Professional Documents
Culture Documents
2019/3
ISSN 1302-8219 66
7,50 TL
66
Novaproof FA
Burası sizin banyonuz.
Frame
VanucciTurkiye Vanucci_Turkiye
ANKARA Beyaz Tasarım 0312 287 11 87 ANTALYA Opal Yapı 0242 311 08 00 BODRUM Dekora Yapı Dekorasyon 0252 319 11 75 DATÇA Özyapı Antik 0252 712 98 38
DENİZLİ Çine Mimarlık 0258 377 72 62 ELAZIĞ Elmina Mobilya 0424 248 01 00 ERZİNCAN Cng Tasarım 0 446 223 69 20-21 İSKENDERUN Saçlı Yapı 0326 618 20 70
İSTANBUL Etiler SistemArt 0212 324 80 80 | Modoko SistemArt 0216 420 77 77 | Florya Karar Yapı 0212 601 16 02 | Mecidiyeköy Form Yapı Tasarım 0212 347 57 54-55
Bakırköy Deka Dizayn 0212 572 00 51 | Caddebostan Nur Yapı 0216 463 13 84-85-86 | Bostancı Aslan Yapı 0216 577 74 45 | Avcılar Trio Mimarlık 0212 423 40 40
Masko Otağ Tedarik Merkezi 0212 675 24 84 KAHRAMANMARAŞ M’art Yapı Dekorasyon 0344 215 79 00 KAYSERİ Savran İnşaat 0352 503 04 07
KONYA Eda Yaman Mimarlık 0332 320 35 72 KUŞADASI Alya Design 0256 614 83 83 MERSİN Nacar Granit 0324 341 25 46 ORDU Altaş 0452 888 08 27
SAKARYA Via Mutfak 0264 270 18 16 SAMSUN Simpa Yapı 0362 447 33 33 ŞANLIURFA Sunay Day. Tük. Mal. 0414 312 21 51
DOĞAL RENKLER,
KUSURSUZ BİR GÖRÜNTÜ
Şişecam Ultra Clear Düzcam, azaltılmış demir
oranıyla çok yüksek miktarda ışık geçirerek cam
yokmuş hissi yaratır. Arkasındaki objeleri kendi
444 9 872
sisecamduzcam.com
doğal renginde gösterir. İç mekanlara şık ve estetik
dekorasyon çözümleri sunar. sisecamduzcam
EDİTÖRDEN
Yayın Kurulu
Uluslararası Mimarlar Birliği bu yıl Dünya Mimarlık Günü teması olarak, afişi
Zafer Akay, Zafer Akdemir, Esra Akbalık, Oya Akın,
kapağımızda yer alan “Mimarlık … Herkes için Konut” (Architecture… Housing
Gül Cephanecigil, Ayşen Ciravoğlu, Burcu Selcen Coşkun, for All) temasını seçti.
İsmail Doğanyılmaz, Zeynep Eres, T. Gül Köksal,
Kubilay Önal, Emre Torbaoğlu, Mücella Yapıcı Konut, barınma sorunları, mimarlığın bu alandaki rolü ve sorumlulukları ile bu
bağlamda yeni yaratıcı yaklaşımlar meslek alanımızın sürekli gündem
Danışma Kurulu başlıklarından. Tema, mimarlığın ve meslektaşların sağlıklı konut üretimine,
Zeynep Ahunbay, Behiç Ak, Nur Akın, Ali Artun, konut sorunlarının çözümüne katkılarını tartışmayı hedefliyor. ‘Yeni Kentsel
Acar Avunduk, Afife Batur, Cengiz Bektaş, İhsan Bilgin,
Çelen Birkan, Hasan Çakır (Almanya), Nur Esin,
Gündem’ (New Urban Agenda, 2016 BM Genel Kurulu kararıyla) ve
Nuran Zeren Gülersoy, Zeynep Günay, Ersen Gürsel, “Sürdürülebilir Gelişim Hedefleri”nin “kentleri ve insan yerleşimlerini daha
Yücel Gürsel, Figen Kafesçioğlu, Ruşen Keleş, güvenlikli, kapsayıcı, dayanıklı ve sürdürülebilir” yapma hedefiyle de örtüşüyor.
Esin Köymen, Doğan Kuban, Mehmet Küçükdoğu, Ana çerçeve kuşkusuz, konut sorununa çözüm arayışlarının ötesinde,
Eyüp Muhcu, Derya Oktay, Sabri Orcan, günümüzün çevre ve iklim değişikliği krizini, sosyal, kültürel ve ekonomik
Deniz Erinsel Önder, Gülşen Özaydın, Hasan Cevat Özdil,
Aslı Erim Özdoğan, Mehmet Özdoğan, Yıldız Sey,
sorunları da kapsıyor. Genç aktivistlerin gündemdeki iklim grevi etkinlikleri,
Betül Şengezer, Afşar Timuçin, Rüksan Tuna, Hülya Turgut, politikacılara acil çağrıları ve farkındalık yaratma çabaları da Dünya Mimarlık
Yıldız Uysal, Zekiye Yenen, Emre Zeytinoğlu Günü dolayısıyla şüphesiz bir kez daha vurgulanacak…
Tarandığı İndeks Dosyamızda, daha önce de duyurduğumuz gibi, Uluslararası Anıtlar ve Sitler
DAAI - Design and Applied Arts Index Konseyi’nin (ICOMOS) 2019 yılında “Kırsal Peyzaj Alanları” temasını seçmiş
olmasından yola çıkarak, “Yitirilen Köyler ve Dönüşen Peyzaj: Türkiye Kırsalının
Yayın Yönetim Yazışma Adresi
Kemankeş Cad. No.31 Karaköy, Beyoğlu 34425 İstanbul Geleceği” başlığı altında, Türkiye’deki geleneksel kırsal mimarlık mirasının ve
Tel: (212) 251 49 00 Faks: (212) 251 94 14 kırsal çevrenin korunması sorunlarını yalnız mimari değil, toplumsal ve
e-posta: dergi@mimarist.org ekonomik boyutlarıyla da irdeleyen, farklı sosyal-politik boyutlarıyla birlikte
www.mimarist.org/yayinlar/mimarist değerlendiren ve köylerin yaşadığı en temel sorun olan, köyü terk etmeye bağlı
insansızlaşma ve bunun çevresel etkilerini ele alan bir içeriği sunmayı
Mali Koordinasyon
Can Taşkıran
amaçladık. Bu disiplinlerarası araştırmanın çok boyutlu kapsamı, bizi dosyamızı
önümüzdeki sayıda da sürdürmeye yönlendirdi. Gelecek sayımızda da kırsal
Grafik Tasarım alanlarda geleneksel mimariyi ve buna paralel olarak çağdaş mimarlık
Zehra Şenoğuz sorunlarını tartışmayı planlıyoruz. Konunun uzmanı isimlerden değerli
açılımları, katkıları geniş dosyamız içerisinde bulacaksınız.
Grafik Uygulama
Ebru Laçin Kilci Dosya dışındaki yazıların yanı sıra, geçen sayımızda Bauhaus Okulu’nun
Baskı-Cilt
kuruluşunun 100. Yılı olması dolayısıyla hazırladığımız kapsamın devamı
Doruk Grafik Sanayi ve Ticaret LTD. ŞTİ. niteliğindeki katkıları, Bauhaus hareketine ilişkin farklı irdelemeleri de bu
Yüzyıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 5. Cadde No: 44 sayımızda okuyabilirsiniz.
Bağcılar / İstanbul
Tel: (212) 629 01 26 Ayrıca Yayın Kurulu olarak, İstanbul’un gündemdeki en önemli başlıklarından
olan liman alanlarındaki dönüşüm projelerini (Galata Port, Haliç, Haydarpaşa
Baskı Tarihi
Ekim 2019
vb) yeni gelişmeleriyle tartışmayı, yerel yönetimlerin konuya dair paylaşımlarını
ve değerlendirmelerini aktarabilmeyi önemli bularak, gelecek sayımızda
Dağıtım İstanbul’un bu kritik başlığına dair bir araştırmaya yer vermeyi de planlıyoruz.
Zip Dağıtım Amacımız, farklı alanlardan ve bakış açılarından gelen katkılarla konuyu
gündemde tutmak. Paylaşmak istediğiniz bilgi ve önerileriniz, birikimleriniz
Ofset Hazırlık, Reklam ve Yapım Organizasyon
varsa bu gündemimize katkılarınızı dileriz.
Mimarlık Vakfı İktisadi İşletmesi
Kemankeş Cad. No. 31 Karaköy, Beyoğlu 34425 İstanbul
Tel: (212) 244 86 87 pbx Faks: (212) 244 86 88
S on olarak, yayınımız için kıymetli vakitlerini ayıran, emek veren tüm
yazarlarımıza, yorumlarıyla katılan Danışma Kurulu üyelerimize ve siz değerli
Fiyatı: 7.50 TL okuyucularımıza Yayın Kurulumuz adına tekrar içten teşekkürlerimi sunuyor tüm
Yıllık abone ücreti: 26.00 TL meslektaşlarımın Dünya Mimarlık Gününü kutluyorum.
Öğrencilere % 50 indirim uygulanır.
mimar•ist 2019/3 1
Mimar.ist Eylül 2019/3
ISSN 1302-8219
4 HABER / ETKİNLİK
Kent Düşleri Atölyeleri XIV Sona Erdi / Öncül Kırlangıç.......................................................................................4
Harvard Üniversitesi, Graduate School of Design’dan Haklı Bir İsyan: “Convergence” / Meral Ekincioğlu...........5
8 KÜTÜPHANE
Kentin Suretleri: Mekân ve Görsel Politika / Aslıhan Günhan...............................................................................8
Sanatın İktidarı / H. Sinan Omacan.....................................................................................................................10
Ters Köşe Ekoloji / Enise Burcu Derinboğaz........................................................................................................12
Tasarım Stüdyosu; Kentsel Tasarım Süreci......................................................................................................13
Duran Her Şey Hareket Ediyor.........................................................................................................................13
14 GÖRÜŞ
Dönüştürülmesi Olanaksız “Yeni Bir İstanbul” İnşa Etmek Kentsel Dönüşüm Pratiğimiz ve
İstanbul’a Kronolojik Olarak Hızlı Bir Bakış / İbrahim Alp - Jülide Alp.................................................................14
17 TASARIM
İDGSA’dan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne Endüstri Ürünleri Tasarımı Disiplininde
Bauhaus Etkileri / Meltem Özkaraman Şen..........................................................................................................17
25 EKOLOJİ
Küresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri 2019 / Derleyen: Deniz İncedayı..........................................................25
2 mimar•ist 2019/3
İÇİNDEKİLER
73
İNCELEME
İstanbul Avcılar İlçesi Marmara Sahilinde Bir Dönemin İki Tanığı: Motel Baler ve
İETT Kampı / Gül Yücel - Ayşegül Laçin..........................................................................................................73
Güney İspanya’dan İstanbul’a Uzun Bir Yolculuğun Beş Asırlık Durağı Hasköy’deki
Abudara Sinagogu / Mine Esmer - Muhammed Cihad Kına..................................................................................79
89
KENT
Tanımsız Kentsel Açık Alanlar Üzerine Mekânsal Tarifler, Sorunlar, İmkânlar:
Büyükdere Aksı Levent Bölgesi / Neslinur Hızlı Erkılıç - Ayşen Ciravoğlu.............................................................89
101
EĞİTİM
DTGSYO + MÜGSF = BELLEK Bauhaus’un 100. Kuruluş Yılında, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu
ve Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’ne İnsan, Eğitim, Mekân Bağlamında Bakış / İnci Deniz Ilgın. ...............101
Mimarlık Eğitiminde UNESCO-UIA Validasyonunun Önemi:
Türkiye’de Bir İlk Olarak MSGSÜ Mimarlık Eğitimi Validasyonu (II) / Demet Binan - Nazire Papatya Seçkin. .....107
112 ÇİZGİ
Behiç Ak.........................................................................................................................................................112
mimar•ist 2019/3 3
HABER
ETKİNLİK
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent leki gelişimlerine faydalı olabilecek gesel filmin gösterimi ve B. Delikanlı
Şubesi’nin 2005 yılından beri düzenle- üretimler gerçekleştirildi. moderatörlüğünde “Türkiye’de Mimarlık
diği Kent Düşleri Atölyeleri’nin bu yıl on İlk hafta boyunca süren seminerlerde E. Eğitiminde Dijital Fabrikasyon Araçları
dördüncüsü gerçekleştirildi. 80 öğren- Altınok “Mekânın Üretiminde Bir Disip- Kullanımının Öğrencilerin Tasarım Yet-
cinin ve 40 yürütücünün katılımıyla lin Kipi Olarak Yeni”; A. Kartal “Mimar- kinliğine Etkisi” başlıklı bir sunum ve
İstanbul Büyükkent Şubesi’nin Karaköy lıkta Yeni”; E. S. Ökdemir, B. İngin, Y. forum gerçekleştirildi.
binasında gerçekleştirilen atölyeler, 1 Bahçekapılı ve E. Gecikmez “İstanbul’da Atölye çalışmalarının ikinci haftasında
Temmuz 2019 tarihinde başlayarak 26 Yeni Kentsel Toplumsal Hareketler”; O. A. Akgün, M. Oktay, M. Taşdemir
Temmuz 2019 tarihinde sona erdi. Haşlakoğlu “Modernizm Bağlamında yürütücülüğünde gerçekleştirilen ve
Kent Düşleri Atölyeleri XIV’te “Yeninin Sanat ve Mimarlık İlişkisi” başlıklı iki gün süren “Soylulaştırma Turu”n-
İzleri” teması çerçevesinde çalışan sunumlarını gerçekleştirdiler. Atölyelerin da ise, Galata ve Tophane kesişiminde
öğrenciler, altı ayrı atölye grubuna ayrı- ilk haftasında gerçekleştirilen ortak atöl- yer alan bir rota ekseninde yaşanan
larak İstanbul’un farklı bölgelerini tema yelerde ise C. C. Yavuz “Leke ve Görsel dönüşümü anlamaya ve sorgulamaya
kapsamında anlamaya ve bu mekânla- Anlatım”; D. Ş. Öz “Mimari Eskiz”; C. dönük çalışmalar yapıldı. Çalışmayı
ra dair düşlerini üretmeye odaklandılar. Ceviz, S. Yavuz, H. Şahbaz “İstanbul değerlendirmek üzere gerçekleştirilen
Programın ilk haftası gerçekleştirilen Eskiz Turu”; F. Öz “Video Belgesel”; A. foruma T. İslam da katkı verdi.
ortak seminerler aracılığıyla öğrencile- Yazıcı “ReReading: Keşfet, Üret, Tasarla”; Daha sonra ana atölye gruplarında
rin temaya ilişkin kavramsal çerçeve A. O. Türker “Strüktür”; D. Erdoğan ve Ö. yürütücüleri eşliğinde çalışmalarına
geliştirmelerine katkıda bulunuldu. İlk Bekel “Heykel”; G. Öğüt “Yeni Dünya’da başlayan öğrenciler, tema ekseninde
iki haftanın programı içerisinde, top- Peyzaj Parçaları”; E. Erkan, G. Kara, A. R. İstanbul’un farklı bölgelerini ele aldılar.
lamda beş gün düzenlenen ortak atöl- Bıçkıcı “Parazit İnşa”; H. Şahbaz ve B. C. Bu bölgelere dair sorularını, yorumları-
yelerde ise hem öğrencilerin atölye Selçuk “Video Prodüksiyon” başlıklı nı, fikirlerini ve düşlerini posterler ve
kapsamında sürdürdükleri çalışmaları- çalışmaları yürüttüler. İlk hafta ayrıca sunumlar eşliğinde aktarmak üzere
nı destekleyecek hem de farklı disiplin Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri çalıştılar ve atölyelerin son günü olan
alanlarından katkılarla kişisel ve mes- Festivali’nden “Firecleansing” adlı bel- 26 Temmuz Cuma günü çalışmalarını
sundular. Sunumların ardından öğren-
cilere ve yürütücülere katılım belgeleri
verildi ve gerçekleştirilen kokteyl ile
Kent Düşleri Atölyeleri XIV sona erdi.
Kent Düşleri Atölyeleri XIV’te üretilen
çalışmalara dair sergi ise ağustos ayı
sonuna kadar Mimarlar Odası Karaköy
binasında sergilendi.
düşüncesinden hareketle, konuşmacıla- adımlar için nasıl harekete geçtiğini kav- magazine.com/practice/beverly-wil-
ra bu bağlamda kendi tanımlamalarını ramak acısından çok dikkat çekiciydi. S. lis-on-sexual-misconduct-in-archi-
tecture_o.. (11.6.2018)
sordu. İlk konuşmacı olarak Costan- Widnall (MIT), P. Johnson (Wellesley
URL 1: https://www.gsd.harvard.edu/
za-Chock, aktivizmi, hâkimiyet matrisini College) ve A. Hill’in (MIT) konuşmacı event/a-convergence-at-the-conflu-
oluşturan sistem(ler)e karşılık, tasarım olarak yer aldığı bu panelde, R. Reif, ence-of-power-identity-and-design/
ve kültürel üretimde yer alanlar ve yaptıkları incelemeler neticesinde, bu (2.5.2019)
medya ile birlikte, pozitif değişim ve problemlerle karşılaşanların daha çok URL 2: New dean for Graduate School of
sosyal adalet için, “biz olmadan hiçbir kadınlar ve az temsil edilen toplulukların Design, 17 Nisan 2019, https://
news.harvard.edu/gazette/
şey” anlayışı ve eylemi olarak dile getir- bireyleri olduklarını tespit ettiklerini, bu story/2019/04/harvard-gradua-
di. Deamer’sa, aktivizmin profesyonel tür problemlerle karşılaşanların korkuy- te-school-of-design-names-new-de-
dünyadaki karşılığına vurgu yaparak, la susmak yerine, mutlaka üniversitenin an/ (1.5.2019)
bunu, kurumların adil olmayan kültürle- ilgili birimleriyle iletişime geçmelerini URL 3: Oriaku, A. (2018), “Two-thirds of
rini ve ideolojilerini eleştirmek ve olum- istediklerini, kendilerine gerekli tüm Architects Experience Sexual Harass-
lu yönde dönüştürebilmek amacıyla, ment, New Survey Says”, https://
destekleri sağlayacaklarını dile getire-
archpaper.com/2018/10/sexual-ha-
risk alarak, eylem yoluyla huzursuzluk- rek, böylece MIT’nin başarıları kadar, rassment-architecture/ (6.2.2019)
ların üzerine gidebilmek olarak tanımla- telaffuz etmesi hiç de kolay olmayan URL 4: Balderrama, M. (2018), “Richard
dı. Üçüncü konuşmacı Myers’sa, akti- problemleri karşısında da “(bir erkek) Meier permanently steps away from
visti eyleminde ne yaptığı kadar, kimlik akademik lider” olarak duruşunu aldı. firm in wake of sexual assault allega-
ve güvenlik politikaları arakesitinde tions”, https://archpaper.
Sonuç olarak, son dönem ABD’deki bu
com/2018/10/richard-me-
bunu nasıl yaptığı, amacının ne olduğu, bazı gelişmeler ve feminist aktivizm, ier-steps-back/. (6.2.2019)
1960’lı yıllardaki aktivizm anlayışları ile tahminlerin ötesinde kemikleşmiş güç URL 5: Wachs, A. (2018), AIANY strips
bugünkü arasındaki (dijital dünyanın mekanizmalarının nasıl sarsılabileceğini Richard Meier and Peter Marino of
varlığı vb nedenlerle) farklılıklar, bunun ve yaptırım gücünün önemini net biçim- 2018 awards, https://archpaper.
yarattığı “yeni potansiyeller” vb’nin öne- de gösterdi. Bu “ezber bozduran” olum- com/2018/03/aiany-strips-ric-
mine işaret etti. Myers, bu panelde, hard-meier-peter-marino-re-
lu açılımların, mimarlığın farklı alanları cent-awards/. (6.5.2019)
etkinliğin düzenlenmesinin ardındaki ve coğrafyalarında da güç mekanizma- URL 6: AIA, 2018 Code of Ethics and Pro-
“asıl problem”in açıkça ve en çok üzeri- larını deşifre edebilmesi, geniş yankı ve fessional Conduct, http://content.aia.
ne giden konuşmacı olarak, “SAM”de olumlu dönüşümlere yol açması dile- org/sites/default/files/2018-09/2018_
“akademyadan kaç kişinin yer aldığı” ğiyle… Code_of_Ethics_0.pdf. (6.5.2019)
sorusunu sora(bile)n tek panelistti. URL 7: Surface, S., 30 Mart 2018, “How the
“Shitty Architecture Men” list can address
Panelistin dile getirdiği diğer hususlar- Meral Ekincioğlu, Dr. Mimar, abuse in architecture”, https://archpaper.
sa, mimarlıkta gücün suiistimal edilme- meralekinciog@gmail.com com/2018/03/shitty-architectu-
si ve kötüye kullanılmasında akademya- re-men-list-address-abuse-in-architectu-
nın çok büyük bir role sahip olduğu; Kaynaklar re/ (2.5.2019); Labarre, S., 30 Mart 2018,
güç mekanizmalarını suiistimal eden, Chaidez, A. A. (2018), “After ‘Shitty Architec- “Exclusive: Why I Started A “Shitty Archi-
ture Men,’ GSD Students Hang Banners tecture Men” List, https://www.fastcom-
şöhret ve tanınırlığa sahip olanların,
Against Misconduct”, https://www.thec- pany.com/90164300/exclusi-
oluşturdukları geniş ve kuvvetli ağlar ile rimson.com/article/2018/4/12/ ve-why-i-started-a-shitty-architectu-
kendilerini nasıl korumaya aldıklarını; gsd-misconduct-display (9.5.2019) re-men-list. (12.5.2019).
buna karşılık ilgili sistem(ler) ve yöne- Cirelli, J. (2019), “You belong here”: Nais- URL 8: Bu rapor ve online erişim için, Joh-
tim(ler) tarafından alınacak tedbir ve ha Bradley’s vision for community-bu- nson, A., P., Widnall, S. E., Benya, F. F.
uygulanacak yöntemler vb üzerine ilding at the GSD”, https://www.gsd. (eds.), 2018, Sexual Harassment of
harvard.edu/2019/05/you-belong-he- Women, Climate, Culture and Con-
düşünmenin “kaçınılmaz” olduğuydu.
re-naisha-bradleys-vision-for-com- sequences in Academic Sciences,
Mimarlık bağlamında tarihi denebilecek munity-building-at-the-gsd/?fbcli- Engineering and Medicine, Committee
bu gelişmeler yaşanırken, 18 Eylül d=IwAR17iOkGl59jeOmukD9itr- on the Impacts of Sexual Harassment
2018’de MIT’de üniversitenin rektörü Cx0aSfUAEljooFSErmz8HmBlc1ct- in Academia, Committee on Women in
Prof. R. Reif’in açılış konuşmasını yaptı- 00ZuHz5sk. (2.5.2019) Science, Engineering, and Medicine
ğı, “Kadınların Cinsel Tacizi, NASEM’in Willis, B., J. Donoho (2018), Beverly Wil- Policy and Global Affairs, a Consensus
lis on Sexual Misconduct in Archite- Study Report of the National Acade-
Uzlaşım Üzerine Çalışma Raporu” (URL
cture, Here’s what individuals and mies of Sciences, Engineering, Medi-
8) başlıklı panel, problemin derinliğini organizations, including the AIA, can cine, National Academies Press, Was-
ve dünyanın önde gelen, araştırmaya do to rid the design profession of its hington DC., https://www.nap.edu/
dayalı bilim kurumlarının çözüme odaklı rotten apples, https://www.architect- read/24994/chapter/1. (4.5.2019)
mimar•ist 2019/3 7
KÜTÜPHANE
Bülent Batuman, Kentin lonyal söylemin odağı olan Batı merkez- bölüm yakından tanıdığımız, ancak
Suretleri: Mekân ve Görsel li modernlik eleştirisini ve kültürün çoğunlukla bu denli detaylı okumadığı-
Politika, Dipnot Yayınları,
merkeziliğini görsel malzeme üzerinden mız bir dönem ve çerçeveye, Ankara’nın
2019, 212 s.
yeniden okuyor. Batuman önermelerini ulus inşası sürecindeki görsel temsille-
hem yeni arşiv belgelerine, yayımlanmış rine ve bu temsil biçimlerinin devlet
görsel malzemelere ve popüler kültüre, tahakkümünde yurttaş yaratma süreci-
hem de kavramsal tartışmalara ve kent- ne odaklanıyor. Batuman’ın bu bölümde
sel mekânın görsel temsili konusunda dikkat çektiği nokta olan, politik prog-
üretilmiş çalışmalara dayandırarak ramın toplumsal zemin tarafından
oldukça zengin bir zemin hazırlıyor. benimsenebilmesi için üretilen kültürel
Bunun yanında, Türkiye’deki akademik programın özgül olduğu ve sadece
çalışmaların ve tezlerin görünürlüğünün siyasi projenin bir sonucu veya yansı-
tartışıldığı günümüzde,2 Batuman’ın ması olamayacağı gerçeği, kitap
yüksek lisans ve doktora tezlerine de boyunca farklı bölümlerde hatırlatılıyor.
