasında, Güneydoğu Asya'da,
dan artık tavsiye edilmemektedir.
• Orta Doğu'da ve Okyanusya'da (Yeni Gine, Solo­
Etkinliği kanıtlanmış olmaları nedeniyle sadece
mon Adaları vb.) görülmektedir. ABD'deki bütün
CDC'den US ACIP tarafından önerilen rejimleri
sıtma vakalarının %50'den fazlası, P. falciparum
kullanın.
• kaynaklı vakaların çoğu da dahil olmak üzere Sah­
Temas öncesi profilaksisi, kuduza maruz kaldıktan ra-altı Afrika'ya seyahatten kaynaklanmaktadır.
sonra protlaksi'ye olan ihtiyacı ortadan kaldırmaz P. falciparum'un klorokin ve diğer ilaçlara direnci
ama sadece gereken doz miktarını azaltır. (Tablo 97-1 'e bakınız) yayılmaya devam etmektedir.
• Prospektüste verilen temas sonrası profilaksi'ye Klorokin dirençli S. vivax suşları tespit edilmiştir.
dair öneriler tam olarak takip edilmelidir. Ameri­ Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin (CDC)
ka Birleşik Devletleri'nde herhangi bir başarısızlık sıtma yardım hattı vardır: 770-488-7788 MF, sabah
yokken, diğer ülkelerdeki başarısızlıklar, yönetim 08:00'den 16:30'a EST ve mesai sonrası, hafta sonla­
metodu veya doz aralığındaki değişiklikler nede­ rı ve tatillerde ise 770-488-7100. Alternatif olarak,
niyle olmuştur. CDC Web sitesine sıtma profilaksisi ve tedavisinde
Şüpheli kuduz durumunda olan bir hastaya mu­ çeşitli ülkelerdeki direnç modelleri hakkında bilgi
kozası veya bozulmamış cildi maruz kalan sağlık almak için http://www.cdc.gov/malaria/adresinden
çalışanları kuduz için temas sonrası profilaksi al­ ulaşılabilir. Şüphe mevcutsa, başlangıç tedavisi için
malıdır. klorokin direnci varsayılmalıdır.
• Normalde, birine saldıran köpekler ve kediler 10
gün boyunca karantinaya alınır. Eğer bu süre içinde PATOFİZYOLOJİ
herhangi bir belirti görülmezse, hayvan kuduz dışı
Kan transfüzyonu ile bulaşır veya anneden fetüse
kabul edilebilir.
transplasental olarak geçer.
Kuduz profilaksisine başlamadan önce yerel hayvan Plasmodial sporozoitler, dişi anopheline türü siv­
popülasyonlarında kuduz riski konusunda devlete risineğin beslenmesi sırasında konağın kan dolaşı­
veya yerel yetkililere danışılmalıdır. Bu eylem, ilk mına geçer ve bunlar doğrudan karaciğere giderek
tedaviden önce mümkün olmayabilir, ancak son­ burada hepatit paran kim hücrelerini (exoerythro­
raki tedavileri etkileyebilir. Hayvan ısırıkları, yerel kistik aşama) işgal eder. Karaciğerde parazitler
hayvan kontrol birimine rapor edilmelidir, böylece eşeysiz üremeden geçer ve binlerce kız mero-zoit
hayvanların zamanında yakalanması veya gözlem oluştururlar, ki bunlar da bir ila birkaç haftaya ka­
için karantinaya alınması mümkün olur. dar değişen bir kuluçka döneminden sonra, konak
Hastalık Kontrol Merkezleri ve devlet ve il sağlık hepatik hücrelerini yırtarak periferik dolaşım içine
departmanları, kuduz komplikasyonlarının yöneti­ salınırlar.
minde yardım sağlayabilir. • Merozoitler daha sonra sirküle olan eritrositleri
hızla işgal ederler ve burada olgunlaşarak çeşitli
morfolojik formlar alırlar - erken halka formları,
trofozoitler ve şizogentler, ki bunlar yeni bir mero­
SITMA zoit kitlesidir (eritrosit aşama).
97 David M. Cline Sonunda hedef kırmızı kan hücresi (RBC) çözülür
ve merozoitler'i serbest bırakarak ilave eritrositleri
Çeviri: Gül Nihal Kasap
de işgal etmek suretiyle enfeksiyonu devam ettirir.
RBC çözülmesi daha sonra 2 ila 3 günlük aral a r ­
la düzenli olarak nükseder v e klasik dönemsellik
Sıtma, tropik bir bölgeye seyahat eden ve (aylar semptomları ile uyumlu hale gelir. Bu döngüsel
sonra olsa bile) açıklanamayan ateşli bir hastalığa özellik P. falciparum enfeksiyonunda mevcut olma­
tutulan herhangi bir kimsede dikkate alınmalıdır. yabilir.
BÖLÜM 97 • SITMA 343
TABL097-1 Dirençli Tıirler de Dahil, Sıtmanın Coğrafi Dağılımı
KLOROKIN'E DİRENÇLİ PLASMODIUM
COGRAFİ BÖLGE SITMALI BÖLGELER FALCIPARUM'U OLAN ÜLKELER
Orta Amerika Bütün Ülkeler Panama kanalının batısındaki bölgeler
Karayipler Dominik Cumhuriyeti ve Haiti Yok
Güney Amerika
Ilıman Arjantin Yok
Tropik Ülkelerin Çoğu Paraguay hariç bütün ülkeler
Doğu Asya Çin Çin
Güney Doğu Asya Brunei ve Singapur hariç bütün ülkeler Bütün bulaşmış bölgeler
Orta Güney Asya Bütün ülkeler Bütün ülkeler
Güney Batı Asya Orta Doğu Irak, Umman, Suudi Arabistan, Suriye, Türkiye Suriye ve Türkiye hariç bütün ülkeler
ve Birleşik Arap Emirlikleri
Kuzey Afrika Tunus hariç bütün ülkeler Yok
Sahra-altı Afrika Reunion ve Seychelles hariç bütün ülkeler Yaygın
Güney Afrika Lesotho ve Saint Helena hariç bütün ülkeler Yaygın
Okyanusya Papua Yeni Gine, Solomon Adaları ve Yaygın
Vanuatuile sınırlı (diğer yerlerde küçük
odaklar)

P. vivax veya P. ovale ile enfeksiyonda, intrahepatik KLİNİK ÖZELLİKLER


formların bölümleri serbest kalmaz, bunlar aylarca
Kuluçka süresi, 1 ila 4 hafta arasında değişir. Kısmi
uykuda kalır ve daha sonra etkinleşerek klinik tek­
kemoprofılaksi veya eksik bağışıklık, kuluçka dö­
rarla sonuçlanır
nemini aylar hatta yıllar boyunca uzatabilir.
Plasmodium enfeksiyonu, transplasental iletim yo­ • Başlangıçta sıtma, spesifik olmayan ateş ve halsiz­
luyla, transfüzyon sırasında enfekte olan kan yo­ lik ile kendini gösterir ve sonra titreme ve yüksek
luyla veya uyuşturucu bağımlıları arasında IV iğne dereceli ateşle ilerler; sık görülen belirtiler arasında
paylaşımı ile de olabilir. baş ağrısı, kas ağrısı, eklem ağrısı, öksürük, karın
Sıtmanın klasik ateşli nöbeti, enfekte RBC'lerden ağrısı, bulantı ve ishal bulunur.
ve dolayısıyla makrofajları aktive eden ve sitokinler Hastada taşikardi, ortostatik baş dönmesi ve aşırı
üreten antijenik ajanların serbest kalmasından kay­ halsizlik olabilir.
naklanır. Klasik olarak, ateş ve terleme döngülerini, bol biyo­
• Enfekte RBC'ler esnekliklerini kaybederler ve böy­ ferez takip eder ve düzenli aralıklarla bitkinlik or­
taya çıkar, ki bu da enfekte eritrositlerin hemolizini
lece çeşitli organların kılcal mikrodolaşımında tı­
yansıtmaktadır.
kanıklığa ve tıkanmaya neden olmaya yatkındırlar,
Fizik muayene bulguları genellikle spesifik değildir.
ki bu da dalaktaki kanın ayrılmasına, akciğerler, Ateşli nöbet sırasında, hastaların çoğu yüksek ateş,
böbrekler, beyin ve diğer hayati organlarda anoksik taşikardi, takipne ile birlikte, akut derecede hasta
hasara yol açar. görünür.
P. falciparum'da bütün yaşların eritrositleri tercih Splenomegali yaygındır. P. falciparum enfeksiyon­
etmesi nedeniyle hemoliz, çoğu kez yüksektir (öte larında, hepatomegali, ödem, sarılık sık sık meyda­
yandan diğer üç Plasmodium türü genç ya da yaşlı na gelir.
RBC'leri hedef alır). P. falciparum enfeksiyonların­ • Laboratuarözellikleri,hemolizvetrombositopeni'ye
da periferik kan yaymasında bazen görülen olgun yönelik kanıtları olan normositer normokrom
anemi'yi içerir. Beyaz kan hücresi sayımı normal
parazitler RBC ayırmada az görülür.
• Glomerulonefrit, nefrotik sendrom, trombositope­ veya düşüktür.
Sıtma komplikasyonları, özellikle P. falciparum'da
ni ve poliklonal antikor stimülasyonu gibi immü­ hızla oluşabilir.
nolojik sekeller de oluşabilir. Sonraki pansitopenili Tüm formlar, hemoliz ve splenomegaliye yol açar
hipersplenizm, özellikle uzun süreli tedavi edilme­ ve dalak rüptürü de görülebilir. İlerlemiş vakalarda
miş sıtmada oluşabilir. sonraki pansitopenili hipersplenizm ortaya çıkabilir.
344 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

En çok malariae enfeksiyonlarında olmak üzere Klorokine-dirençli P. falciparum'lu komplike en­


glomerulonefrit ve nefrotik sendrom oluşabilir. feksiyonu olan hastalar, çeşitli rejimlerden biri ile
• Somnolans, koma, deliryum ve nöbetlerle karakteri­ tedavi edilebilmektedir.
ze beyin sıtmasında %20'yi aşan ölüm oranı vardır. • Seçenek 1 artemether/lumefantrin, 3 gün boyunca
• P. falciparum ile bağıntılı hayati-tehdit teşkil eden günde iki doz, olmak üzere toplam altı doz. Yetiş­
diğer komplikasyonlar içinde nonkardiojenik pul­ kinler için, 20 miligram/120 mg tabletler, başlan­
moner ödem ve laktik asidoz ve şiddetli hipogli­ gıçta 4 tablet, 8 saatte 4 tablet, daha sonra her 12
semi dahil olmak üzere metabolik anormallikler saat x 2 günde 4 tablet. Çocuklar için, 5 ila 15 kg,
bulunur.
başlangıçta bir tablet, 8 saatte bir tablet, daha sonra
Kara humma; masif intravasküler hemoliz, sarılık,
her 12 saat 2 x günde bir tablet; 15 ila 25 kg, ilk
hemoglobinuri (koyu idrar) ve akut böbrek yet­
olarak 2 tablet, 8 saatte 2 tablet, daha sonra her 12
mezliği ile neredeyse sadece P. falciparum enfeksi­
saat 2 x günde 2 tablet; 25 ila 35 kg, başlangıçta 3
yonlarında görülen ciddi bir komplikasyondur.
tablet, 8 saatte 3 tablet, daha sonra 12 saat 2 x günde
3 tablet; >35 kg, yetişkin dozu izleyin.
TANI VE AYIRICI TANI • Seçenek 2 atovakuon-proguanil. Yetişkinler için,
Kesin tanı, periferik kanın Giemsa-lekeli ince ve ka­ günde x 3 gün dört yetişkin dozu verin (250 milig­
lın lekelerindeki parazitin tanımlanması ile konur. ram/100 miligram). Çocuklar için,> 41 kg, yetişkin
• Erken enfeksiyonda, özellikle P. falciparum'da, int­ dozu verin; 31 ila 40 kg, üç yetişkin tableti x 3 gün;
raorgan bağlı ayrılması nedeniyle parazitemi baş­ 21 ila 30 kg, iki yetişkin tableti x 3 gün; 11 ila 20
langıçta belirlenemeyebilir.
• kg, bir yetişkin tableti x 3 gün; 9 ila 10 kg, üç çocuk
Periferik dolaşımdaki parazit yükü zamanla düzen­
siz hareket etmeye başlar ve titremeli akut ateş yük­ tableti x 3 gün; 5 ila 8 kg, iki çocuk tableti x 3 gün.
selmesi sırasında en yüksek halini alır.
• Seçenek 3 kinin sülfat 542 mg baz (= 650 miligram
• Parazit ilk kan lekelerinde tespit edilmemiş olsa bile, tuz). 3 ila 7 gün süreyle günde üç kez PO (10 mg
sıtma şüphesi varsa terapiden kaçınılmamalıdır. tuz/kg/doz maksimum) artı 7 gün boyunca günde
• Plazmodia görülmediği takdirde, sıtmayı tamamen iki kez doksisiklin 100 mg. Çocuklar için 1 ve 2.
hariç tutmak için, tekrarlayan simir 3 gün süreyle seçenekler tercih edilmektedir.
(tercihen ateş nöbetleri sırasında) günde en az iki • Son bir seçenek, meflokin artı doksisiklin'dir, ancak
kez alınmalıdır. meflokin'de artan sıklığa sahip nöropsikiyatrik reak­
• Plazmodia belirlendikten sonra, simir aynı zaman­ siyonlar olduğundan en az tercih edilen seçenektir.
da parazitemi derecesi (enfekte kırmızı kan hücre­ • Eğer P. falciparum hariç tutulabiliyorsa (Orta
lerinin yüzdesi - ki prognozla korelasyon gösterir)
Amerika'dan, Panama Kanalı'nın batısmdan,
ve (özellikle P. falciparum'da) mevcut türler bakı­
nundan da değerlendirilir. Haiti'den, Dominik Cumhuriyeti'nden ve Orta
• Antijen-saptayıcı hızlı tanı testleri belirli alanlar­ Doğu'nun pek çok yerinden dönen yolcular), yeter­
da mümkündür ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) li evde bakım ve oral hidrasyon alan hastalar, yakm
tarafından önerilmektedir, sunulan kalite kontrol takibe alınmak kaydıyla ayakta tedavi edilebilirler
önlemleri uygundur. ki buna tedavi yanıtını değerlendirmek tekrarlanan
• Bundan başka, Dünya Sağlık Örgütü, test olanak­ kan simirleri de dahildir.
larının sınırlı olduğu zamanlarda, yüksek yayılma • P. vivax, P. ovale, P. malariae ve P. biowlesi kaynaklı
alanlarındaki küçük çocuklar hariç, parazit-bazlı komplike olmayan sıtma enfeksiyonu için önerilen
tanıyı önermektedir; bu durumlarda, klinik iyileş­ tedavi, klorokin artı primakin fosfat'tır.
meye yönelik izlemeyle birlikte klinik bazlı tanılar • Yetişkinler için: klorokin 600 mg baz (= 1 gram
ve tedaviler tavsiye edilir.
tuz), daha sonra 6 saatte 300 mg baz ( = 500 milig­
ram tuz), daha sonra 2 gün süre ile günde 300 mg
ACİL SERVİS BAKIMI VE baz (toplam doz 1550 mg baz), artı klorokin teda­
TABURCULUK vinin tamamlanmasıyla 14 gün boyunca günde 30
• Bir hastanın, coğrafi maruz kalma öyküsüne dayalı mg baz primakin fosfat.
olarak, klorokine-dirençli bir durumu olamayaca­ • Çocuklar için: klorokin 10 mg/kg baz, maksimum
ğı kesin olmadığı müddetçe, enfeksiyonun dirençli 600 miligram yükleme sonra 6 saatte ve 5 mg/kg
olduğu kabul edilmeli ve hemen aşağıda listelenen baz ve 2 gün süre ile günde 5 mg/kg baz, artı kloro­
klorokine-dirençli rejimlerden biriyle tedavi edil­ kin tedavisinin tamamlanmasıyla 14 gün boyunca
melidir. primakin fosfat 0.5 miligram/kg baz.
BÖLÜM 98 • GIDA VE SU KAYNAKLI HASTALIKLAR 345
Klorokin'in karaciğerde dormant halde kalan P. vi­ • Norwalk-tipi(toplamın %58'si, Birleşik Devletler),
vax ve P. ovale'in egzoeritrositik formları üzerinde astrovirüs, rotavirüs ve enterik adenovirüs de dahil
hiçbir etkisi yoktur. olmak üzere en yaygın kaynak virüslerdir.
Primakuin ile tedavi edilmediği sürece, nüksetme • Bakteriyel kaynaklar içinde tifoya yol açmayan Sal­
görülür. Hemoliz nedeniyle glukoz-6-fosfat dehid­ monella (toplamda %11, Birleşik Devletler'de has­
rogenaz eksikliği olan hastalarda primakuin'den taneye yatış ve ilişkili ölümlerin en yaygın sebebi),
kaçınılmalıdır. Clostridiumperfringens, Campylobacter türleri, Lis­
Bebekler ve hamile kadınlarda olduğu gibi, yüksek teria monocytogenes, Shigella türleri, Shiga toksin­
ateş ya da hemoliz ile ağırlaşabilen belirgin hemoliz üreten Escherichia cali (STEC) ve Staphylococcus
veya komorbid durumu olan hastalar için en iyisi aureus bulunmaktadır.
hastaneye yatırmaktır. • Paraziter nedenler ise Giardia lamblia, Toxoplasma
Plasmodium falciparum enfeksiyonları en iyi şekil­ gondii, Entamoeba histolytica ve Ciyptosporidium'dur.
de hastanede ele alınabilir, %3'ten fazla parazitemi'si • En yaygın ilişkili gıdalar kümes hayvanları, yaprak­
olan hastalar gibi(ABD ve gelişmiş ülkelerde tipik­
lı sebzeler ile meyveler/kabuklu yemişlerdir.
tir). •
• P. falciparum kaynaklı komplikasyonları veya yük­ Buna ek olarak, belirli dinoflagellat'lar (alg) ile
beslenen resif balıklarını yedikten sonra, hastalar
sek parazitemi'si olan fakat oral madikasyonu tolere
toksine-bağlı bir sendrom olan uskumrugil veya
edemeyen hastalarda intravenöz tedavi uygulamak
gerekir. ciguatera zehirlenmesi yaşayabilirler.
• Suyla taşınan hastalıklar, yüzme havuzları, spa kü­
Klorokin'e-dirençli P falciparum'da şiddetli sıtma
için önerilen iki tedavi vardır. vetleri, kaplıcalar ya da doğal olarak ortaya çıkan
• Seçenek 1 kinidin, 6.25 miligram baz(= 1O mg tuz)/ taze veya tuzlu sudan kontamine olan suyla temas­
kg IV yükleme 2 saat boyunca (maksimum 600 tan veya bunların içilmesinden kaynaklanır.
• Su kaynaklı hastalıkların semptomları GI veya der­
miligram), sonra 0.0125 miligram baz(= 0.02 mi­
ligram tuz)/kg/dk sürekli infüzyon, hasta stabilize matolojik olabilir. Yaygın organizmalar içinde, gıda
olana ve PO tedavisini tolere edene kadar(yukarıya kaynaklı hastalıklarla bağlantılı olanlar çoğunluğu
bakınız). Parenteral kinidin ve kinin şiddetli hipog­ vibrio türleri, Aeromonas türleri, Pseudomonas ae­
lisemiye neden olabilir. Bunlar aynı zamanda mi­ ruginosa, Yersinia türleri, hepatit A, tüberküloz-ol­
yokard depresanlar'dır ve kalp hastalığı olan hasta­ mayan Mycobacterium ve daha az rastlanan orga­
larda kontrendikedir. Uygulama sırasında kardiyak nizmalar bulunur.
izleme gereklidir.
• Seçenek 2 CDC karantina istasyonundan edinile­ PATOFİZYOLOJİ
bilen artesunat'dır, yukarıda olduğu gibi atavakon­ • Gıda kaynaklı patojenler >200 bilinen hastalıktan
proguanil artı doksisiklin ile artesunat'ı uygulayın. sorumludur ve çeşitli mekanizmalar yoluyla hasta­
Artesunat dozu O, 12 ve 24 saatte 2.4 mg/kg IV'dir, lıklara neden olabilirler.
daha sonra da 3 gün süreyle günde bir sefer 2.4 mg/ • S. aureus, Bacillus cereus ve Clostridium botulinum
kg'dır. (botulizm) gibi bazı patojenler, hastalığa neden
• Makul sıvı replasmanı, metabolik bozuklukların olabilecek toksinler üretir.
düzeltilmesi ve gelişmiş destek (diyaliz, mekanik • Önceden oluşmuş toksinler, yeme işleminden önce
ventilasyon vb.) de dahil olmak üzere, hastaneye gıdada mevcuttur ve hızlı bir kusma başlangıcına
yatırılmış bütün hastalara agresif destekleyici ba­ ( 1-6 saat) sebep olur.
kım sağlanmalıdır. Vibrio, Shigella ve STEC gibi diğer patojenler, yeme
işleminden sonra toksinler üretir, yaklaşık 24 saat
GIDA VE SU KAYNAKLI başlangıçlı ishale ve alt GI semptomlarına(kramp
98 HASTALIKLAR •
ve bazen kanlı ishal) neden olurlar.
Enterik virüsler, Salmonella, Campylobacter ve Shi­
David M. Cline gella gibi en yaygın patojenlerin bazıları, doğrudan
Çeviri: Gül Nihal Kasap bağırsak epitel bariyerini işgal ederler. Bu patojen­
ler sıklıkla 24 saatten haftalara kadar süren ateş ile
EPİDEMİYOLOJİ üst ve alt GI semptomları gibi sistemik semptomla­
ra neden olurlar.
Gıda kaynaklı hastalık, ortak gıda kaynağının iki • Mide-bağırsak sisteminin koruyucu mekanizmala­
veya daha fazla kişi tarafından tüketimi ile ortaya rının ilaçlarla değiştirilmesi, kronik sistemik has­
çıkan hastalıktır. Bulaşma, bakteriden, virüs ya da talıklar, cerrahi, yaş ya da patojenin kendisi, gıda
protozoanlar'dan gelebilir. kaynaklı hastalığa yatkınlığı arttırabilir.
346 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• Proton pompa inhibitörleri, histamin-2 (H2) blo­ Daha akut hasta olanlar için, fekal lökosit, nötrofil
ker'ları ve antasitler, mide pH değerini azaltır. marker laktoferrin, elektrolitler ve tam kan sayımı­
• Yakın dönemde antibiyotik kullanımı, kemoterapi nı düşünün.
veya radyasyon tedavisi ve yakın dönemdeki bir • Gaita Gram leke Campylobacter'i ortaya çıkarabi­
ameliyat bağırsak florasını değiştirebilir. lir. Dışkı kültürlerinin pozitif dışkı lökositleri veya
• Uyuşturucu maddelerden, antiperi-staltic ilaç­ laktoferrin'i olanlarda pozitif olması daha muhte­
lardan ve cerrahi müdahaleden kaynaklanan ba­ meldir.
ğırsak hareketliliği azalması, patojen büyüme ve • STEC ve Vibrio kültürleri belirli prosedürleri gerek­
migrasyon'u teşvik edebilir tirir (yerel laboratuar yönergelerini kontrol edin).
Kronik semptomları olanlar, bağışıklık sistemi bas­
KLİNİK ÖZELLİKLER kılanmış olan hastalar ya da teyit edilmiş parazit
• Hem gıda hem de su kaynaklı hastalık semptomları kaynağı olan hastalar için ovum ve parazit testlerini
içinde kusma, ishal, karın krampları, ateş, dehid­ rezerve edin.
ratasyon, halsizlik ve bazı durumlarda kanlı dışkı Diğer hususlar, anaokulu ortamlarındaki çocuklar­
bulunmaktadır. da, anaokulu çalışanlarında veya daha yaşlı erişkin­
• Fiziksel muayene, dehidratasyon özellikleri bakı­ lerde Rotavirüs antijeni testlerini içerir.
mından dikkat çekici ve bazı durumlarda açık ve Clostridium dif.ficile antijen testi, uzamış semptom­
gizli kan dışkısı için pozitif olabilir. ları, yakın dönemli antibiyotik kullanımı olanlarda,
• 2 haftayı aşan uzun süreli hastalık, protozoan pa­ önemli eşzamanlı hastalıkları olanlarda ya da yaş
razitlerini akla getirir. STEC, özellikle antibiyotik ekstremleri olanlarda endike olabilir.
tedavisinden sonra hemolitik üremik sendrom
ile komplike olabilir (azalmış idrar çıkışı, anemi ACİL SERVİS BAKIMI VE
semptomları). TABURCULUK
• STEC klasik olarak mide krampları, ishal (sıklıkla
kanlı) ve 101 F0/38.5 C üzerinde olmayan orta ateş­ • Vakaların çoğu kendinden-sınırlıdır ve spesifik ol­
le kendini belli eden kusma ile ortaya çıkar. mayan tedavi ile iyileşir.
Uskumrugiller balık zehirlenmesi veya ciguatera • Eğer tolere ediliyorsa başlangıçta oral rehidrasyon
zehirlenmesi olan hastalarda, resif balığının alı­ sıvılarını kullanın. Normal salin'li intravenöz re­
mından 1 ila 24 saat sonra, yukarıda tarif edilen hidrasyon, belirgin şekilde dehidrasyona uğramış
gıda kaynaklı hastalıklardakine benzer semptom­ olanlarla sürekli kusmaya maruz kalmış olanlar
lar görülür. Buna ek olarak, uskumrugiller zehir­ için fayda sağlayacaktır.
lenmesi olan hastalar sıklıkla histamin reaksiyonu Metoklopramid 10 mg PO veya IV veya ondanset­
kaynaklı yüz kızarması ve baş ağrısı sergilerler. ron 4 miligram PO veya IV gibi antiemetikler, re­
• Ciguatera zehirlenmesi olanlarda ise, sodyum ka­ hidrasyonu kolaylaştırabilir.
nal-aracılı sinir depolarizasyonları nedeniyle baş • Difenhidramin 25 miligram PO veya IV gibi an­
ağrısı, kas ağrılan, parestezi ya da soğuk ile temasta tihistaminler, uskumrugiller balık zehirlenmesi
yanma hissi olabilir. semptomlarını düzeltebilir.
Nörolojik semptomlar ED viziti ötesine uzamış ola­ Loperamid 4 miligram başlangıçta ve her form al­
bilir. mamış dışkıdan sonra da 2 miligram olmak üzere
Su kaynaklı hastalıkdaki deri bulguları basit maksimum 16 miligram/d, ateşi olmayan erişkin­
selülit'ten, Mycobacterium marinum'un ağrılı sert­ lerdeki hafiften ortaya kadar, kanlı-olmayan ishal­
leşmemiş plaklarına, Vibrio vulnificus'lu hemorajik de endikedir (STEC'li hastalarda kullanmayın).
bül'ü içerebilen nekrotizan enfeksiyonlara kadar Antibiyotikler ancak artan sayıda aşağıdaki özel­
değişir. likleri taşıyan hastalarda tercih edilir: belirgin ka­
• Aeromonas hydrophila deri enfeksiyonları olan has­ rın ağrısı, kanlı ishal, 101 F0/38,5 C° üzerinde ateş,
talarda genellikle tatlı suya maruz kalma ile ilişkili semptom süresi > 48 saat, bozulmuş konak, pozitif
travma öyküsü vardır ve kötü-kokulu yaralar olabi­ dışkı lökositleri ya da laktoferrin; bununla birlikte,
lir. antibiyotikler STEC'li hastalarda kontrendikedir.
Tedavi endike olduğunda önerilen maddeler sip­
TANI VE AYIRICI TANI rofloksasin 500 miligram PO günde iki kez ya da 3
ila 5 gün süreyle günde iki kez trimetoprim-sülfa­
Gaita testinin yanısıra gizli kan en sık belirtilen test­ metoksazol çift-doz'dur.
tir; aksi takdirde önemli ölçüde susuz kalma veya di­ Organizmaya-özgü antibiyotik önerileri bu bölü­
ğer önemli tanılar hesaba katılmadığı sürece hastala­ mün sonundaki kaynak metninde bulunabilir.
rın çoğu için hiçbir laboratuar testine gerek yoktur. Vibrio vulnificus cilt enfeksiyonları günde iki kez
BÖLÜM 99 • ZOONOTİK ENFEKSİYONLAR 347
doksisiklin 100 miligram IV ya da PO artı her 8 sa­ ve köpeklerdir.
atte seftazidim 2 gram IV'dir.
• Aeromonas cilt enfeksiyonları (hafif vakalarda)
KLİNİK ÖZELLİKLER
günde iki kez siprofloksasin 500 miligram veya ağır
vakalarda her 6 saatte piperasilin-tazobaktam 3.375 • RMSF klasik olarak ateş, isilik, ve kene teması öy­
gram IV ile tedavi edilir. küsünden oluşan bir üçlü ile tanımlanır. Ne yazık
• Nekrotizan enfeksiyonlar acil cerrahi debridman ki, etkilenmiş hastaların sadece yaklaşık %50'si
gerektirir. kene ısırığını hatırlamaktadır ve isilik bunların
• Hastaların çoğu ayakta tedavi edilebilir ve toksik %20'sinde görülmeyebilmektedir (genellikle Afri­
görünenler, yani kusması kontrol edilemeyenler ya kalı Amerikalılarda, yaşlılarda ve ağır, ölümcül va­
da belirgin semptomlar sergileyip de uç yaş nok­ kalarda görülen "lekesiz RMSF").
talarında olanlar veya bağışıklığı baskılanmış olan­ • Bir kene ısırmasını takip eden kuluçka süresi ge­
larda bu uygulama endikedir. nellikle 4 ila 10 gündür ve bunun ardından da ateş,
halsizlik, şiddetli baş ağrısı, kas ağrıları, bulantı ve
kusma, ishal, iştahsızlık, karın ağrısı ve fotofobi gibi

99 ZOONOTİK ENFEKSİYONLAR spesifik-olmayan semptomların başlangıcı gelir.


• Ek belirti ve semptomlar içinde lenfadenopati, he­
Christopher R. Tainter patosplenomegali, konjonktivit, konfüzyon, me­
Çeviri: Gül Nihal Kasap ningismus, böbrek veya solunum yetmezliği ve mi­
yokardit sayılabilir.
• İsilik genellikle ateş başlangıcından sonra 2 ila 4
• Zoonoz'lar, omurgalı hayvanlar ve insanlar ara­ gün içinde başlar. Genellikle makülopapüler'dir, ti­
sında bulaşan hastalıklardır. Bunlar yaygındır ama pik olarak el ve ayak bileklerinin etrafındaki ekstre­
Kuzey Amerikaöa sıklıkla hafife alınmaktadır. mitelerde başlar (genellikle avuç içi ve ayak tabanı
• Enfeksiyon direkt temas, kontamine su veya yiye­ dahil) ve genellikle yüz dışında merkezcil olarak
cek tüketimi, inhalasyon veya eklembacaklı taşıyı­ gövdeye yayılır (daha sonra peteşiyel veya purpurik
cılar yoluyla ortaya çıkabilir. hale gelebilir).
Birleşik Devletler'deki zoonoz'ların çoğu, bahar ve
yaz aylarında en yüksek insidans'a ulaşır. Bu has­ TANI VE AYIRICI TANI
talıklar, diğer spesifik-olmayan kendiyle-sınırlı
Laboratuar bulguları genellikle spesifik-değildir
hastalıklarla kolayca karıştırılabilir ve risk taşıyan
ancak nötropeni, trombositopeni, hiponatremi ile
birçok hasta, maruziyet öykülerini anlatmakta ba­
yükseltilmiş karaciğer fonksiyon testlerinin kombi­
şarılı değildir (örneğin bir kene ısırığını hatırlaya­
nasyonu (LFT ' ler), RMSF'yi gösterir.
mazlar). Kuduz ve Batı Nil virüsü ayrı olarak tartı­ • RMSF mortalite oranı %5 ila %10 arasındadır. Kli­
şılmıştır.
nik tanı, tedaviye erken başlamak için tahmin edil­
melidir, zira antikor titresi içindeki bir artışı doğru­
ROCKY MOUNTAIN LEKELİ lamak için seroloji, semptomların başlamasından
HUMMASI sonraki 6 ila 10 güne kadar güvenilir oranda pozitif
değildir (tanı ayrıca immunofloresans testleri ile
EPİDEMİYOLOJİ cilt isiliği biyopsisi ile de teyit edilebilir).
Rocky Mountain lekeli hummasının (RMSF) in­ Ayırıcı tanı, vira! hastalığı, ehrlichiosis'i, yayıl­
sanlara bulaşması ağırlıklı olarak Nisan ve Eylül mış belsoğukluğunu, meningokosemiya'yı, ikincil
ayları arasında kene ısırması ile gerçekleşir, en yük­ sifıliz'i, kızıl'ı, leptospirosis'i, tifo'yu, gastroenterit'i,
sek insidans orta-Atlantik eyaletlerindedir (yine de zatürreyi ve toksik şok sendromunu içerir.
Birleşik Devletler kıtasının büyük kısmında da va­
kalar rapor edilmiştir). Tüm vakaların üçte ikisi 15 ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
yaşından küçük çocuklarda bildirilmiştir.
• Yetişkinler için tedavide 5 ila 10 gün için günde
iki kez doksisiklin 100 mg PO veya IV kullanılır.
PATOFİZYOLOJİ Alternatifler ise günde dört kez tetrasiklin 500 mi­
RMSF'ye Dermacentor keneler tarafından taşınan ligram PO veya her 6 saatte kloramfenikol 12.5 ila
bir pleomorfık, hücreiçi organizma olan Rickettsia 18.75 miligram/kg/doz IV'dir.
rickettsii neden olur. Genel hayvan rezervuar ko­ Çocuklar için tedavi, günde iki kez <45 kg'da, dok­
nakları geyikler, kemirgenler, atlar, sığırlar, kediler sisiklin 2.2 miligram içerir. Tetrasiklin ve IV Klo-
348 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

ramfenikol alternatiflerdir, ancak kloramfenikol 2


yaşından küçük çocuklarda kontrendikedir.
• Doksisiklin, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkez­
leri ile Amerikan Pediatri Akademisi tarafından
her yaş için riketsiyal hastalıklarda ilk-sıra tedavisi
olarak tavsiye edilmektedir.

LYME HASTALIGI
EPİDEMİYOLOJİ
• Lyme hastalığı Birleşik Devletler'de en sık görülen
taşıyıcı-kaynaklı zoonoz olmaya devam etmektedir
ve en yaygın olarak kuzey-merkez, kuzeydoğu ve
orta-Atlantik eyaletlerinde olmakla birlikte 48 bi­
tişik eyaletin hepsinde de bildirilmiştir.

PATOFİZYOLOJİ
• Sorumlu organizma bir spiroket olan Borrelia
burgdorferi'dir ve insanlara Ixodes türleri (siyah­
bacaklı) ve kenelerle bulaşır, konak rezervuar hay­
vanları olarak da tavşanlar, kemirgenler ve geyikleri ŞEKİL 99-1. Eritema kronikum nıigrans. Lyme hastalı­
kullanmaktadır. Bir geyik kene ısırığı sonrası Lyme ğının bu patognomonik erüpsiyon, kene ısırığı bölgesinde
hastalığına yakalanmanın genel riski, yüksek ende­ oluşur. ilk papül, merkezi sıyırıp geçerken eritem'in yavaşça
mik bölgelerde yaklaşık %3 gibi görece düşüktür ve büyüyen oval bir alan şeklini alır. Kııoop K, Stack L, Storrow
kenenin yapışık kalma süresi ile doğru orantılıdır. A:11111 izniyle yeniden üretilmiştir: Acil Tıp Atlası, 3. baskı©
2010, McGraw-Hill, New York. (Foto katkısı David Effron,
Yapışık kalma süresi 24 saatten az olduğunda he­
MD).
men hemen hiçbir risk yoktur.

KLİNİK ÖZELLİKLER
• Lyme hastalığı üç ayrı aşamaya ayrılır, ancak tüm
hastalar bu aşamaların tamamından geçmez; aşa­
malar çakışabilir ve aşamalar arasında remisyonlar
• Evre il!, kronik inatçı enfeksiyon olarak gelir ve
oluşabilir.
• Evre 1 vakaların %60 ila %80'inde görülen eritema ilk enfeksiyondan yıllar sonra ortaya çıkar. Kronik
kronikum migrans (ECM) deri lezyonu ile karak­ aralıklı yer değiştiren artrit, miyokardit, ensefalo­
terizedir. Vaskülit'in bir sonucu olarak kene ısır­ pati ve aksona] polinöropati'yi içerebilir.
masından sonraki 2 ila 20 gün içinde inokülasyon
bölgesinde gelişen ve merkezi bir açıklığı olan hal­ TANI VE AYIRICI TANI
ka şeklinde, eritemli bir deri plaksından meydana
gelir (bakınız Şekil 99-1 ). 3 ila 4 hafta sonra düzelir • Tanı, klinik olarak yapılır ve polimeraz zincir reak­
ve ikinci evrede tekrarlayabilir. siyonu (PCR), çok değerlikli floresan immüno ya
• Evre il çoklu ikincil halka şeklindeki cilt lezyonları da Batı immunoblot testleriyle teyit edilebilir.
(ECM), ateş, adenopati, splenomegali ve grip ben­ • Ayırıcı tanı, hastalığın evresinin klinik belirtilerine
zeri bünyesel semptomlarla sonuçlanan, spiroket bağlıdır ve selülit, eritem multiforme, tinea korpo­
yayılmasına karşılık gelir. Nörolojik semptomlar II.
ris, viral/bakteriyel menenjit/ensefalit, romatizma!
Evrede görülebilir ve en çok kranial nevrit (özellik­
ateş, septik artrit, endokardit ve diğer inflamatuar/
le tek veya iki taraflı yüz sinir felci) oluşabilir ama
aynı zamanda baş ağrısı, boyun sertliği, serebellar otoimmün ve vira] sendromları içerebilir.
ataksi ya da ensefalit da içerebilir. Asimetrik oli­
goarüküler artrit de (genellikle büyük eklemlerde, ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
özellikle dizlerde) gelişebilir. Kardiyak anormal­
• Erken Lyme hastalığı için tedavi seçeneği, birincil
likler hastaların yaklaşık %8'inde ortaya çıkar ve
tipik olarak birinci, ikinci veya üçüncü derece at­ evre enfeksiyonu için 14 ila 21 gün süreyle günde
riyoventriküler nodal kalp bloğu veya miyokardit iki kez oral doksisiklin 100 mg PO'dur (ikincil evre
şeklinde görülür. tedavi ediliyorsa 28 gün ve üçüncül evre içinse 28
BÖLÜM 99 • ZOONOTİK ENFEKSiYONLAR 349
ila 60 gün). Kabul edilebilir alternatifler amoksisi­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
lin, cefuroxime, seftriakson ya da eritromisin'dir. •
• Doksisiklin geyik kenesi ısırmasının 72 saati içinde Hem yetişkinler hem de çocuklarda tercih edilen
tedavi, 7 ila 14 gün boyunca günde iki kez doksisik­
verilen 200 miligram'lık tek dozu, Lyme hastalığı­
lin 100 mg PO'dur (çocuklar için günde iki kez 2.2
nı önleyebilir ancak düşük bulaşma hızı, hastalığa
miligram kg PO).
karşı bağışıklık tepkisini bastırması potansiyeli ve
yüksek doz oral doksisiklin'den kaynaklanan gast­
rointestinal yan etkilerin yüksek insidansı nedeniy­ COLORADO KENE HUMMASI
le rutin olarak önerilmemektedir.
EPİDEMİYOLOJİ
EHRLICHIOSIS • Colorado kene humması 4000 ft üzerindeki yük­
sekliklerde, Birleşik Devletler'in batıdaki dağlık
EPİDEMİYOLOJİ
bölgelerine endemiktir. Yılda yaklaşık sadece 300
• İki klinik alt tipi bulunan (insan grunülositik ve vaka bildirilmektedir.
insan monositik) zoonotik bir hastalıktır. İnsan
monositik formu (Ehrlichia chaffeensis) Birleşik
PATOFİZYOLOJİ
Devletler'de hakimdir.
• İnsanlara ağırlıklı olarak Dermacentor andersoni
PATOFİZYOLOJİ (odun kenesi) aracılığıyla bulaşan Coltivirus fa­
milyasının bir RNA virüsünün neden olduğu akut
• Dolaşımdaki lökositlere bulaşan küçük gram­
bir vira! hastalıktır. Hayvan rezervuarları geyikler,
negatif kokobasil olan Ehrlichia türlerinden kay­ marmotlar ve kirpilerdir.
naklanır. Bulaşma Amblyomma americanum'a
(lone star kenesi) ve Dermacentor variabilis'e ma­
ruz kalma veya onun tarafından ısırılma yoluyla KLİNİK ÖZELLİKLER
gerçekleşir. Kuzey Amerika'daki büyük hayvan re­ • Semptomlar kene ısırığını izleyen 3 ila 6 gün içinde
zervuarı Birleşik Devletler'in güneydoğusundaki aniden başlar ve ateş, titreme, baş ağrısı, kas ağrısı
beyaz-kuyruklu geyiktir. ve fotofobiyi kapsar. Maki.Her veya peteşiyal dökün­
tü olabilir. Komplikasyonlar nadirdir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Semptomlar genellikle kene ısırmasının gerçekleş­ TANI VE AYIRICI TANI
tiği 10 ila 14 gün içinde gelişir ve ateş, baş ağrısı, • Tanı, klinik bulgular ve coğrafyaya dayanmaktadır.
halsizlik, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı ve art­ • Ayırıcı tanı menenjiti (bakteriyel veya vira!) ve di­
raljiyi içerebilir. ğer kene-kaynaklı hastalıkları (özellikle RMSF) içe­
• Hastaların az bir kısmında böbrek veya solunum
rir.
yetmezliği ve ensefalit gibi daha ciddi komplikas­
yonlar ortaya çıkar.
• Hastalığın akut aşaması, 4 haftadan az sürer ve has­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
taların çoğu düzelerek nekahet evresine geçerler. • Herhangi bir özel tedavisi yoktur ve destekleyici
bakım genellikle yeterlidir.
TANI VE AYIRICI TANI
• Tanı, klinik olarak konur, fakat akut ve iyileşme ev­ TULAREMİ
releri arasında antikor titresindeki bir artışla teyit
EPİDEMİYOLOJİ
edilebilir.
• Laboratuar bulguları lökositopeni, trombositopeni • Tularemi yaygın olarak kıta Birleşik Devletleri'nde
ve yükseltilmiş serum karaciğer enzimlerini içere­ bildirilmiştir ve Arkansas, Missouri, Oklahoma en
bilir. yüksek insidansa sahiptir. İnsidans kış başında (ye­
• Ayırıcı tanıda ise kolesistit/kolanjit, Lyme hastalığı, tişkinlerde) ve yaz başında (çocuklarda) en yüksek
babeziyoz, sıtma, menenjit, RMSF ve tifo yer alır. seviyededir.
350 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

PATOFİZYOLOJİ lı serotipi tespit edilmiştir ki bunların her birinde


spesifik bir kemirgen taşıyıcı, coğrafi dağılım ve
• Tularemi'ye, Dermacentor ve Amblyomma keneleri
klinik belirtiler söz konusudur.
tarafından taşınan hareketsiz, gram-negatif bir ko­
kobasil olan Francisella tularensis neden olur. Ana
hayvan rezervuarları tavşanlar, yabani tavşanlar, PATOFİZYOLOJİ
kediler ve geyiklerdir. • Birleşik Devletler'in güneybatında, Peromyscus
• Bulaşma, eklembacaklı ısırığıyla veya enfekte bir ma-iculatus (geyik faresi) birincil taşıyıcıdır, insan­
konağın doğrudan aşılaması yoluyla gerçekleşir. lara bulaşması kurumuş partikül halinde dışkıların
solunması, idrarla temas veya kemirgen ısırmasıyla
KLİNİK ÖZELLİKLER gerçekleşir.

Birkaç farklı klinik sendrom vardır ve bunlar aşıla­ KLİNİK ÖZELLİKLER


ma yoluna bağlıdır: ülseroglandüler, glandüler, tifo­
• Dünya çapında hanta virüsü serotiplerinin çoğun­
idal, pnomonik ve orofaringeal.
• Ülseroglandüler form en sık rastlanan formdur, da, böbrek predileksiyonu, akut böbrek yetmezliği­
kene ısırığı bölgesindeki bir ülserle ve sık ve ağrı­ ne dair klinik belirtiler, trombositopeni, göz anor­
lı bölgesel adenopati ile karakterizedir. Glandüler mallikleri ve grip benzeri semptomlar mevcuttur.
tularemi bir cilt lezyonu olmadan hassas bölgesel • Birleşik Devletler'de en sık görüleni hanta vi­
adenopati'den oluşur. rüs akciğer sendromudur: bu, pulmoner ödem,
Tifüssel tularemi (bulaşmanın herhangi bir formu) hipoksi, hipotansiyon, taşikardi ve metabolik
ateş, titreme, cephalgia ve karın ağrısı ile ilişkilidir. asidoz'un takip ettiği, 3 ila 4 günlük grip benzeri
Oküler-orofaringeal ve pnömonik formları, gözler­ bir prodrom'dur. Baş dönmesi, mide bulantısı ve
deki veya solunumdaki bakteri birikmesinin bir kusma ile trombositopeni ve öksürük yokluğunun
sonucudur. mevcudiyeti klinik tanıda yardımcı olabilir.

TANI VE AYIRICI TANI TANI VE AYIRICI TANI


• Tanı, klinik özelliklere ve maruz kalma öyküsüne
• Klinik teşhis, kültürü ve enzim-bağlı immünosor­
dayanır, fakat immunofloresans veya immunoblot
bent tahlili (ELISA) ile doğrulanabilir. Diğer labo­
tahlili ile teyit edilebilir. Ayırıcı tanıda ise bakte­
ratuar bulguları spesifik değildir.
• Tularemi'nin çoklu klinik varyasyonları, piyojenik riyel pnömoni, akut solunum sıkıntısı sendromu
bakteri enfeksiyonu, frengi, şarbon, veba, Q hum­ (ARDS) ve grip pnömoni'si bulunmaktadır.
ması, psittakoz, tifo, brusella ve riketsiyal enfeksi­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
yonu da içermesi gereken geniş bir ayırıcı tanıya
götürür. Hanta virüsü pulmoner sendromunda %50 ila
%70'1ik bir mortalite oranı bildirilmiştir. Tedavi
öncelikle destekleyici bakımı (özellikle oksijenas­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
yon ve ventilasyonu) ve muhtemelen solunmuş
• Tedavi, günde iki kez streptomisin 1 gram IM veya ribavirin'i kapsar.
IM ya da IV (pediatrik doz günde iki kez 15 günde
iki kez 15 miligram/kg IM, maksimum 2 gram/d) ŞARBON
veya günde bir kez gentamisin 5 miligram/kg TM EPİDEMİYOLOJİ
veya IV Diğer alternatifler doksisiklin, kloramfeni­
kol ve siprofloksasin'dir. Tedavi 10 ila 14 gün için • Şarbon enfeksiyonu Kuzey Amerika'da çok nadir­
yapılır. dir, fakat biyolojik savaş veya terör ajanı olarak po­
tansiyel kullanımı nedeniyle endişe kaynağı olmaya
HANTA VİRÜSÜ devam etmektedir.

EPİDEMİYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ
• Hanta virüsü enfeksiyonu, 1977 yılında tanımlanan • Şarbon, Bacillus anthracis, merkezi oval sporları
bir virüs zoonoz'dur. Kuzey Amerika'da etyolojik oluşturan ve aerobik bir gram-pozitif rod olan Ba­
ajanı Sin Nombre virüsüdür (Bunyaviridae famil­ cillus anthracis'in neden olduğu akut bakteriyel bir
yasının bir üyesi) ve bugüne kadar en az 10 fark- enfeksiyondur.
BÖLÜM 99 • ZOONOTİK ENFEKSİYONLAR 35 J
• Doğada bu hastalık en sık olarak evcil otoburlarda
• VEBA (YERSINIA)
(sığır, koyun, at ve keçiler) ve yaban otoburlarda
görülür. İnsan enfeksiyonu, sporların solunması, EPİDEMİYOLOJİ
parçalanmış cilt aşılaması, eklembacaklı ısırığı (pi­ • Veba Birleşik Devletler'e endemiktir, en sık olarak
reler) veya yetersiz pişirilmiş enfekte et tüketimin­ Güneybatı'da görülür fakat kedi ve köpekler tara­
den kaynaklanabilir. fından taşınabilir.

KLİNİK ÖZELLİKLER PATOFİZ YOLOJİ


• Solunum şarbonu, alveol katılımı olmayan bir
Yersinia pestis Enterobacteriaceae familyasından
mediastinit'tir ve dolayısıyla gerçek bir pnömoni de­ bir gram-negatif basil'dir. Hayvan rezervuarı kaya
ğildir. Başlangıçta hastalar, 3 ila 4 gün boyunca solu­ sincapları ve zemin kemirgenleridir, kemirgen pi­
num yetmezliğine ilerleyen grip benzeri bir hastalık­ releri birincil taşıyıcısıdır.
tan muzdarip olurlar ve bu genellikle ölümcüldür. • İnsanlara bulaşması, enfekte olmuş bir hayvan ko­
• Deri şarbonu (woolsorter hastalığı) enfeksiyonların
nağından pire ısırığı yoluyla veya enfekte olmuş ke­
%95'ini oluşturmaktadır. Sporlar bir yara içinde yer­ mirgenlerin yenmesi yoluyla gerçekleşir.
leşirler (genellikle eller veya parmaklar üzerinde) ve
1 ila 5 gün içinde kaşıntılı maküller halini alırlar
• Lezyon daha sonra basiller içeren çoklu sero-san­ KLİNİK ÖZELLİKLER
guinous veziküller'i olan bir ülser halini alır ve bu­ • İnsanda üç klinik formu vardır: bubonik veya sü­
laşıcıdır. Ülser sonunda siyah kabuk halini alır ve 2 püratif (en yaygını), ki pnömonik veya septisemik
hafta içinde düşer. formlara ilerleyebilir.
• Kuluçka dönemi maruziyetten sonraki 2 ila 7 gün
TANI VE AYIRICI TANI arasında değişir. Sık sık ısırık yerinde bir kabuk ge­
• Tanı, Gram-boyama, direkt floresan antikor leke ya lişir, bunu kasık yerinde ağrılı, bazen de süpüratif
olan bubonlar (büyümüş bölgesel lenf düğümleri)
da deri lezyonlarının veya veziküler sıvının kültürü
izler. İlişkili semptomlar içinde ateş, baş ağrısı, hal­
yoluyla yapılabilir.
• Ayırıcı tanı maruz kalma türüne bağlıdır. Solunum sizlik, karın ağrısı, bulantı ve kusma ve kanlı ishal
olabilir.
şarbonunda grip, tüberküloz ve mediastinit'in di­ • Pulmoner formu son derece bulaşıcıdır ve aerosol
ğer nedenlerini (bakteriyel, viral, paraziter, sarko­
halindeki solunum salgıları yoluyla insandan insa­
idoz) içerebilir. Deri şarbonunda, warfarin nek­
na bulaşabilir (solunum izolasyonu gereklidir). Ag­
roz, calciphylaxis, iskemik nekroz, tularemi, veba,
resif olarak tedavi edilmediği takdirde hızla ölüm­
örümcek/böcek ısırığı, mikobakteri enfeksiyonu,
cüldür.
ektima gangrenosum ve aspergilloz/mukormikoz
düşünülmelidir.
TANI VE AYIRICI TANI
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Tanı, olası bir taşıyıcı veya hayvan konağıyla temas
• etmiş olan hastadaki klinik bulgulara dayanarak
Hem solunum hem de deri şarbonunda tedavi her
yapılmalıdır. Kan kültürü veya şüpheli bölgelerin
12 saatte bir 400 miligram (çocuklar için 10-15 mi­
kültürü, organizmaları ortaya çıkarabilir, ancak
ligram/kg) siprofloksasin IV, veya 12 saatte bir dok­
şüpheli durumlarda tedaviye bu sonuçları bekle­
sisiklin 100 miligram (çocuklar için 2.2 miligram/
meden başlanmalıdır.
kg) IV artı klindamisin veya rifampisin'dir. Yetiş­ • Ayırıcı tanıda lenfogranüloma venereum, frengi,
kinler için genişletilmiş tedavi 12 saatte bir siprof­
stafilokok veya streptokok lenfadenit, pnömoni'nin
loksasin 500 miligram PO veya 60 gün süreyle 12
diğer nedenleri veya tularemi bulunur.
saatte bir doksisiklin 100 miligram PO'dur.
• Yüksek riskli popülasyonlar için (askeri personel ve
laboratuar teknisyenleri) bir aşı mevcuttur.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Maruz kalan bireyler için profılaksi, üç doz aşılama • Şüphelenilen herhangi bir vakada tedavi her 8 saat­
ile birlikte 60 gün süreyle günde iki kez siprofloksa­ te bir gentamisin 2.0 mg/kg IV yükleme dozu ve ar­
sin 500 miligram PO veya günde iki kez doksisiklin dından 1.7 mg/kg (çocuklar için 2-2.5 mg/kg/doz)
100 miligram PO ile yapılabilir. veya her 12 saatte bir streptomisin 15 mg/kg veya 1
352 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

gram IV ya da IM ile derhal başlatılmalıdır. Tedavi TABLO 100-2 Ortak Bölgesel Tropik Hastalık
l O ila 14 gün süreyle devam eder. Alternatifler dok­
Afrika Sıtma, insan bağışıklık yetmezliği virüsü,
sisiklin veya siprofloksasin'dir. TBC, kancalıkurt, tenya, yuvarlak
kurt, brusella, sarı humma (ve diğer
kanamalı ateşler), tekrarlayan ateş,

} 00 GEZGİN HASTALIKLARI/ schistosomiasis, kene tifüsü.

HASTALIKLAR Orta ve Güney Sıtma, tekrarlayan ateş, dang humması,


Amerika fılaria, TBC, schistosomiasis, Chagas
David M. Cline hastalığı, bit-iletimli tifüs
Çeviri: Gül Nihal Kasap Meksika, Dang humması, kancalıkurt, sıtma,
Karayipler cysticercosis, bit-iletimli tifüs

EPİDEMİYOLOJİ Avustralya Dang humması


Orta Doğu Sıtma, kancalıkurt, şarbon, brusella
Seyahatten dönenlerde ateş ve diğer enfeksiyon be­
Çin ve Doğu Dang humması, sıtma, kancalıkurt,
lirtileri en sık rastlanan şikayetlerdir (Tablo 100- l'e
Asya Strongyloidiyaz, Kanamalı ateş, çalılık
bakınız). tifüsü
Seyahatten dönenlerde bulaşıcı hastalık değerlen­
dirmesi, enfeksiyonların coğrafi dağılımı (Tablo
100-2'ye bakınız), risk faktörleri, kuluçka dönem­ KLİNİK ÖZELLİKLER
leri, klinik belirtiler ve uygun laboratuar inceleme­ Hastalığın kuluçka dönemi için en yaygın olarak
lerine yönelik bilgileri gerektirir. kişinin ülke dışında kaldığı süreden daha uzundur
Daha fazla bilgi için Hastalık Kontrol ve Önleme ve bu nedenle yolcular genellikle dönüşte sempto­
Merkezleri (CDC) web sitesine bakınız: http:// matik/ateşli olurlar.
wwwnc. ede. gov/travel/destinations/list, aspx. Seyahat öyküsü oyun parklarına, çiftliklere, mağa­
Seyahatçi ishal, enteroviral enfeksiyonlar, gastro­ ralara, sağlık tesislerine yapılan ziyaretleri, egzotik
enterit, giardiyazis, salmonella ve şigellozis Bölüm gıdaların tüketimini, tatlı veya tuzlu suya maruz
98'de, Gıda Kaynaklı ve Su Kaynaklı Hastalıklar kalmaları, böceklere maruz kalmaları, cinsel fali­
Bölüm 39'da, Öncelikle İshalle Kendini Gösteren yetleri, ziyaret edilen bölgedeki salgınları, hasta ki­
Hastalıklar; sıtma Bölüm 97'de, Sıtma; üst solunum şilerle teması, seyahat-öncesi aşıları ve alınan pro­
yolu enfeksiyonu ve boğmaca Bölüm 32'de, pnö­ filaktik antibiyotikleri de içermelidir.
moni, bronşit ve Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu; Kronolojik bir hastalık ortaya çıkış öyküsüne ateşin
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar Bölüm 89'da, Cin­ yüksekliği, niteliği ve süresi ile titreme olup olma­
sel Yolla Bulaşan Hastalıklar; Hepatit A ve B Bölüm dığı da dahil edilmelidir. olmak
• Mevcut beden ısısı, isilik, kabuk, hepatosplenome­
SO'de, Karaciğer Bozuklukları, Sarılık ve Karaciğer
Yetmezliği; HlV (insan bağışıklık yetmezlik virü­ gali, lenfadenopati, sarılık, ve diğer cilt bulguları
sü) enfeksiyonları ve edinilmiş bağışıklık eksikli­ gibi muayene bulguları da dokümante edilmelidir.
ği sendromu Bölüm 94'te; şarbon ve veba Bölüm
99'da, Zoonotik Hastalıklar'da ele alınmıştır. TANI VE AYIRICI TANI
Bu bölüm geri dönen yolcularda görülen en yaygın • Genel laboratuar değerlendirmesine, endemik sıt­
bulaşıcı hastalıkları kapsıyor; okuyucu bölümün ma olan bölgelerden dönen tüm ateşli yolculardaki
sonunda yer alan kaynaklara ve daha az yaygın olan sıtma simiri (ve eğer varsa çubuk antijen testini)
hastalıklara dair tartışmaya başvurmalıdır. dahil edilmelidir.

TABLO 100-1 Yolcunun Bulaşıcı Ajanlara Maruz Kalma Riski


HASTALIKLAR/SENDROMLAR(# DİGER ACİL TIP BİLİNMESİ GEREKENLER BÖLÜMÜNE
RİSK(SIKLIK) REFERANSLAR)
Yüksek risk (lO'da 1) Yolcu diyaresi (98), üst solunum yolu hastalığı (32)
Orta risk (200'de 1) Chikungunya, dang humması, enteroviral infeksiyon (98), gastroenterit (98), giardiasis, hepatit A (50),
sıtma (97), salmonellosis (98), cinsel yolla bulaşan hastalıklar, (89), shigellosis
Düşük risk (lOOO'de 1) Amebiasis, akariyaz (yuvarlak kurt), bağırsak kurdu (pinworm), hepatit B (50), uyuz (157), tüberküloz
(33), tifo/paratifo
BÖLÜM 100 • GEZGİN HASTALIKLARI/HASTALIKLAR 353

Tam kan sayımı: lenfopeni (dang, HIV ve tifo) veya •Genellikle Güneydoğu Asya'da yakalanılan Dang
eozinofıli (parazit, mantar hastalığı) ve trombosito­ hummasına, hemorajik semptomlar ve sıklıkla da
peni (sıtma, dang, akut HIV, tifo) arayın. şok eşlik eder; bu formunda karın ağrısı görülebilir.
• İdrar tahlili leptospirosis vakalarında proteinüri ve • Tanı, semptomlardan 4 gün sonra, polimeraz zincir
hematüri gösterebilir. Kan kültürleri antibiyotikten reaksiyonu (PCR) (1-8 gün semptom sonrası baş­
önce alınmalıdır. langıcı) veya IgM ELISA ile gerçekleştirilir.
• Hasta sarılık ise karaciğer fonksiyon testleri endi­ • Günlük kan sayımı önerilir.
kedir. Semptomlar ve maruz kalma riskinin şüphe­ • Ayakta tedavi, tolere edilen oral hidrasyon ve kan
lendirdiği hastalıklarda spesifik testleri düşünün. çalışması için yakından-takiple beraber hafif du­
• Solunum semptomları için bir göğüs röntgeni alın rumlarda tavsiye edilir. Aspirin ve NSAID'lerden
ve eğer amibik karaciğer apsesi şüphesi varsa bir kaçının.
karaciğer ultrasonu düşünün. • Hematokrit veya trombositler, hemorajik semp­
tomlar veya anormal vital bulgularda bir düşme
varsa destekleyici bakım için yatarak tedavi tavsiye
AYIRICI TANI edilir.
• Genel laboratuvar değerlendirmesi sıtma için en­
CHIKUNGUNYA
demik olan bölgelerden dönen tüm hastalar için
sıtma yaymasını da (ve yapılabiliyorsa stikle antijen • Chikungunya, dang hummasından sonra, seyahat­
testi) içerir. ten dönenlerde en sık görülen ikinci arbovirüs en­
• Tam kan sayımı: lökopeni (dang, HIV ve tifoid) feksiyonudur.
veya eozinofıli (parazitler, mantar hastalıkları) ve • Gündüz-ısıran sivrisinek tarafından da yayılan chi­
trombositopeni (sıtma, dang, akut HIV, tifoid) ara­ kungunya, klasik dang hummasına çok benzer ama
yın. ayrıca jeneralize eklem ağrıları da yapar.
• Leptospirozis durumunda idrar tetkiki proteinüri • Hastaların %5 ila %30'unda kronik artropati görü­
ve hematüri gösterebilir. Antibiyotik öncesindekan lecektir.
kültürleri alınmalıdır. • Tanı, semptomlardan 5 gün sonra PCR (1-4 gün
• Hastanın sarılığı varsa karaciğer fonksiyon testleri­ semptom sonrası başlangıcı) veya IgM ile konur.
ne bakılmalıdır. Bulgular ve riskli maruziyet doğ­ • Tedavi destekleyicidir; klorokin uzun-vadeli
rultusunda özel testler düşünülmelidir. artralji'yi azaltabilir ancak standart tedavi değildir.
• Solunumsal bulgular için akciğer grafısi çektirin ve NSAID'ler yararlıdır ama dang humması ekarte
amibik karaciğer absesinden şüpheleniliyorsa kara­ edilene kadar kaçınılmalıdır.
ciğer ultrasonografısi isteyin.
TİFO ATEŞİ
• Tifo ateşi veya enterik ateş Salmonella typhi ve Sal­
SPESİFİK HASTALIKLAR İÇİN monella paratyphi sebep olur.
DEGERLENDİRME, ACİL SERVİS • Bulaşma, kontamine yiyecek veya sudan sonra ve
BAKIMI VE TABURCULUK enfekte idrar veya semptomatik bireylerin ya da
• Sıtma, seyahatten dönenlerde ekarte edilecek en asemptomatik taşıyıcıların dışkısı ile temas ettikten
önemli hastalıktır (Bölüm 97 Sıtma'da ele alındı). sonra gerçekleşir.
• Seyahatten dönenlerde en sık görülen diğer hasta­ • Sıtma ekarte edildikten sonra (potansiyel maruzi­
lıklar aşağıda ele alınıyor (ayrıca bu bölümün ba­ yet yokluğu veya test yoluyla), tifo ateşi seyahatten
şındaki referanslara da bakınız). dönen 1O günden fazla süren en sık görülen ateşli
hastalıktır.
• Kuluçka dönemi 1 ila 3 haftadır.
DANG HUMMASI • Semptomlar başlangıçta baş ağrılı ateş, daha sonra
• Dang humması gündüz-ısıran Aedes aegypti sivri­ titremeli yüksek ateş, baş ağrısı, öksürük, karın şiş­
sineği tarafından yayılır. Kuluçkası 4 ila 7 gündür. liği, kas ağrıları, kabızlık (en yaygınıdır ancak bazı
Klasik dang belirtileri birkaç gün süren yüksek vakalarda ishal olabilir) ve bitkinliktir.
ateş, baş ağrısı, bulantı, kusma, kas ağrısı, ve (son­ • Klasik bir prezentasyon, ateşin yüksekliğine bağlı
ra) isiliktir. bradikardi'dir ama çoğu zaman mevcut değildir.
354 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• Birkaç gün sonra, gövdede soluk kırmızı bir makü­ • Afrika çalılık tifüsü genelde daha az şiddetlidir.
ler isilik, "pembe noktalar" ortaya çıkar. • Tanı kliniktir; serolojik testler 7 ila 10 gün boyunca
• Komplikasyonlar, küçük-bağırsak ülseri, kansızlık, günde iki kez doksisiklin 100 miligram ile uygu­
yaygın damar içi pıhtılaşma (DIC), zatürre, menen­ lanan ampirik tedavi sonrası tanıyı doğrular; klo­
jit, miyokardit ve böbrek yetmezliğidir. ramfenikol bir alternatiftir.
• Dikkat çekici laboratuar bulguları lökopeni ve yük­
selmiş karaciğer enzimleridir ancak tipik değildir. TİFÜS SALGINI BİT-KAYNAKLI TİFÜS
• Tanı kliniktir ve doğrulama dışkı kültürü ile yapılır. • Meksika, Guatemala, Etiyopya ve Himalayalar'da
gereğidir. Sıvılar ve ateş kontrolü ile yapılan des­
yaygın olan salgın bit-kaynaklı tifüse, Rickettsia
tekleyici bakıma başlandıktan sonra, tedavi 14 gün
prowazekii neden olur ve S. typhi'nin neden olduğu
boyunca günde iki kez seftriakson, 2 gram IV/IM
hastalık ile karıştırılmamalıdır.
veya 14 gün boyunca günde iki kere siprofloksasin
• Kuluçka süresi 8-12 gündür. Hastalar bitin farkın­
500-750 miligram PO'dur.
Deliryum, koma, şok veya DIC ile komplike ağır da olabilir de olmayabilir de. Semptomları yüksek
tifoda deksametazon, 2 miligram/kg IV dozu uy­ ateş, şiddetli baş ağrısı ve 2 ila 7 gün arasında ma­
gulayın. kulopapüler bir isiliktir.
• • Tanı kliniktir; serolojik testler 7-1O gün için gün­
Şiddetli vakalarda kan transfüzyonu gerekebilir.
de iki kez olmak üzere doksisiklin l 00 miligram ile
BRUSELLA yapılan ampirik tedavi sonrası tanıyı doğrular; klo­
ramfenikol bir alternatiftir.
• Brusella'ya Brucella bakterisi neden olur ve en yay­
gın olarak sığır, keçi, deve, köpek veya domuzlarla LEPTOSPİROZ (WEIL HASTALIGI)
temas veya pastörize edilmemiş süt veya peynir alı­
mından sonra görülür Leptospiroz, Leptospira interrogans'a veya tatlı suya
Semptomları ateş, karın ağrısı, sırt ağrısı, yorgun­ maruz kaldıktan veya enfekte köpeklere maruz kal­
luk, baş ağrısı, eklem ağrısı ve iştah kaybıdır. dıktan sonra ortaya çıkar.
Ortak öykü, nükseden ateştir ancak kronik düşük­ Kuluçka süresi 2 ila 20 dündür.
dereceli ateş olabilir. Muayene sonuçları hepato­ Semptomları, yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, tit­
megali, lenfadenopati, splenomegali'dir ve septik reme, kas ağrısı, sarılıklı ya da sarılık olmaksızın
artrit'i de içerebilir. hepatit ve pürülan akıntı olmadan konjonktival en­
• Tanı, kan kültürü veya seroloji ile konur. jeksiyondur.
• • Tanı, seroloji gerektirir. Hafif hastalık (semptom­
Bulaşıcı hastalığı doksisiklin, rifampisin'le ve 2 haf­
ta boyunca bir aminoglikosid, streptomisin veya ların 3 günü içinde), günde üç kez amoksisilin
gentamisin'le konsülte edin. 500 miligram ya da günde iki kez doksisiklin l 00
miligram'dır.
ÇALILIK TİFÜSÜ DE DAHİL RİKETSİYAL Daha ağır vakalar her 6 saatte bir penisilin G, 5 mil­
BENEKLİ HUMMALAR yon limite IV ya da günlük seftriakson 1 gram IV/
IM ile tedavi edilmelidir.
• Riketsiya benekli hummalar iksodid eklembacaklı Tedavi süresi 7 ila 14 gündür.
kenelerin ısırması, vücut sıvısı veya dışkılarıyla bu­
laşır.
• KiRiM-KONGO KANAMALI ATEŞİ
Tedavi olmadan mortalite %25'e yaklaşır. Çalılık
tifüsü (Rickettsia orientalis) ve Afrika kene tifüsü Kırım -Kongo kanamalı ateşi Afrika, Asya, Doğu
(Rickettsia conorii) sırasıyla Güneydoğu Asya ve Avrupa ve Orta Doğu'da sıklığı artan kene-kaynaklı
Afrika'dan dönen yolculardaki en sık görülen form­ viral bir hastalıktır.
lardır. • Tarım işçileri en büyük risk altındadır, ancak hasta­
Kuluçka süresi 3 ila 14 gündür. ların kanı ile temas sonucu da yakalanılabilir.
Semptomlar ateş, kırıklık, kas ağrısı, şiddetli baş Semptomlar ani ateş başlangıcı, baş ağrısı, kas ağrı­
ağrısı, isilik (olmayabilir), bulantı, ve lenfadenopati sı, baş dönmesi ve olası zihinsel karışıklıktır.
ve splenomegali'yi takiben kusmadır. Hemorajik süre kısadır (2-3 gün), hastalığın üçün­
Çalılık tifüsündeki cilt lezyonu ısırık bölgesinde bir cü ila beşinci gününde ve burun kanaması, hemop­
papül olarak başlar ki bu da nekrotik hale gelerek tizi, GI kanama, vajinal kanama veya hematüri ile
kabuklu siyah bir eskar oluşturur. ortaya çıkabilir.
BÖLÜM 100 • GEZGİN HASTALIKLARI/HASTALIKLAR 355
Hastalarda trombositopeni, yükselmiş karaciğer en­ çıban meydana gelir ve daha sonra 2 ila hafta bo­
zimleri ve kreatinin olabilir. Protrombin süresi ve yunca boyutu artar ve sonra da yavaş yavaş geriler.
aktive olmuş kısmi tromboplastin süresi uzayabilir. Cilt lezyonunu aralıklı ateş izler, halsizlik, isilik ve
Tanı kliniktir ve seroloji ile doğrulanır. Tedavi des­ nihai BOS tutulumu ile davranışsa! ve nörolojik de­
tekleyicidir ve kan nakli ve/veya solunum desteği
ğişiklikler, ensefalit, koma ve ölüme sebep olur.
gerekebilir. • Diğer komplikasyonlar hemoliz, anemi, pankardit
Ribavirin orta ve ciddi durumlarda kullanılır, 30
ve meningoensefalit'tir.
mg/kg yükleme, daha sonra 4 gün süre ile her 6 sa­
• Tanı, mobil parazit bakımından kan lekelerinin
atte 15 mg/kg ve ardından 6 gün süreyle 7.5 mg/kg.
hızlı değerlendirmesiyle konur.
SARIHUMMA Suramin ve diğer ajanlarla tanı ve tedavi için bula­
Sarıhumma Güney ve Orta Amerika ile Afrika'daki şıcı hastalık uzmanına danışın.
geniş bir ekvator kuşağı boyunca ortaya çıkan ve
gündüz-ısıran sivrisinek tarafından bulaştırılan bir CHAGAS HASTALIGI (AMERİKAN
flavivirüsün neden olduğu bir hastalıktır.
• TRİPANOSOMİAZİS)
Semptomları hafif bir grip benzeri hastalıktan %20
mortaliteli kanamalı ateşe kadar değişir. Protozoan Trypanosoma cruzi Latin Amerika böl­
3 ila 6 günlük bir kuluçka döneminden sonra görü­ gelerinde endemiktir ve kadar kuzey Teksas gibi
len tipik erken semptomlar ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, uzak yerlerde de rapor edilmektedir.
konjonktival enjeksiyon, karın ağrısı, halsizlik, yüz Reduviid "öpen böcek'' veya "katil" böcek tarafın­
kızarması ve bağıntılı bradikardi'dir; sonradan klasik dan yayılır.
sanlık, siyah kusma ve albüminüri tespit edilir. Bu böcek genellikle geceleyin, kırsalda kerpiç du­
Semptomlar şok, çoklu organ yetmezliği ve kana­
varlardan veya saz çatılardan çıktıktan sonra ısırır.
malı diyatezi'ye kadar ilerleyebilir.
Akut aşama semptomları tek taraflı periorbital
Tedavi destekleyicidir, gerektiğinde transfüzyon
ödem (Romana belirtisi) veya deri penetrasyon
dahil edilir.
(chagoma) bölgesinde ağrılı deri ödemidir, bunu
SİSTİSERKOZ lenfadenopati ve hepatosplenomegaliye yol açan
parazitemi'li toksemik aşama takip eder.
Sistiserkoz, domuz tenya larva formunun yayılması Akut evre tanısı, hareketli parazit gösteren perife­
ile görülen sistemik bir hastalıktır. rik kan lekeleri ya da kan kültürü ile incelenmesi ile
İnsa:1.frır, kcnt�mine gıda almak (1z pişmiş domuz) konur. Kronik aşamada, serolojik testler veya doku
ya da kontamine toprak ile yanlışlıkla temas sonu­ biyopsileri yararlıdır.
cu enfekte olurlar. • Önerilen tedavi nifurtimox'tur (enfeksiyon hasta­
Hemen her dokuda görülebilir.
lıklarına danışın).
CNS enfeksiyonu nörosistiserkoz olarak bilinir ve
dünya çapında nöbetlerin en önemli nedenlerin­
den biridir.
LAYŞMANYAZ (VİSSERAL)
Nörosistiserkoz'un ek semptomları baş ağrısı, gör­ Layşmanya, Lutzomyia veya Phlebotomus ta­
sel veya mental durum değişiklikleri, felç, menin­ tarcıkları tarafından bulaştırılan bir hücre içi
goensefalit ve obstrüktif hidrosefali'dir. protozoan'dır.
Kontrastsız CT, inaktif hastalığın kalsifıkasyonlan­ Ormanlara yakın yerlerde oturan askeri personel
nı gösterir ve hidrosefali'yi ortaya çıkarabilir. ve ailelerinde, macera gezginlerinde, saha biyolog­
• Tedavi günde üç kez prazikantel, 17 mg/kg/dozdur larında ve endemik bölgelerden gelen göçmenlerde
( albendazol da kullanılmıştır). layşmanyaz'dan şüphelenilmelidir.
Steroidler ensefalit, hidrosefali ya da vaskülit'i Hastalığın çok çeşitli sendromik görünümleri var­
olanlar için tavsiye edilir. dır, bunların en önemlisi de visseral layşmanyaz
veya kala-azar veya karahumma'dır.
AFRİKA TRİPANOSOMİYAZİS
Hastalığın beşli simgesi ateş, kilo kaybı, hepatospleno­
(AFRİKA UYKU HASTALIGI)
megali, pansitopeni ve hipergamaglobulinemidir.
• Uyku hastalığı agresif çeçe sineği tarafından bulaş­ • Visseral hastalığı beş değerli antimonlarla, bazı
tırılır. Avrupa ülkelerinde mevcut olan sodyum stiboglu­
Bir ısırıktan sonra, lokalize bir inflamatuar reaksi­ konat (CDC'den edinilebilir) ya da meglumin anti­
yon oluşur, ardından 2 ila 3 gün içinde ağrısız bir monat ile tedavi edin.
356 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

SİSTOZOMYAS (SALYANGOZ HUMMASI) ya da 500 mg tek doz veya ivermektin 150 ila 200
mikrogram/kg tek doz kullanılır.
• Tatlı suya maruz kalan, GI semptomları sergileyen • Tek doz rejimleri de kullanılır, ancak daha düşük
yolcularda Sistozomyas'tan şüphe edilmelidir.
• Larvalar tatlı suya salyangozlar tarafından salınır. iyileşme oranı vardır.
Maruz kaldıktan kısa süre sonra, alt bacaklar üze­
rinde maküler-papüler kaşıntılı dermatit ile birlikte
ENTEROBİYAZİS (KIL KURDU OKSİYÜR)
"yüzücü kaşıntısı" ortaya çıkar ve günlece sürebilir.
• Dört ila sekiz hafta sonra baş ağrısı, öksürük, ür­ • Enfeksiyon tipik olarak kontamine nesnelerden fe­
tiker, ishal, hepatosplenomegali ve hipereozinofıli çesli-oral temasla gerçekleşir.
(Katayama ateşi) ile birlikte ateş ortaya çıkar. • Prezentasyon, yoğun perianal kaşıntıdır.
• Solucanlar venöz kanda olgunlaşır ve (eğer tedavi • Tanı, anüste selofan bant parçasıyla solucan araya­
edilmezse) mesaneye, GI yoluna, beyne, cilde ve rak konur.
karaciğere ve yumurtalarını bırakırlar. • Tedavisi, mebendazole 100 miligram tek doz ve 2
• Tanı, eozinofıli'yle ve gün-ortası idrarları ya da dışkı­
hafta içinde tekrar veya albendazol, 400 miligram
sındaki yumurtaların mikroskobik teşhisiyle konur.
• Tedavi, tek bir günde prazikuvantel 20 miligram/kg tek doz ve 2 hafta içinde tekrarı ya da pirantel pa­
iki dozdur, GI tutulumu olması durumunda ise tek moate l 1 miligram/kg ( l grama kadar) tek doz ve 2
bir günde üç doz tavsiye edilir. hafta içinde tekrar şeklindedir.

AMEBİYAZİS
• Entamoeba histolytica gibi patojenik türleri Asya, ANKİLOSTOMA DUODENALEVE NECATOR
Afrika ve Latin Amerika'ya endemiktir. AMERICANUS (KANCALI KURT)
• Amebiyazis tipik olarak dışkıları keseli organizmalar • Enfeksiyon, kirli toprağa maruz kaldıktan sonra
içeren asemptomatik taşıyıcılar tarafından yayılır.
• görülür; larvaları cilde nüfuz eder.
Kuluçka süresi kolit için l ila 3 hafta, karaciğer ap­ • Solucanlar akciğerlere geçebilir, öksürükle çıkabilir
sesi için haftalar veya aylardır.
• Semptomları ishalli kabızlıktan haftalar içinde ka­ ve yutulduktan sonra GI yoluna erişebilir.
• Semptomlar karın ağrısı, şiddetli anemi ve deri lar­
rın ağrısı, ateş, dehidratasyon ve kilo kaybına doğ­
ru değişir. va migranları, deri altında görünür durumda kır­
• Karaciğer apsesi gibi komplikasyonlar ateş, sağ üst mızı, kurt benzeri oyuklardır.
kadran ağrısı, kronik belirsiz karın ağrısı ve kilo • Tedavisi, albendazol 400 mg, tek doz (tercih edilir)
kaybına yol açar. ya da 3 gün boyunca günde iki kez 100 mg meben­
• Yumurtacıklı ve parazitli dışkı tanısaldır (numune, dazol veya 3 gün boyunca günlük 11 mg/kg (mak­
alındıktan sonraki 30 dakika içinde incelenmelidir). simum l gram) pirantel pamoat ile yapılır.
• Ultrason karaciğer apsesini tespit etmelidir. En
yaygın tedavisi 10 gün boyunca günde üç kez met­
ronidazol 500 ila 750 miligram'dır. TENYA SOL/UM (DOMUZ KURDU),
ASKARİYAZİS
TENYA SAGINATA (SIGIR KURDU),
• Ascaris lumbricoidesli enfeksiyondan, sokak satı­ DIPHYLLOBOTHRIUM L ATUM (BALIK
cılarından alınan gıdaların veya "insan gübresi"
KURDU)
(insan dışkısı) ya da hayvan dışkısı ile döllenmiş • Enfeksiyon az pişmiş domuz, sığır eti veya balığın
sebzelerin tüketilmesini takiben şüphe edilmelidir. yenmesinden sonra görülür.
• Genç solucanlar ekspektore oldukları ve akciğer­ • Semptomlar ishal, karın ağrısı, bağırsak tıkanıklığı,
lerden yemek borusu ve bağırsağa geçtikleri için, göz, kalp ve beyinde tenya kistleridir (yukarıdaki
semptomlar kuru öksürük veya zatürreyi içerebilir. cysticercosis bölümüme bakınız).
• Büyük bir solucan, yetersiz beslenme ve zayıflığa • Tanı, dışkı muayenesi veya seroloji ile konur (kist­
yol açabilir ve bir solucan yığını barsak tıkanıklığı­ ler kalsifiye ise negatif olabilir). Tedavisi praziku­
na neden olabilir.
vantel 5-10 miligram/kg tek dozdur.
• Tanı, dışkı muayenesi ve seroloji ile konur. Tedavi­
de 3 gün boyunca mebendazol 100 mg günde veya Seyahat sırasında yakalanılabilecek diğer hastalıklar
üç gün süreyle günde iki kez albendazol 400 mg veya diğer parazitler için belirtilen bölüme bakın.
BÖLÜM 101 • NAKİL HASTASI 357
NAKİL HASTASI
101 David M. Cline
TABLO 101-1 Nakli Hastalarındaki, Nakil
Sonrası Periyoda Göre
Çeviri: Gül Nihal Kasap Sıralanmış Enfeksiyonlar
Nakil sonrası ilk ay
Yara enfeksiyonu/anastomoz kaçakları: MRSA, gram­
Acil serviste nakil hastasıyla ilgilenmek üç genel negatif bakteri
Pnömoni: Pseudomonas, Klebsiella, Legionella,
alana ayrılabilir: nakledilen organa özgü hasta­ Aspergillus UTI: Gram-negatif bakteri, Enterococcus,
lıklar, bağışıklık sistemlerinin baskılanmış olması Candida Hat-bağlantılı sepsis: S. aureus, S. epidermidis,
veya antirejeksiyon ilaçlar nedeniyle tüm trans­ gram-negatif bakteri, Candida
plant hastaları için sözkonusu olan ortak rahatsız­ Karın: VRE, Clostridium difficile, karın-için ebfeksiyonlar
(karaciğer nakli)
lıklar ve kişilerin transplantları ile ilgisi olmayan
Vira!: Yaygın/bölgesel, HSV, RSV (HSCT hastaları)
rahatsızlıklar; yine de aldıkları ilaçlar veya değiş­ Febril nötropeni: Streptococcus viridans (HSCT hastaları)
miş fizyolojileri nedeniyle özel bakıma ihtiyaç du­ Oral: Candidal farenjit, özofajit
yarlar. Nakil sonrası 2 ila 6 ay
Nakledilen organa özgü rahatsızlıklar, akut rejek­ Pnömoni: CAP, Nocardia, CMY Aspergillus, TB,
Pneumocystis, Listeria
siyon belirtileri, uygulanan prosedüre özgü cerra­ Menenjit: Listeria, Ciyptococcus
hi komplikasyonlar ve değişmiş fizyolojidir (kalp UTI/sistit/nefrit: Ortak patojenler, polyomavirüs BK karın
naklinde en önemli husustur). koliti: C. ditfıcile, visseral layşmanyaz
Acile getirilen nakil hastalarında en sık görülen Oral: Candidal farenjit, özofajit
Vira!: CMV. EBV, VZV, adenovirüs, grip, hepatiti A, B, C
durumlar, enfeksiyonlardır (%39), bunu enfeksi­
Ateş: Toksoplazmozis, listelenen patojenlerin çoğunun
yöz olmayan GI/GU patolojisi (%15), dehidrasyon ortak prezentasyonu.
(%15), elektrolit bozuklukları (%10), kardiyopul­ Nakil sonrası 6 aydan sonra
moner patoloji {%10) ya da yaralanma (%8) ve re­ Pnömoni: CAP, Aspergilus, CMV, Pnömosistis, Listeria,
Nocardia
jeksiyon (%6) takip etmektedir.
UTI/sistit: Ortak patojenler, Polyomavirüs BK
Bir organ nakli alıcısı için herhangi bir yeni ilaç Meninjit: Listeria, Ciyptococcus
yazmadan önce, tedavi planı, nakil ekibinden bir Oral: Candidal farenjit, özofajit
temsilci ile ele alınmalıdır. Vira!: CMV (koriyoretinit, kolit), VZV, HSV, hepatiti C, B,
Batı Nil
• NAKİL SONRASI ENFEKSİYÖZ Kısaltmalar: CAP = toplumdan-alınan pııömoni, CMV =
=
sitomegalovirüs, EBV = Epstein-Barr virüsü, HBV hepatiti B
KOMPLİKASYONLARI virüsü, HCV = hepatit C virüsü, HSCT = hematopoetik kök hücre
nakli, HSV = herpes simplex virüsü, MRSA = metisiline-dirençli
• Transplantasyon sonrası enfeksiyonlar ıçın pre­ Staphylococcus aureus, PTLD = nakil sonrası lenfoproliferatif
dispozan faktörler; tüm hastalarda devam eden hastalık, RSV = solunum sistemi sinsitiyal virüsü, TB = tüberküloz,
UT! = idrar yolu enfeksiyonu, VRE= vankonıisine-dirençli
immünosüpresyon ve diyabet hastalığının mevcu­ =
Enterococcus faecalis, VZV varicella-zoster virüsü.
diyeti, ileri yaş, obezite ve diğer konakçı faktörleri
içerir. Tablo 1O1-1'de potansiyel enfeksiyonların ge­
niş bir dizisi ve bunların nakil sonrası en muhtemel TANI VE AYIRICI TANI
ortaya çıkma zamanları listelenmiştir. Kan sayımı, inflamatuar belirteçler ve böbrek ve
karaciğer fonksiyonuna dair temel testler bu kar­
KLİNİK ÖZELLİKLER maşık hastalar grubunda yararlı olabilir.
Potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bulaşıcı bir Bu hastalar için göğüs radyografileri çekme eşiği
hastalığın başlangıç prezentasyonu, transplant alı­ düşük olmalıdır.
cılarında oldukça çözümü zor olabilir. Kan da dahil olmak üzere bütün uygun sıvıların
Ciddi enfeksiyonu olan transplant hastalarının kültürleri, antimikrobiyal tedavi başlamadan önce
%50'si gibi büyük bir bölümünde ateş olmaz. (veya eşzamanlı olarak) gereklidir.
Fizik muayenede az veya hiç bulgusu olmayan kuru • Menenjit gibi merkezi sinir sistemi enfeksiyonları
öksürük, Pneumocy stis jiroveci pnömoni'sine veya (Listeria monocytogenes ve cryptococci) düşünül­
sitomegalovirüs (CMV) pnömoni'sine dair tek ipu­ melidir.
cu olabilir. • Bu nedenle, ateşli veya ateşsiz tekrarlayan baş ağrısı
İdrar yolu enfeksiyonları bu grup hastalarda ateşin şikayetleri önemle önce kitle lezyonunu ekarte ede­
çok yaygın bir nedenidir. cek yapısal bir incelemeyle (merkezi sinir sistemi
358 KISIM 11 , ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

lenfomaları da artan sıklıkla ortaya çıkar) ve daha • Şüpheli mantar hastalığının başlangıç tedavisi gün­
sonra bir lomber ponksiyon ile araştırılmalıdır. lük 400 miligram flukonazol IV'dir; amfoterisin B
• Karaciğer nakli hastaları ameliyat sonrası birinci ay 0.7 miligram/kg/gün iV de tedaviye dayanak ol­
boyunca karın-içi enfeksiyonlara bilhassa yatkın­ muştur, ama flukonazol'dan daha fazla toksisiteye
dırlar. sahiptir. Oral ya da yemek borusu kandidiyaz'i 1.
• Akciğer nakli hastaları özellikle pnömoni'ye yat­ günde 200 mg flukonazol ve daha sonra günlük 100
kındırlar. mg PO'dur.
• Kalp nakli hastalarında ise ameliyat sonrası ilk ayda • Şüpheli CMV hastalığı, günde iki kez gansiklovir
mediastinit gelişebilir. 5 mg/kg'lık bir doz iV ile tedavi edilir; kemik iliği
nakli hastalarında, immünoglobulini ekleyin.
• Suçiçeği ve herpes simpleks virüsü tipik olarak
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
yayılması ya da oküler tutulumu için günde beş
• İlaç, doz ve nihai idare seçimi, nakil ekibi ile kon­ kez asiklovir 800 miligram iV ile tedavi edilir.
sültasyon içinde gerçekleştirilmelidir. Asiklovir'in renal boşaltımı vardır ve doz renal
• Aşağıda önerilen ilaçlar, acil hastanın, instabilite yetmezliğe göre ayarlanmalıdır. Alternatifler her
veya nakil ekibinin ulaşmasının gecikmesi durumu 8 saatte valacyclovir 1000 miligram ve her 8 saatte
için listelenmiştir. famsiklovir 500 miligramdır.
• Deri ve yüzeysel yaralarda geniş-spektrumlu bir • Epstein-Barr virüsü tipik olarak bağışıklık bastır­
antibiyotik artı MRSA'ya özgü bir ajan tavsiye edi­ ma rejiminde bir azaltma ile tedavi edilmektedir.
lir. Bu nedenle, her 6 saatte imipenem 500 milig­ Hem asiklovir hem de gansiklovir kullanılmıştır,
ram iV veya her 8 saatte meropenem l gram iV ya ama rutin değildir.
• P. jiroveci pnömonisinin tedavi seçeneği günde 80
da her 6 saatte piperasilin/tazobaktam 3.375 IV'ye
başlanabilir, artı her 12 saatte vankomisin 1 gram miligram prednizon ile başlar ve hemen ardından
IV ya da her 12 saatte linezolid 600 miligram iV antimikrobiyal tedaviye geçilir. İlk seçenek trime­
tavsiye edilir . toprim/sulfametoksazol (TMP-SMX)'dir, kritik
• Pnömoni'ye yaygın olandan atipik ve fırsatçı olan­ hasta ise her 8 saate bölünmüş olarak TMP 15 mi­
lara kadar çok çeşitli organizmalar neden olabilir. ligram/kg/gün iV uygulanır. Oral tedavi, toplam
• Pnömoni için tedavi seçenekleri her 6 saatte imi­ terapinin 3 haftası boyunca her 8 saatte TMP-SMX
çift doz (DS) 2 tablet PO'dur. Eğer TMP-SMX tole­
penem 500 miligram iV, her 8 saatte meropenem 1
re değilse, alternatif tedaviler olarak 3 hafta süreyle
gram IV, her 6 ila 8 saatte sefotaksim 1 ila 2 gram
pentamidin 4 miligram/kg/gün iV veya iM ve gün­
IV, artı her 8 saatte gentamisin 1 ila 2 miligram/kg
lük olarak oral klindamisin 600 miligram iV artı
IV veya her 6 saatte piperasilin /tazobaktam 3.375
primakin 30 miligram düşünülebilir.
gram IV'dir. Eğer şüphe varsa yukarıdaki listeye • Toksoplazmozis başlangıçta pirimetamin 200 mi­
MRSA spesifık terapisi ve mantar terapisini ekleyin.
ligram PO ile tedavi edilebilir ve daha sonra gün­
• Karın-içi enfeksiyon, enterik gram-negatif aerobik,
lük 50 ila 75 miligram PO artı sulfadiazine 1 ila 4
obligeyt anaerobik basili ve fakültatif basil ve en­ gram PO artı günlük olarak folinik asit 1O mg PO
terik gram-pozitif streptokoklar nedeniyle ortaya uygulanır.
çıkabilir. • İdrar yolu enfeksiyonları (bkz. Bölüm 55), invaziv
• Karın-içi enfeksiyon için önerilen kapsam, her 12
gastroenterit (Salmonella, Campylobacter ve Liste­
saat metronidazol 500 miligram iV ile aşağıdaki ria kaynaklı; bkz. Bölümler 39 ve 98) divertikülit
ajanlardan birini kombine etmektir: her 6 saatte (bkz. Bölüm 46) her zamanki antimikrobiyal ajan­
imipenem 500 miligram iV, her 8 saatte meropenem larla tedavi edilebilir.
l gram iV, her 7 saatte doripenem 500 miligram iV,
her 6 saatte piperasilin/tazobaktam 3.375 gram iV İMMÜNOSÜPRESİF AJANLARIN
Ampisilin-sulbaktam'ın, bu ajanın toplum-kaynaklı
KOMPLİKASYONLARI
Escherichia cali arasındaki yüksek direnç oranları
nedeniyle kullanılması tavsiye edilmez. • Terapötik immünosüpresyona, bir dizi yan etki ve
• Menenjitin nedeni çoğu kez L. Monocytogenes'tir komplikasyon eşlik eder.
ve şüpheli menenjit hastalarının tedavisi 4 ila 6 • Bu yan etkiler tipik olarak başlangıçta görülür ama
saatte bir sefotaksim 2 gram iV artı 12 saatte bir hayati tehlike arz edebilir ki bunlar pankreatit, kana­
vankomisin 1 gram iV ile yapılmalıdır. Vankomisin ma, hipoglisemi veya hiperglisemi, bradikardi veya
eklenmesi dikkate alınmalıdır. taşikardi, hiperkalemi, hipertansiyon veya hipotan-
BÖLÜM 101 • NAKiL HASTASI 359
siyon, kardiyotoksisite, pulmoner ödem, nöbetler, gası donör kalp ritmi yoluyla bağımsız olarak yü­
tromboembolik olaylar ve trombositopeni'dir. rür.
Ateş veya titreme gibi yan etkiler de hayati tehlike
arz eden enfeksiyonlarla karışabilir. KLİNİK ÖZELLİKLER
• Migrenden çoğu kez ayırt edilemez olan bir baş ağ­
rısı sendromu, transplant alıcılarında yaygındır ve Kalp sinirsiz olduğu için miyokard iskemi, anjin ile
genellikle immünsüpresyonun ilk 2 ayı içinde gelişir. görülmez.
İlk başta baş ağrısı görüldüğünde, önemli bir ayı­ Bunun yerine alıcılarda sessiz miyokard enfarktü­
rıcıya, bulaşıcı nedenleri ve maligniteyi de dahil süne ikincil kalp yetmezliği veya ani ölüm görülür.
etmek gerekir ve bu durum genellikle başın bilgisa­ • Yeni-başlangıç nefes darlığı, göğüs doluluğu veya
yarlı tomografisini ve ardından da beyin omurilik konjestif kalp yetmezliği semptomları olan trans­
sıvısının biyokimyasal analizini gerektirir. plant hastaları, miyokard iskemi veya enfarktüsün
İmmünosüpresif ilaçların sayısı önemli ölçüde art­ mevcudiyeti bakımından elektrokardiyogram ve
tığı için yan etkileri tam bir listesi bu yorum kitabı­
seri kardiyak enzimlerle rutin şekilde değerlendi­
nın kapsamı dışındadır.
rilmelidir.
Okuyucu, bu ilaçların yan etkilerinin daha tam bir
listesi için bu kılavuz bölümün sonunda başvuru­ Akut rejeksiyon episodlarının çoğu asemptomatik
lan kaynak kitaplardan ya da Web kaynaklarından olmasına rağmen, semptomlar oluşabilir. En sık
veya kişisel dijital yardımdan yararlanmalıdır. rastlanan semptomlar disritmiler ve jeneralize hal­
• Nakil hastalarının immünosüpresif tedavilerini sizliktir.
almalarını veya devam ettirmelerini önleyen her­ Bir kalp nakli alıcısındaki atriyal veya ventriküler
hangi bir hastalık, IV tedavisi için, tercihen bir disritmi gelişimi, (veya konjestif kalp yetmezliği)
transplant merkezine hastane kabulüne yetki ver­ aksi kanıtlanana kadar akut rejeksiyon olarak kabul
mektedir. edilmelidir.
Basit ilaçlarla başlamak bile, komplikasyonları hız­ Çocuklarda, rejeksiyon düşük-dereceli ateş, telaş ve
landırabilir. Örneğin, steroid olmayan antiinflama­ kötü beslenme ile ortaya çıkabilir.
tuar ilaçlar, nefrotoksisiteyi arttırabilir.
Genel olarak, her türlü yeni ilaç, hastanın nakil eki­
ACİL SERVİS BAKiMi
binin bir temsilcisi ile ele alınmalıdır.
Rejeksiyon: Akut rejeksiyonun idaresi, nakil mer­
• KALP NAKLİ kezinden bir temsilci ile görüştükten sonra metilp­
Transplantasyon, stres veya egzersize yanıt olarak rednizolon 1 gram IV'dir.
merkezi ilaçlı taşikardiye yanıt vermeyen ancak Rejeksiyonun biyopsi doğrulaması olmadan teda­
dolaşımdaki katekolaminlere ve artan önyükleme­ visi, hastaların hemodinamik bakımdan dengesiz
ye cevap veren sinirleri alınmış bir kalp meydana olmaları durumu haricinde kontrendikedir.
getirir. Disritmiler: Eğer hastalar hemodinamik olarak dis­
Hastalar egzersizin başlamasıyla yorgunluk veya ritmilerle risk altındaysalar, konsültasyonun ardın­
nefes darlığından şikayet edebilir ki bu durum uy­ dan metilprednizolon 1 gram iV ile ampirik rejek­
gun bir taşikardi geliştikçe devam eden efor ile dü­ siyon tedavisi yapılabilir.
zelir. Atropin'in sinirsiz kalp üzerinde hiç etkisi yoktur;
Donör kalp, normal atriyoventriküler iletimi ko­ isoproterenol bu hastalarda bradidisritmi için ter­
rumak için sağlam olan sinüs düğümü ile birlikte cih edilen ilaçtır.
implante edilir. Nakledilen bir kalp için normal Ölüm noktasında getirilen hastalar, standart kardi­
kalp hızı 90 ila 100 atım/dk'dır.
• Kalp nakli tekniği ayrıca üstteki cavoatrial kavşak­ yopulmoner resüsitasyon önlemleri ile tedavi edil­
melidir.
taki alıcının sinüs düğümünün korunmasına yol
• Hipotansiyon: Düşük-çıktı sendromu veya hipo­
açar.
Atriyal dikiş hattı, birbirinden elektriksel olarak tansiyon, rejeksiyon için spesifik tedavi başlatıldığı
yalıtılmış olan iki sinüs düğümü oluşturur. zaman, dopamin ya da dobutamin gibi inotropik
Bu yüzden elektrokardiyogramlarda sıklıkla iki ajanlarla tedavi edilmelidir.
ayrı P dalgası olur. • Hastaneye yatış: Rejeksiyon veya akut hastalık şüp­
Donör kalbin sinüs düğümü QRS kompleksine hesi olan hastalar, eğer transfer için stabillerse, ter­
bağlı 1:1 sabiti ile kolayca saptanır, oysa natif P dal- cihen nakil merkezinde hastaneye yatırılmalıdırlar.
360 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

AKCİGER NAKLİ önlemek için eşzamanlı olarak benzodiazepin de


gerekecektir.
KLİNİK ÖZELLİKLER • Geç komplikasyonlar: PTLD azaltılmış immüno­
Klinik olarak, rejeksiyondan muzdarip olan has­ süpresyon ve rituksimab gibi diğer tedavilerle te­
tada öksürük, göğüste sıkışma hissi, yorgunluk ve davi edilirken, obliteratif bronşiyolit, yüksek-doz
ateş (başlama çizgisi üzerinde >0.5°C) olabilir. steroidler de dahil olmak üzere arttırılmış immü­
• Akut rejeksiyon korkutucu bir hızla ortaya çıkıp nosüpresyon ile tedavi edilir.
sadece 1 gün içinde hastanın durumunda ciddi dü­ • Bu kararlar nakil merkezinden uzmanlarla konsül­
şüşe neden olabilir. tasyon içinde alınmalıdır.
• İzole ateş tek bulgu olabilir. Spirometre 1 saniyede­
ki zorlanmış ekspiratuar hacimde %15'lik bir düşüş BÖBREK NAKLİ
gösterebilir, hasta yakın zamanlı hipoksik olabilir ve
muayenede hırıltılar ve adventif sesler saptanabilir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Göğüs radyografisi, bilateral interstisyel infiltras­ • Akut rejeksiyonun tanı ve tedavisi en kritik nokta­
yonlar veya efüzyonlar gösterebilir ama rejeksiyon dır.
geç ortaya çıktığında normal olabilir. • Zamanında tanınma ve müdahale olmaksızın, al­
• Nakilden sonra ne kadar fazla zaman geçmişse gö­ logreft fonksiyonu bir kaç gün içinde geri dönü­
ğüs radyografisi akut rejeksiyon bakımından o ka­ şümsüz olarak bozulabilir.
dar az klasik görünebilir. • Böbrek nakli alıcıları, akut rejeksiyon kaynaklı
• Enfeksiyon, örneğin interstisyel pnömoni, akut re­ semptomatik olduklarında, allogreft üzerinde be­
jeksiyona benzer bir klinik tablo ile ortaya çıkabilir. lirsiz hassasiyetten şikayet ederler (sol veya sağ iliak
• Tanısal olarak, transbronşiyal biyopsili bronkosko­ fossa'da).
pi genellikle sadece rejeksiyonu doğrulamak değil, • Hastalar ayrıca azalan idrar çıkışını, hızlı kilo artı­
aynı zamanda enfeksiyonu ekarte etmek için de ge­ şını (sıvı tutulması kaynaklı), düşük-dereceli ateşi
reklidir. ve jeneralize halsizliği tarif ederler.
• Akciğer naklinin geç komplikasyonlarından ikisi,
Fizik muayene, kötüleşen hipertansiyonu, allogreft
obliteratif bronşiolit ve nakil sonrası lenfoprolifera­
hassasiyetini ve periferik ödemi ortaya çıkarabilir.
tif hastalıktır (PTLD). •
• Ancak, bu semptom ve belirtilerin yokluğu akut re­
Obliteratif bronşiolit, tekrarlayan bronşit, küçük
jeksiyon olasılığını ekarte etmez.
hava yolu obliterasyonu, hırıltılı solunum ve niha­ • Bakım immünosüpresyonunun geliştirilmiş yön­
yet solunum yetmezliği atakları ile kendini gösterir.
• temleriyle bile, tek ipucu böbrek fonksiyonundaki
PTLD, Epstein-Barr virüsü ile bağıntılıdır ve ağrılı
asemptomatik bir düşme olabilir.
lenfadenopati ve otitis media (tonsil tutulumu kay­
naklı) ile ortaya çıkar ya da kırıklık, ateş ve miyalji
ile kendisini gösterebilir. TANI VE AYIRICI TANI
• Kreatinin düzeylerinde 1.0 miligram/dillen 1.2
TANI VE AYIRICI TANI veya 1.3 miligram/drye kadarlık bir değişiklik bile
• Akciğer nakli hastasının değerlendirilmesi göğüs önemli olabilir.
• Kreatinin seviyelerindeki gibi değişiklikler tekrar­
radyografisini, nabız oksimetresini, arteriyel kan
lanabilir olduğunda, dikkatli bir tetkik tam idrar
gazı analizini (eğer CO tutma şüphesi varsa), spi­
rometreyi, tam kan sayımını, serum elektrolitlerini, analizi, muhtemelen renal ultrasonografi ve dik­
kreatinin ve magnezyum seviyelerini ve uygun ilaç katli bir öykü ve muayeneye ek olarak eğer varsa
düzeylerini kapsamalıdır. immünosüpresif ilaçların seviyelerinden meydana
gelir.
• Önceki veriler bağlamında böbrek fonksiyonunda­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ki değişiklikleri yorumlamak kritiktir ( örneğin son
• Rejeksiyon: Nakil merkezi temsilcisi ile konsültas­ serum kreatinin düzeyleri, rejeksiyonun son öykü­
yon yaptıktan ve enfeksiyon ekarte edildikten son­ sü veya allogreft disfonksiyonunun diğer nedenle­
ra, akut rejeksiyon için metilprednizolon 500 ila ri).
1000 miligram iV verilmelidir. • Değerlendirmede böbrek nakli alıcısındaki azalan
• Yüksek-doz glukokortikoid verilmesi ile bağıntılı böbrek fonksiyonunun çoklu etyolojileri dikkate
nöbet öyküsü olan hastalara yeni nöbet ataklarını alınmalıdır.
BÖLÜM 101 • NAKİL HASTASI 361
Akut rejeksiyon dışında kreatininde artışa yol açan • Yüksek mortalite, hepatik arter trombozu'nun, sı­
en yaygın iki neden, hacim daralması ve siklospo­ zan safra enfeksiyonunun ya da doku iltihaplı ol­
rin-kaynaklı nefrotoksisite'dir. duğunda zor safra onarımının yüksek insidansı ile
bağıntılı olabilir.
ACİL SERVİS BAKIMI VE • Hastalarda en sık olarak peritonel işaretler ve ateş
TABURCULUK görülür ama bu işaretler steroid ve immünosüpresif
Rejeksiyon: Transplant merkezi temsilcisi ile gö­ ajanların birlikte kullanımı ile maskelenmiş olabilir.
rüştükten sonra, allogreft rejeksiyonu tedavisi ge­ • Prezentasyon, yüksek protrombin süresi ve transa­
nellikle yüksek-doz glukokortikoid'den, tipik ola­ minaz düzeyleri ve çok az ya da hiç safra üretimi
rak metilprednizolon 500 miligram IV'dir. olmaması ile kendisini belli eder, ancak bu kompli­
kasyon akut greft yetmezliği, karaciğer apsesi, açık­
KARACİGER NAKLİ lanamayan sepsis veya safra yolu sorunu (sızıntı,
KLİNİK ÖZELLİKLER tıkanıklık, abse veya anastomoz bozulması) olarak
da ortaya çıkabilir.
• Prezentasyonda sıklıkla zor olmasına rağmen, akut
rejeksiyona dair bir sendromda ateş, karaciğer ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
hassasiyeti, lenfositoz, eozinofili, karaciğer enzimi • Rejeksiyon: Transplant merkezi temsilcisi ile görüş­
yükselmesi ve safra renginde veya üretiminde bir
değişiklik vardır. tükten sonra, akut rejeksiyon 500 ila 1000 miligram
Perioperatif dönemde, ayırıcı tanı, enfeksiyonu, IV metilprednizolon'un yüksek-doz glukokortiko­
akut safra tıkanıklığını veya damar yetmezliğini id bolus'u ile idare edilmektedir.
kapsamalıdır. • Cerrahi komplikasyonlar en iyi şekilde nakil mer­
• Tanı ancak hepatik ultrason ve biyopsi ile kesin kezinde yönetilmektedir. Safra tıkanıklığı balon
olarak konulabilir ki bu da genellikle idare ve takip dilatasyonu ile idare edilir ve tüm hastalar gram­
için nakil merkezine geri sevki gerektirir. negatif ve gram-pozitif enterik organizmalara karşı
Karaciğer nakli hastalarındaki iki olası cerrahi geniş-spektrumlu antibiyotikler almalıdır; örneğin
komplikasyon, saf ra tıkanıklığı veya sızıntı ve he­
her 12 saatte metronidazol 500 miligram IV artı
patik arter trombozu'dur.
• aşağıdaki ajanlardan biri: her 6 saatte imipenem
Safra tıkanıklığı üç tipik prezantasyonu takip eder.
En yaygın olanı aralıklı ateş atakları ve kararsız ka­ 500 miligram IV veya her 6 saatte piperasilin/tazo­
raciğer fonksiyon testleridir. baktam 3.375 gram IV Safra sızıntısı tekrar ame­
İkincisi, herhangi bir semptom olmadan karaciğer liyat edilerek, hepatik arter trombozu ise yeniden
fonksiyon testlerinde görülen kademeli kötüleş­ transplantasyon ile yönetilir.
medir.
Üçüncüsü olan tıkanıklık ise ateşli, titremeli, karın HEMATOPOE TİK KÖK HÜCRE
ağrılı, sarılıklı ve bakteriyemi'li akut bakteriyel ko­ NAKLİ
lanjit gibi ortaya çıkabilir. •
• Hematopoetik kök hücre nakli (HSCT), hemato­
Hepatik arter trombozunu, CMV enfeksiyonunu
poetik maligniteler, şiddetli anemi ve diğer üzere
ya da önceden mevcut olan bir hastalığın, özellik­
le de hepatit'in nüksetmesini rejeksiyondan klinik çeşitli durumlarda yapılır.
olarak ayırt etmek zor olabilir. • HSCT 'nin en sık görülen komplikasyonu, HSCT
• Bir safra komplikasyonu şüphesi varsa, bütün has­ hastalarının yaklaşık %50'sini etkileyen graft­
talara tam kan sayımı; serum kimyası düzeyleri; versus-host hastalığıdır.
karaciğer fonksiyon testleri; temel pıhtılaşma çalış­
maları; ve lipaz düzeyleri; kan, idrar, safra ve eğer KLİNİK PREZENTASYON
mevcutsa assit kültürleri; göğüs radyografisi; ve ab­ (GRAFT-VERSUS-HOST HASTALIGI)
dominal ultrasonografi uygulanmalıdır. • Spesifik olmayan döküntü (bkz. Şek. 101-1) acil
Ultrason, sıvı toplanmasını, hepatik arter veya por­
servise başvuran bir HSCT alıcısının, graft-versus­
tal ven trombozu'nun mevcudiyetini arar ve safra
host hastalığı taşıdığından şüphe edilmelidir.
yolunun herhangi bir dilatasyonunu tespit eder.
• Döküntü kaşıntılı veya ağrılı olabilir, sıklıkla kah­
Alternatif olarak, abdominal bilgisayarlı tomografi
kullanılabilir. verengimsi ve hafif pullanmış bir görünüm arz
• Safra sızıntısı %50 mortalite ile bağıntılıdır. Ameli­ eder. Dağılımı büyük farklılıklar arz eder ama sık­
yat sonrası üçüncü ya da dördüncü haftada en sık lıkla başlangıçta avuç içi ve ayak tabanlarını etkiler,
olarak görülür. daha sonra yanaklara, kulaklara, boyna, gövdeye,
362 KISIM 11 • ENFEKSİYÖZ HASTALIKLAR

• Anoreksi, bulantı ve kusma gibi üst GI semptomla­


rı yaygındır.
• Hastada ağrılı kramplar, ileus ve bazen hayati tehli­
ke arz eden kolondan hemoraj gelişebilir.

TANI VE AYIRICI TANI


(GRAFT-VERSUS-HOST HASTALIGI)
• Graft-versus-host hastalığının tanısı başlangıçta
klinik zeminde yapılır.
• Nakil-sonrası erken dönemde ciddi GI kanama­
sı olan hastada, koagülasyon eksiklikleri, özellikle
trombositopeni olabilir.
• Böyle bir durumda GI kanamasının ayırıcı tanısı,
enfeksiyona (vira!, fungal veya bakteriyel) ek olarak
GI kanamasının her zamanki nedenlerini içerir.
• Karaciğer tutulumu hiperbilirubinemi'yle ve alka­
len fosfataz ve transaminaz seviyelerinde artışlarla
görülür.
ŞEKİL l O 1- 1. Akut graft-versus-host deri hastalığının dö­
küntüsü. Makülopapüler lezyonlar kahverengimsi bir hal
almıştır ve hafif puJlanma vardır. (Wolff KL, Johnson R, ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Suurmond R: Fitzpatrick's Color Atlas & Synopsis of Clirıical
Dermatology, 6th ed. © 2009, McGraw-Hill, New York.) • Graft-versus-host hastalığı olan hastaların çoğun­
da, nakil merkezine olası kabul veya transfer de da­
hil olmak üzere yönetim için hastanın nakil ekibi
göğse ve sırtın üst kısmına doğru ilerler. Daha şid­ ile görüşerek yapılacak destekleyici bakıma ihtiyaç
detli formlarında deri tutulumu eritrodermik'tir duyulur.
veya bül oluşumu gösterebilir. • Klinik düzelme görülene kadar günlük 60 milig­
• Hastaların %35 ila %70'inde mukozit oluştuğu ra­ ram prednizon PO veya günlük 1 ila 2 miligram/kg
por edilmiştir. metilprednizolon iV başlanması klasik tedavisidir.
• Kombine kemoterapi ve radyoterapi uygulanan • Eğer diğer immünosüpresifler yakın zamanda azal­
hastaların %90 gibi ciddi bir oranında şiddetli cilt mış veya durmuşsa, bunlar genellikle arttırılır ya da
hastalığı gelişmektedir. yeniden başlatılır.
• En sık görülen ikinci prezentasyon ishal ile olan
gastrointestinal durumlardır.
Kısım 12
TOKSİKOLOJİ

} 02 ZEHİRLENEN HASTALARIN me, kas tonusu, gastrointestinal motilite ve mukoz


GENEL YÖNETİMİ membranların nemli olup olmadığına özellikle
L. Keith French dikkat edilmelidir.
Çeviri: Buğra İlhan
• TANI VE AYIRICI TANI
• Toksidromun fark edilmesi bilinmeyen veya şüp­
EPİDEMİYOLOJİ heli zehirlenme durumlarında ayırıcı tanıyı daralt­
makta yardımcı olabilir (Tablo 102-1).
2008 yılında ABD'deki zehir merkezlerine 1315'i
• Acil koşullarında, kan ve/veya idrarın toksikolo­
ölümle sonuçlanan toplam 2,5 milyon toksik ma­
jik tarama testleri çoğu hastada muayene, yönetim
ruziyet bildirilmişti.
veya sonuca anlamlı katkıda bulunmaz.
Bildirilen maruziyetlerin yarısından fazlası 12 yaş
• Bununla birlikte, belirli ilaçların serum konsantras­
altı çocuklarda gerçekleşir.
yonlarına ilişkin bilginin hastanın tedavi ve takibi­
Çoğu istemsiz zehirlenme daha fazla eğitim çabası
ne rehberlik edeceği veya değiştirilmesine yardımcı
ve toplum farkındalığı ile önlenebilir.
olacağı durumlar mevcuttur (Tablo 102-2).
• İdrar ilaç taramalarını yorumlarken dikkatli olun­
• PATOFİZYOLOJİ malıdır çünkü yanlış-pozitif veya yanlış-negatif so­
• Tüm maddelere doza bağımlı toksik potansiyele sa­ nuçlar yanıltıcı olabilir.
hiptir. • Asetaminofen ve aspirin yaygın ve tedavi edilebilir
Zehirler çeşitli hücresel fonksiyonların değişimi ek maddelerdir ve istemli oral alım, bilinmeyen ze­
veya inhibisyonu, vücuttaki maddelerin hücresel hirlenme durumlarında veya etiyolojisi bilinmeyen
tutulumu veya taşınmasının bozulması veya çev­ mental durum değişikliği ile başvuran hastalarda
redeki esansiyel maddelerin kullanımı ile etkileşim tarama yapılmalıdır.
gibi mekanizmalar yoluyla zarar verebilir. • Düşünülmesi gereken diğer yardımcı tetkikler se­
Oral alım zehirlenme için en yaygın alım yolu ol­ rum glikoz tayini, elektrokardiyografı, arteryel kan
makla birlikte toksinler vücuda inhalasyon, enjek­ gazı, serum elektrolitleri, tam kan sayımı, karaciğer
siyon, transdermal veya oküler emilim veya insuf­ fonksiyon testler, gebelik taraması ve kan etanol
lasyon yolu ile girebilir. konsantrasyonunu içerir.

• KLİNİK ÖZELLİKLER ACİL SERVİS BAKIMI VE


TABURCULUK
Zehirlenmiş hastanın yönetiminde detaylı öykü
alınması çok önemlidir; ancak bilişsel değişim veya • Nadir durumlar dışında zehirlenmiş hastanın re­
ikincil motifler nedeniyle tam değerlendirme elde süstasyonu spesifik bir antidotun uygulanmasın­
etmek zordur. dan ziyade havayolu, solunum ve dolaşımın değer­
• Maruziyetlerin tipi, miktarı, zamanlaması ve yolu­ lendirmesi ile başlar (Tablo 102-3).
nun yanı sıra etkilenen kişi sayısını belirlemek için • Haricen kontamine olan hastalarda giysilerin çıka­
tüm çaba gösterilmelidir. Tanıklar, aile, hastane ka­ rılması ve derinin dikkatle yıkanması önceliklidir
yıtları, acil tıp personeli ile işbirliği yapılması veya ve mümkün olan en kısa zamanda hastaneye gir­
hastanın eşyalarının araştırılması gereklidir. meden önce yapılmalıdır. Kurtarıcılar ve hastane
Tam bir fizik muayene zorunludur ve mental du­ personeli önlük, göz koruması ve maskeleri içeren
rum, pupil boyutu ve reaktifliği, cilt ısısı ve terle- kişisel koruyucu donanım kullanmalıdır.

363
364 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

itj:jojufjiTEMSİL EDEN
Toksidromlar
Yaygın
POTANSİYEL
TOKSİDROM AJANLAR EN YAYGIN BULGULAR EK BELİRTİ VE BULGULAR GİRİŞİMLER
Opioid Eroin Santral sinir sistemi Hipotermi, bradikardi Ventilasyon veya
Morfin depresyonu, miyozis, Solunum arresti, akut nalokson
Oksikodon solunum depresyonu akciğer hasarından ölüm
meydana gelebilir
Sempatomimetik Kokain Psikomotor ajitasyon, Nöbetler, radbomiyoliz, Soğutma,
Amfetamin midriyazis, diyaforez, miyokard infarktüsü, benzodiazepinler
taşikardi, hipertansiyon, Ölüm nöbetler, kardiyak ile sedasyon,
hipertermi arrest, hipertermiden hidrasyon
kaynaklanabilir
Kolinerjik Organofosfatlı tarım Muskarinik etkiler (salya, Bradikardi, miyozis/ Havayolunun
ilaçları lakrimasyon, diyaforez, midriyazis, nöbetler, korunması ve
Karbamat tarım bulantı, kusma, idrar solunum yetmezliği, ventilasyon,
ilaçları yapına, defekasyon, bronş paralizi atropin,
salgılarından artış) Ölüm paraliziden pralidoksim
Nikotinik etkiler (kas kaynaklanan solunum
fasikülasyonları ve arresti, bronş salgılarında
güçsüzlük) artış veya nöbetler ile
meydana gelebilir
Antikolinerjik Skopolamin Mental durum değişikliği, Nöbetler, disritmiler, Fizostigmin
Atropin midriyazis, kuru, kırmızı rabdomiyoliz (uygunsa),
cilt, idrar retansiyonu, Ölüm hipertermi benzodiazepinler
bağırsak seslerinde ve disritmilerden ile sedasyon,
azalma, hipertermi, kuru kaynaklanabilir soğutma,
mukoz membranlar destekleyici tedavi
Salisilatlar Aspirin Mental durum değişikliği, Düşük dereceli ateş, ketonüri Çoklu dozda aktif
Keklik üzümü yağı solunumsal alkaloz, Ölüm akut akciğer hasarı kömür, idrarın
metabolik asidoz, veya serebral ödemden alkalileştirilmesi,
tinnitus, hiperpne, kaynaklanabilir potasyum
taşikardi, diyaforez, replasmanı,
bulantı ve kusma hemodiyaliz
Sedatif-hipnotik Barbitüratlar Bilinç düzeyinde Stupor ila koma, solunum Solunum desteği
Benzodiazepinler baskılanma, konuşma depresyonu, apne,
bozukluğu, ataksi bradikardi
Hiopoglisemik Sülfanilüreler Mental durum değişikliği, Paralizi, konuşmada İV yoldan glikoz
İnsülin diyaforez, taşikardi, bozulma, garip içeren çözeltiler
hipertansiyon davranışlar, nöbetler ve mümkünse
Ölüm nöbetlerden oral besleme, sık
veya davranış glikoz ölçümü,
değişikliklerinden okreotid
kaynaklanabilir
Halüsinojenik Fensiklidin Halüsinasyonlar, disfori, Hipertermi, midriyazis, Genellikle
Lizerjik asid anksiyete bulantı, sempatomimetik destekleyici
dietilamid semptomlar
Psilosibin
Meskalin
Serotonin SSRI'lar l'vlental durum değişikliği, Aralıklı olarak tüm vücutta Soğutma,
Meperidin kas tonusunda artış, titreme benzodiazepinler
Dekstromerofan, hiperretleksi, hipertermi Ölüm hipertermiden ile sedasyon,
monoamin oksidaz kaynaklanabilir. destekleyici
inhibitörs, trisiklik tedavi,
antidepresanlar, siproheptadinin
diğer SSRI'lar teorik yararı
ve anfetamin ile
etkileşen bir dizi
ilaç
BÖLÜM 102 • ZEHİRLENEN HASTALARIN GENEL YÖNETiMİ 365
TABLO 102-2 Serum Düzeyleri Tedaviyi S edasyon, bilinçte körelme veya koma ile başvuran
Etkileyen Maddeler hastalar genellikle güvenli ve makul olarak değer­
Asetoaminofen
lendirilen naloksan (0,2-2,0 mg (JV)) , glikoz (50 mi
Salisilat
%50 dekstroz IV) ve tiamin (100 mg (IV) ile ampi­
rik tedavi almalıdır. Bir benzodiazepin antagonisti
Lityum
olan flumazenilin erişkinlerde ampirik kullanımı
Digoksin
genellikle önerilmez ancak çocuklarda yararlı ola­
Valproat
bilir.
Fenitoin
Hipotansiyon ilk olarak sıvı resüstasyonu ile tedavi
Karbamazepin
edilir, vazopresörler sadece kan basıncı sıvı uygu­
Teofılin
lamasına dirençli olduğuna düşünülmelidir. Vent­
Karbon monoksit
riküler ritim bozuklukları spesifik bir toksin alter­
Methmoglobin
natif bir tedaviyi zorunlu kılmadıkça standart İleri
Metanol
Kardiyak Yaşam Desteği (ACLS) ölçütlerine göre
Etilen glikol
tedavi edilir.
Demir
Benzodiazepinler çoğu toksine maruziyet sonrası
Parakuat nöbetler için ilk sıra tedavidir.

TABLO 102-3 Yaygın Antidotlar: Başlangıç Dozları ve Endikasyonlar


DOZ
ANTİDOT PEDİATRİK ERİŞKİN ENDİKASYON
Asetilsistein PO 140 mg/kg yükleme, takiben her 4 saatte bir PO 70 mg/kg, Asetaminofen
toplam 17 do
Veya
IV 150 mg/kg yükleme (60 dakikada), takiben 4 saatte İV 50
mg/kg ve sonra 16 saatte İV 150 mg/kg
Aktif kömür PO 1 gr/kg 50-100 gr Çoğu oral alınan zehir
Antivenom Fab Başlangıçta I saatte IV 4-6 ampül; ilerleyici semptomları Çıngıraklı yılan
kontrol etmek için tekrarlanabilir
Kalsiyum klorür %10 (27.2 IV 0,2-0,25 mi/kg IV 10 mi Kalsiyum kanal antagonitler
mg elementer kalsiyum)
Kalsiyum glukonat %10 (p İV 0,6-0,8 mi/kg İV 10-30 mi Hipermagnezemi
mg/ml elementer kalsiyum) Hipokalsemi
Siyanür antidot kit
Amil nitrit Tipik olarak kullanılmaz Oksijen haznesine veya Siyanür
ventilasyon torbasında 1
ampül, 30 sn açık 30 sn kapalı Hidrojen sodyum
İV 10 mi
Sodyum nitrit İV 0.33 ml/kg
(%3 çözelti) İV 50 ml
Sodyum tiyosülfat İV 1.65 mi/kg
(%25 çözelti)
Deforaksamin İM 90 mg/kg (max. 1 g) İM 2 gr Demir
veya veya
İV 15 mg/kg/saat İV 15 mg/kg/saat
(max. 1 gr/gün) (maksimum doz, 6-8 gr/gün)
(Devam Ediyor)
366 KISIM 12·TOKSİKOLOJİ

lffl:JiıjufQ Yaygın Antidotlar: Başlangı� Dozları ve Endikasyonlar (Devamı)


DOZ
ANTİDOT PEDİATRİK ERİŞKİN ENDİKASYON
Dekstroz (glikoz) İV 0,5 g/kg İV 1 gr/kg) İnsülin
Oral hipoglisemikler
Digoksin Fab
Akut İV 1-2 ampül İV 5-10 ampül Digoksin ve diğer kardiyak
steroidler
Kronik İV 1-2 ampül İV 3-6 ampül Kardiyoaktif steroidler
Etanol (%10 IV uygulama İV 10 mi/kg (30 dakikada), İV 10 mi/kg (30 dakikada), Etilen glikol
için sonra 1.2 mi/kg/saat sonra 1.2 mi/kg/saat* Metanol
Folik asit/lökovorin İV 1-2 mg/kg, 4-6 saatte bir İV 1-2 mg/kg, 4-6 saatte bir Metotreksat (sadece
lökovorin)
Fomepizol İV 15 mg/kg, sonra 12 İV 15 mg/kg, sonra 12 saatte bir Metanol
saatte bir 10 mg/kg 10 mg/kg Etilen glikol
Disülfıram-etanol etkileşimi
Flumazenil İV O.Ol mg/kg İV 0.2 mg/kg Benzodiazepinler
Glukagon İV 50-150 mcg/kg İV 3-10 mg Kalsiyum kanal antagonistleri
P-blokörler
Hidroksikobalamin İV 70 mg/kg (5 gramı geçmeden, 30 dakikada; 3 kez tekrar Siyanür
edilebilir.
Sodyum tiyosülfat ile birlikte uygulanır
iV lipid emülsiyon %20 İV bolus 1.5 mi/kg (1 İV bo]us 100 mi (1 dakikada); IV bupivakain
dakikada; 5 dakika takiben İV 400 mi (20 Kalsiyum kanal antagonistleri
aralıklar ile iki kez dakikada) ve P-blokörler için
tekrarlanabilir); takiben kurtarma tedavisi
İV 0.25 mi/kg
Metilen mavisi İV 1-2 mg/kg İVl-2 mg/kg Okside edici kimyasallar
Yeni doğanlar: 0.3-1 mg/kg (nitritler, benzokain,
sülfanomidler
Okreotid SC l mcg/kg, 6 saatte bir SC 50-100 mcg, 6 saatte bir Oral hipoglisemik ajan alımı
sonrası dirençli hipoglisemi
Nalokson Gerektiği kadar; tipik Gerektiği kadar; tipik başlangıç Opioid
başlangıç dozu İV O.Ol dozu İV 0.4-2 mg Klonidin
mg
Fizostigmin İV 0.02 mg/kg İV 0.5-2 mg (2-5 dakikada) Anti-olinerjik ajanlar (siklik
antidepresanlar değil)
Pralidoksim (2-PAM) İV 20-40 mg/kg (5-10 dk); İV 1-2 gr (5-10 dk); takiben 500 Kolinerjik ajanlar
takiben 20 mg/kg/saat mg/kg/saat infüzyon
in füzyon
Protamin 1 mg 100 ünite fraksiyone olmayan heparini nötralize eder Heparin
İV 0,6 mg/kg (ampirik) İV 20-50 (ampirik doz)
Piridoksin İzoniazidin miktarı biliniyorsa alınan grama gram İzoniazid
İV 70 mg/kg (max. 5 gr) İV 5 gr Gyromitra esculenta
Hidrazin
Sodyum bikarbonat İV bolus 1-2 mEq/kg; İV bolus 1-2 mEq/kg; takiben Sodyum kanal blokörleri
takiben İV infüzyon 2 İV infüzyon 2 mEq/kg/saat İdrarın alkalizasyonu için
mEq/kg/saat
(Devam Ediyor)
BÖLÜM 102 • ZEHİRLENEN HASTALARIN GENEL YÖNETİMİ 367
TABLO 102-3 Yaygın Antidotlar: Başlangıç Dozları ve Endikasyonlar (Devamı)
DOZ
ANTİDOT PEDİATRİK ERİŞKİN ENDİKASYON
Tiamin İV 5-10 mg İV 100 mg Wernicke sendromu
Yaş beriberi
Vitamin Ki PO 1-5 mg/gün PO 20mg/gün Antikoagülan fare zehiri

• Oküler maruziyetler izotonik kristaloidler kullanı­ runmuyorsa veya hasta aktif olarak kusuyorsa aktif
larak bolca yıkanarak tedavi edilir. Oküler anestetik kömür kullanılmamalıdır.
uygulanması dekontaminasyonu kolaylaştırabilir. • Birden çok dozda aktif kömür teofilin, karbamaze­
• GI dekontaminasyon için üç genel yöntem toksin­ pin, fenobarbital, kinin ve dapson klirensini iyileş­
lerin bağırsaktan uzaklaştırılmasını, midede tok­ tirebilir.
sinlerin bağlanmasını ve bağırsaklardan geçişin • Ozmotik katartikler (1 gr/kg %70 sorbitol veya 4
güçlendirilmesini içerir. mg/kg %10 magnezyum sitrat) aktif kömürün ilk
• İpeka şurubu artık rutin olarak önerilmemektedir dozu ile birlikte verilebilir, ancak tek başına AK
ve sadece zehirlenme merkezinin talimatı doğrul­ kullanımına kıyasla sonuçları iyileştirdiğini des­
tusunda nadir durumlarda kullanılmalıdır. tekleyen kanıt yokur. Katartik kullanımının kont­
• Orogastrik lavaj ölümcül potansiyele (toksin ve doz rendikasyonları <5 yaş, oral kostik alımı, bağırsak
tarafından belirlenir) sahip toksinlere saklanır. Ge­ obstrüksiyonu, böbrek yetmezliği ve ciddi diyare
nellikle oral alımdan sonraki 1 saat içinde olmak yaptığı bilinen maddeler ile zehirlenmeyi içerir.
üzere zamanında uygulandığında etkinliği artar. • Tam bağırsak temizliği yavaş salınımlı ürünlerin,
Kontrendikasyonları korumasız havayolu, kostik ağır metallerin, dolgu/paket ile taşınan ilaçların
madde veya hidrokarbon alımını veya orogastrik veya bezoar oluşturduğu bilinen ajanların elimi­
tüpün yan girişlerine uymak için çok büyük olduğu nasyonunu artırabilir. Rektal çıkış berrak hale gele­
bilinen hapların alımını içerir. ne dek NG yoluyla polietilen glikol (erişkinde 1,5-
• Aktif kömür (1 gr/kg veya 10: 1 AK: ilaç oranı; han­ 2,0 1/saat, 6-12 yaş arası çocuklarda (1,0-1,5 1/saat,
gisi fazla ise) GI kanalı dekontamine etmek için en ve 6 yaşından küçük çocuklarda 0,5 1/saat) verin.
yaygın kullanılan ajandır ve bağırsak lümenindeki • Dekontaminasyonla birlikte veya takiben eliminas­
maddeleri bağlayarak çalışır. Aktif kömür çoğu or­ yonu güçlendirmek için idrar alkalizasyonu ve he­
ganik ve bazı inorganik maddeleri bağlayacaktır. modiyaliz gibi spesifik teknikler endike olabilir.
• Aktif kömürün yararı genellikle ilaçtan hemen • Zehirlenme veya potansiyel toksik maruziyet son­
sonra (1 saate kadar) uygulandığında daha yük­ rası asemptomatik hastaların gözlem süresi de­
sektir ancak bu zaman dilimi dışındaki yararı kesin ğişken ve toksine spesifiktir. Uzman görüşü veya
olarak dışlanamaz. tedaviye yardımcı olması için bölgesel bir zehir
• Uyanık ve işbirliği yapan hastalar aktif kömürü içe­ danışma merkezi veya tıbbi toksikoloji uzmanına
bilir; alternatif olarak bir NG tüp yolu ile verilebilir. danışmak gerekli olabilir.
Orogastrik lavaj kullanılıyorsa, OG tüp çıkarılma­ İstemli zehirlenme bulunan tüm hastalar tıbbi açı­
dan bir doz aktif kömür verilmelidir. dan stabil hale geldikten sonra psikiyatrik muaye­
• Alınan maddenin kömüre bağlanmadığı biliniyor­ neye yönlendirilmelidir. Pediatrik zehirlenmeler
sa, kostik veya uçucu maddeler için, havayolu ko- sosyal görevlilerin incelemesini gerektirebilir.
368 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

ANTİKOLİNERJİKLER
103 O.JohnMa
TABLO 103-l Muskarinik ve Antimuskarinik
Etkiler
Çeviri: Buğra İlhan ANTAGONİZMA
MUSKARİNİK VEYA
ETKİLERİN ANTİMUSKARİNİK
EPİDEMİYOLOJİ ORGAN UYARILMASI ETKİ
Beyin Kompleks Kompleks etkileşimler,
• Antikolinerjik toksisite fenotiyazinler, midriyatik­ etkileşimler, belleği bozar,
ler, iskelet kası gevşeticiler, antihistaminikler (özel­ bellekte olası artış ajitasyon, deliriyum,
likle difenhidramin), antidepresanlar, antispazmo­ halüsinasyon, ateşe
neden olur
tikler ve anti-parkinson ilaçların yaygın kullanım
nedeniyle karşılaşılır. Göz Pupil konstriksiyonu Pupiller geniler
(miyozis), (midriyazis),
Jimsonweed antikolinerjik toksisite ile ilişkili bir intraoküler akomodasyon kaybı,
bitkidir. basınçta görme bulanıklığı,
azalma, gözyaşı intraoküler basınçta
üretiminde artış artma
PATOFİZYOLOJİ
Ağız Tükürük üretiminde Tükürük üretiminde
Etki mekanizması muskarinik reseptörlerin (esas artış azalma, kuru mukoz
olarak beyinde), nikotinik reseptörlerin, veya her membranlar
ikisinin blokajını içerir. Bu ajanların klinik etkile­ Akciğerler Bronkospazm, bronş Bronkodilatasyon
ri parasempatik sinir sistemi (periferik etkiler) ve sekresyonlarında
beyindeki (santral etkiler) bozukluklardan kaynak­ artış
lanır. Kalp Bradikardi, yavaş Taşikard,
atriyoventriküler atriyoventriküler
İlaç emilimi oral alım, sigara gibi içilmesi veya okü­
iletim iletimde artış
ler kullanım sonrası gelişebilir.
Periferik Vazodilatasyon Vazokonstriksiyon
Tablo 103-1 muskarinik ve antimuskarink etkileri damarlar (ılımlı) (çok hafif)
tanımlar.
Gİ Motiliteyi artırır; Motiliteyi azaltır;
gastrik asit gastrik asit
KLİNİK ETKİLER üretimini artırır, üretimini azaltır
emezise yol açar
Klinik bulgular midriyazis, bağırsak seslerinin
Üriner Mesane Mesane aktivitesini
azalması veya hiç olmaması, kızarık deri, oryantas­ kontraksiyonunu azaltır, idrar
yon bozukluğu, idrar retansiyonu, hipertermi, kuru ve idrar atılımını retansiyonunu
deri ve mukoz membranlar, dizartri, konfüzyon, artırır teşvik eder
ajitasyon ve işitsel veya görsel halüsinasyonlardan Deri Ter üretimini artırır Ter üretimini azaltır
oluşur. (kuru deri) kutanöz
Klinik bulgular Kemik kadar Kuru, Pancar kadar vazodiltasyon
(kırmızı görünüm)
Kırmızı, Tavşan kadar Sıcak, Yarasa kadar Kör, Şap­
kacı kadar Deli ve Pipo kadar Dolu olarak hatırla­
nabilir. di ve takipne bulunabilir ama bunun dışında fizik
• En sık EKG bulgusu sinüs taşikardisidir. Geniş muayene dikkat çekmeyebilir.
kompleks taşidisritmiler ve QT aralığında uzama Ayırıcı tanı vira! ensefalitler, Reye sendromu, kafa
da görülebilir. travması, diğer intoksikasyonlar, nöroleptik malign
sendrom, alkol yoksunluğu, deliryum tremens,
TANI VE AYIRICI TANI akut psikiyatrik bozukluklar ve sempatomimetik
• Tanı esas olarak kliniktir. İzole antikolinerjik toksi­ toksisiteyi içerir.
sitede rutin laboratuar çalışmaları normal olabilir.
Yine de, mental durum değişikliği varlığında elekt­ • ACİL SERVİS BAKIMI VE
rolitler, glikoz düzeyi, toksikoloji taraması ve puls TABURCULUK
oksimetre elde edin.
• Aksine, sempatomimetik toksisite ve deliryum tre­ Tedavi büyük oranda destekleyicidir. Hastaya bir
mens nemli deri ve aktif bağırsak sesleri ile kendini kalp monitörü bağlayın ve intravenöz giriş sağla­
gösterir. Akut psikiyatrik bozukluklarda taşikar- yın.
BÖLÜM 104 • PSİKOFARMAKOLOJİK AJANLAR 369
• Aktif kömür ile GI dekontaminasyon azalan GI KLİNİK ETKİLER
motilite nedeniyle 1 saatlik zaman dilimi dışında
• Hem teröpatik dozlarda hem de aşırı dozda toksisi­
bile yararlı olabilir.
te oluşabilir. Tablolar hafif anti-muskarinik semp­
• Hipertermi ve nöbetleri konvansiyonel önlemler ile
tomlardan (kuru ağız, sinüs taşikardisi) ila şiddetli
tedavi edin. kardiyoyoksisiteye dek değişir.
• Standart antiaritmikler genellikle etkindir ama sı­ • Mental durum değişikliği en yaygın toksisite semp­
nıf la ilaçlardan kaçınılmalıdır. Geniş kompleks tomudur.
taşidisritmileri intravenöz sodyum bikarbonat ile Sinüs taşikardisi en sık disritmidir.
tedavi edin. • Ciddi toksisite hemen her zaman alımdan sonraki
• Ajitasyonu lorazepam gibi benzodiazepinler ile te­ 6 saat içinde görülür ve koma, kalp iletiminde ge­
davi edin. Fenotiyazinlerden kaçınılmalıdır. cikmeler, supraventriküler taşikardi, hipotansiyon,
Fizostigmmin tedavisi tartışmalıdır. Konvansiyo­ solunum depresyonu, prematür ventrikül aımları,
nel tedavi ajitasyon ve deliryumu kontrol etmekte ventriküler taşikardi ve nöbetlerden oluşur.
başarısız olursa düşünün. Başlangıç dozu İV 0,5 ila
2 miligramdır, 5 dakikalık sürede yavaş olarak uy­ TANI VE AYIRICI TANI
gulayın. Etkin olduğunda ajitasyonda 15-20 daki­
• EKG anormallikleri alımdan sonraki 6 saat içinde
kalık bir sürede önemli bir azalma oluşabilir.
• gelişir ve nöbet ve ventriküler disritmiler açısından
Fizostigmin ciddi bradikardi ve asistoliye yol aça­
riskin arttığı hastaları tanımlar. Bununla birlikte,
bilir. Astım, intestinal veya mesane obstrüksiyonu
önemli EKG anormallikleri olmaksızın yaşamı teh­
veya kalp bloğu bulunan hastalarda kontrendike­
dit edici komplikasyonlar oluşabilir.
dir. • Klasik bulgular sinüs taşikardisi, son 40 milisaniye­
• Semptomlar çözülürse hafif antikolinerjik toksisite
de sağ aks deviasyonu (aVR'de pozitif R dalgası ve
bulunan hastaları 6 saatlik gözlem sonrasında ta­
I.derivasyonda negatif S dalgası) ve PR, QRS ve QT
burcu edin. Daha semptomatik hastaları 24 saatlik aralıklarının uzamasını kapsar. Daha seyrek bulgu­
gözlem için yatırın. Fizositigmin alan hastalar ge­ lar sağ dal bloğu ve Brugada kalıbıdır.
nellikle en az 24 saatlik yatışa gereksinim duyar.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
PSİKOFARMAKOLOJİK • IV veya IO erişim sağlayın, sürekli kalp monitori­
104 AJANLAR zasyonu başlatın ve tüm hastalarda EKG çekin.
C. Crawford Mechem • Önerilen laboratuar incelemeleri serum elektrolit­
Çeviri: Buğra İlhan leri, kreatinin, glioz, AKG ve kantitatif serum ase­
taminofen ve aspirin düzeylerininden oluşur.
SİKLİK ANTİDEPRESANLAR • Hastalara üriner kateterizasyon yapılması gerekli
EPİDEMİYOLOJİ olabilir ve üriner retansyionu ve ileusu gidermek
için NG tüp gerekli olabilir.
• Siklik antidepresanlar aşırı dozla ilişkili ölüme en • PO/NG ile 1 gr/kg aktif kömür uygulayın. Alımdan
sık yol açan antidepresanlardır. 2008 yılında, ABD sonraki 1 saat içinde başvuran hastalarda gastrik
zehir kontrol merkezlerine 11 bin maruziyet bildi­ lavaj sonrası aktif kömür düşünün.
rilmişti. • Hipotansiyonu IV/IO yoldan 20 mg/kg artışlarla
izotonik kristaloidler ile tedavi edin. Yanıt yoksa
PATOFİZYOLOJİ sodyum bikarbonat uygulatın. İnatçı hipotansiyo­
nu 1 mikrogram/dk hızında başlayan norepinefrin
• Siklik antidepresanlar ilk nesil antidepresanlardır.
infüzyonu ile tedavi edin ve etki için 30 mikrog­
Düşük teröpatik etkiye, zorlu yan etkileri ve aşırı ram/dakikaya dek titre edin.
dozda şiddetli toksisite oluşturma potansiyeline sa­ • IV sıvılara dirençli hipotansiyon, kalp iletim bo­
hiptirler. zuklukları (uzamış QRS veya Brugada kalıbı) ve
• Farmakolojik etkileri histamin ve alfa-adrenerjik ventriküler disritmi bulunan hastalara sodyum
reseptörlerin antagonizmasına,, norepinefrin ve bikarbonat verin. Başlangıçta 1 ila 2 mEg/kg bolus
serotonin geri alımının inhibsyonunu ve sodyum dozu verin ve hasta düzelene veya pH 7,50 ila 7,55
ve potasyum kanallarının inhibisyonunu içerir. olana dek tekrarlayın; bolus sonrası alkalemiyi de-
3 70 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

vam ettirmek için 2 ila 3 ml/kg/saat hızında sürekli TABLO 104-1 Serotonerjik İlaçlar
infüzyona (l litre %5 dekstroz içine 150 mEq veya
Antidepresanlar
%5 Dekstros %0,45 sf içine 100 mEq) başlatın. Hi­
Monoamino oksidaz inhibitörler; fenelzin, tranilsipromin,
pokalemi gelişebilir ve gerektiğinde tedavi edin. izokarboksazid, pargilin, rasagilin ve selejilin
Anjitasyonu güvenli, sessiz bir çevrede ve benzodi­ Seçici serotonin geri alım inhibitörleri; fluoksetin, sertalin,
azepinlerle tedavi edin. paroksetin, fluvoksamin, sitalopram ve essitalopram
• Nöbetleri lorazepam veya diazepam ve takiben Siklik antidepresanlar; amitriptilin, klomipramin,
desipramin, doksepin, imipramin, nortriptilin, protriptilin
inatçı olgularda 15 mg/kg iV fenobarbital ile tedavi
ve trimipramin
edin. Hipotansiyon gelişebilir. İnatçı olgularda bir Çeşitli; tradodon (orta güçte), bupropiyon
nöromüsküler bloke edici ajanla paralizi ve takiben
Diğer Ajanlar
sürekli antikonvüJzan tedavi düşünün; bu olgular­
da sürekli elektroensefalograik monitorizasyon ge­ Amantadin (düşük güç) L-triptofan ve 5-hidroksifan
(yüksek güç)
reklidir. Amfetaminler (orta güç) Lizerjik asit dietilamid (orta
Sinüs taşikardisi, izole PR uzaması veya birinci de­ güç)
receden AV blok bulunan hastalarda tedavi gerekli Bromokriptin (düşük güç) Meperidin (yüksek güç)
değildir, ancak asemptomatik veya minimal toksik Buspiron (orta güç) Meskalin (orta güç)
hastalarda QRS süresi 100 milisaniyeden uzunsa Karbamazepin (düşük Metoklopramid (düşük güç)
güç)
sodyum bikarbonat düşünün. Kokain (orta güç) Pentazosin (düşük güç)
Ventriküler disritmileri sodyum bikarbonat ile Dekstrometorfan (yüksek Pergolid (düşük güç)
tedavi edin. Lidokain ikinci sıra ajandır. Anstabil güç)
taşidisritmiler için senkronize kardiyoversiyon uy­ Fentanil ( orta güç) Rezerpin (düşük güç)
gundur. Levadopa (orta güç) St John ilacı (orta güç)
Linezolid (yüksek güç) Sumatriptan ve ilişkili triptanlar
Torsades de pointesi 2 gram (çocuklarda 50 mg/kg) (yüksek güç)
iV magnezyum sülfat ile tedavi edin. Lityum (yüksek güç) Tramadol (yüksek güç)
6 saatlik gözlem sonrası asemptomatik olmaya de­
vam eden hastalara toksikolojik nedenler ile yatış
gerekmez. Tüm semptomatik hastaları monitörlü Atipik antidepresanların siklik antidepresanlarda
bir yatağa ve orta ila şiddetli toksisite bulunan has­ görülen EKG iletim anormalliklerine ve kardiotok­
taları YBÜ'ne yatırın. sisiteye neden olması daha düşük olasılıktır.
Daha yeni antidepresanlar (bupropiyon hariç)
ATİPİK ANTİDEPRESANLAR, MAOI ve siklik antidepresanlardan daha yüksek
SEROTONİN GERİ ALIM güvenlik sınırlarına sahiptir. Bununla birlikte, yine
İNHİBİTÖRLERİ VE SEROTONİN de ölüme yol açabilir.
SENDROMU
• TRAZODON
EPİDEMİYOLOJİ
KLİNİK ETKİLER
Bu daha yeni antidepresanlar farmakolojik aktvitesi
daha seçici olan ve aşırı dozlarının klinik tabloları Advers etkiler ortostatik hipotansiyon, sedasyon,
monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) ve siklik priyapism ve karaciğer toksisitesini içerir.
antidepresanlardan farklı olan heterojen bir grup Kardiyak disritmiler sinüs arrestini, sinüs bradi­
oluşturur. Daha düşük toksisite ve daha az ölümle kardisini, AV blokları, tam kalp bloğu, atriyal fib­
birliktedirler. rilasyon, prematür ventrikül atımları ve torsades de
pointes'ten oluşabilir.
EKG bulguları sinüs bradikardisi ve taşikardi ve
PATOFİZYOLOJİ
QT uzamasından oluşur.
Atipik antidepresanların etki mekanizması muhte­ 2 gramın altındaki izole alımlarda akut alımı taki­
melen negatif geri bildirim döngülerinin kesintisi ben ortalama bir erişkinde ciddi toksisite beklen­
veya nörotransmitter geri alımının inhibisyonun­ mez.
dan oluşur. Akut alımı takiben, en sık semptom SSS depresyo­
Nerede ise tüm ajanlar serotoninerjik aktviteye nudur. Diğer nörolojik smeptomlar ataksi, sersem­
sahiptir ve özellikle diğer serotoninerjik ajanlarla lik, koma ve nöbetlerden oluşur.
kombine edildiğinde serotonin sendromu üretebi­ Yaygın olarak bildirilen GI şikayetler bulantı, kusma
lir (Tablo 104-1). ve spesifik olmayan karın ağrısından oluşur.
BÖLÜM 104· PSİKOFARMAKOLOJİKAJANLAR 371
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK Nöbetleri bezodiazepinler ve gerekli olduğunda fe­
nobarbital (15 miligram/kg) ile tedavi edin.
12 elektrotlu EKG çekin ve tüm hastalarda kardiyak
Nöbet, inatçı sinüs taşikardisi veya letarji bulunan
monitorizasyon başlatın.
tüm hastaları yatırın. Normal salınımlı bupropiyon
Tek doz aktif kömür uygulayın. 2 gramın üstünde
alan asemptomatik hastalar taburcu edilmeden
trazodon alımından sonraki 1 saat içinde veya ya­
önce 8 saat gözlenmelidir. 450 miligramdan fazla
nında ek toksik maddeler alımı ile başvuran hasta­
geç salınımlı bupropiyon alan erişkinlerde 24 saate
lara gastrik lavajı takiben aktif kömür uygulayın.
• varan daha uzun süreli monitorizasyon gereklidir.
Hipotansiyonu izotonik IV sıvılar ile tedavi edin,
takiben dirençli şok için norepinefrinle tedavi edin.
Torsades de pointesi IV magnezyum sülfat veya de­ • MİRTAZAPİN
fibrilasyon ile tedavi edin. KLİNİK ÖZELLİKLER
6 saat süreyle asemptomatik kalan hastalar gerekli
herhangi bir psikiyatrik inceleme sağlanarak tabur­ Mirtazapin aşırı dozda sınırlı toksisiteye sahiptir.
cu edilebilir. Belirti ve bulgular sedasyon, konfüzyon, sinüs taşi­
Alımdan sonra 6 saatten uzun süre devam eden kardisi ve hafif hipertansiyondan oluşur.
nörolojik ve/veya kardiyak semptomları bulunan Koma ve solunum depresyonu riski yüksek dozlar­
hastaları monitörlü bir yatağa yatırın. da ve mirtazapin diğer sedatif ilaçlar ile kombine
edildiğinde en yüksektir.
• BUPROPİYON
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
KLİNİK ÖZELLİKLER
İzole mirtazapin aşırı dozları genellikle destekleyici
Advers etkiler ağız kuruluğu, sersemlik, ajitasyon, bakım ile tedavi edilir.
bulantı, baş ağrısı, konstipasyon, tremor, anksiyete, • 1 gram/kg aktif kömür uygulayın ve yüksek dozlar­
konfüzyon, görme bulanıklığı ve motor aktivitede dan sonra veya birlikte alınan maddeler varlığında
artışı içerir. Ani kesilmesi teorik olarak nöroleptik erken uygulanabiliyorsa gastrik lavaj düşünün.
malign sendromu başlatma riski taşıyabilir. • Yaşamı tehdit eden kardiyak toksisite nadir olsa da
Bupropiyon düşük teröpatik indekse sahiptir ve semptomatik hastaları monitörlü bir yatağa yatırın.
toksisie 450 mg/gün olan maksimum teröpatik Asemptomatik hastalar 8 saatlik gözlem sonrasın-
doza eşit veya hafifçe daha yüksek dozlarda oluşa- da taburcu edilebilir.
1 •1•
uııır.
• Aşırı dozda en yaygın semptomlar ajitasyon, ser­
• SEÇİCİ SEROTONİN GERİ ALIM
semlik, tremor, bulantı, kusma, uyuşukluk taşikar­
di ve hipertermiden oluşur. İNHİBİTÖRLERİ
Sinüs taşikardisi en yaygın EKG bulgusudur. EPİDEMİYOLOJİ
Karışık aşırı dozlarda hipotansiyon gelişebilir ve hi­
pertansiyon da oluşabilir. Günümüzde ABD'de bulunan seçici serotonin geri
Koma ve kardiyak arrest ciddi aşırı dozlarda mey­ alım inhibitörleri (SSRI) fluoksetin, sertralin, pa­
dana gelebilir. roksetin, fluvoksamin, sitalopram ve essitalopram­
• Nöbetler diğer atipik antidepresanlardan daha sık dır ve grup oalrak yüksek teröpatik-toksik doz ora­
oluşur ve asemptomatik hastalarda da meydana ge­ nına sahiptir.
lebilir.
Laboratuar çalışmaları bazen gözlenen hipokalemi KLİNİK ÖZELLİKLER
dışında genellikle normaldir. • En ciddi advers etki serotonin sendromudur.
Diğer yan etkiler baş ağrısı, sedasyon, insomniya,
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK baş dönmesi, güçsüzlük veya halsizlik, tremor, si­
• Tüm olgularda jeneralize nöbet bekletin. nirlilik, bulantı, kusma, diyare, konstipasyon ve
iV damar yolu açın ve kardiyak ritmi monitorize anoreksiden oluşur. Distonik reaksiyonlar, akataz­
edin. ya, diskinezi, hipokinezi ve parkinsonyan semp­
Alımdan sonraki bir saat içinde yapılabiliyorsa GI tomlar gelişebilir.
dekontaminasyon uygulatın. Geç salınımlı ürün­ Çoğu hasta aşırı dozu takiben asemptomatik ka­
lerle aşırı dozda tam bağırsak irrigasyonu yararlı lır ama bulantı, kusma, sedasyon, tremor ve sinüs
olabilir. taşikardisi gelişebilir. Sinüs bradikardisi fluvoksa-
3 72 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

min aşırı dozlardında daha sık görülür. Sitalopram düşünün. Geç salınımlı preparatların masif alımı
alımlarında QRS ve QT uazaması bildirilmiştir. durumlarında tam bağırsak irrigasyonunu düşü­
Çoğu olguda, EKG anormallikleri 24 saatte kade­ nün.
meli olarak düzelir. • Nöbetleri benzodiazepinler ile tedavi edin.
• Yaşamı tehdit eden komplikasyonlar sık değildir. • Hipotansiyonu iotonik kristaloidler ve dirençli ol­
Yüksek risk altındaki hastalar altta yatan nöbet bo­ gularda direkt etkili alfa agonistler ile tedavi edin.
zukluğu, serotonin sendromu semptomları ve karı­ • Tüm hastaları en az 6 saat ve uzatılmış salınımlı
şık ilaç aşırı dozu bulunan hastalardan oluşur. preparat alımı bulunan hastaları daha uzun süre
gözleyin. Semptomatik tüm hastaları monitörlü bir
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK yatağa yatırın.
• SSRI aşırı dozlarında genellikle tek gerekli olan
destekleyici bakımdır. SEROTONİN SENDROMU
Semptomatik hastalarda damar yolu açın ve kalp PATOFİZYOLOJİ
monitorizasyonu başlatın.
• Serotonin sendromu ölümcül olma potansiyeline
• Çoğu alımlarda tek doz aktif kömür uygulayın.
• sahip, kognitif bozukluk ve otonomik ve nöromüs­
Nöbetleri benzodiazepinler ile tedavi edin.
• küler disfonksiyon ile karakterize, serotoninerjik
Hastalan 6 saat gözleyin. Alımdan 6 saat sonra de­
ilaçlara karşı gelişen bir ilaç reaksiyonudur.
vam eden taşikardi veya letarji bulunan hastalar
Serotonin sendromuna serotonin iletimini artıran
veya EKG iletim bozuklukları bulunan hastaların
herhangi bir ilaç veya ilaç kombinasyonu neden
yatışı gereklidir.
olabilir.

SEÇİCİ SEROTONİN/
KLİNİK ÖZELLİKLER
NOREPİNEFRİN GERİ ALIM
İNHİBİTÖRLERİ Kognitif ve davranışla ilişkili bulgular konfüzyon,
ajitasyon, koma, anksiyete, hipomani, letrji, nöbet­
EPİDEMİYOLOJİ ler, insomina, halüsinasyonlar ve sersemlikte olu­
• şur.
ABD'de bulunan serotonin/norepinefrin geri alım
Otonomik bulgular hipertermi, diyaforez, sinüs
inhibitörleri venlafaksin, desvenlafaksin ve du­
taşikardisi, hipertansiyon veya hipotansiyon, ta­
loksetindir. Advers etkileri SSRI'larda görülenlere
kipne, dilate veya reaktif olmayan pupiller, kızarık
benzerdir.
deri, diyare, ve salyadan oluşur.
• Nöromüsküler bulgular miyoklonus, hiperrefleksi,
KLİNİK ÖZELLİKLER kas sertliği, tremor, hiperaktivite, ataksi, titreme,
• Venlafaksin hipertansiyon oluşturabilir. Dulokse­ Babinski bulgusu, nistagmus, opistotonus ve tris­
tin bulantı, baş dönmesi ve kusma yapabilir. mustan oluşur.
• Akut aşırı dozda, her 3 ilaçta taşikardi, hipertan­
siyon, diyaforez, tremor ve midriyazise neden ola­ TANI VE AYIRICI TANI
bilir. Mental durum değişikliği sıktır. Bu ilaçların • Tanı diğer psikiyatrik ve tıbbi durumların dışlan­
aşırı dozunda jeneralize nöbetler SSRI'lardakinden masından sonra kliniğe dayanarak konur.
sıktır ve alımdan kısa süre sonra oluşabilir.
• EKG anormallikleri sinüs taşikardisi, QRS genişle­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
mesi ve QT uzamasından oluşur.
• Tedavi devam eden tüm serotoninerjik ajanların
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK kesilmesi ve destekleyici bakım sağlanmasmdan
oluşur.
• Bu ajanların aşırı dozuyla deneyim azdır. Toksik • Maksimum 32 mg olmak üzere yanıt alınmazsa 2
etkiler aniden ortaya çıkabilir. saatte bir tekrarlayarak PO yoldan 4-12 mg dozun­
• Damar yolunu açın ve kalp monitorizasyonu başla­ da siproheptadin gibi bir anti-serotoninerjik ajan
tın. uygulamayı değerlendirin. Yanıt veren hastalara 48
• Tek doz aktif kömür uygulayın ve büyük miktar­ saat süreyle 6 saatte bir 4 mg PO verilir. Klorpro­
larda alımdan sonra erken başvur ile gastrik lavaj mazin de kullanılabilir.
BÖLÜM 104 • PSİKOFARMAKOLOJİK AJANLAR J 73
Kas sertliği, nöbetler veya hipertermi bulunan tüm saldırganlık, kon füzyon, hipertermi ve trismus sap­
hastaları rabdomiyoliz ve/veya metabolik asidoz tanabilir.
gelişimi açısından izleyin. Şiddetli toksisiteye koma, nöbetler, bradikardi, hi­
Serotonin sendromu bulunan tüm hastaları hasta­ poksi, hipertermide şiddetlenme ve hipotansiyon
neye yatırın. eşlik edebilir. Ölümler genellikle çoklu organ yet­
mezliğinden kaynaklanır.
MONOAMİN OKSİDAZ
İNHİBİTÖRLERİ TANI VE AYIRICI TANI
EPİDEMİYOLOJİ MAOI aşırı dozunun tanısı kliniktir.
Laboratuar testleri ayırıcı tanıda yardımcı olabilir
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) ilk sınıf ve hipoksi, rabdomiyoliz, böbrek yetmezliği, hi­
antidepresanlardır. Günümüzde kullanımları ati­ perkalemi, metabolik asidoz, hemoliz ve dissemine
pik veya dirençli depresyon olguları ve bazı Parl<İn­ intravasküler koagülasyon dahil olası komplikas­
son hastaları ile sınırlıdır. yonları saptar. Lökositoz ve trombositopeni yay­
MAOI'leri düşük teröpatik indekse sahiptir ve tira­ gındır.
min reaksiyonları, serotonin sendromu ve ölümcül En sık EKG anormalliği sinüs taşikardisidir, T dal­
potansiyelde ilaç etkileşimlerine yol açabilir. ga değişiklikleri de görülebilir.
Ayırıcı tanı hiperadrenerjik durumun diğer neden­
PATOFİZYOLOJİ lerini, mental durum değişikliğini ve kas sertliğini
• içerir (Tablo 104-2).
Monoamin oksidaz norepinefrin, dopamin, seroto­
nin ve tiramini inaktive eden hücre içi bir enzimdir.
İnhibisyonu presinaptik sinir uçlarında nörotrans­
mitterlerin birikimine ve diyetle alınan aminlerin
sistemik yararlanımında artışa yol açar.
Toksisite tiramin içeren gıdaların alımı, ilaç etkile­
şimleri veya aşırı dozdan kaynaklanır.

TABLO 104-2 Monoamin Oksidaz


KLİNİK ÖZELLİKLER
İnhibitörlerinin Aşırı Alımının
Tiramin reaksiyonları eski et ve peynir gibi gıda­ Ayırıcı Tanısı
larda bulunan tiramin alımından 15 ila 90 dakika İntoksikasyonlar Medikal İlaç yan etkileri
içinde gelişir. Semptomlar şiddetli baş ağrısı, hi­ Amfetaminler durumlar Distonik
pertansiyon, diyaforez, midriyazis, ense sertliği, Antimuskarinikler Sıcak çarpması reak�ıyonlar
Katyon Hipoglisemi Malign hipertermi
solukluk, nöromüsküler eksitasyon, palpitasyonlar
Kokain Hipertıroıdizm Seratonin
ve göğüs ağrısından oluşur. Ölüm olayları bildiril­ Metilfenidat Feokromasitoma sendromu
miştir. MDMA (3,4 meti- Tiramin
Enfeksiyon
MAOI'leri dahil ilaç etkileşimleri hiperadrenerjik lendioksimetam­
hastalıkları
reaksiyonu
durumla veya serotonin sendromu ile sonuçlanabi­ fetamin)
Ensefalit
Spontan
Fensiklidin hipersensitivite
lir. Klinisyenler son 2 hafta içinde MAOI'leri almış Menenjit
Fenilpropanolamin krizi
olan hastalara ilaç uygularken dikkatli olmalıdır. Striknin
Kuduz
Nöroleptik malign
• Toksisitenin ortaya çıkışı alımdan sonra 6 ila 12 Sepsis
Teofılin sendrom
Tetanoz
saat gecikebilir ve 24 saate dek uzayabilir. Trisiklik
Psikiyatrik
Aşırı dozun ilk semptomları baş ağrısı, ajitasyon, antidepresanlar
durumlar
(erken)
irritabilite, bulantı, çarpıntı ve tremordan oluşur. Letal katatoni
Toksisite bulguları sinüs taşikardisi, hiperrefleksi, Çekilme
durumları
hiperaktivite, fasikülasyonlar, midriyazis, hiper­ Etanol (ddiryum
ventilasyon, nistagmus ve jeneralize kızarıklıktan tremens)
oluşur. Sedatif hipnotikler
• Daha şiddetli olgularda kas sertliği, diyaforez, gö­ Klonidin
�-blokörler
ğüs ağrısı, hipertansiyon, diyare, halüsinasyonlar,
374 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • İzole aşırı doz nadiren ölümcüldür ve çoğu hastada
hafifila orta şiddette semptomlar gelişir.
• Acil servis yönetimi destekleyici bakım ve kompli­
kasyonların tedavisinden oluşur.
• IV/IO erişimi sağlayın, kalp monitorizasyonu baş­ PATOFİZYOLOJİ
latın ve oksijen desteği verin. • Tüm anti-psikotikler SSS dopamin reseptörlerine
• Alımdan sonra bir saat içinde uygulanabilecekse bağlanır ve inhibe eder. Bu ise dopamin üretimi ve
tüm önemli maruziyetlerde gastrik lavaj önerilir. salgısında azalma ile birlikte dopamin reseptör blo­
Gastrik lavaj sonrasında veya başvuru 1 saatten kajı ile sonuçlanır.
uzun süre gecikmişse tek dok aktif kömür uygula­ • Bazı anti-psikotikler histamin, muskarin, alfa-ad­
yın. renerjik ve serotonin reseptörlerine bağlanır.
• Ani hipotansiyon potansiyeli nedeniyle hipertan­
siyomı kısa etkili parenteral antihipertansif ajanlar
KLİNİK ÖZELLİKLER
ile tedavi edin: hipertansiyon kontrol altına alınan
dek 10 ila 15 dakika aralıklarla 2,5-5,0 mg IV fen­ • Teröpatik dozlarda advers etkiler gelişebilir ve akut
tolamin bolusları düşünün. Alternatif olarak 0,25 distoni, akatazi, parkinsonizm, tardif diskinezi ve
ila 1,0 mikrogram/kg/dakika hızında başlanıp etki nöroleptik malign sendromu içerir.
için titre edilerek sürekli nitroprussit infüzyonu uy­ • Akut distoni yüz, dil, boyun, gövde veya ekstremite
gulanabilir. kaslarının aralıklı, koordine olmayan, istemsiz ka­
• Anjinal göğüs ağrısını rahatlatmak için ve miyo­ sılmaları ile karakterizedir.
kardiyal iskemi bulguları bulunan hastalara nitrog­ • Akatazi anti-psikotik dozundan dakikalar veya
liserin verin. günler sonra oluşan veya artan öznel motor huzur­
• Hipotansiyonu izotonik kristaloid bolusları ve taki­ suzluk hissidir.
ben norepinefrin ile tedavi edin. • Parkinsonizm geç bir etkidir ve dişli çark tipi kas
• Ventriküler disritmileri lidokain ve prokainamid sertliği, tremor, maske yüz, dengesiz yürüyüş, bra­
ile tedavi edin. dikinezi veya akinezi ve kognitifbozuklukla karak­
• Bradikardi için atropin, izoproterenol veya dobuta­ terizedir.
min verin ve kalp pili düşünün. • Tardif diskinezi geç başlangıçlı, sıklıkla geri dönüş­
• Nöbetleri lorazepam veya diazepam ile tedavi edin. süz, ekstra-piramidal sendromdur ve ağrısız, stero­
Status epileptikus için vekuronyum gibi depolari­ tipik, tekrarlayıcı yüz hareketleri ile karakterizedir.
zan olmayan nöromüsküler ajanlar ile kas paralizis • Nöroleptik malign sendrom nadir ama ölümcül
ve genel anestezi gereli olabilir. Paralize edilen has­ potansiyele sahip, sıklıkla tedavinin başlangıcın­
talarda elektroensefalografik izlem gereklidir. dan kısa süre sonra veya doz ayarlamasından sonra
• Hipertermiyi kas hiperreaktiviesini azaltmak için başlayan bir komplikasyondur. Ateş, kas rijiditesi,
benzodiazepinler ve buharlaşmaya dayanan soğut­ otonomik disfonksiyon ve mental durum değişikli­
ma yöntemleri veya buz banyoları ile tedavi edin. ği ile karakterizedir.
Benzodiazepinlere dirençli yaygın rijidite için kas • SSS depresyonu yaygındır ve letarji, ataksi, dizart­
paralizisini düşünün. Diğer önlemlere dirençli hi­ riden konfüzyon ila komaya dek bir yelpaze oluştu­
pertermi için dantrolen düşünülebilir: dozu her 6 rabilir. Solunum depresyonu çoklu ilaç aşırı dozla­
saatte bir IV olarak uygulanan 0,5 ila 2,5 mg/kilog­ rında daha yaygındır.
ramdır. • Karışık aşırı dozlarda paradoksal ajitasyon ve deli­
• İstemli olarak aşırı doz alan tüm hastaları ve 1 mg/ riyum oluşabilir.
kg'dan fazla istemsiz alım bulunan tüm hastaları • Aşırı dozların %l'inde nöbetler oluşabilir ve loksa­
YBÜ'ne yatırın. < 1 mg/kg istemsiz alım bulunan pin, klozapin ile daha sıktır.
hastaları monitörlü yatağa yatırın. Asemptomatik • Hastalar taşikardi, kuru mukoz membranlar ve
hastalar en az 24 saat izlenmelidir. deri, midriyazis, azalan bağırsak sesleri, üriner re­
tansiyon, deliriyum ve hipertermi dahil antikoli­
• ANTİPSİKOTİKLER nerjik toksisite ile başvurabilir.
• Kardiyovasküler tablolar sinüs taşikardisi ve ortos­
EPİDEMİYOLOJİ tatik hipotansiyonu içerir.
• Anti-psikotikler psikoz semptomlarının yanı sıra • EKG değişiklikleri PR, QRS ve QT uzamasını, ST
bulantı ve kusma, çeşitli tiplerde baş ağrıları, hıç­ depresyonunu, T dalga düzleşmesini ve QRS fron­
kırık ve istemsiz motor hastalıkların tedavisinde tal düzlem aksının son 40 milisaniyesinin sağa kay­
kullanılan bir grup ilaçtır. masını içerir.
BÖLÜM 104 • PSİKOFARMAKOLOJİK AJANLAR 3 75
TANI VE AYIRICI TANI Sinüs taşikardisi, QT uzaması, nöbet, solunum
depresyonu, hipotansiyon veya asidoz bulunan
Nöroleptik malign sendromda, laboratuar anor­
hastalar monitorlü bir yatağa; mental durum de­
mallikleri yüksek kreatin kinaz, lökositoz, yüksek
ğişikliği, kardiyotoksisite veya nöroleptik malign
karaciğer transaminazları, hipernatremi veya hipo­
sendrom şüphesi bulunan hastalar YBÜ yatağına
natremi, metabolik asidoz, miyoglobinüri, yüksek
yatırılmalıdır.
BUN ve kreatinin ve serum demir seviyelerinde
azalmayı içerir.
Klozapin ve klorpromazin kullanırken ateş ile baş­
vuran tüm hastalarda eşlik eden lökopeni ve agra­ • LİTYUM
nülositoz olasılığı nedeniyle tam kan sayımı yapın. EPİDEMİYOLOJİ
• Akut aşırı dozda, rutin laboratuar analizleri tam
kan sayımı, temel biyokimyasal testleri, asetamino­ Lityum bipolar bozukluk ve akut mani tedavisinde
fen ve aspirin düzeylerini ve doğurganlık çağındaki kullanılmaktadır.
kadınlarda gebelik testinden oluşur. Toksisite en sık istemsiz alım veya istemli aşırı doz
veya böbrek bozukluğuna sekonder olarak klirensi­
nin değişmesinden kaynaklanır.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Akut akatizi ve akut distoniyi IV veya IM yoldan PATOFİZ YOLOJİ
verilen 25-50 miligram difenhidramin veya 1-2 mg
benztropin ile tedavi edin. Lityum sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsi­
• İlaçla indüklenen Parkinsonizmi dozu azaltarak, yumla yarışarak bunların hücre içi ve dışı yerlerini
ajanı değiştirerek, difenhidramin veya benztropin değiştirir.
ekleyerek veya amantadin ekleyerek tedavi edin. • Lityum adenilat siklazı azaltarak cAMP ve muhte­
Nöroleptik malign sendromun tedavisi esas olarak melen cGMP'yi düşürür.
destekleyicidir. Havayolu sorunu, asidozis, hipoksi • Lityu m sinir uçlarında norepinefrin salgılanması
veya şiddetli ateş ve rijidite bulunan hastalar hızlı ve geri alımı ile etkileşir.
sekans indüksiyonu için depolarizan olmayan bir Lityum hipokampustan serotonin serbestleşmesini
ajan ve sedasyon için benzodiazepinler kullanıla­ güçlendirir.
rak entübe edilmelidir. Şiddetli olgularda dantrolen • Akut toksisite aşırı dozdan kaynaklanabilir veya
(1,0-2,5 mg/kg IV yükleme dozu, takiben 6 saatte uzun süreli tedavi alanlarda gelişebilir. Azalan böb­
bir 1 mg/kg IV) düşünün. rek klirensi ve intravasküler hacim azalması en yay­
• Aşırı dozu takiben tedavi destekleyicidir. gın nedenlerdir.
Damar yolu açın, kalp monitorizasyonu başlatın ve En sık olarak toksisite ilaç-ilaç etkileşimini içerir.
oksijen verin. Önemli bir potansiyel etkileşim süksinil kolin gibi
Mental durum değişikliği olan hastalarda nalokson bir nöromüsküler bloke edici ajanın etkisinin uzun
ve tiamin ve serum glikoz tayinini değerlendirin . süredir lityum tedavisi alan hastalarda uzayabilme­
Hipotansiyonu sıvı resüstasyonu ve takiben fenilef­ sidir.
rin veya norepinefrin ile tedavi edin.
• QTx aralığı 500 milisaniyeden büyük hastalar tor­
KLİNİK ÖZELLİKLER
sade de pointes açısından risk altındadır ve 10 da­
kikalık sürede 2 ila 4 gr IV magnezyum sülfat uy­ En yaygın advers etkiler ellerde tremor, poliüri ve
gulanmalıdır. döküntülerdir.
QRS uzaması veya ventriküler aritmi bulunan has­ • Uzun süreli lityum tedavisi alan hastaların %40'ına
taları 1 ila 2 mEg/1 bolusu takiben aralıklı sodyu m varan kısmında nefrojenik diyabetes insipitus geli­
bikarbonat boluslan veya sürekli infüzyonu ile te­ şir. Kısmi distal renal tübüler asidoz da kaydedile­
davi edin. bilir.
Hastaları en az 6 saat gözleyin. Alımdan sonra 6 Nörolojik etkiler bellek kaybı, mental durumda
saat süreyle mental durum değişikliği, nabız veya azalma, halsizlik, ataksi ve dizartridir.
kan basıncı anormallikleri ve hipotansiyon bulun­ • Tedavinin başlangıcında bulantı, kusma ve diyare
mayan ve EKG'nin normal olduğu hastalar tabur­ yaygındır.
culuk adaylarıdır. • Akut toksisitede hastalar kas fasikülasyonları veya
Tiyoridazin veya mesoridazin alan hastaları 24 saat güçsüzlük, ataksi, ajitasyon, letarji veya koma ile
izleyin. başvurabilir.
376 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

• Özellikle yaşlılar ve önceden böbrek bozukluğu, di­ IV serum sonrasında serum düzeyinde çok az de­
yabet, hipertansiyon veya dehidratasyon bulunan­ ğişiklikten oluşur. Ayrıca, böbrek yetmezliği, hızla
larda akut böbrek yetmezliği gelişebilir. artan serum düzeylerine sahip hastalar ve geç sa­
• GI semptomlar bulantı, kusma, diyare veya yaygın lımlı preparatlar almış olan hastalar hemodiyaliz
karın ağrısından oluşur. için değerlendirilmelidir. Tedavinin amacı lityum
• Kardiyal anormallikler hipotansiyon, iletim gecik­ düzeyinin 1 mEq/J'nin altına düşürmektir. Bir di­
meleri ve ventriküler disritmilerden oluşur. EKG yaliz seansı sonrasında serum düzeyi 8 saate varan
değişiklikleri QT uzaması, ST segment depresyonu sürelerde izlenmelidir. Serum düzeyi I mEq/l'nin
ve T dalga inversiyonudur. üzerine çıkarsa diyaliz tekrar yapılmalıdır.
• Akut alım bulunan hastaları asemptomatik olsalar
TANI VE AYIRICI TANI bile 4 ila 6 saat izleyin.
• Akut alımı takiben > 1.5 mEq/1 serum lityum dü­
• Akut lityum aşırı dozu klasik olarak daha çok GI
zeylerine sahip hastaları ve geç salınımlı preparat
toksisite ve daha az nöroljoik toksisiteye neden
alan tüm hastaları hastaneye yatırın.
olur. Serum lityum düzeyleri sıklıkla semptomların
Minör kronik toksisite bulunan ama başka risk fak­
şiddeti veya prognozla iyi bir korelasyona sahip de­
törü bulunmayan hastalar gözlem üntesinde 6 ila
ğildir.
12 saat süre ile IV serum ile tedavi edilebilir; serum
• Kronik toksisite sıklıkla düşük serum düzeyleri ile
lityum düzeyleri 1.5 mEq/l'nin altına düştüğünde
birlikte daha erken ve daha büyük nörolojik etkiler
güvenle taburcu edilebilir.
sergiler. Kronik toksisitede serum lityum düzeyleri
toksisite derecesi ve prognozla daha iyi korelasyon
gösterir.
• Tedavi için en iyi rehber hastanın klinik durumu­
dur.
• Lityum düzeylerinin izlenmesi önemlidir ve seri
ölçümler tedavi ve taburculuk seçeneklerinin belir­
lenmesinde yararlıdır.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Başlangıç tedavisi destekleyicidir.
SEDATİF VE HİPNOTİKLER
• Damar yolunu açın ve kalp monitorizasyonu başla­
tın ve EKG çekin.
105 L. Keith French
• Önemli toksisite bulunan hastaların çoğu sodyum Çeviri: Buğra İlhan
ve toplam hacimde eksikliklere sahip olacağı için
normal serum uygulayın. T ipik erişkin dozu 30 ila BARBİTÜRATLAR
60 dakikada verilen 2 litrelik bolusu takiben 200
mi/saat sürekli infüzyondan oluşur. EPİDEMİYOLOJİ
• Nöbetleri benzodiazepinleri takiben fenobarbital Daha güvenli sedtif-hipnotik ajanlar ve ikinci ne­
veya genel anestezi ile tedavi edin. sil antikonvülzanların benimsenmesi ile barbitürat
• Aktif kömür lityumu bağlamaz ama çoklu ilaç kullanımı düşmüştür.
alımlarında endike olablir. • 2008 yılında Amerikan Zehir Kontrol Merkezleri
• Masif alımlarda (erişkinde >4 gram) bir saat içeri­ Birliği (AAPCC) sadece 4 ölümle birlikte 1523 izo­
sinde yapılabilecekse gastril lavaj düşünülebilir. le barbitürat maruziyeti bildirimi almıştır.
• Tam bağırsak irrigasyonu geç salınımlı lityum
ürünlerinin alımında yardımcı olabilir.
PATOFİZYOLOJİ
• Laboratuar çalışmaları böbrek fonksiyon testlerini,
elektrolit düzeylerini, tam kan sayımı, serum lit­ • Barbitüratlar sinir ve kas iskelet sistemindeki akti­
yum seviyeleri ve serum asetaminofen ve aspirin viteyi baskılar.
düzeylerini kapsamalıdır. • Santral sinir sistemi içinde barbitüratlar gamma­
• Hemodiyazli endikasyonları akut aşırı dozda >4 amiobütirik asit (GABA) nörotransmitterinin etki­
mE/1 (kronik toksisitede 3,5 mEq/1) veya 6 saatlik sini güçlendirir. Bu durum postsinaptik nöronlar-
BÖLÜM 105 • SEDATİFVE HİPNOTİKLER 377
daki klor kanallarının uzun süre açık kalmasına yol fokinaz konsantrasyonu, kan etanol konsantras­
açarak membran potansiyelini düşürür ve nöronu yonları ve arter kan gazı analizlerini içerir.
eksitatör eşiğe getirmeyi zorlaştırır. • Ayırıcı tanı akut etanol intoksikasyonu ve diğer se­
Barbitüratlar hipotansiyona yol açabilecek şekilde datif hipnotik ajanlar ile toksisiteyi kapsar.
damar tonusunu düşürür.
Barbitüratlar etki sürelerine göre sınıflanır: uzun ACİL TIP BAKiMi VE TABURCULUK
etkili (barbital, fenobarbital; etki süresi >6 saat),
orta etkili (amobarbital, bulalbital, sekobarbital; Barbitürat zehirlenmesi bulunan tüm hastalar için
etki süresi 3-6 saat), kısa etkili (feobarbital, seko­ havayolu, solunum ve dolaşımın değerlendirilmesi
barbital, <3 saat) ve ultra kısa etik.ili (tiyopental, ve stabilizasyonu öncelikli olmaya devam eder.
metoheksital, etki süresi <10 dakika). Aktif kömür (1 gr/kg) barbitüratların emilimini
Eliminasyon yarı ömrü çok küçüklerde kısalabilir azaltabilir ve aşırı dozdan sonra 1 saatten kısa sü­
ve çok yaşlılarda uzayabilir. rede başvurmuşsa işbirliği yapana stabil hastalara
Kronik barbitürat kullanımı hepatik P 450 - enzim­ verilmelidir.
lerini indükler ve çeşitli advers ilaç-ilaç etkileşim­ Yaşamı tehdit eden fenobarbital aşırı dozlarında
lerinden (oral kontraseptifler, antikoagülanlar ve havayolu güvenli hale getirildikten sonra (genel­
kortikosteroidler dahil) sorumlu olabilir. likle endotrakeal intübasyonla) çoklu-dozlu aktif
kömür (4 saatte bir 3 doz olarak nazogastrik tüpten
KLİNİK ÖZELLİKLER 12.5-25 gram) uygulamasını düşünün.
Hipotansiyonu izotonik kristaloidler ile tedavi
Hafif ile orta şiddette barbitürat toksisitesi etanol edin, dirençli hipotansiyonda norepinefrin veya
veya diğer sedatif hipnotikler ile intoksikasyona dopamin uygulayın.
benzer; sersemlik, dizinhibisyon, ataksi, konuşma­
36 derecenin altındaki hipotermiyi agresif ısıtma
da bozulma ve konfüzyon.
önlemleri ile tedavi edin.
Şiddetli intoksikasyon stupordan komaya bir dizi
İdrarın alkalinizasyonu ilk sıra tedavi olarak değer­
kognitif azalma ile kendini gösterir ve kornea ve
lendirilmez, ama ciddi fenobarbital veya primidon
derin tendon reflekslerinin yokluğunu içerebilir.
• En yaygın yaşamsal bulgusu solunum depresyonu aşırı dozlarında düşünülebilir.
(genellikle bozulan ilk yaşamsal bulgu) hipotermi Zorlu diürezin rolü yoktur.
ve hipotansiyondur. • Yaşamı tehdit eden fenobarbital aşırı dozu bulunan
GI motilite yavaşlar ve gastrik boşalma gecikir. ve agresif destekleyici bakımı karşın durumu kötü­
Hipoglisemi gelişebilir. ye giden hastalarda ekstrakorporal eliminasyonu
Klap hızı, nistagmus, pupil boyutu ve reaktifliği de­ (hemodiyaliz, hemoperfüzyon ve hemodifiltras­
ğişkendir. yon) değerlendirin.
Yaygın komplikasyonlar aspirasyn pnömonisi, • Barbitürat aşırı dozu sonrası hastaları 6 ila 8 saat
ödem ve akut akciğer hasarıdır. gözleyin; hastalar iyiye gidiyorsa, minimal semp­
Barbitürat vezikülleri olarak bilinen cilt vezikülleri tom varsa ve destekleyici önlemler olmaksızın sta­
bulunabilir ama barbitürat aşırı dozu açısından du­ bil yaşamsal bulgulara sahipse hastalar güvenli bir
yarlı veya spesifik değildir. şekilde taburcu edilebilir.
• Teröpatik dozun 10 kat veya daha fazlasının alımı 6 saatin ötesine sarkan toksisite kanıtı muhtemelen
ile şiddetli zehirlenme gelişmesi olasıdır. yoğun bakım ünitesine olmak üzereye hastaneye
yatış gerektirir.
TANI VE AYIRICI TANI
Serum barbitürat konsantrasyonları tanının kon­ BENZODİAZEPİNLER
masında yardımcı olabilir ama mental durum de­ EPİDEMİYOLOJİ
ğişikliği veya hipotansiyon için alternatif etiyolo­
jileri dışlamaz; birlikte alınan potansiyel ajanların • 2008 yılında AAPCC 30856 izole benzodiazepin
(örneğin asetaminofen ve aspirin) serum düzeyleri maruziyeti bildirimi almıştır.
bakılabilir. İzole benzodiazepin aşırı dozundan ölüm nadirdir.
Düşünülmesi gereken ek testler EKG, göğüs filmi, Bununla birlikte, benzodiazepinler diğer sedatif­
tam kan sayımı, serum biyokimyası, kreatinin fos- hipnotikler ile kombine edilirse morbidite artar.
3 78 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

PATOFİZYOLOJİ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


Benzodiazepinler santral sinir sistemindeki postsi­ Benzodiazepin zehirlenmesi bulunan tüm hastalar
naptik GABA reseptörünün alfa alt ünitesini uyara­ için havayolu, solunum ve dolaşımın değerlendi­
rak nöronları daha az uyarılabilir halde tutar.
rilmesi ve stabilizasyonu öncelikli olmaya devam
• Benzodiazepinler görece olarak suda çözünür, ama
pik etkisi, eliminasyon yarı ömrü ve etki süresi açı­ eder.
sından farklılaşır. Birçok benzodiazepinler aktif Bilinç durumu bozuk hastalarda endotrakeal entü­
metabolitlere sahiptir. basyon ve mekanik ventilasyon gerekli olabilir.
• X kategorisinde sınıflanan flurazepam, kuazepam, Aktif kömür (l gr/kg) benzodiazepinlerin emilimi­
temazepam ve triazolan hariç çoğu benzodiazepin ni azaltabilir ve aşırı dozdan sonra 1 saatten kısa
teratojenite açısından D kategorisinde sınıflanır.
sürede başvurmuşsa işbirliği yapana stabil hastala­
ra verilmelidir. Çoklu doz aktif kömürün rolü yok­
KLİNİK ÖZELLİKLER tur.
GABA reseptörlerinin stimülasyonu tipik olarak Gastrik lavaj, zorlu diürez ve hemodiyaliz etkisizdir
sedasyon, anksiyolizis, antikonvülzan aktivite ve ve genellikle gereksizdir.
çizgili kas gevşemesi üreten inhibitör etkilere yol
Benzodiazepinlerin santral etkilerinin seçici bir
açar.
Baskın klinik özellikler somnolans, sersemlik, ko­ antagonisti olan flumazenil (o,r mg IV, etki olan
nuşmada bozulma, konfüzyon, ataksi, koordinas­ dek titre edilir, toplam doz 3 mg) benzodiazepin
yon bozukluğu ve entellektüel fonksiyonda genel zehirlenmesinin tedavisinde sınırlı role sahiptir.
bozulmadan oluşur. Flumazenil kullanımının kontrendikasyonlaır bi­
• Anksiyete, saldırganlık, düşmanca davranış, öfke linmeyen ajanlarla aşırı doz, birlikte nöbet tetikle­
ve deliriyumdan oluşan paradoksal reaksiyonlar
yen başka bir madde (trisiklik antidepresanlar gibi)
seyrektir ama oluşabilir.
alım şüphesi, bilinen nöbet bozukluğu veya şüpheli
İzole benzodiazepin aşırı dozuna bağlı ölümler alp­
razolam, temazepam, ve triazolam gibi kısa etkili intrakranyal basınç artışını içerir.
ajanlarla daha sıktır. • Kullanılmışsa ve etkinse, benzodiazepin toksisitesi
Benzodiazepinlerin etkileri karaciğer hastalığı, flumazenilin etkisi geçtiğinde geri dönebilir.
protein eksikleri ve ve uç yaşlardaki hastalarda uza­ Mental durumda önemli değişiklik, solunum dep­
yabilir. resyonu ve hipotansiyon bulunan ti.im hastalar has­
Muhtemelen arzulanan bir etki olan süreli antegrad
taneye yatırılmalıdır.
amnezi lorazepam, midazolam, ve triazolamda sık­
tır ama herhangi bir benzodiazepin ile oluşabilir. Birçok klinisyen gözlem ve asemptomatik hastala­
İV uygulama sonrası veya başka maddelerle birlik­ rın taburculuğu için 6 saat prensibini kullansa da,
te alımında solunum depresyonu ve hipotansiyon benzodiazepin maruziyetini takiben acil servisteki
oluşabilir. spesifik gözlem süresine ilişkin sınırlı veri vardır.
Yüksek doz lorazepam veya diazepam infüzyonları
takip eden metabolik asidoz seyreltici propilen gli­ BENZODİAZEPİN DIŞI SEDATİFLER
kolün bir komplikasyonu olarak oluşabilir.
EPİDEMİYOLOJİ
TANI VE AYIRICI TANI 2008 yılında, AAPCC benzodiazepin dışı sedatifle­
Benzodiazepin intoksikasyonunun klinik tabloları re izole maruziyete ilişkin 13.054 bildirim almıştı.
non-spesifik değildir ve diğer sedatif-hipnotikler­ 3 sedatif-hipnotik, etilklorvinil, glutetimidve meta­
den kaynaklanan intoksikasyonlar ile birçok özellik
kualon ABD ve Kanada pazarından çekilmiştir.
paylaşır.
İdrar ilaç taramaları benzodiazepinlerin varlığını
saptayabilir; ancak, uzaktan maruziyet akut seda­ PATOFİZYOLOJİ
tif-hipnotik toksidromunun etiyolojisi olmayabilir. Birçok benzodiazepin dışı sedatif-hipnotik etkisi
Bilinmeyen sedatif-hipnotik aşırı dozu bulunan
hastaların aktif tedavisinde serum ilaç taramasının ortak bir etki mekanizması paylaşmaz ve bazı ajan­
rolü yoktur ama adli tıp araştırmalarında veya ço­ larda altta yatan etki mekanizması bilinmemekte­
cukların tehlikeye atıldığı olgularda rol oynayabilir. dir.
BÖLÜM 105, SEDATİFVE HİPNOTİKLER 379
KLİNİK ÖZELLİKLER den idrar veya serum ilaç taramaları tedavide sınır­
lı role sahiptir.
BusPİRON
İki diğer bileşik 1,4-butanediol ve gama-bütirolak­
Ortak advers etkiler sedasyon, Gİ rahatsızlık, kus­ ton GHB'ye metabolize olur ve benzer etkiler oluş­
ma ve nöbetlerden oluşur. turabilir.
Aşın dozun etkileri teröpatik dozda gözlenen etki­
leri abartılı hale getirir. ZOLPİDEM, ZALEPLON VE ZOPİKLON
Nöbetler nadirdir. • Her üç ajanda insomina tedavisinde kullanılır ve
Buspiron serotonin sendromu ile ilişkilidir. genellikle benzodiazepinlerden daha güvenli kabul
KARİSOPRODOL VE MEPROBAMAT edilir.
Advers etkiler somnolans, bulantı ve psikomotor
Meprobmat karisoprodolün aktif metabolitidir.
Karisoprodol ve meprbamat aşırı dozunu takiben bozukluktan oluşur. Uykuda yürüme/araç kullan­
sedasyon, koma, kardiyovasküler kollaps ve pul­ ma ve canlı rüyalar sıklıkla bildirilir.
moner ödem bildirilmiştir.
Karisoprodol aşırı dozu sonrası miyoklonik titre­ TANI VE AYIRICI TANI
meler sık gözlenmektedir ama meprobamat ile göz­ Benzodiazepin-dışı sedatiflerle zehirlenmeler bir­
lenmez. çok çakışan özellik taşır ve birini diğerinden ayır­
Meprobamat aşırı dozu gastrik bezoar oluşumu ve
mak zor olabilir.
uzamış koma ile sonuçlanır.
Dikkate alınması gereken tanısal yardımcılar elekt­
KLORAL HİDRAT rokardiyografi, göğüs filmi, tam kan sayımı, serum
Teröpatik dozlarda klora! hidrat mental durum biyokimyası, kreatinin fosfokinaz konsantrasyonu,
depresyonu oluşturur ama havayolu ve solunum salisilat, asetaminofen ve kan etanol konsantrasyo­
refleksleri devam eder. Aşırı dozda ise klora] hidrat nu ve arter kan gazlarından oluşur.
komaya neden olabilir. • Benzodiazepin-dışı sedatiflerle zehirlenmelerin te­
Çocukların yaklaşık %5'inde kusma ve paradoksal davisinde serum veya idrar ilaç taramasının hemen
hiperaktivite oluşabilir. hiç rolü yoktur.
Kardiyovasküler toksisite, özellikle azalan kontrak­
tilite, miyokardial elektrik instabilite ve katekola­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
minlere artan duyarlılık klora! hidrat toksisitesinin
önemli özelliklerindendir. Kardiyak aritmiler pre­ Benzodiazepin-dışı sedatiflerle zehirlenme bulu­
matür ventriküler kontraksiyonlar, ventriküler fib­ nan tüm hastalar için havayolu, solunum ve dola­
rilasyon, torsades de pointes ve asistoliden oluşur. şımın değerlendirilmesi ve stabilizasyonu öncelikli
• Klora! hidratın sedatif etkileri etanolle birlikte alın­ olmaya devam eder.
dığında şiddetlenir. • Benzodiazepin-dışı sedatiflerin aşırı dozlarının te­
Sıklıkla armut kokusu vardır ve sedatif-hipnotik davisinde flumazenil veya fomepizolün rutin kulla­
toksidromu ile başvuran hastalarda tanısal bir ipu­ nımı önerilmez.
cu olabilir. Klora! hidrat aşırı dozlarında görülen ventriküler
aritmilerin tedavisinde iV beta-adrenerjik blokör­
GAMA HioROKSİBÜTİRAT ler kullanılmalıdır.
Gama hidroksibutirat (GHB) etkileri doza bağım­
lıdır ve düşük dozlarda kısa süreli amnezi ve sedas­ • SEDATİF HİPNOTİK ÇEKİLMESİ
yondan yüksek dozlarda nöbeter, koma, solunum
depresyonu ve kardiyak depresyona dek değişir. Çekilme durumları kronik barbitürat, benzodia­
Bradikardi, hipotermi ve miyozis veya midriyazis zepin, karisprodol ve meprobamat, klora! hidrat,
oluşabilir. GHB ve zaeplon/zopiklon/zolpidem kullanımla­
Uyarılma ve ile birlike ajitasyon veya sternumda rında tanımlanmıştır.
darbe yaygındır. Belirli bir sınıf içinde, kısa etkili akanların çekilme
Genellikle 6 saat içinde gelişen iyileşme dönemi sı­ durumu oluşturması daha muhtemeldir.
rasında hasta aniden uyanabilir ve saldırgan olabi­ Çekilme semptomlarının ortaya çıkışı ve süresi
lir. ajanlar arasında değişiklik gösterir ve son kulla­
GHB çok kısa yarı ömre sahiptir ve alımdan 6 saat nımdan saatler veya günler sonra gelişebilir ve
geçtikten sonra idrarda saptanması zordur; bu yüz- günlerce veya haftalarca sürebilir.
380 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

• Sedatif-hipnotik çekilmesinin ortak özellikleri aji­ depresanıdır.Akut etanol intoksikasyonu solunum


tasyon, tremor, insomnia, anksiyete, GI sıkıntı ve depresyonu ile ölüme neden olabilse de, morbidite
anoreksiden oluşur ve şiddetli durumlarda deliri­ ve mortalite genellikle bozulan kognitif fonksiyon­
yum ve nöbetler ile birlikte olabilir. dan kaynaklanan kazara yaralanmalarla ilişkilidir.
• Barbitürat çekilmesi bağımlı annelerden oluşan • Temel emilim yeri proksimal ince bağırsaktır ve
yeni doğanlarda oluşabilir. karaciğerde alkol dehidrojenaz tarafından emilir.
• Tedavisi bağımlı olunan maddenin yeniden başla­ Yaklaşık %10 kadarı değişmeden akciğerler ve id­
narak yavaş ve kontrollü olarak azaltılmasını içerir. rarla atılır.
Barbitüratlar, benzodiazepin ve GHB çekilmesi te­ • Ortalamada, içmeyen kimseler etanol kan akımın­
davi için hastaneye yatış gerektirir. dan 15 ila 20 mg/dl/saat hızında elimine ederken
uzun süredir alkol tüketenler 30 mg/dl/saat hızında
elimine edebilirler.

KLİNİK ÖZELLİKLER
• Etanol intoksikasyonun belirti ve bulguları konuş­
mada bozulma, dizinhibisyon davranışı, SSS dep­
resyonu ve koordinasyon kaybından oluşur. Refleks
taşikardi ile kan basıncında düşüş görülebilir.

TANI VE AYIRICI TANI


• Tanı öykü veya serum etanol düzeyi ile etanol alı­
} 06 ALKOLLER mının doğrulanması ile birlitke klinik tabloya da­
yanır.
Michael P. Kefer • Ayırıcı tanı geniştir ve benzodiazepinler, barbitü­
Çeviri: Buğra İlhan
ratlar, narkotikler gibi diğer SSS depresanlarının
• Tüm alkoller ana bileşik veya toksik metabolitleri yanı sıra diğer toksik alkolleri içerir. Mental durum
ile toksik potansiyele sahiptir. değişikliği ile birlikte kafa yaralanması veya hipog­
• Ozmolar açık varlığı etanol, izopropanol, metanol lisemi bulunabilir ve tanımlanmaları etanol intok­
veya etilen glikol gibi düşük molekül ağırlıklı mad­ sikasyonu ile komplike hale gelebilir.
deleri düşündürür. Ozmolar açığın anlaşılması bu
yaygın alkollerin tartışılmasında önemlidir. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Ozmolar açık=ölçülen ozmolarite-hesaplanan oz­
molarite (normaklO mOsm/1) • Tedavinin temeli gözlem ve destekleyici bakımdır.
• Parmaktan glikoz ölçümü ile hipoglisemiyi dışla­
Ölçülen ozmolarite = Donma noktası azalması yın. Gerekli olduğunda İV glikoz uygulanmalıdır
ile laboratuar tarafından belirlenen
ve akut Wernicke ensefalopatisine yol açması pek
Hesaplanan ozmolarite = 2(Na) + BUN/2,8
muhtemel değildir ancak kronik alkoliklerde tia­
+ glikoz/18
min (100 mg iV/IM) sıklıkla kullanılmaktadır.
Komplike eden yaralanma ve hastalık dışlanmalı­
ETANOL dır ve gözlem sırasında kötüye gidiş veya iyileşme
EPİDEMİYOLOJİ olmaması etanolden başka nedenlere bağlı olarak
değerlendirilmelidir ve buna göre tedavi edilmeli­
• Etanol ABD'de en sık alınan toksik maddedir ve
dir.
yılda 100.000 ölüme katkıda bulunur. Kabaca tüm
• iV sıvılar alkol eliminasyonunu değiştirmez ve tek
acil servis başvurularının %3'ü etanol kullanımı ile
başına etanol intoksikasyonu için gerekli değildir;
ilişkilidir.
akut intoksikasyonda magnezyum, folat, tiamin ve
multivitaminler içeren iV sıvılar kullanarak destek
PATOFİZYOLOJİ tedavisi açısından çok az kanıt vardır.
• Etanol kompleks mekanizmalar üzerinden etki • Taburculuk kriteri kendi veya başkalarına tehdit
gösteren bir santral sinir sistemi (SSS) ve solunum oluşturmayacak kadar ayık olmayı içerir.
BÖLÜM 106 • ALKOLLER 381
İZOPORPANOL • Hemodiyaliz hem izopropanol ve asetonu uzaklaş­
tın ve dirençli hipotansiyonda veya serum izop­
EPİDEMİYOLOJİ
ropanol düzeyinin 400 mg/dl olduğu durumlarda
İzopropanol ispirtoda, çözücülerde, deri ve saç endikedir.
ürünlerinde, boya incelticilerde ve antifrizde yay­ • Hastalar uzamış SSS depresyonu bulunan hastala­
gın olarak bulunmaktadır.
rın yatışı gereklidir. 4 ila 6 saatlik gözlem sonrası
asemptomatik olan hastalar taburcu edilebilir veya
PATOFİZYOLOJİ
endike ise psikiyatrik muayeneye yönlendirilebilir.
Çoğu izopropanol hızla emilir ve alımdan 30 ila
120 dakika sonra pik kan düzeylerine ulaşılır. METANOL VE ETİLEN GLİKOL
SSS depresan etkiler etanoldekinden iki kat daha
güçlüdür ve iki kat daha uzun sürer. EPİDEMİYOLOJİ
• İzopropanol karaciğerde asetona metabolize edilir.
• Metanol boya ürünlerinde, otomobil cam suyunda
Aseton daha sonra asetata ve formate metabolize
edilir ama önemli metabolik asidoza neden olacak ve antifrizde yaygın olarak bulunur.
miktarlarda değildir. • Etilen glikol en sık antifriz olarak kullanılır ve cila­
lar ve deterjanlarda bulunur.
KLİNİK ÖZELLİKLER
İzopropanol intoksikasyonu süresinin uzunluğu ve METANOL PATOFİZYOLOJİSİ
SSS depresan etkisinin daha derin olmasının dışın­ • Metanol karaciğer alkol dehidrojenaz aracılığı ile
da etanole benzer klinik tablo oluşturur. toksik bileşikler olan formaldehide ve daha sonra
Hastanın nefesinde ispirto kokusu veya ketonların
formik aside metabolize edilir. Foalt varlığında,
meyvemsi kokusu saptanabilir.
• Şiddetli zehirlenme koma, solunum depresyonu ve formik asit karbon dioksit ve suya dönüştürülür.
hipotansiyon ile belirlenir. • Metanol birikimi ozmolar açıkta artışla sonuçlanır.
• Hemorajik gastrit bulantı, kusma, karın ağrısı ve • Retinada formaldehit birikimi ödeme ve optik pa­
şiddetli olabilen üst GİS kanamasına neden olabi­ pilite yol açar.
len karakteristik bulgudur. • Formik asit birikimi yüksek anyon açıklı metabolik
asidozla sonuçlanır. Metanol güçlü bir Gİ mukoza
TANI VE AYIRICI TANI irritanıdır ve pankreatit ve gastrite neden olur.
• Tanı klinik özelliklere ve yüksek izopropanol düze­
yine dayanır. Aseton birikimi hiperglisemi ile bir­ ETİLEN GLİKOL PATOFİZYOLOJİSİ
likte hafif ketonemiye ve ketonüriye yol açabilir.
• • Etilen glikol karaciğerde alkol dehidrojenaz ile tok­
Hafif asidozla birlitke ozmolar açıkta yükselme ola­
bilir. sik bileşik glikoaldehide metabolize edilir. Daha
İzopropanol intoksikasyonu diğer alkollerden tipik sonra glikolik aside ve daha sonra glikoksilik asi­
olarak anyon açıklı metabolik asidoz olmakısınz de metabolize edilir. Bu dönüşüm sonrası majör
önemli ozmolar açık ve negatif etanol düzeyi ile yol oksalik aside dönüştürülmesidir. Tiamin veya
ayırt edilir.
piridoksin varlığında glioksilik asit toksik olmayan
metabolitlere dönüştürülür.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Etilen glikol birikimi yüksek ozmolar açıkla sonuç­
• Mental durum değişikliği ile başvuran tüm hasta­ lanır ancak toksisite normal ozmolar açıkla oluşa­
larda olduğu gibi glikoz, tiamin ve nalokson uygu­ bilir.
lanmasının değerlendirilmesi dahil genel destekle­ • Asit metabolit birikimi sonunda anyon açıklı meta­
yici önlemler endikedir.
• bolik asidoza neden olur.
Hipotansiyon genellikle IV sıvılara yanıt verir ama
vazopresörler gerekli olabilir. • Oksalik asit kalsiyum idrar ve dokularda bulunan
Şiddetli hemorajik gastrit transfüzyon gerektirebi­ oksalat kristalleri oluşturmak üzere kalsiyumla çö­
lir. ker.
382 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

METANOL ZEHİRLENMESİNİN KLİNİK Ayırıcı tanı demir, salisilat veya izoniazid toksisitesi
ÖZELLİKLERİ gibi anyon açıklı metabolik asidozun diğer neden­
lerini, diyabetik veya alkolik ketoasidoz, üremi ve
Alımdan 12 ila 24 saat sonrasına dek semptomlar laktik asidozdan oluşur.
ortaya çıkmayabilir ve etanol tüketildiği ize daha
fazla gecikme olabilir çünkü etanol metanol meta­
bolizmasını inhibe eder.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Semptomlar mental durum değişikliği, görme bo­ Havayolu, solunum ve dolaşım desteği ve mental
zukluklarını (klasik olarak kar fırtınasına bakıyor durum değişikliği bulunan, tanı konmamış hasta­
gibi hissetmek), karın ağrısı, bulantı ve kusmayı larda glikoz, tiamin, ve nalokson desteği dahil ge­
içerir. nel destekleyici önlemler endikedir.
GI semptomlar direkt mukoza irritasyonu veya • Kömür toksik alkolleri bağlamaz ve izole metilen
pankreatitten kaynaklanabilir. ve etilen glikol zehirlenmesinde hiçbir role sahip
Fizik muayene çeşitli derecelerde SSS depresyonu değildir.
ortaya koyar. Spesifik tedavi toksik metabolitlerin oluşumunu
Funduskopik muayene papilödemini ortaya koya­ önlemek ve bunları uzaklaştırmaya yöneliktir.
bilir. Hem fomepizol hem de etanol alkol dehidrojenaza
metilen ve etilen glikolden daha yüksek affıniteye
ETİLEN GLİKOL ZEHİRLENMESİNİN KLİNİK sahiptir ve bu yüzden toksik bileşiklere metabolize
edilmesini bloke eder. Metabolik blokaj endikas­
ÖZELLİKLERİ
yonları Tablo 106-1'de listelenmiştir.
Etilen glikol zehirlenmesi sıkıkla 3 farklı klinik faz o 30 dakikada 15 mg/kg İV fomepizol yüklemesi­
sergiler. ni takiben her 12 saatte bir 10 mg/kg uygulayın.
o İlk 12 saatte, SSS Etkileri baskındır: hastalar ne­ Fomepizol etanole kıyasla affinitesi daha yüksek
feste etanol kokusu olmaksızın intoksike görü­ ve yan etkileri daha az olan güçlü bir alkol de­
nür. hidrojenaz inhibitörüdür.
o Alımdan sonraki 12 ila 24.saat arasında kardi­ o Fomepizol yok veya hasta alerjik ise, 800 mg/
yopulmoner etkiler baskındır: taşikardi, taşipne kg IV etanol yüklemesini takiben ortalama al­
ve hipertansiyon sıktır; konjestif kalp yetmezli­ kol tüketicisinde 100 mg/kg/saat ve fazla alkol
ği, akut solunum sıkıntısı sendromu ve dolaşım tüketen bir bireyde l 50 mg/kg/saat sürekli in-
kollapsı gerçekleşebilir.
o Alım dan sonraki 24 ila 72.saatler arasında yan
ağrısı, kostovertebral açı hassasiyeti ve akut
böbrek yetmezliği ile birlikte akut tübüler nek­
rozla karakterize böbrek etkileri baskındır.
Hipokalemi kalsiyum oksalatın dokulara çökme­
sinden kaynaklanabilir ve tetani ve EKG değişiklik­ TABLO 106-1 Fomepizol veya Etanol
lerine (uzamış QT aralığı) yol açabilir. ile Metabolik Blokaj
Endikasyonları
TANI VE AYIRICI TANI 1. Plazma metanol veya etilen glikol konsantrasyonunun
>20 mg/dl olduğunun gösterilmesi
Tanı klinik tabloya ve laboratuar bulgularına daya­ 2. J'v!etanol veya etilen glikol düzeyleri hemen elde
nır. Serum metanol ve etilen glikol düzeyleri kesin edilemiyorsa:
tanı sağlar anca her zaman elde edilemez. Anyon A. Etanol düzeyi yaklaşık 100 mg/dl'den düşük olmak
açığı ve yüksek ozmolar açıkla ile birlikte metabo­ üzere belgelenmiş veya şüpheli metanol veya etilen
lik asidoz sıklıkla mevcuttur (alım zamanına ba­ glikol alımı*
B. Öykünün belirsiz olduğu hastada koma veya mental
ğımlı olsa da ve toksik düzeylerde yok olsa da) ve
durum değişikliği
yararlı tanısal ipuçları olabilir. (1) 10 mOsm/l'den büyük, açıklanamayan serum
Diğer laboratuar anormallikleri hipokalsemi, löko­ ozmolar açığı
sitoz ve idrarda kalsiyum oksalat kristalleri'dir (eti­ (2) Açıklanamayan metabolik asidoz ve etanol
len glikol). düzeyi<lOO mg/dl*
Etilen glikol zehirlenmesi görme bozuklukları ve *Sadece metanol için uygundur; görsel bozukluklar hemen
fundoskopik anormalliklerin olmaması ve idrarda düzelıneyebilir ve öncesinde hemodiyaliz başlanmış olsa da diğer
kalsiyum oksalat kristallerinin varlığı ile metanol­ endikasyonların yokluğunda tek başına görsel bozukluklar diyaliz
den ayrılır. endikasyonu değildir.
BÖLÜM 107 • iLAÇ KÖTÜYE KULLAN iMi 383

TABLO 106-2 Metanol ve Etilen Glikol } o7 İLAÇ KÖTÜYE KULLANIMI


alımından Sonra Acil Shana Kusin
Hemodiyaliz Endikasyonları Çeviri: Buğra İlhan

• OPİOİDLER
Dirençli metabolik asidoz: >30 mEq/1 anyon açığı ve veya
<15 baz açığı ile birlikte pH<7,25
Görme bozuklukları EPİDEMİYOLOJİ
Böbrek yetersizliği
Konvansiyonel tedaviye dirençli elektrolit bozuklukları Opioid terimi geniş manada analjezik ve sedatif
>50 mg/dl serum metanol veya etilen glikol düzeyi özelliklere sahip tüm opiyum ilişkili bileşikleri ta­
'Daha öncesinde diyaliz endikasyonu olarak anlatılsa da, düzeyi �50 nımlar. Narkotik terimi kontrollü maddelerin geniş
miligram/dL olmasına rağmen diyaliz olmaksızın, bikarbonat olsada bir yelpazesini tanımlamak için yasa koyucular ta­
olmasa da sadece fomepizol ile başarılı şekilde tedavi edilen hastalar
raporlanmıştır.
rafından kullanılır ve klinik açıdan önemsizdir.
Opioidler (doğal olarak bileşikler), yarı sentetik­
ler (doğal bileşenlerin kimyasal modifikasyonları)
veya sentetik (tamamı ile yapay) olarak sınıflandı­
rılır.
• Opiyat kötüye kullanımı ile ilişkili acil servis baş­
vuruları 2004 ile 2006 arasında %43 artmıştır. En
sık opioidler sırasıyla eroin, oksikodon, hidroko­
don ve metadondur.
füzyonla devamedin. Sürekli infüzyon kan eta­
nol düzeylerini 100 ila 150 mg/dl olacak şekilde PATOFİZYOLOJİ
ayarlayın.
o Gerekli ise ticari 80 derece likör 1,5 ila 2,0 mi/ Opioidler santral sinir sistemi, periferik sinir siste­
kg yükleme dozu ile başlanır ve 0,2 ila 0,5 mi/ mi ve gastrointestinal (Gİ) kanaldaki afferent sinir
kg/saat idame dozu ile devam edilir. Alternatif terminallerinde nosisepsiyonu değişdiri. 3 primer
olarak, 3-4 shot yükleme ve saat başı 1-2 shot reseptörün agonisti olarak işlev görür: mü, kappa
idame 70 kiloluk bir erişkin için tipik dozdur. ve delta.
• Mü reseptörlerinin uyarılması analjezi, sedasyon,
o Glikoz düzeyleri etanol tedavisi sırasında takip
edilir çünkü özellikle çocuklarda hipoglisemi miyozis, solunum depresyonu, öksürük baskılan­
meydana gelebilir. ması ve Gİ motilitede azalma ile sonuçlanır. Kappa
Diyaliz hem metanol hem de etilen glikolü ve tok­ ve delta reseptörlerin uyarılması daha zayıf analjezi
ile sonuçlanır ve kappa reseptör uyarılması disfori
sik metabolitlerini elimine eder. Diyaliz endikas­
ve halüsinasyonlara neden olabilir. Şu anda mevcut
yonları Tablo 106-2'de listelenmiştir.
olan tüm opioidler bir miktar mü reseptör aktivite­
Fomepizol veya etanol diyaliz endikasyonlarını et­
sine sahiptir ve bir dereceye dek solunum depres­
kilemez. Hem fomepizol ve etanol diyalizle uzak­
yonu yapar. Opioidlerin standar formülasyonları
laştırılır, bu yüzden fomepizol dozu 4 saatte bire
hızlıca emilir ve alımdan 30 ila 60 dakika sonra pik
yükseltilir ve sürekli etanol infüzyonun hızı iki ka­
kan düzeylerine ulaşır. Çoğu opioidler ilk geçişte
tına çıkarılır ve sonra teröpatik serum seviyelerini
hepatik metabolizmaya uğrar ve %10 ila %80 ara­
devam ettirecek şekilde ayarlanır. Serum etanol dü­
lığında oldukça değişken biyoyararlanıma sahiptir­
zeyleri her 1-2 saatte bir kontrol edilmelidir.
ler.
Metanol veya etilen glikol düzeyi 20 mg/dl'nin altı­ • Kodein, morfin, propoksifen, oksikodon, meperi­
na düşene ve asidoz çözülene dek diyalize, fomepi­ din ve metado metabolizması büyük oranda hepa­
zole veya etanole devam edin. tiktir ve ilaç etkileşimlerine ve genetik varyasyon­
Metana! zehirlenmesinde, 1 mg/kg (50 mg'a kadar) lara tabidir.
folat 4 saatte bir IV yoldan verilmelidir.
Etilen glikol zehirlenmesinde, toksik metabolitle­
rin toksik olmayanlara dönüşümü için 50 ila 100 KLİNİK ÖZELLİKLER
mg piridoksin ve 100 mg tiamin 2 gün süreyle 6 Opioidler değişen düzeylerde solunum depresyonu
saatte bir IV yoldan verilir. ve mental durum depresyonu, miyozis, ortostatik
Toksik semptomların gecikme olasılığı nedeniyle hipotansiyon, bulantı, kusma, histamin salınımı,
asemptomatik hastalar bile gözlem için yatırılma­ Gİ motilitede azalma ve üriner retansiyona neden
lıdır. olur.
384 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

Klasik olarak oioid toksidromunun bir parçası ola­ yoda opioid bağımlısı hastalar opioid çekilmesinin
rak değerlendirilse de, miyozis her zaman bulun­ hızlandırılmaması için iV yoldan 0,05 mg gibi çok
maz. Meperidin, morfin, proksifen, pentazosin ve daha düşük başlangıç dozları almalıdır.
difenoksilat normal veya genişlemiş pupiller ile Ciddi solunum depresyonu ile başvuran hastalar­
birliktedir ve midriyazis şiddetli serebral hipoksi ve da ilk nalokson dozu iV yoldan 2 mg'dır; solunum
birlikte alınan maddelerin işareti olabilir. depresyonu geri dönene veya maksimum 10 mg iV
Opioid çekilmesi genellikle anksiyete, insomnia, doza erişene dek 3 dakikada bir 2 mg IV dozlar tek­
esneme, lakrimasyon, diyaforez, rinore, miylaji, pi­ rarlanabilir.
loereksiyon, midriyazis, kusma, diyare ve abdomi­ Uzatılmış salınımlı preparatlar ve proksifen,fentanil,
nal krampla kendini gösterebilir. pentazosin ve dekstrometorfan gibi sentetik opio­
idler daha yüksek nalokson dozlarına gereksinim
TANI VE AYIRICI TANI duyabilir.
Opioid intoksikasyonu veya çekilmesi klinik bir ta­ Hasta çoklu nalokson boluslarına gereksinim du­
nıdır. Koma, miyozis ve solunum depresyonundan yuyorsa sürekli nalokson infüzyonu düşünülebilir.
oluşan üçlü kuvvetli bir şekilde opioid intoksikas­ iV infüzyon gerekli toplam dozun üçte ikisine kar­
yomı düşündürür. şılık gelen saatlik hızda başlatılmalıdır. Nalokson
İdrarda opioidlerin saptanması tanıya yardımcı ninfüzyonu alan hastalarda ek bolus dozlar ve in­
olabilir, ancak birçok sentetik ve yarı-sentetik opio­ füzyon hızında aşağı veya yukarı yönlü ayarlamalar
idler bu yöntemle rutin olarak saptanamaz ve yan­ gerekli oalbilir.
lış pozitif sonuçlar haşhaş tohumu ve bazı antibiyo­ Opioid marizyeti olgularının çoğunda 4 ila 6 saat­
tikler ile ilişkilidir. lik acil servis gözlemi önerilmektedir.
Opioid-asetaminofen aşırı dozu olgularının tümü­ İV eroin kullanımı nedeniye nalokson alan hastalar
nün yanı sıra istemli, intihar amaçlı alımlarda ase­ aşağıdaki kriterleri karşılıyorsa nalokson uygula­
taminofen düzeyi bakılmalıdır. masından 1-2 saat sonra güvenle taburcu edilebi­
Opioid aşırı dozunun ayırıcı tanısı klonidin, orga­ lir: bağımsız şekilde hareket, oda havasında oksijen
nofosfatlar ve karbamatlar gibi benzer semptomlar satürasyonu>%92, solunum hızı> 10 soluk/dk, na­
içeren ajanlara toksikolojik maruziyetleri, fenotiya­ bız>SO atım/dk, normal vücut ısısı, Glasgow Koma
zinler, sedatif hipnotik ajanlar, GHB veya karbon Ölçeği skoru=lS
monoksit, hipoglisemi, santral sinir sistemi enfek­ Sürekli nalokson infüzyonuna gereksinim duyan,
siyonu, postiktal durumlar ve pons ve intrakranyal orta ila şiddetli semptomlara sahip hastaları moni­
kanamaları içerir. torlü yatağa yatırın.
Opioid çekilmesinin ayırıcı tanısı adrenerjik du­
Opioid çekilmesi nadiren yaşamı tehdit eder. 2 ila 5
ruma yol açan ilaç ve toksinleri diğer ilaç çekilme
mg/kg PO klonidin, antiemetikler ve andiyaretikler
durumlarını ve hipertiroidizmi içerir.
ile destekleyici tedavi rahatsızlığı yatıştırabilir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


ÖZEL DEGERLENDİRMELER
Havayolunun korunması ve ventilatör tedavisi opi­
Buprenorfin uzun etkili kısmi mü reseptör agonis­
oid intoksikasyonu bulunan hastalarda en önemli
tidir. Daha önce opioid kulllanmamış kişilerde veya
tedavidir. Maske ile destek oksijenasyonu devam
ettirmek için kullanılabilirken nalokson ve endot­ çekilme sendromu bulunan opioid bağımlılarında
rakeal entübasyon için hazırlık yapılır. opioid toksidromu oluşturabilir. İntoksikasyonun
Alımdan sonra bir saat geçmemişse 1 gr/kg dozun­ tedaviside nalokson kısmen başarılı olabilir ama
da PO aktif kömür uygulaması düşünülmelidir. uzun süreli veya tekrarlayan dozlar gerekli olabilir.
Özellikle mü reseptörlerine affinitesi ile birlikte Metadon QT aralığını uzatabilir ve torsades de po­
nalokson tüm opioid reseptörleri için saf yarışmalı intes gibi kardiyak disritmileri kolaylaştırabilir.
antgonisttir. Enjeksiyon (IV, SC veya IM) ile veri­ Propoksifen aşırı dozu QRA uzaması, kalp bloğu,
lebilir. iV uygulama sonrası etki başlangıcı 1 ila 2 uzamış QT aralığı, ventriküler bigemini ve nöbet­
dakika alır ve etki süresi 20 ila 90 dakikadır. lerler ile ilişkilidir. QRS uzaması sodyum bikarbo­
Mental durum bozukluğu bulunan ama solunum nat ile (1 mg/kg IV) ile tedavi edilebilir. Nalokson
depresyonu minimal olan hastalarda nalokson propoksifen ile indüklenen nöbetleri sonlandırabi­
dozu daha düşük olup IV yoldan 0,4 mg verilir ve lir ama EKG değişikliklerini geri döndürmeyecek­
istenen etkiye ulaşılana dek tekrarlanır. Bu senar- tir.
BÖLÜM 107, iLAÇ KÖTÜYE KULLAN iMi 385
Tramadol aşırı dozu ajitasyon, hipertansiyon, nö­ AMFETAMİNLER
betler ve özellikle erişkinde >500 mg dozlarda Amfetamin benzer yapısal özelliklere sahip feni­
ölümle ilişkilidir. Nalokson tramadol ile indükle­ letilaminin türevlerinden oluşan geniş bir sınıftır.
nen nöbetleri geri döndürmekte etkin değildir. Temel amfetamin yapısının değişitirlmesi ek psiko­
Serotonin sendromu meperidin, dekstrometorfan aktif özelliklere sahip maddeler üretebilir, bu ilaç
veya tramadolun monoamin oksidaz inhibitörleri, tasarımcı amfetaminlerini oluşturur.
seçici serotonin geri alım inhibitörleri ve linezolid Amfetaminler katekolaminlerin salınmasını güç­
ile kombine edilmesinden kaynaklanabilir. lendirir ve geri alımını bloke eder ve direkt olarak
katekolamin reseptörlerini uyarabilir. Bazı amfeta­
Akut akciğer hasarı nadir ama ciddi bir eroin
min metabolitleri monoamin oksidazı inhibe ede­
komplikasyonudur. 24 saate dek gecikebilir. Tedavi
bilir. Bazı türevleri aynı zamanda hallusinojenik
oksijenasyon, ventilasyon desteği pozitif eksipras­ etkilere yol açacak şekilde serotonin salınmasını
yon sonu basıncı kullanımını içerir. Nalokson, diü­ indükleyebilir.
retikler ve digoksin endike değildir. Metamfetamin ağızdan alınabilir, IV yoldan enjek­
te edilebilir, inhale edilebilir veya insuflasyon ya­
• KOKAİN, AMFETAMİN VE DİGER pılabilir. Kokain de olduğu gibi bu alım yolları ile
UYARICILAR emilim ve pik etkileri hızla oluşur.
Metilfenidat, efedrin, fenilpropanolamin kokain ve
EPİDEMİYOLOJİ amfetamine benzer toksik etkiler üretir.
ABD'de acil servise ilaçlar ilişkili yapılan başvuru­
ların üçte biri kokain kullanımı ile ilişkilidir. KLİNİK ÖZELLİKLER
Metamfetamin dünya genelinde kötüye kullanımı Kokain veya amfetamin ile zehirlenen hastalar taşi­
en sık ikinci ajandır; bunu kanabis takip eder ve kardi, takipne, hipertansiyon, hipertermi, ve deği­
global nüfusun %0,6'sı tarafından kullanılmaktadır. şen derecelerde mental durum değişikliği sergiler.
Sık semptomlar göğüs ağrısı, çarpıntı, dispne, baş
ağrısı ve foka! nörolojik şikayetlerden oluşur.
PATOFİZYOLOJİ Düşük dozlarda bile kokain göğüs ağrısı ile sonuç­
KOKAİN lanan koroner arter vazokonstriksiyonu oluşturabi­
lir.
• Kokain suda çözünen hidroklorür tuzu olup tüm
Kokain disritmiler, miyokardit, kardiyomiyopati,
mukoz membranlardan hızla emilir. Topikal olarak miyokardiyal iskemi ve enfarktüs, aort rüptürü,
uygulanabilir, buruna çekilebilir, yutulabilir veya aort ve koroner arter disseksiyonu ve hızlanmış
iV yolda enjekte edilebilir. Ayrılmış kokain pirolize veya artmış aterojenez dahil bir dizi kardiyotoksik
dayanıklı serbest baz formudur ve sigara ile kulla­ etkiye indükler.
nılabilir. Kokain ve amfetaminle ilişkili olarak artan adre­
İnsuflasyon 30 dakika içinde pik etki oluşturur ve nerjik tonus nöbetlere, intrakranyal kanamaya ve
etkinin süresi l ila 2 saattir. Hem IV hem de inha­ serebral enfarktüsün yanı sıra diğer nörolojik se­
kellere neden olabilir.
lasyon yolları hızlı etki başlangıcı (1 dakikadan az)
İçilebilen kokain kullanımı pulmoner kanama,
sağlar ve etki 30 ila 60 dakika sürer.
pnömoni, astım, pulmoner ödem, pnömomedias­
Kokain eksitatör amino asitlerin güçlenen etkileri tinum, pnömotoraks ve pnömoperikardiyumla iliş­
ve norepinefrin, dopamin ve serotoninin presinap­ kilidir.
tik alımının bloke edilmesi ile sempatik sinir sis­ Kokainle indüklenen mezenterik vazospazm intes­
temi aktivasyonuna neden olur. Bu karakteristik tinal iskemi, bağırsak nekrozu, iskemik kolit, GI
etkiler olan midriyazis, taşikardi, hipertansiyon ve kanama, bağırsak perforasyonu ve dalak enfarktü­
diyaforez oluşturur. süne yol açabilir.
Kokain aynı zamanda bir lokal anestetik olup hızlı Rabdomiyoliz kokain ve amfetamin kullanımı ile
meydana gelebilir ve böbrek yetmezliğine yol aça­
sodyum kanallarının blokajı ile sinir iletimini inhi­
bilir.
be eder. Kalp iletimi üzerinde klinidin benzeri etki­
Gebelik sırasında kokain kötüye kullanımı spon­
ye sahip olup QRS kompleksini genişletebilir ve QT tane düşük, plasenta! ayrılma, fetal prematürite ve
aralığını uzatabilir. Yüksek dozlarda miyokardiyal intrauterin gelişme geriliği riskini artırır. Metamfe­
toksisite negatif inotropi, geniş kompleks disritmi, tamin kötüye kullanımı fetal gelişim üzerinde yıkı­
bradikardi ve hipotansiyon ile sonuçlanabilir. cı etkilere sahiptir.
386 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

Mortalite en sık şiddetli hipertermi, disritmi, dur­ malıdır çünkü kokain ile ilişkili intrakranyal kana­
durulamayan nöbetler veya intrakranyal enfarktüs, ma ve aort veya koroner arter disseksiyonu trom­
hemoraji veya ensefalopatiye yol açan hipertansi­ boliz için kontrendikasyon oluşturabilir.
yonun sonucudur. Kokainle indüklenen geniş kompleks taşidisritmi­
leri ve QRS uzamasını sodyum bikarbonatla seru­
TANI VE AYIRICI TANI mu pH 7,45 ila 7,S'e alkalileştirerek tedavi edin.
Kokain, amfetamin ve uyarıcılar ile intoksikasyon Hipertansif acilleri nitroprussit veya fentolamin ile
tanısı genellikle doğru klinik bağlamda sempato­ tedavi edin.
mimetik toksidromun fark edilmesi ile konur. Bağırsaklarında kokain paketleri taşıyan asempto­
Alkol veya opiodiler gibi maddelerin birlikte kulla­
matik kişiler polietilen glikol elektrolit çözeltisi ile
nımı tabloyu önemli ölçüde değiştirebilir.
tam bağırsak irrigasyonu yaparak tedavi edilebilir.
• Ayıncı tanı diğer sempatomimetik maddeler ile
Bu hastalar herhangi bir intoksikasyon belirtisi
intoksikasyonu, çekilme sendromlarını ve enfek­
siyonu içerir. Gizli travma ve hipoglisemi dikkate gösterirse benzodiazepin uygulayın ve laparotomi
alınmalıdır. ve paketlerin çıkarılması için acil cerrahi konsül­
• Hipertermi veya ciddi ajitasyon bulunan hastalar tasyon isteyin.
asidoz, böbrek yetmezliği ve rabdomiyoliz açısın­ Amfetamin intoksikasyonunda idrarın asitleştiril­
dan temel biyokimya paneli ve kreatin kinaz (CK) mesi önerilmez.
ile incelenmelidir. Birçok amfetamin kokainden daha uzun etki süre­
Göğüs ağrısı veya dispne ile bavşurani kokain veya sine sahiptir ve zehirlenen çoğu hasta daha uzun
amfetamin kullanmış hastalarda EKG, göğüs filmi
gözlem sürelerine veya hastaneye yatışa gereksinim
ve kardiyak enzimler düşünülmelidir.
duyabilir.
Kokain için idrarda ilaç taraması oldukça spesifik­
Ciddi laboratuar anormallikleri ve yaşamsal bulgu­
tir ve çok az çapraz reaksiyon sergiler. Maruziyeti
takip eden 72 saat boyunca genellikle pozitiftir. larda bozulma, miyokard iskemisi ile uyumlu EKG
Amfetamin için idrarda ilaç taraması spesifik de­ değişiklikleri ve SSS yaralanmasına ilişkin kaygılar
ğildir ve yüksek yanlış negatif ve yanlış pozitif so­ bulunan hastalar yoğun bakım koşullarında hasta­
nuçlara sahiptir. neye yatırılmalıdır.

