You are on page 1of 118

Dört Aylık Mimarlık Kültürü Dergisi • Yıl: 19 • Sayı: 66 • Sonbahar 2019

Dosya: Yitirilen Köyler ve Dönüşen Peyzaj: Türkiye Kırsalının Geleceği


Yitirilen Köyler ve Dönüşen
Peyzaj: Türkiye Kırsalının Geleceği
A. Ceren Güler • Hürriyet Öğdül • Baki Remzi Suiçmez •
Mustafa Sönmez • Zeynep Eres • Koray Güler
Dönüştürülmesi Olanaksız “Yeni Bir
İstanbul” İnşa Etmek
Kentsel Dönüşüm Pratiğimiz...

2019/3
ISSN 1302-8219 66

7,50 TL

66
Novaproof FA
Burası sizin banyonuz.

Frame

Modern ve klasik çizgiler, ustaca fikirler ile bezenmiş Vanucci banyolarda


geçen zaman unutulmaz bir deneyime dönüşüyor.

VanucciTurkiye Vanucci_Turkiye

ANKARA Beyaz Tasarım 0312 287 11 87 ANTALYA Opal Yapı 0242 311 08 00 BODRUM Dekora Yapı Dekorasyon 0252 319 11 75 DATÇA Özyapı Antik 0252 712 98 38
DENİZLİ Çine Mimarlık 0258 377 72 62 ELAZIĞ Elmina Mobilya 0424 248 01 00 ERZİNCAN Cng Tasarım 0 446 223 69 20-21 İSKENDERUN Saçlı Yapı 0326 618 20 70
İSTANBUL Etiler SistemArt 0212 324 80 80 | Modoko SistemArt 0216 420 77 77 | Florya Karar Yapı 0212 601 16 02 | Mecidiyeköy Form Yapı Tasarım 0212 347 57 54-55
Bakırköy Deka Dizayn 0212 572 00 51 | Caddebostan Nur Yapı 0216 463 13 84-85-86 | Bostancı Aslan Yapı 0216 577 74 45 | Avcılar Trio Mimarlık 0212 423 40 40
Masko Otağ Tedarik Merkezi 0212 675 24 84 KAHRAMANMARAŞ M’art Yapı Dekorasyon 0344 215 79 00 KAYSERİ Savran İnşaat 0352 503 04 07
KONYA Eda Yaman Mimarlık 0332 320 35 72 KUŞADASI Alya Design 0256 614 83 83 MERSİN Nacar Granit 0324 341 25 46 ORDU Altaş 0452 888 08 27
SAKARYA Via Mutfak 0264 270 18 16 SAMSUN Simpa Yapı 0362 447 33 33 ŞANLIURFA Sunay Day. Tük. Mal. 0414 312 21 51
DOĞAL RENKLER,
KUSURSUZ BİR GÖRÜNTÜ
Şişecam Ultra Clear Düzcam, azaltılmış demir
oranıyla çok yüksek miktarda ışık geçirerek cam
yokmuş hissi yaratır. Arkasındaki objeleri kendi
444 9 872
sisecamduzcam.com
doğal renginde gösterir. İç mekanlara şık ve estetik
dekorasyon çözümleri sunar. sisecamduzcam
EDİTÖRDEN

dör t a ylık mimar lık k ült ür ü dergis i


Dünya Mimarlık Gününüz Kutlu Olsun!
Eylül 2019 • Yıl: 19 • Sayı: 66 Yayın Türü: Yerel, süreli
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da ekim ayının ilk pazartesi günü Dünya Mimarlık
Günü’nü ve Birleşmiş Milletler Dünya Habitat Günü’nü kutluyoruz.
Yayınlayan
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Bu fırsatı kullanarak ekim ayının ilk haftalarında birçok ülkede olduğu gibi,
ülkemizde de çeşitli mimarlık etkinlikleri, festivalleri düzenleniyor. Aynı
Sahibi zamanda yeni bir öğrenim döneminin de başında karşıladığımız mimarlık
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi adına haftası etkinlikleri, kültür sanat alanında sadece mimarlar için değil, tüm
Esin Köymen kentliler için önemli fırsatlar yaratıyor. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent
Genel Yayın Yönetmeni
Şubesi de Ekim ayını bu çerçevede oldukça zengin bir programla karşılıyor. Bu
Deniz İncedayı çerçevede 2018 Ulusal Mimarlık Ödülleri - Sinan Ödüllü Mimarlar Programına ve
Nezih Eldem Hocamız için hazırlanan anma programı etkinliklerine de yer
Yazı İşleri Sorumlusu veriliyor.
Metin Karadağ

Yayın Kurulu
Uluslararası Mimarlar Birliği bu yıl Dünya Mimarlık Günü teması olarak, afişi
Zafer Akay, Zafer Akdemir, Esra Akbalık, Oya Akın,
kapağımızda yer alan “Mimarlık … Herkes için Konut” (Architecture… Housing
Gül Cephanecigil, Ayşen Ciravoğlu, Burcu Selcen Coşkun, for All) temasını seçti.
İsmail Doğanyılmaz, Zeynep Eres, T. Gül Köksal,
Kubilay Önal, Emre Torbaoğlu, Mücella Yapıcı Konut, barınma sorunları, mimarlığın bu alandaki rolü ve sorumlulukları ile bu
bağlamda yeni yaratıcı yaklaşımlar meslek alanımızın sürekli gündem
Danışma Kurulu başlıklarından. Tema, mimarlığın ve meslektaşların sağlıklı konut üretimine,
Zeynep Ahunbay, Behiç Ak, Nur Akın, Ali Artun, konut sorunlarının çözümüne katkılarını tartışmayı hedefliyor. ‘Yeni Kentsel
Acar Avunduk, Afife Batur, Cengiz Bektaş, İhsan Bilgin,
Çelen Birkan, Hasan Çakır (Almanya), Nur Esin,
Gündem’ (New Urban Agenda, 2016 BM Genel Kurulu kararıyla) ve
Nuran Zeren Gülersoy, Zeynep Günay, Ersen Gürsel, “Sürdürülebilir Gelişim Hedefleri”nin “kentleri ve insan yerleşimlerini daha
Yücel Gürsel, Figen Kafesçioğlu, Ruşen Keleş, güvenlikli, kapsayıcı, dayanıklı ve sürdürülebilir” yapma hedefiyle de örtüşüyor.
Esin Köymen, Doğan Kuban, Mehmet Küçükdoğu, Ana çerçeve kuşkusuz, konut sorununa çözüm arayışlarının ötesinde,
Eyüp Muhcu, Derya Oktay, Sabri Orcan, günümüzün çevre ve iklim değişikliği krizini, sosyal, kültürel ve ekonomik
Deniz Erinsel Önder, Gülşen Özaydın, Hasan Cevat Özdil,
Aslı Erim Özdoğan, Mehmet Özdoğan, Yıldız Sey,
sorunları da kapsıyor. Genç aktivistlerin gündemdeki iklim grevi etkinlikleri,
Betül Şengezer, Afşar Timuçin, Rüksan Tuna, Hülya Turgut, politikacılara acil çağrıları ve farkındalık yaratma çabaları da Dünya Mimarlık
Yıldız Uysal, Zekiye Yenen, Emre Zeytinoğlu Günü dolayısıyla şüphesiz bir kez daha vurgulanacak…
Tarandığı İndeks Dosyamızda, daha önce de duyurduğumuz gibi, Uluslararası Anıtlar ve Sitler
DAAI - Design and Applied Arts Index Konseyi’nin (ICOMOS) 2019 yılında “Kırsal Peyzaj Alanları” temasını seçmiş
olmasından yola çıkarak, “Yitirilen Köyler ve Dönüşen Peyzaj: Türkiye Kırsalının
Yayın Yönetim Yazışma Adresi
Kemankeş Cad. No.31 Karaköy, Beyoğlu 34425 İstanbul Geleceği” başlığı altında, Türkiye’deki geleneksel kırsal mimarlık mirasının ve
Tel: (212) 251 49 00 Faks: (212) 251 94 14 kırsal çevrenin korunması sorunlarını yalnız mimari değil, toplumsal ve
e-posta: dergi@mimarist.org ekonomik boyutlarıyla da irdeleyen, farklı sosyal-politik boyutlarıyla birlikte
www.mimarist.org/yayinlar/mimarist değerlendiren ve köylerin yaşadığı en temel sorun olan, köyü terk etmeye bağlı
insansızlaşma ve bunun çevresel etkilerini ele alan bir içeriği sunmayı
Mali Koordinasyon
Can Taşkıran
amaçladık. Bu disiplinlerarası araştırmanın çok boyutlu kapsamı, bizi dosyamızı
önümüzdeki sayıda da sürdürmeye yönlendirdi. Gelecek sayımızda da kırsal
Grafik Tasarım alanlarda geleneksel mimariyi ve buna paralel olarak çağdaş mimarlık
Zehra Şenoğuz sorunlarını tartışmayı planlıyoruz. Konunun uzmanı isimlerden değerli
açılımları, katkıları geniş dosyamız içerisinde bulacaksınız.
Grafik Uygulama
Ebru Laçin Kilci Dosya dışındaki yazıların yanı sıra, geçen sayımızda Bauhaus Okulu’nun
Baskı-Cilt
kuruluşunun 100. Yılı olması dolayısıyla hazırladığımız kapsamın devamı
Doruk Grafik Sanayi ve Ticaret LTD. ŞTİ. niteliğindeki katkıları, Bauhaus hareketine ilişkin farklı irdelemeleri de bu
Yüzyıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 5. Cadde No: 44 sayımızda okuyabilirsiniz.
Bağcılar / İstanbul
Tel: (212) 629 01 26 Ayrıca Yayın Kurulu olarak, İstanbul’un gündemdeki en önemli başlıklarından
olan liman alanlarındaki dönüşüm projelerini (Galata Port, Haliç, Haydarpaşa
Baskı Tarihi
Ekim 2019
vb) yeni gelişmeleriyle tartışmayı, yerel yönetimlerin konuya dair paylaşımlarını
ve değerlendirmelerini aktarabilmeyi önemli bularak, gelecek sayımızda
Dağıtım İstanbul’un bu kritik başlığına dair bir araştırmaya yer vermeyi de planlıyoruz.
Zip Dağıtım Amacımız, farklı alanlardan ve bakış açılarından gelen katkılarla konuyu
gündemde tutmak. Paylaşmak istediğiniz bilgi ve önerileriniz, birikimleriniz
Ofset Hazırlık, Reklam ve Yapım Organizasyon
varsa bu gündemimize katkılarınızı dileriz.
Mimarlık Vakfı İktisadi İşletmesi
Kemankeş Cad. No. 31 Karaköy, Beyoğlu 34425 İstanbul
Tel: (212) 244 86 87 pbx Faks: (212) 244 86 88
S on olarak, yayınımız için kıymetli vakitlerini ayıran, emek veren tüm
yazarlarımıza, yorumlarıyla katılan Danışma Kurulu üyelerimize ve siz değerli
Fiyatı: 7.50 TL okuyucularımıza Yayın Kurulumuz adına tekrar içten teşekkürlerimi sunuyor tüm
Yıllık abone ücreti: 26.00 TL meslektaşlarımın Dünya Mimarlık Gününü kutluyorum.
Öğrencilere % 50 indirim uygulanır.

Mimar.ist dergisi Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyelerine


Saygılarımla,
ücretsiz olarak gönderilir. Yazılarda ileri sürülen görüşlerin sorumluluğu Deniz İncedayı
yazarlarına aittir. Dergi adı belirtilmek koşuluyla alıntı yapılabilir.

mimar•ist 2019/3 1
Mimar.ist Eylül 2019/3
ISSN 1302-8219

4 HABER / ETKİNLİK
Kent Düşleri Atölyeleri XIV Sona Erdi / Öncül Kırlangıç.......................................................................................4
Harvard Üniversitesi, Graduate School of Design’dan Haklı Bir İsyan: “Convergence” / Meral Ekincioğlu...........5

8 KÜTÜPHANE
Kentin Suretleri: Mekân ve Görsel Politika / Aslıhan Günhan...............................................................................8
Sanatın İktidarı / H. Sinan Omacan.....................................................................................................................10
Ters Köşe Ekoloji / Enise Burcu Derinboğaz........................................................................................................12
Tasarım Stüdyosu; Kentsel Tasarım Süreci......................................................................................................13
Duran Her Şey Hareket Ediyor.........................................................................................................................13

14 GÖRÜŞ
Dönüştürülmesi Olanaksız “Yeni Bir İstanbul” İnşa Etmek Kentsel Dönüşüm Pratiğimiz ve
İstanbul’a Kronolojik Olarak Hızlı Bir Bakış / İbrahim Alp - Jülide Alp.................................................................14

17 TASARIM
İDGSA’dan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne Endüstri Ürünleri Tasarımı Disiplininde
Bauhaus Etkileri / Meltem Özkaraman Şen..........................................................................................................17

25 EKOLOJİ
Küresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri 2019 / Derleyen: Deniz İncedayı..........................................................25

29 DOSYA: YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Tarihi Kırsal Peyzaj Kavramının Getirdiği Yeni Açılımlar / A. Ceren Güler..........................................................30
Kırsal Alanların Değişimi ve Kırsal Planlama Çerçevesinde Bir Değerlendirme / Hürriyet Öğdül.......................41
Kalmayan Köylü ve Yok Olan Küçük Çiftçi ile Ülkemizde Tarımsal Üretim Artırılarak
Kırsal Kalkınma Başarılabilir mi? / Baki Remzi Suiçmez.....................................................................................50
Tarımda Gerileme ve Köy Mekânına Yansıması / Mustafa Sönmez.....................................................................63

2 mimar•ist 2019/3
İÇİNDEKİLER

73
İNCELEME
İstanbul Avcılar İlçesi Marmara Sahilinde Bir Dönemin İki Tanığı: Motel Baler ve
İETT Kampı / Gül Yücel - Ayşegül Laçin..........................................................................................................73
Güney İspanya’dan İstanbul’a Uzun Bir Yolculuğun Beş Asırlık Durağı Hasköy’deki
Abudara Sinagogu / Mine Esmer - Muhammed Cihad Kına..................................................................................79

89
KENT
Tanımsız Kentsel Açık Alanlar Üzerine Mekânsal Tarifler, Sorunlar, İmkânlar:
Büyükdere Aksı Levent Bölgesi / Neslinur Hızlı Erkılıç - Ayşen Ciravoğlu.............................................................89

101
EĞİTİM
DTGSYO + MÜGSF = BELLEK Bauhaus’un 100. Kuruluş Yılında, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu
ve Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’ne İnsan, Eğitim, Mekân Bağlamında Bakış / İnci Deniz Ilgın. ...............101
Mimarlık Eğitiminde UNESCO-UIA Validasyonunun Önemi:
Türkiye’de Bir İlk Olarak MSGSÜ Mimarlık Eğitimi Validasyonu (II) / Demet Binan - Nazire Papatya Seçkin. .....107

112 ÇİZGİ

Behiç Ak.........................................................................................................................................................112

mimar•ist 2019/3 3
HABER
ETKİNLİK

Kent Düşleri Atölyeleri XIV Sona Erdi

Ortak atölye çalışmaları.

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent leki gelişimlerine faydalı olabilecek gesel filmin gösterimi ve B. Delikanlı
Şubesi’nin 2005 yılından beri düzenle- üretimler gerçekleştirildi. moderatörlüğünde “Türkiye’de Mimarlık
diği Kent Düşleri Atölyeleri’nin bu yıl on İlk hafta boyunca süren seminerlerde E. Eğitiminde Dijital Fabrikasyon Araçları
dördüncüsü gerçekleştirildi. 80 öğren- Altınok “Mekânın Üretiminde Bir Disip- Kullanımının Öğrencilerin Tasarım Yet-
cinin ve 40 yürütücünün katılımıyla lin Kipi Olarak Yeni”; A. Kartal “Mimar- kinliğine Etkisi” başlıklı bir sunum ve
İstanbul Büyükkent Şubesi’nin Karaköy lıkta Yeni”; E. S. Ökdemir, B. İngin, Y. forum gerçekleştirildi.
binasında gerçekleştirilen atölyeler, 1 Bahçekapılı ve E. Gecikmez “İstanbul’da Atölye çalışmalarının ikinci haftasında
Temmuz 2019 tarihinde başlayarak 26 Yeni Kentsel Toplumsal Hareketler”; O. A. Akgün, M. Oktay, M. Taşdemir
Temmuz 2019 tarihinde sona erdi. Haşlakoğlu “Modernizm Bağlamında yürütücülüğünde gerçekleştirilen ve
Kent Düşleri Atölyeleri XIV’te “Yeninin Sanat ve Mimarlık İlişkisi” başlıklı iki gün süren “Soylulaştırma Turu”n-
İzleri” teması çerçevesinde çalışan sunumlarını gerçekleştirdiler. Atölyelerin da ise, Galata ve Tophane kesişiminde
öğrenciler, altı ayrı atölye grubuna ayrı- ilk haftasında gerçekleştirilen ortak atöl- yer alan bir rota ekseninde yaşanan
larak İstanbul’un farklı bölgelerini tema yelerde ise C. C. Yavuz “Leke ve Görsel dönüşümü anlamaya ve sorgulamaya
kapsamında anlamaya ve bu mekânla- Anlatım”; D. Ş. Öz “Mimari Eskiz”; C. dönük çalışmalar yapıldı. Çalışmayı
ra dair düşlerini üretmeye odaklandılar. Ceviz, S. Yavuz, H. Şahbaz “İstanbul değerlendirmek üzere gerçekleştirilen
Programın ilk haftası gerçekleştirilen Eskiz Turu”; F. Öz “Video Belgesel”; A. foruma T. İslam da katkı verdi.
ortak seminerler aracılığıyla öğrencile- Yazıcı “ReReading: Keşfet, Üret, Tasarla”; Daha sonra ana atölye gruplarında
rin temaya ilişkin kavramsal çerçeve A. O. Türker “Strüktür”; D. Erdoğan ve Ö. yürütücüleri eşliğinde çalışmalarına
geliştirmelerine katkıda bulunuldu. İlk Bekel “Heykel”; G. Öğüt “Yeni Dünya’da başlayan öğrenciler, tema ekseninde
iki haftanın programı içerisinde, top- Peyzaj Parçaları”; E. Erkan, G. Kara, A. R. İstanbul’un farklı bölgelerini ele aldılar.
lamda beş gün düzenlenen ortak atöl- Bıçkıcı “Parazit İnşa”; H. Şahbaz ve B. C. Bu bölgelere dair sorularını, yorumları-
yelerde ise hem öğrencilerin atölye Selçuk “Video Prodüksiyon” başlıklı nı, fikirlerini ve düşlerini posterler ve
kapsamında sürdürdükleri çalışmaları- çalışmaları yürüttüler. İlk hafta ayrıca sunumlar eşliğinde aktarmak üzere
nı destekleyecek hem de farklı disiplin Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri çalıştılar ve atölyelerin son günü olan
alanlarından katkılarla kişisel ve mes- Festivali’nden “Firecleansing” adlı bel- 26 Temmuz Cuma günü çalışmalarını
sundular. Sunumların ardından öğren-
cilere ve yürütücülere katılım belgeleri
verildi ve gerçekleştirilen kokteyl ile
Kent Düşleri Atölyeleri XIV sona erdi.
Kent Düşleri Atölyeleri XIV’te üretilen
çalışmalara dair sergi ise ağustos ayı
sonuna kadar Mimarlar Odası Karaköy
binasında sergilendi.

Öncül Kırlangıç, Y. Mimar,


Kent Düşleri Atölyeleri Koordinatörü
4 mimar•ist 2019/3
HABER
ETKİNLİK

Harvard Üniversitesi, Graduate School of Design’dan


Haklı Bir İsyan: “Convergence”
2-3 Kasım 2018 tarihlerinde Harvard kadın dekanın 1 Temmuz 2019’dan iti- rilmesi gerektiğini belirleyen birincil
University Graduate School of baren göreve başlayacağının resmi yetkiye sahip makam.
Design-Women in Design tarafından, olarak açıklanması (URL 2) ve sonra- Ülkenin önde gelen kadın mimarların-
“Güç, Kimlik ve Tasarımın Birleşimin- sında da, Naisha Bradley’in okul bün- dan B. Willis, J. Donoho ile kaleme aldı-
de Bir Yakınsama” (“A Convergence at yesinde farklılıkların kabulü ve aidiyet ğı yazısında, bu probleme dair ciddi
the Confluence of Power, Identity and hissini destekleyici bir misyonla dekan tedbirlerin alınması için AIA başta olmak
Design”) başlıklı, iki günlük bir etkinlik yardımcılığı görevine getirildiği haberi üzere tüm yetkili kurum ve isimleri
düzenlendi (URL 1). Mimarlığın eği- ile de ilk önemli sonuçlarını almaya göreve davet ediyordu (Willis ve Dono-
tim, mesleki pratik ve akademik kariyer başladı (Cirelli, 2019). ho, 2018). Bu kritik gelişmeler yaşanır-
sürecinde karşılaşılan cinsiyet ve diğer Konuya ABD perspektifinden bakıldığın- ken, “Harvard Crimson”da, Alexandra
kimliklere dayalı olarak gücün suiisti- da, A. Oriaku’ya (2018) göre, Architec- A. Chaidez tarafından kaleme alınan
mal edilmesi, ayrımcılık, taciz vb gibi tural Record ve Engineering News-Re- yazıysa (Chaidez, 2018) Kasım 2018’de
çok hayati problemlerin gündeme geti- cord (ENR) tarafından 1200 mimar kap- gerçekleştirilecek “Convergence”in bir
rildiği ve konuşmacıları arasında yer samında yürütülmüş olan bir araştırma- tür ön habercisi gibiydi. Chaidez, yazı-
aldığım bu etkinlikteki panel tartışma- nın ortaya çıkardığı sonuç, mimarların sında Harvard-GSD’de öğrenciler tara-
larına odaklanmadan önce, “Conver- üçte ikisinin işyerlerinde cinsel tacizi fından hazırlanan “Shitty Architecture
gence”in masaya serdiği bu problem- deneyimledikleri yönünde (URL 3). Son Men” (SAM) listesinin ardındaki neden-
lerin “neden derin” ve “çok yıkıcı” dönem dikkat çekici gelişmelerden leri ve bu sürecin ancak eylemle sonuç-
olduğunu anımsamakta fayda var: biriyse, Richard Meier & Partners Arc- lanabileceğini dile getiriyordu. Nitekim
Mimarlık, tarihi boyunca meslekte, hitects tarafından resmi duyurusu yapı- (aralarında dönemin erkek dekanı ve bir
tasarım pratiğinde, eğitim ve akademik larak Richard Meir’in (uyguladığı cinsel önceki mimarlık bölümü başkanının da
kariyer bağlamında süper starlarını tacizler nedeniyle) kurduğu mimari ofi- yer aldığının ifade edildiği) bu listenin
yaratmaktan hiç vazgeçmedi ve bu sin günlük aktivitelerinden geri çekilme- gündeme getirilmesi (URL 7) ve Har-
süper starların oldukça karmaşık güç si (URL 4) ve AIA tarafından, mimarın vard-GSD öğrencilerinin mimari tasa-
ilişki ağları içinde güçlerini kötüye kul- 2018 Tasarım Ödülü’nün feshedilmesi rım stüdyolarına astıkları büyük pankart-
lanmasının deşifre edilebilmesi de hiç (URL 5). Bu kapsamda, Amerikan la artık sessiz kalmayacaklarını duyur-
kolay olmadı; hâlâ da değil. Buna kar- Mimarlar Birliği’nin “Etik ve Mesleki masıyla, problemin ciddiyeti daha da
şılık, mobbing, taciz vb ile karşılasan Davranış Kuralları” ile “taciz”in neleri belirgin hale geldi.
bireyin, kariyerine devam etmek isti- içerdiğinin tanımlanmış olması ayrıca 2 Kasım 2018’de Harvard Üniversitesi
yorsa, “sessiz kalması” yönünde sis- dikkate değer (URL 6). Organizasyon GSD, Piper Oditoryum’da MASS
tem tarafından uygulanan baskı, bu tarafından oluşturulmuş olan Ulusal Etik Design Group’dan Jha D, açılış konuş-
yıkıcı problem(ler)e sebep olan (ve Konseyiyse, bu konuda belirlenmiş masıyla, ABD’nin çok-kültürlü toplumu
çoğunlukla güç mekanizmaları ve ağla- kuralların ihlal edilip edilmediğini, bir ve tasarım dünyasındaki ayrımcılığın
rının içinde konumlanan) bireylerin ihlal söz konusuysa üyeliğin sona erdi- zorluklarını, kendi deneyimleri ışığında
gerekli prosedüre tabi tutulması yerine,
Bir sunumdan
kurbanın kendisinin bulunduğu kuru-
(Fotoğraf: M. Ekincioğlu).
mu, işini, kariyerinin rotasını değiştir-
mesi ve hatta daha ileri noktada kariye-
rine devam etmemesi ya da edememe-
si ise, neredeyse normal karşılanan
durumlar. Fakat “Convergence” bu
yönde, alışılagelenin ötesinde “yeni ve
değişime dair bir sinyal verdi”: Bir
öğrenci aktivizmi olarak, dünyanın en
saygın mimarlık okullarından biri olan
Harvard-GSD’nin içinden yükselen bir
problemle “ateş aldı”; mevcut dekanın
değişimi ve okulun tarihindeki ilk
mimar•ist 2019/3 5
HABER
ETKİNLİK

birey yerine, bu söz konusu bireyin


işbirliği içinde olduğu diğer meslektaş-
ları, kurumlar, iletişim ağları, içinde yer
aldığı sosyal, ekonomik, politik bağlam
ve güç mekanizmaları vb”nin dikkate
alınmasındaki “büyük” eksiklikti. Biyog-
rafiler ve pedagoji bağlamında, ayrıca
belli birey ve grupların adeta starlaşma-
sına karşılık, neden bazı diğer birey ve
“Aktivizm” başlıklı
grupların marjinal kaldığı ya da marji-
panelden
(Fotoğraf: M. Ekincioğlu). nalleştirildiği, bunda (akademik dünya
başta olmak üzere) kurum kültürü ve
paylaştı. Bu çok içten ve yüreklendirici “gücü”, seçim yapabilme imkânı ve kay- politikalarının baskın rolü, eğitim verilen
açılış konuşması, biz panel konuşmacı- naklara sahip olarak, verimli ve etkin grubun içindeki farklı cinsiyet ve kimlik-
ları için de bir tür “tetik” işlevi gördü ve olabilmek, tekil bir otorite ve karar lerin dikkate alınarak bilgi aktarımı ve
güç, pedagoji ve aktivizm ana başlıkları mekanizması yerine, kolektif ve ekip paylaşımının değeri ve asıl önemlisi
altında ciddi tartışmaları gündeme taşı- olarak üretim yapabilmek, kendine, öğrencilere kendilerini geliştirebilmeleri
dık. 3 Kasım 2018’de “güç” başlıklı ilk mesleğine, pratiğine ve içinde yer aldığı için ihtiyaç duydukları yöntem ve araçlar
panel, S. Lee (MIT) yürütücülüğünde, A. disipline karşı dürüst, etik, bağlı olmak konusunda da eğitim verilmesinin öne-
N. Wiley (Rutgers U.), C. Rouse (Har- ve bunun sürekliliği, demokrasi, öteki mine işaret edildi. Bu panelde, tartışma-
vard), B. Roberts (Columbia), T. Gali-I- olarak görünenlerin de güçlendirilmesi ya açılan ikinci soruysa, “feminist peda-
zard (Harvard) ve MIT-History, Theory vb olarak yorumladılar. Bu kapsamda, goji” üzerine konuşmacıların yorumları
and Criticism of Architecture progra- güçle ilişkili olarak kritik problemlerin ve önerilerinin neler olduğuydu. Konuş-
mında doktora sonrası bilimsel araştır- tartışılmaya açılacağı en temel yerler macılar bu noktada, feminist aktivizm ile
ma projesini tamamlamış bir mimar olması beklenen mimarlık okullarınday- bağlantılı olarak (ki içinde konuşmacı
olarak benim katılımımla gerçekleşti. sa, hâlâ konuşma ve sunumların ağırlık- olarak yer aldıkları “Convergence” baş-
Panelde önce “güç” kavramını nasıl lı biçimde star ve erkek profillere açık lıklı etkinliği de bir feminist aktivizm
tanımladığımızı ifade ederek tartışmaya olması; mimarlıkta kadın, cinsiyet politi- olarak tanımladılar), feminist pedagoji-
açtık. Öncelikle ve özellikle ABD’de çok kaları, bunun tarih ve tarihyazımı bağla- nin, (mimari) tasarım pratikleri ve disip-
baskın olan kapitalist sistem içinde pra- mındaki problemler ve yeni bulguların linlerinde, eşit olmayan güç ilişkilerinin
tisyen ve hatta akademisyen olan birey- mevcut ders programlarının içeriği, eği- bir eleştirisi olduğunu, sadece “kadına
lerin ne gibi güç mekanizmaları bağla- tim ve tasarım stüdyolarının gündemine odaklı olmanın yeterli olmayıp, farklı ırk,
mında üretim yapmak durumunda kal- getirilmeyişi, mimarlık tarihi çalışmala- etnik köken, sınıf, kültür, ülke vb’den
dığı, bu gücün nasıl biçimlendiği, nasıl rının desteklenebilirliği için arşivlere gelmiş ve az temsil edilen tüm grupların
dağıtıldığı, büyük mimari anlatıların duyulan ihtiyaç dile getirildi. (mimari) tasarım eğitiminde masaya ve
dayattığı güç yerine, toplum ve mimarlık İkinci panel “pedagoji” üzerineydi. A. öğrencinin önüne getirilmesi gerektiğini
bünyesinde yer alan farklı ve özellikle az Spinak’in (Harvard) yürütücülüğünde, vurguladılar. Ağırlıklı olarak eleştirilen
temsil edilen grupları da dikkate alan Ang Li (Northeastern SoA), A. Merrett problemse, kadının “sistematik” olarak
anlatıların önemi, (mimari) tasarımın (Columbia), S. Balakrishnan (Harvard), dışlanmışlığının ve akademyanın baskı-
sosyal boyutu ve tüm katılımcılarının H. B. Barraza (Rhode Island School of cı, ataerkil ve hiyerarşik dayatmalarının
dikkate alınmasının önemi, binalar Design) ve S. Dumpelmann’in (Har- “sürekliliği”ydi.
kadar insanların da bu anlatıların merke- vard) konuşmacı olarak yer aldığı bu Üçüncü ve son panelse, mimarlık ve
zine yerleştirilmesi gerektiği dile getiril- paneldeyse, ilk soru, pedagoji ve kimlik özellikle mimarlığın akademik bağla-
di. Gerek pratik gerekse akademik dün- ile ilişkili olarak, eğitim alanında, tasa- mında “aktivizm” üzerine gerçekleştiril-
yada güç, bir yandan (beyaz, Batı mer- rım disiplinleri içinde yer alan bireylerin di. Yürütücülüğünü J. Dunlap’in (Har-
kezli) erkek egemen otorite, hiyerarşi, biyografileri üzerine (ki çoğu kendi vard) üstlendiği bu paneldeyse konuş-
statü ile tanımlanırken, diğer yandansa, alanlarında “star” olarak kabul edilen macılar, S. Costanza-Chock (MIT), P.
buna karşıt olarak, yapıcı ve olumlu erkek isimler olmak üzere) nasıl daha Deamer (Yale), J. Myers (yazar), M.
değişim, dönüşüm adına “alternatif” sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıla- Harakawa (CUNY) ve J. Grosso’du
tanımları ve açılımlarıyla da ele alındı: bileceğiydi. Konuşmacıların üzerinde (SOM). Yürütücü, ilk olarak aktivizmin
Bunun ışığında, panel katılımcıları, durdukları problemlerden biri, “tekil tanımının her birey için farklı olabileceği
6 mimar•ist 2019/3
HABER
ETKİNLİK

düşüncesinden hareketle, konuşmacıla- adımlar için nasıl harekete geçtiğini kav- magazine.com/practice/beverly-wil-
ra bu bağlamda kendi tanımlamalarını ramak acısından çok dikkat çekiciydi. S. lis-on-sexual-misconduct-in-archi-
tecture_o.. (11.6.2018)
sordu. İlk konuşmacı olarak Costan- Widnall (MIT), P. Johnson (Wellesley
URL 1: https://www.gsd.harvard.edu/
za-Chock, aktivizmi, hâkimiyet matrisini College) ve A. Hill’in (MIT) konuşmacı event/a-convergence-at-the-conflu-
oluşturan sistem(ler)e karşılık, tasarım olarak yer aldığı bu panelde, R. Reif, ence-of-power-identity-and-design/
ve kültürel üretimde yer alanlar ve yaptıkları incelemeler neticesinde, bu (2.5.2019)
medya ile birlikte, pozitif değişim ve problemlerle karşılaşanların daha çok URL 2: New dean for Graduate School of
sosyal adalet için, “biz olmadan hiçbir kadınlar ve az temsil edilen toplulukların Design, 17 Nisan 2019, https://
news.harvard.edu/gazette/
şey” anlayışı ve eylemi olarak dile getir- bireyleri olduklarını tespit ettiklerini, bu story/2019/04/harvard-gradua-
di. Deamer’sa, aktivizmin profesyonel tür problemlerle karşılaşanların korkuy- te-school-of-design-names-new-de-
dünyadaki karşılığına vurgu yaparak, la susmak yerine, mutlaka üniversitenin an/ (1.5.2019)
bunu, kurumların adil olmayan kültürle- ilgili birimleriyle iletişime geçmelerini URL 3: Oriaku, A. (2018), “Two-thirds of
rini ve ideolojilerini eleştirmek ve olum- istediklerini, kendilerine gerekli tüm Architects Experience Sexual Harass-
lu yönde dönüştürebilmek amacıyla, ment, New Survey Says”, https://
destekleri sağlayacaklarını dile getire-
archpaper.com/2018/10/sexual-ha-
risk alarak, eylem yoluyla huzursuzluk- rek, böylece MIT’nin başarıları kadar, rassment-architecture/ (6.2.2019)
ların üzerine gidebilmek olarak tanımla- telaffuz etmesi hiç de kolay olmayan URL 4: Balderrama, M. (2018), “Richard
dı. Üçüncü konuşmacı Myers’sa, akti- problemleri karşısında da “(bir erkek) Meier permanently steps away from
visti eyleminde ne yaptığı kadar, kimlik akademik lider” olarak duruşunu aldı. firm in wake of sexual assault allega-
ve güvenlik politikaları arakesitinde tions”, https://archpaper.
Sonuç olarak, son dönem ABD’deki bu
com/2018/10/richard-me-
bunu nasıl yaptığı, amacının ne olduğu, bazı gelişmeler ve feminist aktivizm, ier-steps-back/. (6.2.2019)
1960’lı yıllardaki aktivizm anlayışları ile tahminlerin ötesinde kemikleşmiş güç URL 5: Wachs, A. (2018), AIANY strips
bugünkü arasındaki (dijital dünyanın mekanizmalarının nasıl sarsılabileceğini Richard Meier and Peter Marino of
varlığı vb nedenlerle) farklılıklar, bunun ve yaptırım gücünün önemini net biçim- 2018 awards, https://archpaper.
yarattığı “yeni potansiyeller” vb’nin öne- de gösterdi. Bu “ezber bozduran” olum- com/2018/03/aiany-strips-ric-
mine işaret etti. Myers, bu panelde, hard-meier-peter-marino-re-
lu açılımların, mimarlığın farklı alanları cent-awards/. (6.5.2019)
etkinliğin düzenlenmesinin ardındaki ve coğrafyalarında da güç mekanizma- URL 6: AIA, 2018 Code of Ethics and Pro-
“asıl problem”in açıkça ve en çok üzeri- larını deşifre edebilmesi, geniş yankı ve fessional Conduct, http://content.aia.
ne giden konuşmacı olarak, “SAM”de olumlu dönüşümlere yol açması dile- org/sites/default/files/2018-09/2018_
“akademyadan kaç kişinin yer aldığı” ğiyle… Code_of_Ethics_0.pdf. (6.5.2019)
sorusunu sora(bile)n tek panelistti. URL 7: Surface, S., 30 Mart 2018, “How the
“Shitty Architecture Men” list can address
Panelistin dile getirdiği diğer hususlar- Meral Ekincioğlu, Dr. Mimar, abuse in architecture”, https://archpaper.
sa, mimarlıkta gücün suiistimal edilme- meralekinciog@gmail.com com/2018/03/shitty-architectu-
si ve kötüye kullanılmasında akademya- re-men-list-address-abuse-in-architectu-
nın çok büyük bir role sahip olduğu; Kaynaklar re/ (2.5.2019); Labarre, S., 30 Mart 2018,
güç mekanizmalarını suiistimal eden, Chaidez, A. A. (2018), “After ‘Shitty Architec- “Exclusive: Why I Started A “Shitty Archi-
ture Men,’ GSD Students Hang Banners tecture Men” List, https://www.fastcom-
şöhret ve tanınırlığa sahip olanların,
Against Misconduct”, https://www.thec- pany.com/90164300/exclusi-
oluşturdukları geniş ve kuvvetli ağlar ile rimson.com/article/2018/4/12/ ve-why-i-started-a-shitty-architectu-
kendilerini nasıl korumaya aldıklarını; gsd-misconduct-display (9.5.2019) re-men-list. (12.5.2019).
buna karşılık ilgili sistem(ler) ve yöne- Cirelli, J. (2019), “You belong here”: Nais- URL 8: Bu rapor ve online erişim için, Joh-
tim(ler) tarafından alınacak tedbir ve ha Bradley’s vision for community-bu- nson, A., P., Widnall, S. E., Benya, F. F.
uygulanacak yöntemler vb üzerine ilding at the GSD”, https://www.gsd. (eds.), 2018, Sexual Harassment of
harvard.edu/2019/05/you-belong-he- Women, Climate, Culture and Con-
düşünmenin “kaçınılmaz” olduğuydu.
re-naisha-bradleys-vision-for-com- sequences in Academic Sciences,
Mimarlık bağlamında tarihi denebilecek munity-building-at-the-gsd/?fbcli- Engineering and Medicine, Committee
bu gelişmeler yaşanırken, 18 Eylül d=IwAR17iOkGl59jeOmukD9itr- on the Impacts of Sexual Harassment
2018’de MIT’de üniversitenin rektörü Cx0aSfUAEljooFSErmz8HmBlc1ct- in Academia, Committee on Women in
Prof. R. Reif’in açılış konuşmasını yaptı- 00ZuHz5sk. (2.5.2019) Science, Engineering, and Medicine
ğı, “Kadınların Cinsel Tacizi, NASEM’in Willis, B., J. Donoho (2018), Beverly Wil- Policy and Global Affairs, a Consensus
lis on Sexual Misconduct in Archite- Study Report of the National Acade-
Uzlaşım Üzerine Çalışma Raporu” (URL
cture, Here’s what individuals and mies of Sciences, Engineering, Medi-
8) başlıklı panel, problemin derinliğini organizations, including the AIA, can cine, National Academies Press, Was-
ve dünyanın önde gelen, araştırmaya do to rid the design profession of its hington DC., https://www.nap.edu/
dayalı bilim kurumlarının çözüme odaklı rotten apples, https://www.architect- read/24994/chapter/1. (4.5.2019)

mimar•ist 2019/3 7
KÜTÜPHANE

Kentin Suretleri: Mekân ve Görsel Politika

Bülent Batuman, Kentin lonyal söylemin odağı olan Batı merkez- bölüm yakından tanıdığımız, ancak
Suretleri: Mekân ve Görsel li modernlik eleştirisini ve kültürün çoğunlukla bu denli detaylı okumadığı-
Politika, Dipnot Yayınları,
merkeziliğini görsel malzeme üzerinden mız bir dönem ve çerçeveye, Ankara’nın
2019, 212 s.
yeniden okuyor. Batuman önermelerini ulus inşası sürecindeki görsel temsille-
hem yeni arşiv belgelerine, yayımlanmış rine ve bu temsil biçimlerinin devlet
görsel malzemelere ve popüler kültüre, tahakkümünde yurttaş yaratma süreci-
hem de kavramsal tartışmalara ve kent- ne odaklanıyor. Batuman’ın bu bölümde
sel mekânın görsel temsili konusunda dikkat çektiği nokta olan, politik prog-
üretilmiş çalışmalara dayandırarak ramın toplumsal zemin tarafından
oldukça zengin bir zemin hazırlıyor. benimsenebilmesi için üretilen kültürel
Bunun yanında, Türkiye’deki akademik programın özgül olduğu ve sadece
çalışmaların ve tezlerin görünürlüğünün siyasi projenin bir sonucu veya yansı-
tartışıldığı günümüzde,2 Batuman’ın ması olamayacağı gerçeği, kitap
yüksek lisans ve doktora tezlerine de boyunca farklı bölümlerde hatırlatılıyor.
referans veren kitabı, bilginin demokra- Batuman bu bölümde iki çalışmaya
sisi ve akademik üretimde çoğulculuk odaklanıyor: “Ankara: Türkiye’nin
Bülent Batuman’ın Dipnot Yayınların- konularında da, içeriği kadar öğretici. Kalbi” belgeseli ile Matbuat Müdüriyeti
dan çıkan Kentin Suretleri: Mekân ve Kentin Suretleri kentsel mekânın gör- Umumiyesi tarafından yönetilen fotoğ-
Görsel Politika kitabı, bize kentsel sel temsilini ve eşzamanlı mekânsal raf üretimi ve dolaşımı. Cumhuriyet’in
mekân, politika ve görsel temsil kav- politikaları farklı bağlamlarda tartışır- onuncu yılında davet edilen Sovyet
ramlarının birbirinin yalnızca sonucu ken, her seferinde farklı ölçekler ara- yönetmenler Sergey Yutkeviç ve Lev
değil, farklı ilişkilerde üreticisi oldu- sında gidip geliyor. Hem tekil imajın Arnstam’ın “Ankara: Türkiye’nin Kalbi”
ğunu, değişken zamansal ve politik detaylarından politik tartışmalara, filmi, hem Ankara’nın inşa sürecinin bir
koşullarda okuyan zengin bir çalışma hem de siyasi bağlam ve üretim ilişki- belgesi olma özelliğini taşıyor, hem de
sunuyor. Batuman’ın kitabı boyutları, lerinden imajın üretilmesine giden kenti bozkırın ortasında yeşeren bir
baskısı ve malzemesi gereği dolaşıma süreçlerde, okuyucuyu çok çeşitli modern kent olarak imgeliyor. İçerik ve
ve erişime son derece açık, Türkçeye mecra ve ölçeklerde gezdiriyor. Bazı formu her bölümde bir arada okuyan
içkin kavramlarla ulusal yazına katkı anahtar soruları ise her bölümde tek- Batuman, bu filmin de okumasını
sunan, konusu ve anlatım biçimi rar soruyor: Kim bakıyor? Nasıl bakı- yaparken kitlelerin yöneliş hareketleri
gereği akademi dışı okuyucusunu da yor ve ne görünüyor? Kim gösteriyor? ve performansları ile üretilen dinamizm
rahatlıkla yakalayan ve farklı görsel Nasıl nesneler üretiliyor? Kim dağıtı- motifini, sosyalist gerçekçi biçem ile
malzemeleri odağına alan içeriği ile yor, kime erişiyor ve kim tüket(ebil) üst üste getiriyor. Okuyucu hem
de görsellik ve mekân politiğine dair iyor? Kim yeniden üretiyor ve tüm modern kentli ve yurttaşın egzersiz, bir
kapsamlı tartışmalar üreten bir kitap. bunlar kentsel ve mekânsal politika arada yürüme, disiplin içinde hareket
Batuman’ın kitabının bölümleri kronolo- ile nasıl ilişkileniyor? etme gibi performatif imgelerini, hem
jik olarak “erken Cumhuriyet dönemi”n- Yazarın, kitabın en başında vurguladığı yalnızca görsel olarak deneyimlenen ve
den günümüze okuyucularını kentin kentsel tahayyülün ve dolayısıyla bir cephe olarak yorumlanan mimari
temsili ve kentin politikası arasındaki mekânsal temsiliyetin kentin gerçekli- elemanları tahayyül edebiliyor. Bunu
diyalektik ilişkide yolculuğa çıkarıyor. ğinin parçası olması durumu, imge ve yaparken, farklı bölümlerde tekrar göre-
Başlarken, Batuman’ın Marksist kuram pratiğin birlikteliğine işaret ediyor. Öte ceğimiz eski ve yeni karşıtlığı üzerine
ile postkolonyal söylem arasında nadir taraftan, imge yalnızca bir sonuca indir- kurgulanan anlatıyı birbiriyle ilişkilen-
kurulan bir ilişki ürettiğini söylemek genemeyeceğinden, görselin hem direbiliyor. Aynı bölümde, Matbuat
mümkün. Birbiriyle her zaman dostane tahakküm hem de direniş için işlevsel- Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından pro-
ilişki kurmayan bu iki kuramsal bakış liğini tartışmak mümkün hale geliyor. paganda amaçlı ürettirilen ve Othmar
açısını1 zengince bir araya getirerek, Bu bağlamda görsel temsil hem Pferschy tarafından çekilen fotoğraflar
hem Lefebvre’in kentsel politik söylemi mekânsal deneyimin, hem özne inşası- tekil birer nesne olarak okunuyor. Aynı
ve temsiliyet tartışmalarını Türkiye bağ- nın, hem tahakkümün, hem de direni- zamanda bu fotoğrafların nasıl sergi-
lamı ile ilişkilendiriyor, hem de postko- şin bir unsuru haline gelebiliyor. Birinci lendikleri ve sergi ve dolaşımın ürettik-
8 mimar•ist 2019/3
KÜTÜPHANE

leri anlamlar açığa çıkarılıyor. Batuman Ertem Göreç’te ise dar gelirli mücadelesi lamda, görme biçiminin kentsel siya-
bu bölümde Pferschy’nin mekânsal ile gecekondunun burjuva evinin olum- setle ne kadar ilişkili olduğuna bir kez
bariyer ve derinliği ürettiğini öne sür- lu antitezi oluşu öne çıkıyor. Burjuva daha dikkat çekiyor. Mimar karikatü-
düğü, dolayısıyla devletle yurttaş ara- evinin temsilinde ise konutlar kadar ristlerin eserleri ise, değişen gecekon-
sındaki mesafeyi yeniden ürettiğini dekorasyon ve mobilya tercihleri de du imgesini ve işçi sınıfının olumlanan
iddia ettiği fotoğraflarını okuyor. yazarın repertuarına giriyor. Burjuva temsilini açıklamak açısından işlevsel
İkinci bölüm, “Aykırı Bakmak,” birinci beğenisinin ABD’yi referans almaya oluyor.
bölümdeki tartışmanın sınırlarına, başladığını anlatan Batuman, salonların Beşinci bölümde Batuman 1990’lara
popüler kültür, kartpostallar ve popü- vitrin haline geldiğinden, Amerikan bar- geliyor, ve politik kriz durumlarında
lerleşmenin görsel kültürdeki yerine ları ve salon imgesinin dergilerde sık sık yeni temsillerin inşa edilememesinden
odaklanıyor. Hem kartpostalın içeriği – karşımıza çıktığından ve burjuva batılı kaynaklı nostalji temasını ön plana
fotoğrafçının bakışı ve temsili –hem de tarzının yozlaşma ile eşleştirildiğinden çıkarıyor. Nostaljinin yükselişi “eski
dolaşımı– kullanıcıların hangi kartpos- bahsediyor. Bu bağlamda 1960lar sine- Ankara” nostaljisinin ortaya çıktığı ve
talı seçtiği, hangi notu yazdığı, farklı bir ması evin hem arzu hem nefret nesnesi, siyasal İslam’a karşı örneğin Othmar
zaman ve mekânda kartpostalın ait hem sosyal statü hem de toplumsal Pferschy’nin fotoğraflarının tekrar gün-
olduğu temsili yeniden dolaşıma adaletsizliğin bir göstereni olduğu bir deme geldiği bir döneme denk geliyor.
açmak –Batuman’ın aykırı bakış olarak mecra olarak karşımıza çıkıyor. Batuman, nostalji siyasetinin geçmişle
tanımladığı bakma biçimini kurgulu- Dördüncü bölüm, “Kentsel Siyasetin değil, aslında bugünle ilgili olduğunu,
yor. Kartpostalların ve fotokartların Görüntüsü,” görsel temsilin kentsel ve 90’larda başlayıp bugüne kadar
yaygınlaştığı dönem aynı zamanda politikayla ilişkilenmesine ve bu kuru- statü kaybına uğramış bir grubun tep-
Ankara’da panorama fotoğrafçılığının lumda meslek insanlarının politik kisi olduğunu vurguluyor. Bu dönem-
yaygınlaşmasına denk geliyor. Kenti eylemliliğine odaklanıyor. Batuman bu de belediye ve devlet kurumlarında
içeriden gösteren, hareketi ve gündelik bölümde hem göç temasına ve karika- Ankara kartpostal ve fotoğraf kitapları
hayatın karmaşasını yansıtan bu janr, türlere, hem de kalkınma temasını basımı yaygın hale geliyor; yine nesne-
kent imgesini ele geçiren alternatif bir sorun edinen fotoğraf sergilerine bakı- nin dolaşımının tarihsel anlatı için ne
direniş alanı oluşturuyor. Bu direniş yor. 60’lı yılların sonu ve 70’li yılları kadar önemli olduğuna değinen Batu-
elbette fotoğrafın erişilebilirliği ve meslek insanlarının kamu yararını man, basılan ve dağıtılan kitapların
demokratikleşmesinden de kaynakla- gözettiği bir dönem olarak tanımlayan yüksel maliyetlerini, ve bu sebeple
nıyor. Fotoğrafın demokrasisine, yurt- yazar, göçmenlere ilişkin burjuva eleş- protokolü hedef aldığını vurgulayarak,
taşların eklediği anlamlar da katkıda tirisinin baskılandığını, bunun yerine bu dönemde CHP’nin daralan toplum-
bulunuyor ve Batuman bu durumu gecekondunun bir sebep değil denge- sal tabanına dikkat çekiyor.
kartpostallar üzerindeki notlardan, siz kalkınmanın bir göstereni ve bir Son bölüm ise siyasal İslam, ‘dijital
yazışmalardan ve işaretlerden okuya- semptom olarak algılanmaya başladı- dönemeç’ ve kentsel mücadeleyi konu
rak okuyucuya çok katmanlı bir tartış- ğını aktarıyor. Kalkınma ideolojisi bu alıyor. Yazarın bu bölümde iktidarın
ma sunuyor. Batuman’ın deyimiyle, bağlamda gecekonduluyu kentli özne- yeni ulus inşasını görsel temsil ile iliş-
fotokartlar ve kartpostallar “görsel tem- lere çevirmeyi hedefliyor. Batuman’ın kili olarak nasıl kurguladığı dikkat çeki-
sil üzerinde devletin kontrolüne karşı incelediği “Dengesiz Kalkınma ve ci. AKP’nin (kitabın ilk bölümlerinde
bir direniş alanı” oluşturuyor (82). Ankara” fotoğraf sergisi, tezat fotoğraf kurgulanışının detaylı olarak aktarıldı-
Üçüncü ve dördüncü bölüm İkinci çiftlerinden oluşuyor ve gecekonduyu ğı) ulusu ‘İslami millet’ olarak yeniden
Dünya Savaşı sonrası döneme yoğunla- modern yerleşimin ötekisi olarak gös- tanımladığı (kitabın kronolojik yapısı
şıyor. Üçüncü bölümde yazar, popüler teriyor. İyileştirilmesi gereken bir has- böyle bir döngüselliğe olanak tanıyor)
kültür unsuru olarak eve ve 1960’ların talık olarak görülen gecekondunun bu dönem, kentsel dönüşüme odakla-
melodramlarına odaklanıyor. Sinema tedavisi ‘kalkınmadan’ geçiyor; meslek nan sosyal yardım modeli ile öne çıkı-
filmleri üzerinden hizmet ve tüketim ara- insanlarının ve teknokratların ise bu yor. Sosyal yardım, Batuman’a göre
sında ev ve evin görsel temsilini, döne- dönemde prestiji artıyor. Yazar bu minnet duyma üzerine kurulu ve bu da
min bağlamı içinde okuyor. Örneğin bölümde bir kez daha nereden bakıldı- kentlinin katılımcı olarak var oluşunu
Metin Erksan’ın filmlerinde evlenme ve ğına ve neyin görüldüğüne odaklana- aşındırıyor. Özellikle TOKİ’nin bir
yuva sahipliği analojisi, aşk zenginlik ve rak, Ankara özelinde modern konut mekânsal iktidar haline geldiği ve
kadın ile evin el değmemişliği konuları bloklarına ancak karşı taraftan, yani toplu konut üretiminin yoğun olarak
öne çıkarken, Halit Refiğ’de modern evin gecekondunun yanından bakılmasının gerçekleştiği bu iktidar döneminde,
bir yabancılaşma mekânına dönüşmesi, zorunluluğunu ortaya koyuyor. Bu bağ- konut İslamcı çevreler yaratan ve
mimar•ist 2019/3 9
KÜTÜPHANE

mekânsal kontrolü sağlayan bir meka- açısından görsellik ve siyasetin ne mını da en az içerikteki görsellerin
nizma haline geliyor. Fotoğraf bu kadar iç içe olduğunu göstermek bakı- dolaşımı kadar önemsiyor ve erişilebi-
mekanizma için de önemli bir anlamsal mından ufuk açıcı. Yazar bu bağlamda lirliği ve dayanışmayı bizlere bir kere
araç. Gecekonduların tasfiyesi ve kent- mekân temsilinin de sabit değil, değiş- daha hatırlatıyordur.
sel dönüşümü görselleştirmek amacıy- ken olduğunu farklı toplumsal dina-
la açılı hava fotoğraflarının kullanımı, mikler ile okuyucuya aktarıyor. Her Aslıhan Günhan, Cornell Üniversitesi
iktidarın ürettiği anlamı destekliyor. bölümde farklı dönemlere ve dinamik- Mimarlık Tarihi Doktora Programı
Yıkımın gerçekliğini göstermek ama- lere odaklansa da, Batuman kilit soru-
cıyla çekilen hava fotoğraflarında, göz- ları tekrar sormaktan, nesnenin kendi- *Son okumaları için Olgu Çalışkan ve
lem mesafesi yıkılanların gerçek evler sini, malzemesini, teknolojisini, dola- Cem Dedekargınoğlu’na çok teşekkür
ederim.
olduğunu gösterecek detayların oku- şımını ve ürettiği anlamları sorgula-
namayacağı mesafeden seçiliyor. AKP maktan geri durmuyor. Bu bağlamda,
Notlar
iktidarı döneminde hava fotoğraflarının görsellikle bu kadar ilişkili bir kitabın 1. Marksist kuramcı Terry Eagleton’ın
işlevselliği, Kanal İstanbul projesinin neden siyah beyaz basıldığını, imajla- Gayatri Spivak’ın kitabı için yazdığı eleştiri
dijital imgeleri, buna karşılık AOÇ kazı- rın boyutlarını, kâğıt kalitesinin görsel- yazısı için: Terry Eagleton, “In the Gaudy
sında muhalefetin yararlandığı uydu lerin hakkını verip vermediğini okuyu- Supermarket”, https://www.lrb.co.uk/v21/
fotoğrafları ve sivilleşen bakış açısı, cu kendine sormadan edemiyor. Belki n10/terry-eagleton/in-the-gaudy-super-
market.
Batuman’ın gözünde ‘dijital dönemeci’ de kullandığı kaynaklar, arşivler, tezler
2. Anay, Hakan, Ülkü Özten, Meltem Özten
işaret ediyor. ve doktora çalışmaları ile bilginin Anay, Yiğit Acar, “Görünmez Doktoralar:
Batuman’ın kitabı hem ideoloji hem demokrasisinin önemini satır aralarına Türkiye’de Mimari Tasarım Doktora Araş-
muhalefet, hem tahakküm hem direniş yerleştiren Batuman, kitabının dolaşı- tırmaları” Mimarlık, 406 (2019): 50-53.

Sanatın İktidarı

kendilerinden çok daha uzun bir liği takip eden değil, bu hareketliliğin
döneme yayılan arayışlarda da gös- kurucu unsurları içerisinde yer alan
terdiği bir dönemdi. sanat ve mimarlık akımları ve yapıları
Özellikle dönemin Rusya ve Alman- oluşuyor ve 1930’lara gelindiğinde de
ya’sı siyaseten farklı köklerden gelerek totaliter rejimler tarafından tasfiye
çok farklı sonuçlansa da, bu çalkantı- ediliyorlardı. XX. yüzyıl başında
ları oldukça paralel dalga boylarında mimarlık ve sanat alanındaki radikal
yaşadılar. Her iki ülkede I. Dünya modernleşme hareketinin iki ana
Savaşı ile birlikte imparatorluklar kolunu oluşturan bu güçlü akımlar ve
çökerken, güçlü bir sosyalist hareket temsil edildiği kurumlar fiilen oldukça
aktif bir mücadele veriyordu. Rus- kısa ömürlü olsalar da, etkileri çok
ya’da bu mücadele uzun bir iç savaşın daha uzun erimli oldu. Bauhaus
ertesinde Bolşeviklerin zaferi ve Sov- soğuk savaş yıllarında batı dünyası
yet sosyalizmi ile sonuçlanırken, içerisinde kalmasından ötürü daha iyi
Almanya’da ise Spartakistlerin tasfi- bilinse ve araştırılsa da, Rus Avangar-
Ali Artun, Sanatın İktidarı: 1917 Devrimi, yesi ile demokratik burjuva devrimine dı ve bu öncü akımın modern sanat ve
Avangard Sanat ve Müzecilik, İstanbul: evrilerek Weimar Cumhuriyeti’nin mimarlık üzerinde etkileri ancak
İletişim Yayınları, Sanat Hayat Dizisi 37, kurulması ile sonlanıyordu. II. Dünya soğuk savaşın bittiği 1990’lardan iti-
2015, 193 s. Savaşı yaklaşırken, 1930’lardan itiba- baren araştırılarak yeniden hatırlan-
XX. yüzyılın ilk yarısı, tüm Avrupa ve ren ise, her iki ülkede farklı siyasi maya başlandı. Her iki hareketin de
giderek tüm dünyada siyaseten çok yapıda da olsa, rejimler giderek totali- yüzüncü yıllarını gördüğümüz son
çalkantılı, büyük toplumsal dönüşüm- ter nitelik kazanıyordu. yıllarda ise, pek çok ülkenin yanı sıra
lerin gerçekleştiği ve tüm bu çalkantı- XX. yüzyılın bu ilk 30 yılında, her iki Türkiye’de de, XX. yüzyılın bu öncü
ların kendini sanat ve mimarlık ala- ülkede de sanat ve mimarlık alanında akımlarını anan sergi, etkinlik ve
nında çok çeşitli, radikal ve etkileri yalnızca toplumsal ve siyasi hareketli- yayınlar yapıldı.