referans veren kitabı, bilginin demokra- Batuman bu bölümde iki çalışmaya
sisi ve akademik üretimde çoğulculuk odaklanıyor: “Ankara: Türkiye’nin
Bülent Batuman’ın Dipnot Yayınların- konularında da, içeriği kadar öğretici. Kalbi” belgeseli ile Matbuat Müdüriyeti
dan çıkan Kentin Suretleri: Mekân ve Kentin Suretleri kentsel mekânın gör- Umumiyesi tarafından yönetilen fotoğ-
Görsel Politika kitabı, bize kentsel sel temsilini ve eşzamanlı mekânsal raf üretimi ve dolaşımı. Cumhuriyet’in
mekân, politika ve görsel temsil kav- politikaları farklı bağlamlarda tartışır- onuncu yılında davet edilen Sovyet
ramlarının birbirinin yalnızca sonucu ken, her seferinde farklı ölçekler ara- yönetmenler Sergey Yutkeviç ve Lev
değil, farklı ilişkilerde üreticisi oldu- sında gidip geliyor. Hem tekil imajın Arnstam’ın “Ankara: Türkiye’nin Kalbi”
ğunu, değişken zamansal ve politik detaylarından politik tartışmalara, filmi, hem Ankara’nın inşa sürecinin bir
koşullarda okuyan zengin bir çalışma hem de siyasi bağlam ve üretim ilişki- belgesi olma özelliğini taşıyor, hem de
sunuyor. Batuman’ın kitabı boyutları, lerinden imajın üretilmesine giden kenti bozkırın ortasında yeşeren bir
baskısı ve malzemesi gereği dolaşıma süreçlerde, okuyucuyu çok çeşitli modern kent olarak imgeliyor. İçerik ve
ve erişime son derece açık, Türkçeye mecra ve ölçeklerde gezdiriyor. Bazı formu her bölümde bir arada okuyan
içkin kavramlarla ulusal yazına katkı anahtar soruları ise her bölümde tek- Batuman, bu filmin de okumasını
sunan, konusu ve anlatım biçimi rar soruyor: Kim bakıyor? Nasıl bakı- yaparken kitlelerin yöneliş hareketleri
gereği akademi dışı okuyucusunu da yor ve ne görünüyor? Kim gösteriyor? ve performansları ile üretilen dinamizm
rahatlıkla yakalayan ve farklı görsel Nasıl nesneler üretiliyor? Kim dağıtı- motifini, sosyalist gerçekçi biçem ile
malzemeleri odağına alan içeriği ile yor, kime erişiyor ve kim tüket(ebil) üst üste getiriyor. Okuyucu hem
de görsellik ve mekân politiğine dair iyor? Kim yeniden üretiyor ve tüm modern kentli ve yurttaşın egzersiz, bir
kapsamlı tartışmalar üreten bir kitap. bunlar kentsel ve mekânsal politika arada yürüme, disiplin içinde hareket
Batuman’ın kitabının bölümleri kronolo- ile nasıl ilişkileniyor? etme gibi performatif imgelerini, hem
jik olarak “erken Cumhuriyet dönemi”n- Yazarın, kitabın en başında vurguladığı yalnızca görsel olarak deneyimlenen ve
den günümüze okuyucularını kentin kentsel tahayyülün ve dolayısıyla bir cephe olarak yorumlanan mimari
temsili ve kentin politikası arasındaki mekânsal temsiliyetin kentin gerçekli- elemanları tahayyül edebiliyor. Bunu
diyalektik ilişkide yolculuğa çıkarıyor. ğinin parçası olması durumu, imge ve yaparken, farklı bölümlerde tekrar göre-
Başlarken, Batuman’ın Marksist kuram pratiğin birlikteliğine işaret ediyor. Öte ceğimiz eski ve yeni karşıtlığı üzerine
ile postkolonyal söylem arasında nadir taraftan, imge yalnızca bir sonuca indir- kurgulanan anlatıyı birbiriyle ilişkilen-
kurulan bir ilişki ürettiğini söylemek genemeyeceğinden, görselin hem direbiliyor. Aynı bölümde, Matbuat
mümkün. Birbiriyle her zaman dostane tahakküm hem de direniş için işlevsel- Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından pro-
ilişki kurmayan bu iki kuramsal bakış liğini tartışmak mümkün hale geliyor. paganda amaçlı ürettirilen ve Othmar
açısını1 zengince bir araya getirerek, Bu bağlamda görsel temsil hem Pferschy tarafından çekilen fotoğraflar
hem Lefebvre’in kentsel politik söylemi mekânsal deneyimin, hem özne inşası- tekil birer nesne olarak okunuyor. Aynı
ve temsiliyet tartışmalarını Türkiye bağ- nın, hem tahakkümün, hem de direni- zamanda bu fotoğrafların nasıl sergi-
lamı ile ilişkilendiriyor, hem de postko- şin bir unsuru haline gelebiliyor. Birinci lendikleri ve sergi ve dolaşımın ürettik-
8 mimar•ist 2019/3
KÜTÜPHANE
leri anlamlar açığa çıkarılıyor. Batuman Ertem Göreç’te ise dar gelirli mücadelesi lamda, görme biçiminin kentsel siya-
bu bölümde Pferschy’nin mekânsal ile gecekondunun burjuva evinin olum- setle ne kadar ilişkili olduğuna bir kez
bariyer ve derinliği ürettiğini öne sür- lu antitezi oluşu öne çıkıyor. Burjuva daha dikkat çekiyor. Mimar karikatü-
düğü, dolayısıyla devletle yurttaş ara- evinin temsilinde ise konutlar kadar ristlerin eserleri ise, değişen gecekon-
sındaki mesafeyi yeniden ürettiğini dekorasyon ve mobilya tercihleri de du imgesini ve işçi sınıfının olumlanan
iddia ettiği fotoğraflarını okuyor. yazarın repertuarına giriyor. Burjuva temsilini açıklamak açısından işlevsel
İkinci bölüm, “Aykırı Bakmak,” birinci beğenisinin ABD’yi referans almaya oluyor.
bölümdeki tartışmanın sınırlarına, başladığını anlatan Batuman, salonların Beşinci bölümde Batuman 1990’lara
popüler kültür, kartpostallar ve popü- vitrin haline geldiğinden, Amerikan bar- geliyor, ve politik kriz durumlarında
lerleşmenin görsel kültürdeki yerine ları ve salon imgesinin dergilerde sık sık yeni temsillerin inşa edilememesinden
odaklanıyor. Hem kartpostalın içeriği – karşımıza çıktığından ve burjuva batılı kaynaklı nostalji temasını ön plana
fotoğrafçının bakışı ve temsili –hem de tarzının yozlaşma ile eşleştirildiğinden çıkarıyor. Nostaljinin yükselişi “eski
dolaşımı– kullanıcıların hangi kartpos- bahsediyor. Bu bağlamda 1960lar sine- Ankara” nostaljisinin ortaya çıktığı ve
talı seçtiği, hangi notu yazdığı, farklı bir ması evin hem arzu hem nefret nesnesi, siyasal İslam’a karşı örneğin Othmar
zaman ve mekânda kartpostalın ait hem sosyal statü hem de toplumsal Pferschy’nin fotoğraflarının tekrar gün-
olduğu temsili yeniden dolaşıma adaletsizliğin bir göstereni olduğu bir deme geldiği bir döneme denk geliyor.
açmak –Batuman’ın aykırı bakış olarak mecra olarak karşımıza çıkıyor. Batuman, nostalji siyasetinin geçmişle
tanımladığı bakma biçimini kurgulu- Dördüncü bölüm, “Kentsel Siyasetin değil, aslında bugünle ilgili olduğunu,
yor. Kartpostalların ve fotokartların Görüntüsü,” görsel temsilin kentsel ve 90’larda başlayıp bugüne kadar
yaygınlaştığı dönem aynı zamanda politikayla ilişkilenmesine ve bu kuru- statü kaybına uğramış bir grubun tep-
Ankara’da panorama fotoğrafçılığının lumda meslek insanlarının politik kisi olduğunu vurguluyor. Bu dönem-
yaygınlaşmasına denk geliyor. Kenti eylemliliğine odaklanıyor. Batuman bu de belediye ve devlet kurumlarında
içeriden gösteren, hareketi ve gündelik bölümde hem göç temasına ve karika- Ankara kartpostal ve fotoğraf kitapları
hayatın karmaşasını yansıtan bu janr, türlere, hem de kalkınma temasını basımı yaygın hale geliyor; yine nesne-
kent imgesini ele geçiren alternatif bir sorun edinen fotoğraf sergilerine bakı- nin dolaşımının tarihsel anlatı için ne
direniş alanı oluşturuyor. Bu direniş yor. 60’lı yılların sonu ve 70’li yılları kadar önemli olduğuna değinen Batu-
elbette fotoğrafın erişilebilirliği ve meslek insanlarının kamu yararını man, basılan ve dağıtılan kitapların
demokratikleşmesinden de kaynakla- gözettiği bir dönem olarak tanımlayan yüksel maliyetlerini, ve bu sebeple
nıyor. Fotoğrafın demokrasisine, yurt- yazar, göçmenlere ilişkin burjuva eleş- protokolü hedef aldığını vurgulayarak,
taşların eklediği anlamlar da katkıda tirisinin baskılandığını, bunun yerine bu dönemde CHP’nin daralan toplum-
bulunuyor ve Batuman bu durumu gecekondunun bir sebep değil denge- sal tabanına dikkat çekiyor.
kartpostallar üzerindeki notlardan, siz kalkınmanın bir göstereni ve bir Son bölüm ise siyasal İslam, ‘dijital
yazışmalardan ve işaretlerden okuya- semptom olarak algılanmaya başladı- dönemeç’ ve kentsel mücadeleyi konu
rak okuyucuya çok katmanlı bir tartış- ğını aktarıyor. Kalkınma ideolojisi bu alıyor. Yazarın bu bölümde iktidarın
ma sunuyor. Batuman’ın deyimiyle, bağlamda gecekonduluyu kentli özne- yeni ulus inşasını görsel temsil ile iliş-
fotokartlar ve kartpostallar “görsel tem- lere çevirmeyi hedefliyor. Batuman’ın kili olarak nasıl kurguladığı dikkat çeki-
sil üzerinde devletin kontrolüne karşı incelediği “Dengesiz Kalkınma ve ci. AKP’nin (kitabın ilk bölümlerinde
bir direniş alanı” oluşturuyor (82). Ankara” fotoğraf sergisi, tezat fotoğraf kurgulanışının detaylı olarak aktarıldı-
Üçüncü ve dördüncü bölüm İkinci çiftlerinden oluşuyor ve gecekonduyu ğı) ulusu ‘İslami millet’ olarak yeniden
Dünya Savaşı sonrası döneme yoğunla- modern yerleşimin ötekisi olarak gös- tanımladığı (kitabın kronolojik yapısı
şıyor. Üçüncü bölümde yazar, popüler teriyor. İyileştirilmesi gereken bir has- böyle bir döngüselliğe olanak tanıyor)
kültür unsuru olarak eve ve 1960’ların talık olarak görülen gecekondunun bu dönem, kentsel dönüşüme odakla-
melodramlarına odaklanıyor. Sinema tedavisi ‘kalkınmadan’ geçiyor; meslek nan sosyal yardım modeli ile öne çıkı-
filmleri üzerinden hizmet ve tüketim ara- insanlarının ve teknokratların ise bu yor. Sosyal yardım, Batuman’a göre
sında ev ve evin görsel temsilini, döne- dönemde prestiji artıyor. Yazar bu minnet duyma üzerine kurulu ve bu da
min bağlamı içinde okuyor. Örneğin bölümde bir kez daha nereden bakıldı- kentlinin katılımcı olarak var oluşunu
Metin Erksan’ın filmlerinde evlenme ve ğına ve neyin görüldüğüne odaklana- aşındırıyor. Özellikle TOKİ’nin bir
yuva sahipliği analojisi, aşk zenginlik ve rak, Ankara özelinde modern konut mekânsal iktidar haline geldiği ve
kadın ile evin el değmemişliği konuları bloklarına ancak karşı taraftan, yani toplu konut üretiminin yoğun olarak
öne çıkarken, Halit Refiğ’de modern evin gecekondunun yanından bakılmasının gerçekleştiği bu iktidar döneminde,
bir yabancılaşma mekânına dönüşmesi, zorunluluğunu ortaya koyuyor. Bu bağ- konut İslamcı çevreler yaratan ve
mimar•ist 2019/3 9
KÜTÜPHANE
mekânsal kontrolü sağlayan bir meka- açısından görsellik ve siyasetin ne mını da en az içerikteki görsellerin
nizma haline geliyor. Fotoğraf bu kadar iç içe olduğunu göstermek bakı- dolaşımı kadar önemsiyor ve erişilebi-
mekanizma için de önemli bir anlamsal mından ufuk açıcı. Yazar bu bağlamda lirliği ve dayanışmayı bizlere bir kere
araç. Gecekonduların tasfiyesi ve kent- mekân temsilinin de sabit değil, değiş- daha hatırlatıyordur.
sel dönüşümü görselleştirmek amacıy- ken olduğunu farklı toplumsal dina-
la açılı hava fotoğraflarının kullanımı, mikler ile okuyucuya aktarıyor. Her Aslıhan Günhan, Cornell Üniversitesi
iktidarın ürettiği anlamı destekliyor. bölümde farklı dönemlere ve dinamik- Mimarlık Tarihi Doktora Programı
Yıkımın gerçekliğini göstermek ama- lere odaklansa da, Batuman kilit soru-
cıyla çekilen hava fotoğraflarında, göz- ları tekrar sormaktan, nesnenin kendi- *Son okumaları için Olgu Çalışkan ve
lem mesafesi yıkılanların gerçek evler sini, malzemesini, teknolojisini, dola- Cem Dedekargınoğlu’na çok teşekkür
ederim.
olduğunu gösterecek detayların oku- şımını ve ürettiği anlamları sorgula-
namayacağı mesafeden seçiliyor. AKP maktan geri durmuyor. Bu bağlamda,
Notlar
iktidarı döneminde hava fotoğraflarının görsellikle bu kadar ilişkili bir kitabın 1. Marksist kuramcı Terry Eagleton’ın
işlevselliği, Kanal İstanbul projesinin neden siyah beyaz basıldığını, imajla- Gayatri Spivak’ın kitabı için yazdığı eleştiri
dijital imgeleri, buna karşılık AOÇ kazı- rın boyutlarını, kâğıt kalitesinin görsel- yazısı için: Terry Eagleton, “In the Gaudy
sında muhalefetin yararlandığı uydu lerin hakkını verip vermediğini okuyu- Supermarket”, https://www.lrb.co.uk/v21/
fotoğrafları ve sivilleşen bakış açısı, cu kendine sormadan edemiyor. Belki n10/terry-eagleton/in-the-gaudy-super-
market.
Batuman’ın gözünde ‘dijital dönemeci’ de kullandığı kaynaklar, arşivler, tezler
2. Anay, Hakan, Ülkü Özten, Meltem Özten
işaret ediyor. ve doktora çalışmaları ile bilginin Anay, Yiğit Acar, “Görünmez Doktoralar:
Batuman’ın kitabı hem ideoloji hem demokrasisinin önemini satır aralarına Türkiye’de Mimari Tasarım Doktora Araş-
muhalefet, hem tahakküm hem direniş yerleştiren Batuman, kitabının dolaşı- tırmaları” Mimarlık, 406 (2019): 50-53.
Sanatın İktidarı
kendilerinden çok daha uzun bir liği takip eden değil, bu hareketliliğin
döneme yayılan arayışlarda da gös- kurucu unsurları içerisinde yer alan
terdiği bir dönemdi. sanat ve mimarlık akımları ve yapıları
Özellikle dönemin Rusya ve Alman- oluşuyor ve 1930’lara gelindiğinde de
ya’sı siyaseten farklı köklerden gelerek totaliter rejimler tarafından tasfiye
çok farklı sonuçlansa da, bu çalkantı- ediliyorlardı. XX. yüzyıl başında
ları oldukça paralel dalga boylarında mimarlık ve sanat alanındaki radikal
yaşadılar. Her iki ülkede I. Dünya modernleşme hareketinin iki ana
Savaşı ile birlikte imparatorluklar kolunu oluşturan bu güçlü akımlar ve
çökerken, güçlü bir sosyalist hareket temsil edildiği kurumlar fiilen oldukça
aktif bir mücadele veriyordu. Rus- kısa ömürlü olsalar da, etkileri çok
ya’da bu mücadele uzun bir iç savaşın daha uzun erimli oldu. Bauhaus
ertesinde Bolşeviklerin zaferi ve Sov- soğuk savaş yıllarında batı dünyası
yet sosyalizmi ile sonuçlanırken, içerisinde kalmasından ötürü daha iyi
Almanya’da ise Spartakistlerin tasfi- bilinse ve araştırılsa da, Rus Avangar-
Ali Artun, Sanatın İktidarı: 1917 Devrimi, yesi ile demokratik burjuva devrimine dı ve bu öncü akımın modern sanat ve
Avangard Sanat ve Müzecilik, İstanbul: evrilerek Weimar Cumhuriyeti’nin mimarlık üzerinde etkileri ancak
İletişim Yayınları, Sanat Hayat Dizisi 37, kurulması ile sonlanıyordu. II. Dünya soğuk savaşın bittiği 1990’lardan iti-
2015, 193 s. Savaşı yaklaşırken, 1930’lardan itiba- baren araştırılarak yeniden hatırlan-
XX. yüzyılın ilk yarısı, tüm Avrupa ve ren ise, her iki ülkede farklı siyasi maya başlandı. Her iki hareketin de
giderek tüm dünyada siyaseten çok yapıda da olsa, rejimler giderek totali- yüzüncü yıllarını gördüğümüz son
çalkantılı, büyük toplumsal dönüşüm- ter nitelik kazanıyordu. yıllarda ise, pek çok ülkenin yanı sıra
lerin gerçekleştiği ve tüm bu çalkantı- XX. yüzyılın bu ilk 30 yılında, her iki Türkiye’de de, XX. yüzyılın bu öncü
ların kendini sanat ve mimarlık ala- ülkede de sanat ve mimarlık alanında akımlarını anan sergi, etkinlik ve
nında çok çeşitli, radikal ve etkileri yalnızca toplumsal ve siyasi hareketli- yayınlar yapıldı.
10 mimar•ist 2019/3
KÜTÜPHANE
2018 Ekim ayında İstanbul SSM’de Rus avangardı XX. yüzyıl başı ulusla- kurgulardan. Avangardın kahramanla-
açılan “Rus Avangardı: Sanat ve Tasa- rarası modern sanat hareketlerinin rı sanki gerçekte hiç varolmamıştır.
rımla Geleceği Düşlemek” sergisi de belki de en radikal ve üretken kolu; Diktatörlerin yapamadığını, serbest
bunlardan biri oldu. Rus avangart Maleviç’in “Siyah Kare”si ile mutlak piyasa yapmıştır.”
sanatının kendi tarihselliği içerisinde soyut bir sanatın arayışından, sanatın Rus avangardının belki de en önemli
oldukça kapsamlı bir seçkisini sunan tekil eserler değil, bir üretim, bir prak- mirası, sanatı yaşamın içerisinde ayrış-
bu sergi vesilesiyle de Ali Artun’un sis olarak kavranmasına, müzelerin tırılmış bir alan değil, yaşamın devrim-
İletişim Yayınları’ndan çıkan Sanatın sanat üretimi için bir merkez, bir ci şekilde dönüşümünü hedefleyen bir
İktidarı:1917 Devrimi, Avangard laboratuvar olarak örgütlenmesinden, praksis olarak kavrayışlarının modern
Sanat ve Müzecilik kitabını hatırlıyo- kentin bir bütün olarak bir tiyatro sah- sanatın ontolojisi üzerinde yarattığı
ruz. nesi haline getirilmesine kadar etkileri kalıcı etki oluyor. Ali Artun’un kendi
Ali Artun’un kitabı Sanatın İktidarı: bugüne kadar süren pek çok arayışın deyişi ile:
1917 Devrimi, Avangard Sanat ve kökenlerini oluşturuyor. “Sanatın kısacık iktidar dönemindeki
Müzecilik, kendi deyişi ile öncelikle Bizim Soğuk Savaş döneminden baş- deneyimleri, avangardın bir kehaneti
bir müzecilik profili; Rus avangardının lanarak yazılan sanat tarihi anlatısı sayılmalıdır. 20. yüzyıl sanatında eleş-
Ekim Devrimi öncesi yakıp yıkmaktan nedeniyle köken olarak Bauhaus gibi tirel, çatışmacı ne varsa, işaretleri Rus
bahsettiği müzelerin yönetimini dev- Orta Avrupa modernizminden bildiği- Avangardı’na çıkar. Bu sadece sanat
raldığında, bunları nasıl ele aldığını, miz pek çok yenilikçi arayışın kökleri- için değil, mimarlık, tasarım, tiyatro
nasıl dönüştürdüğünü ve modern nin aslında güçlü bir şekilde Rus ve sinema için de doğrudur. Estetik
müzeciliğe katkılarını araştırıyor. avangardına uzandığını görüyoruz. Bu için de geçerlidir. Devrim Sanatı, yal-
Ancak bununla birlikte Rus avangar- bir yandan bildiğimiz modern sanat nızca sanatın ontolojisi ve praksisiyle
dının yüzyıl başından itibaren Karo ve mimarlık tarihinin politik konjonk- değil, sanatın yönetimiyle, eğitimiyle,
Valesi, Mavi Gül, Gençlik Birliği gibi tür uyarınca fazlasıyla deforme edil- müzecilikle, kuratörlükle ilgili olarak
çeşitli koloni ve kolektifler içerisinde miş olduğunu ve sorgulanmasının da hala sonsuz bir ufuk serer önümü-
gelişimini ve devrimin ruhuna katkısı- zorunluluğunu hatırlatıyor bize. Sor- ze.”
nı, Ekim Devrimi ile birlikte erken gulanması gereken diğer bir yan ise, Sanatın İktidarı, Rus avangardının
Sovyet sanatına yön veren Proletkult, Rus avangardının unutturulmasını da kısa tarihine Türkçede önemli bir giriş
INKhUK, VKhUTEMAS gibi yapıların içeren bu deformasyonda Stalinist olduğu kadar, modern sanat ve
ve Avangart Enternasyonal’in kurulu- rejimin katkısı. Stalinist rejim, ger- mimarlığın zihnen çok kısıtlı bir alana
şunu, avangart içerisinde konstrükti- çekten devrimci nitelik taşıyan avan- sıkıştırılan siyaset ve sermaye ile iliş-
vizm ve suprematizm gibi belirgin gardı “formalist” olarak yaftalayıp kileri üzerine de eleştirel bir okumaya
çizgilerden ve Maleviç, Tatlin, Rod- tasfiye ederken, yerine giderek bir kapı açıyor.