ACİL SERVİS B A KiMi VE TABURCULUK • HALUSİNOJENLER


Kokain ve amfetamin tedavisinin temeli yeterli se­ EPİDEMİYOLOJİ
dasyon ve yaşamsal bulgualrın izlenmesidir. 2 mg
Etanolden sonra marihuna genç insanlar tarafın­
IV lorazepam veya 5 mg IV diazepam gibi benzo­
diazepinler taşikardi hipertansiyon ve ajitasyanda dan kötüye kullanımı en yaygın psikoaktif madde­
iyileşme sağlayacaktır. dir.
Nöbet eşiğini düşürme ve hipertermi ve disritmiye
katkıda bulunma riski nedeniyle antipsikotiklerden PATOFİZYOLOJİ
kaçınılmalıdır. Halusinojen terimi klasik olarak lizerjik asit dietila­
Nem spreyleri ve fanlar ile aktif soğutma orta ile
mid (LSD) ve pislosibin gibi indol alkilaminleri ve
şiddetli hipertermi tedavisinde kullanılır.
metilenededioksimetamfetamin (MDMA, ectasy)
Nöbetler benzodiazepinler ile tedavi edilmelidir;
gibi feniletilaminler ve meskalini tanımlar. Fen­
dirençli nöbetlerde fenobarbital ve nöromüsküler
blokaj düşünülmelidir. SSS'nin kanama veya en­ siklidin (PCP) ve marihuana gibi diğer ilaçlar da
farktüs gibi yapısal lezyonlarını değerlendirmek duysal algının değiştirilmesi amacıyla sıkça kötüye
için beyin BT taraması yapılmalıdır. kullanılmaktadır.
Kardiyak iskemi aspirin, nitratlar, morfin ve ben­ Tablo 107-1 sıkça kötüye kullanılan halüsinojen­
zodiazepinler ile tedavi edilmelidir. Beta blokörler lerin sınıflama, mekanizma, etki süresi, özellikler,
kontrendikedir. Fibrinolit tedavi dikkatle kullanıl- komplikasyonlar ve spesifik tedavilerini özetler.
BÖLÜM 107 • İLAÇ KÖTÜYE KULLAN iMi 387
TABLO 107-1 Sık Kötüye Kullanılan Halüsinojenler
ETKİ
İLAÇ TİPİK DOZ SÜRESİ KLİNİK ÖZELLİKLER KOMPLİKASYONLAR SPESİFİK TEDAVİ
Lizerjik asit 20-80 mcg 8-12 sa Midriyazis Koma Destekleyici
dietilamid Taşikardi Hipertermi Benzodiazepinler
(LSD) Ankiyete Koagülopati Haloperidol
Kas gerilimi İnatçı psikoz
Algı bozukluğunun
devam ettiği
halüsinojen
Psilocybin 5-100 4-6 sa Midriyazis Nöbetler (nadir) Destekleyici
mantar Taşikardi Hipertermi (nadir) Benzodiazepinler
4-6 mg Bulantı-kusma
psilocybin Kas gerilimi
Meskalin 3-10 düğme 6-12 sa Midriyazis Nadir Destekleyici
200-500 mg Karın ağğrısı Benzodiazepinler
meskalin Bulantı-kusma
Baş dönmesi
Nistagmus
At aksi
MDMA. 50-200 mg 4-6 sa Midriyazis Hiponatremi Benzodiazepinler
ecstasy Bruksizm Hipertansiyon Hidrasyon
Çene gerilimi Nöbetler Aktif soğutma
Kuru ağız Hipertermi Serotonin antagonisti
Bulantı Aritmi
Rabdomiyoliz
Fensiklidin 1-9 mg 4-6 sa Küçük veya orta pupil boyutu Koma
(PCP. Nistagmus Nöbetler Benzodiazepinler
melek tozu) Kas sertliği Hipertermi Hidrasyon
Aşın tükürük Rabdomiyoliz Aktif soğutma
Ajitasyon Hipertansiyon
Katatoni Hipoglisemi
Marihuana 5-15 mg 2-4 sa Taşikardi Akut psikoz (nadir) Destekleyici
(cannabis) tetrahidro­ Konjuktiva injeksiyonu Panik reaksiyon (nadir) Benzodiazepinler
kannabiol

KLİNİK ÖZELLİKLER Meskalin LSD ile benzer ama daha zayıf halüsino­
jenik etkilere yol açar. Bu etkilere öncesinde genel­
LSD hızla emilir ve semptomlar 30 dakika için­
likle GI semptomlar, sersemlik ve baş ağrısı vardır
de başlar. Psikodelik etkiler öncesinde genellikle
ve etki başlangıcı gecikir ancak 6 ila 12 saat sürer.
sempatomimetik semptomlar vardır. Akut advers
Önemli morbidite ve mortalite nadirdir.
psikolojik etkiler zararlı davranışlara ve potansiyel
MDMA veya ectasy yapısal olarak hem metamfe­
travmalara yol açabilir. Masif aşırı dozlar koma, so­ tamin hem de meskalinle ilişkilidir. Etkileri duysal
lunum arresti, hipertermi ve koagülopati oluştura­ ve uyarının ve duygu durumun yoğunlaşmasının
bilir. yanında halüsinasyonları içerir. Fiziksel tablolar
Psilosibin LSD ile benzer ama daha az şiddete sahip midriyazis ve yüksek nabız ve kan basıncı gibi sem­
semptomlara yol açar. Ciddi tıbbi yan etkiler nadir­ patomimetik etkileri içerir. Bulantı, diş gıcırdatma,
dir ama nöbetler ve hipertermi bildirilmiştir. miyaljiler ve ataksi meydana gelebilir.
388 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

• MDMA kullanımı ile ilişkili ölümler şiddetli hi­ katle kullanılmalıdır çünkü antikolinerji özelliklere
pertansiyon, intrakranyal kanama, hiponatremi, sahiptir ve nöbet eşiğini düşürebilir. Fiziksel tah­
hipertermi ve aritmilere atfedilmektedir. ditten kaçınılmalıdır çünkü ajitasyonu artırabilir ve
• PCP yapısal olarak ketaminle ilişkili olan bir pi­ rabdomiyoliz ve hipertermiye katkıda bulunabilir.
peridin türevidir. Dissosiyatif özelliklere sahiptir • Taşikardi ve hipertansiyon sıklıkla benzodiazepin­
ve duyunun artmasından ziyade maskelenmesine ler ile sedasyona yanıt verir. Şiddetli hipertansyion
neden olur. Diğer ilaçların saflığını bozmak için nitroprussit ile tedavi edilmelidir.
kullanılmaktadır ve hastalar istemsiz olarak maruz MDMA ilişkili hiponatremi önemli olabilir. Şiddet­
kalmaktadır. li olgularda (serum sodyum konsantrasyonu<llS
• PCP'nin klinik tabloları değişkendir ve SSS uyarısı mEq/1, nöbet,koma) beyin sapı herniasyonunu ve
veya depresyonu, şiddet davranışı, katatoni ve koli­ ölümü önlemek için %3 serum uygulamak gerekli
nerjik, antikolinerjik ve sempatomimetik etkilerin olabilir.
karışımından oluşur. Nistagmus ve hipertansiyon Hipertermi hızlı soğtuma ile tedavi edilmelidir.
sık bulgulardır. Şiddetli olgular nöromüsküler paralizi ve entübas­
• Rabdomiyoliz, böbrek yetmezliği, nöbetler, ataksi, yon gerektirebilir.
kas rijiditesi, hipoglisem, ve yüksek CPK düzeyleri Nöbetler benzodiazepinler ile tedavi edilir. Dirençli
PCP kötüye kullanımının sık komplikasyonlarıdır. nöbetler propofol veya barbitüratları gerektirebilir.
• Marihuana kullanımı en sık sersemlik, öfori, duy­ Halüsinojen intoksikasyonu bulunan çoğu hasta
sal farkındalık artışı, paranoya ve zaman ve mekan gözlem süresi sonunda acil servisten güvenle ta­
kaymalarına yol açar. Önemli tıbbi komplikasyon­ burcu edilebilir. Tıbbi komplikasyonlar bulunan
lar nadirdir. hastalar hastaneye yatırılmalıdır.

TANI VE AYIRICI TANI


• Hali.isinojen intoksikasyonunun ayırıcı tanısı alkol
ve benzodiazepin çekilmesi, hipoglisemi, antikoli­
nerjik zehirlenmesi, tirotoksikoz, SSS enfeksiyonla­ ANALJEZİKLER ���������
rı, yapısal SSS lezyonları ve akut psikozdan oluşur. 108 Joshua Nogar

Rutin ilaç taramaları psilosibin veya meskalini sap­ Çeviri: Buğra İlhan
tamayacaktır.
• Diğer amfetaminlerde olduğu gibi MDMA için id­
rar ilaç taramaları düşük spesifikliğe sahiptir ve bir ASPİRİN VE SALİSİLATLAR
dizi farmasötik ajan için yanlış pozitif sonuçlarla
EPİDEMİYOLOJİ
birliktedir.
PCP ve marihuana için idrar testlerinin kullanımı • 2008 yılında aspirin ve salisilatlar (ASA) 20.000
kullanımdan sonra günler ve haftalar boyunca po­ toksik maruziyet ve 48 ölümde rol oynamıştı.
zitif olabilir ve akut intoksikasyonun tanısında yar­ • Reçetesiz satılan birçok ilaç (Pepto-Bismol, Kek­
dımcı olmaz. PCP taraması da yüksek yanlış pozi­ lik Üzümü yağı [metil salisilat], buharlaştırıcılarda
tiflik oranlarına sahiptir. kullanılan sıvı merhemler) yüksek miktarlarda sa­
lisilat içerir ve az miktarlarının alımı veya uygulan -
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ması istemsiz salisilat zehirlenmesine yol açabilir.

• Halüsinojen intoksikasyonu bulunan hastaların


PATOFİZYOLOJİ
başlangıç tedavisi havayolu, solunum ve dolaşımın
desteklenmesidir. • ASA emilimi geç veya düzensiz olabilir. Pik serum
• Çoğu halüsinojen hızlı emilir ama önceki bir saat düzeyleri önemli oranda gecikebilir ama düzeyleri
içinde gerçekleşen alımlarda aktif kömür düşünü­ genellikle 6 saat içinde bariz hale gelir. Enterik kap­
lebilir. lı veya geç salınımlı aspirinin pik düzeyleri alımdan
• Ajite hastayı sakinleştirmek için kendinden emin 60 saat sonrasına dek bildirilmiştir.
sakin davranış genellikle yeterlidir. Benzodiazepin­ • ASA jelatinimsi bir gastrik kitle oluşturabilir ve
ler farmakolojik tedavinin temelidir. Haloperidol aşırı doz sonrası midede büyük miktarlarda aspi­
ikinci sıra ajan olarak değerlendirilmeli ama dik- rin kalabilir. Ayrıca, aspirin gastri boşalma üzerin-
BÖLÜM 108 • ANALJEZİKLER 389
de inhibitör bir etkiye sahiptir. Sonuç nihai olarak TABLO 108-1 Erişkinlerde Salisilat
azalmaya başlamadan önce kararsızlaşabilen salisi­ Toksisitenin Şiddet
lat düzeyidir. Derecelendirmesi
Fizyolojik pH'da (7,40) tüm salisilat molekülleri
HAFİF ORTA ŞİDDETLİ
iyonizedir. pH'daki düşüş iyonize olmayan salisilat
oranını yükseltir. İyonize olmayan salisilat mole­ Akut alım <150 mg/kg 15*-300 mg/ >300 mg/kg
(doz) kf
külleri kan-beyin bariyeri dahil hücre membranla­
rını geçebilir. Bu yüzden, asidemi hücre içi salisilat Son organ Tinnitus Takipne Anormal
toksisitesi İşitme kaybı Hiperpireksi mental
konsantrasyonunu artırır.
Sersemlik Diyaforez durum
ASA toksisitesine bağlı mortalite doğrudan beyin Bulantı- Ataksi Nöbetler
salisilat konsantrasyonu ile bağlantılıdır. kusma Anksiyete Akut akciğer
• 8,0 üzeri idrar pH değeri idrardaki salisilatı iyonize hasarı
eder ve idrarla atılımında artışla sonuçlacak şekilde Böbrek
yetmezliği
üriner tübüllerden geri emilimini bozar.
Kalp aritmileri
ASA toksisitesi medüller solunum merkezi üzerin­ Şok
deki direkt etkisi ile artan solunum hızına bağlı ola­
rak solunumsal alkaloza yol açar.
ASA toksisitesi oksidatif fosforilasyonda eşlenme
bozukluğuna ve çeşitli Krebs döngüsü enzimleri­
nin inhibisyonuna yol açar. Bu ise artmış katabo­
Salisilat toksisitesinin patognomik asit-baz bozuk­
lizma ve yüksek karbondioksit ve ısı üretimi, artan
luğu anyon açığının arttığı metabolik asidoz, me­
glikoliz ve glikoz gereksinimi ve laktat, pirüvat, ve
tabolik alkaloz (hacim daralmasına bağlı) ve solu­
ketoasitler dahil salisilat zehirlenmesinde metabo­
numsal alkalozdur.
lik asidoza katkıda bulunan organik asitlerin üreti­
En yaygın klinik tablo kombine solunumsal alkaloz
mi ile sonuçlanır.
ve artmış anyon açığı ile birlitke metabolik asidoz­
Normoglisemi, hiperglisemi veya hipoglisemi gö­
dur, ancak normal anyon açığı alımın bilinmediği
rülebilir. Normal serum glikoz seviyelerine karşın
hastalarda salisilat toksisitesini dışlamaz. Ayrıca,
beyin hücrelerinde hipoglisemi görülebilir.
sedatif ilaçların birlikte alımı solunum güdüsünü
Serum salisilat düzeyi 60 mg/dl değerinden yüksek
bozabilir ve solunumsal asidoz ile sonuçlabilir.
olduğunda yüksek dozlarda salisilatların kronik
• ASA toksisitesine özellikle yaşlı popülasyonda sep­
uygulaması hipoprotrombinemi ve yüksek prot­
sis olarak yanlış tam konabilir (laktik asidoz, kont­
rombin zamanı (PT ile sonuçlanır.
rasiyon metablik asidoz ve solunumsal alkaloz).
• Şiddetli akut ASA toksisitesinin yaygın olmayan
KLİNİK ÖZELLİKLER tabloları hipertermi, nörolojik disfonksiyon, böb­
ASA toksisitesi hastanın asit-baz durumu ile bir­ rek yetmezliği, pulmoner ödem ve akut solunum
likte onan klinik bir tamdır. Salisilat toksisitesinin sıkıntısı sendromundan (ARDS) oluşur. Nadiren,
klinik tabloları doza, maruziyetin akut veya kronik rabdomiyoliz, gastrik perforasyon ve GI kanama
olmasına ve hastanın yaşına bağımlıdır (Tablo 108- gelişebilir.
1). İleri yaşlarda ölümcül olması daha muhtemeldir.
ASA kan konsantrasyonları toksisite ile zayıf ko­ Bilinç kaybı, hipertermi, şiddetli asidoz, nöbetler
relasyonda olabilir ve toksisite ölçütü olarak ilaç ve disritmilerde artan mortalite riski ile birliktedir.
düzeylerine güvenmek ASA aşırı dozlarının teda­ Toksisite hiperventilasyon, tremor, papil ödemi,
visinde kaçınılması gereken en yaygın hatadır. ajitasyon, paranoya, tuhaf davranışlar bellek kaybı,
150 mg/kg'dan daha düşük akut alımlar bulan­ konfüzyon ve stupor ile kendini gösterebilir.
tı, kusma ve GI irritasyonla birlikte hafif toksisite Kronik ASA toksisitesi akut aşırı doza kıyasla daha
oluşturur. düşük ilaç konsantrasyonlarında gelişme eğilimin­
150 ila 300 mg/kg arası akut alımlar genellikle kus­ dedir.
ma, hiperventilasyon, terleme ve kulak çınlaması Glokom tedavisi için karbonik anhidraz inhibitör­
ile birlikte orta şiddete toksisite ile sonuçlanır. Eriş­ leri (CAI) alan hastalar kronik salisizm açısından
kinlerde bu bulgular sıklıkla >30 mg/dl salisilat dü­ risk altındadır. CAI salisilatlann dağılım hacmi­
zeyleri ile birliktedir. ni artırarak santral sinir sisteminde artan salisilat
390 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

düzeylerine ve teröpatik serum salisilat düzeyine lisemi veya nörolojik semptomlar mevcutsa % 10
karşın olası toksisiteye yol açan metabolik asidoza dekstroz içeren iV sıvıların uygulanması düşünül­
neden olabilir. melidir.
• Çocuklarda kronik salisilat toksisitesi genellikle • Yeterli idrar çıkışı (1-2 mi/kg/saat) sağlandıktan
akut toksisiteden daha ciddidir ve ölümcül olması sonra ve ilk elektroli ve böbrek fonksiyon testleri
daha muhtemeldir. Semptomların ortaya çıkma­ kontrendikasyon göstermiyorsa.hastanın iV sıvıla­
sı günler alabilir ve salisilat uygulanmasını teşvik rına 40 mEq/1 potasyum klorür eklenmelidir.
eden bir altta yatan hastalık olabilir. Serum ve idrarın alkalinizasyonu ASA protein bağ­
• Hipertermi daha kötü prognoza işaret eder. Böbrek lanmasını ve idrar atılımını güçlendirir.
yetmezliği ciddi bir komplikasyondur. Pediatrik 1-2 mEq/kg sodyum bikarbonat bolusunu uygu­
hastalarda pulmoner ödem nadirdir. lamasını takiben 150 mEq (3 ampül) sodyum bi­
karbonat bir litre %5 dekstroza eklenerek hastanın
TANI VE AYIRICI TANI idame hızının 1,5 ila 2,0 katı hızda infüze edilir; in­
füzyonu pH seviyesini 7,5 üzerinde tutacak şekilde
• Salisilat düzeyleri dikkatle yorumlanmalıdır çün­
ayarlayın.
kü teröpatik veya düşen düzeylere rağmen şiddetli
Şiddetli ASA toksisitesi önemli hacim azalması ve
toksisite bulunabilir.
metabolik anormallikler ile sonuçlanabilir; resüs­
• Bilinen bir zaman diliminde akut alım sonrasında
tasyon sırasında sık klinik muayenenin yanı sıra
toksisiteyi öngörmek için geliştirilen Done nor­
saatlik idrar pH, salisilat düzeyleri, elektrolitler, gli­
mogramı kullanımı yanıltıcı olabilir ve artık öne­
koz ve asit-baz durumu takibi endikedir.
rilmez.
Bikarbonat verilmesi hipokalemiyi şiddetlendirebi­
Enterik kaplı aspirin düz radyografilerde görülebi­
lir. Normokalemiyi sürdürmek etkin alkalizasyonu
lir, bununla birlikte, negatif radyografi alımı dışla­
kısıtlayabilir.
maz.
• Erken dönemde iV yol ve kalp monitorizasyonu
Salisilat toksisitesinin ayırıcı tanısı teofilin toksi­
başlatılmalıdır ama ASA ile zehirlenen hastalarda
sitesini, kafein aşırı dozunu, akut demir zehirlen­
havayolu yönetimi özel değerlendirme gerekti­
mesini, Reye sendromunu, diyabetik ketoasidozu,
rir. Solunum yetmezliğine bağlı olarak serum pH
sepsis ve menenjiti içerir.
değerindeki ani düşüş ASA toksisitesini aniden
Kronik salisilizm erişkin veya çocukta infeksiyöz
kötüleştirebilir. Entübasyon gerekli ise ventilatör
süreç olarak yanlış anlaşılabilir; hiperventilasyon,
ayarları dakika ventilasyonu maksimize etmeye ça­
hacim azalması, asidozis, belirgin hipokalemi ve
lışmalıdır. Mekanik ventilatörün normal hız/hacim
SSS bozuklukları ile başvurabilir.
parametrelerine ayarlandıktan sonra oluşan solu­
Kronik salisilizm özellikle eşlik eden asit-baz bo­
numsal aklaoz premorbid bir olay olabilir.
zuklukları, takipne, dispne, veya non-kardiyojenik
Mutlak bir eşik bulunmasa da, ASA düzeylerinin
pulmoner ödem varlığında açıklanmayan non­
100 mg/dl değerini geçtiği tüm hastalarda hemodi­
fokal nörolojik ve davranışsa! bozuklukların bu­
yaliz düşünün. Hemodiyaliz gerektiren önemli kro­
lunduğu tüm hastalarda düşünülmelidir.
nik toksisite 60 ila 80 mg/dl gibi düşük seviyelerde
gelişebilir. Destekleyici bakım veya alkalinizasyona
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK karşın klinik bozulma gelişimi, böbrek yetmezliği,
Acil öncelikler havayolu, solunum ve dolaşımdır. şiddetli asit baz bozukluğu, mental durum değişik­
Kalp monitorizasyonu intravenöz erişim sağlan­ liği ve ARDS için de hemodiyaliz düşünün.
malıdır. Pik değer saptanana kadar her 2 saatte bir, sonra­
Emilimi önlemek ve eliminasyonu hızlandırmak sında toksik olmayan düzeylere ulaşana kadar her
için 1 gr/kg aktif ömür uygulayın. Çoklu dozlar 4-6 saatte bir ASA düzeylerini kontrol edin. Ciddi
muhtemelen yararlı olmayacaktır. alımlarda, klinik durumla ilişkilendirilen saatlik
• Tam bağırsak irrigasyonu toksisite geç salınımlı düzeyler endikedir.
veya enterik kaplı aspirine bağlı olduğunda etkin Kronik salisilizmde uzun PT'ye bağlı kanama görü­
olabilir. lebilir ama taze donmuş plazma ile tedavi edilebilir.
Hacmin düşük olduğu hastalara intravenöz normal Disritmileri metabolik anormallikleri düzelterek
serum verilmelidir. İlk serum resüstasyonu hariç ve standart ALS protokolleri ile tedavi edin. Ente­
tüm sıvılar en az %5 dekstroz içermelidir, hipog- rik kaplı veya geç salınımlı formüller istisna olmak
BÖLÜM 108 • ANALJEZİKLER 39J
üzere klinik iyileşmede ilerleme, önemli asit-baz glutatyon öncülü veya yedeği olarak davranır ve
bozukluğu ve teröpatik değerlere doğru düşen seri NAPQI'yı direkt olarak tekrar APAP'a indirgeyebi­
ASA düzeyleri var ise hasta acil servisten taburcu lir.
edilebilir.
Enterik kaplı veya geç salınımlı ASA'da alım sonrası KLİNİK ÖZELLİKLER
10 ila 60.saatlere kadar pik serum düzeyleri oluş­
Akut APAP toksisitesi 4 evrede başvurur. İlk 24
mayabilir ve gözlem zorunludur.
saatlik dönemde hasta asemptomatik olabilir veya
Çok miktarda alımlarda hasta seri salisilat düzey­
anoreksi, bulantı, kusma ve kırgınlık gibi spesifik
leridne azalma ve iyileşen klinik durumdan emin
olmayan semptomlar bulunabilir.
olmak için hasta en az süre ile yatırılmalıdır.
• 2 ve 3. günlerde, bulantı ve kusma düzelebilir ama
sağ üst kadran ağrısı ve hassasiyetle birlikte transa­
• ASETAMİNOFEN
minaz ve bilirubin artışı gibi hepatotoksisite kanıt­
EPİDEMİYOLOJİ ları bulunabilir.
3 ve 4. günlerde, laktik asidoz, koagülopati, böbrek
Asetaminofen ( APAP) ABD'de en popüler reçetesiz
yetmezliği ve ensefalopatinin yanı sıra tekrarlayan
analjeziktir.
bulantı ve kusma ile birlikte fulminan karaciğer
2008 yılında, Amerikan Zehir Kontrol Merkezleri
yetmezliğine ilerleyebilir.
Birliği yaklaşık 150.000 ek ajan ve kombine APAP
• Karaciğer yetmezliğinden kurtulan hastalar takip
maruziyeti bildirimi almıştır.
eden birkaç hafta içinde hepatik fonksiyonların
tamamen düzelmesi ile birlikte iyileşmeye başlaya­
PATOFİZYOLOJİ caktır.
• APAP gastrointestinal kanaldan hızla emilir. Aşırı Masif APAP alımı (4 saatlik APAP düzeyi>800
dozda pik serum düzeyleri genellikle 2 saat içinde mikrogram/kg) koma veya ajitasyon ve laktik asi­
oluşur. Bununla birlikte, propoksifen veya difen­ dozun akut başlaması ile birliktedir.
hidramin içeren APAP preparatlarında veya uzatıl­
mış etkili preparatlarında emilim gecikebilir. TANI VE AYIRICI TANI
APAP esas olarak karaciğerden metabolize edilir­ APAP toksisitesi 140 mg/kg'dan daha yüksek oral
ken, az bir kısmı (<%5) direkt böbreklerden atılır. alımlarda veya bir erişkin 24 saatlik periyotta 7,5
APAP'ın büyük kısmı sülfatasyon veya glukuroni­ gramdan fazla aldığından gelişebilir. Başlangıçta
dazyon ile metabolize edilirken küçük bir yüzde­ semptom olmayabileceği veya spesifik olmayacağı
si sitokrom P450 tarafından toksik bir metabolite için önemli miktarda alımın tanısı laboratuar testi­
olan N-asetil-benzokinonimine (NAPQI) meta­ ne dayanır.
bolize edilir. NAPQI hepatik glutatyon tarafından • APAP yaygın bir şekilde birlikte alınan bir ajan ol­
toksik olmayan ve böbrekten atılan bir bileşiğe de­ duğu için herhangi bir ajanın aşırı dozu ile başvu­
toksifiye edilir. ran tüm hastalarda APAP düzeyi ölçülmelidir.
• • Alımdan sonra 4 -24 saatlik zaman dilimi içinde
APAP aşırı dozunda, hepatik glukuronidasyon ve
en kısa sürede alınan APAP düzeyi takip eden acil
sülfatasyon hızla doygun hale gelir ve APAP'ın bü­
servis tedavisine rehberlik edecektir. Alımın 4.saa­
yük bir kısmı sitokrom P450 tarafından NAPQI'ya
tinden sonraki 150 mikrogram/dl'ni geçen serum
metabolize edilir. Hepatik glutatyon depoları nor­
düzeyleri potansiyel oalrak toksiktir (bkz. Tablo
malin %30'undan azına düşer, NAPQI birikir ve
108-2). 24 saat sonra, saptanabilir APAP düzeyi
hepatik toksisite gelişir.
veya yüksek transaminaz varlığı toksisiteyi öngöre­
Düşük glutatyon depolarına sahip hastalar (alko­ bilir.
likler ve AIDs hataları) ve sitokrom p450 aktivite­ Bir zaman dilimi içerisinde birden fazla alım söz
sinin indüklendiği hastalar (alkolikler ve antikon­ konusu ise değerlendirme sorunludur. Bu olgular­
vülzan veya tüberküloz ilaçları kullanan hastalar) da bir toksikoloji uzmanına danışmak zorunludur.
APAP toksisitesi açısından daha yüksek risk taşır. Geciktirilmiş etkili alımlarla klinik deneyim sı­
N-asetilsistein (NAC) APAP için spesifik bir anti­ nırlıdır. 4 ila 8.saatlerdeki düzey toksik aralıkta ise
dottur. Diğer etkilerinin yanında NAC NAPQI'nın (bkz. Tablo 108-2), tedavi başlatılmalıdır. 4 ila 8. sa­
hepatik proteinlere bağlanmasını inhibe eder, atlerdeki düzey yüksek ama toksik eşiğin altında ise
392 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

TABLO 108-2 Akut Alımda Potansiyel Toksik • Fulminan karaciğer yetmezliğinin tedavisi NAC te­
Serum APAP Düzeyleri rapisini koagülopatinin ve asidozun düzeltilmesini,
serebral ödemin tedavisini, çoklu organ yetmezliği
ALIMDAN SONRA GEÇEN SERUM APAP DÜZEYİ
SÜRE (MCG/ML) için destekleyici önlemleri ve bir karaciğer nakil
merkezine erken sevki içerir.
4 200
• Toksik olmayan APAP düzeylerine sahip hastalar
8 100
başka ilaç alımı veya kendi kendine zarar verdiğine
12 50 dair kanıt yoksa acil servisten taburcu edilebilir.
16 25
20 15 NON-STEROİD ANTİ­
24 6 İNFLAMATUVAR İLAÇLAR
EPİDEMİYOLOJİ
4 ila 16 saat sonra ikinci bir tetkik alınmalı ve ikinci • Non-steroid anti-inflamatuvar ilaç (NSAİİ) ma­
değer toksik aralıkta ise tedavi başlatılmalıdır. ruziyetine bağlı morbidite teröpatik dozlarda aşı­
• Tam kan sayımı, oagülasyon çalışmaları, böbrek rı dozlardan kat be kat fazladır. NSAII ilişkili GI
fonksiyon testleri, karaciğer fonksiyon testleri, kanamanın ABD'de yıllık 16.500 ölümle birlikte
elektrolitler ve ek toksikoloji çalışmalarını da kap­ 103.000 hastane yatışına neden olduğu düşünül­
sayan ek laboratuar incelemeleri yapın. mektedir. NSAİİ'lar ilaçla indüklenen böbrek yet­
• APAP toksisitesinin ayırıcı tanısı vira! ve alkolik mezliği olgularının önemli bir kısmından sorumlu
hepatiti, diğer ilaç ve toksinle indüklenen hepatitler olduğu düşünülmektedir.
ve hepatobiliyer hastalığı içerir.
• Akut APAP zehirlenmesi akut başlangıcı, hızlı iler­ PATOFİZYOLOJİ
leyişi ve belirgin derecede yüksek transaminaz dü­ NSAİİ'lar araşidonik asitten prostaglandinleri
zeyleri ile diğer hepatitlerden sıklıkla ayırt edilebi­ oluşturan siklooksijenaz (COX) enzimini inhibe
lir. eder. Siklooksijenazın COX-1 ve COX-2 olmak
üzere en az 2 formu vardır. COX-1 NSAIDI'ların
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK advers etkilerinin bir çoğundan sorumludur.
• Üç tip siklooksijenaz inhibitörü mevcuttur: seçici
• Acil öncelikler havayolu, solunum ve dolaşımdır.
olmayanlar NSAII'ların büyük kısmını oluşturur
Kalp monitorü bağlayın ve IV yol açın. (hem COX-1 hem de COx-2'yi inhibe ederler; eto­
• NAC APAP toksisitesi için spesifik antidottur ve dolak ve meloksikam gibi kısmen seçici olanlar
alımdan sonraki 8 saat içinde uygulanırsa toksisite­ (düşük dozlarda sadece COX-2'y inhibe ederler);
yi önleyebilir ve alımdan sonraki 24 saat içinde uy­ ve valdekoksib, rofekoksib ve selekoksib gibi seçici
gulanırsa hepatoksisiteyi anlamlı bir şekilde düşü­ olanlar (tercihen COX-2'yi inhibe ederler.
rebilir. 24 saatten sonra uygulandığında bile NAC • NSAİİ'lar Gİ kanaldan hızla emilir. Çoğu NSAİİ
yararlı olabilir. idrar veya feçesle atılmadan önce en azından kıs­
• NAC oral yoldan veya nazogastrik tüp üzerinden men hepatik metabolizmaya uğrar.
140 mg/kg yükleme dozu ve bunu takiben 17 kez • NSAİİ'ların plazma yarı ömrü ibuprofen için 2 ila 4
her 4 saatte bir 70 mg/kg dozunda uygulanır.150 saat aralığında değişirken yeni COX-2 inhibitörleri
mg/kg yükleme dozlarını takiben sonraki 4 saatte için yaklaşık 50 saat ve piroksam ve fenilbutazon
50 mg/kg ve daha sonraki 6 saatte 100 mg/kg olarak için 50 saatten fazladır.
• Fenilbutazon ve naproksen warfarini plazma prote­
da verilebilir.
• inlerinden ayırarak yüksek PT ile sonuçlanır. Fenil­
NAC aktif kömürden hemen sonra uygulanabilir,
butazon aynı zamanda warfarinin eliminasyonunu
aktif kömürün etkinliğini azalttığına dair kanıt
azaltır. Seçici COX-2 inibitörlerinin teröpatik doz­
yoktur. larda PT'yi hafifçe artırdığı bildirilmektedir.
• NAC gebelikte güvenlidir. Diğer NSAİİ'lar warfarinle bu yollarla etkileşmez
NAC tedavisi sırasında bulantı ve kusma bir içecek ama warfarinle seçici olmayan NSAİİ kullanımı
ile seyreltilerek veya metoklopramid veya ondan­ kontrendikedir çünkü NSAİİ platet agregasyon in­
setron gibi antiemetiklerin uygulanması ile azaltı­ hibisyonu kanama riskini anlamlı şekilde artırabi­
labilir. lir.
BÖLÜM 109 • METİLKSANTİNLER VE NİKOTİN 393
NSAİİ.'lar diüretikler, alfa-adrenerjik blokörler, • Laboratuar incelemeleri elektrolitler, glikoz, BUN/
ACE inhibitörleri ve beta-adrenerjik blokörler da­ kreatinin, karaciğer fonksiyon testleri ve APAP dü­
hil antihipertansiflerin etkinliğini azaltabilir. zeyini içermelidir.
• NSAİİ'lar lityum ve metotreksatın böbrek klirensi­
ni inhibe eder ve bu ilaçlardan kaynaklanan toksi­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
siteye neden olabilir.
• Acil öncelikler havayolu, solunum ve dolaşımdır.
Kalp monitorizasyonu ve iV yol başlatılmalıdır.
KLİNİK ÖZELLİKLER • Aşırı doz erken tanındığında GI dekontaminasyo­
• NSAİİ'ların teröpatik kullanımını ile ilişkili toksisi­ nu için 1 gr/kg aktif kömüür endikedir.
te akut aşırı dozundan daha yaygındır. En sık prob­ • Sıvı resüstasyonu, asit baz ve elektrolit bozukluk­
lemler GI kanama ve böbrek yetersizliğidir. larının düzeltilmesi ve nöbet, disritmi ve böbrek
• Baş ağrısı, mental durum değişikliği, ve aseptik yetmezliğinin standart tedavileri endike oldukça
menenjit gibi SSS etkileri görülebilir. Çok miktarda uygulanmalıdır.
alımlarda, özellikle mefenamik asitle, nöbetler bil­ • Asemptomatik NSAİİ alımı bulunan hastalar eşlik
dirilmiştir. eden başka madde alımları için tarandıktan ve 4-6
• Bronkospazm ve aşırı duyarlılık pnömonisi gibi ak­ saatlik gözlem periyodundan sonra acil servisten
ciğer tabloları oluşabilir. güvenle taburcu edilebilir. İstemli alınan aşırı doz­
• Özellikle yaşlılarda ve oto-immün bozukluk bulu­ larda taburcu edilmeden önce psikiyatri konsültas­
nan hastalarda hepatik disfonksiyon mümkündür. yonu istenmelidir.
• Platelet aggregasyonunun inhibisyonu kanamaya
yol açabilir. COX-2 inhibitörleri (örneğin rofekok­
sib, selekoksib) konvansiyonel NSAİİ'lara kıyasla
daha az antiplatelet etkiye sahiptir; COX-2 inhibi­
törlerinde platelet inhibsyonunun olmaması daha
önce konvansiyonel NSAİİ kullanan riskli hasta­
larda akut koroner sendrom veya tromboembolik
inme riskini artırabilir.
• Aplastik anemi dahil kemik iliği baskılanması bil­
dirilmiştir.
• NSAİİ'lar benign döküntüler ve fototoksik reak­
siyonlardan Stevens-Johnson sendromu ve toksik
epidermal nekrolizise dek değişen kutanöz ilaç re­
aksiyonlarının %10'undan sorumludur.
• Fetal NSAİİ maruziyeti duktus arteriyozisin erken 109 METİLKSANTİNLER VE
kapanması, oligohidramniyoz, böbrek fonksiyon NİKOTİN
bozukluğu nekrotizan enterokolit ve SSS kanama­ L. Keith French
sına yol açabilir. Çeviri: Mehmet Cihat Demir
• Akut NSAİİ aşırı dozu genellikle düşük morbidite­
ye sahiptir ve alımdan sonraki 4 saat içinde klinik
açıdan bariz hale gelir. EPİDEMİYOLOJİ
• Karın ağrısı, bulantı ve kusma oluşabilir.
• • Teofilin zehirlenmesi is daha az kullanılması sebe­
SSS tabloları mental durum değişikliği, diplopi,
nistagmus, baş ağrısı ve nadiren nöbetlerden olu­ biyle azalmaktadır.
• Yaşamı tehdit eden teofılin aşırı dozu kronik teda­
şur. Hipotansiyon ve bradiaritmiler bildirilmiştir.
• Böbrek yetmezliği oluşabilir ve sıklıkla serum vi gören yaşlılarda, akut aşırı doz alan gençlerden
elektrolit anormallikleri ve hacim aşırı yüklenmesi daha çoktur.
• Kafein dünyada en yaygın kullanılan psikoaktif
ile birliktedir.
ilaçtır.
• 2008'de Amerikan Zehir Kontrol Merkezleri Birliği
TANI VE AYIRICI TANI
(AAPC) biri ölüm olan 4852 kafein maruziyeti ra­
• NSAİİ toksisitesinin tabloları spesifik değildir. poru almıştır.
• NSAİİ düzeyleri halihazırda bakılmamaktadır ve • ABD nüfusunun üçte biri nikotinin bir türünü kul­
toksisitenin değerlendirilmesinde klinik olarak bir lanıyor
yararı yoktur. • 2008'de AAPC 8356 maruziyet raporu almıştır
394 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

PATOFİZYOLOJİ konsantrasyonuyken, kronik maruziyette hastanın


yaşıdır.
• Metilksantinler (teofilin, aminofılin, kafein, te­ Kafein serum konsantrasyonu 120 mikrogram/
obromin) 3 farklı patofizyolojik özelliğe sahiptir: mü:len büyükse muhtemelen yaşamı tehdit eden
Adenozin antagonizmi, artmış adrenerjik uyarı ve bulgu ve semptomlara neden olur yine de seviyele­
fosfodiesteraz inhibisyonu. rin kullanımı çoğu kurumda kolay değildir.
• Düşük dozlarda nikotin ve bağları, merkezi sinir, • Nikotin ve önemli metaboliti kotinin, idrarda bulu­
otonom ve nöromusküler sistemler içinde nikoti­ nabilir fakat kantitatif bilgi vermez ve akut maruzi­
nik asetilkolin reseptörlerini agonize eder böylece yetle korele değildir.
nörotransmitter salınımı artar. Yüksek dozlarda • Asetaminofen ve ya aspirin gibi konjestanlar istem -
aynı nöronlardan nörotransmitter salınımı inhibe li akut aşırı dozla başvuranlarda göz önünde bulun­
olabilir. durulmalıdır.

KLİNİK ÖZELLİKLER • ACİL SERVİS BAKIMI VE


Metilksantinlerce etkilenen ana sistemler : GI, nö­ TABURCULUK
rolojik, kardiyovasküler ve metabolik. Metilksantinler ve nikotin zehirlenmelerinin teda­
Bulantı ve kusma metilksantin aşırı dozlarında sık­ visi IV yol, kardiyak monitorizasyon, noninvazif
tır ve akut zehirlenmelerin %70'inden fazlasında kan basıncı ölçümü ve sıvı yönetimi ile başlar.
oluşur. Aktif kömür, metilksantin aşırı dozlarında koşullar
Baş ağrısı, ajitasyon, tremor ve nöbet karakteristik uygunsa (güvenli havayolu, endoskopi planı yok,
nörolojik özellikleridir. eş zamanlı hidrokarbon alımı yok, barsak sesleri
• Nöbet insidansı kronik teofilin maruziyetinde mevcut) endikedir. Tüm barsak irrigasyonu sürekli
serum seviyeleri >40 mikrogram/mL ya da akut salınan ürün varsa düşünülebilir.
alımları takiben > 120 mikrogram/mL olan hasta­ Bulantı ve kusma genellikle nikotin sindiriminde
larda yaklaşık %50'dir. kullanılan aktif kömürün yararını sınırlandırsa da
• Taşikardi, atrial aritmiler (multifokal atrial taşikar­ teorik olarak nikotin emilimini azaltır.
di, atrial fibrilasyon ve ya flatter), ventriküler arit­ Ondansetron antiemetik seçenektir. Fenotiazinler­
miler ve hipotansiyon kardiyovasküler etkileridir. den (nöbet eşiğini düşürür) ve simetidinden (me­
Hipokalemi, hiperglisemi ve metabolik asidoz me­ tilksantin yarı ömrünü uzatır) kaçının.
tilksantin maruziyetinin yaygın metabolik bozuk­ Benzodiazepinler nöbetlerde ilk sıra ajanlardır.
luklarıdır. Metilksantinler refrakter nöbetler oluşturabilir bu
Aşırı dozlarda, nikotin esasen GI, nörolojik, kardi­ durumda barbitüratlar ve ya sedasyon/paralizi/en­
yovasküler ve solunum sistemini etkiler. tübasyon gerekebilir.
Bulantı ve kusma önemli derecede nikotin maruzi­ Metilksantin aşırı alımıyla ilişkili taşiaritmiler­
yetinin en yaygın etkileridir. de metoprolol ve ya esmolol gibi kardiyoselektif
Tremor, baş dönmesi, taşikardi, salivasyon ve bron­ B-blokör kullan.
kore nikotin zehirlenmesini takiben erken belirti­ Teofilin zehirlenmesiyle ilişkili akut maruziyetler­
lerdir. de serum konsantrasyonu >90 mikrogram/mL ve
Nikotinin geç etkileri: özellikle geniş aşırı dozlar­ ya kronik maruziyetlerde >40mikrogram/mL olan
da, bradikardi, aritmiler, hipoventilasyon, nöbetler, ya da nöbet,taşiaritmiler gibi hayatı tehdit eden
güçsüzlük ve koma hastalarda hemodiyalizi düşün.
Ciddi nikotin zehirlenmesinde derin güçsüzlük ya
da solunum yetmezliğinde entübasyon ve mekanik
TANI VE AYIRICI TANI
ventilasyon gerekebilir.
Terapötik teofilin konsantrasyonları 5-15 mikrog­ Hızlı salınımlı metilksantin maruziyeti olan asemp­
ram/mL olsa da serum konsantrasyonları klinik tomatik hastalar 6 saat izlemin ardından güvenle
bulgularla genelde korele değildir. taburcu edilebilir, geç salınımlılarda 12 saatlik iz­
Akut aşırı doz alımını takiben görülen majör teo­ lemden sonra ve nikotin maruziyetinde 3 saatlik
filin zehirlenmesinin en iyi prediktörü zirve serum izlem sonrası taburculuk yapılabilir.
BÖLÜM 11 O· KARDiYAK iLAÇLAR 395
KARDİYAK İLAÇLAR
110 D. Adam Algren
TABLO 110-1 Dijital Glikozid
Zehirlenmelerinin Klinik
Çeviri: Mehmet Cihat Demir Bulguları
Akut zehirlenme
Klinik öykü Kasıtlı ve ya kazara maruziyet
• DİJİTAL GLİKOZİDLER GI etkiler Bulantı ve kusma
Santral sinir Baş ağrısı, baş dönmesi, konfüzyon,
EPİDEMİYOLOJİ sistemi etkileri koma
Kardiyak etkiler Bradiaritmiler ve ya atriyoventriküler
Dijital preparatlar supraventriküler taşidisritmiler bloklu supraventriküler taşiaritmiler
ve konjestif kalp yetmezliğinde kullanılır. Elektrolit Hiperkalemi
Digoksin zehirlenmesinin yıllık insidansı, digoksin anormallikleri
kullanımının azalmasıyla yavaşça düşmektedir. Digoksin seviyesi Belirgin yükselme (6 saat içinde
alınmışsa)
Kronik zehirlenme
PATOFİZ YOLOJİ Klinik öykü Tipik olarak diüretik kullanan yaşlı
Dijital sodyum-potasyum-adenozin trifosfat (Na ­ + kalp hastalarında; böbrek yetmezliği
eşlik eden
K+-ATPaz) pompasını inhibe eder. Sonuçta hücre GI etkiler Bulantı, kusma, diyare, karın ağrısı
içi kalsiyum konsantrasyonları artar ve bu dijitalin Santral sinir Yorgunluk, güçsüzlük, konfüzyon,
inotropik etkisinden sorumludur. Artan hücre içi sistemi etkileri deliryum, koma
kalsiyum otomasiteyi arttırır ve spontan depolari­ Kardiyak etkiler Tüm ventriküler ya da
supraventriküler disritmiler
zasyon ile taşiaritmilere sebep olur.
oluşabilir en sık ventriküler
Dijital vagal tonusu arttırır ve atriyoventriküler disritmiler
nod yoluyla iletimi azaltır, bradikardiyle sonuçla­ Elektrolit Normal ve ya azalmış serum
nır. anormallikleri potasyumu, hipomagnezemi
Digoksin seviyesi Minimal yüksek ya da "terapötik"
düzeyde
KLİNİK ÖZELLİKLER
Zehirlenme akut alımı takiben ya da kronik tedavi
boyunca gelişerek oluşur (Tablo 110-1). ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Kronik zehirlenme yaşlılarda daha yaygındır ve Tedavi öncelikleri; destek tedavi, akut alımı olan­
altta yatan hastalığı olanlarda (kalp hastalığı, böb­ larda daha fazlı emilimin önlenmesi ve lüzumu
rek/karaciğer yetmezliği, hipotiroidizm, kronik halinde antidot verilmesi. Tüm hastalara sürekli
obstrüktif akciğer hastalığı), elektrolit bozuklukla­ kardiyak monitorizasyon, damaryolu ve sık değer­
rında (hipokalemi, hipomagnezemi) ya da ilaç et­ lendirme gerekir.
kileşimlerinde (kinidin, amiodaron, spirinolakton, Akut alımlan takiben 1 gram/kg aktif kömür ver.
kalsiyum kanal blokörleri, makrolid antibiyotik­ Bradidisritmileri tedavi için Atropin 0,5-2 milig­
ler). ram (0,02 mg/kg) iV ve kardiyak pacing kullan.
Ventriküler disritmiler, hemodinamik olarak
önemli bradidisritmiler ve 5,5mEq/L'den fazla hi­
TANI VE AYRICI TANI perkalemide Digoksin spesifik Fab endikedir. Di­
Hiperkalemi akut zehirlenmelerde genelde görülür goksin spesifik Fab dozu Tablo l 10-2'ye göre ayar­
fakat kronik zehirlenmelerde olmayabilir. lanır.
Serum digoksin seviyeleri zehirlenme için ne sensi­ Ventriküler disritmilerde fenitoin 15 mg/kg, 25mg/
dakika'dan daha hızlı olmayacak şekilde infüzyon;
tif ne de spesifiktir. Yine de digoksin seviyesi yük­
lidokain lmg/kg ve ya magnezyum sülfat 2-4 gram
sek olan hastalar (>2 nanogram/mL) zehirlenmeye
iV alternatiflerdir.
daha yakındırlar. Elektrokardiyoversiyon refrakter ventriküler disrit­
• Ayırıcı tanılar; sinüs nod hastalığı ve ya kalsiyum mileri tetikleyebilir ve en son çare olarak kullanıl­
kanal blokörü - B blokör - sınıf lA zehirlenmeleri malıdır. Başlangıç ayarı 10-25 J olmalıdır.
(kinidin, prokainamid), klonidin, organofosfatlar Hiperkalemiyi insülini takiben glikoz ile tedavi et;
ve ya ormangülü, porsuk ağacı gibi kardiyotoksik diğer seçenekler sodyum bikarbonat, potasyum
bitki zehirlenmeleri. bağlayıcı reçine ve ya hemodiyaliz. Tarihsel olarak,
396 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

TABLO 110-2 Digoksin Spesifik Fab Antikor nin aktivitesini değiştirir. Zehirlenme vakalarında
'
Fragman Dozu Hesaplanması negatif inotropik ve kronotropik etkileri progresif
bradikardi ve hipotansiyonla sonuçlanır.
Toplam vücut yükünü hesapla
Farklı ajanlar p reseptör selektivitesi, membran sta­
Alınan miktara göre : toplam vücut yükü= alınan miktar
(miligram) x 0,80 (biyoyararlanım) bilizasyon aktivitesi (sodyum kanal blokajı}, yağda
Serum digoksin düzeyine göre : toplam vücut yükü= [ serum
çözünebilme ve parsiyel agonist aktivitesini içeren
digoksin düzeyi (nanogram/mL) x 5,6 L/kg x hastanın çeşitli farmakolojik özelliklere sahiptir. Bu farklı
ağırlığı (kg)]/1000 özellikler klinik yelpazeyi ve zehirlenmenin ciddi­
Hesaplanan toplam vücut yükünü nötralize edecek kadar yetini etkiler.
digoksin spesifik Fab antikor fragmanı flakon sayısını • Sotalol sınıf 3 antiaritmik olduğundan potasyum
hesapla kanal blokajı yapması bakımından özgündür.
Nötralizasyon için gereken bir ekimolar doz: 38-40 mg
digoksin spesifik Fab antikor fragmanı içeren bir flakon
yaklaşık olarak 0,5 mg digoksin* bağlayacaktır. KLİNİK ÖZELLİKLER
Flakon sayısı= toplam vücut yükü! 0,5 • Zehirlenme hızlı salınımlı ürünlerin alımını taki­
Serum digoksin düzeyi kullanılarak basit ve doğru bir ben genelde 6 saat içerisinde gelişir. Sürekli salı­
varyasyonu nımlı preparatlarda zehirlenme 12 saate kadar ge­
Flakon sayısı= [serum digoksin düzeyi (nanogram/mL) x cikebilir.
hastanın ağırlığı (kg)J/100 • Zehirlenmenin ilk etkileri kardiyovasküler sis­
Kısaltmalar: Fab = antijen bağlayan fragman. tem üzerinedir ve hipotansiyon, bradikardi, iletim
'Flakon başına 38-40 mg Digoksin spesifik Fab antikor fragmanları
Anıerikada piyasadan,üreticisi olarak temin edilebilir fakat her ikisi anormallikleri, kardiyojenik şok ve asistolü içerir.
de yaklaşık 0.5 nıg digoksin bağlar. • Sotalol ayrıca QT intervalini uzatabilir ve torsades
de pointes gibi ventriküler disritmilerle ilişkilidir.
• Zehirlenmenin kardiyak olmayan bulguları; değiş­
ken mental durum, psikoz, nöbetler, hipoglisemi ve
digoksin zehirlenmesi durumunda kalsiyum kulla­
bronkospazm.
nımının ventriküler disritmi ve ölüm insidansında
artış ile ilişkili olduğu düşünülürdü. Ancak son lite­
ratür çalışmaları kalsiyumun güvenle kullanımını TANI VE AYIRICI TANI
önermektedir. • Tanı klinik olarak konur. İlaç seviyeleri yaygın ola­
Hafif zehirlenme bulguları olan hastayı monitorize rak kullanılmaz ve akut tedavide yardımcı değildir.
bir alana, ciddi zehirlenme bugusu olanları yoğun • Tüm olgularda EKG alınmalıdır. Laboratuar çalış­
bakım ünitesine yatır. Digoksin Fab sonrası tekrar­ maları altta yatan medikal durumları ve kompli­
lanan digoksin seviyeleri doğru değildir ve alınma­
kasyonları ayırt etmeye yardımcı olmalıdır.
malıdır. • Ayırıcı tanılar: Aşırı doz kalsiyum kanal blokörleri,
• Digoksin Fab gerektirmeyen hastalar, 6-12 saatlik
a2-agonistler, digoksin, organofosfatlar ve kardiyo­
izlemde normal digoksin seviyelerinde ve normal
potasyum seviyeleriyle birlikte asemptomatik kal­ toksik bitkiler (zakkum, yüksük otu, ormangülü
mışlarsa taburcu edilebilirler gibi).

�-BLOKÖRLER ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK

EPİDEMİYOLOJİ Tedavinin amacı kalp hızını ve miyokardiyal kasıl­


mayı arttırarak kritik organların perfüzyonun d ü ­
P-blokörler çeşitli kardiyovasküler, nörolojik, oftal­ zenlemektir.
molojik ve psikiyatrik bozukluklarda kullanılır. • Tüm hastalar sürekli kardiyak monitorize edilmeli
• 2008'de Amerikan Zehir Merkezleri Topluluğu 6'sı
ve damaryolu sağlanmalıdır. Hipotansiyonu dü­
ölümle sonuçlanan 21282 B-blokör maruziyet ra­
zeltmek için kristalloid boluslar yapılmalıdır.
poru almıştır.
• Değişen bilinç durumlarında yatakbaşı glikoz ba­
kılmalıdır.
PATOFİZYOLOJİ • Aktif kömür alımı takiben 1-2 saat içerisinde kont­
• P-blokörler hücre içine kalsiyum girişini hafifle­ rendikasyon yoksa lgram/kg'dan verilir. Aktif kö­
terek miyokardiyal, vasküler ve düz kas hücreleri- mür öncesinde gastrik lavaj faydalı olabilir. Sürekli
BÖLÜM 11 O· KARDiYAK iLAÇLAR 397
salınımlı preparatlarda tüm barsak irrigasyonu dü­ Asebutolol, atenolol, nadolol ve ya sotalol alımla­
şünülebilir. rında hemodiyaliz faydalı olabilir.
Bradikardi için atropin 0,5-1 mg (0,02 mg/kg, Bradikardi, hipotansiyon, iletim bozuklukları ya da
minimum doz 0,1 mg) IV verilebilir fakat ciddi değişken mental durumu olanlar yoğun bakım üni­
P-bloköre bağlı bradikardi ya da hipotansiyonda tesine yatırılmalı.
yararlı olması pek muhtemel değildir. Sürekli salınımlı preparatlar ya da sotalol maruzi­
Glukagon, zehirlenme tedavisi seçeneklerinin inot­ yetinde gecikmiş toksite açısından monitorizasyon
ropik ve kronotropik etkili bir ajanıdır. IV 3-5 mg gereklidir.
(0,05mg/kg) bolus şeklinde verilir. 1-10 mg/saat in­ Hızlı salınımlı ajanlarla maruziyetten 6 saat sonra
füzyon devam edilir. Bulantı ve kusma glukagonun asemptomatik kalanlar taburcu edilebilir.
en sık yan etkileridir.
Dirençli bradikardi ve hipotansiyonda nörepinef­ KALSİYUM KANAL BLOKÖRLERİ
rin (2-30 mikrogram/kg/dk), epinefrin ( l-20mik­
rogram/kg/dk) ve/ve ya dopamin (2,5-20mikrog­ EPİDEMİYOLOJİ
ram/kg/dk) kullanılabilir. Kalsiyum kanal blokörleri hipertansiyon, anjina,
Hiperinsülinemi-öglisemi (HIE) tedavisi miyokar­ vazospazm ve supraventriküler disritmi tedavile­
diyal kontraktiliteyi düzeltebilir (Tablo 110-3). rinde kullanılır.
Dirençli hipotansiyon vakalarında kalsiyumun Kalsiyum kanal blokörleri kardiyovasküler ilaçların
faydası sınırlıdır. Hem kalsiyum glukonat hem kal­ diğer sınıflarından daha fazla ölümle ilişkilidir.
siyum klorid verilebilir (gerektiğinde 10 mL %10 2008'de Amerikan Zehir Kontrol Merkezleri Toplu­
[0,15 mL/kg] 3-6 kez tekrarlanabilir). Kalsiyum luğu 12'si ölümle sonuçlanan 10398 kalsiyum kanal
klorid, kalsiyum glukonattan daha fazla elemental blokörü maruziyeti bildirmiştir.
kalsiyum içermesine rağmen yumuşak dokuları ir­
rite edicidir ve ideali santral yoldan verilmesidir. PATOFİZYOLOJİ
Kardiyak pacing dirençli bradikardide denenebilir
fakat genelde başarısızdır ve hipotansiyonu geri • İntraselüler kalsiyum kardiyak ve vasküler düz kas
döndüremeyebilir. kasılmasının primer uyarıcısı ve belirleyicisidir.
Sotalol nedenli ventriküler disritmi tedavisinde li­ Aynı zamanda sinoatriyal pacemaker hücrelerinde
dokain, magnezyum sülfat, izoproterenol ve overd­ impuls oluşumunu uyarmaktan sorumludur.
rive pacing kullan. • Kalsiyum kanal blokörleri L-tipi kalsiyum kanalla­
rını kapatır ve hücreye kalsiyum girişini engelleye­
rek düz kaslarda gevşemeye, kardiyak kontraktili­
tede azalmaya, kardiyak otomatisitesinin baskılan­
masına ve intrakardiyak ileti gecikmesine neden
olur.
• Fenilalkilaminler (örn., verapamil), benzotiazepin­
TABLO 110-3 Ciddi Kalsiyum Kanal Blokörü ler (örn., diltiazem) ve dihidropiridinler (örn., nife­
Aşırı Alımında Hiperinsülin/ dipin, amlodipin vb.) olmak üzere kalsiyum kanal
Öglisemi Tedavi Protokolü blokörlerinin 3 sınıfı vardır.
50 mL %50 glikoz (0.5 gr/mL) IV ver.
Regüler insülin 1 Ünite/kg IV bolus. KLİNİK ÖZELLİKLER
Regüler insülin infüzyonu 0.5-1 ünite/kg/saat başla, %10 • Toksisite öncelikle kardiyovasküler sistemi içerir ve
glikoz (0,1 gr/mL) 200 mL/saat ya da 5 mL/kg/saat
(pediatri!<) ekle. bradidisritmiler, atriyoventriküler bloklar ve hipo­
Her 20 dakikada bir serum glikoz düzeyi ölç. Glikoz tansiyonla sonuçlanabilir.
infüzyon hızını, serum glikoz düzeyi 150-300 mg/dL • Dihidropiridin aşırı alan vakalarda başlangıçta ref­
olacak şekilde ayarla. leks taşikardi gelişebilir.
İnfüzyon hızı 60dakika boyunca stabil olan hastalarda glikoz Ciddi vakalarda, kalsiyum kanal blokörlerinin tüm
takibi saatlik olarak değiştirilebilir. sınıfları tam kalp bloğu, myokardiyal kontraktilite­
Serum potasyum düzeyini takip et ve serum potasyum nin baskılanması ve nihayetinde kardiyovasküler
düzeyi <3.5 mEq/L olduğunda lV potasyum infüzyonu kollapsla sonuçlanan vazodilatasyona neden olabi­
başla.
lir. Verapamil en kardiyotoksik olanıdır.
398 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

Kardiyak dışı sonuçları hiperglisemi, laktik asidoz rogram/kg/dk) ve/ve ya dopamin (2,5-20mikrog­
ve nonkardiyojenik pulmoner ödemi içerir. ram/kg/dk) kullanılabilir.
Değişken mental durum hipoperfözyon nedeniyle Hiperglisemi-öglisemi tedavi.si miyokardiyal kont­
olur. Kan basıncının normal olduğu durumda baş­ raktiliteyi ve kan basıncını düzeltebilir (Tablo 110-
ka etiyolojiler düşünülmelidir. 3).
• Kalsiyum kanal blokörü zehirlenmesi tedavisin­
TANI VE AYIRICI TANI de glukagon farklı olarak başarılıdır. . IV 3-5 mg
• Tanı klinikle konur. Formülasyon tipinin tanımlan­ (0,05mg/kg) bolus şeklinde verilir. 1-10 mg/saat in­
ması (ör, hızlı/sürekli salınımlı preparatlar) klinik füzyon devam edilir. Bulantı ve kusma glukagonun
durum ve taburculuk tahmininde yardımcı olur. en sık yan etkileridir.
• Dihidropiridin aşırı alımında vazodilatasyon kı­ IV yağ emülsiyonunun (%20 solüsyon) ciddi zehir­
zarmış deri, hipotansiyon ve taşikardiye neden ola­ lenme tedavisinde umut verici sonuçları gösteril­
bilir. miştir. 1,5 mL/kg IV bolus sonrası 0,25 mL/kg/dk
Hipoperfüzyon laktik asidoza neden olabilir. infüzyon devam edilir.
Hiperglisemi sıktır ve genelde hipoglisemiyle iliş­ Bradikardi, hipotansiyon ve ya ileti bozuklukları
kili olan P-blokör zehirlenmesinden ayırt etmede olan hastalar yoğun bakımda takip edilmeli. Sü­
yardımcıdır. rekli salınımlı preparatlarla maruziyette gecikmiş
Bradikardi ve hipotansiyon için ayırıcı tanılar; hi­ toksisite açısından monitorizasyon gereklidir.
potermi, akut koroner sendrom, hiperkalemi ve Hızlı salınımlı ajanlarla maruziyetten 6 saat sonra
kardiyak toksisite ilişkili glikozidler, P-blokörler,
asemptomatik kalan hastalar taburcu edilebilirler.
sınıf lA ve IC antidisritmikler ve santral a2 - adre­
nerjik agonistler (klonidin). • ANTİHİPERTANSİF AJANLAR

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK EPİDEMİYOLOJİ

• Tüm hastalara oksijen desteği, kardiyak monitori­ Hipertansiyon tedavisinde birçok ilaç sınıfları var­
zasyon ve damaryolu gerekir. Mental durum deği­ dır. Hipertansiyonun yüksek prevalansı gözönüne
şikliğinde yatak başı glikoz testi bakılmalı. alındığında, bu ajanlar yaygın olarak reçete edilir.
Tedavinin amacı kardiak outputu ve sistemik vas­ • Toksisite akut alımı takiben ya da kronik tedavi bo­
küler direnci iyileştirmektir. yunca gelişen komplikasyonlarla oluşabilir.
Aktif kömür maruziyetin 1-2 saati içerisinde kont­ Ajanların büyük çoğunluğunda akut aşırı alımı ta­
rendikasyon yoksa 1 gr/ kg verilir.Maruziyetin ilk kiben hayatı tehdit edici zehirlenme beklenmez.
saati içerisinde gastrik lavaj faydalı olabilir. Sürekli
salınımlı preparatlarda tüm barsak irrigasyonu dü­ DİÜRETİKLER
şünülebilir.
Diüretikler; tiyazidler (hidroklortiyazid), loop diü­
Hipotansiyonda sıvı yüklenmesinden kaçınılarak
retikleri (furosemid, bumetanid, etakrinik asit, tor­
kristalloid verilebilir.
semit), potasyum tutucu diüretikler (spirinolakton,
Atropin 0,5-1 mg IV (0,02 mg/kg minimum doz O, 1
triamteren, amilorid) ve karbonik anhidraz inhibi­
mg) ve kalsiyum ciddi toksisite vakalarında sınırlı
törleri (asetazolamid).
yararı olabilir; kalsiyum glukonat ya da kalsiyum
klorid (gerektiğinde 10 mL %10 [0,15 mL/kg] 3-6
KLİNİK ÖZELLİKLER
kez tekrarlanabilir). Kalsiyum klorid, kalsiyum glu­
konattan daha fazla elemental kalsiyum içermesine TİYAZİDLER VE LOOP DiüRETİKLER

rağmen yumuşak dokuları irrite edicidir ve ideali Hastalar hipotansiyon, taşikardi, hiponatremi, hi­
santral yoldan verilmesidir. pokalemi, hipokalsemi (loop diüretikleri), hipo­
Dirençli bradikardi ve hipotansiyonda nörepinef­ magnezemi, hiperürisemi (tiyazidler) ve hipoklo­
rin (2-30 mikrogram/kg/dk), epinefrin (l-20mik- remik metabolik alkalozla gelebilirler.
BÖLÜM 11 O· KARDiYAK iLAÇLAR 399
POTASYUM TuTUCU DİÜRETİKLER • Klonidin ilişkili semptomatik bradikardi yöneti­
• Toksisite volüm kaybı, hiperkalemi, hiponatremi ve minde atropin endikedir.
hipokloremi ile oluşur. • Klonidinin tetiklediği dirençli hipotansiyon ve
CNS/respiratuar depresyon vakalarında Nalokson
KARBONİK ANHİDRAZ İNHİBİTÖRLERİ
etkili olabilir. Kullanıldığı takdirde yüksek dozlar
• Aşırı alım volüm kaybı, elektrolit bozuklukları ve
(10 miligrama kadar) gerektirir.
anyon açıklı olmayan metabolik asidozla sonuçla­
nabilir. ANJİYOTENSİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ
ENZİM İNHİBİTÖRLERİ V E
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
ANJİYOTENSİN il RESEPTÖR
• Tedavi elektrolit ve pH anormalliklerinin düzeltil­ ANTAGONİSTLERİ
mesi, sıvı resüsitasyonu ve destekleyici tedavileri
içerir. Kronik tedavi sırasında hiperkalemi gelişebilir.
• Hipovolemi, hiponatremi ve alkalozu düzeltmek Anjioödem; anjiyotensin dönüştürücü enzim inhi­
için iV normal salin kullan. bitörleri (ACEİ) ve anjiyotensin II reseptör antago­
• Asemptomatik hastalar birkaç saat izlem sonunda nistleriyle (ARB) ilişkili en ciddi yan etkidir.
taburcu edilebilir. • Alışıldık olmasa da, hipotansiyon aşırı alımda çok
Hipotansiyonu ve ciddi elektrolit bozuklukları olan sıktır.
hastalar yatırılmalıdır. • Tedavi destekleyicidir. Hipotansiyon iV normal sa­
lin ile düzeltilmeli bunu takiben dopamin gibi va­
• SEMPATOLİTİK AJANLAR zopressörler verilebilir.
• Naloksonun ACEİ ilişkili hipotansiyonu döndür­
EPİDEMİYOLOJİ
düğü raporlanmış olsa da her zaman etkili değildir.
• Bu ajanlar santral sempatik akımı azaltmaya çalışır
ve periferal a 1 -reseptör antagonisti gibi görev gö­ • DİREKT VAZODİLATÖRLER
rür.
KLİNİK ÖZELLİKLER
KLİNİK ÖZELLİKLER • Hidralazin toksisitesi nadirdir. En sık hipotansiyon
• olur. Semptomatik taşikardi ve/ve ya miyokardiyal
Periferal a1 -adrenerjik reseptör antagonistleri ( ör,
doksazosin, prazosin, terazosin) refleks taşikardiy­ iskemi de olabilir.
• Minoksidil hipotansiyon ve taşikardiye sebep olur.
le hipotansiyon yapabilir.
Klonidin ve diğer a2 - agonistler hipotansiyon ve Sodyum nitroprussit toksisitesinde hipotansiyon
bradikardi yapabilir. Diğer bulguları; respiratuar olur. Yüksek dozlarında siyanid toksisitesi gelişebi­
depresyon, hipotermi, CNS depresyonu ve miyozis. lir. Şok ve laktik asidoz; siyanid toksisitesi işaretle­
Guanabenz, guanfasin, metildopa ve rezerpin; hi­ rindendir.
potansiyon, semptomatik bradikardi, kuru ağız ve • Tiyosiyanat; nitroprussitin detoksifıye bir yan ürü­
mental durum değişiklikleri yapabilir. nüdür ayrıca börek yetmezlikli hastalarda birike­
bilir; değişken mental duruma, bulantıya ve karın
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ağrısına neden olabilir.
• Agresif destek tedavi uygulanır. Tüm hastalarda da­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
maryolu ve sürekli kardiyak monitorizasyon gere­
kir. • Nitroprussid ilişkili hipotansiyonda iV sıvılar kul­
Klonidine bağlı tekrarlayan apne en çok çocuklar­ lan. İlacın kısa yarı ömrü göz önüne alındığında;
da görülür ve endotrakeal entübasyon gerekebilir. tipik olarak ilacın hemen kesilmesi gereklidir.
Hipotansiyonda kristalloid ver. • Hidralazin ve minoksidil ilişkili hipotansiyon teda­
Dirençli hipotansiyon vakalarında dopamin ve no­ visinde iV sıvılar ve vazopressörler kullan. Norepi­
repinefrin gerekebilir. nefrin ve fenilefrin seçilecek vazopressörlerdir.
400 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

Böbrek yetmezlikli hastalarda nitroprussid kullanı­ olarak fenitoin aşırı alımına bağlı kardiyak toksisite
mını kısıtlayarak ve infüzyon süresini sınırlandıra­ raporlanmamıştır, gözlendiği zaman başka neden­
rak tiyosiyanat toksisitesinden kaçınılmalı. lerin değerlendirilmesi gerekir.
• Siyanid toksisitesini önlemek için sodyum tiyosül­ Fenitoin ciddi derecede yumuşak doku toksisite­
fatla birlikte uygula ya da infüzyon süresini sınır­ sine neden olur. İntramusküler enjeksiyon ilacın
landır. lokalize kristalleşmesi, hematom, steril abseler ve
miyonekroz ile sonuçlanabilir.
iV infüzyon sonrası ekstravazasyona bağlı rapor­
lanmış komplikasyonlar; deri ve yumuşak doku
nekrozu, kompartman sendromu, gangren ve
ölüm.
• Fosfenitoin, fenitoinin ön ilacıdır; çözünebilen ve
dokulara daha az irritandır. IV fosfenitoinin kaşıntı
ve hipotansiyon yapabilmesine rağmen, fosfenitoin
111 ANTİKONVÜLZANLAR
Alicia B. Minns
intramusküler ve intravenöz olarak iyi tolere edilir.
Propilen glikolun toksik etkileri görülmez.
Çeviri: Mehmet Cihat Demir
Hipersensitivite reaksiyonları genelde fenitoin te­
Fenitoin ve fenobarbital gibi birinci kuşak antikon­ davisi başlangıcından 1-6 hafta sonra oluşur. Reak­
vülzanlar özellikle aşın alımlarda ciddi toksisite siyonlar; sistemik lupus eritematozus, eritema mul­
potansiyeline sahiptir. Daha yeni, ikinci kuşak anti­ tiforme, toksik epidermal nekrolizis, Stevens-John­
konvülzanların aşırı alımlarda genelde daha az yan son sendromu, hepatit, rabdomiyoliz, akut intersi­
etkileri olur. tisyel pnömoni, lenfadenopati, lökopeni, dissemine
intravasküler koagülopati ve böbrek yetmezliği.
FENİTOİN VE FOSFENİTOİN Gingival hiperplazi fenitoinin sık görülen bir yan
EPİDEMİYOLOJİ etkisidir ve yokluğu zayıf kompliyansı gösterir.
Fenitoin teratojeniktir ve gebe bir hastada bir nöro­
Fenitoin ilişkili ölümlerin çoğu hızlı iV uygulama
log ve kadın doğum uzmanıyla görüşülmeden asla
ya da hipersensitivite reaksiyonlarından kaynakla­
başlanmamalıdır.
nır.

TANI VE AYIRICI TANI


KLİNİK ÖZELLİKLER
Terapötik düzeyleri 10-20 mikrogram/mL arasın­
Toksisite maruziyet süresine, doz miktarına ve en
dadır (40-SOmikromol/L). Bazı hastalarda yeterli
önemlisi uygulama yoluna bağlıdır.
nöbet kontrolü 20 mikrogram/mL üzerinde olma­
Hipotansiyon, bradikardi, ileti gecikmeleri, ventri­
sını gerektirebilir. Altta yatan beyin hastalığı olan­
küler disritmiler ve asistoli gibi hayatı tehdit eden
lar toksisiteye yatkındır ve düşük seviyeler toksik
etkiler iV uygulama yoluyla görülebilir ve propilen
olabilir.
glikola ikincil olabilir. Bu morbidite yavaş infüzyon
hızıyla önlenebilir. Toksisite genelde yükselen plazma düzeyleriyle ko­
Oral aşırı alımların klinik sunumları doz ilişkilidir reledir (Tablo 111-1). Düzensiz emilimi sebebiyle
ve santral sinir sistemi (CNS) toksisite bulguları seri fenitoin düzeyleri tepe seviyesini belirlemek
görülür. Semptomlar; nistagmus, bilinç seviyesinde için alınmalıdır.
azalma, bulantı, kusma, ataksik yürüyüş, dizartri Etanol, karbamezepin, benzodiyazepinler, barbi­
ve konfüzyon. Nöbetler, koma ve apne aşırı yüksek türatlar ve lityum gibi herhangi bir CNS-aktif ilaç
dozlarda oluşabilir. Tek başına oral aşırı dozdan fenitoin toksisitesini taklit edebilir.
ölüm son derece nadirdir. Fenitoin toksisitesine benzer hastalık durumları
Kardiyovasküler toksisite genelde iV uygulamay­ hipoglisemi, Wernicke ensefalopatisi ve posterior
la ilişkilidir.Aksi takdirde sağlıklı bir hastada oral fossa hemorajisi ve ya tümörü.
BÖLÜM 111 • ANTİKONVÜLZANLAR 401

TABLO 1 ll-1 Plazma Fenitoin Düzeyi ve Yan • KARBAMEZEPİN


Etki Korelasyonu
KLİNİK ÖZELLİKLER
PLAZMA DÜZEYİ
(MİKROGRAM/ML) YAN ETKİLER Akut toksisitesinde, gecikmiş ve düzensiz emilimi
nedeniyle karbamezepinlerin antikolinerjik özel­
<10 Genellikle yok
likleri ve suda düşük çözünürlükleri geç klinik bo­
10-20 Nadiren hafif nistagmus
zulmalara sebep olabilir.
20-30 Nistagmus • Akut toksisite tablosu; koma, respiratuar yetmezlik,
30-40 Ataksi, konuşma bozukluğu, bulantı ataksi, nistagmus, miyozis ve ya midriyazis, ileus,
ve kusma
barsak tıkanıklığı, hipertonisite, artmış derin ten­
40-50 Letarji, konfüzyon don refleksleri, distonik reaksiyonlar ve antikoli­
>50 Koma, nöbetler nerjik toksidrom.
• Nöbetler yüksek konsantrasyonlarda oluşabilir.
• Kardiyak aritmiler nadir olmasına rağmen karba­
• Fenitoin toksisitesine bağlı nöbetler sık değildir ve
travma ya da alkol geri çekilmesi gibi başka neden­ mezepin, geniş QRS ve nöbetlere neden olabilen
ler araştırılmalıdır. birkaç antikonvülzandır biridir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK TANI VE AYIRICI TANI


• Hastaları kardiyak monitorize, noninvazif kan ba­ • Serum karbamezepin düzeyi zehirlenmenin şiddeti
sıncı ölçülebilen ve pulse oksimetreli bir yerde izle. ile korele olmasa bile >40 mikrogram/mL konsant­
Damaryolu sağlanmış olmalı. rasyonlar artmış ciddi komplikasyon riskiyle oran­
• Aktif serbest fenitoin fraksiyonunu azaltarak asido­ tılıdır ve >60-80mikrgram/mL konsantrasyonlar
zu düzelt (respiratuar ve ya metabolik). ise ölümcül olabilir.
• Fenitoinin iV uygulama nedenli hipotansiyon du­ • Karbamezepin toksisitesinden şüphelenildiğinde
rumunda izotonik kristalloidlerle iyileştir ve infüz­ QRS intervalini değerlendirmek için EKG alınmalı.
yonu durdur. • Yapısal benzerliği nedeniyle idrar ilaç analizinde
• Akut aşırı oral alımda başlangıçta ve sonraki ilk 24 trisiklik antidepresan yanlış pozitifliği görülebilir.
saatin her 4 saatinde multi doz oral aktif kömür ver
(1 gr/kg). ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Bradidisritmilerde atropin ya da kardiyak pacing
düşün. • Bilinci açık hastada maruziyetin ilk bir saatinde ak­
• Nöbetleri benzodiyazepin ve ya fenobarbital ile te­ tif kömür verilmeli.
davi et. • Hayatı tehdit eden aşırı alımlarda hemodiyaliz ve
• Hemodiyaliz ve hemoperfüzyonun yararı yoktur. ya hemodiyafiltrasyon etkilidir.
• Oral alımı takiben ciddi komplikasyon gelişen has­ • Geniş QRS durumunda sodyum bikarbonat ver.
taları yatır (ör, nöbetler, koma, değişken mental du­ • Birkaç saat arayla bakılan en az iki karbamezepin
rum ve ataksi). düzeyi azalıyorsa ve hasta asemptomatikse taburcu
• Hafif semptomları olan hastaları AS'te gözle eğer edilebilir.
serum seviyeleri azalıyorsa taburcu edilebilir. Sa­
dece oral alan hastalarda kardiyak monitorizasyon VALPROAT
gereksizdir.
• Akut aşırı alımda, en sık bulgu santral sinir sistemi
Fenitoin iV uygulamasından sonra bir telemetri
ünitesinde ciddi ve sürekli komplikasyonları olan depresyonudur. Diğer bulgular; respiratuar dep­
hastalerı yatır. Geçici etkileri olanı çıkar. resyon, hipotansiyon, hipoglisemi, hipernatremi,
• Semptomatik kronik intoksikasyonu olan hastaları, hipofosfatemi ve günlerce sürebilen anyon açıklı
ilaç düzeyleri azalıyorsa ve son dozdan en az 6-8 metabolik asidoz.
saat geçene kadar, evde yeterli bakım sağlanana ka­ Karaciğer toksisitesi serum aminotransferazların,
dar ve toksik etkileri minimal olana dek yatırarak amonyak ve laktatın yükselmesine yol açar. Hepa­
izle. Fenitoin kesilmeli ve seviyeleri 2-3. günde tek­ tik yetmezlik (mikroveziküler steatoz) uzun dönem
rar kontrol edilmelidir. tedavi alanlarda 1/20000 oranında görülür. Çoklu
402 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

sağlık sorunları nedeniyle birçok antiepileptik alan • Lamotrijin terapötik kullanımı sırasında Stevens­
3 yaşından küçük çocuklarda hepatotoksite riski Johnson sendromu gibi otoimmün reaksiyonlar ya­
artmıştır. pabilir. Doz aşımında en sık yan etkileri uyuşukluk,
Karaciğer yetmezliği yokluğunda, hem aşırı alımla kusma, ataksi ve baş dönmesi. Lamotrijin aşırı alı­
hem de uzun süre tedavi görenlerde hiperamonemi mında nöbetler, koma, kardiyak toksisite (QRS ve
rapor edilmiştir. QT interval uzaması) ve akut pankreatit raporlan­
Pankreatit ve trombositopeni oluşabilir. mıştır. Sodyum bikarbonat ve IV lipit emülsiyonu
• Aşırı doz akut alımda serebral ödem gözlenmiştir. tedavileri uygulanır.
• Levetirasetam letarji, koma ve respiratuar depres­
TANI VE AYIRICI TANI yona neden olabilir.
Okskarbezepin terapötik kullanımda hiponatremi
• Terapötik valproat konsantrasyonları 50-lOOmik­ ve ilaç döküntüsüne neden olabilir. Aşırı dozuyla
rogram/mL arasındadır. 150 mikrogram/mL üze­ ilgili deneyimler azdır.
rinde yan etkiler artar ve 800 mikrogram/mL üze­ • Pregabalin uzun dönem terapötik kullanımda
rinde frank koma gelişebilir. uyku hali ve baş dönmesi yapabilir. Aşırı dozuyla
Bilinç düzeyi değişenlerde yatak başı glikoz düze­ ilgili deneyimler azdır.
yi ve serum amonyak bakılmalı. CBC, elektrolitler, Rufinamid uzun dönem tedavide baş ağrısı, baş
karaciğer fonksiyon testleri ve serum laktat görül­ dönmesi, halsizlik ve uyku hali yapabilir. Aşırı do­
meli. zuyla ilgili deneyimler azdır.
Tiagabin aşırı dozu hızlı başlangıçlı nörolojik tok­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK sisiteye neden olabilir; letarji, koma ve nöbetler
Enterik kaplı geç salınımlı preparat alımlarından (status epileptikus, bilinen nöbet hikayesi olmayan
sonra çoklu doz aktif kömür ver. Uzamış salınımlı hastalarda da görülebilir). Aşırı dozda diğer bulgu­
lar; miyoklonus, kas rijiditesi ve deliryum.
preparatlarda tüm barsak irrigasyonu düşünülebi­
Topiramat terapötik kullanımda nefrolityazis ve
lir.
• glokoma neden olabilir. Aşırı dozunda topiramat
Gecikmiş serum pik konsantrasyonu açısından seri
uyku hali, vertigo, ajitasyon ve midriyazise neden
ölçümler yapılmalı.
olur. Nöbetler ve status epileptikus bildirilmiştir.
• L-karnitin, 50 mg/kg/gün letarji, koma, hiperamo­
İlacın uzun yarılanma ömrü nedeniyle 7 güne ka­
nemi ve hepatik disfonksiyonu olanlarda kullan.
dar süren metabolik asidoz oluşturabilir.
Ciddi aşırı alımlarda hemodiyafiltrasyon ve ya he­
Zonisamid terapötik kullanımda nefrolityazis ve
moperfüzyon başla.
ilaç döküntüsüne neden olabilir. Aşırı dozuyla ilgili
Serum düzeylerinde düşme olan ve stabil seyreden
deneyimler azdır.
asemptomatik hastalar taburcu edilebilir.

İKİNCİ KUŞAK
ANTİKONVÜLZANLAR
İkinci kuşak antikonvülzanlar akut aşırı alımlarda dü­
şük toksisiteye sahiptirler.
Felbamat terapötik kullanımda aplastik anemi ve
112 DEMİR
O. John Ma
hepatik yetmezliğe neden olabilir. Yüksek dozlarda, Çeviri: Mehmet Cihat Demir
börekte kristalleşir ve akut böbrek yetmezliğine ne­
den olur. • EPİDEMİYOLOJİ
• Gabapentin aşırı alımda düşük toksisite oluşturur­ • Kasıtlı ya da kazara demir toksisitesi sık görülen bir
genellikle uyuşukluk, ataksi, bulantı ve kusma, 10 zehirlenmedir.
saat içinde geriler. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin birim-doz pa­
• Lakozamid terapötik kullanımda baş dönmesi, baş ketlemede düzenleme yayınlamasından sonra de­
ağrısı, bulantı ve diplopi yapabilir. Klinik doz aşımı mir alımına bağlı önemli zehir merkezi çağrıları ve
deneyimi sınırlıdır. ölümleri daha az raporlanmıştır.
BÖLÜM 112 • DEMİR 403

PATOFİZYOLOJİ • Temel metabolik panel, koagülasyon testleri, tam


kan sayımı, hepatik enzimler ve serum demir sevi­
Demir direkt gastrointestinal (GI) irritanıdır ve yesi bak.
öenmli miktarda alımlardan sonra kusma, diyare,
Tek bir serum demir seviyesinin; ne önceki demir
karın ağrısı, mukoza! ülserasyonlar ve GI kanama­
seviyeleri hakkında, ne artıp azaldığını, ne de do­
ya sebep olur.
kulardaki demir toksisitesi derecesini göstermedi­
Demir toksisitesine bağlı bulantı ve kusma hipovo­
ğine dikkat etmek önemlidir. Tek bir düşük serum
lemiye yol açabilir bu da hipotansiyon, doku hipo­
düzeyi, alımı takiben pik düzeyi görene kadar ciddi
perfüzyonu ve metabolik asidoza neden olabilir.
demir toksisitesini farklı demir preparatlarının alı­
10-20 mg/kg gibi düşük dozlarla elemental demi­
mı, zamanla değişimi nedenleriyle dışlamaz.
rin oral alımından sonra toksik etkiler bildirilmiş­
Toksisite intraselüler olduğundan serum demir dü­
tir. Orta derecede toksisite 20-60 mg/kg elemental
zeylerinin tedavi yönetimindeki önemi sınırlıdır.
demirle ve ciddi toksisite 60mg/kg'dan daha yüksek
Genel olarak, 300-500 mikrogram/mL arasındaki
dozlarda beklenmektedir.
serum demir seviyeleri hafif sistemik toksisiteyle,
• KLİNİK ÖZELLİKLER 500-lOOOmikrogram/mL arasında orta dereceli
toksisiteyle koreledir. lOOOmikrogram/mL'den yük­
Klinik bulgulara dayalı demir zehirlenmesi 5 ev­ sek seviyeler ciddi toksisite ve artmış morbiditeyle
reye ayrılır. Demir zehirlenmesinin her evresinde ilişkilidir.
hastalar ölebilir. Total demir bağlama kapasitesi (TDBK), demirle
Birinci evre maruziyetin ilk birkaç saatinde gelişir. zehirlenmiş hasta değerlendirmesinde artmış se­
Demirin GI trakt üzerine direkt irritatif etkileri ka­ rum demir varlığı ya da desferoksamin varlığında
rın ağrısı, kusma ve diyare yapabilir. Hematemez yanlış olacağından yardımcı değildir.
nadir değildir. Akut demir toksisitesiyle ilişkili en Düz radyografiler GI yoldaki demiri gösterebilir
önemli bulgu kusmadır. Maruziyeti takiben 6 saat fakat çoğu demir preparatları radyoopak değildir
içerisinde bu semptomların yokluğu ciddi demir ve normal radyografi demir maruziyetini dışlamaz.
toksisitesi tanısını dışlar.
İkinci evre boyunca alımı takiben 24 saate kadar ACİL SERVİS BAKIMI VE
sürebilir, hastanın GI semptomları aralıklı gerileye­
bilir bu da alınan demirin toksik miktarına karşılık
TABURCULUK
yanıltıcı bir güven duygusu oluşturabilir. Hastalar Demir maruziyeti sonrası 6 saatte asemptomatik
potansiyel olarak asemptomatik olsalar da devam kalanlar ve normal fizik muayene bulguları olanlar
eden sıvı kaybı ve kötüleşen metabolik asidoz ne­ demir toksisitesi için medikal tedavi gerektirmez.
deniyle anormal vital bulgular ve zayıf doku per­ Semptomları kısa sürede gerileyen ve normal vi­
füzyonu oluşması sonucu sağlıksız görünebilirler. tal bulguları olanlarda hafif toksisite düşünülür ve
Üçüncü evre ya ikinci evreden hemen sonra ya da destek tedavi yeterlidir. Bu grup hastalarda bir göz­
saatler sonra görülebilir: Şok ve laktik asidoz geli­ lem peryotu halen gereklidir.
şir. Demire bağlı koagülopati kanamayı ve hipovo­ Demir maruziyeti sonrası semptomatik ya da he­
lemiyi kötüleştirebilir. Hepatik disfonksiyon, kardi­ modinamik olarak unstabil hastalara acil serviste
yomiyopati ve böbrek yetmezliği oluşabilir. agresif tedavi başlanmalıdır.
• Dördüncü evre maruziyetten sonra 2-5.günlerde Oksijen desteği, kardiyak monitorizasyon ve güve­
gelişir ve aminotransferaz düzeylerinin yükselmesi nilir IV damaryolu sağlanmış olmalı.
ve hepatik yetmezliğin artmasıyla karakterizedir. Hipovolemi ve hipoperfüzyonu düzeltmek için ag­
Beşinci evre maruziyetten 4-6 hafta sonra görülür; resif IV kristalloid başlayın.
demirin pilorik mukoza üzerine korozif etkilerine Maruziyetten sonraki 60 dakikada gastrik lavaj u y ­
ikincil gastrik çıkım (outlet) obstrüksiyonuna ne­ gulayın. Aktif kömür önerilmez.
den olur. Polietilen glikol çözeltisiyle tüm barsak irrigasyonu
etkilidir. Çocukta 250-500 mL/saat ya da erişkinde
• TANI VE AYIRICI TANI 2 L/saat nazogastrik tüple uygulanması, emilim ön­
Demir zehirlenmesi tanısı klinik bulgulara, klinik cesi demir partiküllerini barsaklardan temizler.
tabloya ve AS çalışanları ve ya hastadan alınan hi­ Ondansetron (erişkinde 4 mg IV; çocukta O, 1 mg/
kayeyle konulur. kg IV maksimum doz 4 mg) ve ya prometazin (eriş-
404 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

kinde 25 mg IV; çocukta 0,25 mg/kg iV) gibi antie­ HİDROKARBONLAR VE


metikler verilebilir. 113 UÇUCU MADDELER
Koagülopatiyi düzeltmek için vitamin Kl {5-lOmg Allyson A. Kreshak
SC) ve taze donmuş plazma (erişkinde 10-25 mL/ Çeviri: Mehmet Cihat Demir
kg; çocukta lOmL/kg) verilebilir. Gerekirse tiplen­
dirme ve crossmatch için kan al. EPİDEMİYOLOJİ
Deferroksamin demiri dokulardan ve plazmadan
uzaklaştıran şelatlayıcı bir ajandır. Deferooksa­ Hidrokarbonlar , Amerikan Zehir Kontrol Merkez­
min çocuk ve gebe kadında güvenle kulJanılabilir. leri Birliği'nin raporladığı en sık 25 maruziyet ara­
Deferroksamin tedavisi Sistemik toksisite gelişen­ sındadır.
lerde, metabolik asidoz, kötüleşen semptomlar ya Gençlerin yaklaşık %3,5-1O'u uçucu madde inhale
da serum demir seviyesi orta ya da ciddi toksisite etmiştir.
öngören hastalarda endikedir.
Deferroksamin tedavisinde intravenöz yol tercih PATOFİZYOLOJİ
edilir çünkü hipovolemik hastada iM emilimi tah­ Hidrokarbon içeren ürünler birçok ev ve işyerinde
min edilememektedir. Önerilen başlangıç dozu bulunmaktadır; akaryakıt, yakacaklar, boya çıkarı­
1000 mg iV Hipotansiyon iV infüzyon için hız cılar, pestisitler, cilalar, yağ sökücüler ve lubrikan­
kısıtlayıcı faktördür, İnfüzyona 5 mg/kg/saat gibi lar.
yavaş infüzyonla başlanması önerilir. Tedavinin ilk Tutkal, itici gazlar ve benzin gibi hidrokarbon içe­
saatinde tolere edebilirse 15 mg/kg/saate arttırıla­ ren uçucu maddeler eğlence amaçlı kullanımı söz
bilir. konusu olabilir.
Önerilen toplam deferrroksamin dozu ilk 24 saatte Direk parenkimal yaralanma ve değişen sürfaktan
6 gram ya da 360 mg/kg'dır. fonksiyonuyla sonuçlanan kimyasal pnömoni gibi
Bilinen demir maruziyeti olan semptomatik bir pulmoner toksisite ile gelebilir. Ya düşük viskozite
hastada serum demir düzeyi beklenmeden defer­ ya da yüksek uçucu bileşenlerinin aspirasyonuyla
roksamin tedavisi başlanmalıdır. oluşur.
Deferroksamin tedavisinin etkinliği seri üriner tet­ Kardiyak toksisite, endojen katekolamin aracılı dis­
kiklerle takip edilebilir. Ferrioksamin olarak atılır ritmilerle olur.
ve idrar görünümünü pembe şarap rengine çevirir. Santral sinir sistemi toksisitesi (CNS), hidrokar­
Deferroksamin tedavisinin kesilmesinde klinik iyi­ bonların sistemik emilimi nedeniyle direk olarak
leşme, en önemli faktördür. ya da pulmoner toksisite nedeniyle olan hipoksi­
6 saattir asemptomatik kalan hastalar, normal fizik den indirekt olarak gelişir.
muayene bulguları olan ve önemsiz derecede ma­ Periferal nöropati altı karbonlu hidrokarbonların
ruz kalındığından emin olunan hastalar taburcu P450 metabolizmasıyla toksik metabolit 2,5-hekza­
edilebilir. nedion nedeniyle oluşan demiyelinizasyon ve ret­
Başlangıçta semptomatik olup sonradan asempto­ rograd aksonal dejenerasyona sekonder görülür.
matik olan hastalar demir toksisitesinin ikinci ev­ Klorlu hidrokarbonlar, lipit peroksidasyonu ve he­
resinde olabileceği için ileri değerlendirme ve göz­ patik yetmezliğe neden olabilir.
lem için takip edilmelidir. Metilen klorid maruziyetinde, karbonmonoksit
Deferroksamin tedavisi alan tüm hastalar yoğun varlığı maruziyet kesildikten sonra devam edebilir;
bakım ünitesinde takip edilmelidir. metilen kloridin karbonmonokside metabolizma
• Tüm hastalar suisid açısından değerlendirilmeli­ olmadan önce dokulardan kademeli salınımı nede­
dir. Pediatrik vakalarda çocuk istismarı ve ihmalini niyle olur.
akılda bulundur.
KLİNİK ÖZELLİKLER
Toksisite alınan yola (sindirim, inhalasyon ya da
dermal), ajanın fiziksel özelliğine (uçucu, viskoz ve
yüzey gerilimi), kimyasal özellikleri (alifatik, aro­
matik, hidrojene) ve ek toksik maddelere (ör, kur­
şun ya da pestisitler) bağlıdır.
BÖLÜM 113 • HiDROKARBONLAR VE UÇUCU MADDELER 405
TABLO 113-1 Hidrokarbon Maruziyetinin Benzin, gazyağı ve trikloretana bağlı hematolojik
Klinik Sunumları toksisite hemolize yol açabilir. Kronik benzen ma­
ruziyeti aplastik anemi ve hematolojik malignitele­
SİSTEM KLİNİK SUNUMLAR
re sebep olabilir.
Pulmoner Takipne, hırıltılı solunum, whhezing,
Dermal toksisitede döküntüler (eritem, papül, ve­
çekilmeler
zikül ve ya skarlatinoform döküntüler), ekzematöz
Kardiyak Ventriküler disritmiler (halojenli
hidrokarbonlara ve aromatik
dermatit ve yanıklar olur.
hidrokarbonlara maruz kalma sonrası Metilen klorid metabolizmasına bağlı karbonmo­
oluşabilir) noksit zehirlenmesi metabolik asidozla sonuçlana­
Santral sinir Konuşmada bozulma, ataksi, letarji, koma bilir.
Periferik sinir Ekstremitelerde kronik uyuşma ve parestezi
GI ve hepatik Bulantı, kusma, karın ağrısı, iştahsızlık
• TANI VE AYIRICI TANI
(sıklıkla halojenli hidrokarbonlarla) Tanı öykü ve fizik muayene bulguları birlikteliğin­
Renal ve Toluen bağımlılarında hipokalemiye de konulur.
metabolik sekonder kas güçsüzlüğü ve ya paralizi Arteriyel kan gazı, karaciğer fonksiyon paneli, üre,
Hematolojik Letarji (anemi), nefes darlığı (anemi), kreatinin, hematokrit ve karboksihemoglobin dü­
nörolojik depresyon/senkop (metilen
zeyi (metilen klorit maruziyetinde) yardımcı labo­
kloride bağlı karbonmonoksit), siyanoz
(amin içeren hidrokarbonlara bağlı ratuar testleridir.
methemoglobinemi) Semptomatik hastada hızlıca, asemptomatik has­
Dermal Lokal eritem, papül, yaygın skarlitinoform tada 6 saat gözlem sonunda bir göğüs radyografisi
erupsiyon, eksfolyatif dermatit, ağız aspirasyon pnömonisini değerlendirmek için alın­
çevresinde döküntü"huifer's rash': selülit malıdır.
• Bir böbrek, üreter ve mesane radyografisi klorinli
• Tablo 113-1 'de hidrokarbon toksisitesinde en yay­ hidrokarbon varlığını gösterebilir (örn., karbontet­
gın klinik durumlar listelenmiştir; pulmoner ve raklorid), gastrointestinal (GI) yolda polihalojenli
kardiyak etkiler en sıktır. hidrokarbonlar radyoopaktır.
Benzin, gazyağı, metan, bütan gibi yüksek uçucu
alifatik maddelerin aspirasyonu kimyasal pnömo­ ACİL SERVİS BAKIMI VE
ni, pnömomediastinum, pnömotoraks ve pnöma­
TABURCULUK
tosel ile sonuçlanabilir.
Hastalar öksürük, dispne, şok ve gasping ile baş­ • Hastanın dekontaminasyonu için standart tehlikeli
vurabilir. Fizik muayenede takipne, wheezing, ho­ madde önlemlerini takip edin ve tercihen hastane
murdama ve solunum seslerinde azalma görülebi­ dışında yapılmalı.
lir. Göğüs radyografik bulguları klinik tabloyu 4-6 Oksijen destği ve tüm semptomatik hastalar kardi­
saat geriden takip eder. yak monitorize izlenmeli.
• Aromatik ve halojenli hidrokarbonlara bağlı kar­ Ciddi solunum sıkıntısı olanlarda endotrakeal en­
diyak toksisite, katekolaminlerin miyokardiyumu tübasyonu düşün. Oksijenasyonu iyileştirmek için
duyarlaştırmasıyla oluşur ve ciddi ya da fatal disrit­ PEEP eklenebilir fakat pnömotoraks ve pnömatosel
milere neden olabilir. potansiyel komplikasyonlarıdır.
• CNS toksisitesi en sık toluen ve trikloretan gibi Dirençli hipoksemisi olan ciddi pulmoner aspiras­
uçucu petrol damıtmalarıyla olur. Semptom aralığı yonda, başarılı tedavi için ekstrakorporeal memb­
baş dönmesinden konuşma bozukluğuna, halüsi­ ran oksijenasyonu ve ya yüksek frekanslı jet venti­
nasyonlardan nöbetlere, letarji, bilinçte gerileme ve lasyon kullanımı bildirilmiştir.
komaya uzanır. Kronik maruziyette serebellar atak­ Hipotansiyonu IV kristalloid infüzyonuyla düzelt.
si ve labil duygudurum olabilir. Kardiyak arrest vakaları hariç. Katekolaminlerden
Karbon tetraklorid ve kloroform gibi halojenli hid­ hayatı tehdit edici disritmileri tetikleyebileceğin­
rokarbonlar direkt hepatoselüler yaralanma yapa­ den kaçınılmalıdır.
bilir. Karaciğer enzimleri 24 saatte yükselebilir ve Taşidisritmileri beta-adrenerjik antagonistlerle te­
sağ üst kadran karın ağrısı ve sarılık 48-96 saat içe­ davi et (örn., propranolol 1 mg, iyi tolere edilirse
risinde gelişebilir. Kronik maruziyet siroz ve hepa­ tekrarlanabilir).
toma neden olabilir. • Nöbetlerde standart rejimleri kullan.
406 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

Hidrokarbonlar; CHAMP akronimini kullan (camp­ PATOFİZYOLOJİ


hor, halojenli hidrokarbonlar, aromatik hidrokar­
bonlar, metaller, pestisitler) doğal sistemik toksisite­ Kostik maddenin gücü ve maruziyet süresi yara­
lanmanın şiddetini belirler. Genel bir kural olarak,
si ya da toksik ajanlarda çözünebilme potansiyelleri
vardır. Gastrik boşaltmayla GI dekontaminasyon bu yaralanmalar pH <3 ya da > 11 olduğunda beklenir.
hidrokarbonlarla maruziyet oluştuğunda göz önün­ Alkaliler derin dokuya likefaksiyon nekrozu aracı­
de bulundurulmalı fakat genellikle diğer hidrokar­ lığıyla penetre olur. Oral sıvı alkali alımlar proksi­
bon maruziyetlerinde kontrendikedir. mal özefagus hasarına neden olur ki striktür oluşu­
• Hidrokarbon maruziyetlerinin çoğu alifatik karı­ mu ya da perforasyona ilerleyebilir.
• Güçlü asitler koagülasyon nekrozu yapar , genelde
şımlar içerir, GI yoldan emilimi zayıftır ve GI de­
kontaminasyon sırasında aspirasyon riski taşır. derin özefageal hasara karşı koruyan erken skar
Hiçbir hidrokarbon maruziyetinde aktif kömür ve oluşumunu yapar. Bağımsız olarak özefageal ve
katartiklerin yararı yoktur. gastrik yaralanma asit sindirimiyle oluşabilir.
Hiperbarik oksijen tedavisi, metilen klorid maruzi­ Hidroflorik asit zayıf bir asittir (pKa=3.2), flor bile­
yeti sonrası ciddi karbonmonoksit toksisitesi geli­ şeninden dolayı gecikmiş morbiditeye sebep olur,
şenlerde endike olabilir. derin dokulara penetre olur, kalsiyum ve magnez­
Değerlendirme esnasında semptomatik olan hasta­ yumla kompleks oluşturarak hücre ölümüne ilerler.
ların yatırılmalıdır çünkü fatal durumların çoğu ilk
24-48 saatte oluşur. • KLİNİK ÖZELLİKLER
• 6 saatlik gözlemde asemptomatik kalan ve normal Kostikler çeşitli seviyelerde yaralanmalara neden
göğüs radyografisi olan hastalar taburcu edilebilir. olabilir. Disfoni ya da stridor durumunda larengot­
Bütün taburcu edilen hastalar gecikmiş toksisite rakeal yaralanma düşünülür. GI trakt yaralanması
açısından yakın takibe alınmalıdır. genelde disfaji, odinofaji, epigastrik ağrı ve ya kus­
mayla belirti verir. Direk akciğer hasarı aspirasyon
ya da asit dumanı inhalasyonuyla olur.
Kostik alımından kaynaklı özefageal hasarlar en­
doskopi aracılığıyla l'den 3'e kadar sınıflandırıl­
114 KOSTİKLER mıştır: (1) ödem ve hiperemi, (2) ülserasyonlar,
Christian A. Tomaszewski kabarıklık ve eksudalar (2A çepeçevre olmayan ve
Çeviri: Mehmet Cihat Demir 2B çepeçevre ya da daha derin), (3) derin ülseras­
yonlar ve nekroz. Yüksek dereceli yaralanmalar ilk
EPİDEMİYOLOJİ 1-2 hafta içerisinde striktür ya da perforasyonla so­
Kostik maruziyeti ABD'de 2008 yılında 130,000'i nuçlanması daha olasıdır.
aşmıştır. 3 gruptan oluşmaktadır: (1) Adölesan ve Kasıtlı alımlar önemli klinik bulgular vermeksizin
yetişkinlerde kasıtlı alımlar, (2) Çocuklarda yan­ ciddi GI trakt hasarına sebep olabilir.
lışlıkla maruz kalma ve (3) Kazara maruziyetlerde, Stridor, salya ve ya kusma genelde ciddi özefageal
genelde mesleki. Az olmasına rağmen kasıtlı alım­ yaralanmaya eşlik etse de (grade 2 ya da 3) özellikle
lar morbiditeye daha çok neden olur. çocuklarda kazayla alımlar asemptomatikken bile
• Alkali maruziyetler başlıca sodyum hidroksit gibi özefageal yaralanma oluşturabilir.
lavabo açıcılar ve gübrelerdeki amonyu m hidrok­ • Ciddi kostik yaralanmasının komplikasyonları şok­
sit gibi temizleyicilerden kaynaklanır. Asit maruzi­ tan GI kanama ya da perforasyona kadar ilerleyebi­
yetleri sülfirik ve hidroklorik asit gibi ev ve tuvalet lir. Göğüste rahatsızlık mediastiniti gösterebilir.
temizleyicilerini ve daha sinsi olan pas gidericileri Dermal maruziyetler genel olarak lokal ağrı ve
içerir, hidroflorik asit deriyle temasla potansiyel irritasyon yapar. Ancak hidroflorik asit diğerle­
olarak ölümcüldür. rinden derine yayılma ve gecikmiş doku nekrozu
En yaygın kostik maruziyeti yıllık yaklaşık 37 ,000 yapabilmesi özellikleriyle ayrılır. <%20 konsantras­
ile çamaşır suyu maruziyetidir. Fazla miktarda ka­ yonlarda ağrı ve eritem 24 saate kadar görülmeye­
sıtlı alımların potansiyel olarak ölümcül olmasına bilir, %20-SO'de tipik olarak 8 saat içinde yanıklar
rağmen her yıl sayısız rastlantısal pediatrik maru­ gelişir. >%50 konsantrasyonlardaki yanıklar fatal
ziyet arasında nadiren herhangi bir morbidite ile ventriküler disritmilere sebep olabilen hipokalse­
sonuçlanır. mi, hipomagnezemi ve hiperkaleminin eşlik ettiği
BÖLÜM 114 • KOSTİKLER 407
sistemik toksisite oluşturabilir.Hidroflorik asidin Asidoz, hemoliz, koagülopati ve renal yetmezlik
oral alımı benzer mekanizmalar aracılığıyla erken gibi asid alımına bağlı sistemik toksisite uygun şe­
mortaliteyle sonuçlanır. kilde yönetilmelidir.
Oküler maruziyetleri özellikle alkali olanları bol
TANI VE AYIRICI TANI irrigasyon ve her 15 dakikada tekrar değerlendir­
meyle tedavi et. Konjunktival pH 7,5-8'in altına
Çocuklarda ev kostiklerinin kazayla alımlan düşürülene kadar irrigasyona devam edilir. Korne­
asemptomatikse genelde çalışma gerektirmez. a! bulanıklık ya da opasite varlığında ve ya limbal
Kasıtlı alımlar ya da güçlü kostiklerin alımlan; kan iskemi, olası anterior kamara irrigasyonu nedeniyle
gazı, elektrolit paneli, hepatik profil, tam kan sayı­ oftalmolojik değerlendirme gerekir.
mı, koagülasyon testleri, laktat, serum tipi ve gö­ Kostiklere dermal maruziyetler bol suyla irrigas­
rüntüleme gerektirir. yon gerektirir. İstisnalar: kireç ya da çimento gibi
Serum kalsiyumu ve magnezyum seviyeleri ile uza­ kostik tozların maruziyetinde irrigasyondan önce
mış QT intervali değerlendirmek için EKG alın­ fırçayla temizlenmelidir.
malı ya da hidroflorik asit maruziyeti vakalannda Semptomatik kostik alımlarını yatır. Oral alımı
hiperkalemiye ait değişiklikler için EKG alınmalı. tolere edebilen Grade 1 özefageal yaralanmalar
Ayakta göğüs filmi peritoneal ya da mediastinal taburcu edilebilir. Grade 2A yaralanmaları izlem
gerektirir. Grade 2B ve 3 yaralanmalar perforasyon
serbest hava tespiti için alınabilir. GI perforasyon
ya da GI kanama riskleri nedeniyle yoğun bakıma
şüphesinde BT kullanışlıdır.
yatışı gerektirir. Ciddi dermal yanıklar da yatış ge­
rektirir.
ACİL SERVİS BAKIMI VE Hidroflorik asidin dermal maruziyetinde irrigas­
TABURCULUK yondan sonra ek tedaviler gerekir. Cildin etkilenen
Respiratuar semptomları olan her hastaya %100 küçük alanlarını topikal kalsiyum glukonat jel ile
oksijen verilmelidir. Solunum sıkıntısı olan her tedavi edin (Tozun 3,5 gramını suda çözünebilen
kayganlaştırıcının 5 gramıyla karıştırın), bölgeye
hastada erken entübasyonu kuvvetlice düşünün,
1O-15 dakika uygula ağrı kontrol edilene kadar ve
hızlı dezoryantasyon gelişebilir ve havayolu kont­
gerektiğinde her 4-8 saatte bir tekrarla.
rolü güçleşebilir. • Parmak dışı bölgelerde topikal uygulamayla rahat­
• Kostik alımlarında gastrik dekontaminasyon kont­
lama sağlanamadıysa ya da aşırı maruziyet vakala­
rendikedir. Güçlü asitlerin yoğun miktarda alındığı rında %5 (1:1 normal salin ile karıştır) intradermal
vakalarda bir nazogastrik tüp mide içeriğini boşalt­ kalsiyum glukonat düşünün yanık içerisine maksi­
mak için yerleştirilebilir. mum doz 0,5 mL/cm2 olarak enjekte edin. Parmak
Dilüsyon sadece alımdan sonraki 30 dakika içe­ ve ellerde, kalsiyum glukonat (%10'luktan 10 mL,
risinde ağrısız yutabilen hastalarda uygulanabilir. 40 mL NS ya da %5 dekstroz ile) etkilenen ekstre­
Nötralizasyon rutin olarak önerilmemektedir. mitedeki radyal artere 4 saat süreyle infüzyon ola­
Kasıtlı kostik alımlarından sonra erken tanısal en­ rak verilebilir.
doskopi endikedir. Kazayla alımlarda endoskopi Hidroflorik asitlerin oral alımlan ya da ciddi der­
sadece stridor, ciddi orofarengeal yanıklar, kusma, mal maruziyetlerde (>%20 konsantrasyon) agresif
salya ve oral alamamayla semptomatik olan has­ tedavi gerekir: Alımı takiben 60 dk içerisinde mide
tada endikedir. İyatrojenik perforasyondan kaçın­ içeriğin nazogastrik aspirasyonu sonrasında 300
mL %10 kalsiyum glukonat damlatma faydalı ola­
mak için alımın ilk 12 saati içerisinde endoskopi
bilir; monitor serum kalsiyum ve magnezyum se­
yapılmalıdır.
viyeleri yakın takip edilmeli ve gerektiğinde yerine
Steroidlerin striktürleri azalttığı tartışmalıdır ve ru­
koyulmalı, hiperkalemiyi monitorize ve tedavi et.
tinde önerilmemektedir. Disk pil alımından şüphelenildiğinde özefageal sı­
Profilaktik antibiyotikler endike değildir. kışmayı dışlamak için göğüs grafısi gerekir, lokal
Peritoneal bulgular ya da serbest hava varlığında acil basınç nekrozu ve alkali salınımı nedeniyle özefa­
laparotomi endike olabilir. Perforasyonun eşlik etti­ geal perforasyonu önlemek için hemen endoskopi
ği özefageal yaralanmalarda mediastinit nedeniyle gerekir. Midedeki bateriler 24-48 saat içerisinde
cerrahi gerekebilir. Ertelenmiş özefageal dilatasyon distal pasaja geçtiğini doğrulamak için tekrar rad­
ya da stent, striktür durumlarında gerekebilir. yografıleri görülerek beklenebilir.
408 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

PESTİSİTLER TABLO 115-1 Kolinesteraz İnhibisyonunun


115 Christian A. Tomaszewski 1 Muskarinik Etkileri için
Çeviri: Mehmet Cihat Demir SLUDGE, DUMBELS ve "Killer
Bees" Mnemonikleri
BÖCEK İLAÇLARI s Salivasyon
Pestisitler; insektisitler, herbisitler ve rodentisitleri L Lakrimasyon
içerir. İnsektisitler zehirlenme ve ölümlerin yarı­ u Ürinasyon
sından fazlasının sorumlusudur. D Defekasyon
G GI ağrı
ORGANOFOSFATLAR E Emezis
D Defekasyon
EPİDEMİYOLOJİ
u Ürinasyon
Diazinon, asetat, malation, paration ve klorpirifos M Miyozis, kas güçsüzlüğü
en yaygın organofosfatlardır. Sarin ve VX gibi sinir B Bradikardi, bronkore, bronkospazm
gazı ajanları da organofosfatlardandır ve terörist E Eme:ı:is
saldırılarda kullanılmıştır.
L Lakrimasyon
s Salivasyon
PATOFİZYOLOJİ
Killer Bees Bradikardi, bronkore, bronkospazm
Organofosfatlar sinir sistemi ve iskelet sistemi içe­
risinde kolinesterazlara geri dönüşümsüz bağlanır
ve onları inhibe eder, nöromuskuler kavşaklarda ve
sinapslarda asetilkolin birikimine yol açar. Nörona) esterazın inhibisyonuyla oluşan akut ze­
Aging (yaşlanma) kolinesteraza geridönüşümsüz hirlenmeden 1-3 hafta sonra distal motor-duyu
polinöropati organofosfat kaynaklı geç nöropati
bağlanma anlamına gelir, bir kez oluştu mu anti­
görülür.
dotlar artık etkisizdir.

TANI VE AYIRICI TANI


KLİNİK ÖZELLİKLER
Organofosfat zehirlenmesinin tanısı klinik olarak
Organofosfatlara dermal maruziyetin genelde 8
ve klasik toksidromların tanınmasına dayalıdır. Bir
saati içerisinde hastalar semptomatik olurlar; sinir
sarımsak kokusu ya da hidrokarbonlar maruziyeti
gazı ajanları (örn., VX gazı) dermal ya da inhalas­
düşündürebilir.
yon yollarıyla hemen etki edebilirler. Yağda çözü­
Göğüs radyografisinde pulmoner ödem ve toksisi­
nen ajanlar (örn., fention) gecikmiş ya da uzamış
tenin bağımsız bir belirteci olan uzamış QT; orga­
semptomlara sebep olabilir.
nofosfat zehirlenmesinin diğer ipuçlarıdır.
Kolinesteraz inhibisyonuyla oluşan aşın muskari­
Plazma ve eritrosit kolinesteraz seviyeleri maruzi­
nik uyarı klasik kolinerjik krizle sonuçlanır (Tablo
yeti doğrulayabilse de akut zehirlenmede kullanış­
115-1). Sinir gazı ajanlarına maruziyette başlangıç­ sızdır.
ta bulanık görmenin eşlik ettiği miyozis oluşabilir.
Nikotinik uyarı kas fasikülasyonları ve güçsüzlüğe
yol açar, muskarinik etkiler nedeniyle aşırı sekres­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
yonların çoktan oluşmuş olduğu respiratuar sis­ Tablo 115-2 organofosfat zehirlenmesi tedavisinin
temde bu daha belirgindir. Nikotinik etkiler para­ ana hatları.
doksal taşikardi ve midriazise yol açabilir. Öncelikle dekontaminasyon ve sağlık çalışanları­
Santral sinir sistemi etkileri genelde çocuklarda nın ikincil kontaminasyonunun önlenmesi ama­
daha baskındır; tremor, huzursuzluk, konfüzyon, cıyla kişisel koruyucularla donanması(neopren ya
nöbetler ve komayı içerir. da nitril).
Akut zehirlenmeden 1-4 gün sonra boyun, yüz ve Havayolu desteği ve %100 oksijen ver, aspire et, en­
respiratuar kaslarda paralizi ve güçsüzlük yapan bir dotrakeal entübasyon ve mekanik ventilasyon ge­
ara sendrom oluşur. Kolinerjik artış belirgin olma­ rektiğinde; organofosfat zehirlenmesinde hızlı ar­
yabilir, atlanabilir ve tedavi edilmezse respiratuar dışık entübasyon boyunca uzamış paralizi yapması
arrestle sonuçlanabilir. nedeniyle süksinilkolin vermekten kaçının.
BÖLÜM 115 • PESTİSİTLER 409
TABLO 115-2 Organofosfat Zehirlenmesinde PATOFİZYOLOJİ
Tedavi Organofosfatlara benzer şekilde karbamatlar da
Dekonta­ Sağlık çalışanlarının sekonder sindirim, inhalasyon ve dermal temas ile absorbe
minasyon maruziyetini önlemek için koruyucu
edilir.
giysiler giyilmelidir.
Tum giysileri tehlikeli atık olarak ele Organofosfatların aksine karbamatlar, kolinestera­
alın ve uzaklaştırın. za sadece geçici olarak bağlanır.
Hastayı su ve sabunla yıkayın.
Atık suyu tehlikeli atık olarak ele alın ve
uzaklaştırın. KLİNİK ÖZELLİKLER
Monitorizasyon Kardiyak monitor, puls oksimetre, %100 Akut karbamat zehirlenmesi organofosfatlarla ben­
oksijen
zer kolinerjik sendrom oluşturur ancak süresi daha
Gastrik lavaj Kanıtlanmış yararı yok (bkz. metin). kısa ve nörotoksisitesi daha azdır.
Aktif kömür Kanıtlanmış yararı yok (bkz. metin).
İdrar Kanıtlanmış yararı yok (bkz. metin). TANI VE AYIRICI TANI
alkalinizasyonu
Atropin Erişkinlerde 1 mg ya da daha fazla Tanı kliniktir. Kolinesteraz aktivitesinin klinik bir
IV ve çocuklarda 0,01-0,04 mg/kg değeri yoktur.
IV (asla 0,1 mg'dan az olmayacak).
Trakeobronşial salgılar azalana kadar
her 5 dakikada bir tekrarlayın. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
Pralidoksim Erişkinler için 1-2 gram ve çocuklar için Başlangıç tedavisi organofosfatlarla aynıdır (Tablo
20-40 mg (en fazla 1 gram), normal 115-2).
salinle karıştırın ve 5-10 dakikada
IV yoldan infüzyonla verin. Sürekli Muskarinik semptomlar için atropin kullanın.
infüzyon sıklıkla gerekir. Pralidoksim genelde endike değildir çünkü semp­
Nöbetler Benzodiyazepinler tomlar genelde 24 saat içinde tipik olarak çözülür
ve pralidoksim karbaril zehirlenmesini alevlendi­
rebilir.
Parasempatik uyarının santral ve muskarinik et­ Hafif zehirlenmeler taburcu edilebilir.
kilerini geri çevirmek için atropin kullanın. Çok • Orta derecede semptomatik zehirlenmeleri 24 saat
geniş miktarlarda kullanılabilir, trakeobronşial gözleyin.
sekresyonların kurumasına göre titre edilir. Taşi­
kardi, atropin kullanımında kontrendikasyon oluş­ ORGANOKLORLAR
turmaz.
Pralidoksime yanıt kas güçsüzlüğündeki ve fasikü­ EPİDEMİYOLOJİ
lasyonlardaki iyileşmeyle ölçülür. Zehirlenme son­
Organoklorlar; DDT (diklordifeniltrikloretan),
rası 48 saate kadar kullanılabilir fakat etkisi zaman
metoksiklor, endosülfan, toksafen ve terapötik ajan
geçtikçe azalır. Pralidoksim asemptomatik hasta­
lindan'ı içerir.
larda önerilmiyor.
Hafif asemptomatik maruziyetleri AS'te 6-8 saat
izleyin. Kontamine giysiler özellikle deriler potan­ PATOFİZYOLOJİ
siyel maruziyet kaynaklarıdır ve atılmalıdır. Organoklorlar inhalasyonla, sindirimle ve der­
Önemli zehirlenmeler yoğun bakım ünitesine ya­ mal maruziyetle toksik etkilidirler. Membranlarda
tışa ihtiyaç duyacaktır. İlk 24-48 saatler kritiktir ve y-aminobütirik asit (GABA) antagonizması yoluy­
hastalar genelde bu zaman peryodunda tedaviye la, nörona! hipereksitabiliteyle sonuçlanan sodyum
yanıt verirse yaşarlar.
kanal permeabilitesini azaltır. Bu ajanlar yağda
yüksek oranda çözündüklerinden birikebilir.
KARBAMATLAR
EPİDEMİYOLOJİ KLİNİK ÖZELLİKLER
Karbamatlar kolinesteraz inhibitörleridir ve karba­ Akut zehirlenme öncelikle MSS uyarısı ve ateş üre­
ril, primikarb, propoksur ve trimetacarbleri içerir tir.
aynı zamanda fızostigmin, piridostigmin ve neos­ Hafif maruziyetlerde baş dönmesi, ataksi, baş ağrı­
tigmin gibi farmakolojik ajanları da kapsar. sı, tremor ve miyoklonus görülebilir.
410 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

• Ciddi maruziyetlerde nöbetler, koma, solunum sı­ N,N-DİETİL-3-METİLBENZAMİD


kıntısı ve ölüm görülebilir.
• N,N-dietil-3-metilbenzamid dermal yolla emilen
• Hidrokarbon çözücülerle maruziyet katekolamin­
toksik, tezgah üstü böcek kovucudur.
lere karşı kardiyak duyarlılaşmaya ve disritmilere • Sistemik toksisite durumunda konfüzyon, ataksi,
neden olabilir. tremorlar ve nöbetler görülür. Geniş alımlarında
hipotansiyon ve bradikardi görülebilir.
TANI VE AYIRICI TANI • Yumuşak sabun ve suyla deriyi dekontamine et;
• Yeni alımlarda aktif kömür verin.
Tanı kliniktir.
• Nöbetleri benzodiazepinlerle iyileştirin.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


HERBİSİTLER
• Havayolunu ve solumasını gerekirse destekle.
• Herbisitler; zararlı ot ilaçları olarak kullanılırlar ve
• Giysileri uzaklaştır, deriyi su ve sabunla yıka.
çözücülerde, yüzey aktif maddelerde ve prezerva­
• Fazla alımlarda son olarak aktif kömür ve gastrik tiflerde mix halde bulunabilir ve bunların hepsi po­
lavajı düşün. Kolestiramin klordekon alımı vakala­ tansiyel olarak toksiktirler.
rında kullanılabilir.
Nöbetleri benzodiazepinlerle tedavi et. KLORFENOKSİ HERBİSİTLER
• Aritmileri İleri Kardiyak Yaşam Desteği (ACLS)
EPİDEMİYOLOJİ
protokolleriyle tedavi et fakat katekolaminlere tok­
sik kardiyak duyarlılaşma nedeniyle adrenalinden • Klorfenoksi bileşenleri geniş yapraklı yabani otları
kaçının. öldüren sentetik bitki hormonlarıdır.

PİRETRİNLER VE PRETROİDLER KLİNİK ÖZELLİKLER

EPİDEMİYOLOJİ • Lokal maruziyetler göz ve müköz membran irritas­


yonuna neden olabilir.
• Doğal piretrinler ve sentetik pretroidler, ev insekti­ • İnhalasyon dispne ve pulmoner ödeme sebep ola­
sitleri olarak görece daha güvenli olmasından dola­ bilir.
yı organofosfatların yerini almıştır. • Oral alım bulantı , kusma ve diyareye neden olabi­
lir.
PATOFİZ YOLOJİ • Ciddi sistemik toksisitede hipotansiyon, disritmi­
ler, değişken mental durum ve rabdomiyoliz oluşa­
• Toksisite öncelikle inhalasyonla olsa da dermal ya
bilir.
da oral maruziyetlerle de oluşabilir.
• Bu ajanlar nöronlardaki sodyum kanallarını blok­
TANI VE AYIRICI TANI
layarak nöronal eksitabiliteye ve tekrarlayan deşarj­
lara yol açar. • Tanı kliniktir.
• Laboratuar bulguları metabolik asidoz, rabdomi­
KLİNİK ÖZELLİKLER yoliz ve hepatorenal disfonksiyonu içerir.

• Bu ajanların en sık etkisi dermatit, bronkospazm ve ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


anaflaksiyi içeren alerjik hipersensitivitedir.
• Bakım öncelikle destekleyicidir ve dekontaminas­
Büyük alımlarda, GI sıkıntılar ve nadiren tremor­
yonla solunum desteğini içerir.
lar, paresteziler ve nöbetler oluşabilir.
• Eliminasyonu arttırmak için intravenöz sodyum
bikarbonatla idrar alkalinizasyonunu düşün.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Çokça alımlarda hemodiyaliz düşün.
• Deri, gözler ve GI traktın dekontaminasyonu. • Hafif maruziyetleri taburcu etmeden önce 4-6 saat
Semptomatik alerjik reaksiyonları tedavi et. gözlemleyin.
BÖLÜM 115 • PESTİSİTLER 411
BİPİRİDİL HERBİSİDLER • Ek laboratuar bulguları çoklu organ yetmezliği bul­
gularını içerir.
PATOFİZYOLOJİ Özefagoskopi üst GI korozif yaralanma derecesini
Parakuat ve dikuat kostiktirler ve lokal irritasyon ve tanımlamada endike olabilir.
yanıklara sebep olurlar aynı zamanda çoklu organ
yetmezliğine ilerleyen sistemik toksisite yapabilirler. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Aktif kömürle erken agresif dekontaminasyon ( 1-2
KLİNİK ÖZELLİKLER gr/kg) her 4 saatte bir tekrarlanmalı.
Parakuat son derece kostiktir; deri, müköz memb­ Parakuat zehirlenmesinde erken kömür hemoper­
ranlar ve korneada ülserasyon yapabilir. İnhalasyo­ füzyonu yararlı olabilir.
nu öksürük, dispne, göğüs ağrısı, pulmoner ödem, Pulmoner yaralanmayı azaltmak için düşük oksijen
epistaksis ve haftalarca süren hemoptiziye neden fraksiyonu kullan ( <%21)
olabilir.
Oral alımları; mukoza! ve özefageal ülserlere, ab­ RODENTİSİTLER
dominal ağrı, kusma ve potansiyel hipovolemiye
neden olabilir. EPİDEMİYOLOJİ
Sistemik etkileri; akut renal, kardiyak ve hepatik
• Rodentisitler antikoagülanlar ve non- antikoagü­
yetmezliği takiben çoklu organ yetmezliğini içerir.
Geç etkileri; refrakter hipokseminin eşlik ettiği lanlar olarak sınıflandırılır (Tablo 115-3).
progresif pulmoner fıbrozisi içerir. Warfarin rodentisitler sade warfarin içerir ya da
kemirgen direnci nedeniyle süperwarfarinler; bor­
difakum, difenakum, kumafuril ve bromadolini
TANI VE AYIRICI TANI içerir.
Ayırıcı tanılar diğer korozifler ve herbisitlerden
oluşur. KLİNİK ÖZELLİKLER
Kalitatif ve kantitatif idrar ve kan parakuat düzey­
leri değerlidir; alımdan 10 saat sonraki plazma se­ Çoğu zaman warfarin antikoagülanlarının alımı
viyeleri >0,4 mg/mL olması ölüm belirtecidir. kanama problemi oluşturmaz.
Göğüs radyografisi özefageal perforasyondan kay­ • Antikoagülan etkiler warfarin antikoagülanları için
naklı pnömomediastinumu ve bunu takiben akciğer 12-24 saat içinde süperwarfarin antikoagülanları
parenkim konsolidasyonu erkenden gösterebilir. için 24-48 saat içinde gelişir.

NW,:ji,jı�D Antikoagülan Olmayan Rodentisitler


AJAN TOKSİSİTE KLİNİK ETKİLER TEDAVİ
Arsenik Ciddi Bulantı ve kusma, kardiyovasküler kollaps Süksimer
Baryum Karbonat Ciddi Bulantı ve kusma, disritmi, solunum Sodyum ya da magnezyum sülfat ile
yetmezliği, paraJizi gastrik lavaj; potasyum replasmanı
Fosfor Ciddi Yanıklar, kardiyovasküler kollaps Potasyum permanganat ile lavaj
N-3-Piridilmetil-N'-p- Ciddi GI semptomlar, insülin yetersiz hiperglisemi Nikotinamid IV
nitrofenil üre (Vacor) ve diyabetik ketoasidoz (DKA)
Sodyum floroasetat Ciddi Kusma, dolunuın depresyonu, pulmoner ödem Destek tedavi
Striknin Ciddi Uyanık nöbet benzeri aktivite Benzodiazepinler
Talyum Ciddi Erken GI irritasyon, solunum yetmezliği, Oral Prusya mavisi
disritıniler
Çinko fosfıt Ciddi Kusma, şok, hipokalsemi lntragastrik aJkalinizasyon
Alfa-Naftil-Tiyoüre Orta Pulmoner ödem Destek tedavi
Kolekalsiferol Orta HiperkaJsemi Salin, furosemid, steroidler
Brometalin Düşük Tremorlar, foka] nöbetler Benzodiazepinler
Norbormid Düşük Vazokonstriktif doku hipoksisi Destek tedavi
Kırmızı ada soğanı Düşük Kusma, diyare, hiperkalemi, ventriküler Digoksin gibi tedavi et
disritmili kalp bloğu
412 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

Etki süresi regüler warfarin için kısadır yarılanma Santral sinir sistemi (SSS) nörona! yaralanması;
ömrü 42 saattir, süperwarfarinler ise l 20 güne ka­ serebral ödem ve artmış intrakraniyal basınçla so­
dar olabilen yarı ömre sahiptir. nuçlanır. Kurşun toksisitesi periferik nöropatilere
Antikoagülan toksisitesinde ekimoz, mukoza! ka­ neden olabilir.
namalar, hemoptizi, hematüri ve pelvik ya da GI Kurşun porfırin metabolizması ve hem sentezine
kanamalar olabilir. müdahale ederek anemiye neden olabilir.

TANI VE AYIRICI TANI KLİNİK ÖZELLİKLER


Açıklanamayan koagülopati varlığında olası anti­ Tablo 116-l'de organ sistemleri üzerine kurşun ze­
koagülan zehirlenmesini düşünün. hirlenmesinin belirti ve bulguları listelenmiştir.
Orta dereceli alımlarda INR uzaması görülebilir ve
yüksek miktarda alımlarda PTT de uzayabilir. TANI VE AYIRICI TANI
Maruziyet şüphesinde, warfarin için alımdan 12-24
saat sonra, süperwarfarin için 24-48 saat sonra INR Serum kurşun düzeyi (>10 mikrogram/dL) olması
kontrol edilmelidir. tanıyı doğrulasa da sonuçlar genelde hemen alın­
maz.
Akut oral alım sonrası radyoopak materyal GI
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
traktta izlenebilir. Kronik maruziyette çocukların
INR'yi K 1 vitaminiyle düzelt. Regüler warfarin uzun kemiklerinde horizontal metafizyel bandlar
alımlarında oral günlük doz 20 mg (çocuktal-5 gelişebilir, özellikle dizlerde (kurşun çizgileri).
mg) 2 ya da 4 doza bölünmiş şekilde başla. Aynı Kurşun zehirlenmesini destekleyen diğer laboratu­
doz süperwarfarinler için de kullanılabilir ancak ar bulguları; eritrositlerde bazofilik noktalanmanın
günlük bölünmüş dozlar 100 mg'a kadar aylarca olduğu anemi, hemolitik anemi, nefrit ve / ve ya he­
verilmesi gerekebilir. patit.
Aktif kanama TV K1 vitamini ve taze donmuş plaz­
mayla agresif tedavi gerektirir. Refrakter kanama­
larda protrombin kompleks konsantrasyonu veya
rekombinant aktif faktör VII verin. TABLO 116-1 Kurşun Zehirlenmesinin
Asemptomatik yüksek miktarda süperwarfarinin Yaygın Görülen Tabloları
kazayla alımlarında, 24-48 saat sonra kontrol INR
SİSTEM KLİNİK TABLOLAR
için hastalar taburcu edilebilir.
Santral sinir Akut toksisite: ensafalopati, nöbetler,
sistemi değişken mental durum, papilödem, optik
nörit, ataksi.
Kronik toksisite: baş ağrısı, huzursuzluk,

} }6
depresyon, halsizlik, duygudurum ve
davranış değişiklikleri, bellek kusurları,
METALLER VE uyku bozuklukları
METALLOİDLER Periferik Paresteziler, motor güçsüzlük (klasik düşük
Christian A. Tomaszewski sinir bilek), azalmış ya da kaybolmuş derin
sistemi tendon refleksleri, duysal fonksiyonlar
Çeviri: Mehmet Cihat Demir sağlamdır.

KURŞUN GI Karın ağrısı (en sık akut zehirlenmede),


konstipasyon, diyare, toksik hepatit
EPİDEMİYOLOJİ Renal Akut toksisite: Fankoni Sendromu
(aminoasidüri, glikozüri ve fosfatüriyle
Kurşun kronik metal zehirlenmelerinin en yaygın olan renal tübüler asidoz)
olanıdır. Hem oral hem inhalasyonla alımı kurşun Kronik toksisite: interstisyel nefrit, renal
zehirlenmesi kliniğiyle sonuçlanabilir. yetmezlik, hipertansiyon, gut
Hematolojik Hipoproliferatif ve/ve ya hemolitik anemi;
bazofilik noktalanma (nadirdir ve spesifik
PATOFİZYOLOJİ değildir)
Kurşun toksisitesi birçok organda yaralanmayla Üreme Azalmış libido, impotans, kısırlık, abortlar,
sonuçlanır fakat esas olarak sinir, kardiyovasküler, prematür doğumlar, azalmış ve ya anormal
sperm üretimi
hematolojik ve renal sistemler etkilenir.
BÖLÜM 116, METALLER VE METALLOİDLER 413
ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCULUK PATOFİZ YOLOJİ
Kurşun alımlarında polietilen glikol ile tüm barsak Arsenik birçok organ sistemine multipl enzimleri
irrigasyonu yapın özellikle de radyografide radyo­ inhibe edip ayırarak oksidatif fosforilasyonla etki
opak materyal görülmüşse. Yetişkinde 1500-2000 eder.
mL/saat hızda, çocukta 500-1000 mL/saat hızında
damlatılmalıdır. KLİNİK ÖZELLİKLER
• Şelasyon tedavi klavuzları Tablo 116-2'de sunul­
Arsenik toksisitesinin klinik özellikleri Tablo 116-
muştur.
3'te özetlenmiştir.
Parenteral şelasyon tedavisi gerekenleri ya da daha
Kronik zehirlenme; eldiven-çorap tarzı periferik
fazla çevresel kurşun maruziyetinden kaçınmayan
nöropatiler, hiperkeratoz, periferik vasküler has­
hastaları yatırın.
talık, halsizlik, miyalji, karın ağrısı, hafıza kaybı ve
kişilik değişikliklerine neden olur.
ARSENİK
EPİDEMİYOLOJİ TANI VE AYIRICI TANI
Arsenik tarım ilaçlarında, insektisitlerde, konta­ Hipotansiyonla sonuçlanan ciddi kusma ve diyare­
mine kuyu sularında ve madencilik/eritme operas­ de arsenik zehirlenmesi düşünün.
yonlarında kullanılır. Diğer tanılar; septik şok, ensefalopati, Guillain­
Organik arsenik minimal toksik olsa da inorganik Barre Sendromu, Addison, hipo-hipertiroidizm,
arsenik maruziyeti ciddi toksisiteyle sonuçlanabilir. porfiri ve diğer metal zehirlenmeleri.
Uzamış QT değerlendirmesi için acilen bir EKG
TABLO 116-2 Kurşun Zehirlenmesinde alınmalı; karın grafileri radyoopak arseniği göste­
Şelasyon Tedavisi Klavuzları* rebilir.
ŞİDDETİ [KAN
KURŞUN DÜZEYİ
(MİKROGRAM/DL)] DOZ TABLO 116-3 Arsenik Toksisitesinin Klinik
Özellikleri
Ensefalopati Dimerkaprol, 5 gün süreyle her
4 saatte bir 75 mg/1112 (ve ya 4 SEMPTOMLARIN ORGAN SİSTEMLERİ ÜZERİNDEKİ
mg/kg) IM BAŞLANGICI KLİNİK ÖZELLİKLERİ
ve GI: bulantı, kusma, kolera benzeri
Akut toksisite (10
Edetat kalsiyum disodyum,
dk- birkaç saat) diyare
Dimerkaprolden 4 saat sonra
Kardiyovasküler: hipotansiyon,
5 gün boyunca 1500 mg/m2/
taşikardi, disritmiler, torsades de
gün sürekli TV infüzyon
pointes, sekonder miyokard iskemisi
Semptomatik Dimerkaprol Pulmoner: akut akciğer hasarı
Yetişkin: kan kurşunu ve (nonkardiyojenik pulmoner ödem)
>100 Edetat kalsiyum disodyum Renal: akut renal yetmezlik
Çocuk: kan karşunu > 69 (yukarıdaki gibi) Santral nörolojik: ensefalopati
veya Santral nörolojik: baş ağrısı,
Subakut toksisite
Edetat kalsiyum disodyum (tek
(Akut konfüzyon, deliryum, kişilik
başına) değişiklikleri
maruziyetten
veya Periferik nörolojik: duyu ve motor
1-3 hafta sonra
Süksimer (aşağıdaki gibi)
ya da kronik nöropati
Asemptomatik Süksimer, 350 mg/m2 (ya da maruziyet) Kardiyovasküler: QT interval uzaması
Yetişkin: kan kurşunu lOmg/kg) PO 5 gün boyunca Pulmoner: öksürük, alveolar infiltratlar
70-100 her 8 saatte bir daha sonra 14 Dermatolojik: raş, alopesi, Mees
Çocuk: kan kurşunu gün boyunca 12 saatte bir. çizgileri
45-69 Dermatolojik: hiperpigmentasyon,
Kronik toksisite
Asemptomatik Rutin şelasyon endike değildir (devam eden keratoz, Bowen hastalığı, skuamöz
Yetişkin: kan kurşunu Hastayı maruziyet kaynağından düşük dereceli ve bazal hücreli karsinom
< 70 uzaklaştırın mesleki ya Kardiyovasküler: hipertansiyon,
Çocuk: kan kurşunu < 45 da çevresel periferik arter hastalığı
*Genel klavuzlar. Tıbbi toksikolog ya da bölgesel zehir merkeziyle maruziyet) Endokrin: diyabetes mellitus
ayrıntılar ve dozlar için konsültasyon yapın. Onkolojik: akciğer ve cilt kanseri
414 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

TABLO 116-4 Arsenik Zehirlenmesinde KLİNİK ÖZELLİKLER


Şelasyon Tedavisi Klavuzları Elementer civanın inhalasyonu; ateş, öksürük,
ŞELATÖR DOZ dispne, kusma, baş ağrısı ile sonuçlanabilir hatta
Dimerkaprol 3-5 mg/kg IM 2 gün boyunca her 4 akut solunum yetmezliğine ilerleyebilir.
saatte bir, bunu takiben 3-5 mg/kg IM
süksimere geçiş mümkün olana kadar İnorganik civa tuzlarının oral alımı GI traktta ko­
her 6-12 saatte bir. rozif yaralanmayla sonnuçlanabilir: kusma, diyare,
Süksimer 10 mg/kg PO 5 gün boyunca her saatte bir, karın ağrısı ve GI kanama oluşabilir. Akut renal
bunu takiben 10 mg/kg PO her 12 saatte yetmezlik genelde ciddi toksisiteye eşlik eder.
bir.
Kronik inorganik civa toksisitesi; tremor, halsizlik,
depresyon ve baş ağrılarını içeren birçok nörolojik
Tırnaklarda enine beyaz çizgilenmeler (Mees çizgi­ etkilerle ilişkilidir. Eretizm emosyonel labilite kü­
leri), alımdan 4-6 hafta sonra görülebilir. mesidir; utangaçlık, huzursuzluk, uykusuzluk ve
Kesin tanı 24 saatlik idrarda arsenik düzeyiyle ko­ kızarma. Akrodini (pembe hastalık); yaygın raş, el
nabilir. ayası ve ayak tabanında ödem/eritem, aşırı terleme,
ateş, huzursuzluk ve kas güçsüzlüğü ile karakterize­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK dir.
Hipotansiyonu agresif sıvı resüsitasyonuyla izoto­ Organik civa zehirlenmesi genelde kronik alımla
nik kristalloid ile düzelt, sıvıya dirençli şokta va­ görülür ve baş ağrısı, tremor, halsizlik, ataksi, kör­
zopressör kullan. lük, kas spastisitesi ve demansla ilişkilidir.
Disritmileri ACLS protokolüne uygun yönet ama
QT intervalini uzatacak ilaçlardan kaçının (sınıf
TANI VE AYIRICI TANI
IA,IC ve III ajanlar).
Hasta akut alımdan hemen sonra gelmişse gastrik • Maruziyet öyküsü ya da eretizm ve ya akrodininin
lavaj uygula. Karın grafilerinde radyoopak arsenik fizik bulguları tanıyı destekleyebilir.
izlenen hastalara polietilen glikol ile tüm barsak ir­
Elementer ve inorganik civa maruziyeti vakaların­
rigasyonu endikedir.
da 24 saatlik idrarda yüksek civa düzeyleri tanıyı
• Tablo l 16-4'te yatan hastalar için dimerkaprol ile
şelasyon tedavisi ve ayaktan stabil hastalar için sük­ doğrular. Yüksek kan civa düzeylerinde organik
simer tedavisi klavuzları sunulmuştur. civa bileşenlerinden zehirlenmenin gerçekleştiği­
Ciddi semptomları olan, parenteral şelasyon teda­ nin doğrulanması gereklidir.
visi gerektiren ve intihar amaçlı alan hastalar hasta­ Civa zehirlenmesinden kaynaklı ayrıcı tanı semp­
neye yatırılmalıdır. tomları çok geniştir ve ensefalopatinin, tremorun,
gastroenteritin ve akut renal yetmezliğin diğer ne­
CİVA denlerini içerir.
EPİDEMİYOLOJİ
Elementer civa maruziyetleri kırık termometreler­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
den olur ve inhalasyonla özellikle vakumlandığın­
Destek tedavi ve maruziyetten korumak civa zehir­
da ve ya ısıtıldığında olur. Elementer civanın oral
lenmesinin en önemli yönleridir. Elementer civa
alımı tipik olarak toksisiteyle sonuçlanmaz.
Organik civa ahşap koruyucularda, fungisitlerde, buharı maruziyetiyle ilişkili akut solunum yetmez­
pestisitlerde ve kontamine deniz ürünlerinde bulu­ liği vakalarında entübasyon gerekebilir.
nur. Emilimi esasen GI trakttan olur. Ciddi semptomları olan (Tablo 116-5) elementer
ve inorganik civa zehirlenmesi vakalarında şelas­
PATOFİZYOLOJİ yonun çok etkili olduğu göz önünde bulundurul­
Diğer ağır metallere benzer şekilde, civa sülfıdril malıdır. Organik civa maruziyeti vakalarında SSS
gruplarına bağlanır ve birçok enzimi ve organ sis­ semptomlarını agreve edebileceği potansiyelinden
temini etkiler. dolayı parenteral şelasyon kontrendikedir.
BÖLÜM 117 • ENDÜSTRİYEL TOKSİNLER VE SİYANÜR 415

TABLO 116-5 Civa Zehirlenmelerinde TABLO 117-1 Tehlikeli Kimyasallara


Şelasyon Tedavisi Klavuzları Maruziyetin Belirti ve
ORGANİK Bulguları
İNORGANİK CİVA, CİVA TOKSİN MADDELER SEMPTOMLAR ANTİDOTLAR
ELEMENTER CİVA Respira­ Fosgen Solunum sıkın- Destek tedavi
Ciddi Dimerkaprol, 5 mg/ Süksimer, 10 mg/ tuar Klorür tısı
zehirlenme kg IM 2 gün süreyle kg PO 5 gün Vinil klorür Pulmoner ödem
her 4 saatte, takiben süreyle her 8 Nitrojen
2,5 mg/kg IM 2 gün saatte, daha oksit
süreyle her 6 saatte, sonra 14 gün amonyak
takiben 2,5 mg/kg IM boyunca her Metabo­ Siyanür Koma Siyanür için
her 12-24 saatte klinik 12 saatte lik Hidrojen Nöbetler hidroksiko­
iyileşme gelişene sülfür Kardiyak arrest balamin ve
kadar ya da süksimer Karbonmo­ ya siyanür
tedavisine geçiş noksit kiti
mümkün olana kadar. Hidrojen
Hafifve Süksimer, 10 mg/kg PO Şelasyon sülfür içinn
kronik 5 gün süreyle her 8 tedavisinin Sodyum
zehirlenme saatte, daha sonra 14 kanıtlanmış nitrit
gün boyunca her 12 yararı yok Karbonmo­
saatte. noksit için
Oksijen
(hiperbarik)
117 ENDÜSTRİYEL TOKSİNLER
ti şüphesi istisnadır veya astım ve bronkospazmı
VE SİYANÜR olanlar istisnadır.
Christian A. Tomaszewski Karboksihemoglobin, methemoglobin, laktat, EKG
Çeviri: Mehmet Cihat Demir ve göğüs radyografisi uygun laboratuar testleridir.
EPİDEMİYOLOJİ
FOSGEN
Kimyasallar sağlık ve fiziki güvenlik açısından teh­
likeli kabul edilir. Fosgen plastik üretiminde, boyalarda, poliüretan
ve pestisitlerde yaygın olarak kullanılır.
Çocuklar tehlikeli materyallere artmış ilgiye sahip­
Fosgen hidroklorik asit oluşturarak alt havayolu
tirler, yüksek dakika hacimleri ve daha küçük hava­
yanıklarına ve 24 saate kadar gecikebilen non kar­
yoluna sahip olmaları nedeniyle solunum toksisite­ diyojenik pulmoner ödeme neden olur.
sine duyarlılığı artar ve daha ince derileri ve daha İnhalasyon sonrası ana semptomları dispne ve gö­
geniş yüzey alanı sebebiyle dermal emilimi de artar. ğüs darlığıdır.
Respiratuar ve metabolik toksisiteye sebep olan Geniş miktarda maruziyetlerde 4 saat içerisinde
yaygın endüstriyel toksinler Tablo 117- 1 'de liste­ pulmoner ödemin de eşlik ettiği müköz membran
lenmiştir. irritasyonuna sebep olabilir.
• Tedavi destekleyicidir. Maruziyetten emin olunan
SOLUNUM TOKSİNLERİ asemptomatik hastalara bir 24 saatlik gözlem öne­
rilmektedir. İyileşmenin 3-4 gün içinde olacağı
Havayla taşınan ajanlardan kaynaklı toksisite; kon­ umulur.
santrasyon, süre ve kapalı alanda maruziyetten et­
kilenir. Kişisel faktörler metabolik hız, akciğer has­
talığı ve alerjiler gibi çok önemlidir. KLOR
Tedavi hastanın ortamdan uzaklaştırılmasıyla baş­ • Klor yaygın olarak su arıtma, kağıt üretimi ve en­
lar, %100 oksijen verilir ve bronkospazm için bron­ düstriyel laboratuar çalışmalarında kullanılır.
kodilatörler verilir. • Klor yakıcı keskin kokusundan dolayı iyi uyarı ve­
Fizik muayenede yanıklar yanmış burun kılları, is ren özellikleri olan san-yeşil bir gazdır. Suda he­
lekesi, ses kısıklığı, öksürük, karbonlu balgam ve men çözülmesinden dolayı hem havayolu hasarına
soluma güçlüğü görülebilir. hem pulmoner ödeme yol açabilir.
Toksik inhalasyonlarda antibiyotikler ve steroidler Klor gazı hidroklorik ve hipoklorik asitler oluştu­
genelde endike değildir, nitrojen dioksit maruziye- rur, nemli yüzeylerle temasta oksitler.
416 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

Erken göz ve üst havayolu irritasyonu hafif maruzi­ Fatal gaz inhalasyon maruziyetinin en sık sebebi­
yetlerde olur. dir.
Ciddi maruziyetler; öksürük, ses kısıklığı ve pul­ Hidrojen sülfür sitokrom oksidaz a/ü inhibe eder,
moner ödeme neden olabiliri genelde 6 saat içeri­ oksidatif fosforilasyonun ayrılması hücresel asfiksi
sinde gerçekleşir. kaynaklı laktik asidoza neden olur.
Nemlendirilmiş oksijen ve gerektiğinde bronkodi­ Yüksek konsantrasyonlar ya da uzamış maruziyeti
latör ile destek tedavi sağlayın. karakteristik çürümüş yumurta kokusunu tanıya­
Nebulize sodyum bikarbonat ve steroidlerin kulla­ bilmeyi zorlaştırır.
nımı tartışmalıdır. Respiratuar ve oküler irritasyon maruziyet sonrası
çok yaygındır.
NİTROJEN OKSİTLER • Yüksek konsantrasyonlar; senkop, nöbetler ve bir­
kaç soluk sonra ölüme yol açabilir.
Nitrojen dioksit ve diğer nitrojen oksitler silo gaz­
Yoğun maruziyetten sonra gecikmiş pulmoner
larında (silo dolum hastalığı), yanma, patlayıcı si­
ödem ve kornea! ülserasyonlar oluşabilir.
lahlarda, karartıcılarda ve endüstriyel süreçlerde
Destek tedavi esastır ve alandan uzaklaştırma, d e r ­
bulunur.
mal v e oküler dekontaminasyon, %100 oksijen des­
Nitrojen oksitler suda düşük çözünür ve esasen alt
havayolu toksisitesine yol açar. teği verilir.
Nitrojen dioksit alveollerde yavaşça nitrik aside dö­ Tiyosülfat kısmını kesmek için , nitrit bileşeni için
nüşür. siyanür antidot kit (aşağıya bak) verin.
Toksisiteye bir trifazik yanıt yüksek konsantras­
yonlarda dahi hafif rahatsızlık ile başlar dispne ve SİYANÜR
grip benzeri semptomlar eşlik eder.
Siyanür kimya laboratuarlarında ve endüstride
Daha sonra hastalarda orta ve dirençli semptomlar
özellikle plastik, galvanik, madencilik, değerli me­
oluşur.
tal ıslahı ve saklama hazırlığında bulunur. Aynı za­
Sonuç olarak; 24-72 saat sonra pulmoner ödem ne­
manda rodentisit, tütsü ve gübre olarak kullanılır.
deniyle dispne daha da kötüleşebilir.
Yün, sentetik kumaşlar ve plastik yanmalarında
Nitrojen oksit maruziyetinden sonra methemoglo­
hidrojen siyanür açığa çıkmasıyla sonuçlanabilir.
binemi oluşabilir.
Siyanür sitokrom a/e istekli bağlanır, hücresel solu­
Kanıtlanmasa da, erken kortikosteroidler akut ak­
ciğer hasarında kullanılabilir. num için oksidatif fosforilasyonu kapatarak beyin
ve kalp gibi yüksek oksijen tüketimi olan dokuları
daha çok etkiler.
AMONYAK Düşük doz kronik siyanojen maruziyetleri yiye­
Amonyak çeşitli kimyasallar ve gübrelerin yaygın ceklerden ve sigara dumanı inhalasyonundan olu­
bir bileşenidir, plastik üretiminde kullanılır. şabilir. Bu vakalarda detoksifikasyon doğal olarak
Suda yüksek derecede çözünür, ıslak yüzeylerle te­ tiyosiyanatın rodanaz ile enzimatik transformasyo­
masta amonyum hidroksit formu oluşur. nuyla oluşabilir.
Hemen oluşan semptomlar; müköz membran, göz Hidrojen siyanür gazının inhalasyonel maruzi­
ve boğaz irritasyonudur. yeti hemen semptom oluşturur. 50 ppm'den daha
Özellikle kapalı alanlarda yoğun maruziyetlerde, düşük konsantrasyonlarda hastalarda anksiyete,
bronkospazm ve pulmoner ödemşn eşlik ettiği alt dispne, çarpıntı ve baş ağrısı görülebilir. Yüksek
havayolu irritasyonuna yol açabilir. konsantrasyonlarda ciddi dispne, senkop, nöbetler
Nemlendirilmiş oksijen ve bronkodilatörlerle des­ ve disritmiler oluşabilir. Yüksek konsantrasyonlara
tekleme ana tedaviyi oluşturur. devam eden maruziyetlerde koma, kardiyovasküler
• Konsantre amonyak ile göz maruziyetlerin agresif kollaps ve ölüm görülebilir.
oküler irrigasyon ve kornea! yanıklar için değerlen­ Siyanür oral alımı genelde dakikalar içerisinde
dirme gerektirir. semptom verir.
Akut siyanür toksisitesinin belirti ve bulguları Tab­
• METABOLİK TOKSİNLER lo l l 7-2'de listelenmiştir.
Asetonitril, kozmetik tırnak boyası çıkartıcılar ve
HİDROJEN SÜLFÜR kayısı çukurlarından amygdalin'in oral alımından
• Hidrojen sülfür; petrol endüstrisinde, kanalizasyon sonra gecikmiş siyanür toksisitesi görülebilir.
ve gübre çukurları gibi organik ayrışma bölgelerin­ Siyanür zehirlenmesinin tamsı esas olarak klinikle
de bulunan renksiz bir gazdır. olur.
BÖLÜM 117 • ENDÜSTRİYEL TOKSİNLER VE SİYANÜR 417

Akut Siyanür Toksisitesinin doz ve plazma laktat düzeyi > 10 mmol/L olması
TABLO 117-2
Belirti ve Bulguları toksik siyanür seviyelerini tahmin ettiren işaretler­

l
dir.
Hafif
Kardiyovasküler
Taşikardi
• Siyanür toksisitesi tedavisi için tam kan siyanür dü­
Hipertansiyon zeyleri beklenilmemelidir fakat belirti ve bulgular
Bradikardi var ve maruziyetten şüpheleniliyorsa acilen ve em­
Hipotansiyon pirik olarak başlanmalıdır.
Kardiyovasküler kollaps Şiddetli İlkin tedavi agresif destek tedavisine odaklanılma­
Asistol
lıdır: %100 oksijen tüm hastalara başlanmalı ve ha­

l
Santral sinir sistemi Hafif
vayolu korunmalıdır.
Baş ağrısı
Baş dönmesi Hipotansiyonu kristalloidler ve vazopressörlerle
Nöbetler düzelt.

ı
Koma Şiddetli Ciddi asidozda sodyum bikarbonat verin, siyanür
Pulmoner Hafif antidotunun etkinliğini arttırır.
Dispne Tablo 117-4 yetişkinlerde siyanür zehirlenmesinin
Takipne
spesifik antidot tedavilerini ve Tablo 117-5 çocuk­
Apne Şiddetli
larda sodyum nitrit'in hemoglobine dayalı dozunu
Acı badem kokusu Siyanür toksisitesini destekler listelemiştir.
fakat populasyonun sadece %60-80'i bu kokuyu Vasküler damaryolu hemen bulunamadığında
alır. Amil nitrit inhalasyonu verilebilir.
Tablo 117-3 siyanür zehirlenmesinin laboratuar • Hidroksikobalamin (vitamin B 12), FDA tarafından
bulgularını listeler. Açıklanamayan metabolik asi- onaylanmış, siyanürün yeni bir antidotudur. Düşük
toksisitesi nedeniyle kuşkulu vakalarda idealdir ve
TABLO 117-3 Siyanür Zehirlenmesinde
duman inhalasyonu kurbanlarında methemoglo­
Yardımcı Laboratuar Bulguları
bin oluşmuşsa nitrit tedavisi zararlı olabilir. 2 fla­
TEST SONUÇ SEBEP kon her biri 2.5 gram 100 mL NS ile sulandırılmış
Serum Yüksek anyon gap Anaerobik 7.5 dakikada, toplam doz 200mL NS içerinden 5
elektrolitleri metabolizma
gram 15 dakikada verin. Çocuklarda kullanımı
nedenli Laktik
asidoz onaylanmamış olsa da, tek doz 70 mg/kg önerilir.
Oksijenasyon ilkin
Yan etkileri; idrar ve deride kırmızı diskolorasyon,
Arteryel kan Metabolik asidoz
gazı Normal Pa02 normal geçici hipertansiyon ve nadiren anaflaktoid reaksi­
Laktat > 10 mmol/L Toksik siyanür
yonlardır.
düzeyiyle koreledir
Ko- Normal Hemoglobin normal
oksimetreyle oksijen taşıma TABLO 117-4 Yetişkinlerde Siyanür
ölçülen kapasitesini korur Zehirlenmesi Tedavisi
Oksijen
Saturasyonu YOL TEDAVİ
Ölçülen Azalmış Azalmış doku oksijen Hastane İnhale Amil nitrit: flakonu kır ve 30 sn*
Arteryel- tüketimi öncesi inhale ettir.
mix venöz Geleneksel IV (1) %3 sodyum nitrit çözeltisi: 10 mL
oksijen farkı (300 mg) IV 5 dakikadan' daha
Tam kan Toksik>0,5 Not: plazma siyanür kısa sürede ver
siyanür mikrogram/mL düzeyi, tam kan (2) %25 Sodyum tiyosülfat çözeltisi:
düzeyi Fatal > 2,5 siyanür düzeyinin 50 mL (12.5 gr) IV (semptomlar
mikrogram/mL kabaca onda sürüyorsa bir kez yarım doz
biridir. 25mLtekrarlanabilir)
Yangın Artmış karbok­ Karbonmonoksit tam Alternatif IV Hidroksikobalamin 5 gr 15 dakikada
mağdurları sihemoglobin olmayan yanmadan (sodyum tiyosülfatla kombine
düzeyi oluşur. edilebilir)
Siyanürle sinerjik *iV yol varsa gerekli değildir.
1
toksisite yapar. Tanı kesin değilse ciddi hipotansiyonda nitritlerden kaçının.
418 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

TABLO II7-5 Çocuklarda Siyanür TABLO 118-1 Hipervitaminoz Semptomlar


Zehirlenmesi Tedavisi VİTAMİN SEMPTOMLAR
%100 Oksijen VitaminA Kronik toksisite: bulanık görme, iştahsızlık,
%3 sodyum nitrit çözeltisi: hemoglobin düzeyine göre anormal deri pigmentasyonu, saç kaybı,
ayarlanır, 5 dakikadan daha uzun sürede IV olarak verilir* kuru deri, kaşıntı, uzun kemiklerde ağrı,
kemik kırıkları, nadiren psödotümör
HEMOGLOBİN %3 SODYUM TİYOSÜLFAT serebri ve hepatik yetmezlik vakaları
(GRAM/100 ML) ÇÖZELTİSİ (ML/KG) VitaminD Subakut toksisite: hiperkalsemi, anoreksi,
7 0,19 bulantı, karın ağrısı, letarji, kilo kaybı,
poliüri, kabızlık, konfüzyon ve koma
8 0,22
Vitamin E Kronik toksisite: bulantı, halsizlik, baş
9 0,25 ağrısı, güçsüzlük ve görme bulanıklığı
10 0,27 Vitamin B1 Uzun sürelerle yüksek miktar alımlarda bile
11 0,30 (tiyamin) toksisite gözlenmemiştir
12 0,33 Vitamin B2 Alınan miktardan bağımsız olarak toksisite
(riboflavin) gözlenmemiştir
13 0,36
Vitamin B3 Akut toksisite: niasin ateşi, doz>lOOmg;
14 0,39 (niasin) kızarıklık, y ü z -boyun ve göğüste kaşıntı,
%25 Sdoyum tiyosülfat çözeltisi: 1,65 mL/kg iV nadiren hipotansiyon
Kronik toksisite: doz> 2000mg/gün;
Semptomlar devam ediyorsa sodyum tiyosülfatı bir kez yarı karaciğer fonksiyonlarında anormallikler,
dozunda tekrarla (0,825 mL/kg) bozulmuş glikoz toleransı, hiperürisemi,
Methemoglobini izleyin ve düzeyini %30'un altında tutun cilt kuruluğu ve renk değişikliği
'Tanı net değilse ciddi hipotansiyon varlığmda ııitritlerdeıı kaç111111. Vitamin B6 Subakut ve kronik toksisite: haftalar
(piridoksin) boyunca 5 gram/gün ve ya daha fazla
dozlar;dengesiz yürüyüşle birlikte
periferik nöropati, ayaklarda uyuşma, el
Hiperbarik Oksijen sadece karbonmonksit zehir­ ve kollarda benzer semptomlar, pozisyon
ve vibrasyon duyusunda belirgin kayıp
lenmesinin eşlik ettiği siyanürle zehirlenmiş hasta­
larda önerilmektedir. Vitamin B12 Çok yüksek doz alımlarında bile toksisite
gözlenmemiştir.
Tedavi başlamadan önce siyanür maruziyetine bağ­
lı hafif ve orta semptomları olan hastaları gözlem­ Polat Çok yüksek doz alımlarında bile toksisite
gözlenmemiştir.
leyin.
Şiddetli bradikardi ve ya hipotansiyonu ve değişken VitaminC Kronik toksisite: gut atağı, nefrolityazis,
(askorbat) oksalat kristallerinin intrarenal
mental durumu olan hastaları, siyanürden kuşku­ birikimiyle olan renal yetmezlik, yüksek
lanılıyorsa acilen tedavi edin. Nitrit tedavisi için dozları diyare ve karın krampları
hipotansiyon kontrendike değildir ancak hidroksi­ yapabilir
kobalamin ile değiştirmek isteyebilirsiniz, özellikle
duman inhalasyonuyla yüksek karboksihemoglo­ YAGDA ÇÖZÜNEN VİTAMİNLER
bin düzeyi olan hastalarda. (A,D,E,K)
EPİDEMİYOLOJİ
Hipervitaminoz A genellikle aşırı miktarda yüksek
potensli destek ürünler verilen çocuklarda oluşur,
yetişkinlerde yüksek doz A vitamininin kronik alı­
118 VİTAMİNLER
ÜRÜNLER
VE BİTKİSEL
mı toksisiteye neden olabilir.
Buğday tohumu, mısır, soya fasulyesi, ayçiçeği to­
Christian A. Tomaszewski humu, morina balığı karaciğeri yüksek miktarda E
Çeviri: Mehmet Cihat Demir vitamini içeriği olan gıdalardır.
Vitamin D aktivitesi, vücutta vitamin D'nin fizyo­
VİTAMİNLER
lojik aktif formu olanl,25-dihidroksikolekalsiferole
Yağda çözünen vitaminler A, D ve E en toksik vita­ çevrilen kalsiferolden (D) ve ergokalsiferolden
minlerdir (Tablo 118-1). (D) gelir.
Suda çözünen vitaminler niasin (B), piridoksin Vitamin K enterik bakterilerce üretilir ve diyetle
(B6) ve askorbat (C) toksik potansiyele sahiptirler. emilir.
BÖLÜM 118 • VİTAMİNLER VE BİTKİSEL ÜRÜNLER 419
PATOFİZYOLOJİ BİTKİSEL ÜRÜNLER
• Diyet vitamin A retinil esterlere çevrilir, emilir ve Amerika'da hastaların üçte biri kadarı tamamlayıcı
karaciğerde depolanır. Karaciğer depo kapasite­ ve alternatif tıppı kullanır, çoğu bitkisel ürünlerden
si aştığı zaman, retinil ester kana karışır ve hücre oluşur. Hastaların 3'te birinden daha azı doktorla­
membranı hasarına sebep olabilir. rına bitkisel ürünler kullandıklarını açıklarlar.
Vitamin D'nin son metaboliti 1,25- dihidroksihid­ Bitkisel ürünler toksik bileşenleri nedeniyle (örn.,
rokalsiferol; serum. kalsiyum ve fosfor düzeylerinin yüksükotundaki dijitoksin) ya da kontaminanlar
artmasına neden olur ve bu hipervitaminoz D'nin (örn., kurşun) nedeniyle zarar verebilirler.
toksik etkilerinden sorumludur.
Vitamin E yüksek dozlarda Vitamin K bağımlı TABLO ll8-2 Bazı Potansiyel Toksik Bitkisel
gama karboksilasyonun yarışmalı bir inhibitörü Ajanlar
gibi davranan toksik metabolitine metabolize olur
GENEL
bu nedenle artan miktarda günlük vitamin K ih­ YAN ETKİLERİ
AJAN KULLANIMI
tiyacı gerekir. Vitamin E'nin yüksek dozları trom­
Karayılan Menapozu Bulantı, kusma, baş
boksan üretimi aracılığıyla platelet agregasyonunu otu geciktirir ya da dönmesi, güçsüzlük
inhibe eder. iyileştirir
Vitamin K diğer yağda çözünen vitaminlerden Chaparral Antioksidan Potansiyel hepatotoksik ve
farklı olarak vücutta depolanmaz fakat safra ve id­ (Kreozot etkiler, analjezi nefrotoksik
çalı)
rar ile atılır. Menadion'un (Vitamin K3 ) megadozla­
Karakafes Kemik ve diş Potansiyel hepatotoksik
rı hücresel toksisiteye yol açabilir. otu yapımı,
çeşitli diğer
kullanımları
KLİNİK ÖZELLİKLER Hipertansiyon,
Efedra Kilo kaybı
Hipervitaminoz semptomları Tablo 118-l'de liste­ hipertansiyon, DM
ve glokomu olanlarda
lenmiştir. kontrendike
Alıç Konjestif kalp Reçete edilmiş
yetmezliği kardiyoaktif steroidlere
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK toksik katkı
Yağda çözünen vitaminlerin alımının kesilmesi ge­ Ardıç diüretik Halüsinojenik, renal
nelde spesifik tedavi gerektirmeksizin semptomla­ toksisite sebep
olabilir, tulantı ve
rın çözülmesini sağlar. kusma
Hipervitaminoz D'den kaynaklı hiperkalsemiyi;
Lobelya Ekspektoran Antikolinerjik sendrom
oral kalsiyum alımını azaltarak ve IV salin ve bifos­ olarak ya
fonat, pamidronat disodyum ile düzelt. da astım
tedavisinde
• Vitamin K aşırı alımında koagülasyon ve karaciğer
Hindistan Dispepsi, kas Halüsinasyonlar, GI
fonksiyonlarını takip et. cevizi ağrıları, artrit rahatsızlık, ajitasyon,
koma, miyozis,
hipertansiyon
• B VİTAMİNLERİ
Yarpuz Deri kızartıcı, Hepatotoksik
Vitamin B1 (tiyamin) ve B2 (riboflavin) vücutta de­ mensi
polanmaz ve aşırı dozları toksik değildir. Hız sınırlı geciktirme,
düşük yaptırıcı
GI emilim nedeniyle aşırı B12 (siyanokobalamin)
Pirolizidin Pulmoner Hepatik venooklüzif
vitamini oral alımı toksik değildir, parenteral (IM) alkaloid- rahatsızlıklar hastalık
aşırıdoz olursa geçici deri değişiklikleri görülebilir. leri
Vitamin B3 (niasin), suda çözünür nikotinik asit Sabah Kilo kaybı Pulmoner toksisite
içerir ve aktif metaboliti nikotinamiddir. Pelin otu Dispepsi Absentizm: dinlenememe,
Vitamin B6 levodopayı inaktifleri bu belki Parkin­ vertigo, tremor, pareste-
zi, deliryum
son hastalarında problem oluşturabilir.
• Yohimbe Afrodizyak Halüsinasyonlar,
Vitamin B3 ve B6 'nın ekzojen alımının kesilmesi, üçsüzlük,
f ipertansiyon ve
ileri spesifik tedavi gerektirmeksizin semptomlarda
paralizi
iyileşme sağlar.
420 KISIM 12 • TOKSİKOLOJİ

• Çoğu bitkisel ürün reçete edilen ilaçlarla etkileşi­ • Methemoglobin seviyesi %20'nin üzerine çıktığın­
me girebilir. Örneğin gingko; aspirin ve warfarin ile da kanda "Çikolata kahverengisi" renk değişikliği
kanama riskini arttırır, greyfurt; intestinal CYP3A4 gözlenir.
aracılığıyla çoğu ilacın metabolizmasını inhibe • Methemoglobin seviyesi %20'yi aşmayana kadar
eder, sarı kantaron bitkisi ; siklosporin ve digoksi­ hemoglobin konsantrasyonları normal olan hata­
nin serum seviyelerini azaltır. larda klinik olarak önemli etkiler gelişmez.
• Tablo 118-2 bitkisel ürünlerin bir kısmının toksik • Methemoglobin seviyesi 1,5 gr/dJ;ye yaklaştığında;
etkilerini listeler. normal özellikteki total hemoglobinin %10\ınuna
tekabül eder; siyanoz oluşur ve hastalar siyanoz de­
ğerlendirilmesi için araştırılmalıdır.
• Anemik hastalarda semptomların gerlişmesi ve si­
yanozu tanımak için daha yüksek methemoglobin
yüzdesi (l,5gr/dL) gerekir.
DİSHEMOLOBİNEMİLER
119 Kristine L. Bott
• Seviyeler %20-%30'a ulaştığında aksiyete, baş ağrı­
sı, güçsüzlük, sersemlik semptomları gelişi.r. Takip­
Çeviri: Mehmet Cihat Demir ne ve sinüs taşikardisi oluşabilir.
• • %50-%60 methemoglobin konsantrasyonlarında;
Dishemoglobinemiler; hemoglobinin oksijen bağ­
layamamasına neden olan değişken hemoglobin dokulara oksijen sunumu bozulur; miyokardial
fonksiyonlarının neden olduğu bozuklukların bir iskemi, disritmiler, deprese mental durum (koma
sınıfıdır. Klinik oalrak en önemli dishenıoglobine­ dahil), nöbetler ve laktik asidoza sebebiyet verir.
• %70 üzeri seviyeler tipik olarak ölümcüldür.
miler; nıethemoglobin, sülfhemoglobin ve karbok­
• Anemik hastalar ve oksijen sunumunda bozukluk
sihemoglobindir.
içeren hastalıkları olanlarda (ör, amfizem, konjes­
tif kalp yetmezliği) methemoglobinin daha düşük
METHEMOGLOBİNEMİ
dozlarında semptomatik olabilirler.
PATOFİZ YOLOJİ
• ilaçlar ya da kimyasallar nedenli oksidan stres var­ TANI VE AYRICI TANI
lığında methemoglobinemi gelişebilir. Herediter • Methemoglobinemi siyanozla başvuran her hasta­
formu da vardır. da özellikle destek oksijene yanıtsız olanlarda dü­
• Methemoglobinemi, oksihemoglobin dissosiasyon şünülmelidir.
eğrisinde kaymaya neden olur, oksijene daha çok • Puls oksimetre dikkatli yorumlanmalıdır; oksihe­
bağlanma isteği olduğundan doku hiposisine yol moglobin ve methemoglobini uygun şekilde ayı­
açar. ramaz bu nedenle yanlış yüksek görülebilir. Pulse
• İlaçlar methemoglobinemiyi oluşturabilir; fenazo­ oksimetrenin %80-85 gibi seyrediyorsa methemog­
piridin (Piridiyum), diğer lokal anestetiklerle bir­ lobin düzeyi %30'un üzerindedir.
likte benzokain (topikal anestetik) ve dapson (HIV • Arteryel kan gazı analizinden alınan oksijen satu­
tedavisinde sık kullanılan bir antibiyotik). Bazı rasyonu yanıltıcı güvenliktedir, bağlı oksijenden
ajanlarla manıziyetten semptomlar oluşana kadar ziyade çözünmüş oksijeni hesaplar ve tipik olarak
önemli bir zaman gecikmesi yapabilir. normal gelir.
• Nitratlar (kuyu suyu ve sebzelerde) ve nitrit tuzları • Methemoglobineminin tanımlayıcı tanısı ko­
epidemik methemoglobinemiye yol açabilir. oksimetre kullanılarak yapılır; yaygın olarak kul­
• Bütün yaş gruplarını etkiler ancak yendioğan ve lanılır ve sadece venöz kan gerektirir (arteryel kan
infantlarda az gelişmiş methemoglobin azaltma gazı kullanılmasına rağmen). Oksihemoglobin,
mekanizması nedeniyle daha çok kuşkulanılmalı­ deoksihemoglobin, karboksihemoglobin ve methe­
dır. İnfantlarda methemoglobinemi gastroenteriti moglobini ayırabiliyor.
kolaylaştırabilir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Methemoglobinemili hastaların tedavisi oksijen
• Destek oksijene yanıt olmaksızın pulse oksimetre sunulduğundan emin olmak için yapılan destekle­
%80-%85 dolaylarındaysa methemoglobinemiden yici ölçümlerle başlar.
klinik olarak şüphelenilmelidir. Hastaların derisin­ • Gastrik dekontaminasyon etkinliği sınırlıdır çün­
de gri renk değikliği görülebilir. kü manıziyet ile methemoglobin gelişmesi arasın-
BÖLÜM 119 • DİSHEMOLOBİNEMİLER 421
da önemli bir gecikme vardır. Maruziyet sağlayan oksiadasyona uğrar, muhtemelen metilen mavisi
devam eden bir kaynak varsa, tek doz aktif kömür tedavisine yanıt verecektir.
1 gr/kg PO endikedir. Derinin dekontaminasyonu
gerekli olabilir. • SULFHEMOGLOBİNEMİ
• Metilen mavisi tedavisi; dökümante methemoglo­
binemi ya da hastalığın yüksek klinik şüphesi var­ Sulfhemoglobinemi; Methemoglobinemiye neden
lığı olanlarda kullanılır. Anstabil hastalar metilen olan çoğu benzer ajanların yanı sıra metoklopra­
mavisi almalıdır fakat acil oksijen sunumunu iyi­ mid ve sumatriptandan kaynaklanır.
leştirmek için kan transfüzyonu ya da kan değişimi Sulfhemoglobinemi klinik olarak methemoglobi­
gerekebilir. nemiden daha az endişe vericidir, oksijen disosi­
Metilen mavisi başlangıç dozu 1-2 mg/kg IV. En az yasyon eğrisini sağa kaydırır. Bu dokulara oksijen
15 dakikada yavaşça verilmelidir, yüksek dozlarda sunumunu iyileştirir ve doku hipoksisini azaltır.
hızlı verilmesi (> 7 mg/kg) methemoglobin oluşu­ Sulfhemoglobinemiye bağlı kanda pigmentasyon,
munu hızlandırbilir. İyileşme 20 dakika içerisinde önemli olarak methemoglobinemiden daha yoğun­
görülebilir. Gerektiğinde doz tekrarlanabilir. dur. Venöz kanın rengi koyu yeşilimsi-siyah olarak
Bazı hastalarda tedavi yetersizlikleri oluşur; glikoz- tanımlanır.
6-fosfat dehidrogenaz eksikliği (G6PD) ve diğer Artmış pigmentasyon nedeniyle 0,5 gr/dL düzeyle­
enzim eksiklikleri hemoliz varlığında oluşabilir. rinde siyanoz oluşabilir.
Uzun yarı ömürlü ajanlar, dapson gibi tekrarlayan Standart pulse oksimetre arteryel oksijen saturas­
metilen mavisi dozları gerektirebilir. yonunda yanlış hafif bir düşme eğilimindedir.
Dapson nedeniyle methemoglobinemi oluşan has­ Standart ko-oksimetre benzer spektral emilimle­
talarda simetidin sayesinde hidroksikobalamin ri nedeniyle sulfhemoglobini methemoglobinden
metaboliti oluşumunun inhibisyonu toksisiteyi ayıramaz. Tanıyı güvenilir olarak koyabilmek için
azaltacaktır. özelleştirilmiş testler gereklidir.
Metilen mavisine yanıtsız methemoglobinemi­ Sulfhemoglobinemi kırmızı kan kürelerinin yaşamı
li hastalar destekleyici tedaviyle iyileştirilmelidir. boyunca devam eder ve hastalar metilen mavisine
Anstabil hastalarda basit transfüzyon ya da kan yanıt vermezler. Destek tedavi endikedir ve ciddi
değişimi uygalayın. Yakın zamanda eritrosit süs­ toksisite durumlarında kan transfüzyonu gerekebi­
pansiyonu transfüzyonu yapılmışsa hemoglobin lir.
ı Kısım 13
ÇEVRESEL ACİLLER

} 20 SOGUK ISIRIKL ARI VE • Soğuk ısırması sıklıkla -20° C (-4F)'nin altındaki


HİPOTERMİ dondurucu sıcaklıklarda olur. Donmuş dokuların
erimesi araşidonik asit kaskadını başlatarak vazo­
Michael C. Wadman konstriksiyon, trombosit kümelenmesi, lökosit çö­
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Fulya Karaca keltisi ve eritrostaza neden olarak tromboz ve taki­
ben iskemi ile sonuçlanır.

KLİNİK ÖZELLİKLER
EPİDEMİYOLOJİ
• Hafif hipotermi, 32(89.6) ile 35(95.0), titreme ve
• Uç yaşlar hipotermi riskini artırır. kalp hızı ve kan basıncı artışıyla karakterize eksita­
• Alkol ve ilaç intoksikasyonu ve psikiyatrik hastalık­ tör faza neden olur.
lar, soğuk çevreye karşı davranışsa! cevabı bozduğu • Titreme, iç sıcaklık 30-32(86.0-89.6)'nin altına düş­
için hipotermi riskini artırır. tüğünde durur. Daha sonra kalp hızının, solunum
• Askeri personel, açık havada çalışanlar, yaşlı, evsiz, hızının ve kan basıncının azaldığı yavaşlama (adina­
ilaç ve alkol kötüye kullananlar ve psikiyatrik has­ mik) fazı ortaya çıkar. Hafif koordinasyon bozuklu­
talarda soğuk ısırması riski artmıştır. ğunu konfüzyon, letarji ve koma takip eder. Bron­
• Rüzgar soğuk ısırığına bağlı yaralanma oranını ar­ kore ve öksürük ve gag reflekslerinin baskılanması
tırır, bu durum en belirgin olarak sıcaklık -l2° C sık bir komplikasyon olan aspirasyon pnömonisine
( 10.4 F)'nin altına düştüğünde ve rüzgar hızı 4.5 neden olur. 30'ın altında disritmi oluşmaya başlar.
m/s(lO mph)'ın üzerine çıktığında görülür. • EKG'de PR, QRS ve QT aralığında uzama ve Os­
born J dalgaları görülebilir. Kardiyak ritim, sinüs
PATOFİZYOLOJİ bradikardisinden yavaş ventriküler cevabın olduğu
• Isı kaybı ısının iletimi, yayılımı, radyasyon veya bu­ atriyal fibrilasyona, ventriküler fibrilasyona ve en
harlaşma sonucu olur. sonunda asistole ilerleyebilir.
• Isı artışı ve korunması genellikle hipotalamustan Birince derece soğuk ısırıkları (frostnip), kısmi deri
kontrol edilir. Isı, titreme ve tiroid aracılığıyla me­ donması, eritem, hafif ödem, büllerin yokluğu ve ba­
tabolik hızda artış sonucu üretilir. Isının korunma­ zen geç deri deskuamasyonuyla karakterizedir. Hasta­
sı, periferik vazokonstriksiyon ve davranışşal ce­ lar yanma ve batma takiben zonklamadan şikayet eder.
vaplarla (örn: uygun bir şekilde giyinme ve barınak • İkinci derece soğuk ısırıklarında tam kat deri
arama) gerçekleşir. donması, ödem ve genellikle günler içinde desku­
• Asit-baz bozuklukları genelde bulunur fakat stan­ masyon ve siyah eskar oluşturan berrak büllerle
dart bir paterni takip etmez. karakterizedir. Hastalar uyuşma ve takiben ağrı ve
• Böbreğin konsantrasyon yeteneği bozulur, 'soğuk zonklamadan yakınır.
diürezi' ve muhtemel sıvı kaybına neden olur. Üçüncü derece soğuk ısırıklarında hasar daha de­
• Hemokonsantrasyon ve sıvı kaybı intravasküler rin subdermal pleksusdadır, hemorajik büller, nek­
tromboza ve dissemine intravasküler koagulasyona roz ve derinin mavi-gri renk değişikliği ile karakte­
neden olabilir. Trombosit fonksiyonları ve koagülas­ rizedir. Hastalar etkilenen bölgelerde 'odun kütüğü'
yon kaskadındaki enzimatik reaksiyonlar bozulur. gibi hissettiklerinden ve sonrasında yanma, sızla­
• Uzamış immobilite rabdomiyoliz ve akut renal yet­ ma ve zonklamadan yakınırlar.
mezlik riskini artırır. Dördüncü derece soğuk ısırıklarında hasar sub­
• Oksihemoglobin disosiasyon eğrisi sola kayar, doku­ kutan doku, kas, tendon ve kemikleri tutar, hafif
lara oksijen bırakılmasında bozulmaya neden olur. ödem, benekli deri, solmayan siyanoz ve nihai ola­
• Siper ayağı ve mayasıl (perniyo) gibi donmaya ne­ rak siyah mumsu eskar oluşumu ile karakterizedir.
den olmayan soğuk yaralanmalarına nemli ortam­ Hastalar derin eklem ağrısından yakınırlar.
ların hızlandırdığı uzun süreli soğuğa maruz kalma • Siper ayağı soluk, benekli, anestezik, nabızsız ayakla
neden olur ve hafif enflamatuar deri lezyonlarıyla sonuçlanır. Uzun süreli hiperhidroz ve soğuk insensi­
karakterizedir. tivitesi sıktır ve anestezi uzayabilir veya kalıcı olabilir.
422
BÖLÜM 120 • SOGUK ISIRIKLARI VE HİPOTERMİ 423
• Mayasıl (perniyo), kronik olarak nemli, dondurucu Bütün hastalar soğuk çevreden çıkarılmalı, ıslak
olmayan çevre ısısının neden olduğu ağrılı ve infla­ giysileri çıkarılmalı ve derisi kurutulmalıdır. Has­
me deri lezyonları ile prezente olur. Etkilenen bölge talar ventriküler fıbrilasyon olasılığını en aza indir­
bir kere mayasıl (perniyo) veya soğuk ısırığından mek için hassas ele alınmalıdır.
etkilenince sonraki hasarlara daha duyarlı hale ge­ Hafif hipotermi yalıtımlı battaniyelerle pasif ısıtma
lir. ile tedavi edilmelidir.
Şiddetli hipotermisi olan, altta yatan hastalığa bağlı
• TANI VE AYIRICI hipotermisi veya kardiyovasküler riski olan tüm hi­
potermi hastalarını aktif tekrar ısıtma gerekir.
Hipotermi tanısı iç vücut sıcaklığı 35.0(95.0)'ın al­ Aktif eksternal tekrar ısıtma 40.0(104.0) de ayar­
tına düştüğünde konur. lanmış ısıtma battaniyeleri, radiant ısı veya ısıtılmış
Hipotermiye neden olan diğer altta yatan hastalık­ havanın dar aralıktan basınçla gönderildiği ticari
lar tiroid yetersizliği, adrenal yetmezlik, SSS dis­ olarak mevcut plastik battaniyelerle vücut yüzeyine
fonksiyonu, enfeksiyon, sepsis, dermal hastalık, ilaç ekzojen ısı uygulanmasıdır.
intoksikasyonu ve metabolik dengesizliklerdir. Aktif kor tekrar ısıtma teknikleri inhalasyon
40.0(104.0) sıcaklıkta gaz, 40.0(104.0) ısıtılmış İV
ACİL SERVİS BAKIMI VE sıvı verilmesi, Gİ lavajı, mesane lavajı, peritoneal
TABURCULUK lavajı, plevra! lavajı, torakotomiden mediastinal la­
vajı ve ekstrakorporeal ısıtmayı içerir.
Mayasıl (perniyo) tekrar ısıtma, elevasyon ve et­ 2::30.0(86.0) üzerinde sıcaklıklarda disritmi insi­
kilenen dokuların bandajlanması ile tedavi edilir. dansı düşüktür ve hızlı tekrar ısıtma nadiren gere­
Nifedipin 20 miligram günde üç kez PO, pentoksi­ kir. İç sıcaklık 30.0 nin altında olduğunda kardiyo­
fılin 400 miligram günde üç kez PO, topikal korti­ vasküler durum en önemli noktadır. Bazıları stabil
kosteroidler, prednizon, prostoglandin El (limap­ kardiyak ritmi (sinüs bradikardisi ve atriyal fıbri­
rost 20 mikrogram PO günde üç kez) kullanımı lasyonu olanlar da dahil olmak üzere) ve stabil vital
yararlı olabilir. bulguları olan tüm hastalarda pasif tekrar ısıtma ve
Siper ayağında tekrar ısıtma, kurutma ve elevasyon invaziv olmayan aktif tekrar ıstmayı önermektedir.
uygulanır. Diğerleri tüm ciddi hipotermik hastalara ekstra­
Soğuk ısırığında ekstremiteler 40.0-42.0(104.0- korporeal tekrar ısıtma veya diğer aktif tekrar ısıt­
107.6) sirküle olan suyla 20-30 dakika tekrar ısıtılır ma tekniklerinin kombinasyonuyla hızlı tekrar ısıt­
(alan esneyene ve eritematöz hale gelene kadar). mayı önermektedir. Kardiyovasküler olarak stabil
Yüzde ılık su ile ıslatılmış kompresler kullanılır. olmayan hipotermik hastalara aktif kor tekniklerle
• Kuru hava ile tekrar ısıtma daha ileri doku hasarına hızlı tekrar ısıtma gerekir.
neden olabilir, kaçınılmalıdır. Tiamin eksikliğinin olduğu düşünülen ve alkolik
Hastalara narkotikler, ibuprofen verilir ve eğer hastalara tiamin 100 miligram İV veya İM ve eğer
yoksa tetanoz immunizasyonu yapılır. Penisilin G hızlı glikoz testi yapılamıyorsa veya glikoz düşükse
500.000 ünite İV her 6 saatte bir 48 -72 saat boyun­ 50-100 mi suda %50 glikoz İV verilmelidir.
ca almasının yararlı olduğu gösterilmiştir. • Hipotirodizm veya adrenal yetmezlik olduğu şüp­
Büllerin debridmanı tartışmalıdır. Bazı yazılar bül helenilen hastalara İV tiroksin ve hidrokortizon
sıvısında bulunan prostoglandin ve tromboksanın 100 miligram gerekebilmektedir.
yapacağı potansiyel hasarın sınırlandırılması için Ventriküler fıbrilasyonda tek bir defibrilasyon te­
berrak büllerin debride veya aspire edilmesini öne­ şebbüsü önerilmesine rağmen sıcaklık 30.0(86.0)
riyor. Hemorajik büller intakt bırakılmalıdır. Her olana kadar defibrilasyona genellikle dirençlidir.
iki tip araşidonik asit kaskadıyla mücadele etmek İzole süperfısyal soğuk ısırığı veya hafif hipotermi­
için topikal aloe vera ile tedavi edilmelidir. sinden fazlası olan tüm hastalar hastaneye kabul
Soğuk ısırığında diğer tedavi seçenekleri elin kan edilmelidir. Hasta sıcak bir ortama dönünceye ka­
akımını artırmak, ağrıyı azaltmak ve hızlı iyileşme­ dar taburcu edilmemelidir.
yi sağlamak için uzun süre etkili anestetik (bupi­
vacaine) ile sempatetik blokajını içerir. Hızlı tekrar
ısıtmadan sonra İV olarak verilen doku plazmino­
jen aktivatörü olası parmak amputasyonlarını azal­
tır. Heparin ve hiperbarik oksijen tedavisinin çok
az bir değeri olduğu görülmektedir.
Hipotermi pasif, aktif eksternal ve aktif kor teknik­
lerle tekrar ısıtılarak tedavi edilir.
424 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

ISI ACİLLERİ Fizik muayenede hastaların mental durumu de­


121 ����������
T Paul Tran

ğişmiş ve vücut sıcaklığı artmıştır. İç sıcaklık
40°C-47dir.
Çeviri: Mehmet Ali Karaca,
• Nörolojik anormallikler ataksi, konfüzyon, garip
Fulya Karaca
davranışlar, ajitasyon, nöbetler, obtundasyon ve
komayı içerir. Anhidroz devamlı bulunmaz.
Isı ilişkili hasarda risk faktörleri yaş ('4 yaş ve' 75
yaş), predispozan durumlar < (kalp yetmezliği,
EPİDEMİYOLOJİ
psikiyatrik hastalıklar, alkol kötüye kullanımı, de­
• Isı ilişkili hastalıklar Birleşmiş Milletler'de yılda hidratasyon, yoksulluk, sosyal izolasyon), ilaçlar
yaklaşık 400 ölüme neden olmaktadır. (antikolinerjikler, beta-blokörler, kalsiyum kanal
Isı ilişkili ölümlerde risk çocuk ve yaşlılarda, pre­ blokörleri) ve sıcak çevresel faktörlerdir (havalan­
dispozan medikal durumu olanlarda ve termoregu­ dırma eksikliği, zayıf fiziksel fitness, sıcak havaya
latuvar cevabı engelleyen tedavi alanlarda en fazla­ karşı yetersiz uyum sağlama).
dır.
Isı ilişkili hastalıklar ve ölüm önlenebilir ve üç veya
daha fazla ardışık günde 32.2 üzerindeki çevre ısısı TANI VE AYIRICI TANI
ve kentsel ısı dalgalarıyla ilişkilir.
Sıcak çarpması gerçek zamana bağlı tıbbi acildir.
Çevresel ısı stresi, hipertermi ve değişmiş mental
PATOFİZYOLOJİSİ durum klinik bağlamında değerlendirilmelidir.
Hastalar taşikardik, hiperventilasyonda ve respira­
Metabolizmayla üretilen vücut ısısı ve sıcak çevre­ tuvar alkolozdadır.
den kazanılan ısı vücut sıcaklığının 37'de veya yakı­ Sıcak çarpması olan hastaların %20'si hipotansiftir.
nında tutmak için dağıtılmalıdır. Klasik ısı inmesinin aksine zorlayıcı ısı inmesi olan
• Vücut ısısı eksternal olarak radyasyon, aktarım, bu­ hastalarda respiratuvar alkoloz ve laktik asidoz bir­
harlaşma ve iletimle termodinamik olarak dağıtılır. likte bulunabilir.
Radyasyon soğuk çevrede ısı kaybında primer me­ Zorlayıcı sıcak çarpması hastaları rabdomyoliz, hi­
kanizmayken( toplam ısı kaybının %65'i), sıcak perkalemi, hiperfosfotemi ve hipokalsemi ile baş­
çevrede buharlaşma ısıkabında primer mekanizma vurabilir.
olmaktadır. Nörogörüntüleme ve diğer incelemeler (örn: sepsis
• Termoregulatuar homeostaz vücudun termoregu­ araştırması) klinik olarak endike ise kişiye bağlı is­
latuar cevabı, akut faz cevabı ve ısı şok proteinleri tenebilir.
cevabıyla başarılır. Ayırıcı tanıda enfeksiyon (sepsis, menenjit, en­
• Isı stresine maruziyetle kardiyak output artar, iç sefalit, malarya, tifo ateşi) toksinler (serotonin
kan dolaşımı periferal dolaşıma kayar, vazodilatas­ sendromu, antikolinerjikler, fenotiazin, salisilat,
yon oluşur ve termal terleme artar. fensiklidin (PCP), sempatomimetik istismarı, alkol
• Doku tamirinin sağlanması, doku hasarından ve çekilmesi), metabolik ve endokrinolojik aciller (ti­
protein denaturasyonundan korunmak için farklı rotoksikoz, diyabetik ketoasidoz), SSS hastalıkları
inflamatuar sitokinler ve ısı şok proteinleri salınır. (status epileptikus, vurgun sendromu), malign nö­
• Isı inmesi patogenetik olarak termoregulatuvar kı­ roleptik sendromu ve malign hipertermi bulunur.
rılma, endotelyal hasar, koagulasyon bozukluğu,
mikrosirkulasyon dengesizliği ve multiorgan yet­
mezliği ile karakterize hayatı tehdit eden hasardır.
Termoregulatuvar cevapta bozulma, akut faz ce­
ACİL SERVİS BAKIMI VE
vapta abartılı artış ve ısı şok protein cevabında de­ TABURCULUK
ğişikliklerin karşılıklı etkileşimi sonucu gelişmek­ • Acil öncelikler havayolu, solunum, dolaşımdır.
tedir. Kardiyak monitorizasyon ve İV damaryolu sağlan­
Klinik olarak ısı stroku hipertermi ve santral sinir malıdır.
sistemi(SSS) disfonksiyonu ile karakterizedir. • ABC ile birlikte hızlı soğutma önlemleri başlatıl­
malıdır. Sıcak çarpmasında hedef iç sıcaklığını da­
kikada 0,2 düşürerek 39 altma getirmektir.
KLİNİK ÖZELLİKLER Soğutma önlemleri iç sıcaklığı 39'ye ulaştığında
• Sıcak çarpması olan hastalarda çevresel veya mesle­ aşırı soğutmadan ve hipotermiden kaçınmak için
ki ısı maruziyeti hikayesi bulunur. kesilmelidir.
BÖLÜM 121 • 151 ACİLLERİ 425
Hastanın giysileri çıkarılmalıdır. Buz kalıpları has­ Hastaların nörolojik semptomlardan yakınmasına
tanın boyun, aksilla ve kasıklarına yerleştirilmeli­ rağmen hastaların duyu ve nörolojik incelemesi
dir. Ilık veya buzlu su hastanın üzerine püskürtülür. normaldir.
Vantilatörler tamamen soyunmuş hastanın yanına Laboratuvar incelemesi genellikle hemokonsant­
yerleştirilir. rasyonu gösterir. Rabdomiyolizi ekarte etmek için
Yüksek akımlı oksijen verilmelidir. Mental duru­ kreatinin kinaz düzeyi kontrol edilmelidir.
mu belirgin olarak bozulmuş, gag refleksi azal­ Tedavi klinik duruma göre dinlenme, buharla so­
mış ve hipoksisi olan hastalar kesin solunum ğutma ve İV normal salin veya oral elektrolit solüs­
yolu yönetimine adaydır (örn: endotrakeal entu­ yonları verilmesinden oluşur.
basyon). Isı bitkinliğinin sıcak çarpmasına ilerleme potansi­
İç sıcaklığı rektal (veya mesane) probla hemen öl­ yelinin olması sebebiyle hastalar semptomlar geri­
çülmeli ve devamlı monitorize edilmelidir. leyene kadar agresif tedavi edilmeli ve gözlenmeli­
Sıvı kaybı olan hastalar İV normal salin veya rin­ dir.
ger laktat solüsyonuyla ortalama arteryal basıncı Hastaların çoğu taburcu edilebilir. Belirgin ko­
>60 mmHg veya idrar çıkışı 20.5 mL/kg/saat olarak morbitesi (kalp yetmezliği, zayıf sosa! destek) veya
sağlamak için tekrar hidrate edilmelidir. İnotropik şiddetli elektrolit anormallikleri olan hastalar has­
destek ve pressors gerekebilir. Hastaya sıvı yüklen­ taneye yatırılmalıdır.
memesi için dikkat edilmelidir.
Buzlu su püskürtme termogenezi indükleyen titre­
meye sebep olabilir. Aşırı titreme kısa etkili benzo­ iSi SENKOPU
diazepinler (midazolam 2 miligram iV) ile tedavi Isı senkopu volüm azalması, periferal vazodilatas­
edilebilir. yon ve azalmış vazomotor tonus sonucu gelişir.
İmmersiyon soğutma, soğuk suyla gastrik ve mesa­ Sıklıkla yaşlılarda ve iklime yetersiz alışan bireyler­
ne lavajı, peritoneal veya torakostomi lavajı, soğuk de gelişir.
İV sıvı infüzyonu, soğutucu battaniyeler ve kardi­ Postural vital bulgular acil servise başvurduğunda
yopulmoner byp ass gibi diğer soğutmalar klinik gösterilebilir veya gösterilemez.
olarak endike ise ve lojistik olarak uygunsa düşü­ Hastalar düşmenin sebep olabileceği travma açı­
nülebilir. sından değerlendirilmelidir.
Nöbetler benzodiyazepinlerle tedavi edilebilir. Senkopun potansiyel ciddi nedenleri (örn: kardiyo­
Rabdomiyolizi İV hidrasyon ile tedavi et. Günümü­ vasküler, nörolojik, infeksiyöz, endokrin ve elektro­
ze kadar idrar alkalinizasyonunun veya mannitol lit anormallikleri) özellikle yaşlılarda araştırılmalı­
veya lup diüretikleri ile zorlu diürezisin sonuçları dır.
düzelttiğini gösteren prospektif kontrollü çalışma Tedavi dinlenme ve oral elektrolit solüsyonları veya
bulunmamaktadır. İV rehidrasyondan oluşur.
Hiperkalemi standart rejimlerle tedavi edilmelidir.
Başlangıçta saatte bir hasta serum elektrolitleri ta­
kip edilmelidir. iSi KRAMPLAR!
• Sıcak çarpması hastaları daha ileri inceleme ve mo­
nitorizasyonu için yoğun bakım servisine ihtiyaç Isı krampları özellikle baldır, uyluk ve omuzlarda
duyar. olan ağrılı kas spazmlarıyla karakterizedir.
Atletik olaylar sırasında sıktır, buharlaşmayla olan
DİGER ISI HASTALIKLARI kayıpları tuz olmadan serbest suyla yerine koyan
bireylerde görülür.
iSi BİTKİNLİGİ İç vücut sıcaklığı normal veya artmıştır.
Tedavi dinlenme ve oral elektrolit solüsyonları veya
Isı bitkinliği sıvı kaybı, sodyu m kaybı veya her ikisi
iV normal salin verilmesinden oluşur. Hastalar ile­
bulunan bireylerde ısı maruziyeti sonucu gelişen
rideki sıvı kayıplarının dengeli elektrolit solüsyon­
klinik sendromdur.
larıyla yerine koyulması için bilgilendirilmelidir.
• Halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük, baş dönmesi, sen­
kop, baş ağrısı, bulantı, kusma, miyalji, terleme,
takipne, taşikardi ve ortostatik hipotansiyon gibi iSi TETANİSİ
nonspesifik işaret ve bulgularla karakterizedir. Isı tetanisi yoğun ısı stresine yanıt olarak bireyin
İç vücut sıcaklığı sıklıkla yükselmiştir, fakat genel­ hiperventilasyon yapması sonucu gelişen respira­
likle 40'yi geçmez. tuar alkoloza bağlıdır.
426 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACİLLER

• Hastalar ekstremitelerde parestezi, dairesel pares­ KLİNİK ÖZELLİKLER


tezi ve karpopedal spazmdan şikayet edebilir. Kas
• Yaban arıları ve sokan karıncalar Hymenoptera
krampları minimal veya bulunmaz.
• Tedavi ısı stresinden uzaklaştırılması ve kağıt tor­ üyesidirler. Karşılaşmaya cevap olarak lokal ve je­
baya tekrar solumadan oluşur. neralize reaksiyonlar gelişebilir.
• Hymenopteraya bağlı çoğu alerjik reaksiyon Vespi­
daeya (yaban arıları, eşek arısı ve sarı arı) bağlıdır.
iSi ÖDEMİ • Lokal reaksiyonlar sokma bölgesinde ağrı, eritem,
• Isı ödemi yeni sıcak bir çevreye maruziyetin ilk bir­ ödem ve kaşıntıdan oluşur. Lokal reaksiyonlar sis­
kaç gününde gelişen ısıyla ilişkili organların (eller temik semptomlara neden olmaz.
ve ayaklar) hafif şişliğidir, kendi kendini sınırlar. • Rekürren sokarak zehirlenmelerde şiddetli lokal
• Kutanöz vazodilatasyon ve intertisiyel sıvının etki­ reaksiyonlar ciddi sistemik reaksiyon gelişme ola­
lenen ekstremitelerde göllenmesi sonucu oluşur. sılığını artırır.
• Tedavi ekstremitelerin elevasyonu veya şiddetli va­ • Toksik reaksiyonlar çok sayıda sokmaya bağlı an­
kalarda baskılı çorap kullanımından oluşur. Volüm tijenik olmayan cevaptır. Gerçek sistemik (allerjik)
azalmasını artırabileceğinden diüretik verilmesin­ reaksiyonlara benzer çok sayıda özelliği vardır fa­
den kaçınılmalıdır. kat gastroinestinal bozukluklar daha sıktır. Bron­
kospazm ve ürtiker oluşmaz.
iSi KIZARIKLIGI (HEAT RASH) • Sistemik veya anafilaktik reaksiyonlar hafiften
• Isı kızarıklığı(heat rash) sıklıkla vücudun kapalı ölümcüle kadar olabilen gerçek alerjik reaksiyon­
olan bölgelerinde bulunan makülopapüler dökün­ lardır. Genellikle sokma ve semptomların başla­
tüdür. ması arasındaki süre ne kadar kısa ise reaksiyon o
• Ter bezlerinin inflamasyonu ve tıkanmasından kadar şiddetlidir.
kaynaklanmaktadır. • Anafilaksinin başlangıç semptomları kaşınan göz­
• Kaşıntılı eritematöz döküntüsü olan erken evre en ler, ürtiker ve öksürüktür. Reaksiyon ilerledikçe
iyi antihistaminikler ve klorheksidin krem veya hastalarda solunum yetmezliği ve kardiyovasküler
losyonla tedavi edilir. kollaps gelişebilir.
• Porların devamlı tıkanıklığı kaşıntılı olmayan, eri­ • Anafilaktik reaksiyonların çoğu ilk 15 dakikada ve
tematöz olmayan profunda evresi olarak bilinen nerdeyse tamamı ilk 6 saatte olur. Sistemik reaksi­
beyaz papullere neden olur. yonla sokma sayısı arasında ilişki yoktur.
• Bu antistafilokokkal antibiyotikler ve etkilenen • Gecikmiş reaksiyonlar sokmadan 10-14 gün sonra
alanlara %1 salisilik asit günde üç kez uygulanması ortaya çıkabilir. Gecikmiş reaksiyonun semptom­
ile en iyi tedavi edilir. ları serum hastalığına benzer ve ateş, halsizlik, baş
ağrısı, ürtiker, lenfadenopati ve poliartriti içerir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Tüm Hymenoptera encounters tedavisi aynıdır. Ka­
ISIRMA VE SOKMALAR lan iğneyi çıkar ve yarayı temizle
122 Burton Bentley II
• Lokal reaksiyonlarda görülen eritem ve ödemi se­
lülitten ayırmak zor olabilir. Genel kural olarak in­
Çeviri: Fulya Karaca,
feksiyon vakaların az bir kısmında görülür.
Mehmet Ali Karaca Küçük lokal reaksiyonlarda oral antihistaminikler
ve analjezikler tipik olarak yeterlidir.
• Şiddetli reaksiyonlarda 1:1000 epinefrin intramus­
küler (IM) olarak; erişkinlerde 0,3-0,5 mL ve ço­
• YABAN ARILARI, ARILAR
cuklarda 0,001 mL/kg (maksimum 0,3 mL) tedavi
VE ISIRGAN KARINCALAR edilir.
(HYMENOPTERA) • Parenteral Hl ve H2 reseptör antagonistleri (örn:
difenhidramin ve ranitidin) ve steroidler (örn: me­
EPİDEMİYOLOJİ tilprednizolon) hızlıca verilmelidir.
Hymenoptera sokmalarına bağlı ölümler diğer art­ Bronkospazm inhale beta-agonistlere (örn: albute­
ropod sokma veya ısırıklarından fazladır. rol) cevap verir.
BÖLÜM 122 • ISIRMA VE SOKMALAR 427
Hipotansiyon dopamin ve epinefrin infüzyonu ge­ Deri başlangıçta endurasyon, eritem, bül oluşumu
rekebilmesine rağmen agresif olarak kristaloidlerle ve nekroz gelişmeden önce ağrısızdır. Hastalarda
tedavi edilmelidir. baş ağrısı, kusma ve yorgunluk görülebilir.
Konservatif yöntemlere cevap veren hastalar birkaç • Hobo örümceği ısırığı için spesifik tanısal test veya
saatlik gözlemden sonra taburcu edilebilir. Ciddi terapotik yaklaşım bulunmamaktadır. Cerrahi dü­
reaksiyonu olan hastalara hastaneye yatırmak gere­ zeltme gerekebilir fakat nekrotizan süreç tamamla­
kir. nana kadar ertelenmelidir.
Hymenoptera reaksiyonu olan tüm hastalara önce­
den ölçülmüş epinefrin enjektörü (EpiPen) reçete
edilmelidir ve daha ileri değerlendirmeler için aler­
ji uzmanına yönlendirilmelidir. KARADUL ÖRÜMCEGİ {LATRODECTUS
MACTANS)
ÖRÜMCEKLER, SKABİYEZ,
CHIGGERS VE AKREPLER KLİNİK ÖZELLİKLER
Karadul örümceği ısırığında ani iğne batma hissi
(ARACHNIDA)
kurbanın örümceği fark etmesini sağlar.
• Bir saat içinde hastada eritematöz deri lezyon­
KAHVERENGİ KEŞİŞ ÖRÜMCEGİ ları (sıklıkla hedef şeklinde), şişlik ve yaygın kas
(LOXOSCELES RECLUSA) krampları gelişir.
Geniş kas grupları tutularak peritoniti taklit eden
abdominal duvar kaslarında ağrılı kas kramplarına
KLİNİK ÖZELLİKLER
neden olur. Şiddetli ağrı 3 gün sürebilir fakat kas
Kahverengi keşiş örümceği ısırığı sertleşen erite­ güçsüzlüğü ve spazmı haftalar veya aylarca devam
matöz lezyona neden olur ve birkaç gün veya hafta­ edebilir.
da iyileşir. • Ciddi akut komplikasyonlar hipertansiyon, solu­
Bazen hızlı ağrı, bül oluşumu, mavi renk değişik­ num yetmezliği, şok ve komayı içerir.
liğinin görüldüğü şiddetli reaksiyon gelişebilir. Bu
lezyonlar 3-4 günde nekrotik hale gelir. ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
• Loxoscelism zehirlenmeden 1-2 gün sonra oluşan Başlangıç tedavisi lokal yara bakımı ve destekleyici
sistemik reaksiyondur. Bulgu ve semptomları ateş, tedaviyi içerir. Analjezikler ve benzodiyazepinler
titreme, kusma, artralji, myalji, peteşi ve hemolizi içe­ kramp ve ağrıları azaltır.
rir, ciddi vakalar nöbet, böbrek yetmezliği, dissemine • Şiddetli zehirlenmede parenteral ağrı medikasyonu
intravasküler koagulasyon (DIK) ve ölüme ilerler.
ve antivenom tedavisi için hospitalizasyon gereke­
• Zehirlenme tanısında ısırma çoğunlukla fark edil­
bilir.
mediğinden klinik gerekçelere göre konur.
• Ticari olarak bulunan attan elde edilen antivenom
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK şiddetli zehirlenmelerde hızlı etkilidir. Prospek­
tüste uygulama dozları verilmektedir. Antivenom
Kahverengi keşiş örümceği ısırığını tedavisi rutin
tedavisini takiben hastalar gözlenmeli ve asempto­
yara bakımı, tetanoz profilaksisi ve analjezikleri
içerir. Uygun olduğunda antibiyotikler de önerile­ matikse taburcu edilebilir.
bilir. Henüz ticari olarak antivenom yoktur.
Çoğu yara müdahale gerekmeden iyileşir. Büyüklü­
ğü 2 cm den fazla lezyonlarda cerrahi düşünülmeli TARANTULALAR
ve ısırıktan 2-3 hafta sonra uygulanmalıdır.
Dapson (50-200 miligram/gün) ve hiperbarik oksi­ Trantulalar tehdit altında olduklarında dikensi kıl­
jen tedavisinin rolü tartışmalıdır fakat bunlar lokal larını kurbanlarına batırırlar. Bu kıllar konjunİ<tiva
nekrozun ilerlemesini durdurabilir. ve korneada derine gömülür ve inflamatuvar yanıta
Sistemik reaksiyonu ve hemolizi olan hastalar kan neden olurlar.
transfüzyonu ve hemodiyaliz için değerlendirmek • Tarantulalar aynca eritem, ödem ve lokal eklem
üzere hospitalize edilmelidir. sertliğine yol açan ağrılı ısırıklara neden olurlar.
Tedavi lokal yara bakımı ve uygun analjeziyi içerir.
• Tarantula ile karşılaşma sonrası göz yakınması olan
HOBO ÖRÜMCEGİ (TEGENARİA AGRESTIS) hastalar yarık lamba incelemesinden geçmelidir.
Hobo örümceği ısırıkları kahverengi keşiş örüm­ Tedavi topikal steroidler ve kılların cerrahi olarak
ceği ısırığına benzer bulgu ve semptomlara neden çıkarılması için oftalmolog konsultasyonunu içe­
olur. rir.
428 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

AKREPLER (SCORPIONIDA) Tekrar uygulama eğer tedaviden 2 hafta sonra mi­


telar bulunuyorsa gereklidir, kaşıntı başarılı tedavi
KLİNİK ÖZELLİKLER sonrası birkaç hafta devam edebilir.
• Oral ivermektin alternatif tedavidir.
• Kuzey Amerika akreplerinin içinde sadece batı Bir­
leşmiş Milletler' de kabuk akrep ( Centruroides exi­
licauda) sistemik toksisiteden sorumludur.
Cetruroides exilicauda venomu görünen lokal hasar ŞİGGERLER-CHIGGERS (TROMBICULIDAE)
olmadan ani yanma ve batmaya neden olur. Siste­
KLİNİK ÖZELLİKLER
mik etkiler sık değildir ve çoğunlukla uç yaşlarda
oluşur. • Şiggerler şiddetli kaşıntıya neden olan ince mite
• Bulgular taşikardi, aşırı sekresyon, roving göz hare­ larvalarıdır.
ketleri, opistotonos, fasikülasyonları içerir. Kaşıntı saatler içinde başlar, takiben papul 1-2 gün
• Tanı akrep görülmediğinde anlaşılmazdır. Roving içinde de büyüyerek nodül oluşur. İnfestasyon ateş
göz hareketleri patognomiktir. Pozitif 'tap testi'( ve eritema multiforme ile ilişkilidir.
örn: ısırılan bölgeye hafifçe vurulduğunda hassasi­ Çimlerin üzerinde oturan çocuklarda şigger lez­
yet oluşur.) görülebilir. yonları genital bölgede bulunabilir.
Şigger ısırığı tanısı dış etmenlere maruziyetin oldu­
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK ğu tipik deri lezyonlarının varlığında konur.
• Tedavi lokal yara bakımı ve akrep sokmalarının
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
ölümcül olduğu yanlış inanışlarla ilgili yatıştırıcı
güvence vermektir. • Tedavi oral veya topikal antihistaminiklerle semp­
Buz uygulaması lokal ağrının azaltılmasını sağlaya­ tomatik rahatlamadan oluşur; siddetli vakalarda
bilir. Kas spazmları ve fasikülasyonlar benzodiya­ oral steroidler gerekebilir.
zepinlere hemen cevap verir. Miteların tamamen ortadan kaldırılması lindan,
Şiddetli toksisitede hızlı 3 doz Centruroides spe­ permetrin veya krotamitonun topikal uygulaması
sifik antivenoın (Centruroides Immune Fab). ile olur.
Antivenom tedaviye cevap veren hastalar bırakı­
labilir. PİRE-FLEAS (SIPHONAPTERA)
Flea ısırığı özellikle bacak ve belde yoğun kaşıntılı
UYUZ (SARCOPTES SCABIEI) zigzag çizgilere neden olur. Lezyonların eritematöz
ve ürtikeryal yamalarla çevrili hemorajik noktalar
KLİNİK ÖZELLİKLER bulunur.
• Skabiyez sıklıkla parmak aralarında, penisde, kadın Oral antihistaminikler, nişasta banyoları, kalamin
meme başında lokalizedir. Çocuklarda yüz ve skalp losyon ve topikal steroidler rahatsızlığı giderir. Se­
sıklıkla etkilenmiştir. konder enfeksiyon geliştiyse topikal veya oral anti­
Bulaş tipik olarak direk temasla olur. biyotikler gerekebilir.
Skabiyezin ayırt edici özelliği yuvaların olduğu yer­
lerdeki şiddetli kaşıntıdır. Mite beyaz zigzag şeklin­ BİTLER (ANOPLURA)
de ipliksi kanallar ve kapalı uçta küçük gri nokta • Vücut bitleri enfekte insanlardan veya formitlerle
oluşturur.
( örn: giysiler) direk temasla geçer ve tipik olarak
• İlişkili veziküller, papuller, kabuklanmalar ve eg­ bel, omuz, aksilla ve boyunda yoğun olarak bulu­
zamatizasyon tanıyı zorlaştırır. Fakat bozulmamış
nurlar. Pubik biti cinsel temasla bulaşır. Enfestas­
kanallarda dişi mite bıçak kenarıyla kazınır.
yon yoğun pruritik papul ve plakları indükler.
• Permetrin vücut biti tedavisinde primer tedavi se­
çeneğidir. Saç enfestasyonunda piperonil butok­
ACİL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK sitle piretrin şampuan gerekir; tekrar uygulama 10
• Skabiyez enfestasyonu olan erişkinlerin tedavisi gün içinde zorunludur.
permetrin (Elimite)kremin boyundan aşağı uygu­ Giysiler, çarşaflar ve kişisel esyalar tekrar enfestas­
lanmasından oluşur, infantlarda skalp ve alın böl­ yondan korumak için sıcak suda (>52)sterilize edil­
gesine ek uygulama gerekebilir. melidir.
BÖLÜM 122 • ISIRMA VE SOKMALAR 429
ÖPÜŞEN BÖCEKLER (KISSING • Genelde zehirlenen hastalarda 30 dakika içinde şiş­
BUGS) VE TAHTAKURULARI lik gelişir, bazı hastalarda 12 saate kadar uzayabilir.
Minimal zehirlenmede lokal şişlik bulunur, siste­
(HEMIPTERA)
mik bulgular ve laboratuvar anormallikleri görül­
Öpüşen böcekler (conenose böcekleri) ve tahtaku­ mez.
ruları uyuyan kurbanın kanından beslenir. Orta düzeyde zehirlenmede şişlik artarak bölgeden
Başlangıçta ısırık ağrısızdır. Kabarıklık, hemorajik yayılır. Bu hastalarda ayrıca bulantı, parestezi, hi­
papuller ve büller gelişebilir. Sensitize bireylerde potansiyon ve taşikardi gibi sistemik bulgular bu­
anafilaksi sıktır.
lunabilir. Koagulasyon parametreleri anormal ola­
Tedavi lokal yara bakımı ve analjeziklerden oluşur.
bilir fakat belirgin kanama yoktur.
Allerjik reaksiyonlar önceden belirtilen Hymeno­
• Ciddi zehirlenme yaygın şişliğe, potansiyel ola­
petra zehirlenmelerinde olduğu gibi tedavi edilme­
lidir. rak hayatı tehdit eden sistemik bulgulara (örn:
hipotansiyon, değişmiş mental durum, solunum
PIT VIPER ( CROTALIDAE) ISIRIKLARI sıkıntısına) ve kanamaya neden olabilecek koa­
gulasyon parametrelerinde anormalliklere neden
• Birleşmiş Milletlerde her yıl yaklaşık 8000 zehirli olur.
yılan ısırığı olmakta, fakat yaklaşık 10 ölümle so­
nuçlanmaktadır. Isırıkların %25'i zehirin etkisinin
olmadığı' kuru vuruş'tur.
İthal edilmiş türler ve mercan yılanları dışında tek ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
zehirli Kuzey Amerika yılanı Crotalidae ailesinin • Tüm pit viper ısırıkları tıbbi dikkat gerektirir; ilk
(örn: çıngıraklı yıllan, zehirli yılan( copperheads), yardım önlemleri kesin bakımı geciktirmemelidr.
su yılanı(water moccasins), ve massasaugas) üyesi­
Hasta fiziksel aktiviteyi minumuma indirmeli ve
dir.
• ısırılan ekstremite nötral pozisyonda kalp düzeyi­
Çukur engerek yılanları sıklıkla pit vipers olarak
bilinirler, 2 adet geri çekilebilen çengeli ve her iki nin altında imrnobilize edilmelidir.
göz ve burun deliği arasında ısıya duyarlı çukurla­ Lokal yara bakımı ve tetanoz immunizasyonu ve­
rın yardımıyla tanınırlar. rilmelidir, profilaktik antibiyotik ve steroidlerin
kanıtlanmış yararı yoktur.
KLİNİK ÖZELLİKLER Bacak çevresini yaranın altından ve üstünden bir­
çok bölgeden ölç ve her 30 dakikada bir belgelendi­
Çukur engerek zehirlenmesinin etkileri yılanın bü­ rilmelidir. İlerleyen ödemin sınırları işaretlenmeli­
yüklüğüne ve türüne, kurbanın yaşı ve büyüklüğü­ dir.
ne, ısırıktan sonraki geçen süreye ve ısırığın karak­
İlerleyici lokal şişliği olan ve sistemik etkilerin veya
terine bağlıdır.
koagulopatinin olduğu hastalara derhal antivenom
• Pit viper zehirlenmesinin ayırıcı özelliği lokal ağrı
tedavi verilmelidir.
ve şişmenin eşlik ettiği diş izlerinin bulunmasıdır.
Rattlesnake ısırığının şiddetini belirleyen 3 kri­ Polivalen Crotalidae Immune Fab (Fab AV), ko­
ter vardır (1) lokal hasarın derecesi (şişme, ağrı, yundan elde edilen antivenom başlangıç dozu ola­
ekimoz), (2) sistemik tutulumun derecesi (hipo­ rak 4-6 flakon IV verilir; öncesinde deri testine ge­
tansiyon, taşikardi, parestezi) ve (3) oluşan koa­ rek yoktur.
gulopati (trombositopeni, yükselmiş protrombin FabAV başlangıç dozu 1 saatte İV infüzyonla veri­
zamanı, hipofibrinojemi). Bu üç alandan her­ lir. Allerjik reaksiyonlar olabileceğinden infüzyon
hangi birinde anormallikler zehirlenmenin ol­ ilk 10 dakika yavaş hızda 25-50 mL/saat yapılma­
duğunu gösterir. lıdır. Eğer hasta stabil kalıyorsa infüzyon hızı 250
• Tersine 8-12 saat sonrasında herhangi bir klinik mL/saat'e yükseltilmelidir.
bulgunun olmaması zehir enjeksiyonunu dışlar. • Tedavinin amacı zehri etkisizleştirmek olduğun­
• Başlangıçta benin görünen ısırıkların halen tahrip
dan, doz rejimleri erişkin ve çocuklar için aynıdır
edici komplikasyonlara ilerleyebileceğinin hatır­
(dilue edici miktarın uygun bir şekilde ayarlanma­
lanması önemlidir.
sına ihtiyaç olacaktır).
• Başlangıç dozunun verilmesinden bir saat sonra,
TANI VE AYIRICI TANI hasta lokal şişliğin durması, koagulasyon testleri­
Çukur engerek zehirlenmesinin tanısı klinik bulgu­ nin normale dönmesi ve sistemik semptomların
lar ve eşlik eden laboratuvar bulgularına bağlıdır. gerilemesi açısından tekrar değerlendirilmelidir.
430 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACİLLER

Eğer başlangıç dozu bu üç alanda etkisizse 4-6 fla­ Coral yılanı antivenomu üretimi durmuştur ve bir­
kon dozu tekrar verin. çoğu tükenmiştir. Eğer tedavi gerekliyse bulunabi­
Laboratuvar saptamaları her 4 saatte veya her an­ lirliği ile ilgili bilgi almak için zehir kontrol merke­
tivenom verilmesinden sonra, hangisi daha sıksa ziyle hemen temasa geçin.
tekrarlanmalıdır.
• Antivenom tedavisinin son noktası progresif semp­
tomların ve koagulopatinin durmasıdır, antivenom GILA CANAVARI
verilmesine zehirlenmenin tam kontrolü sağlanana
Gila canavarı yavaş hareket eden zehirli kertenke­
kadar devam edilmelidir.
ledir, güneybatı Birleşmiş Milletler çöllerinde bu­
Başlangıç kontrolü sağlandıktan sonra protokol lunur.
toplam üç doza tamamlamak için 6 saatte bir 2 fla­ Gila canavarı sıkıca yapışmış ısırığa neden olur ve
kon doz vererek tamamlanır. ısırılan ekstremiteden çıkarılması zor olabilir.
Zehirlenmeye sekonder kompartman sendromu Çoğu ısırık birkaç saat içinde kötüleşen azalmadan
(basınç>30 mm Hg)oluşabilir. Tekrarlayan antive­ önce lokal ağrı ve şişliğe neden olur.
nom dozları artmış kompartman basıncında en et­ Hastalar nadiren güçsüzlük, baş dönmesi, pareste­
kili tedavidir. Ekstremite elevasyonu, IV mannitol zi, aşırı terleme veya ciddi hipertansiyonun olduğu
ve cerrahi fasyotomi gerekebilir. sistemik toksisite tecrübe ederler.
Kogulapatinin başlıca tedavisi antivenom tedavidir. • Tedavi ısırılan bölgeden sürüngenin çıkarılmasıdır.
Koagulopatiye bağlı ciddi aktif kanama kan ürün­ Gila canavarı havada asılı tutulduğunda tutunması
lerinin ek transfüzyonunu gerektirebilir. gevşer. Diğer rapor edilen metotlar suya batırma,
• Pit viper ısırığı olan hasta en az 8 saat gözlenmeli­ irrite eden alev uygulamasıdır.
dir. 8-12 saatten sonra zehirlenme bulguları olma­
yan hastalar taburcu edilebilir.
• Hastaların %5'inde FabAV tedavisinden sonra 1-2
hafta içinde serum hastalığı olur. Oral prednizon
standart tedavidir.