10 mimar•ist 2019/3
KÜTÜPHANE

2018 Ekim ayında İstanbul SSM’de Rus avangardı XX. yüzyıl başı ulusla- kurgulardan. Avangardın kahramanla-
açılan “Rus Avangardı: Sanat ve Tasa- rarası modern sanat hareketlerinin rı sanki gerçekte hiç varolmamıştır.
rımla Geleceği Düşlemek” sergisi de belki de en radikal ve üretken kolu; Diktatörlerin yapamadığını, serbest
bunlardan biri oldu. Rus avangart Maleviç’in “Siyah Kare”si ile mutlak piyasa yapmıştır.”
sanatının kendi tarihselliği içerisinde soyut bir sanatın arayışından, sanatın Rus avangardının belki de en önemli
oldukça kapsamlı bir seçkisini sunan tekil eserler değil, bir üretim, bir prak- mirası, sanatı yaşamın içerisinde ayrış-
bu sergi vesilesiyle de Ali Artun’un sis olarak kavranmasına, müzelerin tırılmış bir alan değil, yaşamın devrim-
İletişim Yayınları’ndan çıkan Sanatın sanat üretimi için bir merkez, bir ci şekilde dönüşümünü hedefleyen bir
İktidarı:1917 Devrimi, Avangard laboratuvar olarak örgütlenmesinden, praksis olarak kavrayışlarının modern
Sanat ve Müzecilik kitabını hatırlıyo- kentin bir bütün olarak bir tiyatro sah- sanatın ontolojisi üzerinde yarattığı
ruz. nesi haline getirilmesine kadar etkileri kalıcı etki oluyor. Ali Artun’un kendi
Ali Artun’un kitabı Sanatın İktidarı: bugüne kadar süren pek çok arayışın deyişi ile:
1917 Devrimi, Avangard Sanat ve kökenlerini oluşturuyor. “Sanatın kısacık iktidar dönemindeki
Müzecilik, kendi deyişi ile öncelikle Bizim Soğuk Savaş döneminden baş- deneyimleri, avangardın bir kehaneti
bir müzecilik profili; Rus avangardının lanarak yazılan sanat tarihi anlatısı sayılmalıdır. 20. yüzyıl sanatında eleş-
Ekim Devrimi öncesi yakıp yıkmaktan nedeniyle köken olarak Bauhaus gibi tirel, çatışmacı ne varsa, işaretleri Rus
bahsettiği müzelerin yönetimini dev- Orta Avrupa modernizminden bildiği- Avangardı’na çıkar. Bu sadece sanat
raldığında, bunları nasıl ele aldığını, miz pek çok yenilikçi arayışın kökleri- için değil, mimarlık, tasarım, tiyatro
nasıl dönüştürdüğünü ve modern nin aslında güçlü bir şekilde Rus ve sinema için de doğrudur. Estetik
müzeciliğe katkılarını araştırıyor. avangardına uzandığını görüyoruz. Bu için de geçerlidir. Devrim Sanatı, yal-
Ancak bununla birlikte Rus avangar- bir yandan bildiğimiz modern sanat nızca sanatın ontolojisi ve praksisiyle
dının yüzyıl başından itibaren Karo ve mimarlık tarihinin politik konjonk- değil, sanatın yönetimiyle, eğitimiyle,
Valesi, Mavi Gül, Gençlik Birliği gibi tür uyarınca fazlasıyla deforme edil- müzecilikle, kuratörlükle ilgili olarak
çeşitli koloni ve kolektifler içerisinde miş olduğunu ve sorgulanmasının da hala sonsuz bir ufuk serer önümü-
gelişimini ve devrimin ruhuna katkısı- zorunluluğunu hatırlatıyor bize. Sor- ze.”
nı, Ekim Devrimi ile birlikte erken gulanması gereken diğer bir yan ise, Sanatın İktidarı, Rus avangardının
Sovyet sanatına yön veren Proletkult, Rus avangardının unutturulmasını da kısa tarihine Türkçede önemli bir giriş
INKhUK, VKhUTEMAS gibi yapıların içeren bu deformasyonda Stalinist olduğu kadar, modern sanat ve
ve Avangart Enternasyonal’in kurulu- rejimin katkısı. Stalinist rejim, ger- mimarlığın zihnen çok kısıtlı bir alana
şunu, avangart içerisinde konstrükti- çekten devrimci nitelik taşıyan avan- sıkıştırılan siyaset ve sermaye ile iliş-
vizm ve suprematizm gibi belirgin gardı “formalist” olarak yaftalayıp kileri üzerine de eleştirel bir okumaya
çizgilerden ve Maleviç, Tatlin, Rod- tasfiye ederken, yerine giderek bir kapı açıyor.
çenko, Mayakovski, Lissitzki, Stepa- propaganda aygıtına dönüşen ve
nova, Vertov gibi karakterlerden olu- muhafazakârlaşan sosyalist gerçekçi- H. Sinan Omacan, Mimar,
şan çeşitliği ve iç çelişkileri ve niha- liği resmi sanat olarak ilan ediyordu. omacan.sinan@gmail.com
yet 1930’lara gelindiğinde ise merkezi Aynı dönemde Almanya’da da Nazi
Sanatçılar Birliği’nin kuruluşu ve rejimi, modern avangardı “dejenere
sosyalist gerçekçiliğin resmi sanat sanat” olarak lanetliyor ve “kızıl” yani
ilan edilişiyle tümünün tasfiye edilme Bolşevik olarak gördüğü Bauhaus’u
sürecini de oldukça detaylı bir şekilde kapatıyordu. Ancak avangardı gerçek-
ele alıyor. ten yok edenin tüm bunlar değil,
Ali Artun böylelikle bir yandan Rus modern sanata tüm katkılarının daha
avangardının kısa tarihsel öyküsünü sonra içeriksizleştirilmiş birer parodi
aktarırken, bir yandan da modern olarak sanat piyasası içerisindeki
sanat ve mimarlık üzerinde çok uzun yeniden sürümleri olduğunu söylüyor
erimli bir etkisi olan bu hareketin Ali Artun:
belirgin karakteristiğini ortaya seriyor “Avangardın icat edildiği bütün o dev-
ve bugüne de bağlayarak hem modern rime, o ufka, o yaratıcı devinime ne
sanatın tarihi hem de siyaset ile ilişki- oldu? Ne yazık ki piyasanın küresel
leri üzerine önemli noktalara açılımlar sanat gösterilerine massedilip gitti.
getiriyor. Artık hepsi hayallerden ibarettir, ya da
mimar•ist 2019/3 11
KÜTÜPHANE

Ters Köşe Ekoloji

Ekolojiye dair neler biliyoruz? Bildikleri- ona ulaşmak için daha da fazla tüketi- Hafriyatı yeniden değerlendirmeye
mizden ya da bildiğimizi sandıklarımız- yoruz. Hem ürün, hem yapı hem de çalışmayı Esra Sert bize anlatıyor.
dan ne kadar eminiz? Puna Yayın’dan planlama ölçeğinde bir yapma pratiğiy- Özellikle de bunu kıyı alanlarında yap-
Ayşen Ciravoğlu’nun editörlüğünde le karşı karşıyayız. Bu sistem içerisinde manın sebep olduğu büyük tehlikeye,
yeni çıkan Ters Köşe Ekoloji bildiğimiz ekolojik olmak, doğal kaynak tüketimini kıyı ekosistemlerinde yarattığı tahri-
gerçeklerle kurduğumuz konfor alanını yanında unutturarak taşıyor. Ekolojinin bata dikkat çekiyor. Politika ve ekolo-
sarsıyor. 2017’den beri xxi.com.tr site- yalnızca bir çare olarak göründüğü ve jinin adı çok da konmamış ilişkisine
sinde A. Ciravoğlu moderatörlüğünde bu tüketimi ‘masumlaştıran’ endüstrisi yakından bakıyoruz böylece.
devam etmekte olan dizide yer alan dışında kalan yan anlamlarını keşfet- Üçüncü bölüm “Kırsalda Yapmak/Yaşa-
Ters Köşe Ekoloji, metinlerin geliştirilmiş versiyonlarından mek isteyenler için derlenmiş Ters Köşe mak”, ekolojik olmayı yalnızca kentsel
ed. Ayşen Ciravoğlu,
derlenen yayın, mimarlığın çevre sorun- Ekoloji, bu dönemde ilaç gibi gelen bir olmaya atfettiğimizi, tüm çözümleri ve
İstanbul: Puna Yayın,
Mart 2019, 149 s. ları karşısında tutunduğu tavra daha yayın doğrusu. de sorunları kentte ararken mimarlığın
yakından bakmayı öneriyor ve gerçeklik İlk bölüm “Kuramsal Açılımlar”da Ayşen kırsaldaki rolünü, ekoloji demek zorun-
sonrası dünyada ‘ekolojik olma’ iddiası- Ciravoğlu, Can Boyacığolu ve Semin da kalmadan, hatırlatıyor. And Akman,
nın ne derece mümkün olduğunu sor- Erkenez gerçeklik sonrası dönemde algı- Merve Titiz Akman ve Zeynep Durmuş
guluyor. Bazı sorular ne yazık ki virüs mızı, tasarlanmış bir gezegende mimar- Arsan kentin arka bahçesi gibi algılanan
gibi, yayılır ve hatta bünyeden hiç çık- lıkla ekolojinin yakınlık kurma çabasının ve ekoloji dendiğinde yalnızca kentte
maz. Kuramsal Açılımlar, Yap Yık At, gerçekliğini sorguluyor. Ekolojinin bir daha doğal olanı yapmaya dair kavrayışı
Kırsalda Yapmak/Yaşamak, Kent ve doğa olgusu olmasından ziyade toplum- yeniden düşündürüyor bu bölümde
Alternatif Pratikler olarak dört başlıkta sal bir yazın olduğu konusu oldukça farklı yazılarıyla.
derlenmiş ve 13 yazıdan oluşan kitabın önemli. Bu kavrayışta insanın kendini Son bölüm olan “Kent ve Alternatif Pratik-
bıraktığı iz de bu şekilde. dünyanın merkezinde tanımladığı yakla- ler” ise Özlem Bahadır Karaoğlu, Sevgi
Bildiğimiz ekoloji, en azından doğa kon- şımın doğuracağı sonucun problemine Baysal, Fulya Özsel Akipek ve Nurbin
septine yakınlığını tahmin edebildiğimiz, dikkat çekiyor kuramsal açılımlar. Tüm Paker’in araştırma ve yazıları kentte ekoloji-
bütüncül bir ilişkiler ağının genel adı ola- bunlara rağmen dünyadaki pozisyonuna nin ‘diğer’ anlamlarını incelikle ortaya
bilir. Bu temel bilgi sayesinde söz konusu henüz karar veremediği aşikâr olan insa- koyuyor. Yalnızca yeşil alanlar yaratmanın
ilişkiler ağında canlı topluluklarının birbi- nın gelecek dönemde beden ve doğa ya da sertifikalı bina yapmanın ötesinde,
rini etkilediğini, buna bağlı olarak da üzerine yeni ilişkiler tanımlayabilmesi “sosyal ekoloji” diyebileceğimiz karşılaş-
neden sonuç ilişkilerini kolaylıkla algıla- doğrultusunda bir ışık yakıyor. maları, yeni üretim tekniklerinin doğal
yabiliriz. Bu sayede yeryüzünde yaşanan İkinci bölüm “Yap, Yık, At” biraz daha malzemeyle olası ilişkilerine dair ilham
değişikliklerden hepimizin etkilendiğini, bugün olan bitene, hayatımızın çok için- veriyor ve yeni bir dağarcık yaratabileceği-
yani farklı kıtalarda da olsak aynı geminin de olsa da ekoloji ile ilişkilerini kurama- mizi, böylelikle sorunsala yeni çözümler
yolcuları olduğumuzu biliriz. dıklarımıza dair. Örneğin Berrak Kırbaş üretebileceğimizi düşündürüyor. Ekoloji ile
Oysa bu bilimsel yaklaşıma karşın eko- Akyürek ile planlı eskitmeyi endüstri yan yana pek gelmeyen hafıza kavramını
lojinin bugün bir endüstri tariflediğine, tarihinden bakarak, kullandığımız ürün- düşünerek ona yeni bakma biçimleri
işkollarından ürünlere tüketilebilir her lerin biçilmiş ömürlerini kabul ettiğimiz denemeye devam edeceğimizi ve belki de
alanda adı geçen, adeta bir yeni ‘inancın’ bir dünyada tüketmeye programlı yara- bu kavramı yeni keşfetmeye başladığımızı
başında olduğunu da anlayabilmeliyiz. tıklar olduğumuzu bir kez daha hatırlı- düşündürüyor. Bugün bulamadığımız for-
Tam da bu sebeple neredeyse ahlaki bir yor, halimize acıyoruz. Elif Kendir Bera- mülleri aramaya devam ediyor olmanın
sorumluluk olarak gördüğümüz bu ha konuyu planlı eskitmenin mimarlık- umuduyla sonuna geliyoruz.
olguyu, paniğe kapılmış gündemin için- taki karşılığına çekiyor, yıkım teknoloji- Burada özetleyemediğim çok daha fazlası
de hakkıyla sorgulayamıyoruz. lerini düşünmeye başlıyoruz. Yenisi, bu kitapta. Peki, yine de ekolojik mimarlık
Öyle ki sel felaketlerinde dereleri kurut- daha iyisi için yıktığımızın yüzleşemedi- bugün gerçekten mümkün mü? İşte bazı
tuğumuzu, depremlerde çarpık yapılaş- ğimiz sorunsalı gözümüzün önünden sorular var, ne yazık ki virüs gibi, yayılıyor
tığımızı, kurak geçen yazlarda tatlı su kentsel dönüşen binalarla geçiyor. ve hatta hiç bünyeden çıkmıyor.
kaynaklarını tükettiğimizi hatırlıyoruz. Elimizdeki hafriyatın değerlendirilme-
Bir yerlerde yakalamamız gereken bir si, dolgu olarak kullanılması örneğin, Enise Burcu Derinboğaz,
denge olduğunu hatırlıyor, ardından bir zekâ parıltısı olarak mı geliyor? enise@praxislandscape.com
12 mimar•ist 2019/3
KÜTÜPHANE

Tasarım Stüdyosu; Kentsel Tasarım Süreci

Bu kitap, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Planlama Bölümleri’ne verilen Kent- mı, üretim süreci, ürün niteliği, işbirli-
Üniversitesi (MSGSÜ) Mimarlık sel Tasarım Atölyeleri aracıyla ği, sinerji, dayanışma, evrimsel tasa-
Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümler arası bir sinerjiyi de ürete- rım, eleştiri-özeleştiri, süreklilik,
Bölümü’nde, Mimarlık ve Şehir ve cek biçimde yenilenebilir mi?” soru- devamlılık vb) daha öğrencilikte dene-
Bölge Planlama öğrencileri için ortak su ile başlayan süreçte önerilerimiz yimlenmesini sağlamak, meslek yaşa-
bir lisans dersi olan Tasarım Stüdyo- ve geliştirebildiğimiz yöntem bu mında sıkça birlikte çalışacak olan
su kapsamında, “kentsel tasarım kitapta dile getirilmeye çalışılmıştır. mimarlık, şehir planlama, peyzaj
atölyelerinde tasarım süreci için bir Bu elbette biricik ve katı bir yöntem mimarlığı öğrencilerinin birlikte düşü-
yöntem denemesi” olarak bir rehber değildir, bu metin; yalnızca bir “reh- nüp işbirliği içinde birlikte çözümler Haydar Karabey,
niteliğinde hazırlanmıştır. Mimari ber” veya bir “yol haritası” olarak, üretebilmelerini sağlamaktır. Melih Birik,
Zeyat Hattapoğlu,
Proje, Kentsel Planlama ve Tasarım öğretim elemanları arasında da bir Bu kitap da stüdyo sürecine katkı ola-
Çağdaş Saydam,
Projesi atölyelerinde edinilen proje tartışma başlangıcı/altlığı olarak algı- rak hazırlandı. Pek alışık olunmayan Ömer Devrim Aksoyak,
geliştirme deneyimleri ve özellikle de lanmalıdır. bir durum bu dijital çağda bir kitap Tasarım Stüdyosu:
gençlerin soruları karşısında gelişen Tasarım Stüdyosu’nun amacı, tasarı- yapmak, ancak umudumuz burada Kentsel Tasarım Süreci,
düşünceler ile birlikte “zaman içinde mın bir bütünsel süreç olduğunu bir kayıt altına alınan birikimin zaman MSGSÜ Yayınları,
Kasım 2018
MSGSÜ Mimarlık Fakültesi’nde eski- kez daha hatırlatmak, profesyonel içinde gelecek katkı, katılım ve öneri-
yen, aşınan, durağanlaşan atölye yaşamda uyulması kaçınılmaz olan ler ile artması, zenginleşmesidir.
yapısı, Mimarlık ve Şehir ve Bölge kuralların (etik, rekabet, zaman kullanı- (Tanıtım bülteninden)

Duran Her Şey Hareket Ediyor

Aykut Köksal’ın genel yayın yönetmen- Yücel, akademisyen ve entelektüel nundan 19. yüzyıl sıra evlerine, Taksim
liğinde kurulan Arketon Yayınları’nın kimliğiyle mimarlık dünyasının önde Meydanı’ndan Galata ve Pera’ya uza-
ilk kitabı yayımlandı. Atilla Yücel’in gelen kişileri arasında yer alıyordu. nan geniş bir çerçeve çiziyor.
İstanbul yazılarından oluşan kitap İstanbul üzerine yazdığı metinlerden Atilla Yücel, kitaba yazdığı önsözde
“Duran Her Şey Hareket Ediyor” adını oluşan kitap, kentin modernleşme şöyle diyor: “İstanbul Yazıları, üzerin-
taşıyor. 2018’de yitirdiğimiz Atilla öyküsünden mimarlığına, siluet soru- de binlerce, on binlerce yazının, yapı-
tın, düşün inşa edildiği bir gerçekli-
Düzeltme ğin, İstanbul’un kent mekânı ve
“Bauhaus’un 100. Yılında İDGSA’da Temel Tasar[ım]ın Zihin mimarlık ile ilgili görünümleri üzerine
Haritaları” adını taşıyan makalemde sehven bazı hatalar yapmış üretilmiş bazı satırların bir derlemesi.
bulunmaktayım. Mimar.ist dergisi okuyucularından özür dilerim. İstanbul bir kent, aynı zamanda bir Atilla Yücel, Duran Her Şey
Buna göre 76. sayfada, “Gürman 1963’te mezun olduğu kavram, aynı zamanda, yüzyıllar Hareket Ediyor: İstanbul
Akademi’ye Kasım 1967’de asistan olarak girmişti.” yerine, boyunca oluşmuş bir tarihsel birikime Yazıları, İstanbul: Arketon
“Gürman 1960’ta ressam olarak mezun olduğu Akademi’ye Kasım dayanan bir kültürün, bir aidiyetin adı, Yayınları, 2019, 193 s.
1967’de asistan olarak girmişti. Mezuniyetinden sonra 1963-1966 bir külliyatın nesnesi, belki bir mitos.
arasında, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda, resim ve özgün Bugünün karmaşık megapol gerçekli-
baskı dallarında çalıştığı bilinmektedir.” şeklinde değişmelidir. ği, farklı dönemlerdeki daha sade bir
Yine 79. sayfada, “Ekibimiz 10 kişiye tamamlandı: Bihrat Mavitan, kozmopolit varoluşun küresel dina-
Tülay Baytuğ, Saim Bugay, Yusuf Taktak, mimar Emel Erkmenol, mikler sonucunda her gün yeniden
Ruhi Görüney, Nedret’lerin döneminden Simin.” yerine, “Ekibimiz biçim kazanmakta olan bir başka kat-
10 kişiye tamamlandı: Bihrat Mavitan, Tülay Baytuğ, Saim Bugay. manı. İstanbul külliyatı edebiyattan
Bu sınava katılanlar arasında Yusuf Taktak’ı, mimar Emel düşünceye ve bilime bu katmanlaş-
Erkmenol’u, Ruhi Görüney’i ve Nedret’lerin döneminden Simin’i
manın farklı dönemlerini, farklı izleri-
saymamız mümkündür.” şeklinde düzelmelidir.
ni, farklı izlenimlerini içeriyor.
Dr. Elâ Güngören
(Tanıtım bülteninden)
mimar•ist 2019/3 13
GÖRÜŞ

Dönüştürülmesi Olanaksız
“Yeni Bir İstanbul” İnşa Etmek
Kentsel Dönüşüm Pratiğimiz ve İstanbul’a
Kronolojik Olarak Hızlı Bir Bakış
İbrahim Alp - Jülide Alp

K entsel dönüşüm, XX. yy son çeyreğine


kadar pek az okunan makale ve araştırma
lir (!) bir proses (Kentsel Dönüşüm Yasası) tarif-
lendi. Devamında başta İstanbul olmak üzere
yazılarından aşinası olduğumuz, çoğunlukla II. büyük şehirler ve metropoliten alanlar, kentsel
Dünya Savaşı sonrası Avrupa’sının yeniden inşa- dönüşüm uygulamalarının podyumu olarak öne
sı ve rehabilitasyonu ile özdeşleşen, “yarışmacı çıktılar.
kentler” konjonktürü ile yeniden ve içeriği kıs- Yasanın çıktığı tarihten günümüze değin
men güncellenerek popülerlik kazanan kav- yaşanan süreçte, dönüşüm pratiğimizin başarı-
ram… sı/zlığı sürekli ve yoğun tartışmalar ile gün-
Söz konusu kavram ve pratiğinin, Türkiye demde kalmayı sürdürdü. İstanbul özelinde ise,
kentleşme gündemine girmesi 17 Ağustos dep- yapılan risk ve öncelik analizleri ile realize olan
remi gerçeği-gerekçesi ile son derece mutlak ve dönüşüm uygulamalarının kentsel mekânda
keskin bir biçimde gerçekleşti. 2000’lerin başın- örtüşememesi, tartışmaların temel referansların-
da kentsel dönüşüm olgusu başta metropoller dan birisi oldu. Şehircilik Bakanlığının “riskli
olmak üzere ülkenin kronik sorunlu yapı stoku- alan” ilan ettiği arazi deseni ile JICA (Japan
nun yenilenebilmesi için alternatifsiz, sihirli bir International Cooperation Agency) senaryola-
formül olarak kamuoyunda, mesleki çevrelerde rında ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dep-
tartışıldı ve kabul gördü. Yine erken dönem rem Master Planında tariflenen arazi deseni ara-
2000’ler söz konusu reçetenin yasa, yönetme- sındaki sapmalar (Grafik 1, 2), dönüşümün
lik, mevzuat ve bu süreci işletebilecek bürokra- temel kaldıracı olan özel sektörün kamu yararı
siyi inşa etme çabaları ve deneme-yanılmalar ile adına “imar” etmediğini/edemeyeceğini gözler
geçti… önüne serdi.
Nihayetinde kentsel dönüşüm serüvenimiz Deprem odaklı kâbus senaryolarında kırmı-
için, teoriden pratiğe toplumsal ve bürokratik zının her tonuyla vurgulanan tarihi yarımada -
kodlarımıza uygun “yerli ve milli”, sürdürülebi- Zeytinburnu - Avcılar hattı gibi riskli alanlarda,
Grafik 1. İstanbul İlçe Bazlı
Toplam Fiziksel Risk
Dağılımı, 2012 (İBB
Deprem Risk Yönetimi ve
Kentsel İyileştirme Daire
Başkanlığı, Deprem ve
Zemin İnceleme
Müdürlüğü).

Grafik 2. Riskli Alanların,


İstanbul’da İlçe Bazında
Dağılımı, 2018 (Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı
tarafından ilan edilen ve
Resmî Gazete’de
yayımlanan veriler esas
alınarak üretilmiştir).

14 mimar•ist 2019/3
GÖRÜŞ

görece düşük arsa değerleri ve mevcut yoğun-


luklar nedeni ile kentsel dönüşüm süreci bir
türlü işletilemedi (Şekil 1).
Ulusal ekonomi politikasının inşaat sektörü
üzerine temellendirildiği bu dönemde, 2000
öncesinden aşinası olduğumuz “kat karşılığı
yap-sat” modeli de yeniden ambalajlanarak
(“yapı bazında kentsel dönüşüm”) konut üre-
tim sürecinin en etkin aracı olarak işletildi.
Ancak serbest piyasa ekonomisi koşullarında
sürecin imar edici, uygulayıcı küçük-orta ölçekli
aktörleri, doğal olarak risk faktöründen önce
kâr maksimizasyonunu önceleyerek, üretimleri-
ni yüksek rant ve kazanç vaat eden potansiyel
yapı stoku üzerinde yoğunlaştırdı. Bu mikro doğrudan satış, uzun vadeli kiralama, hasılat Şekil 1. Mahalle Bazlı
ölçekli (parsel bazında) dönüşüm pratiği Bağ- paylaşımı vb modellerle kaynak yaratmak ama- Toplam Fiziksel Risk
dat Caddesi, Acıbadem Caddesi benzeri prestij Dağılımı, 2012 (İBB
cıyla “menkulleştirilmesi” de soruna çözüm Deprem Risk Yönetimi ve
koridorları veya periferilerinde, orta-yüksek olamadı. Kentsel İyileştirme Daire
gelir grubuna yönelik lüks konut üretimini Yeniden üretimi söz konusu olmayan kamu Başkanlığı Deprem ve
zaman içinde büyük bir iştahla örgütledi. kaynakları şeffaf olmayan süreçlerle tüketilirken, Zemin İnceleme
Fikirtepe benzeri örneklerde ise meskûn Müdürlüğü).
emsal değerleri tartışmalı gökdelenler İstan-
alanların yoğun yapılaşmış karakterlerine rağ- bul’un siluetini birbirleriyle yarışırcasına ve
men lokasyon ve rant avantajları nedeni ile sürecin müsebbibi olan siyasi aktörleri bile iğre-
ibretlik dönüşüm deneyimlerine şahit olduk. ti edecek kadar hoyratça yeniden tarifledi. “Çıl-
Emsal değerlerini katlayarak revize eden imar gın projelerin müellifi” siyasi otoritenin özeleş-
planı desenleri üzerinden, ada bazında münferit tiri söylemleri ise, samimiyeti sorgulanmaya
imar süreçleri ile üretilen insan siloları (Fotoğraf muhtaç pişmanlık beyanları olarak tarihe not
1), bize kentsel dönüşümün “ne olmadığını” düşüldü…
gösterdi. 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul
Öte yandan Kayabaşı, Ispartakule gibi her gibi “tahrip gücü yüksek mega projeleri” icrada
biri küçük bir Anadolu kenti büyüklüğündeki ısrar eden kapasite, İstanbul’un makûs talihini
yeni yapılaşma alanları ile İstanbul, “yağ lekesi” değiştirecek gücü kendinde bulamadı…
metaforunun hakkını vererek büyümeye devam Öte yandan bütün bilimsel veri, görüş ve
etti. Yeni açılan konut alanları, dönüştürüleme- tartışmalara rağmen kategorik olarak “muhalif
yen alanların desantralizasyonu için kullanılabi- refleksi” ilan edilen karşı önermeler de yok hük-
lecek fırsat alanları iken, konvansiyonel münde sayıldı...
konut-sosyal konut üretim süreçleri olarak işle- Son tahlilde kentsel dönüşüm (teorik altya-
tildi, tüketildi. pısı deprem farkındalığı üzerine inşa edilmiş
İstanbul başta olmak üzere özellikle metro- olmasına rağmen) pratikte istihdam ve ekono-
pollerde merkezi iş alanları ve yakın çevresinde- mik kalkınma öncelikli politikalar ile rantın ve
ki kamu arazileri ve yapı stoku hızla özelleştiril- sermayenin yeniden üretilip dağıtıldığı bir süre-
di. Kuşkusuz deprem gerçeği ve tehdidi kadar ce indirgendi.
siyasi iktidarın bekası da öncelikliydi (!) ve gerek Bu durumun en somut ve güncel belgesi ise,
doğrudan devlet eliyle üretilen gerekse geri İstanbul Büyükşehir Belediyesinin uzun soluklu
ödeme garantili “mega projeler” hiç de ucuza bir çalışma sonucunda elde ettiği “İstanbul
mal olmuyordu. Kentsel Dönüşüm Master Planı”dır. Master
Gelinen nokta kamu sektörünü, özel sektö- Plan kapsamında tercih edilen senaryo ile, Kanal
rün dönüşümünü örgütlemekten sakındığı riskli İstanbul ve 3. Havalimanı hattı “stratejik büyü-
alanları yenileyebilmek için alternatif formül me koridoru” olarak tarif edilirken, metropolün
ve/veya kaynak arayışına mecbur bıraktı (2B doğu-batı eksenli lineer makro formuna da
arazileri, kamu arazileri, askeri alanlar, imar (mega projelerden yararlanılarak) yeni bir açılım
barışı…). (!) getirilmektedir.
İlk olarak gözden çıkarılan 2B arazilerinin ve Olası kanal projesi ve İstanbul Boğazı ara-
kent içindeki kıymetli kamusal arsa stokunun sındaki aglomerasyon (yığılma), dönüşüm kapa-
mimar•ist 2019/3 15
GÖRÜŞ

Fotoğraf 1. Fikirtepe’de ömrü düşünüldüğünde bugün baş edilemeyen


Kentsel Dönüşüm sorunları yarına misliyle miras bırakmak anlamı
(Fotoğraf: İbrahim Alp).
taşır. Zira daha çok katlı, daha çok paydaşlı
mekân-yapı organizasyonlarının da zamanı gel-
diğinde dönüşmesi, yenilenmesi gerekecektir.
Türkiye’de özellikle “yoğun yapılaşmış
çöküntü alanlarını yenilemek ve aynı mekân
üzerinden eş zamanlı sermaye biriktirmek” bir-
birlerine mutlak bağlı süreçler olarak kaldığı
sürece, deprem öncelikli planlama projeksiyon-
larında başarılı olmak mümkün olamayacaktır.
Gayrimenkulü “menkul” değer olarak işlete-
bilecek alternatif uygulama araçları ile kentsel
dönüşüm sürecini desteklemek gerekmektedir.
Yatırımcı payı olarak adlandırılabilecek artı
değeri makro ölçekli “değer denklik matriksle-
ri” ile yönlendirmek-yönetmek, başka bir deyiş-
le imar hakkının transferini bütüncül bir planla-
ma anlayışı ile mümkün kılmak, dönüştürüle-
meyen alanların ıslahı ve yenilenmesine imkân
sağlayabilecek alternatif bir model olarak öngö-
rülebilir.
Büyük resme bakıldığında ise deneyimledi-
ğimiz süreç, aslında söylendiği gibi hantal
bürokrasiyi pas geçerek hızlı ve etkin bir yöne-
sitesi yüksek merkezi alanların fırsat alanı olarak tim modeli inşa etmekten ziyade, yere özgü
tanımlanması, askeri alanların yapılaşmaya açıl- toplumsal, ekonomik ve ekolojik realiteleri,
ması gibi stratejik kararlar göstermektedir ki, yerinden yönetim modelinin sağlayabileceği fır-
İstanbul’u kurban ederek ekonomiyi ayakta satları ve en nihayetinde demokrasiyi pas geçe-
tutma politikaları güncelliğini korumaktadır. rek, yönetmekten hükmetmeye evrilebilecek
Sonuç olarak büyük deprem sonrasında bıçak sırtı bir duruma işaret etmektedir. Tek
güçlü bir motivasyonla yola koyulduğumuz, merkezli siyasetin yerel idareler üzerinde seçil-
“yeni” olarak tariflediğimiz kentsel dönüşüm mişler yerine atama yapabilme iradesine varan
serüvenimizde, dönüştürmek zorunda olduğu- mutlak hâkimiyeti, kentleşme politikaları açısın-
muz İstanbul bütün ürkütücü senaryolara rağ- dan yarattığı handikapların ötesinde sosyoeko-
men yerli yerinde dururken daha yoğun, dönüş- nomik açıdan da sürdürülebilir değildir.
türülmesi daha olanaksız, makro form projeksi-
yonlarında ciddi kırılmalar ve deformasyonlar İbrahim Alp, Y. Şehir Plancısı, 1/X Tasarım

yaşanan “yeni bir İstanbul” inşa etmeye devam Jülide Alp, Dr. Öğr. Üyesi, Maltepe Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım
ediyoruz! Fakültesi, julidealp@maltepe.edu.tr

Kaynaklar
Kentsel Dönüşüm Pratiğimizin Geleceği Üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve
Halihazırda kentsel dönüşüm pratiğimizin, Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı Deprem ve Zemin
İnceleme Müdürlüğü, Aralık 2014, http://www.ibb.
yoğun yapılaşmış riskli alanlardaki yapı stokunu
gov.tr/tr-TR/SubSites/DepremSite/Documents/
(aritmetik olarak artan, katlanan emsal değerleri BRO%C5%9E%C3%9CR%20ARALIK-2014.pdf
söz konusu olmadıkça) yenileyebilme perfor- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından İlan edilen Riskli
Alanlar Listesi, https://istanbulakdm.csb.gov.tr/
mansı son derece düşüktür. Emsal yüklemesi ile
ilan-edilen-riskli-alanlar-i-3598
hayata geçirilebilen uygulamalarda ise Fikirtepe JICA (Japan International Cooperation Agency) Raporu,
örneğinde olduğu gibi “soylulaşma”, “fiziksel İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2002
http://www.ibb.gov.tr/sites/akom/documents/jica.html
çevre kalitesi”, “sürdürülebilirlik-yaşanılabilir- İstanbul Deprem Master Planı, İstanbul Büyükşehir Beledi-
lik” gibi kronik sorunlar üzerinden tartışmalar yesi, 2003
sürmektedir. http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/SubSites/DepremSite/
Pages/ IstanbulDepremMasterPlani.aspx
Öte yandan bu profildeki dönüşüm uygula- İstanbul Kentsel Dönüşüm Master Planı, İstanbul Büyükşe-
maları, yenilenmiş yapı stokunun olağan fiziksel hir Belediyesi, 2017

16 mimar•ist 2019/3
TASARIM

İDGSA’dan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne


Endüstri Ürünleri Tasarımı Disiplininde
Bauhaus Etkileri
Meltem Özkaraman Şen

X IX. yy’ın ortasından itibaren ortaya çıkan


akımlardan belki de hiçbiri, ürünler üzerin-
Philip Ginther; İç Mimarlık
Atölyesinde bir tashih
(Demir, 2008).
de Bauhaus’un form dili kadar etkili olup, hayatı-
mıza bu derece yoğun yansımamıştır. Bauhaus,
disiplinlerarası tasarım okulu olarak geliştirdiği
deneysel müfredat ve yenilikçi öğretim uygula-
maları ile çağdaş endüstri ürünleri tasarımının
temelini oluşturmuş, sanayi ile uyum sağlamayı
hedeflediğini belirten bir açılış manifestosu
yayımlamış, gündelik yaşam için tasarlanacak,
sanayi ve sanatın sentezi ürün tasarımları yapma- okul, döneminin ve daha sonrasının, hatta bugün-
yı amaç edinmiştir. “Bauhaus ekolü, De Stijl, lerin tasarım niteliklerini derinlemesine etkileyen
Jugendstil, Konstrüktüvizm, Ekspresyonizm gibi bir öneme sahip olmuştur.” (Esen, 2015)
sanat akımlarından etkilenmiş olmasına rağmen, Bauhaus, Werkbund’un yarattığı yeni anlayışı
temel felsefesi Deutscher Werkbund akımının benimsemiştir. “Bauhaus’ta ilk defa endüstrinin
endüstriyel üretime katmak istediği Alman tar- gereksinimlerini karşılama amacıyla tasarımlar
zından gelmiştir.” (Gürcüm ve Kartal, 2017) hazırlanarak, tekstil, cam, metal, baskı ve seramik
1907’de kurulan Deutscher Werkbund, atölyelerinde prototipler yapılmış, fabrikalarda
Alman tasarımının temellerini oluşturmuştur. üretimler gerçekleştirilmiştir.” (Bulat vd, 2014)
Endüstrileşen dünyada, sanayinin mükemmelleş- Uygulamalı öğretim fikri, farklı bir ders progra-
mesi hedefi ile sanayici, tasarımcı ve zanaatkârı bir mı ortaya çıkarmıştır. Atölye çalışmaları öncelikli
araya getiren bir birliktir. “İlk yıllarında… daha konumdadır. Farklı atölyelerde öğrenciler usta-çı-
çok el sanatlarını destekleyici olmuştur. I. Dünya rak ilişkisine dayalı uygulama yapmaktadır. Bu yön-
Savaşı’nın son yıllarında ise, endüstriyel sorunlar temler dünyadaki sanat ve tasarım öğretimini
daha da önem kazanmaya başlamıştır. … Her- köklü bir dönüşüme uğratmıştır. Bauhaus, endüst-
mann Muthesius’a göre Werkbund; Almanya’nın ri ürünleri tasarımı öğrenimi veren ilk kurum ola-
ekonomik refah düzeyini yükseltip, uluslararası rak günümüzde bu disiplinin temelini oluşturmuş-
alandaki gücünü arttırmakla kalmayacak, küre- tur. Bauhaus, kurucusu Walter Gropius, “sanat ve
sel ticaret sahasında bütünleşmiş, kendi bilincinde endüstriyi birleştirmeyi amaçladı böylelikle Bauha-
olan ve niteliksel olarak üstün bir ‘Alman stili’ us, endüstri çağı düşüncesinin oluşturduğu bir eği-
yaratacaktır.” (Gürcüm ve Kartal, 2017) tim merkezi oldu.” (Erkmen, 2009) Bu nedenle
Werkbund’un etkisi Almanya’ya yayılmıştır. aslında Bauhaus’u bir okul değil, bir “düşünce” İDGSA “İnsana Daha
“Güzel Sanatlar Eğitimi veren okullar, müfredat sistemi olarak kabul etmek mümkündür. Uygun Bir Çevre İçin
programlarına endüstrinin sorunlarını da alma- Dolayısı ile sadece bir öğretim programı Sergisi” kataloğu
(MSGSÜ - EÜTB Arşivi).
ya başladılar. Bauhaus, endüstrinin sorunlarına değil, Bauhaus, eğitim ve öğretim sistemi olmuş-
çözüm arandığı bir dönemde ortaya çıkmış bir tur. Makine ve makineleşmeyi tasarımda artı bir
olgudur. Aynı doğrultuda ve aynı sorunlara eleman olarak değerlendirmiştir. Gropius, sanat
çözüm arayan birçok atölye ve okul vardır, fakat ve endüstri arasındaki bağları yeniden düzenle-
Bauhaus bunların en kapsamlısı ve gelişmişidir. miştir. Endüstriyel üretim ve endüstrileşmenin
Walter Gropius tarafından kurulan okul dönem önemli olduğu düşüncesi ile Bauhaus’un tasa-
şartları dahilinde sanat ve zanaatı birleştirip, rımda endüstriyel bir yaklaşım benimsemesi
teknolojiden yararlanıp, işlevsel, sade ve seri üreti- gerektiğini savunmuştur. Gündelik hayata yöne-
me yönelik tasarımlar yapmayı hedeflemiştir. Kök- lik ürünler tasarlamışlardır. Kahve fincanından,
leri Arts and Crafts, de Stijl gibi akımlara ve kentsel tasarıma kadar, çağdaş yaşamı her yönüy-
‘Deutscher Werkbund’ gibi kurumlara dayanan le ele almış, kullanım ürünlerini yeniden yorum-
mimar•ist 2019/3 17
TASARIM

İDGSA Endüstri Ürünleri Bauhaus’un bugün bile endüstri ürünleri


Tasarımı Bölümü öğrenci tasarımı eğitimi üzerinde etkileri yoğun olarak
sergisinin açılışında
dönemin sanayi bakanı
sürmektedir. “En önemli özelliklerinden biri;
akademi yönetimi ile makinelerden yararlanmayı benimsemesi, endüst-
(Ö. Küçükerman Arşivi). rinin olanaklarını yadsımayarak endüstriyel üre-
tim koşullarına uygun bir sanat eğitimi vermesi-
dir. Bu da onu ilk gerçek endüstri tasarımı okulu
durumuna getirmiştir.” (Hasol, 2010)
Werkbund altyapısından gelişen Alman tasa-
rım geleneğinin, en önemli sembolü olan Bau-
haus’un endüstriyel bakışa sahip eğitimi, “sana-
yi estetiği” diye adlandırılan yeni bir form dili
ortaya çıkarmıştır.

Türkiye’de İlk Endüstri Tasarım Eğitimi


Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte, Sanayi-i
Nefise Mektebi önemli bir rol üstlenmiştir. Bu
eski kurum, Cumhuriyetin kuruluşu ertesinde,
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi
(İDGSA) olmuştur. Kurumda yetişen Seyfi
Nuri Doğan Mobilyaları Arkan, Fazıl Aysu, Nazimî Yaver Yenal, Sadun
“Sitzgruppe Elemente”, Ersin, Muhlis Türkmen vb pek çok tasarımcı,
Osram GmbH, Münih,1967 çağdaş Türkiye’nin yeni yapılanma sürecinde
(N. Doğan Arşivi).
evlerde ve kamu mekânlarında (TBMM, Florya
Deniz Köşkü vb) mobilya ve iç mekân tasarım-
ları yapmışlardır (Ultav vd, 2015).
Ancak Türkiye Cumhuriyeti, ilk dönemlerin-
de modern bir yaşam tarzını benimsemek iste-
mesine rağmen eldeki üretimlerle yetinmek
durumunda kalmıştır. Bu dönemde, “Türkiye
sanayisi genel olarak az gelişmiştir. Akademi’de
(İDGSA) Endüstri ürünleri Tasarımı ve üretimi
1920’lerin sonundan itibaren oluşmaya başlamış-
tır. Akademi, önceleri yalnızca güzel sanat dalla-
rının eğitiminin verilirken, tasarım alanındaki
ilk adımların atıldığı yer olmuştur.” (Öziş, 2011)
lamışlardır. “Bauhaus, endüstri çağı düşüncesinin Okul, II. Dünya savaşı sebebiyle ülkelerin-
oluşturduğu bir eğitim merkezi oldu. 1919-1925 den ayrılan Bruno Taut vb Alman, Avusturyalı
yılları arasında koşullara ve gereksinimlere göre hocaları davet etmiş, onlara eğitmen olarak yer
yeni atölyeler kuruldu ve her sömestrde öğrenci vermiştir. Alman Werkbund’un üyelerinden
programları yeniden oluşturuldu. Yapıcı düşünce olan Bruno Taut, modernizmin en önemli
temeli üzerine kurulan Bauhaus, eğitim sistemin- mimarlarından sayılır. “Taut, Devlet Güzel
de yeni bir çığır açtı. Kısa zamanda başka ülkeler Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’ne öğre-
de bu sistemi, yerel koşullara ve gereksinimlere göre tim üyesi olarak atanmıştır.” (URL 1)
değiştirerek benimsediler.” (Artun, 2009) “Taut, Werkbund’un 1927 yılındaki ‘Konut’
Dessau’ya taşındığında okul endüstriyel işlevsel- sergisinde Mart Stam, Peter Behrens, Walter Gro-
liği benimsemiş, eğitim sistemi farklılaşmıştır. Dev- pius, Ludwig Mies van der Rohe ile çalışmıştır.”
let desteğini yitirmesi, okulu kendini finanse edecek (URL 2) Werkbund’da Bauhaus’un önemli isim-
çözümler bulmaya yöneltmiştir. Bu dönemde oku- leri ile çalışmış olan Taut’un İDGSA’da ders ver-
lun kendi tasarımlarını üretip, satışını yapması, oku- meye başlaması kurumun tasarım kültüründe
lun zanaattan endüstriyel fonksiyonalizme geçişine büyük etki yaratmıştır. O dönemde bu bölüm
sebep olmuştur. Bauhaus’un 1929’da Basel ve olmadığı için kendisi bu disiplinde hoca olmamış
Mannheim’da açtığı, tasarımlarını tanıtma amaçlı olsa bile; kuruma kattığı vizyon ile endüstri
gezici sergi büyük ilgi görmüştür. ürünleri tasarımı disiplinine katkısı büyüktür.
18 mimar•ist 2019/3
TASARIM

1925 yılında Philip Ginther’in başkan olduğu Kelebek Mobilya için


Tezyini Sanatlar Şubesinin kurulması çağdaş ürün tasarım, Önder
Küçükerman, 1970’ler
tasarımı eğitiminin ilk adımıdır (Kronoloji Posteri, (MSGSÜ - EÜTB Arşivi).
1999). “1883 yılında kurulduğunda, programın-
da Resim, Heykel, Mimarlık olarak 3 bölüm vardı.
4. Bölüm olarak Türkiye’de ilk defa Dekoratif
Sanatlar Bölümü (Tezyinat) kuruldu.” (Gezgin,
2003) O dönemde Tezyinat Bölümü gelecekteki
endüstri tasarım eğitiminin ilk temel taşıdır çünkü
bu bölümde başta mobilya olmak üzere günlük
kullanım ürünleri de tasarlanmaktadır. “Arapça
kökenli tezyin etmek; süsleme, bezeme, donatma
anlamına gelmektedir. O tarihte bu kavram, Babür Kerim İncedayı
günümüzdeki iç mimarlık, endüstri tasarımı başta Tasarımları, 1973
(Küçükerman, 1996;
olmak üzere, hemen hemen bütün tasarım ve sanat 1997).
alanlarını kapsamıştır.” (Özkaraman Şen, 2004)
Ginther 1929-1937 yılları arasında Tezyini Sanat-
lar Şubesinde görev yapmış ayrıca Dahili Mimari
Şubesinde mobilya dersleri vermiştir. “Bu Avus-
turyalı hoca; Akademi’de Orta Avrupa tasarım
geleneğinin etkili olmasında rol oynamıştır. Türki- araştırma laboratuarları gibi kullanıldı;
ye’deki ilk ‘asri’ mobilya tasarımlarını yaptırmaya endüstrinin gereksinimi olan modüller, bu atöl-
başlamıştır.” (Küçükerman, 1999) yelerde hazırlandı. Bauhaus’ta ilk defa endüstri-
Ginther, Alman tasarım geleneğine uygun nin gereksinimlerini karşılama amacıyla tasa-
bir eğitim planı yürütmüştür. “Yabancı öğretim rımlar hazırlanarak, tekstil, cam, seramik, atöl-
üyelerinin eğitime kazandırdığı dinamizm, genç yelerinde prototipler yapıldı; fabrikalarda üre-
kuşağa ait Türk öğretim kadrosunun da oluşu- timler geliştirildi. Toplum ilk kez sanatçılar
munu sağlamıştır.” (Zeytinoğlu, 2003) O tarafından hayata geçirilen tasarımları kullan-
dönem, Seramik, Grafik, İç Mimarlık, Tezyinat ma fırsatı buldu.” (Erkmen, 2009)
atölyelerine Tekstil Atölyesi eklenmiştir. Tezyini Nazilerin Almanya’da iktidara gelmesi, ülke
sanatlar kapsamındaki bölümler günümüzde ve Bauhaus eğitmenleri için olumsuz koşullar
cam, seramik, tekstil, endüstri ürünleri, grafik doğurmuştur. Ülkeyi terk etmek zorunda kalan
vb tasarım bölümleridir. Alman hocalar, İDGSA için ise önemli bir baş-
Türkiye’nin çağdaş toplum olma isteği, ortaya langıç olmuştur. “Almanya’da işten uzaklaştırı-
yeni mekânlar ve ürünler çıkarmıştır. “Cumhuriye- lan öğretim üyelerinin Türkiye’ye çağırılması;
tin getirdiği yeni anlayışta, toplumun yeni mekân- ‘Akademi Reformu’ olarak anılan bir dönemin
larda, yeni bir kimlikle, yeni bir hayata başlaması- başlangıcı niteliğindeydi.” (Zeytinoğlu, 2003)
na öncülük etmek amacı güdülmüştü.” (Uzunars- Akademi müdürü Burhan Toprak dönemin-
lan, 2000) Bu mekânlar ve ürünler genelde belli de özellikle uygulamalı sanat eğitimi veren
bir kullanıcı kitlesine hitap etmektedir. “… Gerçi bölümler için pek çok yabancı hocanın kuruma
bu kullanıcı kitlesinin İstanbul ile ve hatta İstan- geldiği görülmektedir. 1929-1958 yılları arasın-
bul’un belli bir kesimi ile sınırlı kaldığı bir gerçekse da 17’si Alman, 24 yabancı uyruklu hoca
de Türk toplumunun tasarım bilincine doğru kat mimarlık ve uygulamalı sanatlar öğretiminde
edilmesi gereken mesafede anlamlı bir nokta tanım- yer almıştır (Demir, 2008).
ladığı da kesindir.” (Asatekin, 1999)
Altyapısını Werkbund’un oluşturduğu Türkiye’de Endüstri Ürünleri Tasarımı Ortaya
Alman tasarım kültürü, öncüsü ve en etkili olanı Çıkışı ve Bauhaus İlişkisi
Bauhaus olmakla birlikte, Orta Avrupa eğitim Endüstri ürünleri tasarımı 1960’ların sonlarına
sisteminde kabul görüp uygulandığı için bu değin günümüz anlamını kazanmamış, dönem-
kurumlarda yetişmiş tasarımcılar da bu gelenek- sel olarak başka isimler ve bölümlerde ele alın-
ten gelmektedir. Bu nedenle İGDSA’da bu mıştır. 1945 öncesi Almanya’da bile halen isim-
dönem eğitmenlik yapan yabancı hocalar genel- lendirilmediği görülmektedir.
de Orta Avrupa tasarım geleneğini sürdürmüş- International Council of Societies of Indust-
tür. Bauhaus öğretim sisteminde “Atölyeler rial Design’ın (ICSID) 1970’lerdeki tanımına
mimar•ist 2019/3 19
TASARIM

atölyesinde, mobilya tasarımları yapmış, Tasarı


Geometri ve Perspektif dersleri vermiştir” (Gezgin,
2003). Atölye derslerinin 2-3 ay sürdüğü ve pro-
jelerin hocaların tashihleri ile ilerlediği anlatımla-
rında görülmektedir. Tasarı geometri ve perspektif
dersleri halen endüstri ürünleri tasarımı eğitimin-
de altyapı dersleri olarak sürdürülmektedir. Ayrıca
MSGSÜ’de bölümün en önemli temel dersi olan
endüstri ürünleri tasarımı proje dersi aynı şekilde
yapılmaya devam etmektedir.
Bağımsız bölüm kurulana dek endüstriyel
ürün olarak kurumda çok sayıda mobilya tasarı-
mına rastlamaktayız. İDGSA’da Bauhaus ekolü
etkisinde tasarlanmış mobilya ürünleri endüstri-
yel tasarımın öncüsü niteliğinde olmuştur. Ernst
Egli, Bruno Taut, Hayati Görkey, Zeki Koca-
memi, Nâzımi Yaver Yenal, Mesut Manioğlu vb
gibi hocalara ait mobilyalar günümüze ulaşmış,
İDGSA Endüstri Ürünleri göre, “Tasarımcının sorumluluğu, ortaya koy-
Tasarımı Bölümü Öğrenci MSGSÜ’de kullanılmaktadır. “Cumhuriyetten
duğu ürünün kullanılma biçimine bağlı olan
ve hocaları bölüm 1950’li yıllara kadar Türkiye’de endüstri kendi
atölyesinde (MSGSÜ - temel kavramda başlar. Bu sorumluluğu, tasarı-
içinde rekabeti olmayan, ürettiğini satan, ithal
EÜTB Arşivi) mın görsel özelliklerine ve işleyişinin yetkinleşti-
ettiği teknolojiyi bile yenilemeye ihtiyaç duyma-
rilmesine kadar iner; işlevsel, kültürel, sosyal ve
yan bir durumdadır. Metal mobilya sektörü,
ekonomik alanlardaki ilişkilerinde sağlanması
1952 sonlarından itibaren uygulanan korumacı
ile insanın tüm çevresinin geliştirilmesini öngö-
dış ticaret politikasından etkilenmiştir.” (Sön-
rür” denmektedir (Erhan, 1976).
mez ve Baydar, 1999)
İDGSA’da endüstri ürünleri tasarımı, 1970’te
“Ülkede hem gelişmiş bir mobilya sanayisi
Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu
yoktur, hem de ithalat yapmak imkansız gibidir.
(UESYO) kuruluna kadar farklı isimler altında
Madeni mobilya alanında sacdan yapılmış ilkel
var olmuştur. “Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölü-
büro dolapları dışında, örnek yoktur Bu mobilya-
mü” ismi ilk olarak 1971’de kullanılmıştır.
lar, daha önceki nesillerde pek de alışık olunma-
Tablo 1’de görüldüğü gibi, Dahili Mimari
dığı biçimde, atölye bazlı da olsa seri üretilmekte-
Şubesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünün
dir.” (Küçükerman,1995)
temellerini oluşturmaktadır. Burada ders veren İlhan Koman ve Sadi Öziş İDGSA heykel
hocalar genelde Bauhaus ilkeleri doğrultusunda bölümü metal atölyesinde, metal mobilya tasarla-
ders veren hocalardır. Bunlardan biri olan maya ve üretmeye başlamışlardır. “Kare Metal”
Alman uyruklu mimar Wilhelm Schütte, Prof. isimli atölye ile 50 civarında model tasarlayıp
Bruno Taut ekibinde yer almıştır. “W. Schütte, üretmişlerdir. Bu mobilyaların projelerde yer
okulların ve çocuk kurumlarının planlaması ile alması, deneysel yöntemlerle tasarlanması ve
görevlendirildiği Türkiye’ye gelmiş ve Bruno çoklu sayıda üretimi olması Bauhaus geleneğinin
Taut aracılı ile İstanbul Sanat Akademisi’nde yansımasıdır. Bu mobilyalar, endüstri ürünleri
görev almıştır.” (URL 3) tasarımın o dönemdeki ilk örnekleridir.
1938-1946 yıllarında görev yapmış, Mimari Bauhaus’un etkisi altındaki öğrencilerin de
ve Tezyini Sanatlar şubelerinde ders vermiştir. hoca olması sonucu, İDGSA’da ikinci, üçüncü
W. Schütte, mimari şubesindeki seminer mikta- kuşaklar ile Bauhaus geleneği iyice yerleşmiştir.
rının artırılmasını ve programlarının genişletil- 1945 yılında öğrenci olan Prof. Sadun Ersin
mesini talep etmiş, standardizasyon, dahili tefri- şöyle anlatmaktadır: “2. Dünya Savaşı koşulları
şat ve mobilya konularına seminer başlığı olarak yüzünden Almanya’dan pek çok kişi dönmüştü,
yer vermiştir (Demir, 2008). “Standart” kavra- hocam Hayati Görkey Almanya’da eğitim almıştı.
mı günümüz endüstri ürünleri tasarımında Kavramsal bir iç mekân eğitimi değil teknolojiye
önemli bir etkendir. Mobilya ise günümüzde dayalı bir eğitim almıştı.” (Gezgin, 2003) Prof.
meslek disiplini kapsamındadır. Sadun Ersin İDGSA başkanlığı yaptığı esnada aynı
Prof. Feridun Akozan şöyle anlatmaktadır: zamanda İDGSA İç Mimarlık ve Endüstri Tasarı-
“Schütte, iç mimari de başında olduğu marangoz mı Kürsüsü başkanlığı da yapmıştır. “Özellikle
20 mimar•ist 2019/3
TASARIM

dizayn açısından gelişmeleri yakından izliyordum. bağlı olması söz konusuydu. Çünkü anayasa mah-
Ve Türkiye’de Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölü- kemesi Türkiye’de üniversite düzeyinde öğrenimin,
münün açılmasının ilerisi için doğru olduğunu üniversiteler tarafından devlet eliyle verilebileceği,
düşünüyordum” demektedir (Gezgin, 2003). özel üniversite diye bir şey olamayacağı kararına
Aynı dönemde İDGSA Uygulamalı Endüstri vardı. MEB başkanlığında yapılan toplantı da…
Sanatları Yüksek Okulu (UESYO) Endüstri İDGSA; UESYO ve Mimarlık Yüksekokulunu
Tasarımı Bölümü başkanı Prof. Önder Küçüker- bünyesine almayı kabul etti. Bu operasyon sonunda
man’dır. “1950’li yıllarda, İzmir’de Nato’nun, Türkiye’de özerk kanunlar ile kurulmuş bir eğitim
personeli için bir çok derginin yanı sıra ‘Do it kurumu kalmadı.” (Gezgin, 2003)
yourself’ ya da ‘Populer Mecahanics’ türünde 1.8.1972’de İDGSA senatosunun Prof.
dergiler de gelirdi… İşte ‘Industrial Design’ keli- Feridun Akozan başkanlığında gerçekleşen 32.
mesini ilk kez 1955 yılında bu yolla duymuştum” toplantısında alınan karar gereği, UESYO, sena-
demektedir (Gezgin, 2003). to kararı ile 5 yıllık programa dönüştürülmüş,
Küçükerman, dergilerden öğrendiği “industri- akademi eğitim sisteminin bir parçası olmuştur.
al design” eğitimi almak ister, ancak Türkiye’de 1972-1973 öğretim yılından itibaren
böyle bir bölüm yoktur. 1960 yılında Akademi’ye UESYO, Dekoratif Sanatlar Bölümünün “yüzey
öğrenci olduğunu, o dönem 5 yıllık bir okul olan ve biçim değerlendirme teknoloji atölyesine
Akademi’de ilk yıl galeri çalışması, ikinci yıldan dönüştürülmesini” uygun bulmuştur. Aynı
sonra proje çalışmaları yapıldığını ifade etmekte- zamanda Dekoratif Sanatlar Bölümü ikiye bölün-
dir. Asistanlık döneminde çalıştığı hocalarını Bau- müş, bu durum endüstri ürünleri tasarımının
haus ekolünü yaşamış kişiler olarak tanımlamakta- diğer bölümlerden ayrılarak, bağımsız bir bölü-
dır. Bu dönemde Endüstri Ürünleri Tasarımı me dönüşmesinin yolunu açmıştır.
Bölümü kurmak için araştırmalar yaptığını, rapor- Ö. Küçükerman’ın kurmayı hayal ettiği bölü-
lar hazırladığını, ancak “endüstri” kelimesinden mün UESYO’da kurulmasına senato onay ver-
rahatsız olan sanatçılardan büyük tepki gördüğü- miştir. Böylelikle Türkiye’de bağımsız olarak ilk
nü söylemektedir. “Türkiye’nin sanayileşmeye baş- kez Endüstri Tasarımı Bölümü eğitimine başla-
laması ile 1960’ların sonunda Akademi kurulu ‘İç mıştır. Her ne kadar endüstri tasarımın kökeni
Mimarlık ve Endüstri Sanatları’ ismini kabul etti. İDGSA’da Dahili Tezyinat’a kadar uzansa da
Ancak bağımsız bir bölüm olarak kurulması Aka- UESYO Türkiye’de günümüz Endüstri Tasarımı
demi Başkanı Feridun Akozan’ın Amerika’ya Bölümünün en önemli adımıdır. Bölümün o
gidip orada bu disiplin ile tanışması sonrasında dönemdeki adı “Endüstri Tasarım” bölümüdür.
gerçekleşmiştir.” (Gezgin, 2003) Küçükerman’ın Türkiye’de henüz bilinmeyen Tablo 1. Endüstri Ürünleri
İlerleyen dönemde ülkede kalkınma planları bir disiplin olan bölüm ile ilgili Mimarlık dergisi- Tasarımı Bölümü
doğrultusundaki sanayileşme adımları, sosyal Kronolojisi Posterindeki
nin 1972 yılının 8. sayısında “Endüstri Tasarım biçimi ile bu disiplinin
hayatta ciddi bir dönüşüm yaşatmıştır. Apart-
Üzerine” isimli bir yazısı olduğu görülmektedir. hangi tarihte, hangi isim
man hayatının yerleşmesiyle çeşitlenen gündelik altında yer aldığını ve hoca
UESYO Müdürü Namık Bayık’ın 1974
ürünlere ihtiyaç artmıştır. Yeni ürün tasarımları isimlerini gösteren
yılında yayımlanan katalog giriş yazısı kurumun
geliştirilmek zorunda kalınmıştır. sıralama (Endüstri Ürünleri
Bauhaus ekolünün yansıması olduğunu kanıtlar Tasarımı Bölümü
Aynı dönemde özel okul statüsünde yükse-
niteliktedir. Bayık’ın yazısında belirttiği hedef- Kronolojisi Posteri, 1999)
kokullar açılmıştır. Bu okullardan bazıları tasa-
rım eğitimi veren kurumlardır. Bauhaus eğitim 1883 SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ ÂLİSİ
anlayışı ile müfredat oluşturmuş olan UESYO 1914 Garb Tezyini Sanatları Şubesi - Eğitmenler: Avni Lifij, Titolagier
bu okullardan birisidir. 1928 GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ
1929 Tezyini Sanatlar Şubesi - Dahili Mimari Şubesi - Eğitmenler: Wilhelm Schütte,
Phillip Ginther, Hayati Görkey, Sabri Berkel
UESYO 1939 Dahili Mimari Atölyesi - Eğitmenler: Marie Louis Sue, Ahmet Zeki Kocamemi,
1970 yılında Akaretler’de, özel okullar statü- Muhsin Demironat, Emin Barın, Osman Kenan Temizan, Sefa Erkün, Utarit İzgi, Şeref
sünde tasarım eğitimi veren, Uygulamalı Akdik
Endüstri Sanatları Yüksek Okulu (UESYO), 1955 Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü İç Mimari Atölyesi - Eğitmenler: Sadun
Ersin, Hamdi Şensoy, Malik Çadırcıoğlu, Ünal Demiraslan, Suna Alamdağ, Turgut
endüstri ürünleri tasarımı açısından çok önemli
Kavur, Oya Boyla, Önder Küçükerman, Özden Ergunar, Yılmaz Morçöl
bir kurumdur. Bu kurum 1971 yılında çıkartı- 1971 İDGSA Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu (UESYO) Endüstri Ürünleri
lan bir kanun ile İDGSA’ya bağlanmıştır. Tasarımı Bölümü
“12 Mart dönemindeki hükümetin yaptığı 1973 İGDSA İç Mimarlık ve Endüstri Tasarımı Bölümü
reformlar içerisinde; özerk kanunlar ile kurulmuş 1977 Endüstri Tasarımı Araştırma ve Yapı Enstitüsü ETAYE
özel yüksekokulların, fakültelerin üniversitelere 1982 MİMAR SİNAN ÜNİVERSİTESİ ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI BÖLÜMÜ

mimar•ist 2019/3 21
TASARIM

Osaka’da Matsushita daha bilgili dizaynerler yetiştireceği inancı için-


Electric Industrial’de dedir. Amacımız çağdaş düzeydeki tasarım
“Telra” için yapılmış olan
tasarım çalışmasının çeşitli
sorunlarını çözebilecek tasarımcıları yetiştirmek-
adımları, Gürkut Uysal, tir.” (UESYO katalog 1974)
1976 (Küçükerman, 1996). Bu özsözden anlaşılan okulun programının
Bauhaus eğitim anlayışını örnek alarak geliştirip
uyguladığıdır. UESYO’nun Bauhaus eğitimini
örnek aldığı noktalar şöyle sıralanabilir.
1. Endüstri tasarımı, tekstil ve grafik gibi endüstri
sanatları disiplinlerinde ürün tasarlama hede-
finde olmuştur.
2. Öğrencilerine süresi farklı olsa da Bauhaus
gibi ilk başta tasarım ile ilgili temel ilkeler,
temel eğitim vermektedir.
3. İkinci yıldan sonra öğrenci seçtiği atölyeler-
de uygulama çalışması yapmakta ve kendini
geliştirmektedir. Atölye uygulaması eğitimin
önemli bir parçasıdır.
4. Son iki sene öğrenci seçeceği uzmanlık ala-
nına yönelerek, tasarım, araştırma ve çalış-
malarını sürdürmektedir.
5. Kurumun hedefi endüstride üretilecek ürün-
ler, Gropius’un Bauhaus’un endüstriyel bir yak-
ler tasarlamaktır.
laşım benimsemesi ilkesine dayanan, gündelik
6. Endüstri kuruluşları ile ilişki içinde olup
hayata yönelik her türlü ürünü tasarlama hedef-
projeler üretmektedir.
leri ile benzer niteliktedir. Yazı şu şeklidedir:
7. Endüstri ile ilişki sayesinde güncel teknolo-
“İDGSA ya bağlı olarak öğretim yapmakta
jik gelişimleri izleyebilmektedir.
olan okulumuz, bugün için endüstri tasarımı,
8. Endüstri ile kurulan bağ sayesinde mezun
tekstil sanatları ve grafik sanatları bölümlerin-
öğrencileri endüstri kuruluşlarında tasarım
den oluşmaktadır. Çağdaş gereksinmelere yapmaktadır.
uygun bir biçimde öğretim yapmakta olan oku- UESYO ile başlayan süreçte, bölümde Alman-
lumuzun halen 417 öğrencisi bulunmaktadır. ya’da eğitim almış Nuri Doğan, İlhan Erhan, Süha
Bu öğrencilere ilk iki yılda tasarlama ile ilgili Erda, Süha Ural vb hocalar da yer almıştır. Bu
temel ilkeler ve değer yargıları verilmektedir. hocaların Bauhaus geleneğini sürdüren Kassel gibi
Diğer iki yılda ise, uygulamalı çalışmalara yöne- okullarda eğitim aldığı görülmektedir. Kassel
linmektedir. Bu yıllarda öğrenci, bölümü içinde tarihçesinde 1880’de Endüstriyel üretimin ve tek-
kendi seçeceği uzmanlık alanına yönelerek, tasa- nolojik yeniliklerin artan önemi ile atölyeler oluş-
rım, araştırma ve çalışmalarını sürdürmektedir. turulduğu, 1947’de Bauhaus’da var olan uygula-
Bu dönemdeki çalışmalar okul içinde kalmaya- malı eğitimin yapıldığı, 1960’lı yıllarda adı Werk-
rak, okul dışında tüketici kesime kadar taşımak- kunstschule olan okulun, ABD ve eski Bauhaus
tadır. Bu konuda okul ile üretici kuruluşlar ara- hocalarınla irtibat içinde, tasarım ve tasarım eğiti-
sında belirli bir ilişki kurulmuştur. mi yaptığı, belirtilmektedir (URL 4). Ayrıca İlhan
Böylece okul içinde sağlanan uygulama ola- Erhan, Kassel’de hocası olan Prof. Herbert Oest-
nakları aşılarak öğrencinin her an gelişen tekno- reich’ın 1958-1959 yıllarında Prof. Wagenfeld
lojiyi anında izleyebilme ve inceleyebilme olanağı yanında atölye şefliği yaptığını, Siemens fabrikala-
sağlamış bulunmaktadır. Bu ilkeler ile öğrenim rında konstrüksiyon mühendisi ve endüstri tasa-
gören öğrencilerimizden 1972-1973 öğretim rımcısı olduğunu belirtmektedir (Erhan, 1976).
yılında 37’si, 1973-1974 yılında öğretim yılında Bu yıllarda endüstri ürünleri tasarımı kabul
98’i mezun olmuş,…, kendi alanlarında endüst- edilmiş bir meslek disiplinidir. Aynı yıllarda,
rimize (dizayner) olarak katkıda bulunabilmek İDGSA İç Mimarlık ve Endüstri Tasarımı Kür-
için yurt sathına dağılmışlardır. süsü ve İDGSA, UESYO Endüstri Tasarımı
Temelini İDGSA öğretim üyelerinin oluştur- Bölümü, mesleği tanıtma amaçlı, 1929 Basel ve
duğu 64 kişilik öğretim kadromuz, endüstrimizle Mannheim’da açılmış gezici Bauhaus Sergisini
yakın ilişkilerimiz, sürdüğünce daha verimli ve örnek aldığı, öğrenci çalışmaları ortak sergisi
22 mimar•ist 2019/3
TASARIM

hazırlamıştır. Serginin başlığı “İnsana Daha gereken 3 bölümden biri olmasına karar verilmiş
Uygun Çevre İçin Tasarım”dır. Kataloğundan, ve Mimarlık Fakültesi oluşturulmuştur.
sergileme sistemlerine en ince ayrıntısına kadar Endüstri ürünleri tasarımı disiplini 1940’lar-
bölüm hocaları tarafından tasarlanmıştır. dan sonra tanımlanmıştır. Multidisipliner yapısı
Tasarlanan ürünler katalogda “Oyuncak”, “Eği- gereği, tasarlanan ürünün sektörüne göre, üre-
tim Araç ve Gereçleri” (cetvel, sıra vb), “Konut, İş timle ilgili pek çok disiplin ile ilişki içindedir.
Yeri Araç ve Gereçleri” (küçük ev aletleri, müzik sis- 1940 öncesi dönemlerde mimar kökenli tasa-
temleri, mobilya vb), “Aydınlatma”, “Kent Ögeleri” rımcılar, yaptıkları tasarımlar ile öncü rolü üst-
(kiosk vb), “Alış Veriş Çevresi”, “Devingen Çevre” lenmişlerdir. Ancak Bauhaus ile birlikte endüst-
(ulaşım araçları) başlıklarıyla 7 kategori altında yer riyel sanatların gelişmesi, endüstri ürünleri tasa-
almaktadır. Bu ürün başlıkları Bauhaus’un tasarım rımı ve mimarlığın yollarını ayırmış ve araların-
anlayışında olduğu gibi gündelik hayatta yer alan, da hiçbir organik bağ kalmamıştır. Bu disiplin,
sanayi estetiğine uygun ürünlerdir. endüstride üretilen ürünleri geliştirme amacını
Bu sergi büyük ses getirmiş, dönemdeki ismi ile
benimsemiştir. Günümüzde iki farklı disiplinin
“endüstri tasarımı”nın ne olduğunu kamuoyuna
öğretim planları incelendiğinde arakesit oluştu-
anlatmayı hedeflemiştir. Mesleğin tanınırlığı artmış-
racak çok az nokta olduğu görülmektedir.
tır. Sergi kataloğu giriş yazısında İGDSA ve kürsü
Yapılmış öğrenci projelerine ve çalışılmış sektör-
Başkanı Sadun Ersin yazısının başlığını bu nedenle
lere bakıldığında bu bilgi çok net okunmakta-
“Tanıtmak, Tanınmak, Tanışmak” olarak koymuş-
dır. (İDGSA Akademi Belleteni, 1974)
tur. Bu sergi Türkiye’de pek çok yeri dolaşmıştır,
Bölüm kurulduğu tarihten itibaren Bauhaus
1976’da ODTÜ’de de bu sergi açılmıştır.
ilkelerinin ışığında geliştirdiği müfredatını, döne-
Bu sergi kataloğundan da anlaşıldığı gibi
min gerekleri doğrultusunda sürekli güncellemiş-
1970’lerin başında İDGSA çatısı altında eş
tir. Endüstri ile ilişkisi her zaman yoğun olmuş, 1990’larda MSÜ’de
zamanlı, UESYO’nun altında bağımsız Endüstri geliştirilen öğrenci
mezunları Arçelik vb pek çok firmada ilk tasarım
Tasarımı ve Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü projeleri
altında iç mimarlık ve endüstri tasarımı olarak ekiplerini kurmuştur. Bölümün kurucusu ve halen (MSGSÜ - EÜTB Arşivi)
eğitim sürdüren iki ayrı disiplin bulunmaktadır. proje hocası Prof. Önder Küçükerman, Nisan (Küçükerman, 1997).