çenko, Mayakovski, Lissitzki, Stepa- propaganda aygıtına dönüşen ve
nova, Vertov gibi karakterlerden olu- muhafazakârlaşan sosyalist gerçekçi- H. Sinan Omacan, Mimar,
şan çeşitliği ve iç çelişkileri ve niha- liği resmi sanat olarak ilan ediyordu. omacan.sinan@gmail.com
yet 1930’lara gelindiğinde ise merkezi Aynı dönemde Almanya’da da Nazi
Sanatçılar Birliği’nin kuruluşu ve rejimi, modern avangardı “dejenere
sosyalist gerçekçiliğin resmi sanat sanat” olarak lanetliyor ve “kızıl” yani
ilan edilişiyle tümünün tasfiye edilme Bolşevik olarak gördüğü Bauhaus’u
sürecini de oldukça detaylı bir şekilde kapatıyordu. Ancak avangardı gerçek-
ele alıyor. ten yok edenin tüm bunlar değil,
Ali Artun böylelikle bir yandan Rus modern sanata tüm katkılarının daha
avangardının kısa tarihsel öyküsünü sonra içeriksizleştirilmiş birer parodi
aktarırken, bir yandan da modern olarak sanat piyasası içerisindeki
sanat ve mimarlık üzerinde çok uzun yeniden sürümleri olduğunu söylüyor
erimli bir etkisi olan bu hareketin Ali Artun:
belirgin karakteristiğini ortaya seriyor “Avangardın icat edildiği bütün o dev-
ve bugüne de bağlayarak hem modern rime, o ufka, o yaratıcı devinime ne
sanatın tarihi hem de siyaset ile ilişki- oldu? Ne yazık ki piyasanın küresel
leri üzerine önemli noktalara açılımlar sanat gösterilerine massedilip gitti.
getiriyor. Artık hepsi hayallerden ibarettir, ya da
mimar•ist 2019/3 11
KÜTÜPHANE
Ekolojiye dair neler biliyoruz? Bildikleri- ona ulaşmak için daha da fazla tüketi- Hafriyatı yeniden değerlendirmeye
mizden ya da bildiğimizi sandıklarımız- yoruz. Hem ürün, hem yapı hem de çalışmayı Esra Sert bize anlatıyor.
dan ne kadar eminiz? Puna Yayın’dan planlama ölçeğinde bir yapma pratiğiy- Özellikle de bunu kıyı alanlarında yap-
Ayşen Ciravoğlu’nun editörlüğünde le karşı karşıyayız. Bu sistem içerisinde manın sebep olduğu büyük tehlikeye,
yeni çıkan Ters Köşe Ekoloji bildiğimiz ekolojik olmak, doğal kaynak tüketimini kıyı ekosistemlerinde yarattığı tahri-
gerçeklerle kurduğumuz konfor alanını yanında unutturarak taşıyor. Ekolojinin bata dikkat çekiyor. Politika ve ekolo-
sarsıyor. 2017’den beri xxi.com.tr site- yalnızca bir çare olarak göründüğü ve jinin adı çok da konmamış ilişkisine
sinde A. Ciravoğlu moderatörlüğünde bu tüketimi ‘masumlaştıran’ endüstrisi yakından bakıyoruz böylece.
devam etmekte olan dizide yer alan dışında kalan yan anlamlarını keşfet- Üçüncü bölüm “Kırsalda Yapmak/Yaşa-
Ters Köşe Ekoloji, metinlerin geliştirilmiş versiyonlarından mek isteyenler için derlenmiş Ters Köşe mak”, ekolojik olmayı yalnızca kentsel
ed. Ayşen Ciravoğlu,
derlenen yayın, mimarlığın çevre sorun- Ekoloji, bu dönemde ilaç gibi gelen bir olmaya atfettiğimizi, tüm çözümleri ve
İstanbul: Puna Yayın,
Mart 2019, 149 s. ları karşısında tutunduğu tavra daha yayın doğrusu. de sorunları kentte ararken mimarlığın
yakından bakmayı öneriyor ve gerçeklik İlk bölüm “Kuramsal Açılımlar”da Ayşen kırsaldaki rolünü, ekoloji demek zorun-
sonrası dünyada ‘ekolojik olma’ iddiası- Ciravoğlu, Can Boyacığolu ve Semin da kalmadan, hatırlatıyor. And Akman,
nın ne derece mümkün olduğunu sor- Erkenez gerçeklik sonrası dönemde algı- Merve Titiz Akman ve Zeynep Durmuş
guluyor. Bazı sorular ne yazık ki virüs mızı, tasarlanmış bir gezegende mimar- Arsan kentin arka bahçesi gibi algılanan
gibi, yayılır ve hatta bünyeden hiç çık- lıkla ekolojinin yakınlık kurma çabasının ve ekoloji dendiğinde yalnızca kentte
maz. Kuramsal Açılımlar, Yap Yık At, gerçekliğini sorguluyor. Ekolojinin bir daha doğal olanı yapmaya dair kavrayışı
Kırsalda Yapmak/Yaşamak, Kent ve doğa olgusu olmasından ziyade toplum- yeniden düşündürüyor bu bölümde
Alternatif Pratikler olarak dört başlıkta sal bir yazın olduğu konusu oldukça farklı yazılarıyla.
derlenmiş ve 13 yazıdan oluşan kitabın önemli. Bu kavrayışta insanın kendini Son bölüm olan “Kent ve Alternatif Pratik-
bıraktığı iz de bu şekilde. dünyanın merkezinde tanımladığı yakla- ler” ise Özlem Bahadır Karaoğlu, Sevgi
Bildiğimiz ekoloji, en azından doğa kon- şımın doğuracağı sonucun problemine Baysal, Fulya Özsel Akipek ve Nurbin
septine yakınlığını tahmin edebildiğimiz, dikkat çekiyor kuramsal açılımlar. Tüm Paker’in araştırma ve yazıları kentte ekoloji-
bütüncül bir ilişkiler ağının genel adı ola- bunlara rağmen dünyadaki pozisyonuna nin ‘diğer’ anlamlarını incelikle ortaya
bilir. Bu temel bilgi sayesinde söz konusu henüz karar veremediği aşikâr olan insa- koyuyor. Yalnızca yeşil alanlar yaratmanın
ilişkiler ağında canlı topluluklarının birbi- nın gelecek dönemde beden ve doğa ya da sertifikalı bina yapmanın ötesinde,
rini etkilediğini, buna bağlı olarak da üzerine yeni ilişkiler tanımlayabilmesi “sosyal ekoloji” diyebileceğimiz karşılaş-
neden sonuç ilişkilerini kolaylıkla algıla- doğrultusunda bir ışık yakıyor. maları, yeni üretim tekniklerinin doğal
yabiliriz. Bu sayede yeryüzünde yaşanan İkinci bölüm “Yap, Yık, At” biraz daha malzemeyle olası ilişkilerine dair ilham
değişikliklerden hepimizin etkilendiğini, bugün olan bitene, hayatımızın çok için- veriyor ve yeni bir dağarcık yaratabileceği-
yani farklı kıtalarda da olsak aynı geminin de olsa da ekoloji ile ilişkilerini kurama- mizi, böylelikle sorunsala yeni çözümler
yolcuları olduğumuzu biliriz. dıklarımıza dair. Örneğin Berrak Kırbaş üretebileceğimizi düşündürüyor. Ekoloji ile
Oysa bu bilimsel yaklaşıma karşın eko- Akyürek ile planlı eskitmeyi endüstri yan yana pek gelmeyen hafıza kavramını
lojinin bugün bir endüstri tariflediğine, tarihinden bakarak, kullandığımız ürün- düşünerek ona yeni bakma biçimleri
işkollarından ürünlere tüketilebilir her lerin biçilmiş ömürlerini kabul ettiğimiz denemeye devam edeceğimizi ve belki de
alanda adı geçen, adeta bir yeni ‘inancın’ bir dünyada tüketmeye programlı yara- bu kavramı yeni keşfetmeye başladığımızı
başında olduğunu da anlayabilmeliyiz. tıklar olduğumuzu bir kez daha hatırlı- düşündürüyor. Bugün bulamadığımız for-
Tam da bu sebeple neredeyse ahlaki bir yor, halimize acıyoruz. Elif Kendir Bera- mülleri aramaya devam ediyor olmanın
sorumluluk olarak gördüğümüz bu ha konuyu planlı eskitmenin mimarlık- umuduyla sonuna geliyoruz.
olguyu, paniğe kapılmış gündemin için- taki karşılığına çekiyor, yıkım teknoloji- Burada özetleyemediğim çok daha fazlası
de hakkıyla sorgulayamıyoruz. lerini düşünmeye başlıyoruz. Yenisi, bu kitapta. Peki, yine de ekolojik mimarlık
Öyle ki sel felaketlerinde dereleri kurut- daha iyisi için yıktığımızın yüzleşemedi- bugün gerçekten mümkün mü? İşte bazı
tuğumuzu, depremlerde çarpık yapılaş- ğimiz sorunsalı gözümüzün önünden sorular var, ne yazık ki virüs gibi, yayılıyor
tığımızı, kurak geçen yazlarda tatlı su kentsel dönüşen binalarla geçiyor. ve hatta hiç bünyeden çıkmıyor.
kaynaklarını tükettiğimizi hatırlıyoruz. Elimizdeki hafriyatın değerlendirilme-
Bir yerlerde yakalamamız gereken bir si, dolgu olarak kullanılması örneğin, Enise Burcu Derinboğaz,
denge olduğunu hatırlıyor, ardından bir zekâ parıltısı olarak mı geliyor? enise@praxislandscape.com
12 mimar•ist 2019/3
KÜTÜPHANE
Bu kitap, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Planlama Bölümleri’ne verilen Kent- mı, üretim süreci, ürün niteliği, işbirli-
Üniversitesi (MSGSÜ) Mimarlık sel Tasarım Atölyeleri aracıyla ği, sinerji, dayanışma, evrimsel tasa-
Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümler arası bir sinerjiyi de ürete- rım, eleştiri-özeleştiri, süreklilik,
Bölümü’nde, Mimarlık ve Şehir ve cek biçimde yenilenebilir mi?” soru- devamlılık vb) daha öğrencilikte dene-
Bölge Planlama öğrencileri için ortak su ile başlayan süreçte önerilerimiz yimlenmesini sağlamak, meslek yaşa-
bir lisans dersi olan Tasarım Stüdyo- ve geliştirebildiğimiz yöntem bu mında sıkça birlikte çalışacak olan
su kapsamında, “kentsel tasarım kitapta dile getirilmeye çalışılmıştır. mimarlık, şehir planlama, peyzaj
atölyelerinde tasarım süreci için bir Bu elbette biricik ve katı bir yöntem mimarlığı öğrencilerinin birlikte düşü-
yöntem denemesi” olarak bir rehber değildir, bu metin; yalnızca bir “reh- nüp işbirliği içinde birlikte çözümler Haydar Karabey,
niteliğinde hazırlanmıştır. Mimari ber” veya bir “yol haritası” olarak, üretebilmelerini sağlamaktır. Melih Birik,
Zeyat Hattapoğlu,
Proje, Kentsel Planlama ve Tasarım öğretim elemanları arasında da bir Bu kitap da stüdyo sürecine katkı ola-
Çağdaş Saydam,
Projesi atölyelerinde edinilen proje tartışma başlangıcı/altlığı olarak algı- rak hazırlandı. Pek alışık olunmayan Ömer Devrim Aksoyak,
geliştirme deneyimleri ve özellikle de lanmalıdır. bir durum bu dijital çağda bir kitap Tasarım Stüdyosu:
gençlerin soruları karşısında gelişen Tasarım Stüdyosu’nun amacı, tasarı- yapmak, ancak umudumuz burada Kentsel Tasarım Süreci,
düşünceler ile birlikte “zaman içinde mın bir bütünsel süreç olduğunu bir kayıt altına alınan birikimin zaman MSGSÜ Yayınları,
Kasım 2018
MSGSÜ Mimarlık Fakültesi’nde eski- kez daha hatırlatmak, profesyonel içinde gelecek katkı, katılım ve öneri-
yen, aşınan, durağanlaşan atölye yaşamda uyulması kaçınılmaz olan ler ile artması, zenginleşmesidir.
yapısı, Mimarlık ve Şehir ve Bölge kuralların (etik, rekabet, zaman kullanı- (Tanıtım bülteninden)
Aykut Köksal’ın genel yayın yönetmen- Yücel, akademisyen ve entelektüel nundan 19. yüzyıl sıra evlerine, Taksim
liğinde kurulan Arketon Yayınları’nın kimliğiyle mimarlık dünyasının önde Meydanı’ndan Galata ve Pera’ya uza-
ilk kitabı yayımlandı. Atilla Yücel’in gelen kişileri arasında yer alıyordu. nan geniş bir çerçeve çiziyor.
İstanbul yazılarından oluşan kitap İstanbul üzerine yazdığı metinlerden Atilla Yücel, kitaba yazdığı önsözde
“Duran Her Şey Hareket Ediyor” adını oluşan kitap, kentin modernleşme şöyle diyor: “İstanbul Yazıları, üzerin-
taşıyor. 2018’de yitirdiğimiz Atilla öyküsünden mimarlığına, siluet soru- de binlerce, on binlerce yazının, yapı-
tın, düşün inşa edildiği bir gerçekli-
Düzeltme ğin, İstanbul’un kent mekânı ve
“Bauhaus’un 100. Yılında İDGSA’da Temel Tasar[ım]ın Zihin mimarlık ile ilgili görünümleri üzerine
Haritaları” adını taşıyan makalemde sehven bazı hatalar yapmış üretilmiş bazı satırların bir derlemesi.
bulunmaktayım. Mimar.ist dergisi okuyucularından özür dilerim. İstanbul bir kent, aynı zamanda bir Atilla Yücel, Duran Her Şey
Buna göre 76. sayfada, “Gürman 1963’te mezun olduğu kavram, aynı zamanda, yüzyıllar Hareket Ediyor: İstanbul
Akademi’ye Kasım 1967’de asistan olarak girmişti.” yerine, boyunca oluşmuş bir tarihsel birikime Yazıları, İstanbul: Arketon
“Gürman 1960’ta ressam olarak mezun olduğu Akademi’ye Kasım dayanan bir kültürün, bir aidiyetin adı, Yayınları, 2019, 193 s.
1967’de asistan olarak girmişti. Mezuniyetinden sonra 1963-1966 bir külliyatın nesnesi, belki bir mitos.
arasında, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda, resim ve özgün Bugünün karmaşık megapol gerçekli-
baskı dallarında çalıştığı bilinmektedir.” şeklinde değişmelidir. ği, farklı dönemlerdeki daha sade bir
Yine 79. sayfada, “Ekibimiz 10 kişiye tamamlandı: Bihrat Mavitan, kozmopolit varoluşun küresel dina-
Tülay Baytuğ, Saim Bugay, Yusuf Taktak, mimar Emel Erkmenol, mikler sonucunda her gün yeniden
Ruhi Görüney, Nedret’lerin döneminden Simin.” yerine, “Ekibimiz biçim kazanmakta olan bir başka kat-
10 kişiye tamamlandı: Bihrat Mavitan, Tülay Baytuğ, Saim Bugay. manı. İstanbul külliyatı edebiyattan
Bu sınava katılanlar arasında Yusuf Taktak’ı, mimar Emel düşünceye ve bilime bu katmanlaş-
Erkmenol’u, Ruhi Görüney’i ve Nedret’lerin döneminden Simin’i
manın farklı dönemlerini, farklı izleri-
saymamız mümkündür.” şeklinde düzelmelidir.
ni, farklı izlenimlerini içeriyor.
Dr. Elâ Güngören
(Tanıtım bülteninden)
mimar•ist 2019/3 13
GÖRÜŞ
Dönüştürülmesi Olanaksız
“Yeni Bir İstanbul” İnşa Etmek
Kentsel Dönüşüm Pratiğimiz ve İstanbul’a
Kronolojik Olarak Hızlı Bir Bakış
İbrahim Alp - Jülide Alp
14 mimar•ist 2019/3
GÖRÜŞ
yaşanan “yeni bir İstanbul” inşa etmeye devam Jülide Alp, Dr. Öğr. Üyesi, Maltepe Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım
ediyoruz! Fakültesi, julidealp@maltepe.edu.tr
Kaynaklar
Kentsel Dönüşüm Pratiğimizin Geleceği Üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve
Halihazırda kentsel dönüşüm pratiğimizin, Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı Deprem ve Zemin
İnceleme Müdürlüğü, Aralık 2014, http://www.ibb.
yoğun yapılaşmış riskli alanlardaki yapı stokunu
gov.tr/tr-TR/SubSites/DepremSite/Documents/
(aritmetik olarak artan, katlanan emsal değerleri BRO%C5%9E%C3%9CR%20ARALIK-2014.pdf
söz konusu olmadıkça) yenileyebilme perfor- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından İlan edilen Riskli
Alanlar Listesi, https://istanbulakdm.csb.gov.tr/
mansı son derece düşüktür. Emsal yüklemesi ile
ilan-edilen-riskli-alanlar-i-3598
hayata geçirilebilen uygulamalarda ise Fikirtepe JICA (Japan International Cooperation Agency) Raporu,
örneğinde olduğu gibi “soylulaşma”, “fiziksel İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2002
http://www.ibb.gov.tr/sites/akom/documents/jica.html
çevre kalitesi”, “sürdürülebilirlik-yaşanılabilir- İstanbul Deprem Master Planı, İstanbul Büyükşehir Beledi-
lik” gibi kronik sorunlar üzerinden tartışmalar yesi, 2003
sürmektedir. http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/SubSites/DepremSite/
Pages/ IstanbulDepremMasterPlani.aspx
Öte yandan bu profildeki dönüşüm uygula- İstanbul Kentsel Dönüşüm Master Planı, İstanbul Büyükşe-
maları, yenilenmiş yapı stokunun olağan fiziksel hir Belediyesi, 2017
16 mimar•ist 2019/3
TASARIM
dizayn açısından gelişmeleri yakından izliyordum. bağlı olması söz konusuydu. Çünkü anayasa mah-
Ve Türkiye’de Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölü- kemesi Türkiye’de üniversite düzeyinde öğrenimin,
münün açılmasının ilerisi için doğru olduğunu üniversiteler tarafından devlet eliyle verilebileceği,
düşünüyordum” demektedir (Gezgin, 2003). özel üniversite diye bir şey olamayacağı kararına
Aynı dönemde İDGSA Uygulamalı Endüstri vardı. MEB başkanlığında yapılan toplantı da…
Sanatları Yüksek Okulu (UESYO) Endüstri İDGSA; UESYO ve Mimarlık Yüksekokulunu
Tasarımı Bölümü başkanı Prof. Önder Küçüker- bünyesine almayı kabul etti. Bu operasyon sonunda
man’dır. “1950’li yıllarda, İzmir’de Nato’nun, Türkiye’de özerk kanunlar ile kurulmuş bir eğitim
personeli için bir çok derginin yanı sıra ‘Do it kurumu kalmadı.” (Gezgin, 2003)
yourself’ ya da ‘Populer Mecahanics’ türünde 1.8.1972’de İDGSA senatosunun Prof.
dergiler de gelirdi… İşte ‘Industrial Design’ keli- Feridun Akozan başkanlığında gerçekleşen 32.
mesini ilk kez 1955 yılında bu yolla duymuştum” toplantısında alınan karar gereği, UESYO, sena-
demektedir (Gezgin, 2003). to kararı ile 5 yıllık programa dönüştürülmüş,
Küçükerman, dergilerden öğrendiği “industri- akademi eğitim sisteminin bir parçası olmuştur.
al design” eğitimi almak ister, ancak Türkiye’de 1972-1973 öğretim yılından itibaren
böyle bir bölüm yoktur. 1960 yılında Akademi’ye UESYO, Dekoratif Sanatlar Bölümünün “yüzey
öğrenci olduğunu, o dönem 5 yıllık bir okul olan ve biçim değerlendirme teknoloji atölyesine
Akademi’de ilk yıl galeri çalışması, ikinci yıldan dönüştürülmesini” uygun bulmuştur. Aynı
sonra proje çalışmaları yapıldığını ifade etmekte- zamanda Dekoratif Sanatlar Bölümü ikiye bölün-
dir. Asistanlık döneminde çalıştığı hocalarını Bau- müş, bu durum endüstri ürünleri tasarımının
haus ekolünü yaşamış kişiler olarak tanımlamakta- diğer bölümlerden ayrılarak, bağımsız bir bölü-
dır. Bu dönemde Endüstri Ürünleri Tasarımı me dönüşmesinin yolunu açmıştır.
Bölümü kurmak için araştırmalar yaptığını, rapor- Ö. Küçükerman’ın kurmayı hayal ettiği bölü-
lar hazırladığını, ancak “endüstri” kelimesinden mün UESYO’da kurulmasına senato onay ver-
rahatsız olan sanatçılardan büyük tepki gördüğü- miştir. Böylelikle Türkiye’de bağımsız olarak ilk
nü söylemektedir. “Türkiye’nin sanayileşmeye baş- kez Endüstri Tasarımı Bölümü eğitimine başla-
laması ile 1960’ların sonunda Akademi kurulu ‘İç mıştır. Her ne kadar endüstri tasarımın kökeni
Mimarlık ve Endüstri Sanatları’ ismini kabul etti. İDGSA’da Dahili Tezyinat’a kadar uzansa da
Ancak bağımsız bir bölüm olarak kurulması Aka- UESYO Türkiye’de günümüz Endüstri Tasarımı
demi Başkanı Feridun Akozan’ın Amerika’ya Bölümünün en önemli adımıdır. Bölümün o
gidip orada bu disiplin ile tanışması sonrasında dönemdeki adı “Endüstri Tasarım” bölümüdür.
gerçekleşmiştir.” (Gezgin, 2003) Küçükerman’ın Türkiye’de henüz bilinmeyen Tablo 1. Endüstri Ürünleri
İlerleyen dönemde ülkede kalkınma planları bir disiplin olan bölüm ile ilgili Mimarlık dergisi- Tasarımı Bölümü
doğrultusundaki sanayileşme adımları, sosyal Kronolojisi Posterindeki
nin 1972 yılının 8. sayısında “Endüstri Tasarım biçimi ile bu disiplinin
hayatta ciddi bir dönüşüm yaşatmıştır. Apart-
Üzerine” isimli bir yazısı olduğu görülmektedir. hangi tarihte, hangi isim
man hayatının yerleşmesiyle çeşitlenen gündelik altında yer aldığını ve hoca
UESYO Müdürü Namık Bayık’ın 1974
ürünlere ihtiyaç artmıştır. Yeni ürün tasarımları isimlerini gösteren
yılında yayımlanan katalog giriş yazısı kurumun
geliştirilmek zorunda kalınmıştır. sıralama (Endüstri Ürünleri
Bauhaus ekolünün yansıması olduğunu kanıtlar Tasarımı Bölümü
Aynı dönemde özel okul statüsünde yükse-
niteliktedir. Bayık’ın yazısında belirttiği hedef- Kronolojisi Posteri, 1999)
kokullar açılmıştır. Bu okullardan bazıları tasa-
rım eğitimi veren kurumlardır. Bauhaus eğitim 1883 SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ ÂLİSİ
anlayışı ile müfredat oluşturmuş olan UESYO 1914 Garb Tezyini Sanatları Şubesi - Eğitmenler: Avni Lifij, Titolagier
bu okullardan birisidir. 1928 GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ
1929 Tezyini Sanatlar Şubesi - Dahili Mimari Şubesi - Eğitmenler: Wilhelm Schütte,
Phillip Ginther, Hayati Görkey, Sabri Berkel
UESYO 1939 Dahili Mimari Atölyesi - Eğitmenler: Marie Louis Sue, Ahmet Zeki Kocamemi,
1970 yılında Akaretler’de, özel okullar statü- Muhsin Demironat, Emin Barın, Osman Kenan Temizan, Sefa Erkün, Utarit İzgi, Şeref
sünde tasarım eğitimi veren, Uygulamalı Akdik
Endüstri Sanatları Yüksek Okulu (UESYO), 1955 Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü İç Mimari Atölyesi - Eğitmenler: Sadun
Ersin, Hamdi Şensoy, Malik Çadırcıoğlu, Ünal Demiraslan, Suna Alamdağ, Turgut
endüstri ürünleri tasarımı açısından çok önemli
Kavur, Oya Boyla, Önder Küçükerman, Özden Ergunar, Yılmaz Morçöl
bir kurumdur. Bu kurum 1971 yılında çıkartı- 1971 İDGSA Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu (UESYO) Endüstri Ürünleri
lan bir kanun ile İDGSA’ya bağlanmıştır. Tasarımı Bölümü
“12 Mart dönemindeki hükümetin yaptığı 1973 İGDSA İç Mimarlık ve Endüstri Tasarımı Bölümü
reformlar içerisinde; özerk kanunlar ile kurulmuş 1977 Endüstri Tasarımı Araştırma ve Yapı Enstitüsü ETAYE
özel yüksekokulların, fakültelerin üniversitelere 1982 MİMAR SİNAN ÜNİVERSİTESİ ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI BÖLÜMÜ
mimar•ist 2019/3 21
TASARIM
hazırlamıştır. Serginin başlığı “İnsana Daha gereken 3 bölümden biri olmasına karar verilmiş
Uygun Çevre İçin Tasarım”dır. Kataloğundan, ve Mimarlık Fakültesi oluşturulmuştur.
sergileme sistemlerine en ince ayrıntısına kadar Endüstri ürünleri tasarımı disiplini 1940’lar-
bölüm hocaları tarafından tasarlanmıştır. dan sonra tanımlanmıştır. Multidisipliner yapısı
Tasarlanan ürünler katalogda “Oyuncak”, “Eği- gereği, tasarlanan ürünün sektörüne göre, üre-
tim Araç ve Gereçleri” (cetvel, sıra vb), “Konut, İş timle ilgili pek çok disiplin ile ilişki içindedir.
Yeri Araç ve Gereçleri” (küçük ev aletleri, müzik sis- 1940 öncesi dönemlerde mimar kökenli tasa-
temleri, mobilya vb), “Aydınlatma”, “Kent Ögeleri” rımcılar, yaptıkları tasarımlar ile öncü rolü üst-
(kiosk vb), “Alış Veriş Çevresi”, “Devingen Çevre” lenmişlerdir. Ancak Bauhaus ile birlikte endüst-
(ulaşım araçları) başlıklarıyla 7 kategori altında yer riyel sanatların gelişmesi, endüstri ürünleri tasa-
almaktadır. Bu ürün başlıkları Bauhaus’un tasarım rımı ve mimarlığın yollarını ayırmış ve araların-
anlayışında olduğu gibi gündelik hayatta yer alan, da hiçbir organik bağ kalmamıştır. Bu disiplin,
sanayi estetiğine uygun ürünlerdir. endüstride üretilen ürünleri geliştirme amacını
Bu sergi büyük ses getirmiş, dönemdeki ismi ile
benimsemiştir. Günümüzde iki farklı disiplinin
“endüstri tasarımı”nın ne olduğunu kamuoyuna
öğretim planları incelendiğinde arakesit oluştu-
anlatmayı hedeflemiştir. Mesleğin tanınırlığı artmış-
racak çok az nokta olduğu görülmektedir.
tır. Sergi kataloğu giriş yazısında İGDSA ve kürsü
Yapılmış öğrenci projelerine ve çalışılmış sektör-
Başkanı Sadun Ersin yazısının başlığını bu nedenle
lere bakıldığında bu bilgi çok net okunmakta-
“Tanıtmak, Tanınmak, Tanışmak” olarak koymuş-
dır. (İDGSA Akademi Belleteni, 1974)
tur. Bu sergi Türkiye’de pek çok yeri dolaşmıştır,
Bölüm kurulduğu tarihten itibaren Bauhaus
1976’da ODTÜ’de de bu sergi açılmıştır.
ilkelerinin ışığında geliştirdiği müfredatını, döne-
Bu sergi kataloğundan da anlaşıldığı gibi
min gerekleri doğrultusunda sürekli güncellemiş-
1970’lerin başında İDGSA çatısı altında eş
tir. Endüstri ile ilişkisi her zaman yoğun olmuş, 1990’larda MSÜ’de
zamanlı, UESYO’nun altında bağımsız Endüstri geliştirilen öğrenci
mezunları Arçelik vb pek çok firmada ilk tasarım
Tasarımı ve Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü projeleri
altında iç mimarlık ve endüstri tasarımı olarak ekiplerini kurmuştur. Bölümün kurucusu ve halen (MSGSÜ - EÜTB Arşivi)
eğitim sürdüren iki ayrı disiplin bulunmaktadır. proje hocası Prof. Önder Küçükerman, Nisan (Küçükerman, 1997).