• CORAL YILAN ISIRIGI


KLİNİK ÖZELLİKLER
Gerçek coral yılanları kırmızı banda temas eden
san bant bulunur; zehirsiz yalancı siyah bant ara­
da bulunur. Bu ayırt edici desen Kuzey Amerika
yılanlannda bulunur: sarı üzerinde kırmızı, insanı
öldür; siyah üzerinde kırmızı , zehir yoktur. } 23 DENİZ CANLILARINA BAGLI
Sadece doğu coral yılanı (Micrurus fulvius fulvius) ZEHİRLENME V E TRAV MA
tedavi gerektirir; Sonoran (Arizona) coral yılanı­ Christian A. Tomaszewski
nınki hafiftir ve sadece lokal bakım gerekir. Çeviri: Fulya Karaca,
Doğu coral yılanı zehri tremor, salivasyon, solu­ Mehmet Ali Karaca
num paraliz, nöbet ve bulbar palsilerden (örn: di­
zartri, diplopi, disfaji) sorumlu patent bir nörotok­
sindir.
EPİDEMİYOLOJİ
Kıyı bölgesinde yaşayan populasyonun artmasına
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK bağlı olarak zararlı deniz canlıları ile karşılaşma
oranı daha sıktır.
• Muhtemel zehirlenmesi olan hastalar 24-48 saat • Ev akvaryumlannın popülerleşmesi ek maruziyet­
gözlenmesi için hastaneye getirilmelidir. Anti­ lerin oluşmasını sağlamaktadır.
venom tedavisinin yokluğunda coral yılan zeh­ Deniz canlıları batıcı iğneleri aracılığıyla doğrudan
rinin toksik etkileri kolaylıkla geri döndürüle­ travmatik ısırıkla veya zehirlenmeyle yaralanmayı
mez. etkileyebilmektedir.
BÖLÜM 123 • DENİZ CANLILARINA BAGLI ZEHİRLENME VE TRAVMA 431
• KLİNİK ÖZELLİKLER o Diğer Avustralya kutu denizanası, Carukia Bar­
nesi, ağrı, hipertansiyon, taşikardi, terleme ve
Deniz canlılarına bağlı travmalar köpek balıkları, hatta pulmoner ödemle karakterize Irukandji
barrakuda, müren balıkları, foglar, timsahlar, tur­ sendromuna neden olabilir.
na balığı, torik balığı(wahoos), prinalar ve tetik o En zararsız knidliler Anthozoans (anemones)
balığı(trigger fısh) ısırmalarını içermektedir. lardır, hafif lokal reaksiyona neden olurlar.
Köpek balığı ısırmaları doku kaybıyla birlikte he­ Porifera (süngerler) batma, pruritik dermatite se­
morajik şok ve gecikmiş infeksiyona neden olur. bep olabilirler.
Minör travma genellikle mercan balığına bağlı ke­
o Silislerin spikülleri veya kalsiyum karbonat
siler ve sıyrıklar lokal batıcı ağrı, eritem, ürtiker ve
süngerlerin toksik sekresyonları nedeniyle deri
kaşıntıya neden olabilir.
• Deniz canlılarına bağlı yaralar Stafilokoklar ve içine yerleşmiş olabilir.
Streptokoklar gibi rutin deri florası ve deniz flora­ Ekinodermler (derisi dikenliler) denizkestanesini
sına özgü bakteriler ile infekte olabilir. ve denizyıldızlarını içerir.
o En önemli halofılik organizma gram negatif ba­ o Deniz kestanesinin dikenleri travma ile ağrı
sil olan Vibrio, ağrı, şişlik, hemorajik büller, vas­ oluşturur; bazıları eritem ve şişmeye neden olan
kulit, nekrotizan fasit ve sepsise neden olabilen zehir içerir.
hızlı gelişen infeksiyonlara neden olabilir. o Çıkarılmamış dikenler infeksiyon ve granulom
o Özellikle beraberinde karaciğer hastalığı olan oluşumuna neden olabilir.
immunsuprese hastalar Vibrio vulnificus'a bağlı o Taş şeklinde dikenli deniz yıldızı, Acanthaster
sepsis ve ölüme (yaklaşık %60) daha yatkındır. planci yanma ağrısına ve lokal inflamasyona
o Balık işleyicisi hastalığından sorumlu olan bak­ neden olan keskin sert dikenlere sahiptir.
teri, Erysipelothrix rhusiopathiae, deride delici Anelidler cilt içine gömülü kıllar olan sert kıl ve
yaralanma sonrası ağrılı sınırları belirgin plak­ ateş solucanlarını içerir, ağrı ve eriteme neden olur.
lara neden olur. • Yumuşakcalar karından bacaklılar ve ahtapotu içerir.
o Tek denize özgü bakteri olan Mycobacterium o Hem Indo-Pacific konili kabuk, Conus, hem de
marinum asit-fast basildir, maruziyetten 3-4 mavi halkalı ahtapotlar, Hapalochalene, hızla res­
hafta sonra kronik kutanöz granülom oluşumu­ piratuvar felce yol açan paralitik zehir salgılar.
na neden olur. • Omurgalı zehirlenmeleri primer olarak vatozlar
• Çok sayıda omurgasız ve omurgalı deniz canlısı
(Rajiformes sırasından) ve dikenli zehirli balık'a (is­
türleri zehirlidir.
korpit, aslan balığı, kedi balığı ve viper fish) bağlıdır.
Omurgasızlar 5 fılumlara aittir: Cnidaria, Porife­
o Vatozun kamçı kuyruğunun zehirli dikenleri
ra, Echinodermata (derisi dikenlier), Annelida ve
bulunur, batma ve laserasyonlar şiddetli ağrılı
Mollusca.
o Sölenterelerin (Cnidaria) 4 sınıfının hepsi ne­ lokal reaksiyona neden olur.
matokist olarak bilinen batıcı iğne şeklinde o Zehirli balığın dikenleri ponksiyondan sonra
hücreleri içerir ve uyarıldıklarında zehirlerini zehiri yaranın içine iten bezler içerir ve lokal
subkutan olarak boşaltır. ağrı, eritem ve ödeme neden olur.
o En sık etki ağrı, şişlik, kaşıntı, ürtiker ve hatta o Dikenin kalması infeksiyona yol açar.
şiddetli vakalarda bül ve nekroz gelişimidir.
o Hidrozoanlar hidroidler, Millepora (ateş mer­
canları) ve Physalia (Portekiz savaş adamı)içerir. ACİL SERVİS BAKIMI VE
• İkincisi lineer eritematöz döküntüye neden TABURCULUK
olur ve nadiren anafılaksiye bağlı olduğu
düşünülen solunum durmasına neden olur. • Laserasyonları, ponksiyon ve ısırık yaralarını bol
• Lokal doku hasarına ek olarak Şihozonlar su ile irrige et, yabancı cisim açısından araştır ve
(Shozoans) (gerçek deniz anası) maruziyet­ ölü dokuyu debride et. Yumuşak doku grafısi veya
ten sonra mayoların altında günlerce süren ultrasonografi özellikle eklem içindeki çıkarılmayı
persistan dermatite (seabatter's eruption) gerektiren yabancı cismi saptamaya yardın1cı olur.
neden olan Atlantik Okyanusu larva form­ Laserasyonları gecikmiş primer kapanma için açık
larını içerir. bırak. Eğer gerekliyse tetanozu yenile.
o Kubozoanlar (Cubozoans ) (kutu deniz anası), Profılaktik antibiyotik tedavisi sağlıklı bireylerde
özellikle Avustralya'da Chironexfleckeri Meksi­ rutin minör yaralar için endike değildir fakat seçili
ka körfezinde Chiropsalmus şiddetli sokmalar­ hastalarda düşünülmelidir (Tablo 123-1).
dan sonra ölüme neden olabilir. İnfekte yaralarda antibiyotik tedavisi ilk olarak ola­
o Hawaii türü olan Carybdea ağrılı sokmalara ne­ sı patojenlere karşı ve sonrasında kültür ve duyarlı­
den olabilir fakat ölüme neden olmaz. lık sonuçlarına yönelik yapılır.
432 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

TABLO 123-1 Canlılarına Bağlı Yaralanmalar TABLO 123-2 Deniz Canlılarına Bağlı
İçin Antibitorik Tedavisi Zehirlenmelerde Erken Tedavi
Önerileri DENİZ DETOKSİFİ-
ANTİBİYOTİK PROFİLAKTİK/ ORGANİZMASI KASYON İLERİ TEDAVİ
EN DİKE AYAKTAN İV ANTİBİYOTİK İÇİN Kedi balığı. aslan Yarayı 90 SF ile irrige et(% 0.9)
DEGİL ANTİBİYOTİK HASTANEYE YATIŞ balığı, iskorpit, dakika Yarayı ekplore ve debride
vatoz süreyle et
Sağlıklı hasta Gecikmiş yara Altta yatan medikal
sıcak suyun Antibiyotik ve analjezik
bakımı durumlar [45 °C (113 ver
Erken yara Geniş Kesin yara bakımı °F)] içine Gerekli ise tetanoz immu-
bakımı laserasyonlar öncesi uzun süren batır nizayonunu tekrarla
veya gecikme Ekstremiteyi eleve et
yaralanmalar Sistemik semptomların
Yabancı cisim Erken ya da lokal Ciddi travma, derin gelişimi takip et
yok infalamasyon yara Taş balığı Yarayı 90 SF ile irrige et(% 0.9)
Kemik ya Yabancı cisim (Stonfısh) dakika Yarayı ekplore ve debride
da eklem bulunduran yaralar süreyle et
yaralanması sıcak suyun Antibiyotik ve analjezik
yok [45 °C (113 ver
Küçük ya da İlerleyici inflamatuvar °F)] içine Gerekli ise tetanoz immu-
yüzeyel değişiklikler batır nizayonunu tekrarla
yaralar Periostun, eklem Ekstremiteyi eleve et
Ciddi sistemik reaksiyon
aralığının veya
gelişirse stonefısh
vucut boşluklarına antivenin uygula
penetrasyon
Beraberinde Deniz yılanı Baskılı immobiliasyon
sağla
zehirlenme bulunan
Ciddi sistemik reaksiyon
major yaralanmalar gelişirse antivenin
Sistemik hastalıklar uygula
Destekleyici tedavi ver
Ateş mercanları, Yara alanını Kaşıntı için topikal
hidroidler, temizle. antihistaminikler veya
anemonlar SF ile irrige et. kortikosteroidli krem
Topikal %5'lik uygula
asetik asit
(sirke)
uygula
Portekiz savaş Yara alanını Kaşıntı için topikal
Staphylococcus ve Streptococcus türlerine etkili se­ adamı, Mavi temizle. antihistaminikler veya
faleksin 500 mg günde dört kez veya her 8 saatte şişeler(blue Yarayı 2-30 kortikosteroidli krem
bir 1-2 gram sefazolin gibi birinci kuşak sefalos­ battle) dakika uygula.
süreyle Sistemik semptomların
porinler veya klindamisin 300 mg P0/600 mg iV sıcak suyun gelişimi takip et.
günde 4 kez veya doksisiklin 100 mg PO/IV günde [45 °C (113 Destekleyici tedavi ver.
iki kez önerilir. Seftriakson günde 1 gram IV veya °F)] içine
sefotaksim her 8 saatte bir 2 gram IV gibi üçüncü batır.
kuşak sefalosporinlerin eklenmesi veya levofloksa­ Dokunaçları
çıkarın.
sin 500 mg PO/IV gibi florokinolonlar Vibrio kay­
naklı okyanus ilişkili infeksiyonlara etkilidir. Kutu denizanası Yara alanını Kaşıntı için topikal
temizle. antihistaminikler veya
Florokinolonlar veya üçüncü kuşak sefalosporin­ SF ile irrige et. kortikosteroidli krem
ler veya trimethoprin-sulfamethoksazol çift etki­ Topikal %5'lik uygula.
li, l tablet PO günde iki kez veya imipenem her altı asetik asit Sistemik semptomların
saatte bir 500 mg IV Aeromonasa bağlı taze su in­ (sirke) gelişimi takip et.
feksiyonlarının tedavisinde etkilidir. Mycobacteri­ uygula. Destekleyici tedavi ver.
Dokunaçları Chironex antivenin
um marinum kaynaklı granulomlar klaritromisin çıkarın. uygula
veya rifampisin artı etambutol ile birkaç ay tedavi
Avusturalya Baskılı immobiliasyon
gerektirir.
Mavi Halkalı sağla.
Zehirlenmenin erken tedavisi için Tablo 123-2'ye Ahtapot Destekleyici tedavi ver.
bak.
(Devam ediyor)
BÖLÜM 124 • YÜKSEK RAKIMA BAGLI MEDİKAL PROBLEMLER 433
TABLO 123-2 Deniz Canlılarına Bağlı masına ve serebral ödeme (ADH'da hafif, HACE'de
Zehirlenmelerde Erken Tedavi ciddidir) yol açar. Ek olarak inflamatuar endotelyal
(Devamı) aktivite sonucu gelişen kapillerlerdeki artmış per­
miabilitenin de özellikle beyinde rolü olabilir.
DENİZ DETOKSİFİKAS- Hipoksemi pulmoner vazokonstriksiyonu indükle­
ORGANİZMASI YON İLERİ TEDAVİ yen ve pulmoner kapiller basıncı artıran sempate­
Koni salyangoz Baskılı tik sinir sistemi aktivitesini yükseltir.
immobiliasyon • Artmış sempatetik sinir sistemi aktivitesi artmış
sağla. renin- anjiyotensin, aldosteron ve antidiüretik hor­
Destekleyici tedavi mon (ADH) aracılığıyla oluşan azalmış idrar çıkışı­
ver. na neden olur. Bu sıvı retensiyonu ve akciğer, beyin
Deniz kestanesi Yarayı 90 dakika Yarayı eksplore et ve ve periferal dokularda artmış kapiller hidrostatik
süreyle sıcak dikenleri çıkar basınçla sonuçlanır.
suyun (45 °C • ADH'na yatkınlık düşük hipoksik ventilatuvar cevaba
(1 13 °F) J içine ve düşük vital kapasiteye bağlıdır, yatkın bireyler yük­
batır sek irtifaya geri dödüğünde rekürrense yatkındırlar.
Görünen
dikenleri çıkar 1000-2000m gibi orta rakımda yaşayan kısmi ola­
rak alışmış bireylerin yüksek rakıma çıkışta ADH
Sünger Su ile irrige et Oral analjezik ver geliştirme olasılığı daha düşüktür.
Soğuk kompres Topikal veya oral
uygula antihistaminikleri
düşün • KLİNİK ÖZELLİKLER
Ateş solucanları Topikal %5'lik Topikal • ADH genellikle deniz seviyesinin 2000 m(6600 ft)
asetik asit kortikosteroidleri üzerine hızlı çıkış yapan alışmamış insanlarda gö­
(sirke) uygula. düşün. rülür. En erken semptomlar hafif sersemlik ve hafif
Kılları çıkar nefes darlığıdır.
• İçki sersemliğine benzer semptomlar rakıma ulaş­
madan 6 saat sonra başlayabilir fakat 24 saate kadar
} 24 YÜKSEK RAKIMA BAGLI da gecikebilir. Semptomlar bifrontal başağrısı, ano­
MEDİKAL P ROBLEMLER reksi, bulantı, güçsüzlük ve yorgunluğu içerebilir.
Christian A. Tomaszewski • Kötüleşen başağrısı, kusma, oligüri, dispne ve güç­
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, süzlük ADH'nın ilerlediğini gösterir.
• ADH'da az sayıda spesifik fizik muayene bulguları
Fulya Karaca
vardır. Postural hipotansiyon ve periferal ve fasiyal
ödem meydana gelebilir. Vakların %20'sinde loka­
lize raller belirtilmiştir. Fundoskopide kıvrıntılı ve
• EP İDEMİYOLOJİ dilate venler görülebilir; 5000 m üzerindeki rakım­
• Akut dağ hastalığı (ADH) insidansı, yüksek-irtifa se­ da retinal kanamalar sıktır.
rebral ödem (high-altitude cerebral edema) (HACE) • HACE, ADH'nın aşırı ilerlemesidir ve genellikle
ve yüksek-irtifa pulmoner ödem (high-altitude pul­ pulmoner ödemle ilişkilidir. Değişmiş mental du­
monary edema) (HAPE) insidansı primer olarak rum, ataksi, stupor ve komaya ilerleme görülür.
hızlı tırmanma ve uyku yükseklinden etkilenir. Üçüncü ve altıncı kraniyal sinir felci gibi nörolojik
• ADH insidansı 2200 ve 2700m yükseklikleri ara­ bulgular olabilir.
• Yüksek rakım sendromları içinde HAPE en ölüm­
sında %17 ve %40'dır (7200 ve 9000 ft)
cill olanıdır. Ağır efor harcama, yükseğe hızlı çıkış,
• HAPE insidansı ADH'dan çok daha azdır. HAPE
soğuk maruziyeti, fazla tuz alımı, uyku ilacı alımı
Colorado'da 10000 kayakçıda l 'den az ve Mt. Kim- ve önceki HAPE öyküsü risk faktörleridir.
ley dağcılarında %2-3 bildirilmiştir. HACE insi­ • Pulmoner hipertansiyonu olan bireyler ve akut res­
dansı HAPE'den düşüktür. piratuvar enfeksiyonu olan çocuklar HAPE geliş­
mine daha yatkındırlar.
PATOFİZYOLOJİ • HAPE'nin erken bulguları kuru öküsürüğü, bozul­
muş egzersiz kapasitesini ve özellikle sağ orta akci­
• ADH hipobarik hipoksi nedeniyle oluşur ve HAPE ğer bölgesinde lokalize ralleri içerir.
ve HACE aynı patofizyolojinin uç noktaları olarak • HAPE'nin progresyonu taşikardiye, taşipneye, din­
görülebilir. lenme dispnesine, ciddi güçsüzlüğe, produktif ök­
• Hipobarik hipoksemi serebral kan akımını ve se­ sürüğe ve yaygın rallere neden olur. Düşük dereceli
rebral kapiller hidrostatik basıncı artırır, sıvı kay- ateş sıktır.
434 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

Hipoksemi kötüleşirken bilinç durumu bozulur HAPE pulmoner emboli, kardiyojenik pulmo­
ve tedavi edilmezse koma ve ölüm genellikle takip ner ödem ve pnömoniden ayrımı yapılmalıdır.
eder. HAPE'de düşük dereceli ateş sıktır ve pnömoniden
HAPE'nin diğer bulguları belirgin P2 gibi pulmo­ ayrımını güçleştirir.
ner hipertansiyonun işaretlerini ve kardiyak ince­
lemede sağ ventriküler zorlanma, elektrokardiyog­ • ALANDA VE ACİL SERVİS BAKIMI
ramda (EKG) de sağa deviasyonu ve sağ ventriküler VE TABURCULUK
zorlama paternini içerebilir.
ADH kademeli yükselme ile genellikle önlenebilir.
HAPE'nin erken tanınması iniş ve tedavi progres­
Deniz seviyesinde yaşayanlara 2500 rakımda uyu­
yonu önlemek için gereklidir.
madan önce 1500-2000 m de bir gece geçirmeleri
Yüksek rakım kronik obstruktif akciğer hastalığı makul bir öneridir.
(KOAH), kalp hastalığı, orak hücreli anemisi ve ge­ Yüksek rakıma tırmanış yapanlar 3000 m rakımda
beliği olanları olumsuz yönde etkiler. uyumadan önce her 1000 m de 2 gece geçirmeye
KOAH hastalarına ilave 02 veya 02 akım hızında izin vermelidir.
artış gerekebilir. Yüksek karbonhidratlı diyet yenmesi ve aşırı efor
• Aterosklerotik kalp hastalığı olan hastalar şaşırtı­ harcamadan alkol ve solunum yatıştırıcılarıların­
cı bir şekilde yüksek rakımda iyidirler fakat erken dan kaçınmak da ADH önlenmesine yardımcı ola­
anjina başlaması ve kalp yetmezliğinde kötüleşme bilir.
riski olabilir. Hafif ADH daha yükseğe çıkış ertelendiğinde ve
Orak hücreli anemisi veya orak hücreli talesemisi alışmaya izin verildiğinde genellikle 12-36 saaat
olan hastaların 1500-2000 m yükseğe çıkmaları va­ içinde iyileşir veya çözülür. Rakımda 500-1000 m
zo-oklusif krizlere neden olabilir. azalma semptomların hemen rahatlamasını sağla­
• Orak hücre taşıyıcılığı olan kişiler yüksek rakımda yabilir.
iyidir fakat yoğun egzersiz sırasında splenik enfark­ Oksijen hafif ADH semptomplarını hafifletir ve
tı bildirilmiştir. nokturnal düşük akımda 02 (0.5-1 L/dak) yardım­
Uzun süreli yüksek rakımda yaşayan gebelerde hi­ cıdır.
Hafif ADH olan hastalar daha yüksek uyuma ra­
pertansiyon, düşük doğum ağırlığı olan infant ve
kımlarına çıkarılmamalıdır. Eğer semptomlar de­
neonatal sarılık riski artmıştır fakat yüksek rakıma
vam ediyorsa veya kötüleşiyorsa iniş endikedir.
ziyarete gelen makul egzersizler yapan gebelerde
Bilinç düzeyinde değişiklik olursa vaya ataksi veya
komplikasyonlarda artış bildirilmemiştir. pulmoner ödem olursa acil iniş ve tedavi endikedir.
Gebelere oksijen saturasyonunun %85'in altına • Asetazolamid bikarbonat diürezine neden olarak
düştüğü rakımlara çıkınamalarının önerilmesi ma­ hafif metabolik asidoz yol açar. Bu ventilasyonu
kuldür, bu rakım yaklaşık lOOOOft'e denk gelir. uyarır ve farmakolojik iklime uyum cevabını ortaya
koyar. Profilakside ve tedavide etkilidir.
TANI VE AYIRICI TANI Asetazolamidin spesifik endikasyonları (l) önce­
Yüksek rakıma bağlı sendromların ayırıcı tanısında ki yükseklik hastalığı öyküsü, (2)3000m (lOOOOft)
hipotermi, karbon monoksit zehirlenmesi, pulmo­ üzerine ani yükseliş, (3)ADH tedavisi, (4) yüksekte
ner veya santral sinir sistemi enfeksiyonları, dehid­ uykuda seınptomatik periyodik solumadır.
Asetazolamidin erişkin dozu günde iki kez PO 125-250
ratasyon ve bitkinlik bulunur.
• HACE'i diğer yüksek rakıma bağlı nörolojik send­ mg dır, semptomlar düzelene kadar veya profilaktik
olarak tırmanıştan 24 saat önce başlanıp yüksek rakıma
romlardan ayırmak zor olabilir.
ulaştıktan iki gün sonrasına kadar devam edilir.
Klasik risk faktörleri olmayan kişlerde arteriyal • Eğer semptomlar tekrarlarsa asetazolamid tekrar
veya venöz tromboza veya arteriyal kanamaya bağlı başlanmalıdır. Asetazolamid sülfa grubuna alerjik
inmeler bildirilmiştir. hastalarda kontrendikedir.
Geriye dönüşümlü nörolojik bulgu ve semptomlar Orta -ciddi ADH'da 6 saatte bir PO, iM veya IV
gelişebilir ve vazospazm, migren ağrısı veya geçici 4mg deksametazon etkilidir. Dozun kademeli ola­
iskemik atağa bağlı olabilir. Bu sendromların tipik rak günler içinde azaltılması geri tepmeyi önlemek
olarak HACE'den daha fazla foka! bulgusu vardır. için gereklidir.
Öncesinde asemptomatik olan beyin tümörleri Aspirin veya asetominofen ADH'da baş ağrısını
yüksek rakımlara çıktıklarında ortaya çıkabilir. iyileştirebilir. Ondansetron 6 saatte bir 4 miligram
• Allta yatan epilepsi normal alışma cevabının parça­ PO(disintegre tablet) bulantı ve kusmada yardımcı
sı olan hiperventilasyonla kötüleşebilir. olabilir.
BÖLÜM 125 • VURGUN VE DALIŞ KOMPLiKASYONLARI 435
Diüretik.ler sıvı retansiyonunun tedavisinde fayda­ • Makuler kanamalar dışında retina! kanamalar ge­
lıdır fakat intravasküler hacim kaybından kaçın­ nellik.le asemptomatiktir ve görmede değişiklikler
mak için dikkatli kullanılmalıdır. oluşana kadar iniş endike değildir, kanamalar ge­
HACE acil iniş veya tahliye gerektirir. Oksijen ve nellik.le 10-14 günde iyileşir.
başlangıçta 8 miligram sonra 6 saatte bir 4 milig­ • Yüksek rakım farenjiti ve bronşiti yüksek hacimde
ram PO, IM veya IV deksametazon verilmelidir. soğuk, kuru hava solumaya bağlı lokal irritasyon
Ciddi HACE vakalarında entubasyon ve hiperven­ ve mukoz membranların kuruması sonucu gelişir.
tilasyon gerekebilir. PC02'nin aşırı düşmesi (30 Ciddi öksürük spazmları ve bronkospazmlar bulu­
mmHg altına) serebral iskemiye neden olabileceği nabilir. Semptomatik tedaviye ek olarak hidrasyon,
için dikkatli arteryal kan gazı monitorizasyonu ya­ salivasyonu artıran pastiller ve buhar solunması
pılmalıdır. Ayrıca mannitol verilmesi de düşünül­ veya eşarp vasıtasıyla nemin hapsedilmesi ve ısı
melidir. uygulaması biraz rahatlama sağlayabilir.
HAPE de acil inişle tedavi edilmelidir. İniş gecikir­ Uzun süre yüksek rakımda yaşayanlarda kronik
se oksijen hayat kurtarıcı olabilir. Hastalar ılık tu­ dağ polisitemisi hastaların yarısında hipoksemiyi
tulmalı ve efor en aza indirilmelidir. kötüleştiren altta yatan hastalıklarla (örn: KOAH
HAPE için ilaçlar iniş ve oksijenden sonra ikinci veya uyku apnesi) veya azalmış respiratuvar dürtü­
seçenek tedavidir. Her 12 saatte PO 20-30 milig­ ye bağlı idyopatik hipoventilasyonla ilişkili olabilir.
ram yavaş salınımlı nifedipin etkili olabilir. Günde • Kronik dağ polisitemisinin semptomları arasın­
üç kez PO 50 miligram sildenafil ve günde iki kez da bilişşel bozulma, uyku ve periferal dolaşımda
PO 10 miligram tadalafıl hipoksik pulmoner vazo­ bozulma, baş ağrısı, sersemlik ve göğüs konjesyo­
konstriksiyonu düzeltir ve inhale albuterol 6 saatte nu bulunur. Bu duruma hemoglobin düzeylerinin
bir 2-4 puf da düşünülebilir fakat yeterli çalışma anormal yüksekliği, genellik.le 20-22 gram/dL üzeri
yoktur. eşlik eder.
HAPE hastalarında genellik.le volum kaybı vardır Kronik dağ polisitemisinin tedavi seçenekleri ara­
ve ilaca bağlı hipotansiyona neden olmaktan ka­ sında daha düşük rakıma gitme, flebotomi, ev ok­
çınmay dikkat edilmelidir. sijeni ve asetazolomid ve medroksiprogesteron gibi
Ekspiratuvar pozitif havayolu basıncı (expiratory solunum stimulanları bulunur.
positive airway pressure) (EPAP)maskesi sahada Ultraviyole keratiti (kar körlüğü) korunmayan
yararlı olabilir ve suplemental 02 olmadan oksijen gözleri yüksek rakımda 1 saat gibi kısa sürede et­
saturasyonunu %10-20'ye çıkarabilir. kileyebilir. Bulgular arasında şiddetli ağrı, fotofobi,
• Hızlı iniş imakanı olmadığında sahada portatif ku­ göz yaşarması, konjunktival ödem, kemozis ve göz
maştan şişirilebilir hiberbarik çadırlar etkili olabi­ kapağında şişme vardır.
lir. Ultraviyole keratitinin semptomatik tedavisinde
Önceden HAPE episodları olan kişilerde her 12 sa­ genellik.le soğuk kompresler, analjezikler ve bazen
atte PO 20 miligram uzamış salınımlı nifedipin ve göz kapaması yeterlidir; keratit 24 saatte iyileşir.
tırmanış sırasında da her 8 saatte bir profılakside %10'dan daha az UVB ileten uygun güneş gözlü­
etkili olabilir. ğüyle korunma gereklidir.

ÇEŞİTLİ YÜKSEK İRTİFA


SENDROMLARI
Akut hipoksi uçak basıncının azalması veya dağcı­
ların oksijen dağıtma sisteminde bozulma nedeniy­
le oluşabilir. Semptomlar arasında bilinç kaybına
ilerleyen sersemlik, baş dönmesi ve göz kararması
} 25 VURGUN VE DALIŞ
KOMPLİKASYONLARI
bulunur.
• Oksijen saturasyonunun %50 veya %60'a hızlı düş­ Christian A. Tomaszewski
Çeviri: Mehmet Ali Karaca,
mesi genellik.le bilinç kaybıyla sonuçlanır. Akut hi­
poksinin tespitiyle birlikte planlı hiperventilasyon Fulya Karaca
bilinç açık süreyi uzatabilir.
Yüksek rakım retinopatisi retina! ödemi, kıvrımlı
ve dilate retina! venleri, disk hiperemisini, retina!
EPİDEMİYOLOJİ
kanamaları ve daha az sıklıkta ham pamuk eksuda­ Vurgun (dysbarism) sıklık.la dalgıçlarda görülür ve
sını içerir. sıkıştırılmış gazları solurken çevresel ortamdaki
436 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

basınç farklılığının neden olduğu komplikasyon­ TABLO 125-1 Suya Dalış ve Çıkışa Bağlı
lardır. Barotravmanun Özeti
Dalmaya bağlı yaralanmaları anlamak için, 3 gaz
kanunu bilmek gerekir: Boyle, Dalton ve Henry. DALIŞA BAGLI KLİNK ÖZEL-
Boyle kanunu hacim ile basıncın ters orantılı oldu­ BAROTARVMA LİKLER TEDAVİ
ğunu ifade eder. Bu nedenle eğer büyüklük olarak Otik barotravma Ağrı, dolgunluk, Dekonjestanler, antibi-
sabitlenmiş hava dolu boşluklar iniş ve çıkışta den­ ("kulak vertigo, yotik düşün
sıkışması") orta kulak
gelenmezse barotravma ile sonuçlanmaktadır. basıncında
Dalton kanununa göre gaz karışımlarının toplam eşitleyememe
basıncı her gazın parsiyel gaz basıncının toplamına nedeniyle
eşittir. Bu inert gazların derinlikte doku içine alımı­ iletim tipi
işitme kaybı
nı açıklamaya yardım eder.
Henry kanununa göre dengede solüsyondaki gaz Sinus Etkilenen Dekonjestanlar, antibi-
sinüste ağrı, yotik düşün
miktarı bu gazın parsiyel basıncına orantılıdır. Bu barotravması
("sinüs kanama
kanun Dalton kanunuyla birlikte yükselmeyle bir­ sıkışması")
likte dokudan nitrojen gazının salınımını açıklar.
İç kulak Ani sensorinöral Yatak başı elevasyonu,
Sıkışmış hava kullanan dalgıçlar, su altı tünel çalı­ barotravması işitme kaybı, burun kanamasının
şanlarında ve yüksek rakım pilotları dekompresyon kulakta tedavisi, vertigo ilaç
hastalığı (DKH) ile başvurabilirler. Dalgıçlarda bu çınlama, tedavisi, bazı cerrahlar
genellikle dalış tablo limitlerini derinlik ve zaman zorlu Valsalva erken dönemde
sonrası ciddi eksplorasyon
olarak aşma sonucu gelişir. vertigo önerdiğinden acil
Sporcu dalgıçlar spinal kordda DKH gelişimine daha kulak burun boğaz
yatkınken, profesyonel dalgıçlar, tünel işçileri ve pilot­ konsültasyonu
lar eklemlerde DKH gelişimine daha yatkındırlar. DALIŞA BAGLI KLİNK
DKH yüzeye çıktıktan sonraki dakikalar-saatler BAROTARVMA ÖZELLİKLER TEDAVİ
içinde gelişirken nadiren günler sonra da gelişebi­ Pulmoner Dispne, göğüs Pnömomediastinum
lir. 24 saat içinde dalış yapmış olanların uçması da barotravma ağrısı, cilt sadece semptomatik
neden olabilmektedir. altı hava, bakım ve
radyografide rekompresyon gerekli
ekstra- değil
PATOFİZYOLOJİ alveoler hava; Pnömotoraks
sıklıkla hızlı drenaj gerekir ve
İnişe bağlı barotravma kulakların, yüz ve dişlerin ve kontrolsüz rekompresyone gerek
sıkışması ile birlikte iç kulak ve sinüs barotravma­ su yüzeyine yoktur. (arteryal
sını içerir (Tablo 125-1). çıkışa ikincil gaz embolisinde
İnişle birlikte gaz dolu alanlar hacim olarak azal­ olur rekompresyon
tedavisi uygulanır,
maya maruz kalır. Eğer bu alanlar örnek olarak orta
rekomresyon öncesi
kulakta Valsalva manevrasıyla dengelenmezse sı­ pnömotoraks tedavisi
kışma ağrı ve timpanik zar gibi çevreleyen yapılara gerekir)
hasarla sonuçlanır. Arteryal gaz Kontrolsüz Havayolu, solunum,
Barotravma yükselme esnasında vücut boşlukla­ embolisi veya hızlı dolaşım, yüksek
rında gazların genişlemesine bağlı oluşur. su yüzeyine akımlı oksijen,
Yükselme ile olan klinik durumlar alternobarik çıkışa bağlı IV hidrasyon, acil
nörolojik rekompresyon
vertigo, pulmoner barotravma, serebral arteryal semptomlar, (hiperbarik oksijen),
gaz embolizmi ve DKH'dir (Tablo 125-1). yada lidokain düşün.
DKR dokulardaki ve dolaşımdaki doymuş pulmoner Pulmoner barotravmaya
gazın(nitrojen)bırakılmasına bağlı gelişir. Bu ge­ barotravmaya eşlik eden nörolojik
eşlik eden semptomlar
nellikle doymuş dokuda yükselme sırasında veya
nörolojik varlığında arteryal gaz
hemen sonrasında oluşur. Aşırı miktarlarda oldu­ semptomlar embolisi gibi tedavi
ğunda bu baloncuklar akut oklusif ve gecikmiş enf­ edilmelidir.
lamatuvar etkilere neden olabilir.
Tip 2 DKR formu olan spinal kord DKH'da kord
boyunca çeşitli bölgelerde in situ baloncuklar olu­ KLİNİK ÖZELLİKLER
şur. Bu nedenle belirgin spinal kord sendromu bu­
AŞAGI İNMENİN BAROTRAVMASI
lunmayabilir ve hastalar yükselen paraliz veya oto­
nomik fonksiyonda inkontinens veya retansiyon Barotravmanın en sık formu iniş sırasında oluşur
gibi noktasal defisitlerle başvurabilir. ve orta kulak sıkışır veya barotitis medya gelişir. Bu
BÖLÜM 125 • VURGUN VE DALIŞ KOMPLiKASYONLARI 43 7
timpanik membranın basıncı dengeleyememesi so­ TABLO 125-2 Dekompresyon Hastalığının
nucu kanama ve yırtılmasına neden olur ve iletim Sınıflaması
tipi işitme kaybıyla sonuçlanabilir.
Dengeleme sırasında güçlü valsalva iç kulakta ba­ KLİNİK
rotravmayla yuvarlak veya oval pencerenin rüpti.i­ SINIFLAMA ÖZELLİKLER ÖNERİLER
rüne neden olabilir. Semptomlar arasında çınlama, Tip 1: "sadece Eklemlerde ve Sıklıkla tek ekime ve en
sensörinöral işitme kaybı ve vertigo bulunur. ağrı) DKH ekstremitelerde sık diz ve omuz
düzelmeyen
İniş sırasında sinüs ağızları kapanırsa gaz sıkışması fakat hareketle
maksiler veya frontal sinüslerden kanamaya ve so­ artmayan derin
nuçta ağrı ve burun kanamasına neden olabilir. ağrı
Diğer gazla dolu alanlarda inişle birlikte sıkışabilir. Cilt değişiklikleri- Lenfatik tıkanıklık
beneklenme, oluşur ve dekomp-
Yüz maskesine hava eklenmediğinde yüzde mor­ kaşıntı, renk reston tedavisine
luklar ve subkonjunktival kanamayala sonuçlana­ değişiklikleri
rağmen düzelme
bilir. Kuru giysi sıkışması kıvrımların alttaki deriye günler sürer
komprese etmesiyle ağrılı kırmızı deri çizgilerin
Tip Il. " ciddi" Pulmone r -
oluşmasıyla sonuçlanabilir.
DKH ("boğulma")-
öksürük,
YÜKSELİŞE BAGLI BAROTRAVMA (BAKINIZ hemoptızi,
dispne ve
TABLO 125-1) substernal göğüs
ağrısı
Orta kulakta asimetrik genleşmeye bağlı basınç far­ Kardiyovasküler
kı alternobarik vertigoya neden olabilir. Bu her iki kollaps olabilir
vestibüler kompleks arasında eşit olmayan basınca Nörolojik- Alt servikal ve torasik
bağlı geçici bir durumdur. trunkal sıkışma bölge etkilenmesinde
hissi -t ani suyu yatkınlık -t dağınık
Nadir olmasına rağmen ters sıkışma kulak veya si­ yüzeyine çıkış lezyonlar görulebilir
nusleri iniş sırasında rüptüre ederek etkiler. paralizi, sıklıkla
Hızlı, ani yükseliş sırasında eğer dalgıçlar nefes ver­ hızlı gelişir
mezlerse veya intrinsik pulmoner hava hapsi bulu­ Vestibuler Genellikle uzun süren
-("başdönmesi derın dalışlarda
nuyorsa ( örn:KOAH) akciğerlerin hava ile aşırı ve göz görülür
şişmesi veya akciğerlerin patlaması görülebilir. Bu kararması")-
durum pnömomediastinum, subkutan amfizem vertigo, ışitme
veya pnömotoraks ile ortaya çıkabilir. kaybı, çınlama,
ve denge
Akciğerleri aşırı hava ile şişmesinin en ciddi so­ bozukluğu
nucu serebral arteryal gaz embolisidir (SAGE).
Tip III: DKH ve TiprIDKH
Hava pulmoner venöz dolaşıma geçerek beyinde arteryal gaz hastalığının
embolizasyona neden olur. Yükselişte veya yüzeye embolisinın semptomlar +
çıktıktan hemen sonra oluşan nörolojik semptom­ kombinas- inme sendromları, Semptomlar anıden su
lar SAGE'ye sekonder olduğu düşünülmelidir. Bu yonu semptomlar ve yüzeyine çıkıldığında
bulguları olur
semptomlar arasında bilinç kaybı, nöbet, körlük, Semptomlar
oriyentasyon kaybı, hemipleji veya inmenin diğer kendiliğinden
bulguları vardır. düzelebilir
Kısaltmalar: DKH: dekompresyon hastalığı
DEKOMPRESYON HASTALIGI (BAKINIZ
neden olabilir. Boğulmada masif sayıda pulmoner
TABLOl 25-2)
arter baloncukları öksürük, hemoptizi, dispne ve
DKH iki tipten biriyle olur. Tip l'de sadece ağrı var­ substernal göğüs ağrısına neden olablir. Vestibuler
ken tip 2 daha ciddidir. DKH'da sersemleme vertigo, işitme kaybı, çınlama
Tip l DKH'da benekli deri ('kutis marmorata') veya ve denge kaybı ile açığa çıkar.
eklemlerde özellikle omuz veya dizde hareketten Üçüncü bir DKH tipi tanımlanmıştır (Tablo 125-
etkilenmeyen derin ağrı vardır. 2). Arteryal gaz embolisi dokudaki gazın salınma­
Tip 2 DKH primer olarak santral sinir sistemi tipik sına ve serebral arteryal gaz embolizmi neden oldu­
olarak da omurilikle ilişkilidir. Hastalar başlangıçta ğunda görülür.
asendan paralizi ile birlikte gövdede sıkışma hissin­ DKH ve SAGE'yi ayırmak zor olabileceğinden veya
den şikayet eder. Derinlikte uzun süre kalma kardi­ aynı anda bulanabileceğinden bu terimler yerine
yopulmoner 'boğulma' ve vestibüler 'sersemlemeye' 'dekompresyon hastalığı' ifadesi sıklıkla kullanılır.
438 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

TANI VE AYIRICI TANI • Lidokain l miligram/kg İV bolus takiben 1 mg/dk


devamlı infüzyonu özellikle SAGE'de nörolojik sis­
• Vurgunu diğer hastalıklardan ayırmada dalma pro­ temde koruma sağlayabilir.
fıli (derinlik, süre ve tekrarlaması) ve semptomların • Yüzeye çıkış esnasında akciğerde aşırı hava dolması
başlama zamanı öyküde en kullanışlı faktörlerdir. nedeniyle pnömotoraks gelişirse iğne ile dekomp­
• Dalış esnasında en yaygın rahatsızlık sıkışma his­ resyon veya tüp torakostomi gerebilir.
sidir. Fistül testi, etkilenen taraftaki timpanik zara
üfleme sonucu gözlerin karşı tarafa kayması, iç ku­
lak barotravması tanısı konmasına yardım edebilir.
ÖZEL DİKKAT EDİLECEKLER
• Yüzeye çıkış sırasında sıklıkla barotravma veya al­ • Özellikle soğuk suda zorlayıcı dalışlarda immer­
ternobarik vertigo gelişir. Akciğer grafısi pnömo­ siyon pulmoner ödem oluşabilir. Klinik bulgular
mediastinum, pnömotoraks veya akciğerde aşırı dispne, göğüs ağrısı, köpüksü pembe balgamdır ve
hava hapsi sonrası oluşan subkutanöz havayı göste­ radyografide pulmoner ödem görülür. Kardiyak
rebilir. Erken nörolojik semptomlar eşlik ediyorsa değerlendirme gerektirmekle birlikte bu durum ge­
SAGE düşünülmelidir. nellikle herhangi bir anormallikle ilişkili değildir ve
• DKR'nın ayırıcı tanısı geniştir. Kas iskelet şikayet­ semptomatik bakım dışında tedavi gerektirmez.
leri eklemde zorlanma veya semptomatik servikal • Deniz seviyesinden l 00 ft'den daha derinde hava
disk hernisine bağlı olabilir. Göğüs ağrısı aşırı efora solunmasıyla nitrojen narkozu oluşur. Yüksek
bağlı kardiyak iskemiyi işaret edebilir. Kardiyoje­ mental fonksiyon ve motor yetenekler geçici olarak
nik olmayan sebeplere bağlı dalış pulmoner öde­ bozulur. Bu etki yükselişle veya alternatif gaz karı­
mi özellikle soğuk suda zorlu dalışa bağlı olabilir. şımlarının solunmasıyla düzelir.
Derinde gelişen nöbetler 1.4 atmosfer basıncı aşan • Oksijen toksisitesi pulmoner ve/veya serebral sis­
oksijenden zengin havayı solumaya bağlı gelişebilir. temleri etkileyebilir. Pulmoner oksijen toksisitesi
• DKR'den şüpheleniliyorsa hiperbarik oksijen teda­ uzamış maruziyet gerektirdiğinden dalışlarda na­
visi genellikle biraz iyileşmeyle sonuçlanır. dirdir. Fakat serebral oksijen toksisitesi 1.4 ATA'yı
geçen oksijen basınçlarında olabilir. Bulguları
• ACİL SERVİS BAKIMI VE arasında seğirme, bulantı, parestezi, baş dönmesi
TABURCULUK ve hatta nöbet bulunur. Nadir olmasına rağmen
serebral oksijen toksisitesi arttırılmış oksijen kon­
• Orta kulak ve sinüs barotravmasının her ikisi de­ santrasyonu soluyan dalgıçlarda veya hiperbarik
konjestanlar ve analjeziklerle tedavi edilebilir (Tab­ oksijen tedavi seansları sırasında oluşabilir.
lo 125-1). Antibiyotikler düşünülebilir. Hastalara
özellikle timpanik travmada iyileşme tamamlana­
na kadar dalmamalarını tavsiye et. Hastaların dal­
maya başlayabilmeleri için kulaklardaki başınçları
eşitleyebilmeleri gerekir.
• İç kulak barotravmasında, otolaringolojik değer­
lendirme, muhtemel cerrahi eksplorasyon yapılana
kadar baş yukarı pozisyonda yatak istirahati gere­
kir.
• Alternobarik vertigo geçici olması sebebiyle spesi­
fik tedavi gerektirmez.
• Tüm dekompresyon hastalığı vakalarına, DKH ve
SAGE'nin her ikisine hemen %100 oksijen ve İV
sıvı verilmelidir. }26 BOGULMA
• Eğer SAGE'den şüpheleniliyorsa hastayı Trende­ Richard A. Walker
lenburg değil supin pozisyona getir. Kusma olursa Çeviri: Mehmet Ali Karaca
aspirasyonu engellemek için sol lateral dekubit po­ Fulya Karaca
zisyonuna getir.
• Tüm DKH vakaları özelikle ciddi olanlara rekomp­
resyon tedavisini (hiperbarik oksijen) hızla ayarla.
Hiperbarik oksijen tedavisi baloncuk büyüklüğünü
EPİDEMİ YOLOJİ
azaltabilir, nitrojen atılımını artırır, doku ödemi ve
iskemiyi azaltabilir ve inflamasyonla nötrofil yapış­ • Boğulma yaşa bağlı olarak üç pik yapar: (l)yürü­
masını engelleyebilir. Dalgıç Alarm Ağından {l- meye başlayan çocuklar ve küçük çocuklarda (2)
919-684-81ll) lokalizasyonlar temin edilebilir. adölosanlar ve genç erişkinler ve (3) yaşlılar
BÖLÜM 126 • BOGULMA 439
• Yaşlılar küvette boğulma için artmış risktedirler. TABLO 126-1 Suya Batmaya Eşlik Eden
• Ilık, tatlı su boğulması (özellikle yüzme havuzların­
Yaralanma ve Sorunlar
da) deniz suyu boğulmasına göre kıyı bölgelerinde
de daha sıktır Sığ suya dalma veya tekne kazalarından sonra spinal kord
yaralanmaları olur
Hipotermi
PATOFİZYOLOJİ Panik
Senkop (örn: suya dalmadan önceki hiprventilasyona bağlı)
Su altındaki yaralanmalardan sonra prognoz pul­ Nöbet
moner ve santral sinir sistemindeki hasara bağlıdır. Diğer premorbid durumlar (örn. Disritmiler, kalp hastalıkları)
Dalma refleksi 6 aydan küçük infantlarda en güçlü­
dür fakat yaşla birlikte azalır ve düşünüldüğü kadar
serebral koruma sağlamayabilir.
Soğuk su altında kalmada serebral koruma hızlı
santral sinir sistemi (SSS) soğumasına bağlı olabi­
lir.
• 'Kuru boğulma' laringospazm sonrası gelişir, hi­ Göğüs radyografisi normaldir veya jeneralize pul­
poksemi ve değişen derecelerde nörolojik hasara moner ödem veya perihilar infiltratlar gösterebi­
neden olur. Su altında yaralanmaların %20'sini içe­ lir.
rir. Göğüs radyografisi bulguları arteryal P02 ile korele
'Islak boğulma' alveolar gaz transferinde azalma, olmayabileceği için oksijen saturasyonunu ve me­
atelektazi ve ventilasyon-perfüzyon uyuşmazlığına tabolik asidozu değerlendirmek üzere arteyal kan
neden olan suyun akciğerlere aspirasyonu ve sür­ gazı analizi yapılması önemlidir.
faktanların uzaklaştırılmasından oluşur
Hastaneye gelen hastaların çoğunda kardiyovaskü­
ler bulgular stabildir, uyanıktır ve az bir yetersizliğe
neden olan alarm durumunda nörolojik fonksiyon­
ACİL SERVİS BAKIMI VE
lar vardır. TABURCULUK
Stabil olmayan kardiyovasküler fonksiyonları olan Su altında kalma olaylarının tedavisi Şekil 126-1 de
veya komadaki hastalar hipoksi ve iskemik SSS ha­ özetlenmiştir.
sar nedeniyle kötü durumdadır. Tüm hastalara hava yolu, ventilasyon sağlanmalı
ve oksjen durumu incelenmelidir. Servikal omu­
rilik stabilize edilmeli ve dalış kazalarında, çoklu
KLİNİK ÖZELLİKLER travmada veya şartların bilinmediği durumlarda
Tatlı su boğulmalarında büyük hacimde su aspiras­ değerlendirme yapılmalıdır.
yonuna bağlı geçici hemodilusyon hemoliz ve hi­ Eğer hasta hipotermikse ısıtılmış İV normal saline
ponatremiyle sonuçlanabilir. veya yardımcı ısıtıcılar (yukarıdan ısıtıcılar, vb.)
• Tuzlu su boğulmalarında hemokonsantrasyon, hi­ kullanılmalıdır. Hastanın iç sıcaklığı monitorize
pernatremi ve hiperkalemi olabilir. edilmelidir.
'Islak boğulmada' kardiyojenik olmayan pulmoner Glasgow Koma Skala (GKS) skoru �14 ve oksijen
ödem orta veya ciddi su aspirasyonu sonucu gelişir. saturasyonu (SaO) �%95 olan hastalar 4-6 saat
Fizik muayenede temiz akciğer, raller, ronkus veya gözlemlendikten sonra pulmoner ve nörolojik mu­
wheezing olabilir. ayeneleri ve Sao2 normalse taburcu edilebilirler.
• Mental durum normalde komaya kadar çeşitlilik Oksijen gerektiren veya 4-6 saat geçtikten sonra
gösterebilir. anormal pulmoner bulguları hasta kabul edilmeli­
dir.
GKS <14 olan hastalara ek oksijen verilmelidir.
Eğer yüksek akımda oksijene (%40-60) rağmen
TANI VE AYIRICI TANI Pao2 erişkinlerde >60 mmHg, çocuklarda > 80
Su altında kalma olaylaıyla ilişkili yaralanma ve bo­ mmHg idame ettirilemiyorsa entübasyon ve meka­
zukluklar Tablo 126-1 'de gösterilmiştir. nik ventilasyon endikedir.
Eğer hipoksemi, hemoglobinüri veya myoglobinü­ Antibiyotikler akciğer aspirasyonunu ve Aeromo­
ri ile ilişkili renal hasar varsa laboratuar bulguları nas türleriyle muhtemel kontaminasyonu tedavi
metabolik asidoz ve elektrolit anormalliklerini içe­ etmek için verilir fakat bu uygulamayı destekleyen
rebilir. veya yanlışlığını kanıtlayan <lata bulunmamakta­
Dissemine intravasküler koagulasyon nadirdir. dır.
440 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

Su Altında Karma

--- J -
(Batma} Algoritması

Hastane öncesi bakım


Hızlı ve dikkatli kurtarma
Servikal vertebra önlemleri
(yaralanma şüphesi veya bilinmiyor)
Gerekli ise KPR
Transport (tüm hastalara)
Oksijen (tüm hastalara)

!

- --- --A-ciİ serviste bakı m
Havayolu/solunum/dolaşım
(problemleri çöz) GKS<13
- -+ı•l
GKS13
GKS hesapla veya Sat02 <%95
. Eşlik eden yaralanma veya durumu tedavi et
(örn. Hipovolemi, hipotermi, nöbet, miyokard
enfarktüsü vs.) ı

Servıkal vertebralar normal Normalservikal vertebra- - --


Oksijen saturasyon monitorizasyonu Oksijen saturasyonu
Yardımcı testler Sat O, %95 sağlamak için oksijen desteği
(çoğunlukla endike değil) Gerekli ise endotrakeal entübasyon ve pozitif
basınçlı ventilasyon

46
!
- saat gözle
(CPAP,PEEP)
I Yardımcı testler:
Akciğer grafisi, CBC, elektolitler, glukoz, troponin 1, ı
PT/PTT, idrar tahlili, CK,

! l
Sat 02< %95 veya anormal
I
I
İdrarda myoglobin, idrarda ilaç paneli
Monitorizasyon:
Asit-baz durumu, vücut ısısı, volüm durumu (idrar
Saturasyon ve akciğer
fizik muayene ( ral, ronkus, outputu, CVP vs.)
muayenesi normal ise, hasta
güvenle evine gönderilebilir wheezing, retraksiyon vs.)
GKS< 13 gibi yaklaşım !
, Hastaneye yatış veya yakın
takip/yoğun bakım ünitesinde
I izlem için transport gereklidir

ŞEKİL 126-1. Su altında kalma (batma) algoritması. CBC = Tam kan sayımı. CK = Kreatin kinaz. CPAP = Kontinio pozitif
havayolu basıncı, CVP = Santral venöz basıncı, GKS = Glasgo Koma Skalası, PEEP = Pozitif and-ekspratuvar basınç, PT =
Protrombin zamanı, PTT = parsiyel tromboplastin zamanı.

Tatlı su ile boğulayazan çocuklarda nadiren hipo­ Sıcak suda boğulmadaki kötü prognozla ilişkili fak­
natremi ve nöbet gelişir, ve genellikle elektrolit bo­ törler, olay yerinde halktan kurtarıcıların uyguladı­
zukluğunun düzeltilmesiyle kolayca kontrol altına ğı KPR, acil serviste kardiyopulmoner reusitasyon
alınır. (KPR) ve olay yerinde veya acil serviste asistoldür.
'Beyin resusitasyonu' için mannitol, lup diüretik­ • Su altında kalışı ve nakli uzun süren hastalara resü­
leri, hipertonik salin kullanımı, sıvı kısıtlamasının, sitasyonu sonlandirma düşünülebilir.
mekanik hiperventilasyonunun, kontrollü hipoter­ Erişkin ve çocuklarda asistolden sonra tam veya
mi, barbiturat koması ve intrakraniyal basınç mo­ tama yakın nörolojik iyileşme soğuk su altında
nitorizasyonunu içeren girişimlerin yararlı etkileri uzun süre kalanlarda bildirilmiştir.
gösterilemiştir. Soğuk su altında kalan hipotermik kurbanlara kar­
Resusitasyon sonrası dönemde vazopresörlerin de­ diyak arrestte normotermik veya canlı olmadığına
vamlı infüzyonu gerekebilir. karar verilene kadar uzun süre ve agresif resusitas­
yon yapılmalıdır.
BÖLÜM 127 • TERMAL VE KİMYASAL YANIKLAR 441
VE KİMYASAL Koagulasyon-doku kan damarlarının trombozuy­
12 7 TERMAL
YANIKLAR la geri dönüşümsüz hasara uğrar
Staz-doku canlıdır fakat dolaşımda durgunluk
Richard A. Walker vardır
Çeviri: Mehmet Ali Karaca Hiperemi-doku canlıdır ve artmış kan akımı bu­
Fulya Karaca lunur
• Yetersiz resusitasyon staz bölgelerinde artmış doku
hasarıyla sonuçlanır.
TERMAL YANIKLAR • Yanık hastalarının prognozu en çok yanığın ciddi­
yetinden, inhalasyon hasarının varlığından, ilişkili
EPİDEMİYOLOJİ yaralanmalardan, hastanın yaşından, önceki du­
• Her yıl yaklaşık olarak 500000 Amerikalı yanıklar rumlardan ve akut organ yetmezliğinden etkilenir.
nedeniyle tedavi edilmekte ve 40000 kişi hastaneye
yatırılmaktadır. Çoğu acil servis yanık hastası te­ KLİNİK ÖZELLİKLER
davi ve taburcu edilmektedir. Hastaneye yatışı ge­
reken hastaların %60'dan fazlası ülkenin 125 yanık • Yanıklar büyüklük ve derinliklerine göre sınıflan­
merkezinden birine başvurmaktadır. dırılır. Yanık büyüklüğü tutulan vücut yüzey alanı­
• Yanık riski 18-35 yaşları arasında en yüksektir. nın (VYA) yüzdesine göre hesaplanır.
Hem yaralanma hem de ölüm için erkek-kadın • VYA yüzdesini tahmin etmek için en sık kullanılan
oranı 2:1 dir. Yanık yaralanmaları pediatrik ve yaşlı metod '9'lar kuralıdır' (Şekil 127-1).
populasyonda daha sıktır. • Özellikle infant ve çocuklarda VYA yüzdesini tah­
65 yaş üzerindeki hastalarda ölüm oranı tüm yanık min etmede daha doğru bir araç Lund ve Browder
hastalarından çok daha fazladır. yanık diyagramıdır (Şekil 127-2).
• Büyük bir yanığa bağlı ölüm riski yanık büyüklüğü, • Daha küçük yanıklarda VYA yüzdesini tahmin et­
artmış yaş, beraberinde inhalasyon yaralanması ve mek için hastanın eli kullanılabilir. Hastanın el ala­
kadın cinsiyeti ile ilişkilidir. nı VYA'nın %!'ine karşılık gelir.
• Yanık tedavisindeki önemli gelişmeler büyük ya­ • Geçmişte yanık derinliği derecelerle tanımlanmış­
nıklarda mortalite oranlarını %4'e düşürmüştür. tır: birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü

PATOFİZYOLOJİ
• Termal yaralanma sonucu hemodinamik ve he­
matolojik etkilerle birlikte hücre zar fonksiyonla­
rında bozulma, hormona! değişiklikler, asit-baz
dengesinde bozulmayı içeren sistemik homeostatik
dengesizlikler gelişir ve tüm bunlar yanık şokuna
katkıda bulunur. %18Ön
• Yanık şokunda sıvı ve elektrolit bozuklukları sod­ %18 Arka
yum ve sıvının hücre içine girmesini ve potasyu­
mun hücre dışına göçününe neden olan sodyum
pompasında bozulma sonucu gelişir.
• Geniş yanıklarda belirgin metabolik asidoz bulu­ %9
nabilir. Tüm vücut yüzey alanının (TVYA) >%60
tutan yanıklar miyokard aktivitesini baskılayabilir.
• Hematolojik bozukluklar hematokrit ve viskositede
erken bir artış bulunur, daha ileri evrelerde anemi
takip eder.
• Termal hasar ilerleyicidir. Başlangıç lokal etkileri
vazoaktif maddelerin salınımı, hücresel fonksiyon %18
bozukluğu ve ödemdir. Sistemik cevap nörohor­
monal aksta değişiklikler ve tüm organ sistemlerin­
de değişikliklerle sonuçlanır. Salınan nörohormo­
nal ve vazoaktif maddeler bölgesel düzeyde yanık
yarasının ilerlemesine neden olur. ŞEKİL 127- 1. Yanık Yüzeyi Yüzdesin Hesaplamasında Do­
• Tam kat yanıklarda 3 bölge vardır: kuzlar Kuralı
442 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACİLLER

TABLO 127-1 Yanık Derecesine GöreYanık


Derinliğinin Özellikleri
----- ---
..
'
YANIK HİSTOLOJİ/
'
' DERİNLİGİ ANATOMİ ÖRNEK İYİLEŞME
2 2 Birinci Epidermis Güneş 7 gün
derece Bül yok, ağrılı yanığı
13
Yüzeye! Epidermis Sıcak su 14-21 gün
ikinci ve yüzeye! dökülmesi Skar
derece dermis oluşmaz
veya Bül oluşumu,
yüzeye! çok ağrılı
parsiyel
kalınlık
Derin ikinci Epidermis ve Sıcak sıvı, 3-8 hafta,
c c derece dermis, ter buhar, Kalıcı skar
c c bezleri ve kıl yağ, alev oluşumu
veya
derin fölükülleri
parsiyel Bül oluşumu,
� "
kalınlık ağrılı
1 4
1 4

Üçüncü Tüm epidermis Alev Aylar, ciddi
Büyüme ile etkilenen alanların göreceli yüzdesi (yıl) derece ve dermis skar
kömürleşmiş, oluşumu,
o 5 10 15 Erişkin
soluk, kösele cilt grefti
A: Başın yarısı gl 8� 51 51 41 3� gibi; ağrısız gerekir
2 2 2 2
2J4 3} 4 414 4! 4J4
B: Uyluğun yarısı 2 Dördüncü Tüm epidermis Alev Aylar,
C: Bacağın yarısı 2� 2� 2�4 3 3 14 312 derece ve dermis, ek çoğun­
olarak kemik, lukla çok
İkinci derece ve
yağ ve/veya sayıda
Üçüncü derece kas cerrahi
Toplam yanık yüzdesi gerekli
ŞEKİL 127-2. Yanık Yüzeyi Yüzdesin Hesaplamasında
Lund ve Browder Diagramı.
TANI VE AYIRICI TANI
Klinik olarak daha anlamlı sınıflandırma şekli yanık­ Amerikan Yanık Derneği (American Bum Asso­
ları yüzeyel parsiyel kalınlık, derin parsiyel kalınlık ve sition) (ABA) yanıkları major (ağır), orta ve hafif
tam kat olarak kategorize edilmesidir. Tablo 127-1 her olarak sınıflandırır. Tablo 125-2 ABA'nın yanık sı­
yanık tipinin karakteristik özellikleri özetlenmiştir. nıflandırılmasını özetlemektedir.
İnhalasyon yaralanmaları daha sıklıkla kapalı alan­ İnhalasyon yanığı tanısı kapalı alan yangın öyküsü
da yangınlarda ve bilinç durumunun azalması (in­ ve yüz yanıkları, burun kıllarında yanma, karbon
toksikasyon, aşırı doz, kafa yaralanması) sonucu rengi balgam, üst solunum yolunda kurum ve/veya
gelişir. wheezing varlığına bağlı konur.
Isı, partiküller ve toksik gazlar nedeniyle alt ve üst İnhalasyon yanığında başlangıçta akciğer grafisi
solunum yolu yaralanabilir. normal olabilir. Fleksibl fiberoptik bronkoskopi ta­
Termal hasar genellikle üst hava yolları ile sınırlıdır nıyı doğrulayabilir.
ve akut hava yolu tıkanıklığı ile sonuçlanır. Karbon monoksit zehirlenmesi şüphesinde kar­
Partiküller terminal bronşiollere ulaşabilir ve bron­ boksihemoglobin düzeylerine bakın.
kospazm ve ödeme neden olur.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
İnhalasyon yaralanmasının klinik ipuçları yüz ya­
nıkları, burun kıllarında yanma, üst solunum yo­ Orta ve ağır yanıkların tedavisi 3 faza bölünmüş­
lunda kurum/is, ses kısıklığı, kömür rengi balgam tür: Hastane öncesi bakım, AS resüsitasyonu ve ya­
ve wheezingi içerir. nık merkezine transfer.
İnhalasyon yaralanması olan tüm hastalarda kar­ Hastane öncesi bakım yanık sürecini durdurmak,
bon monoksit zehirlenmesinden şüphelenilmelidir. havayolu sağlamak, sıvı resüsitasyonunu başlatmak,
Yün, ipek, poliüretan ve vinil gibi nitrojen içeren ağrıyı azaltmak ve yanık yarasını korumaktan oluşur.
polimer ürünlerin bulunduğu yangınlarda hidro­ AS'de havayolunu tekrar değerlendir ve %100 oksi­
jen siyanid zehirlenmesi akla getirilmelidir. jen ver.
BÖLÜM 127 • TERMAL VE KİMYASAL YANIKLAR 443

TABLO 127-2 Yanık Derinlik Özellikleri: TABLO 127-3 Amerikan Yanık Birliği Yanık
Amerikan Yanık Birliği Yanık Ünitesine Transfer Kriterleri
Sınıflaması Herhangi bir yaş grubunda üçüncü derece yanıklar
YANIK SEVK/ Yıldırım yaralanmasını içeren elektrik yanıkları
Kimyasal yanıklar
SINIFLAMASI YANIK ÖZELLİKLERİ TABURCU İnhalasyon yaralanması
Majör Yanık Parsiyel kalınlık >%25 Yanık Değerlendirme ve tedaviyi komplike hale getirecek veya morta­
VYA, yaş 10-50 yıl Merkezine liteyi etkileyen hastalığı olan yanık hastalan
Parsiyel kalınlık >%20 Transfer Yanıkla beraber hastanın mortalite ve morbiditesini etkileyecek
VYA, yaş <10 veya >50 riskteki travma ( örneğin fraktürler)
yıl Çocuk hastalar için yanık konusunda tecrübeli personel veya
Tam kat kalırılık >%10 ekipmanın olmadığı hastaneler
VYA Özel sosyal, duygusal işlem veya uzun dönem rehabilitasyon
Yüz, eller, ayaklar veya gereken yanık hastaları
perineyi içeren yanıklar Çocuklarda <10 yaş veya erişkinlerde >50 yaş yanık hastaları
Büyük eklemleri içeren
yanıklar 158 Erişkinlerde Travma, Bölüm 159 Çocuklarda
Ekstremitede dairesel
yanıklar Travma, Bölüm 160 Yaşlılarda Travma).
İnhalasyon yaralanması ile Resüsitasyon önlemlerini başladıktan sonra yanık
birlikte olan yanıklar yarası bakımı yap. Küçük yanıklara soğuk komp­
Elektirik yanıkları resyon uygula. Geniş yanıkları steril kuru örtüler
Fraktür veya diğer travma
ile birlikte olan yanıklar ile kapat, SF ile ıslanmış örtüler hipotermiyi tetik­
Yüksek risk grubundaki leyebilir.
yanıklar Ampirik intravenöz antibiyotik verilmesi ve topikal
Orta Derece Parsiyel kalınlık %15-25 Hastaneye antibiyotik uygulanması önerilmez.
Yanık VYA, yaş 10-50 yıl yatış • İnhalasyon yanığını nemli oksijen, endotrakeal en­
Parsiyel kalınlık %10-20 tübasyon ve ventilasyon, bronkodilatörler ve pul­
VYA, yaş <10 veya >50 yıl
moner drenaj ile tedavi et. Ciddi karbon monoksit
Tam kat yanıklar� %10
Major yanık bulguları yok zehirlenmesini hiperbarik oksijen tedavisi ile teda­
vi et.
Minor Yanık Parsiyel kalınlık <%15 Ayaktan
VYA, yaş 10-50 yıl tedavi • Boyun, göğüs ve ekstremitelerin dairesel yanıkla­
Parsiyel kalınlık <%10 VYA, rında eskaratomi yap.
yaş <10 veya >50 yıl Eğer gerekiyorsa tetanoz profilaksisini yenile. Pri­
Tam kat kalınlık <%2 mer immunizasyonu olmayan hastalara tetanoz
Major yanık bulguları yok
immunglobulinini ver.
Kısaltmalar: VYA: Vücut Yüzey Alanı Orta ve şiddetli yanıkları hastaneye yatır. Yanık
ünitesine yönlendirmek için kullanılan ABA kri­
Oral/perioral yanıklarda, boyun yanıklarında, stri­ terleri Tablol27-3'de listelenmiştir.
dor, bozulmuş mental durum veya solunum sıkın­ Hafif yanıklar ayaktan tedavi edilebilir. Hafif ya­
tısı varlığında hastaya entübasyon ve ventilasyon nıklar ablo 127-4'de hafif yanıkların bakımı özet-
yap. Oksimetri ile arteryal kangazı bak ve göğüs
grafisi ile değerlendir.
Yanık olmayan alanda 2 tane İV yol aç ve sıvı re­ TABLO 127-4 Minor Yanıkların Acil Serviste
süsitasyonunu düzenlemek için Parkland formülü Bakımı
gibi yanık formüllerini kullan. Yanık bakımından önce ve ayaktan tedavi için uygun analjezik
• Parkland formülünde Ringer Laktat 4mL/kg kez ver
VYA yüzdesi 24 saate verilir. Hesaplanan miktarın Yanık yarasını yumuşak sabun ve su veya dilüe antiseptik solüs­
yansı hasardan sonraki ilk 8 saaatte ve geri kalanını yonla temizle
Gerekli ise yarayı debride et
gelecek 16 saatte ver. Topikal antimikrobiyal ilaç uygula
24 saatlik zaman aralığı hastaya resüsitasyon başla­ %1 gümüş sülfadiazine krem ( yüze ve sulfa alerjisi olanlara
dığında değil yanık oluştuğunda başlar. uygulama)
Daha ileri sıvı resüsitasyonu vital bulgular, serebral Basitrasin pomad
Üçlü-antibiyotik pomad (neomisin, polimiksin B, basitrasin
ve periferal perfüzyona ve yeterli idrar çıkışına göre çinko)
yapılır. Sentetik oklusif pansuman kullanımını düşün
Travmatik yaraları standart travma resüsitasyon Yanık bakımı ile ilgili ilk 24-48 saatlik süreç hakkında detaylı
rehberlerine göre değerlendir ve tedavi et ( Bölüm bilgi ver
444 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

lenmiştir. Hafif yanığı olan hastalara yakın takip Hidroflorik(HF) asit hızla sağlam deriye penetre
sağlanabiliyorsa Acil Servis tedavisinden sonra ta­ olur, görülür yüzeye! doku hasarı olmadan ilerleyi­
burcu edilebilir. ci ağrı ve derin doku hasarına neden olur.
Gözün kimyasal yanıkları gerçek göz acilidir.
KİMYASAL YANIKLAR Gözlerin asitle yanıkları hızla yüzeye! göz yapıları
üzerinde proteinlerin çökmesine ve korneada 'buz­
EPİDEMİYOLOJİ lu cam' görünümüne neden olur.
Gözün alkali yanıklarında penetrasyon daha derin­
Yanık ünitesine başvuran hastaların %5-1 O'unu
kimyasal yanıklar oluşturmaktadır. de olduğu için daha şiddetlidir. Şiddetli kemozis,
Evdeki kimyasal yanıklar genellikle hafıfdir ve kül beyazlamış konjunktiva ve korneada opaklaşma
suyu ( lavabo açıcı), halojenli hidrokarbonlar (boya olabilir. Körlük retina! penetrasyon ve duyusal ele­
çıkarıcılar), fenoller (koku gidericiler, dezenfektan­ manların hasarlanması sonucu gelişebilir.
lar), sodyum hipoklorit (çamaşır suyu) ve sülfürik Lakrimatörler (göz yaşı gazı ve biber gazı) oküler,
asit (klozet temizleyicisi) kullanımına bağlı gelişir. muköz membran ve pulmoner irritasyona neden
Alkaliler ve asitler tabaklama, boya polimerizasyo­ olurlar.
mı, çıkarma ve koruma gib çok sayıda endüstriyal
süreçte sıklıkla kullanılmaktadır.
Beyaz fosfor askeri cephanede kullanılmakta ve ke­
mirgenleri öldüren ilaçlarda, zirai ilaçlarda ve havai TANI VE AYIRICI TANI
fişekte de bulunabilir. Tanı genellikle öyküde kimyasal ajana maruziyete
Kimyasal yanıklar sıklıkla yüz, göz ve ekstremiteler dayanır.
gibi vücut yüzeylerinde oluşur. Derideki ti.im irritasyon ve/veya ağrı durumlarında
Kimyasal yanıklar daha küçük olmasına ve morta­ kimyasallarla topikal maruziyet düşünülmelidir.
litesinin daha düşük olmasına rağmen yara iyileş­
Göze maruziyette pH metre kağıtları alkalileri asit­
mesi ve hastanede yatış süresi daha uzundur.
lerden ayırmada yardım edebilir.
PATOFİZYOLOJİ
Kimayasal ajanla temas yanıklar, irritan kontakt
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
dermatit, alerjik reaksiyon, termal hasar veya siste­
mik toksisiteyle sonuçlanır. • Kimyasal yanıkların tedavisinde ilk öncelik kimya­
Kimyasallarla oluşan deri hasarı termal hasara sallarla yanık sürecini sonlandırmaktır.
benzerdir ve yüzeye! eritemden tam kat kayba ka­ Giysileri çıkart. Kuru kimayasal parçacıkları fırça
dar değişen hasar oluşabilir. Kimyasal yanıklar baş­ ile temizle. Su ile cildi hemen yıka.
langıçta aldatıcı olarak hafif görülebilir fakat daha Elementer metallerin (sodyum, lityum, kalsiyu m,
yaygın deri hasarına ve sistemik toksisiteye ilerle­ magnezyum) su ile teması ciddi ekzotermik reak­
yebilir. siyonlara neden olacağından madeni yağlarla kap­
Doku hasarını etkileyen faktörler arasında ajanın
lanmalıdır.
miktarı ve güç/konsantrasyonu, temasın tarzı ve
Göz yanıklarında 1-2 lt normal salinle irrigasyona
süresi, ajanın fazı, etki mekanizması ve penetrasyo­
nu derecesi bulunur. başla. Asit ve alkali yanıklı hastalarda pH normale
Kimyasalın emilimini etkileyen faktörler arasında vü­ dönene kadar irrigasyona devam et.
cut bölgesi, derinin durumu ve bütünlüğü, kimyasalın Alkali yanığı olan hastalara daha uzun süreli irri­
doğası ve maruz kalan bölgenin okli.izyonu bulunur. gasyon gerekir.
Kimyasal yanıkların çoğu asitler veya alkalilerle Görme keskinliği muayenesi ve pH ölçümü gözün ilk
oluşur. Alkaliler asitlere göre daha fazla doku hasa­ irrigasyonunu takip etmeli ama önüne geçmemeli.
rı oluşturur. Göz uzmanına konsülte et.
Asitler tipik olarak hasarın yayılmasını sınırlayan Spesifik kimyasal yanıkların tedavisi Tablo 127-S'de
skar oluşumu ile sonuçlanan koagulasyon nekrozu­ verilmiştir.
na neden olurlar. Cildin HF asit ile tedavisinin seçenekleri Tablo
Alkaliler likenifikasyon nekrozu oluşturarak daha 127 -6'da verilmiştir. Ellerde, ayaklarda, parmak­
derin hasara neden olurlar. larda veya tırnaklarında HF'ye yanık olan hastaları
plastik cerraha konsülte et.
KLİNİK ÖZELLİKLER Başlangıçtaki dekontaminasyon işlemlerinden
Kimyasal yanıklara bağlı deri hasarı maddenin ti­ sonra İV sıvı resüsitasyonu başla, gerekli ise analje­
pine, konsantrasyonuna, hacmine ve maruziyet sü­ zi, tetanoz profilaksisi sistemik toksisiteye yönelik
resine bağlıdır. tedavileri sağla.
BÖLÜM 127 • TERMAL VE KİMYASAL YANIKLAR 445

ik5:j!ıjf1iW
KİMYASAL MADDE
Bazı Kimyasal Yanıkların Tedavisi
TEDAVİ ÖNERİLER
Asitler
Tüm asit yanıklarında dekontaminasyon ve bol su ile irrigasyon gereklidir
Asetik asit Bol su ile irrigasyon Büyük skalp yanıklarında sistemik
antibiyotik düşün
Fenol (karbolik asit) Bol su ile irrigasyon Sistemik toksisteye dikkat
2:1 oranında Polietilen glikol 300 ve endüstriyel
ispirto karışımı içeren bez
Formik asit Bol su ile irrigasyon Ciddi toksisitede diyaliz gerekebilir
%5 thiosülfat sabunu veya askorbik asit kremleri
Hidroflorik asit Bol su ile irrigasyon Yanık bölümüne konsülte et
Nitrik asit Bol su ile irrigasyon Serum elekrolitleri ve böbrek
fonksiyonlarına bak
Oksalik asit Bol su ile irrigasyon Ciddi dermal maruziyette kardiyak
İV kalsiyum gerekebilir monitorizasyon
Alkaliler
Tüm alkali yanıklara dekontaminasyon ve bol su ile uzun süreli irrigasyon gereklidir
Portland çimentosu Uzun süreli bol su ile irrigasyon Çimento partikülleri preoperatif
temizlik fırçası ile temizle
Elementer Metaller
Cilde gömülü halde metal parçaçıkların yanmasını artırabileceği için su kullanımı kontrendikedir.
Elementer metaller Metal parçaları kum, D sınıfı yangın söndürücü
(Sodyum, lityum, köpük veya mineral yağ ile kapla
magnezyum, aliminyum
ve kalsiyum)
Hidrokarbonlar
Benzin Dekontaminasyon
Katran Uzaklaştırmadan önce soğut Mayonez kullanılabilir.
Polioksilen sorbitan içeren merhem(polisorbat)
veya "De-solv-it" kullanarak uzaklaştır
Vesikanlar
Hardallar Dekontaminasyon Eğer su yetersizse adsorban tozlar /
Bol su ile irrigasyon pudralar (un, talk pudrası, kil)
serpilir ve nemli havlu ile silinir
İndirgeyici ajanlar
Alkil civa bileşikleri Bol su ile irrigasyon Bül sıvısı yüksek miktarda metalik civa
Debridman, drenaj ve büllerin bol su ile irrigasyonu içerir
Lakrimatörler
Göz yaşartıcı gaz Bol su ile irrigasyon İnhale edilirse solunum sıkıntısına
neden olabilir
Biber gazı Bol su ile irrigasyon İnhale edilirse solunum sıkıntısına
neden olabilir
Diğer
Beyaz fosfor(saylan) Giysileri çıkar Sistemik toksisteye dikkat
Bul su ile irrigasyon
Görünen parçacıkları debride et
Airbag Uzun süreli bol su ile irrigasyon
446 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACİLLER

Düşük voltaj AC akımı kas tetanisine yol açarak


TABLO 127-6 Hidroflorik Asit'e Bağlı Cilt
yaralının kaynağı devamlı kavramasına ve temas
Yanığında Tedavi Seçenekleri
süresinin uzamasına neden olur.
1. Erken dönemde 15-30 dakika bol su ile irrigasyon Yüksek voltaj AC ve DC akımları kurbanın kaynak­
2. Kalsiyum glukonat jel uygula, 75 mi steril suda çözünen tan uzağa fırlatan tek bir şiddetli kas kasılmasına
lubrikan içinde 25 mi %10'luk kalsiyum glukonat
neden olur, böylece künt travma ve patlama hasar
3. Sonraki tedavi seçenekleri hastanın yanıtına göre belirlenir riski artar.
a. Küçük uçlu iğne ile maksimum 1 mi/ cm2 olacak şekilde Elektrik, elektrik enerjisiyle direk doku hasarına,
%5'lik kalsiyum glukonatı deri içine enjekte et
dokunun direnci sonucu üretilen termal hasara ve
b. Bier methodu kullanarak 40 mi %1 O'luk kalsiyum glukonat
ile bölgesel blok yap
düşme veya kas tetanisine bağlı oluşan mekanik
c. 2-4 saat arteryel infüzyon ( 10 mi %10'luk kalsiyum gluko­
hasara neden olabilir.
natı 40 mi %5 Dekstroz içinde) Temas bölgesinde enerji en yüksektir; böylelikle
d. Ek olarak magnezyum vermeyi düşün daha derinde hasarın varlığının araştırılması ge­
rekmesine rağmen deride görünen en büyük hasar
buradadır.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Akım vücuttan geçerken, en büyük hasara sinirler,
kan damarları ve kaslar maruz kalır koagulasyon
nekrozu, sinirlere ve kan damarlarında yaralanma­
ya neden olur. Sonuç olarak tablo bütün olarak ter­
mal yanıktan ziyade ezilme yaralanmasına benzer.
} 28 ELEKTRİK VE YILDIRIM Travmatik yaralanmalara sıklıkla elektrik yaralan­
maları eşlik eder.
YARALANMALARI --c----,- ��������
Elektrik yaralanmalannm spesifik komplikasyon­
Sachita P. Shah ları Tablo 128-l'de özetlenmiştir.
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, Acil yaşamı tehdit eden özellikler ventriküler fib­
Fulya Karaca rilasyonun bulunduğu kardiyak aritmiler (düşük
voltaj) ve asistol (yüksek voltaj), solunum arresti,
nöbetler ve ciddi yanıklardır.
Çocuklarda oral yanıklarda gecikmiş labyal arter
ELEKTRİK YARALANMALARI kanaması bulunabilir (2 haftaya kadar).

EPİDEMİYOLOJİ
Elektrik yaralanmalarında risk grupları elektrik TANI VE AYIRICI TANI
kablolarına ve cihazlarına temas eden çocuklar Elektrik yaralanması tanısı genellikle öyküyle ko­
(düşük voltaj yaralanmaları)ve yüksek voltaj elekt­ nur.
rikle çalışan erişkinlerdir. Belirsiz vakalarda çocuklarda karakteristik deri
veya oral lezyonlar yardımcı olabilir.
PATOFİZYOLOJİ Yüksek-voltaj yaralanmalarında standart travma
prensiplerini laboratuvar ve radyolojik değerlen­
Elektrik yarlanmaları düşük voltaj (::;lOOOV) ve dirmeler takip etmelidir.
yüksek voltaj (> lOOOV) olmak üzere sınıflandırılır. Miyokardiyal hasar olmadan yaygın kas hasarı ile
Akım bir yönde devamlı (doğru akım)(direct cur­ birlikte rabdomiyoliz sonucu kreatinin kinaz(CK­
rent, DC) veya alternatif(alternatif akım)(alterna­ MB) yükselebilir. İdrarda myoglobin ve total CPK
ting current, AC)olabilir. bakılmalıdır.
Elektrik yaralanmalarının ciddiyetini etkileyen Elektrokardiyogram (EKG) atriyal veya ventrikü­
faktörler miktar, süre, tip (DA veya AC), vücuttan ler aritmileri, bradiaritmileri, uzamış QT aralığını
geçen akımın yolu ve çevresel faktörlerdir ( örn: veya ST-T dalga bozukluklarını gösterebilir.
suya batma). Bilgisayarlı tomografi (BT) ile kafanın taranması
Dokudaki elektrik enerjisi yanıklara (giriş ve çıkış­ ciddi kafa yaralanmalarında, komada veya düzel­
ta), termal ısınmaya, flaş ve ark yanıklarına, künt meyen mental durum değişikliklerinde endike­
travmaya ve kas tetanisine sebep olabilir. dir.
BÖLÜM 128 , ELEKTRİK VE YILDIRIM YARALANMALAR! 447

ir;i:jııjfJ:jl Elektrik Komplikasyonları oksimetri, invaziv olmayan kan basıncı monitori­


zasyonu yapılmalı ve tercihen iki büyük İV damar
Kardiyovas­ Ani ölüm (ventriküler fıbrillasyon, asistol),
küler göğüs ağrısı, disritmi, ST-T segment yolu açılmalıdır.
değişiklikleri, dal bloğu, myokardiyal Ventriküler fibrilasyon, asistol veya ventriküler
hasar, myokard enfarktüsü (nadir), taşikardi standart Advanced Cardiac Life Support
hipotansiyon (volum deplesyonu), (ACLS) protokollerine göre tedavi edilmelidir. Di­
hipertansiyon (katekolamin salınımı)
ğer disritmiler genellikle geçicidir ve acil tedavi ge­
Nörolojik Bilinç değişiklikleri, ajitasyon, koma, rektirmez.
nöbetler, serebral ödem, hipoksik
ensefalopati, başağrısı, afazi, güçsüzlük, IV kristaloid sıvı başlangıçta bolus 20-40mL/kg bir
parapleji, quadripleji, spinal kord saatte verilmelidir. Sıvı ihtiyacı genellikle termal
disfonksiyonu (geç ortaya çıkabilir), yanık hastalarından fazladır.
periferik nöropati, kognitif bozukluk,
uykusuzluk, emosyonel labilite. Rabdomiyoliz, kompartman sendromu ve böbrek
yetmezlik açısından izle. Rabdomiyolizi idrar çıkışı
Kütanöz Elektrotermal temas yaralanmaları,
temassız ark ve "flaş" yaralanmaları,
2 ml/kg/saat'e ulaşana kadar hidrate et.
sekonder termal yanıklar (giysilerin Tetanoz profilaksisi yapılmalıdır. Profilaktik antibi­
alev alması, metallerin ısınması) yotikler başlangıçta geniş açık yaralar bulunmadık­
Vasküler Tromboz, koagülasyon nekrozu, ça gerekli değildir.
dissemine intravakuler koagulasyon, Nöbetler standart tedavilerle tedavi edilir.
gecikmiş damar rüptürü, anevrizma, Sistemik veya derin doku hasarına ait bulgular var­
kompartman sendromu
sa genel cerrahi konsultasyonu uygundur. Bu has­
Pulmoner Respiratuvar arrest (santral veya periferik, talara yara eksplorasyonu, debridmanı, fasyotomi
kas tetanisi), aspirasyon pnömonisi,
pulmoner ödem, pulmoner kontüzyon, ve uzun süreli bakım gerekebilir.
inhalasyon hasarı • Oral yaralanması olan çocuklar KBB uzmanı veya
Renal/meta­ Akut böbrek yetersizliği (heme pigmenti plastik cerrah tarafından değerlendirilmelidir.
bolik depolanması ve hipovolemiye bağlı), Tüm gebe hastalar fetal monitorizasyon ve servise
myoglobinüri, metabolik (laktik) asidoz, yatış için kadın doğum konsultasyonu yapılmalıdır.
hipokalemi, hipokalsemi, hiperglisemi Tablo-128-2'de hastaneye yatırma kriterleri özet­
Gastrointestinal Perforasyon, stres ülseri (Curling ülseri), lenmiştir. Maruziyet öyküsü veya yaralanma dere­
Gİ kanama, Gİ disfonksiyonu, otopside cesi belirsiz olan hastalar yatırılmalıdır.
rapor edilen ölümcül birçok neden
İzole ağız içi veya el yaralanması olan çocuklar genel­
Muskuler Myonekroz, kompartman sendromu likle taburcu edilebilir. Anne ve babaya gecikmiş labyal
İskelet Vertebrada kompresyon fraktürleri, uzun arter kanaması kontrolüne yönelik bilgi verilmelidir.
kemik fraktürleri, omuz dislokasyonu Ev voltajına (110-220) maruz kalan, normal EKG
(anterior ve posterior), skapula fraktürü
ve fizik muayene bulguları olan asemptomatik has­
Oftalmik Kornea yanıkları, gecikmiş katarakt, talar evlerine taburcu edilebilir.
intraoküler kanama veya tromboz,
üveit, retina dekolmanı, orbita fraktürü
İşitsel İşitme kaybı, çınlama, timpanik membran
perforayonu (nadir), gecikmiş mastoidit
veya menenjit TABLO 128-2 Elekrik Yaralanması
Oral yanıklar Gecikmiş labial arter kanaması, Olan Hastalar İçin Yatış
skar ve yüzde deformite, gecikmiş Endikasyonları
konuşma bozuklukları, mandibula/diş
gelişiminin engellenmesi Yüksek voltaje >600 V
Sistemik yaralanma semprtomları
Obstetrik Spontan abortus, fötal ölüm Kardiyovasküler: göğüs ağrısı, çarpıntı
Nörolojik: bilinç kaybı, konfüzyon, güçsüzlük, başağrısı,
parestezi
Respiratuvar: dispne
Gastrointestinal: karın ağrısı, kusma
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK Parmak veya ektremitede nörolojik ve vasküler yaralanma
bulguları varlığı
Havayolu sağla ve solunum ve dolaşımı stabilize et. Subkutan doku hasarı bulguları olan yanıklar
Spinal immobilizasyon olayın nasıl geliştiği bilin­ Disritmi veya anormal EKG bulguları
miyorsa veya potansiyel omurilik yaralanmaların­ İstismar, intihar amacı, bilinçli yaralanma süphesi veya kötü
sosyoekonomik durum
da yapılmalıdır. Gebelik
Yüksek akımda oksijen yüz maskesiyle verilmelidir. Yatışı gerektiren ek yaralanmalar
Hastalara devamlı kardiyak monitorizasyonu, pals Komorbid hastalıklar (kardiyak, rena!, nörolojik)
448 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

Elektrikli job, şok tabancası ve TASER (elektroşok TABLO 128-3 Yıldırım Çarpmasına Bağlı
cihazı)gibi elektronik kontrol cihazları elektrik Komplikasyonlar
uyarılarıyla istemsiz kas kasılması, nöromuskuler
SİSTEM INJURY
güçsüzlük ve/veya ağrıya neden olur. Ciddi yara­
lanma nadirdir ve kardiyak monitorizasyon gerekli Kardiyovasküler Disritmiler (asistole, venrtiküler
fıbrillasyon/taşikardi, prematür
değilidr. ventriküler kontraksiyonlar), EKG
değişiklikleri, myokard enfarktüsü
(nadir)
Y ILDIRIM YARALANMALARI
Nörolojik Erken veya geç, kalıcı veya geçici;
EPİDEMİYOLOJİ bilinç kaybı, konfüzyon, amnezi,
intrakraniyal kanama, hemipleji,
Birleşik Devletlerde her yıl yaklaşık 300 yıldırım amnezi, solunum merkezi paralizi,
serebral ödem, nörit, nöbetler,
yaralanması ve 100 ölüm bildirilmektedir.
parkinson benzeri sendromlar,
• Yaşayanların %75'inde belirgin morbidite ve kalı­ serebral enfarklar, myelopati, progresif
cı sekeller görülebilmesine rağmen elektrik yara­ musküler atrofı, progresif serebellar
lanmalarından farklı olarak yaygın doku hasarı ve sendrom, geçici paraliz, parestezi,
myelopati, otonomik disfonksiyon
böbrek yetmezliği nadirdir.
Sporlar özellikle su sporları ve ulaşım artmış yıldı­ Kütanoz Yanıklar (birinci-üçüncü derece), skar,
kontraktürler
rım yaralanma riskiyle ilişkilidir.
Oftalmik Katarak (sıklıkla gecikmiş), kornea!
kezyonlar, üveit, iridosiklit, vitreus
kanaması, makular dejenerasyon,
PATOFİZYOLOJİ optik atrofı, diplopi, korioretinit, retina
dekolmanı, hifema
Yıldırım tek yönlü oldukça yüksek voltajlı akımdır.
Yıldırım yaralanmaları direk çarpma, akımın baş­ Otolojik Timpanik membran ruptürü, geçici veya
kalıcı sağırlık, çınlama, ataksi, vertigo,
ka bir objeden geçerek, temas çarpma( objeyi tutan nistagmus.
kişi), toprak akımı(topraktan geçer ve ayakta duran
Renal Myoglobinüri, hemoglobinüri, böbrek
kişiye geçer) veya adım potansiyeli ( topraktan bir yetersizliği (nadir)
bacağa geçip diğer bacaktan aşağı iner) ile olabilir.
Obstetrik Fötal ölüm, plasenta abrupsiyonu
Diğer Sekonder künt travma, kompartman
sendromu, dissemine intravasküler
KLİNİK ÖZELLİKLER koagülasyon
Yıldırım yaralanmaları çarpmanın koşullarına bağ­
lı olarak minor yaralanmadan kardiyak veya solu­ Pupiller dilatasyon veya anizokori gelişebilir, prog­
num arrestine kadar değişen şiddette olabilir. nostik değeri yoktur.
Minör yaralanmalar içinde konfüzyon, amnezi, Timpanik zarın yırtılması veya eğrelti otu benzeri
eritematöz deri belirtileri potansiyel yıldırım yara­
kısa süreli hafıza problemleri, baş ağrısı, kas ağrısı,
lanması yönünden uyarıcı olmalıdır.
parestezi, timpanik zar hasarı ve geçici görme veya
İnme veya intrakraniyal kanama, nöbet bozukluğu
duyma problemleri olabilir. ve serebral, spinal kor veya diğer nöroljik travmalar
Minör yıldırım yaralanması olan hastaların çoğun­ ayırıcı tanıda bulunur.
da kademeli iyileşme ve az miktarda uzun süreli
sekeller görülür.
Ciltte yumuşama veya eğrelti otu şeklinde ciltte ya­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
nık yıldırım çarpması için tam koydurucudur. Uzamış solunum arrestinden sonra sağkalım bildi­
• Yıldırım yaralanmaları ile ilişkili komplikasyonlar rildiği için agresif resüsitasyon uygulanması endi­
Tablo 128-3'de özetlenmiştir. kedir.
Solunum arresti kardiyak arrest takip edebilir ve
yeterli ventilasyon dolaşım geri dönene kadar hi­
poksik hasarı önleyebilir.
TANI VE AYIRICI TANI
Spinal immobilizasyon bilinmeyen olaylarda veya po­
Yıldırım çarpmasının tanısı hikayeye dayamr ve bi­ tansiyel omurilik yaralanmalarında kullanılmalıdır.
linci kapalı veya arrest olarak uygun hava durumu Devamlı kardiyak monitorizasyon, pals oksimetri,
koşullarında dışarıda bulunan hastalarda düşünül­ invaziv olmayan kan basıncı takibi ve en az bir tane
melidir. İV damar yolu kullamlmalıdır.
BÖLÜM 129 ·KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESİ 449
Hipotansiyon beklenmeyen bir durumdur ve kana­ 300 dakika iken, %100 oksijenle 85 dakikaya düşer.
ma yönünden araştırma yapılmalıdır. COHb'nin yarı ömrü metilen kloridle daha uzun­
Yüksek akımlı oksijen yüz maskesiyle verilmelidir. dur ve 13 saate yaklaşır.
Ventriküler taşikardi veya fibrilasyon ve asistol COHb oksijen taşıyamaz ve kalan oksihemoglo­
standart ACSL protokolleriyle tedavi edilmelidir. bin için oksijen disosiasyon eğrisini sola kaydırır,
Sıvı resusitasyonu genellikle gereksizdir. hücrelere oksijen bırakılmasının azalmasına ne­
Tetanoz profilaksisi yapılmalıdır. den olur. CO'in %10-15'i plazmada çözünür. Hem
Nöbetler standart tedaviler uygulanmalıdır. myoglobin hemde sitokrom oksidazı bağlayarak
Orta veya ciddi yaralanmalar yoğun bakıma kabul kalp ve beyinde hücresel solunuma engel olur. CO
edilmeli ve uygun konsültasyonlar yapılmalıdır. ayrıca nitrik oksit salınımına yol çarak endotelyal
• Minör yaralanması olan çoğu hasta kardiyak ve nö­ fonksiyon bozukluğuna ve indirek vazodilatasyona
rolojik durumun yakın takibi için kabul edilir. neden olur.
• Tüm gebe hastalar yatırılmalı ve fetal monitorizas­ • CO'in gecikmiş etkileri arasında iskemik -reper­
yon yapılmalıdır. füzyon hasarıyla birlikte özellikle bazal ganglionda
nöral hücre kaybına yol açan enflamatuvar kaska­
dın nötrofil göçüyle başlaması bulunur.

KLİNİK ÖZELLİKLER
• CO'in klinik özellikleri değişkendir fakat sıklıkla
nörolojik ve kardiyovasküler sistemlerdeki hipok­
sik etkilerle ilişkilidir (Tablo-129-1). Semptomlar
129 KARBON MONOKSİT baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma gibi grip
ZEHİRLENMESİ benzeri semptomlardan komaya kadar değişiklik
Christian A. Tomaszewski gösterir. Yaşlı hastalarda senkop veya kardiyak is­
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, kemi olabilir.
Fulya Karaca • Gaz ısıtıcı maruziyeti veya duman inhalasyon öy­
küsü bulunanlarda veya değişmiş mental durumu,
asidozu veya koma görülen çok sayıda hastanın
EPİDEMİYOLOJİ bulunduğu durumlarda CO zehirlenme olasılığı
yönünden dikkatli olunmalıdır.
• Karbon monoksit (CO) muhtemelen hem isteyerek • Fizik muayenede taşikardi, taşipne veya hipotan­
hem de sonbahar ve kış aylarında kazayla gerçekle­
siyon bulunabilir. CO zehirlenmesini düşündüren
şen ölümcül zehirlenmelerin en sık nedenidir. baş ağrısı dışındaki nörolojik bulgular konfüzyon,
• CO'in potansiyel kaynakları tam olarak yanmamış
irritabilite, nöbetler, foka! nörolojik bozukluklar
gazyağı, gaz ocakları, odun yanan sobalar, kömür veya komadır. Yaşayan hastalarda karakteristik ki­
ızgaralar, jeneratörler ve otomobillerdir. Yetersiz raz kırmızısı dudak nadiren görülür.
havalandırmanın olduğu benzin veya doğal gazla
çalışan makineler ortamda yüksek miktarda CO'e
neden olur. TABLO 129-1 Akut Karbon Monoksit
• Karbon monoksit duman inhalasyonuna bağlı ola­ Zehirlenmesinin Semptom ve
rak yangın ölümlerine yol açar. Bulguları
• Metilen klorid karaciğerde metabolize olması sebe­ Başağrısı
biyle maruziyetten 8 saat sonrasına kadar gecikmiş Görme bozuklukları
karboksihemoglobin (COHb) yükselmesine neden Kusma
olabilir. Konfüzyon
Ataksi
PATOFİZYOLOJİ Dispne/takipne
Nöbet
CO kokusuz, renksiz bir gazdır. Ortam seviyesi ge­
EKG değişil<lil<leri/disritmiler
nellikle 1O ppm'dir.
Senkop
CO'nun 8 saatlik vardiyada izin verilen düzeyi orta­
Retina kanaması
lama 50 ppm'dir. Zehirlenme genellikle 100 ppm'de
görülür. Göğüs ağrısı
• CO'nun hemoglobine afinitesi oksijenden 200 kat Büllöz cilt lezyonları
fazladır. COHb'nin yarı ömrü oda havasında 250- Foka! nörolojik defısit
450 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

• Belirgin akut veya kronik zehirlenme olan has­ TABLO 129-2 Hiperbarik Oksijen Tedavisi
talarda hafıza kaybı ve konsantrasyon bozukluğu İçin Yaygın Kullanılan Sevk
gibi uzun süreli nöropsikiyatrik problemler geli­ Endikasyonları
şebilir.
Senkop
Konfuzyon/mental durum değişikliği
• TANI VE AYIRICI TANI Nöbet
Karbon monoksit zehirlenmesinde venöz veya ar­ Koma
teryal kan örneğinde Co-oksimetride COHb ölçü­ Foka! nörolojik defisit
mü en güvenilir testtir. Acil serviste yatak başı pals Karboksi hemoglobin düzeyi> %15 olan gebelik
oksimetri ile CO görüntülemesi halen araştırıl­ Kan düzeyi >%25
maktadır. Akut miyokardial iskemi varlığı
COHb düzeyleri maruziyeti doğrulasa da semp­
tomlar veya prognozla korele değildir. CO zehir­
lenmesi genellikle COHb düzeyleri ölçümüyle sap­
tanır. Normal COHb seviyeleri %1 <lir fakat sigara
ve çocuklarda aynıdır (Tablo 129-2). Hamilelerde
içenlerde %10 ve içemeyenlerde %3 kadar yüksek
HBO başlatılması için eşik COHb değeri, fetüse yö­
olabilir. Daha yüksek düzeyler CO maruziyetini
nelik endişeler nedeniyle daha düşüktür. Bir hiper­
düşündürür.
Standart pals oksimetri artan COHb varlığında barik uzmanma danışılmalıdır.
oksijen saturasyon okumaları yapay olarak yüksek Hastalar için, HBO tedavisi için transport yapma­
olacağından güvenilir değildir. dan önce güvenli bir havayolu ve stabil bir hemo­
Semptomatik hastalarda ek lab anormallikleri art­ dinami sağlanmalıdır. Çünkü ulaşım ve merkezin
mış anyon gap bulunan metabolik asidoz, kreatinin imkanları kısıtlı olabilir.
fosfokinaz veya laktatdır. İkincisi duman soluyan HBO tedavisi gerektirmeyen semptomatik hastalar
hastalarda birlikte siyanid zehirlenmesinin göster­ oksijen ile tedavi edilirken yaklaşık 4 saat gözlene­
gesi olabilir. bilir (Tablo 129-3).
Kardiyak toksisite artmış troponin düzeyleri veya Eğer semptomlar gerilerse ve nörolojik muayene
EKG'de iskemi bulgarıyla açığa çıkabilir. normalse karbon monoksit kaynağının olmadığı
Radyolojik görüntüleme alternatif tanıları araştır­ eve taburcu edilebilirler.
mak için yaralıdır. Erken beyin BT sensitif değildir
fakat ciddi zehirlenmesi olan hastalarda globus pal­
lidustaki lezyonları gösterebilir.
TABLO 129-3 Taburculuk Kriterleri
CO zehirlenmesinin ayırıcı tanısı semptomların
spesifik olmayan doğası nedeniyle geniştir ve grip SEMPTOMLARIN TABURCULUK/
benzeri hastalık, gastroenterit, diğer toksinlere ma­ CİDDİYETİ SEVK YORUMLAR
ruziyet ve mental durumda değişikliklere neden Minimal semptom Ev Güvenlik
olan infeksiyöz nedenleri içerir. Zehirlenme son­ veya semptom Koşullarının
rası kardiyovasküler etkiler eşlik eden miyokard olmaması Belirlenmesi
infarktüsü gösterebilir. Başağrısı Semptomlar Acil serviste %100
Kusma geriledikten oksijen uygula
sonra ev 4 saat izlem
ACİL SERVİS BAKIMI VE Artmış CO düzeyi Güvenlik sınırları­
TABURCULUK nın değerlendir-
limesi
Hastayı maruziyet kaynağından uzaklaştırmalı ve
Ataksi, nöbet, Hastaneye yatış %100 oksijen
havayolu, solunum ve dolaşım sağlanmalı. senkop, göğüs Hiperbarik uygula
CO intoksikasyonu düşünülen hastalarda tedavi­ ağrısı, foka! uzmanına Hiperbarik oksijen
ye yüksek konsantrasyonda oksijen ile başlanmalı nörolojik defısit, danış tedavisi düşü­
(örn: %100 oksijen rezervuarlı maske ile verilmeli) dispne, EKG nülüyorsa CO
ve hasta asemptomatik oluncaya kadar tedaviye de­ değişiklikleri düzeyleri, yaş ve
gebeliği de kap­
vam edilmeli. Vital bulguları, kalp hızı ve ritmini sayan ko-morbid
izleyebilmek için hasta sürekli olarak monitorize durumlar ve has­
edilmeli. Ciddi zehirlenmesi olan hastalara iV da­ tanın stabilitesi
mar yolu açılmalıdır. göz önünde
Ciddi zehirlenme görülen hastalar için kullanılan bulundurulma­
lıdır
hiperbarik oksijen tedavisi (HBO) kılavuzu erişkin
BÖLÜM 130 • MANTAR VE BİTKİ ZEHİRLENMELERİ 451
130 MANTAR VE BİTKİ TABLO 130-1 Çok Zehirli Bitkilerin
ZEHİRLENMELERİ Yenilmesine Bağlı Semptomlar
B. Zane Horowitz ve Tedavi
Çeviri: Mehmet Ali Karaca, SEMPTOMLARIN TABURCULUK/
Fulya Karaca CİDDİYETİ SEVK YORUMLAR
Castor bean Geç gelişen Tüm barsak
(Hint fasulyesi) gastroenterit, irrigasyonu
(Ricinus deliryum, Destekleyici tedavi
• EPİDEMİYOLOJİ communis) nöbetler,
koma,ölüm
Bitkiler sıklıkla tüketilmekte ve bitkiye bağlı ma­ Coyotillo Asendan paraliz Destekleyici tedavi
ruziyetlerin %70-BO'i genç çocuklarda olmaktadır. (Karwinskia
Ölümler oldukça nadirdir. humboldtiana)
Mantar tüketimine bağlı zehirlenmeler yılda Yüksük otu Bulantı, kusma, Aktif kömürle Gİ
8000dir ve S'den azı ölüme neden olur. (Digitalis ishal, karın dekontaminas­
purpurea) ağrısı, yonu
Birleşmiş Devletlerde Amanita türleri mantara konfüzyon, Potasyum düzeyi
bağlı ölümlerin %95'inden sorumludur. kardiyak takibi
disritmiler Antidisritmikler
Disritmiler için di­
PATOFİZYOLOJİ goksin-spesifık
Fab antikor
Bitki ve mantarlarda bulunan toksinler hafif gast­ Jequirity fasulyesi Geç gelişen Tüm barsak irri­
rointestinal (Gİ) semptomlardan organ yetmezliği (Abrus gastroenterit, gasyonu
precatorius) deliryum, Destekleyici tedavi
ve ölüme neden olan etkilere yol açabilir.
nöbet, koma,
Psilosibin ve psilosin içeren mantar toksinlerinin ölüm
lysergic asit dietilamid (LSD)etkilerine benzer nö­ Zakkum (Nerium Bulantı, kusma, Aktif kömürle Gİ
raktif kimyasallar içerir, halsinojenik etkiler üretir oleander) ishal, karın dekontaminas­
ve genellikle zihinde değişikliklere neden olan etki­ ağrısı, yonu
leri nedeniyle istenerek tüketilir. kon füzyon, Potasyum düzeyi
kardiyak takibi
Monometil hidrazine parçalanan gyromitrin içeren disritmi Antidisritmikler
mantarlar nöbetlere neden olabilir. Vitamin B6 olu­ Disritmiler için di­
şumundan sorumlu olan piridoksal fosfat enzimini goksin-spesifik
inhibe eder. Vitamin B6 olmadan SSS nörotransmi­ Fab antikor
teri GABA oluşmaz ve dirençli nöbetler görülür. Baldıran otu Taşikardi, Aktif kömürle Gİ
(Conium tremor, dekontaminas­
Amanita phalloides barsaklardan iyi emilen, karaci­ maculatum) terleme, yonu
ğere aktif taşınan ve enterohepatik dolaşıma giren midriyazis,kas Destekleyici tedavi
amanitin içerir. Amanitin hepatositlere bağlanarak güçsüzlüğü,
mesenger RNA oluşumunu engeller ve gecikmiş nöbet,
möromuskuler
karaciğer yetmezliğine neden olur. blokaj
Coprinus atramentarius (mürekkep kap) mantarla­ Su baldıran Bulantı, kusma, Gİ dekontaminas­
rı karaciğerde aminosiklopropronalole dönştürü­ otu (Cicuta karın ağrısı, yonu
len coprine aminoasidi içerir. Bu bileşik Antabuse maculata) deliryum, Destekleyici tedavi
(disulfiram) reaksiyonu mekanizmasına özdeş bi­ nöbet,ölüm
çimde aldehid dehidrogenezi inhibe ederek, alko­ Porsuk ağacı Sık: bulantı, Aktif kömürle Gİ
( Taxus species) kusma,kann dekontaminas­
lün yıkılmasını önler. ağrısı yonu
Hint fasulyesinde bulunan potent bir toxalbumin Nadir: nöbet, Ttim barsak irri­
olan ricinin birçok organ sisteminde sitotoksik et­ kardiyak gasyonu
kileri bulunur. disritmi,koma Destekleyici tedavi
Şeftali, kayısı, armut, yaban elması çekirdeğinde ve
ortancada bulunan amigdalin hidrosiyanik aside
KLİNİK ÖZELLİKLER
metabolize olarak eğer çekirdekler ezildiyse ve ye­ • Su baldıranında bulunan cicutoksini şiddetli Gİ
terli miktarda tüketildiğinde siyanür zehirlenmesi­ semptomları takiben deliryum, nöbet ve ölüme ne­
ne yol açabilir. den olur.
Yüksükotunda, zakkum ve inci çiçeğinde kardiyo­ Abrus (tespih bezelye), Capsicum (süs biberi), Def­
jenik glikozidler bulunur (Tablo 130-1). ne, Dieffenbachia, ormangülü (Rhododendron)
452 KISIM 13 • ÇEVRESEL ACiLLER

yenmesinden sonra orafarinkste direk irritasyon ve Amantia türü mantarların yenmesi 6-48 sonra baş­
kimyasal yanıklar bildirilmiştir. layan gecikmiş Gi semptomlara neden olur. Maru­
Hipotansiyon, disritmi ve iletim bozuklukları gibi ziyetten 1 -3 gün sonra karaciğer yetmezliği gelişir.
kardiyovasküler semptomlar akonitin, inci çiçeği Cortinarius orellanus ve Amanita smithiana man­
(Convallaria), porsuk ağacı (Taxus), orman gülü tarları nefrotoksik bileşikler içerir ve geç başlangıç­
(Rhododendron) ve zakkum yenmesinden sonra lı böbrek yetmezliğiyle sonuçlanır.
bildirilmiştir. Coprine içeren mantarların alkol alımından sonra
Şeytanelması, banotu ve köpek üzümü( nightshade tüketilmesi disülfiram benzeri reaksiyonlara neden
berry) akut antikolinerjik krizlere neden olan atro­ olur.
pin benzeri alkoloidler içerir. Yüzde ateş basması, bulantı ve kusma, terlemede
Toxicodendron türlerinde (zehirli sarmaşık, meşe artış, çarpıntı, hipotansiyon ve güçsüzlük tüketil­
ağacı ve sumak) bulunan urushiol sensitize kişiler­ mesinden 2-72 saat sonra görülebilir.
de kontakt dermatite neden alır. İbotenik asit ve muscimol içeren mantarlar erken
Conium, baldıran otu ve gyromitrin içeren mantar­ başlangıçlı uyarıcı nörolojik semptomlara ve taki­
ların yenmesinden sonra nöbetler görülebilir. ben sedasyona neden olur.

TABLO 130-2 Mantarlar: Semptomlar, Toksisite ve Tedavi

SEMPTOMLAR MANTARLAR TOKSİSİTE TEDAVİ


Gastrointestinal
semptomlar
Başlangıç < 2 saat Chlorophyllum molybdites Bulantı, kusma, ishal İV hidrasyon
Omphalotus i/ludens (nadiren kanlı) Antiemetik
Cantharellus cibarius
Amanita Smithiana
İV hidrasyon, elektrolit, glukoz,
Başlangıç 6-24 saat Gecikmiş böbrek yetersizliği Başlangıçta: bulantı,
A manita phalloides, kusma, ishal koagülasyon, karaciğer ve böbrek
Amanita verna, Amanita 2. gün: AST, ALT yükselir fonksiyonlarının yakın takibi
virosa 3.gün: Karaciğer yetmezliği, Amanita ve Lepiota için:
Le piota sp. koagülopati Asetilsistein, yükleme 140 miligram/kg,
(Gecikmiş karaciğer Böbrek yetersizliği PO/NG
yetmezliği) Hemoliz Penisilin G 300,000 1 000 000 unite/kg/
Gyromitra esculenta: Yukarıdakiler+ baş ağrısı, gün İV
(Geç başlangıçlı nöbetler) tremor Silimarin 5 milligram/kg IV 1 saatte,
Ataksi, nöbetler
sonra 20 miligram/kg/gün İV
milligrams/kilogram
Gyromitra için: nöbetleri benzodiazepin
VE
Pridoksin 5 mg İV ile tedavi et
Muskarinik (SLUDGE) Inocybe sp. Sekresyon, gözyaşı, ishal, Destek tedavi, Atropin O.Ol miligram/kg
sendrom Clitocybe sp. sindirim güç.lüğü, kusma İV, ciddi sekresyonda dozlar tekrarla­
Başlangıç <30 dakika nabilir
SSS uyarılması Amanita muscaria İntoksikasyon, baş dön­ Destek tedavisi, erişkinlerde gerekli
Başlangıç <30 dakika Amanita pantherina mesi, ataksi, görme durumlarda
Amanita gemmata bozuklukları, nöbetler, Diazepam 2-5 mg İV tedavi ile sedasyon
taşikardi, hipertansiyon,
sıcak kuru cilt, ağız
kuruluğu, midriyazis
(antikolinerjik etkiler)
Halusinasyonlar Paneolus Görsel halüsinasyonlar, Destek tedavisi, erişkinlerde
Başlangıç <30 dakika Psilocybe sp. ataksi Diazepam 2-5 mg İV ile sedasyon
Gymnopillus spectabilis
Disulfıram Coprinus atramentarius Baş ağrısı, kızarıklık, taşi­ Destekleyici İV tedavi
Başlangıç mantar Clitocybe c/avipes kardi, hiperventilasyon,
sonrası 2- 72 saat, çarpıntı
alkol sonrası < 30
dakika
BÖLÜM 130 • MANTAR VE BİTKİ ZEHİRLENMELERİ 453
Muskarin içeren Inocybe ve Clitocybe türleri • Amanitin içeren mantar zehirlenmelirinde çelişki­
SLUDGE sendromu (salivasyon, lakrimasyon, üri­ ler olsa da en iyi tedavi seçenekleri günde 4 kez 1
nasyon, defakasyon, gastrointestinal hipermobilite gr PO silimarin, 5 mg/kg 1 saatte IV silibinin ve
ve emezis)ile karakterize erken başlangıçlı koliner­ takiben 20 miligram/kg/gün sabit infüzyonu içerir.
jik etkilere neden olur. • 0.3- 1 milyon ünite/kg/gün penisilin G gibi yüksek
dozda penisilin tedavisi amatoksin zehirlenmele­
TANI VE AYIRICI TANI rinde önerilmektedir; karaciğere amatoksin alımını
engeller.
Klinik olarak bitki ve mantar zehirlenmesi öyküye • İntravenöz N-asetilsistein sıklıkla amanitin toksin
ve mikolog veya botanikçi tarafından teyit edilme- zehirlenmelerinde asetominofen zehirlenmelerine
siyle konur. benzer dozlarda kullanılır.
.
• Mantar zehirlenmesinde erken GI zehirlenmesi • Hepatik ensefalopati, hepatorenal sendrom ve ko­
(tüketilmesinden 1-2 saat sonra) genellikle benign agulaopatiye hızlı ilerleme karaciğer nakli için işa­
gidişatı gösterir. retlerdir. Mantar zehirlenmeleri seyrinde karaciğer
.
Mantar zehirlenmesinde gecikmiş GI toksisite (6 nakil merkezine ve ICU bakım merkezine nakli dü­
saatten sonra) karaciğer yetmezliği, böbrek yet­ şünülmelidir.
mezliği ve hatta ölüme neden olabilen daha toksik • Yüksek doz piridoksin, İV 25 miligram/kg dozun­
durum gelişebileceğini gösterir (Tablo- 130-2). da gynomitrinle ilişkili nörolojik semptomlar ve
• Fizik muayene kolinerjik, antikolinerjik veya sem­ nöbetlerde tavsiye edilir.
patik sinir sistemi uyarılmasının kanıtlarının araş­ • Renal yetmezlik tedavisinde sıvı ve elektrolitlerin
tırılmasını içermelidir. yerine konması ve hemodiyaliz ana dayanak nok­
• Eğer geç başlangıçlı Gİ semptomlar sitotoksik talandır.
mantar zehirlenmesini akla getiriyorsa elektrolitler, • Amanitin, gyromitin veya orelanineile potansi­
kan üre nitrojeni, kreatinin, karaciğer enzimleri ve yel zehirlenmeleri veya tedaviye cevap vermeyen
koagulasyon çalışmaları yapılmalıdır. semptolan olanlar hastaneye yatırılmalı 48 saat
• Karditotoksik bitkilerin yenmesi EKG monitori­ gözlenmelidir. Asemptomatik olan tüm diğer has­
zasyonunu ve seri potasyum düzeyi ölçümlerini talar 6-8 saatlik tedavi ve gözlemden sonra taburcu
içerir. edilebilirler.
• Şiddetli muskorinik semptomları olan hastalara at­
• ACİL SERVİS BAKIMI VE ropin verilebilir.
TABURCULUK • Kardiyojenik glikozid içeren bitkilere bağlı kalp
bloğunda ve disritmilerde digoksin spesifik Fab an­
• Bitki ve mantar zehirlenmelerinin başlangıç teda­ tikorları kullanılabilir.
visi destekleyicidir, öncelik havayolu sağlanması, • Jimson otu yenmesine bağlı antikolinerjik delir­
ventilasyon, sıvı resüsitasyonu ve nöbet kontrolüne yum fızostigmin ile tedavi edilebilir.
verilir.
• Aktif kömür yüksek düzeyde toksik bitki ve mantar
ın yenmesinden 1-2 saat içinde başvurduğunda ve­
rilir.
ı Kısım 14
ENDOKRİN ACİLLERİ

DİYABETİK ACiLLER • Ayırıcı tanı nonspesifik belirtiler nedeniyle olduk­


131 Michael P. Kefer ça geniştir. Öncelikli olarak nörolojik, psikiyatrik
veya kardiyovasküler durumlar gibi yanlış tanılar
Çeviri: Elif Öztürk
alabilir (Tablo 131-1).

• HİPOGLİSEMİ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• Hafif olgularda glukoz oral olarak verilir.
• İleri vakalar ise intravenöz (iV) 50 mL ile tedavi
EPİDEMOİYOLOJİ
edilir.
• Diyabetes mellitus, alkolizm, sepsis, adrenal yet­ • Kan glukoz düzeyini 100 miligram/dL'm üzerinde
mezlik veya maknütrisyon tanılı hastaların hipog­ tutmak için %10 dekstroz solüsyonun sürekli in­
lisemi riski vardır. füzyonu gerekebilir.
• Hipoglisemi en sık insülin veya sülfanilüre (klorp­ • IV yolun sağlanamadığı durumlarda 1 miligram
ropamid, gluburid, glipizid) ilaç tedavisi kullanan intramusküler (iM) veya subkutan (SC) glukagon
diyabet hastalarında görülür. Glinidler (repaglinid, verilir.
nateglinid) ile daha nadir görülür ve alfa glukozi­ • Sülfanilüreler refrakter hipoglisemiye neden olabi­
doz inhibitörleri (akroboz, miglitol), glitazonlar lir, SC 50-100 microgram oktreotide yanıt verebilir.
(rosiglitazon, pioglitazone) ve biguanid, metformin 6 saatte bir doz tekrarlanan dozlar veya 125 mic­
ile monoterapide ise görülmez. rogram/saatten sürekli infüzyon gerekebilir.
• Rebound hipoglisemi için 30 dakikada bir kan glu­
PAT OFİZYOLOJİ kozu takibi yapılır.
• Taburculuk kararı için dikkat edilmesi gereken
• Glukoz beynin esas enerji kaynağıdır. Ciddi hipog­ noktalar hastanm tedaviye yamtı, hipogliseminin
lisemi beyin hasarı ya da ölüme neden olabilir. etyolojisi, eşlik eden komorbid durumlar ve sosyal
• Kan glukozu insi.ilin ve adrenalin, glukoagon, kor­ durumudur.
tizol ve büyüme hormonu gibi kontra-regülatör
hormonların arasındaki dengeye bağlıdır. Göreceli
veya tamamen artan insi.ilin, glukoz üretiminde ve
kullanımında azalmayla sonuçlanır.

KLİNİK BULGULAR
• Hipogliseminin tipik belirtileri terleme, halsizlik,
iJ;i:JkıiFIIM Hipoglisemi Ayırıcı Tanıları

anksiyete, bulantı, baş dönmesi, konfüzyon, görme


svo
Geçici iskemik atak (TİA)
bulanıklığı, baş ağrısı ve letarjiyi içerir.
• Tipik bulguları diyaforezis, taşikardi ve bilinç du­ Nöbet
Kafa travması
rumu değişikliği veya tremordan foka] nörolojik
defisit veya nöbete kadar ve hemen hemen her tür­ Narkolepsi

lü nörolojik bulguyu içerir. Multiple sklerozis


Psikozlar
Semptomamitetik ilaç kullanımı
TANI VE AYIRICI TANI Histeri
• Değişmiş uyku paternleri veya kabuslar
Tanı düşük kan glukoz düzeyi ve bununla ilişkili
Depresyon
tedaviyle düzelen klinik özelliklere dayanır.
454
BÖLÜM 131 • DİYABETİK ACiLLER 455
TABLO 131-2 Taburculuk/ Hastaneye yatış PATOFİZYOLOJİ
Önerileri DKA göreceli insi.ilin eksikliği ve karşıt-düzenleyici
Tip 2 DM hastaları için yatış aşağıdaki durumlarda gereklidir: hormon artışına bağlı gerçekleşen ve hücresel aç­
Hayatı tehdit eden metabolik dekompanzasyon (diyabetik keto­ lıkla sonuçlanan bir durumdur.
asidoz veya hiperglisemik hiperosmolar nonketotik durum) İnsülin karaciğer üzerinde glukoz deposu olarak
Ciddi kronik diyabet komplikasyonları, akut komorbiditeler glukojen sentezini uyarırken, yağ doku üzerinde
veya yetersiz sosyal durum triglserid depolanmasını uyarır ve iskelet kasında
Ciddi volüm açığı veya uygun müdehaleye yanıtsızlığın eşlik protein sentezini uyarır.
ettiği hiperglisemi (>400 mg/dL)
Serum glukoz düzeyleri yüksek olsa da, insülin
Hipogliseminin düzeltilmesi ile hızla düzelmeyen nöroglu­
kopenik hipoglisemi (bilinç düeyi değişiklikleri, davranış
yokluğunda hücreler glukozu enerji kaynağı olarak
değişiklikleri, koma, nöbet) kullanamazlar.
Uzun etkili oral hipoglisemik ajanlar sonucu oluşan hipoglisemi Karşıt düzenleyici hormonlar, adrenalin, glukagon,
Kontrolsüz diyabet hastalarında nedeni tam biliruneyen ateş kortizol ve büyüme hormonu insüline zıt etki eder.
olması Glukojenoliz glukoz depolarını yıkar. Proteoliz ve
lipoliz sırayla amino asitler ve gliserolun kana sa­
lınması ve glukoneogenez ile daha fazla glukoz sen­
tezi için kullanılır.
İnsülin etkilerine bağlı hipoglisemi görülen diya­ Serbest yağ asitleri karaciğerde keton cisimlerine
bet hastalarının çoğu tedaviye hızlı yanıt veririr. (�-hidroksibütrat, asetoasetat ve aseton) metobo­
Bu hastalar ağızdan karbonhidrat alımına devam lize olur. Yine de bu maddelerin de insülin yoklu­
edilmesi ve parmaktan kan şekerinin yakın takibi ğunda hücrelerce enerji kaynağı olarak kullanılma­
yapılması önerlileri ile taburcu edilebilir. sı mümkün değildir.
• Yatış kriterleri Tablo 131-2 de verilmiştir. Hiperglisemi, volüm açığı ve elektrolit kaybı ile so­
nuçlanan osmotik dirüreze neden olur.
DİYABETİK KETOASİDOZ Ketonemi, yüksek anyon gapli metabolik asidoza
neden olur ve bu da myokardiyal depresyon, vazo­
EPİDEMİYOLOJİ dilatasyon ve kompanzatuar hiperpne (Kusssmaul
solunumu) ile sonuçlanabilir.
Diyabetik ketoasidoz (DKA) daha fazla olarak in­
sülin bağımlı tip 1 diyabet hastalarında görülürken
insülin bağımlı olmayan tip 2 diyabet hastalarında KLİNİK ÖZELLİKLER
da görülebilir. • Klinik bulgular direk olarak metabolik bozuklukla­
Tablo 131-3 de önemli DKA nedenleri sıralanmış­ ra bağlı görülür.
tır. Dehidratasyon, hipotansion ve taşıkardi osmotik
diürez sonucu oluşur.
• Ketonemi myokardiyal depresyon, vazodilatasyon
ve kompanzatuar Kusssmaul solunumuna neden
TABLO 131-3 Diyabetik Ketoasidozun
olabilir. Bulantı, kusma, karın ağrısı en yaygın
Önemli Nedenleri semptomlardır.
Günlük insülin enjeksiyonlarının azaltılması veya atlanması • Akciğerler tarafından aseton atılımı karakteristik
İnsülin pompa kateterinde tıkanma / yerinden çıkına nefeste meyve /aseton kokusuna neden olur.
Enfeksiyon Uygunsuz normotermi görülebilir, bu yüzden ateş
Gebelik eşlik etmese de enfeksiyon varlığı akılda bulundu­
Hipertiroidzm rulmalıdır.
Madde bağımlılığı (kokain)
İlaçlar: steroid, tiazid, antipsikotikler, semppatomimetikler TANI VE AYIRICI TANI
Kalp hastalıkları
Serevrovasküler olay DKA tanısı klinik prezentasyon ve laboratuar değer­
GIS kanaması lerine dayanır: Serum glukozu>250 mg/dL, serum
Myokardiyal enfarktüs
bikarbonat <15 mEq/L, pH <7.3 ve ciddi ketonemi.
Pulmoner embolizm
�-hidroksibütrat asetoasitatın indirgenmiş for­
Pankreatit
mudur. DKA'da, asetoasetatın �-hidroksibütrat'a
indirgenmesi tercih edilir. Bunun sonucu olarak
Major travma
ileri olgularda asetoasetat düzeyleri düşük olup
Cerrahi
�-hidroksibütrat düzeyleri yüksektir.
456 KISIM 14 • ENDOKRİN ACİLLERİ

• Serum veya idrar ketonlannı saptamada nitropuri­ alkoliz, aşırı sodyum yüklenmesi ) göz önünde bu­
sid testi kullanılırsa yanlış düşük veya negatif sonuç lundurulmalıdır. Ciddi asidoz (pH <6.9) tedavisin­
verebilir çünkü bu test �-hidroksibütratı saptama­ de faydalı olabilir. Ciddi hiperkalemiyi düzelteme­
za, sadece asetoasetatı saptar. de endikedir.
Sodyum, klor, kalsiyum, fosfor ve magneziyum dü­ İyileşme gözlenene kadar serum glukozu, anyon
zeyleri ozmotik diürez nedeniyle düşük olabilir. gap, potasyum ve bikarbonat düzeyleri saatlik takip
Psödohiponatremi sıktır: Glukoz düzeyinde her edilmelidir.
100 mg/drlık yükselmeye karşılık sodyumda 1.6 • Nitropirusid testi ile keton takibi yaparken, iyi­
mEq/L düşüş olur. leşme sırasında saptanamayan �-hidroksibütratın
• Serum potasyum düzeyi düşük (ozmotik diürez ve asetoasetata geri dönüşmesi nedeniyle keton düze­
kusmaya bağlı), normal veya yüksek (asidoz nede­ yinde paradoksal bir artış olacağı akılda bulundu­
niyle hücrelerden potasyum salınımına bağlı) ola­ rulmalıdır.
bilir. Normal veya düşük potasyum düzeyi olan asi­ • Serbral ödem bir tedavi komplikasyonudur ve ge­
dotik hastalar toplam vücut potasyumunda anlamlı nellikle çocuklarda oluşur. Genellikle tedavinin 4
bir azalmaya sahiptir. ila 12. saatleri arasında ve nörolojik durumda bo­
• Serum pH, glukoz, elektrolitler ve kan üre azotu, zulma ile ortaya çıkar. Bilgisayarlı tomografi ile tanı
kreatinin, fosfor, magnezyum, tam kan sayımı, doğrulanmadan önce 1 g/kg mannitol verilir.
idrar testi, gerekirse gebelik testi gibi labaratuar Serbral ödem sodyum, glukoz ve hipovoleminin
tetkikleri elektrokardiyogram ve akciğer grafisi hızlı düzeltilmesi ile ilişkilidir.
DKA'un ciddiyeti ve altta yatan nedenlerin araştı­
rılması için istenmelidir. Serum pH sına bakılırken
ven öz pH'nın da arteriyel pH ile korelasyon göster­ HİPEROZMOLAR HİPERGLİSEMİK
diği ve arteriyel ponksiyon riskinin olmaması ne­ DURUM
deniyle venöz pH bakılabileceği akılda tutulmalı­
dır. EPİDEMİYOLOJİ
• Ayırıcı tanı diğer anyon gap'li metabolik asidoz ne­
• Hiperozmolar hiperglisemik durum (HHD)
denlerini içerir (Tablo 131-4). Hipoglisemi ve hipe­
DKA'dan anlamlı ketozis olmaması nedeniyle ayrı­
rozmolar hiperglisemik durum ayrıca düşünülme­
lır.
lidir.
HHD kontrolsüz tip 2 diyabet hastalarında görülür.
Yeni başlangıçlı tip 2 hastalarında da göreceli ola­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK rak sık görülür. Kolaylaştıran faktörler DKA daki
• Tedavi hedefi hipovolemi, ketonemi, asidoz ve gibidir (Tablo 131-3)
elektrolit anormalliklerini düzeltmek ve altta yatan
nedenin tedavisidir (Şekil 131-1)

PATOFİZYOLOJİ
Bikarbonat terapi hala tartışmalıdır. Asidozun et­
kilerini (vazodilatasyon, santral sinir sistemi ve • HHD, (l)insülin direnci, azlığı veya her ikisi, (2)
miyokardiyal depresyon, hiperkalemi) düzeltme­ artmış hepatik glukoneogenez ve glukojenoliz ve
nin yararı ve bikarbonat tedavisinin riskleri (pa­ (3) ozmotik diürez ve dehidratasyon sonucu ortaya
rodoksal serebrospinal sıvı asidozu, hipokalemi, çıkar.
bozulmuş oksihemoglabin disosiasyonu, rebaund • Serum glukozu artarken ozmotik gradient hücre içi
sıvıyı intravasküler alana çeker. Ozmotik diürez so­
nucu voli.im kaybı ve glukozüri gerçekleşir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
• Tipik hasta profili, halsizlik veya bilinç bozukluğu
TABLO 131-4 Diyabetik Ketoasidoz Ayırıcı ile gelen ve eşlik eden böbrek veya kalp hastalığı
Tanıları olan tip 2 diyabetli yaşlı hastalardır. Metabolik de­
ğişiklikler yavaş ortaya çıktığı için genellikle ileri
Alkolik ketoasidoz
HHD olarak ortaya çıkar.
Açlık ketoasidozu • Fizik muayenede dehidratasyon bulguları ortostoz,
Böbrek yetmezliği
kuru deri ve mukoza! membranlar ve bozulmuş bi­
Laktik asidoz linç durumu görülür. Foka) defisit ve nöbet görüle­
Salisilat, etilen glikol, metanol alımı bilir.
BÖLÜM 131 • DİYABETİK ACiLLER 457

Tedavi Zaman Yorumlar

Kısa öykü/muayene
o
Glukoz>400, idrarda keton + ise DKA olarak kabul et
Monitorizasyon, glukoz, EKG, idrar ketonu Presipe eden faktörler, enfeksiyon açısından araştırılır
iV damar yolu #1SF EKG'de hiperkalemi,enfarktüs bulgusu bakılır
# 2 1 /2SF (venbz erışimı patent tutmak için iV Gerekirse foley kateler takılır
ınfüzyon)
Elektrolit, CBC, fosfat, kalsiyum, magnezyum Vital bulgular, bilinç durumu, kan şekerı, elektrolitleri
göndeilirr, gerekirse kan/ıdrar kültürü ve anyon gap, venöz pH, aldığı- çıkardığı takibi yapılır
kritik hastalarda AKG veya venöz kan gazı
düşünülmeli
Detaylı anamnez ve muayene yapılır

2.SF 500mUs hız ile başlanır 0-30. dk Başlangıçtaki elektrolıtler, ozmolarite, anyon gap, kan
şekeri, düzeltilmiş Na ve K değerlendirilir
lık K+ >5.3 ise insülin infüzyonu 0.1 ünite/kg/s
başlanır. K+ kontrolü yakın zamanda görülür İlk K• sonraki tedaviyi belirler
İlk K+ <3.3 ve >5.3 ve idrar çıkışı varsa iV 2. K• tedavisinden önce yeterli idrar çıkışı olması
yoldan 1 /2SF + 40 mEq KCUL 250mUs ve insülin şarttır
infüzyonu (yukarıdaki gibi)
Opsiyonel: Erişkin hastalarda iV insülin bolus 0.1 ünite/
kg, infüzyondan önce

30 dk-1.sa
İlk K· <3.3 ise insülın infüzyonu 30 dakika kadar
durdulur, iV 2.yoldan '/2SF + 60 mEq KCUL
250mLJs açılır, K• >3.3 olunca indülin infüzyonu Glukoz , elektrolit, anyon gap tekrar bakılmalı
yukarıda anlatıldığı gibi başlatılır Anyon gap>25 ise veya glukoz>800 ise veya ciddi komor­
bidite eşlik ediyorsa yoğun bakım yatışı düşünülmelidir
Glukoz 250-300 mg/dL'e yaklaştığında iV
2.yoldan 05 11,SF + 2 0 -40 mEq KCUL ıle Anyon gap <25 ve glukoz <800 ve önemli komorbidi­
değiştirilir tesi yoksa yataklı servis veya diyabet ünitesine yatış
düşünülmelidir
1.sa-2.sa

Gerekirse pulse oksımetre ile takip


Hedef: 2 lıtreSF infüzyonu
insülin infüzyonu
Glukoz, elektrolit, anyon gap, venöz pH, bilinç durumu, aldığı
KCL 1 0 -15 mEq/s •ı,
çıkardığı kontrol edilir. Gelişteki fosfat. magnezyum , kalsiyum
SF içinde infüzyonu
düzeylerine bakılır
iV #1 NS 200-250 mUs
#2 '/2SF (veya 05 '/2SF) .. 20-40 mEq KCUL Hasta veya anyon gapde düzelme yoksa tanımlanmamış
200-250 mUs enfeksiyon odakları açısından değerlendirilir (prostatit,
K+ >4.0 olunca KCL'yi 20 mEq/L'ya değiştirilir perirektal abse gibı)
Çocuklarda ve yeni tanı diyabetiklerde sınırsız su alımı
2.sa-3.sa kıstlanır, serebral ödem gelişimı açısından dikkatlice izlenir ve
yatakbaşı mannitol bulundurulur

Elektrolit, glukoz ve anyon gap kontrol edilir


Magnezyum replasmanı düşünülür (iV 1.yoldan Her 4 saatte bir tekrarlanır
2 grMgS04) Gerekirse oral potasyum, fosfat ve magnezyum replasmanı
düşünülür

Geç komplikasyonlar:
Hedef: 3-4 L sıvı 4 saatte Refrakter asidoz (sepsis, insülin antikorları}
Serebral ödem
İnsülin infüzyonunda en az 12 saat veya anyon Vasküler tromboz(nadir}
gap düzelene kadar devam edilir 3.sa-4.sa
Mukormikozis(nadir}

ŞEKİL 131-1. Yerleşimine bağlı akut karın ağrısının ayırıcı tanısı. AKA: alkolik ketoasidoz, DKA: Diyabetik ketoasidoz,
SAL: Sol alt lob, RAL: Sağ alt lob.
458 KISIM 14 • ENDOKRİN ACİLLERİ

Kussmaul solunumu ve nefeste aseton kokusu ciddi ACİL SERVİS YAKLAŞIMI


keton yokluğu nedeniyle görülmez.
Tedavi hedefi hipovoleminin düzeltilmesi ve altta
yatan nedenin tedavisidir.
TANI VE AYIRICI TANILAR Yatış için öneriler Tablo 13 l-2'de verilmiştir.
Tanı temel olarak klinik ve labaratuar testlerine
göre konulur. DİYABETİK AYAK ÜLSERLERİ
Tanımlayıcı labaratuar kriterleri serum gluko­ Ekstremiteyi tehdit etmeyen, ekstremiteyi tehdit
zu >600 mg/dL, hesaplanmış serum ozmolalitesi eden veya hayatı tehdit eden olarak sınıflanır ve te­
3 15 mOsm/kg, serum bikarbonatı > 15 mEq/L ve davi edilir.
pH>7.3'dir. Ketozis yoktur veya hafiftir.
Uygun antibiyotik tedavisi verilir.
Sodyum, potasyum, klor, kalsiyum, fosfor ve mag­
nezyum düzeyleri ozmotik direz nedeniyle düşük
olabilir. Psödohiponatremi sık görülür.

Başlangıç değerelendirmesini tamamlanır. iV sıvı tedavisine başlanılır :Başlangıçta 1 L SF/saat olarak

t ---·, ı
ı
ı· iV sıvılar İnsülin Potasyum

-- ı
L

Serum K<3.3 mEq/L ise


iV 0.1 ü/kg/s insülin infüzyonu �3.3 olana kadar 40 mEq
Kverilir
l
Serum glukozu saatlik bakılır, ilk
saatte 50 mg/dl düşüş olmazsa, K�5.0 mEq/L ise K
glukoz düşüşü saatlik 50·70 mg/dl verilmez ancak her iki
olana kadar saatlik insülin dozu ıkı saatte bir kontrol edilir
katına çıkılır

K�3.3 ve <5.0 mEq/L


Düzeltil�iş serum Na değerlendirilir iseK4-5 mEq/L de
Serum glukozu 300 mg/dl ye yaklaştığında
tutmak için 20-30
mEq/L verilir•

l J_
l
Yüksek
Na
ı
IN�mal
L..!a
j
j Düşük
ı Na
I
05 1/2 SF eklenir ve insüşin dozu 0.05 ü/kg/s'den
devam edilir Plazma osmolaritesi s315 müsm/kg

. ı-_-_ - r-, '·---ı-·_


: Hidrasyon durmuna göre 1Hidrasyon durmuna göre
olana ve hasta uyanık olana kadar serum glukozu
250-300 mg/dl arasında ıutulur
1/2 SF 4-14 mUkg/sa : SF 4-14 mUkg/sa hızla
hızla başlanır başlanır
Stabillenene kadar her 2·4 saatte bir elektrolit, kan üre nitrojeni
kreatinin, glukoz bakılır. HHD düzeldikten sonra oralı kapalıysa iV
insülin ve gerekirse SC regüler insülin desteğine devam edilir. Hasta
oral alabileceği zaman, SC insülin veya önceki tedavi rejimi başlanır ve
metabolik kontrol değerlendirilir. Presipite eden nedenler araştırılır.

ŞEKİL 131-2. HHD'u ciddi olan erişkin hastalarda yaklaşım prtotokolü. HHD için tanı kriteri: serum glukozu >600 mg/dL,
arteriyel pH>7.3 ,bikarbonat>15 mEq/L, hafıfketonüri veya ketonemi ve serum ozmolaritesi >320 mOsm/kg *K �20 mEq/L
konsantrasyondakiler santral yoldan verilmeli.
BÖLÜM 131 • DİYABETİK ACiLLER 459

IJ;):jujiiiW Diyabetik Ayak Ülseri ve enfeksiyonu için Klinik uygulama Şeması


ENFEKSiYONUN
BOYUTU ÖZELLİKLERİ TANISAL İŞLEMLER TEDAVİ
Ekstremiteyi <2 cm selülit Ülser tabanından kültürler Ayaktan hastaların 24-72 saat sonra takibi
tedhit etmeyen Yüzeye! ülser (mümkünse doku örneği Tüm nekrotik doku ve kallus debride edilir
enfeksiyonlar Hafif enfeksiyon ile) Yara bakımı/kapatılması
Sistemik toksisite yok Tanısal görüntülşeme Empirik antibiyotik,kültür sonucuna göre
İskemik değişiklikler yok (radyografi, MR, endikeyse değiştirilir
Kemik veya eklem nükleer tarama)
Uygun bir şekilde ağırlığı azalt
içermiyor Serolojik testler
Kemiğe ulaşmamış CBC,sedim Gerekirse kapama, debridman tekrarı ile
Kapsamlı metabolik panel yara bakımı devamı
Enfeksiyon ilerlerse veya sistemik
semptomlar veya bulgular oluşursa
hastaneye yatış
Gerekirse takip, özel ayakkabı,protez için
podiatriste yönlendirilir
Hayatı veya <2 cm selülit Derin kültür ülser tabanında Hastaneye yatış
ekstremiteyi Derin ülser ve mümkünde doku örneği Tüm nekrotik kemik ve yumuşak doku
tehdit eden Yaradan drene olan Tanısal görüntülşeme (rad­ rezeksiyonu ile cerrahi debridman
enfeksiyon pürülan akıntı veya koku yografi, MR, nükleer tara­ Eksplorasyon ve derin abse drenajı
Ateş ma,kemik taraması,lökosit Ampirik antibiyotik,kültür sonucuna göre
İskemik değişiklikler var taraması, arteriografi) değiştirilir
Sepsis veya septik şok Serolojik testler Osteomyelitin cerrahi rezeksiyonu
CBC,sedim Gerekirse kapama,debridman tekrarı ile
yara bakımı devamı
Rekonstriktif prosedürlerle ayağın az kul­
lanılması
Gerekirse takip,özel ayakkabı, protez için
podiatriste yönlendirilir

TABLO 131-6 Diyabet İlişkili Enfekte Alt


Ekstremite Ülserlerinde
TABLO 131-6 Diyabet İlişkili Enfekte Alt
Antimikrobiyal Tedavi
Ekstremite Ülserlerinde
Ekstremiteyi tehdit etmeyen*
Antimikrobiyal Tedavi
(İlk doz IV eşdeğeri olarak verilebilir) (Devamı)
Sefaleksin 500 mg PO,12 saatte bir,10 gün boyunca Hayatı tehdit eden •
(sefazolin, l gr IV) veya IV rejim:
Klindamisin, 300 mg PO,6-8 saatte bir, 10 gün İmipenem-silastatin , 1 gr IV, 6 saatte bir veya
boyunca(klindamisin 900 mg IV) veya Ampisilin-sulbaktam,3 gr IV 6 saatte bir+
antipsodomonal aminoglikozit tobramisin, 5-7 mg/kg,
Doksisiklin,500 mg PO, 6 saatte bir,10 gün boyunca veya
günde l kez veya
Amoksisilin-klavunat,875 mg PO,12 saatte bir,10 gün Vankomisin, l gr IV,12 saate bir+ metronidazol 500 mg,
boyunca 6 saatte bir + aztreonam, 2 gr, 8 saatte bir
Ekstremiteyi tehdit eden • NOT: Tüm dozlar için renal/hepatik fonksiyona göre
ayarlama yapılmalı ve mümkünse kan düzeyleri takip
Oral rejim t:Florokinolon ve klindamisin
edilmelidir.
IV rejim: *Tanımlar için Alt Ekstremite ve Ayak Komplikasyonlarına
bakınız.
Ampisilin-sulbaktam, 3 gr IV 6 saatte bir veya
tBu yaklaşım yakın takibin mümkün olduğu özel durumlar
Tikarsilin-klavunat, 3.1 gr IV, her 8 saatte bir veya için geçerlidir.
İkinci jenerasyon sefalosporin (sefoksitin, sefotetan), 1-2 g
IV, her 12 saatte bir veya
Klindamisin,900 mg IV ,her 6 saatte bir + Siprofloksasin
400 mg IV, her 12 saattte bir veya Seftriakson , 1 grIV,
12 saatte bir
(Devam ediyor)
460 KISIM 14 • ENDOKRİN ACİLLERİ

} 32 ALKOLİK KETOASİDOZ TABLO 132-1 Alkolik Ketoasidoz için Tanı


Michael P Kefer Kriterleri
Çeviri: Elif Öztürk Düşük, normal veya hafifçe yükselmiş serum glukoz düzeyi
Aşırı içmenin bulantı, kusma ve azalmış alımla
sonuçlanması
Geniş baz açıklı metabolik asidoz
EPİDEMİYOLOJİ
Pozitif serum ketonu•
Alkolik ketoasidoz (AKA), artmış anyon gapli me­
Başka açıklaması olmayan geniş baz açıklı metabolik asidoz
tabolik asidoz olup akut alkol kesilmesi sonrası olu­
'Seruma dayalı testte veya nitroprussid testinde keton olmaması
şabilir. Genellikle kronik alkoliklerde ortaya çıkar
taıııyı dışlamaz.
ancak ilk kez alkol alanlarda da görülebilir.

PATOFİZYOLOJİ
AKA akut veya kronik aşırı miktarda enaol alımı ve
çok az veya hiç gıda almmaması sonucunda oluşur. Serum pH'sı düşük, normal veya yüksek olabilir, bu
Glukojen depoları azalır ve insülin sekresyonu bas­ hastalarda genelde miks asit- baz bozukluğu görü­
kılanır. lür: AKA nedeniyle metabolik asidoz ve kusma ve
Glukoz kaynağını sürdürmek için, karşıt-düzenle­ hacim kaybına bağlı metabolik alkaloz
yici hormonlar glukagon, büyüme hormonu, korti­ Kan glukozu düşük veya hafif yüksek olabilir.
zol ve adrenalin salınır. Kusma ve karın ağrısma bağlı olarak alım kısıtlan­
Yağ ve etanol oksidasyonu vücudun enerji üreti­ dığı için Kan alkol düzeyi genellikle düşük veya sı­
mi için esas kaynağı haline gelir ve keton cisimleri fırdır.
(�-hidroksibütrat, asetoasetat ve aseton) üretimi ile Serum ketonları (asetoasetat ve �-hidroksibütrat)
sonuçlanır. artmıştır. Ketonlar her ne kadar yüksek düzey­
de saptansa da, çoğu veya tamamı asetoasetatın
Aseton akciğerlerden hızlıca atılır. �-hidroksibütrat
�-hidroksibütrat'a indirgendiği için indirgenmiş
ve asetoasetat birikir ve metabolik asidozla sonuç­
formu olabilir.
lanır. Serum veya idrar ketonlarını saptamada nitropuri­
�-hidroksibütrat asetoasetatm indirgenmiş for­ sid testi kullanılırsa yanlış düşük veya negatif sonuç
mudur. AKA'da asetoasetatın �-hidroksibütrata verebilir çünkü bu test �-hidroksibütratı saptama­
indirgenmesi tercih edilir. Bunun sonucu olarak za, sadece asetoasetatı saptar.
ileri olgularda asetoasetat düzeyleri düşük olup • Ayırıcı tanıda anyon gapli metabolik asidoz ne­
�-hidroksibütrat düzeyleri yüksektir. denleri: salisilat, metanol, enlen glikol, demir veya
izoniazid toksisitesi, diyabetik ketoasidoz, üremi ve
KLİNİK ÖZELLİKLER laktik asidoz yer alır.
• AKA, son alkol alımından 24 ila 72 saat sonrasında
bulantı, kusma, ortostozis ve karın ağrısı ile ortaya
ACİL SERVİS BAKIMI VE
çıkar. TABURCULUK
Fizik muayenede, hasta akut olarak bitkin ve de­ D5SF IV infüzyonu ile tedavi edilir. Kristaloid so­
hidrate görünümdedir ve batmda hassasiyet görü­ lüsyonlar intravasküler volümü yerine koyar ve
lür. Abdominal hassasiyet yaygm ve nonspesifiktir glukoz endojen insülin salmımını uyararak ketozisi
veya alokol kullanımına bağlı gastrit, hepatit veya inhibe eder.
pankreatit gibi diğer nedenlerle ilişkili olabilir. Diyabetik ketoasidoz tedavisinin aksine insülin te­
• Enfeksiyon veya alkol çekilmesi gibi alkolizmin di­ davisi gerekli değildir.
ğer komplikasyonları eşlik edebilir. T iamin iV 100 mg glukoz verilmeden önce önerilir.
Teorik olarak Wernicke hastalığmın tetiklenmesini
TANI VE AYIRICI TANI önler.
Duruma göre diğer elektrolit ve vitamin desteği
Labaratuar tetkikleri ile anyon gapli (Na+ - [Cl·+ sağlanır.
HC0 3·J >12 ± 4mEq/L) metabolik asidoz sapta­ Tedavi asidoz düzelene kadar, genellikle 12-24 saat
nır. sürdürülür.
BÖLÜM 133 • TİROİD HASTALIKLARI ACİLLERİ 461
TİROİD HASTALIKLARI
133 ACİLLERİ •
TANI VE AYIRICI TANI
Tiroid testleri primer hipotirodizmde tipik olarak
Michael P. Kefer düşük serbest T4 (tiroksin) veya T3 (triiyodotironin)
Çeviri: Elif Öztürk düzeyleri ve artmış TSH düzeyini gösterir. Düşük
sT4 ve sT 3 ile düşük TSH sekonder hipotirodizme
işaret eder.
EPİDEMİYOLOJİ • Miksodem koması klinik tanıdır klinik belirtilere
Hipotiroidzm yetersiz tiroid hormon üretimi nede­ göre şüphelenilmelidir. Miksödem komasını hipo­
niyle yavaşlamış metabolizma durumudur. tiroididen ayıran TSH veya tiroid hormon düzeyi
Hipotirodizm kadınlarda erkeklere göre daha sık­ yoktur ve doğrulayıcı laboratuar testleri ile zaman
tır. kaybetmeden tedaviye başlanmalıdır.
Miksödem koması ciddi hipotirodizmin hayatı teh­ Miksödem ayırıcı tanısında sepsis, adrenal kriz, hi­
dit eden bir formudur. Olguların büyük çoğunluğu poglisemi, menenjit, hiperkarbi, hiponatremi, çev­
kış aylarında yaşlı kadın hastalarda tanı almamış resel hipotermi, konjestif kalp yetmezliği, inme ve
veya tedavi edilmemiş hipotirodi sonucu gelişir. aşırı ilaç alımı yer alır.
• Miksödem komasının mortalite oranı %30 ila %60
arasında eşlik eden komorbid hastalıkların duru­ ACİL SERVİS BAKIMI VE
muna göre değişir. TABURCULUK
Komplike olmamış semptomatik hipotirodizmi
PATOFİZYOLOJİ olan çoğu hasta birinci basamak primer bakım
doktoruna (aile hekimine) ileri değerlendirme ve
Hipotirodinin en sık görülen nedeni otoimmun tedavinin başlatılması için yönlendirilebilir.
hastalık(Hashimoto tiroiditi), idiyopatik nedenler, • Miksödem koması destek tedavisi havayolu sta­
ablasyon cerrahisi veya iyot eksikliği gibi primer bilizasyonu, yeterli oksijenizasyon ve ventilasyon
tiroid yetmezliğidir. sağlanmasını içeriri. Makroglossi ve orofaringial
• S ekonder hipotiroidizm, pitüiter tümör, infıltatif ödeme bağlı olarak zor havayolu oluşabilir.
hastalıklar veya kanamasına bağlı tiroid stimule Kardiyak monitorizasyon, hipotermiye karşın ka­
edici hormon(TSH) eksikliği veya hipotalamustan demeli ısıtma sağlanmalı ve hipoglisemi düzeltil­
salınan tirotropin relasing hormon eksikliği sonu­ melidir.Hiponatremi genellikle sıvı lasıtlamasına
cu oluşur. cevap verir.
• Amiadoron ve lityum gibi ilaçlar da hipotiroide yol • Vazopressörler genellikle etkisizdir ve ciddi hipo­
açabilir. tansiyon varlığında uygulanmalıdır. Sedatize edici
• Miksödem komasını tetikleyici faktörler arasında ilaçlardan kaçınılmalıdır.
enfeksiyon, konjestif kalp yetmezliği, ilaçlar, trav­ • Tetikleyici faktörler araştırılmalı ve tedavi edilmeli­
ma ve soğuk ortam maruziyeti yer alır. dir.
• Miksödem komasının ilaç tedavisi hidrokortizon
100 mg IV (eşlik eden muhtemel adrenal yetmez­
KLİNİK ÖZELLİKLER liğin tedavisi için) ve levotiroksin (T) 4 mikrog­
• ram/kg IV yavaş infözyondur. Ciddi bulgular var­
Hipotiroidzmin tipik belirti ve bulguları bitkinlik,
lığında L-triiyodotironin (T3) 20 mikrogram IV
halsizlik, soğuk intoleransı, konstipasyon, kiJo artı­
eklenir. Kardiyovasküler hastalığı olan hastalarda
şı, seste kalınlaşmadır.
aritmi ve miyokardiyal enfarkt riskinden dolayı
• Deri bulguları kuru cilt, gode bırakmayan yüz ve
L-triiyodotironin dozu azaltılmalı (veya tamamen
ekstremitelerde ödem (miksödem) ve kaşlarda in­
kaçınılmalıdır).
celmeyi içerir. • Miksödem koması olan tüm hastalar yoğun bakım
• Kardiyak bulgular ise bradikardi, kardiyomyopati,
ünitelerinde izlenmelidir.
düşük voltajlı EKG'dir.
• Parestezi, ataksi, derin tendon reflekslerinde gecik­
me karakteristik nörolojik bulgulardır.
TİROTOKSİKOZ VE TİROİD
• Tiroidektomi skarı bulunabilir, guatr nadirdir. FIRTINASI
• Hipotirodinin bu bulgularının yanında miksödem
koması hastalarında hipotermi, hipotansiyon, bi­ EPİDEMİYOLOJİ
linç durum değişiklikleri, hiponatremi, hipoglise­ • Tirotoksikoz herhangi bir nedene bağlı olarak
mi ve solunum yetmezliği görülür. dolaşımdaki aşırı tiroid hormonu için kullanılan
462 KISIM 14 • ENDOKRİN ACİLLERİ

genel bir terimdir. Hipertirodizm tiroid bezi hipe­ Tiroid hormon düzeyleri semptomatik, komplike
raktivitesine bağlı gelişen kandaki fazla miktarda olmayan tirotoksikoz ve tiroid fırtınası durumla­
tiroid hormonunu tanımlar. rında farklılık göstermez.
Graves hastalığı hipertirodinin en sık nedeni­ Tiroid fırtınasının ayırıcı tanısında sepsis, konjes­
ri(%85) ve genellikle 30-40 'lı yaşlarda ortaya çıkar. tif kalp yetmezliğinin diğer nedenleri, inme, di­
Tiroid fırtınası akut, hayatı tehdit eden tirotoksikoz yabet komplikasyonları (DKA veya hipoglisemi),
formudur ve sıklıkla tanı almamış veya tedavi edil­ sıcak çarpması, deliryum tremens, malign hiper­
memiş hipertirodi hastalarında ortaya çıkar. termi, nöroleptik malign sendrom, feokromasito­
Tiroid fırtınasında agresif tedaviye rağmen morta­ ma, ilaç tedavisinin kesilmesi ve sempatomimetik
lite yüksektir. veya orgonafosfat intoksikasyonu yer alır.

PATOFİZYOLOJİ ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCULUK


Primer hipotirodi tiroid bezinden tiroid hormonla­ Tiroid fırtınasının tedavisi 3 bölüme ayrılır: (1)
rının aşırı üretimi sonucu oluşur. Sekonder hiperti­ genel destek tedavisi: havayolu açıklığının sağlan­
rodi ise hipotalamustan tiroid-relasing hormonun ması, oksijen, intravenöz sıvı desteği ve kardiyak
aşırı üretimi veya hipofız bezinden aşırı TSH salı­ monitorizasyon (2) farmokolojik tedavi: tiroid hor­
nımı sonucu oluşur. mon sentezi inhibisyonu, tiroid hormon salınımı­
Hipertiroidzmin diğer nedenleri iyodin veya nın önlenmesi, periferal tiroid hormon etkilerinin
amiodoron kullanımı, fazla miktarda tiroid hor­
mon alımı ve ektopik kaynaklı tiroid hormon
üretimidir(overyen teratom, hidatidiform mol,
metastatik tiroid kanseri).
Tiroid fırtınasını tetikleyen faktörler enfeksiyon,
travma, diyabetik ketoasidoz, myokard enfarktüsü,
TABLO 133-1 Tiroid Fırtınasında İlaç
inme, pulmoner embolizm, cerrahi, tiroid tedavisi­
Tedavisi
nin kesilmesi, iyodin alımı, tiroid bezin palpasyo­
nu, tiroid hormon alımı ve idiyopatik nedenlerdir( l. Yeni tiroid Propiltiyourasil (PTU) 600-IOOOmg PO
hormon yükleme , 4 saatte bir 200-250 mg idame
- %25). sentezinin veya
inhibisyonu Metamizol
40 mg POyükleme, 4 saatte bir 200-250
KLİNİK ÖZELLİKLER mg idame

Hipertirodi semptomları ısı intoleransı, çarpın­ 2. Tiroid Lugol solüsyonu


hormon 8-10 damla PO, 6-8 saatte bir
tı, kilo kaybı, terleme, titreme, sinirlilik, halsizlik, salınımının Öeya
bitkinlik, oftalmopleji, ekzoftalmi, genişlemil nabız inhibisyonu Potasyum iyodür
basıncı ve palpe ediliebilir guatrdır. (l.basamak­ (SSK!) 5 damla PO, 6 saatte bir veya
tan sonra Iyopanoik asid
Tiroid fırtınasında belirti ve bulgular artmış sem­ en az l saat l gr IV , 8 saatte bir veya
patik sinir sistemi aktivitesine bağlıdır ve santral geçmeli) Lityum karbonat*
sinir sistemi bozukluğu (konfüzyon, deliryum, nö­ 300 mg PO, 6 saatte bir
bet, koma), kardiyovasküler anormallikler (taşikar­ 3. Tiroid Propranolol
di, atriyal fıbrilasyon, prematür ventriküler atımlar, hormonunun 1-2 mg IV 10-15 dakikada bir
konjestif kalp yetmezliği) ve artmış gastrointestinal periferik Veya
etkilerinin Rezerpint
motilite ve diyaredir. blokajı 1 mg iMtest dozu sonrası 2.5-5 mg IM,
Apatik tirotoksikoz yaşlı hastalarda görülen letarji, 4-6 saatte bir veya
bilişsel fonksiyonlarda yavaşlama, apatik yüz, guatr, Guanetidint
30-40 mg PO, 6 saatte bir
kilo kaybı ve proksimal kas güçsüzlüğü ile ortaya
çıkan tiroid fırtınasının ayrı bir formudur. 4. T;ün T;e Hidrokortizon
dönüşümü­ 100 mg IV, 8 saatte bir
nün önlen- veya
mesi Deksametazon
TANI VE AYIRICI TANI 2 mg IV, 6 saatte bir
Baskılanmış TSH ve artmış serbest T3 ve T4 düzey­ *İyodin veya tiyonamid allerjisi ve iyodin/amiodoron ilişkili
leri primer hipertirodi tanısını doğrular. Sekonder tirotoksikoz gelişimi nedeniyle lityum iyodine tercih edilir.
hipertirodi durumlarında TSH, serbest T3 ve T4 dü­ tP-bloker kontrendike ise , konjestifkalp yetmezliği veya
hipotansiyon yoksa kullanılır.
zeylerinin hepsi yükselmiştir.
BÖLÜM 134 • ADRENAL YETMEZLİK VE ADRENAL KRİZ 463
inhibe edilmesi ve serbest T4 ün T3 ün perferik dö­ • Konjenital adrenal hiperplazi kortizol üretiminde
nüşümünün engellenmesi (Tablo 133-1) (3) kolay­ enzim eksikliği sonucu oluşur. Olguların %95'inde
laştırıcı etkenlerin belirlenmesi ve tedavisi 21-hidroksilaz enziminde eksiklik vardır.
• Tiroid fırtınası görülen tüm hastalar monitorize
veya yoğun bakım şartlarında izlenmelidir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Primer adrenal yetmezlik belirtileri kortizol ve al­
dosteron eksikliğine bağlı halsizlik, dehidratasyon,
hipotansiyon, anoreksi, bulantı, kusma, kilo kaybı
ve karın ağrısıdır.
• Hiperpigmentasyon hem görünen hem görünme­
yen vücut bölgelerinde ve mukoz membranlarda
inhibe edilemeyen ACTH ile birlikte MSH sekres­
yonu sonucu görülür.
• Androjen eksikliği kadınlarda pubik ve aksiller kıl­
lanmada zayıflama ile prezente olur.
134 ADRENAL YETMEZLİK VE • Sekonder adrenal yetmezlik, yetersiz ACTH salı­
ADRENAL KRİZ nımı (eşlik eden MSH) ve sonucunda ortaya çıkan
Michael P. Kefer kortizol eksikliği şeklinde görülür. Aldesteron dü­
Çeviri: Elif Öztürk zeyleri renin-anjiyotensin üzerinden düzenlendiği
için anlamlı olarak etkilenmemiştir.Bu nedenle hi­
perpigmentasyon ve hiperkalemi görülmez.
PATOFİZYOLOJİ • Adrenal kriz belirtileri adrenal yetmezlikteki gibi­
• dir ancak çok daha şiddetlidir ve şok ve bilinç du­
Adrenal yetmezlik akut veya kronik olabilir ve fiz­
rum değişiklikleri eşlik eder.
yolojik glukokortikoid ve minerolokortikoid ihti­
• Konjenital adrenal hiperplazi, hayatın ilk aylarında
yacının adrenal korteksten salmandan fazla olduğu
durumlarda ortaya çıkar. letarji, kusma, azalmış beslenme, kilo alamama ile
• Hipofızden adrenokortikotropik hormon (ACTH) ortaya çıkar. Muayenede dehidrastasyon, hiperpig­
salınır ve melanosit-stimüle edici hormon (MSH) mentasyon kadınlarda klitoromegali görülür.
ilişkilidir.
• ACTH adrenal korteksden kortizol (ve az oranda
TANI VE AYIRICI TANI
aldosteron) salınımını uyarır. Kortizol hipofiz be­
zinden ACTH ve MSH salınımı üzerine negatif fe­ •Adrenal yetmezlikli tüm hastalarda plasma kortizol
edback etki eder. düzeyleri düşüktür.
• Kortizol esas gukokortikoiddir. Glukoz alımını • Primer adrenal yetmezlik ve konjenital adrenal hi­
azaltarak ve glukoneogenez için proteolizi ve lipo­ perplazi tanısı klinik bulgulara ve labaratuar tetkik­
lizi uyararak kan glukozu düzeylerinin sürdürül­ lerine göre hiponatremi, hiperkalemi, hipoglisemi,
mesinde anahtar rol oynar. Kortizol kalp kası ve anemi, metabolik asidoz ve prerenal azotemi görül­
arteriyoller üzerinde katekolaminlerin uygun etki mesi ile konulur.
göstermesi için gereklidir. Kortizol aynca vücut sıvı • Sekonder adrenal yetmezlik benzer şekilde tanı alır
dengesinde de etkilidir.
fakat farklı olarak aldesteron eksikliği olmadığı için
• Aldesteron esas mineralokortikoiddir. Renin an­
hiperkalemi ve ACTH ve MSH düzeyleri düşük ol­
jiyotensin sistemi ve serum potasyum düzeyleri
duğu için hiperpigmentasyon görülmez.
aldesteron sekresyonunu düzenler. ACTH çok az
• Adrenal yetmezliğin ve adrenal krizin en sık nede­
etkilidir.
• Adrenal korteks androjen kaynağı olarak kadınlar­ ni, uzamış steroid kullanımına bağlı adrenal bas­
da erkeklere göre çok daha önemlidir. kılanma, steroidin aniden kesilmesi veya travma,
• Adrenal yetmezlik, adrenal bez veya hipofızbezinin hastalık, cerrahi gibi artmış fizyolojik strese maru­
yetmezliğine bağlı olarak sırayla primer veya se­ ziyettir.
konder olarak tanımlanır. • Adrenal baskılanma herhangibir yoldan verilen
• Adrenal kriz adrenal yetmezliğin akut, hayatı teh­ steroide bağlı gelişebilir (oral, topikal, intratekal
dit eden formudur. veya inhaler).
464 KISIM 14 • ENDOKRİN ACİLLERİ

TABLO 134-1 Primer Adrenal Yetmezlik TABLO 134-2 Sekonder Adrenal Yetmezlik
Nedenleri Nedenleri
ADREN AL HİPOTALAMİK-
BEZDE HİPOFİZER
BOZUKLUK ÖRNEK DİSFONKSİYON ÖRNEK
Otoimmun İzole adrenal yetmezlik veya Uzamış glukokorikoid Kronik steroid kullanımı ACTH
poliglanduler yetmezlik ilişkili tedavisinin aniden üretimini baskılar
(poliglanduler sendrom tip 1 veya 2) kesilmesi
Adrenal kanama Meningokok sepsisine bağlı nekı-oz Hipofizer kanama veya Postpartum hipofızer nekı-oz
veya tromboz Koagulasyon bozuklukları nekı-oz (Sheehan Sendromu)
Sepsis(Waterhouse-Friderichsen Aşırı glukokortikoid Hipofızden ACTH üretiminde
Sendromu) alımı azalmaya neden olur
İlaçlar Adrenolitik ajanlar Beyin tümörleri Hipofız tümörü
Metirapon Hipotalamik tümör
Aminoglutemid Lokal invazyon
Mitotan (kı-aniyofaringioma)
Ketokonazol
Hipofizin radyasyona Hipotalamik-hipofızer aks
Adrenal Tuberkuloz maruz kalması üzerinden kortikotropin
bezleri tutan Fungal. bakteriyel sepsis Hipofizer cerrahi relasing hormon ve ACTH
infeksiyonlar Adrenal bezleri tutan AIDS Hipofızin etkilendiği üretimini bozar
Adrenal Sarkoidoz kafa travması
bezleri tutan Hemokromatozis Sarkoidoz
infiltratif Amiloidoz Hemosiderozis
hastalıklar Lenfoma Hemokı-omatozis
Metastatik kanser Histiyositozis X
Cerrahi Bilateral adrenalektomi Lenfoma
Metastatik kanser
Herediter Adrenal hipoplazi
Konjenital adrenal hipoplazi Hipofiz veya Tuberkuloz
Adrenolokodistrofi hipotalamusun Menenjit
Ailesel glukokortikoid eksikliği infeksiyonu Mantarlar
HIV
İdiyopatik
Kısaltmalar: ACTH= adrenokortikotropik hormon

TABLO 134-3 Adrenal Yetmezlik Tedavisi için


Klavuz
Adrenal kı-iz şüphesi olan her vakada hemen tedaviye baş­
lanmalıdır (prognoz tedavinin hızıyla ilişkilidir)
Hipotalamik-hipofiz-adrenal aksın steroid tedavisi !
ile uzamış baskılanmasının düzelmesi 1 yılı bulabi­ iV sıvı verilmeli
SF ile %5 dekstroz hem hipoglisemi hem de hiponatremiyi
lir. düzelttiği için tercih edilir
Primer ve sekonder adrenal yetmezlik ayırıcı tanısı
sırayla Tablo 134-1 ve 134-2 de verilmiştir. Steroidler
Hidrokortizon (100 mg bolus) Hem glukokotrikoid hem de
mineralokortikoid etkili)
ACİL SERVİS BAKIMI VE
Veya
TABURCULUK Deksametezon 4mg bolus (hızlı adrenokortikotropik hor­
mon stimulasyon testlerinin doğru sonuçları için)
Akut adrenal yetmezlik tedavisi Tablo 134-3 de ve­
rilmiştir.
!
Vazopressör
Konjenital adrenal hiperplazili yenidoğanlarda te­ Steroid tedavisi sonrası sıvı resusitasyonuna yanıtsız hasta­
davide hipovolemi için 20 mg/kg SF bolus, steroid larda verilebilir (noradrenalin, dopamin veya fenilefrin
yetmezliği için hidrokortizon 25 mg IV/IO ve hi­ tercih edilir)
poglisemi için %10 dekstroz 5 mL/kg verilir.
(Devam ediyor)
BÖLÜM 134 • ADRENAL YETMEZLİK VE ADRENAL KRİZ 465
TABLO 134-3 Adrenal Yetmezlik Tedavisi için
Klavuz (Devamı)
Destek
Hastalar ömür boyu glukokortikoid ± minerolokortikoid
desteğine ihtiyaç duyabilir

İdame
Stres durumlarında artmış fizyolojik kortizol ihtiyacı
nedeniyle yüksek idame dozları gerekebilir (örn.hastalk,
cerrahi, travma)
Kısım 15
HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

ANEMİ VE KANAMALI • Platelet bozukluğu bulguları mukokutanöz kanama


135 HASTANIN (peteşi, ekimozipurpura ve epistaksis), gastrointes­
tinal veya genitoüriner kanama veya aşırı menstrü­
DEGERLENDİRİLMESİ
el kanamadır.
Daniel A. Handel Koagülasyon faktör eksiklikleri bulguları uzamış
Çeviri: Elif Öztürk
kanama, hemartroz veya potansiyel boşluklara ka­
namadır (retroperitonyum gibi).
• PATOFİZYOLOJİ Kombine platelet ve koagülasyon faktör bozukluğu
olan hastalarda, dissemine intravasküler koagulas­
• Anemi, hemoraji, kırmızı kan hücrelerinin (RBC:
yon gibi, hem mukokutanöz hem de derin boşluk­
red blood cells) artmış yıkımı veya bozulmuş RBC
lara kanama görülür.
sentezi nedeniyle RBC kaybı sonucu oluşur.
• Kanama bozuklukları konjenital veya edinilmiş
olabilir ve aşırı kanama, aşırı pıhtı oluşumu veya
her ikisi ile sonuçlanabilir.
TANI VE AYIRICI TANI
Azalmış RBC sayısı, hemoglobin ve hematokrit
anemi için tanısaldır. Hemotlojik muayene, CBC,
KLİNİK ÖZELLİKLER retikulosit sayımı, RBC indeksi, periferik yayma
• Aneminin gelişme hızı, aneminin derecesi ve kar­ anemi hastasının başlangıç değerlendirilmesi için
diyovasküler sistemin azalan oksijen taşıma kapa­ gereklidir (Tablo 135-1).
sitesini kompanzasyon yeteneği, hastanın belirtile­ • Ortalama hücre volümü (MCV) ve retikülosit sa­
rinin ciddiyetini ve klinik bulguları belirler. yısı anemi sınıflamasında yardımcı olur ve ayırıcı
Hastalar çarpıntı, baş dönmesi, postural senkop, tanısda yol göstericidir (Şekil 135-1).
çabuk yorulma, efor intoleransı, çınlama şikayeti • CBC, platelet sayısı, protrombin zamanı ve parsiyel
ile gelebilir. tromboplastin zamanı, kanama bozukluğu şüphesi
• Fizik muayenede, soluk konjonktiva, deri ve tırnak olan hastalrda başlangıç değerlendirmesinde ge­
yatağı görülür. reklidir (Tablo 135-2).
• Taşikardi, hiperdinamik prekordiyum ve sistolik
üfürümler görülebilir. Dinlenme esnasında takipne
ve hipotansiyon geç belirtilerdir.
• Etanol kullanımı, tetikleyici ilaçlar ve keyif verici
maddeler anemi kompanzasyonunu bozabilir. • ACİL SERVİS BAKIMI VE
• Altta yatan kanama bozukluğu için risk faktörleri
TABURCULUK
arasında kanama bozukluğu için aile öyküsü olma­
sı, karaciğer hastalığı, aspirin, NSAI, etanol, varfa­ • Acil öncelikleri havayolu, solunum ve dolaşımı içe­
rin veya bazı antibiyotiklerin kullanımı yer alır. rir. Kanama direk bası ile kontrol edilmelidir.

466
BÖLÜM 135 • ANEMİ VE KANAMALI HASTANIN DEGERLENDİRİLMESİ 467

TABLO 135-1 Anemi Değerlendirilmesinde Labaratuar Testleri


TEST AÇIKLAMA KLİNİK İLİŞKİ
MCV Ortalama kırmızı kan hücre boyutunun Azalmış MCV(mikrositoz) kronik demir eksikliğinde,
ölçümü talesemide, kronik hastalk anemisinde, kurşun
zehirlenmesinde görülür.
Ortalama korpuskuler Ortalama kırmızı kan hücresindeki
Hb (mean corpuscular hemoglobin miktarının ölçümü
hemoglobin)
Kırmızı hücre dağılım RBC popülasyonun boyut Aneminin erken dönemlerinde(demir, vitamin Bl2
genişliği (red celi değişkenliğinin ölücümü veya folat) MCV bozulmadan artmış olabilir
distribution width)
Ferritin Ferritin demiri bağlayan bir proteindir, Düşük serum ferritini demir eksikliği anemisi ile
vücuttaki demir deposunun miktarı ilişkilidir ve diğer anemi nedenlerinden ayırır
hakkında bilgi verir.
Retikülosit sayısı Kemik iliğinin üretimini gösterir, Retikülosit sayısında azalma bozulmuş RBC üretimini
RBCnin ara olgunluktaki formudur. gösteriri. Artmış sayılar hızlanmış RBC üretiminin
bulgusudur.
Periferik yayma RBC morfolijisinin görülmesi, anormal Orak hücre anemisi gibi yeni tanıların konulmasında
hücre şekillerinin değerlendirilmesi yardımcı olabilir.
ve beyaz kan hücreleri ile plateletlerin Hemolitik anemi gibi tanılarda yardımcıdır.
değerlendirilmesine imkan tanır. Anemiye neden olan diğer hastalıkların bulunmasında
yardımcı olabilir.
Direk ve indirek Coombs Dşrek Coombs testi RBC üzerindeki Direk Coombs testi otoimmun hemolitik anemide,
testi antikorların, transfüzyon reaksiyonunda ve bazı ilaç ilişkili
İndirek Coombs testi serumdaki hemolitik anemilerde pozitif olur.
antikorların saptanmasıdna kullanılır İndirek Coombs testi, transfüzyon öncesi uygunluk
bakılmasında rutin olarak bakılır.
Kısaltma/ar: MCHC=mean corpuscular hemoglabin concentration, MCV= mean corpuscular volum, RBC=red blood celi,
Hb=Hernoglobin

• Kan transfüzyonu öngörülüyorsa kan grubu ve rak anstabil, hipoksik veya asidotik ise veya ortaya
cross match istenmelidir. Hazır RBC, semptomatik çıkan kardiyak iskemi varlığında yatırılarak izlen­
hastalarda ve hemodinamik olarak anstabil hasta­ melidir.
larda verilmelidir. Hemotoloji konsültasyonu şüpheli kanama bozuk­
• Anemi hastalarında ve devam eden kan kaybında, luğu olan ve anemi etiyolojisi kesinleşmemiş hasta­
ileri araştırma ve tedavi için yatış gereklidir. larda mutlaka istenmelidir.
Kronik anemi hastaları veya etiyolojisi kesinleşme­
miş yeni tanı anemili hastalar, hemodinamik ola-
468 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

Düşük MCV

! ı
·�- -r ArtmışRDW NormalRBC

,---
! ı ! ı
_- ı���
[ Ferritin normal RBC sayısı normal veya yüksek

ı
Ferritin düşük RBC sayısı düşük
L
Demir eksikliği
_--�_-_l -
Kronik hastalık anemisi Kronik hastalık anemisi
ı
Talesemi
[Sideroblastik anemi (herediter \ Hiptiroidzm
veya kurşun zehirlenmesi) Vitamin C eksikliği
A 1 _4 . - - ----4
· -

Normal MCV

!
I
- ı -
Retikülosit sayısı
normal
l
Artmış retükulosit
sayısı
1 [

RDWnormal I YüksekRDW
ı
Coombs testi pozitif
1
l
Coombs testi negatif

-____ l__� r------·- L ___


1 _ _ _ 1

1 Kronik hastalık I Demir, vitamin 612 '. Otoimmun nedenler Enzimopatiler


anemısı ! veya talat eks�kl�� ;
1 - (glukoz 6-fosfat
I Böbrek yetmezliğine dehidrogenez
! bağlı anemi
1 eksikliği)
Hemoglobinopatiler
(örn. orak hücre
anemisi)
B
Yüksek MCV

ı ı
ı
Artmış RDW Normal RBC

----_ ___ __[ _--


Vitamin B12 veya Alkol bağımlılığı
folat eksikliği Karaciğer hastalığı
Hipotiroidizm
İlaca bağlı
r- Miyelodisplastik
, Serum Vitamin B,2, sendromları
folatve/veya homosistin
' düzeyleri ölçülür

c
ŞEKİL 135- 1. A. Mikrositik aneminin incelenmesi. MCV=ortalama korpüsküler hacim; RBC=kırmızı kan hücresi;
RDW=eritrosit dağılım genişliği; B. Normositik aneminin incelenmesi. MCV=ortalama korpüsküler hacim; RDW=eritrosit
dağılım genişliği. C. Makrositik aneminin incelenmesi. MCV=ortalama korpüsküler hacim; RDW=eritrosit dağılım geniş­
liği.
BÖLÜM 135 • ANEMİ VE KANAMALI HASTANIN DEGERLENDİRİLMESİ 469

iJ;i:jojUfj Hemostaz İçin Testler


TARAMA TESTİ REFERANS DEGERİ ÖLÇÜLEN DEGER KLİNİK İLİŞKİSİ/YORUM
Primer Hemostaz
Platelet sayısı l 50,000-300.000/mm3 mm3 'deki platelet sayısı Azalmış platelet sayısı(trombositopeni):
platelet sayısı <50000/ mm' olana kadar
kanama bir sorun oluşturmaz, <10000/ mm'
Uzamış platelet sayısı (trombositoz): genelde
inflamasyon ve malignensiye yanıt olarak
ve polistemia verada görülür, kanama veya
trombozla ilişkili olabilir
Kanama zamanı (KZ) Değişken Platelet ve subendotelyum Uzamış kanama zamanı nedeni:
KZ şablonu kullanarak arasındaki etkileşim Trombositopeni (platelet sayısı <50000/ mm')
genellikle 2.5-10 Anormal platelet fonksiyonu (von Willebrand
dakika hastalığı, antiplatelet ilaçlar, üremi, karaciğer
hastalığı)
Sekonder Hemostaz
Protrombin zamanı PZ:11-13 sn, reaktif Ekstrensik sistem ve ortak Uzamış PT en sık neden:
(PT) ve uluslararası maddeye göre yolak-Faktor VII,X V, Varfarin (vitamin K bağımlı faktörler II, VII,
normalize oran değişir protombin ve fibrinojen IX ve X üretimini inhibe eder)
(international INR:1.0 Karaciğer hastalığında azalmış faktör sentezi
normalized K bağımlı faktörler II,VII.IX ve X üretimini
ratio=INR) inhibe eden antibiyotikler (moksalaktam,
sefamandol, sefotaksim, sefoperazon)
Aktive platelet 22-34 sn İntrensek sistem ve ortak Uzamış apTT en sık nedenleri:
tromboplastin Tromboplastin ajanın yolak-Faktör XII, XI, IX, Heparin tedavisi
zamanı (aPTT) tipine bağlı olarak vm. x. v. protrombin ve Faktör bozukluklukları (uzamaya neden olması
değişir fibrinojen için faktör düzeylerinin normalin <%30
Kaolin ile aktive olur olması gerekir)
Fibrinojen düzeyleri Özel testlere göre Karaciğerde sentezlenen Düşük düzeyler dissemine intravasküler
farklılık gösteriri proteindir, normal koagulasyonda görülür
Genellikle 200-400 koagülasyon kaskatında İnflamasyon aşamalarında )'likselir(akut faz
mg/dL fibrine dönüşür reaktanı)
Trombin pıhtılaşma 10-12 sn Fibrinojeni fibrin Uzamış TCT nedeni:
zamanı (Thrombin monomerine dönüştürür Düşük fibrinojen düzeyi
clotting time=TCT) Anormal fibrinojen molekülü (karaciğer
hastalığı)
Dönüşümü etkileyen Heparin, fibrin yıkım
ürünleri veya paraprotein (multiple myelom)
varlığında
Hiperfibrinojenemide görülür
Karışım test Değişken Yukarıdaki testlerden biri Karıştırma ile düzelme varsa:bir veya birkaç
veya birkaçında uzama faktör eksikliği mevcuttur
olduğunda yapılır, Kanştırma ile düzelme yoksa: dolaşım
hastanın anormal inhibitörü mevcuttur
plazması normal plazma
ile karışıtırlır ve test
tekrarlanır
Fibrin degradation FDP:teste göre FDP testi:fıbıinojen ve Diffuz intravasküler koagulasyonda, venöz
product(FDP) ve değişken,genellikle fbrin monomerlerinin trombozisde, pulmoner embolide, karaciğer
d-dimer düzeyi <2.5-1O microgram/ yıkım ürünlerini ölçer hastalıklarında ve gebelikte artar
mL D-dimer testi: Çapraz bağlı
D-dimer:teste göre fibrin moleküllerinin
değişken,<250-500 yıkım ürünlerini ölçer
nonograms/mL
Faktör düzeyi Referans değerin %60- Belirli bir faktörün normale Spesifik bozuklukları ve direk teropatik
belirteçleri l30'u (0.60-1.30 kıyasla aktivite >'lizdesini yönetimi belirlemede kullanılır
ünite/mL) ölçer

(Devam ediyor)
470 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

lffl:f!ıiUfj Hemostaz İçin Testler (Devamı)


TARAMA TESTİ REFERANS DEGERİ ÖLÇÜLEN DEGER KLİNİK İLİŞKİSİ/YORUM
Protein C düzeyi Değişken Kandaki protein C düzeyi Vitamin K bağımlı
Yaşla artar
Erkeklerde kadınlardan daha yüksek düzeyde
Eksikliği <50 yaş altı kişilerde tromboembolizmle
ilişkili
Protein S düzeyi Değişken Kandaki protein S düzeyi Vitamin K bağımlı
Genellikle referans Yaşla artar
değerin %60-150 Erkeklerde kadınlardan daha yüksek düzeyde
Eksikliği <50 yaş altı kişilerde tromboembolizmle
ilişkili
Faktör V Leiden Değişken Tarama testi aktive protein Aktive protein C ile inaktive olmaz
(FVL) C direncini araştırır ve Heterozigotlarda 7 ve homozigotlarda 20 kat
doğrulama testi Faktör ömürboyu venöz tromboz riskinde artış
V geni DNA sekanslarını Mutasyonu <50 yaş altı kişilerde
analiz eder tromboembolizmle ilişkili
Tarama yöntemi aktive
protein C ile birlikte veya
tek başına aktive partial
tromboplastin zamanı
kullanır
Antitrombin düzeyi Özel teste göre Kandaki antitrombin K vitamini bağımlı değildir: eksikliği olan
değişken düzeyini ölçer hastalar antikoagülan tedavisi için daha yüksek
Genellikle 20-45 dozda heparine gereksinim duyarlar
mg(dL Eksikliği <50 yaş altı kişilerde tromboembolizmle
ilişkilidir
Antifosfolipid IgG<23 GPL ünite/ Fosfolipidlere bağlanan Lupus antikoagülanı: Sistemik Lupus
antikorları mL ve IgM <11 antikorlar için testler Eritramatozisde(SLE) ve diğer otoimmun
MPL ünite/mL Lupus antikoagülanı hastalıklarda yükselir
Antikardiyolipin antikoru Antikardiyolipin antikoru: SLE ve diğer
otoimmun hastalıklarda, sifilizde ve Behçet
Sendromunda yükselir
Spontan abortus, fetal kayıp ve fetal büyüme
geriliği riskinde artış
Anti_Faktör Xa Terapötik: 0.7-1.1 Faktör Xa aktivitesinin Düşük moleküler ağırlıklı heparin tedavisinin
aktivitesi ünite/mL inhibisyonu takibinde kullanılır
Profilaktik :0.2-0.3 Renal bozukluklarda artabilir
ünite/mL
Platelet fonksiyon 88-198 sn Platelet adezyonu ve Üremi, anemi, trombositopeni,antoplatelet tedavi
analizi Değişken agregasyonu için testler ve von Willebrand hastalığından etkilenir
Periferik yayma Görüntülenmeye Platelet, beyaz kan hücreleri Kümeleşmiş plateletlerin ve koagülasyon ile
bağlı kalitatif ve ve kırmızı kan hücrelerinin ilişkili anormal hücrelerin belirlenmesine
kuantitatif görünümü ve miktar olanak sağlar
tahimini Operator bağımlıdır
Dilüe Russel viper 23-27 sn Fosfolipid ve Faktör V Antifosfolipid antikorlarının varlığında uzamıştır
venom zamanı varlığında venom direk
-dRVVT Faktör X'u aktive eder ve
protrombini trombine
çevirir
İnhibitör taraması Değişken Bir veya birkaç koagülasyon Spesifik inhibitörler: doğrudan bir koagülasyon
faktörüne karşı faktörüne karşıdır, en sık Faktör VIII
antikorların varlığı veya Nonspesifık inhibitörler: doğrudan bir veya
yokuluğunu belirler birkaç koagülasyon faktörüne karşıdır, örneğin
lupus-tip antokoagülanı
PIVKA il (protien Değişken Vitamin K bağımlı Yenidoğanın hemorojik hastalığı gibi Vitamin
induced by koagülasyon faktörleri K eksikliği durumunda artmıştır, kaza dışı
vitamin K absence (il,Vll,IX,X) travmalarda da değişiklik gösterebilir
or antagonism) nonfonksiyonel Varfarin overdozunda veya kolestatik karaciğer
testi prekürsörlerini ölçer hastalıklarında artar, vitamin K tedavisine
yanıt verir
Kısaltmalar: GPL=l mikrogram orijinal indeks serumundan saflaştırılmış IgG antikardiyolipin antikorunun affiniesi MPL=l
mikrogram orijinal indeks serumundan saflaştırılmış IgM antikardiyolipin antikorunun affiniesi
BÖLÜM 135 • EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLAR! 471
EDİNSEL KANAMA • ITP'li hastalar ve platelet sayısı > 50000/ mm3 ise te­
135 BOZUKLUKLARI daviye gerek yoktur.
• ITP'li olup platelet sayısı 20000-30000/mm3 ise
Aaron Barksdale veya platelet sayısı <50000/ mm3 genellikle tedavi
Çeviri: Elif Öztürk gerekir.
• ITP başlangıç tedavisi genellikle kortikosteroidler­
dir (günlük prednizon 60-100 mg PO).
EDİNSEL PLATELET • Ciddi ITP olgularında IV immunglobulin lgr/kg/
BOZUKLUKLARI gün gerekebilir.