1974 yılında basılan okulun kataloğunda yer alan


kuruluş şemasında bu durum görülmektedir.
Bölüm iki ayrı yapıda yer alsa da aynı metot-
lar ile eğitimini sürdürmüştür. Bu metotlarda
Bauhaus eğitim temellidir. 1974 yılı kataloğun-
daki ders planları da bunu yansıtmaktadır.
İlerleyen dönemde, gelişmekte olan Türkiye
endüstrileri bölümden tasarım desteği talep
etmeye başlamış, mezun öğrenciler endüstride
yer bulmuşlardır. Tasarlanan ürünler Bauha-
us’da olduğu gibi atölye ortamında endüstrinin
gereksinimlerini karşılama amacıyla geliştiril-
miştir. Neredeyse her hocanın endüstri ile bağı
bulunmaktadır. Aşağıda tasarladıkları ürünlere
örnekler görülmektedir. Hemen hemen her
sektörde tasarımları bulunmaktadır.
1981 yılında kabul edilen Yüksek Öğretim
Kanunu ile Akademi’nin üniversiteleşmesi ger-
çekleşmiştir. Bölümler fakülteler altında toplan-
mıştır. İDGSA, Mimar Sinan Üniversitesine
dönüştüğünde, Endüstri Ürünleri Tasarımı
Bölümü Mimarlık Fakültesine bağlanmak zorun-
da kalmıştır.
Aslında bu dönemde ele aldığı konular,
mimarlık disiplini ile ilişkili olmamasına rağmen
fakülteleşme sürecinde, okulda yer alan mevcut
bölümler içinde fakültenin kurulabilmesi için
mimar•ist 2019/3 23
TASARIM

2019’da Bauhaus eğitim anlayışının bölüme kat- Kaynaklar


Artun, A. (2009), “Türkiye’de Mimarlık, Sanat, Tasarım
kısını şöyle ifade etmektedir: “Bauhaus ilkeleri bize Eğitimi ve Bauhaus”, Bauhaus: Modernleşmenin Tasarı-
dürüst ve ilkeli ürün tasarımı yapmayı öğretti. Bu mı, der. A. Artun - E. Aliçavuşoğlu, İst.: İletişim Y.
Asatekin, M. (1999), “Endüstri Tasarımı ve Cumhuriyet
ilkeler sayesinde hep rasyonalist bir tutum sergiledik Türkiye’si”, Cumhuriyetin Renkleri, Biçimleri, ed. A.
ve endüstride üretilebilecek, ancak yaratıcılıktan Ödekan, İst.: Tarih Vakfı Y.
Bulat, S., M. Bulat, B. Aydın (2014), “Bauhaus Tasarım
ödün vermeyen ürünler tasarladık, asla hayali
Okulu”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
tasarımlar yapmadık.” (Küçükerman, 2019) Dergisi, 18 (1): 105-120
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünün uygu- Demir, A. (2008), Arşivdeki Belgeler Işığında Güzel Sanat-
lar Akademisi’nde Yabancı Hocalar, İst.: MSGSÜ
ladığı sistem, öğrenci proje disiplini takip çizelge- Erhan (Fırıldak), İlhan (1976), “Endüstri Tasarımında Gör-
lerinden anlaşılacağı gibi bölümün adı değişse de sel İlişkiler ve Değerlendirme Ölçütleri”, Yapı Dergisi
Erkmen N. (2009), “Bauhaus ve Marmara Üniversitesi
sürdürülmüştür. Proje konuları her zaman Bauha- Güzel Sanatlar Fakültesi”, Bauhaus: Modernleşmenin
us gibi gündelik hayatta kullanılacak, sanayide Tasarımı, der. A. Artun - E. Aliçavuşoğlu, İst.: İletişim Y.
Esen, E. (2015), “Bauhaus Eğitim Anlayışının Günümüz
üretilecek ürünlerdir. Günümüzde halen takip Temel Tasarım Eğitimine Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi,
çizelgeleri kullanılmakta, öğrencinin tüm öğrenci- Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü İç
Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı
liği boyunca yaptığı projeler bu şekilde izlenmek- Gezgin, A. Ö. (ed.) (2003), Akademi’ye Tanıklık 3: Güzel
tedir. 2000’li yıllarda uluslararası çağdaşları ile aynı Sanatlar Akademisi’ne Bakışlar… Dekoratif Sanatlar,
İst.: Bağlam Y.
düzeyde eğitim yapmayı sürdüren Endüstri Ürün- Gürcüm, B. H., S. Kartal (2017), “Bauhaus ile Tasarıma
leri Tasarımı Bölümü ulusal ve uluslararası alanda Dönüşen Zanaat”, İdil Sanat ve Dil Dergisi, 6 (34).
www.idildergisi.com, Son erişim tarihi: Mayıs 2019
kazandığı tüm başarılarını Bauhaus’un rasyonel Hasol, D. (2005), Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, İst.:
tasarım anlayışını benimsemesine borçludur. Yem Y.
Günümüzde grafik disiplini ile ambalaj, İDGSA Akademi Belleteni (1974)
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (1974), “İnsana
ürün grafiği, tekstil disiplini ile ayakkabı, çanta, Daha Uygun Bir Çevre İçin Sergi Katalogu”, İç Mimar-
aksesuar, takı ve giyilebilir teknoloji ürünleri, lık ve Endüstri ürünleri Tasarım Kürsüsü, İDGSA
Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu Endüstri
seramik ve cam disiplini ile züccaciye, vitrifiye Tasarım Bölümü Öğrenci Çalışmaları Kataloğu
vb konularda ortak paydalara sahiptir. Bu disip- Kronoloji Posteri (1999), “Endüstri Ürünleri Tasarımı
Bölümü Kronolojisi Posteri”
lin, XX. yüzyıl modernizminin önemli figürü Küçükerman, Ö. (1995), “Türk Tasarım Tarihinde Öncü
Gropius tarafından oluşturulan Bauhaus’un Akademililer ve İlk Tasarımları: Metal- Heykel Mobil-
yalar”, Art Dekor, 32: 138-142
endüstriyel sanat disiplinlerini özerk kılan prog- Küçükerman, Ö. (1996), Endüstri Tasarımı, Endüstri İçin
ramı sayesinde mimarlıkla olan bağını kopar- Ürün Tasarımında Yaratıcılık, İst.: YEM Y.
Küçükerman, Ö. (1997), Endüstri Tasarımı Ürün Tasarı-
mıştır. Gelecekte tekrar oluşturulacak endüstri- mında Adımlar, İst.: YEM Y.
yel sanatlar çatısı altında bir yapıya kavuşması, Küçükerman, Ö. (1999), “Osmanlı İmparatorluğu’ndan
Türkiye’ye Mobilya Tasarımının Değişimi”,  Tombak
ortak hareket edebilecek disiplinlerin birlikte Antika Kültürü Koleksiyon ve Sanat Dergisi, 23: 3-10
çalışma olanağı yakalamasını sağlayacaktır. Küçükerman, Ö. (2019), Röportaj
MSÜ Kataloğu (1987-1988)
Öziş, S. (2011), Sadi Öziş ile söyleşi ve röportaj, 1998,
Meltem Özkaraman Şen, Doç. Dr., MSGSÜ Endüstri Ürünleri
2003, 2010, 2011, İst.
Tasarımı Bölümü, meltemsen@gmail.com Özkaraman Şen, M. (2004) “Türkiye’de 1800-2004 Yılları
Arasındaki Değişim Süreci İçinde Tasarımı Etkileyen
From IDGSA to Mimar Sinan Fine Arts University Bauhaus Faktörler: Ve Bir Örnek Olarak Mobilya Üretim Mode-
li”, Doktora Tezi, MSGSÜ Fen Bilimleri Ens.
Effects in Industrial Design Discipline UESYO Katalog (1974)
Since 1919, Bauhaus has itself been the foundation of “new life” in Ultav, Z. T., D. Hasırcı, S. Borvalı, H. Atmaca (2015),
architecture, design and art. In the new era of Turkey, where cultural DATUMM, Dokümantasyon ve Arşivleme, “Türkiye’de
Modern Mobilya”, Bilimsel Araştırma Projesi Sergi
modernization is very important, İDGSA is spearheading the change as Kataloğu, İzmir Ekonomi Üni.
the only institution which provides art and architecture education. İDGSA URL 1: “Bruno Taut”, https://www.arkitektuel.com/
bruno-taut/ Son erişim tarihi: Mayıs 2019
invited various Bauhaus trainers, who had to leave their countries, to URL 2: K. Çiftçi, “Bir Cumhuriyet Sevdalısı Alman Mimar
work in the institution. Thanks to the professionals raised in its halls, Bruno Taut”, https://www.marketingasya.com/ice-
İDGSA greatly contributed to the efforts toward creating a modern rik/bir-cumhuriyet-sevdalisi-alman-mimar-bruno-ta-
ut-50.aspx, Son erişim tarihi: Mayıs 2019
society. With 24 foreign instructors of Bauhaus origin, 17 of whom were URL 3: Wilhelm Schütte - Architektenlexikon Wien
German, architecture and applied arts departments trained their students http://www.architektenlexikon.at/de/579.htm, Son
according to Bauhaus principles between 1929 and 1958. The first erişim tarihi: Mayıs 2019
URL 4: Kunsthochschulekassel, http://www.kunsthochsc-
Industrial Products Design Department of Turkey, which was founded hulekassel.de/en/kunsthochschule/portraet/geschi-
within İGDSA in 1971, adopted the Bauhaus principles likewise and laid chte.html, Son erişim tarihi: Mayıs 2019
the foundations of industrial product design in Turkey. Its graduates Uzunarslan, Ş. (2000), Erken Cumhuriyet Dönemi Mobilya,
MSÜ Fen Bilimleri Enstitüsü
played very prominent professional roles in industrial design in the Zeytinoğlu, E. (2003), “Sanayi-i Nefise’den Günümü-
country. This study aims to describe the Bauhaus influence on Industrial ze…”, Akademi’ye Tanıklık 3: Güzel Sanatlar Akade-
misi’ne Bakışlar… Dekoratif Sanatlar, ed. A. Ö. Gez-
Product Design disipline using products and case studies.
gin, İst.: Bağlam Y.

24 mimar•ist 2019/3
EKOLOJİ

Küresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri 2019


Derleyen: Deniz İncedayı

“K üresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri”


programı her yıl, sürdürülebilir gelişmele-
• Marie-Hélène Contal, Cité de l’Architectu-
re & du Patrimoine, Paris
ri destekleyen, toplum yararı ilkesine öncelik veren • Spela Hudnik, Uluslararası Mimarlık Biena-
ve katılımcı mimarlık anlayışını küresel ölçekte li, Ljubljana
tanıtan 5 mimarı ödüllendiriyor. Bu yıl meslektaşı- • Deniz İncedayı, Mimar Sinan Güzel Sanat-
mız ve 2014 Mimar Sinan Büyük Ödülü sahibi lar Üniversitesi, İstanbul
olan Ersen Gürsel, “Küresel Sürdürülebilir Ödül Programının kuruluş ilkelerine göre,
Mimarlık Ödülü”ne değer bulunan 5 mimardan sürdürülebilir tasarım fikri, mimari ve kentsel
birisi oldu. Meslek alanımızda sevinçle ve gururla tasarım süreçlerinde katılımcı anlayış için önem-
karşılanan bu başarı Ersen Gürsel’in, jüri açıklama li bir katalizör. Projelerin temel yaklaşımında,
raporunda da belirtildiği gibi, meslek yaşamı “dayanıklılık”, “esneklik”, “ekonomik, teknik
boyunca bağlam ve toplum temelli tasarım anlayı- ve ekolojik uygunluk”, “sosyal ve kültürel bağ-
şını ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’n- lam” konuları ile günümüzün toplumsal sorun-
deki özel eğitimci kimliğini bir kez daha vurgula- ları, eşitlik ve haklar için mücadele süreçleri
mış oluyor. Ayrıca Mimar Sinan Güzel Sanatlar öncelikli başlıklar olarak görülüyor.
Üniversitesi’nin (Güzel Sanatlar Akademisi) Bugüne kadar farklı ülkelerden ödüle değer
1933’ten başlayarak Bauhaus hareketinin Bruno bulunan yaklaşık 60 çağdaş mimarı ve ekiplerini
Taut, Martin Wagner, Margarete Schütte-Lihotz- kapsayan ‘küresel ödül topluluğu’, “sürdürüle-
ky gibi öncü isimlerine Nazi döneminde ev sahip- bilir mimarlık etiği” üzerinde yoğunlaşarak ve
liği yapması da raporda anımsatılıyor. bu çerçevedeki araştırma ve deneysel çalışmaları
2006 yılında mimar, bilim insanı Jana Revedin paylaşarak kentsel dönüşüm, yenileme ve akade-
tarafından kurulan ve 2010 yılından bu yana mik alandaki sosyal sorumluluk anlayışını geliş-
UNESCO çatısı altında sürdürülen uluslararası tiriyor. Küresel ölçekte yaratılan platform ve ile-
ödül programı, kuruluşundan bugüne Paris’teki tişim ağı, ödül programının özgün bir niteliği
Cité de l’Architecture et du Patrimoine (Paris - olarak görülebilir. Ayrıca ödül programı, 21.
Mimarlık ve Miras Merkezi) ile uluslararası Bilim yüzyılın yaratıcı mimarlarının da keşfedicisi:
Komitesi/Jüri üyelerinin desteğiyle yürütülüyor. Wang Shu, Alejandro Aravena, Carin Smuts,
Son 10 yıldır yürütülen çalışmalar, programın Francis Kéré, Al Borde, Assemble, Rotor, Bijoy
uluslararası tanınırlığını giderek artırarak ve söz Jain, Marta Maccaglia bunlar arasında.
konusu alandaki bilimsel özerkliği geliştirerek,
ödüle değer bulunan mimar ve araştırmacılardan Bauhaus’un 100. Yılında…
oluşan uluslararası ortak bir platform kurulmasını Küresel Ödül Programı, 2019’da Bauhaus’un
da sağlamakta. Paris - Mimarlık ve Miras Merkezi 100. Yılı anısına, “disiplinlerarasılık” ve “sosyal
ayrıca ödül sahiplerinin eserlerini, çalışmalarını reformculuk” temalarını öne çıkarmayı hedefle-
küresel ölçekte duyurmak ve tartışmaya açabilmek yerek, “Mimarlık toplum hizmetinde bilim, sanat
amacıyla söz konusu çalışmalara ait yayınları da ve zanaattır” başlığını seçmişti. Bu perspektiften
destekliyor. Programın kültürel ve politik önemini bakıldığında, mimar Ersen Gürsel’in projelerinde
de vurgulayacak şeklide oluşturulan Daimi Bilim gözlemlenen kültürel ve sosyal boyutu temel
Komitesi’nin başkanlığını, programın kurucusu alan, yaratıcı yorumları coğrafyayla bütünleştiren
olan Prof. Dr. Jana Revedin yürütüyor. yaklaşımı ödül programında anlamlı bir yere yer-
Daimi Bilim Komitesi / Jüri üyeleri ise aşa- leşiyor. Ersen Gürsel.
ğıdaki isimlerden oluşuyor: Jüri üyeleri, meslektaşımız Ersen Gürsel
• Jana Revedin, Ödül Programı Kurucu Baş- dışında öncü yaklaşımları ve üstün başarılı çalış-
kanı, Paris maları nedeniyle aşağıdaki diğer isimleri de
• Benno Albrecht, IUAV, Venedik ödüle değer buldu:
mimar•ist 2019/3 25
EKOLOJİ

Ersen Gürsel, Bodrum Rozana Montiel (Meksika)


promenat tasarımı. Rozana Montiel, Meksika’da mimarlık, sanat ve
mekân üzerine kavramsal çalışmalar üreten, kamu-
sal alan konusunda yoğunlaşan “Rozana Montiel
Mimarlık Stüdyosu”nun kurucusu ve yöneticisi.
Stüdyo çeşitli alanlarda, farklı ölçeklerde ve disip-
linlerarası anlayışla mimari, kentsel tasarım ve
sanat alanında çalışmalarını sürdürüyor.
Montiel, yüksek lisans çalışmasını ‘mimarlık
teorisi ve eleştirisi’ alanında İspanya’da UPC’de
(Universitat Politècnica de Catalunya), lisans
çalışmasını ise mimarlık ve kentsel planlama ala-
nında onur derecesiyle Meksika’da Universidad
Ersen Gürsel, Mutlu Evi.
Iberoamericana’da tamamlamış.
Farklı ülkelerde çok sayıda ödülün, başarının
sahibi olan Rozana Montiel, 2016 yılında The
Architectural League of New York tarafından
“Emerging Voices Award”a (Yükselen Sesler
Ödülü) değer bulunmuş, Almanya Karlsruhe’de
ise Schelling Architekturstiftung (Schelling
Mimarlık Vakfı) ödülüne aday gösterilmiştir.
Ayrıca, Arquine adlı mimarlık dergisinin Yayın
Kurulunda görev yapan mimar, dünyanın farklı
birçok üniversitesinde dersler de vermektedir.
Çalışmaları birçok ünlü uluslararası dergide
yayımlanmış olan Montiel’in eserleri ayrıca, farklı
ülkelerde (Meksika, İspanya, Fransa, ABD, İtal-
ya, İngiltere, Çin) sergilenmiş ve çeşitli bienaller-
de de yer almış.

Ammar Khammash (Ürdün)
Mimar, ressam ve fotoğraf sanatçısı Ammar Kham-
mash, “Khammash Mimarlık” olarak sürdürdüğü
çalışmalarında mimarlığın tasarım objesi ötesindeki
rolüne odaklanıyor: mimarlık toplumları nasıl şekil-
lendiriyor? Bağlamla ilişkisini nasıl kuruyor? Ve
Rozana Montiel. eko-sistemi nasıl etkiliyor? Ammar Khammash
çalışmalarında disiplinlerarası yaklaşımı öne çıkarta-
rak, çözüm önerilerinde çok boyutlu olmayı hedef-
liyor. Tarih, jeoloji, arkeoloji, ekoloji, etnografya,
sosyal ekonomi vb gibi farklı disiplinlerin değerlen-
dirmelerini bir araya getirerek peyzajı daha derin
okumaya, karmaşıklığını çözmeye yöneliyor.
Khammash Mimarlık çalışmalarına 1980’lerin
sonunda başlamış. İlk projeleri ağırlıklı olarak resto-
rasyon, renovasyon ve kültür mirası alanında yaratı-
cı projeler olmuş. Sonraki yıllarda farklı ülkelerde
(Ürdün, Umman, Filistin, Mısır, Suriye, Birleşik
Rozana Montiel, Albino
Ortega Evi, Tepoztlán, Arap Emirlikleri gibi) master plan ve kentsel tasarım
Meksika 2017 (Fotoğraf: çalışmalarından, sürdürülebilir turizme kadar yayı-
Sandra Pereznieto). lan bir alanda projelerini izlemek mümkün. Bu
projeler arasında konaklama birimleri, oteller, res-
Rozana Montiel, Pavilion,
Reserva del Peñon, toranlar, müzeler, eğitim-kültür binaları ile konut
Kolombiya. projeleri ve iç mekân düzenlemeleri yer alıyor.
26 mimar•ist 2019/3
EKOLOJİ

Mimarlık bürosu temel değerlerini eko siste-


min araştırılması ve insan yaratıcılığıyla bütünleşti-
rilmesi, yerelle bağlamsal ilişkisinin kurulması ola-
rak tanımlıyor. Çalışmalarını doğal çevre ile yapılı
çevre arasındaki uyumu ve dengeyi geliştirme
amacıyla yönlendiriyor.

Jorge Lobos (Şili) Ammar Khammash.


Jorge Lobos 1984 yılında Şili Üniversitesi’nde
Ammar Khammash,
Mimarlık Bölümünden mezun olduktan sonra, Columbia Üniversitesi,
Barselona - ETSAB’da 2007 yılında yüksek lisans Ortadoğu Araştırmaları
ve doktora eğitimini tamamlamış. 1997-2006 yıl- Merkezi, Amman, Ürdün.
ları arasında Şili Üniversitesi’nde doçent olarak
Ammar Khammash,
göreve başlamış; 2007 sonrasında ise İtalya’da Doğa Koruma Kraliyet
Sassari Üniversitesinde öğretim üyeliği görevi üst- Akademisi, Aclun, Ürdün.
lenmiş. 2007’den bu yana Kopenhag’da Dani- Ödüle değer bulunan ve yukarıda anılan her
marka Kraliyet Sanat Akademisi’nde ve İspanya’da üç mimar da, mimarlık ve toplumsal alandaki
Madrid-ETSAM’da (1999-2003 yılları arasında) disiplinlerarası bilimsel araştırmaları ve sanatsal-ar-
ve farklı birçok üniversitede konuk öğretim üyesi tistik yaklaşımları ile herkes için uygulanabilir,
olarak eğitime katılmış. Projeleri önemli ödüllere
ekonomik açıdan karşılanabilir tasarım anlayışları
değer bulunmuş. Bunlar arasında, Bulgaristan’da
dolayısıyla, özellikle de Bauhaus’un 100. Yılında
13. Sofya Trienali Ödülü, 2005’te İspanya’da 13.
toplumsal sorumluluk anlayışları ve geniş çerçeveli
Asturias Mimarlık Ödülü ve 2004 Madrid (İspan-
sürdürülebilirlik yaklaşımları nedeniyle takdire ve
ya) ve Lima (Peru) 4. İberoamerikan Mimarlık
ödüle değer bulunmuşlar. Ödül kazanan mimar-
Bienali Ödülü sayılabilir. Mimarın çok sayıda ülke-
lardan bir diğeri ise, “Frei Otto ve Jörg Schlaich’in
de projeleri, kavramsal çalışmaları, ekip çalışmaları,
izinde, Hafif Strüktürler ve Kavramsal Tasarım
afet sonrası uygulamaları, bienal katılımları bulu-
nuyor. Enstitüsü’nün (ILEK, Stuttgart, Almanya) yöne-
Ayrıca farklı dillerde yayımlanmış çok sayıda timinde gösterdiği yaratıcılık ve süreklilik başarısı
kitabı, makale, araştırma ve basın bildirileri de için” Prof. Dr. Werner Sobek oldu.
mevcut. Kitapları arasında öne çıkanlar olarak
Kopenhag’da sürdürdüğü çalışmaları kapsayan
“İnsani Acil Durum Mimarlığı 2013” (Archite-
cture for Humanitarian Emergencies 2013) ve
“Kültürel Bir Mimarlığa Doğru” (Towards a
Cultural Architecture) gösterilebilir. Jorge
Lobos içinde Türkiye’nin de bulunduğu çok
sayıdaki ülkede (Litvanya, UK, Mozambik, Jorge Lobos.
Meksika, İtalya, Danimarka, USA, Uruguay,
İspanya, Portekiz, Arjantin, Paraguay, Küba,
Bolivya ve Şili) farklı eğitim kurumlarında
konuk öğretim üyesi olarak katkılarıyla da dik-
kat çekiyor. Önemli projeleri olarak ise, Kahi-
re’de “Garbage City”, Bombay için “Hammock
Skyscraper” (hamak gökdelen) projesi, Tok-
yo’da tsunami ve depreme karşı “Bubble Shel-
ter” (balon barınak) projesi, Şili’de Puerto
Mont’da “İris Konutları” ve güney Şili’de
2011-12 yıllarında gerçekleştirdiği orman Jorge Lobos, Arkeoloji
konutları sayılabilir. Projeleri arasında özellikle Müzesi (ekip ile), Monte
afet sonrası acil çözüm öneren ve insani yardım Verde, Puerto Montt, Şili.
modelleri ile yoksulluk ve mekânsal eşitsizlikler
Jorge Lobos, Ranon’da
karşısında geliştirildiği çözüm önerilerini gör- Konut (ekip ile), Asturias,
mek mümkün. İspanya.

mimar•ist 2019/3 27
EKOLOJİ

Prof. Dr. Werner Sobek (Almanya)


1953 Aalen (Almanya) doğumlu Prof. Dr. Werner
Sobek, Almanya’da Stuttgart Üniversitesinde
Strüktür Mühendisliği ve Mimarlık eğitimi almış
ve doktorasını 1987’de tamamlamış. 1994’den bu
yana aynı üniversitede Profesör olarak görev yapı-
yor. Aynı zamanda, Hafif Strüktürler Enstitü-
sü’nün (IL) ve 2001 yılından başlayarak da Hafif
Werner Sobek. Strüktürler ve Kavramsal Tasarım Enstitüsü’nün
(ILEK) yöneticiliğini yürütüyor. Araştırma alanla-
Werner Sobek, Rhoen
Klinik, Bad Neustadt, rı, esnek yapı sistemleri, hafif strüktürler, konut
Saale, Almanya. tasarımı olarak sayılabilir. Tematik alanda ise, bina
yapım yöntemlerinin kavramsal ve malzemeye
Werner Sobek, strüktür
özgü olmayan gelişimleri üzerinde yoğunlaşıyor.
çalışması.
Çalışmaları, “daha az malzeme kullanarak nasıl
daha çok inşa edilebilir?” sorusuna odaklanıyor.
Hafif strüktürlerin üç temel alanı, hafif malzeme
tasarımı, hafif konstrüksiyonlar ve metodik hafif
tasarım başlıkları yapıtlarında ağırlık kazanıyor.
ILEK’te yürüttüğü araştırmalar, enerji verim-
li sürdürülebilir tasarım, duyarlı kaynak kullanı-
mına açılan geniş bir alana yöneliyor; bireysel iç
mekândaki strüktür elemanlarının yaratıcı tasarı-
mından, binalardaki uyarlanabilir strüktürlere ve
dış cephe kaplamalarına kadar uzanıyor. Enstitü-
nün içerisinde ve etrafında yer alan farklı strük-

Global Award for Sustainable Architecture 2019 türler, araştırmaların ve kavramsal çalışmaların
The Award Program titled “The Global Award for Sustainable Architecture” was
uygulama alanındaki sonuçlarını sergiliyor.
created in 2006 by the architect and scholar Prof. Dr. Jana Revedin, is
Prof. Sobek, 2017 yılından beri İşbirlikçi Araş-
partnership with the Cité de l’Architecture et du Patrimoine and the member
institutions of its international Scientific Committee. Since 2010, the Award
tırma Merkezi 1244 – “Yarının Yapılı Çevresi İçin
Program is under the umbrella of the UNESCO. Each year the mentioned Uyumlu Strüktürler ve Kaplamalar” çerçevesinde-
program recognizes five architects who share the principles of sustainable ki araştırmaların sözcülüğünü de yürütüyor. Dres-
development and a participatory architectural approach for the needs of society, den Teknik Üniversitesi ve Graz Teknoloji Üni-
from all over the globe. Until today there have been 60 special architects versitesi’nden onursal doktora unvanları bulunan
awarded. The program has gained a significant international attention, proving a ve kentimizde de uygulamaları olan Sobek, çok
platform for scientific independence to unite the award winners in a community sayıda ödülün ve yarışma başarılarının yanı sıra,
of collective research and experimentation of architectural and urban self- Fritz Leonhardt Ödülü’nün de sahibi.
development projects. Shortly, it supports new creative ideas for today’s world
Küresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri
of architecture, bringing alternative approaches and focusing on different and
Ödül Töreni ve Sempozyumu ödüle değer bulu-
participatory methods with a social and cultural responsibility. Among the
laureates awarded until 2019, there are famous architects, young talents such nan 5 mimarın konferansları ile birlikte 13 Mayıs
as; Wang Shu, Alejandro Aravena, Carin Smuts, Diébédo Francis Kéré, Anna 2019’da Paris’te, Cité de l’Architecture & du
Heringer, Anne Feenstra, Kengo Kuma, Gion Caminada, Marta Maccaglia etc. Patrimoine binasında gerçekleştirildi.
In this compilation of our journal Mimar.ist, the laureates of 2019 are presented
to our readers. The successful architects in the frame of sustainable and Deniz İncedayı, Prof. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü, Küresel
Sürdürülebilir Mimarlık Ödülleri Programı Daimi Jüri/Bilim Komitesi Üyesi
environmentally sensitive architecture are shortly presented within their
architectural approach and understanding. The thematic topic of the year 2019 Yararlanılan Kaynaklar
has been; “Architecture as science, arts and crafts in the service of the society” https://www.citedelarchitecture.fr/en/event/glo-
referring to the centenary of the Bauhaus School. bal-award-sustainable-architecture-2019
https://www.citedelarchitecture.fr/en/article/glo-
The laureates of 2019 are; Ersen Gürsel (Turkey), Ammar Khammash (Jordan), bal-award-sustainable-architecture
Rozana Montiel (Mexico), Jorge Lobos (Chile) and Werner Sobek (Germany). http://rozanamontiel.com/en/studio/
The Award Ceremony and the Symposium, where the winners are the guest http://www.khammash.com/
speakers will be held on 13th May 2019 at the Cité de l’Architecture et du http://jorgelobos.com/
https://www.wernersobek.de/tr/
Patrimoine, Paris. www.student.uni-stuttgart.de

28 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Dosya:
Yitirilen Köyler ve
Dönüşen Peyzaj:
Türkiye Kırsalının Geleceği
Bulunduğu yöredeki yapım teknolojisi, gelenekler, kültürel etkinlikler ve doğal çevrenin sunduğu kısıtlı
olanaklar doğrultusunda doğanın ve insanoğlunun uzlaşısıyla üretilmiş olan ve hâlâ dünyadaki yapı
stokunun azımsanmayacak bir bölümünü oluşturan “kırsal mimarlık mirası”, küresel ölçekte değişen
yaşam alışkanlıkları neticesinde hızla yitirilmektedir. Geçmişte kalmakta olan geleneksel kırsal yaşam
kültürünün bugüne ulaşan somut kanıtları olarak değerlendirilebilecek “tarihi köyler”in yitirilmesi,
dünyanın kültürel anlamda çoraklaşmasına ve insanoğlunun geçmişle olan bağlarının zayıflamasına
yol açmaktadır. 2000’li yıllarla birlikte ulusal ya da uluslararası kimi kuruluşların, insanlık tarihinin bir
dönemini temsil eden kırsal yapılı çevrelerin hızla yitirilmesi sorununa dikkati çeken ve bu konuda bir
bilinç oluşturmayı hedefleyen girişimlerinin arttığı görülmektedir. Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi
(ICOMOS) tarafından her yıl yitirilme riski taşıyan bir miras türüne dikkat çekmek amacıyla belirlenen
bir tema çerçevesinde yıl boyu süren etkinliklerle küresel ölçekte kutlanan 18 Nisan Anıtlar ve Sitler
Günü, 2019’da “kırsal peyzajlar”a atfedilmiştir.
İzlenen politikaların ve toplumsal yaşamda gözlenen köklü değişikliklerin bir sonucu olarak
günümüzde Türkiye coğrafyasında yer alan kırsal yerleşimlerin çoğunun nüfusunu büyük oranda
yitirdiği ya da kentlerin genişlemeye başlaması ile kentlere bağlı mahallelere dönüştüğü
gözlenmektedir. Nüfusunu kaybeden yerleşimlerdeki kırsal mimarlık mirasının doğa şartları karşısında
hızla eridiği görülmekle birlikte, kimi yerleşimlerin özgünlüğünü ve bütünlüğünü kendiliğinden bir
ölçüde korumayı başardıkları bilinmektedir. Buna karşın yaşamın sürdüğü ya da kent merkezlerine
daha yakın konumdaki kimi köylerde ise yeni yapılaşma baskısı sonucunda geleneksel mimarinin bu
kez insan eliyle tahrip edilmiş olduğu görülmektedir. Geleneksel kırsal mimarinin korunması ve
nitelikli bir çağdaş yapılaşma geliştirilerek kırsal alanda sağlıklı bir fiziksel çevrenin kurulması, ancak
kalkınma, ekonomi, tarım, su, orman, enerji, turizm, eğitim, planlama, mimarlık politikalarının uyumlu
ve eşgüdümlü yürütülmesiyle sağlanabilir. Buradan hareketle iki aşamalı olarak planlanan bu dosyada,
çok boyutlu ve karmaşık sorunlarla karşı karşıya olan Türkiye kırsalının geleceği; planlama, ziraat
mühendisliği, ekonomi, peyzaj mimarlığı ve mimarlık gibi farklı disiplinlerin bakış açılarıyla tartışmaya
açılmak istenmiştir.
Dosyamızın ilk aşamasının yer aldığı bu sayıda ICOMOS’un 2019 yılı temasından hareketle “tarihi
kırsal peyzajların korunması” kavramı tanıtıldıktan sonra, Türkiye’de köylerin ve köy toplumunun
yaşadığı sorunlar bağlamında devletin tarım ve planlama politikaları tartışmaya açılmıştır. Dosyamızın
ikinci aşamasında ise, mimarlık ve peyzaj mimarlığı disiplininden uzmanlar, bir yandan terk ve
insansızlaşma, diğer yandan kentleşme baskısı altında olan ülkemiz köylerinin sahip oldukları kültürel
miras değerlerini ve çağdaş tasarım olasılıklarını ele alacaklardır.
Türkiye mimarlık kültürünün önemli bir parçası olan kırsal yerleşimlerin geleceğinin ele alındığı iki
aşamalı bu dosyanın dileği, ülkemizin tarihi köylerinin korunmasına yönelik toplum bilincinin artması
ve içerisinde mimarların da olduğu farklı disiplinlerden uzmanların katkılarıyla hazırlanacak
sürdürülebilir koruma politikalarının ve uygulamaların gerçekleştirilebilmesidir. Unutulmamalıdır ki
köyde sağlıklı ve üretken bir yaşam kurulmadan, kentte sağlıklı bir yaşam söz konusu olamaz.
Dosya editörleri: Zeynep Eres - Koray Güler - A. Ceren Güler
mimar•ist 2019/3 29
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Tarihi Kırsal Peyzaj Kavramının Getirdiği


Yeni Açılımlar
A. Ceren Güler

U luslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICO-


MOS), 2019 yılı 18 Nisan Anıtlar ve Sitler
sında görüldüğünden kültürel peyzaj alanları ve
köylerin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu yıl-
Günü temasını radikal değişimler karşısında gün larda koruma alanında yeni bir kavram olarak
geçtikçe kırılgan hale gelen kırsal peyzajlara atfet- karşımıza çıkan kültürel peyzaj alanlarının ve kır-
miştir. Bu kapsamda tüm dünyada gerçekleştiri- sal alanların korunması konusunun ICOMOS
lecek etkinliklerin kırsal peyzaj alanlarının karşı Anıtlar ve Sitler Günü temalarının yanı sıra koru-
karşıya olduğu tehditleri dile getirerek bileşenle- ma alanında çalışan kurumların yayımladıkları
rini ve önemini vurgulayacağı, bu alanların varlı- bildirge ve tüzüklerde de vurgulandığı görül-
ğının insanlığın ve dünyanın geleceği için önemi- mektedir. 2019 yılı için belirlenen kırsal peyzajlar
nin ve sürdürülebilir gelişimle olan bağının anla- teması da yine koruma alanında son yıllarda
şılmasını sağlayarak korunmaları konusundaki yayımlanan ilkesel metinlerde görülebilmekte,
farkındalığı artıracağı umulmaktadır. 18 Nisan kırsal alanların somut ve somut olmayan değerle-
Anıtlar ve Sitler Günü için dünyadaki etkinlikler- rine bütüncül bir bakış getiren yeni bir yaklaşım
le paralel olarak bu yıl Türkiye’de de ICOMOS olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye Ulusal Komitesi öncülüğünde Çanakka- Bu yazı uluslararası ve ulusal ilkesel metinler
le, Mersin, Eskişehir, Diyarbakır, İzmir ve Anka- üzerinden kültürel peyzaj alanlarının korunması
ra gibi farklı şehirlerde bir dizi etkinlik gerçekleş- konusunun gelişimini ve son yıllarda güncel bir
tirilmiştir (Güler, 2019: 16-18). kavram olarak koruma kamuoyunda yerini alan,
Tunus ICOMOS’unun 1982 yılındaki öneri- ICOMOS ve Uluslararası Peyzaj Mimarları
sinin ardından, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim Federasyonu’nun (IFLA) 2017 tarihli metniyle
ve Kültür Organizasyonu’nun (UNESCO) 1983 de ön plana çıkan “tarihi kırsal peyzaj” kavramı-
yılı Genel Kurulunda alınan kararla, üye devletler nı ve bu kavramın getirdiği yeni yaklaşımları ele
tarafından her yıl 18 Nisan günü, tüm dünyada almayı hedeflemektedir.
kültürel mirasın çeşitliliğini vurgulamak ve korun-
ması konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla, Uluslararası İlkesel Metinlerde
“Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü” olarak kut- Kültürel Peyzaj Kavramı
lanmaya başlamıştır (URL 1). ICOMOS’un Ulu- Geleneksel olarak koruma anlayışı, başlangıçta
sal ve Bilimsel Komiteleri tarafından küresel daha çok maddi kültür ile ilgilenmiş, odak noktası-
ölçekte kutlanan Anıtlar ve Sitler Günü, 2001 na sanat eserlerini ve tarihi yapıları almıştır. Peyzaj-
yılından itibaren Risk Altındaki Kültür Mirası lar, tarihi sit alanlarının bir parçası olduğu düşünül-
raporları ile ilişkilendirilerek seçilen bir tema çer- düğünde önemli olmaya başlamıştır. Tasarlanmış
çevesinde gerçekleştirilmektedir (URL 1; Güler, peyzajlar ve bahçeler yalnızca temsil ettikleri üslup
2019: 16-18). Özellikle yok olma tehdidi ile karşı veya ilişkili oldukları kişinin bir parçası olarak
karşıya olan kültür mirası arasından seçilen tema önemli sayılmışlardır (Şekil 1). “Sıradan” olarak
etrafında, 18 Nisan’dan başlayarak yıl boyunca tanımlanabilecek peyzajların korunması endişesi
süren konferans, sunum, yuvarlak masa toplantı- ise ancak son yıllarda gelişmiştir.
ları, miras alanı ziyaretleri, sergi, yayın, gezi gibi XIX. ve XX. yüzyıllarla birlikte peyzaj sadece
etkinlikler düzenlenmektedir. önemli bir çalışma alanı haline gelmemiş aynı
Uluslararası ICOMOS tarafından 2001 yılın- zamanda peyzaj alanlarını koruma yaklaşımları
da “tarihi köylerimizi koruyalım”, 2007’de “kül- ile doğa koruma yaklaşımları iç içe geçmiştir
türel peyzajlar ve doğa anıtları”, 2010 yılında ise (UNESCO, 2009: 18). Buna örnek olarak
“tarım mirası” olarak seçilen Anıtlar ve Sitler Almanya’dan Lüneburger Heide, Fransa’dan
Günü temaları incelendiğinde, kırılgan olduğu Fontainebleau ya da İngiltere’den Lake District
düşünülen ve korunması gerekliliği konusunda verilebilir (UNESCO, 2009: 18). Aynı yıllarda
farkındalığın artırılması gereken miras türleri ara- Amerika’da da benzer bir gelişim söz konusu
30 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


olmuş ve 1872’de ilk milli park Yellowstone relerini değil, tarihsel ve kültürel özelliği olan
oluşturulmuş, 1892’de ise doğal yaşamı koru- tüm kentsel ve kırsal alanları içerdiğini belirtmesi
ma ile ilgilenen Sierra Club kurulmuştur ve “bütünleşik koruma” kavramını ortaya atması
(UNESCO, 2009: 18). bakımından önemlidir.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra koruma yakla- 1979 yılında Avustralya ICOMOS’u tarafın-
şımları ulusal bir boyut kazanmış ve ilk uluslara- dan yayımlanan ve Kültürel Öneme Sahip Yerle-
rası koruma çabalarının da adımları atılmıştır rin Korunması Tüzüğü olarak da bilinen Burra
(UNESCO, 2009: 18). Bu dönemde kırsal alan- Tüzüğü, somut olmayan değerlerin anlaşılması
lara olan ilginin arttığı gözlenmektedir. 1962’de ve kültürel peyzaj alanlarının yönetimi için
UNESCO, Peyzaj ve Sitlerin Karakterinin ve önemli bir belgedir. 1981, 1988, 1999 ve son
Güzelliklerinin Korunmasına İlişkin Tavsiye olarak 2013 yılında revize edilen tüzük, eleman-
Kararı’nı yayımlamıştır (UNESCO, 2009: 27). ları, objeleri, alanları, görünümleri, somut ve
Bu karar, peyzajların korunmasını konu alan soyut değerleri barındırabilen “yer” kavramını
erken tarihli belgelerden biridir ve korumanın ön plana çıkarırken, kültürel miras değeri anla-
yanında doğa veya insan eliyle oluşturulmuş, mında “kültürel önem”den söz etmektedir
estetik ve kültürel önem taşıdığı düşünülen (Australia ICOMOS, 2013: 2). Kültürel önem,
doğal, kırsal veya kentsel peyzajların ve sitlerin geçmiş, günümüz ve gelecek kuşaklar için este-
mümkün olan alanlarda restorasyonunu da içer- tik, tarihi, bilimsel, sosyal veya ruhsal değeri ifade
mektedir. 1964 yılında yayımlanan Venedik etmektedir. Kültürel önemi, mekânın kendisi,
Tüzüğü ile kültür varlığı yapıların çevreleriyle bir kullanımı, dokusu, anlamları, ilişkileri, ilgili yerle-
bütün olduğu, kentsel ve kırsal dokuların bütün- ri ve ilgili nesneleri ile birlikte oluşturmaktadır
cül olarak korunması gerekliliği birçok ülke tara- (Australia ICOMOS, 2013: 2). Yerin farklı kişi
fından kabul edilmiştir. UNESCO tarafından ve gruplar açısından farklı öneme sahip olabilece-
1972 yılında kabul edilen Dünya Kültürel ve ğine, yerin korunmasının kültürel önemin
Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile korunması demek olduğuna değinen tüzük,
birlikte ise hem doğal hem de kültürel miras Avustralya Doğal Miras Tüzüğü ile yerel kültür-
konusunda farkındalık yaratılmış ve korunması de ve Aborijin kültüründe önemli olan değerlere
gerektiği vurgulanmıştır (UNESCO, 1972). değinen “Önce Sor: Yerel Miras Değerlerine ve
Doğal ve kültürel değerlerin bu dönemde birbi- Yerlerine Saygı Göstermek İçin Bir Rehber” baş-
rinden ayrı ele alınmalarına rağmen tek bir anlaş- lıklı metne referans vermektedir (URL 2).
ma metni üzerinde yer alması önemli bir gelişme 1982 tarihli Floransa Tüzüğü (Tarihi Bahçe-
sayılmaktadır. 1975 tarihli Amsterdam Bildirgesi ler Tüzüğü), peyzaj alanlarının somut ve somut
ise, mimari mirasın sadece anıtsal yapıları ve çev- olmayan tüm unsurlarıyla birlikte korunmaları
Şekil 1. Almanya-
Würzburg Sarayı. XVIII .
yy’da ünlü mimar Balthasar
Neuman öncülüğündeki
mimar, ressam ve
heykeltıraşlar tarafından
inşa edilen barok üsluptaki
saray ve onunla
bütünleşen bahçesi, 1981
yılından itibaren UNESCO
Dünya Mirası
Listesi’ndedir.

mimar•ist 2019/3 31
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

sınıflandırılmışlardır. Bunlar arasında en bilineni,


UNESCO’nun kültürel peyzaj alanlarını,
- Açıkça tanımlanabilen kültürel peyzaj alanları,
- Organik olarak gelişmiş kültürel peyzaj alan-
ları (gelişimini tamamlamış ve gelişimi
devam eden) ve
- Yardımcı kültürel peyzaj alanları
olarak üç farklı kategoriye ayırdığı sınıflandır-
madır. İnsanlar tarafından bilinçli olarak yaratıl-
mış, tasarlanmış peyzajlar, açıkça tanımlanabilen
kültürel peyzaj alanı olarak tanımlan maktadır
(Şekil 2).
Sosyal, ekonomik, yönetimsel ve dini zorun-
luluklardan kaynaklanan ve bugünkü mevcut
hali doğal çevresi ile kurduğu ilişki ve ona verdi-
Şekil 2. Organik gerektiğine dikkat çeken erken tarihli belgeler-
olarak gelişmiş- ği tepkiyle oluşan alanlar “organik olarak geliş-
dendir. Birleşmiş Milletler tarafından 1992 tari-
gelişimi devam eden miş kültürel peyzaj alanları” olarak adlandırılır-
kültürel peyzaj alanı: hinde kabul edilen Çevre ve Gelişim Hakkında
ken; bu alanlar “gelişimini tamamlamış” ve
Bademliköy, Rio Deklarasyonu ise, kentleşme ve endüstrileş-
Gökçeada. “gelişimi devam eden” olmak üzere ikiye ayrıl-
me tehditlerine dikkat çekerek sürdürülebilir
maktadırlar (Şekil 2, 3). Güçlü dinsel, sanatsal
kalkınma kavramını vurgulayan önemli bir bel-
ya da kültürel bağları olan, ancak maddi kültü-
gedir (UN, 1992).
rün az olduğu veya hiç olmadığı alanlar ise
Sonuç olarak tüm bu gelişmeler, doğal ve kül-
“yardımcı kültürel peyzaj alanı” olarak sınıflan-
türel değerler arasında kurulması gerekli ilişkiyi
dırılmaktadır (Şekil 4).
işaret etmiştir. 1992 yılında UNESCO tarafından
Kültürel peyzaj alanlarının dünya mirası ola-
Dünya Mirası Sözleşmesi’ne kültürel peyzaj tanı-
rak tanımlanmaya başlamasından 10 yıl sonra
mının eklenmesi, kültürel peyzaj alanlarının
2002 yılında UNESCO uzmanları tarafından lis-
korunması konusunda bir dönüm noktası oluştur-
teye giren örnekler üzerinden bir değerlendirme
muştur. UNESCO kültürel peyzajları, doğa ve
yapılmıştır. 2002 yılına dek Filipinler Pirinç
insanın ortak eseri olan ve doğal çevre koşullarının
Terasları, İtalya Amalfi Kıyıları, İtalya Portovene-
verdiği fiziksel kısıtlar ve/veya olanakların, içsel ve
re, Cinque Terre ve Palmeria, Tino ve Tinetto
dışsal sosyal, ekonomik ve kültürel etkilerin altında, Adaları, Portekiz Yukarı Douro, Almanya Yukarı
insan topluluklarının ve yerleşimlerin zaman içeri- Orta Ren Vadisi gibi alanların kültürel peyzaj
sindeki evrimini gösteren alanlar olarak tanımla- alanı olarak tanımlandıkları görülmektedir. Yapı-
maktadır (UNESCO, 2015: 11). lan değerlendirme, bu alanların kültürel peyzaj
1992 yılından itibaren Dünya Mirası Listesi’ne olarak seçiminde ön plana çıkan ölçütler konusu
giren kültürel peyzaj örnekleriyle birlikte dünyada üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bir alanın kültürel
benzer özellikler taşıyan alanların korunması peyzaj olarak tanımlanması için çeşitli ölçütler
konusunda farkındalık artmış, listeye eklenen belirlenip belirlenemeyeceği sorusu tartışma
örneklerin sayısı çoğalmıştır. Bunun yanı sıra, konusu olmuştur. Listedeki kültürel peyzaj alan-
uluslararası kurumların kültürel peyzaj alanlarının larının sahip olduğu değerler sıralandığında;
korunması konusunda ilkesel metin hazırlama oldukça geniş bir yelpaze sunmakla birlikte, dağ
çalışmaları da hız kazanmıştır. 1995 tarihli Kültü- manzarası, su öğesi, ormanlık çevreler, göl, nehir
rel Peyzaj Alanlarının Bütüncül Korunmasına İliş- ve deniz manzaraları gibi “kültürel manzara”
kin Tavsiye, bu konudaki önemli belgelerdendir. olarak adlandırılabilecek kimi değerlerin bu alan-
Tavsiyenin amacı, Avrupa kültürel kimliklerini ların seçiminde ön plana çıktığı görülmüştür
geliştiren ve saygı duyan peyzaj politikaları için (Fowler, 2003: 28-32). Bunların yanı sıra, alan-
kılavuz oluşturmak ve kültürel peyzaj alanlarının daki yaşam şekli, arazi kullanım sürekliliği, yerle-
korunması ve kontrollü gelişimi için gerekli şimler, yapı toplulukları, tarımsal faaliyetler, yerel
önlemleri ortaya koymaktır (COE, 1995: 4). kimlik ve dini kültür gibi değerlendirme ölçütleri
Kültürel peyzaj alanları, kolaylıkla tespit edi- de bu alanların kültürel peyzaj alanı olarak seçi-
lebilmeleri ve tanımlanabilmeleri açısından sahip minde dikkate alınmaktadır (Fowler, 2003:
oldukları özelliklere göre koruma alanında çalı- 28-32). Madran ve Uysal’ın 2009 tarihli değer-
şan kurumlar tarafından farklı başlıklar altında lendirmesinde ise benzer ölçütlere farklı ifadeler
32 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Şekil 3. Organik
olarak gelişmiş-
gelişimi sona ermiş
kültürel peyzaj alanı:
Blaenavon, İngiltere
(URL 6).

kullanılarak yer verilmiştir (Madran ve Uysal, kapsadığı belirtilmektedir. Dünyadaki gelişmele-


2009: 103-105). Bunlar arasında somut olma- rin peyzajların dönüşümünü hızlandırdığı, pey-
yan mirasa işaret eden “çevredeki yaşamdan refe- zajların korunması, yönetimi ve planlanmasının
rans alması” ölçütü dikkat çekmektedir. bireysel ve sosyal refah için önemli olduğu ve bu
UNESCO’nun değerlendirmesinin bir diğer konunun herkesin sorumluluğu dahilinde olduğu
önemli sonucu da Dünya Mirası Listesi’nde yer vurgulanmaktadır. FARO Sözleşmesi ise, insan
alan kültürel peyzaj alanlarının sayısal durumudur. hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi
Araştırma, 2002 yılında listede yer alan 30 kültü- kavramları vurgulamakta, kültür mirası kavramı-
rel peyzaj alanından 18’inin “gelişimi devam eden nın temelinde insan ve insani değerlerin yer alma-
organik” olarak “gelişmiş kültürel peyzaj alanı” sı gerektiğini söylemekte, ortak kültür mirası
olduğunu göstermiştir (Fowler, 2003: 28-32). anlayışını desteklemektedir. Sözleşmede kültür
Geriye kalan 7’si “yardımcı”, 3’ü “açıkça tanımla- mirasının sürdürülebilir kullanımının ve sürdürü-
nabilen”, 2’si “gelişimini tamamlamış organik” lebilir ekonomik gelişmenin bir parçası olması
olarak “gelişmiş kültürel peyzaj alanı”dır. Sonuç, gerektiğinin altı çizilmektedir.
kültürel peyzaj alanları içerisinde organik olarak 2011 yılında UNESCO tarafından kabul
gelişmiş alanların, yani tarihi kırsal peyzajların edilen Tarihi Kentsel Peyzajlar Hakkında Tavsi-
önemini gözler önüne sermektedir (Şekil 5). ye Kararı ile birlikte “tarihi kentsel peyzaj” kav-
Bu durum günümüzde de benzerdir. ramı ön plana çıkmıştır. Kararda tarihi kentsel
Bugün 1’i Almanya’nın Dresden kentindeki peyzaj (HUL), daha geniş kentsel bağlamı ve
Elbe Vadisi’nde inşa edilen dört şeritli köprü- coğrafi ortamı içerecek şekilde tarihi merkez ya
nün üstün evrensel değeri etkilediği düşüncesiy-
da topluluk kavramlarının ötesine uzanan, kül-
le 2009 yılında liste dışı kalan ve 5’i sınır ötesi
türel ve doğal değerlerin ve niteliklerin, tarihsel
olmak üzere 114 Dünya Mirası Alanı “kültürel Şekil 4. Yardımcı kültürel
bir katmanlaşması sonucu oluşan kentsel alanlar
peyzaj” olarak tanımlanmış durumdadır. Liste- peyzaj alanı: Uluru Kata
olarak tanımlanmaktadır (UNESCO, 2011). Tjuta Milli Parkı,
nin önemli bir bölümünü yine tarihi kırsal yerle-
Tarihi kentler, peyzaj kavramı üzerinden tartışıl- Avustralya (URL 6).
şimler oluşturmaktadır (Şekil 6).
Tüm bu gelişmeler ışığında ve ayrıca yapılan
tartışmalar ve çalışmalar doğrultusunda son yıllar-
da kültürel peyzaj kavramı kapsamının genişledi-
ğini söylemek mümkündür. Avrupa Konseyi tara-
fından onaylanan 2000 tarihli Avrupa Peyzaj Söz-
leşmesi ve 2005 tarihli Kültürel Mirasın Toplum
için Değeri Konulu Avrupa Konseyi Çerçeve Söz-
leşmesi (FARO Sözleşmesi), kültür mirasının ve
kültürel peyzajların korunması konusuna insan
hakları temelli bir yaklaşım getirmiştir (COE,
2000; COE, 2005; Dinçer, 2013: 22-40). Avru-
pa Peyzaj Sözleşmesi’nde peyzajın Avrupa kültü-
rel ve doğal mirasının en önemli parçası olduğu,
doğal, kırsal ya da kentsel alanları, seçkin örnekle-
ri olduğu kadar sıradan, bozulmamış alanları da
mimar•ist 2019/3 33
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Şekil 5. Tarım olduğu belirtilmektedir. Bu alanların korunması


terasları ve arkadaki için yerelin güçlendirilerek toplum odaklı koru-
tarihi köy ile Peru-
Pisaq tarihi kırsal
ma anlayışının benimsenmesinin, sürdürülebilir
peyzajı yerel ekonomik gelişmelerle bağlantı kurulması-
(Fotoğraf: Z. Eres). nın önemi vurgulanmaktadır.
Son olarak, ICOMOS ve IFLA’nın hazırladı-
ğı 2017 tarihli Kırsal Peyzaj Mirasına Yönelik
İlkeler başlıklı metinde ise “kırsal peyzaj” ve “kır-
sal peyzaj mirası” kavramları yer almıştır (ICO-
MOS ve IFLA, 2017). Bu kavramlar, UNES-
CO’nun kültürel peyzaj alanları sınıflandırmasını
değiştirmeyen, kategorileri oluşturan alanların
bileşenlerini açıkça tanımlayarak kapsamını ve
bakış açısını zenginleştiren yaklaşımlardır.