24 mimar•ist 2019/3
EKOLOJİ
Ammar Khammash (Ürdün)
Mimar, ressam ve fotoğraf sanatçısı Ammar Kham-
mash, “Khammash Mimarlık” olarak sürdürdüğü
çalışmalarında mimarlığın tasarım objesi ötesindeki
rolüne odaklanıyor: mimarlık toplumları nasıl şekil-
lendiriyor? Bağlamla ilişkisini nasıl kuruyor? Ve
Rozana Montiel. eko-sistemi nasıl etkiliyor? Ammar Khammash
çalışmalarında disiplinlerarası yaklaşımı öne çıkarta-
rak, çözüm önerilerinde çok boyutlu olmayı hedef-
liyor. Tarih, jeoloji, arkeoloji, ekoloji, etnografya,
sosyal ekonomi vb gibi farklı disiplinlerin değerlen-
dirmelerini bir araya getirerek peyzajı daha derin
okumaya, karmaşıklığını çözmeye yöneliyor.
Khammash Mimarlık çalışmalarına 1980’lerin
sonunda başlamış. İlk projeleri ağırlıklı olarak resto-
rasyon, renovasyon ve kültür mirası alanında yaratı-
cı projeler olmuş. Sonraki yıllarda farklı ülkelerde
(Ürdün, Umman, Filistin, Mısır, Suriye, Birleşik
Rozana Montiel, Albino
Ortega Evi, Tepoztlán, Arap Emirlikleri gibi) master plan ve kentsel tasarım
Meksika 2017 (Fotoğraf: çalışmalarından, sürdürülebilir turizme kadar yayı-
Sandra Pereznieto). lan bir alanda projelerini izlemek mümkün. Bu
projeler arasında konaklama birimleri, oteller, res-
Rozana Montiel, Pavilion,
Reserva del Peñon, toranlar, müzeler, eğitim-kültür binaları ile konut
Kolombiya. projeleri ve iç mekân düzenlemeleri yer alıyor.
26 mimar•ist 2019/3
EKOLOJİ
mimar•ist 2019/3 27
EKOLOJİ
Global Award for Sustainable Architecture 2019 türler, araştırmaların ve kavramsal çalışmaların
The Award Program titled “The Global Award for Sustainable Architecture” was
uygulama alanındaki sonuçlarını sergiliyor.
created in 2006 by the architect and scholar Prof. Dr. Jana Revedin, is
Prof. Sobek, 2017 yılından beri İşbirlikçi Araş-
partnership with the Cité de l’Architecture et du Patrimoine and the member
institutions of its international Scientific Committee. Since 2010, the Award
tırma Merkezi 1244 – “Yarının Yapılı Çevresi İçin
Program is under the umbrella of the UNESCO. Each year the mentioned Uyumlu Strüktürler ve Kaplamalar” çerçevesinde-
program recognizes five architects who share the principles of sustainable ki araştırmaların sözcülüğünü de yürütüyor. Dres-
development and a participatory architectural approach for the needs of society, den Teknik Üniversitesi ve Graz Teknoloji Üni-
from all over the globe. Until today there have been 60 special architects versitesi’nden onursal doktora unvanları bulunan
awarded. The program has gained a significant international attention, proving a ve kentimizde de uygulamaları olan Sobek, çok
platform for scientific independence to unite the award winners in a community sayıda ödülün ve yarışma başarılarının yanı sıra,
of collective research and experimentation of architectural and urban self- Fritz Leonhardt Ödülü’nün de sahibi.
development projects. Shortly, it supports new creative ideas for today’s world
Küresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri
of architecture, bringing alternative approaches and focusing on different and
Ödül Töreni ve Sempozyumu ödüle değer bulu-
participatory methods with a social and cultural responsibility. Among the
laureates awarded until 2019, there are famous architects, young talents such nan 5 mimarın konferansları ile birlikte 13 Mayıs
as; Wang Shu, Alejandro Aravena, Carin Smuts, Diébédo Francis Kéré, Anna 2019’da Paris’te, Cité de l’Architecture & du
Heringer, Anne Feenstra, Kengo Kuma, Gion Caminada, Marta Maccaglia etc. Patrimoine binasında gerçekleştirildi.
In this compilation of our journal Mimar.ist, the laureates of 2019 are presented
to our readers. The successful architects in the frame of sustainable and Deniz İncedayı, Prof. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü, Küresel
Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri Programı Daimi Jüri/Bilim Komitesi Üyesi
environmentally sensitive architecture are shortly presented within their
architectural approach and understanding. The thematic topic of the year 2019 Yararlanılan Kaynaklar
has been; “Architecture as science, arts and crafts in the service of the society” https://www.citedelarchitecture.fr/en/event/glo-
referring to the centenary of the Bauhaus School. bal-award-sustainable-architecture-2019
https://www.citedelarchitecture.fr/en/article/glo-
The laureates of 2019 are; Ersen Gürsel (Turkey), Ammar Khammash (Jordan), bal-award-sustainable-architecture
Rozana Montiel (Mexico), Jorge Lobos (Chile) and Werner Sobek (Germany). http://rozanamontiel.com/en/studio/
The Award Ceremony and the Symposium, where the winners are the guest http://www.khammash.com/
speakers will be held on 13th May 2019 at the Cité de l’Architecture et du http://jorgelobos.com/
https://www.wernersobek.de/tr/
Patrimoine, Paris. www.student.uni-stuttgart.de
28 mimar•ist 2019/3
DOSYA
mimar•ist 2019/3 31
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ
38 mimar•ist 2019/3
DOSYA
mimar•ist 2019/3 39
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ
40 mimar•ist 2019/3
DOSYA
Şekil 1. Küre-
Ersizlerdere köyü.
şekilde değiştiriyordu. Tarımda uzmanlaşma, çıkarlar için liman veya maden faaliyetleri, nük-
çok ürüne dayalı çiftçiliğin azalması, göletlerin, leer santraller yapılabiliyordu (Cherry, 1985).
çalılıkların ve ağaçların temizlenmesi, fundalık- Çok işlevli kırsal alanda, koruma faaliyetleri-
ların otlaklar için “ıslah” edilmesi, yaygın gübre nin başarılı olması için sadece özel alanların
ve ilaç kullanımı, endüstriyel ölçekte tarımsal korunması değil tüm peyzajın korunması ve
binalar yaban hayatında ve geleneksel peyzajda bunun için de yönetim boyutunun devreye gir-
kayba sebep olmaktaydı (Robinson, 1976). mesi gündeme geldi. Kırsal alanda karmaşık
Koruma alanlarında entansif tarımla ilgili işlevlerin koruma çerçevesinde birlikte alınması
sorunlara ikinci konut, ticari fonksiyonlar, için katılımcı hassas bir sistem oluşturulması
turizm, sanayi, maden alanları ve otobanların yönünde çabalar gelişti.
yarattığı sorunlar da eklendi. Koruma faaliyetle-
rinin bu tür işlevlerle bir arada olması, tarımsal Üretim, Tüketim ve Koruma Faaliyetlerinin Farklı
faaliyetlerle olduğundan çok daha çeşitli ve zor- Biraradalığı
layıcı sorunları getiriyordu. Kentsel baskıların Kırsal alanlardaki değişimin genel hatlarıyla
artması, habitatların parçalanması, önemli aktarılan çizgisinin, her coğrafyanın sahip oldu-
yaban hayatı koridorlarının kesintiye uğraması, ğu tarihsel, toplumsal ve ekonomik arka plana
türlerin yok olması giderek daha yaygın hale bağlı olarak farklı şekilde yaşandığını belirtmek
geliyordu. gerekir. Tarımın kırdan kopması genel bir eği-
1970’lerden sonra, kırsal karakteri korumak lim olarak görülse de, örneğin ülkemizde aile
için neredeyse tek araç olarak görülmüş olan sit emeğine dayalı küçük üreticiliğin devam ettiği
alanları sorgulanmaya başlandı. Sınırlı sayıda kırsal bölgelerin istisna olmadığı görülmektedir.
özel nitelikli alanın koruma alanı ilan edilmesi Sözleşmeli tarım ve hane giderlerini azaltmak
“ada etkisi” yaratarak türlerin sayıca azalmasına gibi stratejiler kullanarak küçük çiftçilik sürdü-
neden olabiliyordu. Uzmanlar tarafından rülebilmektedir (Özkaya, 1996; Keyder ve
tanımlanmış olan sit alanlarına, bu alanlarda Yenal, 2013). Orta ölçekli çiftçilik de yeni tek-
gelişmenin kontrol edilebileceğine olan inancın nolojiye, ihracata dayalı üretim yaparak varlığını
sorgulanması, doğa koruma yaklaşımında da koruyabilmektedir. Yeni tüketici grupların orta-
değişim yarattı (Bishop ve Phillips, 2004). ya çıkması, dijital pazarlama imkânları, ucuz
Çevresel tahribatı önlemede koruma alanla- uluslararası tarım işgücü, çok ürünlü tarıma
rının yeterli olup olmadığı hakkında tartışmalar geçiş ile üretim kapasitesini artıran birçok böl-
başladı. Katı planlama kontrolleri olmasına rağ- gede tarım hâlâ tek işlev olarak devam etmekte-
men tam bir koruma sağlanamıyor, örneğin dir. Tarımsal üretimin varlığını sürdürmesinin
yüksek koruma düzeyine sahip yerlerde ulusal bir biçimi de kentle doğrudan bağlantılı gıda
42 mimar•ist 2019/3
DOSYA
devletin öncü rol oynadığı, merkezi finansmana dair planlama ve tasarım süreçleri yukarıda sözü
dayalı, uzman odaklı bilimsel rasyonaliteyi temel edilen genel eğilimler doğrultusunda değişmek-
alan ve doğal kaynakların insan kullanımına tedir. Burada “mekânsal planlama”, geleneksel
sunulmak üzere geliştirilmesine yönelik bir poli- arazi kullanım planlaması olarak değil, bir yerin
tika alanıydı (Morrison vd, 2015). ya da bölgenin gelecek öngörüsünü bir dizi
1970’lerin sonunda kırsal planlamada yuka- politika, öncelik, program ve arazi kullanımı
rıdan aşağıya yaklaşım, üç eğilim neticesinde yoluyla hayata geçirmek, tüm bunlar arasında
gücünü kaybetti. Birinci eğilim, giderek gelişen koordinasyonu sağlamak olarak ele alınmaktadır
çevre hareketi ile birlikte kırsal mekânda insan (RTPI, 2001; Gallent vd, 2008).
kullanımının sorgulanmaya başlaması oldu Üst ölçekte mekânsal planlamanın konuları,
(Hibbard ve Lurie, 2013). Kırın üretim mekânı sektörel boyuta mekânsal çerçeve sunmak, kır-
olarak aşırı kullanımı, toprağın, suyun kirletil- daki gelişme ve koruma dengesini mekânsal
mesi en önemli eleştiriydi. Kır üretim mekânı anlamda ele almak, kır-kent ilişkilerini güçlen-
olmasının ötesinde, tüm dünyanın geleceği için dirmek (Scott, 2010) ve bölgede dengeli yerleş-
önemli ekosistemleri barındıran alanlar olarak me deseni için mekânsal kararlar getirmektir.
görülmeye başladı. Daha sonra iklim değişikliği Yerel ölçekte ise temel konu, yerel farklılıkla-
tartışmaları, uluslararası sözleşmeler, çevre hak- rın yarattığı imkânları değerlendirerek kırsal
ları ve doğa hakları kavramları ile genişleyen bu yaşamın devamını sağlamak ve yaşam kalitesini
yaklaşım, kırsal planlamanın odağını tarımsal yükseltmektir. 1990’lar sonrasında planlama
üretimin rasyonelleştirmesinden uzaklaştırarak, paradigmasındaki değişim sonrası yerelliğin ve
ekosistemlerin korunmasına doğru yaklaştırdı. kültürel boyutun planlama pratiğine girmesi ile
Ekosistem yaklaşımı, doğal süreçlerin idari sınır- “yere duyarlı” bir planlama yaklaşımı önem
ları aşan doğası gereği çok taraflı bir yönetim kazanmıştır. Plancının sadece fiziksel yapılanma
anlayışı gerektiriyordu. Bu yeni ihtiyaç da yuka- ile değil, dönüştürücü öğe olarak yerel kültürel
rıdan aşağı, üretim odaklı merkezi yaklaşımın süreçler ve yerel kimlikle de ilgilenmesi gerek-
aşınmasına yol açtı. mektedir. Farklı kültürel gruplara, toplumsal
İkinci eğilim, kırsal planlamada yerel ölçeğin cinsiyete ve dışlanma süreçlerine hassasiyet,
öne çıkması oldu. 1990’lardan sonra planlama mekânsal planlamada önemli hale gelmiştir
paradigmasında yere duyarlılık, çeşitlilik, farklı- (Cloke ve Little, 1997).
lık ve özgünlük arayışı planlamayı yerel ölçeğe Planlamanın yerellik ve farklılık arayışının bir
doğru çekmişti (Friedmann, 1993; Healey, parçası da, farklılığın en çarpıcı şekilde görüle-
2010; Habermas, 1987). Kırsal planlamada da bildiği peyzaj konularına yönelmedir (Cloke,
aynı şekilde yerele olan vurgu artarak, yerel 1997). Kırsal peyzaj değerlerinin ve peyzaj
farklılıkların planlamadaki önemi, bu farklılıkları karakter alanlarının planlama sürecinin bir par-
anlamanın ve planlama sürecine dâhil etmenin çası haline geldiği örnekler vardır (Bishop ve
merkezi yaklaşımlarla mümkün olmadığı Phillips, 2004).
yönünde bir eğilim oluştu.
Üçüncü eğilim, çok işlevlilikle birlikte farklı Ülkemizde Kırsal Planlama;
ve çelişen taleplerle baş edecek yönetişim araçla- Kurumsallaşma ve Yerelleşme
rının, katılım mekanizmalarının zorunlu hale Kırsal alanlar çok işlevliliğe doğru evrilirken kır-
gelmesi oldu. Yukarıdan aşağıya, uzman odaklı sal planlama buna karşılık yönetişim, katılım,
yaklaşımın bu karmaşık yerel ilişkileri anlamada yerellik, kimlik ve peyzaj alanlarına yönelmiştir.
yetersiz olduğu kabul görmeye başladı. Yerel Ülkemizde bu kavramlar ağırlıklı olarak kırsal
toplulukların yerel sorunları daha iyi anlayacağı planlama alanında yeni gündeme giren köy tasa-
ve çözebileceği kabulüyle planlama sorumlulu- rım rehberleri kapsamında tartışılmaktadır. Kır-
ğunun yerel topluluklar ve sivil toplum kuruluş- sal yerleşmelerin karakterinin korunması için
ları ile paylaşılması gündeme geldi. Merkezi araçlarından sadece biri olan köy tasarım reh-
otorite artık kırsal planlamada tek başına rasyo- berlerinin kırsal planlama sistematiği içinde tar-
nel bir araç olma gücünü kaybederken yöneti- tışılması gerekir. Ne yazık ki kırsal alanları farklı
şim boyutu öne çıkmaktaydı (Dandekar ve Hib- ölçeklerde ele alan bir planlama sistemi ülke-
bard, 2016). mizde henüz oluşmamıştır.
Bu süreçte kırsal mekânın, giderek daha Ülkemizde kırsal planlama kendine has mev-
değerli bir politika ve uygulama alanı olarak zuatı olan bir planlama türü değildir. Kalkınma
görüldüğünü söylemek mümkündür. Mekâna planları ve strateji belgelerinde kırsal alanlar
44 mimar•ist 2019/3
DOSYA
48 mimar•ist 2019/3
DOSYA
mimar•ist 2019/3 49
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ
Eskişehir-Şükranlı,
Kırklareli-Taştepe
(Fotoğraflar: Z. Eres).
pit edilmesi ve gelecek yıllar için sürdürülmesi dinamik bir kavramdır. Ülkemizde de, “şehir/
oldukça güçleşmiştir. Zira mahallelerin tüzel kent” tanımı üzerinde, uygulayıcılar ve bilim
kişilikleri bulunmadığı için, şehirlerdeki mevcut adamları arasında bir görüş birliği yoktur.
mahalleler ile kırsal alandaki bu yeni mahalleler TDK’ya göre, şehir; “Nüfusunun çoğu ticaret,
arasında istatistikî olarak bir ayrıma gidileme- sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğra-
mektedir. Dolayısıyla mahalli idareler yapısında- şan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı
ki değişimlerden asgari düzeyde etkilenecek yerleşim alanı, kent, site”dir. Kent, “tarımsal
yeni bir kırsal alan tanımının üretilmesine ihti- olmayan üretimin yapıldığı ve daha önemlisi
yaç bulunmaktadır. Bu yeni tanımın, hem kırsal hem tarımsal hem de tarım dışı üretimin dağıtı-
verilerin kesintisiz şekilde üretilebilmesi hem de mının kontrol fonksiyonlarının toplandığı, belir-
kırsal politikaların uygulama kapsamının tespiti li teknolojik gelişme seviyelerine göre büyüklük,
bakımından işlevsel olması gerekmektedir heterojenlik (türdeş olmama) ve bütünleşme
(TÜİK, 2013; TÜİK, 2017). Devlet Planlama düzeylerine varmış yerleşme biçimleri” olarak da
Teşkilatının kapatılmasından sonra kalkınma tanımlanabilir. Bilim insanları üzerinde henüz
planı hazırlama görevi de verilen Kalkınma görüş birliği sağlayamamış olsa da genel olarak
Bakanlığı’nın da 2018 yılında kapatılması son- nüfusu 10.000’den fazla olan yerleşmeler şehir/
rası, yeni “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” kent olarak kabul edilmektedir. Kentleşme,
kapsamında ilk kez Cumhurbaşkanlığı Strateji çoğu kez sanıldığının tersine, köylerden kentle-
ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayımlanan, re nüfus akınlarını anlatan salt bir nüfus devini-
2019-2023 dönemini kapsayan ve gecikerek mi ya da arsa ya da konut üretme biçimi olma-
yürürlüğe giren ve hazırlanış süreci ile hazırlan- yıp, toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutları
ma yöntemi açısından sorunlu olan On Birinci içinde çok daha geniş bir değişim olarak algılan-
Kalkınma Planı’nda konu şu şekilde yer almıştır: ması gereken bir olgudur. Dar anlamda kentleş-
“711. Veri temelli kırsal politika yaklaşımının me, demografik bir algılayış olup, kentlerin
güçlendirilmesine yönelik kırsal istatistikler idari sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artışını
değişikliklerden etkilenmeyecek yöntemlerle hesap- ifade ederken; geniş anlamda, “sanayileşmeye ve
lanacak, kırsal alan tanımı revize edilecek, temel ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının
nitelikteki kırsal verilerin kır-kent ve il/ilçe artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucu-
bazında yayımlanması ve köy envanterinin gün- nu doğuran, toplum yapısında, artan oranda
cellenmesi sağlanacaktır.” 2023 yılına yönelik örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan,
bu hedefler, başarısızlığın ilanı ötesi, 2012 yılın- insanların davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü
dan beri ülkemizde kırsal alan tanımının belirsiz değişikliklere yol açan bir nüfus birikimi süreci”
olduğunu itiraf ederek, başarılı bir kırsal alan olarak tanımlanabilir (Keleş, 1990). Gerekli alt-
planlamasının olanaksızlığını da göstermekte- yapı hazırlanmadan köylerden kentlere akın
dir. Bu bağlamda siyasi tercihlerle yapılan yasal edercesine göç eden insanların, sağlıksız bir
düzenlemeler ya da alınan idari kararlarla köy kentleşme süreci sonucunda, kentleri köyleştir-
kavramına yeni anlamlar yüklemek, kırsal alan meleri somut bir gerçektir. Köylülüklerini kent-
ve doğrudan etkilediği kentsel alanlardaki te de sürdüren insanların, gerçekte beklenen
sorunların çözümünü olanaksız kılmaktadır. doğrultuda bir kentleşmeye yol açmadıkları
Bir yerleşme biçimi ve bir topluluk türü ola- süreçte, ülkemizdeki kentleşme sorunlarından
rak kent/şehir, tanımlanması oldukça zor ve birçoğu, sosyolojik olarak “kentlileşmeksizin,
karmaşık bir olgu, tarihin hemen hemen bütün kentleşmekte” olmamızdan kaynaklanmaktadır
dönemlerinde değişik anlamlara sahip olabilen (Keleş, 1995).
52 mimar•ist 2019/3
DOSYA
Bursa-Gelemiç,
Malatya-
Aşağıulupınar
(Fotoğraflar: Z. Eres).
siz bir toprak düzeni, imtiyazlar ve yabancılara ait yol açmaktadır. Verimlilik ve ürün kaybı
arazilerdir. Cumhuriyet’in bu sorunların çözü- sorunları ciddi boyutlardadır.
müne temel yaklaşımı ise, demokratik yollarla 4. Ülkemizde bugün tarımsal işletmelerin
feodal güçlere dayalı “köylü” ilişkilerinin tasfiye- temel öğesi olan toprakların hem mülkiyet
si, yabancıların mülk ediniminin kısıtlanması, dağılımı açısından, hem de yetersiz işletme
sanayileşmeyi ve çağdaş kentleşmeyi gerçekleştir- genişliği ve parçalılık yönünden sorunları
me şeklindedir. Toprak reformu girişimleri, çift- vardır. Tarım arazileri küçük, çok parçalı ve
çiyi topraklandırma ve halkı bilinçlendirme çaba- dağınık olup, arazi toplulaştırması ve tarla içi
ları, Köy Enstitülerinin kuruluşu bu arayışlara geliştirme hizmetleri yeterince uygulanama-
yönelik politik tercihlerdir. Cumhuriyet kadroları maktadır. Sulanabilir arazilere yönelik sula-
toprak-insan ilişkilerini kırsal alanda toprak refor- ma yatırımları da istenen düzeyde değildir.
mu ile çözmeye çalışmış ancak iç ve dış dinamik- 5. Mazot, tohum, gübre, yem, ilaç vb tarımsal gir-
lerin etkisiyle başarılı olamamıştır. Olağanüstü dilerde dışarıya bağımlı olup, üretim için zorun-
koşullarda çıkarılabilen toprak reformu yasaları lu girdilerin üreticiye maliyetleri çok yüksektir.
siyasi düzlemde etkisiz kılınmıştır. Bugünkü 6. Tarımsal kamu yönetim yapısı sürekli değiş-
koşullarda, ülke çapında bir toprak reformu mekte, “reorganizsayon”lar ile kurumsal hafı-
yapılması şansı yitirilmiş gözükmektedir. Tarım- za yok edilmekte, kurumsallaşma sağlanama-
sal yapıdaki bozukluklar ve toprak mülkiyetinde- dığı gibi sürekli değişen liyakatsiz yöneticiler-
ki dengesizlikler ise, ülke çapında bir kırsal alan/ le etkili kamu hizmeti verilememektedir.
arazi düzenlemesini gerekli kılmaktadır. 7. Tarımsal üretici örgütlenmesi dağınık ve etki-
Türkiye’de izlenen tarım politikalarını, 1923- siz olup, farklı yasalarla birbirine rakip çok
50 döneminde “kendi kendine yeterli olma”, sayıda ve farklı statüde işlevsiz örgüt yaratıl-
1950-60 döneminde “hızlı makineleşme ve kısmi makta, devlet güdümlü kooperatifçilikte vesa-
serbest piyasa”, 1960-80 döneminde “tarımda yet ilişkisi sürerken, demokratik kooperatifçi-
modernizasyona devlet desteği ve desteklemeler”, liğe halen ideolojik yaklaşılmaktadır.