PATOFİZYOLOJİ
• Edinse! platelet anormallikleri kalitatif (disfonksi­ KARACİGER HASTALIKLARINDA
yonel) ve kuantitatif (trombositopeni) bozuklukla­ KANAMA
rını içeriri.
• Trombositopeni azalmış platelet üretimi, platelet PATOFİZYOLOJİ
yıkımında artış, platelet kaybında artış ve splenik • Karaciğer hastalıklarında kanama riski K vitamini
sekestrasyonu sonucu olabilir. bağımlı koagülasyon faktörlerinin sentezinde azal­
ma (II, VII, IX ve X), trombositopeni ve artmış fıb­
KLİNİK ÖZELLİKLER rinoliz gibi birçok neden bağlı olarak artar.
• Trombositopeniye bağlı kanama peteşi ve mukoza!
kanama (epistaksis veya jinjival) şeklinde görülür. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Ek olarak görülen bulgular purpura, hemoptizi, • Karaciğer hastalığı ve aktif kanaması olan hastalara
menoraji, hematüri veya hematokezyadır. Kvitamini 10 mg PO veya IV verilmelidir.
• Derin doku kanaması nadirdir. Ciddi kanaması olan veya invaziv yöntemlerden
önce, koagülasyon faktörleri yerine konan kadar
geçici olarak taze dönmüş plazma 15 mililitre/kg
TANI VE AYIRICI TANI IV verilmelidir.
• Azalmış platelet üretimi nedenleri kemik iliği in­ • Aktif kanaması olan ve fıbrinojen düzeyleri <100
filtrasyon, aplastik anemi, ilaçlar, viral enfeksiyon­ mg/dL olan hastalara kriyopresipitat 1 ünite/5 kg
lar ve kronik alkol kullanımı yer alır. IV yapılmalıdır.
Artmış platelet yıkımı nedenleri idiyopatik trom- • Platelet transfüzyonu ciddi kanama ve ilişkili trom­
bositopenik purpura(ITP), trombotik trombosito­ bositopeni varlığında endikedir.
penik purpura (TTP), hemolitik üremik sendrom • Desmopresin 0.3 microgram/kg SC veya IV bazı
(HUS), disssemine intravasküler koagülasyon hastalarda kanama zamanını kısaltabilir.
(DİK) ve viral enfeksiyon, ilaçlar ve HELLP send­
roumudur.
• Trombositopeni, akut hemoraji, hemodiyaliz ve BÖBREK HASTALIKLARINDA
splenik sekestrasyonun sonucu olabilir. KANAMA
• Platelet yapısındaki bozukluklar ise üremi, karaci­
ğer hastalıkları, ilaçlar (aspirin, NSAII, klopidog­ PATOFİZYOLOJİ
rel), antiplatelet antikorları, DİK ve myeloprolifera­ • Böbrek hastalıklarında kanama çeşitli hemostatik
tif hastalıklarını içeriri. anormalliklerin sonucu olarak ortaya çıkar: üre­
mik toksinlere bağlı platelet disfonksiyonu, koagü­
lasyon faktör eksiklikleri ve trombositopeni
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Başlangıç laboratuar tetkikleri CBC ve periferik
yaymadır. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Hematoloji konsültasyonu düşünülmelidir. Bazı • Akut kanamalarda endike olduğu durumlarda
durumlar platelet transfüzyonu ile kötüleşir (DİK eristrosit süspansiyonu transfüzyonu yapılır.
ve TTP). • Hemodiyaliz platelet fonksiyonunu geçici olarak
• Platelet sayısı <10000/mm3 olduğunda veya 1-2 günlüğüne düzeltir.
<50000/ mm3 olup aktif kanama varsa platelet • Desmopresin 0.3 microgram/kg SC veya IV bazı
transfüzyonu düşünülmelidir. hastalarda kanama zamanını kısaltabilir.
472 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

Konjuge edilmiş östrojen 0.6 mg/kg IV üremik has­ TABLO 136-1 DİK ile İlişkili Sık Görülen
taların çoğunluğunda kanama zamanını ve aktif
Durumlar
kanamayı düzeltir.
Sadece hayatı tehdit eden kanamalarda platelet DİK İLE İLiŞKİLİ SIK GÖRÜLEN
transfüzyonu ve kriyopresipitat endikedir ve daha KLİNİK DURUMLAR
önce bahsedilen tedavilerle birlikte kullanılmalıdır. Enfeksiyon DİK'in en muhtemel en sık nedeni;
Bakteriyel Gram-negatif sepsis hastalarının
Vira! %10-20'unda DİK, endotoksinler
Fungal monositleri ve endotelyal hücrelerini
DİSSEMİNE İNTRAVASKÜLER doku faktörü salgılanması için stimüle
KOAGÜLASYON eder, Rock Mountain benekli ateşi
direk endotelyal hasara neden olur.
Asplenik hastalarda veya sirozda
PATOFİZYOLOJİ DİK gelişme olasılığı daha yüksektir.
Septik hastalarda trombozisden ziyade
DİK hem koagülasyon hem de fibrinolitik sistemle­ kanama daha sık görülür.
rin aktivasyonu sonucunda meydana çıkan edinse! Karsinom Malign hücreler endotelyal hasara neden
bir sendromdur. Adenokarsinom olabilir ve doku faktörü ve diğer
Lenfoma prokoagiilan maddelerin salınımına
neden olur. Adenokarsinomların
KLİNİK ÖZELLİKLER çoğu trombozise yatkınlık yaparken
DİK komplikasyonları genelde biri predomine et­ (Trousseau sendromu), prostat
kanserinde kanamaya yatkınlık olur. DİK
mekle birlikte hem kanama hem de tromboz ilişki­ genellikle kronik ve kompanze edilmiştir.
lidir. Akut lösemi DİK en sık promyelökositik lösemide
Klinik özellikler venipunktür bölgelerinden, GIS, olur, blast hücrelerinden prokoagülan
genitoüriner yoldan kanama, peteşi, ekimoz, trom­ enzimler salınır, hücre yıkımı
boz, purpura fulminans ve çoklu organ yetmezliği sırasında aşırı miktarda salınım olur
olarak bulgu verebilir. (kemoterapi), tromboza göre kanama
olasılığı daha yüksektir.
Hastalarda ayrıca bilinç durumu değişiklikleri,
Travma DİK özellikle kafa travması, ezilmeler,
ekstremitelerde foka! iskemi, oligüri, renal kortikal yanıklar, hipotermi, hiperterıni,
nekroz ve ARDS görülebilir. rabdomyoliz, yağ embolisi, hipokside
görülür.
Organ hasarı Kronik kompanze DİK görülebilir, akut
TANI VE AYIRICI TANI Karaciğer DİK akut karaciğer yetmezliğinde
• Tanı, öykü, klinik belirtiler ve ilişkili labaratuar bo­ hastalığı olabilir, doku faktörü hasarlı
Pankreatit hepatositlerden salınır. Pankreatit
zukluklarına dayanır.
koagülasyon kaskadını aktive edebilir.
DİK ile ilişkili sık görülen durumlar Tablo 136-1 de
Gebelik Plasenta! ayrılma, amniyotik sıvı embolisi,
sıralanmıştır. septik abortus, intrauterin fetal
DİK ile ilişkili labaratuar bozuklukları için Tablo ölüm (kronik DİK olabilir), HELLP
136-2'ye bakınız. (hemolysis-elevated liver enzymes low
platelets )sendromunda da DİK olabilir
Vasküler Geniş aortik anevrizmaları (kronik
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK hastalık DİK cerrahi esnasında akut olabilir),
dev hemanjiyoınlarda, vaskülitlerde,
Tedavi altta yatan hastalığa yönelik ve IV sıvı re­ multiple telenjektazilerde
susitasyonu, kırmızı kan hücrrelerin transfüzyonü, Zehirli yılan Çıngıraklı yılan ve diğer yılan ısırığında
vazopresörler ve inotropik ajanlar gibi hemodina­ ısırıkları DİK gelişebilir, venom endotelyal
mik destek şeklinde olmalıdır. hücreleri hasarlar, kanama laboratuar
Aktif kanaması olan hastalarda fibrinojen düzey­ değer bozuklukları kadar ciddi olmaz
leri 100-150 mg/dL olana kadar kriyopresipitat 1 Akut akciğer Mikrotroınbi küçük pulınoner
ünite/5 kg iV verilmelidir. hasarı damarlarda depolanabilir, pulınoııer
ve adult kapiller endotelium hasarlanır ARDS
Platelet sayısı <20000/mm3 olduğunda veya respiratuar hastalarının %20'sinde DİK gelişir ve
<50000/ mm3 olup aktif kanama varsa platelet distress DİK hastalarının %20'sinde ARDS
transfüzyonu düşünülmelidir. sendromu gelişir.
Aktif kanama varlığında taze donmuş plazma 15 (ARDS)
mL/kg IV tranfüzyonu yapılır. Transfüzyon Ciddi kanama, şok, akut böbrek
reaksiyonları, yetmezliği ile birlikte DİK
Aktif kanaması olan hastalara K vitamini 10 mg PO
akut
veya IV ve folat 1 mg IV verilmelidir. hemolitik
Heparinin rolü hala kesinleşmemiştir. reaksiyon gibi
BÖLÜM 135 • EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLAR! 473
TABLO 136-2 DİK'de Görülen Labaratuar TANI VE AYIRICI TANI
Bozuklukları Faktör VIII inhibitörü olan hastalarda koagülasyon
ÇALIŞMALAR SONUÇ çalışmalarında normal PT, normal trombin küme­
En yararlı leşme zamanı ve karıştırma testi ile düzeltilmeyen
Protrombin zamanı Uzamış uzamış PTT saptanır.
Platelet sayısı Genellikle düşük veya Faktör VIII spesifik analizler faktör VIII aktivitesi
azalmakta düşüklüğü veya yokluğunu gösteriri.
Fibrinojen düzeyleri GeneUikle düşük (fıbrinojen
akut faz reaktanı olduğu
için yükselmiş olarak da ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
görülebilir) <100 mg/dL
fıbrinojen düzeyleri ciddi Faktör VIII inhibitörü olan hastalarda ve akut ka­
DİL ile ilişkilidir namalarda bir hematolog ile birlikte çalışılmalıdır.
Yardımcı Tedavi seçenekleri arasında faktör VIII, faktör IX
Aktive parsiyel Genellikle uzamış kompleksi, rekombinant faktör VIIa, desmopresin
troınboplastin zamanı asetat, protombin kompleksi ve plazmaferez yer
Trombin kümeleşme Uzamış(sensitif değil)
zamanı alır.
Fragmante kırmızı kan Mevcut olmalı (spesifik değil)
hücreleri
Fibrin degradasyon Yükselmiş PIHTILAŞMA BOZUKLUKLARI
ürünleri ve D-dimer *
Spesifik faktörler En çok ekstrensik yolak
faktörleri etkilenir (VII, X,V PATOFİZYOLOJİ
ve II) Hiperkoagülopati durumları edinse! veya doğuştan
Faktör I l,V,Vllt,X Düşük
Faktör VIII(akut faz Düşük, normal ve yüksek olabilir (Tablo 136-3'e bakınız).
reaktanı) Düşük (diğer faktörlerden Tromboz oluşumu ven ve/veya arteriyel dolaşım
Faktör IX daha sonra azalır) sistemlerinde meydana gelebilir.
*Karaciğer veya böbrek hastalıklarında kronik olarak düzey "Virchow triyadı" hiperkoagülopati, venöz staz ve
yüksek olabilir. endotelyal hasardan oluşur ve venöz trombüs olu­
t Faktör VII, yarılanma ömrü en kısa faktör olduğu için şumu riskini artırır.
genellikle erken zamanda düşüktür

DOLAŞIMDAKİ KOAGÜLASYON KLİNİK ÖZELLİKLER


İNHİBİTÖRLERİ
Pıhtılaşma bozukluğunu düşündüren belirtiler, er­
EPİDEMİYOLOJİ ken tromboz (<45 yaş), reküren trombotik olaylar,
ailsel tromboz öyküsü, tekrarlayan fetal kayıp ve
Edinsel koagülasyon inhibitörleri çok nadir görü­ beklenmedik bölgelerde tromboz (mezenterik, se­
lür. Yılda 1 milyonda 1.4 vakada görülür.
rebral, aksiller veya portal venlerde) görülmesidir.
Çoğu olguda edinsel hemofili ileri yaşlarda görülür.
Hastalar derin ven trombozu belirtileriyle (tek ta­
PATOFİZYOLOJİ raflı şişlik ve ağrılı ekstremite) başvurabilirler.
Dolaşımdaki antikoagülanlar doğrudan bir veya bir­
kaç koagülasyon faktörüne karşı oluşan antikorlardır.
Dolaşımdaki antikoagülanlardan en sık görülenler
faktör VIII inhibitörü (sadece faktör VIII'e kar­
lt;S:fkıiiM Hiperkoagülopati Durumları
şı spesifik inhibitör) ve antifosfolipid antikorları, DOGUŞTAN EDİNSEL
lupus antikoagülanı, antikardiyolipin antikordur Doğuştan Edinse!
(direk birçok koagülasyon faktörlerine karşı nons­ Faktör V Leiden Antifosfolipid sendromu
pesifık inhibitörler). mutasyonuna bağlı Gebelik
aktive protein C direnci Oral kontraseptifler/hormon
KLİNİK ÖZELLİKLER Protrombin gen replasman tedavileri
mutasyonu 20210A Malignensi
Faktör VII inhibitörü olan hastalarda masif spon­ Protein C eksikliği Heparinle indüklenen
tan yaralar, ekimoz, hematomlar görülebilir. Preotein S eksikliği trombositopeni
Lupus antikoagülanı ve antikardiyolipin antikoru Antitrombin eksikliği Varfarinle indüklenen deri
olan hastalarda genellikle trombozla ilişkili semp­ Hiperhoınosisteinemi nekrozu
tomlar görülür. Hipervizkozite sendromları
474 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

• Hastalar pulmoner emboli bulguları ile başvura­ • Hemofili B veya Christmas hastalığı faktör IX ek­
bilirler (dispne, taşikardi, hemoptizi, hipoksi, ser­ sikliğidir erkeklerde 1:25000 ila l :35000 sıklıkta
semlik ve ciddi olgularda hipotansiyon) görülür.
• Diğer olası semptomlar ise karın ağrısı (mezenterik
trombüs ve/veya iskemi), ortal hipertansiyon (por­
tal ven trombozu) veya nörolojik semptomlardır PATOFİZ YOLOJİ
(serbral ven trombozu veya akut SVO). • Hemofili dolaşımdaki koagülasyon proteininin
doğuştan bozukluğuna bağlıdır. Hemofili A ve B
X-geçişli, resesif bozukluklardır ve bu yüzden he­
TANI VE AYIRICI TANI men hemen her zaman erkekleri etkiler.
• Faktör VIII veya IX proteinlerinde eksiklik veya
• Hiperkoagülopati durumları için labaratuar testleri
bozukluk intrensek koagülasyon yalağının anor­
zaman gerektiren, yüksek oranda özelleştirilmiş ve
mal fonksiyonu ile sonuçlanır.
acil servis şartlarında hızlı sonuç vermesi olası ol­
mayan testlerdir.
• CBC ile birlikte diğer ayırıcı tanı ve koagülasyon
KLİNİK ÖZELLİKLER
testleri istenmelidir.
• Heparin tedavisinin başlangıcından sonraki 5-15 • Hemofili hastaları hafif (normal faktör fonksiyo­
gün içinde platelet sayısındaki >%50'lik düşüşte nunun %5-40'1), orta (normal fonksiyonun %1-5'i)
Heparinle indüklenmiş trombositopeni (HİT) dü­ veya ciddi (normal fonksiyonun <%l'i) hastalık ol­
şünülmelidir. mak üzere sınıflandırılır.
• Hiperkoagülopati durumlarının ayırıcı tanıları için • Hemofili çabuk morarma, kas ve eklem içine kana­
Tablo l36-3'e bakınız. ma ile karakterizedir.
• Kanamnın boyutu, ciddiyeti ve sıklığı hastalığın
ciddiyetine bağlıdır (hafif, orta veya ciddi).
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Travma, cerrahi işlemler ve spontan retroperitone­
al veya santral sinir sistemi kanamaları hayati tehtit
, Yeni veya ilerleyen trombozu olan hastalara düşük edebilir. Travmatik kanamalar birkaç saate uzaya­
moleküler ağırlıklı veya unfraksiyone heparin teda­ bilir.
visi başlanmalıdır ve hastaneye yatış düşünülmeli­ • Altta yatan başka bir hastalık yoksa, hemofili has­
dir.
talarndaı küçük kesiler veya abrazyonlarda sorun
• HİT hastalarında heparin kesilmelidir. Hematolog­
yaşanmaz.
la konsülte edilerek başla bir bir antikoagülan baş­
• Ekstremite hematomları kompartman sendrouna
lanmalıdır (lepirudin, argatroban, danaparoid)
neden olabilir.

TANI VE AYIRICI TANI


Hemofili hastalarında labaratuar tetkiklerinde ge­
nellikle protrombin zamanı (PZ) normal parsiyel
tromboplastin zamanı (PTT) uzamış ve kanama
zamanı (KZ) normal olarak buluur.
• Faktör aktivitesi %30-40'dan fazla ise PTT normal
}37 HEMOFİLİLERVEVON izlenebilir.
WILLEBRAND HASTALIGI Hemofili tiplerini saptamada spesifik faktör analiz­
leri kullanılabilir.
Daniel A. Hande! • Hemofili A hastalarının yaklaşık %10-25' i ve
Çeviri: Elif Öztürk hemofili B hastalarının yaklaşık %1-2'si eksik
faktöre karşı bir antikor olan inhibitör gelişti­
rirler.
HEMOFİLİ Hastanın plazması ile normal plazmanın yarı yarı­
ya karşılaştırılması ile hala uzamış PTT bulgusu ol­
EPİDEMİYOLOJİ ması ile inhibitör varlığı saptanır. İnhibitör miktarı
• Hemofili A (faktör VIII eksikliği) erkeklerde Bethesda inhibitör analizi (BİA) ile ölçülür ve BIA
1:10000 sıklıkta görülür. ünitesi ile ifade edilir.
BÖLÜM 137 • HEMOFİLİLER VE VON WILLEBRAND HASTALIGI 475
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Desmopressin (DDAVP), hafif ve orta düzedeki
Hemofili A hastalarında ve inhibitör bulunmuyor­
Major veya hayatı tehdit eden kanamalarda esas te­
sa, faktör VIII düzeylerini artırmada kullanılabilir.
davi faktör replasmanıdır(tablo 137-1).
• Daha az ciddi kanamalarda yönetim hemofilinin
ciddiyeti, inhibitör varlığı veya yokluğu ve kanama VON WILLEBRAND HASTALIGI
bölgesi ile ciddiyetine göredir. Replasman önerileri
Tablo 137-2'de yer almaktadır. EPİDEMİYOLOJİ
• Ciddi kanamada istenilen faktör düzeyi %80-100 Von Willebrand Hastalığı (vWH) doğuştan kanama
arasındadır. Daha az ciddi kanamalarda istenilen hastalıkları arasında en sık görülen popülasyonun
faktör düzeyi %30-50 arasındadır. yaklaşık% l'inde çıkan bir hastalıktır. Buna rağmen
Gereken Faktör VIII(FVIII) miktarı: (hedef FVIII­ sadece lOOOO'de bir kişi klinik olarak önemli bir ka­
bazal FVIII)/2 X ağırlık(kg) nama hastalığı ile bulgu verir.
Gerekten Faktör IX (FIX) miktarı : (hedef FIX­
bazal FIX) x ağırlık (kg)
PATOFİZYOLOJİ
Faktör konsantresi yoksa veya hemofili tipi bilin­
miyorsa taze donmuş plazma (TDP) verilmelidir. Von Willebrand faktörü (vWF) platelet adezyonu
1 mm TDP'de 1 ünite faktör VIII bulunur. Volüm için gerekli bir kofaktör olup, faktör VIII için taşı­
kısıtılamları TDP ile tam replasman yapılmasını yıcı protein görevi görür ve faktör VIII'ü proteolitik
zorlaştırır. yıkımdan korur.

TABLO 137-1 Hemofili Tedavisinde Faktör Replasman ürünleri


HEMOFİLİ TİP UYGUN ÜRÜNLER* YORUMLAR
Hemofili A İnsan plazma kaynaklı Faktor VIII ürünleri: Tüm ürünlerde düşük de olsa HIV ve
Koate -HP" (jel kemoterapi, çözücü ve temizleyici maddelerle hepatit geçiş ihtimali vardır.
işlem görmüş)
Humate-P" (ısıyla işlem görmüş)
İnsan serumu kaynaklı Faktör VIII (immunoafınite saflaştırılmış) Her iki ürün de azalmış miktarda von
Hemofıl-M •(monoklonal antikor saflaştırmış, çözücü ve Willebrand faktör içeriri. Yüksek
temizleyici maddelerle işlem görmüş) oranda saflaştırılmış Faktör VII
Monoclate-P0(monoklonal antikor saflaştırmış,ısıyla işlem kaynağıdır.
görmüş)
Rekombinant Faktör VII ürünleri Tüm ürünlerde düşükden sıfıra kadar
Rekombinate• (rekombinant DNA ürünü) HIV ve hepatit geçiş ihtimali vardır.
Helixate• (rekombinant DNA ürünü)
Advate• (rekombinant DNA ürünü)
Kogaenate-FS" (rekombinant DNA ürünü)
Xyntha" (rekombinant DNA ürünü)
Porkrin Faktör VIII ürünü kriyopresipitatfraksiyonu, porkrin İnsan vira! enfeksiyonu olduğuna dair
virüslerine karşı taranmış: kanıt bulunmamaktadır.
Hyate:C"
Hemofili B Faktör IX komplex ürünleri Trombotik riskler.
Koyne-80" Faktör IX kompleks (ısıyla işlem görmüş) HIV ve hepatit geçişi için düşük risk.
Proolex-T" Faktör IX kompleks (ısıyla işlem görmüş)
Profılnine-SD 0 (çözücü ve temizyeyici ile işlem görmüş)
Aktive Faktör IX kompleks ürünleri: HIV ve hepatit geçişi için düşük risk.
Autopl e xT
- " (ısıyla işlem görmüş)

Saflaştırılmış Faktör IX ürünleri: HIV ve hepatit geçişi için düşük risk


AlphaNine -SD" (saflaştırılmış, çözücü ve temizyeyici ile işlem veya sıfır geçiş raporlanmış.
görmüş)
Mononine• (monoklonal antikor saflaştırılmış, ultrafılte edilmiş)

Rekombinant Faktör IX ürünleri:


HIV ve hepatit geçişi için bilinen risk yok.
BeneFIX" (rekombinant DNA ürünü)
Önemli inhibitör aktivitesi olan hastalar
için tercih edilen ürün.
Kısaltmalar: HIV==Human immunodeficiency virüs.
*Ticari isimler spesifik tanıtımı kolaylaştırmak için verilmişti,:
476 KISIM 15, HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

lii:fiı•iflj Ciddi Hemofilide Başlangıç Faktör Replasmanı Klavuzu


HEMOFİLİA HEMOFİLİB
HEDEF
BAŞLANGIÇ BAŞLANGIÇ BAŞLANGIÇ
FAKTÖR DOZU (ÜNİTE/ DOZU (ÜNİTE/
BÖLGE DÜZEYİ(%) KG) KG) DETAYLAR
Deri(derin laserasyon) Abrasyon ve yüzeye! lasenısyonlar genellikle
faktör replasmanı gerektirmez. Bası ve
tropikal trombinle tedavi et
Derin kas dokusu 40-80 20-40 40-60 Yatış gerekir.Toplam kan kaybı takip edilmeli.
Kompartman sendromu açısından
izlenmeli.Replasman süresi 1-5 gün
Eklem(hemartroz) 30-50 15-25 30-40 Splint,fızyoterapi ve takip açısından
ortopedik konsültasyon gerekbilir.
Replasman süresi: 1-3 gün
Epistaksis 40-50 20-25 80-100 Lokal önlemler kullanılmalı. Kanama durana
kadar replasmaıı verilmeli
Oral mukoza 50 25 50 Lokal önlemler ve antifıbrinolitik tedavi ek
faktör replasman ihtiyacını azaltır
Hematüri 50 25 50 Genellikle ve tipik olarak ciddi değildir.
İstrahat ve hidrasyon önemli
GIS kanama 100 50 100 Potansiyel lezyonun yerinin saptanması
amacıyla ensoskpopi yapılması için
gastroenteroloji konsültasyonu uygundur
Santral sinir sistemi 100 50 100 BT den önce tedavi et. Erken nöroloij
konsültasyon. Lumbal ponksiyon öncesi
faktör replasmanı gerekir.

Subendotelyal matrikse temas ettiğinde vWF bir­ TANI VE AYIRICI TANI


takım yapısal değişimden geçer, glikoprotein Ib'nin
vWH olan hastalarda PT ve PTT genellikle normaldir.
bağlanmasına izin verir. Bu da platelet aktivasyonu
Kanama zamanı uzamış ve vWF aktivitesi düşüktür.
ve diğer plateletlere ve hasarlı endotelyuma adez­
Bazen PT ve faktör VIII düzeyleri anormal olabilir,
yonunla sonuçlanır. bu da vW hastalığını hemofili A'dan ayırmayı zor­
laştırır.
KLİNİK ÖZELLİKLER
vWH'nın 3 ana tipi vardır. Tip 1 (olguların %70- ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
S'i) epistaksis, kolay yaralanma, menoraji veya diş vWH olan çoğu hastada DDAVP temel tedavidir.
eti kanaması gibi ortaya çıkan haif formda kana­ DDAVP endotel hücrelerini uyararak depolanmış
ma epizotlarından oluşur. Tip II olguların yaklaşık vWF'nin salınımına ve muhtemelen ek endotelyal
%10-lS'inde görülen kalitatifbozukluktur. etkileri ile hemostazın ilerlemesine neden olur.
Tip III olguların %10'unda ciddi bir form olarak DDVAP dozu her 12 ila 24 saatte bir, 4 doz olacak
görülür. Bu hastalar hemofililere benzeyen (he­ şekilde, I V veya SC yoldan 30 dakika boyunca 0.3
martrozis ve hematomlar) ciddi kanama epizotları mikrogram/kg şeklindedir. DDVAP'nin konsant­
ile bulgu veririr. re intranazal formu 5 yaş üzerindeki çocuklarda
Hemofili hastalarının aksine vWH hastaları sık­ bir burun deliğine bir sprey (150 mikrogram) ve
lıkla deri ve mukozal kanamaları ile prezente olur. adelosan ve erişkinlerde her iki burun deliğine bir
Hemartroz ciddi hastalık (tip III) dışında tipik de­ sprey (300 mikrogram) şeklindedir.
ğildir. DDVAP'ye cevap vermeyen Tip 1 hastalarında veya tip
• vWH hafif olgularında travmatik olay veya cerrahi II veya III hastalarında önemli miktarda vWF konsant­
işleme kadar hastalığından habersiz olabilir. resi içeren faktör VIII konsantreleri gereklidir.
BÖLÜM 138 • ORAK HÜCRE HASTALIGI VE DİGER KALITSAL HEMOLİTİK ANEMİLER 477
Kriyopresipitat da ayrıca yüksek vWF konsantras­ TABLO 138-1 Akut Vazo-okluziv Krizi
yonuna sahiptir ve vWH olan hastalarda kullanıla­ Değerlendirmesi ve Yonetimi
bilir. Ancak vira] bulaş riski daha yüksektir.
için öneriler
Plasma ürünlerine cevabı olmayan bazı vW hasta­
Öykü Ağrının süresi, yeri
lığı tiplerinde (tip 3) platelet transüzyonu faydalı
Ateş hikayesi
olabilir. Foka] şişlik veya kızarıklık öyküsü
vW hastalığı ve menorajisi olan kadınlarda doğum Akut epizod için presipite edici faktörler
kontrol hapları vWF düzeylerini artmasına yar­ Ağrı kesici olarak alınan ilaçlar
dımcı olup menustral kanamayı sınırlayabilir. Fizik Ağrının derecesini değerlendirin
Muayene Ağrının yerini inceleyin, şişlik, kızarıklık, ısı
artışına bakılır
Genel: solunum sıkntısı, solukluk,
dehidratasyon, sarılık, kaşıntı
Vital bulgular: Özellikle ateş, pulse oksimetri
Solunum :Göğüs duvarı, AC sesleri
Kalp: kardiyomegali ve sistolik üfürüm kronik
anemi ile sık
Abdomen: hassasiyet, orgonomegali
Yardımcı Ağrı orta veya şiddetli , foka! patoloji var veya
testler ağrı akut atak için atipikse
Tam kan sayımı, lökosit diferansiasyonu,
retikülosit sayımı, idrar tahlili
Alt solunum yolu patolojisi varsa PAAG
ORAK HÜCRE HASTALIGI Klinik durumuna göre gerekliyse kan kültürü
13 8 VE DİGER KALITSAL Genel
ve ek kan testleri
Yatak istrahati, sıcak, sakin bir ortam sağlayın
HEMOLİTİK ANEMİLER yaklaşım Mümkünse televizyon, müzik gibi şeylerle
dikkati başka yöne çekmeyi deneyin
Jason B. Hack Ağızdan sıvı, tipik olarak günde 3 L
Çeviri: Elif Öztürk IV sıvı, dehidratasyonu düzeltmek için veya
içmede isteksizlik veya kusma varsa
Kalıtsal hemolitik anemiler; genetik anamoliler, Oksijen: rutin olarak gerekmez, hipoksemi
endojen yıkıma sebep olan, fonksiyonel ve konfor­ durumunda
Derin nefes alıp vermeye teşvik edin, insentif
masyonel kırmızı kan hücresi anamolilerine sebep spirometri
olduğunda gerçekleşir. Ağrı Ağrının derecesine göre uygun analjeziği
En yaygın tipler anormal Hb yapısındandan (örne­ yönetimi kullan
ğin; orak hücre hastalığı) ya da anormal Hb üreti­ Hafif ağrılarda asetaminofen
mindendir (örneğin; talasemi). Hafif-orta şiddetli ağrılarda NSAİİ (Böbrek
yetmezliği varsa kaçın)
Anemi; yıkım, üretimi aştığında meydana gelir. Orta-Ciddi ağrılarda opioidler, başlangıç
Bir çok hasta, dishemoglobinemi durumunun far­ dozları:
kındadır. Morfin 0.3 mg/kg PO veya 0.1-0.15 miligram
/kg IV
Hidromorfın , 0.06-0.08 mg/kg PO veya
0.015-0.020 mg/kg IV
ORAK HÜCRE HASTALIGI 15-30 dakika içinde yanıtı değerlendirip ilk
dozun yarısı veya dörrte biri tekrarlanabilir
KLİNİK ÖZELLİKLER Taburculuk Aşağıdaki durumlarda yatış düşünülür:
OHH'da en yaygın şikayet; ağrı, halsizlik ya da bu­ ve takip Akut göğüs sendromu şüphesi varsa
Sepsis,osteomyelit veya diğer ciddi enfeksiyon
laşıcı şikayetlerdir. şüphesi varsa
Fiziksel inceleme bulguları, soluk ten rengi, venöz Beyaz küre sayısı >30,000/mm3
staz değişikliği, sarılık, hepatosplenomegali, ane­ Platelet sayısı <100,000 /mm3
AS<le iki veya üç analjeziye rağmen ağrı
mili kardiyak üfürüm akışı, kardiyomegali ve yük­ kontolü sağlanamadıysa
sek debili KKY (konjestif kalp yetersizliği) içerir. Aşağıdaki durumlarda taburculuk düşünülür:
Kas iskelet sistemindeki ya da karındaki ağrılı va­ Ağrı kontrolü sağlandıysa ve hasta oral sıvı ve
zooklüzif kriz Acil serviste'de en sık rastlanan şika­ ilaç alabiliyorsa
Uygun oral analjeziklere erişimi varsa
yettir (Tablo 138-1) Ev bakım talimatları sağlanabilecekse
Krizler kan akışını tıkayan, iskemiye, organ hasa­ Takip için uygun ortam varsa
rına ve enfarktüse yol açan oraklanmış kırmızı kan
hücrelerinden kaynaklanır.
478 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

Ateş ya da enfeksiyon (özellikle Haemophilus influ­ TABLO 138-2 Akut Göğüs Sendromu
enza ya da Pneumococcus) soğuğa maruz kalma ya Yaklaşım ve Tedavisi
da yüksek irtifa, dehidrasyon ya da aşırı efor, ilaç
tedavisi uyumsuzluğu ya da ilaç kullanımı KKH Öykü Major semptomlar:Dispne, ateş,öksürük
Eşlik eden göğüs, kaburga, kemik veya eklem
oraklanmasını ve krizi tetikleyebilir. ağrısı
Semptomatik anemi dalak sekestrasyonundan ya Ağrının derecesi ve ciddiyetini değerlendirin
da kemik iliği yetersizliğinden (aplastik krizler) Yakın zaman veya önceden sepsis, enfeksiyon,
kaynaklanır ve halsizlik, solunum güçlüğü, CHF ya pnömoni veya hastaneye yatış öyküsü
da şokla baş gösterir. Geçirilmiş akut göğüs sendromu öyküsü,
Hayat ya da uzvu tehtid eden kriz, akut göğüs send­ özellikle entübasyon veya ventilasyon
romu (vazookluzif akciğer travması), felç, böbrek destek ihtiyacı olmuşsa
Potansiyel enfeksiyöz teması
enfarktüs, mezenterik enfarkt, sepsis, osteomiyelit, Mevcut kullanılan ilaçlar
pnömoni ya da priapizm içerir (Tablo 138-2). İmmünizasyon öyküsü: özellikle pnömokok
ve Hemofilius influenza tip B
TANI VE AYIRICI TANI Bazal hemoglobin düzeyi ve arteriyel
oksijenizasyon saturasyonu
Tetkikler kişiye özel belirlenmelidir ve hastalık de­ Fizik Genel: solunum sıkntısı, solukluk,
recesi akut krizin değerlendirilmesine yol gösterir. muayene dehidratasyon, sarılık, kaşıntı
Fakat, çok yönlü şikayetler (ağrı, halsizlik, ateş) Vital bulgular: Özellikle vğcu ısısı, pulse
kriptik kışkırtıcı vakalar için çözümleri içermelidir. oksimetri
Akut ağırlaşan anemi; eğer trombosit sayısı arttırıl­ Solunum :Göğüs duvarı, AC sesleri
Kalp: kardiyomegali ve sistolik üfürüm kronik
mışsa, artmış splenik sekestrasyon ya da eğer trom­
anemi ile sık
bosit sayısı düşürülmüşse, kemik iliği yetersizliğini Abdomen: hassasiyet, orgonomegali
gösterebilir. Ağrı orta veya şiddetli , foka! patoloji var veya
Yardımcı
Lökosit ya da artmış bantlar enfeksiyon belirtir. testler ağrı akut atak için atipikse
• Hamilelik testi, doğurganlık yaşındaki bütün ka­ Tam kan sayımı, lökosit diferansiasyonu,
dınlara yapılmalıdır. retikülosit sayımı, idrar tahlili
Elektrolitlerin değerlendirilmesi dehidrasyon ve Cross-match örneği: eritrosit süspansiyon
böbrek fonksiyonlarını ölçer. transfüzyonu planlanıyorsa
Karaciğer fonksiyonu testleri ve lipaz karın ağrısını Arteriyel kan gazı:orta-ciddi solunum sıkıntısı
ve/veya pulse oksimetri ile hipoksemi varsa
değerlendirmeye yardım edebilir. PAAG
Semptomları saptanamayan ateşli OHH hastalarının; Kan kültürü
kan kültürü, idrar tahlili ve göğüs filmi olmalıdır. Klinik durumuna göre gerekliyse ek kan
Akut göğüs sendromu (göğüs ağrısı, öksürük, ateş, testleri
solunum güçlüğü) gösteren hastalar ciddi derecede Tedavi Oksijen:pulse oksimetreye göre
acil değerlendirme gereken hastalardır. Oral hidrasyon:tercih edilir
Göğüs filmi, EKG ve arteriyel kan gazı hipoksi de­ iV hidrasyon : hipotonik sıvıları tercih et,
recesinin; tipinin ve olası kan nakli için çapraz re­ idame dozun yaklaşık 1.5 katı doz ve
hızda (aşırı agresifIV sıvılar akut göğüs
aksiyonun belirlenmesine yardımcı olur.
sendromunu kötüleştirebilir)
İskelet filmleri, atipik foka) kemik ağrısı için göste­ Analjezikler: Gerekliyse genellik! e potent
rilir. opioidler kullanılır, solunum depresyonu
Anormal ağrı ya da nörolojik belirtiler için ileri gö­ bulguları açısından takip edilmeli
rüntüleme dikkate alınmalıdır. Antibiyotik: toplum kökenli pnömoni tedavisi
OHH hastalarında hayatı tehtit eden başlangıç se­ için ampirik antibiyotik önerilir
beplerinin ayırıcı tanısı, osteomiyelit, kemik en­ Bronkodilatatör: nebülizer g2-adrenerjik
agonistler
farktüsü, selülit, akut artrit, pankreatit, karaciğer
Göğüs fızyoterapisi
iltihabı, kolesistit, pelvik inflamatuvar hastalık, Transfüzyon: ciddi akut anemi varsa
pyelonefrit, pnömoni, pulmoner emboli ve menen­ Exchange Ciddi akut göğüs sendromu varsa ve
jiti içerir. transfüz­ ventilasyon desteği ihtiyacı öyküsü varsa,
yon entübasyonun önüne geçmede yardımcı
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK Yukarıdaki yakşalıma rağmen kötüleşme
varsa, yoğun bakıma yatışı önlemede
OHH hastalarında akut kriz için ilk müdahaleler yardımcı
öncelikle destekleyicidir. Hasta entübe ve ventilasyon desteği alıyorsa,
Akıllıca yönetimi ve zor vakalar için kapsamlı de­ ventilasyon ihtiyacının süresini kısaltmada
ğerlendirme gereklidir. yardımcı
Kemik iliği embolisi şüphesi veya tanısı varsa
O pioid ilaçlar genellikle şiddetli ağrı için gereklidir.
Bireyselleştirilmiş tedavi planlan sık kriz geçiren
hastalar için önerilir.
BÖLÜM 139 • TRANSFÜZYON TEDAVİSİ 479
Oral rehidrasyon, şüphelenilen dehidrasyon için • Değerlendirme, eksiksiz kan sayısı ve retikülosit
teşvik edilmelidir. IV kristaloid 1.5 katı idame için sayısı, bilirubin seviyesi, serum aminotransferaz ve
de kullanılabilir. laktak dehidrojenazı içerir.
Oksijen takviyesi hipoksi için gerekir. • Tedavi, ciddi anemi için eğer saptanırsa enfeksiyo­
• EKG ve kardiyak görüntüleme kardiyopulmoner nun erken tedavisi ve kan değişimi içerir.
sendromu olan hastalar için uygundur.
• Kültürler alınmalıdır ve geniş spektrumlu antibiyo­
tikler akut enfeksiyon semptomları gösteren hasta -
larda uygulanmalıdır. • HEREDİTER SFEROSITOZ
• Kan değişimi belli koşullarda düşünülmelidir -ap­ • Kalıtsal sferositoz, Küçük sert KKH oluşturan erit­
lastik krizler, kardiyopulmoner dekompanzasyon, rosit hücresi bozukluğundan meydana gelir. Bu,
hamilelik, felç, solunum yetmezliği, genel cerrahi dalak tarafından yapılan destrüksiyonun artması­
ve priapizm (ürolojik konsültasyon gerektirir) na ve KKH üretiminde dengeliyici bir artışa sebep
• Kabul kriteri pulmoner, nöroloji aplastik ya da enfek­ olur.
siyon krizler; splenik sekestrasyon; inatçı ağrı; inatçı • Komplike Şikayetler, aplastik ve megaloblastik
bulantı ve kusma; ya da belli olmayan tanıyı içerir. krizleri, kolesistit, splenomegali, sarılıklı hemoliz
Taburcu edilen hastalar için yakın takip ayarlan­ içerir.
ması, vücut ısısı 38°C'nin üzerine çıktığı anda geri • Tedavi ciddi vakalarda kan değişimi ve splenekto­
dönmesinin söylenmesi. mi içerir.

ORAK HÜCRE HASTALIGININ


VARYANTLARI
Spesifik anormallik ve homozigot, heterozigot ya
da orak hücre özelliğiyle kombine edilmiş olması­
na bağlı olarak OHH'na semptom vermeyen diğer
hemoglabinopatiler vardır ve görüntüde çeşitlilik
gösterir.

TALASEMİ } 39 TRANSFÜZYON TEDAVİSİ


• Talasemiler globin zincirinin bozuk sentezlenme­ T. Paul Tran
sinden meydana gelen, mikrositer, hipokromik, Çeviri: Elif Oztürk
heomlitik anemiyle sonuçlanan kalıtsal bozukluk­
lardır.
Hastalığın derecesi tipe ve genetik anormalliklerin
sayısına bağlıdır.
• EPİDEMİYOLOJİ
• Talasemi minör hastalarının hafif mikrositer ane­ • Birleşik Devletler'de her yıl yaklaşık 12 milyon
misi vardır ve genellikle semptom göstermez paketlenmiş kırmızı kan hücresi tranfüze edilir.
• Hepatosplenomegali, sarılık, kemiksel değişiklikler Birleşik Devletler'de her yıl yaklaşık 12 milyon
gösteren talasemi majör hastaları enfeksiyon ve kan paketlenmiş kırmızı kan hücresi tranfüze edilir.
değişimi gerektiren ciddi anemi için büyük risk al­ Bu rakam zamanla değişir ve bu değşiklikler BM
tındalardır. hasta nüfusundaki geniş çaplı eğilimi, yaşlanma
Kan değişiminden kaynaklanan aşırı demir yük­ uygulama kılavuzları ve kan ürünlerine olan gü­
lenmesi gerçekleşebilir. veni yansıtır.

GLUKOZ-6-FOSFAT­
DEHİDROJENAZ EKSİKLİGİ • PATOFİZYOLOJİ
Glukoz-6-fosfat dehidrojenaz eksikliği en yaygın • Transfüzyon terapisindeki iki yaygın amaç hacim -
KKH enzimopatidir sel genişleme ve artan oksijen taşıma kapasitesidir
• Bu, Hb çökelmesine, dalak tarafından KKH nin ay­ • Şok anında, hacimsel genişleme oksijen taşıma ka­
rılmasına ve hemolize neden olur. pasitesinden önceliği alır.
Hastaların çoğu semptom göstermez. • Transfüzyon terapisindeki daha az yaygın amaçlar
Oksidatif strese (ilaç tedavisi, enfeksiyon, bakla) ise pıhtılaşma faktörleri ya da trombosit aracılığıyla
maruz kalmak hemolize neden olur. kanama diyatezi düzeltmesini içerir.
480 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

TAM KAN yomı ve paroksimal noktürnal hemoglobinürisi


olan hastalar içindir.
70 kg yetişkin bir insanın toplam kan hacmi yakla­
şık olarak 75 mL/kg ya da 2.SmL / m2 (5 L) dir. Bir
TROMBOSİTLER
ünite tam kan 500 mL kan içerir.
• Tam kanın ideal bir kan ürünü olmasına rağmen, • Trombositopeni spontan kanama risk faktörüdür
modern hastanelerde nadiren uygulanır. Trans­ ve trombositlerin transfüzynu, aktif kanaması olan
füzyondaki iki temel amaç, hacimsel genişlenme ya da ciddi kanama riski taşıyan ( örneğin, intrak­
ve oksijen taşıma kapasitesinin iyileştirilmesi, kan raniyal kanama) trombositopenik hastalar için en­
bileşenlerinin kullanılmasıyla ulaşılabilir. dikedir.
• Spontan kanama; 50,000/ µL dan az trombosit sa­
yısı için az rastlanır, fakat 10 000/ µL den az trom­
PAKETLENMİŞ KIRMIZI KAN HÜCRELERİ bosit sayısı için önemli derecede artmıştır. Tedbir
(P KKH) amaçlı trombosit transfüzyonu 10,000/ µL den az
trombosit sayısı için endikedir.
• PKKH öncelikli olarak oksijen taşıma kapasitesinin • Bir ünite trombosit, 250 - 350 mL içerisinde 3 -
iyileştirilmesinde kullanılır. 6 xl011 trombosit içerir. Trombosit sayısını 5000-
• Bir ünite PKKH 250mL hacme sahiptir ve hemog­ 1000 mL kadar yükseltebilir.
lobini l gram/dl (yetişkin) ya da hematokriti %3 • Doz genellikle 1 ünite/10 kg (bir yetişkin için yak­
yükseltir. Bir PKKH genellikle l - 2 saat transfüze laşık 6 ünite)'dır. ABO ve Rh uyumlu trombositler
edilir fakat hasta şokta ise daha hızlı transfüze edi­ tercih edilebilirdir.
lebilir. • Transfüze edilen trombositler 3 - 5 gün yaşayabilir.
• PKKH transfüzyonu için majör endikasyonlar (1) Trombosit sayısı infüzyondan sonra l - 24 saat içe­
sağlıklı yetişkinlerde %25 - %30 kan hacminden risinde kontrol edilmelidir.
(1500mL) fazla akut kan kaybını ve (2) cerrahi iş­ • Tedbir amaçlı trombosit transfüzyonu için majör
lem geçiren hastalarda 2 Löen çok akut kan kaybını endikasyonlar: (1) mutlak trombosit sayısı<l0,000/
içerir. Hacim genişlemesine erişmek için kristaloid µL, (2) aktif kanamalı trombosit sayısı 10,000 ve
genellikle PKKH ile aynı zamanda damardan verilir. 50,000/ µL arası, (3) invazif prosedüre (örneğin, to­
• PKKH transfüzyonu, semptomatiktir ve kronik rasentez, parasentez) tabi tutulan hastalarda trom­
anemi hastalarında (örneğin; yavaş kan kaybı du­ bosit sayısı <50,000 µLöir.
rumları) ve altta yatan kardiyopulmener hastalığı
olan ve hemoglobin seviyesi 6gram/dL den az olan TAZE DONMUŞ PLAZMA
hastalarda da gösterilir.
• Taze donmuş plazma (TDP) (1) kanaması olan ya
"Tiplendirme ve Tarama" işlemi (ABO ve Rh kan
grubu tiplendirmesi, antikor taraması içeren) 30 da akkiz pıhtılaşma bozukluğu yüzünden (örneğin;
dakika içerisinde uygulanabilir. Transfüzyonun masif transfüzyon ya da antitrombotik zehirlenme)
kanama riski altında olanlar, (2) akkiz pıhtılaşma
beklenen olasılığı düşükse tiplendirme ve tarama
bozukluğu olan ve invazif prosedürlere tabi tutulan
istenemelidir. (<l %)
hastalar, (3) trombotik trombositopenik purpura
• "Tiplendirme ve Cross" (ABO/Rh kan tipi, antikor
(TT P)sı olan ve plazma değişimi geçiren hastalar,
taraması, hastanın kanı ve donör kanı uygunluk
(4) antitrombin III eksikliği olan fakat antitrombin
için test edilir.) yaklaşık olarak 1 saat içerisinde III konsantrasyonu elde edilemeyen hastalar ve (5)
uygulanabilir. Transfüzyonnun beklenen olasılığı doğuştan izole faktör eksikliği olan fakat spesifik
yüksekse tiplendirme ve çapraz direnç istenmelidir. viral olarak güvenli ürünler için uygun olmayan
(> 10%). hastalar için istenir.
• KKHleri lökosit fakir, donmuş ya da yıkanmış ol­ Pıhtılaşma bozukluğu protrombin süresinin uza­
duğunda elde edilebilir. Lökosit fakir KKHlerinin, ması (PT) ya da kısmi tromboplastin süresinin
lökositlerinin %85'i ayrılmış durumdadır ve trans­ standartların 1.5 katı olması ya da koagülasyon fak­
plant alıcıları ya da adayları ya da ateşli nonhemo­ tör analizinin normal değerlerin %25'inden küçük
litik transfüzyon reaksiyonu geçmişi olan hastalar olması olarak tanımlanır.
için endikedir. • Bir paket TDP 200 - 250 mL, her koagülasyon fak­
• Donmuş KKH'leri az görülen kan tipleri için sak­ törünün 1 U/ml'.si, ve fibrojenin l - 2 miligram/
lanır ve antijen yükünü azaltır. Alloimmuzinasyon ml'.sini içerir. Tipik başlangıç dozu 8 - lO mL/kg
riski altındaki hastalarda kullanılır. ya da 2 - 4 pakettir. Bir paket TDP, koagülasyon
• Yıkanmış KKHler, plazmaya karşı Hipersensitivite föktörünü %3 - %5'e kadar yükseltecektir.
reaksiyonu gösteren hastalar, yenidoğan transfüz- • TDP ABO uyumlu olmalıdır.
BÖLÜM 139 • TRANSFÜZYON TEDAVİSİ 481
KRİYOPRESİP İTAT Advers reaksiyonlar, aşırı duyarlılık, ateşli reaksi­
• yonlar, başağnsı ve böbrek yetmezliğini içerir.
Kriyopresipitat TDP'dan üretilir; bi paket 80 - 100
İntravenöz immünoglobülin terapisi sonrası hepa­
U faktör VIIIC, 80 U von Willebrand faktörü, 200 -
300 miligram fibrinojen, 40 - 60 U faktör XIII, and tit C'ye pozitif seroloji geliştiren bazı vakalar kay­
değişken sayıda fibronektin içerir. dedilmiştir.
Normal doz her 10 kg vücut ağırlığı için 2 - 4 pa­
ANTITROMBİN III
kettir (tipik bir yetişkin için sınır 20 pakettir); ABO
uyumlu paketler tercih edilebilirdir. Antitrombin III (ATIII), koagülasyon faktörünü,
Kriyopresipitat terapisi için indikatörler, (1) yaygın trombini ve aktive faktörler IX, X, XI ve XIII engel­
intravasküler koagülasyon ya da doğuştan fıbrinojen leyen bir protein serumudur.
eksikliği eşliğinde 100 miligram/dillen az fıbrinojen Eksiklik konjenital ya da akkiz olabilir.
seviyesi, desmopressinin etkili ya da von Willebrand • ATIII genellikle tromboz profilaksisi için ya da ka­
faktörü içeren faktör VIII konsantrasyonun erişile­ lıtsal ATIII eksikliği olan hastalarda tromboembo­
bilir olmadığında aktif kanamalı von Williebrand lizm tedavisinde kullanılır.
hastalığı, (3) Vira! olarak inaktive faktör VIII kon­
santrasyonu erişilebilir olmadığında hemofili A, (4) SPESİFİK FAKTÖR DEGİŞTİRME
Fibrin yapıştırıcının cerrahi yapışırıcı olarak kullanı­
mı ve (5) fibronektin replasmanını içerir. TEDAVİSİ
• Tablo 139- 1 konjenital koagülasyon faktör eksiklği
İNTRAVENÖZ İMMÜNOGLOBÜ LİNLER terapisini özetlemektedir.
İntravenöz immünoglobülinler için endikasyonlar;
birincil ve ikincil immün yetmezliği tedavisi ve im­
TRANSFÜZYON KOPLİKASYONLARI
mün ya da inflamatuvar bozuklukların tedavisi, örne­ Advers reaksiyonlar transfüzyonlann %20'sine ka­
ğin, immün trombositopeni ve Kawasaki sendromu. dar olur ve genellikle hafiftir.

TABLO 139-1 Konjenital Faktör Eksiklikleri için Replasman Tedavisi


KOAGÜLASYON FAKTÖRÜ YILLIK İNSİDANSI REPLASMAN TEDAVİSİ
Faktör I(fıbrinojen) Nadir (1-2/milyon) Tam kan, TOP, kriyopresipitat, fıbrinojen
konsantreleri
Faktör II(protorombin) Nadir (1-2/milyon) TDP, faktör il konsnantresi, protrombin kompleks
konsantresi
Faktör V (proakselerin, labil faktör) Nadir (1/milyon) Tam kan, TDP
Faktör VII (prokonvertin, stabil faktör) Nadir (0.5/milyon) TDP, protrombin kompleks konsantresi, saflaştırılmış
faktör VIIa, rekombinant faktör V lla
Faktör VIII (antihemofilik faktör 1-2/10,000 erkek doğum Faktör VIII konsantreleri (mevcut değilse
A, antihemofilik globülin, "klasik kriyopresipitat veya TDP), hafifi hemofilide
hemofili") DDAVP
vonWillibrand Hastalığı lOOÜe 1 Hafif von Willebrand hastalığında DDAVP (tip 28
veya 3 hariç), faktör VIII konsantreleri (Alphanate,
Humate-P), kriyopresipitat
Faktör IX (antihemofılik faktör B, 1/30,000 erkek doğum Faktör IX konsantreleri
plazma tromboplastin komponenti,
Christmas faktörü)
Faktör X (Stuar P Rower faktörü) Nadir (1-2/milyon) Tam kan, TDP, faktör X konsantresi, protrombin
kompleks konsantrasyonu
Faktör XI (plazma tromboplastin 1/10,000 Askenazi TDP, kriyopresipitat, faktör XI konsantresi
öncülü, hemofıli C, Rosenthal Yahudilerinde, genel
sendromu) popülasyonda 1/ l00,000
Faktör XII(Hageman faktörü) Nadir (1/milyon) Replasman gerekli değil
Faktör XIII (fibrin stabilize edici faktör, Nadir (1/5 milyon) TDP, kriyopresipitat, faktör X konsantresi
LAki-Lorand faktörü)
DDAVP=dezmopresin, TDP=taze donmuş plazma
482 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

TABLO 139-2 Bazı Akut Transfüzyon Reaksiyonları: Tanı, Yaklaşım ve Değerlendirme


REAKSİYON TİPİ BELİRTİ VE BULGULAR DEGERLENDİRME YÖNETİM
Febril hemolitik Hafif ateş ( <l.5°C), titreme, Yakın izlenip AİHR İnfüzyonu durdur, vücut ısısı, nabız,KB,
transfüzyon ürtiker gelişmediğinden emin SS, satürasyonu kontrol et
reaksiyonları olunduktan sonra Hastanın kimliğini doğrula, ateş için
(FHTR) infüzyona daha düşük asetaminofen, hafif ürtiker için
hızda başlanabilir antihistaminik uygula
FHTR'yi AİHR'den ayırmak Genellikle hafif seyreder ancak
zor olabillir kardiyopulmoner durumu kötü olan
Muhtemel bakteriyel hastalarda hayatı tehdıt edici olabilir
enfeksiyon düşün
Akut intravasküler Ateş, sırt ağrısı, hematüri İnfüzyonu durdur, diürezi Kan ürününü sakla kan bankasına haber
hemolitik (hemoglobinüri), titreme, sürdürmek için IV ver, tiplendirme ve cross-matchi
reaksiyon(AİHR) kötü hissetme, flushing, hidrasyon başla, anürik tekrarla, direk ve indirek Coombs
-Bakteriyel dispne, taşikardi, şok, veya oligürikse ( < 100 testleri, CBC, kreatinin, PT, aPTT,
enfeksiyon böbrek yetmezliği, senkop, ml/h) diüretik ver, kan haptoglobulin, indirek bilirubin, LDH,
DIC kültürü al, bakteriyel plazmasız hemoglobin, UA
Bakteri ile kontamine enfeksiyon şüphesi Kanın incelenmesi (renginde bozulma,
kan transfüzyonu varsa geniş spektrumlu koku, Gram boyama) ile bakteriyel
ani başlangıçlı hiper­ antiboyik başla, DİC kontamine kan tanısı hızlıca
hipotansiyon, kasılma ve tedavisi doğrulanabilir.
kardiyovasküler kollaps Gerekiyorsa Etyolojik ajanlar: Staphylococcus
ile birlikte ciddi akut kardiyorespiratuar desteğe epidermidis, Staphylococcus aureus,
reaksiyona neden olur başla (havayolu, sıvılarla Baci!Jus cereus, grup B streptokok,
KB, vazopresörler) Escherichia coli, Pseudomonas türleri
ve diğer gram negatif organizmalar
Allerjik reaksiyon/ Ani başlangıç, ürtikeryaJ Hafif semptomlar Transfüzyonu durdur ve hastayı
anaflaksi döküntü, kaşıntı, dispne, antihistaminiklerle değerlendir. Allerjik reaksiyon
bulantı, kusma, senkop, gerileyebilir, ileri hafifse antihistaminiklerle tedavi
başağrısı, bronkospazmi araştırma gerekmeyebilir, edilir, gerilerse transfüzyon tekrar
anjiyoödem, karın ağrısı, kan bankası başlatılabilir
hipotansiyon bilgilendirilmeli Allerjik reaksiyon ciddiyse,
Ciddi alerjik reaksiyon kardiyopulmoner desteğe başla ve
veya anaflaksi için anaflaksi tedavisi başla (havayolu,
hasta stabi!Jenir ve YB'a solunum desteği, kristoloidlerle volüm
yatırılır, kan bankası desteği, adrenalin, antihistaminikler,
bilgilendirilmeli (3-agonist nebülizor tedavi, steroid)
Sıvı yüklenmesi Dispne, taşikardi, Transfüzyonu durdur(veya EKG, göğüs grafisi, CVP takibi, idrar
hipertansiyon, baş ağrısı, semptomlar çok hafifse çıkışı, ve jan gazı takibi
jugüler venöz dolgunluk, hızı 1 mL/kg/saate düş),
raller, hipoksi, volüm diüretik başla(furosemid)
yüklenmesi ciddiyse
hipotansiyon
Transfüzyon ilişkili Dispne, prodüktif olmayan Göğüs grafisi (bilateral Transfüzyonu durdur, hematoloji
akut akciğer öksürük, akut respiratuar nodüler infiltrasyon, konsültasyonu, ARDS tedavisi
hasarı (TIAAH) distress sendromu (ARDS), yarasa kanadı paterni)
hipotansiyoni ateş/titreme,
monositopeni/nötropeni
Masif transfüzyon Kanama, hipotermi, sitrat Masif transfüzyondaki Klinik olarak gerekliyse Tam kan,
toksisitesi, hipokalsemi tüm kan ve sıvıları ısıt, TDP, kriyopresipitat ve platelet
veya hipomagnezemi vücut ısısı, koagülasyon transfüzyonu, hipotermi için kan
parametreleri, asit-baz ısıtıcıları, semptomatik hipokalsemi
dengesi, serum potasyum veya hipomagnezemi için replasman
ve kalsiyumunu takip et tedavisi
Kısaltmalar: aPTT=aktive parsiyel tromboplastin zamanı CBC=complete blood count IV=intravenöz LDH=laktat dehidrogenaz
PT=protrombin zamanı

Transfüzyon reaksiyonları akut ya da gecikmiş ola­ GECİKMİŞ TRANSFÜZYON


bilir.
Tablo 139-2 ani reaksiyonların tipleştirmenin ya­
REAKSİYONLARI
nında tanım metodlarını, yönetimi ve değerlendir­ Gecikmiş transfüzyon reaksiyonları, transfüzyon­
meyi özetlemektedir. dan 7 - 1 O gün sonra gerçekleşebilir.
Transfüzyondan kaynaklı enfeksiyon olabilir. HIV,
heptatit B ve C, sitomegalovirus, beşinci hastalık,
BÖLÜM 139 • TRANSFÜZYON TEDAVİSİ 483
insan T hücreli lösemi virüsü I ve II aktarımı için ACİL TRANSFÜZYONLAR
küçük bir risk vardır.
Diğer az rastlanan fakat rapor edilen patojenler O tipi ya da tip-spesifik eksik olarak çapraz eşleşen
Epstein Barr virüsü, sifiliz, sıtma, babeziyoz, tok­ kan kullanımı hayat kurtarıcı olabilir fakat hayatı
soplazmoz, tripanozomiyazisi içerir. tehtid edici tranfüzyon reaksiyon riski taşır. Kulla­
• Hipotermi, hızlı soğutulmuş kan transfüzyonun­ nımı Kristaloid infüzyonuna yeterli cevabı verme­
dan kaynaklanabilir. yen ciddi kanaması olan hastaların erken resüsti­
Nonkardiyak pulmoner ödem uyumsuz pasif ola­ yasyonu ile sınırlandırılmalıdır.
rak transfer edilmiş lökosit antikorlarından kay­ Transfüzyondan önce, kan temel labaratuvar test­
naklı olabilir, genellikle 4 saatlik transfüzyon içer­ lerine ve tipleştirme ve çapraz eşleştirme için alın­
sinde meydana gelir. malıdır. Eğer tam çapraz eşleşme yoksa, Rh-negatif
Nonkardiyak pulmoner ödeminin klinik bulguları kan tercih edilebilirdir.
respiratuar distress, ateş, üşüme, taşikardi ve kar­
diyomegali olmaksızın göğüs filminde yama tarzı MASİF TRANSFÜZYON
infiltrasyondur. Aşın sıvı yüklenmesine dair kanıt
yoktur. Masif transfüzyon, 24 saatlik periyod içerisinde
Elektrolit dengesizliği olabilir. Sitrat koruyucu so­ hastanın bütün kan hacminin değiştirilmesidir.
lüsyonun bir parçasıdır ve kalsiyumu şelatlar. Masif Komplikasyonlar, kanama, sitrat zehirlenmesi ve
transfüzyonla bile olsa dahi önemli hipokalsemi az hipotermi içerir.
görülür çünkü normal hepatik fonksiyonlu hastalar Kanama, tromboseptopeni, trombosit disfonksiyo­
sitratı bikarbonata metabolize eder. nu, disemine intravasküler koagülasyon ya da koa­
Hipokalemi büyük transfüzyonlarla ortaya çıkabi­ gülasyon faktör eksikliği sebebiyle olabilir.
lir çünkü alkaloza sebebiyet veren sitrattan bikor­ 5 U'den fazla tam kan alan ve karaciğer hastalığı
banat metabolize edilmesi hücrelerarası boşluğa
olan hastalar ve yenidoğan çocuklar sitrat zehirlen­
potasyum iyonlarını yerleştirir.
Hiperkalemi böbrek yetmezliği olan hastalarda ya mesi yüzünden hipokalsemi riski altındalardır.
da yenidoğan çocuklarda ortaya çıkabilir. Bu durumda QT intervali güvenilir bir indikatör
Graft versus host hastalığı, vakaların %90'ında değildir. Olası semptomatik hipokalkeminin de­
ölümcüldür, ışınlanmamış lenfositler dikkatsizlik ğerlendirilmesi için iyonize kalsiyum seviyesi ter­
sonucu bağışıklık yetersizliği olan hastalara tranfü­ cih edilen araçtır.
ze edildiğinde oluşur Hipokalkemi 5 - 1 O mL IV kalsiyum glukonatın ya -
Tablo 139-2 gecikmiş reaksiyonların tipleştirmenin vaşça infüzyonu ile tedavi edilebilir.
yanında tanım metodlarını, yönetimi ve değerlen­ Hekimler 3 Uya da daha fazla kan hızlıca verildi­
dirmeyi özetlemektedir. ğinde hipotermi olasılığının farkında olmalıdırlar.

TABLO 139-3 Geç Transfüzyon Komplikasyonları


REAKSİYON TİPİ BELİRTİ VE BULGULAR ARAŞTIRMA YÖNETİM
Geç hemolitik Transfüzyondan 4-8 gün Hemogram, LDH, direk Coombs testi, Kan bankasını bilgilendirin,
transfüzyon sonra oluşan hemolitik böbrek paneli, serum bilirubin, transfüzyon öncesi ve
reyaksiyonu reaksiyonlar; düşen haptoglobin, idrar tetkiki sonrası örneklerle birlikte
hemoglobin konsantrasyonu, tekrar gruplama ve kros
sanlık, ateş, hemoglobinüri/ yapın; genellikle özel
böbrek yetmezliği (nadir) tedavi gerektirmez.
Transfüzyon Transfüzyondan 3-4 hafta Klinik şüphe ve inceleme. Bu nadir % 90'ın üzerinde
ilişkili graft VS sonra döküntü, ateş, ishal, komplikasyon ışınlanmamış ölümcüldür; kan
host hastalığı kırgınlık,bitkinlik lökositlerin yanlışlıkla bankasını bilgilendirin ve
immünyetmezlikli hastaya hematoloji konsültasyonu
transfüzyonu sonucu oluşur. isteyin.
Transfüzyon Transfüzyondan 1-8 hafta sonra Trombositopeni; bu nadir komplikasyon Plazma değişimi; sadece
sonrası purpura kanama, purpura transfüze edilen kandaki trombosit aktif kanama varsa acil
alloantijenlerinin yol açtığı hastanın trombosit transfüzyonu;
kendi antijen-negatif trombositlerinin kan bankasını
yıkımı sonucu oluşur. bilgilendirin ve hematoloji
konsültasyonu isteyin.
Enfeksiyöz Enfeksiyonun tesadüfi bulguları Enfeksiyöz hastalık transfüzyon riski Enfeksiyon hastalıkları ve
hastalık düşüktür, aşağıdakiler kabaca hematoloji konsültasyonu
transfüzyonu yapılan tahminlerdir: hepatit A için
1:1.000.000, hepatit B için l:30.000-
250.000, hepatit C için l:30.000-
150.000, HIV için 1:200.000-2.000.000
484 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

KAN VERİLİŞİ Dabigatran, ABD'de bulunan tek oral direkt trom­


bin inhibitörüdür. Hiçbir izleme gerektirmez, ters
• Hastanın ve tranfüze dilecek ünitenin doğru eşleş­ ajan bulunmaz ve uzun süreli güvenlik saptanma­
tirilmesinden her zaman emin olunmalıdır. mıştır.
18-gauge ya da büyük IV katater hemolizi önlemek
ve hızlı infüzyona izin vermek için tercih edilir.
• Gözenekçik filtreleri trombosit, fibrin ve lökosit bi­
PARENTERAL ANTİKOAGÜLANLAR
rikntilerini filtrelemek için kullanılmalıdır • Bölünmemiş heparin (UFH) pıhtılaşma basama­
• Normal tuz solüsyonu PKK H'leri ile uyumlu ğında birden fazla adımı inhibe eder.
tek kristalloiddir. Ilıklaştınlmış tuz solüsyonu • 60- 80 U/kg bir IV bolusu, 12-18 U/kg/h bir IV in­
(39°C-43°C veya 102.2°F-109.4°F) aynı zamanda füzyonu takip eder.
verilebilir ya da kan ısıtıcı, hipotermiyi önlemek • Dozlama kısmi protrombin süresi (PTT) tarafın­
için kullanılır. Eğer 40°C (104°F)'den çok ısıtılırsa, dan yönlendirilir; istenen terepötik aralık, normal
kan hemolize olacaktır. değerin 1.5 ile 2.5 katı arasmdadır.
• Basınç infüzyon cihazmm kullanımı hızlı transfüz­ • Düşük-molekül-ağırlıklı-heparinler (DMAH) (enok­
yonu kolaylaştırabilir. saparin, dalteparin, and ardeparin) heparinin tü­
• Hipervolemi riski taşıyan hastalar her bir üniteyi 3 revleridirler.
- 4 saatten fazla almalıdırlar. • DMAH'nin UF'ye karşı avantajları; daha uzun yarı
ömür, plazma proteinleri ve endotel hücrelerine
daha az bağlanma ve makrofajlardır.
• DMAH sabit doz-yanıt ilişkisi bakımından çok
daha tahmine dilebilir bir antikoagülandır. DMAH
(örneğin; lovenox 1 milligram/kg her 12 saatte bir)
ANTİKOAGÜLANLAR,
140 ANTİPLATELET AJANLAR VE
günde bir ya da iki kere sübkütan olarak (SC) uygu­
lanabilir; ayrıca böbrek yetmezliği ve obezite hasta­
FİBRİNOLİTİKLER ları dışmda, takip gerektirmez.
- - -
- ---
• DMAH gebelik durumlarında güvenle kullanılabi­
Jessica L. Smith
lir.
Çeviri: Elif Öztürk
• UFH ya da DMAH derin ven trombozu (DVT)
profilaksisi ve tedavisi, P ulmoner emboli (PE), ka­
rarsız angına ve akut miyokard infarktüsü (AMI)
ANTİTROMB OTİK AJANLAR için endikedir.
• Sadece enoksaparin DVT ayakta hasta yönetimi
ORAL ANTİKOAGÜLANLAR için onaylanmıştır.
• Oral antikoagülanlar, akut trombüs oluşumunu ve
yayılımını inhibe eder, aynı zamanda mevcut tro­ DİREK T TROMBİN İNHİBİTÖRÜ
büsteki damar tıkanıklığı riskini de azaltırlar. (BIVALIRUDIN, LEPIRUDIN, ARGATROBAN)
• Varfarin, K vitaminine bağlı pıhtılaşma faktörleri­
ni ve Cve S antitürombotik proteinlerinin sentezi­ • Hirudin, sülüklerden elde edilen bir protein iken
ni inhibe eder. Dozlama, protombin zamanından artık yeniden birleştirici teknoloji kullanılarak ha­
(PT) türeyen uluslararası normalleştirilmiş oran zırlanıyor.
(INR) tarafından yönlendirilir. • Hirudin ve analogları, hem sirkülasyonu hem de
• INR terapötik aralığı 2 ile 3 arasıdır. Mekanik kalp pıhtıya bağlı trombini inhibe eder
kapakçıkları 2.5 ile 3.5 arasında INR gerektirir. • Bunlar, şu anda, heparin kaynaklı trombositopenisi
• İlaç etkileşimleri, bazı gıdalar ve belirli hastalık bulunan hastalarda ve perki.itan koroner girişimi
durumları, varfarin emilimini ve metobolizmayı, sırasında antikoagülan olarak kullanılmak üzere
klinik olarak önemli olacak şekilde engelleyebilir. onaylanmıştır.
• Varfarin teratojeniteye bağlı gebelik durumunda
kontrandikedir.

ANTİPLATELET AJANLAR
Tam antikoagülan etki, tedaviye başladıktan yakla­
şık 3-4 gün sonra oluşur. • Aspirin geri dönüşümsüz bir siklooksijenaz inhibi­
• İlk 24-36 saat boyunca geçici bir hiperkoagülabilite törüdür, siklooksijenaz ise trombosit agregasyonu­
durumu oluşabilir; bu yüzden, iki gün içinde yeter­ mı inhibe eden bir enzimdir.
li INR'ye ulaşana dek, parenteral bir antikoagülan • Önerilen antiplatelet dozu genellikle günde 81
kullanılmalıdır. ilel62 miligram arasıdır.
BÖLÜM 140 • ANTİKOAGÜLANLAR, ANTİPLATELET AJANLAR VE FiBRİNOLİTİKLER 485
Aspirinin yan etkileri genellikle, gastrointestinal TABLO 140-1 Fibrinolitik Tedavi için Genel
(GI)'dir; aktif GI kanaması bir kontrendikasyondur.
Kontrendikasyonlar
Guaiac-pozitif dışkıya sahip ve aktif kanaması bulun­
mayan hastalarda tedavi edilebilir ve dikkatle izlenir. Kesin
Aktif veya yakın zamandaki (< 14 gün) internal kanama
Non Steroid anti-enflamatuar ilaçlar (NSAID), ter­ Son 2-6 ay içinde geçirilmiş iskemik inme •
sinir olarak siklooksijenazı inhibe ederler; trombo­ Önceden herhangibir hemorojik şok öyküsü
sit inhibasyonu genellikle 24 saatten kısa sürer. Son 2-6 ay içinde intrakraniyel veya intraspinal cerrahi veya travma
Ticlopidin 250 milligram PO günde iki kez ve intrakraniyel veya intraspinal malignite, anevrizma veya arteri-
yovenöz malformasyon
clopidogrel 75 milligram PO günde bir kere; trom­
Bilinen cidi kanama diyatezi
bosit agregasyonunu inhibe eder. Antikoagülan tedavi alıyor olmak (örneğin warfarin ile INR>l.7
Bu ajanlar, aspirin alamayan akut koroner sendro­ veya heparinle artmış aPTT )
mu hastaları için kullanılmalıdır. Kontrolsüz hipeıtansiyon (örneğin kan basıncı > 185/ I 00 mm Hg)
Glikoprotein Ilb/Illa inhibitörleri (absiksimab, epti­ Aort diseksiyonu veya perikardit şüphesi
Gebelik
fıbatid ve tirofıban) trombosit agregasyonunu inhi­ Rölatift
be eder, trombozu engeller ve fıbrinolizi arttırabilir. Akut peptil ülser hastalığı
Bu ajanlar kararsız anjinaya sahip seçilmiş hastalar­ 10 dakikadan uzun süren kardiyopulmoner resusitasyon
da ve ST yükselmesi bulunmayan MI hastalarında Hemorojik göz durumları
Son 10 gün içine bası yapılamayan damar ponksiyonu
alınan sonuçları geliştirebilir; girişimselbir kardi­ Yaşın >75 olması
yaloğa danışılarak kullanılmalıdırlar. Son 2 hafta ila 2 ay içinde önemli travma veya majör cenrahi
geçirmiş olmak
Ciddi böbrek veya karaciğer hastalığı
FİBRİNOLİTİK AJANLAR
aPTT= aktive parsiyel trombin zamanı , INR=uluslararası
Fibrinolitik ajanlar, plazminojeni, fibrinin trombüs normalize oran
içinde çözünmesini sağlayan plazmine dönüştü­ •iskemik inme için kontraendikasyonlar; 3 saatten uzun süren
rürler. semptomlar, ciddi hemisfeik inme, plteletlerin 100/mCin altında
olması ve glukozun 50'nin altında veya 400 mg/dCnin üzerinde
Streptokinaz (SK) ve anistreplaz (APSAC) antije­ olması
niktir; ve tedaviden önceki 6 ay içinde ya da strep­ tDevam eden mensrürel kanamalar kontrendikasyon değildir
tokok enfeksiyonu süresince kullanılmamalıdırlar.
Doku plazminojen aktifleştirici (tPA), SK ya da
APSAC'a göre, teorik olarak daha fazla "pıhtıya
özgü"dür.
Reteplaz ve tenekteplaz modifıye edilmiş TPA'dır;
etkinliği ve güvenliği artırmak için tasarlanmışlar­ PULMONER EMBOLİ YA DA DERİN VEN
dır. TROMBOZU
Fibrinolitiklerin yan etki profilleri benzer olmasına
PE ya da DVT tedavisi UFH ya da DMAH ile baş­
rağmen, bolus-dozlama (APSAC, reteplaz ve te­
latılabilir.
nektaplaz), çok daha az ilaç hataları ile sonuçlanır. • DMAH daha az yan etkiyle UFH kadar etkilidir ve
seçilmiş hastalarda ayaktan yönetimine izin verir.
• ANTİTROMBOTİK TEDAVİ İÇİN Seçilmiş hastalar fıbrinolitik terapiden yararlanabilir.
ENDİKASYONLAR
AKUT MİYOKARD İNFARKTÜSÜ İSKEMİK İNME
• Acil servise geldiği ilk 90 dakika içerisinde anjiyop­ tPA başlangıcından itibaren 3 saat içerisinde verildi­
lasti yoksa fıbrinolitik tedevi 30 dakika içinde baş­ ği takdirde, seçilmiş inme hastalarında yararlı olabi­
lamalı. kontraindikasyonların (Tablo 140-1) yoklu­ lir; hemorajik inmeye dönüşme ihtimali vardır.
ğunda, hasta semptomun başlangıcından itibaren Fibrinolitik ajanlar kontrolsüz hipertansiyon, hamo­
12 saattir içerdeyse ve, iki ya da daha fazla bitişik rajik inme bulguları, hızla gelişen belirtiler, ya da kon­
derivasyonlarda ST-segment yükselmesi ya da yeni rendikasyonu bulunan hastalara verilmemelidir
başlangıçlı sol-dal bloğu varsa; fıbrinolitik kullanın.
• Anjiyoplasti kardiyojenik şoklu hastalarda tercih edilir. ANTİKOAGÜLASYON VE
• Tedavinin zamanında başlaması, kullanılan özel ANTİTİROMBOTİK TEDAVİNİN
ajandan daha önemlidir.
• Aspirin hemen kullanılmalıdır. Aspirin alerjisi bu­ KOMPLİKASYONLARI
lunan hastalarda yerine klopidogrel ya da tiklopi­ • Antitrombotik terapinin kanamalı komplikasyon­
din kullanılmalıdır. larının tedavisi Tablo 140-2'de listelenmiştir.
486 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

TABLO 140-2 Yanık Derinlik Özellikleri: TABLO 140-2 Yanık Derinlik Özellikleri:
Amerikan Yanık Birliği Yanık Amerikan Yanık Birliği Yanık
Sınıflaması Sınıflaması (Devamı)
AGENT MANAGEMENT AGENT MANAGEMENT
Heparin Major kanama Belirgin internal kanamalar için
Minor Heparin tedavisinin durdurlması veya sıralanan tüm ölçümler
kanama Terapi dozununüzerinde aPTT her zaman hemodinamik Kriyopresipitat: iV I O ünite ve fibrinojen
olmayabilir bozukluk düzeyi tekrar kontrol edilir, fıbrinojen
IV doz sonrası antikoagülasyon etkisi 3 düzeyi <100 mg/dL ise kriyopresipitat
saate kadar devam eder tekrarlanır
Seri aPTT takibi yeterli olabilir Kriyopresipitat sonrası veya fıbrinojen
Major Protaminin 3 saat içinde toplam doza düzeyi> 100 mg/dL olmasına rağmen
kanama göre I mg/ l 00 ünite olacak şekilde IV kanama devam ederse 2 ünite TDP IV
Protamin IV yoldan 1-3 dakika içinde ve verilir
maksimum dozu 50 mg toplamda 10 TDP sonrasında kanama hala devam
dakikayı geçmeyecek şekilde yavaş verilir ediyorsa, E-aminokaproik asit 60
Protaminin anaflaksi riski yapma riski vardır dakika boyunca 5 gr IV takiben 1 gr/
Protamin düşük moleküler ağırlıklı saat sürekli infüzyon 8 saat boyunca
heparinin etkisini tam olarak geri veya kanama durana kadar veya
çevirmez traneksamik asit her 6-8 saatte bir 10
Enoksiparin: Son 8 saat içinde verilen mg/kg IV
her 1 mg enoksiparine karşılık 1 mg IV 10 ünite random dönor platelet
verilir. Enoksiparinin son dozundan transfüzyonu düşün
itibaren 8-12 saat geçmişse verilen Belirgin internal kanamalar ve major
İntrakraniyel
her 1 mg enoksiparine karşılık 0.5 mg kanama veya hemodinamik bozukluk
protamin verilir kanama için sıralanan tüm ölçümler
Dalteparin ve tinzaparin: Her 100 Acil beyin cerrahi konsültasyonu
internasyolen ünite dalteparin ve
Kısaltmalar: aPTT=aktive parsiyel protrombin zamanı
tinzaparie karşılık 1 mg protamin
verilir. aPTT hala uzamışsa (protamin TDP=taze donmuş plazma
infüzyonundan sonra 2-4 saatte
ölüçülen) Her 100 internasyolen ünite
dalteparin ve tinzaparie karşılık 0.5 mg
protamin verilir.
Antiplatelet
ajanlar
Aspirin Aspirin tedavisi kesilir
50,000/mm3 olacak şekilde platelet
transfüzyonu (random dönor
plateletlerinden en az 6 ünite olacak
şekilde gerekir)
Aspirin ile indüklenmiş platelet
inhibisyonu 7 gün devam edebilir,
bu nedenle tekrarlayan platelet
MALİGNİTE ACİL
Diğer
antiplatelet
transfüzyonu gerekbilir.
50,000/mm3 olacak şekilde platelet
transfüzyonu (random dönor
141 KOMPLİKASYONLAR --- -
- -
- --
ajanlar
plateletlerinden en az 6 ünite olacak Ross J. Fleischman
şekilde gerekir) Çeviri: Elif Öztürk
NSAII ile indüklenmiş platelet
inhibisyonu tipik olarak <1 gün sürer
Klopidogrel ile indüklenmiş platelet
inhibisyonu 7 güne kaar devam edebilir KEMİK METASTAZLARI VE
Fibrinolitikler PATOLOJİK KIRILMALAR
Minor eksternal Manuel bası
kanama EPİDEMİYOLOJİ
Belirgin Fibinolitik ajan, antiplatelet ajan ve/veya
internal heparin uygulanmasının kesilmesi Göğüs, akciğer ve prostat kanserleri, acıya, patolo­
kanama Heparin etkisinin yukarıdaki gibi jik kırıklara ve omurilik sıkışmasına sebep olabilen
protamin ile geri dönürülmesi kemik metastazlarının en yaygın sebepleridir.
aPTT, tam kan sayımı, trombin pıhtılaşma
zamanı ve fıbrinojen düzeyleri ile teyit
edilmesi ve tiplendirilmiş ve cross­ KLİNİK ÖZELLİKLER VE TEDAVİ
match yapılmış kan istemi yapılır
Gerektiğinde kristoloid ve paketlenmiş Malign omurilik sıkışması olan hastaların yaklaşık
eritrosüt süspansiyonu ile voli.im replasmanı
%90'ında sırt ağrısı olacaktır.
(Devam ediyor)
BÖLÜM 141 • MALİGNİTE ACİL KOMPLİKASYONLAR 487
Omurilik sıkışması olan hastalarda, aynı zamanda ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCU
kas zayıflığı, radiküler ağrı ve barsak veya mesane
disfonksiyonu (sonraki bulgular) da görülebilir. • Görüntüleme gecikecek olursa, 10 milli- grams IV
Kırık veya kemik tutulumunu değerlendirmek için dexamethasone ve ardından iV ya da her 6 saatte
düz radtografi edinin. Düz radyograflar, "güve ye­ bir PO uygulamayı düşünün.
miş" gibi bir görüntü, periost reaksiyon ya da yük­ Acil radyasyon terapisi genellikle başlangıç teda­
sek yoğunluklu alanların kötü bir sınırını (osteob­ visidir.
lastik aktivite) gösterebilirler. Ameliyat hızlı ilerleyen belirtiler, kararsız omurga
Lezyonları tanımlamak için CAT taraması ya da man­ olduğu durumlarda ve ameliyat ile uyumlu prog­
yetik rezonans görüntüleme (MRJ) ile takip edin. noz ve genel durumlarda gerekli olabilir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCU


HAVA YOLU OBSTRÜKSİYONU
Ağrıyı opioid analjeziklerle tedavi edin.
Çoğu patolojik kırık, cerrahi müdahale gerektirir. PATOFİZ YOLOJİ
Ağrılı kemik metastazları radyoterapi ile tedavi
edilir. Solunum yolu tümörü bulunan hastalar, ödem, ka­
nama, enfeksiyon ya da koruyucu mekanizmaların
kaybına bağlı olarak akut solunum yolu tıkanıklığı
SPİNAL KORO BASISI
deneyimleyebilirler.
EPİDEMİ YOLOJİ
Vertebra metastazı bulunan beş hastadan birinde KLİNİK ÖZELLİKLER
ve bütün kanser hastalarının %3'ü ile %6'sı omuri­
lik sıkışması oluşacaktır. Mevcut semptom ve bulgular; nefes darlığı, takip­
• Torasik omurga vakaların %70'inde görülür. ne, hırıltılı solunum ve stridor (kaygılandırıcı bir
bulgu)'u kapsar.
PATOFİZYOLOJİ
Nörolojik semptomlar, omurilik ya da sinir kökleri TANI VE AYIRICI TANI
sıkıştığı zaman görülür ya da doğrudan tümör tara­
Görüntüleme, düz film CT tarama ve/veya endos­
fından sızdırılır.
kopik görüntülemeyi içerir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Sırt ağrısı ilerlemeye açıktır, ve genellikle sırt üstü ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
pozisyonda daha kötüdür. • Erteleme önlemleri, ek nemlendirilmiş oksijen, dik
Proksimal motor güçsüzlüğü genellikle, vertebra
hasta konumlandırma ve olası bir heliyum-oksijen
gövdesinden gelen omuriliğin anteriyor kısmında­
karışımı uygulanmasını içerir.
ki sıkışma yüzünden duyusal değişikliklerden önce
entübasyon gerekiyorsa, 5-0 ya da 6-0'lık endotra­
olur.
keal bir tüple fiberoptik bronkoskoplu bir "uyanık­
İntrinsik omurilik tutulması kendini tek taraflı za­
yıflık ile gösterir. görünüm" tercih edilir.
Duyusal değişimler (hiperestazi veya anestezi) ve • Krikotiroidotomi, transtrakeal jet havalandırma ya
barsak ya da mesane tutması, ya da idrar kaçırma da trakeotomi gibi acil solunum yolu cerrahisi ge­
sonraki bulgulardır. rekebilir.
Fiziksel muayane sonucunda vertebral perküsyon • Tanımlayıcı bir yönetim için, bir onkoloğa ya da bir
hassasiyeti, düşük rektal tonu, eyer tipi, alt ekstre­ cerraha danışın.
mite hiporeksisi ve anal tonus yokluğu ortaya çıka­
bilir. MALİGN PERİKARDİYAL
EFÜZYONU VE TAMPONAD
TANI VE AYRICI TANI
EPİDEMİYOLOJİ
Düz radyograflar veya CT tarama vertebra tutulu­
mu tespit edebilir, ama bütün omurga bir gadolin­ Perikardiyal efüzyonlar, kanser hastalarının %15'1
yum kontrastlı MRG tarama tarafından takip edil­ kadarında görülür ancak genellikle semptom ver­
melidir. mez.
488 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

PATOFİZYOLOJİ Daha az görülen sebepleri tromboz ve iyi huylu kit­


lelerdir.
• Yaygın sebepler arasında meme ve akciğer kar­
sinomları, lenfoma, lösemi ve malign melanoma
kanserleri bulunur. Aynı zamanda, terapik radyas­ KLİNİK ÖZELLİKLER
yon ve kemoterapiden de kaynaklanabilirler. • En çok görülen belirtiler; başlangıç evresindeki
• Semptomlar prekardiyal kesenin birikim oranına nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük, şişmiş boyun
ve esnekliğine bağlıdır. damarı ve yüz ya da kollardaki şişmelerdir.
Ani ya da büyük (>500 mL) efüzyonlar kardiyak
dolumunu engelleyerek ve kardiyakçıkışını (kardi­
yak tamponad) azaltarak, kalp sıkışmasına neden
TANI VE AYIRICI TANI
olabilir. IV kontrast ile toraks BT çekilir.
• Göğüs fılmi mediyastinal bir kütleyi gösterebilir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
Göğüs ağırlığı, nefes darlığı, öksürük ve senkop, ile ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCULUK
kendini gösterebilir.
Nörolojik belirtileri gösteren hastalar için ek oksi­
Fiziksel muayenede elde edilen bulgular; taşi­
jen ve kafa ve üst gövdenin yükseltilmesini kapsa­
kardi, düşük nabız, hipotansiyon, şişmiş boyun
yan acil tedaviye gereklidir.
damarı, boğuk kalp sesleri, ve daralmış pulsus
• 20 milligram deksametazon IV ya da 125 ile 250
paradoksus'tur.
miligram arası methyl prednisolone intracranial
basınç artışı ya da lenfoma bulunan hastalara yar­
TANI VE AYIRICI TANI dımcı olabilir.
• Efüzyonun boyutunu ve tamponadın var olup ol­ • Nörolojik belirtiler göstermeyen hastalarda, SVC
madığını değerlendirmek için bir ekokardiyorgram sendromu genellikle hızlı bir kötüye gidişe yol
edinin. açmaz ve kemoterapi, radyasyon ve intravesküler
• Göğüs filmsi, genişlemiş bir kalp silüeti ya da plev­ stentleme ile ilgili danışılması için bekleyebilir.
ra! efüzyon gösterebilir. • İntravesküler trombosisi bulunan hastalar, antiko­
• ECG sinus taşikardisi, düşük QRS amplitüdü ve agülasyon, fibrinoliz ya da kateter kaldırılmasına
elektrikli alternans gösterebilir. ihtiyaç duyabilir.
• Doksorubin gibi kemoterapiye bağlı kardiyomiyo­
pati ve radyasyon terapisi aynı bulguları gösterebi­
lir. MALİGN HİPERKALSEMİ
EPİDEMİYOLOJİ
ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCU
• Hiperkalsemi ilerlemiş kanser hastalarınızın %10'u
• Oksijen, kristaloid hacim genişlemesi ve 20 mic­
ile %30'unda görülür.
rograms/kg/min IV'a kadar dopamin, kalp tompa­ • Hiperkalsemi en çok göğüs ve akciğer kanserleri,
nadı için geciktirici önlemler olabilir.
lenfoma ve çoklu myelom ile birlikte görülür.
Acil ultrason rehberliğinde, prekardiyosentez, is­
tikrarsız bir hastada kardiyak tamponadı rahatlat­
mak için gerekebilir. Semptomatik efüzyonu bulu­
nan daha stabil bir hasta için, prekardiyal pencere PATOFİZYOLOJİ
ya da prekardiyal kateter yerleştirilmesi gibi müda­ • Hiperkalsemi genellikle kanser hücreleri tarafın­
haleler konusunda kardiyoloğa danışın. dan salgılanan paratiroit hormonuyla alakalı bir
• Hastanın onkoloğuna danışın, belirti ya da tampo­ peptid yüzünden kaynaklanır. Bu hormon, osteok­
nad olmayan malign efüzyonlar tedavi gerektirme­ lastik aktiviteyi tetikler ve kalsiyumun böbreklerde
yebilir. yeniden emilimini arttırır.

SUPERİOR VENA CAYA SENDROMU


KLİNİK ÖZELLİKLER
PATOFİZYOLOJİ • Belirtiler spesifik değildir ve polidipsi, polirü genel
• Superior vena cava (SVC) sendromu en çok lenfo­ güçsüzlük, uyuşukluk, iştahsızlık, bulantı, kabızlık,
ma (%70) ya da akciğer kanseri (%20) gibi malign karın ağrısı, ses kısılması ve bozulmuş mental du­
bir kitlenin dışarıdan sıkıştırması yüzünden olur. rumu içerir.
BÖLÜM 141 • MALİGNİTE ACİL KOMPLİKASYONLAR 489
TANI VE AYIRICI TANI optik nöronlara, anormal salgı üretilmesiyle veya
• sitoksisite aracılığıyla olur.
Klinik bulgu ve belirtiler artış oranıyla ilişkilidir
ve 12 milligrams/dL'ninüzzerinde gerçekleşirler.
(iyonlaşmış >5.5 milligrams/dL).
Albumin seviyesi için iyonlaşmış kalsiyumu ya da KLİNİK ÖZELLİKLER
toplam düzeltilmiş serum kalsiyumunu ölçün: dü­ • Belirtiler, iştahsızlık, bulantı baş ağrısı, bilinç duru­
zeltilmiş Ca= { 0.8 x (4 - Pt's Albumin [grams/dL])}
munda değişiklik ve kasılma nöbetleridir.
+Serum Ca (milligrams/dL). • Hafif hiponatermi (> 125 mEq/L) genellikle belirti
ECG kısaltılmış QT aralığını, ST depresyonunu ve
vermez.
antriyoventriküler blokları gösterebilir.
İlaçlar (diüretikler), granülamatöz hastalıklar, pri­
mer hiperparatiroidizm ve diğer endokrin bozuk­
lukları da hiperkalsemiye sebep olabilir. TANI VE AYIRICI TANI
• Normovolemik hiponatermi ile başvuran kanserli
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK hastalarda UADH'dan şüphelenilmelidir.
• Labtatuvar anormallikleri; serum ozmolallite <280

Başlangıçta normal fizyolojik bir infüzyon ile te­ mOsm/L, ürin ozmolallite > 100 mOsm/L, ve tirin
davi edin. sodyum >20mEq/L. Ayırıcı tanı; hipotiriodizm,
• Tedavinin ileri aşamaları hastanın onkoloğu ile tar­ böbrek yetmezliği, siroz, adrenal krizi ve hipo/
tışılmalı. hipervolemi'yi içerir.
Bazı bisfosfonatlar; Zoledronik asit, 15 dakika bo­
yunca 4 milligram IV ya da pamidronat, 4-24 saat
boyunca 60-90 miligram arası IV; kemik erimesini
önleyebilir, ancak kalsiyum bisfosfonat çöktürücü­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
lerin oluşumunu önlemek için yavaş yavaş verilme­ • Hafif hiponatermi (> 125 mEq/L ) 500 mL/gün su
lidir kısıtlaması ve yakından takip ile tedavi edilir.
• 4 uluslararası birim/kg Kalsitonin SC ya da IM kal­ • Daha şiddetli hiponatermiler furosemide ile tedavi
siyum seviyesinde daha hızlı bir düşüşe sebep olur. edilir; hacmi korumak için normal fizyolojik infüz­
• Glukokortikodler lenfoma ve çoklu myelom için yon ile 0.5-1 miligram/kg PO.
yardımcı olabilir. • Günde iki kere 300 ile 600 milligram arası PO De­
Derin menta1 durum değişiklikleri ve böbrek yet­ meclocycine su atılımını artırabilir.
mezliği bulunan ya da normal salin infüzyonunu • Hipertonik salinin yüzde üçü nöbet ya da komalı
tolere edemeyen hastalar için hemodiyaliz düşü­ şiddetli hiponatermi < 120 mEq/L için ayrılmıştır.
nün. Günde maksimumlik of 12-mEq/L bir değişime
• Bozulmuş kardiyak ya da renal fonksiyon bozuklu­ denk gelecek şekilde, saatlik 0.5-1 mEq arası bir
ğu bulunan hastalarda hacim yükünün önlenmesi düzeltme ile, 25-100 mL/saatlik bir infüzyon titre
için gerekmiyorsa furosemid artık tavsiye edilmez. eder.

UYGUNSUZ ADH SALGILANMASI ADRENAL KRİZİ


SENDROMU
PATOFİZYOLOJİ
EPİDEMİ YOLOJİ • Uzun vadeli dışsal steroid yönetimi yüzünden ya da
• Uygunsuz UADH salgılanması en çok bronkojenik bu dışsal stereoidler durdurulduğunda veya fizyo­
akciğer kanseri ile ilişkilidir, ancak kemoterapi ve lojik stresin dayattığı ek steroid ihtiyaçları karşıla­
ilaçlar da sebep olabilir. namadığında ve daha sonradan yeteri kadar hor­
mon üretemediği için böbrek üstü bezleri hormon
PATOFİZYOLOJİ üretimini durdurur ve adrenal krizi olur.
• Böbrek üstü bezlerin malignite tarafından tahrip
• Antidiüretik hormon(ADH, vasopressin) normal­ edilmesi de steroid üretimini bozabilir.
de hipovolemi sırasında su emilimini artırmak için • Mineralkortikoit (aldosteron) eksikliği, sodium
böbreklerin toplam atübülünde etki ederler. depolanmasını (hiponatermi), potasyum salgılan­
• UADH'da, fazla ADH ektopik tümör hücreleri ta­ masını (kiperkalemi) ve proton salgılanmasını (asi­
rafından salgılanır, ya da paraventriküler ve supra- doz) bozar.
490 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

• Glukokortikoid (kortizol) eksikliği karbonhidrat, TANI VE AYIRICI TANI


lipid, protein ve su (hipoglisemi ve hipotansiyon)
12 elektrotlu bir EKG çekiliğ elektrolit düzeyleri,
metabolizmalarını bozar.
tam kan sayımı, ürik asit ve fosfor düzeylerine ba­
• İkincil böbreküstü bezi yetmezliğinde, hipotala­
kılmalıdır.
mus-hipofız eksen kusurlu çalışır. Kortizol üreti­
mi düşük seviyedeki adrenokortikotropik hormon
yüzünden bozulur, ancak aldosteron üretimi hala ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
duygundur. • İzotonik sıvıların agresif infüzyonu hacim azal­
masını tersine çevirir ve ürik asit ve kalsiyum fosfat
KLİNİK ÖZELLİKLER kristallerinin böbrekte birikmesini önlemeye yar­
dım eder.
• Belirtiler, halsizlik, bulantı ve sıvılara tepkisiz hipo­ • Hiperkalemi en acil yaşam tehdidir. Hiperkalemiyi
tansiyondur insulin, glikoz, bikarbonat (asidotik ise), albute­
rol, ve kayeksalat ile tedavi edin. (perhizler için 6.
TANI VE AYIRICI TANI Bölüme bakın.)
• Ventriküler aritmi veya genişletilmiş QRS için Kal­
Laboratuvar anormallikleri, hipoglisemi, hiperka­
siyum glukonat 1 g IV == 10 ınL %10 çözelti veril­
lemi ve düşük bikarbonat olabilir.
melidir, O böbrekteki kalsiyum fosfat çökelmesini
• Ayırıcı tanıda septik, kardiyojenik ve hipovolemik
kötüleştirebileceği için kalsiyum uygulamaktan
şoku düşünün.
kaçının,
Hiperürisemi rasburikaz 0.2 miligram / kg IV ile
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK tedavi edilebilir.
• Stres dozunu, 100 ila 150 miligram iV hidrokorti­ • Hiperfosfatemi insülin IV ve glikoz ile kontrol edi­
zon, 20 ile 30 miligram iV metilprednizolon veya lir. Fosfat bağlayıcıları sınırlı bir etkiye sahiptir.
• 6.0 mEq/L'nin üzerindeki potasyum seviyesi, 10.0
4 mg IV deksametazon, izotonik IV kristaloidleri
ampirik olarak uygulayın ve ayrıca destekleyici ba­ milligrams/dLüzerindeki ürik asit için 10 millig­
rams/dL 'nın üzerindeki fosfat ve 10 milligrams/
kım uygulayın.
dL'nin üzerindeki keratin seviyesi için, ve sempto­
Hipoglisemiyi kılcal kan şekeri ile control edin.
matik hipokalsemi ve hacim büyümeleri için he­
Eğer zaman izin veriyorsa tedavi öncesi serum kor­
modiyalizi düşünün.
tizol düzeyi çizin.
Hastayı yoğun bakım ünitesine yatırın.

TÜMOR LİZİS SENDROMU


NÖTROPENİK ATEŞ
PATOFİZYOLOJİ
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Ölen tümör hücreleri büyük miktarlarda potas­
yum, fosfat ve ürik asit bıraktıkları zaman tümör • Nötrofil genellikle kemoterapiden sonraki 5-10
lizis sendromu gerçekleşir. gün arasında en alt değere düşer, 5 gün sonra da
Kalsiyum fosfata bağlanır, bu hipokalsemiye neden geri teper.
olur. Febril nötropeni 38 °C'nin üzerindeki sıcaklıklar­
• Böbreklerde depolanan ürik asit ve kalsiyum fosfat la ya da 38.3° C'nin üzerindeki tek seferlik bir ateş
böbrek yetmezliğine sebep olur. ve 1000 hücre/mm3 altında mutlak nötrofil sayımı
(ANS) ile tanımlanır.
Nötropenik ateşi bulunan hasta hızlı bir şekilde kö­
KLİNİK ÖZELLİKLER tüleşebilir, değerlendirilmeli ve belirtilen zaman­
• Tümör lizis sendromu genellikle akut lösemi ve larda ampirik antibiyotikler zamanında verilmeli­
lenfoma kemoterapisinden sonraki 1 ile 3 gün ara­ dir.
sında olur.
Hastalarda yorgunluk, uyuşukluk, bulantı, kusma TANI VE AYIRICI TANI
ve bulanık idrar görülebilir.
Hipokalsemi nöromüsküler sinirlilik, kas spazmla­ • Febril nötropeni hastaları genellikle zayıflamış ba­
rı, nöbetler ve mental durum bozukluğuna neden ğışıklık sitemi yüzünden lokal belirti ve semptom
olabilirler. eksikliği yaşarlar.
• A kut böbrek yetmezliği, hipokalsemiyle bir araday­ • Hastanın, gizli bir enfeksiyon bulunabilecek tüm
ken ciddi kardiyak aritmiye sebep olabilen hiperka­ cilt yüzeyleri, mukoza! alanlar ve damar erişim
lemiyi şiddetlendirir alanlarını titizlikle muayene edin.
BÖLÜM 141 • MALİGNİTE ACİL KOMPLİKASYONLAR 491
Dijital rektal muayene, sık sık bakteriyemi tetikle­ Şiddetli mukozit, kateter yeri enfeksiyonu, floro­
me korkusu yüzünden, ilk antibiyotik verildikten kinolon profilaksininson kullanımı, hipotansiyon,
sonrasına kadar sık sık yapılmalıdır. metisilin dirençli Staphylococcus aureus (MRSA),
Ayırıcısı ile birlikte tam kan sayımı, periferik bir ya da diğer dirençli gram-pozitif organizmalar ile
bölgede olduğu gibi, kalıcı kataterlerin bütün lü­ bilinen kolonizasyon ile bir kurumda ikamet için l
menleri boyunca kan kültürü, idrar tahlili, idrar gram IV Vankomisin ekleyin.
kültürü, akciğer grafisi, elektrolitler, böbrek ve ka­
raciğer fonksiyon testleri edinin. • HİPERVİSKOZİTE SENDROMU
Semptomlara dayalı ek çalışmalar; dışkı kültürü (is­
PATOFİZYOLOJİ
hal), balgam kültürü ( öksürük), lomber ponksiyon
(baş ağrısı, ense sertliği, değişmiş mental durum), • Hiperviskozite sendromu anormal derecede yük­
yara kültürü (drenaj) ve CT veya ultra ses (karın selmiş paraprotein ya da kan hücreleri yüzünden
ağrısı) içerebilir bozulmuş kan akımını ifade eder.
En çok akut lösemi, polisitemi ve disproteinemi­
Pnömonili nötropenik hastalarda göğüs grafisi
ler (Waldenstrorn macroglobulinemi ve miyelom)
normal görünebilir, çünkü netrofiller görünmek
hastalarında görülür.
için bir infiltrata ihtiyaç duyarlar. Hiperviskozite, kan dolaşımının yavaşlamasına,
bozulmuş mikro dolaşım ve doku hipoperfüzyonu­
na neden olur.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• Ampirik antibiyotik (Tablo 141-1) verin ve <500 / KLİNİK ÖZELLİKLER
mm3 altındaki ANC için hastaneye kabul edin. 500 Başlangıç beliritileri yorgunluk, karın ağrısı, baş
ile 1000 arasında nötrofıl sayımları için, antibiyotik ağrısı, bulanık görme, nefes darlığı, ateş veya deği­
ve kabul kararı hastanın durumuna bağlıdır ve on­ şen zihinsel durumu içerir Tromboz veya kanama
kolog ile birlikte verilmelidir. olabilir.

TABLO 141-1 Nötropenik Ateşte Ampirik Antibiyotik Başlangıç Tedavisi için Öneriler
DURUM İLAÇ VE ERİŞKİN DOZU YORUM
Ayaktan hasta Siprofloksasin 500 mg 8 saatte bir İlk 3 gün süresince günlük olarak sağlık
ve görevlisince değerlendirilme ihtimali
Amoksisilin/klavunat 500 mg 8 saatte bir olan düşük riskli hastalar için yararlı
Monoterapi Sefepim 2 gr IV 8 saatte bir Çoğu durumda ikili ilaç tedavisi kadar
veya geniş spektrumlu bu monoterapi ajanları
Seftazidim 2 gr IV 8 saatte bir kadar iyi olduğu görülmekte
veya
İmipenem/silastatin 1 gr IV 8 saatte bir
veya
Meropenem 1 gr IV 8 saatte bir
veya
Piperasilin/tazobaktam 4.5 gr iV 6 saatte bir
İkili tedavi Monoterapi ajanlarından birine ek olarak Potansiyel avantajları bazı gram negatif
Gentamisin 1.7 mg/kg IV 8 saatte bir bakterilere ve artmış ilaç direncine karşı
veya sinerjik etkiyi içermekte
Tobramisin 1.7 mg/kg IV 8 saatte bir
Nefrotoksisite, ototoksiste ve hipokalemi
veya
Amikasin 5 mg/kg IV 8 saatte bir dahil yan etki riski artar
Ciddi gram-pozitif Vankomisin 1 gr IV 12 saatte bir Tedavi modifıkasyonları yapılabiliyorsa
enfeksiyon için risk veya başlangıç empirik antibiyotik tedavisi için
faktörleri varsa (metine Sefepim 2 gr IV 8 saatte bir vankomisin genellikle gerekmez
bakınız) veya Vankomisin gram pozitif enfeksiyon oranı
Seftazidim 2 gr IV 8 saatte bir
veya artmış kliniklerde yüksek riskli hastaların
İmipenem/silastatin 1 gr IV 8 saatte bir tedavisine eklenebilir
veya
Meropenem 1 gr IV 8 saatte bir
492 KISIM 15 • HEMATOLOJİK VE ONKOLOJİK ACİLLER

Fundoskopik muayane nulguları retina kanamala­ BULANTI VE KUSMA


rı, sızıntıları ve "sosis bağlı" damarları içerebilir.
• Belirtiler dehidrasyonla birlikte daha kötüye gi­ PATOFİZYOLOJİ
der. • Kemoterapi genellikle bulantı ve kusmaya sebep olur.

KLİNİK ÖZELLİKLER
TANI VE AYIRICI TANI • Yakın bir kemoterapi geçmişi ile başvuran hastalar
dehidrasyon belirtileri gösterebilirler
• %60'ın üzerinde hematokrit ve 100.000/mm3 'ün
üzerinde WBC sayımı genellikle hiperviskozite TANI VE AYIRICI TANI
sendromuna neden olur.
Yükselmiş serum viskozitesi (> 5 cP), rulo formas­ Bulantı ve kusmanın diğer sebepleri, radyasyon en­
yonu (bozuk para gibi yığılmış kırmızı hücreler), ya terit, bağırsak tıkanıklığı, enfeksiyon ya da tümör
sızıntısı ve artan kafa içi basıncı olabilir.
da anormal protein elektroforezi (IgM> 4 gram /
dL) tanıyı destekler. ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
• İzotonik kristalloidlerle hastaları rehidrate ve elekt­
rolit anormallikleri gerektiği gibi tedavi.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Antiemetik ilaçları uygulayın (Tablo 141-2).
• İntravenöz izotonik sıvılar uygulayın ve plazma­
ferez veya lökoferez ilgili bir hematologa danışın TABLO 141-2 Kemoterapi ile İndüklenen
Koma hastalarında bir erteleme önlemi; 1000 ml Kusma için Antiemetik Ajanlar
flebotomi ile birlikte 2 ile 3 L arası izotonik s1V1ların SINIF VE AJAN ERİŞKİN DOZU YORUMLAR
eş zamanlı olarak infüzyonudur. Dopamin reseptör antagoinstleri
• Kırmızı hücre nakli, kan viskozitesini arttırabilece­ Metoklopro- 10 mg IV veyaIM Doz ilişkili
ği için tavsiye edilmez. mid ekstrapiramidal
yan etkiler
Prometazin 25 mg iV veya iM iV kullanımı yaygın
ancakFDA
TROMBOEMBOLİZM onaylı değil
Seratonin antagonistleri
EPİDEMİYOLOJİ Dolasetron 5 dakika içinde Konstipasyon,
• Tromboembolizm kanser hastalarında ölüme se­ 100 mgIV (veya başağrısı
bep olan, ikinci önde gelen nedendir. 1.8 mglkg)
Granisetron 5 dakika içinde
• Semptomatik derin ven trombozu kanserli hastala­
10 mikrogram/
rın yaklaşık %15'inde bulunur ve bunların da yarı­ kgIV
sına yakınının malignasisi bulunur. Ondansetron 15 dakika
içinde 32 mg
(veya o.ıs
mikrogram/
PATOFİZYOLOJİ kg IV
Malignite bir hiperkoagülabilite durumudur. Ne­ Kortikosteroidler
oplastik hücreler ve kemoterapi intimal yaralanma­ Deksametazon 20 mgIV Mekanizma
lara neden olabilir. Obstrüktif tümörler genellikle bilinmiyor,
azalan hareketlilik ile şiddetlenen venöz staza ne­ immunsupresyon
den olurlar. yapmaz
• Talidomid, sunitinib ve bevacizumab gibi anjioje­ Benzodiazepinler
nez inhibitörleri, tromboz ile ilişkilidirler. Lorezepam 1-2 mgIV Sedasyon,
anksiyolitik
Histamin reseptör antagonistleri
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK Difenhidramin 50 mgIV veyaIM Teröpatik etkisi
düşük
• Derin ven trombozu ve pulmoner emboli tanısı ve
Kısaltmalar: FDA=US Food and Drug Administration
yönetimi için 27. Bölüm'e bakın.
BÖLÜM 141 • MALİGNİTE ACİL KOMPLİKASYONLAR 493
• KEMOTERAPÖTİK AJANLARIN • Antrasiklinler, vinka alkaloidler, mitomisin, sispla­
tin, mekloretamin ve paklitakselin ekstravazasyonu
EKSTRAVAZASYONU
için antidotlar kullanımını tartışmak üzere bir on­
KLİNİK ÖZELLİKLER koloğa danışın.

• Ekstravazasyon genellikle enfüzyon saatleri içeri­


sinde ağrı, kızarıklık ve şişmeye sebep olabilir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCU


• İnfüzyon sırasında bir çevresel hat boyunca irritas­
yon gelişirse, infüzyonu durdurun ve hat boyunca
aspirasyon deneyin.
Kısım 16
NÖROLOJİ

} 42 BAŞ AGRISI VE FASİYAL AGRI • İmmünitesi bozuk hastalar opportünistik enfeksi­


Steven Go yonlarla ateş veya meningismus olmayan daha sinsi
Çeviri: Eda Çakır bir başlangıç tarif edebilirler.

İNTRAPARENKİMAL KANAMA VE
EPİDEMİYOLOJİ İSKEMİK İNME
• Acil servise başvuran hastaların yaklaşık %3,S'inin • Bu iki durum, %50 (intrakraniyal kanama) ve <%25
baş ağrılarının ciddi bir sebebi vardır. {iskemik inme) oranında baş ağrısıyla gelebilir. Di­
ğer nörolojik semptomlar genellikle eşlik eder.
PATOFİZYOLOJİ
• Subaraknoid kanamaların (SAK) büyük çoğunluğu
SUBDURAL HEMATOM
yırtılmış serebral anevrizma sebepli ortaya çıkar. • Subdural hematom uzak travma öyküsü olan risk
• Temporal arterit sistemik bir panarterittir. altındaki hastalarda (alkolikler, yaşlılar ve antikoa­
• Migren ağrıları bir uyarıcı ile ortaya çıkar, duyu gülan kullananlar) şüphelenilmelidir.
girişini sağlayan beyin sapı yolaklarının disfonk­
siyonuyla sonuçlanır ve takiben kan damarlarının BEYİN TÜMÖRÜ
bozulmuş aktivitesi ortaya çıkar.
• Beyin tümörü ağrılan bilateral, unilateral, sürek­
li veya aralıklı olabilir. Baş ağrısı sabah daha fazla
KLİNİK ÖZELLİKLER
olabilir ve mide bulantısı ve kusma eşlik edebilir,
• Baş ağrıları primer baş ağrıları ve sekonder sebep­ vakaların küçük bir kısmında pozisyonel olabilir.
lere bağlı baş ağrıları olmak üzere ikiye ayrılır. Se­ • Nöroljik muayene anormalliği yalnızca %8'inde
konder sebepler daha ileri etiyolojik değerlendirme bulunur.
gerektirir.

SEREBRAL VENÖZ TROMBOZ


SUBARAKNOİD KANAMA
• Serebral venöz tromboz (SVT) baş ağrısı, kusma ve
• SAK (Bölüm 143'e bakınız) klasik olarak şiddetli,
nöbet ile seyreden hiperkoagülabilitesi olan kişiler­
ani başlayan ve "hayatımın en kötü baş ağrısı" şid­
de (oral kontraseptif, postpartum, perioperatif, de­
detinde olan, vakalann %20'sinde aktiviteyle artan
ğişik pıhtılaşma faktörü eksiklikleri, mutasyon ya
ağrıyla karakterizedir.
da polisitemi) ortaya çıkan nadir bir durumdur.
• Baş ağrısına mide bulantısı, kusma, fotofobi ve
• Papillödem görülebilir, nörolojik bulgular değiş­
inme semptomları eşlik edebilir.
kenlik gösterebilir (dalgalı tabiattadır).
• Nörolojik muayene vakaların %50'sinde normaldir.

MENENJİT TEMPORAL ARTERİT


• Menenjit (bölüm lSO'ye bakınız) ani başlangıçlı • Temporal arterit en sık olarak (%60-%90) baş ağrı­
baş ağrısına sebep olabilir, genellikle ateş, menin­ sıyla seyreder, bu baş ağrısı frontotemporalde yer­
gismus ve fotofobi eşlik eder. leşik (bilateral olabilir), şiddetli ve zonklayıcı bir

494
BÖLÜM 142 • BAŞ AGRISI VE FASiYAL AGRI 495
TABLO 142-1 Temporal Arterit için Tanı BENİGN İNT RAKRANİYAL HİPERTANSİYON
Kriterleri • Benign intrakraniyal hipertansiyon (psödotümör
Yaş >50 serebri) obez olsun olmasın, çocuk doğurma ça­
Yeni ortaya çıkmış lokalize baş ağrısı ğındaki genç kadınlarda ortaya çıkar. Bu kronik
Temporal arter hassasiyeti ya da nabız azalması baş ağrıları tiroid hastalığı, oral kontraseptif, Vit
Anormal arteryel biyopsi bulguları
A ve tetrasiklin kullanımı ile ilişkilidir. Eşlik eden
'Beş kriterden üçü olmalıdır semptomlar mide bulantısı kusma ve farklı görsel
problemleri içerir, bu problemlere görme alanı bo­
zuklukları dahildir.
• Normal bilinç düzeyi ile beraber var olan papilö­
ağrıdır. Çene kladikasyonu, polimyaljiya romatika,
üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları ve gör­ dem hastalığm en ayırıcı özelliğidir.
me bozulması eşlik eden semptomlardır. SERVİKAL ARTER DİSEKSİYONU
• Genellikle >50 yaş üstü hastalarda ve kadınlarda
Servikal arter diseksiyonu travmatik ya da atrav­
görülür (Tablo 142-1).
matik olabilir ve genellikle <40 yaşındaki hastalar­
• Tutulmuş olan temporal arterde hassasiyet olabi­
da gözükür.
lir, nabız yokluğu, nabız azlığı fark edilebilir ancak • İnternal karotis diseksiyonu unilateral anterior, ge­
normal de olabilir. nellikle göz ve frontal bölgede yerleşik baş ağrısına
sebep olur, beraberinde genellikle boyun ağrısı eşlik
OFTALMİK BOZUKLUKLAR eder. Çoğu hastada Geçici iskemik atak (TIA), inme,
horner sendromu, monoküler körlük, ya da kraniyal
• Oftalmik bozukluklar şiddetli baş ağrısıyla gelebi­
sinir anormallikleri vardır ya da gelişecektir.
lirler ve genellikle mide bulantısı ve kusma eşlik • Vertebral arter diseksiyonu oksipital ya da poste­
eder {örn. akut glokom). rior boyun ağrısına sebep olur, sıklıkla beyin sapı
TIA'sı ya da inmesi semptomları eşlik eder.
HİPERTANSİF BAŞ AGRILARI
POST-LOMBER PONKSİYON BAŞ AGRISI
• Hipertansif baş ağrıları tipik olarak diastolik kan
• Bu durum son 24 ya da 48 saat içinde lomber ponk­
basıncı yükselmeleri sırasında daha şiddetli olur ve
siyon yapılmış hastaların %10 ile %36 sında ortaya
kan basıncının azalmasıyla gelişme gösterir. çıkar. Baş ağrısı dik oturmakla artar ve dinlenmeyle
• İnme, feokromositoma, preeklemsi ve diğer yaşamı geçer.
tehdit edici baş ağrısı sebepleri de hipertansiyonun
sebepleri düşünülürken dikkatlice göz önüne alın- MİGREN BAŞ AGRILARI
malıdır.
• Baş ağrıları genellikle tedrici gelişir, 4-72 saat kadar
• Bir organın veya sistemin tutulduğu gerçek bir hi­
sürer, tipik olarak unilateral, pulsatil ve fiziksel ak­
pertansif acilden ayrımı iyi yapılmalıdır.
tiviteyle kötüleşen karakterdedir. Bulantı ve kusma,
fotofobi ve fonofobi de genellikle vardır.
SİNÜZİT Görsel auralar, hemiparesteziler, hemi pareziler ve
• Sinüzit, enfekte olan sinüslerin konumuna göre afazi gibi diğer nörolojik semptomlar da eşlik ede­
bilir ancak bu bulgular varsa baş ağrısının diğer se­
farklı yerlerde ağrılara sebep olabilir. Maksiller
bepleri de ekarte edilmelidir.
sinüzit için (en sık olan sinüzit) ağrı ön yüzdedir.
• Beş "POUND" kriterinden (pulsatil karakter, dura­
Diğer sinüslere frontal (alm), ethmoid (göz arkası,
tion (süre) 4-72 saat, unilateral bölge, nausea (mide
gözlerin arası) ve sfenoid {diffüz) dahildir. Baş ağ­ bulantısı) ve kusma, disabling (iş gördürmeyen)
rısı tipik olarak baş pozisyonu ile değişiklik göster­ şiddet) dördü mevcutsa, migren tanısı için olabilir­
mektedir. lik oranı (Likelihood Ratio-LR) 24'tür.
• Bu semptomların dördü veya daha fazlası varsa
hastanın sinüzit olma ihtimali yüksektir: renkli na­ KÜME TİPİ BAŞ AGRISI
za! akıntı, maksiller diş ağrısı, dekonjestanlara kötü • Küme tipi baş ağrıları 15 - 180 dakika arası süren
cevap, gözle görülür pürülan naza! akıntı ya da şiddetli, unilateral orbital, supraorbital veya tem­
anormal transillüminasyon. Eğer bu bulgulardan poral ağrı ve eşlik eden tükrük artışı, naza! konjes­
ikisinden azı varsa sinüzit ihtimali düşüktür. yon, rinore ve konjunktival enjeksiyon ile gelirler.
496 KISIM 16 • NÖROLOJİ

Semptomlar bir kaç hafta boyunca her gün ortaya saatte bir 60 mg oral olarak) vazospazmı azaltarak
çıkar, sonrasında haftalar ya da yıllar boyu tekrar sonuçlarda mütevazı gelişim gösterebilir. Ardından
ortaya çıkmaz. beyin cerrahi konsültasyonu endikedir.
• Menenjit şüphesi olan hastalar, öncesinde ampirik
TANI VE AYIRICI TANI antibiyotik tedavisi almalıdırlar. Antibiyotik teda­
visi LP ya da görüntüleme için ertelenmemelidir
• Kontrastsız beyin BT baş ağrısının tehlikeli sebep­ (detaylar için bölüm ISO'ye bakınız).
lerini belirlemek için başlangıç görüntüleme moda­ • Temporal arterit şüphesi olan hastalar ampirik ola­
litesidir. Son jenerasyon BT cihazları semptomların rak günlük 40 - 60 mg PO prednizon ile tedavi edil­
ilk gelişiminden sonra 12 saat içerisinde SAK için melidir ve hızlı uzman konsültasyonu önerilir.
çok yüksek (%98) sensitiviteye sahiptir, ancak bu, • Migren baş ağrısının tedavisinde etkili olan ilaçlar
sonraki 12 saatlik zaman içinde hızla azalır (%80) dihidroergotamini (DHE), sumatriptanı, dopa­
• LP menenjit şüphesinde ve yapılan beyin BT sonu­ min-antagonist antiemetikleri (metoklorpramid,
cunun negatif çıkması durumunda SAK'ı belirle­ klorpromazin, proklorperazin) ve ketolorak'ı içerir.
mek için endikedir. Güncel rehberler opiatları yalnızca migren spesifik
• LP öncesi beynin görüntülenmesine, papillödem tedavinin başarısız olması durumunda önermekte­
yoksa ve bilinç durumu ile nörolojik muayene dirler.
(serebellar bulguların yokluğu dahil olmak üzere) • Küme baş ağrıları yüksek akımlı oksijen başlanma­
normalse gerek yoktur. sından sonra hastaların %70'inde çözülecektir. Di­
• BOS'ta ksantokromi varlığı, eğer LP semptomun hidroergotamin mesilat, NSAID'ler ve sumatriptan
gelişmesinden > 12 saat sonra yapılmışsa ve yerel da etkili olabilir.
laboratuar bunu belirlemek için spektrometrik bir • Primer olduğu düşünülen bir baş ağrısının teda­
yöntem kullanıyorsa SAK'ı ekarte etmek için fay­ viyle iyileşmesi baş ağrısı için önemli bir sekonder
dalıdır. Ancak, ABD'deki çoğu laboratuar bunu yal­ sebep olmasını ekarte ettirmez.
nızca görsel inspeksiyon ile yapmaktadır. • Baş ağrısı için yatış endikasyonu, baş ağrısının ya­
• Beyin ve boyun damar yapısının BT 'si anevrizma şamı tehdit edici bir sebebe sahip olmasını ve Acil
ya da servikal arter diseksiyonu varlığını belirle­ Departmanında yeterli semptom kontrolünü ger­
mek için seçilmiş vakalarda faydalıdır. çekleştirememeyi içerir.
• MRG Acilde kullanımı açısından, baş ağrılarının
akut alevlenmesinde sınırlı kullanıma sahiptir. KRANİAL VE FASYAL AGRI
Akut SAK için BT'den daha duyarlı değildir. BOZUKLUKLARI
• Acil'de baş ağrısının etiyolojisi belirlemek için yapı­
lacak olan birçok laboratuar tetkiki faydasızdır. An­
TEMPOROMANDİBÜLER BOZUKLUK
cak hücre sayımı ve ayrımı, glukoz, protein, Gram • Temporomandibuler bozukluk (TMD) temporo­
boyama, lateks antijen çalışmaları ve farklı kültür mandibuler eklemde, çevreleyen kaslarda ve liga­
çalışmaları gibi bir kaç BOS tetkiki menenjit eti­ mentlerde ağrıya sebep olur. Hastalar genellikle ek­
yolojisini belirlemek açısından faydalıdır (detaylar lem ağrısından, hareket ettirince ses çıkmasından,
için bölüm 1 SO'ye bakınız). Ek olarak, non spesifik çene kitlenmesinden, azalmış çene hareketinden ve
de olsa, artmış eritrosit sedimantasyonu (ESR) ve bruksizmden şikayetçidirler.
C-reaktif protein (CRP) temporal arteriti belirleme­ • T MB'nin Acil'de tedavisi NSAIDleri ve narkotik
de faydalıdır.
analjezikleri içerir. Radyografiler Acil'de değerli
ACİL SERVİS BAKIMI VE değildir.
• Takip diş hekimi ya da oral cerrah tarafından yapıl­
TABURCULUK malıdır.
• SAK'ta tekrar kanama ihtimali, hastanın kan ba­
sıncının kanamadan önceki kan basıncında tutul­
TRİGEMİNAL NEVRALJİ
masıyla azaltılabilir (ya da geldiği andaki kan ba­
sıncı bilinmiyorsa OAB<l30 mm Hg). Bu en iyi, • Trigeminal nevralji (Tic Doloureux) unilateral trige­
labetolol gibi (tipik erişkin başlangıç dozu 10-20 minal sinir dağılım alanında, intermitan, bir iki sa­
mg 1-2 dakikada iV puşedir, sürekli infüzyon dozu niye süren, "elektrik çarpması" benzeri ağrı ile gelir.
genellikle 2 miligram/dk ile başlar ve etki düzeyine • Başlangıç tedavisi oldukça etkili olduğu gösterilen
kadar titre edilir) iV olarak titre edilebilir bir hi­ karbamazepindir (günde 2 defa 100 mg PO).
pertansif verilmesiyle başarılabilir. Nimodipine (4 • İnatçı vakalar nöroloji'ye yönlendirilmelidir.
BÖLÜM 143 • iNME, GEÇiCi iSKEMiK ATAK VE SERViKAL ARTER DiSEKSiYONU 497
İNME, GEÇİCİ İSKEMİK meler trombotik, embolik ya da azalmış kan akımı
143 ATAK VE SERVİKAL ARTER durumu sebepli olabilir. Hemorajik inmeler intra­
serebral kanamaya (ISK) ya da Subaraknoid kana­
DİSEKSİYONU
maya (SAK) sekonderdir.
Steven Go
Geçici iskemik atak (GİA) tipik olarak 1-2 saatten
Çeviri: Eda Çakır
kısa süren geçici nörolojik defisittir, ancak süre ar­
tık GİA ile inmeyi birbinden ayırmak için kullanıl­
mamaktadır, daha ziyade aynı hastalık sürecinin
EPİDEMİYOLOJİ
devamlılığında incelenmesi gerekmektedir.
İskemik inmeler (%87) hemorajik inmeleden daha SAK'ların büyük çoğunluğu rüptüre olmuş serebral
sıktır (intraserebral [% l O] ve nontravmatik suba­ anevrizma sebebiyle ortaya çıkar.
raknoid kanama [%3)). Bkz. Tablo 143-1.
Servikal arter diseksiyonu (SAD) genç ve orta yaş­ KLİNİK ÖZELLİKLER
lılarda inmelerin %10-%25'inden sorumludur.
İnme hastalarındaki spesifik bulgular beynin hangi
noktalarının etkilendiğine ve zararın büyüklüğüne
PATOFİZYOLOJİ göre değişir (bkz. Tablo 143-2). İnme prezentasyo­
İnme, beyne giden kan akımını azaltan her türlü nu, klasik olarak tarif edilen sendromlardan çok
hastalık süreci olarak tanımlanabilir. İskemik in- farklı şekillerde olabilir.

ifü:jojbil İnme Sınıflaması


İNME TİPİ MEKANİZMASI MAJÖR SEBEPLERİ KLİNİK NOTLAR
İskemik
Troınbotik Zarar görmüş vasküler Ateroskleroz Semptomlar genellikle yavaş yavaş gelişir ve
lümenin bir in situ Vaskülit dalgalı olabilir.
süreç ile genellikle Arterial diseksiyon Geçici iskemik atağın en sık sebebi.
trombüs oluşumu ile Polisitemi
daralması Hipoerkoagüle durum, enfeksiyon
(HIV, sifıliz, trişinozis,
tüberküloz, aspergilloz)
Embolik Normal vasküler Valvüler vejetasyonlar Tipik olarak ani gelişir
lümenin başka bir Mural trombüs İskemik inmelerin %20'sinin sebebidir.
kaynaktan gelen Paradoksik emboli
intravasküler Kardiyak tümörler (miksoma)
materyal ile Yakın bir kaynaktan arterial-arterial
tıkanması emboli, yağ embolisi
Partikül emboli (intravenöz ilaç)
Septik emboli
Hipoperfüzyon Azalmış kan Sistemik hipotansiyon ile Sulama alanlarında diffüz hasarlanma
akımı beynin sonuçlanan kardiyak yetmezlik görünümü.
hipoperfüzyonuna Semptomlar hemodinamik faktörlere bağlı
sebep olur olarak dalgalanabilir.
Hemorajik
İntraserebral Daha önce Hipertansiyon İntrakraniyal basınç artışı lokal nörona!
güçsüzleşmiş Amiloidoz hasara sebep olur. Kan yıkın ürünleri
arteriolJerden İyatrojenik antikoagülasyon veya nörona! mekanizmalarla (diaschisis)
intraparenkimal Vasküler malformasyon Sekonder vazokonstrüksiyon uzak
kanama Kokain kullanımı perfüzyon değişikliklerine sebep olabilir.
Riskler ileri yaş, inme öyküsü, tütün ve
alkol kullanımını içerir.
Asyalılarda ve siyahlarda daha sıktır
Non travmatik Subaraknoid aralığa Berry anevrizma rüptürü Şiddetli bir baş ağrısını takiben ortaya çıkar
subaraknoid kanama Vasküler malformasyon rüptürü (uyarı kaçağı)
498 KISIM 16 • NÖROLOJİ

ikj:jujiifj İnme Belirtileri • İntrakraniyal kanamalar yukarıdaki anatomik


sendromların herhangi biriyle gelebilir.
Geleneksel Yüzde, kolda veya bacakta ani başlayan
SAK klasik olarak "gök gürlemesi gibi", çok ağır bir
bulgular özellikle tek taraflı uyuşukluk veya
kuwet kaybı baş ağrısı ile gelir. Yakaların %20'sinde cinsel bir­
Ani konfüzyon veya afazi leşme, ağırlık kaldırma, defekasyon veya öksürme
Ani hafıza bozukluğu veya uzaysal gibi artmış kan basıncı ile ilişkili aktiviteler sırasın­
orantasyonda veya algıda bozulmalar da görülür. Kusma, fotofobi, nukal iritasyon, düşük
Ani görme kaybı veya diplopi derece ateş ve bozulmuş mental durum ortaya çı­
Ani baş dönmesi, yürüyüş bozukluğu veya kabilir. Fokal bulgular anevrizmanın yerine göre
ataksi ortaya çıkabilir. Son dönemde yapılan bir çalışma
Bilinen sebebi olmaksızın ani ciddi baş ağrısı "uyarı sızıntısı" varlığına yönelik hastaların çoğu­
Geleneksel Bilinç kaybı veya senkop nun öyküsünde işaretler bulunabileceğini iddia et­
olmayan Nefes darlığı mektedir.
bulgular Yüzde, göğüste, kolda veya bacakta ani ağrı • Semptomlar kan Subaraknoid aralıkta dağıldıkça
Nöbet
spontan olarak düzelme gösterebilir; bu yüzden,
Düşmeler veya kazalar
Ani hıçkırıklar klinisyen öykü SAK düşündürüyorsa düzelen kli­
Ani bulantı nik durum ile yanlış yönlenmemelidir.
Ani yorgunluk
Ani çarpıntı TANI VE AYIRICI TANI
Bilinç durumu değişikliği
İnme benzeri semptomlar için ayırıcı tanı Tablo
143-3'te görülebilir.
Anterior serebral arter inmeleri tipik olarak kont­
rolateral bacakta güçsüzlük ve duyusal değişiklik­ TABLO 143-3 Akut İnme Semptomlarının
lerle kendini gösterir. Sonuçları için Ayırıcı Tanı
• Orta serebral arter inmeleri klasik olarak hemipare­ İNMEYİ TAKLİT
zi ile (kollar >bacaklar) ve duyu kaybıyla gelir. Yüzün EDEN AYIRICI KLİNİK ÖZELLİKLER
alt yarısında güçsüzlük (değişken) ve ipsiateral bakış Nöbetler/postiktal Nöbeti takip eden geçici paralizi, ki
tercihi ortaya çıkabilir. Afazi (reseptif ya da ekspresif paralizi (Todd bu genellilke kısa zamanda geçer;
tip), eğer dominant hemisfer (genellikle sol) etkilen­ paralizisi) geçici iskemik atak ile karışabilir.
diyse ortaya çıkmaktadır, bunun yanında kontralate­ Nöbetler SVO'ya sekonder olabilir.
ral yarıyı görmezden gelme (hemineglect) dominant Senkop Devam eden veya ilişkili nörolojik
olmayan hemisferin tutulduğunu düşündürür. semptom yoktur.
Beyin neoplazmı ya Fokal nörolojik bulgular, enfeksiyon
Posterior dolaşım inmeleri unilateral baş ağrısı, da absesi bulguları, görüntülemeyle
görme alanı bozukluklar, baş dönmesi, vertigo, belirlenebilir.
diplopi, disfaji, ataksi, kraniyal sinir bozuklukları Epidural/subdural Travma öyküsü, alkolizm,
ya da bilateral uzuv güçsüzlüğü ile gelebilir. Belirti hematom antikoagülan kullanımı, kanama
ve bulgular tek başlarına ya da farklı kombinasyon­ bozukluğu, görüntüleme ile
larla ortaya çıkabilirler. belirlenebilir.
Baziler arter oklüzyonu ağır kuadripleji, koma ve Subaraknoid kanama Ani gelişen şiddetli baş ağrısı
locked-in sendromuna sebep olur. Hipoglisemi Yatak başı glikoz ölçümü ile
belirlenebilir, diabet mellitus
Serebellar inmeler diğer posterior inme sendrom- öyküsü.
!arına benzer şekilde gelirler, ancak eğer bir hema­ Hiponatremi Diüretik kullanım öyküsü,
tom veya ödem mevcutsa çok hızlı bir şekilde kötü­ neoplazm, aşırı serbest su alımı.
leşebilirler. Hipertansif Yavaş gelişim; global serebral
Servikal arter diseksiyonu hem anterior hem de ensefalopati disfonksiyon, baş ağrısı,
posterior arteryel sistemleri etkileyebilir. İnternal deliriyum, hipertansiyon, serebral
karotis diseksiyonu ile birlikte en sık görülen semp­ ödem.
tomlar unilateral baş ağrısı (%50-67), boyun ağrısı Menenjit/ensefalit Ateş, immün yetmezlik varlığı,
meningismus, lomber ponksiyon
(%25), ya da yüz ağrısı(% 1 O). Vertebral arter disek­ ile belirlenebilir.
siyonları genellikle baş ağrısı (%69) ve bilateral ya Hiperozmotik Koma Çok yüksek glikoz düzeyleri,
da unilateral olabilen posterior boyun ağrısı (%46) diabetes mellitus öyküsü.
ile gelmektedirler. Servikal arter diseksiyonunun Wernicke Alkolizm ya da malnutrisyon
belirti ve bulguları geçici olabileceği gibi kalıcı da ensefalopatisi öyküsü; ataksi, oftalmopleji ve
olabilir. konfüzyon triadı
(devam ediyor)
BÖLÜM 143 • iNME, GEÇiCi iSKEMiK ATAK VE SERViKAL ARTER DiSEKSiYONU 499

TABLO 143-3 Akut İnme Semptomlarının Amerikan Kalp Birliği/


Sonuçları için Ayırıcı Tanı Amerikan İnme Birliği, ıv
İNMEYİ TAKLİT Rekombinant Doku Plazminojen
EDEN AYIRICI KLİNİK ÖZELLİKLER Aktivatörünün (rtPA) Akut
Labirentit Vestibüler semptomlar daha İskenıik İnmede Kullanımı için
belirgin; hastanın başka hiç 2007 Kriterleri
bir foka] bulgusu olmamalıdır;
serebellar inme ile karıştırılabilir. Endikasyonlar

İlaç toksisitesi Belirli toksidromlar ve artmış Ölçülebilir akut NIHSS kullanımı önerilmektedir. İnme
(lityum, fenitoin, kan düzeyleri ile belirlenebilir. iskemik inme semptomları düzeliyor olmamalı, minör
karbamazepin) Fenitoin ve karbamazepin tanısı ve izole olmamalıdır. Ağır inmeli kişilere
toksisitesi ataksi, vertigo, mide (NIHHS skoru>22) rtPA vermeden önce
bulantısı ve anormal refleksler ile dikkat edilmesi önerilmektedir, çünkü
gelebilir. bu hastaların intraserebral kanama riski
artmıştır; ancak ne olursa olsun yüksek
Bell's palsy Nörolojik bozukluk izole olarak ölüm riski altındadırlar.
7. sinire sınırlıdır. Genellikle
gençlerde görülür. Yaş 2:18 Belirgin bir üst yaş limiti yoktur.

Meniere Hastalığı Semptomun Düzgünce ortaya konmalıdır (2009 AHA/


Vertigo semptomları, tinnitus ve
ortaya çıkış ASA bilimsel öneri kurulu eğer ECASS
sağırlık ile giden rekürren atak
zamanı s;3 kriterleri karşılanıyorsa zaman aralığının
öyküsü.
saat 3 saatten 4.5 saate genişletilebileceğini
Demiyelinizan Yavaş gelişim. Hastanın multifokal önermektedir.
hastalık (multipl anatomik lokalizasyonlarda birden
skleroz) Dışlama Kriterleri
çok atak öyküsü olabilir.
Subaraknoid kanama ile uyumlu semptomlar
Konversiyon Kraniyal sinir bulgusu yok, bulgular Postiktal rezidüzel nörolojik bozukluklarla olan nöbet
bozukluğu anatomik dağılım göstermez (örn: Geçmiş üç ay içinde kafa travması ya da inme
orta hatta duyu kaybı), tutarsız Geçmiş üç ay içinde Miyokard enfarktüsü
öykü ya da muayene bulguları. Geçmiş 21 gün içinde gastrointestinal ya da üriner sistem
kanaması
Hastanın nörolojik olarak en son ne zaman doğal Geçmiş 14 gün içinde majör cerrahi
Geçmiş intrakraniyal kanama
durumunda olduğunun doğru belirlenmesi kritiktir.
• Trombotik tedavinin uygunluğu eğer inme tanısı
Tedavi öncesi sistolik kan basıncı >185 mm Hg ya da tedaviye
rağmen diastolik kan basıncı >110 mm Hg (tablo 143-7)
en öncelikli tanıysa belirlenmelidir (Tablo 143-4 ve Aktifkanama ya da akut majör kırık bulgusu
143-5'e bakınız) Kan glukoz seviyesi <50 mg/dl (2.7 mmol/L)
• Gelişle beraber hızla Ulusal Sağlık Enstitüsü İnme INR>l.7 (oral antikoagülan kullanımı kendi başına ıtPA için
kontraendikasyon değildir)
Skalası (NIHSS) skoru tayini hızla yapılmalıdır. Geçmiş 48 saat içinde heparin kullanımı ve uzamış aktive
(Tablo 143-6). parsiyel tromboplastin zarn.ınL
Kontrastsız BT görüntülemesi (en iyi olarak bir nö­ Platelet sayısı <100.000/mm3
roradyolog tarafından değerlendirilebilir), hastanın Beyin BT multilobar enfarkt gösteriyorsa (serebral hemisferin
üçte birinden fazla hipodens alan) ya da kanama veya tümör
gelişinden itibaren 25 dakika içinde yapılmış olmalı­ varsa.
dır ki kanama mı yoksa inme taklit edici bir durum Tam bir tartışmadan sonra hastanın ya da ondan sorumlu
mu var belirlenebilsin. Çoğu akut iskemik inmeler, kişilerin önerilen tedavinin risklerini, faydalarını ve
inmelerin erken dönemlerinde görüntülenemez. alternatiflerini anlamamaları.
MRG, MRA ve BT anjiyografi özel olarak bazı has­
talık antitelerini belirlemede (örneğin; Servikal
arter diseksiyonu, tümör, Willis poligonu anevriz­ IV Rekombinant Doku
maları) değerli olabilir, ancak tam rolleri şimdilik Plazminojen Aktivatörü
belirsizdir. (rtPA)'nın Akut İskenıik İnmede
• Modern BT'lerin semptomların çıkışından itibaren Semptomun Ortaya Çıkışından
12 saat içinde SAK'ları belirlemede %98 duyarlı 3-4.5 Saat Sonra Kullanılması
olduğu düşünülmektedir; ancak bazı çalışmalarda, için Ek Dışlama Kriterleri
üçüncü jenerasyon BT cihazı baş ağrısının başlan­
Yaş >80
gıcından 6 saat sonra gerçekleştirildiğinde duyarlı­
Klinik olarak ağır inme belirlenmesi (NIHSS skoru>25)
lık %85.7 gibi düşük oranlarda bulunmuştur.
Geçmiş inme ve diyabet mellitus kombinasyonu
Eğer SAK şüphesi varsa ve BT negatifse, çoğu otori­
te lomber ponkisyonun endike olduğu konusunda Kan glukozu <50 mgldl ya da >400 mg/dl
hemfikirdir. Oral antikoagülan tedavisi
500 KISIM 16 • NÖROLOJİ

TABLO 143-6 National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) - Ulusal Sağlık Enstitüsü İnme
Skalası
YÖNERGELER SKALA TANIMI
la. Bilinç düzeyi (LOC)* O= Uyanık ve cevap veriyor
Eğer tam değerlendirme endotrakeal tüp, farklı dil engeli, 1 = Uyanık değil, ancak hafif uyarıya hemen cevap verir, uyar
veya orotrakeal travma/bandaj gibi nedenlerle engellenirse, 2 = Uyanık değil, ancak ısrarlı veya güçlü veya ağrılı uyaran ile
araştırmacı bir cevabı seçmelidir. 3 yanlızca ağrılı uyarana hareket edebilir (stereotipik olmayan)
karşı hasta hiç hareket yapamadığı zaman seçilmelidir (reflektif 3 = Yanlızca refleks motor veya otonomik etkiyle cevap verebilir
postür haricinde) veya tamamen cevapsızlık, flasid veya refleks yokluğu
lb. Bilinç Düzeyi Soruları O = Her iki soruya doğru cevap
Hastaya hangi ayda olunduğu ve yaşı sorulur. Cevaplar doğru l = Yanlızca bir soruya doğru cevap
olmalıdır, kısmi veya tama yakın doğru yanıtlara puan verilmez. 2 = Her iki soruya yanlış cevap
Afazik ve stupordaki sorulara cevap veremeyen hastalarda
verilecek skor 2'dir. Endotakeal entübasyon, orotrakeal travma
veya ciddi dizartriye bağlı konuşmaya engel oluşturan durumlar
veya afaziye sekonder olarak oluşmayan tüm problemlerde
hastalara l puan verilebilir. Ancak hastaların ilk cevabı geçerli
sayılır, ve araştırıcı hastaya sözlü ya da sözlü olmayan ipuçları
vermemelidir.
le. Bilinç Düzeyi Emirleri O= Her iki görevi de doğru yapıyor
Hastaya gözlerini açması ve kapaması ve parezik olmayan 1 = Yanlızca birisini doğru yapıyor
elini açıp kapaması söylenir. Hastalar ellerini kullanamıyorsa 2 = Her ikisini de yanlış yapıyor
başka bir basamaklı emir verilebilir. Eğer güçsüzlüğe bağlı
harekette yetersizlik varsa hastaya zaman verilebilir. Eğer hasta
cevap vermiyorsa hastaya yapacağı hareket gösterilmelidir
(pandomim) ve sonuç skorlanmalıdır (ör.,emirlere uymuyor,
yanlızca birisine veya ikisine uyuyor). Travmalı, amputasyonlu
veya fiziksel kusurları olan hastalara uygun tek basamaklı
emirler verilmelidir. Yanlızca ilk hareket kabul edilmelidir.
2. En iyi Bakış O= Normal
Yanlızca horizontal göz hareketleri test edilir. İstemli veya l=Parsiyel bakış paralizisi; bakış bir ya da iki gözde anormal,
refleks (okülosefalik) göz hareketleri skorlanır ancak kalorik test ancak zorlu deviasyon veya total bakış paralizisi yoktur.
yapılmaz. Refleks ya da istemli aktivite ile yerine gelen konjuge 2=Zorlu deviasyon, veya total bakış paralizisi okülüsefalik
göz deviyasyonu varsa skor 1 'dir. Eğer hastada izole periferik manevra ile düzelmez
sinir paralizisi varsa skor 1 clir (kraniyal sinir III, IV, VI).
Afazik hastalarda bakış değerlendirilebilir. Oklüler travmalı,
bandajlı, daha önceden görmeyen hastalarda veya görme
keskinliği veya alanı hastalıklarında bakış refleks olarak ya da
araştırmacının belirleyeceği yöntemle değerlendirilmelidir. Göz
teması sağlandıktan sonra hastayı bir taraftan bir tarafa hareket
ettirmek parsiyel bakış paralizisini ortaya çıkartabilir.
3. Görme O = Görme kaybı yok
Görme alanı (yukarı ve aşağı kadranlar) parmak sayımı l = Parsiyel hemianopsi
kullanılarak yapılır, görsel alanlar karşı karşıya getirilerek test 2 = Komplet hemianopsi
edilir. Hastalar test için cesaretlendirilmelidir ancak hasta 3 = Bilateral hemianopsi (kortikal körlük dahil)
parmakların hareketlendiği tarafa bakarsa normal skorlanabilir.
Eğer tek taraflı körlük veya enükleasyon varsa, diğer gözdeki
görme alanı değerlendirilmelidir. Eğer quadronopsinin de
bulunduğu bariz asimetri varsa skorlama l clir. Eğer hasta
herhangi bir nedenle körse skor 3'tür. Bu noktada ikili
simültane stimülasyon yapılır. Eğer sönme varsa hasta skoru
l'dir, ve bu sonuçlar l 1. maddeye cevap olarak kullanılır.
4. Fasiyal Paralizi* O= Normal simetrik hareketler
Hastaya söylenerek ya da gösterilerek hastadan dişlerini 1 = Minör paralizi (nazolabial oluk silik, asimetrik gülümsme)
göstermesi, kaşlarını kaldırması ve gözlerini kapatması 2 = Parsiyel paralizi ( total ya da yakına yakın alt yüz paralizisi)
istenir. Cevap veremeyen veya iletişim kurulmayan hastalarda 3 = Tek veya her iki tarafta komplet paralizisi (yüzün üst ve altında
ağrılı uyaranla yüzünü ekşitmesinin simetrikliği skorlanır. fasiyal hareketlerin olmaması)
Eğer fasiyal travma/bandaj, orotrakeal tüp, şerit veya fiziksel
bariyerler yüzü örtüyorsa, bunlar kaldırılmaya çalışılmalıdır.
(devam ediyor)
BÖLÜM 143 • iNME, GEÇiCi iSKEMiK ATAK VE SERViKAL ARTER DiSEKSiYONU 501
TABLO 143-6 National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) - Ulusal Sağlık Enstitüsü İnme
Skalası (Devamı)
YÖNERGELER SKALA TANIMI
5. Motor (Kollar) O= Düşme yok, kol 90 (45) derecede 10 sn boyunca kalıyor
Uzuv uygun pozisyona getirilmeli: Kollar uzatılmalı (avuç 1 = Düşme; kol 90 (veya 45) derecede duruyor, ancak 10 sn'den
aşağıya), 90 derece (otururken) veya 45 derece (yatıyorken). önce düşüyor; yatağa veya diğer yapılara çarpmıyor.
Kolda 1O sn öncesinde düşme skorlanır. Afazik hastalar testi 2 = Yerçekimine karşı koyabilir; kol 90 (veya 45) dereceye
yapmak için seslenilerek ve pandornirnle cesaretlendirilrnen kalkamaz ya da kalamaz; yatağa düşer, ancak yerçekimine karşı
ancak ağrılı uyaran verilmemelidir. Her uzuv tek olarak sırayla biraz karşı koyabilir.
değerlendirilmeli ve paretik olmayan koldan başlanmalıdır. 3 = Yerçekirnine karşı direnemez; kol düşer
Ancak arnputasyon veya eklem füzyonunda test edilemez 4 = Hareket yok
şeklinde skorlama yapılmalı (UN) ve açıkça gerekçesini
yazmalıdır.
Sa. Sol kol
Sb. Sağ kol
6. Motor (Bacak) O = Düşme yok; bacak 5 sn boyunca 30 derecede tutulabilir
Uzuv uygun pozisyona yerleştirilmeli: bacağı 30 derece l = Düşer; bacak 5 sn'in sonuna doğru düşer ancak yatağa
yukarıda tutun (hasta devamlı supin pozisyonunda çarpmaz
değerlendirilmelidir). 5 sn'den önce düşerse skorlanır. Afazik 2 = Yerçemine karşı koyabilir; bacak 5 snöe yatağa düşer; ancak
hastalar testi yapmak için seslenimlenmeli ve gösterilmelidir yerçekimine karşı biraz karşı koyabilir.
ancak ağrılı uyaran verilmemelidir. Her uzuv tek olarak sırayla 3 = Yerçekirnine karşı direnemez;bacak düşer
değerlendirilmeli ve paretik olmayan bacaktan başlanmalıdır. 4 = Hareket yok
Ancak arnputasyon veya eklem füzyonunda test edilemez
şeklinde skorlama yapmalıdır (UN) ve açıkça gerekçesini
yazmalıdır.
6a.Sol bacak
6b. Sağ bacak
7. Ekstremite ataksisi* O= yok
Bu maddenin amacı tek taraflı serebellar lezyon varlığını l= bir ekstremitede mevcut
saptamaktır. Hastayı gözü açık olarak test edin. Her iki tarafta 2= her iki ekstremitede mevcut
parmak-burun ve diz-topuk testi yapılmalıdır ve ataksi yanlızca
güçsüzlükle açıklanamayacak kadar fazlaysa skorlanabilir.
Anlayamayan veya paralizisi olan hastada ataksi skorlanarnaz.
Ancak arnputasyon veya eklem füzyonunda test edilemez
şeklinde skorlama yapmalıdır (UN) ve açıkça gerekçesini
yazmalıdır. Körlük durumunda test kol uzatılmış durumdayken
yapılmalı ve hasta burnuna değmelidir.
8. Duyusait O= normal; duyu kaybı yok
Dokunma ile his etme veya afazik veya şuuru kapalı hastada 1 = Hafif-orta derecede duyu kaybı; etkilenen tarafta dokunma
yüzünü ekşitme ya da ağrılı uyan ile geri çekme. Duyusal kusur daha az keskin hissediyor ya da hiç hissetmiyor, veya hasta
ancak inmeye bağlı ise skorlanır ve araştırıcı hernisferik kayıp dokunma ile yüzeye) ağrıyı hissetmez ancak dokunulduğunun
yönünden vücudun birçok alanını (kollar (el değil), bacaklar, farkındadır.
gövde, yüz) titiz bir şekilde değerlendirmelidir. Ancak"ciddi 2 = Ciddi veya tam duyusal kayıp; hasta yüzüne, kol ve bacağına
veya tam duyusal kayıp"açık şekilde tespit edilirse skorlamada dokunulduğunun farkında değildir.
2 verilir. Strupor ve afazik hastalar bu nedenle 1 ya da O skoru
alırlar. Beyin sapı inmesi olan bilateral duyusal kaybı olan
hastalar skorlamada 2 alırlar. Eğer hasta yanıt vermiyorsa ve
kuadriplejikse 2 skorlayın. Eğer hastalar korna halindeyse
otomatik olarak 2 verilir (madde la skor = 3).
9. Konuşma O = afazi yok; normal
Diğer incelenen bölümlerde anlama ile ilgili önemli bilgiler elde 1 = hafif-orta derecede afazi; diışüncelerini aktarmada ya
edilmiştir. Bu bölüm için hastaya resimde ne olduğu sorulur, da oluşturmada ciddi kısıtlama olmadan akıcılıkta veya
isimlendirme sayfasındaki nesneleri adlandırması istenir, ve anlamada bariz bazı değişiklikler olması. Ancak konuşma
cümleleri okuması söylenir. Daha önceki nörolojik muayenede veya anlamadaki azalma verilen materyal ile ilgili konuşmayı
verdiği yanıtlar ile de anlama değerlendirilebilir. Eğer görme zorlaştırır veya imkansız hale getirir. Örneğin verilen materyal
problemliyse hastadan eline verilen cisimleri tanıması, bunları ile konuşulurken araştırmacı hastanın cevabından resim ya da
tekrarlaması ve konuşması istenir. Entübe hastadan yazı adlandırma kartı içeriğini saptayabilir.
yazması istenebilir. Koma hastası otomatik olarak 3 (madde 2 = Ciddi afazi; bütün iletişim parçalanmış ekspresyon ile
la skor=3) şeklinde skorlanır. Kısıtlı kooperasyonu olan veya mümkündür; dinleyici tarafından anlam çıkarma, sorma veya
struporlu hastalarda araştırmacı skor seçmelidir, fakat 3 skoru tahmin etme ihtiyacı oldukça fazladır; dinleyici konuşmayı
ancak hasta tekli emirlere hiç uymuyor veya mutizm varlığında sürdürür. Araştırmacı verilen cevaplardan materyalin içeriğini
verilebilir. saptayamaz.
3 = Mutizm, global afazi; konuşma veya işitsel anlama yoktur

(devam ediyor)
502 KISIM 16 • NÖROLOJİ

TABLO 143-6 National Institutes of Health Stroke Scale (NIHSS) - Ulusal Sağlık Enstitüsü İnme
Skalası (Devamı)
YÖNERGELER SKALA TANIMI
10. Dizartri* O= Normal
Normal olduğu düşünülen hastadan listedeki cümleleri 1 = Hafif-orta dizartri; hasta bazı kelimelerde geveleyerek
okuması ve tekrarlaması söylenir ve konuşması değerlendirilir. konuşabilir, ve en kötü ihtimal biraz zorlukla anlaşılabilir.
Eğer hasta ciddi afazikse spontan konuşmadaki artikülasyonun 2 = Ciddi dizatrti; hasta oldukça geveleyerek konuşur ve konuşma
durumu değerlendirilir. Eğer hasta entübe ise veya konuşmak disfazi yokluğunda veya disfazi ile açıklanamayacak şekilde
için bariyeri varsa test edilemez olarak skorlanabilir (UN) ve bu anlaşılmaz veya mutizm/anartri mevcuttur.
seçenek için ayrıntılı açıklama yazmak gerekebilir. Hastaya niye
test edildiğini açıklamayınız.
11. Sönme ve dikkat eksikliği 0= anormallik yok,
Daha önceki testlerde ihmal ile ilgili gerekli bilgiler sağlanabilir. 1 = Görsel, taktil, işitsel, uzaysal veya kişisel cevapsızlık veya
Eğer hastada vizüel çift simültan uyarı yapılmasını engelleyen duyu modalitelerinin birinde bilateral eş zamanlı uyarıya karşı
ciddi görme kaybı varsa ve kutanöz stimulusa cevap normalse sönme.
skor O olabilir. Eğer hasta afazik ancak her iki tarafa bakıyorsa 2= Birden fazla modalitede derin yan-cevapsızlık veya sönme;
ve igiliyse skor O olabilir. Vizüel uzaysal ihmal veya anasognozi hasta kendi elini tanımaz veya sadece bir yanına oryantedir.
varlığı anormalliğin kanıtı olarak kabul edilebilir. Yanlızca
anormallik skorlandığı için bu made test edilemez olarak
skorlanamaz.
"Modifiye NIHSScle silinen maddeler
1Modifıye NIHHS için madde 8 için skala ikiye ayrılmıştır (O= Normal, 1 = Anormal)

BOS ksantokromisi semptomun ortaya çıkışından lik kan basıncı >220 mm Hg ya da diyastolik kan
12 saat sonraya kadar ortaya çıkmaz ve BOS'ta basıncı >120 mm Hg olmadıkça müdahale edil­
SAK tanısı koymak için kaç tane RBC olması ge­ memelidir). Eğer kan basıncı kontrolü gerekliyse,
rektiği konusu hala tartışmalıdır. Ksantokromi en labetolol gibi (tipik erişkin başlangıç dozu 10-20
iyi spektrometrik yöntemlerle ekarte edilebilir. mg 1-2 dakikada iV puşedir, sürekli infüzyon dozu
Normal bir Kraniyal BT, ksantokrominin yokluğu, genellikle 2 miligram/dk ile başlar ve etki düzeyine
ve RBC'nin hiç yokluğu ile azlığı ( <5xl06 RBC/L) kadar titre edilir) titre edilebilir intravenöz antihi­
genellikle SAK'ı ekarte etmek için göz önüne alınan pertansif kullanılmalıdır. Hedef OAB'yi %10-%25
kriterlerdir. arasında düşürmek olmalıdır. Fazla düzeltme ol­
Taklit eden durumları ve eş zamanlı durumları maması için çok çok dikkatli olunmalıdır.
ekarte etmek için tam kan sayımı, EKG, nabız ok­ Eğer bir hasta rekombinant doku plazminojen ak­
simetresi, elektrolit ve koagülasyon testleri, kardi­ tivatörü (rtPA) tedavisine adaysa, rtPA uygulaması
öncesi hedef kan basınçları SKB :::;185 mm Hg ve
yak enzim seviyeleri, toksikoloji taraması, kan alkol
DKB:s;ııo mm Hg'dir (Tablo 143-7'ye bakınız)
seviyesi, ekokardiyogram ve karotis çifti taraması
IV rtPA akut iskemik inmenin semptomlarının
önerilebilir.
başlangıcından itibaren 3 saat içinde kullanılma
ACİL SERVİS BAKIMI VE onaylıdır.
TABURCULUK Amerikan Kalp Birliği/Amerikan İnme Birliği rtPA
tedavi penceresinin 4.5 saate genişletilmesini öner­
Hastada var olan tüm havayolu, soluma ve dolaşım mektedir ancak bu endikasyon halen FDA tarafın­
anormalliklerinin hızlı değerlendirilmesi ve stabili­ dan onay beklemektedir ve şu an endikasyon dışı
zasyonu en önemli şeydir. olarak tanımlanmaktadır.
Rutin oksijen suplementasyonu endike değildir, rtPA uygulaması öncesi dikkatli bir şekilde rtPA
ama 02 saturasyonu �%94'te tutulmalıdır. dahil etme/ dışlama kriterlerinin gözden geçiril­
Hasta kardiyak monitörize edilmeden önce damar mesi gerekmektedir (Tablo 143-4).
yolu açılmış olmalıdır. Eğer tedavi penceresi 3'ten 4.5 saate genişletilecek­
Hızlı bir yatak başı glukoz belirlenmesi gerekmek­ se ek olarak Avrupa Kooperatif Akut inme Çalış­
tedir ve hipoglisemi düzeltilmelidir. ması 3 (ECASS III) dışlama kriterleri kullanılmalı­
Hastanın orali kapalı tutulmalıdır, yatakta istirahat dır (Tablo 143-5).
halinde olmalıdır ve aspirasyon ile düşme önlemle­ Trombolitik tedavi öncesi hastadan ya da yakının­
ri alınmalıdır. dan aydınlatılmış onam alınmalıdır.
Hastanın durumu stabilize edildiğinde hasta kont­ • rtPA :::;3 saat içinde verildiğinde Semptomatik int­
rastsız BT'ye gönderilmelidir. raserebral kanama (SİK) riski %6.4 (mortalitesi
Eğer bir hasta tromboliz adayı değilse, hipertan­ %45) ve 3 ve 4.5 saatler arası da %7.9'dur (NINDS
siyonuna müsamaha gösterilmelidir (yani sisto- tanımlaması).
BÖLÜM 143 • iNME, GEÇiCi iSKEMiK ATAK VE SERViKAL ARTER DiSEKSiYONU 503
T ABLO 143-7 Potansiyel Rekombinant Doku Rekombinant Doku
Plazminojen Aktivatör (rtPA) Plazminojen Aktivatörü
l Kullanımı Öncesinde Kan (rtPA) Uygulanımı Sırasında
Basıncı Tedavisine Yaklaşım Ve Sonrasında Kan Basıncı
Eğer hasta rtPA tedavisi için adaysa, hedef arteriyal kan Tedavisi
basıncı: sistolik kan basıncı <185 mmHg ve diastolik Kan Basıncı Monitörizasyon Sıklığı
kan basıncı <11O mmHg
rtPA infüzvonunun Kan basıncı monitörizasyon
İLAÇ YORUMLAR başlangı�ından sonraki sıklığı
Labetolol, 10-20 Ciddi astımı, kronik obstruktif zaman
0-3 saat 0-3 saat
miligram İV, 1-2 akciğer hastalığı, konjestif
3-9 saat 3-9 saat
dakika üzerinde, bir kalp yetmezliği, diabetes 9-24 saat 9-24 saat
kez tekrarlanabilir mellitus, myastenia gravis,
beraberinde kalsiyum kanal Eğer sistolik kan basıncı Labetolol, 10 miligram IV 1-2
blokerleri, hepatik yetmezliği 180-230mmHg dakika üzerinde. Doz toplam
olan hastalarda dikkatli üzerindeyse doz 300 mg'a kadar 10-20
kullanılmalıdır. Baş dönmesi dakikada bir veya tekrar
ve bulantı yapabilir. Gebelik edilecek şekilde
kategorisi C (ikinci ve üçüncü Diastolik kan basıncı 105- veya
trimesterlerde) 120 mmHg üzerindeyse Labetolol, IV 10 miligram
Kola yapıştırılan Organik nitratlara aşırı duyarlılığı sonrası 2-8 miligram/dk
Nitrogliserin paste, infüzyon
olanlarda, fosfodiesteraz 5
2,5-5 cm deriye inhibitörü kullananlarda Eğer kan basıııcı >230 Labetolol, 10 miligram IV 1-2
yapıştırılır (sildenafıl, tadalafıl, veya mmHg dakika üzerinde. Doz toplam
verdanafil), veya kapalı açılı doz 300 mg'a kadar 10-20
glukom. Sıklıkla başağrısına dakikada bir tekrar edilecek
neden olur. Gebelik kategorisi C. şekilde
Nikardipin infüzyonu, Miyokardiyal infarktlı hastalarda, Diastolik kan basıncı 121- veya
5 miligram/saat, fentanyl (hipotansiyon) 140 mmHg Labetolol, IV l O miligram
5-15 dk aralıklarla kullanımı, konjestif kalp sonrası 2-8 miligram/ dk
2.5 miligram/ hastalığı, hipertrofik infüzyon
saat dozdan titre kardiyomyopati, portal veya
et; maksimum hipertansiyon, renal yetmezlik, Nikardipin infüzyonu, 5
doz, 15 miligram/ hepatik yetmezlik (başlangıç miligram/saat, 5-15 dk
saat; istenilen kan dozu ayarlanmalıdır) varlığında aralıklarla 2.5 miligram/saat
basıncına ulaşılınca; dikkatli kullanılmalıdır. 'Ciddi dozdan titre et; maksimum
3 miligram/saatte aortikstenozlu hastalarda doz, 15 miligram/saat
düşürülebilir kontraendikedir. Başağrısına, Eğer kan basıncı Sodyum nitroprussid
dizziness, yüzde kızarma, yukarıdaki infüzyonunu düşünmek
bulantı, refleks taşikardiye neden müdahelelerle kontrol gerekir (0.5-10 mikrogram/
olur. Gebelik için kategori C altına alınmamışsa kg/dk). Sürekli arteriyal
rtPA uygulaması için hedef kan basıncı düzeyine monitörizasyonu öneriir;
ulaşılamamışsa, bu hastalar artık rtPA tedavisine aday Hepatik ve renal yetmezlikte
değillerdir. dikkatli kullanılmalıdır,
intrakraniyal basıncı yükseltir.
Gebelik kategorisi C.
rtPA'.nın total dozu 0.9 mg/kg IV'dir, maksimum
dozu ise 90 miligramdır; dozun %10'u bolus şek­
• GİA hastaları için, aspirin (325 mg oral) ve dipr­
linde uygulanır, geri kalan kısmı 60 dakikada in­
ydamol (400 mg oral) önerilir. Antiplatelet tedavisi
füzyon şeklinde verilir.
hemorajik inme için kontraendikedir.
rtPA tedavisinden sonra başlangıç 24 saatte aspirin
ya da heparin tedavisi uygulanmamalıdır. Aspirin Heparin ya da warfarin GİA veya inmenin akut te­
(325 mg oral) eğer hastanın aspirasyon yoksa 24 davisi için, atrial fıbrilasyonun varlığında bile Acil
saat ile 48 saat arasında endikedir. serviste endike değildir. Muhtemel bir istisna ola­
• Herhangi bir nörolojik bozulma durumunda intra­ rak Koroner arter hastalığında ağırlık temelli hepa­
serebral kanama'dan şüphelenilmelidir. rin protokolü görünmektedir, ancak bu da tartış­
• rtPA alan hastaların kan basınçları yakından takip malıdır.
edilmelidir ve gerekli olduğunda tedavi edilmelidir Eğer iskemik inme hastası rtPA terapötik zaman
(Tablo 143-8). penceresinde gelirse, Acil serviste agresif destek-
504 KISIM 16 • NÖROLOJİ

leyici bakım verilmelidir (aspirasyondan kuruma, TABLO 143-10 Geçici İskemik Atak
glukoz seviyelerinin normalizasyonu, düşme ön­ Sonrasında Erken İnme
lemleri ve komorbiditeler için tedavi) Tahmini İçin ABCD2 Skoru
Artmış intrakraniyal basınç (AİB) bulguları olan
KRİTER PUAN
hastalar için, başın 30 derece elevasyonu, analjezi
Yaş::::60 O=Yok
ve sedasyon endikedir, mannitol (0.25-1.0 gram/kg
l=Var
iV), orta hiperventilasyonlu nöromüsküler blokaj
Kan basıncı=:::140/90 O=Yok
ile entübasyon ve AİB'nin invaziv monitörizasyonu mm Hg l=Var
gerekebilir.
Klinik özellikler O=Yok
SAK'da tekrar kanama olasılığı hastanın kanama 1=Tek taraflı kuvvet kaybı
öncesi kan basıncını (veya bazal kan basıncı bilin­ olmaksızın konuşma bozukluğu
miyorsa OAB<l30 mmHg) düşürerek azaltılabilir. 2=Tek taraflı kuvvet kaybı
Labetolol (tipik erişkin başlangıç dozu 1-2 dk'da (konuşma bozukluğu olsun yada
olmasın)
10-20 miligram IVP; devamlı infüzyon genelde 2
miligram/dk ile başlanır ve etkiye göre titre edilir) Süreç O=Yok
1=10-59 dk
gibi IV titre edilebilen bir antihipertansif kullanıl­ 2=::::60 dk
malıdır. Nimodipin (4 saatte bir 60 miligram oral
Diyabet O=Yok
olarak) vazospazmı azaltarak sonlanımda en çok !=Var
düzelmeye sebep olabilir.
SAK hastalarında acil beyin cerrahisi konsültasyo­
nu gerekir. Gerekli ise ağrı kesiciler ve antiemetik­ • Zorlayıcı inme hastalarında trombolitik düşünülü­
ler kullanılmalıdır. yorsa nörolog ile acil konsültasyon yardımcı olabi­
SAK'da nöbet profılaksisi tartışmalıdır ve acil ser­ lir; yinede cevap beklerken tedavi geciktirilmeme­
visten sonra hastayı takip edecek olan uzmanla bir­ lidir.
likte karar verilmelidir. İKK olan ve artmış KİB bulguları olan hastada veya
Spontan İKK olduğunda kan basıncı kontrolü için diğer cerrahi müdahale gerekebilecek durumlarda
kanıtlar tartışmalıdır. Mevcut klavuzlar Tablo 143- (ör, serebellar inme) erken beyin cerrahisi konsül­
9'da listelenmiştir. tasyonu gereklidir.
Girişimsel tedavi için aday olmasalar bile akut iske­
mik inmesi veya İKK olan tüm hastalar yatırılmalı­
TABLO 143-9 Spontan İntrakranyal
dır.
Kanamada Artmış Artmış
Özelleşmiş inme merkezlerine yatış daha iyi sonuç­
Kan Basıncının Tedavisi için
Önerilen Guidelinelar lar oluşturur; dolayısıyla hasta inme merkezi olma­
yan bir hastaneye başvurursa sevki gerekebilir.
KLİNiK DURUMLAR İDARE TİA hastalarında ABCD2 skoru inme riskini öngö­
SKB>200 mm Hg veya Sürekli IV infüzyon ile kan rebilir (bkz Tablo 143-10).
OAB >150 mm Hg basıncını agresif olarak
düşürmeyi düşünün
Erken karotis endarterektominin kanıtlanmış et­
kisi nedeniyle çoğu inme uzmanı TİA hastalarına
SKB>l80 mm hg IKB'yi monitörize etmeyi ve
veya OAB >130 kan basıncını interminan ya araştırma ve inceleme için genelde yatış önerir. Se­
mm Hg ve artmış da sürekli iV ilaç ile serebral çici olarak, düşük riskli, asemptomatik, ertesi gün
IKB şüphesi veya perfüzyon basıncını >60-80 uzmanla takip edilebilecek hastalar uygun olabilir
bulgusu varsa mm Hg civarında tutmak üzere fakat uygun sosyal ortam ve güvenilir hasta yakın­
düşürmeyi düşünün.
ları olmalıdır ve tekrar hastaneye başvurması için
SKB>l80 mmHg veya Kan basıncında küçük bir uyarılarda bulunulmalıdır.
OAB> 130 mmHg azaltmaya gitmeyi düşünün.
Tüm karotid arter diseksiyonu ve SAK hastaları uy­
ve artmış IKB ye (örn OAB 110 mmHg veya hedef
yönelik bulgu yoksa kan basıncı 160/90 mm Hg) gun uzmanla konsülte edilerek yatırılmalıdır.
bunu intermitan ya da sürekli
olarak iV ilaçlarla yapabilirsiniz.
Kısaltmalar: !KB: intrakraniyal basınç, OAB: ortalama arteriyel
basınç, SKB: sistolik kan basıncı
BÖLÜM 144, DEGiŞMiŞ MENTAL DURUM VE KOMA 505
} 44 DEGİŞMİŞ MENTAL DURUM Dikkat, algı, düşünme ve hafıza bozulmuştur.
VE KOMA Uyanıklık azalmıştır, dikkati ve konsantrasyonu
sürdürmede zorluk ile kendini belli eder.
C. Crawford Mechen Hasta hipoaktif ve hiperaktif durumlar arasında
Çeviri: Eda Çakır hızla dalgalanabilir.
Uyku-uyanıklık döngüsü bozulmuş olabilir, gün­
DELİRYUM düz somnolans (uykululuk) gece ajitasyon olabilir.
Tremor, asteriksis, taşikardi, terleme, hipertansiyon
EPİDEMİYOLOJİ ve duygusal patlamalar olabilir.
Halüsinasyonlar genellikle vizüeldir, ancak işitsel
70 yaş üzeri acil servis hastalarının çeyreğinde bo­
halüsinasyonlar da olabilir.
zulmuş mental durum ya da deliryum vardır.
Başvuruda, yaşlı hastaların %10-%25'inde delir­ TANI VE AYIRICI TANI
yum vardır. Tanıyı doğrulamak için hem öykü hem de fizik mu­
ayene bulguları gereklidir.
PATOFİZYOLOJİ Dikkat eksikliklerinin ve bilişsel anormalliklerin
akut ortaya çıkışı ve şiddetinde gün içerisinde dal­
• Deliryumu üreten patolojik mekanizmaların yay­
galanma ve gece kötüleşme (güneş batışı durumu)
gın nöronal ya da nörotransmitter disfonksiyonu neredeyse tanısaldır.
ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. • Tanısal testler altta yatan süreci belirlemeye yöne­
Primer intrakraniyal hastalık, merkezi sinir sis­ lik olmalı ve serum elektrolitlerini, hepatik ve renal
temini (MSS) sekonder olarak etkileyen sistemik çalışmaları, idrar analizini, tam kan sayımını ve gö­
hastalık, eksojen toksinler ve ilaç çekilmesi dört ğüs grafisini içermelidir.
Kafa BT'si kitle lezyonu varlığından şüphelenili­
ana sebeptir.
yorsa çekilmelidir, eğer menenjit ve subaraknoid
kanama düşünülüyorsa takiben loınber ponksiyon
KLİNİK ÖZELLİKLER yapılmalıdır.
Deliryum genellikle günler içinde ortaya çıkar, Yaşlı hastalarda deliryum'un ayırıcı tanısı Tablo
semptomlar dalgalıdır (Tablo 144- 1). 144-2'de özetlenmiştir.

TABLO 144-2 Yaşlı Hastalarda Deliryumun


TABLO 144-1 Deliryumun, Demansın ve Önemli Medikal Sebepleri
Pskiyatrik Bozuklukların Enfeksiyöz Pnömoni
Özellikleri İdrar yolu enfeksiyonu
Menenjit veya ensefalit
PSKİYATRİK Sepsis
ÖZELLİK DELİRYUM DEMANS BOZUKLUK
Metabolik Toksik Hipoglisemi
Başlangıç Günler içinde Sinsi Stabil Alkol alımı
24 saatteki Dalgalı Stabil Stabil Elektrolit anormallikleri
Hepatik ensefalopati
süreci
Tiroid bozuklukları
Bilinç Azalmış veya Alert Alert Alkol veya ilaç geri çekilmesi
hiperalert
Nörolojik İnme veya geçici iskemik atak
Dikkat Bozuk Normal Bozuk olabilir Nöbet veya postiktal durum
Subaraknoid kanama
Bilişsel Bozuk Eksik Eksik olabilir
Intrakraniyal kanama
durum
Merkezi sinir sistemi kitle lezyonu
Oryantasyon Eksik Genellikle Eksik olabilir Subdural hematom
eksik Kardiyopulmoner Konjestif kalp yetmezliği
Halüsinasyon Görsel veya Genellikle Genellikle Myokardiyal enfeksiyon
işitsel yoktur işitsel Pulmoner emboli
Hipoksi veya C02 narkozu
Delüzyon Geçici, kötü Genellikle Devamlıdır
organize yoktur İlaç ilişkili Antikolinerjik ilaçlar
Alkol veya ilaç geri çekilmesi
Hareketler Asteriksis, Genellikle Yoktur Sedatifler-Hipnotikler
tremor yoktur Narkotik analjezikler
olabilir Polifarmasi
506 KISIM 16 • NÖROLOJİ

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Tanısal testler tam kan sayımını, metabolik profili,
idrar analizini, tiroid fonksiyon testlerini, serum vi­
• Tedavi altta yatan sebebe yönelik yapılır.
tamin B12 seviyesini ve riskli hastalarda sifilis için
• Ajitasyonu geçirmek için genellikle sedasyon ge­
serolojik testleri içerir. Ek olarak ESR, serum folat
reklidir. Haloperidol, 5-10 mg PO, IV ya da IM sık
kullanılan bir ilk seçenektir. Doz yaşlılarda 1-2 mi­ seviyeleri, HIV testi ve göğüs grafisi istenebilir.
ligrama kadar azaltılmalıdır. Kranyal BT ve MRG tanısal değerlendirilmede bir
• Lorazepam, 0,5 - 2 mg PO, IV ya da IM haloperi­ noktada düşünülmelidir.
dolle beraber kullanılabilir, doz hastanın yaşına ve • Eğer tanı açıkça belli değilse lomber ponksiyon ya­
ağırlığına göre belirlenir. pılabilir.
• Düzeltilebilir bir sebep bulunup tedaviyle düzeltil­ • Ayırıcı tanı şunları içerir: deliryum, depresyon,
mediği ve hasta normal haline dönmediyse, çoğu enfeksiyon, inflamatuar süreç, malignite, toksinler,
hasta daha ileri değerlendirme ve tedavi için yön­ travma, metabolik bozukluklar ve normal basınçlı
lendirilmelidir. hidrosefali. Normal basınçlı hidrosefali üriner in­
kontinans veya yürüme bozukluğu varlığında dü­
DEMANS şünülmelidir. Kafa BT'si fazlaca büyük ventrikülleri
gösterebilir.
PATOFİZYOLOJİ
ABD'de bir çok sebep Alzheimer hastalığına bağ­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
lıdır. Patofizyoloji serebral korteksteki nöronlarda
azalma, artmış amiloid depolanması ve nörofibriler • Her türlü demans, çevresel ve psikososyal müdaha­
yumaklarla plakların üretilmesini içerir. lelere uyumlu olabilir.
• Vasküler demans ikinci en sık demans sebebidir ve • Advers etkilerinden dolayı, antipsikotik ilaçlar di­
rençli psikotik özelliklere sahip hastalara ya da aşı­
multipl infraklara sebep olan bir serebrovasküler
rı yıkıcı veya tehlikeli davranışlara sahip hastalara
hastalıktır.
saklanmalıdır.
• Vasküler demansın tedavisi hipertansiyonu da içe­
KLİNİK ÖZELLİKLER ren risk faktörlerine yöneliktir.
• Hafızanın, özellikle yakın dönem hafızanın bozul­ • Eğer normal basınçlı hidrosefali'den şüphelenili­
ması yavaş ve ilerleyicidir. Uzak hafızalar genellikle yorsa, beyin omurilik sıvısı (BOS) içeren bir lom­
korunur. Alzheimer hastalığı genellikle hafıza bo­ ber ponksiyon denemesi düşünülebilir.
zukluğunun ve oryantasyon bozukluğunun varlığı • Yeni demans tanılı hastaların çoğu ileri değerlen­
ve motor ile komışma yeteneklerinin korunması ile dirme ve idare için tekrar başvurmalıdır. Ancak,
ilişki)idir. uzun süreli semptomları olan, devamlı bakıcıları
• Semptomlar ilerleyicidir ve isimlendirmede prob­ olan ve güvenilir takibi olan hastalar, yaşamı tehdit
lem, eşyaları unutma, okumada zorluk, sosyal edici durumlar ekarte edildikten sonra ayaktan de­
durumlarda azalmış performans, oryantasyon bo­ ğerlendirilmek üzere taburcu edilebilir.
zukluğu, öz bakımda zorluk, kişilik değişiklikleri,
depresyon, anksiyete ve konuşma bozukluklarını KOMA
içerir.
• Koma azalmış uyanıklık ve hastanın uyandırıla­
Vasküler demanslı hastalar genellikle benzer semp­
tomlar gösterir, ancak aynı zamanda derin tendon madığı bilinç yokluğu durumudur. Glasgow Koma
refleksleri, yürümede bozukluk ya da herhangi bir Skalası bozulmuş mental durumu olan hastalarda
ekstremitede güçlük de eklenebilir. sıklıkla kullanılan bir skorlama sistemidir (Tablo
144-3).
TANI VE AYIRICI TANI
PATOFİZ YOLOJİ
• Alzheimer hastalığında hafıza problemleri yavaş
başlar ve yavaş ilerler. Eğer kötüleşmede spesifik • Koma MSS'yi sekonder olarak etkileyen bir siste­
zamanlar dikkati çekiyorsa, vasküler demans ihti­ mik hastalıktan ötürü ya da primer MSS süreci so­
mali artar. nucu ortaya çıkabilir. Her iki serebral hemisferler
• Fizik muayene ilişkili sebepleri belirlemeye yar­ ya da beyin sapı tutulmuş olmalıdır.
dımcı olabilir ve detaylı bir mental durum muaye­ • Sekonder olarak komaya sebep olan sistemik hasta­
nesi içermelidir. lıklara örnek olarak hipoksi ve hipoglisemi verile-
BÖLÜM 144 • DEGİŞMİŞ MENTAL DURUM VE KOMA 507

ii;J:,Cıjii@i Glasgow Koma Skalası


İÇERİK SKOR ERİŞKİN ÇOCUK <5 YAŞ ÇOCUK >SYAŞ
Motor 6 Emirlere uyuyor Normal spontan hareketler Emirlere uyuyor
5 Ağrının yerini bulur Supraoküler ağrının yerini belirler (>9 ay)
4 Ağrıya çekme yanıtı Tırnak yatağı basısına çekme
3 Fleksiyon Supraokuler ağrıya fleksiyon
2 Ekstansiyon Supraokuler ağrıya ekstansiyon
Yok Yok
Verbal 5 Oryante Yaşla uyumlu konuşma/ses çıkarma Oryante
4 Konfüze konuşma Yapabileceğinden daha az konuşma Konfüze
3 Uygunsuz kelimeler Ağrıya ağlama Uygunsuz kelimeler
2 Anlaşılamayan Ağrıyla inleme Anlaşılamayan
Yok
Göz açma 4 Kendiliğinden Kendiliğinden
3 Sözel uyarıyla Sesle
2 Ağrıyla Ağrıyla
Yanıt yok Yanıt yok

bilir, bunlarda nörona) fonksiyon için gerekli subs­ Yapısal koma hemisferik (supratentoryal) ya da
tratlar eksiktir. posterior fossa (infratentoryal) olarak ayrılabilir.
Primer MSS sebeplerinde, koma bilateral kortikal Hemisferik lezyonlardan ya da supratentoryal kit­
disfonksiyondan, lokalize beyin sapı patolojisinden lelerden ötürü ortaya çıkan koma ilerleyici hemipa­
ya da azalmış serebral perfüzyonla beraber artmış rezi veya asimetrik kas tonusu ve refleksleriyle ken­
intrakraniyal basınçtan dolayı ortaya çıkabilir. dini gösterebilir. Lateralizasyon bulgusu olmayan
• Beyin sapı bozuklukları kanama ve herniasyon koma artmış intrakraniyal basınca sekonder olarak
sendromlarını içerir. azalmış serebral perfüzyon sonucu ortaya çıkabilir.
Unkal herniasyon, büyüyen bir kitlenin medial Ağır vakalarda, hipertansiyon ve bradikardi (cus­
temporal lobu iterek beyin sapına bası yapması so­ hing refleksi) gelişebilir.
nucu ortaya çıkar. İpsilateral pupl fiks ve dilatedir. Büyüen serebral kanama gibi İnfratenroryal ya da
Kitleye ipsilateral hemiparezi, karşı pedinküldeki posterior fossa lezyonlarından ileri gelen koma,
inen motor yolların bası altında kalmasından dola­ ani komaya, anormal ekstansör postürüne, pupil­
yı ortaya çıkabilir. ler reflekslerin kaybına ve ekstraoküler hareketle­
Santral herniyasyon sendromu ilerleyici bilinç kay­ rin kaybına sebep olabilir. Beyin sapı reflekslerinin
bı, beyin sapı reflekslerinin kaybı, dekortike postür kaybıyla giden beyin sapı basısı hızla gelişebilir.
ve irregüler solunum ile karakterizedir. Koma'nın başka bir infratenrtoryal sebebi olan
pontin kanama, iğne ucu görünümlü pupillerle ge­
KLİNİK ÖZELLİKLER lebilir.
• Klinik özellikler komanın tipi ve sebebine göre de­ Psödokoma ya da psikojenik koma iyi bir öykü ve
ğişiklik gösterir. uyarıya verilen cevapların ölçülmesiyle genellikle
Pupiller ve diğer kraniyal sinir bulguları, hemipa­ ayırt edilebilir. Pupiller cevaplar, ekstaoküler hare­
rezi ve uyarana cevap, sebebin diffüz MSS disfonk­ ketler, kas tonusu ve refleksler korunmuştur. Hasta
siyonu mu (toksik-metabolik koma) yoksa foka! manuel göz açmaya direnebilir. Hasta, sürekli ola­
MSS disfonksiyonu (yapısal koma) mu bağlı oldu­ rak doktordan başka tarafa bakabili ve sıcak vesti­
ğunu ortaya koyabilir. büler test ile nistagmus görülebilir.
Diffüz MSS disfonksiyonu, toksik ve metabolik du­
rumlar sonucunda ortaya çıkabilir. Fiziksel bulgu­
TANI VE AYIRICI TANI
lar spesifik bir beyin disfonksiyonu alanını işaret
etmez. Eğer varsa, hareketler ve kas gerim refleks­ Değerlendirme MSS disfonksiyonunun diffüz ha­
leri simetriktir. Pupiller yanıt genellikle korunmuş­ sarlanmadan dolayı mı yoksa lokal ve muhtemelen
tur. Pupiller küçük ancak duyarlıdır ve ekstraokü­ cerrahi olarak tedavi edilebilir lezyondan dolayı mı
ler hareketler, eğer varsa, simetriktir. olduğunu belirlemeye yöneliktir.
508 KISIM 16 • NÖROLOJİ

Öykü, fizik muayene, laboratuvar testleri ve nöro­


görüntüleme genellikle sebebi gösterecektir. ifflanjiiii Komanın Ayırıcı Tanısı
Beynin yaygın olarak etkilenmesine bağlı koma nedenleri
Ani koma, inme veya nöbet gibi akut MSS süreçle­
rini düşündürür, ancak yavaş gelişme ilerleyici bir Ensefalopatiler
MSS lezyonunu ya da hiperglisemi gibi bir metabo­ Hipoksik ensefalopati
lik süreci düşündürür. Metabolik ensefalopati
Genel muayene travma bulgularını ortaya çıkara­ Hipoglisemi
bilir ya da toksidrom gibi diğer tanısal ihtimalleri Hiperozmolar durumlar (örn. hiperglisemi )
düşündürebilir. Elektrolit bozuklukları (örn.hipernatremi, hiponatremi,
Asimetrik kas tonusu ya da refleksler, ya da papller hiperkalemi )
inceleme, kornea! reflekslerin değerlendirilmesi ve Organ sistemi yetmezlikleri
okülovestibüler reflekslerin test edilmesi yoluyla Hepatik ensefalopati
yapılacak kraniyal sinir incelenmesinde asimetrik Üremi/böbrek yetmezliği
bulgular foka! lezyonu düşündürür. Endokrin (Addison hastalığı, hipotiroidizm vs.)
BT başlangıç nörogörüntülemesi için tercih edilen
Hipoksi
modalitedir.
Lomber ponksiyon eğer BT bulguları belirsizse ve
coı narkozu
Hipertansif ensefalopati
MSS kanaması ya da enfeksiyondan şüpheleniliyor­
sa yapılmalıdır. Toksinler
Baziler arter trombozu "normal" beyin BT'li koma­ İlaç reaksiyonları (örn. nörolept malign sendrom)
töz hastada düşünülmelidir, bu hastalarda tek bulgu Çevresel nedenler-hipotermi, hipertermi
hiperdens bir baziler arter olabilir. Tanıyı koymak Eksiklik durumları-Wernicke ensefalopatisi
için MRI ya da serebral anjiyografi yapılmalıdır. Sepsis
Eğer nonkonvülsif status epileptikus ya da belirsiz Primer SSS hastalığı veya travmaya bağlı koma nedenleri
status epileptikus'tan şüpheleniliyorsa, acil elektro­ Direkt SSS travması
ensefalografı yapılmalı ve nöroloji konsültasyonu
Diffüz aksona! hasar
istenmelidir.
Subdural hematom
Pediatrik hastada, toksin alımlarında, enfeksiyon­
Epidural hematom
lar ve cocuk istismarı daha yüksek orandadır ve
aktif olarak incelenmelidir. Vasküler hastalıklar
Ayırıcı tanı MSS bozukluklarının yanında aynı za­ Parankim içi kanama (hemisferik, bazal ganglion, beyin
sapı, serebellar)
manda beyni etkileyen generalize olmuş hastalık
süreçlerini de içermelidir (Tablo 144-4). Subaraknoid kanama
lnfarkt

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK Hemisferik, beyin sapı


SSS enfeksiyonları
Tedavi etyolojinin belirlenmesi ve spesifik tedavi­ Neoplazi
nin başlanmasını içerir. Nöbet
Havayolunun, ventilasyonun ve dolaşımın stabili­
Konvulsif olmayan status epileptikus
zasyonu yüksek öneme sahiptir.
Nobet sonrası durum
Hipoglisemi, hipoksi ve opiyat yüksek dozu gibi
hızla geri döndürülebilecek sebepler aranştırılmalı­ Kısaltmalar: SSS = santral sinir sistemi.
dır. Hipoglisemi durumunda, alkolizm ve malnut­
risyon şüphesi olan hastalarda glukoz verilmeden
önce tiamin verilmelidir.
Naloksan verilirken dikkatli olumalıdır; çünkü opi­ Venöz drenaja yardımcı olmak için baş 30 derece
yat yüksek dozu bulguları bulunmayabilir.
eleve edilmeli ve orta hatta tutulmalıdır.
Eğer artmış intrakraniyal basınçtan şüpheleniliyor­
Mannitol, 0.5 - 1.0 gram/kg IV, geçici olarak intrak­
sa, azaltmaya ya da daha da artmamasına yönelik
önlemler alınmalıdır. raniyal basıncı azaltabilir.
Entübe hastalarda, anestezi ya da sedasyon hasta­ Tümör ile ilişkili beyin ödemi vakalarında, Deksa­
nın ventilatörü çıkarmasını engellemek amaçlı kul­ metazon, 10 miligram IV, ödemi bir kaç saat içinde
lanılmalıdır. azaltır.
BÖLÜM 145 • ATAKSİ VE YÜRÜME BOZUKLUKLAR! 509
Hiperventilasyon serebral kan akımını azaltabilir kolon hastalığı ve vestibüler disfonksiyon gibi duyu­
ve geçici olarak intrakraniyal basıncı azaltır. Mev­ sal ataksi sebebiyle ortaya çıkan dengesizliğini gider­
cut öneriler beyin hasarından sonraki 14 saatte mek için görme duyusunu kullandığını düşündürür.
aşırı hiperventilasyondan (parsiyel arteriyel kar­ Hastanın sandalyeden kalkıp yürümesini gözlemek
bondioksit basıncı :,;35 mmHg ) kaçınılmasını içer­ ve tandem yürüyüşü gözlemek kritiktir, çünkü bu
mektedir. muayene belirgin olmayan güçsüzlük ve ataksiyi
İnsülin sebepli hipoglisemi gibi çabucak düzelen ortaya çıkarabilir.
komalı hastalar, eğer tedavi başlatılmışsa, hastanın • Motor ataksi geniş tabanlı, düzensiz adımlarla ka­
mental durumu normale geldiyse , olayın sebebi rakterizedir.
açıkça belliyse, hastanın güvenilir bir evde bakım Peroneal kas güçsüzlüğü ayak düşüklüğüne sebep
ve takip olanağı varsa taburcu edilebilir. olur, bu yürüyüş equine (at) yürüyüşü olarak bilinir.
• Propriyosepsionun kaybıyla olan duyusal ataksi ani
Tüm diğer vakalarda, daha ileri değerlendirme ve
hareketler ve her kalkışta ayağın yere tokatlanması
tedavi için başvuru gereklidir.
ile belirlenebilir.
• Yavaş, geniş tabanlı ve kısalmış seni/ yürüyüş nor­
mal yaşlanmaya, Parkinson gibi nörodejeneratif bir
ATAKSİ VE YÜRÜME
145 BOZUKLUKLARI
hastalığa ve normal basınçlı hidrosefaliye bağlı ola­
rak görülebilir. Parkinson hastalığı aynı zamanda
Steven Go aceleci yürümeyle de kendini gösterebilir. Aceleci
Çeviri: Eda Çakır yürüme dar tabanlı, ayaklarını sürüyen kısa ve hızlı
adımlarla olan yürümedir.
PATOFİZYOLOJİ
TANI VE AYIRICI TANI
• Ataksi düzgün, istemli hareketleri üretememek de­ • Problemi sistemik mi sinir sistemi kaynaklı mı diye
mektir. ayırmaya çalışın (Tablo 145-1).
Ataksi ve yürüme bozuklukları kendi başlarına • Acil servis değerlendirmesinin sınırını semptomla­
hastalık değildirler, ancak sistemik ya da sinir sis­ rın akutluğu ve şiddeti belirler, saatler veya günler
temi bozukluklarının semptomlarıdırlar. içerisinde yürüyemez hale gelen hastaların ileri de­
ğerlendirilmesi gerekmektedir.
KLİNİK ÖZELLİKLER • Ani gelişen yürüme bozukluğu ve şiddetli baş ağrısı
• Nörolojik muayenenin ötesinde Ortostatik vital intrakraniyal kanamayı gösterebilir ve kontrastsız
bulgu değişimleri ve anormallikleri sistemik du­ BT ile değerlendirilmelidir.
rumları işaret eder. • BT taraması posterior fossa lezyonları açısından
• Duyusal ve motor sistemlerin ötesinde ciddi prob­ MRG'den daha düşük duyarlılığa sahiptir ve akut
lemlerin anahtar semptomları baş ağrısı, bulantı, iskemiyi göstermez.
ateş ve azalmış uyanıklıktır. • Lomber ponksiyon eğer MSS enfeksiyonu düşünü­
• Nistagmus intrakraniyal bir sebebi düşündürür. lüyorsa yapılmalıdır.
• Serebellar lezyonlar (motor ataksi) dismetri (par­ • Posterior kolon dejenerasyonu sonucu oluşabile­
mak burun testinde aşağı ya da yukarı dokunma) cek ikinci ayak parmağında pozisyon duyusu kaybı
ve disdiyadokokinezi (avuçları ya da uyluğu hızla olan hastalarda ya da pozitif romberg bulgusu olan
çevirirken bozuk hareketler) varlığı durumunda hastalarda vitamin Bl2 eksikliği göz önüne alınma­
düşünülür. Topuğu dizden aşağı indirirken hedef­ lıdır. Serum siyanoalbümin seviyeleri ve tam kan
ten şaşmak serebellar hastalığı düşündürürken, sayımı değerlendirmede ilk aşamadır, ancak genel­
yalpalayan bir yol takip etmesi propriyosepsiyon likle nörolojik semptomlar makrositer anemiden
bozukluğunu düşündürür. önce görülmeye başlanır.
• Ayak parmaklarında vibrasyon ve pozisyon duyu­ • Tabes dorsalis (nörosifıliz) posterior kolon hasta­
su posterior kolonu test eder, posterior kolon tabes lığına benzer semptomlar gösterebilir ve VDRL ya
dorsalis (nörosifiliz) ve vitamin Bl2 eksikliğinde da RPR testi ile taranabilir.
dejenere olur. • Normal basınçlı hidrosefali, geniş tabanlı, ayaklarını
• Hastaya kolları yanda olacak şekilde durmasını söy­ sürüyerek yürüyen, üriner inkontinansı ve deman­
leyin. Gözler açıkken dengesizlik serebellar lezyonu sı olan yaşlı hastalarda düşünülmelidir. Kontrastsız
düşündürür. Gözlerin kapanmasıyla dengesizliğin BT taraması, sulcal atrofiye uyumsuz derecede art­
artması (pozitif romberg bulgusu) hastanın posterior mış ventriküler dilatasyonu gösterecektir.
510 KISIM 16 • NÖROLOJi

TABLO 145-l Akut ataksi ve Ytlrüyüş • Evde bakım alamayacak akut olarak yürüme bo­
Bozukluklarının Sık Nedenleri zukluğu gelişen hastalar daha ileri değerlendirme
Sistemik durumlar
için yatışa ihtiyaç duyabilir.
Azalmış uyanıklığın olduğu entoksikasyon
Etanol
Sedatif-hipnotikler
Nispeten uyanıklığın korunduğu zehirlenmeler (daha
yüksek seviyelerde uyanıklığı azaltır)
Fenitoin
Karbamezapin } 46 VERTİGO VE BAŞ DÖNMESİ
Valproikasit Ross J. Fleischman
Ağır metaller - kurşun, organik cıva Çeviri: Eda Çakır
Diğer metabolik bozukluklar
Hiponatremi
Metabolizmanın doğumsal bozuklukları
Wernicke hastalığı EPİDEMİYOLOJİ
Temel olarak sinir sisteminin bozuklukları • Acil servis başvurularının "baş dönmesi" ile ilişkili
Temel olarak santral sinir sisteminin bir bölgesini etkileyen olan kısmı yaklaşık %4'tür.
durumlar Büyük adölesanların ve erişkinlerin ABD Acil ser­
Serebellum vislerine başvurularının kesitsel bir incelemesinde
Kanama en sık sebeplerin otolojik/vestibüler (%32.9), kar­
infarkt diyovasküler (%21.l), respiratuar (%11.5), nöro­
Dejeneratif değişiklikler lojik (%11.2), metabolik (%11.0), kaza/zehirlenme
Abse (%10.6), psikiyatrik (%7.2), Sindirimsel (%7.0), ge­
Korteks nitoüriner (%5.l) ve enfeksiyöz (%2.9) olduğu bu­
Frontal tümör, kanama veya travma lunmuştur. "Tehlikeli" bozukluklar, bu hastaların
Hidrosefali %15'inde görülmüştür ve özellikle >50 yaşındaki
Subkortikal hastalarda sıktır.
Talamik infarkt ya da kanama
Parkinson hastalığı PATOFİZYOLOJİ
Normal basınçlı hidrosefali Vertigo, hareketin görsel, vestibüler ve propriyo­
Spinal kord septif olarak, öyle bir şey yokken bozuk olarak algı­
Servikal spondiloz lanması sebebiyle ortaya çıkar.
Arka kolon bozuklukları • Görsel sistem, uzaysal oryantasyon sağlar; vestibü­
Ağırlıklı olarak santral sinir sisteminin bir bölgesini ler sistem yerçekimine göre bedenin oryantasyonu­
etkileyen durumlar nu sağlar ve propriyoseptif sistem beden hareketle­
Periferik nöropati rinin ilişkilendirilmesini ve kafanın bedene rölatif
Vestibulopati olarak pozisyonunun belirlenmesini sağlar.

• KLİNİK ÖZELLİKLER
• Vertigo, hareket yokken hareket hissinin varlığı
ACİL SERVİS BAKIMI VE hissi olarak gelir. Hastalar genellikle "oda dönü­
TABURCULUK yor" derler, ancak sallanma,devrilme, takla atma ve
asansörle aşağı inme gibi tarifler de olabilir.
Alkoliklere ve ataksi, bozulmuş mental durum Vertigo, klasik olarak iki genel tipe ayrılır; periferal
(konfüzyon ve kısa dönem hafızada bozukluk) ve ve santral (tablo 146-1)
oftalmopleji ile kendini gösteren wernicke ensefa­ Periferal vertigo (vestibüler aparatı ve 8. kraniyal
lopatili diğer beslenme bozukluğu olan kişilere 100 siniri tutar) genellikle hızlı gelişir ve semptomlar
mg IV tiamin yapın. ağırdır.
BÖLÜM 146 • VERTiGO VE BAŞ DÖNMESi 511

TABLO 146-l Baş Dönmesinin Etiyolojik TABLO 146-2 Vertigonun Etyolojik


Sınıflandırması Sınıflandırması
PERİFERAL SANTRAL Vestibüler/ Benign proksismal pozisyonel vertigo
Başlangıç Ani Ani veya yavaş otolojik Travmatik: kafa travması sonrası
Vertigo şiddeti Şiddetli Kötü tanımlanmış, Enfeksiyon: labirintit, vestibüler nörit, Ramsay
dönme daha az şiddetli Hunt sendromu
Kalıp Paroksismal, Sürekli Sendrom Meniere sendromu
aralıklı Neoplastik
Pozisyon/hareketle Evet Değişken Vasküler
kötüleşme Otoskleroz
Beraberinde mide Sık Değişken Paget hastalığı
bulantısı/diyaforez
Toksik veya ilaca bağlı aminoglikosidler
Nistagmus Rotatuar- Vertikal
Vertikal, Nörolojik Vertebrobaziler yetmezlik
Horizontal Lateral Wallenberg sendromu
Yorgunluk belirti Evet Hayıt Anteriyor inferiyor serebellar arter sendromu
bulguları Neoplastik: serebollopontin köşe tümörü
İşitme kaybı/Tinnitus Evet Hayır Serebellar hastalıklar: kanama, dejenerasyon
Anormal timpanik Olabilir Olmaz Bazal ganliyon hastalıkları
membran Multipl skleroz
Merkezi sinir sistemi Yoktur Genellikle vardır Enfeksiyöz: nörosifıliz, tüberküloz
semptomları/ Epilepsi
bulguları Migren ağrısı
Serebellovasküler hastalıklar
Santral vertigo (beyin sapını ve serebellumu tutar) ani Genel Hematolojik: anemi, polisitemi, hiperviskozite
veya yavaş yavaş gelişebilir, ancak çoğunlukla daha sendromu
kötü tanımlanan daha az şiddetli semptomları vardır. Toksik: alkol
• Genel olarak, periferal vertigonun sebepleri ge­ Kronik böbrek yetmezliği
nellikle yaşamı tehdit edici değildir, ancak santral Metabolik: tiroid hastalığı, hipoglisemi
vertigo genellikle daha ciddidir; ancak, bu durum
tüm vakalarda geçerli değildir ve önemli derecede
üst üste binme söz konusudur. geçici olarak vertigoyu santral veya periferal olarak
sınıflayın.
• TANI VE AYIRICI TANI • Farklı bir çok vertigo ile ilişkili spesifik durumlar
Vertigo etyolojsi Tablo 146-2'de bulunabilir. için önerilen yan tetkikler Tablo 146-4'te özetlen­
Başlangıçta, öyküye odaklanın ve gerçekten verti­ miştir.
gonun var olup olmadığını bulun, çünkü genellikle • Genel olarak, laboratuvar testleri gerçek vertijinöz
"sersemlik" veya senkop/ senkopa yaklaşan du­ hastalarda, santral vertigonun spesifik bir sebebi
rumlar iile karıştırılır. için değilse, endike değildir.
• Başlangıç olayı hasta tarafından detaylıca açıklan­ Görüntüleme ile ilgili olarak, yaşlılarda, santral
malıdır, başlama hızı, şiddet, ilişkili semptomlar vertigo semptomu olan hastalarda (özellikle krani­
(özellikle bilinç kaybını ve aura semptomları baş­ yal sinir veya serebellar bulguları olanlarda), hiper­
ta olmak üzere kraniyal sinirleri içeriyorsa) ve za­ tansiyon, kardiyovasküler hastalık, diğer inme risk­
mansal motif anlatılmalıdır (Tablo 146-3). İnme leri, koagülopati (örn. warfarin alımı), baş ağrısı ya
için risk faktörleri (yaş, hipertansiyon, kardiyovas­ da inatçı ya da devamlı (>72 saat) semptomlarda
küler hastalık) ve koagülopati değerlendirilmelidir.
• Fizik muayene göz, kulak, nörolojik ve vestibüler
muayeneyi içermelidir, özellikle kraniyal sinirler ve TABLO 146-3 Vertigoda Görülen Zamansal
serebelluma odaklanılmalıdır. Kalıplar
Nistagmusun tipi (horizontal, vertikal, rotasyonlu) ve
her tipten nistagmusun hızlı komponentinin genellik­ KALIP DURUMLAR
le beyin sapı anormalliğini işaret ettiğini unutmayın. Saniyeler Benin paroksismal pozisyonel vertigo,
Eğer benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV, postürel hipotansiyon
aşağıya bakınız)'dan şüpheleniliyorsa, Diz-Hallpike Dakikalar Geçici iskemik ataklar
pozisyonel testi yardımcı olabilir. Saatler Meniere hastalığı
• Öykü ve fizik muayeneye göre, ayırıcı tanıyı daralt­ Günler Vira! labirentit
maya ve tetkikleri belirlemeye yardımcı olması için Sürekli Nonspesifık sersemlik
512 KISIM 16 • NÖROLOJİ

TABLO 146-4 Vertigo ve Sersemliğe Yardımcı likle 50 yaş üzeri kadınlarda ortaya çıkmaktadır.
Kraniyal sinir ya da merkezi sinir sistemi (MSS)
Testler
bulguları yoktur. BPPV düşündüren bulgular Tablo
DURUM ÖNERİLEN TEST 146-5'te listelenmiştir.
Bakteriyel labirentit Tam kan sayımı, kan kültürü, Dix-Hallpike pozisyon testi BPPV'yi doğrulayabi­
apse olasılığı için BT tarama
veya MRG, menenjit şüphesi lir. Bu testte, hasta kafası 45 derece sağa dönmüş
varsa lomber ponksiyon şekilde oturarak başlar. Hasta daha sonra kafası
Kapalı kafa travmasıyla BT tarama veya MRG yatağın kenarından 35-45 derece sarkacak şekilde
ilişkili vertigo hızla supin pozisyonuna indirilir. BPPV'li hastalar
Bayıla yazma EKG, Holter monitörizasyon, hızlı komponenti etkilenen kulağa doğru olan kısa
Tam kan sayımı, glukoz,
elektrolitler, böbrek fonksiyon süreli bir nistagmus geliştirirler. Daha sonra hasta
testleri, masa tilt testi oturur pozisyona döndürülür ve manevra kafa sola
Kardiyak disritmiler EKG, Holter monitörizasyonu dönük şekilde tekrarlanır. Semptomatik olan taraf
Kalp kapak hastalığı EKG, Ekokardiyografi küratif Epley manevrası için başlangıç noktasıdır.
şüphesi Meniere hastalığı hızla gelişen (genellikle), rekkür­
Nonspesifık sersemlik; TKS, Elektrolitler, glukoz, böbrek ren, unilateral yüksek şiddetli tinnitus ve etkilenen
yaşlılık dengesizliği fonksiyon testleri
kulakta dolgunluk, azalmış duyma ile karakterize­
Tirotoksikoz Tiroid stimüle edici hormon,
triiyodotrionin, tiroksin dir. Tanı için ilerleyici duyma kaybıyla olan birden
Serebellar kanama, BT veyaMRG fazla atak olması gerektiği için, meniere sendromu­
infarkt veya tümör na vertigoyla ilk gelişte tanı konamaz. Gliserol testi
Vertebral arter Boyun damarlarını içeren ve vestibüler uyarılmış myojenik potansiyellerle
diseksiyonu serebral anjiyogram veya MRA doğrulanabilir.
Vertebrobaziler EKG, Kardiyak monitörizasyon, Perilenf fistülü, uçma, skuba dalışı, ağırlık kaldır­
yetmezlik eko kardiyogram, karotis
doppleri, MRG, MRA ma ve öksürme gibi barotravma yapma ihtimali
olan aktiviteler sırasında ani vertigo ile prezen­
Kısaltına/a,-: TKS: tam kan sayımı, MRA: manyetik rezonans te olur. Enfeksiyonlar da perilenf fistülüne sebep
anjiografı. olabilir, tanı pnömotik otoskopla ortaya çıkarılmış
nistagmus ile (Hennebert işareti) konur.
Vestibüler nöronit şiddetli vertigonun aniden çıkma­
BT yapın. Eğer vertebrobaziler yetersizlik (VBY)
sı ve bazen unilateral tinnitus ve işitme kaybının eşlik
ihtimali varsa, MRA'lı MRG (ya da BT anjiyogram)
etmesiyle gelir. Vira] karakterde olduğu düşünülmek­
ve her iki karotisin USG görüntülenmesi önerilir. tedir, birkaç gün ile haftalar sürebilir, tekrar etmez.
Vestibüler ganglionit, varisella zoster gibi nörotro­
PERİFERAL VERTİGOYA SEBEP OLAN pik bir virüs reaktive olduğunda vertigoya sebep
HASTALIKLAR olur. En iyi bilinen türü Ramsay Hunt sendromu
(herpes zoster oticus), sağırlık, vertigo ve fasyal si­
BPPV'nin posterior semisirküler kanala giren ve nir palsisi ile karakterizedir ve eksternal oditör ka-
uygunsuz hareket hissini yaratan gevşek otolitler nalın içindeki veziküllerle ilişkilidir.
sebebiyle oluştuğu düşünülmektedir. BPPV genel- Labirentit, genellikle vira! olsa da, aynı zamanda
otitis mediaya bağlı bakteriyel enfeksiyondan, me­
TABLO 146-5 Benign Paroksismal Pozisyonel nenjitten ve mastoiditten dolayı da olabilir ve işit­
Vertigo'yu Düşündüren me kaybının eşlik ettiği ani vertigo ve orta kulak
Bulgular bulgularıyla gelir.
Ototoksisite vertigoya ve işitme kaybına sebep ola­
Tetikleyici baş konumlandırılması ile nistagmusun
başlangıcı arasında gecikme <30 sn.
bilir. Periferal toksisiteye sebep olan temel ajanlar
salisilatlar, aminoglikozidler ve sitotoksik ajanlar­
Nistagmusun şiddeti yavaşça azalmaya başlamadan önce en
dır. Antikonvülsanlar, antidepresanlar, nörolep­
üst noktaya çıkar.
tikler, hidrokarbonlar, alkol ve fensiklidin santral
Vertigo ve nistagmusun süresi 5-40 sn. arası değişir.
uyumlu vertigoya sebep olabilirler.
Eğer hastanın başı yere konurken bir tarafa doğru nistagmus Sekizinci kraniyal sinirin ve serebellopontin açının
oluştuysa, hasta oturma pozisyonuna geri dönerken ters
tümörleri, akustik nörinom ve akustik schwannom
yönde nistagmus olur.
aynı şekilde işitme kayıplı vertigo ile gelebilirler.
Tekrarlayan baş hareketleri hem baş dönmesinin hem de
Bu tümörler ipsilateral fasyal güçsüzlük, bozulmuş
nistagmusun hafiflemesine ve
kornea] refleksler ve serebellar bulgularla da ilişkili
Yorulmasına sebep olur olabilirler.
BÖLÜM 146 • VERTiGO VE BAŞ DÖNMESi 513
Vertigo kapalı kafa yaralanması sonrasında (özel­ bozukluğun parçası olarak gelir. Genellikle kronik­
likle kafatası basisi kırığında) ortaya çıkabilir ve tir ve sıklıkla anksiyete bozukluklarıyla ilişkilendi­
genellikle haftalar içinde kaybolur. Vertigo aynı za­ rilir. Bu tanı, bir dışlama tanısıdır.
manda kohlear implantasyon cerrahisinin kompli­
kasyonu olarak da ortaya çıkabilir. ACİL SERVİS BAKIMI VE
TABURCULUK
SANTRAL VERTİGOYA SEBEP OLAN
• Periferal vertigoda, birinci sıra tedavisi, difenil­
HASTALIKLAR
hidramin ve meklizin gibi antihistaminikleri ve
Serebellar kanama ve enfarkt ortalama bir verti­ antiemetikleri içerir. İkinci sıra ilaçlar ise metok­
goya sebep olur ve bulantı ve kusmayla ilişkilendi­ lorpramid ve prometazin gibi antidopaminerjik
rilebilir. Trunkal ataksi, anormal romberg testi ve ajanları içerir. Transdermal skopolamin, etkisinin
anormal tandem yürüyüşü genellikle vardır. Altıncı başlamasının uzunluğu (4-8 saat) akut durumlarda
sinir paralizisi ya da kanama tarafının tersine kon­ etkilidir, ancak taburcu ilacı olarak da kullanılabi­
juge bakış ortaya çıkabilir. lir. Benzodiyazepinler vestibüler rehabilitasyon sü­
• Beyin sapının lateral medullar enfarktı (Wallen­ recini bozar ve dikkatli kullanılmalıdır.
berg Sendromu) vertigoya ve ipsilateral fasyal uyu­ • Antivertigo ilaçları uyuşukluk ve üriner retansiyon
şukluğa, kornea! refleks kaybına, Horner sendro­ gibi istenmeyen antikolinerjik yan etkilere sahip
muna, disfajiye ve faringeal ve laryngeal paraliziye olabilirler bu yüzden, bu ilaçlar kombine olarak
sekonder disfoniye sebep olabilir. Gövdede ve eks­ kullanılmamalıdırlar.
tremitelerde kontralateral ağrı ve ısı duyusu kaybı • BPPV'li hastaları, otolitleri semisirküler kanaldan
da ortaya çıkabilir. Altı, yedi ve sekizinci kraniyal dışarı çıkarmak için Epley manevrası ile tedavi
sinir bulguları da ortaya çıkabilir. edin; bunun acil serviste küratif etkileri olabilir.
• V BY genellikle dakikalar ya da 24 saate kadar süren Eğer epley manevrası tam başarılı değilse, hastaya
bir beyin sapı geçici iskemik atağı sonucu ortaya vestibüler rehabilitasyon egzersizleri önerin.
çıkan ani vertigodur. İlişkili olarak diplopi, disfaji, • Ramsay Hunt sendromu (herpes zoster oticus)
dizartri, körlük ve bilateral tractus longus belirti­ olan hastaları vesiküllerin görülmesinden sonra 72
leri (örn. Klonus, kas spastisitesi) ve senkop aynı saat içinde antiviral terapi ve semptomatik yönden
şekilde ortaya çıkabilir. Santral vertigonun diğer tedavi edin.
türlerinden farklı olarak, V BY azalmış vertebral • Bakteriyel labirentit uygun antimikrobiyallerin
arter kan akımına sebep olacak şekilde kafa hare­ kullanımını ve KBB konsültasyonu ile yatışı gerek­
ketleriyle ortaya çıkmış olabilir. tirir.
• Vertebral Arter Diseksiyonu (VAD) kafanın ani • Periferal vertigolu hastaların çoğu daha ileri test ve
çevrilmesiyle (motorlu araç kazası, kiropraksi dü­ takipleri Aile hekimi ya da KBB uzmanı tarafından
zeltmeleri, hapşırma) ortaya çıkabilir ve santral yapılmak üzere taburcu edilebilir. Tümörü olan
vertigoyla gelir. Ek semptomlar vertigo, baş ağrısı hastalar için nöroşirurji konsültasyonu gerekmek­
ve unilateral horner sendromu olabilir. tedir. İnatçı semptomları olan hastaları hastaneye
• Santral vertigonun diğer sebepleri multipl skleroz, yatırın.
neoplaziler ve baziler migreni içerir. • Santral vertigosu olan hastalara görüntüleme ya­
pılmalı ve uzmana yönlendirilmelidirler. Poste­
DİGER DURUMLAR rior fossa kanaması derhal nöroşirurjiye konsülte
edilmelidir. Tümörü olan hastaların da hemen nö­
• Yaşlılık dengesizliği, yaşlılarda hafif baş dönmesi ve roşirurjiye konsülte edilmesi gerekir. Santral ver­
yürüme dengesizliği ile gelen bir durumdur. Yaşla
tigonun iskemik serebrovasküler olaylar ve VAD
ilişkili işitme, denge, propriyosepsiyon ve görme gibi sebepleri acil serviste nöroloji konsültasyonu
kaybıyla ilişkilendirilir. Semptomlar az ışıkla, ak­ gerektirir. Şüpheli multipl skleroz gibi acil durum­
şam saatleriyle, tanınmayan çevreyle ve antikoli­ lar ayaktan nöroloji konsültasyonuna yönlendirile­
nerjik etkileri olan ilaçların ve benzodiazepinlerin bilir.
kullanımıyla kötüleşir.
• Pskiyatrik baş dönmesi, bilinen vestibüler bozuk­
lukla ilişkilendirilemeyen, bilinen bir pskiyatrik
514 KISIM 16, NÖROLOJİ

} 47 ERİŞKİNLERDE NÖBET VE Absans nöbetleri kısa, genellilke bir kaç saniye sü­
STATUS EPİLEPTİKUS ren nöbetlerdir. Hastalar konfüze, dalgın görünür
ve sese ya da uyarana cevap vermezler. Postural to­
C. Crawford Mechem nus korunmuştur ve hastalar genellikle kendilerine
Çeviri: Eda Çakır
hakimdir. Postiktal periyot yoktur.
Basit parsiyel nöbetler lokalize kalırlar ve bilinç et­
• PATOFİZYOLOJİ kilenmez.
Nöbet, beyin nöronlarının uygunsuz elektrik ateş­ • Tek ekstremiteyle sınırlı unilateral tonik veya klo­
lemesinden dolayı ortaya çıkan anormal bir nöro­ nik hareketler motor korteks merkezli olduğunu
lojik fonksiyon durumudur. düşündürür.
Epilepsi, kişinin rekürren nöbetlerinin olduğu kli­ Yanıp sönen ışıklar gibi vizüel semptomlar genel­
nik bir durumdur. likle oksipital merkezli bir durumdan kaynaklanır,
Primer ya da idiopatik nöbetler, açık bir sebebin diğer yandan, koku ve tat halüsinasyonları mediyal
bulunamadığı nöbetlerdir. temporal lobdan kaynaklanabilir.
Sekonder ya da semptomatik nöbetler belirlenebi­ Kompleks parsiyel nöbetlerin semptomları oto­
len başka bir nedenin sebep olduğu nöbetlerdir. matizmleri, viseral semptomları, halüsinasyonları,
hafıza bozukluklarını, bozulmuş algıyı ve affektif
Nöbetler iki ana gruba ayrılabilir: jeneralize ve
bozuklukları içerebilir.
parsiyel (fokal) (Tablo 147-1)
• Otomatizmler genellikle basit, tekrar edici, amaçsız
Generalize nöbetler tüm serebral korteksin aynı
hareketlerdir. Örneğin; dudak şapırdatma, elbise ya
anda aktivasyonu sebebiyle ortaya çıkar.
da düğmelerle oynama ya da kısa sözcük gruplarını
• Parsiyel nöbetler lokalize, yapılanmış bir serebral
tekrar etme.
korteksteki elektriksel ateşlemeler sebebiyle ortaya
Viseral semptomlar epigastriyumdan yükselen ka­
çıkar. Boşalmalar lokalize kalabilir ya da generalize
rıncalanma hissini içerir.
olabilir.
Koku, tat, görsel ve işitsel halüsinasyonlar olabilir.
Kompleks parsiyel nöbetler genellikle temporal
Görsel algının, zamanın ve hafızanın kompleks bo­
lobdaki fokal ateşlemelerden ileri gelir.
zuklukları ortaya çıkabilir.
Affektif semptomlar korku, paranoya, depresyon ve
• KLİNİK ÖZELLİKLER mutluluğu içerebilir.
Jeneralize nöbetler genellikle, önceden hiç bir uyarı Eklempsi, gebeliğin 20. haftasından postpartum 3.
olmaksızın bilincin ani kaybıyla başlar. Hasta daha haftaya kadar hamile kadınlarda nöbet, hipertansi­
sonra ekstremiteler ve gövdenin ekstansiyonu ile yon, ödem ve proteinüri kombinasyonuna denir.
katı hale gelebilir ve yere düşebilir. Apne, siyanoz, • Status epileptikus, 5 dakikadan uzun süren nöbet
üriner inkontinans ve kusma görülebilir. aktivitesine denir.
Katı (tonik) faz geçtikten sonra, simetrik ritmik Nonkonvülsif status epileptikus, koma, dalgalı
(klonik) bir şekilde gövdenin ve ekstremitelerin mental durum ya da konfüzyonun minimal ya da
kasılmaları başlar. Ataktan sonra, hasta gevşek ve algılanamayan konvülsif aktiviteyle beraber olma­
bilinçsizdir. sıdır. EEG ile doğrulanır.
Tipik bir generalize epizot 60 ile 90 saniye arası sü­ Epilepsia partialisis continua normal uyanıklık ve
rer. Bilinç yavaş yavaş geri döner, postiktal konfüz­ duyarlılıkla beraber olan foka! tonik klonik nöbet
yon ve yorgunluk bir kaç saat devam edebilir. aktivitesine denir. El ve ayak distali genellikle etki­

Itj:joji@M Nöbetlerin Sınıflandırılması


lenen bölgedir.

