Professional Documents
Culture Documents
mimar•ist 2006/3 1
mimar.ist Eylül 2006/3
ISSN 1302-8219
4 HABER / ETK‹NL‹K
Dam Notlar›... / Hasan Çak›r
6 KÜTÜPHANE
Bizans Mesesi’nden Osmanl› Divanyolu’na / H. H. Günhan Dan›flman
Refah Toplumunda Getto / Deniz ‹nceday›
Mimar Wittgenstein / Özen Eyüce
9 GÖRÜfi
Ortado¤u’da Bir Y›k›m Daha: Lübnan
Beyrut Müzesi, Arkeolojik Yerleflmeler, Do¤al Çevre / Gül Pulhan................................................................9
S›n›f Arkadafl›m Nezih Eldem / Ali Do¤an Günsav ...........................................................................................12
15 TASARIM
“Tasar›m, söyledi¤iniz ‘söz’ün dünyada dolaflmas› demek...” / Söylefli: Ahmet Tercan .....................................15
21 ‹NCELEME
Bir Ayasofya Yaz›s› / Gürhan Tümer ................................................................................................................21
‹nflaat/Mimarl›k fiirketlerinin Ekonomik Kriz Yönetim Stratejilerini Belirlemeye Yönelik
Alan Çal›flmas›: ‹stanbul Örne¤i / Zeynep Kolçak .......................................................................................27
Mimar-‹flveren-Kullan›c› ‹liflkisinin Sat›fl Sloganlar› Ba¤lam›nda Sorgulanmas› ve
Sonuç Ürünler / Tülin Görgülü ...................................................................................................................32
2 mimar•ist 2006/3
‹Ç‹NDEK‹LER
78 KENT
Dijital Kentleflme / Elizabeth Sikiaridi - Frans Vogelaar ....................................................................................78
Avrupa, Kentini ve Kentçili¤ini Gözden Geçiriyor .........................................................................................84
Tarihî ve Modern Yüzü ile Barselona / Havva Kanbur .....................................................................................87
91 KENT ARKEOLOJ‹S‹
Byzantion Dönemi’ndeki Kurgusuyla Bir Anadolu Mucizesi: ‹stanbul / F›rat Düzgüner ..................................91
K›rklareli Kültür Sektörü Uygulamalar›: Kanl›geçit Aç›khava Müzesi Örne¤i / ‹lknur Ar› ..............................103
107 T A S A R I M / UYGULAMA
fieyh-ül Et›bba Kona¤›’ndan Yap› Merkezi’ne: Nafiz Pafla Kona¤› Restorasyon Projesi / Z. Ayfle Aky›l .........107
mimar•ist 2006/3 3
HABER 1. Torre Agbar cephe detay› (Novvel).
DAM Notlar›
2006 Uluslararas›
Gökdelen Ödülü
Barselona H›yar›’na Verildi
Takma ad› Barselona H›yar›. As›l ad›
“Torre Agbar”. Boyu 142 metre. Pro-
jesini Parisli Jean Nouvel Atölyesi
yapm›fl. Mal sahibi Barselona Su ‹fl-
leri Afi. Yap›m› 2005’te bitmifl. Torre
Agbar fiirket’in merkez binas› olarak
kullan›l›yor.
Uluslararas› Gökdelen Ödülü iki y›lda
bir, en az 100 m. boyunda, bitmifl,
kendine özgü esteti¤iyle, gelece¤e
yönelik mimarisiyle, kentle bütünlefl-
mesiyle, yenilikçi tekni¤i ve ekono-
mikli¤iyle boy gösteren gökdelenlere
veriliyor. Mimara ve mal sahibine
birlikte verilen ödülün maddi arma-
¤an›n› mimar al›yor. 1
Frankfurt Belediyesi’nin himayesinde ye baflkan› taraf›ndan sahiplerine ve- lü bürolar da ilginç projelerle kat›ld›-
verilen ödülün sponsorlu¤unu bir rilecek. Ayn› gün DAM’da gökdelen- lar. Ödül için önerilen gökdelenlerin
büyük banka yap›yor. DAM da ler üzerine kapsaml› bir sergi aç›la- üçte biri ya Asya’da ya da Asyal› bir
ödülün organizasyonundan sorumlu. cak. büroca dikilmifl gökdelenler. (Asya
50 bin avroluk ödülün ilki 2004’te flu s›ralar yeryüzüne gökdelen dik-
verilmiflti. ‹kincisi, bu y›l 17 Ka- DAM’›n aç›klamas› k›saca flöyle: menin moda oldu¤u yer say›l›yor.)
s›m’da, Frankfurt’ta Aziz Paulus Kili- Ödüle, dünya çap›nda naml› gökde- 15 May›s 2006’da Frankfurt’ta topla-
sesi’nde yap›lacak bir törenle beledi- lenci bürolar›n yan› s›ra, daha az ün- nan uluslararas› juri dört k›ta 11 ül-
keden ödül için önerilen gökdelenle-
ri de¤erlendirdi; Barselona’daki “Tor-
re Agbar”› ödüllendirdi, dört gökde-
lene de takdirname verdi.
Jüriye göre Torre Agbar, gökdelen
konusundaki güncel tart›flmalara bir-
çok bak›mdan önemli katk›larda bu-
lundu¤u için ödülü ald›. Jürinin söy-
lemiyle “yeni bir kentsel geliflimin
Barselona’daki simgesi ve kenti yeni-
den canland›rman›n nab›z at›fl›n›n
göstergesi”dir, Torre Agbar.
Torre Agbar’›n yenilikçi k›l›f› (kabu-
¤u) toplam alan› 47.500 metrekare
olan 35 kat› sarmal›yor. Bu 16.000
metrekare beton k›l›f›n üzerini kapla-
yan alüminyum levhalar suyla ve
›fl›kla renkten renge giriyor. Beton k›-
l›fa yerlefltirilen 60.000 cam lamel-
den 4400 kare pencere yap›ya sadece
2 yeterli bir saydaml›k de¤il, ayn› za-
4 mimar•ist 2006/3
3. Torre Agbar iç mekân. HABER
4. Montevideo, kullan›fll›l›¤› yan›nda eski bir
endüstri bölgesini canland›rmaya katk›s›yla ETK‹NL‹K
takdirname ald› (Mecano).
5. Wienerberg Gökdeleni, sosyal konut alan›nda
kaliteli gökdelen örnekli¤iyle takdirname ald›
(Delugan).
6. Jian Wai Soho, Pekin’deki klifle bloklar›
aflmas›yla takdirname ald› (Yamamoto).
7. Turning Torso, gökdelen tasar›m›nda form
zenginli¤inin yolunu göstermesiyle takdirname ald›
(Calatrava).
4 5
mimar•ist 2006/3 5
KÜTÜPHANE
6 mimar•ist 2006/3
KÜTÜPHANE
yeni dinamikler, entegrasyon sorun- leme Göç Sürecini Yaflayan Ailelerde de¤erli bir bilgi kayna¤› yarat›yor.
lar› çok yönlü olarak irdelenmekte. Kad›n ve Kentsel ‹liflki A¤lar›”, “Refah Bugün tart›flmal›, sosyal boyutlar›yla
‹kinci bölümde ise araflt›rma, Stock- Toplumunda Getto: Rinkeby’de Türk- yeterince araflt›r›lmayan birçok proje
holm’un mekânsal yap›s›n›n özellik- ler”, “Uluslararas› Göç Sürecinde Ka- için (Sulukule, Süleymaniye, Galata
leri, de¤iflim süreci ve göçmenlerinin d›n›n Gündeme Gelifli ve Getto’daki Liman› dönüflüm projeleri vb. gibi)
toplumsal konumlar› üzerinde sürdü- Kad›n” bafll›kl› yaz›larla göç olgusu- Sema Erder’in kitab› söz konusu nite-
rülmekte. Bu bölümde ‹sveç’in göç- nun yaratt›¤› toplumsal, mekânsal likleriyle temel bir bilgi kayna¤›.
men politikalar›, kentsel mekândaki sorunlar üzerindeki irdelemeler küre- Farkl› bir ülkede yaflanan deneyimle-
ayr›mlaflma süreçleri ve mekanizma- sel mekâna yeni bir bak›fl olarak alg›-
ri, yaflad›¤›m›z çok yönlü de¤iflim
lar›n iflleyifli ayr›nt›l› olarak irdelen- lanabilir.
süreçleriyle iliflkilendirebilecek bi-
mekte. Üçüncü bölümde, bir refah Özellikle kentsel dönüflüm tart›flma-
çimde ortaya koydu¤undan, tasar›m
toplumu gettosu olarak tan›mlanan lar›n›n sürdürüldü¤ü günümüzde,
alanlar› için zengin bir kültürel altya-
Rinkeby bilgilerine ve alan araflt›rma- mekân›n toplumsal yap› ve sosyal
lar›na yer veriliyor. Genel de¤erlen- boyutla birlikte de¤erlendirilebilme- p› deste¤i. Bu ba¤lamda, kentsel dö-
dirme ve sonuç bölümünde de, siste- si; kentsel, mimari tasar›m alanlar› nüflüm sürecinde rol alan tüm aktör-
matik olarak göçün toplumda yaratt›- için önemli bir koflulu oluflturuyor. lerin kente ve sosyal mekâna bak›fl›-
¤› yeni boyutlar ve dinamikler, mekân Bu ba¤lamda göç olgusunun da, na önemli katk›lar sa¤layacakt›r. Bu
nedenle, eseri dergimizde tan›tmak Refah Toplumunda Getto,
ve toplum aras›ndaki etkileflim ba¤- farkl› nitelikleriyle (iç-d›fl göç, zorun-
Sema Erder, Bilgi
lam›nda ortaya konulmakta. lu veya gönüllü göç vb. gibi) kavra- ve okuyucumuzun dikkatini çekmek
Üniversitesi Yay›nlar›,
Bunu izleyen; “Uluslararas› Göç Tar- nabilmesi ve analiz edilebilmesi h›zl› istedik. ‹stanbul, 337 sayfa,
t›flmalar› ve Göçmen ‹maj›”, “Zincir- bir de¤iflime zorlanan kent aç›s›ndan Deniz ‹nceday› 16 x 23 cm.
Mimar Wittgenstein
Filozof Ludwig Wittgenstein, 1926 - Mimar Wittgenstein adl› kitap, kendi gilizce olarak yay›mlanan ilk kitab›
1928 y›llar› aras›nda, Viyana’da, eski yazar› hakk›nda bilgi vermedi¤i gibi, Tractatus Logico-Philosophicus ile
dostu mimar Paul Engelmann ile bir- filozof Wittgenstein’› tan›may› da sat›r sonuçland›. Felsefenin sorunlar›n› bu
likte, k›z kardefli Margaret Stonboro- aralar›na b›rak›yor. K›saca özetlemek çal›flmalar›yla çözdü¤üne inanan
ugh-Wittgenstein için bir malikâne gerekirse, 20. yüzy›l›n etkili filozofla- Wittgenstein, felsefeyle ilgilenmeyi
infla eder. fienol Erdo¤an Mimar r›ndan biri olarak kabul edilen Lud- b›rakarak bir süre Norveç’te inzivaya
Wittgenstein adl› kitapta, bulundu¤u wig Wittgenstein, 1889 y›l›nda, çekildi. Birinci Dünya Savafl›’n›n
sokak nedeni ile “Kundmanngasse” Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u bafllamas› üzerine, Viyana’ya döne-
ad›n› alan malikânenin tasar›m›n› ve Viyana’s›nda, demir-çelik sanayisinin rek Avusturya ordusuna yaz›ld›.
infla sürecini, bu tasar›m ve infla sü- önde gelen ifladamlar›ndan Karl Witt- Ludwig Wittgenstein, felsefeye yapa-
recini etkileyen düflünsel süreçleri genstein’›n sekiz çocu¤unun sonun- ca¤› katk›lar› tüketti¤ini düflünerek,
okuyucuya aktarmay› amaçl›yor. cusu olarak dünyaya geldi. Varl›kl›, savafl sonras›nda, e¤itimini alarak bir
Kundmanngasse, gerek mimarl›k ve Yahudi kökenli, aristokrat bir ailenin, süre Avusturya’n›n köylerinde ilkokul
felsefe aras›nda köprülerin kurulma- zengin toplumsal ve kültürel iliflkile- ö¤retmenli¤i yapmaya bafllad›. Veli-
s›nda önemli bir mekânsal pratik ola- rinin var oldu¤u bir ortamda büyüdü. lerin tepkileri nedeniyle, ö¤retmen-
rak gerekse Wittgenstein’›n tüm ha- Yaflam› boyunca farkl› ilgi alanlar› likte baflar›s›z oldu¤unu düflündü¤ü
yat›n› yönlendiren moral ve felsefi aras›nda gelgitler yaflayan Wittgens- ve mutsuz oldu¤u için s›k s›k di¤er
mükemmelliyetçili¤inin yans›d›¤› ta- tein, ilk olarak Berlin’de makine mü- üç abisi gibi intihar› düflündü¤ü bir
sar›m› ve uygulamas› nedeniyle ince- hendisli¤i e¤itimi ald›. 1908’de, ha- dönem yaflad›. 1926 y›l›nda ö¤ret-
lenmeye de¤er bir yap›. Mimarl›k ku- vac›l›k üzerine çal›flmalar yapmak menlikten ayr›ld›. Bu s›rada, savafl
ram› ve prati¤i aç›s›ndan, adeta bir üzere ‹ngiltere’ye gitti. Bu dönemde, öncesinde tan›flm›fl oldu¤u, görüflle-
yapbozun tamamlay›c› bir parças› matematik ve felsefe üzerine sorgula- rinden etkilendi¤i Adolf Loos ile gö-
olarak, bu yap› hakk›nda bilgi ve bel- malar›, onun Bertrand Russell ile ta- rüflmelerini sürdürdü. Yine savafl s›-
gelerin dilimize aktar›lmas›na yönelik n›flmas›na ve daha sonra mant›k üze- ras›nda tan›flt›¤› Loos’un ö¤rencisi
bir çal›flman›n yap›lmas› ve bir kita- rine yo¤unlaflmas›na neden oldu. Paul Engelmann’›n önerisi üzerine
b›n haz›rlanmas› ümit verici bir gelifl- Matematik ve mant›k üzerine yapt›¤› Viyana’ya dönerek, k›z kardefline ya-
me. Ancak, yay›n›n baz› eksiklerinin çal›flmalar, y›llar sonra 1922’de, p›lacak konutun tasar›m ve uygula-
de oldu¤u gözden kaçm›yor. Bertrand Russell’›n da deste¤iyle ‹n- mas›nda sorumluluk üstlendi.
mimar•ist 2006/3 7
KÜTÜPHANE
‹nflaat›n bitiminin ard›ndan, 1929’da bölümünde, bir filozof olarak Witt- bir yap› olarak mutlaka okunmas› ge-
‹ngiltere’ye giderek Cambridge’de genstein’a duyulan ilgiye paralel ola- reken bir yap›.
ö¤retim üyeli¤i yapmaya bafllad›. rak, Kundmanngasse’nin öneminin Ancak ne var ki kitab›n flu andaki ha-
‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda gönül- de y›llar içinde nas›l yeniden anlafl›l›r li, ironik bir biçimde, aktarmaya ça-
lü olarak hademelik, ard›ndan labo- hale geldi¤i anlat›l›yor. Kitap, daha l›flt›¤› yap› ve tasar›mc›s›n›n titizli¤i
ratuvar asistanl›¤› yapt›. 1944 y›l›nda önce yap› hakk›nda yaz›lm›fl metinle- ile ba¤daflm›yor. Farkl› kaynaklardan,
yeniden Cambridge’de ders vermeye rin filozof Wittgenstein’›n mimari farkl› kiflilerce tercümeler yolu ile
bafllad›. 1947’de istifa ederek ‹rlan- yaklafl›m›n› aç›klamakta yetersiz kal- (Raum ayn› olmas› gerekti¤i halde bir
da’ya çekildi ve ölümünden sonra ya- d›¤›n›, yeni sorular sorulmas› gerek- yerde “oda”, bir di¤er yerde “uzam”
y›mlanacak ve anglosakson dil felse- ti¤ini belirten Jacques Bouveres- karfl›l›¤›n› al›yor) bir araya getirilmifl
fesi ekolünün bafllang›c› olarak ad- se’nin sorular›n› -bu sorular›n ne ol- izlenimi yaratan da¤›n›kl›k ve tekrar-
land›r›lan Philosophical Investigati- du¤u aç›klanmasa da- cevaplamay› lar (üç ayr› alt bafll›k; girifl: bir filozo-
ons (Felsefi Soruflturmalar) adl› ese- amaçlad›¤›n› öne sürüyor. fun mimarl›k uygulamas›, II. k›s›m:
rinin çal›flmalar›n› tamamlad›. Kitab›n sonraki k›s›m ve/veya bölüm Mimar L. Wittgenstein, VI. bölüm:
Kundmanngasse, yanl›fl anlafl›lm›fl olarak adland›r›lan alt bafll›klar›nda L.Wittgenstein’›n Mimarl›¤›, bölüm
dilin arkas›ndaki gerçe¤i bulmay›, di- ise, Wittgenstein’›n, görüfllerine de- no’su olmayan son alt bafll›k: Witt-
¤er bir deyiflle, tüm yan anlamlardan ¤er verdi¤i Adolf Loos ile tan›flmala- genstein’›n mimarl›k hareketi gibi),
ar›nd›r›ld›¤›nda geriye kalan› bulmay› r›, görüfllerini paylaflmalar›, düflün- cümle düflüklükleri kitab›n okunabi-
istedi¤i ilk eseri Tractatus Logico- celerinin nerelerde farkl›laflt›¤›, lirli¤ini güçlefltirmekle kalm›yor;
Philosophicus ile onun dil ve felsefe- Kundmanngasse’nin tasar›m›n› pay- özellikle, mimarl›k meslek alan› dili-
ye getirdi¤i s›n›rlar› kald›ran ve laflt›¤› Loos’un ö¤rencisi Paul Engel- ne hâkim olmamas› nedeniyle yanl›fl
onunla z›tlafl›r görünen Philosophi- mann ile olan arkadafll›klar›n›n geli- anlamalara da neden oluyor: Olsa ol-
cal Investigations adl› kitab›ndaki flimi, görüfllerinin giderek nas›l fark- sa ground floor plan (zemin kat pla-
düflünsel de¤iflime de neden olan l›laflt›¤› aktar›lmaya çal›fl›l›yor. Witt- n›) olabilir diye düflündü¤üm “yer
yaklafl›m›n›n mekânsal ifadesi olarak genstein’›n inflaat›n tasar›m ve uygu- döflemesi plan›” (s. 65); skeleton
karfl›m›za ç›k›yor. lamas›n› nas›l üstlendi¤i ve giderek system (karkas) oldu¤unu düflündü-
Mimar Wittgenstein adl› kitap, bafll›- mekânsal tasar›m ile felsefeyi nas›l ¤üm “iskelet aksam›” (s. 69); imar
ca üç k›s›mdan oluflan 150 sayfay› iliflkilendirdi¤i aç›klanmaya çal›fl›l›- plan› oldu¤unu düflündü¤üm “flehir
kaps›yor. Bafllarken içeri¤ini tan›tma- yor. Kundmanngasse’nin mekânsal intizam plan›” (s.80); imar müdürlü-
ya yönelik bir aç›klamay› sadece arka tasar›m›n›n biçimlenme özellikleri; ¤ü yerine “flehir bina dairesi” (s.81)
kapaktan alabildi¤imiz kitab›n, “için- kitleyi oluflturan geometrik düzenle- ya da “evin temelindeki kazan daire-
dekiler” sayfas›n›n da olmamas›, bö- menin gerekleri, Wittgenstein’›n etik si” (galiba bodrum kat denilmek iste-
lümlerin alg›lanmas›n› güçlefltiriyor. ve estetik düflüncelerine uygun ola- niyor s. 113) gibi... Ancak daha da
Kitab›n 40 sayfal›k ilk k›sm›, Filozof rak mekânsal tasar›m›n “içten d›fla” kötüsü, mimari tasar›m düflüncesini
Ludwig Wittgenstein’›n felsefi söyle- nas›l geliflti¤i ve detayland›r›ld›¤› da kökünden de¤ifltiren Raumplannung
mine iliflkin görüflleri, kendi yaz›la- yine bu bafll›klar alt›nda anlat›lmaya yaklafl›m›na “...iki boyutlu zemin pla-
r›ndan ya da Kundmanngasse’nin va- çal›fl›l›yor. n›n›n aksine üç boyutlu gelifltirilen
risleri taraf›ndan sat›larak y›k›lmas›na Kitab›n üçüncü k›sm› ise, Kundman- pland›r,” diyerek mekân kavram›n›
engel olmay› baflaran ve hakk›nda bir gasse’nin, baz›lar›n›n aç›klamalar›n›n “plan”a indirgeyen tercüme, meslek
kitap yazan Bernhard Leitner’in Das olmay›fl›, baz›lar›n›n da internetten dilini bilmemekten kaynaklanan,
Haus in Bewegung adl› kitab›ndan k›- al›nan düflük çözünürlüklü görsel ol- yanl›fl anlamalara neden olacak ve
sa al›nt›larla ve Kundmangasse’nin malar› nedeniyle anlafl›lamayan plan mesle¤i yeni ö¤renmeye çal›flan
resimleri ile bezenmifl bir düzende ve kesitlerinden olufluyor. gençleri yanl›fl yönlendirecek bir so-
verilmek isteniyor. Filozofun düflün- Kundmanngasse, sayfa 7’de Bern- nuç ürünü ortaya ç›kar›yor. Wittgens-
celerini destekler nitelikte oldu¤un- hard Leitner’den yap›lan al›nt›da da tein’›n sözleriyle özetlersek: “Dilimin
dan olsa gerek, Frank Lloyd belirtildi¤i gibi, mimarl›k e¤itimi al- s›n›rlar› dünyam›n s›n›rlar›d›r.”
Wright’›n bir sözü de bu k›sa al›nt›lar mam›fl bir filozofun kitab›nda (Trac- Aceleye gelmifl bir ilk bask› oldu¤u-
içinde yer alm›fl. tatus Logico-Philosophicus) ortaya nu ve ikinci bask›da tümüyle yeniden
Kitab›n 90 sayfadan oluflan ikinci koydu¤u, “söylenebilir olan›n aç›kça düzenlenmifl bir Mimar Wittgenste-
Mimar Wittgenstein, k›sm› ise, baz›lar› k›s›m, baz›lar› bö- söylenmesi gerekir” görüflünü adeta in’›n okuyucuya sunulaca¤›n› umu-
fienol Erdo¤an, Alt›k›rkbefl lüm olarak adland›r›lm›fl olan on alt ispatlarcas›na, süsten ar›nm›fl, sade, yorum.
Yay›n, May›s 2006, bafll›ktan olufluyor. “Bir filozofun mi- fonksiyonel ama yap›m kurallar›n›n
150 sayfa, 16,5 x 22 cm. marl›k uygulamas›” ad›n› alan girifl titizlikle sonuna kadar uyguland›¤› Özen Eyüce
8 mimar•ist 2006/3
GÖRÜfi
mimar•ist 2006/3 9
GÖRÜfi
küçük, k›ymetli eserleri, korunmas› için Genel Müdürlü¤ü’nün ve Milli Miras Vakf›’n›n
fiam’daki Frans›z Arkeoloji Enstitüsü’ne gön- deste¤iyle hem binan›n kendisi tamam›yla yeni-
derdi. Baflka bir grup eser Biblos’taki Haçl› ka- lendi, hem de koleksiyonlar, envanterler yeni-
lesinin zindanlar›na sakland›. Kalan eserler ku- den düzenlendi. 17 y›l boyunca müzenin bod-
tular içinde müzenin bodrumuna kald›r›ld›. An- rumunda duman ve su içinde kalm›fl küçük
cak korunmas› gereken k›ymetli mozaikler ve eserler korkunç durumdayd›. Hepsi temizlenip
lahitler de vard› ve müzenin fliddetli çat›flmala- bir bir restore edildi. Silinmifl müze numaralar›
r›n merkezi olaca¤›, daha savafl›n ilk günlerin- yenilendi, kay›t sistemleri oluflturuldu. Bu ara-
den belli olmufltu. da, savafl s›ras›nda müzeden çal›n›p sat›lmak
Çat›flmalar›n biraz azald›¤› zamanlarda Ma- üzere ‹sviçre’ye götürülmüfl bir grup Sayda
urice Chehab, efli, sonradan müzenin küratörü heykelinin geri getirilmesi baflar›ld›.
olacak olan Suzy Hekimian ve birkaç iflçi müze- Müze duvar›nda, dikey olarak sergilenen bir
ye çimento, kontrplak ve plastik örtüler tafl›d›- mozaik döflemeyi delip geçmifl olan bir füze de-
lar. Lahitler kontrplaktan yap›lan tahta kutula- li¤inin, kurflun geçirmez bir camla kapat›larak
r›n içine yerlefltirildi ve tahtalar›n aras›na beton oldu¤u gibi b›rak›lmas› bir süre tart›fl›ld›. Ama
döküldü. En son tahta kutunun üstü tekrar be- müzeciler kötü günleri hat›rlatacak bir an› iste-
tonla s›vand›. Böylece lahitler tahta ve betonla miyorlard›. Delik kapat›ld›.
adeta paketlenmifl oldu. Benzer bir koruma 2004 y›l›nda restorasyonun ve yeniden yap›-
mozaik döflemeler için de uyguland›. Mozaikler lanman›n büyük bölümü tamamland›. Yeni mü-
plastik örtülerle kapland›. Üstlerine kontrplak- zecilik anlay›fl›yla ikinci hayat›na bafllayan Bey-
tan bir tabaka yap›ld›, onun üstüne de beton rut Müzesi’ne konferans salonu, hediyelik eflya
döküldü. Bu tedbirler gerçekten de, müzede dükkân› gibi ilaveler yap›ld›. Restorasyon labo-
kalan pek çok eserin savafl› zarar görmeden ge- ratuvar› çal›fl›r hale getirildi. Ifl›kland›rma, hava-
çirmesini sa¤lad›. land›rma ve güvenlik sistemleri yenilendi. Bina-
17 y›ll›k savafl, y›k›m, talan ve yang›ndan ya d›fltan modern bir asansör sistemi kuruldu.
sonra 1995’te, “Geçmiflin küllerinden yeniden Ama her kültür kurumu gibi, onlar›n da ihtiyaç-
do¤mak için savafl› ve kederli y›llar› unutal›m!” lar› ve mücadeleleri bitmemiflti. Müzeye özerk-
slogan›yla Beyrut Müzesi’nin restorasyonu bafl- lik verecek bir yasan›n geçmesi, sergiler ve e¤i-
lad›. Ama daha öncesinde, 1993’te müze k›sa tim faaliyetleri için daha fazla kaynak yarat›lma-
bir süre için, tahrip görmüfl, savafltan ç›km›fl ha- s› gelece¤e yönelik projeler aras›ndayd›.
liyle halka aç›ld›. Elbette, hiçbir girifl ücreti al›n- 2006 Temmuzunda aniden bafllayan ‹sra-
m›yordu. Yanm›fl duvarlar›n, kurflun, füze delik- il’in Lübnan’› iflgali, bu sat›rlar yaz›ld›¤› s›rada
leriyle delik deflik olmufl duvarlar›n, grafiti yaz›- henüz Beyrut Müzesi’ne zarar vermifl de¤il.
lar›n önünde sergilenen, eserlerin kendileri de- Ama bir ay›n› dolduran sald›r›n›n, duracak gibi
¤il, eski günlerde çekilmifl foto¤raflar›yd›. görünmemesi, uluslararas› toplumun ateflkes
Ufak bir kadro, UNESCO’nun ve Londra sa¤lanmas› konusunda son derece telafls›z ve
Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü’nün de yar- umursamaz davranmas› umutlar› k›r›yor. fiimdi-
Beyrut, Temmuz 2006. d›mlar›yla restorasyon ve düzenleme çal›flmala- den altyap›s› tahrip edilmifl, tüm ana yollar›,
(Foto¤raf: Nason Nguyen) r›na bafllad›. Kültür Bakanl›¤›’n›n, Eski Eserler köprüleri, limanlar›, santralleri vurulmufl olan
bir ülkenin geçmiflini saklayan Beyrut Müzesi
bu kez de direnebilecek mi?
10 mimar•ist 2006/3
GÖRÜfi
n›n aç›k hava konserleri vermesi planlanan, Jü- lirtiliyor. Kültürel miras›n korunamamas›n›n be-
piter ve Baküs Tap›na¤› ile ünlü Roma kenti delini ise hem flimdiki hem de gelecek nesiller
Baalbeek’ten flimdi haber bültenlerine Suriye s›- ödeyecek, kültürel kimliklerini tam olarak tan›-
n›r›na yak›n konumu ve bombard›man haberle- yamayarak, bir anlamda eksik kalarak...
ri nedeniyle söz ediliyor. Can kay›plar›n›n her fleyin önünde oldu¤u-
‹srail’in, a¤›r hava sald›r›lar›ndan flimdilik bir nu vurgulayan deklarasyon, savaflan tüm tarafla-
Roma köprüsünün de nasibini ald›¤›n› biliyo- r› Silahl› Çat›flma Alt›nda Kültürel Miras’›n ko-
ruz. Arka’daki Roma köprüsünün tahrip oldu- runmas›n›n koflullar›n› belirleyen Uluslararas›
¤u haberi arkeoloji haberleflme sitelerine ulaflt›. Hague Konvansiyonu’na uymaya, 1972
Ancak, flu anda Lübnan’da savafl›n yol açt›¤› UNESCO Dünya Miras› Konvansiyonu’nda ta-
çevre felaketi, kültürel tahribat›n önüne geçmifl n›mlanan do¤al ve kültürel de¤erleri korumaya
durumda. Jiyeh’deki elektrik santrali ve rafineri- ça¤›r›yor. ‹srail de, Lübnan da sözü geçen kon-
nin bombalanmas› nedeniyle yüz on bin varil vansiyonlar› imzalam›fl ülkeler.
petrol Akdeniz’e döküldü. Bu korkunç petrol Benzer kayg›larla hareket eden iki Amerikan
kütlesi yavafl yavafl Akdeniz’e yay›l›yor. Deniz bilim kurumu Amerikan Arkeoloji Enstitüsü ve
canl›lar› ve Akdeniz’in kendisi ile birlikte Lüb- Amerikan Do¤u Araflt›rmalar› Toplulu¤u da sa-
nan k›y›lar›ndaki eski Fenike limanlar› da bu vaflan taraflar› Hague Konvansiyonu’na uymaya
petrol kirlili¤inden etkileniyor. Petrol kütlesi es- ça¤›ran, Ortado¤u’nun kültürel varl›klar›n›n
ki Biblos Liman›’na ulaflm›fl durumda ve Suriye korunmas› konusundaki kayg›lar›n› dile getiren
sahillerine do¤ru ilerliyor. bildiriler yay›mlad›lar ve bunlar› imzaya açt›lar.
Bildirilerde Levant bölgesinin H›ristiyanl›k,
Koruma Çabalar› ve Protestolar Musevilik ve ‹slam tarihleri için benzersiz öne-
‹srail ve Lübnan topraklar›n›n, uygarl›k tarihine mi, Fenikelilerden Osmanl›lara uzanan krono-
ait çok önemli arkeolojik yerleflmelere sahip ol- lojideki kültürel zenginli¤i vurgulan›yor.
du¤u, bilinen bir gerçek. Bu kültürel varl›klar›n, Feyruz’un flimdilerde dillerden düflmeyen
dünya insanlar› için, ama belki, daha da önemli- “Ey Beyrut” flark›s›nda, “Ekme¤im, flarab›m,
si, o topraklarda yaflayan halklar›n geçmiflleriyle yaseminim” diye tarif edilen bu topraklardaki
olan ba¤lar›, kültürel kimlikleri ve insanl›k de- y›k›m bildirilerle önlenebilecek gibi durmuyor,
neyimlerinin somut izleri olarak korunmas› çok ama çaresizlikten sessiz kalmak da suça ifltirak
önemli. Ama en temel savafl kurallar›n›n hiçe sa- de¤il mi?
y›ld›¤›, yard›m konvoylar›n›n köylerinde yiye-
Gül Pulhan, Yrd. Doç. Dr., Koç Üniversitesi Tarih Bölümü
ceksiz, ilaçs›z hapis kalm›fl insanlara ulaflamad›-
Anadolu Uygarl›klar› ve Kültürel Miras Yönetimi Program›
¤›, silahs›z Birleflmifl Milletler görevlilerinin 11
uyar›dan sonra, hâlâ bombalan›p öldürüldü¤ü,
hiçbir uluslararas› hukuk kural›n›n tan›nmad›¤› ‹srail sald›r›lar›ndan
bu vahfli savaflta kültürel varl›klar›n korunmas› kaçanlar›n s›¤›nak olarak
için yarat›lm›fl olan kurallar›n geçerli olaca¤›na kulland›¤›, 2000 y›ll›k
Baalbek kentinde bulunan
kendimizi nas›l inand›raca¤›z? Jüpiter Tap›na¤› kal›nt›lar›.
Silahl› Çat›flma Alt›nda Kültürel Miras’› ko- (Foto¤raf: Cengiz Topbafl.)
rumak için 1996 y›l›nda kurulmufl olan Ulusla-
raras› Mavi Kalkan Komitesi (The International
Committee of Blue Shield) ‹srail, Lübnan ve Fi-
listin otoritesi taraf›ndan yönetilen topraklarda-
ki can kay›plar›n›, insanlar›n kitlesel olarak göç-
mek zorunda kalmalar›n›, y›k›mlar› ve çekilen
ac›lar› k›nayan bir deklarasyon yay›mlad›. Ayn›
bildiride kültürel varl›klar›n paha biçilmez ve
yerine konulamaz de¤erler oldu¤u ve bunlar›n
her bir topluma ait oldu¤u kadar tüm insanl›¤a
da ait oldu¤u vurgulan›yor. Tarihsel yerleflmele-
rin, an›tlar›n, müzelerin, kütüphanelerin, arfliv-
lerin, resimlerin ve kitaplar›n silahl› çat›flmalarda
çok kolay zarar gördü¤ü, bunlar›n eski haline
getirilmesinin ço¤u zaman imkâns›z oldu¤u be-
mimar•ist 2006/3 11
GÖRÜfi
12 mimar•ist 2006/3
GÖRÜfi
çirdiler. Görüflmelerim sonunda ö¤rendim ki, tirmiflsin, askerî k›yaslama ile adeta mimarl›¤›n
bu gençlerin ço¤u Nezih Eldem’in talebeleridir. mareflali olmuflsun. Bense senin yan›nda bir ça-
Bana tatilde gelenler aras›nda, Atilla Yücel, vufl olabilirim,” dedi¤imde flunlar› söylemiflti:
Ayfl›n Yücel, Afife Batur, Selçuk Batur, Mete “Kendini o kadar küçültme. Sen mimarl›¤› an-
Tapan, Nuri Ödekan, Ayla Ödekan, Muzaffer lam›fls›n. Bak, terastaki a¤açlar› bile bina ile bir
Sudal›, Hasan Kuruyaz›c› ve isimlerini flimdi ha- kompozisyon ahengi içinde yerlerine yerlefltir-
t›rlayamad›¤›m birkaç genç mimar bulunuyor- miflsin. fiu öndeki k›rm›z› yaprakl› a¤aç, hem
du. Grubun bafl› olan çok sevdi¤im Atilla Yü- gölgelik hem de pansiyonun bir simgesi olarak
cel’e “Nezih Eldem G.S.A’dan benim s›n›f ar- görünüyor. Çok be¤endim.”
kadafl›md›r. Ayn› sene Akademi’ye girmifltik.
Aradan uzun seneler geçti¤i için belki beni ha-
t›rlayamaz. Ama buraya tatile gelirse çok mem-
nun olurum,” demifltim.
Ertesi y›l yaz bafllar›nda Nezih Eldem’den
bir telefon ald›m. Yaz tatili için iki oda ay›rmam›
söyledi ve odalar›n bilhassa alt kattan olmas›n›
istedi. Bir oda efli ve kendisi için, di¤er oda o¤-
lu, gelini ve küçük torunu içindi. Torunu çok
küçük oldu¤undan merdiven problemi yaflama-
mak için zemin kat› tercih etti¤ini söylemiflti.
‹flte, 45 sene sonra buluflmam›zda bana
Akademi’deki talebe numaras›yla “Ben 2714
Nezih Eldem” diye hitap etti. Ben de ona
“2734 Ali Do¤an Günsav” diye cevap vermifl-
tim. Yaz tatili boyunca, kendisi ile çok samimi
ve içten görüflmelerim olmufltu. Bunlar› yazma-
y› kendime bir vazife olarak kabul ediyorum;
onun yaflant›, görüfl ve tutkular›n›n unutulma-
mas› gerekir. Nezih Eldem, ailesine ba¤l›, çok
sevimli, saçlar› k›rlaflm›fl bir baba ve dede idi.
O¤lu dekoratör mimar, gelini de mimar bir ha- Otoportre, Nezih Eldem.
n›md›. Torunu k›v›rc›k saçl› dedesine benzeyen Ressaml›¤› bana flöyle anlatm›flt›: “Babam
3-4 yafllar›nda sevimli bir bebekti. Dedesi, oda- ressam ve resim hocas›. Uzun seneler Deniz-
s›n›n önünde kurdu¤u küçük bir çad›ra oyun- li’de kald›k. Denizli’yi çok sevmiflimdir. O ka-
caklar›n› koyar ve onunla uzun müddet vakit dar sulak bir memleketti ki. Her evin avlusunda
geçirirdi. Çok mutlu görünürdü. Ço¤unlukla bir su tulumbas› bulunur. Topra¤›n alt›na 1,5-2
ikindi üzeri pansiyonun Paflaliman› adas›na ba- metrelik bir boru soktu¤unuzda muhakkak su
kan teras›ndaki masas›nda kara kalem resimler ç›kard›... Resim yapmay› babamdan ö¤rendim.
yapard›. Verdi¤im etüt k⤛tlar›na çizerdi. Ben Onun nezaretinde kara kalem, sulu boya, ya¤l›
de akflamüzeri günefli bat›rmak üzere elimde bir boya çal›flmalar›m olmufltu. ‹stanbul’a göçünce
kadeh rak› ile kendisinin izniyle refakat eder- babam›n arkadafl› olan Ressam fievket Da¤’dan
dim. “Ben vaktiyle ‹talya’da biraz fazlaca flarap çok feyzalm›fl›md›r. fievket Da¤ resmi b›rakt›k-
içerdim. fiimdi içkiyi b›rakt›m. Doktor tavsiyesi tan sonra bütün palet, f›rça vs. resim malzeme-
ile s›k› bir rejim uyguluyorum. Eda (efli) bana sini bana vermiflti. Hâlâ muhafaza ederim.”
tavu¤un derisini soyduktan sonra yemek yap›- ‹lginç olan flu ki, Ressam fievket Da¤ benim
yor,” diye anlat›rd›... de babam›n çok iyi arkadafl› idi. Emirgan’da bir
Bilmem do¤ru mu, yoksa bana kibarl›¤›n- yal›da otururdu. Ben o zamanlar 1936 senesin-
dan m›, binay› çok be¤endi¤ini söylemiflti: de, Arnavutköy’deki Bo¤aziçi Lisesi’nin orta
“Mekân, hacim ve ölçüleri Japon mimarisinde k›sm›nda 15-16 yafl›nda talebe idim. Resim ho-
oldu¤u gibi küçük tutmuflsun. Çok be¤endim. cam›z, fievket Bey yafllar›nda, onun gibi flifl-
Bir kitap yazm›fl olsam, senin bu binay› da içine man, göbekli Hayri Çizel idi. fievket Da¤’a
koyard›m,” demiflti. Ben de bunun üzerine, “amca” diye hitap ederdim. Bayramlarda ve
“Kardeflim sen senelerce hocal›k yapm›fls›n, baz› hafta sonlar›nda ziyaretine giderdim. Yal›,
profesör unvan› alm›fls›n, binlerce mimar yetifl- yoldan 3-4 metre afla¤›da idi, merdivenle inilir-
mimar•ist 2006/3 13
GÖRÜfi
di. Ço¤unlukla görüntüsü flöyle idi: Bafl›nda yapard›k. Bunlar› Nezih Eldem de biliyordu.
beyaz bir takke (hac› takkesi de¤il) üzerinde Kendisine, “Seni bu kadar çal›flt›ran hocadan
beyaz bir entari, elinde budama makas›, bahçe- hak etti¤in yard›m› gördün mü?” diye sordu-
sinde güller vs. ile u¤raflarak... fievket Da¤, res- ¤umda, gülerek “Bu soruyu hiç iflitmemifl ola-
sam oldu¤u kadar çok usta bir saat tamircisiydi. y›m. Hocan›n benim yetiflmemde çok büyük
Hayat›mda koluma takt›¤›m ilk saati bana o eme¤i var,” diye cevap vermiflti.
hediye etmiflti... Aradan 67 y›l geçmesine ra¤men, bizim ku-
Bunlar› Nezih Eldem’e anlatt›¤›m zaman flak mimarlara e¤itim vermifl hocalar›m›z› an-
bana olan ilgisi daha da artm›flt›. Mevzumuz mak için burada isimlerini vermeyi bir görev bi-
Nezih Eldem olmas›na ra¤men fievket Da¤ gibi liyorum. Arif Hikmet Holtay (mebânî), Sedat
bu büyük Türk ressam›n›n, flahit oldu¤um ya- Hakk› Eldem (rölöve, inflaat), Hüsnü Hamit
flant›s›ndan küçük bir kesiti burada yazmay› ge- Sayman (yüksek matematik), Mahmut fiükrü
rekli gördüm. Ifl›k (malzeme), Nazimi Yaver (kap›-pencere-es-
Nezih Eldem, do¤ay› çok severdi. Ço¤un- tetik), Burhan Toprak, S›rr› Bilen Keflif (topog-
lukla yaln›z veya torunu ile pansiyonun bahçe- rafya), ‹smet Bey, Turgan Sabis (statik ve beto-
sinde gezer, çiçekleri ve zeytin a¤açlar›n› ilgiyle narme), Seyfi Arkan (flehircilik). Bu arada, o za-
seyrederdi. Çevreyi gezdi¤imizde kesilmifl bir manki asistanlar›m›z› da sayay›m: Mehmet Ali
a¤aç kütü¤ü gördü¤ü zaman çok üzülürdü. Ba- Handan, As›m Mutlu, Ahsen Yapanar, Feridun
na bafl›ndan geçen bir olay› flöyle anlatm›flt›: Akozan, Halit Femir vs.
“1967 senesinde projesini yapt›¤›m eski Harbi- Nezih Eldem’in hocal›¤›na gelince... Bugü-
ye Mektebi’nin Askeri Müze’ye dönüfltürülmesi ne kadar tan›d›¤›m, ö¤rencisi olmufl mimarlar-
ek yap›s› s›ras›nda yap›ya isabet eden tarihî bir dan duydu¤uma göre, insan ve hoca olarak hep
ulu a¤ac› kurtarmak için yap›da biraz girinti olumlu duyular alm›fl›md›r. Talebeleri kendisini
boflluk b›rakm›flt›m. Bu flekilde a¤ac› kurtard›- çok sever ve sayarlard›. Bunu nas›l baflard›¤›n›
¤›m gibi, güzel bir do¤al uyum elde etmifltim. sordu¤umda, “Proje tashihat›nda daima olumlu
Ancak yap› bittikten sonra a¤ac›n ilgililerce ke- ve yap›c› tenkitlerde bulunurdum. Mesela bir
silip yok edildi¤ini gördü¤ümde çok üzüldüm. talebe önüme bir proje koydu¤u zaman önce iyi
Bütün esprisi yok oldu¤u gibi çirkin bir görü- taraflar›n› söyleyip ona moral verdikten sonra,
nüm ortaya ç›km›flt›.” Ben de 1965 senesinde, ‘bak fluras›nda biraz daha çal›flman gere¤ini du-
içinde oturdu¤umuz apartman›n inflaat›nda te- yuyorum, mesela flu çizimlere bir bak, araflt›r’
mele isabet eden tarihî bir sedir cinsi çam a¤ac›- diye yol gösterirdim. Talebeli¤im s›ras›nda, baz›
n› kurtarmak için temeli bir metre geri çekerek arkadafllar›m›n projelerinin tashihat›nda hoca-
ve binay› bozmadan, kiriflleri konsol sistemine n›n y›k›c› tenkitlerini gördükçe çok moralim
çevirerek, o nefis sedir çam› kurtarm›flt›m. Çok bozulurdu. Bir hocan›n görevi, talebeye moral
da faydas›n› gördüm: Yatak odalar› bir çam or- vererek onun iyi yetiflmesini temin etmektir.
man›n›n içinde gibi görünüyordu ve pencerele- Ben de bu prensipten hiç ayr›lmad›m,” diye an-
rim tabii bir örtüye bürünmüfl durumdayd›. latm›flt›.
Kendisi ile deniz kenar›nda, kumda yürüdü- Nezih Eldem, kar›s› Eda han›m›n vefat›ndan
¤ümüz zaman, talebelik y›llar›m›z› anard›k. sonra pansiyonuma hiç gelmedi. 25 Eylül
Onu her zaman Sedat Hakk› hocan›n yan›nda 2005’te vefat›n›, köyde bulunmam dolay›s›yla
gördü¤ümü söylemifltim. “Evet çok do¤ru,” geç haber ald›m, bu sebeple cenazesinde bulu-
demiflti, “Ben iyi bir talebesiydim. Uysal yap›m namad›m. Bu büyük mimar›n ve hocam›n vefa-
ve çizimdeki baflar›lar›mdan dolay› bütün özel t›ndan dolay› çok üzgünüm. Hat›ras› önünde
ifllerini, adeta angaryalar›n› bana yapt›r›rd›. Çok hürmetle e¤ilirim.
çal›fl›rd›m. Bunal›m derecesinde yorulurdum. Yukar›da yazd›¤›m sat›rlar, gördü¤üm ve fla-
Bu mezun olmama kadar devam etti. Benim hit oldu¤um ve bizzat kendisinin bana anlatt›¤›
akademide asistan olarak kalmam› çok istedi.
an›lar›ndan küçük bir kesit de olsa, kaybolma-
Ancak ben Emin Onat hocan›n teklifini kabul
mas›n› istedim. 86 yafl›nda olmama ra¤men, gö-
ederek Y. Mühendis Mektebi’nde hocal›¤a bafl-
ren tek gözümle u¤raflarak bunlar› yazmaya ça-
lam›flt›m.”
l›flt›m.
O harp senelerinin yokluklar› içinde, kendi
Nur içinde yat de¤erli kardeflim...
mektep ihtiyaçlar›m›z› biraz olsun karfl›lamak
için, ço¤unlukla hocalar›m›z›n özel mimarl›k
bürolar›nda, saati 50 kurufl mukabilinde çizim Ali Do¤an Günsav, Mimar
14 mimar•ist 2006/3
TASARIM
Mimarl›k e¤itimi s›ras›nda bafllayan ve devam Tasar›m, bir rekabet ö¤esi olarak nas›l ele
eden bir dizi mimari ve iç mimari projede ara- al›nabilir ve tüketimle bu anlamda iliflkisi
l›kl› olarak yer ald›m. 1998’de Çelik Dizayn Ay- nedir?
d›nlatma firmas›nda ma¤aza tasar›m› ve uygula- Tasar›m Türkiye’de özellikle son y›llarda bir re-
mas› üzerine çal›fl›rken, firma ürün portföyü ve kabet ö¤esi ve katma de¤er olarak ön plana ç›k-
kurumsal kimli¤i ile ilgilenmeye bafllad›m. maya bafllad›. Tasar›m zaten üretim sürecinin
Ürün tasar›m›nda önceleri firma portföyüne olmas› gereken bir parças›. Türkiye’de son y›lla-
ufak ve etkili müdahaleler yaparak ürün geliflti- ra kadar daha çok fason ve kopya üretim anlay›-
rirken, firma müflterilerine mekâna ait ayd›nlat- fl› hâkim oldu¤u için, bu konu yeni yeni günde-
ma çözüm önerileri sunarak ürün tasar›mlar› me girdi. Bir ürün tasarlan›rken ve gelifltirilir-
yapmaya bafllad›m. Kullan›c› ihtiyaçlar›na ba¤l›, ken dikkate al›nan; bir ihtiyac› karfl›lanmas›, ye-
ayd›nlatma armatürünün mekânda nas›l yer ala- ni bir ihtiyac›n ve kullan›m›n tan›mlanmas›, tek-
ca¤›, nas›l bir katk› sa¤layaca¤› ve mekân tasar›- nolojik geliflmelerin yans›t›lmas›, pazarda farkl›-
m› ile iliflkisini kurarak çeflitli çözüm önerileri l›k yarat›lmas› gibi özellikler bir ürünün geliflti-
sunmamda mimarl›k formasyonunun önemli rilmesi için gerekli oldu¤u kadar, rekabet unsu-
katk›lar› oldu¤unu düflünüyorum. ru da yaratacak özelliklerdir.
mimar•ist 2006/3 15
TASARIM
16 mimar•ist 2006/3
TASARIM
mimar•ist 2006/3 17
TASARIM
ç›kmas› o derece paralellik gösteriyor. ‹talya’da oturtmak çok önemli ve bir o kadar da zor. Bir
bu kadar yarat›c› tasar›m›n ortaya ç›kmas›, üreti- tasar›m ürününün üretilmesi bambaflka bir üre-
cilerin tasar›m anlay›fllar›n›n çok geliflmifl olma- tim-sat›fl altyap›s›n› gerektiriyor.
s›yla, böyle bir kültüre sahip olmalar›yla çok ilifl-
kili. Hatta tasar›mc›y› daha ileri ifller yapmalar› Gerçekten de tasar›m birdenbire her fleyi dö-
için zorluyorlar. Ama Türkiye’de bu ortam daha nüfltürmüyor; sa¤l›kl› yaflam anlay›fl› gibi
farkl›. Son y›llarda Uzakdo¤u’nun dünya üreti- benimsenmeli ve üretim -hatta kullan›m- sü-
cisi olma rolü pekifltikçe, Türkiye’nin fason üre- recinin ayr›lmaz bir parças› olmal›. Bu an-
tici olma rolü sekteye u¤rad›. Asl›nda endüstri lamda Türkiye’de büyük bir geliflme var, fa-
flu anda ayakta durabilmek için özgün ürünler kat acaba biz kendi sanayi kurulufllar›m›z›n
ve farkl› tasar›mlar yapmak mecburiyetinde. prati¤ine bunu yans›tabildik mi?