1980 sonrası dönemde ise “küresel neoliberal 8. Örgütsüz üreticinin karşısında monopol/
tarım politikaları” şeklinde gruplayabiliriz. oligopol yapıda “sözleşmeli üretim” modeli
Geçmişten günümüze ülkemiz tarım sektö- ile ürünü tarladan/bahçeden ucuza alan
rünün çözülemeyen kronik sorunlarını şöyle sanayici/market zincirlerinin varlığı, üretici
özetleyebiliriz. kadar, ucuz ve sağlıklı gıdaya erişmeye çalı-
1. TÜİK ve şimdiki adıyla Tarım Orman şan tüketiciyi de olumsuz etkilemektedir.
Bakanlığı dâhil, ilgili kamu kurumlarınca 9. Piyasaları düzenleyecek makro ve mikro
üretilen “tarımsal/kırsal veriler” birbirleriyle tarım politikalarının yokluğu, spekülasyon
uyumlu ve sağlıklı değildir. Dolayısıyla ileri- ve manipülasyonu yaygınlaştırmaktadır.
ye yönelik yapılacak projeksiyonlar ve planla- Piyasaları düzenleyecek kamu kurumlarının
malar da sağlıklı sonuçlar doğurmamaktadır. özelleştirilerek kapatılması sonrası halen var-
2. Ülke düzeyinde mekânsal “arazi kullanım lığını sürdüren TMO, ESK, TİGEM gibi
planlaması” olmaması nedeniyle tarım arazileri kamu kurumları işlevsiz ve etkisizdir.
sahipsiz olup, yeterince korunamamaktadır. 10. Tarım Kanunu gereği verilmesi gerekenden
3. Tarım arazilerinde, “büyük ovalar” dahil, az olsa da verilen destek ve hibelerin etki ana-
“tarımsal üretim planlaması” yokluğu, üre- lizi yapılmamakta, destek üretime değil arazi
tim miktarı ve verimlilikte dalgalanmalara sahibine yaramaktadır.
54 mimar•ist 2019/3
DOSYA
bu süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli cı sermayeye açmayı hedefleyen “Tarımda Milli
tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük Birlik Projesi”, ciddiye alınması ve şiddetle karşı
şirketler ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Bu çıkılması gereken bir projedir.
durum, bırakın rekabet edebilmeyi, küçük çiftçi- Özetle, tarım arazilerini korumayan, girdi
nin üretim yapamaz durumuna gelmesine, yok- maliyetlerini düşürmeyen, gerekli ve yeterli ürün
sullaşmasına, üretimden vazgeçmesine, arazisini desteklerini içermeyen ve sadece ithalata dayalı
satmasına, kente göç ederek vasıfsız işsizler yığı- politika ve uygulamalarla tarımda belirlenen ve
nına katılmasına, kentlerde artan sorunların yeni istenilen hedeflere ulaşılması mümkün değildir.
ortaklarından biri olmasına yol açmaktadır. Kronikleşen sorunlara geçici/pansuman çözümler
On Birinci Kalkınma Planı’ndaki (2019- değil, kalıcı çözümler getirmek bir gerekliliktir.
2023) tarım sektörüne dair hedefler incelendi-
ğinde, 2018’deki durumla 2023 hedeflerinin Türkiye Kırsal Kalkınma Politikalarına
belirtildiği maddeler dışında, genelinde “403.1. Kısa Bir Bakış
Tarım sayımı yapılacaktır”, “404. Tarımsal des- Kalkınma, “Bir ekonomide halkın değer yargıla-
teklerin etkinliği artırılacaktır”, “405. Tarım rı, dünya görüşü ile tüketim ve davranış kalıpla-
arazilerinin korunması, etkin kullanımı ve rındaki değişmeleri içerecek biçimde toplumsal ve
yönetimi sağlanacaktır”, “407. Bitkisel üretim kurumsal yapıda dönüşüme yol açan büyüme/
artırılacaktır”, “408. Hayvancılık geliştirilecek- gelişme; insan hayatının niteliğindeki iyileşme”
tir” gibi “cek-cak edebiyatı” şeklinde sıralanmış olarak tanımlanmaktadır. Kırsal kalkınma ise,
yuvarlak laflardan oluştuğu görülmektedir. dar anlamda, “Tarımsal gelişme ve ekonomik
Ülkemizdeki son tarım sayımının 2001 büyüme, tarımsal kalkınma”; geniş anlam ise,
yılında yapılmış olmasına karşın tek başına ülke- “Kırsal toplumların ekonomik ve sosyal amaçlar
yi yönetirken 17 yıldır bu ülkede genel tarım ile gelişmiş toplum statüsüne dönüştürüldüğü
sayımı yapmayan siyasi iktidarın teknolojinin bütünleşik bir süreç”tir.
oldukça geliştiği son dönemlerde aradan geçen Çok boyutlu bir kalkınma yaklaşımını ve çok
onca süreden sonra kalkınma planında “Tarım sektörlü kamu politikalarını içermesi gereken
sayımı yapılacaktır” demesi, beceriksizlik ötesi, kırsal kalkınma politikaları, kırsal alandaki temel
başarısızlığının bir itirafıdır. ekonomik faaliyetin tarım olması sektörel
Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kul- boyutta “tarım politikaları”na, ulusal refahın
lanımı konusundaki plan hedefleri ise, somut kentsel ve kırsal alanlar arasında dengeli dağıl-
örnek olarak Eskişehir Alpu Termik Santraline maması nedeniyle mekânsal boyutta ise “bölge-
yönelik verilen izin, açılan davalar ve bakanlıkların sel gelişme politikaları”na konu edilmektedir.
tutumu özelinde inandırıcı olmayıp, toprakların AB müzakerelerinde “Tarım ve Kırsal Kalkın-
talanı mantığının bir cümlelik soyut hedef yazı- ma” faslı açılmasına karşın, ülkemizde kırsal kal-
mıyla önlenemeyeceği gerçeğini göstermektedir. kınma ile tarımın ayrı başlıklar altında konumlan-
On Birinci Kalkınma Planı’nın TBMM’de dığı kalkınma planlarında tarım sektörü ile kırsal
görüşüldüğü sırada Tarım ve Orman Bakanı Dr. kalkınma arasındaki organik bağ, temel bir unsur
Bekir Pakdemirli’nin III. Tarım ve Orman Şûra- olarak ele alınmamaktadır. Kırsal kalkınma, Tür-
sı’nın toplanması ve on beş yıldır toplanamayan kiye’de bölgesel gelişmenin sağlanması ve bölge-
Tarım Şurasından çıkacak sonuçlarla gelecek beş ler arası dengesizliklerin giderilmesindeki strate-
yılın programının hazırlanacağını duyurması jik önemini korurken, azgelişmiş yörelerimizde
manidardır. Kalkınma Planı hedefleri ile uyum- ekonomi halen genellikle verimi düşük tarımsal
suzluk bir yana, bu süreçte gündeme gelerek üretime bağlıyken, bu bölgelerde iş ve gelir
şimdilik geri çekilen ve tarımsal kamu yönetimi- imkânları kısıtlı kalmakta, genç işgücü ve serma-
ni tasfiye ederek sektörü tümüyle yerli ve yaban- ye gibi üretken faktörlerin göç dinamikleri ile
kaybı söz konusu olmakta, düşük nitelikli işgücü-
Ülkemiz tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı hale gelmiştir.
nün girişimcilik kapasitesi ve verimliliği sınırlı
(…) TÜİK verilerine göre 2018 yılında sadece buğday,
bulunmakta, altyapı, temel hizmetler ve yaşam
mısır, ayçiçeği, pamuk ve soya gibi 5 ürünün ithalatına, kalitesinin geliştirilmesi ihtiyacı açıkça görülmek-
yaklaşık 4,6 milyar dolar karşılığı 21 milyar TL ödenirken, tedir. Bu nedenle, kırsal kalkınmanın bölgesel
bitkisel üretim ve hayvancılık dahil 2018 yılı tarımsal gelişme politikaları ile uyumu önem taşımaktadır.
destekleme ödemesinin 14 milyar 552 milyon olması, (GTHB, 2014)
doğrudan yabancı ülke üreticilerinin desteklenmesi Genel olarak “kırsal Türkiye”nin günümüz-
anlamında düşündürücüdür. de de süren başlıca sorunları şöyle özetlenebilir:
56 mimar•ist 2019/3
DOSYA
mesi, bu toplulukların ulusun bütünüyle kaynaştı- ren Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2005 yılın-
rılması, ulusal kalkınma çabalarına tam ölçüde da kapatılarak tarımsal ve kırsal altyapı hizmetleri il
katkıda bulunmalarının sağlanması süreci” olarak özel idareleri ve yerel yönetimlere devredilmiş, bu
tanımlanabilir. 1964 yılında Köyişleri Bakanlı- alanda merkezi kamu örgütlenmesinden yerelleş-
ğı’nın kurulması ile yaşama geçirilen ve yeterli meye geçilmiştir.
devlet desteği verilmeyip savsaklanan model, AB’nin başlıca kırsal kalkınma politika araçla-
1970’li yıllardan sonraki iktidarlarca ise ideolojik rı, LEADER, SPARAD, Avrupa Birliği Katılım
bulunarak uygulanmamıştır (Geray, 1981; Tüten- Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) ve Avrupa Birli-
gil, 1975; Yavuz, 1969). Birinci Planda “Toplum ği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kal-
Kalkınması” başlığı yanına parantez içinde “Köy kınma Bileşeni’dir (IPARD). AB, Türkiye’nin
Kalkınması” yazılması, toplum kalkınmasının kırsal ve tarımsal altyapı sorunlarının çözümüne
sadece köy toplulukları için kullanılacak bir yön- yönelik SAPARD fonunu kullanmasına onay ver-
tem olması ve toplum kalkınmasının köy kalkın- mezken, 2007’den sonra gündeme gelen IPA ve
masında kullanılacak tek yöntem olması gibi yanlış IPARDF yardımları kapsamında uyum sürecinde
anlaşılmalara yol açmış, 1965 yıllık programında ülkemize gelen kısıtlı fonları dağıtmak için 2007
yer alan “şehirsel toplum kalkınması” yöntemi ile yılında kurulan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Des-
alan genişletilerek çalışmalara Ankara gecekondu tekleme Kurumu (TKDK), sadece gelen fonları
semtlerinde başlanmıştır (Geray, 1966). dağıtan, dağıttığı fonlarla yapılması gerekli yatı-
rımları yeterince denetlemeyen, kurumsal yapısı
Kır ile kenti “bütün”leştirmeye çalışan Büyükşehir Yasası, ve personel varlığı sorgulanır bir kurumdur.
kırsal dokuya kent yaşantısını dayatarak yeni bir yönetim Ülkemizde Onuncu Kalkınma Planı’nda köy
şekli önerirken, hizmet alanları genişleyen büyükşehir altyapısına yönelik Köylerin Altyapısının Destek-
belediyelerinin yükümlülüklerini nasıl yerine getireceği ise lenmesi Projesi (KÖYDES), Su ve Kanalizasyon
önemli bir sorundur. Altyapı Programı (SUKAP) ile sosyal kalkınma
bakımından öncelikli illere yönelik Sosyal Destek
Üçüncü, dördüncü ve beşinci kalkınma plan- Programı uygulanmıştır. 2019 yılında yürürlüğe
larında planı hazırlayan siyasi iktidarın benimse- giren On Birinci Kalkınma Planı’nda kırsal kalkın-
diği adla “merkez köy”, “köy kent”, “tarım manın amacı, “705. Sürdürülebilir kırsal kalkın-
kent” modelleriyle altyapı hizmetine yönelik ma anlayışıyla, üretici birlikleri ve aile işletmeleri-
uygulamalar ile tarımda verimlilik ve moderni- nin üretim kapasitesinin ve kırsal işgücünün istih-
zasyon odaklı çalışmalar gündeme gelmiş, her dam edilebilirliğinin artırılması, yaşam kalitesi-
uygulama tam anlamıyla yaşama geçirilememiş- nin iyileştirilmesi, yoksullukla mücadele ile kırsal
tir. Altıncı kalkınma planında kırsal alan planla- toplumun düzenli ve yeterli gelir imkânlarına
ması, yedinci planda kırsal altyapı hizmetleri kavuşturularak refah düzeyinin artırılması ve
öncelik olmuş, sekizinci planda kırsal gelir ve nüfusun kırsalda tutundurulması temel amaçtır”
istihdamın artırılması hedeflenmiştir. Kırsal alan şeklinde ifade edilmiştir. “Yaşanabilir Şehirler ve
planlaması ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmış Sürdürülebilir Çevre” ekseni altında ekonomik ve
olmasına rağmen köy yerleşim birimlerinin ancak sosyal faydanın artırılmasına paralel olarak çevre-
%1’i planlı yerleşime kavuşabilmiş, kırsal alanın nin korunması, şehirlerde ve kırsal alanlarda yaşam
imarında planlama ve uygulama ile ilgili gelişme- kalitesinin iyileştirilmesi ile bölgeler arası gelişmiş-
ler sınırlı kalmış, köy yerleşim planı ve köy iskân lik farklarının azaltılmasına yönelik hedef ve politi-
projeleri yeterince uygulanamamıştır. kalara da yer verilmektedir. Somut kırsal kalkınma
1990’lı yıllarda somutlaşmaya başlayan AB kır- hedefleri olarak ise, 2018’de 125.348 km olan
sal kalkınma politikasının temel amacı, tarım sek- KÖYDES ve KIRDES kapsamında yapılan köy
törünün rekabet gücünün artırılması ile kırsal yer- yolu uzunluğunun 2023 yılında 148.490 km’ye,
leşimlerin sürdürülebilir kalkınması olarak ifade 2018’de kümülatif olarak 64.700 olan köylerde
edilmektedir. Ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren içme suyu tesisi yapılan ve yenilenen ünite sayısı-
tarımsal sübvansiyonların nitelik değiştirmesi, nın 2023’te 69.700’e çıkarılması öngörülmüştür.
tarımsal destek türlerindeki çeşitlenme, tarıma ve Planda kırsal kalınmaya yönelik somut hedeflerin
kırsal alana yüklenen çok işlevlilik, bölgesel politi- yol ve içme suyuna indirgenmesi manidardır.
kalardaki kurumsallaşma ve AB uyum sürecinin de AB, kendi belgelerinde, kırsal nüfusun azaltıl-
etkisiyle kırsal kalkınma yeni bir politika alanı ola- masını isterken, buradan kopacak insanların uzun
rak kabul görmeye başlamıştır. İronik biçimde dönemde tarım dışı istihdam sağlayacak sektörlerin
köylere temel ve tarımsal altyapı hizmetleri götü- gelişmesine bağlı olarak azaltılabileceğini belirt-
58 mimar•ist 2019/3
DOSYA
Malatya-Serge,
Bursa-Gököz,
(Fotoğraflar: Z. Eres).
ması ve ilçe belediyeleriyle çakışan yetki ve sorumlu- maktadır. Kırın planlaması, temel olarak tarımsal
luklarının gözden geçirilmesi ihtiyacı sürmektedir” üretimin planlamasını da içerdiği için, imar mev-
ifadeleri, anlamlıdır. zuatı ve planlama pratiği yetersiz ve belirsiz kal-
“Kentsel tarım”, kırsal alanların kentsel alan- maktadır. Yasa ile belediyenin genişleyen hizmet
larla iç içe geçmesiyle birlikte kırsal, kırsallık, alanının büyük bir kısmının, yerleşim bölgesi
tarım ve tarımsal üretime yönelik gelişen yeni olmayan, tarım arazileri, meralar, orman alanları
bir kavramdır. Kentsel tarım, kentsel gıda ve ekolojik hassasiyeti bulunan bölgeler olması
güvencesi, yoksulluğun azaltılması, yerel eko- nedeniyle, üretim için kullanılması gereken
nomik ve sürdürülebilir kentsel gelişmeye katkı- verimli tarım arazilerinin arsaya dönüştürülmesi-
sı nedeniyle dünyada birçok ülkede sürdürüle- nin yolu açılmıştır. Tüzel kişiliği sona eren köy-
bilir kentsel gelişme politikalarında önemli bir lerde rantçıların gözünü diktiği kıyı alanları ve
strateji olarak görülmektedir. 6360 sayılı yasa- meralar amaç dışı kullanıma açılmakta, doğal var-
da, kentsel yönetim alanları içinde kalan tarım lıklar ve kır yaşamı, ekosistem dengesi gözetil-
alanlarının korunması geliştirilmesi ve tarımsal meksizin tahribata uğramaktadır.
üretimin yapılmasına yönelik organizasyonlarda Dünyada ticari ve ticari olmayan ayrımı gün-
yerel yönetimlerin nasıl görev alacağı konuları- demde olan kentsel tarım alanında yerel yöne-
na ilişkin ayrıntılara yer verilmemiştir. Belediye timlerin payı artarken, ülkemizde doğal kaynak-
bünyesinde kurulan “Kırsal Hizmetler”, ların hoyratça kullanılması bir yana, kentsel
“Tarımsal Hizmetler”, “Tarımsal Altyapı” adlı tarım uygulamaları yeterli olmayıp, bazı büyük-
daire başkanlıkları ve “Tarım Hayvancılık, Araş- şehir belediyelerinin küçük ölçekli yatırımları
tırma, Destekleme ve Eğitim Şube Müdürlüğü” dışında, nerede ise “hobi bahçeleri”ne indir-
adlı birimlerin görev yetki ve sorumlulukları genmiştir. Ülkemiz tarım sektörünün kontrol-
incelendiğinde, yeterli altyapı, uzman personel, süz şekilde tasfiyesi ve tümüyle piyasalaştırılarak
mali destek olmadan her BŞB’nin il düzeyinde yabancılaştırılması, halen çok yaygın olan ve
adeta ayrı bir Tarım Bakanlığı gibi çalışması korunması gereken küçük aile çiftçiliğinin yok
öngörülmüştür. Merkezi planlamanın odağında olmasını hızlandırırken, bu süreç yerel çeşitleri-
yer alması ve kalması gereken Tarım ve Orman miz ve biyo-çeşitliliğimize yönelik olarak da çok
Bakanlığının bu yetkilerini yerele devretmesi- ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Hayvancılıkta
nin, görev ve yetki çatışması ve eşgüdüm soru- yaşanan çöküş ile doğrudan ilgili olarak yok
nu yaratması bir yana, bu yapılanma ile tarım ve olmaya yüz tutan ve üretim için yaylaya göç
kırsal kalkınmaya yönelik hizmetlerin yerelde öykülerinin artık sembolikleştiği “yayla kültü-
başarılı olma şansı yoktur. rü”, yerini yabancılaşan “yayla turizmi”ne
Tarımsal faaliyetleri kırsal odaklı yaklaşımla bırakmıştır. Karadeniz özelindeki “Yeşil Yol”
ele alan ve kırsal kalkınmanın bir bileşeni olarak benzeri uygulamalarla doğa tahrip edilerek yeni
gören, tarımsal üretimin halen yalnızca kırsal insan yerleşimlerinin önü açılırken, Uzungöl ve
alanda devamını açıklayan ve tarımsal üretimi Ayder yaylalarında somutlaşan haliyle gelenek-
kentsel alanlar ile ilişkilendirmeyerek kent-kır sel yayla evleri yerine ya da yanına yapılan otel/
ayrımını ortadan kaldıran 6360 sayılı yasa ile il pansiyonlar ve çok katlı briket meskenler ile kır-
özel idaresine ait gayrimenkullerin dağıtılması, sal miras üzerinde onarılamaz tahribat yaratıl-
beraberinde yereldeki farklılıkları göz ardı eden maktadır. Yıllarca ülkeyi tek başına yönetip bu
bir düzenlemeyi getirmiştir. Köylere yönelik hiz- tahribata seyirci kalanların ve 2018 yılında yeni-
metler kentin öncelikleri içinde geri planda kal- den “imar affı”nı gündeme getirenlerin, oluşan
60 mimar•ist 2019/3
DOSYA
62 mimar•ist 2019/3
DOSYA
mimar•ist 2019/3 63
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ
64 mimar•ist 2019/3
DOSYA
Ancak 1929 dünya iktisadi buhranı ile birlikte 1985 50.664 45,9 54,1 1980-1985 7,7
dünya ticareti daralıp tarım ürünlerine talep de 1990 56.473 51,3 48,7 1985-1990 4,5
düşünce, Türkiye’nin ticari tarıma açık köy eko- 2000 67.804 57,0 43,0 1990-2000 2,9
nomisi bundan olumsuz etkilendi. İhraç edilen 2007 70.586 70,5 29,5 2000-2007 3,7
ürünü emecek bir iç pazar, büyüyen bir kentleş- 2008 71.517 75,0 25,0 2007-2008 7,8
me henüz yoktu. Kentleşme oranı yüzde 20’lerin 2009 72.561 75,5 24,5 2008-2009 2,2
bile altındaydı. Köy ekonomisinin dünya buhranı 2010 73.722 76,3 29,0 2009-2010 2,6
ile gelen bu darboğazı, 1930’ların devletçilik 2011 74.724 76,8 23,2 2010-2011 2,1
politikaları ile biraz olsun hafifletildi (Boratav, 2012 75.627 77,3 22,7 2011-2012 1,9
1974). Üç beyaz; un, şeker, tekstil fabrika yatı- (1) 1970-2000 yılları arasındaki sayım sonuçlarıdır. 2007-2014 yılları Adrese Dayalı
rımları köylünün buğdayına, pamuğuna, şeker Nüfus Kayıt Sistemi verileridir.
(2) Kent 20.000 ve daha fazla nüfusu olan yerleşmedir.
pancarına bir talep yaratırken Ege’deki Tariş
örgütlenmesi de Ege köylüsüne ve tarım ürünle- uzun vadeli uluslararası krediler ile gerçekleşti Tablo 1. 1970-2012
rine dayanak oldu (Tarih Vakfı, 1993b). (Sönmez, 1982). Yılları Kır-Kent
II. Dünya Savaşı yıllarında hem 4 yıla uzanan Nüfusu Değişimi
Tarıma sağlanan bu motivasyon, beraberinde (TÜİK ve Kalkınma
silahaltına alınma zorunluluğu ile köylü işgücü-
tarımda büyümeyi, ihracata dönük tarımda hız- Bakanlığı verilerinden
nün üretimden kopması, hem ekonominin, tale- yararlanılarak
lanmayı, köylerde de birçok değişimi beraberin-
bin daralması ile köylülük zor dönemler yaşadı. geliştirilmiştir)
de getirdi. Tarımın makineleşmesi, kırdaki işgü-
Durumu, Cem Eroğul şöyle aktarmaktadır:
cünün bir kısmını işsiz bırakınca kentlerde hızla-
“Harp yılları büyük bir kıtlık dönemi olmuştu.
nan inşaat ve sanayi faaliyeti de işgücü talebini
Köylüler jandarma baskısından şikayetçiydiler.”
artırınca, köyden kente göçler hızlandı. Özellikle
(Eroğul, 1970: 55). Bu hoşnutsuzluklar, köylü
İstanbul, köylülerin önemli göç adresi oldu.
seçmenin desteğini de alan Demokrat Parti’yi
Kente gelenlerin barınma sorunlarını çözmek
1950’de iktidara getirmekte etkili olacaktı.
için hemşeri dayanışması içinde gecekondu yapı-
mına hoşgörü bulmaları, köyden kente göçü kış-
1950’lerden 1980’lere
kırtan bir başka etken oldu (Tarih Vakfı, 1993a).
