You are on page 1of 5

Her başkanlık seçiminde adaylar seçim kampanyalarında, sağlık sigortası olmayan milyonlarca

Amerikalıya sigorta sağlayacak planlardan söz ederler. Yeni adaylar eski yönetimlerin etkili bir sağlık
sigortası politikası izlemediklerini söyler, onları kınarlar.

Bu tür planları yapmak zordur çünkü sağlık sigortası pahalı bir olaydır. Pahalıdır çünkü Amerikan
vatandaşları en iyi doktorlar, hastaneleri, ilaçları, tip cihazlarını ve huzurevlerini kullanmak isterler
İnsanlar da kendilerine iyi bakarak, sağlıklı beslenerek ve sadece ihtiyaçları olan ürün ve hizmetleri
alarak sağlık harcamalarını azaltabilirler. Sadece ciddi rahatsızlıklarda, gerektiğinde doktora giderek
ve sağlık sigortası yaptırırken daha ziyade ciddi hastalıkları kapsayan sigorta satın alarak daha
avantajlı olabiliriz. Fakat her Amerikan vatandaşı istese de istemese de ihmalci doktorları dava etme
hakkına sahip olmak zorundadır.

Bize göre hastalar ve doktorlar bu hak konusunda kendi aralarında anlaşabilmelidir. Doktor için
mahkemeye gitmek istemeyen hasta istediğini yapabilmelidir. Bu özgürlük hem hastalara hem de
doktorlara yardımcı olur, sağlık sigortası sistemine az da olsa katkıda bulunur

Dava açma hakkının satın alınması garip bir olay gibi görünebilir. Bu hak sağlık sigortasında ayrıca
madde olarak belirtilmemiştir ama kapsamındadır. Araba sigortası yaptırırken de sigortanın risk
kapsamına göre fiyat ödersiniz. Kapsamı az olan bir sigorta için onun örneğin 100 dolar öderken,
geniş kapsamlı bir hasar sigortası için 1000 dolar ödeyebilirsiniz. (Öğüt: Geniş kapsamlı hasar sigortası
yaptırırsanız uzun vadede kazançlı çıkarsınız.) Kargo şirketleri de değerli eşyanın taşınmasında daha
yüksek ücret alır. Burada aynı ilke geçerlidir: Hizmet veren şirket malınıza zarar verdiği ya da malınızı
kaybettiği zaman size ödeyeceği paraya göre fiyat söyler. Fakat sağlık sigortasında (ve hayatın pek çok
alanında) yanlış yapanları dava etme hakkını da almak zorundasınız.

Dava açma hakkını satın alma konusu size garip geliyorsa bir de şöyle düşünün: Pek çok iş alanında
müşteriler gereğinden fazla fiyat öderler çünkü o işlerde şikâyet ve dava açma hakları vardır. Büyük
ekonomist George Stigler eğlenceli bir yazısında, hayali bir okulda hocalarının öğrettiği bazı konular
yanlış olduğu için onu dava eden öğrencilerden söz eder. Stigler'in yazısının adı "A Sketch of the
History of Truth in Teaching dir (Eğitimde Bir Gerçekler Tarihi Skeci), Profesörler bu tür bir düşünce
karşısında elbette şaşkına dönerler ama üniversitelerde ve hocalarda yanlış öğretme sigortası olsaydı
üniversite eğitiminin ne kadar pahalı olabileceğini düşünün! (Stigler in hikayesinde yeni bir ulus nasıl
zengin edilir" konusunu işleyen ekonomi dahil (bölümün adı "ekonomik gelişme”ydi], "hiçbir
üniversite hocaların hatasıyla oluşan zararları ödeyemez" diyen mahkemelerce yasaklandı). Böyle bir
şey olsa eğitim daha pahalı olmakla kalmaz, öğretim üyeleri de haklarında daya açılabilir korkusuyla
risk almaktan kaçınırlardı. Bize göre böyle bir durumda, eğer mümkünse pek çok üniversite ve öğrenci
Stigler' in bu saçma fikrim kabul etmez ve körü öğretimi dava etme hakkını istemezdi.