Çünkü sadece ucuz ve fason üretimle bunu Bence çok önemli bir soru. Endüstri aç›s›ndan
yapmas› mümkün de¤il. Bu bizim için avantaj, bak›l›rsa tasar›m talebi var art›k; önceki y›llarda
yani bunu asl›nda olumlu bir noktaya çekme- bu talep de yoktu. Talep var, ama talebin nas›l
miz gerekiyor. Tasar›m süreçlerini ve özgün kullan›laca¤›, nas›l hayata geçirilece¤i daha ken-
ürün üretme anlay›fl ve sistemini mevcut yap›ya di çözümlerine ulaflamad›. Özgün tasar›m ürü-
nü üretip -kendi markan›z olabilir- kendi kimli-
¤iniz ve vizyonunuzla bunu piyasaya, pazara
sürmek ve sat›labilirli¤ini oluflturmak, bu riski
göze almak; eski al›flkanl›klar›n› b›rakarak firma-
lar›n bu sisteme geçmeleri hiç kolay olmuyor ve
birçok sorunla karfl›lafl›l›yor. Asl›nda firmalar ta-
sar›mc› istihdam etmeye bafll›yorlar, fakat o ta-
sar›mc›dan nas›l faydalanacaklar›n› bilmiyorlar
ve tasar›mc› teknik çizim eleman› konumuna
gelebiliyor.
Bu noktada tasar›mc›n›n donan›ml› olup fir-
man›n vizyonunu açmas›, yönetim kademeleriy-
le birebir iliflkide olmas› çok önemli. Firman›n
stratejisiyle ürün ve tasar›m stratejisinin paralel
gitmesi, bu bilincin tüm endüstriye yay›lmas›
gerekiyor. Sonuçta bu ayn› zamanda toplumsal
bir olay; bilincin yay›lmas›yla da iliflkili, bir fir-
Nehir kenar›nda yer alan
“switch on” sergisi, man›n bu alandaki baflar›s› di¤er firmalara örnek
Luminale 2006 Light & oluflturup motivasyon sa¤layabiliyor.
Building Fuar›
kapsam›nda gerçekleflen Peki e¤itim kurumlar›m›z› bu anlamda do-
kent etkinliklerinden.
natabildik mi? Bir tasar›mc›n›n yetiflme sü-
recinde mesleki temel e¤itimin rolü nedir ve
sonraki dönemde sürekli e¤itimle ilgili nas›l
bir vurgu yapmak gerekir?
Türkiye gerçe¤ini bilmek gerekir; endüstrinin
tasar›m ile iliflkide bafllang›ç aflamas›nda oldu¤u
bilgisi okullarda verilmeli. Tasar›mc›lar bilmeli
ki okul sonras› yer alacaklar› bir firmada sadece
tasar›m yapman›n ötesinde, firmay› e¤iten, bil-
gilendiren ve yönlendiren konumundalar. Yani
bir dan›flman konumundalar ve dolay›s›yla çok
önemli bir iflleve sahipler.
Geriye do¤ru, üniversite e¤itimiyle ilgili de-
neyimlerden yola ç›karak bakt›¤›mda flunu söy-
leyebilirim ki, endüstriyle nas›l iliflki kurulabile-
ce¤inin prati¤inin okullarda verilmesi gerekiyor.
E¤itim kurumlar›n›n, bir vizyon oluflturma, bir
tasar›m becerisi, yöntemi kazand›rman›n öte-
18 mimar•ist 2006/3
TASARIM
mimar•ist 2006/3 19
TASARIM
larla yürütülen tasar›m yar›flmalar› da ö¤renciler yatk›nlar; Milano’da fuardan çok, kent etkinlik-
için önemli imkânlar yarat›yor. Bu tür kurumla- leri daha fazla ilgi uyand›r›yor ve etkili oluyor.
r›n d›fl›nda baz› ufak ama etkili giriflimler de söz
konusu. Kurucusu oldu¤um projetasarlaTR Bu da asl›nda çok önemli ve kendi kendini
grubu ile 2002-2003 y›llar›nda gerçeklefltirdi¤i- oluflturan bir süreç. O aç›dan ben de mimar
miz ve genç tasar›mc›lar›n, sektörel fuarlarda olarak bunu izliyorum ve çok da önemli bu-
ürünleri ve prototipleriyle yer ald›klar› bir dizi luyorum. Böylesi bir kentlilik bilincinin fi-
tasar›m sergisi buna güzel bir örnek. ziksel mekân› oluflturmas› ve dönüfltürmesi
asl›nda çok etkileyici.
Toplumsal alg›lama aç›s›ndan bunun kültü- fiu çok önemli: Siz kentin haf›zas›na bu anlam-
rel alg›laman›n bir parças› oldu¤unu ve e¤i- da asl›nda bir fleyler yazmaya bafll›yorsunuz. Ya-
timin bu anlamda da ele al›nmas› gerekti¤ini ni fuar sadece kendi içinde yap›lsa, toplumla ve
söyleyebilir miyiz? kentle bu anlamda bir iliflki kuramaz. Fuar, bu-
Endüstrinin ve tasar›mc›lar›n bilgilenmesi ve bi- lundu¤u binadan ç›karak kentteki desantralize
linçlenmesi kadar, toplumun da bilinçlenmesi olmufl endüstri mekânlar›na ve oradan kent
çok önemli. Çünkü siz sonuçta kullan›c›ya ula- merkezine kadar yay›lan bir toplu ifltirak ve etki-
fl›yorsunuz, o noktada onlar›n da bilinçli kulla- leflim haline dönüflüyor, alg›y› ve toplumsal ha-
n›c› olmas› gerekiyor. Bir ürünü al›rken, onun f›zay›, bilinci etkiliyor. Bir gelenek oluflturuyor.
arkas›nda ne yatt›¤›n›, onu niçin almas› gerekti- Bu anlamda, bu tür etkinliklerin fiziksel me-
¤ini, onun kendisine ne faydalar sa¤layaca¤›n› kâna ve kentlilik bilincine olumlu katk›lar› çok
bilmesi gerekiyor. Yoksa piyasada çok ucuza önemli oluyor. ‹stanbul’a bakt›¤›m›zda da, kent
Uzakdo¤u mallar› ve bunun sonucu haks›z bir içi üretim yapan küçük ölçekli atölyeler önemli
Çelik Dizayn-Asl› K›yak rekabet var. Bu tür ürünler s›rf fiyat› yüzünden bir potansiyeli bar›nd›r›yor. Bu tür bölgeler, es-
‹ngin tasar›m› “Lale” tercih edilir durumda. Bu noktada al›c› için tek nek ve dinamik üretim yap›s› ile de¤erlendiril-
ayd›nlatmalar, bu kriter fiyat› olmamal›, ald›¤› ürünün uzun vade- mesi ve gelifltirilmesi gereken alanlar. Haziran
topraklara ve kültürümüze de ne sa¤layaca¤›n›, katk›lar›n›n neler olaca¤›n› 2006’da ‹TÜ Tasar›m Kongresi’nde “Kentsel
ait de¤erlerin ortaya
ç›kar›lmas› ile ilgili bilmesi gerekiyor. Bu konuda kullan›c› da do¤- Ölçekte Tasar›m ve Üretim iliflkisi: fiiflhane Ör-
projenin bir parças›. ru bilgilerle, örneklerle bilgilendirilmeli ve bi- ne¤i” isimli bir bildiri verdim. ‹stanbul günde-
Lalenin tasar›m›nda linçlendirilmeli. minde son y›llarda a¤›rl›kl› olarak yer almaya
yüzy›llard›r ustalar›n Toplumsal bilincin geliflmesi gerekli. Bunun bafllayan kentsel dönüflüm projeleri, turizm viz-
yap›tlar›na yans›tt›klar› lale
yurtd›fl›nda güzel örnekleri var. Tasar›m›n bir yonlu projeler. Yerin mevcut karakterini, potan-
figürü ile lalenin bu
topraklardaki hikâyesi ve kent için tafl›d›¤› anlam çok önemli. Örne¤in siyellerini sürdürecek, gelifltirecek projeler mi, o
simgeselli¤inin, tasar›m Milano ve Frankfurt fuarlar› sadece içine kapal› konuda flüphe var. Bu ba¤lamda bu tür kent içi
dili ile günümüze bir alanda gerçekleflmiyor; fuar etkinlikleri tüm üretim bölgelerinin, mevcut yap›s› ve potansi-
aktar›lmas› yat›yor. Lale,
kente yay›l›yor. Fuara gelenler kentle buluflmufl yellerinden yola ç›kan alternatif gelecek projele-
hem modern üretim
yöntemleri ile üretilen oluyor, kent de o konuyla bulufluyor. Bu kent- rine ihtiyac› var. Türkiye’deki üretim-tasar›m
hem de ekspresif bir ürün. ler, endüstri kentleri ve böyle bir bilince çok iliflkisinin yeni yeni kurulmaya bafllad›¤› dönem-
lerde bu bölgelerin farkl› ölçekte bu iliflkilere ve
tasar›m›n geliflmesine katk›s› oldu¤unu düflünü-
yorum. Mesela fiiflhane’de çok ciddi bir üretim-
sat›fl a¤› var. ‹liflkiler anlam›nda, küçük üretici-
ler, malzemeciler, tasar›mc›lar, mimarlar, son
kullan›c›lar, büyük firmalar aras›nda yaflayan bir
a¤ bu. Bu a¤ ayn› zamanda pazar› da oluflturu-
yor. Siz o a¤› da¤›tmaya kalkt›¤›n›zda bu aktör-
lerden hiçbiri mevcut pozisyonunu sürdürebile-
cek konumda de¤il.
20 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
mimar•ist 2006/3 21
‹NCELEME
ele ald›¤›; Sâî Mustafa Çelebi’nin Sinan’la ilgili Bu gibiler aras›nda, ‹stanbul’daki Ayasofya
kitab› Tezkiretü’l Bünyan’da bile karfl›m›za ç›- da vard›r. Ayasofya bir efsaneler yuma¤›d›r.
kan Ayasofya’y› yazmaya kalkanlar›n yaz›lar›n›n, Say›s› çok fazla olan bu efsaneler, plan› Tan-
“malûmu ilâm”dan, yani “bilineni bildirmek- r› taraf›ndan çizilen ve ayn› gece hem imparato-
ten” öteye gidememesinin büyük bir olas›l›k ol- ra hem de mimara, düfllerinde gösterilen bu
du¤u, rahatça söylenebilir. kutsal binan›n insan eliyle de¤il de Tanr› eliyle,
Ama kimi binalar›n, dayan›lmaz bir çekici- ya da Süleyman Tap›na¤› ile ilgili bir efsanede
likleri vard›r ve Ayasofya da onlardan biridir. O oldu¤u gibi, kendi kendine infla edildi¤ini ileri
kadar ki, bence bir atasözünde belirtildi¤i gibi, süren öykülerden; bir ramazan gecesi, Sultan
“E¤er bu tür binalar tespih olsalard›, Ayasofya Selim’in buyru¤uyla gitti¤i Ayasofya’da birden
imame olurdu”. karn› a¤r›maya bafllayan, camiyi dolduran kala-
Ben Ayasofya’y› iflte bu nedenle çok seviyo- bal›k içinde s›k›fl›p kal›nca, orada bulunan fley-
rum ve az önce belirtti¤im duruma düflmemek he, “Beni bu cami içinde, cemaat aras›nda her-
için elimden gelen gayreti göstererek onu de¤i- kese utand›rma,” diye yalvaran Kelâmî A¤a’n›n,
flik bafll›klar alt›nda yazmak istiyorum. o an kendini K⤛thane’de buldu¤unu ve hace-
tini K⤛thane Deresi’nin k›y›s›nda giderip ra-
Efsaneler Yuma¤› Ayasofya hatlad›¤›n› anlatan öykülere uzanan, oldukça
Çok eski kentlerin yan› s›ra, çok eski ve çok genifl bir yelpaze olufltururlar.
önemli kimi binalar da, tarihsel gerçeklerin yan› Dar, kat›, kuru bir bak›fl aç›s›yla bakanlar, ef-
s›ra, birtak›m efsanelerle, yani düfllerle de yo¤- saneleri, gerçeklerin yan›nda hiçbir de¤eri ol-
rulmufltur. Örne¤in, bir zamanlar dünyan›n ye- mayan süsler, bu amaçla uydurulmufl masallar
di harikas›ndan biri say›lan Efes’teki Artemis olarak görürler.
Tap›na¤› ya da Kudüs’teki Süleyman Tap›na¤›, Efsanelerde, düfllerin, masals› ö¤elerin yeri
bu tür binalardand›r. elbette ki vard›r. Ama efsaneler, ayn› zamanda,
insano¤lunun dünyay›, evreni tan›ma süreci
içinde çok önemli bir yer tutar. Masals› yan› da-
ha a¤›r basanlar da vard›r ama efsanelerin birço-
¤unun kayna¤›nda, gerçekler yatmaktad›r. Tu-
fan’›n, uydurulmufl bir masal m›, yoksa gerçek
bir do¤a olay› m› oldu¤u tart›flmas› ve bilimin
bu tart›flmaya yapt›¤› katk›lar; Schliemann’›n,
birtak›m efsanelerden oluflan bir kitaptan, Ho-
Arap harfleriyle yaz›lm›fl
“ve hüve alâ külli fleyin meros’un ‹lyada Destan›’ndan, o kitaptaki efsa-
kader” sözcüklerinden nevi Truva’dan yola ç›karak, gerçek Truva’ya
oluflan bir Ayasofya varmas›, efsanelerin gerçeklerle iliflkisi konusun-
(Malik Aksel).
da bizi ayd›nlatmaktad›r.
Nasuh-es Silâhi’nin Benzer bir durum, Ayasofya ile Ayasofya ef-
1537’de yapt›¤› ‹stanbul saneleri için de söz konusudur.
minyatüründe Ayasofya Somutlayarak özetlemek gerekirse, flunlar›
(Semavi Eyüce). söyleyebiliriz: Ayasofya efsanelerinden vazgeçi-
Ayasofya'n›n örtü lemez ve vazgeçilmemelidir, çünkü onlar da
flemas›n›n, Bayezid Ayasofya’d›rlar, Ayasofya’n›n bir bölümüdürler.
Camii'nin, Süleymaniye Onlardan yoksun b›rak›lm›fl bir Ayasofya, elbet-
Camii'nin ve K›l›ç Ali Pafla te ki fiziksel olarak de¤il ama içerdi¤i kültürel
Camii'nin örtü flemas›yla
birikim aç›s›ndan fakirleflir, c›l›zlafl›r ve uzun va-
k›yaslanmas› (Do¤an
Kuban). dede gün gelir y›k›l›r.
Sonuçta benim önerim, yaln›zca eskiden ka-
lan efsaneleri yaflatmakla, korumakla yetinilme-
mesi, daha ileri giderek yeni Ayasofya efsaneleri
oluflturulmas›, böylece ünlü binan›n kültürel
zenginli¤inin daha da art›r›lmas›d›r.
22 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
lerin, böyle fleylerin fliirlerini yazarlar. Kimi flair- raflara ve Le Corbusier’nin eskizlerine kadar
ler ise, fliirlerinde daha baflka fleyleri, bu arada pek çok kaynakta, s›k s›k karfl›m›za ç›kmaktad›r.
mimari yap›tlar› da konu edinirler. Çizimlerdeki, foto¤raflardaki Ayasofyalar›n
Örne¤in, Gerard de Nerval, Notre-Dame de kimileri son derece ilginçtir. Örne¤in, Arap
Paris Katedrali’nin; Yahya Kemal Süleymaniye harfleriyle yaz›lm›fl olan ve Türkçe’de, “Allah
Camii’nin fliirini yazm›flt›r. Bu flairimizin, “Sü- her fleye kadirdir” anlam›na gelen “ve hüve alâ
leymaniye’de Bayram Sabah›” bafll›kl› fliirinden kulli fleyin kadir” sözcüklerinden oluflan Aya-
örnek olarak seçti¤im birkaç dizeyi, afla¤›da su- sofya böyle bir Ayasofya’d›r.
nuyorum: Bu binan›n, T. Morgan imzas›n› tafl›yan ve
“En güzel mâbedi olsun diye en son dinin / asl› Londra’da British Library’de bulunan bir
Budur öz flekli hayal etti¤i mimarinin. / Göre- resmi vard›r. Bir ana kubbe ile baloncuklar biçi-
bilsin diye sonsuzlu¤u her yerden iyi, / Seçmifl mindeki birçok mini kubbeye ve yaln›zca iki mi-
‹stanbul’un ufkunda bu kudsî tepeyi; / Tafl›m›fl nareye sahip olan bir binay› gösteren ve bir pas-
harc›n› gâzileri, serdâr›yle, / Tafl› yenmifl nice tay› and›ran bu resmin üstündeki yaz›da, “Vivat
bin iflçisi, mimariyle.” Elisabeth – Regina Semreadem” sözcükleri yer
Mehmet Akif’in ‘Safahat’›nda ise, Fatih Ca- almaktad›r. Bu resmin, ‹stanbul’daki Ayasof-
mii’nden söz eden bir fliir vard›r. ya’n›n resmi oldu¤unu kan›tlayabilmek için de-
Ça¤dafl Türk flairlerinin en ünlülerinden biri ¤il 2, 102 tan›k bile yeterli olmaz. Ben bu res-
olan Behçet Necatigil’e gelince, o, “Evler” bafl- mi, tam da bu nedenle çok severim.
l›¤›n› tafl›yan ve “‹nsanlar yüzy›llar y›l› evler Öte yandan, Kariye’ninki kadar olmasa da,
yapt›lar” dizesiyle bafllayan fliirinde, görkemli Ayasofya’n›n iç mekân›, mozaiklerle süslüdür.
bir an›tsal yap›y› de¤il, küçük, alçakgönüllü, s›- Pantokrator ‹sa’y›, Vaftizci Yahya’y›, ‹mparator
radan evleri konu edinmifltir. VI. Leon’u ya da ‹mparatoriçe Zoe’yi gösteren
Ayasofya’ya gelince; yaz›m›n bafl›nda, bu bi- bu mozaiklerin hemen tümü, ‹konaklazma ak›-
nan›n çeflitli yönlerinin ayr›nt›l› bir biçimde ele m›n›n sona erdi¤i 842 y›l›ndan sonra yap›lm›flt›r.
al›n›p incelendi¤ini söylemifltim. Mimarl›k ta-
rihçilerinin, sanat tarihçilerinin, kültür tarihçile-
rinin oluflturduklar› Ayasofya dosyalar› oldukça
kal›nd›r. Buna karfl›l›k, Ayasofya fliirlerinin say›s›
hayli düflüktür; yani bu tür fliirlerden oluflan
“külliyat” oldukça c›l›zd›r. Bu saptamadan yola
ç›karak, bu binan›n fliirsel niteli¤inin, pek a¤›r
basmad›¤›; fliirler için pek çekici olmad›¤› sonu-
cuna varabiliriz.
Ancak, Hanno-Walter Kruft’un, Mimarl›k
Kuramlar›n›n Tarihi - Vitruvius’dan Günü-
müze ad›n› tafl›yan kitab›n› okudu¤umda, ad›n› Bunlar›n içinde, benim en fazla ilgimi çeken Bu mozaikte, Bizans
daha önce hiç duymad›¤›m bir flairin, Paul de mozaik, Meryem’i, iki imparator, Konstantin ve imparatoru Konstantin,
Meryem Ana'ya,
Silentiary’n›n 563 y›l›nda, Ayasofya’n›n bir y›- Justinianos’la birlikte gösteren mozaiktir. Bu
Ayasofya'y› sunuyor.
k›mdan sonra onar›larak yeniden kutsan›p iba- düzenlemenin ilginçli¤i, Ayasofya’y› infla ettiren
dete aç›lmas› dolay›s›yla bir fliir yazd›¤›n› ö¤ren- ‹mparator Justinianos’un, o koskoca binay›
dim (Kruft, 1994:33) ve çok sevindim. elinde bir oyuncak tutar gibi tutarak Meryem’e
Ne var ki, kitapta fliirin dizeleri yoktu ve sunmas›ndan kaynaklanmaktad›r.
ben, yaklafl›k 1500 y›l önce yaz›lm›fl olan o Aya-
sofya fliirini okuyamad›¤›m için çok üzüldüm... ‹dil Biret ve “Ayasofya’n›n Mozaikleri”
Bafll›¤›nda o sözcüklerin yer almas›na karfl›n, ya-
Mozaiklerdeki, Resimlerdeki, z›m›n bu bölümünde Ayasofya’n›n, daha önce
Foto¤raflardaki Ayasofya de¤indi¤im mozaiklerinden tekrar söz açmaya-
Ayasofya’dan söz eden fliirlerle k›yasland›¤›nda, ca¤›m; bu bölümde, bafll›ktaki ‹dil Biret ad›n›n
Ayasofya’y› konu alan mozaiklerin, resimlerin, ça¤r›flt›rd›¤› üzere, genelde mimarl›k-müzik,
foto¤raflar›n say›s›n›n hayli çok oldu¤u görülür. özelde ise Ayasofya-müzik iliflkilerini ele alaca-
Gerçekten de bu ünlü bina, duvarlar›ndaki ¤›m.
mozaiklerden, Matrakç› Nasuh’un minyatürle- ‹lk elde, bir mimari yap›t›n, genelde müzik-
rine, mimarl›k tarihi kitaplar›ndaki belgesel çi- le, özelde de somut bir müzik parças›yla ben-
zimlerden, turistik kitaplardaki gösteriflli foto¤- zerliklerini ortaya koyan ve oldukça yal›n say›la-
mimar•ist 2006/3 23
‹NCELEME
bilecek olan bir iliflki akla gelmektedir. Ahmet Ayasofya’n›n müzikle iliflkisini, binan›n içine
Hamdi Tanp›nar’›n, Befl fiehir’in ‹stanbul’a ay›r- girip o kocaman kubbenin alt›nda durarak dü-
d›¤› sayfalar›nda, Eminönü’ndeki Yeni Ca- flündü¤ümüzde ise, o kocaman mekâna, orator-
mi’nin cephesi için, “‹nsan bu cepheyi seyre- yolar›n, kalabal›k orkestralar›n, kalabal›k orkest-
derken, büyük muas›rlar›, meselâ ‹trî, Hâf›z ralar›n çald›klar› senfonilerin, genç, ça¤dafl, ç›l-
Post veya Seyid Nuh’tan birer beste dinliyor g›n, hareketli bestecilerin gümbür gümbür
hissine düfler” (Tanp›nar, 1976:42) diye düflün- gümbürdeyen bestelerinin uygun düflece¤ini
mesi ve öyle yazmas›, az önce belirtti¤im ben- savunabiliriz.
zetme türünün somut bir örne¤idir. Öte yandan, Vedat Nedim Tör’ün, Y›llar
Bu do¤rultudaki bir baflka örnek de, moder- Böyle Geçti adl› kitab›nda anlatt›¤› ve Ayasofya
nizmin öncülerinden biri olan Frans›z mimar ile ilgili pek çok fleyi, bu arada o binan›n moza-
Auguste Perret’nin, Paris Müzik Okulu için in- iklerini de çok iyi bilenlerin bile büyük ço¤un-
fla edece¤i salonun “bir keman gibi ses verece- lu¤unun haberdar olmad›¤›n› sand›¤›m bir öy-
¤ini” söylemesi; Perret’yle ilgili bir kitapta ise künün; bir zamanlar›n harika çocu¤u, flimdile-
daha da ileri gidilerek, o salonun s›radan bir ke- rin dünyaca ünlü piyanisti ‹dil Biret’in bir bes-
man de¤il, çok ünlü bir markan›n, Stradivari- tesi arac›l›¤›yla, Ayasofya’n›n müzikle iliflkileri-
us’un üretti¤i son derece mükemmel, son dere- ne, son derece ilginç bir boyut getirdi¤i yads›-
ce kusursuz bir keman oldu¤unun vurgulanma- namaz.
s›d›r (Champigneulle, 1959:46). Bu öykü flöyle: “Geçen yaz›n, yani daha befl
Victor Hugo’nun, Paris’in en ünlü mimari yafl›ndayken, [‹dil Biret’i, Ankara’dan] ‹stan-
an›tlar›ndan biri olan Notre-Dame de Paris Ka- bul’a getirmifller. ‹stanbul’un en çok camilerine
tedrali’ni “genifl bir tafl senfoni” olarak niteledi- merak sarm›fl ve ‘Beni camilere götür’ diye an-
¤ini; kimilerinin, mimarl›¤›n “donmufl müzik” nesine yalvarm›fl. Annesi de ona Ayasofya’y› ve
oldu¤unu ileri sürdüklerini belirtmek, hemen Sultanahmet’i gezdirmifl. ‹dil, bu camilerin gü-
arkas›ndan da, müzik-mimarl›k iliflkisini, Aya- zelli¤ine hayran kalarak, onlar› uzun uzun sey-
sofya özelinde irdelemek istiyorum. retmifl. Ankara’ya dönüfllerinde […] iki eser
Bu ba¤lamda, “mimarl›k donmufl müziktir” bestelemifl. Birinin ad› ‘Ayasofya’n›n Mozaikle-
deyiflinden yola ç›karak, Ayasofya’n›n hangi tür ri’, ötekininki, ‘Bak, Cami sana ne getir-
müzi¤in donmufl hali oldu¤unu kendi kendimi- dim.’”(Tör, 1999:69-70)
ze sorabiliriz. Bu soruya, o müzi¤in nas›l bir
Ayasofya’n›n Kusurlar›
müzik oldu¤unu bilemedi¤imizi, ama Ayasof-
Ayasofya, çok ünlü ve hayli kusurlu bir binad›r.
ya’n›n d›fl görünüflünün, kütle etkisinin hantal-
Onun kusurlar›n›n birkaç tanesi flöyle dile geti-
l›¤›n›, kabal›¤›n› dikkate ald›¤›m›zda, aranan
rilebilir:
müzi¤in, romantik bir bestecinin, diyelim ki
Ayasofya, ‹stanbul’un, efli bulunmaz, paha
Chopin’in, insan›n duygular›n› alabildi¤ine in-
T. Morgan'›n, Ayasofya'ya biçilmez siluetinin en eski, en vazgeçilmez ö¤e-
hiç benzemeyen Ayasofya celten bir sonat›, bir mazurkas›, bir noktürnü
lerinden biridir.
resmi. Asl› Londra'da, olmad›¤›n›, olamayaca¤›n› ve olmamas› gerekti-
Ne var ki bu iri bina, fl›k bir bina de¤ildir;
British Library'dedir. ¤ini söyleyerek yan›t verebiliriz.
epeyce hantald›r. Hemen iki ad›m ötesindeki
Sultanahmet Camii’nin zarafeti, biraz daha uza-
¤›ndaki Süleymaniye Camii’nin heybeti onda
yoktur. Bir geç Roma yap›s› olarak, onun kütle-
sinde, d›fl görünüflünde, siluetinde, daha çok
Roma’daki Pantheon vard›r; o binan›n kabal›¤›,
onun hantall›¤› vard›r.
Frans›z yazar› Claude Farrère, ‹stanbul’da
geçen roman› L’homme qui assassina’da (Katle-
den Adam) Ayasofya’y›, “Hâli vakti yerinde,
[ama] çirkin, pis, pasakl› bir köylü kad›na” (Far-
rère: 16); Halikarnas Bal›kç›s› ise, “tepesine
yumruk yemifl bir ‹ngiliz pudingine” (Halikar-
nas Bal›kç›s›, 1984:191) benzetir. fiu sözler, bir
baflka Frans›z yazar›n›n, Alphonse de Lamarti-
ne’indir: “[Ayasofya], bir soysuzlaflma ve düflüfl
devrinin ürünüdür. [O], kendini deneyen bir
24 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
sanat›n biçimsiz bir tasla¤›, art›k tükenmifl zev- olarak da kabul edilen Yahudi Kral› Süley-
kin bulan›k ve kaba-saba bir an›t›d›r (Anonim, man’d›r. Ünlü kilisenin aç›l›fl töreninde içeri gi-
1971:92). ren Justinianos’un, “Ey Süleyman, sonunda se-
Ayasofya’n›n orta mekân›n›n çarp›c›l›¤›n›, ni yendim iflte!” diye hayk›rmas›, bunun böyle
büyüleyicili¤ini, görkemini kimse küçümseye- oldu¤unu aç›kça göstermektedir.
mez, kimse yads›yamaz. Bu dev yap›n›n iç me- Üçüncü yar›fl ise, Osmanl› mimarisiyle, daha
kân›n›n, k›y›da köflede kalan daha küçük, daha somut olmak gerekirse, a¤›rl›kl› olarak Sinan’›n
kuytu parçalar›n›n, bütüne rahatça kat›ld›klar›n› an›tsal camileriyle Ayasofya aras›nda yaflanm›fl-
ise kimse ileri süremez. t›r. Ben bu süreci ve bu sürece iliflkin tart›flmala-
Ayasofya’ya, iç mekân›n›n çözümü, d›fl gö- r›; kimileri do¤ru, kimileri yanl›fl olan saptama-
rünüflünün baflar›s› gibi, mimari ölçütler aç›s›n- lar›, “Osmanl› mimarisinde Ayasofya sorunu”
dan bakt›¤›m›zda gördüklerimizin bir bölümü olarak adland›r›yorum.
bunlard›r. Bu sorunun bir boyutu, yabanc›lar›n, nere-
Sözünü edegeldi¤imiz binaya mühendislik deyse uzman ya da sokaktaki adam fark› gözet-
aç›s›ndan bakt›¤›m›zda ise, ikircikli bir durumda meksizin, Osmanl› mimarisinin -bu arada Si-
kal›yoruz; çünkü Ayasofya, strüktür aç›s›ndan, nan’›n da- hep Ayasofya’y›, onun kubbesinin
ayn› zamanda, hem baflar›l› hem de baflar›s›z bir ölçülerine nas›l eriflebilece¤ini, nas›l ondan da-
yap›d›r. fiöyle ki: O bir flahlan›flt›r, büyük bir ce- ha ileri gidebilece¤ini düflünüp durdu¤unu; Sü-
saretin sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Anthemios leymaniye, Selimiye de dahil olmak üzere, bü-
ve ‹sidoros o kadar büyük bir kubbeyi ayakta yük Osmanl› camilerinin, Ayasofya’n›n ilerisine
tutabilmek için büyük çaba göstermifllerdir ama geçmek flöyle dursun, ona yetiflmekte bile zor-
sonuç çok baflar›l› olamam›flt›r ve kubbe y›k›l- land›klar›n›, gerçe¤in ta kendisi olarak kabul et-
m›flt›r. meleridir.
Bizans’›, dolay›s›yla da Ayasofya’y› iyi bilen Asl›na bak›l›rsa bu söylenenler büsbütün
Prof. Semavi Eyice’nin, Dünden Bugüne ‹stan- yanl›fl de¤ildir, çünkü gerçekten de Osmanl›lar
bul Ansiklopedisi’nin Ayasofya maddesine yaz- gözlerinin önünde bulunan Ayasofya’y› her za-
d›¤› flu sat›rlar, bu binan›n strüktür sistemindeki man dikkate alm›fllard›r. Do¤an Kuban’›n be-
kusurlar› aç›kça ortaya koymaktad›r: lirtti¤i gibi, “Dünya tarihinin en büyük an›tla-
“Bu mekân› örtmek üzere, tam ortada, ze- r›ndan olan bu görkemli Geç Roma yap›s›n›n,
minden yüksekli¤i 55 m. olan büyük bir kubbe Fetih’ten sonra Osmanl› mimari geliflmesini na-
yap›lm›flt›r. […] fazla yayvan olan bu kubbe s›l etkiledi¤ini sorgulamadan, onunla hesaplafl-
558’de y›k›l›nca, yerine k›rk kaburgal› ve pence- madan, klâsik dönem Osmanl› mimari tarihi ya-
reli, daha yüksek bir yenisi yap›lm›flt›r. […] Bu z›lamaz.” (Kuban, 1998:17)
kubbenin bask›s›n›n karfl›lanmas›, statik bak›m- Ayr›ca, Osmanl› camilerinin hiçbirinin kub-
dan sorun yaratm›flt›r. [Kurulan sistem], ana besi, Ayasofya’n›n kubbesini hiçbir zaman afla-
kubbenin a¤›rl›¤›n›n, bat›-do¤u ekseni üzerinde mam›flt›r. Sinan’›n, Tezkiretü’l-Bünyan’da, Seli-
da¤›t›larak, d›fl duvarlara kadar getirilmesini, miye’nin kubbesiyle Ayasofya’n›n kubbesini k›-
buradan da zemine indirilmesini sa¤lam›flt›r. yaslarken, “Sultan Selim Han’›n zaman›nda
Halbuki ayn› bask› yanlarda (kuzey ve güneyde) kudret gösterip bu yüce kubbeyi Ayasofya kub-
ve binan›n içinde birtak›m kemerlerin yard›m› besinden alt› zira daha yüksek ve çevresini dört
ile karfl›lanmaya çal›fl›ld›¤›ndan, bu binan›n sta- zira daha genifl yapt›m,” (Sâî Mustafa Çelebi,
tik sisteminin do¤ru kurulmad›¤› söylenebilir. 2002:89) demesi, Kuban’›n da vurgulad›¤› üze-
Binan›n, kuzey ve güney cephelerinde, destek- re, gerçe¤i yans›tmaz. Bu, Sinan’› yüceltme ge-
leyici payandalar, bu dengesizli¤i ortadan kal- re¤ini duyan Mustafa Çelebi’nin bir iflgüzarl›¤›,
d›rmak amac›yla infla edilmifltir.” bir azizli¤idir (Sâî Mustafa Çelebi, 2002:9).
Bu yar›flman›n daha baflka zay›f noktalar›,
Büyük Yar›fl ve “Ayasofya Sorunu” olumsuz yönleri de vard›r. Bunlardan biri, belli
Ayasofya’n›n tarihinde, yar›fllar›n önemli bir ye- bir büyüklükteki kubbelerin yar›fl›nda, kubbe-
ri vard›r. lerden birinin ötekinden o genifllikte, o yüksek-
Bu yar›fllardan birincisi, Ayasofya’n›n kub- likte gözle fark edilemeyecek kadar büyük ya da
besiyle, Pantheon’un kubbesi aras›nda olmufl- genifl olmas›n›n, olimpiyat mant›¤› aç›s›ndan
tur, çünkü o zamanlar, Pantheon, Anthemios önemli, anlaml›, mimarl›k aç›s›ndan ise, anlam-
ile ‹sidoros’un örnek alabilecekleri tek binayd›. s›z, önemsiz olmas›d›r.
Ayasofya ile ilgili ikinci yar›fl›n taraflar› ise, Ayasofya sorununun püf noktas› flöyle özet-
Bizans ‹mparatoru Justinianos ile peygamber lenebilir: Sinan, kubbenin boyutlar› söz konusu
mimar•ist 2006/3 25
‹NCELEME
oldu¤unda, Ayasofya’yla girdi¤i yar›fl› kazana- kent” oldu¤unu kabul etmek daha do¤ru ola-
mam›flt›r ama, Süleymaniye’de, Selimiye’de, cakt›r.
kubbeleri tafl›yan strüktür sisteminin rasyonel Ayr›ca, “insanlar kentlerine benzerler” de-
çözümü, bu sistemin mekânla ba¤lant›s›ndaki mifllerdir. Buradan yola ç›karak, yaln›zca insan-
ustal›k dikkate al›nd›¤›nda, Osmanl›’n›n bu en lar de¤il, binalar›n, en az›ndan kimi binalar›n da
ünlü mimar›n›n, Anthemios ve ‹sidoros’tan, da- kentlerine benzediklerini ileri sürebiliriz. Bu
ha üstün oldu¤u görülür. durumda, Ayasofya da kentine, yani ‹stanbul’a
“Muhteflem Süleyman ve Koca Sinan” bafl- benzer. Bu benzerli¤in ayr›nt›lar›na inmek, bu
l›kl› yaz›s›nda, “Sinan için Ayasofya her zaman do¤rultuda çal›flmalar yapmak gerekir.
k›flk›rt›c› bir an›t olmufltur ama ona verdi¤i yan›t Ama belki de, ‹stanbullu Ayasofya, 1500 y›l-
[…] Selimiye’dir,” (Kuban, 1996:262) diyen d›r ‹stanbul’da yaflamaktan b›km›flt›r ve baflka
Do¤an Kuban, bu yar›fl› çok do¤ru bir biçimde bir kente, diyelim ki Paris’e, Londra’ya, New
noktalam›flt›r. York’a, yani bir baflka metropole ya da küçük,
sakin bir kente yerleflmek istemektedir. O za-
‹stanbullu Ayasofya ‹çin man ona, Kavafis’in “Kent” bafll›kl› o güzelim
Ayasofya, çirkin, pis, pasakl› bir köylü kad›na fliirini okumas›n› ve daha sonra da, ‹stanbul’u
benzese; tafl›y›c› strüktür kusurlu olsa, zaman za- terk etmek iste¤ini yeniden gözden geçirmesini
man Osmanl› mimarisinin yanl›fl de¤erlendiril- öneririm.
mesine yol açsa da, dünya mimari miras›na, kül- Kavafis’in o fliirinin en çarp›c› dizeleri flöyle-
türel zenginli¤ine çok büyük katk›larda bulun- dir:
maktad›r. O ayn› zamanda, ‹stanbul’u ‹stanbul “Baflka diyarlara, baflka denizlere giderim
yapan çeflitli ö¤elerin en önemlilerinden biridir. dedin. / [Oysa] yeni ülkeler bulamayacaks›n,
Alberti, Mimarl›k Üzerine Dört Kitap adl› bulamayacaks›n yeni denizler. / Hep peflinde,
yap›t›n›n ikinci kitab›nda, “Kentin büyük bir ev, izleyecek durmadan seni kent. Dolaflacaks›n /
evin ise küçük bir kent oldu¤unu ileri sürer (Ta- ayn› sokaklarda. Ve ayn› mahallede yafllanacak-
vernor, 2003:54). Bu konuda daha baflka ör- s›n / ve burada, bu ayn› evde a¤aracak, aklafla-
nekler de vard›r. Sözgelifli, Do¤an Kuban, cak saçlar›n. / Hep ayn› kente varacaks›n. Bir
5000’e yak›n bir nüfusu bar›nd›ran Topkap› Sa- baflka kent bekleme sak›n, / ne bir gemi var, ne
ray›’n›n, bir kent olarak görülmesi gerekti¤ini de bir yol sana.” (Kavafis:19)
belirtir (Kuban, 1996:328,333).
T›pk› Evliya Çelebi gibi yaflam›n›n büyük bir Gürhan Tümer, Prof. Dr.,
bölümünü gezerek geçiren Arap gezgin Ebû DEÜ Mimarl›k Fakültesi Mimarl›k Bölümü Ö¤retim Üyesi
26 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
mimar•ist 2006/3 27
‹NCELEME
1. Faaliyet Alanlar›ndaki De¤iflim Nedenleri Adet Anket sorular›, cevaplar› genelde aç›k uçlu olacak flekilde haz›rlanm›fl-
Krize ba¤l› küçülme/ talep bitmesi 6 t›r. Hatta derinlemesine görüflmelerde ço¤u zaman konunun daha iyi an-
De¤iflim yok 18
Projelendirme hizmetini alma sürecinde haks›z rekabet 1
lafl›lmas›na yard›mc› olacak hikâyeler derlenmifltir. Bu nedenle analizlerin
Müflteri portfoyündeki de¤iflim 2 sadece kantitatif yöntemle de¤il, kalitatif yöntemle de ele al›nmas› hedef-
Mal sahibinin kalite-bina maliyeti anlay›fl›ndaki geliflme 1 lenmifltir.
fiirketin uzmanl›k alan›ndaki art›fl 4
fiirketin uzmanl›k alanlar› aras›ndaki ifl yo¤unlu¤u
dengelerinin de¤iflmesi 2 Çal›flmadan Elde Edilen Bulgular
Görüflülen flirketler mikro ve küçük ölçekli inflaat/mimarl›k flirketleridir.
2. Kriz Tan›mlar› Adet
Örneklemi oluflturan mimarlar›n yar›s›na yak›n› sektörde 10-14 y›llar›
Ülke ekonomisinin bozulmas›n›n sektöre yans›malar› 32
Tan›m belirtmemifl 1 aras›nda flirket sahibi olarak faaliyet göstermektedir.
‹fl hacmine ba¤l› olarak idari prosedürler/Ertelemeler 1 Günümüzde sadece tasar›mla u¤raflan flirket say›s›nda azalma oldu¤u
göze çarpmaktad›r. fiirketler art›k edindikleri tecrübelere ba¤l› olarak da-
3. Kriz Oluflum Faktörleri Adet
Ülke ekonomisinin bozulmas› 29 ha fazla ifl dallar›nda çeflitlilik göstermekte ve gelir elde etme alternatifle-
‹fl say›s›ndaki azalma/durma 22 rini çeflitlendirmeyi hedeflemektedir. De¤iflimi kabul eden ve nedenini
Rekabette dengesizlik 4
belirtenler hem büyümeye hem de kü-çülmeye ba¤l› olarak sebepler gös-
Do¤al afetler 6
Mal sahibinin yaflad›¤› negatif durumlar 3 termektedir.
Yorum yok 1 Ancak edinilen genel izlenim, flirketlerin, edindikleri tecrübe ve çevre
Öngörülen proje sürecinde istikrars›zl›k 2
Çal›flanlar›n teknik yetersizli¤i 1
ile zamanla gelifltikleri, bu s›rada ülkenin ekonomik hareketlerine göre
Resmi prosedürler 2 flirket kontrolünü elden b›rakmad›klar›d›r. Burada geliflim ile ifade edil-
mek istenen, iflteki proje ölçe¤inin büyümesidir. De¤iflimde di¤er önem-
4. fiirket Sahiplerinin Kriz Döneminde Yaflad›klar›
li konu mal sahibi talebidir. Mal sahibi talebine göre tasar›m›n türü çeflit-
Sorun Alanlar›n›n Göreli Önemi Adet
I 1. Mal sahibi - flirket iliflkileri 11 lenmekte ve faaliyet alanlar› artmaktad›r. Küçülmeye ba¤l› de¤iflimi ifade
2. ‹fl gücü - flirket iliflkileri eden mimarlarda ise genel söylem, ifl hacmindeki daralmad›r. Özellikle
3. Finansman
4. Malzeme tedarikçileriyle olan iliflkiler krizle beraber artan talep azalmas›na ba¤l› olarak baz› flirketler sadece
II 1. Mal sahibi - flirket iliflkileri 12 kendilerini ayakta tutacak miktarda para kazanacaklar› ifller edinebilmifl-
3. Finansman - flirket iliflkileri lerdir.
2. ‹fl gücü
4. Malzeme tedarikçileriyle olan iliflkiler Görüflülen mimarlardan 32’si “kriz” tan›m›n› “ülke ekonomisinin
III 3. Finansman 9 bozulmas›n›n sektöre yans›malar›” olarak yapmaktad›r. Krizin tan›mla-
1. Mal sahibi- flirket iliflkileri
2. ‹fl gücü - flirket iliflkileri
mas›n› “iflsizlik, ekonomik bozuklu¤un yans›mas›” olarak tarif eden bir
4. Malzeme tedarikçileriyle olan iliflkiler flirket sahibinin devam›nda getirdi¤i aç›klama, müflterilerin mimarl›k hiz-
IV 3. Finansman 1 metlerine verdi¤i önceli¤in epeyce gerilerde oldu¤unu göstermektedir.
1. Mal sahibi - flirket iliflkileri
4. Malzeme tedarikçileriyle olan iliflkiler Bir di¤er dikkat çeken tan›mda ise öncelikle “ülke ekonomisinin bo-
2. ‹fl gücü - flirket iliflkileri zulmas›” temel kriz nedeni olarak ifade edilirken mesle¤in kendi do¤a-
V 3. Finansman 1
s›ndan gelen krizlerin de göz ard› edilemeyece¤i vurgulanm›flt›r:
4. Malzeme tedarikçileriyle olan iliflkiler
1. Mal sahibi - flirket iliflkileri “Yani usta/mimar, mimar/mal sahibi, mimar/mühendis, mi-
2. ‹fl gücü- flirket iliflkileri mar/mimar gibi mimarlar›n muhatap oldu¤u di¤er statüler ve bu statü-
lerin sosyoekonomik durumlar› düflünüldü¤ü zaman ortaya oldukça ka-
5. Kriz Döneminde fiirket Amaçlar› 1999-01
1. 2. 3. 4. 5. otik ve krizlere aç›k bir tablo ortaya ç›k›yor” *
‹yi flirket imaj› 11 5 5 1 3 Ayr›ca ülke ekonomisinin negatif etkilerini pek hissetmeyen, devlet
Hizmet kalitesini art›rmak 7 10 4 2 2
Müflteri memnuniyetini maks. seviyeye ç›karmak 10 5 8 3 0
ifllerinde yer al›p resmî süreçlerde yaflanan krizlerden bahseden flirket sa-
Çal›flanlar›n memnuniyetini art›rmak 1 5 4 2 1 hipleri de dikkat çekicidir. Resmî ifllemlerdeki prosedür ve belli aflamalar-
K›sa dönem kârl›l›¤›n› maksimize etmek 1 3 1 0 0 daki karfl›l›kl› iliflkilerde yaflanan süreçler flirket sahibi mimarlar taraf›ndan
Uzun dönem kârl›l›¤› maksimize etmek 2 2 2 4 2
bafll›ca kriz olarak tan›mlanmaktad›r.
6. Krizlerin Faaliyet Alan›na Etkileri Adet Kriz döneminde sorun teflkil eden iki ana konu, mal sahibi ve finans
Etkilenmedi 10 problemleridir. Mimarlara profesyonel olarak kriz yönetimi hizmeti al›p
Kriz nedeniyle darald› 8
Kriz nedeniyle çeflitlendi 8
almad›klar› soruldu¤u zaman büyük ço¤unlu¤un (31 adet) böyle bir yö-
Kriz nedeniyle yeni faaliyet alanlar›na girilemedi - netimden haberdar olmad›¤› gözlemlenmifltir. Yöneticiler kriz yönetimi
fiirket büyütülemedi 8 kavram›n› kendi edindikleri tecrübelerle yorumlam›fllar ve bu süreci ken-
di birikimleriyle yaflam›fllard›r.
7. Büyüme-Küçülme Hedeflerindeki De¤iflim Kriz Kriz ve
öncesi sonras› Dan›flman yard›m› ile krizle bafla ç›kt›¤›n› ifade eden flirket sahipleri
Sektör pay›n› büyütme 18 12 ise dan›flman› genelde ekonomi ve iflletme konusunda uzman kiflilerden
Yeni pazarlara girme 13 11
Yeni hizmetleri flirket bünyesine katma 9 5
(mali müflavir, bankalardaki bireysel portföy yöneticileri gibi) seçerek flir-
Mevcut durumu koruma 13 19 ketin mali ifllerini yönettiklerini ve yönlendirdiklerini bildirmifllerdir.
Küçülme 0 6 Bu sayede ofis içi genel giderlerin maliyetleri kontrol alt›na al›nm›flt›r.
28 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
Tek tek ele al›nd›¤›nda küçük kalemler gibi görünen bu giderler ayl›k
8. Hizmet Kalitesi Hedeflerindeki De¤iflim Kriz Kriz ve
toplamda ve y›lsonu toplam›nda mikro ve küçük ölçekli flirketlerin büt- öncesi sonras›
çelerinde önemli bir yer tutmaktad›r. Buna ek olarak yap›lan harcamala- Yeni yönetim tekniklerini benimsemek (TQM vs.) 7 7
Daha kaliteli/profesyonel hizmet sunmak 23 28
r›n kontrolü kadar, gelen gelirlerin de yat›r›m› önemlidir. Elde edilen ge- Çal›flanlar›n donan›m›n› artt›r›c› seminerler almak 8 6
lirin iyi yat›r›ma dönüflmesinin önemi, flirketler ekonomik krize girdi¤i Organizasyonel yap› de¤iflimi 4 7
zaman özsermeye kullan›m› gerekti¤inde anlafl›lmaktad›r. Sermayenin
güçlü olmas›, flirketin ifl gelirleri d›fl›nda gayrimenkul veya banka gibi 9. Maliyet-Kâr Hedeflerindeki De¤iflim Kriz Kriz ve
araçlardan gelir elde etmesi, kriz ortamlar›nda flirket sahiplerine güvence öncesi sonras›
Üretim maliyetlerini düflürme 13 16
ve moral kayna¤› olmaktad›r. Ancak ne yaz›k ki bunlar› teknik destek ala- Genel giderleri azaltma 14 26
rak, profesyonel olarak elde eden flirket say›s› sadece 3’tür. Nakit s›k›nt›s›na düflmeme 12 19
Genel söylem olarak krizin afl›lmas› için gelifltirilen en belirgin strate- Uzun vadede kârl›l›k 12 13
K›sa vadede kârl›l›k 5 9
jinin, özsermayenin kullan›ma aç›lmas›, genel giderlerin azalt›lmas›, de- Rakiplerden ucuz maliyetlendirme 5 11
neyimli olunan konularda ifl al›m›n›n hedeflenmesi, güven verici mal sa-
hipleriyle çal›fl›lmaya dikkat edilmesi, flirketin büyüme hedeflerinin kriz 10. Kriz Döneminde fiirketlerin Güçlü Yanlar›
dönemi boyunca ask›ya al›nmas› oldu¤u görülmüfltür. 1999-01
1. 2. 3. 4. 5.
Literatürde de inflaat sektörüne özgü stratejik yönetim uygulamas›n- Finansal kaynaklar› (flirket özsermayesi) 10 4 0 2 0
da yöneticilerin düflünmeleri gereken yedi konu bafll›¤›n›n içinde, mev- Teknik kapasitesi (zaman›nda ifl teslimi) 8 7 1 4
cuttaki yat›r›m› ve durumu korumak, flirketin finansal gücünü art›r›p bu Yönetimsel beceriler 3 4 3 1 3
Deneyimi 2 6 4 2 4
sayede gerekli hallerde risk al›m›n› sa¤lamak, flirketin üstün oldu¤u ve Müflteri ile iyi iliflkiler (zaman›nda geri ödemeler) 3 2 7 4 4
bildi¤i konularda ifl almas›n› sa¤layarak ve do¤ru pazarlama stratejileriyle Piyasa ile iyi iliflkiler (tedarikçiler, alt yüklenicilerle) 0 3 3 5 4
do¤ru müflterilere hitap ederek rekabet avantaj› elde etmek gibi hedefler Çal›flanlar›n sadakati 2 3 6 4 2
fiirketin di¤er iflleri (inflaat d›fl› faaliyetler) 0 0 0 1 1
önerilmektedir. Di¤er (belirtiniz) 3 0 0 1 0
fiirketlerin Kriz Döneminde Amaç ve Hedefleri 11. Kriz Döneminde fiirketlerin Zay›f Yanlar›
fiirketlere kriz döneminde öncelikli amaçlar›n›n ne oldu¤u soruldu¤un- 1999-01
da “flirketin varl›¤›n› sürdürmesi”, taraf›m›zca öngörülen alternatifler 1. 2. 3. 4. 5.