II. Dünya Savaşı sonrasının değişen dünya ve
Özellikle 1960’lı yıllardan başlayarak başta
ülke koşulları, köy ekonomisine, köylü mekânı-
Almanya olmak üzere Avrupa’nın işgücü talebi,
na da yansıdı. Dünya Bankası ve IMF üyeliğinin
ardından dünya kapitalizminin işbölümüne bu kez köyden Avrupa sanayi ve maden kentle-
uygun davranması beklenen Türkiye’ye işbölü- rine göçü getirdi. Köyler biraz daha tenhalaş-
münde uygun gösterilen işlerden biri tarıma maya başladı. Köy, yavaş yavaş göçen genç
ağırlık vermesiydi. Türkiye “mukayeseli üstün- nüfustan geriye kalan yaşlıların mekânı oldu
lük” kuramı gereği, sahip olduğu tarım ve hay- (Tablo 1).
vancılık potansiyelini geliştirip bunlardan daha 1970’lerin başında 35,6 milyon nüfusu olan
çok ihraç edip döviz sağlayabilirdi. Geçimlik Türkiye’nin yüzde 71’i kırlarda yaşıyordu.
tarım bölgelerini pazara açmak, sulanabilir ara- Burada kır tanımının 20 binden düşük nüfusu
zileri çoğaltmak, tarıma modern makineler, olan yerleşmeleri kapsadığını hatırlatmak yerin-
traktör ve teknolojiyi sokmak, üretilen ürünü de olacaktır. Tarımın daha çok pazara, hem iç
en etkin biçimde pazarlara ulaştırmak gibi öne- tüketime hem ihracata yönelmesi, bunun göre-
riler çerçevesinde, Dünya Bankası kredileri bu ce daha modernleşmiş bir tarım biçiminde icra-
amaçlara dönük yönlendirildi. Devlet Su İşleri sı, yanı sıra, devletin yol, baraj, sulama, elektrik,
aracılığıyla birçok sulama amaçlı baraj inşası banka kredisi, gübre desteği, zirai mücadele
başlatılırken, Karayolları Genel Müdürlüğü en gibi destekler vermesiyle, tarıma, köylere giren
ücra tarım bölgelerine kadar yol yapımına giriş- gelirde görece artış oldu. Bununla beraber köy
ti. Zirai Donatım Kurumu çiftçiyi traktör, yapay nüfusunun bir kısmı kentlere, hatta yurtdışına
gübre, modern tarım ilaçları ile donatmak üzere göçü tercih etmeye ya da kırı tam terk etmeden,
örgütlendi ve bu adımların çoğu düşük faizli, kentte de gelir, varlık sağlayacak bir alan açmaya
mimar•ist 2019/3 65
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ
başladı. Köy mekânı, konut, bu değişimden kurumları, köye yeni bir format kazandırıyor,
elbette etkilendi. özellikle pazar ile yakın ilişkisi olan tarım geliri
Köylerin kentlerle ulaşımı, iletişimi, arttıkça dışında, köye yakın madenlerde, yol-baraj inşaat-
etkileşim daha çok hızlandı. Geleneksel konut larında, sanayide ücretli emek olarak çalışan
inşası yerini yavaş yavaş tuğla, çimento, demir köylü, haneye tarım geliri yanında ikincil gelirler
kullanılan yeni inşaatlara bırakmaya başladı. katarak “orta köylü”, yer yer “üst-orta köylü”
Köye gelen karayolu, içme suyu, elektrik gibi durumuna da geliyordu. Buna bir de büyük
kolaylıklar, konutun, köy mekânının formunu kentte kazanılanı, hele ki yurtdışından döviz
da değiştirmeye başladı (Eres, 2016). biriktirerek köye aktarılanları eklediğinizde, bir-
Çok partili hayat, köylü seçmenin iktidarı çok köyün durumu bir hayli farklılaşıyordu.
belirlemede giderek artan önemi, iş başına gelen 1980 sonrası turizm yatırımlarının artması özel-
iktidarların köye dönük yatırım ve köylü seçmeni likle Akdeniz, Ege sahil köylerinde tarımsal arazi-
özellikle seçim arifelerinde memnun kılma çaba- lerin turizm yatırımları için satın alınması, bu
sını artırdı. Önce 1950’lerde Demokrat Parti, bölgelerde daha farklı dönüşümleri beraberinde
ardından merkez sağı temsilen 1960’lar ve getirdi. 1980 öncesine kadar uygulanan ithal ika-
1970’lerde Adalet Partisi, bazen tek başına, meci ekonomi politikaları iç pazarı hedeflerken
bazen koalisyonlarla yönettiği Türkiye’de 1980’e ihracatı, dolayısıyla döviz kazanımını kulak arkası
kadar olan dönemde tarımı, köylüyü memnun etti. İthal ikameci sanayiler, gümrük duvarları ile
tutacak politikaları uygulamaya, eldeki bütçe dış rekabetten korunurken kullandıkları makine,
imkânları dahilinde çaba gösterdiler. Bunlar da teçhizat, aramalı, enerji yönünden ithalat bağım-
köye ve köylü gelirlerine yansıdı. lılıkları sürüyor ve bu ithalat için gerekli döviz
Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sonrası Batı 1980’lerin sonlarına gelindiğinde artık buluna-
kapitalizmi içinde yer alarak uygulamaya başladı- mıyor, ülke sık sık ödemeler dengesi açıkları veri-
ğı makroekonomik politikalar, 1960’lı ve 1970’li yordu. İthal ikameci politikayı bir dizi sübvansi-
yıllar boyunca “planlı dönem” adı altında daha yon ve açık bütçe politikalarına dayanarak sürdü-
sistematik bir biçimde uygulandı. “İthal ikameci ren iktidarlar, hızla artan Hazine açıkları nede-
büyüme” adı verilen bu çerçevede, sanayinin ön niyle yüzde 100’lere dayanan enflasyonlar yaşa-
plana alındığı görüldü. İthalata dayanan sanayi maya başladılar (Sönmez, 1982).
ürünlerini içeride üretip bunu gümrük duvarları
ile dış rekabetten koruma ve iç tüketicilere satma 1980 Sonrası Neoliberalizm ve Tarım
esasına dayanan bu büyüme modelinde, tarım, İthal ikameci politika, artık köylünün tarım
hem sanayiye hammadde üreten hem de sanayi- ürünlerine uygulanan taban fiyatı desteklerini de
nin mallarını kullanan bir aktör olarak yer aldı. kaldıramıyordu. Tıkanan ekonomi, kredi temini
Özellikle başta gıda ve tekstil sanayilerinde için Uluslararası Para Fonu’na (IMF) gittikçe,
yoğunlaşan sanayi için kalabalıklaşmaya başla- Hazine açıklarına neden olan kamu iktisadi
yan kentler kadar, köyler de potansiyel pazarlar- teşebbüsleri, belediye, sosyal sigorta, merkezi
dı. 1960’ların sonlarından itibaren beyaz eşya, bütçe açıklarının yanında beşinci olarak, tarıma
giderek otomobil üretimi, yine kentler kadar verilen desteklerin yol açtığı açıklara parmak
köyleri kapsama alanına aldı. Köylerin elektrifi- basılıyor ve bunların artık daraltılması, bazıları-
kasyonu, içme suyunun konutların musluklarına nın iptal edilmesi gereğinden söz ediliyordu.
kadar ulaşması daha çok önem kazandı. Bu hiz- Ağırlıkla IMF’ce hazırlanan 24 Ocak 1980
met arzı, özellikle devletin görevleriydi. Ama Kararları isimli acı reçetenin içinde tarıma tırpan
devlet, ayrıca, köylünün bu malları alıp tükete- önemli bir yer tutuyordu.
bilmesi için ürettikleri tarım ve hayvansal ürün- 1980 sonrasında tarım, adeta geriletildi. Bu,
lere destek politikaları da geliştirdi. İzlenen köyün de gerilemesi demekti. Tarıma dönük
taban fiyatları, özellikle seçim öncesi yıllarda tasfiye politikaları birkaç koldan yürütüldü.
köye görece daha çok gelir girmesini sağladı. Hazine’ye yük oluşturduğu iddiasıyla ürün des-
Görece artan gelir, köylünün tarımda tutun- tekleme politikaları sıkılaştırıldı, destek miktarı
ması ve tarımcı olarak köyde ikameti anlamına azaltıldı. Başta tütün olmak üzere bazı ürünle-
geliyordu. Köylü bu yeni tüketim kalıpları ile rin ekimi sınırlandırıldı ve çiftçiye ekmeme kar-
köyde yaşarken köyü de değiştiriyordu. Buna, şılığı “doğrudan gelir desteği” (DGD) adı altın-
konutundan başlıyordu. Eski tarz konutları yıkıp da bir tazminat ödendi. Tarımsal istihdamı hızla
yenisini inşa ederken, geleneksel hızla tahrip olu- daraltan DGD sisteminin radikal bir biçimde
yordu. Köyün okulu, camisi, meydanı, kamu uygulanması, tarımın ticaret hadlerinin (TTH:
66 mimar•ist 2019/3
DOSYA
25.9
24.5
24.4
24.3
23.9
23.8
23.8
23.7
23.6
gerekmektedir.
Üreticinin tarımdan uzaklaşması artarken,
. terbiyevi ithalatla üretici daha da soğutuluyor.
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
2016
2017
Tarımın GSYH'deki Payı: 1998-2018 (%) Bunun sonucu, tarımın milli gelirdeki payının
12.5
hızla azalması oldu. Bu pay, 1998’de yüzde
10.5
12,5 iken 2017’de yüzde 6’ya kadar indi,
10.1 10.3
9.9
8.9
9.4 9.3 9.0 2018’de ise bu pay yüzde 5,8’e kadar geriledi
8.2 8.1 8.2
7.5 7.5 7.8
6.7 6.6 6.9 (Şekil 2).
6.2 6.1 5.8
2018’de faiz dışı bütçe harcamaları yüzde
22’ye yakın artarken tarım destekleri yüzde 14
artabildi ve tarıma desteğin toplam bütçe harca-
malardaki payı yüzde 2’yi bulmadı bile. Oysa
1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
tarımsal istihdam, ülke istihdamında yüzde 19’a
68 mimar•ist 2019/3
DOSYA
20.0
yaklaşık 30 milyon ton oldu. 4,000
15.0
Sebze ürünleri alt gruplarında üretim mik- 3,000
10.0
2,000
tarları incelendiğinde, 2018’de yumru ve kök 1,000 5.0
zeler yüzde 2,9 azaldı. Sebzeler grubunun Tarım is3hdamı 7,769 8,089 7,458 7,165 7,414 5,015 4,653 4,546 4,621 4,752 5,084 5412 5301 5204 5470 5483 5305 5464 5347
Tarım % 36.0 37.6 34.9 33.9 34.2 25.5 23.3 22.5 22.4 23.1 23.3 23.3 22.1 21.2 21.1 20.6 19.5 19.4 18.5
önemli ürünlerinden, kuru soğanda yüzde 9,4,
Şekil 4. 2017-2018 Yılları
domateste yüzde 4,7, kavunda yüzde 3,3 ora-
Bitkisel Üretim Miktarları
nında azalış oldu. Meyveler içinde, kayısı yüzde
23,9, üzüm yüzde 6,4 oranında azaldı. Turunç-
gillerden mandalina yüzde 6,4 oranında arttı,
sert kabuklu meyvelerden fındık ise yüzde 23,7
oranında azaldı (Tablo 2). Şekil 5. 2017 ve 2018
Bitkisel üretimde 2018’de yaşanan gerileme, Yıllarında Kırmızı Et
Üretimi (ton)
hayvansal ürün üretiminde de sürdü. Hayvancı- Kırmızı Et Üre+mi 2017 ve 2018 (ton)
lık uzun zamandır gerileme halinde. Mera alan-
mimar•ist 2019/3 69
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ
Sonuç Yerine
Köy mekânının şekillenmesine doğrudan etki
eden, köye ait başat üretim faaliyeti olan tarım
ve hayvancılık, Türkiye özelinde düzenli bir
gerileme içindedir. Batı kapitalizmi ile entegre
olmaya başlanan XIX. yüzyılda ve Cumhuriye- 2018-2019 Ocak Tarım ve Sanayi Fiyat Makası (Yıllık, %)
tin ilk yıllarında ihracata dönük üretimin özen-
dirildiği tarım ve hayvancılık, kısa sürede köye
giren geliri, özellikle Ege, Akdeniz, hatta Kara-
deniz gibi denize, limanlara yakın yörelerde
canlandırdı ve köye giren gelirdeki artışlar, köy-
deki konut başta olmak üzere köy mekânında
değişimi, yer yer kaliteyi getirdi. Bundan uzak
kalan, geçimlik tarım ile uğraşan Doğu, Güney- 2018-
Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık
2019-
Ocak Ocak
doğu Anadolu ve karasal Anadolu’da ise köyler, Tarım ÜFE 9.7 9.0 7.7 6.4 8.5 9.0 11.7 15.3 16.1 16.0 14.4 15.9 23.5
kapalı yapılar olarak kalmaya devam etti. Sanayi ÜFE 12.1 13.7 14.3 16.4 20.2 23.7 25.0 32.1 46.2 45.0 38.5 33.6 32.9
mimar•ist 2019/3 71
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ
72 mimar•ist 2019/3
İNCELEME
78 mimar•ist 2019/3
İNCELEME
tilen İbranice-İspanyolca karışımı bir Romans İstanbul’daki Yahudi göçmenler, ağırlıklı olarak
dili olan Ladinoyu konuşan Sefaradların Haliç kıyılarını seçerler. II. Mehmed’in fetih
Osmanlı İmparatorluğu’na girişi ile Yahudi top- sonrası başkent seçtiği İstanbul’u şenlendirmek
lulukları bir dönüşüm sürecine girerler (Angel, için davet etmiş olduğu Yahudileri konumlan-
2009: 24). Zaman içinde karışmaya başlayan dırdığı Balat, Hasköy, Bahçekapı semtlerine yer-
Sefarad ve Romanyotlar arasında, Sefaradlar leşirler (Shaw, 1991: 49). Özellikle Haliç’in
Romanyotlara göre toplum hayatında daha karşılıklı iki semti olan Balat ve Hasköy, sürekli
etkin hale gelmiştir (Angel, 2009: 24). sağlanabilen deniz bağlantısı ile birbirleriyle her
“Sefarad” kelimesi, ilk olarak Tevrat’ta, zaman yakın ilişki içinde olmuş iki önemli Yahu-
“Kudüs’ten kovulup Sefarad’da olanlar” anla- di yerleşimidir.
mında Lidya’nın başkenti Sard kenti kastedile- Kendi mahallelerinde yaşayan Osmanlı Yahu-
rek, Ovadya Kitabı Bap 20’de geçer (Benbassa ve dilerinin pazara gitmek dışında mahalle dışına
Rodrigue, 2002: 9). Ortaçağ İbranicesinde ise pek çıkmadıkları bilinmektedir (Shaw, 1991:
Sefarad İber Yarımadası’nı tanımlar; dolayısıyla 49). Sinagogların ve cemaatlerinin isimleri ise
Sefaradlar İber Yarımadası Musevi cemaatleridir genellikle Hasköy’deki İspanya göçmenlerinin
(Benbassa ve Rodrigue, 2002: 9). İber Yarıma- kurduğu Mayor Sinagogu’nda olduğu gibi gel-
dası’ndaki varlıkları Roma dönemine uzanan dikleri yer, Hasköy’deki Yeni Mahalle ve Kalaycı
Sefaradlar, Vizigot boyunduruğu altında zor Bahçe sinagoglarındaki gibi Osmanlı’da yerleş-
zamanlar geçirirken, VIII. yy başında yarımada- tikleri mahallenin yerel adı, Hasköy’deki Hamon
nın Müslüman egemenliğine girmesiyle, zimmi Sinagogu’ndaki gibi Granada’dan İstanbul’a
statüsünde İslami koruma akti altına girerler ve göçerek, I. Süleyman ve II. Selim’in doktorluğu-
vergilerini ödeyerek rahatça yaşarlar (Benbassa ve nu yapmış olan Hamon ailesi gibi sinagogu
Rodrigue, 2002: 22). Onları dönmeye zorlamak bağışlayan ya da yaptıran kişi ya da aile adı gibi
gibi bir amacı olmayan yarımadanın yeni yöneti- verilere dayanmaktadır (Shaw, 1991: 67).
cilerinden Kurtuba (Cordoba) Halifesi III. 1492’de İspanya’dan sürülen Sefaradların gel-
Abdurrahman’ın dönemi (912-961), Museviler mesiyle nüfusu artan Hasköy, İstanbul’daki ana
için İslam topraklarında yaşanan bir altın çağın Yahudi yerleşimlerinden biri olur (Angel, 2009:
başlangıcı olmuş, yarımadada hem bilimsel, hem 19). Hasköy’e Yahudi nüfus göçü XIX. yy’a kadar
sosyoekonomik hayatta zirveye ulaşılmıştır (Ben- dalga dalga devam etmiştir. 1606’daki büyük
bassa ve Rodrigue, 2002: 24). Arap Abbasi hane- Bahçekapı yangını sonrasında 11.000’den fazla
danının VIII. yy’dan X. yy’a kadar iki yüzyıl Yahudi’nin Hasköy’e taşındığı bilinir. XVII. yy’
boyunca devam ettirdiği Yunancadan Arapçaya da Yeni Cami ve Mısır Çarşısı’nın inşası nedeniyle
çeviri hareketi, yarımada üzerinde Araplar ile bu bölgede yaşayan Yahudiler Hasköy’e taşınmış,
ortak bir yaşam kuran Yahudilerin de antik 1715’te Yeni Cami yakınında çıkan yangın ise
dönem düşüncesi ile tanışmasını sağlamıştır yine yüzlerce Yahudi’nin Hasköy’e taşınmasına
(Gutas, 2017: 11). XII. yy’da Sefaradların bilim yol açmıştır (Shaw, 1991: 114). Yahudi topluluk-
ve felsefe kitaplarının Arapça olarak İbranice alfa- larına ek olarak, Müslüman ve Hıristiyanlar da
be ile yazıldığı, şiirlerinde ise İbranice, bazen Hasköy’e yerleşmişlerdir. İlk Müslüman mahalle-
Arapça, İbranice, Latince dillerinin üçünün bir- si, II. Bayezid döneminde, Piri Mehmed Paşa
likte kullanıldığı bilinmektedir. Yahudi felsefe tarafından kurulmuştur (Göncüoğlu, 2005: 22).
öğretisi de İslami kültür ile ilişkisinden etkilen- Rum Ortodoks Hıristiyanlar ise Piri Paşa’da kıyı-
miştir (Benbassa ve Rodrigue, 2002: 27). ya yakın bir yerde bulunan Ayia Paraskevi Kilise-
Ancak bilim ve kültürde altın çağın yaşandı- si’nin çevresinde yerleşmişlerdir.
ğı bu dönem, Ocak 1492’de Katolik birlikleri- XIX. yy’a gelindiğinde Tanzimat Fermanı
nin Granada’ya girerek Endülüs’ün fethini (1839) ve Kırım Savaşı (1853-1856) sonrasında
tamamlaması ile son bulur (Benbassa ve Rodri- varlıklı Yahudi ailelerin semtten göç ettikleri
gue, 2002: 21). Üç ay içinde İspanyol yönetici- görülür. Diğer yandan, Şirket-i Hayriye tersane-
ler Granada’daki Yahudilerin sınır dışı edilmele- sinin 1861’de kurulması ile semt sanayileşmeye
ri için bir belge imzalayarak, Yahudilere ya Hris- başlamıştır. Sahil kesiminde yavaş yavaş dini
tiyanlığa dönmelerini ya da Temmuz 1492 yapıların etrafındaki konut dokusu arasına sana-
sonuna kadar ülkeyi terk etmelerini şart koşar- yi yapıları girmeye başlar. Böylelikle XIX. yy
lar. Göç etmeye karar veren binlerce Sefarad ortasından itibaren Hasköy’deki ağırlıklı konut
Yahudisi, Sultan II. Bayezid’in daveti üzerine dokusu, daha mütevazı ailelere yönelik, küçük
Osmanlı topraklarına sığınır (Angel, 2009: 19). parsellere yerleşen, tuğla kâgir ve ahşap karkas
80 mimar•ist 2019/3
İNCELEME
yapılara evrilir. Cumhuriyet döneminde semtte- Sinagoglar, ibadet etmenin dışında önemli
ki sanayi faaliyetlerinin devam etmesi ve kararların alındığı, inananlarının hayatlarını ve
1940’lardan itibaren Yahudi ailelerin çoğunlu- geleceklerini planladıkları, eğitim, yemek, top-
ğunun semti terk etmeleri daha da radikal deği- lumsal yardımlaşma, mahkeme, toplantı salonu,
şimlere yol açar. Semtte somut ve somut olma- misafirhane, lojman amaçlı sosyal-kamusal
yan kültürel mirasa dair çok fazla kayıp ile mekânlar olarak da kullanılmıştır (Türkoğlu,
çok-kültürlü ve etnik kimlikli sosyal dokunun 2001: 18). Sinagoglarda mutlaka üç şeyin
yitirildiği görülür. Eski sokak isimleri, Terzi bulunması gerekir. Bunlar ehal (kutsal dolap),
Hayim-Terzi Kasım, Basmacı Avram-Basmacı ner tamid (devamlı yanan ışık) ve teva/bima’dır
Ruşen, Faraş Avram-Baçtar ve Naftali-Merha- (kürsü). Ehal, içinde elyazması Tevrat tomarla-
met olacak biçimde değişmiştir. Hasköy, kapı rının (Sefer Torah) bulunduğu bir dolaptan iba-
pervazlarında “mezuza”ların3 artık hiç görül- rettir; bir bakıma sinagogdaki mihrabı oluştu-
mediği, Osmanlı Yahudi toplumu içinde çok rur. Teva ise ehal’in tam önünde veya sinago-
etkin olan koşer kasapların artık hiç var olmadı- gun ortasında yer alan yüksekçe platformdur.
ğı bir çevreye dönüşmüştür. İbadet esnasında ehal’den çıkarılan Tevrat
Semtin XIX. yy’ın izlerini taşıyan 2-3 katlı ve tomarı haham tarafından bu kürsüde okunur
dar parsellere oturan konut dokusu, sanayileşme (Adam, 2009: 223).
ile sosyoekonomik ve demografik yapıdaki deği- Hasköy’de bulunan Parmakkapı Sinago-
şikliklere paralel olarak, Basmacı Ruşen Sokak, gu’nun ilk yapım tarihi daha eskiye dayansa da,
Aynalıkavak Caddesi gibi birkaç sokak hariç bugünkü yapı XIX. yy’ın ilk yarısına aittir. XIX.
çoğunlukla kaybolmuştur. Sahil şeridi tamamen yüzyılda Hasköy’de 11 Yahudi mahallesinin var
sanayi yapıları ve atölyeler, kıyıdan bir iki sokak olduğu bilinir (Güleryüz, 1992: 95). Bölgedeki
arkası ise yüksek katlı ve iki üç parsel birleştirile- sinagog sayısına dair ise farklı görüşler bulun-
rek inşa edilen devasa kütleli apartmanlar ile maktadır. Bu sinagoglardan Naftali, Alamanes,
doludur. XIX. yy’da Hasköy yakınındaki Kara- Yeni Mahalle, Besallel, Kasabim, Şeyh Salih,
ğaç’ta üretilen tuğlalar, Hasköy’deki çoğu bina- Sarayiko, Mizrahi, Kordova, Şeritçi, Hamon,
da yapı malzemesi olarak kullanılmıştır (Tok, Afnaim ve Kalaycı Bahçe sinagogları günümüze
2015: 776). Tuğla konstrüksiyon, ahşap karkasın ulaşamamıştır (Güleryüz, 1992: 95). Abudara
yanında semt mimarisinin özgün unsuru haline (Parmakkapı), Esgher, Karay, Maalem, Mayor,
gelmiştir. Ancak yeni yapılarda, parsel boyutları Sinyora ve Kula sinagogları ise Hasköy’de
ve gabari gibi bu unsur da dikkate alınmamıştır. günümüze kadar maddi varlığını sürdürmüştür
Son zamanlarda, yeni açılan Hasköy-Kasım- (Resim 1). Kabaca hesaplandığında bu sinagog-
paşa arası otoyol tüneli ve yüksek apartmanların ların yaklaşık 1200 kişiye hizmet vermiş olduk- Resim 1. Hasköy’de
ları ortaya çıkmaktadır (Tablo 1). Ancak günü- Parmakkapı Sinagogu
yapımı nedeniyle semtin geleneksel dokusundan
çevresinde günümüze
geriye kalan kültür varlıklarının da korunmasına müze ulaşamayan sinagogların planlarına ve
ulaşabilen ve ulaşamayan
yönelik tehditler artmıştır. Tüm bu değişiklik ve yüzölçümlerine dair elimizde bilgi olmadığı için sinagoglar
tehditlere rağmen, Hasköy hâlâ önemli sayıda mevcut sinagoglardan yola çıkarak, tahmini ola- (Kına, 2017: 53).
anıt ve sivil mimarlık örneği içermekte ve semtin
İstanbul’un tarihi mahallelerinden biri olarak
geçmişinden kalan izleriyle sunulması, şehrin
belleği açısından önem taşımaktadır.
Hasköy Sinagogları
Yahudilikte ibadet edilen yeri belirten “sina-
gog” kelimesi eski Yunanca kökenlidir; syn
‘beraber’ ve ago ‘getirmek’ köklerinin birleşme-
si ile “beraber olma, toplanma” anlamını ifade
eder (Güleryüz, 1992: 7). Sinagog için “havra”,
“kenîse”, “kenâvis” adlarının da kullanıldığı
bilinmekle birlikte, daha az bilinen “sinâvi”
kelimesinin XIX. yy Osmanlı yapı terminoloji-
sinde yer aldığı çalışma kapsamında bulunan
belgeden anlaşılmaktadır (BOA A.DVNS.
MHMd., No: 251).
mimar•ist 2019/3 81
İNCELEME
Resim 2. Hasköy Mayor onarılmayı beklemektedir. Tescilli olan Mayor
Sinagogu tavan ve Sinagogunun içindeki ahşap işçiliği, hem tava-
ehal’indeki ahşap işçiliği
(Fotoğraf: M. Esmer,
nından hem de Ehal dolabından hâlâ izlenebildi-
7.7.2017). ği üzere oldukça dikkat çekicidir (Resim 2).
Bununla birlikte, tescilsiz olan Kula, Sinyora ve
Parmakkapı sinagoglarının tamamen yok olmala-
rı önünde yasal bir engelin var olmaması, korun-
maları yönünde önemli bir tehdit oluşturur.
Parmakkapı Sinagogu
Hasköy’de Mahlül Sokak üzerinde, 3056 ada, 4
parselde bulunan sinagogun kurucuları Sefarad
Yahudileridir (Resim 3). İlk inşa tarihi bilinme-
yen yapının isminin bir Yahudi aileden geldiği
düşünülür (Türkoğlu, 2001: 58). Yusuf Besalel,
“Abudara(m)” soyadının Arap kökenli, İspan-
yol menşeli soy isimlerden olduğunu aktarır
(Besalel, 2002: 299). İstanbul’daki Türkiye
Hahambaşılığında görevli dini kurul üyesi İzak
Perez’e göre ise “Abudaram” sinagogu bağışla-
Resim 3. Alman Mavileri yan ailenin soyadıdır. Abu kelimesi ‘bir şeyin
K12 numaralı paftada veya birinin babası’ manasına gelmekte; dara
Hasköy’deki Parmakkapı
kelimesi ise ‘bilgi’ veya ‘hikmet’ anlamını taşı-
Sinagogu ve yanındaki
mektep. maktadır (URL 1, 2). Bu iki kelimenin oluştur-
duğu “Abudara” kelimesi ise ‘bilginin adamı’
veya ‘hikmetin babası’ anlamını verir.