Jeneralize nöbetler(her zaman bilinç kaybı vardır)


TANI VE AYIRICI TANI
Tonik-klonik nöbetler(grand mal) Tanıda ilk adım epizotun gerçekten bir nöbet olup
Absans nöbetler(petit mal) olmadığının belirlenmesidir. hastadan ve tanıktan
Diğerleri (myoklonik/tonik, klonik veya atonik nöbetler)
dikkatli bir öykü alınmalıdır.
Parsiyel (foka!) nöbetler Öyküde önemli bilgiler başlangıcın hızı, nöbet ön­
Basit parsiyel (bilinç değişikliği yok) cesi gelen auranın olup olmadığı, motor aktivitenin
Kompleks parsiyel (bilinç bozulmuş)
ilerleyişi, aktivitenin lokal ya da jeneralize oluşu ve
Parsiyel nöbetler (basit veya kompleks) ikincil jeneralize ile
hastanın idrar kaçırıp kaçırmadığını içerir.
Sınıtlanamayan (bilgi yetersizliğinden dolayı) Epizotun süresini ve postiktal davranışı belirleyin.
BÖLÜM 147, ERiŞKiNLERDE NÖBET VE STATUS EPiLEPTiKUS 515
• Eğer hastanın bilinen bir nöbet bozukluğu varsa, Sekonder nöbetlerin en sık sebepleri Tablo l 47-2'de
nöbetlerin doğal seyrini, alınan ilaçları, dozaj deği­ özetlenmiştir.
şimlerini ve ilaca uyumsuzluğu araştırın. Fizik muayenede, nöbetten dolayı oluşabilecek
Uyku eksikliği, alkol ve madde alımı ya da çekil­ posterior omuz çıkığı, oral travma ve aspirasyon
mesi, enfeksiyon ya da elektrolit bozuklukları gibi gibi komplikasyonlar ya da yaralanmalar incelen­
duruma katkıda bulunan faktörleri araştırın. melidir.
İlk defa nöbet geçiren hastalarda, daha detaylı bir Bilinç düzeyi ve düşünme yetisini de içeren yön­
öykü alınmalı ve öykü yakın veya uzak dönemde lendirilmiş bir nörolojik muayene yapın. Foka! bir
olan kafa travması ya da baş ağrısını, hamilelik ya nöbeti takiben ortaya çıkan geçici fokal bir defisit
da yakın zamanda doğum olup olmadığını, siste­ (genellikle unilateral) Todd Paralizisi adını alır ve
mik hastalığı (özellikle kanseri), koagülopati ya da
48 saat içinde kaybolmalıdır. Eğer semptomlar be­
antikoagülasyonu ya da ilaç alınımını ya da çekil­
nign bir sebebe yorulamıyorsa, daha ileri ivedi de­
mesini içermelidir. Gelişmekte olan dünya ülke­
ğerlendirme yapılmalıdır.
lerini ziyaret etmiş olan ya da bu ülkelerin yerlisi
İlk defa nöbet geçiren ya da öyküsünde açıkça ka­
olan hastalarda, Taenia solium'un larva dönemini
çıncı nöbeti olduğu anlaşılmayan hastalarda yatak
merkezi sinir sistemi (MSS) enfeksiyonu olan nö­
başı glukoz seviyesi ve antikonvülsan ilaç düzeyi
rosistoserkozis düşünülmelidir.
genellikle endike olanların tümüdür.
Kan prolaktin seviyesi nöbetten sonra 15-60 dakika
içinde yükselebilir ve gerçek nöbet ile psödo nöbeti
birbirinden ayırmaya yardımcı olabilir.
TABLO 147-2 Sekonder Nöbetlerin En Sık
• İlk defa nöbet geçiren ya da var olan nöbet kalıbın­
Sebepleri
Travma (yeni yada eski)
da değişiklik olan hastalarda akut bir intrakraniyal
İntrakraniyal kanama (subdural, epidural, subaraknoid,
sürecin olup olmadığını belirlemek için bir kont­
intraparankimal) rastsız Kafa BT'si çekin.
Yapısal MSS anormallikleri Tümör ve vasküler anomaliler gibi önemli süreçler
Vasküler lezyonlar (anevrizma, arteriyovenöz kontrastsız incelemelerde ortaya çıkmayabileceği
malformasyonlar) için, konsültan nörolog ile koordine bir şekilde ta­
Kitle lezyonları (primer ya da metastatik neoplazmlar) kip BT'si ya da MRG'si ayarlanabilir.
Dejeneratif nörolojik hastalıklar Lomber ponksiyon eğer hasta febril veya immün
Konjenital beyin anormallikleri baskılanmışsa ya da normal non kontrast kafa
Enfeksiyonlar (menenjit, ensefalit, abseler) BT'nin varlığında subaraknoid kanamadan şüphe­
Metabolik bozukluklar leniliyorsa endikedir.
Hipo veya hiperglisemi
EEG, sürekli ve inatçı bozulmuş mental durumu
Hipo veya hipernatremi
olan hastalarda nonkonvülsif status epileptikusu
Hiiperosmolar durumlar
ekarte etmek için ya da endotrakeal entübasyon
Üremi
için sedasyon ile genel anestezi uygulanması sonu­
Karaciğer yetmezliği
cu hala devam eden status epileptikusu belirlemek
Hipokalsemi, hipomagnezemi (çok seyrek)
için düşünülebilir.
Toksinler ve ilaçlar(birçok)
Kokain, lidokain
Antidepresanlar
Teofıllin
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
Alkol geri çekilmesi
TABURCULUK
İlaç geri çekilmesi Bir nöbet sırasında, hastayı yaralanmadan koruma
Gebeliğe bağlı ekleınpsi (postpartum 8 haftaya kadar ve aspirasyonu engelleme dışında çok şey yapmaya
olabilir)
gerek olmaz.
Hipertansif ensefalopati
iV antikonvülsanlar komplike olmayan nöbetin gi­
Anoksik-iskemik hasarlar (kardiyak arrest, ciddi hipoksemi)
dişatı sırasında endike değildir.
516 KISIM 16, NÖROLOJİ

Nöbet geçtikten sonra, temiz bir havayolunun ol­ değişiklik ya da düzenleme gerekebilir. Bu kararı
duğu garantilenmelidir. As pirantör ve havayolu verirken hastanın asıl doktoruna ya da başka bir
yardımcıları hazırda bulunmalıdır. nöroloğun konsültasyonunu alın.
Nöbet bozukluğunun olduğu bilinen bir hastada, Rekürrens riskine karşı, nörolojik bir durumdan
eğer antikonvülsan seviyeleri düşükse, yardımcı dolayı ortaya çıkan sekonder nöbetleri olan hasta­
doz uygulanabilir ve düzenli rejim yeniden başlatı­ ları tedavi edin.
labilir ya da düzenlenebilir. İlk nöbetini geçiren hastada antikonvülsan tera­
Lorazepam (2-4 miligram iV) daha spesifik ajanlar pinin nasıl başlanacağına ilişkin guideline yoktur.
verilene kadar başlangıç için en iyi ilaçtır. iV diaze­ Karar rekürren nöbet riskine karşı antikonvülsan
pam (5-10 miligram IV) kabul edilebilir bir alter­ tedavinin kar zarar oranına göre verilir.
natiftir. Status epileptikusta tedavinin amacı başlangıçtan
Oral fenitoin yüklenmesi (18 miligram/kg PO, tek sonra 30 dakika içinde nöbetin kontrol altına alın -
doz ya da her 2 saatte bir verilmek üzere 3 doz) te­ masıdır (resim 147-1). Refrakter status epileptikus
rapötik seviyelere 2 - 24 saat arası ulaşır. yeterli miktarda verilen genellikle benzodiazepin
iV fenitoin, 10-20 mg/kg'dan iV 25 miligram/daki­ ve fenitoin olmak üzere iki tane IV antiepileptik
ka hızında, 1-2 saatte antikonvülsan etkiye ulaşır. ilaca rağmen devam eden nöbet aktivitesine denir.
Fosfenitoinin dozu l 0-20 miligram fenitoin eşleni­ Veküronyum gibi nöromüsküler bloke edici ajanlar
ği/kg dır ve maksimum iV hızı 150 mg/dakikadır. faydalı olabilir. Bu ilaçlar tonik klonik hareketleri
İlaç uyumsuzluğu olduğu bilinen ya da uyumsuzlu­ durduracaktır ve ventilasyonu kolaylaştırabilirler,
ğundan şüphelenilen hastalarda, ek doz vermeden ancak anormal nöral aktivite üzerine etkileri yok­
önce serum antikonvülsan seviyelerine bakın. tur. Bu yüzden, EEG monitörizasyonu ve diğer far­
• Eğer antikonvülsan seviyeleri yeterliyse ve hasta makolojik müdahaleler gereklidir (Şekil 147-1)
yalnızca bir atak geçirmişse, spesifik tedavi eğer Geniş kalibreli bir iV yolu hazırlanmalıdır ve ya­
nöbet kalıbı, beklenen hasta oranına (expected pa­ tak başı glukoz ölçümü yapılmalıdır. Hipoglisemik
tient rate) uyuyorsa spesifik tedavi gerekmeyebilir. hastalarda iV glukoz uygulanmalıdır.
Nöbet eşiğini düşüren öncülleri ya da durumları • Eğer toksin alınımından şüpheleniliyorsa, uygun
belirleyin. Eğer hiç bir şey bulunamazsa, ilaçta bir olduğu taktirde GI dekontaminasyon yapın.

Status epileptikus Uzamış status epileptikus

5 dk

iV Lorazepam 2 miligram, 50-75 miligram/kg iV Propofol 2-5 iv Ketamin 1,5


50 miligram/dk hızla
0, 1 miligram/kg'a kadar hızda 20 miligram/ miligram/kg yükleme miligram/kg bolus,
20-30 miligram/kg
kg iV fosfenitoin dozu, sonrasında 2-10 sonrasında 0,01-
veya Lorazepam yoksa
ıv fenitoin miligram/kg/sa infüzyon 0,05 miligram/kg/
veya sa infüzyon
veya
iV Diazepam 5-10 veya
5 miligram/ veya veya
miligram, 0, 15 miligram/ 150 miligram/ ve/veya
kg'a kadar dk hızda 20-30 dk hızda 20-40 ıv Midazolam 0,2
miligram/kg miligram/kg yükleme Diğer ilaçlar
miligram/kg iV
Valproik asit dozu, sonrasıdna
Fosfenitoin
0,05-0,2 miligram/kg/sa
infüzyon

Elektroensefalogram monitörizasyonu

Havayolu, kan basıncı, vücut sıcaklığı, damar yolu, elektrokardiyografi, hemogram,


glukoz seviyesi, elektrolitler, AEİ düzeyı, AKG, toksikoloji paneli

ŞEKİL 147- 1. Status epileptikus yönetim klavuzları. AKG=arter kan gazı; AEİ=antiepileptik ilaç; TKS=tam kan sayımı; FE=
fenitoin ekivalanı.
BÖLÜM 148 • AKUT PERİFERİK NÖROLOJİK LEZYONLAR 517
Eğer bakteriyel menenjitten şüpheleniliyorsa, am­ TABLO 148-1 Santral Sinir Sistemi Ve
pirik antibiyotik tedavisi başlayın. Periferik Sinir Sistemi
Yeni başlayan nöbeti olan hastalar, eğer normale Bozukluklarının Ayrımı
dönerlerse ve yaşamı tehdit eden durumlar da ekar­ SANTRAL PERİFERAL
te edilebilirse ayaktan değerlendirme için taburcu
Öykü Kognitif değişiklikler Tek uzuvda
edilebilir. Taburculuk, ideal olarak bir nörolog ya Ani ortaya çıkan güçsüzlük
da birinci kademe hekimine danışılarak yapılır. güçsüzlük Ağrıya eşlik eden
Bulantı kusma güçsüzlük
• Taburcu edilen hastalara daha ileride olacak nö­ Baş ağrısı Postürel ya da
betlerden ortaya çıkan yaralanma riskini minimize harekete bağlı
ağrı
etmeleri için önerilerde bulunun. Araç kullanma Uzamış bir
nörolog ya da birinci basamak hekimi izin verene pozisyondan
kadar yasaktır, ayrıca araç kullanma izinleri ülke sonra ortaya
çıkan güçsüzlük
yasalarına uymalıdır.
• Yeni ortaya çıkan nöbet için yatış endikasyonları Fizik muayene
şunları içerir; persistan bozulmuş mental durum, Refleksler Brisk refleksi Hipoaktif refleksler
MSS enfeksiyonu ya da kitle, eklempsi, acil serviste (hiperrefleksi) Arefleksi
düzeltilemeyen altta yatan metabolik bozukluklar, Babinski bulgusu
Hoffman bulgusu
ilişkili kafa travması, evde güvenilir bakımverenin
Motor İpsilateral üst ya da Simetrik proksimal
olmaması ve daha ileri bir tarihte tedavi ve değer­ alt ekstremitede güçsüzlük
lendirme için takip randevusu ayarlanamaması. asimetrik
güçsüzlük
Fasyal paralizi
Konuşma bozukluğuı
AKUT PERİFERİK
148 NÖROLOJİK LEZYONLAR
Duyusal İpsilateral üst ya da
alt ekstremitede
asimetrik duyusal
Semptomların
hareketle
yeniden
Jejfrey L. Hackman kayıp. ortaya çıkması
Çeviri: Eda Çakır (sinir sıkışma
sendromu)
Bütün duysal
Öykü ve fizik muayene bulguları santral ve peri­ modaliteleri
ferik sinir sistemi bozukluklarını birbirinden ayırt içerir
etmeye yardımcı olabilir (Tablo 148-1). Koordinasyon Güçsüzlük Propriosepsiyonun
olmaksızın kaybı
koordinasyon
• NÖROMÜSKÜLER BİLEŞKE bozukluğu
BOZUKLUKLARI
BOTULİZM Dilate nonreaktif pupiller botulizmi pupilleri etki­
Botulizm Clostridium botulinum toksini ile oluşur ve lemeyen miyastenia gravisten ayırt etmeye yarar.
üç formu vardır: yemek kaynaklı, yara ve infantil. Infantlar konstipasyon, kötü beslenme, letarji ve
ABD'de en sık sebebi uygunsuz konserve edilmiş güçsüz ağlamayla prezente olurlar.
yiyeceklerdir. • Tedavi solunum desteği, botulinum antidotu, im­
Inftanil botulizmde, organizmalar alınan sporlar­ munoglobulin ve yatışı içerir.
dan ortaya çıkar, genellikle baldan alınır ve siste­ KENE PARALİZİSİ
mik olarak emilen bir toksin üretirler.
Yara botulizmi yarası olan ya da enjekte edilen ilaç Kene paralizisi ya da kene toksikozu birçok kene
kullanım hikayesi olan hastalarda düşünülmelidir. türünün nörotoksini sebebiyle ortaya çıkar.
Klinik özellikler, alımdan 6-48 saat sonra orta­ Semptomlar kenenin yapışmasından sonra 2-6 gün
ya çıkar ve öncesinde bulantı, kusma, abdominal içinde ortaya çıkar.
kramplar ve diyare ya da konstipasyon olabilir. Klasik semptomlar ataksi ve önce alt sonra üst eks­
Desendan, simetrik paralizi klasik bulgudur. tremitenin ilerleyici güçsüzlüğüdür.
Kraniyal sinirler ve bulbar kaslar en önce etkilenir, Tedavi kenenin alınmasını, yara yeri bakımını ve
diplopi, dizartri ve disfajiye sebep olurlar. destekleyici tedaviyi içerir.
518 KISIM 16·NÖROLOJİ

• AKUT PERİFERAL NÖROPATİLER • Acil servis tedavisi konservatiftir, agreve eden fak­
törler azaltılır, uzun kol posteriordan sabitlenmesi ya
GUİLLAİN-BARRE SENDROMU da dirseği dinlendirmek için kolun askıya alınması,
• Guillain-Barre sendromu genellikle vira] ya da feb­ anti enflamatuarlar ve cerrahiye yönendirme yapılır.
ril bir hastalığını, özellikle campylobacterjejuni en­ • Eğer sinir kompresyonu kırık ya da hematom se­
feksiyonunu ya da aşısını takip eder. bepli olarak akut ise, ivedi cerrahi konsültasyon
• Klasik kalıp asendan simetrik güçsüzlük ya da pa­ endikedir.
ralizi ve derin tendon reflekslerinin kaybını içerir.
• Solunum yetmezliği ve otonomik disfonksiyon or­ DİGER TUZAK NÖROPATİLERİ
taya çıkabilir.
• Miller fısher sendromu varyantı C.jejuni ile ilişkili­ • Diğer sık sinir sıkışmaları derin peroneal sıkışması
dir ve oftalmopleji, ataksi ve hiporefleksi ile karak­ (birinci ve ikinci ayak parmakları arasında uyuşuk­
terizedir. luk ve düşük ayak yapar) ve meraljiya parestetika­
• Beyin omurilik sıvısı incelemesinde tipik olarak dır (lateral femoral kutanöz sinirin sıkışması).
• Meraljiya parestetika, kilo kaybını ya da pelvik ya
yüksek protein (>45 miligram/dl) ve yüksek beyaz
küre <10 hücre/mm3 görülür. da jinekolojik cerrahiyi takip edebilir ve anterolate­
ral kalça uyuşukluğu ve ağrısına sebep olabilir.
F OKAL NÖROPATİLER • Bu ve diğer sıkışmalar genellikle uyuşukluk ve/veya
güçsüzlük yapar, genellikle kosnervatif tedaviye ce­
MEDYAN NÖROPATİ
vap verir ve en nihayetinde dekomprese etmesi için
• Karpal tünel sendromu her türlü foka] nöropatinin bir uzmana yönlendirme gerektirebilir.
en sık sebebidir.
• Medyan sinir dağılım yerinde ağrı, paresteziler ve MONONÖRİTİS MULTİPLEKS
uyuşukluk median sinirin bilekte kompresyonu so­
• Mononöritis multipleks anatomik olarak birbirin­
nucu ortaya çıkar.
• Tinel bulgusu (median sinir üzerinden bileğin vo­ den ayn olan birden fazla periferal sinirin disfonk­
lar yüzüne vurarak gerçekleştirilir) ve Phalen ma­ siyonudur.
• Belirti ve bulgular güçsüzlük, paresteziler, uyuşuk­
nevrası (bilekler birlikte fleksiyondayken karşılıklı
dorsal yüzeylerin sıkıştırılmasıyla gerçekleştirilir), luk, ağrılar ve keskin ağrılı spazmları içerir.
ardından ayaktan elektro-tanısal test tanıyı doğru­ • Diyabet en sık sebebidir, ancak diğer sistemik has­
layabilir. talıklarla da ilişkilidir (tablo 148-2).
• Acil servis tedavisi konservatiftir, agreve eden fak­
törler azaltılır, bilek nötral pozisyonda hareketsiz • PLEKSOPATİLER
kılınır, ağrı kontrol edilir ve birinci basamak heki­ BRAKİAL PLEKSOPATİ
mi ya da el uzmanı tarafından takip edilir.
• Brakial pleksopatiler tipik olarak güçsüzlük, sonra
ULNAR MONONÖROPATİ ağrı ve etkilenen sinirlerin dağılım bölgesinde pa­
resteziye sebep olur.
• Kübital tünel sendromu en sık ulnar mononöropa­ Sık sebepleri travma (penetran, humeral boyun
tidir. kırığı veya dislokasyon), omuz çıkığı, neoplazm
• Klasik semptomlar beşinci parmakta ve dördüncü (pancoast tümörü) radyasyon ya da cerrahidir.
parmağın lateralinde karıncalanmayı içerir.
• Tanıyı bilekte kübital tünel üzerine hafifçe vur­
LUMBAR PLEKSOPATİ
ma, pozitif dirsek fleksiyon bulgusu ya da Fro­
ment bulgusu düşündürür. Pozitif bilek fleksi­ • Pleksusun lumber kısmının pleksopatisi kalça ad­
yon bulgusu, bilek ekstansiyondayken dirseğin düksiyonu ve fleksiyonunda diz ekstansiyonunda
3 dakika fleksiyonda tutulmasıyla semptomların güçsüzlük, üst ve iç uyluk bölümünde azalmış his
tekrar ortaya çıkmasına denir. Froment bulgusu ve azalmış patellar reflekslerle ilişkilidir.
direnç test edilirken başparmak intrafalangeal • Pleksusun sakral kısmının lezyonları kalça abdük­
ekleminin, adductor pollicis brevisin güçsüzlü­ soyununun yapılamamasına sebep olur, kalça eks­
ğünü kompanse etmek için fleksiyona geçmesiy­ tansiyonu ve diz fleksiyonunda güçsüzlük ile uylu­
le görülür. ğun arkası ve dizin altında hissizliğe sebep olur.
BÖLÜM 149 • KRONİK NÖROLOJİK BOZUKLUKLAR 519

Mononöritis Multipleks
• MRG (kitle lezyonunu ekarte etmek için endikedir)
TABLO 148-2
Etyolojileri cauda equina'nın şiştiğini ve kümeleştiğini gösterir.
CMV radiküliti için yatış gereklidir; kesin tanı kon­
Diabetes mellitus
duktan sonra başlanması gereken tedavisi gansiklo­
Vaskülitler
virdir.
Poliarteritis nodosa
Wegener granillomatozu • DİYABETİK PERİFERAL NÖROPATİ
Temporal arterit
Enfeksiyonlar
Diyabetli hastaların yarısında nöropati semptom­
ları vardır; %15'i semptomları için tedaviye ihtiyaç
Lyme hastalığı
duyarlar.
İnsan immün yetmezlik virüsü
Diyabetik periferal nöropatinin en sık görülme
Lepra
şekli tipik eldiven çorap tarzı tutulumla gelen distal
Hepatit
simetrik polinörpatidir.
Neoplazm
• Diyabetik nöropatiden dolayı oluşan bozulmuş
Paraneoplastik sendrom ağrı duyusu sebebiyle iyileşemeyen yaralar non
İntranöral neoplastik infiltrasyon travmatik ampütasyonun en sık sebebidir.
Bağ dokusu hastalıkları Glisemik kontrol ve nöropati koreledir.
Sistemik lupus eritematozus Acil servis tedavisi semptomların idaresine odakla­
Sjögren sendromu nır.
Romatoid artrit
Sarkoidoz
Kurşun zehirlenmesi
Polisitemia vera
Kryoglobulinemi

} 49 KRONİK NÖROLOJİK
BOZUKLUKLAR
• En sık sebepler radyasyon, diyabetik amyotrofı, Sarah Andrus Gaines
aort anevrizması, retroperitoneal kanama ya da ar­ Çeviri: Eda Çakır
teriyovenöz ma]formasyonların kompresyonudur.

• HIV İLİŞKİLİ PERİFERAL • AMYOTROFİK LATERAL SKLEROZ


NÖROLOJİK HASTALIK EPİDEMİYOLOJİ
HIV enfeksiyonu, komplikasyonları ve tedavisi • Amyotrofık lateral skleroz (ALS) tipik olarak 50 yaş
farklı periferal sinir bozukluklarına sebep olur. üzerinde başlar.
• En sık ilaç ilişkili ve HIV nöropatileri kroniktir ve
akut semptomlara sebep olmaz. PATOFİZYOLOJİ
• HIV'li hastalar yüksek sıklıkta mononöritis mul­
tipleks ve polimyozite benzer miyopatiyle karşıla­ • ALS başka herhangi bir merkezi sinir sistemi bo­
şırlar. zukluğu olmadan üst ve alt motor nöron dejeneras­
Erken enfeksiyonda, Guillian Bam� sendromuna yonuyla ortaya çıkar.
daha yatkındırlar.
AIDS'in ilerleyen safhalarında, akut güçsüzlük, KLİNİK ÖZELLİKLER
primer olarak alt ekstremite tutulması ve değişken Üst motor nöron disfonksiyonu uzuv spastisitesi­
bağırsak ya da mesane disfonksiyonu ile seyreden ne, hiperrefleksiye ve duygusal dalgalanmaya sebep
sitomegalovirüs ( CMV) radiküliti gelişebilir. olur.
• Primer olarak, alt ekstremite güçsüzlüğü ve hipo­ • Alt motor nöron disfonksiyonu uzuv kaslarının
refleksi ve beraberinde duyu defısitleri görülür. güçsüzlüğüne, atrofısine, dizartriye, disfajiye ve
Rektal tonus azalabilir. çiğneme güçlüğüne sebep olur.
520 KISIM 16 • NÖROLOJİ

Semptomlar genellikle asimetriktir. nellikle duyusal, refleks ve serebellar fonksiyonda


• Hastalar başlangıçta akut bası radikülopatisiyle eksiklik yoktur.
uyumlu servikal ya da sırt ağrısına sahip olabilirler. Ptosis ve diplopi en sık semptomlardır. Semptom­
• Solunum kasları güçsüzlüğü ilerleyici solunum lar genellikle gün ilerledikçe, ya da kas kullanıldık­
depresyonuna sebep olur. ça kötüleşir (örn. uzamış çiğneme ya da kitap oku­
ma) ve dinlendikçe geçer. Hastaların yüzde onunda
TANI VE AYIRICI TANI sadece oküler kas güçsüzlüğü vardır.
• Miyastenik kriz solunum kaslarının aşırı güçsüz­
Tanı genellikle kliniktir ve genellikle daha önce
lüğüyle seyreden ve solunum yetmezliğine sebep
konmuştur.
olabilen yaşamı tehdit edici bir durumdur.
• Elektromyografi (EMG) en kullanışlı testtir.
• Düşünülmesi gereken diğer hastalıklar şunlardır:
myasteniya gravis (MG). diyabet, tiroid disfonk­ TANI VE AYIRICI TANI
siyonu, 812 vitamini eksikliği, kurşun toksisitesi, • Tanı edrofonyum uygulanması (Tensilon testi),
vaskülit ve merkezi sinir sistemi (MSS) ya da Spinal
elektromyogram ve asetilkolin reseptör antikorları
kord tümörleri.
için serum testi ile konur.
Ayırıcı tanıda Lambert-Eaton sendromu, ilaç ile
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK indüklenmiş hastalıklar (örn. penisilaminler, ami­
• Acil bakımı akut solunum yetmezliği, aspirasyon noglikozidler ve prokainamid), ALS, botulizm, ti­
pnömonisi, boğulma epizotları ya da düşme kay­ roid bozuklukları ve diğer MSS bozuklukları (örn.
naklı travmalarda gereklidir. intrakraniyal iktle lezyonları, inme) vardır.
• Tedavinin amacı, nebulizatör, steroidler, antibiyo­
tikler ya da endotrakeal entübasyon ile pulmoner
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
fonksiyonu optimize etmektir.
• İnatçı solunum yetmezliği olan, pnömonisi olan, Miyastenik krizde agresif havayolu idaresi ve ek ok­
sekresyonlarla baş edemeyen ve uzun dönem ba­ sijen uygulayın.
kım gerektirebilecek kötüleşmekte olan hastalık sü­ Depolarize eden ve depolarize etmeyen anestetik­
reci olan hastaları yatırın. leri kullanmayın. Etomidate, fentanil ya da propo­
fol kullanılabilir.
• Eğer tensilon testi pozitifse, pridostigmin uygu­
MYASTENİYA GRAVİS
layın (60-90 mg PO ya da 2-3 miligram IV her 4
EPİDEMİYOLOJİ saatte 1), 15-30 dakikada etki başlar, ve 3 ile 5 saat
• kadar sürer. Alternatif ise neostigmindir (0.5 mi­
Myasteniya gravis (MG)'nin başlangıcının pik yap­
ligram iV), 30 dakika içinde etkili olmaya başlar ve
tığı yaşlar kadınlarda ikinci ya da üçüncü dekat er­
etkisi 4 saat sürer.
keklerde beşinci ve sekizinci dekattır.
• Steroidler, immünsüpresif ilaçlar ve plazmaferez
bir nörologa konsülte edilerek kullanılabilir.
PATOFİZYOLOJİ • Bazı ilaçlar MG'li hastalarda dikkatle kullanılmalı­
• MG nöromüsküler bileşkedeki asetilkolin resep­ dır. (Tablo 149-1)
törlerinin antikorlarca yıkılması sebebiyle ortaya • Taburculuk ve yatış için bir nörologa konsülte edin.
çıkan bir otoimmün hastalıktır, kas güçsüzlüğü ile
sonuçlanır.
• Timus hastaların %75'inde anormaldir ve timekto­ MULTİPL SKLEROZ
mi çoğu hastada, özellikle timoması olan hastalar­ EPİDEMİYOLOJİ
da, semptomları tamamen çözer veya iyileştirir.
• Multipl Skleroz (MS) de üç klinik gidişat vardır: re­
laps ve iyileşmeyle giden (vakaların %90'ı), relaps
KLİNİK ÖZELLİKLER
ve ilerlemeyle giden; ya da kronik ilerleyici.
• MG hastalarının çoğunda özellikle proksimal eks­ Pik yaptığı başlangıç yaşı üçüncü dekattır. Kadın­
tremitelerde, boyun ekstansörlerinde ve fasyal veya larda MS ihtimali erkeklerden iki ya da üç kat daha
bulbar kaslarda olan yaygın güçsüzlük vardır. Ge- fazladır.
BÖLÜM 149 • KRONİK NÖROLOJİK BOZUKLUKLAR 521

Myastenia graviste kaçınılması


Fizik muayenede azalmış kuvvet, artmış tonus,
TABLO 149-1
hiperrefleksi, klonus, azalmış propriyosepsiyon,
gereken ilaçlar
azalmış ağrı ve ısı hissi ve pozitif babinskli refleksi
Steroidler Adrenokortikotropik hormon,* olabilir.
metilprednizolon,* prednizon*
Egzersiz, sıcak banyo ya da ateşle ilişkili olarak vücut
Antikonvülzanlar Fenitoin, etosuksimid, trimetadion, sıcaklığında artma, semptomları kötüleştirebilir.
paraldehid, magnezyum suüfat,
barbituratlar; lityum Genellikle merkezi görmenin unilateral kaybına se­
Antimalaryal Klorokin, kinin
bep olan Optik nörit, vakaların %30'a kadar olan kıs­
mında ilk görülen semptomdur ve afferent papiller
IV s1V1lar Na laktat çözeltisi
defekte sebep olabilir (Marcus Gunn pupillası)
Antibiyotikler Aminoglikozidler, florokinolonlar, * • Akut bilateral internükleer oftalmopleji (INO),
neomisin,* streptomisin,*
kanamisin,* gentamlsin, tobramisin, anormal addüksiyona ve horizontal nistagmusa se­
dihidrostreptomisin,* amikasin, bep olur ve güçlü bir şekilde MS düşündürür.
polimiksin A, polimiksin B, Retrobulbar veya ekstraoküler kas ağrısı genellikle
sulfonanıidler, viomisin, kollstimetat,*
linkomisin, kllndamisin, tetrasiklin, görme kaybından önce gelir. Fundoskopi genellikle
oksitetrasiklin, rolitetrasiklin, normaldir, ama disk açık renkli gözükebilir.
makrolidler, metronidazo Nadiren, akut transvers miyelit ortaya çıkabilir. Se­
Pskiyatrik ilaçlar Klorpromazin,* lityum karbonat,� rebellar lezyonlar intansiyonel tremor (bir amaca
amitriptiliıı, droperidol, haloperidol, yönelik hareket halinde olan tremor) ya da ataksiye
Imipramin
sebep olabilir. Beyin kökü lezyonları vertigoya se­
Antlromatizmal D-penisilamin, kolşisin, klorokin bep olabilir.
ilaçlar
Kognitif ve duygusal problemler sıktır (örn. duygu­
Kardiyovasküler Kinidin,* prokainaınid,' beta-
!açlar blokerler (propranolol, oksprenolol, durum bozuklukları veya demans)
praktolol, pindolol, sotalol), lidokain, Disotonomi, vezikoüretral, gastrointestinal traktus
trimetafan; magnezyum; kalsiyum ve seksüel disfonksiyona sebep olur.
kanal blokerleri (verapamil)
Lokal Lidokain,* prokain* TANI VE AYIRICI TANI
anestezikler
MS tanısı kliniktir ve günler haftalar süren, beyaz
Analjezikler Narkotikler (morfin, hidromorfon,
kodein, pantopon, meperidin) maddedeki farklı alanları işaret eden disfonksiyon -
!ara sebep olan iki veya daha fazla epizotun varlığı
Endokrin ilaçlar Tiroid replasman ilaçları*
ile tanı konur.
Göz damlaları Timolol,* ekotiofat Beyin MRG'si değişik anomalileri ortaya koyabilir,
Diğer Amantadin, difenhidramin, emetin, bunlara supratentoryal beyaz madde veya perivent­
diuretikler, kas gevşeticiler, MSS
depresanları, solunum depresanları, riküler alanlardaki ayrık lezyonlar da dahildir.
sedatlfler, prokain,* fenotiazinler Beyin omurilik sıvısı (BOS) protein ve gamma-glo­
Noromusküler Tubokürarin, panküronyum, gallamin, bulin seviyeleri genellikle yükselmiştir.
bloke edici dimetil Tubokürarin, süksinilkolin, Ayırıcı tanı sistemik lupus eritamatozus, Lyme has­
ilaçlar dekametonyum
talığı, nörosifıliz ve HIV hastalığını içerir.
Miyastenia gravisin alevlenmesinde ilaçların rolünü koyan olgu
sunumları
ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCULUK
PATOFİZYOLOJİ Ağır motor ya da serebellar disfonksiyonu stero­
MS etyolojisi bilinmemektedir, multifokal MSS idlerle tedavi edin: yüksek doz intravenöz metip­
alanlarında demiyelinizasyon motor, duyusal, gör­ rendizolon puşe (250 miligram IV her 6 saatte bir),
sel ve serebellar disfonksiyon yapar. takiben azalarak giden PO prednizon verin.
Ateş, semptomları minimize etmek için azaltılma­
KLİNİK ÖZELLİKLER lıdır. Enfeksiyon kaynağı için dikkatli bir araştırma
MS ile ilişkili defısitler ağırlık, güçsüzlük, katılık, ya yapın. Akut İYE veya pyelonefrit için değerlendi­
da bir ekstremitenin uyuşukluk veya sarsaklığıdır. rin; postvoid rezidü> 100 ml ise intermitan katete­
Alt ekstremite semptomları genellikle daha şiddet­ rizasyon gerekir.
lidir. Solunum yolu enfeksiyonları ve yetmezliği agresif
Lhermitte bulgusu, boyun fleksiyonundan sonra olarak idare edilmelidir.
kollara ya da bacaklara doğru giden elektrik çarp­ • İleri komplikasyon riski, solunum yetmezliği, in­
ması, vibrasyon ya da dizestetik ağrı hissidir. tihar düşünceli depresyonu olanların ve IV antibi-
522 KISIM 16 • NÖROLOJİ

yotik ya da steroid tedavisi alma ihtiyacı olanların sından ve diğer nadir nörolojik hastalıklardan kay­
yatışı gerekir. naklanabilir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


• LAMBERT EATON MYASTENİK
SENDROMU • PD hastaları merkezi dopamini arttıran ilaçlar
(örn. Levodopa, carbidopa ve amantadin), antiko­
• Lambert eaton myastenik sendromu artıp azalan linerjikler (örn. benztropin) ve dopamin reseptör
proksimal uzuv kası güçsüzlüğü ve yorgunluğuna agonistleri (örn. bromokriptin) kullanıyor olabilir­
sebep olan bir otoimmün bozukluktur. ler.
• Lamber-Eaton sendromu genellikle akciğer kan­
İlaç toksisitesi pskiyatrik bozukluklar ya da uyku
serli yaşlı erkeklerde görülür. bozukluklarını, kardiyak disritmileri, ortostatik hi­
• Aktivite sürdürüldükçe kuvvet kaybı azalır. potansiyonu, diskineziyi ve distoniyi içerir.
• Hastalar miyaljilerden, katılıktan, paresteziden,
Belirgin motor veya pskiyatrik bozukluğu olan
metalik tattan ve otonomik semptomlardan (örn. (örn. halüsinasyon ya da frank psikozu) veya azal­
impotans ve kuru ağız) şikayet eder. Göz hareket­ mış ilaç efıkasitesi ile 1 hafta süren "ilaç tatili" ya­
leri etkilenmemiştir. pan hastalar nörologa konsülte edilmelidir.
• EMG anormaldir ve serum testleri voltaj kapılı kal­
siyum kanallarına yönelik antikorlara spesifiktir. • POLİOMİYELİT VE POSTPOLİO
• Altta yatan neoplazmın tedavisi semptomları bü­
SENDROMU
yük oranda düzeltir.
• Pridostigmin ve immünsüpresif ilaçlar semptomla­ EPİDEMİYOLOJİ
rın şiddetini azaltabilir. • Poliomiyelit enfekte olan hastaların %5'inden azın­
da paraliziye sebep olur.

PARKİNSON HASTALIGI
PATOFİZYOLOJİ
EPİDEMİYOLOJİ
• Poliomiyelit, motor nöron yıkımı ve kas denervas­
• Parkinson hastalığı (PH) için ortalama başlangıç yonu ile atrofısine sebep olan bir enterovirüs hasta­
yaşı 55-60 yaştır. lığıdır.
• Gelişmiş ülkelerde, bulaş oral-oraldir; ancak geliş­
PATOFİZYOLOJİ mekte olan ülkelerde bulaş fekal oraldir.

• PH dört klasik bulgu ile gelir (TRAP Baş harfli): is­


KLİNİK ÖZELLİKLER
tirahat Tremoru, dişli çark Rijiditesi, Akinezi ya da
bradikinezi ve bozulmuş Postür veya denge. • Çoğu semptomatik hastada hafif bir viral sendrom
• Diğer bulgular fasyal ve postüral değişiklikleri, ses geçirir ve paralizi olmaz. Semptomlar ateş, halsiz­
ve konuşma anormalliklerini, depresyonu ve kas lik, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve gastrointestinaldir
yorgunluğunu içerir. semptomlardır.
• Başlangıçta, çoğu hasta uzun zamandır var olabi­ • Spinal polio asimetrik proksimal uzuv güçsüzlüğü
len, hap sayma, para sayma tremoru şeklinde ya da ve gevşekliği, tendon reflekslerinin kaybı ve fasikü­
genel bir katılık veya yavaşlık olarak tnaımlanan lasyon ile sonuçlanır. Maksimal paralizi 5 gün için­
unilateral dinlenme halinde kol tremorundan şika­ de oluşur.
yetçidir. • Diğer sekeller bulbar polio'yu (konuşma ve yuma
disfonksiyonu) ve ensefaliti içerir.
• Postpolio sendromu motor semptomların bir kaç
TANI VE AYIRICI TANI
dekatlık latent periyottan sonra rekürren olmasıdır.
• Tanı kliniktir ve genellikle daha önce konmuştur. • Postpolio sendromunun semptomları kas güçsüz­
Patognomonik olan hiç bir laboratuar testi ve nö­ lüğünü, eklem ağrısını ya da yeni veya daha önce
rogörüntüleme çalışması yoktur. etkilenmiş kas gruplarının güçsüzlüğünü içerir.
• Parkinsonizm sokak ilaçlarından, toksinlerden, Hastalar yeni bulbar, respiratuar ya da uyku bozuk­
nöroleptik ilaçlardan, hidrosefaliden, kafa travma- luklarına sahip olabilirler.
BÖLÜM 150 • MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLAR! VE SPİNAL ENFEKSİYONLAR 523
TANI VE AYIRICI TANI PATOFİZYOLOJİ
• Akut febril hastalığı, aseptik menenjiti ve asimetrik • Enfeksiyon bakterinin subaraknoid aralığa girmesi
flask paralizisi olan hastalarda polio tanısını düşü­ ile başlar, bu genellikle üst solunum yolu inokülas­
nün. yonu ve sonrasında kana dissemine olma ve kan­
• BOS'ta pleositoz (çoğunlukla nötrofil) ve poliovi­ beyin bariyeri invazyonu vasıtasıyla gerçekleşir.
rüs için pozitif kültür görülebilir. Direkt inokülasyon aynı şekilde parameningeal ya­
• Boğaz ve rektal sürüntüler BOS'a göre daha verimli pıların enfeksiyonu (örn. otitis media, beyin absesi
testlerdir. ve sinüzit), beyin cerrahi ve travmatik yada konje­
• Postpolio sendromunun tanısı daha önce olan ve nital olarak dışarıyla bağlantı kurulması sonucu da
iyileşen paralitik polio hikayesinin ve yeni semp­ gerçekleşebilir.
• Beyin, bir kaç mekanizma yoluyla ödematöz olur:
tomların varlığına bağlıdır.
(1). Akım ve araknoid granülasyonlardaki emili­
• Ayırıcı tanıda Guillain-Barre sendromu, periferal
min bozulması sonucu azalmış beyin omurilik sıvı­
nöropatiler (örn. mononükleoz, Lyme hastalığı ve
sı (BOS) boşalması mevcuttur. Artmış BOS miktarı
porfiri), anormal elektrolit seviyeleri, toksinler, inf­ periventriküler ödem ve hidrosefali ile sonuçlanır.
lamatuar miyopatiler ve diğer virüsler ( örn. coxac­ (2) Kan beyin bariyerinin bozulması söz konusu­
kie virüsü, kızamık, echovirüs ve değişik enterovi­ dur, bu da protein ve suyun girişi için zemin hazır­
rüsler) vardır. lar. Bu mekanizmalar, intrakraniyal basınç serebral
perfüzyon basıncını aştığı için iskemiye sebep olur.
ACİL SERVİS B AKiMi VE TABURCULUK

KLİNİK ÖZELLİKLER
Tedavi destekleyicidir.
• Lamotrijin hayat kalitesini yükseltebilir. Bakteriyel menenjitin klasik ve fulminan vakala­
• Taburculuk bir nörologa konsülte edilerek yapıl­ rında, hasta ateş, baş ağrısı, boyun sertliği, fotofobi
malıdır. ve bozulmuş mental durum ile gelir. Nöbetlervaka­
ların %25'e yakınında ortaya çıkar.
• Ancak gelişte, durum non spesifik olabilir, özellikle
küçük yaş ve ileri yaşta bu durum belirgindir. Kon­
füzyon ve ateş yaşlı hastalarda meningeal irritasyon
bulgusu olabilir.
150 MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
ENFEKSİYONLARI VE SPİNAL
Son dönemde antibiyotik kullanımını sorun, bu
durum daha az gösterişli durumlarda klinik res­
ENFEKSİYONLAR mi bulanıklaştırabilir. Diğer anahtar öykü verileri
O. JohnMa yaşam şeklini (örn. askeri kışlalar, okul yurtları),
travma, immün baskılanmışlık, aşılanma durumu
Çeviri: Eda Çakır
ve yakın dönem beyin cerrahi geçirmedir.
• Meningeal irritasyonu basif boyun fleksiyonuna
direnç ile, Brudzinski bulgusuyla (pasif boyun flek­
siyonuna cevap olarak diz ve kalçanın fleksiyonu)
MENENJİT veya Kernig bulgusuyla (kalça fleksiyondayken diz
ekstansiyonuna hamstring kaslarının kontraksiyo­
EPİDEMİYOLOJİ
nuyla cevap vermek) değerlendirin.
Hastalığın ortalama yaşı 39 yaşına yükselmiştir. • Deriyi meningokoksemi için karakteristik purpu­
Bakteriyel menenjitin insidansı toplamda azalmış­ rik döküntü için değerlendirin. Yerel enfeksiyonun
tır. varlığını belirlemek için paranazal sinüsleri perkü­
• Epidemiyolojideki değişiklikler çocuk ve erişkin­ te edin ve kulakları muayene edin.
lerde Haemophilus infiuenzae, Staphylococcus pne­ Fokal nörolojik defisitleri belgeleyin, vakaların
umoniae ve Neisseria meningitidis aşı uygulamala­ %25 kadarında bulunabilirler.
rından etkilenmiştir.
• Seftriakson ve penisilin-dirençli S. pneumoniae TANI VE AYIRICI TANI
türlerinde toplumda artan bir prevalans vardır. Bakteriyel menenjit tanısı konduktan sonra, Lom­
• Askeri kışlalar ve okul yurtları N. meningitidis va­ ber ponksiyon (LP) yapmak zaruridir. Minimum
kalarının toplu halde ortaya çıktığı yerlerdir. olarak, Gram boyaması ve kültür, hücre sayısı, pro-
524 KISIM 16 • NÖROLOJİ

TABLO 150-1 Meningeal Süreçler İçin Tipik Spinal Sıvı Sonuçları


PARAMETRE (NORMAL) BAKTERİYEL VİRAL NEOPLASTİK FUNGAL
Açılış basıncı ( <l 70 mm BOS) >300 mm <300 mm 200 mm 300 mm
Beyaz Küre sayısı ( <5 mononükleer) >1000/mm 3
<1000/mm3 <500/mm 3
<500/mm3
% Polimorfnükleer hücre (O) >%80 %1-%50 %1-%50 %1-%50
Glukoz (>40 miligram/dl) <40 miligram/dl >40 miligram/dl <40 miligram/dl <40 miligram/dl
Protein ( <50 miligram/dl) >200 miligram/dl <200 miligram/dl >200 miligram/dl >200 miligram/dl
Gram boyama (-) +
Sitoloji (-) + +

tein ve glukoz için BOS gönderin.Meningeal süreç­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
ler için tipik BOS bulguları Tablo l 50- l'de listelen­
miştir. Bakteriyel menenjiti olduğundan şüphe edilen has­
Değerlendirilebilecek ek BOS çalışmaları potansi­ tanın gelmesiyle beraber, süratle LP yapın. LP için
yel olarak kısmi tedavi edilmiş bakteriyel vakalarda hazırlıklar yapılırken ampirik antibiyotik tedavisi­
bakteriyel antijenler için latex aglütinasyonu veya ne başlayın. LP'den 2 saat öncesine kadar başlanmış
counter immün elektroferezi, immun baskılanmış olan antibiyotik tedavisi, eğer BOS kültürüyle bera­
hastalarda hindistan mürekkebi veya serum krip­ ber BOS bakteriyel assayleri de yapılıyorsa tanısal
tokokal antijen testi, tüberküloz menenjitinde asit­ sensitiviteyi azaltmaz.
fast boyama ve mycobacteria kültürü, muhtemel Ancak, eğer hastada Tablo 150-2'deki krtierlerin
Lyme hastalığına karşı Borrelia antikorları ve vira! herhangi biri varsa, LP'den önce LP ile ilişkili trans­
menenjit şüphesi varsa vira! kültürler. tentoriyal ve tonsiller herniasyon riskini değerlen­
Diğer laboratuvar testleri tam kan sayımı, kan kül­ dirmek için BT isteyin. Bu durumlarda ampirik
türleri, temel metabolik panel ve koagülasyon çalış­ antibiyotik tedavisi BT'den önce başlanmalıdır. An­
malarıdır. tibiyotik tedavisini her zaman Acil serviste başlatın
LP eğer intrakraniyal kitle lezyonları ve koagülo­ ve hiç bir zaman LP ya da nörogörüntüleme için
pati klinik duruma göre muhtemel değilse güvenle ertelemeyin.
yapılabilinir. Tablo 150-2, menenjit şüphesinde LP Menenjit için ampirik antibiyotik tedavisi belli baş­
öncesi bilgisayarlı tomografi BT yapmak için ge­ lı patojenlerin ve risk faktölerinin olasılığına göre
rekli kriterleri gözden geçirmektedir. belirlenir (Tablo 150-3).
Ayırıcı tanı subaraknoid kanamayı, meningeal ne­ Steroid tedavisi'nin (Antibiyotik uygulamasından
oplazmı, beyin absesini, vira] ensefaliti, serebral l5 dk önce, Deksametazon lO miligram IV) yetiş­
toksoplazmozisi ve diğer enfeksyöz menenjitleri kinlerde faydalı olduğu ispatlanmıştır.acil hekim­
içerir. lerinin bilinen bakteriyel menenjitleri ancak idare
edebildiği ve kesinleşen tanıya uygun antibiyotik­
TABLO 150-2 Menenjit Şüphesinde Lomber leri verdikleri Acil servisteki kesin rolü henüz açık
Ponksiyon Yapmadan Önce değildir.
Kafa BT'si Almak için Önerilen Hipotonik sıvılardan kaçının. Uygunsuz ADH
Kriterlerden Bazıları sendromunu ya da serebral tuz atılımını belirlemek
Bozulmuş mental durum veya kötüleşen bilinç durumu için serum sodyum seviyelerini takip edin. Hiper­
Foka! nörolojik defısit pireksi (çok yüksek ateş) asetaminofen ile tedavi
Nöbet edin. Koagülopatiyi spesifik yerine koyma tedavi­
Papillödem leri ile düzeltin.
İmmün baskılanmış durum • Nöbetleri standart modalitelerle tedavi edin. Art­
Malignite mış intrakraniyal basıncı kafayı yüksekte tutarak ve
Foka! merkezi sinir sistemi hastalığı öyküsü (inme, foka! mannitol ile tedavi edin.
enfeksiyon, tümör)
Ensefalit bulgusu olmayan vira! menenjiti, hasta
Yaş >60 y
nontoksik görünüyorsa, oral sıvı alımını tolere ede-
BÖLÜM 150 • MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLAR! VE SPİNAL ENFEKSİYONLAR 525

TABLO 150-3 Erişkinlerde Gram Boyamada Organizma Görülmemesi Durumunda Ve Erişkinlerde


Ampirik Bakteriyel Menenjit Tedavisi
HASTA KATEGORİSİ POTANSİYEL PATOJENLER AMPİRİK TEDAVİ
Yaş
18-50y Streptococcus pneomoniae, Neisseria Seftriakson, 2gram IV her 12saatte, artı
meningiditis vankomisin 15miligram/kg IV her 8-12saatte
(ya da S. pneumoniae direnci varsa rifampin)
>50y Streptococcus pneomoniae, Neisseria Seftriakson, 2gram IV her 12saatte, artı ampisilin,
meningiditis, Listeria monocytogenes, 2gram IV her 4 saatte, artı vankomisin 15
aerobik gram negatif basiller miligram/kg IV her 8-12saatte (ya da S.
pneumoniae direnci varsa rifampin)
Özel Durumlar
Kapalı kafa travması öyküsüyle S. pneumoniae, Haemophilus influenzae, Seftriakson, 2gram IV her 12saatte, artı
birlikte BOS kaçağı Grup B streptokoklar vankomisin 15miligram/kg IV her 8- 12saatte
Yakın penetran kafa Staphylococcus aureus, S. epidermidis, Vankomisin, 25miligram/kg IV yükleme
yaralanması, beyin cerrahi, difteroidler, aerobik gram negatif (maksimum infüzyon hızı, 500mg/saat), artı
BOS şantı basiller seftazidim, 2gram IV her 8saatte
Penisilin veya sefalosporin S. pnenumoniae, N. meningiditis, Vankomisin30-60miligram/kg IV/d 2-3doza
alerjisi L. monocytogenes, aerobik gram bölünmüş şekilde, artı moxifloksasin 400
negatif basiller miligram IV günde bir, artı trimetoprim
sulfametoksazol 10-20miligram/kg
(trimetorpim kısmının) IV olarak günlük, her
6- 12saatte bir bölünmüş olarak

biliyorsa ve güvenilir şekilde takip olacaksa 24 saat tip 2 (HSV-2) perinatal aktarım sonucu olarak ye­
içinde ayaktan olarak idare edin. nidoğanlarda görülür.

ENSEFALİT PATOFİZYOLOJİ
EPİDEMİYOLOJİ Sivrisinekler ve keneler arbovirüsleri taşır. Enfekte
hayvan ısırığı kuduzu bulaştırır. Herpes zoster ve
Viral ensefalit beyin parankiminin inflamatuar ce­
CMV ensefalitinde yetersiz immün durum rol oy­
vap üreten viral enfeksiyonudur. Genellikle beraber
nar.
olsalar da, viral menenjitten farklıdır.
Nörolojik disfonksiyon ve zarar virüsün nöral
• Kuzey amerikada, ensefalite sebep olan virüsler
hücre fonksiyonlarını bozması ve konağın immün
arbovirüsler (Batı nil virüsü dahil), herpes simp­
cevabı sonucu ortaya çıkar. Asıl olarak gri madde
leks virüsü (HSV), herpes zoster virüsü (HZV),
etkilenir, sonucunda bilişsel ve pskiyatrik bulgular,
Epstein-Barr virüsü, sitomegalovirüs (CMV) ve
yorgunluk ve nöbetler olur.
kuduz virüsüdür.
Arbovirüsler epidemik durumlarda vakaların
KLİNİK ÖZELLİKLER
%50'sine kadarının sebebidir. ABD'de en sık arbo­
viral ensefalitler La crosse ensefaliti, St. Louis at en­ • Ensefalit şu bulgularla gelen tüm hastalarda dü­
sefaliti, batı at ensefaliti, doğu at ensefaliti ve Batı şünülmelidir: yeni pskiyatrik semptomlar, bilişsel
nil virüsüdür. bozukluklar (afazi, amnestik sendrom, akut kon­
Herpes simpleks virüs tip 1 (HSV-1) tipik olarak füzyonel durum), nöbet ve hareket bozuklukları.
büyük çocuklarda ve yetişkinlerde reaktivasyon Baş ağrısı, fotofobi, ateş ve meningeal irritasyon da
hastalığı olarak ortaya çıkar. Herpes simpleks virüs bulunabilir.
526 KISIM 16 • NÖROLOJİ

• Nörolojik bulgular ve bilişsel yeteneklerin değer­ intrakraniyal basınç ve komatöz durumun sistemik
lendirilmesi kritiktir. Motor ve duyusal defısitler sonuçlarını- standart metodlarla tedavi edin.
tipik değildir. Batı nil virüsü enfeksiyonu için spesifik bir teda­
• Ensefalitler özel bölgesel tropizm gösterebilirler. vi yoktur. Daha ağır vakalarda, yoğun destekleyici
HSV temporal ve frontal lobların limbik yapılarını tedavi endikedir. Temel korunma adımı DEET içe­
hedef alır, özellikle pskiyatrik bulgular, hafıza bo­ ren böcek kovucuların gündoğumu ve günbatımı
zukluğu ve afasiye sebep olur. Bazı arbovirüsler te­ sırasında dışarı çıkılacaksa kullanımının önerilme­
mel olarak bazal ganglia'yı etkilerler, kore-atetozis sidir.
ve parkinsonizme sebep olurlar. Beyin sapı nükle­
uslarının tutulması kuduza özgü hidrofobik boğul­ • BEYİN ABSESİ
maya sebep olur.
Batı nil virüsünün semptomları ateş, baş ağrısı, kas EPİDEMİYOLOJİ
güçsüzlüğü ve lenfadenopatiyi içerir. • Beyin absesinin insidansı geçmiş yüzyıl boyunca
• Çoğu enfeksiyon hafiftir ve bir kaç gün sürer. Daha progresif olarak azalmıştır, bu antibiyotiklerin oti­
ağır enfeksiyonlar şu bulguları içerir; yüksek ateş, tis media gibi predispoze eden durumlar üzerinde­
boyun sertliği, bozulmuş mental durum, tremor ve ki etkisini göstermektedir.
nöbet.
PATOFİZYOLOJİ
TANI VE AYIRICI TANI
• Bir beyin absesi fokal piyojenik bir enfeksiyondur.
• BT'de veya MRG'de ve LP'deki bulgular ensefalitin Merkezi püy dolu bir kavite çevresinde granülasyon
acil servisteki tanısına yardımcı olur. katmanı ve en dışta fibröz bir kapsülle çevrilidir.
• Nörogörüntüleme, özellikle MRG sadece beyin • Organizmaların beyne ulaşması için üç yol vardır:
absesi gibi diğer potansiyel lezyonları ekarte ettir­ hematojen yol (%33); orta kulağın, sinüslerin veya
mez aynı zamanda eğer medial temporal ve inferior dişlerin enfeksiyonunun devamıyla (%33); ya da
frontal gri madde tutulduysa HSV ensefalitini gös­ beyin cerrahi ya da penetran travma sonrası direkt
teren bulguları da ortaya koyar. implantasyon ile (%10). Yakaların %20'sinde yol
BOS değerlendirmesinde tipik olarak aseptik me­ bilinmemektedir.
nenjit bulguları vardır.
Batı nil virüsü için, en sık kullanılan tarama tes­
KLİNİK ÖZELLİKLER
ti, akut antikorları belirlemek için kullanılan IgM
ELISA dır. • Hastalar akut olarak toksik olmadıkları için, beyin
• Ayırıcı tanı beyin absesini; Lyme hastalığını; suba­ absesinin geliş semptomları nonspesifıktir. Geliş
kut subaraknoid kanamayı;bakteriyel, tüberkülöz, semptomları baş ağrısı, boyun sertliği, ateş, kusma,
fungal veya neoplastik menenjiti; toksik veya meta­ konfüzyon ya da dikkatsizliktir. Geliş semptomları,
bolik ensefalopatileri; ve primer pskiyatrik bozuk­ enfeksiyonun ilk başlangıç yeri tarafından domine
lukları içerir. edilebilir.
• Meningeal bulgular ve hemiparezi, nöbet ve papil­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK lödem gibi bulgular vakaların yarısından azında
vardır.
• Vira! ensefalit şüphesi olan hastayı yatırın. HSV ya
da HZV ensefaliti şüphesi olan hastalan asiklovir
TANI VE AYIRICI TANI
10 miligram/kg'dan 8 saatte bir olarak tedavi edin.
CMV ensefalitinden şüphelenilen hastalan her 12 • Beyin absesi kafanın kontrastlı BT taramasıyla
saatte bir 5 miligram/kg IV Gansiklovir ile tedavi belirlenebilir, bir veya birkaç tane ince, düzgün
edin. kontürlü düşük dansiteli bir merkezi çevreleyen
• Ensefalitin potansiyel komplikasyonlarını -nöbet­ kontrast tutan halkalar ve onların etrafında beyaz
ler, sodyum metabolizması bozuklukları, artmış madde ödemi şekilnde gözükür.
BÖLÜM 150 • MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ ENFEKSİYONLAR! VE SPİNAL ENFEKSiYONLAR 527
• LP eğer beyin absesinden şüpheleniliyorsa veya TABLO 150-4 Tahmin Edilen Kaynağa Göre
tanı konduysa kontraendikedir. Rutin laboratuvar Beyin Absesinin Ampirik
testleri genellikle non spesifiktir. Kan kültürleri Tedavisi İçin Öneriler
alınmalıdır.
TAHMİN
Ayırıcı tanı serebrovasküler hastalığı, menenjiti,
EDİLEN PRİMER AMPİRİK ALTERNATİF
beyin neoplazmını, subakut serebral kanamayı ve
KAYNAK TEDAVİ TEDAVİ
toksoplazmozis gibi diğer fokal beyin enfeksiyon­
Otojenik Sefotaksim, 2 gram Sefepim, 2 gram
larını içerir. IV her 6 saatte, IV her 8 saatte,
artı metronidazol artı metro-
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK 500 miligram IV nidazol 500
her 6 saatte miligram rv her
• Beyin absesinin antibiyotik tedavisi için seçimler 6 saatte
enfeksiyonun muhtemel kaynağına göre yapılır. Sinüs kaynaklı Sefotaksim, 2 gram Klindamisin, 2
(Tablo 150-4) veya IV her 6 saatte, gram IV her8
odontojenik artı metronidazol saatte, artı met-
Beyin cerrahi konsültasyonu ve yatış gereklidir, 500 miligram IV ronidazol 500
çünkü çoğu vaka tanı için, bakteriyoloji ve kesin her 6 saatte miligram IV her
tedavi için beyin cerrahisine ihtiyaç duyacaktır. 6 saatte
Penetran Vankomisin, 15 mi- Nafsilin, 2 gram
travma veya ligram/kg IV her IV her 4 saatte,
cerrahi süreç 12 saatte (maksi- artı seftazidim,
mum, 1 gram/doz, 2 gram IV her8
serum seviyelerini saatte
takip edin), artı
seftazidim 2 gram
IV her8 saatte.
Hematojen Sefotaksim, 2 gram Öneri yok
IV her 6 saatte,
artı metronidazol
500 miligram IV
her 6 saatte
Belli bir Sefotaksim, 2 gram Öneri yok
kaynağı IV her 6 saatte,
olmayan artı metronidazol
500 miligram IV
her 6 saatte
Kısım 17
GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ
CERRAHİSİ

GÖZ ACİLLERİ abetiklerde mukormikoz) atipik organizmalar ne­


151 Steven Go
���������
den olur
Çeviri: Mustafa Boz Periorbital selülit semptomları ateş, ağrılı göz ha­
reketleri, proptozis, göz göskinliğinde azalma,
• GÖZ ENFEKSİYONLARI/AKUT GÖZ ekstraoküler hareketlerde kısıtlılık yada pupiller
İNFLAMASYONU anormallik ile birlikte görülürse postseptal selülit­
ten şüphelenilmelidir. Kranial sinir anormallikleri
PRESEPTAL (PERİORBİTAL) SELÜLİT kavernöz sinus trombozuyla ilişkili olduğunu gös­
• Preseptal selülit genellikle 10 yaşından küçük has­ terir.
talarda görülür, üst solunum yolu enfeksiyonu, göz • Acil tanıda kontrastsız ince kesitli orbita bilgisayar­
kapağı problemleri ve travma ile ile ilişkilidir, Stafi­ lı tomografi gerekir. Eğer sonuç negatifse subperi­
lokus aureus, Stafilokokus epidermidis ve Strepto­ osteal abseleri göstermek için kontrastlı BT çekil­
kok çeşitleri sebep olur. melidir.
• Preseptal selülitte sıcak sertleşmemiş ve eritematöz • Acil göz konsültasyonu ve intravenöz antibiyotik
göz kapağı olur, göz keskinliğinde azalma, göz ha­ (aerobik ve anaerobik kapsayan) için hastane yatışı
reketlerinde kısıtlılık, proptozis, ağrılı göz hareketi, gerekir. Nadir olgularda artmış intraoküler basınç
ya da pupiller fonksiyonlarda bozulma olmaz. yada optik nöropati için acil lateral kantotomi ge­
• Acil servis 5 yaşından büyük hastalarda oral amok­ rekir.
sisilin klavulanat (22,5 mg/kg 875 miligrama kadar
günde iki kez), sıcak paketleri ve oftalmolog görene ARPACIK (EKSTERNAL HORDEOLUM)
kadar kapalı izlenmeli.
Toksik görünen hastalar, ciddi vakalar, önemli ko­ • Arpacık göz kapağı yağ bezlerinin akut enfeksiyo­
morbiditeleri olan hastalar, 5 yaşından küçük ço­ nudur (genellikle S. aureus)
cuklar, geniş spektrumlu parenteral antibiyotik için • AS de sıcak kompresyon ve eritromisinli merhem 1
hastane yatışı olmalıdır (seftriakson 50-75 mg/kg hafta 10 gün. Bebek şampuanı ile göz kapağı hijyeni
günlük ve vankomisin 15 mg/kg 12 saatte bir) de yardımcıdır.
• Genç çocuklarda göz konsültasyonu ve septik tet­
kiklerde gereklidir çünkü eş zamanlı bakteriemi ve ŞALAZYON
menenjitte görülebilir.
Şalazyon meibomian bezlerinin akut yada kronik
infeksiyöz olmayan enflamasyonudur. Akut olgular
POSTSEPTAL (ORBİTAL) SELÜLİT ağrılıdır ve internal hordeolumdan ayırt edilemez
• Postseptal selülite sıklıkla sinüzit (en sık etmoid), buna rağmen kronik olgular genellikle ağrısızdır.
preseptal selülitin predispozan faktörleri, travma, • Akut şalazyonda AS de arpacık gibi ve ek olarak 14-
bakteriemi ve göz cerrahisi neden olur. Enfeksiyon 21 gün doksisiklin (yetişkinlerde lOOmg günde iki
genellikle polimikrobialdir ve S. aureus, streptokok kere, çocuklarda 2,2 mg/kg günde iki kere)
pnömoni ve anaeroblar neden olur. Aşılanmamış • Tekrarlayan şalazyonlar insizyon, küretaj ve biyopsi
(Haemofilus influenza) ve immunsupresiflerde {di- için göz doktoruna danışılmalıdır

528
BÖLÜM 151 ·GÖZACİLLERİ 529
KONJONKTİVİT Vira] konjonktivitler monoküler yada binokuler
sulu akıntı, kemozis ile görülür ve konjonktival inf­
Bakteriyal konjonktivitte donuk kirpik, mukopü­
lamasyona en sık adenovirüsler neden olur.
rülan akıntı, corneal hasar olmadan konjonktival
Vira! konjonktivitler viral solunumsal semptom­
inflamasyon görülür. Stafilokok ve streptokok çe­
larla ve palpable preauriküler düğüm ile ilişkilidir.
şitleri ile görülür. Horasan ile yapılan yarık lamba
muayenesi diğer önemli hastalıkları ekarte etmede Konjonktival foliküller görülür.
önemli. Vira) konjonktivit tedavisinde soğuk kompres, na­
• Bacterial konjonktivitler topikal antibiyotikler ile fazolin/feniramin konjonktival kan toplanması için
tedavi edilir (Tablo 151 -1). gerekir ve 7-14 gün içinde göz poliklinik kontrolü
Kontakt lens kullananlar Psödomonas için siprof­ gerekir
loksasin, ofloksasin, yada tobramisin içeren topical Epidemik keratokonjonktivit ağır, epidemik ve bu­
antibiyotikler kullanmalı. Yıpranmış kontakt lens­ laşıcılığı yüksek bir adenoviral konjonktivit çeşidi­
ler atılmalı ve enfeksiyon tamamen iyileşene kadar dir. Grip benzeri semptomlar (bulantı kusma gibi)
yeni kontakt lens kullanılmamalıdır. konjonktiva enfeksiyonu ve bazen kanama görülür.
Çocukluk konjonktiviti H.influenza ve Moroxella Semptomlar 2-3 hafta devam edebilir. Virus 5 hafta
catarhalis ile olabilir, ilk tedavi başarısızsa kesinlik­ cisimlerin üzerinde yaşayabilir ve alkollü el dezen­
le antibiyotik değiştirilmelidir. fektanları ile ölmez.
Ağır iltihaplı akıntılı hiperakut başlangıçlı gonoko­ Allerjik konjonktivit alerji öyküsü olanda tek göz
kal konjonktivitlerde agresif başlangıç için acil göz veya iki gözde kaşıntı, sulu akıntı, kemozis şeklinde
bölümü konsültüsyonu gerekir. görülür.

TABLO 151-1 Acil Serviste Sık Kullanılan Oftalmik İlaçlar


İLAÇ ENDİKASYON DOZ
Sil<lopentolat Kısa süreli midriyazis ve muayene için Çocuklarda %0.5 solüsyon, bir damla; yetişkinlerde
sil<lopleji %l'lik solüsyon, bir damla; etki başlangıcı 30
dakika, etki süresi 24 saatten az
Tropikamid Kısa süreli midriyazis ve muayene için %0.5 veya %l'lik solüsyondan bir-iki damla, etki
sil<lopleji başlangıcı 20 dakika, etki süresi 6 saat
Homatropin Orta süreli pupil dilatasyonu, siklopleji, iritis %2'lik solüsyondan bir-iki damla, etki başlangıcı 30
tedavisi dakika, etki süresi 2-4 gün, iritis için günde iki kez
bir-iki damla
Nafazolin ve Feniramin Konjunktival konjesyon/kaşıntı Günde üç dört kez bir damla
Olopatadin Alerjik konjunktivit %0. 1'lik solüsyondan günde iki kez bir damla, etki
başlangıcı 30-60 dakika, etki süresi 12 saat
Tetrakain oftalmik Göz muayenesi ve yabancı cisim çıkarılması %0.S'lik solüsyondan bir-iki damla, etki başlangıcı 1
solüsyon için anestezi dakika, etki süresi 30 dakika
Propakain oftalmik Göz muayenesi ve yabancı cisim çıkarılması %0.S'lik solüsyondan bir-iki damla, etki başlangıcı 20
solüsyon için anestezi saniye, etki süresi 15 dakika
Eritromisin oftalmik Konjunktivit kontakt lens kullananlarda 1.25 cm günde iki dört kez alt göz kapağına
merhem korneal abrazyon için kullanmayın
Siprofloksasin Konjunktivit, kontakt lens takanlarda Göz damlası bir-iki damla 2 gün boyunca uyanıkken
kornea! abrazyon her 2 saatte bir
Tobramisin Konjunktivit, kontakt lens takanlarda %3'lük göz damlası b i r -iki damla 2 gün boyunca her
kornea! abrazyon 4 saatte bir
Gentamisin Konjunktivit, kontakt lens takanlarda %3'lük göz damlası bir-iki damla 2 gün boyunca her
kornea! abrazyon 4 saatte bir
530 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

• Floresein boyama ile lezyon görülmez, preauri­ KORNEAL ÜLSER


küler nodlar olmaz. Konjonktival papillalar yarık
Kornea! stroma infeksiyonları ağrı, kırmızılık ve
lamba muayenesinde görülür.
fotofobi ile görülür. Etyolojide kuruluk, travma,
Allerjik konjonktivit tedavisinde öncelikle tetikle­ kontakt lens kulanımı, pseudomonas aeruginosa
yici ajan ortadan kaldırılmalı, soğuk kompres, na­ ile birlikte olması rol oynar.
fazolin/feniramin kulanılabilir. Difenhidramin ve Bakterilerden Strep. Pnömoni, stafilokok çeşitleri,
topical fluorometholon da tedavide yardımcıdır. moraxella çeşitleri; virüslerden herpes simplex ve
varisella zoster; ve mantarlardan kandida, asper­
gillus, penicilium ve sefalosporium kornea] ülsere
HERPES SİMPLEX VİRÜS neden olabilir.
• Acil serviste topikal ofloksasin ve siprofloksasin
Herpes siınplex virus enfeksiyonları göz kapağı,
kullanılmalı.
konjonktiva ve korneayı tutabilir.
Topikal siklopleji ağrıyı azaltmakta yardımcıdır fa­
Herpes keratitinin klasik dendritleri lineer dallan­
kat yamamak kontrendikedir. Göz doktoru hastayı
ma şeklinde görüntülenir. Ancak coğrafik ülser,
12-24 saat içinde değerlendirmelidir.
nörotrofik ülser ve izole üveit gibi variant sunumlar
da çok sayıdadır.
Acil serviste tedavi enfeksiyon yerine bağlıdır: göz
kapağını içeriyorsa oral asiklovir, konjonktiva tu­
tulumu varsa topical antiviral (örn., trifluridin)
günde 5 kez, topical eritromisinli merhem ve kuru
sıcak ile birlikte veya olmaksızın.
Kornea tutulumu varsa, triflorotimidin dozu günde
dokuz keze kadar çıkılmalı ve vidarabin merhem
eklenmeli.
• Steroid reçete edilmemeli ve 24-48 saat içinde göz
doktoru ile konsülte edilmeli.
Yenidoğan HSV konjonktiviti acil göz konsültasyo­
nu ve parenteral antiviral gerektirir.

HERPES ZOSTER OFTALMİKUS


Herpes zoster oftalmikus (HZO) trigeminal dağı­
lım, oküler tutulum ve eş zamanlı iritis yapan zona
hastalığıdır.
Psödo-dendrit (epitelyal erozyon olmayan müköz
corneal plak) görülebilir. Iritis de görülebilir. ŞEKİL 15 l - l. Kornea! ülser. Dış kenarda saat 5 hizasında
Acil serviste kutanöz lezyonlarda oral asiklovir, eliptik ülser görülmektedir. Bu yerleşim bakteriyel ülser için
atipiktir. Hasta ağrılı kırmızı gözlerle başvurmuştur ve görü­
eritromisinli merhem soğuk kompres ile birlikte
şü normaldir, fakat kontakt lens kulanmaya yeni başlamıştır.
uygulanmalı. Bilateral kornea! ülser tanısı konulmuş olup siprofloksasin
Konjonktivitler oftalmik merhem ile birlikte tedavi tedavisi sonrası düzelmiştir. Belirgin siliyer akıntı kornea!
(konjuktivale karşı) patoloji için patognomoniktir. (Fotoğ­
edilmeli, kornea! tutulum yoksa topikal steroid ve raf Kevin J. Knoop, MD, MS. Knoop KJ, Stack LB, Storrow
sikloplejikler kullanılmalı. AB, Thurman RJ: The Atlas of Emergeney Medicine, 3rd ed:
Göz konsültasyonu iritis, kornea! lezyon, orbita op­ http://www.accessmedicine.com. © The McGraw Hill Com­
panies, !ne tarafından sağlanmıştır. Tüm hakları saklıdır.)
tik sinir ve kranial sinir tutulumu varsa gereklidir.
BÖLÜM 151 • GÖZ ACiLLERİ 531
ÜVEİT/İRİTİS Hastalar baş ağrısı, göz ağrısı, fotofobi, çapaklanma
ve görme kaybı ile gelir. Muayenede kapak ödemi
İritis ön üveal yolun (iris ve silier cisim) inflamas­
yonudur. Kırmızı göz, fotofobi ve görmede azalma ve eritemi, kemozis, hipopion görülür.
Konsensual fotofobi, perilimbal kızarıklık, miyotik Acil göz konsültasyonu gerekir. Tedavide intraokü­
pupil tanıda karateristiktir. Yarık lamba muayene­ ler ve sistemik antibiyotik kullanılır. Steroidler göz
sinde ön odacıktaki beyaz küreleri gösterir. Flore­ doktoru tarafından kullanılabilir.
san muayene etyolojiyi sapatmak amacıyla yapıl­
malıdır. VİTRÖZ HEMORAJİ
Semtomatik tedavide homatropin ve tropikamid
• Travma yada neovaskülarizasyon ile vitreus ekleri­
yardımcıdır. Steroid damla da değerlidir fakat göz
nin çekilmesi vitreusun içinde yada arkasında ka­
doktoru tarafından planlanmalıdır.
• namaya neden olur.
İritis tanısı konulduğunda, sistemik etiyolojiyi
açıklamak için acil serviste uygun tetkikler yapıl­ Böyle kanamalar diabetic retinopati, orak hücre
malıdır (Tablo 151-2). hastalığı, retina dekolmanı, santral retina! ven ok­
Göz konsültasyonu 24-48 saat içinde uygundur. lüzyonu, lupus, vitreus ayrılması ve sarsılmış bebek
sendromu ile ilişkilidir. Nadiren subaraknoid kana­
ma ile görülür.
ENDOFTALMİT • Hastalar bize siyah noktalarla birlikte olan ani ağrı­
Endoftalmit globun derin yapılarının inflamasyo­ sız görme kaybı, puslu görme ile gelir.
nudur, ameliyat sonrası, penetran travma, hema­ Acil göz konsültasyonu gerekir ve retina dekolma­
tolojik yayılım pozitifse görülebilir. Stafilokoklar, nını ekarte etmek için okuler US kulanılmalı.
streptokoklar, haemofilius ve bacillus patojenler­
dir. OKÜLER TRAVMA
SUBKONJONKTİVAL HEMORAJİ
Konjonktival kan damarlarının travma, hapşırma,
gagging, yada valsalva manevrası ile yaralanması
kendini 2 hafta içinde spontan sınırlar.
TABLO 151-2 İritis Ayırıcı Tanısı
Ne zaman ki dense, sirkümferensiyal kanamalı ke­
Sistemik hastalıklar Malignensi
mozis ile karşılaşılırsa glob rüptürü dışlanmalıdır.
Juvenil romatoid artrit Lösemi
Ankilozan spondilit Lenfoma
KONJONKTİVAL ABRAZYON, LASERASYON
Ülseratif kolit Malign melanom
VE YABANCI CİSİM
Reiter sendromu Travma/çevresel
• Bu corneal lezyonlar öncelikle görme kaybı olma­
Behçet hastalığı Kornea! yabancı cisim
dan yabancı cisim hassasiyeti ile gelir. Floresan
Sarkoidoz Post-travmatik
yarık lamba muayenesi olmadan görmek imkansız­
İnfeksiyonlar Ultraviole keratiti
dır.
Tüberküloz
• Abrazyon yada laserasyon durumunda intraokuler
Lyme hastalığı
yabancı cisim dışlanmalıdır. Seidel testi yapılmalı
Herpes simplex
fakat bazen küçük laserasyon spontan kapanırsa
Toxoplazmozis
yanlış negative sonuç verebilir.
Varisella zoster
Yüzeye! konjonktival lezyonlar 2 yada 3 gün eritro­
Sifiliz misinli merhem ile tedavi edilir.
532 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

KORNEAL ABRAZYON Orbita BT çekilmelidir, fakat sensitivitesi %56 ile


Travma yüzeye! veya derin kornea! abrazyona se­ %68 arasındadır.
bep olabilir, hastalar göz yaşarması, fotofobi, blefa­ Acil serviste göz konsültasyonu istenmelidir.
rospazm ve şiddetli ağrı ile gelir ve topikal anestetik ULTRAVİOLE KERATİTİ
ile rahatlarlar.
Ultraviole keratiti bronzlaşma kabininde, kaynak
Floresan damlatmakla defektin sınırı boyayarak
ışığıyla, uzamış güneş ışığıyla fazla UV ye maruz
açığa çıkarılabilir. Eğer çok sayıda lineer abrazyon
kalma sonucu gelişir.
ya da punktat keratit varsa üst göz kapağının altın­
Maruz kaldıktan 6-12 saat sonra şiddetli ağrı ve
daki oküler yabancı cisim ekarte edilmelidir.
fotofobi gelişir. Konjonktival hiperemi ve yüzeye!
Acil servis sikloplejik ve topikal antibiyotik reçete
punktat keratit görülür.
etme konusunda dikkatli olmalıdır.
Acil servis yüzeye! kornea! abrazyon açısından dik­
Kontakt lens abrazyonları siprofloksasin, ofloksa­
katli olmalıdır.
sin, ya da pseudomonas için tobramisin ile tedavi
edilir. KORNEAL YABANCI CİSİM
• Tetanoz kornea! abrazyonla gelen tüm hastalara Kornea! yabancı cisim çok sayıda mekanizma so­
yapılmalı, özellikle organik ve toprak köken içeren nucu görülebilir. İritis ile ilişkili olabilir ve hifema
maddelerden sonra. varlığı glob perforasyon varlığını gösterir.
NSAI oftalmik damlalar ağrı kontrolü için kullanı­ Yüzeye! kornea! yabancı cisimler topikal anestetik
lır. Opioid analjezikler de şiddetli ağrı için gerekli­ uygulandıktan sonra iğne ucu, göz çapası ile alınır.
dir. Kornea! defekt tıpkı kornea! abrazyon gibi tedavi
Evde topikal anestetiklerin kullanımı kesinlikle
edilir.
kontrendikedir.
Derin kornea! yabancı cisimler ya da santral görsel
Penetran yaralanma ile uyumlu öykü varsa intrao­
eksen içinde olanlar için göz konsültasyonu gerekir.
küler yabancı cisimden şüphelenilmelidir.
Metalik yabancı cisimler ile ilişkili pas halkaları göz
Tüm kornea! abrazyonlar göz doktoru tarafından
çapası ile kaldırılır ve acil kaldırma yeterli değildir.
24 saat içinde değerlendirilmelidir.
Pas artıkları, santral görme ekseni lezyonları, ya da
KORNEAL LASERASYON derin stromal tutulum olanlar için 24 saat içinde
Kornel abrazyon karşımıza değişik şekillerde gele­ göz konsültasyonu gerekir.
bilir (şekilsiz lens, yüzeye! ön kamara, hifema) gizli
de olabilir (spontan kapanma, negatifSiedel testi ve GÖZ KAPAGI LASERASYONLARI
çoğunlukla normal anatomi) Tüm göz kapağı ve adneksiyal laserasyonlarda göz
Muayenede orantısız ağrı ve görüş keskinliğinde ve nazolakrimal sistem hasarı ekarte edilmelidir.
azalma yüksek riskli mekanizma ile ilişkili olabilir l mm'den küçük olan göz kapağı laserasyonları
ve hasarın şüphesini artırmaktadır. onarım gerektirmez.
Görünür orbita yağı penetran oküler septum için
işarettir.
Herhangi bir tam kalınlıkta laserasyon kornea! la­
TABLO 151-3 Korneal Abrazyonda Önerilen
serasyon ve glob rüptürü olasılığını artırır.
Oftalmik Antibiyotikler
• Göz tabakasına fluoresein damlatmak laserasyo­
DURUM ANTİBİYOTİK
na komşu nazolakrimal sistemde hasar olduğunu
Kontakt lens kullanımı Eritromisin göz merhemi günde
ile ilgili değil 3-4 kez onaylamak için kullanılır.
Kontakt lens kullanımı Siprotloksasin, otloksasin, • Şüpheli ya da kanıtlanmış nazolakrimal hasarlar,
ile ilgili tobramisin merhem günde 3-4 göz kapağı laserasyonları, levator mekanizma lase­
kez
rasyonları, ptozis varsa onarım için göz konsültas­
Organik kaynak Eritromisin merhem günde 3-4 kez yonu gerekir.
BÖLÜM 151 • GÖZ ACİLLERİ 533
KÜNT GÖZ TRAVMASI Glob rüptürü sonrası görülürse intraokuler basınç
ölçülmeli ve kontrol altında tutulmalıdır.
İlk basamak görme keskinliğinin, ön kamara ve
Orak hücreli anemisi olan hastalara karbonik an­
glob bütünlüğünün değerlendirilmesidir.
hidraz inhibitörü verilmemelidir, eritrositlerin
Eğer ön kamara düz ise glob rüptürü kesindir bu
orak ve daha az esnek olmasına neden olur ve göz
durumda muayeneyi durdurun, yaralanmış göz üs­
içi basıncının artmasına neden olur.
tüne metal bir koruyucu örtün ve göz hastalıkları
bölümü konsültasyonu isteyin. Tüm hifemalar bir göz hekimi tarafından değerlen­
Eğer glob sağlam görünür ve görme korunmuşsa dirilmelidir.
göz hareketlerini kontrol edin ve yüz kemiklerinin
BT sini isteyin. BLOW-OUT KIRIKLARI
• Travmatik iritis yaygın olup biyomikroskop mua­ Künt travmada orbitanın en sık inferior ve medial
yenesinde hücre ve alev görünmesine neden olur. duvar kırıkları görülür.
Göz bölümü tarafından muayene için topikal pred­ Blow-out kırıklarının üçte biri oküler travma ile
nisolon asetat ve siklopentolat uygulanabilir ilişkilidir.
Görme ve göz anatomisi ve fonksiyonu korunmuş Fizik muayenede inferior rektus kasının sıkışması
ise sonraki 48 saat içinde bir göz hekimi tarafından ve infraorbital sinirin parestezisi yukarı bakış kısıt­
ayaktan takibi planlanmalıdır.
lılığı ve diplopiye neden olur, subkutanöz amfizem
hapşırma ve sümkürme ile şiddetlenir.
HİFEMA
İnce kesitli orbita BT lezyonu belirlemek için tercih
• Ön kamarada kan veya kan pıhtısı hifema olarak edilmelidir.
adlandırılır ve travmatik veya spontan olabilir. Oküler travmalarda sinüs duvar kırığı varsa oral
Olguların %30'unda 3-5 gün içinde tekrar kanama antibiyotik (sefaleksin) kullanılmalıdır
olabilir. Acil serviste ilk göz muayenesi normal olan tüm
blow-out kırıkları tanımlanmamış herhengi bir re­
tina! yırtık veya dekolman ekarte edilmesi için tam
dilate edilerek yapılacak ayaktan bir muayene için
bir göz hekimine yönlendirilmelidir.

RÜPTÜRE GLOB
Glob rüptürü künt veya penetran travmayla mey­
dana gelebilir. Doğrudan göze gelen künt travma
yada yüksek hızda orbita çemberine çarpan her­
hengi bir nesne sebep olabilir.
Fırlayan herhengi bir cisim penetrasyon potansiye­
line sahiptir.
Hastanın genellikle göz ağrısı vardır ve görme kes­
kinliğinde azalma olabilir veya olmayabilir.
Göz muayenesinde subkonjuktival hemoraji, gör­
me keskinliğinde azalma, düzensiz veya göz yaşı
şeklinde bir pupil, afferent pupil defekti, düzleşmiş
ŞEKİL 151-2. Hifema. Bu hifema akut oluşumunu göstere­
cek şekilde henüz seviyelenmeye başlamıştır. (FotoğrafLaw­ bir ön kamara, hifema, lens dislokasyonu görülebi­
rence B. Stack, MD. Knoop KJ, StackLB, Storrow AB, Thur­ lir.
man RJ: The Atlas of Emergency Medicine, 3rd ed: http://
www.accessmedicine.com. © The McGraw Hill Companies,
Seidel testi patognomoniktir fakat pozitif olmaya­
Inc tarafından sağlanmıştır. Tüm hakları saklıdır.) bilir de.
534 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

• Glob rüptürü saptandığında gözü manipüle etme­ • Kemozis, kimyasal konjunktivit olduğunu gösterir
yin. Yatağın başını kaldırın ve koruyucu metal göz ve eritromisinli merhem kullanmayı gerektirir.
kapama yerleştirin. • Göz hastalıkları konsültasyonu minör yaralanma­
• Geniş spektrumlu IV antibiyotik başlanılmalı, uy­ lar hariç tüm yaralanmalar için uygundur. Göz
gunsa tetanoz aşısı yapılmalı, sedasyon, analjezi ve hastalıkları doktoru acil serviste kemozis, kornea!
antiemetik verilmeli. ödem, kornea defekti, kornea! opasite veya artmış
• İnce kesit orbita BT intraokuler yabancı cisimleri göz içi basıncı gibi ciddi yaralanması olan hastayı
lokalize edecektir. USG tanı koymada yardımcıdır, değerlendirmeli.
MRG metalik yabancı cisim varsa kontrendikedir.
• Erken dönemde göz konsültasyonu istenmelidir SİYANOAKRİLAT (SÜPER YAPIŞTIRICI/
ÇILGIN YAPIŞTIRICI) MARUZİYETİ
RETROBULBAR HEMATOM • Siyanoakrilat yapıştırıcılar göz kapakları ve kornea!
• Göze olan künt travma, retrobulbar alana kanama­ yüzeye kolaylıkla yapışır. Bu formdaki sert parça­
ya neden olabilir. Retrobulbar hematom, optik sini­ cıklar kornea! yaralanmalara neden olabilir.
• Gözdeki yapılara zarar vermeden tutkalı uzaklaş­
re giden kan akımında azalmaya ve göz içi basınçta
artmaya neden olur. tırmak için bol miktarda eritromisinli merhem sü­
• Hastalar ağrı, görmede azalma ve proptozisden ya­ rülmelidir.
• Kolaylıkla çıkan parçalar öncelikle temizlenmeli,
kınır.
• sonra hasta kalan yapıştırıcıyı gevşetmek için gün­
Tanı orbita BT'si ile konur ve glob ruptürü şüphesi
de 5 kez eritromisinli merhem kullanmak üzere ta­
yoksa intraoküler basınç ölçülmelidir.
• burcu edilir.
İntraoküler basınç >40 mmhg ölçülür ise; acil late­
• Yapıştırıcının tamamen çıkarılması için 24 saat
ral kantotomi hemen düşünülmelidir.
içinde göz hastalıkları hekimine yönlendirilir.
• Acil göz hastalıkları konsültasyonu istenmelidir,
ancak kantotomi geciktirilmemelidir. AKUT VE AGRILI GÖRME
AZALMASI VEYA KAYBI
KİMYASAL GÖZ YARALANMALAR!
AKUT KAPALI AÇILI GLOKOM
• Asit ve alkali yaralanmalar benzer şekilde tedavi
• Akut kapalı açılı glokom göz ağrısı, baş ağrısı, bu­
edilir. Hastaneye gelmeden önce göz acilen suyla
lanık görme, korneada bulanık/buğulu görünüm,
yıkanmalıdır, acil servise ulaştıktan sonra da steril
fikse-orta pozisyonda pupil, konjunktival kızarık­
normal SF veya ringer laktatla irrigasyon Morgan lık ve 40-70 mmhg arası artmış göz içi basınç nor-
Lens ile devam edilmelidir. İrrigasyon pH normale
gelene kadar sürdürülmelidir (7.0-7.4).
• Ph normale geldiğinde; forniksler kalan partikül­
lerden ve nekrotik konjunktivadan temizlenmeli.
İlaveten dokulardan koroziv madde sızmadığından
emin olmak için ph, 10 dakikada bir kontrol edil­
melidir.
• İrrigasyondan sonra biomikroskopla korneanın ve
ön kamaranın tam bir muayenesi yapılmalıdır. Göz
içi basınç ölçülmelidir.

ŞEKİL 151-3. Akut kapalı açılı glokom. Korneanın sisli/
Maddenin pH değerini incelemek için maddeyi ta­ buharlı görüntüsüne ve orta yerleşimli dilate pupile dikkat
nımlama girişiminde bulunulmalı. edin. Konjunktival enjeksiyon genellikle bu vakadan daha
• Sikloplejik ve ağrı kesici tedavi verilmeli. Uygun belirgindir. (Knoop K, Stack L, Storrow A: Atlas of Emer­
gency Medicine: 2nd ed. ©2002, McGraw-Hill, New York
olan şekilde tetanoz aşısı yapılmalıdır. izniyle yeniden basılmıştır.)
BÖLÜM 151 • GÖZ ACiLLERİ 535

l@�jDjhii
TEDAVİ /YAKLAŞIM
Akut Glokom Tedavisi
ETKİ
OPTİK NÖRİT
Optik sinir inflamasyonu nedenleri enfeksiyon, de­
Topik.al b-bloker (timolol Aköz hümör üretimini miyelinizasyon ve otoimmun bozukluklardır. Mul­
%0.5), 1 damla engeller tiple sklerozla ilişkili olabilir.
Topikal alfa agonist Aköz hümör üretimini Optik nörit çeşitli derecelerde görme kaybı (genel­
(apraklonidin %1), 1 engeller likle azalmış renk algısı), göz hareketleri sırasında
damla ağrı, görme alanında azalma ve afferent pupiller de­
Karbonik anhidraz Aköz hümör üretimini fekt ile seyreder.
inhibitörü (asetazolamid) engeller
• Anterior optik nöritte (%30) optik sinirde şişme ve
500 mg IV veya oral
ödem görülebilir.
Mannitol, 1-2 gr/kg IV Aköz hümör hacmini azaltır
Tanı koymada kırmızı desaturasyon testi yararlıdır
İntraoküler basıncı saatlik Alternatif tedavi seçeneği (hasta normal gözüyle koyu kırmızı bir nesneye
ölçün gerekip gerekmediğinin
tayinine yardımcı olur baktırılır, sonradan etkilenmiş gözle baktırılır. Et­
kilenmiş göz nesneyi sıklıkla pembe veya açık kır­
Topik.al pilokarpin %1-2, 15 Aköz hümör dışarı akışını
dakikada bir 1 damla, 2 kolaylaştırır mızı olarak görür).
doz (intraoküler basınç Acil serviste iV steroid tedavisi tartışmalıdır ve bir
<40 mmhg olunca, göz hastalıkları uzmanı ile tartışılmalıdır. Nöroloji
sonrasında günde 4 kez)
konsültasyonu faydalı olabilir.

SANTRAL RETİNAL ARTER OKLÜZYONU


Santral retina! arter oklüzyonuna sebep; emboli,
mal aralık: 10-20 mmhg) gibi belirtiler ile birlikte­
tromboz, dev hücreli arterit, vaskülit, orak hücreli
dir. Bulantı ve kusma da sıkça görülür.
anemi, vasospazm (migren), glokom, hiperkoagü­
Dar ön kamara açısı olan hastalarda akut atak
labilite, azalmış retina! arter kanlanması ve travma
pupiller dilatasyonla başlar, genellkile sinemada,
olabilir.
okurken, pupiller dilatasyon yapan ajan kullanımı
Sıklıkla amaurozis fugaks ataklarından önce gel­
veya inhale antikolinerjik kullanımı sırasında orta­
ya çıkar. mektedir.
• Görme kaybı ağrısızdır, görme kaybı tam ya da tek
Tanı intraoküler basıncı ölçmekle koyulur, Manuel
palpasyon tanı için güvenilir değildir. bir arter etkilendiği sürece tama yakın olabilir.
Acil servisteki tedavi intraoküler basıncı azaltmaya • Afferent pupiller defekt sıklıkla görülür, fundos­
yöneliktir. Acil uygulanacak ilaçlar; timolol, pred­ kopide daralmış arterioller nedeniyle soluk retina
nisolon asetat, apraklonidindir. ve parlak kırmızı makula (kiraz kırmızısı makula)
Eğer intraoküler basınç >50 mmhg veya ciddi gör­ görülür.
me kaybı mevcutsa, 500 mg iV asetazolamid uygu­ • Klasik acil servis tedavisi oküler masaj (parmak­
lanabilir. larla 15 dk süreyle masaj), topikal timolol veya iV
Eğer 1 saat içinde intraoküler basınçta azalma veya asetozolamid tedavisini içerir. Fakat kanıta dayalı
görme kaybında düzelme olmamışsa, iV mannitol tedavi eksiktir.Acil göz hastalıkları konsültasyonu
uygulanabilir. istenmelidir.
• İntraoküler basınç <40 mmhg altına düşer düşmez,
pilokarpin % 1 veya %2 etkilenmiş göze ve pilokar­ SANTRAL RETİNAL VEN OKLÜZYONU
pin %0, 5 karşı göze uygulanmalıdır.
• Ağrı ve bulantı gibi semptomlar tedavi edilmeli ve Santral retina! ven trombozu ağrısız, ani tek gözde
intraoküler basınç saatlik ölçülmelidir. Tüm vaka­ görme kaybına neden olur. Risk faktörleri diabet,
lar için göz hastalıkları konsültasyonu gerekmek­ hipertansiyon, serebrovasküler hastalık, kardiyo­
tedir ancak tedaviye başlamak için konsültasyonun vasküler hastalık, dislipidemi, hiperkoagülabilite,
sonuçlanması beklenmemelidir. vaskülit, glokom, tiroid hastalığı ve göz tümörleri­
• Sonraki tedavi seçeneği ve müdahale kararı için nin vene basısıdır.
yatağında göz hastalıkları doktoru ile birlikte karar Fundoskopik muayenede diffüz retina! kanama ve
verilmelidir. optik disk ödemi (kan-ve-şimşek fundus) görülür.
536 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

Karşı taraftaki optik sinir ve fundus genellikle nor­ Retina dekolmanı veya yırtığı veya vitreus dekol­
maldir. manına tanı koymak 24 saat içinde bir göz hekimi
• Santral retina] ven oklüzyonuna yatkınlık yaratan tarafından gözün dilate edilip, indirek oftalmosko­
ilaçlar kesilmelidir (örn., oral kontraseptifler, diü­ pi ile değerlendirilmesini gerektirir.
retikler)
Özel bir tedavisi yoktur, göz hastalıkları ve nöroloji
DEV HÜCRELİ ARTERİT
konsültasyonu istenmelidir.
(TEMPORAL ARTERİT)
IŞIK ÇAKMASI (FOTOPSİ) VE Dev hücreli arterit iskemik nöropatiye neden olabi­
UÇUŞAN CİSİMLER/RETİNA len sistemik bir vaskülittir.
DEKOLMANI • Hastalar genellikle 50 yaşından büyük bayanlardır
• Monoküler yakınmalar hemen her zaman belirti ve sıklıkla bir polimiyaljiya romatika öyküsü vardır.
veren göz ile ilgili olmasına rağmen, binoküler ya­ • Belirtileri baş ağrısı, çiğneme güçlüğü, miyalji, yor­
kınmalar hemen her zaman intrakraniyaldir. gunluk, ateş, anoreksi, temporal arter hassasiyeti ve
• Eğer vitreus başarılı bir şekilde ayrılırsa sonrasın­ nörolojik belirtiler (geçici iskemik atak ve inme).
da uçuşan cisimler oluşur. Uçuşan cisimler görme • Sıklıkla afferent pupil defekti tespit edilir.
ekseninden aşağıya çökmesi için jel yeterince sıvı­ CRP ve eritrosit sedimentasyon hızı artar (70- 110
laşıncaya kadar yıllarca kalabilirler. saniye).
Ayrılmadan önce jel retina üzerine yeterli çekim Acilde IV steroid ve göz konsültasyonu gerekir.
yaratırsa, bu retinada bir delik açar, sonrasında sıvı • Temporal arter biyopsisinin yapılması beklenirken
retina! delikten geçer ve retina duvar kağıdı gibi
steroidler geciktirilmemelidir, steroid tedavisi baş­
kalkmaya başlar (regmatojen tip).
• Retina dekolmanı belirtileri; ışık çakmaları, uçu­ landıktan sonra dahi, biyopsiler pozitif olacaktır.
şan cisimler, görme alanında karanlık bir peçe veya
perde ve düşmüş periferal ve/veya santral görme BELL PALSİ
keskinliğidir. • Beli palsi 7. Kraniyal sinirin paralizisidir ve korne­
USG tanı koymada yararlıdır. a! maruziyet keratiti kolaylaştırır ve etkilenen gözü
kaplamak için visköz topikal nemlendirici ajanlar
kullanılmalıdır.
• Genu 7 Beli palsi periferik yedinci sinir Beli palsi­
sini taklit eden bir SVO dur. 6. Kraniyal siniri ve 6.
Sinir nükleusu etrafında 'diz çöker' gibi bulunduğu
için aynı taraf 7. Kranial siniri içeren bir inmedir
• Beli palsi tedavisi halen tartışmalıdır son yayınlar­
da kortikosteroidlerle birlikte antiviraller tedavide
yararlıdır

DİABETİK/HİPERTENSİF
KRANİYAL SİNİR FELÇLERİ
Diyabet ve hipertansiyon 3. Kraniyal sinir felcine
neden olabilir.
Pitozis görülür. Pupiller refleks normaldir.
• Diplopi ortak bulgudur.
• İntrakraniyal bir lezyonu dışlamak için acil serviste
BT kullanılır.
• Kan şekeri ve kan basıncı kontrol altındaysa, göz
ŞEKİL 15 l-4. Retina! ayrılma göz küresinin posteriyor kıs­ hastalıkları ve nöroloji takibi önerilerek hasta ta­
mında hiperekoik zar şeklinde görülmektedir (ok). burcu edilebilir.
BÖLÜM ısı · GÖZ ACİLLERİ 53 7
• P OSTERİOR KOMÜNİKAN ARTER
ANEVRİZMASI
• Aynı taraf pupil dilatasyonu ile birlikte olan akut 3.
Kraniyal sinir felci bir posterior komünikan arter
anevrizmasıdır ve eşlik eden baş ağrısı sıktır.
Acil serviste hasta eğer hipertansif ise kan basıncı
acil olarak azaltılmalı, nörolojik görüntüleme BT
veya MR anjiogram ve nöroşirurji konsültasyonu
istenmelidir.

• HORNER SENDROMU
• Aynı tarafta olan pitozis ve miyozis ve anhidrozisin
fizik bulguları horner sendromunun karakteristiği­
dir.
Erişkinlerde horner sendromunun nedenleri SVO, ŞEKİL 151-5. Optik sinir başı ödemi. Papilödem, papillit
tümörler, internal karotid arter diseksiyonu, herpes ve optik sinirin bası lezyonlarında vasküler göllenme, sinir
başının yükselmesi ve disk sınırlarının bulanıklaşması ka­
zoster ve travmadır. Çocuklardaki nedenler nörob­
rakteristiktir. (Knoop K, Stack L, Storrow A: Atlas of Emer­
lastom, lenfoma ve metastazları içerir. gency Medicine: 2nd ed. ©2002, McGraw-Hill, New York
• Karotid diseksiyonu için baş ve boyun damarları­ izniyle yeniden basılmıştır.)
nın BT anjiografisini ya da MR anjiografisini içerir.
• Spesifik tedavi Horner sendromunun nedenini be­
lirlemektir.

PAP İLÖDEM
• Hastalar baş ağrısı mide bulantısı, kusma ve görme
Papilödem artmış İKB nedeniyle optik sinir başı­ bulanıklığından yakınırlar. Bu hastalarda horizon­
nın bilateral ödemidir. tal diplopiye neden olan 6. sinir parezisi gelişebilir.
• İKB artıran ve optik sinirde vasküler veya aksop­ Beyin BT intrakraniyal patolojiyi ekarte etmek için
lazmik akışı engelleyen herhangi bir hastalık süreci, kullanılır.
sinirin başında konjesyon ve ödeme neden olur. • Loınber ponksiyon yapılıp açılış basıncı ölçülmeli­
• Artmış İKB ile ilişkili olmayan monoküler optik si­ dir.
nir ödemi veya binoküler tutulum genellikle optik • Tedavi planı için nöroşirurji ile konsülte edin baş­
sinir ödemi veya inflamatuvar kökenli ise papillit langıç tedavisi asetazolamid ve görme alanı takibi­
olarak adlandırılır. dir.
• Papilödemin ayırt edici özelliği görme keskinliği­
nin uzun süreli korunmasıdır bunun için optik nö­ GÖZ ULTRASONOGRAFİSİ
rit gibi görme keskinliğinin azaldığı durumlardan
ayrılır. • Göz ultrasonografisi retina dekolmanı, retrobulber
hematom, glob perforasyonu, lens dislokasyonu,
İDİYOPATİK İNTRAKRAİYAL vitreus kanaması, göz içi yabancı cisim tanısında
yardımcıdır.
HİPERTANSİYON (PSÖDOTÜMÖR • Glob rüptüründen şüpheleniliyorsa USG jeli hasta­
SEREBRİ) nın kapalı göz kapağına uygulanır ve böylece trans­
• Artmış İKB, papilödem, normal beyin omurilik sı­ düser göz kapağına temas etmek zorunda kalmaz.
vısı ve normal BT/MRG psödotümör serebriyi işa­ • Göz USG'sinin sınırlılıkları hasta kooperasyonu,
ret eder ve bu durum her yaşta görülebilir. orbital amfizem ve artefaktlardır.
538 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

YÜZ VE ÇENE ACİLLERİ Yıiz Enfeksiyonları için


152 Jeffrey G. Norvell
TABLO 152-2
Antibiyotik Dozları
Çeviri: Mustafa Boz ANTİBİYOTİK DOZAJ
Topikal antibiyotikler
YÜZÜN ENFEKSİYONLARI Mupirosin merhem %2, günde 3 kez lezyon üzerine
uygulayın
İMPETİGO Retapamulin merhem %1, günde 2 kez lezyon üzerine
uygulayın
İmpetigo, büllöz ve büllöz olmayan lezyonlarla ka­
rakterize yüzeye! epidermal enfeksiyondur. Oral antibiyotikler
Amoksisilin-klavulonat Günde 2 kez 875/125 miligram
Büllöz impetigonun en sık etkeni Staf.aureus'dur . Sefaleksin Günde 4 kez 500 miligram
Büllöz impetigoda veziküller hızla genişleyerek içi Klindamisin Günde 3 kez 300-450 miligram
berrak sarı renkli bir sıvıyla dolu gevşek büllere dö­ Dikloksasilin Günde 4 kez 500 miligram
ner. Doksisiklin Günde 2 kez 100 miligram
Metronidazol 8 saatte bir 500 miligram
Nonbüllöz impetigonun en sık etkeni Streptococ­ Minosiklin Günde 2 kez 100 miligram
cus pyogenes ve Staphylococcus aureus'tur. Non­ Penisilin V Günde 4 kez 500 miligram
büllöz impetigoda veziküler olan lezyonlar patlar Trimetoprim- Günde 2 kez 1-2 çift etkili tablet
sülfametoksazol
ve kabuklara dönüşür.
Lokalize enfeksiyonlarda mupirosin pomad %2 to­ Parenteral antibiyotikler
pikal olarak uygulanır. Ampisilin-sulbaktam 6 saatte bir 1.5-3.0 miligram
Piperasilin-tazobaktam 6 saatte bir 3.375 gram
Klindamisin 8 saatte bir 600 miligram
Sefazolin 8 saatte bir 1 gram
TABLO 152-1 Yıiz Enfeksiyonlarında Metronidazol 1 gram yükleme dozu,
Antibiyotik Tedavisi sonrasında 8 saate bir 500
miligram
Selülit Oral tedavi: klindamisin; veya sefalosporinler Nafsilin 4 saatte bir 1-2 gram
alternatiftir Penisilin G 6 saatte bir 2-3 milyon ünite
Olası MRSA: trimetoprim-sülfametoksazol, Vankomisin 12 saatte bir 1 gram
klindamisin, doksisiklin, veya minosiklin
Parenteral tedavi: vankomisin, klindamisin
Toplam süresi: 7-14 gün Topikal tedaviye cevap vermeyen enfeksiyonlarda
ve daha geniş yayılımlı enfeksiyonlarda oral antibi­
Erizipel Oral tedavi: penisilin
Metisilin duyarlı Staphylococcus aureus
yotik tedavisi endikedir (Tablo 152-1 ve 152-2).
şüphesi: amoksisilin-klavulonat, sefaleksin,
dikloksasilin
Büllöz erizipel: trimetoprim-sülfametoksazol,
ERİZİPEL
klindamisin, doksisiklin veya minosiklin Erizipel selülitin özel bir formudur ve epidermis,
Parenteral tedavi: vankomisin, nafsilin,
klindamisin dermisin üst üst tabakalan ve lenfatikleri tutar.
Tedavi süresi: 7 -14 gün En çok alt ekstremitelerde görülür, ancak klasik ola­
İmpetigo Topikal: tek başına veya oral tedavi ile birlikte
rak yüzün bir hastalığı olarak tanımlanmaktadır.
mupirosin veya retapamulin merhem Olguların çoğunda, etken S.pyogenes'tir. Daha na­
Oral tedavi: dikloksasilin, amoksasilin­ dir olarak etken Staph. aureus'tur. Staphylococcus
klavulonat, sefaleksin aureus, sıklıkla büllöz erizipelde etkendir.
MRSA şüphesi: Klindamisin, veya
trimetoprim-sülfametoksazol
Erizipel, keskin sınırları olan veya parlak, sınırları
Tedavi süresi:? gün palpe edilebilen ve hızla ilerleyen kırmızı, ağrılı, de­
riden yüksek, kabarık görünümü ile karakterizedir.
Süpüratif Parenteral tedavi: nafsilin, veya ampisilin­
Parotit sulbaktam; penisilin allerjisi varsa, Tanı klinik olarak koyulur.
klindamisin veya metronidazol ile Hastalar tipik bir şekilde, ayaktan hasta olarak oral
sefaleksin veya metronidazol ile antibiyotiklerle tedavi edilebilirler. Hastaneye ya­
vankomisin kombinasyonu tış ve parenteral antibiyotik için; hastanın ayaktan
Hastane kaynaklı veya bakım hastaları:
vankomisin ekle tedaviye uyumsuzluk göstermesi, immunsupresif
Tedavi süresi:7-14 gün olması, veya sistemik hastalık bulgularının olması
Mastikatör Parenteral tedavi: iv klindamisin;alternatif kriterleri göz önüne alınmalıdır. Antibiyotik öneri­
boşluk olarak ampisilin-sulbaktam, sefoksitin veya leri Tablo 152-1 ve 152-2 'de listelenmiştir.
enfeksi- metronidazol ile penisilin kombinasyonu
yonu Oral tedavi: klindamisin veya amoksisilin-
klavulonat SELÜLİT
Tedavi süresi:7-14 gün
Selülit, deri ve subkütan dokulan içeren yüzeyel bir
Kısaltma: MRSA=metisilin-dirençli Staphylococcus aureus.
doku enfeksiyonudur.
BÖLÜM 152 • YÜZ VE ÇENE ACiLLERi 539
Selülit gelişiminden sorumlu risk faktörleri; deri SÜPÜRATİF PAROTİT
bariyerinin bozulması, immünsupresyon, sistemik
• Süpüratif parotit tükrük akışının engellendiği has­
hastalıklar (diabet gibi), vasküler hasar ve yabancı
cisimlerdir. talarda görülen, ciddi bir bakteriyel enfeksiyondur.
• Patojen genellikle Strep.pyogenes veya Staph.aure­ Oral bakterinin geriye doğru tükrük bezi kanalları­
ustur, Metisilin-Rezistans Staph.aureus çoğunlukta na ve parankimine göçü sonucu ortaya çıkar.
• Tükrük miktarını azaltarak süpüratif parotite yat­
ve gittikçe artmaktadır. Daha az sıklıkla, selülit yü­
zün derin boşluk enfeksiyonu şeklinde görülebilir. kınlık yaratan faktörler yakın zamandaki anestezi,
• Selülit; eritem, ödem, ağrı, ısı artışı, fonksiyon kay­ dehidratasyon, prematürite, ileri yaş, siyalolitiazis,
tedaviler (örneğin; diüretikler, beta blokerler, an­
bı şeklinde karakterizedir. Lezyon kenarları keskin
tihistaminikler, fenotiazinler, trisiklik antidepre­
sınırlı ve palpable değildir.
• Selülitin tanısı klinik olarak koyulur. sanlar) ve bazı bozukluklar (örneğin; diabet, HIV,
hipotiroidizm, sjögren sendromu)
Ciddi hastalıkta, immünsupresif kişilerde veya
• Süpüratif parotit olgularının çoğunda etken S.
önemli komorbid hastalığı olanlarda laboratuar ve
aureus'tur, bununla birlikte S.pneumoniae, S. pyo­
kan kültürleri gerekebilir. Ultrason ve bilgisayarlı
genes, H.influenza daha nadir görülen patojen­
tomografi, abse değerlendirmesi için kullanılabilir.
lerdir. Bacteriodes türleri, peptostreptococci ve
Çoğu hasta oral antibiyotikle tedavi edilebilir (Tab­
fusobacteria gibi anaeroblar, izole edilenlerin %43
lo 152-1 ve 152-2)
kadarında tek başına bulunabilir.
Sistemik hastalık semptomu olanlarda, ayaktan te­ • Kilinik özellikleri hızlı başlangıçlı, ateş, trismus, ağ­
davi başarısızlığında veya önemli komorbid hastalı­
rılı ve eritemli parotis bezi olmasıdır.
ğı olanlarda hospitalizasyon ve parenteral antibiyo­ • Tanı klinik olarak konur. Abse şüphesi varsa ultra­
tik kullanımı düşünülmelidir (Tablo 152-1 ve 152-2) son veya BT yapılabilir.
• Tedavi hidrasyon, lokal masaj, ısı uygulaması, tük­
TÜKRÜK BEZİ ENFEKSİYONLARI rük salgılatıcılar (örneğin, limon damlaları, porta­
kal suyu) ve oral antibiyotiklerdir (tablo 152-1 ve
VİRAL PAROTİT 152-2)
Bir paramiksovirus enfeksiyonu olan kabakulak, 15 • Trismusu olan, oral alımı tolere edemeyen, immün
yaş altı çocuklarda en sık görülen vira! parotit ne­ yetmezliği olan ve ayaktan tedaviye rağmen düzel­
denidir. meyen hastalarda hastaneye yatış düşünülmesi ve
• Diğer viral etyolojiler arasında; influenza, parainf­ parenteral antibiyotikler başlanmalıdır (Tablo 152-
luenza, koksakivirüsler, ekovirüsler, lenfositik kori­ 1 ve 152-2).
omenenjit virüsü ve HIV yer almaktadır.
Virüs, havadaki damlacıklar yoluyla yayılır. SİYALOLİTİAZİS
• Semptomlar 2-3 haftalık bir kuluçka döneminden
sonra başlar. Semptomlar arasında ateş, halsizlik, • Siyalolitiazis, tükrük akışının durması sonucunda
baş ağrısı, miyalji, artralji ve iştahsızlık yer alır. tükrük bezi kanalında taş oluşumudur.
Prodromal semptomlar 3-5 gün devam eder ve ta­ • Taşların %80'den fazlası submandibular bezde olu­
kiben parotis bezlerinde büyüme gözlenir. şur ve geri kalanının çoğu parotid bezinde meyda­
• Yakaların %75'inde 5 gün kadar süren parotis bez­ na gelir.
lerinde büyüme gözlenir.Parotis bezi hassas ve ağ­ • Hastalarda yemekle artan tek taraflı ağrı, tutulan
rılıdır, ancak eritem ve sıcaklık artışı belirgin ola­ bezde şişlik ve hassasiyet görülür.
rak yoktur. Stensen kanalı inflame olabilir, ancak • Tanı klinik olarak konur. Taş kanal içinde palpe
pürülen akıntı gözlenmez. edilebilir ve bez serttir.
• Tanı klinik olarak konur. Vira! seroloji çalışılabilir, • BT, sadece ayırıcı tanıd abse yer alıyorsa çekilmeli­
ancak akut tedaviyi etkilemeyecektir. dir.
• Tedavi destekleyicidir, analjezik ve antipiretikleri Tedavi analjezik, masaj uygulaması ve tükrük salgı­
içerir. latıcıları içerir. Eğer eşlik eden enfeksiyon şüphesi
Hasta, parotisin şişmesinden sonraki 9 gün boyun- varsa, antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır.
ca bulaştırıcıdır. Palpe edilebilir taşlar sağılarak kanaldan çıkartıla­
Epididimo-orşit, postpubertal erkeklerde görülen bilir.
en sık tükrük bezi dışı tutulumudur. Hastaların Kalıcı taşlar elektif olarak KBB uzmanı tarafınca çı­
%20-30'unu etkiler. Parotitden önce olabileceği kartılabilir.
gibi, parotiti takiben de görülebilir.
• Ooforit kadınların %5'inde görülür. MA STİKATÖR BOŞLUK ENFEKSİYONU
Diğer sistemik komplikasyonlar; pankreatit, asep­
tik menenjit, işitme kaybı, miyokardit, artrit, he­ • Mastikatör boşlu çiğneme kasları tarafından çev­
molitik anemi ve trombositopenidir. relenen 4 potansiyel boşluktan oluşmaktadır. Bu
540 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHiSi

boşluklar masseterik, pterigomandibular, yüzeye!


temporal ve derin temporal boşluklardır.
• Bu boşlukların enfeksiyonları, genellikle ağız içi
kaynaklı olup, polimikrobiyaldir. Sorumlu olan
organizmalar genellikle streptococcus, peptostrep­
tococcus, bacteriodes, prevotella, porphyromonas,
fusobacterium, actinomyces, veillonella ve anaero­
bik spiroketlerdir.
Bu boşluklardaki abse bukkal, submandibular veya
sublingual alanlarda şişliğe neden olur. Hastalarda
ateş, ağrı, eritem ve trismus gözlenir.
Kontrastlı BT selüliti abseden ayırmada faydalıdır
ve eğer abse mevcutsa, absenin yaygınlığmı göste­
rir.
• Mastikatör boşluğun tüm koınponentleri birbiriy­
le bağlantılı ve boyundan mediastinuma uzanan
doku tabakalarıyla bağlantılı olduklarından, enfek­ ŞEKİL 152-1. Oturmakta olan hastada disloke mandibula
siyomın yaygınlığı etkin bir şekilde tanımlanmalı redüksiyonu. Başparmaklar azı dişlere yerleştirilir ve aşağı
ve tedavi hızla başlanmalıdır. ve geri yönde basınç uygulanır.
• Havayoluna bası nadirdir, ancak göz önünde bu­
lundurulmalıdır.
Acil servis tedavisi stabilizasyon, antibiyotik teda­ • En sık anterior çıkık görülmektedir.
visi (Tablo 152-1 ve 152-2), kulak-burun-boğaz Akut çene çıkığı ile gelen hastalar çoğunlukla şid­
konsültasyonu ve hospitalizasyonu içerir. detli ağrı, konuşmada ve yutmada güçlük ve ma­
loklüzyon ile gelir.
TEMPOROMANDİBULAR EKLEM Anterior çıkıkta ağrı tragusun önündedir ve ağzın
çok açılması sonucu gelişir.
BOZUKLUKLARI Diğer mandibular çıkıklar travma sonrası gerçekle­
TEMPOROMANDİBULAR EKLEM şir.
FONKSİYON BOZUKLUGU Travmatik olmayan anterior çıkıkların tanısı klinik
olarak konulur.
• Temporomandibular eklem hem dönme hem de Herhangi bir travmatik çıkık dahil diğer çıkıklarda
kayma hareketini birleştirir. Anatomik iç düzensiz­ direk grafi, panorex yada BT gereklidir.
likler ve sistemik hastalıklar temporomandibular • Kırığın eşlik etmediği kapalı anterior çıkıklarda
eklem fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. redüksiyon denenebilir. Redüksiyon analjezik, kas
Hastanın temel yakınması çoğunlukla çiğneme
gevşetici yada prosedüre! sedasyon ile daha kolay
kaslarından birine lokalize olan ağrı veya çiğneme
olur.
ile tek veya her iki TME'de ortaya çıkan ağrıdır. • Anterior çıkıklarda oturan bir hastada baş parmak­
• Tanı klinik olarak konulur. Travma ile gelen hasta­
lar molar dişler üzerine yerleştirilir ve aşağı ve ar­
da BT yada panoramik tomografi gereklidir.
• kaya doğru basınç uygulanır. Birkaç kat spanç ko­
Travmatik olmayan durumların tedavisinde sıcak
ruma amaçlı eldivenli baş parmak üstüne konur.
kompres, yumuşak diyet, analjezik, NSAI ve diş he­
kimine yönlendirilmelidir. Açık, superior, kırığın eşlik ettiği sinir yaralanması­
Fraktürler oral ınaksilofasiyal cerrah tarafından de­ nın bulunduğu veya kapalı tekniklerle redükte edi­
ğerlendirilmelidir. lemeyen çıkıklarda acilen çene cerrahisine konsülte
edilmelidir.
Akut çıkığın başarılı redüksiyonundan sonra has­
MANDİBULA ÇIKIGI talar taburcu edilebilir, yumuşak diyet ve 2 hafta
• Mandibula anterior, posterior, lateral veya superior boyunca ağızlarını 2 cm'den daha fazla açmamaları
yönde çıkabilir. önerilmelidir.
BÖLÜM 153 • KULAK BURUN VE SİNÜS ACİLLERİ 541
KULAK BURUN VE SİNÜS timpanik membran, neoplazm, osteonekroz), Me­
} 53 ACİLLERİ niere hastalığı, Cogan sendromu, akustik nöroma,
------ kohlea rüptürü ve ototoksik ilaçlardır.
Medley O. Gatewood • Kötü prognoz göstergeleri, tanı anında ciddi işitme
Çeviri: Mustafa Boz
kaybı ve vertigo bulunmasıdır.
OTOLOJİK ACİLLER • Eğer tanı hikaye ve muayene ile rahat koyulamıyor­
sa, kulak-burun-boğaz konsültasyonu gereklidir.
OTALJİ
Primer otalji auriküler ve peri auriküler hastalık­ OTİTİS EKSTERNA
lardan kaynaklanır, travma, enfeksiyonlar, yabancı
PATOFİZYOLOJİ
cisim, kulakta buşon, kolesteatom ve neoplaziler
• Malign otitis eksternadan en sık sorumlu organiz­
neden olur.
Yansıyan otalji diş problemleri, orofaringeal ve ret­ malar; Pseudomonas aeruginosa, enterobacteriace­
rofaringeal problemler, naza! kavite patolojileri so­ ae, Proteus türleri, Staphylococcus aureus'dur.
nucu görülür. • Otomikozis (fungal otitis eksterna), tropik iklim­
Otaljinin sebebinin tanısı dikkatli bir öykü ve fizik lerde yaşayan ve immün sistemi baskılanmış veya
muayene gerektirir, ileri değerlendirme ve tedavi önceki antibiyotikler ile uzun süreli tedavi alan ol­
konulan tanıya bağlıdır. gularda görülmektedir.
• Aspergillus ve kandida en sık fungal patojenlerdir.
• Otitis eksterna gelişimi için risk faktörleri; yüzme,
TİNNİTUS
dış kulak yolu travması ve kanal ph'sını yükselten
• Tinnitus (kulak çınlaması), eksternal uyarı olmak­ durumlardır.
sızın ses algılanmasıdır. Sürekli, pulsatil, düşük
veya yüksek perdeli, ıslık, tıkırtı veya zil sesi gibi KLİNİK

olabilir. • Otitis eksterna; dış kulakta kaşıntı, ağrı ve duyarlı­


Objektif tinnitus muayene eden tarafınca duyula­ lık ile karakterizedir.
bilir, daha sık görülen sübjektif tinnitus ise duyula­ • Ayrıca dış kulak yolunda eritem ve ödem, otore, ka­
maz. buklanma ve işitmede azalma da görülebilir.
• Tinnitus sebepleri arasında; sensörinöral işitme • Kulak kepçesi ve tragus hareketleriyle ağrı ortaya
kaybı, hipertansiyon, iletim tipi işitme kaybı, kafa çıkar.
travması, ilaçlar, temporomandibular eklem hasta­
ACİL SERVİS TEDAVİSİ VE YAKLAŞIM
lıkları, depresyon, akustik nöroma, multiple skle­
roz, benign intrakraniyal hipertansiyon, meniere • Otitis eksterna tedavisi; analjezikler, dış kulak yo­
hastalığı, cogan sendromu, arteriovenöz malfor­ lunun temizlenmesi, asidifiye edici ajanlar, topikal
masyon, arter üfürümü, östaki tüpünde genişleme, antimikrobiyal ajanlar ve bazen topikal steroid pre­
palatomiyoklonus ve stapedial kas spazmı yer alır. paratlardan oluşur.
• En sık tinnitus yapan ilaçlar; aspirin, NSAİ ilaçlar, • Tedavi için 1 hafta süreyle ofloksasin damla gün­
aminoglikozidler, loop diüretikleri ve kemoterapö­ de 2 kez 5 damla, asetik asit/hidrokortizon damla
tik ilaçlardır. günde 3 kez 5 damla (perfore kulak zarında kulla­
Düzeltilebilir bir neden bulunamadığı zaman tin­ nılmaz), siprofloksasin/hidrokortizon damla gün­
nitusu azaltmak için faydalı olduğu bilinen tek ilaç de 2 kez 3 damla genellikle kullanılır.
antidepresanlardır. • Eksternal kanalda önemli bir şişlik varsa; fitil veya
gazlı bez pasajı açmak ve topikal tedavisi uygula­
ANİ İŞİTME KAYBI mak için kullanılabilir.

• Ani işitme kaybı sebepleri çeşitlidir. Nedenleri; idi­


MALİGN OTİTİS EKSTERNA
yopatik (en sık), enfeksiyonlar (kabakulak, epstein­
Barr virüs, herpes, sitomegalovirüs, sifıliz, labi­ • Malign otitis eksterna, değişken düzeyde kafa ta­
rintit), vasküler/hematolojik (lösemi, orak hücreli banına uzanım gösterebilen, dış kulak yolunun
anemi, polisitemi, Berger hastalığı, serebral anev­ potansiyel olarak hayati tehlike oluşturabilen bir
rizma), metabolik {diabet, hiperlipidemi), romato­ enfeksiyondur.
lojik (temporal arterit, Wegener granülomatozis), • Yakaların %90'ından fazlasında etken P. aerugino­
iletim defekti (otitis eksterna, otitis media, rüpture sadır.
542 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

• Genellik.le yaşlı, diyabeti!<, immi.insupresif kişiler Efüzyonlu OM olgularında antibiyotik tedavisi 3


daha çok etkilenir. haftaya uzatılmalıdır.
• Malign otitis eksterna tanısı koymak için önce şüp­ • TM perforasyonu ve iletim tipi işitme kaybı genel­
helenmek gerekir. likle kendi kendini sınırlar ve genellikle müdahale
• Hastalığın evresini ve yaygınlığını değerlendirmek gerektirmez.
için BT gerekir.
Acil kulak-burun-boğaz konsültasyonu, 2 mg/kg iv AKUT MASTOİDİ T
tobramisin ve 3-4 gr iv piperasilin, veya 1 gr seftri­
akson iv veya 400 mg siprofloksasin iv ve hastaneye • Akut mastoidit, enfeksiyonun orta kulaktan masto­
başvurmak zorunludur. id hava hücrelerine yayılması sonucu oluşur.
• Hastalarda kulak ağrısı, ateş ve kulak kepçesi arka­
sında eritem, şişlik ve hassasiyet görülür.
OTİTİS MEDİA
• Kulak kepçesinin dışa doğru çıkması ve kulak arka­
EPİDEMİYOLOJİ sı kıvrımın silinmesi görülebilir.
Erişkinlerde de otitis ınedia görülmesine rağmen; BT ile kemik tutulumunun yaygınlığı gösterilebilir.
insidansı ve prevalansı okul öncesi yaşta pik yapar Acil ENT sevki, 1-2 gram iV vankomisin, hastane­
ve yaş ilerledikçe azalır. ye yatış gereklidir. Eninde sonunda cerrahi drenaj
gerekli olabilir.
PATOFİZYOLOJİ
• Akut otitis mediada en sık saptanan bakteriyel pa­
LATERAL SİNÜS TROMBOZU
tojenler streptococcus pneumonia, haemophilus
influenza ve ınoraxella catarrhalistir. • Lateral sinüs trombozu, mastoiddeki enfeksiyon
Kronik otitis ınediadaki en baskın organizmalar ve inflamasyonun lateral sinüs veya sigmoid sinüse
S.aureus, P.aeruginosa ve anaerobik bakterilerdir. yayılmasıyla oluşur.
Baş ağrısı en sık görülen belirtidir; daha az sıklıkla
KLİNİK
papil ödem, altıncı sinir paralizisi ve vertigo eşlik
OM'li hastalarda ateş veya ateş olmaksızın kulak eder.
ağrısı, değişken oranlarda işitme kaybı ve kulak • Tanı BT ile koyulabilir, ancak MR ve anjiografi ta­
akıntısı mevcuttur. nıda daha duyarlıdır.
• TM retrakte veya bombeleşmiş bir görünümde ola­ • Tedavide ENT sevki, iV nafsilin 2 gram, IV seftri­
bilir. O toskopla bakıldığında TM'de bozulmuş ha­ akson l gram, IV metronidazol 500 miligram kom­
reket görülebilir. binasyonu ve hastane yatışı gereklidir.
• TM inflamasyonu gösterecek şekilde kırmızı renk­
te olabilir ya da orta kulaktaki sekresyonlara bağlı
BÜLLÖZ MİRİNJİT
olarak sarı veya beyaz renkte görülebilir.
OM'nin komplikasyonları; TM perforasyonu, ile­ Büllöz mirinjit, TM üzerinde ve dış kulak yolunun
tim tipi işitme kaybı, akut seröz labirintit, fasiyal derininde bül oluşumu ile karakterize ağrılı bir du­
sinir felci, akut mastoidit, lateral sini.is trombozu, rumdur.
kolesteatom ve intrakranial komplikasyonlardır • Mycoplasma pneumoniea, Chlamydia psittaci ve
(menenjit, beyin absesi, ekstradural abse ve subdu­ birçok vira! patojen olaya karışır.
ral ampiyem). • Tanı klinik muayeneyle koyulur.
• Tedavide ağrı kontrolü ve sıcak kompres yer alır.
ACİL SERVİS TEDAVİSİ VE YAKLAŞIM
Eşlik eden otitis media varlığında antibiyotik teda­
• OM için ilk önerilen tedavi 7 ila 10 gün boyunca visi verilebilir.
günde 3 kez 250-500 miligram amoksisilindir. Al­
ternatif tedaviler arasmda; 1 gün süreyle günde l
KULAK TRAVMASI
kez PO 500 miligram azitromisin ve ardındann4
gün süreyle günde 1 kez 250 miligram azitromisin • Kulağa olan her türlü travmada hematom oluşabi­
veya 10 gün süreyle günde 2 kez PO 500 miligram lir.
sefuroksim vardır. Kulak hematomlarının yanlış tedavisi perikond­
İlk 72 saat içinde ilk tedaviye yanıt alınamayan oti­ riyumun uyarılmasına ve asimetrik yeni kıkırdak
tis media için, sefuroksim veya amoksisilin/k.lavu­ oluşumuna neden olur. Sonuçta deforme kulak
lonat verilebilir. kepçesi "karnabahar kulak" olarak adlandırılır.
BÖLÜM 153 • KULAK BURUN VE SİNÜS ACİLLERİ 543
Hızlıca bir insizyon ve hematom drenajı ardından anterior kaynaklar kontrol altına alındıktan sonra
yeniden hematom oluşumunu engellemek için ba­ iki taraflı burun deliklerinden kanama, posterior
sınç uygulamak gereklidir. nasofarenkste önemli miktarda kanamanın gözük­
Kulak kepçesinin termal hasarı aşırı sıcak ve soğuk mesidir.
nedenli oluşur. • İlk önce, pıhtıları çıkarmak için hastadan burnunu
Sıcak ve soğuk yüzeysel hasarlarda tedavide SF ile sümkürmesi istenmelidir. %0.0S'lik oksimetazolin
yıkama, topikal sülfa içermeyen antibiyotikli mer­ veya %25'1ik fenilefrin iki kez her iki burun deli­
hemler ve hafif basınç uygulama yer alır. ğine püskürtülmeli. Hasta koklama pozisyonunda
Donmanın tedavisi kulağı hızla 38*C ila 40*C dü­ ileri doğru eğilirken burna 15 dakika süreyle dış
zeyine kadar serum fizyolojik emdirilmiş spançlar bası uygulanmalıdır. Gerekirse bu işlemler tekrar
ile ısıtmaktır.
edilmelidir.
• Bu ısıtma işlemi ağrılı olabilir ve böyle bir durum­
Eğer nasal bası girişimi başarısız olursa, sonraki
da analjezik kullanımı gerekebilir.
uygun adım gümüş nitratla kimyasal koterizasyon­
İkinci ve üçüncü derece yanıklar acil ENT veya ya­
nık merkezine sevk gerektirir. dur. Koterden önce, 1:1 oranında %0.0S'lik oksi­
metazolin ve %4'lük lidokain solüsyonu karışımı
ile iyice ıslatılmış üç adet pamuk yara tamponu
KULAKTA YABANCI CİSİMLER
kullanılarak, nasal mukozanın anestezisi yapılır.
• Muayenede enfeksiyon bulguları ve TM perforas­ Kanayan damarlar yeterince görülmezse, tampona
yonu olup olmadığına dikkat edilmelidir. devam edilmelidir.
• Canlı böcekler çıkarılmadan önce kulak yoluna %2 • Anterior burun tamponu; kuru burun süngerleri,
lidokain solüsyonu verilerek hareketsiz hale getiri­ anterior epistaxis balonları, trombotik köpük ve
lir. jeller, gazlı bezle yapılır. Eğer tampon veya lokal ko­
Yabancı cisimler forceps ve doğrudan görülerek ter anterior kanama kontrolünde başarısız olursa,
veya çengel probe veya vakumlu katater yardımıyla
KBB konsültasyonu gereklidir.
çıkartılmalıdır.
Posterior epistaksis; kuru posterior burun sünger
İrrigasyon çoğunlukla küçük objeleri çıkartmak
tamponu veya posterior balon tampon yapılır.
için faydalıdır, fakat organik materyaller sıvıyı
• Naza! tampon bulunan bütün hastalara antibiyotik
emebilir ve şişebilir.
TM perforasyonuna sebep olan yabancı cisimlerde profılaksisi başlanmalıdır amoksisilin klavulonik
veya obje güvenli bir şekilde çıkarılamıyorsa KBB asit günde 3 kez toksik şok sendromunu engelle­
konsültasyonuna gerek vardır. mek için başlanmalıdır.

TİMPANİK MEMBRAN PERFORASYONU


TM perforasyonları; orta kulak enfeksiyonu, barot­
ravma, künt/delici/akustik travma veya nadir ola­
rak yıldırım düşmesine bağlı görülebilir.
• Hasta genellikle akut başlangıçlı ağrı ve işitme kay­
bı ile başvurur, kanlı kulak akıntısı olabilir. Baş
dönmesi ve kulak çınlaması da görülebilir fakat bu
durum geçicidir.
• TM perforasyonlarının çoğu kendiliğinden iyileşir,
kanal veya orta kulakta yabancı materyalin kaldığı
şüphesi yoksa topikal veya sistemik antibiyotik ge­
rekli değildir.

• BURUN ACİLLERİ VE SİNÜZİTLER


EPİSTAKSİS
Epistaksis; anterior ve posterior olarak ikiye ayrılır.
Posterior kanamanın tanısı anterior kanama oda­
ğı bulunamayınca koyulur. Kanamanın posterior ŞEKİL 153-1. Anteriyor ve posteriyor tampon. Posteriyor
kaynaklı olduğunu destekleyen klinik özellikler; balonun aşırı şişirilmesi nekrozla sonuçlanabilir.
544 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

SİNÜZİT VE RİNOSİNÜZİT
EPİDEMİOLOJİ

Rinosinüzit ABD de yedi erişkinden birini etkiler,


yıllık teşhis edilen hasta sayısı yaklaşık 31 milyon­
dur.
Primer sebebi vira! hastalıklardır bakterial enfeksi­
yonlar sadece %2-1O kadarına sebep olur.

PATOFİZYOLOJİ

Sinüzit paranazal sinüslerin içini kaplayan muko­


ŞEKİL 153-2. Naza! fraktürde korteks devamsızlığını gös­ zanın inflamasyonudur (maksiller, frontal, etmoid
teren US görüntüsü. Kemik parçalar araskında geniş boşluk ve frontal).
görülmektedir. (Ma OJ, Mateer JR, Blaivas M: Emergency • Rinosinüzit naza! boşluk ve paranazal sinüslerin
Ultrasound, 2nd ed. ©2008, McGraw-Hill, New York, izniyle
yeniden basılmıştır.) inflamasyonu olarak tanımlanır ve rinitis her za­
man sinüzite eşlik ettiği için rinosinüzit tanımı
NAZAL KIRIKLAR tercih edilir. Hastalığın süresine bağlı olarak akut,
subakut ve kronik olarak sınıflandırılır.
Nazal kırıklar en sık olan yüz kırıklarıdır.
Travmanın birincil değerlendirmesi tamamlandık­
tan sonra kemiğe ait krepitasyon, ödem ve defor­
KLİNİK ÖZELLİKLER
mite yönünden burunun dış tarafının muayenesi
yapılır. Orbital yaralanmanın diğer bulgularının Burun tıkanıklığı veya konjesyonu, yüz ağrısı veya
yokluğundaki periorbital ekimoz naza! kırığı akla baskı hissi, hiposmi, burun akıntısı, diş ağrısı, ateş,
getirir. baş pozisyonunun değiştirilmesi ile olan sinüs bas­
kısı.
Acil serviste radiografik tanı genellikle gerekli de­
Fizik muayenede sinüsler üzerinde perküsyonla
ğildir, USG radiografıye alternatiftir.
hassasiyet ve ağrı, mukoza! şişme, yüzde şişlik ve
Buz uygulama, analjezik ve dekonjestanlar tedavi
kırmızılık olabilir.
için kullanılır.
Yaralanmadan sonraki 6- 10 gün içinde elektif ka­
palı redüksiyon için KBB konsültasyonu önermek
TANI VE TEDAVİ
gerekir.
Naza! septal hematom tanımlanırsa burunda eğer Komplikasyonsuz akut rinosinüzit tanısı kliniktir,
deformitesi ve tıkanıklığa yol açabilen en sonunda görüntüleme gerekli değildir.
rinoseptoplastiyi gerektiren naza! septum nekrozu­ Amerika bulaşıcı hastalıklar komitesi 2012'de bak­
nu önlemek için acilen insizyon ve drenaj yapılma­ teriyel sinüzit tanısı için aşağıdaki kriterlerin kulla­
nılmasını öneridi: (1) düzelme olmaksızın en az 10
lıdır.
gün devam eden bulgular; (2) ciddi bulgular veya
yüksek ateş ve pürülan naza! akıntı veya hastalığın
NAZAL YABANCI CİSİMLER
başlangıcında 3-4 gün süren yüz ağrısı; veya (3)
• Tek taraflı pürülan akıntılı hastalarda veya tekrarla­ daha önceden düzelme eğiliminde olan üst solu­
yan tek taraflı epistsksisli hastalarda naza! yabancı num yolu enfeksiyonunun 5-6. gününde akut ola­
cisim düşünülür. rak kötüleşen bulgular.
Nazal mukozayı kurutmak ve yabancı cisim çıkar­ Tomografi toksik bir hastada komplikasyonları teş­
ma şansını artırmak için %0.0S'lik oksimetazolin his etmede veya intrakranial yayılımı değerlendir­
sprey gibi topikal bir vazokonstriktör damlatın. Lo­ mede yardımcıdır.
kal anestezi için %2-4'lük nebülize lidokain uygu­
lamayı düşünün.
Forsepsler, aspiratörler, tel küretler, açılı kağıt AciL SERVİS BAKIMI VE TABURCULUK
klipsler yabancı cismi çıkarmak için kullanılır. Eğer Akut komplikasyonsuz rinosinüzitin tedavisi ge­
çıkarılamıyorsa KBB konsültasyonu istenmelidir. nellikle destek tedavidir.
BÖLÜM 1 54 • AGIZ VE DiŞ ACiLLERi 545
Tek başına veya nazal dekonjestan gibi diğer yar­ Kalıcı dişler
dımcı önlemlerle birlikte naza] serum fizyolojik ir­ 7
B g 10
rigasyonu belirtilerin şiddetini azaltabilir. Ribaunt s�W 11
mukozal konjesyon veya ödemi önlemek için oksi­ 5
4 �
&%- Kalıcı maksiller sol
� ikinci premolar
13
metazolin gibi topikal dekonjestanların kullanımı - Kalıcı ({iJf
14
maksiller �.·
nı yaklaşık olarak 3 gün ile sınırlandırın. ·, 15
sağ birinci molar2
Akut bakteriyal rinosinüzitte ampirik antibiyotik 1 16
tedavisine başlanılmalı; amoksisilin klavulonik asit
Kalıcı
maksiller sağ 32 -·
22.5 mg/kg günde iki kez çocuklarda ve erişkinler­ 17

de. Sadece amoksisilin, makrolid ve trimetoprim üçünci molar 3 1 1 8


30 . 19
sulfametaksazol arasında belirgin bir fark gösteri­ 0
2
lememiştir. �� �nn� '�2
�� -Kalıcı
Menenjit, kavernöz sinüs trombozu, intrakranial 27 UQW2322 mandibuler sol
262524
abse, orbital selülit ve osteomiyelit komplikasyon­ köpek dişi
larıdır. Süt Dişleri

O E F G
c H
1
Maksiller ___cc.,B/ � Maksiller sol ikinci
sağ birinci A J molar süt dişi
molar süt dişi
T K
s
-=-__ Mandibuler sol süt
L

Mandibuler ---""
R
'--6 p ON M köpek dişi
sağ yan kesici
süt dişi
ŞEKİL 154-1. Dişleri isimlendirilmesi.

} 54 AGIZ VE DİŞ ACİLLERİ


Steven Go
Çeviri: Mustafa Boz

• OROFASİYAL AGRI
Kök kanalı
• Normal bir erişkinde 32 adet kalıcı diş bulunur.
Tablo 154-1 de orofasiyal ağrının ayırıcı tanısı var­ Siment
dır. Kök

ODONTOJENİK KÖKENLİ AGRI


Diş ÇIKMASI VE PERİKORONİT
Rahatsızlık yaygın biçimde bebeklerde primer veya
geçici dişlerinin çıkması ile ilgilidir. Huzursuzluk,
salya akması ve azalmış oral alım sık görülen bul­
gulardır. ŞEKİL 154-2. Dental anotomik birim ve tutunma parçası.
546 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

TABLO 154-1 Orofasiyal Ağrının Ayırıcı Geri dönüşümsüz pulpite bağlı diş ağrısı için an­
Tanısı tibiyotikler yararlı olmayabilir, çünkü açık bir en­
Odontojenik kökenli feksiyon olmadıkça klinik seyri değiştirmezler veya
Diş çürükleri Perikoronit ağrının azalmasında faydalı olmazlar. Geri dönü­
Geri dönüşümlü pulpit Restorasyon sonrası ağrı şümsüz pulpit veya pulpa nekrozunun kesin teda­
Geri dönüşümsüz pulpit Çekim sonrası rahatsızlık visi kök kanal tedavisi veya dişin çekilmesidir.
Pulpa nekrozu ve apsesi Çekim sonrası alveolar osteit
Diş hassasiyeti Diş gıcırdatma PERİRADİKÜLER PERİODONTİT
Diş çıkması Servikal erozyon
Periradiküler periodontit pulpa hastalığının infla­
Periodontal patoloji masyonun veya nekrozun dişin kök veya apeksini
Gingivit Periodontal apse
çevreleyen dokular içine yayılmasıdır.
Periodontal hastalık Akut nekrotizan
gingivostomatit Periradiküler apsenin kortikal kemik ve subpe­
riostal yayılımı ve erozyonu ağız içinde ve yüzde
Orofasiyal travma
Diş kırıkları Fasiyal kırıklar şişmeye ve fluktuasyona neden olur, mutlaka ağız
Gizli enamel kırıkları Alveolar çatının kırıkları içinden insizyon ve drenaj uygulanmalıdır.
EUis kırıkları Yumuşak doku kesileri
Dişin yerinden oynaması Travmatik ülserler
ve kopması (avülsiyon,
ÜDONTOJENİK İNFEKSİYONLAR
tamamının çıkması)
Enfeksiyon Odontojenik enfeksiyonun yüzün çeşitli boşlukla­
Oral kandidiazis El-ayak ve ağız hastalığı rına yayılımı göreceli olarak sık görülür.
Herpes sinıpleks tip 1 ve 2 Cinsel yolla bulaşan Lingual boşluk ve submandibular boşluğun çift
Varisella-zoster, primer ve hastalıklar taraflı selülitine Ludwig anjini denir ve potansiyel
sekonder Mikobakteriyal enfeksiyonlar olarak hayati tehlikesi vardır.
Herpanjina Kabakulak
İnfraorbital boşluğun enfeksiyonu retrograd olarak
Maligniteler
oftalmik venler yoluyla kavernöz sinüsün tutulu­
Skuamöz hücreli karsinom Lösemi
Kaposi sarkomu Graft-versus-host hastalığı
muna sebep olursa çok ciddi sonuçlar doğurabilir.
Lenfoma Melanom Kavernöz sinüs trombozu infraorbital veya peri­
Diğer nedenler orbital selülitin hızla meningeal bulgular, sepsis ve
Kraniyal nevraljiler Vesikulo ülseratif hastalık komaya gidişiyle kendini gösterir.
Stomatit ve mukozit Liken planus Kavernöz sinüs trombozunun tedavisi için intrave­
Üremi Skatrisyel pemfıgoid nöz geniş spektrumlu antibiyotikler de kullanılır.
Vitamin eksikliği Pemfıgus vulgaris Kavernöz sinüs trombozu için heparin ve kortikos­
Diğer Eritem multiforme
Benign migratuvar glossit
teroid verilmesi düşünülmelidir, fakat prospektif
Crohn hastahğı
Piyojenik granulom Behçet hastalığı bir çalışmada etkinliklerini gösterememiştir. Cer­
rahi endike değildir.

ÇEKİM SONRASI AGRI VE ÇEKİM SONRASI


ALVEOLAR ÜSTEİT (KURU ÇUKUR)
• Perikoronit çıkan bir dişin okluzal yüzeyini kapla­ Periosteit olarak isimlendirilen diş çekimi sonrası
yan operkulumun veya gingival dokunun inflamas­ ilk 24 ila 48 saat içindeki ağrı sıktır. Postoperatif
yonudur. ödeme en doğru yaklaşım buz paketi koymak, ya­
tak başını yükseltmek, NSAI ilaçlar ve oral narko­
Diş ÇÜRÜKLERİ VE PULPİTİS tik vermektir. Trismus ilk 24 saatte zirve yapar ve
Çürükler çoğunlukla interproksimal olarak görü­ enfeksiyon oluşmadığı takdirde genellikle giderek
lür. azalır.
Geri dönüşümlü pulpitte ağrı kısa ve saniyeler için­ Çekim sonrası alveolar osteit veya iyileşmeyen diş
de, geri dönüşümsüz pulpitte ise dakikalar ve saat­ yuvası genellikle ikinci veya üçüncü postoperatif
ler boyunca sürer. günde görülür ve ağızda şiddetli ağrı yapar. Kırık
En sık uyan sıcak ve soğuktur, bununla birlikte tatlı kök ucu veya yabancı cisim olmadığını göstermek
ve ekşi uyarılar da ağrıyı ortaya çıkarabilir. için diş röntgeni çekilmelidir.
BÖLÜM 154 • AGIZ VE DiŞ ACiLLERi 54 7
Çekim sonrası alveolar osteit tedavisinde diş soketi • Oral kandida tedavisinde; klotrimazol tablet veya
steril serum fizyolojik ile iyice yıkanır. Çoğu olgu nistatin oral süspansiyon veya flukonazol gibi oral
için antibiyotik gereklidir, 24 saat içinde diş heki­ antifungal ajanlar kullanılır (bakınız bölüm 94,
mine yönlendirilmelidir. HIV enfeksiyonu ve Kazanılmış İmmün yetmezlik
Sendromu)
ÇEKİM SONRASI KANAMA
Çekim yerine basınç uygulamak kanamayı kontrol
AFTÖZ STOMATİT
etmek için genellikle yeterlidir, emilebilir jelatin
spanç, süturasyon, epinefrinli lidokain enjeksiyonu Aftöz stomatit, hücre bağımlı immün cevaba bağlı
kullanılabilir. Tüm bu yöntemler başarısız olursa gelişen, en sık görülen mukoza! ülserasyondur. Ağ­
ağız ve çene cerrahisi konsültasyonu gerekir. rılı lezyonlar, topikal steroidle tedavi edildiği tak­
dirde 48 saat içinde iyileşir. Ancak daha büyük ve
RESTORASYON SONRASI AGRI
derin lezyonların iyileşmesi haftalar sürebilir.
NSAI ilaçlar veya narkotik analjezik verin ve hasta­
yı diş hekimine yönlendirin. HERPES SİMPLEKS
Herpes gingivostomatitinde, diş eti ve mukoza yü­
PERİODONTAL PATOLOJİ
zeyinde ağrılı ülserler oluşur. Ateş ve lenfadenopa­
PERİODONTAL ABSE ti eşlik eder. Vesiküler lezyonlarda önce yanma ve
Periodontal abseler de ağız içi diğer abselerle ben­ batma görülür, sonra vesiküller patlayarak yerini
zer şekilde tedavi edilirler. ülseratif lezyonlara bırakır.
Herpes gingivostomatitinde prodromal faz sırasın­
AKUT NEKROTİZAN ÜLSERATİF GİNGİVİT
da asiklovir ve valasiklovir başlanılırsa, hastalığın
ANUG (Vincent hastalığı veya siper ağzı), bakte­ süresi ve ciddiyeti azalabilir (Bakınız Bölüm 93,
rilerinin nekrotik olmayan dokuyu harap ettiği tek Bulaşıcı Viral Enfeksiyonlar)
periodontal hastalıktır.
ANUG; ağrı, ülsere veya zımba deliği interdental
VARİCELLA ZOSTER
papilla, dişeti kanaması, ateş, halsizlik, kötü ağız
kokusu ile seyreder. Genellikle HIV, malnutrisyon, Herpes zoster, %15 ila %20 oranında trigeminal si­
stres nedeniyle direnci düşmüş konaklarda gelişen nirin dağılımı boyunca yerleşir.
bir fırsatçı enfeksiyon olduğu düşünülmektedir. Ağrılı veziküler lezyondan önce etkilenen sinir
• ANUG tedavisi, oral metronidazol ve klorheksi­ bölgesinde şiddetli ağrı oluşur, veziküller orta hattı
dinli ağız gargarası ve altta yatan nedenlerin tedavi­ geçmez ve 7 ila 10 gün sürer (Bakınız Bölüm 93,
sidir. Semptomatik düzelmenin 24 saatten kısa bir Bulaşıcı Viral Enfeksiyonlar)
sürede başlaması beklenir. • İzole ağız içi lezyonlar fazla sık görülmezler.
• Trigeminal sinirin oftalmik dalında tutulum olursa,
FASİYAL NEVRALJİ acil göz konsültasyonu gerekir (Bakınız Bölüm 151,
Göz Acilleri)
Trigeminal nevralji 142. bölüm Baş Ağrısı ve Yüzde
Ağrı'sında anlatılmıştır,
HERPANGİNA VE EL-AYAK-AGIZ HASTALIGI
• AGIZ BOŞLUGUNUN YUMUŞAK Herpangina ve el-ayak-ağız hastalığının ikisinin de
DOKU LEZYONLARI etkeni koksakievirüs A türleridir.
• Herpangina tipik olarak mevsimsel görülen (ilkba­
ORAL KANDİDA har/yaz) bir enfeksiyondur ve yüksek ateş, boğaz
• Oral kandida lezyonları eritematöz mukoza! taban ağrısı, baş ağrısı, kırgınlık ile seyreder. Bu semp­
üzerinde yer alan sıyrılarak kaldırılabilir, beyaz, tomları takiben sıklıkla yumuşak damak, uvula
kesmik benzeri plaklardır. Risk faktörleri; uç yaşlar, ve tonsillerde görülen vesiküller patlayarak yerini
immünsupresif durumlar, ağız içi protez kullanımı, üzerinde ağrılı, sığ ülserlere bırakır. Herpes enfek­
eş zamanlı antibiyotik kullanımı ve malnütrisyon­ siyonundan farklı olarak diş eti tutulumu görül­
dur. mez.
548 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

• El-ayak-ağız hastalığı; yumuşak damak, diş eti, dil muayene bulgusudur. Lezyonlar stres ve menstrüel
ve yanak mukozasında veziküllerle karakterizedir. siklusa bağlı artıp azalabilir. Genellikle asempto­
Bu veziküller patlar ve yerinde etrafında kırmızı matiktir, fakat semptomatik vakalarda oral steroid
halkalar olan, ağrılı ve sığ ülserler bırakır. Lezyon­ rahatlama sağlayabilir.
lar ayrıca bacaklar, avuç içi ve ayak tabanlarında da • Çilek dili, beyaz zemin üzerinde belirgin kırmızı
görülebilir. noktalarla seyreder. Kawasaki hastalığı ve strepto­
Herpangina ve el-ayak-ağız hastalığının tedavisi
coccus pyogenes enfeksiyonu gibi çeşitli durum­
destekleyicidir ve hidrasyon ve asetaminofen veya
larla ilişkili olabilir. Eğer s.pyogenes enfeksiyonu
ibuprofenden oluşur.
ile ilişkili ise, tedavide grup A streptokoklara karşı
etkili antibiyotikler kullanılır.
TRAVMATİK ÜLSERLER VE PİYOJENİK
GRANÜLOM AGIZ KANSERİ
• Travmatik ülserlere iyi oturmamış diş aparatların­
Lökoplaki, kazınıp kaldırılamayan ve başka bir ne­
dan kaynaklı direk travma, sıcak yiyecekler, kötü
dene sekonder oluşmayan beyaz yama şeklindeki
ağız hijyeni neden olur. Travma kaynağının orta­
lezyondur. Çoğu lökoplaki lezyonu iyi huylu olsa
dan kaldırılması ve destekleyici tedavi ile iyileşme
da, ağız kanseri için en sık prekürsör nedendir.
sağlanır.
• Eritroplaki, diğer hastalıklara sekonder oluşmayan
• Piyojenik granüloma, diş etine kronik travma so­
kırmızı yama şeklindeki lezyondur. Kansere dö­
nucu oluşan iyi huylu bir bağ dokusu tümörüdür.
nüşme olasılığı lökoplakiye göre daha fazladır.
Gebelikte oluşan özel bir piyojenik granülom tipine
• Ağız kanserinin semptom ve bulguları; ağrı, pa­
gebelik tümörü denir ve doğumdan sonraki 2 ila 3
resteıi, iyileşmeyen ülserler, ülserleşme sonucu
ay içinde spontan gerilemezse alınması gerekebilir.
kanama, çevre dokuya yapışık lezyonlar, lezyonun
sertliği, lenfadenopati ve konuşma çiğneme gibi
İLACA BAGLI YUMUŞAK D OKU
fonksiyonların bozulmasıdır.
BOZUKLUKLAR! Risk faktörleri; sigara (tütün çiğneme dahil) kul­
• Diş eti hiperplazisi sık kullanılan birçok ilaca bağlı lanımı, alkolizm, güneş ışığına maruziyet, genel
olabilir; en sık fenitoin, siklosporin, kalsiyum kanal malnutrisyon, kronik demir eksikliği anemisi, kan­
blokerleri (özellikle nifedipin)'ne bağlı görülür. dida, immünsupresyon yaratan durumlar ve çeşitli
• Diğer ilaçlara bağlı görülen oral lezyonlar arasında virüslerdir (HIV, HPV, herpes gibi).
stomatit; kemoterapötiklere sekonder oluşan mu­ • Ağız içi kanserlerin en sık görüldüğü bölge dildir
koza ülserleri; antikolinerjik, antihistaminik, anti­ (%50), bunu ağız tabanı kanserleri seyreder (%35).
depresanlar kaynaklı kserostomi ye bağlı mukoza! 10 ila 14 gün tedavi edilip gerilemeyen lezyonlar­
değişiklikler sayılabilir. dan biyopsi alınmalıdır.

CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR OROFASİYEL TRAVMA


• Cinsel yolla bulaşan hastalıkların lezyonları oral­ DENTOALVEOLAR TRAVMA
genital temas ile bulaşır. Diş KIRIKLARI
• Gonore; farenjite neden olabilir, beraberinde püs­
Diş kırıklarının basit bir sınıflaması, Şekil l 54-
tüller ve eksudalar olabilir. Human papillomavirüs
3'deki Ellis sınıflamasıdır.
oral kondiloma neden olabilir. Sifilizin primer şan­
• Ellis sınıf 1 kırıkları dişin sadece enamel bölümün­
kırı ağızda da olabilir.
• Ağız boşluğundaki cinsel yolla bulaşan hastalıkla­ den oluşur. Bu yaralanmalar törpü ile düzeltilebilir
rın tedavisi genital tutulumdakiyle aynıdır (Bakınız veya estetik onarım için diş hekimine gönderilebilir.
• Ellis sınıf 2 kırıkları (diş kırıklarının %70'i) dişin
bölüm 89, Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar).
enamel tabakasının altındaki kremsi sarı dentin ta­
bakasını içine alır. Hasta sıcak, soğuk ve hava esin­
DİLİN LEZYONLAR!
tisine karşı hassasiyetden şikayetçidir. Hasta 24 saat
• İyi huylu gezici glossit (coğrafya dili), sıklıkla bu­ içinde diş hekimine yönlendirilmeli, dentin hemen
runda ve dilin yanlarında oluşan multiple ve kes­ kurutulmalı ve acilen çinko oksit/eugenol ile kap­
kin sınırlı eritem alanları ile karakterize benign bir lanmalıdır.
BÖLÜM 154 • AGIZ VE DiŞ ACiLLERi 549

Ellis class 1---

A
Ellis class 111

Alveolar
fracture

Splint

ŞEKİL 154-3. Ellis diş kırığı sınıflandırması materia \

�ı-------�'
��
o

• Ellis sınıf 3 kırıkları pulpayı içine alan diş sağlığını


tehdit eden bir durumdur. Bu kırık dentinde kırmı­
zılık görülmesi veya kırık yüzeyi silinip temizlen­ ŞEKİL 154-4. Kopan dişin reimplantasyonu ve stabilizas­
dikten sonra görülen kanama ile tanınır. yonu. A. Diş temizlenir. B. Diş yuvasına tekrar yerleştirilir.
C. Splint materyali karıştırılır. D. Spilnt materyaline şekil ve­
• İdeal olan, ellis 3 kırığı olan bir hastanın acilen diş
rilir ve uygulamaya hazır hale getirilir. E. Tampon yerleştiri­
hekimi tarafınca değerlendirilmesidir. Eğer hızlıca len dişi ve her iki taraftan iki komşu dişi kapsayacak şekilde
diş hekimine ulaşılamıyorsa, 24 saat içinde, hasta yerleştirilir.
diş hekimi tarafınca görülene kadar diş çinko oksit/
eugenol ile acilen kaplanmalıdır. Oral analjezikler
gerekli olabilir, topikal anestezikler kontrendikedir.
Proflaktik antibiyotik kullanımı ise tartışmalıdır.
12 yaşın altındaki hastalarda, koruyucu dentin ta­ Ekstrüzif luksasyonda diş çevresindeki alveol ke­
bakası incedir. Bu ince dentin tabakası altında pul­ miğinden parsiyel olarak ayrılmıştır. Tedavide diş
pada kanama görülmesi, pulpanın risk altında ol­ eski yerine yerleştirilmeli, 24 saat içinde diş heki­
duğunu gösterir. Bu durum ellis 3 kırığı gibi tedavi mine yönlendirilerek çinko oksit ile kaplama yapıl­
edilmelidir. malıdır.
Dişin çevresindeki alveol kemiği kırığıyla beraber
KONKÜZYONLAR, LUKSASYONLAR VE
laterale yer değiştirmesi lateral luksasyon olarak
AVULSİYONLAR
adlandırılır.
• Konküzyon, dişi destekleyen dokuların hasarıdır, Dişin yerine yerleştirilmesi mümkün olmasına
dişte dokunmayla hassasiyet vardır ama hareket rağmen, lateral luksasyonda, özellikle alveolar kırık
yoktur. ciddi ise en iyi yapılacak işlem acil serviste diş he­
Dişin yerinden çıkmadan hareket etmesi ve dokun­ kimine konsülte etmektir.
mayla hassasiyetinin olması subluksasyon olarak İntrusifluksasyon, diş etinin altında düşün zorlan­
tanımlanır. Subluksasyonda, ilerideki pulpa nekro­ ması ile oluşur ve en ciddi luksasyondur. Çoğun­
zu insidansı daha fazladır. lukla kötü sonuçlar verir. Tedavisi diğer subluksas­
• Konküzyon ve subluksasyonunun tedavisinde yonlarla benzerdir.
NSAİD'ler, yumuşak gıdalarla beslenmek yer alır Dişin avülsiyonu, dişin soketinden tamamen çık­
ve diş hekimine konsülte edilmelidir. ması ile izlenen bir diş acilidir.
550 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

• Çocuklarda süt dişleri yerine yerleştirilmemelidir, milyon hattındaki laserasyonlarda hattın düzgün
genellile diş çekilir. Reimplantasyon alttaki kahcı olması önemlidir ve önce bu hat 6-0 emilmeyen
dişlere zarar verilebilir. Sadece içe gömülen süt diş­ monofılamen ile kapatılmalıdır.
leri istisnadır ve genel olarak normal yeniden çık­ • Maksiller labial frenilum laserasyonları olağan dışı
ması için öylece bırakılırlar. bir şekilde geniş olmadıkça onarım gerektirmez.
• Avulse olmuş kalıcı dişler, periodontal ligamanlan
Lingual frenilum çok vasküler bir yapıdır ve genel­
korumak için acilen 3 saat içinde reimplante edil­ likle 4-0 kromik emilebilir sütur ile onarılmalıdır.
melidir.
• Eğer aspirasyon riski nedeniyle reimplantasyon
hemen mümkün değilse; dişler Hank solüsyonu,
steril serum fizyolojik, süt ve tükrük gibi izotonik
solüsyonlara koyulmalı, hızlıca hastayla birlikte acil
servise götürülmelidir.
• Acil serviste, reimplantasyondan önce diş steril sa­
line ile kir ve debristen temizlenmesi için yıkanır.
• Eğer diş kökü 20 dakikadan uzun bir süre kuru kal­
mış ise, daha başarılı somıç almak için reimplantas­
yon öncesi çeşitli solüsyonlara koyulup bekletilebilir.
• Diş kökünü ovalamayın. Acil servise gelindiğinde
soketin üzerindeki pıhtı dikkatlice temizlenir ve
steril saline ile kibarca yıkayarak soket hazırlanır.
• Diş hekimine erkenden konsültasyon zorunludur,
ancak uzmanın gelmesini bekleyerek reimplantas­
yon geciktirilmemelidir.
• Reimplantasyondan sonra, erişkinlere 100 milig­
ram PO doksisiklin günde iki kez 7 gün süreyle
verilmelidir. 12 yaş altı çocuklara günde 4 kez peni­
BOY UN VE ÜST
silin VK (25 ila 50 miligram/kg/gün) 7 gün süreyle
uygulanır. 155 HAVAYOLUNUN
• Eğer hasta boş bir soket ile gelmişse, diş yerleştiri­ ENFEKSİYONLARI VE
lemiyorsa; komşu dokuya denenmelidir. Radyogra­ HASTALIKLARI
filer; yanlış yerleştirilmiş veya aspire edilmiş dişleri
saptamakta faydalı olabilir.
Aaron Barksdale
Çeviri: Mustafa Boz

YUMUŞAK DOKU TRAVMASI • Bu bölüm üst havayolunu tıkayabilecek durumları


• gözden geçirmektedir. Farenjit/ tonsilit, epiglottit,
Ağız içi laserasyonlan, diş parçalan dahil yabancı
peritonsiler apse, retrofarengeal apse ve odontoje­
cisim açısından dikkatlice inceleyin ve kesileri ste­
nik apseyi içerir.
ril salin ile iyice yıkayın.
• Çoğu ağız içi laserasyonlar kendiliğinden iyileşir
fakat ezik ve cansız doku varsa debride edilmelidir. FARENJİT /TONSİLLİT
Sütür için 4-0 kromik gibi emilebilir materyaller PATOFİZYOLOJİ
kullanılmalıdır. Çok büyük laserasyonlar dışında
profilaktik antibiyotik genelde gerekmez. İyileşme­ • Farenjit/tosilitin en sık sebebi viraldir. Bakteri,
yi gözlemlemek için 48 saat takip gerekir. mantar veya parazitler de neden olabilir.
• Dil laserasyonları özel dikkat gerektirir. Dil arka­ • Grup A B-hemolitik streptokok (GABHS) farenjite
sındaki laserasyonlarda yara dudaklarını doğru en sık neden olan bakteriyal organizmadır.
olarak yaklaştırın, eğer kenarlar iyi yaklaştırılmaz • GABHS !erin virulan yapısı akut romatizma) ateş
ise epitel aşağı doğru göç eder ve epitelyal bir yarık ile ilişkilidir.
ve ikiye ayrılmış bir görünüm ile sonuçlanacaktır. • Daha nadiren Hemofılus influenza, Mikoplazma
• Dudak laserasyonları potansiyel kozmetik bir pnömoni, Klamidya pnömoni, Neissera gonore,
problemdir bu yüzden güzelce kapatılmalıdır. Ver- Korinebakterium difteri neden olur.
BÖLÜM 155 • BOYUN VE ÜST HAVAYOLUNUN ENFEKSİYONLAR! VE HASTALIKLARI 551
KLİNİK ÖZELLİKLER GABHS enfeksiyonunda antibiyotik tedavisi akut
romatizma] ateş ve poststreptokokal glomerülonef­
Akut vira! farenjitte yumuşak damak ve tonsiller
rit önlemede etkilidir.
üzerinde veziküller ve peteşiler görülür, rinoreyle
ilişkilidir. • PERİTONSİLLER APSE
Vira! farenjitte tonsiller eksuda ve servikal adeno­
pati yoktur. İnfeksiyöz mononükleozis, influenza PATOFİZYOLOJİ
ve akut retroviral sendrom istisnadır. • Peritonsiller abse, tonsiller kapsülle süperior kons­
GABHS hastada ani başlayan boğaz ağrısı, ağrılı triktör ve palatofaringous kasları arasında polimik­
yutma, titreme ve ateş gelişir, rinore, öksürük ve robiyal pürülan materyalin toplanmasıdır.
konjonktivit de görülür. Risk faktörleri;önceki peritonsiller abse, sigara
• Difteri de tonsillere ve farengeal yüzeylere sıkıca içme, kronik tonsillit ve tekrarlayan antibiyotik
yapışmış gri membranlar görülür ve uvulaya, yu­ kullanımıdır.
muşak damağa, farinks ve larinkse uzanın. • Daha çok genç erişkinlerde kış ve ilkbahar döne­
minde görülür.

TANI VE AYIRICI TANI KLİNİK ÖZELLİKLER


• GABHS farenjiti için Centor kriterleri ( 1) tonsiller Hastalar düşkün görülürler ve ateş, halsizlik, boğaz
eksuda (2) hassas anterior servikal adenopati (3) ağrısı, yutma güçlüğü, çeşitli derecelerde trismus,
öksürüğün yokluğu (4) ateş disfaji, ağızdan salgıların akması, boğuk ses (sıcak
İki veya daha az kriter varsa hızlı antijen testi yapıl­ patates sesi) ile başvururlar.
malı. Etkilenen tonsil genellikle inferior ve mediale yer
değiştirir, şişen uvula karşı tarafa yer değiştirir
Üç veya daha fazla kriter varsa antibiyotik tedavisi­
(bkz. Şekil 155-1)
ni pozitif test sonucu plan hastalar ile sınırlayın (bu
yaklaşım Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları derne­
TANI VE AYIRICI TANI
ği tarafından önerilmektedir)
En hızlı streptokokal antijen testi yaklaşık %90 du­ • Ayırıcı tanıda tonsillit, peritonsiller selülit, enfeksi­
yarlılık bildirmiştir. yöz mononükleozis, retrofarengeal abse, tümörler
Özellikle çocuklarda ve Centor puanı artmış olan­ ve internal karotis arter anevrizması yer alır.
larda negatif hızlı test sonrasında boğaz kültürü Tanı hikaye ve fizik muayene ile koyulur.
düşünülmelidir.

TEDAVİ
Bakteriyal olmayan sebepler ateş düşürücü, ağrı ke­
sici ve dehidrate ise iV sıvı ile tedavi edilir.
• GABHS farenjiti penisilin ile tedavi edilir. Tek doz
benzatin penisilin G iM yada penisilin VK 500 mg
1O gün boyunca günde 3 yada 4 kez ağızdan alınır.
Penisilin alerjisi olanlarda makrolid yada klinda­
misin kullanılmalıdır.
Ciddi vakalarda tek doz PO veya iM deksametazon
düşünülebilir. Ağrı süresini kısaltacaktır.
• Servikal lenfadenit, peritonsiller abse retrofaringe­
al abse ve sinüzit gibi süpüratif sekelleri önlemek
ŞEKİL 155-1. Sağ tonsili mediyale ve uvulayı normal sol
için GABHS enfeksiyonlarında antibiyotik tedavisi tonsile doğru iten sağ peritonsiller abse (PTA). Abse sağ ton­
önerilmektedir. sil ile süperiyor konstriktör kas arasındadır.
552 KISIM 17, GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

• Tanı şüpheli olduğu zaman, pürülan materyalden


iğne aspirasyonu, BT veya ultrason tanıyı doğrula­
mak için yardımcı olur.

TEDAVİ
Peritonsiller apse için pürülan materyalden iğne
aspirasyonu (18 veya 20 gauge) hem tanısal hem
tedavi edicidir. Hastaların %90'ı bu şekilde etkin
tedavi edilebilir.
• İğne 1 cm'den derine batırılmamalıdır, çünkü aksi
takdirde iğne internal karotid artere batırılabilir
(tonsilin lateral ve posterioruna doğru uzanır).
• Deneyimli klinisyenler tarafından lokal anestezi­
den sonra, insizyon ve drenaj yapılmalıdır (İ&D).
Daha ciddi vakalarda kulak-burun-boğaz konsül­
tasyonu istenmelidir.
• Yeterli drenaj ve aspirasyondan sonra, antibiyotik
tedavisi uygulanmalıdır. Penisilin YK 500 milig­
ram PO günde 4 kez, klindamisin 300 ila 400 mi­ ŞEKİL 155-2. Akut epiglotit. Okla işaretlenen yumuşak
ligram günde 3 kez 10 gün süreyle kullanılabilir. doku dozunda çekilen yan servikal grafıde baş parmak işa­
reti oluşuran kalınlaşmış epiglottur.
ERİŞKİN EPİGLOTTİTİ
• Lateral servikal yumuşak doku grafisinde valleku­
(SUPRAGLOTTİT)
lanın tıkanmasıyla beraber epiglot ödemi görülür
PATOFİZYOLOJİ (parmak izi işareri) (bkz. Şekil 155-2).
• Epiglottit, tipik olarak epiglotun inflamasyonu ile Direk fıberoptik laringoskopide klasik olarak kiraz
karakterize, fakat tüm supraglottik bölgeyi de içe­ kırmızısı epiglot görülür.
• Ayırıcı tanıda farenjit, enfeksiyöz mononükleozis,
ren enfeksiyöz bir süreçtir.
• Yakaların çoğu erişkinlerde görülür, Haemophylus krup, derin boşluklu boyun apsesi, difteri, boğma­
influenza Tip B konjuge aşısından sonra görülür. ca, larenks travması, yabancı cisim aspirasyonu ve
• laringospazm yer alır.
Yakaların çoğunda etken streptococcus ve staph­
ylococcus türleri etkenkir, ancak virüsler ve man­
tarlar da etken olabilir. TEDAVİ
• Tanısı şüpheli epiglottit vakalarında acil kulak­
KLİNİK ÖZELLİKLER burun-boğaz konsültasyonu gerekir ve acil servis
• doktorunun kalıcı bir açık havayolu sağlamak için
Hastaların tipik olarak 1-2 günlük öyküsü olur, kö­
hazırlıklı olmalıdır.
tüleşen disfaji, ağrılı yutma ve dispne (yatar pozis­
• Hasta dik oturur pozisyonda tutulmalı ve sakinleş­
yonda artan) ile başvururlar .
• Hastalar kendilerini dik oturup öne uzanmış po­ tirilmelidir.
• Başlangıç havayolu tedavisi nemlendirilmiş destek
zisyona alırlar, ağızdan salya akması ve inspiratuar
oksijen tedavisi ve hastayı rahat pozisyona almayı
stridor görülebilir.
• Diğer semptomlar anksiyete, ateş, taşikardi, servi­ içerir. Helioks havayolu direncini azaltmak için ge­
çici olarak verilebilir.
kal lenfadenopati, trakea ve larinksin palpasyonla
• Bozulmuş anatomiye bağlı olarak endotrakeal en­
hassasiyetidir.
tübasyon zor olabilir ve bu nedenle ameliyathanede
uyanıkken fıberoptik entübasyon tercih edilebilir.
TANI VE AYIRICI TANI
• Hekim, hastaya entübasyon başarısızlığı durumun­
• Tanı hikaye, fizik muayene, radyoloji ve fiberoptik da cerrahi havayolu sağlama, krikotirotomi ve iğne
laringoskopi ile koyulur. krikotirotomi yapmaya hazırlıklı olmalıdır.
BÖLÜM 155 • BOYUN VE ÜST HAVAYOLUNUN ENFEKSİYONLAR! VE HASTALIKLARI 553
Seftriakson 2 gram IV ilk seçenek antibiyotik ola­
rak önerilmektedir. Steroidler (125 miligram IV
metilprednisolon) havayolu inflamasyonunu ve
ödemi azaltmada kullanılabilir.

RETROFARENGEAL ABSE
PATOFİZYOLOJİ
Retrofarengeal abse, en çok 5 yaş altı çocuklarda
görülmekle birlikte, erişkinlerde de görülmektedir.
Çocuklarda, abse tipik olarak lenf nodunda süpü­
ratif değişikliklerle seyreder.
Erişkinlerde, retrofarengeal abse mediastene doğru
uzanım eğilimindedir.
• Enfeksiyon genellikle polimikrobiyaldir; en sık ae­
robik etkenler Streptokokkus Viridans, Streptokok­
kus Pyogenes; en sık izole edilen anaeroblar bakte­
riodes türleri, peptostreptokokkustur.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Hastalar genellikle ateş, boğaz ağrısı, tortikollis ve
disfaji ile başvururlar. Diğer görülen semptomlar ŞEKİL 155-3. Sol retrofaringeal absenin kontrastlı BT'si
boyun ağrısı ve sertlik, boğuk ses, servikal lenfade­ (ok).
nopati ve solunum sıkıntısıdır.
• Stridor ve boyunda ödem daha çok çocuklarda gö­
rülen semptomlardır.
• Epiglottitin tersine bu hastalar üst havayoluna
baskıyı azaltmak için yatar pozisyonda boyun ha- ODONTOJENİK ABSE
fif ekstansiyonda olmayı tercih ederler. Hastaları
PATOFİZYOLOJİ
oturtmak dispnelerini kötüleştirebilir.
• Odontojenik apseler tipik olarak diş enfeksiyonu
TANI VE AYIRICI TANI veya diş çekimi sonrası ortaya çıkabilirler. Genel­
likle polimikrobiyaldir, etkenler oral aeroblar ve
IV kontrastlı boyun BT tanıda altın standarttır ve anaeroblardır.
selüliti apseden ayırmada faydalıdır.
• Ayırıcı tanıda retrofarengeal boşluk tümörü, ya­ KLİNİK ÖZELLİKLER
bancı cisim, anevrizma, hematom, ödem ve lenfa­
• Hastalar genellikle ağrı, ateş, diş etlerinde, yanak
denopati yer alır.
mukozasında, sublingual veya submandibular
alanda şişme ve süpüratif değişiklikler ile başvu­
TEDAVİ rurlar.
• Tüm hastalara acil kulak-burun-boğaz konsültas­ • Apse; prevertebral, parafarengeal ve retrofarengeal
yonu istenmelidir ve havayolu açık tutulmalıdır. alana yayılabilir, bu da boyunda kitle, trismus, dis­
Hidrasyon ve IV antibiyotik tedavisi acil serviste faji veya dispneye neden olabilir.
verilmeye başlanmalıdır.
Klindamisin 600 ila 900 miligram (10 miligram/ TANI VE AYIRICI TANI
kg) IV veya ampisilin/sülbaktam 3 gram (50-75 • Kontrastlı BT, derin boyun absesi varlığından endi­
miligram/kg) IV verilebilir. şeleniliyorsa gerekli olabilir.
554 KISIM 17 • GÖZ, KULAK, BURUN, BOGAZ VE AGIZ CERRAHİSİ

TEDAVİ • Brankiyal yarık kisti herhangi bir yaşta görülebilir


ve tipik olarak sternokleidomastoid kasının anteri­
• Tedavi analjezikler, apsenin insizyon ve drenajı, an­
orunda fluktasyon veren, ağrısız kitleler olarak gö­
tibiyotikleri içerir.
rülür.
• Erişkinlerde antibiyotik tedavisinde penisilin VK
• Tiroglossal duktus kisti genellikle çocuklarda görü­
500 miligram PO qid veya klindamisin 300 ila 450
lür, subhyoid orta hatta asemptomatik boyun kitle­
miligram PO günde 3 kez 7 ila 10 gün arası veril­
si olarak karşımıza çıkar.
mesi yer alır.
• Havayolu açıklığı sağlanmalıdır ve hastalığın şid­
detine göre endike ise kulak-burun-boğaz konsül­ TANI VE AYIRICI TANI
tasyonu istenmelidir. • Belirsiz kitlelerde tanı için iv kontrastlı BT çekilme­
lidir.
• LUDWİG ANJİNİ
PATOFİZYOLOJİ TEDAVİ
• Lugwig anjini submental, sublingual ve submandi­ • Hastalarda havayolu yönetimi sağlanmalıdır ve
bular boşlukların bilateral enfeksiyonudur. Hızlıca hidrasyon verilmelidir.
progrese olur, havayolunda basıya neden olur. • Oral alımı tolere edebilen stabil hastalar ayaktan
kulak-burun-boğaz uzmanına yönlendirilmelidir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• POSTTONSİLLEKTOMİ KANAMA
• Hastalarda trismus, disfaji ve odinofaji görülür.
• Klinik muayenede tüm boyun ve ağız tabanında PATOFİZYOLOJİ
ödem görülür. • Hemoraji tonsillektomi sonrası tonsiller yataktaki
fıbrinöz debrislerin dökülmesiyle ilişkilidir ve pos­
TEDAVİ top 5. ve 10. günlerde görülür.
• Tüm hastalara acil kulak-burun-boğaz konsültas­ • Kanama insidansı yaşamın 3.dekadında anlamlı
yonu istenmelidir. düzeyde artmıştır.
• İlk tedavi güvenli havayolu açıklığının sağlanması­
dır, bu genellikle fiberoptik entübasyon ve trakeos­ KLİNİK ÖZELLİKLER
tomi ile sağlanır.
• Kanama ciddi olabilir ve bazen öldürücü olabilir.

• BOYUN KİTLELERİ
TEDAVİ
PATOFİZYOLOJİ
• Aktif kanama acil kulak-burun-boğaz konsültasyo­
• Boyun kitleleri doğumsal, enfeksiyöz veya neoplas­ nu istenmesini gerektirir.
tik kaynaklı olabilir. • Hastalar monitörize edilmelidir, pulse oksimetre
• Yassı hücreli karsinoma üst solunum yolunun en ile izlenmelidir, damaryolu açılmalıdır. Hasta dik
sık görülen kanseridir ve genellikle sigara ve alkol oturur pozisyonda tutulmalıdır .
kullanımı le ilişkilidir. • Ciddi kanaması olan hastalardan tam kan, koagü­
• 40 yaşından büyük erişkinlerde, 6 haftadan daha lasyon testleri, kan grubu ve cross kanı gönderilme­
uzun süre devam eden boyun kitlelerini daha çok lidir.
maligndir. • Gazlı bez trombin veya epinefrinle (1:10000) veya
%1 lidokainle ıslatılarak kanama alanına direk bası
KLİNİK ÖZELLİKLER uygulanmalıdır. Havayolu içine doğru paketin kay­
• Hastalarda disfaji, odinofaji veya ikincil enfeksi­ bolmasını önlemek için, paketten doğru bir dikiş
yonlar görülebilir. yerleştirilmeli ve dikiş yüze bantlanmalıdır.
• Malign kitlesi olan hastaların; gece kabusu görme, • Kanama hastanın havayolunu korumasına engel
kilo kaybı ve halsizlik gibi şikayetleri olur. oluyor ise hastaya güvenli havayolu sağlanmalıdır.
BÖLÜM 155, BOYUN VE ÜST HAVAYOLUNUN ENFEKSİYONLAR! VE HASTALIKLARI 555
• LARİNGEAL TRAVMA • ÜST HAVAYOLUNUN ANJİOÖDEMİ
PATOFİZYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ
• Larinkse künt veya penetran travma sonucu larinks • Anjioödem, deri ve mukozalarının, dermal veya
hasarlanmaları oluşur. submukozal tabakalarının kaşıntısız, sınırlı olma­
• "Çamaşır ipi yaralanması" hareketli bir kazazede­ yan şişmesidir.
nin boynunu sabit bir objeye çarpıp oluşan künt • Anjioödem nedenleri arasında (1) Cl esteraz in­
laringeal travmanın bir sonucudur. Bu tiroid karti­ hibitör kaybı (herediter veya kazanılmış), (2)IgE
lajına hasar verir ve laringotrakeal ayrılmaya sebep bağımlı tip 1 allerjik reaksiyon, (3) anjiotensin dö­
olur. nüştürücü enzim (ACE) inhibitörü tedavisinin yan
• Olay yerinde sıklıkla asfıksi görülür. etkisi ve (4) idiyopatik reaksiyon vardır.
• ACE inhibitörü nedenli anjioödem insidansı %2,
KLİNİK ÖZELLİKLER 2'lere ulaşır ve Afrikalı-Amerikalılarda daha sık
• Laringeal travmanın belirti ve bulguları ses kısıklı­ görülür.
ğı, dispne, disfaji, stridor, hemoptizi ve ciddi vaka­ • ACE inhibitörü nedenli angioödem vakalarının ço­
larda ses kaybı ve/veya apnedir. ğunluğu ilk tedaviden yaklaşık 1 ay sonra oluşur,
• Fizik muayenede ön boyunda hassasiyet, larinkste fakat yıllarca sürebilir.
şişlik, trakeada yer değiştirme veya cilt altı amfizem
görülebilir. TEDAVİ
• Minör larinks hasarlanmalan ödem ve büyüyen
• Havayolu açıklığı risk altında olan hastalara O, 3
hematoma bağlı ilerleyebilir, bu nedenle yakın göz­
lem gerektirir. miligram (O, Ol miligram/kg) epinefrin (1:1000)
• Servikal vertebra hasarından ciddi anlamda şüphe­ sol kalçaya IM uygulanmalıdır. Hastanın tedaviye
lenilmesi uygundur. cevap veriyorsa, her 5-10 dakikada bir tekrarlan­
malıdır.
TANI VE AYIRICI TANI • Uygulanabilecek diğer tedaviler difenilhidramin 50
miligram ( 1 miligram/kg) IV ve metilprednisolon
• Boynun BT ile taranmasından önce, havayolunun 125 miligram (2 miligram/kg) IV tedavilerini içerir.
sağlamlığı, hasta dik oturur pozisyonda iken yapı­ • Herediter anjioödemli (Cl-esteraz inhibitör eksik­
lan fiberoptik laringoskopi ile değerlendirilmelidir. liği) ve ACE inhibitör nedenli anjioödemli hastalar
• Sağlam havayolu olan bu hastalara BT çekilmeli,
yukardaki tedaviye yanıt vermezler.
hasarın derecesi tanımlanmalıdır. • ABD'de akut herediter anjioödemde (HAE) uygu­
lanan tedavi, Berinert (C1-esteraz inhibitörü) 20
TEDAVİ ünite/kg IV ve Ecallantid (kallikrein inhibitörü) 30
• Acil kulak-burun-boğaz konsültasyonu istendiğin­ miligram subkütan üç doza bölünmüş şekilde uy­
den emin olunmalıdır. gulanmaktadır.
• Tehlikede olan havayolu bulunan hastalarda (eki­ • Fiberoptik laringoskopi laringeal ödemin yaygınlı­
moz ve/veya ödem), trakeal lümen görülüyor ise, ğını değerlendirmede yardımcı olabilir.
endotrakeal entübasyon girişim uygun olacaktır. • Havayolu risk altında olan ve ilerleyici semptomla­
• Masif larinks travması veya havayolu tam tıknamış rı olan hastalarda, güvenli havayolu sağlanmalıdır.
unstabil hastalarda acilen trakeostomi açılmalıdır. Bu en iyi şekilde, uyanıkken fıberoptik entübasyon
Bu hastalarda krikotiroidotomi girişiminde bulu­ veya ödem ciddi ise cerrahi havayolu (krikotiroto­
nulmamalıdır. mi) ile sağlanır.
Kısım 18
DERİ HASTALIKLARI

} 56 DERMATOLOJİK • Hastalar oluşabilecek sekonder enfeksiyonlara bağ­


ACİLLER lı sıvı ve elektrolit bozukluğu açısından risk altın­
Daniel A. Hande[ dadır.
Çeviri: Mustafa Boz • Rekürrens özellikle enfeksiyona ve ilaçların tekrar
kullanımında görülebilir.
ERİTEMA MULTİFORME
TANI VE AYIRICI TANI
EPİDEMİYOLOJİ
• Tanı, muköz membrnada çeşitli morfolojilerle sey­
• En sık genç erişkin yaşta görülür (20-40 yaşlar), er­
reden lezyonların varlığını görmekle koyulur.
keklerde kadınlara oranla 2 kat daha fazla görülür. • Ayırıcı tanıda herpetik enfeksiyonlar, vaskülitler,
toksik epidermal nekroliz (TEN), primer cilt has­
PATOFİZYOLOJİ talıkları, Kawasaki hastalığı ve toksik-enfeksiyöz
• Eritema multiforme (EM), akut inflamatuar deri eritem yer alır.
hastalığıdır . Derinin lokal papüler erüpsiyonun­
dan (EM minör) ağır multisistemik hastalık olan TEDAVİ
(EM majör) Steven Johnson Sendromu olarak bi­ • Sistemik bulgular olmadan ve müköz membran tu­
linen müköz membranlann erozyonları ve yaygın
tulumu olmayan lokalize papüler hastalığı olanlar
vezikülobüllöz lezyonlarla seyreden şekline kadar
ayaktan dermatoloji doktoruna başvurup tedavi
değişik formlarda görülebilir.
edilebilir. Sistemik steroidler lokalize hastalığın te­
• EM genellikle enfeksiyonlara, ilaçlara, malign has­
davisinde yaygın bir şekilde kullanılır, oral antihis­
talıklara, romatolojik hastalıklara ve gebeliğe bağlı
taminikler de kullanılır. Fakat bu ilaçların EM'nin
olarak görülür.
süresi ve prognozunu etkilemedeki yararlılığı ka­
• %50 vakada neden bulunamamıştır.
nıtlanmamıştır.
• Stomatit, difenhidramin ve visköz ağız lidokainli
KLİNİK ÖZELLİKLER
ağız gargaralarıyla tedavi edilir. Kabarmış lezyonla­
• Belirtileri kırgınlık, artralji, miyalji, ateş, yaygın ra Burrow solüsyonu ile ıslatılmış soğuk kompres­
kaşıntı ve derilezyonlarından günler önce ortaya ler uygulanır.
çıkan jeneralize yanma hissidir. • Yoğun bakımda yatarak tedavi edilen sistemik tok­
• Fizik muayene bulguları öncelikle cilt ve mukoza) sisitesi ve yaygın hastalığı olan hastalara hızlıca
yüzeylerle ilişkilidir. Karakteristik lezyonlar erite­ dermatoloji konsültasyonu istenmelidir.
matöz papüller (ilk beliren lezyon) ve maki.ilopa­ • Ciddi vakalara yoğun tedavi verilmelidir. Sıvı­
püller, target lezyonlar (24-48 saatte gelişir), ürti­ elektrolit bozukluğunun düzeltilmesi, enfeksiyon­
keryal plaklar, vesiküler, büller, vesikülobüllöz lez­ ların tedavisi, beslenmenin düzenlenmesi, termo­
yonlar ve mukoza) (oral, konjonktival, respiratuar, regülatuar dengenin sağlanması yanında parenteral
genitoüriner)erozyonlardır. anajezik ve antihistaminik tedavisi gereklidir.
• EM'nin en karakteristik lezyonu target lezyondur.
Eritematöz papüller, el ve ayak sırtında ve ekstre­ TOKSİK EPİDERMAL NEKROLİZ
mitelerin ekstansör yüzeylerinde simetrik olarak
PATOFİZYOLOJİ
ortaya çıkar.
• Oküler tutulum EM minör vakalarının yaklaşık • Toksik epidermal nekroliz hassas eritem, bül oluşu­
%9'unda ve Steven Johnson sendromunda yaklaşık mu ve takiben eksfoliasyon ile karakterize patlayıcı
%70'inde görülür. bir dermatozdur.
556
BÖLÜM 156 • DERMATOLOJİK ACİLLER 557
• TEN'in en sık sebebi ilaçlardır, diğer nedenler ara­ PATOFİZ YOLOJİ
sında kimyasallar, enfeksiyonlar (HIV gibi), malign
• Eksfolyatif eritroderma bir ilaca, alerjenle temasa
hastalıklar veya immünolojik etkenler yer alır.
ya da altta yatan maliniteye ikincil geliştiği zaman
• TEN için en sık tetikleyici ilaçlar sulfa grubu ilaç­
ani başlangıçlı olabilir; altta yatan cilt hastalığına
lar, penisilinler, antikonvülzanlar ve NSAİİ'lerdir. ikincil atakların gelişimi daha yavaş seyreder.
Sorumlu mekanizmalar tam olarak bilinmemekte­
KLİNİK ÖZELLİKLER dir.
• Hastalarda kırgınlık, iştahsızlık, miyalji, artralji, • Eksfoliatif dermatitten sorumlu etyolojik nedenler
ateş, ağrılı cilt ve üst solunum yolu enfeksiyonu arasında, daha önceden var olan cilt hastalığının
semptomları görülebilir. Bu semptomlar cilt lez­ alevlenmesi (örn., sedef, atopik ve seboreik der­
yonları oluşmadan önce 1 ila 2 hafta süreyle görü­ matit, liken planus ve pemfıgus), kontakt dermatit,
lebilir. malign hastalıklar, ilaçlar ve kimyasallar vardır.
• Fizik muayene bulguları, sıcak ve hassas eritem,
gevşek büller, Nikolsky pozitifliği, eksfoliasyonlu
KLİNİK ÖZELLİKLER
erozyonlar, müköz membranlarda lezyonlar (oral, • Hastalar akut, subakut veya kronik hastalıkla baş­
konjonktival, respiratuvar, genitoüriner) ve siste­ vurabilirler.
mik toksisite bulgularıdır. • Akut başlangıçlı formun en sık karşılaşıldığı du­
• Büllöz lezyonun yan tarafında bulunan normal de­ rumlar, ilaçlar, kontakt allerjenler veya malign
riye parmakla lateralden bası epidermisi yerinden hastalıklara bağlı olan dermatit tablosudur. Kronik
oynatır ve çıplak dermisin oluşmasına neden olur hastalık altta yatan mukoza! hastalıkla bağlantılıdr.
ve Nikolsky bulgusunu gösterir. • Hastalarda ağrı, kaşıntı, ciltte gerginlik, ciltte ür­
• Enfeksiyon, hipovolemi, elektrolit bozuklukları perme hissi, ateş, bulantı, kusma, kilo kaybı ve yor­
ölüme neden olabilir. Mortalite oranı %25-35 ara­ gunluk görülür.
• Fizik muayenede generalize sıcaklık ve eritroder­
sındadır.
• mi, ciltte eksfoliasyon, aynı zamanda ateş ve siste­
Kötü prognozla ilişkili klinik özellikler Ueri yaş, ge­
mik toksisitenin diğer bulguları görülür.
niş tutulum, lökopeni, azotemi ve trombositopeni­
• Hastalık süreci yüz ve üst gövdeden başlayarak di­
dir.
ğer vücut yüzeylerine ilerler.
• Kronik hastalıkta bulgular distrofik tırnaklar, vü­
TANI VE AYIRICI TANI
cut tüylenmesinde azalma, alopesi, hipo-hiperpig-
• TEN in tanısı deri biyopsisi ile doğrulanır. mentasyondur.
• Ayırıcı tanıda toksik infeksiyöz eritemöz, eksfolya- • Akut komplikasyonlar sıvı-elektrolit kaybı, sekon-
tif ilaç erüpsiyonu, Kawasaki hastalığı ve Steven- der enfeksiyonlar, aşırı ısı kaybı ve hipotermidir.
Johnson sendromu düşünülmelidir. • Geniş kutanöz vazodilatasyon yüksek debili kalp
yetmezliğine neden olabilir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
TANI VE AYIRICI TANI
• TEN in tedavisi kritik hasta bakım birimine ya da
en ideal olarak yanık ünitelerine yatışı gerektirir. • Kurumuş veya eksfoliatif diffüz eritem aksi ispat
• Dermatoloji konsültasyonu gereklidir. edilene dek eksfoliatif dermatit olarak kabul edil­
melidir.
• EKSFOLYATİF ERİTRODERMA • Eksfoliatif dermatitin tanısı cilt biyopsisi ile koyu­
lur.
EPİDEMİYOLOJİ
• Ayırıcı tanıda; akut generalize egzantematöz püstü­
• Erkekler kadınlara göre 2 kat daha sık etkilenirler lozis, TEN, Kawasaki hastalığı ve toksik enfeksiyöz
ve hastaların çoğu 40 yaş üzerindedir. eritem düşünülebilir.
558 KISIM 18 • DERİ HASTALIKLARI

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK ra ortaya çıkar. Bu lezyonlar kolayca parçalanr ve


büyük yapraklar gibi yüzülür, altta yatan haşlanmış
Hipotermiyi ve hipovolemi düzeltilmeli, diğer ha­
deriyi anımsatır ve hızla kurur.
yatı tehdit edici anormallikler uygun şekilde düzel­
SSSS'de eksfoliatif faz esnasında hasta genellikle
tilmelidir.
ateşli ve huzursuzdur. Hastalığın 3. ve 5. günlerin­
Resüsitasyon sağlandıktan sonra; sekonder enfeksi­
den sonra, deri pul pul dökülerek 7. ve 10. günlerde
yonların tedavisi, elektrolit bozukluklarının düzel­
yerini normal deriye bırakır.
tilmesi ve KKY'nin tedavisi yapılmalıdır.
Yeni tanı almış hastalarda veya eksfoliatif derma­
titin ciddi rekürrensi olan hastalarda, dermatoloji TANI VE AYIRICI TANI
konsültasyonu gereklidir. Konsültasyondan sonra TSS tanısı için gerekli olan ateş, hipotansiyon, dö­
sistemik steroid tedavisi sıklıkla verilir. küntü, desquamasyon ve 3 veya daha fazla sistemin
Kronik hastalığı olup hafif rekürrens görülen, siste­ tutulmuş olmasıdır (Tablo 156-1).
mik hastalığı olmayan hastalarda, ayaktan derma­
TSS ve STSS için ateş, eritroderma ilişkili hipotan­
toloji takip uygun olur.
siyon tanıya götürücüdür.

TOKSİK ENFEKSİYÖZ ERİTEMLER


PATOFİZYOLOJİ TABLO 156-1 Toksik Şok Sendromunun Olgu
Tanımı
Toksik enfeksiyöz eritem; toksik şok sendromu
Aşağıda belirtilen klinik bulguları içeren bir hastalıktır.
(TSS), streptokokkal toksik şok sendromu (STSS) Ateş: vücut ısısı>38.9 C (> 102 F)
ve stafilokokkal haşlanmış deri sendromunu (SSSS) Döküntü: Diffüz maküler eritroderma
içerir. Desquamasyon: Hastalığın başlangıcından 1-2 hafta
TSS ateş, şok ve eritroderma ile seyreden bir mul­ sonra, özellikle avuç içleri ve ayak tabanlarındadır.
Hipotansiyon: Yetişkinlerde sistolik kan basıncı <90
tisistem hastalıktır. Eritroderma, toksijenik stafilo­ mmhg ya da 16 yaş altında çocuklarda yaşa göre
kokkus aureus ile ilişkili desquamasyonu takiben beşinci persentilin altında olması; yatar pozisyondan
görülür. oturur pozisyona geçince diyastolik tansiyonda > 15
STSS'nin etkeni streptokokkus pyogenes (grup A mmhg ortostatik düşüş olması; ortostatik senkop veya
ortostatik sersemlik hissi olması
streptokok)tir. Çoklu sistem tutulumu (aşağıdaki bulgular üç ya da daha
SSSS seyri 4 faza ayrılır: (1) başlangıç (eritroder­ fazlasının olması):
ma), (2) eksfoliatif (3) desquamatif (iyileşme). Gİ: hastalığın başlangıcında kusma veya ishal
SSSS'de, bakteriden salınan egzotoksinler derinin Musküler: şiddetli miyalji veya kreatin fosfokinaz
seviyesinin normalin üst sınırının iki katından fazla
akantolizi ve intradermal ayrılmaya neden olur. olması
SSSS öncelikle infantlarda, küçük çocuklarda ve Müköz membranlar: vagina), orofaringeal veya
immünsupresif kişilerde görülür. konjonktival hiperemi
Renal: BUN ve kreatinin seviyelerinin normal laboratuar
üst sınır değerlerinin iki katından fazla olması ya da
KLİNİK ÖZELLİKLER üriner sistem enfeksiyonu olmaksızın piyürik üriner
sediment (yüksek büyütmede her sahada >5 lökosit
TSS 'nin kliniği hafif önemsiz bir hastalıktan, hızlı olması) görülmesi
ilerleyen, öldürücü olabilen multisistem hastalığı­ Hepatik: total bilirubin, alanin aminotransferaz, aspartat
aminotransferaz
na kadar geniş bir aralıkta seyreder. Seviyelerinin normal laboratuar üst sınır değerinin iki
TSS'nin dermatolojik özelliği kaşıntılı olmayan, be­ katından fazla olması
yazlaşan maküler eritrodermadır. Hematolojik : platelet sayısı < 100.000 mm3
• STSS'nin klinik görünümü TSS ile benzerdir, tanı Santral sinir sistemi: ateş veya hipotansiyon olmaksızın;
fokal nörolojik bulgular olmadan oriyentasyon
için benzer kriterler kullanılabilir. bozukluğu veya bilinç değişikliği olması
STSS ateş, hipotansiyon ve cilt enfeksiyonları ile
Laboratuar kriterleri: eğer yapılmışsa, aşağıdaki testlerin
seyreder. negatifliği:
STSS'nin ağır vakaları yumuşak doku enfeksiyonla­ Kan, boğaz ve beyin omurilik sıvısı kültürleri (kan kültürü
rı ile beraber olabilir, bunlardan en sık görülenler­ stafılokokkus aereus için pozitif olabilir)
den selülit, miyozit ve fasiit sayılabilir. Kayalık dağlar benekli ateşi, leptospiroz veya kızamık için
titre artışı olması
• SSSS'de ciltte aniden hassasiyet, diffüz eritroderma
görülür. Etkilenmiş cilt ateşli kızıldaki döküntüye Olgu Sınıflaması
Olası: Bir olguda tarif edilen altı klinik bulgudan beşinin
benzer, zımpara kağıdı görünümündedir. bulunması
Eksfoliatif evde hastalıpın 2. gününde başlar. Eri­ Kesin: Desquamasyon ortaya çıkmadan önce hasta
tematöz deri kırışır ve nikolsky bulgusu gözlenir. ölmemişse, desquamasyon dahil, bir olguda altı klinik
Büyük, gevşek, sıvı dolu bül ve vesiküller daha son- bulgunun tamamının bulunması
BÖLÜM 156 • DERMATOLOJİK ACİLLER 559
İnfantlarda ve yeni yürüyen çocuklarda ateş ve dif­ TEDAVİ
füz eritroderma SSSS tanısını düşündürür.
• Parenteral seftriakson, sefotaksim, seftizoksim veya
spektinomisin 7 gün süreyle uygulanabilir.
A Cİ L SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Florokinolonlar artık önerilmemektedir.
• TSS ve STSS'nin tedavisi hastalığın ciddiyetine göre
düzenlenir. Hasta acil servise başvurmuşsa havayo­ • MENİNGOKOKSEMİ
lu açıklığı, solunum durumu, hemodinamik duru­
PATOFİZYOLOJİ
mu hızlıca kontrol edilmelidir.
Hastaların organ disfonksiyonu olup olmadığı de­ • Meningokoksemi, gram negatif diplokok N. me­
ğerlendirilmelidir. TSS hastalarının büyük çoğun­ ningitidis tarafından oluşturulan potansiyel ölüm­
luğunda hastaneye yatış gerektirmektedir, hastalığı cül enfeksiyöz bir hastalıktır.
kritik düzeyde olan kişiler yoğun bakım ünitesinde • Meningokokal hastalık geniş bir spektruma sahip­
takip edilmelidir. tir, farenjit, menenjit, bakteriyemi oluşturabilir.
SSSS hastalarının tedavisinde sıvı resüsitasyonu ve • Hastalık tipik olarak 20 yaş altı hastaları etkiler. Öl­
elektrolit anormalliklerinin düzeltilmesi, toksijenik dürücü suşları epidemiye neden olabilir.
stafılokokus kaynağının bulunup tanınması, nafsi­
silin, oksasilin, klindamisin gibi uygun antistafılo­ KLİNİK ÖZELLİKLER
kokal antibiyotiklerle tedavi edilmelidir.
• Organizmaya maruziyet sonrası, sıklıkla 3-4 gün
Yenidoğanlar topikal sulfadiazinle veya eşdeğeriyle
içinde (2-10 gün) klinik enfeksiyon gelişir ve cid­
tedavi edilmelidir.
di başağrısı, ateş, bilinç değişikliği, bulantı, kusma,
Kortikosteroidler önerilmemektedir.
miyalji, artralji ve ense sertliği ile seyreder.
• Dermatolojik bulgular peteşi, ürtiker, hemorajik
• DİSSEMİNE GONAKOKKAL veziküller ve maküllerdir.
ENFEKSİYONLAR
PATOFİZYOLOJİ TANI VE AYIRICI TANI
Mukoza! GÜ enfeksiyonu olan hastaların %0.S ila Düşkün görünümlü hastanın peteşiyal döküntüle­
%3.0'ında dissemine gonokokal enfeksiyon rapor ri ve yukarıdaki semptomların varlığı bu tanı için
edilmiştir. şüphelendirir.
Hastalığın insidansı gebeliğin son dönemlerinde, Serebrospinal sıvı kültürü pozitif olabilir.
• Ayırıcı tanıda kayalık dağlar ateşi, TSS, gonokokse­
erken postpartum dönemde ve mensin başlama­
mi, bakteriyel endokardit, vaskülit, vira! ve bakteri­
sından sonraki bir hafta içinde daha fazladır.
yel enfeksiyon ve dissemine intravaküler koagülas­
yon yer alır.
KLİNİK ÖZELLİKLER
Ateş, artralji ve multiple papüler, vesiküler veya TEDAVİ
püstüler deri lezyonları görülür.
Seftriakson 2 gram iv ve vankomisin 1 gram iv has­
Döküntü el bileğinin ekstansör yüzünde ve bacağın talıktan şüphelenildiği zaman başlanmalıdır.
dorsal kısmında görülür. Hastaneye yatış gerekir.
• Lezyonlar ilk başta küçük kırmızı papüller veya
makülopapüler şeklinde olur, lezyonlar iyileşir ya • PEMFİGUS VULGARİS
da nekrotik merkezleri oluşan pürülan sıvı içerikli
vesiküllere dönüşürler. PATOFİZYOLOJİ
• Pemfıgus vulgaris, intraepidermal akantolitik ka­
TANI VE AYIRICI TANI barcıklanma ile karakterize, ölümcül prognoza sa­
• hip jeneralize, mukokutanöz, otoimmun, kabarcık­
Dissemine gonokokal enfeksiyon tanısı tenosino­
lı bir döküntüdür.
vit ve artralji yakınmaları ve uyumlu dermatolojik
bulguları olan cinsel olarak aktif hastada konur.
Bütünlüğü bozulmuş lezyonlardan alınan sıvının KLİNİK ÖZELLİKLER
gram boyaması Neisseria Gonorhoae'yi gösterebi­ Pemfıgus vulgariste birincil lezyon, <l santimetre­
lir. Kan kültürü pozitifliği görülebilir. den, birkaç santimetreye kadar değişen çapta ve-
560 KISIM 18 • DERİ HASTALIKLARI

zikül ve büllerdir. İlk olarak baş, gövde ve müköz • Eritematöz papüller, eritem zemininde vezikül kü­
membranları etkiler. melerine ilerler.
Kabarcıklar genellikle gergin ve berrak olup ya • Burnu tutan lezyonlarda oftalmolojik tutulum ola­
normal deriden kaynaklanır ya da eritematöz veya bileceği için ciddi endişe oluşur .Oftalmolojik tutu­
ürtikeryal bir plak üzerinde gelişir. 2-3 güne kadar lum keratite ilerleyerek körlüğe sebep olabilir.
büller yumuşak ve bulanık bir hal alır, takiben pat­
layıp ağrılı, soyulmuş alanlar oluşturur. Bu durum TANI VE AYIRICI TANI
erozyonların iyileşmeleri yavaştır, ikincil enfeksi­
yonlara eğilimi arttırır. Hikaye ve fizik muayeneyle koyulan tanıyı Tzanck
• Pemfıgus vulgariste nikolsky bulgusu pozitiftir an­ testi ve viral kültür destekler.
cak diğer otoimmün kabarcık görülen hastalıklarda Ayırıcı tanıda herpes simpleks, erizipel, impetigo
bulunmaz. Çoğu hastada müköz membranlar etki­ ve kontakt dermatit yer alır.
lenir.
TEDAVİ
TANI VE AYIRICI TANI • Asiklovir, famsiklovir, valasiklovir gibi antiviraller
• Kabarcıkların varlığı tanı için şüphelendirir, cilt bi­ lezyon erupsiyonları oluştuktan sonra 24 ila 72 saat
yopsisi ve immünfloresan testler tanıyı destekler . içinde uygulandığı takdirde yararlıdır .
• Pemfıgus vulgariste ayırıcı tanıda tüm kabarcıkla • Alüminyum asetat solüsyonu veya vazelin kompre­
seyreden primer hastalıklar yer alır. Bunlar TEN, si semptomatik tedaviyi sağlar.
EM, diğer otoimmün kabarcıklı hastalıklar, yanık­
lar, ciddi kontakt dermatit, diyabetik büller, sür­ TİNEA ENFEKSİYONLARI
tünmeye bağlı kabarcıklardır.
KLİNİK ÖZELLİKLER
TEDAVİ Tinea pedis, "atlet ayağı" da olarak bilinen ayağın
mantar enfeksiyonudur.
Pemfıgus vulgarisli hastalar erken dermatoloji Tinea manuum, elin dermatofit enfeksiyonudur,
konsültasyonu ile birlikte hastaneye yatırılmalıdır. genellikle tek taraflıdır ve sıklıkla tinea pedisle iliş­
Hastaya mortaliteyi önlemek için yüksek doz pa­ kilidir.
renteral steroid ve immünsupresif tedavi başlan­ • Tinea pedisin en sık görülen formu parmak arala­
malıdır. rında tutulumdur, maserasyonla kendini gösterir
• Yakın gözlem ve uygun antibiyotikle sekonder en­ .Ciddi vakalarda ülserasyonla beraber sekonder
feksiyonların hızlı tedavisi gereklidir. enfeksiyonlar görülebilir.
• Tinea pedisin ikinci bir formu kronik, palmar ve
plantar yüzeylerde inflamasyonla karakterizedir.
Genellikle ayağın lateral ve medial tarafına yayıla­
bilir, ancak darsa! yüze yayılmaz. Ayak parmakları­
}57 DİGERD ERMATOLOJİK nın arasında maserayon sık görülür.
• Fungal enfeksiyonun 3.formu (bi.illöz tinea pedis)
HASTALIKLAR avuç içi ve ayak tabanında akut, ağrılı, kaşıntılı ve­
Daniel A. Handel ziküler erüpsiyonla seyreder. Eritem olması önemli
Çeviri: Mustafa Boz bir özelliktir .
• Tinea cruris, erkeklerde sık görülen, "jock kaşıntı"
• HERPES ZOSTER ENFEKSİYONU olarak sıkça bilinen, kasığın fungal enfeksiyonudur.
KLİNİK ÖZELLİKLER Periferi halkasal, kenarları pullu eritem gözlenir.
Döküntüler uyluğun iç kesimlerine, kalçalara ya­
• Herpes zoster, latent varicella zoster virüsünün ak­ yılır, penis ve skrotum korunur - bu, tinea cruri­
tivasyonuyla görülür. si kasıktaki diğer erüpsiyonlardan ayırt edici olan
• Erüpsiyonlarda 3-5 gün öncesinde ağrı veya duyu özelliktir.
kaybı vardır.
• Erüpsiyonlar vücudun herhangi bir yerinde olu­
TANI VE AYIRICI TANI
şabilir. Vakaların %50'sinden fazlasında torasik
dermatom tutulmuştur, %20'sinde kranial ve trige­ • Tanı kesin değilse, KOH preparasyonu ve mantar
minal bölge tutulumu, %15'inde lumbar tutulum, kültürünün pozitifliği tanı için gereklidir. Tanı kli­
%5'inde sakral tutulum görülür. nik olarak koyulur.
BÖLÜM 157, OİGER DERMATOLOJİK HASTALIKLAR 561
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK • Skabies paraziti derinin stratum corneum tabakası -
na yerleşir. Bulaştan kliniğin ortaya çıkmasına ka­
• Büllöz olmayan tinea pedis ve tinea manum, klot­ dar geçen süre 4 ila 6 haftadır.
rimazol, mikonazol, ketokonazol, ekonazol gibi to­ • Bu erüpsiyonlar oldukça kaşıntılıdır. Eller, ayaklar,
pikal antifungal ajanlarla tedavi edilebilir .Günde 2 dirsekler, dizler, göbek, kasıklar ve genital bölge tu­
kez, lezyonlar kaybolduktan sonra 1 haftaya kadar tulur.
kullanılır. • Ekskoriasyonlar ve kaşıntılı papüller tek görülen
• Tırnak enfeksiyonları aynı zamanda oral antifungal lezyonlar olabilir.
ajanlarla tedavi edilmelidir (itrakonazol, flukona­ Kabuklu skabieste, ellerde, sıklıkla tırnaklarda ve
zol, terbinafın). ayaklarda hiperkeratozis gelişir.
Büllöz tinea pedis, genellikle topikal tedaviye yanıt
vermez, oral antifungal tedavi gereklidir. TANI VE AYIRICI TANI
Tinea cruris tedavisinde klotrimazol, ketokonazol,
• Tanı fazla miktarda klinik şüphe ile ve skabies pre­
ekonazol gibi antifungal kremler kullanılır. Anti­
parasyonu pozitifliği ile koyulur.
fungal pudralar rekürrensi önlemek için günlük
kullanılmalıdır.

TEDAVİ
Erüpsiyonlar 4 ila 6 haftaya kadar iyileşmiyorsa
dermatolojik takip gereklidir. • Topikal anti skab ilaçlar boyundan ayaklara kadar
uygulanır. Permethin krem %5 ve lindane losyon
KANDİDA İNTERTRİGO %1 eşit miktarda etkilidir.
• Lindane, infantlarda, çocuklarda, hamile kadınlar­
• Kandidal enfeksiyonlar vücudun nemli, kapalı da nörotoksiktir.
alanlarını tutar. • İvermektin, 200 mikrogram/kg PO günde 1 kez,
• Yüzeysel kandidal enfeksiyonlar genellikle bez böl­ permethin kreme alternatiftir. Ancak hamile ve
gesi, vulva ve kadınlarda kasıkları, sünnet olmamış emziren kadınlarda uzak durulmalıdır.
erkeklerde glans penis, obez hastalarda meme altı • Oral antihistaminikler ve topikal kortikosteroidler
bölgesi, kıvrım yerlerinde görülür. semptomları hafifletmede yardımcıdır.
• Antibiyotik tedavisi, sistemik kortikosteroid teda­
visi, üriner ve fekal inkontinans, immünsupresyon, SAÇ BİTİ (PEDİKÜLOZİS)
obezite kandidal enfeksiyonlar için yatkınlık yara­
KLİNİK ÖZELLİKLER
tır.
Kandida intertrigonun tipik presentasyonu etra­ Saç biti veya pediculosis capitis, saçın ve saç deri­
fında küçük eritematöz papül veya püstüller olan sinin pediculus capitis tarafınca istila edilmesiyle
eritem ve maserasyondur. Cilt kıvrımlarını tutan oluşur. En sık okul çağı çocuklarında görülür.
kandida intertrigo ve diğer inflamatuar bozukluk­ • Bit; yakın kişisel temas, kıyafetler, yatak örtüsüyle
larının ayrımında kandida intertrigoda karakteris­ bulaşır. Kaşıntı hafif de şiddetlide olabilir.
• Ekskoriasyonlar boynun arkası ve oksipital bölgede
tik olan satellit püstüllerin varlığı kullanılabilir.
• KOH solüsyonu ile püstülde kısa hifalar ve sporlar görülebilir.
Pediculus corporis (vücut biti), daha nadir görülür.
görülebilir.
• Nemli erüpsiyonları kurutmak için alüminyum Tipik olarak kalabalık alanlarda hijyen eksikliğine
bağlı görülür.
asetat gibi sıkı bir çözüm uygulanmalıdır.
• Bitler kişiler tarafınca hissesdilemez, fakat kırmı­
• Kurutulduktan sonra, klotrimazol, ketokonazol,
zı ürtikeryal papüller geride kalır. Kıyafetsiz olan
ekonazol gibi topikal antifungaller uygulanmalıdır.
alanlarda genellikle tutulum yoktur.
• Pthirus pubis, pubisin bitidir ve cinsel yolla bulaşır.
• SKABİES
KLİNİK ÖZELLİKLER TANI VE AYIRICI TANI
Skabies, sarcoptes scabiei tarafınca cildin istila edil­ • Tanı fizik muayenede sirkelerin ve/veya erişkin bit­
mesiyle oluşur. Skabies yakın temasla, ortak kulla­ lerin saçta tespitiyle koyulur (yumurtalar saç göv­
nılan nevresim, kıyafetlerle bulaşır. desine sıkıca tutunur).
562 KISIM 18 • DERİ HASTALIKLARI

TEDAVİ Güneşe maruz kalan alanda hassas, sıcak eritem


alanı görülür. Vesiküller oluşabilir, bu da 2. derece
Permethin krem %1 veya %5 ilk tedavi seçeneği
yanık hasarını işaret eder.
olarak saça uygulanır. Saçta bir gece bırakılır . Al­
• Eksojen ışığa duyarlılık rahatsızlıkları, cildi ultravi­
ternatif olarak piretrin krem 10 dakika uygulanıp
yole ışığa daha duyarlı hale getiren ajanların topikal
ardından durulanır.
uygulanması veya oral alınması sonucudur.
• Bu tedavinin 1-2 hafta sonra tekrarlanması önerilir.
Fotoerüpsiyonlara neden olan en sık grup furo­
Pedikülozis pubis ve corporis tedavisi, yukarda an­
kumarinlerdir-limon suyu, kokular, incir, kereviz,
latılan skabies tedavisi ile aynıdır. yaban havucu gibi. Diğer topikal fotosensitiviteye
neden olan ajanlar paraaminobenzoik asit (PABA)
• KONTAKT DERMATİT deriveleri ve topikal psöralenlerdir.
KLİNİK ÖZELLİKLER Egzojen fotoerüpsiyon genellikle vesiküllerle seyre­
den, ciddi güneş yanığı reaksiyonu ile benzerdir.
Kontakt dermatit primer irritan bir reaksiyona
bağlı veya alerjik reaksiyona bağlı olabilir.
TANI VE AYIRICI TANI
• Yandığı zaman buharlaşan alerjenlere sahip zehirli
sumak bitkiler zehirli sarmaşık, zehirli meşedir. Uzun süre açıkhavada kalıp ciddi ultraviyole ışığa
• Spray allerjisi sonucu oluşan alerjik kontakt der­ maruz kalan hastada güneş yanığından şüphelenil­
matitte vesikül oluşumuyla birlikte olan veya olma­ melidir.
yan eritem veya pullanma görülür. Tutulum, üst ve • Egzojen fotosensitivite tanısının temelinde ışığa
alt göz kapaklarının da etkilenmesiyle yaygındır. duyarlılaştıran ajanı belirlemeye yardımcı olmak
vardır.
Lineer görünümde döküntüler dışardan uygulanan
TANI VE AYIRICI TANI
bir maddenin neden olduğunu düşündürür.
• Allerjenle direkt temas göz kapağı gibi hassas cilt
bölgelerinde benzer bulgular oluşturur. TEDAVİ
Güneş yanığı semptomatik olarak ılık banyo, oral
TEDAVİ
analjezikler ve yanık kremi ile tedavi edilir.
Kortikosteroidler (topikal veya oral, ciddiyete bağlı Eksogen fotosensitivite ile güneş yanığı reaksiyo­
olarak) sıklıkla kullanılır. Sadece düşük etkili to­ nunun başlangıç tedavisi benzerdir. Erüpsiyonlar
pikal kortikosteroidler (hidrokortizon %2.5) yüze düzelenen kadar güneşten kaçınılmalıdır . Müm­
uygulanır; ilk başlangıçta krem veya merhem uy­ künse tüm neden olan ajanların kullanımı kesilme­
gulanır. Alternatif olarak, orta veya yüksek etkili lidir.
topikal kortikosteroidler yüzde uygulanır ancak
uygulama süresi 3-5 günü geçmemelidir. • PSÖRİAZİS
• Yayılmış veya ciddi göz çevresi tutulumu oral pred­ • Psöriazis vulgaris, avuç içi ve ayak tabanlarında eri­
nizon kullanımını gerektirir. tem, pullanma, plaklar ve ciltte fissürler ile seyre­
der.
• FOTOSENSİTİVİTE Püstüler psöriaziste avuç içi ve ayak tabanında eri­
KLİNİK ÖZELLİKLER tem, hafif pullanma ve çok sayıda steril püstüller
görülmektedir.
• Güneş yanığı reaksiyonu, ultraviyole radrasyo­ Tanı çoğunlukla klinik olarak koyulur. Biyopsi ta­
na bağlı cilt yaralanmasına karşı intlamatuvar bir nıda faydalı olabilir.
yanıttır. Güneş yanığı minimal rahatsızlık veren • Tedavi seçenekleri arasında petroleum jel, topikal
formdan çok ağnlı, yaygın vesiküllerle seyreden steroidler, katran preparasyonları, D vitamini for­
forma kadar geniş bir kliniktedir. mülleri yer alır.
Kısım 19
TRAVMA

ERİŞKİNLERDE TRAVMA edilir. Belirgin kanama, şok bulguları, kardiyak


158 Jonathan S. Ilgen tamponad bulguları (Beck's triadı: hipotansiyon,
juguler venöz dolgunluk, kalp seslerinin derinden
Çeviri: Muhammed Sarıer
gelmesi) belirlenmelidir.
Primer bakı Glaskow Koma Skalası (GKS)'nm da kul­
lanıldığı kısa nörolojik muayene, pupil boyutları ve ışık
refleksi ve motor motor muayene değerlendirilerek bi­
tirilir. GKS normal ya da normale yakm olan hastalarda
• KLİNİK ÖZELLİKLER travmatik beyin hasarı dışlanamaz. Bu yüzden travma
Vital bulgularında belirgin bozuklukla gelen trav­ hastalarında GKS değerlendirilmesi travmatik beyin
ma hastalarında altta yatan spesifik yaralanmayı hasarı açısından yeteri kadar duyarlı değildir.
bulmak için detaylı inceleme yapılmalıdır. Travma hastaları diğer yaralanmaları diğer yara­
• Taşikardi, takipne, hafif bilinç değişikliği gibi nonspe­ lanmaların gözden kaçırılmaması için tamamen
sifık bulguların varlığında da, aksi ispat edilene kadar soyulmalıdır.
ciddi yaralanma olduğu düşünülmelidir. Bu bulgular FAST (focus assessment sonography for trauma =
titizlikle değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir. travmada odaklanmış sonografi), hastanın hızlı bir
Belirgin fizik muayene bulgusu olmasa dahi travma
şekilde şoka girmesine sebep olabilecek yaralanma­
mekanizması, dikkatli takip edilmesi gereken olası
yaralanmalar hakkında fikir verebilir. ların hızlı bir şekilde belirlenmesinde primer bakı­
dan hemen sonra kullanılan bir görüntüleme yön­
• TANI VE AYIRICI TANI temidir. Hipotansif seyreden hastalarda diyagnostik
periton lavajı intraabdominal (DPL) kanama tanısı
Hastadan, olayın tanıklarından ve paramedikler­ koymak için FAST yerine alternatif olarak kullanıla­
den yaralanmanın mekanizması, tarafı, sahadaki bilir. Eğer hasta hemodinamik olarak stabilse, daha
tahmini kan kaybı ve olaya karışan araçların hasar kesin bilgi veren bir görüntüleme yöntemi olan int­
durumu ya da olayda kullanılan silahın özellikleri
ravenöz kontrastlı abdomen ve pelvisi bilgisayarlı
hakkında detaylı bir anamnez alınmalıdır.
Yaralanmanın şekli ve bu yaralanmayla olması bekle­ tomografi (BT) kullanılabilir.
nen fizyolojik yanıt; vakanın ayrıntıları (tek araç kazası, Sekonder bakı baştan topuğa kadar yapılan, tüm
yüksekten düşme, çevresel maruziyet, inhalasyon ...), travmaları belirlemek ve böylelikle öncelik verilme­
toksik madde alımı, tıbbi özgeçmişi ve kullandığı ilaç­ si gereken yaralanmaları teşhis etmek için hızlı bir
ları ayrmtılı anamnez almarak tespit edilebilir. şekilde yapılan fizik muayene şeklidir. Bu uygulama
Vital bulguların takibini de içeren primer bakı sırasında resusitasyon ve sık vital takibine devam
(ABCDE) hayatı tehdit eden durumların doğru edilmelidir. Primer bakıda belirlenen temel fonksi­
tanı ve hızlı tedavisinde önemlidir. yonlarla ilgili sorunlar giderilmeden ve resusitasyo­
• Gag refleksinin varlığı, sekresyonların durumu, na başlanmadan sekonder bakıya geçilmemelidir.
hava yolu obstrüksiyonu, trakea deviasyonu, so­ Ciddi kafa travmasının (kafatası veya yüz kemik­
lunum seslerinin varlığı ve kalitesi, yelken göğüs, leri kırığı) kanıtları belirlenmeli ve pupiller tekrar
boyun ya da göğüs duvarında krepitasyon, azalmış tekrar muayene edilmelidir. Boyun göğüs ve abdo­
solunum sesleri ve sternum kırığı gibi durumlar men muayenesi yapılmalı ve pelvik instabilite olup
değerlendirilerek hava yolu açıklığı ve solunum olmadığı belirlenmelidir.
durumu değerlendirilmelidir.
Genitoüriner sistem, rektal muayene ve inspeksi­
Hava yolu devamlılığı sağlanırken servikal verteb­
yonla değerlendirilir. Üretral meatusta kan varsa
raların stabilize edilmesi uygun klinik yaklaşımdır.
• Tansiyon pnömotoraks, pnömotoraks, hemotoraks ya da rektal muayenede prostat ile ilgili patoloji
ve endotrakeal tüpün yanlış yerleştirilmesi gibi so­ düşünülürse retrograd üretrogram yapılır. Üretral
runlar giderilmeden primer bakının diğer basama­ yaralanma düşünülmüyorsa foley mesane sonda
ğına geçmemek gerekir. takılarak idrarda kan olup olmadığına bakılır. Do­
Dolaşım durumu; vital bulgular, bilinç düzeyi, cilt ğurganlık çağındaki kadınlarda gebelik testi yapıl­
rengi ve periferik oksijen saturasyonu ile takip malıdır.
563
564 KISIM 19 • TRAVMA

Bimanuel muayenede saptanan vajinal kanama pel­ Açık şekilde cerrahi endikasyonu olmayan hipo­
vis kırığını düşündürür ve bu durumda spekulum tansif hastalara ılık 2 L krstaloid (ringer laktat veya
ile vajinal muayene endikasyonu vardır. normal salin) verilir. Belirgin bir iyileşme olmazsa
Ekstremiteler; yumuşak doku travması, kırıklar ve O grup kan transfüzyonu yapılır (üreme çağındaki
vasküler yaralanmalar açısından değerlendirilir. bayanlara O negatif verilir). Eğer 10 ünite eritrosit
• Motor ve duyu kayıplarının daha dikkatli değerlen­ süspansiyonuna ihtiyaç duyuluyorsa 1:1 oranında
dirildiği ayrıntılı nörolojik muayene tamamlanır. taze donmuş plazma (TDP) verilmelidir.hem asi­
Sekonder bakıdan sonra laboratuvar tetkikleri ve doz hem hipotermi koagülopatiye sebep olabilir ve
görüntülemelerin düz grafi ve BT taraması plan­ en kısa zamanda düzeltilmelidir.
Penetran abdominal travması olan ve şoktaki has­
lanması gerekir. Genç hastalarda BT endikasyon­
talarda erken cerrahi müdahele daha iyi sonuçlar
larında şüphe varsa hastanın mümkün olduğunca
verir.
iyonizan radyasyondan korunması düşünülmelidir.
Ciddi external kanamalarda kanayan alana komp­
• Özefagus yaralanması, diyafram yaralanması, ince
resyon uygulanır.
barsak yaralanması gibi belirli durumlarda seri Ciddi burun kanamalarında balon kompresyon
muayene ve görüntülemelere rağmen çoğu kez tanı yöntemleri ya da naza! tampon kullanılabilir.
konulamayabilir. Bu gibi klinik durumlarda geç
bulguları kaçırmamak adına uzun sureli gözlem
gereklidir.
Gözden sıklıkla kaçırılan yaralanmalar ortopedik
travmalardır. Multitravma hastalarında gözden
kaçan yaralanmaları en aza indirmek için 24 saat
içinde üçüncül bakı tavsiye edilir.