Ödemelerin düzensizleflmesi 10 6 1 0 0
d›fl›nda belirtilmifltir. Görüflme yap›lan flirketlerin kurumsal ölçekte stra- Finansal kaynaklar›n›n yetersizli¤i 5 7 3 0 0
tejik vizyonu ve misyonu göze çarpmamaktad›r. Teknik kapasitesinin yetersizli¤i 0 1 0 0 0
Yönetimsel becerilerin yetersizli¤i 0 0 3 0 0
fiirketlerin o dönemdeki birinci amac›n›n iyi flirket imaj› ve müflteri
Deneyiminin azl›¤› 0 0 1 0 0
memnuniyeti oldu¤u görülmektedir. Müflteri ile iyi iliflkiler kurulamamas› 1 0 0 0 0
“Hizmet kalitesini art›r›nca müflteri memnuniyetini de maksimum Piyasa ile kötü iliflkiler (tedarikçiler alt yüklenicilerle) 2 0 0 0 0
Çal›flanlar›n sadakatsizli¤i 0 0 0 0 0
seviyeye ç›karm›fl olursunuz. Tüm bunlar› gerçeklefltirebilince de iyi flirket
fiirketin di¤er ifllerinin olmay›fl›, kötü gidifli 4 2 4 0 0
imaj›, flirketiniz iyi ifller yapt›¤› için kendili¤inden oluflur. Bunun sonu- Di¤er 6 3 1 0 0
cundaysa çal›flanlar›n›z›n memnuniyetini art›r›rs›n›z. Kârl›l›¤›n›z ar-
tar. Yani asl›nda bu soruda görülen tüm amaçlar birbirini destekliyor 12. fiirketlerin Öncelikli Gördükleri Kriz Nedenleri
I. II. III.
bence. Ama hepsinin bafl›nda hizmet kalitesinin artmas› geliyor.”*
Ekonomideki ülkesel bozulma 13 10 3
fiirketlerin büyüme-küçülme hedefleri konusunda flirket sahibi mi- Politik baflar›s›zl›¤›n piyasaya yans›mas› 12 11 3
marlar›n kriz öncesinde sektör pay›n› büyütme fikrine daha s›cak bak- Savafl 2 2 10
Deprem 6 9 11
t›klar›, bununla ilgili yeni pazar aray›fllar› ya da yeni hizmetleri flirket Di¤er 0 0 0
bünyesine katma fikirlerinin de kriz öncesinde daha tercih edilen hedef-
ler olarak düflündükleri anlafl›lmaktad›r. Zaten büyümenin, risk oldu¤u 13. ‹nflaat Sektörünün Krizden Sonraki Durumu Evet
için istense de tercih edilmedi¤i ifade edilmektedir. Sektörün ülke ekonomisi içindeki pay› darald› 22
fiirketlerin hizmet kalitesi hedeflerinden “organizasyonel yap› de¤i- Sektör içi rekabet artt› 24
Sektörün büyüme h›z› küçüldü 23
flimi” hedefi, flirketlerin kriz ortam›nda krizden etkilenmesi ya da etki- Yeni yasal düzenlemelerle sektörün gelece¤i daha parlak 3
lenmemesine ba¤l› olarak farkl› alg›lanm›flt›r. Örne¤in bir flirket sahibi Di¤er 6
krizde iflsizlikten dolay› ölçe¤i küçültürken organizasyon yap›s›nda da
küçülmeden kaynaklanan de¤iflimi ifade ederken, kriz dönemini aktif 14. Sektörün Gelece¤ine Dair Yorumlar Evet
Büyük ölçekli firmalar ayakta kalacak 8
geçirmifl baflka bir flirketi sahibi, çal›flan say›s› ve ifl hacmi olarak büyü-
Kalite kavram› irdelenmeli 8
dü¤ü için organizasyonel yap›lanman›n da daha profesyonel olmas› is- Konut ihtiyac› oldu¤u sürece sektör ayakta kalacak 5
te¤i nedeniyle de¤iflimini aktarm›flt›r. Devlet her anlamda politikalar›yla sektörü desteklemeli 14
Mimarl›¤a sayg› zamanla daha fazla olacak 7
Ortaya ç›kan tabloya göre; flirketler kriz öncesinde maliyet-kâr he-
Mal sahibindeki bilinç ve kalite kavram› daha çok gelifltikçe
deflerine yönelik genel politika izleyerek, uzun vadede kârl›l›¤› hedefle- sektör de daha ileri gidecektir 9
yen, nakit ak›fl› dengeli ve genel giderleri kontrollü bir organizasyona Olumlu görüyorum 15
Olumsuz görüyorum 6
sahip olmak istemektedirler; ancak kriz döneminde büyük oranda ge-
mimar•ist 2006/3 29
‹NCELEME
30 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
yeli ve çal›flan say›s› oran› oldu¤u görülmüfltür. flüktür. Belki de bu nedenle krizin etki boyutu
Bu durum, ifl miktar›ndaki azalmayla iliflkili ola- onlar› yok edecek kadar olmam›fl ve genel olarak
rak, uzlaflmaya dayanan ortak bir karar fleklinde yukar›da bahsedilen stratejilerden birini ya da
çal›flanlar›n, flirketlerde yar› zamanl› çal›flmas› al- birkaç›n› tercih ederek ayakta kalmay› baflarm›fl-
ternatifi ile çözümlenmelidir. lard›r.
• fiirketler için bu durumlarda kazanç elde Sektörün krizlerden sonraki durumu için, flu
edebilecekleri bir di¤er önemli konu, ofis genel anda ülke ekonomisi içerisindeki pay›n›n darald›-
giderlerinin gözden geçirilmesidir. Bu noktada ¤›, sektörel rekabetin artt›¤› düflünceleri yayg›n
ofiste kullan›lan genel ofis sarf malzemelerinin olarak flirket sahibi mimarlar taraf›ndan ifade
toptan al›nmas› ve ofis demirbafllar›n›n yenilen- edilmifltir. Bu durumun ancak devletin gelifltire-
mesi konusunda uzun vadeli finansman kaynak- ce¤i yeni yat›r›mlarla ve politikalarla atlat›labili-
lar›n›n kullan›lmas› tercih edilmelidir. nece¤i genel olarak düflünülmektedir. Anket gö-
• Kriz döneminde en önemli konu gelir elde rüflmesi yap›lan flirketler mikro ve küçük ölçekli
etmenin süreklili¤inin sa¤lanmas› ve elde edilen flirketler olmalar› sebebiyle, iç pazarda her zaman
gelirin iyi yat›r›ma dönüflmesidir, çünkü flirketin var olacaklar›n› düflündüklerini, ancak gelecekte
ayakta kalmas› nakit ak›fl›n›n süreklili¤ine ba¤l›- hangi ölçekte ifllerde yer alacaklar›n›n makro ka-
d›r. Bu nedenle flirketlerin her dönemde para yö- rarla flekillenece¤ini belirtmifllerdir.
netimine önem vermeleri ve bir mali dan›flman
Zeynep Kolçak, Y. Mimar
deste¤i alarak özsermayelerini art›rmay› hedefle-
meleri gerekmektedir. * Görüflülen bir mimar.
• Dolar ya da avro gibi yabanc› para birimle-
Kaynaklar:
ri üzerinden malzeme al›m› ya da sat›m› yapan • Certo S., Peter J. (1991) Strategic Management Consepts
mikro ve küçük ölçekli inflaat flirketlerinin bu and Applications, International Edition, New York.
• The Survey System, Sample Size Calculator, Eriflim:
ürünlerle ilgili karfl› tarafla yapacaklar› sözleflme- 2005.
lerde böylesi ekonomik kriz risklerini her zaman • TMMOB Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiubesi
(2004) 37. Dönem Çal›flma Raporu Mart 2002-Ocak
düflünerek hareket etmelerinin do¤ru oldu¤u an- 2004, ‹stanbul.
lafl›lm›flt›r. Böylesi ma¤duriyetlerin o dönemde • Warszawski, A., June (1996) “Strategic Planning in
Construction Companies”, Journal Of Construction
s›kça yaflanan bir durum oldu¤u gözlenmifltir.
Engineering and Management, 133-140.
• fiirket yöneticilerinin genel politika olarak
benimseyerek belli dönemleri kapsayan flirket
stratejileri gelifltirmeleri, böylesi kriz ortamlar›n-
da anahtar ç›k›fl yolu olabilmektedir. E¤er flirket
yöneticileri flirketlerinin güçlü ve zay›f yönlerini
biliyorlarsa, kendi talip olduklar› pazardaki e¤i- A Fieldwork to Identify Strategies of
limleri takip ediyorlarsa ve rakiplerindeki gelifl- Construction/Architecture Companies for Economical
meleri iyi gözlemliyorlarsa kendilerini her du- Crisis Management: Istanbul Case
rumda yenileyebilecek ve ona göre manevralar The study on which this article is based has been completed recently. The
yapabileceklerdir. objective of the study was to investigate the strategies developed by the
• fiirket sahipleri için dikkat edilmesi gereken architecture/construction companies and their crisis management plan to
bir di¤er konunun insan iliflkileri yönetimi oldu- protect themselves from the negative effects of the earthquake in 1999 and the
¤u anlafl›lm›flt›r. Kriz döneminde, öncesinde ya economic crisis in 2000-2002. The members of the Chamber of Architects were
da sonras›nda ifl iliflkileri içinde bulunulan mal analyzed according to the survey criteria, and a questionnaire including 35
sahiplerinin yap›lan iflten her anlamda memnun questions were asked to 34 companies.
olmas› flirket için her zaman maliyetsiz bir rek- The study showed that a number of measures could help architectural
lamd›r asl›nda. Çünkü memnun mal sahibi gele- companies to survive the crisis. These are as follows: Companies in a crisis
cek yat›r›m›nda da hizmet kalitesi standard›n› condition should think about the proportion of employee and job quantity. The
bildi¤i flirket ile çal›flmay› genellikle tercih ede- companies should think about the general expenses. Continuity of the way to
cektir. Bu da belli bir dönem sonra flirkette ifl sü- get income for the company should be done permanently. The wealth expansion
has to be done by financial consultancy. The probability of economical changes
reklili¤i sa¤layacakt›r. Ayr›ca çal›flanlarla kurulan
in the country should not be forgotten when making contracts between
güvene dayal› iliflkiler ofis içi performansta ve
companies for material sale or purchase.
motivasyonda olumlu etkiler yaratmaktad›r.
In the period of crisis the strategies developed by the company managers are
Görüflülen flirketlerin hepsi ölçekleri gere¤i
very important. It is also important for managers to improve themselves about
kurumsallaflma sürecini tamamlamam›fllard›r. the human relationships.
Çünkü çal›flan say›lar› ve üretim kapasiteleri dü-
mimar•ist 2006/3 31
‹NCELEME
Mimar-‹flveren-Kullan›c› ‹liflkisinin
Sat›fl Sloganlar› Ba¤lam›nda Sorgulanmas›
ve Sonuç Ürünler
Tülin Görgülü
32 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
mimar•ist 2006/3 33
‹NCELEME
yallerinizin son noktas› olacak.” sizin vaktiniz, flimdi yeshill vakti. Dört taraf›
Gökkufla¤› evleri: Bir dilek tut gökkufla¤›n›n yemyeflil. Hem de ‹stanbul’da.”
alt›nda. Selvice evler: ‹stanbul’un kalbinde yeflilin
“Yap› kalitesi, çevresi, peyzaj›, ulafl›m› de¤il, içinde.
her fleyi özel olsun, size özel olsun, bir baflka ol- “fiehrin merkezinde do¤ayla iç içe bir hayat
sun.” yükseliyor.”
Mesa Nurol Bahçeflehir evleri: fiehir yaratma Stargate: Seçkin hedef kitlesinin belirledi¤i
gelene¤imizi sürdürüyoruz. bir kültürün atmosferini sunan Stargate, ‹stan-
‹stanbul’un vazgeçemedi¤iniz tüm ayr›ca- bul’un sürekli geliflen, ulafl›m› kolay yerleflim
l›klar›na yak›n, s›k›nt›lar›na uzak bir yaflam, mo- merkezi Kozyata¤›’na yat›r›m tercihi yarat›yor.
dern bir flehrin tüm ayr›cal›klar›, konforu için- “E¤itim kurumlar› ile ifl, al›flverifl, e¤lence,
de, karmaflas› d›fl›nda yaflamak. kültür, spor ve sa¤l›kl› yaflam merkezlerine ya-
Fugalife villalar›: Mimar, çevrebilimci ve sos- k›n. Güven, kalite, lüks, konfor ve elit kavram-
yologlar›n tasarlad›¤› villalarda dört mevsim ye- lar›n› yeniden tan›mlayan bir yaflam alan› sunu-
ni bir yaflam. yor.”
Flore Residence: Ev’den daha fazlas›n› iste- Mashattan: Maslak ifl ve finans merkezindeki
yenler için bir residence daire hayat›n›za ne ka- tek lüks konut projesi.
tacak. Göleti, genifl yeflil alanlar› ve sosyal tesisleri
Pelican Hill: Baflka bir dünya kuruluyor. ile yaflam kalitesini art›ran tüm ayr›cal›klara sa-
Türkiye’nin en seçkin yaflam projesi hayata geçi- hip olacaks›n›z.
yor. Andromeda: Dünyan›n en büyük Residen-
Misstanbul evleri: Özlenen ‹stanbul’u yaflat- ce’i.
may› vaat ediyor. “Gökyüzünün en büyük ve en parlak y›ld›z›,
Burj el Turco-fielale Premium Residence: yeryüzünde parlayaca¤› yer olarak Ataflehir’i
Dubai de¤il ‹stanbul. seçti. Andromeda kentin en iddial› yaflam alan›
Yeshill: fiimdi oyun vakti, flimdi onun vakti. ve en parlak gelece¤e sahip yat›r›m› olarak yük-
“Çocuklar›n›z en son ne zaman seksek oy- seliyor.”
nad›? A¤açlar›n aras›nda saklambaç, bahçenizde ‹dealist Kent: ‹stanbul’da ideal olan ne var-
yakalamaca ve en son ne zaman camdan bakt›- sa.
¤›n›zda iyi ki burada yafl›yorum dediniz. fiimdi “‹dealinizdeki ‹stanbul’da yaflamaya sahipsi-
niz. ‹stanbul’da ideal olan ne varsa bir araya
geldi. ‹deal bir ‹stanbul’da, okullar eve yak›n
olmal›, çocuklar güvenli alanlarda oynamal›.
Pencereler yemyeflil mutlulu¤a aç›lmal›. Dünya-
n›n en güzel flehirlerinden biri olan ‹stanbul’da
Yanda, Konak, parmakla gösterilen ve ideal olan her fley ‹de-
altta, Bursa. alist Kent’te hayat buluyor ve size ailenize eflsiz
bir yaflam alan› sunuyor.”
Mare Negro: Yenileyen yaflam projesi.
“‹stanbul flehir hayat›n›n, denizin ve orma-
n›n yan› bafl›nda, do¤ayla uyumlu yaflanabilece-
¤ini kan›tlayan bir yaflam tarz›. fiehir hayat›n›
biçimlendiren renklendiren özel insanlar.”
Sealybria: Sealybria’da evler bir gemi, kapta-
n› da sizsiniz.
“Selybria’da yaflam yolculu¤unuz hep bekle-
di¤iniz gibi heyecan verici olacak.”
Kanyon: Yafla, yarat, keflfet.
“Evleriyle yafla, ofisleriyle yarat, al›flverifl
merkeziyle keflfet, ‹stanbul’da yeni bir yaflam,
flehrin içinde bir nefes.”
Incity: Metropolde yeni bir yaflam alan›.
My Town, My World, Capital Hill, Central
Life, Avangarden, Ottomanors, ‹stanbul Palace,
‹stanblue...
34 mimar•ist 2006/3
‹NCELEME
Örnekler ço¤alt›labilir. Reklam sloganlar›n- kate alan projede Türk örf ve adetleri düflünüle-
da ve içeriklerinde vurgulananlar, farkl›l›k, ayr›- rek alafranga tuvaletlere ek olarak alaturka tu-
cal›l›k, ideal olma durumu, kentin karmaflas›n- valetler de yap›l›yor.
dan uzakta ama yine de çok yak›n›nda, kentte - Kaliforniya mimarisinin görkemi, Akde-
ama do¤ada, güvenli, ileri teknoloji donan›ml›, niz’in romantizmi ve Anadolu’nun yaflam kül-
hatta kentin yeni simgesi olmaya aday yeni bir türünü birlefltiren baflka bir dünya. Galerili gör-
yaflam biçimi sunmakt›r. Bu say›lanlar da reklam kemli salonlar, iç avlular, özgür ve genifl hobi
ve pazarlama stratejileri ile birebir örtüflmekte- alanlar›, ferah bahçeler, ba¤›ms›z havuzlar.
dir. Konut yeni bir tüketim biçimi olarak pazar- - Kaliforniya tarz› özgün mimarisine, Ana-
lanmaktad›r. Kullan›c› ise ideal, entelektüel, ya- dolu’da görülen iç avlu sistemini ekleyerek özgün
flam donan›mlar› yüksek olan bir birey olarak ta- bir tarz yaratmak.
n›mlanmakta, bu da sat›n al›nacak konut ve yeni - Country tarz› villalarda Osmanl› mimarisi.
yaflam çevresi ile atlanacak olan sosyal statüye - Osmanl›’n›n insan› kucaklayan mimarisiy-
iflaret etmektedir. Tasar›mc›s›ndan söz eden le aristokrat ‹ngiliz mimarisinin modern yoru-
proje azd›r, yaln›z bir reklamda mimar, sosyolog mu.
ve çevre mühendisleri ile ayn› düzeye konmufl- - Evler adeta bir tekne gibi suyun üzerinde
tur. Amerikal› mimarlar taraf›ndan tasar›mlar› duruyor ve suyu hayat›n içine dahil ediyor.
Cumhuriyetin erken
yap›lan projelerde de özellikle bu konuya de¤i- - Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun ilk baflkenti y›llar›nda konutla ilgili
nilmifl ve bir ayr›cal›k olarak belirtilmifltir. Bursa’da köklü bir geçmiflin zengin mimarisin- reklam ve tan›t›c› yaz›lar.
Konut alanlar›na verilen isimler genelde ‹n- den günümüze kalan de¤erlerle 21. yüzy›ldan
gilizce orijinlidir; bu olgu da süreç içerisinde gelece¤e miras kalacak yeni bir de¤er.
yeni semt isimlerinin nas›l bir de¤iflime u¤raya- - Bugünün modernist düflüncesiyle ve gelece-
ca¤› sorusunu akla getirmektedir. Kentlerin çe- ¤in konfor standartlar›n› sunan ev yaflam› hayal
perlerinde yer alan bu yerleflmeler gelecekte edilerek bahçeler, dev teraslar ve sularla harman-
kentlerin adeta Amerikan kolonileri taraf›ndan lanm›fl bir vadi.
sar›lm›fl oldu¤u izlenimini do¤uracakt›r. Ancak - Yeni yaflam konsepti, modern yal›lar, rezi-
yat›r›mc›lar yabanc› kökenli isimleri kullansalar dans kuleler, apartlar.
da ‹stanbul’da olman›n ayr›cal›¤›ndan mutlak - Eski ‹stanbul’un büyük ve özenli bahçeleri
bahsetmektedirler. içindeki görkemli konaklar›, köflkleri esin kayna-
Reklamlarda tasar›mc›lara de¤inilmemifl olsa ¤› olmufltur.
da ba¤lamsall›k, mimari konsept olarak mutlaka - New York Central Park’›n flehre nefes ald›-
aç›klanm›flt›r. Mimari konsept aç›klamalar› da ran ve kendini çevreleyen binalara sundu¤u or-
büyük olas›l›kla reklamc›lar taraf›ndan yap›lm›fl tak zengin manzara özelli¤i ana konsepttir.
olmal›d›r. Çünkü bu aç›klamalar oldukça kar- - Bir gökkufla¤› gibi tepe noktadan birbirine
mafl›kt›r, bu da asl›nda mimari niteliklerle örtüfl- ba¤l› iki kuleden oluflan farkl› mimarisi ile Ana-
mektedir. dolu yakas›n›n en yüksek yap›s›, modernize edil-
Mimaride yat›r›mc› taraf›ndan yarat›lan orta- mifl neoklasik çizgileri ile postmodern mimariye
m›n (konseptlerin), reklamc› tan›mlar›yla ifade- sahip kulelerden oluflacak.
leri de oldukça ilginçtir. - Farkl› zevklere ve yaflam tarzlar›na uygun,
- Cumbalar›n, fenerliklerin yer alaca¤› pro- stüdyo, balkonlu, bahçeli teras evler. Yaflayanla-
jede, ‹stanbul’a özgü erguvan ve ›hlamur a¤aç- r›n ortak olarak kullanaca¤› aç›k alanlar. fiafl›r-
lar› da bulunacak. Yafll›, çocuk ve özürlüleri dik- tan ve fl›martan detaylar.
mimar•ist 2006/3 35
‹NCELEME
- Türkiye’de ilk kez Loft uygulamas›n› baflla- rin elefltirisidir. Jameson dünyan›n derinli¤ini
t›yoruz. Bu uygulama ile herkes kendi yaflam sti- yitirdi¤ini ve parlak bir yüzeye, stereoskopik bir
lini yaflama alan›na yans›tabilecek. Mekânda s›- yan›lsamaya, yo¤unluktan yoksun bir filmsel
n›rlar› ve s›n›rlamalar› ortadan kald›r›yoruz. imgeler ak›fl›na dönüflme tehdidi tafl›d›¤›n› sap-
Bu yorumlar›n tamam› kavramlar›n birbirine tar. Postmodernizm felsefesi gerçek bir felsefe
girdi¤i oldukça yüzeysel söylemlerden oluflmak- de¤ildir, o kendi gerçeklerini zaman›n koflulla-
tad›r. En çok kullan›lan göstergeler, “Amerikan r›ndan ç›karan bir kamuoyu durumu, ortamsal
tarzlar›”, “country biçimleri”, “Osmanl› mima- bir anlay›flt›r. (Ak›mlar yoktur, yaln›z modalar
risinin modernize edilmesi”, “yapay göletler ke- vard›r.) (Mattelart, 1998)
nar›nda oluflturulan yal›lar”, postmodernizm Kitle kültürü kavram›na ortak edilen kitle
içeri¤inde s›¤›n›lan kolayc›l›klard›r. toplumu, medya taraf›ndan yönlendirilmektedir.
Bunlar› mimarlar›n söyledi¤ini düflünmek Çarp›c› farkl›l›¤› ortaya koymak amac› ile
olanak d›fl›d›r; tamamen konulara yabanc›, süslü Cumhuriyet’in erken y›llar›ndaki konut ile ilgili
ifadelerle oluflturulmufl medyatik fikirlerden reklam ve tan›t›c› yaz›lara örnekler vermek yete-
oluflan klifle sözcüklerdir. Ancak yap›lar› incele- cektir (Bozdo¤an, 1996).
di¤imiz zaman ayn› karmafla burada da gözlem- Erken Cumhuriyet dönemindeki modern
lenmektedir. Geleneksel mimarimiz tamamen mimari çabalar›n› (Bozdo¤an, 1996) ancak bu-
eklektik tav›rlarla konutlara yap›flt›r›lmakta, mo- nun yan› s›ra kullan›fll›l›k ve ucuzluk ilkelerini
dernist yap›lar bile karmafl›k hale getirilmekte- unutmadan tasarlanan, reklamlarda bile bu
dir. Kentleri oluflturan fiziksel dokular da dilde- özelli¤i vurgulayan anlay›fl çok gerilerde kalm›fl
ki deformasyonla ba¤lant›l› olarak deforme ol- görünmektedir. Bugün tasar›m ve pazarlama
mufltur, kimlik, nitelik konular› erozyona u¤ra- kriterlerine bakt›¤›m›zda ise, tüketime yönelik
m›fl durumdad›r. görkemli, parlak vaatlerle süslenmifl bir anlay›fl
‹leri kapitalizm mant›¤›n›n kültürel egemeni öne ç›km›flt›r. Tüketim ekonomisini taçland›ran
olan postmodernizmin özelli¤i köklü modelle- postmodernizm ise, gerek söylemlerde gerekse
mimaride en önemli anlay›flt›r.
Questioning of Architect (Designer) - Employer (Investor) - Geleneklerimizi gelece¤e tafl›makta çok zor-
User (Target Group) Relationship within the Framework of land›¤›m›z gibi, modernizmi de çi¤neyerek,
Sale Slogans and End Products dünyadaki belli e¤ilimleri karmafl›k biçimde
The construction types have evolved according to their needs and technological kendimize uyarlamaya çal›flmaktay›z. Küresel-
innovations and have reached today through a process of thousands of years. leflmenin en önemli araçlar›ndan biri olan med-
The designation power of the possessor has been merely conveying his life style ya, yaflam biçimimize varana dek bizleri yönlen-
and expectations to the architect in the process determined by the architects and dirmektedir. ‹talyan düflünürü Gianni Vatti-
circumstances. mo’ya göre medya toplumu “daha ayd›nlanm›fl,
Today a cycle is taking place, where every kind of product is produced and daha e¤itimli, daha kendinin bilincinde” bir
consumed in great amounts. This cycle is also valid for the constructions called toplum olmaktan uzakt›r (Mattelart, 1998).
to be architectural products. These constructions are fundamental products of Metnin bafl›nda kurgulad›¤›m›z karenin de-
consumption. The production processes have escalated and the qualities have formasyona u¤rayan köfleleri, mimar (tasar›m-
increased. For this reason, there is a serious competition going on and within c›), kullan›c› (hedef kitle), yap› (sonuç ürün)
this competition the position of the quality of the architect and the architectural köfleleridir. Mimarlar, yat›r›mc›n›n ve pazarlama
product is not very important. The new life formats are created and sale slogans stratejisinin yaratt›¤› sloganlara uygun olarak
are made according to these formats... Even the city loses its importance in this tasar›m yapmak ve yaflam biçimlerini olufltur-
process; the investor creates a city for his target group. There is a life style that mak zorundad›rlar. Sonuç ürünler de bu koflul-
he has sloganized and an architecture office that has done the design fitting his lara uygun olarak ortaya ç›kacak ve gelecekteki
slogan. The employer’s view of the architect is clear; he will either work with kent dokusunu oluflturacaklard›r.
people who design according to his slogan or look for an architect who is well
known and has proven himself and force him to design in a way that fits his Tülin Görgülü, Doç. Dr., Y›ld›z Teknik Üniversitesi Mimarl›k Fakültesi
aims. In both situations the architect is used as a means of sale; a means of
making the investor’s slogan come true. Kaynakça:
• Rapoport, A. (2004) Kültür, Mimarl›k, Tasar›m, Yap›
In this paper, the slogans and architectural designs that have been brought
Yay›nlar›, ‹stanbul.
around within the context of target groups of the projects lately presented to the • Elden, M. (2005) Reklam Yazarl›¤›, ‹letiflim Yay›nlar›,
market are studied and the reflection of the relation within the triangle of ‹stanbul.
• Mattelart, A. M. (1998) ‹letiflim Kuramlar› Tarihi,
architect-employer-user (target group) to the design, the discussion about the
‹letiflim Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998.
investor-employer’s expectations, the search of the architecture and the end • Bozdo¤an, S. (1996) Modern Yaflamak, Erkan
products are conveyed. Cumhuriyet Kültüründe Kübik Ev - Tarihten Günümüze
Konut ve Yerleflme, Tarih Vakf› Yay›nlar›, ‹stanbul.
36 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Dosya:
“Soylulaflt›rma” ve
‹stanbul
Tolga ‹slam - Ayflen Ciravo¤lu
oylulaflt›rma, en basit ve s›n›rl› tan›m›yla, tanbul içerisinde on senelik aral›klarla yeni bölgelere
mimar•ist 2006/3 37
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Tart›fl›lmaya bafllanmas›yla birlikte, gentrification’a sözü edilen kentsel dönüflüm projelerini üç farkl› ke-
Türkçe karfl›l›k olarak önerilen sözcüklerin say›s›nda sitte inceleyerek (büyük sermaye yat›r›mlar›, küçük
ciddi bir art›fl yafland›. Sonuçta ortaya, hepsi ayn› sü- giriflimler ve kültür yat›r›mlar›) bunlar›n, çevrelerini
reci tan›mlamak için kullan›lan, bir düzine farkl› keli- dönüfltürme potansiyellerini irdeliyor. Bilgin özellikle
me ç›kt›: mutenalaflt›rma, seçkinlefltirme, burjuvalafl- kültür eksenli projelerin, kayda de¤er s›n›fsal bir de-
t›rma, nezihlefltirme, centrifikasyon, jantileflme, ki- ¤iflime yol açmad›¤›n›n alt›n› çiziyor. Ayn› zamanda,
barlaflt›rma vb... Biz bu dosyada, süreci Türkçe ifade sosyal politikalar ile desteklendi¤i takdirde, soylulafl-
etmek için en s›k baflvurulan terim olan ve s›n›fsal t›rman›n kentsel politika arac› olarak kullan›labilece-
de¤iflim boyutuna ironik bir flekilde de olsa gönder- ¤ine de dikkat çekiyor.
meler yapan “soylulaflt›rma” sözcü¤ünü kullanmay›
Do¤an Kuban, Behiç Ak, Tan Morgül, Pelin Tan ve
ye¤ledik. Dosyaya katk›da bulunanlar› ise seçimle-
Ahmet Polat ise süreci farkl› boyutlar›yla tart›fl›yor.
rinde serbest b›rakt›k.
Do¤an Kuban, içinde bulundu¤umuz dönemde yerel
Dosya, soylulaflt›rman›n genel yap›s›n› analiz eden yönetimler taraf›ndan ‹stanbul’da Süleymaniye ve
ve süreci daha mikro ölçekte inceleyen makale ve benzeri bölgelerde gerçeklefltirilmesi düflünülen dö-
söyleflilerden olufluyor. Murat Güvenç, Ça¤lar Key- nüflüm projelerinin, tahmin edilenin aksine, üst s›n›f-
der ve ‹hsan Bilgin, özellikle ‹stanbul’da gerçekleflen lar›n ilgisini bölgeye çekmeye yetmeyece¤ine, belli
soylulaflma süreçlerinin iflleyiflini anlama noktas›nda bir tarihsel ve kültürel bilince ulaflmadan, sadece “fi-
önemli kuramsal aç›l›mlar getiriyor. ziksel k›l›flar” üreterek soylulaflt›rman›n tetikleneme-
yece¤ine iflaret ediyor.
Murat Güvenç, ‹stanbul’daki soylulaflt›rma süreçleri-
nin geçmiflten bugüne geçirdi¤i de¤iflimleri, yabanc› Behiç Ak, kendine özgü ilginç üslubuyla kentte ger-
yaz›nda yer alan “soylulaflt›rma dalgalar› kuram›”na çekleflmekte olan farkl› süreçlerin tek bir kavram ile
ba¤layarak aç›kl›yor. Buna göre, ‹stanbul’da soylu- ifade edilmeye çal›fl›lmas›n› elefltiriyor ve ortaya att›-
laflt›r›c›lar›n bireysel olarak “evleri tek tek sat›n al›p ¤› “hipotetik kâr” kavram› ile soylulaflt›rman›n gözler-
iyilefltirmesi” fleklinde gerçekleflen soylulaflt›rma türü den kaçan ç›kmazlar›na dikkat çekiyor. Tan Morgül,
(birinci dalga soylulaflt›rma) sona ermekte ve yerini, Kuzguncuk’taki sivil toplum hareketinin, yeni gelen-
kamu giriflimlerinin öncülü¤ünde gerçekleflecek olan lerle eski sakinlerin bir araya gelmesinde ve kaynafl-
yeni bir soylulaflt›rma dalgas›na b›rakmakta (üçüncü mas›ndaki katk›s›na vurgu yap›yor. Morgül ayn› za-
dalga soylulaflt›rma). Mevcut yerel yönetimlerin, ken- manda, artan kira de¤erlerine ra¤men, dar gelirlilerin
tin henüz soylulaflt›r›lmam›fl birçok bölgesinde kent- mahallede kalmalar›na olanak sa¤layan enformel
sel dönüflüm projeleri gerçeklefltirme noktas›ndaki mekanizmalar› a盤a ç›kar›yor.
kararl› tutumlar› (Galataport ve Haydarpafla projeleri,
Pelin Tan, sanat ve sanatç›n›n, soylulaflt›rman›n fark-
Süleymaniye, Sulukule, Tarlabafl› ve Tophane dönü-
l› aflamalar›nda de¤iflen rolünü, konumunu ve soylu-
flüm projeleri gibi) Güvenç’in bu sav›n› do¤rular nite-
laflt›rma karfl›s›ndaki duruflunu tart›fl›yor; özellikle 90
likte.
sonras›nda ortaya ç›kan sanat ve kültür eksenli kent-
Soylulaflt›rman›n, çok say›da farkl› aktörü ve süreci sel dönüflüm projelerini aktar›yor. Son olarak, Ahmet
tek bir çat›da toplad›¤›n› biliyoruz. Bu durumda, süre- Polat, Balat’ta ve Lahey’de (Hollanda) yaflanmakta
cin genel iflleyifli hakk›nda fikir sahibi olabilmek için olan soylulaflt›rmaya iliflkin gözlemlerini karfl›laflt›r-
izlenebilecek yollardan birisi, soylulaflt›rmay› farkl› bi- mal› olarak aktar›rken sürecin, foto¤raflar›na nas›l
leflenlerine ay›r›p bunlar› kendi içerisinde de¤erlen- yans›d›¤›na ve soylulaflt›rman›n yerel halk için tafl›d›-
dirmek. Bu noktada Ça¤lar Keyder’in devlet, müteah- ¤› anlamlara de¤iniyor.
hit ve birey merkezli gerçekleflen iç içe geçmifl üç
Son söz yerine: Güvenç, yaz›s›n›n sonunda “Gentrifi-
farkl› süreci birbirinden ay›rarak yapt›¤› s›n›fland›rma
cation kavram› nas›l Türkçelefltirilmeli?” sorusuna
literatüre önemli katk›lar sa¤l›yor. Keyder, sürecin ‹s-
yan›t ararken, kendili¤inden ve spontane flekilde ger-
tanbul’daki geliflimini bu üç dinamik çerçevesinde Av-
çekleflen süreçleri “soylulaflt›rma”, itici gücünü “mü-
rupa ve Amerika örnekleriyle paralellikler kurarak ak-
dahaleci-giriflimci kamu kurulufllar›”ndan alan süreç-
tar›yor. Keyder’in dikkat çekti¤i bir di¤er önemli konu
leri ise “kentsel dönüflüm” olarak adland›rmay› öneri-
da soylulaflt›rman›n, kapitalizmin içinde bulundu¤u-
yor. Biz de, Tan Morgül’ün, kavram›n “etken” ve “edil-
muz evresinin karfl› konulamaz bir parças› oldu¤u
gen” kullan›m› ile ilgili yapt›¤› sorgulamalardan esin-
gerçe¤i. Dolay›s›yla asl›nda soylulaflt›rma karfl›t›
lenerek ilk süreci “soylulaflma”, ikincisini ise “soylu-
söylemin, Keyder’e göre, kapitalizme karfl› olmaktan
laflt›rma” olarak adland›rmay› öneriyoruz.
fark› yok.
‹hsan Bilgin soylulaflt›rmay›; sanayisizleflme, sosyal
Tolga ‹slam, YTÜ Mimarl›k Fakültesi
projelerin azalmas› ve büyük sermayenin küresel öl- fiehir ve Bölge Planlama Bölümü Araflt›rma Görevlisi
çekte konut piyasas›na girmesi süreçleri ile birlikte Ayflen Ciravo¤lu, Dr.,
tarihsel bir perspektife yerlefltirdikten sonra, yukar›da YTÜ Mimarl›k Fakültesi Mimarl›k Bölümü Araflt›rma Görevlisi
38 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
“Gentrification” Kavram›
Nas›l Türkçelefltirilmeli?
Murat Güvenç
mimar•ist 2006/3 39
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
h›zla sürdü¤ü bir ba¤lamda merkezî mahallele- düzeyindeydi. Yap›lar›n nitelikleri üst s›n›flar›n
rin, eski sakinleri iflçi s›n›f›ndan geri al›nmas›, dikkatini çekecek düzeyde yüksek de¤ildi. Bü-
yenilenip bezenmesi; kent merkezine geri dö- yük bölümü deprem riski tafl›yan bir ülkede ta-
nüfle iliflkin sosyal, ekonomik ve kültürel aç›dan rihsel konutlar›n % 14’ü iskelet, % 86’s› y›¤ma
önemli bir iflaretti. Sürecin merkezî bölgelerde idi. Y›¤ma yap›lar›n % 32’si kerpiç ve ahflap2, %
yaflanmas›, soylulaflt›r›c›lar›n eski sakinlerden 16’s› tu¤la, % 45’i ise tafl idi. Di¤er taraftan ta-
daha üst bir sosyal profile sahip oluflu, yere ba¤- rihsel konut stokunun kent içi konumu aç›s›n-
l›l›klar›n; yenileme, bezeme, yeniden ifllevlen- dan Do¤u Akdeniz havzas›yla k›ta Avrupas›
dirme, mülk edinme üzerinden ifadesi her za- kentleri aras›nda önemli farklar vard›. Do¤u Ak-
man ilgi çeken bir e¤ilimdi. Ancak bu süreç deniz’in düzensiz ya¤›fl rejimi, su temini ve dre-
Türkiye’de çok farkl› bir ba¤lamda, çok farkl› naj kolayl›klar› nedeniyle da¤lara yaslanan kent
katmanlar üzerinde gözlendi. morfolojileri ancak tek yönde büyümeye izin
Soylulaflt›rma 90’lara kadar Türkiye’de kent veriyor, bu ise tarihî konut stokunun eriflilebilir-
araflt›rmalar› gündeminde a¤›rl›kl› bir yere sahip li¤ini tedricen azalt›yordu. ‹stanbul ve Antalya
de¤ildi. 1960’larda Türkiye kentlerinin merkezî gibi az say›da örnek d›fl›nda soylulaflt›r›labilir
bölgeleri, “sahip ç›k›lma” bir yana, hemen tüm stok, kentlerin eriflilebilirli¤i düflük kesimlerin-
s›n›f ve katmanlar›n ifl ve oybirli¤i ve devletin de harap halde bulunmas›na ra¤men rant maka-
yüreklendirmesiyle y›k-yap-sat süreci alt›nda s› soylulaflt›rma sürecini tetikleyebilecek düzeye
h›zla apartmanlaflmaktayd›. Yap› tescilinin ve eriflmemiflti.
koruma bilincinin zay›fl›¤›, yap› stokunun y›k›- 1960’lar›n ortalar›nda Türkiye kentleri soy-
larak apartmanlara dönüflmesini h›zland›rd›. ‹çe lulaflt›rma kavram›n›n ortaya at›ld›¤› ‹ngiltere
patlama niteli¤indeki apartmanlaflma 1990’lar- kentlerinden çok farkl› sorunlarla karfl› karfl›yay-
da duraklama noktas›na geldi. 2000 y›l› binalar d›. Bu ba¤lamda sa¤l›kl› yaflam› önemseyen yeni
say›m›na göre Türkiye genelinde konut stoku- hizmet s›n›f›n›n kent merkezinde temel hizmet-
nun % 88’i 19601 sonras› infla edilmiflti. 1929 lerden yoksun tarihî konutlarla ilgilenmeleri
öncesinde yap›lanlar›n pay› % 2, 1930-1939 dö- için pek neden yoktu. Nitekim süreç, ‹stanbul
neminde yap›lanlar›n % 1,3, 1940-49 aras›nda ve bir iki küçük örnek d›fl›na ç›kamam›flt›r. Tür-
yap›lanlar›n % 2,6, 1950-59 aras›nda yap›lanla- kiye koflullar› göz önüne getirildi¤inde ‹stan-
r›n pay› % 5,8 düzeyindeydi (D‹E, 2001:24). bul’un merkezî yerlerinde kalitesi görece yük-
Kentler aras›nda “büyük” farklar yoktu. 2000 sek konutlar›n, koruma kavram›n›n esamisinin
say›m›na göre 1929 öncesi konut yap›lar› ‹stan- okunmad›¤›, köflklerin, konaklar›n, Cumhuri-
bul ilinde % 1,9, Mu¤la ilinde % 3,9, kentleflme- yet dönemi sivil mimari örneklerinin apartman-
den görece az etkilenen Mardin’de de % 4,3 lara dönüfltürüldü¤ü bir ba¤lamda ayakta kala-
bilmesi bir mucize gibi görünüyor. Durum gay-
rimüslimlerin Müslüman hemflerilerinden daha
yüksek bir koruma bilincine sahip olufluyla aç›k-
lanabilir mi? Kan›mca olumlu yan›t pek müm-
kün de¤il. Bu mülkler, az›nl›klarca apar topar
terk edilmemifl olsa, tapulara sat›fl engelleri kon-
mufl olmasa acaba 1990’lara dek ayakta kal›r
m›yd›? Yan›t› hiçbir zaman bilemeyece¤iz. An-
cak ‹stanbul’da az›nl›k semtlerinde gözlenen
soylulaflt›rma, soylulaflt›r›c›lar›n bu kesimlerde
yaflama arzusundan çok, eriflebilirli¤i yüksek,
soylulaflt›r›labilir konut stokunun sadece bu ke-
simlerde ayakta kalm›fl olmas›yla aç›klanabilir.
Nitekim soylulaflt›r›c›lar, az›nl›klara ait eriflilebi-
lirli¤i daha düflük kesimlerdeki konutlarla pek
ilgilenmemifllerdir. 1970’lerden sonra bu böl-
gelerin koruma alt›na al›nmas›, soylulaflt›rmaya
aday olmayan bölgelerin daha da köhneleflmesi-
ni, realize edilebilir rant fark›n›n oluflmas›n› en-
gelledi. Rant makas›n›n soylulaflt›rmaya izin ve-
Kuzguncuk.
(Foto¤raf: Tolga ‹slam) recek düzeyde aç›ld›¤› ‹stanbul Tarihî Yar›ma-
40 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
da’da ise, soylulaflt›rma süreci oyunlar kuram›- tüketici yönelimli soylulaflt›rma kuram› ola-
n›n “mahkûmlar açmaz›” ve turizm ve ticari ku- rak bilinir. Bu kuramda soylulaflt›rma, toplum-
rulufllar›n rekabeti nedeniyle bireysel konut giri- sal/demografik konum, kültürel kayg›lar, de-
flimleri aleyhine çal›flt›. ¤erler, kente ve kentsel etkileflime, eriflilebilirli-
Soylulaflt›r›labilir konut stokunun s›n›rl›, ni- ¤e ve merkezîli¤e verilen öncelik, yaflam biçimi
teliksiz ve eriflilebilirli¤inin düflük oluflu, koru- seçimleri, toplumsal etkileflime atfedilen önem
ma amaçl› yasal çerçeveler, mülkiyet parçalan- üzerinden aç›klan›r. Farkl›l›klara, özgünlüklere,
mas›, deprem riski vb. etkenler nedeniyle soy- yeniliklere, yeni toplumsal iliflkilerine, sanayilefl-
lulaflt›rma Türkiye’de, Londra ve New York, me sürecinin erken evrelerinde yitirilmifl kent
Boston, Baltimore vb. kentlerdeki kadar yay- yaflam›n› geri kazanma duygusunun ufuk aç›c›
g›nlaflamad›. En genifl soylulaflt›r›c› kitlesine sa- ve kendini gelifltirici boyutuna önem veren bu
hip ‹stanbul’da merkeze eriflilebilirli¤i yüksek, yaklafl›mda, kent ve kent yaflam› say›sal ve eko-
dayan›kl› malzemelerden üretilmifl konutlar›n nomik göstergelere veya s›n›f karfl›tl›klar›na in-
ancak s›n›rl› bir bölümü soylulaflt›r›labildi. Sü- dirgenemeyecek kadar karmafl›kt›r. Farkl› kat-
reç halen mikro ölçekte ve çok yavafl ifllemekte- manlar ve hane halklar›, süreci ayn› biçimde ya-
dir. fiu veya bu kentte gözlenebilecek s›n›rl› sa- flamad›klar›ndan, süreci ayn› biçimde anlamlan-
y›daki örnekler bu genel de¤erlendirmeyi de- d›rmalar› olanaks›zd›r. Kültürü, mekânsal çerçe-
¤ifltirmeyecektir. Örne¤in Ankara’da görece venin tekilli¤ini, bir yerden di¤erine tafl›namaz
merkezî konumdaki konut stokunun pek az bir özelliklerini öne ç›karan tüketici odakl› kuram,
bölümü araçla eriflilebilir konumda ve beyaz soylulaflt›rmay› ufuk aç›c› (özgürlefltirici) bir sü-
yakal›lar›n ilgisini çekebilecek niteliktedir. ‹s- reç olarak ele al›r.
tanbul’da gözlenen geliflme, bat› ülkelerinde
gözlenen sürece benzese de, yay›lma h›z› dü- Bu mülkler, az›nl›klarca apar topar terk edilmemifl olsa,
flük kalacakt›r.
tapulara sat›fl engelleri konmufl olmasa acaba 1990’lara
Kuramsal ‹rdeleme dek ayakta kal›r m›yd›? Yan›t› hiçbir zaman
Soylulaflt›rma süreciyle ilgili iki kuramsal çerçe- bilemeyece¤iz. Ancak ‹stanbul’da az›nl›k semtlerinde
ve vard›r. Smith’in, soylulaflt›rmay› bölgenin ha- gözlenen soylulaflt›rma, soylulaflt›r›c›lar›n bu kesimlerde
lihaz›r getirisiyle gelecekteki getirisi aras›ndaki
yaflama arzusundan çok, eriflebilirli¤i yüksek,
rant makas›yla aç›klayan kuram›, sermaye biri-
kim süreçleriyle ve devreleriyle iliflkilendirilmifl-
soylulaflt›r›labilir konut stokunun sadece bu kesimlerde
tir. Bu yaklafl›m, sermaye birikim sürecini tüm ayakta kalm›fl olmas›yla aç›klanabilir.
ekonomik ve politik davran›fllar› kapsayan kar-
mafl›k bir süreç olarak al›r. Soylulaflt›rma süreci, Üretici ve tüketici odakl› kuramlar aras›nda-
ekonomi politik iliflkilerin tetikledi¤i yerinden ki karfl›tl›k toplumbilimdeki ayr›mlar›n uzant›s›-
etme, gelir transferi ve toplumsal eflitsizlikler d›r. Bu yaklafl›mlar›n birbirini d›fllamad›¤›, ta-
nedeniyle, rant makas› kuram›n›n ima etti¤in- mamlad›¤› ileri sürülmüfltür. Ne var ki eklektik
den çok daha kapsaml› biçimde ayd›nlat›labil- bütüncülük yeterince yol gösterici olmayabil-
mektedir. Ekonomi politik çerçeveyi benimse- mektedir.
yen toplum bilimcilerin gelifltirdi¤i tarihsel an- Dolay›s›yla Bounds ve Morris’in afla¤›daki
lat›, eylem, kat›l›m süreçleriyle zenginlefltirilebi- de¤erlendirmesine karfl› ç›kmak güçtür:
len bu kuram›n, Smith’e göre, baflka bir katk›ya “...soylulaflt›rma bir ekonomik ve kültürel
ihtiyac› yoktur (Smith, 1996:186). Ne var ki olgudur. Soylulaflt›rman›n ald›¤› biçim yerel
rant makas› kuram› bu zengin bütüncül çerçeve kent formu ve ulusal kentsel ve kent içi düze-
içerisinde uyguland›¤›nda özgün kuram›n ber- yindeki toplumsal ve ekonomik koflullardan et-
rakl›¤› ve yol göstericili¤i ortadan kalkabilmek- kilenir. Bu olumsall›k nedeniyle her koflulda
tedir. Smith (ekonomi-kültür ayr›m› konusun- ba¤lay›c› (hegemonic) bir soylulaflt›rma modeli
da) kendi bak›fl aç›s›n› paylaflmayan araflt›rmac›- yoktur.” (Bounds ve Morris, 2006:107)
lar›n, kuram›n yeterlili¤i konusundaki iyimserli- ‹flte bu ba¤lam ba¤›ml›l›k, Behar ve Péro-
¤ini paylaflmad›klar›n› teslim ediyor (Smith, use’un iflaret etti¤i afl›r› yükleme sorununa yol
1996:165). açabilmektedir. Soylulaflt›rma çal›flmalar› iki
Ekonomik veya ekonomi politik süreçlerden farkl› araflt›rma program› fleklinde yürütülebilir.
çok, soylulaflt›r›c›lar›n toplumsal kültürel kim- Smith ve Ley’in yaklafl›mlar› birinci, Wyly ve
liklerine ve kayg›lar›na duyarl› ikinci yaklafl›m, Hammel’in Soylulaflt›rma Dalgalar› Kuram›
mimar•ist 2006/3 41
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
(SDK) ikinci yaklafl›ma örnektir (2001). ‹lk küreselleflme sürecinin toplumsal ve ekonomik
yaklafl›m özgünlüklerin, ikinci yaklafl›m ise top- etkileri ve tetikledi¤i derin toplumsal de¤iflim
lumsal ve ekonomik ve mekânsal ba¤lam özel- süreçleri bu çerçeveden izlenebilecektir.
liklerinin temsiline elverifllidir. Soylulaflma Dalgalar› Kuram› (SDK) ABD
‹stanbul’un merkezî bölgelerinde beyaz ya- koflullar› düflünülerek formüle edilmesine ra¤-
kal› üst orta s›n›f›n, sanayi iflçilerinin yaflad›¤› men, ba¤lam ba¤›ml›d›r. Evresellik iddias› tafl›-
evleri tek tek sat›n al›p iyilefltirmesi fleklinde ya- maz. Kentleflme süreçlerinin devreleri, konut fi-
flanan soylulaflt›rma süreci neredeyse sonuçlan- nansman ve üretim sektörlerinin yap›s›, kamu
m›flt›r. Eldeki örnekler afl›r› araflt›r›lm›fl, adeta sektörünün karar süreçleri, kredi sistemlerinden
“azalan getiriler sarmal›na” girilmifltir. Zaten yararlanma olanaklar›, hâkim planlama söylemi,
apartmanlaflma tarihsel konut stokunu azaltm›fl, de¤er ve hedefleri, ideolojik kültürel ortam,
kalanlar ise büyük ölçüde soylulaflt›r›lm›flt›r. SDK’n›n parametrelerdir. Soylulaflt›rma süreci-
Soylulaflt›r›labilir stok özellikleri nedeniyle üre- nin aflamalar› bu parametreler ve aktör davran›fl-
tici ve tüketici odakl› yaklafl›mlar› ‹stanbul d›- lar› üzerinden belirlenir. Di¤er taraftan sürecin
fl›nda uygulama olana¤› s›n›rl›d›r. Tekrara düfl- do¤rusal ve önceden kestirilebilir olmad›¤›, sü-
me, azalan getiriler sarmal›na kap›lma vb. riskle- recin koflullar de¤iflti¤inde k›fl uykusuna yatabil-
rine ve yap› stokunun yafl nitelik profiline ba¤l› di¤i, uygun koflullarda yeni biçimlerde karfl›m›-
handikaplara ra¤men potansiyel henüz tümüyle za ç›kabildi¤i gözlenmifltir. Bu yaklafl›mda me-
tüketilmemifltir. Üretici ve/veya tüketici odakl› kanizma veya de¤erlerden çok, soylulaflt›rma
kültürel-antropoloji araflt›rmalar› ‹stanbul’da süreçlerinin ard›ndaki yerel ba¤lam özellikleri
soylulaflt›rma sürecinin daha derinden anlafl›l- ve mekanizmalar öne ç›kar›lmaktad›r. Bounds
mas›na katk› sa¤layabilir. ve Morris’e (2005:101) göre, Wyly ve Ham-
mel’in geniflletilmifl soylulaflt›rma dalgalar› ku-
“Mutenalaflma”, “kibarlaflma” veya yayg›nlaflan ram›, toplumsal tarih ve kentsel geliflmeyle ilifl-
kileri yeterince kurulmufl bir çerçevedir. ABD
“soylulaflt›rma” terimleri, kendi bafl›na kullan›ld›¤›nda
için farkl› aktör davran›fllar›na ve koalisyonlar›na
esas itibariyle 1960’larda bat› ülkelerinde yaflanan ancak tekabül eden üç soylulaflt›rma dalgas› vard›r.