Hasköy’e hâkim bir tepe üzerinde konum-
landırılmış olan sinagogun küçük bir avlusu
mevcuttur (Resim 4). Kemerli bir kapı ile girilen
rak tüm cemaati hesaplamak çok mümkün ola- şap kaplı avluda, girişin hemen karşısında,
mamaktadır. güneydoğu duvarına bitişik olan iki oda ve bir
Hasköy’deki Mayor, Sinyora, Kula ve Esgher hela bulunur. Güneydoğuda avlu duvarı ile biti-
sinagogları, XX. yy. içinde Yahudi nüfusun azal- şik iki konut görülmektedir. 1913-14 tarihli
masıyla birlikte sanayi yapısı olarak kullanılmıştır. Alman Mavilerinde sinagogun güneyinde görü-
Sinyora ve Kula hâlâ fabrika işlevlerini sürdürür- len mektep yerini uzunca bir süre evvel konuta
ler. Esgher, 1996 yılında İBB tarafından kütüp- bırakmış olmalıdır. Sinagogun kuzeybatı duvarı
hane yapılmak amacıyla cemaatten alınarak ger- ise bir konut ile bitişik nizamda yer alır. Fabrika
çekleştirilen restorasyonunun ardından lokanta kullanımı esnasında gerekli görülerek yüksek
olarak kullanılmaktadır. Maalem ve Karay sina- bahçe duvarları ile sinagog arası yer yer ondülin
goglarının çevrelerinde cemaat kalmamıştır; çatı örtüsü ile kapatılmıştır (Resim 5).
ancak buna rağmen bu iki sinagog, eski Hasköy- Dikdörtgen plana sahip, oldukça sade iki
lü ailelerden oluşan cemaat üyeleri tarafından kütleden oluşan sinagogun plan kurgusu Resim
yaşatılmaya çalışılmaktadır. Mayor ve Parmakkapı 6’de şematik olarak gösterilen kurguya çok
sinagogları ise fabrika kullanımlarının sona erdi- yakındır; ana ibadet mekânı ve ona açılan bir
rilmesinin ardından işlevsiz ve harap durumda yan mekândan oluşur (Resim 4, 6). Ana mekâ-
Tablo 1. Hasköy’de Bilinen Son Korunmuşluk
günümüze ulaşabilen Sinagog Sokak Ada/Parsel Kişi sayısı - m2 Mevcut İşlevi Tescil Durumu
Onarım Durumu
sinagogların genel Abudara Mahlül Sok. 3056/4 1832 115 - 150 Kullanılmıyor Tescilsiz Orta durumda
bilgilerini içeren tablo
Esgher Hasköy Cad. 195/1 2003 130 - 170 Restoran Tescilli Orta durumda
(Kına, 2018: 68-69).
Karay Aziz Sok. 3531/7 1842 140 - 180 Sinagog Tescilli İyi durumda
Kula Gazi Sok. 3533/9 Bilinmiyor 115 - 150 İmalathane Tescilsiz Kötü durumda
Maalem Dere Sok. 3094/1 XX. yy 60 - 75 Sinagog Tescilli İyi durumda
Mayor Aziz Sok. 3083/2 Bilinmiyor 160 - 200 Depo Tescilli Kötü durumda
Sinyora Parçacı Sok. 3538/1 Bilinmiyor 440 - 550 Depo Tescilsiz Kötü durumda
82 mimar•ist 2019/3
İNCELEME
nın ölçüleri doğu-batı doğrultusunda 8.56 m,
kuzey-güney doğrultusunda 12.42 m’dir. Tavan
yüksekliği 7.40 m’dir. Ana mekân içine beto-
narme bir ara kat eklenmiş ve 3 adet kolonla
tam ortasından desteklenmiştir (Resim 7).
Küçük olan kütle, ana mekânın kuzeybatı-
sındadır; 3.53 x 8.30 m ölçülerindedir. Günü-
müzde içinde bulunan metal merdiven, ana
mekâna eklenmiş betonarme ara kata ulaşmayı
sağlar (Resim 8). Doğu ve batı yönlerinde birer
kapı ile bahçeye çıkış bulunur. Hem ana ibadet
mekânında, hem de yan mekânda üst örtüler
beşik tonozdur (Resim 9).
Ana yapının içinin oldukça aydınlık olmasını
sağlayabilecek pencereler, her dört duvarında da
iki seviyede bulunur. Ancak yapıyı dört yandan
saran ondülin saçaklı ekler zemin kat ve betonar-
me ara kat da üst kat pencerelerinden giren ışığı
engeller. Bu nedenle, mevcut durumda yapının
içi, özellikle zemin katta oldukça loştur. Ana iba- Resim 4. Parmakkapı
Sinagogu zemin kat planı
det mekânına güneydoğu cephesinin tam ortasın-
rölövesi (Kına, 2018: 124).
da yer alan yuvarlak kemerli bir kapı ile girilir. Bu
duvarda, zemin katta ana giriş kapısının iki yanın-
da ikişer pencere daha vardır. Kuzeydoğu cephede
ise ortada ehal nişi ve iki tarafında ikişer pencere
yer alır. Güneybatı duvarda, zemin katta üç pence- Resim 5. Avlu zemin
re yer alırken, kuzeybatı duvarın tam ortasında döşemesi ve ondülin
yan mekân ile bağlantıyı sağlayan bir kapı bulunur. üst örtüsü (Fotoğraf: M.
Betonarme ara kat ile ulaşılan seviyede, ana Esmer, 7.7.2017).
Cephe Özellikleri
Sinagog, duvarlarla çevrili bir bahçe içinde, kendi
içine dönük bir düzendedir. Yapının Mahlül
Sokağa bakan kuzeydoğu cephesinde sokaktan Resim 7. Parmakkapı
algılanması güçtür; cephenin alt kısmı bahçe Sinagogu’na getirilen
duvarı ve duvar ile yapının arasındaki hacmi örten betonarme ek
(Kına, 2018: 87).
ondülin örtü tarafından ikinci seviye pencerelerin
alt hizasına kadar kapalıdır (Resim 10). Kadınlar iki pencerenin özgün metal parmakları hâlâ mev-
mahfilini oluşturan kısmın algısı da benzerdir; cuttur. Kadınlar kısmının daha arka hizadaki
cephenin alt bölümü bahçe duvarı nedeniyle kuzeydoğu cephesi sıvalıdır ve tam ortasında nite-
görünmez. Bahçe duvarı da pek çok yerde hasar liksiz, metal bir kapı yer alır. Yapının saçakları tuğ-
görerek, briket vb uygun olmayan malzemeler ile ladan örülmüş, bu tuğla saçağın üzerine taştan
bütünlenmiş ve kötü biçimde boyanmıştır. Cep- 36.6 cm yüksekliğinde konkav profilli bir saçak
henin üst kısmındaki taş söveli, yuvarlak kemerli silmesi parça parça yerleştirilmiştir (Resim 10) .
mimar•ist 2019/3 83
İNCELEME
88 mimar•ist 2019/3
KENT
“Boşluk, yerine getirilmemiş vaat ve tarımsal arazi üzerine kurulan ilk planlı toplu konut
sınırsız fırsatın alanıdır.” projesi yer alırken, diğer tarafında terk edilmiş
Hans van Dijk, 1996 sanayi alanlarından kalan arazide Levent’in ‘prestij
alanı’ adını almasını sağlayan yüksek yoğunluklu iş
lık altında ve genel olarak olumsuz yönleriyle ların evrildiği yeri, anlamını ve sahip olduğu kent-
ifade edilmesi, bu alanların kentler için muhtemel sel dinamikleri görebilmek adına önemlidir. Böy-
bir olasılıklar mekânları iken gözden kaçırılan lece tanımsız kentsel açık alanların kamusal yaşa-
mekânlar olmalarına neden olabilmektedir. mın bir parçası olarak yeniden yorumlanabileceği
1950-80 aralığında literatüre katılan artakalan gerçeği, potansiyel olarak alternatif bir mekânsallı-
mekân (space left over) (Anonim, 1951), sınır ğa dönüşmesi ve hangi kentsel dinamikler rehber-
vakumları (border vacuums) (Jacobs, 2009), boş liğinde bu noktaya taşındığı görülebilecektir.
arazi (vacant land) (Niedercorn ve Hearle, 1964),
metruk arazi (derelict land) (Oxenham, 1966), Tanımsız Kentsel Açık Alanları Tanımlamak
boş manzara (zero panorama) (Smithson, 1967), Kentte var olan bir ‘boşluğu’ tanımlamak, ortaya
planlamadan artakalan mekân (SLOAP) (Gins- çıktığı sebep ve ortam ile onu tarif edecek çeşitli
burg, 1973), kentsel bataklıklar (urban sinks) niteliklerin –geçmişteki yeri, gelecekteki öngörü-
(Clay, 1980), atık araziler (wastelands) (Gemmell, len durumu ve mevcut kullanımının görünen ve
1977), ölü mekânlar (dead space) (Coleman, görünmeyen dinamiklerinin– kapsamlı bir analizi
1982), insanın çevresiyle olan ilişkisini ve kamusal mümkündür. Tanımsız açık alanlara nasıl yaklaş-
yaşamını zedeleyen, kentte görünen ve görünme- mak gerektiği bu bağlamda yerin kültürel bağla-
yen pek çok bağlantının koptuğu noktalar olarak mından ayrı düşünülmemelidir. Farklı oluşum ve
görülürken yakın dönemde tanımsız kentsel açık karakterdeki alanlara uygulanacak müdahaleler,
alanlar üzerine geliştirilen yeni kuramsal yaklaşım- her coğrafya özelinde farklı iyileştirme ve dönüş-
lar, bu alanlardan büyük bir kısmının kamusal türme stratejileri içerebilmektedir. Bu bağlamda
mekânların yeniden beden bulduğu mekânlar ola- kavramlar farklı araştırmacılar tarafından genel
rak ortaya çıktığını ve beraberinde kente yeni fır- başlıklarla fiziksel, mekânsal, kullanım nitelikleri
satlar sunduğunu göstermektedir. Örneğin arta- bağlamında irdelenmiş, belirli ortak özellikleri
kalan mekân kavramı,1 rasyonalist kent planlama- üzerinden kategorize edilmiştir. Literatürde boş
sına ve modernizmin konvansiyonel form ve sınır- arazi (vacant land), boş kentsel arazi (vacant
larına getirilen eleştirilerin etken bir öğesi iken, urban land), bulunan mekân (found space), artık
zamanla günümüz kentlerinde kamusal yaşamı, mekân (residual space), atıl kentsel boşluklar kav-
serbestliği, sınırsızlığı ve hareketliliği çağrıştıran ramlarına ilişkin tipoloji çalışmalarına rastlanmıştır
olasılıklar mekânına evrilmiştir. Yakın dönemlerde (Tablo 1). Ülke veya kentler özelinde değerlendir-
literatüre katılan bulunan mekân (found space) me kriterleri ve dolayısıyla tipler değişkenlik gös-
(Rivlin ve Windsor, 1986), müphem alan (terrain termektedir. Bu yolla kavramsallaştırılan terimler,
vague) (Sola Morales, 1995), garip mekân aynı zamanda kentte hangi alanları kapsıyor ve
(awkward space) (Sucher, 1995), artık mekân nasıl çeşitleniyor oldukları üzerinden çeşitli araştır-
(residual space) (Winterbottom, 2000), belirsiz macılar tarafından yeniden yorumlanmıştır. Örne-
mekân (indeterminate space) (Groth ve Corjin, ğin Northam (1971), Amerika kentleri özelinde
2005), gevşek mekân (loose space) (Franck ve Ste- yaptığı çalışmada artık arazi parçaları, inşa edile-
vens, 2006), gözenekli mekân (porous space) mez araziler, kurumsal rezerv alanlar, spekülasyo-
(Stavrides, 2007), açık-uçlu mekân (open-ended na bağlı araziler ve kurumsal yedek araziler olarak
space) (Fernando, 2007), kentin ara yerleri (urban beş kategoriye ayırdığı boş arazileri, özellikle arazi
interstices) (Tonnelat, 2008) kavramlarını ifade kullanım modelleri, emlak piyasası ve fiziksel
eden kuramcıların bu alanlara ilişkin yaklaşımları- etmenler gibi çeşitli kentsel durumlardan etkilen-
na bakıldığında, tanımsız kentsel açık alanlara iliş- meleri, kamu veya özel mülke ait olması duru-
kin kavramlara farklı bir boyut kazandıran, bera- mundan ötürü “mülkiyet” ve “gelişebilirlik” ola-
berinde kullanılan “çok anlamlılık, kamusal ola- rak iki belirgin faktör üzerinden ele almıştır. Bu
naklar, özgürlük, hareket, deneyime açıklık, hete- faktörler altında Northam boş arazileri değerlen-
rojen yapı, alternatif yaşam modeli, farklı mekânsal dirirken boyut, biçim, konum ve mülkiyet durum-
pratikler, sosyal etkileşim” gibi anahtar kelimeler, ları üzerinden irdelemeler sunmuştur. 1973’teki
olumsuz söylemlerin yerini olumlu çağrışımlara petrol krizinin yol açtığı ekonomik durgunluk
bıraktığını göstermekte ve bu potansiyeli açığa döneminde hızla artış gösteren ve 1970’lerin
çıkarmaya yönelik yaklaşımlar, kavramın gizil varlı- ortasında metropol kentlerdeki arazilerin ortala-
ğına işaret etmektedir. Mekân tartışmalarını zen- ma olarak yüzde beşini oluşturan boş arazilerin
ginleştiren bu kavramsal çelişkilerin ortaklıklarını niteliği ve miktarının İngiliz kentlerinde yarattığı
ve zıtlıklarını irdelemek, ayırt edici özelliklerini sorunsal üzerine araştırmalar sunan Burrow
tespit etmek ve çeşitli sınıflamalar yapmak kavram- (1978), bu alanları değerlendirirken Northam’ın
90 mimar•ist 2019/3
KENT
kriterlerine ek olarak boş arazilerin fiziksel görü- gerektiğini vurgulamıştır. Kentteki park alanları-
nümlerini vurgulayan bir kategori sunmuştur. nın azalması ile kentlinin ‘kendiliğinden oluşan
Kentin içinde ve çeperindeki terk edilmiş, tahrip etkileşim/karşılaşma mekânlarına’ ihtiyaç duydu-
edilmiş ve ihmal edilmiş fiziksel görünüme sahip ğunu ve yeniden uyarlanabilir açık alan kullanım-
alanları özellikle önceki kullanımlarını belirterek ları ile uygun ve anlık fırsatlar sunan artık alanların Tablo 1. Tanımsız kentsel açık
alanlara ilişkin ayırt edici
birbirinden ayırmıştır. Genellikle çeperlerde mey- bir çözüm önerisi olarak gelişebileceğini belirten özelliklerin belirlenmesi ve
dana gelen boş arazilerin yanı sıra kent içinde göz- Winterbottom (2000), artık mekânları konum, kategorizasyon çalışmaları
lemlenen ve çoğunlukla ulaşım ağlarının ve kent- biçim, kullanım nitelikleri ve kullanım süresi kri- (Northam, 1971; Burrow,
1978; Rivlin ve Windsor,
sel projelerin sebep olduğu artık mekânların kent- terleri üzerinden, hareket güzergâhlarına yakın
1986; Winterbottom, 2000;
te yarattığı sorunlar üzerine literatürde farklı kent- tanımlanan yok-mekânlar, programlanmamış Alanyalı, 2003; Villagomez,
ler özelinde farklı yaklaşımlar görmek mümkün- artakalan mekânlar ve geçici olarak kullanılmayan 2010; Khalil ve Eissa, 2013;
Çelik, Doğrusoy ve Zengel,
dür. Winterbottom, Amerika’nın Seattle kentinde çift kullanımlı mekânlar olarak üç çeşitte ele almış-
2015 kaynaklarından
artık mekânların kentte yarattığı sorunların gide- tır. Alanyalı (2003) ise, Ankara kenti özelinde, faydalanılarak yazarlar
rilmesi için bu alanların yeniden keşfedilmeleri oluşum sebepleri, fiziksel ve kullanım niteliklerine tarafından hazırlanmıştır.)
mimar•ist 2019/3 91
KENT
Resim 1. a) Levent
Mahallesi Projesi (1952’de
1. Levent, 1954’te
2. Levent, 1957’de
3. Levent, 1969’da
4. Levent kısımları inşa
edilmiştir.) (Emlak Kredi
Arşivi); b) Levent’te ilk
yerleşim, 1950’ler
(Aru ve Gorbon, 1952).
göre incelediği artık mekânları, inşa edilemez boyunca boş tarım arazisi üzerinde zamanla geli-
alanlar, terk edilmiş bölgeler, boş arsalar, ara şen sanayi, konut, ticaret gibi yeni kentsel işlevlere
mekânlar, yan mekânlar, ihmal edilen kamusal hizmet eden dokular arasındaki bir planlama aracı
nitelikli park ve meydanlar ve tümülüsler olarak ve mekânsal bir üreteç olarak okunduğunda, ken-
yedi farklı biçimde gözlemlemiştir. Benzer bir yak- tin ticari hareketliliği, yerleşim birimleri, ulaşımı ve
laşımla, Khalil ve Eissa (2013), Alanyalı’nın kriter- siyasi gelişmelerinin öncesine ve akıbetine dair
lerine ek olarak mekânların belirsiz, plansız, çıkarımlar yapabileceğimiz önemli bir kent bileşe-
tanımsız ve sınırsız vb mekânsal nitelikleri üzerin- nidir. Günümüzde dört ayrı belediyenin (Beşik-
den değerlendirdikleri Kahire’nin artık mekânları- taş, Şişli, Kâğıthane ve Sarıyer) sınırını oluşturan
nı, yetersiz düzeyde tasarlanan, kullanıcı ihtiyaçla- ve farklı imar planları sonucunda gelişen Büyük-
rını karşılamayan açık kamusal alanlar, enformel dere Caddesinin (Cengiz, 1995) büyük ölçekli
alanlardaki rastgele büyümelerle ve eski yapıların alışveriş merkezleri ve iş merkezleri ile yarattığı
yıkımıyla oluşan alanlar ve köprü-otoyolların alt/ bağlam sebebiyle bulunduğu bölgede alçak, bah-
üst/yanlarında oluşan mekânlar olarak üç tip çeli bir yapı stilinin değil, yüksek katlı yapıların
örnek üzerinden aktarmışlardır. Bu çalışmaların uygulanıldığı düşünülmektedir (URL 1). Bunun
yanı sıra, tanımsız açık alanları kamusal yaklaşımla yanında özellikle Levent bölgesinde caddenin çev-
ilintili olarak başka bir pencereden ele alan bir yak- resiyle mekânsal bir bütünlük kurmuyor oluşu,
laşım olarak Rivlin ve Windsor’ın bulunan mekân- altyapı ve otopark yetersizliği, iş merkezlerine ait
lar (found space) üzerine yaptıkları çalışma, alanla- servislerin iş çıkışı saatlerinde kentin bütününe
rın kentli tarafından kullanımlarının özellikle ne etki eden trafik sorunu, caddenin kentsel ve mima-
olduğu ve ne kadar sürdüğü üzerine yaptıkları ri platformlarda sıkça yer verilen sorunlarıdır.
gözlemle şekillenmiştir. Bu kapsamda, Brooklyn 1950’li yıllar itibariyle kentin kuzey yerleşimle-
ve Mannattan kentlerinde seçilmiş 11 ayrı yere re doğru ilerlediği Büyükdere asfaltının, bir tür
odaklanan çalışmadaki kategorileri, büyük kamu bölgeleme (zoning) uygulaması sonucu, doğusu
alanlarının önündeki merdivenler, birini beklerken konut yerleşimlerine, batısı sanayiye ayrılmış, sana-
oyalanılan tüneme yerleri (perching places) ve bina yi alanları beraberinde gecekondu yerleşmelerini
yüzeyi ile temas halinde olan, binaya ait (veya getirmiştir (Tümertekin, 1997). 1950’lerde ken-
değil), insanların binadan dışarı taştığı yerler (spil- tin çeperinde yer alan, Emlak Kredi Bankası tara-
lover places) olarak tanımlamışlardır. fından satın alınan “Levend Çiftliği” üzerinde
kurulan ilk yerleşim ve kentin Boğaziçi doğrultu-
Tanımsız Kentsel Açık Alanları Okumak: sunda yayılışının öncü adımları olarak görebilece-
Levent Bölgesi ğimiz Levent Mahallesi Projesi (Resim 1a, b), dört
İstanbul’un sınırlarının kuzeyde Şişli’ye kadar ayrı kısımdan oluşan Cumhuriyet döneminin
uzandığı dönemlerde, kentin sayfiye alanlarına modern kent yaşamını yansıtan önemli örnekler-
ulaşımı sağlayan, iki yanı ağaçlıklı dar eski bir kır den biridir. Boğaz yolu üzerine Leventlerin talim
yolu olan Büyükdere Caddesi, günümüzde görü- yaptığı 150 Ha’lık kırsal arazi üzerinde inşa edilen
nümü ve nitelikleri farklılaşmış, yüksek yoğunluk- 1. Levent projesinin yerleşim planı Kemal Ahmet
lu ofis bloklarının, alışveriş merkezlerinin, banka- Arû ve Rebii Gorbon tarafından tasarlanmıştır.
ların çekim merkezi olan bir finans bulvarına Yapıldığı dönem kentin dışında ve ıssız bir alanda
dönüşmüştür. İstanbul’un kentleşmesinin tarihsel oluşundan ötürü “buraya kimse gitmez, buradan
yolculuğuna şahit olan cadde, birlikte ilerlediği aks ev alınmaz” şeklinde halk tarafından eleştirilen 1.
92 mimar•ist 2019/3
KENT
çeken bu örneklerin ötesinde, kentin merkezine Oluşum sebepleri (kentsel ve mekânsal açıdan)
Özellikler
odaklanan, planlı ve plansız yerleşmelerin yan yana Ortaya çıktığı dönemdeki toplumsal ve siyasal konjonktürün etkisi
Tarihsel değer, sembolik değer taşıması
geldiği dokularla oluşan mekânsal örüntülerde Güvenlik düzeyi
gündelik yaşamın içinde unutulan veya gözden
Biçim
kaçırılan mekânların kamusal yaşama dahil edilme- Sınırlarının tanımlı/sız oluşu
Fiziksel Özellikler
mimar•ist 2019/3 93
KENT
Tanımsız açık alanların fiziksel, kullanım, sos- fiziksel ve mekânsal betimlemeleri yapabilmek
yokültürel özellikleri bağlamında belirlenen fak- açısından önem taşımaktadır. Metnin ilerleyen
tör ve ayırt edici nitelikler üzerinden yapılan kısımlarında her bir sınıflamaya ilişkin örnekleri
incelemede, oluşum sebepleri, morfoloji (biçim, paylaşmadan önce Tablo 3 ile ilgili ayrıntılı bir
büyüklük), konum (komşu kullanımlar ve ulaşım açıklama yapmak faydalı olacaktır.
ağlarına yakınlık), kullanımlar (mevcut işlev kul- Tablo 3’te belirtilen “oluşum sebepleri” başlı-
lanımı, mevcut işlevin dışında kullanım, gelecek ğı, diğer belirleyici faktör ve niteliklerin dışında
için planlanan kullanım önerisi) başlıkları üze- onları kapsayan bir başlık olarak ele alınmıştır.
rinden ortak özellikler gösteren tanımsız kentsel Bunun temel sebebi, tanımsız kentsel açık alanla-
açık alanlar tespit ve tasnif edilmiştir (Tablo 3). rın genel bir bakışla iki temel sebeple –planlama/
Bu sınıflandırmalar tanımsız kentsel açık alanla- tasarım kararları sonucu ve yönetim sürecindeki
Tablo 3. Saptanan tanımsız problemler– kentte var olmasıdır.2 Diğer nitelikler
rın bu dört ana faktör ile ortaya çıktığını gösterir-
kentsel açık alanların
analizi ve ortaklıklarına ken, Tablo 3’te yer almayan fakat Tablo 2’te bu iki ana sebebin altında her bir alanı ayrı ayrı
göre sınıflandırılması. sunulan diğer faktör ve nitelikler, alanlara ilişkin incelemek, ayrıştırmak ve daha özellikli tanımla-
malar yapmak için aracı olan değerlendirme kriter-
Oluşum sebepleri
leri olarak görülebilir.