Tarihi Kırsal Peyzaj Alanlarının Korunması


Yaklaşımının Gelişimi
Kültürel peyzaj alanları üstün evrensel değer
taşıdıkları gerekçesiyle Dünya Mirası Listesi’nde
yer almaya başladığından bu yana kültürel pey-
makta, bu yerleşimlerin mevcut sorunları dile zaj alanı kategorileri arasında tanımlanan kırsal
getirilerek çözümü için insan çevresinin kalitesi- peyzajların korunması çabaları da hız kazanmış-
nin korunması ve geliştirilmesi gerektiğinin, bu tır. UNESCO dışında koruma alanında çalışan
bağlamda sürdürülebilir kalkınma ilkeleri ile Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN),
bütünleşik, doğal, fiziksel ve mekânsal özellikler IFLA, Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler Gıda
ile sosyal, ekonomik, kültürel değerler arasında- ve Tarım Örgütü (FAO) gibi çeşitli uluslararası
kurumların kültürel peyzaj alanlarına yönelik
ki ilişkiyi dikkate alan bir peyzaj yaklaşımı öneri-
tanımları ve sınıflandırmaları bulunmaktadır.
sinin altı çizilmektedir (UNESCO, 2011).
Uluslararası girişimlerin yanı sıra dünyanın fark-
2014 yılında Floransa’da toplanan ICO-
lı bölgelerinde ulusal ölçekte de kültürel peyzaj
MOS 18. Genel Kurulunun teması, “insani
alanlarının ve kırsal alanların korunması çalış-
değer olarak miras ve peyzaj” olarak belirlen-
maları mevcuttur. ABD’de yer alan Milli Park
miştir. Genel Kurul sonrasında yayımlanan Flo-
Servisi’nin (NPS) bu alandaki çabalar henüz
ransa Bildirgesi’nde kültürel miras ve peyzajın
uluslararası boyuta taşınmadan önce yayımladı-
toplulukların kimliklerinin bir parçası olduğu, ğı rehberlerde kırsal peyzajların korunması
peyzajın geçmiş kuşakların yaşayan hafızası, konusundaki ulusal koruma çalışmalarına yer
Şekil 6. Almanya- gelecek kuşakların somut ve somut olmayan
Bacharach (Yukarı Orta verdiği görülmektedir (McClelland vd, 1999).
Ren Vadisi) tarihi kırsal bağlantılar sağlayabileceği bir kaynak olması Uluslararası ilkesel metinleri ulusal düzeyde
peyzajı. sebebiyle kültürel mirasın ayrılmaz bir parçası koruma politikalarına adapte eden ülkelerde yer
alan, İngiltere’deki Tarihi İngiltere (Historic
England) ve Doğal İngiltere (Natural England)
ile Kanada’daki Kanada Parkları gibi kuruluşlar
bu alandaki diğer öncüleri oluşturmaktadır.
Amerika’nın koruma alanında çalışan ulusal
kurumu ABD Milli Park Servisi, tarihi yerleri
tanımlamak için ulusal tescil listesinde uzun yıl-
lardır “kırsal tarihi peyzaj” kategorisine yer ver-
mektedir. Bu alanların tanımlanabilmesi adına
hazırlanan “Kırsal Tarihi Peyzajların Değerlen-
dirilmesi ve Belgelenmesi için Rehber” başlıklı
ulusal yasal metin, ilk olarak UNESCO Dünya
Mirası Sözleşmesi’nde kültürel peyzaj tanımına
yer vermeden önce, 1989 yılında yayımlanmış,
1999’da revize edilmiştir (McClelland vd,
34 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


1999). Milli Park Servisi tarafından kırsal tarihi değerler için geçerlidir. Yüzey veya yeraltı kalıntı-
peyzajlar, tarihsel olarak insanlar tarafından larının tarımsal veya endüstriyel arazi kullanımla-
kullanılmış veya insan etkisiyle değişmiş ve şekil- rı, yerleşim düzenleri veya tören gelenekleri hak-
lenmiş ve bu durumun bölgenin arazi kullanımı, kında bilgi sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu
bitki örtüsü, yapılaşması, yollar ve suyolları ve kriterler çerçevesinde ulusal tescil listesinde
doğal özellikleri ile önemli bir yoğunluk, bağlantı tanımlanacak alanların mimarlık, peyzaj mimarlı-
ve süreklilik sağladığı coğrafi alanlar olarak ğı, mühendislik, endüstri, koruma, arkeoloji,
tanımlanmaktadır (McClelland vd, 1999: 4-5). endüstri gibi alanlarla bağlantılı önemi tanımlan-
Bu alanların değerlendirilmesi ve belgelenmesi- malıdır. Ardından alanın tarihsel bütünlüğünü
ne yönelik yayımladığı rehberde Milli Park Ser- koruyup korumadığı araştırılır ve bu bütünlüğü
visi, kırsal tarihi peyzajların öneminin ve bütün- oluşturan bileşenler, bütünlüğü tehdit eden
lük değerinin anlaşılması gerektiğini vurgula- değişimler, katkı sağlayan ve sağlamayan kaynak-
maktadır (McClelland vd, 1999). Kırsal peyzaj- lar belirlenmeye çalışılır. Alan sınırlarının belir-
ların genel olarak tarım, endüstri, denizcilik faa- lenmesi bir diğer önemli adımdır. Sonuç olarak
liyetleri, ulaşım sistemleri, göç yolları, doğal uygun sınırlar içerisinde tespit fişleri, raporlar,
rezervler gibi korunan alanlar, törensel veya dini görseller ve haritalar gibi tekniklerden faydalanı-
faaliyetlerle ilişkili alanlar gibi çeşitli kullanımlar- larak, doğal ve kültürel değerleri oluşturan
la ilişkili olan türleri bulunduğundan bahsedil- önemli bileşenleri tespit edilip, önemi ve tarihsel
mektedir (McClelland vd, 1999). Bu alanların bütünlüğü tanımlanan tarihi kırsal alanlar ulusal
ayrıca yapılar, endüstri yapıları, objeler, tasarlan- tescil listesinde yer alırlar.
mış peyzajlar ve arkeolojik alanlar da içerebilece- İngiltere, kültür mirası ile ilgili politikaların
ği belirtilmektedir. Kırsal peyzajı oluşturan doğal geliştirilmesi ve uygulanması konusunda çalışan
ve kültürel değerlerin anlaşılması için peyzajın hükümete bağlı yarı özerk kurumların yetkili ola-
somut ve somut olmayan karakterinin iyi anlaşıl- rak çalıştığı bir siteme sahiptir ve bu kurumların
ması gerekmektedir. Bu amaçla kırsal peyzajın en önemlileri arasında Doğal İngiltere (Natural
arazi kullanımı ve aktiviteleri, özel faaliyetlerin England) ve Tarihi İngiltere (Historic England)
izleri, doğal çevreyle olan ilişkileri ve kültürel yer almaktadır (URL 3). Yasal olarak peyzajların
gelenekler gibi temel elemanları ile ulaşım ağları, korunması ve yönetimiyle ilgili çok sayıda mev-
sınırları, arazi kullanımına yönelik bitki örtüsü, zuat bulunmaktadır. Hükümet genel kanuni
yapı ve yapı grupları, arkeolojik alanları ve küçük hükümleri ortaya koymak ve planlama politikası
ölçekli elemanları gibi bileşenleri tespit edilmeli- ve sisteminin işleyişi konusunda rehberlik etmek
dir (McClelland vd, 1999). Bununla beraber, amacıyla çok sayıda ulusal planlama kararı ve reh-
alanın tarihsel gelişimi de araştırılmalı ve yerinde beri yayımlamaktadır (URL 3). Bölgesel ve yerel
yapılacak tespitlerle anlaşılmaya çalışılmalıdır. planlama otoriteleri bu genel hükümler ve ilkele-
Belgeleme ve envanter çalışmalarının önemine re göre bölgesel ve yerel gelişme planlarını hazır-
değinen belgede, alan çalışmaları sırasında yapı- lamaktadır (URL 3). Çevre, Gıda ve Kırsal İşler
lacak tespitlerde kullanılmak üzere bir de tescil Bakanlığı’nın denetiminde olmak üzere Doğal
fişi önerilmektedir (Şekil 7). İngiltere yerel otoritelerle birlikte çalışarak bu
Milli Park Servisi tarafından ulusal tescil liste- alanların öneminin anlaşılması ve korunması için
sine alınan kırsal alanlar için dört farklı kriter gerekli bilgilendirme ve yönlendirmeyi yapmakla
belirlenmiştir (McClelland vd, 1999): Kriter a) sorumludur (URL 4). Bununla birlikte İngilte-
Tarihsel dokuya katkı sağlayan önemli tarihi re’de “yerel peyzaj tanımlamaları (LLDs)” olarak
olaylarla ilişkili alanları içermektedir. Tarihsel adlandırılan yerel otoritelerin korunması gerekli
olaylar kısa süreli savaş, müzakere, antlaşma vb yerel peyzajlar için kullandıkları bir sistem de
olaylar olabileceği gibi peyzajı uzun zamandır mevcuttur (URL 3). Buna göre yerel otoriteler
etkileyen çiftçilik faaliyetleri de olabilmektedir. ulusal tescil listesinde yer almasa da yerelde
Kriter b) Tarihte önemli olan kişi veya kişilerle önemli olan alanları “korunması gerekli” olarak
ilişkili olan yapılar veya alanlara uygulanmaktadır tanımlayabilmektedir. Bunun için kanunda katı
(Şekil 8). Kriter c) Yüksek sanatsal değere sahip tanımlar yerine “peyzaj karakter değerlendirmesi
veya bir bütün olarak belirli bir değeri temsil (LCA)” gibi yöntemlerden faydalanılabileceği
eden, belirli bir tür, dönem veya yapım tekniği- belirtilmektedir.
nin özelliklerini yansıtan alanlar için uygulanır. Peyzaj karakter değerlendirmesi yöntemi
Kriter d) Tarihöncesi ya da tarih için önemli olan Doğal İngiltere’nin 1990’lı yıllardaki1 çalışma-
bilgileri vermiş ya da vermesi muhtemel olan larına dayanmaktadır ve temel olarak, belirlenen
mimar•ist 2019/3 35
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

masında, alan gözlemlerine ve yapılan araştır-


malara dayanan bir yaklaşım belirlenerek, pey-
zajın yeniden değerlendirilmesi, korunması ve
geliştirilmesi yönünde katkı sağlayacak çıktılar
elde edilir (Swanwick, 2002: 13).
2012 yılında sonuçları açıklanan “İngiltere
Peyzajlarının Karakteri ve Kalitesi” isimli proje
doğrultusunda ülke genelinde 159 ortak karak-
ter alanı belirlenmiştir. Ulusal/bölgesel, yerel
otorite ve yerel ölçek olmak üzere üç farklı
ölçekte tespiti yapılan İngiltere’nin peyzajları
konusunda hazırlanan detaylı raporlarda her bir
karakter alanı için bu alanların karakterini oluş-
turan peyzaj, yaban hayatı, kültürel ve jeolojik
özellikler açıklanarak, peyzajın nasıl değiştiği ve
bu durumun ekonomik aktiviteleri nasıl etkile-
diği, gelecek için yerel çevresel fırsatların neler
olduğu gibi bilgiler ortaya konulmuştur.
Yerel ölçekte tarihi peyzaj değişiminin yöneti-
mi amacıyla geliştirilen yöntemlerden biri de
Tarihi İngiltere’ye ait “tarihi peyzaj karakterizas-
yonu”dur (HLC). Bu yöntem de Doğal İngilte-
re’nin yaptığı peyzaj karakter değerlendirmesi
çalışmasına benzer olarak tarihi peyzajlara odak-
lanan bir çalışmadır. Genel olarak tüm peyzajlara
uygulanabileceği düşünülen peyzaj karakter
değerlendirmesi yönteminden farklı olarak özel-
likle tarihi çevreye yönelik olarak düşünülmüş,
dinamik kırsal peyzajların nasıl korunması ve
nasıl yönetilmesi gerektiği soruları üzerine geliş-
tirilmiş bir yöntemdir. Temel olarak iki aşamadan
oluşan çalışmanın ilk aşaması, peyzaj ile ilgili tes-
pit, haritalama, tanımlama ve yorumlama çalış-
malarının yapıldığı, yani kısacası ele alınan peyza-
jın özelliklerinin tanımlandığı aşamadır (Clark
Şekil 7. Washington peyzaj elemanlarının analizi üzerinden ulusal vd, 2004: 6). İkinci aşama ise ilk değerlendirme-
Ebey Arazisi Ulusal ölçekte ulusal karakter alanlarının tespitini içer- den gelen verilere göre ister değerlere, isterse
Tarihi Rezervi’nde
kullanılan tescil fişi
mektedir. Yöntem, “peyzaj karakterizasyonu” pratik değerlendirmelere dayanan kararların
(McClelland vd, ve “karar verme” olarak iki aşamadan oluşmak- uygulandığı ve amaçların belirlendiği aşamadır
1999: 11). tadır. İlk aşamada amacın tanımlanması, araştır- (Clark vd, 2004: 6). Bu aşama daha çok alan
ma, arazi çalışması ve sınıflandırma, tanımlama yönetimi ve koruma çalışmaları olarak tanımlana-
adımları takip edilerek, peyzaj alanıyla ilgili bilir. Çalışmaların ilk aşamasında kullanılan ayrın-
topografik bilgilerin yanı sıra yapılar, kültür tılı haritalama ve tanımlama yöntemleri tarihi
mirası, tarım elemanları, bitki örtüsü, su kay- peyzaj alanlarına karşılaştırmalı bir bakış açısı ola-
nakları ve ulaşım gibi baskın peyzaj elemanları, nağı sağlayarak, peyzaj hakkında genel bir çerçe-
temel karakteristik özellikler, doku, ölçek, renk, ve çizmeyi, peyzajın arka planının anlaşılmasını
bütünlük, yoğunluk, form, açıklık/kapalılık, ve peyzajda gerçekleştirilmesi düşünülen çalışma-
dinamiklik gibi görsel değerlendirme ölçütleri, lar ve değişiklikler öncesi iyi anlaşılmış bir başlan-
güvenlik, ulaşılabilirlik, memnuniyet, ilgi çekici- gıç noktası oluşturmayı kolaylaştırır. Her peyzaj
lik gibi algısal değerlendirme ölçütleri, yerel farklı özellikleri ile farklı insanlar için değerli ola-
malzeme, yapım tekniği, yerleşim biçimi gibi bilir. Kullanılan bu yöntemin amacı, peyzajı fark-
mimari özellikler tespit edilip peyzaj karakter lı kılan ve değer katan karakteristik özelliklerinin
bölgeleri belirlenir (Swanwick, 2002: 13). tespit edilerek değişimine yol göstermektir
Çalışmanın karar verme aşaması olan ikinci aşa- (Clark vd, 2004: 12) (Şekil 9).
36 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Ekim 2016’da, İstanbul’da gerçekleştirilen
ICOMOS Yıllık Genel Kurulu ve Danışma Kuru-
lu toplantısı sonrasında, ICOMOS’un kültürel
peyzaj alanları konusunda çalışmalarını sürdüren
uluslararası bilimsel komisyonu (ISCCL) ve
IFLA’nın ortak çalışması ile hazırlanan Kırsal Pey-
zaj Mirasına Yönelik İlkeler, kültürel peyzajların
korunması konusunda güncel çalışmalardan biri-
dir ve “kırsal peyzaj”, “kırsal peyzaj mirası” kav-
ramlarını ön plana çıkarmaktadır.2 Metinde kırsal
peyzajlar, gıda ve/veya hammadde gibi yenilene-
bilir doğal kaynakların üretildiği, insan-doğa etki-
leşimi ile oluşan karasal ya da sulak alanlar olarak
tanımlanmaktadır (ICOMOS ve IFLA, 2017: 3).
Dinamik ve yaşayan canlı bir sistem olan kırsal nebilecek değişimleri yansıttığı belirtilmektedir Şekil 8. Rushmore
peyzajlar, geleneksel yöntemlerle, tekniklerle, Dağı (Kriter b),
(ICOMOS ve IFLA, 2017: 4). Nüfus artışı, kent-
birikmiş bilgiyle ve kültürel alışkanlıklarla oluşmuş Güney Dakota
sel gelişme, kalkınma baskısı, geleneksel pratikler, (URL 5).
ya da üretime dönük geleneksel yaklaşımların
teknikler, yerel bilgi ve kültürlerin kaybı “demog-
değiştiği tüm kırsal bölgeleri kapsamaktadır (ICO-
rafik ve kültürel değişimler” arasında sayılırken;
MOS ve IFLA, 2017: 3). Kırsal peyzaj mirası ise,
küreselleşme, ticaret ve ilişkilerin gelişmesi, eko-
kırsal alanların somut ve somut olmayan mirası
nomik büyüme ya da küçülme, tarımsal uygula-
olarak tanımlanmakta ve bu mirasın fiziksel (üret-
maların ve tekniklerin yoğunlaştırılması, merala-
ken arazinin kendisi, morfoloji, su, altyapı, bitki
rın ve evcilleştirilmiş yerel tür çeşitliliğinin kaybe-
örtüsü, yerleşmeler, kırsal yapılar ve merkezler,
dilmesi “yapısal değişimler” olarak belirtilmekte-
geleneksel mimari, ulaşım ve ticaret ağları vb)
dir. “Çevresel değişimler” ise, iklim değişikliği,
özellikleri ve daha geniş kültürel ve çevresel bağ-
kirlilik, toprak, bitki örtüsü ve hava kalitesini etki-
lantıları kapsadığı belirtilmektedir.
leyen çevresel bozulma, biyo-çeşitlilik ve tarımsal
2017 yılında resmi olarak kabul edilen belge,
biyo-çeşitlilik kaybı olarak sıralanmaktadır.
kırsal peyzaj kavramına, kırsal peyzajların bile-
Tüm bu tehditlerle karşı karşıya olan kırsal
şenlerine, miras değerlerine ve bu değerlere
peyzajlar, gıda ve hammaddelerin yanı sıra kimlik
yönelik tehditlere değinen güncel bir metin
duygusu sağlamaları; ekonomik, mekânsal, çev-
olması dolayısıyla önemlidir. Söz konusu belge-
resel, sosyal, kültürel, manevi, sağlık, bilimsel,
de kırsal peyzajların binlerce yıl boyunca şekil-
lenmeleri, insan ve çevre tarihinin, yaşam biçi- teknik ve bazı alanlarda rekreasyonel faktörleri
minin ve mirasının önemli kısımlarını temsil temsil etmeleri bakımından insanlığın ve dünya-
etmesi bakımından önemli oldukları vurgulan- nın geleceği için önemli kaynaklar olarak görül-
maktadır (ICOMOS ve IFLA, 2017). Hayvan mektedir. Gıda ve hammaddelere ek olarak, kır-
ve bitki türlerinin yetiştirilmesi ve üretimi için sal peyzajlar çevrenin korunmasına (doğa, çevre,
kullanılan peyzajlar (tüketilebilir kaynakları da toprak, hidrografik ağlar) ve kırsal kültürlerin
kapsayan), insan ve diğer canlı türler arasındaki (teknikler, çevre bilgisi, kültürel gelenekler vb)
karışık bağlantıları göstermektedir. Tarım, gelecek nesillere aktarılmasına da katkıda bulun-
orman, hayvancılık, balıkçılık ve su ürünleri maktadır. Kırsal peyzajların, miras değerleri ile
yetiştiriciliği, doğal kaynaklar ve diğer temel ilişki kurulması ve geliştirilmesi durumunda
kaynakların çeşitliliği, insanların gelecekteki genellikle farklı ekonomik ve turizm yararları
adaptasyonu ve küresel insan yaşamının esnekli- sağladığı düşünülmektedir.
ği için esastır (ICOMOS ve IFLA, 2017). Kırsal peyzajların miras değerleri, UNESCO
Metinde endüstrileşme, kentleşme, nüfus ve Dünya Mirası Listesi’nde “gelişimi devam eden
iklim değişikliklerinde yaşanan artışların, kırsal organik kültürel peyzajlar” kategorisinde tanım-
peyzajları kayıp ya da terk edilme veya diğer radi- lanmıştır. Benzer şekilde kırsal peyzajların bölge-
kal değişikliklere açık hale getirdiği vurgulanmak- sel, ulusal ve yerel ölçekteki miras envanterlerinde
tadır (ICOMOS ve IFLA, 2017: 4). Bu bağlam- ve korunan alan sistemlerinde de tanınması umul-
da kırsal peyzajlara yönelik tehditlerin de birbiriy- maktadır. Kırsal peyzaj değerlerinin herhangi bir
le ilişkili olarak, “demografik ve kültürel”, “yapı- düzeyde tanımlanması, somut ve somut olmayan
sal” ve “çevresel” olmak üzere üç başlıkta incele- karakterleri ve değerleri hakkında farkındalık sağ-
mimar•ist 2019/3 37
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

lamayı amaçlamaktadır ve bu alanların sürdürüle- te şekillendirdiği alanlar için kullanılan kavramın


bilir bir şekilde korunmasını ve ilgili bilgi ve kültü- zamanla çevrenin, hammaddelerin, temel besin ve
rel anlamlarının gelecek nesillere aktarılmasını teş- su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirlik ile
vik etmek için ilk ve gerekli adımdır. ilişkilendirilerek gelecek nesillerin yaşam hakkının
korunması ile yakından ilgili olduğunun vurgulan-
Değerlendirme dığı ve bu alanların korunmasının insan hakkı ola-
Uluslararası koruma kamuoyunda XX. yüzyılın rak görülmeye başlandığı anlaşılmaktadır. Dünya-
başında henüz yeni bir kavram olarak karşımıza da “kültürel peyzaj” olarak tanımlanan alanların
çıkan kültürel peyzaj tanımının günümüze dek sayısı ve bu konuda yapılan çalışmalar arttıkça kül-
kapsamının genişlediğini, insan ve doğanın birlik- türel peyzaj alanı kategorilerini oluşturan farklı

Şekil 9. HLC yöntemine bir


örnek olarak,
Gökçeada’daki Kaleköy-
Bademliköy kırsal alanında
bir deneme (Güler, 2018).

38 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


nitelikteki alanlara yönelik yeni tanımlamalar ve kalar hazırlanması; bu doğrultuda stratejilerin
kavramlar da kullanılmaya başlanmıştır. Yapılan ve eylemlerin tanımlanması önerilmektedir. Bu
çalışmalarla ortaya konulan, dünya mirası olarak doğrultuda halkın bilgilendirilmesi, katılımı ve
tanımlanan kültürel peyzaj alanlarından yaklaşık desteğinin önemi, kırsal peyzajların kentsel pey-
%60’ının gelişimi devam eden organik olarak zajlarla olan bağlantıları, uzun vadeli sürdürüle-
gelişmiş kültürel peyzaj alanı, yani kırsal yerleşim- bilir kaynak kullanımı ve mirasın korunması ile
ler olduğu, %75’inin tarımsal ve pastoral karaktere kırsal sakinlerin yaşam kalitesinin iyileştirilmesi
sahip olduğu bilgisi, öncelikle üstün evrensel gibi kısa vadeli ihtiyaçlar arasında bir denge
değere sahip veya sıradan kültürel peyzaj alanları kurulması gerektiğinin altı çizilmektedir.
içerisinde kırsal yerleşimlerin ve köylerin önemini Ulusal ölçekte ise, uluslararası düzeyde kırsal
vurgulamıştır (Fowler, 2003; Luengo, 2013). alanların ve kültürel peyzajların korunması konu-
Bununla birlikte, “tarihi kırsal peyzaj” veya “agro- sunda yaşanan gelişmelerin Türkiye’de yeterince
pastoral peyzaj” gibi kavramların bu alanda sıklıkla karşılık bulamamış olması, kültürel peyzaj alanla-
kullanılmaya başlanmasına etken olmuştur (Fow- rının ve kırsal peyzajların korunması konusunda
ler, 2003; Luengo, 2013). Bu kavramlar kültürel önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
peyzaj alanı kategorilerini değiştirmeyen, farklı 2863 sayılı Koruma Kanunu’nda “kültür varlık-
nitelikteki kültürel peyzaj alanlarının kendine ları” ve “tabiat varlıkları” kavramları yer alırken,
özgü değerlerini, bileşenleri ve sorunlarını daha ikisi arasındaki bütünleşik ilişkiye değinilmemiş,
açık aktarmayı hedefleyen ve buradan yola çıkarak zamanla çeşitli düzenlemeler yapılmış olmasına
her alanın ihtiyacına yönelik koruma yaklaşımları rağmen kültürel peyzaj kavramı henüz yasal plat-
geliştirebilmek adına kullanılmaya başlanan tanım- formda yer bulamamıştır. Son yıllarda yapılan
lamalardır. Bu durum kuşkusuz bu alanlara özel düzenlemeler ile doğal ve kültürel varlıkların
bir önem verilmesine, alanların niteliklerine özgü korunması konusu daha da karmaşık bir hale gel-
olarak karşı karşıya oldukları tehditleri daha iyi miştir. Özellikle 2011 tarihli 648 sayılı KHK ile
değerlendirebilmeye ve problemlerine yönelik doğal sit alanları konusunda karar alma yetkisinin
uygun koruma önerileri geliştirebilmeye katkı sağ- Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınarak Çevre
lamaktadır. ICOMOS ve IFLA’nın 2017 tarihli ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmesiyle farklı
metni, uluslararası ölçekte yapılan güncel değer- bileşenleri bir arada görmeyen bir yaklaşım dev-
lendirmeler ve çalışmalarla sürdürülebilirliklerinin reye sokulmuştur. Ayrıca bakanlığa bağlı olarak
sağlanmasının önemi açıkça ortaya konulan kırsal 2011 yılında kurulan Tabiat Varlıklarını Koruma
alanları, köy yerleşimlerini ele almaktadır. Metin Bölge Komisyonları’na doğal sit alanları ve çakı-
tarihi kırsal yerleşimlerin bileşenlerini ve değerleri- şan alanlarda karar alma konusunda yetki veril-
ni ayrıntılı olarak tanımlayan, bu alanların günü- miş, komisyonlar ise kurulma aşamalarından
müzde karşı karşıya oldukları değişimlere ve teh- sonra Türkiye genelinde doğal sit alanı ilan edil-
ditlere dikkat çeken güncel bir çalışma olması miş tüm bölgeleri yeniden değerlendirme ve bir-
dolayısıyla önemlidir. çoğunda kırsal yerleşimlerin doğal çevrelerini,
Metin, mevcut tehditlere karşı, sıra dışı veya bileşenlerini oluşturan bu alanların sınırlarını
sıradan olduğuna bakılmaksızın tüm peyzajların daraltma yönünde karar alma eğiliminde olmuş-
miras değerlerine sahip olduğunu kabul etmek; tur.3 Kültürel peyzaj ve kırsal peyzaj kavramları,
etkili planlama, planlama ve yönetimin sağlana- insanın ve doğanın ortaklaşa katkılarıyla oluşan
bilmesi için bu değerleri ayrıntılı olarak belgele- bu çevrelerin bütüncül bir bakış açısıyla korun-
mek; yalnızca mevcut durumu değil aynı masının yanı sıra gelişimlerini ve değişimlerini
zamanda tarihsel süreç içerisindeki dönüşümü yöneten sürdürülebilir bir yaklaşım sağlamakta-
de belgelemek; her ölçekte envanterin, katalog- dır. Bu noktada, Türkiye’de kültürel peyzaj alan-
ların ve bilgi birikiminin oluşturulması; yerel larının korunması konusunda henüz yasal bir alt-
toplulukların yanı sıra kamu ve sivil toplum yapı gelişmemiş olduğundan, yasaya girecek kül-
kuruluşları, üniversitelerle işbirliği içerisinde türel peyzaj, kültürel peyzaj alanı ve kırsal sit
olmak gerektiğini vurgulamaktadır. Kırsal pey- tanımlarıyla birlikte bu alanlarda yetki mekaniz-
zajların korunması için mevcut tehditlerin, risk- masının yeniden düzenlenerek doğal ve kültürel
lerin ve fırsatların gözden geçirilerek peyzajların alanlarda yürürlükte bulunan yetki alanındaki
kullanımında ve dönüşümünde esnekliğin sağ- kopukluğun giderilebileceği düşünülmektedir.
lanması için yasal ve politik çerçevenin gözden
geçirilmesi; yerel ve diğer bilgilerden yola çıka- A. Ceren Güler, Dr. Öğr. Üyesi, Özyeğin Üni. Mimarlık ve Tasarım Fak.
rak güçlü ve zayıf yönleri temel alan etkili politi- Mimarlık Bölümü, ceren.guler@ozyegin.edu.tr

mimar•ist 2019/3 39
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Notlar Dinçer, İ. (2013), “Kentleri Dönüştürürken Korumayı ve


1. Natural England’ı oluşturan köklü kurumlardan biri olan Yenilemeyi Birlikte Düşünmek: ‘Tarihi Kentsel Peyzaj’
Countryside Agency’nin 90’larda gerçekleştirdiği çalışmala- Kavramının Sunduğu Olanaklar”, ICONARP Interna-
ra dayanmaktadır. tional Journal of Architecture and Planning, Vol. 1, s.
2. İlk olarak 2016 yılında taslağı hazırlanan metin 22-40, iconarp.selcuk.edu.tr/iconarp/article/downlo-
30.7.2017’de 19. ICOMOS Genel Kurulu’nda görüşülmüş ad/15/13 (Erişim: 16 Mart 2014)
ve kabul edilmiştir. Dinçer, İ. (2017), “Doğal Alanların Korunmasında Dünya-
3. “Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonları Kuruluş ve daki Yaklaşımlar ve Türkiye Pratiği: Çelişkiler-Sorun-
Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik”, 18.10.2011 lar”, Kıyı Bölgelerinde Mimarlık: Karadeniz’in Doğa ve
tarih ve 28088 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlü- Kültür Değerleri Risk Altında Paneli, Trabzon, www.
ğe girmiştir. Büyük çoğunluğu I. derece doğal sit alanı iken mimaristtv//panel-kiyi-bolgelerinde-mimarlik- karade-
değerlendirme sonrası küçük bir bölümü kesin korunacak nizin-doga-ve-kultur-degerleri-risk-altinda (Erişim: 18
hassas alan, geriye kalan alanların ise sürdürülebilir koruma Ağustos 2017)
ve kontrollü kullanım alanı belirlenerek yapılaşmanın önü- Fowler, P. J. (2003), “World Heritage Cultural Landscapes
nün açıldığı Ayvalık’taki Cunda Adası bu konuya verilebile- 1992-2002”, World Heritage Papers 6, UNESCO
cek çarpıcı örneklerdendir. Dinçer (2017), “Doğal Alanla- World Heritage Centre, Paris
rın Korunmasında Dünyadaki Yaklaşımlar ve Türkiye Prati- Güler, A. C. (2018), “Gökçeada’nın Kültürel Peyzaj Değer-
ği: Çelişkiler-Sorunlar” başlıklı konuşmasında bu konuya ve lerinin Belirlenmesi ve Korunmasına Yönelik İlkeler”,
doğal sit alanlarının derecelerinin değiştirilmesi konusuna Yayımlanmamış Doktora Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Ensti-
dikkat çekmektedir. tüsü
Güler, K. (2019), “Kırsal Peyzajları Hatırla(t)mak: 2019
Kaynaklar Yılı ICOMOS Anıtlar ve Sitler Günü Türkiye Etkinlik-
Australia ICOMOS (2013), “The Burra Charter”, http:// leri”, Mimarlık, S. 408, s. 16-18
autralia.icomos.org (Erişim: 10 Elim 2016) ICOMOS ve IFLA (2017), “Principles Concerning Rural
Clark, J., J. Darlington, G. Fairclough (2004), “Using His- Landscapes as Heritage”, http://www.icomos.org
toric Landscape Characterisation, English Heritage (Erişim: 31 Ekim 2017)
Review of HLC Applications 200203”, English Herita- Luengo, A. (2013), “World Heritage Agricultural Landsca-
ge ve Lancashire Country Council, https://histori- pes”, World Heritage, No. 69, s. 6-13
cengland.org.uk (Erişim: 12 Şubat 2016) Madran, E., Z. Ç. Uysal (2009), Korumada Yeni Tanımlar
COE (1995), “Recommendation of the Committee of Yeni Kavramlar-Kültürel Peyzaj, TMMOB Mimarlar
Ministers to Member States on the Integrated Conser- Odası Kültürel Mirasın Korunması Komitesi, Özdil
vation of Cultural Landscape Areas as part of Landsca- Basımevi, Ankara
pe Policies (Recommendation No. R (95) 9)” Council McClelland, L. F., J. T. Keller, G. P. Keller, R. Z. Melnick
of Europe Committee of Ministers (1999), National Register Bulletin 30: Guidelines for
COE (2000), “The European Landscape Convention”, Evaluating and Documenting Rural Historic Landsca-
Council of Europe pes, Department of the Interior, National Park Service,
COE (2005), “Council of Europe Framework Convention Cultural Resources, Washington, DC
on the Value of Cultural Heritage for Society”, Council Swanwick, C. (2002), Landscape Character Assessment-Gu-
of Europe Treaty Series, No 199, Faro idance for England and Scotland, The Countryside
Agency and Scottish Natural Heritage, Sheffield Üni-
versitesi, Peyzaj Bölümü
UN (1992), “Rio Declaration on Environment and Deve-
lopment”, The United Nations Conference on Envi-
ronment and Development, 3-14 Haziran, Rio de
New Approaches with the Concept of Historic Rural Janerio
Landscape UNESCO (1972), Convention Concerning the Protection of
International Council on Monuments and Sites (ICOMOS) devoted the the World Cultural and Natural Heritage, UNESCO
theme of 18 April ICOMOS Day 2019 to “rural landscapes”. Rural World Heritage Centre, Paris
UNESCO (2009), World Heritage Cultural Landscapes, A
landscapes have been inscribed on the World Heritage List as an Handbook For Conservation and Management, World
organically evolved/continuing landscapes with their tangible and Heritage Papers 26, UNESCO World Heritage Centre,
intangible values since 1992, when UNESCO recognized that the cultural Paris
UNESCO (2011), Recommendation on the Historic Urban
landscapes have outstanding universal value. Studies conducted 10
Landscape, Including a Glossary of Definitions, UNES-
years after inscribing have shown that the rural landscapes constitute CO World Heritage Centre, Paris
the majority of the cultural landscape areas in the World Heritage List. UNESCO (2015), Operational Guidelines for the Imple-
This has increased the interest in rural landscapes on an international mentation of the World Heritage Convention, UNESCO
World Heritage Centre, Paris
scale. Awareness has been raised about the protection of areas with
URL 1 (2019), “18 April-International Day for
similar characteristics in the world and the number of sites added to the Monuments and Sites”, www.icomos.org
World Heritage List has increased. In addition to this, the efforts of URL 2 (2019), “Ask First: A Guide to Respecting
international institutions to prepare doctrinal texts on the conservation Indigenous Heritage Places and Values”, nrm.wa.gov.
au
of cultural landscape areas have developed. The idea of the conservation URL 3 (2016), “The United Kingdom Government”,
of ordinary landscapes as well as the extraordinary ones has come to <http://www.planningportal.gov.uk>, (Erişim:
the fore in accordance with the studies in this field. This article aims to 14.2.2016)
discuss the evolution of cultural landscape conservation approaches URL 4 (2016), “Natural England”, <http://www.gov.
uk/government/organisations/natural-england>
through the international and national doctrinal texts and also aims to (Erişim: 14.2.2016)
address the term of “historic rural landscape”, which is not a new URL 5 (2019), “Mount Rushmore”, <https://www.nps.
concept in the conservation field but has become a recent topic gov/moru/index.htm> (Erişim: 16.9.2019)
URL 6 (2019), “World Heritage List”, <https://whc.
especially with the published documents.
unesco.org/en/list/> (Erişim: 16.9.2019)

40 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Kırsal Alanların Değişimi ve Kırsal Planlama
Çerçevesinde Bir Değerlendirme
Hürriyet Öğdül

K ırlar her zaman kente göre daha durağan ve


değişime kapalı yerler olarak görülmüştür.
yaratan iki olgu kırsal yaşamı değiştirdi; bir uçta
kırsal soylulaştırma, diğer uçta terk edilmiş kır-
Bugün kırlardaki değişimin boyutu bu genel sal yerleşmeler ve üretim alanları.
kabulü geçersiz kılmaktadır. Kırsal alanlarda başka tür değişim de kentsel
Hugo (1987), kırsal alanlarla ilgili genel yatırımların kırlara yönelmesi ile gerçekleşti.
kabul gören özellikleri şu şekilde sıralar: Ekono- Sermayenin kent dışında düşük maliyetli yer
mi tarıma ve tarımsal istihdama dayalıdır. Eği- arayışları sonucunda sanayi kullanımları ve hiz-
tim seviyesi kentlere göre düşük, servislere erişim met merkezleri kırsal alanlara yöneldiler. Uzman
imkânları kısıtlıdır. Göç verme eğilimi güçlü, işgücü gerektiren yüksek teknolojiye dayalı yatı-
toplumsal yapı homojendir. Toplumda muhafa- rımlar ve vasıfsız emeğe dayalı üretim alanları
zakâr ve değişime direnen ögeler hâkimdir. Kırı kırda tarımsal faaliyetlerle yan yana yer alıyordu.
kentten ayrı bir kategori olarak tanımlayan bu Diğer yandan büyük ölçekli kamu yatırımları,
yaklaşım uzun bir zaman politika üretmede ve havaalanları, otoyollar, kentsel altyapı tesisleri
kıra dair pratiklerde hâkim olmuştur. ve bunlara bağlı gelişen ticaret ve servis kulla-
1990’lardan sonra kırsal alandaki değişimin nımları kırda çok işlevliliği destekledi. Kentsel
birkaç boyutu bu yaklaşımı değiştirdi. Birincisi, nüfusun emeklilik veya yaşam tarzı değişikliği
tarım politikalarının ve küresel ekonominin arayışı ile kırda yaşamayı tercih etmesi de (rur-
sonucu olarak tarımsal üretimin niteliği değişti banization) kırsal alanlarda yeni konut yatırım-
ve tarımsal istihdam azaldı. İkincisi, tarım kırsal ları ve ticaret alanlarını yaygınlaştırdı.
alandaki tek işlev olmaktan çıktı. Kırın tarımla Demografik değişim bu sürece eşlik etti.
özdeş olma niteliği aşındı ve çok işlevlilikle Tarımın tek uğraş olduğu uzak yerlerde nüfus
tanımlanmaya başladı. Kırda tarım dışı faaliyet- kaybı, ekonominin çeşitlenmiş olduğu daha eri-
lerin çeşitlenmesinin yanı sıra, ileri teknolojiye şilebilir yerlerde ise kentsel nüfusun istihdam,
dayalı tarımsal inovasyonun gelişmesiyle tarımın emeklilik, ikinci konut edinme yoluyla kıra
topraktan kopma eğilimi de kırsal yaşamı teme- yönelmesi nüfus hareketliliğin temel biçimiydi.
linden değiştiren olgulardı. Her iki durumda da kırsal nüfusta yaşlanma eği-
Kırda çok işlevlilik birçok biçimde gerçekleş- limi devam ediyordu. Son dönemde kırdaki
ti. Geçmişte sadece üretim alanı olarak varlığını nüfus hareketleri içinde en çarpıcı olanı ulusla-
sürdüren kırsal alanlar, tüketim alanları olarak rarası kırsal emek göçü oldu. Mevsimlik tarım
yeni işlevlerle karşılaştı. Daha önce sadece belir- işçiliğine dayalı üretim alanlarında bu nüfus
li kırsal turizm odaklarında yoğunlaşan yeme-iç- hareketi yeni tür sorunlar yarattı. Göçmen
me, konaklama ve alışveriş gibi kullanımlar, nüfusun barınma, eğitim, servislere erişim
taleplerin çeşitlenmesi ve rafine hale gelmesi ile sorunları ve yerel nüfusla olan ilişkileri bu tür
birçok yerde kırsal yaşamın dokusuna nüfuz alanların yeni gündemi haline geldi (Scott,
edecek şekilde yaygınlaştı ve çeşitlendi. Kırsal 2010).
alanlar, “yerel” olan tüm maddi ya da soyut Kırda doğal çevre koruma politikaları ve
değerlerin tüketimine dayalı yeni ilişki türleri ile uluslararası anlaşmalara dayalı statüler de çok
tanıştı. Kırda tüketime yönelme, faydaların eşit- işlevli yapının bir parçasıydı. Doğal koruma
siz dağılımı nedeniyle bazı gerilimler de yarattı. alanlarının bulunduğu yerler çoğunlukla tarım
Bir yandan tüketim işlevinden yararlananlar ile alanlarıydı. Önceleri tarım ve koruma faaliyetle-
zarar görenler arasında, bir yandan bu süreç her rinin birbiri ile uyumlu olduğu hatta bu iki faa-
yerde aynı şekilde gerçekleşmediği için kırsal liyetin birbirini desteklediği düşünülüyordu.
bölgeler arasında büyüyen bir gelir eşitsizliği Fakat 1950 sonrasında entansif tarımın gelişme-
ortaya çıktı (Gallent vd, 2008). Tüm bu deği- siyle bu görüş değişti. Tarım teknolojileri ile
şimlerin sonucu olarak kırda derin eşitsizlikler donatılan tarımsal üretim, kırsal peyzajı çarpıcı
mimar•ist 2019/3 41
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Şekil 1. Küre-
Ersizlerdere köyü.

şekilde değiştiriyordu. Tarımda uzmanlaşma, çıkarlar için liman veya maden faaliyetleri, nük-
çok ürüne dayalı çiftçiliğin azalması, göletlerin, leer santraller yapılabiliyordu (Cherry, 1985).
çalılıkların ve ağaçların temizlenmesi, fundalık- Çok işlevli kırsal alanda, koruma faaliyetleri-
ların otlaklar için “ıslah” edilmesi, yaygın gübre nin başarılı olması için sadece özel alanların
ve ilaç kullanımı, endüstriyel ölçekte tarımsal korunması değil tüm peyzajın korunması ve
binalar yaban hayatında ve geleneksel peyzajda bunun için de yönetim boyutunun devreye gir-
kayba sebep olmaktaydı (Robinson, 1976). mesi gündeme geldi. Kırsal alanda karmaşık
Koruma alanlarında entansif tarımla ilgili işlevlerin koruma çerçevesinde birlikte alınması
sorunlara ikinci konut, ticari fonksiyonlar, için katılımcı hassas bir sistem oluşturulması
turizm, sanayi, maden alanları ve otobanların yönünde çabalar gelişti.
yarattığı sorunlar da eklendi. Koruma faaliyetle-
rinin bu tür işlevlerle bir arada olması, tarımsal Üretim, Tüketim ve Koruma Faaliyetlerinin Farklı
faaliyetlerle olduğundan çok daha çeşitli ve zor- Biraradalığı
layıcı sorunları getiriyordu. Kentsel baskıların Kırsal alanlardaki değişimin genel hatlarıyla
artması, habitatların parçalanması, önemli aktarılan çizgisinin, her coğrafyanın sahip oldu-
yaban hayatı koridorlarının kesintiye uğraması, ğu tarihsel, toplumsal ve ekonomik arka plana
türlerin yok olması giderek daha yaygın hale bağlı olarak farklı şekilde yaşandığını belirtmek
geliyordu. gerekir. Tarımın kırdan kopması genel bir eği-
1970’lerden sonra, kırsal karakteri korumak lim olarak görülse de, örneğin ülkemizde aile
için neredeyse tek araç olarak görülmüş olan sit emeğine dayalı küçük üreticiliğin devam ettiği
alanları sorgulanmaya başlandı. Sınırlı sayıda kırsal bölgelerin istisna olmadığı görülmektedir.
özel nitelikli alanın koruma alanı ilan edilmesi Sözleşmeli tarım ve hane giderlerini azaltmak
“ada etkisi” yaratarak türlerin sayıca azalmasına gibi stratejiler kullanarak küçük çiftçilik sürdü-
neden olabiliyordu. Uzmanlar tarafından rülebilmektedir (Özkaya, 1996; Keyder ve
tanımlanmış olan sit alanlarına, bu alanlarda Yenal, 2013). Orta ölçekli çiftçilik de yeni tek-
gelişmenin kontrol edilebileceğine olan inancın nolojiye, ihracata dayalı üretim yaparak varlığını
sorgulanması, doğa koruma yaklaşımında da koruyabilmektedir. Yeni tüketici grupların orta-
değişim yarattı (Bishop ve Phillips, 2004). ya çıkması, dijital pazarlama imkânları, ucuz
Çevresel tahribatı önlemede koruma alanla- uluslararası tarım işgücü, çok ürünlü tarıma
rının yeterli olup olmadığı hakkında tartışmalar geçiş ile üretim kapasitesini artıran birçok böl-
başladı. Katı planlama kontrolleri olmasına rağ- gede tarım hâlâ tek işlev olarak devam etmekte-
men tam bir koruma sağlanamıyor, örneğin dir. Tarımsal üretimin varlığını sürdürmesinin
yüksek koruma düzeyine sahip yerlerde ulusal bir biçimi de kentle doğrudan bağlantılı gıda
42 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


ağları yoluyla olmaktadır. Üreticinin entansif sürece herhangi bir çelişki yaşanmayabilir. Etki-
tarımdan uzaklaşması, doğal ya da organik tarı- lediği durumda koruma alanları üzerindeki
ma geçmesi için imkânlar sunan yeni pazarlama baskı artabilir ve kamu otoriteleri giderek daha
imkânları aynı zamanda kent-kır arasında yeni sıkı kısıtlama tedbirleri alır. Ancak sonucu belir-
tür ilişkileri de getirmektedir. Yeni köylülük leyen, bölgenin üst ölçekte yatırım eğilimlerin-
tarıma taze bir nefes olarak ele alınabilir (Özka- den ne derece etkilendiği olacaktır. Genellikle
ya, 2016; Özkaya, 2019). koruma alanlarına yönelik yerel ve üst ölçekteki
Tarım dışı faaliyetler ise tarım ile birlikte geri- gelişme talepleri birbiri ile çakışıyorsa ve ulusla-
lim yaratmadan da devam edebilmektedir. Örne- rarası koruma statüleri söz konusu değilse,
ğin, hanedeki orta ve üstü yaş nüfusu tarımla koruma faaliyetlerinde yeni bir düzenlemeye
uğraşırken, genç nüfusun bölgedeki tarım dışı girme eğilimi güçlenecektir. Bazen de yerelde
istihdam olanaklarından yararlanması durumun- talep olmamasına rağmen, üst ölçekteki yatırım
da artan hane geliri ile tarıma daha fazla yatırım taleplerinin koruma politikaları üzerindeki etki-
yapılabilmektedir. Böyle bir ortamda tarım dışı si daha güçlü olur ve yeni bir düzenlemeye gidi-
faaliyetlerde ücret taleplerinin daha düşük olması lebilir.
yatırımcı için de bir avantaj sağlamaktadır. Tarım- Kırsal peyzajın korunması ile kırda tüketim
sal faaliyetlerin kesintiye uğradığı uç örnekler, işlevi birbirini desteklediği düşünülen iki faali-
madencilik faaliyetleri ve büyük ölçekli sanayi yet alanıdır. Hem ziyaretçiler hem de yaşam
yatırımlarıdır. Bunlar, tarımsal istihdamı kendine tarzı olarak kırı tercih edenler için doğal ve kül-
çekerek veya kirletici etkiler nedeniyle üretimi türel değerlerin korunması çok önemlidir.
olumsuz etkileyerek bir bölgede tarımı sonlandı- Ancak bu grubun gelmesi ile yaşanan değişim,
racak kadar dönüşüm yaratabilirler. yeni kullanımlar ve yeni ilişkiler getirerek bu
Kırda tüketim işlevinin yer alma biçimleri de değerleri aşındırır. Dışardan gelen grup koruma
her yerde farklılık göstermektedir. En uç nokta politikalarını destekler görünse de bu grubun
bir kırsal bölgenin kitle turizmi odağı haline konut, ticaret ve donatı talepleri koruma alanla-
gelmesidir. Bu radikal bir dönüşüme neden rı üzerinde baskıyı artırabilir. Koruma faaliyetle-
olur. Tarımın gerilemesi, konut ve arazi fiyatla- ri ile en güç birlikte olan hatta korumayı imkân-
rında artış, ziyaretçilere yönelik çok çeşitli kulla- sız hale getiren işlevler ise madencilik faaliyetle-
nımların gelmesi, kırsal yaşamı toptan değiştire- ri, büyük ölçekli konut, sanayi ve ulaşım yatı-
bilir. Ziyaretçilerin talepleri sonucunda tarihi rımlarıdır.
yapıların değer kazanması ve el değiştirerek Bugün kırsal planlamanın, çok çeşitlenmiş,
onarımı söz konusu olsa da bu, yerel ve dışarı- homojenliğini yitirmiş, üretim, tüketim ve
dan gelenler arasında bazı sorunlar yaratacaktır. koruma işlevlerinin bir arada bulunmak zorun-
Bazen tüketim işlevi bir kırsal bölgenin ya da da olduğu, bazı bölgelerin ise terk edildiği bir
yerleşmenin yaşamına daha ince bir şekilde kırsal alanda etkin olabilecek şekilde geliştiril-
nüfuz edebilir. Belirli ilgi gruplarının ziyareti ile mesi gereklidir. Kırın tarımla ilişkisi azalırken kır
başlayan bu süreç başlangıçta köy yaşamında ve nüfusunun yeni süreçlerle olumlu şekilde ilişki-
işlevlerde bir değişiklik yaratmaz. Sadece dışarı- lenmesi ve bu süreçte kentle kurulacak farklı
dan gelenler ile yeni tür ilişkiler kurulmaktadır. ilişkiler bugün kırsal planlamanın temel günde-
Ev içi tüketim için üretilen ürünlerin ticarileş- midir.
mesi ya da ortak mekânların ziyaretçilerle payla-
şılması ile bu ilişki gelişir. Bu yerler hiçbir zaman Kırsal Planlamanın Değişen Rolü
kitle turizmi odağı haline gelmez, ancak ilgi Kırsal planlama, kırda değişimi yönlendirmek
grupları arasında paylaşılarak zamanla daha çok üzere geliştirilen politikaların bir parçasıdır.
ziyaretçi çekmeye başlar. Küçük yeme içme, Hedefi her zaman kentlerin ihtiyaçlarını karşıla-
konaklama mekânları açılarak dönüşüm süreci- yacak şekilde kırsal ekonominin devam ettiril-
ne girer. Bu tür yerlerin giderek kitle turizmi mesi, kırsal alanda istihdamın sağlanması ve
odağı haline gelip gelmeyeceğini erişilebilirlik yaşam kalitesinin artırılması olmuştur. Bu amaç-
imkânları kadar, o yerin doğal, tarihsel ve kültü- ların gerçekleşmesi için merkezi kamu politika-
rel arka planı belirler. larının ulusal ölçekten bölgesel ve yerel ölçeğe
Koruma faaliyetlerinin kırsal alana etkisi ise doğru kademeli ve tutarlı şekilde uygulanması
yine her yerde değişkenlik gösterebilir. Kırsal gerekli görülmekteydi.
peyzajın ve ekosistemin korunması için getirilen II. Dünya Savaşı sonrasında bölge planlama-
kısıtlamalar yerel ekonomik yaşamı etkilemediği nın en güçlü olduğu dönemde kırsal planlama,
mimar•ist 2019/3 43
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

devletin öncü rol oynadığı, merkezi finansmana dair planlama ve tasarım süreçleri yukarıda sözü
dayalı, uzman odaklı bilimsel rasyonaliteyi temel edilen genel eğilimler doğrultusunda değişmek-
alan ve doğal kaynakların insan kullanımına tedir. Burada “mekânsal planlama”, geleneksel
sunulmak üzere geliştirilmesine yönelik bir poli- arazi kullanım planlaması olarak değil, bir yerin
tika alanıydı (Morrison vd, 2015). ya da bölgenin gelecek öngörüsünü bir dizi
1970’lerin sonunda kırsal planlamada yuka- politika, öncelik, program ve arazi kullanımı
rıdan aşağıya yaklaşım, üç eğilim neticesinde yoluyla hayata geçirmek, tüm bunlar arasında
gücünü kaybetti. Birinci eğilim, giderek gelişen koordinasyonu sağlamak olarak ele alınmaktadır
çevre hareketi ile birlikte kırsal mekânda insan (RTPI, 2001; Gallent vd, 2008).
kullanımının sorgulanmaya başlaması oldu Üst ölçekte mekânsal planlamanın konuları,
(Hibbard ve Lurie, 2013). Kırın üretim mekânı sektörel boyuta mekânsal çerçeve sunmak, kır-
olarak aşırı kullanımı, toprağın, suyun kirletil- daki gelişme ve koruma dengesini mekânsal
mesi en önemli eleştiriydi. Kır üretim mekânı anlamda ele almak, kır-kent ilişkilerini güçlen-
olmasının ötesinde, tüm dünyanın geleceği için dirmek (Scott, 2010) ve bölgede dengeli yerleş-
önemli ekosistemleri barındıran alanlar olarak me deseni için mekânsal kararlar getirmektir.
görülmeye başladı. Daha sonra iklim değişikliği Yerel ölçekte ise temel konu, yerel farklılıkla-
tartışmaları, uluslararası sözleşmeler, çevre hak- rın yarattığı imkânları değerlendirerek kırsal
ları ve doğa hakları kavramları ile genişleyen bu yaşamın devamını sağlamak ve yaşam kalitesini
yaklaşım, kırsal planlamanın odağını tarımsal yükseltmektir. 1990’lar sonrasında planlama
üretimin rasyonelleştirmesinden uzaklaştırarak, paradigmasındaki değişim sonrası yerelliğin ve
ekosistemlerin korunmasına doğru yaklaştırdı. kültürel boyutun planlama pratiğine girmesi ile
Ekosistem yaklaşımı, doğal süreçlerin idari sınır- “yere duyarlı” bir planlama yaklaşımı önem
ları aşan doğası gereği çok taraflı bir yönetim kazanmıştır. Plancının sadece fiziksel yapılanma
anlayışı gerektiriyordu. Bu yeni ihtiyaç da yuka- ile değil, dönüştürücü öğe olarak yerel kültürel
rıdan aşağı, üretim odaklı merkezi yaklaşımın süreçler ve yerel kimlikle de ilgilenmesi gerek-
aşınmasına yol açtı. mektedir. Farklı kültürel gruplara, toplumsal
İkinci eğilim, kırsal planlamada yerel ölçeğin cinsiyete ve dışlanma süreçlerine hassasiyet,
öne çıkması oldu. 1990’lardan sonra planlama mekânsal planlamada önemli hale gelmiştir
paradigmasında yere duyarlılık, çeşitlilik, farklı- (Cloke ve Little, 1997).
lık ve özgünlük arayışı planlamayı yerel ölçeğe Planlamanın yerellik ve farklılık arayışının bir
doğru çekmişti (Friedmann, 1993; Healey, parçası da, farklılığın en çarpıcı şekilde görüle-
2010; Habermas, 1987). Kırsal planlamada da bildiği peyzaj konularına yönelmedir (Cloke,
aynı şekilde yerele olan vurgu artarak, yerel 1997). Kırsal peyzaj değerlerinin ve peyzaj
farklılıkların planlamadaki önemi, bu farklılıkları karakter alanlarının planlama sürecinin bir par-
anlamanın ve planlama sürecine dâhil etmenin çası haline geldiği örnekler vardır (Bishop ve
merkezi yaklaşımlarla mümkün olmadığı Phillips, 2004).
yönünde bir eğilim oluştu.
Üçüncü eğilim, çok işlevlilikle birlikte farklı Ülkemizde Kırsal Planlama;
ve çelişen taleplerle baş edecek yönetişim araçla- Kurumsallaşma ve Yerelleşme
rının, katılım mekanizmalarının zorunlu hale Kırsal alanlar çok işlevliliğe doğru evrilirken kır-
gelmesi oldu. Yukarıdan aşağıya, uzman odaklı sal planlama buna karşılık yönetişim, katılım,
yaklaşımın bu karmaşık yerel ilişkileri anlamada yerellik, kimlik ve peyzaj alanlarına yönelmiştir.
yetersiz olduğu kabul görmeye başladı. Yerel Ülkemizde bu kavramlar ağırlıklı olarak kırsal
toplulukların yerel sorunları daha iyi anlayacağı planlama alanında yeni gündeme giren köy tasa-
ve çözebileceği kabulüyle planlama sorumlulu- rım rehberleri kapsamında tartışılmaktadır. Kır-
ğunun yerel topluluklar ve sivil toplum kuruluş- sal yerleşmelerin karakterinin korunması için
ları ile paylaşılması gündeme geldi. Merkezi araçlarından sadece biri olan köy tasarım reh-
otorite artık kırsal planlamada tek başına rasyo- berlerinin kırsal planlama sistematiği içinde tar-
nel bir araç olma gücünü kaybederken yöneti- tışılması gerekir. Ne yazık ki kırsal alanları farklı
şim boyutu öne çıkmaktaydı (Dandekar ve Hib- ölçeklerde ele alan bir planlama sistemi ülke-
bard, 2016). mizde henüz oluşmamıştır.
Bu süreçte kırsal mekânın, giderek daha Ülkemizde kırsal planlama kendine has mev-
değerli bir politika ve uygulama alanı olarak zuatı olan bir planlama türü değildir. Kalkınma
görüldüğünü söylemek mümkündür. Mekâna planları ve strateji belgelerinde kırsal alanlar
44 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