‹stanbul’un s›n›rl› say›da mahallesi d›fl›nda di¤er kentler Londra örne¤inde gözlenen ilk soylulaflt›rma
üzerinde hemen hiç etkisi olmayan bir sürece iflaret ediyor. örnekleri 1950-1973 döneminde refah devleti
uygulamalar›, alt kentleflme ve kentsel yenilen-
Sorun, kentsel dönüflüm kavram›n›n ve projelerinin
me programlar› döneminde ortaya ç›km›flt›r.
soylulaflt›rma sürecini karfl›lay›p karfl›lamad›¤› noktas›nda Wyly ve Hammel’e (2005:101) göre ikinci dal-
dü¤ümleniyor. ga; ekonomik-kültürel süreçlerin ulusal ve küre-
sel düzeyde sergiledi¤i bütünleflme, tafl›nmazlar
Di¤er taraftan üretici veya tüketici odakl› sektörünün uluslararas› nitelik kazanmas›, farkl›
soylulaflt›rma çal›flmalar› ‹slam’›n (2006) iflaret yaflam biçimi ve tüketim kal›b›na sahip bir ulus-
etti¤i gibi k›rsal ba¤lama uygulanabilir. K›rsal lararas› ifl seçkinleri s›n›f›n›n ortaya ç›k›fl›, küre-
soylulaflt›rma çal›flmalar›n›n potansiyel getirisi, sel kent olgusunun yükselifli, planlama ideoloji-
göründü¤ünden yüksektir. ‹lk olarak k›rsal sinde kamu özel kesim ortakl›klar›na verilen
alanda kayda de¤er bir stok vard›r. Di¤er taraf- önem aç›s›ndan önceki dönemden ayr›l›r. Bu
tan kentsel bölge oluflum sürecinde yeni ulafl›m yap› 1990 krizinin ard›ndan belirsizleflmifl, soy-
koridorlar›n›n aç›lmas›, k›rsal alanda tarihî ko- lulaflt›rma sürecinin sonunun gelip gelmedi¤i
nut stokuna yeni anlamlar ve pazar de¤eri ka- tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r.
zand›rabilecektir. ‹kinci konut piyasas›n›n de¤er Ne var ki 1990’lar›n ortalar›nda süreç, önce-
kazanan veya yitiren bileflenleri, büyük kentler ki döneme hiç benzemeyen bir yap›da yeniden
çevresinde soylulaflt›r›c›lar›n keflfedecekleri ko- ortaya ç›km›flt›r. Bu üçüncü evrede 1990 dep-
nut stoklar› k›rsal alanda soylaflt›rma çal›flmala- resyonunu atlatarak daha da büyüyen konut
r›yla a盤a ç›kar›labilir. üreticileri daha önemli roller üstlenmekte, top-
Soylulaflt›rma, ikinci ele al›fl biçiminde, kent- lumsal muhalefeti örgütleyen yerel örgütler hiz-
sel geliflme süreçlerine ba¤l› zaman ve mekânda met üretici konumuna getirilerek yat›flt›r›lmak-
farkl›laflabilen çok boyutlu bir olgu fleklinde ele ta, tafl›nmaz yat›r›mc›lar›n›n önündeki engelleri
al›n›r (Hackworth, 2002:816). Bu yaklafl›m bi- kald›ran, pazar için yap›lan konut üretimiyle
çimi üretici-tüketici odakl› soylulaflt›rma çal›fl- sosyal amaçl› konut üretimini bütünlefltirmeyi
malar›n› genel bir çerçevede birlefltirilebilecek amaçlayan müdahaleci-giriflimci kamu kurulufl-
42 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
lar› ortaya ç›kmaktad›r. Daha önce sürecin d›- geri dönüfllere, niteliksel s›çramalara aç›k ya-
fl›nda kalan dar gelirli ve az›nl›k gruplar› özel fi- p›dad›r. Toplumsal-mekânsal ba¤lam›n, s›-
nans kurumlar›n›n uzun vadeli konut kredi n›rlay›c› ancak belirleyici olmayan bir üst
(mortgage) fonlar›yla desteklenerek soylulaflt›r- çerçeve (attractor) fleklinde ele al›nmas›,
ma sürecine kat›lmaktad›r. Üçüncü evrede ka- kompleksite kuram›ndan ve bu kuram çerçe-
mu kurulufllar› bu yolla kentlerin merkezî böl- vesinde gelifltirilen kavram ve yöntemlerden
gelerinde yeni soylulaflt›rma bask›lar› olufltur- yararlanma olana¤› sa¤layabilecektir.
maya bafllam›fllard›r. Wyly ve Hammel’e • SDK ister anlat›, istenirse keflifsel veri incele-
(2005:101) göre 90’lar›n depresyonunun ar- me tekniklerine dayal› olarak uygulanabile-
d›ndan flekillenen üçüncü dalgada ilk soylulafl- cektir. Yerinden edilenlerin az say›da olmas›
t›rma dalgas› geride kalm›fl, tafl›nmaz de¤erleri- nedeniyle, s›n›rl› muhalefetle karfl›lafl›labil-
ni yükseltme, piyasa engellerini ortadan kald›r- mektedir. Metropoliten alanda sessiz ve de-
ma, genifl katmanlar› kentsel dönüflüm sürecine rinden giden dönüflüm süreçleri keflifsel veri
katma amac›na yönelik yeni koalisyonlar, aktör- inceleme teknikleriyle kolayca a盤a ç›kar›la-
ler ve müdahale biçimleri ortaya ç›kmaktad›r. bilecektir. Genifl veritabanlar›nda örüntü ta-
Soylulaflt›rman›n tek bafl›na bir süreç fleklinde n›ma amaçl› teknikler yard›m›yla Uzun’un
de¤il de, kentlerin ekonomik ve toplumsal dö- (2005) önerdi¤i türde kentsel dönüflüm
nüflüm süreçleriyle iliflkilendirilerek kavranmas› projeleri tipolojileri gelifltirilebilir. Ayn› araç-
ilginç kuramsal ve yöntembilimsel aç›l›mlara lar di¤er toplumsal profil de¤iflmelerini izle-
olanak sa¤lar. mekte yararl› olabilir. Güvenç’in 1990 ve
• Üretici ve tüketici odakl› yaklafl›mlar›n kat- 2000 döneminde ‹stanbul’da toplumsal Cihangir. (Foto¤raf:
k›lar› bu ba¤lam ba¤›ml› kuramsal çerçevede profili seçilebilir düzeyde yükselen, gerile- Ayflen Ciravo¤lu)
daha kolay ba¤lamsallaflt›r›larak bütünlefltiri- yen veya ayn› kalan mahallelere iliflkin çal›fl-
lebilmektedir. mas› bu ikinci yaklafl›ma örnektir. Bu çö-
• SDK yerel bilgiyle kolayca zenginlefltirilebi- zümleme bulgular› haritalanabilmekte, pro-
lir. Tekeli’nin 20. yüzy›l Anadolu kentleri je konusu olmayan dönüflümlerin izlenmesi-
yerleflim tarihî ve historiografisi için gelifltir- ni kolaylaflt›rabilmektedir.
di¤i özgün dönemleme ve mekânsal süreç-
lerin de¤erlendirilmesini gelifltirdi¤i mekân- De¤erlendirme
sal çerçeve kavram›, SDK’n›n Türkiye’deki Yerleflik mekânsal örgütlenmeleri çözerken yeni
uygulamalar›n› kolaylaflt›r›p zenginlefltire- mekânsal formlar oluflturan küreselleflme süre-
cektir. SDK’y› benimseyen bir araflt›rmac› cinde kentlerin merkezî bölgeleri ölçekleri, ak-
Türkiye’de s›f›rdan bafllamak zorunda kal- tör ve sermaye bileflimleri, yasal ve idari süreçle-
mayacak, çal›flmas›n›, süren bir araflt›rma ri, yat›r›m büyüklükleri önceki müdahalelerden
program›na eklemleyebilecektir. farkl› süreçlerle yeniden yap›lan›yor. Kentlerin
• SDK, e¤ilimlerin uzat›lmas› yoluyla kesti- toplumsal co¤rafyalar›n› dönüfltüren bu yeni-
rimde bulunmayan; do¤rusal indirgemeden den yap›lanma sürecinde soylulaflt›rma kavram›
uzak; nedenselli¤i, de¤iflkenler aras›nda etki- yeni anlamlar kazan›yor. Klasik soylulaflt›rma
leflimden çok, toplumsal-mekânsal sistemin sürecinden farkl› olarak dar gelirlileri yerinden
karmafl›k yap›s›nda arayan; duraksamalara, etmeyen veya konut d›fl› etkinliklere iliflkin pro-
mimar•ist 2006/3 43
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
jeler, yeni aktör koalisyonlar› yard›m›yla hayata flime iliflkin meflruiyet çerçevesi kavram› bu ilifl-
geçirilebiliyor. Bu yeni oluflumlar, soylulaflt›rma kilendirme sürecini kolaylaflt›rabilir. Bu koflullar
dalgalar› kuram›nda bilinen soylulaflt›rma süre- yerine gelirse Türkiye’de kentsel dönüflüm sü-
cinin ileri evreleri fleklinde yorumlan›yor. reci ve projelerini, soylulaflt›rma dalgalar› kura-
Yavuz’a (2006) göre “biraz zorlama olsa m›n›n ileri evrelerine ait uygulamalar fleklinde
da” Türkiye’deki kentsel dönüflüm projeleri yorumlamak hiç de zorlama olmayabilir. Bu
SDK ›fl›¤›nda soylulaflt›rma sürecinin ileri evre- yaklafl›m ABD için gelifltirilen dönemlerin “ay-
leri fleklinde yorumlanabilir. Yavuz’a (2006) gö- nen ithalini gerektirmez. Tersine, hangi kentte
re, “gentrification bir kentsel yenileme/yenilen- sürecin hangi aflamas›nda bulunuldu¤u elefltirel
me modeli olarak ‹stanbul’un kentsel dönüflüm bir okumayla a盤a ç›kar›labilir. Zaman zaman
programlar›na, zorlanarak da olsa bir biçimde “k›fl uykusuna yatan”, daha sonra yeni biçimler-
kat›lacaksa, medyan›n gündeminden inmeyen de ortaya ç›kan kentsel geliflme projeleri
‹stanbul depremi kampanyas›yla iliflkilendirile- SDK’n›n niteliksel de¤iflmelerini izlemeye elve-
rek pazarlanma ihtimali vard›r. (...) Halen dep- riflli yap›s› sayesinde izlenebilecek ve tiplefltirile-
rem tehdidi alt›nda ve ço¤u kentin çeperlerinde bilecektir. Soylulaflt›rma sürecindeki nitelik de-
yer alan alanlar ‹stanbul’a özgü gentrification ¤iflimleri ve süreklilikler, proje ve müdahale tip-
öncülerinin fethine aç›labilir. [Bu alanlar] ‹stan- leri, kompleksite kuram›n›n örüntü tan›ma
bul’a özgü ‘yeni orta s›n›f’ için hem kolay y›k›la- araçlar› veya anlat› yard›m›yla temsil edilip izle-
bilirli¤i, hem de bu kesim için çekici oldu¤unu nebilecek ve üzerinden aktar›labilecektir. Bu
düflündü¤üm esas flehrin bir ‘replica’s›n› yarat- elefltirel yaklafl›mla “son kullan›m tarihinin geç-
ma projelerine uygun düflecektir.” (‹talik vur- mesi”, “afl›r› yüklemeden dolay› bozulma”, ye-
gular bana ait.) Oysa 1990-2000 döneminde rel ba¤lamlara uyumsuzluk vb. sorunlar afl›labi-
‹stanbul’un toplumsal co¤rafyas›n›n sergiledi¤i lecek, inceleme yeni yöntemlerin verdi¤i des-
dönüflüm aynen Yavuz’un senaryosu do¤rultu- tekle yerel kent araflt›rmalar› program›n›n par-
sunda gerçekleflti. Kent çeperindeki alanlar ‹s- ças› olarak yürütülebilecektir.
tanbul’a özgü “gentrification öncülerinin bü- Bu aç›dan bak›ld›¤›nda kavram›n Türkçede
yük inflaat flirketleri fetihlerine aç›lm›fl” metro- nas›l karfl›lanabilece¤i sorusu önemli, ancak afl›l-
politen alan›n merkezinde yaflayanlar›n ve tafl›n- maz de¤il. Yap› stokunun yafl piramidi ve nite-
maz piyasas›n› izlemeyenlerin ancak projeler likleri, kent içi konumu vb. faktörler nedeniyle
bitti¤inde haberdar olduklar› bir yeniden yap›- ‹stanbul d›fl›ndaki kentlerde ve s›n›rl› say›da k›r-
lanma süreci bafllam›flt›r. Bu kentsel yeniden ya- sal konut d›fl›nda yayg›nlaflma olas›l›¤› yüksek
p›lanma (dönüflüm) süreci soylulaflt›rma süreci- olmayan konvansiyonel program›n tam nas›l
nin ilk evrelerindeki süreçten farkl›d›r. Dolay›- adland›r›ld›¤› kan›mca çok yaflamsal bir sorun
s›yla bu süreçleri “soylulaflt›rma” ad›yla ça¤›r- de¤il. “Mutenalaflma”, “kibarlaflma” veya yay-
mak, bir “zorlama olarak” görülebilir. Ne var ki g›nlaflan “soylulaflt›rma” terimleri, kendi bafl›na
SDK bize özgün sürecin içerik de¤ifltirdi¤ini ve kullan›ld›¤›nda esas itibariyle 1960’larda bat›
bireysel giriflime ba¤l› sürecin ABD’de hâkimi- ülkelerinde yaflanan ancak ‹stanbul’un s›n›rl› sa-
yetini yitirdi¤ini söylüyor. Dolay›s›yla Türki- y›da mahallesi d›fl›nda di¤er kentler üzerinde
ye’de ilk dalgas› çok s›n›rl› biçimde gözlenebi- hemen hiç etkisi olmayan bir sürece iflaret edi-
len soylulaflt›rma sürecinin duraklad›¤›, ikinci ve yor. Sorun, kentsel dönüflüm kavram›n›n ve
üçüncü dalgalar›n›n iç içe geçti¤i görülüyor. projelerinin soylulaflt›rma sürecini karfl›lay›p
‹stanbul’da kamu kurulufllar›n›n, planlama karfl›lamad›¤› noktas›nda dü¤ümleniyor.
yetkisi, yap›m izni, mal sahibi, özel kesimin ser- “Soylulaflt›rma”n›n bir tür “kentsel dönü-
maye ve know-how koyarak yürüttü¤ü ve yürüt- flüm” oldu¤u aç›k, ancak bunun tersi mutlaka
meyi planlad›klar› Haydarpafla, Galataport, K. geçerli de¤il. De¤il, çünkü yeni kuflak kentsel
Çekmece, Kartal vb. onlarca kentsel dönüflüm, dönüflüm projeleri (proje s›n›rlar› içerisinde)
konut yap›m ve gecekondu ›slah ve tasfiyesiyle soylulaflt›rma boyutu tafl›mayabiliyor. Bölgenin
ilgili projeler SDK’n›n ikinci ve üçüncü evreleri sakinlerini yerlerinden etmeden, proje s›n›rlar›
için çizilen çerçevelere tekabül eder. Tekeli’nin içerisinde bar›nma olana¤› verilebiliyor. Bu tür
Türkiye kentleflme tarihi için önerdi¤i dönem- kentsel dönüflüm süreçlerine soylulaflt›rma bo-
ler, konut sunum biçimleri farkl›laflmas› ve ni- yutu yüklemek Behar ve Pérouse’un iflaret etti¤i
hayet kent historiografisi için gelifltirdi¤i me- afl›r› yükleme sorunu gibi görülebilir.
kânsal çerçeve kavramlar›, gecekondu aff›, gece- Oysa soylulaflt›rma süreci daha genifl kap-
kondu ›slah›, önleme bölgeleri, yönetim yöneti- samda ele al›nd›¤›nda durum de¤ifliyor. Yeni
44 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
teknolojilerin sa¤lad›¤› iletiflim olanaklar›na, ke- ‹slam (der), Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, ‹stanbul.
• Bounds, M. ve Morris, A. (2006) “Second wave
nar kent ve kentsel bölge oluflum süreçlerine gentrification in inner-city Sydney”, Cities, 23, s.99-108.
ra¤men, yaflanabilir-sürdürülebilir kent hedefi- • D‹E (2001) 2000 Binalar Say›m›, Ankara, D‹E Yay›n›.
• Ergun, N. (2004) “Gentrification in ‹stanbul”, Cities,
nin a¤›r bast›¤›; önümüzdeki on y›llarda kentsel
21, 5, s.391-405.
geliflmenin, halihaz›r kent bölgeleri üzerinde • Hackworth, J. (2002) “Post-recession gentrification in
gerçekleflece¤i anlafl›l›yor. Ölçekleri giderek bü- New York city”, Urban Affairs Review 36, s.815-843.
• Helms, A.C. (2003) “Understanding Gentrification: an
yüyen kentsel dönüflüm projelerinin merkezî Empirical Analysis of the Determinants of Urban Housing
bölgelere komflu kuflaklara kaymas› ve ilk afla- Renovation”, Journal of Urban Economics, 54, s.474-498.
• Irit, A.C. (2005) “Synergy between urban planning,
mada gözlenmeyen yerinden etme olgusunun conservation and functional changes in the old urban
süreç içerisinde ortaya ç›kabilece¤i, soylulaflt›r- center - The case of Tel Aviv, Land Use Policy, 22, s.291-
300.
ma amac› tafl›masalar bile yerlerin toplumsal
• ‹slam, T. (2006) “ Merkezin D›fl›nda: ‹stanbul’da
kimli¤inin de¤iflebilece¤i anlafl›l›yor. Sydney ör- Soylulaflt›rma”, ‹stanbul’da “Soylulaflt›rma”: Eski kentin
ne¤inde, infla edilecek konutlar›n % 70’inin, ha- yeni sahipleri, D. Behar, T. ‹slam (der), Bilgi Üniversitesi
Yay›nlar› ‹stanbul. [Islam, Tolga (2005) ‘Outside the core:
lihaz›r konut bölgeleri üzerinde infla edilmesi Gentrification in Istanbul’, in Gentrification in a global
öngörülüyor. Kentler bu yönde yeniden yap›- context: The new urban colonialism, Rowland Atkinson,
Bridge, Gary (ed), Routledge.]
land›¤›nda müdahaleler merkeze orta mesafede, • Phillips, M. (2005) “Differential Productions of Rural
düflük gelirli alt kentlere kayacak ve yerinden et- Gentrification: Illustrations from North and South
me, (soylulaflt›rma sürecine) ba¤l› bir sorun ola- Norfolk”, Geoforum, 36, s.477-494.
• Smith, N. (1996) The New Urban Frontier:
rak tekrar ortaya ç›kacakt›r (Bounds ve Morris, Gentrification and the Revanchist City, Routledge,
2006:107). Benzer bir süreç Türkiye’de de London.
• Tekeli, ‹. (2005) “ Kent Tarihi Yaz›m› Konusunda Bir
gözlenmeye bafllam›flt›r. Nitekim Ankara Dik- Paradigma Önerisi”, “Ankara’da Konut Alanlar›n›n
men Vadisi projesinde özenle engellenmeye ça- Dönüflümü: Kentsel Dönüflüm Projeleri”, Cumhuriyetin
Ankara’s›, T. fienyap›l› (der), ODTÜ Yay›nc›l›k, Ankara.
l›fl›lan yerinden etme olgusu zaman içerisinde • Uzun, N. (2006) “‹stanbul’da Seçkinlefltirme
dolayl› olarak ortaya ç›kabilmifltir (Uzun, (Gentrification): Örnekler ve Seçkinlefltirme Kuramlar›
2005). Marmaray sonras› ‹stanbul’da yaflanacak Çerçevesinde bir De¤erlendirme”, ‹stanbul’da
“Soylulaflt›rma”: Eski kentin yeni sahipleri, D. Behar, T.
kapsaml› kentsel dönüflümün bir dizi yerinden ‹slam (der), Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, ‹stanbul.
etme ve soylulaflt›rma sürecini tetiklememesi • Uzun, N. (2005) “Ankara’da Konut Alanlar›n›n
Dönüflümü: Kentsel Dönüflüm Projeleri”, Cumhuriyetin
olanaks›z. Kentsel dönüflüm projeleri, genifl an- Ankara’s›, T. fienyap›l› (der), ODTÜ Yay›nc›l›k, Ankara.
lamda bir soylulaflt›rma boyutu tafl›masa, örgüt- • Visser, G. (2002), “Gentrification and South African
Cities”, Cities, 19, 6, s.419-423.
sel yap›s›, yasal çerçevesi, finansman olanaklar› • Yavuz, N. (2006), “Gentrification Kavram›n›
özgün soylulaflma süreçlerine hiç benzemeyen Türkçelefltirmekte Neden Zorlan›yoruz ?”, ‹stanbul’da
dönüflüm projeleri SDK kapsam›nda soylulaflt›r- “Soylulaflt›rma”: Eski kentin yeni sahipleri, D. Behar, T.
‹slam (der), Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›, ‹stanbul.
ma sürecinin yeni bir evresi fleklinde ele al›nabi-
lir miydi? Afl›r› yükleme, e¤er varsa (ki bu irde-
leme olmad›¤›na iflaret ediyor), SDK kapsam›n-
da kentsel dönüflüm projeleri soylulaflt›rma sü-
recine indirgenerek ‹ngilizcede yap›l›yor.
Bu irdeleme ›fl›¤›nda bafll›ktaki sorumuza
geri dönersek, SDK’n›n birinci dalgas›na karfl› How Should We Translate ‘Gentrification’ into Turkish?
gelen soylulaflt›rma süreçlerini “soylulaflt›rma”,
Difficulties encountered in translating the concept of ‘gentrification’ into Turkish
ikinci ve üçüncü dalgalara iliflkin süreçleri ise
are symptomatic of deeper difficulties pertaining to the relevance of
“kentsel dönüflüm” fleklinde adland›rmay› öne- conventional gentrification studies in the actual context of cities in Turkey. The
riyorum. emerging gentrification scholarship has swiftly exhausted the few remaining
empirical cases in Istanbul. In the absence of sufficient “gentrifiable” building
Murat Güvenç, Doç. Dr., ‹stanbul Bilgi Üniversitesi
stock (highly limited even in Istanbul) the emerging scholarship can hardly
Mimari Tasar›m Yüksek Lisans Program› Ö¤retim Üyesi
transform itself into a challenging and sustainable research program if it
Notlar: emulates conventional approaches developed for western cities. The same
1. Bu oranlar tümüyle konut ifllevine ayr›lan konut however is not the case in emerging scholarship on rural gentrification and
binalar›n› kapsar. Girifl katlar›nda iflyeri bulunan ve
ço¤unlukla konut kategorisine ayr›lan yap›lar bu orana Wyly and Hammel’s recent “Gentrification Wave Theory” which has, to a large
dahil de¤ildir. Ancak bu yap›lar dahil edildi¤inde oran % extent, prepared the ground for a second round of gentrification studies in
89’a yükselmektedir.
Turkey. The former would shed light on issues of gentrification in rural contexts
2. % 13 ahflap, % 19 da kerpiç.
and in the context of emerging city-regions and the latter would provide us with
Kaynakça: penetrating analytical tools and valuable critical perspectives on ongoing large
• Behar, D. ve Pérouse J-F. (2006) “Girifl”, ‹stanbul’da
“Soylulaflt›rma”: Eski kentin yeni sahipleri, D. Behar, T.
scale and state led “Urban Transformation Projects” and processes.
mimar•ist 2006/3 45
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
46 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
yani rant üzerine spekülasyon yapan, emlak çer- banliyö, bir anlamda varofl gibi kullan›l›yor, do-
çevesinde kâr etmeye çal›flan kapitalist giriflimci- lay›s›yla ayn› fley de¤il.)
ler diye özetleyebiliriz. Demek istedi¤im; kifliler, mesela sanatç›lar
‹kincisi devlet; çünkü devlet ve devletin çe- tek bafllar›na karar veriyor dedi¤imiz zaman, bu
flitli kademeleri, kentin geliflmesiyle ilgili çok et- çok fazla sosyolojik bir anlat›m olmuyor. Bunu
kin giriflimde bulunan bir otoritedir. fiehir ba- daha sosyolojik bir anlat›m haline sokmak iste-
zen devletin otoritesini simgeleyen, temsil eden di¤iniz takdirde, yine tabii ki orta s›n›f›n bir kat-
giriflimci bir yaklafl›m›n devlet ad›na simgelen- man›ndan söz ediyoruz, fakat bu katman, ken-
di¤i bir fley olarak görülür. Mesela “turizme aç›- disini genel anlamda orta s›n›f tavr›ndan ayr›fl-
lan bir ‹stanbul” veya “bir dünya flehri ‹stan- t›rmaya çal›flan bir katman; çünkü farkl› seçim-
bul” gibi sloganlarda özellikle ortaya ç›kan bir ler yap›yor, farkl› bir tüketim kal›b›na yönelik,
yaklafl›m... Dolay›s›yla devletin çok önemi var ki farkl› bir aile yap›s› var, farkl› tür ifllerde çal›fl›-
‹stanbul’da da bildi¤imiz gibi, özellikle 80’ler- yorlar. Bir anlamda son dönem kapitalizminin
de oluflan, sonra devam eden bir süreç bu. içindeki bu daha sembolik “manipülasyon” di-
Üçüncü bir boyut da daha kullan›c›lar tara- yebilece¤imiz, yani bilgiyle çal›flan, daha çok
f›ndan bafllat›lan bir soylulaflt›rma olarak düflü- dünyadan haberdar olmas› gereken, daha çok
nülebilir. Yani flehrin içinde yaflayan ya da flehrin bu büyük flirketlerin hiyerarflisi içinde de¤il de,
içinde yaflamak isteyen, kentin kendilerine ver- daha yarat›c› bir flekilde çal›flmaya mütemayil
di¤i seçenekleri yeterli görmeyen ve bir flekilde birtak›m insanlardan söz ediyoruz. Dolay›s›yla
kendilerini ayr›flt›rmaya çal›flan veyahut tama- küreselleflme ya da endüstri sonras› toplumun
men kullan›c› olarak tercih etti¤i koflullar› daha içindeki orta s›n›ftan söz ediyoruz. Yani ne de-
kolay bulabilece¤i bir yer arayan toplumsal bir mek bu? Bu soylulaflt›rma dinami¤i, ayn› za-
grubu düflünün. Tabii tek bir insandan söz et- manda kapitalizmin belirli bir evresiyle de iyi
miyoruz burada. Mesela en çok verilen örnek- uyuflan bir dinamik; çünkü o yeni evredeki orta
lerden biri, New York’ta sanatç›lar çevresinin s›n›fa uygun bir ortam yaratmak hevesi var, uy-
eski bir ifl muhiti olan Soho’yu bu flekilde “ko- gun bir tüketim kal›b›, uygun bir konut flekli
lonize etmesi”, ancak bu sanatç›lar›n oraya yer- yaratmaya yönelik birtak›m fleylerden söz etmek
leflmesinden sonra kapitalistlerin olaya uyanma- mümkün.
s› ve belediyenin buna bir cevap olarak belli bir- Bu, dedi¤im gibi, Amerika’da özellikle ol-
tak›m fleyler yapmas›... Yani bu üç boyut, üç mufl bir fley. Avrupa’daki durumlara bakt›¤›m›z-
güç, üç ayr› dinamik, her zaman beraber olan da devletin daha bir ortaya ç›kt›¤›n› görmek
fleyler. Ancak baz› örneklerde bu üç dinamikten mümkün. Mesela buna en iyi örnek Paris; çün-
bir tanesinin çok daha fazla öne ç›kt›¤›n›, çok kü Fransa devleti her zaman daha ön planda ol-
daha erken hareket etti¤ini görmek mümkün. mufltur, çok daha fazla ba¤›ms›z ve özerk bir
‹stanbul’a ve karfl›laflt›r›labilecek di¤er du- hareket kapasitesi vard›r. Frans›z devleti, Paris
rumlara bu çerçeveden bakt›¤›m›z takdirde, flehrinin içinde nispeten yoksul kalm›fl ya da dö-
Amerika’daki, örne¤in New York’taki bu soylu- nüflmemifl bir mahallenin orta yerine çok önem-
laflt›rma dinami¤inin daha fazla kifliler ve belli li bir “monument” koyabiliyor; Pompidou
sosyal gruplar taraf›ndan öncüllendi¤ini söyle- Merkezi, Bastille’deki opera gibi. Birdenbire
yebiliriz. Burada sosyal grup derken sanatç›lar- onun etraf›nda yeni bir ivme ortaya ç›k›yor;
dan söz ettik fakat daha genel bir flekilde flu söy- çünkü o mahallenin statüsü yükseliyor, daha
lenebilir: Belli bir orta s›n›f, ama bu orta s›n›f, tercih edilir bir mahalle olmaya bafll›yor, etraf›n-
kendi kültürel sermayesini kendisinden önceki daki binalara daha çok insan tafl›n›yor, daha çok
orta s›n›flar›n kulland›¤›ndan daha farkl› bir fle- “renovasyon” yap›l›yor, butikler aç›l›yor, lokan-
kilde kullanmak niyetinde, dolay›s›yla da kendi- talar aç›l›yor vs... Yani ivmenin bafllang›c›, top-
sini bir flekilde ayr›flt›rmaya çal›fl›yor. Nitekim lumun içinde oluflmufl bir dinami¤in temsili
bütün soylulaflma literatüründen bildi¤imiz gi- olarak tekil insanlar›n yerleflmesiyle olmuyor da,
bi, bu esas soylulaflma dinami¤ini sürdüren in- devletin bir inisiyatifiyle oluyor. ‹ngiltere’de de
sanlar, kendilerinden önce “suburb”lerde otu- son 10-15 y›lda yap›lan limanlar›n etraf›ndaki
ran orta s›n›ftan ayr›flmaya çal›flan, kendisini da- geliflmeler ve benzeri uygulamalar bak›yoruz
ha kozmopolit olarak gören, daha çok kenti hep devletin eliyle yap›lm›fl fleyler. Hollanda’da
kullanmaya yönelik bir grup bu iflte bafl› çeki- da ayn› fley söz konusu; bu water front develop-
yor. (“Banliyö” diyemeyece¤im, çünkü özellik- ment (su k›y›s›n›n gelifltirilmesi) dedikleri olay,
le Paris’teki hareketlerden sonra bu kelime çok bizdeki Haliç’in bir benzeri.
farkl› bir anlam tafl›maya bafllad›; Avrupa’da Tabii bu ikisini iki kutup olarak al›rsak, belli
mimar•ist 2006/3 47
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
bir süreklilik üzerinde, yani devlet ve daha çok Frans›z ya da genelde Avrupa örne¤ine yak›n
toplumdan gelen bir dönüflümün yans›mas› ola- bir devlet-belediye giriflimcili¤i görmek müm-
rak soylulaflman›n içinde çeflitli noktalarda vaka- kün. Herhalde buna en iyi örnek Haliç. Haliç’te
lar var. Çeflitli noktalarda gözüken, bu iki kut- devlet tam anlam›yla fazla teflebbüste bulunmufl
bun belirli bir kar›fl›m› diyelim. “Esas olarak diye söylenemese dahi, devletin açt›¤› olanak-
bafllang›ç nereden geldi?” diye bir soru her za- larla olan bir geliflim sürecinden söz etmek
man sorulabilir; çok anlaml› olur mu bilmiyo- mümkün. Örne¤in Cibali’nin üniversiteye dö-
rum. Tabii bu bafllang›çtan sonra, yani bir flekil- nüflmesi, Silahtara¤a Elektrik Santralinin Bilgi
de ortaya bir fleyler ç›kt›ktan sonra ve kentin Üniversitesi taraf›ndan dönüfltürülmesi, Koç’un
belli bir yerinde böyle bir geliflme olaca¤› fikri- müzesinin aç›lmas›, mezbahan›n yine belediye
nin yerleflmesinden sonra, kentsel rant peflinde eliyle dönüfltürülmesi, bütün bunlar ‹stanbul’u
koflan müteahhitler, bina yapmaya çal›flanlar he- bir turist objesi olarak satmaya yönelik giriflim-
men devreye giriyorlar ki, bu da normal zaten. lerin parçalar›. Haliç’in aç›lmas›n›n, yollar›n ya-
Mademki kapitalist sistemin içinde yarat›lan bir p›lmas›n›n vs. Dalan’la bafllad›¤›n› da unutma-
dokudan söz ediyoruz, bu dokunun rant peflin- yal›m. Bunlar devlet giriflimcili¤i; fakat görüyo-
de koflan insanlar taraf›ndan oluflturulmas› da ruz ki, Paris’in belli mahallelerinde oldu¤u gibi,
gayet normal. çok h›zla olan ve bitmifl bir dönüflüm söz konu-
‹stanbul’da soylulaflma veya soylulaflt›rma, su de¤il henüz. Bu da herhalde yine birtak›m
bunlar›n hangisine daha çok benziyor diye so- engellerle ya da toplumsal dönüflümün yeteri
rarsak, belki ‹stanbul’u daha iyi bildi¤imizden kadar ivme ortaya ç›karamamas›yla aç›klanabile-
dolay›, sanki her mahallede biraz daha farkl› cek bir fley.
fleyler oluyormufl gibi gözüküyor. Mesela Kule- Haliç’teki kurumsal anlamda yap›lan dönü-
dibi ya da Cihangir, çok fazla devletin katk›s› ol- flümler, dönüfltürmeler nispeten baflar›l› denile-
madan, yavafl yavafl ve daha çok tekil giriflimle- bilir. Örne¤in Feshane, Cibali, Silahtara¤a,
rin çerçevesinde yap›lan birtak›m soylulaflt›rma Mezbaha, Koç’un müzesi... Bunlar, tek elden
süreçleri. Ancak mesela Cihangir olay› olsun, karar verme süreci çerçevesinde yap›labilen fley-
Kuledibi olay› olsun, bu New York’ta sözünü ler, yani birisi karar veriyor, bir üniversite ya da
etti¤im tür sanatç›lar›n önceden gelmesi, sonra- bir belediye, ondan sonra yap›l›yor ve orada
dan sanatç›lara öykünen ya da kendisini sembo- hiçbir engel yok. Ancak mesela UNESCO’nun
lik olarak ayr›flt›rmaya çal›flan bir orta s›n›f›n iflin yapt›¤›na bakt›¤›m›zda, orada daha genifl bir
içine girmesi hikâyesine uygun gözüküyor. Ta- karar verme süreci öngörülüyor; çünkü orada
bii en büyük fark, ‹stanbul’da muhtemelen top- yap›lan tekil durumlardaki renovasyon ya da
lumsal dinami¤in daha zay›f olmas›ndan dolay› restorasyon giriflimine bir kolayl›k sa¤lamak, bir
olay çok daha yavafl cereyan ediyor. Yani “Kule- sübvansiyon vermek söz konusu. Orada sorun-
bidi dönüflüyor” deniyor ancak hâlâ öyle kendi- lar ç›k›yor; niçin? Hakikaten bu sözünü etti¤i-
sini sürükleyebilecek güce ulaflm›fl bir dönüflüm miz toplumsal baz, üzerine dayan›lmas› gere-
süreci görmek mümkün de¤il. Ama tabii Ci- ken nüfus belki de yok ortal›kta ya da daha az.
hangir öyle olmad›; Cihangir tamamen geliflti. Yani “‹stanbul’un bu toplumsal dinamik anla-
Yine biraz önce konufltu¤umuz nokta gibi, bir- m›nda bütün aday mahalleleri soylulaflt›racak
tak›m kendi kendine dönüflümlerden sonra bü- bir gücü var m›?” diye bir soru sormak gereki-
yük müteahhitler iflin içine girmeye bafllad›, Ce- yor. Bu sözünü etti¤im, kendisini ayr›flt›rmaya
zayir Soka¤› örne¤i gibi. çal›flan ya da sembolik olarak farkl› bir konuma
fiuras› muhakkak do¤ru: Cihangir’den Çu- girmeye çal›flan, farkl› tüketim kal›plar› peflinde
kurcuma’ya ve arkadan Kuledibi’ne do¤ru gi- koflan, belki bir Osmanl› nostaljisi olan, farkl›
den bölge bundan on y›l öncesine nazaran flu bir kozmopolit duyarl›l›¤› olan, etraftaki lokan-
anda daha h›zl› dönüflmeye bafllad›. Ayn› fleyi talar›, kafeleri, butikleri ayakta tutabilecek bir
benzer, fakat daha spekülatif olarak -çünkü or- harcama kapasitesi olan bir nüfus acaba ne ka-
tada bitmifl bir süreç yok- Tarlabafl›’nda görü- dar? Bu nüfus, hem Cihangir’i, Arnavutköy’ü,
yoruz; yavafl yavafl, teker teker sat›n al›nan bina- Kuzguncuk’u, Çukurcuma’y›, Kuledibi’ni, hem
lar, renovasyonu bafllam›fl bloklar ve bunlar›n de Haliç’i ayakta tutabilecek bir nüfus mu? Bu-
neticesinde muhtemelen daha büyük çapta yat›- rada bir ekonomi politik anlam›nda “‹stan-
r›mc›, yani kentsel rant peflinde koflan insanlar bul’daki sosyal tabakalaflman›n ne kadar bir
da herhalde ya ortadalar ya da çok yak›nda orta- gentrification kapasitesi var?” diye bir soru sor-
ya ç›kacaklar. mak gerekiyor. Belki de Haliç’in sorunu bu.
Bunlar›n d›fl›nda, tabii ‹stanbul’da daha çok ‹kinci bir yaklafl›m flu olabilir: Asl›nda o ka-
48 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
pasite var, fakat Haliç’te birtak›m direnifller söz bu dinamik? Eskisine nazaran flu anlamda çok
konusu. Mesela Fatih Belediyesi, ‹slami bir be- daha farkl›: Kapitalizmin bu evresinde e¤itimi,
lediye. Belki de Haliç Belediyesi’nin pasif bir di- beklentileri, günlük yaflam flekli, aile yap›s› fark-
renifli ya da bu projeyi kabul etmeyifli söz konu- l› birtak›m insanlar ortaya ç›k›yor. Bunlar›n da
su olabilir. Yani bir anlamda yukar›dan, Anka- bir flekilde kendilerini eski orta s›n›ftan ve eski
ra’dan ve Büyükflehir Belediyesi’nden gelen bir- beklentileri olan, eski yaflama kal›plar› olan in-
tak›m taleplere uyuflmazl›k gösteren bir alt ka- sanlardan farkl›laflt›rma iste¤i var; bu da gayet
deme söz konusu olabilir. Baflka bir direnifl po- normal karfl›lanabilecek bir fley. Dolay›s›yla e¤er
tansiyeli de oradaki nüfusun bu olaya pek müs- hakikaten bu soylulaflt›rma dedi¤imiz dinami¤i,
pet bakmamas›, pek yanaflmamas› olabilir ki bi- bu yeni orta s›n›f›n, yani bu küresel, endüstri
liyoruz, Fatih ilçesi, genelde muhafazakârl›¤›yla sonras› çok daha profesyonel hizmetlere yönelik
tan›nan bir ilçe. Özellikle bu sözü edilen, yani olan, daha fazla e¤itimli, muhtemelen daha geç
UNESCO’nun projesinin oldu¤u mahalleler evlenecek, daha az çocuk yapacak, çok daha
daha da çok öyle. Dolay›s›yla bu tür bir direnifl kozmopolit ve küresel zevklere hitap eden lo-
de söz konusu olabilir. Buna tabii yerinde ince- kantalar›, kafeleri, ma¤azalar› arayan bir grubun
leyerek ancak cevap verilebilir. Buradaki esas yapt›¤› bir fley olarak gördü¤ümüz takdirde,
darbo¤az ya da esas bu olay› imkâns›zlaflt›ran, buna karfl› ç›kmak diye bir saçmal›k olamaz. Ya-
yeteri kadar soylulaflt›rma talebinin olmamas› ni ya kapitalizme karfl› ç›kaca¤›z ya da bunun
m›d›r; yoksa “çünkü direnifl var, çünkü sabote oldu¤unu kabul edece¤iz. Kapitalizme karfl›
ediliyor” gibi nedenlerle soylulaflma talebine ç›kt›¤›m›z takdirde, tabii farkl› bir insan yarat-
ra¤men yap›lamayanlar m›d›r? mak ya da farkl› bir planlama yapmak, farkl› bir
kentsel mekân tasavvur etmek mümkün olur.
Hem bir sosyolog olarak, hem de Arnavut- Ancak karfl› ç›km›yor isek o zaman, gentrificati-
köy’de yaflayan bir soylulaflt›r›c› olarak soy- on’› Marks’›n tabiriyle “sanki olmasa da olabilir-
lulaflt›rmay› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? di” gibi bir fley olarak görmemek laz›m. Bu, bu
Soylulaflt›rman›n art›lar›n› ve eksilerini bir sistemin içinde olan ve mecburen olacak bir fley
araya koydu¤unuzda nas›l bir tablo ç›k›yor diye düflünülebilir. Ayr›ca bu, sosyolojik anlam-
ortaya? Yani ‹stanbul’u soylulaflt›ral›m m›, da, afla¤›dan gelen talep...
soylulaflt›rmayal›m m›? Bir de ayn› olgunun baflka bir perspektifi, flu
Soylulaflt›rmay› böyle bir tercih olarak görme- andaki dünya kapitalizminin, çok daha kentsel
mek laz›m. Biraz önce de onu söylemeye çal›fl- bir kapitalizm olmas›. Bundan önceki kapita-
t›m, soylulaflt›rma kapitalizmin belli bir evresin- lizm, bir anlamda territorial bir kapitalizmdi;
de ortaya ç›kan bir dinami¤in parças›, o dinami- birim olarak ülkeler gözüküyordu. Mesela
¤in kentsel mekân düzeyinde yans›mas›. Nedir “Türkiye flu ifli yapar”, “Türkiye’deki ücret sevi-
mimar•ist 2006/3 49
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
yesi fludur” veya “Türkiye’nin dünya pazar›nda- mekânsal olarak nas›l benzeflti¤i, kendi içindeki
ki yeri budur” gibi... Oysa flimdi “dünya kapita- tabakalaflman›n, fiziki dönüflümün nas›l benzefl-
lizmi flöyle ifller, ‹stanbul’un da bunun içindeki ti¤i vs. gibi aç›lardan da irdelememiz gerekiyor.
rolü budur” gibi de¤erlendirmeler yap›l›yor.
Yani ‹stanbul’un Türkiye’yle olan iliflkisi bir an- Peki k›rsal soylulaflt›rma süreçleri ile ilgili ne
lamda kopmufl durumda, çünkü dünya kapita- düflünüyorsunuz? ‹stanbul’daki konutlar›
lizmi çok daha network’lerle (iliflki a¤lar›) çal›fl›- soylulaflt›ranlarla Yeflilyurt, Behramkale’yi
yor ve ‹stanbul’un ya da Paris’in bu network’ler soylulaflt›ranlar ayn› kifliler mi?
üzerindeki konumu, sadece ve sadece o network Bu do¤ru olabilir, o anlamda ilginç tekil birta-
ile nas›l iliflkiler kurdu¤u ve o iliflkiler içinde na- k›m fleyler ç›kabilir. Ancak sonuçta söz etti¤in,
s›l bir konumda oldu¤uyla iliflkili, yoksa kendi 30 tane insan. Yeflilyurt’ta hadi en fazla 50 tane
ülkesiyle olan iliflkisi o kadar baflat de¤il. ev olsun, Adatepe’de 100, Behramkale’de 50,
Dolay›s›yla bu kapitalizm içinde, bu tür bir Do¤anbey’de 200 tane olsun, yani sonuçta 500
ekonomi politi¤in içinde kentin kendisi yeni bir kifliden söz ediyoruz. Sosyolojik bir e¤ilim ola-
önem, yeni bir boyut kazan›yor ve bu boyut, rak görmek biraz zor, ama tabii bunlar zaten ‹s-
kentin bu küresel kapitalizm taraf›ndan flekil- tanbul’un bir uzant›s› gibi çal›flan yerler, kendi
lenmesi olay›n› çok daha ön plana ç›kar›yor. Ya- içinde bir dinamik olarak düflünülemez. Nas›l
ni kendi ülkesindeki toplumsal dönüflümden ‹stanbul’un orta s›n›f›n›n uzant›s› Bodrum ise,
çok, küresel kapitalizmin ona verdi¤i rol veya ‹stanbul’un daha böyle soylulaflt›r›c›, akademik,
onun içinde oynad›¤› rolle daha iliflkili bir dö- bohem grubunun uzant›s› da Assos oluyor...
nüflüm flekli. Burada “O zaman ‹stanbul’un
soylulaflm›fl mekânlar› ya da soylulaflt›r›lan ma- Sonuçta gitme sebepleri tatil, deniz ancak
halleleri niçin ve nas›l böyle oluyor?” diye sor- yine sahip olduklar› kültürel sermayeden
du¤umuz zaman, bunu sadece içerideki top- kaynaklanan birtak›m etkiler söz konusu sa-
lumsal dönüflüm aç›s›ndan de¤il, ayn› zamanda n›r›m.
Assos Behramkale köyü.
(Foto¤raf: Emrah Alt›nok.) ‹stanbul’un di¤er kendisine benzeyen flehirlerle O sözünü etti¤im köylere giden insanlar, sahil-
deki motellere, otellere, Alaçat› filan gibi yerle-
re gitmeyen insanlar. Dolay›s›yla o flekilde bir
ayr›flt›rma söz konusu. Fakat burada önemli
olan baflka bir fley daha var: Bütün bu ayr›flt›rma
çerçevesinde taste (be¤eni) diye bir olay var;
sembolik sermaye, kültürel sermaye o anlama
geliyor zaten. Bu sözünü etti¤imiz yeni orta s›-
n›f›n kendisini ayr›flt›rmas›, tamamen taste’ten
geçen bir fley, yani taste olay›n›n Bourdieu’nin
deyimiyle bir distinction (ay›rt edici fark) ortaya
ç›kard›¤›n› iddia etmek gerekiyor. Burada da ta-
bii flöyle bir fley var: Bu taste, özellikle Türki-
ye’de bir anlamda nostaljiyle beraber oluyor,
ama bütün dünyada böyle. Yeni, modern bir ev
yerine, eski mimariyi yans›tan, restore edilmifl
bir ev daha fazla de¤eri olan bir fley olarak alg›-
lan›yor. Bu sözünü etti¤im k›rsal soylulaflt›rma
da tam o zaten; eski tafl evlerin al›n›p restore
edilmesi ya da onlar›n ayn›s›n›n yap›lmas›, yeni
bir beton ev yapmaya nazaran daha de¤erli bir
fley olarak görülüyor. Bu tabii ‹stanbul’da da
geçerli. Bu sözünü etti¤imiz soylulaflt›ran in-
sanlar, Arnavutköy’de, Kuzguncuk’ta eski bir
evi al›p restore etmeyi, yeni bir beton ev ya da
Fulya’daki rezidanstan bir daire almaya tercih
ediyorlar. Ayn› flekilde Cihangir’de 1920’lerden
kalma, yüksek tavanl›, eski parkeli bir apartman
dairesinde oturmay›, yepyeni bir yerde oturma-
ya tercih ediyorlar.
50 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Bu taste de asl›nda soylulaflt›ranlardan önce eskimifl fleyleri yenilefltirmek olarak alg›lad›k
orada yaflayan kesimlerin fark›nda olmad›¤› flimdiye kadar. Dolay›s›yla bu yeni ortaya ç›kan
bir fley, yani onlar›n tatmad›klar› bir lezzet... gated community (kapal› yerleflimler) ya da bun-
Onlar›n zaten içinde oldu¤u, dolay›s›yla fark›n- lar›n daha kentsel versiyonu olan dikey kapal›
da olmalar›n›n da imkân› olmad›¤› bir fley. Fakat yerleflimler soylulaflt›rma olarak görülmemeli
flimdi tabii bunlar de¤er kazan›yor. Dedi¤in bence. Bunlar belki de soylulaflt›rmaya bir tepki
do¤ru çünkü onlar, eski olaylar›n bir anlamda olarak kendisini onlardan da ayr›flt›rmaya çal›-
daha otantik oldu¤unu ya da daha gerçek, az flan, bu yeni kapitalizmin en üst tabakas› olarak
suland›r›lm›fl bir burjuva be¤enisini temsil etti- görülebilir. Herhalde bir diyalektik iflliyor. Yani
¤ini düflünüyor. bunlar, eski suburb’e kaçan orta s›n›f›n daha üst
Unutmay›n, flöyle bir fley var: Asl›nda bizim tabakada olan yeni bir versiyonu olarak görül-
bildi¤imiz ve gerçek kent olarak alg›lad›¤›m›z meli. Suburb’lerin özelli¤i neydi; nispeten mü-
kentler, her zaman 19. yüzy›l modelleri. Hangi tecanis bir grubun içinde, baflkalar›n›n erifleme-
binalar› be¤eniyoruz? Hiçbir zaman 20. yüzy›l yece¤i yerlerde yaflamak. Gated community’ler
mimarisini be¤enmiyoruz. Gidiyoruz, Paris’teki onu flimdi neredeyse polisiye tedbirlerle yap›-
binalar› çok be¤eniyoruz, hepsi 1880’ler, yorlar; fakat bu sizin söz etti¤iniz olaylarda me-
1890’larda yap›lm›fl... Viyana’daki saraylar›, safe de¤il onlar› koruyan, ellerinde tabanca tu-
Berlin’deki iflçi evlerini be¤eniyoruz ki, onlar da tan emniyet görevlileri... Soylulaflt›rma, bence
20. yüzy›l›n bafl›ndand›r. Yani kent dedi¤imiz tam tersine flehri yaflamakla iliflkili bir fley, kenti
zaman, kafam›zda 19. yüzy›l›n kenti var, “esas tüketmeyle iliflkili bir fley. 19. yüzy›lda ortaya ç›-
kent budur” diye. 20. yüzy›l, kendisine bir kent kan kentin modernist yorumlar› vard›r, biliyor-
imaj›, bir kent mimarisi yaratamad›. Tam tersi- sunuz; kent herkese aç›kt›r; modernite zaten in-
ne, 20. yüzy›lda yap›lan kentsel mimariyi hep sanlar›n sokakta rahat edebilmeleri, tekil olarak
afla¤›layarak gözlüyoruz, çünkü yanl›fl binalar sokakta kendilerini kaybedebilmeleri demek-
yapt›lar, kenti çok fazla mekanize etmeye çal›fl- tir... Soylulaflt›rma da biraz bu hayali sürdürme-
t›lar, insanlar›n yaflam›n› çok fazla fabrikaya ye çal›flan insanlar›n giriflimi, yani “kente geri
döndürmeye çal›flt›lar vs... Bu postmodern di- dönece¤iz, kentin kald›r›mlar›nda rahat edece-
yebilece¤imiz bir elefltiri; bu asl›nda hepimizin ¤iz, kenti tüketece¤iz ve tüketmek istedi¤imiz
bir anlamda kat›ld›¤› bir fley, mimarlar ya da fleyler, zaten kentsel fleylerdir, özel fleyler de¤il-
doktriner flehir planlamac›lar› hariç, hiç kimse dir, kamusal fleylerdir”. Soylulaflt›rman›n alt›nda
20. yüzy›l kentine bak›p da “ah ne kadar güzel” yatan ilke bu. Dolay›s›yla bu kapal› yerleflimler
demiyor. Herkes 19. yüzy›l kentinin teknoloji- bunun tam tersini yap›yor, yani “biz kapataca-
sini, 19. yüzy›l kentinin kald›r›mlar›n›, butikle- ¤›z d›flar›ya, asansöre binip afla¤›daki markete
rini, Benjamin’in anlatt›¤› pasajlar› vs. çok daha inece¤iz, yukar›daki gym’e (spor salonu) gide-
fazla tercih ediyor. Dolay›s›yla bütün bu soylu- ce¤iz, sonra evimize...” Böyle tamamen özellefl-
laflt›rma sürecinin be¤eni olarak boyutu da bi- tirilmifl bir hayat flekli yaratmaya çal›fl›yorlar, ya-
raz 19. yüzy›l olay›na geri dönmek olarak düflü- ni soylulaflt›rman›n tam aksi. O nedenle bir di-
nülebilir. Nitekim ‹stanbul’da bu daha çok bir yalektik olarak düflünülebilir; çünkü suburb’e
Osmanl›c›l›k ya da daha çok 19. yüzy›lda özel- bir tepki olarak soylulaflt›rma ç›k›yor, soylulafl-
likle öne ç›kan ve de özellikle gayrimüslim ke- t›rman›n bu modernist ve daha çeflitli tabakalar›
simlerin burjuvalaflmas›n›n sonucunda ortaya kar›flt›r›c› yaklafl›m›na karfl› da bu kapal› yerle-
ç›km›fl olan mekânlar›n tercih edilmesi olarak flimler ortaya ç›k›yor.
manifesto oluyor.