Pek çok hasta ve sağlık sigortası şirketi de ihmalci doktorları dava etme hakkından vazgeçmek
isteyecektir. Sigortalının bu haktan vazgeçmesi için doktor, hastane ve sağlık sigortası şirketi ona daha
ucuz bir sigorta fiyatı vermeye hazır olacaklardır. Baza da yaralanma hastalar düşük fiyat ödeyip riski
kendileri alabilir. Bazıları doktor hatası sigortasından vazgeçip özel sakatlık ya tercih edebilir. Fakat
hastalara bunu yapma hakkı tanınmaz çünkü mahkemeler doktoru dava hakkından vazgeçenlerin
"kamu politikalarına karşı" olduğu hükmüne varmışlardır. Bu kurallar serbestçi olmaya aykırıdır,
insanlara istediklerini yapma hakkı tanımazlar.
Hastalar için bu yasal kurallar çok güzel bir koruma şekli olarak görülür ve koruma konusuna geri
döneceğiz. Ama şu anda bilin ki dava etme hakkını almaya zorlanmak her zaman sigorta- linin lehine
değildir. Örneğin insanlar kötü saç kesen berberleri dava etme hakkına sahip olmak için sigorta
yaptırsa, bir müşteri de berberini dava edip 17 milyon dolar tazminat kazansa ve berberler de bu
sigorta yüzünden tıraş ücretlerini 50 dolara çıkarsa ne yaparsınız? Saçınızı kötü keserse berberi dava
edebilmek için tıraş ücreti olarak 50 dolar öder misiniz? Bunu yapmanız engellenirse kızar mısınız?

Bu benzetme ya da karşılaştırmanın mükemmel olmadığını biliyoruz ama şu gerçeği de unutmayın:


Hem sağlık sigortası sahipleri hem de vergi mükellefleri her yıl açılan yaklaşık 85 bin yanlış tedavi
davasının cezasını ödemeyi paylaşmaya zorlanmaktadır. Bu davaların maliyeti yılda yaklaşık 11 ila 29
milyar dolar bulmaktadır. Hastane harcamalarında yanlış tedavi sorumluluğuna açık olma oranı
yaklaşık yüzde 5-9 arasında değişmektedir. Bu dava maliyetlerinin sağlık sigortası sistemi
harcamalarına katkısı demektir. Bu rakamlar elbette tartışılabilir, abartılı olabilir am her yal sigorta
yaptırmak ve taahhütleri yerine getirmek için milyarlarca dolar harcandığı da biliniyor. Birçok doktor
her yıl sigorta faturalarına 100 bin dolar ya da fazlasını ödemek zorunda ve bu ödemeler de sizin
sağlık faturalarınıza yansıyor. Dava maliyetleri aslında davacılara ödenen tazminatlar ve mahkeme
masraflarından fazlasını içerir-bunlar "direkt maliyetlerdir. Dolaylı maliyetler de vardır ve hastalar
bunları da öderler. Örneğin pek çok doktor "koruyucu ilaç yöntemini seçer, hastasına Ayrıca ama
gereksiz ilaçlar verir ya da sorumluluktan kaçmak için riskli ama yararlı tedavi yoluna yönelir. Bir diğer
dolaylı sorumluluk pahalı maliyeti de aynı zamanda kötü-hastanelerde ve doktorlar arasında hatayı
rapor etme konusunda cesaret kırıcı olmaktan doğar.

İlk bakışta hastaların bu sonuçtan yararlandığı sanılabilir. Ama hastalar şikâyet ve dava açma
hakkından vazgeçerlerse daha kötü duruma düşmezler mi? Önemli bir kozu kaybedip karşılığında
hiçbir şey kazanmamış olmazlar mı? Bunun cevabı, "dava açma hakkı yok senaryosunda neler
olacağına bağlıdır. Yakında göreceğimiz gibi hastaların dava açma hakkına sahip olmakla çok şey
kazanıp kazanmadıkları konusu açık değildir. Ayrıca maliyetin bir kısmı daha yüksek faturalar olarak
hastalara yüklenir ve koruyucu hekimlik iyi tedavi isteyenler için yeterli sayılamaz. Bazı hastalar
tedarikçinin sorumluluk maliyetinin bir kısmını ödemekten kaçınmak isteyecektir fakat önemli nokta
da budur dava hakkından vazgeçen hastalara ucuz tedavi anlaşması mahkemelerce bloke edilecektir.