daha çok kırsal kalkınma politikaları kapsamında
ele alınır ve mekânsal boyutu eksiktir. Bölge
planları kıra dair mekânsal stratejiler belirlese de
genelde sektörel ağırlıklı kararlar üretir. Çevre
düzeni planı ve nâzım imar planlarında ise kırsal
alanlar “mevcut haliyle korunacak alanlar” ola-
rak bırakılır. Kırsal yerleşmeler için ise “koruna-
cak” ibaresi dışında karar üretilmez (Öztaş ve
Karaaslan, 2017). Kırın korunmasıyla ilgili
çoğunlukla başarısız olan kısıtlayıcı plan kararla-
rı dışında planlama araçları gelişmemiştir.
2000’lerin ilk yıllarında AB mekânsal bütün-
leşme politikalarının etkisi ile kırsal alanlar ve
kır-kent tanımları planlamada tartışılmaya baş-
lanmış, ancak pratikte karşılığını bulmamıştır.
Kırda mekânı planlamanın meslek alanımız için
2000’lerin başına kadar öne çıkan bir gündem düşünülüyordu. Diğer yandan pratik sorunlara Şekil 2. Erdek-
cevap verilmesi açısından yere özgü olmayı, yani Yukarıyapıcı köyü.
olduğunu söylemek zordur.
Planlama mesleğinin bu konudaki birikimi, “yöresellik” konusunu coğrafi bölgeler ya da
yasal dayanakları, kullandığı araçlara bakıldığın- iller bazında ele alan yaklaşımlar vardı. Köylerde
da bazı sorunlar olduğu görülmektedir. 1924 yapılacak konutlar için il bazında köylüye verile-
tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu, bu kanuna cek, yöreye uygun konut projeleri elde edilmesi
dayalı olarak çıkarılan Köy Yerleşme Planı istenmekteydi.
Uygulama Yönetmeliği, 3194 sayılı İmar Kanu- Balıkesir ili ölçeğinde yapılan çalışma “yöre-
nu, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği ve sellik” kavramının coğrafi bölgeler ya da iller
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koru- bazında ele alınmasında yaşanabilecek zorlukla-
ma Kanunu (ayrıca afet ve iskânla ilgili kanun ve rın görünür olduğu bir örnek oldu. Balıkesir ili-
yönetmelikler) kırsal alanların planlanmasında nin bu çalışma açısından önemli üç özelliği,
yetersiz kalmıştır. Plancılar, bir kırsal yerleşme- ülkenin büyük illerinden biri olması ve bine
nin planını yapmak durumunda kaldıkları yakın köyü bulunması; iki ayrı denize kıyısı
zaman, ellerindeki tek araç olan imar planlaması olması ve üç farklı iklim bölgesinde yer alması;
teknik ve yöntemleri ile hareket etmişlerdir. tarih içinde farklı göçmen gruplarının yan yana
2000’lerin ilk on yılı içinde merkezi yönetim köylerde yerleştirildiği bir il olmasıydı. Bu
düzeyinde kırsal planlamayla ilgili kurumsallaş- nedenle Balıkesir’de köyler rakıma, merkeze
manın başladığı söylenebilir. O dönem mekân- uzaklığa göre olduğu kadar, kültürel özelliklere
sal planlamayla ilgili merkezi kurum olan Bayın- göre de farklılaşmaktaydı. Bu yüzden ildeki tüm
dırlık ve İskân Bakanlığı’nda kırsal alanlarla ilgi- yerleşmeler için öneriler geliştirmek yerine fark-
li bir birim kurulması önemli bir göstergedir. lılıklara hassas bir yaklaşım ve model önerildi.
Bakanlığın o dönemde kıra dair yaklaşımı içinde Yapılaşma koşullarında çeşitliliği koruyacak bir
iki konu öne çıkmaktaydı; planlama sistemi için- modelin yanı sıra günlük yaşamın canlılığını sağ-
de kırsal planlamanın yeri ve kırsal yerleşmeler- layan tarla, bahçe, sokak, meydan ve ortak alan-
de yöresel mimarinin korunması. İlk konuyla ların korunmasına dair öneriler yer alıyordu.
ilgili kırsal alan planlaması modeli oluşturmak Korumanın ancak aktif bir katılımla sağlanabile-
üzere KTÜ ve SÜ ile TÜBİTAK/KAMAK pro- ceğinden hareketle, köy ölçeğinde ve köyler ara-
jesinin başlatılmış olması bu alanda kurumsal- sında ortak karar alma süreçleri tanımlandı. Bu
laşmanın ilk göstergeleri sayılabilir (TÜBİTAK, aynı zamanda sonuca değil sürece vurgu yapan
2014). İkinci konu olan yöresel mimarinin bir yaklaşımdı. Bu şekilde yerelin güçlendirilme-
korunması ise Kayseri ve Balıkesir illeri için si ve farklılıkların korunması amaçlanmaktaydı.
yapılan iki proje ile başlatılmıştır (MSGSÜ, Bu öneriler o dönemde uygulama imkânı bul-
2008; MSGSÜ, 2010).1 mamış olsa da daha sonra hazırlanan iki köy
Bu konuda kurumda iki eğilim olduğunu tasarım rehberi için bir birikim sağlamış oldu.
söylemek mümkündür. Bir yandan kırsal kimli- Bu çalışma sonrasında bakanlık, birçok ilde
ğin yere özgü olduğu ve köy tasarım rehberi “yöresel mimari özelliklere uygun konut proje-
benzeri araçların etkin olarak kullanılabileceği leri” geliştirdi. Tip projeler yoluyla yeni yapıla-
mimar•ist 2019/3 45
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

durumundadır. Bazı yerel yönetimler tüm il için


kırsal politikalar ve stratejiler geliştirmekte, çift-
çi destekleri sağlamakta, yerel üretimi örgütle-
mektedir (Tekeli, 2016; Yıldırım, 2017)
İki Örnek Üzerinden Kırsal Planlamaya Dair
Çıkarımlar
Köylere dair sorumluluklar, yerel yönetimle-
ri mevcut imar planlama pratiklerinin ötesinde
yeni arayışlara yöneltmiştir. 2013 yılında 3194
sayılı İmar Kanunu’na eklenen bir madde ile
mevzuata giren köy tasarım rehberleri bu
anlamda yerel yönetimlerin bu arayışlarına
cevap vermiş olabilir. Ancak rehberlerin hangi
ihtiyacı karşılayacağı, içeriğinin ne olacağı, plan-
lama süreçleriyle nasıl bütünleşeceği belirsiz
kalmıştır. Rehberin hazırlanmasında katılım
mekanizmaları da tartışmaya açıktır.
Bu bölümde Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi’nden farklı ekiplerce 2015 yılında
Küre-Ersizlerdere ve 2017 yılında Erdek-Yuka-
rıyapıcı köyleri için hazırlanan iki projeden yola
çıkarak, kırsal planlamaya dair tartışmalara kat-
kıda bulunmak amaçlanmaktadır.
Küre-Ersizlerdere Köy Tasarım Rehberi bir
yerel kalkınma çalışmasının parçasıdır. Kayma-
kamlığın yereldeki desteği ile üniversite ve
Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından
yürütülmüştür (Öğdül vd, 2015; Öğdül vd,
2018).2
Erdek-Yukarıyapıcı çalışması Erdek Beledi-
yesi ile birlikte yürütülmüştür. Çalışma köy tasa-
Rize Çamlıhemşin, rın kırsal karaktere uygun olacağı düşüncesi rım rehberinin yanı sıra, kırsal mekânda yeni
Ortan Köyü hâkimdi. Bu dönem, kırsala dair mekânsal çalış- planlama araçları olarak Köy Tasarım Şeması,
(Fotoğraf: K. Güler). Köy Tasarım Rehberi ve Eylem projelerinin bir-
maların daha çok merkezi yönetim tarafından
yönlendirildiği ve pratikte yapılaşmanın düzen- likteliğini öneren bir çalışmadır (Öğdül vd.,
lenmesi ile sınırlı kaldığı bir dönem oldu. 2017; Öğdül vd, 2018).3
2012 yılında 6360 sayılı kanunla köylerin Her iki çalışma da kırsal alanlara dair belirli
büyükşehir belediye sınırları içine alınması kırlar bir vizyondan yola çıkarak başlamıştır. Küre’de
için olduğu kadar kırsal planlama için de bir bu vizyon, gerileyen yerel ekonominin canlan-
dönüm noktasıdır. Bu yasa ile kırsal yerleşmele- dırılması için yeni işlevler eklemek, esas olarak
rin planlanması meslek alanımızın temel konu- da kırsal turizmi, tarihi ve endüstriyel mirası öne
larından biri haline gelmiştir. Köylerin nasıl çıkarmaktır. Kurumlar arası işbirliğine ve halkın
planlanacağı önemli bir sorun olmanın ötesin- katılımına dayalıdır. Erdek’te vizyon, mevcutta
de, planlama sisteminin baştan sorgulanması deniz turizmine dayalı yerel ekonomiyi güçlen-
için de bir vesile olmuştur. Ayrıca kırsal kimlik, dirmek için yarımada ölçeğinde kırsal turizmi
kırsal konut, kırsal tasarım ve katılım meseleleri geliştirmeye odaklıdır. Belediye tarafından pro-
yerel yönetimlerin de ilgi alanına girmeye başla- fesyonel bir kuruluştan destek alarak biçimlen-
mıştır. miştir.
6360 sayılı kanun pek çok yönden eleştiri Yerel ekonominin canlandırılması için işlev-
konusu olsa da yerel yönetimlerin kırsal alanlara lerin çeşitlenmesi her iki örnekte farklıdır. Küre
dair yenilikçi, katılımcı yaklaşımlar geliştirmele- ilçesinde yerel kalkınma sadece kırsal turizme
rine fırsat vermiştir. Kırsal alanlar daha önce dayalı olarak düşünülmemiştir. Doğal tarım
merkezi politikalarla biçimlenirken artık her ürünlerinin pazarlanması, madenin endüstriyel
yerel yönetim kendi yaklaşımını oluşturmak miras potansiyelinin değerlendirilmesi, yaşam
46 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


alanlarında mekân kalitesinin artırılması, giri- vancılık ve arıcılıkla geçinen, kendi için üretim
şimciliğin desteklenmesi gibi birçok boyutu var- yapan bir köydür (Şekil 1). Geçim sıkıntısı yay-
dır. Bu anlamda çok işlevli bir yapıya geçilmesi, gın bir sorundur. Köydeki halı dokuma atölyesi
ancak bunun her kesimin yararına olması hedef- kadınların ek gelir sağlamak için çalıştığı, aynı
lenmekteydi. Erdek’te ise turizmi çeşitlendirip zamanda günlük yaşamda kadın ve çocukların
doğa yürüyüşü, kırda konaklama imkânları ile bir arada olduğu bir mekândır. Beş mahallesi
ilçe ekonomisine yeni işlevler eklenmesi düşü- olan köyde mahalleler arasında kopukluk sosyal
nülmekteydi. Bu yeni işlevlerden merkez dışın- bir sorundur. Zor iklim koşullarından dolayı
daki kırsal yerleşmelerin de yararlanması söz konutların konfor şartları yeterli değildir.
konusu olacaktı. Erdek-Yukarıyapıcı köyü ise hayvancılıkla geçi-
Bu iki örnekten yola çıkarak, kırda çok işlevli- nen toplu yerleşmiş bir Pomak köyüdür (Şekil
liğin yerel kurumların ve her kesimden halkın 2). Süt ürünü şirket tarafından evlerden toplan-
katılımıyla yönlendirilmesi durumunda kırda makta, köyün ilçe merkeziyle ilişkisi haftalık
gerileme için bir çözüm olabileceği söylenebilir. pazara ürün vermekle sınırlı kalmaktadır.
Çok işlevlilik bazen dışarıdan gelen etkilerle ve Kadınların köy içi kamusal mekânları kullanma-
yerelin kontrolü dışında da olabilir. Bu durum- sında sorunlar vardır. Yarımadanın tek dağ
da yarar ve zararların her kesim için dengesinin köyü olarak uzun yıllar yolu yapılmadan kalan,
kurulması gerekir. erişimi zor bir köy olmuştur. Yolu yapıldıktan
Her iki vizyon da kırsal turizmi geliştirerek sonra doğa yürüyüşçüleri tarafından keşfedil-
kırda bir değişimi önermektedir. İkinci adım bu miştir.
değişimin nerede olacağına karar verilmesidir. Ersizlerdere Köy Tasarım Rehberi’nin odağı
Her iki örnekte de köyler yerel kurumlar tara- köy evlerinin konforu, ortak mekânların ulaşıla-
fından önerilmiştir. Kırsal niteliğini kaybetme- bilirliği ve kalitesi, mahalleler arası bağlantılar
miş, doğal ve tarihi değerleri olan doğa turizmi- olmuştur. Erdek-Yukarıyapıcı için ise köyün
nin kısmen başladığı köyler seçilmiştir. ortak alanlarının daha iyi kullanılması, kadınla-
Kırsal turizm hedefinin hangi adımlarla, rın kamusal yaşama katılımı, mekân kalitesinin
nerede gerçekleşeceğine yerel ve bölgesel düzeyde artırılması, köyde turizm odağının katılımla
katılım sağlanmış bir süreç sonunda karar veril- belirlenmesi ve kırsal peyzaj karakterine göre
mesi doğru olacaktır. farklı öneriler yapılmasına odaklanılmıştır.
Ersizlerdere köyü, İstiklal Savaşında şehitler Köylerin yerleşme biçimi, doğal çevreleri,
vermiş, ismini tarihten alan bir köydür. Bir kül- yaşayanların kökeni, neyle geçindikleri ve mer-
tür yolu olan İstiklal Yolu’na yakındır. İnebolu kezle ilişkileri kendine özgüdür. Temel sorunlar
yolu üzerinde bulunması ve Ersizlerdere Kan- her köyde farklılaşabilmektedir. Her çalışmanın
yonu, köyü doğa yürüyüşçüleri için cazip kıl- köyün temel sorunundan hareket etmesi gerekir.
maktadır. Köyde kırsal turizmi destekleyen bir Köy tasarım rehberleri hazırlanırken plan-
dernek vardır. Küre ilçe merkezine yakın ve İne- lama sistemi içindeki yeri tanımlanmadığı için
bolu yolu üzerinde olduğu için ulaşımı kolaydır. bazı tartışmalar yaşandı. Rehber hangi konu-
Köy konutları büyük oranda korunmuştur. ları içermeli? Gelişmenin sınırlarını göstermeli
Yukarıyapıcı köyü ise tam tersi yarımadanın tam mi? Yapılaşma biçimi vermeli mi? İşlevler hak-
ortasında ulaşımı zor bir orman köyüdür. Tam kında öneriler getirmeli mi? Ne kadar serbest
da bu yüzden hemen hemen tüm yapılar oldu- bırakmalı, zorlayıcı olmalı mı? Köy tasarım
ğu gibi korunmuştur. Fakat yıllar içinde verilen rehberinin bir plan türü olmadığı, planlama
göç sonucu terk edilmiş ve yıkılma tehlikesi olan sistemi içinde destekleyici olması gerektiği
yapılar vardır. Köy doğa yürüyüşçülerinin ve bilinmesine karşın bu sorular sürekli karşımıza
bisikletçilerin uğrak yeri olmaya başlamıştır. çıktı. Bunun nedeni, bu tür kararların alındığı
Her ikisinde de bir doğa turizmi etkinliği söz bir planın bulunmaması, mekân düzenleme
konusudur. aracı olarak rehberin olması idi. Örneğin
Köylerde turizmin başlaması köy halkının Ersizlerdere için, orman ve tarla sınırlarının
değil, ilgi gruplarının tercihi ile olmaktadır. aşılmaması ve belirli bir rakım aralığında yerle-
Ancak bunun biçimine yerelde karar verilmeli- şilmesi önerisi bir çeşit plan kararı gibi de
dir. görülebilir. Ama geçim sıkıntısı çeken köyün
Köylerde kırsal yaşam sürmektedir. Küre-Er- zaten az olan tarla alanlarının korunması için
sizlerdere köyü madenden emekli olup köye bu gerekli görüldü. Başka bir örnek köy girişi
yerleşen, kısıtlı ekili alanlarda tarım yapan, hay- için tasarıma yönelik bazı ipuçları verilmesidir.
mimar•ist 2019/3 47
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Bu da aslında rehber yaklaşımına uygun bir Sonuç Olarak


içerik değildir. Ancak köy halkı bu düzenle- Kırsal alanlarımız değişmektedir. Bu değişim
meyi acil görmüştü ve bu bir ihtiyaca karşılık dünyadaki genel eğilimi izlese de her kırsal böl-
geldi. gede, hatta her yerleşmede farklı şekilde gerçek-
Erdek-Yukarıyapıcı köyündeki çalışmada köy leşmektedir. Kırsal planlama sürecinde bu genel
tasarım rehberinin tek başına bir araç olarak eğilimlerin farkında olan, aynı zamanda yerelin
değil, başka mekânsal düzenleme araçları ile bir- kendine has yanlarına hassas bir yaklaşıma ihtiyaç
likte düşünülmesi gerektiği fikri daha da olgun- vardır. Planlama, kırda insan yaşamının doğal
laştı. Yukarıyapıcı için “Köy Tasarım Şeması”, yaşamın bir parçası olduğu bilinciyle hareket
“Köy Tasarım Rehberi” ve “Eylem Projeleri”n- etmelidir. Bu nedenle planlama sürecinin, birin-
den oluşan bir dizi araç önerildi. Köy Tasarım cisi disiplinlerarası nitelikte olması, ikincisi
Şeması daha önce ülkemizde olmayan, ancak kurumların ve orada yaşayanların katılımı yoluyla
örneklerdeki “tasarım çerçevesi”, “gelişme çer- gerçekleşmesi çok önemlidir.
çevesi” ile benzerlikler taşıyan bir mekânsal Bugün Büyükşehir Yasası ile yetki alanları
düzenleme aracı oldu. Köy Eylem Planı’nda da genişleyen belediyeler için birçok konu gün-
şemadaki her başlık için eylemlerin öncelik ve demdedir; kıra dair politika ve stratejiler belirle-
vadeleri tanımlandı. Yukarıyapıcı çalışmasında mek, yere özgü kırsal planlama yaklaşımı geliş-
ilk kez olarak bölgede, yakın çevrede ve köy tirmek, kırsal mekâna dair kararlar üretmek ve
içinde peyzaj karakter alanlarına dayalı bir reh- bunu katılım yoluyla yapmak. Tüm bunlar daha
ber hazırlandı. çok tartışma ve uygulama örneği ile gelişecektir.
Ülkemizde kırsal yerleşmeler için farklı araç- Politikalar ve planlar bir yandan etkinliğini
lara ihtiyaç vardır. İmar planları, köy tasarım sürdürürken, yaşamın sürdüğü yerler, köyler,
rehberleri dışında araçların da bütünsellik için- tarlalar, ormanlar, yollar, ortak alanlar bu süreç-
de geliştirilmesi gerekir. Rehber köyde daha iyi lerin insan yaşamına değdiği mekânlar olarak
yaşanması, köyün köy olarak varlığını sürdürme- daha çok çalışılmayı hak etmektedir. Plancıların
si için birçok araçtan sadece biridir. Birçok ülke- kırsal mekânın oluşumuna ve korunmasına
de farklı şekilde uygulansa da önemli olan koşul- geniş bir perspektiften bakmaları, politika düze-
larımıza uygun, köyleri değerli kılacak, uygula- yindeki etkileri bilmeleri, bir yandan da günlük
nabilir başka rehber örnekleri ve farklı araçlar yaşamın ve mekânın detaylarındaki yerel özgün-
geliştirmektir. lükleri fark etmeleri gerekmektedir. Kırsal
Küre Ersizlerdere çalışması daha çok kurum- mekâna dair farklı planlama araçlarının geliştiril-
lar arası katılımla ilerleyen, katılım süreçlerinin mesi ve uygulanması mesleğimiz için son derece
zaman içinde yaygınlaştığı bir örnek oldu. geliştirici olacaktır.
Erdek-Yukarıyapıcı çalışmasının özgün yanı
Hürriyet Öğdül, Prof. Dr., MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
değişik katılım yöntemleri denenmesiydi. Analiz
sonuçlarının gece toplantılarında sunulması, Notlar
1. Balıkesir Kırsalında Yöresel Doku ve Mimari Özelliklere
duvar panoları, köy halkı ile birlikte yapılan
Uygun Yapılaşmanın Yaygınlaştırılması, Kırsal Yerleşme
tasarım çalışması –açık atölye– başarılı sonuçlar Doku Analizi Projesi (2010), MSGSÜ - Bayındırlık ve
verdi ve devamında uygulama için köy halkında İskân Bakanlığı; Proje yürütücüsü: Kemal Çorapçıoğlu;
Grup koordinatörü: Hürriyet Öğdül; Proje ekibi: Gülşen
büyük ilgi yarattı. Meydan tasarımı ve Köy Özaydın, Dilek Erden Erbey, Hale Mamunlu, Kevser
Tasarım Rehberi köy halkının fikirleri doğrultu- Üstündağ, Özlem Ünver, Pelin Kotas, Sibel Gürses Söğüt.
sunda geliştirildi. Ancak kadınlar, erkekler, 2. Küre Ersizlerdere Köy Tasarım Rehberi Projesi (2014),
MSSGÜ - Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı; Koordinatörler:
gençlerin katılımı aynı şekilde değildi. Her iki Güzin Konuk, Mustafa Gül; Proje yürütücüsü: Hürriyet
çalışma da katılımın güçlükleri ve yararları Öğdül; Proje danışmanı: Erdem Erbaş; Proje ekibi: İnci
Olgun, Seher Demet Yücel, Burcu Büken Cantimur, Çare
konusunda tartışmalar yarattı. Olgun Çalışkan, Esin Hasgül, Esra Turgut, Kumru Çılgın,
Katılım süreçlerinin son derece tartışmalı Ahmetcan Alpan, İncekara, Tuğba Orman, Meral Abaklıoğ-
süreçler olduğu unutulmamalıdır. Katılım yerel lu,
3. Erdek, Yukarıyapıcı Mahallesi Yenileme Projesi, Kırsal
güç ilişkilerinden bağımsız değildir, katılım Peyzaj ve Yerleşim Analizi / Köy Tasarım Rehberi / Mey-
bazen eşitsiz koşulları pekiştirebilir (Cooke, B., dan Projesi (2017), MSGSÜ - Erdek Belediyesi; Proje
yürütücüleri: Hürriyet Öğdül, Demet Kap Yücel; Proje
Kothari, U. 2002). Ülkemizde farklı katılım
araştırmacıları: Gizem Aksümer, Binnur Öktem Ünsal
yöntemlerinin uygulandığı örneklerin (Özkaya
vd, 2003; Işık, 2013; Özlü ve Beyazlı, 2016) Kaynakça
Bishop, K., A. Phillips (Eds.) (2004), Countryside Planning
geliştirilmesi ve bu konuda tecrübelerin yaygın- New Approaches to Management and Conservation,
laştırılması gerekir. Earthscan

48 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Cherry, G. (1985), “Scenic Heritage and National Parks Yaratım Süreci: Trabzon/Salacık Köyü Deneyimi”,
Lobbies and Legislation in England and Wales”, Leisu- Planlama 2016; 26 (3): 251-263, doi: 10.14744/plan-
re Studies, 4, 127-39 lama.2016.92486 s 251-263
Cloke, P. (1997), “Country Backwater to Virtual Village? Özkaya, T. (1996), Türkiye Tarımında Küçük Üreticiler,
Rural Studies and the Cultural Turn”, Journal of Rural Topraksızlar Sorunu ve İzmir İlinde Küçük ve Orta
Studies, 13 (4), 367-375 Büyüklükteki Tarım İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma,
Cloke, P., J. Little (Eds.) (1997), Contested Countryside TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Cultures: Otherness, Marginalisation and Rurality, Özkaya, T., B. Karaturhan, M. Boyacı (2003), Katılımcı
Routledge, London Kırsal Değerlendirme Yaklaşımı, Menemen Projesi
Cooke, B., U. Kothari (2002), Katılım: Yeni Bir Zorbalık Uygulaması, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yayını,
mı?, çev. Ahmet Çiğdem, De:ki, Demokrasi Kitaplığı Ankara
Dandekar, H. C., M. Hibbard (2016), “Rural Issues in
Özkaya, T. (2016), “Yeni Köylülük Tarımsal Sorunlara
Urban Planning: Current Trends and Reflections”,
Çözüm Olabilir mi?”, XII. Tarım Ekonomisi Kongresi,
International Planning Studies, 21:3, 225-229, DOI:1
25-27 Mayıs 2016, Süleyman Demirel Üniversitesi
0.1080/13563475.2016.1185007
Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü
Friedmann, J. (1993), “Toward a Non-Euclidian Mode of
Özkaya, T. (2019), Başka Bir Köylülük Mümkün mü?, Yeni
Planning”, Journal of The American Planning Associa-
İnsan Yayınevi
tion, 59:4, 482-485
Gallent N., M. Juntti, S. Kidd, D. Shaw (2008), Introducti- Öztaş, Ç. Ç., Ş. Karaaslan (2017) “Türkiye’de Kırsal Plan-
on to Rural Planning, London, Routledge lama ve Farklı Ülkelere Ait Kırsal Planlama Örnekleri”,
Habermas, J. (1987), “The Theory of Communicative Kent Akademisi, Kent Kültürü ve Yönetimi Hakemli
Action”, vol. 2., Liveworld and System: A Critique of Elektronik Dergi, c. 10, S. 4 (Kış), 446-479
Functionalist Reason, Translated by Thomas A. Mccart- Robinson, D.G. (1976), “Rural Landscape”, G. Cherry
hy. Boston, Ma: Polity Press (ed.), Rural Planning Problems, Leonard Hill: Lon-
Healey, P. (2010), Making Better Places: The Planning Pro- don, 173-214
ject in the Twenty-First Century, Basingstoke: Palgrave RTPI (2001), Royal Town Planning Institute, A New Visi-
Macmillan on for Planning, London
Hibbard, M., S. Lurie (2013), “The New Natural Resource Scott, M, (2010), Book Review; “Introduction to Rural
Economy: Environment and Economy in Transitional Planning” (Gallent, N. et.al)
Rural Communities”, Society and Natural Resources, Tekeli, İ. (2016), İzmir İli/Kenti İçin Bir Tarımsal Gelişme
26 (7): 827-844 ve Yerleşme Stratejisi, İzmir: İzmir Büyükşehir Beledi-
Hugo, G. (1987), “Definition of Metropolitan and Urban yesi Akdeniz Akademisi Yayınları
Boundaries in Australia: Is it Time for a Change?”, A. TÜBİTAK (2014), Koruma Odaklı Kırsal Alan Planlama-
Conacher (ed.), Readings in Australian Geography, sı: Bir Model Önerisi Projesi, Proje No: 108G173
Proceedings of the 21st Institute of Australian Geograp- Yıldırım, U. D. (2017), “Tarımda Alternatif Kamusallığın
hers Conference, Perth 10-18 May 1986, Perth: Institu- Olanakları: İzmir Tire Süt Kooperatifi Örneği”, Mel-
te of Australian Geographers (WA Branch) and Depart- tem, İzmir Akdeniz Akademisi Dergisi, 50-67
ment of Geography, University of Western Australia
Işık, A. (2013), “Kırsal Planlama ve Köy Yenilemesi Berga-
ma / Kadıköy Köy ve Arazi Gelişimi Pilot Projesi”, H. Change in Rural Areas and an
Öğdül (ed.), Kırsal Alan Planlaması Tartışmaları, Evaluatıon in Rural Planning
Mimar Sinan Üniversitesi Yayını, 503-517
Keyder, Ç., Z. Yenal (2013), Bildiğimiz Tarımın Sonu, İle-
Perspective
tişim Yayınları Rural areas, when compared to the cities, were
Morrison, T. H., M. B. Lane, M. Hibbard (2015), “Plan- always considered as static and resistant to
ning, Governance and Rural Futures in Australia and change. However, today, the scale of the change
the USA: Revisiting the Case for Rural Regional Plan-
ning”, Journal of Environmental Planning and Mana- that rural areas undergo, renders this general
gement, 58 (9): 1601-1616 claim implausible. Rural areas encounter more
MSGSÜ (2008), Kırsal Alanda Yöresel Mimari Özelliklerin new functions than ever before and this creates
Geliştirilmesi, Kayseri Pilot Projesi, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlü-
varied kinds of spatial demands. In the
ğü, Ankara multifunctional rural areas, rural planning takes
MSGSÜ (2010), Balıkesir Kırsalında Yöresel Doku ve a role that stabilises the production,
Mimari Özelliklere Uygun Yapılaşmanın Yaygınlaştırıl-
consumption and protection activities. Thus, in
ması, Kırsal Yerleşme Doku Analizi, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı Teknik Araştırma Uygulama Genel rural areas where different demands are
Müdürlüğü, Ankara interfering with each other, it is required to
Öğdül, H., İ. Olgun, Ç. O. Çalışkan (ed.) (2015), Kasta- adopt an approach that relies on governance
monu-Küre Ersizlerdere Köy Tasarım Rehberi, Kuzey
Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) Yayını
and participation. Furthermore, the issues of
Öğdül, H., S. D. Kap Yücel, G. Aksümer, B. Öktem Ünsal locality, identity and landscape come to the fore
(2017), Erdek, Yukarıyapıcı Mahallesi Yenileme Projesi, in the field of rural planning, in parallel with the
Cilt 1, Kırsal Peyzaj ve Yerleşim Analizi /Köy Tasarım
trends in planning.
Rehberi / Meydan Projesi, MSGSÜ Yayını
Öğdül, H., S. D. Kap Yücel, B. Öktem Ünsal, G. Aksümer In this article, the trends of change in rural
(2018), “Kırsal Mekânda Yeni Düzenleme Araçları; areas will be discussed and then, the key
Köy Tasarım Şeması, Köy Tasarım Rehberi ve Eylem concepts that were aimed at providing a
Projeleri”, Planlama (Ek 1): 52-72
Öğdül, H., M. Gül, İ. Olgun, S. D. Kap Yücel, Ç. O. Çalış-
conceptual framework will be investigated. And
kan (2018), “Küre-Ersizlerdere Köy Tasarım Rehberi; finally, based on three projects, it will be
Süreç ve Yöntem Üzerine Bir Tartışma”, Planlama concluded with a few remarks on the
Dergisi, Ek sayı, 1-14
preservation of rural identity.
Özlü, S., D. Beyazlı (2016) “Kırsal Yerleşme Eylem Planı

mimar•ist 2019/3 49
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Kalmayan Köylü ve Yok Olan Küçük Çiftçi ile


Ülkemizde Tarımsal Üretim Artırılarak Kırsal
Kalkınma Başarılabilir mi?
Baki Remzi Suiçmez

H er ülkedeki ulusal ekonomi tarım, sanayi


ve hizmetler sektörlerinin bir bütünüdür.
uygulamaları yerli üretimi ve üreticiyi olumsuz
etkilemiş, büyüyen oligopol yapılar karşısında
Bu sektörler yatırılabilir fonların kullanımında küçük çiftçi korumasız hale gelmiş, tarımsal
birbirlerinin rakibi ve seçeneği olmakla birlikte, üretimde büyük şirketlerin etkisinin artması ve
işleyiş ve gelişim açısından bütünleyenidir. Kal- kooperatifçiliğin işlevsel olarak zayıflamasıyla
kınma kavramı genellikle sanayileşme ile eşan- kırsaldaki üretici aile çiftçiliğinden hızla uzak-
lamlı kullanılsa bile, sanayileşmiş her ülkenin laşmış, üretici hakkını alamadığı için üretimden
tarımda da ileri ülkeler olduğu gerçeğinden vazgeçmiş, başta verimli topraklar olmak üzere
hareketle, kalkınmayı bütüncül kavramak, doğal kaynaklar hızla talan edilmiş, tüketici sağ-
tarım-sanayi-hizmetler sektörlerinin çekişmesi lıklı ve ucuz gıdaya erişemez olmuştur. Sayısal
yerine, sektörleri birbirlerinin tamamlayıcısı ola- oran değişimleriyle kalkınmış ülke kategorisine
rak görmek gerekir. Ülkemizde ise, sektörlerde- girme ve/veya Avrupa Birliği’ne (AB) uyum
ki uygulamaların birbirinden bağımsız, eşgü- gerekçeleri ile Büyükşehir Yasası gibi suni karar-
dümsüz karar mekanizmaları tarafından gerçek- larla tarımsal/kırsal nüfusu gerekli altyapı ve
leştirilmesi sonucu, sektörler arası tamamlayıcı- sağlıklı toplumsal dönüşüm politikaları olmaksı-
lık yerine sektörler arası yarışma ve çatışma zın hızla azaltma çabaları ise, kentleşme dahil
yaşanmaktadır. yeni ciddi sorunları beraberinde getirmiştir.
Günümüzde yazılı/görsel medyada köylüler
Ülkemiz tarım sektörü 1980’lerdeki küreselleşme dalgasıyla yanında artık kentlilerin de gündemi olarak,
ciddi bir değişim yaşamıştır. Tarım kesimini korumaya fahiş et fiyatları, ithal kurbanlıklar ve lop et, para
yönelik politikaların daha ülke ekonomisi buna hazır etmeyen çiğ süt, tarlada kalan domates ve kar-
değilken terk edilmesine dayanan ve günümüzde de halen puz, bahçede toplanmayan narenciye, tüketici
ısrarla sürdürülen neoliberal politikalar sürecinde (…) fiyatı düşmeyen meyveler, depoda bekleyen ve
kırsaldaki üretici aile çiftçiliğinden hızla uzaklaşmış, “terörist” muamelesi gören patates ve soğan,
üretici hakkını alamadığı için üretimden vazgeçmiş, başta ithal nohut, pirinç ve mercimek, fındıkta yaban-
verimli topraklar olmak üzere doğal kaynaklar hızla talan cı tekelleşme, tarladan markete marketten sofra-
ya ürün fiyatında yüzde üç yüzlere varan fiyat
edilmiş, tüketici sağlıklı ve ucuz gıdaya erişemez olmuştur.
farkı, sadece seçim kazanmaya odaklı süreli tan-
Ülkemiz tarım sektörü 1980’lerdeki küre- zim satış noktaları vs, sık sık haber olmaktadır.
selleşme dalgasıyla ciddi bir değişim yaşamıştır. Bu süreçte, bugün “hormonlu gıdalar, gene-
Tarım kesimini korumaya yönelik politikaların tiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), doğal
daha ülke ekonomisi buna hazır değilken terk beslenme, organik tarım, perma kültür, hobi
edilmesine dayanan ve günümüzde de halen bahçeleri” gibi “kentli” başlıklar arasında,
ısrarla sürdürülen neoliberal politikalar sürecin- “organik pazar romantizmi”ne ya da “köy nos-
de gerçekleştirilen özelleştirmeler, tarıma yöne- taljisi”ne hapsolmadan ve asıl küresel piyasaların
lik sübvansiyon ve desteklerin kademeli bir kölesi olmadan, ülkemizde tarım sektörünü ve
şekilde azaltılması, dövize bağlı girdi fiyatlarının kırsal kalkınma politikalarını yeniden düşünme-
sürekli artması, adı ve yapısı sürekli değişen nin ve tartışmanın zamanıdır.
tarımla ilgili bakanlığın yıllardır süregelen
ihmalleri, yanlış politikaları ve hatta politikasız- Uzlaşılamayan Tanım/lar Sorunu
lığı; bitkisel ve hayvansal üretimde miktar, Tanım önemlidir ve doğru tanımlar kavram kar-
verim, kalite sorunları ile iç ve dış pazarlarda gaşasını önler, sorunların çözümünü kolaylaştırır.
rekabet edebilirlik sorunu yaşanmasına yol Ülkemizde “tarım” çoğu kez yanlış tanımlan-
açmış, üretim planlaması yerine ürün dışalımı maktadır. Tarım, Türk Dil Kurumu’na (TDK)
yaparak üretimi ve üreticileri cezalandırma göre; “Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi,
50 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşul- Aydın/Söke-
larda korunması, işlenip değerlendirilmesi ve Güllübahçe
(Fotoğraf: K. Güler),
pazarlanması, ziraat” olarak tanımlanmıştır.
2006 tarih ve 5488 sayılı Tarım Kanunu’na göre,
“Tarım: Doğal kaynakları uygun girdilerle birlik-
te kullanarak yapılan her türlü üretim, yetiştir-
me, işleme ve pazarlama faaliyetlerini” kapsar.
Tarım, “bitkisel ve hayvansal üretimi” birlikte
kapsayan bir faaliyet olup, çoğu kez yanlış bir
şekilde “tarım ve hayvancılık” olarak ifade edil-
mektedir. Hatta bu ayrım, bazen ilgili bakanlık Aksaray-Güzelyurt,
adında bile yer alabilmiştir. Ülkemiz tarım sektö- Selime Beldesi
ründeki kronik sorunların çözümü, öncelikle (Fotoğraf: A. C.
Güler).
“tarım/ziraat” tanımında uzlaşmakla başlar.
Ülkemizde sık sık bilerek ya da bilmeyerek
aynı anlamda kullanılsa da, aslında önemli
ayrımlar içeren “çiftçi”, “üretici” ve “köylü”
tanımları da sorunludur. Çiftçi, TDK’ya göre,
“Geçimini toprağı ekerek sağlayan kimse”-
dir. 2004 tarih ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici
Birlikleri Kanunu’na göre tarım üreticisi, “Her
türlü bitkisel ve hayvansal ürünler ile avcılık ve Ülkemizdeki sorunlu tanımlardan bir diğeri,
yetiştiricilik yoluyla su ürünleri üretimini yapa- “kırsal alan/kırsal yerleşme” tanımıdır. Türki-
rak, bunları pazara sunan gerçek ve tüzel kişile- ye’de farklı kamu kurumlarınca uygulanan faali-
ri” kapsar. Bu bağlamda, ekonomik faaliyet ola- yetlerin amacı ve kapsamına göre değişen kırsal
rak çiftçinin/üreticinin mutlaka kırsal alanda/ alan tanımları bulunmaktadır. Kırsal, TDK’ya
köyde yaşaması zorunluluğu değildir. Bununla göre, “Yerel ekonominin büyük ölçüde tarımsal
birlikte, TDK Güncel Sözlük’te yer alan, “Köy- üretime dayandığı veya tarımsal üretim aracı-
lülerimizin çoğu çiftçidir” saptaması da somut nın mülkiyetiyle toplumsal yeniden üretimin ve
bir gerçekliktir. Ülkemizde köylerin yönetimine ilişkilerin belirlendiği bir toplumsal yapılanmayı
ilişkin temel düzenleme olan 1924 tarih ve 442 ve aynı zamanda nüfus yoğunluğunun çok düşük
sayılı Köy Kanunu’na göre köy, “cami, mektep, olduğu alanlar” olarak tanımlanmaktadır. Tür-
otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan kiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından üreti-
ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanların len kırsal alan istatistiklerinde iki farklı “kırsal
bağ ve bahçe ve tarlalarıyla birlikte teşkil ettikle- alan” tanımı kullanılmaktadır. İlk tanımda temel
ri, nüfusu iki binden az olan yerleşim birimi” kriter, “yerleşim yerlerinin idari statüsü” olup, il
olarak tanımlanmıştır. Köy, “diğer köylerden ve ilçe merkezleri dışında kalan tüm yerleşimler
uzak ve ayrı bir mekân üzerinde toplanmış bulu- köy (beldeler dahil) kabul edilmektedir. İkinci
nan, kendine mahsus bir ad taşıyan, zümre tanımda temel kriter, “nüfus eşiği” olup, 1982
halinde muhtelif faaliyetleri yapacak şekilde teş- yılında sonuçlanan Kent Eşiği Araştırmasına
kilatlanmış olan birçok aile ve hanelerden müte- göre asgari kentsel fonksiyonları gösteren yerle-
şekkil bulunan bir cemaattir” (Berkes, 1942). şimlerin nüfusu 20 bin olarak kabul edilerek,
Sosyolojik yaklaşımlarda temel kavramlar kırsal yerleşimlerin kapsamına, nüfusu 20 bin-
“cemaat” ve “cemiyet” kavramları olup, köy den düşük il ve ilçe merkezleri ile beldeler ve
“cemaat tipi”, kent ise “cemiyet tipi” bir toplu- köyler girmektedir. 2014 yılından beri “Kır/
luk olmaktadır. Köylü, TDK’ya göre; “Köyde Kent Tanımının Revizyonu” çalışmalarını yürü-
yaşayan veya köyde doğmuş olan; köydeş; köy ten TÜİK’e göre, 2012 yılında 6360 sayılı
halkı; kaba, anlayışsız (mecazi anlamda)” kişi- kanun ile birlikte büyükşehir belediyesi (BŞB)
dir. Mekânsal yaşam dışında üretim yönünü de sınırlarının kırsal alanları da kapsayacak şekilde il
açıklayan bir başka tanıma göre köylü, “köy ola- sınırlarına genişletilmesi, BŞB bulunan 30 ilde
rak tanımlanan fiziki ve sosyal mekân içinde tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürü-
yaşayan ve ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık, el len köyler ve beldeler nedeniyle ülke geneli için
sanatları gibi uğraşlarla varlıklarını sürdüren gerek kırsal nüfus büyüklüğünün gerekse kırsal
kişi ya da kişilerdir.” (Arslan, 2004) alan kapsamının mevcut tanımlar üzerinden tes-
mimar•ist 2019/3 51
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Eskişehir-Şükranlı,

Kırklareli-Taştepe

(Fotoğraflar: Z. Eres).

pit edilmesi ve gelecek yıllar için sürdürülmesi dinamik bir kavramdır. Ülkemizde de, “şehir/
oldukça güçleşmiştir. Zira mahallelerin tüzel kent” tanımı üzerinde, uygulayıcılar ve bilim
kişilikleri bulunmadığı için, şehirlerdeki mevcut adamları arasında bir görüş birliği yoktur.
mahalleler ile kırsal alandaki bu yeni mahalleler TDK’ya göre, şehir; “Nüfusunun çoğu ticaret,
arasında istatistikî olarak bir ayrıma gidileme- sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğra-
mektedir. Dolayısıyla mahalli idareler yapısında- şan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı
ki değişimlerden asgari düzeyde etkilenecek yerleşim alanı, kent, site”dir. Kent, “tarımsal
yeni bir kırsal alan tanımının üretilmesine ihti- olmayan üretimin yapıldığı ve daha önemlisi
yaç bulunmaktadır. Bu yeni tanımın, hem kırsal hem tarımsal hem de tarım dışı üretimin dağıtı-
verilerin kesintisiz şekilde üretilebilmesi hem de mının kontrol fonksiyonlarının toplandığı, belir-
kırsal politikaların uygulama kapsamının tespiti li teknolojik gelişme seviyelerine göre büyüklük,
bakımından işlevsel olması gerekmektedir heterojenlik (türdeş olmama) ve bütünleşme
(TÜİK, 2013; TÜİK, 2017). Devlet Planlama düzeylerine varmış yerleşme biçimleri” olarak da
Teşkilatının kapatılmasından sonra kalkınma tanımlanabilir. Bilim insanları üzerinde henüz
planı hazırlama görevi de verilen Kalkınma görüş birliği sağlayamamış olsa da genel olarak
Bakanlığı’nın da 2018 yılında kapatılması son- nüfusu 10.000’den fazla olan yerleşmeler şehir/
rası, yeni “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” kent olarak kabul edilmektedir. Kentleşme,
kapsamında ilk kez Cumhurbaşkanlığı Strateji çoğu kez sanıldığının tersine, köylerden kentle-
ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayımlanan, re nüfus akınlarını anlatan salt bir nüfus devini-
2019-2023 dönemini kapsayan ve gecikerek mi ya da arsa ya da konut üretme biçimi olma-
yürürlüğe giren ve hazırlanış süreci ile hazırlan- yıp, toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutları
ma yöntemi açısından sorunlu olan On Birinci içinde çok daha geniş bir değişim olarak algılan-
Kalkınma Planı’nda konu şu şekilde yer almıştır: ması gereken bir olgudur. Dar anlamda kentleş-
“711. Veri temelli kırsal politika yaklaşımının me, demografik bir algılayış olup, kentlerin
güçlendirilmesine yönelik kırsal istatistikler idari sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artışını
değişikliklerden etkilenmeyecek yöntemlerle hesap- ifade ederken; geniş anlamda, “sanayileşmeye ve
lanacak, kırsal alan tanımı revize edilecek, temel ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının
nitelikteki kırsal verilerin kır-kent ve il/ilçe artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucu-
bazında yayımlanması ve köy envanterinin gün- nu doğuran, toplum yapısında, artan oranda
cellenmesi sağlanacaktır.” 2023 yılına yönelik örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan,
bu hedefler, başarısızlığın ilanı ötesi, 2012 yılın- insanların davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü
dan beri ülkemizde kırsal alan tanımının belirsiz değişikliklere yol açan bir nüfus birikimi süreci”
olduğunu itiraf ederek, başarılı bir kırsal alan olarak tanımlanabilir (Keleş, 1990). Gerekli alt-
planlamasının olanaksızlığını da göstermekte- yapı hazırlanmadan köylerden kentlere akın
dir. Bu bağlamda siyasi tercihlerle yapılan yasal edercesine göç eden insanların, sağlıksız bir
düzenlemeler ya da alınan idari kararlarla köy kentleşme süreci sonucunda, kentleri köyleştir-
kavramına yeni anlamlar yüklemek, kırsal alan meleri somut bir gerçektir. Köylülüklerini kent-
ve doğrudan etkilediği kentsel alanlardaki te de sürdüren insanların, gerçekte beklenen
sorunların çözümünü olanaksız kılmaktadır. doğrultuda bir kentleşmeye yol açmadıkları
Bir yerleşme biçimi ve bir topluluk türü ola- süreçte, ülkemizdeki kentleşme sorunlarından
rak kent/şehir, tanımlanması oldukça zor ve birçoğu, sosyolojik olarak “kentlileşmeksizin,
karmaşık bir olgu, tarihin hemen hemen bütün kentleşmekte” olmamızdan kaynaklanmaktadır
dönemlerinde değişik anlamlara sahip olabilen (Keleş, 1995).
52 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Özetle, tanımlar konusundaki uzlaşmazlık “Toprağa hücum” sürecinde çıkarılan Gecekon-
sorununun halen çözülemediği ülkemizde, köy, du Yasası ve imar affı yasalarıyla, fiilen işgal olu-
kent, kırsal kalkınma, köysel sorunları çözme, nan kamu arazilerinin mülkiyeti tümüyle işgal
şehir ve bölge planlama, kentsel sorunlarını eden kişilere aktarılmakta, toprak koruma-kullan-
çözme çalışmalarının ne kadar başarılı olabilece- ma dengesini gözetmeyen düzenlemeler ve yeni
ği ciddi bir tartışma konusu olmalıdır. af beklentileri yeni işgallere zemin hazırlamakta-
dır. Yerel yönetimler bu süreçte, toprakları yerli ve
Toprak-İnsan İlişkilerine Yönelik Politikalara yabancı sermayeye açan aracı kurumlar haline
Kısa Bir Bakış dönüşmüşlerdir. Belediyelerin kentsel toprak ran-
Tarım, sanayi ve hizmetler sektörünü içeren eko- tının biçimsel oluşum ve bölüşümünü düzenleme
nomik bir faaliyette bulunabilmek için öncelikle rolü, devlet topraklarını özel mülkiyet havuzuna
bir mekâna gereksinim vardır. Tarımsal faaliyetle- katma, özel malları ile orta mallarını rant büyük-
rin yapıldığı mekân topraktır. Kırsal ve kentsel lüğü üzerinde doğrudan belirleyici olacak biçim-
yerleşimlerin mekânı da topraktır. Toprak olma- de kullanma, kentsel düzenleme kararları doğrul-
dan herhangi bir ekonomik faaliyette bulunma- tusunda harcama yapma, sermaye birikimi süreci-
nın olanaksızlığı yanında, bu kadar önemli olan ne özel sektöre çok sayıda ve gür kanallar açma
topraklardan 1 cm kalınlığındaki I. sınıf toprağın şeklinde gerçekleşmektedir.
oluşması için 150 yıl ve 60 cm derinliğinde I.
sınıf toprağın oluşması içinse 9000 yıl beklemek Artık kentlilerin de gündemi olarak, fahiş et fiyatları, ithal
gerekmektedir. Oysa topraklar, doğal olarak kay- kurbanlıklar ve lop et, para etmeyen çiğ süt, tarlada
bedilme dışında, insan faaliyetleriyle birkaç ayda/ kalan domates ve karpuz, bahçede toplanmayan narenciye,
yılda kolayca yok edilebilmektedir. tüketici fiyatı düşmeyen meyveler, depoda bekleyen ve
Ülkemiz topraklarıyla ilgili sorunları yaratan “terörist” muamelesi gören patates ve soğan, ithal nohut,
etmenleri toprak özellikleri ve yeryüzü biçimle- pirinç ve mercimek, fındıkta yabancı tekelleşme, tarladan
ri, arazi kullanma durumu, mülkiyet biçimi ve markete marketten sofraya ürün fiyatında yüzde üç yüzlere
tarımsal yapı, kültürel ve toplumsal yapı, devle- varan fiyat farkı, sadece seçim kazanmaya odaklı süreli
tin makroekonomik tercihleri, nüfus hareketleri
tanzim satış noktaları vs, sık sık haber olmaktadır.
ve kentleşme, tarımsal destekleme politikaların-
daki yanlışlıklar, ulusal planlama anlayışındaki Bu süreçte tarım alanlarının tarım dışı amaç-
yetersizlikler, yasal ve yönetsel yetersizlikler, lı arazi kullanımı sorunu günümüzde de artarak
yargı kararlarına uymama, ulusal bir toprak sürmektedir. 2005 tarihli 5403 sayılı “Toprak
koruma ve kullanma politikasının olmayışı şek- Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu”, tarım dışı
linde sıralayabiliriz (Suiçmez, 2000). amaçlı kullanımı sürekli artıran “istisnai madde”
Türkiye’de nüfus, kentlerden kentlere ve köy- değişiklikleriyle topraklarımızın korunmasına
lerden kentlere olmak üzere iki boyutlu kentleş- yeterince hizmet edememektedir. Katılımcı bir
mektedir. Ülkemizde kırsal alandaki tarım sektö- anlayışla oluşturulduğu söylenen Toprak Koru-
rüne yönelik toprak ve arazi düzenlemeleri dışın- ma Kurulları, bileşimindeki kamu ve özel sektör
daki çalışmalar, yerleşmelerin planlanması çerçe- ağırlığıyla, kamunun dayattığı kararları onayla-
vesinde “imar planlaması ve arsa politikaları” şek- ma mercii olarak görev yapmaktadır. Sadece son
linde gerçekleşmiştir. Cumhuriyet döneminden 5 yılda TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın
itibaren ve özellikle planlı dönemde temel kalkın- açtığı 150’den fazla iptal davası durumun ciddi-
ma tercihi olarak seçilen sanayileşme tercihine yetini göstermesi açısından önemlidir. Ülkemi-
paralel olarak kentleşmenin maliyetini düşük tut- zin toprak ve tarım politikasının oluşmasında
mak için arazi kullanım amaçlarına göre uzun önemli bir yer tutması gereken yargı kararları
dönemli bir planlama yapılmadan yerleşmenin ise, maalesef yürütme organları tarafından dik-
sağlanması, yapılan planların uygulamadaki yeter- kate alınmamakta, Anayasadaki “hukuk devleti”
sizliği, şehir imar planı yapımındaki yetkili merci- ilkesine karşın çoğu kez uygulanmamaktadır.
lerin dönemsel değişmeleri ve kontrol yetersizliği Bu kapsamda nitelikli toprağı kalmamış bir
sonucu, emlak komisyoncuları ve arsa spekülatör- ülkede kırsal alan planlaması ve kırsal kalkınma-
lerinin istekleri doğrultusunda rant artışına bağlı nın nasıl gerçekleştirileceği tartışılmalıdır.
olarak verimli tarım arazileri kaybedilmekte,
büyük kentlerde kamu arazilerinin işgali şeklinde Ülkemiz Tarım Sektörüne Kısa Bir Bakış
başta gecekondular olmak üzere, çarpık yapılaş- Ülkemizde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devre-
malar, çarpık kentleşmeler ortaya çıkmaktadır. den tarımsal miras, ilkel bir tarımsal yapı, adalet-
mimar•ist 2019/3 53
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Bursa-Gelemiç,

Malatya-
Aşağıulupınar

(Fotoğraflar: Z. Eres).

siz bir toprak düzeni, imtiyazlar ve yabancılara ait yol açmaktadır. Verimlilik ve ürün kaybı
arazilerdir. Cumhuriyet’in bu sorunların çözü- sorunları ciddi boyutlardadır.
müne temel yaklaşımı ise, demokratik yollarla 4. Ülkemizde bugün tarımsal işletmelerin
feodal güçlere dayalı “köylü” ilişkilerinin tasfiye- temel öğesi olan toprakların hem mülkiyet
si, yabancıların mülk ediniminin kısıtlanması, dağılımı açısından, hem de yetersiz işletme
sanayileşmeyi ve çağdaş kentleşmeyi gerçekleştir- genişliği ve parçalılık yönünden sorunları
me şeklindedir. Toprak reformu girişimleri, çift- vardır. Tarım arazileri küçük, çok parçalı ve
çiyi topraklandırma ve halkı bilinçlendirme çaba- dağınık olup, arazi toplulaştırması ve tarla içi
ları, Köy Enstitülerinin kuruluşu bu arayışlara geliştirme hizmetleri yeterince uygulanama-
yönelik politik tercihlerdir. Cumhuriyet kadroları maktadır. Sulanabilir arazilere yönelik sula-
toprak-insan ilişkilerini kırsal alanda toprak refor- ma yatırımları da istenen düzeyde değildir.
mu ile çözmeye çalışmış ancak iç ve dış dinamik- 5. Mazot, tohum, gübre, yem, ilaç vb tarımsal gir-
lerin etkisiyle başarılı olamamıştır. Olağanüstü dilerde dışarıya bağımlı olup, üretim için zorun-
koşullarda çıkarılabilen toprak reformu yasaları lu girdilerin üreticiye maliyetleri çok yüksektir.
siyasi düzlemde etkisiz kılınmıştır. Bugünkü 6. Tarımsal kamu yönetim yapısı sürekli değiş-
koşullarda, ülke çapında bir toprak reformu mekte, “reorganizsayon”lar ile kurumsal hafı-
yapılması şansı yitirilmiş gözükmektedir. Tarım- za yok edilmekte, kurumsallaşma sağlanama-
sal yapıdaki bozukluklar ve toprak mülkiyetinde- dığı gibi sürekli değişen liyakatsiz yöneticiler-
ki dengesizlikler ise, ülke çapında bir kırsal alan/ le etkili kamu hizmeti verilememektedir.
arazi düzenlemesini gerekli kılmaktadır. 7. Tarımsal üretici örgütlenmesi dağınık ve etki-
Türkiye’de izlenen tarım politikalarını, 1923- siz olup, farklı yasalarla birbirine rakip çok
50 döneminde “kendi kendine yeterli olma”, sayıda ve farklı statüde işlevsiz örgüt yaratıl-
1950-60 döneminde “hızlı makineleşme ve kısmi makta, devlet güdümlü kooperatifçilikte vesa-
serbest piyasa”, 1960-80 döneminde “tarımda yet ilişkisi sürerken, demokratik kooperatifçi-
modernizasyona devlet desteği ve desteklemeler”, liğe halen ideolojik yaklaşılmaktadır.
1980 sonrası dönemde ise “küresel neoliberal 8. Örgütsüz üreticinin karşısında monopol/
tarım politikaları” şeklinde gruplayabiliriz. oligopol yapıda “sözleşmeli üretim” modeli
Geçmişten günümüze ülkemiz tarım sektö- ile ürünü tarladan/bahçeden ucuza alan
rünün çözülemeyen kronik sorunlarını şöyle sanayici/market zincirlerinin varlığı, üretici
özetleyebiliriz. kadar, ucuz ve sağlıklı gıdaya erişmeye çalı-
1. TÜİK ve şimdiki adıyla Tarım Orman şan tüketiciyi de olumsuz etkilemektedir.
Bakanlığı dâhil, ilgili kamu kurumlarınca 9. Piyasaları düzenleyecek makro ve mikro
üretilen “tarımsal/kırsal veriler” birbirleriyle tarım politikalarının yokluğu, spekülasyon
uyumlu ve sağlıklı değildir. Dolayısıyla ileri- ve manipülasyonu yaygınlaştırmaktadır.
ye yönelik yapılacak projeksiyonlar ve planla- Piyasaları düzenleyecek kamu kurumlarının
malar da sağlıklı sonuçlar doğurmamaktadır. özelleştirilerek kapatılması sonrası halen var-
2. Ülke düzeyinde mekânsal “arazi kullanım lığını sürdüren TMO, ESK, TİGEM gibi
planlaması” olmaması nedeniyle tarım arazileri kamu kurumları işlevsiz ve etkisizdir.
sahipsiz olup, yeterince korunamamaktadır. 10. Tarım Kanunu gereği verilmesi gerekenden
3. Tarım arazilerinde, “büyük ovalar” dahil, az olsa da verilen destek ve hibelerin etki ana-
“tarımsal üretim planlaması” yokluğu, üre- lizi yapılmamakta, destek üretime değil arazi
tim miktarı ve verimlilikte dalgalanmalara sahibine yaramaktadır.
54 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