ACİL SERVİS BAKIMI VE


TABURCULUK
• Primer bakıda başlangıçta hava yolu açıklığı doğ­ } 59 ÇOCUKLARDA T RAVMA
rulanmalıdır. Matthew Hansen
Jaw Thrust manevrası başlangıçta hava yolu açık­ Çeviri: Muhammed Sarıer
lığını sağlamada yardımcı olabilir; aspirasyon ile
yabancı cisimler, kan, kopan dişler çıkarılabilir.
Hızlı ardışık teknikle endotrakeal entübasyon hava
yolu yönetiminde endikedir. Mümkünse bir kişi
EPİDEMİYOLOJİ
hava yolu yönetimini sağlarken bir kişinin de servi­ Travma 1 yaş ve üzeri çocuklarda en sık görülen
kal immobilizasyonu sağladığı spinal stabilizasyon mortalite ve morbidite sebebdir; motorlu araç ka­
tekniğinde kullanılmalıdır. zaları bu yaş gurubundaki çocuklarda görülen en
• Endotrakeal entübasyon komatöz hastalarda (GKS sık travma mekanizmasıdır.
<8) hava yolunu korumak ve hipoksemi sebepli se­ Ölüme en sık sebep olan travma ise kafa travması­
konder beyin hasarını önlemek için endikedir. dır.
Ciddi fasyal travması olan hastalarda endotrakeal
entübasyon yapılamıyorsa krikotiroidotomi ya da PAT OFİZYOLOJİ
diğer ileri hava yolu yöntemleri kullanılmalıdır. • Anatomik, fizyolojik ve psikolojik farklılıklar ço­
Kafa kaidesi fraktürü şüphesi olan hastalarda na­ cuklardaki travma deperlendirmesi ve yönetimin -
za! airway ya da naza! entübasyon kullanılmama­ de farklılıklara sebep olur.
lıdır.
• Tansiyon pnömotorakstan şüphelenilen vakalarda KLİNİK ÖZELLİKLER
hızlıca iğne ile dekompresyonu sonrasında tüp to­ Çocuklardaki hava yolu yönetimi büyük oksiput,
kakostomi yapılmalıdır. Büyük ya da açık pnömo­ büyük dil ve larinksin yerleşiminden dolayı zordur.
toraks saptandığında tüp torakostomi yöntemi ile • 6 aydan küçük infantlar burun solunumu yaparlar
primer bakı esnasında tedavi edilmelidir. ve fasyal travmalar bu hastalarda solunum sıkıntı­
• Yelken göğüs varlığında hastayı yeteri kadar ventile sına sebep olabilir. Solunum sıkıntısının ilk bulgu­
edebilmek için endotrakeal entübaston yapılabilir. su sıklıkla takipnedir.
BÖLÜM 159 • ÇOCUKLARDA TRAVMA 565
Kanamadan dolayı kompanze şokta olan çocuklar Pediyatrik travma hastalarında fizik muayene ya­
normal kan basıncına ve yaşına gore normal kalp ralanmanın ciddiyetini belirlemede %45'e kadar
hızında olabilirler. Uzamış kapiller dolum, soğuk yetersiz kalır.
ekstremiteler, zayıf periferik nabızlar ve bilinç du­ Abdomen BT şüpheli travma mekanizmalarında
rumundaki değişiklikler gibi diğer şok bulguları hassasiyet, emniyet kemeri izi, distansiyon ya da
değerlendirilmelidir. Hipotansiyon pre-arrest bul­ kusması olan hastalarda endikedir.
gusudur. Pelvik kırık, özellikle de anterior halka kırığı ile
Yaşa bağlı düzeltilmiş GKS kullanılmalıdır. ilişkili üretral veya mesane hasarı açısından araştı­
• Çocuklarda kütleye göre yüzey alan daha büyük ol­ rılmalıdır.
duğundan hipotermi riski daha fazladır. • İnfantlarda ve yenidoğanlarda tekrarlayan travma­
lar ya da yaralanmayla tutarsız travma mekanizma­
• TANI VE AYIRICI TANI sı tarif edildiğinde kaza dışı travma (çocuk istisma­
rı) düşünülmelidir.
İnfantlar ve yenidoğanlar; özellikle bilinç deği­ Yürüyemeyen çocuklarda görülen morluklar gibi
şikliği olan, > 1 <lak. daha fazla bilinç kaybı olan, çocuğun gelişimsel çağıyla tutarsız travmalarda da
kusması olan ve/veya nöbeti olan çocuklar intrak­ çocuk istismarı akla gelmelidir.
raniyel hasar ihtimali en yüksek olan hastalardır.
Kraniyel görüntüleme için kontrastsız beyin BT
• ACİL SERVİS BAKIMI VE
seçilecek görüntüleme yöntemi olmalıdır.
• Skalp yaralanması özellikle de yenidoğanlarda cid­ TABURCULUK
di kan kaybı ve şoka sebep olabilir. Önemli mekanizmalarla travmaya uğrayan hasta­
Adölesan dönemden önceki çocuklarda verteb­ lara tam ve organize bir şekilde primer ve sekonder
ral kolonun esnekliğinin daha fazla olması spinal bakı yapılmalıdır. Bir çok problem erişkimlere ben­
yaralanma sıklığının daha az görülmesine neden zer şekilde yönetilebilir.
olur. Bunun sonucu olarak spinal kord yaralanması • Başlangıçta her hastaya %100 oksijen verilir. Zor
olan çocuklarda sıklıkla kırık yoktur ve radyograik havalandırılan hastalarda iki kişiyle maskeleme
anormalliği olmadığı spinal kord hasarlaması ile teknikleri ya da oral airway kullanımı akılda olma­
ilgili semptomları (SCİWORA=spinal cord injury lıdır.
without radiographic abnormality). • Hava yolu yönetiminde orotrakeal entübasyon
• Çocuklarda pratiği yönlendirecek kanıt az oldu­ endikasyonu vardır. Endotrakeal tüp boyutunu
ğundan dolayı servikal vertebralarda patoloji ol­ tahmini olarak belirlemede kullanılan formül tüp
madığını söylemek zordur. boyutu=4+(yaş/4) şeklindedir. Kaflı ya da kafsız
• Multitravma ya da kafa travması olan vakalarda ge­ tüpler kullanılabilir. Yine de uygun kaflı tüp for­
nellikle boynun immobilizasyonu ve spinal görün­ mülden hesaplanan tüp büyüklüğünün yarım nu­
tüleme endikasyonu vardır. mara küçüğü olmalıdır.
• Küçük çocuklarda vertebral kırık insidansının dü­ Hava yolu güvenliği olmayan hastalarda %100 oks­
şük olması sebebiyle daha az iyonize radyasyon ver­ jinele preoksijenizasyon, uygun sedasyon ve parali­
mek amaçlı direk grafıler kullanılır (Tablo 159-1). zi sonrasında hızlı seri entübasyon yapılması endi­
• Künt göğüs travmalarında, travmanın enerjisi int­ kedir.
ratorasik yapılara iletilebilir, ciddi yaralanmalara • Eğer intravenöz yol hızlı bir şekilde açılamıyorsa
sebep olabilir ve fizik muayene ile saptanmayacak intraosseoz yol açılır.
yetersiz bulguları olabilir. Kosta kırığı olması için Sıvı resüsitasyonuna 20 ML/kg bolus kristaloid izoto­
önemli derecede yüksek enerji gerekir. nik ile başlanır. 2 ya da 3 bolusa rağmen yanıt alınamı­
yorsa 10 ML/kg eritrosit süspansiyonu bolus yapılır.
• Yanık hastalarında sıvı resüsitasyonu Parkland for­
mülü gibi standart formüllere göre yapılır.
TABLO 159-1 Cocukta Servikal Omurga Ağrı kontrolü için fentanil 1 µg/kg ya da morfin
Görüntüleme Düşündüren 0.05-0.1 mg/kg uygun olur.
Nedenler Kafa travması olan hastalarda herniasyon bulgula­
Orta veya ağır riskli kafa yaralanması rı varsa, PaC02 30-35 mm Hg arasında tutulmalı,
Multipl travma yatakbaşı 30 derece eleve edilmeli, baş ve boyun
Spinal yaralanma semptomları veya bulguları nötral pozisyonda tutulmalı ve lgr/kg mannitol ve­
Spinal yaralanma için direk mekanizma
Mental durum değişikliği veya foka! nörolojik bulgular rilmelidir.
Rahatsız edecek kadar ağrılı yaralanma Spinal immobilizasyon infantın, çocukların baş bü­
Ajitasyonla gelen spinal yaralanmaya sebep olabilecek meka­ yüklüğü göz önünde bulundurularak omuz arkala­
nizma rına destek konularak yapılmalıdır.
566 KISIM 19·TRAVMA

Kafa tası kırığı, intrakranyal kanaması, ciddi gö­ Fizyolojik reserv travmatik bozuklukların kom­
ğüs travması, spinal travması, iç organ yaralanma­ panze edilmesine olanak sağlayan organ sistemle­
larının da olduğu karın travması, ciddi yanıkları rinin çeşitli düzeylerde fonksiyonunu tanımlar.
olan çocuklar hastaneye yatırılır. Pediyatrik trav­ • Düşmeler 65 yaş üstü hastalarda en sık görülen
ma merkezine sevk kuralları: yaralanmanın me­
travma şeklidir. Düşmeler 65 yaş üstü hastalarda
kanizması: motorlu araç kazalarında yaralanan
yılda 9500 ölümün sebebi olarak rapor edilmiştir.
çocuklar, yüksekten düşme, ölümlü trafik kazası
85 yaş üstü grupta ölümcül düşmelerin %20'si ba­
anatomik yaralanma: multipl ciddi travma, üçten
fazla uzun kemik kırığı, omurga kırığı ya da spi­ kımevlerinde meydana gelir.
nal kord yaralanması, amputasyonlar, ciddi kafa ABD'de travma merkezlerine getirilen yaşlı hastlar­
ve yüz yaralanması ve penetran kafa , göğüs, karın da yaralanmaların ikinci en sık sebebi motorlu araç
yaralanmaları şeklindedir. kazalarıdır ve ölümcül olaylar en sık 80 yaş ve üzer
Eğer travmanın kaza dışı sebeplerden olduğuna hastalarda görülür.
dair şüphe varsa sosyal hizmetlerden konsültas­
yon istenmeli ve çocuk koruma hizmetlerine rapor
edilmelidir. KLİNİK ÖZELLİKLER
• Yaşlı hastalarda yaralanma ciddiyeti daha az olma­
sına rağmen hastanede yatış oranları, hastanede
kalış süreleri, uzun dönem morbidite ve mortalite
oranları daha yüksektir.
• Vital bulguların normal olması klinisyeni yanıltma­
malıdır. Yapılan bir çalışmada hemodinamik olarak
stabil olduğu düşünülen 15 hastanın sekizinin 3.5
L/dk'dan daha az kardiyak outputunun olduğu ve
hiçbirinin völüm yüklemesine uygun cevabı ver­
mediği görülmüş. Normal kardiyak outputa sahip
olan 7 hastanın beşinde ise yetersiz oksijen sunumu

}60
görüldü.
YAŞLILARDA TRAVMA • Yaşın artmasıyla birlikte miyokard kasılmasındaki
O.JohnMa ilerleyici azalma kardiyak pompa mekanizmasının
Çeviri: Muhammed Saner etknliğinde azalmaya sebep olur. Ağrı, hipovolemi
veya anksiyete durumlarında normalde oluşan ta­
şikardi cevabı yaşlılarda azalmıştır ya da yoktur. j3
blokör gibi kullanılan bazı ilaçlar yaşlı hastalarda
EPİDEMYOLOJİ taşikardiyi maskeleyebilir ve yaşlı hastaların değer­
65 yaş üstü popülasyon toplumun %12'sini oluştu­ lendirilmesini bozabilir.
rur. Ambulansla gelen hastaların %36'sını , hasta­ Yaşlı hastalarda epidural kanama sıklığı normal
neye yatışların %25'ini ve toplam travmatik hasta­ popülasyona göre daha azdır fakat subdural kana­
ların %25'ini oluşturur. ma sıklığı daha fazladır. Yaşın ilerlemesiyle oluşan
• Kazalara bağlı ölümlerin yaklaşık %28'ini 65 yaş beyin dokusundaki atrofi sebebiyle beyin dokusun­
üstü popülasyon oluşturur. dan dural sinüslere uzanan köprü venlerdeki geri­
lim daha fazla olur.
Servikal spinal yaralanma sıklığı genç travma has­
PATOFİZYOLOJİ talarına göre yaşlı popülasyonda 2 kat daha fazla­
• dır. Geriatrik hastalardaki spinal fraktür iken %20
Kronolojik yaş hastanın yaşadığı yıl sayıdır. Fizyo­
lojk yaş ise hastanın fonksiyonel kapasite ve organ 'si odontoid fraktürken bu oran genç hastalarda
sistemlerinin fizyolojik yaşını tanımlar. %5'tir.
Diyabetes mellitus, koroner arter hastalığı, böb­ Hemopnömotoraks, pulmoner kontüzyon, yelken
rek hastalığı, artrit ve pulmoner hastalıklar has­ göğüs ve kardiyak kontüzyon gibi ciddi toraks trav­
tanın fizyolojik rezervini azaltarak travmatik maları, bazal oksijenizasyon durumu zaten azalmış
yaralanmalar sonrasında iyileşmelerini olumsuz olan yaşlı hastalarda hızlı bir şekilde dekompanzas­
etkiler. yona sebep olabilir.
BÖLÜM 160 • YAŞLILARDA TRAVMA 567
Pulmoner kompliyansın azalmış olması, toplam • Erken invaziv monitorizasyonun yaşlı hastaların
akciğer yüzey alanının azalmış olması ve muko­ hemodinamik durumunun takibi için klinisyene
siliyer aktivitenin azalmış olması yaşlı hastalarda yardımcı olduğu düşünülmektedir. Yapılan bir ça­
hastane kökenli gram (-) pnömoni için artmış risk lışmada yaşlı travma hastalarında invaziv moni­
torizasyon saati 5.S'den 2.2'ye azaltıldığında gizli
faktörleridir.
şokun erken tanınması ve tedavi edilmesine bağlı
• ABD'de tüm yaş gruplarında kalça kırığı hastaneye olarak ilk grupta sağ kalım %53 iken. İkinci grupta
yatışların en sık sebebidir. %7 olarak bulunmuştur. Uygun volüm desteği ve
Kalça kırığı başlıca dört yerde meydana gelir: in­ inotropik desteğin sağlanmasıyla daha iyi oksijen
tertrokanterik, transservikal, subkapital ve subtro­ sunumunun sağ kalımı arttırmada etkili olduğu gö­
kanterik. İntertrokanterik kırıklar en sık görüleni­ rülmüştir.
Resüsitasyonun başlangıç aşamasında kristaloid­
dir, bunu transservikal kırık izler. Acil klinisyenleri
ler ilk tercihtir fakat kardiyak kompliyansı azalmış
yaşlı hastalardaki hipovoleminin tek sebebinin olan yaşlı hastalar volüm yüklenmesine daha du­
pelvik ve uzun kemik kırığı olabileceğini ve bunun yarlıdır. Bu sebepten dolayı eritrosit süspansiyonu
seyrek olmadığını unutmamalıdır. erken dönemde ve daha cömert bir şekilde kulla­
Yaşlı hastalarda el üzerine ya da dirsek üzerine düş­ nılmalıdır. Travmanın tipine ve kan kaybının cid­
meyle oluşabilecek humerus başı veya humerus bo­ diyetine bağlı olarak 1-2 L kristaloid verildikten
yun kırığı sıklığı artmaktadır. sonra kan transfüzyonu düşünülmelidir.
İntrakranyal kanaması olan hastalarda çok sayı­
da öneri olmasına rağmen antikoagulasyonu geri
çevirmek için kullanılabilecek gerçek bir tedavi
TANI VE AYIRICI TANI yöntemi yoktur. Antikoagulasyonu tam olarak geri
çevirme TDP ile sağlanabilir. 4 L'ye kadar kullanıla­
Baz açığı ve laktat seviyeleri şokun değerlendiril­ bilir fakat bazı yaşlı hastalarda aşırı sıvı yüklenme­
mesi ve öngörülmesinde faydalı bilgiler sağlar ve sine sebep olabilir. Travmadan sonraki ilk bir kaç
resüsitasyonun yönetiminde yardımcı olabilir. Baz saatte büyüme gösteren hematomu olan hastalara
açığı ve laktat seviyeleri sistemik hipoperfüzyonun tek başına K vitamini yapmak etkisi geç başlayaca­
ğından dolayı yetersiz kalır.
derecesiyle koreledir.
• Hastaneye yatan geriatrik travma hastalarında
• Yaşlı hastalarda geçirilmiş abdominal cerrahilere mortalite oranları %15 ile %30 arasında rapor edil­
bağlı oluşan adezyonlar tanısal periton lavaj işlemi­ miştir. Bu rakamlar geriatrik olamyan populasyon­
nin komplikasyon riskini arttırır. BT için kontrast da %4 ile %8'dir. Genellikle çoklu organ yetmezliği
madde verilmeden önce uygun hidrasyon ve bazal ve sepsis yaşlı hastlardaki mortalitenin genç hasta­
renal fonksiyonların değerlendirilmesi önemlidir. lardakinden daha fazla olmasının sebebidir.
Diüretikler gibi bazı ilaçlar kullanan hastaların vö­ Yaşın >75 olması, GKS �7, gelişinden şok bulgula­
rının olması, ciddi kafa travması ve sepsis gelişmesi
lüm açığı olabilir. Bu hipovolemik durum kontrast
yüksek mortalite ilişkilidir.
uygulamasıyla bir araya geldiğinde altta yatan böb­ Veriler göstermektedir ki travma sonrasında yaşa­
rek hastalığını kötüleştirebilir. yan hastaların üçte biri bağımsız bir şekilde, üçte
• Özellikle çoklu abdominal geçirilmiş cerrahisi olan biri evde fakat bağımlı bir şekilde, üçte biri de bakı­
stabil olmayan hastalarda intraperitoneal serbest mevinde yaşamına devam etmektedir.
sıvıyı belirlemek için ideal tanısal test FAST olmalı­
dır.

ACİL SERVİS BAKIMI VE


TABURCULUK
Ciddi çoklu yaralanması olan, dakikadaki solunum
sayısı kırkın üzerinde olan, veya P02 <60mmHg
veya PC02 >50 mmHg olan hastalar için endotra­
keal entübasyon ve mekanik ventilasyon için hare­
kete geçilmelidir.
568 KISIM 19 • TRAVMA

GEBELİKTE TRAVMA Fetal ölümlerin en sık sebebi anne ölümleridir.


161 Nicole M. Delorio Abruptio placentae da %50-80 mortalite oranıyla
Çeviri: Muhammed Sarıer sık görülen fetal ölüm sebebidir.
Dekolman karın ağrısı, vajinal kanama, uterin ka­
sılmalar ve dissemine intravasküler koagülopati
bulgularıyla gelebilir.
EPİDEMİYOLOJİ Ciddi travma vakalarında fetal-maternal kanama
Travma gebelerdeki nonobstetrik mortalite ve düşünülmelidir ve bunun Rh-negatif kadınlarda
morbiditenin önde gelen sebebidir. Rh-izoimmünizasyonuna sebep olabileceği bilin­
Motorlu araç kazaları gebelerdeki en sık künt karın melidir.
travması sebebidir, bunu düşmeler ve darp takip
eder.
Gebelerdeki travmanın önemli bir yüzdesi partner
TANI VE AYIRICI TANI
şiddetine bağlıdır. Maternal stabilite fetusun iyilik hali için gereklidir.
ve bu nedenle potansiyel fetal yan etkiler düşünü­
lerek kritik müdaheleler ve tanısal testler kesintiye
PATOFİZYOLOJİ uğramamalıdır.
Dekolman yalnızca minor abdomen travmaları ile Standart travma değerlendirmesine ek oalrak gebe
görülebilir. karına özellikle dikkat edilmelidir, yaralanma bul­
Gebelikte meydana gelen fizyolojik değişiklikler gusu olup olmadığına bakılmalıdır, gerilme, hassa­
yaralanmanın ciddiyetini etkiler. siyet, ya da uterin kontraksiyonlar kontrol edilme­
İkinci trimesterde kalp hızı dakikada 10-20 atım lidir.
artarken sistolik ve diyastolik kan basıncı 10- Abdominal ya da pelvik travma şüphesi varsa steril
lSmmHg düşer. spekulum ile genital travma varlığı, vajinal kanama
Kan hacminin eritrositlere oranla daha fazla art­ veya amniyon kesesi rüptürü olup olmadığına ba­
masından dolayı (%45'e kadar artar) gebe hastalar­ kılmalıdır.
da fizyolojik anemi gerçekleşir. Vajinal kanalda bulunan ve pH:7 olan sıvı amniyo­
Taşikardi, hipotansiyon ve anemi kan kaybına bağlı tik rüptürü düşündürür ve bu sıvının mikroskopik
olabilirken sadece fizyolojik değişikliklere de bağlı incelenmesinde eğrelti otu manzarası görülür.
olabilir. Mümkün olduğunda uterusun iyonizan radyas­
Hipervolemik duruma bağlı olarak şok bulguları yondan korunması ve sımrlı radyografi kullanıl­
kan hacminin %30-35'ini kaybedene kadar görül­ ması radyasyonun olumsuz etkilerini azaltır.
meyebilir. İyonizan radyasyonun fetal yan etkileri <5 rad doz­
larda ihmal edilebilir ki bu doz bir çok travma rad­
• KLİNİK ÖZELLİKLER yografisinden çok daha fazladır.
• Uterus 12. haftaya kadar kemik pelvis tarafından Abdominal ve pelvik BT, pelvik anjiyografi ve
korunur. 20. Haftada umblikus seviyesine gelir ve pelvik floroskopi fetusa en yüksek dozlarda iyo­
kan akımı artar ve uterin travmalarda ciddi kana­ nizan radyasyon veren görüntüleme yöntemleri­
malara sebep olabilir. dir.
Uterus hasta supin pozisyonda yatarken vena kava • BT kesit sayısını azaltmak maruziyetini azaltabilir.
inferiora bası yapabilir ve "supin hipotansiyon • Yatak başı USG yüksek sensitivite ve spesifitesiyle
sendromu" na sebep olabilir. radyasyon almadan kullanılabilecek abdominal gö­
Azalmış intestinal motilite gastroözefagial reflüye rüntüleme yöntemidir.
sebep oalrak kusma ve aspirasyon riskini arttırır. İntraperitoneal serbest sıvı varlığının değerlendiril­
Mesane 3.trimesterde karnın içine yükselir ve trav­ mesine ek olarak, fetal kalp hızı, gestasyonel yaşı,
malara açık hale gelir. fetal aktivite ya da ölümü, plasenta! lokalizasyonu
Fetal yaralanma daha çok 3.trimesterde görülür, ve amniyotik sıvı miktarım gösterir. Tüm bunlara
sıklıkla annede olan pelvis kırığı ya da penetran rağmen USG ile üterin rüptür atlanabilir.
travma ile meydana gelir. MRI fetal yan etkiler ile ilişkilendirilmemiştir.
Uterin rüptür nadirdir, fakat %100'e yakın bir oran­ Diyagnostik periton lavajı gebe karın travması olan
da fetal mortalite ile ilişkilidir. hastalar için halen geçerli bir tanısal testtir, fakat
Gebe travmalarında daha sık görülen komplikas­ USG eşliğinde supraumblikal teknik kullamlarak
yonlar preterm eylem ve abrubtio plasentadır. yapılmalıdır.
BÖLÜM 162 • ERiŞKiNLERDE VE ÇOCUKLARDA KAFA TRAVMASI 569
Fetal kalp seslerinin dinlenmesi fetal canlılık ve • Tokolitikler maternal ve fetal taşikardi gibi çeşitli
fetal distresi erken tanımada kullanılır, dakikada yan etkilere sahiptir. Sadece obstetri uzmanlarıyla
120-160 vuru olmalıdır. birlikte verilmesi uygundur.
Fetal bradikardinin sebebi hipoksemidir ve bu • Acil laparotomi endikasyonları gebe olmayan has­
durum maternal hipotansiyon, solunumsal bo­ talarla aynıdır.
• Gebe travma hastalarının yattş ya da taburculuk
zukluklar veya plasenta dekolmanından kaynak­
lanır. kararı yaralanmanın şekline ve ciddiyetine bağlı
olarak ve cerrahi ve obstetri konsültanlarıyla bir­
Fetal taşikardi hipoksi veya hipovolemiye bağlıdır.
likte karar verilir.
• Künt karın travmasında 20 haftanın üzerinde ge­
• İlk incelemede kanıtlanmış fetal distresi olan veya
belik varlığında ekstrenal fetal monitorizasyon artmış uterin irritaiblitesi olan hastaların hastaneye
endikedir. İlk dönemde minimum 4-6 saat moni­ yatışı sağlanmalıdır.
torizasyon genellikle yeterlli olmakla birlikte kanıt­ • Taburcu edilen karın ağrısı ya da krampların art­
lanmış uterin irritabilite olan hastalarda 24 saate ması, vajinal kanama, vajenden sıvı gelmesi veya
kadar uzatılabilir. Belirgin karın travması olmayan fetal aktivitelerin azalması gibi durumlarda hızlıca
kadınlara dahi uygulanmalıdır. acil servise başvurmaları konusunda bilgilendiril­
Hamilelik haftası yaşamla bağdaşacak gestasyonel melidir.
yaşa ulaşmış ise atımdan atıma veya uzun dönem
değişkenlik gösteren veya takodinamometrede
geç deselerasyonlar izlenen fetal taşikardi fetal
stresi gösterir ve acil sezaryen endikasyonu oluş­
turabilir.

ACİL SERVİS BAKIMI VE ERİŞKİNLERDE VE


TABRUCULUK 162 ÇOCUKLARDA KAFA
İlk olarak tüm travma vakalarında olduğu gibi re­ TRAVMASI
süsitasyon basamakları olan ABC anne için uygu­ O. John Ma
lanmalıdır. Cerrahi ve obstetrik konsültan hekim­ Çeviri: Muhammed Sarıer
leri koordine edilmelidir.
• Tüm gebe travma hastalarına oksijen desteği veril­
melidir. • EPİDEMİYOLOJİ
• Geniş lümenli, periferik intravenöz damar yolu ile ABD'de travmatik beyin hasarlarının (TBI) büyük
kristaloid infüzyonubaşlanır. bir çoğunluğu (%80) hafiftir.
• Mümkünse alt ekstremitelere ya da femoral bölge­ • Orta dereceli TBI olan hastaların yaklaşık %40'ında
ye intravenöz damar yolu yerleştirmekten kaçınıl­ anormal BT bulgusu vardır ve %8'i cerrahi müda­
malıdır çünkü uterus vena kava inferiora bası yapar hele gerektirir.
ve pelvik venlerde göllenmeye sebep olur. • Yaşlı bireyler, çocuklar ve alkolikler TBI açısından
• 20 haftanın üstünde gebeliği olan ve supin pozis­ daha yüksek riske sahiptir.
yonda kalması gereken hastaların sağ kalçalarının
altına bir destek konularak hastaya 30 derece sola PATOFİZYOLOJİ
doğru eğim verilir ve supin hipotansiyon sendro­
Direk yaralanmalar bir cismin doğrudan kafaya
mu engellenmeye çalışılır. Eğer mümkünse hastayı çarpmasıyla ya da penetran yaralanmalarla oluşur.
sol lateral dekübit pozisyonuna almak gerekir. Serebral ödem, hipoksemi, hipotansiyon, anemi ve
• Aspirasyon riskini engellemek için erken dönemde artmış intrakranyal basınç gibi sekonder hasarlar
gastrik entübasyon yapılmalıdır. TBI olan hastalarda klinik olarak kötü sonuçlara
• Vazopressör kullanımı uterin perfüzyonu bozabile­ sebep olur.
ceğinden kullanımından kaçınılması gerekir. • İndirek yaralanmalar akselerasyon/ deselerasyon
• Tetanoz profılaksisi gebede kontraendike değildir kuvvetlerinin sebep olduğu beynin kafatası içinde
ve endikasyon varsa uygulanabilir. hareketinin sonucunda oluşur.
Sensitize olmamış Rh(-) gebe hastalara abdominal • Serebral perfüzyon basıncını ortalama arteryel ba­
travmayı takiben Rho-D immunglobulini uygula­ sınç ile intrakranyal basınç arasındaki fark oluştu­
nır. rur. İntrakranyal basıncın artması veya hipotansi-
570 KISIM 19·TRAVMA

yon serebral perfüzyon basıncında azalmaya sebep Hafif travmatik beyin hasarı GKS�l4 olan hastaları
olarak beyin hasarını kolaylaştır. kapsar. Sadece kafa travması olan hastalar asemp­
İntrakraniyel basıncın artışı hipotansiyon, bradi­ tomatik olabilir, konfüze olabilir ve olayla ilgili am­
kardi ve solunum düzensizliği ile karakterize olan nezisi olabilir. Bu hastalar kısa süreli bilinç kaybı
"Cushing refleksi"ne sebep olur. Bu refleks sık gö­ yaşayabilirler ve bulantı, kusma, diffüz baş ağrısın­
rülmez ve genellikle çocuklarda görülür. dan şikayetçi olabilirler. Kafa tası kırığı, büyük sub­
galeal şişliği, foka! nörolojik bulguları, 60 yaş üstü
KLİNİK ÖZELLİKLER hastalar veya alkol/ilaç bağımlılığı olan hastalar
• Travmatik beyin hasarı Glascow Koma Skalası yüksek riskli gruptadır.
(GKS) baz alınarak hafif, orta veya ciddi olarak sı­ Orta travmatik beyin hasarı GKS:9-13 olan hastala­
nıflandırılır. rı kapsar.
Ciddi travmatik beyin hasarı (GKS<9) olan has­
talarda mortalite yaklaşık %40'tır. Bu hastalara
öncelik verilerek hızlı bir şekilde sekonder beyin
hasarını önlemek, hayatı tehdit edebilecek diğer
yaralanmaları belirlemek ve tedavi edebilecek nö­
roşirurjikal durumları tespit etmek gerekir.
TABLO 162-1 Tüm Yaş Grupları İçin Glasgow
Hastane öncesi sağlık çalışanları sıklıkla travmanın
Koma Skalası zamanı ve mekanizması, bilinç kaybının varlığı ve
4YAŞTAN süresi, ilk bilinç durumu, nöbet aktivitesini, kusma,
YETİŞKENE SÜT sözel yanıt ve ekstremite hareketleri gibi vakanın
KADAR 4YAŞ ALTI COCUGU kritik bilgilerini verebilir. Cevapsız bir hasta için
Göz Açma yakınları ile iletişime geçilerek hastanın özgeçmişi,
4 İstemli İstemli İstemli kullandığı ilaçları (özellikle antikoagulan ilaçlar) ve
3 Konuşmaya Konuşmaya Konuşmaya en son ne zaman alkol ya da uyuşturucu madde al­
2 Acıya Acıya Acıya dığı gibi anahtar bilgiler öğrenilir.
Cevap yok Cevap yok Cevap yok
Bilinç durumu ve GKS; anizokori, ışık refleksi ve
Sözel cevap boyutlarını içeren pupil muayenesi, motor-duyu ve
5 Alert ve Oryante, sosyal, Cıvıldar, beyin sapı fonksiyonlarının değerlendirildiği kran­
oryante konuşur, agular yal sinir muayenesini içeren nörolojik muayene kli­
etkileşime girer nik olarak önemlidir ve dekortike veya deserebre
4 Disoryante Konfüse çalışma, İrrite postür gelişirse not edilmelidir.
konuşma disoryante, ağlamalar
sakinleştirebilir,
Travmatik beyin hasarı olan infantlar genellikle
farkında azalmış yanıt ile gelir. Pupiller veya fasyal asimet­
3 Mantıksız Uygunsuz kelimeler, Ağrıya ri, ekstremilerde motor fonksiyon anomalileri veya
konuşma sakinleştirilemez, ağlama emme refleksinde azalma bulunabilir. Infantlarda
farkında değil
Anlamsız Anlaşılamaz, Ağrıya inleme cevapsızlık, letarji, nöbet, kusma, apne ve bradikar­
sesler ajite, husursuz, di gibi intrakranyal basınç artışı bulguları olabilir.
farkında değil Daha büyük çocuklarda travmatik beyin hasarının
Cevap yok Cevap yok Cevap yok
semptom ve bulguları baş ağrısı, bulantı, kusma,
Motor cevap
bilinç düzeyinde bozulma, motor güç kaybı, görme
6 Emirlere itaat Normal, spontan Normal,
eder hareketler spontan bozukluklarıi hipertansiyon, bradikardi ve solu­
hareketler numsal arrest olabilir.
5 Lokalize ağrı Lokalize ağrı Dokunmaya
karşı çekilir
4 Hareket eder Acıya karşı çekilir Acıya karşı SPESİFİK YARALANMALAR
veya acıya çekilir
karşı çekilir KAFA TASI KIRIKLARI
3 Dekortike Dekortike tleksiyon Dekortike
tleksiyon tleksiyon Deprese kafatası kırıkları üzerinde skalpın bütün­
2 Deserebre Deserebre Deserebre lüğüne göre açık ya da kapalı olarak sınıflandırılır.
ekstansiyon ekstansiyon ekstansiyon
Cevaryok Cevaryok Cevar yok Baziler kafatası kırıkları, kafatası kaidesinin h e r ­
Not: Entübe hastalarda, Glasgow Koma Skalası verbal hangi bir yerinde meydana gelebilmesine rağmen
komponenti l olarak kabul edilir ve total skor entubasyonu tipik olarak temporal kemiğin petroz parçasında
belirtmek için T ile yazılır. meydana gelir. Kafa kaidesi kırıklarında hemotim-
BÖLÜM 162 • ERiŞKiNLERDE VE ÇOCUKLARDA KAFA TRAVMASI 571
panium, otore, rinore, periorbital ekimoz (rakun SUBDURAL HEMATOM
gözleri) ve retroaurikuler ekimoz (Battle işareti) Subdural hematom, subaraknoid boşluktan du­
görülebilir. ral venöz sinüslere uzanan köprü venlerdeki ge­
Çocuklarda lineer kafatası kırıkları az bir yük­ rilme sonucu oluşan yırtıklara bağlı dura mater
seklikten (<l.2metre) düşme sonucu oluşabilir ve ile araknoid arasında oluşan venöz kan koleksi­
genellikle ciddi intrakranyal yaralanmalar lezyon
yonudur.
kliniği olmadan gelir. Ciddi intrakranyal yaralan­ • Genel olarak ani akselerasyon-deselerasyon me­
malar daha fazla yükseklikten düşmeler sonucu
kanizmasıyla oluşur. Alkolikler ya da yaşlılar gibi
oluşur.
beyin atrofisi olan hastalarda subdural hematom
SEREBRAL KONTÜZYON VE ihtimali daha yüksektir.
İNTRASEREBRAL HEM ORAJİ • Bebeklerde büyük olasılıkla kaza dışı travmalarla
Kontüzyonun genel olarak yerleşimi frontal bölge, oluşur. Akut subdural hematomda, travmadan son­
subfrontal korteks ve temporal lobdur. raki 14.güne kadar akut dönemdir, genellikle ilk 24
Kontüzyon direk travma alan yerin altında veya saat içinde semptomlar gelişir.
kontralateralinde oluşur (kontrakup lezyon). Kon­ • 2 haftadan sonra kronik subdural hematom olarak
tüze alan etrafı ödemle çevrili hemoraji ve bazen tanımlanır.
subaraknoid hemoraji ile ilişkilidir. • Semptomlar baş ağrısından, letarji veya komaya
• Mental konfüzyon veya kanamayla gelen hastalar­ kadar gidebilir. Anamnez, fizik muayene ve BT ile
da derin ve uzun süren nörolojik disfonksiyon ola­ kronik-akut subdural hematom ayrımı yapmak
bilir. Foka] nörolojik defısit genellikle vardır. önemlidir.
• Akut subdural hematom sütur hatlarını kesen, hilal
TRAVMATİK SUBARAKNOİD KANAMA şekilli hiperdens bir lezyon olarak görünür.
Bu durum subaraknoid venlerdeki bozulma ve be­
yin omurilik sıvısına (BOS) kan geçişi sonucu olu­ HERNİASYON
şur. Hastalar diffüz baş ağrısı, bulantı veya fotofo­ Diffüz veya foka! kafa içi basınç artışı beynin bir
biden şikayetçi olur. noktadan herniasyonuna sebep olabilir.
Travmatik subaraknoid kanama (SAK) orta veya • Transtentoryal (unkal) herniasyon, subdural he­
ciddi travmatik beyin hasarı olan hastalarda en çok matom varlığında veya temporal lob unkusunun
rastalanan BT bulgusu olabilir. Travmadan sonraki serebral pedünkül ve tentorium arasından tentorial
ilk 6 saatte çekilen BT'lerde bazı SAK'lar atlanabi­
hiatusa çıkmasıyla oluşur. Bu da okulomotor sinir
lir.
basısına sebep olarak aynı tarafın pupilinin fıkse ve
EPİDURAL HEMATOM dilate olmasına sebep olur. Serebral pedünkül daha
• Epidural hematom kafatasının iç yüzeyi ile dura fazla bası altında kalırsa karşı tarafta motor kuvvet
mater arasında akut kan koleksiyonu olmasıyla kaybına sebep olur. Artmış kafa içi basıncı ve beyin
oluşur. Tipik olarak bir meningeal arteri etkileyen, sapı basısı bilinç düzeyinde progresif bozulmaya
genellikle orta meningeal arter, kafatası kırığı ile sebep olur. Bazen tentoriumun serbset kenarı karşı
meydana gelir. taraf herniye olmayan serebral pedünküle bası ya­
• Beyin dokusunda eşlik eden ciddi yaralanma olma­ parak ipsilateral yanlış lokalize motor kuvvet kay­
yabilir. bına sebep olabilir.
• Klasik olarak hasta kafa tavmasından sonra bilinç Santral transtentoryal herniasyon frontal lob, ok­
kaybı yaşar. Acile bilinci açık olarak gelir, bu bilinç sipital lob veya vertex düzeyinde orta hat lezyon­
açık olduğu döneme "lucid interval" denir ve acilde larıyla meydana gelir. İlk başta bilateral pintpoint
bilinç durumunda kötüye gidiş olur. Lezyon tara­ pupiller, bilateral babinski pozitifliği ve artmış kas
fında dilate ve fiks pupil, karşı tarafta hemiparezi tonusu, sonrasında fıx midpoint pupiller, uzamış
klasik geç bulgusudur. hiperventilasyon ve dekortike postür görülür.
• Yüksek basınçlı arteryel kanama olan epidural he­ Serebellotonsiller herniasyon daha az sıklıkla görü­
matomalrda travma sonrasında saatler içinde her­ lür. Foramen magnumdan çıkarak meduller basıy­
niasyon gelişebilir. la flask paralizi, bradikardi, solunum arresti ve ani
• Epidural hematomlar BT'de bikonveks görünür. ölüme sebep olur.
572 KISIM 19·TRAVMA

PENETRAN YARALANMALAR TABLO 162-3 Hafif Travmalı Beyin Hasarı


Ateşli silahlar ve kesici delici aletler penetran beyin Mevcut Olan Yetişkinlerde BT
yaralanmalrına sebep olabilir. Endikasyonları
Nörolojik hasarın derecesi, merminin enerjisine,
Bilinç kaybı olmasa da eğer aşağıdakilerden biri veya daha
bir ya da daha çok lobun veya hemisferin etkilenip fazlası varsa;
etkilenmediğine, kemik veya metalik parçaların Glasgow Koma Skalası <15
dağılım miktarına ve kitle lezyonu olup olmadığına Foka! nörolojik bulgular
bağlıdır. İki seferden daha fazla kusma
Orta ila ağır baş ağrısı
SARSILMIŞ BEBEK SENDROMU Yaş>65
• Hayatı tehdit etme potansiyeline sahip olan bu du­ Basilar kafatası kırığı bulguları
rum 2 yaş altındaki çocuklarda başın ani bir şekilde Koagulopati
Tehlikeli yaralanma türleri (örn. düşme >4 ft, yaklaşık 1.2 m)
akselerasyon ve rotasyon kuvvetlerine maruz kal­
Bilinç kaybı veya amnezi ile aşağıdakilerden biri veya daha
dığı durumlarda görülür. Beynin hasarlanmasına fazlası varsa;
veya intrakranyal damarlar ve servikal spinal ha­ İlaç veya alkol intoksikasyonu
sarlara sebep olabilir. Bu sendromun bulunduğu Klavikül üstünde fiziksel kanıt
çocukların neredeyse yarısında travmanın dışarı­ Persistan amnezi
dan farkedilebilecek bulgusu yoktur ve bu nedenle Post-travmatik nöbetler
klinik şüphe öenmlidir.

yaralanması olan veya servikal vertebra fraktürü


TANI VE AYIRICI TANI açısından tehlikeli olduğu düşünülen bir mekaniz­
Tablo 162-2 ve 162-3 kafa travması sonrasında BT mayla travmaya maruz kalan hastaların hepsi için
çekmek için kanıta dayalı endikasyonları göster­ servikal görüntüleme yöntemleri kullanılmalıdır.
mektedir. Laboratuvar çalışmaları; kan grubu ve crossmatch,
Ciddi travmatik beyin hasarı olan hastaların yak­ tam kan sayımı, temel metabolik panel, arteriyel
laşık %8'inde servikal vertebra fraktürü mevcuttur. kan gazı, toksikolojik panel ve koagulasyon testle­
Bilinç değişikliği, boyun ağrısı, intoksikasyon, nö­ rini içermelidir.
rolojik defisit veya başka bir vücut bölgesinde ciddi

ACİL SERVİS BAKIMI VE


TABLO 162-2 New Orleans ve Kanada BT TABURCULUK
Klinik Karar Verme Kuralları
İlk olarak travma hastalarının değerlendirilmesi ve
NEWORLEANS KANADA BT KAFA KURALI­ stabilizasyonu için standart protokoller uygulanır.
KRİTERİ- GKS 15* GKS 13-15* Diğer ciddi yaralanmalar için dikkatli bir şekilde
Baş ağrısı GKS<l5, iki saat içinde araştırma yapılmalıdır.
Kusma Açık veya kapalı kafatası kırığı %100 oksijen verilir, kardiyak monitorizasyon ya­
şüphesi pılır ve iki tane geniş lümenli IV yol açılır. Ciddi
Yaş>60 Kafa kaidesi kırığı bulgusu
Intoksikasyon
travmatik beyin hasarı olan hastalarda hava yolu
Birden çok kusma
Sürekli antegrad amnezi Retrograd amnezi >30 dk güvenliği ve hipoksemiyi engellemek için endotra­
Klaviküla üstü travma Tehlikeli mekanizma (3 feet'ten keal entübasyon (hızlı seri entübasyon) öncelikli­
şüphesi daha yüksektek düşme veya dir. Servikal immobilizasyon sağlanır ve uygun se­
yaya olarak araba çarpılması dative ajan/indüksiyon ajanı havayolu devamlılığı
Nöbet Yaş >65 sağlanırken kullanılır.
BT'de intrakranial lezyonu olan hastaların tanımlanması Hipotansiyon artmış mortalite oranları ile ilişkili­
%100 sensitif, %5 %83 sensitif, %38 spesifik
dir. Serebral perfüzyonun devamlılığı için yeterli
spesifik bir kan basıncı sağlanmalıdır. Ortalama arteriyel
(MAP) basınç :2:80mmHg sağlamak için IV krista­
Neurocerrahi müdahale gerektiren hastaların tanımlanması
loid sıvılar verilir, agresif sıvı resüsitasyonuna rag­
%100 sensitif, %5 %100 sensitif, %37 spesifik men MAP :2:80 mmHg değilse tedaviye vazopres­
spesifik
sörler eklenir.
Kısaltmalar: GKS: Glasgow Koma Skalası • Beyin BT çekilip intrakraniyal yaralanma bulgu­
*Herhangi bir BT görüntüleme endikasyonunun varlığı su görüldüğünde hızlı hızlı bir şekilde nöroşirurji
BÖLÜM 163 • OMURGA VE SPİNAL KORO TRAVMALAR! 5 73
konsültasyonu istenmelidir. Akut epidural ya da OMURGA VE SPİNAL KORD
subdural hematom kaynaklı yeni nörolojik defisiti 163 TRAVMALARI
olan hastalar için acil cerrahi girişim gereklidir.
Todd Ellingson
Kafa içi basıncı artışı bulguları olan tüm has­
Çeviri: Muhammed Sarıer
talarda yatakbaşı 30 derece kaldırılmalıdır (hi­
potansif olmayan hastalarda), yeterli sedasyon
uygulanmalıdır ve yeterli arteriyel oksijenizas­
yon sağlanmalıdır. Hipotansif olmayan hastalara • EP İDEMİYOLOJİ
0,25-1 gr/kg dozunda mannitol IV bolus olarak
uygulanmalıdır. Spinal kord yaralanması insidansı tahminen bir
Serebral iskemiye sebep olabileceğinden hiper­ milyonda 40 kadardır. Ortalama 40 yaşta görülür
ventilasyon önerilmez . Daha düşük intrakranyal ve erkeklerde 4 kat daha fazladır.
basınç sağlamak için hiperventilasyon son tercih • Spinal kord yaralanmalarının %42'si motorlu araç
olarak düşünülmelidir ve eğer kullanılacaksa geçici kazalarında %27'si düşme sonucu ve %15'ı darp ile
bir süre yapılmalı, Pco2 çok yakın takip edilerek 30- meydana gelir.
35mmHg arasında tutulmalıdır.
Herniasyon riski olan hastalarda diğer yöntemlerle
intrakraniyal basıncın artışı engellenemiyorsa acil PATOFİZYOLOJİ
olarak "burr hole" yöntemiyle dekompresyon sağ­ Stabilize edilmesi gereken 3 ana vertebral kolon
lanır. İşlem öncesinde BT çekilerek lezyonun loka­ vardır.
lizasyonu ve dekompresyonun nereden yapılacağı • Anterior kolon, vertebral cismin anterior duvarı,
belirlenir. anterior anulus fibrozus ve anterior anterior longi­
• Nöbetler benzodiyazepinler kullanılarak hızlı bir tidunal ligamentten oluşur.
şekilde tedavi edilir. Lorazepam ve 18-20 mg PE/kg Orta kolon, vertebral cismin posterioru, posterior
IV yükleme dozunda fosfenitoin kullanılır. anulus fıbrozus ve posterior ligamentten oluşur.
• Profılaktik antikonvülzan kullanımı halen tartış­ Posterior kolon, posterior vertebral arkın kemik
malıdır, nöroşirurji konsültanları ile birlikte uygu­ kompleksi ve posterior ligamentöz kompleksten
lanmalıdır. oluşur.
Kafa kaidesi kırığı olan veya penetran yaralanması • Vertebral yaralanmanın stabil olmadığını düşün­
olan (ateşli silah veya kesici delici alet yaralanması) mek için iki veya daha fazla kolonun hasarlı olması
hastalar nöroşirurji servisine yatırılır ve profilaktik gerekir.
antibiyotik tedavisi başlanır (örn. 1 gr seftriakson • Servikal 3. ve 7. vertebralarda %25'ten daha fazla
12 saatte bir). çökme olduğunda stabil olmadığı kabul edilirken,
Geliş GKS:15 olan ve izlem sırasında gerileme ol­ torasik ve lomber vertebralarda ise >%50 çökmeler
mayan hastalar ile seri nörolojik muayene ve BT'si anstabil kabul edilir.
normal olan hastalar taburcu edilebilir. Spinal kord yaralanmasının iki aşaması vardır. Ilk
• Anormal BT bulgusu olan hastalar için nöroşirurji olarak, direk mekanik hasar ile hemoraji, ödem ve
konsültasyonu istenmelidir ve hastalar yatırılmalı­ iskemi oluşabilir. Saatler içinde sekonder doku de­
dır. jenerasyonu aşaması başlar ve enzimlerle membran
• Geliş GKS 14 ve BT'si normal olan hastalar acil stabilizsyonu bozulup, inflamatuar mediatörlerin
serviste izlenmelidir. Izlemde GKS 15'e yükseklir­ salınmasıyla lipid peroksidasyonu ve hidroliz in­
se, seri nörolojik muayeneler normal ise semptomu düklenir.
yoksa taburcu edilebilir. • Üç ana spinal kord yolağı vardır. Kortikospinal
• Hastalar en az 24 saat gözlem yapabilecek güvenilir yolun lifleri medullada çapraz yapıp lateral yol­
bir refakatçi eşliğinde taburcu edilir, uygun tabru­ dan ilerler. Kortikospinal yol hasarında (üst motor
culuk bilgileri verilir ve kafa travması sonrası dik­ nöron) aynı tarafta motor kuvvet kaybı, spastisite,
kat edilmesi gereken hususlar anlatılır. derin tendon reflekslerinde artış ve Babinski pozi­
tifliği olur.
• Spinotalamik yol ağrı ve ısı duyularını taşır ve si­
nirler vertebral kolona girdikten sonra kısa bir yol
alıp çapraz yapar. Yaralanmalarında karşı tarafta
ağrı ve ısı duyusunda kayıp olur.
574 KISIM 19, TRAVMA

Posterior kolon vibrasyon ve derin duyuları taşır.


TABLO 163-1 Servikal Omurga
Bu yoldaki nöronlar medullada çapraz yapana ka­
Yaralanmaları
dar sinaps yapmazlar. Bu yoldaki lezyonlarda aynı
Fleksiyon
tarafta vibrasyon ve derin duyu kaybı olur. Anterior subluksasyon ( hiperfleksiyon burkulması)(
Hafif dokunma duyusu hem spinotlamik hem de stabil)*
dorsal yoldan taşınır. Bu iki yol yaralanmadıkça ha­ Bilateral interfasetal dislokasyon ( unstabil)
fif dokunma duyusunda kayıp olmaz. Basit kompresyon kırığı ( genellikle stabil)
Spinöz proses parça ( kil kürekleyen (clay-shoveler's))
kırığı ( stabil)
Fleksiyon gözyaşı kırığı ( unstabil)
KLİNİK ÖZELLİKLER Fleksiyon-rotasyon
Spinal kord yaralanamsı olan hastaların hepsinde Unilateral interfasetal dislokasyon ( stabil)
nörolojik defisit olmayabilir. Bir çok anstabil frak­ Kolon kırığı
Lateral bölgenin kırığı ( unstabil olabilir)
türde spinal kord veya sinir kökü hasarı olmaz.
Parestezi, dizestezi, güçsüzlük veya diğer nörolo­ Vertikal kompresyon
Jefferson atlas patlamalı kırık ( potansiyel olarak unstabil)
jik bozuklukların olduğu semptomatik hastalarda
Patlama ( Patlamalı, dağılmalı,axil-yüklemeli)kırık (
spesifik muayene bulguları olabilir ya da olmaya­ unstabil)
bilir. Daha ciddi yaralanması olan hastalarda be­ Hiperekstensiyon
lirgin nörolojik defisit ya da fizik muayene bulgu­ Hiperekstensiyon dislokasyonu (unstabil)
su olabilir. Atlasın anterior archının parçalı kırığı (stabil)
Tam olmayan lezyonlarda değişik derecelerde iyi­ Ekstensiyon gözyaşı kırığı (unstabil)
Atlasın posterior archınm kırığı ( stabil)
leşme olurken, tam kesinin olduğu lezyonlarda iyi­
Laminar kırık ( çoğunlukla stabil)
leşme minimal olur. Travmatik spondilolisthesis( asılmış adam kırığı)(unsta­
Spinal şok evresi tam veya tam olmayan kesi son­ bil)
rasında refleks aktivitelerinin azaldığı ya da kay­ Lateral fleksiyon
bolduğu geçici dönemdir. Bu evre günler haftalar Uncinat proses kırığı ( genellikle stabil)
sürebilir. Yaygın veya anlasılmamış mekanizmalar ile oluşan yaralan­
Nörojenik şok olan hastalarda sempatik tonusun malar
kaybına bağlı olarak hipotansiyon ve rölatif bradi­ Oksipital kondil kırığı (unstabil olabilir)
Oksipitoatlantal dislokasyon)
kardi görülür.
Dens kırıkları (qtip 2 ve tip 3 unstabil)
Hipotansiyonu olan hastalarda aksi ispat edilene
*Sık görülendir. Genel stabilite diğer ligamentoz yapıların
kadar hipovolemik şok düşünülmelidir. Nörojenik stabilitesine bağlıdır.
şok olan hastaların sıcak ve pembe renkli ekstremi­
teleri vardır ve yeterli idrar çıkışı mevcuttur.

Spinal kordun tam olmayan lezyon ya da yaralan­


TANI VE AYIRICI TANI masında farklı tutulumlara bağlı olarak çeşitli spi­
mal kord sendromları görülür.
Travmanin mekanmizması potansiyel servikal ya­ Bulbokavernöz reflex, kremsater refleksi ve anal
ralanma tipini tahmin etmede yardımcıdır (Tablo sfinkterin kasılması gibi korunmuş anogenital ref­
163-1). leksler inkomplet spinal kord lezyonunu gösterir.
Herhangi bir nörolojik şikayet geçici dahi olsa spi­ NEXUS kriterleri ve Kanada servikal omurga gö­
nal kord yaralanması şüphesini arttırır. Tüm omur­ rüntüleme kuralları servikal görüntüleme gerektir­
ganın palpasyonu yaralanmanın potansiyel yerini meyen düşük riskli hastaları tanımlamada kullanı­
belirler. lır (Tablo 163-3 ve Tablo 163-4).
Tam bir nörolojik muayene yapılmalıdır ve bu mu­ BT servikal omurga travması olan hsatalarda direk
grafıye göre daha spesifik ve sensitiftir ve birçok
ayene motor güç ve tonus muayenesi (kortikos­
travma merkezinde de ilk kullanılan görüntüleme
pinal yol), ağrı ve ısı duyusu (spinotalamik yol),
yöntemidir.
derin duyu ve vibrasyon duyusu (dorsal kolon) ve Servikal omurga için direk grafi kullanılacaksa en
refleksleri içermelidir. Her bir dermatomun değer­ az üç yönlü {lateral, odontoid ve anteroposterior)
lendirilmesi yapılmalıdır (Şekil 163-1). olması gerekir.
BÖLÜM 163 , OMURGA VE SPİNAL KORO TRAVMALAR! 575

C7 C7
T3
H
15
re
T7
T8
T9
T10
·Tll
1u
u.
L3

C7 C7
T2
T3
T4
ts
f6
Ti
T8
T9
T10
TII

u 7
51

L3 L2 L3 L6
L4

ŞEKİL 163-1. Duyu muayenesi için dermotomlar.

Direk grafıler gizli kırıkları ve ligament yarlan­ liteyi gösterir. Normal fleksiyon/ekstansiyon grafisi
malarını atlayabilir, klinik olarak normal servikal olan fakat inatçı ağrısı olan hastalar 3-5 gün içinde
omurga diyebilmek için dikkat dağıtıcı başka yara­ uzman kontrolüne gitmek üzere sert servikal collar
lanması olmayan hastalarda seri servikal omurga yerleştirilerek takip edilebilir.
muayenesi yapılmalıdır. Bir tane servikal vertebra kırığı olan hastaların
Fleksiyon ve ekstansiyon dalgalarına maruz kalmış %10'unda başka bir vertebrada da kırık vardır. Bu
hastalar klinik olarak netleşmiyorsa ligament hasa­ nedenle spinal kolon yaralanmalarında tüm ver­
rı olmuş olabilir. 3.7 mm' den fazla basamaklanma tebral kolonun radyografik olarak değerlendirilme­
ya da 11 dereceden fazla açılanma servikal instabi- si yapılmalıdır.

TABLO 163-2 Yarı Spinal Kord Sendromları


SENDROM ETİYOLOJİ SEMPTOMLAR PROGNOZ*
Anterior kord Direkt anterior kord basısı,servikal Lezyon altında ağrı ve ısı his kaybı ile beraber olan total Kötü
omurganın fleksiyonu, anterior paralisi, propiroception ve vibrasyon fonksiyonlarının
spinal arterin trombozu korunması
Merkez kord Hiperekstansiyon yaralan, spinal Quadriparezi,üst ekstremitelerde alta göre daha fazladır. iyi
korda kan akışının kesilmesi, Gene üstte fazla olmak üzere kısmi ağrı ve ısı kaybı
servikal spinal stenoz vardır.
Brown-Sequard Spinal kordun transvers yarı İpsilateral spastik parezi, proprioseption ve vibrasyon iyi
kesisi, unilateral kord basısı hissi kaybı, ve kontralateral ağrı ve his kaybı
Cauda equina Periferel sinir hasarı Alt ekstremitede değişken motor ve sensor kaybı, siatik, İyi
bağırsak ve mesane disfonksiyonu ve eyer seklinde
anestezi
*Hastanın prognozu ikincil yaralanmalardan kaynaklanan sıkıntılar engellendiğinde daha iyi olur.
576 KISIM 19,TRAVMA

Ulusal Acil X-Radiografi TABLO 163-5 Travma Sonrası Torasik


Kullanımı Çalışma ve Lombar Görüntüleme
Kriteri: Aşağıdaki Beş Endikasyonları
Kriter Varlığında Servikal Mekanizma Ateşli silah
Görüntüleme Gereksiz Yüksek enerji
Araçtan fırlayan veya takla atan motorlu
Orta hat servikal hassasiyetin olmaması araç kazaları
Normal bilinç ve dikkatın mevcudiyeti 3 m (10 ft)' den düşme
İntoksikasyon lehine kanıt olmaması Araba çarpan yaya
Foka! nörolojik defısit var olmaması Fiziksel Orta hat sırt ağrısı
Ağrılı dikkat dağıtan yara var olmaması muayene Orta hat foka! hassasiyet
Spinal kord veya sinir kökü hasarı bulgusu
Travmanın mekanizması, fizik muayene ve riskli İlgili yaralar Servikal kırık
yaralanmalar, hastanın torasik ve lomber vertebra Kaburga kırığı
görüntülemesine ihtiyacı olup olmadığını belirler. Aortik yaralanma
(Tablo 163-5). İçi boş iç organ yaralanması
Servikal vertebrada olduğu gibi torasik ve lomber
vertebralarda da yüksek sensitivite ve spesifite de­
ğerlerinden dolayı BT birçok travma merkezinde
daha önemli yer tutar. ACİL SERVİS BAKIMI VE
Torasik ve lomber vertebra fraktürleri minor ve major TABURCULUK
yaralanma olarak ikiye ayrılabilir (Tablo 163-6).
MRG sinir, kas, ligament ve diğer yumuşak doku­ AS'de servikal immobilizasyon eşliğinde hava
ların anatomisi ve diğer yaralanmalarını belirleme­ yolu değerlendirilmesi ve yönetimi öncelikli ve en
de daha iyidir. MRG nörolojik bulguları olan veya önemli basamaktır.
inatçı ağrısı olan fakat direk grafı ve/veya BT'de
Servikal omurga yaralanması olan hastalarda
bulgusu olmayan hastlar için endikedir.
Radyografık anomali olmadan spinal kord yaralan­ ( özellikle CS ve yukarısı) endotrakeal entübasyon
ması bulguları (SCIWORA=spinal cord injury wit­ sırasında boynun açılanmamasına dikkat etmek
hout radiographic abnormality) sıklıkla pediyatrik gerekir. Diyafram güçsüzlüğü ya da paralizisi hipo­
populasyonda görülen bir kliniktir. ventilasyon veya hipoksemiye sebep olabilir.
Yüksek akımlı oksijen ve iki geniş damar yolu sağ­
Radiografi İçin Kanada Servikal lanmalıdır.
Omurga Kuralı: Aşağıdaki • Sıvı resüsitasyonu spinal kord resüsitasyonunu ko­
Üç Kritere Sahip Olan laylaştırır; açık kanama olup olmadığı kontrol edi­
Hastalarda Servikal Omurga lir ve hızlıca hayatı tehdit edecek bşaka yaralanma
olup olmadığı değerlendirilir.
Görüntülemesine Gerek Yoktur
• Vertebral immobilizasyon sağlanarak vertebral
SORU VEYA kolonun sekonder yaralanmaları önlenmiş olur ve
DEGERLENDİRME TANIMLAMA spinal kordun geriye kalan fonksiyonları korunmuş
Radyografiyi Yüksek risk faktörleri içinde: olur. Hasta kütük çevrilerek belirgin kırık varlığı ya
gerektirmeyen 65 yaş üstü da ilişkili yaralanmaların olup olmadığı belirlenir.
yüksek risk faktoru Riskli yaralanma mevcudiyeti
yok 3 ft'ten (yaklaşık 0,9 m) daha Cilt yaralanmalarına ve bası yaralarına sebep olma­
yüksekten düşme, axial yükleme mak için hasta sert sırt tahtasından kaldırılır. Stan­
hasarı, yüksek hızlı motorlu dart hastane yatakları yeterli spinal desteği sağlar.
kaza, üstünden geçme veya
araçtan fırlama, motorlu araç
veya bisiklet çarpışması)
TABLO 163-6 Torasik ve Lomber Vertebra
Ekstremitelerde paraestezi varlığı Fraktürleri
Hareketin değerlendi­ Düşük risk faktörleri içinde: MİNÖR
rilmesine izin veren Basit arkadan motorlu araç YARALANMALAR MAJÖR YARALANMALAR
düşük risk faktörleri çarpışması
var. Hasta acil bakıda oturabiliyor Transvers proçes Kompresyon (köşe) fraktürleri
Hasta herhangi bir zamanda fraktürü
ambulutuar Spinöz proçes Patlama fraktürleri
Geç başlayan boyun ağrısı fraktürü
Servikal orta hatta hassasiyetinin Pars Fleksiyon-karşı koyma (emniyet
olmaması interartrikülaris kemeri) yaralanması
Hasta boynunu aktif Sağa ve sola 45 derece fraktürü Fraktür-dislokasyon (translasyon)
olarak döndürebilir. döndürebilmek yaralanması
BÖLÜM 164 • YÜZYARALANMALARI 577

TABLO 163-7 Ulusal Akut Spinal Kord TABLO 164-l Ytlz Travmasında Önemli
Yaralanma Çalışma Protokolü Klinik Sorunlar
Endikasyonlar Künt travma Hikaye
Görmen nasıl?
Spinal korda atıf edilebilen nörolojik
Yüzünün herhangi bir parçası hissiz mi?
defısit Isırman normal mi?
Tedavi yaralanmanın ilk 8 saatinde İnspeksiyon
başlanılabilir Le Fort III fraktürlerinde lateral bakıdan tabak yüz (dish
face) görünümü
Tedavi Metilprednisolon, 30 milligram/kg bolus,
15 dk'da IV verilir Le Fort il veya lII fraktürlerinde frontal bakıdan eşek
yüzü (donkey face) görünümü
45 dakika ara Retrobulbar hematomda görülem eksolftalmusa bağlı kuş
Metilprednisolon, 5.4 milligram/kg/sa, 23 gözü görünümü
saat boyunca verilir. Blow out kırıkları veya malar prominensin zigomatik
ark kırıklarına bağlı olarak çökmesinden dolayı oluşan
endolftalmusa bağlı Kurtçuk (Worm's) görünümü
Metilprednizolon kullanımı nörolojik defisiti Rakun gözü( bilateral ortibal ekimoz) ve Battle bulgusu
olan künt spinal kord travmalı hastalarda halen (mastoid ekimoz) tipik olarak birkaç saat sonra oluşur
ve kafatası tabanı kırığı varlığını düşündürür.
bir seçenek olmasına karşın güncel öneriler olası Palpasyon
tehlikeli yan etkilerinin göz önünde bulunduru­ Yüzün tamamını palpe etmek kırıkların çoğunu fark ettirir.
larak kar zarar oranlarının karşılaştırılarak kul­ Zigomatik arkın intraoral palpasyonu, lateraldan
lanılmasını önermektedir. Uygulamadan once posterior maxiller molara kadar olan palpasyon kemiği
yumuşak doku hasarından ayırırmada faydalıdır.
nöroşirurji konsültasyonu önerilmektedir. Tablo Sert damağı bir elle kibarca hareket ettirirken diğer elle
163-7 de endikasyonlar ve uygulama kılavuzu alnı stabilize ederek Le Fort kırığını değerlendiriniz.
bulunmaktadır. Göz
• Penetran spinal kord yaralanmalarında metilpred­ Göz kapaklarını şuşmede önce muayene ediniz veya
retraktür kullanınız Görme keskinliği test edin. Gözü
nisolonun yararı gösterilmiştir. önden arkaya doğru sistematik muayene edin. Özellikle
• Penetran spinal kord yaralanması olan hastalara glob rüptürüne işaret eden pupilde göz yaşı bulgusu,
ampirik antibiyotik tedavisi acil serviste başlanma­ hifema ve afferent papiller defekti için sallanan fener
lıdır. testi yapılmalıdır.
Progresif olarak nörolojik kötüye gidiş olan hasta­ Göz kapağı yarasındaki yağ septal perforasyonu işaret eder.
Orbital kompartman sendromu için intraoküler basınç
lara cerrahi tedavi gereklidir. Progresyon gösterme­ testi sadece glob hasarı düşünüldüğünde yapılmalıdır.
yen bir çok yaralanma ise cerrahi gerektirmeksizin Burun
tedavi edilebilir. Fasyal sinüs üzerindeki herhangi bir krepitasyon sinus
Ciddi spinal kord yaralanması ya da omurga yara­ fraktürünü işaret eder.
Septal hematom nasal septum üzerinde mavi bir sislik
lanması olan tüm hastalar hastaneye yatırılmalı­ olarak kendisini gösterir.
dır. Kulaklar
Auriküler hematom, serebrospinal sıvı kaçağı ve

} 64
hemotimpanum için muayene ediniz.
Oral
YÜZ YARALANMALARI Mandibular dislokasyon veya kondil kırığına bağlı olarak
Jonathan S. Ilgen çene çıkığı
Malokluzyon çene, zigomatik ve Le Fort kırıklarında oluşur.
Çeviri: Muhammed Sarıer Eksik veya hasar almış diş.
Lacerasyonlar ve mukosal ekimozlar çene kırıklarını
düşündürür.
Parmağı dış kulağa yerleştirin ve hastaya çenesini yavaşça
KLİNİK ÖZELLİKLER açıp kapatmasını söyleyerek kondil fraktürlerini araştırın.
Dil basacağı testi: Fraktürü olmayan hastalar dil
Primer bakı esnasında saptanan maksilofasiyel basacağını testi yapan kişi basacağı döndürmesi üzerine
travma sonrasında klinisyen, mekanik tıkanıklık basacağı yerinde tutarak onun dönüp kırılmasını
sağlayacak kadar yeterli bir kuvvet uygulayabilirler.
ya da masif hemoraji gibi hava yolu bütünlüğünü
tehdit edebilecek durumları tespit ederek olası en­
dotrakeal entübasyon ihtiyacını değerlendirmeli­
TANI VE AY IRICI TANI
dir. Ciddi fasyal yaralanmalar beyin, orbita, servi­
kal omurga veya akciğer yaralanmalarıyla birlikte Maksillofasyal yaralanmalara yukarıda tanımları -
olabilir. <lığı gibi tanı konulabilir ve radyolojik incelemeler
Tablo 164-1 de fasyal travmada anamnez ve fizik kullanılabilir.
muayenede önemli olan noktaların listesi bulun­ Direk grafiler BT'ye ulaşılamıyorsa ya da düşük
maktadır. riskli olduğu düşünülen hastalarda kullanılabilir.
578 KISIM 19•TRAVMA

• Maksillofasya1 BT daha net tanı koymak ve cerrahi­ İzole frontal sinus anterior duvar kırığı olan hasta­
yi yönlendirmek için genellikle gerekir. lar ayaktan tedavi edilebillir.
• Nazo-orbita-etmoid kırıklar genellikle lakrimal ka­
ACİL SERVİS BAKIMI VE nal yaralanması, dural yırtıklar ve travmatik beyin
TABURCULUK hasarı ile ilişkilidir. Bu kırıklar yüz cerrahisi ve be­
yin cerrahisi konsültasyonu gerektirir.
İlk başta hava yolu yönetimine odaklanmak ge­ Blowout kırıkları en sık görülen orbita kırıkları­
reklidir. Hava yolu güvenliğini sağlamak amacıyla dır ve göz küresine künt bir cismin çarpmasıyla
sıklıkla ehin lift ve jaw trust manevraları boynun inferior ya da medial duvarın kırılmasıyla oluşur.
ekstansiyonuna sebep olmadan yapılır. Enoftalmus, infraorbital anestezi, yukarı bakışta
Fasyal travması olan hastalarda hava yolu yöneti­ çift görme, infraorbital kemikte palpasyonla basa­
minde hızlı seri entübasyon tercih edilir, fakat her maklanma gibi fizik muayene bulguları olabilir.
zaman zor hava yolu için plan yapmak gerekir. En­ Okulomotor sinir ve trigeminal sinirin oftalmik
tübe edememe, oksijen verememe duruunda elle ya dalı superior orbital fıssürden geçer. Bu kanalı içe­
da alternatif yöntemlerle efektif bir şekilde oksije­ ren kırıklar superior orbital fissur sendromu olarak
nizasyon sağlamak için paralitik ajan uygulanma­ adlandırılır ve ekstraoküler kasların paralizisi, pito­
ması yerinde olacaktır. zis ve periorbital anestezi ile karakterizedir. Orbita
Acil hekimleri hastanın hava yolu reflekslerini ko­ apeksini içeren kırık varlığında bu semptomlara ek
olarak görme kaybı gelişebilir. Sallanan fener testi
ruyarak endotrakeal entübasyonun uygulanabilirli­
ve görme alanı, görme keskinliği muayenesi bu ta­
ğini belirlemek için sadece sedasyon ve lokal anes­
nıyı koymada çok önemlidir.
tezinin uygulandığı uyanık orotrakeal entübasyon
Orbital blowout kırıkları okulomotor sinir arazı,
işlemini yapabilirler.
ekstraoküler kas güçsüzlüğü ya da ciddi enoftalmus
• Endotrakeal entübasyon gerektiğinde, nazokrani­
varlığında cerrahi tedavi gerektirir. Superior orbital
yel entübasyon veya ciddi epistaksis endişesi nede­ fissur sendromu veya orbita apeeksinde yaralan­
niyle orotrakeal tercih edilmelidir. ması olan hastalar için de acil göz konsültasyonu
Ciddi mandibular kırıklarında kemik desteğin or­ gereklidir.
tadan kalkmasıyla dil geriye kaçabilir. Hava yolu Geri kalan izole orbita kırığı olan hastalar iyileşene
obstrüksiyonunu engellemek için spanç, ped ya da ya da onarılana kadar oral antibiyotik ve burna dar­
sütur yardımıyla dil dışarı çekilir. be almaması konusunda bilgilendirilerek ayaktan
Kanamalar direk basıyla kontrol altına alınabilir. takip edilebilir.
Fasyal sinir ya da parotis kanalına zarar verme riski Zigoma kırıkları iki major şekilde oluşur: tripod
olduğundan dolayı kör klemplemeden kaçınılmalı­ kırıkları, izole zigomatik ark kırıkları
dır. Tripod kırıkları infraorbital kemik halkasının bo­
• Arteryel kanamaları durdurmak için naza! kırık zulması, zigomatikofrontal süturun açılması ve zi­
fraktürleri ya da Le Fort kırıklarının redüksiyonu gomatikofrontal eklemin bozulmasıyla oluşur. Bu
nadiren gereklidir. Kanama devam ederse cerrahi kırıklar açık redüksiyon ve internal fiksasyon ge­
ligasyon ya da arteryel embolizasyon gerekebilir. rektirir.
• Ciddi burun travmalarında direk bası veya na­ İzole zigomatik ark kırığı olan hastalar için ayaktan
za! tampon gereklidir. Posterior epistaksis nazal elektif onarım yapılabilir.
tampon, çift balonlu araçlar veya foley katater ile Ortayüz kırıkları sıklıkla yüksek enerjili multitrav­
durdurulabilir, yine orta hat yüz kırıklarında olu­ ma hastalarında görülür. Bu hastalara hava yolu
kontrolünü sağlamak için genellikle endotrakeal
şabilecek istenmeyen yerleştirmelere dikkat etmek
entübasyon gerekir.
gereklidir.
Görme keskinliği, özellikle görme kaybına sebep
Sinus fraktürü olan tüm hastaların oral ya da int­
olma ihtimali yüksek olan Le Fort-3 tipi kırıklarda
ravenöz olarak 2. kuşak sefalosporin, klindamisin
test edilmelidir.
veya amoksisilin-klavulonat gibi antibiyotikleri al­ Le Fort-2 ve Le Fort-3 kırıkları BOS sızıntısına se­
ması gereklidir. bep olabilir.
Frontal sinus kırıkları çok sık görülmez ve trav­ Le Fort yaralanmalarında eşlik edebilecek önemli
matik beyin hasarı, ek maksillofasyal yaralanma yaralanmalar açısından değerlendirme yapılmalı,
ve servikal vertebra fraktürü açısından risk artmış­ hastaneye yatırılmalı, intravenöz antibiyotik veril­
tır. Anterior ve posterior duvarı içeren kırıklarda meli ve cerrahi onarım yapılmalıdır.
pnömosefali, BOS kaçağı ve enfeksiyonu önlemek Mandibular kırıkları sıklıkla maloklüzyon varlığı
amaçlı cerrahi tedavi gereklidir. Deprese kırıklar ya da çene hareketlerinde ağrı ile tanı alır. Açık kı­
için de cerrahi tedavi gereklidir. rıklarda görülen mukoza yaralanmaları, sublingu-
BÖLÜM 165 • BOYUNTRAVMALARI 579
al hematom ve dental veya alveolar kabarıklıktaki • Künt ve penetran laringeal veya faringeal travma­
kırıkları saptamak için dikkatli bir şekilde ağız içi larda disfoni, stridor, hemoptizi, hematemez, dis­
muayene yapılması öenmlidir. faji, boyunda amfizem ve dispne hatta solunum
Açık mandibula kırığı olan hastalar hastaneye yatırıl­ arrestine sebep olabilir.
malı ve iV antibiyotik tedavisi verilmelidir. Hastalar ciddi kan kaybına bağlı olarak şok bulgu -
Kapalı kırığı olan birçok hasta ayaktan takip edile­ lan (diyaforez, taşikardi, hipotansiyon) ile gelebilir.
bilir. Nörolojik yaralanmalarda ağrı, parestezi gibi sub­
Çeneyi ve kafayı saran bir bandaj olan Barton ban­ jektif şikayetler veya hemipleji, quadripleji ve koma
dajı hastaların konforu için kullanılabilir. gibi objektif bulgular gözlenebilir.
• Özefagus yaralanmalarında disfaji ve hematemez
olabilir.
165 BOYUNTRAVMALARI • Strangulasyon; asılma, iple boğulma ya da elle ba­
Katrina A. Leone ğolma gibi nadir rastlanan künt boyun travmala­
Çeviri: Muhammed Sarıer rında olabilir.
Strangulasyonun klinik prezentasyonu boyna uy­
gulanan kuvvetin miktarı ve süresi ile ilişkilidir.
Kardiyak arrest, servikal spinal kırıklar, serebral
• PAT OFİZYOLOJİ
anoksi, karotid arter yaralanması, hiyoid kemik
Boyun, sınırlı bir alan içerisinde bir çok vasküler ya da larengeal fraktür olabilir. Bağın yerine bağlı
yapıyı, hava ve sindirim yolunu, spinal yapılan içe­ olarak, bağın üstünde kalan yerlerde artmış venöz
rir. basınca sekonder fasyal ve konjuktival peteşiyal ka­
Platisma cildin altındaki en yüzeye! yapıdır. Platis­ namalar olabilir.
mayı geçen penetran yaralanmalar, daha derinde­
ki dokuların travmaya maruz kalıp kalmadığının TANI VE AYIRICI TANI
araştırılmasını gerektirir.
Platismanın altındaki derin servikal fasya altın­ "Roon ve Christensen" in sınıflamasına göre boyun
daki dokular için bir gerim oluşturur. Bu tampo­ üç zona ayrılır.
nad etkisi ile vasküler yaralanmalardaki kanamayı Proksimal vertebral arter ve carotid arter, torasik
sınırlandırabilir fakat; aynı etkiyle hava yoluna damarlar, superior mediastinum, akciğerler, özefa­
baskı uygulayarak hava yolu bütünlüğünü tehdit gus, trakea, torasik duktus ve spinal kord zon I'deki
edebilir. riskli yapılardır.
Zon II'deki riskli yapılar; karotid ve vertebral arter­
• KLİNİK ÖZELLİKLER ler, juguler ven, özefagus, trakea, larinks ve spinal
korddur.
Boyun travmalı hastalarda olan tüm semptom ve
bulgular tanısal değerlendirme gerektirir, ama cid­ Karotis ve vertebral arterlerin distali, farinks ve spi­
di bulgular genellikle hafif bulgulara göre daha ağır nal kord zon III'teki riskli yapılardır.
yaralanmalara eşlik eder. Direk grafiler boyundaki ve torasik kavitedeki ya­
bancı cisimleri göstermede kullanılır.
Helikal BT anjiografi boyun vasküler yaralanma­
larını göstermede en sık kullanılan tanısal testtir.
TABLO 165-1 Boyun Hasarının Bulgu ve Çalışmalarda karotid ve vertebral arter yaralanma­
Semptomları larında sensitivitesi %90-%100 spesifitesi %98.6-
%100 olarak rapor edilmiştir, fakat zon l'in alt kı­
CİDDİ BULGULAR HAFİF BULGULAR
sımları ve zon III'ün üst kısımları için sensitivite ve
Acilde hipotansiyon Sahada hipotansiyon
Aktif arteryal kanama Arteryal kanama hikayesi
spesifitesi daha düşüktür.
Azalmış karotis nabzı Sebebi açıklanamayan
Büyüyen hematom hipotansiyon (santral sinir
Thrill/üfürüm sistemi yaralanmaları olmadan)
Laterize bulgular Genişlemeyen büyük hematom TABLO 165-2 Boynun Bölgeleri
Hemotoraks > 1000 mL Gögüs radyografisinde apikal kap ZONI Krikoid kartilajdan klavi.kulaya kadar
Yarada hava veya Stridor
ZONII Krikoid kartilajdan mandibula
baloncuk Kaba ses
Hemoptizi Vokal kord paralizisi açısına kadar
Hematemez Subkutan amfizem ZONIII Mandibula açısından kafatasının
Trakeal deviasyon Yedinci kranial sinir hasarı altına kadar
580 KISIM 19 • TRAVMA

Zon I ve zon III'teki vasküler kanamaların cerrahi Bu hastalar acil serviste bir kaç saat izlenir. 4-6 sa­
kontrolü de daha zordur, bu nedenle bu bölgedeki atlik izlem sonrasında eğer hasta asemptomatikse
yaralanmalarda konvansiyonel anjiografi kullanıla­ ve hemodinamik olarak stabilse yakın takip öneri­
bilir. lerek taburcu edilebilir.
Özefagus künt ve penetran yaralanmaları ilk za­ Platisma kasını geçen yaralanmalar cerrahiye kon­
manlarda genellikle asemptomatiktir. Tanı ve teda­ sülte edilmelidir. Bu hastalar cerrahi eksplorasyon
videki gecikmeler derin dokularda enfeksiyona ve veya derin yapıların travmasına yönelik tanısal tet­
mediastinite sebep olabilir. kiklerin planlanması için hastaneye yatırılmalıdır.
BT özefagus yaralanmalarını belirlemede kullanıla­ • Boyun künt travmalarında ilk başta silik semptom­
cak ilk tetkiktir fakat tanısal olmazsa ya da şüpheli lar olabilir. Geç kalınırsa ciddi semptomlarla gele­
sonuç varsa özefagografı ve özefagoskopi yapılması bilir.
gerekir. Bu çalışmaların kombinasyonuyla yaralan­ Bir süre izlemden sonra asemptomatik olan hasta­
manın saptanma oranı %100'e yakındır. lar yakın takip önerilerek taburcu edilebilir ya da
Laringotrakeal yaralanma düşündüren semptom hastaneye yatırılabilir.
olan hastalar laringoskopi ve bronkoskopi yapılma­
sı gerekir.

• ACİL SERVİS BAKIMI VE


TABURCULUK
Standart travma protokollerine göre hastanın stabi­ KARDİYOTORASİK
lizasyonu ve değerlendirilmesi ile başlanır. Hızlıca
yüksek akımlı oksijen verilir, kardiyak ve respiratu­
166 TRAVMALAR
var monitorizasyon yapılır ve IV yol açılır. Ross J. Fleischman
Klinik gereklilik halinde servikal immobilizasyon Çeviri: Muhammed Saner
ve değerlendirme sağlanır.
• Akut solunum sıkıntısı, boyunda büyüyen hema­
tom, masif cilt, ciltaltı amfizem, trakeal şift, so­
lunum arresti tehdidi veya bilinç bulanıklığı gibi EPİDEMİYOLOJİ
durumlarda endotrakeal entübasyon veya krikoti­
roidotomi ile hava yolu devamlılığı sağlanmalıdır. Künt göğüs travmaları travmaya ağlı sivil ölümle­
Entübasyon öncesinde larinks bütünlüğünün de­ rin %25'inden sorumludur.
ğerlendirilmesi larinksin tamamen ayrılmasını ya
da yanlış pasaj oluşumunu engellemek için yapıl­
malıdır. Bu hastalarda hava yolu kontrolünü sağla­ KLİNİK ÖZELLİKLER
mak için en iyi seçenek trakeostom olabilir.
Başlangıç völüm desteği kristaloiddir, devamında İlk olarak primer bakıda değerlendirilmesi gereken
gerekli ise kan ürünleri verilmelidir. hava yolu, solunum, dolaşım ve bilinç durumudur.
• Boyundaki yaraların deinliğinin incelenmesi acil Solunum sıkıntısı olan hastaların entübasyon ihti­
serviste kesinlikle endike değildir; vasküler kontro­ yacı vardır. iyi bir oksijenizasyon sağlanması özel­
lün optimal olarak sağlanabileceği operasyon oda­ likle kafa travması olan hastalarda önemlidir.
larında tam eksplorasyon yapılmalıdır. • Tansiyon pnömotoraks primer bakı sırasında tanı
• Direk bası genellikle aktif kanamayı kontrol altına almalı ve radyolojik doğrulama beklemeden iğne
alır. torakostomi ile(dekompresyon) tedavi edilemlidir.
Kör klempleme kontraendikedir, çünkü bölgedeki • Eğer gerekli ise subklavyen venöz katater yaralan­
hayati anatomik yapıların herhangi bir kılavuz ol­ ma olduğu düşünülen taraftan yerleştirilmelidir.
madan bası altında bırakılması daha ciddi yaralan­ Göğüs travması sebebyile kardiyak arrest olan hast­
malara sebep olabilir. larda kapalı göğüs kompresyonu genellikle fayda­
• Boynun tabanına yakın olan yaralanmalarda eşlik sızdır ve daha fazla hasara sebep olabilir, bu neden­
eden göğüs travması olma olasılığı vardır. le sadece acil torakotomi hazırlıkları tamamlanana
• Pnömotoraks ve hemotoraks gibi göğüs yaralan­ kadar yapılmalıdır. istisnai bir durum olarak kalbe
maları eğerlendirilmelidir. direk gelen bir darbeyle kardiyak aritmi oluşabilir
• Platisma kasını geçmeyen minor penetran yaralan - ve bu hastalar kardiyak arrest olarak gelebilir (com­
malar dikkatli yara bakımı ve kapatma gerektirir. motio cordis).
BÖLÜM 166 • KARDİYOTORASİKTRAVMALAR 581
• Mekanik ventilasyonda olan ve aniden dekompan­ be edilmelidir. Ağır kafa travması, şok, öncesinde
ze olan hastalarda tansiyon pnömotoraks düşünül­ akciğer hastalığı olan, sekiz ya da daha fazla kasta
melidir. kırığı olan, başka sistemlerde yaralanması olan, 65
• Pulmoner ödemden kaçınmak için iV kristaloid yaş olan hastaların da entübasyonu önerilir. Cerahi
sıvı dengeli bir şekilde verilmelidir. Resusitasyon stabilizasyon düşünülmelidir.
• Sternum fraktürü olan hastalar kardiyak yaralanma
ihtiyacı olan hastalar için erken dönemde kan
ürünleri verilmesi düşünülmelidir. açısından değerlendirilmelidir.

• AKCİGER YARALANMALARI
GÖGÜS DUVARI YARALANMALARI
KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI
KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI • Tansiyon pnömotoraksı olan hastalarda dispne,
• Trakeal deviasyon, eşit olmayan göğüs yükselmesi, taşikardi, hipotansiyon, distandü boyun venleri,
eşit olmayan dinleme bulgusu ve subkutan amfi­ trakeal deviasyon, eşit olmayan göğüs yükselmesi,
zem (pnömotoraks bulgusu) açısından hasta de­ eşit olmayan perki.isyan ve eşit olmayan dinleme
ğerlendirilmelidir. bulguları olabilir.
• Yelken göğüs, bir çok kaburganın farklı yerlerden kı­ • Supin pozisyonda direk grafı pnömotoraks ve 200
rılması sonucu söz konusu olan kısmın nefes alma ml'den az olan hemotoraks için sensitif olmayan
hareketinde paradoksal olarak hareket etmesidir. (%52) bir görüntüleme yöntemidir, 1000 ml hemo­
• Birinci ve ikinci kostanın kırılması için yüksek toraks sadece diffüz bulanıklık olarak kendini gös­
enerjili bir travma gereklidir ve bu durumda eşlik terebilir. Tek taraflı entübasyondan kaynaklanan
edebilecek major yaralanmalar açısından hasta de­ akciğer kollapsı da benzer bir görüntüye yol açabi­
ğerlendirilmelidir. lir. Ekspiratuar ve ayakta çekilen grafiler daha bilgi
• Multipl alt kosta kırıkları hepatik veya dalak yara­ vericidir.
lanması şüphesini akla getirmelidir. • Küçük bir kesici alet yaralanması geç pnömotorak­
• Basit kosta kırıklarının %50 kadarı direk grafiler­ sa sebep olabilir. Asemptomatik bir hastayı taburcu
de görülmemektedir. Tanısal görüntülemenin asıl etmeden once 4-6 saat bekleyerek kontrol grafi gö­
amacı diğer ağır torasik yaralanmaların ekarte edil­ rülmelidir.
mesidir. • Ultrason pnömotoraks için çok sensitiftir ve gö­
ğüs yaralanması olan bir hastada pnömotoraks,
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK hemotoraks, kardiyak tamponad ve intraabdomi­
al hemoraji araştırmak için kullanılabilir. Kayan
• Subkutan amfizemi olan hastalarda direk grafide plevra işareti ve kuyruklu yıldız işaretinin kaybının
görülmese dahi pnömotoraks olduğu varsayılma­ bulunması için yüksek frekanslı lineer prob kulla­
lıdır. Endotrakeal entübasyon veya hava yoluyla nılmalıdır. Hemotoraks o bölge ile ilgili olan yerde
transport öncesi göğüs tüpü yerleştirilmelidir. plevra! kavitede sıvı birikimi olarak görünür.
• Penetran yaralanmalar derin bir şekilde muayene • BT stabil olan hastalarda hemotoraks ve pnömoto­
edilmemelidir. raks için yüksek derecede sensitiftir.
• Delik şeklindeki yaralanmalar bir ataç ile direk gi­ • Pulmoner kontüzyonlar akciğer parankimilnde la­
rafi öncesi işaretlenmelidir. serasyon olmadan gerçekleşen direk yaralanmalar­
• Açık göğüs yaraları steril spançlarla üç taraftan ka - dır. Hasar almış dokunun kanama ve ödemle bası­
patılarak havanın girişi engellenirken hava çıkışına sına bağlı olarak hipoksi gelişir.
izin verilmiş olur. Göğüs tüpü yaradan olmamak • Pulmoner kontüzyonların %70'i ilk radyografide
kaydıyla aynı taraf göğse yerleştirilir. görülmemekle beraber, 6 saatten sonra yama tarzı
• Basit kaburga kırıkları bile parçalanmaya, solunum opasite olarak görülebilir. Yağ embolisi ve aspiras­
sıkıntısına ve pnömonoiye sebep olabilir. Taburcu yon pnömonisine benzer radyolojik bulgular görü­
edilen hastalar nonsteroid ve opiyat türevi analje­ lür, fakat bu bulgular genellikle yaralanmadan 12-
zikler almalıdır. Derin nefes alma ve spirometri eg­ 24 saat sonra ortaya çıkar. BT radyografiden daha
zersizleri verilmelidir. sensitiftir.
• Çoklu kasta kırıkları, tıbbi komorbiditeler veya ile­
ri yaştaki hastalar ağrı kontrolü ve pulmoner bakım ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
yeterince sağlanıncaya kadar hastaneye yatışı dü­
şünülmelidir. Interkostal sinir blokajı ve epidural • Radyografi beklenmeden tansiyon pnömotorak­
anestezi düşünülebilir. Göğüs duvarının band veya sın tanısı konulmalı ve tedavisi yapılmalıdır. 14G,
bandaj ile stabilize edilmesi önerilmez. 4.Scm'lik iğne üzeri katater ikinci interkostal ara­
• Entübasyon ve pozitif asınçlı ventilasyon yelken lıktan, midklavikuler hat üstünde yerleştirilmelidir.
göğüs olan segmenti stabilize eder, bu sebepten Hava çıkışının olması işlemi doğrular. Katater gö­
dolayı respiratuar dengesizliği olan hastalar entü- ğüs tüpü takılana kadar yerinde kalmalıdır.
582 KISIM 19 • TRAVMA

• Küçük bir pnömotoraks göğüs tüpü takılmadan sa­


DİYAFRAM YARALANMALARI
dece gözlem ile tedavi edilebilir.
• Hemotoraksı olmayan büyük pnömotorakslar için KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI
24F-28F (8.0-9.3mm) göğüs tüpü yerleştirilmeli­
dir. Eğer göğüste kandan şüpheleniliyorsa 32F-40F • Meme uçları ve umblikus arasındaki tüm penetran
( 1O. 7-13-4mm) 'lik bir tüp yerleştirilmelidir. yaralanmalarda diyafram hasarı ihtimali mevcut­
• Pnömotoraksı olan ya da pnömotoraks şüphesi tur. Sol taraflı yaralanmalar daha sık tanı alır çünkü
olan (subkutan amfizemi olan) ve entübe edilecek sağda karaciğer abdominal içeriğin göğüs kafesine
tüm hastalara göğüs tüpü takılmalıdır. herniasyonunu engeller.
• 200 ml-300ml hemotoraksı olan veya aktif kanayan
Küçük laserasyonlar asemptomatik olabilir ve haf­
hastalar tüp torakostomi ile tedavi edilmelidir. Tüp
ilk takılığında 1000 mi kan gelmesi halinde veya talar aylar sonar abdominal içeriğin göğüs kafesine
2-4 saat boyunda saatte 150-200ml kan gelişi olan herniasyonu ile kendini gösterebilir.
hastalarda acil cerrahi girişim bir an once düşünül­ • Barsak seslerinin göğüs kafasinde duyulması için
melidir. Heparinize ototransfüzyon cihazları ile bü­ oksültasyon yapılır.
yük miktarda kan geri dönüşü sağlanabilir. • Göğüs radyografisinde abdominal içerik ya da
• Göğüs grafisi ile göğüs tüpü her zaman kontrol gastrik tüpün kıvrımları görülüyorsa tanı belirgile­
edilmelidir. şir.
• Pulmoner kontüzyonların ilk basamak tedavisi
Normal direk grafi, BT veya üst gastrointestinal sis­
analjezi sağlanarak hipoventilasyonu engellemek,
tem kontrastlı incelemesi diyafram hasarını ekarte
pulmoner ödem oluşumu engellemek için gereksiz
sıvı tedavisinden kaçınmak ve pulmoner bakımm­ ettirmez.
dır. Maske ile pozitif basınçlı ventilasyon bilinci
açık olan hstalarda ve kısıtlı solunum desteğine ih­ ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
tiyacı olan hastalarda kullanılabilir.
• %25'ten daha fazla pulmoner kontüzyonu olan has­ • Laparotomi veya laporoskopi halen diyafram hasa­
talar çoğunlukla entübasyona ihtiyaç duyarlar fakat rını ekarte etmede altın standart yöntemlerdir.
zorunlu değildir. Eğer entübe edilirse pozitif end • Tüm diyafram laserasyonlarında cerrahi onarım
ekspiratuar basınç kullanılmalıdır. gereklidir.
• Eğer hastada iV olarak verilen gereğinden fazla
sıvıdan dolayı pulmoner ödem düşünülüyorsa di­ KALBİN PENETRAN
üretik tedavi verilebilir. Steroidler tavsiye edilmez. YARALANMALARI
Hastalar hızlı kötüleşme ihtimaline karşı yakın ta­
kip edilebilecekleri bir servise yatırılmalıdır. KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI
• Klavikula, ksifoid çıkıntı ve meme uçları arasında
TRAKEOBRONŞİYAL kalan kardiyak kutuya gelen tüm penetran travma­
YARALANMALAR larda kardiyak hasar düşünülmelidir.
• En sık yaralanan kalp kısmı sağ ventriküldür.
KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI • Perikardiyumda biriken kan bası yaparak diyastol­
• Major yavaşlama ile oluşan yaralanmalar trakea de kalbin dolmasını engeller. Beck's triadı olan hi­
ve büyük hava yollarında hasara sebep olabilir ki potansiyon, distandü boyun damarları ve derinden
bunların çoğunluğu karinanın 2 cm yakınında veya gelen kalp sesi görülebilir. Tanısı yatak başı ultra­
lober bronşun başlangıcında olur. son ile konur.
• Trakeobronşiyal yaralanma belirtileri hemoptizi,
boyunda subkutan amfizem, kardiyak döngüde du­
yulan bir ezilme sesi (Hamman bulgusu) ve göğüs ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
tüpünden sürekli gelen massif hava akımıdır. Kardiyak tamponad kesin cerrahi tedavi önce­
• Mediastinal hava, büyük pnömotoraks ve düz gra­ sinde parikardiyosentezile uygun zamana kadar
fıde veya BT'de endotrakeal tüp balonunun yuva r ­ kontrol altına alınabilir. Perikardiyosentez teknik
lak görülmesi trakeobronşiyal yaralanma lehinedir.
olarak zordur ve daha ileri yaralanmalarar yol
açabilir;bu yüzden sadece kardiyak tamponad ta­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK nısı almış ve şok bulguları olan hastalara yapılma­
• Mediastinal hava veya diğer trakeobronşiyal yara­ lıdır. Stabil olan hastalarda perikardiyal pencere
lanma bulgusu olan hastalara bronkoskopi yapıl­ ya da torakotomi ameliyathane şartlarında yapıl­
ması gereklidir. malıdır.
BÖLÜM 166 • KARDİYOTORASIKTRAVMALAR 583
Yeterli sıvı tedavisine cevap vermeyen, şokta olan • Normal vital bulguları, normal EKG'si, altta yatan
ve kardiyak yaralanma şüphesi olan hastalarda kardiyak hastalığı olmayan, 55 yaş altında olan has­
acil torakotomi yapılmalıdır. Sahada yaşam belir­ talar 4-6 saatlik kardiyak takipten sonra taburcu
tisi olan ama sonrasında nabız alınamayan hasta­ edileilir.
lar için acil serviste torakotomi düşünülebilir. Acil
şartlarda torakotomi kan ile bulaşan hastalıklar PERİKARDİYAL İNFLAMASY ON
açısından ekip için yüksek riskli bir işlemdir.tora­ SENDROMU
kotomi sonrası potansiyel işlemler açık kardiyak • Hastalar göğüs ağrısı, ateş ve perikardiyal sürtün­
masaj, kardiyak tamponadı rahatlatma, inen aorta­ me sesi ile kardiyak travma veya kardiyak cerrahi­
nın cross-klemplenmesi veya miyokardiyal laseras­ den 4-6 hafta sonra başvururlar. EKG diffüz yük­
yonun suture veya zımba ile kapatılmasıdır. selmiş ST segmentlerini gösterebilir. Perikardiyal
ve plevra! efüzyonlar ekokardiyografıde ve göğüs
• KALBİN KÜNT YARALANMALARI radyografisinde görülebilir.
KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI Nonsteroid antiinflamatuar medikasyonla tedavi
edilir örneğin 6 saatte bir 25-50 mg indometazin
Kalbe olan künt travmalarda kardıyak dokuların peroral
hasarlanması, koroner arter hasarı, tromboz ve mi­
yokardiyal kontüzyona bağlı olarak kasılma disfonk­ • BÜYÜK DAMARLARIN TRAVMASI
siyonu ve aritmi oluşturarak ölüme sebep olabilir.
Kardiyak hasarı olan bir hasta göğüs ağrısı, kanama KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI
ile açıklanamayan taşikardi veya aritmi ile prezente Büyük damar yaralanması kesici delici alet yara­
olabilir. lanması veya ani yavaşlama mekanizmasıyla oluşan
Eğer miyokardiyal rpütürü olan hasta hayatta kalır­ travmalarda meydana gelir.
sa "splashing mili wheel" (değirmen taşı) üfürümü • Torasik major damarlara gelen travmalar genellikle
duyulabilir. Tanı ekokardiyogram ile kesinleşir ve ölümcüldür ve abdominal aorta künt yaralanması
cerrahi olarak tedavi edilir. olan hastaların %90'ı olay yerinde hayatını kaybeder.
İskemi ile uyumlu EKG değişiklikleri koroner arter • En sık künt aort hasarı alınan yer subklavyen arter
disseksiyonu veya trombozu işaret eder ve bu bul­ ve ligamentum arteriosum arasıdır. Subklavyen ve
gular değerlendirilerek kardiyak kataterizasyon ve innominate arterlerde oluşan yaralanma bel em­
stent ile tedavi edilmelidir. Kalbe alınan direk bir niyet kemerlerine bağlı olabilir. Bunun dışında bi­
darbe, mesela genç bir sporcunun göğsüne gelen rinci ve ikinci kosta kırığı ile proksimal klavikula
sert bir top miyokard hasarı olmadan ventriküler kırıklarında da aynı durum görülebilir; bu kırıklar
fibrilasyon kardiyak arrest ve ölüme sebep olabilir unilateral radial nabız defisitine sebep olabilir.
(commotio cordis). Belirgin olmayan bulgular için hasta incelenmelidir,
örneğin eşit olmayan bilaretal kan basıncı, alt ekstremi­
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK telerde azalmış nabız, göğüste veya kalpte üfürümler.
• İnen aorta yaralanmaları paraplejiye, mezenterik
• Antiaritmikler ve inotrop ajanlar ileri kardiyak ya­ iskemiye, anüriye ve ilişkili arterleri etkilemişse alt
şam desteği algoritmalarına uygun olarak kullanıl­ ekstremitelerde dolaşım bozukluğu ve iskemiye se­
malıdır. bep olabilir.
Yatak başı ekokardiyogram acil servis hekimleri • Tablo 166-1 'de büyük damar hasarlarının radyografik
tarafından kardiyak tamponad ve belirgin kont­ bulguları verilmiştir. Göğüs grafısinin büyük damar
raksiyon kaybının değerlendirilmesi açısından ilk yaralanmalarını göstermedeki sensitivitesi düşüktür.
basamak olarak yapılmalıdır. • Tüm büyük damar hasarı düşünülen ve stabil olan
• Başka bir sebep ile açıklanamayan hipotansiyon, hastalar intravenöz kontrastlı BT anjiografı ile de­
aritmi ve kasılma sorunu yaşayan hastalar ekokar­ ğerlendirilmelidir. Konvansiyonel aortagrafı hasarı
diyografı ve kardiyak enzimlerle ileri incelenme ya­ değerlendirmede ve operasyon planını değerlen­
pılmalıdır. Künt kardiyak travmalarda transözefa­ dirmede faydalı olabilir.
gial ekokardiyografı transtorasik ekokardiyografiye • Transözefagial ekokardiyogram aortik intimal lez­
göre üç kat daha sensitiftir. yonlar için çok sensitiftir ve stabil olmayan hastalarda
İlk yapılan ekokardiyografınin normal gelmesi ile­ yatak başı yapılabilir. Havayolu engeli olan veya servi­
riki komplikasyonları ekarte ettirmez. kal hasar şüphesi olan hastalarda kontraendikedir.
Aritmi, anormal EKG veya kardiyak enzim yük­ • Ateşli silah yaralanmalarında giriş ve çıkış delik­
sekliği olan hastaları seri kardiyak enzim ve EKG lerinin sayısı arasındaki uyumsuzluk veya BT'de
değerlendirmesi için yatırmak gereklidir. görülen mermi sayısı damarların embolizasyonu
Anormal EKG olan fakat ek miyokardiyal hasar açısından şüphe uyandırmalıdır. Merminin görün­
bulgusu olmayan hastaları monitorize bir alanda tülemedeki bulanık görüntüsü damar içindeki kan
yatırılarak takip etmek gereklidir. akımı ile merminin titreşiminden kaynaklanır.
584 KISIM 19·TRAVMA

TABLO 166-1 Büyük Damar Hasarını dikardi daha fazla beta blokör verilmesine engel
Düşündüren Radiografik olursa nitroprusside 0.25-lOmcg/kg/dk infüzyonu
Bulgular yapılabilir.
Kırıklar
Sternum
Skapula TORASİK DUKTUS VE ÖZEFAGUS
Çoğul Kaburga YARALANMALARI
Multisistem hasarı olan hastada klavikül
Birinci kaburga KLİNİK ÖZELLİKLER VE TANI
Mediastinal bulgular
Aortik ark kıvrımının obliterasyonu Penetran ve nadiren künt travmalar torasik özefa­
Mediastenin genişlemesi gusa hasar verebilir.
Sol ana bronsun depresyonu( trakeadan 140 derece) Eğer şüphelenilirse, suda çözünebilir bir kontrast
Paravertebral plevra! serit kaybı madde ile özefagogram çekilerek değerlendirme
Aortik arkta kalsiyum birikimi
yapılmalıdır. Her ne kadar suda çözünebilen kont­
Mediastinumda abnormal genel görünüm
Nasogastrik tübün T4 seviyesinde sağa deviasyonu rast maddenin mediastinit yapma ihtimali daha
Trakeanın laterale kayması az olsa da sonrasında özefagus yaralanmaları için
Lateral gögüs X-ray daha sensitif olan baryumlu görüntülemeyle de de­
Trakeanin öne kayması ğerlendirme yapılmalıdır.
Aortik/pulmoner çercevenin kaybı Fleksibl özefagoskopi alternatif bir yaklaşımdır.
Diğer bulgular • Sol proksimal subklavyen venin bulunduğu bölge­
Apikal plevra! hematom ( şapka) ye olan hasarlar şilotoraksa sebep olabilir, bu du­
Masif sol hemotoraks rum çoğunlukla gecikmiş sağ traflı plevra! efüzyon
Belirgin diaframatik yara
olarak kendisini gösterir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


Mediastiniti engellemek için özefagial yaralanma­
lar acil cerrahi girişim ile tedavi edilmelidir.
Şilotoraksın başlangıç tedavisi toraks tüpü ve göz­
lemdir.

ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK


Sahada yaşam belirtisi olmayan hastalar için ileri
resüsitasyona gerek yoktur. Eğer hasta hastaneye 16 7 ABDOMİNAL TRAVMA
varmadan hemen önce vitallerini kaybetmişse, acil O. JohnMa
serviste torakotomi düşünülmelidir. Çeviri: Muhammed Saner
• Ağır şok, radyolojik olarak görülen hızlı büyüyen
hematom veya toraks tüpünden fazla miktarda ge­
leni olan hastalar acil cerrahi veya intravasküler
stent açısından değerlendirilmelidir. • EP İDEMİYOLOJİ
Multipl yaralanma, ileri yaş veya kontrol altında Amerika'da en sık künt abdominal travma sebebi
olmayan komorbiditeleri olan hastalarda gecikmiş motorlu araç kazasıdır.
onarımdan önce stabilizasyon gerekebilir.
Hipertansiyonu kontrol altına alarak damar duva­
rı üzerinde gerilme stresini azaltmak için narkotik
analjezikler ve sedatifler verilmelidir. • PATOFİZYOLOJİ
Sistolik basmcın 100-120 mmHg arasında kalma­ Künt karın travmalarının yaralanma paterni genel­
sı ve kalp atışının 60 atım/dk üzerinde kalmasına de diffüz şekilde olur. Künt yaralanmalar komp­
gore ayarlanacak bir kısa etkili beta blokör, örneğin resyon ya da direk enerji transferi yoluyla ezilme
esmolol 50-300 mcg/kg/dk, verilebilir. Eğer bra- mekanizmasından oluşur. Baskılayıcı veya gerici
BÖLÜM 167 • ABDOMİNAL TRAVMA 585
kuvvetler organ ve dokuların tolerans limitlerini verirler. Mide, ince barsak ve kolon perforasyonla­
aşarsa daku hasarı meydana gelir. rına beraberinde görülen mezenter yaralanmasın­
• Organların vücut içinde yer değiştirmesi de ya­ dan dolayı kan kaybı eşlik eder.
ralanmaya sebep olabilir. Bazı organların hareket • Gastrointestinal kontaminasyon bir sure sonra pe­
etmesi çok zor iken bazıları mobildir. Bu duruma ritoneal bulgulara sebep olur. Kafa travması olan
tipik örnek Treitz ligament veya distal ince barsak veya intoksikasyon hastaları ilk başta peritoneal
bulgu vermeyebilirler.
ve sağ kolonun bağlantı yerinde olan yaralanma­
İnce barsak ve kolon yaralanmaları genellikle pe­
lardır.
netran yaralanmlarla meydan gelir. Fakat ani ya­
Yüksekten düşmeler boşluklu organ yaralanmaları­
vaşlama şeklinde meydana gelen travmalarda kova
na daha sık sebep olur. Kuvvet aksiye! olarak iske­ sapı yırtığı (bucket handle tear) veya darbe (blow
letten geçtiği için düşmelerden kaynaklı retroperi­ out) şeklinde antimezenterik sınırda yaralanma
toneal yaralanmalar ağır kan kaybı ile sonuçlanır. meydana gelir.
• Ateşli silahlar primer olarak mermi ile; sekonder • İnce barsak ve kolon yaralanmaları süpüratif peri­
olarak kemik ve mermi parçalarıyla ya da mermi­ tonite sebep olabilir. İnflamasyonun başlaması 6-8
den kaynaklı enerjinin vücuda dağılımıyla oluşabi­ saat alabilir.
lir.

RETROPERİTONEAL YARALANMALAR
KLİNİK ÖZELLİKLER Duodenal yaralanmalar genellikle yüksek hızlı ver­
tical veya horizontal ani yavaşlama travmalarıyla
SOLİD ORGAN YARALANMALAR!
ilişkilidir. Duodenal yaralanmaların şiddeti şiddetli
• Solid organ yaralanmalarında mortalite ve morbi­ ezilme, laserasyondan intramural hematoma kadar
dite akut kan kaybına bağlı oluşur. geniş bir spektrumdadır.
• Dalak künt karın travmalarında en sık yaralanan • Duodenal yaralanmaların klinik bulguları genelde
organdır ve genellikle başka intraabdominal yara­ yavaş ortaya çıkar. Klinik olarak ortaya çıkması za­
lanmalarda birliktedir. Kehr işareti (yansıyan sol man alsa da hastalar karın ağrısı, ateş, bulantı ve
omuz ağrısı) dalak rüptürünün klasik bulgusudur. kusmadan yakınırlar.
Duodenal rüptur genelde künt travma sonrası ret­
Sol alt kasta kırıkları dalak yaralanması açısından
roperitoneal alanda görülür.
şüphe uyandırmalıdır.
Pankreatik yaralanmalar genelde hızlı ani yavaşla­
Karaciğer de hem künt hem de penetran travmalar­ ma yaralanmalarında veya şiddetli ezilme yaralan-
da sık yaralanır. malarında görülür. Klasik olarak bisikletin tekeri
• Taşikardi, hipotansiyon ve akut abdominal hassa­ veya selesinin midepigastiumu yaralaması sonucu
siyet intraabdominal yaralanmaların primer fizik oluşur.
muayene bulgularıdır. • Pankreastan aktive enzimlerin sızması retroperito­
Solid organ yaralanması olan bazı hastalar mini­ neal otosindirme şeklinde bakteri süperenfeksiyo­
mal semptomlar veya nonspesifik fizik muayene nu sonucu retroperitoneal apse oluşumuna neden
bublguları ile gelebilirler. Bu durum ile dikkat olabilir.
dağıtıcı başka travması olan genç hastalarda, kafa
travmalarında veya intoksikasyon durumlarında
karşılaşılır. DİYAFRAM YARALANMALAR!
Sadece fizik muayene ve vital bulgu değerlen­ • Diyafram yaralanmaları genellikle net klinik bulgu
dirmesi abdominal yaralanmalara tanı koymada vermez. Sadece toraksik kavitede barsak sesleri du­
duyarlılığı düşüktür. Tanı koymada uyanık, alert yulduğunda tanı net olur.
ve güvenilir hastalarda seri fizik muayene önem­ • Göğüs grafisinde abdominal içeriğin torasik ka­
lidir. viteye herniasyonu veya nazogastrik tüpün göğüs
boşluğunda görülmesi kesin tanı koydurur. Birçok
durumda tek bulgu göğüs grafisinde diyaframın
BOŞLUKLU ORGAN YARALANMASI bulanıklaşması veya efüzyondur.
Genelde diyafram yaralanmalarının teşhisi için
• Bu tür yaralanmalar kan kaybı ve peritoneal konta­ BT'ye ihtiyaç vardır. Kesin tanı için bazen endos­
minasyonun kombinasyonundan dolayı semptom kopi veya laparotomi gerekir.
586 KISIM 19·TRAVMA

TANI VE AYIRICI TANI Penetran travma sonrasında tanısal amaçlı sade­


ce üçlü kontrastlı BT çekildiğinde bu tetkikin tanı
DİREK GRAFİ koymada güvenilirliğinin %97-%100 olduğu rapor
edilmiştir.
Göğüs grafisi abdominal içeriğin göğüs kafesine Noninvaziv olmasının yanı sıra intraabdominal
herniasyonunun değerlendirilmesi ve diyafram lezyonun yerinin saptanabilmesi, retroperitonun
altı serbest havanın görülmesi açısından yardım­ değerlendirilebilmesi ve konservatif takip edilebi­
cıdır. lecek lezyonların tanımlanabilmesi BT'nin avantaj­
AP pelvis grafisi ciddi kanamaya neden olabilecek larıdır.
ve intraabdominal organ yaralanmasıyla ilişkili BT'nin dezavantajları ise pahalı olması, radyasyon
olaiblecek pelvik fraktürlerin tanımlanması için maruziyeti, travma hastasının radyoloji ünitesine
önemlidir. transport ve kontrast maddeye greksinim olması­
dır.
ULTRASONOGRAFİ
• Travmada odaklanmış ultrasonografi değerlendir­ TANISAL PERTONEAL LAVAJ
mesi (FAST:focus assessment with sonography for Ultrasonun olmadığı durumlarda abdominal trav­
trauma) abdominal travma için uygun bir tarama manın değerlendirilmesinde tanısal peritoneal lavaj
yöntemidir. FAST muayenesinin öncelikli tercih (diagnostic peritoneal lavaj= DPL) iyi bir tarama testi
edilmesinin sebebi klinik olarak önemli yaralan­ olarak kullanılabilir. Avantajları arasında hızlı yapıla­
malarda karın içi boşluklarda serbest sıvının görü­ bilınesi ve düşük komplikasyon oranları vardır.
lebilir olmasıdır. İnvaziv olması, iatrojenik yaralanma riski olması,
Uygun, hızlı, noninvaziv, tekrarlanabilir, taşınabi­ yanlış uygulanma riskinin olması ve spesifitesinin
lir olması, kontrast madde gereksiniminin olma­ olmaması çekinceler yaratmaktadır.
ması ve radyasyon maruziyetinin olmaması FAST Sadce pozitif tanısal peritoneal lavaj yapılarak lapa­
işleminin avantajlarıdır. Gebelerde, koagulopatisi rotomiye alınan vakaların %30'u nonterapötiktir.
olanlarda ve geçirilmiş abdominal cerrahisi olan Küçük yaralanmalar pozitif tanısal peritoneal lava­
hastalarda çok az risk vardır. ja sebep olacak kadar kanama yapabilir.
FAST muayenesinin ana özelliği pnomontoraks ile Penetran travmalarda tanısal peritoneal lavaj tam
perikardiyal ve plevra! sıvı varlığının hızlı bir şe­ olarak laparotomi endikasyonu konulamayan va­
kilde değerlendirilebilmesidir. Ayrıca gebe travma kalarda yapılmalıdır. DPL lokal yara eksplorasyonu
hastaları için de çok kullanışlı bir yöntemdir. sonrasında süperfisyal kas fasyasının intakt olma­
FAST içeren travma protokollerinin gövde travma­ dığının gösterildiği kesici alet yaralanması hastala­
sı düşünülen hastalarda operatif bakım zamanını rının değerlendirilmesinde kullanılabilir. Alt göğüs
kısalttığı, kaynak kullanımını azalttığı ve medikal yaralanması olduğunda negatif fizik muayeneyi
maliyeti düşürdüğü gösterilmiştir. onaylamak amacıyla kullanılabilir.
• Serbest intraperitoneal sıvının etyolojisinin belirle­ Künt abdominal travmada, ilk alınan aspiratta 10
nememesi ve bu muayenenin operator bağımlı ol­ ml'den daha fazla makroskopik kan bulunması kır­
ması yöntemin dezavantajları arasındadır. Retrope­ mızı küre > 100000 hücre/µL olması, beyaz küre
ritonun değerlendirilmesi için tercih edilen yöntem >500 hücre/µL olması, safra içermesi veya bitkisel
BT'dir. madde barındırması DPI:nin pozitif olduğunu gös­
FAST muayenesinin dieğr dezavantajları arasında terir.
obezite, subkutan amfizem, yoğun barsak gazları DPI:nin tek kontraendikasyonu operasyon odasına
ve intraperitoneal sıvının asitten ayırt edilememesi transportunu geciktirdiği için acil laporotomi endi­
sayılabilir. kasyonunun bulunmasıdır.
ilerlemiş hepatik disfonksiyon, geçirilmiş abdomi­
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ nal cerrahi veya gravid uterus rölatif DPL kontra­
endikasyonlarıdır.
BT taramanın senstivitesinin ve ulaşılabilirliğinin
artmasıyla abdominal yaralanmaların tanısında BT • ACİL SERVİS BAKIMI VE
altın standart tanı yöntemi haline gelmiştir. Organ
spesifik abdominal yaralanma tanısı sadece tomog­ TABURCULUK
rafi ile konulabilir. %100 oksijen verilir, kardiyak monitorizasyon ya­
Üçlü kontrast helikal BT taraması kontrast ekstra­ pılır ve 2 adet geniş lümenli iV damar yolu açılır.
vazasyonunu, sıvı ve hava varlığını hızlıca saptaya­ Hipotansif abdominal travmalı hastaların intrave­
bilir. nöz kristaloid sıvılar ile resüsite edilmesi gerekir.
BÖLÜM 168 • FLANK BÖLGE VE KALÇANiN PENETRAN TRAVMALAR! 587

i@:jHjbfji Laparotomi Endikasyonları } 68


FLANK BÖLGE VE KALÇANIN
PENETRAN TRAVMALARI
KÜNT PENETRAN
Mutlak Hipotansiyonla gelen Sırtta,abdomene veya Christine Sullivan
anterior abdominal yana alınan yara ve Çeviri: Muhammed Sarıer
hasar hipotansiyon
Abdominal duvar Abdominal hassasiyet
bozukluğu Gastrointestinal
Peritonit eviserasyon
Gögüs grafısinde diafram Ateşli silah sonrası • FLANK BÖLGEYE PENETRAN
altı serbest hava transabdominal TRAVMA
Hemodinamik unstabil mermi yolu açısından
hastada positif FAST yüksek süphe
PATOFİZYOLOJİ
veya DPL Cerrahi gerektiren BT
Cerrahi gerektiren BT ile ile tam konmuş ( örn: Flank bölge anterior ve posterior aksiller hat ile 6.
tanı konmuş yara ( örn: Üreter veya pankreas) kosta ve ilyak kanat arasındaki alandır.
pankreas disseksiyonu, yaralanma
duodenal ruptur,
Herhangi bir intraperitoneal veya retroperitoneal
diafram hasarı) organ yaralanabilir. Mermi yollan tahmin edilemez
Göreceli Hemodinamik stabil Bıçak yaralanmasında
ve kesici alet yaralanmalarındaki görünüm aldatıcı
hastada positif FAST sonra yapılan positif olabilir.
veya DPL eksplorasyon
Stabil hastada solid viseral
hasar
KLİNİK ÖZELLİKLER
BT<le net sebebi Hasta hemorajik şokla, peritonitle, eviserasyonla
bilinmeyen
hemoperitonum
veya stabil vital bulgularla ve masum görünüşlü bir
yara ile gelebilir.
Kısaltmalar: DPL: Diagnostik peritoneal lavaj, FAST:
Rektal tuşede makroskopik kan görülmesi barsak
Focused Assessment with sonography for trauma
yaralanmasını gösterir.
Üretral meada kan veya hematürinin olması geni­
O negatif kan veya spesifik kan gruplarından kan
toüriner yaralanmayı düşündürür.
transfüzyou da kristaloid sıvı resüsitasyonuna ek
olarak verilebilir.
Yaralanma mekanizmasına uygun olarak loboratu­ TANI VE AYIRICI TANI
var tetkikleri istenmelidir (künt-penetran), bu tet­ Yara eksplorasyonunun değeri azdır.
kikler içinde kan grubu tayini ve crossmatch , tam • Hemodinamik olarak stabil hastalarda tanı seçene­
kan sayımı, elektrolitler, arter kan gazı, toksikolojik ği BT'dir. Çift kontrastlı çalışmalara rektal kontrast
çalışmalar, koagulasyon testleri, hepatik enzimler eklenmesi rektum ve sigmoid kolon yaralanma
ve lipaz olmalıdır. şüphesi olan hastalarda önerilir.
Tablo 167-l'de laporotomi endikasyonları listelen­
miştir.
• Organ eviserasyonu varsa, cerrahi öncesi yarayı ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK
nemli, steril spanç ile örtmek gereklidir. • Hızlı cerrahi konsültasoynunu da içeren standart
BT tekniklerinin gelişmesi ile nonoperatif tedavi­ resüsitasyon protokolleri izlenmelidir.
nin değerlendirilmesi kolaylaşmıştır. BT sadece so­ Hemodinamik olarak anstabil hastalarda, perito­
lid organların yaralanmalarını göstermekle kalmaz nit olan flank bölgede ateşli silah yaralanması olan
ayrıca cerrahi gerektiren digger yaralanmaların hastalarda acil laparotomi endikasyonu vardır. Bir­
olup olmadığını da gösterir. çok kesici alet yaralanması konservatif olarak teda­
• FAST muayenesi pozitif olan hemodinamik olarak vi edilebilir.
stabil künt travma hastalarında BT ile ileri değer­ Peritoniti olan hastalara geniş spektrumlu antibiyo­
lendirme yapmak kesin sonuca ulaşmayı sağlar. tik verilmelidir (örn. piperasilin tazobaktam 3.375
Abdomende kesici alet yaralanması vakalarında lo­ gr iV).
kal yara eksplorasyonu yapılması için cerrahi kon­ Stabil hastalarda operasyonun gerekliliğini değer­
sültasyonu istenmelidir. Eğer yara eksplorasyonu lendirmek için BT kullanılmalıdır. BT genelde kesici
fasyanın intakt olduğunu gösterirse, hasta güvenle alet yaralanmalarının gerçek derinliğini belirleyebi­
taburcu edilebilir. lir. Yüksek riskli kesici alet yaralanmaları ( derin fas­
Lokal yara eksplorasyonnu sadece ön abdomen du­ yaya ulaşan) cerrahi konsültasyon gerektirir.
var yaralanmalarında uygundur, sırt veya yandaki Düşük riskli kesici alet yaralanması vakalarının dı­
yaralanmalarda uygun değildir. şında kalan hastalar izleme alınır.
588 KISIM 19 • TRAVMA

Düşük riskli kesici alet yaralanması olan hastaların •Acil laparotomi endikasyonu yoksa BT çekilerek
tanısal değerlendirmeleri bir kaç aat sonra halen cerrahi girişim gerekliliği ve gizli yaralanmaların
stabilse hastalar taburcu edilebilir. varlığı araştırılmalıdır.
• Tanısal değerlendirmelerinde ciddi yaralanması
KALÇANIN PENETRAN olmayan yüzeye! yaralanmalar dışında kalan her
YARALANMALARI hasta takip edilmelidir.

PATOFİZYOLOJİ
Kalçanın penetran yaralanmalarında nadiren cer­ } 69 GENİTOÜRİNER
rahi onarım gerekir. TRAVMALAR
Matthew C. Gratton
KLİNİK ÖZELLİKLER Çeviri: Muhammed Saner
Kalçanın ateşli silah ile yaralanmalarının yaklaşık
%30'u cerrahi girişim gerektirir. Trokanter majo­
run üzerindeki giriş yaraları veya transpelvik, tran­
sabdominal geçişi olan mermi yaraları laparotomi
gerektirebilir.
EPİDEMİYOLOJİ
Makroskopik hematuri cerrahi girişim gerektirebilir. • Ateşli silah yaralanmaları ve kesici alet yaralanm­
Makroskopik kan olma ihtimaline karşı rektal mu­ ları penetran yaralanmaların en sık sebebiyken;
ayene yapılmalıdır. düşmeler, saldırılar, motorlu araç kazaları ve spor
Özellikle siyatik ve femoral sinir yaralanmalarını yaralanmaları künt genitoüriner yaralanmaların en
kapsayan alt ekstremitenin damar ve sinir yaralan­ sık sebebidir.
maları değerlendirilmelidir. • Genitoüriner yaralanmalar genellikle multipl trav­
manın bir parçasıdır, bu yüzden belirgin diğer ya­
TANI VE AYIRICI TANI ralanmaları kaçırmamak için ayrıntılı bir değerlen­
• Yüzeye! kesici alet yaralanmalarında yabancı ci­ dirme yapılmalıdır.
simleri belirlemek dışında yara eksplorasyonunun
değeri kısıtlıdır.
Hemodinamik olarak stabil hastalara oral-intrave­ KLİNİK ÖZELLİKLER
nöz-rektal opaklı BT çekilmesi gereklidir.
• Rektal muayenede kan varsa veya rektal yaralanma • Genitoüriner yapıların yakınlarındaki penetran ya­
şüphesi varsa proktosigmoidoskopi yapılabilir. ralanmalar dahil herhangi bir abdominal travma­
• Hematürisi olan ya da genitoüriner yolak yakınla­ sı olan hastalar genitoüriner sistem yaralanmaları
rında bir yaralanması olan hastalarda (ayrı bir ça­ açısından risk altındadır.
lışma olarak veya BT'nin bir parçası olarak) sistoü­ Yüksek hızlı ani hızlanmalar renal arter ve even
retrogram yapılabilir. trombozu ve laserasyonlar dahil renal pedikül ha­
BT'de pelvik hematom varsa pelvis BT anjiyografi, sarına sebep olabilir.
konvansiyonel anjiyografi veya venografi yapılabi­ • Pelvik fraktürler ve inguinal bölge travmaları me­
lir. sane ve üretra yaralanmalarına sebep olurken, alt
• Direk karın grafısi veya pelvik grafi merminin yo­ kosta veya alt torasik ve lomber vertabra fraktürleri
lunu ve kırıkları belirlemede kullanılabilir. renal hasara sebep olabilir.
• Flank bölgede bulunan ekimoz, hassasiyet, kitle
ACİL SERVİS BAKiMi VE TABURCULUK veya penetran yaralanmalar renal hasarı düşündü­
• Acil cerrahi konsültasyonunu da içeren standart re­ rür.
süsitasyon protokolleri uygulanmalıdır. • Açık pelvik fraktürü dşündüreceğinden perinede
• Hemodinamik olarak anstabil hastalarda, peritoni­ kan ve laserasyon açısından hastalar incelenmeli­
tis olan hsatalarda veya transabdominal veya intra­ dir.
pelvik geçişi olan ateşli silah yaralanmalarında acil Peni! meatusta kan veya peni!, skrotal, perineal he­
laparotomi endikasyonu vardır. matom üretral yaralanma düşündürür.
Peritonit şüphesi varsa geniş spektrumlu antibi­ Meatusta kan görüldüğünde parsiyel üretral lase­
yotik başlanmalıdır (örn. piperasilin tazobaktam rasyonu tam kat transeksiyona dönüştürme ihti­
3.375 gr IV). malinden dolayı üretral katater takılmamalıdır.
BÖLÜM 169 • GENİTOÜRİNERTRAVMALAR 589
Rektal muayene yaparak sfinkter tonusu, kan olup TABLO 169-1 Şüpheli Renal Travmada
olmadığı ve prostat pozisyonu değerlendirilir. Görüntüleme Endikasyonları
Yüksek yerleşimli veya yumuşak (çamur kıvamın­
PENETRAN
da) prostat, membranöz üretra yaralanmasını gös­
KÜNTTRAVMA TRAVMA
terir.
Erkek hastalarda skrotum ekimoz, laserasyon veya Gross hematuri Herhangi bir
<90 mm Hg tansiyonu ve miktarda hematuri
testiküler hassasiyet açısından değerlendirilmeli­
hematurisi olan yetişkin hasta
dir.
>50 RBC/hpf olan çocuklar
Pelvik fraktürle ilişikili olabileceğinden kadın Yüksek miktarda renal travma
hastalarda vajna laserasyon ve ekimoz açısından süphesi
değerlenidirilmelidir. Bu alanda yaralanma veya Deserelasyon yaralanma (özellikle
yaralanma şüphesi varsa spekulum ile bimanual vertikal) hematuri olmadan bile
muayene yapılması gerekir. Diğer alakalı intra-abdominal veya
intrapelvik hasarlar (multiple
travma hastası)
• TANI VE AYIRICI TANI
İdrar analizi önemlidir fakat hematürinin derecesi ederek, genitoüriner muayeneyi de içeren ve daha
ile renal hasar şiddeti arasında bir korelasyon yok­ küçük yaralanmaları kaçırmamak için yapılacak
tur. olan sekonder bakıyı kapsayacak şekilde bir stan­
Makroskopik hematuri veya sistolik kan basıncı dart yaklaşım edinilmelidir.
<90 mmHg'nin olan hastalarda görülen mikrosko­ Izole hematürisi olan ve başka yaralanması olma­
pik hematürinin ciddi renal hasarla ilişkili olduğu yan hastalar 1-2 hafta sonra idrar analizi tekrarı
gösteren bazı kanıtlar vardır. yapılmak üzere taburcu edilebilirler.
Hemodinamik olarak stabil hastalarda, izole mik­
roskopik hematuri nadiren ciddi hasasrı gösterir. SPESİFİK YARALANMALARIN
Fakat, renal pedikül hasarı veya ani deselerasyona YÖNETİMİ
bağlı damarsal yaralanmalar istisnadır.
Stabil çocuk hastlarda idrarda <50 RBc/hpf ise var­ BÖBREK
sa renal hasar pek olası değildir.
ilk yapılan idrarın analizi yaralanmanın lokalizas­ Abdominal travması olan hastaların %8-lO'unda
yonu hakkımda bilgi verebilir. Yapılan idrarın ilk böbrek hasarı olurken, böbrek hasarı olan hastaların
kısmındaki hematuri üretra ya da prostat yaralan­ %80'inde ekstra organ ve iskelet yaralanması görülür.
masını düşündürürken, terminal hematuri mesane Birçok böbrek yaralanması cerrahi girişim olmadan
boyun yaralanmasını gösterir. Devamlı hematuri­ tedavi edilebilir fakat eksplorasyon ve cerrahi de­
nin sebebi mesane, üreter veya böbrek yaralanması ğerlendirme endiaksyonları arasında hayatı tehdit
kaynaklı olabilir. eden böbrek kanamaları, genişleyen pulsatil veya
Böbrek yaralanması düşünülen stabil hastalarda IV smırlanmamış hematom (renal avulsiyon kaynaklı
olabileceğinden), renal avulsiyon yaralanmaları ve
kontrastlı abdominopelvik BT altın standart gö­
renal pelvis ve üreteral yaralanmalar sayılabilir.
rüntüleme yöntemidir.
Toplayıcı sistemi içermeyen renal kontüzyon ve
Tartışmalı olmakla birlikte, intraoperatif"one shot"
laserasyonlar cerrahi tedavi olmadan tedavi edile­
(tek atış) IV ürogram bazı anstabil hastalarda öne­
bilirler. Ek yaralanması olmayan renal kontüzyon
rilir.
hastaları 1 -2 hafta içerisinde kontrol idrar analizi
Retrograd üretrogramın üretral hasarı gösterdiği
yapılmak üzere taburcu edilebilirler.
gibi, retrograd sistogram (grafı ya da BT)mesane
Renal laserasyonu, pedikül yaralanması veya topla­
yaralanmasmm gösterilmesinde altm standart gö­
yıcı sistemi kapsayan laserasyonu olan hastalar ya­
rüntüleme yöntemidir.
tırılarak takip edilmelidir. Bu hastalarınm çoğunun
Renal travma şüphesi olan hastalarda görüntüleme
cerrahi girişim gerektiren ek yaralanmaları vardır.
endikasyonları Tablo 169-1 de listelenmiştir.
Yakaların çoğunda kendiliğinden iyileşme olduğun­
dan sadece üriner ekstravazasyon cerrahi onarım
• ACİL S ERVİS BAKIMI VE endikasyonu değildir. Üreteral yaralanma ve renal
pelvisten ekstravazasyon cerrahi onarım gerektirir.
TABURCULUK • Cerrahi onarım gerektirmeyen izole böbrek yara­
Tüm multipl travma hastalarında hayatı tehdit lanması vakalarında, hasta hızlıca tekrar değerlen­
eden yaralanmaları belirleyip (primer bakı) tedavi dirilmeli, yatırılarak uygun şekilde hidrate edilmeli
590 KISIM 19 • TRAVMA

ve hematüri kaybolana dek hastaya tekrarlayan id­ üretral kataterli veya katatersiz konservatif olarak
rar analizi ve hematokrit takibi yapılmalıdır. tedavi edilebilir.
Yukarıda bahsedilen kesin eksplorasyon endikas­ • Anterior üretranın penetran yaralanmaları genelde
yonları olmadığı müddetçe bazı ateşli silah ve ke­ cerrahi onarım gerektirir.
sici aletle böbrek yaralanması olan hastalar cerrahi Kadınlarda üretral yaralanmalar pelvik fraktürden
olmadan tedavi edilebilirler. Bir çok böbrek yara­ kaynaklanır ve sıklıkla vajinal kanamayla prezente
lanması hastasının eksplorasyon gerektiren başka olur.
bir yaralanması olacaktır.
TESTİS VE SKROTUM
ÜRETER
• Künt testis travmaları yaralanmanın boyutlarını
Üreteral yaralanmalar genitoüriner yaralanmalar görmek ve rüptür olup olmadığını belirlemek ama­
içinde en nadir görülendir ve genelde penetran cıyla doppler usg ile değerlendirilmelidir.
travma veya enstrümantasyon komplikasyonların­ Kontüzyonlar nonsteroid antiinflamatuarlarla, so­
dan dolayı meydana gelir. ğuk uygulamayla ve ürolojik takiple konservatif
Hematüri olmaması yaralanmayı dışlamaz. olarak tedavi edilebilir.
Bazı vakalarda basit stentleme de dahil olmak üzere Testiküler rüptür veya penetran travma sonucu
cerrahi onarım gerekir. cerrahi tedavi ile iyileşme süreci hızlandırılabilir.
Skrotal deri avulsiyonları geri kalan skrotal derinin
MESANE içine testisin yerleştirilmesiyle tedavi edilir ve ge­
nelde birkaç ay içerisinde normal boyutlarına dö­
Künt karın travmalarının %2'sinde mesane yara­ ner.
lanması olur ve bunların %80'i pelvik fraktürden
kaynaklanır.
• Ciddi yaralanması olan hastaların yaklaşık %95'inde PENİS
makroskopik hematüri olur. Yaralar küçük kontüzyonlardan ampütasyonlara
İntraperitoneal yırtıklar genellikle dolu mesanenin kadar çeşitli yelpazede olabilir.
patlayıcı yaralanmasıyla sonuçlanır ve her zaman Basit deri kesileri direk onarılabilir fakat derin ke­
cerrahi onarım gerektirir. siler ve/veya penetran yaralanmalar cerrahi eksplo­
Ekstraperitoneal yırtıklar daha sıktır, genelde pel­ rasyon ve onarım gerektirir.
vik halka kırıklarıyla ilişkilidir ve genellikle sadece Ampute segment hala canlıysa ampütasyonlar mik­
mesane katateriyle drenaj yapılarak tedavi edilebi­ rovasküler reimplantasyon gerektirir.
lirler. Korpus kavernozumun travmatik rüptüründen
Alt karın ağrısı ve hassasiyeti, makroskopik hema­ kaynaklı peni) fraktürün tedavisi kan pıtısının acil
türi, karın cildinde ekimozlar, üriner sistem köken­ cerrahi drenajı ve tunika albuginea ve eşlik eden
li aside bağlı karında şişlik, üriner ekstravazasyon üretral yaralanmaların onarılmasıdır.
kaynaklı perineal veya skrotal ödem ve idrar yapa­ Penil deri avulsiyonu debridman sonrasında "split­
mama mesane rüptürünün bulgu ve belirtileridir. kat" deri greftleme ile tedavi edilir.
• Penetran mesane yaralanmaları cerrahi girişim ge­ Penis derisi pantolon fermuarına sıkıştığı zaman
rektirir. penisin fermuar yırtığı meydana gelir. Mineral yağı
ve lidokain penil derinin pantolon fermuarından
ÜRETRA kurtarılmasında faydalı olabilir. Kemik kesme veya
kablo kesme kerpetenleri fermuarın kristal denilen
Erkeklerdeki üretral yaralanmalar posterior üretra
orta kısmının keserek fermuarın açılmasını sağlar.
(prostatik veya membranöz üretra) ve/veya anteri­
Perine veya penisin kontüzyonları soğuk uygula­
or üretrada (bulbus penis) olabilir.
ma, dinlenme ve elevasyonla konservatif olarak te­
Posterior yaralanmalar genelde majör künt trav­
davi edilebilir.
malar ve pelvik f raktürlerden kaynaklanır. Tedavi
Eğer hasta idrar yapamıyorsa katater drenajı gerek­
cerrahi onarım ve takip eden haftalarda suprapubik
lidir.
mesane drenajıdır.
Parsiyel yırtılmayı komplet yırtığa dönüştürmemek
için postrior üretral yaralanma şüphesi olan hasta­
lara retrograd üretrogram yapılmadan mesane ka­
tateri takılmamalıdır.
Anterior yaralanmalar genelde direk travma sonra­
sı veya enstrümantasyon sonrası oluşur ve genelde
o
BÖLÜM 170 • EKSTREMiTELERİN PENETRAN TRAVMALAR! 591
}7 EKSTREMİTELERİN Yara özellikleri, kemik deformiteleri, yumuşak
PENETRAN TRAVMALARI doku defektleri ve ağrının yeri değerlendirilmeli ve
not edilmelidir.
Amy M. Stubbs • Eklem hareket açıklığı, motor ve duyu defisit olup
Çeviri: Muhammed Saner olmadığı, komşu eklemler ve çevre yumuşak doku
ve kompartmanlar değerlendirilmeli; kompartman
sendromundan, açık eklem yaralanmasından ve
arter veya sinir yaralanmasından şüpheleniliyorsa
• EPİDEMİYOLOJİ uygun uzman konsültasyonu istenmelidir.
• Penetran travma kaynaklı yaralanmaların %50'den
fazlası ekstremiteleri kapsar. Bu yaralanmaların • TANI VE AYIRICI TANI
%82'ye kadarı vasküler hasar içerir. Ciddi ekstremite yaralanmalarının tanısında gö­
• Ekstremitelerin penetran yaralanmalarının %5'ten rüntüleme ve ayak bileği-brakiyal indeks (ank­
azı ampütasyonla sonuçlanır. le-brachial indices = ABis) ölçümü gerekebilir.
• Uzun dönem fonksiyon kayıplarının çoğu majör yaranın altındaki ve üstündeki eklemin ve yaralı
sinir yaralanmaları sonucu gerçekleşir. ekstremitenin direk grafisi kemik ve eklem yara­
Penetran ekstremite yaralanmalarının çoğu ateşli lanmalarını, yabancı cisimleri ve mermi parçacık­
silah ve kesici alet yaralanması sonucu oluşur. larını göstermede kullanılabilir.
• Vasküler yaralanmaların tanımlanmasında altın
• PATOFİZYOLOJİ standart yöntem konvansiyonel anjiyografi olarak
olarak kabul edilse de, multidedektör BT anjiyog­
Kesici alet yaralanmalarının şiddeti bölgenin ana­ rafi vasküler yaralanmalarla aynı zamanda yabancı
tomisi düşünülerek tahmin edilebilir. cisimlerin ve fraktürlerin tanısında da hızlı, nonin­
• Mermi veya blast etkiyle oluşan yaralanmalardaki vaziv, sensitif ve spesifiktir.
doku hasarı bir çok faktöre bağlı olarak değişir. Vasküler yaralanmanın saptanmasında dupleks usg
hızlı, güvenli ve uygun olan bir yöntemdir. Aynı za­
• KLİNİK ÖZELLİKLER manda yabancı cisimlerin bulunmasına da yardım­
cı olabilir ve bazı vakalarda kullanılabilir.
Primer ve sekonder bakıdan sonra uygun resusi­ ABls hasta supin pozisyondayken doppler ve tansi­
tasyon, yaralanmaya sebep olan olaylar, kullanılan yon manşonuyla dört ekstremitenin kan basıncının
silahın cinsi ve yaralı ekstremitenin önceki yaralan - ölçümüyle yapılır. ABis, ayak bileği sistolik kan ba­
malan dahil ayrıntılı anamnez alınmalıdır. sıncının iki üst ekstremitenin sistolik kan basınçla­
Yaralanan ekstremite ayrıntılı bir şekilde muayene rından büyük olanına bölünmesiyle hesaplanır.
edilmeli, acil müdahele gerektiren ciddi vasküler ABI :?:1.0 normal, 0.S'ten 0.9'a kadar tek arteryel
hasar bulgularının varlığı ya da yokluğu hızlı bir segment yaralanması, <0.5 ise ciddi arter yaralan­
şekilde değerlendirilmelidir. Hafif arteryel hasar ması veya bir arterin birden fazla segmentinde ya­
bulguları da aynı şekilde değerlendirilerek not edil­ ralanma düşündürür.
melidir (Tablo 170-1). • ABis arter yaralanmalarında değişken sensitivite ve
spesifıteye sahiptir ve hipotermi ve periferik vasküler
hastalık gibi altta yatan diğer koşullardan etkilenebilir.
TABLO 170-1 Ekstremite Vasküler ABis intimal fleplerin ve psödoanevrizmaların de­
Travmasının Klinik ğerlendirilmesinde güvenilir bir yöntem değildir.
Manifestasyonları
Ciddi Bulgular • ACİL SERVİS BAKIMI VE
Alınmayan veya azalmış distal nabızlar
Belirgin arteryal kanama TABURCULUK
Büyüyen veya pulsatil hematom
Duyulabilen üfürüm Arter yaralanmasının ciddi bulguları olan hastalar­
Palpe edilebilen trill da acil cerrahi müdahele veya vasküler ileri görün­
Distal iskemi( ağrı, morluk, motor defısit, parestezi, tüleme gereklidir.
soğukluk) • Arter yaralanmasının hafif bulguları olan hasta­
Hafif Bulgular larda vasküler görütüntüleme kararı tartışmalıdır.
Küçük stabil hematom Çoğu zaman tekrarlayan fizik muayene ve 24 sa­
Damar komşuluğundaki sinirlerin yaralanması
Açıklanamayan hipotansiyon atlik izlemle konservatif olarak tedavi edilebilir ve
Hemoraji öyküsü bu grupta ciddi yaralanma oranı azdır. Vasküler
Majör vasküler yapılara yakın yaralanma yetmezlik bulguları gelişirse hızlıca ilk müdahele
Komplet fraktür yapılmalı ve/veya görüntüleme yapılmalıdır.
592 KISIM 19·TRAVMA

• Direk basıyla kanama kontrolü sağlanmalıdır. Acil Genellikle profilaktik antibiyotik verilmesi gerek­
serviste klempleme veya damar bağlama işlemleri mez. Yüksek riskli yaralanması olan immunyet­
yapılmamalıdır. mezlikli hastalarda antibiyotik verilmesi düşünüle­
• Açık kırıklar veya eklemler ortopedistler tarafın­ bilir.
dan değerlendirilmelidir. Penetran yaralanmalar­ • Yabancı cisim uzaklaştırılması amacıyla yara eks­
dan dolayı oluşan kırıklar için cerrahi debridman plorasyonu yapılması düşünülüyorsa yaranın bo­
ve parenteral antibiyotik tedavisi gereklidir (sefa­ yutu, lokalizasyonu, materyal seçimini ve kar-zarar
losporin ± aminoglikozid). oranı klinisyen tarafından belirlenmelidir.
• Yara bakımının genel prensipleri olan irigasyon, Ciddi yaralanma bulgusu olmayan, minimal doku
debridman ve tetanoz profılaksisi uygulanmalıdır. hasarı olan ve gözlem periyodu sonrasında anlamlı
Bol miktarda salin veya musluk suyu ile yüksek ba­ muayene bulgusu olmayan hastalar güvenle tabur­
sınçlı irigasyon yara bakımının kilit noktasıdır. cu edilebilirler.
• Düşük riskli yaralar primer olarak kapatılabilir.
Bazı vakalarda gecikmiş (yaralanma sonrası 72-96.
saatler) kapatma uygun olabilir.
Kısım 20
KEMİK VE EKLEM YARALANMALARI

İLK DEGERLENDİRME • Eşlik eden kırıkları değerlendirmek için; tüm uzun


171 VE ORTOP EDİK kemik kırıkları radyografileri; eklemin kırığa olan
proximal ve distal kısımlarını içermelidir.
YARALANMALARDA • Negatif radyografi kırığı dışlamaz. Bu genellikle
TABURCULUK skafoid, radius başı veya metatars şaft kırıklarında
Michael P. Kefer oluşur.
Çeviri: Ziba Songur • Acil serviste tanı kliniktir ve yaralanmadan 7-10
gün sonra doğrulanır, yeterince kemik rezorbsiyo­
nu kırık tarafta ortaya çıkar (radyografıde parlaklık
• PATOFİZYOLOJİ belirlenen taraf)
• Ortopedi konsültanına kırığı doğru tanımlama kri­
Kemik kırıkları; kırık hattına uzanan, kırık kenar­ tiktir ve aşağıdaki detayları içermesi gerekir
larına kan sağlayan mikroskobik damarların kesil­ o Kapalı-açık: üstteki derinin intakt (kapalı) veya
mesiyle ciddi sonuçlanır. Kalus formasyonu oluşur intakt olmadığını (açık)
ve gitgide daha fazla mineralize olur. o Lokasyon: orta şaft, bağlantı noktasının proxi­
• Kırığın nekrotik kenarları zamanla osteoklastlar mal ve orta veya orta ve distal üçte birlikte, veya
tarafından resorbe olur. Bu; bazı gizli kırıkların kemik sonlanmasından olan uzaklık veya eklem
neden hemen radyografide belirlenemeyeceğini içi. Yapılabilirse anatomik kemik yerleri karşı­
açıklar. Fakat daha sonra rezorbsiyon sürecinden laştırılmalı. Örneğin, humerus kırığı kandilin
birkaç gün sonra olay iyi kurulur. hemen üstündeki dastal humerusun karşısında
• Remodeling, yeni kemiği stres hattı boyunca çökel­ suprakondiler olarak tanımlanır.
tir. Bu süreç sıklıkla yıllar sonra sonlanır. o Kemik hattında yön belirleme (Şekil 171-1).
o Çıkık: distal parçanın tamamı ve yönü proximal
parçadan kayar.
KLİNİK ÖZELLİKLER o Seperasyon: iki parçanın tamamı ayrı taraflara
• Yaralanma mekanizmasını bilme ve hastanın semp­ çevrilir, çıkığın aksine hizalama korunur.
tomlarını dikkatli dinleme; kırık ve çıkık teşhisinde o Kısalma: kemik boyunda azalma impaksiyon
önemlidir. veya azalan parçalar sebebiyle.
• o Açılanma: distal parçayla oluşturulan açının de­
Ağrı yaralanma yerinden uzak bir bölgeyle ilgili
recesi ve yönü.
olabilir (örn. diz ağrısıyla kendini gösteren kalça
o Rotasyonel deformite: distal parçanın derecesi
yaralanması).
normal kemik aksı üstünde kıvrılır; genellikle
• Fizik muayene: (1) deformite, ödem, veya renk fizik muayeneyle belirlenir ve radyografide gö­
değiştirme için inspeksiyon; (2) yaralanmalarda; rülmez.
eklemlerin proximal ve distal kısımlarının aktif ve o Uygun kemik hizasındaki ortak bozulma; kırık­
pasif hareket açıklığını değerlendirme; (3) hissizlik çıkık (eklem yüzeyleri teması yok) veya kırık­
veya deformite için palpasyon; ve (4) yaralanmanın sublukasyon olarak (eklem yüzeyleri hala kısmi
distalindeki nörovasküler durum değerlendirmesi temasta) tanımlanır.
• Ağrıyla ilgili dikkatli palpasyon gözden kaçan kri­ • Pediyatrik hastalarda büyüme tabakası içeren uzun
tik tanıları önleyebilir. kemik kırıkları Salter-Harris sınıflandırılmasıyla
• Radyolojik değerlendirme sadece hastanın tarif­ tanımlanır (Şekil 171-2 ve 171-3 ve Tablo 171-1).
lediği ayrıya bağlı değil, öykü ve fizik muayeneye Tip 1 ve 5 radyografik olarak saptanmayabileceği
dayanır. akılda tutulmalıdır.
593
594 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

· }Metafiz
, Fizis (epifiziyel plak)
}- Epifiz

ŞEKİL 171 -2. Büyüyen çocukta epifızal anatomi.

A B c
ACİL SERVİSTE BAKIM VE

ır
TABURCULUK
Soğuk uygulama ve elevasyonla şişmeyi kontrol
L.. (.
altına alınız. Şişme ilerlemeden yüzük ve saat gibi
�\ / objeleri yaralanma yerini sıkmaması için çıkarın.
Ağrı kontrolü sağlanmalıdır.
Kırık deformitesini sarsmadan longitudinal yeri­
ne traksiyon ile endike olan durumlarda redükte
ediniz; (1) ağrıyı dindirmek; (2) nörovasküler ya­
D E pıların üstündeki gerilimi rahatlatmak; (3) keskin
kemikli parça üstteki deride hissedildiği zaman ka­
palı kırığın açık kırığa dönüşüm riskini azaltmak;
ve (4) nabızsız distal ekstremitede dolaşımı düzelt
(en kritik zaman)

F G

ŞEKİL 171- 1. Kırık hattı değerlendirilmesi. A. Transvers.


B. Obliq. C. Spiral. D. Ufalanmış. E. Parçalı. F. Torus. G. Ye­
şilağaç.
il 111

Nörovasküler defısitlerden olan komplikasyonlar


acil veya gecikmiş olabilir. Kompartman sendromu
ağrının 5 klasik bulgusu olan ağrı, solukluk, pares­
tezi, nabızsızlık ve paralizi ile ortaya çıkar.
Kırığın uzun dönem komplikasyonları malunion, iV v
nonunion, avasküler nekroz, artrit ve osteomyeliti ŞEKİL 171-3. Epifızal tabaka kırıkları Salter ve Harris sı­
içerir. nıflandırılmasına dayandırılır.
BÖLÜM 172 • EL VE EL BİLEGI YARALANMALAR! 595

TABLO 171-1 Salter-Harris Kırıklarının


Tanımı
M-----
SALTERTİP KIRIGIN YERİ
Tüm epifız.
PCM--
2 Tüm epifız metafızin bir kısmıyla birlikte.
3 Epifızin bir kısmı.
4 Epifızin bir kısmı metafızin bir kısmıyla
M---
birlikte
5 Epifızal plağın kompresyon yaralanması.
Hiçbiri 'kırılmamış'.
ŞEKİL 172-1. Elin kutanöz sinir inervasyonu. DCU= ulnar
• sinirin dorsal dalı; M=median; PCM=median sinirin palmar
Açık kırıklarda osteomyeliti önlemek için antibiyo­ dalı; R=radyal; U=ulnar.
tik, irrigasyon ve debridmana gereksinim olur.
Kırık veya yeri değişen eklemi hareketsizleştirmek
gerekir. Fiberglass veya plaster atel malzeme yaygın • Adduktor pollicis baş parmağa adduksiyon yaptırır
olarak kullanılır. ve ulnar sinir tarafından inerve edilir.
• Atel malzemesini yapmaya sebep olan kimyasal İnterosseous kaslar parmaklara addüksiyon ve ab­
reaksiyon ekzotermiktir ve suyla kontaktla başlar. düksiyon yaptırır ve ulnar sinir tarafından inerve
Açığa çıkan ısı miktarı direk olarak su sıcaklığıyla edilir.
orantılıdır. Yanıktan kaçınmak için suyu oda sıcak­ Lumbrikaller digitlere fleksiyon ve ekstansiyon
lığından biraz ılık kullanılması gerekir. yaptırır. İki radyal lumbrikaller medyan sinir ta­
Kırık tahtası; kırığın üst ve altına uzanarak eklemi rafından inerve edilir. İki ulnar lumbrikaller ulnar
hareketsiz bırakacak kadar uzun olmalıdır. sinir tarafından inerve edilir.
• Alt ekstremite yaralanmalarında ağırlık taşımayı Fleksör digitorum superfıcialis orta falanksların
önlemek için koltuk değneği önermek gerekir. Kol­ içinde sonlanır ve onunla kesişen tüm eklemlere
tuk değneği yastıklarının basıncı; brakiyal pleksus fleksiyon yaptırır. Fonksiyon; hasta proksimal in­
yaralanmalarını önlemek için aksilla tarfından de­ terfalangeal eklem (PIP) fleksiyon yaparken ve di­
ğil toraks kenarları tarafından kullanılmalıdır. ğer parmaklar ekstansiyonda tutulurken test edilir.
Fleksör digitorum profundus distal falanksların
kökünde sonlanır ve distal interfalangeal (DiP)
} 72 EL VE EL BİLEGI ekleme fleksiyon yıptırırken (fleksör digitorum su­
YARALANMALARI perfıcialis diğer tüm eklemlere fleksiyon yaptırır).
Michael P. Kefer Kasların fonksiyonu DIP eklemi fleksiyon yaptı­
Çeviri: Ziba Songur rırken aynı zamanda PIP ve metakarpal falangeal
(MKP) eklemler ekstansiyonda tutularak test edilir.
Ekstensor digitorum tüm digitlere uzanır. Fonksi­
yon; hasta elini 'trafikte dur' pozisyonunda tutar­
ken test edilir. Bu sadece radyal sinir motor fonksi­
ANATOMİ VE DEGERLENDİRME yonunu test eder.
Elin intrensek kaslarının hiçbiri radyal sinir tara­
Elin intrensek kasları elden orijin alır ve elde sonla­ fından inerve edilmez.
nır. Bunlar tenar ve hipotenar kas grupları, adduk­ Şekil 172-1 elin duyu inervasyonunu gösterir. Bu
tor pollicis, interossei ve lumbrikallerdir. iki nokta diskriminasyon testinin en iyi gösterimi­
Tenar kaslar baş parmağa; abduksiyon, oppozis­ dir.
yon, fleksiyon yaptırır ve medyan sinir tarafından
inerve edilir. • EL YARALANMALARI
Hipotenar kaslar küçük parmağa; abdüksiyon, op­
pozisyon, fleksiyon yaptırır ve ulnar sinir tarafın­ El cerrahi konsültasyonu gereken yaralanmalar
dan inerve edilir. Tablo 172-1 ve 172-2 de listelenmiştir.
596 KISIM 20, KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

TABLO 172-1 Acil El Cerrahisi Konsültasyon • Çıkık genellikle dorsaldedir.


Rehberi • Redüksiyon dijital blok anestezi altında yapılır. Dis­
1
loke falanks yerinden oynatılır, hafifçe hiperekstan­
Doku iskemisi veya zayıf kontrollü kanama bulguları olan
vasküler yaralanmalar siyona getirilir ve sonra yeniden pozisyon verilir.
Redükte edilemeyen çıkıklar • Eklemi tam ekstansiyonda iken atellenir.
Büyük kontamine yaralar • Redükte edilemeyen eklemler hapsolan volar plak,
Ciddi crush yaralanmaları profundus tendon, veya avülzyon kırıklarından
Açık kırıklar olabilir.
Kompartman sendromu
Yüksek basınçlı enjeksiyon yaralanmaları PROKSİMAL INTERFALANGEAL EKLEM
El/parmak ampütasyonları ÇIKIKLARI
• Çıkıklar genelde dorsalde olur ve volar plağın rüp­
TENDON YARALANMALAR! türüyle sonlanır. Volar çıkıklar nadirdir.
• Elin yaralanma sırasındaki pozisyonunu bilmek • Lateral çıkıklar kollateral ligamentlerin rüptürüyle
hangi tendonun yaralandığını tahmin ettirir. sonlanır.
• Ekstensör tendon onarımı sıklıkla acil doktoru ta­ Redüksiyon yukarıda DiP eklem çıkıklarında anla­
rafından yapılabilir. tıldığı gibi aynı metodla olur.
• Fleksör tendon onarımı el cerrahı tarafından yapılır. • Arada kalan volar plağın redükte edilemeyen ek­
• Deriye yakın tendon laserasyonlarının; el cerrahı lemleri cerrahi redüksiyonla onarılabilir.
tarafından kesin onarım yapılana kadar derinin • Redüksiyondan sonra eklemi 30 derece fleksiyonda
kapatılması ve atelle sabit tutulması acil bakımın olacak şekilde atele alınır ve danışılır.
içinde yer alır.
METAKARPOFALANGEAL EKLEM ÇIKIKLARI
ÇEKİÇ PARMAK • Çıkıklar genellikle dorsaldedir ve hapsolmuş volar
• Bu yaralanma distal falanks kökündeki ekstensör plak cerrahi redüksiyona gerek duyar.
tendon rüptürüyle sonuçlanır. • Kapalı redüksiyon, bilek fleksiyonda ve proksimal
• Değerlendirmede; DiP eklemi 40 derece fleksiyona falanks distalde ve volar yöndeyken basınç uygula­
getirilir. narak denenir.
• DiP eklemini hafif hiperekstansiyonda atele alınır • Eklemi 70-90 derece fleksiyondayken atellenir.
ve el uzmanına danışmak gerekir.
BAŞPARMAK ÇIKIKLARI
BOUTONNIERE DEFORMİTESİ • İnterfalangeal (IP) ve MKP eklem çıkıkları genel­
• Ekstensör başı ayıran PIP ekleminin dorsal yüzeyi­ likle volar plak rüptürünü içerir.
nin yaralanmasıyla sonuçlanır. • IP eklem redüksiyonu yukarıda DIP eklem çıkıkla­
• Ekstensör mekanizmanın lateral bantlar PIP ekle­ rında anlatıldığı gibidir.
minin fleksiyonundan ve DiP ekleminin hipereks­ • MKP eklem redüksiyonu metakarpalin fleksiyon
tansiyonundan oluşur. ve abdüksiyonuyla ve proksimal falanks tabanının
• PIP eklemi ekstansiyondayken atele alınır ve danışılır. distaline direk basınç uygulamasıyla olur.
• Redüksiyondan sonra başparmağa spica atel uygu­
DİSTAL İNTERFALANGEAL EKLEM lanır.
ÇIKIKLARI
• Kemik altına uzanan deri ve fibröz doku sebebiyle
BAŞPARMAK ULNAR KOLLATERAL
yaygın değildir.
LİGAMENT RÜPTÜRÜ
• Kalıcı ve kayaçı başparmağı olarak bilinir. MKP ek­
TABLO 172-2 Gecikmiş El Cerrahi leminde zorlanmış radyal abdüksiyon ile sonuçlanır.
1 Konsültasyonu Prensipleri • Bu kollateral ligament yaralanmalarının en kritiği­
dir. Primer fonksiyonunu etkilediği için çok kritiktir.
Ekstensör/fleksör tendon laserasyonu (acil serviste
onarılmadıysa) • Ligament bütünlüğü MKP eklemi tam ekstansi­
Fleksör digitorum profundus rüptürü (kapalı) yonda ve 30 derece fleksiyondayken test edilir. Ta­
Sinir yaralanması (proksimal-mid orta falanks) mamen rüptür; proksimal falanks üstünde abdük­
Kapalı kırıklar siyon stresle (ilgili radyal açılanma) teşhis edilir.
Çıkıklar • Başparmağı spica ile atellemek ve danışmak gere­
İnstabil ligament yaralanmaları
kir.
BÖLÜM 172 • EL VE EL BİLEGI YARALANMALAR! 597
DİSTAL FALANKS KIRIKLARI • Yağ bazlı boyalar en ciddi doku reaksiyonlarına se­
bep olur ve ampütasyona sebep olan iskemiyle son­
• Tuft kırığı en yaygınıdır. Subungual hematomla il­ lanabilir.
giliyse drenaj önerilir. Yolar/ hairpin atelle tedavi • El ve ön kolun radyografıleri radyoopak maddeleri
edilir. ve subkutanöz havayı saptamak için gereklidir.
• Transvers kırık çıkıkla birlikte, her zaman tırnak
yatağı laserasyonuyla ilgilidir, düzeltilmesi gerekir. • BİLEK YARALANMALARI
• Avülzyon tabanının kırığı, çekiç parmakla sonlanır.
(yukarıya bakınız) SKAFOLUNAT ÇIKIK
• Bu yaralanma skafolunat eklemde bilek ağrısıyla
ORTA VE PROKSİMAL FALANKS KIRIKLARI kendini gösterir.
• Posteroanterior (PA) radyografi skafoid ve lunat
Çıkık olamyan ve stabil olan taban ve boyun kırık­
arasında kalan 3 mm den fazla boşluğu ve subluke
ları buddy bandajla tedavi edilir.
skafoidin kortikal halka bulgusunu gösterir.
• Transvers veya spiral orta şaft kırığı veya intraar­
• Radyal gutter ate! ile tedavi edilmesi ve ligament
tiküler kırık genelde cerrahi fiksasyon gerektirir.
onarımı için danışılması gerekir.
MKP eklemi 90 derece, PIP eklemi 20 derece ve
DiP eklemi 10 derece fleksiyondayken gutter atel
LUNAT VE PERİLUNAT ÇIKIK
yerleştiriniz.
• Her iki yaralanmada da lateral bilek grafisi dislo­
ME TAKARPAL KIRIKLAR kasyonu gösterir. Radius-lunate-capitate normal
sıralanması bozulur ('3C' bulgusu).
• 4. veya 5. metakarpal boyun kırığı, genelde boksör • Lunat çıkığıyla birlikte, lunat volardan radiusa doğ­
kırığı olarak isimlendirilir, en yaygınıdır. Yüzük ru yer değiştirir, el bileği kemiklerinin kalanları ra­
parmağında 20 dereceden fazla açılanma, 5. par­ diusla birlikte dizilir. PA radyografide lunate "pasta
makta 40 derece, veya orta veya işaret parmakta 15 dilimi" bulgusu olan üçgenimsi şekil alır. Lateral
derece redükte edilmelidir. radyografi 'devrik çay fincanı bulgusu' olarak ta­
• Bileği 20 derece ekstansiyonda ve MKP eklemi 90 nımlanan; lunatın yerinin değiştiğini ve eğimlenen
derece fleksiyonda atelleyerek tedavi edilmesi ve volan gösterir.
danışılması. • Perilunat çıkıkla birlikte; lunat ve radiusun hizası
İntra-artiküler ilişkili ilk metakarpal taban kırıkla­ bozulmaz ancak kapitatum ve el bileği kemikleri­
rı (Bennett ve Rolando kırıkları) başparmak spica nin kalanları genelde lunatın dorsaline olmak üzere
atelle hareketsizleştirilmeli ve cerrahi onarım için çıkıktır.
danışılmalıdır. • Kapalı redüksiyon veya cerrahi onarım için acil el
cerrahi konsültasyonu endikedir.
KOMPARTMAN SENDROMU
• Elin crush yaralanması cerrahi acil olan kompart­
KARPAL KEMİK KIRIKLARI
man sendromu riski altındadır. • Yönetim Tablo 172-3 de özetlenmiştir.
• Hasta fizik muayene bulgularından orantısız bir • Skafoid en sık karpal kırığı görülür.
ağrıdan şikayet eder. • Skafoid, lunat veya kapitat kırığı kemiğin avasküler
• Fizik muayene; el dinlenme pozisyonunda MKP nekrozuna sebep olabilir.
eklemi ekstansiyonda ve hafifçe PIP eklemi flek­ • Skafoid ve lunat kırıkları genellikle düz el bileği
siyondayken yapılır. İlgili kompartman ve gergin grafisinde belirlenemez, dolayısıyla tanı ve tedavi
ödemin pasif esnemesiyle ağrı oluşur. fizik muayene bulgularına dayanmalıdır.

YÜKSEK BASINÇ ENJEKSİYON COLLES, SMITH VE BARTON KIRIKLARI


YARALANMALAR! • Bu kırıklar metafizdeki distal radius kırıklarını içe­
• Cerrahi acil olan bu yaralanma; yağ, boya, veya rir (Tablo 172-4).
hidrolik sıvı gibi maddelerin yüksek basınçlı aletin • Bu kırıkların çoğu kapalı redüksiyon ve şeker ma­
içindeyken kolun içine enjekte edilmesiyle oluşur. şası ate! ile tedavi edilir.
598 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

TABLO 172-3 Karpal Kemik Kırıkları ve Acil Servis Yönetiminin Özeti


KARPAL KEMİK YARALANMA MEKANİZMASI MUAYENE ACİLDE İLK TEDAVİ
Skafoid Dışa dönük elin üzerine düşme Enfiye kutusunda hassasiyet, Radyal deviasyon ve
Radyal deviasyon ve fleksiyonda dorsifleksiyonda kısa kol,
ağrı thumb spica
Trikuetrum Avülsiyon kırığı-elin dirence karşı El bileği dorsumunda, ulnar Kısa kol, şeker maşası ate!
dönmesi veya hiperekstansiyonu stiloidin distalinde hassasiyet
Gövde kırığı-direk travma
Lunat Dışa dönük elin üzerine düşme Lister tübekül'ün ulnar ve Kısa kol, thumb spica ate]
distalinde el bileği mid­
dorsumundaki indentasyonda
hassasiyet
Trapezyum Baş parmağa direk darbe; Ağrılı başparmak hareketleri ve Kısa kol. thumb spica atel
dorsifleksiyonda ve radyale azalmış kavrama kuvveti
deviye iken el bileğine aktarılan Enfiye kutusu hassasiyeti
kuvvet
Pisiforme Hipotenar eminens üzerine düşme Hipotenar eminensin tabanında 30 derece fleksiyon ve ulnar
belirgin, hassas pisiforme deviasyonda kısa kol, volar
ate!
Hamat Golf sopası, beyzbol sopası veya Pisiformenin hemen radyal ve Dördüncü ve beşinci
raketin yarıda kalmış sallanması distalinde, hamalın kancasında metakarpal eklemler
hassasiyet fleksiyonda kısa kol, volar el
bilek ateli
Kapitat Elin radyal itme ile kuvvetli Üçüncü metakarpalin hemen Kısa kol, volar el bilek ateli
dorsifleksiyonu proksimalinde kapitat üzerinde
hassasiyet
Trapezoid İndeks metakarpale aksiyal yük İndeks metakarpalin radyal Kısa kol, thumb spica ate]
yüzünde hassasiyet

RADYAL STYLOİD KIRIKLARI ULNAR STİLOİD KIRIKLAR


Radyal stiloid kırıkları skafolunat ayrışma ile bir­ Ulnar styloid kırık radyal ulnar eklem instabilite­
likte karpal instabilite oluşturabilir çünkü buraya siyle sonuçlanabilir.
majör karpal ligamentler bağlanır. El bileği nötral pozisyonda ve hafif ulnar devias­
El bileği hafif fleksiyon ve ulnar deviasyonda atelle­ yonda iken ulnar gutter splint yerleştirin ve hastayı
nir ve danışılır. ortopediye yönlendirin.

TABLO 172-4 Distal Radius Kırıklarının


Radyografik Görüntülenmesi ÖN KOL VE DİRSEK
Colles kırıkları 173 YARALANMALARI
Distal radius yüzeylerinin dorsal açılanınası
Distal radius parçası proksimal ve dorsal olarak yer
Sandra L. Najarian
değiştirir Çeviri: Ziba Songur
El bileği kemiklerinin radyal yer değiştirmesi
Ulnar styloid kırılabilir
Smith kırıkları BİCEPS VE TRİCEPS TENDON
Distal Radius yüzeyinin volar açılanması
Distal Radius parçası proksimal ve volar olarak yer
RÜPTÜRLERİ
değiştirir
PATOFİZYOLOJİ
El bileği kemiklerinin radyal yer değiştirmesi
Kırık hattı oblik olarak dorsal yüzeyden volar yüzeye Tendon rüptürleri genellikle mikrotravma ve aşırı
uzanır
kullanımla sonuçlanır.
Eklem yüzeyine 1-2 cm proksimalde
Barton kırıkları
Radyal eklem yüzeyinin büyük parçasının volar ve
proksimale yer değiştirmesi
KLİNİK ÖZELLİKLER
El bileği kemiklerinin volar yer değiştirmesi En yaygın tipi bicepsin proksimal uzun başının
Radyal styloid kırılabilir
rüptürüdür ve genellikle bicepsin dirence karşı ani
BÖLÜM 173 • ÖN KOL VE DiRSEK YARALANMALAR! 599
veya uzamış kontraksiyonundan sonra meydana el bileği ve parmakların zorlanmış pronasyonunda
gelir. hissizlik ile kendini gösterir.
Hastalar genellikle tokat vaya pop sesi tarifler ve ön
omuzda ağrıdan şikayet eder. ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
Fizik muayenede dirsek fleksiyondayken orta kolda
Konservatif tedavi istirahat, buz, anti-inflamatuar
top görünümü, bicipital oluk üzerinde şişme, his­
tedavi ve kol desteği ile immobilizasyon içerir.
sizlik ve krepitasyon görülebilir.
• Distal biceps rüptürleri daha az yaygındır; önkol­
daki fleksiyon ve süpinasyondaki zayıflık proksimal
DİRSEK ÇIKIKLARI
rüptürlerden daha çok görülebilir. Hastalarda ağrı, KLİNİK ÖZELLİKLER
şişlik ve antekubital fossada palpe edilebilen defekt • Çoğu dirsek çıkıkları posterolateraldedir (%90) ve
görülür.
genellikle gerilmiş elin üstüne düşmek sonucu olu­
Triceps rüptürleri nadirdir ve hemen hemen her
şur.
zaman distalde meydana gelir. Olekranona direk • Hasta kolunu dirsek 45 derece fleksiyondayken tu­
darbe veya gerilmiş ön kolun güçlü fleksiyonuna
tar ve anlamlı olan şişme genelde olekronunu göz­
sebep olan düşen uzanmış el ile sonlanır. ler ve posteriora yer değiştirir.
• Triceps rüptürü olan hastalar ağrı, şişme, posteri­
Nörovasküler yaralanmalar %8-21 vakalarda me­
or distekte olekranonun proksimalinde halsizlik ve yadana gelir; ulnar sinir ve brakiyal arter en sık ya­
önkol ekstansiyonunda güçsüzlük ile kendini gös­ ralanan yapılardır (Tablo 173-1).
terir. Redüksiyondan önce radyal pulsasyonun olmama­
Modifiye Thompson testi, triceps fonksiyonunu sı, diğer sistemik yaralanmaların olması (özellikle
belirlemede kullanılabilir. Kol desteğiyle dirsek 90 baş, göğüs ve abdomen) ve açık çıkıklar genellikle
derece fleksiyona getirilir, önkol rahat pozisyonda arter yaralanmalarla ilişkilidir.
asılır, triceps kasında komplet yırtık yoksa, triceps
kasının sıkılması ile önkol ekstansiyona gelir.
TANI VE AYIRICI TANI
Dirsek radyografıleri tanıyı doğrular.
TANI VE AYIRICI TANI Ulnar ve radius lateral görüşte posteriorda ve AP
Tanı kliniktir ve radyografıler avülzyon fraktürünü görüşte mediaJ veya lateralde görünür, fakat hepsi
dışlamak için çekilmeli. birbirlerine olan ilişkilerini korurlar.
İlişkili kırıklar, özellikle radius başı ve koronoid,
dirsek eklemini elin üstüne çevirir ve tedaviyi zor­
ACİL SERViSTE BAKIM VE TABURCULUK
laştırır.
• Tedavi; kol askısı, buz, analjezik ve kesin yönetim
için ortopedik cerrahi önerisi içermeli. Radyal, Median ve Ulnar
TABLO 173-l
Sinirin Duyu ve Motor Testi
EPİKONDİLİT
RADIAL MEDIAN ULNAR
PATOFİZYOLOJİ Duyu Baş par- 2 nokta diskri- 2 nokta
Tekrarlayıcı hareketler lateralden OrıJin alan kas foksiyon mağın minasyonu diskrimi-
testi sırtının parmak ucu nasyonu
gruplarını ve aşırı kullanım sendromuyla sonuçla­
dokunma üstünde küçük
nan distal humerusun medial epikondilini içerir. alanı parmak
üstünde
KLİNİK ÖZELLİKLER Motor El bileği ve Başparmakta Parmak
Lateral epikondilit "tenisçi dirseği" lateral dirsek fonksiyon parmak- ve parmak ucunun
testi lar diren- ucunda dirence
üstünde ağrı ve zorlanmış ekstansiyonda ve önko­
ce karşı 'OK' işareti; karşı
lun dirence karşı süpinasyonunda hassasiyet kendi­ gerer başparmağın abduksi-
ni gösterir. abduksiyonu yonu
Medikal epikondilit (golfçü dirseği) medial dirsek­ (tekrarlayan
te üstünde ağrı ve zorlanmış ekstansiyon ve önkol, dal)
600 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALARI

ACİL SERVİSTE BAKIM VE AYIRICI TANI TABLO 173-2 Suprakondiler Kırıkların


• Yeterli sedasyondan sonra kapalı redüksiyon endi­ Komplikasyonları
kasyonu vardır. Bir asistan diğer tarafa doğru üst Erken Nörolojik
kola traksiyon yaparken bileğe ve önkola yumuşak komplikasyonlar Radyal sinir
Median sinir (anterior interosseöz
traksiyon uygulanır. Bir el proksimal önkolda, me­
dal)
dial ve lateral yerdeğiştirme düzeltilir ve koronoid Vasküler
parçayı olekranon fossadan kurtarmak için aşağıya Volkman iskemik kontraktür
doğru basınç uygulanır. (önkolun kompartman
Dirseği 90 dereceden az fleksiyonda iken uzun kol sendromu)
posterior atelle hafifçe immobilize edilir. Erken Nonunion
• Nörovasküler durumu belirlenir, post-redüksiyon komplikasyonlar Malunion
Myositis ossifikans
grafı alı111r ve acil ortopedik takipleri hastaya anla­
Hareket kaybı
tılır.
İnstabil ekstansiyonda olan hastalar, nörovasküler
uzlaşma veya açık çıkıklar acil ortopedi konsültas­
yonu gerektirir. Suprakondiler kırıkların en önemli komplikasyonu
(Tablo 173-2) Volkman iskemik kontraktürüdür.
• DİRSEK KIRIKLARI • Akut vasküler yaralanmalar; azalmış veya yok ol­
PATOFİZYOLOJİ muş radyal nabız gibi , genellikle geçici vazospaz­
ma sekonder olur ve yukarıda tariflenen klinik be­
Radius başı kırıkları dirseğin en yaygın kırıklarıdır
lirtilerle birlikte olmadıkça önemli derecede iskemi
ve gergin elin üstüne düşmesiyle oluşur. Dirsek et­
belirtisi değildir.
rafında ilişkili yaralanmalar ve hatta el bileği (Es­ • Olekranon kırıkları olan hastalar posterior dirsekte
sex-Lopresti) yaygındır.
şişme ve hassasiyet, kısıtlı hareket ve zayıflamış tri­
İnterkondiler kırıklar posterior dirseğe karşı kuv­
ceps fonksiyonu ile kendini gösterir.
vet uygulamasıyla gelişir, olekranonu humerus yü­ • Ulnar sinir yaralanmaları olekranon kırıklarında
zeyine karşı sürer.
yaygındır.
Suprakondiler kırıkların %95'i ekstra artikülerdir
ve sıklıkla çocuklarda gerilmiş elin dirsek tam eks­
TANI VE AYIRICI TANI
tansiyondayken üstüne düşmekle oluşur.
Olekranon kırıkları genellikle direk travma veya dir­ • Kırık hattı AP ve lateral radyografılerde görüleme­
seğin hiperekstansiyonda zorlanması sonucu oluşur. yebilir.
• Artikuler yüzey, epikondiler ve kondiler kırıklar • Anormal yağ yastıkları (herhangi posterior efüz­
nadirdir. yon veya 'yelken belirtisi' denen çok önemli ante­
rior yağ yastıkları) varlığı ve veya radiyo-kapitellar
KLİNİK ÖZELLİKLER çizginin bozulması (radius başı ve kapitellumu her
taraftan kesen radyal şaftm ortasından çizilen hat)
• Radius başı kırıkları lateral dirsekte ağrı ve hassasi­
yaralanmanın tek kanıtı olabilir.
yet yapabilir ve dirseğe uzanan tam ekstansiyonda
zorlanma yapabilir.
ACİL SERVİSTE BAKIM VE TEDAVİ
İnterkondiler ve suprakondiler kırıkları olan hasta­
larda anlamlı şişme, hassasiyet ve hareket kısıtlılığı • Uzun kolan posterior atelle immobilizasyonu ve
olur. non deplase kırıklarda ortopediye yönlendirilmesi
Suprakondiler kırıklar posterior dirsek çıkıklarına uygun olur.
benzeyebilir. • Hareket kısıtlılığı yapmayan non deplase radius
• Anterior interosseöz sinir, median sinirin motor başı kırıkları kol askısı immobilizasyonu ile teda­
dalı, suprakondiler kırıklarda yüksek yaralanma vi edilebilir ve 1 hafta içinde ortopedi tarafından
oranına sahiptirler. Anterior interosseöz sinir fonk­ kontrol muayene yapılır.
siyonu işaret parmağı distal interfalangeal eklem ve • Acil ortopedi konsültasyonu tüm deplase kırıklar,
baş parmak interfalangeal eklem fleksiyonuyla, 'ok' açık kırıklar, nörovasküler uzlaşma kanıtı olan kı­
işareti oluşturarak gösterilir. rıklar için yapılmalıdır.
BÖLÜM 174, OMUZ VE HUMERUS YARALANMALAR! 601
• ÖNKOL KIRIKLARI • Yetişkinlerdeki tüm deplase kırıklarda ve Monteg­
gia ve Galeazzi kırık-çıkıklarında açık redüksiyon
PATOFİZYOLOJİ ve internal fıksasyon için acil ortopedi konsültas­
• Önkol kemik kırıkları genellikle motorlu taşıt ka­ yonu önemlidir.
zaları veya yüksekten düşme gibi önemli travma­
larla oluşur.
• İzole ulnar kırıklar ('cop kırıkları') genellikle direk
travma veya gerilmiş elin üstüne düşmesi sonucu
oluşur. 174 OMUZ VE HUMERUS
YARALANMALARI
KLİNİK ÖZELLİKLER Sandra L. Najarian
Önkol kırıkları genellikle kendini şişme, hassasiyet Çeviri: Ziba Songur
ve deformite ile gösterir.
izole ulnar veya radius kırıkları kendini lokalize
şişlik ve hassasiyet ile gösterir.
Monteggia kırık-çıkığı, proksimal ulna şaft kırığı­ STERNOKLAVİKULER
nın radius başı çıkığıyla birlikte, dirsek üzerinde
BURKULMALAR VE ÇIKIKLAR
ciddi ağrı ve şişme ile kendini gösterir.
• galeazzi kırık-çıkığı, distal radius kırığının ilişki­ PATOFİZYOLOJİ
li radioulnar eklem çıkığıyla birlikte, distal radius • Sternoklavikuler eklem en sık hareket eden vücu­
ve el bileği üzerinde lokalize şişlik ve hassasiyet ile dun non-aksiyel eklemidir. İncinmeler çıkık ve kı­
kendini gösterir. rıklardan daha yaygındır.
• Tüm önkol kırıklarında nörovasküler fonksiyon • Yaralanmalar genellikle direk travma veya omuzun
dikkatlice belirlenmelidir. Monteggia kırık-çıkığın­ öne veya arkaya doğru kuvvetli dönmesi sonucu olu­
da posterior interosseöz sinir (radyal sinirin derin şur.
dalı) paralizisi olabilir. Galeazzi kırık-çıkığında ul­ • Anterior çıkıklar hayatı tehdit eden mediastinal
nar ve anterior interosseöz sinir yaralanması olabi­ içerikli yaralanmalarla ilişkili olabilir.
lir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
TANI VE AYIRICI TANI
• Dislokasyonu olan hastalarda kol hareketiyle ve su­
• AP ve lateral grafıler tanı koydurucudur. Deplase
pin uzanımda şiddetlenen ciddi ağrı olurken, basit
olma, açılanma ve kısalma miktarı hesaplanmalıdır
incinmesi olan hastalarda ekleme lokalize ağrı ve
ve herhangi rotasyonel deformite not alınmalıdır.
hassasiyet olur.
İzole ulna kırıkları proksimal 1/3 ulnayı içeriyorsa, • Medial klavikula anterior çıkıklarda belirgin olarak
%50 den fazla deplase olmuşsa veya %10 dan fazla
görülebilir ve anteriorda palpe edilebilir.
açılanma varsa anstabildir. • Medial klavikula posterior çıkıklarda daha az görü­
• Monteggia kırık-çıkıklarında, radius başı çıkığı
nürler ve genellikle palpe edilemezler.
ulna apeks kırığıyla aynı yöndedir. • Mediastinal içerikli hayatı tehdit edici yaralanma­
Galeazzi kırık-çıkığında, AP görüntüde görülebi­ larda (pnömotoraks veya çevreleyen büyük da­
len distal radyoulnar eklem boşluğunda artış olur marların, trakea ve özofagusun kompresyon veya
ve lateral bakışta ulna genellikle dorsale yer değişti­ laserasyonu gibi) ses kısıklığı, disfaji, dispne, üst
rir. ekstremite parestezisi, veya güçsüzlükle kendini
gösterebilir.
ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
TANI VE AYIRICI TANI
Nondeplase kırıklar uzun kol ateli ile immobilize
edilerek tedavi edilir ve ortopediye sevk edilir. • Tercih edilecek görüntüleme yöntemi BT'dir ve
• Çocuklardaki kemik kırıklarına kapalı redüksiyon mediastinal yapılara yakın yaralanmaları saptamak
sıklıkla yeterli olur. için IV kontrasta ihtiyaç duyulabilir.
602 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

• Non travmatik hastalarda özellikle madde kulla­ • Skapula kırığı varlığı ilişkili intratorasik yaralan­
nanlarda septik artriti düşün. maları araştırmayı gerektirir.
• Deplase glenoid eklem kırıkları, açılanmış glenoid
ACİL SERVİSTE BAKIM VE YÖNETİM boyun kırıkları ve kesin akromial ve koranoid kı­
rıklar cerrahi müdahale gerektirir.
• İncinme ve komplike olmamış anterior çıkıklarda
tedavi kol askısı, buz, analjezi ve ortopedi sevki ile
olur. Kapalı redüksiyon girişimi çok gerekmez.
• AKROMİOKLAVİKULER EKLEM
• Tüm posterior çıkıklar da operatif redüksiyon için
YARALANMALARI
acil ortopedi konsültasyonu gerekir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
KLAVİKULA VE SKAPULA •
Yaralanmalar hafif incinmeden skapula ve klaviku­
KIRIKLARI laya tutunan tüm ligamentlerin tamamen ayrılma­
sına kadar olabilir.
PATOFİZYOLOJİ • Yaralanma mekanizması genellikle omuza kol ad­
• Omuza direk darbe veya gerilmiş el üzerine düşme duksiyondayken direk travma ile (spora bağlı yara­
kırığın en yaygın mekanizmasıdır. lanma gibi) olur.
• Klavikula kırıklarının %80'i klavikulanın l/3'lük • Hastalar tipik olarak akromioklavikular eklemde
orta bölümünde olur. hassasiyet ve deformite ile kendini gösterir. Yara­
• Akciğere ve nörovasküler yapılara komşu yaralan­ lanma klasifikasyonları ve onların fizik muayene
malar klavikula kırıkları ile nadir oluşur. bulguları Tablo 174-1 'de verilmiştir.
• Skapula kırıkları; torasik kafes, ipsilateral akciğer
ve omuz kuşağı ile ilişkili yaralanmalarda yüksek
TANI VE AYIRICI TANI
oranla (%75) görülür. Skapula iyi korunur ve kır­
mak için ciddi kuvvet gerektirir. • Tanı genellikle kliniktir.
• Skapula kırıklarıyla ilişkili yaralanmalarda kosta • Stres radyografileri yetersizdir ve önerilmez.
kırıkları en yaygındır.

ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK


KLİNİK ÖZELLİKLER
• Tip 1 ve 2 yaralanmalarının tedavisi kol askısıyla
• Klavikula kırığında, lokalize hassasiyet, şişme ve immobilizasyon, buz, analjezik ve 7-14 günlerde
klavikula üstünde deformite görülebilir. erken hareket egzersizi içerir.
• Skapula kırığında ise skapu üstünde lokalize has­ • Tip 3 yaralanma için tedavi tartışmalıdır fakat gün­
sasiyet sahiptirler, ipsilateral kolu adduksiyonda cel yaklaşım konservatif tedavi ve askı ile immobi­
tutarlar ve kol hareketlerine karşı koyarlar. lizasyon lehinedir.
• Tip 4, 5, 6 yaralanmalar ciddidir ve cerrahi onarım
TANI VE AYIRICI TANI için acil ortopedi konsültasyonu gerektirir.

• Rutin radyografiler klavikula ve skapula kırıklarını


atlayabilir. • GLENOHUMERAL EKLEM
• BT, skapula fraktürü ve ilişkili patolojilerin tanısını ÇIKIKLARI
doğrular.
KLİNİK ÖZELLİKLER
ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
• En yaygın majör eklem çıkığı glenohumeral eklem
• Tedavi kol askısı ile immobilizasyon, buz, analjezi çıkığıdır.
ve erken hareket egzersizlerini içerir. • Majör glenohumeral eklem çıkıkları anteriordadır.
• Açık, nörovasküler bozukluk olan, kalıcı deri yara­ • Anterior çıkıklarda en sık yaralanan nörovasküler
lanması veya yumuşak doku yaralanması olan kla­ yapı aksiller sinirdir ve iğne ile lateral deltoid kası
vikula kırıkları ortopediye konsülte edilmelidir. üstünde duyu bakarak test edilir.
BÖLÜM 174 • OMUZ VE HUMERUS YARALANMALAR! 603

TABLO 174-1 Akromiyoklaviküler Eklem Yaralanmalarında Sınıflandırma ve Fizik Muayene


1 Bulguları
TİP YARALANMA RADYOGRAFİ MUAYENE
Gerilmiş akromiyoklaviküler Normal Akromiyoklaviküler eklemde
lig amanlar hassasiyet
II Akromiyoklaviküler ligaman Akromiyok.laviküler ek.lemin hafif Akromiyoklaviküler eklemde
rüptürü; korakoklaviküler genişlemesi; klaviküla akromiyonun %25- hassasiyet ve hafif step-off
ligaman gerilmesi 50 yukarısına eleve; korakoklaviküler deformitesi
aralıkta genişleme olabilir
III Akromiyoklaviküler ligaman Akromiyok.laviküler eklemde % 100 Klaviküla distal ucu
rüptürü; korakoklaviküler dislokasyon; korakoklaviküler aralıkta belirginleşir; omuz düşer
ligaman rüptürü; deltoid ve %25-%100 genişleme
trapezyus kas ayrılması
IV Tüm destekleyici yapıların rüptürü; Tip II ve IIIe benzer görünebilir; posteriyor Klavikülanın olası posteriyora
klavikülanın trapezyus boyunca dislokasyonu göstermek için aksiller yer değişimi
posteriyora yer değiştirmesi radyografi gereklidir
v Tüm destekleyici yapıların rüptürü Akomiyok.laviküler eklem dislokedir; Daha çok ağrı; klavikülanın
(Tip IlI yaralanmadan daha genelde normal omuza göre genel deformitesi
ağırdır) korakoklaviküler aralıkta %200-%300
ayrılma
VI Akromiyolaviküler ligamanlar Akromiyok.laviküler eklem dislokedir; Ciddi şişlik; çok sayıda ilişkili
bozulmuş; korakoklaviküler klaviküla inferiora kaymıştır yaralanma
ligamanlar bozulmuş olabilir;
deltoid ve trapezyus kasları
bozulmuş

Tablo 174-2'de yaralanmaların çeşitli mekanizma­ HUMERUS KIRIKLARI


ları, fizik muayene bulguları ve her bir glenohume­
ral çıkık tipiyle ilişkili yaralanmaları tariflenmiştir. KLİNİK ÖZELİKLER
Proksimal humerus kırıkları tipik olarak osteopo­
TANI VE AYIRICI TANI rozu olan yaşlı hastalarda gerilmiş elin üstüne düş­
mekle olur.
AP ve 'Y' scapula grafileri çıkık tipini gösterir ve
Humerus şaft kırıkları tipik olarak aktif genç erkek­
ilişkili kırıkları ayırt ettirir.
lerde ve humerus şaftına direk veya indirek travma
Hill-Sach's lezyonu veya Bankart kırığı gibi minör almış yaşlı kadınlarda oluşur.
kırıkların varlığı, acil servis yönetimini değiştir­ Proksimal humerus kırığı olan hastalar kendini
mez. ağrı, şişme, ekimoz ve kol adduksiyondayken omuz
üstünde hassasiyet ile gösterir.
ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK Humeral şaft kırığı olan hastalar kendini lokalize
ağrı, şişme, hassasiyet ve anormal mobilite ile gös­
Esas redüksiyon tekniği traksiyon, bası ve skapular terir. Deplase şaft kırıklarında üst ekstremitede kı­
manipülasyonu içerir. salma olabilir.
• Girişimsel sedasyon önerilir; 10-20 ml intra-arti­ Proksimal humerus ve humerus şaft kırıklarında
kular % 1 lidokain enjeksiyonu redüksiyonu kolay­ en sık yaralanan sinirler sırasıyla aksiller ve radyal
laştırır ve sedasyona ihtiyacını giderebilir. sinirdir.
Nörovasküler durumu belirlemek ve redüksiyon­
dan sonra kol askısı ile immobilizasyonu sağlamak
gerekir. TANI VE AYIRICI TANI
• Post-redüksiyon radyografıler başarılı redüksiyonu Radyografıler doğrulayıcıdır.
doğrulamak ve dökümente etmek için kullanışlıdır. Neer sınıflandırma sistemi proksimal humerusu 4
Acil ortopedi takibi önemlidir. Proksimal humerus parçaya ayırır (humerus başının eklem yüzeyi, bü­
kırıklarıyla ilişkili omuz çıkıkları cerrahi onarım yük tüberkül, küçük tüberkül, humerusun diyafizi)
için genellikle ortopediye konsülte edilir. ve tedaviye rehberlik etmek için kullanılır.
604 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

TABLO 174-2 Glenohumeral Eklem Çıkıklarının Sınıflandırması ve Fizik Muayene Bulguları


TİP TANIM/YARALANMA MEKANİZMASI EŞLİK EDEN YARALANMA
Anteriyor Hastanın gelişi: Aksiller sinir hasarı
Kol abdüksiyon ve hafif eksternal rotasyonda tutulur ve omuzda Majör tübersit fraktürü
"apolet belirtisi" görülür. Humerus boyun fraktürü
Yaralanma mekanizması: Glenoid rimde bozulma (Bankart
Abdüksiyon, ekstansiyon ve eksternal rotasyonda iken kola lezyonu)
indirek darbe Aksiller arter hasarı
Subkorakoid Humerus başı glenoidin anteriyoruna ve korakoidin inferiyoruna
kaymıştır.
Subglenoid Humerus başı glenoid fossanın inferiyor ve anteriyorunda görülür.
Subklaviküler Humerus başı klavikülanın aşağısında korakoidin medialine
kaymıştır.
İntratorasik Humerus başı kostalar ve toraks boşluğu arasında yer alır.
Posteriyor Hastanın gelişi: Posteriyor glenoid rim fraktürü
Subakromiyal Kol addüksiyon ve internal rotasyonda. Humerus başı fraktürü (Hill­
Subglenoid Ön omuz düzleşmiştir ve posteriyor görüntü tamdır. Sachs deformitesinin ters
Subspinöz Korakoid proçes belirgindir. kırıkları)
Hasta ciddi ağrı nedeniyle eksternal rotasyon veya abdüksiyona Humerus şaft kırıkları
izin vermez. Minör tüberosit kırıkları
Yaralanma mekanizması:
Kuvvetli internal rotasyon ve addüksiyon yaptıran indirek güç
İnferiyor (luksasyo Hastanın gelişi: Ciddi yumuşak doku
erekta Hastanın ciddi ağrısı vardır. yaralanmaları
Humerus tam abdüksiyondadır. Proksimal humerus fraktürleri
Dirsek fleksiyondadır. Rotatör kılıf yırtıkları
Hastanın eli başın üzerinde veya arkasındadır. Nörovasküler bası yaraları
Humerus başı lateral göğüs duvarında palpe edilebilir.
Yaralanma mekanizması:
Humerus boynu akromiyona karşı kaldırılır ve inferiyor kapsül
yırtılır.
Humerus başı inferiyora zorlanır.

ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK PELVİS, KALÇA VE FEMUR


Non deplase veya tek parça kırıklar ( 1 cm'den az
} 75 YARALANMALARI
deplase veya 45 dereceden az açılanma olan) prok­ Jeffrey G. Norvell
simal humerus kırıklarında kol askısı ile immobi­ Çeviri: Ziba Songur
lizasyon, buz, analjezi ve ortopedi yönlendirmesi
gerekir.
Non deplase humerus şaft kırıklarında koaptasyon
PELVİS KIRIKLARI
atel (şeker maşası), asılı alçı, veya fonksiyonel ayraç EPİDEMİYOLOJİ
gerekir.
Pelvis kırıkları yüksek mortalite ve morbidite ile
Çok parçalı proksimal humerus kınkları,önemli
ilişkilidir çünkü pelvis kemiğini kırmak için bü­
ölçüde deplase veya açılanmış şaft kırıkları, açık
yük güç gerekir; abdominal, göğüs ve kafa yara­
kıırıklar, veya nörovasküler yaralanması olan her­
lanmaları eşlik edebilir ve ciddi hemoraji potansi­
hangi bir kırık acil ortopedi konsültasyonuna ihti­ yeli vardır.
yaç duyar. Çoğu pelvis kırıkları; motorlu araç kazaları veya
yüksekten düşme sonucunda oluşur.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Ciddi künt travması olan tüm hastalarda pelvis kı­
rıkları düşünülmelidir.
BÖLÜM 175 • PELViS, KALÇA VE FEMUR YARALANMALAR! 605
Gözü açık uyanık hastalarda pelvis kırıkları tanı­ ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
sında fizik muayene çok sensitiftir. Pelvik kanama ve ilişkili yaralanmalardan dolayı
Pelvik yaralanma bulgu ve semptomları lokal ağrı pelvik kırıkları olan hastalar kristaloid, kan, kan
ve hassasiyetten pelvik instabilite ve ciddi şoka ka­ ürünleriyle resüsitasyona ihtiyaç duyabilirler.
dar değişkenlik gösterir. Pelvis kırıklarındaki çoğu kanama düşük basınçlı
• Hastayı ağrı, pelvik instabilite, deformiteler, lase­ venöz kanama ve kemik kenarlarındaki kanamayla
rasyonlar, ekimozlar ve hematomlar açısından mu­ ilgilidir. Arteryel kanama pelvis kırıklarının %10-
ayene etmek gerekir. 15 inde oluşur.
Rektal yaralanma veya yeri değişmiş prostat olasılı­ Pelvis; pelvik volümü azaltmak ve kırık uçlarını sta­
ğı için rektal muayene yapılabilir. bilize etmek için çarşaf veya diğer pelvisi birarada
Üretral meatustaki kan üretral yaralanmayı düşün­ tutan aletlerle stabilize edilebilir. En basit teknik;
dürebilir. kıvrılmış çarşafla sıkıca pelvis etrafını ve üst bacağı
Pelvik muayene açık kırığı düşündüren laserasyon­ sarmak ve klipsle tutturmaktır.
• Hemodinamik olarak anstabil hastalarda, toraks
ları saptamak için önemli olabilir.
• ve peritoneal kavite gibi diğer kanama odaklarını
Anstabil pelvik kırıklarda daha fazla yaralanmaya
göğüs radyografisi ve FAST (travmada odaklanmış
sebep olacak aşırı hareketten kaçınmak gerekir.
sonografik görüntüleme) ile görüntülemek gerekir.
Hipotansiyon abdominal veya torasik yaralanma­
Kanamanın diğer kaynaklarını dışladıktan sonra,
ya sekonder olabilir veya dağılmış pelvik kemikleri
hemodinamik instabilitesi devam eden pelvis kı­
veya damarlan nedeniyle kan kaybından gelişebilir. rıkları olan hastalara embolizayonla anjiografi ve
eksternal fiksasyon yapılmalıdır.
TANI VE AYIRICI TANI • Anjiyografik embolizasyon arteryel kanamayı
• kontrol etmede etkilidir ve eksternal fiksasyonun
AP pelvis grafisi genellikle kemik yaralanmasını
venöz kanamayı kontrol etmekte etkili olduğu dü­
göstermek için kullanılır.
şünülmektedir.
Diğer radyografik görüntüler; lateral göğüs, hemi­
Resüsitasyonda dayanıklı hemorajiler venöze göre
pelvis AP grafi, hemipelvisin internal ve eksternal arteryel kaynaklılarda da fazladır; uygun emboli­
oblik grafisi veya pelvisin inlet ve outlet graftleridir. zasyonla anjiografi yapılmalıdır.
Anstabil travma hastasında, pelvik radyografi pel­ • Pelvik halka kırıkları ortopedi konsültasyonu ve
vik kırığı hızlıca ayırt etmek ve acil stabilizasyon hastanede yatış gerektirir.
manevralarına imkan vermek için kullanılabilir. • Lateral sıkışma tip 1 ve anteroposterior sıkışma tip
Rutin pelvik grafilere büyük olasılıkla acil abdo­ 1 yaralanmalar hariç, tüm pelvik halka kırıkları
men ve pelvis BT görüntülemeye giden stabil trav­ açık redüksiyona ve internal fiksasyona ihtiyaç du­
ma hastalarında ihtiyaç duyulmaz. yarlar.
BT pelvis kırıklarını saptamada ve pelvik halka Pelvik halka kırıkları komplikasyonları ve yönetimi
instabilitesini hesaplamada pelvik radyografilerine Tablo 175-1 de açıklanmıştır.
göre üstündür. BT görüntülemede kontrast ekstra­ • Avulsiyon ve tek kemik kırıklarına tedavi ve yöne­
vazyonu arteryel kanama için %80-90 sensitiftir. timi Tablo 175-2 de açıklanmıştır.
Pelvik kırık riski yüksek hastalarda ve negatif rad­
yografi bulgusu olanlarda veya radyografide kırık­ ASETABULAR KIRIKLAR
ları olan ek yaralanma saptamak istenilen hastalar­ • Asetabular kırıklar genellikle motorlu taşıt kazala­
da BT düşününüz. rına sekonder oluşur.
Pelvik kırıklar; pelvik halka kırığını, pelvik halkada • Asetabular kırıktan şüpheleniliyorsa, AP grafi ile
kırık olmayan tek kemik kırıklarını ve asetabular değerlendirilmelidir, 45 derece iliak oblik grafi ve
kırıklarını içerir. 45 derece obturator oblik grafi, hep birlikte judet
Pelvik halka kırıkları için olan Young-Burgess kla­ grafisi olarak bilinir.
sifikasyon sistemi Tablo 175-1 'de verilmiştir. Bu sis­ • Asetabular yaralanmaları saptamada BT radyogra­
tem; yaralanma mekenizmasına ve gücün yönüne fiden daha sensitiftir. Ayrıca, BT preoperatif plan­
göre kırık modellerini ayırır. Komplikasyon görül­ lamada kırığın ciddiyeti hakkında ek bilgi verir.
me oranı kırık modeliyle korelasyon gösterir. • En yaygın komplikasyon siyatik sinir yaralanması­
• Tek kemik kırıkları tablo 175-2 de açıklanmıştır. dır.
606 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

TABLO 175-1 Young-Burgess Sınıflandırma Sistemi ve Komplikasyon İnsidansı


CİDDİ MESANE ÜRETRA
KANAMA RÜPTÜRÜ YARALANMASI
KATEGORİ KARAKTERiSTİKLERİ (%) (%) (%)
Lateral Pubik ramus transvers kırığı, ipsilateral veya kontralateralde
kompresyon posteriyor yaralanma
kırıkları !-Darbeyle aynı tarafta sakral kompresyon, pubik ramus 0,5 4,0 2,0
Tip I transvers kırığı, Tedavi yatak istirahati, ağrı kontrolü ve
sonrasında kontrollü egzersizdir.
Tip II II- Darbeyle aynı tarafta krest (ilyak kanat) kırığı. 36,0 7,0 0,0
Tip III III-Darbeyle aynı tarafta LK-I veya LK-II yaralanması; 60,0 20,0 20,0
kontralateral açık kitap (APK) yaralanması
APK kırıkları Simfızyal diyastz ve longitudinal ramus kırıkları
Tip I I-Simfızis pubiste ve/veya anteriyor Sİ eklemde hafif
açılma; gerilmiş fakat intakt anteriyor Sİ, sakrotuberöz ve 1,0 8,0 12,0
sakrospinöz ligamanlar; intakt posteriyor Sİ ligarnanlar.
Tedavi yatak istirahati, ağrı kontrolü ve sonrasında
kontrollü egzersizdir.
Tip II II-Genişlemiş anteriyor Sİ eklem; kopmuş anteriyor 28,0 11,0 23,0
Sİ, sakrotuberöz ve sakrospinöz ligamanlar; intakt
posteriyor Sİ lgamanlar. Tedavi açık redüksiyon ve internal
fiksasyondur.
Tip III III-Si eklemde tam ayrılmaya eşliğine lateral yer değiştirme; 53,0 14,0 36,0
anteriyor Sİ, sak.rotüberöz ve sak.rospinöz ligamanlarda
kopma; posteriyor Sİ ligamanlarda kopma. Tedavi açık
redüksiyon ce internal fiksasyondur.
VY kırıkları Simfizyal diyastazis veya anteriyora ve posteriyora vertikal 75,0 15,0 25,0
yer değiştirme, sıklıkla Sİ eklem boyunca, bazen iliyak
kanat ve/veya sak.rum boyunca; ipsilateral L5 transvers
proçesinde kırık olabilir. Tedavi açık redüksiyon ve internal
fiksasyondur.
Karışık Diğer yaralanmaların kombinasyonudur, LK/VY en sık 58,0 16,0 21,0
paternler görülenidir.
Kısaltmalar: APK=anteroposteriyor kompresyon, LK=lateral kompresyon, Si=sakroilyak, VY=vertikal yırtılma.

Asetabular kırıkları olan hastalarda erken ortopedi Hastanın primer bakım ve stabilizasyonunu uy­
konsültasyonu ve hastanede yatış endikedir. guladıktan sonra, hastayı ağrı, kısalma, deformite,
Deplase kırıklarda erken redüksiyon ve internal pelvik instabilite ve nörovasküler durum açısından
fiksasyon endikedir. değerlendiriniz.
Eğer önemli bozukluk saptanmazsa, hareket aralı­
KALÇA KIRIKLARI ğını dikkatlice değerlendiriniz.
Demografiler ve kalça kırıklarınn klinik özellikleri­
EPİDEMİYOLOJİ
ne Tablo 175-3 de yer verilmiştir.
Büyük majör kalça kırıkları osteoporozu olan yaşlı
veya sistemik hastalıklara sekonder gelişen kemik TANI VE AYIRICI TANI
patolojisi olan hastalarda görülür.
Yaşlı hastalarda görüntüleme eşiği düşük olabilir.
Kalçanın radyografik olarak değerlendirilmesi AP
KLİNİK ÖZELLİKLER
ve lateral grafileri içerir. Diğer yararlı olabilecek
Etkilenen bacak klasik olarak kısalmış ve eksternal radyografiler pelvisin AP grafi ve judet grafisidir.
rotasyondadır. Femur ve diz radyografileri gerekebilir.
Kalça kırığı olan hastalar tipik olarak yaralanma Ağırlık taşırken önemli ağrı olması veya ağırlık kal­
tarafında ağrı hisseder, fakat ayrıca diz veya kasık dıramama gizli kırıklardan şüphelenmeyi artırmalı­
ağrısından bahsedebilir. dır.
BÖLÜM 175 • PELViS, KALÇA VE FEMUR YARALANMALAR! 607

if4:juiftfl Avülsiyon ve Tek Kemik Kırıkları


TANIM/YARALANMA
KiRiK MEKANIZMASI TEDAVi YÖNETİM VE TAKİP
İliyak kanat Direk travma, sıklıkla lateralden Analjezik, kalça abdüktörleri 1-2 hft içinde ortopedi takibi
(Duverney) kırığı mediyale ağrısız hale gelene kadar istirahat, ile taburcu; açık kırıkta veya
genellikle operasyonsuz abddmen muayenesi şüpheli
ise yatış
Tek ramus pubis Düşme veya yaşlıda direk travma; Analjezik, koltuk değneği 1 -2 hft içinde ortopedi veya
veya iskiyum gençlerde veya gebelerde egzersize AH takibi ile taburcu
bağlı stres kırığı
İskiyum gövde Otururken düşme sonucu eksternal Analjezik, yatak istirahati, oturma 1-2 hft içinde ortopedi takibi
travma; en nadir pelvis kırığı simidi, koltuk değneği ile taburcu
Sakral kırık Direk anteroposteriyor travma ile Analjezik, yatak istirahati, deplase 1-2 hft içinde ortopedi takibi
transvers kırık; daha yukarıdaki kırıklar veya nörolojik hasar için ile taburcu; deplase kırık veya
transvers kırıklar tleksiyon cerrahi gerekebilir nörolojik hasar için ortopedi
pozisyonunda düşme sonucu oluşur. konsültasyonu
Koksiks kırığı Oturur şekilde düşme; kadınlarda Analjezik, yatak istirahati, 2-3 hft içinde ortopedi
daha sık laksatifler, oturma banyosu, veya AH takibi; kronik ağrı
oturma simidi varlığında kırık parçanın
cerrahi eksizyonu
Spina iliyaka Sartoryus kasının kuvvetli kasılması Analjezik, 3-4 hafta kalça 1-2 hafta içinde ortopedi
anteriyor süperiyor (ör, adölesan koşucular) fleksiyonda ve abdüksiyonda iken takibi ile taburcu
yatak istirahati, koltuk değneği
Spina iliyaka Rektus femoris kasının kuvetli Analjezik, klça fleksiyonda iken 1-2 hafta içinde ortopedi
anteriyor inferiyor kasılması (ör, adölesan futbolcular) 3-4 hafta yatak istirahati, koltuk takibi ile taburcu
değneği
İskiyal tüberosit Hamstringlerin kuvvetli kasılması Analjezik, ekstansiyon ve 1-2 hafta içinde ortopedi
eksternal rotasyonda 3-4 hafta takibi ile taburcu
yatak istirahati, koltuk değneği
Kısaltmalar: AH=aile hekimi

Gizli kalça kırıklarını saptamada MR {%100'e ya­ ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
kın) çok sensitiftir.
BT grafıde görülemeyen kırıkları saptamada yar­ Kalça kırıkları tedavisi Tablo 175-4 te listelenmiştir.
dımcı olabilir, fakat gizli kırıklarda MR kadar sen­ Gizli kırığın klinik şüphesi yüksekse, acil serviste
sitif değildir. BT veya MR görüntülemeye gidilmelidir. Alternatif
Kemik görüntülenmesi ayrıca gizli kırıkları sapta­ olarak, acil görüntüleme takibini planlamak ve has­
mada kullanılabilir. tayı ağırlık taşımayan şekilde tutmak gerekir.