Bize zaman ay›rd›¤›n›z için çok teflekkür
Peki bugün ‹stanbul’da h›zla sürdürülen, ederiz.
kent içinde ve farkl› bir toplumsal tabakaya
hizmet eden bloklar olarak yap›lan, bulun- Gentrification is a Reflection of Capitalism on Urban Space
du¤u yeri de dönüfltürme kapasitesi söz ko-
In this interview, Ça¤lar Keyder makes comments on a number of issues related
nusu olan yeni konut alanlar›n›n üretimi
with gentrification, including the different actors and driving forces behind
ba¤lam›nda soylulaflt›rman›n farkl› bir yön- gentrification in Istanbul and its similarities with and differences from the U.S.
de ilerledi¤ini söylemek mümkün mü? and European context, the relationship between gentrification and the late
Söyledi¤iniz do¤ru, ama bunu soylulaflt›rman›n capitalism, some positive aspects of gentrification, the demographic profiles of
yeni bir evresi olarak görmek mümkün mü bile- the gentrifiers and their differences from those living in the gated compounds
miyorum; çünkü soylulaflt›rmay› hep terk edil- and rural gentrification processes in the Aegean villages of Turkey.
mifl, üzerinde düflünülmemifl, tahribe u¤ram›fl,
mimar•ist 2006/3 51
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Gentrification sürecine Türkçe karfl›l›k ola- oluflturacak boyutta olmad›¤› dönemler aras›n-
rak siz hangi kelimeyi öneriyorsunuz? da mimarl›k prati¤i aç›s›ndan nelerin de¤iflti¤i
Senin de kitab›nda kulland›¤›n “soylulaflt›r- anlam›nda bu soruya tarihsel olarak bakarsak,
ma”y› benimsemiyorum. Çünkü “soy” sözcü¤ü asl›nda bu olgunun birçok de¤iflimi tetikledi¤i-
öze; “soyluluk” da o öze sahip s›n›fa iflaret edi- ni düflünüyorum.
yor. Dolay›s›yla “seçkinlefltirme” bana daha 1980’lerle birlikte dünyada bir sistem de¤i-
do¤ru geliyor. Bir de argo vurgulu sözcükler flikli¤i oldu. Bizim 19. yüzy›lda anlad›¤›m›z an-
var, mesela “jantilefltirme”. Bunlar› da bir tür lamda sanayinin yo¤unlu¤unun azalmas› veya
eksikli¤e, ciddiyetsizli¤e iflaret etmeleri bak›- çevre ülkelerine ihraç edilmesi söz konusu oldu.
m›ndan ilginç buluyorum ve iflin bu yan›n› vur- Sadece çevre ülkelerine de¤il, ayn› zamanda
gulamak istedi¤imde kullan›yorum. “Seçkinlefl- çevre ülkelerinin içindeki metropollerden de
tirme”nin s›n›fsal boyutu vurgulamak gibi bir taflraya do¤ru bir kayma yafland›. Bu seçkinlefl-
Foto¤raf: A. Ciravo¤lu tirme aç›s›ndan çok önemli, çünkü yerlerinde
yeni bofl alanlar meydana geldi. Seçkinlefltirme-
nin birkaç boyutu var, ama bunlardan en önem-
lisi bir ifllevin, ortadan kalkmas› veya yerini de-
¤ifltirmesi. Bazen kendili¤inden bu zemin olu-
fluyor, onun üzerine birisi bir hamle daha yap›-
yor, bazen yerel yönetimler bu de¤iflime zemin
oluflturuyorlar. Limanlar yer de¤ifltirmenin, “ta-
fl›nman›n” ilk akla gelen örnekleri. De¤iflen
yükleme teknolojisine uyum sa¤layamamalar›
nedeniyle 150-200 y›ld›r bulunduklar› yerler-
den tafl›n›yor bu limanlar. Geride, flehrin tam
ortas›nda ve oldukça stratejik bir noktas›nda iri
bir alan›n boflalm›fl olmas› müthifl bir potansiyel
anlam›na geliyor. Hemen Haydarpafla ve Kara-
köy’ü tarif etti¤imiz dikkat çekmifltir. Ama ayn›
sürecin 15-20 y›ld›r Londra’dan bafllayarak
Özellikle kentleflme tarihi avantaj› var; argolar›n da sürecin “hafifli¤ini” New York, San Francisco, Rotterdam, Amster-
ve konut üretimi üzerine vurgulama avantaj›. Sonuç olarak genellikle dam, Hamburg gibi bütün kilit liman flehirle-
çal›flmalar› bulunan ‹hsan “seçkinlefltirme”yi tercih ediyorum. rinde yafland›¤›n› düflünürsek, bunun evrensel
Bilgin, ‹stanbul Bilgi olarak gündemde bulunan bir konu oldu¤unu
Üniversitesi’nde Fen
Edebiyat Fakültesi Dekan› Dilerseniz öncelikle konuya mimarl›k prati- da anlar›z.
olarak görev yap›yor ve ¤i aç›s›ndan yaklaflal›m. Yenileme ya da infla Bugün gündeme geldi¤i flekliyle seçkinlefl-
ayn› zamanda Mimari etme olarak tan›mlayabilece¤imiz mimarl›k tirmenin ikinci bir boyutu, içinde yaflad›¤›m›z
Tasar›m Yüksek Lisans prati¤i, asl›nda bir kentsel müdahale olarak sistemin, ifllerli¤ini sosyal projeleri ask›ya alarak
Program› koordinatörlü¤ü
kuflkusuz beraberinde bir ekonomik potan- sürdürmesi; orta ve kuzey Avrupa ülkeleri d›fl›n-
görevini yürütüyor.
Bilgin’in akademik siyel getiriyor. Bu ise demografik bir dönü- da sosyal yat›r›mlar›n neredeyse tamamen bitti-
çal›flmalar›n›n yan› s›ra flümü kaç›n›lmaz k›l›yor. Bu çerçevede mi- ¤ini bile söylemek mümkün. Üçüncü boyut,
1985’ten bu yana kendi mar olarak bizlerin soylulaflt›rma sürecine uluslararas› sermayenin bu dönemde ilk defa
atölyesinde ve YTÜ katk›m›z hangi boyutlarda, bu konuda bir gayrimenkule yat›r›m yapar hale gelmesi, yani
bünyesinde yapm›fl
de¤erlendirme yapabilir misiniz? büyük sermayenin gayrimenkul ifline girmesi.
oldu¤u çok say›da mimari
projesi ve uygulanm›fl Eskilere gitmek anlam›nda de¤il de, bu projele- Bu sayd›¤›m üç parametre, yani sanayinin
iflleri bulunmaktad›r. rin bugünkü biçimi ile bu anlamda paradigma gerilemesi veya kentlerden çekilmesi, onun ye-
52 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
rine hizmet sektörünün a¤›rl›k kazanmas›, sos- söyledi¤im gibi, bunun yegâne istisnas› orta ve
yal yat›r›mlar›n geri çekilmesi, yerinin kârl›l›kla kuzey Avrupa ülkeleri.
doldurulmas› ve büyük sermayenin büyük gay- Biraz daha spesifik gidersek, üç tür yenileme
rimenkul ifllerine girmesi, bence mimarl›k prati- projesi var. Birinci proje türü büyük sermaye ya-
¤inin örgüsünü ciddi biçimde de¤ifltirdi. Zaten t›r›mlar›n›n konusudur. Örne¤in flu ana kadar
bu koflullar›n bir araya gelmesidir ki, seçkinlefl- duyduklar›m›zla Haydarpafla iflinin böyle olaca-
tirme sürecini bugünkü kentsel pratiklerin bafl- ¤› anlafl›l›yor. Bu, sert bir sürece iflaret ediyor.
l›calar›ndan biri haline getiriyor. 1960’larda Orada daha önce olan fleyin hiçbir önemi olmu-
muhalif bir mimarl›k görüflü her fleyden önce yor, tamamen yepyeni bir fley geliyor. Büyük
“anti-bürokratik” olmak durumundayd›. Çün- sermaye iflin içinde oldu¤u için, onun kârl›l›¤›n›
kü o günün mimarl›¤› a¤›rl›kla bürokrasi tara- h›zla gerçeklefltirecek olan en üst gelir gruplar›
f›ndan belirleniyordu. ‹nflaat süreçleriyle insan- hesaba kat›l›yor bu projelerde.
lar›n aras›n› koparan fley bürokratik mekaniz- ‹kinci tür ise do¤rudan büyük sermaye tara-
malard›. Muhalif paradigmalar, aray›fllar›n› bu f›ndan yap›lmayan, daha küçük giriflimlerin top-
kanal üzerinden gelifltiriyordu a¤›rl›kla. Bugün lam›yla gerçekleflen süreçler. Bunlar genellikle
insanlar, somut insan bireyleri, kentleflme süreç- konut yat›r›mlar› oluyor. Küçük hareketler ol-
lerine, somut kentsel çevrelere 1960’larda oldu- duklar› için, asl›nda 15-20 y›ll›k perspektifte
¤undan daha fazla yaklaflmad›lar, aralar›ndaki dönüfltü¤ünü görüyoruz; ama biraz kendili¤in-
mesafe kaybolmad›. Ancak bunun nedeni önce- den, biraz itmeyle, biraz oran›n avantaj›yla olu-
likle bürokratik mekanizmalar de¤il art›k. ‹n- yor. Bu daha yumuflak bir geliflme. Bunun ör-
sanlarla çevreler aras›na baflka yabanc›laflt›r›c› ne¤i Pera.
mekanizmalar girdi. Bugünün yat›r›mc› öznesi Ne büyük sermayenin, ne de küçük yat›r›m-
irili-ufakl› “developer”lar ve onlar taraf›ndan ge- lar›n konusu olan bir de “kültür yat›r›mlar›” ka-
lifltirilen yeni projeler. nal› var. Bunlar da çevrelerine etkisi en yavafl
‹ki tür proje var: Ya yeni geliflme alanlar›nda olan›. Burada sivil toplum da iflin içine giriyor.
(Göktürk, Çekmeköy, Ömerli, Çekmece vb.) Örne¤in Haliç’in bu flekilde dönüfltü¤ünü dü-
oluyor bu projeler ya da imarl› bölgelerde. flünüyorum. Yaklafl›k 20 y›ld›r süren hareketlen-
‹marl› bölgelerdeki projeleri de ikiye ay›rabili- me, Haliç’te kayda de¤er s›n›fsal bir dönüflüme
riz: Birincisi sanayi bölgelerinin boflaltt›¤› alan- yol açmad›. Çünkü bunlar kamusal nitelikte ve
lara (limanlar, tersaneler ya da Kartal bölgesi baflar›lar› do¤rudan kâr beklentisine endeksli ol-
için aç›lan yar›flman›n konusu) yap›lan yat›r›m- mayan projeler; o nedenle de¤iflim de daha ya-
lar, ikincisi de kentin de¤er kaybetmifl iskân böl- vafl ve yumuflak oluyor. Bunun ilginç bir örne¤i,
gelerindeki hareketlenmeler (New York’ta So- Bilgi Üniversitesi’nin Kufltepe kampusu. On y›l
ho, Londra’da Covent Garden, ‹stanbul’da Be- Santralistanbul’un
önce üniversite buraya kuruldu. Bu semtte otu- bulundu¤u Silahtara¤a
yo¤lu bu e¤ilimin örnekleri).
ran gençlerin bir k›sm› “otopark valesi” haline Mahallesi.
Bu tablo içinde mimar›n hareket alan› esa- (Foto¤raf: Tolga ‹slam)
geldi, kampusun etraf›ndaki binalar›n zemin
sen çok daralm›fl oluyor. Dünyada hiza al›nabi-
lecek, onlara k›yasla düflünülebilecek toplumsal
projelerin olmamas› pek çok fleyin içini boflalt›-
yor. Geriye bir tek amaç kal›yor, daha h›zl› sat›l-
mas›, sermayenin daha h›zl› dönmesi.
mimar•ist 2006/3 53
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
katlar› kafelerle, fotokopicilerle doldu. Ama bü- ötekini ortadan kald›rmam›fl, bir arada, ancak
tün bunlar s›n›fsal bir de¤iflim anlam›na gelme- birbirlerine de¤meden yafl›yorlar.
di; kayda de¤er bir imar hareketlenmesi olmad›.
Gene Haliç’in bütününe bakt›¤›m›zda Kadir Biraz önce konufltu¤umuz konuya dönersek,
Has Üniversitesi, Rahmi Koç Sanayi Müzesi, belirli yat›r›mlar›n, müdahalelerin, çevresini
Feshane, Miniatürk, henüz aç›lmayan Sütlüce çok da fazla dönüfltürmedi¤i gerçe¤inden
Kongre Merkezi ve yine bizim yapt›¤›m›z Sant- hareketle soruyorum, bu bize özgü bir du-
ral‹stanbul: Bunlar buralar›n nüfus yap›s›n› ne- rum mu? Çünkü örne¤in soylulaflt›rma de-
redeyse de¤ifltirmedi diyebilirim, yaln›zca ufak- nince ilk akla gelen Kuzguncuk, Arnavutköy
tefek k›m›lt›lar oldu. gibi yerlerde de tamamen bir dönüflüm söz
Biz Santral‹stanbul projesine bafllarken bun- konusu de¤il bildi¤im kadar›yla…
lar üzerine çok konufltuk. Bir tarafta Silahtara¤a Kuzguncuk, bafl›-sonu belli, üç taraf›ndan s›n›r-
Mahallesi var, di¤er tarafta da Eyüp’ün zaman l›, büyümeyen, büyüyemeyen bir yer. Evet, ora-
içinde saçaklanarak büyümüfl mahalleleri. Bun- da bir mahalle hayat› var. Yumuflakl›¤› konusun-
lar›n aras›ndaki ba¤ çok zay›f; araya Haliç’in de da hakl›s›n; eski sakinleri oradan ayr›lmaya zor-
girmifl olmas› nedeniyle paylaflt›klar› neredeyse layan bir süreç yaflanm›yor. Ama bu tabii biraz
hiç bir fley yok. Tam arada kalan Santral‹stanbul da oraya yeni gelenlerin beklentileriyle ilgili.
kampusu buraya kayda de¤er bir hareket getire- Kuzguncuk’a yerleflen ayd›n kesim, yaflanacak
cek, hatta uluslararas› bir hareket olacak. Ancak sert bir de¤iflimden rahats›z olaca¤› için, orada-
ben bu hareketin k›sa vadede çevrede bir imar kileri ürkütmeden yerleflmenin yolunu yorda-
hareketine ve dolay›s›yla s›n›fsal de¤iflime neden m›n› bularak geldi oraya. Halbuki örne¤in
olaca¤›n› sanm›yorum. Göktürk’teki de¤iflim sert bir de¤iflim; ötekiler
terk etmemifl belki, ama Kuzguncuk’taki kar›-
Kapal› sitelerin etraf›nda yaflanan dönüflü- fl›m, bir arada bulunma hali orada söz konusu
mü buradaki dönüflüme benzetebilir miyiz? de¤il. Kuzguncuk’taki kesim, oran›n halk› diye-
Kapal› siteler daha çok yeni yerleflim alanlar›n- bilece¤imiz eskilerle kahvalt› etmekten, ‹smet
daki yat›r›mlar›n konusu oluyor. ETH’dan Baba’y› paylaflmaktan hofllan›r; ama Göktürk
Christiaanse grubunun Orhan Esen’le birlikte öyle de¤il, di¤erleri ile karfl›laflmaktan hofllan-
gerçeklefltirdi¤i araflt›rma Göktürk’te çok ilginç m›yorlar. Evinde kendisine yard›mc› olman›n
bir tabloyu ortaya ç›kar›yor. Bir kapal› site y›¤›l- d›fl›nda karfl›laflmak istemez. O nedenle bu bi-
mas›na maruz kald› buras›, malum. Ancak orada raz s›n›fsal davran›fl kültürüne de ba¤l›.
eskiden yaflayanlar da oray› terk etmemifl. Hatta
Haydarpafla bölgesi için
önerilen “kentsel iki eksen oluflmufl; dikkatli gözleyince hemen Bu anlamda Beyo¤lu’nun soylulaflmas›na
dönüflüm projesi”, ay›rt edebiliyorsunuz. Bir tarafta kahvesi, bak- nas›l bak›yorsunuz?
Kad›köy Et ve Bal›k kal›, dükkân› ve sokak biçimleri ile bir kasaba Çok yavafl oluyor. Mülkiyetlerin küçük ve kimi
Kurumu’ndan Harem’e
kadar uzanan alan›
hayat› sürüyor. Di¤erinde ise Starbucks, Migros zaman da karmafl›k olmas›, ayr›ca da mevcut ya-
kaps›yor (Mimarlar Odas› gibi oraya yeni gelen kesimlerin pefllerinden sü- p› stokunun fiziki performans›n›n problemli ol-
Arflivi) rükledi¤i markalar ve ifllevler var. Burada biri mas› frenleyici bir etki yap›yor. Beyo¤lu’nun
avantajl› taraflar›ndan biri ikamet ile merkezî ifl-
levlerin yak›nl›¤›. Mesela Cihangir gibi bir
semtle komflu oldu¤u için, s›n›fsal farkl›l›klara
ra¤men Cihangir oray› kullanabiliyor. Cazibesi-
ni sterilli¤inden de¤il, kültürel ço¤ullu¤undan
al›yor: En sofistike caz t›n›lar›ndan, alt-kültür
e¤ilimlerinden, en popüler olana ve en avangar-
d›nda kadar hepsinin bir arada bar›nabilmesi,
bafltan tasarlan›p yarat›lamayacak dünya çap›nda
bir cazibe merkezi haline getiriyor buray›. Fatih
Ak›n’›n filmi cazibesinin kayna¤›n› buraya borç-
luydu bence ve do¤rusu hakk›n› da veriyordu.
Beyo¤lu bence bu anlamda bir “proje” de-
¤il. ‹KSV’nin film festivalleri için orada yer se-
çilmesi türünden hamlelerle tetiklendi oradaki
canl›l›k. Orada hareketlenen gayrimenkul piya-
54 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
sas› da baflta konufltu¤umuz spekülatif giriflim- nüfuz etmekte zorlan›yoruz buraya. Sosyal ola-
lerle k›yaslanabilecek türden de¤il. Tan›nm›fl rak anlat›lmas› güzel hikâyeler yaflan›yor: bay-
zenginlerin bina almas› bu durumu de¤ifltirmi- ramlarda muhtar›n örgütledi¤i mahalle halk› ile
yor, çünkü onlar›n esas mülk yat›r›mlar› onlar bayramlafl›l›yor, mahalleden bir grup konser ve-
olamaz zaten. Büyük sermayedarlar›n isimleri riyor, gençlere ücretsiz ‹ngilizce ve bilgisayar
geçiyor. “On tane bina alm›fl!” deniyor mesela. kurslar› veriliyor vs. Ancak buras› sorunlar›yla
Yirmi bile alsa o kiflinin kontrol etti¤i sektörler- birlikte metropolün o denli derinleflmifl bir yeri
le k›yaslay›nca burada ald›¤› gayrimenkuller hiç- ki, nüfuz etmesi ve “biz burada flu dönüflümü
bir zaman kayda de¤er olmaz. Sevdi¤i için al›- tetikledik!” demesi çok zor bir yer...
yordur buradan bir bina; buran›n cazibesine ka- fiu ikilemle karfl›lafl›l›yor: Ya de¤iflmiyor ya
p›ld›¤› için al›yordur. Spekülasyon birincil moti- da de¤iflti¤i zaman yeni kesimler geliyor...
vasyon olamaz. Kentsel dönüflüm tarihinin en zor denklemidir
zaten bu: Yaflayanlar› hesaba katan bir yenileme
Genel olarak ‹stanbul’daki soylulaflt›rma sü- çok zordur, hatta neredeyse imkâns›zd›r. Bir ye-
reçlerine bakt›¤›m›zda, art›lar›n› ve eksileri- rin de¤erinin artmas› -ki “yenileme”, tan›m› ge-
ni nas›l de¤erlendirirsiniz? re¤i bir de¤er art›fl› anlam›na da gelir- e¤er ora-
Sonuçlar›n henüz al›nmad›¤›n› düflünüyorum. da a¤›rl›kla kirac›lar oturuyorsa, nüfus profilinin
Çünkü birbirinden çok farkl› fleyler var. Haliç, hemen de¤iflmesine yol aç›yor; eski kirac›lar ye-
kendi içinde farkl› parçalar› da olan bir ekoloji. ni kiralar› ödeyemez hale geliyorlar. E¤er a¤›r-
Oras›n›n nas›l geliflece¤ini, ‹stanbul’da nas›l bir l›kla mülk sahipleri oturuyorsa, o zaman ikili bir
yer tutaca¤›n› merak ediyorum. Beyo¤lu’nu seçenek ç›k›yor karfl›lar›na: Ya eskisinden daha
çevresiyle birlikte de¤erlendirmek gerek. Pek de¤erli bir evde yaflayacaklar ya da elden ç›kar›p
‹stiklal Caddesi, Beyo¤lu.
çok sorunu var, birçok bina hâlâ döküntü. An- aradaki farkla tüketim standartlar›n› gelifltire- (Foto¤raf: Ayflen
cak bunlar, tam da “seçkinlefltirme” literatürü- cekler. En az›ndan iki seçenek olmas›, ev sahip- Ciravo¤lu)
nün iflaret etti¤i sorunlar aç›s›ndan avantaj anla-
m›na da gelebiliyorlar.
Fakat bütün bu geliflmelerin hemen yan› ba-
fl›nda bulunan Tarlabafl›’na hiçbir katk›s› olmu-
yor. Tarlabafl› ‹stanbul’un belki de en sorunlu
yeri, yoksullu¤un yan› s›ra dayan›flma eksikli¤i
problemini de yaflayan bir yer. Eski gecekondu-
larda da yoksulluk olabiliyor, ama baz› fleyler
dayan›flmayla telafi edilebiliyordu. Burada yok-
sulluk oldu¤u gibi müthifl bir yabanc›laflma, sü-
rekli bir suç potansiyeli var. Beyo¤lu’nda süren
bafl döndürücü flenli¤in görüfl alan› içine girmi-
yor yan› bafl›ndaki Tarlabafl›.
mimar•ist 2006/3 55
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
lerinin bulundu¤u yerlerdeki sosyal de¤iflmeyi lemlere aflina olduklar›n›, proje düzeyinde al›-
biraz daha yavafllatm›fl oluyor. Seçkinlefltirme- nabilecek tedbirleri ald›klar›n› düflünüyorum. O
den de zarar görenler her durumda kirac›lar projenin bildi¤im kadar›yla en önemli problemi
oluyor. Mülk sahibi de¤er art›fl›ndan faydalan›- kaynak k›tl›¤›. Kaynak iki flekilde oluflabilir: Ya
yor her durumda. oray› seçkinlefltirmeye gelenler yapacak o yat›r›-
m› ya da sosyal fonlar harekete geçirilecek. Bil-
Fener-Balat projesinde demografik dönü- di¤im kadar›yla ikinci tür bir kaynak hareketlili-
flümlerin olmamas› için birtak›m önlemler ¤i sa¤lanamad› henüz.
al›nd›¤›n› biliyoruz. Ancak her ne kadar he-
nüz tamamlanmad›ysa da bu projeye bugün Peki belediyeler soylulaflt›rmay› bir kentsel
bakt›¤›m›zda birtak›m aksakl›klar göze çar- politika arac› olarak kullan›labilir mi? Yani
p›yor. Bu projeyi de¤erlendirebilir misiniz? belli problemleri çözmek için kullan›labilir
Projeyi yapanlar aç›s›ndan bakt›¤›mda olanlar›n mi, yoksa bafltan zararl› bir süreç oldu¤u ka-
“seçkinlefltirme” meselesinin iflaret etti¤i prob- bulünün yap›lmas› m› gerekir?
Bence kullan›labilir ama ikilem buradan do¤-
muyor. Problem kapitalist giriflimlerle toplum-
sal projeler aras›ndaki dengesizlikten kaynakla-
n›yor.
56 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Gentrification / Soylulaflt›rma
Do¤an Kuban
mimar•ist 2006/3 57
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
‹stanbullu, hali vakti yerinde bürokratlar›n evle- leymaniye ve Zeyrek’e geri dönmek istemiyor.
rine, aileleri Anadolu’dan gelen fakir, çok çocuk- Eski parseller, dar havas›z sokaklarda, nohut oda,
lu ya da bekâr, iflsiz halk yerleflti. Çarfl›ya yak›n bakla sofa apartman dairelerde oturmak isteyen
olanlar› depo oldu. Otopark mafyalar› eski evleri orta ve iyi halli okumufllar oldu¤unu sanm›yo-
zaman zaman yakarak birkaç arabal›k otoparklar rum.
yaratt›lar. Ahflap evlerin konforu yoktu. Kötü ko- ‹stanbul’da sadece Galata ve Beyo¤lu bir
runma koflullar›nda idiler. Bu mahalleler ‹stan- “soylulaflt›rma” olgusuna sahne oluyor. Buraya
bul’un gecekondulaflm›fl çöküntü bölgeleri oldu. gelir seviyeleri görece yüksek sanatç›lar, profes-
Yasal statüleri “birinci derecede korunacak tarihî yoneller ve genç ifl adamlar› yerlefliyorlar. Süley-
sit” olmas›na karfl›n giderek yok oldular. Ahflap maniye olay› da “prestij apartmanlar›” yaparak
konutlar›n yerine apartmanlar geldi. Nadiren ya- zorla bir “soylulaflt›rma” operasyonu olarak yo-
p›lan birkaç restorasyon, tarihî karakteri ve yap›- rumlanabilir. Ne var ki bu proje rant boyutu dü-
lar› korumaya yetmedi. Sadece sur içinde de¤il, flünülmüfl olsa da, gerçekleflmesi kuflkulu bir
Üsküdar’da, Bo¤aziçi’nde, Kad›köy’de de tarihî öneridir. Çünkü Türkiye’nin tutucu zenginleri
mahalleler ve eski evler yok oldu. ‹stanbul’un ta- de kent periferisindeki otoparkl›, havuzlu, koru-
rihî dokusu sadece Galata-Beyo¤lu ile Haliç ve mal› ve k›rsal burjuva için prestijli konutlar›n› b›-
Marmara k›y›lar›n›n kâgir H›ristiyan ve Yahudi rak›p kent merkezinin darac›k sokaklar›na dön-
mahallelerinde kald›. meyeceklerdir. Gelenler de k›sa sürede, aile
Bugün müze-kent ‹stanbul projesi ad› alt›n- gençlerinin bask›s›yla yine buralar› terk edecek-
da belediyenin yapt›rd›¤› çal›flma, gerçi bütün lerdir. Kan›mca müze-kent ba¤lam›nda yap›lma-
suriçini kapsayan bir vizyon içinde düflünülmüfl- s› öngörülen deneyler birkaç y›l içinde yine bir
se de, sadece Süleymaniye ve belki de Eminö- çöküntü alan›na dönüflecektir. Çünkü eski doku
nü’nü “soylulaflt›rma”y› öngörmektedir. Ne var ve yap›lar› -gerçi bunlar›n kalanlar› da azd›r- ko-
ki burada öngörülen, Avrupa’da ve Amerika’da rumay› hedeflemiyor.
yap›ld›¤› gibi kent dokusu ve yap›lar›n korunma- Bundan 30 y›l önce Süleymaniye gerçek an-
s› de¤ildir. Aç›klanan amaç, bu yap›lar›n zaten lamda bir kültürel soylulaflt›rma alan› olma flans›-
korunamaz nitelikte olduklar›n› kabul edip re- na sahipti. Çünkü bu bölge, bir yurtlar bölgesi
konstrüksiyonlar›n› da d›fllayarak, kâgir olanlar›n olarak gelifltirilmek üzere ‹stanbul Üniversite-
ya da yok olmufl olanlar›n yerine Osmanl› üslu- si’ne verilmiflti. Bu mahalle eski sokak dokusu
bunda “prestij konaklar›” yap›p bunlar› zengin- korunmufl, yayalaflt›r›lm›fl, restore edilerek ö¤-
lere satmakt›r. Sadece ekonomik aç›dan bak›l›nca renci konutlar›na dönüfltürülmüfl evleri ve ö¤-
bu süreç Avrupa’dakinden farkl› de¤ildir. Fakir- renci yaflam›yla birlikte geliflecek kültür etkinlik-
ler gidecek, daha üst gelirliler gelecektir. Fakat leriyle, Süleymaniye Külliyesi’nin ‹stanbul kültü-
kültürel olarak bu bir yok etmedir. Ve ilgililerin rü içindeki tarihî konumunu ve an›s›n› sürdüre-
iyi niyetlerine karfl›n Türkiye’ye özgü bir rant cek, ‹stanbul’un bütün dünyaya övünerek göste-
devri operasyonu olma yolundad›r. Marksist ya- rece¤i bir koruma ve etkinlik alan› olabilirdi. Uy-
zarlar, gentrification’›n ister tarihî mahallelerde, durma prestij konaklar› yerine; otomobil, oto-
ister kent çevresinde olsun her zaman bir kapita- park, gösteriflli konut tutkular› olmayan ö¤renci-
list rant etkinli¤i oldu¤unu yazm›fllard›r. Fakat lere tahsis edilecekti. Belediye, uzmanlar ve üni-
bu de¤erlendirmenin yeterli olmad›¤›n› ve gent- versite uyansa, belki hâlâ bu olanak vard›r? Bü-
rification’da bir kültürel seçim oldu¤unu belir- tün bunlar›n gerçekleflememesi baflta üniversite
ten karfl›t elefltirilere kat›l›yorum. Bu, eski mer- idarecileri olmak üzere, belediyeler, hükümetler,
kezlerin ve konutlar›n sanatç›lar, profesyonel mimarlar, flehirciler ve medyan›n, sadece bir tari-
genç ifl adamlar›, kad›n ve erkek yaln›z yaflayan- hî kent bilincinden yoksun olduklar›n› de¤il,
lar, bekârlar, feministler, homoseksüeller taraf›n- kent planlamas›n›n gözle görülen iliflkilerinden
dan tercih edilmesinde, parasal›n ötesinde moti- de habersiz olduklar›n› ya da kent çevresine kaç-
vasyonlar oldu¤unu kan›tlamaktad›r. man›n dayan›lmaz a¤›rl›¤›na kap›ld›klar›n› göste-
Türkiye’de kente göçün süreklili¤i, ola¤anüs- riyor.
tü boyutu, tarihî çevre bilincinin yoklu¤u ve Müze-kent projesinin ne aflamada ve nitelikte
devlet deste¤inin yok say›lacak kadar az olmas› oldu¤unu bilmedi¤im için bu tart›flmay› sürdür-
nedeniyle Avrupa’daki süreçle ayn› koflullar› ya- mek bir anlam tafl›m›yor. Fakat bu ba¤lamda
flam›yoruz. Bir baflka deyiflle, ‹stanbul gibi bir gentrification’un toplumsal içeri¤i konusunda,
kentte hâlâ Avrupa’n›n ‹kinci Dünya Savafl›’ndan kavram› ve örne¤i d›flar›dan ithal etti¤imize gö-
önceki koflullar› hüküm sürmektedir. Kimse Sü- re, baz› gözlemleri de¤erlendirmekte yarar var.
58 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Galata-Beyo¤lu’nun tarihinden ve ifllevinden r›n varl›¤›n› düflünmeden Türkiye’de planlama
kaynaklanan Avrupal› karakteri ve Avrupa’yla yap›laca¤›n› ve yabanc› dillerden kavramlar›n ad-
benzeflmesi d›fl›nda, rant transferi aç›s›ndan ister lar›n› çevirerek bunun gerçekleflece¤ini düflün-
tarihî kent içinde, ister bugün pek moda olan mek yanl›fl olur. Türkiye’de apartman peflinde
deyimiyle varofllarda gerçekleflen ya da gerçekle- koflmaya devam edenler ahflap evleri sadece yan-
flecek olan “soylulaflt›rma”lar Bat›da olanlardan g›n tehlikesi ve konfor yoklu¤u nedeniyle terk
farkl›d›r. Gerçi arand›¤› zaman Bat›l› ülkelerde etmediler. Onlar için ahflap evin kültürel içeri¤i,
de Süleymaniye türü denemeler bulunabilir. Ör- baflka bir deyiflle tarihî içeri¤i boflalm›flt›. Ams-
ne¤in, bunlardan biri Quebec City’dir. Burada terdam’da kanallar üzerindeki 17, 18, 19. yüzy›l
da, eskiden var olmayan bir doku ve sentetik ya- tüccar evlerinde üst katlara ç›kmak, merdivenle-
p›larla bir merkez oluflturulmufltu. Böyle bir de- rin darl›¤›ndan dolay› gerçek bir eziyettir. Ro-
neme Avrupa’da yap›lmam›flt›r. Avrupa’da “soy- ma’da Trastevere’de ya da Siraküza’da kentin
lulaflt›rma” alanlar›nda da bizde olmayan iki dar sokaklar›nda oturmak da, ça¤dafl konfor an-
özellik var: 1. Tarihî yap›lar korunmufltur. Baflka lay›fl› aç›s›ndan bir eziyettir. Washington’un en
bir deyiflle soylu olan tarihtir; onun yerine ikame gözde mahallesi olan George Town’da hâlâ ah-
edilen (ersatz) de¤il. 2. Bu eski yap›lar›n bak›m›- flap konutlar var. Biz tarihî miras›, kültürel ezik-
n› üstlenerek yeniden burada yaflamaya bafllayan- likle, cehaletle, sonradan görmelikle ve gözü
lar toplumun para aç›s›ndan de¤il, entelektüel dönmüfl bir ya¤ma sürecinde yok ettik.
aç›dan soylular›d›r. Ö¤retim üyeleri, doktorlar, Bir mahallenin fakirlerini yerlerinden edip
mühendisler, sanatç›lar türünden okumufl ayd›n- onlar›n yerine daha zenginleri yerlefltirme, bir
lar›d›r. kentsel dönüflüm projesi olarak Türkiye’ye özgü
Bu gözlemi kendi tarihî koflullar›m›zda kent- bir süreç de¤ildir. Kapitalist toplumun kentle
lere akm›fl k›rsal halk› hor görerek yapm›yorum. iliflkileri dünyan›n her yerinde rant üzerine ku-
Burada söz konusu olan, kültürel bir niteliktir. rulmufltur. Türkiye ile Avrupa aras›ndaki fark,
Tarih bilinci yoksullu¤udur. Türkiye’deki prestij dönüflümü kültürel ölçütlerle kontrol etmek ya
kona¤›na en az iki arabas› ile gelecek zenginlerle, da edememek konusunda ortaya ç›kmaktad›r. Bu
fiziksel olarak nas›l bir Süleymaniye olabilece¤ini da bütün kültür alanlar›nda Bat›n›n arkas›nda
hayal etmek olana¤› yoktur. Bizdeki soylulaflma kalm›fl bir Osmanl› miras›n›n görüntüsüdür. Alt›
projesi, konaklara ra¤men mimari bir soysuzlafl- yüz y›ll›k bir tarihin miras›n›n yaratt›¤› kültürel
ma olarak da yorumlanabilir. engellerin bir çeyrek yüzy›lda silinemedi¤ini 20.
Türkiye’nin ilk burjuvalar› (yani kentlileri) de yüzy›l›n ikinci yar›s›nda her alanda denemifl bu-
eski oturduklar› mahalleleri de¤ifltirmek, evleri- lunuyoruz.
ni, konaklar›n› satmak ya da arsalar›na apartman 1950 ‹stanbulu, nüfusu bir milyondan az,
yapmak zorunda kalm›fllard›. Belki de bunda bir birkaç mahallesi d›fl›nda modern Avrupa kenti ile
sak›nca da görmemifllerdi. Bunun bir ekonomik karfl›laflt›r›lamayacak bir kentti. Geçen yüzy›l›n
zorunluluk oldu¤unu kabul etsek de Osmanl› ilk yar›s›nda Türkiye’de üniversiteyi bitirenler,
ayd›n s›n›flar›n›n da 18. yüzy›ldan bafllayan Bat›- Türkiye’nin her köflesinde ortaça¤ kentlerinin
y› örnek alma e¤iliminin bu y›k›mda rolü oldu- yaflad›¤›n› an›msarlar. ‹stanbul’un ve Türkiye’nin
¤unu inkâr edemeyiz. ‹stanbul’a k›rdan gelen kentsel tarihini ö¤renememifl olanlar “‹stan-
yeni kentli -ya da kentli olamam›fl- halk›n ne bul’un, modern kent aflamas›n› geçmeden ça¤-
kendi kentinin, ne ‹stanbul’un, ne Osmanl›’n›n, dafl kent olmaya özendi¤ini” bilmelidirler. Her
ne de Türkiye’nin tarihî konusunda, kenti koru- geçen gün plans›zl›¤›n, cehaletin ve vurdumduy-
yacak bir bilgi birikimi ve bilinci olmufltur. Bizim mazl›¤›n bir çeflidini izliyoruz. Beyo¤lu kald›r›m-
halk›m›z kat›nda bir kahramanl›k tarihinin tek lar› ne zaman döflendi? Ne zaman tekrar döflen-
gösterisi camilerdir. Ne var ki bu büyük sanat ve di? Neden yeniden kaz›l›yor? Bu sorular› sorama-
kültür gösterileri de cehaletin ve kayg›s›zl›¤›n yan bir toplum, bu sorular› ciddi olarak yan›tla-
sald›r›s›ndan uzak de¤ildir. Süleymaniye’de Ka- yamayan bir idare, bir kald›r›m kaplamas›n›n bile
nuni Türbesi ile Hürrem Sultan Türbesi aras›na planl› olarak yap›lmad›¤›n› kan›tlamaktad›r. Av-
bir gecekondu müezzin evi yapmaya cesaret ede- rupa, daha yüz y›l önce kentin planlama ve altya-
cek kadar sayg› ve bilinç yoksulu insanlar› dur- p› sorununu çözmüfltü. Modern kentleflme süre-
durmak zordur. Bu bilincin prestij konaklar›nda ci sanayi devrimi ile at bafl› gitmifltir ve 19. yüzy›-
oturaca¤› varsay›lan k›rsal kökenli zenginlerde l›n sonunda arts and crafts ak›m› ile birlikte elefl-
var oldu¤unu savlamak kendimizi aldatmak olur. tirilmeye bafllanm›flt›r. Paris 19. yüzy›l sonunda
Gerçi bu flafl›lacak bir tav›r de¤ildir. Fakat bu tav- modern kentlerin baflta geleniydi. Arts and
mimar•ist 2006/3 59
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
crafts, Unwin, Berlage, Taut, Gibbert gibi adlar, sadece ekonomik bir tan›ma indirgenirse, gece-
Frankfurt ve Berlin Siedlung’lar›, Amerika’da kondu yerine apartman ve villalar yap›ld›¤›ndan
greenbelt cities, CIAM, Le Corbusier La Ville bu yana Türkiye soylulaflmaktad›r. Osmanl› dö-
Radieuse, Wright’›n broadacre city gibi önerileri neminde soylulaflamayan köylüler için de paraya
sanayi kentinin rahats›z edici geliflmesine karfl› dayal› soylulaflma dönemi gelmifltir. Türkiye bir
ortaya ç›kan elefltirilerin adlar›d›r. Van Eeste- yandan Zaha Hadid’den proje isterken, öte yan-
ren’in Amsterdam, Hilbersheimer’in Dessau ve dan birkaç yüzy›l öncesinin sosyoekonomik ve
birçok sosyalist denemelerin yap›ld›¤›n› an›msa- politik dönüflümlerinden de geçmektedir.
y›p Avrupa kent tarihinin sorunlar›n› ö¤renme- Modern kenti hiçbir zaman gerçeklefltireme-
den, birden bütün bunlar›n elefltirildi¤i bir ça¤a den ça¤dafl kent hayallerine ulaflt›k. Nüfus, ula-
geldik. Bizim bugün emekli olmufl mimarlar›- fl›m, say› demokrasisi, toprak ya¤mas› ve Ameri-
m›zdan dünyay› biraz izlemifl olanlar, 20. yüzy›l kan imgeleri k›skac›nda bugüne geldik. Bugün
mimarisinin ne oldu¤unu ö¤renmeye bafllarken on milyonu geçen kent olgusunu, Türkiye ko-
Avrupa’n›n yeni kuramlar›yla karfl› karfl›ya gel- flullar›nda irdeleyip analiz etmeden, yapt›¤›m›z›
diklerini an›msarlar. sand›¤›m›z çal›flmalara yabanc› etiketler yap›flt›r›-
Cumhuriyet Türkiyesi Avrupal› kent planc›la- yoruz. Fakat bilgisel, bilimsel ve entelektüel süz-
r›n› Jansen’i, Prost’u görevlendirmifl, Le Corbu- geçler iyi çal›flm›yor. Kentsel mekânlar›n kullan›-
sier’den bile ‹zmir için bir eskiz alm›flt›r. De- l›fl›nda Türkiye’de ve özellikle ‹stanbul’da Ame-
mokrat Parti döneminde Luigi Piccinato, Saba- rika ve Avrupa’daki geliflmelere bakarak yan›tla-
udia’n›n ünlü planc›s› olarak, ‹stanbul’da çal›fl- yamayaca¤›m›z bize özgü durumlar var. Büyük
m›flt›r. Bütün bunlara karfl›n modern kent afla- Avrupa kentleri bir müze-kent olmay› hiç istemi-
mas›n› Türkiye yaflayamam›flt›r. Sanayi devri yorlar. Biz üç dünya imparatorlu¤una baflkent
kentleflmesi çevresindeki kuramsal literatür, olmufl ‹stanbul’a bu ismi yak›flt›rm›fl›z. Bizim
kentler üzerindeki sosyal ve ekonomik çal›flmala- Cerrahpafla ya da F›nd›kzade’de oturmak isteyen
r›n bugün bile önemini yitirmemifl düflünce a¤› ayd›n›m›z yok. Süleymaniye’nin Beyo¤lu, Niflan-
Türkiye’de söz konusu olmam›flt›r. Türkiye tas›, fiiflli gibi merkezlerle afl›k atmas› söz konusu
1960-70’li y›llarda naz›m plan a¤r›lar› çekmifl, de¤il. Ve ‹stanbul’da merkeze do¤ru de¤il, fleh-
fakat herhangi bir naz›m plan uygulamas› kan›m- rin çevresine do¤ru bir geniflleme bask›s› var. ‹s-
ca görmemifltir. Konya gibi baz› uygulamalar di- tanbul’un nüfusu azalm›yor, art›yor. Sosyal ve
¤er kentlerden daha iyi olsa da, bu ortalamay› ekonomik etütlere dayal›, sosyal ve kültürel içe-
yükseltmez. ‹stanbul’un dev-kent “megalopolis” rikli, özellikle kent planlamas›na yans›m›fl, geliri
boyutlar› ise egemen k›rsal kültürün alt›ndan düflük kalabal›k toplum katlar›n›n refah›n› amaç-
kalkamayaca¤› kadar karmafl›kt›r. Kald› ki de- layan hükümet ve belediye programlar› yok.
mokrat hükümetler için toprak ya¤mas›na dayal› Bunlar oy toplamak için yap›lan ayni ve nakdi
oy, herhangi bir plan›n bilimsel olarak haz›rlan- yard›mlar ve ramazan sofralar› gibi, ortaça¤ et-
mas› ve uygulanmas›na her zaman engel olmufl- kinlikleriyle, vezirler, paflalar havas›nda güya ger-
tur. Türkiye’de son yar›m yüzy›ldaki hükümetler çeklefltiriliyor. ‹stanbul’da soylulaflan bir fley yok.
ve belediyeler için kentler toprak ve imar hakk› Kültür parametresini temel olarak almam›fl, tari-
satan pazarlard›r. ‹stanbul’un modern kent de- hî bilinci geliflmemifl bir soylulaflma, fiziksel k›l›f-
neyimi sadece Galata-Beyo¤lu’nda idi; gerisi ay- lar haz›rlayarak kuflkusuz sa¤lanamaz.
r›nt›d›r. Bugün de gentrification sadece orada
olmaktad›r. E¤er gentrification yüksek gelirlile-
rin dar gelirlileri yerlerinden etme süreci olarak Do¤an Kuban, Prof. Dr.
‘Gentrification’
Do¤an Kuban discusses about the Turkish translation of ‘gentrification’ and he
emphasizes the different social structure of Turkey and compares the concept in
terms of its meanings used in Turkey, Europe and America.
He criticizes the transformation projects being proposed by the local
governments for Süleymaniye and similar regions in Istanbul and claims that
they will not be enough to attract the attention of the higher classes to the
region. Gentrification can not be triggered by producing just ‘physical covers’
unless a historical and cultural consciousness is reached.
60 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Soylulaflt›rma ve Hipotetik Kâr
Behiç Ak
mimar•ist 2006/3 61
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
62 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
de an› falan oluflturmaya kalk›yorsunuz. fiehir ¤ilsiniz. Bütün gazeteler, dergiler kâr etti¤imiz-
sizin hat›ra defteriniz mi?” diyen birileri sürekli den bahsediyor. Bütün büyük bankalar hisse se-
hayat›m›z› tehdit ediyor. fiehrin oras›n› buras›n› netlerimizi bu yüzden paylafl›yor. Nas›l zarar
yaflam kalitesini zorlaflt›racak flekilde de¤ifltire- ederiz?
rek sürekli rahat›m›z› kaç›r›yor. - Ama hesaplar ortada. ‹flas ettik!
Biz flehir sakinleri olarak, bu yaflam kalitesini - Hay›r biz kâr ediyoruz! Matemati¤i bofl
düflürücü de¤iflimlere direnmek için “Eski- ver!
den...” diye bafllayan özlem yüklü cümlelerle - Nas›l bir kâr bu?
kendimizi daha çok ifade etmeye bafll›yoruz ve - Hipotetik kâr!
“nostaljik” ilan ediliveriyoruz. Kurdu¤umuz ‹flte ben bu kavram› çok tuttum.
cümleler eskiye özlem falan tafl›maktan çok Gentrifikasyona maruz b›rak›lan bölgeler
“flehrin kullan›m de¤erini yükseltmeye” yönelik için bu kavram›n kullan›lmas›n› öneriyorum:
fleyler de olsa, hiçbir anlam tafl›mamaya bafll›yor. “Hipotetik kâr yapan bölgeler!”