11. İhracatta alternatif pazarlar bulma ve katma de seyretmiştir. Önemli ürünler bazında 2018’de
değerli ürünleri pazarlama sorunları sür- ortalama satış fiyatı bir önceki yıla göre buğday-
mektedir. da %5.5, mısırda %13.5, tütünde %14.6, pamuk-
12. İthalat üreticiyi terbiye aracı olarak kullanıl- ta %13.3 artarken, çiftçinin eline geçen fiyat
makta, üretemez duruma düşen çiftçi arazileri- %20.3’lük enflasyonun oldukça gerisinde kalmış-
ni ekmemekte ve üretimden uzaklaşmaktadır. tır. Bu tablo üreticinin kazanamadığı, tüketicinin
13. Teknoloji araştırma-geliştirme çalışmaları çok ise yüksek fiyattan gıdaya ulaştığını net bir şekil-
yetersiz olup, üretici-üniversite bağı kopuktur. de gözler önüne sermektedir (Atalık, 2019).
14. A ynı iktidarda dahi, değişen bakana göre Ülkemiz tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı
kadrolar ve politikalar tümden değişmekte, hale gelmiştir. Ülke koşullarında yetişen ürünler
günlük ya da kısa süreli pansuman müdaha- açısından yakın zamana kadar dünyada tarımda
leler kalıcı çözümler yaratamamaktadır. kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye,
Neoliberal yıkım politikaların tarım sektörü- günümüzde fındık, fıstık, üzüm, kayısı ve naren-
müze ve çiftçilerimize etkilerini somut olarak ciye dışındaki diğer tarım ürünlerini çeşitli gerek-
değerlendirdiğimizde, günümüzde ortaya şu çelerle değişen miktarlarda 125 farklı ülkeden
özet tablo çıkmaktadır: ithal etmektedir. TÜİK verilerine göre 2018
Tarım sektörünün ekonomideki ağırlığı her yılında sadece buğday, mısır, ayçiçeği, pamuk ve
geçen yıl azalmaktadır. 2017’de ekonomi %7.4 soya gibi 5 ürünün ithalatına, yaklaşık 4,6 milyar
büyürken tarımdaki büyüme %4.9, 2018’de ise dolar karşılığı 21 milyar TL ödenirken, bitkisel
ekonomi %2.6 büyürken, tarımdaki büyüme üretim ve hayvancılık dahil 2018 yılı tarımsal
%1.3 olmuştur. 2010 yılında 52 milyar 592 mil- destekleme ödemesinin 14 milyar 552 milyon
yon dolar olan tarım hâsılası, 2018’de 42 milyar olması, doğrudan yabancı ülke üreticilerinin des-
517 milyon dolara gerilemiştir. teklenmesi anlamında düşündürücüdür.
Ülkemizde yeterince desteklenmeyen çiftçiler Ülkemizde çiftçilerimiz üretimden çekilmek-
borç batağına sürüklenmiştir. 2006 tarih ve 5488 te, işlenen tarım alanları azaltmaktadır. İzlenen
sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesi ile 2007 tarım politikası nedeniyle 17 yıl gibi kısa bir süre-
yılından itibaren tarımsal desteklemeler için bütçe- de kazanamayan çiftçimiz 3,2 milyon hektar
den ayrılacak kaynağın milli gelirin %1’inden az tarım arazisini ekmekten vazgeçmiş, Ülke gene-
olamayacağı hükmü getirilmesine rağmen, verilen linde tarım alanları 1990’larda 27 milyon hektar,
desteğin milli gelire oranı %0,4-0,6 aralığında kal- 2002’de 26.5 milyon hektar iken, 2018’de 23
mış ve hiçbir zaman %1 dahi olmamıştır. 2018 milyon hektara düşmüştür. Tarımın istihdamdaki
yılında tarıma verilmesi gereken destek 37,4 milyar payı sürekli azalarak, 1990’larda %46 olan pay,
TL olması gerekirken, yapılan destekleme ödemesi 2010’da %23.3’e, 2018’de %17.3’e gerilemiştir.
yaklaşık 14,6 milyar TL olmuş, tarıma verilen des- Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2002
teğin 5 kat fazlası ise faiz ödemelerine ayrılmıştır. yılında Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi
Çiftçilerimizin 2002-18 yılları arasında devletten sayısı 2,8 milyon iken, 2018 yılında bu sayı 2,1
alacağı toplam para 133 milyar 605 milyon TL’dir. milyona düşmüş, yaklaşık 700 bin çiftçi son dere-
Tarımsal desteklerde aradığını bulamayan çiftçiler ce yetersiz olan tarım desteğini bile almaktan vaz-
gittikçe artan miktarda banka kredisine yönelmiş, geçmiştir. ÇKS’ye kayıtlı tarım alanı ve çiftçi sayı-
BBDK verilerine göre bankaların çiftçiye verdiği sının bir bölümünün sadece tarımsal desteklerden
tarımsal kredi miktarı bir önceki yıla göre yaklaşık yararlanmak için kullanıldığı, yani şehirde veya
%17 artışla 2018 yılında 102 milyar TL’ye ulaşmış, kırsalda yaşayan belli bir kesimin üretim yapmasa
çiftçinin ödeyemediği için icralık olduğu kredi bile sisteme kayıt yaparak desteklerden yararlandı-
miktarı ise, bir önceki yılın aynı ayına göre Aralık ğı bir gerçektir. Gerek üretim alanlarının daralma-
2018’de ciddi bir artışla %55 olmuştur. sı, gerek çiftçi sayısındaki düşüş, tarımda bir üre-
Türkiye’de üreten çiftçi para kazanamamakta, tim sorunu olduğunu açıkça göstermektedir.
tüketiciler pahalı gıda tüketmektedir. Ekim ayın- Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi
da %25’e yükselip önceki yılın aynı ayına göre sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü
aralık ayını %20 ile tamamlayan 2018 yılı genel
enflasyon verileri karşısında, çiftçinin birinci Tanımlar konusundaki uzlaşmazlık sorununun halen
elden sattığı ürününden eline geçen fiyat artışı çözülemediği ülkemizde, köy, kent, kırsal kalkınma, köysel
%15,89 ile her yıl olduğu gibi enflasyonun altın- sorunları çözme, şehir ve bölge planlama, kentsel sorunlarını
da kalmış, tüketicinin gıda alımına ödediği fiyat- çözme çalışmalarının ne kadar başarılı olabileceği ciddi bir
taki artış ise %25,11 ile genel enflasyonun üzerin- tartışma konusu olmalıdır.
mimar•ist 2019/3 55
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

bu süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli cı sermayeye açmayı hedefleyen “Tarımda Milli
tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük Birlik Projesi”, ciddiye alınması ve şiddetle karşı
şirketler ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Bu çıkılması gereken bir projedir.
durum, bırakın rekabet edebilmeyi, küçük çiftçi- Özetle, tarım arazilerini korumayan, girdi
nin üretim yapamaz durumuna gelmesine, yok- maliyetlerini düşürmeyen, gerekli ve yeterli ürün
sullaşmasına, üretimden vazgeçmesine, arazisini desteklerini içermeyen ve sadece ithalata dayalı
satmasına, kente göç ederek vasıfsız işsizler yığı- politika ve uygulamalarla tarımda belirlenen ve
nına katılmasına, kentlerde artan sorunların yeni istenilen hedeflere ulaşılması mümkün değildir.
ortaklarından biri olmasına yol açmaktadır. Kronikleşen sorunlara geçici/pansuman çözümler
On Birinci Kalkınma Planı’ndaki (2019- değil, kalıcı çözümler getirmek bir gerekliliktir.
2023) tarım sektörüne dair hedefler incelendi-
ğinde, 2018’deki durumla 2023 hedeflerinin Türkiye Kırsal Kalkınma Politikalarına
belirtildiği maddeler dışında, genelinde “403.1. Kısa Bir Bakış
Tarım sayımı yapılacaktır”, “404. Tarımsal des- Kalkınma, “Bir ekonomide halkın değer yargıla-
teklerin etkinliği artırılacaktır”, “405. Tarım rı, dünya görüşü ile tüketim ve davranış kalıpla-
arazilerinin korunması, etkin kullanımı ve rındaki değişmeleri içerecek biçimde toplumsal ve
yönetimi sağlanacaktır”, “407. Bitkisel üretim kurumsal yapıda dönüşüme yol açan büyüme/
artırılacaktır”, “408. Hayvancılık geliştirilecek- gelişme; insan hayatının niteliğindeki iyileşme”
tir” gibi “cek-cak edebiyatı” şeklinde sıralanmış olarak tanımlanmaktadır. Kırsal kalkınma ise,
yuvarlak laflardan oluştuğu görülmektedir. dar anlamda, “Tarımsal gelişme ve ekonomik
Ülkemizdeki son tarım sayımının 2001 büyüme, tarımsal kalkınma”; geniş anlam ise,
yılında yapılmış olmasına karşın tek başına ülke- “Kırsal toplumların ekonomik ve sosyal amaçlar
yi yönetirken 17 yıldır bu ülkede genel tarım ile gelişmiş toplum statüsüne dönüştürüldüğü
sayımı yapmayan siyasi iktidarın teknolojinin bütünleşik bir süreç”tir.
oldukça geliştiği son dönemlerde aradan geçen Çok boyutlu bir kalkınma yaklaşımını ve çok
onca süreden sonra kalkınma planında “Tarım sektörlü kamu politikalarını içermesi gereken
sayımı yapılacaktır” demesi, beceriksizlik ötesi, kırsal kalkınma politikaları, kırsal alandaki temel
başarısızlığının bir itirafıdır. ekonomik faaliyetin tarım olması sektörel
Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kul- boyutta “tarım politikaları”na, ulusal refahın
lanımı konusundaki plan hedefleri ise, somut kentsel ve kırsal alanlar arasında dengeli dağıl-
örnek olarak Eskişehir Alpu Termik Santraline maması nedeniyle mekânsal boyutta ise “bölge-
yönelik verilen izin, açılan davalar ve bakanlıkların sel gelişme politikaları”na konu edilmektedir.
tutumu özelinde inandırıcı olmayıp, toprakların AB müzakerelerinde “Tarım ve Kırsal Kalkın-
talanı mantığının bir cümlelik soyut hedef yazı- ma” faslı açılmasına karşın, ülkemizde kırsal kal-
mıyla önlenemeyeceği gerçeğini göstermektedir. kınma ile tarımın ayrı başlıklar altında konumlan-
On Birinci Kalkınma Planı’nın TBMM’de dığı kalkınma planlarında tarım sektörü ile kırsal
görüşüldüğü sırada Tarım ve Orman Bakanı Dr. kalkınma arasındaki organik bağ, temel bir unsur
Bekir Pakdemirli’nin III. Tarım ve Orman Şûra- olarak ele alınmamaktadır. Kırsal kalkınma, Tür-
sı’nın toplanması ve on beş yıldır toplanamayan kiye’de bölgesel gelişmenin sağlanması ve bölge-
Tarım Şurasından çıkacak sonuçlarla gelecek beş ler arası dengesizliklerin giderilmesindeki strate-
yılın programının hazırlanacağını duyurması jik önemini korurken, azgelişmiş yörelerimizde
manidardır. Kalkınma Planı hedefleri ile uyum- ekonomi halen genellikle verimi düşük tarımsal
suzluk bir yana, bu süreçte gündeme gelerek üretime bağlıyken, bu bölgelerde iş ve gelir
şimdilik geri çekilen ve tarımsal kamu yönetimi- imkânları kısıtlı kalmakta, genç işgücü ve serma-
ni tasfiye ederek sektörü tümüyle yerli ve yaban- ye gibi üretken faktörlerin göç dinamikleri ile
kaybı söz konusu olmakta, düşük nitelikli işgücü-
Ülkemiz tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı hale gelmiştir.
nün girişimcilik kapasitesi ve verimliliği sınırlı
(…) TÜİK verilerine göre 2018 yılında sadece buğday,
bulunmakta, altyapı, temel hizmetler ve yaşam
mısır, ayçiçeği, pamuk ve soya gibi 5 ürünün ithalatına, kalitesinin geliştirilmesi ihtiyacı açıkça görülmek-
yaklaşık 4,6 milyar dolar karşılığı 21 milyar TL ödenirken, tedir. Bu nedenle, kırsal kalkınmanın bölgesel
bitkisel üretim ve hayvancılık dahil 2018 yılı tarımsal gelişme politikaları ile uyumu önem taşımaktadır.
destekleme ödemesinin 14 milyar 552 milyon olması, (GTHB, 2014)
doğrudan yabancı ülke üreticilerinin desteklenmesi Genel olarak “kırsal Türkiye”nin günümüz-
anlamında düşündürücüdür. de de süren başlıca sorunları şöyle özetlenebilir:
56 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


1. Halkın gelir düzeyi son derece düşük, küçük Kırklareli-Arizbaba
üreticilerin ya da topraksızların ortalama
gelir durumu, yoksulluk sınırının değil, açlık
sınırının da altındadır.
2. Beslenme şekli son derece zayıf ve yetersizdir.
3. Yaşam kalitesi ve standartları asgarinin de
altındadır.
4. Kronik işsizlik son derece yaygın olup, bu
konuda durum her geçen gün daha da kötü-
ye gitmektedir.
5. Halkın önemli bir bölümü halen sosyal
güvenceden yoksundur Kırklareli-Kaynarca
6. Üretim ağırlıklı olarak geleneksel yöntem-
lerle yapılmakta olup, tarım ve hayvancılık
alanında yeterli rehberlik hizmeti yoktur.
7. Meralardan düzenli bir şekilde ve gereğince
yararlanılamamaktadır.
8. Ürünlerde maliyet-fiyat dengesi üreticinin
aleyhine bozulmuş, ürettim girdilerinin
maliyetleri her geçen gün artmakla birlikte,
ürün fiyatları bu artışların çok altında kal-
maktadır.
9. Sulama suyu ve altyapı yetersizlikleri yüzün- (Fotoğraflar: Z. Eres).
den sulu tarım yeterince yapılamamaktadır. sal alandaki dağınık ve nüfus yoğunluğu düşük
10. İçme suyu yetersiz ve gerekli sağlık koşulla- yerleşim desenindeki kırsal alanlarda hizmet
rından yoksundur. sunumuna yönelik çözüm arayışları gündemde
11. Bazı olumlu adımlar atılmış olmasına rağ- yer almıştır. 1990’lı yıllarla birlikte kırsal alanda
men yolların bozukluğu ya da yetersizliği tarım dışı sektörlerde istihdam yaratıcı olanaklara
sorunu çözülememiştir. yönelik stratejiler geliştirilmeye çalışılmış, daha
12. Sağlık hizmetleri yetersizdir. sonra bu çalışmalara sürdürülebilir ve katılım
13. Eğitim hizmetleri yetersiz olup, taşımalı eği- boyutundaki politikalar da eklenerek kırsal alan-
tim yaygındır. larda doğal kaynakların kullanımı ve yönetimi
14. Halk arasında batıl inanış ve hurafeler halen konusu yedinci ve sekizinci kalkınma planları
oldukça egemendir. dönemimde gündeme taşınmıştır. Dokuzuncu
Ülkemizde uygulanan başlıca kırsal kalkın- ve onuncu kalkınma planları dönemlerinde ise
ma politikaları ise şu şekilde özetlenebilir: kırsal alanlar için ilk defa Ulusal Kırsal Kalkınma
1. Köklü değişiklik amaçlayan yaklaşımlar (top- Strateji ve Kırsal Kalkınma Planı belgeleri yayım-
rak reformu). lanmıştır. Kırsal alanda sektör uyumu dışında
2. Hizmet ağırlıklı yaklaşımlar (kırsal alanlara mekânsal uyuma yönelik çalışmalar başlatılmış ve
götürülen yol, su, elektrik gibi kamu hizmet- AB’nin mekânsal gelişme perspektifi, kırsal kal-
lerinin iyileştirilmesi ve sayıca arttırılması vb). kınma fonları ve bunların kullanımıyla birlikte
3. Yerleşim düzeninden kaynaklanan sorunları kırsal alan konuları bölgesel gelişme konuları
çözmeye dönük yaklaşımlar (köy birleştir- içinde yer almıştır. Bu politikalar ışığında kırsal
meleri, köy-kent, tarım-kent önerileri vb). alanlarda bugüne kadar uygulanan merkez uzan-
4. Gönüllü, katılımcı, demokratik, yöntemlere tılı dikey yaklaşımlar yerine yatay işbirliğine daya-
dayalı kırsal alan toplum kalkınması yaklaşım- lı katılımcı yaklaşımların kalkınma planlarına yan-
ları (kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması vb). sımaları görülmüştür (Yenigül, 2017).
5. Tarımsal alanda işsizliğe karşı iş sahibi yapma 1960’lar sonrası yürürlüğe giren kalkınma
yaklaşımları (kırsal sanayi, kırsal turizm, boş planlarındaki kırsal kalkınma modelleri incelendi-
zaman etkinlikleri vb). ğinde, ilk iki kalkınma planında gündeme gelen
Cumhuriyetin kurulmasından itibaren başla- “toplum kalkınması” modeli, “Küçük toplulukla-
yan kalkınma çalışmaları kapsamında tarımda rın içinde bulundukları ekonomik, sosyal ve kültü-
verimlilik ve modernizasyon odaklı çalışmalar rel koşulları iyileştirmek amacıyla giriştikleri çaba-
gündemde yer almış, planlı dönemle birlikte kır- ların, devletin bu konudaki çabalarıyla birleştiril-
mimar•ist 2019/3 57
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

mesi, bu toplulukların ulusun bütünüyle kaynaştı- ren Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2005 yılın-
rılması, ulusal kalkınma çabalarına tam ölçüde da kapatılarak tarımsal ve kırsal altyapı hizmetleri il
katkıda bulunmalarının sağlanması süreci” olarak özel idareleri ve yerel yönetimlere devredilmiş, bu
tanımlanabilir. 1964 yılında Köyişleri Bakanlı- alanda merkezi kamu örgütlenmesinden yerelleş-
ğı’nın kurulması ile yaşama geçirilen ve yeterli meye geçilmiştir.
devlet desteği verilmeyip savsaklanan model, AB’nin başlıca kırsal kalkınma politika araçla-
1970’li yıllardan sonraki iktidarlarca ise ideolojik rı, LEADER, SPARAD, Avrupa Birliği Katılım
bulunarak uygulanmamıştır (Geray, 1981; Tüten- Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) ve Avrupa Birli-
gil, 1975; Yavuz, 1969). Birinci Planda “Toplum ği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kal-
Kalkınması” başlığı yanına parantez içinde “Köy kınma Bileşeni’dir (IPARD). AB, Türkiye’nin
Kalkınması” yazılması, toplum kalkınmasının kırsal ve tarımsal altyapı sorunlarının çözümüne
sadece köy toplulukları için kullanılacak bir yön- yönelik SAPARD fonunu kullanmasına onay ver-
tem olması ve toplum kalkınmasının köy kalkın- mezken, 2007’den sonra gündeme gelen IPA ve
masında kullanılacak tek yöntem olması gibi yanlış IPARDF yardımları kapsamında uyum sürecinde
anlaşılmalara yol açmış, 1965 yıllık programında ülkemize gelen kısıtlı fonları dağıtmak için 2007
yer alan “şehirsel toplum kalkınması” yöntemi ile yılında kurulan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Des-
alan genişletilerek çalışmalara Ankara gecekondu tekleme Kurumu (TKDK), sadece gelen fonları
semtlerinde başlanmıştır (Geray, 1966). dağıtan, dağıttığı fonlarla yapılması gerekli yatı-
rımları yeterince denetlemeyen, kurumsal yapısı
Kır ile kenti “bütün”leştirmeye çalışan Büyükşehir Yasası, ve personel varlığı sorgulanır bir kurumdur.
kırsal dokuya kent yaşantısını dayatarak yeni bir yönetim Ülkemizde Onuncu Kalkınma Planı’nda köy
şekli önerirken, hizmet alanları genişleyen büyükşehir altyapısına yönelik Köylerin Altyapısının Destek-
belediyelerinin yükümlülüklerini nasıl yerine getireceği ise lenmesi Projesi (KÖYDES), Su ve Kanalizasyon
önemli bir sorundur. Altyapı Programı (SUKAP) ile sosyal kalkınma
bakımından öncelikli illere yönelik Sosyal Destek
Üçüncü, dördüncü ve beşinci kalkınma plan- Programı uygulanmıştır. 2019 yılında yürürlüğe
larında planı hazırlayan siyasi iktidarın benimse- giren On Birinci Kalkınma Planı’nda kırsal kalkın-
diği adla “merkez köy”, “köy kent”, “tarım manın amacı, “705. Sürdürülebilir kırsal kalkın-
kent” modelleriyle altyapı hizmetine yönelik ma anlayışıyla, üretici birlikleri ve aile işletmeleri-
uygulamalar ile tarımda verimlilik ve moderni- nin üretim kapasitesinin ve kırsal işgücünün istih-
zasyon odaklı çalışmalar gündeme gelmiş, her dam edilebilirliğinin artırılması, yaşam kalitesi-
uygulama tam anlamıyla yaşama geçirilememiş- nin iyileştirilmesi, yoksullukla mücadele ile kırsal
tir. Altıncı kalkınma planında kırsal alan planla- toplumun düzenli ve yeterli gelir imkânlarına
ması, yedinci planda kırsal altyapı hizmetleri kavuşturularak refah düzeyinin artırılması ve
öncelik olmuş, sekizinci planda kırsal gelir ve nüfusun kırsalda tutundurulması temel amaçtır”
istihdamın artırılması hedeflenmiştir. Kırsal alan şeklinde ifade edilmiştir. “Yaşanabilir Şehirler ve
planlaması ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmış Sürdürülebilir Çevre” ekseni altında ekonomik ve
olmasına rağmen köy yerleşim birimlerinin ancak sosyal faydanın artırılmasına paralel olarak çevre-
%1’i planlı yerleşime kavuşabilmiş, kırsal alanın nin korunması, şehirlerde ve kırsal alanlarda yaşam
imarında planlama ve uygulama ile ilgili gelişme- kalitesinin iyileştirilmesi ile bölgeler arası gelişmiş-
ler sınırlı kalmış, köy yerleşim planı ve köy iskân lik farklarının azaltılmasına yönelik hedef ve politi-
projeleri yeterince uygulanamamıştır. kalara da yer verilmektedir. Somut kırsal kalkınma
1990’lı yıllarda somutlaşmaya başlayan AB kır- hedefleri olarak ise, 2018’de 125.348 km olan
sal kalkınma politikasının temel amacı, tarım sek- KÖYDES ve KIRDES kapsamında yapılan köy
törünün rekabet gücünün artırılması ile kırsal yer- yolu uzunluğunun 2023 yılında 148.490 km’ye,
leşimlerin sürdürülebilir kalkınması olarak ifade 2018’de kümülatif olarak 64.700 olan köylerde
edilmektedir. Ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren içme suyu tesisi yapılan ve yenilenen ünite sayısı-
tarımsal sübvansiyonların nitelik değiştirmesi, nın 2023’te 69.700’e çıkarılması öngörülmüştür.
tarımsal destek türlerindeki çeşitlenme, tarıma ve Planda kırsal kalınmaya yönelik somut hedeflerin
kırsal alana yüklenen çok işlevlilik, bölgesel politi- yol ve içme suyuna indirgenmesi manidardır.
kalardaki kurumsallaşma ve AB uyum sürecinin de AB, kendi belgelerinde, kırsal nüfusun azaltıl-
etkisiyle kırsal kalkınma yeni bir politika alanı ola- masını isterken, buradan kopacak insanların uzun
rak kabul görmeye başlamıştır. İronik biçimde dönemde tarım dışı istihdam sağlayacak sektörlerin
köylere temel ve tarımsal altyapı hizmetleri götü- gelişmesine bağlı olarak azaltılabileceğini belirt-
58 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


mekte, ancak aday ülkelerde bu insanların gelece- ciliğinden çok kırsal alanların ve tarım kesiminin
ğine yönelik bir sorumluluğu paylaşmamaktadır. itici özelliklerinden beslenmektedir. İtici etmen-
Aksine, üye ülkelerin insanları serbest dolaşırken lere, son yıllarda ekonomik nedenlerin yanı sıra,
insanlarımızın AB ülkelerinde dolaşımına kısıtlama can ve mal güvenliği gibi stratejik bir etmen de
getirmek, yükümlülüklerine karşın ülkemize en eklenmiştir. “Kent, köy, kır, kırsal alan” gibi
baştan kapıyı kapatmak anlamına gelmektedir. kavramların bulanıklaşmasında, kentlerin zaman
Uyum sürecinin kesintili olsa da sürdüğü AB’nin içinde yaşadığı dönüşümün etkisi olsa da, Tür-
kendi belgelerinde kırsal nüfusun 10 yılda %10 kiye özelinde daha çok son zamanlarda yapılan
düzeyine indirilmesi istemi, genel işsizlik oranının yasal/yönetsel düzenlemeler etkilidir. Oranlar-
resmi olarak %12’ler düzeyinde olduğu Türkiye’de daki bu ani değişikliğin ana nedeni; 10.7.2004
çalışan her dört kişiden birinin sektör değiştirmesi tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
anlamına gelmektedir. Ortadoğu politikasındaki Kanunu, 6.3.2008 tarihli ve 5747 sayılı Büyük-
yanlışlar nedeniyle yaklaşık 4 milyon Suriyeli mül- şehir Belediyesi Sınırlan İçinde İlçe Kurulması
tecinin göç ettiği ülkemizde, tarımdan plansız bir ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hak-
biçimde ve radikal olarak kopacak yaklaşık 5 mil-
kında Kanun, 12.11.2012 tarihli ve 6360 sayılı
yon işgücünün aileleri ile birlikte yaşayacağı ve
On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi
yaşatacağı sıkıntılar ortadadır. Bu bağlamda, tarım-
Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
da çalışan aktif nüfusun toplam nüfusa oranının
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapıl-
hızla AB ülkeleri düzeyine çekilmesi çabasından
masına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat uya-
vazgeçilmeli, geniş tarım alanlarına, küçük işletme-
rınca Ulusal Adres Veri Tabanında yerleşim yer-
lere, oransal olarak düşük nüfus yoğunluğuna ve
lerine yönelik olarak yapılan idari bağlılık, tüzel
benzer kırsal alan nüfus büyüklüğüne sahip olan
kişilik ve isim değişiklikleri sonucu, 30 adet
Polonya ve Bulgaristan gibi ülkelerin durumu dik-
büyükşehirde “köy”lerin hukuki statüsünün
kate alınarak, ülkemizin kırsal nüfusunun görece
“mahalle” olarak değiştirilmesidir. Yaşanan
yüksek olması sorun sayılmamalıdır. Oysa ülkemiz-
değişim, olgunun kendisinden kaynaklanmasın-
de bu konuda uygulanan politikalar yeni sorunları
gündeme taşımıştır. dan çok, yapay/suni bir gelişmedir.

Ülkemiz tarım sektörünün kontrolsüz şekilde tasfiyesi ve


Büyükşehir Belediye Yasasına Kısa Bir Bakış tümüyle piyasalaştırılarak yabancılaştırılması, halen çok
Ülkemizde 1923-50 yılları arasında “köylüyü yaygın olan ve korunması gereken küçük aile çiftçiliğinin yok
köyde tutmak” politikaları gündemde iken,
olmasını hızlandırırken, bu süreç yerel çeşitlerimiz ve biyo-
1950-80 arasında mizahi anlatımla “köyden
çeşitliliğimize yönelik olarak da çok ciddi bir tehdit
indim şehre”, 1980-2000 arasında “kentin düş-
manı olarak köylü” algısını yaratan politikalar
oluşturmaktadır. Hayvancılıkta yaşanan çöküş ile doğrudan
uygulanmıştır. 2000’li yıllardan sonra, bir yan- ilgili olarak yok olmaya yüz tutan ve üretim için yaylaya göç
dan yasal düzenlemelerle “köylülüğü tasfiye”ye öykülerinin artık sembolikleştiği “yayla kültürü”, yerini
yönelinirken diğer yandan ise ironik biçimde yabancılaşan “yayla turizmi”ne bırakmıştır.
“köylüyü köyde tutmak” politikalarına da geri
Kır ile kenti “bütün”leştirmeye çalışan Büyük-
dönülmeye çalışılmaktadır.
şehir Yasası, kırsal dokuya kent yaşantısını dayata-
1927 nüfus sayımında 13,6 milyon olan Tür-
kiye nüfusunun %75.8’i kırsal bölgelerde yaşar- rak yeni bir yönetim şekli önerirken, hizmet alan-
ken, 1980’lerden itibaren bu oran tersine dön- ları genişleyen büyükşehir belediyelerinin yüküm-
müş, günümüzde ülke nüfusunun %92.3’ü şehir- lülüklerini nasıl yerine getireceği ise önemli bir
lerde yaşamaya başlamıştır. TÜİK’e göre 1980 sorundur (Yaşar, 2014). Bu süreçte On Birinci
yılında %56.1, 1990’da %41, 2000’de %35.1 Kalkınma Planı’nda yer alan “155. 2012 yılında
olan belde ve köy nüfusu, 2007’de %29.5, çıkarılan 6360 sayılı Kanunla nüfusu 750 binin
2010’da %23.7, 2012’de %22.7, 2013 yılında ise üzerinde bulunan iller, il sınırları esas alınarak
%8.7 olmuştur. 2018 yılında bu oran %7.7’dir. büyükşehir belediyesine dönüştürülmek suretiyle
1980’lerden bu yana Türkiye nüfusunun nere- büyükşehir belediyelerinin yetki alanı genişletilmiş
deyse %18’i kentlere göç etmişken, özellikle ve belediyelerde yaşayan nüfus oranı 2018 yılı itiba-
2012 yılı sonrası kentli nüfus-kırsal nüfus oranın- rıyla yüzde 93,8’e ulaşmıştır. Düzenleme ile kırsal
daki değişimin ana nedeni “siyasi kararlar”dır. alandaki yerleşmelere büyükşehir imkânlarıyla hiz-
Batı ülkelerinde itici ve çekici etmenlerin met sunulması hedeflenmiştir. Ancak, büyükşehir
etkisiyle hızlanan göç, ülkemizde kentlerin çeki- belediyelerinin hizmet sunma kapasitesinin artırıl-
mimar•ist 2019/3 59
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Malatya-Serge,

Bursa-Gököz,

(Fotoğraflar: Z. Eres).

ması ve ilçe belediyeleriyle çakışan yetki ve sorumlu- maktadır. Kırın planlaması, temel olarak tarımsal
luklarının gözden geçirilmesi ihtiyacı sürmektedir” üretimin planlamasını da içerdiği için, imar mev-
ifadeleri, anlamlıdır. zuatı ve planlama pratiği yetersiz ve belirsiz kal-
“Kentsel tarım”, kırsal alanların kentsel alan- maktadır. Yasa ile belediyenin genişleyen hizmet
larla iç içe geçmesiyle birlikte kırsal, kırsallık, alanının büyük bir kısmının, yerleşim bölgesi
tarım ve tarımsal üretime yönelik gelişen yeni olmayan, tarım arazileri, meralar, orman alanları
bir kavramdır. Kentsel tarım, kentsel gıda ve ekolojik hassasiyeti bulunan bölgeler olması
güvencesi, yoksulluğun azaltılması, yerel eko- nedeniyle, üretim için kullanılması gereken
nomik ve sürdürülebilir kentsel gelişmeye katkı- verimli tarım arazilerinin arsaya dönüştürülmesi-
sı nedeniyle dünyada birçok ülkede sürdürüle- nin yolu açılmıştır. Tüzel kişiliği sona eren köy-
bilir kentsel gelişme politikalarında önemli bir lerde rantçıların gözünü diktiği kıyı alanları ve
strateji olarak görülmektedir. 6360 sayılı yasa- meralar amaç dışı kullanıma açılmakta, doğal var-
da, kentsel yönetim alanları içinde kalan tarım lıklar ve kır yaşamı, ekosistem dengesi gözetil-
alanlarının korunması geliştirilmesi ve tarımsal meksizin tahribata uğramaktadır.
üretimin yapılmasına yönelik organizasyonlarda Dünyada ticari ve ticari olmayan ayrımı gün-
yerel yönetimlerin nasıl görev alacağı konuları- demde olan kentsel tarım alanında yerel yöne-
na ilişkin ayrıntılara yer verilmemiştir. Belediye timlerin payı artarken, ülkemizde doğal kaynak-
bünyesinde kurulan “Kırsal Hizmetler”, ların hoyratça kullanılması bir yana, kentsel
“Tarımsal Hizmetler”, “Tarımsal Altyapı” adlı tarım uygulamaları yeterli olmayıp, bazı büyük-
daire başkanlıkları ve “Tarım Hayvancılık, Araş- şehir belediyelerinin küçük ölçekli yatırımları
tırma, Destekleme ve Eğitim Şube Müdürlüğü” dışında, nerede ise “hobi bahçeleri”ne indir-
adlı birimlerin görev yetki ve sorumlulukları genmiştir. Ülkemiz tarım sektörünün kontrol-
incelendiğinde, yeterli altyapı, uzman personel, süz şekilde tasfiyesi ve tümüyle piyasalaştırılarak
mali destek olmadan her BŞB’nin il düzeyinde yabancılaştırılması, halen çok yaygın olan ve
adeta ayrı bir Tarım Bakanlığı gibi çalışması korunması gereken küçük aile çiftçiliğinin yok
öngörülmüştür. Merkezi planlamanın odağında olmasını hızlandırırken, bu süreç yerel çeşitleri-
yer alması ve kalması gereken Tarım ve Orman miz ve biyo-çeşitliliğimize yönelik olarak da çok
Bakanlığının bu yetkilerini yerele devretmesi- ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Hayvancılıkta
nin, görev ve yetki çatışması ve eşgüdüm soru- yaşanan çöküş ile doğrudan ilgili olarak yok
nu yaratması bir yana, bu yapılanma ile tarım ve olmaya yüz tutan ve üretim için yaylaya göç
kırsal kalkınmaya yönelik hizmetlerin yerelde öykülerinin artık sembolikleştiği “yayla kültü-
başarılı olma şansı yoktur. rü”, yerini yabancılaşan “yayla turizmi”ne
Tarımsal faaliyetleri kırsal odaklı yaklaşımla bırakmıştır. Karadeniz özelindeki “Yeşil Yol”
ele alan ve kırsal kalkınmanın bir bileşeni olarak benzeri uygulamalarla doğa tahrip edilerek yeni
gören, tarımsal üretimin halen yalnızca kırsal insan yerleşimlerinin önü açılırken, Uzungöl ve
alanda devamını açıklayan ve tarımsal üretimi Ayder yaylalarında somutlaşan haliyle gelenek-
kentsel alanlar ile ilişkilendirmeyerek kent-kır sel yayla evleri yerine ya da yanına yapılan otel/
ayrımını ortadan kaldıran 6360 sayılı yasa ile il pansiyonlar ve çok katlı briket meskenler ile kır-
özel idaresine ait gayrimenkullerin dağıtılması, sal miras üzerinde onarılamaz tahribat yaratıl-
beraberinde yereldeki farklılıkları göz ardı eden maktadır. Yıllarca ülkeyi tek başına yönetip bu
bir düzenlemeyi getirmiştir. Köylere yönelik hiz- tahribata seyirci kalanların ve 2018 yılında yeni-
metler kentin öncelikleri içinde geri planda kal- den “imar affı”nı gündeme getirenlerin, oluşan
60 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


kamuoyu tepkisi üzerine şekilsel yıkımlara baş- Bu süreçte, günümüzde “kalmayan köylü ve
laması ile bu sorunun çözülemeyeceği açıktır. yok olan küçük çiftçi ile ülkemizde tarımsal üre-
Bu aşamada bazı “sahici sorular” sormak tim artırılarak kırsal kalkınma başarılabilir mi?”
gerekmektedir. Acaba, siyasi bir kararla ilan edi- sorusunun yanıtı, yıllardır izlenen yanlış ve yanlı
len büyükşehirlerde mekânsal olarak köy, sosyo- politikalara devam edilmesi halinde, maalesef
lojik olarak köylü kalmadı mı? Herkes, “birden- başarılamaz olacaktır.
bire/aniden” “kentli” mi oldu? Statü değişikliği Dış dayatmacı koşullara ve sermaye kesiminin
ile “köylü” kavramı bir anda “kentli” kavramına çıkarcı isteklerine ödün vermemesi gereken Tür-
dönüşebildi mi? Sosyoekonomik açıdan köy ile kiye’nin içeride ve dışarıda seçmek ve uygulamak
kent arasındaki gelişmişlik farkı aniden kapana- zorunda olduğu tek politika seçeneği, sektörel
rak “köy-kent ikilemi” aşılabildi mi? Kırsaldaki gerçeklere ve ülke gereksinimlerine uygun bir
“tarımsal üretim”, artık “kent tarımı” olarak tarım politikasının benimsenerek, etkin tarımsal
adlandırılabilir mi? Kenti planlarken hangi sos- kamu yönetimi ve yeterli maddi kaynaklarla bir-
yoekonomik gerçekler göz önüne alınacaktır? likte planlı bir şekilde yaşama geçirilmesidir.
Köylülük kültürünün şehirleşmesi/kentleşmesi
Sorunun köklü çözümü için, mutlaka kararlı
olgusu karşısında hangi kültür diğerini dönüş-
bir siyasi irade ve ciddi devlet desteği gereklidir.
türüp onun yerine geçiyor? Kentleşme, daha az
Her koşulda tarımsal üretimin artırılarak
yeşil alan ve tarımsal üretim mi, yoksa daha çok
devamlılığının gerekli olduğu ülkemizde, “kır-
beton ve kaldırım mıdır? Bu bağlamda, toprak-
sal Türkiye”nin “makûs talihi”ni yenmek için,
tan kopmuş bir gelecek nesil sorunu, köylülük
öncelikle “kırsal ve kentsel toplum kalkınması”
kültürünün şehirleşmesi/kentleşmesi sorunu
şeklinde de tanımlanan bir sorunun varlığı kabul
karşısında, kent genişlemesinin köylülük ve çift-
edilmeli, kırsal ve tarımsal kalkınma bir bütün
çilik sorununa etkisi üzerinde ciddi araştırmalar
olarak algılanmalı ve bütünleşik bağı kurulmalı-
yapma ve gerçekçi politikalar üretme zamanıdır.
dır. Bu kapsamda bir an önce Büyükşehir Yasası
ile getirilen kırsala yönelik düzenlemelerden
Sonuç ve Öneriler
XXI. yüzyılda dünyadaki en stratejik iki ürün, su vazgeçilmelidir. Kentsel toprak politikaları yeni-
ve gıda olacaktır. Ülkemizde yıllardır egemen den düzenlenmeli, arsa spekülasyonunu ve
olan sermaye birikimi politikalarının yoğun emek tarım alanlarının amaç dışı kullanımını önleyen
sömürüsünün yanı sıra kentsel/kırsal ve kültü- caydırıcı ve özendirici düzenekler kurulmalıdır.
rel/doğal varlıkların el değiştirmesi üzerinden XXI. yüzyılda dünyadaki en stratejik iki ürün, su ve gıda
arazi, mülkiyet ve imar rantı düzenlemelerine olacaktır. Ülkemizde yıllardır egemen olan sermaye birikimi
dayanması nedeniyle doğamız, tarım alanlarımız,
politikalarının yoğun emek sömürüsünün yanı sıra kentsel/
ormanlarımız, meralarımız, köylerimiz, kentleri-
kırsal ve kültürel/doğal varlıkların el değiştirmesi
miz, kısacası üretim ve yaşam alanlarımız sömü-
üzerinden arazi, mülkiyet ve imar rantı düzenlemelerine
rü-rant müdahaleleriyle tahrip edilmektedir.
Küreselleşme sürecindeki yapısal düzenleme-
dayanması nedeniyle doğamız, tarım alanlarımız,
ler kapsamında 1980’li yıllardan sonra uygulanan ormanlarımız, meralarımız, köylerimiz, kentlerimiz,
neoliberal politikaların “Türk tarım politikasında kısacası üretim ve yaşam alanlarımız sömürü-rant
olumlu adımlar atma” ve “Avrupa Birliği’ne müdahaleleriyle tahrip edilmektedir.
uyum” amacı olmayıp, küresel dayatmaların
tarım sektöründe ve kırsal alanda giderek artan Ülke düzeyinde mekânsal planlama tamam-
sorunlarımızı çözemeyeceği artık görülmelidir. lanmalı, doğayı ve nitelikli tarım arazilerini koru-
Tarım sektöründe yapısal sorunların çözüleme- yan sektörel arazi kullanım planlaması bitirilerek,
diği, üreticilere diğer ülkelerdeki üreticilerle reka- büyük ova koruma alanları dahil tarımsal alanlar-
bet edecek destekleme ve koruma sistemleri oluştu- da tarımsal üretim planlamasına geçilmelidir.
rulmadığı, sektör emek-bilgi-üretim temelinde çağ- İlgili kurumlarla işbirliği yapılarak ulusal plan
daş bilgi ve teknolojiyle buluşturulamadığı ve üre- hiyerarşisinde arazi kullanım planları ve tarımsal
tim maliyetleri düşürülmediği sürece, tarımda üret- üretim planlarının yeri ve gücü tanımlanmalıdır.
kenlik ve verimlilik sorunu çözülemez. Üretim maliyetlerinin yüksekliğinde çok
“Kırsal alan” tanımı belirsiz bir ülkede ülke büyük payı olan gübre, ilaç, mazot gibi temel
gerçeklerine uygun olmayan öykünmeci kırsal tarımsal girdilerde dışalıma bağımlılık azaltıla-
kalkınma politikaları ile mevcut sorunların çözü- rak ve yerli girdi üretimi teşvik edilerek girdi
mü mümkün değildir. maliyetleri düşürülmelidir. Topraksız çiftçiler
mimar•ist 2019/3 61
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

topraklandırılmaları ve mevcut işletmelerin almalı, pazara sunulan ucuz ve sağlıklı ürünler-


ortalama işletme büyüklüğü ekonomik büyük- de tüketici fiyatı istikrarı yakalanmalıdır.
lüğe kavuşturulmalı, sulama ve arazi toplulaştır- Özetle, faize ve ranta değil, yatırıma kaynak
ması gibi altyapı hizmetleri kamu tarafından aktaran bir bütçe yapısı ve bu kaynakları akılcı
tamamlanmalı, ar-ge faaliyetlerine ağırlık veril- kullanan sektörler arası bütüncül politikaların
meli, uygun bilgi ve teknolojiler kullanılarak uygulanması ile kamusal desteklerin üretime ve
üretim artırılırken verim kayıpları azaltılmalıdır. istihdama yönlendirilmesi durumunda, tarımdaki
Havza/il önemine uygun tarımsal destekler ile potansiyel gücümüzden en doğru şekilde yarar-
üretim çeşitlendirilerek artırılmalı, hayvan varlığı- lanılacak, doğal kaynaklarımız korunacak, geliri
mızın artırılması ve ithalattan kurtulabilmek için artan çiftçilerin sorunları çözülebilecek, tüketici
tüm olanaklar kullanılmalıdır. Nedenlerine bakıl- sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşabilecek, dengeli ve
maksızın sonuç olarak ortaya çıkan dönemsel fiyat sağlıklı kentleşme gerçekleştirilebilecektir.
artışlarına önlem olarak yapılan ürün dışalımı
Baki Remzi Suiçmez, Ziraat Mühendisi, TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi
kademeli olarak azalmalı ve sonlandırılmalı, zor
koşullara karşın üretmeye çalışırken çiftçilerimizi Kaynakça
Arslan, D. A. (2004), “Bir Ankara Köyü Araştırması: Köy
üretemez duruma düşüren dışalıma konu yabancı Sosyolojisinin Bakış Açısından Ankara Kavaközü
ürünlerde gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da Köyü”, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi
sıfırlanması uygulamalarından vazgeçilmelidir. Atalık, A. (2019), “Kriz Yılında Tarım 2018”, Tarım ve
Mühendislik Dergisi, TMMOB Ziraat Mühendisleri
Tarımsal KİT’ler yeniden kurulmalı ve işlev- Odası Yayını, S. 124 (Ocak-Mart)
sel kılınmalı, demokratik kooperatifçilik özendi- Berkes, N. (1942), Bazı Ankara Köyleri Üzerinde Bir Araş-
tırma, DTCF Felsefe Enstitüsü Neşriyatı, Sosyoloji
rilerek üretimin yanı sıra pazarlama kanallarında Serisi No: 2
da etkin rol almaları sağlanmalı, aracılık sistemi DPT (2006), Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (2007-
kaldırılarak üreten çiftçi hak ettiği ürün bedelini 2013), Ankara.
Fasıl 11: Tarım ve Kırsal Kalkınma, https://www.ab.gov.
tr/fasil-11-tarim-ve-kirsal-kalkinma_76.html
Can Rural Development Be Achieved in Turkey by Increasing Geray, C. (1966), “Toplum Kalkınması ve Toprak Refor-
Agricultural Production With Disappearing Villagers and mu”, AÜSBF Dergisi, c. 21, S. 3
Geray, C. (1981), Kırsal Türkiye’de Toplum Kalkınması ve
Small Farmers? Kooperatifçilik (Örnekolaylar), Tuna Yayıncılık, Ankara
The applicability of the main objectives of rural development, which has GTHB (2014), Kırsal Kalkınma Planı (2010-2013) Değer-
determined in the Eleventh Development Plan of Turkey that came into lendirme Raporu, Ankara.
GTHB (2015), Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi (2014-
force in 2019 as increasing production capacity and employment situation
2020), Ankara
of rural labor force, prospering and keeping the population in rural areas in Keleş, R. (1990), Kentleşme Politikası, İmge Kitabevi Yayın-
accordance with sustainability, is controversial due to the independent and ları, Ankara
disjointed state of agriculture, industry and service sectors constituting Keleş, R. (1995), “Kentleşme ve Türkçe”, http://dad.
boun.edu.tr/tr/download/article-file/303091
the whole economy in Turkey. As a result of the implementation of the On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023), http://www.resmi-
practices in the sectors by independent, uncoordinated decision-making gazete.gov.tr/eskiler/2019/07/20190723M1-1-1.pdf
mechanisms in Turkey, competition and conflict between sectors are Suiçmez, B. R. (2000), “Türkiye Topraklarının Yönetimin-
experienced instead of complementarity between sectors. After the serious de Yasal ve Yönetsel Sorunlar-Çözümler”, Yayımlanma-
mış Uzmanlık Tezi, TODAİE
changes experienced by the agricultural sector in the 1980s with the wave Suiçmez, B. R. (2002), “Tarım Alandaki Özelleştirmeler”,
of globalization, privatizations in the process of neoliberal policies that are Küreselleşme ve Türkiye Tarımı, Tarım Haftası Sempoz-
based on the abandonment of policies to protect the agricultural sector, yumu (7-8 Ocak 2002) Kitabı, TMMOB Ziraat
Mühendisleri Odası Yayını, Ankara
reducing agricultural subsidies, years of neglect, inadequate policies and TDK, https://tdk.gov.tr/
even lack of policy has led to problems in quantity, quality and outturn in TÜİK (2017), Resmi İstatistik Programı 2017-2021
production and has caused the domestic production and producers to be TÜİK Resmi İstatistik Portalı, http://www.resmiistatistik.
negatively affected, the abandonment of production, the rapid plundering gov.tr/?q=tr/content/18-k%C4%B1rkenttan%C4%-
B1m%C4%B1n%C4%B1n-revizyonu
of natural resources, especially fertile soils, and the people cannot access Tütengil. C. O. (1975), 100 Soruda Kırsal Türkiye’nin
healthy and cheap food. Efforts to rapidly reduce the agricultural/rural Yapısı ve Sorunları, İstanbul
population without the necessary infrastructure and healthy social Yaşar, C. G. (2014), “Bütünşehir Yasası ve Kır: Tarım,
Kentleşme ve Diğer Şeyler Üzerine”, Mimarlık, S. 376
transformation policies with artificial decisions such as Metropolitan Law
(Mart-Nisan)
in order to fall into the category of developed country with numerical ratio Yavuz, F. (1969), Memleketimizde Toplum Kalkınması,
changes and/or improve compliance with European Union (EU) have TODAİE Yayını, 2. baskı, Ankara
brought new serious problems, including urbanization. This article Yenigül, S. B. (2016), “Büyükşehirlerde Tarımsal Alanların
Korunmasında Kentsel Tarım ve Yerel Yönetimlerin
discusses and evaluates the agricultural sector and rural development Rolü”, Megaron, 11 (2) https://www.journalagent.
policies in Turkey by the issues such as the uncompromising definitions of com/megaron/pdfs/MEGARON_11_2_291_299.pdf
rural and the changing policies of land-human relations from past to Yenigül, S. B. (2017), “Kırsal Kalkınma Politikalarında Yeni
Yaklaşımlar ve Bu Yaklaşımların Türkiye’nin Kırsal Kal-
present.
kınma Politikalarına Etkisi”, Planlama, 27 (1)

62 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


Tarımda Gerileme ve Köy Mekânına
Yansıması
Mustafa Sönmez

K öy ya da kent, yerleşim yerlerinin mekânsal


biçimlenişinde, aldığı formda, barınılan
konutların mimarisinde, köy ve/veya kentin
kamusal alanlarının, mekânlarının şekillenişin-
de, üretim biçiminin, üretim ilişkilerinin önemli
bir yeri olduğu açık.
Konumuz köy mekânı özelinde odaklanır-
sak, köylerin, genel olarak kırların ana ekono-
mik faaliyetinin tarım ve hayvancılık olduğu
bilinir. Buna, yakın dönemlerde bazı yerlerde
turizm de eklendi. Ama yine de köyün, kırın asli
ekonomik faaliyet alanı tarım ve hayvancılıktır.
Bu üretim faaliyetinin köylüler tarafından yerine
getiriliş biçimi, ürünün metalaşma derecesi,
pazar ile olan ilişkisi, dolayısıyla bir birikim yara- Köyde, feodal bey, ağa, aşiret reisi türü kır Resim 1. Kurulduğu
tıp yaratmaması, köylü gelirine yansıması, egemenlerinin olduğu formlarda, üretim ilişki- tarihsel dönemin
mimari biçimlenişini
mekânı da şekillendirir, dönüşümlere yol açar. lerinin ve sınıfsal hiyerarşinin mekâna ve konuta günümüzde büyük
Köyde en önemli üretim aracı olan toprağın ayrıca yansıdığı da bilinir. Kır egemeni ve ailesi, ölçüde yansıtan terk
mülkiyeti, toprak dağılımı, köylü nüfusun tarih- konak ya da benzeri görece sağlam, geniş, iyi edilmiş bir köy:
sel süreç içinde sınıfsal farklılaşması da köydeki malzemeden üretilmiş konut(lar) kullanırken Lübbey Ödemiş,
İzmir
gelir bölüşümünü etkilemiş, bunun devamında (Resim 2), kır egemeninin emrindeki yoksul (Fotoğraf: K. Güler).
konut ve mekânların farklılaşmasında belirleyici köylülerin barınakları hem kullanılmış malzeme
olmuştur. hem büyüklük açısından daha basit ve ilkeldir
Geçimlik tarım ve hayvancılığın geçerli oldu- (Resim 3).
ğu zamanlarda ve toplumsal formasyonlarda, Kırdaki tarım ve hayvancılığın geçimlik
tahmin edileceği gibi, köy konutunun mimarisi düzeyden “pazar için üretime” geçişi, dolayısıy-
ve formu, daha çok köylü ailesinin ve hayvanla- la üretilen tarımsal ve hayvansal ürünün meta-
rının barınmasına imkân verecek basitlikteydi. laşması, ticarileşmesi ile birlikte köy ve mekânı
Köy konutu, yer alınan coğrafyanın doğal da değişime uğramıştır. Pazar için üretim ister
imkânlarıyla belirlenen türdeydi (Resim 1). küçük üreticiliğin yaygın olduğu köyde, ister
Ormanlık bir bölgenin köy mekânında ahşap, toprağın az sayıda kişi veya ailede toplandığı bir
bundan mahrum olanda kerpiç, yer yer taş yapı formasyonda olsun, üretimin artırılmasını, ürü-
malzemeleri ile ailenin emek gücü kullanılarak nün pazara götürülen kısmının çoğaltılmasını,
barınma amaçlı konut inşa edildiği biliniyor. devamında, harcanmaya amade bir fazlanın
Resim 2. Hadımoğlu
Konağı, Bayramiç,
Çanakkale
(Fotoğraf: K. Güler).

mimar•ist 2019/3 63
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

tı, 1913’e gelindiğinde yaklaşık 7 kat artmış ve


28 milyon İngiliz Sterlinine kadar çıkmıştır
(Pamuk, 1995).
Tarımsal ve hayvansal ürün ihracatı, özellikle
Ege, Güney Marmara, Akdeniz, Karadeniz gibi
limana yakın bölgelerde, Avrupa’ya yakın Rumeli
topraklarında ticari tarımı hızla özendirdi ve kır-
sala göreli olarak daha çok gelir aktı. Bu da köyün
konutuna, mekânına belli ölçülerde yansıdı.
İhracata dönük tarım, özellikle yabancılarca
teşvik gördü. İsmail Tökin, 1934 tarihli Türki-
ye’de Köy İktisadiyatı isimli eserinde bu durumu
şöyle anlatır:
Meselâ Alman mensucat sanayiine pamuk
Resim 3. Tek yaratılmasını da getirdi. Bu fazla ile konutu, tedarik etmek üzere teşekkül etmiş olan “Deutsche
mekândan oluşan pazardan temin edilen daha iyi malzemeler ile Levantinische Baumwollgesellschaft”, İzmir ve
geleneksel kırsal bir Adana’daki şubeleri vasıtasile pamukçuluğun inki-
konut, Çoğan Birecik,
mekânı, hatta köyün yol, çeşme, cami vb kamu-
şafı için son beş sene (1905) zarfında müstahsile
Şanlıurfa sal mekânlarını iyileştirmek imkânı da doğdu. Mark ikraz etmişti... Şirketlerden maada büyük
(Fotoğraf: Z. Eres). ihracat tüccarları da müstahsilin iş müsmiriyetini
XIX. Yüzyıl ve Açılma tezyit etmek maksadile aynı suretle hareket etmiş-
Türkiye kırında, köyünde, pazar için üretimin lerdi. Türkiye’de muhtelif teşebbüslere yatırılmış
özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ecnebî sermayelerinin de köy iktisadiyatında emtia
arttığını, bunu da iç pazarın, kentlerin ihtiyacın- istihsalinin inkişafında menfaatları vardı. Demir-
yollarını misal alalım: Demiryollarına yatırılmış
dan çok, dış pazarlar için, ihracata dönük tarım
sermayelerin kâr getirebilmesi için hatlar güzergâ-
üretiminin ivmelendirdiğini söylemek gerekir. hında zatî iktisat sisteminin yıkılması lâzımdı. Hat-
Osmanlı coğrafyasında elbette yerel ve bölgesel lar işletme masraflarını ancak emtia istihsalinin
pazarlar kurulur, başta başkent İstanbul olmak inkişafile koruyabilirlerdi. Bunun için demiryolları
üzere, büyük kent pazarları için ürün üretilirdi idarelerinin hat güzergâhlarında emtia istihsalini
ama bu, dış pazarlara dönük üretim kadar fazla- arttıracak tedbirler aldığı görülmüştür. Anadolu
demiryolları idaresi, hat boyundaki köylü ile tema-
yı motive etmezdi.
sa geliyor, ona kredi, ziraî aletler ve tohum veriyor-
XIX. yüzyılda hızla sanayileşen Avrupa kapita-
du. (Tökin, 1934: 122)
lizminin ihtiyaç duyduğu sanayii için hammadde-
nin bir kısmı Osmanlı coğrafyasından, kırsalından
Cumhuriyetin İlk Yılları ve Devletçilik,
sağlandı. Kırsalda daha yüksek miktarda üretilen
Savaş Dönemi
buğday, pamuk, üzüm, incir, zeytin, tütün, ipek
Bu, ihracata dönük tarım ve bunun köy-kır
kozası vb tarımsal ürünler, madenler yerli-yabancı
mekânını etkilemesi, Cumhuriyetin ilk yılların-
tüccar tarafından köyden alınıp yabancı şirketlerce
da da sürdü. Türkiye, siyasi bağımsızlığını
imtiyazlı olarak inşa edilen demiryolları ile liman-
kazanmış olmasına karşın, dünya ekonomisi ile
lara taşınır ve oradan ihraç edilirdi.
ilişkiler ve işbölümü eskisi gibi devam etti (Sön-
Şevket Pamuk, ihracata dönük tarım konu-
mez, 1982).
sunda şunlara işaret etmektedir:
Türkiye, Cumhuriyetin ilk yıllarında da
1880 sonrası dönemde belli başlı ihraç malları
dünya ekonomisine tarım ürünü ihracatçısı bir
tütün, kuru üzüm, incir, ham ipek, ham yün,
afyon, buğday ve arpa idi. Önemi daha az olan ve ülke olarak katılımını sürdürdü. İhracatın döne-
hiç birinin toplam ihracat içindeki payının yüzde min milli geliri içindeki payı yüzde 11’e yaklaşı-
5’i aşmadığı ürünler ise meşe palamudu, fındık, yordu. Tarımsal üretimden dışarıya satılan kısım
pamuk ve zeytinyağıydı. … Osmanlı ihracatı, yüzde 20’ye yaklaşıyordu. Bu oran, Cumhuriyet
İngiltere ve Almanya’nın ithalatında önemli bir öncesi 1908-1914 döneminde yüzde 14’tü
yer tutuyordu. (Pamuk, 1984: 50)
(Keyder, 1982).
Çağlar Keyder, Cumhuriyetin ilk yıllarında
Yine Pamuk’un DİE yayını olarak yayımla-
demiryolları ile tarım merkezleri bağlantısını
nan 19. Yüzyılda Osmanlı Dış Ticareti çalışma-
özellikle vurgulamakta ve şöyle demektedir:
sında ihracatın seyrindeki tırmanış dikkat çekici- Batı Anadolu’nun ürettiği tarımsal artığın
dir. Pamuk’un belirlemelerine göre, 1830’da dışarıya akıtıldığı İzmir’i zengin hinterlandına
3,7 milyon İngiliz Sterlini olan Osmanlı ihraca- bağlayan Ege demiryolları açıkça daha büyük

64 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


miktarda ürünü Avrupa pazarlarına aktarabilmek Kent Nüfus Kır Nüfus Kentleşme
amacıyla inşa edilmişti. İstanbul’u Şam’a bağla- Toplam Nüfus
  Oranı Oranı Dönemler Hızı
yan demiryolu hattı ise Anadolu’nun belli başlı (Bin Kişi)
(Yüzde) (Yüzde) (Yüzde)
tarım merkezleri olan Eskişehir, Afyon, Konya ve
1970 35.605 28,7 71,3 1965-1970 5,3
Adana üzerinden geçiyordu. Bu demiryolu ayrıca
1975 40.348 32,9 67,1 1970-1975 5,4
Ankara’ya bağlıydı. (Keyder, 1982: 47).
1980 44.737 35,9 64,1 1975-1980 3,9