TABLO 175-3 Proksimal Femur Kırıkları: Demografik ve Klinik Özellikleri


KiRiK iNSİDANS/DEMOGRAFİ MEKANİZMA KLiNiK BULGULAR
Femur başı İzole kırıklar nadirdir; kalça Anteriyor dislokasyonda süperiyor Ekstremite kısalmış ve
çıkıklarının %6-%16'sında ınaruziyet veya iınpaksiyon kırığı; ekternal rotasyonda (anteriyor
görülür; genelde yüksek enerjili posteriyor dislokasyonda inferiyor dislokasyon); kısalmış, fleksiyonda
travma ile oluşur; fleksiyondaki ınaruziyet ve iternal rotasyonda (posteriyor
dize araç ön konsolunun dislokasyon)
çarpması en sıktır.
Femur boynu Osteoporozlu yaşlılarda sıktır; Yaşlılarda düşük enerjili düşme veya Yük binmesi ile ağrıdan ayakta
gençlerde nadiren görülür torsiyon; gençlerde yüksek enerjili duramamaya kadar değişken
travma veya stres kırıkları bulgular; ekstremite kısalmış ve
eksternal rotasyonda olabilir.
Trokanter majus Seyrektir; yaşlı hastalarda veya Direk travma (yaşlılarda); gluteus Ayakta dolaşabilir; palpasyon veya
adölesanlarda medius kasılmasına bağlı avülsiyon abdüksiyonda ağrı
(gençlerde)
Trokanter Seyrektir; adölesanlar (%85)> İlopsoas kasılmasına bağlı avülsiyon Genellikle ayakta dolaşabilir;
minus erişkinler (adölesanlarda); patolojik kemiğin fleksiyon veya rotasyonla ağrı
avülsiyonu (yaşlılarda)
İntertrokanterik Osteoprozhı yaşlılarda sıktır; Düşme; yüksek enerjili travma Ciddi ağrı; şişlik; ekstremite
gençlerde nadirdir kısalınış ve eksternal rotasyonda
Subtrokanterik Intertrokanterike benzer; kalça Düşme; yüksek enerjili travma; Ciddi ağrı; ekinıoz; ekstremite
kırıklaraının % 15'i patolojik de olabilir kısalmış, abdüksiyonda ve
eksternal rotasyonda
608 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

B
u
"-\ .Y

ŞEKİL 175-1. A ve B. posteriyor kalça çıkığı için Allis manevrası.

• Traksiyon aletleri subtrokanter kırıkları immobili­ • KALÇA ÇIKIKLARI


ze etmede kullanılabilir. Ancak, nörovasküler yara­
lanma şüphesi varsa traksiyon yapılmamalıdır. • Kalça çıkıkları gerçek ortopedik acillerdir ve sıklık­
• Femoral boyun kırıklarında traksiyon kontrendi­ la yüksek hızlı morlu araç kazalarından sonra olu­
kedir. şur.
BÖLÜM 176 • DİZ VE BACAK YARALANMALAR! 609

TABLO 175-4 Proksimal Femur Kırıkları: Tedavi Şemaları


KiRiK ACİL SERVİSTE YÖNETİM TABURCU VE TAKİP KOMPLİKASYON LAR
Femur başı Hızlı ortopedi konsültasyonu; Ortopedi veya travma servisine AVN; post-travmatik artrit;
dislokasyonun acil kapalı yatış siyatik sinir hasarı;
redüksiyonu; kapalı başarısız olursa heterotopik ossifikasyon
ARİF
Femur boynu Ortopedi konsültasyonu; Ortopedi servisine yatış AVN; enfeksiyon; DVT ve/
operasyonsuz takiple total kalça veya pulmoner emboli
artroplastisi arasında değişir
Trokanter majus Analjezik; kontrollü ağırlık verme 1-2 hft ortopedi takibi; deplasman Nadiren kaynamama
> 1 cm ise olası ARİF
Trakanter minus Analjezik; tolere edildiği ölçüde 1-2 hafta içinde ortopedi veya AH Nadiren kaynamama
ağırlık verme; olası patolojik kırık takibi; patolojik kırıklar için
için inceleme yatış veya yakın takip
İntertrokanterik Ortopedi konsültasyonu Nihai ARİF için yatış; AH veya DVT ve/veya pulmoner
hastane doktoru tarafından emboli; enfeksiyon
preoperatif değerlendirme ve
onay gerekebilir
Subtrokanterik Ortopedi konsültasyonu; Hare • veya ARİF için yatış DVT ve/veya pulmoner
Sager• splinti emboli; enfeksiyon;
yanlış kaynama (kısalmış
ekstremite); kaynamama
Kısaltmalar: AVN=avasküler nekroz, DVT=derin ven trombozu, ARİF=açık redüksiyon internal fıksasyon, AH=aile hekimi

Çıkıkların %90'ı posterioradır. %10 çıkıklar anteri­ yoksa ekstremiteyi traksiyon, atelle atellemeyi içe­
ordadır. rir.
Kalça çıkıkları asetabular veya femur başı kırıkla­ Acil ortopedi konsültasyonu istenmelidir.
rıyla ilişkili olabilir. Açık kırıklar geniş spektrumlu antibiyotik gerekti­
Nörovasküler durumu değerlendiriniz. rir.
Kalça ve pelvis radyografileri kalça çıkılarını değer­
lendirmede kullanılır. Femur ve asetabulumun ileri
değerlendirilmesi judet grafi veya BT ile yapılabilir.
• Kalça çıkıklarını avasküler nekroz varlığını azalt­
mak için 6 saat içinde düzeltiniz. } 76 DİZ VE BACAK
Kalça redüksiyonunun en yaygın tekniklerinden
YARALANMALARI
biri Şekil 175-1 'de açıklanmıştır.
Sandra L. Najarian
İlk radyografılerde belli olmayan yaralanmaları de­
Çeviri: Ziba Songur
ğerlendirmek ve redüksiyonu doğrulamak için re­
düksiyon sonrası radyografileri veya BT istenebilir.
KIRIKLAR
FEMORAL ŞAFT KIRIKLARI
KLİNİK ÖZELLİKLER
Femoral şaft kırıkları; en çok yüksek enerjili trav­
maya sekonder genç hastalarda görülür. Patella kırığı olan hastalar lokalize hassasiyet, şişme
• Patolojik kırıklar maligniteye bağlı oluşabilir. ve sıklıkla, bozulmuş ekstansör mekanizmayla (diz
Klinik özellikler, ağrı, şişme, deformite ve kısalma ekstansiyonunu yapamama veya yerçekimine karşı
içerir. düz bacakla karşılık verme) kendini gösterir.
Hastayı nörovasküler durum, açık kırık bulguları Transvers kırıklar patella kırıklarının en sık görü­
ve diğer yaralanmalar açısından değerlendiriniz. len tipidir; diğer tipler parçalı, non-deplase, verti­
Radyografileri kırıkları değerlendirmek için çeki­ kal ve avülzyon tipleridir.
niz. Femoral kandil kırıkları olan hastalar kendini ağrı,
Acil servis tedavisi; hastada siyatik sinir yaralan­ şişme, deformite, rotasyon, kısalma ve yürüme zor­
ması yoksa veya büyük kontaminasyonlu açık kırık luğu ile gösterir.
6J O KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

----- -··--·----·
Popliteal arter yaralanması, derin peroneal sinir 1
I Düşme veya künt travma mekanizması ,
yaralanması, ipsilateral kalça çıkık veya kırığı ve
kuadriseps mekanizma yaralanması femoral kondil Evet Hayır
kırıklarıyla ilişkili olabilir.
Yaş <12 veya yaş >50
Tibia en sık kırılan uzun kemiktir.
Tibia kolon kırıkları olan hastalar yaygın diz şişme­ Hayır
Evet
si ve hassasiyet, diz ekstansiyonunu yapamama ve
Acilde tam
pozitif Lachman testi ile kendini gösterir. ağırlığını vererek 4
Anterior tibia kolon kırıkları posterior kolon kırık­ adım atabiliyor
larından 1 O kat daha yaygındır.

L
Tibia tuber kırıkları olan hastalar kendini proksi­ Hayır Evet
mal anterior tibia üzerinde hassasiyet ve pasif veya
Diz grafisi Diz grafisi gereksiz ]
aktif ekstansiyon ağrıyla kendini gösterir. _
• Tibia plato kırıklar olan hastalarda ağrı, şişme ve
ŞEKİL 176- 1. Radiyografı için Pittsburg Diz Kuralları. (Se­
hareket kısıtlılığı görülür. aberg DC, Yealy DM, Lukens T, et al.: Multicenter compari­
Ligamentöz instabilite üst-ilk 1/3 tibia plato kı­ son of two clinical decisi on rules for the use of radiography
rıklarında görülebilir. Anterior krusiat ve medial in acute, high-risk knee injuries. Ann Emerg Med 32:8;1998
kollateral ligament yaralanmaları lateral plato kı­ ©Elsevier. İzinle tekrar basılmıştır.)
rıklarıyla ilişkili olabilir. Posterior krusiat ve lateral
kollateral ligament yaralanmaları medial plato kı­ Şüpheli tibia ve fibula yaralanmalarında, ayak bi­
rıklarıyla birlikte meydana gelebilir. leği ve diz radyografileri ilişkili kırıkları dışlamak
Tibia şaft kırıkları olan hastalar kendini ağrı, şişme için önemli olabilir.
ve krepitasyonla gösterir.
Eklem yüzeyini içeren distal tibia kırıkları (tibial ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
tavan veya pilon kırığı) kendini ağrı, şişme ve ayak
bileğinde hassasiyet ile gösterir. Tablo 176-2'de çeşitli diz kırıklarının tedavi ve me­
Tam nörovasküler değerlendirme kompartman ris­ kanizması açıklanmıştır.
ki fazla olan tibial şaft ve tibial tavan kınklarında Majör tibia kırıklarında acil ortopedi konsültasyo­
önemlidir. nu önemlidir. Açık kırıklar, vasküler bozukluklar
Tibial tavan kırıkları olan hastalar, eksene) yükleme ve kompartman sendromu acil operatif onarım için
mekanizmasıyla ilişkili diğer yaralanmaları araştır­ önemlidir.
mak için, lomber omurgada vertebral gövde kırık­ Tibia kırıklan olan hastalar uzun bacak immobili­
ları gibi, endikedir. zasyonu ile yerleştirilebilir ve düşük enerji meka­
Proksimal fibula kırıkları ayak bileği yaralanmaları nizmasıyla olduysa, ağrı kontrol edilebilirse, kom­
ile ilişkili olabilir (Maisonneuve kırığı) partman riski altında değilse taburcu edilebilir.
İzole fibula kırığı olan hastalar ağırlık taşıyabilirler.
Ayak bileği yaralanmaları ile ilişkili proksimal fibu­
la kırıkları cerrahi müdahale ve acil ortopedi kon­
TANI VE AYIRICI TANI sültasyonu gerektirir.
Ottawa diz kurallarını (Tablo 176-1) veya Pittsburgh İzole fibula kırıkları tedavisi ate!, buz, elevasyon ve
diz kurallarını (Şekil 176-1) diz yaralanmalarında ortopedik veya primer bakım takip içerir. Daha az
radyografi ihtiyacını saptamak için kullanınız. Bu ku­ ağrısı olan hastalar sadece diz immobilizatöre veya
rallar he çocuklarda hem de yetişkinlerde geçerlidir. immobilizasyon için elastik bandaja ihtiyaç duyar­
lar ve tolere edebildiği kadar ağırlık taşmasına teş­
vik edilir.
TABLO 176-1 Ottawa Diz Kuralları: Bir
Kriter Varsa Radyografi Çekilir
ÇIKIKLAR
Hasta yaşı>SS (kurallar 2-16 yaşdaki çocuklar için
geçerlidir) PATOFİZYOLOJİ
Fibula başında hissizlik
Patellada izole hissizlik Diz çıkıkları yüksek enerji mekanizma sonucu oluşur,
Dizi 90 derecede fleksiyon yapamama düşme, motorlu taşıt kazaları ve spor kazaları gibi.
Yaralanmadan sonra veya acil serviste ardışık olarak 4 adımı Patella çıkıkları kadınlarda daha sıktır ve ekstansi­
atamama
yon olmuş dizin bükülme yaralanmasıyla oluşur.
BÖLÜM 176 • DİZ VE BACAKYARALANMALARI 611

TABLO 176-2 Diz Yaralanmalarının Mekanizması ve Tedavisi


KiRiK MEKANİZMA TEDAVİ
Patella Direk darbe (ör, düşme, motorlu taşıt Nondeplase kırık ve intakt ekstansör mekanizma: diz sabitleyicisi;
kazası) veya kuadriseps kasının istirahat, buz, analjezi
kuvvetli kasılması Deplase>3 mm veya ekstansör mekanizma bozulmuşsa;
yukarıdaki tedaviye ek olarak ARİF için yönlendirme
Ciddi parçalanmış kırık: küçük kemik parçalrının cerrahi
debridmanı ve kuadriseps ve patellar tendonun sütürasyonu
Açık kırık: acilde irrigasyon ve antistafılokokkal antibiyotikler;
ameliyathanede debridman ve irrigasyon
Femoral Aksiyal yüklenme ile düşme veya distal Tüm yaş gruplarında inkomplet veya nondeplase kırıklar veya
kondiller femura direk darbe yaşlılarda stabil impakte kırıklar: uzun bacak atel ve ortopediye
yönlendirme
Deplase kırıklarda veya her hangi bir derecede eklem devamlılığı
bozulmuşsa: ate! ve ARİF için ortopedi konsültasyonu
Tibial spina ve Fleksiyondaki proksimal tibiayaya karşı İnkomplet veya nondeplase kırıklar: tam ekstansiyonda
tüberositler uygulanan anteriyor posteriyor yönde immobilizasyon (diz sabitleyicisi) ve 2-7 gün içinde ortopediye
kuvvet (ör, motorlu taşıt kazası, spor yönlendirme
yaralanmaları) Komplet veya deplase kırıklar: ortopediye erken yönlendirme,
sıklıkla ARİF gerekir
Tibial tüberkül Diz fleksiyonda ve kuadriseps kasılı iken İnkomplet veya küçük avülsiyon kırığı: immoblizasyon
gelen ani kuvvet Komplet avülsiyon: ARİF
Tibial plato Valgus veya varus kuvvetlerinin aksiyal Nondeplase, unilateral kırık: diz sabitleyici, istirahat ve 2-7 gün
yük ile birleşimi femoral kondili içinde ortopediye yönlendrme
tibiaya doğru ilerletir (ör, düşme, Eklem yüzeyinde çökme: ARİF için erken ortopedi konsültasyonu
bacağa çarpan araba tamponu)
Kısaltmalar: ARiF= açık redüksiyon internal fıksasyon

KLİNİK ÖZELLİKLER ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK


Diz çıkıkları önemli ligamentöz ve kapsüler parça­ Diz çıkıkları için, redüksiyon öncesi ve sonrası nö­
lanmayla sonuçlanır. rovasküler durum kaydedilmek şartıyla, erken re­
Anterior çıkıklar diz çıkıklarının en yaygınıdır düksiyon zorunludur.
(%40), onu posterior çıkıklar takip eder (%33), la­ • Acil ortopedi ve vasküler cerrahi konsültasyonu
teral dislokasyonlar (%18), medial dislokasyonlar tüm kesin veya şüpheli diz çıkıkları için istenme­
(%4) ve rotary çıkıklar. lidir ve nörovasküler durumu gözlemek için yatış
• Diz çıkıkları olan %50 hastada spontan redükte zorunludur. Normal distaI nabzın olması popliteal
olur. yaralanmayı ekarte ettirmez.
Dizin çok yönlü instabilitesi spontan redükte ol­ Patella çıkıkları için sedasyon altında kapalı redük­
muş diz çıkığı şüphesini artırmalıdır. siyon endikedir. Kalçayı fleksiyona getirip dizi hi­
• Popliteal arter ve peroneal sinir yaralanmalarıy­ perekstansiyonda tutarken patellayı arkaya yerine
la ilişkili yüksek olasılık, ligamentler ve menisküs kaydırmak patella çıkığını azaltacaktır.
gibi, diz çıkıklarıyla birlikte olur. Patella çıkığı olan hastaları immobilize edin ve or­
• Patella çıkıkları patella lateral kondil üstünde yer topediye veya 1-2 hafta takip için primer bakım
değiştiriken diz üstünde deformite ve ağrı ile ken­ için sevk edin. Hastalar tolere edebileceği kadar
dini gösterir. ağırlık taşıyabilirler, NSAİİ ve güçlendirici izomet­
Patella çıkıklarıyla birlikte medial eklem kapsül rik quadriceps egzersizi yaptırması önerilir.
yırtılması olabilir.
TENDON YARALANMALARI
TANI VE AYIRICI TANI
PATOFİZYOLOJİ
Radyografiler ilişkili kırıkları ekarte etmek için is­
tenir. Kuadriseps ve patella tendon rüptürleri kuadriceps
Bazıları diz çıkıklarını doğrulamak için tüm hasta­ kası üstünde güçlü kontraksiyon sonucu veya flek­
lar için arteriografi önerir. siyonda ola diz üstüne düşme sonucu oluşur.
612 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

• Patella tendoniti veya steroid enjeksiyon öyküsü • Hemartrozların hepsinin %75'i anterior krusiat li­
olan 40 yaşından daha genç hastalar patella tendon gament parçalanmasıyla açıklanır.
rüptürü riski altındadırlar. • Anterior krusiat ligament yırtığı olan hastalar genel­
• Kuadriceps rüptürü en yaygın olarak 40 yaş üstü likle 'pop' sesi tarif ederler ve yaralanmadan sonra
hastalarda görülür. ilerleyen birkaç saat içinde belirgin şişme olur.
• Aşil tendonu vücuttaki en güçlü ve en büyük ten­
Lachman testi ACL yaralanmalarında en sensitif
dondur. testtir. Anterior çekme ve pivot shift testi tanıda
• Aşil tendon rüptürü, dorsofleksiyonda olan ayağa
kullanışlıdır.
aniden dıştan kuvvet gelmesiyle oluşur. en sık ola­ • Posterior krusiat ligament yaralanmaları ACL ya­
rak vasküler sağlanımın en zayıf olduğu kalkaneu­
ralanmalarından daha az yaygındır ve pozitif pos­
sun 2-6 cm üstünde görülür.
• Orta yaşlı atletik kondisyonu olan orta yaşlı erkeler terior çekme testi (%55 sensitif) ile sonuçlanabilir;
veya eski steroid veya eski kinalan kullanım öyküsü karışık öykü ve fizik muayene bulguları, her ne ol­
olan hastalar aşil tendon rüptürü riski altındadırlar. sun, tanıda daha kesindir.
• Medikal ve lateral kollateral ligament yaralanma­
KLİNİK ÖZELLİKLER ları abduksiyon (valgus) ve adduksiyon (varus) 30
• Kuadriseps veya patella tendon rüptürü olan hasta­ derece fleksiyonda stres testiyle tanı konulur. Diğer
lar diz üstünde ağrı ve şişme hisseder ve dizi direnç diz ile karşılştırıldığında bitiş noktası olmadan 1
karşısında ekstansiyon yapamaz. Palpe edilebilen cm'den fazla gevşeme tam medial veya lateral kolla­
defekt hangi tendonla ilgili olduğuna bağlı olarak teral ligament rüptürü için tanısaldır.
dizin üstünde veya altında olabilir. • Kollateral ligamentler için stres testi diz tam uzan­
• Aşil tendon rüptürü olan hastalar ciddi ağrıya sa­ mışken tekrarlanmalıdır. Gevşeme saptanırsa kru­
hiptirler ve yürüyüş, koşma, veya merdiven tırman­ siat ligamentlerde ve posterior kapsülde yaralanma
mayı yapamazlar. Pozitif Thompson testi (hasta baş olmuştur.
aşağı uzanırken ve diz 90 derece fleksiyondayken, Peroneal sinir yaralanmaları lateral yaralanmalarda
baldır kasılmışken ayak plantar fleksiyona düşer) meydana gelebilir.
tanı koydurucudur. • Kesme, çömelme ve dönme manevraları menisküs
yaralanmasına sebep olabilir.
TANI VE AYIRICI TANI
• Menisküs yaralanmaları genelde ligament yaralan­
• Tanı daha çok kliniktir. malarıyla birlikte görülür.
• Patella tendon rüptürü olan dizin lateral radyogra­ • Medial menisküs lateral menisküsten daha sık ya­
fisinde görülebilir. ralanır.
• Tanı belli değilse aşil tendonunun usg veya MRI ya­ • Meniskal yaralanmanın semptomları, ağrılı diz kit­
rarlı olabilir. lenme hissi, aktiviteyi yapamama hissi veya aktivite
sonrası eklem şişmesini içerir.
ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
• Patella veya kuadriseps tendon rüptür tedavisi di­ TANI VEYA AYIRICI TANI
zin immobilizasyonunu ve cerrahi onarım için or­
topedi konsültasyonunu içerir, genellikle yaralan­ • Radyografiler genelde normaldir veya ligamentöz
madan sonra ilk 7-10 gün içinde kontrol gerekir. veya meniskal yaralanmalarda eklem efüzyonunu
• Aşil tendon rüptür tedavisi, plantar fleksiyonda gösterir.
atelleme, ağırlık taşımama ve olabilecek cerrahi • Lateral tibial kondil üzerinde olan lateral kapsül li­
onarım için ortopediye danışmayı içerir. gamentinin avulzyon kırığı (Segond kırığı) anterior
krusiat ligament rüptürüyle ilişkilidir.
LİGAMENTÖZ VE MENİSKÜS • Ayaktan hastalara kesin tanı için MRI veya artros­
YARALANMALARI kopi sağlanmalıdır.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Çoğu ligament yaralanmaları hemartrozla kendini
ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK
gösterir, buna rağmen ciddi ligament yaralanmalar • Ligamentöz ve meniskal yaralanmaların tedavisi
kendini az ağrıyla ve kapsül parçalanmasıyla he­ diz immobilizasyonu, buz, elevasyon, anajezikler
martroz olmadan gösterebilir. ve ortopedi sevkini içerir.
BÖLÜM 177 • BİLEK VE AYAK YARALANMALAR! 613

AGIR YARALANMALAR BİLEK BURKULMALARI


KLİNİK ÖZELLİKLER KLİNİK ÖZELLİKLER
Patella tendoniti veya 'jumper's kendini yokuş yu­ • Burkulmalar talusun anormal hareketiyle sonuç­
karıya çıkarken veya oturur pozisyondan kalkar­ lanır, ligamentte gerilme veya parçalanmaya sebep
ken zorlanarak patellar tendon üzerinde ağrıyla olur.
gösterir. Hastalar distal patella ve proksimal patel­ • Tipik olarak hastalar yaralanmadan sonra hemen
lar tendon üzerinde hissizliğe sahiptir.
ağırlık taşıyabilirler, daha sonra ağrıda artma olur
Bacak ateli olan hastalar ve stres kırıkları kendi­
ve hastalar ambulate devam eder.
ni aktivitiyle indüklenen anterior bacak ağrısıyla • Fizik muayenede hassasiyet ve bileğin kemik çıkın­
gösterir. Dinlenmeyle rahatlar, fakat sonuç olarak
tısının üstünde hassasiyet olmadan ilgili ligamentte
sürekli ağrıya ilerler. Hastalar tipik olarak eğitim
şişme ile kendini gösterir.
paterninde değişim veya ani artma ifade eder.
• Lateral bilek daha sık yaralanır, anterior talofıbular
ligament en çok yaralanan ligamenttir.
• Medial deltoid ligamentin izole burkulması nadir­
TANI VE AYIRICI TANI dir ve ilgili fıbula kırığı (Maisonneuve kırığı) veya
• Tanı kliniktir. Radyografiler genelde normaldir. syndesmotik ligament yaralanması olabilir.
Stres kırığından şüpheleniliyorsa ayaktan kemik • Eklem stabilitesi, fizik muayene veya radyografi
görüntülenmesi veya MR tanıyı kuvvetlendirir. olarak, burkulmalarda tedavi planı için belirleyici­
dir.

ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK


Patellar tendoniti tedavisi sıcak, NSAİİ'ler ve kuad­
riceps-esnetme egzersizi içerir. Steroid enjeksiyon­ TANI VE AYIRICI TANI
larından kaçınmalıdır. • Diğer yaralanmaları dışlamak için, yaralanmış bi­
• Aktiviteden vazgeçme ayak atelleri ve stres kırıkları lek değerlendirilmesi eklemin üst ve altını değer­
için tedavidir. lendirmeyle başlar.
• Achill tendonunu hissizlik veya defekt için pape et
ve TI1ompson testini uygulayınız (baldırı sıkıştırır­
ken meydana gelen plantar fleksiyonu izleyiniz).
• Syndesmotik ligament yaralanması için fıbulayı ti­
biaya doğru sıkıştırınız.
} 77 BİLEK VE AYAK • Bilek ağrısına sebep olan ayak kırıklarını (ki stan­
YARALANMALARI dart bilek radyografıde görülemeyebilir) değerlen­
Sarah Andrus Gaines dirmek için kalkaneus, tarsaller ve 5. metatarsalin
Çeviri: Ziba Songur tabanını palpe ediniz.
• Distal uçtan proksimale 6cm olan medial ve lateral
malleolların posteriorlarını palpe ediniz. Lateral
• BİLEK YARALANMALARI
malleolün posteriorunda hissizlik izoleyse, perone­
PATOFİZYOLOJİ al tendon subluksasyonu olabilir.
• Bilek eklem yaralanmaları talusun anormal hareke­ • Ottowa bilek kuralları birçok klinikte geçerli olan
ti ve malleoli ve ligamentlerin strese maruz kalması basit kurallardır (Şekil 177-1). Doğru olarak uygu­
sonucu oluşur. landığında, acil tıp doktoruna; radyografıye gitme­
Eklemin her iki tarafının dağılmasıyla sonuçlanan den güvenli olarak tedavi etme imkanı sağlar.
yaralanmalar (malleoli kırığı rüptüre ligamentle • Talus radyografisinde; talar tepe ve malleoli arasın­
birlikte, her iki malleol kırığı, veya her iki ligament­ daki boşlukta asimetri olması eklem instabilitesini
leri parçalanması) anstabildir. düşündürür.
614 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

Lateral görünüm Mediyal görünüm

Malleolerbölge
� �

ucu veya / ' -·- Mediyal malleolün


/ _,,.,.--orıa ayak bölgesi� ,· ucu veya
posteriyor köşesi

/
/
/ � �
'' posteriyor köşesi

Beşinci metatarsın tabanı Naviküler

ŞEKİL 177-1. Bilek ve orta ayak yaralanmaları için Ottawa bilek kuralları . Malleolar bölgede ağrı olması veya orta ayak
bölgesinde herhangi 4 lokasyondan birinde kemik hassasiyeti olması veya hemen/acil serviste ağırlık kaldı ramama bilek
radyografisi çektirmeyi gerektirir.

ACİL SERVİSTE BAKIM VE TABURCULUK rin (örn. sefazolin) ve acil ortopedi konsültasyonu
gerektirir.
• Stabil eklem ve ağırlık kaldırabilmek için hastayı • Eğer büyük kontaminasyon varsa, tetanoz Ig ve
tedavi etmek 48-72 saat boyunca analjezik, koru­
aminoglikozid tedaviye eklenir.
ma, dinlenme, kompresyon ve elevasyon (PRICE);
48-72 saat hareket ve esneme egzersizleri; ve hasta­
BİLEK ÇIKIKLARI
nın ağrısı devam ederse 1 hafta takibe devam edilir.
Elastik bandaj veya bilek desteği kullanılabilir. Posterior çıkıklar en yaygınıdır ve plantar fleksi­
Stabil eklemi olan hastalarda ve ağırlık kaldırama­ yonda olan ayağa arkadan güç uygulanmasıyla olur,
yanlarda, tedavi bilek desteği ve fizik muayene tek­ genellikle tibiofibular ligamentin rüptürüylr veya
rarı için l hafta takip gerektirir. Bazı yaralanmalar lateral malleol kırığıyla sonuçlanır.
ortopedi konsültasyonu ve cerrahi onarım gerekti­ • Vasküler bozukluk varsa, kendini nabızsızlık, rengi
rir. koyulaşmış ayak, veya deri yaralanması ile gösterir,
Anstabil eklemleri olan hastalara posterior atel ge­ acil tıp doktoru tarafından acil redüksiyon gerekti­
rekir ve kesin tedavi için ortopediye sevk edilir. rir.
Redüksiyon; ayağı ve topuğu kavrayarak ve analjezi
BİLEK KIRIKLARI ve sedasyon uygulayarak aşağı doğru traksiyon uy­
gulayarak yapılır.
• Bilek kırıkları unimalleolar, bimalleolar ve trimal­ Başarılı redüksiyondan sonra atel , post-redüksiyon
leolar olarak sınıflandırılır.Bi ve trimalleolar kırık­ nörovasküler muayene, radyografik değerlendirme
lar açık redüksiyon-internal fiksasyon (ORIF) ge­ ve acil ortopedi konsültasyonu yapınız.
rektirir.
• Acil serviste bakım posterior atellemeyi, elevasyon, AYAK YARALANMALARI
buz uygulamasını ve ortopedi konsültasyonunu
içerir. PATOFİZYOLOJİ
Unimalleolar kırıklar genellikle ağırlıksız posterior • Ayak; arka ayak, orta ayak ve ön ayak olarak ayrılır.
ateli ve ortopedi takibini içerir. Minimal deplase , Chopart eklemi arka ve orta ayağı ayırır ve Lisfranc
fibulanın küçük ( <3mm) avülzyon kırıkları bilek eklemi orta ve ön ayağı ayırır. Ayak yaralanmaları
burkulmaları gibi tedavi edilir. en yaygın olarak direk veya burkulma kuvvetleriyle
• Açık kırıklar ılık steril kamuflaj, atel ve tetanoz tok­ oluşur, burkulma tipi mekanizmalar minör avülz­
soid uygulaması, gerekliyse ve 1. kuşak sefalospo- yon tipi yaralanmalarla sonuçlanır.
BÖLÜM 178 • KOMPARTMAN SENDROMU 6J 5
• 1. metatarsal diğer metatarsallerden iki kat ağırlık Non-deplase falangeal kırıkları ile tedavi ediniz.
taşıyabilir, kırık yönetimine daha konservatif yak­ Deplase falangeal kırıkları ve digital bloğu olan çı­
laşım gerektirir. kıkları manuel traksiyonla redüksiyonla ve ile teda­
• 2. metatarsm tabanı Lisfranc kompleksinin önemli vi ediniz.
bir parçasıdır ve yaralanmanın herhengi bir göster­
gesi dikkat gerektirir.
Talusun majör kırıkları ve subtalar çıkıklar ayağın CRUSH YARALANMASI VE
zayıf kan akımı sebebiyle avasküler nekroz riski al­ KOMPARTMAN SENDROMU
tındadırlar.
Crush olmuş ayakta; şişme hissedilir ve fizik mua­
ARKA AYAK YARALANMALARI yene bulgularından çok daha fazla ağrı tariflenmesi
kompartman sendromu olabileceğini akla getirme­
Talusun küçük avülzyon kırıkları posterior ate! ve
lidir.
ortopedi takibi ile tedavi edilir.
Tipik olarak ağrı; ayağın elevasyonuyla ilgili değil­
Talar boyun ve gövdenin majör kırıkları ve subtalar
dir ve başparmağın pasif dorsofleksiyonuyla artar.
çıkıklar acil ortopedi konsültasyonu gerektirir.
Distal nörovasküler muayene normal sonuçta ola­
Kalkaneal yaralanmalar büyük güç gerektirir ve
bilir.
ilişkili yaralanmalar yaygındır. Kalkaneusun komp­
• Tanı intrakompartman basıncını ölçmekle konur.
resyon kırıkları Boehler açı (lateral radyografi gö­
rünümünde; posterior tuber ve posterior facetin
apeksini bağlayan çizgi ve posterior facetten ante­
rior facetin apeksine uzanan çizginin kesişiminden
oluşur) ölçümüne gereksinim duyar. <25 derece
olan açı kırık olasılığında artar. Tedavi posterior

} 78
ate!, elevasyon, analjezik ve ortopedi konsültasyo­
nunu içerir. KOMPARTMAN SENDROMU
Sandra L. Najarian
ÜRTA AYAK YARALANMALARI Çeviri: Ziba Songur
Orta ayak burkulmasıyla olan ağrı tarsometatarsal
eklemle ilgili yaralanmayla ilgili Lisfranc yaralan­
ma şüphesi taşır.
• Lisfranc eklem yaralanmaları genellikle ilişkili kırı­ PATOFİZYOLOJİ
ğıyla birliktedir. Kompartaman sendromu; uzuvlarda fonksiyonel
Radyografide; l. ve 2. metatarsallerin tabanları ara­ ve dolaşım bozukluğuyla sonuçlanan hapsolmuş
sında 1 mm'den fazla boşluk olması anstabil oldu­ kas kompartmanı içinde artmış basınç sonucu olu­
ğunu düşündürtür. şur.
Lisfranc eklem yaralanmaları BT ve ortopedi kon­ Kompartman üzerinde eksternal kompresyon güç­
sültasyonu gerektirir. leri, sıkı kıyafetler veya alçı, veya kompartman hac­
İzole navikuler, cuboid ve cuneiform yaralanmaları minin artması, genellikle hemoraji ve veya ödem
nadirdir ve konservatif olarak tedavi edildir. sonucu, kompartman sendromunun mekanizma­
larındandır.
ÖN AYAK YARALANMALARI Etkilenen en sık kompartmanlar bacak ve önkol­
Non deplase metatarsal şaft kırıklarını posterior ate! dur.
veya ortopedik ayakkabı ile tedavi ediniz, 1. metatar­ Doku perfüzyonu arteryal basınç ve venöz dönüş
sal kırıklarını ağırlıksız bırakmamak gerekir. basıncı arasında olan farkla tanımlanır ve perfüz­
En az 3-4 mm deplase olan kırıklar cerrahi redük­ yon doku basıncı artarsa azalır.
siyon gerektirir. • Normal doku basıncı lOmm Hg dan azdır.
Pseudo-Jones avülzyon kırıklarını yürüyen alçı ile Gerçek basınç artımında hangi hücre ölümü oldu­
tedavi etmek gerekir. ğu belirsizdir.
Gerçek Jones kırıklarını (metafiz-diafız bileşke kı­ Geleneksel olarak, 30-50 mm Hg arasında olan
rığı) ağırlık yapmayan alçı ve olası cerrahi için or­ kompartman basınçları, basınç birkaç saat boyunca
topedi takibi ile tedavi etmek gerekir. yüksek kalırsa sinir ve kaslara zararlıdır.
616 KISIM 20 • KEMİK VE EKLEM YARALANMALAR!

'Delta basıncı' diyastolik basınçla ölçülen intra­ TANI VE AYIRICI TANI


kompartman basınç arasındaki farktır. Geridönü­
şümsüz kas hasarı olduğunun en iyi göstergesi ol­ Özellikle bilinçsiz veya hastalarda yaralanma me­
duğu düşünülür. kanizmasına bağlı şüphenin yüksek göstergesi tanı
Hipotansif hastalar normotansif hastalara göre art­ koymada gereklidir,
mış kompartman basıncını tolere edemez. Fizik muayeneden sonra şüpheli tanı varsa kom­
partman ölçümü direk ölçülmelidir.
• Ciddi ticari cihazlar kompartman basınçlarını öl­
KLİNİK ÖZELLİKLER çebilir.
• 'Delta basıncı' nın 30 mm Hg'dan küçük eşit olması
• Ciddidir ve ağrıyı kontrol etmek zordur, fizik mua­
akut kompartman sendromu tanısını koymada en
yene bulgusuyla orantısız ağrı tarif ederler ve pasif
sık kullanılır.
gerilmeyle olan ağrı bu sendrom için ayırıcı özel­
liktir.
• Sinir disfonksiyonu genellikle ağrıya eşlik eder ve
ACİL SERVİSTE BAKIM VE
fızik muayenede kompartman şiş, sıkı ve palpas­
TABURCULUK
yonla hassasiyeti mevcuttur, fakat etkilenen uzuv • Tanı kesinse cerrahi fasyatomi endikedir.
hastalık sürecinin geç dönemlerine kadar renk, ısı • 02 uygulanır, sıkıştırıcı alçıları veya kıyafetleri çı­
ve hissedilebilir nabzını koruyabilir. kar, hipotansiyonu düzelt ve kesin tedaviyi düzen­
• Tedavi edilmemiş kompartman sendromu kas nek­ lerken etkilenen uzuvu kalp hizasında kaldırılır.
rozuyla ve kalıcı kas kontraktürüyle (Volkmann's • Kompartman sendromunun tanı ve tedavisi baş­
iskemi) sonuçlanabilir. langıçtan itibaren 6 saat içinde gerçekleştiğinde
fonksiyonel sonuçlar olumludur.
Kısım 21
KAS İSKELET BOZUKLUKLARI

179 BOYUN VE TORAKOLOMBER Myelopati, lezyon stenoz ya da kompresyon ne­


AGRI deniyle oluşan spinal kord disfonksiyonu ile gö­
rülür.
Amy M. Stubbs Spinal anatomi bilgisi, spesifik dermatomlar ve spi­
Çeviri: Zehra Akçora nal sinir inervasyonun bilinmesi, özellikle nedeni
ve patolojinin konumu için yol gösterici olabilir.

EPİDEMİYOLOJİ
Boyun ve sırt ağrısı yaygın şikayetler olup klinisyen
KLİNİK ÖZELLİKLER
başvurularının yaklaşık olarak %2'si olduğu göz Boyun ağrısı hastaları iki gruba ayrılabilir; (1) ek­
önünde tutulmalıdır. lem ya da muskuler komponenti olan ağrılar ve (2)
55 yaşından büyük hastalarda spastik paraparezi­ radikulopati ve myelopati işaretleri olan. Semp­
nin en yaygın nedeni myelopatidir. tomlar ve önemli özellikler Tablo 179-l'de özetlen­
Travma olmaksızın olan boyun ve sırt ağrısı olgula­ di.
rının çoğunda spesifik bir neden bulunamamıştır. Sırt ağrısı semptom süresine göre gruplara ayrılabi­
Sırt ağrısı olan 18 yaşından küçük ve 50 yaşından lir: akut (6 aydan az) ve kronik (12 haftadan uzun)
büyük hastalarda daha çok altta yatan ciddi patoloji Pozitif düz bacak kaldırma testi etkilenen bacak­
bulunur. tan diz altına dogru radikular ağrı olmasıdır (Şekil
179- 1)
PATOFİZYOLOJİ Radikulopatinin semptom ve işaretleri duyusal
anormallikler (parestezi ya da hissizlik), motor
Travma olmaksızın olan sırt ve boyun ağrısı sıklıkla
nonspesifık kas iskelet nedenlerdir.
Tekbir sinir kökü basısı radikülopatiye neden olur.

iffiaiıiWM Kas İlişkili Boyun Ağrısı


GRUP 1: ÇOGUNLUKLA LİGAMENTLER VE KASLARLA
iLİŞKİLİ VE BOYUN EKLEMLERİNDEN DOGAN SERVİKAL GRUP2: SPİNAL KORO YA DA SERVİKAL SİNİR
PROBLEMLER KÖKÜNÜ İÇEREN SERVİKAL PROBLEMLER
Hastalar ağrı ve sertlikten şikayet eder. Hastalar yanma olarak tanımladıklar ı tipik olarak keskin
yoğun ve önemli kök ağr ısı şikaytleri olur.
Ağrı derin, donuk ve sıklıkla aralıklıdır Ağrı trapezial ve periskapular alana ya da kol altına
yayılabilir
Hastaların aş ır ı ya da alışılmamış aktivite ya da postür bozukluğu Hastalar myomotal dağılım içinde hissizlik ve motor
hikayesi vardır. güçsüzlükten şikayet ederler.
Spesifik incitme öyküsü yok Eğer üst servikal kökleri içerirse baş ağrısına neden
olabilir
Ligament ve kas ağr ısı lokalize ve asimetriktir. Semptomlar bazen boyun hiperekstansiyonu ile ağır hala
gelir (özellikle baş etkilenen ekstremite)
Üst servikal segmenlerde ağrı başa doğru, alt segmentlerde ağrı üst Omurgadan ekstremiteye doğru yayılım göstren
ekstremite kuşagındadır. elektriklenme tarzı şikayetler olabilir.
Semptomlar boyun hareketleri ile artar ve dinlenmekle rahatlar. Genelde 5. servikal vertebra etkilendiğinde omuz
abduksıyon ve eksternal rotasyonda ağrı görülür.

617
618 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

sudur. Azalmış rektal tonus ve eyer tarzı anestezi


(kalça üzerende, uyluk arkasında ve perianal böl­
gede hissizlik)
Spinal patolojinin karakteri, spesifik fizik muayene
bulguları Tablo 179-3'te özetlendi.
Boyun ve sırt ağrısı olan çoğu hasta lokalize sertlik
ve azalmış hareket aralığından şikayet eder.
Ateş, gece terlemesi ya da malignensi, infeskiyon
ya da romatolojık hastalıklar için endişe verici kilo
kaybı gibi sitemik şikayetler ağrı ile birleşebilir.
Gece ağrısı ya da aralıksız ağrı ciddi patolojileri
akla getirmelidir.
Disk herniasyon ağrısı valsalva, öksürme ya da
oturma ile artabilir.
Spinal stenoz ağrısı, yürüme, ayakta durma ya da
sırt gerimi ile şiddetlenen bilateral siyatik ağrı ile
karakterizedir. omurga fleksiyonu ya da dinlenme
ile rahatlayabilir.

ŞEKİL 179- 1. Düz bacak kaldırma testi.düz bacak kaldır­ AYRICI TANI
ma testi için talimatlar. 1. hastaya mümkün olan en düz şe­
Nontravmatik boyun ve sırt ağrısı hastalarının ço­
kilde supin pozisyonda masaya yatmasını söyleyin. 2. mua­
yeneye bir elini dize koyarak başla, dizi tam uzatıp yeterince gunda görüntüleme ve laboratuar testleri gerek­
baskı uygula.hastaya rahtalamasını söyle. 3. diğer elini topuk mez.
altına götür yavaşca yükselt. Hastaya seni rahatsız ettiğin­ Yakın zamanlı travma ve servıkal ağrı için NEXUS
de söyle, duracağım de. 4. pelvisin herhangi bir hareketinde kriterleri görüntüleme ihtıyacını belirlemede ya­
şikayetler ortaya çıkar. Gerçek siyatik gerginlik pelvis hare­ rarlıdır {Bölüm 163 ayrıntlı spinal travma için).
ketinin yeterince gerilmesi ile ortaya çıkar. 5. şikayetin or­ Omurga grafısi düşük sensitif ama bazı hasta grup­
taya çıktığı bacağın kaldırma dercesini tahmin et. Sonra en
rahatsız oldugu aralığı belirle; sırt, kalça, uyluk, diz ya da diz larında kullanılabilir. Travma öyküsü olsun ya da
altı. 6. düz bacak kaldırma testinin sınırında bacağı tutarken olmasın kronik boyun ağrısı, boyun ameliyatı, ma­
ayak bileğini dorsifleksıyona getir. Ağrıyı ağrı ve edenleri not lignensi hikayesi ya da bilinen spinal hastalığı olan­
et. Uzuvun internel rotasyonu siyatik sinir kökü geriminin larda 3 yönlü servikal grafı yararlı olabilir. Tümör,
artmasına neden olabilir. enfeksiyon ya da kırıktan şüphenildiği zaman ante­
ior-posterior ve lateral lumbar ya da torasik grafıler
çekilmelidir.
Servikal omurun fleksiyon/ekstansiyon garfıleri
spinal instabilite tanısında yardımcı olabilir.
BT görüntüleme kemik patolojisi için değerlidir
ancak spinal kord ve sinir kökü hastalıkları için
sensitif degildir.
zayıflık, dermatomal dagılım alanında azalmış ref­ Boyun ya da sırt ağrısı nörolojık defısit ile birilikte
leksler içerir. olduğunda MRI kullanılabilir.
Servikal ve lumbar radikulopati işaret ve semptom­ Myelografı BT ve MRI'ın kontrendike olduğu du­
ları Tablo 179-2 ve Şekil 179-2'de özetlendi. rumlarda alternatif bir yöntemdir.
Torasik sinir kökü kompresyonu ağrının gögüs ya • Eğer ciddi patolojiden (örn; malignesi, enfeksiyon)
da karına yayılmasına neden olabilir. şüphelenliyorsa tam kan sayımı(TKS), eritrosit se­
Myelopatide sinsi başlangıçlı ağrı, bozulmuş ince dimentasyon hızı (ESH) ve idrar tahlili alınmalıdır.
motor hareketler, yürüyüş bozuklukları, hiperref­ ESH %90-98 infesiyöz nedenli spinal ağrılarda sen­
leksi ya da klonus, cinsel ya da üriner disfonksıyon sitiftir.
görülebilir. Pozitif babinski işareti olabilir. Epidural basıdan endişelendiğimiz sırt ağrıları me­
Taşma inkontinansı olsun ya da olmasın üriner sane ya da barsak inkontinansı ile birlikte görülebi­
tutulum, cauda eqina sendromunun en sık bulgu- lir. İşeme sonrası rezidü(kateterizasyon ya da yatak
BÖLÜM 179 • BOYUN VE TORAKOLOMBER AGRI 6J 9

ifüaııjhfiiSERVİServikal
KAL
Radikulopati
DUYUSAL AZALMIŞ
DİSK ARALIGI KÖK ŞİKAYET ANORMALLİK MOTOR KAYIP REFLEKS
Cl-C2 C2 skalp Boyun ve skalp
C4-C5 es Boyun omuz üst kol Omuz infraspinatus, Azalmış biceps
deltoid, biceps refleks
C5-C6 C6 Boyun, omuz, sakpular alan, Başparmak ve Deltoid, biceps, Azalmış
proksimal kolun ön kısmı, parmaklar, pronator biceps ve
başparmak, parmaklar lateral ön kol teres, bilek brachioradial
ekstensörleri refleks
C6-C7 C7 Boyun, posterior kol, kolun ön Orta parmak, ön Triceps, Azalmış triceps
kısmı proksimal dorsumu, gögüs, kol pronator teres refleksi
skapula orta parmak
C7-Tl C8 Boyun, posterior kol, önkolun ulnar Yüzük ve küçük Triceps, Azalmış triceps
kısmı, skapular hattın medial parmak fleksör carpi refleksi
inferioru elin oratsı, yüzük ve ulnaris, el
küçük parmaklar instrinsikleri

Sinir kökü L4 LS S1
başı USG ile belirlenir)> 100 mi inkomplet mesane
boşalmasıdır (taşma inkontınası).
Mekanik bozukluklar akut ya da kronik boyun ağ­
rıları ile sonuçlanabilir; motorlu araç kazaları, düş­
meler, spor yaralanmları ve 'iş' ilişkili yaralanmalar
Ağrı
en büyük nedenlerdir (daha fazla bilgi için bölüm
163).
• Servikal disk herniasyonu, spondilozis ve spinal
stenoz radikılopati veya myelopati ile sonuçlana­
bilir. herniasyon ya da spondilozis en sık CS-6 ve
C6-7 seviyelerindedir.

'
Spinal kanal çapı < 13 mm azaldığında servikal
myeloptai riski artar. Konjenital darlık, osteofit for­
masyonu ya da lig. flavum hasarlanması bu durum­
lara neden olabilir.
Hissizlik Nontarvmatik boyun ağrılarının ayırıcı tanısında
metastatik kanser, myofasial ağrı sendromu, tem­
poral arterit, iskemik kalp hastalığı değerlendiril­
melidir.
Torasik kompresyon kırıkları ileri yaşlarda osteo­
poroz ile birlikte görülebilir.
Siyatik ile gelen hastalar sırt ağrısından çok radiku­
ler semptomlardan şikayet eder.
Motor Quadriceps Başparmak
Lumbar disk herniasyonu %95 L4-5 ve LS-Sl sevi­
Ayak ve
kayıp ekstansiyonu ve ayagın başparmağın yelerinde olur.
dorsifleksiyonu planlar fleksiyonu spinal kord kompresyonu, kauda eqina sendromu
Muayene Çömel ve Topuk Parmak ucunda
ve conus medullaris sendromu, epidural kompres­
kalk üstünde yürüme yürüme yonu içermektedir.
Epidural kompresyon malignensi, apse veya masif
Refleksler Azalmış diz Hiçbiri Azalmış ayak orta hat disk herniasyonu nedeniyle oluşabilir. ko­
refleksi bileği refleksi agulapati riski olan hastalrda hemoraji ya da hema­
ŞEKİL 179-2. Lumbar sinir sıkışması için testler. tom kompresyona neden olabilir
620 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

TABLO 179-3 Spinal Patolojili İlişkili Muayen Bulguları


İŞARET TEKNİK ÖZELLİK
Spurling Hasta başı ekstansiyon ve lateral rotasyonda İpsilateral üst ekstremitede yayılım ve ağrıda artış
iken sıkı bası uygula olabilir.
Abduksiyonda Hasta etkilenmiş taraftaki elini başına koyarak Yumuşak disk çıkıntısının ağrıya neden oldugunu
rahatlama ağrıdan kurtulma gösterir.
Lhermitte Boyun fleksiyonu Elektrik şok duyusu omurga ve ekstremitelerde kord
basısını ortaya koyar.
Hoffman El nötral pozisyonda iken orta parmak şıklatılır Başparmak ve parnkların fleksiyonu üst motor nöron
lezyonlarında görülür.
Düz bacak kaldırma Hasta düz yatar pozisyonda iken etkilenen Etkilenen bacagın diz altında ağrı yaylımı disk
bacagı 70 derece kaldır hernıasyonun gösterir. (L4-LS yada LS-Sl)
Çapraz düz bacak Hata düz yatarken etkilne bacagın karşındaki Etkilenen bacakta ağrı yayılımı disk herniasyonu için
kaldırma testi bacak 70 derce kaldırılır spesifiktir (ancak sensitif değil)

Diskit, osteomyelit ve epidural abse gibi spinal in­ miligrm günde iki kez) seçneklerini kapsamakta­
feksıyonlar, immunsprese ya da iV ilaç kullanan­ dır. NSAİİ yaşlılarda, böbrek hastalığı olanlarda ya
larda düşünülebilir. ESH tipik olarak yükselir. tanı da peptik ülser hastalıgı olanlarda dikkatli kullanıl­
için MRI kullanılabilir. malıdır.
Tranvers myelit, rüptüre aort anevrizması, panke­ Diazepam gibi kas gevşeticiler 5-1 O miligram 6-8
ratit, alt lob segınent pnomonisi, herpetik nevralji, saatte bir kullamlarak rahatlama saglayabilir.
renal kolik veya renal enfarkt sırt ağrısının ayırıcı Kısa etkili opioidler orta şidettli ağrılarda reçe­
tanıları arasındadır. te edilebilir, uzun eklilier ise kronik ya da non­
spesifik sırt ağrılarında yararlı degildir.

ACİL SERVİS BAKIMI


Sırt ya da boyun ağrısı ile gelen önemli ya da prog­
resif nörolojik defisit eşlik eden hastalarda acil
görüntüleme alınmalı (ideal olanı MRI) ve uygun
servise kabul edilmelidir.
} 80
Eğer epidural basıdan şüpheniliyorsa, deksameta­ OMUZ AGRISI
zon 10 mg iV olarak görüntüleme öncesi verilmeli­ Andrew D. Perron
dir. Çeviri: Zehra Akçora
Spinal enfeksıyondan şüpheleniyorsa, geniş spekt­
rumlu iV antibiyotik, piperasilin-tazobaktam (3,
375 gr) ve vankomisin (1 gram) konsultana damşıl­
nan kadar verilmelidir.
Nonspesifik boyun ve sırt ağrısı ya da stabil, orta EPİDEMİYLOJİ
radikulopati konservatif yönetilmeli ve ağrı medi­
kasyonu, semptomları kötüleştiren önlemler alın­ Rotator cuff sıkısmaşı hasarı en sık omuz ağrısı ne­
malı ve bunlar günlük yaşama dahil edilerek tabur­ denidir. Bu süreçte subacromial bursiti, rotator cuff
culuk yapılmalıdır. başarısız konservatif yönetim tendiniti, kısmi ya da tam rotator cuff yırtığı görü­
MRI ya da cerrahi öneri gerektirir. lebilir.
Ağrı yönetiminde tek başına asetaminofen(650-975 Omuzları ile çalışan tüm yaşlarda atletler (özellik­
miligram 4-6 saatte bir) ya da NSAİİ ibubrofen (800 le atıcılar, yüzücüler ve tenis oyuncuları) omuzun
miligram günde iki kez) ya da naproksn(250-500 fazla kullanımı nedenli risk altındadırlar.
BÖLÜM 180 • OMUZ AGRISI 621
Adeziv kapsulit(donmuş omuz) sıklıkla postmeno­
pozal diyabetik 70 yaşından genç kadınlarda görü­
lür. Nadiren rotator cuff yırtığı ile ilişkili ve sıklıkla
önceki immobilizasyon, travma ya da servikal disk
hastalğı ile ilişkilidir.

• PATOFİZYOLOJİ
• Rotator cuff kasları(supraspinatus, infraspinatus,
teres minor, subscapularis) glenohumeral eklemın
dınamik dengeleyicileridir ve omuz hareketi için
gücü saglarlar.
Rotator cuff kasları korakoacromial ark, hume­
rus başı ve korakoid arasında, akromion ve ak­
romioklavikuler ligament ile fonksiyon görür. ŞEKİL 180-1. Boş bira kutusu' pozisyonu supraspinatus
Aynı zamanda deltoid başı ve subakromial bursa tendonunu izole eder. Tendon irritasyonu ile ağrı ve zayıflık
altında yer alırlar. Rotator cuff kasları bu yüzden rotator cuff yırtıgını gösterir.
kompresyon impigmente eğilimlidir.
Biceps tendon başlangıcı glenoid labrumu geçtik­
ten sonra subscapularis ve supraspinatus arasından Hawkin's testi:elbileği 90 derece fleksiyonda iken
geçer ve rotator cuff fonksiyonunu asiste eder. bi­ omuzun 90 derce abduksiyon ile iç rotasyona gel­
cepsin uzun başı lokalizasyonu nedenli sıkışabilir.
mesidir. Omuzun iç rotasyon ile vucudun önüne
Biceps tendonu bicipital olugundan çıkabilir, sub­
gelen rotator cuff, bursa korakoakromial ligarnent
lukse ya da rüptüre olabilir.
ve humerus başı arasında sıkışır. Ağrı pozitif test
Tekrarlayan sıkışmalara neden olan aktiviteler im­
bulgusudur (Şekil 180-2).
pıngementa neden olabilir.
Speed's ve yergason testtleri biceps tendon patoloji­
Rotator cuff da sıklıkla supraspinatus kası ya da
lerini tanımlamada kullanılır.
tendonu yaralanır.
Adeziv kapsülit idiopatik fıbrozis ve omuz eklem
kapsülünün yaralanmaları ile ilişkilidir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Subakromiyal bursit sıklıkla pozitif impingement
testi ile ilişkilidir ve lateral proksimal humerusta
veya subakromiyal boşlukta hassasiyet olur.
• Rotatör cuff tendiniti 25 ve 40 yaşları arasında daha
sıktır ve belirtileri impingement, rotatör cuffda
hassasiyet ve rotatör cuff kaslarında güçsüzlüktür
(Şekil 180-1).
Omuz ağrılarının nedenlerınden özellikle agır im­
pingement sendromlarına azalamış haraket aralıgı,
krepitus, zayıflık ya da omuz ekleminde atrofi eşlik
edebilir.
Neer's testi muayene yapanın zorlu ama düzgün­
ŞEKİL 180-2. Hawkın's impingement testi. Muayene eden
ce kolu düz ve ileri hareket ettirip rotator cuff ve kişi elbileği 90 derece fleksiyonda ve hastanın omzunu 90
subacromial bursayı sıkıştırmasını içerir. ağrı oluş­ derece abduksıyon pozisyonunda tutar. Sonra omuz içe doğ­
ması pozitif test ile ilişkilidir. ru rotasyona ve kolu hastanın önüne getirir.
622 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

Kalsifik tendinit başlangıcı çok kısa zamalı olup ağ­


rısı rotator cuff ilişkili ağrıdan daha agırdır. Ağrı
genellikle iki hafta içinde kendini sınırlar.
Adeziv kapsulit sıklıkla omuzun immobilizasyo­
nu, gece diffüz ağrılar, kısıtlı pasif ve aktif hareket
aralıgı periyodlarını takip eder. Ağrı palpasyon­
la değil hareketle artar. Primer osteoartrit diğer
eklemlerin dejeneratif değişikliği ile ilişkilidir.
Omuzun osteoartriti seyrektik ağırlık taşıma ile
ilgili olmadığı için seyrektir.
Osteoartrir sıklıkla birçok eklemde mevcuttur ama
özellikle önceki hasarlanmış omuz ağrısında ben­
zer.
Osteoartrit aktivite ile ağrıya neden olur, istirahatle
ŞEKİL 180-3. Yergason testi.bicipital tendinit tansında azalır.
kullanılır. Hastanın elbileği 90 derece sabitlenir.muayene
eden kimse kolun önkısmının dirence karşı supinasyonu ile
proksimal bicipital arnlıgı palpe eder. Ağrı yada instabilizas­
yon biceps tendiniti ya da tendon subluksasyonun belirtir. • TANI VE AYRICI TANI
Geniş rotator cuff yırtığı içinde en spesifik radyo­
garfik işaret akromiohumeral aralığın azalmasıdır
(<7 mm).
Radyografi nadiren tanı koydurur ama anormal
kalsifikasyonlarla olan kalsifik tendinit, osteofit ve
diğer artritik değişiklikler ya da ince glenohumeral
dislolkasyonları tanımlaamad yardımcı olabilir an­
cak adeziv kapsülit için yanıltıcı olabilir.
Omuz ağrısının nedenleri arasında akut kardiak,
pulmoner, aortik ve abdominal patolojiler düşü­
nülmelidir.
Servikal sinir radikulopati, brakial pleksus hasta­
Pozitif speed's testi, el bileği geniş ve kolun ön kısmı
lıkları, pancoast' tümoru ve aksiller arter trombozu
supınasyonda iken, omuzun fleksiyonu öne direnci
ile omuzun ön kısmında ağrıyı test eder. omuz ağrısının degerlendirilmesinde düşünülmeli­
Pozitif yergason testi, kolun ön kısmın supinasyon­ dir.
da iken elbileği 90 derece fleksiyonu ile omuzun ön
kısmında ağrıyı test eder (Şekil 180-3).
Rotator cuff yırtığı tam ya da kısmi olabilir. ACİL SERVİS BAKIMI
Rotator cuff akut yaralanmaları genellikle omuzun Acil serviste amaç ağrıyı ve inflamasyonu azalt­
akut travmatik zorlu hiperabduksiyonu ya da hpe­ maktır. genelde NSAİ ilaçlar, 'rölatif istirahat',
rekstansiyonunu içerir. ' kriyoterapi' ve immobilizasyonu içerir. Rölatif is­
Rotator cuff yırtıgı bulguları genellikle, özellikle
tirahat, acı vereb aktivitelerden kaçınma anlamın­
abduksıyon ya da eksternal rotasyonda muskuler
dadır.
zayıflık, hassaslık, muskuler atrofi ve impingement
• Yumuşak hareket aralığı hareketleri ağrının izin
işaetleridir. krepitus daha kronik yaralanmaları
verdigi ölçüde başlanmalıdır.
akla getirir.
Lokal steroid enjeksiyonun olası komplikasyonu
Kalsifik tendinit ani başlangıçlı omuz ağrısna ne­
tendon rüptürüdür.
den olur. Genellikle istirahatte, hiçbir omuz ha­
reketi ile şiddetlenmez. Geceleri genelde kötüle­
şir ve kalsiyum depolarının azalması ile beraber
görülür.
BÖLÜM 181 • KALÇA VE Diz AGRISI 623
KALÇA VE DİZ AGRISI İLİOINGUINAL SİNİR TUZAKLANMASI
181 Jeffrey L. Hackman • Abdominal duvar kaslarının hipertrofı ya da gebe­
Çeviri: Zehra Akçora lik tuzaklanmaya neden olabilir.
• ağrı ve hipoestezi kalça ekstensiyonu ile şiddetlene­
bilir.

• DİZ VE KALÇA HASTALIKLARI VE PİRİFORMİS SENDROMU


SENDROMLARI TANISI
• Piriformis kas ile siyatik sinir irritasyonu kalçada
• Çogu diz ve kalça hastalık ve sendromları ayrıntı - ve hamstring kaslarda ağrıya neden olur.
lı özgeçmiş ve fizik muayene ile tanı konur (Tablo • Oturma, merdiven çıkma ya da çömelme ağrıyı
181-1 bak) şiddetlendirir.

BÖLGESEL SİNİR TUZAKLANMA


SENDROMLARI • PSOAS ABSESİ
MARELJIA PARESTEZİ • Psoas kas absesi kalça ya da yana yayılan abdomı-
• Lateral femoral kutanöz sinir basısı alt ekstremıite nal ağrı, ateş ya da topallama ile ortaya çıkabilir.
sinir tuzaklanmalarında en sık görülenidir. • Staphylococcus aureus en sık patojendir (%80).
• Kalça uyluk ya da kasıkta ağrı yanma ya da karın­ • Tanı BT ile konur.
calanma ve haifı dokunma ile hipersensivite semp­ • Tedavi antibiyotik ve cerrahi drenajı içerir.
tomlar arasına katılır.
• Anterior süperıor iliak sinir üzerıne dokunma ağrı­
yı çogaltabilir. KALÇA VE DİZİN BURSAL
• NSAİİ ve irritasyon kaynagını (örn. obezite, gebe­ SENDROMLARI
lik, dar pantolon kemeri) ortadan kaldırma tedavi­ • Kalça ve diz bursa inflamasyon, infeksiyon, roma­
yi içerir. tolojık hastalıklar (psöriartrik artrit, romatoid art­
rit, ankilozan spondilit) ya da Kristal hastalıkları
OBTURATUAR SİNİR TUZAKLANMASI (gut, pseudogut) nedenli ağrı olabilir.
• İnfeksiyonu non-infeksiyöz inflamasyondan ayrır­
Sıklıkla pelvik kırıklar ile tuzaklanır, kasık ve iç uy­
mak zor olabilir.
luk aşagısında ağrıya neden olur.
• Tablo181-2 bursa sendromlarını karakterlerini ta-
• Atletlerde distal obturatuar kanalda fasial bantlar,
nımlamaktadır.
pelvik kitleler ve pelvik hematom diğer nedenler­
• Şekil 181-1 sol dizde bursa şişmesini gösterir.
dir.
• Tedavi altta yatan nedenle ilişkilidir.
TABLO 181-1 Kalça ve Diz Eklemi Tanısında • NSAİİ, istirahat, sıcak tutma ve zaman inflamatuar
Kullanılan Yontemler sürecin temel tedavisidir.
• İnfeksiyon durumlar hariç bursaya kolayca steroid
Potansiyel tanı için agrının lokalize oldugu alanı belirle.
Ağrıya neden olan aktiviteleri belirle enjeksıyonu yararlı olabilir.
Dizin 'dışarı verme' yada 'burulma'genellikle refleks kas • Tendon içine steroid enjeksiyonun kaçınılmalı ve
inhibisyonu agrı nedenli akut nörolojık acil olur. Bu dikkatli olunmalıdır.
şikayet ligamentöz hasar yada eklem instabilitesi ve • Enfeksiyonlar antibiyotik ile tadavi edilebilir.
patella subluksasyonda görülebilir. İmmunsuprese hastalarda enfeksiyondan şüphele­
Zayıf kondisyon yada quadriceps zayıflık genellikle
niliyorsa IV antibiyotik ve ortopedik cerrahi giri­
patellofemoral sendromda dizin ön kısmında agrıya
neden olur;bu zayıflık tedavi edilmelidir.
şim Kabul edilebilir.
Diz kilitlenmesinde kronik olabilen menıskus hasar akla
gelmelidir. • MYOFASIAL SENDROMLAR/ AŞIRI
Ligament hasarında başlangıçta agrı haşhaş hissi yada sesi KULLANIM SENDROMU
güvenilirdir.
Aktivite sonrası tekrarlar efüzyon meniskus hasarında akla • Aşırı kullanım sendromları vucudun iyileşme yete­
gelmelidir. negini geçen tekrarlayan mikrotravmalar nedeniyle
Eklem çizgisinde agrı menisküs hasarı akla gelmelidir. olur.
624 KISIM 21, KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

TABLO 181-2 Kalça ve Diz Bursa Sendromlarının Özellikleri


AGRI
LOKALİZASYONU İLİŞİKLİ SEMPTOMLAR GENELPOPULASYON
Trokanterik bursit Posterolateral kalça Merdiven çıkarken ve yürürken ağrı Kadın koşucular, yaşlı
kadınlar
İliopsoas bursit Kasık Kalça ektansiyonu ile inguinal ligament
orta 3. kısımda hassasiyet/
İschial ya da İschial çıkıntı Uzun süre sert zeminde oturunca ağrı Sedanter insanlar
ishıogluteal bursit
İliopektinal bursit Kalça anterioru, pelvis, Kalça fleksiyonda ve eksternal rotasyonda
kasık iken agrı gelişir
Pes anserine bursiti Diz anterıor mediali Obez kadınlar, koşucular,
fazla kullananlar
Prepatellar bursit Patella antrioru Bursanın şişmesi Tekrarlayan sert zeminde diz
travması

Tablol81-3 çeşitli aşırı kullanın sendromların ka­ Düz grafiler tanıyı kanıtlayabilir ancak BT ya da
rakterlerini tanımlar. MRI hastalık sürecinde daha yararlıdır.
NSAİİ sıcak tutma ve istirahat, aktivitelerin kade­ Femur başı avasküler nekrozun travmatik neden­
meli olarak takibi, fizyoterapi ve uygun güçlendir­ leri femur boyun kırığı, kalça çıkığı ve gizli ya da
me tedavi seçenekleridir. minor travmalardır.
• Nontravmatik nekroz idiopatik olabilir; diğer ne­
denler orak hücreli anemi, kollagen vasküler hasta­
KEMİK/EKLEM BOZUKLUKLARI lıklar, kötü alkol kullanımı, renal transplantasyon,
sistemik lupus eritramatozis, disbarism, kronik
OSTEONEKROZ/AVASKULER NEKROZ pankreatit, dışardan steroid alımı, cushing hastalı­
Kemik enfarktı idiopatik ya da primer hastalık, se­ gı, caisson hastalığı, gaucher hatalığı ve renal oste­
odistrofi olabilir.
konder olarak sistemik durumlar ya da travma son­
rası kan desteginin eksikliği nedenli olabilir.
OSTEOMYELİT
Osteonekroz kalçadan dize kadar ağrıya neden ola­
bilir. Kemik bakteriyal ya da fungal enfeksiyonlar ne­
denli hasarlanabilir.
Olguların %80 kadarı bitişik yapıların hematojen ya­
yılımı oldugu hatırlanması gereken nedenlerdendir.
• Tablo 181-4 risk faktörleri, benzer organizmalar ve
ampirik tedaviyi gösterir.

PAGET HASTALIGI
Paget hastalıgı ya da osteotisis deformans deforme
olmuş kemik.lerın yapım yıkım sonucu genişlemesi
ile oluşan ailesel bir hastalıktır.
Kalça ek.lemi %50 hastada etkilenir.
• AS te tedavi semptomatiktir.
komplikasyonlar için cerrahi önerilebilir.
Uzun dönem ilaç tedavisi kemik turnover hızını
Azaltıp (örn: kalsitonin ve alendronat) hastalıgın
kontrol edilmesine yardımcı olabilir.

OSTEITIS PUBIS
ŞEKİL 180- 1. Sol dizde prepatellar bursit (Knoop K, Stack
L, Storrow A,Thurman dan izin almadan çogaltılamaz RJ: • Osteitis pubis hamilelik sonrası, atletlerde adduk­
Atlas Emergency Medicine 3. baskı 2010 McGraw-Hill, New tor ve gracilis kaslarının aşırı kullanımı ve mesane
York) ve prostat ameliyatlarından sonra oluşur.
BÖLÜM 181 , KALÇA VE Diz A<'.;RISI 625

Iı,:jHjt:til Miyofasyal/
AGRI
Aşırı Kullanım Sendromlarının Karakteristikleri

LOKALIZASYONU İLİŞİKLİ SEMPTOMLAR GENEL POPULASYON


Kalça sendromu Kalça posterıor laterali Kalça fleksiyon ekstensiyon ses Atletler, genç kadın
Fascıa lata sendromu uyluk Kasık ön yüzü Atletler
laterali
Patellofemoral sendrom Diz ön yüzü Diz fleksıyonu ile agrı artışı Kadınlar
İliotibial band sendromu Diz laterali Lateral epikondilüzerınde lokalize Mesafe koşucusu, bisikletçi
hassasiyet
Popliteal tendinit diz Lateral posterioru Yokuş aşağı ağrı şiddetlenir Atletler
Patellar tendinit Yokuş yukarı agrı şiddetlenir Jumperlar
İnfrapatellar yağ yastığı Diz ön altı Sert zeminde oynayan atletler
sendromu
Semimembranöz tendinit Diz posteromediali Genç hastalar (fazla kullanan
atletler) yaşlı hastalar
(dejeneratif degişiklikler)

Pubis bölgedeki ağrı yavaşca başlar ve zamanla çok MYOSİTİS OSSİFİKANS


ağrı olabilir ki bud a karakteristik ördek yürüyüşü­
ne sebep olur. Myositis ossifıkans veya heterotopik kalsifikasyon
Semptomlar aylar içinde dinlenme ve NSAID ile anormal yerlerde post travmatik olarak oluşan ke­
geçebilir. mik oluşumudur.
Semptomlar arasında ağrı ve palpe edilebilen kitle
vardır ki bu kitle hareketi engelleyebilir

TABLO 181-4 Risk Faktörleri, Benzer Enfekte Organizmalar, Osteomiyelit için Önerilen Ampirik
Antibiyoterapi
RİSK FAKTÖRÜ BENZER ENFEKTE ORGAZMA
Yaşlı, hematojen yayılım Sstap. aureus, MRSA dahil Vankomisin, 1 gram IV, artı piperasilin-tazobaktam
3,375 gr IV ya da imipenem, 500 mg IV
Orak hücreli anemi Salmonella, gram negatif bakteriler Siprofloksasin 400 mg IV, vankomisin düşün,! gr
(st.aureus artmakta) IV
Diabets mellitus ya da vasküler Polimikrobial: s. aurues, str. Vankomisin, 1 gr IV,artı pipersilin-tazobaktam, 3,
yetmezlik agalacticae ve str.pyogenes artı 375 gr IV ya da imipenem 500 mg IV
koliforrnlar ve anaeroblar
IV ilaç kullanan S. aureus (MRSA dahil) ve Vankomisin 1 gr IV
pseudomonas
Gelişmekte olan ülkeler Myobacterıum tuberculosis Bkz Bölüm 70 Tüberküloz
Yenidogan S.aureus (MRSA dahil) gram negatif Vankomisin 15 mg/kg yükleme, sonra dozu azalt,
bakteriler grup b streptokoklar artı seftazidim 30 mg/kg 12 saatte bir IV
Çocuklar St.aureus MRSA dahil Vankomisin 1O mg/kg her 6 saatte bir, artı
seftazidim, 30 mg/kg her 8 saatte bir
Ortopedik işlem olup olmaksızın St.aureus ve koagulaz negatif Vankomisin l gr IV
postoperatif stafilokok
İnsan ısırıgı Streptococi ya da anareop bakteriler Piperasilin-tazobaktam 3,375 gr IV ya da
imipenem 500 mg iV
Hayvan ısırıgı Pasteurella rnultocida, ethenella Sefuroksim 500 mg IV eger p.multoıcida
corrodens biliniyorsa pipersilin-tazobaktam 3,375 gr IV ya
da imipenem 500 mg IV
626 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

Düz radyografi eklem yerlerinde veya fasyal düz­


lemde irregular şekilde kitle gösterir

182 EKLEMLERİN VE
i
I •
BURSALARIN AKUT
HASTALIKLARI 1
1

Matthew C. DeLaney J _,,,.-,--·


I Akromiyon
__,,,.-,--
·/·

.,,.---[------
Çeviri: Zehra Akçora \
1

>om---r-;;}
KLİNİK ÖZELLİKLER
Hastalığın mono veya poliartiküler olduğunu ayırt Humerus /
etmek tanıyı kesinleştirmede faydalı olabilir.
1
başı
\
Yer değiştiren bir hastalık gonokokal artirit, akut
romatik ateş, lime hastalığı, vira) artrit ve SLE'yi
düşündürür.
En önemli tanı septik artririttir ve tüm kararlar
bunu ekarte etmek veya kesinleştirmek amacına
hizmet etmelidir.
/
Sinovial sıvının alımı ve incelenmesi etkilenmiş ek-
lemin değerlendirilmesinin en önemli basamağı- ŞEKİL 182-1. Omuzun artrosentezi, posteriyor yaklaşım.
dır. Klinisyen eklem aspirasyona standart yaklaşım
konusunda bilgili olmalıdır.

TABLO 182-1 Etkilenen Eklemlere Göre \'


l\
1
j
EKLEM SAYISI
Artrit Klasıfikasyonu
TANIMLAYICI HUSUSLAR
/., I l
\\ I
l = Monoartritler Travma indükleyen artrit
Nongonokokal septik artritler -"'
Ulnanın -""'�'------
Gonokokal septik artrit koronoid
Kristal indükleyen (gut, pseudogut)
proçesi

Osteoartrit (akut)
Lyme hastalıgı
Avasküler nekroz
Tümor -
.... -+- Lateral
Radi us başı--+-•- - - • - - ,..,.,
2-3 = Oligoariküler Lyme hastalığı ' . '
' ,
epikondil
Reaktif artrit (reiter sendromu) '....!.
Ankilozan spondilit
--+- -- - Olekranonun
ucu
Gonokokkal artrit ŞEKİL 182-2. Dirseğin artrosentezi.
Romatoid ateş
> 3 = poliartrit Romatoid artrit
Sistemik lupus eritematozis
Vira! artrit
Osteoartrit (kronik)
Serum hastalığı
Serum hastlıgı benzeri reaksiyon
BÖLÜM 182 • EKLEMLERİN VE BURSALARIN AKUT HASTALIKLARI 627
Septik artirit açısından değerlendirilmede olan
hastaların hastahaneye yatışı, parental antibiotik ve
cerrahi drenaj ihtimali için ortopedi değerlendiril­
mesi gereklidir.
Antibiotikler, ki standart olarak vancomycin ve
Gevşemiş üçüncü generasyon cephalosporin içerirler, strep­
kuadriseps
tendonu
tococcal ve methicilin dirençli staphy. İçeren
staphlycoccları görmelidir.
Özel hasta grupları ampirik tedavinin planlanma­

7
sında göz önünde bulundurulmalıdır.

• GONOKOKKALARTRİT
Gonokokkal artrit genç yetişkin ve ergen populas­
yondan en sık septic artrit sebebidir ve tipik olarak
prodromal bir ateş, titreme ve gezen eklem ağrıısı
ŞEKİL 182-3. Dizin artrosentezi, lateral yaklaşım. veya tenosinovitten oluşur ki bunları monoartrit
takip eder.
Vesikulopustular lezyonlar etkilenmiş eklemin dis­
talinde yer alabilir.
Sinovial sıvı kültürleri çoğunlukla negatiftir. Pos­
SEPTİK ARTİRİT terior farenks, üretra, serviks ve rektumdan alınan
• Kısıtlanmış, sıcak ve hassas olan eklemde bakterial örnekler positif örnek sansını arttırır.
non-gonokokkla septic artrit en önemli tanıdır ve
ekarte edilmelidir.
Hareket kısıtlılığı ve harekette azalma önemli bul­ KRİSTAL-KAYNAKLI SİNOVİT
gulardır. Titreme ve kasılma gibi standart semp­ Gut, 40 yaş üstü erkeklerdeki en sık inflamatuar
tomlar bulunmayabilir. eklem hastalığıdır, çoğunlukla büyük ayak parmağı
• Periferal beyaz küre sayısı yetişkin ve cocukta hem ve dizi etkiler ve ürik asit Kristal depolanmasından
sensitivite hem de spesifisite acısından yetersizdir. kaynaklanır.
• ESR 30 mm/h cut-off u ile %96 sensitivitisi vardır Gut veya pseodugut travma, cerrahi, ağır hastalık
ama spesifıtisi düşüktür veya ilaç değişiminden tetiklenebilir.

TABLO 182-2 Sinovial Sıvı Muayenesi


NORMAL NONİNFLAMATUAR İNFLAMATUAR SEPTİK
Berraklık Transparan Transparan Bulanık Bulanık
Renk Temiz Sarı Sarı Sarı
WBC <200 <200-2000 200-50,000 >25000
PMNL (%) <25 <25 >50 >90
Kültür Negatif Negatif Negatif >%50 pozitif
Kristal Hiç Hiç Multıpl ya da hiç Hiç
İlişkili durum Osteoartrit, travma, Gut, pseoudogut, Nongonokokal ya da
romatid ateş spondiloartropati, romatoid gonokokal septik
artrit, Iyme hastalıgı, sistemık artrit
lupus eritematozis
628 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

TABLO 182-3 Septik Artritte Adolesan VİRAL ARTRİT


ve Yetişkinlerde Sıklıkla Parvovirüs Bl9, rubella ve hepatit B en sık görülen vi­
1 Karşılaşılan Organizmalar ral artrit sebebidir.
HASTA/ BEKLENEN Yetiskinde parvovirus Bl9'un akut romatizmal ateş
DURUM ORGANIZM ANTİBİYOTİK gibi poliartiküler semptomları vardır.
Büyük Staphyloccocus Vankoınisin 15 ıng/kg Hepatit B coğunlukla dizi etkiler ve ateş, lenfadenopati
çocuklar n.gonorrhaea, IV yükleıne,gram ve sarılıkla beraber gelir.
ğaglıklı streptococcus boyamada gr( +) Akut rubella geçiren kadın hastaların 50% si klasik dö­
yetişkinler, gr( -) bakteri kümeler ortaya küntüden sonra poliartiküler artrit geçirir.
neisseria çıkınca:seftrıakson
gonore 1 gr ıv, ya da
için risk imipenem 500 LYME ARTRİTİ
faktörü olan ıngIV eger gr ( -)
hastalar organizm ya da Lyme artriti monoartilüler veya simetrik oligoartikü­
organizma olma­ ler artrit olarak manifeste olur ve coğunlukla büyük
dan n. genore için eklemleri etkiler.
şüphe duyuluyorsa Lyme artriti, primer hastalnk seviye 1 enfeksiyondan
(üretra, serviks birkaç hafta ile yıllar gibi bir zaman aralığından
yada ana! kanal sonra oluşabilir.
kültürü) Bir ısırık hikayesi veya eritema migrans şeklinde dö­
Komorbid Staphyloccus, vankomisin 15 ıng/ küntü hikayesi çoğunlukla yoktur.
hastalığı staphylococcus kg IV yükleme,artı Sinovial sıvı kültürleri cogunlukla negatiftir ve tedavi
(romatoid artşta) seftrıakson 1 gr IV çogunlukla klinik süphe üzerine başlanır.
artrit, HIV, yada siprofloksasin Tedavi 3-4 hafta doxycyline, penisilin, amoksisilin
kanser) ya 400 mgIV,
veya ceftriakson ile yapılır.
daIV ilaç alternatif ajan
kullanıcıları olarak imipenem
500 mg iV TRAVMATİK HEMARTROSİS
Orak hücreli Salmonella Vankomisin 15mg/
Hemartrosis, yüksek ihtimalle bir intraartiküler kı­
anemi staphylococcus kg iV yükleme artı
hastaları artşta) siprofloksasin 400 rık ve ligament hasarı ile beraber gelir.
mg iV, alternatif Spontan olarak gelişirse koagulapati açısından de­
ajan olarak ğerlendirilme yapılmalıdır.
imipenem 500
mgIV ROMATOİD ARTRİT
Romatoid artrit kronik ilerleyen, poliartiküler ve
kadınları erkeklerdan daha çok etkileyen bir sinoi­
val eklem hastalığıdır.
Sinovial sıvıda polarize edici mikroskop ile yapılan Bu hastalık uzun süreli inaktivite sonrası oluşan tu­
değerlendirilme gutun veya pseodugutun tanısın­ tukluluk veya sabah tutukluğu ile beraberdir.
dan önemli bir rol oynar. Simetrik, ağrılı, hassas eklemler ve distal interfa­
• Ürik asid kristalleri iğne seklinde görülür ve nega­ rankgeal eklemlerin tutulmaması ile hastalık ken­
tive birefirenste mavi görülürken, kalsiyum kristal­ disini gösterir.
leri rhomdoid sekildedir ve positif birefirenste sarı • Akut alevlenmeler NSAIDler ve kısa süreli kor­
görülür. tikosteroidler ile tedavi edilir. Hastalık modifıye
• Akut gutlu hastaların 30%'unun serum ürik asid eden antiromatizmal ilaçlar uzun süreli tedavide
değerlerinin normal olması bu testin tanıda öne­ kullanılınır.
mini minimal kılar.
Yeterli böbrek fonksiyonlarına sahip hastaların OSTEOARTİRİT
akut tedavisi NSAIDler (ibuprofren veya indomet­
hasin) ile yapılmaktadır. Opioidler de kullanılabilir. • Osteoartrit kronik, poliartiküler etkilenme ile gi­
• Kolşisin O. 6 milligram/saat hızdan oral olarak ye­ den ve romatoid artritin sistemik bulgularını bu­
terli etki görülünceye veya hasta dayanılmaz sevi­ lundurmayan bir hastalıkdır.
yede kusma veya ishala sahip oluncaya kadar kulla­ • Distal interfarangeal eklem aralığı coğunlukla etki­
nılabilir. lenir.
BÖLÜM 183 · SİSTEMİK ROMATOLOJİK HASTALIKLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ 629
• Radyografi eklem aralığında daralma göstebilir. • BURSİTLER
• Akut ağrı NSAIDler ve dinlenme ile tedavi edilir.
Bursit herhangi bir bursayı etkileyebilien bir inf­
REITER SENDROMU lammatuar durumdur. Travma, enfeksiyon, roma­
tolojik hastalıklar, kristal depolanması veya idiopa­
• Reiter sendromu seronegatif bir spondioartiopatidir tik olarak oluşabilir.
ve kendisini akut, asimetrik oligoartrit olarak göste­ • Sıklıkla prepateller bursa (örnegin halı seren dizi)
rir. Tercihen alt ekstremiteyi tutar ve üretrit (ureap­ ve olekranon bursa etkilenir.
lasma veya klamidia) veya enterit (salmonelle veya • Septik ve aseptik bursit birbirinden fizik muayene
shigella) i takip eden 2 ila 6 hafta sonra oluşabilir.
ile net olarak ayırt edilemez dolayısıyla aspirasyon
• Klasik triadi üretrit, konjuktivit ve artrit tanı için
hücre sayısı ve türü, Gram boyaması ve kültür ile
gerekli değildir.
ayırt etmede kullanılır.
• NSAIDler analjezik olarak kullanılabilir. Antibito­
Septik bursa sıvısı karakteristik olarak pürülandır,
iklerin kanıtlanmış faydası yoktur.
kültür olarak positiftir ve genelde 30.000'den fazla
beyaz küre içerir.
• ANKİLOZAN SPONDİLİTİS • Tedavi, etkilenen eklemin istirahiti, ağrı kesici­
• Ankilozan spondilitit seronegatif bir spondylartio­ ler ve antistaphkokkal antibiotiklerin 1O-14 gün
patidir ve primer olarak omurga ve pelvisi etkiler. kullanılmasında (eğer enfeksiyon lehine kanıt
Üç aydan fazla süren ve 40 yaş altı kişilerin etkile­ varsa)
yen sabah tutukluluğu ile karakterizedir.
Klasik radiografık bulguları sakroileti ve vertebral
gövdelerin kareleşmesidir (bamboo omurga)
• Eklem ağrısı semptomatik olarak NSAID'lerle te­
SİSTEMİK ROMATOLOJİK
davi edilir.
183 HASTALIKLARIN GENEL
TABLO 182-4 Septik ve Nonseptik Olekranon ÖZELLİKLERİ
Ve Prepatellar Bursitlerde Michael P. Kefer
Bursal Sıvının Karakteri Çeviri: Zehra Akçora
KRİSTAL
SEPTİK TRAVMATİK ETKİN
Görünüm pürülan: Saman rengi, Saman ren-
seroanjoz ya gi kanlı
• EPİDEMİYOLOJİ
saman
rengi da kanlı Morbitide ve mortalite açısından bu hastalıklar bir­
ya da çok organı etkiler ve hastalığın kendisi, komplikas­
seröanjioz yonu ve/veya tedavisi bu mortalite ve morbidititeyi
Lökosit 1500- 50-11000 1000-6000 etkiler.
300000; ortalama ortalama
ortalama 1100, titpk 2900
75000, <28000
tipik • HAVA YOLU
>30000 • Tekrarlayan polikondrit akut ve ani ağrı, kırmızılık
Diferensiyal Predomınant Predomınant Oldukça ve kulaklar veya burunun şismesi ile presente olur.
sayım PMNL mononükleer degişken Trakeobronşial kartilaj vakaların %50'sıdan etkile­
Bursa <50-90 >%98 vakada Bilinmiyor nir. Sesde kabalaşma ve boğaz kırmızılığı kartilaj
sıvısında %50, %70-80 üzerinde çoğunlukla mevcuttur. Tekrarlayan atak­
serum lar hava yolunda kapanmaya sebep olabilir.
glukoz
• Romatoid artrit krikoartineoid eklemleri etkilerse
oranı
konuşurken ağrı, sesde kabalaşma veya stridora se­
Gram %70 pozitif Negatif Gegatif
bep olabilir. Krikoartenoid eklemler kapalı bir po­
boyama
zisyonda fixe olabilir ki bu acil trakeostomiye sebep
Kristal Hayır Hayır Evet
olabilir. Temporomandibular eklem disfonksiyonu,
durumu
atlantoaxial instabilitie veya servikal anklosisa ne­
Kültür Pozitif Negatif Negatif den olabileceğinden zor entübasyon ihtimali göz
sonuç önünde bulundurulmalıdır.
630 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

TABLO 183-l Sistemik Romatolojım Hastalıkların Genel Özellikleri


HASTALIK GENEL KLİNİK ÖZELLİKLER VE KOMPLİKASYONLAR
Anti-Fosfolipid Multıpl ve tekrarlayan venöz ve arteryel trombozlar,tekrarlayan abortuslar.sekonder formu SLE,
sendromu RA, sistemik skleroz ve sjögren sendromu ile ilişkilidir. Tromboflebit ve DVT, pulmoneer
emboli, trombositopeni, hemolitik anemi,livedo retikularis,stroke,geçiçi iskemık atak, göz damar
komplikasyonu, koroner renal mezenterik felç ve ARDS
Ankilozan Omurganın progresif sertliği ile aksiye! iskeletin kronık intlamtuar hastalıgı.geç yetişkimlerde(pik yaş
spondilit 20-30 yaş). Sırt ağrısı (egzersizle ilerleyen) kalça yada omuz agrısı, sistemik komplikasyonlar (ateş,
keyifsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, myalji)üveit, kostovertebral rijidite yüzünden restriktif pulmoner
hastalık, renal tutulum, ankilozan omurganın kırıkları, akut spinal kors basısı
Stili sendromu İnflamatuar hastalık. Sistemik komplikasyonlar: (ateş, keyifsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, myalji)
artrit, myalji, geçiçi rash, farenjit, lenfodenopati, splenomegali, anemi, tromnositopeni. Perikardit,
Myokardit, plörezi, ARDS, aritmi, kalp karaciğer hastalığı
Behçet hastalıgı Kronik, tekrarlayıcı intlamatuar hastalık. Arter ve venleri kapsayan sistemik vaskülitt (karotis, pulmoner,
aort ve alt ekstremite damarlarını genelde içerir, anevrizma, diseksiyon, rüptür yada tromboz) sistemik
komplikasyonlar (ateş, keyifsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, myalji) tekrarlayıcı agrılı cilt ve mukoza!
lezyonlar; asimetrik, büyük ve orta eklermlerin deforme etmeyen artriti; tromboflebit ya da DVT;
oküler komplikasyonlar, nöropsikiyatrik komplikasyonlar. Perikardit, miyokardit, barsak perforasyonu
Churg-strauss Multisisem ilişkili vasküilt. Sistemik komplikasyonlar(ateş,keyifsizlik,yorgunluk,kilo kaybı,myalji)
sendromu allerjik rinit,tekrarlayıcı sinüzit, astım ve periferal eozinofıli. Sistemik hipertansiyon, perikardit,
abdomınal ağrı, periferal nöropati; deri lezyonları, AMI, barsak perforasyonu
Dermatomiyozit/ İdiopatik inilamatuar myopati. Kas güçsüzlüğü, myalji ve kas hassasiyet. serum CK yükselir.sistemik
polimiyozit komplikasyonlar (ateş, keyifsizlik, yorgurıluk, kilo kaybı, myalji)raynound fenomeni, noneroziv inflamatuar
poliartrit, özefageal disfonksiyon,raspiratuar hastalık, aspirasyon pnomonisi, iletim bozuklukları
Dev hücerli artrit Büyük ve orta büyüklükte damarları etkilyen krnik vaskülit. Yaşlılar (artalama tanı yaşı: 70 yaş) yeni
başlangıçlı lokalize baş agrısı,temporal arterde hassasiyet, nekrotizan areterit biyopsisi, muayene
sırasında temporal arter normal aolabilir. Gürültülü başlangıç, sistemik komplikasyonlar, çene ya da
dil kladikasyonu, göz komplikasyonları ve görme kaybı. Aortik regürjitasyon ve aortik ark sendromu.
Karotis ve vertebrobaziller vasküliti yüzünden nörolojık komplikasyonlar.
Henoch-schönlein Genelde çocuklarda IgA depolanması ile ilişkili kronik vaskülit. Palpabl purpura (koagulapati ve
purpurası trombositopeni olmaksızın) artrit/artralji, abdominal ağrı, Gİ kanama, renal tutulum (yetişkinler)
Mikroskopik Akciğer tutulumu ve hızlı ilerleyen glomerulonefrit ile karakterize küçük damarların vasküliti.akciğer
polianjitis komplikasyonları poliarteritis nodosadan farklılık gösterir. Sistemik komplikasyonlar (ateş, keyifsizlik,
yorgunluk, kilo kaybı, myalji) artralji, cilt lezyonları, hemoptizi, abdominal ağrı, renal tutulum,
sistemik hipertansiyon
Poliatreitis nodosa Orta büyüklükte muskuler damarların sistemik nekrotizan vasküliti. Sistemik komplikasyonlar
(ateş, keyifsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, myalji) artralji, cilt lezyonları, hemoptizi, abdominal ağrı,
renal tutulum, sistemik hipertansiyon, motor ve duyu defısiti olan periferal mononöropati, göz
komplikasyonları, lökositoz ve anemi, felç, mezenter iskemi, akut skrotum
Romatoid artrit Kronik, sistemik intlamatuar hastalık. Simetrik ve destrüktif artrit. Sistemik komplikasyonlar (ateş,
keyifsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, myalji) cilt lezyonları, splenomegali. Servikal omurga tutulumu,
plevrit, perikardit, myokardit ve aortit. Havayolu obstruksiyonu için potansiyel krikoarytenoid artrit.
Okuler tutulum. Periferal areter hastalığı, Sjögren sendromu, vaskülit ve reanl tutulum. Abdomınal
ağrı. Anemi, lökopeni, trombositoz ve Felty sendromu. AKS, respiratuar hastalık
Polimyaljıka İmmün yetmezlik ilişkili. Kulaklar (violaceous ya da eritematöz aurikula) burun (kemer burun
romatika deformitesi)ve diger kartilagenöz yapıların ınflamasyonu. (Özellikle gözler, eklemler ve resriratuar yol)
olguların üçte biri diğer sistemik romatolojik hastalıklarla ilişlikli.sternoklavikular, kostokondral ve
manubriosternal artrit,üst hava yolu tutulumu, aortik ve mitral kapak regürjitasyonu, perikardit, renal
tutulum, periferal nöropati, okuler komplikasyonlar
Sistemik lupus Her organı etkileyebilen relaps ve remisyonlarla karakterize sistemik otoimmün hastalık. .sistemik
eritematozus komplikasyonlar (ateş, keyifsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, myalji) simetrik ve poliartikuler artrit (elin
küçük kemikleri, el bileği ve diz) kelebek tarzı rash, mukokutanöz tutulumlar, oral ve/veya naza!
ülserler, raynound fenomeni. Nöropsikiyatrik tutulumlar, plevrit, lupus pnomottitis, daralan ya
da kaybolan akciğer sendromu ve pulmoner hipertansiyon. Libman-saks endokarditi, Perikardit,
Myokardit, endokardit. Gİ komplikasyonlar, renal bozukluk, lökopeni, orta anemi ve trombositopeni,
okuler komplikasyonlar, AKS
BÖLÜM 183 • SİSTEMİK ROMATOLOJİK HASTALIKLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ 631

TABLO 183-1 Sistemik Romatolojım Hastalıkların Genel Özellikleri (Devamı)


HASTALIK GENEL KLİNİK ÖZELLİKLER VE KOMPLİKASYONLAR
Sjögren sendromu Otoimmün hastalık. Primer olabilir, sekonder olarak çogunlukla RA, SLE, polimiyozit ya da
dermatomiyozit ilişkili. Sistemik semptomlar, artralji, cilt lezyonları, raynound fenomeni, pulmoner
hipertansiyon, perikardit, nöropsikiyatrik tutulum, periferal nöropati, hepatik anormallikler, renal
tutulum, hipokalmik respiratuar arrest, felç, pulmoner emboli, transvers myelit
Sistemi.le skleroz Degişik dokularda kollajenin uygunsuz ve aşırı birikimi;lümen daraltıcı ve damar duvarını kalınlaştıran,
(skleroderma) yaygın vasküler lezyonlar ile vaskuler spazm, sistemik komplikasyonlar (ateş, keyifsizlik, yorgunluk,
kilo kaybı, myalji) cilt lezyonları (parmaklar, eller ve yüz) karpal tünel sendromu, raynound fenomeni,
renal tutulum, Gİ dismotilite, gastroözefageal reflü (aspirasyon pnomonisi), kronik özefajit ve striktür.
karında vasküler ektazi (watermelon karın) alveolar hemoraji, ARDS, aritmi, seklorederma renal kriz
Takayasu arteriti Kronik vaskülit, genç kadın, özellikle asyalılarda, sistemik komplikasyonlar (ateş, keyifsizlik, yorgunluk,
kilo kaybı, myalji) artralji, cilt lezyonları, abdomınal ağrı ve diyare. aort ve şlk dalı ve pulmoner arter
tutulumu. Nörolojık tutululm, senkop, subklavıan çalma sendromu, ekstermite iskmi. Normokromik
normositik anemi. AkS, barsak iskemi ve perforasyon, felç
Wegener Multipl organ vaskülit ve nekrotizan granulomu.respiratuar yol tutulumu tahminen %100 olguda
granülomatozisi burun, oral kavite, üst trakea, eksternal ve orta kulak, orbita inflamasyonu. Üst havayolu ve pulmoner
tutulum.yapısal semptomlar, artralji, glomerulonefrit ve küçük damar vasküliti (sklerit, episklerit,
palpabl purpura ve kutanöz nodül, periferal nöropati, sagırlık) perikardit, myokardit. Renal tutulum.
anemi, lökositoz ve trombositoz, AKS
Kısaltmalar: AKS: akut korner sendrom AMI: akut myokard infaktüsü AH: alvolar hemoraji ARDS: adult respiratuar distres
sendromu DVT: derin ven trombozu Gİ: gastrointestinal RA: romatoid artrit SLE: sistemik lupus eritematozus SRD: sistemik
romatolojık hastalık

RESPİRATUAR KASLAR C2'ni transvers ligament etkilenmesi ve kord basısı


romatoid artriti komplike edebilir.
Dermatomyosis ve polimyosis respiratuar kas dis­ Servikal omurga hareketsizliği ( ankilozan spondly.
fonksiyonuna bağlı olarak respitrautar yetmezliğe 'tan kaynaklanan) mekanik travmaya olan yatkınlı­
sebep olabilir. ğı arttırabilir.
Ön spinal arter sendromu vaskülit yapan romatolo­
AKCİGER jik hastalıklarda, aort diseksiyonundan veya trom­
Pulmoner kanama Goodpasture hastalığı, Sistemik boemboliden kaynaklanabilir.
Lupus, Wegener granulomatosisi ve diğer vaskülite
bağlı bir komplikasyon olarak görülebilir.
Pulmoner fibrosis ankilozan spondiloartrit, sklero­ GÖZ
derma ve diğer hastalıklarda oluşur.
Temporal artrit ani körlük sebebidir ve 50 yaş üstü,
Plevra! efüzyon Romatoid artrit ve Lupusta oluşur. çene kladikasyonu, görmede değisiklik ve yeni baş­
layan baş ağrısı olan hastalarda düşünülmelidir.
KALP Kuru gözler ve kuru ağız, sjorgen sendromundan
Perikardit; Romatoid artrrit ve Lupusta oluşur. tek başına veya başka romatolojik hastalıklarla be­
Myokardial infartk, koroner damar etkilenmesinden raber görülebilir.
(kawasaki hastalığı veya PAN kaynaklı) oluşabilir. Romatoid artritte, episklerit kendisini limitleyen ve
Akut romatizma! ateşte pankardit görülür. ağrısız olarak episkleral damarların tutulmasıdır.
Valvular kalp hastalığı, ankolizan spondiliartrit, Sklerit mor renk değişikliği ve belirgin kızarıklık
tekrarlayan polikondrit ve romatoid ateşte görülür. ile kendisi gösterir ve skleral rüptür riski vardır.
Etkileri iletim sistemine kadar inip aritmiye sebep
olabilir. BÖBREK
Nefrit; Lupusun, Wegener'i ve sistemik vaslülitin
SİNİR SİSTEMİ sık bir komplikasyonudur.
Eğer çok dikkatli yapılmazsa, endotrakeal entü­ Renal yetmezlik sklerodermadan ileri gelen malign
basyon sırasında veya başka bir travma ile servikal hipertansyion, florit myosit ile gelen rabdomyosar­
omurga veya omurilik hasarı romatolojik omurga kom veya NSAID tedavisi koymak prostogladin in­
etkilenmesinde oluşabilir. hibisyonundan kaynaklanabilir.
632 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

• Sistemik Lupusa hastalardaki nefrotik sendrom re­ • Aşağıda tarif edilen sık görülen el enfeksiyonların­
nal ven trombozu için bir risk faktorüdür. da önerilen antibiyotik tedavileri için Tablo 184-1'e
bakın.

• HİP ERTANSİYON SELLÜLİT


• Hipertansiyon böbrekleri etkileyen herhangi bir Lokalize sıcaklık, eritem ve ödem ile karakterize olur.
hastalığı komplike edebilir, PAS, skleroderma ve • Derin doku enfeksiyonu derin palpasyon ve hare­
SLE gibi veya indirek olarak nefrotoksik ilaçlardan ket etmesi edebilirlilik ile ekarte edilebilir.
dolayı böbrek hasarı olabilir. • Antibiyotikler, fonksiyonel pozisyonde stabilizas­
yon, elevasyon ve yakın takiple tedavi edilir.
ADNERALBEZ
FLEKSOR TENOSİNOVİT
• Glukokortikoidler romatoid hastalıklarında tedavi­
sinde kullanılmaktadır. Gerekli dozlar adrenal bas­ • Bu bir cerrahi acildir ve muayene ile tanı konulur.
kılanmaya sebep olabilir. Sonuç olarak bu hastalar, • Elevasyon, stabilizasyon, IV antibiyotik ve drenaj
akut adneral yetmezliğe açısından risk altındadır. için el cerrahi konsultasyonu ile tedavi ve takip
edilmelidir.
KAN
• DERİN DOKU ENFEKSİYONU
• Anemi ve trombositepeni yaygın olarak görülür.
• • Ağ veya orta palmar aralıkta olur.
Tedavi için kullanılan birçok ilaç etkili immuno­
supresanlardır. • Ağ aralığında oluşan enfeksiyon dorsal ve volar sis­
lik ile presente olur ve etkilenen parmakların ayrıl­
masına sebep olur.
• Orta palmar enfeksiyonu fleksor tenosinovit veya
penetran yaralanmadan kaynaklanır ve radyal veya
ELİN ENFEKSİYONUZ VE ulnar bursaya yayılıma sebep olabilir.
184 NON-ENFEKSİYONUZ • Elevasyon, stabilizasyon, IV antibiyotik ve drenaj
için el cerrahi konsultasyonu ile tedavi ve takip
HASTALIKLAR
edilmelidir.
Michael P. Kefer
Çeviri: Zehra Akçora
KAPALI YUMRUK YARALANMASI
• Temel olarak dişe atılan bir yumruk sonrası oluşan
Metakarpal eklem yaralanmasıdır.
• GİRİŞ
Ekstensor tendonlar boyunca enfeksiyon yayılma
• İstihrahat ve elevasyon elin birçok inflamatuar riski yüksektir.
hastalığının esas tedavisidir. Bu; inflmasyonunun Deriyi delen yaralanmalarda eksplorrasyon ve irri­
azalmasında, ek sekonder hasarın azalmasında ve gasyon yapılmalıdır.
enfeksiyonu yayılmasının engellemesinde etkili­ • Ekstensor tendon yaralanması değerlendirilirken, elin
dir. yaralanma sırasındaki yerinin bilinmesi önemlidir.
• Ele verilmesi gereken optimal pozisyon bileğin 15 • Elevasyon, stabilizasyon, IV antibiyotik ve drenaj
derece ektansiyonu, metakarpofarengeal eklemin için el cerrahi konsultasyonu ile tedavi ve takip
50-90 derecede fleksiyonu, proksimal interfaranke­ edilmelidir.
sial eklemin 10-15 derece fleksiyonu ve distal inter­ • Enfeksiyon riski gecene kadar ekstensor tendon ta­
larangial eklemin 10-15 derece fleksiyonudur. miri ertelenmelidir.

PARONİŞİ
EL ENFEKSİYONLARI • Paronişi lateral tırnak kıvrımı enfeksiyonudur.
• El enfeksiyonları cogunlukla dermisle olan ya­ • Eğer irin yoksa, sıcak, elevasyon ve gerekirse Anti­
ralanmalardan kaynaklanır. Deri organizmaları biyotik ile tedavi edilmelidir.
(staphy. Ve streptococ türleri) en sık görülen pa­ • Küçük bir paronişi tırnağı iğne veya numara 11 bı­
tojenlerdir. çak ile kaldırıp drane edilebilir (Şekil 184-1).
BÖLÜM 184 • ELİN ENFEKSİYONUZ VE NON-ENFEKSİYONUZ HASTALIKLAR 633
TABLO 184-1 Genel El Enfeksıyonlarının Antibiyotik Önerileri
BENZER
ENFEKSİYON ANTİMIKROBIYAL AJAN ORGANİZMALAR ÖNERİLER
Sellülit Orta derece sellülit: TMPISMX günde bir stajaureus (MRSA), Klindamisin bir seçenek ancak
yada iki tablet 7-1O gün p.o, sefaleksin 500 s.pyogenes MRSA direncini artırdıgı
mg 7-lOgünde dört kez ,dioksasilin 500mg rapor edilmiştir.enjeksiyon ile
7-10 gün günde 4 kez p.o ,vankomisin 1 gr ilaç kullanlarda vankomisin
hergün IV her on iki saatte bir düşünebilir.
Felon/paronişi TMP /SMX günde bir ya da iki tablet 7-1O gün S.aureus (MRSA), Antibiyotik lokalize sellülitlerde
P.O, sefaleksin 500 mg 7-10 günde dört kez, s. pyogenes, ilişkili enfeksiyonla ilgili
dioksasilin 500 mg 7-10 gün günde 4 kez anareoblar, belirtilir, drenaj tek başına
p.o, l<lindamisin yada amoksisilin-l<lavonat polimikrobial yeterli olabilir, kültür el
eger anaerobik bakteriden şüpheneliyorsa cerrahisinde önerilir.
tedaviye eklenebilir.
Fleksör Ampisilin-sulbaktam 1.5 gr IV 6 saatte bir S. aureus, streptococci, Parenteral antibiyotikler
tenosinovit veya sefoksitin 2 gr IV her 8 saatte bir, ya anaeroblar, gram yeterlidir;neisseria
da piperasilin-tazobaktam 3,375 gr IV her negatifler gonorrhoeae dan
6 saatte bir,vankomisin 1 gr IV her 12 saate şüpheniliyorsa seftrikson
bir, eğer MRSA öngörülüyorsa düşün.
Derin doku Ampisilin-sulbaktam 1.5 gr IV 6 saatte bir S.aureus,streptococci Yatarak tedavi
enfeksıyonları veya sefoksitin 2 gr IV her 8 saatte bir, yada , anaeroblar, gram
piperasilin-tazobaktam 3,375 gr IV her 6 negatifler
saatte bir, vankomisin 1 gr IV her 12 saate
bir, eğer MRSA öngörülüyorsa
Hayvan ısırıgı Eger enfeksiyon işareti S.aureus, streptococci, Tüm hayvan ısırıkları proflaktik
(insan dahil) grülmüyorsa;amoksisilin-klavunat 875/125 eikenella corrodens olarak agızdan antibiyotik
mg P.O 5 gün günde iki kez, eğer enfeksiyon (insan), pasteurella almalıdır.
izi varsa:ampisilin-sulbaktam 1,5 gr IV multocida (kedi),
her saatte bir, sefoksiti n 2 gr IV her sekiz anaeroblar ve gram
saatte bir, piperasilin/tazobaktam 3,375 gr negatif bakteriler
her 6 saatte bir.eger penisilin alerjisi varsa
klindamisin artı ciprofloksasin.
Herpetik Asiklovir 400 mg P.0 10 gün günde 3 kez Herpes simpleks Cerrahi drenaja gerek yok
dolama:
Kı saltmalar: (MRSA: metisilin dirençli staphylococcus aureus, TMP-SMX:trimethoprim-sulfametaksazol)

Eğer tırnak altında irin varsa, tırnağı bir kısmının • Proksimal olarak distal interfarangeal eklemin sı­
çıkarılması gerekebilir. nırları içinde ve distal olarak farengeal aralığında
Yara 24-48 saat sonra tekrar değerlendirilmeli ve kalmalıdır. Kemik insersiysundaki septayı ayıracak
sıcak uygulanması tekrarlanmalıdır. kadar derin bir insizyon yapılmaldır.
Uçlu bir abse yoksa ise, işaret parmak ve orta par­
FELON makların radial kısmı ve baş parmak ile serce par­
• Felon, parmak ucunun pulpa bölümünün enfeksi­ mağın ulnar kısımlarında girişimden kaçınılmalıdır.
yonudur. Yara kapatılmalı ve el fonksyional bir pozisyonda
Nörovasküler kısmın korunması için lateral bir stabilize edilmeldir.
drenaj yapılmalıdır. Bu inzisyon, Yara 24-48 saatte tekrar değerlendirilmeli, kapatıl­
ma açılmalı ve sıcak uygulama yapılmalıdır
TABLO 184-2 Fleksor Tenosinovit İçin Dört
Kardınal Bulgu HERPETİK DOLAMA
Perküsyonla hassasiyet: Fleksör tendon kılıfı uzunluğu Herpetik dolama parmak uçundaki damarların vi­
boyunca hassasiyet ral enfeksiyonudur.
Tek taraflı şişlik Fleksör tendon kılıfı boyunca şişlik • Klinik olarak felon gibi presente olabilir ama da­
marlar görünür.
Şiddetli agrı Pasif ekstansiyonla agrı
İmmobilizasyon, elevasyon ve kuru kapama ile au­
Fleksiyon posturü Ağrıyı azaltmak için fleksiyon to-enfeksiyon ve transmisyon engellenmeli. Antivi­
postüründe durulur.
ral ajanlar süreyi kısaltabilir.
634 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!


Ağrı bileğin radial kısmından başlar ve ön kola ya­
yılır.
• Finkelstein test tanısaldır, baş parmak yumruk
içinde yakalanır ve el unlar olarak dönülür, ağrı
tekrarlanır.
• Parmak splinti, NSAID!er ve danışılarak tedavi edi­
1 lir.

KARPAL TÜNEL SENDROMU


• Transvers karpal ligament ile median sinirin sıkış­
��� ması ile oluşur.
A B
• Konjestif kalp yetmezliği, gebelik, aşırı kullanım ile
ŞEKİL 184-1. Paronişi. A. Eponişyal katlantı düz probla ödem nedenleri arasındadır.
veya 11 numara bistüri ile kaldırılarak yaranm drene olma­ • Median sinir dagılımındaki ağrı gece daha da kötü­
sına izin verilir. B. Daha büyük enfeksiyonlarda, alternatif
leşir.
olarak, 11 numara bistüri ile en fazla fluktuansın olduğu
bölgede direk olarak epinişyuma kesi yapılır. Dah sonra yara • Muayene sırasında; ağrı bilekte sinirin üstüne do­
küçük bir klemple yavaşça açılarak drene olduğundan emin kunarak (tine! bulgusu) ya da el bileği fleksiyonda
olunur. I dakika tutularak ağrı artırabilir (phalen bulgusu)
• Bilek splinti ve NSAID ile tedavi edilir. İleri düzey­
de cerrahi dekompresyon önerilir.

DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ
• El içi subkutan dokuda fıbröz degişiklikler ile so­
nuçlanan, eklem kontraktürü olur.
• El cerrahisi önerilir.
NON ENFEKSİYOZ HASTALIKLAR
TENDİNİT GANGLİON KİSTİ
• Tendinit genellikle aşırı kullanıma bağlıdır. • Tendon kılıfı ya da eklemin sınoviyal sıvısı içinde
• Muayene etkilenen eklem üstünde hassaslık göste­ sistik koleksıyon olması ganglıon kistidir.
rir. • NSAI ilaçlar ile tedavi önerilir.
• İmmobilizasyon ve NSAID'lerle tedavi edilir.

TETİK PARMAK
• Parmağın flexor kılıfında tenosinovitinden kay­
naklanır ki stenoz inflamasyon veya skardan kay­
naklanır.
} 85 AYAGIN YUMUŞAK DOKU
• Parmak fleksor poziyondan ekstenda edildiğinde PROBLEMLERİ
çarpma ve bırakma olusur. Robert L. Cloutier
• Erken evrede steroid enjeksiyonu faydalı olabilir. Çeviri: Zehra Akçora
Kesin tedavi cerrahidir.

DEQUERVAN'S TENOSİNOVİTİ Hastalıga göre degişmekle birlikte kronik ya da


komplike ayak problemlerinde dermatolog, or­
• Ekstensör pollisis brevis ve abduktor polis tendo­ topedist, genel cerrahi ya da ayak cerrahı öneri­
nun etkilenmesi ile oluşur. lir.
BÖLÜM 185 • AYAGIN YUMUŞAK DOKU PROBLEMLERi 635
• Tinea pedis ve onikomikozis bölüm 15 de tartışıl­ ACİL SERVİS BAKiMi
dı.
• %15-%20 salisilik asit topikal tedavi çok efektiftir.
sigiller tekrarlayan tedaviler gerekebilir. iyileşme­
yen lezyonlar tanı konulmamış melanom ile ge­
YUMUŞAK NASIR VE SERT NASIR lebilir ve dermatolog vaya ayak cerrahisine refere
edilmelidir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Yumuşak nasır fokal dermatolojik reaksionlar ONİKOKRİPTOZİS(BATIK)
eksternal (hastalıga uygun ayakkabı) ya da in­
KLİNİK ÖZELLİKLER
ternal (bunyon) fokal hiperkeratozis ile prezente
olur. • Batık, ayak tırnagının lateralyada medıal yönde
• inflamasyonu veya enfeksıyonu ile karakterizedir.
Yumuşak nasır başlangıçta dışa doğru büyür ancak
tırnak yolu ve subkutanöz doku tırnak kenarına
sert nasırlar içe dogru baskı ile büyür. penetre oldugunda meydana gelir ve genelde baş­
• Sert nasırlar dermaJ sınırların muayenesi ile yumu­ parmagı içerir.
şak nasırlardan ayrılır. Sert nasır dermal sınırları • Hastalarda genelde altta yatan diabet, arteryel yet­
geçerken yumuşak nasırlar hat boyunca sınırları mezlik, sellülit, ülesrasyon vaya nekroz oldugunda
geçmez. eger tedavi geç kalınmışsa amputasyon için risk
• Sert nasırlar ağrılı ve sigilerin çizilmesi ile farklıla­ faktörleridir.
şabilir; sigiller kanayabilir nasırlar kanamaz.
ACİL SERVİS BAKiMi
• Enjekte olmayan batık: sıklıkla, tırnak kaldırma
TANI VE AYIRICI TANI (örn: tırnak yolu ile deri arasına pamuk) günülk
çorap ve alana basıdan kaçınma kombinasyonudur.
• Keratotik lezyonlar altta yatan hastalık, mekanik İkinci seçenek dijital blok sonrası tırnak spikülü
problemler ya da lokal hastalıklar için gösterge ola­ kaldırılır ve tırnak yolu debride edilir. Kismi kal­
bilir. dırma eğer granülasyon dokusu ya da enfeksiyon
• Ayırıcı tanıda sfıliz, tinea, psöriazis, liken planus, oldugunda gerekebilir (Şekil 185-1).
rosea, arsenik zehirlenmesi, bazal hücreli sendrom
ve malignite düşünülmelidir.

ACİL SERVİS BAKiMi


• Tedavi; 15 numaralı bistüri ile kabuk kaldırılıp
merkezdeki keratin plak kaldırılmaktır.

PL ANTAR SİGİLLER
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Plantar sigiller sıklıkla, bitişik ve human papillo­
mavirus nedenlidir. Ağrılı olabilir ve ayagın protu­
berenca kemiğine kadar ilerleyebilir.

TANI VE AYIRICI TANI


ŞEKİL 185-1. Kimsi tırnak kaldırma (enfeksiyonla gelen).
• Tanı kliniktir ve ayırıcı tanı nasır ve melanom katı­ granü1asyon dokusu yada enfeksıyon durumunda kullanılan
lır. method.
636 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

• Enjekte olan: digital blok sonrası tırnagın dörtte TANI VE AYIRICI TANI
biri düz olarak kesilir (kutikul altı dahil edilerek)
• Ay!fıcı tanıda anormal eklem makanikleri, zayıf
ve kaldırılır. 24-48 saat sonra kontrol edilir.
destekli ayakkabılar, aşil tendon patolojisi ve roma­
BURSİTLER toid hastalıklar yer alır
• Tanı kliniktir ancak MRI ve USG kullanılabilir an­
cak acil servis için gerekli degildir.
KLİNİK ÖZELLİKLER
• Ayak Bursalarının patolojik degişiklerinin alt grup­ ACİL SERVİS BAKiMi VE
ları vardır; (1) nonintlamatuar, (2) inflamatuar, (3) DEGERLENDİRİLMESİ
süpüratif, (4) kalisifıye
• Tedavi istirahat , buz uygulaması ve nonsteroıd an­
• Noninflamatura bursa direk bası sonucu olarak ağ­
tiinflamatuar ilaçları içerir. vakaların %80 ini ken­
rılıdır.
dini sınırlar.
• İnflamatuar bursa romatoid artrit, sfıliz ve gutun
• Plantar spesifik streçler yardımcıdır.
sonucu olarak ağrılı olur.
Planlar fasyaya binen yükü azaltmak ıçın gece
• Süpüratif bursa yakın yaralardaki pyojenik orga­
splintleri, ark destekleri, kısa bacak yürüme atelleri,
nizmlara baglı olarak ağrılı olur. ayak bantları diger seçeneklerdir.
• Glukokortikoid enjeksıyonları acil servisendike de­
gildir.
TANI VE AYIRICI TANI
• TARSAL TÜNEL SENDROMU
İnflamatuar Bursitler: Gut ve romatoid artrit
• Retrokalkaneal bursitler aşil tendinitlerine benze­ KLİNİK ÖZELLİKLER
yebilir.
• • Tarsal tünel sendromu posterıor tibial sinirin me­
Süpüratif bursitler;pyojenık organızmlara (stafilo­
dial malleolusun inferioruna seyri sırasında basısı­
kok türevleri gibi)yakın yerlerden kaynaklanır.
na baglı olarak ayak ve topuk ağrısıyla karakterize­
• Ultrason (US) ve manyetik rezonans (MR) tanıda dir.
yararlıdır ancak acil servis için yaşamsal degildir. • Koşma, sıkı ayak giysileri (sıkı botlar, patenler), ge­
beliğe baglı ödem, posttravmatik fibrozis, ganglion
kistleri, osteofıtler ve tümörler neden olabilir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE DEGERLENDRİME • Tarsal tünel sendromunu ağrısı topugun daha me­
dialinde arkta oluşur ve aktivite ile kötüleşebilir.
• Komplikasyonları higroma, kalsifıye bursa, fistül ve
• Ağrı gece medial malleousta, topukta, ayak taba­
ülseri içerir.
nında ve ayak tabanının distalinde olabilir.
• Hastala agırlık kaldırmamalı ve etkilenen alan isti­
rahate alınmalıdır.

TANI VE AYIRICI TANI
Septik bursit tedavisinde nafsilin 500 mg günde
dört kez ya da oksaslin 500 mg günde dört kez kul­ • Ayırıcı tanı plantar fasit ve aşil tendinitini içerir.
lanılır. • Tinel bulgusu:eversiyon ve dorsifleksiyonda semp­
tomların kötüleşmesi
• Tanıda USG , BT ve MRI yardımcı olabilir.
PLANTAR FASİİT
ACİL SERVİS BAKiMi VE DEGERLENDRİLMESİ
KLİNİK ÖZLELLİKLER
• Tedavi NSAİİ , istirahat ve uygun ortopedik destek
• Plantar fasya;plantar cilt ile kemik arasındaki ba ile saglanır.
dokudur ve ayak arkını koror.
• Plantar fasit çok kullanıma baglı topuk ağrısını en DERİN PERONEAL SİNİR SIKIŞMASI
sık nedenidir. Hastalar plantar fasya insersiyısunda
KLİNİK ÖZELLİKLER
anteromedial kalkaneus üzerınde ayaga kalkmakla
oluşan derşn basıyla ve aktivasyonla ağrı hisseder­ • Sıklıkla ekstensör retinakulum altında yönlenen si­
ler. nir yerinde meydana gelir. En sık nedenleri arasın-
BÖLÜM 185 • AYAGIN YUMUŞAK DOKU PROBLEMLERi 63 7
da tekrarlayan ayak burkulmaları, yumuşak doku • Yüksek komplikasyon riski nedeniyle konsulte edil­
kitleleri ve sıkı ayakkabılar gösterilir. mesi önerilir. onarım sonrası ekstensör tendonlar
Semptomlar ayak başparmagı ve ikinci parmagı dorfleksiyonda ve felksör tendonlar ekin pozisyo­
arasında perde boşlugunda hipoestezi ve dorsal, nunda immobiliz edilir.
medial ayak ağrısını içerir. gece ağrısı sıktır.
TENDON RÜPTÜRLERİ
TANI VE AYIRICI TANI Aşil tendon rüptürü tendon alanında ağrı ve pal­
pabl defektle prezente olur. hastalar parmak uçla­
Ağrı sıkışma bçlgesinde peroneal sinirin palpasyo­
rında durmazlar ve baldırın sıkıştırılmasıyla plan­
nuyla ve ayagın inversiyon ve olantar fleksiyonuyla
şiddetlenir. tar fleksiyon yoklugu görülür. (Thompson belirtisi)
• Tedavi gençlerde cerrahiyken yaşlılarda konservatif
tedavi (ekin pozisyonu) uygulanır.
ACİL SERVİS BAKiMi VE DEGERLENDİRME Anterıor tibialis tendon rüptüründe hafifi düşük
ayak ve palpabl defekt olur. bu tendon rüptürleri
• US, BT ve MRI teşhiste kullanılabilir. tedavi NSAİİ nadir görülür, aşil tendon rüptürü kadar kadar ağ­
lar, dinlenme ve olası ortopedi konsultasyonu içe­ rılı degildir ve hayatın dördüncü dekadında daha
rir. sık görülür. cerrahş onarım genelde gerekmez.
Posterıor tibialis tendon rüptürü genelde sinsi ve
GANGLİONLAR kroniktir, ayak arkının düzleşmesi ve medial ayak
Ganglion genelde l, 5-2, 5 cm boyutlarında eklem bileğinde şişlikle prezente olur. genelde dördüncü
kapsülüne veya tendon kılıfına baglanan benign dekatta olur ve üç hastadan ikisi kadındır. mua­
sinoviyal kisttir. anterolateral ayak bileği yerleşimi yenede inversiyonda güçsüzlük, palpabl defekt ve
titpiktir. parmak uçlarında duramama görülür. konservatif
• ganglionlar birden ortaya çıkabilir, yavaş yavaş ge­ tedavi veya cerrahi tedavi yapılabilir.
lişebilir, büyüyebilir veya küçülebilir ve asempto­ • Fleksör hallusis longus rüptürü ayak başparmagı­
matik veya ağrılı olabilir. nıı plantar flkesiyon yapamamasıyla prezente olur.
Muayenede sert, genelde hassas olmayan kistik lez­ hastanın meslegi ve hayat tarzına bakılarak cerrahi
yon görülür fakat şüpheli durumlarda MRI ve US tedavi kararı alınabilir.
kullanılabilir. Peroneal retinakulumun ayrılması dorsifleksiyon­
İlk tedavi glukokortikoid enjeksiyonu ve aspiras­ da direk şişme ile olur, lateral malleolun arkasında
yondur fakat cerrahi eksizyon gerekir. ağrıya sebep olur ve peroneal tendon sublukse ise
yürürken bilekte klik sesi gelmesine neden olur. te­
TENDON LEZYONLARI davi cerrahidir.
TENOSİNOVİT VE TENDİNİT
• Tenosinovit ve tendinit genelde aşırı kullanımdan PLANTAR INTERDIGITAL
dolayı olur ve etkilenen tendonda ağrıyle prezente NÖROMA (MORTON'S NÖROMASI)
olur. tedavi buz, dinlenme ve NSAİİ !ardır.
• En sık fleksör hallusis longus, tibialis posterıor ve • Nöromla plantar dijital sinirin bifurkasyonun he­
aşil tendonları etkilenir. men proksimalinde oluşurlar. ayagı sıkan ayakka­
Fleksör hallusis longus genelde balerinlerde etki­ bılar nedeniyle plantar dijital sinirin sıkışması so­
lenir fakat koşucular veya sporcu olmayanlarda da nucu oluştugu düşünülmektedir.
görülebilir. prezentasyon plantar fasiit ve tarsal tü­ • 25-50 yaş arası kadınlarda özellikle üçüncü aralıkta
nel sendromuyla benzerdir. tedavi genelde cerrahi­ sıklıkla görülür.
dir. • Hastalar etkilnen metatarsal başında yanma, kramp
veya ağrı hissederler.
• Tanı klinikle konur ancak US, MRI ve sinir kon­
TENDON LASERASYONL ARI düksiyon çalışmaları tanıya yardımcıdır.
• Tendon laserasyonları eksplore edilmeli ve son­ Konservartif tedavide geniş ayakkabılar giyilmesi
lanması yaranın içinden görülüyorsa onarılmalı­ ve glukokortikoid enjeksiyonu yapılır, bazen şifa
dır. saglanabilir. cerrahi nöroliz gerekebilir.
638 KISIM 21 • KAS İSKELET BOZUKLUKLAR!

• AYAGIN KOMPARTMAN P LANTAR FİBROMATOZİS


SENDROMLARI • Plantar fıbromatozis (plantar fasyanın dupuytren
kontraktürü) ayagın agırlık taşımayan plantar yü­
KLİNİK ÖZELLİKLER
zeyindeki asemptomatik, küçük, palpe edilebilen,
• Ayakta 9 adet kompartman vardır. yavaş büyüyen, sert kitlelerdir.
• Ayagın komprtman sendromları genelde yüksek • Genelde adolesan çagda başlar. tanıda MRI yar­
enerjili ezilme yaralanmaları ile ilişkilidir. arter ya­ dımcı olabilir. ayak parmagı kontraktürleri genelde
ralanması sonrası post-iskemik ödem, ayak bileği görülmez, lezyon kendiliginden rezorbe olur ve te­
kırıkları, yanıklar, kanama problemleri ve egzersiz davi konservatiftir.
kompartman sendromunun diğer sebeplerdir. aşırı
kullanım sonucu kronik kompartman sendromu MALİGN MELANOM
görülür.
• Ayagın melanoması bütün kutanöz melanomları
• Aktif ve pasif hareketle ağrı şiddeti artan ve pares­
%15'ini oluşturur.
tezi ve nörovasküler defısiti olan hastalar risk altın­
dadır. • Çoğu tipik pigmente veya pigmente olmayan, tır­
nakta da bulunabilen ve genelde plantar yüzünde
görülen lezyonlardır.
TANI VE AYRICI TANI • Bu lezyonlar fungal enfeksiyon, plantar sigiller ve
• Risk altındaki hastaların kompartman basınçları ayak ülserleri gibi daha benign hastalıklarla karıştı­
ölçülmelidir. Stryker STIC (Stryker Kalamazoo, rılabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
MI) ve diastolık kan basncı arasında 30 mmHg dan • İyileşmeyen veya atipik yaraları olan hastalardan
daha az fark olması pozitif olarak degerlnedirilir. biyopsi alınmalıdır.

ACİL SERVİS BAKiMi VE DEGERLENDRİME


• Acil fasyatomi yapılmalıdır.
ı Kısım 22
PSİKOSOSYAL HASTALIKLAR

DAVRANIŞ BOZUKLUKLAR ziksel veya psikolojik bağımlılık gelişmesine sebep


186 KLİNİK ÖZELLİKLERİ olabilir.
• Madde çekilme belirtileri o maddenin kullanımı­
Lance H. Hoffman
nın azaltılması veya kesilmesi sonucu ortaya çıkar,
Çeviri: İlter Ağaçkıran
belirtiler bir koleksiyon gerektirir.

ŞİZOFRENİ VE DİGER PSİKOTİK


PSİKİYAT Rİ SENDROMLAR (AXİS I
BOZUKLUKLAR
HASTALIKLARI)
• Şizofreni fonksiyonlarda bozulma ile karakterize
DEMANS, DELİRYUM VE AMNEZİK kronik bir hastalıktır, bu fonksiyonlar, halüsinas­
BOZUKLUKLAR yon varlığı, yanılgılar, konuşma veya davranışları
• karıştırılması yada katatonik (pozitif semptom);
Demans başlangıcı tipik olarak yavaş yavaş olduğu
duygusal yoksunluk körelmiş etkilenme varlığı,
biliş-bozarak bellek, soyutlama, yargılama, kişilik
kendiliğinden anhedoni yada bozulmuş dikkat
ve dil gibi oluşturan yüksek kritik fonksiyonlarda
(negatif semptomlar) ın olduğu bilişsel bozukluk
yaygın bir rahatsızlık oluşan bir hastalıktır ve has­
ve duygudurum bozukluğu veya tutarsızlık olarak
tanın bilinci normal düzeyde tutulur.
alınan ifadedir.
• Metabolik ve endokrin hastalıklar, ilaçların yan • Şizofreniform bozukluklar, bireysel deneyim belir­
etkileri ve etkileşimleri, depresyon demansın geri tileri ve şizofreni ile tutarlı işaretler varlığında en az
döndürebilir sebepleridir. 6 ay süreyle olmasıyla teşhis edilir.
• Deliryum, bilinç düzeyinde azalma ve görsel ha­ • Kısa psikotik bozukluk en az 4 hafta sürer ve trav­
lüsinasyonlar gibi duyusal yanlış anlamalar, semp­ matik bir yaşam deneyimine yanıttır.
tomların şiddetinde dalgalanmalar olan genellikle
akut başlangıçlı bilişsel işlevlerde bozulma ile ka­ DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI
rakterize küresel bir hastalıktır.
• Önemli deliryum sebepleri geri döndürülebilir ve • Majör depresyon kalıcı disforik duygudurum yada
enfeksiyon, elektrolit bozuklukları, toksik madde yaygın ilgi ve olağan aktivitelerde zevk kaybı (anhe­
alımı ve kafa travmalarıdır. Tedavi altta yatan ne­ doni) içerir, 2 haftadan uzun sürer.
dene yönelik olmalıdır. • Majör depresyon ilişkili psikolojik belirtiler geçmiş
• Amnezik hastalarda yeni öğrenilen veya daha ön­ olayların, kendini suçlama, değersizlik, umutsuz­
ceden öğrenilen bilgileri hatırlamada sıkıntı vardır. luk ve ölüm ya da tekrarlayan intihar düşünceleri
• Amnezi sebepleri beyin travması, inme, hipoksik üzerinde suçluluk duyguları içerir.
• Fizyolojik işleyişini etkileyen majör depresyon ve­
beyin hasarı, madde bağımlılığı ve kronik beslen­
me bozukluklarını içerebilir. jetatif semptomlar iştahsızlık ve kilo kaybı, uyku
bozuklukları, yorgunluk, konsantrasyon eksikliği
ve psikomotor ajitasyon veya retardasyon bir kay­
MADDE İLE İNDÜKLENEN BOZUKLUKLAR
bıdır.
• İntoksikasyon eksojen bir madde alımı sonucu olu­ • Majör depresyonu olan hastalarda yaşam boyu inti­
şan uygunsuz davranış, bilişsel işleyiş ve psikomo­ har riski % 1 S'dir.
tor aktiviteye neden olan sendromdur. • Bipolar bozukluk depresif ataklar manik daha sık
• Bütün maddenin tekrar tekrar kullanımı madde olmak, manik ve depresif belirtilerin tekrarlayıcı,
kötüye kullanımı olarak tanımlanır ve madde fi- halkalı atakları ile karakterizedir.
639
640 KISIM 22 • PSİKOSOSYAL HASTALIKLAR

• Manik bireyler bir sevinçli ya da irritabl ruh göster­ KLİNİK ÖZELLİKLER


mek; enerjik ve geniş hareket; ve uyku, zayıf dürtü
kontrolü, yarış düşünce ve basınçlı konuşma için İntihara meyilli hastalar kendilerine zarar vererek
azalmış ihtiyaç göstermektedir. niyetlerini sıklıkla belli ederler ama travmatik ol­
mayan bir intihar girişimi yapıldıysa ya da hasta
bilinç seviyesini değiştirdiyse hastanın niyetini an­
KAYGI RAHARSIZLIGI
lamak daha zor olabilir.
• Panik rahatsızlığı tekrar eden aşırı tedirginlik va­ İntihara meyilli hastalar için risk sınıflandırma şe­
kaları ve hızla tavan yapabilen ani, aşırı otomatik ması kullanılmalıdır (Tablo 187-1).
semptomlardan oluşur. • Şizofreni, madde bağımlılığı ve depresyonu olan
• Panik rahatsızlığı harici bir teşhistir çünkü, semp­ hastaların intihar girişiminde bulunma riskleri
tomları hayati tehlike teşkil eden kardiyovasküler daha yüksektir.
ve pulmoner hastalıkların semptomlarına benzer.
• Post travmatik stress rahatsızlığı, bireysel deneyim­
TABLO 187-1 Erişkinlerde ve Adölesanlarda
lerin aniden hatırlanmasıyla oluşan hayati tehlike
Özkıyım Riskinin
şeklinde algılanan stres nedenlerine gösterilen kay­
Değerlendirilmesi
gı tepkisidir.
DEMOGRAFİK,
• Obsesif-kompulse rahatsızlığı olan hastalar kaygı
SAGLIK VE
yataran, beklenmedik düşünce ve görüntüler de­ SOSYAL PROFİL YÜKSEK RİSK DÜŞÜK RİSK
neyimler (obsesyon) ve hasta tarafından yapılan Cinsiyet Erkek Kadın
sürekli davranış veya ritüellerle kontrol edilirler Medeni hal Ayrı, boşanmış Evli
(kampulsiyon). veya dul
Aile hikayesi Kaotik, çelişkili Stabil
Ailede özkıyım Ailede özkıyım
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI (AXIS hikayesi hikayesi
(EKSEN) 2 BOZUKLUKLARI) olmaması
İş İşini yeni Çalışan
• Kişilik bozukluğu olan hastalar, hastalığın periyot­ kaybetmiş
larıyla sınırlı olmayan uyumsuz davranuşların ha­ İlişkiler Yeni tartışma Stabil ilişkiler
yat boyu süren özelliklerini gösterirler. veya ilişkinin
Uyumsuz davranış karakteristiklerine göre adlan­ sonlanması
Okul Disiplin sorunları Disiplin sorunu
dırılan 10 davranış bozukluğu şunlardır; paranoid içinde olmayan
(paranoya), şizoid (şizofreni), şizotipal, asosyallik, Din Özkıyıma karşı Özkıyıma karşı
borderline, histrionik (aşırı duygusallık), narsistik, zayıf veya hiç güçlü tabu
avoidant (kaçınganlık), dependent (bağımlılık) ve olmayan tabu
obsessive-compulsive. Sağlık Akut veya kronik Sağlıklı
Fiziksel progresif
hastalık
Aşırı ilaç veya Az veya sıfır ilaç ve
DAVRANIŞ
187 BOZUKLUKLARININ ACİL Men tal
alkol kullanımı
Depresyon (SIG
ECAPS +
alkol kullanımı
Depresyon
olmaması
DEGERLENDİRİLMESİ VE MOOD)"
STABİLİZASYONU------ Şizofreni veya Psikoz olmaması
bipolar hastalık
Lance H. Hoffman hikayesi
Çeviri: İlter Ağaçkıran Panik bozukluğu Minimal anksiyete
Antisosyal Yönlendirilebilir,
veya yıkıcı oryante
EPİDEMOLOJİ davranışlar
Yardımsızlık Umudu ve
• Son 20 yılda US acil departmanına mental saşlıkla veya ümitsizlik optimizmi var
ilgili ziyaretler %35 arttı ( 1000 kişiden 23.6'sı). duygusu
• İntihara, adam öldürmeye, şiddete meyilli ya da Yaşamak için az, Yaşamak için iyi,
zayıf sebepler kuvvetli sebepler
anormal davranışlarla sonuçlanan, hızla ilerleyen Unstabil, Uygun davranış
tıbbi durumlara sahip hastaralara stabilizasyon ge­ uygunsuz
reklidir. davranış
(Devam Ediyor)
BÖLÜM 187 • DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ ACiL DEGERLENDiRiLMESi VE STABiLiZASYONU 641

TABLO 187-1 Erişkinlerde ve Adölesanlarda Değerlendirme; Şu anki hastalığının detaylı bir


Özkıyım Riskinin geçmişini, tıbbi ve psikiyatrik geçmişini, soyal ve
Değerlendirilmesi (Devamı) fiziksel geçmişini içermelidir.
DEMOGRAFİK, Hastanın fiziksel görünümü, oryantasyonu, konuş­
SAGLIKVE ma özellikleri, davranışları, bilinç düzeyi,, dikkatli
SOSYAL PROFİL YÜKSEK RİSK DÜŞÜK RİSK konuşması, hafızası, muhakemesi, duyguları, dü­
Özkıyım Sık, güçlü, Seyrek, zayıf, geçici şünce kapsamı ve algı bozuklukları mental durum
düşüncesi uzamış, yaygın muayenesinin önemili bileşenleridir.
Özkıyım girişimi Tekrarlayan Önceden girişim Çoklu klinik özellikler davranış bozukluklarının
girişimler yok organik sebepleriyle bağlantılı olabilir.
Gerçekçi plan, Plan yok, araçlara
araçlara ulaşım ulaşım yok Çeşitli geri dönüştürülebilir (iki yönlü) tıbbi du­
dahil rumlar, davranış anormalliklerinin kesin başlan­
Önceki Önceki dürtüsel gıçları olarak sonuçlanabilir. Bunlar şunlardır;
planlanmış girişim (!er)
girişim(ler) hipogilisemi (kan şekeri azlığı), (hipoksemi), (hi­
Kurtarılma Kurtarılma olasılığı pertansif ansefallopati), kafa travması, gasp, intrak­
imkansızlığı yüksek ranial neoplasm (kafa içi doku büyümesi), inme,
Ölümcül metod Ölümcül omayan
Suçluluk yol akut organ sistemi bozukluğu, (iltihaba karşı ikin­
Özkıyım düşüncesi cil hezeyan), endokrinopati (thyroid, parathyroid,
nedeniyle utanç adrenal), zehirlenme ya da withdrawal (uzaklaşım,
Karışık olmayan Daha önce olmayan
veya devam veya devam vazgeçme)
eden ölüm etmeyen ölme Hastanın normal davranışları ve iş görme seviye­
isteği isteği; bağışlanma
siviyesinin, hastanın davranışlarının üçüncü kez
isteği
Sağlık çalışanları içgörü içgörü hesaplanması önemlidir.
ile ilişkiler yoksunluğu İyi uyum Önemli geçmiş bilgileri; önceki psikiyatrik hasta­
Zayıf uyum lıkların varlığını, ateşi, kafa travmasını, enfeksi­
Sosyal destek Destekleyici Endişeli aile ve yonu, ilaçları, legal ya da illegal madde alımlarını,
olmayan aile ve arkadaşlar
arkadaşlar baygınlığı, bilinç kaybını, baş ağrılarını ve rutin gö­
Sosyal olarak Sosyal olarak revleri yerine getirmede zorluk çekıneyi içerir.
izole entegre Hastaların anormal davranışlarını psikiyatrik se­
*SIG E CAPS + MOOD depresyonun sekiz belirtisini ve düşük moodu
beplere bağlamadan önce; travma, enfeksiyon,
hatırlatan bir kısaltmadır. S=uyku bozuklukları; !=rutin hoşlanılan ak­
tivitelere ilginin kaybı; G=suçluluk; E=enerji kaybı; C= konsantrasyon yanlış madde kullanımı, endokrin bozuklukları ve
kaybı; A=iştah kaybı; P=psikomotor yavaşlama; S=özkıyım düşüncesi, genel sinir sistemi bozuklukları incelenmelidir.
MOOD=düşük mood (ör, "Son 2 hafta içinde, çoğu günlerde, günün
İşitsel halisünasyonlar psikiyatrik bir etiyolojiyi
büyük k ısmında solgun, düşük veya deprese hissettiniz mi?"). Sekiz
bileşenden beş veya daha fazlasının sağlanması majör depresyon ta­ desteklerken, görsel halisünasuonlar daha çok tıbbi
nısını koydurur. Bulgular 2 hafta boyunca hemen hemen tüm günü etiyolojiyi destekler.
kapsamalı ve deprese mood veya aktivitelerde ilgi ve zevk kaybını içer­
Muayeneyi yapan kişi tarafından dizayn edilmiş,
melidir. Bulgular önceki fonksionlara aksmaya neden olabilr ve sosyal,
mesleki veya diğe hayat bileşenlerinde ayrıma neden olabilir ve bunlar spesifik bir zamanı okuyarak elleriyle bir saati çi­
madde kullanımı, tıbbi durum veya yas sonucu olamaz. zemiyorsa, davranış bozukluğuunun etiyolojisinin
tıbbi olması daha muhtemeldir.
Depresyon şüphesi indeksi, hastalarda boş, tutar­
sız, bedensel şikayetler olarak devam edebilir.
Aşırı doz ilaç alımı en yaygın intihar girişimi türüdür. TABLO 187-2 Psikozun Organik Nedenleri ile
Saldırma potansiyeli olan bir hastanın konuşmaları 1 İlişkili Durumlar
küfürlü olabilir, ses tonu kızgın ve konuşması hızlı Anormal vital bulgular
ve sıkıntılı olabilir. Dezoryantasyon ve bulanık bilinç
Anormal bilinç durumu muayenesi bulguları
Yeni hafıza kaybı
AYIRICI TANI Daha önceden psikiyatrik hastalık hikayesi olmayan hastada
yaş>40
Farklılaşan tıbbi (organik) ve psikiyatrik sebepler Foka! nörolojik bulgular
davranış bozukluğu gösteren hastalarla uygun bir Görsel halusinasyonlar
Psikomotor gerileme
şekilde baş edebilmede önemlidir.
642 KISIM 22 • PSİKOSOSYAL HASTALIKLAR

Potansiyel sebepler hastanın davranışlarını değiş­ TABLO 187-3 Acil Psikiyatrik Değerlendirme
tirdiği için, hastanın kılcal glikoz konsantrasyonu­ Basamakları
na ve odadaki havanın oksijen saturasyonuna karar
BASAMAK YORUM
vermek, hızla dışarıda hipo veya hiperglisemi hi­
poksemi önemlidir. Güvenlik ve Saldırgan ve tehlikeli düzeyde
stabilizasyon psikotik hastayı ayırın ve
Bilinç kaybı ile sonuçlanan idrar yolu enfeksiyo­ çalışanlar, hastalar, aile ve
nunu değerlendirmek için idrar tahlili almak, yaşlı ziyaretçiler için güvenli bir ortam
bireylerde önemlidir. oluşturun. Eş zamanlı olarak
Klinik duruma bağlı olarak ek testler faydalı ola­ havayolu, solunum ve dolaşımı
bilir. Bunlar şunlardır; tam kan sayımı, serum kontrol edin.
elektrolitleri, kreatinin, hepatik enzimler, t4 testi, Özkıyım, cinayet Acil değerlendirme için hastanın güç
veya diğer tehlikeli kullanılarak sakinleştirilmesinin
arteriyel analizi, serebrospinal sıvı analizi, elektro­
davranışların gerekliliğini değerlendirin.
kardiogram, ve bilgisayarlı tomografi ya da beyni tanınması
görüntüleyen magnetik rezonans.
Tıbbi inceleme Anormal davranış veya düşünce
Salisilat asetaminofen seviyesi de intihar eyilimli, sürecine yol açabilecek veya katkı
hastalarda faydalıdır. yapabilecek her hangi bir organik
medikal durum varlığını araştırın
ACİL SERVİS BAKIMI VE (ör, hipoglisemi, menenjit, ilaç
çekilmesi veya deliryumun diğer
DÜZENLEME nedenleri).
• Acil psikiyatrik değerlendirmelere adım adım ön­ Psikiyatrik tanı Davranış değişikliği altta yatan
celik tanınmalıdır. ve ciddiyet tıbbi duruma bağlı değilse,
belirlenmesi primer olarak psikiyatrik
Şiddete eğilimli hastalar kendilerine ve çevresinde­
yada fonksiyoneldir. Primer
kilere zarar vermesinler diye, fiziksel ve kimyasal psikiyatrik sorunların tanısının ve
olarak yatıştırılmalıdır. ciddiyetinin belirlenmesi gerekir.
Kimyasal olarak yatıştırılmış ve sarsılmış bir hasta Psikiyatri Hızlı psikiyatri konsültasyonu
için algoritmik yaklaşım güvenle kullanılabilir. konsültasyonu ihtiyacı olup olmadığını belirleyin.
İntihara, cinayete ya da şiddete meyilli hastalar
tehlike arz edebilecek cisimlerden uzak tutulmalı Hasta tarafından kabul edilebilir davranışlar oluş­
ve önlük giydirilmeli. turmakla ilgili uygulanabilir limitler klinisyen tara­
Klinisyen şiddete eğilimi olan hastayla aşırı göz fından kararlaştırılmalı.
temasından kaçınıp, odanın çıkışına kolayca ula­ Hastanın normal davranuışları için tıbbi (organik)
şabileceği bir mesafede durmalı; hastaya, tehditkar etiyoloji ekarte edildikten sonra; kendine veya baş­
olmayan bir ses tonu ve duruşla yaklaşmalıdır. kasına zarar verme riski olan ya da yalnızken ken-

r--·-- -- - -- - -
Kardiyak aritmi veya QTc uzaması şüphesi
1
'
1
Evet

Lorazepam 2 miligram/kg iM/iV veya Droperidol 2,5 miligram iM/iv· veya


Ketamin 4 miligram/kg iM veya 1 -2 Haloperidol 5 miligram IM/IVt veya
miligram/kg iV Lorazepam 2 miligram iM/iV veya
Ketamin 4 miligram/kg iM veya 1-2

Olanzapin 10 miligram iM veya Droperidol 2,5 miligram IMtıv· veya


Lorazepam 2 miligram iM/iV veya Olanzapin 1 O miligram iM veya
Ketamin 4 miligram/kg iM veya 1-2 Lorazepam 2 miligram IM/IVt veya
miligram/kg iV veya Ziprasidon 20 miligram iM
Zıprasidon 20 miligram iM

ŞEKİL 187-1. Akut, sebebi bilinmeyen, ajitasyonlu hastaların acil serviste yönetimi için önerilen algoritma. *Klinik olarak
endike ise droperidol dozu tekrarlanabilir. tyaşlılarda doz azaltılmalıdır;lorazepam 1 miligram IM, haloperidol 2 miligram
IM ve ketamin 2 miligram/kg IM.
BÖLÜM 188 • PANİK VE KONVERSİYON BOZUKLUGU 643
dine bakamayacak hastalar, bakım için psikiyatrik TABLO 188-1 Panik Atak Bulguları
bir tesise yatırılmalı.
SOMATİK BULGULAR BİLİŞSEL BULGULAR
Davranış değişiklikleri yüzünden değerlendirmele­
ri tıbbi etiyoloji gösteren hastalar, rahatsızlıklarına Çarpıntı, kopacakmış gibi olan Kontrolü kaybetme
kalp veya taşikardi korkusu
yönelik uygun tıbbi terapiyi almalıdır. Eğer rahat­ Terleme Ölüm korkusu
sızlık hali tehlikeli hale getiriyorsa, hastaneye yatı­ Nefes darlığı veya boğulma hissi Gerçek dışılaştırma
şının yapılması gerekir. Titreme ve sallanma (gerçek olmayanı
Tıkanma hissi hissetme) veya özden
Göğüs ağrısı ve rahatsızlığı uzaklaşma (kendinden
Bulantı ve karın ağrısı ayrıldığını hissetme)
Baş dönmesi, huzursuzluk, veya
bayılacakmış hissi
Paresteziler
Üşüme veya sıcak basması

PANİK VE KONVERSİYON
188 BOZUKLUGU
Lance H. Hoffman
Çeviri: İlter Ağaçkıran

• PANİK RAHATSIZLIGI • Yakın ilişki içinde bulunulan partner şiddetinin


EPİDEMİYOLOJİ ya da cinsel istismarın veya saldırının kurbanları,
panik rahatszlığa sahip bir hastaya yakın belirtiler
Panik rahatszılığının yaygınlığı %3.S'tir. gösterirler.
Kadınların erkeklere nazaran bu hastalığa yakalan­
ma oranı 3'te 2'dir.
ACİL SERVİS BAKiMi VE DÜZENLEME
Semptomlar genelde 20'li yaşlarla 40'lı yaşlar ara­
sında başlar. Önce hastanın hayati tehdit teşkil eden semptomla­
rı saf dışı bırakılmalı.
KLİNİK ÖZELLİKLER Semptomları kesin bir şekilde kontrol edebilmek
için, bezaodiazepi tedavinin başlıca dayanağıdır.
Hastalar başta bir vakanın olası sonuçları gibi gö­ 0.2'ten 0.5 miligram PO alprazolom veya l 'den 2
rünen, sürekli korkuyla sonuçlanan, keskin ve tek­ miligrama PO lorazepom ya da iV etkilidir.
rar eden, yoğun tedirginlik ve korku hali yaşarlar. Hasta intihara meyilli düşünceleri ve depresyon­
Birçok vaka beklenmedik bir şekilde başlar. Semp­ la ilgili özel olarak sorgulanmalıdır. Çünkü panik
tomların şiddeti ön semptomlarla 10 dakikada zir­ rahatsızlığı ve depresyonu olan hastaların intihar
ve yapar ve 1 saate kadar sürer. riski %19.S'tir.
Farklı bedensel ve bilişsel semptomlar panik atağa • Eğer semptomlar kontrol edildiyse ve intihar eği­
yön verir. limi yoksa, ayakta kognitif davranış terapisi ve ilaç
Taşikardi ve hafif hipertansiyon fiziksel muayene­ tedavisi için psikiyatriste yönlendirilmelidir.Aksi
nin genel bulgularıdır. halde, yatış için psikiyatrik danışma gereklidir.

TEŞHİS VE FARKLILIKLAR • KONVERSİYON (EVİRME)


Panik rahatsızlığı harici bir teşhistir çünkü, semp­ BOZUKLUKLARI
tomları ve belirtileri, hayati tehdit eden başka po­
EPİDEMİYOLOJİ
tansiyel rahatsızlıklara benzer.
• Panik rahatsızlığı için çoklu medikal teşhisler ka­ Konversiyon bozukluğu nadiren görülür ama ka­
demeleriyle düşünülmedlidir (Tablo 188-2). dınları erkeklerden yaklaşık 4 kat daha çok etkiler.
644

ifflaoiia:fj
KISIM 22 • PSİKOSOSYAL HASTALIKLAR

Panik Atakta Tıbbi Ayırıcı Tanı TABLO 188-3 Konversiyon için Test
Kardiyovasküler Nörolojik İlaç çekilmesi Teknikleri
Anjina Migren ağrısı Alkol FONKSİYON TEKNİK
Miyokard en- Meniere hastalığı Barbitüratlar
Duyu
farktüsü Kompleks parsiyel Benzodiyaze- Evet-hayır Hasta gözlerini kapatır ve dokunmaya
Mitral kapak nöbet pinler testi evet veya hayır cevabmı verir. Uyuşuk
prolapsusu Geçici iskemik Opiyatlar bölgede hayır cevabı konversiyon
Konjestif kalp atak p Antagonistler lehinedir.
yetmezliği İlaca bağlı Psikiyatrik Bowlus ve Hasta kollarını uzatır ve çaprazlar, baş
Taşiaritmiler: Kafein Travma sonrası Currier parmaklar aşağı bakar ve avuçiçleri
prematür Kokain stres bozuk­ testi biraradadır. Sonra parmaklar
atriyal atımlar, Sempatomime- luğu (başparmak hariç) kilitlenir ve eller
supraventrikü­ tikler Depresifbo­ göğüse doğru içe döner. Her parmağa
ler taşikardi Teofılin zukluklar kuvvetli uyarılar verilir ve hastaya
Pulmoner Tiroid preparatları Diğer anksiyete normal veya anormal duyu sorgulanır.
Hiperventilasyon Seçici serotonin bozuklukları Konversiyonu olan hasta hata yapar ve
Astım gerialım inhibi­ Psikososyal Kuvvet test cevapları tutarsızdır.
Pulmoner emboli törleri Partner şiddeti Hasta gözlerini kapatır. Dokunan
Endokrin Esrar Cinsel istismar parmağı hareket ettirerek "kuvveti"
Hipertiroidizm Kortikosteroidler veya saldırı test edin. Gerçek duyu kaybmda hasta
Hipoglisemi p Agonistler Diğer stres parmağm hareketinden emin olamaz.
Ağrı
Hiponatremi Triptanlar durumları
Gray test Psikolojik nedenlere bağlı karın ağrısında
Feokromositoma Nikotin
hasta palpasyon sırasında gözlerini
Karsinoid send- Yohimbin kapatır. Organik nedenli ağrıda hasta
rom Halusinojenler ağrıyı anlamak için muayene edilenin
Cushing send­ Antikolinerjikler elini izleme eğilimindedir.
romu Motor
Düşürme testi Organik olmayan etyoloji nedeniyle
paralize olan hastada el kaldırıldığında
etkilenen ekstremite diğer tarafa göre
daha yavaş veya abartılılmış şekilde
hızlı düşer. Ek olarak yüzün üzerine
KLİNİK ÖZELLİKLER bırakılan ekstremite yüze çarpmaz.
Konversiyon bozukluğu somatoform bir rahatsız­ Uyluk addük­ Muayene eden ellerini her iki uyluk içyüzüne
lıktır. Hasta bilinçsizce ve aniden stres ya da kar­ tör testi koyar ve hastaya "sağlam" bacağını dirence
karşı addüksiyona getirmesini söyler.
maşaya tepki olarak fiziksel fonksiyonlarda kayıp Yalancı paralizide "kötü" bacağın kaslarıda
veya değişimle sonuçlanan, fiziksel bir bozukluğun addüksiyon yapar.
semptomlarını üretir. Hoover testi Muayene eden hastanm topuklarını
Semptomlar bilinen organik etiyolojiye veya kültü­ avucunun içine alır ve "sağlam"
rel olarak tasdik edilmiş yanıt şekilleriyle açıklana­ bacağını kaldırmasını ister. Yalancı
maz ve acı ya da cinsel işlev bozukluğuyla sınırlan­ paralizide "kötü" bacak aşağı doğru
iter. Hasta "kötü" bacağını kaldırması
dırılamaz.
istendiğinde "sağlam" bacakta aşağı
Semptomlar tipik olarak nörolojik fonksiyon kay­ doğru kuvvet olmaz.
bını içerir. Sternoklei­ Normal sternokleidomastoid kası
domastoid kasılmasında yüz kasılan tarafın zıttma
TEŞHİS VE FARKLILIKLAR testi döner. Konversiyon hemiplejisi olan
hasta yüzünü zayıf tarafa çeviremez.
Konversiyon bozukluğu teşhisi yapılmadan önce Koma
hastanın semptomlarının organik açıklamaları saf Kornea! Uyanık hastada kornea refleksi korunur.
dışı bırakılmalıdır. refleks
Beli fenomeni Göz kapakları açıldığında gözler yukarı
Psikolojik etiyolojiden kaynaklanan nörolojik dikilir. Gerçek komada gözler nötral
semptomalrı ayırarak, klinisyene yardım edebille­ pozisyonda kalır.
cek çeşitli muayene manevraları tanımlanmıştır. Göz kapağı Gerçek komada açılan göz kapağı
Sistemik lupus erithematasus polimiyozit, palymyo­ kapanması başlangıçta hızla kapanır ve sonrasında
sitis, çoklu selerosis, lyme hastalığı ve ilaç zehirlen­ yavaşça hareket eder. Uyanık hastada
mesini içeren semptomları açıklayabilecek organik göz kapakları açık kalır, hızla kapanır,
kapalı kalır veya titrer.
etiyolojiler için şüphelerin yüksek bir indeksi sürdü­
(Devam Ediyor)
rülmelidir.
BÖLÜM 189 • ÇOCUK VE YAŞLI SUiSTiMALi 645
TABLO 188-3 Konversiyon için Test KLİNİK ÖZELLİKLER
Teknikleri (Devamı) • Gelişim göstermeyen çocuklar genelde 3 yaşın al­
FONKSİYON TEKNİK tındadır.
Nöbetler o Deri enfeksiyonları, aşırı bez dermatiti ya da
Kornea! refleks Yalancı nöbette genelde korunur. ilerlemiş gastroenterisit gösterirler.
Karın kasları Yalancı nöbette karın kaslarının o Kilo, uzunluğa nazaran daha çok etkilenir. Vü­
palpasyonunda kasılma olmadığı
cut kitle indeksi beşinci yüzdeliğin altındadır.
görülür.
Yeni doğanlar, derialtı dokusu, çıkıntılı kaburga
Körlük
Optikokinetik Görmesi intakt olan hastanın gözünün
veya tüm gün sırtüstü yatmaktan kaynaklanan
davul önünde optikokinetik davulu arka kafa kelliğine sahip olabilirler.
oynatırsanız veya siyah beyaz o Gözleri açık ve dikkatlidirler ve avutması zor­
bir bantı yana doğru çekerseniz dur.
nistagmus oluşur. o Hastanede kilo alma, gelişim bozukluğu teşhisi
olarak düşünülebilir.
• Çevresi tarafından ihmal edilmiş 2 yaş üzeri çocuk­
lar, psikososyal cüceler olarak adlandırlırılar.
ACİL SERVİS BAKiMi VE DÜZENLEME o Kısa boyları, düşük kilolarından daha çok ön
• plandadır.
Önce semptomların organik etiyolojisi saf dışı bıra­
o Anlaşılmaz ve geciken konuşmaları ve tuhaf ve
kılmalıdır.
• Normal test sonuçlarını verdikten sonra hastayı, doymak bilmez iştahlarıyla hiperaktif olmaya
eğilimlidirler.
semptomların durumunu kötüleştirecek organik
• Fiziksel suistimal yaralanmaların doğasıyla çelişkili
bir etiyoloji olmadığı durumuyla yüzleştirecek.
bir geçmişle ortaya çıkarılır.
Hastayı ciddi medikal bir rahatsızlığı olmadığı şek­
o Örneğin; Yataktan düşmek femur kırıklığına se­
linde rahatlatmak gerekir.
• Hekim test sonuçlarının normal olduğu durum­ bep olmaz.
o Bir başka örnek olarak; 6 ayın altında çocuklar,
larda, semptomların spontane bir şekilde ortadan
kazalara sebep olmaz veya ilaç ya da diğer ze­
kalkacağını hastaya göstermelidir.
• Eğer semptomlar ortadan kalkmadıysa ve hasta­ hirli maddeleri yutamaz.
• Bakıcının anlattığı olay geçmişi sürekli değişebilir
nın taburcu edilmesini engelliyorsa, Acil Serviste
ya da çocuğun anlattıklarıyla çelişebilir.
psikiyatrik ve nörolojik danışma alınmalıdır. Aksi
• Aşağıdaki bulgular fiziksel suistimali işaret eder;
takdirde; full fonksiyonlar geri dönmeden önce,
1. Birçok yerde çürükler,
sürekli rahatlama gerekli olduğundan, ayakta psi­
2. 3 cm çapın üzerinde azı dişi ısırıkları. Çünkü
kiyatrik yönlendirme zorunludur.
bunlar bir yetişkin tarafından yapılmış olabilir­
ler.
3. Frenilumda derin kesik ya da zorla beslemeden
kaynaklanan oral mukoza.
4. Bütün el veya ayakta yanıklar ya da tuvalet eği­
1 89 ÇOCUK VE YAŞLI
SUİSTİMALİ
timi cezalandırılmalarından kaynaklanan kalça
veya genital bölge yanıkları.
]onathan Glauser 5. Yaklaşık 5 mm kabuk bağlamış sigara yanığı ya­
Çeviri: İlter Ağaçkıran raları.
6. Uzun kemiklerin burkulmasından kaynaklanan
ÇOCUK SUİSTİMALİ spiral kırıklar.
• Amerika'da yılda 1 milyondan fazla çocuğa kötü 7. Metafızer çatlak yaraları.
muamele vakası kaydedilmektedir. Fiziksel suisti­ 8. Önceki yaraların yerlerinden kemik oluşumun­
mal kurbanlarının üçte ikisi 3 yaş altındadır. dan kaynaklanan çıkıntılar.
• Çocuğa kötü muamele; fiziksel, cinsel, duygusal su­ 9. Farklı iyileşme evrelerinde birçok kırık.
istimal, bakıcı ihmali, ebeveyn madde suistimali ve 10. Lateral klavikula, kaburga ve göğüs kemiği gibi
velisi tarafından Munchausen sendromunu içerir. alışılmadık yerlerde kırıklar.
646 KISIM 22 • PSİKOSOSYAL HASTALIKLAR

11. Kusma, asabiyet, inme, mental durumda deği­ o Çatlaklar, aşınmalar, perional kıvrımlarda ka­
şiklikler ya da intrakranial hemoraji (sarsılmış lınlaşmalar, likenifıye perianal perinal deri ya
bebek sendromu)'ndan kaynaklanan nefes d a r ­ da artmış anal gerginlik, akut ya da sadomiden
lığı, fundoskopik muayenelerde retina! kana­ kaynaklanabilir.
malar görülebilir. o Fiziksel bulgu eksikliği suistimali ekarte etmez.
12. Kusma abdominal ağrılar, azalmış bağırsak ses­ • Cinsel suistimal için laboratuvar testleri, boğaz, va­
leriyle hassasiyet yada abdominal gerilmelerin, jina ve bel soğukluğu ve klamidya için rektum kül­
abdominal röntgen filminde "double-bubble" türlerini içermelidir.
emareleriyle kanıtlanarak duodenal hematoma o Ergenlik öncesi çocuklarda, hızlı antijen tahlil­
olabilir. leri güvenilir kanıtlar olarak kabul edilmez.
• Vekil tarafından Munchausen sendromu tıbbi ço­ o Eğer klinik bir şüphe varsa, toplumda sık sık
cuk suistimalinin eş anlamlısıdır. meydana gelen bir durumsa, saldırganın frengi
o Şikayetler çeşitli olabilir ve şunları içerir; inme, geçmişi varsa frengi testi uygulanır.
kanama, ateş, değişen mental durumlar, kusma o Eğer HIV'den şüphelenmek için bir sebep varsa
ya da döküntü. İpeka ya da varfarin gibi ajanlar ve uygun danışmanlık mevcutsa test yapılmalı­
bu şikayetleri çökeltmek için verilebilir. dır.
o Aileler tipik olarak daha çok teşhise cesaretlen­
dirilir ve eğer pozitifse mutlu olurlar.
• Cinsel suistimali kanama, boşalma ya da cinsel yol­
ACİL BAKIM VE DÜZENLEME
dan geçen hastalıkların varlığı gibi anogenital alana • Gelişim geriliği olduğundan şüphelenilen bebekler
atıfta bulunalibelecek şikayetler ortaya çıkabilir. hastaneye yatırılmalıdır.
o Kızlık zarında yırtık ya da çukurlar saat 6 pozis­ • Çocuk istismarı şüphesi barındıran vakalar her
yonunda oluşabilir. devlette raporlandırılır.
• Ailenin intikam alma girişimine karşın hekim ka­
TEŞHİS VE FSRKLILIKLAR nunlarla korunur.
• Vekili tarafından Munchausen sendromu olduğun­
5 yaş altı bir çocuktaki bütün ciddi yaralanmalar dan şüphelenilen çocuklar sosyal ve psikolojik de­
şüpheli kabul edilmelidir. ğerlendirmeler için yatırılabilir.
• Ebeveynler ve bakıcı alkol ya da uyuşturucu madde
etkisi altında olabilirler. Teşhise yönelik çalışmaları
YAŞLI İSTİSMAR!
reddedebilirler.
• İhmal kurbanları kirli, kötü giyimli ve bağışıklıksız • Yaşlı istismarı, yaşlı bir kişinin sağlık veya sıhhatine
olabilirler. zarar verebilecek ihmal veya hareketlerdir ve Ame­
• Çocuk suistimali kurbanları ağrılı medikal prose­ rika yaşlı nüfusunun %3'ünü etkiler.
dürlerden aşırı şikayetçi olabilirler. o Bu yemek yoksunluğu, tıbbi bakımsızlığı, fizik­
o Suistimali yapan ebeveyne karşı aşırı koruyucu sel veya cinsel istismarı, bir yaşlıyı evde, hasta­
ya da sağlık çaluşanlarına karşı aşırı sevecen nede, alışveriş merkezi gibi umumi bir alanda
olalbilirler. terketmeye yol açabilir.
• Uzun kemiklerin iskelet ölçümü fiziksel istismarın o Bu yaş grubuna has finansal sömürü durumları;
kanıtlarını denetlemek için yapılabilir. kişisel kazanç için emekli maaşının ya da sosyal
• Pıhtılaşma anormallikleri için CBC ve PT/PTT ve güvenlik çeklerinin kullanımı, yaşlı kişinin mi­
PFA/ 100 ekranını içerebilir. ras değişimidir.
• Genital yaralanmayı saptamak için, genital alanın
dikkatli ij'luayenesi genelde yeterlidir.

KLİNİK ÖZELLİKLER
Perforan vajinal travmadan şüphelenilmedikçe,
adölesan öncesi preadolescen'te speculum muaye­ Kasti aşırı ilaç tedavisinin hemen göze çarpmaması
nesine genelde ihtiyuaç duyulmaz. gibi kimyasal sınırlamalara rağmen, fiziksel istis­
o Çocuklar kurbağa bacağı (frog-leg) pozisyo­ mar, yaşlı istismarının en kolay tanımlananıdır.
nunda muayene edilebilir. Stapesler genelde ge­ Bakıcının kıyafet, barınak gibi servisleri, temel ba­
reksizdir. kımı sağlayamaması şeklinde tanımlanan bakıcı
o Kolposkopi ve taluidine mavisi hafif şiddetli ya­ ihmali, birçok yaşlı istismarının sebebidir.
ralanmaları saptayabilir ama genelde hali hazır­ • Finansal suistimal, ikinci en çok görülen türdür ve
da bulunmaz. aile üyeleri servetin, çeklerin veya kişisel kazanç
o Evlilikle ilgili (himeneal) açıklığın çapı önceki sağlamak için emekli maaşının kontrolünü ele ge­
vajinal penetrasyonu göstermeyebilir. çirdiğinde veya çaldığında ortaya çıkar.
BÖLÜM 189 • ÇOCUK VE YAŞLI SUiSTiMALi 647
Duygusal istismar, keder, duygusal acı ya da sıkın­ • Aşağıdakiler suistimal için fiziksel muaeyende an­
tıdan kaynaklanır. lamlıdır;
• Sözlü tehditler, sosyal izolasyon ve taciz depresyon 1. Yaralar ve travma
ve diğer mental sağlık problemlerine sebep olur. 2. Kötü genel görünüm ve hijyen
Kendi kendini ihmal, yaşlının kendi güvenliğini 3. Kötü beslenme ve hijyen
tehlikeye atabilecek davranışları içerir; gerekli yi­ 4. Vücudun normalde korunan alanlarında yara­
yeceği, tıbbi bakımı, hijyeni, kıyafeti, barınağı sağ­ lar ve kesikler; iç uyluk, mastoid, avuç içi, ayak
lamada eksiklik. tabanı, kalça.
5. Farklı iyileşme evrelerinde, sıradışı yanıklar
TEŞHİS VE FARKLILIKLAR veya çoklu yanıklar,
6. Ayak ve el bileklerinde zapt ve ip emareleri,
Yaşlı suistimali için risk faktörü bakıcı/suçlı ya da 7. Uzun kemiklerde spiral çatlaklar,
yaşlıyla ilişkili olabilir. Hasta karakteristiğiaşağıda­ 8. Kendini koruma girişiminden kaynaklı orta kı­
kileri içerir; sım ulnar (cop) çatlakları,
1. Kognitif zayıflık, 9. Çoklu derin/bakımsız yaralar,
2. Kadın cinsiyet, 1O. Zayıf kişisel hijyen, uygunsuz veya kirli kıyafet.
3. Fiziksel bağımlılık,
4. Alkol suistimali,
ACİL SERVİS BAKiMi VE DÜZENLEME
5. Gelişimsel yetersizlikler, özel tıbbi veya psiki­
yatrik ihtiyaçlar. Yaşlı suistimali genelde rapor edilmez ve tanımlan­
6. Sosyal destek eksikliği, maz. Tedavi 3 anahtar bileşeni gerektirmektedir;
7. Ekonomiyi düzenlemede sınırlı deneyim. 1. Medikal ve psikososyal ihtiyaçlara değinmek,
• Suçlu için suistimalin risk faktörelri aşağıdakileri 2. Hasta güvenliğini garantilemek,
içerir; 3. Lokal raporlama gerekliliklerine uymak.
1. Aile içi ya da dışı şiddet geçmişi Tıbbi problemler ve yaralarla en iyi hastaneye yatış­
2. Finansal destek için yaşlıya aşırı bağlılık la baş edilebilir.
3. Mental hastalık ya da madde suistimali geçmişi • Uzun süre aynı pozisyonda bırakılan hastalar, rab­
Teşhisi yapmak için suistimal sonucu sıkıntı çeken domiyaliz için incelenmelidir.
kişilerle özel olarak görüşülmelidir. • 50 devlet yaşlı suistimalini ve ihmalini raprolamak­
Birileri onlara dokundu mu veya incitti mi, izinsiz tadır. Yetişkin koruma servisleri bilgilendirilmeli­
eşyalarını aldılar mı, tehdit edildiler mi veya korku­ dir.
tuldular mı diye sorgulamak için yaşlı istismarında • Acil tehlike içineki hastalar hastaneye yatırılmalı­
inceleme soruları geliştirildi. dır.
Bakıcı, yaralanma veya hastalıkla ilgili çelişkili ra­ Eğer ihmal istemdışı yapıldıysa tüm ihtiyaç duyu­
porlar verebilir. lan bakıcının eğitimidir.
Hasta refakatçısından korkmuş görünebilir. • Bir uygulama alanında raporlama gereklilikleri
Bakıcı hastaya karşı farklı ve sinirli olabilir veya www.nceaaoa.gov'da mevcuttur.
hasta tarafından ihtiyaç duyulan tedavinin masra­
fıyla fazla ilgilenebilir.
Kısım 23
SUİSTİMAL VE SALDIRI

190 CİNSEL SALDIRI VE YAKIN


PARTNER ŞİDDETİ VE
lf4:JujiiJ,ŞM Saldırı Öyküsü
Kim?
SUİSTİMAL Madur saldırganı tanıyormuydu?
Sara Laskey Saldırgan tek başına mıydı ya da birden çok saldırgan mı
vardı?
Çeviri: Serkan Kurtulmuş Saldırganın kimliği ve ırla neydi? (Tıbbi kayıt dokümanı
açısından)
CİNSEL SALDIRI Ne oldu?
Madurlar her zaman yara taşımazlar. Hasta fiziksel saldırıya mı uğradı?
Madur sıklıkla suçluyu tanır. Ne ile (örn., silah, beyzbol sopası veya yumruk) ve nerede?
Vajinal, ana] veya oral penetrasyon gerçekleşti mi yoksa
Yakın partner şiddeti ve suistimali bir davranış mo­ teşebbüs olarak mı kaldı?
delidir ve cinsel, psikolojik suistimal; göz dağı ver­ Ejakulasyon oldu mu? Olduysa nereye?
me, taciz etme, tehdit, yoksunluğu da içerir. Yabancı cisim kullanıldı mı?
Her ırk, din, etnik yapı, kültür ve cinsel yönelimde Kondom kullanıldı mı?
meydana gelir. Ne zaman?
Saldırı ne zaman meydana geldi? (Acil kontrasepsiyon
saldırıdan sonraki 72 saatte kullanıldığında çok
• KLİNİK ÖZELLİKLER etkilidir)
Cinsel saldırı öyküsünün öğeleri Tablo 190-1 'de lis­ Nerede?
telenmiştir. Saldırı nerede meydana geldi? (Saldırı yerini temel alarak
destekleyici kanıtlar bulunabilir)
Yakın partner şiddeti ve suistimali açısından risk
İlaçla kolaylaştırılmış tecavüz şüphesi var mı?
faktörleri partnerinden ayrılmış, düşük gelirli ve Amnezi periodu var mı?
20-24 yaş arasındaki kadınları içerir. İçme ve sonrasında birden çok sarhoş hissetme öyküsü
Hikaye ile tutarsız yaralanmaları, iyileşmenin çeşit­ var mı?
li safhalarındaki yaraları ve yaralanmanın aktarıl­ Çıplak ya da genital acı ile uyanma öyküsü var mı?
masındaki gecikmeyi bildiriniz. Vajinal duş, duş veya elbise değiştirmek?
Kronik ağrı sendromu şikayetleri, jinekolojik ağrı, Hasta saldırıdan sonra vajinal duş; normal duş aldı mı
psikiatrik ve madde kötüye kullanımı sorunları ilk ya da elbise değiştirdi mi? (Bu aktivitelerden herhangi
birini yapmak tıbbi incelemeden önce sperm veya asid
belirtiler olabilir. fosfataz elde etme olasılığını ve diğer kanıt kırıntılarını
Hastalar hikaye alma sırasında partnerleri yanla­ elde etme olasılığını azaltır)
rında bulunursa korkulu görünümde olabilir. Part­
ner düşmanca tavır sergileyebilir.
Hastalar intihara yönelik ya da cinayete yönelik bir
düşünce açısından sorgulanmalı ve uygun ve der­ Karakteristik yaralar tırnak izi, ısırık izi, siga­
hal bir değerlendirme yapılmalıdır. ra yanıkları, ip izi, ön kol çürükleri ve nightstick
fractures'ü içerir (Tablo 190-2).
• Hamile hastalar abdominal yaralanmalar açısından
FİZİK İNCELEME
yüksek risklidir.
Tam genel tıbbi inceleme yapınız. Kanıt toplama cinsel saldırıdan sonraki ilk 72 saat
Savunma amaçlı yara alanlarını-extremiteler-ve içinde yapılır.
gizli yaraları-oral kavite, ğöğüs, uyluk bölgeleri ve Kanıt toplama için aydınlatılmış onam gereklidir.
kalça-arayınız. Birçok hastanenin hazır kiti vardır ve muhafaza
Bir vücut haritası kullanarak tüm travma işaretleri­ zinciri sürdürülmelidir.
ni kaydedin. Eğer 72 saatten fazla zaman geçtiyse ya da hasta
Spekulum incelemesinde bulunan travma işaretle­ kiti reddettiyse hikaye alınmalı, fizik inceleme ya­
ri, akıntı ve/veya sıyrıklar (tahriş) not edilmelidir. pılmalı, yaralar dokümente edilmeli ve hamilelik
Ana! penetrasyon anlatıldıysa ana) inceleme gerek­ ve cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar için profilaksi
lidir. sağlanmalıdır.
648
BÖLÜM 190 • CiNSEL SALDIRI VE YAKIN PARTNER ŞiDDETi VE SUiSTiMAL 649

TABLO 190-2 Yakın Partner Şiddetinin


İşaretleri
ii;):utj@,Q Hastalar için İmdat Telefonları
Ulusal Evde Şiddet İmdat Telefonu: 24 800-799-SAFE
BULGULAR YORUMLAR saat; arayanı yardım etmek için kadının (7233)
(ya da erkeğin) kendi bölgesindeki acil 800-787-3224
Karakteristik Tırnak izi, kırık tırnaklar, ısırık izi, sığınak, evde şiddet sığınağı, kanuni (TTY)
şiddet yaraları diş yaralanmaları, sigara yanıkları savunma ve yardım programları, sosyal
strangülasyona işaret eden morluklar, hizmetlere bağlar.
ip yanıkları veya ip bağlanma izleri
Tecavüz, Suistimal ve Ensest Ulusal 800-656-HOPE
görülebilir
Ağı: 24 saat; arayanı otomatik olarak (4673)
Savunma Bireyler yüz veya ğöğüslerine gelen ülkedeki en yakın kriz merkezine http://www.
postürüne darbeleri uzaklaştırmaya çalışırken aktarır. rainn. org
işaret eden ön kol çürükleri ve kırıkları
yaralar oluşabilir.
Hamilelik %45'ten fazla kadın hamilelik sırasında • ACİL SERVİSTE BAKIM
sırasındaki kötü muamele ve saldırıdan şikayet
yaralar etmiştir. Preterm doğum, plasenta CİNSEL SALDIRI
abrüpsiyonu direkt fetal yaralanma,
ölü doğum meydana gelebilir. Hamilelik testi yapılır.
Santral yaralanma Hamile kadındaki baş, boyun, yüz, Acil kontrasepsiyon önerin:levonorgesterol sadece
toraks ve abdominal yaralar şiddete 1. 5 mg p. o tek doz veya iki doz O. 75 mg p. o 12
işaret edebilir. saat aralıklı, veya kombine estrogen-progestin iki
Kapsam veya tip Muhip! yaralar anlatılan yaralanma doz ethinyl estradiol 100 microgram p. o, üzerine
olarak hastanın mekanizmasından farklı olarak farklı levonorgestrel O. 5 miligram p. o 12 saat aralıklı.
açıklaması ile anatomik bölgelerde görülebilir.
tutarsız yara Yaralanmanın en genel açıklaması
düşmedir. Yara ile ilgili utanma,
CİNSEL YOLLA GEÇEN İNFEKSİYONLAR
baştan savma veya ilgi azlığı not TEDAVİ/PROFİLAKSİ
edilebilir.
Gonore: Seftriakson 250 mg i. m veya ceftixine 400
İyileşmenin çeşitli Bunlar kaza veya sakarlık olarak mg po-tek doz.
evrelerindeki yorumlanabilir.
Klamidya: Azitromisin 1 gr p. o veya doksisiklin
multipl yaralar
100 mg p. o günde iki kere 7 gün (hamilelik sırasın­
Yaralanma zamanı Mağdurlar yaralan için tıbbi bakım
ve tedavinin almadan birkaç gün bekleyebilirler.
da kullanmayın).
verilmesi Mağdurlar küçük ya da kendi • Trikomoniasis ve bakteriel vajinosis: Metronidazol
arasındaki kendine iyileşen yaralar için bakım 2 gr po tek doz (hamileliğin ilk trimesterinde kul­
gecikme isteyebilirler. lanmayın).
Fizyolojik Bu durum birçok yaralanma ve hastalık Sifiliz: Penisilin G benzathine 2. 4 milyon IU im.
anormallik için ki bunlar kronik pelvik ağrı Eğer penisilin allerjisi varsa eritromisin 500 mg po
kanıtı olmadan ve diğer kronik ağrı sendromlarını 15 gün her gün 4 kere kullan (profilaksi yok).
müphem ya içerir sık visitleri içerebilir.
Hepatit: Eğer daha önceden aşılanma olmadıysa
da küçük
şikayetler için inceleme zamanında aşı yapınız. Takip dozlarını
yapılan visitler başlangıç dozundan 1 ile 2 ay ve 4 ile 6 ay sonra
İntihar teşebbüsü İntihar teşebbüsü yapan kadınların yapınız.
sıklıkla yakın partner şiddeti öyküsü HIV: Vakalara profilaksi yapılmalıdır. Serokonver­
vardır. siyon oranları düşüktür. Rutin profilaksi öneril­
mez. Öneriler için CDC web sitesine (www. ede.
AYIRICI TANI gov) bakınız.

Cinsel saldırı tıbbi tanı değildir kanuni bir tespittir.


YAKIN PARTNER ŞİDDETİ VE SUİSTİMAL
Kanuni tanım zorla, rızasız cinsel ilişki ve zarar
korkusunu içerir. Ölümcül durumları, şiddet sıklığı ya da derecesinin
Birçok uzman acil servise yakın partner şiddeti ve artışını tehdit ve silah kullanımını değerlendirin.
suistimali nedeniyle gelen tüm adölesan ve erişkin Hastaneye gitmek eğer güvenli bir yer sağlanama­
kadınlara rutin tarama önerir. Bu güvenli ve özel dıysa bir seçenektir.
bir yerde yapılmalıdır. Ulusal imdat telefonu mevcuttur (Tablo 190-3).
Kısım 24
GÖRÜNTÜLEMENİN İLKELERİ

ACİL SERVİSTE BT'NİN GENEL KULLANIMLARI VE


191 BİLGİSAYARLI KISITLILIKLARI
TOMOGRAFİNİN VE • Beyin BT AS hastalarını akut intrakraniyal kana­
MANYETİK REZONANS ma, travma ve inme açısından görüntülemede ilk
GÖRÜNTÜLEMENİN yöntemdir.
• BT abdomenin, pelvisin, retroperitoneumun ve
KULLANIMININ İLKELERİ torasik kavitenin pek çok bozukluğunda vaskuler
L. Keith French yapının değerlendirmesi dahil tercih edilen görün­
Çeviri: Ayşe Fulya Onat tüleme yöntemidir.
• Kırıklar ve diğer kemik anormallikleri genellikle
• BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ BTde iyi gösterilir, özellikle servikal omurga, yüz ve
• Bilgisayarlı tomografi (BT) radyografık kaynak ve pelvik kırıklar.
hastanın etrafında dönen bir cihaz üzerindeki de­ • BT ile zorlukla görülebilen vücut alanları posteri­
dektör ile hastanın enine kesitli görüntülerini oluş­ or kranial fossa ve pituitar fossa'yı içerir;Kontrast
turur. Görüntü, bilgisayar ortamında yapılandırıl­ olmadan spinal kord serebrospinal sıvıdan iyi ayırt
masının ardından oluşturulur. edilemez (BT myelogram).
BT en iyi kalsifıye dokunun kalsifiye olmayan do­
kudan ayrımında kullanılır. MRG'ye göre başlıca KONTRAST MADDE KULLANIMI
avantajları kullanışlı, hızlı ve ucuz oluşudur.
• Başlıca dezavantajları iyonizasyona bağlı radyas­ • Kontrast madde oral, intravenöz, rektal, intra-arte­
yon ve olası allerjiler veya IV kontrasta bağlı böb­ rial, intra-articular veya intratekal yolla uygulana­
rek bozukluğudur. bilir.
• Hounsfield üniteleri (HU) veya BT sayıları doku­ • Abdominal BT görüntüleme için oral kontrast he­
lardan geçen attentuasyon miktarını belirtir. Hava matom, ödem, kitle veya laserasyon dahil barsak
en negatif ve kemik korteksi en pozitif olandır. duvar anormalliklerini saptama olasılığını arttırır.
• Yapılar arasında ayrım için görüntüde değişiklikler • Eğer kontrast travma hastalarına uygulanmakta ise,
yapılabilir. Görüntünün oluşturulması için HU'nin baryum içeren ajanların ekstravazasyonundan ka­
genişliği pencere aralığı ile adlandırılır;Seçilen de­ çınmak için suda çözünür bir ajan kullanılmalıdır.
ğerin üzerindeki dansiteler beyaz ve altındakiler si­ • Advers reaksiyonlar (1) daha önceden advers reak­
yah görünür. Yakın pencere aralığı beyin gibi doku siyonlar geçirenlerde, astımı, diabeti, beta blokör
dansite farkının az olduğu yapılarda kullanılır. Pen- veya metformin kullanımı, renal veya kardiyak
cere seviyesi genişlik yetersiz kaldığında kullanılır yetmezliği, ileri yaşı ve atopi öyküsü olanlarda art­
(akciğer gibi havaya yakın dansitelerde azalır veya mış sıklıkla görülen idiosinkratik anaflaktoid re­
kemik yapıların görüldüğü dansitelerde artar). aksiyonları ve (2) minor yan etkileri, hipotansiyon
• Spiral (helikal) tarama hareket eden bir sedye çev­ veya bronkospazm gibi orta düzey reaksiyonları ve
resinde dönen bir cihaz sayesinde seri görüntü laringeal veya bronşial ödem, ciddi bronkospazm
alma imkanı verir. veya kardiak disritmiler ve arrest gibi ciddi reaksi­
• Multidedektör donanımlı BT tarayıcılar eş zamanlı yonları içeren alerjik reaksiyonları içerir.
çok sayıda (64, 128 veya 256) görüntüyü zaman ve • iV kontrast kullanımından önce steroidlerle ve
kontrast gereksinimini azaltarak oluşturabilir. Ay­ difenhidraminle yapılan uygulamalar faktör 10 ile
rıca yazılım gelişmeleriyle birlikte multiplanar ve olan reaksiyon riskini azaltabilir.
3B yapılandırma imkanı tanırlar. Kontrast kaynaklı nefropati (KKN) renal yetmez­
• Elektron ışınımlı BT (EIBT) çok yüksek çözünür­ likliği, diabetik nefropatisi olanlar veya nefrotoksik
lük elde etmek için sabit bir ışınım ve anod kulla­ ilaç alanlar için yüksek bir risktir.
nır. En çok kardiovasküler görüntülemede kullanı - • Metformin kullanan hastalarda potansiyel olarak
lır, ancak kullanımı büyük boyutları, pahalı olması fatal laktik asidoz ile sonuçlanan metformin biri­
ve kısıtlı kullanışlılığı ile sınırlıdır. kimi olabilir. Metformin IV kontrast enjeksiyo-
650
BÖLÜM 191 • ACİL SERVİSTE BT'NİN VE MRG'NİN KULLANIMININ İLKELERİ 651
nundan sonra 48 saat süreyle kesilmeli ve renal kadar iyonize radyosyonu gözeterek tercih edilen
fonksiyon tekrar kontrol edildikten sonra yeniden üstün görüntüleme yöntemidir.
başlanmalıdır. • Çoğu implante kardiak aletler nonferromagnetiktir
veya zayıf ferromagnetiktir ve MRG için güven­
li kabul edilir. Bunlara epitelizasyona bağlı olarak
İYONİZE RADYASYON
yerleştirmeden 6 hafta sonra ek koruma oluştuğu
Solid kanserlerin gelişimi ve iyonize radyasyona ma­ halde pek çok kardiak stent dahildir. Prostetik kalp
ruziyet arasında lineer bir doz-cevap ilişkisi vardır. kapakları da güveni kabul edilir;Paslanmaz çelik
100 mSv maruzu 100 kişiden biri kanser geliştirebi­ komponenti olanlar güçlü manyetik kuvvetlere ma­
lir (tüm vücut BT taraması lOmSv maruziyetidir). ruz kalmalarına rağmen bu kuvvetler kardiak fonk­
• Çocuklar en yüksek risktedir. siyon ve yerçekiminden ötürü olan normal stresten
Alternatif görüntüleme modaliteleri hamile has­ azdır.
talarda kullanılmalıdır. Eğer BT gerekli ise hamile
KONTRAENDİKASYONLAR VE GÜVENLİK
hastaların abdomeni ve pelvisi fetusa olan radyas­
yonu azaltmak için mümkün olduğunca korunma­ Internal kardiak pacemakerlarda ve transvenöz pa­
lıdır. cerlarda elektrik akımları veya ısınma oluşabilir ve
bozulabilir.
MANYETİK REZONANS Pulmoner arter kateterleri (Swan-Ganz), intraaor­
tik balon pompası veya ventriküler asist cihazı gibi
GÖRÜNTÜLEME hemodinamik destek ve görüntüleme aletleri elekt­
MRG sudaki hidrojen atomlarının ve yağ molekül­ rik akımları ve ısınma oluşturabilir ve bozulabilir.
lerinin çekirdeklerinin spin hareketi yapan man­ Certain (ferromagnetik) anevrizma klipsleri beyin
yetler gibi davranmasının avantajını kullanır. Bu hasarlanmasına yol açacak şekilde etkilenebilir.
"manyetler" kuvvetli bir manyetik alana yerleştiril­ • Gözdeki çelik gümüşler (bazı metal işçilerinde
diği zaman alana uyacak şekilde sıralanır ve belli asemptomatiktir) retinayı hasarlayabilir.
bir frekansta kısa radyo dalga akımı uygulandığın­ Kohlear implantlar zarar görebilir veya hasar vere­
da, manyetler sıralanmasını değiştirir ve sonra eks­ bilir.
ternal manyetik alana uyarak tekrar dizilir. Sonuçta Diğer implante aletler (nörostimulatörler, kemik
küçük voltaj ölçülebilir ve görüntü olarak ortaya büyütücü stimülatörler vb. )bozulabilir veya hasar
konabilir. verebilir.
Tl ve T2 görüntüleri farklı düzlemlerdeki düzelt­ Çelik içeren yaşam destek cihazları manyetik alana
melerle oluşturulabilir ve farklı dokularla değişir. çekilebilir ve hasta ile sisteme zarar verebilir.
Tl görüntüleri açıkca farklı dokuları tanımlayabilir Odaya taşınan herhangi bir ferromanyetik nesne
ve "anatomi"kesitleri olarak kabul edilir. T2 görün­ potansiyel bir mermi olabilir.
• İşlem 30 dakikadan 60 dakikaya kadar sürebilir ve
tüleri berrak sıvıyı, pek çok diğer doku ile beraber
bu sırada hiç hareket olmamalıdır (solunum hariç).
ödemin kolaylıkla görülmesini sağlayacak şekilde
Bu klostrofobik veya ağrısı olan hastalar için zor
gri olarak gösterir. Bunlar "patoloji"kesitleri olarak
olabilir ve durumu stabil olmayan hasta için güven­
kabul edilir.
li değildir.
• MRG'nin diğer görüntüleme yöntemlerine göre
başlıca avantajları (1) iyonize radyasyon kullanmaz ADVERS ETKİLER
ve kısa veya uzun dönemde yan etkileri gösteril­
Fetusa etki net değildir. Gadolinium plasentayı ge­
memiştir, (2) vücudun herhangi bir konumunda çer ve gebelik süresince göreceli olarak kontraendi­
görüntü kesitlerini oluşturabilir ve (3) çoğu vücut kedir.
alanında, radyografi ve ultrasona göre daha iyi Bobin akımından kaynaklanan yüksek ses akustik
kontrast rezolusyonu ve doku ayrımı yapar. hasara neden olabilir.
Gadolinium yüksek dozlarda kontrast nefropatisi­
MRG'NİN GÜVENLİGİ VE OİGER ne yol açabilir, bununla birlikte standart dozlarda
İNCELEMELER görülmez.
Alerjik reaksiyonlar gelişebilir ama iyonize kont­
GÜVENLİK GÖZETİMİ rasttan çok daha seyrektir.
Hamile hastalarda bilinen artmış risk yoktur. Bu­ Gadolinium ileri renal yetmezlikli hastalarda FDA
nunla birlikte fetusta teratojenik veya akustik uyarısı ile sonuçlanan nefrojenik sistemik fibrozise
bir etki olmadığına dair kesin bir kanıt yoktur. sebep olabilir (GFR<30 mL/dak/1. 73). Hepalore­
MRG'nin hamileliğin 2. haftasından 20. haftasına nal sendroma bağlı renal yetmezlikte veya periope-
652 KISIM 24 • GÖRÜNTÜLEMENİN İLKELERİ

ratif karaciğer transplant hastalarında da nefroje­ } 92 ACİL SERVİSTE


nik sistemik fıbrozis gelişebilir. ULTRASONUN İLKELERİ---
Catherine Erickson
UYGULAMALAR Çeviri: Ayşe Fulya Onat
Beynin ve spinal kordun MRG'si BT'den daha iyi
diagnostik kalitede görüntüler sağlar. Intravenöz • ESASLAR
kontrast ajanlar (BT için kullanılan ajanlardan • Tamamen yansıtılan ultrason dalgaları (ör:kemik)
daha az toksiktir)bazen gereklidir.
beyaz görünür ve hiperekoik olarak adlandırılır.
MRG'nin kas iskelet sistemini görüntülemede
• Utrason dalgalarını çok iyi geçirenler (ör:sıvı)siyah
büyük bir rolü vardır. Çünkü yumuşak dokuları
BT'den daha iyi çözünürlükte görüntüler ve kemik görünür ve anekoik olarak adlandırılır.
iliği ile trabeküler kemik değişikliklerine duyarlı­ Monitörün sol tarafındaki yapılar prob üzerindeki
dır. Bu osteomyelil ve avasküler nekrozu saptama­ işareti belirtir. Bu işaret sagittal düzlemlerde hasta­
da yardımcıdır. nın başının üzerine orientedir ve transvers düzlem­
MRG kas veya tendon yırtılmaları, hemoraji, ödem lerde hastanın sağının üzerine orientedir. Görülen
ve orta çaplı sinirlerin ve brakial pleksusun hasar­
yapılar hem uzun hem de kısa eksendedir.
ları gibi diğer yumuşak doku kas iskelet travmaları­
nın değerlendirilmesinde kullanışlıdır. Monitörün üzerindeki yapılar proba yakın yapıları
MRG metastatik hastalıkları yüksek sensitivite ve (daha yüzeye)) gösterir. Ekrandaki işaretler derin­
spesifıtede saptayabilir. lik artışını gösterir.
Hızlı, kullanıma hazır ve yaşam-destek ekipman­
ları ile uyumlu olduğundan dolayı, BT olası baş, ACİL SERVİSTE ULTRASONOGRAFİ
omur ilik ve abdominal hasarlanmalar için hala
tercih edilen görüntüleme yöntemidir. PRİMER ENDİKASYONLAR
TRAVMADA ULTRASONOGRAFİ
ACİL DURUMDA MRG TARAMASI
• Travmada sonografıye dayalı değerlendirmenin
• Acil durumda, MRG (1) her hangi bir sebeple olası
(FAST) %90 sensitivitesi, %99 spesifıtesi ve intra­
spinal kord basısının değerlendirilmesi, (2) radyog­
peritoneal serbest sıvıyı saptamada %99 doğruluk
rafık olarak anlaşılayamayan femoral intertrokan­
terik ve feınoral boyun fraktürlerinin değerlendi­ payı vardır. Hızlı ve noninvazif oluşundan dolayı
rilmesi ve (3) posterior kranial fossa patolojilerinin BT için anstabil hastalarda seçilecek ideal görüntü­
değerlendirilmesi için tercih edilen görüntüleme leme yöntemidir.
yöntemidir. • Standart FAST görüntüleri (1) perikardial sıvı de­
Kullanım alanlarına (1) hem aort diseksiyonunun ğerlendirmesi için subksifoid görüntüyü; (2) Mori­
hem de carotis ve vertebral arter diseksiyonunun
son poşunu (hepatorenal boşluk); (3) sol subfrenik
değerlendirilmesi, (2)ultrason mümkün değil veya
ve splenorenal boşluk görüntülerini; ve (4) Douglas
tanısal değil ise gebelikte apandisitin değerlendiril­
mesi, (3) pulmoner embolinin değerlendirilmesi poşunu ve rektovesikular boşluğu içerir.
(4) serebral venöz sinus trombozunun değerlendi­ • Ek olarak, üst abdominal görüntüler hastanın he­
rilmesi ve (5) SVO değerlendirmesi (BT'den daha motoraks için değerlendirilmesinde kullanışlıdır.
yüksek sensitivite) dahildir. Diffüzyon MR dakika­ İntra peritoneal serbest sıvı açısından pozitif FAST
lar içinde iskemik hasarı saptayabilerek ağır basan değerlendirmeli, hemodinamik olarak anstabil
görüntülemedir ve perfüzyon MR görüntüleme is­
künt travma hastaları eksploratif laporotomi için
kemik penumbrayı ayırt edebilir.
hemen ameliyathaneye alınmalıdır.
• Anteromedial akciğer pencereleri genişletilmiş
FAST (EFAST) değerlendirmesinde pnörnotoraksı
saptamak için görüntülenebilir. Normal "akciğer
hareketi" yokluğunun pnömotoraksı saptamada
%86'dan %98'e varan sensitivitesi vardır ve supine
göğüs radiografısine üstündür.
BÖLÜM 192 • ACİL SERVİSTE ULTRASONUN iLKELERi 653
KARDİAK ULTRASONOGRAFİ • IUG beta-human chorionic gonadotropin
AS kardiak ultrasonografi için başlıca uygulamalar (P-hCG)>lOOOmIU/mL ise endovajinal görüntüle­
nabızsız elektriksel aktivitenin, kardiak travmanın mede saptanabilir (ayırt edici ıondur).
P-hCG'nin ayırt edici zondan büyük olduğu hasta­
ve perikardial tamponadın değerlendirilmesidir.
larda ultrasonda IUG kanıtı olmayanlar aksi ispat­
Başlıca sonografık bulgular perikardial sıvı toplan­
lanana kadar ektopik gebelik olarak varsayılmalıdır.
maları ve miyokardial duvar aktivitesidir.
Perikardial effüzyonlar perikardial boşlukta aneko­ VASKÜLER GİRİŞİM
ik alanlar olarak görünür. Fazla miktarda effuzyon Santral venöz kateter yerleştirmede ultrason kulla­
(>300mL) çevresel yerleşim gösterirken, az miktar­ nımı hata miktarlarını ve komplikasyonları azaltır.
da perikardial efüzyon ( <100 mL) belli bir yer işgal • Ek olarak, girişimin zor olduğu hastalarda, ultra­
eder. son eşliğinde periferal vaskuler girişim kanulasyon
Perikardial boşluğun sonografık lokalizasyonu pe­ zamanını ve delme girişiminin sayısını azaltır.
rikardiosentez için en iyi yaklaşımdır.
ACİL ENDİKASYONLAR
ABDOMİNAL AORT ANEVRİZMALARI
• MESANE HASTALIKLARI
Ultrasonografi abdominal aort anevrizmasını sap­
tamada ve çapını ölçmede BT kadar spesifiktir. • Mesane hastalıklarının değerlendirilmesinde ultra­
Aort diaframdan distal bifurkasyosuna (umbli­ son tercih edilen görüntüleme yöntemidir.
kulus seviyesinde) kadar görüntülendiği zaman, • Safra taşlan safra kesesinde posterior gölgelenme­
abdomina1 aort anevrizması değerlendirmesi için li ekojenik yapılar olarak görünür. Safra kesesinin
boynuna oturmadıkça pozisyonel değişikliklerle
yaklaşık % 100 spesifiktir.
hareket ederler.
• Abdominal aort çapı >3 cm ise anormaldir. Dış du­
Sonografık Murphy belirtisi görüntülenen safra ke­
vardan dış duvara yatay ölçülen transvers görüntü­
sesinin tam üzerindeki probun basıncına maximal
ler aortun gerçek boyutunu saptamada en güvenili­ hassasiyet noktasında pozitiftir. Bu bulgunun safra
ridir. taşlarının varlığında kolesistit için %92 pozitif pre­
• AS'de aortu ultrasonla görüntülemek için olası en­ diktif değeri olduğu bildirilmiştir.
dikasyonlar >50 yaş açıklanamayan sırt, flank, ab­ • Safr a kesesi duvar kalınlaşması, proksimal safra
dominal veya kasık ağrılı ve hipotansiyon, senkop kesesi duvar kalınlığı>3mm olarak tariflenir, akut
veya baş dönmesinin olduğu hastaları içerir. kolesistitli hastaların %50'si ile %75'inde görülür.
Kolesistit için patognomonik değildir; aynı zaman­
BİRİNCİ TRİMESTER GEBELİGİN
da asitli hastalarda ve diğer hipoproteinemik du­
0EGERLENDİRİLMESİ
rumlarda da görülür.
AS'de intrauterin gebeliğin (IUG) ultrasonla sap­
tanması ektopik gebelik riskini büyük ölçüde azal­ RENAL KOLİK

tır. Spontan heterotopinin prevalansı (eşzamanlı • Renal sinus böbreğin merkezinde belirgin ekojenik
intrauterin ve ekstrauterin gebelikler) 30,000'de alan olarak görülür ve toplayıcı sistemi içerir. Renal
lden daha azdır. Ancak yardımcı üreme teknikle­ korteks sinusu çevreler ve karaciğer veya da1ağın­
riyle insidans büyük ölçüde artmaktadır. kinden daha az ekojenik olarak olarak görülür.
Gebeliğinin ilk trimestennda abdominal veya pel­ Hem longitudinal hem de transvers görüntüler her
vik ağrı, vajinal kanama veya ektopik gebelik için iki böbrekten de alınmalıdır. Hidronefrozun sap­
tanmasında, rena1 sinuste anekoik sıvı toplanması
risk faktörü ile gelen gebe hastalar, intrauterin ge­
renal taş için belirtidir. Hidronefrozu sınıflandır­
beliğin varlığını onaylamak için ultrasonla değe r ­
manın bir yöntemi hafiften (sinusun minimal ay­
lendirilmelidir.
rışması) ileriye (kortikal incelmeyle birlikte sinuste
• Gebeliğin sonografık en erken bulgusu gestasyonel yaygın birleşim gösteren anekoik alanlar) doğrudur.
kesedir. Bu uterusta iki konsentrik ekojenik halka • Flank ağrsı ve hemati.irisi olan hastalarda, yatak
(çift desidual işaret) ile çevrelenmiş yuvarlak veya başı ultrasonun i.ireter taşının tanısında >%85 sen­
oval anekoik alan olarak görülür. sitivitesi vardır.
IUG'in ilk güvenilir bulgusu gestasyonel kesedeki • Üreter taşı tipik olarak üreterovezikal bileşkede
yolk sactır. Transvaginal ultrasonografı 5 ve 6 haf­ veya pelvik çıkışta yerleşir ve kayıtlı böbrek taşı
talık gestasyonel yaş arasındaki bir yolk sacı sapta­ hastalarının sadece %19unda ultrasonda görülebi­
yabilir. lir.
654 KISIM 24 • GÖRÜNTÜLEMENİN İLKELERi

ÇEŞİTLİ ACİL SERVİS Ultrasonografi torasentez ve parasentez gibi işlem­


lerin uygulanmasında acil klinisyenine rehberlik
UYGULAMALARI edebilir.
Derin venöz trombozu (DVT) tanısı için kompres­ • Yumuşak dokuların ultrason ile değerlendirilmesi
yon ultrasonun %95 sensitivitesi vardır. Trombusu cilt abselerini selülitten ayırmada, drenaj gereklili­
dışlamada tüm damarların kollapsı için femoral­ ğini onaylamada ve gereksiz işlemlerden kaçınma­
popliteal bölge değerlendirilir. Baldır ultrasonu da yardım edebilir. Yumuşak doku ayrıca, tahta ve
daha az sensitif olduğundan, baldırda trombus plastik gibi radyolusent yabancı cisimler yönünden
şüphesi olduğu zaman ultrason 1 hafta içinde tek­ de değerlendirilebilir.
rarlanmalıdır.
ı�Ö��TİM

193 ACİL SERVİS HİZMETLERİ


C. Crawford Mechem
ijj:jiıj@ŞI Acil Servis Personeli
PERSONEL TANIM
Çeviri: Aslı Bilge İpek
İlk müdahale Acil duruma ilk ulaşması gereken
• Acil Tıp Servisleri (ATS) hastane öncesi acil tıbbi eden profesyonel veya eğitimli personel
bakımının uzantısıdır. EMT-B (Temel) Oksijen, CPR, otomatik eksternal
1973 yılı ABD Acil Servis Sistemleri Yasası (The defıbrilatör, kurtarma, kanama
kontrolü,
U.S. EMS Systems Act of 1973) bölgesel acil servis
sistmeleri geliştirmek için büyük federal bütçeler E M TI- (Orta E M TB
- artı intravenöz müdahale, bazı
seviye) medikal tedaviler, EKG yorumlama
tahsis etti. Birleşik Devletler'de ortalama 300 acil
servis bölgesi kuruldu. Fon oluşturmak için, yasa EMT-P İleri resüsitasyon teknikleri (entübasyon
(Paramedik) gibi)
acil servis sistemlerinin 15 temel öğe göstermesini
gerekli kıldı. Bu kriterler bugünkü birçok acil servis Kısıltmalar: EMT = Emergency Medical Transportation.

sisteminin temelini oluşturmuştur.


1981 yılı Bütçe Mutabakatı için Çerçeve Kanunu İLETİŞİM
(The Omnibus Budget Reconciliation Act of 1981) • Birleşik Devletler'de ülke genelinde halkın acil tıbbi
ile doğrudan federal fonlama ortadan kaldırıldı, müdahale için ulaşabileceği telefon numarası 9-1-
yerine sağlık hizmetleri için devletlere blok fon 1'dir.
şeklinde federal fonlar verildi. Sonuçta genel fonda • Arayanın telefon numarasını ve yerini cevaplayan
düşüş ve ülke çapında acil servis sistemleri koordi­ merkezlere otomatik olarak ileten gelişmiş ekip­
nasyonunda azalma oldu. Bu durum sağlık sistemi­ manların kullanımı yaygınlaşmaktadır.
ni uzun vadede etkilemiştir. • Acil servis aramalarını cevaplayanlar doğru bilgi­
leri alabilmek, doğru ekipmanları yönlendirmek ve
• ACİL SERVİS SİSTEMLERİNE GENEL ambulans ulaşmadan önce yapılabilecek müdaha­
BAKIŞ leler hakkında arayanı bilgilendirmek için eğitim
alırlar.
1973 Acil Tıp Servisleri Yasası tarafından belirlenen • Ambulans personeli aynca yönlendirilmiş olduğu
acil servis sistemlerinin 15 temel öğesini incelemek, hastane ve doktorlardan öneri alabilecek ölçüde
acil servis sitemlerinin şimdiki yapısı hakkında bir eğitime sahiptir.
görüş sağlar ve onların yüzleştiği sorunları gösterir.
ULAŞIM
İŞGÜCÜ Ambulanslar hastayı güvenle taşırken acil servis
• Acil servis personeli ABD Acil Servis Ulaştırma çalışanlarının hayat kurtarıcı müdahalelerini yapa­
Departmanı eğitim programına göre dört eğitim bilmesini kolaylaştıracak şekilde tasarlanır.
seviyesine ayrılmıştır (Tablo 193-1). • Temel yaşam desteği (TYD) ambulansları oksijen,
havayolu destek ekipmanları, otomatik eksternal
EGİTİM SÜRECİ defibirlatörler, immobilizasyon ve tespit ekipman­
ları, yara bakımı ve kanama kontrolü için gerekli
• Eğitim ilk yardım eğitimi ve devam eden süreci pansuman setlerini içeren temel acil tıbbi müdaha­
kapsar. leye uygun ekipmanları taşır.
Acil servisi arama sıklığı yükseldikçe müdahale İleri yaşam destek (İYD) ambulansları acil tıbbi
eden kişiler kendilerini yüksek sayıda küçük tıbbi müdahale hekimleri için intravenöz uygulanabile­
olaylarla ilgilenirken bulurlar. Yeteneklerini kay­ cek tedavi malzemeleri ve ilaçlar, gelişmiş havayolu
betmemek acil servis görevlileri için önemli hale aletleri, kardiyak monitörler ve diğer özel ekipman­
gelebilir. ları taşır.