Çünkü kullan›m de¤erini yükseltmeye yönelik,
rasyonel, kamu fikrini önemseyen önerilerin Behiç Ak, Mimar
hiçbir anlam› yok! Çünkü onlar para getirmi-
yor! Yani flehri yeni bir mal gibi satmaya yaram›-
yor! “Eskiden ‹stanbul’un birçok k›y›s›ndan be-
dava denize girebiliyorduk!” dedi¤imizde nos-
taljik olarak damgalanabiliyoruz. Bütün k›y›la-
r›n beton apartmanlarla dolmas› bu apartmanla-
r›n y›k›l›p yerlerine daha yükseklerinin yap›lma-
s› ça¤dafl yaflam›n “olmazsa olmaz” bir koflulu
olarak önümüze sürülüyor. Çünkü o zaman fle-
hir sürekli al›n›p sat›lan bir mal haline dönüfltü-
rülebiliyor. Yani bu tarz müdahaleler bir de¤er
yarat›yor; bir de¤iflim de¤eri var. Di¤erinin yok.
fiehir mekânlar›n›n, yap›l›p y›k›l›p yeniden
yap›l›p yeniden y›k›larak, manas›zlaflt›r›l›p ma-
nal›laflt›r›larak, de¤er kazand›r›lmas›, al›n›p sat›-
lan, portatif özelli¤i olan bir mal haline dönüfl-
türülmesi sürecinde “soylulaflt›rma” kavram›n›n
nas›l bir anlam› olacakt›r? Bence bu h›zl› devi-
nim içinde bu kavram da “portatif” bir kavram
olmaktan kurtulamaz. Di¤er birçok kavram gi-
bi! Dayan›ks›z, her fley yerine geçen, süratle içe-
ri¤i boflalacak yeni bir kavram! Çünkü soylulafl-
t›r›lan bir yerin tekrar tekrar “soylulaflt›r›larak”
her defas›nda yeni bir mal gibi flehirliye pazar- Gentrification and Hypothetical Profit
lanmas› mümkün. Bir fley bu kadar çok soylu-
laflt›r›l›rsa ortada soylulaflt›r›lacak bir fley kal- A new definition has entered our lives: ‘gentrification’. The most important
maz... Yak›nda bu kavram› bir siteye verirlerse function of new terms is either to make an intervention which is oriented
hiç flafl›rmayaca¤›m: “Gentrifikasyon sitesi!” towards our lives technically and operationally or, in popular terms, create
Geçenlerde izledi¤im, Amerika’da y›llarca ‘awareness’. In fact, I don’t feel like trying to unify all interventions related to
y›l›n en baflar›l› flirketi olarak seçilen, Forbes de- the process of increasing in value and changing hands of the land in a city
gisinin kapa¤›nda defalarca boy gösteren ve so- with a single concept. While on one hand gentrification carries an intellectual
nunda aniden iflas eden Enron flirketiyle ilgili criticism, an irony, on the other hand it is presented by urban planners as a
bir belgesel beni çok etkiledi. Filmin bir yerinde ‘scientific concept’ of a professional operation. One of the most important
flirketin bir muhasebe çal›flan›, flirketin CEO’la- problems that we have been experiencing for a long time within the cities that
r›ndan birine soruyor: “Affedersiniz, neden biz we live in is the alikeness of the urban spaces, loss of meaning. This alikeness
flirketin bilançosunu yapm›yoruz?” CEO cevap that is made in the name of gentrification while enriching impoverishes the city.
veriyor: “Bilanço mu? B›rak›n can›m. Onlar de- However even though it is short termed, these create an economic value. In this
mode fleyler!” context it is important to answer this question: What kind of a meaning does
- Ama biz zarar ediyoruz. gentrification have in the processes of making urban spaces a property that has
- Zarar m›? Biz kâr ediyoruz, siz fark›nda de- a portable quality?
mimar•ist 2006/3 63
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Kuzguncuk Üzerine
‘Kafas› Kar›fl›k’ Bir Deneme
Tan Morgül
64 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Bafllayal›m: Rum, Ermeni ve Yahudi nüfusu- de orta s›n›f›n ikamet etti¤i, Kuzguncuklunun
nun (ki yüzy›l›n ilk yar›s›nda bile mahallenin en d›flar›dan bak›ld›¤›nda kiras› yüksek gözüken bu
kalabal›k grubu) bilinen/bilinmeyen nedenlerle mahallede hâlâ oturmaya devam etmesi, Kuz-
mahalleyi terkinden sonraki, dönüflüm sürecine guncuklunun Kuzguncukluya daha farkl› kira
hiç girmiyorum. Aslolan, Kuzguncuk’un, özel- tarifi uygulamas›, sonraki kuflaklar›n da bu ma-
likle yirmi y›l içerisinde yaflad›¤› demografik hallede oturmay› tercih etme gerekçelerinden
baflkalafl›mla, kendisiyle benzeflik olarak dönü- biri olmufltur.
flen mahallelerden ayr›ld›¤› noktalar olacak. Öte
yandan, bu dönüflüm sürecinde, özellikle ilk Ahengi Kaçan Renk
“gentrifier”ler olarak adland›r›lan kesimin Kuz- Önceden de belirtmifltim: Konumuz, bu top-
guncuk’a yerleflme saiklerine, mahalle ile ma- raklar›n di¤er renkleriyle bozulan iliflkisi de¤il,
hallenin onlar ile olan iliflkilerine ve iki grubu ayn› rengin tonlar›n›n birbirleriyle karmafl›kla-
ortalayan mahalle derne¤inin ve eylemlerinin flan iliflkisi. Hal böyle olunca, “soylulaflt›rma”
bu süreçte oynad›¤› role bakaca¤›m. tart›flmas›n›n çat›s› olan, cemaatlerin mekân ter-
cihi ve kullan›m nedenlerinin alt›n› çizmekte
Konut A¤›rl›kl› Dönüflüm fayda var. Malumumuz, nas›l 6-7 Eylül, “renk-
Kuzguncuk’un, co¤rafi özelli¤i ve “göreceli” ler aras› bozumu”nun sembolik bir tarihleme-
olsa da cemaatlerin mahalleyi kullanma biçimi- siyle, 12 Eylül 1980 ise “rengin ahenginin bo-
nin, burada, Arnavutköy ve Ortaköy’le k›yaslan- zumunun” tarihidir. Sadece mekânlar›n de¤il,
d›¤›nda daha farkl› bir dönüflümün gerçeklefl- yaflam›n dönüflümünü hedeflemifl, oldukça yük-
mesine neden oldu¤unu düflünüyorum. Bu far- lü bir birikim ile insan nüfusunun entelektüel ve
k›n öne ç›kan nedeni de, kültürel ve sosyal de¤i- fiziksel tasfiyesidir. Siyaseten ve ahlaken “soy-
flimden çok, mekân›n yap›sal dönüflümü olmufl- suzlaflt›rma”n›n tarihsel adresidir. Temel malze-
tur. Aç›lan e¤lence yerleriyle beraber, bu iki mesi insan oldu¤u için de, kentin dönüflümüne
semtin kentin gezici nüfusuna geç saatlere ka- asl›nda belirgin bir etkide bulunmufltur. Nas›l
dar hizmet etmesi mahallenin/mahallelinin m›? fiöyle: 12 Eylül, öncesinde siyasi amaçlarla
kent rant› ile daha çok iliflkiye girmesine neden kentin genelini kullanan ve sadece eski kentle
olmufltu. Ki bu iflletmelerin birço¤unun da, ma- de¤il, yeni yeni oluflan çevre ile de iliflki kuran
halleyle uzun y›llard›r iliflkisi olmayan bireyler ve oradaki sosyal-kültürel potansiyelleri/geri-
taraf›ndan iflletilmesi ve müdavimlerinin de d›- limleri merkeze tafl›yan genç, entelektüel grup-
flar›dan geliyor olmas›, semtin merkezinde kül- lar›, uygulad›¤› yo¤un fliddet politikas› ile ez-
türel bir yar›lma yarat›yordu. Kuzguncuk’ta ise, mifl, sonras›nda da belirli merkezlere s›k›flt›rm›fl-
di¤er iki mahalleden farkl› olarak, sahile yak›n t›r. Tüm bu fliddet sarmal› vesilesiyle toplumsal
bir mahalle merkezi olmamas› ve semtin co¤rafi kurtulufl paradigmas›ndan, sadece ayakta dura-
karakterinin denize dik olan ‹cadiye Caddesi bilmeye, kendisini ve yaflam›n› koruyabilmeye
üzerine oturmas› ve bu uzun caddenin de iki gerilemifl olan gruplar, kendilerini hem kültürel
Denize dik inen
kanad›n›n arkas›n›n tamamen hanelerden olufl- hem de sosyal olarak daha rahat koruyacaklar›
‹cadiye Caddesi.
mas›, böylesi bir ticari mekânlaflmaya izin ver- belirli bölgelere ve cemaatlere çekilmifllerdir. (Foto¤raf: Ayflen
medi. Misal, Kuzguncuk’ta bar veya kafe gibi Çekildikleri hayat ise baflka bir yaz›n›n konusu- Ciravo¤lu)
mekânlar (olas› denemelere ra¤men) hiçbir za-
man deniz kenar›n›n elli metre yukar›s›na do¤ru
geniflleyemedi. Özetle, kentin gezici nüfusuna
“e¤lence” anlam›nda çok fazla alan tan›mayan
Kuzguncuk, bu nüfus taraf›ndan sadece kültü-
rel anlamda, gündüz saatlerinde, yani mahalle-
nin gündelik hayat›yla çok da çat›flmayan za-
manlarda kullan›lagelmifltir. Bunun en önemli
sonucu da mahallede konut sahipli¤inin ve ha-
ne merkezli yerleflmenin cazibesini yitirmemesi
olmufltur.
Konut sahipli¤inin ve içinde yaflan›lan ma-
halle yaflam›n›n cazibesinin korunmas› da, akra-
bal›k ve komfluluk iliflkileriyle beraber geliflen
yaflam tercihleri, yeni kuflaklara da bu “pahal›”
mahallede oturma flans› sunmufltur. Yani, genel-
mimar•ist 2006/3 65
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
dur. Var olduklar› ülkeyi, o ülkenin mekânlar›n› ’80’nin akli ve fiziki ma¤duru “göçmenle-
ve insanlar›n› daha güzel bir yere dönüfltüreme- ri”nden yaklafl›k on y›l sonra, yarat›lan ortam›
yenler, çok da insani nedenlerle, yaflad›klar› kü- TV dizilerden, gazetelerden ve muhabbetler-
çük yerleri ve oran›n hayatlar›n› de¤ifltirmeye den duyup be¤enen birbirinden farkl› insanlar
giriflmifllerdir. Geçmiflten farkl› olarak da, daha da Kuzguncuk’ta yaflamaya kofluyor. Bu da do-
içine kapal› ve daha plans›z flekilde. ¤al olarak, yerleflik cemaatin bir k›sm›n›n Kuz-
Belki de Kuzguncuk (benzerli gibi), s›rf bu guncuk alg›s›n›, belki de ilk defa fark edilir bir
taraf›yla, baflka türlü bir “soylulaflt›rma” halinin flekilde de¤ifltiriyor: Ev satma ihtimali, getirece-
konusu olur. Daha da ileri gidip flöyle de diyebi- ¤i maddi avantajlar nedeniyle, kendini göster-
lirim: ’80 öncesinde toplumun geneliyle kurul- meye bafll›yor. Bundan yirmi sene sonras›n› tah-
mak istenen “ortak, eflit, özgür” bafll›kl› yaflam min etmek daha da zorlafl›yor.
akdinin feshiyle, çekilebilecek en son “taham-
mül” merkezlerinden biri olmufltur Kuzgun- Hareketli Mahallenin Bereketi
cuk. Yani konu Kuzguncuk ve benzeri mekânlar Bu mahalleyle ilgili alg›, sadece co¤rafi yap›s› ve
diziler vesilesiyle verdi¤i güzel pozlardan da
olunca, bahsedilecek genel seçkinleflme halinin
kaynaklanm›yor. Y›llard›r mahallelinin istikrarl›
orta yerine çökecek sosyolojik bir vak›a! Yani,
bir flekilde mahallesinin tarihsel-do¤al dokusu-
insanca ve sevdikleriyle ortak ve sakin bir yaflam
na sahip ç›kmada gösterdi¤i kararl›l›k bu alg›n›n
arzulayan insanlar›n s›¤›nacaklar› bir “yurt” ta-
oluflmas›ndaki önemli di¤er etken. Unutmamak
rifi. Ne kadar hakl› bir talep! Bu vesileyle de, in-
gerekir ki, bu inatç› kararl›l›k olmasa, zaten
sanlar›n yaflad›klar› yeri seçme (hiçbir resmî ve
Kuzguncuk, ’80 sonras› kapitalist fl›mar›kl›¤›n
özel projenin ve zorlaman›n parças› olmadan)
sahnelerinden biri olmaya adayd›. Kentin tüm
hallerini yaftalarken, neden dikkatli olunmas›n›
yeflil alanlar›n›, bofl arsalar›n› beton pazar› yap-
gösteren bir pankart asm›fl olal›m yaz›n›n orta
maya ant içmifl güruha karfl›, semt halk› ve der-
yerine.
ne¤i y›llarca mücadele verdi. ‹flte bu nedenden-
Özetle; Kuzguncuk’un genel yap›s›n›n d›- dir ki, Kuzguncuk hâlâ iyi poz vermeye devam
fl›nda semtte son on senede yeni bir yerleflim ve ediyor.
yerleflimci tipi var olmaya da bafllad›. Bunlar›n Semtteki politizasyon çok da yeni bir fley de-
bir k›sm›, mahallenin özellikle belli bölgelerin- ¤il: Zaman›n koflullar›na göre, baflka saiklerin
deki eski eserleri restore ederek oraya yerleflme- öncelenmesiyle de olsa 1980 öncesinde de var
ye bafllayan konut sahibi seçkinlerle, bir flekilde olan derneklerle mahallenin siyasi, kültürel ve
sosyokültürel olarak benzeflik gruptan olup da- sosyal ihtiyaçlar› karfl›lan›yormufl. 1980’de ka-
ha düflük ekonomik gruplardan gelen kirac› seç- pat›lan derne¤in, tekrar “yeni” komflularla be-
kinler. Bu yerleflim tipleri hâlâ sürmeye, sürer- raber harekete geçifli ise baflta dernek çat›s› al-
ken de farkl›laflmaya devam ediyor. Yani, t›nda de¤il de daha çok bir sivil hareketlilik ola-
rak ortaya ç›kt›. Bu yeni sürecin de en önemli
unsurlar›, ’80 öncesinden beri siyaseten ve me-
kân olarak yan yana duran insanlar›n daha ça-
buk ve örgütlü bir flekilde hareketi tetiklemesi-
ne arac› olan yerleflik mahalleli ile mahalleye ye-
ni gelmifl sanatç›, ayd›n kesimlerinin de, kendi
gruplar› ile harekete geçmesiydi.
Daha sonra çok daha farkl› bir nedenden
-mahalleye trafo yap›lmas› talebi- birbirlerini
önceden tan›yan insanlar, mücadelelerini daha
sistematik ve sürdürülebilir biçimde yürütmek
için 1997’de Kuzguncuklular Derne¤i’ni (tek-
rar) kurdular. Bu döneme kadar olan süreçte,
özellikle 1991’deki bostan› koruma mücadelesi
s›ras›nda önceden görülmeyen bir ikilik fark
ediliyordu. Bu da asl›nda mahalledeki demogra-
fik ve yap›sal dönüflümün, kamusal alanda ken-
dini en ciddi biçimde hissettirdi¤i bir and›. Ki o
zamana kadar bir flekilde temaslar› olan yeni
Foto¤raf: Ayflen Ciravo¤lu yerleflimcilerle, semtli ve “ayd›n” baflka türde
66 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
gördü¤ü gerçektir. Birçok yeni yerleflimci de sa-
dece eski semtlilerle de¤il, di¤er yeni yerleflim-
cilerle de bu dernek vas›tas›yla tan›flm›flt›r.
Di¤er taraftan eski yerleflimcilerin (ki bu 50-
60 sene öncesine tekabül ediyor) devam› olan
bizler, geçmifl deneyimlerin katk›s› ve dernekte
yakalad›¤›m›z niteliksel/söylemsel ortakl›kla ka-
musal yarar› topluma odaklamay› bir ölçüde ba-
flarabildik. En az›ndan semtin ve ‹stanbul’un en
önemli yeflil alanlar›ndan birini her türlü imkân-
s›zl›¤a ra¤men korumay› becerdik. Semtteki ce-
maat, akrabal›k veya komfluluk iliflkilerine do¤al
üyeli¤imizle semtin gündelik yaflam›n›n içine ra-
hatl›kla “s›zarken”, sözümüzü semtin gündemi-
ne oturtabildik. Nihayetinde, farkl› gruptan gent-
rifier’lar da bu yo¤un, kat›l›mc›, esnek, renkli ve
inatç› tart›flma ortam›n›n d›fl›nda kalamad›.
Kuzguncuklular Derne¤i ve bostan hareketi;
ötekilefltiren, düflmanl›k ve tahammülsüzlük
üreten üst kimliklerin seyreltildi¤i bir alan olma
birbirinden farkl› zamanlarda ve farkl› gruplarla özelli¤i aç›s›ndan ilginç bir deneyimdir. Önce-
eylemler üretmifllerdi. Bu farkl›l›¤›n niteli¤i de likle, bostan hareketi her yerel hareketin sahip
1997’de dernek kurma giriflimleri s›ras›nda bu oldu¤u avantajlara sahiptir: Geleneksel siyase-
iki grubun bir araya gelmesinde daha çok ortaya tin, siyasi ve ekonomik pozisyonlardan üretti¤i
ç›kt›. Geçmiflten gelen baz› belirgin ve benzeflik tekil kimliklere karfl›, yerel hareketler oldukça
politik göndermeler veya görüngüler olsa da, ço¤ul hareket kimlikleri üretir. Hayat›n›zn hiç-
asl›nda ortada farkl› cemaatler oldu¤u belliydi. bir alan›nda yan yana duramad›¤›n›z biriyle ma-
1999 Marmara depreminden sonra hareket- hallenizi korumak, kendi alan›n›z› korumak için
lenen dernek çal›flmalar›na daha fazla say›da bir araya gelirsiniz. ‹kinci olarak da, mahalleli,
gentrifier ve mahalleli kat›lmaya bafllarken, dep- sadece mahallede yaflamaktan ve o yaflama sahip
rem çal›flmalar›ndan gelen dinamizmin ve mefl- ç›kmaktan kaynaklanan deneyim ve birikimle,
rulu¤un da etkisiyle, hareket 2000 senesinde hiçbir arac› olmadan, kolektif kimli¤in oluflu-
bostandaki yeniden yap›laflma tehlikesine karfl› muna katk›da bulunur. Dolay›s›yla, temsil prob-
yöneltilen tepkinin dernek taraf›ndan organize leminin olmad›¤› bu alandan ortaya ç›kan hare-
edilmesiyle doru¤a vard›. Bu sefer, neredeyse ket kimli¤ini rahatl›kla içine sindirir. Bu kadar
tüm etkinlikler dernek taraf›ndan organize edi-
lirken, bu sürece her kesimden ortak kat›l›m ol-
du. Öte yandan, özellikle etkinliklerin organi-
zasyonunda bu sefer çok daha yeni bir grubun
katk›s› ortaya ç›k›yordu: Kirac› ve aktif gentrifi-
er’lar. Bu grup mahalle ile yeni yerleflimciler
aras›nda önemli bir iletiflimsel köprü özelli¤i ta-
fl›yan semtli dernek üyeleri ve dernek prati¤i ile
daha somut iliflkiler kurduklar› için, geçmiflten
farkl› bir gentrifier-dernekçi-semtli iliflki biçimi
ortaya ç›kard›.
Kuzguncuklular Derne¤i, asl›nda Kuzgun-
cuk’a Kuzguncuk oldu¤u için yerleflen ve bu
mahallede yaflamaya devam etmek için de bu
semti korumay› öncelikli olarak dert edinen, ye-
ni yerleflimcilerle (elbette hepsi de¤il), y›llard›r
bu mahalleyi ve mahallenin sosyal-kültürel do-
kusunu korumak için emek verenlerin bir araya
geldi¤i ifllevsel bir aland›r. Elbette tek ve biricik
alan de¤ildir ama bu konuda önemli bir ifllev de Foto¤raflar: Tolga ‹slam
mimar•ist 2006/3 67
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
ço¤ul ve kalabal›k bir hareket kimli¤i potas›nda mahallede yaflayanlara haks›zl›k yapmak olur gi-
da, eski yerleflimci, yeni yerleflimci, gentrifier, bi geldi. Öte yandan, kavram› belirleyen evren-
mekân de¤il “bir arada olma”, “bir arada yafla- sel fenomenlerin kendi mahallemde ve benim
yabilme” fikri soylulaflt›r›l›r. Velhas›l, hareket alg›mda çok da fazla belirgin olmamas› ve gent-
bereket getirir. rifier denen grubun bile kendi içinde sorunsal-
laflt›¤› bir semtte, “soylulaflt›rma” tespitiyle ne-
Nas›l Tart›flal›m? relere varaca¤›m›z konusunda da flüphelerim
Tekrarl›yorum: Kuzguncuk’u, biraz da yap›s› var asl›nda. (11. Tezi tekrardan g›pta ile an›yo-
gere¤i, anlat›rken “soylulaflt›rma” tan›m›n› bir rum.*)
türlü a¤z›ma yak›flt›ramad›m. Sanki bu, baflta Öyle zamanlarda ve ülkede yafl›yoruz ki, gün
geçtikçe, temelleri iyiden iyiye kuvvetlenen, si-
yasi-kültürel-sosyal ayr›flmanlar›n özneleri olu-
yoruz. Bir bak›ma, soylulaflt›rma meselesinin ar-
kas›nda dehfletle parlayan görüntü de bu. Ya-
flamla, çevreleriyle kurduklar› iliflkileri birbirin-
den farkl› olan cemaatler, gezegenin ve ülkenin
yaflad›¤› karabasanda, beraber yaflamak konu-
sunda oldukça zorlu s›navdan geçiyor. Herkes
çekildi¤i yaflam alanlar›nda nur topu gibi ta-
hammülsüzlükler ve ötekilefltirmeler yarat›p du-
ruyor. Kuzguncuk gibi bir yerde bile, komflu-
nuzla ayn› anda hem çok yak›n hem de çok
uzak olabiliyorsunuz. Ama mevzubahis (hâlâ
baz› özelliklerini koruyabilen yaflam alan› ola-
rak) mahalle olunca, en az›ndan tahammül, ola-
s› siyasi, etnik ve kültürel kimliklerin belirleme-
lerine yedirilmiyor. Hâlâ komflumuzla selamlafl-
man›n, onun bazen anlamakta zorland›¤› yafla-
Harmony Sanat Galerisi. m›n›n kendisini ço¤altt›¤›n›n bilinciyle (veya bi-
(Foto¤raf: Tolga ‹slam) linçsizli¤i) yaflamaya devam ediyoruz.
Son söz yerine: Gentrifikasyon, belki de ile-
A ‘Confused’ Essay on Kuzguncuk ride toplumun bafl›na bela olacak çok ciddi bir
meseleye de ›fl›k tutuyor. Etnik, siyasi ayr›mc›l›-
This article is a -modest- attempt to discuss the gentrification process that has
been established (or is claimed to have been established) in one of the historical ¤›n gündelik hayat içinde ne kadar yükseldi¤i
neighborhoods in Istanbul, named Kuzguncuk, by critical approach to the ortada. Büyümesi halinde, sonuçlar›n› tahayyül
gentrification in local level. It addresses the geographical structure of the etmek de zor. Öte yandan, ilerisi için baflka bir
neighborhood and demographical transformation through historical and political ayr›mc›l›k ve bu ayr›mc›l›ktan kaynakl› gerilim
cases in order to clarify Kuzguncuk’s distinction from traditional ‘gentrification de söz konusu olabilir. Okulu, al›flverifl yeri, ifl
discussions’. Referring to the authenticity of local reality, this article highlights yeri ayr›, e¤lence yeri ayr› ve en nihayetinde
1980 military coup issue which caused a tragic change in the life of a significant tüm yaflam alanlar› birbirinden ayr›lm›fl bir ken-
number of people who subsequently changed the core meaning of their life – tin üretece¤i kültürel ve sosyal gerilim. Sonuçta
from total salvation to individual salvation paradigm. The article intents to
kent içinde soylu soylu ‘ada’lar yarat›lmaya çal›-
elaborate the choice of this social community as a place to habit in the specific
fl›lsa da, o adalardan yükselen refah kokular› her
context of gentrification – by preferring the word ‘lately inhabitants’ rather than
‘gentrifier’. As a second issue, the article also raises up a social movement called zaman kentin insanlar›n› o alana çekecektir.
‘Kuzguncuk Bostan›’ (protecting vegetable garden against construction attempts) Kaçt›kça, alan daralacakt›r ve her karfl›laflma da-
which was an exceptional case in order to discuss the gentrification case ha baflka gerilimler, nefret biçimleri üretecektir.
through exceptional perspective. It believes that gentrification discussion has a Aman dikkat! Soylulafl›rken, bu kadar da yaban-
potential to cover the impending social risk for Turkey which is social and c›laflmamak laz›m!
cultural discrimination between social groups because of congregational
standings. So the movement of ‘Kuzguncuk Bostan›’ and the experience of Tan Morgül, Gazeteci, ‹stanbul Dergisi Genel Yay›n Yönetmeni
Kuzguncuklular Derne¤i (association of residents in Kuzguncuk) by including all
social groups and individuals representing themselves, interacting others
without any cultural and social barrier, produce their own authentic action
strategies referring to any political group, is gleaming over the potential of social * “Filozoflar dünyay› çeflitli biçimlerde yaln›zca
cleavage between communities as a provocative challenge. yorumlad›lar, sorun onu de¤ifltirmektir.” K. Marx (11.
Tez)
68 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Soylulaflt›rma Sürecinde Sanat ve Sanatç›
Kent, Sanat, Aktivizm
Pelin Tan
mimar•ist 2006/3 69
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
nekler üzerinden gelifltirdikleri savlarda, olum- üzerinden pazarlanmas›, tüketilmesi) önem ka-
lay›c› anlamda sanatç›lar›n soylulaflt›rma süre- zanmas›n› sa¤lar. Üçüncü dalga ise do¤rudan
cindeki rollerine iflaret etmekteler. Cameron ve tüm kamusal alana etki edecek kültür etkinlikle-
Coaffe, soylulaflt›rma süreci ve sanat üretimine ri, kültür kurumlar›n›n politikalar› ile bir kamu-
dair iki yaklafl›mdan bahseder. Birinci yaklafl›m, sal politika arac› haline gelir. Sanat ve kültür
sanatç›n›n soylulaflt›rma sürecinde önemli bir üretimi ise tek bir sanatç›n›n inisiyatifinde de¤il;
aktör oldu¤u ve sürecin sanatç›y› takip ederek art›k makro ölçekte kentsel dönüflümlere yol
yol ald›¤› sav›. ‹kinci yaklafl›m ise süreci elefltirel açacak özel flirketler, sponsorlar ve devlet tara-
bir analiz içerir; “kapital”in rolüne dikkat çeker. f›ndan desteklenen kültür politikalar›n›n elinde-
Yani “kapital” sanatç›y› takip ederek mekân› tü- dir. Bu argümana takiben verebilece¤im örnek,
ketim pazar›na sunar; sanatç›n›n yerinden edil- ‹stanbul Modern Müzesi’nin rolü ve Galataport
mesi ile sonuçlanan bu süreçte sanatç›, bu süreç projesi ile iliflkili Tophane-Karaköy semtlerinin
içinde sadece bir fonksiyondur. Cameron ve gelecekteki dönüflümüdür. Di¤er yandan Avru-
Coaffe’un kendi argümanlar›nda ise, üçüncü pa Kültür Baflkenti projesi, kentlerdeki kültür
dalga soylulaflt›rma ile soylulaflt›rma, kent me- kurumlar›n›n stratejileri do¤rultusunda ço¤u
kânlar›n›n dönüfltürülmesinde bir kamusal poli- kentte ayn›l›k göstermekte; kültürün pazarlan-
tika haline gelmifltir (Cameron & Coaffee, mas› ve sembolik ekonominin küresel üretimi
2005). Yani kamusal sanat ve sanat/kültür ku- benzerlik tafl›maktad›r. Sanatsal pratik yönün-
rumlar›, sanat üretim stratejilerini belirlerken den bakt›¤›m›zda ise, sanat üretimi ve sanatç›
kent mekân›n›n sosyal ve kültürel dönüflümünü bu süreçte araçsallaflt›r›lmakta ve kültürün nor-
bir kurumsal politika olarak belirler (ki bu dö- malizasyonu sa¤lanmaktad›r.
nüflüm fiziksel dönüflümü de etkiler). Bu politi- D. Ley, argümanlar›nda itinal› bir flekilde sa-
kalar belediye ve devlet katk›s› ile desteklenir. natç›n›n kimli¤i, amac› ile “kültür arac›lar›” ara-
Son argümanda, tekrar üçüncü dalga soylu- s›ndaki farklar› ortaya koyar. Sanatç›n›n her za-
laflt›rma ile sanat üretimi aras›ndaki iliflkiyi hat›r- man tüketim ve pazar ekonomisine karfl› hare-
layal›m: N. Smith 1990’larda ortaya ç›kan ket etti¤ini bu nedenle kültür arac›lar› ile ayn›
üçüncü dalgada soylulaflt›rman›n tamamen kategoride tan›mlanamayaca¤›n› belirtir (Ley,
(kentlerin farkl› potansiyel ve dinamiklerine 2003). Kanada’daki birçok sanatç› üzerinde
ra¤men) standartlaflt›¤›n› ve neredeyse her yapt›¤› incelemelerde, sanatç›n›n yaflad›¤› semt
kentte benzerlik gösterdi¤ini savunur (Smith, ve mahalleyi alg›lay›fl›n› sorgular. Sanatç›n›n
2002). 1970’lerdeki ekonomik krizden sonra kendi sanat prati¤i içinde yer alan malzemenin
küresel kapitalin “üretim” de¤il “dolafl›m” yolu ba¤lam›, nesnelerin daha sonra soylulaflt›rma
ile dönüflmesi, ikinci dalga soylulaflt›rman›n süreci ile birlikte sembolik ekonomiye dahil ol-
mas› ve mekân kimli¤i ile iliflkilendirilmesi
kültür üretimi ile ilgili olarak sembolik ekono-
önemli bir yer tutar. Bu noktada, “nesne” üreti-
minin (yaflam tarz›n›n, kültür tarz›n›n mekân
mine dayal› sanat prati¤i yerine toplumsal alan-
da farkl›, elefltirel iletiflim yollar› açan, ekono-
mik ve sosyal çat›flma, müzakere alanlar› üreten
sanat projeleri önem kazan›yor. Kentte yaflayan-
lar ile gündelik yaflam pratikleri üzerinden ileti-
flime geçerek sanat projeleri üreten birçok sa-
natç› inisiyatifi mekânlar bir yandan kent içinde
çekici yerler olabilme tehlikesi ile karfl› karfl›ya
olsa da bilinçli hareket eden inisiyatifler de var.
Örne¤in, Rotterdam (Hollanda) kentindeki
birçok “sanatç› inisiyatifi mekânlar”, semtlerde
ve dönüfltürülmeye çal›fl›lan mekânlarda önemli
rol oynamaktalar. Bunun yan›nda, bilinçli hare-
ket eden ve semtte yaflayanlarla iliflkiye geçip or-
tak projelerle kamusal politikalara karfl› direnen
sanatç› mekânlar› da var. Foundation B.a.d. sa-
Gordon Matta-Clark, natç›lar taraf›ndan yönetilen ve sanatç› atölyele-
Food. (Lee, P.M., “Object
to be Destroyed: The Work
ri içeren ba¤›ms›z bir mekân. Foundation
of Gordon Matta-Clark”, B.a.d. sanatç›lar›, 2003 y›l›nda Charlois semtin-
MIT Press, 2001). de yaflayanlarla birlikte semtin kamusal alandaki
70 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
tasar›m›na ve kimli¤ine dair ortak projeler gelifl- dan sonra Mitte gibi Do¤u Berlin semtlerinde
tirdiler.1 Böylece hem belediyeden gelen sanata h›zlanan soylulaflt›rma sürecinin, alt kültür,
ayr›lm›fl bütçeleri, merkezsizleflen (de-centrali- kentsel ayr›mc›l›k, medya, üst-kentsel söylemler,
zation) kültür politikalar›n›n oluflumu için kul- göçmenlik gibi toplumsal sorunlar ile ba¤lant›l›
land›lar hem de semtin gerçek kimli¤i ve belle- iliflkisel mekân analizleri yapt›lar. Fezer bu pro-
¤ine dair kat›l›mc› pratikler gerçeklefltirdiler. jede amaçlar›n› flu flekilde aç›kl›yor: “15 sene
Soho’nun tarihi ile iliflkili di¤er bir sanatç› önce Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas› Berlin’de siyasi
inisiyatifi örne¤i ise 1971’de Soho’da bafllat›lan ve sosyal geliflmelerin k›r›lmas›na yol açt›; bu k›-
bir yiyecek projesi. Amerikal› sanatç› Gordon r›lma sadece kentin mimari ve infla çehresine
Matta Clark (1943-1978), Princeton’da mi- yans›mad› ayn› zamanda kentin ‘imge üretimi-
marl›k e¤itimi ald›ktan sonra sanat üretimine ne’ de yans›d›. Zoraki infla faaliyetleri ile birlik-
yönelmifltir. Bina ve mekânlar› keserek mimari te, Berlin’in anlam› de¤iflmez karfl›l›kl› görüfl-
nesnelerin yeniden yorumlanmas› üzerine çal›fl- melerle yeniden kodland›. Bizim projemiz, me-
m›fl olan sanatç›, ayn› zamanda sosyal projeler kân›n bu söylemsel üretimini ve bu üretimin
ve sanat› birlefltiren pratikleriyle de tan›nm›flt›r. sosyal-mekânsal manifestosunun araflt›r›lmas›n›
Gordon Matta Clark; Tina Girouard, Caroline içeriyor... Üç farkl› araflt›rma alan› üzerinde
Goodden adl› iki sanatç› ile birlikte “Comidas odaklanmaya çal›flt›k: Berlin’in dergilerde nas›l
Criollas” adl› eski bir mahalle lokantas›n› temsil edildi¤i, istatistik veri ve bu verinin gör-
1971’de yeniden açt› (Lee, 2000). Bir sanatç› sellefltirilmesi, ayr›ca Berlin üzerine elefltirel te-
inisiyatifi mekân› olarak yol alan bu yerde, So- oriler gelifltirmifl birçok kent bilimci ve aktivist
ho’da yaflayan birçok sanatç› bir araya gelip bir- ile video röportajlar› yapt›k. Bu üç düzlemde,
çok proje üretti, birçok insan beraber yemek pi- son 15 y›lda ‘mekân›n’ ivme kazanan ‘kapitaliz-
flirdi, sanat üzerine toplant›lar yap›ld›. Bu me- lefltirilmesinin’ nas›l tan›mlanabilece¤i sorusu
kân daha sonra semtteki dönüflüm ve pazarlama üzerinde odaklanmaya çal›flt›k”. Di¤er yandan,
stratejileri için heyecan uyand›ran yerlerden biri Do¤u Berlin’deki bofl depolar ve binalara do¤ru
oldu, bu dönemi takiben gerçekleflen soylulafl- kayan sanatç› inisiyatifi mekânlar birçok semtin
t›rma sürecinde ise kapand›. soylulaflt›r›lmas›na ön ayak oldu, fakat di¤er
Soylulaflt›rma sürecini elefltiren ve ortaya ç›- yandan da sürekli fiyat art›fl›ndan dolay› çok yer
kan sosyal sorunlara dikkat çeken en önemli sa- de¤ifltirdiler. Özellikle 2000 y›l›nda Berlin’de
nat projelerinden biri, Amerikal› sanatç› Martha birçok sanatç› inisiyatifi mekân› kapand›.3
Rosler ve Dia Sanat Vakf›’n›n (Dia Art Founda- Beyo¤lu gazetesinde, 9 Temmuz 2005 tari-
ton – NewYork) düzenledi¤i “If You Lived He- hinde ç›kan “‹talyan Soka¤› da Geliyor” bafll›kl›
re...” (E¤er burada yaflasayd›n...) adl› sergi ve yaz›s›nda Aris Nalc›, Galata fiahkulu Sokak sa-
panel dizisidir. Bu projede 1970-1980 y›llar›n- kinleri ile birlikte çal›flan sanatç›lar› (yani Oda
da, genellikle sanatç›lar›n yaflad›¤› Soho semtin- Projesi: Özge Aç›kkol, Günefl Savafl, Seçil Yer-
de bafllayan soylulaflt›rma sürecinde toplumun sel) örnekleyerek, bu semtin yeniden ilgi çekici
ve semtte yaflayanlar›n karfl›laflt›klar› zorluklar bir yer oldu¤unu ve “Frans›z Soka¤›”na benzer
görsellefltirildi. Sergi süresince düzenlenen pa- bir örnek olacak olan “‹talyan Soka¤›”n›n da bu
nel dizilerinde sanatç›lar, belediye yetkilileri, sa- semtte gerçekleflece¤ini belirtmektedir. Yazar›n,
nat elefltirmenleri ve P. Marcuse, N. Smith gibi bir sanatç› grubu ve etkinliklerini öncü olarak
planc› ve sosyal bilimcilerin kat›l›m› ile soylulafl- göstermesi ilginç bir çeliflki olarak durmakta ve
t›rma üzerine tart›flmalar, süreci elefltiren sapta- asl›nda Oda Projesi’nin sürdürdü¤ü prati¤in ya-
malar, sanat ve sanatç›n›n rolü ile ilgili analizler zar taraf›ndan analiz edilmedi¤ini ve anlafl›lama-
yap›ld›. Bir gayrimenkul reklam›n›n bafll›¤› olan d›¤›n› göstermektedir. Sadece sanatç› kimlikleri
“E¤er burada yaflasayd›n...” projesi ikinci dalga
soylulaflt›rma süreci ile mekân›n dönüflen eko-
nomik de¤eri karfl›s›nda zor durumda kalan fa-
kir, evsiz (özellikle etnik gruplar) sanatç›lar üze-
rine odakland›.
Di¤er bir sanat projesi ise 2004 y›l›nda Ber-
lin Sanat Bienali ve 2005 ‹stanbul Sanat Biena-
li’nde sergilenen “Urban Condition” (Kentsel Mutena Sohbetler I,
“Kim O”, Oda Projesi,
Koflullar)2 adl› proje. ‹ki Alman sanatç› Jesco 4 Mart 2006, Platform
Fezer ve Axel Wieder, 1990 sonras› Berlin ken- Garanti Güncel Sanat
tinin pazarlanmas› ve özellikle duvar›n y›k›l›fl›n- Merkezi.
mimar•ist 2006/3 71
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
ile semtte ilgi oda¤› oluflturdu¤u düflünülen sa- r›n görünürlük kazanmas›n› sa¤l›yor.
natç›lar›n sanat üretim pratikleri incelendi¤inde Sanatsal üretim (sanatç›, sergi, küratöryel
tam tersine günlük kent yaflam›n›n ekonomik, yaklafl›m, pratik) içinde, soylulaflt›rma süreci ile
siyasi ve di¤er otoriter belirlenimlere karfl› dire- iliflkili olarak yap›lan tart›flmalar veya sorgula-
nebilecek iletiflim kanallar›, kat›l›m ve paylafl›m malarda önem kazanan noktalar flöyle ortaya ç›-
alanlar› açmaya çal›flt›klar›n› görürüz. Bu haber k›yor:
üzerine Oda Projesi, sanatsal üretim taktikleri- - sanatç›n›n kent mekân› ile iliflkili üretimin-
nin bir parças› olarak süreci farkl› disiplinlere ve de sembolik ekonomi veya sanat pazar›na yakla-
kamuya aç›p tart›flmak istediler. Bunun üzerine fl›m›, pozisyonu,
Mutena Sohbetler I “K‹M O” adl› toplant› (4 - günlük yaflam deneyimleri üzerinden iler-
Mart 2006’da Platform Güncel Sanat Merke- leyen ve mekân politikalar›na karfl› direnme
zi’nin ev sahipli¤i ile) düzenlendi. Mimarl›k, sa- eflikleri oluflturabilen sanat projeleri.
nat, antropoloji, sosyoloji, planlama gibi farkl› Her iki nokta z›t olarak soylulaflt›rma süreci-
birçok çal›flma alan›ndan gelen izleyiciler ile bir- ni destekliyor veya karfl› hareket ediyor. Sanatç›-
likte gerçekleflen toplant›da, Galata ve Asmal›- n›n rolü ve belirledi¤i sanatsal üretiminin tarz›
mescit’teki kültürel pazar, fiziksel yenilenme, bu aç›dan önem kazan›yor. Ayr›ca tarihsel du-
mülkiyet dönüflümü sürecinde sanatç› ve sanat- rumlar, farkl› kentlerin potansiyelleri ve sanat ile
ç› gruplar›n›n rolü ve pozisyonlar› sorgulanma- mekân müzakeresi aras›ndaki gerginlik, sanat
ya çal›fl›ld›. Galata’da ivme kazanan soylulaflt›r- projelerini etkileyebiliyor. Sonuç olarak, kent
ma süreci ile birlikte mekânlar›ndan ç›kmak zo- mekân›n›n politik araçlar ve ekonomi ile müza-
runda kalan Oda Projesi (2005); mekânlar›n- keresi, iliflkisi birçok sanatç› taraf›ndan farkl›
dan ayr›lmadan önce soylulaflt›rma süreci ile il- temsil flekilleri ile analiz ediliyor.
gili elefltirileri, semt kimli¤i, günlük yaflam›n di-
renme efliklerine dair yine birçok farkl› disiplin- Pelin Tan, Sosyolog, Sanat Tarihçi,
den görüflleri davet ettikleri, parazit gibi iflleyen ‹TÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Araflt›rma Görevlisi
72 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
Ahmet Polat:
“Bu bölgelerde inan›lmaz bir enerji var;
gerçek bütünleflme burada oluyor”
Söylefli: Ayflen Ciravo¤lu - Tolga ‹slam
Lahey’de ve ‹stanbul’da iki farkl› mahallede- çünkü sorunu içeriden çözemezseniz, o sorun
ki soylulaflt›rma süreçlerini konu alan bir çözülmez. D›flar›dan müdahale ile olmaz. Sa-
sergi yapt›n›z. Sizi bu tür bir çal›flma yapma- b›rl› olmak gerekir. Sab›rl› olamad›lar. Bana gö-
ya iten sebep neydi? re sab›r çok önemli. Siz orada bir grup yaratt›-
Ben Hollanda’dayken hep o tür bölgelerde ya- n›z, 50 sene içerisinde karmakar›fl›k bir hayat
flad›m; fakir, getto olarak adland›r›labilecek yer- kurmufllar orada ve flimdi siz bu insanlar› da¤›-
ler. Bu tür yerleri çok merak ediyordum çünkü tarak bunu silmek istiyorsunuz. Bunu do¤ru-
genelde Hollanda’da birçok etnik grup orada dan yapamad›klar› için yavafl yavafl bina de¤erle-
oturuyor. Türkler, Afrikal›lar, göçmenler hep o rini, kira de¤erlerini yükselterek yap›yorlar. O
bölgelerde yafl›yorlar. ‹çine girip anlamak iste- kültür asl›nda flimdi yeni enerji noktalar›. Bana
dim. Çünkü herkes o bölgelere d›flar›dan bak›- göre o bölgelerde inan›lmaz bir enerji var. Ger-
yor, korkuyor, anlam›yor, yabanc› olduklar› için çek bütünleflme orada oluyor çünkü insanlar›n
onlar›n dilinde konuflam›yor, kültürlerini anla- günlük hayatlar› iç içe, birbirlerine bak›yorlar,
m›yorlar. D›flar›dan bak›yorlar, getto diyorlar, birbirleriyle konufluyorlar. Nükleer enerjide ol-
sadece sorunlar› görüyorlar, içine girmeden d›- du¤u gibi: Atomlar bir araya gelirse daha çok
flar›dan ahkâm kesiyorlar. Ben bunu kabul et- enerji olufluyor. Ama bunu kullanmay› bilmi-
medim ve 1,5 sene içlerinde yaflayarak bu insan- yorlar. Bunlar›n koflullar›n› iyilefltirmektense,
lar›n gündelik yaflamlar›n›, kültürel sorunlar›n› kökten temizleyelim diyorlar.
çözme biçimlerini anlamaya çal›flt›m. Rehabilitasyon sonras›, flu anda orada otu-
‹nsanlar her zaman yaflam fleklinden etkile- ranlar bu kiralar› veremiyorlar, o yüzden yafla-
nirler. Göçmenlerse göçten etkilenirler. Bir sa- d›klar› yeri terk etmek zorunda kal›yorlar. Ama
vafl durumu varsa o zaman d›flar›dan gelen fark- bakt›¤›n›zda bu insanlar hep ayn› yerlere gidi-
l› bask›lar vard›r ve bunlar insanlar› farkl› du- yorlar. Paris’i görüyorsunuz, bütün yabanc›lar›
rumlara iter. Ben bu çeflit dokunulamaz fleyleri d›flar› at›yorlar. Paris içinde her fley temiz, p›r›l
seviyorum, insanlar›n gündelik yaflam› üzerinde p›r›l, aynen bir müze gibi. Amsterdam’da da
nas›l etkisi oldu¤una bak›yorum. O yüzden be-
nim ilgimi çekti. Her yerde, dünyan›n bütün
büyük flehirlerinde olan bir süreç bu.
mimar•ist 2006/3 73
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
öyle. Orada bir hafta kal›yorsun, s›k›l›yorsun, nu söyledi. Balat örne¤ini biraz Lahey’deki du-
çünkü hiç bir fley yok. Yani bir fley kalmad› ora- ruma benzedi¤i için seçtim. Avrupa Birli-
da, gerçek hayat d›flar›da. Bu korkunç bir fley ¤i’nden gelen fonlarla binalar› yenilediklerini,
bana göre, yani o enerjiyi kenarlara koyuyorlar restore ettiklerini duydu¤umda “bu tam bana
böylece gözlerinden uzakta oluyor ve bu flekil- göre” dedim. Balat’ta 4-5 ay çal›flt›m. Ama art›k
de kendilerini iyi hissediyorlar. bu konunun nas›l bir fley oldu¤unu biliyordum.
Oraya girdim, insanlarla konufltum, birlikte ça-
Lahey’de bir buçuk sene kalman›z›n tek se- l›flt›m.
bebi bu sergiyi gerçeklefltirebilmek miydi?
Evet. Çünkü günlük hayatlar›n›, günlük sorun- Lahey’de oldu¤u gibi, Balat’ta da yaflad›n›z
lar›n› anlamak için içeride yaflamam gerekiyor. m›?
D›flar›dan gelip de sizin sorunlar›n›z nelerdir di- Balat’›n içinde de¤il ama yürüyerek dört dakika
ye sordu¤unuzda size iki üç tane fley söyleyebi- mesafede bir yerde kald›m. Ama her gün ora-
lirler ama sen orada yafl›yorsan görüyorsun za- dayd›m.
ten. Bu uzun bir proje ve halen devam ediyor
asl›nda. ‹ki sene sonra Balat’a ve Lahey’e tekrar ‹nsanlar nas›l karfl›lad›lar sizi?
gidece¤im. fiu an biraz zamana ihtiyaç var. fiim- Türkleri biliyorsunuz, çok merak ediyorlar.
di “biz bu projeyi burada yaflayan insanlar için “Kim bu turist?” diyorlar. Ben önce kendimi ta-
yap›yoruz” diyorlar. Bakal›m gerçekten befl y›l n›flt›rd›m onlara, sonra gidip çay içtim, iletiflim
sonra ayn› insanlar hâlâ orada olacaklar m›? kurdum. Türkler ilk karfl›laflt›¤›n›z zaman hiç
zorlanm›yorlar. Ama anlatmak için zorlan›yor-
Neden Lahey’den sonra Balat’ta çal›flmay› lar, çünkü kendisi de ne olaca¤›n› bilmiyor as-
tercih ettiniz? l›nda. Ve çok kar›fl›k iliflkiler var, k›skançl›klar
Ben buraya geçen y›l geldim, ondan önce Hol- yaflan›yor mesela. “Onun binas›n› güzellefltiri-
landa’da yafl›yordum. Buradaki bir galeride ta- yorlar, benim binama niçin böyle bir fley yapm›-
n›d›¤›m bir arkadafla “Gentrification’› merak yorlar” diyor. Çok tipik, normal insan tepkileri.
ediyorum. Türkiye’de öyle bir fley var m›?”diye Ben onun üzerine burada çal›flmaya devam et-
sordum. O da böyle bir sürü bölgenin oldu¤u- tim.
74 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
‹nsanlarla nas›l iletiflime geçiyorsunuz? Gentrification sürecini foto¤raflar›n›za nas›l
Yollarda, kahvelerde, binalarda, yani insan bura- yans›tt›n›z?
da her yerde zaten; herkes d›flar›da, marketlerde, Benim ilgimi binalar de¤il, içlerinde yaflayan in-
caminin orada. Bana göre Lahey’e çok benziyor sanlar çekiyor. Foto¤raflar›mda kendi gördü-
bu aç›dan. Ben neden bu projeyi yapt›m? Çünkü ¤üm flekliyle de¤il, onlar›n gördü¤ü flekliyle an-
küreselleflme oldu¤u için Türkiye ve Hollanda lat›yorum. Sergide de bu bölgede yaflayan in-
çok farkl› de¤il asl›nda o nedenle iki tane büyük sanlar› samimi olarak resmetmeye çal›flt›m, on-
flehrin içine girdim. Ufak farklar var. Birinde para lar› poz vermeden foto¤raflamak istedim. An-
hükümetten geliyor, di¤erinde Avrupa Birli- cak bu flekilde insanlar›n yaflam flekli hakk›nda
¤i’nden. Ama temel yap› ayn› asl›nda. ‹nsanlar›n bilgi alabilirsiniz.
mevcut potansiyellerini kullanm›yorlar. Ben yazar olmad›¤›m için kendimi yaz›yla
ifade etmiyorum, resimlerimle ifade ediyorum.