Mahkemeler bu tur anlaşmalar neden engelliyor peki? Bunun yanıtı çok açık olarak özgürlükçü
olmayan paternalist yönetimdir. Mahkemelerin görüşüne göre, akıllı hastalar dava açma hakların dan
vazgeçmezler ve doktorlar da ihmalci tedaviyi caydırmak için yanlış tedavi sorumluluğu tehdidi
olmadan hastaya bakmamalıdır. Biz burada hastaların "İnsanlarda ve kati kararlar ve bileceklerini
söylerken memnunuz. Fakat bu alanda emirler ve yasaklar mantıklı mı, diye düşünüyoruz birkaç
dürtme yanında anlaşma özgürlüğü daha iyi olmaz mı acaba?

Hastalara dava açma hakkından vazgeçme seçeneği tanınmasın bir nedeni, haksız işlem sorumluluğu
caydırıcı etkisinin abartılmış olmasıdır. Sağlık sigortası yeterince deneyime bağlı değildir ve bu
demektir ki (daha az teknik dilde) bir doktor yanlış tedavi için mahkemeye kaç kez giderse gitsin aynı
primi ödeyecektir. Hiçbir doktor yanlış tedavi yüzünden mahkemeye çıkmak istemez elbette, ama
çıktığı takdirde ödeyeceği cezadan da korkmaz. Bu nedenle doktorların iyi çalışıp çalışmamasında
yanlış tedavi davalarının parasal ceza riskinin pek rolü yoktur.
Caydırıcılık argümanı aynı zamanda yanlış tedavi iddiaları ve tıbbi ihmal yüzünden ortaya çıkan
sakatlıklar arasındaki şaşırtıcı derecede küçük uygunluk nedeniyle zayıflatılmıştır. Açıkça şaşır
söylemek gerekirse, hastaların çoğu ihmalci olsa bile doktorunu dava etmez, dava edenlerin ve
kazananların çoğu da tazminatı hak etmez. Yapılan bir araştırmaya göre bir New York hastanesinde 1
yıl boyunca yanlış tedavi yüzünden sakatlanan hastaların sadece yüzde 2'si yanlış tedavi şikayetinde
bulunmuştur. Açılan yanlış tedavi davalarını inceleyen gözlemcilere sonuçta davacılara tazminat
ödenmiş olan bu davaların çoğun ihmal, dikkatsizlik (hatta sakatlanma) belirtisi bulunmamıştır. Fakat
davacıların kaybettiği birçok davada da ihmal ve dikkatsizlik sonucu meydana gelmiş sakatlıklar
görülmüştür. Yani yanlış tedavi yüzünden zarar görmüş pek çok hasta tazminat alamazken, tazminat
alan birçok hastanın da yanlış tedavi ve zarar görmediği öğrenilmiştir. Başka çalışmalarda da güncel
sistemin yanlış tedavi ya da ihmal gibi olaylarda caydırıcı olduğu yönünde yeterli kanıt
bulunamamıştır. Bazı doktorların şikayet ve davalardan çekindikleri için daha dikkatli oldukları
muhtemelen doğrudur ama bu tehdidin doktorlar zerinde yeterince etkili olduğu da söylenemez.
Burada küçük ama ilgili bir gerçeği ele alalım. Bir hastanım dava açmasını etkileyen faktörlerden biri,
doktorun aksilik için özür dileyip dilememesi kabul görmesi olacaktır. Doktorun özür dilemesi davayı
engellerse, o zaman dava açma hakkının caydırıcılığı daha çok azaltmış olur. Burada yasaların,
doktorları hatalarının cezasını çekmekten kurtarması gerektiğini tartışmıyoruz elbette. Ama bilgili
hastalar istedikleri anlaşmaları yapabilmeli ve bu hastalar daha iyi bir anlaşma yapabilmek için dava
açma hakkından vazgeçebilirler. Yeterince para teklif edilirse haktan vazgeçmek mantıklı olur. Bir
hasta dava açıp kazansa bile alacağı tazminatın yaklaşık yüzde 40'ını avukatlara verecektir. Neyse ki
çoğumuz yanlış tedavi ihtimalinden uzağız ve ihmal edilen ya da yanlış tedavi görenler arasında dava
açacak olanlar da azdır. Bir hasta dava açma hakkından vazgeçip karşılığında bir şeyler kazanacaksa
bunu yapması mantıklı olur. Fazla para olmayanlar için bu yolu seçmek daha yerinde olacaktır. Kesin
olarak dava açma hakkı satın almadan tıbbi tedavi görmek mümkün olmadığı için, tedaviye gücü
yeten ama tedavi artış dava hakka seçeneğini satın alamayanlar piyasadan silinecektir. Bu durumda,
ihmal için sorumluluk riski doktorların neden olduğu hasarları azaltsa bile, bu kazanımlar tedavi
görmeye gücü yetmeyenlerin kayıplarıyla kolayca dengelenebilecektir.