Ancak 1929 dünya iktisadi buhranı ile birlikte 1985 50.664 45,9 54,1 1980-1985 7,7

dünya ticareti daralıp tarım ürünlerine talep de 1990 56.473 51,3 48,7 1985-1990 4,5
düşünce, Türkiye’nin ticari tarıma açık köy eko- 2000 67.804 57,0 43,0 1990-2000 2,9
nomisi bundan olumsuz etkilendi. İhraç edilen 2007 70.586 70,5 29,5 2000-2007 3,7
ürünü emecek bir iç pazar, büyüyen bir kentleş- 2008 71.517 75,0 25,0 2007-2008 7,8
me henüz yoktu. Kentleşme oranı yüzde 20’lerin 2009 72.561 75,5 24,5 2008-2009 2,2
bile altındaydı. Köy ekonomisinin dünya buhranı 2010 73.722 76,3 29,0 2009-2010 2,6
ile gelen bu darboğazı, 1930’ların devletçilik 2011 74.724 76,8 23,2 2010-2011 2,1
politikaları ile biraz olsun hafifletildi (Boratav, 2012 75.627 77,3 22,7 2011-2012 1,9
1974). Üç beyaz; un, şeker, tekstil fabrika yatı- (1) 1970-2000 yılları arasındaki sayım sonuçlarıdır. 2007-2014 yılları Adrese Dayalı
rımları köylünün buğdayına, pamuğuna, şeker Nüfus Kayıt Sistemi verileridir.
(2) Kent 20.000 ve daha fazla nüfusu olan yerleşmedir.
pancarına bir talep yaratırken Ege’deki Tariş
örgütlenmesi de Ege köylüsüne ve tarım ürünle- uzun vadeli uluslararası krediler ile gerçekleşti Tablo 1. 1970-2012
rine dayanak oldu (Tarih Vakfı, 1993b). (Sönmez, 1982). Yılları Kır-Kent
II. Dünya Savaşı yıllarında hem 4 yıla uzanan Nüfusu Değişimi
Tarıma sağlanan bu motivasyon, beraberinde (TÜİK ve Kalkınma
silahaltına alınma zorunluluğu ile köylü işgücü-
tarımda büyümeyi, ihracata dönük tarımda hız- Bakanlığı verilerinden
nün üretimden kopması, hem ekonominin, tale- yararlanılarak
lanmayı, köylerde de birçok değişimi beraberin-
bin daralması ile köylülük zor dönemler yaşadı. geliştirilmiştir)
de getirdi. Tarımın makineleşmesi, kırdaki işgü-
Durumu, Cem Eroğul şöyle aktarmaktadır:
cünün bir kısmını işsiz bırakınca kentlerde hızla-
“Harp yılları büyük bir kıtlık dönemi olmuştu.
nan inşaat ve sanayi faaliyeti de işgücü talebini
Köylüler jandarma baskısından şikayetçiydiler.”
artırınca, köyden kente göçler hızlandı. Özellikle
(Eroğul, 1970: 55). Bu hoşnutsuzluklar, köylü
İstanbul, köylülerin önemli göç adresi oldu.
seçmenin desteğini de alan Demokrat Parti’yi
Kente gelenlerin barınma sorunlarını çözmek
1950’de iktidara getirmekte etkili olacaktı.
için hemşeri dayanışması içinde gecekondu yapı-
mına hoşgörü bulmaları, köyden kente göçü kış-
1950’lerden 1980’lere
kırtan bir başka etken oldu (Tarih Vakfı, 1993a).
II. Dünya Savaşı sonrasının değişen dünya ve
Özellikle 1960’lı yıllardan başlayarak başta
ülke koşulları, köy ekonomisine, köylü mekânı-
Almanya olmak üzere Avrupa’nın işgücü talebi,
na da yansıdı. Dünya Bankası ve IMF üyeliğinin
ardından dünya kapitalizminin işbölümüne bu kez köyden Avrupa sanayi ve maden kentle-
uygun davranması beklenen Türkiye’ye işbölü- rine göçü getirdi. Köyler biraz daha tenhalaş-
münde uygun gösterilen işlerden biri tarıma maya başladı. Köy, yavaş yavaş göçen genç
ağırlık vermesiydi. Türkiye “mukayeseli üstün- nüfustan geriye kalan yaşlıların mekânı oldu
lük” kuramı gereği, sahip olduğu tarım ve hay- (Tablo 1).
vancılık potansiyelini geliştirip bunlardan daha 1970’lerin başında 35,6 milyon nüfusu olan
çok ihraç edip döviz sağlayabilirdi. Geçimlik Türkiye’nin yüzde 71’i kırlarda yaşıyordu.
tarım bölgelerini pazara açmak, sulanabilir ara- Burada kır tanımının 20 binden düşük nüfusu
zileri çoğaltmak, tarıma modern makineler, olan yerleşmeleri kapsadığını hatırlatmak yerin-
traktör ve teknolojiyi sokmak, üretilen ürünü de olacaktır. Tarımın daha çok pazara, hem iç
en etkin biçimde pazarlara ulaştırmak gibi öne- tüketime hem ihracata yönelmesi, bunun göre-
riler çerçevesinde, Dünya Bankası kredileri bu ce daha modernleşmiş bir tarım biçiminde icra-
amaçlara dönük yönlendirildi. Devlet Su İşleri sı, yanı sıra, devletin yol, baraj, sulama, elektrik,
aracılığıyla birçok sulama amaçlı baraj inşası banka kredisi, gübre desteği, zirai mücadele
başlatılırken, Karayolları Genel Müdürlüğü en gibi destekler vermesiyle, tarıma, köylere giren
ücra tarım bölgelerine kadar yol yapımına giriş- gelirde görece artış oldu. Bununla beraber köy
ti. Zirai Donatım Kurumu çiftçiyi traktör, yapay nüfusunun bir kısmı kentlere, hatta yurtdışına
gübre, modern tarım ilaçları ile donatmak üzere göçü tercih etmeye ya da kırı tam terk etmeden,
örgütlendi ve bu adımların çoğu düşük faizli, kentte de gelir, varlık sağlayacak bir alan açmaya
mimar•ist 2019/3 65
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

başladı. Köy mekânı, konut, bu değişimden kurumları, köye yeni bir format kazandırıyor,
elbette etkilendi. özellikle pazar ile yakın ilişkisi olan tarım geliri
Köylerin kentlerle ulaşımı, iletişimi, arttıkça dışında, köye yakın madenlerde, yol-baraj inşaat-
etkileşim daha çok hızlandı. Geleneksel konut larında, sanayide ücretli emek olarak çalışan
inşası yerini yavaş yavaş tuğla, çimento, demir köylü, haneye tarım geliri yanında ikincil gelirler
kullanılan yeni inşaatlara bırakmaya başladı. katarak “orta köylü”, yer yer “üst-orta köylü”
Köye gelen karayolu, içme suyu, elektrik gibi durumuna da geliyordu. Buna bir de büyük
kolaylıklar, konutun, köy mekânının formunu kentte kazanılanı, hele ki yurtdışından döviz
da değiştirmeye başladı (Eres, 2016). biriktirerek köye aktarılanları eklediğinizde, bir-
Çok partili hayat, köylü seçmenin iktidarı çok köyün durumu bir hayli farklılaşıyordu.
belirlemede giderek artan önemi, iş başına gelen 1980 sonrası turizm yatırımlarının artması özel-
iktidarların köye dönük yatırım ve köylü seçmeni likle Akdeniz, Ege sahil köylerinde tarımsal arazi-
özellikle seçim arifelerinde memnun kılma çaba- lerin turizm yatırımları için satın alınması, bu
sını artırdı. Önce 1950’lerde Demokrat Parti, bölgelerde daha farklı dönüşümleri beraberinde
ardından merkez sağı temsilen 1960’lar ve getirdi. 1980 öncesine kadar uygulanan ithal ika-
1970’lerde Adalet Partisi, bazen tek başına, meci ekonomi politikaları iç pazarı hedeflerken
bazen koalisyonlarla yönettiği Türkiye’de 1980’e ihracatı, dolayısıyla döviz kazanımını kulak arkası
kadar olan dönemde tarımı, köylüyü memnun etti. İthal ikameci sanayiler, gümrük duvarları ile
tutacak politikaları uygulamaya, eldeki bütçe dış rekabetten korunurken kullandıkları makine,
imkânları dahilinde çaba gösterdiler. Bunlar da teçhizat, aramalı, enerji yönünden ithalat bağım-
köye ve köylü gelirlerine yansıdı. lılıkları sürüyor ve bu ithalat için gerekli döviz
Türkiye’nin II. Dünya Savaşı sonrası Batı 1980’lerin sonlarına gelindiğinde artık buluna-
kapitalizmi içinde yer alarak uygulamaya başladı- mıyor, ülke sık sık ödemeler dengesi açıkları veri-
ğı makroekonomik politikalar, 1960’lı ve 1970’li yordu. İthal ikameci politikayı bir dizi sübvansi-
yıllar boyunca “planlı dönem” adı altında daha yon ve açık bütçe politikalarına dayanarak sürdü-
sistematik bir biçimde uygulandı. “İthal ikameci ren iktidarlar, hızla artan Hazine açıkları nede-
büyüme” adı verilen bu çerçevede, sanayinin ön niyle yüzde 100’lere dayanan enflasyonlar yaşa-
plana alındığı görüldü. İthalata dayanan sanayi maya başladılar (Sönmez, 1982).
ürünlerini içeride üretip bunu gümrük duvarları
ile dış rekabetten koruma ve iç tüketicilere satma 1980 Sonrası Neoliberalizm ve Tarım
esasına dayanan bu büyüme modelinde, tarım, İthal ikameci politika, artık köylünün tarım
hem sanayiye hammadde üreten hem de sanayi- ürünlerine uygulanan taban fiyatı desteklerini de
nin mallarını kullanan bir aktör olarak yer aldı. kaldıramıyordu. Tıkanan ekonomi, kredi temini
Özellikle başta gıda ve tekstil sanayilerinde için Uluslararası Para Fonu’na (IMF) gittikçe,
yoğunlaşan sanayi için kalabalıklaşmaya başla- Hazine açıklarına neden olan kamu iktisadi
yan kentler kadar, köyler de potansiyel pazarlar- teşebbüsleri, belediye, sosyal sigorta, merkezi
dı. 1960’ların sonlarından itibaren beyaz eşya, bütçe açıklarının yanında beşinci olarak, tarıma
giderek otomobil üretimi, yine kentler kadar verilen desteklerin yol açtığı açıklara parmak
köyleri kapsama alanına aldı. Köylerin elektrifi- basılıyor ve bunların artık daraltılması, bazıları-
kasyonu, içme suyunun konutların musluklarına nın iptal edilmesi gereğinden söz ediliyordu.
kadar ulaşması daha çok önem kazandı. Bu hiz- Ağırlıkla IMF’ce hazırlanan 24 Ocak 1980
met arzı, özellikle devletin görevleriydi. Ama Kararları isimli acı reçetenin içinde tarıma tırpan
devlet, ayrıca, köylünün bu malları alıp tükete- önemli bir yer tutuyordu.
bilmesi için ürettikleri tarım ve hayvansal ürün- 1980 sonrasında tarım, adeta geriletildi. Bu,
lere destek politikaları da geliştirdi. İzlenen köyün de gerilemesi demekti. Tarıma dönük
taban fiyatları, özellikle seçim öncesi yıllarda tasfiye politikaları birkaç koldan yürütüldü.
köye görece daha çok gelir girmesini sağladı. Hazine’ye yük oluşturduğu iddiasıyla ürün des-
Görece artan gelir, köylünün tarımda tutun- tekleme politikaları sıkılaştırıldı, destek miktarı
ması ve tarımcı olarak köyde ikameti anlamına azaltıldı. Başta tütün olmak üzere bazı ürünle-
geliyordu. Köylü bu yeni tüketim kalıpları ile rin ekimi sınırlandırıldı ve çiftçiye ekmeme kar-
köyde yaşarken köyü de değiştiriyordu. Buna, şılığı “doğrudan gelir desteği” (DGD) adı altın-
konutundan başlıyordu. Eski tarz konutları yıkıp da bir tazminat ödendi. Tarımsal istihdamı hızla
yenisini inşa ederken, geleneksel hızla tahrip olu- daraltan DGD sisteminin radikal bir biçimde
yordu. Köyün okulu, camisi, meydanı, kamu uygulanması, tarımın ticaret hadlerinin (TTH:
66 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


tarım/sanayi fiyat endeksinin) sürekli ve adeta
geri dönüşsüz biçimde tarım ve çiftçi aleyhine
döndürülmesi ile devam ettirildi. Bunun yanın-
da, tarım tüketicisi diğer tüketiciler gibi, dolaylı
vergilerle sağıldı. Böylece görünür desteklerin
görünmez yollarla fazlasıyla geri alınması, tarı-
mın finansmanının daraltılması ve kredi reel
faizlerinin yükseltilmesi gibi önlemler, tarımı
zayıf düşürmeye başladı.
1980’lerde 24 Ocak programıyla köklü bir
biçimde tarım aleyhine estirilen rüzgârlar ANAP
iktidarını takip eden koalisyonların bir nimeti
olarak 1990’larda inişli çıkışlı bir seyir izledi,
seçmen memnuniyeti kaygısı, zaman zaman
tarıma yaradı. Ancak 1998’den başlayarak yük- köylerin terki, tarımsal potansiyelin de körelmesi Resim 4. Terk edilmiş
sonucunu yarattı (Resim 4) (Sönmez, 2013). kendiliğinden
sek enflasyon ile birlikte tarımın aleyhine sanayi-
yıkılmakta olan bir
nin lehine seyreden tarım/sanayi fiyatları, tarı- Tarım, sanayi yerine İstanbul kent rantı işta- köy, Aşağı Ataklar
mı hızla yoksullaştırmaya başladı. Özellikle hına prim verilmesi, destekleri azalan ve üretim Suruç, Şanlıurfa
2000 IMF/Dünya Bankası programı sonrası teşviki görmeyen çiftçinin motivasyonunu da (Fotoğraf: Z. Eres).
izlenen politikalar, hep tarım aleyhine gelişme azalttı. Bu da tarımı önemli bir nüfus için geçim
gösterdi. Böylece tarımdan tarım dışına değer alanı olmaktan çıkardı, köy mekânının tenhalaş-
aktarımının düzeneği kalıcılaştı. masına yeni boyutlar ekledi.
1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe sokulan Tarımsal üretimi gerçekleştiren çiftçi sayısı
IMF programı, yalnızca bir istikrar programı hızla azaldı. 2000’de 21,5 milyon olan istihdam
değildi. Program, kapsamlı bir yeniden yapılan- içinde tarımsal istihdam 7,7 milyon ile yüzde
dırmayı da içermekteydi. Oğuz Oyan, bunu 36’ya yakın bir büyüklüğe sahipti. 2017’ye
şöyle ifade etmektedir: gelindiğinde istihdam 29 milyondu ama tarımın
Bunun, finansal sistem, KİT sistemi ve tarım- toplamdaki payı yüzde 19,4’e geriledi (Sönmez,
sal yapı olmak üzere üç önemli ayağı bulunmak- 2019).
taydı. KİT sisteminin tasfiyesi, çok sayıdaki tarım- Tarıma iç destek düzeyi, 2000-2002’de
sal KİT’ler nedeniyle doğrudan doğruya tarımı ortalama binde 12 dolayından, 2006 Tarım
da ilgilendirmekteydi. Finansal sistemdeki dönü-
Kanununun milli gelirin en az yüzde biri (binde
şüm de tarımdakiyle dolaylı bir ilişki içindeydi.
Tarıma ilişkin düzenlemelerin bütünü, 1980’li
10’u) kadar destek verilmesi hükmüne rağmen
yıllarda dayatılan dönüşümü çok aşan bir kapsam- 2006-2007’de binde 6’ya düşürüldü, 18 Nisan
daydı. (Oyan, 2018). 2006 tarihinde kabul edilen Tarım Kanunu ile
çiftçiye destek yasal güvenceye alınmış gibi oldu
Oyan’a göre, tarımda dönüşüm talebi ülke- ama fiili harcamalar farklı seyretti. Yasada, “Büt-
nin ve tarım sektörünün kendi iç dinamiklerinin çeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın
zorlamasıyla değil, gelişmiş ülkelerin ve ulusöte- yüzde birinden az olamaz” denilmesine karşın
si şirketlerin ihtiyaçlarınca belirlenmişti: çiftçi örgütü Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne
Tarımda Reform Uygulama Programı göre uygulamada destekler, GSYH’nin yüzde
(TRUP) denilen programın sahibi olan IMF ve 0,56’sında kaldı. 2016-18 ortalaması olarak da
Dünya Bankası ikilisi, iktidarlar değişse de dönü- binde 4,2 düzeyine geriletildi. Böylece, 2007-
şümün içeriği ve hızından ödün vermemişti. İlk
2018 döneminde çiftçinin devletten alacaklı
büyük hamleler Ocak 2000- Kasım 2002 arasın-
kaldığı destekleme miktarı 120 milyar TL’yi
daki yaklaşık üç yılda DSP-MHP-ANAP koalis-
yonu dönemindeydi. Sonrasını AKP iktidarı dev- buldu (Oral, 2019).
ralacak ve bu programı büyük bir sadakatle bugü- Tarımsal hâsılanın GSYH içindeki payı
ne dek uygulayagelecektir. 2000’de yüzde 12 iken, 2009’da yüzde 8,1’e,
2016’da yüzde 6,2’ye geriledi. Tarıma verilen
Desteklerin azalması ile birlikte, Kürt sorunu- destekler, dolaylı vergiler aracılığıyla da geri alı-
na barışçı çözümler üretmek yerine “güvenlikçi” nıyor. Örneğin AKP döneminde bu doruğa
politikalarda ısrar, bunun devamı olarak Güney- çıktı ve yalnızca tarımın kullandığı mazot üze-
doğu’daki birçok köy ve mezrada zorunlu göç rinden alınan ÖTV ve KDV toplamı, tarıma
uygulamasına geçilmesi, can ve mal korkusu ile verilmiş tüm desteklerin yüzde 85’ini buldu.
mimar•ist 2019/3 67
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Kırsalda yaşlanan nüfus ve üretimsizlik,


tarımsal alanların ciddi oranda boş kalmasına
neden olduğu gibi tarım alanları, özellikle kent
merkezlerine yakın olanlar, inşaat arsasına
dönüştü (Resim 5).
TÜİK tarım verilerine göre toplam tarım
alanları 2001 yılında 41 milyon hektar iken,
2017 yılında 38 milyon hektara geriledi. 2001
tarım sayımına dayanan çayır ve mera alanları
dışarıda tutulduğunda, tahıl, sebze, meyve eki-
len ve nadasa bırakılan alan toplamının 2001
Resim 5. Tarım Doğrudan gelir desteği, DGD ise, 18 milyar yılında 26,4 iken 2017 sonunda 23,4 milyon
arazileri üstünde TL’yi ancak buldu. Ama bunun karşılığında 3 hektara indiği anlaşılmaktadır. Tarım alanının
yükselen yeni
inşaatlar: Yeni milyon hektara yakın toprak, ekim alanı dışında bu kadar kısa sürede yüzde 13 dolayında azal-
Bademli, Gökçeada, tutuldu ve 2,5-3 milyon çiftçi, üretimden dış- ması endişe vericidir (Şekil 1). Sulama altyapısı-
Çanakkale landı (Oyan, 2018). nın yetersiz oluşu ve tarım alanlarının ancak
(Fotoğraf: A. C. üçte birinde sulu tarım yapılması ise bir diğer
Tarım dış ticarette de açık vermeye başladı.
Güler).
Cumhuriyet tarihinde ilk kez uzun dönemli bir önemli sorundur.
“olumsuz bakiye” dönemine giren tarım 2003-
2017 arasındaki 15 yılın 13 yılında dış ticaret 2018-2019 Krizinde Tarım
açığı verdi. Dönem toplamı olarak açık 21 mil- Tarım sektörü, 2018-2019 kriz yılında özellikle
yar dolara yaklaştı. gündem oldu. Kentlerde yaşanan yıllık yüzde
Tarımsal girdi üretimi ve/veya destekleme 30’ları aşan gıda enflasyonu bunda etkili oldu
alımında görevli KİT’ler, Tarım Satış Kooperatif- denebilir. Sert fiyat artışları karşısında AKP rejimi,
leri Birlikleri, Tarım Bakanlığı birimleri, tohum özellikle gıda ürünlerindeki artışı, ithalatla terbiye
üretim istasyonları vb işlevsizleştirilerek tarım etme gibi sonuç vermeyecek bir önlemle uğraşır-
adeta kötürüm duruma getirildi. Özellikle genç ken yüzleşmekten kaçtığı asıl sorun, tarımsal ürün
kuşak kırsal nüfusun tarımı deneyimlemeden arzı yetersizliği ve tarımsal üretim ve yatırımla ilgi-
li geleceğin pek umut verici olmaması.
kentlere akması dikkat çekiyor. Tarım Bakanlığı,
Şekil 1. Tarım Alanlarının Bu durum, Merkez Bankası’nın 2018 Üçün-
Yıllara Göre Değişimi ortalama çiftçi yaşını 55 olarak tahmin ediyor.
(Çayır mera hariç, milyon
cü Çeyrek Enflasyon Raporu’nda şöyle ifade
“Genç çiftçi” yetiştirilmesi için başlatılan ve
hektar) edildi (TCMB, 2019):
gençlere 30 bin TL (Yaklaşık 6 bin USD) hibe
Türkiye’de işlenmemiş gıda ürünlerinde
Şekil 2. Tarımın GSYH’deki verilmesinden ibaret projeler ise sonuç vermek- zaman zaman ortaya çıkan arz açıklarının ani ve
Payı: 1998-2018 (%) ten uzak görünüyor (Sönmez, 2019). yüksek fiyat artışlarına sebebiyet vermesi asıl iti-
Tarım Alanları (Çayır Mera Hariç, Milyon Hektar) barıyla yapısal faktörlerden kaynaklanmaktadır.
26.6
26.6
26.6
26.4

Bu noktada, etkin ve dinamik bir tarımsal üretim


26.0

25.9

planlaması yapılamaması önemli bir yapısal sorun


olarak görülmektedir. Üretim planlaması yapıla-
24.9

24.5

24.4
24.3

bilmesi için tarımsal istatistik, rekolte tahmini ve


23.9

23.9
23.8
23.8

23.7
23.6

erken uyarı sistemi altyapısının güçlendirilmesi


23.4

gerekmektedir.


Üreticinin tarımdan uzaklaşması artarken,
. terbiyevi ithalatla üretici daha da soğutuluyor.
2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

2017

Tarımın GSYH'deki Payı: 1998-2018 (%) Bunun sonucu, tarımın milli gelirdeki payının

12.5
hızla azalması oldu. Bu pay, 1998’de yüzde
10.5
12,5 iken 2017’de yüzde 6’ya kadar indi,
10.1 10.3
9.9
8.9
9.4 9.3 9.0 2018’de ise bu pay yüzde 5,8’e kadar geriledi
8.2 8.1 8.2
7.5 7.5 7.8
6.7 6.6 6.9 (Şekil 2).
6.2 6.1 5.8
2018’de faiz dışı bütçe harcamaları yüzde
22’ye yakın artarken tarım destekleri yüzde 14
artabildi ve tarıma desteğin toplam bütçe harca-
malardaki payı yüzde 2’yi bulmadı bile. Oysa
1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
tarımsal istihdam, ülke istihdamında yüzde 19’a

68 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


yakın paya sahip ve bütçeden aldığı destek 2019’de kırmızı et üretimi 1 milyon 119 bine
yüzde 2’yi bile bulmuyor (Şekil 2). Başka bir ifa- ancak yaklaştı ve 2017’ye göre yüzde 0,7 azaldı.
deyle, tarımdaki istihdam 17 yılda 2,4 milyon 2018’de 5 bin tona yakın daha az et üretildi
azalarak 2018’de 5,3 milyona geriledi (Şekil 3). (Şekil 5). Sığır eti üretimi 2017’ye göre yüzde
Yıldan yıla dışa bağımlı hale getirilen tarım ve 1,66 artarak 987 bin 482 tondan 1 milyon 3 bin
hayvancılık, döviz fiyatının sert artış gösterdiği 859 tona çıktı. Aynı dönemde koyun eti üretimi
2018’de üretim düşüşleri gösterdi. Birçok bitki- yüzde 0,8 artarken keçi eti üretiminde sert bir
sel ve hayvansal ürünün üretimi azaldı. Döviz düşüş yaşandı. Toplam kırmızı et üretimi içinde
fiyatlarının ardından TL faizlerinin yükselmesi ile sadece kesimhanelerde üretilen kırmızı et miktarı
kaynak sorunu daha da ağırlaşan çiftçi, yaşadığı 185 bin 324 ton olarak gerçekleşti.
doğal afetlerden de olumsuz etkilendi. Son 3 yılın verileri, kırmızı et üretiminde bir
Üretim miktarları, 2018 yılında bir önceki düşüş trendi gösteriyor. 2016’da 1 milyon 176
yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde bin ton kırmızı et üreten Türkiye, 2017’de 1 mil-
yüzde 5,8, sebzelerde yüzde 2,6 azaldı (Şekil 4).
yon 126 bin ton kırmızı et üretmiş. 2018’de ise 1
Üretim miktarları 2018 yılında yaklaşık olarak
milyon 118 bin tonluk bir kırmızı et üretimi söz
tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 64,4 milyon
konusu (Şekil 5). TÜİK’in kırmızı et üretim ista-
ton, sebzelerde 30 milyon ton ve meyveler, içe-
tistikleri hesaplamalarına ithal edilen besilik ve
cek ve baharat bitkilerinde 22,3 milyon ton ola-
kasaplık hayvanlardan elde edilen etler de ekleni-
rak gerçekleşti. Tahıl ürünleri üretim miktarları
yor. 2018’de ithal edilen söz konusu canlı hayvan-
2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,8 ora-
lardan yaklaşık 400-450 bin ton kırmızı et elde
nında azalarak yaklaşık 34,4 milyon ton olarak
edildiğini de hesaba katarsak aslında 2018’deki
gerçekleşti. 2017’ye göre buğday üretimi yüzde
kırmızı et üretiminin kabaca 700-750 bin ton
7 oranında azalarak 20 milyon ton, arpa üretimi
seviyelerinde olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
yüzde 1,4 oranında azalarak 7 milyon ton, çav-
Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan alınan ve
dar üretimi değişim göstermeyerek 320 bin ton Şekil 3. Tarım İstihdamı ve
oldu. Baklagillerin önemli ürünlerinden kırmızı işlenen TÜİK verilerinin güncelliği ve güveni- Toplam İstihdamdaki Payı
mercimek yüzde 22,5 oranında azalarak 310 lirliği de sektörde ayrı bir tartışma konusu. Zira (Bin kişi, %)
Tarım İs)hdamı ve Toplam İs)hdamdaki Payı (Bin kişi, %)
bin ton, yumru bitkilerden patates ise yüzde 5,2 9,000 40.0
oranında azalarak yaklaşık 4,6 milyon ton olarak 8,000 35.0

gerçekleşti. Sebze ürünleri üretim miktarı 2018 7,000 30.0


6,000
yılında bir önceki yıla göre yüzde 2,6 azalarak 5,000
25.0

20.0
yaklaşık 30 milyon ton oldu. 4,000
15.0
Sebze ürünleri alt gruplarında üretim mik- 3,000
10.0
2,000
tarları incelendiğinde, 2018’de yumru ve kök 1,000 5.0

sebzeler yüzde 2,5, meyvesi için yetiştirilen seb- 0


2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
0.0

zeler yüzde 2,9 azaldı. Sebzeler grubunun Tarım is3hdamı 7,769 8,089 7,458 7,165 7,414 5,015 4,653 4,546 4,621 4,752 5,084 5412 5301 5204 5470 5483 5305 5464 5347
Tarım % 36.0 37.6 34.9 33.9 34.2 25.5 23.3 22.5 22.4 23.1 23.3 23.3 22.1 21.2 21.1 20.6 19.5 19.4 18.5
önemli ürünlerinden, kuru soğanda yüzde 9,4,
Şekil 4. 2017-2018 Yılları
domateste yüzde 4,7, kavunda yüzde 3,3 ora-
Bitkisel Üretim Miktarları
nında azalış oldu. Meyveler içinde, kayısı yüzde
23,9, üzüm yüzde 6,4 oranında azaldı. Turunç-
gillerden mandalina yüzde 6,4 oranında arttı,
sert kabuklu meyvelerden fındık ise yüzde 23,7
oranında azaldı (Tablo 2). Şekil 5. 2017 ve 2018
Bitkisel üretimde 2018’de yaşanan gerileme, Yıllarında Kırmızı Et
Üretimi (ton)
hayvansal ürün üretiminde de sürdü. Hayvancı- Kırmızı Et Üre+mi 2017 ve 2018 (ton)

lık uzun zamandır gerileme halinde. Mera alan-

ları daralıyor, ot verimi düşük. Endüstriyel yeme

dayalı hayvancılık politikası sonucu, yem ham-


maddesinin yüzde 50’den fazlası ithalata bağım-
lı, artan dövizle birlikte yem fiyatları da tırmanı-
yor ve hayvancılığı geriletiyor. Yem sanayiinin
en önemli girdilerini oluşturan arpanın yeterlilik Toplam ton Sığır Koyun Keçi Manda
derecesi yüzde 89, mısırın ise yüzde 88. Bu da 2017 1,126,403 987,482 100,058 37,525 1,339
2018 1,118,695 1,003,859 100,831 13,603 402
yemde ithalata başvurulmasını gerektiriyor.


mimar•ist 2019/3 69

DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

  2017 2018 Değişim % Tavuk yetiştiriciliğinde maliyetin yaklaşık


Buğday 21.500 20.000 -7 yüzde 70’ini oluşturan yem hammaddeleri ithal
Arpa 7.100 7.000 -1,4 ediliyor. Özellikle tavuk yeminde en çok kullanı-
Mısır 5.900 5.700 -3,4 lan girdilerden biri olan soyada yüzde 96 dışa
Kırmızı Mercimek 400 310 -22,5
bağımlı olan Türkiye, fiyat artışını kontrol edemi-
Nohut 470 630 34
yor. Döviz arttıkça soyanın, yemin fiyatı artıyor.
Son yıllarda fiyatı düşürme bahanesiyle yapı-
Kuru Fasulye 239 220 -7,9
lan yoğun ithalata rağmen, kırmızı et fiyatının
Şeker Pancarı 21.149 18.900 -10,6
beyaz ete göre yüksek olması nedeniyle, tüketici
Pamuk 943 989 4,9
beyaz ete yöneldi. Bir ara görülen şarbon hastalı-
Tütün 94 80 -14,4
ğı sonucu, kırmızı et tüketimi azalırken tüketici
Pamuk Tohumu 1.507 1.581 4,9
bunun yerine tavuk eti tercihine yöneldi. Oluşan
Ayçiçeği 1.964 1.949 -0,8
yüksek talep nedeniyle fiyatlar da yükseldi.
Yerfıstığı 165 174 5,1
Tarımsal üretimde değer kaybı, girdi maliyet-
Patates 4.800 4.550 -5,2
leri yükselirken üretilen ürün fiyatlarının aynı
Soğan (Kuru) 2.132 1.931 -9,4
oranda artmaması nedeniyle çiftçilerin gelirinde
Domates 12.750 12.150 -4,7
ciddi düşüş oldu. Bu nedenle üretimi azaltanlar
Üzüm ve İncir 4.506 4.239 -5,9
veya tamamen çekilenler oldu. Özellikle 2018’in
Karpuz-Kavun 5.825 5.785 -0,7
ikinci yarısında yaşanan döviz krizi, birçok sek-
Turunçgiller 4.770 4.902 2,8
Tablo 2. Temel Ürünler törde olduğu gibi tarımı da çok olumsuz etkile-
İtibarıyla Tarımsal Üretim Fındık 675 515 -23,7
di. Çiftçi gübre, mazot, ilaç gibi günlük veya
(TÜİK ve Gıda, Tarım ve Elma 3.032 3.626 19,6
dönemsel ihtiyacı olan girdileri bile almakta zor-
Hayvancılık Bakanlığı Zeytin 2.100 1.500 -28,5
verilerinden yararlanılarak lanırken traktör alması da zorlaştı. Bu nedenle
geliştirilmiştir) Çay 1.300 1.500 15,4 traktör alımları düştü ve üretimde buna bağlı
Değişim olarak azaldı. İç piyasada umduğunu bulamayan
2017 2018
Tablo 3. 2017 ve 2018 % traktör satıcıları ihracata yoğunlaştı ve kayıpları-
Yılları Tavuk ve Yumurta Tavuk yumurtası (bin adet) 19.281.196 19.643.711 2 nın bir kısmını ihracatla telafi etmeye çalıştı.
Üretimi (TÜİK veri Kesilen tavuk (bin adet) 1.228.444 1.228.533 - Kısa adı TARMAKBİR olan Türkiye Tarım
tabanından yararlanılarak
geliştirilmiştir) Tavuk eti (ton) 2.136.734 2.156.671 1 Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği, traktör
üretim ve satışlarında sert düşüşler olduğunu bil-
yıllar itibariyle kırmızı et üretiminde bir düşüş
dirdi. Satılan traktör sayısı 1 yılda yüzde 54 geri-
trendine karşın aynı kurumun resmi verileri
lemiş durumda. Bu, çiftçinin çöküşünün resmi-
hayvan varlığında ciddi bir artış olduğuna işaret dir ve “tanzim çadırları” şovunun arka yüzünde-
ediyor. Örneğin 2016 yılında toplam büyükbaş ki gerçektir.
hayvan varlığı 14,1 milyon iken 2018’de 17,2 Başak, Erkunt, Tümosan, CNH, Hattat
milyon gösteriliyor. Yani artış yüzde 22 seviye- (Hattat, Valtra) firmalarının traktör üretimleri,
sinde. Küçükbaş tarafında da tablo farklı değil. 2019 Ocak ayında, 2018 Ocak’a göre yüzde 74
2016’daki toplam küçükbaş hayvan varlığı 41,3 gerileyerek 1445 adete düştü.
milyon iken 2018’de bu sayı 46,1 milyon. Artış Traktör üretiminde 2017’de 72 bin 32 adet-
yüzde 11,6. Hem büyükbaş hem de küçükbaş lik üretimle rekor kırılırken 2018’de üretim
hayvan varlığı artarken, 2016’dan bu yana kır- üçte bir oranında yüzde 33.8 düşüşle 47 bin
mızı et üretimi artmak bir yana yüzde 5 oranın- 689 adete geriledi. TARMAKBİR’in verilerine
da nasıl azalıyor, anlaşılmaz bir nokta. göre yıllık bazda traktör üretim sayısı 24 bin
2018, tavuk eti üretimi ve yumurta üretimi 343 adet azaldı. 2017’de toplamda 72 bin 32
açısından da pek başarılı geçmedi. Yumurta üre- adet traktör üretilirken 2018’de üretim 47 bin
timi ancak yüzde 2 dolayında, et üretimi de 689 adede geriledi (Sönmez, 2019).
yüzde 1 dolayında artabildi (Tablo 3). Yıllık üretim verileri, değerlendirildiğinde
Son dönemde fiyatı en çok artan ürünlerden 2018 yılı traktör üretimi son 6 yılın en düşük
birisi de tavuk eti oldu. Fiyat artışının temel seviyesinde gerçekleşti. Türkiye, 2013 yılında
nedeni yem başta olmak üzere girdi fiyatların- 56 bin 407 traktör üretirken 2014’te 64 bin
daki artış. İkincisi kırmızı et yerine tavuk etine 342 adet, 2015’te 66 bin 615 adet, 2016 yılın-
olan talebin yükselmesi ile fiyatlar arttı. Market- da 66 bin 915 adet traktör üretti. Türkiye,
lerin denetlenmeyen, önlenemeyen yüksek kâr 2017’de 72 bin 32 adet üretimle tarihi rekora
hırsı da fiyat artışında etkili oldu. ulaşıldı. 2017’deki rekorun ardından son 6 yılın
70 mimar•ist 2019/3
DOSYA

YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ


en düşük üretimi 2018’de 47 bin 689 adet ile 1929 krizi ile tarım ürünlerine talebin azal-
gerçekleşti. TARMAKBİR’in verilerine göre, ması, ticari tarıma açılmış köylerde ciddi travma-
sadece üretimde değil aynı zamanda trafiğe tes- lara yol açarken 1930’lar boyunca uygulanan
cil edilen traktör sayısında da büyük düşüş var. devletçi sanayileşme politikaları, tarımı kısmen
Aralık ayında 3.886 adet traktörün trafik tescili ayağa kaldırdı. II. Dünya Savaşı ertesi benimse-
yapılmıştır. Tescil edilen traktör sayısı, bir önce- nen Batı kapitalizmi ile entegrasyon ve uluslara-
ki yılın aralık ayına göre yüzde 54 azalmıştır. rası iş bölümünde tarımı içeren rol ile birlikte
2018 yılında 48.356 adet trafik tescil işlemi ger- tarım, bir kısmı dışarıdan alınan krediler, ulaşım,
çekleşmiş olup, bir önceki yıla göre yüzde sulama gibi altyapı yatırımları ile pazar için üre-
33,6’lık bir azalma olmuştur. timde daha çok yol aldı ve köy, kent ile daha çok
TÜİK verilerine göre, tarım üreticileri, yani ilişki içinde belli değişimler geçirdi. Bu değişim,
çiftçiler, 2018’de ürün fiyatlarını ancak yüzde geleneksel köy mimarisinde şehirdekinin taklidi
16 artırabildi. Buna karşılık sanayi ürünlerinin mimariye doğru evrilme gibi bir eğilimi içerirken
fiyatı yüzde 34’e yakın arttı. Bu da tarım ile “koruma”, ciddi ölçüde ihmal edildi. Bu durum-
sanayi fiyatları arasındaki makasın 18 puana çık- da, geleneksel, tarihi köy mekânı ile ilgili bellek
ması demek. Oysa tarım ve sanayi ürünlerinin için de geride çok az şey kaldı.
fiyatları, 2003’ten 2017’ye kadar birbirine çok Başta İstanbul olmak üzere kentin çağrısı ile
yakın seyretmişti. 2018, bir kırılma yılı oldu. Bu hızlanan göçe yurtdışı göçler katıldıkça köyün
kadar sert ayrışma ile birlikte korkulan, tarım morfolojisi yeni değişimlere uğradı. Köye elekt-
üreticisinin küskünlüğünün daha da artması ve rik, içme suyu, asfalt yol, posta, eğitim gibi alt-
çiftçinin üretimden iyice uzaklaşması (Şekil 6). yapının daha çok akması, radyonun ardından
2018 boyunca tarım-sanayi fiyat makası, televizyon ve nihayet internetin erişimi, kır-kent
eylül ve ekim aylarında 30 puana kadar çıktı, farkında önemli açıkları daraltırken, özgünlük-
sonra arz eksikliği ile tarım fiyatları artınca göre- leri, kimlikleri de öğüttü.
li olarak daraldı. 2019 Ocak ayında özellikle Köylü, tarımcı bir seçmen olarak iç pazara
iklimsel sorunlardan yaşanan arz eksikliği, yaş dönük birikim dönemlerinde devletten aldığı
sebze ve meyve fiyatlarında ocakayında, sadece
desteklerle köyde tutunmaya devam ederken,
1 ayda yüzde 29’luk artışa yol açtı. Bunun etki-
1980 sonrasının neoliberal politikalarıyla des-
siyle tarımsal üretici fiyat endeki yükseldi ve
tekler hızla azalınca, köyde tutunmak da zorlaş- Şekil 6. AKP Devrinde
ocak ayı itibariyle tarım ürünleri üretici fiyat
tı. İç göçler arttıkça, tarımda erozyon da arttı. Tarım-Sanayi Fiyatları (İç
endeksi (Tarım-ÜFE), 2019 yılı ocak ayında bir Ticaret Hadleri)
Tarımın milli gelirdeki payı da hızla aşındı
önceki yılın aralık ayına göre yüzde 8,3, bir
yüzde 6’nın altına kadar geriledi.
önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23,5 artış Şekil 7. 2018-2019 Ocak
Tarım ve hayvancılığa ek olarak ülkede özel- Tarım ve Sanayi Fiyat
gösterdi. Böylece aynı dönemde yüzde 33 artış
likle sahil ve sahile yakın kesimlerde, Kapadok- Makası (Yıllık, %)
gösteren sanayi fiyatları ile makas 10 puan farka
indi. Ancak bu, hâlâ tarımı demotive eden
önemli bir makas farkıdır (Şekil 7).

Sonuç Yerine
Köy mekânının şekillenmesine doğrudan etki
eden, köye ait başat üretim faaliyeti olan tarım
ve hayvancılık, Türkiye özelinde düzenli bir
gerileme içindedir. Batı kapitalizmi ile entegre
olmaya başlanan XIX. yüzyılda ve Cumhuriye- 2018-2019 Ocak Tarım ve Sanayi Fiyat Makası (Yıllık, %)

tin ilk yıllarında ihracata dönük üretimin özen-
dirildiği tarım ve hayvancılık, kısa sürede köye
giren geliri, özellikle Ege, Akdeniz, hatta Kara-
deniz gibi denize, limanlara yakın yörelerde
canlandırdı ve köye giren gelirdeki artışlar, köy-
deki konut başta olmak üzere köy mekânında
değişimi, yer yer kaliteyi getirdi. Bundan uzak
kalan, geçimlik tarım ile uğraşan Doğu, Güney- 2018-
Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık
2019-
Ocak Ocak
doğu Anadolu ve karasal Anadolu’da ise köyler, Tarım ÜFE 9.7 9.0 7.7 6.4 8.5 9.0 11.7 15.3 16.1 16.0 14.4 15.9 23.5

kapalı yapılar olarak kalmaya devam etti. Sanayi ÜFE 12.1 13.7 14.3 16.4 20.2 23.7 25.0 32.1 46.2 45.0 38.5 33.6 32.9


mimar•ist 2019/3 71
DOSYA
YİTİRİLEN KÖYLER VE DÖNÜŞEN PEYZAJ: TÜRKİYE KIRSALININ GELECEĞİ

Sönmez, M. (2013), Yerel odaklı Gelişim için, Doğu ve


Güneydoğu Anadolu’da Sorunlar ve Çözüm Önerileri,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği Yayını,
Gün Matbaacılık, İstanbul
Sönmez, M. (2019), “Tarımdaki Çöküntü Sanayiyi de Sar-
sıyor”, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bülten,
248, 1-19
Tarih Vakfı (1993a), Konferans: Türkiye’de İç Göç”, Tarih
Vakfı Yayını, İstanbul
Tarih Vakfı (1993b), Tariş Tarihi, Tarih Vakfı Yayını, İzmir
TCMB (2019), “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
2018 Üçüncü Çeyrek Enflasyon Raporu”
Tökin. İ (1934), Türkiye Köy İktisadiyatı, Kadro Mecmuası
Neşriyatı, Ankara

Resim 6. Ayder ya, Karadeniz gibi bölgelerde turizm sektörü-


Yaylası’nda turizm nün gelişmesi, köyü bir başka ekonomik faaliyet
etkisiyle artan
tarafından da şekillendirmeye başladı (Resim 6).
yapılaşma,
Çamlıhemşin, Rize Her tür turizm çeşidinin denendiği kırsal kesi-
(Fotoğraf: K. Güler). min konutu, mekânı, turizm tarafından bazen
yapıcı, çoğu zaman da yıkıcı bir biçimde etki-
Regression in Agriculture and its
Impacts on Rural Spaces
lendi.
It is known that the main economic activity of the
2020’li yıllara yaklaşırken Türkiye kırı ve
villages and the countryside in general is
köyü, tarım ve hayvancılığın mutlak anlamda
agriculture and animal husbandry. In recent
gerilemesi ile biraz daha tenhalaşmaya maruz times, tourism has been added to this in some
kalıyor ve bu, mekâna terk edilmişlik, ihmal ve places. Agriculture and animal husbandry
erozyon biçimlerinde yansıyor. Köyde kalma ya sectors, which are the predominant production
da köye dönüş ise, kenti köye taşımak biçiminde activities and have direct effects in the shaping of
gerçekleşiyor. Kentin binalarının, altyapısının, the physical environment in villages, is in a
hayat biçiminin, değerlerinin kırsala taşındığı steady decline, particularly in Turkey. Villages in
süreçler daha çok dikkat çekiyor. Gelecekte the shaping of places that have direct effect,
küçük üreticilik yerine kapitalist çiftliklerin which is predominantly agricultural and livestock
tarım ve hayvancılığa hâkim olması halinde, production activities of the village, Turkey is in a
bunun köy mekânının “kentleşmesi” sürecini steady decline in private. In the 19th century and
daha da hızlandıracağı söylenebilir. in the early years of the Republic, when it was
started to be integrated with the Western
Mustafa Sönmez, İktisatçı-Yazar, mustafasnmz@hotmail.com capitalism, the agriculture and animal husbandry
sectors were engaged in export-oriented
Not: Şekiller TÜİK veri tabanından yararlanılarak geliştiril-
miştir.
production, and thus, the income entering to the
villages were increased in a short time especially
Kaynaklar in the regions close to the sea or ports such as
Boratav, K. (1974), 100 Soruda Türkiye’de Devletçilik, Ger-
the Aegean, Mediterranean, and even the Black
çek Yayınevi, İstanbul
Eres, Z. (2016), “Türkiye’de Geleneksel Köy Mimarisinin Sea. This process led to transformations in the
Koruma Olasılıkları”, Ege Mimarlık, 92, 8-13 physical environment as well as in the rural
Eroğul, C. (1970), Demokrat Parti, Ankara Üniversitesi economy. On the other hand, the villages located
Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara
Keyder, Ç. (1982), Dünya Ekonomisi İçinde Türki- in East, Southeastern and inland regions of
ye:1923-1929, Yurt Yayınları, Ankara Anatolia, which are engaged only in subsistence
Oral, N. (2019), Türkiye’de Tarım Nasıl Çökertildi?, agriculture, remained as closed environment.
Redaksiyon Yayınları, Ankara
Oyan, O. (2018), “Tarımda Tahribat Büyüyor”, Sol Haber
Approaching the 2020s, the villages and the rural
Portalı, http://haber.sol.org.tr/yazarlar/oguz-oyan/ landscape in Turkey faces an abandonment,
tarimda-tahribat-buyuyor-237550, Erişim tarihi: neglection and erosion as a result of absolute
1.8.2019
regression in agriculture and animal husbandry
Pamuk, Ş. (1984), Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitaliz-
mi: 1820-1913, Yurt Yayınları, Ankara sectors. In this article, the effects of agriculture
Pamuk, Ş. (1995), 19. Yüzyılda Osmanlı Dış Ticareti, Dev- and animal husbandry policies, which were
let İstatistik Enstitüsü Yayını, Ankara developed during the crisis in the early 2000s, on
Sönmez, M. (1982), Türkiye Ekonomisinde Bunalım, İkinci
Kitap, Belge Yayınları, İstanbul the villages and rural communities are discussed.

72 mimar•ist 2019/3
İNCELEME

İstanbul Avcılar İlçesi Marmara Sahilinde Bir


Dönemin İki Tanığı: Motel Baler ve İETT Kampı
Gül Yücel - Ayşegül Laçin

İ stanbul’da başta Marmara Denizi olmak üzere,


Boğaziçi ve Karadeniz kıyılarında farklı özellik-
İstanbul Avcılar İlçesi ve Sahil Kullanımı
İstanbul Avrupa yakasında bulunan Avcılar İlçe-
te birçok doğal plaj alanları bulunmaktadır. Söz si, güneyde Marmara Denizi ve kuzeydoğuda
konusu alanlar XIX. yüzyıldan itibaren günlük Küçükçekmece Gölü ile sınırlıdır (Şekil 1, 3). Ana
yaşamda yerini “deniz hamamı” olarak almış ve ulaşım ağı D-100 Karayolu (daha önce kullanıl-
belirgin şekilde kullanılmıştır. XX. yüzyılın başın- mış olan adlarıyla Londra Asfaltı / Edirne Asfaltı
dan itibaren “plaj” olarak yaygınlaşan deniz ve yaz
/ E-5) ilçeyi doğu-batı ekseninde ikiye bölmek-
mevsimiyle bütünleşen söz konusu kullanım,
tedir. Toplam on mahalleden oluşan Avcılar İlçe-
1950’li yılların ortasında kadar gelişimini sürdür-
si’nde Denizköşkler ve Ambarlı mahallelerine
müştür (Gürel, 2018). İstanbul Florya sahili aynı
güneyde Marmara Denizi, Gümüşpala, Firuzköy
dönem için Türkiye için modern plajın öncüsü
ve Yeşilkent mahallelerine ise doğu yönünde
olarak görülmektedir (Gürel, 2018; Toprak, Şekil 1. İstanbul’da 1980’li
2018). Florya sahili geniş kumsalı ve uygun yapısı Küçükçekmece Gölü sınır oluşturmaktadır. Avcı- yıllarda Marmara Denizi
ile plaj kullanımı açısından elverişlidir. Aynı zaman- lar İlçesi’nin oluşumunda etken iki önemli yerle- kıyıları, motel, plaj ve
şim Marmara Denizi kıyısındaki eski Ambarlı ve kamp alanları.
da banliyö hattı da erişim açısından büyük kolaylık
sağlamaktadır. Florya’nın İstanbullular tarafından bitişiğindeki Avcılar Köyüdür (Amindos Çiftliği) Şekil 2. Avcılar-Ambarlı’da
ilgi görmesinde Florya Atatürk Köşkü’nün yapıl- arsa satış reklamı
(Cumhuriyet, 17 Eylül
masının da etkili olduğu düşünülmektedir (Top-
1956).
rak, 2018). İstanbul Avrupa yakasında, Sirke-
ci-Halkalı banliyö hattı ile de yakın temasta olan Şekil 3 Avcılar İlçesi
Marmara Denizi kıyısındaki doğal plaj alanları, Marmara Denizi sahil
kullanımı, 1970’li yıllar
batı yönünde Florya sahili ile birlikte Menekşe’yi
(plaj, kamp alanı ve motel).
de geçerek Küçükçekmece Gölü lagün bölgesine
kadar uzanmaktadır. Bilinen adıyla “Haylayf Plajı”
bu bölgedeki son nokta gibi görünse de 1950’li
yıllardan itibaren bir dönem (1950-1980), bugün-
kü Avcılar İlçesi sınırlarındaki Marmara kıyısı da
plaj, motel, kamp ve çadır alanları, yazlık konutlar-
la birlikte aktif olarak kullanılmıştır. Avcılar İlçesi
sınırlarında Marmara Denizi sahil kullanımı, eski
Ambarlı Köyünü merkez alarak 1950’li yıllarda
yazlık konutlarla başlayıp termik santralin kurulu-
şundan (1964-67) itibaren 1970’li yılların sonuna
kadar azalarak devam eden ve 40 yıl önce biten 30
yıllık bir dönemi kapsar. Avcılar İlçesinin güney
sınırını oluşturan Marmara Denizi kıyılarının kul-
lanımı, yakın çevresinde sanayi etkisi, ticari liman,
termik santral, bölgedeki yoğun yapılaşma ve hızlı
nüfus artışından etkilemiştir. Bugün sadece
Ambarlı Mahallesi sınırlarında küçük bir bölgede
yakın zamanda kum takviyesi yapılmış plaj bulun-
maktadır. Çalışma, Avcılar İlçesi güney sınırını
oluşturan Marmara Denizi kıyısıyla temas halinde-
ki kullanımı, geçmiş dönem içinde bir zaman aralı-
ğını incelemeyi amaçlamaktadır.
mimar•ist 2019/3 73
İNCELEME

lindeki Avcılar Köyündedir. Köyün sağlam havası,


temiz denizi, ucuz gıda maddesi, havuzları, asırdide
ağaçları; camii; okulları; dahili muntazam yolları, av
hayvanları, balıkçılığı, esasen eskiden beri malum ve
meşhurdur. (Cumhuriyet, 1953)

İstanbul kent merkezinde aynı dönemdeki


imar ve istimlak uygulamaları ve Avcılar İlçesi de
dahil olmak üzere o günlerde kent merkezi dışın-
daki yerlerde uygun bedelli konut arazi arzı, ilçe
Şekil 4. Motel Baler alanı (Avcılar Kaymakamlığı, 2018a; Avcılar Belediye- nüfusunun değişimine etki eden önemli gelişme-
uydu görüntüsü,1970 ve si, 2018). Eski Ambarlı Köyü XX. yüzyıl başına
2015 (URL 1). lerdendir (Öztürk, 1966). İstanbul’un temel ula-
kadar balıkçılıkla geçimini sürdüren Marmara şım ekseninin Üngür (2018) tarafından “kentsel
Denizi kıyısında küçük bir yerleşimdir. Yakın çev- bir omurganın embriyosu” olarak tanımlanan
resi çiftlikler ve tarım arazileriyle çevrilidir. Londra Asfaltı, bugünkü adıyla D-100 Karayolu)
Mübadele döneminde Yunanistan Ömberiya bölgedeki konumuyla ilişkili olarak, yerleşimdeki
köyünden gelen nüfus Ambarlı Köyü’ne yerleş- arazi kullanımının etkilendiğini de söylemek
miştir (Avcılar Kaymakamlığı, 2018a). Bugün mümkündür. Sayar (1953) aynı dönemde İstan-
her iki köy de ilçenin mahallelerinin bir bölümü- bul dışında kurulan yeni yerleşim alanları ve arazi
nü oluşturmaktadır. Avcılar İlçesi aynı zamanda kullanımına yönelik yazılarıyla konuya dikkat
göçmen kuşların ana göç güzergâhı içinde kal- çekmektedir (Sayar, 1953). Marmara sahili
maktadır. İlçede nüfus ve yapılaşma 1970’ten boyunca yazlık konutlar dışında kamuya açık
sonra hızla artmış ve bugün nüfusu 450 bine veya özel kurumlara ait birçok yazlık dinlenme
yaklaşan ilçenin son yirmi yılda nüfusu ve bina tesisi kurulması da aynı döneme rastlar. İlçenin
sayısı iki kat artış göstermiştir (TÜİK, 2016; batısında Elektrik Üretim Anonim Şirketi EÜAŞ,
Avcılar Kaymakamlığı, 2018b). Termik Santrali kuruluşu (1964-67) (o günkü
Avcılar İlçesi sınırlarındaki Marmara Denizi adıyla Türkiye Elektrik Kurumu TEK Ambarlı
sahili yer yer genişleyen, çoğunlukla dar kumsal Termik Santrali) ve yakın çevresinde diğer ticari
alandan itibaren dik yamaçla yükselen formdadır. liman ve dolum tesisleri, kıyı kullanımını doğru-
Bu kıyı yapısı kullanımı da belirleyicidir. Sahile dan etkileyen unsurlar olmuştur. Diğer taraftan
ulaşım ise topografyanın elverdiği ölçüde geliş- 1970’li yıllardaki kıyı dolguları, bölgenin sahil
miştir. Bununla birlikte 1950’li yılların ortaların- kullanımını etkilemiştir (Cumhuriyet, 1972).
dan itibaren yaklaşık 30 yıllık bir dönem, İstan- Bölgedeki kıyı kullanımı ve sanayi tesis uygula-
bul şehir merkezinde yaşayanlar için deniz ve malarına yönelik aynı dönemde çıkan gazete
sahil olanaklarıyla alternatif yaşam alanı olarak haberleri (Ketenci ve Köseoğlu, 1974; Ketenci,
öne çıkarılmış ve bölgeye ilgi çekilmiştir (Şekil 2). 1974) kıyı kullanımı ve korunması ile ilgili sorun-
Kıyı kullanımı ve fiziksel müdahaleler de aynı lara dikkat çekmektedir. Bütün bunlarla birlikte
döneme rastlamaktadır. Bu durumu dönemin 1980’li yılların başına kadar bölgede motel ve
günlük gazetelerinden birinde yayınlanmış tam birçok çadırlı kamp alanı, plajlar hala kullanılabi-
sayfa ilanlardan izleyebilmek mümkündür: lir durumdadır (Tablo 1). Bugün ise tamamına
… Kum ve deniz banyosundan, deniz havasın- yakını kullanım dışı kalmıştır. Arazileri ise bölge-
Tablo 1. Avcılar ilçesi
İstanbul Büyükşehir dan istifade edemedikten sonra şehir dışına niçin
deki zemin yapısı nedeniyle yerleşim açısından
Belediye’sine bağlı Sosyal çıkayım? Evet; Sirkeciye 15 dk gibi kısa bir mesafede
olan Avcılar Mahallesi aynı zamanda; Florya Koyu
riskli olarak tespit edilmiştir. Kısmi olarak açık
Turistik Tesisler (İstanbul
Belediyesi, 1983) bitişiği, ipek kumlu billur sulu Marmara denizi sahi- alan etkinlikleri için kullanılmaktadır.
Avcılar İlçesi’nde bir dönem bulunan başlıca
Tesis adı Motel Çadır yazlık tesisler; özel ve kamu kurum ve kuruluşları-
nın dinlenme kampları, halk plajı ve çadırlı kamp
1. Ambarlı Dinlenme Kampı İki odalı 4 Motel 83 Çadır yeri
alanlarıdır. İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel
2. Avcılar Halk Kampı
İşletmeleri Genel Müdürlüğü, İETT Kamp Alanı,
Çadır sahası 119 Çadır yeri
Yazlık Moteller Tek odalı 6 motel Öğretmenler Dinlenme Kampı, İş Bankası Din-
İki odalı 6 motel lenme Tesisleri, Avcılar Belediye Kampı, Çamlık
İki odalı müstakil ev Kampı bölgede bir dönem ilçe turizmine destek
veren önemli tesislerdendir. Özel bir turistik işlet-
3. Marmara Kamp Sahası 20 Motel 60 Çadır yeri me olan Motel Baler ise eski Ambarlı Köyüne
4. Ambarlı Halk Plajı yakın, İlçenin en batı sınırında konumlu, bölge-
74 mimar•ist 2019/3
İNCELEME

deki ilk “turistik” konaklama tesislerinden biridir. Plan Açıklama


Motel Baler’den itibaren doğu istikametinde sahil Avcılar Uygulama İmar Planında TAKS:0.25, KAKS:0.40 emsallerinde, “Tatil
1
boyunca çadırlı kamp alanları ve halk plajı ile 03.02.1982 onaylı 1/1000 ölçekli Köyü” lejantında
devam eden tesisler, Marmara Denizi kıyısının Parselin bir kısmı plan tasdik hududunda
2 04.02.1988 onaylı Kıyı Planı
kalmakta ve park alanında planlanması
Küçükçekmece Gölü ile yakınlaştığı konumda
18.06.1997 yılı 1997/60 sayı ile kabul Kamuya açık park alanlarını arttırma talebi
İETT kampı ile tamamlanmaktadır (Şekil 3). 3 edilen 41 pafta 6636 parselin Park Alanına ve 01.07.1998 tarihinde Büyükşehir
İETT Kampı’nın doğusunda ise Küçükçekmece alınması plan değişikliği Belediyesince plan teklifinin onanması
Gölü ile Marmara Denizi’ni ayıran dar kara parça- 28.08.2008 onanlı 1/1000 ölçekli Avcılar YUOA (Uygun Olmayan Alan), bölge Afet
4
sında, D-100 Karayolu ile Marmara Denizi ara- Uygulama İmar Planı Bölgesi lejantında
sında kalan alanda ise geniş kumsalıyla Askeri mi sonrası 2004’te bölgede gelişen heyelan ile Tablo 2. Planlama
Kamp alanı bulunmaktadır. Söz konusu kamp Motelin bulunduğu arazi 28.06.2005 tarihli sürecinde Motel Baler
alanında 1989’da Bulgaristan’dan göç edenler (Avcılar Belediyesi,
Bakanlar Kurulu Kararı ile halihazırda “Afete Planlama Arşivi, 2018)
geçici olarak kalmış ve sonrasında 1999 Depre- Maruz Bölge” olarak ilan edilen alan kapsamında
minde geçici barınma alanı olarak kullanılmıştır.
kalmaktadır (Avcılar Belediyesi, 2017) (Tablo 2).
Halihazırda söz konusu kamp kaldırılmış, dolgu
Motel arazisi kıyıda dar bir kumsal bölümden
ile genişletilen alanda İstanbul Su ve Kanalizas-
itibaren hemen yükselen yamaç üzerindeki düz-
yon İdaresi İSKİ Küçükçekmece Atıksu Ön Arıt-
lükte kuruludur (Şekil 4). Motel Baler’in tasarım
ma tesisleri bulunmaktadır. Avcılar İlçesi’nde
sürecinde üç mimarın (Taylan Karatuna, Ferzan
Marmara Denizi sahilini bir dönem süresince iki
Baydar ve Faruk Özsoy) adı geçmektedir (Yücel,
ucundan tutan Motel Baler ve İETT Kamp alanı;
2018). Motel konaklama birimleri Yüksek Mimar
kullanımı, kullanıcısı, kapasitesi, arazi kullanımı
Taylan Karatuna tarafından tasarlanmıştır. Top-
bakımından önemli iki hizmet alanıdır. Bugün
lam 50 odalı, iki katlı konaklama üniteleri biri
sahil yapısındaki zaman içindeki değişim, yeni
denize dik, diğeri paralel olmak üzere iki koldan
fonksiyonların bölgeye yerleşmesi ve bölgedeki
oluşmaktadır (Şekil 5, 6). Konaklama üniteleri
nüfus hareketleri ile birlikte kıyıdaki denizle ilişki-
arazi eğimiyle uyumlu kademeli olarak yerleştiril-
li kullanım alanlarının büyük bir kısmı ortadan
kalkmıştır. Bölge hâlihazırda deniz kıyısı ile miştir. Motel için 5108 m² inşaat alanı ile 1967
bütünleşiktir. Ancak sahil yapısı büyük ölçüde tarihinde ruhsat alınmıştır (Avcılar Belediyesi,
doğal bütünlüğünü kaybetmiştir. Geniş dolgu 2017). Odaların tamamı deniz manzarasına yön-
alanında açık park alanları bulunmaktadır. Küçük lendirilmiş, kat koridorları tek yönlü ve arkada
bir bölümde doğal plaj yapısı 2015 yılında yapılan olacak şekilde planlanmıştır. Motel odaları önün-
iyileştirme çalışmaları ile kullanılabilir durumda de yalın tasarlanmış geniş balkonlar, taşıyıcı sis-
varsayılmaktadır (Yaşam Gazetesi, 2015). tem elemanları kolon ve kirişlerle birlikte okuna-
Şekil 5. Motel Baler
Motel Baler kadastral durum, 1982
Motel Baler, bugünkü Avcılar ilçesi Ambarlı öncesi (Avcılar Belediyesi,
2018).
Mahallesi sınırlarındadır. Marmara Denizi kıyı-
sında ve eski Ambarlı Köyü batısında konumlu
Motel Baler, 1968’de işletmeye açılmıştır (Şekil
3, 4). Bal Mahmut adıyla bilinen sahibi Mah-
mut Baler’in av merakı nedeniyle bölgeye sık
ziyaretlerini takiben burada yazlık bir ev sahibi
edinmiş ve devamında da motel projesini geliş-
tirmiştir (Kırtay, 2017), (Baler, 1982). Mote-
lin, dönemin Turizm Bakanı Nihad Kürşad Şekil 6. Ambarlı Motel
Baler vaziyet planı, 1970-
tarafından açıldığı günün gazete haberlerine de
74 (Avcılar Belediyesi,
yansımıştır (Cumhuriyet, 1968). 2017).
İstanbul Avcılar İlçesi Ambarlı Mahallesinde
bulunan Motel Baler tesis arazisi 7352 m2 ve
özel mülkiyettir. Tesis alanı önünde bulunan
6011m2 alanlı bölüm ise Maliye Hazinesine ait-
tir. Planlarda tatil köyü lejantı ile tanımlı olan
alan daha sonraki kıyı planında bir kısmı park
alanı olarak planlanmıştır. 1999 Marmara depre-
mimar•ist 2019/3 75
İNCELEME

konaklama üniteleri ayakta değildir. Yakın tarihte


gelişen heyelanın ardından bölgedeki iskân dâhi-
lindeki tüm binalar için yıkım kararı alınmıştır.
Motel yerleşkesi içinde başta konaklama üniteleri
olmak üzere birçok yapı kaldırılmıştır. Motelin
bahçesi ve önündeki kumsal alan bugünkü işlet-
mecisi tarafından açık hava etkinliklerinde kulla-
nılmaktadır (URL 2).
Motel Baler arazisinin doğu sınırını yine
aynı dönemlerde aktif olarak kullanılan İş Ban-
kası Kamp alanı oluşturmaktadır (Şekil 8). Mah-
mut Baler, kamp alanı ile ilgili arazinin alınma
sürecini anılarında yer vermiştir (Baler, 1982).
Kamp alanı, Motel Baler’in arazisinin devamı
olarak, önündeki geniş kumsalın hemen gerisin-
de yükselen yamaç üzerindedir. Elektrik santra-
linin kurulma kararı bölgenin denizle ilişkili
Şekil 7. Motel Baler bilir düzendedir. Balkon korkuluklarının görüşü dinlenme alanı olma özelliğini etkilemiş ve bu
konaklama üniteleri, kesmeyen, asgari ölçülerdeki kurgusu ve yalınlığı tür tesislerin yıllar içinde kullanım dışı kalma
genel görünüm, 2004
ön plandadır. Çatı örtüsünün balkon üzerinde de sürecini hızlandırmıştır.
(G. Yücel arşivi).
devam etmiş ve gölgeli açık kullanım alanı sağ-
lanmıştır. Konaklama birimleri dışında lokanta, İstanbul Elektrikli Tramvay ve
mutfak, çamaşırhane benzeri diğer ortak kulla- Tünel İşletmeleri İETT Kampı
nım alanları bağımsız çözülmüştür. Deniz kıyısı- İstanbul Elektrikli Tramvay ve Tünel İşletmeleri
na prefabrike tek katlı sekiz üniteden oluşan ilave İETT Kamp alanı bugünkü Denizköşkler Mahal-
ise sonraki yıllarda gerçekleşir (Şekil 6). Mülkiyeti lesi’nde, Marmara Denizi kıyısında konumlan-
1978’de el değiştiren motel bahçesine açık mıştır (Şekil 9, 10). Tapu bilgilerinde Ambarlı
Şekil 8. İş Bankası Küçükçekmece Yolu güzergâhında, üzerinde
yüzme havuzu ilavesi de aynı dönemde yapılmış-
Kampı,1980’li yıllar
(Cem Tetik arşivi). tır. XX. yüzyıl modern mimari örneklerinden biri kâgir bina ve müştemilat olan “Dinlenme
sayılabilecek motel konaklama birimlerinde, taşı- Kampı” olarak tanımlanan yerin mülkiyeti hâli-
yıcı sistemin tasarımı bütünleyici yapısı, balkonla- hazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nindir.
Şekil 9. İETT Kampı genel İstanbul Belediye Meclisi tarafından kamuya tah-
rın odalara özel, iskelet yapıda parçalı tasarımı ve
görünüm ve kamp alanı,
1970’lerin başları korkuluklarda yatay etki vurgusu öne çıkan öğe- sis edilmiştir (10.7.1992 tarih, 495 sayılı karar).
(İETT Arşivi). lerdir (Şekil 7) (Yücel, 2018). Bugün motelin ana Kamp alanına kuzeybatısında D-100 Karayo-
lu’na bağlanan, Dr. Sadık Ahmet Caddesi’nden
(eski halihazır haritalarında “Eski Edirne Asfaltı”
olarak geçmektedir) ulaşılmaktadır. Bölgenin tipik
kıyı yapısına uygun, dar sahilden itibaren dik
yamaçlı topografya kademeli olarak teraslandırıl-
mıştır. Kamp alanında en üst kotta bir adet merkez
binası bulunmaktadır (Şekil 9-11). Söz konusu
binanın kullanımına ilişkin bilgiler, döneme tanık-
lık edenler tarafından aktarılmaktadır (URL 3).
Zemin katı yemekhane, üst katı oyun ve sinema
salonu olarak kullanılmıştır. Eski hâlihazır harita ve
bölgenin fotoğraflarından binanın üst katının saçak
altı geniş teraslı L formunda iki katlı bir yapı oldu-
ğunu göstermektedir (Şekil 9-11). Aynı düzlükte
vagonların yer aldığı bölümde kamp alanı servis
ihtiyacını karşılayan yan yana iki tek katlı yapı
bulunmaktadır. Bölgeye ilişkin 1968 tarihli harita-
dan arazinin orta kısmında bir sarnıç ve kuyu oldu-
ğu bilgisi yer almaktadır (İETT, 2018a). Yine kıyı-
da iki yapı fotoğraf ve haritalardan izlenmektedir.
76 mimar•ist 2019/3
İNCELEME