Gerçekten de pek bir fark yok mu, yani ora- O yüzden sergimi ilk gördü¤ünüzde tamam
da yaflayan insanlar›n yaflant›s›, tepkisiyle güzel foto¤raflar, insanlar var ama gentrificati-
buradakilerinki gerçekten benziyor mu o ka- on’›n ne oldu¤u anlafl›lm›yor diyebilirsiniz. Me-
dar? sela burada gentrification ile ilgili olarak kullan-
Ben bu konuya çok soyut bak›yorum. Tabii ki d›¤›m birkaç resmi Patrikhane’de çektim. Belki
birtak›m farkl›l›klar var. Örne¤in Hollanda’da görmüflsünüzdür, bir adam yan yan bak›yor.
insanlara evlerinden ç›ks›nlar diye para veriyor- Sen diyorsun ki “Bunun gentrification ile ne il-
lar, yani bunu zorla yapm›yorlar. Bu Türkiye’de gisi var?” Asl›nda hiçbir ilgisi yok ama belki on
olmayan bir fley. Orada süreç çok iyi yönetiliyor. y›l sonra bu patrikhane orada olmayacak. O za-
Ama uzun vadede bakarsan›z, gençleri e¤itmez- man gentrification’un bir parças› olacak.
seniz, içeriden birtak›m fleyleri de¤ifltirmezseniz
o zaman ifle yaramaz. Belki çok iyi evler yapars›- Galiba sergiyi daha sonra Balat’a tafl›d›n›z ve
n›z ama o evleri nas›l kullanacaklar›n› bilmezler- foto¤raflar› oradaki insanlara gösterdiniz.
se, balkonlar›nda tavuk yetifltirmeye devam Buradaki amac›n›z neydi?
ederler. Birkaç y›l geçtikten sonra bakaca¤›z ne- Evet, hem Lahey’de hem Balat’ta yapt›m bunu.
ler olacak diye... Bence resimleri çekilen insanlar› bunlara dahil
mimar•ist 2006/3 75
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
etmek önemli. Örne¤in ben çektiklerimi o re- yor. Bu nedenle bu insanlar için gentrification
simlerdeki kiflilere gösterdi¤im zaman, bir tane- tamam›yla baflka bir anlama geliyor.
si çok flafl›rd›. “Ben yaflad›¤›m›z yerin böyle gö- Gentrification onlar için “Komflunun evi,
ründü¤ünü hiç düflünmemifltim,” dedi. Yaz› gi- benim evimden niçin daha iyi?” anlam›na geli-
bi de¤il bu. Yani siz, ben fluray› be¤enmedim, yor. Ya da “evimizi de¤ifltirdiler, flimdi balkonu
diye bir elefltiri yazd›¤›n›zda, bu sizin resmini kullanam›yoruz” anlam›na geliyor. Ya da “kom-
çekip onu göstermeniz kadar etki yaratm›yor. flular›m›z vard› ama baflka yere tafl›nmak zorun-
Resim çok etkili oluyor. Ve resimleri gördükten da kald›lar çünkü kiray› ödeyemediler” anlam›-
sonra gerçekten insanlar “Biz neden böyle yafl›- na geliyor. Onlar için son derece basit anlamlar
yoruz?” diye sorguluyorlar. Onun fark›na var›- tafl›yor. Basit, çünkü hayat böyle. Elinizde bir
yorlar. Enteresan olan bu. Bir klik ile baz› fleyler kitapla gelip iflte gentrification budur diyemez-
de¤iflebiliyor. siniz, çünkü onlar bunu yafl›yorlar. Onlar bunun
üzerinde e¤itim görmüyorlar, içerisinde yafl›yor-
Bu bölgelerdeki insanlarla etkileflim içinde lar bizzat. ‹kisi aras›nda çok büyük fark var.
olurken, ayn› zamanda onlara bir tür bilinç Bilinçlendirme asl›nda insanlar›n kendilerini
afl›lamaya çal›flt›n›z m›? “Bak›n, böyle bir sü- yaflad›klar› ortamda gördükleri andan itibaren
reç var, siz fark›nda m›s›n›z, de¤il misiniz bafll›yor. “Ben burada m› yafl›yorum?” diyorlar.
bilmiyorum, ama bafl›n›za bunlar gelecek,” Dolay›s›yla foto¤raf kendilerine bunu göster-
gibi fleyler söylediniz mi? menin bir yolu. Di¤er yandan belli bir bilinç ya-
fiimdi oraya gitseniz ve insanlara “millet uyan›n ratmak, bana göre, yap›lan ifli farkl› bir konsept-
bak›n etraf›n›za böyle fleyler oluyor” deseniz, te sunmak anlam›na da geliyor. Örne¤in o dö-
onlar “sana ne” derler, “bu adam neden bahse- nemde ‹stanbul’da yap›lan UIA kongresindeki
diyor” derler, “benim çal›flmam, para kazan- sergi gibi. Çünkü ben tek bafl›ma bilinç yarata-
mam laz›m, bakacak befl çocu¤um var” derler. mam, ama çal›flmam› baflka insanlara tafl›yabili-
Yani flunu demek istiyorum: Senin bu kadar ça- rim. Ben bu sergi ile insanlar›n “di¤er” insan-
l›flman ve konuyla içli d›fll› olmufl olman oradaki larla ilgilenmelerini istedim.
insanlar için bir fley ifade etmiyor. O yüzden en
bafllang›c›na, en temel noktas›na gitmek gereki- Peki, sanatç›lar› nas›l görüyorsun? Gentrifi-
76 mimar•ist 2006/3
DOSYA
“SOYLULAfiTIRMA” ve ‹STANBUL
cation ço¤u zaman sanatç›lar›n, sanatç› top- man oraya gitmelisiniz. Çünkü insanlar gülü-
luluklar›n›n yerleflmesiyle bafll›yor. yorlar, e¤leniyorlar. Siz oraya gidince, bir süre
Biz o noktalar› kullanmay› istiyoruz. O tezat, sonra onlar sizi tehlikelere karfl› uyaracaklard›r.
enerji, insanlar d›flar›da, herkes birbiriyle konu- Tarlabafl›’nda herkes h›rs›z de¤il sonuçta. Ve
fluyor, herkes birbirini tan›yor, herkes farkl›, ya- Tarlabafl›’nda oturuyorsan›z, Tarlabafl›’nda so-
ni bizim için çok enteresan. Buralar çok ilginç yulmazs›n›z. Yani içlerinde olmuyor bunlar,
yerler. Henüz sabitlenmifl ya da temizlenmifl, kendi aralar›nda kendilerinden çalm›yorlar. Ta-
steril hale getirilmifl de¤iller. Bir flehri flehir ya- bii ki diyebilirsiniz, gene risk var, ama ilginç k›-
pan buralar iflte. ‹stiklal Caddesi mesela, k›z›la- lan da bu.
bilir bunlar niye bu caddeyi y›k›yor, k›r›yor diye
ama e¤er sabit hale gelirse, istikrarl› hale gelirse, Son olarak çok önemli bir foto¤raf kurumu
o zaman cazibesi kalmaz. Paris, Londra gibi olan International Center of Photog-
müze flehir haline gelir. Hiçbir anlam› kalmaz. raphy’nin (ICP) bu y›lki yar›flmas›nda En
Ben bir sanatç› olarak bakt›¤›mda asl›nda bura- ‹yi Genç Foto¤rafç› Ödülü’nü alman›z ne-
n›n daha güzel ve daha hofl oldu¤unu düflünü- deniyle sizi kutlayal›m ve bize vakit ay›rd›¤›-
yorum. n›z için çok teflekkür edelim...
mimar•ist 2006/3 77
KENT
Dijital Kentleflme
Elizabeth Sikiaridi - Frans Vogelaar
‹ngilizce’den Çeviren: Ersin Ar›soy
Melez Kent Görünümü “yer”leri (yol boyunca) konu alan projeler üze-
1999 y›l›n›n ekim ay›nda, yüzen bir medya la- rinde çal›flmaktayd›. ReBoot adl› bu tekne (boot
boratuvar› gibi ifllev gören bir tekne Alman- hem Alman hem de Hollanda dilinde “tekne”
ya’n›n Köln kentinden Hollanda’n›n Rotter- anlam›na geldi¤inden burada bir sözcükler oyu-
dam ve Amsterdam kentlerine do¤ru Ren Neh- nu söz konusu) Kuzey Ren-Vestfalya’dan Köln
ri üzerinde bir hafta yol ald›. Teknede Kuzey ve De Balie’deki Medya Sanatlar› Akademisi ile
Ren-Vestfalya bölgesinden ve Hollanda’dan, Amsterdam’daki Kültür ve Politika Merkezi ta-
aralar›nda sanatç›lar›n, müzisyenlerin, medya raf›ndan “kunst NRW.NL” bafll›kl› resmî bir
mensuplar›n›n yer ald›¤› seksen yolcu bulunu- kültürel de¤iflim ve iflbirli¤i projesi kapsam›nda
yordu. Hepsi de ak›fl alanlar›n› (nehir) ve suya indirilmiflti.
ReBoot nehirdeki yolculu¤u boyunca Ren’e
k›y›s› olan çeflitli kentlerde (Düsseldorf, Duis-
burg, Emmerich, Arnheim ve Rotterdam) lima-
na girerek yerel halka hitap etti. Bu duraklama-
larda, yerel sanatç›lar›n da kat›l›m› ile konserler
düzenlendi, konferanslar verildi ve rehberler efl-
li¤inde yak›n çevrede geziler yap›ld›. Nehir bo-
yunca çeflitli yerlere (kulüpler, laboratuvarlar
vb.) internet yoluyla ba¤lanabilen tekne, çevre-
deki trans-lokal a¤›n bir parças› oldu. Gezi süre-
since yerel televizyonda internet arac›l›¤›yla
canl› programlar gerçeklefltirildi.
Almanya ve Hollanda aras›ndaki ba¤lant›n›n
özgün bir simgesi olan Ren Nehri boyunca,
teknenin eflsiz “heterotopya”s› içinde güçlü bir
iflbirli¤i ortam› gelifltirildi. A¤ üzerinden ortak
deneysel yay›n uygulamas›ndan yeni bir melez
medya ile gerçek bir alan ortaya ç›kt›. Bu alan,
art›k tek bir belirli yerleflme birimine ba¤l› ol-
mayan, ancak bunlar›n aralar›ndaki iliflkinin so-
nucunda ortaya ç›kan bir aland›.
Geleneksel bir a¤ olan Ren Nehri, ça¤dafl
“glokal” a¤a, birleflik global-yerel a¤a ve medya
a¤›na (internet/TV) ba¤land›. Reboot, (fiziksel
ile medyan›n birleflimi) melez bir kent görünü-
mü üreten, melez bir tekneydi.
Bu yeni melez (“gerçek” ve medya) manza-
rada, birbirlerine ba¤lanm›fl eski a¤lar, gelenek-
sel alan kategorileri eskimeye bafllamaktad›r.
Bilgi-iletiflim a¤lar› ve medya alanlar› ile flehirci-
lik ve mimarl›¤› birlefltiren yeni bir planlama ve
tasar›m alan› do¤maktad›r. Bu yeni “Dijital
Üstte, ReBoot: yüzen bir
Kentleflme” anlay›fl›n›n, yeni bir melez kentsel
medya laboratuvar›, 1999.
Altta, ReBoot: melez kent a¤ gelifltirmek için yeni araçlara ve yeni araflt›r-
görünümü, 1999. ma türlerine gereksinimi vard›r.
78 mimar•ist 2006/3
KENT
mimar•ist 2006/3 79
KENT
80 mimar•ist 2006/3
KENT
oynat›c›s›, tek tek yolcular› istedikleri yere götü- orta tabakan›n özel güvenlik görevlileri ve “in-
ren otobüs ve uzaktan e¤itim ve sa¤l›k hizmet- ternet kameralar›”yla korunan konut alanlar›
leri) birlefltirme örnekleri denenmektedir. Bun- “kapal› yerleflimler”i (gated communities) tehdit
lar, en basit düflük teknoloji ve sanat geliflmele- eder.
rinin, bilgi-iletiflim teknolojisinde eflzamanl› Stephen Graham ve Simon Marvin’in dedik-
kullan›lmas›n› sa¤layabilir. leri gibi: “Glokal (global/lokal) a¤ ortamlar›n›,
Ancak, bütün bunlar›n ötesinde söz konusu onlar› çevreleyen kentsel ortamlar›n ince parça-
olan, yap›lar›n, dinamiklefltirilmifl bir ortam›n lara ayr›lm›fl dokusunda ve zaman içerisinde
arayüzleri olarak alg›lanmas›d›r. Sorun yaln›zca seyrekleflmifl bir örgü gibi alg›lamak için umut-
yap›n›n tasar›m›na dahil olmak de¤il, dura¤an, suz bir gereksinimi vard›r. Havaalanlar›n›, bü-
devingen ve a¤ ö¤elerinin bütünlü¤ü içinde sis- yük çarfl›lar›, tema parklar›n› vb. yerel doku içe-
temlerin geliflmesine kendimizi adamam›z söz risinde, sürekli ve güçlü bir engel oluflturmak
konusu. Bu, “konutlar”›n yaln›zca tasarlanmas› yerine toplumsal etkileflim ve kabul yaratacak
de¤il, de¤iflen kullan›mlar ve dönüflümler için bir biçimde nas›l bütünlefltirebilirizin kuramsal
programlanmas› anlam›na geliyor. Bu tür, olu- yollar›n› aramal›y›z.” (Stephen Graham ve Si-
flum odakl› bir bak›fl aç›s› yaln›zca yap›lar›n biti- mon Marvin, Splintering urbanism - networked
rilmesini de¤il, günlük ve haftal›k döngülerden infrastructures, technological mobilities and the
tüm bir yaflam döngüsüne ve geri dönüflümüne urban condition, London 2001)
kadar, yap›lar›n dönemlerini dikkate al›r.
Köklü Rotalar (Rooting Routes)
Kentsel A¤lar Hollanda’n›n Amsterdam kenti yak›n›ndaki
Günümüzün kentsel çevresinin, toplanma ve Schiphol Havaalan›’n› çevreleyen mahalleler ha-
merkezden uzaklaflma, ifllevsel birleflme ve ay- vaalan›n›n “global niteli¤i”ne tam olarak efllik
r›flma gibi karfl›t e¤ilimlerinin çeliflkili dinamiz- edememektedir. Bu mahalleler, alan›n global
mi içinde geleneksel mekânsal farkl›laflma de- mekânsal hiyerarflisi içindeki yüksek performan-
yimleri de¤erini yitirmektedir. Bu parçal› kent- s›ndan gerçekten yararlanmak yerine, onun ya-
sel görünüm içinde “merkez”e karfl› “çevre”, ratt›¤› tüm s›k›nt›lar› çeken bir “arka bahçe” ol-
“peyzaj”a karfl› “kent” ve “ifllevsel bölgeleme” maktad›r. Bu soruna yan›t bulmak amac›yla
(örn. oturma, çal›flma ve e¤lenme) gibi ulamlar Schiphol Havaalan›’n› yerel dokuya katmak için
(kategoriler) eskimifl, modas› geçmifl sözcüklere transit turizmi araç olarak kullanan bir öneri ge-
dönüflmektedir. lifltirdik.
Kentsel organizmalar, çevrenin tek merkez Schiphol Havaalan›’n› kullanan kiflilerin
etraf›nda düzenlendi¤i hiyerarflik yap›l› merkez önemli bir ço¤unlu¤u iki uçufl aras›nda vakit
ve çevre odakl› sistemlerden, bir a¤ örgütlen- geçirmek zorunda olan transit yolculard›r.
meleri hiyerarflisine dönüflmektedir. Bu a¤ ken- Uyurlar, al›flverifl yaparlar, film seyrederler... Köklü Rotalar, Schiphol
tinin dü¤üm noktalar›, ifllevsel ve simgesel ola- ama bu bekleyifl gene de s›k›c›d›r. Transit yolcu- Havaalan›’n› çevrenin yerel
rak farkl›laflm›flt›r ve karfl›l›kl› olarak birbirlerini dokusu içine alan rotalar›n
larla “k›sa süreli kalacaklar”›n bu süreyi daha
menüsü. (invOFFICE for
tamamlamaktad›r. “nitelikli” geçirmeleri sa¤lanamaz m›? Örne¤in, architecture, urbanism
Kentler, ya da bu kentlerin baz› bölümleri, toplu yolcular›n uluslararas› toplant›lar›n› und design, 2004.)
simgesel merkez olmaya bafllay›p dolay›s›yla da
önem kazan›rken, komflu kentler (ya da kentle-
rin komflu bölgeleri) de önemini yitirmekte ve
belleklerden yok olmaktad›r. A¤ kentinin sim-
gesel ve ifllevsel yönden önemli noktalar›n›n
çevresindeki yak›n alanlar›n yüklendi¤i ifllev git-
tikçe ikincilleflmekte, kimi zaman da ifllevsizlefl-
mektedir (örne¤in “sorunlu bölgeler” ve kent-
sel çevre ve bilgi-iletiflim a¤lar›yla ba¤lant›s› za-
y›f olan marjinal toplumsal gruplar›n konut
alanlar›).
“A¤ kenti”nin sürekli olmayan kentsel görü-
nümünde mekânsal parçalanma, toplumsal ay-
r›flman›n bir aynas› ve üreticisidir. D›fllanm›fl
bölgenin konut alanlar› (“gettolar”?) kat› top-
lumsal karfl›tl›klar yaflar ve yan› bafl›nda, üst ve
mimar•ist 2006/3 81
KENT
Schiphol’da düzenlemeleri... Havaalan›n›n ken- tal kamusal alan aras›ndaki iliflkiyi tasarlama ro-
di olanaklar›na ek olarak yerel çevre de benzer- lü gitgide daha büyük zorluklarla karfl› karfl›ya
siz bir deneyim olarak havaalan›n›n global orta- gelmektedir: “dijital” kentin maddesel karfl›l›¤›
m›na dahil edilemez mi? ile olan iliflkisini ve birbiriyle ba¤lant›s›n› sorgu-
Schiphol Havaalan›’n›n “Köklü Rotalar›” lamak, “sanal” ve maddesel (kentsel) dünyalar
projesi kapsam›nda bisikletliler ile turist mini- aras›ndaki arayüzler konusunda kuramsal dü-
büsleri, turist tekneleri ve deniz taksileri için flünce üretmek ve melez (analog-dijital) iletiflim
spor yollar›, do¤a yollar›, e¤itici yollar, tarihsel ortamlar› tasarlamak...
yollar ve al›flverifl yollar› ad› alt›nda havaalan›n- ‹letiflim alanlar›n›n mimarl›¤›; aradaki mesa-
dan yerel çevreye ulaflabilecekleri birkaç yol feyi kapat›r ve global medya kürelerini yerel içe-
önerdik. Schiphol yolcular› bekleme süreleri rik ve mekâna ba¤larken, birleflik bir analog/di-
içinde havaalan› çevresini dolaflabileceklerdi. Bu jital altyap› önermektedir: Kuramsal projemiz
rotalar elektronik araçlarla, örne¤in yolcunun “Kamusal Medyan›n Kentsel Arayüzleri”, ka-
kendi cep telefonuyla, izlenebilecek, denetlene- musal (kentsel) mekân›n ifllevini sa¤lamlaflt›r-
bilecek ve yolculara rehberlik edilebilecekti. mak amac›yla kitlesel medyan›n karfl›l›kl› etkile-
Yolcular›n kulland›klar› cep telefonlar› arac›- flimi için yarat›lan alternatif bir senaryodur.
l›¤› ile dolaflma süreci içinde elektronik denetle- Bu proje, melez bir kentsel a¤ alan›, medya
me yap›labilecek ve kendilerine çevre konusun- alan› ile kentsel alan›n kaynaflmas›n› gelifltir-
da bilgiler iletilebilecekti. mekte ve global medya alan› ile yerel kentsel
Bunlar Schiphol Havaalan›’na, ek bir global alan aras›nda kamunun ulaflabildi¤i arayüzler
transit noktas› potansiyeli vererek buran›n üzerine kuramlar yürütmektedir. Gittikçe daha
“yer” olarak deneyimini ve imgesini güçlendi- fazla özelleflen bir toplumda kamunun görevini
recekti. Ayr›ca havaalan› çevresindeki, butikler vurgulamakta ve yerel ile global aras›ndaki bofl-
ve lokantalar gibi küçük ölçekli ekonomik faali- lu¤u doldurmaktad›r. Bu kentsel ve medya a¤-
yetleri de güçlendirecekti. Bölgedeki kamusal lar›n›n birlefliminden ortaya ç›kan sonuç, ayn›
ve yeflil alanlar›n iyilefltirilmesine de katk› sa¤la- anda hem analog hem dijital, hem sanal hem
m›fl olacakt›. Amsterdam kentinin içindeki tu- maddesel, hem yerel hem global olan “melez”
rizm bask›s›n› hafifleterek, kentin eteklerindeki alanlard›r.
turizm ekonomisinin geliflmesinde itici bir güç (Mahallenizdeki çamafl›rhanede) yerel pub-
olacakt›. lic “tele-feeder facility”, yani “Kamusal Medya
Bu, global devingen alanlar ile kendi bölge- Kentsel Arayüzleri”nin temel birimi, halk›n di-
sel yerel çevresi aras›nda havaalan›n› bir arayüz namik bir iletiflim ortam› içinde iletiler üretme-
olma rolünü güçlendirerek buran›n, yerel doku sini, s›n›rl› yay›n yapmas›n› ve yay›n almas›n›
Kamusal Medya Kentsel içinde örülmesinin yollar›ndan biri olacakt›. sa¤lamaktad›r. Afla¤›dan yukar›ya do¤ru bir di-
Arayüzleri: kentsel iletiflim namik yerel medya a¤› yarat›larak, glokal (glo-
alan›n›n dinamik örne¤i. bal/lokal) medya ortam›n› geçici olarak doldur-
(invOFFICE for Dijital Kentleflme
architecture, urbanism Mimarl›¤›n; mekânlar› sosyal etkileflim alanlar› mak üzere yerel olaylar özendirilebilir ve des-
und design, 2000.) olarak tan›mlama ve oluflturma, fiziksel ve diji- teklenebilir.
Arayüzleri kamusal alanda bulunan, global
medya ortam› ile yerel bölgeler aras›ndaki bu
ba¤, (kentsel) yerel bölgelerden, global medya
çevresine yay›n yapmay›, ulaflmay› ve o çevreyi
etkilemeyi olanakl› k›lmaktad›r.
Londra’n›n kentsel gerilimlerinden ve yap›-
s›ndan faydalanan bir proje sunumu, bir çal›flma
kuram›n› belirli bir kentsel durumun yap›sal
özellikleriyle karfl›layarak bu araflt›rmalar›n stra-
tejilerini aç›klar ve çeflitli yönlerini görsel olarak
canland›r›r.
Bu yaklafl›mdan hareket ederek, Neighbours
Network City, NNC (CNN’in tersi) (Mahalle
A¤lar› Kenti) bafll›¤› alt›nda, ‹stanbul ile birlikte
2010 y›l›nda Avrupa Kültür Baflkenti olacak Es-
sen kenti ve Ruhr bölgesi için, bir dizi proje ge-
lifltirilmifltir. Bu projelerden biri olan “Sub_City”
82 mimar•ist 2006/3
KENT
Sub_City: Essen/Ruhr
kent bölgesinin “alt”
katmanlar›nda büyük bir
kentsel oyun. (invOFFICE
for architecture, urbanism
und design, 2004.)
(Alt_Kent) cep telefonlar› ile oynanacak büyük Not:
Elizabeth Sikiaridi ve Frans Vogelaar Hollanda’n›n
bir kentsel oyun önerisi getirmektedir. Amsterdam kentinde, stratejik araflt›rma ve geliflme ile
“Sub_City”, kentin alt katmanlar›n› harekete ge- yenilikçi tasar›m konular›nda uzmanlaflm›fl “invOFFICE
çirerek, Ruhr bölgesinde eski maden alanlar›n- for architecture, urbanism and design” adl› büronun
yöneticileri.
dan birinin toprak alt›n› konu almaktad›r. Sikiaridi ve Vogelaar, Hollanda hükümetinin, “bilgi-
Bu projeler, yeni ortaya ç›kan “bilgi-iletiflim iletiflim ça¤›nda mekân kullan›m›” üzerine yürüttü¤ü
çal›flmada dan›flman olarak görev yapt›lar.
ça¤›”n›n mimari/kentsel de¤iflimlerini araflt›- Bu çal›flma için bkz:
ran, kentleflme ile kitlesel medya ve iletiflim a¤- http://www.infodrome.nl/publicaties/domeinen/07_rui
lar› ortam› aras›ndaki dinamik etkileflimi incele- _vog_essay.html
Sikiaridi, Paris ve Darmstadt kentlerinde mimarl›k ve
yen “Dijital Kentleflme” adl› yeni disiplinlerara- flehircilik e¤itimi gördü, ard›ndan Stuttgart’ta Behnisch &
s› çal›flma alan›n›n ilk örneklerini (prototipleri- Partner flirketinde çal›flt›. Vogelaar, Eindhoven’da endüstri
tasar›m› ve Londra’da mimarl›k ve flehircilik (AA)
ni) oluflturur. okuduktan sonra Rotterdam’da O.M.A.’da (Koolhaas) ve
Dijital Kentleflme, kamusal alandaki bilgi- Milano’da Studio Alchimia’da (Mendini) çal›flt›.
iletiflim süreçleriyle, kentsel büyümeyle örtüflen
ve onu de¤ifltiren esnek yanlarla ilgilenir: çekim
alan› gibi çal›flan, geleneksel kentsel yap›y› dö-
nüfltüren, iç içe ören, kentsel dokuyu y›rtarak ve
keserek delikler açan, arayüzler talep eden gö-
rünmeyen a¤lar.
Soft Urbanism
Bundan dolay› “Dijital Kentleflme”nin u¤rafl
alan›, mekânlar› tan›mlamak yerine, kendinden Soft Urbanism deals with information/communication processes in public
örgütlenme (self-organization) süreçleri için uy- space, the soft aspects overlying the urban sprawl and modifying it: the invisible
gun çerçeveler yaratmakt›r. Dijital Kentleflme networks acting as attractors, transforming the traditional urban structure,
altyap› alanlar›na yaln›zca müdahale etmez, ayn› interweaving, ripping open and cutting through the urban tissue, demanding
zamanda onun genel kavramlar›n› benimser ve interfaces.
paradigmalar›n› izler. Toplumsal etkileflim ola- Soft Urbanism is therefore not about determining places, but about creating
naklar› alan›n› geniflleterek ve kentsel geliflmede frameworks for processes of self-organisation. Soft Urbanism not only
yeni yollar açarak do¤al esnek bir yaklafl›m geti- intervenes in the realm of infrastructures, but also adopts their concept and
rir. follows their paradigm. It brings an inherently flexible approach by expanding
the field of possibilities of social interaction and opening new paths of urban
Elizabeth Sikiaridi, Prof., Duisburg-Essen Üniversitesi development.
Frans Vogelaar, Prof., Köln Medya Sanatlar› Akademisi
mimar•ist 2006/3 83
KENT
84 mimar•ist 2006/3
KENT
mimar•ist 2006/3 85
KENT
86 mimar•ist 2006/3
KENT
‹spanya’da Mimari Katalan mimarlar hem eski ulusal malzeme- 1855-1860’l› y›llarda
‹spanya’da görülen mimari üsluplar›n kökeni lerini (tu¤la) hem de yeni teknolojik malzeme- Barselona.
(Kaynak: Diario de
farkl› kültürlere dayan›r. Kuzey Afrika’dan leri (metal) kullanarak Katalan Art Nouveau
Barcelona, P. 5989.)
Ma¤ribi, Fransa’dan Roma ve Gotik, ‹talya’dan tarz›n› gelifltirdiler. Bu yeni tarz, mimarilerinde
Rönesans mimarisi örnek al›nm›flt›r. Fakat bun- hem iç hem de d›fl mekânlarda geliflmelerinin
lar ›fl›k ve gölge tezatlar›, bazen sade bazen süs- orijini oldu. Bu mimari sadece evlerde de¤il, ay-
lü ön cepheler; s›cakl›k ve günefl ›fl›¤›n›n etkisini n› zamanda dinî yap›lar, sanayi yap›lar› ve e¤i-
azaltmak için az pencere aç›lan kal›n duvarlar tim binalar›nda da görülür.
gibi ö¤elerle birleflerek özgün bir ‹spanyol tarz› Barselona ortaça¤da flekillenmifl bir flehirdir.
oluflturmufltur. Biçimlerin bölgeden bölgeye Fakat flehir plan›na bakarsak 1853’te gelifltirilen
de¤iflmesi ‹spanya’n›n bölünmüfllü¤ünü göste- 113 metrekarelik Grid Plan (Cerda Plan›), eski
rir. Revaklarla çevrili orta veranda tasar›m›, flehrin çeperlerinin d›fl›nda tutulmufltur. Günü-
Ma¤ribiler’den beri yaflama mekânlar›n›n belir- müzde Katalunya’n›n endüstriyel gelifliminin
gin bir özelli¤idir. öncüsü olmufltur. Avrupa kentlerinde 19. yüz-
mimar•ist 2006/3 87
KENT
88 mimar•ist 2006/3
KENT
Bahçeler içerisine kurulmufl bu bina flehre yuka- tarz› ev karfl›n›zda biterken, köfleyi döndü¤ü-
r›dan bir bak›fl at›yor. nüzde birden kendinizi k›rm›z› çiçeklerle bezeli
fiehrin önemli sanatç›lar›ndan Antoni Tapi- beyaz evleriyle ünlü Sevilla mahallelerinden bi-
es’in eserlerini de yine Fundacio Antoni Tapi- rinde bulursunuz. ‹spanyol evlerinin sergilendi-
es’te bulmak mümkün. Tabii flehrin en önemli ¤i bu mükemmel proje milliyetçi bir Katalan
müzelerinden bir baflkas› da Picasso Müzesi. olan Josep Puig i Cadafalch taraf›ndan yarat›l-
Gençli¤inde dokuz y›l Barselona’da yaflam›fl m›flt›r.
olan Picasso’nun ilk dönemlerdeki eserleri a¤›r- Barselona’da Las Ramblas’tan kurtuldu¤u-
l›kta. nuzda bu sefer de sizi ünlü Katalan mimar An-
Büyük bir kültürel enerjinin dolaflt›¤› flehrin tonio Gaudi’nin eserleri etkisi alt›na al›r. Barse-
mimarisinde Art Nouveau’nun a¤›rl›kl› etkisi lona’ya gelen herhangi bir kimse onun La Sag-
görülüyor. Konuklar›na bir sanat, mimari ve rada Familia, La Pedrera, Casa Mila ve Park
gastronomi flöleni sunan Barselona günlerce ge- Guell gibi mükemmel çal›flmalar›ndan büyük
Park Guell, detay.
zilebilecek büyüklükte ve genifllikte. Ancak fle- zevk al›r. Gaudi ozellikle Art Nouveau sanat› ve
hir tüm ilginç noktalar›n›n yan› s›ra dinlenmek do¤adan çok etkilenmifltir.
için de çok güzel olanaklar sunuyor. Özellikle Barselona’n›n belki de en önemli mimari ya-
flehrin en ünlü ve en büyük park› olan Park de la p›s› olan dev “Templo Expiatorio de la Sagrada
Ciutadella, insana huzur veren ve ad› park ol- Familia” katedrali dünyan›n en görkemli yap›la-
mas›na ra¤men asl›nda içinde kaybolunabilecek r›ndan biri olarak insanlar› etkilemeye devam
kadar büyük bir yer. Park›n içinde bir göl, parla- eder. Katedrali ilk gördü¤ünüzde kendinize bu
mento binas›, Modern Sanat Müzesi, bir hayva- kadar görkemli bir yap›n›n nas›l yap›lm›fl olabi-
nat bahçesi ve Gaudi’nin erken dönem eserle- lece¤ini sorars›n›z. Ve “e¤er bu yap›labilmiflse
rinden muhteflem bir havuzu bulunuyor. yeryüzündeki tüm düfller gerçe¤e dönüflebilir”
Kentin en eski yerleflim alan›, küçük bir tepe hissini yaflars›n›z. Belki de bu his Barselona’y›
olan Monte Taber’dedir. Roma dönemi surlar›- aktarmak için kullan›labilecek anahtarlar›n ba- Sagrada Familia Kilisesi.
n›n kal›nt›lar› buradaki baz› sokaklarda hâlâ gö-
rülmektedir. Eski kentin ortas›ndaki Barselona
Katedrali’nin yap›m›na 1289’da kuzey cephesi
ile bafllanm›fl, büyük bölümü 14. yüzy›lda yap›l-
mas›na karfl›n ancak 15. yüzy›l›n sonlar›nda ta-
mamlanm›flt›r. Katedralin yak›nlar›ndaki Plaza
del Rey’de, büyük bölümü 14. yüzy›lda infla
edilen, Barselona kontlar›n›n saray› Palacio Real
Mayor ve Aragon krall›k arflivinin korundu¤u
16. yüzy›l saray› yer al›r.
Kentteki en ünlü ve ifllek meydanlardan bir
di¤eri de Montjuic Saray›’n›n karfl›s›nda yer
alan ve her iki taraf›nda birer kule bulunan ünlü
‹spanya Meydan›’d›r. Bunlar›n d›fl›nda Barselo-
na’n›n en etkileyici yap›lar›ndan bir baflkas› ise
Rönesans dönemi etkisinde Dorber taraf›ndan
1929 y›l›nda yap›lan Montjuic Saray›’d›r. E¤er
Barselona’daki bu mimari zenginli¤i caddelerde
da¤›n›k bir flekilde de¤il de, daha derli toplu bir
alanda görmek isterseniz, o zaman mutlaka
“Poble Espanyol”u görmelisiniz. Buraya k›saca
‹spanya’n›n mimari aç›dan bir özeti diyebiliriz.
Bu ‹spanyol köyünde sadece birkaç saat geçire-
rek, ‹spanya’daki 17 bölgeye ait mimari özellik-
ler hakk›nda fikir sahibi olmak mümkün. Ayr›ca
bu mimari kolaj, di¤er ülkelerdeki benzerleri
gibi minyatür birtak›m oyuncaklar yerine ger-
çek boyutlarda sergileniyor. Gezerken yan yana
dizilmifl, normalde asla birlikte göremeyece¤i-
niz bir Segovia, bir Zaragoza ve bir Barselona
mimar•ist 2006/3 89
KENT
Olimpiyat Liman›.
(Foto¤raf: Guy Moberly).
Not:
‹leriki say›larda kentler üzerinde etkili olan projeler
hakk›nda sunufllar olacakt›r. Örne¤in bu bölgede HICAT
(HiperCatalunya Projesi: Katalunya Mimarl›k Enstitüsü,
araflt›rma gelifltirme projesi) gibi projelerle, gelece¤in
flehirleri nas›l olmal›d›r, hangi teorilerle oluflturulmal›d›r,
gibi yaklafl›mlar aranmaktad›r. Barselona bu yaklafl›mlar›n,
Katalán Müzik Saray›’n›n
çok göze batan ve çok denenen bir flehri olarak ele
görkemli vitral tavan›. al›nacakt›r.
Kaynaklar:
• Akal›n, E. (2000) Görsel Gezi Rehberi: “‹spanya”,
Barcelona: Historical and Modern Face Ankara.
• Zengin, A. (2005) kendi doküman ve notlar›,
Barcelona is the most cosmopolitan and economically active city in Spain. It is ekonomist, Barselona.
unique in terms of architecture and is the most westerner and modern city in • Katalunya Mimarlar Odas›-Enstitüsü, COAC, Barselona.
Spain which is, in a sense, the countryside of Europe. The city, which was
totally renewed after the Olympic games in 1992, should be seen due to its
modern architecture, huge boulevards, squares full of art works and its
Mediterranean people. The article gives some information about the city and its
architecture.
90 mimar•ist 2006/3
KENT ARKEOLOJ‹S‹
mimar•ist 2006/3 91
KENT ARKEOLOJ‹S‹
92 mimar•ist 2006/3
KENT ARKEOLOJ‹S‹
her iki sitenin kurulufl tarihleri aras›ndaki k›sa Kyzikos’ta bir Thrakion liman ve kap›s›n›n bu-
süreç, ileri sürülen fikri destekler içeriktedir. Bu lundu¤unu söyleyen Plinius’un ifadesi de,
ba¤lamda, Pers generali Megabazos’un, amaç- Byzantion’un örnek ald›¤› Anadolu kentlerin-
lar›ndan habersiz oldu¤u Kad›köy’ü kuran Me- den birini iflaret eder görünmektedir.22 Bu di-
garal›lara söyledi¤i ünlü “Körler Ülkesi” sözü, zayn, araziye ve insan yaflam›na uygunlu¤u ya-
bugün için geçerlili¤ini yitirmifl görünmektedir. n›nda, gelece¤e dönük yarat›c›l›¤›yla ne Atina
Zira, Bo¤az’dan geçecek Atina donanmas›n› iki ne de Roma kent planlar›na benzemektedir.
yönden k›st›rarak önleyebilme olana¤›n› elde Çevresi, kuzeyde Haliç, do¤uda ‹stanbul
eden Megara kökenli öncü Khalkedonlular için, Bo¤az› ve güneyde Marmara Denizi’yle çevrili
yukar›daki deyimin yerine “Aç›kgözler Ülkesi” s›n›rl› bir alan içinde uygulanm›fl plan, ‹Ö 7.
demek daha do¤ru bir sav olsa gerektir.14 yüzy›l için ola¤anüstü biçimiyle son derece ba-
Atina, uzun y›llar Bo¤az’dan geçifl zorlu¤u flar›l›d›r. Bu baflar›n›n s›rr›n›n, t›pk› Ayasofya Ki-
yaflam›flt›r. Nihayet, 5. yüzy›lda güçlenmesinin lisesi’ni yaratan Anadolulu mimarlardan Ayd›nl›
ard›ndan, Trakya k›y›lar› Perslerden temizlen- (Tralles) Anthemios ve Miletli (Miletos) ‹sido-
mifl, daha sonra Rusya’dan Atina’ya getirilen ros gibi, geleneksel yap›lanmay› gösterir Ana-
hububat için büyük bir önemi olan ‹stanbul dolu kent mimarl›¤›na dayand›¤› aç›kt›r.
Bo¤az›’na bir sefer yaparak, baflta Byzantion ol- Byzantion’un yarat›lmas›nda, di¤er kentler-
mak üzere, flehir devletlerinin (polis) Attik De- de mevcut ana unsurlara ek olarak, dikkati çe-
los Deniz Birli¤i’ne (‹Ö 478-477) girmelerini ken en önemli olgular;
sa¤lamaktan baflka çaresi kalmam›flt›r. ‹lk birlik, I. Cadde ve sokaklar›n, kentin çevresinde
yaklafl›k ‹Ö 413 y›llar›nda, Isparta kuvvetleriyle oluflan rüzgâr ve nem durumlar›na göre, kentte
takviyeli ordunun, Sicilya seferindeki baflar›s›zl›- yaflayacak halk›n sa¤l›¤›n›n düflünülerek düzen-
¤› nedeniyle çöktü. ‹kinci Attik Delos Deniz lenmifl olmas›,
Birli¤i ‹Ö 378-377 y›llar›nda tekrar kurulmufl, II. Zaman içinde artacak kent nüfusunun ih-
ancak Karia satrap› Mausolos’un karfl› ç›kmas›y- tiyaç ve s›n›rlar›n›n önceden hesaplanmas›; kent
la Kos, Kios ve Rhodoslular›n birlikten ayr›lma- çevresinde, kara ve denizden gelecek d›fl tehli-
lar›yla bafllayan müttefikler savafl›n› ‹Ö 355’te kelere karfl› al›nm›fl bir güvenlik kufla¤›n›n olufl-
kaybeden Atina, böylece amac›na ulaflamam›fl- turulmas›,
t›r.15 III. Kentin do¤u-bat› ve kuzey-güney do¤-
Byzantionlu Dionysios’a göre kentin kuru- rultusunda yer alacak ana caddelerin, bunlar›n
luflundan itibaren, bölgede yerleflen halklar; ulaflacaklar› kap›, liman ve forumlar›n önceden
Atina karfl›t› ve Anadolu kökenli Megaral›lar planlanmas›,
baflta olmak üzere, yine Atina’n›n zulmünden IV. Bunlar›n aras›nda belki de en önemlisi,
kaçan ve Cankurtaran’da (Prookhthoi) yerleflik tüm bu formlara, toplumun pagan inançlar›
Paralial›lar,16 Haliç k›y›s›nda yerlefltikleri anlafl›- do¤rultusunda anlam kazand›r›lm›fl olmas›d›r.
lan Attikal›lar ve Kykladeslilerle, Kserolophos’ta
yerleflen Anadolulu Aioller17, Peraikos’ta yerle- I.
flen Mysial›lar ve Karial›lar’d›r.18 Byzantion’daki Konuya, daha önce detaylar›yla de¤inilmiflti.23
bu beraberlik, Atinal›lara (Hellen) karfl›, Anado- ‹stanbul’da, Anemodulion rüzgâr kulesinden
lu ve Anadolu kökenli Yunan kentlerinin bir sonra, imparator I. Theodosius (379-395) tara-
“Karfl› Oluflum” hareketidir. Bu oluflumu, ilk f›ndan yapt›r›lan di¤er bir rüzgâr kulesine ait
“‹on-Attik” birli¤i olarak adland›rmak ve gele- görüntüye, M. Lorichs’in 1560’l› y›llara ait Ha-
cekte, iki baflar›s›zl›kla sona erecek olan “Attik- liç liman›n› tasvir eden panaromas›nda rastlan-
Delos Deniz Birli¤i”ne kaynak oluflturdu¤unu mas›, bu ünik eser hakk›nda, sürpriz bir flekilde
söylemek mümkündür.19 bilgi edinebilmemizi sa¤lamaktad›r.24 M›s›r’dan
sonra pek rastlanmayan piramidal yap› tarz›,
Mükemmel Tasar›m, Mükemmel Kent, bizlere, Çin’de Xi’an’›n 140 km güneybat›s›n-
Byzantion’dan ‹stanbul’a daki kutsal alanda yer alan “Büyük Beyaz Pira-
T›pk› Roma’da oldu¤u gibi, yedi tepe üzerinde mit-Great White Pyramide” 25 ve çevresinde
kurulmufl olan kent,20 geleneksel Anadolu mi- yaklafl›k yüz civar›ndaki piramitlerin ard›ndan,
mari unsurlar›n› tafl›maktad›r. Plan, kentin sa- Nubiya’da (günümüzde Sudan) Meroë ve daha
vunmas›n›n dahi örnek al›nd›¤›, yine bir Ana- sonra M›s›r’dan gelen bir esintiyi hat›rlat›r gibi-
dolu kenti olan Kyzikos’taki (Aktonnesos)21 eko dir.26 Yap›n›n piramidal bölümü ikinci kat üze-
kuleler gibi, daha pek çok konuda Yunanistan’a rine oturtulmufltur. Gyllius, piramit hakk›nda
öncülük etmifl olan Anadolu ‹on bulufludur. bilgi verirken, “Baz› yazarlar f›r›nc›lar çarfl›s›n-
mimar•ist 2006/3 93
KENT ARKEOLOJ‹S‹
da27 tetraskeles (dört ayakl›) bir piramit oldu- da yap›lacak bir araflt›rmada, yap›n›n temelleri-
¤unu belirtirler. Georgios Kedrenos tetraskele- ne ait izlere rastlanabilece¤i kan›s›n› olufltur-
sin dört ayakl› bir makine oldu¤unu, rüzgârla- maktad›r. Di¤er taraftan, büyük bir flans eseri,
r›n derini, yani ‘savafl›m›’ ad›n› tafl›d›¤›n›, Büyük infla edildi¤i dönemdeki plan›n› günümüze ka-
Theodosius taraf›ndan piramit biçiminde dikil- dar korumufl olan Yedikule surlar›, tarz› itibariy-
di¤ini, hayvan, bitki, meyve, nar biçiminde yal- le, bafllang›çta ba¤›ms›z bir yap› oldu¤unu aç›k-
d›zl› salk›m oymalar›yla ve aralar›nda gülüflen, ça göstermektedir.32 Müller-Wiener taraf›ndan,
alttakilerle flakalaflan, kimi dans eden Cupi- Alt›n Kap›’n›n (Khryse Pyle-Porta Aurea) bat›
do’larla (Eros) süslü oldu¤unu; gençlerin tunç yönünde, ana geçit ve yan geçidi aras›ndaki te-
borulara rüzgâr› taklit ederek üflediklerini, pira- mel ve kaidesini gösterir resimde, üst üste yer-
midin en üst noktas›na yerlefltirilen tunç kufl lefltirilmifl düzgün kesme tafllardan oluflan duvar
tasvirinin, rüzgârlar›n hangi yönden esti¤ini be- iflçili¤i dikkat çekicidir.33 Duvarda görülen k›s-
lirtti¤ini anlat›r,”28 demektedir. Resimde, çat› mi tahribata karfl›n, bugün dahi Herodianos’un
deste¤i gibi görülen nesnelerin her birinin ka- Byzantion sur duvarlar› için söyledi¤i, “Byzan-
l›nl›k ve uzunluklar›n›n ayn› olmamas›, bunlar›n tion surlar›nda tafllar›n birleflme noktalar› o ka-
ayn› armonikada oldu¤u gibi, rüzgâr esti¤inde dar incedir ki surlar bileflik duvar örgüsüyle de-
müzikal ses veren tunç borular olabilece¤i san›- ¤il, tek bir taflla yap›lm›fl gözükür,” sözleriyle
s›n› uyand›rmaktad›r. Tetraskelesin tepesindeki tamamen örtüfltü¤ü görülmektedir.34 Yediku-
metal çubuk üzerinde tunç kufl tasvirinin mev- le’yle simetrik ve benzer konumdaki Blakhernai
cut olmay›fl›, bunun zaman içinde yerinden phylakterionuna ait do¤u surlar›n›n ise, belirsiz
kopmufl oldu¤unu göstermektedir. bir dönemde tamamen y›k›ld›¤› ve phylakteri-
Bize göre, eserin en önemli özelli¤i, üzerin- onun küçültüldü¤ü anlafl›lmaktad›r.35 Plan in-
de rüzgârlar›n yönlerine göre tanzim edilmifl, celendi¤inde, Porfirogennetos (Tekfur) saray›-
çeflitli uzunluk ya da kal›nl›ktaki armonikal tunç n›n kuzeyinde, bat›ya do¤ru kavisli bir ç›k›nt›
borular›n, Vitruvius’un adlar›n› ifade etti¤i sekiz yapan surlar, burada önceden mevcut ba¤›ms›z
ana rüzgâr›n yönlerine ve güçlerine göre, farkl› bir phylakterionun varl›¤›n› göstermektedir.
melodiler ç›karm›fl olabilece¤i ihtimalidir.29 Bu Zaten, Müller-Wiener de, buradaki duvarlar›n
müzikal seslere kula¤› al›flm›fl olan Constanti- bir k›sm›n›n 5. yüzy›la ait oldu¤unu belirtirken,
nopolis halk›n›n, tetraskelesi görmesine gerek bu duvarlar›n Theodosius’tan çok öncelere da-
kalmadan, hangi rüzgâr›n esmekte oldu¤unu yanan varl›¤›na iflaret eder görünmektedir. Bu
daha uzaklardan anlam›fl oldu¤unu imgelemek, çerçevede, ilk kez Septimius Severus (193-211)
pek yanl›fl olmasa gerektir. taraf›ndan geniflletilen kara surlar›, Kad›rga-
Eminönü (Kontoskalion-Neorion)36; daha son-
II. raki Constantinus surlar›, Samatya-Fener (Hele-
Bosporos’tan, Theodosius surlar›na kadar olan nianai-Petrion) ; Theodosius surlar› ise Yediku-
alan›n: 1. Birer phylakterion (khelai)30 liman› le-Ayvansaray (Brakhiolion-Blakhernai) berki-
fleklinde infla edilmifl Kad›rga (Heraion Akra- tilmifl sur ve liman noktalar› aras›nda, bu plan
Kontoskalion) ve Eminönü (Ploutonos Akra- dahilinde infla edilmifl olmal›d›r.
Neorion); 2. Yenikap› (Eleutherion khelai’›) ile
Unkapan› (Melias khelai’›-Plateia)31; 3. Samat- III.
ya (Helenianai phylakterion’u-Psamathia) ile Yukar›da belirtilenlere ek olarak, kentin kurulu-
Fener (‹ngenidas phylakterion’u-Petrion) ve son flundan beri var olduklar› bilinen Ayasofya Mey-
olarak, 4. Yedikule (Brakhiolion phylakterion’u) dan› (oyopoleion-Òcopvle›on-Bizans dönemin-
ile Ayvansaray (Blakhernai phylakterion’u) nok- de, Augusteion)37, Adalet saray› (Themis’in
talar›nda, Haliç ve Marmara Denizi k›y›lar›n›n, evi), Alt›n Milion, Milion tetrapilon’u, Çem-
simetrik ve karfl›l›kl› olarak, sur duvarlar› ya da berlitafl (eski Forum Plakoton-Forum Constan-
mendireklerle berkitilmifl noktalar›n belirlene- tini)38, Laleli (Philadelphion)39, Büyük Çeflme
rek planland›¤› ve inflaatlar›n›n daha Byzantion (megiste nympheion), Mouseion Kültür Evi40,
döneminde gerçeklefltirilmifl oldu¤u aç›kt›r. Bovis forumu, eskiden Myrelaion’un yerinde
Helenianai phylakterionunun, daha sonra bu olan Krateros kona¤›41, Amastrianon’da Günefl
noktaya dayanm›fl olan Constantinus surlar› ya (Helios) ve Ay (Selene) tap›naklar›42, kentin bafl-
da Theodosius’un üçüncü forumunun (Forum lang›c›ndan beri varl›¤› bilinen Yenikap› Liman›
Theodosiacum/II) inflaat› s›ras›nda y›kt›r›lm›fl (Eleutherion), Byzantion döneminde, sur d›fl›n-
olabilece¤i olas›d›r. Bölgede, deniz kenar›nda daki askerî, sivil ve dinî mimarinin varl›¤›na
özel bir ç›k›nt› meydana getiren sur plan›, bura- ba¤l› olarak, Mese Leophoros’un, daha o dönem-
94 mimar•ist 2006/3
KENT ARKEOLOJ‹S‹
mimar•ist 2006/3 95
KENT ARKEOLOJ‹S‹
96 mimar•ist 2006/3
KENT ARKEOLOJ‹S‹
gerektirir ki, bu olas›l›k, oldukça iddial› olsa ge- r›n da t›pk› Constantinus Surlar›’nda oldu¤u gi-
rektir. Kardo ve dekamenos kelimelerinin köke- bi, Vitruvius’un de¤indi¤i biçimde, asl› Anado-
ninin ‹onca’ya dayan›yor olmas›, bu konudaki id- lu ‹onya’ya dayanan Roma kentlerinin kurulufl
dialar› çürütecek niteliktedir.64 Anadolu ‹on, Yu- plan› ve sistemi içinde infla olundu¤u aç›kt›r
nan ya da Roma kültürlerinden hiçbirinde görül- (fiekil 8).71
memifl bir flekilde tanzim edilmifl kent plan›nda,
afla¤›da görülece¤i gibi, dekamenos ve kardonun Philadelphion’un Yerinin Saptamas›
üçer adet olacak flekilde yerlefltirilmesi, çok özel Hesaplamalar ve Tablo, Müller-Wiener’in ‹s-
ve ola¤anüstü dikkat çekicidir (fiekil 7): tanbul haritas›nda yer alan plankarelerine göre,
her 100 x 100 m = 10.000 m2 üzerinden dü-
zenlenmifltir. (fiekil 8)
I. Alt›n Kap› hizas› olan A7 plankaresinden,
Laleli hizas› olan E4 plankaresine kadar toplam
plankare say›s›; her biri 10 km2 olan 1059 plan-
kare; alan toplam›: 10.590 km2.