Güncel sistemin bir diğer sorunu, yanlış tedavi sonucunda mahkemelerin verdiği tazminat kararlarının
düzensiz olmanda Bir davacının, mahkeme kararına göre nasıl bir tazminat alacağı sonuca kadar belli
olmaz. Yanlış tedavi davalarında hatalı olanlar bazen "cezalandırıcı hasarlar" cezasına çarptırılırlar.
Ama bu tür cezalarda da birçok değişkenlik vardır. Bu durumda hastalar, ikramiyesi milyonlarca
dolardan 0 dolara kadar değişen bir piyango bileti almak zorunda kalırlar ama büyük para alınsa bile
hastanın eline bunun ancak yüzde 60 geçer (gerisini avukatlar alırlar). Piyango bileti almak elbette
eğlencelidir fakat insanlar onu almak zorunda mıdır?

Seçim mimarlarına göre insanlara sorumluluktan vazgeçme özgürlüğü verilse çok daha iyi durumda
olacaklardır. Bu grubun içinde sadece aksi takdirde tedavilerini yaptıramayacak olanlar yoktu.

Sağlık sigortası satın alanlar, ama dava açma hakkı yerine parayı tercih edenler de vardır. Aslında bize
göre ihmal sorumluluğu pek ve yararsız davalarda çok insan için muhtemelen kaybedilen bir
anlaşmadır. Dava açma hakki satın almak için ödenen paranın içinde, yanlış tedavi davaları idari işler
harcamaları için destek, tazminatlar avukat ücretleri payları da vardır. Hastaların bir anlamda
haklarından vazgeçmek zorunda kalacaklarını, bunu aslında bir hiç için yapacak olduklarını düşünmek
elbette üzücüdür çünkü bunu sağlık sigortası şirketleri isterler. Fakat piyasalar genelde böyle
çalışmaz. Unutmayın ki ne kadar geniş kapsamlı sigorta satın alırsanız o kadar çok para ödersiniz ve
dava açma hakkı da bir tür sigortadır. Rekabet olduğu sürece hastalar haklarından vazgeçmek için bir
şey almak zorunda kalacaklardır. Biz inanıyoruz ki teklifimiz benimsense ikimiz de dava açma
hakkımızdan vazgeçerdik ve sağlık sigorta tedarikçilerde bu seçeneği gerçek bir indirimle sunarlardı.

Bizim mütevazı teklifimize göre seçim mimarları tedavide ihmal konusunda anlaşma özgürlüğünü çok
iyi düşünmelidirler - serbestçi yaklaşım hem doktorlara hem de hastalara yardımcı olacaktır. Biz
elbette tamamen serbestçi değil, serbestçi ataerkil yönetim taraftarıyız. Hastaların yanlış tedavi
sorumluluğunu ve dava hakkından vazgeçmenin anlamanı kavramakta zorluk çekeceklerini biliyoruz.
Haktan vazgeçme olayı hafife alınmamalı, aceleye getirilmemelidir. Başka alanlarda bu görüş eyalet
yasalarında da görülür, orada vazgeçene bu konuda bilgi sağlayan koruyucu düzenlemeler vardır.
Haktan vazgeçenler neden vazgeçtiklerini yazılı olarak beyan etmek zorundadırlar. En önemlisi,
mahkemeler vazgeçenleri uzun anlaşmalarda satır aralarına gizlenen bazı maddeleri okuma
konusunda zorlamazlar , bunu yapmakta isteksiz davranırlar.