655
656 KISIM 25 • YÖNETİM

• Havayolu ulaşımı, karayolu ile ulaşım zamanının • Tıbbi bakım sigortası programına katılan hastane­
çok uzun sürebileceği düşünülen kritik hastalar ler hasta transferi söz konusu olduğunda Amerikan
için kullanılır. Acil Tıbbi Müdahale ve Çalışan İşçi Yasası'nın (The
U.S. Emergency Treatment and Active Labor Act,
EMTALA) getirdiği kurallara bağlı kalmalıdır.
TESİSLER VE KRİTİK BAKIM ÜNİTELERİ
• EMTALA'ya göre, başka bir merkeze transfer düşü­
• Acil servis hastaları genellikle en yakın uygun has­ nülmeden önce tüm hastalar tam olarak değerlen­
taneye ya da hastanın tercih ettiği hastaneye ulaştı­ dirilip, tetkik edilip, stabilizasyonu sağlanmalıdır.
rılır.
• Son yıllarda, uzmanlık alanlarına yönelmiş hasta­
KOORDİNE HASTA KAYDI
nelerin sayısı artmıştır; pediatrik hastaneler, trav­
ma merkezleri, spinal kord yaralanmaları merkez­ • Acil tıbbi servis kayıtları açık, anlaşılır, hastane ça­
leri, yanık merkezleri, inme merkezleri, kardiyolo­ lışanları için ulaşılabilir ve 1996 Amerikan Sağlık
jik merkezler ve çok yataklı yoğun bakım hastane­ Sigortası Taşınabilirlik ve Sorumluluk Yasası'na
leri gibi. (The US. Health Insurance Portability and Acco­
• Hastane sayısı, kabul edilen hasta sayısı ve genel untability Act of 1996, HIPAA) uygun olmalıdır.
yüklenme arttığı için acil servisler 911 koordinas­
yon merkezinden hastaları diğer hastanelere yön­
HALKLA İLİŞKİLER VE EGİTİM
lendirmesini talep edebilir.
• Acil servis sistemleri kamuyu kendilerine nasıl ula­
KAMU GÜVENLİGİ KURUMLARI şılabileceği ve acil servis sistemlerinin nasıl kulla­
nılacağı konusunda bilgilendirmekle yükümlüdür.
• Acil tıp servislerinin itfaiye ve polis ile güçlü bağ­ • Acil servis kurumları CPR, ilkyardım ve afet duru­
lantıları olmalıdır. Olay yeri güvenliğini sağlamak munda yapılması gerekenler dahil kamunun talim
haricinde, kamu güvenliği çalışanları, kardiak ar­ ve eğitiminde önemli bir rol oynayabilir.
rest olan hastalara CPR ve otomatik eksternal de­ • Afet haline hazırlanmış ve ilk yardım eğitimi al­
fibrilatör kullanımı dahil ilkyardım müdahalesi
mış toplumun afet durumunda profesyonel yardım
yapabilir.
• Acil servis personeli çoğu zaman polise ve itfaiyeye beklerken kendini daha güvenli konuma aldığı tec­
tehlikeli durumlarda ve genişletilmiş operasyonlar­ rübelerde görülmüştür.
da tıbbi destek verirler.
İNCELEME VE DEGERLENDİRME
ALiCi KAT iLiMi • Hastaların en yüksek kalitede bakım hizmetini al­
• İyi bir acil servis sistemi için kamu desteği önem­ dığından emin olmak için acil tıp servisi kurum­
lidir. Bu desteği sağlamanın bir yolu bölgesel acil larının tekrar inceleme ve değerlendirme üzerine
servis konseylerinde politika üretilmesi için katı­ kurulu bir sistem sahibi olmaları gerekir.
• Sistem performansını incelemek ve gelişmeleri for­
lım sağlayarak kamunun temsil edilmesidir.
müle etmek için acil servis çalışanları ve doktorları
da dahil eden devamlı bir gelişim programı kurul­
TIBBİ MÜDAHALEYE ERİŞİM malıdır.
• Acil servis sistemleri tüm bireylerin ödeme güçleri­ • Bu da telsiz ve telefon iletişiminin rutin değerlen­
ne ve sigorta durumlarına bakılmaksızın acil servis dirmesini, yanıt sürelerini, olay yeri sürelerini ve
müdahalesine erişimlerini sağlamalıdır. hasta bakım kayıtlarını içermelidir.
• Toplum acil servis müdahalesinin ülkenin en ücra
bölgesine bile uygun zamanda ulaştığından emin AFET PLANI
olmalıdır.
• Acil tıp servisi sistemi afete hazırlığın bir parçasıdır
Potansiyel stratejiler bir merkezi sevk bölgesi ile
ambulansları çevre bölgelere konuşlandırmayı veya ve planlamaya diğer kurum ve tıp branşlarıyla be­
hava tıp servislerini güvenle kullanmayı içerir. raber dahil edilmelidir.
• Acil tıp servisi kurumlan afete hazırlığını yüksek
seviyede sürdürmelidir.
HASTA TR ANSFERİ • Bu da yazılı politikalar ve prosedürleri, yüksek ha­
• Hastalar zaman zaman bir tıbbi merkezden diğe­ sarlı durumlarda hızlıca tükenebilecek materyalleri
rine daha yüksek seviye tıbbi bakım almaları için stoklamayı ve bölgesel afet tatbikatlarına diğer ku­
transfer edilir. rum ve hastaneler ile katılımı içerir.
BÖLÜM 194 • ACİL SERVİS YÖNETİMİ 657
ORTAK FAYDA mantıklı bir insanın yapacağı şeyi boşlaması ya da
mantıklı ve tedbirli bir insanın yapmayacağı türden
Acil tıp servisleri yerel kurumların yetki alanıyla bir şeyin oluşu veya yapılışı olarak tanımlanmıştır.
çakışan durumlarda acil müdahalenin sorunsuz Görev, görevi ihmal, zarar ve nedensellik ihmalin
yapılabilmesi için diğer kurumlarla ortak fayda an­ dört birleşenidir. Mutazarrır (zarar gören ya da şi­
laşması yapmalıdırlar. kayetçi taraf) malpraktis davası açabilmek için bu
Masrafları tazmin etme, akreditasyon, yükümlü­ dört elementin her birinin varlığını kamtlamalıdır.
lük, olay yerinde emir komuta zinciri gibi detayla­ • Görev, doktorun hastayı anlamsız risklerden koru­
rın üzerinde çalışılması kurumlararası kooperasyo­ mak için "bakım standartları"na uymak zorunda
nu artıracaktır. olduğu doktor-hasta ilişkisinin oluşturduğu bir akit
olarak düşünülür. Genelde, hastane ile yapılan söz­
• GÜNCEL ZORLUKLAR VE GELECEK leşmede, acil servis hekimleri acil servise muayene
TRENDLER için gelen tüm hastaları görmekle yükümlüdür.
Bakım standardı benzer eğitimden geçmiş "man­
• 2006 Amerikan Tıp Enstitüsü yayını, Emergency
tıklı ve tedbirli hekim"in benzer durumlarda uy­
Medical Services: At the Crossroads, acil tıp servis­
gulayacaklarıdır. Acil servis hekimlerinin uygula­
lerinin bugün karşılaştığı sorunların çoğunu detay­
malarında mümkün olan en yüksek beceri ve özeni
landırmıştır. Bu sorunlar, acil tıp servisi sistemle­
göstermeleri gerekli değildir, ancak kendileriyle
ri arası, acil tıp servisleri ile diğer kamu güvenliği
aym eğitimi almış hekimlerle aym derecede hareket
kurumları arası ve acil tıp servisleri ile diğer sağlık
etmelidirler.
kurumlan arası birlikte çalışabilirliğin azalması ve • Görevi ihmal, belirli bir görevde talimat veya kusur
eksikliğini içerir.
ile hareket ederek bu "bakım standartlan"na göre
• Fonlardaki kesintiler ve çalışan kontenjanındaki
davranmakta başarısız olunursa oluşur.
limitlemeler acil tıp servisi kurumlarının rutin hiz­ • Zarar, görevi ihmal nedeniyle mutazarrırın sürege­
met sağlama yeteneğini etkiler. Ayrıca, afet halin­
len herhangi fiili kayıbı, yaralanması ya da bozul­
deki gibi, hizmet talebinde yüksek artış durumun­
masıdır. Mutazarrır oluşan zararın hekimin ihma­
da da kurumların yükünü artırır.
linden kaynaklandığım kanıtlamak zorundadır.
• Araştırmalar kardiyak arrest ve diğer acil durum­
• Hukuki illiyet (nedensellik) teorik olarak ikiye ay­
larda temel yaşam destek becerilerinin önemini
rılır: fiili nedensellik ve öngörülebilirlik. Fiili ne­
kanıtlamıştır. Bu becerilere otomatik eksternal de­
densellik "A olayı diğer bir B olayının sebebidir, A
fibrilatörün erken kullanımı ve kaliteli ve kesintisiz
olayı sebebiyet vermeseydi B olayı zaman ve şekil
CPR da dahildir.
• İleri yaşam destek becerilerindeki artış hastaların �- akımından oluşmazdı" anlamına gelir.
Ongörülebilirlik kavramı, hastanın zaranmn, da­
durumunu iyileşmesine yardım eder. Göğüs ağrılı
valının standartların altında uygulama yapması
hastalara 12 derivasyonlu EKG çekmek yaygın hale
nedeniyle oluştuğu makul bir hekimin standardıyla
gelmektedir. Bu da ST elevasyonlu miyokardiyal karşılaştırıldığında öngörülebiliyorsa oluşmuştur.
enfarktüslü hastalarda kapı balon mesafesi zama­ Bakım standartlarımn ihlaline kanıt olmaksızın,
nın kısalmasını sağlar.
kötü sonuç ihmal oluşturmaz.
• Acil tıp hekimleri için miyokardiyal enfarktüsün
tanısında başarısızlık tek başına en büyük parasal
ceza kategorisini temsil eder. Acil tıp hekimleri için
diğer yüksek riskli durumlar; karın ağrısı, yaralan-
malar, kırıklar, pediyatrik ateş/menenjit, hava yolu
obstrüksiyonu, merkezi sinir sistemi kanamaları ve
abdominal aort anevrizmalandır.
• Tablo 194-l'de yetkili hekimlerin ilgilenirken dik­

} 94
katli olmaları gereken yüksek risk durumları ve ta­
ACİL SERVİS YÖNETİMİ nılar listelenmiştir.
David M. Cline
Çeviri: Aslı Bilge İpek ONAM
• Hastamn tedaviyi reddi ya da kabulünün sonuçla­
• İHMAL VE TIBBİ MALPRAKTİS rını, yararını ve risklerini anladığı ve bildiği, onam
İhmal, insan ilişkilerini her zamanki gibi düzenle­ ideal kabul edilir. Açık, bilgilendirilmiş onam,
yen bu sıradan değerlendirmelerin yönlendirdiği acil servis hekimi tarafından invaziv, riskli ya da
658 KISIM 25 • YÖNETİM

TABLO 194-1 Hasta Şikayetleri ve Ytiksek ve problemin değerlendirilmesi ve tedavisini yet­


Risk ile Bağlantılı Tanılar kilendiren bir kayıt formu imzalayan hasta bunun
örneğidir.
Hızlı müdahale edilmesi gereken hayatı tehdit eden
bozukluklar
Örtük onama bir acil durum söz konusu ise ve has­
Göğüs ağrısı/gözden kaçırılan akut miyokard enfaktüsü ta ehliyetsiz {yasal sorumluluk yaşının altında, de­
Açık yaralar (sinir veya tendon yaralanmaları, geç iyileşme) ğişken mental durumda v.b.) ise başvurulur. Minor
Kırıklar yara süturu, flebotomi, enjeksiyonlar ve periferal
Abdominal ağrı (apendisit ve aort anevrizmasını içeren) intravenöz uygulamalar gibi basit işlemlerde açık
Pediatrik ateş veya örtük onama izin verilir. Bunun bir istisnası
Menenjit HIV testidir, yazılı açık onay gerektirir.
Santral sinir sistemi kanamaları • Acil durum onam hastanın tedaviye ani ihtiyacı
İnme
nedeniyle normal onam standartlarını yok sayar.
Embolizm
Travma ilişkili durumlar Örtük anam özel bir anlaşma olmaksızın hastanın
Spinal kord yaralanmaları davranışlarından anlaşılır. Acil durum anamı acil
Ektopik gebelik entübasyon ya da başka bir erişim olmadığında kri­
tik hastada santral venöz kateter uygulaması gibi
durumları kapsar.
komplike bir tedavi ya da prosedür uygulanması
Uygun rızayı edinmekteki başarısızlık acil servis
düşünüldüğünde aranılmalı ve alınmalıdır. Acil ol­
hekimini müessir fiile (kasten, izinsiz dokunma)
mayan torasentez, tüp torakostomi, parasentez ve dayanarak hukuki süreçte haksız kılabilir.
kompleks absenin insizyon ve drenajı gibi durum­
lar örnek verilebilir.
Aydınlatılmış onam iki koşul gerektirir; birincisi ÇOCUKLAR VE ONAM
hastanın karar verme yetisine sahip olması ve di­ • Hukuk her zaman acil durumda çocuğun tedavi­
ğeri de hastanın haksız etki altında kalmadan karar sinde onam arar. Ebeveyn onamı gerekli değildir;
verebilmesidir. zımnidir.
Tablo 194-2 hasta kapasitesi düşünüldüğünde dik­ Çocuklar için genel anam kanunu olmayan her
kat edilmesi gereken faktörleri sıralamaktadır. eyalet hekimine zührevi hastalık için herhangi ço­
Aydınlatılmış onam içerdiği öğeler şunlardır: (a) cuğu tedavi etmesine spesifik olarak izin veren ya­
hastanın medikal durumu veya probleminin kısa salara sahiptir.
ve öz açıklaması; {b) önerilen test, tedavi veya pro­ Çoğu eyalet çocuklar için {genellikle 16 yaş ya da
sedürün yapılışının ve amacının anlaşılabilir bir daha fazla) tedavi yasasına sahiptir, bu da tıbbi ba­
açıklaması; (c) önerilen test, tedavi veya prosedü­ kım için onam konusunda onlara olanak verir. Bir­
rün riskleri, sonuçlan ve yararlarının açıklaması; çok eyalet uyuşturucu veya alkol problemleri, gebe­
(d) herhangi uygulanabilir alternatif test, tedavi lik ve psikiyatrik durumlarda çocukların tedavisine
veya prosedürün açıklaması; ve (e) önerilen test, spesifik olarak izin verir.
tedavi veya prosedürün verilmediği takdirde hasta­ "Ergen" yasaları eyaletten eyalete farklılık gösterir
lığın prognozu hakkında açıklama. ancak yasalar, ergen (genellikle 14 ve 18 yaş arası)
Hızlı onam önerilen bakımın ve bakıma devam tedavinin risk ve yararlarını anlıyorsa bilgilendiril­
etmek için gereken aleni anlaşmanın (sözlü ya da miş onam vermesine izin verirler.
yazılı) farkındalığını gerektirir. Acil servis depart­ Hukuken çocuğun velayetine sahip boşanmış ebe­
manına gelen, bir problemi için yardım talep eden veynin tıbbi müdahale için onam verme hakkı var­
dır. Tedaviden önce, mümkün olan herhangi bir
zamanda, bu izin edinilmelidir. Ancak, pratikte,
TABLO 194-2 Acil Servis Hekimlerinin tıbbi gereklilik söz konusu ise ve bir gecikme zararlı
Kapasite Belirlemesinde olabilecekse, acil tıp hekimi o an çocuğa sahip olan
Göz Önünde Bulundurması ebeveynin onam verme yetkisine sahip olduğunu
Gereken Faktörler varsayabilir.
Mental fonksiyonu zayıflatıcı durumun varlığı
Temel mental fonksiyonların varlığı (uyanıklık, oryantasyon, ONAMIN REDDİ VE TIBBİ TAVSİYE YE
hafıza, dikkat)
Hastanın spesifık tedavi ile ilgili bilgiyi anlaması RAGMEN HASTANIN AYRILMASI
Hastanın durumuyla ilgili bilginin önemini kavrama yetisi Genel prensip olarak, erişkin hastalar etik ve hu­
Hastanın tedavi alternatifleriyle ilgili mantığı kurma yetisi
kuki açıdan tedavinin tamamını ya da bir kısmını
Kararın karmaşıklığı
reddedebilirler. Bir hastanın tedaviyi reddetmesi
BÖLÜM 194 • ACİL SERVİS YÖNETİMİ 659
için bir evrensel karar verme yetisine ihtiyaç yok­ tanısal ya da tedavisel bakım hastaya yarar getir­
tur, ancak göreceli karar verme kapasitesine sahip meyecekse tıbben faydasız sayılır (bu faydasızlık
olması bu durumda oldukça yeterlidir. Ehliyet hu­ resüsitasyonu vermemek veya kesmek için etik se­
kuki bir terim olduğundan ve sadece mahkeme ka­ beptir.)
rarıyla belirlendiğinden, klinik durumlar kapasite Hastayı önce stabilize etmek ve sonra doğrudan
teriminin kullanımını gerekli kılar. hastanın ya da ailesiyle birlikte hastanın isteklerini
Karar verme kapasitesi için çeşitli öğeler gerekir. netleştirmek ihtiyatlılıktır. Resüsitasyonu yapma­
Bunlar seçenekleri anlamayı; her seçeneğin sonu­ ma ya da durdurmanın uygun ve etik gerekçeleri;
cunun farkındalığını; ve göreceli sabit değer ve se­ kardiyak fonksiyonun geri dönürülemez kesilmesi,
çimler ile seçeneklerin bedeli ve getirilerinin takdi­ beyin ölümü, ehil hastanın reddi ya da önceden
rini içerir. verilmiş "resüsite etme" (do not resusitate, DNR)
• Bilgilendirilmiş ret, tıbbi tasviyeye rağmen ayrıl­ emridir.
ma formu dolduran hastanın dosyasında dikkatlice • Geçerli bir DNR emri ile bile, ağrı, enfeksiyon, de­
belgelendirilmelidir. Aşağıdaki beş konu proble­ hidrasyon ve solunum güçlüğü gibi kondisyonlara
matik olabilir ve dosyada gösterilmelidir. dikkat edilmelidir. DNR emri veren bir hasta say­
a. Kapasite-Hastanın mental statüsünü belgelen­ gılı ve merhametli, huzurunu artırabileceği ve ka­
dir. Tercihen, hasta farkında ve uyarılmış olma­
lan zamanını kalitesini yükseltecek, bir bakımı hak
lıdır, makul iletişimi devam ettirebilen, sorunu
eder.
tartışacak mental yetiye sahip ve kendi çıkarla­
rıyla hareket eden biri olmalıdır.
b. Müzakere-Herhangi birinin anlayabileceği, TELEFONDA HEKİM TAVSİYESİ
açık ifadeler kullan ve belgelendir; öfemizm ve • Kısa, basit görünen tavsiye bile telefonla verildi­
teknik jargondan kaçın. Ölüm bir ihtimalse, ğinde potansiyel olarak yiiksek riskli bir harekettir.
söyle. Tavsiye verildiği anda hukuki bağlayıcı bir ilişki
c. Alternatif tedavi öner-Alternatif tedavilerin (görev- ihmal haksız fiilinin birinci öğesi) kurulur.
olup olmadığını ve önerilip önerilmediğini bel­ Hasta görülemeyeceğinden ve fazla bilgiye ulaşıla­
gelendir. mayacağından doğru değerlendirme gerçekçi yapı­
d. Ailenin dahiliyeti-Aileyi ve arkadaşları karar lamaz.
sürecine dahil etmedeki çabayı belgele. Eğer Ancak kişi hemen acil servise gelmeye ikna edilir­
hasta ailenin dahil olmasına olanak vermiyorsa se temel ilkyardım tavsiyelerinde bulunmak kabul
bunu da belgelendir. edilebilirdir.
e. Hastanın imzası-Hasta standart bir tıbbi tas­
Resmi telefon tavsiye programları olan tıbbi ku­
viyeye rağmen ayrılma formunu imzalasa bile
rumlar spesifik rehberler kullanmalı, sonuçları iz­
diğer dört öğe eksikse, hekim hukuki olarak
lemeli, yakın takip sağlamalı ve görüşmeleri hastayı
korunmaz. Ancak, eğer hasta gerekli bilgilen­
acil servise gelmeyi tembihleyerek sonlandırmalı­
dirme müzakeresi yapıldıktan sonra imzalama­
dır.
yı kabul etmezse, imzalamayı kabul etmediğini
belgelendir.
ACİL TIBBİ TEDAVİ VE AKTİF İŞÇİ
• RESÜSİTASYON VE ((RESÜSİTE KANUNU (EMTALA)
ETME" EMRİ 1986Öa Kongre "Comprehensive Omnibus Budget
Günümüz standartlarına göre, imkan varsa, beyin Reconciliation Act (COBRA)"yı hastayı mağdur
yaşayabilirse ve tersine hareket edilmesi gereken eden uygulamalarla geniş çapta savaşmak için ka­
mücbir medikal veya yasal sebep yoksa resüsitas­ nunlaştırdı. EMTALA COBRA'nın acil servis de­
yon uygulanmalıdır. partmanlarını içeren bölümüdür.
Resüsitasyonu sonlandırmak için kullanılan güncel EMTALA düzenlemelerine göre, tıbben anstabil
medikal ölçüt beyin ölümü ya da kardiyovasküler hasta bir diğer kuruma yalnızca transfer eden he­
tepkisizlik olmalıdır. Bu prensip standart referans­ kim transferin tıbben gerekli olduğunu onaylar­
larda uygun kabul edilmiş ve etik olarak desteklen­ sa ve transfer edilen kurum hastayı kabul ederse
miştir. transfer edilebilir.
• Tıbbi ve etik olarak, faydasız olacak tedavi uygula­ • Acil servis kurumlarına (Medicare anlaşmalı hasta­
ma zorunluluğu olmadığını hatırlamak önemlidir. nelere) hastalık ya da yaralanma ile gelen bir hasta,
Terminal hastalığı olan bir insanın birkaç saat ya da ödeme gücüne veya sigorta durumuna bakılmaksı­
gün içinde ölümü bekleniyorsa, daha fazla agresif zın, tıbbi incelemeye alınmak zorundadır.
660 KISIM 25 • YÖNETİM

Tıbbi inceleme acil tıbbı ilgilendiren bir durum tes­ TABLO 194-4 HIPAA Yapılması ve
pit ederse hastanın durumu stabilize edilmelidir. Yapılmaması Gerekenler
Stabilizasyon, sözü edilen kurum tam kapasite dolu
değilse, başka bir tesise sevkinden önce gerçekleşti­ Yapılması Gerekenler
1. Hastanın primer hekimi ile konuş.
rilmelidir.
2. Konsültan ve hastanın tedavisinde yer alan diğer takım
Hasta sevk için bilgilendirilmiş onay imzalamalı ve üyeleri ile hastanın saklı sağlık bilgilerini paylaş.
risk ve yararlarını anlamalıdır. 3. Saklı sağlık bilgilerini rambursman ve operasyonel
EMTALA, acil servis departmanlarının standart konular için kullan.
prosedürlerine göre tüm hastaların tıbbi ince­ 4. Hasta kayıtlarını hastaya ya da yetkilendirdiği kişiye ver.
leme ve stabilizasyon hakları olduğundan sevk 5. Hasta acil bir durumdaysa, onay veremeyecek
edilmeyen hastaları da içerir. Hastanın durumu durumdaysa veya bilgi hastanın yararına olacaksa
başarılı stabilizasyona imkan vermiyor olabilir ve hastanın saklı sağlık bilgilerini ailesi veya arkadaşları ile
hastayı stabilize etmekteki başarısızlık tek başına görüş.
EMTALA'yı ihlal anlamına gelmez. Ancak hekim Yapılmaması Gerekenler
ve hastane, hastayı stabilize etme çalışmasında uz­ 1. Hastayla veya hastanın saklı sağlık bilgileri hakkında
man konsültasyonu dahil standart prosedürü uy­ halka açık veya güvenli olmayan alanda görüşme.
gulayıp uygulamadığının belirlenmesi için, EMTA­ 2. Hastanın saklı sağlık bilgilerini bilgisayarda açık veya
şifresiz bırakma.
LA soruşturmasına konu olabilir.
3. Hastanın izni olmadan saklı sağlık bilgilerini başkalarının
EMTALA yapılması ve yapılmaması gerekenler önünde görüşme.
Tablo l 94-3'te listelenmiştir. 4. Halka açık alanda hastanın saklı sağlık bilgilerini yüksek
sesle konuşma.
T IBBİ ETİK 5. Görevli olarak yasal bir amacın yoksa kayıtları inceleme.
HIPAA = Health Information Acı of Portability and Accantability
Tıbbi uygulamada etik karar vermeye yön veren beş
'Hastanın izin formu imzamaınası gerekebilir.
temel prensip vardır.
Dürüstlük doğruyu söylemektir. Bu açık bir hekim­
hasta ilişkisinin ve söz tutmanın temelini oluşturur.
Hasta otonomisi bir bireyin hakları ve ne yapılıp Yardımseverlik iyilik yapmanın prensibidir; baş­
yapılamayacağına dair bilgilendirilmiş karar verme kalarının refahını yükseltmeyi ve ihtiyacı olanlarla
özgürlüğüdür; ayrıca hastanın gizlilik hakkını da ilgilenmeyi içerir.
kabul eder. Bilerek zarar vermeme "önce zarar verme" nin
prensibidir, hekimi diğerlerini tehlike, acı ve ızdı­
raptan korumaya zorlar.
TABLO 194-3 EMTALA Yapılması ve
Adalet tarafsızlık, insan eşitliğine ve kıt kaynakla­
Yapılmaması Gerekenler
rın eşit dağılımına saygıyı içerir.
Yapılması Gerekenler
1. Tüm hastaları aynı şekilde tedavi et.
2. Hastanın şikayetlerine göre tam değerlendirme ve tetkik AMERİKAN SAGLIK SİGORTASI
sağla. TAŞINABİLİRLİK VE SORUMLULUK
3. Stabilize edemediğin hastayı uygun şekilde sevk et. YASASI (HIPAA) VE SAKLI SAGLIK
4. Hastanenin hasta kapasitesi dolmadığı sürece, hastanenin
sunduğu spesifık servislere ihtiyaç duyan sevkleri kabul et. BİLGİLERİ
5. Acil tıbbi durumlarda tanı ve tedavide önerisine ihtiyaç Amerikan Sağlık Sigortası Taşınabilirlik ve Sorum­
duyduğun uzmanlardan konsültasyon al.
luluk Yasası (The U.S. Health Insurance Portability
6. Acil servis departmanı, hastane personeli ve fakülteyi
EMTALA kuralları konusunda eğit. and Accountability Act, HIPAA) bireylerin gizliliği
7. Hastaları hızlı ve etkili bir şekilde gör. ve sağlık hizmeti mahremiyetini koruyan en önem­
li Birleşik Devletler kanunudur.
Yapılmaması Gerekenler
1. Tıbbi değerlendirme için triyaj uygularken ayrım yapma. Bu yasa elektronik sağlık bilgilerinin güvenlik, de­
2. Hastaların değerlendirme ve tetkik sırasında baskı ile ya ğişim ve bütünlüğünü gerektirir ve temel ulusal
da cesaretini kırarak uzaklaşmasına sebep olma. gizlilik standartları için ve sağlık hizmetleri için
3. Uzmanın acil servise gelmesine gerek olmadığına kendini açık enformasyon uygulamaları için kurallar koyar.
ikna etme. HIPAA saklı sağlık bilgilerinin (Protected Health
4. Elinde imkan olduğu sürece hastanın stabilizasyonunu Information, PHI) kullanılması için yetki aramak­
geciktirme.
sızın, tedavi, ödeme ve operasyon amacıyla kapalı
5. Hasta kaydını geciktirme.
kuruluşlara izin verir
ETMAL = Emergency Treatınent and Active Labor Acı
BÖLÜM 194 • ACİL SERVİS YÖNETİMİ 661
Tedavi konsültasyon ve yönlendirme dahil sağlık gibi işyeri faaliyetleri ile sınırı olmamak üzere bun­
hizmetinin ve bağlantılı servislerin provizyonu, yö­ lar dahildir.
netimi ve koordinasyonudur. Bu kurala bir istisna psikoterapi notları, tedavi için
Ödeme istisnası tıbbi bakım sağlayıcısına PHJ'ı kullc1.nılması, belirli yasal durumlar ve kamunun
ödemenin sağlanması ya da hizmet verilen birey ciddi bir tehditten korunması için gerekli olan du­
için geri ödeme almak için kullanmasını sağlar. rumlar haricinde, genellikle yazılı onay gerektirir.
Operasyonlar birkaç faaliyeti kapsar, kalite artışı, HIPAA yapılması ve yapılmaması gerekenler Tablo
çalışan değerlendirmesi ve akreditasyon, denetim l 94-4'te listelenmiştir.
programları, planlama, kalkınma, işletme, yönetim
IİNDEKS

Sayfa numarasını takip eden t tabloyu, ş şekli adres gösterir.

A Adalet,660 orofasyal,545-547,546t
Addison hastalığı, 301 patofızyolojisi,36
A vitamini,418t,419
Addisonyan krizi,144 pelvik,209
A,417
Addüktör pollisis,595 postherpetik nöralji, 331
Abciximab,78t
Adenovirüs,1241 propofol verilmesinden sonra, 42
Abdominal aort anevrizması,112-113,
Adeııozin,12 sırt. Bkz Sırt ağrısı
ll3ş,l43t,653
Adinamik ileus, 182 ürolojik taş hastalığı,202
Abdominal cerrahi, 225-226
Adrenal kriz, 463-465, 489-490 AICD!er. Bkz Otomatik internal kardiyak
Abdüksiyonla rahatlama belirtisi, 6201
Adrenal yetmezlik, 463-465,464t-465t defıbrilatörler
Ablasyo plasenta, 216, 218, 568
Adrenokortikotropik hormon,463 AIDS demans kompleksi,335
ABÖS. Bkz Ani bebek ölümü sendromu
AEIOUS TIPS kısaltma,274,275t Ajitasyon,642
Absans nöbet, 270, 514
Aeromonas hydrophi/a, 62,346 Akalkülöz kolesistit, 159
Acil doğum, 218-221
Afebril nöbetler,273 Akatizi,374-375
Acil kontrasepsiyon, 649
Afet planı,656 Akciğer grafıleri
Acil servis girişleri onam,657-658
Afrika kene tifüsü,354 akut göğüs sendromu,302,302ş
bilgilendirilmiş red,658-659
Afrika trypanosomiyazis,355 aort diseksiyonu,ll4ş
ihmal,657
Afrika uyku hastalığı,355 astım,250
reşit olmayanlar,658
Aftöz stomatit,547 dilate kardiyomiyopati, 97
resusitasyon, 659
Ağır sepsis, 321 hipertrofık kardiyomiyopati,99
resüsite etme (dnr) emri,659
Ağlama, 233 ,234t karın travması,586
telefonla doctor önerisi,659
Ağrı kliniği,45 konjestif kalp yetmezliği, 89ş
tıbbi etik,660
Ağrı krizi,301-302 kronik obstrüctif akciğer hastalığı, 137
tıbbi malpraktis, 657
Ağrı yönetimi lober pnömoni, 126ş
Acil tıp servisleri
farmakolojik olmayan yöntemleri, 36 plevra! efüzyon, l 22ş
afet planı,656
lokal anestetikler,37-38 pnömoni,254, 254ş
geçmişi,655
opiyat olmayan,36-37 pnömotoraks, 132
genel bakış,655-657
opiyatlar, 37 septik şok, 322
halk sağlığı kurumları,656
pediyatrik, 37 siyanoz, 257
halkın bilgilendirilmesi ve eğitilmesi
yara, 69 tüberküloz,130, l 30ş
amacıyla,656
Ağrı yabancı cisimler,248
hasta nakli,656
aağ sol kadran, 163 Akciğer nakli,360
kayıt tutulması, 656
akut apendisit, 163 Akciğer
kullanılan iletişim,655
akut miyokard enfarktüsü,74 apsesi,125,128
nakil yöntemleri, 655-656
anksiyete ve,37 yaralanması,581-582
personeli, 655, 655t
baş ağrısı,276 Akrep sokması,428
tarama sistemleri,656 eğitimi,655
diz,623 Akromiyoklaviküler eklem yaralanması,
tesisler,656
epidemiyolojisi,36 602,6031
ulaşım, 656
göğüs. Bkz Göğüs ağrısı Akselere idiyoventriküler ritim,16, 16ş
yoğun bakım üniteleri,656
igastrik,158-159 Aksiler sinir,602
zorlukları,657
intrakraniyal,276 Aktarım disfajisi, 154
Acil transfüzyon,483
kalça,623 Aktif protein C direnci,473t
Acilde onam,658
klinik özellikleri, 36 Aktive parsiyel tromboplastin zamanı,79,
ACTH. bkz Adrenokortikotropik hormon
kronik, 44t-45t, 44-46 4691
kktif kömür,3651,367,371-372,
nöropatik,44,45t Akut akciğer hasarı,385,4721, 482t
377,382,393-394
nosiseptif,44 Akut alerjik reaksiyonlar, 34-35
Acute prosthetic valvular dysfunction,96
omuz, 620-622,62lş Akut apendisit,143t, 163-165
Açlık, 261

663
664 İNDEKS

Akut arteryel tıka111klık,115,116t,118 elektrokardiogram bulguları,75-77, 771 geçmek için ipuçları, 5


Akut bakteriyel sinüzit, 240 göğüs ağrısı v, 71, 7lt-72t sertifıaksyon, 3-4
Akut böbrek hasarı,184 iletim sistemi hasarı sebebi, 74 sınıflama,1-2
Akut böbrek yetmezliği inferiyor duvar 74,75 test teknikleri, 4-5
acil serviste bakım ve yönetim, 186-188 inferolateral,75 Amerikan Acil Tıp Osteopati Kurulu, 1
ayırıcı tanısı,185-186,1861 kardiyojenik şok sebebi olarak, 81 -82 Amerikan Anesteziyolojistler Topluluğu
çocuklarda,309-310,3101 serum belirteçleri, 72,73 fiziksel sınıflama sistemi, 40
diyaliz için, 188,1881 Akut nekrotizan ülseratif gingivit, 547 Amerikan tripanosomiyazis,355
epidemiyolojisi, 184 Akut otalji,238 Aınfetaıninler, 385-386
hastaneye yatış, 188 Akut otitis medya,238/, 238-239 Amfizem
hiperkalemi etkisi, 490 Akut perikardit, 100-101 mediastinal, 156
hipertansiyon sebebi, 11O Akut prostatit, 201 pulmoner, 137
intrinsik, 184, 186-188 Akut pulmoner ödem, 88-90, 95 Amfoterisiıı, 337
iskemik,184 Akut pyelonefrit, 194 Amigdalin,451
klinik özellikleri, 185 Akut romatizma! ateş, 292-293 Amikasiıı, 4911
kreatinin araştırılması, 184 Akut sempatik kriz, l 10 Amilaz, 161
mortalite oranları, 184 Akut splenik sekestrasyon krizi, 303 Amilorid,180
nefrotoksinlere bağlı, 184,186 Akut tübüler nekroz, 184, l 86 Amiodaron
patofizyolojisi, 184, l85t Akut yükseklik hastalığı, 433-435 Anıiyotrofik lateral skleroz, 519-520
postobstruktif, 184 Albendazol, 356 Amnestik bozukluklar, 639
postrenal, 188 Albumin, 180, 311 Amniyon sıvı embolisi, 218
prerenal, 184, 185t, 186-187,309,3101 Albuterol, 27 Amoksisilin/klavulanat akut otitis medya
RIFLE sınıflaması, 184 astım tedavisi, 138, 251 tedavisi, 239
Akut bronşit, 123-125, l 24t bronkospazm tedavisinde,35 divertikülit tedavisi, 167
Akut distoni, 374 kronik obstrüktif akciğer hastalığı insan ısırığı profılaksisi,66-67
Akut enfeksiyöz ishal,147-148 tedavisinde,138 ısırılınalarda profilaksi, 66-68
Akut gastroenterit,260-261 Aldosteron, 463 nötropenik ateş tedavisi, 491ı
Akut glomerulonefrit, 310-311 Alerjik keratokonjuctivit,529 otitis medya tedavisi, 542
Akut göğüs sendromu,302, 302ş,478t Alfa-blokörler, 204 peritonsiller apse tedavisi, 248
Akut havayolu inflamasyonu,136 Alın laserasyonları, 53-56 toplum kaynaklı pnöınoni tedavisi, 127
Akut hipoksi, 435 Alkaliler, 406-407,444,4451, 534 Aınoksisilin
Akut idrar retansiyonu, 196-197 Alkaloz?kliııik özellikleri,29 akut otitis medya tedavisi, 239
Akut intravasküler henıolitik ınetabolik,31 klamidya tedavisi, 313
reaksiyon,4821 solunumsal,32 otitis medya tedavisi, 542
Akut iskenıik inme, 111 Alkol(ler) Amonyak, 416
Akut kapalı açılı glokom, 534ş, 534-535 etanol,3661,380, 3821 Ampisilin/sulbaktam
Akut konstipasyon, 151-153, 1521 etilen glikol, 381-383, 383t barsak tıkanıklığı tedavisi, 168
Akut koroner sendrom hamilelikte, 215 divertikülit tedavisi, 166
acil serviste bakım ve taburculuk, iszpropanol, 381 insan ısırığı profılasksisi,66
77-80,84-85 metanol, 381-383 pelvik inflamatuvar hastalığı tedavisi,
ayırıcı tanı,74-77, 83-84 osnıolal gap, 380 2241
düşük olasılıklı,82-85 Alkolik hepatit, 176, 179 spontan bakteriyel peritonit tedavisi,
epidemiyoloji,73 Alkolik karaciğer hastalığı, l 78 180
hipertansif acil olarak,110 Alkolik ketoasidoz, 460 transplantasyon sonrası pnömoni
patofızyoloji of, 73-74 Allis manevrası, 608/ tedavisi, 358
perkütan coroner girişimler,77,79 Alprazolam, 643 Ampiyem,128
rcperfüzyon, 77 Alt gastrointestinal kanama, 265t Anafilaksi, 34-35
risk sınıflaması, 83t Alt özefageal sfınkter,155, 157 Anafilaktik reaksiyonlar,34
tanım, 82 Alt üst ekstremite tansiyon oranı,117, Ana! fıssür,172
tedavisi, 84-85 117ş,591 Ana! fistül, 172-173
Akut lenfoblastik lösemi, 305 Alteplaz, 78t Ana! fistül, 172-173
Akut mastoidit, 542 Alveoler osteit, çekim sonrası,546-547 Ana! kanal neoplazileri, 174
Akut mitral yetmezlik, 82 Alveoler ventilasyon dakikada, 120 Analjezi
Akut myokardiyal enfarktüs Amarıiııı phalloides, 451 opiyat dışı, 36-37
acil serviste bakım ve taburculuk, 77-80 Amanita sıniıhiıırıa, 452 opiyat, 37
ağrı sebebi,74 Ambulanslar, 655 tanımı, 40
anteriyor, 76 Amebiyazis, 356 Analjeziklers, 40-41
antitrombotik tedavi, 485 Amerikan Acil Tıp kurulu sınavları Anastomoz kaçağı, 182
anjiyoplasti, 485 devamlı sertifıkasyon, 2-3 Ancylosloınıı duodenale, 356
ayırıcı tanı, 74-77 eğitimde,3 anemi. Bkz Anemi
İNDEKS 665
hemofili, 474-475, 475t-476t Anterior kord sendromu, 575t Antiplatelet ilaçlar?akut koroner sendrom
Kanama bozuklukları Anterior miyokard enfarktüsü,76ş tedavisi, 781
kanama bozuklukları Bkz Anterior serebral arter inmesi, 498 kanama sebebi olarak, 4861
orak hücre hastalığı. Bkz Orak hücre Anterior tibial tendon rüptürü,637 tanımı, 484-485
hastalığı Anterograd amnezi, 378 Antipsikotikler, 374-375
pıhtılaşma bozuklukları, 473-474 Anti-Faktör Xa aktivitesi, 470t Antiretroviral tedavi, 337
von Willebrand hastalığı, 475-477 Anti-Rh immünglobulin, 308 Antitrombin, 470t
Anemi Antibiyotik-ilişkili ishal, 147,181-182 Antitrombotik ilaçlar
acil serviste bakım ve yönetim, 466-467 Antibiyotikler Ayrıca bkz özel antibiyotik antikoagülanlar, 484
ayırıcı tanı, 466 akut apendisit tedavisi, 165 direk trombin inhibitörleri, 484
çocuklarda, 307-308 akut bakteriyel sinuzit tedavisi, 240 endikasyonları, 485
değerlendirme, 466-467, 4671, 468ş akut otitis medya tedavisi, 239 fibrinolitik ilaçlar, 78t, 79, 485, 485t-486t
demir eksikliği, 307-308 bakteriyel trakeit tedavisi, 247 komplikasyonları, 485, 4861
hemodiyalizde, 191 bebklerde, 229, 229t Antiviral ilaçlar
klinik özelllikleri,466 nekrotizan yumuşak doku enfeksiyoları herpes zoster tedavisi, 560
mikrositik, 468/ tedavisi, 325 influenza tedavisi,333
orak hücreli, 304 divertikülit tedavisi, 166 Antrakinonlar,152
otoimmün hemolitik, 307-308 epiglotit tedavisi, 246 ANUG. Bkz Akut nekrotizan ülseratif
patofızyoloji, 466 erizipel tedavisi, 538t gingivit
tedavisi, 305 farenjit tedavisi, 55 l Anyon açığı artmamış metabolik asidoz,
Anestetikler, lokal, 37-38 grup A ,-hemolitik Streptokok farenjiti 29
Anestezi tedavisi, 241 Anyon açıklı metabolik asidoz, 29-30, 30t
lokal,37-38 impetigo tedavisi, 538t Aort anevrizması, abdominal, 112-113,
sinir bloğu için. Bkz Bölgesel sinir bloğu, kolesistit tedavisi, 163 113, I 43t, 653
37-38, 38 nötropenik ateş tedavisi, 4911 Aort diseksiyon
topikal, 38 odontojenik apse tedavisi, 554 epidemiyoloji of, 113
Anevrizmalar selülit tedavisi, 538t göğüs ağrısı sebebi,721
abdominal aort, 112-113, l l 3ş, l43t, 653 ürolojik taş hastalığı tedavisi,204 hipertansif acil olarak, ilO
posteriyor kommünikan arter, 537 yüz enfeksiyonları tedavisi, 538t patofızyoloji, ll3-l 14
Ani bebk ölümü sendromu,238 Antidepresanlar tanımı, 95
Ani işitme kaybı, 541 atipik, 370 Aort kapak yetmezliği, 91 t, 95
Ani ölüm, 277-279 kronik ağrı tedavisi, 46 Aort stenozu, 9 I t, 94, 94ş
Anistreplaz,485 siklik,369-370 Aort yaralanmaları, 583
Anjina pektoris, 721 Antidiare ilaçları, 147, 263 Aort yetmezliği, 94-95
Anjiyoödem, 35, 555 Antidotlar, 365t-367t Aortik balon pompası, 93
Anjiyoplasti, 485 An tiemetikler Aortoenterik fistül, 112
Anjiyotensin dönüştürücü enzim bulantı ve kusma tedavisi, 145, 492t Apatetik tirotoksikoz,462
inhibitörleri endikasyonları, 142-143, 346 Apendisit, akut
alerjik olmayan anjiyoödem sebebi, 35 Antiepileptik ilaçlar, 273 erişkinlerde, 143t,163-165
anjiyoödem tedavisinde, 555 Antifosfolipid antikorları,470t, 473 çocuklarda, 267
dilate kardiyomiyopati tedavisinde, 97 Antifosfolipid sendromu,6301 Apgar skoru, 219
Ankilozan spondilit,629, 6301 Antifosfolipid sendromu,6301 Apne, 236, 252
Anksiyete bozuklukları, 640 Antihipertansif ilaçlar, 398 Apse
AOBEM. Bkz American Osteopathic Antikardiyolipin antikorları,473 akciğer, 125, 128
Board of Emergency Medicine Antikoagülanlar anorektal, 173
Anksiyete, 37 akut koroner sendrom tedavisi, 78t Bartholin bezi, 327
Anogenital refleksler, 574 derin ven tronıboze tedavisi, 107-108 beyin, 526-527, 5271
Anorektal apse, 173 endojen, 473 deri, 327-328
Anorektal hastalıklar komplikasyonları, 485 karın içi, 182
AİDS hastasında, 336 mekanik kapaklar, 96 lokal, 64
ana! fıssür, 172 oral, 484 mastikatör boşluk, 539-540
fistül, 172-l 73 parenteral, 484 odontojenik,553-554
hemoroid, 170-171, 171/ Antikolinerjikler,138,368t, 368-369 overyen,226
kriptit, 171-172 Antikonvülzanlar, 272 periodontal, 547
pilonidal sinüs, 175 fenitoin, 400-401, 516 peritonsiller, 242t, 247-248, 551ş 551-552
proktit, 173 fosfenitoin,400-40l, 516 pilonidal, 327
pruritus ani, 175 ikinci kuşak, 402 psoas,623
Anorektal tümörler, 174 karbamazepin, 401 retrofaringeal, 242t, 247, 553, 553ş
Anterior humeral çizgi, 290/ valproat, 401-402 skrotaI,197-198
Anterior interosseöz sinir, 600 Antimotilite ilaçları, 148, 263 tuba-overyen,143t
666 İNDEKS

Arboviral enfeksiyonlar, 332 Asidoz Ateşli nöbetler, 270-272


Arbovirüsler, 525 klinik özellikler, 29 Ateşli silah yaralanması, 572, 583, 585, 591
Ard ayak, 615 metabolik, 29-31, 301 Atipik antidepresanlar, 370
Ardıç, 4191 solunumsal, 30-32 Atonik nöbetler, 270
Arı sokması, 426-427 Asiklovir Atopik dermatit, 299
Aritmiler'atriyal fibrilasyon, 13-14, 13ş egzema herpetikum tedavisinde, 295 Atovaquone-proguanil, 344
atriyal flutter, 12-13, 13ş herpes labialis tedavisinde, 295 atriyal fibrilasyon tedavisi, 14
AV blok. Bkz AV blok herpes simpleks enfeksiyonu tedavisinde Atriyal fibrilasyon, 13-14, l 4ş
bradiaritmiler, 10-11 316, 33 337, 547 Atriyal tlutter, 12-13, 13/
fasik.üler blok, 19 varisella tedavisinde, 33 l Atriyoventriküler blok. Bkz AV blok
multifokal atriyal taşikardi, 14-15, 14ş Asistol, 20 Atriyoventriküler nodal reentran taşiardi,
prematür atriyal atım, 9, IOş Asit-baz bozuklukları klinik özellikleri, 29 11
prematür ventriküler atım, 15-16, I Sş, ayırıcı tanı, 29 Atrofik vajinit, 222-223
89 klinik problem çözme metodu, 29-30 Atropin
pretcrminal ritimler, 20 metabolik alkaloz, 31 bradikardi tedavisi, 397
sinüs bradikardisi, 10-11 metabolik asidoz, 29-31, 30/, 390 bronkore tedavisi, 42
sinüs taşikardisi, 11 solunumsal alkaloz, 32 kavşak ritmi tedavisi, 15
sinüs, 10, 10 solunumsal asidoz, 30-32 Mobitz tip I AV blok tedavisi, 18
supraventriküler bradiarithmiler, 10-11 tampon yanıtlar, 29-30 Mobitz tip 11 AV blok tedavisi, 18
supraventriküler taşiaritmiler, 11-15 Asit, 180 sinüs bradikardisi tedavisi, 11
supraventriküler taşikardi, 11-12, 11ş Asit(ler), 406-407, 444, 4451, 534 Auriküler blok, 40
taşiaritmiler, 11-15 Askariyazis, 356 AV blok-birinci derece, 181ikinci derece,
ventriküler, 15-17 Aspirasyon pnömonisi, 125 18/, 18?üçüncü derece, 18-19, 18/
Arka çapraz bağ yaralanması, 612 Aspirasyon pnömoniti, 125, 127-128 Avuç içi laserasyonları, 57
Arpacık, 528 Aspirasyon, 40 Avulsiyon kırıkları, 607t
Arsenik zehirlenmesi, 413-414, 414t Aspirin Ayak bileği
Artemether/lumefantrine, 344 akut koroner sendrom tedavisi, 78, 781 burkulması, 613-614
Arteriyel gaz embolisi, 436t emilimi, 388-389 dislokasyonu, 614
Arteriyel kan gazları kanama sebebi, 4861 kırığı, 614
taııımı, 484 laserasyonu, 61
astım değerlendirilmesi, 137
yaralanması, 613-614
kronik obstrüktif akciğer hastalığı zehirlenmesi, 388-390
Ayak parmağı laserasyonları, 62
değerlendirilmesi, 137 Asteriks, 179
Ayak tırnağı, içe büyümesi, 635ş 635-636
Artesunat, 345 Astım
Ayak
Artmış intrakraniyal basınç, 504 Acil serviste bakım ve yönetim, 137-139
ard ayak, 615
Artrit akciğer grafisi, 250
bursiti, 636
Arthrosentez,626ş-627ş atakları, 136-137, 250
diyabetik yaraları, 458-459
gonokokkal, 627 ayırıcı tanısı, 137, 250
ezilmesi, 615
klinik özellikleri, 626 ayırıcı tanısı, 137, 250
kompartman sendromu, 638
Lyme, 628 beta-adrenerjik agonistler, 138
laserasyonları, 60-62
osteoartrit, 622, 628-629 çocuklarda, 250-251
ön ayak, 615
romatoid, 628-629, 6301 epidemiyolojisi, 136, 250
orta ayak, 615
septik, 627, 628t hamilelikte, 214-215
yaralanmaları, 614-615
sınıflandırması, 6261 klinik özellikleri, 136-137, 250
yumuşak doku hastalıkları, 634-638
vira!, 628 ölüm sebebi olarak, 137
Aydınlatılmış onam, 657-658
Ascaris lumbricoides, 356 patofizyolojisi, 136, 250
Aydınlatılmış onam, 658
Asemptomatik bakteriüri, 193, 205 Solunum yetmezliği sebebi, 250
Ayılma reaksiyonları, 42
Asendan kolanjit, 160 Aşırı kullanım sendromu, 623-624, 625t
Azatiyoprin
Asetabulum kırığı, 605-606 Aşil tendon Crohn hastalığı tedavisi, 150
Asetaminofen motor fonksiyonları, 61t ülseratif kolit tedavisi, 151
ağrı yönetiminde kullanımı, 36 rüptürü of, 61, 612, 637 Azitromisin
antidote N-asetilsistin, 391-392 Ataksi, 509-510 akut otitis medya tedavisi, 239
ateş tedavisinde, 230 Atelektazi, 181-182 l<lamidya tedavisi, 313
emilimi, 391 Ateller, 595 otitis medya tedavisi, 542
farmakokinetiği, 391 Atenolol, 78t şankroid tedavisi, 317
karaciğer hastalığı sebebi, 178 Aterosklerotik plaklar, 83 toplum kaynaklı pnömoni tedavisi, 127
zehirlenmesi, 391-392, 392t Ateş
Asetazolamid, 434 çocuklarda, 228-230, 269 B
Asetilsistein, 365t nötropenik, 305t, 490-491 B vitaminleri, 419
Asetoasetat, 460 pediyatrik, 228-230 B-tipi natriüretik peptid, 82, 89-90
Aseton, 460 postoperatif, 181 Bl vitamini, 418t, 419
İNDEKS 667
B2 vitamini, 418t, 419 oftalmik hastalık sebebi,495 Beta-blokörler
B3 vitamini, 418t, 419 patofızyolojisi,276 akut koroner sendrom tedavisi,84
B6 vitamini 418t,419 primer, 276 astım tedavisi,251
Bacak laserasyonu,60-62 sekonder, 276, 276t-277t, 494-496 büyük damar yaralanması tedavisi,584
Bacillus anthracis, 350 sinuzite bağlı,495 dar QRS'li supraventriküler taşikardi
Bağışıklık yetmezlikli hastalarda herpes uykuyla alakalı, 306 tedavisi, 12
simpleks virüsü,329ş,329-330 Batma olayları, 439, 439t,440ş zehirlenmesi, 396-397
tüberküloz,130 Batma sonrası osteomiyelit,64 Beyin apsesi, 526-527, 527t
Bakıcı ihmali, 646 Batma yaraları, 64-65 Beyin tümörleri,306, 494
Bakım standartı,657 Baziler arter Bifasiküler blok,19
Bakteri tıkanıklığı, 498 Bigeminal ritimler,15
akut bronşit sebebi,123,124t trombozu, 508 Bikarbonat
gastroenterit sebebi, 2641 Bebekler. Ayrıca bkz Çocuklar; diyabetik ketoasidoz tedavisi, 283, 456
pnömoni sebebi, 125, l26t, 253 ağlama,233,234t metabolik asidoz tedavisi, 31,3lt
Bakteriyel endokardit, 338-339, 3391 antibiyotikler,229, 2291 Bilevel pozitif havayolu basıncı
Bakteriyel konjunktivit, 529 apne,252 hiperkapni tedavisi,12 l
Bakteriyel menenjit, 523,5251 ateş, 228-230,269 kronik obstrüctif akciğer hastalığı
Bakteriyel trakeit, 2421, 246-247 bronşiyolit,251-253 tedavisi,139
Bakteriyel vajinozis,221-222,649 dehidrasyon,262,262t tanımı,9
Bakteriyemi, 2291, 230 döküntü. Bkz Döküntü Bilgisayarlı tomografi
Balanoposıiı, 198 idrar yolu enfeksiyonu,230 268-269 abdominal aort anevrizması bulguları,
Baldır ven trombozu, 108 inguinal hemi, 170 113/
Baldıran, 45 lt intestiııal kolik 233-234 akut apendisit, 165, 165/
Balık,66t ishal, 260-264 aort diseksiyonu,115/
Balon maske ventilasyonu kaza dışı travma, 234 elektron demeti, 650
cihazı,6 kusma, 260-264,263t karın ağrısı, 142
dispne tedavisi,119 nöbetler. Bkz Nöbetler,pediyatrik karın travması, 586
Bankart kırığı,603 normal yaşamsal fonksiyonlar, 233 kısıtlılıkları, 650
Bantlar, yapışkan,52-53 pnömoni, 253-255 kontrastlı, 650-651
Barbitüratlar,376-377 prematür,233 kullanımı, 650-651
Barotravma renal aciller,309-3 12 multidetektör tarama,650
çıkışta, 4361, 436-437 sepsis, 23lt pankreatit,161, 162/
dalışta, 436t, 436-437 solunum sayısı,233 pelvis kırıkları,605
Barsak tıkanıklığı, 143t,144,167-168 wheezing,249t,249-250 tanımı,650
Bartholin bez apsesi,327 Yenidoğan abdominal aciller, 265-268 ürolojik taş hastalığı, 203, 203ş
Barton kırığı, 597 Beck triyadı,563,582 Bilgisayarlı tomografik anjiyografi,107,
Bartonella henselae, 241 Behçet hastalığı,630t 107/ş
Basınç değişimi kaynaklı vertigo,438 belirtileri,262t Bilgisayarlı tomografik koroner anjiyografi,
Basit ateşli nöbetler, 270 Beli fenomeni,644t 84
Basit tek dikişler, 50-51 Bell's palsi,499t, 536 Bilgisayarlı tomografik miyelografi, 618
Baş dönmesi,510-513,512t Benign intrakraniyal hipertansiyon,495, Bilgisayarlı tomografik pulmoner
Baş geri ççene yukarı manevrası,6 537 anjiyografi, 107, 107/ş
Baş parmak Benign ınigratuvar glossit, 548 Bilinç değişikliği, 274-275
dislokasyonu,596 Benign paroksismal pozisyona] vertigo, Bilinç değişikliği
ulnar kollateral ligaman rüptürü, 596 51 1-512, 5121 çocuklarda, 274-275
Başağrısı Benign prostat hipertrofısi,196 deliryum,505t,505-506
acil serviste bakım ve yönetim, 276-277, Benzodiazepinler demans, 505t, 506,639
496 epidemiyolojisi, 377 koma,506-509, 507t-508t
ağrıyla ilişkili,276 flumazenil antidotu, 41, 180, 275,378 Bilinç düzeyi,500t
ayırıcı tanısı,276,496 hamilelikte,215 Bilinç kapanması, 321
BatıNil virus, 332 prosedural sedasyon kulla111mında, 41 Bilinçli sedasyon, 36
çocuklarda, 275-277,2761-2771 t,42 Biliyer kolik,159
epidemiyolojisi,494 nöbet tedavisi,386 Biliyer tıkanıklık,361
gerilim tipi, 44t-45t,277 klinik özellikleri, 378 BiPAP. Bkz Bilevel pozitif havayolu basıncı
hamilelikte, 215 patofızyolojisi, 378 Bipiridil bitki ilaçları,411
hipertansif, 495 status epileptikus tedavisi, 271,271 t Bipolar bozukluk, 639-640
kğme tipi,277,495-496 yüksek doz, 377 Birinci derece AV blok, 17
lomber ponksiyon sonrası,495 Beslenme gülüğü,235 Birinci derece yanık, 442t
migren, 276,494-495 Beşinci hastalık. Bkz Eritema Biseps tendon rüptürü, 598-599,621
miyofasyal,441-45! enfeksiyozum Bisfosfonatlar, 489
668 İNDEKS

Bit kaynaklı tifüs, 354 fetal, 569 yara yeri komplikasyonları, 181
Bit, 428 sinüs, 10-11 Chagas hastalığı, 355
Bitki ilacı (herbisit), 410-411 Brakiyal pleksopati,518 Chaparra 1, 419t
Bitkisel ürünler,419-420 Brakiyoradyal gecikme, 94 Charcot triyadı, 160
Bivalirudin,781 Brankiyal yarık kistleri,554 Chikungunya,353
Bizmut subsalisilat, 148 Braxton Hicks kasılmaları, 218 Chlamydia trachomatis, 193,223,268,313,
Blowout kırığı, 533, 578 Bronkopulmoner displazi,236 317
Boehler açısı, 615 Bronkorre, 42 Chlaınydophila pneumoniae, 1241, l26t
Boerhaave sendromu, 156 Bronkospazmlar,35, 138 Chopart eklemi, 614
Boğulayazma, 439 Bronşit, akut, 123-125,1 241 Churg-Strauss sendromu, 630t
Boğulma,438-440, 439t, 440t Bronşiyal pnömoni, 125 Chvostek's bulgusu, 27
Bordetellıı pertııssis, 1241 Bronşiyolit, 236,251-253, 360 Cıva zehirlenmesi,414-415,415t
Borreliıı bıırgdoıferi, 348 Brown-Sequard sendromu,575t Cicutoksin, 451
Botulizm, 345, 517 Brudzinski bulgusu, 523 Ciguatera zehirlenmesi, 346
Brugada sendromu, L9,l9ş Cilt dezenfektanları, 49
Boutonniere deformitesi,596
Brusellozis, 354 Cinsel istismar,646
Bowlus ve Currier testi, 6441
Bulantı ve kusma Cinsel saldırı, 648-649
Boyle kanunu, 436
antiemetikler, 145, 4921 Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
Boyun ağrısı
gebelikte, 212-213 genital siğiller,318
ayırıcı tanısı, 618-620
kemoterapiye bağlı, 492 gonokok enfeksiyonları, 313-314,649
epidemiyolojisi, 617
tanımı, 144-146, 191 herpes simpleks enfeksiyonları, 3.15-316,
klinik özellikleri, 617-618 316ş
musküler, 617t Bupivakain, 37
klaınidyal enfeksiyonlar,313,649
nonspesifık, 620 Buprenorfın,384
lenfoogranuloma venereum,
patofızyolojisi, 617 Bupropion,37 l
317ş,317-318
Boyun kitleleri,554 Burkulma
önerileri, 313
Boyun ayak bileği, 613-614
oral bulguları, 548
travması, 5791, 579-580 sternoklaviküler eklem,601-602
profılaksisi,cinsel saldırıda, 649
zanları,5791 Bursa! sendromlar, 623, 624ş,624t
şankroid, 316-317,3 I 7ş
Böbrek kontüzyonu, 589 Bursit,629,636
sifiliz,314-315,3 l 5ş,649
Böbrek nakli, 360-361 Burun
trikomonas enfeksiyonları, 223, 314,649
Böbrek taşı, 653 acilleri. Bkz Naza! aciller
Clostridium botulinum, 345, 517
Böbrek yetersizliği, 631 anterior tamponu, 543, 543ş Clostridium diffıcile
epistaksis, 543, 578 ayırıcı tanı,346
Böbrek yetmezliği
kırıkları, 544, 544ş ishal sebebi, 148-149, 182
akut. Bkz Akut böbrek yetmezliği
laserasyonları, 54-55 Clostridium tetani, 339-340
komplikasyonları, 190-191
tamponu, 543ş Colles kırığı, 597
patofızyolojisi, 190
yabancı cisimleri, 544 Colorado kene ateşi,349
Böbrek(ler)
Buspiron, 379 Conium türleri,, 452
akut yetmezliği. Bkz Akut böbrek
Butokonazol, 223 Coprinus atramentarius,451
yetmezliği
Büllöz impetigo, 297,298ş, 538 Cortinarius orellanus,452
hidronefroz,187
Büllöz mirinjit,542 COX-2 inhibitörleri,46, 392-393
son dönem böbrek hastalığı, 190-191
Büyük arterlerin transpozisyonu,256-257, CPAP. Bkz Devamlı pozitifhavayolu
travma, 589t, 589-590
257t basıncı
Böcek ilacı,408-412
Büyük damar yaralanmaları, 583-584, 584t Crohn hastalığı
Böcek sokmaları
akrep,428 C- Ç acil serviste bakım ve yönetim, 149-150
ayırıcı tanısı, 149
arı,426-427 C vitamini,418t ishalle ilişkili, 149-150
bit,428 Candida vaginitis,221-223 klinik özellikleri,149
ekin zararlısı,428 Carnett belirtisi,141 patofizyolojisi, 149
eşek ansı,426-427 Centor kriterleri, 241 tanımı,149
kan emen böcekler, 429 Centruroides-özgü antivenin, 428 tedavisi, l 49-150
örümcek,427 Cerrahi Cullen bulgusu, L 12
pire, 428 abdominal, 225-226 Çalılık ateşi,354
tahtakurusu,429 gastrointestinal, 182-183 Çalışmayan idrar sondası, 205-206
uyuz, 428,561 genitoüriner komplikasyonları,181 Çapraz bacak germe testit, 620t
Bölgesel anestezi, 37-38, 38 ilaç tedavisi komplikasyonları 181-182 Çene açma,6, 564
Bölgesel sinir tuzaklanması sendromları, komplikasyonları, 181-182, 225-226 Çevresel yaralanmalar
623 meme, 182 böcek sokmaları Bkz Böcek sokmaları
Bradiaritmiler,10-11 solunumsal komplikasyonları, 181 boğulma, 438-440, 439t, 440t
Bradikardi sonrası ateş, 181 dalış yaralanmaları. Bkz Dalış
çocuklarda, 21 vasküler komplikasyonları, 181 yaralanmalan
İNDEKS 669
elektrk çarpması, 446-448, 447t klaviküla kırığr, 289 klinik özellikleri, 436-437
kar-bon monoksid zehirlenmesi, konjestif kalp yetmezliği, 259ş, 259-260, patofızyolojisi, 436
449-450 260t Dalışta pulmoner ödem, 438
sıcak yaralanmaları, 424-426 konjunktivit, 529 Dalma refleksi, 12, 439
soğukla ilişkili Bkz Soğuk yaralanmaları k.rup, 242t, 244-245 Dalteparin, 108
yanıklar Bkz Yanıklar kulak enfeksiyonları, 238-240 Daltoıı kanunu, 436
yıldırım, 448t, 448-449 kusma, 260-264, 263t Damar yolu
yüksek rakım sendromları Bkz Yüksek Legg-Calve-Perthes hastalığı, 292 çocuklarda, 21
rtakım sendromları lösemi, 304-306 enfeksiyon sebebi, 192
Çıngıraklı yılan ısırığı, 429-430 menenjit, 228, 229t, 231-232,274 kanama sebebi, 192
Çilek dili, 548 nefroblastom, 306 komplikasyonları, 191-192
Çocuk istismarı, 234, 565, 645-646 nefrotik sendrom, 31 l ultrasonografısi, 653
Çocuklarda. Ayrıca bkz Bebek; nöbetler. Bkz Nöbetler, pediyatrik yenidoğanlarda, 21
Yen idoğan;Pediyatri nötropeni, 324 Dantrolen, 374
abdominal aciller, 265-268 onkolojik aciller, 304-307 Dapson, 427
ağrı yönetimi, 37 orak hücreli hastalığı. Skz Orak hücre
Dar QRS'li ventriküler taşikardi, 12
akut böbrek yetmezliği,309-310,310 hastalığı
Davranışsa! bozukluklar
akut glomerulonefrit, 310-31 l Osgood-Schlatter hastalığı, 292
Acil serviste bakım ve yönetim, 642-643
akut romatizma! ateş, 292-293 perikardit, 260
ayırıcı taııı,641-642
anemi, 307-308 plastik deformitesi, 289
epidemiyolojisi, 640
ani ölüm, 277-279 pnömoni, 253-255
Klinik özellikleri, 640-641
anksiyete yönetimi, 37 post-streptokokkal reaktif artrit, 292
özkıyım riski, 639, 640t-64/ t
apendisit, 267 radius başı çıkığı, 290-291
tipleri, 639-640
astım, 250-251 resusitasyon, 20-23
retinoblastom, 306, 307ş DDAVP, 476
ateş, 228-230 DDT,409
bakteriyel trakeit, 242!, 246-247 salisilat zehirlenmesi, 390
santral sinir sistemi tümörleri, 306 DeBakey sistemi, 114
bakteriyemi, 230
senkop, 277-279, 278t-279t DEET, 410
baş ağrsı, 275-277, 276t-277t
sepsis, 230-231 Deferoksamin, 365t, 404
bilinç değişikliği, 274-275
septik şok, 323-324 Defıbrilasyon
bilinç değişikliği, 274-275
servikal lenfadenit, 241 çocuklarda, 22
böbrek acilleri, 309-312, 310t
servikal vertebra görüntülemesi 565! ventriküler fıbrilasyon tedavisi, 17
bronşiyolit, 251-253
siyanid zehirlenmesi, 418! Dehidrasyon
dehidrasyon, 262, 262t, 284-285,285t
sıtma, 344 ciddiyeti, 262
disrithmiler, 22
sıvı idamesi, 23 Dehidrasyon çocuklarda, 284-285, 285!
diyabet melli!, 282-284
stomatit, 240-241 hiponatremik, 284
doğumsal metabolik
stridor. Bkz Stridor Dejeneratif kalp hastalığı, 94
bozukluklar,279-282, 280t
suprakondiler kırıklar, 289-290, 290ş Dekompresyon hastalığı, 436-438
döküntüler. Bkz Döküntüler
torus kırığı, 288-289 Dekompresyon hastalığı, 437
elektrolit bozuklukları, 285-287
travma, 564-566 Deksametazon
epiglotit, 242t, 245/, 245-246
ürolojik taş hastalığı, 202 akut dağ hastalığı tedavisi, 434
epilepsi, 273
vira! krup, 2421, 244-245 epiglotit tedavisi, 246
farenjit, 240-241
wheezing, 249t, 249-250 spinal kord basısı tedavisi, 487
femur başı epifızi kayması, 291
Wilms tümörü, 306 süperior vena kava sendromu tedavisi,
fızis kırığı, 287ş-288ş 287-288
yeşil ağaç kırığı, 289 488
hematolojik hastalıklar, 307-309
Çoğrafık dil, 548 tiroid fırtınası tedavisi, 462t
herni, 168-170
hipertansif aciller, 111 D vira] k.rup tedavisi, 244
hipoglisemi, 279-281, 280t Dekstroz
D vitamini, 28, 418t
idrar yolu enfeksiyonu, 230, 268-269 D-dimer testi antidote olarak, 366t
ishal, 260-264 derin ven trombozu, 104 hipoglisemi, 280-281, 281t
işlem öncesi sedasyon, 43 hemostaz araştırması, 4691 Deliryum, 505t, 505-506, 639
juvenil immün artrit, 291 pulmoney emboli, 106 Delta basınç, 616
kabızlık, 235-236, 267 Dabigatran, 484 Demans, 505t, 506, 639
kafa travması. Bkz Kafa travması Dakika ventilasyonu, 120 Demeklosiklin, 489
kalçanın geçici tenosinoviti, 293 Daktilit, 301 Demir eksikliği anemisi, 307-308
kalp hastalıkları, 255-260 Dalak yaralanması, 585 Demir tozu, 530
kardiyomiyopati, 260 Dalış yaralanmaları Demir zehirlenmesi, 402-404
karın ağrısı, 265!, 265-268 barotravma, 4361, 436-437 Demiyelinizan hastalıklar, 499t
kas iskelet hastalıkları dekompresyon hastalığı, 436-438 Deng ateşi, 353
kemik sarkomları, 306-307 genel bakış, 435-436 Deniz anası, 431
670 İNDEKS

Deniz kaynaklı zehirlenme, Dermatomlar,575ş kalça, 608-609


430-433,432t-433t Dev hücreli arterit, 536, 630t lunat, 597
Deniz kestanesi, 431, 433t Devamlı cilt altı sütürler, 5l, 5lş mandibula, 540, 540
Deniz mercanı, 431, 4321 Devamlı öğrenme hedefleri , 1 metakarpofalangeal eklem, 596
Deniz yılanı, 4321 Devamlı pozitif havayolu basıncı (CPAP) patella, 610-611
Deoksihemoglobin, 121 bronşiyolit tedavisi, 252 perilunat,597
DeQuervain tenosinoviti, 634 hiperkapni tedavisi,121 proksimal interfalaııgeal eklem, 596
Deri hastalıkları kronik obstrüktif akciğer hastalığı stemoklaviküler eklem, 601-602
eksfoliyatif dermatit, 557-558 tedavisi , 139 tanımı, 9 Dismenore, 209
eritema multifonne, 556 Devamlı sertifıkasyon sınavı, 2-3 Disotonomi, 521
herpes zoster, 560 Devamlı sütürler, 51, 5lş Dispepsi, 157-158
pedikülozis, 561-562 Dezmopressin, 471 Dispne, 119, 1 20t
pemfıgus vulgaris, 559-560 Dışkı kültürü, 146 Disritmiler, 359
tinea enfeksiyonları,296-297, 560-561 Difenhidramin, 35, 492!, 650 bebeklerde, 22
toksik epidermal nekroliz, 556-557 Difeııoksilat ve atropin, 148 çocuklarda, 22
toksik-enfeksiyöz eritemler, 558-559 Digoksiıı bağışık Fab, 27 hamilelikte, 214
uyuz, 428,561 Digoksiıı-duyarlı Fab, 3661, 395, 396t,453 Dissemine gonokokkal enfeksiyon, 559
yayılmış gonokok enfeksiyonu, 559 Digoksin Dissemine intravasküler koagülasyon
Deri şarbonu, 351 atriyal fibrilasyoıı tedavisi, 14 acil serviste bakım ve yönetim, 472
Deri dar QRS'li supraventriküler ayırıcı tanısı, 472
hidroflorik asit yanıkları, 444, 4461 taşikardi tedavisi, 12 klinik özellikleri, 472
kimyasal yanıkları, 444 Dihidroergotamin, 276 laboratuvar bozukluklarıyla ilişkili,
kostik maruziyeti etkileri, 406-407 Dijital glikozidler, 395t-396t, 395-396 472t-473t
Derin cilt sütürleri, 51, 52ş Dijital sinir bloğu, 38ş-39ş, 38-39 patofizyolojisi, 472
Derin doku enfeksiyonu, 632, 633! Dikiş atma, 50 septik şokta, 322
Derin peroneal sinir Dikloksasilin tedavisi, 324
bloğu, 39 bakteriyel endokardit tedavisi, 339 Distal falanks kırığı, 597
motor fonksiyonu, 61t mastit tedavisi, 218 Distal interfalangcal eklem dislokasyonu, 596
tuzaklanması, 636-637 Dil Diş çekimi sonrası ağrı, 546-547
Derin ven trornbozu boyutu, 7ş Diş çekimi sonrası alveolar osteit, 546-547
acil serviste bakım ve yönetim, 107-109 laserasyonları, 550 Diş çürükleri, 546
adjuvan tedavisi, 108-109 lezyonları, 548 Diş kırıkları, 548-549, 549ş
algoritması, l04, 105/ dilate kardiyomiyopati tedavisi, 97 Diş sürmesi, 545-546
antikoagülanlar, 107-108 Dilate kardiyomiyopati, 97 Diş yarası, 546
ayırıcı tamsı, 104 Diltiazem Diş(ler)
baldır venleri, 108 atriyal fibrilasyon tedavisi, 13 anatomisi,545ş
belirtiler ve bulgular, 103 dar QRS'li supraventriküler taşikardi kırıkları, 548-549, 549ş
D-dimer ölçümü, 104 tedavisi, 12 kopan, 549, 549ş
epidemiyolojisi, 102 multifokal atriyal taşikardi tedavisi, 15 tanımlanması,545ş
hamilelikte, 214 Dimerkaprol, 4 l 4t Diüretikler, 97, 398-399
hcparin tedavisi, 107-108 Diphyllobothrium latum, 356 Divertikülit, 143t, 166-167
klinik özellikleri, 103 Diplopi, 536 Dix-Hallpike pozisyonu,511-512
kontrastlı venografısi, 105 Direk Coombs testi, 467t Diyabet iıısipid, 25, 375
patofizyolojisi, 102-103 Direk trombin inhibitörleri, 79, 484 Diyabet mellit
pıhtılaşma bozuklukları ve, 473 Dirsek ayak yaraları, 458-459
tedavisi,l 07-109, 485 dislokasyonu, 599- çocuklarda,282-284
trombolitik tedavisi, 108 k.ırığı, 600, 6001 diyabetik ketoasidozla ilişkili aciller,
ultrasonda kompresyonu, 654 Disbarizrn,435-438 213-214,282-283, 455-456, 457ş
venöz ultrasonografı incelemesi, 105, Disfaji, 154-155 hamilelikte, 213-214
105ş Disfonksiyonel uterin kanama, 208 hiperglisemik, hipeosmolar durum 456,
Wells skoru, l04t Dishemoglobinemi 458, 458ş
yardımcı testler, 104-105, 105ş methemoglobinemi, 121, 420-421 hipoglisemi, 454t-455t,454-455
Dermal-epidelmal bileşke,51, 52ş sulfhemoglobinemi, 421 insulin-bağımlı, 282
Dermatit Dislokasyon Diyabetik ketoasidoz, 213-214,282-283,
atopik,299 ayak bileği, 614 455-456, 457ş
eksfoliyatif, 557-558 baş parmak, 596 Diyabetik nöropati, 45t
kandidal diyaper,299 dirsek, 599-600 Diyabetik periferik nöropati, 519
kontakt, 562 distal interfalangeal eklemt, 596 Diyaliz disequilibriyum, 191
seboreik, 299 diz, 610-611, 6llt Diyaliz
Dermatomiyozit, 630t, 631 glenohumeral eklem,602-603,6041 acilleri, 190-192
İNDEKS 671
akut böbrek yetmezliği tedavisi, 188, Dorsal el laserasyonları, 57 pulmoner emboli tedavisi, 108, 485
188t Döküntüler türleri, 108
damar yolu komplikasyonları,191-192 bakteriyel enfeksiyona bağlı, 297ş-298ş, Düşük olasılıklı akut koroner sendrom,
gastrointestinal komplikasyonları, 191 297-299 82-85
hematolojik komplikasyonları, 191 çiçek, 295-296, 296ş Düşük tehditi, 212
hemodiyaliz, 191, 383, 390, 394 diyaper, 299 Düşük, 212, 226-227
hipertansiyon ilişkili, 190 eritema enfeksiyozum, 294ş, 294-295 Düz bacak germe testi, 617, 618ş, 620t
nörolojik komplikasyonları, 191 erizipel, 298, 299ş boyun, 579
periton, 192 Henoch-Schönlein purpurası, 300, 300ş Strangülasyon hemi, 169
Diyalizde hipotansiyon, 191 herpes viüus, 295, 295ş Düzensiz kenarlı laserasyon, 5lş
Diyaper dermatit, 299 impetigo, 297, 297ş DVT. Bkz Derin ven trombozu dizartri,
Diyaper döküntü, 299 Kawasaki hastalığı, 300 502t
Diyaphragma yaralanmaları, 582, 585 kızamık, 294 E
Diyastolik disfonksiyon, 89 kızamıkçık, 294
Diyazepam E vitamini, 418t, 419
kızıl, 297-298, 298ş Ebes dirseği, 290-291
nöbet tedavisi, 370
mantar, 296-297 Efedra, 4l 9t
status epileptikus tedavisi, 271t
neonatal, 299 Egzema herpetikum, 295, 295/
Diz ağrısı, 623
pitriyazis rosea, 300-301 Egzersiz ilişkili senkop, 279
Diz
roseola infantum, 296, 296/ Eğitim sırasında değerlendirme, 3
artrosentezi, 627ş
selülit, 298-299 Ekinodermata, 431
aşırı kullanım hasarı, 613
bursa! sendromları, 623, 624ş, 624t tanımı, 293 Eklampsi, 217, 514
dislokasyonu, 610-611, 611 t tarifi, 293 Ekokardiyografı
kırığı, 609-61O vira!, 293-296 dilate kardiyomiyopati bulguları, 97
ligamentöz hasarı, 612 Döküntüler kapakta kaçak bulguları, 95
menisküs yaralanması, 612 bakteriyel enfeksiyonlara bağlı, mitral yetmezlik bulguları, 93, 93ş
prepatellar bursit, 624ş, 624t 297ş-298ş, 297-299 pulmoner emboli bulguları, 105
tendon yaralanmaları, 611-612 diyaper, 299 transtorasik, 93
yaralanması, 61, 6ll-613 eritema enfeksiyozum, 294ş,294-295 Ekonomik istismar, yaşlının, 646
Doğal kapak endokarditi, 338 erizipel, 298, 299ş Eksantem subitum. Bkz Roseola infantum
Doğum ve travay. Ayrıca bkz fungal, 296-297 Eksfoliyatif dermatit, 557-558
acil, 218-221 herpes virüs, 295, 295ş Ekstansör digitorum, 595 Ekstansör
Hamilelik makat geliş, 221 impetigo, 297, 297ş hallusis longus, 6lt
normal hareketleri, 220ş kızamık, 294 Ekstansör tendon laserasyonu, 58, 58ş
preterm, 216-217 kızamıkçık, 294 Eksternal hordeleum, 528
Doğumsal metabolizma bozuklukları, 279- kızıl, 297-298, 298ş Ekstrakorporeal şok dalgalı litotripsi,
282, 280t neonatal, 299 202, 205
Doksisiklin Rocky Dağı benekli ateşi, 347 Ekstrapulmoner tüberküloz, 129-130
bit kaynaklı tifüs tedavisi, 354 Ekstravazasyon
rozeola infantum, 296, 296ş
çalı tifüsü tedavisi, 354 kemoterapi ilaçlan, 493
selülit, 298-299
ısırık profilaksisi, 68 üriner, 589
su çiçeği, 295-296, 296ş
Lyme hastalığı tedavisi, 348-349 Ekstremite ataksisi, 501 t
tanımı, 293
pelvik inflammatuar hastalık tedavisi, Ekstremite travması, 591-592
vira!, 293-296
224t Eksudatif plevra! efüzyonlar, 122, 123t
Dördüncü derece yanık, 442t
Rocky Dağı benekli ateşi tedavisi, 347- Ektopik gebelik, 143t, 210-212
Dressler sendromu, 74, 100
348 Ektopik supraventriküler taşikardi, 11
Droperidol, 43
sifıliz tedavisi, 315 El bileği
Dudaklar laserasyonları, 57
sinüzit tedavisi, 545
laserasyonu, 55, 55ş, 550 yaralanmaları, 597-598
Stafilokok tedavisi, 432
sütürü, 55, 55ş El cerrahisi, 596t
toplum kaynaklı pnömoni tedavisi, 127
Doku hipoperfüzyonu, 32 Duloksetin, 372 El-ayak-ağız hastalığı, 240, 293,547-548
Doku plazminojen aktivatörü, 79, 108,485 Duman inhalasyonu, 442 El
Dokuzlar kuralı, 441, 44lş Dumping sendromu, 183 anatomisi, 595
Dolama, 633, 633t Duodenum yaralanmaları, 585 ateli, 632
Dolasetron, 492t Dupuytren kontraktürü, 634, 638 enfeksiyon dışı hastalıkları, 634
Donma, 422 Duroziez belirtisi, 95 enfeksiyonları, 632-633
Donmuş ayak, 422 Duverney kırığı, 607t insan ısırıkları, 66, 633t
Donuk omuz, 621 Dürüstlük, 660 kutanöz sinir ağı, 595ş
Dopamin Düşük ayak yürüyüşü, 509 muayenesi, 595
sinüs bradikardisi tedavisi, 11 Düşük molekül ağırlıklı heparin selüliti, 632, 633t
şok tedavisi, 231 akut koroner sendrom tedavisi, 79 tendon yaralanması, 596
Doripenem, 167 derin ven tromboze tedavisi, 108, 485 yaralanmaları, 595-597
672 İNDEKS

Elektrik yaralanmaları, 446-448, 447t adrenal yetmezlik, 463-465,464t-465t Enzime bağlı immünoassay, 336
Elektriksel altemans, 1O1 diyabet mellit. Bkz Diyabet melli! Epidermik keratokonjunctivit, 529
Elektrokardiyografi tiroid bezi, 461-463 Epididimit, 200, 200/
akut perikardit bulguları, l 00 Eııdometrit, 218, 227 Epididimo-orşit, 539
hipertrofik kardiyomiyopati bulguları, 99 Endometriyozis, 209 Epidural hematom, 566, 571
Elektrokardiyogram (Devam.): Endoskopi, 43 Epidural kompresyon, 619-620
prematür atriyal atım bulguları, 9, lOş Endoskopik retrograd Epigastrik ağrı, 158-159
prematür ventriküleratım bulguları, l5, kolanjiyopankreatografi, 161 Epiglotit
lSş Endotrakeal entübasyon çocuklarda, 242t, 245ş, 245-246
senkop araştırılması, 279 hemoptizi için, 136 erişkinlerde, 552ş, 552-553
sinüs aritmisi bulguları, 9, lOş travmada, 564 Epikondilit, 599
sinüs bradikardisi bulguları, lO yaşlıda, 567 Epilepsi
sinüs taşikardisi bulguları, 11 Endotrakeal tüp çocuklarda nöbet, 273
ventriküler fibrilasyon bulguları l7, 17/ş çocuklarda, 21 tanımı, 514
ventriküler taşikardi bulguları,16-17, yenidoğanlarda, 21 Epinefrin otoenjektör yaralanması, 65
16ş Endüstriyel toksinler, 415-418 Epinefrin
Elektrokardiyogram Enfeksiyon. Ayrıca bkz spesifik enfeksiyon anafilaksi tedavisi, 34
akselere idiyoveııtriküler ritim bulguları, damar yolu, 192 nabızsız elektriksel aktivite tedavisi, 20
16, 16ş el, 632-633 sinüs bradikardisi tedavisi, 11
akut miyokard enfarktüsü bulguları, gezgin. Bkz Dünya turist enfeksiyonları ventriküler fibrilasyon tedavisi, 17
7Sş-77ş, 77ş idrar yolu. Bkz İdrar yolu enfeksiyonları vira! krup tedavisi, 244
atriyal fibrilasyon bulguları, 13-14, l4ş kulak, 238-240 Episklerit, 631
atriyal flutter bulguları, 13, l3ş odontojenik, 546 Epistaksis, 543, 578
göğüs ağrısı incelemesi, 72 postpartum, 218 Epizyotomi, 219
hiperkalemi bulguları, 26ş turist. Bkz Dünya turist enfeksiyonları Epley manevrası, 513
kronik obstrüktif akciğer hastalığı vira!. Bkz Vira! enfeksiyonlar Epstein-Barr virüsü
bulguları, 137, 138ş yara yeri. Bkz Yara yeri enfeksiyonları enfeksiyonları, 331-332
mitral stenoz bulguları, 92ş yumuşak doku Bkz Yumuşak doku farenjit sebebi, 240
miyokard enfarktüsü bulguları, 7Sş-77ş enfeksiyonları tedavisi, 358
multifokal atriyal taşikardi bulguları, 15, Yumuşak dokuda yabancı cisime bağlı, Eptifibatit, 78t
14ş 62 Erişkin stili hastalığı, 6301
pnömotoraks bulguları, 132 yüz, 538-539 Eritema enfeksiyozum, 294ş, 294-295
Elektrolit bozuklukları Enfeksiyöz mononükleozis, 331-332 Eritema multiforme, 556
çocuklarda, 285-287 Enfektif endokardit, 96, 338-339 Eritema toksikum, 299
hiperkalemi, 26ş, 26-27, 27t, 286,286!, Enoksaparin Eritromisiin etilsuksinat, 241
395-396, 425,483 akut koroner sendrom tedavisi, 78t, 79 Eritromisin, 317
hipcrkalsemi, 28, 286, 286t derin ven tromboze tedavisi, 108 Eritroplazi, 548
hipermagnezemi, 29, 286! Ensefalit Eritrosit dağılım hacmi (RCW), 467t
hipernatremi, 24-25, 25t, 286, 286t acil serviste bakım ve yönetim, 526 Eritrosit süspansiyonu
hipokalemi, 25, 26t, 286, 286!, 483 ayırıcı tanısı, 526 traıısfüzyonu,302-303, 466, 480
hipokalsemi, 27-28, 273, 286, 286t epidemiyolojisi, 525 Erkek genital sorunları
hipomagnezemi, 28-29, 286, 2861 herpes labialize bağlı, 328-329 akut prostatit, 201
hiponatremi, 24, 24t, 273, 285, 286t,388, klinik özellikleri, 525-526 epididimit, 200, 200ş
489 patofızyoloji, 525 orşit, 200, 200ş
pediyatrik, 285-287 tanımı, 274 penis, 198ş, 198-199
tanımı, 23-24 Ensefalitler, 525-526 skrotun1, 197-198
Elektron demeti bilgisayarlı tomografi, 650 Entamoeba histolytica, 356 testis torsiyonu, 199-200, 200ş
Emboli Enterobiyazis, 356 üretra, 201
akut arteryel tıkanıklık sebebi, 116t Enterotoksinler, 147 Erken doğum, 216-217
pulmoner. Bkz Pulmoner emboli Enterovirüsler, Erlişyoz, 349
serebral arteriyel gaz, 437-438 akut bronşit sebebi, l24t Ertapenem, 166
Emilebilen dikişler, 50 döküntü sebebi, 293-294 Escherichia coli
Emilmeyen sütürler, 50 özellikleri, 293 E. coli 0157:H7, 147
EMLA, 38 Entübasyon stilesi, 7 enteroadezif, 2641
End-tidal C02 monitörizasyonu, 250 Entübasyon eııteroinvazif, 264t
Endobronşiyal entübasyon, 7 çocuklarda, 21, 565 enteropatojenik, 264t
Endoftalmit, 531 endobronşiyal, 7 enterotoksijenik, 264t
Endokardit, enfektif, 96, 338-339 erişkinde, 7-8, 8t, 564, 578 gıda kaynaklı hastalıklar,345-346
Endokrin hastalıklar hızlı ardışık idrar yolu enfeksiyonları sebebi, 268
adrenal kriz, 463-465 orotrakeal, 6-7 Shiga toksin üreten, 264t, 345-346
İNDEKS 673
Eskarotomi, 443 Feokromositoma, 111 Gansiklovir, 337
Esmolol, 12 Ferritin, 467t Gastrik lavaj, 374
Esomeprazol, 154 Fetal hemoglobin, 30 l Gastrit, 157-159, 381
Eş şiddeti, 649, 649t Fetal kalp sesleri, 569 Gastroenterit
Eşek arısı sokması, 426-427 Fiber-optik laringoskopi, 555 akut, 260-261
Etambutol, 13lt Fibrin tüketim ürünleri, 469t bakteriyel, 264!
Etanol, 366t, 380, 382t Fibrinojen, 469t, 481 t vira!, 260-261
Etilen glikol, 381-383, 383t Fibrinolitik ilaçlar Gastrointestinal aciller
Etini! estradiol, 209t, 649 akut koroner sendrom tredavisi, 78t, 79 akut apendisit, 143t, 163-165
Etomidat, 8t tanımı, 485, 485t ana! fıssürler, 172
işlem önncesi sedasyonda, 4lt, 42 Fibromiyalji, 44, 44t-45t, 72t ana! fistül, 172-173
kritik hastada, 43 Filiskin, 419t anorektaJ apse, 173
yaşlıda, 43 Fimozis, l98ş, 198-199 anorektal hastalıklar, 170-175
Ewing sarkomu, 307, 307ş Fistül testi, 438 barsak tıkanıklığı, 143t, 144,167-168
Ezilme yaraları, 615 Fizalya denizanası, 431, 432t bulantı ve kusma, 101, 144-146
Fizis kırığı, 287ş-288ş 287-288, 593, 594ş gastrit, 157-159
F Fizyostigmin, 366t, 369 hemoroid, 170-171, l7lş
Faktör düzeyi incelenmesi, 469t Flank travma, 587-588 hemi, 168-170, l69ş-l70ş
Faktör l, 48lt Flavivirüs, 355 ishal. Bkz İshal divertikülit, 166-167
Faktör Il, 48lt Flebotomi, 190 kabızlık, 151-153, 152t, 191
Faktör IX, 48lt Fleksör digitorum profundus, 595 karın ağrısı. Bkz Karın ağrısı
Faktör V Leiden, 470t Fleksör digitorum süperfısiyalis, 595 kolesistit. Bkz Kolesistit
Faktör V, 481t Fleksör hallusis longus rüptürü, 637 kriptit, 171-172
Faktör VII, 48lt Fleksör tendon kılıfı dijital sinir bloğu, pankreatit. Bkz Pankreatit
Faktör VIII inhibitörü, 473 39, 39ş peptik ülser hastalığı, 157-159
Faktör VIII, 475, 481t Fleksör tendon yaralanması, 59, 59ş pilonidal sinüs, 175
Faktör X, 48lt Fleksör tenosinovit, 632, 633t proktit, 173
Faktör XI. 48lt Flukonazol, 223, 337 pruritus ani, 175
Faktör XII, 481t Flumazenil, 41, 180, 275, 365, 366t rektal prolapsus, 173-174
Faktör XI!I, 48lt Fluorokinolonlar rektal yabancı cisim, 174-175
Fallot tetralojisi, 256-257, 257t,258ş Hamilelikte kontrendikasyonları, 215 yutulan yabancı cisim, 156-157
Famsiklovir, 316, 330 idrar yolu enfeksiyonu tedavisi,194-195 Gastrointestinal bleeding
Fantom ekstremite ağrısı, 45t otitis eksterna tedavisi, 239 in adults, 153-154
Farenjit Stafilokok tedavisi, 432 in children, 265
acil serviste bakım ve yönetimi, 551 Flusistosin, 337 Gastrointestinal cerrahi, 182-183
grup A ,-hemolitik Streptokok,240-241, Foka! nöropatiler, 518 Gastrointestinal reflü, 235
550-551 Folat, 418t Gastroözefageal reflü hastalığı
klinik özellikleri, 551 Folik asit, 366t atakları, 155
patofızyolojisi, 550 Follikülit, 327-328 klinik özellikleri, 155
tanımı, 240-241 Fomepizol, 366t, 382t, 382-383 patofizyolojisi, 155
vira!, 551 Fondaparinuks, 79 prevalansı, 155
yüksek rakım,435 Formaldehit, 381 yenidoğanlarda ve bebeklerde, 235, 237
Fasiküler bloklar, 19 Formik asit, 381 Gastroözefageal varisler, 180
Felbatol, 402 Fosfenitoin, 400-401, 516 Gaytada gizli kan testi, 153
Femoral hemi, 169 Fosgen, 415 Gazlı bez, 431, 433t
Femoral kondil kırıkları, 609, 61 lt Fotopsi, 536 Gecikmiş düşük, 212
Femoral sinir bloğu, 40 Fotosensitivite, 562 Gecikmiş transfuzyon reaksiyonları,
Femur baş epifızi kayması, 291 Fototerapi, 237 482-483,483t
Femur başı avasküler nekrozu, 302ş, 624 Foumier's gangreni, 198, 198ş Gecikıniş yara kapanması, 52
Femur başı Francisella tularensis, 350 Geçici iskemik atak, 497, 503, 504t
avasküler nekrozu, 302ş Froment bulgusu, 518 Geniş QRS'li supraventriküler taşikardi, 12
kırığı, 607t Frontal sinüs kırığı, 578 Genital siğiller, 318
Femur boynu kırığı, 607t Furokumarinler, 562 Genitoüriner travma
Femur şaft kırıkları, 609 Furosemid, 27 acil serviste bakım ve yönetimi, 589
Fenilbutazon, 392 ayırıcı tanısı, 589
Fenitoin, 400-401, 516 G böbrek, 589t, 589-590
Fenobarbital, 374, 377 Gabapentin, 402 epidemiyolojisi, 588
Fentanil Galeazzi kırık-çıkıkları, 601 klinik özellikleri, 588-589
işlem öncesi sedasyonda, 4lt, 42 Gamma-hidroksibütirat, 384 mesane, 590
rijit göğüs sendromu sebebi, 42 Ganglion kisti, 634 testis, 590
Fentolamin ve lidokain, 65 Ganglionlar, 637 üretra, 590
674 İNDEKS

Gentamisin Beli paralizi, 536 anne ölümleri, 212


nötropenik ateş tedavisi, 491t benign intrakranyial hipertansiyon, 537 astım, 214-215
oftalmik kullanımı, 5291 dev hücreli arterit, 536 baş ağrısı, 215
pelvik inflamatuvar hastalık tedavisi, diyabetik paraliziler, 536 bulantı ve kusma, 212-213
2241 hipertansif kraniyal sinir paralizi, 536 derin ven trombozu, 214
postpartum endometrit tedavisi, 218 Horner sendromu, 537 disritmiler, 214
posttransplant pnömoni tedavisi, 358 optik nörit, 535 diyabet, 213-214
Gerçek doğum, 218 papilödem, 537, 537ş ektopik, 210-212
Geri dönüşlü pulpit, 546 posterior kommünikan arter erken doğum, 216-217
Geriatrik travma, 566-567 anevrizması, 537 hiperbarik oksijen tedavisi, 450
Gerilim tipi baş ağrısı, 44t-45t, 277 santral retina] arter tıkanıklığı, 535 hipereınezis gravidarum, 144
GestaS)'Onel trofoblastik hastalık, 212 santral retina! ven tıka111klığı, 535 hipertansiyon, 217
Gıda kaynaklı hastalıklar, 345-347 ultrasonografik incelemesi, 537 hipertiroidizın, 214
Giardia lamblia, 261 Göz içi basınç, 535 HIV, 215
Gila canavarı, 430 Göz kapağı laserasyonu, 54, 54ş, 532 idrar yolu enfeksiyonu, 215
Gilbert sendromu, 176 Göz kapağı laserasyonu, 54, 54ş, 532 ilaç kulla111ını, 213t-214t
Gingival hiperplazi, 548 Göz önünde uçuşan cisimler, 536 kokain kullanımı, 385
Gingivostomatit, herpes simpleks, 240,295ş Göz yaşartıcılar, 444, 445t madde kullanımı, 215
Glasgow Koma Skoru, 439, 506, 5071,565, Göz(ler) nöbet bozuklukları, 215
5701 alkali ya111kları, 444 orak hücreli anemi, 215
Glenohumeral eklem görme azlığı ve kaybı Skz Görme azlığı piyelonefrit, 215
dislokasyonu,602-603, 6041 ve kaybı plasenta previa, 216, 218
Glikojenoliz, 455 in!lamasyonu Bkz Oküler postpartum komplikasyon, 217-218
Glikopirolat, 42 inflamasyonlar preeklampsi, 111, 217
Glikoprotein Ilb/Illa inhibitörleri kostik madde etkisi, 407 prematür membran rüptürü, 216,218
akut koroner sendrom tedavisi, 78t, 80 ultrasonografisi, 537 pulmoner emboli, 107, 214
ta111mı, 485 Graft-versus-host hastalığı, 361-362 tanısal görüntüleme, 215-216
Globe rüptürü, 533-534 Granisetron, 4921 travma, 568-569
Glokom, akut kapalı açılı, 534ş 534-535 Granular kristaller, 186 trikomoniyazis, 314
Graves' hastalığı, 462 troınboemboli, 214
Glomerülonefrit, akut, 310-311
Grey-Turner bulgusu, 112 ultrasonografi incelemesi, 653
Glukagon, 281, 366t, 397-398
Groove bulgusu, 317
Glukokortikoid vajinal kanama, 216
Gross hematüri, 195
Crohn hastalığı tedavisi, 150 Hamilelikte, 214
Grup A,-hemolitik Streptokok
eksikliği, 490 Hammon çıtırtısı, 156
akut Romatizma! ateş sebebi, 292
maligniteye eşlik eden hiperkalseıni Hampton hörgücü, 106
farenjit sebebi, 240-241, 550-551
tedavisi, 489 Hantavirüs, 350
kızıl sebebi, 297
ülseratif kolit tedavisi, 151 Hastaneye yatış
Guanethidin, 4621
Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliği, edilnişmiş immün yetmezlik sendromu,
Guillain-Barre sendromu, 518
479 337
Gut, 627-628
Glukoz, 27 elektrik yaralanmaları, 447t
Güneş yanığı, 562
Glyiserin rekıal suppozituar, 152 enfektif endokardit, 338
Gyromitrin, 451
Golfçü dirseği, 599 hipoglisemi, 455t
Gonokok enfeksiyonları, 313-314, 559 H karın ağrısının araştırılması, l 43
Gonokokkal artrit, 627 H reseptör antagonisti, 158-159 Havayolu desteği, ileri
Gonore, 548, 649 Haemophilus influenzae tip b, 228,231 acil serviste bakım ve yönetim, 6
Göğüs ağrısı Haemophilus influenzae, 126t alternatif malzemeler, 7-8
ayırıcı tamsı, 71-73 Halk sağlığı kurumları, 656 dil büyüklüğü sınıflaması, 6 ş
epidemiyolojisi, 71 Halkalı solucan, 431 hızlı ardışık entübasyon, 7, 8t-9t
iskemik, 71, 74 Halkalı solucanlar, 433! ilk yaklaşım, 6
klinik özeUil<leri, 71 Halojenli hidrokarbonlar, 405 noninvazif pozitif basınçlı ventilasyon,
özefageal sebepleri, 155-156 Haloperidol, 506 9, 9t
patofizyolojisi, 71 Halüsinasyonlar 641 orotrakeal entubasyon, 6-7
sebepleri, 72, 72t Halüsinojenler, 386-388, 3871 pathofizyoloji of, 6
Göğüs duvarı yaralanması, 581 Hamat, 598t yardımcı havayolu ci11azları, 8
Göğüs travması, 565 Hamilelik. Ayrıca bkz Doğum ve travay Havayolu inflamasyonu, 136
Görev ihlali, 657 ablasyo plasenta, 216, 218, 568 Havayolu tıkanıklığı, 242-243, 487
Görev, 657 acil doğum, 218-221 Hawkins' sıkıştırma testi, 621, 62lş
GÖRh. Bkz Gastroözefageal reflü hastalığı acilleri, 212-213 Hayatı tehditi eden olay, 237, 2371
Görme azalması ve kaybı aile içi şiddet, 215 Hayvan ısırıkları, 66t
akut kapalı açılı glokom, 534ş, 534-535 akut apendisit, 165 Hayvan pazarı, 66t, 68
İNDEKS 675
Helicobacter pylori, 158-159 hamilelikte, 214 Hiperamonyemi, 282
Heliox, 138, 244, 251-252 kanama sebebi,486t Hiperbarik oksijen tedavisi
HELLP sendromu, 217 pulmoner emboli tedavisi, 108, 485 karbon monoksid zehirlenmesi tedavisi,
Hematemez, 144, 153 pulmoner emboli tedavisi,108, 485 450
Hematokezya, 153 tanımı, 484 siyanid zehirlenmesi tedavisi, 417
Hematolojik aciller tanımı, 484 vurgun tedavisi, 438
Hematom türleri, l 08 Hiperbilirübinemi, 175, 178
epidural, 566, 571 unfraksiyone Hiperemezis gravidarum, 144, 213
kulak, 542 Hepatik ensefalopati, 179 Hiperfosfatemi, 490
retrobulber, 534 Hepatit Hiperglisemi, 322
subdural,494,571 A, 176-178 Hiperglisemik, hiperglisemik durum, 456,
subungual,59 B, 176-178 458, 458ş
yara, 181-182 C,176-178 Hiperglisemik, hiperozmolar nonketotik
Hematopoetik kök hücre nakli, 361-362 kronik, 179-181 sendrom,282
Hematüri, 195 profılaksi, 649 Hiperinsülinemi-öglisemi tedavisi, 397t,
Hemodiyaliz Hepatomegali 397-398
aşırı doz tedavisi, 383, 390, 394 AİDS hastasında, 336 Hiperkalemi, 26ş, 26-27,27t, 286,286t,
maligniteyi baplı hiperkalsemi tedavisi, tanımı, 176, 179 395-396, 425, 483
489 Hepatorenal sendrom,180 bulantı ve kusma, 492
tanımı, 191 Herediter anjiyoödem,35, 555 hiperkalsemi, 488-489
Hemofıli, 474-475, 47St-476t Herediter sferositoz, 479 hiperviskozite sendromu,491-492
Hemoglobin S, 30l Hemi, 168-170, 169ş-170ş, 267 spinal kord basısı, 487
Hemoglobin SS, 301 Herniasyon, 571 süperior vena kava sendromu,488
Hemolitik olmayan ateşli transfüzyon Herpanjina, 240-241, 547 tromboemboli, 492
reaksiyonları, 482t Herpes keratiti, 530 uygunsuz ADH sendromu, 489
Hemoliti k -üremik sendrom, 147 Herpes labialis, 295, 29Sş, 328-329 Hiperkalsemi
Hemoliz,490 Herpes simpleks enfeksiyonları malignitede,488-489
Hemoptizi, 134-136, 13Sş genital, 315-316, 316ş tanımı, 28, 286, 286t
Hemoraji. Ayrıca bkz Kanama gingivostomatit, 240, 29Sş, 547 Hiperkapni, 120-121,1211, 137
damar yoluna bağlı. 192 HSV-1, 328-330, 329ş 525 Hiperkoagülabilate durumları, 102, 4731
gastrointestinal, 153-154 HSV-2, 525 Hiperlökositoz, 306
intrakraniyal, 111, 4861, 504t kutanöz, 337 Hipermagnezemi, 29, 286t
intraparenchymal, 494 oküler, 530 Hiperozmolar maddeler, 152
intraserebral, 502, 571 rekürren, 330 Hiperpronasyon tekniği, radius başı
postpartum, 217 Herpes zoster ofthalmikus,331, 336-337, subluksasyonu için, 291, 29lş
retina),435 530 Hipersiyanotik ataklar, 257
serebeller, 513 Herpes zoster, 330ş, 330-331, 547, 560 Hipertansif aciller
subaraknoid, l l l, 494, 496, 504,571 Herpetik dolama, 295, 633, 633t akut böbrek yetmezliği, 110
subkonjunktival,531 Hesselbach üçgeni, 169 aort diseksiyonu, 110
vitröz, 531 Hırpalanmış bebek sendromu, 572 çocuklukta, 111
Hemorajik gastrit, 381 Hızlı ardışıkentübasyon preeklampsi, 111
Hemorajik inme, 497, 497t çocuklarda, 21,565 tanımı, 109
Hemoroid, 170-171, 17lş erişkinlerde, 7-8, 8t-9t, 564, 578 tedavisi, 111
Hemostaz Hızlı onam, 658 Hipertansif başağrısı,495
tanımı, 48 HIDA taraması, 161 Hipertansif ensefalopati, 110-111
testleri, 469t-470t Hidradenitis suppurativa, 327 Hipertansif ivedi, 109, 111
Hemotoraks, 581-582 Hidralar, 431 Hipertansiyon
Henoch-Schonlein purpurası, 267, 300, Hidralazin, 217 acil serviste bakım ve yönetim, 110-111
300ş 6301 Hidroflorik asit,406-407,444,446t ayırıcı tanısı, 11O
Henry kuralı, 436 Hidrojen sülfı.d, 416 benign intrakraniyal, 537
Heparin-ilişkili trombositopeni, 108 Hidrokarbonlar,404-406, 445t diyalizde, 190
Heparin Hidrokortizon, ısı, 281, 461 hamilelikte, 217
akut koroner sendrom tedavisi, 781, 79 Hidroksikobalamin, 3661, 417 klinik özellikleri, 109-110
akut koroner sendrom tedavisi, 79 Hidromorfon, 37 patofızyolojisi, 109
akut koroner sendrom tedavisi, 79 Hidronefroz, 187ş pulmoner, 112
atriyal fıbrilasyonda, 13 Hifema, 533, 533ş romatolojik hastalıklarda, 632
derin ven tromboze tedavisi, 107-108 Hill-Sachs lezyonu, 603 tanımı, 109
derin ven tromboze tedavisi, 108, 485 Hindistan cevizi, 419t Hipertiroidizm, 214, 462
düşük molekül ağırlıklı Hint yağı, 45lt Hipertonik hiponatremi, 24
geçici iskemik atak tedavisi, 503 Hipenatremi, 24-25,25t Hipertrofık kardiyomiyopati,98-99, 277
676 İNDEKS

Hiperürisemi,490 hayvan, 66t İmipenem-silastin,162


Hiperventilasyon,573 insan, 65-66, 66t, 6331 İmipenem
Hiperviskozite sendromu,491-492 kedi, 661, 67-68 divertikülit tedavisi, 167
Hipervitaminoz,418t köperk, 661, 67 nötropeni tedavisi, 324
Hipoaldosteronizm,30t örümcek, 427 posttransplant pnömoni tedavisi 358
Hipobarik hipoksemi,433 yılan sokması, 429-430 İmmunosuppressif ilaçlar
Hipoglisemi Isıtma, 423, 423t Crohn hastalığı tedavisi,150
acil serviste bakım ve yönetim, 454-455 İbuprofen, 230 tanımı,358-359
ayırıcı tanısı,454 ibutilid, 14 İmmün yapılansırma hastalığı,
çocuklarda, 279-281, 280t İç kulak barotravması, 436t,437 Mycobacterium avium
diyabet mellite bağlı, 454t-455t, 454-455 İdiyopatik trombositopenik purpura,308, kompleks,335
epidemiyolojisi, 454 471 İnce barsak
hastaneye yatış,455t İdiyoventriküler ritim,20 tıkanıklığı, 144
klinik özellikleri, 454 İdrar örnekleri, 194 yaralanmaları, 585
patofizyolojisi, 454 İdrar retansiyonu, akut, 196-197 İndirek Coombs testi, 4671
pediyatrk nöbet sebebi, 273 İdrar yolu enfeksiyonları İndüklenmiş düşük, 226t, 226-227
tedavisi, 280-281, 28lt acil serviste bakım ve yönetimi,194-195, İnferior vena kava fılteresi, 108-109
Hipokalemi, 25,261,286,286t,483 2691 İnferior vena kava, 187ş
Hipokalsemi,27-28, 273,286, 286t alt,194 İnferolateral akut miyokard enfarktüsü, 75ş
Hipoksemi,125,250,252, 433 ateş sebebi, 230 İnflamatuvar bursit,636
Hipoksi ayırıcı tanısı, 194 İnflamauvar kardiyomiyopati, 98
akut,435 basit,192-194 İnfluenza
tanımı, 119-120 bebeklerde,230,268-269 A,332-333
Hipomagnezemi, 28-29,286, 286t çocuklada,230,268-269 acil serviste bakım ve yönetim, 333
Hiponatremi,24, 24t,273,285,286t,388, epidemiyolojisi,192-193 akut bronşit sebebi, 1241
489 flurokinolonlar,194-195 antiviral ilaçlar,333
Hiponatremik dehidrasyon, 284 gebelikte, 215 ayırıcı tanı, 333
Hipoproteinemi, 311 kateler ilişkili, 205 B,332-333
Hipotansiyon klinik özellikleri, 193 hızlı vira! antijen testi,254
diyaliz esnasında,191 komplike, l 92,l 93t,194 klinik özellikleri, 333
hemodiyalizde,191 patofizyolojisi, 193 patofizyolojisi, 333
tanımı,32-34 İnfraorbital sinir bloğu, 40
pediyatrik, 230, 268-269, 269t
Hipotenar kaslar,595
postoperatif,181 İnguinal hemi, 168-170
Hipotermi, 422-423
risk faktörleri, 193! İnkarsere hemi, 169, 267
Hipotiroidizm, 461
stent migrasyon veya çalışsmamasına İnkomplet düşük, 212
Hipotonik hiponatremi, 24
karşı,206-207 İnme sonrası ağrı,45t
Hipoventilasyon, 120
tanımı, 192 İnme
Hipovolemik şok,285, 574
tedavisi, 182,269! acil serviste bakım ve yönetimi,502-504
Hirudin, 484
ürolojik taş hastalığı ve, 204 anterior serebral arter,498
Histamin zehirlenmesi, 346
İğne batması, 65 ayırıcı tanısı, 498t, 498-502
Histeroskopi, 225
İğne dekompresyon,438 belirtileri, 498t
HİV ensefalopatisi, 335
İhmal, 657 hemodiyalizde, l 91
HİV. Bkz İnsan immün yetmezlik virüsü
İkinci derece AV blok, 18, 18ş hemorajik,497
Hobo örümceği ısırığı, 427
İkinci derece yanık,4421 iskemik,303, 485, 494,497, 497t,503
Hodgkin lenfoma,306
İlaca bağlı parkinsonizm, 375 klinik özellikleri,497-498
Hoffman bulgusu,620t
İlaç arama davranışı, 46t, 46-47 National lnstitutes ofHealth İnme
Homans' işareti,103
İlaç suistimali Skalası,499, 500t-502t
Homatropin, 529t
halusinojenler, 386-388,387t orta serebral arter,498
Homer sendromu,306, 537
hamilelikte, 215 patofizyolojisi, 497
Hoover testi,644t
Horizontal matris sütür, 51-52, 52ş, 57ş kokain, 385-386 posterior dolaşım, 498
opiyatlar, 383-385 serebeller,498
Hounsfıeld ünitesi, 650
Humerus kırığı, 603-604 İlaç(lar). Bkz özel ilaçlar sınıflandırılması,4971
İleal poş,207 tanımı, 497
ı-i İleri yaşam desteği ambulansları,655 İnotropik ilaçlar, 93
Impetigo, 297,297ş, 538, 538t İletim bozuklukları, 19 İnsan diploid hücre aşısı,341-342
Isı kaybı, 424 İleus,182 İnsan herpesvirüsü 6,296
Isıl ödem, 426 İliyak kanat kırığı, 607t İnsan ısırığı, 65-66,66t,633t
Isırık(lar) İliyoinguinal sinir tuzağı,623 İnsan immün yetmezlik virüsü.Ayrıca bkz
antibiyotik profılaksisi, 66-68 İliyopektineal bursit,624t Edinilmiş bağışıklık yetmzeliği
gila canavarı, 430 İliyopsoas bursit,6241 sendromu
İNDEKS 677
acil serviste bakım ve yönetim, 337-338 İshal K
antiretroviral tedavi, 337 acil serviste bakım ve yönetim, 147-148,
K vitamini, 404, 418, 471-472
ateşli hastalık.la ilişkisi, 334-335 263
Kl vitamini, 367t
ayırıcı tanısı, 336-337 AIDS hastasında, 335
Kabakulak, 539
CD4 sayımı, 334, 336 akut enfeksiyonlar, 147-148
Kabızlık
cilt bulguları, 336 antibiyotik-ilişkili, 147, 181-182
erişkinlerde, 151-153, 152t, 191
enzime bağlı immünoassay, 336 antimotilite ilaçları, 148, 263
ayırıcı tanısı, 146-147, 261-262 yenidoğarılarda ve bebeklerde, 235-236,
epidemiyolojisi, 333
bebeklerde, 235, 260-264 267
fırsatçı enfeksiyonlarla ilişkisi, 334-335
Clostridium diffıcile-ilişkili, 148-149, Kaf selüliti, 225-226
gastrointestinal komplikasyonları, 335-
182 Kafa tabanı kırığı, 570-571, 573
336
hamilelikte, 215 çocuklarda, 260-264 Kafa tası kırıkları, 570-571, 573
iğne batması, 65 Crohn hastalığına bağlı, 149-150 Kafa travması
klinik özellikleri, 334-336 diyet önerileri, 263 acil serviste bakım ve yönetim, 572-573
Maruziyet sonrası propfılaksi, 337-338, diyete bağlı, 146 ayırıcı tanısı, 572, 572t
649 dışkı kültürleri, 146 epidemiyoloji, 569
Mycobacterium avium kompleksi ikincil ishal ilaçları, 147, 263 epidural hematom, 566, 571
olarak, 334-335, 337 klinik özellikleri, 146, 261 herniasyon, 571
nörolojik komplikasyonları, 335 patofizyolojisi, 146, 261 hırpalanmış bebek sendromu, 572
SIVl tedavisi, 147 intraserebral kanama, 571
nöropati ilişkisi, 45t
oftalmolojik bulguları ,336 tanımı, 146 kafatası kırıkları, 570-571
patofiıyolojisi, 333-334 turist ishali, 147-148 patofızyolojisi, 569-570
periferik nörolojik hastalık, 519 ülseratifkolite bağlı, 150-151 pediyatrik, nöbet sebebi, 273
Pneumocystis pnömonisi, 334-335, 337 yenidoğanlarda, 235 penetran, 572
pulmoner komplikasyonları, 335 isilik, 426 serebral kontüzyon, 571
risk faktörleri, 333 İskemik böbrek yetmezliği, 184
subaraknoid kanama, 571
sitomegalovirüsle ilişkili, 335,337 İskemik göğüs ağrısı, 71, 74
subdural hematom, 571
tüberküloz, ikincil olarak, 130 İskemik inme, 303, 485, 494, 497,497t, 503
travmatik beyin yaralanması, 569-570
İskiyal bursit, 624t
yapısal bulguları, 334-335 Kafein, 393-394
İskiyal tüberosit kırığı, 6071
İnsan kuduz immün globulini, 341 Kahverengi keşiş örümceği ısırığı, 427
İskiyogluteal bursit, 624t
İnsan papillomavirüs, 318, 548 Kalça ağrısı, 623
İskiyum gövde kırığı, 607t
İnsizyonel hemi, 169 Kalça travması, 588
İstismar?çocuk, 234, 565, 645-646?yaşlı,
İnsülin, 283 Kalça
646-647?hayat arkadaşı, 649, 6491
İnsüline bağlı diyabet mellit, 282 bursa! sendromları, 623, 624ş, 624t
İşitme kaybı, ani, 541
İnterferon gama salınım testi, tüberküloz dislokasyonu, 608-609
İşlem öncesi sedasyon
için, 129-130 kırığı, 567, 606-608
çocuklarda, 43
İnterkondiler kırık, 600 Kalçanın geçici tenosinoviti, 293
dönüş ilaçları, 41
İntermitan klaudikasyon, l16t Kalkaneus yaralanmaları, 615
endikasyonları, 36
İnterstisyel pnömoni, 125
kritik hastada, 43 Kalp pili, 20
İntertrokanterik kırık, 607t
kullanılan ilaçlar, 4lt, 41-43 Kalp sesleri, 9lt, 98
İntestinal kolik, 233-234
öncesinde anksiyete yönetimi, 43 Kalp üfürümleri, 91 t, 255, 256t
İntestinal malrotasyon, 266
sonrasında bakım, 43 Kalp yetmezliği, 88t, 88-90, 190
İntestinal tıkanıklık 43t, 144,167-168
tanımı, 40-41 Kalsifık aort stenozu, 94
İntoksikasyon, 639
yaşlılarda, 43 Kalsifık tendinit, 621-622
İntrakraniyal ağrı, 276
İtrakonazol, 328 Kalsitonin
İntrakraniyal kanama, lll,486t, 504t İyatrojenik pömotoraks, 132-134 kronik ağrı tedavisi, 46
İntraparenkimal kanama, 494 İyilik, 660 malinitede hiperkalsemi tedavisi, 489
İntraserebral kanama, 502, 571 İyonize radyasyon, 651
İntrauterin gebelik, 653 Kalsiyum bozuklukları
İzoniyazid, 130, 131 t, 337 çocuklarda, 286
İntravenöz immünglobulin, 308, 320,471 İzopropanol, 381
İntravenöz piyelogram, 203 hiperkalsemi, 28, 286, 286t
İzoproterenol
İntrinsik böbrek yetmezliği,184, 186-188 hipokalsemi, 27-28, 273,286, 286t
sinüs bradikardisi tedavisi, 11 ,
İntussuscepsiyon, 266, 266ş Kalsiyum fosfat taşları, 202
ventrikülar taşikardi tedavisi,17
İpeka şurubu, 367 Kalsiyum glukonat, 27-28, 490
İzotonik hiponatremi, 24
İpratropyum bromid Kalsiyum kanal blokörleri
astım tedavisi, 251 J dar QRS'li supraventricular taşikardi
bronkospasm tedavisi, 35 Janeway lezyonları, 338 tedavisi, 12
İrit, 531, 53lt Jeneralize nöbet, 270 etki mekanizması, 397
İrreversibl pulpitis, 546 Jones kırığı, 615 ürolojik taş hastalığı tedavisi, 204
İshal uyumlu diyet, 263 Juvenil immün artrit, 291 zehirlenmesi, 397-398
678 İNDEKS

Kalsiyum klorid antihipertansif ilaçlar, 398 ayırıcı tanı, 142, 1421


Antidote olarak, 365!, 397-398 beta-blokörler. Bkz Beta-blokörler ayırıcı tanısı, 14 lş
hiperkalemi tedvisi, 27 dijital glikozidler, 395t-396t,395-396 epidemiyoloji, 140
hipermagnezemi tedavisi, 29 diüretikler, 398-399 klinik özellikler, 140-142
Kalsiyum oksalat taşları, 202 kalsiyum kanal blokörlcri. Bkz Kalsiyum nedeni bulunamayan, 267
Kampilobakter, 264t kanal blokörleri patofızyoloji ot 140
Kan emen böcekler, 429 sempatolitik ilaçlar, 399 pediyatrik, 265!, 265-268
Kan nakli, 484 vazodilatörler, 399-400 rebound hassasiyet, 140-141
Kanama Ayrıca bkz. Hemoraji Kardiyak pacing, 10 viseral, 140
gastrointestinal, 153-154, 265 Kardiyak senkop, 278 Karın içi abse, 182
peptik ülserler, 154 Kardiyak tamponad, 101, 191, 487-488,582 Karın travması, 5697künt, 584-586
posttonsillektomi, 554 Kardiyak transplantasyon, 359 acil serviste bakım ve taburculuk,
vajinal, 208, 209t, 216 Kardiyak travma 586-587
varis, 154 künt, 583 akciğer grafısi, 586
Kanama bozuklukları penetran, 582-583 ayırıcı tanı, 586
böbrek hastalığında, 471-472 Kardiyak ultrasonografı, 653 bilgisayarlı tomografi, 586
dissemine intravasküler koagülasyon. Kardiyojenik olmayan pulmoner ödem, bıçak yaraları, 587
Bkz Dissemine intravasküler 483 diyafram yaralanmaları, 585
koagülasyon Kardiyojenik şok, 81-82, 260 epidemiyoloji, 584
dolaşımdaki koagülasyon inhibitörleri, Kardiyomegali, 97, 259/ klinik özellikleri, 585
473 Kardiyomiyopati patofızyoloji, 584-585
karaciğer hastalığında, 471 çocuklarda, 260 retroperitoneal yaralanmalar, 585
klinik özellikleri, 466 dilate, 97 tanısal peritoneal lavaj, 586
pıhtılaşma bozuklukları, 473-474 hipertrofık, 98-99, 277 travmada odaklanmış sonografık
Kanama zamanı, 4691 inflamatuvar, 98 inceleme, 563, 586
Kancalı kurt, 356 kardiyomegali ve, 97 ultrasonografi, 586
Kandida intertrigo, 561 restriktif, 99 Karında şişlik, 235
Kandidal diyaper dermatit, 299 tanımı, 97 Karisoprodol, 379
Kandidiyazis, oral, 336-337, 547 Kardiyotorasik yaralanmalar Karnıbahar kulak, 542
Kapak hastalıkları akciğer yaralanmaları, 581-582 Karotid endarterektomi, 504
aort stenozu, 91t, 94, 94ş diyafragma, 582 Karotid sinüs hipersensitivitesi, 86
aort yetmezliği, 94-95 epidemiyolojisi, 580 Karotid sinüs masajı, 12
genel bakış, 91 göğüs duvarı, 581 Karpal kemik kırığı, 597, 598t
mitral kapak prolapsusu, 91 t, 93-94 kalp, 582-583 Karpal tünel sendromu, 634
mitral stenoz, 9lt, 91-92, 92ş klinik özellikleri, 580-581 Karwinskia humboldtiana
mitral yetmezlik, 9lt trakeobronşiyal, 582 Kas iskelet hastalıkları
protez, 95-96 Kardiyovasküler hastalık akut romatizma) ateş, 292-293
Kapalı yumruk yaralanması, 632 abdominal aort anevriması, 112-113, femur başı epifizinde kayma, 291
Kapital, 598t 113ş, 1431 fızis kırığı, 287ş-288ş,287-288
Kapnografi, 40 akut koroner sendromlar. Bkz Akut juvenil immün artrit, 291
Kaposi sarkomu, 336 koroner sendronuar kalçanın geçici tenosinoviti, 293
Karaciğer hastalıkları akut miyokardiyal enfarktüs. Bkz Akut Klaviküla kırığı, 289
hepatit, 176-178 miyokardiyal enfarktüs Legg-Calve-Perthes hastalığı, 292
sarılık, 175-176 aort diseksiyonu. Bkz Aort diseksiyonu Osgood-Schlatter hastalığı, 292
Karaciğer nakli, 361 derin ven trombozu. Bkz Derin ve plastik deformitesi, 289
Karadul örümceği sokması, 427 trombozu post-streptokokkal reaktif artrit,292
Karakafes, 4191 göğüs ağrısı, 71-73 radius başı çıkığı, 290-291
Karayılan otu, 4 1 9t hipertansiyon. Bkz Hipertansiyon suprakoııdiJer kırıklar, 289-290,290ş
Karbamatlar, 409 kapak hastalığı. Bkz Kapak hastalığı torus kırığı, 288-289
Karbamazepin, 401 kardiyomiyopati. Bkz Kardiyomiyopati yeşil ağaç kırığı, 289
Karboksihemoglobin, 121, 442, 449-450 konjestif kalp yetmezliği, 881, 88-90 Kasık mantarı, 560
Karbon monoksid zehirlenmesi, 442,449- pulmoner emboli. Bkz Pulmoner emboli Katartikler, 367
450 senkop, 85t, 85-86, 87ş, 88t Kateler aracılı trombektomi, 109
Karbon tetrak.lorid, 405 tıkayıcı arter hastalığı, 115-118, 116! Kateterler, üriner, 205-206
Karbonik anhidraz inhibitörleri, 389- Kardiyoversiyon Kauda ekuiııa sendromu, 5751
390,399 çocuklarda, 22 Kaval kemik ağrısı, 613
Karbonküller, 327-328 supraventriküler taşikardi tedavisi, 12 Kavernöz sinüs trombozu, 546
Kardiyak ilaçlar Karın ağrısı Kaviter tüberkuloz, 130, 130/
angiyotensin-dönüştürücü enzim acil serviste bakım ve taburculuk, 142- Kavşak ritimler, 1Sş 15-16
inhibitörleri, 399 143 Kawasaki hastalığı, 300
İNDEKS 679
Kaya balığı, 432t Colles, 597 Stafılokok tedavisi, 432
Kayan kosta sendromu, 72! dental, 548-549, 549/ streptokokkal toksik şok sendromu
Kayeksala. Bkz Sodyum polistiren sülfonat dirsek, 600, 600t tedavisi, 320
Kazanılmış bağışıklık yetmezliği distal falanks, 597 toksik şok sendromu tedavisi, 320
sendromu. Ayrıca bkz. İnsan diz, 609-61O K.lonidin,399
immün yetmezlik virüsü femor şaftı, 609 Klopidogrel,78, 78!
antiretroviral tedavi ,334 femoral kondil, 609 Klora! hidrat, 42, 379
epidemiyoloji, 333 fizis, 287ş-288ş, 287-288, 593,594ş Kloramfenikol, 347
hastaneye yatış,337 frontal sinüs, 578 K.lorin, 415-416
hepatomegali ilişkili,336 humerus, 603-604 Kloroform, 405
hızlandıran etmenler,334, 334t interkondiler,600 Klorokin, 344
ishalle ilişkili,335 kalça, 567, 606-608 Klotrimazol, 223, 337
patofızyoloji, 333-334 karpal kemik,597,598t Koagülasyon faktörleri
sitomegalovirus radiküliti ilişkili, 519 klaviküla,289,602 eksikliği,466
Kediler klinik özellikleri,593 replasman tedavisi, 481,481t
ısırıkları, 66t, 67-68 koksiks,607t Koagülasyonun dolaşımdaki inhibitörleri,
kuduz bulaşı,342-343 lunat, 597 473
Kehr bulgusu,585 mandibula,578-579 Koagülopati, 480
Kemik kırıkları. Aynca bkz. Kırık(lar) metatarsal,615 KOAH. Bkz Kronik obstrüktif akciğer
klinik özellikleri, 593 naza!, 544, 544f hastalığı
patofızyolojisi, 593 nazo-orbito-etmoid, 578 Kokain,215, 385-386
Kemik metastazı, 486-487 odontoid,566 Koksiks kırığı,607t
Kemik sarkomu, 306-307 olekranon, 600 Kolanjit, 159-160
Kemirgen ısırığı,66t,68 önkol, 601 Koledokolitiyazis, 159-160
Kemirgen ilacı,411 t,411-412 orta falanks, 597 Kolelitiyazis, 159
Kemoterapi ilaçları orta yüz, 578 Kolesistit, 143t
bulantı ve kusma sebebi,492 patella, 609, 611 t akalkülöz, 159
ekstravazasyonu,493 patolojik, 486-487 antibiyotikler, 163
Kendini ihmal,647 pelvis, 565, 604-605 ayırıcı tanısı, 160-161
Kene paralizi, 517 peni!, 199,590 epidemiyolojisi, 159
Keratit uzun dönem komplikasyonları, 594 klinik özellikleri, 160
herpes, 530 Kırım-Kongo kanamalı ateşi,354-355 komplikasyonları, 160!
mor ötesi, 435, 532 Kısa psikotik bozukluk,639 postoperatif, 182
Kerion, 297 Kıymıklar, 63 sarılık sebebi,176
Kerley B çizgileri, 89 Kızamık,294 tanımı, 159
Kernig bulgusu,523 Kızamıkçık, 294 Kolik,233-234
Kesici delici alet yaraları, 587 Kızamıkçık, 294 Kolinesteraz inhibisyonu, 408t
Ketamin,8t Kızıl, 297-298,298/ Kolon yaralanmaları, 585
astım tedavisi,251 Kimyasal pnömonit, 404-405 Kolonoskopi,183
bronkorre sebebi,42 Kimyasal yanık, 444, 445t-446t, 534 Kolşisin, 628
çocuklarda,43 Kinidin, 345 Koltuk değnekleri, 595
işlem öncesi sedasyonda,41 t, 42 Kinin sülfat, 344 Koma, 506-509, 507t-508t
laringospazm sebebi,42 Kişilik bozuklukları, 640 Kompartman sendromu, 430, 597,615-616,
propofol ve, 41!, 43 Kişisel sağlık bilgileri, 660 638
Ketoasidoz Klamidya,313, 649 Kompleks ateşli nöbet, 272
alkolik, 460 Klaviküla kırığı,289,602 Kompleks bölgesel ağrı sendromu, 44, 45!
diyabetik, 213-214, 282-283,455-456, K.lebsiella pneumoniae, l 26t Konik salyangoz, 432t-433t
457ş K.lindamisin Konjenital adrenal hiperplazi,279-281,
Keton, 460 bakteriyel endokardit tedavisi,339 463-464
Ketonemi, 455 bakteriyel vajinozis tedavisi, 222 Konjenital kalp hastalığı
Kıl kurdu,175, 356 divertikülit tedavisi,167 ayırıcı tanısı,257
Kırık hattı, 593, 594ş insan ısırığı profılaksisi,66 siyanozla birlikte,256-258,257ş
Kırık(lar) ısırık profılaksisi,66-67 şokla başvuran,258-259
acil serviste bakım ve yönetim, 594-595 mastit tedavisi,218 tanımı,256
açık, 592 odontojenik apse tedavisi, 554 Konjestif kalp yetmezliği
asetabulum, 605-606 pelvik inflammatuar hastalık tedavisi, çocuklarda,259ş,259-260,260t
avülsiyon, 607! 224t erişkinlerde, 88t,88-90,190
ayak bileği, 614 postpartum endometrit tedavisi, 218 Konjunktival abrazyon,531-532
Barton, 597 retrofaringeal apse tedavisi, 553 Konjunktivit, 529-530
blowout, 533, 578 şok tedavisi, 156 Konküzyon yaralanmaları, 549
680 İNDEKS

Konstriktif perikardit,101-102 klinik özellikleri, l 36-137 avuç içi, 57


Kontakt dermatit, 562 kortikosteroidler, 138 ayak bileği, 61
Kontakt lensler,529 noninvazif pasiyel basınçlı ventilasyon, ayak,60-62
Kontak! vulvovajinit , 222-223 138-139 bacak,60-62
Kontrastlı tomografi,650-651 patofizyolojisi, l 36 dil, 550
Kontrastlı venografi, derin ven risk faktörleri, l 36 dudaklar,55, 55ş, 550
trombozunda, 105 sigara ve, 136 düzensiz kenarlı, 51ş
Konversiyon bozuklukları, 4991, 643-645, solunum yetmezliği sebebi, 137 ekstansör tendon, 58, 58ş
6441 Krup, vira!,242t, 244-245 el bileği, 57
Konvulsif jeneralize nöbetler, 270 Ksantokroıııi,496 el dorsunıu, 57
Koplik lekesi, 294 Ksifodini, 72t epidemiyolojisi, 53
Kopmuş diş, 549ş, 549-550 Kuadriseps tendon rüptürü,611-612 fleksör tenden,59, 59ş
Kordon sarkması, 220 Kubital tünel sendromu,518 göz kapağı, 54,54ş
Kornea! abrazyon, 532, 532t Kuduz,341-342 kapanması, 49
Kornea! laserasyon, 532 Kuğu boynu deformitesi, 58 kornea!,532
Kornea! refleks, 644t-645t Kulak(lar) kulak, 55, 56ş
Kornea] ülserler, 530, 530ş acilleri, 541-543 naza!, 54-55
Kornea! yabancı cisim, 530 barotravnıa, 436t önkol, 57,57ş
Koronavirüs, 124t enfeksiyonları, 238-240 parmak ucu,59, 59ş
Koroner arter hastalığı, 74 heıııatomlar, 542 parmak,59,59ş
Koroner plak,73 laserasyonu,55,56/ patofızyolojisi,53
Kortikosteroidler travması, 542-543 skalp, 53-54
anafılaksi tedavisi, 35 yabancı cisim, 543 tendon, 637
astım tedavisi, 138, 251 Kurşun zehirlenmesi,4121, 412-413 topuk, 62
kontakt dermatit tedavisi,562 Kusma. Ayrıca bkz Bulantı ve kusma yanak,56,56ş
kronik obstrütif akciğer hastalığı bebeklerde, 235, 260-264, 263! yüz,56,56ş
tedavisi,138 çocuklarda,260-264,263t Latent sifıliz,315
menenjit tedavisi,524 tanımı, 144 Latent tüberküloz,129
septik şok tedavisi,324 yenidoğanlarda,235,2631 Lateral epikondilit,599
Kortizol,463,490 Kussmaul bulgusu, 99 Lateral kollateral ligaman yaralanması,612
Kuş gribi,1241
Kosta kırıkları, 581,588,602 Lateral luksasyon, 549
Kutanöz apse,327-328
Kostik, 406-407 Lateral sinüs trombozu, 542
Kutu denizanası, 431
Kostokondrit,721 Lavmanlar, 152
Küme tipi baş ağrısı,277, 495-496
Kostosternal sendrom,72t Le Fort yaralanması,578
Künt travma
Kostovertebral açı hassasiyeti, 193 Legg-Calve-Perthes hastalığı, 292
boyun, 580
Koşu bandı testi,84 Legionella pneumophila, 126, l 26t, 127/
göğüs,565
Kozalji,45t Leishmaniazis, 355
göz, 533
Kök hücre nakli,361-362 Lenfadenit, servikal, 241
kardiyak, 583
Köpek balığı ısırığı, 431 Lenfogranuloma venereum, 317ş,3l7-318
karın, 569,584-586
Köpek Lenfoma, 306
özefageal, 580
ısırıkları, 66t,67 Lenfositik pleositoz, 329
kuduz bulaşı, 342-343 L Leptospira interrogans,354
Kreatin kinaz, 72, 189,446 Labetalol,217,340 Leptospiroz, 354
Kreatinin fosfokinaz ,279 Labirintit,499t,512t,512-513 Levalbuterol, 138
Krikotirotomi, 7 Lachnıan testi,612 Levetirasetam, 402
Kriptit, 171-172 Lakosamid, 402 Levofloksasin
Kriptokokkozis,337 Laktatlı Ringer çözeltisi, 23 divertikülit tedavisi, 166
Kristal-kaynaklı sinovit, 627-628 Laktuloz, l 52, 179 Stafilokok tedavisi,432
Kritik hasta , 43 Lambert-Eaton miyastenik sendromu,522 Toplum kaynaklı pnömoni tedavisi, 127
Kriyopresipitat ,472,477,481 Lansoprazol, 159 Ürolojik taş hastalığı tedavisi, 204
Kronik ağrı,44t-45t, 44-46 Laparoskopi, 225, 2251 Levonorgestrel,649
Kronik dağ polisitemisi,435 Laparotomi, 407,586,587t Leyomiyomlar, 209
Kronik hepatit, 179-181 Laringeal maske airway, 8 Laringeal Lhermitte bulgusu, 521, 620t
Kronik kabızlık, 151-153, 152t travma, 555 Lidokain, epinefrin, tetrakain, 38
Kronik obstrüctif akciğer hastalığı Laringomalazi, 236,243 Lidokain
acil serviste bakım ve yönetimi, 137-139 Laringospazm, 42 ağrı yönetiminde kullanımı, 37-38
atakları, 138 Laringotrakeobronşit. Bkz Vira] krup prematüre ventrikülar atım tedavisi, 16
ayırıcı tanısı, 137 Laserasyon serebral arteryel gaz embolisi tedavisi,
beta-adrenerjik agonistler, 138 ağız içi mukozası, 550 438
epidemiyolojisi, 136 alın,53-56 Limaprost, 422
İNDEKS 681
Linezolid, 320 astım tedavisi, 251 Mediyal kollateral ligaman yaralanması,
Lipaz, 161 ek!ampsi tedavisi, 217 612
Lipid emülsiyonu, 366t multifokal atriyal taşikardi tedavisi, 15 Mediyastinal amfizem, 156
Liserjik asit dietilamid, 386-387, 387t tetanoz tedavisi, 340 Medroksiprogesteron, 209t
Lisfranc yaralanması, 615 ventriküler fibrilasyon tedavisi, 17 Mees' çizgileri, 413
Listeria monocytogenes, 357-358 ventriküler taşikardi tedavisi, l 7 Meflokin, 344
Litotripsi, ekstrakorporeal şok dalgalı, 202, Mahalli şiddet, 215 Mekanik ventilasyon, 567
205 Maisonneuve kırığı, 610, 613 Meklizin, 145
Lityum, 375-376 Majör depresyon, 639 Mekonyum aspirasyonu, 22-23
Lobelya, 419t Makat geliş, 221 Mekonyum, 236
Lober pnömoni, 125, 126ş, 254ş Malign melano, 638 Melena, 153
Lokal anestezi, 37-38 Malign otitis eksterna, 541-542 Membranöz laringotrakeobronşit.Bkz
Lomber pleksopati, 518-519 Bakteriyel trakeit
Malignite komplikasyonları
Lomber ponksiyon sonrası baş ağrısı, 495 Meme cerrahisi, 182
adrenal kriz, 489-490
Lomber ponksiyon, 271, 322, 515,523-524 Menenjit
kemik metastazı, 486-487
Lomber radikülopati, 618 acil serviste bakım ve yönetimi,
kemoterapi ilaçlarının ekstravazasyonu,
Lomber sinir kök basısı, 619ş 232,524-525
493
Lomber vertebra kırıkları, 576, 576t ayırıcı tanısı, 232, 322
Mallampati derecelendirmesi, 7ş, 40
Kayganlaştırıcı, 595 bakteriyel, 231, 523, 525t
Mallory-Weiss yırtığı, 144, 153
Loop diüretikler, 398 baş ağrısı sebebi, 494
Mandibula hastalıkları, 540
Loperamid, 148, 346 çocuklarda, 228, 229t, 231-232, 274
Mandibula kırıkları, 578-579
Lorazepam epidemiyolojisi, 231, 523
Bulantı ve kusma tedavisi,492t Mani, 640
klinik özellikleri, 232, 523
nöbet tedavisi, 370, 516 Mannitol. 508
kortikosteroidler kullanımı, 524
pacing kullanımı, 10 Mantar enfeksiyonları
lomber ponksiyonu, 322, 523-524 524t
pank bozukluk tedavisi, 643 döküntü sebebi, 296-297
patofizyolojisi, 231, 523
status epileptikus tedavisi, 27 l t tinea, 560-561
pozitif kan kültürleri, 232
tetanus yönetimi, 340 Mantarlar, 451-453, 452t
serebrospinal sıvı incelemesi, 5241
Lökokori, 306, 307ş Mantoux metodu, 130
tüberküloz, 129
Lökoplaki, 548 Manyetik rezonans görüntüleme
vira!, 524-525
Lökosit esteraz reaksiyonu, 194 acilde kullanımı, 652
Meniere hastalığı, 499t, 512
Lökositoz, 254, 322 akut apendisit, 165
Meningokoksemi, 559
Lökoverin, 366t avantajları, 651
Menisküs yaralanması, 612
Lösemi güvenliği, 651
Mental sinir bloğu, 40
akut lenfoblastik, 305 uygulamaları, 652
Meperidin, 37
çocukluk çağı, 304-306 yan etkileri, 651-652
Meprobaınat, 379
LSD. Bkz Liserjik asit dietilamid Marcus Gunn pupil, 521
Meralgia paresthetika, 518, 623
Ludwig anjini, 546, 554 Marihana, 3871, 388
Mercan yılanı sokması, 430
Lunat dislokasyonu, 597 Masif transfüzyon, 483 Meropenem, 162
Lunat kırığı, 597 Mastikatör boşluk enfeksiyonu, divertikülit tedavisi, 167
Lund ve Browder yanık diyagramı, 441, 538t, 539-540 nötropenik ateş tedavisi, 491 t
442ş Mastit, 218 posttransplant pnömoni tedavisi, 358
Lupus antikoagülanı, 473 Mastoidit, 239, 542 Mesalaınin
Lyme artriti, 628 Masum üfürüm, 255 Crohn hastalığı tedavisi, 150
Lyme hastalığı, 348-349 Matris sütür, 51-52, 52ş, 57ş ülseratif kolit tedavisi, 151
M May-Thurner sendromu, 108 Mesane travması, 590
McMurray's testi, 612 Meskalin, 387t
Madde çekilmesi, 639
Madde kötüye kullanımı MDMA, 386-388, 387t Metabolik alkaloz, 31
halusinojenler, 386-388, 387t Mean korpüsküler hacim, 467t Metabolik asidoz, 29-31, 30t, 390
hamilelikte, 215 Mean korpüsküler hemoglobin Metabolik ensefalopati, 274
kokain, 385-386 konsentrasyonu, 467t Metabolik toksinler, 416-418
opiyatlar, 383-385 Mean korpüskülerr hemoglobin,467t Metadan, 384
sebep olduğu hastalıklar, 639 Mebendazol, 356 Metakarpofalangeal eklem
Magnezyum bozııklukları Median nöropati, 518 dislokasyonu,596
çocuklarda, 286t Median sinir Metaller, 412-415, 445
hipermagnezemi, 29, 286t duyu testi, 57t, 599t Metalloidler, 412-415
hipomagnezemi, 28-29, 286, 286t motor testi, 56t, 599t Metaınfetamin, 385
Magnezyum hidroksit, 152 Medikal etik, 660 Metanol, 381-383
Magnezyum sitrat, 152 Medikal malpraktis, 657 Metastaz, kemik, 486-487
Magnezyum sülfat Mediyal epikondilit, 599 Metatarsal kırıklar, 615
682 İNDEKS

Methemoglobinemi, 121,416,420-421 Miliyer tüberküloz,129-130 Murphy bulgusu, 161,653


Metilen klorid,449 Miller Fisher sendromu, 518 Mycobacterium avium kompleksi,334-335,
Metilen mavisi,366t,421 Miller laringoskop kaşığı, 2 l 337
Metilendioksimetamfetamin, 386-388, Milrinon,82 Mycobacterium marinum, 346
387t Mineralokortikoid yetmzliği,489 Mycobacterium tuberculosis, 129
Metilksantinler, 393-394 Mirizzi sendromu, 161 Mycoplasma pneumoniae
Metilprednizolon Mirtazapin,371 bronşit sebebi, 124t
Anafilaksi tedavisi,35 Mitral kapak prolapsı, 9 I t, 93-94 pnömoni sebebi,126t
astım tedavisi, 138 Mitral stenoz,9 lt,91-92,92ş Myomlar,209
epiglotit tedavisi, 246 Mitral yetersizlik, 92-93
N
kardiyak transplantasyon Mitral yetmezlik, 9 it
N-asetil-p-benzokuinoneimin,391
rejeksiyonunun önlenmesi, 359 Mittelschmerz, 209
N-asetilsistein, 391-392
kronik obstrüktif akciğer hastalığı Miyastenia gravis, 520, 52 lt
N,N-dietil-3-metilbenzamid,410
tedavisi, 138 Miyastenik kriz, 520
Nabızsız elektriksel aktivite, 20
muitipi sklerozis tedavisi, 521 Miyelopati, 617
Nafazolin ve feniramin, 529t
spinal kord travması tedavisi, 576-577 Miyofasyal baş ağrısı, 44t-45t
Nafsilin,320
süperior vena kava sendromu tedavisi, Miyofasyal boyun ağrısı,44t-45t
Naloksan, 41, 142,365, 366t, 384,399,508
488 Miyofasyal sendromlar,623-624,625t
Naproksen, 392
toksik şok sendromu tedavisi, 320 Miyofasyal sırt ağrısı sendromu,44t-45t
Nasır, 635
ülseratif kolit tedavisi,151 Miyoglobin, 72
Nasır,635
Metimazol,462t Miyoglobinüri,189
National Institutes of Health İnme Skalası,
Metisilin-dirençli Staphylococcus aureus, Miyokardit, 98,260
499, 500t-502t
64-65, 127,297, 299,324-325 Miyokardiyal enfarktüs
Naza) aciller
Metoheksital,4 lt, 42 akut. Bkz Akut miyokardiyal enfarktüs
epistaksis, 543, 578
Metoklopramid,142-143, 145,492t ST segment elevasyonsuz, 74,83
kırıklar, 544, 544ş
Metoprolol S T -segment elevasyonlu, 74, 83
yabancı cisimler, 544
akut koroner sendrom tedavisi,78t Miyokardiyal iskemi, 143t
Naza) spekulum,55
atriyal fıbrilasyon tedavisi, 14 Miyoklonik nöbetler, 270
Nazo-orbito-etmoid kırıklar,578
dar QRS'li supraventriküler Miyoklonik sıçramalar, 379
Nazogastrik tüp,153
taşikardi tedavisi, 12 Miyozitis ossifıkans, 625-626 Necator americanus, 356
Metronidazol Mobitz AV blok Nedensellik,657
ana) fistül tedavisi,173 tip !, 18, 18ş, 74 Neer sınıflandırma sistemi, 603
bakteriyel vajinozis tedavisi, 222 tip II, 18, lSş, 74 Neer testi,621
Clostridium diffıcile-ilişkili ishal Moksifloksasin, 167 Nefrit, 631
tedavisi, l49 Monoamin oksidaz inhibitörleri,373t, Nefroblastom, 306
Crohn hastalığı tedavisi, 150 373-374 Nefrojenik diyabet insipid,25,375
divertikülit tedavisi, 166,167 Monoartrit, 626t Nefrostomi tüpleri, 206
enfeksiyöz ishal tedavisi, 148 Mononöritis multipleks,518,5 l 9t Nefrotik sendrom,311
kolesistit tedavisi, 163 Mononükleozis,enfeksiyöz, 331-332 Neisseria gonorrhoeae,223, 313
posttransplant pnömoni tedavis,358 Monospot testi,332 Neisseria meningitidis, 523
şok tedavisi, 156 Monteggia kırıklı çıkığı,601 Nekrotizan enterokolit, 235,267
trikomoniyazis tedavisi, 314 Mor parmak sendromu, 1 l 61 Nekrotizan fasiit, 181-182
trikomoniyazis, 223 Morarma atağı,236 Nekrotizan yumuşak doku enfeksiyonları,
ülseratif kolit tedavisi,151 Morarma atağı,256,258 325
Meyan kökü tohumu, 451t Moraxella catarrhalis, l26t Neonatal aciller
Mezenterik iskemi, 142, 143t Morfin sülfat ağlama, 233, 2341
Midazolam ağrı yönetiminde kullanımı, 37 apne,236
anksiyete yönetiminde kullanımı, 37, akut koroner sendrom tedavisi, 78,78t beslenme güçlüğü,235
340 karın ağrısı yönetimi, 142 bronkopulmoner displazi,236
işlem öncesi sedasyonda kullanımı,4 lt, konjestif kalp yetmezliği tedavisi, 90 cerrahi durumlar,234
42 pace kullanımı, 10 çocuk istismarı, 234, 565, 645-646
ketamin verilmeden önce, 43 tetanoz tedavisi, 340 gastrointestinal bulgular,234-25
status epileptikus tedavisi, 27 it Morgagni kolonları, 171 gastrointestinal reflü, 235, 237
Mide yanması,155 Morton nöroması, 637 Hayatı tehditi eden olaylar, 237,237t
Migren baş ağrısı,276, 494-495 Motor ataksi, 509 intestinal kolik,233-234
Mikonazol, 223 Multifokal atriyal taşikardi, 14-15, l4ş ishal,235
Mikrositik anemi,468ş Multipl skleroz,499t,520-522 kabızlık,235-236, 267
Mikroskopik hematüri, 195 Munchausen sendromu,bakıcı tarafından, kardiyovasküler,236-237
Mikroskopik polianjit, 630t 646 karında şişlik, 235
Miksödem koması, 461 Mural trombüs, 97 kaza dışı travma,234
İNDEKS 683
kusma, 235, 263t epidemiyolojisi, 270 Oksijen satürasyonu, 6
pamukçuk, 237 genel bakış, 270 Oksijen toksisitesi, 438
sanlık, 236-237 hipoglisemiye bağlı, 273 Oksijenen desteği, 425
siyanoz, 236 hipokalsemiye bağlı, 273 Oksimetazolin, 543, 545
stridor, 236 hiponatremiye bağlı, 273 Oksitosin, 217, 221
Neonatal akne, 299 kafa travmasında, 273 Okskarbazepin, 402
Neostigmin, 520 klinik özellikleri, 270 Oktreotid, 154, 366t
Niasin, 418t, 419 neonatal, 272 Oküler inflamasyonlar
Nifedipin-XL, 204 patofızyolojisi, 270 arpacık, 528
Nifedipin, 422, 435 ventriküloperitoneal şant, 273 endofthalmit, 531
Nikardipin, 110 senkopla karşılaştırması, 86
herpes simpleks virüsü, 530
Nikolsky bulgusu, 297, 557 sınıflaması, 5l4t
irit, 531, 53lt
Nikotin, 393-394 tanımı, 514
konjunktivit, 529-530
Nistagmus, 511 tedavisi, 573
kornea! ülserler, 530, 530ş
Nitrofurantoin, 194, 215 Nöroblastom, 306
postseptal selülit, 528
Nitrogliserin Nörokardiyojcnik senkop, 278
preseptal selülit, 528
akut koroner sendrom tedavisi, 78, 78t Nöroleptik malign sendrom, 374-375
şalazyon, 528
konjestif kalp yetmezliği tedavisi, 90 Nörolojik hastalıklar
üveit, 531
transdermal, 78 amiyotrofik lateral skleroz, 519-520
ataksi, 509-510 vitröz hemoraji, 531
Nitrojen dioksid, 416
baş ağrısı. Bkz Baş ağrısı Oküler travma
Nitrojen narkozu, 438
baş dönmesi, 510-513, 512t blowout kırığı, 533
Nitrojen oksitler, 416
bilinç değişikliği, 505-509 globe rüptürü, 533-534
Nitroprussid, 93, 95
deliryum, SOSt, 505-506 göz kapağı laserasyonları, 532
Nitröz oksid, işlem öncesi sedasyonda, 4lt,
demans, SOSt, 506, 639 kimyasal ilişkili, 534
41-42
koma, 506-509, 507t-508t konjunktival abrazyon, Iaserasyon, ve
Non-Hodgkin lenfoma, 306, 335
Lambert-Eaton miyastenik yabancı cisim, 531-532
Nondepolarizan nöromusküler ilaçlar,374
Noninvazif pozitif basınçlı ventilasyon, 9, sendromu,522 künt, 533
8t, 138-139 miyastenia gravis, 520, 52lt retrobulber hematom, 534
Nonkonvülzif jeneralize nöbetler,270 multipl skleroz, 520-522 subkonjunktival kanama, 531
Nonsteroidal anti-inflamatuvar ilaçlar Parkinson hastalığı, 522 Oküler ultrasonografı, 537
ağrı yönetiminde kullanımı, 36, 46 periferik nörolojik lezyonlar. Bkz Olekranon bursiti, 629t
aşırı dozu, 392-393 Periferik nörolojik lezyonlar Olekranon kırığı, 600
zehirlenmesi, 392-393 poliomiyelit, 522-523 Oligoartrit, 626t
Norepinefrin , 231 postpolio sendromu, 522-523 Olopatadin, 529t
Normal basınçlı hidrosefali, 509 vertigo, 510-513, 5 l lt-512t Olta ucu çıkarılması, 63
yürüyüş bozuklukları, 509-510, SIOt Omeprazol, 159
Norovirüs , 147
Nosiseptif ağrı, 44 Nöromusküler bileşke hastalıkları, 517 Omurga
Nöbet Nöromusküler blokaj, 340 anatomisi, 573
Nöromusküler paralitik ilaçlar, 8t anterior kolon, 573
absans, 270, 514
Nöropati, organofosfat-ilişkili, 408 kırıkları, 565, 575
acil serviste bakım ve yönetimi, 271-273,
Nöropatik ağrı, 44, 45t orta kolon, 573
515-517
Nötropeni, 308-309, 324 posterior kolon, 573
ateşli, 270-272
Nötropenik ateş, 305t, 490-491 radyografıleri, 618
ateşsiz, 273
NPPV. Bkz Noninvazif pozitif basınçlı
atonik, 270 Omuz ağrısı, 620-622, 621ş
ventilasyon
ayırıcı tanısı, 270-271 Omuz distosisi, 221
Nukal kord, 219
ayırıcı tanısı, 515 Omuz yaralanması
benzodiyazepinler, 386 0-Ö akromiyoklaviküler eklem hasarı,
hamilelikte, 215 Obezite cerrahisi, 183 602,603t
ikincil, 51St Obliteratif bronşiyolit, 360 glenohumeral eklem dislokasyonu, 602-
jeneralize, 270, 514 Obsesif-kompulsif bozukluk, 640 603, 604t
klinik özellikleri, 514 Obturatör sinir tuzaklanması, 623 stemoklaviküler eklem zedelenmesi ve
miyoklonik, 270 Odontoid kırıkları, 566 dislokasyonu, 601-602
neonatal, 272 Odontojenik apse, 553-554 Onam reddi, 658-659
parsiyel, 270, 514 Odontojenik enfeksiyonlar, 546 Onam
pediyatrik Oftalmik ilaçlar, 529t reddi, 658-659
acil serviste bakım ve yönetimi, Oftalmolojist, 54 reşit olmayan ve, 658
271-273 Ogilvie sendromu, 168 tanımı, 657-658
ateşli, 270-272 Oksalik asit, 381 Ondansetron, 142, 145, 263, 394, 434,492t
ayırıcı tanısı, 270-271 Oksasilin, 320 Onikokriptoz, 635ş, 635-636
684 iNDEKS

Onkolojik aciller acil serviste bakım ve yönetimi, 594-595 p


çocuklarda,304-307 kırıklar. Bkz Kırık(lar) PAC. Bkz Prematüre atriyal atım
lenfoma,306 klinik özellikleri, 593-594 Pacing,kardiyak,lO
lösemi, 304-306 patofızyolojisi,593 Paget hastalığı, 624
Ooforit, 539 Ortostatik hipotansiyon,85 Pamidronat, 489
Opiyat dışı analjezikler,36-37 Ortostatik senkop,86 Pamukçuk,237,336/,336-337
Opiyat reseptörleri,383 Ortotopik mesane değiştirilmesi, 207 Pamukçuk,237,336ş,336-337
Opiyat(lar) Osgood-Schlatter hastalığı,292 Panik atak, 643t-644t
ağrı tedavisi, 209, 478 üsler nodülleri, 338 Panik bozukluk, 640, 643
analjezik olarak kullanımı,37 Osteitis pubis,6 2 4 -625 Pankolit,150
aşırı dozu, 384 Osteoartrit, 622, 628-629 Pankreas yaralanması,585
çekilmesi, 384 Osteomiyelit Pankreatit, l43t
kötüye kullanımı, 383-385 ponksiyon yarası,64 acil serviste bakım ve yönetimi,161-163
kronik ağrı tedavisi, 46t tanımı,624,625t ayırıcı tanısı, 160-161
naloksan için,41, 142,365,366t,384 Osteonekrozis, 624 cerrahiye bağlı,182
pelvik ağrı tedavisi,209 Osteosarkom, 306-307 epidemiyolojisi, 159
solunum depresyonu sebebi, 384 Otalji, 541 görüntülemesi,161
toksidromları, 364t Otik barotravma, 436t klinik özellikleri, 160
yan etkileri, 37 Otitis ekstema, 239-240, 541-542 nedenleri,1 59t
Opiyatlar, 383 Otitis medya, 542 Pansuman,yara,68
Optik nörit, 535 Otoimmün hemolitik anemi,307-308 Pantoprazol, 154
Optik sinir başı ödemi,537ş Otolojik aciller,541-543 Papiller kas rüptürü, 74
Optikokinetik davul,645t Otomatik internal kardiyak defıbrilatörler, Papilödem,494,537,537ş
Orak hücre-,-talasemi hastalığı, 304 20 Parafımozis,198/,199
Orak hücreli anemi Otomikozis, 541 Parainfluenza virüsü,l24t
acil serviste bakım ve yönetimi,478-479 Otonomi, 660 Paralitik ilaçlar, 8t
akut dalak sekestrasyonu krizi, 303 Ottawa ayak bileği kuralları, 613, 614ş Paralitik ileus, 166-167
akut göğüs sendromu,302,302ş, 478t Ottawa diz kuralları, 61O, 61Ot Parasentez,180
akut merkezi sinir sistemi etkileri,303 Paravalvüler kaçaklar, 96
Over kisti, 209
aplastik ataklar,303-304 Parietal karın ağrısı, 140
Over torsiyonu,143,209
ayırıcı tanısı, 478 Parkinson hastalığı,522
Overyen apse,226
enfeksiyonlar, 304 Parkinsonizm,374-375
Overyen hiperstimülasyon sendromu,227
epidemiyolojisi, 30l Parkland formülü, 443
Ozmolal gap,380
formları, 304, 479 Parlak ışıklar,536
Ozmolarite, 24
hematolojik krizle ilişkili,303-304 Parmak laserasyonu, 59, 59ş
Ödem
klinik özellikleri, 477-478 Parmak ucu yaralanmaları, 59, 59ş
ısı,426
patofızyolojisi,30l Paroksismal supraventriküler taşikardi,
pulmoner. Bkz Pulmoner ödem
priapizm,303 10,11
serebral,282-283,433-435
tanımı,215 Paronişi, 632-633, 633t
Öğürme,144 Parotit, 538t, 539
vazo-oklüzif kriz,301-302
Ön çapraz bağ yırtığı,612 Parsiyel epilepsi,514
Orak hücreli hemoglobin-C hastalığı,304
Öngörülebilirlik,657 Parsiyel nöbetler,270
Oral kandidiyazis, 336-337, 547
Önkol Pasteurella multocida, 67
Oral kanser, 548
ekstansör kompartmanları,58t Pastia çizgileri, 298
Oral lezyonlar,547-548
Oral rehidrasyon çözeltisi, 145, 213,235, fleksör tendonları, 58t Patella
262,285 kırıkları,60l dislokasyonu,610-611
Orbikülaris oküli, 55ş laserasyonları,57, 57ş kırığı, 609, 61lt
Orbital blowout kırığı,578 Önlenemeyen düşük, 212 Patellar tendinopati,613
Orbital selülit,528 Örümcek ısırması,427 Patellar tendon rüptürü, 611-612
Organofosfatlar,408-409, 409t Ôstrojenler,208,209t Patellar tendonit, 613
Organoklorinler,409-410 ôzefagus acilleri Patolojik kırıklar,486-487
Orofasyal ağrı, 545-547,546t disfaji, 154-155 Pausiartiküler hastalık, 291
Orofasyal travma,548-550 göğüs ağrısı,155-156 PCP,386-388,387t
Orogastrik lavaj, 367 kostik alımı,406 Pediculus capitis,561
Orotrakeal entübasyon,6-7, 565 künt travma,580 Pedikülozis,561-562
Orşit,200, 200ş perforasyon, 156 Pediyatri. Ayrıca bkz Çocuklar
Orta serebral arter inmesi, 498 Orta travma, 580, 584 abdominal aciller,265-268
falanks kırığı, 597 Ôzefagus rüptürü, 72t ağrı yönetimi,37
Orta yüz kırıkları, 578 Özefajit, 155 ani ölüm, 277-279
Ortopedik yaralanmalar ôzkıyım,639,640t-64lt apendisit, 267
iNDEKS 685
ateş,228-230 tanımı, 255-260 göğüs ağrısı sebebi, 72t
baş ağrısı, 275-277,276t-277t üfürümler, 256t konstriktif, l Ol-l02
bilinç değişikliği,274-275 Peklik, 152 son dönem böbrek hastalığında, 19l
bronşiyolit, 251-253 Pelinotu, 419t üremik, 191
dehidrasyon,262, 262t, 284-285,285t Pelvik ağrı, 209 Perikardiya! efüzyon, lOOş, 487-488
diyabet mellit, 282-284 Pelvik inflamatuvar hastalık, l43t, 223-225 Perikardiyal "vuru;· 101
doğumsal metabolizma bozuklukları, Pelvis kırıkları, 565, 604-605 Perikardiyal inflamasyon sendromu, 583
279-282, 280t Pemfıgus vulgaris, 559-560 Perikardiyal sürtünme sesi, 98, 100
döküntü. Bkz Döküntü Penetran travma Perikardiyosentez, 101, 488,582
elektrolit bozuklukları, 285-287 ekstremiteler, 591-592 Perikoronit, 545-546
hipoglisemi, 279-281, 280t flank, 587-588 Perilenf fistülü,512
idrar yolu enfeksiyonları, 230, 268- 269, kafa,572 Perilunat dislokasyon,597
269t kalça,588 Periodontal apse, 547
ishal. 260-264 kalp, 582-583 Periodontit,546
işlem öncesi sedasyon, 43 Penis Perionişyum, 59ş
kafa travması. Bkz Kafa travması cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları, l98ş, Periosteit, 546
karın ağrısı,265t, 265-268 198-199 Periperik nöropati, 19 l
kas iskelet hastalıkları$ fermuar hasarı,590 Periradiküler periodontit, 546
akut romatizma) ateş, 292-293 kırığı, 199, 590 Periton diyalizi, 192
femur başı epifızi kayması, 291 zuzaklanma yaralanmaları, 199 Peritoneal ağrı, 266
fızis kırığı, 287ş-288ş,287-288 Penisilin Peritonit, 192
juvenil immün artrit, 291 arnatoksin zehirlenmesi tedavisi, 453 Peritonsiller apse,242t, 247-248, 55lş,
kalçanın geçici tenosinoviti, 293 farenjiti tedavisi, 241 551-552
klaviküla kırığı, 289 grup A ,-hemolitik Streptokok Periyodik solunum, 236
Legg-Calve-Perthes hastalığı, 292 leptospirozis tedavisi, 354 Perkütan endoskopik gastrostomi tüpü,
Osgood-Schlatter hastalığı, 292 odontojenik apse tedavisi, 554 183
plastik deformitesi, 289 streptokokkal toksik şok sendromu Perkütan koroner girişimler, 77, 79,82
post-streptokokkal reaktif artrit, 292 tedavisi, 320 Perkütan nefrostom
radius başı subluksasyonu, 290-291 Pentobarbital, 41t, 42 tanımı, 188
Pentoksifılin, 422 tüpleri,206
suprakondiler kırık,289-290,290ş
Peptik ülser hastalığı,l57-159 Permetrin, 428, 562
torus kırığı, 288-289
yeşil ağaç kırığı, 289 Peptik ülser Peromyscus maniculatus, 350
kanaması, 154 Peroneal retinakulum, 637
kulak enfeksiyonları, 238-240
perfore, 72t Pes anserine bursiti, 624t
kusma, 260-264
Perforasyon Peyronie hastalığı, 199
menenjit, 228, 229t, 231-232, 274
özefageal, l56 Phalen manevrası, 518
merkezi sinir sistemi tümörleri, 306
peptik ülser, 72t Phlegmasia alba dolens, 103,108
orak hücreli anemi. Bkz Orak hücreli
Perianal apse, 173 Phlegmasia cerulea dolens,103,108-109
anemi
Periferik nörolojik lezyonlar Pıhtılaşma bozuklukları, 473-474
pnömoni, 253-255
akut periferik nöropatiler, 518 Pil yutulması, 407
senkop, 277-279, 278t-279t
botulizm, 517 Pilokarpin, 535
sepsis, 230-231
brakiyal pleksopati,518 Pilonidal apse,327
septik şok, 323-324
diyabetik periferal nöropati, 519 Pilonidal sinüs, l 75
stomatit, 240-241
foka! nöropatiler, 518 Pilor stenozu, 235, 267
stridor. Bkz Stridor
Guillain-Barre sendromu, 518 Piperasilin/tawbaktam
travma, 564-566
HIV-ilişkili periferik nörolojik hastalık, barsak tıkanıklığı tedavisi, 168
ürolojik taş hastalığı, 202 519 divertikülit tedavisi, 166
Pediyatrik aciller kene paralizi, 517 kolesistit tedavisi, 163
ağlama, 233, 234t lomber pleksopati, 518-519 nötropenik ateş tedavisi, 49lt
çocuk istismarı,234, 565, 645-646 median nöropati,518 posttransplant pnömoni tedavisi,358
intestinal kolik,233-234 mononöritis multipleks, 518, 519t şok tedavisi, 156
kaza dışı travma, 234 nöromusküler bileşke hastalıkları, 517 spontan bakteriyel peritonit tedavisi,
tipleri, 233t tuzak nöropatiler, 518 180
Pediyatrik ileri yaşam desteği,271 ulnar mononöropati, 518 Pirazinamid, 13 It
Pediyatrik kalp hastalıkları Periferik siyanoz, 121 Pire ısırığı, 428
klinik özellikleri, 255-260 Periferik vertigo, 51O, 51 lt Pireler, 428
konjestif kalp yetmezliği, 259ş, 259-260, Periferik yayma, 467t, 470t Piretrin, 410, 428
260t Perikardit Piretroid,41 O
siyanozla ilişkili,256-258, 257ş akut, 100-101 Piridoksin, 366t, 383,418t, 453
şokla başvuran, 258-259 çocuklarda,260 Piridostigmin,520
686 İNDEKS

Piriformis sendromu, 623 Poliyomiyelit, 522-523 proksimal falanks, 597


Pirimethamin, 337 Porsuk ağacı, 45 1 t proksimal femur, 607t, 609t
Pisiform, 598t Post-streptokokkal reaktif artrit, 292 proksimal fıbula, 610
Pitriyazis rosasea, 300-301, 315 Post-travmatik stres bozukluğu, 640 radial stiloid, 598
Pittsburgh diz kuralları, 610, 610ş Postembolizasyon sendromu, 227 radius başı, 600
PIVKA Il, 4701 Posterior dolaşım inmesi, 498 sakral, 607!
Piyelonefrit, 192, 194, 205, 2l5 Posterior fossa kanaması, 513 Salter-Harris sınıflammsı 287ş-288ş,
Piyojenik granulom, 548 Posterior kommünikan arter anevrizması, 287-288,593, 594ş, 595t
Piyüri, 269 537 skafoid, 597, 5981
Plantar batma yaraları, 64 Posterior tibial sinir bloğu, 39 skapula, 602
Planlar fasiit, 636 Posterior tibialis tendon rüptürü, 637 Smith, 597
Plantar fibromatozis, 638 Postherpetik nöralji, 45t, 331 suprakondiler, 289-290, 290ş, 600,600!
Plantar interdijital nöroma, 637 Postkonizasyon kanama, 226 torasik vertebra, 576
Planlar siğiller, 635 Postobstrüktif diürez, 197 torus, 288-289
Plasenta previa, 216, 218 Postpartum kanama, 217 tripod, 578
Plasmodium falciparum, 342-345 Postpolio sendromu, 522-523 ulnar stiloid, 598
Platisma, 579 Postrenal azotemi, 184, 188, 310t vertebra, 565, 575
Plevra! efüzyon, 122-123, 1231, 129,156 Postseptal selülit, 528 zigoma, 578
Pneumocystis pnömonisi, 334-335,337, Posttransplant lenfoproliferatif hastalık, Proksimal fıbula kırıkları, 61O
358 360 Proksimal humerus kırıkları, 603-604
Pnömokok pnömonisi, 125, 126t Potasyum bozuklukları Proksimal interfalangeal eklem
Pnömoni çocuklarda, 2861 dislokasyonu, 596
acil serviste bakım ve yönetimi, 127-128, hiperkalemi, 26ş, 26-27, 271, 286,286t, Proktit, 173
255, 255! 395-396, 425, 483 Prolaktin, 515
aspirasyon, 125, 127-128 hipokalemi, 25, 26t, 286, 286t, 483 Prometazin, 43, 145, 492t
ayırıcı tanısı, 125-127, l26ş-127ş, Potasyum klorid, 25 Proparakain, 529t
254-255 Potasyum tutan diüretikler, 399 Propiltiyoürasil, 214, 462t
bakteriyel, 125, l26t, 253 Pralidoksim, 366t, 409, 409t Propofol, 8t
bebeklerde, 253-255 Prazikuantel, 356 işlem öncesi sedasyonda kullanımı,
bronşiyal, 125 Prednizolon, 151 4lt, 42
epidemiyolojisi, 125 Prednizon ketamin ve, 41 t, 43
göğüs ağrısı sebebi, 72 anafilaksi tedavisi, 35 Propoksifen, 384
interstisyel, 125 Crohn hastalığı tedavisi, 150 Propranolol
klinik özellikleri, 125 idiyopatik trombositopenik purpura Dar QRS'li supraventriküler taşikardi
lober, 125, 126ş, 254ş tedavisi, 471 tedavisi, 12
patofizyolojisi, 125 Preeklampsi, l11, 217 tiroid fırtınası tedavisi, 462t
pediyatrik, 253-255 Preeksitasyon sendromları, ll Prostaglandin El, 259
Pneumocystis, 334-335, 337, 358 Pregabalin, 402 Protamin, 366t
pnömokokkal, 125, 1 26t Prehn bulgusu, 200 Protein C, 108, 469t, 4731
postoperatif, l82 Prekordiyal vuru sendromu, 72t Protein S, 470t, 473t
posttransplant, 358 Prematür atriyal atım, 9-1O, 1Oş Protez kapak hastalığı, 95-96, 338
sitomegalovirüs, 357 Prematür bebekler, 233 Proton pompa inhibitörleri, 154, 159
t çocuklarda, 253-255 Prematür membran rüptürü, 216,218 Protrombin zamanı, 176, 469t
tedavisi, 127-128, 255, 255t Prematür ventriküler atımı 15-16, 15ş, 89 Protrombin, 48lt
toplum kaynaklı, 125, 127 Prepatellar bursit, 624ş, 6241, 629t Pruritus ani, 175
vira!, 253 Prerenal yetmezlik, 184, 185t, 186-187, Pseudomonas aeruginosa, 64-65, 1261
Pnömotoraks 309, 3 !Ot Psikiyatrik baş dönmesi, 513
göğüs ağrısı sebebi, 72t Preseptal selülit, 528 Psikiyatrik hastalıklar
iyatrojenik, 132-134 Priapizm, 199, 303 amnestik bozukluk, 639
spontan, 132/, 132-134 Primakuin, 344 deliryum, 639
tansiyon, 132, 134, 580-581 Priıner dismenore, 209 demans, 639
ultrason, 581 Prokainamid duygu durum bozuklukları, 639-640
Podofiloks, 318 atriyal fıbrilasyon tedavisi, 14 kısa psikotik bozukluk, 639
Poliarteritis nodoza, 630t Geniş QRS'li supraventriküler taşikardi şizofreni, 639
Poliartiküler hastalıklar, 291 tedavisi, 13 Psikofarmakolojik ilaçlar
Poliartrit, 626t Proklorperazin, 145 antipsikotikler, 374-375
Polietilen glikol, 152 Proksimal falanks kırık, 597 atipik antidepresanlar, 370, 370t
Polimiyaljia romatika, 630t Proksimal femur kırıkları, 6071, 609t bupropion, 371
Polimiyozit, 630t, 631 kafa tası, 570-571, 573 lityum, 375-376
Polivalan çıngıraklı yılan antivenomu, 429 kosta, 581, 588, 602 mirtazapin, 371
İNDEKS 687
monoamin oksidaz inhibitörleri, tedavisi, 107, 485 Retina dekolmanı, 536, 536ş
373t,373-374 trombolitik tedavisi, 108 Retina! kanama, 435
selektif serotonin gerialım inhibitörleri, Wells skoru, 104t Retinoblastom, 306, 307ş
371-372 Pulmoner havalanma artışı, 437 Retinopati, yüksek rakım, 435
serotonin/norepinefrin gerialım Pulmoner hipertansiyon,112 Retrobulber hematom, 534
inhibitörleri, 372 Pulmoner kontüzyon,581-582 Retrofaringeal apse,242t, 247,553, 553ş
siklik antidepresanlar, 369-370 Pulmoner ödem Retrokalkaneal bursit, 636
trazodon, 370-371 akut hipertansif,110 Retroperitoneal yarlanamalar, 585
Psikojenik koma, 507 akut, 88-90, 95 Reye sendromu,296
Psikoterapi notları, 66 I dalış,438 Rezerpin, 462t
Psikoz, 641t kardiyojenik olmayan,483 Rh (D) immünglobulini, 216, 569
Psilosibin, 387t, 451 pediyatrik, 259 Rhabdomiyoliz, 188-190,l 89t, 425
Psilyum, 152 reekspansiyon, 134 Rhabdomiyosarkom, 306
Psoas apsesi,623 yüksek rakım,433-435 Rhesus sardonikus, 340
Psödo-dendrit, 530 Pulpit, 546 Ribavirin, 355
Psödo-tıkanıklık, 168 Pulse oksimetre,137 Riboflavin, 418t, 419
Psödogut,627 Pulsus paradoksus,250 Rickettsia rickettsii, 347
Psödohiperkalemi,26 PVC. Bkz Prematür ventriküler atım Rickettsiyal benekli ateş, 354
Psödohiponatremi, 456 Rifabutin, 13lt, 337
Psödokoma, 507
Q Rifaksimin, 150
Psödosiyanoz. 121 QT aralığı, 483 Rifampin, 13lt,337
Psödotümör serebri, 495, 537 Quincke nabzı, 95 Rifapentin, 13lt
Psöriyazis, 562 R Rijit göğüs sendromu, 42
PSVT. Bkz Paroksismal supraventriküler Rinosinüzit, 544-545
Radial sinir
taşikardi Rinovirüs, 1 24t
bloğu, 39
PTE. Bkz Pulmoner emboli Risin,451
duyu muayenesi, 57t
Pthirus pubis, 561 Rocky Dağı benekli ateşi,347-348
kuvvet muayenesi, 56t,599t
Pulmoner aciller Rokuronyum, 8t
Radial stiloid kırıkları, 598
astım. Bkz Astım Romafia belirtisi, 355
Radikülopati, 617-618, 619t
hemoptizi, I 34-136, l35ş Romatizma! hastalıklar, 629-632
Radius başı kırığı, 600
kronik obstrüktif akciğer hastalığı.Bkz Romatizma! kalp hastalıkları, 94
Radius başı subluksasyonu, 290-291
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı Romatoid artrit, 628-629, 630t
Radius kırığı,601
pnömoni. Bkz Pnömoni Romberg bulgusu, 509
Ramsay Hunt sendromu, 331,513
pnömotoraks. Bkz Pnömotoraks Rotatör cuff sıkışması, 620
Ranitidin, 35
solunum güçlüğü. Bkz Solunum güçlüğü Rotatör cuff tendiniti,621
Ranson kriterleri, 161, l 6lt
tüberküloz. Bkz Tüberküloz Rotatör cuff yırtığı, 622
Rasburikaz, 490
Pulmoner amfizem, 137 Rozeola infantum,296, 296ş
RBBB. Bkz Sağ dal bloğu
Pulmoner barotravma, 436t Rufinamid, 402
Reaktivasyon tüberkülozu,130, 13lş
Pulmoner emboli dışlama kriterleri,104, Rebound hassasiyet 140-141 S-Ş
104t Reekspansiyon pulmoner ödem, 134 Saç-iplik turnike sendromu,62
Pulmoner emboli Reenteran supraventriküler taşikardi,! iş Safen sinir bloğu,39
acil serviste bakım ve yönetimi,107 Refleks sempatik distrofi, 45t Safra kesesi hastalıkları, 653
algoritması. 106/ Reiter sendromu,313, 629 Safra taşları, 159-16l, 653
ayırıcı tanısı, 104 Rekombinan dok"U plazminojen aktivatörü, Safra yolu darlığı, 176
belirtileri ve bulguları,103 499!, 502, 503t Safralı kusma, 235,266
bilgisayarlı tomografi anjiyografisi, 107, Rektal prolapsus,173-174 Sağ dal bloğu, 9,19
107ş Rektal yabancı cisim, 174-175 Sağ sol kadran ağrısı, 163
D-dimer testi,106 Renal replasman tedavisi, 190 Sağ ventrikül enfarktüs,74, 76ş
düşük moleküler ağırlıklı heparin Renin-anjiyotensin sistemi, 109 Sakrum kırığı, 607t
tedavisi,108 Reperfüzyon hasarı, 1 18 Saldırı,cinsel, 648t, 648-649
ek tetkikleri, 105-107 Restriktif kardiyomiyopati, 99 Salisilat toksidromları, 3641, 388-390
epidemiyolojisi, 102 Resusitasyon Salisilat zehirlenmesi, 390
gebelikte,214 çocuklarda,20-23 Salmonella türleri, 264t
göğüs ağrısı sebebi, 72t resusite etme (DNR) emir, 659 S. paratyphi, 353
heparin tedavisi, 108 sonlandırılması, 659 s. typhi, 353
ikincil tedaviler, 108-109 yenidoğanda, 20-23 Salmonellozis, 337
inferior vena kava filtresi, 108-109 Resusite etme (DNR) emri, 659 Salter-Harris sınıflaması, 287ş-288ş,
klinik özellikleri, 103 Reşit olmayanlar, 658 287-288,593,594ş,595t
patofizyolojisi, 103 Reteplaz, 78t, 79 Salyalanma, 242
pıhtılaşma bozuklukları ve, 474 Retikülosit sayımı, 467t Sandifer sendromu, 270
688 iNDEKS

Santral diyabetes insipidus, 25 akut otitis medya tedavisi, 239 Septik düşük, 212
Santral herniasyon sendromu,507 Ürolojik taş hastalığı tedavisi, 204 Septik pelvik tromboflebit, 226
Santral kord sendromu, 5751 Sefprozil, 240 Septik şok
Santral retinal arter tıkanıklığı, 53 5 Seftazidim acil serviste bakım ve yönetimi, 323-324
Santral retinal ven tıkanıklığı, 535 nötropeni tedavisi, 324 ayırıcı tanısı, 322-323
Santral sinir sistemi enfectionları nötropenik ateş tedavisi, 49 lt cilt lezyonlarına bağlı, 322
ensefalit. Bkz Ensefalit yara yeri enfeksiyonları tedavisi, 65 çocuklarda, 323-324
menenjit. Bkz Menenjit Seftizoksim, 314 dissemine intravasküler koagülasyon,
Santral sinir sistemi toksoplazmozisi, 337 Seftriakson 322,324
Santral sinir sistemi tümörleri, 306 akut otitis medya tedavisi, 239 epidemiyolojisi, 321
Santral siyanoz, 121, 256, 257ş bakteriyel trakeit tedavisi, 247 erişkinlerde, 323
Santral transtentoryal herniasyon, 571 bebeklerde, 229 erken tedavi hedefleri, 323
Santral venöz basınç kateteri, 319 epiglotit tedavisi, 246 klinik özellikleri, 321-322
Santral vertigo, 511, 51 lt, 513 kolesistit tedavisi, 163 kortikosteroid, 324
Sarı humma, 355 şok tedavisi, 156 tanımı, 321
Sarılık spontan bakteriyel peritonit tedavisi, Serbest tiroksin, 461
erişkinde, 175-176 180 Serbest yağ asitleri, 455
yenidoğanda ve bebeklerde, 236-237 toplum kaynaklı pnömoni tedavisi, Serebeller inme, 498
Sarkom tedavisi, 127 Serebeller kanama, 513
Ewing, 307, 307ş Sefuroksim Serebellotonsiller herniasyon, 571
Kaposi, 336 akut bakteriyel sinuzit tedavisi,240 Serebral arteriyel gaz embolisi,437-438
Kemik, 306-307 epiglotit tedavisi, 246 Serebral kontüzyon, 571
osteosarkom, 306-307 Isırık profılaksisi, 68 Serebral ödem
rhabdomiyosarkom, 306 otitis medya tedavisi, 542 diyabetik ketoasidoza bağlı,282-283, 456
SARS. Bkz Şiddetli akut solunum yolu Seidel testi, 531, 533 yüksek rakım,433-435
sendromu Sekonder adrenal yetmezlik, 489 Serebral perfüzyon basıncı, 569
Satellit lezyonlar, 299 Selektif serotonin gerialım inhibitörleri, Serebral sıtma, 343
Savunma ısırığı, 65 371-372 Serebral venöz tromboz, 494
Sebase kistler, enfekte, 327 Selülit Serebrospinal sıvı analizi, menenjit
Seboreik dermatit, 299 acil serviste bakım ve yönetim, 326 tanısında, 232, 5241
Sedasyon antibiyotikler, 538! Seroma, 181-182
derecesi, 40 ayırıcı tanısı, 325-326 Serotonin gerialım inhibitörleri, 370
işlem öncesi, 36, 40-43 döküntü ilişkili, 298-299 Serotonin sendromu, 370, 372-373, 385
minimal, 40 elde, 632, 633t Serotonin/norefinefrin gerialım
tanımı, 40 klinik özellikleri, 325 inhibitörleri, 372
Sedatif hipnotikler postseptal, 528 Serum fizyolojik, 0,9, 24, 145
barbitüratlar, 376-377 preseptal, 528 Servikal arter diseksiyonu, 495, 497-498
çekilmesi, 379-380 risk faktörleri, 539 Servikal lenfadenit, 241
nonbenzodiyazepinler, 378-379 tanımı, 325, 538 Servikal miyelopati, 619
Sefaleksin tarifi, 64 Servikal omur yaralanması, 5741
bakteriyel endokardit tedavisi, 339 tedavisi, 5381 Servikal radikülopati, 618, 619t
mastit tedavisi, 218 vajinal kılıf, 225-226 Seviye belirleme sınavı, 1-2
selülit tedavisi, 326 Sempatolitik ilaçlar, 399 Shiga toksini üreten Escherichia coli, 2641,
Stafilokok tedavisi, 432 Sempatomimetikler, 364t 345-346
yara yeri enfeksiyonu profılaksisi,64 Semptomatik intraserebral kanama, 502 Shigella, 264t
Sefalik tetani, 340 Senil yürüyüş, 509 Sıcağa bağlı tetani, 425-426
Sefazolin, 432 Senkop Sıcak çarpması, 424
Sefepim, 491 t adölesanlarda, 277-279, 278t-279t Sıcak çarpması, 425
Sefoksitin çocuklarda, 277-279, 278t-279t Sıcak krampları, 425
gonokok enfeksiyonları, 314 erişkinlerde, 85t, 85-86, 87 /, 88t Sıcak yaralanması, 424-426
postpartum endometrit tedavisi,218 sıcak, 425 Sıcaktan bayılma, 425
Sefotaksim tanımı, 277 Sıçrayıcı nabız 95
epiglotit tedavisi, 246 Sepsis sendromu, 253 Sıkılmış yumruk yaralanması, 65
kolesistit tedavisi, 163 Sepsis Sırt ağrısı
nakil sonrası pnömoni tedavisi, 358 ağır, 321 klinik özerllikleri, 617-618
spontan bakteriyel peritonit tedavisi,180 bebeklerde, 23 lt kronik, 44
Stafilokok tedavisi, 432 çocuklarda, 230-231, 23 l t nonspesifık, 620
Sefotetan, 224t diyabetik ketoasidoz ve, 283 Sıtma
Sefpodoksim tanımı, 321 acil serviste bakım ve yönetimi,344-345
akut bakteriyel sinuzit tedavisi,240 Septik artrit, 627, 628t ayırıcı tanısı, 344
İNDEKS 689
çocuklarda,344 anal fistül tedavisi, 173 donma,422
coğrafi dağılımı, 342, 343t Crohn hastalığı tedavisi,150 hipotermi, 422-423
epidemiyolojisi, 342 divertikülit tedavisi, 166-167 Sokma(lar)
klinik özellikleri, 343-344 enfeksiyöz ishal tedavisi, 148 akrep,428
patofizyolojisi, 342-343 insan ısırığı profılaksisi, 66 arı,426-427
serebral,343 ısırık profılaksisi, 66-67 deniz anası, 431
tedavisi, 344-345 nötropenik ateş tedavisi,49lt eşek arısı, 426-427
turistlerde,353 oftalmik kullanımı, 529t Sol anterior fasiküler blok,19
Sıvı tedavisi şankroid tedavisi, 317 Sol ventriküler hipertrofi, 94
ishal yönetimi, 147 ülseratif kolit tedavisi, 151 Solunabilen maddeler,404-406
şok yönetimi, 33 ürolojik taş hastalığı tedavisi,204 Solunum sıkıntısı
termal yanık tedavisi,443 yara yeri enfeksiyonu profılaksisi, 64 dispne, 119, l20t
toksik şok sendromu yönetimi,319 Siproheptadin, 372 hiperkapni, 120-121, l2lt, 137
Sıvı yüklenmesi, 23, 311 Siroz, 179-181 hipoksi,119-120
Sıvılar SIRS. Bkz Sistemik inflamatuvar yanıt plevral efüzyon,122-123,123t, 129,156
çocuklarda, 22 sedromu siyanoz,12lt, 121-122
günlük ihtiyaç,23 Sistemik inflamatuvar yanıt sendromu,321 Solunum sinsityal virüsü
idamesi, 23, 285 Sistemik lupus eritematozis, 630t akut bronşit sebebi, 124t
sıvı durumunun değerlendirilmesi, 23 Sistemik skleroz, 631 t bebeklerde,229
sıvı yüklenmesi,23 Sistiserkoz, 355 bronşiyolit sebebi, 251
yenidoğanda,22 Sistit, 192 hızlı viral antijen testi,254
SIADH. Bkz Uygumsuz ADH sendromu Sistolik disfonksiyon, 89 periyodik solunum ve,236
Sialolitiyazis,539 Sitokrom a3, 416 Solunum virüsleri, 123,l 24t
Sifıliz, 314-315, 31 Sş, 649 Sitomegalovirüs pnömonisi, 357-358 Solunumsal alkaloz, 30,32
Sigara, 136 Sitomegalovirüs radiküliti, 519 Solunumsal asidoz, 30-32
Siğiller Sitomegalovirüs retiniti, 336 Solunumsal şarbon,351
genital, 318 Siyanid, 365t, 416-418, 417t Somatik karın ağrısı,140
plantar, 635 Siyanoakrilat yapıştırıcı,53, 534 Son dönem böbrek hastalığı, 190-191
Siklik antidepresanlar , 369-370 Siyanokobalamin, 419, 509 Sorbitol, 152
Siklopentolate ,529t Siyanotik kalp hastalığı, 256-258 , 257t Sosyal güvenlik geri ödeme kanunu, 655
Sikloplejia, 530 Siyanoz Sölentera, 431
Sikloplejikler, 532 erişkinlerde, 12lt, 121-122 Spazmodik krup, 244
Sildenafıl,435 klinik özellikleri, 257ş Speed testi, 621-622
Silibinin,453 konjenital kalp hastalığında 256-258, Spina iliyaka anterior inferior kırığı, 607t
Silimarin, 453 257ş Spina iliyaka anterior süperior kırığı, 607t
Sin Nombre virüsü, 350 yenidoğanlarda ve bebeklerde, 236 Spina tibia anterior kırığı, 61O
Sinir blokları Siyatik, 45t, 619 Spinal enfeksiyonlar, 620
auriküler, 40 Sjogren sendromu, 630t Spinal kord basısı, 487
derin peroneal, 39 Skafoid kırığı,597,598t Spinal kord dekompresyon hastalığı,436
dijital, 38ş-39ş, 38-39 Skafolunat ayrılma,597 Spinal kord hasarı, radyolojik anormallik
femoral, 40 Skalp laserasyonları, 53-54 olmaksızın,565, 576
infraorbital, 40 Skapula kırığı,602 Spinal kord sendromları, 575t
mental,40 Skopolamin, 513 Spinal kord yaralanması
posterior tibial,39 Skrotal apse,197-198 acil serviste bakım ve yönetim,576-577
radial, 39 Skroturn derisi avülsiyonu, 590 ayırıcı tanısı,574-576
safenöz, 39 Skrotum,197-198 epidemiyolojisi, 573
supraorbital,40 Smith kırığı, 597 patofızyolojisi,573-574
supratroklear, 40 Sodyum bikarbonat servikal,574t
sural, 39 antidote olarak, 366t Spinal kord yolları, 573
ulnar, 39 hiperkalemi tedavisi, 27 Spinal kord-ilişkili ağrı, 617t
yüzeye! peroneal, 39 yenidoğan resusitasyonunda,23 Spinal şok, 574
Sinoviyal sıvı, 626, 627t Sodyum bozuklukları Spinotalamik yollar, 573
Sinüs aritmisi, 10, lOş çocuklarda, 286t Spirometri, 137
Sinüs barotravması, 436t hipernatremi, 24-25, 25t, 286, 286t Spironolakton, 180
Sinüs bradisardisi, lO-11 hiponatremi, 24, 24t, 273,285, 286t,388, Dalak enfarktı,303
Sinüs taşikardisi 489 Sponta pnömotoraks, 132ş,l32-134
çocuklarda, 22 Sodyum polistiren sülfonat, 27 Spontan bakteriyel peritonit,179
tanımı, 11 Soğuk yaraları Sporothrix schenckii,328
Sinüzit, 240, 495, 544-545 batırma, 440 Sporotrikozis, 328
Siprofloksasin dona dayanıklı, 422 Spurling belirtisi,620t
690 İNDEKS

S T -segment elevasyonlu miyokard Supinasyon tekniği, radius başı T


enfarktüsü, 74, 80, 83 subluksasyonu için,290ş, 290-291 Tabes dorsalis, 509
ST-segment elevasyonsuz miyokardiyal Supraglottit. Bkz Epiglotit Supraorbital Tadalafil, 435
enfarktüs, 74, 83 sinir bloğu, 40 Taenia saginata, 356
Stafilokokkal haşlanmış deri sendromu, Suprakondiler kırıklar, 289-290, 290ş, 600, Taenia solium, 356
297,558 600t Tahmin yürütme, 5
Staghorn böbrek taşı, 202 Supratentoryal kitleler, 274 Tahta kurusu, 429
Staphylococcus aureus Supratroklear sinir bloğu, 40 Takayasu arteriti, 63 1 t
metisilin-dirençli, 64, 127, 297,299 Supraventriküler taşiaritmiler Takipne, 230, 253, 256
pnömoni sebebi, 126t atriyal fıbrilasyon, 13-14, l 4ş Talasemiler, 479
Staphylococcus epidermidis,96 atriyal flutter. 12-13, l3ş Talus yaralanması, 615
Staphylococcus saprophyticus, 193-194 kavşak ritirnler, l 5ş, 15 Tam kat yanık, 441
Stapler, yara kapanmasında,52 multifokal atriyal taşikardi,14-15, 14ş Tamamlanmış düşük, 212
Status epileptikus, 215,270-271, 272ş,508, sinüs taşikardisi, 11 Tamsulosin,204
514,516ş taşikardi, l l-12, llş Tanısal peritoneal lavaj,563, 568,586
Steinstrasse, 205 Supraventriküler taşikardi Tansiyon pnömoloraks, 132, 134,580-581
Sternoklaviküler eklem hasarı ve aberan iletili, 17 Tarantula, 427
dislokasyonu, 601-602 çocuklarda,22 Tardif diskinezi,374
Sternokleidomastoid testi,644t özellikleri, 11-13, 12ş-13ş Tarsal tünel sendromu, 636
Stoma, 183 Sura! sinir bloğu. 39 Taş kokaine, 385
Stomatit, 240-241 Süksimer,4l4t Taşikardi
Streptococcus pneumoniae, 125, l 26t,228 Süksinilkolin, 8t fetal, 569
Streptococcus pyogenes, 320 Sülfanilüreler, 454 multifokal atriyal, 14-15, 14ş
Streptokinaz Süngerler, 431 sinüs, 11
akut koroner sendrom tedavisi, 78t, 80 Süperior vena kava sendromu, 488 supraventriküler,11-12, llş-13ş
pulmoner emboli tedavisi, 108 Süpüratif parotit, 5381, 539 ventriküler, 16-17, l7ş
tanımı, 485 Sütürler Tatula, 452-453
Streptokokkal toksik şok sendromu,320- Taze donmuş plazma, 472, 475,480, 567
basit tek, cilt, 50-51
321, 321t, 558 Tedaviler. Bkz özel tedaviler
boyutu, 50
Streptomisin, 350 Tedavinin reddi, 658-659
derin dermal,51, 52ş
Stridor Telefonla doctor tavsiyesi, 659
devamlı, 51, 51ş
bakteriyel trakeite bağlı, 2421,246-247 Temel yaşam desteği ambulansı, 655
devamlı, cilt, 51, 5 iş
epiglotite bağlı, 242t, 245/,245-246 Temporal arterit, 494-495, 495t,536,6301,
emilebilen, 50
konjenital nedenleri, 243 631
emilmeyen, 50
laringomalaziye bağlı, 243-244 Temporomandibüler eklem hastalıkları,
horizontal matris, 51-52, 52ş, 57ş
nedenleri, 2421 496,540
vertikal matris, 51, 52ş
peritonsiller apseye bağlı, 242t,247-248 Tenar kaslar, 595
Swan-Ganz kaleleri, 319
retrofaringeal apseye bağlı, 242t, 247 Tendinit, 634, 637
Şalazyon, 528
üst hava yolu tıkanıklığına bağlı, 242- Tenekteplaz,78t,79-80
Şankroid, 316-317, 317ş
243 Tenisçi dirseği, 599
Şarbon, 350-351 Teııosinovit
viral krupa bağlı, 242t, 244-245
Şelasyon tedavisi, 404, 4l3t ayak, 637
yabancı cisim aspirasyonuna bağlı, 242t,
248 Şeytan elması, 4 1 9t DeQuervain, 634
yenidoğanda, 236, 243-244 Şeytan tırnağı, 635ş,635-636 fleksör, 632, 6331
Striknin zehirlenmesi, 340 Şiddetli akut solunum yolu sendromu,124t, kalçanın geçici tenosinoviti, 293
Su çiçeği Bkz Varisella 128 Tensilon testi, 520
Su çiçeği, 295-296, 296ş, 330-331,336 Şistozomiyazis, 355-356 Tenya,356
Su kaynaklı hastalıklar, 345-347 Şistozomiyazis, 355-356 Teofilin zehirlenmesi, 393-394
Su rezenesi, 45lt Şişirelemeyen retansiyon balonu, 206 Terbutalin sülfat,138, 215
Subacromiyal bursit, 621 Şizofreni, 639 Termal yanıklar
Subarakııoid kanama, 111, 494,496, 504, Şizofreniform bozukluk, 639 acil serviste bakım ve yönetimi, 442-444,
571 Şok 443t
Subdural hematom, 494, 571 acil serviste bakımı, 33-34 Amerikan Yanık Birliği sınıflaması, 443t
Subklavyen arter yaralanması, 583 ayırıcı tanısı, 33 ayırıcı tanısı, 442, 4431
Subkonjunktival kanama, 531 hipovolemik, 285, 574 birinci derece, 442t
Subtentoryal lezyonlar,274 kardiyojenik, 81-82, 260 derinliği,442t
Subtrokanterik kırıklar, 607t konjenital kalp hatalığı ve, 258-259 dokuzlar kuralı, 441, 44lş
Subungual hematomlar, 59 septik. Bkz Septik şok epidemiyolojisi, 44 l
Sulfasalazin, 150 sistemik yanıtı, 32-33 eskarotomi, 443
Sulfhemoglobinemi, 421 tanımı, 32 ikinci derece, 442t
İNDEKS 691
inhalasyon, 442 Tiyamin, 367t, 418t, 419, 460, 510 siyanid, 416-418, 417t
klinik özellikleri, 441-442 T iyazid diüretikler, 398 solunabilen maddeler, 404-406
Lund ve Browder diyagramı, 441, 442ş Tiyosiyanat, 399 teofılin, 393-394
patofızyolojisi, 441 Tobramisin, 49lt, 529t valproat, 401-402
sınıflaması, 442,442t Todd paralizi, 515 Toksoplazmozis,337,358
sıvı resusitasyonu, 443, 565 Tokolitikler, 217, 569 Tonsillektomi sonrası kanama, 554
tam kat, 441 Toksidromlar Tonsillit, 550-551
vücut yüzey alanı hesabı, 441, 44lş-442ş tanımı, 363 Topikal anestezi, 38
Tersiyer sifıliz, 315 tipleri, 364t Topiramat, 402
Test teknikleri,4-5 Toksik epidermal nekroliz, 556-557 Toplum kaynaklı pnömoni, 125,127.
Testiküler appendiks torsiyonı, 199-200 Toksik megakolon,150 Ayrıca bkz Pnömoni
Testis Toksik şok sendromu toksini- l, 318 Torasik kanal yaralanması,584
torsiyonu, 199-200, 200ş Toksik şok sendromu Torasik kompresyon kırığı, 619
travması, 590 acil serviste bakım ve yönetimi, 319-320 Torasik vertebra kırığı, 576, 576t
Tetanospazmin, 339-340 antimikrobiyal tedavisi,320 Torsades de pointes, 16ş, 370-371, 375
Tetanoz immün globulini, 340 ayırıcı tanısı,319, 319t Torus kırığı,288-289
Tetanoz epidemiyolojisi, 318 Total pulmoner venöz dönüş anomalisi,
acil serviste bakım ve yönetimi,340-341 klinik özellikleri,319,558 257t
aşılaması,61,69,69!, 447 patofızyolojisi, 318-319 tPA. Bkz Doku plazminojen aktivatörü
ayırıcı tanısı,340 risk faktörleri, 318 Trakeobronşiyal yaralanmalar, 582
epidemiyolojisi, 339 sıvı tedavisi, 319 Trakeostomi,8
klinik özellikleri, 340 streptokokkal, 320-321, 32lt, 558 Tramadol,385
patofızyolojisi, 339-340 tanımı, 558, 558!
Traneksamik asit,209!
Tetik parmak, 596 Toksik-enfeksiyöz eritemler, 558-559
Transfer disfaji, 154
Tetik parmak, 634 Toksikoloji
Transfüzyon reaksiyonları, 482-483, 483t
Tetrakain, 529t anjiyotensin dönüştürücü enzim
Transfüzyon tedavisi
Tetrasiklin,347 inhibitörleri, 399
acil,483
Thompson testi,61 antihipertansif ilaçlar, 398
epidemiyolojisi, 479
Tıkanma ağrısı, 266 arsenik, 413-414, 414t
eritrosit süspansiyonu,302-303,466,
Tıkayıcı arteryel hastalık, l 15-ll8 asetaminofen, 391-392, 392t
480
Tıkayıcı üropati, 187/ aspirin,388-390
intraveöz immünglobulin,481
Tibial plato kırığı, 610,61lt beta-blokörler, 396-397
koagülasyon faktörleri, 481, 481t
Tibial sinir,6lt böcek ilacı,408-412
komplikasyonları, 481-482
Tibial tavan kırığı, 610 cıva, 414-415,415t
masif, 483
Tibial tüberkül kırığı, 61lt DEET,410
patofızyolojisi, 479
Tibialis anterior, 6lt demir,402-404
tam kan, 480-481
Tic douloureux,496 dijital glikozidler,395t-396t,395-396
taze donmuş plazma, 480
Tietze sendromu, 72t diüretikler,398-399
Tifoid ateş, 353-354 endüstriyel toksinler, 415-418 trombosit,308, 471, 480
Tifoidal tularemi, 350 fenitoin, 400-401 Transfüzyon-ilişkili akut akciğer
Tifüs, 354 fosfenitoin, 400-401 hasarı,482t
T ikarsilin/klavulanat hidrokarbonlar, 404-406 Transkutanöz kardiyak pacing, 10
divertikülit tedavisi, 166 ilaç kötüye kullanımı. Bkz İlaç kötüye Transözefageal ekokardiyografi, 583
spontan bakteriyel periton tedavisi, 180 kullanımı Transplantasyon
T iklopidin,484 kafein,393-394 akciğer, 360
T impanik membran kalsiyum kanal blokörleri, 397-398 böbrek, 360-361
perforasyonu,543 karbamatlar, 409 enfeksiyöz komplikasyonları,357!,357-
tanımı, 238,238ş-239ş karbamazepin,401 359
Timus,254ş kostik,406-407 hematopoetik kök hücre, 361-362
Tinea enfeksiyonları, 296-297, 560-561 kurşun,412t, 412-413 immün supresif ilaçlar, 358-359
Tine! bulgusu,518 metabolik toksinler, 416-418 karaciğer,361
Tinidazol, 314 metaller,412-415 kardiyak, 359
Tinnitus, 541 metalloidler, 412-415 Transtentoryal herniasyon, 571
Tinzaparin, 108 metilksantinler,393-394 Transtorasik ekokardiyografi, 93
Tirofıban, 78t nikotin, 393-394 Transüdatif plevra! efüzyon, 122, 123!
T iroglossal kanal kisti,554 nonsteroidal anti-inflamatuvar ilaçlar, Transvenöz pacing, 18
Tiroid fırtınası, 214, 461-463 392-393 Trapezoid, 598t
Tiroid hastalıkları,461-463 organofosfatlar, 408-409, 409t Trapezyum, 598!
Tirotoksikoz, 461-463, 512t organoklorinler, 409-410 Travma için odaklı sonografık inceleme,
Tiyagabin, 402 sempatolitik ilaçlar, 399 563, 586,605,652
692 iNDEKS

Travma Tromboemboli, venöz leişmanyazis,355


abdominal. Bkz Karın travması acil serviste bakım ve yönetimi, l 07-109 leptospiroz,354
acil serviste bakım ve yönetimi, 564 antikoaüulasyon, l 07-108 maruziyet riskleri, 352t
ayırıcı tanısı, 563-564 ayırıcı tanısı, l03-104 pire kaynaklı tifüs,354
boyun,579t,579-580 derin ven trombozu. Bkz Derin ven riketsiyal benekli ateş, 354
büyük damar, 583-584 trombozu sarı humma, 355
çocuklarda,564-566 ek tetkikleri, l04-107 sistiserkoz, 355
ekstremite, 591-592 epidemiyolojisi,102 şistozomiyazis,355-356
gebelikte,568-569 hamilelikte, 214 sıtma,353
genitoüriner. Bkz Genitoüriner travma maglignitede,492 tifoid ateş, 353-354
geriyatrik,566-567 öncü testlerin olasılık tahmini,103-104 Turist ishali,147-148
kafa. Bkz Kafa travması patofızyolojisi,102-103 Tuzak nöropatiler, 518
kardiyotorasik. Bkz Kardiyotorasik pulmoner emboli. Bkz Pulmoner emboli Tüberkülozis
yaralanmalar risk faktörleri, 102, 102t acil serviste bakım ve yönetimi,130-132,
klinik özellikleri,563 tedavisi, 107-109 337
kulak, 542-543 trombolitik tedavisi,108 ayrıcı tanısı,130
künt. Bkz Künt travma Tromboflebit bağışıklık yetmezlikli hastada, 130
laringeal, 555 septik pelvik, 226 bulaşı, 129
orofasyal,548-550 yüzeye!, 182 direk gözlemcili tedavi, 131
özefageal, 584 Trombolitik tedavisi,79, 108 ekstrapulmoner, 129-130
penetran. Bkz Penetran travma Trombosit defektleri, kazanılmış, 471 epidemiyolojisi,129
torasik kanal, 584 Trombosit fonksiyon testleri, 470t hastaneye yatışı, 131-132
ultrasonografısi, 652 Trombosit hastalıkları, 466 ilaca dirençli,130
yumuşak doku,550 Trombosit sayısı,469t izoniyazid, 130, 131 t
yüz,564,577t,577-579 Trombosit transfüzyonu,308, 471,480 kaviler, 130, 130ş
sonografı ile odaklanmış inceleme, Trombositopeni, 305, 308, 471, 480 klinik özellikleri, 129-130
563,586,605,652 Trombotik arteriyel tıkanıklık,l15 latent,129
Travmada genişletilmiş odaklı sonografık Trombotik trombositopenik purpura,480 miliyer,129-130
inceleme,652 Tromboz patofızyolojisif,129
Travmatik beyin hasarı, 569-570 akut arter tıkanıklığı sebebi,l 16t pulmoner bulguları, 335
Travmatik hemartroz, 628 derin ven. Bkz Derin ven trombozu reaktivasyon,130, 13lş
Travmatik olmayan kardiyak tamponad, kavernöz sinüs,546 tedavisi, 130-132, 337
101 lateral sinüs,542 tüberkülin deri testi, 129-130
Trazodon, 370-371 Tropikamid,529t yönlendirme,131
Trefınasyon,573 Troponin Tüberkülozs menenjiti, 129
Treponema pallidum, 314 akut miyokard enfarktüsü ve, 72, 73t Tüberositas tibia kırığı, 610, 6llt
Trichomonas vaginalis,221-222, 314 I, 72 Tükrük bezi hastalıkları,539
Trifasiküler blok, 19 T,72 Tüm barsak temizliği, 367, 390, 403
Trigeminal nevralji,45t,496,547 Trousseau bulgusu, 27 Tüm üriner radyografı,203
Trigeminal ritimler, 15 Truncus arteriozus,257t Tümör lizis sendromu,306, 490
Trigeminal sinir, 578 Trypanosoma cruzi, 355 Tüp torakostomi,438
Triiodotironin, 461 Tuberkülin deri testi,129-130
U-Ü
Trikomonas enfeksiyonları, 223, 314,649 Tubo-overyen apse, 143t
Trikomoniyazis, 223, 649 Tularemi,349-350 0-Hidroksibütirat,379
Triküspid atrezisi,257t Turist enfeksiyonları Uçuk. Bkz Herpes labialis
Trimetoprim/sulfametoksazol Afrika kene tifüsü,354 Ulna kırıkları, 601
divertikülit tedavisi,167 Afrika tripanozomiyazis, 355 Ulnar mononöropati, 518
enfeksiyöz ishal tedavisi, 148 amebiyazis,356 Ulnar sinir
idrar yolu enfeksiyonu tedavisi,194 askariyazis, 356 bloğu,39
Pneumosistis pnömonisi tedavisi, 337, ayırıcı tanısı, 352-353 duyu muayenesi, 57t, 599t
358 bölgesel tropikal hastalıklar,352t motor muayenesi, 56t,599t
Tripanozomiyazis, 355 bruselloz, 354 Ulnar stiloid kırığı, 598
Tripod kırığı, 578 çalılık tifüsü, 354 Ultrasonda kompresyon, 654
Tripsin, 159 Chagas hastalığı, 355 Ultrasonografı
Triseps tendon rüptürü,598-599 chikungunya, 353 abdominal aort anevrizması bulgualrı,1
Trismus,340 deng ateşi,353 13ş,653
Trokanter minor kırığı, 607t enterobiyazis,356 acil serviste kullanımı, 652-654
Trokanterik bursit, 624t epidemiyolojisi, 352 akut apendisit,164ş, 165
Trokanterik major kırığı,607t Kırım-Kongo kanamalı ateşi 354-355 akut böbrek yetmezliği, 186
Trombin pıhtılaşma testi, 469t klinik özellikleri,352-353 akut idrar retansiyonu araştırılması,
197/
iNDEKS 693
derin ven trombozu araştırılması,105, Ürokinaz,108 antikoagülasyonu, 107-108
105ş Ürolojik taş hastalığı ayırıcı tanısı, 103-104
ektopik gebelik, 210ş-21 lş,210-211 acil serviste bakım ve yönetimi,204-205 derin ven trombozu. Bkz Derin ven
gebelikte kullanımı, 653 ayırıcı tanısı, 202-203,203ş-204ş trombozu
hemi, 170,170ş çocuklarda, 202 ek tetkikleri, 104-107
inferior vena kava, 187/ ek tetkikleri, 204t epidemiyolojisi,102
intusussepsiyon,266, 266ş ekstrakorporeal şok dalgalı litotripsi 202 gebelikte, 214
kardiyak,653 epidemiyolojisi, 201-202 malignitede, 492
karının ağrısı,142 idrar yolu enfeksiyonları ve, 204 ön testle olasılık tahmini, 103-104
karın travması,586 klinik özellikleri,202 patofızyolojisi,102-103
kolesistit,162/ patofızyolojisi, 202 pulmoner emboli. Bkz Pulmoner emboli
kompresyon, 654 taşın içeriği, 202 risk faktörleri,102, 102t
oküler, 537 Üst gastrointestinal kanama, 153-154,265t tedavisi,107-109
pnömotoraks, 132-133,l33ş,581 Üst hava yolu enfeksiyonları trombolitik tedavisi,108
renal kolik, 653 epiglotit, 552ş, 552-553 Ventilasyon/perfüzyon uyumsuzluğu, 103,
safra kesesi hastalıkları, 653 farenjit, 550-551 120,249,252
safra taşlan,161 odontojenik apse,553-554 Ventilasyon/perfzyon sintigrafisi,107
ürolojik taş hastalığı,203, 204ş peritonsiller apse,55lş,551-552 Ventriküler aritmiler
Ultraviyole keratiti,435, 532 tonsilit,550-551 akselere idiyoventriküler ritim,15-16,
Umbilikal hemi, 169 Üst hava yolu 16ş
Unfraksiyone heparin anjioödemi, 555 prematür ventriküler atımlar,15-16, 15ş
akut koroner sendrom tedavisi,79 enfeksiyonları. Bkz Üst hava yolu ventriküler fibrilasyon tedavisi,17
pulmoner emboli tedavisi,108 enfeksiyonları Ventriküler fıbrilasyon, 17/ş,17-18,22
tanımı, 484 tıkanıklığı, 242-243 Ventriküler septal defekt, 256
Unkal hemiyasyon, 507,571 Üveit, 531 Ventriküler taşiaritmiler,17
Unstabil anjina,74, 83 v ventriküler taşikardi tedavisi,17
Uterin atoni,217 Ventriküler taşikardi, 16-17,16ş
Vajinal kanama,208, 209t,216
Uterus rüptürü, 568 Ventriküloperitoneal şant,273
Vajinal kılıf selüliti,225-226
Uygunsuz ADH sendromu, 24, 489 Veraparnil
Vajinit,193
Uyku hastalığı, 355 atriyal fıbrilasyon tedavisi,14
Valasiklovir, 316,330, 547
Uyluk addüktör testi, 644t dar QRS'li supraventriküler taşikardi
Valproat,401-402
Uyuz,428, 561 tedavisi,12
Valsalva manevrası,11-12
Uzun-QT sendromu, 19, 278 Vankomisin multifokal atriyal taşikardi tedavisi, 15
Üçüncü derece AV blok, 18-19, 18ş bakteriyel endokardit tedavisi, 339 Vertebral arter diseksiyonu,495,498 512t,
Üçüncü derece yanık, 442t bakteriyel trakeit tedavisi,247 513
Üfürüm, 9 I t, 255, 256t Clostridium diffıcile kaynaklı ishal Vertebrobaziler yetmezlik, 5 l2t, 513
Ülseratif kolit, 150-151 tedavisi,149 Vertigo, 510-513, 5llt-512t
Üre parçalayan bakteriler,202 epiglotit tedavisi, 246 Vertikal matris sütür,51, 52ş
Üremi,190 nötropenik ateş tedavisi, 491 Vesikülopüstüler lezyonlar,627
Üremik ensefalopati, 191 toksik şok sendromu tedavisi,320 Vestibular nöronit, 512
Üremik perikardit,191 yara yeri enfeksiyonu tedavisi,65 Vestibüler ganglionit,512
Üreter stentleri, 206 Varfarin,108,503 Vezikanlar, 445
Üreter yaralanmaları,226 Varis kanaması,154 Vezikovajinal fistül, 226
Üreteral valfler,193 Vasküler senkop,278 Vibrio türleri
Üreteropelvik bileşke,202 Vatoz,431,432t deniz canlısı teması,431
Üretra taşları, 653 Vazo-oklüzif krizler,301-302,477t V vulnifıcus,346
Üretra Vazodilatörler, 399-400 Videolaringoskopi, 8
erkek,201 Vazopressin, 17 Vincent hastalığı,547
travması, 590 Vazovagal reaksiyonlar,43 Vira! artrit, 628
yabancı cisimleri,201 Vazovagalsenkop,86,277 Vira! enfeksiyonlar
Üretral darlık, 201 Veba, 351-352 arboviral, 332
Üretral yaralanmalar, 590 Vekuronyum, 9t, 340 Epstein-Barr virüs enfeksiyonu, 331 332
Üretrit, 192, 193, 201 Venlafaksin,372 herpes simpleks virüs l, 328-330, 329ş
Ürik asit kristalleri, 628 Venöz uğultu,256t herpes zoster,330ş,330-331
Ürik asit,202 Venöz ultrasonografı influenza. Bkz İnfluenza varisella, 295-
Üriner diversiyon, 207 derin ven tromboze incelemesi, 105, 296,296 ş330-331
Üriner ekstravazasyon,589 105ş Vira! farenjit, 551
Üriner kateterler,205-206 pulmoner emboli incelemesi, 107 Vira! konjunktivit, 529
Üriner sfınkterler,yapay, 206 Venözs tromboemboli Vira! krup, 242t, 244-245
Üriner taşlar. Bkz Ürolojik taş hastalığı acil serviste bakım ve yönetimi,107-109 Vira! parotit, 539
694 İNDEKS

Vira! pnömoni, 253 ikinci derece, 442t işlem öncesi sedasyon, 43


Virchow triyadı, 473 inhalasyon, 442 istismarı, 646-647
Viseral karın ağrısı, 140 kimyasal, 444, 445t-446t, 534 kalça kırıkları, 567
Viseral yaralanmalar, 585 klinik özellikleri, 441-442 travma, 566-567
Vitamin B Vitamin 4181, 419, 509 Lund ve Browder diyagramı,441, 442ş Yaşlının duygusal istismarı, 646
Vitamin(ler) patoofizyolojisi, 441 Yelken bulgusu, 600
B,419 sınıflandırması, 442, 4421 Yelken göğüs, 581
yağda çözünen, 418-419 sıvı resusitasyonu, 443, 565 Yenidoğan(lar)
Vitröz kanama, 531 tam kat, 441 acil doğumu, 218-221
Vokal kord paralizi, 243-244 termal Amerikan Yanık Derneği apneik, 23
Volkmann iskemik kontraktürü, 289, 600 sınıflaması, 443t döküntüleri, 299
Volvulus, 167-168, 266 yüzey alaııı hesabı, 441, 44Iş-442ş ensefaliti, 328
von Willebrand faktörü, 73-74, 475 Yapay mesane, 207 hipoglisemisi, 280
von Willebrand hastalığı, 475-477, 48lt Yapay üriner sfinkterler, 206 nöbetleri, 272
Vulvovajinit, 208, 221-223 Yapışkan bantlar, 52-53 normal yaşamsal fonksiyonları, 233
Yapışkan kapsülit, 621-622 periyodik solunumu, 236
w Yapıştırıcılar, siyanoakrilat, 53, 534 resusitasyonu, 20-23
Wallenberg sendromu, 513 Yara drenleri, 69 septik şoku, 323
Wegener granülomatozis, 631 t Yara hematomu, 181-182 solunum sayısı, 233
Weil hastalığı, 354 Yara kapatılması stridor, 236, 243-244
Wells skoru, 104t gecikmiş, 52 tetani, 340
Wenckebach AV blok, 18ş-19ş, 18-19 genel bakış, 49 Yergason testi, 621, 622/
Wernicke ensefalopatisi, 380, 510 siyanoakrilat doku yapıştırıcıları, 53 Yersinya, 2641, 351-352
Wernicke hastalığı, 460 stapler, 52 Yeşil ağaç kırığı, 289
Westermark bulgusu, 106 sütürler. Bkz Sütürler sütür tekııikleri, Yılan antizehiri, 3651
Whcezing, 249t, 249-250 Yılan ısırıkları, 429-430
50
Wilms tümörü, 306 Yılancık, 298, 299/, 326-327, 538,5381
yapışkan bamtlar, 52-53
Wolff-Parkinson-White sendromu Yıldırım çarpması, 4481, 448-449
Yara pansumanı, 68
atriyal fibrilasyonu, 14ş
Yara temizlenmesi, 49 Yoğun bakım ünitesi, 656
tanımı, 12, 12ş
Yara yeri enfeksiyonları Yohimbe, 41 9t
Word kaleleri, 327
alt ekstremite yaralanmalarında, 62 Young-Burgess sınıflama sistemi, 605, 6061
WPW sendromu. Bkz Wolff-Parkinson?
Isırılmaya bağlı, 66-67 Yumruk yaralanmaları, 57, 65, 632
White sendromu
klinik özellikleri, 181 Yumuşak doku enfeksiyonları
y selülitle karşılaştırması, 64 aureus, 64-65, 127, 297, 299,324-325
Yabancı cisimler tedavisi, 182 Bartholin bezi apsesi, 327
aspirasyonu, 242t, 248 Yara cilt absesi, 327-328
aspirasyonuna bağlı stridor, 242t,248 ağrı yönetimi, 69 çıban, 327-328
korneal, 530 antibiyotik profilaksisi, 49, 68-69 enfekte sebasöz kist, 327
kulak, 543 ayrıcı tanısı, 48 erizipel, 298, 299ş, 326-327, 538, 538t
naza!, 544 ayrılması, 181 follikülit, 327-328
radyopak, 63 debridmanı, 49 hidradenitis süpurativa, 327
rektal. 174-175 delinme, 64-65 metisilin-dirençli Staphylococcus
üretral, 201 hemostazı, 48 nekrotizan, 325
vajinal, 222-223 iyileşmesi, 49 pilonidal apse, 327
yumuşak doku, 62-63 klinik özellikleri, 48 selülit. Bkz Selülit
yutulan, 156-157 komplikasyonları, 181 sporotrikozis, 328
Yağda çözünen vitaminler, 418-419 künt kuvvet, 60 tanımı, 324
Yalancı anemi, 191 onarım sonrası bakımı, 68-70 Yumuşak doku üst ekstremite
Yalancı doğum, 218 patofizyolojisi, 48 yaralanmaları
Yalancı hiponatremi, 24 temizleyicileri, 49, 69 acil serviste bakım ve yönetimi, 57-60
Yanak laserasyonu, 56, 56/ tetanoz profilaksisi, 69, 69t ayırıcı tanısı, 57
Yanıklar uzun dönem kozmetik sonuçları, 70 epidemiyolojisi, 56
acil serviste bakım ve yönetim, 442-444, yıkanması, 49 klinik özellikleri, 56
4431 yönetimi, 592 patofızyolojisi, 56
ayırıcı tanı, 442,4431 Yaranın irrigasyonu, 49 Yumuşak doku yabancı cisimleri, 62-63
birinci derece, 4421 Yardımcı üreme teknikleri, 227 Yumuşakçalar, 431
derinliği, 4421 Yasal nedensellik, 657 Yutulan yabancı cisimler, 156-157
dokuzlar kuralı, 441, 441ş Yaşlı Yüksek aktif antiretroviral tedavi, 334
epidemiyolojisi, 441 deliryum, 5051 Yüksek basınçlı enjeksiyon hasarı, 597
eskarotomi, 443 dengesizliği, 513 Yüksek basınçlı enjeksiyon hasarı, 65
İNDEKS 695
Yüksek rakım retinopatisi, 435 Zararsızlık, 660 Zehirli bitkiler, 451-453
Yüksek rakım sendromları Zehirlenme. Ayrıca bkz Toksikoloji Zehirli karınca sokması, 426-427
acil serviste bakım ve yönetim, 434-435 arsenik, 413-414, 414t Zigoma kırıkları, 578
ayırıcı tanısı, 434 ayırıcı tanısı, 363 Zirve ekspiratuvar akım hızı, 137
epidemiyolojisi, 433 bitki ilaçları, 410-411 Zoledronik asit, 489
klinik özellikleri, 433-434 cıva, 414-415, 415t Zolpidem, 379
patofızyolojisi, 433 DEET, 410 Zona. Bkz Herpes zoster
Yüksek rakıma bağlı pulmoner ödem,433- epidemiyolojisi, 363 Zonisamid, 402
435 karbamat, 409 Zoonoti.k enfeksiyonlar
Yüksek rakıma bağlı serebral ödem, 433- karbon monoksid, 449-450 Colorado kene ateşi, 349
435 kemirgen ilacı, 411 t, 411-412 ehrlichiozis, 349
Yüksükotu, 451t klinik özellikleri, 363 hantavirüs, 350
Yünci hastalığı, 351 kurşun, 412t, 412-413 Lyme hastalığı, 348-349
Yürüyüş bozuklukları, 509-510, 510t mantar, 451-453, 452t Rocky Dağları Benekli Ateşi, 347-348
Yüz enfeksiyonları, 538-539 metal, 412-415 şarbon, 350-351
Yüz laserasyonu, 56, 56ş metalloid, 412-415 tanımı, 347
Yüz travması, 564, 577t, 577-579 organofosfatlar, 408-409, 409t tularemi, 349-350
Yüzeyel peroneal sinir organoklorinler, 409-410 veba, 351-352
bloğu, 39 patofizyolojisi, 363 Zoonozlar, 347
motor fonksiyonu, 6lt piretrinler, 41O Zopiklon, (siklopirolon) 379
Yüzük turnike sendromu, 59-60 piretroidler, 41O Zoster, herpes, 330ş 330-331, 547, 560
siyanid, 416-418, 4171 Zosyn (PİPTAZ), 175
z Yağda çözünen vitaminler, 418-419
Zakkum, 45lt Zehirlenmeler
Zaleplon, 379 deniz, 430-433, 432t-433t
Zanamivir, 333 yılan sokması, 429·430

You might also like