• Planlama artığı alanlar
• Tanımlı bir geometriyi tarif Planlama/tasarım kararları Çalışma alanı kapsamında, planlama sonucu
Morfoloji
Biçim
etmeyen herhangi bir işlev yüklen(e) sonucu oluşumlar oluşan tanımsız alanlar, biçim, konum ve kullanım
meyen alanlar
Tanımsız Kentsel Açık Alanların Tespit Edilen Ortak Özelliklerine Göre Sınıflamalar
bariyerlerle kapatılmış kullanılmayan leri içeren önemli bir başlıktır. Levent Mahallesin-
alanlar veya aşamalı-kontrollü de planlama sonrası artakalan mekânlar olarak geli-
Planlama kararlarındaki
kullanılan alanlar
• Askeri güvenlik bölgesi sebebiyle
yetersizlikler ve şen mevcutta bakımsız olarak gözlemlediğimiz
yönetimsel sürece ilişkin bahçe, park ve açık alanlar, tasarım kararları sonucu
yapılanması kısmi alanlar
problemler
Ulaşım • Ulaşım arterlerinin etrafında kalan boş bırakılmış alanlardır. Fakat burada şunu belirt-
ağlarına alanlar (altgeçitler, yaya yolları,
yakınlık otoyol ve viyadük altları vb) mek gerekmektedir. K. A. Arû ve R. Gorbon tara-
• Yetersiz derecede kullanılan, fından döneminin çok ötesinde bir mimari yakla-
kullanılmayan veya kötü kullanılan şımla tasarlanan ve uygulanan Levent Mahallesi
Mevcut işlev alanlar
kullanımı • Yetersiz düzeyde tasarlanan projelerindeki açık ve yeşil alanlar, literatürde bahsi
kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayamayan geçen bahçe-kent eleştirileri üzerinden ‘planlama-
Kullanımlar
Resim 6. a) Çalışma alanı Büyüklüklerine Göre Tanımsız aldığı alanda farklı dönemlerde değişik niteliklerde
sınırları içinde saptanan Kentsel Açık Alanlar artık mekânlar oluşmasına neden olmuştur. Özel-
büyük boyutlardaki
tanımsız alanlar;
Büyükdere Caddesinin üzerinde yer alan geçmiş- likle Büyükdere Caddesi aksı boyunca ilerleyen
b) Eski İETT Garajı alanı te biri Merkez Bankasına, bir diğeri ise İETT ‘koruma bandı’ olarak adlandırılan büyük boyut-
servis saatleri dışında garajı olarak hizmet vermiş halen boş arsalar, lardaki boş yeşil alanlar bunun önemli bir örneği-
kullanılmayan boş bir alan; işlevleri değiştirilen fakat mülkiyet problemleri dir. Benzer şekilde, Büyükdere-Levent-Gültepe
c) Merkez Bankası arazisi
uzun süredir kullanılmayan sebebiyle ertelenen proje inşaatları sebebiyle kavşağında, bölgedeki merkezi iş alanlarına hizmet
boş alan uzun süredir beklemede olan, arazi değeri yük- eden, Levent Mahallesi ile 4. Levent yerleşimleri
(www.hayal-et.org). sek alanlardır. Ekonomik açıdan taşıdıkları değer arasında görsel ve fiziksel bir eşik olan, TEM oto-
nedeniyle çeşitli spekülasyonlara bağlı olarak yolu güzergâhında zamanla farklı niteliklerde artık
kente katılmayı bekleyen bu alanlar, kentin hafı- mekânlar oluşmuştur. Her iki yerleşmenin yola
zasında önemli yer tutmalarına rağmen Levent bakan kısımlarında gözlemlenen bu mekânsal
bölgesindeki kullanıcılar tarafından gözden kaçı- kopukluklar, köprü altı mekânları, yollar boyunca
rılan bölgeler niteliğindedir. İçerisinde 1980’li uzanan refüjler, konut birimlerinin çevrelerinde
yıllarda yıkılan eski Squibb İlaç fabrikasına ait zamanla oluşan artık mekânlar olarak çeşitlenmek-
kalıntılar da yer alan bugün Merkez Bankası ara- tedir (Resim 7a, b). Altyapı sistemlerindeki hızlı
zisi, etrafı kapatılmış, kent içinde saklı kalmış bir gelişmeler ve gelişigüzel uygulamalar, caddenin
değer olarak uygulanacak projeyi beklemektedir. batısında yer alan iş merkezlerinin de tetiklemesiyle
cadde üzerinde bütüncül bir tasarım açısından ele
Komşu Kullanımlar ve Ulaşım Ağlarına alınmayan metro istasyonları girişleri, asansör kule-
Yakınlıklarına Göre Tanımsız Kentsel Açık Alanlar leri ve altgeçit çevrelerinde oluşan kullanışsız alan-
İstanbul’un 1960’lar sonrası kuzeye doğru lineer ların oluşmasına etken olmuştur (Resim 7c).
gelişimindeki uygun altyapı ve ulaşım sisteminin Bunun yanı sıra iş merkezleri arasında kalan enerji
oluşmasında kentsel bir omurga görevi gören üretim, sulama ve dağıtım alanlarının yer aldığı
Büyükdere Caddesi aksı zamanla çevresindeki alanlar bölge içerisinde atıl durumda yer almakta
fonksiyonlara hizmet etmek amacıyla niteliği değiş- ve çevresinde de benzer alanların çoğalmasına
miş, fiziksel olarak genişlemiş ve bu durum berabe- sebebiyet vermektedir. Ulaşım ağları ve altyapısal
rinde yeni kentsel altyapı ihtiyaçlarını getirmiştir. tesislerin yanı sıra komşu kullanım olarak dikkate
Özellikle 1980 sonrasında, özgün bir mahalle değer alanlar, güvenlik sebebiyle bölgede yer alan
dokusuna sahip olan Levent’in bahçeli evleri, şirket veya kurumların (başkonsolosluk binaları, iş
Boğaz köprüleri güzergâhında ve ana ulaşım aksla- merkezi kuleleri gibi) yakınında yer alan bariyerler-
rının arasında kalmasıyla mahallenin mekânsal kim- le kapatılmış veya aşamalı-kontrollü kullanıma izin
liğinin sürekliliğini tehdit eden hızlı bir değişime veren alanlardır. Bazı alanlar, geçmiş senelerde böl-
girmiş, farklılaşan işlev alanlarının eklemlenmesiyle, gede gerçekleşen terör saldırıları ve eylemlerin
bölge teknik altyapı ihtiyacı açısından yetersiz kal- ‘olay yeri’ olarak incelenen, polis incelemeleri için
mıştır. Karşılanan ihtiyaçlar beraberinde getirdiği kullanılan, geçici olarak kapatılan alanlar halini
yeni yol bağlantıları ve düzenlemelerle gerek almıştır. Alışveriş merkezlerinin ön ve arka girişle-
Levent Mahallesinde gerek iş merkezlerinin yer rinde yer alan daha çok tüketim amaçlı tasarlanan
96 mimar•ist 2019/3
KENT
• Üst-alt geçit, metro istasyonu çevreleri Seyyar satıcıların geçici süreliğine organize
olduğu geçiş alanları
• Enerji üretim, dağıtım ve sulama alanları Yoğun kent dokusu içinde doğal peyzajın ele
ve trafo alanları çevresi geçirdiği geniş yeşillikli alanlar
Aşamalı ve kontrollü mekânlar Kamusal etkileşim alanları
• Büyük ölçekli İş merkezleri veya Birliktelik ve toplumsallaşma alanları, eylem
kurumların girişlerinde yer alan aşamalı ve alanları
kontrollü alanlar, “sözde kamusal mekânlar”
• Alışveriş merkezlerine ait tüketime odaklı
kamusal alanlar
Kentin durağan, işe yaramayan alanları olarak rilebilir. Çeşitli kriterler üzerinden sınıflanan alanlar, Tablo 4. Tanımsız Kentsel
bilinen alanlarının geçici süreliğine farklı eylemlere her ne kadar olumsuz söylemler üzerinden sözü Açık Alanların Sorunları ve
İmkanlarını Kapsayan
yer açması, onları kentin deneyime açık, serbestliği ediliyor olsa da farklı imkânlar dahilinde kullanımla- Tanımlamalar
ve sınırsızlığı içinde barındıran, gündelik hayatı diri rının varlığı, ileriye dönük oluşabilecek olumlu bir
tutan sosyal etkileşimin güçlü bir unsuru yapmakta- sınıflamayı da beraberinde getirmektedir (Tablo 4).
dır. Kentlinin kendi ihtiyaçlarını bu sınırları belirgin Sorun ve imkânlar dahilinde ele alınan alanlara iliş-
olmayan ve sahipsiz alanlar üzerinden yansıtması, kin bu muğlak tariflemeler tanımsız kentsel açık
tanımsız kentsel açık alanların örtük varlığını işaret alanların müphem varlığını yansıtmaktadır.
etmektedir. Bu bağlamda, haritalarda tespit edilen Yapılan değerlendirmeler sonucunda, tanımsız
ve sınıflamalarla sunulan her bir alan aslında tanım- kentsel açık alanların yeniden tanımlanması ve
sız kentsel açık alanlar olarak kentte olumsuz yönle- kente kazandırılmasında, deneysel ve katılımcı orta-
ri ile var oldukları gibi aynı zamanda kentin potan- mın –kullanıcılar tarafından yaratılan alternatif kul-
siyel alanlarını da temsil etmektedir. Çalışmada elde lanımların– önemli bir yer taşıdığı görülmektedir.
edilen haritaların çakıştırılarak çoğul okuması, kent- Kentin yaşam kalitesi ve kamusal açıdan canlandırıl-
le ilgili görünen/görünmeyen pek çok dinamiği ması adına önemli fırsatlar sunan tanımsız alanların
ortaya çıkarabilmek adına bir yöntem olarak gelişti- yeniden var olabilmesi, kentte gözlemlenen mekân-
mimar•ist 2019/3 99
KENT
Resim 8. Söyleşiler.
mun gündelik yaşamını insan, eğitim ve mekân söyleşilerden elde edilen sözlü tarih notları, fotoğ-
bütününde ortaya koyacak projenin üçüncü raflar, anılar, daha önce ulaşılamayan bazı belge-
aşaması ise Bauhaus ekolünün en belirgin özel- lerdeki bilgilere ve döneme ait gündelik yaşam
liği olan ortak tasarlama, üretme ve sanat ve pratiklerine ulaşabilmeyi sağlamıştır.
tasarımın topluma mal edilerek işlevselleştiril- Bina, iç mekân, mobilya, teçhizat ile ilgili
mesi kültürünü, Bauhaus okulundaki uygula- olarak öncelikle kuruluş tarihinden itibaren kul-
malara benzer biçimde deneyimleyecektir. lanılan mobilya ve teçhizatın envanteri çıkarıl-
İnci Deniz Ilgın, Esra Aliçavuşoğlu, Mehmet mış ve stüdyo ortamında fotoğrafları çekilmiştir.
Ali Müstecaplıoğlu, Mustafa Bilge Satkın, Duygu Bunun yanı sıra, Beşiktaş ve Acıbadem yerleşke-
Karabayraktar, Aslı Taş, Ceren Koç, Çağrı Ulu- lerinin rölöveleri çıkarılmıştır. Bir başka etap
düz, Emine Sarsılmaz Vagtborg, Refia Anıl Ağrı- olarak, eğitime ait gelişmelerin kayıt altına alın-
lı, Seden Odabaşıoğlu, Sevra Baklacı, Timuçin ması, yayımlanmış kitap ve katalogların dijital
Erkan, Can Gündoğdu olmak üzere 15 kişiden ortamda görünür kılınması, yapılan etkinliklere
oluşan DTGSYO + MÜGSF = BELLEK ekibi,
ait verilerin toplanması hedeflenmiştir. Bu
projenin ilk etabına ait arşivleme sürecini başlat-
süreçte, ulaşılan 72 adet basılı kitap ve katalog
mış bulunmaktadır. Küratöryel kurgu, grafik ve
dijital ortama geçirilmiş ve online ulaşılır olma-
kimlik tasarımı, editoryal yapı, fotoğraf ve video
ları sağlanmıştır.
çekimleri, envanter çıkarma, veri toplama, dijital
kayıt ve teknik çizimler, söyleşi transkripsiyonları Resim 9. Çekimler.
eşzamanlı olarak adı geçen ekip tarafından sürdü-
rülmektedir (Resim 7).
Fotoğraf ve video çekimi ile gerçekleşen söyle-
şiler, okulun kuruluş yıllarından günümüze önce
öğrenci, sonra öğretim üyesi olarak kurumun tüm
süreçlerine tanıklık etmiş öğretim elemanları ve
yöneticiler, öğrenciler, idari kadro ve teknisyenler-
le yapılmaktadır. Şimdiye kadar öğrenci ve/veya
öğretim elemanı olmuş 12 kişi ile görüşülerek
görüşmeler kayıt altına alınmıştır (Resim 8, 9). Bu
mimar•ist 2019/3 105
EĞİTİM
Projenin 1957-1982 yıllarına ait ilk etabı Projenin üçüncü aşaması kurumun Bauhaus
tamamlanmak üzeredir. 1982 yılından günü- geleneğinden gelen tasarlama, üretme ve top-
müze kadar olan süreci kapsayan ikinci etaba ait lumla paylaşma kültürünü okul markası yarata-
verilerin toplanma süreci devam etmektedir. rak sürdürmeyi hedeflemesi açısından önemli
Yöntem olarak ilk iki etaptan farklı olan üçüncü bir misyon taşımaktadır. Bu bağlamda, DTGS-
aşama ile ilgili detaylandırma çalışmaları devam YO + MÜGSF = BELLEK projesi bir yandan
etmektedir. Bu etabın öncelikli hedefi envanteri okulun kapsamlı bir arşivini oluştururken diğer
çıkarılmış ve tüm detayları ile arşivlenmiş olan yandan bugüne kadar uygulanmamış olan bir
kuruma ait mobilyaların korunmaya alınmasıdır. aşamayı hayat geçirmeyi hedeflemektedir. Böy-
Bir sonraki aşamada birkaç örnek seçilecek ve lece proje, bir yandan kurumsal bellek oluştu-
orijinal form, ölçü, malzeme ve yapım yöntem- rurken diğer yandan geçmişe ait önemli kaza-
leri korunarak yeniden üretilecektir. Üretilen nımları örnek alarak koruma, yeniden üretme,
mobilyalar, bu kez öğrenci, öğretim elemanı ve yorumlama, sürdürme gibi hedeflerle projenin
tasarımcılar tarafından yorumlanarak yeni bir çıktılarını dinamik yapıya dönüştürecek ve bir
bakışla tasarlanacak ve yine içlerinden seçilen anlamda geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki
örnekler üretilecektir. Böylece, kurulduğu yıl- organik bağı kurmayı sağlayacaktır. Projenin
larda bazılarını öğrenci ve öğretim elemanları- bugüne kadar olan çıktılarının bir kısmı “tatbi-
nın tasarladığı ve sınıf ve atölyelerde bir kısmı ki.bellek” başlıklı Instagram (https://www.ins-
hâlâ kullanılmakta olan mobilyaların orijinalleri tagram.com/tatbiki.bellek/) ve “Tatbiki.Bel-
yeniden hayat bulacak ve bunun ötesinde lek” başlıklı YouTube hesaplarında güncellene-
öğrenci ve öğretim elemanları işbirliği ile yeni- rek, paylaşılmaktadır. Veri toplama ve derleme
den yorumlanarak tasarlanacaktır. Bu aşamanın aşaması tamamlandığında elde edilen bilgiler bir
bir sonraki hedefi ise üretilen mobilyaları okul film, sergi, kitap, web sitesi ile paylaşılacaktır.
markası altında döner sermaye kapsamında kul-
İnci Deniz Ilgın, Prof. Dr., MÜGSF İç Mimarlık Bölümü,
lanıcı ile buluşturmak olacaktır. Bu aşamada denizilgin@marmara.edu.tr
mobilyaların tescillenmesi ve markalaşması için
Kaynaklar
gerekli girişimlerde bulunulacaktır.
Ak, B. (2008), Sanat ve Tasarım Eğitiminde Tatbiki Güzel
Sanatlar Okulu Gerçeği, Yüksek Lisans Tezi, MÜGSF
DTGSYO + MÜGSF = ARCHIVE 50. Yıl Yayınları, İstanbul
In the Centennial of the Bauhaus, Rethinking State School of Alyanak, Ş. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK proje-
si kapsamında söyleşi, (16 Nisan 2019), İstanbul
the Applied Arts (DTGSYO) and Marmara University Faculty Artun, A. (2009), “Türkiye’de Mimarlık, Sanat, Tasarım
of Fine Arts (MÜGSF) through its people, places and Eğitimi ve Bauhaus”, A. Artun ve E. Aliçavuşoğlu
education (ed.), Bauhaus: Modernleşmenin Tasarımı: Türkiye’de
Mimarlık, Sanat, Tasarım Eğitimi ve Bauhaus, İletişim,
Tatbiki Sanatlar Okulu officially started in 1957 almost 20 years after İstanbul
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş instructors, who have studied in Aslıer, M. (2009), “Tatbiki Güzel Sanatlar Okul Eğitim
Germany, proposed the need to establish an applied art school to the İlkelerinin ve Çalışma Yöntemlerinin Uygulanmasında
National Education Council. The school’s constitution, the programs, and Alman Bauhaus ve Werkkunstschule Adlı Okulların
Etkinlikleri”, A. Artun ve E. Aliçavuşoğlu (ed.), Bau-
the programs’ curriculum were developed by Prof. Ing. Adolf Gustav haus: Modernleşmenin Tasarımı: Türkiye’de Mimarlık,
Schneck upon the invitation extended by the National Education Council. Sanat, Tasarım Eğitimi ve Bauhaus, İletişim, İstanbul
Prof. Schneck’s arrangement ensured so that each program consisted of Aslıer, M. (2014), MÜGSF ve GÖRSAV girişimi ile yapılan
söyleşi (Haziran 2014), İstanbul
equal number of Turkish and German professors. The German
Celbiş, Ü. (2018), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK projesi
professors’ influence, specifically to the first year Basic Art/Design kapsamında söyleşi (11 Haziran 2018), İstanbul
studio, was powerful. Hence, the impact of the German system, Demir, C. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK projesi
particularly Bauhaus philosophy eventually made the school the Bauhaus kapsamında söyleşi (21 Şubat 2019), İstanbul
Eti, E. (2018), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK projesi
counterpart in Turkey. kapsamında söyleşi (12 Nisan 2018), İstanbul
Looking back the school’s sixty-two years of history, we don’t come Gültekin, O. (der.) (2017), Mnemosyne’in Hazine Sandık-
across sufficient material that offer detailed information on the school’s ları: Platon’dan Derrida’ya Bellek Kuramı Üzerine
Metinler, Umur Yayınları, İstanbul
people, studios, education, in short its daily life rituals which together
Işıngör, M. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK pro-
create its retrospection. With the “DTGSYO + MÜGSF = BELLEK” project, jesi kapsamında söyleşi (1 Şubat 2019), İstanbul
we aim to reveal the history, in other words, daily life practices of the Oswalt, P. (2013), The Bauhaus Building in Dessau, Spec-
school that will uncover the untold, unshared, undocumented details and tor Books, Leipzig
Özbiçer, A. (2018), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK pro-
stories of the school and simultaneously discover the details of the jesi kapsamında söyleşi (11 Haziran 2018), İstanbul
Bauhaus influence. With this project, we aim to cultivate a Özel, Y. (2018), DTGSYO+MÜGSF=BELLEK projesi
comprehensive archive that we intend to share with an exhibition, book, kapsamında söyleşi (24 Mayıs 2018), İstanbul
Unansal, N. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK pro-
film, catalog, website and social media mediums.
jesi kapsamında söyleşi (24 Ocak 2019), İstanbul
sonrasında mimar olarak yetki almada UIA-U- MSGSÜ Mimarlık Bölümü UNESCO-UIA Validasyo-
nu Deneyimi”, MOBBİG 46, Adana
NESCO Validasyonu almış kurumdan mezun
Canberra Accord Rules and Procedures, 2014
olmanın önemi büyüktür. Ülkemizde yetersiz Full Visit Report, UNESCO-UIA Validation System Study
öğretim üyesi sayısı ile kurulan mimarlık bölüm- Programme Full Visit Report, 20-23 November 2017,
MSFAU.
lerinin akademik olarak güçlenmesi, kaliteli eği- UIA Accord on Recommended International Standarts of
tim yapılması, mezuniyet sonrasında mesleki Professionalism in Architectural Practice, Durban,
deneyim ve mesleki yeterlik sınavı sonrasında 2014.
UIA and Architectural Education Reflections and Recom-
mimar yetkisinin verilmesi insan hayatını doğ- mendations, Revised Edition, 2014.
rudan etkileyen üç temel meslekten biri olan UNESCO-UIA Charter for Architectural Education, Revi-
mimarlık için vazgeçilmezdir. sed Edition, 2017.
UNESCO-UIA Validation System for Architectural Educa-
UNESCO-UIA Validasyonu ülkemizdeki tion, Revised Edition, 2014
mevcut eğitim sistemine göre, 4 yıl (bachelor) + UNESCO-UIA Validation System Procedures Manual for
2 yıl (master) olarak alınabilmektedir. Oysaki Study Programmes and Systems, Revised Edition, June
2017.
yurtdışında eşdeğer kurumlarda yaygın olarak 3 UNESCO-UIA Validation System Study Programme Preli-
(bachelor) + 2 (master) ile mimarlık diploması minary Visit Report, 23-24 March 2017, MSFAU.
alınmaktadır. Yurtdışındaki 5 yıllık eğitimin, sis-
temimizde 6 yıla karşılık gelmesi, mimarlık bölü-
mü öğrencilerinin yurtdışındaki mimarlık öğren-
cilerinden bir 1 yıl fazla eğitim almaları sonucu-
nu doğurmaktadır. Bu dezavantaja ek olarak,
YÖK tarafından belirlenmiş olan ‘Çift Diploma
(Ortak Programlar) Uygulama İlkeleri’2 doğrul-
tusunda, mezuniyet programlarındaki süreler eşit
olmadığı için yurtdışındaki mimarlık programına
sahip üniversiteler ile ülkemizdeki üniversitelerin The Significance ıf UNESCO-UIA Validation in Architectural
mimarlık bölümleri arasında ‘çift diploma (ortak
Education: “The Validation of MSFAU Architectural
Education” As a Pioneer in Turkey
programlar)’ sistemi uygulanamamaktadır
The UNESCO-UIA Validation System aims to promote access to high
(Binan ve Seçkin, 2018).
quality education globally, focusing on increasing the international mobility
Ülkemizdeki mimarlık eğitimi programlarının
of architectural education and set an international standard for excellence
öncelikle ulusal akreditasyon sistemi olan MİAK in architectural education, ensuring the prestige and integrity of validated
Akreditasyon Kurulu’ndan onay alması ve sonra- schools. For this reason, the recognition of architecture programs by the
sında uluslararası düzeydeki onay kurumlarından UNESCO-UIA Validation System corresponds internationally benchmarked
validasyon ve/veya akreditasyon almalarıyla, assessment of quality in architectural education.
mimarlık öğrencilerimizin uluslararası öğrenci In October 2016, Mimar Sinan Fine Arts University made a formal
dolaşımı ile mezunlarımızın mimarlık diplomaları request for validation to the UNESCO-UIA Validation Council for
kabul gören mimarlar olarak tüm dünyada sayıları Architectural Education (VCAE). At the fall meeting of the Council, the
artarak, başarıyla ve fark yaratarak mesleklerini date of the full report group visit VCAE agreed it was appropriate for
icra etmelerini temenni ederiz. UNESCO-UIA to convene a validation group visit to the school. A
preliminary visit took place on 23-24th March 2017, and followed by a
Demet Binan, Prof. Dr., MSGSÜ Mimarlık Fak. Mimarlık Bölümü full visit on 20-23rd November 2017. MSGSU Department of
Başkanı, demet.binan@msgsu.edu.tr Architecture successfully completed the stages and the process on 23
Nazire Papatya Seçkin, Doç. Dr., MSGSÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık
November 2017 and validated for five years. MSGSU Department of
Bölümü Başkan Yardımcısı, papatya.seckin@msgsu.edu.tr Architecture is the only study programme in our country, that obtained
UNESCO-UIA Validation.
Notlar
In this study, which is prepared as two articles, the UNESCO-UIA
1. https://www.uia-architectes.org/webApi/en/wor-
king-bodies/formation. validation system, validation system process and our experiences in this
2. 29.01.2016 tarihli 75850160-199/5397 sayılı YÖK process has been shared with colleagues. In the first part of the study, the
Başkanlığı Eğitim Öğretim Dairesi Başkanlığı’ndan gelen basic elements and process of UNESCO-UIA validation system, and the
“Çift Diploma (ortak programlar) Yazısı ve Protokollerin
Hazırlanmasında Dikkate Alınacak Uygulama İlkeleri” experiences of the MSGSU Architecture Department of first stage of
kararı doğrultusunda ortak programların eğitim sürelerinin validation will be defined. In the second part of the study, the requirements
yarısının Türkiye’deki üniversitede, diğer yarısının yurtdı- and the details about the other stages of the validation process and
şındaki üniversitede geçirilecek şekilde düzenleme yapılması
uygun bulunmaktadır.
through this process, the experiences of the MSGSU Architecture
Department will be shared. By sharing our experiences with the other
Kaynaklar Architecture Departments in our country, we wish to continue to serve as
Binan, D., N. P. Seçkin (2018), “Mimarlık Eğitimi UNES-
a pioneer for universities to be a part of this global, universal network.
CO-UIA Validasyonu’nun Önemi ve Süreç Üzerine:
Novaproof FA
Dört Aylık Mimarlık Kültürü Dergisi • Yıl: 19 • Sayı: 66 • Sonbahar 2019
2019/3
ISSN 1302-8219 66
7,50 TL
66