Biz sağlık sigorta şirketlerine, içinde ihmal, dikkatsizlik nedenle da açma hakka olan ve olmayan
poliçeler satma izni verilmesini tavsiye ediyoruz. Sağlık sigortalılarının çoğu işverenler tarafından
sağlandığı için umarız işverenler çalışanlarına bilinçli seçim yapma konusunda yardımcı olurlar. Bu
konuda varsayılan düzenlemenin çok önemli olduğunu elbette biliyoruz. Eğer dava 4 hakkından
vazgeçmek varsayılan seçenekse ve onu elde tutmak aka ödemeye mal olacaksa hastaların çoğu
muhtemelen bu haktan ser (unutmayın, varsayılan seçeneği genelde sorumluluk yükler). Yanlı tedavi
davaları konusunda şüphesi olanlara daha cesur teklifte bulunabiliriz: Hastalara sadece kasıtlı ya da
dikkatsizce yapılmış doktor hataları için dava açma izni verildiği varsayılmalıdır sadece ihmale dava
açılmamalıdır (ihmal normalde "alışılmış hâkim standardını karşılamada hata olarak tarif edilir ki bu
belirsiz bir kavramdır, avukatları savaşa sürükler, yargıçlara kafa kaptır, davacılar kasıtlı ya da
dikkatsizce yapılmış hatalar konusunda daha büyük zorluk çekerler). Hastalara bu yaklaşım altında
daha güçlü bir sorumluluk hakkı satın alma teklifi yapılır ama bu da onlara biraz pahalıya mal olur. Bu
yaklaşım hiç kuşkusuz vazgeçenlerin alışılmış, ortak amaçlı kişiler olduğu anlamını taşır. "Satın alma"
teklifinin yanında ilgili bilgiler de olmalıdır ki insanlar bu teklifi reddedince neler kaybettiklerini
anlasınlar. Genel kanıya göre bazı insanlar tam olarak bilgilendirilirse bunu bir tür sigortaya dava
etme satın alacaktır, ama çoğunluk işi şansa bırakacaktır.

hakka şeklinde Dava açma hakkından vazgeçme, doktorların ve hastaların anlaşma özgürlüğünden
yararlanabilme yollarından sadece biridir. Birçok eyalet yönetimi yanlış tedavi ve ihmal davalarının
maliyetini düşürecek önlemler almıştır. Örneğin Kaliforniya "ekonomik ol- mayan hasarlar" (acı veren
vakalar gibi) tazminat tavanı koymuştur. Ayna amaca yasal yollardan değil de serbest anlaşmalarla
ulaşmanın yolları olabilir-hastalar ve sigortacılar poliçede ekonomik olmayan hasarlar için bir
sorumluluk siniri getirme korunda anlayabilirler. Yeni Zelanda, Danimarka, İsveç ve Finlandiya gibi bu
ülkeler idari bir "hata yok" sistemi getirmişlerdir ki bu, Amerikan işçilerinin tazminat sisteminde de
kullanılır. Bu ülkeler ihmal olup olmadığına bakmaksızın, önceden belirlenen tıbbi hatalar için
programlanmış ödemeler yaparlar. Hastalara gördükleri zarar için ne gibi bir tazminat ödenmesi
gerektiği konusunda bu tür önlemler alınırsa idari yükler ve harcamalar büyük ölçüde azalacaktır.
Bizim görüşümüze göre eyalet hukukçuları tıbbi ihmal ve yanlı tedavi alanında anlaşma özgürlüğü
konusunu ciddi olarak düşünmeli, bunu en azından tedavi kalitesini bozmadan maliyeti düşünmenin
mümkün olup olmayacağını anlamak için yapmalıdırlar. Bu tür çalışmaların her zaman işe yaradığı
bilinir.

You might also like