II. Laleli hizas›ndan sonra, E5-G9 plankare- fiekil 7: ‹stanbul’un,
leri toplam›; her biri 10 km2’lik 353 plankare; Byzantion Dönemi’nde
toplam› 3530 km2. üç Kardo ve üç
dekamenos’unu gösterir
III. Sur içinde, her biri 10 km2’lik toplam
yenilenmifl kroki.
plankare say›s› 1059 + 353 = 1412 plankare; ya-
Dekamenos (Decamenus)/I: Khalke Kap›- ni, 10.590 km2 + 3530 km2 = 14.120 km2.
s›’ndan bat› yönünde uzanan Mese Leopho- IV. Toplam 14.120 km2’nin Tetrarkh’›n›73
ros’un, Aksaray’a (Forum Bovis) kadar uzanan (Tetrarch) teflkil eden 1/4’ü; 14.120 km2: 4 =
bölümü. 3530 km2, yani Philadelphion hizas›ndan do-
Dekamenos/II: Laleli’den ayr›l›p Edirneka- ¤uda kalan bölgenin alan› bulunmaktad›r.
p›’ya (Kharsios Pyle) kadar uzanan Via Triump- Böylece, büyük olas›l›kla pagan döneminde
halis. Laleli’de önce Zeus ve Mnemosyne ve Mousa
Dekamenos/III: Aksaray’dan Alt›n Kap›’ya heykelleriyle kutsanan ve Byzantion’a iflaret
kadar uzanan, ancak günümüzde çizgisi tam eden Mese Leophoros’un bafllang›c›, Constan-
olarak belirlenemeyen ve Yedikule’den sonra tinus döneminde de Constantinus, annesi He-
Via Egnetia’ya ulaflan yol. lena ve üç o¤lunun heykelleriyle kutsanarak Bü-
Kardo (Cardo)/I: Gyllius, “Haliç’ten Mar- yük Saraylar’› (to mega palation-Palatium Mag-
mara’ya kadar uzanan kenar” derken65 sahil ke- num) iflaret eden bir merkez oluflturmaktayd›.
nar›n› de¤il, Domninos Emboloi66, Makros Em- Sonuç olarak, Philadelphion’un yerinin tes-
belos (MakrÒz Emboloz, Uzun Çarfl›)67, Baye- pitinde, pagan döneminin bafl tanr›s› Zeus ve
zid Camii yak›n›nda Halkun Tetrapylon68 yo- Mnemosyne’nin rolüyle, yine ayn› dönemde
luyla Kad›rga’ya ulaflan çizginin oluflturdu¤u saptanm›fl oldu¤u anlafl›lan tetrarkh hesaplama-
kenar› kastetmektedir. Bu çizginin, Matrakç› lar›n›n bir rastlant› olmad›¤› aç›kt›r. Constanti-
Nasuh’un minyatüründe de önemli bir yeri ol- nus, büyük olas›l›kla devlet kay›tlar›nda mevcut
mas› dikkat çekicidir.69 olan bu hesaplamalar›n bilinciyle, Byzantion
Kardo/II, III: Yenikap› Liman›’nda Pelar- döneminden kalan Zeus ve Mnemosyne ile
gos Caddesi’yle (Nam›k Kamal Caddesi) baflla- Mousalar›n heykellerinin yerine kendisi, annesi
y›p önce Aksaray’da Dekamenos/I’i dik aç›yla, ve o¤ullar›n›n heykellerini diktirmifltir. Daha
daha sonra Horhor Caddesi, ‹tfaiye Caddesi ve Byzantion döneminin bafllar›ndan itibaren var
Atatürk Bulvar› yönünde kuzeydo¤uya döner- oldu¤u anlafl›lan Yedikule ve Ayvansaray
ken, bu kez dekamenos/II’yi (Via Triumphalis) phylakterionlar› göz önüne al›nd›¤›nda, kentin
Saraçhane’de (Constantinianai) ayn› aç›yla ke- planlamas›n›n, kurulufl y›llar›na ait oldu¤u ve
sip Unkapan›’nda (Plateia), Haliç’e varan cad- geliflmesinin bu plan kapsam›nda gerçeklefltiril-
de. Bu güzergâh›n, ayn› yol olmas›na ra¤men, di¤i aç›kça anlafl›lmaktad›r. Kent, ça¤›m›zda bu-
Aksaray’dan sonra aç› de¤ifltirmesi nedeniyle, gün dahi gerçeklefltirilemeyen, oldukça genifl
Yenikap› Aksaray aras›n›, Kardo/II, Aksaray- çapl› bu plan›n varl›¤›n›, decempedãt/or – õris
Unkapan› aras›n› ise Kardo/III olarak adland›r- er74 (arazi ölçme ya da mesaha memurlar›) de-
mak da mümkün görülebilir. nilen memurlara borçlu olmal›d›r. Bu memurla-
II. Theodosius döneminde (408-450) Pra- r›n varl›¤›n› ve kentlerin kuruluflundaki gelene-
efectus Anthemios70 taraf›ndan yapt›r›lan surla- ¤in Anadolu ‹on mimarl›¤›ndan kald›¤›n› yads›-
mimar•ist 2006/3 97
KENT ARKEOLOJ‹S‹
fiekil 8: Müller-Wiener’in
kent plan›nda kardo,
dekamenos, Philadelphion,
di¤er forum ve
phylakterionlarla alan
hesaplamalar›na iliflkin
tespitler.
b –b1: Dekamenos/I.
b1-b3-b4: Dekamenos/II.
b1-b2-b5: Dekamenos/III.
A-B-C: Kardo I.
D-E: Philadelphion çizgisi.
F-G: Kardo II.
G-H: Kardo/III.
K-L: I. Constantinus Surlar›
tahmini güzergâh›.
M-N: II. Theodosius
Surlar›.
I: Forum Praitorion (Forum
Theodosiacum I,
Praitorion).
II: Forum Constantini II
(Forum Circulae, Okyanus
benzeri daire fleklindeki
forum).
b: Forum Augusteion.
III: Forum Constantini I.
IV: Philadelphion.
V: Forum Theodosii.
VI: Constantinianai.
VII: Forum Bovis.
VIII: Forum Arcadii.
IX: Forum Theodosiacum II.
X: Brakhiolion
phylakterionu.
XI: Blakhernai
phylakterionu (olas› s›n›r›).
98 mimar•ist 2006/3
KENT ARKEOLOJ‹S‹
mimar•ist 2006/3 99
KENT ARKEOLOJ‹S‹
Asya’n›n Büyük Okyanus bölgesinde derin çö- du¤u Constantinus Surlar›’n›n bat›s›ndaki Psa-
küntülerin olufltu¤u bilinmektedir. Nuh tufan› mathia, Kserolophos, Mokios Sarn›c› ve Eksaki-
felaketinin bafllang›c›n›n, Do¤u Çin Denizi’nin onion’dan bu dere vas›tas›yla ayr›ld›¤› görül-
kuzeyindeki Sar› Deniz çöküntü yay› içinde ka- mektedir.89
lan, bugünkü Sinhailien ve Lienyunkang kent- Mitos yönünden irdeleyecek olursak, Lyke-
fiekil 9: Kuzey Chou dö- leri yak›n›nda, denize dik olarak uzanan Ch’ien- ios deresinin güneyinde bulunan çeflitli dönem-
neminde (557-581), Yun-t’ai Shan merkezli Yun-t’ai Da¤› civar›nda lere ait gömülerdeki iskeletlerin a¤›zlar› içinde,
Syãma Jãtaka’dan çizim meydana geldi¤i anlafl›lmaktad›r. Buradaki ma- oboloslar›n bulunmufl olmas› halinde, Deute-
(Lo Nehri). 301 numaral›
¤aralarda bulunan bir jataka sahnesinde, Akhe- ron’da yaflayanlar›n bu dereyi Akheron Irma¤›
ma¤aradan duvar resmi.
Tun-Huang. (time and ron ›rma¤› (Katranl› nehir)83, “Lo” nehri olarak ile bir tutmufl ve ölülerini derenin güneyine ge-
space in chinese narrative geçmektedir (fiekil 9). çirmeden önce, a¤›zlar›n›n içine bu paralar›
paintings of han and the koymufl olmalar› olas›d›r.
six:
ccbs.ntu.edu.tw/FULL-
TEXT/JRENG/chen Sonuç
.htm.99k) ‹stanbul’un Byzantion döneminden kalma pla-
Tasvirde, siyah lekeler halinde gösterilmifl n›nda, Hac›lar, Çatalhöyük, Alacahöyük gibi
volkanik katran ve nehrin içindeki ölüler, kay›k- merkezlerden kaynaklan›p aradan geçen binler-
ç› Kharon yerine, Lo Nehri tanr›ças›ndan yar- ce y›l süresince geliflip olgunlaflt›¤› flüphesiz
d›m görmektedirler.84 Bu tasvir, kökenlerinin olan, geleneksel Anadolu mimarisine dayal› Pa-
Asya’ya dayal› oldu¤u kuflkusuz olan Sümerle- nionion90 kültürel miras›n› yads›mak mümkün
rin G›lgam›fl destan›nda, nehir yerine “Ölüm de¤ildir.
Denizi” ve nehri geçen kay›kç› Kharon yerine, Kentin etraf›nda, bir güvenlik fleridi olufltu-
kay›kç› Ur-fianabi ad›yla an›lm›fl olmas› dikkat ran yedi eko kulenin, Kyzikos’takinin bir ben-
çekicidir. zeri olmas›, bu fleridin planlanmas› ve hayata
Homeros, Okeanos k›y›s›ndan Hades batak-
geçirilmesinde, Kyzikoslular›n da katk›lar›n›n
l›¤›na do¤ru giderken, Akheron’a akan Pyriph-
olabilece¤i ihtimalini ortaya koymaktad›r. Bu
legeton ve Kokytos, ayr›ca Styks’ten gelen sular›n
katk›larda Atina, dolay›s›yla Yunanl›lar›n bulun-
akt›¤› yerden bahsetmektedir. Akheron ›rma¤›,
mamas› özellikle dikkat çekicidir. Latin impara-
Çin’de, Hoang-Ho (eski Lo Nehri?)85 ad›yla
torlar dönemine kadar, kentin plan›yla sahip ol-
an›lan nehrin karfl›t› olabilir. S›cak sular›yla atefli
du¤u mimari yap›tlar›n, Anadolu kültürlerinin
simgeleyen Pyriphlegeton, bu nehre Yen-Men
kar›fl›p kaynaflmas›ndan do¤an, en zengin ve ol-
ve Datong tektonik alan›ndan gelip kar›flan, su-
gun bir evresini iflaret etmekte oldu¤u aç›kt›r.
yu s›cak bir kol; so¤uk sular›yla belirlenen
Deuteron Kharon, Do¤u Asya’ya ait bir mi-
Kokytos ise, Hoang-Ho’ya, kuzeydeki Sibir-
tostan kaynaklanm›flt›r. Bu nedenle, Byzanti-
ya’dan gelip kar›flan bir ›rmak olmal›d›r. Yuna-
on’un, hem Orta Asya’ya dayal› atalar› olan Aka
nistan’›n Epir bölgesindeki Akheron Irma¤›
ad›n›n, burada bir okyanusun bulunmamas› ne- ve Dorlar ve hem de saf Anadolu-‹on kent ku-
deniyle, Hesiodos taraf›ndan Çin’deki Lo Neh- rulufllar›ndan birinde do¤mufl, daha sonra Me-
ri’ne karfl›l›k olarak verilmifl bir ad oldu¤u anla- gara’ya geçmifl olan Byzas nedeniyle, bir Ana-
fl›lmaktad›r. dolu kenti olarak kuruldu¤u, yads›namaz bir
Anadolu ‹on, Yunan, Roma ve Etrüsk mito- gerçektir.
sunda, bir obolos86 karfl›l›¤›nda ölülerin ruhlar›n› Byzas, Attike’de dönen entrikalar nedeniyle,
cehennemin ›rmaklar›ndan geçiren Kharon, beraberindeki Megaral›larla Yunanistan’dan
canl›lar› veya mezars›z kalm›fl ölüleri kabul et- kaçm›fl, “aç›kgöz Khalkedonlular”la birlikte, ‹s-
mezdi. Bu nedenle Byzantionlular, ilgilerini tanbul Bo¤az›’n›n her iki taraf›n› tutmufltur.
göstermek ve Kharon’a verilmek üzere ölülerin Böylece, Atinal›lara karfl› çok önemli ve stratejik
a¤›zlar›na bir obolos koyarlard›. Kharon, tasvir- bir konum oluflturmufl ve Helenlere karfl› üs-
lerde, elinde bir kürek tutan kay›kç› k›yafetli, sa- tünlük elde etmifltir.
kall›, düflünceli bir ihtiyar olarak tasvir edilmifl- K›saca ‹stanbul, Byzantion dönemindeki
tir. Erhat, Kharon’u, yeralt› ülkesinde, ölüleri mimari kurgusuyla, bir Anadolu mucizesi-
Akheron Irma¤›’ndan geçiren sandalc› olarak dir.
tarif etmektedir.87
Deuteron’un Constantinopolis’te bulundu- F›rat Düzgüner, Arkeolog
¤u yer, Lykeios (Lykos)88 deresinin kuzeydo¤u-
Notlar:
sunda kalmaktad›r. Bölgenin, 4-5. yüzy›la ait 1. Akurgal, Ekrem (1969) Ancient Civilisations And
mezarl›k ve hypogeionlar›n yo¤un olarak bulun- Ruins of Turkey, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi, Ankara,
s.185-206, Fig.67. say›: 121, s.91, dn.25. Vitruvius (1990) Mimarl›k Üzerine
2. Akurgal, a.g.e., s.206-222, Fig.76. On Kitap, Çev. S. Güven, fievki Vanl› Mimarl›k Vakf›
3. Wycherley, R. E. (1967) How the Greeks Built Cities, Yay›nlar›, Ankara, I/VI, s.16-21. Düzgüner, F. (2004)
Macmillan, London, s.15-21. Meydan Larousse IX, 113. Iustinianus Dönemi’nde ‹stanbul’da Yap›lar - Procopius’un
4. Wycherley, a.g.e., s.22, Fig.4, s.24, Fig.5. Meydan Birinci Kitab›n›n Analizi, s.127-129, Fig.104a, b, 105.
Larousse XV, 125. 30. Osmanl› döneminde Ehmedek olarak an›lan, kent
5. Wycherley, a.g.e., s.6, Fig.1. d›fl›nda, etraf› surlarla berkitilmifl stratejik bölgelere,
6. ‹flcan, M. Yaflar-Konyar, Erkan (2005) “Adli Arkeoloji: Byzantion döneminde “phylakterion”, Latin imparatorlar
Olay Yerine Arkeolojik Yaklafl›m”, Arkeoloji ve Sanat döneminde “propugnaculum” ad› verilmifltir. Bu
Dergisi, say›: 120, s.89-100. Drahor, Mahmut Göktu¤ dönemdeki “khelai” tipi limanlar da, denize do¤ru, çift
(2006) “Arkeolojik Alanlarda Genifl Ölçekli Jeofizik taraftan uzat›lan mendireklerle, ancak bir geminin limana
Prospeksiyon”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, say›: 121, giriflini temin edecek flekilde oluflturulmufl limanlard›. Bu
s.119-132. a¤›z, savafl zamanlar›nda gerilen zincirlerle kapat›ld›¤› için,
7. Stümpel, H.; Demirel, F.; Rabbel, W.; Trinks, I.; Wölz, t›pk› uç kaleler gibi, berkitilmifl liman olmalar› nedeniyle
S. (1999) “Geophysikalische Prospektion Im Umfeld Von phylakterion kapsam›nda “khelai-akra” olarak
Milet 1996-1997”, Archäologischer Anzeiger 1-3, Walter tan›mlanm›fllard›r: Procopius (1994) ‹stanbul’da
De Gruyter, Berlin-New York 1999, s.54, Lev.1, s.89-98, Iustinianus Dönemi’nde Yap›lar I, Çev. E. Özbayo¤lu,
Lev.1-8a-c. 2001 y›l›nda, bakanl›k temsilcisi olarak Arkeoloji ve Sanat Yay›nlar›, ‹stanbul, md.10, s.27, md.32,
kat›ld›¤›m Milet kaz›lar›nda, gerek kaz› alanlar›nda ve s.43. Gyllius, a.g.e., I/I, s.30, 31. Kuban, a.g.e., s.208.
gerekse ele geçen eserler üzerindeki, bilimsel ve titiz Düzgüner, a.g.e., s.4, 26, 28, 30.
çal›flmalar› nedeniyle, baflta, kaz› baflkan› Prof. Dr. Volkmar 31. Byzantion döneminde, tüm limanlar›n, mendireklerle
von Graeve olmak üzere, yard›mc›s› Fikret Özcan’la, Milet berkitilip güçlendirildi¤i ve sald›r› an›nda a¤›zlar›n›n
tiyatrosunun restorasyonunda çal›flan ve bugün, maalesef zincirlerle kapat›larak düflman donanmalar›na engel
aram›zdan ayr›lm›fl olan Berthold F. Weber’in flah›slar›nda, olundu¤undan flüphe yoktur. Bu dönemde sald›r›ya aç›k
tüm kaz› ekibiyle, Milet Müzesi arkeologlar›ndan Hasibe limanlar›n bulundu¤unu düflünmenin olanaks›z oldu¤u
Akat ve Fatma Güler’e sonsuz teflekkürlerimi sunmay› bir kan›s›nday›z.
borç bilirim. 32. Müller-Wiener, a.g.e., s.292, Res.333, s.338, Res.388,
8. Parsellerin dikdörtgen planl› olduklar›n›n tespitinden 389.
önceki pland›r. 33. Müller-Wiener, a.g.e., s.299, Res.340. Düzgüner, F.
9. Anadolu Uygarl›klar›ndan 3. Biny›la Mesajlar (2002) (2006) Arkeoloji ve Sanat Dergisi, say›: 121, s.83, Fig.13.
Yay. Haz. Osman Köker, TMMOB Mimarlar Odas› 34. Gyllius, a.g.e., I/I, s.30.
Yay›nlar›, ‹stanbul. 35. Müller-Wiener, a.g.e., s.302, Res.344, s.304, Res.347.
10. Mansel, A.M. (1963) Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih 36. Düzgüner, F. (2005) mimar.ist, say›: 18, s.111.
Kurumu Yay›nlar›, Ankara, s.19-21. Meydan Larousse XIII, 37. Müller-Wiener, a.g.e., s.248.
305, 306. 38. Gyllius, a.g.e., III/III, s.127.
11. Mansel, a.g.e., s.178-182. 39. Philadelphion ad›, Apollon’un Trakya as›ll› efsanevi flair
12. Düzgüner, F. (2004) Iustinianus Dönemi’nde ve kâhin olan o¤lu “Philammon”la, Delphoi’deki
‹stanbul’da Yap›lar, Arkeoloji ve Sanat Yay›nlar›, ‹stanbul, “Apollon Delphinion” tap›na¤›na izafeten, “Phila>mmon-
s.XIII. Mansel, bu tarihi ‹Ö 680 olarak vermektedir: Delph<in>ion” birlefliminden do¤mufl olmal›d›r: Meydan
Mansel, a.g.e., s.165. Larousse XVI,55; V,129. Apollon ve Mousalar aras›ndaki
13. Mansel, a.g.e., s.188. iliflki için bkz. Musalar: Erhat, A. (2002) Mitoloji Sözlü¤ü,
14. Herodotos, Herodot Tarihi, Çev. M. Ekmen, Remzi Remzi Kitabevi, ‹stanbul, s.208, 209.
Kitabevi, ‹stanbul 1991, IV/144, s.230. Mansel, a.g.e., 40. Gyllius, a.g.e., III/IV, s.135.
s.165. 41. Gyllius, a.g.e., III/VIII, s.162; Meydan Larousse XI,
15. Mansel, a.g.e., s.276-278, 360-363. 560. Krateros, ‹Ö 3. yüzy›l bafllar›nda yaflam›fl olan ve
16. Meydan Larousse II, 267. Attika’da al›nan kararlar› Synagogen Psiphismaton’u
17. Gyllius, P. (1997) ‹stanbul’un Tarihi Eserleri, Çev. E. (Kararlar Derlemesi) haz›rlayan Yunan tarihçisi olabilir. ‹Ö.
Özbayo¤lu, Eren Yay›nc›l›k, ‹stanbul, IV/VIII, s.188. 378-338 y›llar› aras›nda süren ‹kinci Atina
18. Düzgüner, F. (2005) “Byzantion’un Yedi Eko Kulesi Konfederasyonu’nun sona ermesinden 38 y›l sonraki bir
ve Uç Kaleler”, mimar.ist, say›: 18, s.109-110, Fig.1. tarihte, Atina Kararlar›’n› kaleme alm›flt›r. Bu nedenle
19. Byzantion’un kuruluflundan sonraki Byzantion-Atina Byzantion’da, Gyllius’un bahsetti¤i Pelargos Caddesi
aras›ndaki anlaflmazl›klar için bkz. Umar, B. (1984) yak›n›ndaki kona¤›nda, bir kürsüsünün bulunmas› olas›d›r.
Türkiye Halk›n›n ‹lkça¤ Tarihi, C.II, Sergi Yay›nevi, 42. Gyllius, a.g.e., III/VIII, s.162.
‹stanbul, s.2, 23, 27, 33 vd. (Bkz. ‹stanbul maddesi). 43. Bugünkü Fevzipafla Caddesi, Macar Kardefller Caddesi,
20. Düzgüner, F. (2005) mimar.ist, say›: 18, s.111, Fig.2. fiehzadebafl› Caddesi, Vezneciler Caddesi, Büyük Reflit
21. Bkz. Kyzikos: Meydan Larousse XII,159. Pafla Caddesi ve Kimyager Dervifl Pafla Sokak noktas›nda
22. Plinius’un ifadesine göre, günümüzde Erdek Körfezi Mese Leophoros, Mouseion Kültür Evi ve megiste
olarak an›lan yerin antik ad›n›n “Thrakion limen-Trakya nympheion’a varan güzergâh.
Liman›” oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Gyllius, a.g.e., I/XX, 44. Alt›n Kap›’dan do¤uya yönelen Mese Leophoros’un,
s.55, 56. Düzgüner, a.g.e., s.114, 115, Fig.7. Forum Arcadii ve Forum Theodosiacum/II’den geçtikten
23. Düzgüner, F. (2004) Iustinianus Dönemi’nde sonra, Bovis Forumu’na var›ncaya kadarki bölümde,
‹stanbul’da Yap›lar - Procopius’un Birinci Kitab›n›n Mese’nin di¤er bölümleri gibi, düz bir hat oluflturmad›¤›
Analizi, s.126-130, Fig.105. kan›s›nday›z. Bunun nedeninin, araziden kaynaklanmad›¤›,
24. Düzgüner, F. (2005) mimar.ist, say›: 18, s.112-113, ancak mutlaka bir amaca dayal› oldu¤u aç›kt›r.
Fig.5. 45. Erhat, a.g.e., s.207.
25. (Chinese pyramids-Wikipedia; the free encyclopedia: 46. Kharsios: büyük bir olas›l›kla; <char>iot: iki tekerlekli
en.wikipedia.org/wiki/chinese_pyramids-17k) savafl arabas›ndan “char” (olas›l›kla dört atl› araba =
26. Ancient Africa’s Black Kingdoms: kuadriga) ve Zeu<s> Hipp<ios>’un, “s-ios” hecelerinin
www.homestead.com/wysinger/ancientafrica.html-94k birleflmesinden oluflmufltur.
27. Artopoleia. 47. Gyllius, a.g.e., III/VI, s.140.
28. Gyllius, a.g.e., III/VI, s.141. Müller-Wiener (2001) 48. Müller-Wiener, a.g.e., s.262.
‹stanbul’un Tarihsel Topografyas›, Çev. Ü. Say›n, Yap› 49. Gyllius, a.g.e., III/IV, s.135.
Kredi Yay›nlar›, ‹stanbul, s.34, 59, Res.8, 39. 50. “Boydan boya (Bovis Forumu’ndan, Khalke Kap›s›’na
29. Bunlar, büyük olas›l›kla pirinçten yap›lm›fl flopar kadar) Akhilleos Portikosu.
benzeri armonikal dizeye sahip borulardan oluflmufl 51. Musa: Erhat, a.g.e., s.208, 209.
olmal›d›r: Düzgüner, F. (2006), “‹stanbul’da Günefl’in 52. Düzgüner, a.g.e., s.109.
(Helios) Saray›: Boukoleon”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, 53. Gyllius, a.g.e., IV/VIII, s.189.
54. Kömürciyan, Eremya Çelebi (1988) ‹stanbul Tarihi, 62. Gyllius, a.g.e., III/I, s.123-125.
XVII. As›rda ‹stanbul, Eren Yay›nc›l›k, ‹stanbul, s.77. 63. Dünya Atlaslar› Ansiklopedisi, Geliflim Yay›nlar›,
‹nciciyan, P. ⁄. (1976) 18. As›rda ‹stanbul, Çev. H. D. ‹stanbul 1982, s.653 (Burçlar kufla¤›, 7).
Andreasyan, ‹stanbul Fetih Cemiyeti ‹stanbul Enstitüsü 64. Düzgüner, F. (2004) Iustinianus Dönemi’nde
Yay›nlar›, ‹stanbul, s.9. ‹stanbul’da Yap›lar - Procopius’un Birinci Kitab›n›n
55. Gyllius, a.g.e., s.199-202. Analizi, s.128, 129.
56. Gyllius, a.g.e., IV/VIII, s.189. 65. Gyllius, a.g.e., I/IX, s.44.
57. Düzgüner, Iustinianus Dönemi’nde ‹stanbul’da 66. Neorion’da iki yanlar› revakl› çarfl›. Günümüzdeki
Yap›lar - Procopius’un Birinci Kitab›n›n Analizi, s.86, M›s›r çarfl›s› mevkii.
Fig.67a. 67. Müller-Wiener, a.g.e., s.22.
58. Günümüzde, Patrona Halil Hamam›: Düzgüner, F. 68. Bayezid Camii, Gedikpafla Caddesi.
(2005) mimar.ist, say›: 18, s.109. 69. M›s›r Çarfl›s› (Makros Embolos)-Bayezid Camii-Langa
59. Kuban, a.g.e., s.82. Liman› (Kontoskalion) do¤rultusu. Düzgüner, a.g.e., s.
60. Tap›naklar›n infla edildi¤i kutsal alanlar. Antik 128, 129, 159, Fig. 67a, c.
dönemdeki Zeus Hippios tap›na¤›, günümüzde 70. Müller-Wiener, a.g.e., s.20. Kuban, a.g.e., s.49.
Sultanahmet meydan› ad›yla an›lan alanda (Anaplous), 71. Vitruvius, a.g.e., s.12-22.
bugünkü Haseki Hürrem Sultan Hamam›’n›n; Herakles 72. Her rakam, ait oldu¤u plankare sütununda, yukar›dan
tap›na¤› ise büyük olas›l›kla, Constantinus taraf›ndan afla¤›ya do¤ru hesaplanm›flt›r.
yapt›r›lmadan önce, Mega ekklesia’n›n (Hagia Sophia 73. Tet.rarch (tet’rark, ti’ -) i. bir eyaletin dörtte birini
Kilisesi-Ayasofya Camii) bulundu¤u yerdeydi (?): yöneten vali; ba¤›ml› yönetici. tet-rarchate, -chy i. böyle
Emerson, William - L. Van Nice, Robert (1943) “Hagia valilik veya krall›k: Redhouse, English-Turkish Dictionary
Sophia, Istanbul: Preliminary Report of a Recent (1986) Redhouse Yay›nevi, ‹stanbul, s. 1013.
Examination of the Structure”, American Journal of 74. Kabaa¤aç, S.; Alova, E. (1995) Lâtince-Türkçe Sözlük,
Archaeolgy 47, s.408, 410. Müller-Wiener, a.g.e., s.51. Sosyal Yay›nlar, ‹stanbul, s. 150.
Düzgüner, F. (2004) Iustinianus Dönemi’nde ‹stanbul’da 75. dekã-metroz: of ten metrical units: Subst.- metron (Sc.
Yap›lar - Procopius’un Birinci Kitab›n›n Analizi, Fig.37, K«lon), tÒ, decameter, Sch. Ar, Eq. 496, etc. Liddell,
61, 62. Düzgüner (2005), mimar.ist, say›: 20, s.90, 93, Henry George-Scott, Robert (1958) Greek-English
Res.5, 6. Lexikon, Oxford at Clarendon Press, London, s. 376.
61. Erhat, a.g.e., s.90, 146, 282. 76. Düzgüner, a.g.e., s. 129, 130, Fig. 105.
77. Yaklafl›k olarak Forum Bovis - Kalagru Kap› hizas›.
Surlar bu noktada arazi yap›s› ya da savunmada yararl›
Istanbul: An Anatolian Miracle Designed in Byzantion Period görülen bir nedenle do¤u yönünde, kente do¤ru meyil
göstermektedir. (Bu nedenle surlar d›fltan, gelifl
Priene and Milethos are the first established cities created by Anatolian do¤rultular›nda kesik çizgilerle tamamlanm›fl ve ölçü bu
architects through a systematic plan. They had two main streets wider than the tamamlama üzerinden yap›lm›flt›r.)
other roads dominating the general city plans. Hippodamos also planned two 78. Via Triumphalis yolu.
79. Porfirogennetos (Tekfur) Saray› noktas›nda.
new cities, Pireas and Olythos in the plan of Hippodamos-system in Greece, 80. Düzgüner (2005) mimar.ist, say›: 18, s.114-116.
under the request of Pericles. 81. Kabaa¤aç, Alova, a.g.e., s.73.
These two main streets in the cities are known as “dekamenos-decamenus” 82. Gyllius, a.g.e., IV/IV, s.182.
83. Erhat, a.g.e., s.24.
(straight ahead east to west) and “kardo-cardo” (lying between north and south). 84. Pao-chen Chen, Time and Space in Chinese (Time And
In the course of time, many cities were planned with reference to this plan with Space In Chinese Narrative Paintings Of Han And Six
adapting to their topographical conditions. Dynastiestime And Space In Chinese Narrative Paintings
Of Han The Six Dynasties),
Developed in the Byzantion the plan reached its most attractive and excellent http://ccbs.ntu.edu.tw/FULLTEXT/JR-
form in 695 BC. The city had three kardos and three dekamenos in its plan when ENG/chen.htm
established by the Megaras inside of the echo-towers area, from Acropolis to 85. Yen-Men platosundan ç›k›p Tungkuan civar›nda
Hoang-Ho’ya kar›flan nehrin ad› günümüzde dahi “Lo
Brakhiolion (Brachiolion-Yedikule) and Blakhernai (Blachernai-Ayvansaray) Ho”dur.
frontier castles (phylakterion). The city was the miracle of Anatolian architects 86. Obolos i. (‹on k.). Eski Yunan’da, drahminin alt›da
with its temples, streets, portikos, forums, agoras, fountains, harbors (khelai- biri de¤erinde para ve a¤›rl›k birimi. Mit. Kharon obolos’u,
ölü ruhlar›n›n Styks geçidini aflmak için ödemek zorunda
akra), echo towers just like Kyzikos and other brilliant palaces which lie down olduklar› para; Meydan Larousse XV, 41; Bkz. Obol: Saltuk,
from Acropolis to Haliç (Khrysokeras) and Marmara (Propontis) seashores. Secda (1990) Arkeoloji Sözlü¤ü, ‹nkilâp Kitabevi, ‹stanbul,
We made some calculation tables over the Müller-Wiener’s city plan and s.111.
87. Erhat, a.g.e., s.24, 173.
reached some new and incredible points about the Byzantion site. For instance, 88. Dere, yaklafl›k olarak bugünkü Vatan Caddesi
we explored three dekamenos (decamenus) and three kardos (cardo) and placed do¤rultusundayd›; “Lykos” ad›n›n asl›, Apollon
the Philadelphion in its new point on the city map. Lykeios’un, “Lykeios=Kurt” ad›ndan k›salt›lm›fl olmal›d›r.
Lykial›lar›n (Likya) ad›n›n da kökeni olan Lykeios’un,
Megaras established their city plan against to Athens. They settled on two sides anlam› nedeniyle, Orta Asya Türklerine ait Ergenekon
(Khalkedon and Anaplous) of the Bosporos. Megabazos, who said ‘the country destan›na olan gönderimi, ayr›ca ilgi çekicidir. Apollon
kültünün, Byzantion’un kuruluflundan, Constantinus’a
of blind people’ about the Khalkedons, was not true, because their aim was not
kadar tafl›d›¤› önem göz önünde bulunduruldu¤unda, bu
only to settle over the two sides entering the Bosporos at the south. With their olas›l›k pek uzak görünmese gerektir. Bu anlamda “Lykos
strategical points on the two sides of Bosporus, they were a barrier against the Deresi” ad›yla, hem geçmiflte atalara ve hem de “kharon”a
at›fta bulunulmufl olabilir. Kuban, a.g.e., s.11. Thomson,
Athenians sailing from Marmara (Propontis) to Black Sea (Pontos Eukseinos).
G. (1988) Tarih Öncesi Ege I, Çev. C. Üster, Payel
This conscious plan was not new and it had been also prepared together with Yay›nlar›, ‹stanbul, s.203. Erhat, a.g.e., s.45. Gyllius, a.g.e.,
Byzas and Khalkedonian Megaras formerly. According to Mansel, at the I/I, s.29, III/III, s.129. Apollon Lykeios, Lykos deresi,
Belgrad Kap› (Myriandros), Argonautlar ve Triopia
beginning of the 7th century BC. Megaras and Athens were not friendly to each
flenlikleri aras›ndaki iliflki için bkz. Düzgüner, a.g.e., s.117,
other because of the hypocritical policies of the Athens. Therefore we can say dn.59.
that they were not blind but intelligent and it was ‘the country of shrewd’. 89. Müller-Wiener, a.g.e., s.220.
90. ‹on birli¤i.
bafll›calar›d›r. Mezarl›k
Otoyol
Anayol
Kanl›geçit’in Kültür Tarihindeki Yeri ve Önemi Ara yol
Demiryolu
Kanl›geçit, K›rklareli il merkezinin 200 m. gü-
neyinde, Haydardere ile K›rklareli-Babaeski de-
miryolunun kesiflti¤i noktadad›r. Demiryolu,
yerleflmenin içinden geçmektedir. 1980 y›l›nda
bölgede yap›lan yüzey araflt›rmalar› s›ras›nda
saptanan Kanl›geçit’te kaz›lar 1994-2005 y›llar›
aras›nda ‹stanbul Üniversitesi ile Alman Arke-
oloji Enstitüsü’nün ortakl›¤›nda yürütülmüfltür.
Bu kaz› çal›flmalar› sonucunda, Anadolu-Balkan
kültür tarihi ve bu iki bölge aras›ndaki tarihön-
cesi kültürel iliflkiler konusunda önemli sonuç-
lar elde edilmifltir.
Kanl›geçit’te ilk yerleflme son kalkolitik dö- Kanl›geçit (B5/17) 2005
Kaz›larda elde edilen çanak çömlek toplulu- taklar›na ba¤l› bir ticaret sisteminde, Anadolu ile
¤u, el yap›m› yerel Balkan mallar›n›n yan› s›ra, ba¤lant›l› bir koloni yerleflmesi oldu¤u düflünüle-
çark yap›m› k›rm›z› astarl› çanaklar›, gaga a¤›zl› bilir. Kanl›geçit, Anadolu kentleflme süreci ile
testileri ve tek kulplu maflrapalar› ile Orta Anado- Trakya aras›ndaki iliflkilere ait bilgiler veren, flu
lu çanak çömlek gelene¤ini yans›tmaktad›r. Do- ana kadar bulunan tek yerleflmedir.
kuma tezgâh› a¤›rl›klar›, a¤›rflaklar, insan ve hay-
van figürinleri, elde edilen di¤er önemli buluntu- Kanl›geçit Aç›khava Müzesi:
lard›r. Bu buluntular sayesinde, Kanl›geçit’in sur- Koruma ve Sergileme
la çevrili megaronlu yerleflmesi, M.Ö. 2300’lere Ülkemizde bugüne kadar kültür tarihi aç›s›n-
tarihlendirilmifltir. Yerleflmenin, ilk tunç-orta dan önemli bilgiler veren birçok arkeolojik
tunç geçifl sürecinde, K›rklareli’nin kuzeyindeki merkez, kaz› çal›flmalar› tamamland›ktan sonra
Istranca Da¤lar›’nda bulunan zengin maden ya- do¤a flartlar›na terk edilmifl, zamanla yok olup
gitmifltir. Dünyada son y›llarda geliflen kültür
miras› politikalar›n›n gere¤i olarak, arkeolojik
kaz› yerlerinden elde edilen bilgi birikiminin,
bilimsel de¤erini yitirmeden, yerel kimli¤e ve
yerel ekonomiye katk›da bulunacak bir flekle
dönüfltürülmesi anlay›fl› benimsenmelidir. Kaz›
alanlar›, her bilgi düzeyinden ziyaretçinin ilgisi-
ni çekecek ve bilgi verecek flekilde düzenlenerek
bölge turizmine kazand›r›lmal›d›r. Ülkemizde,
bu geliflmeye paralel olarak 2863 say›l› Kültür
Kanl›geçit’in yerleflme
ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Kanunu üzerinde
plan›, Troya’n›n II. de¤ifliklik yap›larak, kaz› alanlar›n›n kaz› sonras›
tabakas›n›n plan› ile korunmas› ve de¤erlendirilmesi konular›nda ye-
benzerlikler ni esaslar belirlenmifltir.2
göstermektedir.
Kanl›geçit kaz›lar›ndan ç›kan mimari bulun-
tular, bu yeni yaklafl›mlar ›fl›¤›nda bir aç›k hava
müzesi fleklinde düzenlenecektir.
ti¤i köflede yer alan Nafiz Pafla Kona¤›, ad›n›, dan haz›rlanan A¤aç Rölövesi ve Raporu’nun
sahibi II. Abdülhamid’in Saray Doktoru (fieyh- en önemli tespiti, parsel üzerinde 19 farkl› türe
ül Et›bba) Hac› Nafiz Pafla’dan alm›flt›r. ait toplam 220 adet a¤aç bulundu¤u ve ço¤un-
1839 y›l›nda T›rnova’da (bugün Bulgaris- lu¤unun 35-40 yafllar›nda oldu¤u saptamas›d›r.
tan) do¤an ve 1929 y›l›nda ‹stanbul’da vefat Rölöve projemiz, 17.02.1999 tarih ve
eden Hac› Nafiz Pafla, Mekteb-i T›bbiye-i fiâhâ- 10749 say›l› Kurul karar› ile uygun bulunmufl ve
ne’den, 1864’te kola¤as› rütbesiyle mezun ol- yap›n›n ve müfltemilat›n koruma grubunun ikin-
du. ‹lk olarak Maltepe Askeri Hastanesi’nde, ci grup olarak belirlenmesine karar verilmifltir.
daha sonra da 6. Ordu’da görev yapt›. 1865’te
‹stanbul’da görülen kolera salg›n›ndaki çal›flma- Restitüsyon Üzerine
Senedi Hakani.
s› ve gösterdi¤i üstün hizmet anlay›fl› niflan ile 23 Ekim 1998 günü ç›kan yang›nda, yap›n›n
ödüllendirildi. 1866’da Hicaz karantina me- büyük bir bölümü yanm›flt›r. Taraf›m›zdan ha-
murlu¤una, 1867’de 3. Ordu Merkez Hastane- z›rlanm›fl ayr›nt›l› rölövesi ve belgeleme amaçl›
si’ne atand›, 1869’da, mezun oldu¤u okulda fotografik dokümanlar›m›z sayesinde, restitüs-
Ameliyat-› Cerrahiye muallim muavinli¤ine ge- yon ve restorasyon projelerinin elde edilmesi
tirildi. K›sa bir süre sonra Mekteb-i T›bbiye-i büyük ölçüde problemsiz olmufltur.
Mülkiye’de 1901’e kadar sürdürdü¤ü, Emraz-i
Umumiye (Genel Patoloji) derslerini vermeye
bafllad› (Erden, 1948).
Nafiz Pafla, döneminde ‹stanbul’un en ünlü
iç hastal›klar› hekimiydi ve uzun süren hocal›¤›
s›ras›nda pek çok hekim yetifltirmiflti. 1926’da,
kendisine, ‹stanbul Et›bba Muhadenet ve Te-
avün Cemiyeti taraf›ndan, “fieyh-ül Et›bba”
unvan› verilmifl, çocuklar› da bunu soyad› ola-
rak alm›fllard›r (Unat, 1979).
19. yüzy›l›n ikinci yar›s›na tarihleyebilece¤i-
miz Nafiz Pafla Kona¤›, paflan›n vefat›ndan son-
ra uzun y›llar torunlar› taraf›ndan kullan›lm›fl ve
1994 y›l›nda Yap› Merkezi’ne intikal etmifltir.
Rölöve Üzerine
Rölöve çal›flmalar›na 1998 y›l›nda bafllanm›flt›r.
Çal›flma, ayr›nt›l› hasar tespit çizimleri, malze-
me tespiti, fotografik belgeleme ve arfliv araflt›r-
malar›yla birlikte yürütülmüfltür.
Bu rutin çizimler d›fl›nda izledi¤imiz siste-
matik uyar›nca her iki yap›daki tüm özgün pen-
cere ve kap›lar belirli bir tipoloji içinde kodlana-
rak 1/10 ölçekte ayr›nt› çizimleri yap›lm›flt›r.
Üstte, Nejat Bey
1/20 ölçekte çizilen tavan planlar›na ait profil-
Soka¤›’ndan görünüfl
ler ise yerine göre farkl› ölçeklerde (1/5, 1/2, (1998). Altta 1998 y›l›ndaki
1/1), ayr›ca özgün saçak, elibö¤ründe, süpür- yang›ndan sonra.
Selaml›k
Günümüzde sadece temel kal›nt›lar› ve tapu ka-
y›tlar› bulunan selaml›k, harem ile müfltemilat›n
aras›nda ve K›s›kl› Caddesi’ne cepheli olarak yer
‹kincil Yap›lar
Bunlardan K›s›kl› Caddesi’ne cephesi olan ve
selaml›¤›n yan›nda yer alan›, yine Senedi Haka-
ni’den de anlafl›labilece¤i gibi, Nafiz Pafla tara-
f›ndan “eczahane” olarak kullan›l›yordu. Muh-
temelen pafla burada hastalar›na bak›yor ve la-
boratuvar›nda ilaçlar haz›rl›yordu.
Namazgâh
Eski haritalardan ve Vak›flar ‹stanbul Bölge
Müdürlü¤ü kay›tlar›ndan da anlafl›laca¤› üzere, bölgesi” olarak belirlenmesinden sonra, mal sa- Ana yoldan bak›fl. Önde
parselimizin önündeki k›s›m hazire ve namaz- hibi Yap› Merkezi taraf›ndan “ofis binas›” ola- namazgâh arsas›
gâh olarak Nafiz Pafla taraf›ndan döneminde rak kullan›lmas› istenmifltir. Bu önerinin, mev- görülüyor.
vakfedilmifltir. Günümüzde 92 parsel no ile zik- cut plan kurgusuna en az müdahale ile elde edi-
redilen ve amac›n›n d›fl›nda kullan›lan bu k›s›m, lebilen bir ifllevlendirme olaca¤› taraf›m›zdan da
namazgâh olarak restitüe edilmifltir. kabule de¤er bulunmufltur.
Bu ba¤lamda, harem binas›n›n plan flemas›
ve tavan planlar›na hiç müdahale edilmemifl,
yaln›zca merdivenin ç›k›fl yönü de¤ifltirilmifltir.
Kona¤›n odalar› yine ofis odalar› olarak kul-
lan›lacakt›r. Orta sofalar ise kat sekreterlerine
ayr›lm›flt›r. Yaln›zca zemin katta plan flemas›n›
bozmayan küçük de¤ifliklikler yap›lm›flt›r.
Restorasyon Üzerine
Nafiz Pafla Kona¤› Harem ve Müfltemilat Binas›
Restorasyonu, asl›nda bir “rekonstrüksiyon” ve
“yeniden ifllevlendirme” çal›flmas›d›r.
Rekonstrüksiyon
Geçirdi¤i yang›n nedeniyle harem binas›n›n ta-
fl›y›c› sistemini oluflturan ahflap elemanlar, Prof.
Müfit Yorulmaz taraf›ndan haz›rlanan raporda
da belirtildi¤i gibi yeniden kullan›lamayacak
durumdad›r.
Bu nedenle,
- yap›n›n yeni tafl›y›c› sistemi betonarme kar-
kas olarak belirlenmifltir.
- bu sistem yeni Deprem Yönetmeli¤i koflul-
lar›n› da sa¤layabilmektedir.
Yeniden ‹fllevlendirme
Özgün fonksiyonu konut olan Nafiz Pafla Ko-
na¤›’n›n, bölgenin yeni ‹mar Plan›’nda “ticaret
Rayl› Tafl›mac›l›kta Ayr›nt›lara E¤ilmek leranslarla kontrol alt›nda tutmak zordur. Kal-
Daha Kolay Olabilir d›r›m ve cadde geometrileri birçok etmenin te-
fiehri oluflturan sistemlerden birisi olan rayl› ula- siri alt›nda zaman zaman de¤ifliklikler göstere-
fl›mda ‹stanbul’un çok gerilerden geldi¤i bilini- bilir. Otobüsün dura¤a yaklaflma flekli de¤iflebi-
yor. Prof. Dr. Ahmet Keskin’in 1960 y›l›na ait lir. Özürlü ve yafll› insan›n otobüse binmek için
doktora tezinin ad› “‹stanbul fiehrinin Metro yard›ma ihtiyac› olabilir. Otobüs floförünün ye-
‹htiyac›” idi. Sevgili hocam›z, belki daha önce rinden kalk›p yard›m etmesi ise çok zaman zor
baflkalar›n›n da bir flekilde her büyük flehir gibi olmaktad›r. Kötü hava flartlar›nda otobüse bin-
‹stanbul için gereklili¤ini ortaya sürdü¤ü rayl› mek ise en önemli güçlüktür. Oysa, metro istas-
tafl›mac›l›¤a iliflkin bilimsel bir tezle önemli bir yonuna yaklaflmak, genifl bir asansörle perona
görev yapm›flt›. fiehre müdahale etmenin çok inmek ve hava flartlar›ndan etkilenmeden orada
daha kolay oldu¤u y›llarda rayl› ulafl›m›n etkinli- beklemek özürlüler ve yafll›lar için daha kolay-
¤i ve avantajlar› konusunda zinde bir bilinç, yö- d›r. Peron düzleminde sakat ya da yafll› kifliye
neticilerde bulunmufl olsayd› ‹stanbul bugün yard›m gerekiyorsa bu da sistemli bir flekilde (is-
daha kolay ulafl›labilir ve yaflanabilir bir yer olur- tasyonda sürekli bulunan görevli taraf›ndan sey-
du flüphesiz. Bu konuda çok gecikildi ve flimdi yar bir rampa ile vagona girmesine yard›mc›
bu yo¤un ve kaos flehir ortam›nda metroya yeni olunarak) daha kolay sa¤lanabilir. Günümüzde
parçalar eklenmesine çal›fl›l›yor. Ama sevinilecek flehir yönetimleri bütün ulafl›m sistemlerinin,
bir nokta da var: Dünyan›n ileri ülkelerindeki ama en baflta da rayl› ulafl›m sistemlerinin her-
metropoller ve bunlardaki rayl› ulafl›mla ilgili kes için ulafl›labilir ve faydalan›labilir olmas›na
son geliflmeler flu anda elimizin alt›nda. Yani en özen gösteriyor. Trenlerde ve peronlarda özür-
geliflmifl flartlar› sa¤lamak için gereken birikime lüler ve yafll›lara da uygunluk flartlar› sa¤lanma-
sahip bulunuyoruz. Rayl› tafl›mac›l›ktaki ayr›nt›- ya çal›fl›l›yor; bunun için de yeni tasar›mlar ge-
lifltiriliyor.
lar› da flimdi istedi¤imiz gibi düzenleyebiliriz.
‹stanbul Metrosu Modern Bir Metrodur mevcut. Yani metro bu noktalarda ulafl›labilir
Daha en bafl›ndan beri ‹stanbul metrosunun bulunuyor. fiiflli istasyonunda da büyük bir ifl
bütün insanl›k durumlar›na uygunluk flartlar›na merkezinin asansörleri kullan›ld›¤›nda tekerlek-
sahip olmas›na çal›fl›ld›. Ça¤dafl bilgi birikimin- li sandalyedeki sakat kifli cadde kotundan peron
den faydalan›ld›. Özürlülerle ilgili alanlarda fa- düzlemine ulaflabiliyor.
aliyet gösteren sivil toplum kurulufllar›yla da te- Bütün istasyonlarda özürlü kiflilere uygun
maslar yap›ld›, onlar›n ihtiyaçlar› ve talepleri ö¤- tuvaletler mevcut. Bunlardan Taksim ve 4. Le-
renildi. Neticede ‹stanbul metrosu birçok gelifl- vent’teki istasyonlarda bulunan tuvaletler aç›k
mifl ülke metrosundan daha ulafl›labilir ve daha ve iki özürlü derne¤i taraf›ndan iflletiliyor. Di-
moderndir. ‹stanbul metrosunun flu andaki ana ¤er istasyonlardaki tuvaletler ise talep üzerine
yap›s›n› oluflturan Taksim - 4. Levent hatt› hay- personel taraf›ndan aç›labiliyor.
li k›sad›r ama metro bu noktalar aras›nda övgü- Metronun Taksim - Yenikap› hatt› da önü-
ye lay›k bir durumdad›r. Yine de baz› iyilefltir- müzdeki y›llarda hizmete aç›lacak ve bu hatt›n
melere ihtiyaç oldu¤u da gözlemlenmektedir. geçti¤i istasyonlarda da ulafl›labilirli¤i sa¤layan
asansörler yer alacak. Hizmete yeni aç›lan füni-
Metrodaki Son Durumla ‹lgili Baz› Notlar küler hatt›n iki ucu olan Taksim ve Kabatafl’ta
‹stanbul metrosunun Taksim, Osmanbey, Gay- da özürlüler için ulafl›labilirli¤i sa¤layan asan-
rettepe, Levent ve 4. Levent istasyonlar›nda sörler mevcut.
caddeye ç›kmak için özürlüler, yafll›lar ve çocuk
arabal› annelerin kullanabilecekleri asansörler ‹yilefltirme Bekleyen Noktalar
‹stanbul metrosunda baz› iyilefltirmeler yapmak
da gerekiyor. Vagon döflemesi ile peron düzlemi
hemen hemen ayn› kotta bulunuyor; ancak va-
gonla peronun kenar› aras›nda 10 cm civar›nda
Peronda vagon aras›ndaki
aral›k fazla. Araya ayak bir aral›k var ki, bunu tehlikeli bulmamak müm-
girebilir; tekerlek, baston kün de¤il. Dünyan›n geliflmifl ülkelerinde de pe-
s›k›flabilir. ron kenar› ile vagon aras›ndaki aral›¤› tamamen
ortadan kald›rmak teknik olarak mümkün ola-
Altta, Gayrettepe’deki
m›yor. Ancak bizim metromuzdaki aral›k kap›
metro asansörü ve
Taksim metrosunda önlerinde biraz fazla ve bununla ilgili bir tasa-
asansöre binifl. r›m çal›flmas› yap›lmas› gerekiyor. Metro yetkili-
leri de bu aral›¤a bazen ayaklar›n s›k›flt›¤›n›, ço-
cuk arabas› tekerle¤inin veya bastonun girdi¤ini
belirtiyorlar. Kap› altlar›na aral›¤› daraltacak bir
parça eklenmesi üzerinde çal›fl›labilir.
Öte yandan, görme özürlülerin peron kena-
r›na fazla yaklafl›p düflmemeleri için haz›rlanm›fl
olan hissedilebilir yüzeyler de yetersiz görünü-
yor. Bu yüzey peron kenar›ndan 70-75 cm içer-
de, 40 cm geniflli¤inde ve kenara paralel olarak
düzenlenmelidir. Hissedilebilir yüzeyi olufltu-
ran karolar da 0,5 cm yüksekli¤indeki noktasal
ç›k›nt›lara sahip olmal›d›r. Renk (koyu renkli
zemin içinde) sar› veya beyaz olabilir. Peronun
kenar› da ince beyaz fleritle iflaretlenmelidir.
Boyutlar› standart tekerlekli sandalyeye göre
biraz daha büyük olabilen elektrikli (akülü)
tekerlekli sandalyenin vagon içinde di¤er insan-
Notes on the Istanbul Metro System
lar› engellemeden duraca¤› yer konusuna da bir
fiükrü Sürmen emphasizes the significance of the rail transportation in cities aç›kl›k getirilmelidir.
especially for the disadvantaged people. It is easier to plan a railway system
than to plan the motorized one. Today the urban municipalities try to make all
transport systems, especially the railways, more accessible for all. The author
criticizes the metro system in Istanbul from this point of view.
fiükrü Sürmen, Mimar