Teraslarla kademeli olarak denize ulaşan arazide en


üst platformda tramvay vagonlarından oluşan
kamp alanı, denize paralel yerleşen diğer teraslarda
ise çadır yerleşim alanlar bulunmaktadır. İETT,
1961’de hizmet dışına çıkardığı tramvay vagonları-
nın büyük kısmını yazlık kamp alanında değerlen-
dirmiştir. 1967’de 15-20 adedi Kadıköy Kuşdili
İETT Taşıt Müzesinde sergilenmek üzere ayrılmış
geriye kalan 125’in üzerindeki sayıda çalışabilir
durumdaki tramvay aracı Avcılar İETT Kamp Ala- Şekil 10. İETT Kamp Alanı
uydu görüntüsü,1970 ve
nında kullanılmak üzere yer almıştır. Kuşdili İETT
2015 (URL 1).
Taşıt Müzesi’nin 1981 yılında kapatılmasını taki-
ben müzedeki tramvaylar da aynı şekilde değerlen-
dirilmek üzere kampa gönderilmiştir. (İETT,
2018b; 1990 tarihli Cumhuriyet Gazetesi).
Vagonlar kamp alanında denize dik olacak şekilde
ve birbirine paralel biçimde yerleştirilmiştir (Şekil
Şekil 11. 21 Pafta
10, 12). Kamp alanında en üst kotta yerleştirilen
4466-4467-4468
vagonlar bir ailenin kullanabileceği şekilde düzen- parsellere ait 1970’li
lenmiştir. Aynı dönemde iki Yeşilçam sinema fil- dönem kadastral plandan
minde birkaç sahne için kamp alanı kullanılmıştır: yararlanılarak hazırlanmış
harita (İETT, 2018).
N. Özer (yön.), “Ölümden Korkmuyorum”,
1971 ve N. Saydam (yön.), “Aşk Hikâyesi”, 1971. Diğer taraftan tramvaylar İstanbul ulaşım
Her iki filmde de kamp alanının değişik bölümleri- tarihinde bir dönemin tanığıdır. Gelecek kuşakla-
nin o günkü durum ayrıntılı olarak görülebilmek- rın geçmişle bağı kurabilmesi, kentin tarihi ve
tedir. Buradan vagon ve motrislerin dış görünüm- izlerini bulabilmesi, mevcut değerlerin koruna-
lerinin olduğu gibi kaldığını ancak içeride değişik- bilmesiyle güçlendirilebilir. Bu yönden bakıldı-
lik yapıldığını söylemek mümkündür. Aynı şekilde ğında İstanbul ulaşım tarihi açısından tramvaylar-
vagonların yerleştirildiği sahada herhangi bir kap- la ilişkili izler silikleşmiş ve izlenmesi güçleşmiştir.
samlı düzenleme yapılmadığı gözlenmiştir. Sinema
filmlerinde vagonların genel olarak kullanım dışı Değerlendirme
olduğu gözlenmektedir. Dinlenme Kamp alanı İstanbul kent merkezine yakın mesafede oluşu,
1980’li yıllara kadar yaz döneminde İETT men- denizle ilişkili yazlık konut kullanımı ve yazlık
supları tarafından kullanılmıştır. Bölge koşullarının tesis ve sahil kullanımını ön plana çıkarmıştır. XX.
değişimine paralel, kamp kullanımı da etkilenmiş- yüzyılın başından itibaren zaman içinde değişen
tir. 1999 depremi sonrasında geçici barınma alanı
adlarıyla İstanbul’dan batı yönünde devam eden
olarak da kullanılmıştır. Bugün açık ve kapalı alan-
otoyol aksı üzerinde olması bölgeyi etkilemiştir.
lar içeren İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
Bu süreçte İstanbul’daki imar ve istimlâk hare-
Sosyal Tesisleri bulunmaktadır. Yerinde inceleme
ketlerinin de etkisi ile konut için uygun bütçeli
ve görüşmelerden bölgenin geçmiş kullanımı ile
arazi arzı, yakın çevrede termik santral kuruluşu
ilgili herhangi bir izin kalmadığı gözlenmekle bir-
(1964-1966) ve hafif sanayi; ekonomisi ve gün-
likte, kamp alanı yeşil açık alan olarak, yeni inşa
lük yaşamı farklı olan küçük köy yerleşimi ve çev-
edilmiş tek katlı sosyal tesisle birlikte aktif kulla-
resi üzerinde çok boyutlu etki oluşturmuştur.
nımdadır. Tramvay vagonlarının ikincil kullanımda
Avcılar ilçesi güney sınırını oluşturan Marmara
yazlık kamp alanında değerlendirilmesi açısından
dikkat çeken bir örnektir. Denizi kıyısında başlangıcı yetmiş yıl öncesine Şekil 12. İETT Kampı
tarihlenen XX. yüzyıl yazlık kıyı/sahil kullanımı vagon kullanımı (URL 3).
Genel değerlendirme yapıldığında yazlık
çadırlı kamp alanı olarak kullanılan arazide kalıcı
olarak sadece merkez yapısı ve müştemilatın
bulunduğunu söylemek mümkündür. Konakla-
ma ünitesi olarak da kullanılan vagonlar arazide
herhangi bir kalıcı müdahaleye yol açmamıştır.
Çadır alanı ise vagon dizilerinin önünde denize
paralel teraslandırılmış yamaçta yer almaktadır.
mimar•ist 2019/3 77
İNCELEME

Plan Açıklama mıştır. Bugün gelinen durum, kentlerin denizle


4466, 4467,4469 Parseller: Koşullarına göre ilişkisinin yeniden yorumlanmasına açıktır.
1 03.02.1982 Avcılar Uygulama İmar Planı
“Dinlenme Kampı” alanında kalmaktadır.
4466 Parsel: Kısmen park, kısmen günübirlik Gül Yücel, Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Gelişim Üni. Mühendislik ve
15.12.2006 tarihli Avcılar 1/5000 Ölçekli Mimarlık Fak. Mimarlık Bölümü, gyucel@gelisim.edu.tr
2 tesis alanında, 4467, 4469 Parseller:
Nazım İmar Planı
“Günübirlik Tesis” alanında kalmaktadır.
Ayşegül Laçin, Y. Şehir Plancısı, Avcılar Belediyesi Planlama Müdürlüğü,
4466, 4467, 4468 Parseller “Dinlenme aysegul.lacin@avcilar.bel.tr
04.02.1988 Tarihli Kıyı Planı ve 19.06.1996 Kampı” alanı iptal edilerek sağlık tesisine
3
tarihli plan değişikliği alınmıştır. 4466 Parsel ise kısmen çocuk Kaynakça
parkı fonksiyonuna alınmıştır. Avcılar Belediyesi (2017), İmar Arşivi, Motel Baler Projesi,
4466 ve 4467 Parsel, sahil şeridinde, İstanbul: 1967
jeolojik açıdan sakıncalı alanda, kısmen 15 Avcılar Belediyesi (2018), Planlama Müdürlüğü Arşivi,
28.08.2008 Onaylı Avcılar1/1000 Ölçekli Halihazır Harita
4 m’lik yolda kalmaktadır. 4469 Parsel sahil
Uygulama İmar Planı Avcılar Kaymakamlığı (2018a), “Avcılar’ın Tarihçesi” tari-
şeridi, dolgu alanı ve jeolojik açıdan
hinde Avcılar Kaymakamlığı: http://www.avcilar.gov.
sakıncalı alanda kalmaktadır. tr/tarihi (erişim: 15.7.2018)
Avcılar Kaymakamlığı, (2018b), Nüfus ve Dağılımı. Avcılar
Tablo 3. Planlama yaklaşık otuz yıl sürmüş ve bölgedeki fiziksel, eko- Kaymakamlığı Web Sitesi: http://www.avcilar.gov.tr/
sürecinde İETT Kampı nomik ve sosyal değişimlerle birlikte sadece birkaç nufus-ve-dagilimi (erişim: 5.8.2018)
(Avcılar Belediyesi, Baler, M. (1982), Baldan Damlalar 3 ve Hatıralarım,
Planlama Arşivi, 2018) sokak adı bırakarak (Plaj Yolu Sokak, Sahil Yolu İstanbul: Kervan Yayınları
Sokak, Yalı Sokak, Su Sokak) kaybolmuştur. İlçe Cumhuriyet (1953), “ Marşal Bulvarında 20 Lira Taksitle
sınırlarındaki Marmara Denizi doğal kıyı yapısı Arsalar”, satış ilanı (29 Kasım)
Cumhuriyet (1956), “Deniz Sevenlere Güzel bir Fırsat”,
bugün küçük bir bölümü hariç, özgün durumunu satış ilanı (17 Eylül)
kaybetmiştir. İlçenin Marmara Denizi sahili Cumhuriyet (1968), “Motel Baler Açılışı” (7 Eylül)
Cumhuriyet (1972), “Ambarlı’da Sahil Dolduruluyor” (10
boyunca taşıdığı heyelan ve deprem kaynaklı risk- Ekim)
ler ve oluşturacağı etkiler bugün ve gelecek kıyı Gürel, M. Ö. (2018), “İstanbul Kıyılarında Toplumsal
kullanımı için önemli parametrelerdir. Dönüşümün Mimari İzleri: Deniz Hamamlarından
Modern Plajlara”, Z. Ögel, G. Tanman, E. Alışık,
1968’de özel şahıs mülkiyetinde işletmeye açı- İstanbul’da Deniz Sefası, Sergi Kataloğu, İstanbul: Pera
lan Motel Baler, aynı dönemlerde kullanım açısın- Müzesi Yayını 94
İETT, (2018a), İETT Emlak ve Kamulaştırma Müdürlüğü
dan denk gelen İş Bankası ve İETT Kamp alanları
Arşivi (12.12.2018)
avcılar ilçesinin tarihsel gelişiminde önemli bir etki İETT (2018b), “Kronolojik Tarihçe”, http://www.iett.
sağlamış, kamusal öğeler taşıması açısından önem- istanbul/tr/main/pages/kronolojik-tarihce/32 (eri-
şim: 8.5.2018)
lidir. Tarihsel bellek ve kentsel makro formu geliş- İstanbul Belediyesi (1983), “İstanbul Belediyesi. Sosyal
tirici bu benzeri insan-kent etkileşimleri kentsel Turistik Tesislerden Yaralanma Yönetmeliği”, Resmî
Gazete, Sayı: 18020
perspektiften değerlendirildiğinde, kamusal nite-
Ketenci, Ş. (1974), “Kıyıların Korunmasını Amaçlayan
likli yaşanabilirliği de arttırmıştır. Kuralların Hiçbiri İşletilemiyor”, Cumhuriyet (14 Aralık)
XX. yüzyıl bakışıyla şekillenen kıyı kullanımı Ketenci, Ş. İ. Köseoğlu (1974), “İstanbul Yağma Ediliyor”,
Cumhuriyet (12 Haziran)
XXI. yüzyılda yerini başka yönde yoruma bırak- Kırtay, T. E. (2017, Eylül 21), “Mahmut Baler’in Özel
Şoförü Olmak” (G. Yücel, Röportajı Yapan)
The Two Sample From Second Half of 20th Century in Öztürk, E. (1966), Küçükçekmece ve Çevresi, İstanbul
Sayâr, Z. (1953), “İstanbul ve Etrafı”, Arkitekt, S. 9-12, s.
Istanbul Avcılar District Marmara Sea Coast: 167-168
Motel Baler and IETT Tent Camp Toprak, Z. (2018), “Deniz Hamamından Plaja Bir Nostalji-
In this study, small settlements along the shore of the Marmara Sea nin Öyküsü”, Z. Ögel, G. Tanman, E. Alışık, İstan-
bul’da Deniz Sefası, Sergi Kataloğu, İstanbul: Pera
were examined in context of summer functions in 30 year period. The
Müzesi Yayını 94
tent camp areas, motels and beaches near Marmara Sea in Istanbul TÜİK Türk Standartları Enstitüsü (2016), Avcılar İlçesi
Avcılar district are investigated which is develope beginning of second 2016 Nüfusu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, TÜİK
half of the 20th century and IETT Camping and Motel Baler are Web Sitesi: https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?k-
n=95&locale=tr (erişim: 22 Mayıs 2017)
discussed in detail. Seaside related usage in the region was evaluated as Üngür, E. (2018), “Kentsel Bir Omurganın Embriyosu:
location, size, topography, property, typology, planning process, Londra Asfaltı”, Mimarlık, S 403, s. 45-49
capacity, and relationship with shore, architectural originality and current Yaşam Gazetesi (2015), “Avcılar’ın Ambarlı Plajı Yeniden
Hayat Buluyor”, Yaşam Gazetesi: http://www.yasam-
status. The archive information and on-site observation data were used
gazetesi.com.tr/gundem/avcilarin-ambarli-plaji-yeni-
in the evaluation. The physical changes were taken into consideration den-hayat-buluyor-h113791.html (4 Haziran)
except social and economic parameters in the study. The research Yücel, G. (2018), “İstanbul Avcılar, Motel Baler”, DOCO-
results show that the summer usage facilities which is developed that MOMO 2018 Türkiye Mimarlığında Modernizmin
Yerel Açılımları XIV, Poster Sunuşları, Zonguldak:
developed from the mid-20th century along the shores of the Sea of DOCOMOMO Türkiye
Marmara in the districts of Avcılar focus on tent camps. The coastal use URL 1: https://sehirharitasi.ibb.gov.tr/
of the district, located on the shore of the Sea of Marmara, may be URL 2: http://balergarden.com/
URL 3: http://wowturkey.com/forum/viewtopic.
discussed for enhancing summer usage.
php?t=53910&start=0

78 mimar•ist 2019/3
İNCELEME

Güney İspanya’dan İstanbul’a Uzun Bir


Yolculuğun Beş Asırlık Durağı
Hasköy’deki Abudara Sinagogu
Mine Esmer - Muhammed Cihad Kına

“B u kasaba her ne kadar Hasköy namı ile


tanınırsa da, emsalsiz ve güzel bir şehir-
rının sanayi işlevi devam ettirilmiştir. Bunun
sonucunda, Haliç etrafında gelişen irili ufaklı
dir… Bazı Yahudilerin evlerinin bağ ve bağçele- atölye ve fabrikalar, farklılaşan insan profili ile
rinde öyle limon ve narlar yetişir ki, benzeri hiçbir birlikte Hasköy’ün hem fiziksel hem de sosyal
bağda bulunmaz. Burası Galata Kadılığı’na çehresini oldukça değiştirmiştir.
bağlıdır. Bir hamamı, bir Müslüman mahallesi Bu yazı kapsamında ele alınan Abudara (Par-
vardır. Geri kalan on bir mahalle Yahudi mahal- makkapı) Sinagogu da 1950’lerde cemaatini
lesidir…” Evliya Çelebi tarafından yukarıdaki kaybedince fabrika işleviyle kullanılmak üzere
cümlelerle betimlenen XVII. yy Hasköy’ünün kiralanır. Yakın zamanda Hasköy Musevi cema-
bugünkünden çok farklı olduğu dikkat çeker. ati tarafından boşaltılan ve temizlenen sinago-
Bağ ve bahçelerinde yetişen turunçgiller ve nar gun onarılması gündeme gelmiştir. Sinagog,
ile güney İspanya’dan getirdikleri1 kültür ve alış- yazarlar tarafından ayrıntılı olarak belgelenmiş,
kanlıklarını devam ettirdikleri görülen Yahudile- ulaşılabilen belgeler ve yapı üzerindeki izlerden
rin, XVII. yy’da daha kapalı bir topluluk olarak restitüsyonu ve restorasyonuna yönelik çeşitli
varlıklarını sürdürdükleri bilinir. Tanzimat Fer- öneriler geliştirilmiştir.2 Aynı zamanda yakın
manı’na (1839) kadar İstanbul’un Yahudi nüfu- çevresindeki diğer sinagogların sayıları ve gün-
sunun büyük kısmı Hasköy’de toplanmıştır. Böl- cel durumlarından kısaca bahsedilmiştir. Bu
gedeki Yahudiler, XIX. yy’da Ayvansaray ve Has- makale, yapının bilinirliğini artırmak ve bir kül-
köy arasında kurularak (Yaşar, 2017) Haliç üze- türel miras öğesi olarak değerini vurgulamak
rinde kısa bir süre kullanılan köprüye “Yahudi suretiyle korunması için bir farkındalık oluştur-
Köprüsü” isminin verilmesine sebep olacak kadar mayı hedeflemektedir.
etkindir. Yahudi çocuklarına ilk uluslararası stan-
dartlarda eğitimin ünlü Kamondo ailesi tarafın- Hasköy ve Sefaradlar
dan burada kurulan okulda sağlandığı Hasköy Haliç’in kuzey kıyısında yer alan Hasköy semti,
semti, sokak isimleri, evleri ve sinagoglarıyla İstanbul İli, Beyoğlu İlçesi sınırları içindedir.
Yahudi kültür mirasının somut ve somut olma- Ayvansaray semtinin karşı kıyısında bulunan
yan pek çok öğesini yakın tarihe kadar barındır- Hasköy, güneyinde Aynalıkavak Sarayı, doğu-
mıştır. Semt, bu nedenle İstanbul’un Yahudi kül- sunda Okmeydanı semti, batısında ise Halıcıoğ-
türü ve tarihi açısından büyük önem taşır. lu Mahallesi ile çevrilidir. Semt, Piri Paşa ve
XIX. yy’da Tanzimat Fermanı ve Kırım Sava- Keçeci Piri mahallelerini kapsamakta, bu yazının
şı (1853-1856) sonrasında Yahudi topluluğu- konusunu teşkil eden Abudara Sinagogu da
nun daha zengin üyeleri kentin “Avrupa mahal- Keçeci Piri Mahallesi’nde bulunmaktadır. II.
leleri” olan Galata ve Beyoğlu, Anadolu yakası Mehmed’in Konstantinopolis’in fethinin ardın-
banliyöleri olan Kadıköy, Kuzguncuk ve Mar- dan bu civarda otağ kurması ve burada düzen-
mara Adaları ile Avrupa yakası banliyöleri olan lenmiş olan has bahçe, mahalleye Osmanlı
Ortaköy ve Arnavutköy’e taşınırlar (Shaw, dönemi ismi olan Hasköy’ün verilmesine yol
1991: 50). Böylece önce iç göçler ve daha sonra açmıştır (Göncüoğlu, 2005: 19).
XX. yy’da yaşanan politik gelişmeler sonucu Hasköy’de ikamet eden en erken Yahudi
1950’lerden itibaren semt, Yahudi nüfusun cemaatlerinin çoğunluğu Romanyotlardan, geri
çoğunu kaybeder. Yahudi nüfusun gitmesi, kalan küçük bir kısmı ise Karayitlerden oluşur.
sinagogların da büyük çoğunluğunun farklı Bu cemaatlerin buradaki varlıkları Doğu Roma
işlevlerle kullanılmasına yol açmıştır. Aynı İmparatorluğu devrine, XI. yy’a kadar uzan-
zamanda, XIX. yy’dan itibaren Osmanlı sanayii maktadır (Angel, 2009: 19). Sefarad Yahudileri-
Haliç kıyısında yerleşmeye başlamış ve Cumhu- nin semtteki varlıkları ise 1492 sonrasına daya-
riyet devri planlama kararlarında da Haliç kıyıla- nır (Shaw, 1991: 17). Eski İspanyolcadan türe-
mimar•ist 2019/3 79
İNCELEME

tilen İbranice-İspanyolca karışımı bir Romans İstanbul’daki Yahudi göçmenler, ağırlıklı olarak
dili olan Ladinoyu konuşan Sefaradların Haliç kıyılarını seçerler. II. Mehmed’in fetih
Osmanlı İmparatorluğu’na girişi ile Yahudi top- sonrası başkent seçtiği İstanbul’u şenlendirmek
lulukları bir dönüşüm sürecine girerler (Angel, için davet etmiş olduğu Yahudileri konumlan-
2009: 24). Zaman içinde karışmaya başlayan dırdığı Balat, Hasköy, Bahçekapı semtlerine yer-
Sefarad ve Romanyotlar arasında, Sefaradlar leşirler (Shaw, 1991: 49). Özellikle Haliç’in
Romanyotlara göre toplum hayatında daha karşılıklı iki semti olan Balat ve Hasköy, sürekli
etkin hale gelmiştir (Angel, 2009: 24). sağlanabilen deniz bağlantısı ile birbirleriyle her
“Sefarad” kelimesi, ilk olarak Tevrat’ta, zaman yakın ilişki içinde olmuş iki önemli Yahu-
“Kudüs’ten kovulup Sefarad’da olanlar” anla- di yerleşimidir.
mında Lidya’nın başkenti Sard kenti kastedile- Kendi mahallelerinde yaşayan Osmanlı Yahu-
rek, Ovadya Kitabı Bap 20’de geçer (Benbassa ve dilerinin pazara gitmek dışında mahalle dışına
Rodrigue, 2002: 9). Ortaçağ İbranicesinde ise pek çıkmadıkları bilinmektedir (Shaw, 1991:
Sefarad İber Yarımadası’nı tanımlar; dolayısıyla 49). Sinagogların ve cemaatlerinin isimleri ise
Sefaradlar İber Yarımadası Musevi cemaatleridir genellikle Hasköy’deki İspanya göçmenlerinin
(Benbassa ve Rodrigue, 2002: 9). İber Yarıma- kurduğu Mayor Sinagogu’nda olduğu gibi gel-
dası’ndaki varlıkları Roma dönemine uzanan dikleri yer, Hasköy’deki Yeni Mahalle ve Kalaycı
Sefaradlar, Vizigot boyunduruğu altında zor Bahçe sinagoglarındaki gibi Osmanlı’da yerleş-
zamanlar geçirirken, VIII. yy başında yarımada- tikleri mahallenin yerel adı, Hasköy’deki Hamon
nın Müslüman egemenliğine girmesiyle, zimmi Sinagogu’ndaki gibi Granada’dan İstanbul’a
statüsünde İslami koruma akti altına girerler ve göçerek, I. Süleyman ve II. Selim’in doktorluğu-
vergilerini ödeyerek rahatça yaşarlar (Benbassa ve nu yapmış olan Hamon ailesi gibi sinagogu
Rodrigue, 2002: 22). Onları dönmeye zorlamak bağışlayan ya da yaptıran kişi ya da aile adı gibi
gibi bir amacı olmayan yarımadanın yeni yöneti- verilere dayanmaktadır (Shaw, 1991: 67).
cilerinden Kurtuba (Cordoba) Halifesi III. 1492’de İspanya’dan sürülen Sefaradların gel-
Abdurrahman’ın dönemi (912-961), Museviler mesiyle nüfusu artan Hasköy, İstanbul’daki ana
için İslam topraklarında yaşanan bir altın çağın Yahudi yerleşimlerinden biri olur (Angel, 2009:
başlangıcı olmuş, yarımadada hem bilimsel, hem 19). Hasköy’e Yahudi nüfus göçü XIX. yy’a kadar
sosyoekonomik hayatta zirveye ulaşılmıştır (Ben- dalga dalga devam etmiştir. 1606’daki büyük
bassa ve Rodrigue, 2002: 24). Arap Abbasi hane- Bahçekapı yangını sonrasında 11.000’den fazla
danının VIII. yy’dan X. yy’a kadar iki yüzyıl Yahudi’nin Hasköy’e taşındığı bilinir. XVII. yy’
boyunca devam ettirdiği Yunancadan Arapçaya da Yeni Cami ve Mısır Çarşısı’nın inşası nedeniyle
çeviri hareketi, yarımada üzerinde Araplar ile bu bölgede yaşayan Yahudiler Hasköy’e taşınmış,
ortak bir yaşam kuran Yahudilerin de antik 1715’te Yeni Cami yakınında çıkan yangın ise
dönem düşüncesi ile tanışmasını sağlamıştır yine yüzlerce Yahudi’nin Hasköy’e taşınmasına
(Gutas, 2017: 11). XII. yy’da Sefaradların bilim yol açmıştır (Shaw, 1991: 114). Yahudi topluluk-
ve felsefe kitaplarının Arapça olarak İbranice alfa- larına ek olarak, Müslüman ve Hıristiyanlar da
be ile yazıldığı, şiirlerinde ise İbranice, bazen Hasköy’e yerleşmişlerdir. İlk Müslüman mahalle-
Arapça, İbranice, Latince dillerinin üçünün bir- si, II. Bayezid döneminde, Piri Mehmed Paşa
likte kullanıldığı bilinmektedir. Yahudi felsefe tarafından kurulmuştur (Göncüoğlu, 2005: 22).
öğretisi de İslami kültür ile ilişkisinden etkilen- Rum Ortodoks Hıristiyanlar ise Piri Paşa’da kıyı-
miştir (Benbassa ve Rodrigue, 2002: 27). ya yakın bir yerde bulunan Ayia Paraskevi Kilise-
Ancak bilim ve kültürde altın çağın yaşandı- si’nin çevresinde yerleşmişlerdir.
ğı bu dönem, Ocak 1492’de Katolik birlikleri- XIX. yy’a gelindiğinde Tanzimat Fermanı
nin Granada’ya girerek Endülüs’ün fethini (1839) ve Kırım Savaşı (1853-1856) sonrasında
tamamlaması ile son bulur (Benbassa ve Rodri- varlıklı Yahudi ailelerin semtten göç ettikleri
gue, 2002: 21). Üç ay içinde İspanyol yönetici- görülür. Diğer yandan, Şirket-i Hayriye tersane-
ler Granada’daki Yahudilerin sınır dışı edilmele- sinin 1861’de kurulması ile semt sanayileşmeye
ri için bir belge imzalayarak, Yahudilere ya Hris- başlamıştır. Sahil kesiminde yavaş yavaş dini
tiyanlığa dönmelerini ya da Temmuz 1492 yapıların etrafındaki konut dokusu arasına sana-
sonuna kadar ülkeyi terk etmelerini şart koşar- yi yapıları girmeye başlar. Böylelikle XIX. yy
lar. Göç etmeye karar veren binlerce Sefarad ortasından itibaren Hasköy’deki ağırlıklı konut
Yahudisi, Sultan II. Bayezid’in daveti üzerine dokusu, daha mütevazı ailelere yönelik, küçük
Osmanlı topraklarına sığınır (Angel, 2009: 19). parsellere yerleşen, tuğla kâgir ve ahşap karkas
80 mimar•ist 2019/3
İNCELEME

yapılara evrilir. Cumhuriyet döneminde semtte- Sinagoglar, ibadet etmenin dışında önemli
ki sanayi faaliyetlerinin devam etmesi ve kararların alındığı, inananlarının hayatlarını ve
1940’lardan itibaren Yahudi ailelerin çoğunlu- geleceklerini planladıkları, eğitim, yemek, top-
ğunun semti terk etmeleri daha da radikal deği- lumsal yardımlaşma, mahkeme, toplantı salonu,
şimlere yol açar. Semtte somut ve somut olma- misafirhane, lojman amaçlı sosyal-kamusal
yan kültürel mirasa dair çok fazla kayıp ile mekânlar olarak da kullanılmıştır (Türkoğlu,
çok-kültürlü ve etnik kimlikli sosyal dokunun 2001: 18). Sinagoglarda mutlaka üç şeyin
yitirildiği görülür. Eski sokak isimleri, Terzi bulunması gerekir. Bunlar ehal (kutsal dolap),
Hayim-Terzi Kasım, Basmacı Avram-Basmacı ner tamid (devamlı yanan ışık) ve teva/bima’dır
Ruşen, Faraş Avram-Baçtar ve Naftali-Merha- (kürsü). Ehal, içinde elyazması Tevrat tomarla-
met olacak biçimde değişmiştir. Hasköy, kapı rının (Sefer Torah) bulunduğu bir dolaptan iba-
pervazlarında “mezuza”ların3 artık hiç görül- rettir; bir bakıma sinagogdaki mihrabı oluştu-
mediği, Osmanlı Yahudi toplumu içinde çok rur. Teva ise ehal’in tam önünde veya sinago-
etkin olan koşer kasapların artık hiç var olmadı- gun ortasında yer alan yüksekçe platformdur.
ğı bir çevreye dönüşmüştür. İbadet esnasında ehal’den çıkarılan Tevrat
Semtin XIX. yy’ın izlerini taşıyan 2-3 katlı ve tomarı haham tarafından bu kürsüde okunur
dar parsellere oturan konut dokusu, sanayileşme (Adam, 2009: 223).
ile sosyoekonomik ve demografik yapıdaki deği- Hasköy’de bulunan Parmakkapı Sinago-
şikliklere paralel olarak, Basmacı Ruşen Sokak, gu’nun ilk yapım tarihi daha eskiye dayansa da,
Aynalıkavak Caddesi gibi birkaç sokak hariç bugünkü yapı XIX. yy’ın ilk yarısına aittir. XIX.
çoğunlukla kaybolmuştur. Sahil şeridi tamamen yüzyılda Hasköy’de 11 Yahudi mahallesinin var
sanayi yapıları ve atölyeler, kıyıdan bir iki sokak olduğu bilinir (Güleryüz, 1992: 95). Bölgedeki
arkası ise yüksek katlı ve iki üç parsel birleştirile- sinagog sayısına dair ise farklı görüşler bulun-
rek inşa edilen devasa kütleli apartmanlar ile maktadır. Bu sinagoglardan Naftali, Alamanes,
doludur. XIX. yy’da Hasköy yakınındaki Kara- Yeni Mahalle, Besallel, Kasabim, Şeyh Salih,
ğaç’ta üretilen tuğlalar, Hasköy’deki çoğu bina- Sarayiko, Mizrahi, Kordova, Şeritçi, Hamon,
da yapı malzemesi olarak kullanılmıştır (Tok, Afnaim ve Kalaycı Bahçe sinagogları günümüze
2015: 776). Tuğla konstrüksiyon, ahşap karkasın ulaşamamıştır (Güleryüz, 1992: 95). Abudara
yanında semt mimarisinin özgün unsuru haline (Parmakkapı), Esgher, Karay, Maalem, Mayor,
gelmiştir. Ancak yeni yapılarda, parsel boyutları Sinyora ve Kula sinagogları ise Hasköy’de
ve gabari gibi bu unsur da dikkate alınmamıştır. günümüze kadar maddi varlığını sürdürmüştür
Son zamanlarda, yeni açılan Hasköy-Kasım- (Resim 1). Kabaca hesaplandığında bu sinagog-
paşa arası otoyol tüneli ve yüksek apartmanların ların yaklaşık 1200 kişiye hizmet vermiş olduk- Resim 1. Hasköy’de
ları ortaya çıkmaktadır (Tablo 1). Ancak günü- Parmakkapı Sinagogu
yapımı nedeniyle semtin geleneksel dokusundan
çevresinde günümüze
geriye kalan kültür varlıklarının da korunmasına müze ulaşamayan sinagogların planlarına ve
ulaşabilen ve ulaşamayan
yönelik tehditler artmıştır. Tüm bu değişiklik ve yüzölçümlerine dair elimizde bilgi olmadığı için sinagoglar
tehditlere rağmen, Hasköy hâlâ önemli sayıda mevcut sinagoglardan yola çıkarak, tahmini ola- (Kına, 2017: 53).
anıt ve sivil mimarlık örneği içermekte ve semtin
İstanbul’un tarihi mahallelerinden biri olarak
geçmişinden kalan izleriyle sunulması, şehrin
belleği açısından önem taşımaktadır.

Hasköy Sinagogları
Yahudilikte ibadet edilen yeri belirten “sina-
gog” kelimesi eski Yunanca kökenlidir; syn
‘beraber’ ve ago ‘getirmek’ köklerinin birleşme-
si ile “beraber olma, toplanma” anlamını ifade
eder (Güleryüz, 1992: 7). Sinagog için “havra”,
“kenîse”, “kenâvis” adlarının da kullanıldığı
bilinmekle birlikte, daha az bilinen “sinâvi”
kelimesinin XIX. yy Osmanlı yapı terminoloji-
sinde yer aldığı çalışma kapsamında bulunan
belgeden anlaşılmaktadır (BOA A.DVNS.
MHMd., No: 251).
mimar•ist 2019/3 81
İNCELEME
Resim 2. Hasköy Mayor onarılmayı beklemektedir. Tescilli olan Mayor
Sinagogu tavan ve Sinagogunun içindeki ahşap işçiliği, hem tava-
ehal’indeki ahşap işçiliği
(Fotoğraf: M. Esmer,
nından hem de Ehal dolabından hâlâ izlenebildi-
7.7.2017). ği üzere oldukça dikkat çekicidir (Resim 2).
Bununla birlikte, tescilsiz olan Kula, Sinyora ve
Parmakkapı sinagoglarının tamamen yok olmala-
rı önünde yasal bir engelin var olmaması, korun-
maları yönünde önemli bir tehdit oluşturur.

Parmakkapı Sinagogu
Hasköy’de Mahlül Sokak üzerinde, 3056 ada, 4
parselde bulunan sinagogun kurucuları Sefarad
Yahudileridir (Resim 3). İlk inşa tarihi bilinme-
yen yapının isminin bir Yahudi aileden geldiği
düşünülür (Türkoğlu, 2001: 58). Yusuf Besalel,
“Abudara(m)” soyadının Arap kökenli, İspan-
yol menşeli soy isimlerden olduğunu aktarır
(Besalel, 2002: 299). İstanbul’daki Türkiye
Hahambaşılığında görevli dini kurul üyesi İzak
Perez’e göre ise “Abudaram” sinagogu bağışla-
Resim 3. Alman Mavileri yan ailenin soyadıdır. Abu kelimesi ‘bir şeyin
K12 numaralı paftada veya birinin babası’ manasına gelmekte; dara
Hasköy’deki Parmakkapı
kelimesi ise ‘bilgi’ veya ‘hikmet’ anlamını taşı-
Sinagogu ve yanındaki
mektep. maktadır (URL 1, 2). Bu iki kelimenin oluştur-
duğu “Abudara” kelimesi ise ‘bilginin adamı’
veya ‘hikmetin babası’ anlamını verir.
Hasköy’e hâkim bir tepe üzerinde konum-
landırılmış olan sinagogun küçük bir avlusu
mevcuttur (Resim 4). Kemerli bir kapı ile girilen
rak tüm cemaati hesaplamak çok mümkün ola- şap kaplı avluda, girişin hemen karşısında,
mamaktadır. güneydoğu duvarına bitişik olan iki oda ve bir
Hasköy’deki Mayor, Sinyora, Kula ve Esgher hela bulunur. Güneydoğuda avlu duvarı ile biti-
sinagogları, XX. yy. içinde Yahudi nüfusun azal- şik iki konut görülmektedir. 1913-14 tarihli
masıyla birlikte sanayi yapısı olarak kullanılmıştır. Alman Mavilerinde sinagogun güneyinde görü-
Sinyora ve Kula hâlâ fabrika işlevlerini sürdürür- len mektep yerini uzunca bir süre evvel konuta
ler. Esgher, 1996 yılında İBB tarafından kütüp- bırakmış olmalıdır. Sinagogun kuzeybatı duvarı
hane yapılmak amacıyla cemaatten alınarak ger- ise bir konut ile bitişik nizamda yer alır. Fabrika
çekleştirilen restorasyonunun ardından lokanta kullanımı esnasında gerekli görülerek yüksek
olarak kullanılmaktadır. Maalem ve Karay sina- bahçe duvarları ile sinagog arası yer yer ondülin
goglarının çevrelerinde cemaat kalmamıştır; çatı örtüsü ile kapatılmıştır (Resim 5).
ancak buna rağmen bu iki sinagog, eski Hasköy- Dikdörtgen plana sahip, oldukça sade iki
lü ailelerden oluşan cemaat üyeleri tarafından kütleden oluşan sinagogun plan kurgusu Resim
yaşatılmaya çalışılmaktadır. Mayor ve Parmakkapı 6’de şematik olarak gösterilen kurguya çok
sinagogları ise fabrika kullanımlarının sona erdi- yakındır; ana ibadet mekânı ve ona açılan bir
rilmesinin ardından işlevsiz ve harap durumda yan mekândan oluşur (Resim 4, 6). Ana mekâ-
Tablo 1. Hasköy’de Bilinen Son Korunmuşluk
günümüze ulaşabilen Sinagog Sokak Ada/Parsel Kişi sayısı - m2 Mevcut İşlevi Tescil Durumu
Onarım Durumu
sinagogların genel Abudara Mahlül Sok. 3056/4 1832 115 - 150 Kullanılmıyor Tescilsiz Orta durumda
bilgilerini içeren tablo
Esgher Hasköy Cad. 195/1 2003 130 - 170 Restoran Tescilli Orta durumda
(Kına, 2018: 68-69).
Karay Aziz Sok. 3531/7 1842 140 - 180 Sinagog Tescilli İyi durumda
Kula Gazi Sok. 3533/9 Bilinmiyor 115 - 150 İmalathane Tescilsiz Kötü durumda
Maalem Dere Sok. 3094/1 XX. yy 60 - 75 Sinagog Tescilli İyi durumda
Mayor Aziz Sok. 3083/2 Bilinmiyor 160 - 200 Depo Tescilli Kötü durumda
Sinyora Parçacı Sok. 3538/1 Bilinmiyor 440 - 550 Depo Tescilsiz Kötü durumda

82 mimar•ist 2019/3
İNCELEME
nın ölçüleri doğu-batı doğrultusunda 8.56 m,
kuzey-güney doğrultusunda 12.42 m’dir. Tavan
yüksekliği 7.40 m’dir. Ana mekân içine beto-
narme bir ara kat eklenmiş ve 3 adet kolonla
tam ortasından desteklenmiştir (Resim 7).
Küçük olan kütle, ana mekânın kuzeybatı-
sındadır; 3.53 x 8.30 m ölçülerindedir. Günü-
müzde içinde bulunan metal merdiven, ana
mekâna eklenmiş betonarme ara kata ulaşmayı
sağlar (Resim 8). Doğu ve batı yönlerinde birer
kapı ile bahçeye çıkış bulunur. Hem ana ibadet
mekânında, hem de yan mekânda üst örtüler
beşik tonozdur (Resim 9).
Ana yapının içinin oldukça aydınlık olmasını
sağlayabilecek pencereler, her dört duvarında da
iki seviyede bulunur. Ancak yapıyı dört yandan
saran ondülin saçaklı ekler zemin kat ve betonar-
me ara kat da üst kat pencerelerinden giren ışığı
engeller. Bu nedenle, mevcut durumda yapının
içi, özellikle zemin katta oldukça loştur. Ana iba- Resim 4. Parmakkapı
Sinagogu zemin kat planı
det mekânına güneydoğu cephesinin tam ortasın-
rölövesi (Kına, 2018: 124).
da yer alan yuvarlak kemerli bir kapı ile girilir. Bu
duvarda, zemin katta ana giriş kapısının iki yanın-
da ikişer pencere daha vardır. Kuzeydoğu cephede
ise ortada ehal nişi ve iki tarafında ikişer pencere
yer alır. Güneybatı duvarda, zemin katta üç pence- Resim 5. Avlu zemin
re yer alırken, kuzeybatı duvarın tam ortasında döşemesi ve ondülin
yan mekân ile bağlantıyı sağlayan bir kapı bulunur. üst örtüsü (Fotoğraf: M.
Betonarme ara kat ile ulaşılan seviyede, ana Esmer, 7.7.2017).

mekânda güneydoğu duvar üzerinde üç, güney-


batı duvar üzerinde iki, kuzeydoğu duvar üzerin-
de ise iki üst seviye pencere vardır. Galeri katında
pencere içlerindeki yüksekliklerin betonarme ara
kat ile birlikte değiştiği ve özgün parapetlerin
korunamadığı saptanmıştır. Yapının fabrika olarak Resim 6. Bir sinagogdaki
şematik mekân düzeni
kullanımı sırasında yapıya kültürel miras öğesi ola- (Tuna, 2006: 103).
rak hiç değer verilmediği, yapıdan maksimum
fayda sağlamak adına hunharca nitelenebilecek
müdahalelerin uygulanmış olduğu görülmektedir.

Cephe Özellikleri
Sinagog, duvarlarla çevrili bir bahçe içinde, kendi
içine dönük bir düzendedir. Yapının Mahlül
Sokağa bakan kuzeydoğu cephesinde sokaktan Resim 7. Parmakkapı
algılanması güçtür; cephenin alt kısmı bahçe Sinagogu’na getirilen
duvarı ve duvar ile yapının arasındaki hacmi örten betonarme ek
(Kına, 2018: 87).
ondülin örtü tarafından ikinci seviye pencerelerin
alt hizasına kadar kapalıdır (Resim 10). Kadınlar iki pencerenin özgün metal parmakları hâlâ mev-
mahfilini oluşturan kısmın algısı da benzerdir; cuttur. Kadınlar kısmının daha arka hizadaki
cephenin alt bölümü bahçe duvarı nedeniyle kuzeydoğu cephesi sıvalıdır ve tam ortasında nite-
görünmez. Bahçe duvarı da pek çok yerde hasar liksiz, metal bir kapı yer alır. Yapının saçakları tuğ-
görerek, briket vb uygun olmayan malzemeler ile ladan örülmüş, bu tuğla saçağın üzerine taştan
bütünlenmiş ve kötü biçimde boyanmıştır. Cep- 36.6 cm yüksekliğinde konkav profilli bir saçak
henin üst kısmındaki taş söveli, yuvarlak kemerli silmesi parça parça yerleştirilmiştir (Resim 10) .
mimar•ist 2019/3 83
İNCELEME

nişi üzerinde iki parça halinde bulunan bir kita-


bedir (Resim 11). Metinler, kararma ve parça
kayıpları dolayısıyla tam okunamamaktadır.
Kitabe, İstanbul Hahambaşılığı’nda dini kurul
üyesi İzak Perez ve eskiçağ tarihçisi ve arkeolog
Noah Kaye tarafından yorumlanmıştır. İzak
Perez yazıtın şiirsel bir metin olduğunu, dua
olmadığını belirtmiş ve Noah Kaye şiirin içinde
Zebur’daki bir ilahiye ait bir parça bulunduğu-
nu aktarmıştır (126:2). Tanrı’ya övgü bulunan
metnin içerisinde Bet-el’de (Tanrı’nın evinde)
toplanılıp dua edilmesi övülmektedir.
Sol panelde şu ifadeler geçer:
Ha-chofetz b’chain y’kabel tefilah “Hayatta
sevinen biri dua alacak” (Kaye)
Zebur’dan alınan ilahiye (126:2) ait kısım
şöyledir: “O halde bizim ağızlarımız kahkaha-
larla dolu olacak…” (Kaye)
“Tanrı, O’na ibadetimizle bizim yüzümüzü
güldürsün. Çünkü biz O’nunla bir aile gibiyiz.”
(Perez)
“Kurtuluş gelsin, Tanrı’nın egemenliği
kayıtsız, şartsız olsun.” (Perez)
Sağ panelde ise şu ifade geçmektedir:
“Tüm ibadethanede Tanrı’nın bize yapacak-
larına beklenti içindeyim.” (Perez)

Malzeme, Yapım Tekniği ve Bezeme Unsurları


Yığma kâgir olan sinagogda, ana yapının duvar
örgüsü 2 sıra tuğla + 1 sıra taş almaşık örgüdür;
ancak köşelerde sadece taş örgü görülmektedir.
Köşelerdeki taş örgü ile ortadaki almaşık örgü-
nün amorf birleşimi yapının XIX. yy başında
geçirmiş olduğu iki kapsamlı onarıma işaret
Resim 8. Parmakkapı Ancak oldukça harap durumda olan saçağın taş
Sinagogu zemin kat etmektedir. Almaşık örgünün taş sırası yüksekli-
silme parçaları yer yer koparak altındaki tuğlaları
planı restitüsyon önerisi ği yaklaşık olarak standart ve 16 cm civarında-
(Esmer-Kına, 2019, açıkta bırakmıştır. Ana yapının tonozu üzerinde
dır, tuğlalar ise 3 cm kalınlığındadır (Resim 10).
yazarlar tarafından tez ahşap kırma çatı ve üzerinde Marsilya kiremitli bir
Köşelerdeki kesme taş örgüde ise taş sıralarının
çizimi üzerinden revize örtü bulunur. Kadınlar kısmının örtü biçimi ise
edilmiştir). yükseklikleri 16 ile 28 cm arasında değişmekte-
değiştirilmiştir: Sundurma çatı biçiminde tek
dir. Ana cephe üzerindeki nim sıva kalıntıları
Resim 9. Betonarme yöne doğru eğim verilmiş, tuğla saçakları tahrip
cephenin çok kalın olmayan bir tabaka ile sıvalı
ara kat ve tonozdaki edilerek delikli modern tuğla ile kalkan duvar bulunduğunu gösterir. Yapının döşeme kapla-
bozulmalar
örülmüştür. Çatı eğimi ana yapının üzerine doğru masının mermer olduğu özgün kalan küçük bir
(Fotoğraf: M. Esmer,
2017). inecek şekilde düzenlenmiş, ana yapı üzerinde kısımdan anlaşılmaktadır.
toplanan sular için modern, delikli tuğlalarla bir Ana ibadet mekânında iç duvarlarda, tonoz-
gider detayı çözülmüştür. da ve tonozu taşıyan kemerlerin yüzeylerinde
Güneydoğu ve güneybatı cephelerinde sadece mevcut olan zengin kalem işi bezeme, 1832
ikinci seviye pencerelerinin olduğu kısım dışardan onarımına aittir. Dikdörtgen, üçgen ve trapezo-
görülebilir. Bu kısımlarda güneydoğu cephede üç, idal panolara ayrılmış tonozda stükko boyama-
güneybatı cephede iki adet pencere mevcuttur. lar, stilize yaprak ve çiçek motiflerinden oluşan
floral desenli, eklektik bezeme öğeleri görülür
Kitabe (Resim 9). Üst kat duvarında, tek bir noktada
Yapının sinagog işlevini günümüzde hatırlatan sıva dökülmesi sonucu 1804 onarımına ait
en belirgin öğesi kuzeydoğu duvarında, ehal kalem işi bezeme ortaya çıkmıştır (Resim 12).
84 mimar•ist 2019/3
İNCELEME

Tonoz, açık kahverengi renkte boyalı, süsleme-


ler ise mavi ve kahverengi tonlarındadır. Yapıda
alt seviye pencerelerin alt iç kısımlarında azu-
lejos çinilerinden pencere içi panoları oluşturul-
muştur (Resim 13). Arapça kökenli azulejos
kelimesi “küçük cilalı taş” anlamındadır ve
Endülüs Yarımadası’nda Mağrip hâkimiyeti
esnasında yerleşmiş olan sırlı çinilere verilen
isimdir. Geometrik şekillerden oluşan basit
desenleri, genellikle nötr tonlardadır. Pencere
içlerindeki bu çini panolar da oldukça haraptır.

Bozulmalar ve Koruma Sorunları


Abudara Sinagogu, ibadethane vasfını yitirip
işlev değişikliğine uğrayan Kula, Mayor, Sinyora
sinagoglarına kıyasla nispeten daha iyi koruna-
bilmiştir. Ancak 1950’li yıllardan yakın tarihe
kadar imalathane olarak kullanılan yapıdaki bu
radikal işlev değişikliği pek çok soruna yol
açmış, yapı aynı zamanda bu işlev gereği bazı
niteliksiz ekler de almıştır. Yapıdaki koruma
sorunları bakımsızlığın ve yanlış onarımların
sebep olduğu bozulmalar ile doğal etkenlerin
sebep olduğu bozulmalar biçiminde iki ana
grupta toplanabilir.
İlk olarak imalathane olarak kullanımı esna-
sında gelen niteliksiz ek ve onarımlar: avlu
duvarlarının bozulan kısımlarının briket ile
tamamlanarak, üzerine niteliksiz sıva+boya
uygulanması, avlu duvarları üzerinde yeni pen-
cereler açılması, sinagogu çepeçevre saran,
ondülinle kaplı yarı açık mekânlar oluşturulması
sonucu mekân kurgusu ve aydınlanma biçimi- lar ile yüzey kayıpları oluşmuştur. Yine imalat- Resim 10. Parmakkapı
hane kullanımı esnasında getirilen elektrik ve Sinagogu, Mahlül Sokağa
nin değişmesi, ana ibadet mekânına betonarme bakan kuzeydoğu cephesi
bir ara kat ilavesi, sinagogun bazı pencerelerinin aydınlatma tesisatı, pek çok kablonun, uygun (Fotoğraf: M. Esmer,
kapıya tahvil edilmesi olarak sıralanabilir. Beto- olmayan biçimde, duvar yüzeylerinden geçiril- 2017).
narme ara kat, oluşturduğu görsel kirliliğin öte- mesine sebep olmuştur. Ayrıca bu kullanım
Resim 11. Ehal nişi
sinde strüktürel olarak da yapıya çok ağır bir esnasında zemin kat duvarları içten ve dıştan
üzerinde yer alan iki pano
müdahale olmuş; bu döşeme plağını taşımak yaklaşık betonarme ara katın hizasına kadar, ve üzerlerindeki yazılar
için yapının içine biri güneybatı duvarda ortada bazı yerlerde ise ikinci seviye pencere kemerleri- (Kına, 2018: 86).
bulunan, pencere kemerini yaracak biçimde üç nin üzengi seviyesine kadar, alttaki özgün beze-
adet kolon ve bunları duvarlara bağlayan kirişler meyi kapatacak biçimde sıvanmış ya da boyan-
eklenmiştir. Kirişlerin uçları kuzeybatı ve güney- mıştır. Yapının özgün durumda mermer olduğu
doğu duvarlarında kâgir duvarın içine sokul- anlaşılan zemin kaplaması da şap ile kaplanmış-
muştur. Tüm bu müdahaleler, kâgir yığma yapı tır. Bakımsızlık, kötü kullanım ve düzenli bakım
içinde farklı gerilmelere neden olarak, tonoz onarımın ihmali sonucunda yapıda özellikle çatı
örtüde ve duvarlarda çatlak oluşumuna yol yüzeyinde bitkilenme görülmektedir.
açmıştır. Aynı zamanda yığma yapı ile betonar-
menin farklı rijitliklerde olması, bir deprem Restitüsyon İçin Kaynaklar
anında betonarme ek ile yığma yapının farklı Parmakkapı Sinagogu’nun ilk yapım tarihi daha
davranmasına sebep olacaktır. eski olsa da, bugünkü yapı 1804 yılında yeniden
İmalathane olarak kullanımı esnasında yapılmış, 1834 yılında ise kapsamlı bir onarım-
tavanda bulunan kalem işlerinde renk solması, dan geçmiştir. 6 Ekim 1804 tarihli, III. Selim
katman kalkması, alttaki sıvada çatlak ve kopma- dönemine (1761-1808) ait bir fermanda, yan-
mimar•ist 2019/3 85
İNCELEME

Resim 12. Parmakkapı ölçüler bugün ana ibadet mekânının 8.81 x


Sinagogu, 1804 onarımına 12.72 m olan iç ölçülerine ve 10.83 x 14.69 m
ait kalem işi
(Kına, 2018: 104).
olan dış ölçülerine yakındır. Aradaki ufak fark-
lar, dönem ölçüleriyle metrik ölçü birimi arasın-
daki çevrimden de kaynaklanmış olabilir.
Galante, yapı ile ilgili 1832 yılı kasım ayına ait
bir başka onarım belgesinin ise kendisine İstan-
bul’dan Şemaya Ancel tarafından hediye edildiğini
belirtir (Galante, 1985: 259). Bu belge de Galan-
te’nin vermiş olduğu evrak numarası ile arşivde
bulunamamış, ancak bu belgede bahsi geçen ona-
rımı doğrulayan aynı senenin aralık ayında düzen-
lenmiş başka bir belge bulunmuştur (BOA A.
DVNS.MHMd. No: 251). Sultan II. Mahmud
dönemine ait bu onarımda, Sultan III. Selim
döneminde inşa edilen yapı onarılmış ve dönemin
anlayışı içerisinde kalem işleri gerçekleştirilmiştir.
II. Mahmud döneminde yapılan onarımın hassa
baş mimarı Abdülhalim Efendi tarafından gerçek-
leştirilmiş olduğu, 11 Kasım 1832 tarihli belgede
belirtilmiştir (Galante, 1985: 261).
Galante’nin verdiği bilgiler bu fermanla
Resim 13. Alt seviye doğrulanmaktadır. Sinagogun içinde tek bir
pencerelerin alt iç yerde dökülen sıva altından görülen açık yeşil
kısımlarındaki azulejos renkli kalem işi katmanı 1804, daha geniş çaplı,
çinileri ve restitüsyonu ana tonozu kaplayan kalem işi bezemeler ise
(Kına, 2018: 91).
1832 onarımına ait olmalıdır. Aynı zamanda
yapının köşelerinin kesme taş, kadınlar bölümü
ve ana ibadet mekânının duvarlarının orta
kısımlarının ise almaşık örgü olmasının sebebi
de 1804 yılına ait olan yapının 1832 yılında
geçirmiş olduğu kapsamlı onarım olmalıdır.
1832 yılı sonrasında kayıtlı bir onarıma rastla-
nılmamıştır. Yapının üzerindeki izlerden ve yapılan
gözlemler sonucu özgün döşeme kaplamasının
mermer olduğu gibi bilgiler elde edilmiş ve yapı-
lan diğer müdahaleler anlaşılmaya çalışılmıştır.
Ana ibadet mekânına bitişik yan mekânın özgün
durumda alt katının midraş olarak kullanıldığı
düşünülmektedir. Aynı zamanda, ana ibadet
gın sonucu tahrip olmuş olan sinagogun yeni- mekânının içine açılan, galeri biçiminde, ahşap bir
den inşasına izin verildiğinden, Galante, Histoi- kadınlar mahfili bulunduğu bilinmektedir. Özgün
re des Juifs de Turquie adlı kitabında bahseder durumda, mahfile, yan mekânın içinde bulunan
(Galante, 1985: 261). Fermana göre, onarım ahşap bir merdiven ile ulaşıldığı cemaat başkanının
sözlü tanıklığı vasıtasıyla öğrenilmiştir.
faaliyetleri Hassa Baş Mimarı İbrahim Kâmi’nin
denetiminde ve onun ekibi tarafından gerçek-
Onarım İçin Öneriler
leştirilecektir. Fermanda, sinagogun eski ölçüle-
Kapsamlı bir onarıma ihtiyacı bulunan yapının
rinin aynı kalması şartı da bulunur. 1804 tarihli
özgün malzeme ve geleneksel yapım teknolojisi
bu fermanın evrak numarası Galante tarafından korunarak onarılması ve sağlamlaştırılması
belirtilmemiştir. Galante’nin Osmanlıca belge- öngörülmektedir. Yapıya özgü sorunların gide-
lere dayanarak verdiği ölçüler sinagogun ana rilmesi için önerilen müdahaleler, niteliksiz
mekânının uzunluğu için 13,62 m, genişliği eklerin kaldırılması, temizleme, sağlamlaştırma,
içinse 9,05 m’dir (Galante, 1985: 260). Bu bütünleme ve yeniden yapım başlıkları altında
86 mimar•ist 2019/3
İNCELEME

ele alınabilir. Tüm niteliksiz eklerin kaldırılması


ve betonarme asma katın hidrolik raylı testere
veya karot makineleri ile kesilmesi önerilmekte-
dir. Ayrıca otsu ve odunsu bitkiler ile leke, is,
siyak kabuk oluşumu vb sorunlar için mekanik
ve kimyasal temizlik işlemleri uygulanmalıdır.
Temel duvarları onarım sırasında gerekli
açmalar yapılarak incelenmelidir. Gerekli olması
durumunda, sağlamlaştırma ve bütünlemeler
yapılarak, drenaj sistemi ile yapının çevresindeki
suların uzaklaştırılması sağlanmalıdır. Beden
duvarlarında ve saçaklarda meydana gelen bozul-
ma ile yüzey kayıpları ve parça kopmaları gözden
geçirilerek, benzer boyutta mineralojik, kimya-
sal, fiziksel ve mekanik özellikte taş ve tuğla ile
bütünleme veya kısmi yeniden yapım imalatları
gerekli olacaktır. Korozyona uğramış metal
aksam incelenerek, temizlenmesi mümkün olma-
yan elemanlar yenilenmelidir.
Duvarların özgün terkip ile aynı içerikteki sıva müzik konserleri gibi kültürel etkinlikler de Resim 14. Parmakkapı
ile sıvanarak, kalem işlerinin temizlik ve onarımları düzenlenmektedir. Abudara Sinagogu’nun Sinagogu zemin kat planı
yeniden işlev önerisi
yapılmalıdır. Son dönem kalem işinin ağırlıklı ola- 10.7.2018 tarihinde Kültürel Mirası Koruma (Kına, 2018: 184).
rak bırakılması düşünülmektedir. Bir önceki döne- Derneği (KMKD) tarafından düzenlenen bir kitap
me ait kalem işinin de kısmen onarılarak, dönem tanıtımı etkinliğinde başarılı şekilde kullanılmış
farkını anlatmak amacıyla kendini göstermesi öne- olması da kültürel bir ek işlevin yapı için uygunlu-
rilir. Bozulmuş ve yıpranmış motifler yüzeye akta- ğunu teyit eder niteliktedir. Bu nedenle yapının
rılmalı ve numune alınarak en uygun boya ve renk gerektiğinde konser, seminer, tanıtım gibi etkin-
tonları belirlenerek imalat yapılmalıdır. likler için kullanılması öngörülmektedir.
Yapının oturtma ahşap çatısı, kadınlar bölü- Restorasyon önerisinde yapının özgün planı
münün çatısıyla birlikte bir bütün olarak ele alı- korunmuş, yeni işlev kapsamında sadece tefriş
narak onarılmalı; çürümüş ve yıpranmış ahşap olarak düzenleme yapılması planlanmıştır (Resim
elemanlar yenilenmelidir. Çatı üst örtüsünün 14). Yapı teva’sının ve teva çevresinde bulunan
özgün malzemesi olduğu düşünülen alaturka 115 kişilik sıralı sandalyelerin yerlerinin sabit
kiremit ile örtülmesi öngörülmüştür. İnce yapı- kalarak teva önüne konacak portatif mini sahne
ya yönelik olarak, pencere doğramaları, kadınlar ile sinagogun konser, seminer, tanıtım gibi kül-
bölümünün merdiveni ve ana ibadet mekânı türel etkinlikler için uygun hale getirilmesi düşü-
içindeki galerinin, oturma grupları ile teva ve nülmüştür. Bu sayede yapı, Hasköy gibi İstanbul
ehal’in yeniden ahşaptan imalatı önerilmektedir. Yahudileri için önemli ve köklü bir geçmişe sahip
olan bir semtte, Yahudi yaşam ve kültürünü ser-
Yeniden İşlev Kazandırılması gileyen bir anıt, Yahudi inancı için bir ibadethane
Yapının yeni işlevine yönelik öneriler getirilirken, ve dönem dönem kullanılacak kültürel etkinlik
yapının anıtsal niteliği ile uyumlu, taşıdığı somut alanı olarak işlev görecektir.
ve soyut miras değerinin korunmasını ve devamını
sağlayacak yeni bir işlev arayışına gidilmiştir. Sonuç Olarak
Günümüzde Hasköy’de Yahudi cemaatinden Sefarad Yahudileri, Güney İspanya’dan taşıdık-
sadece bir ailenin ikamet etmesi ve Hasköy Yahudi ları somut olmayan kültürel miras öğelerini,
Cemaati başkanı Moiz Bahar ile yapılan görüşme Hasköy’de inşa etmiş oldukları yapılı çevre ile
sonucunda, Abudara Sinagogu’nun belirli günler- bütünleştirerek günümüze kadar süregelmiş
de sinagog işlevini yerine getirmesi, ancak bunun çok zengin bir miras oluşturmuşlardır. Abudara
yanında, yapıya Neva Şalom Sinagogu’nda oldu- Sinagogu bu zengin mirasın önemli öğelerin-
ğu gibi, ek bir kültürel işlev de kazandırılması den birisidir. Yapı, 1950’li yıllardan itibaren
düşünülmüştür. Şişhane semtinde yer alan ve Hasköy’den Yahudilerin göç etmesi sonucu
İstanbul’un en büyük sinagogu olan Neve Şalom işlevsiz kalmış, bunu müteakiben imalathane
Sinagogu’nda, sinagog işleviyle birlikte klasik olarak kiralanmış ve pek çok hasara uğramıştır.
mimar•ist 2019/3 87
İNCELEME

Abudara Sinagogu’nun etrafında Yahudi Notlar


1. Nar meyvesi Sefarad kültürünün çok yaygın olduğu
nüfusun kalmaması, yapının korunmasını zor- Güney İspanya’nın Granada Şehri’ne adını vermiş ve günü-
laştırmıştır. Bu yüzden sinagogun yeniden aktif müze kadar şehrin sembolü olmuştur.
şekilde kullanılabilmesi için, ibadet işlevinin 2. Bu yazı FSMVÜ Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü
Mimari Koruma ve Restorasyon Programı’nda, Dr. Öğr.
yanı sıra ek bir kültürel işlev verilmesi de öneri- Üyesi Mine Esmer danışmanlığında, Mimar M. Cihad Kına
lir. Böylece, Sefarad kültürünün somut ve tarafından 2018’de tamamlanan “İstanbul Hasköy Abudara
(Parmakkapı) Sinagogu Restorasyonu” başlıklı yüksek lisans
somut olmayan kültürel mirasının yakın geçmiş-
tezinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Parmakkapı Sinago-
teki önemli bir merkezi durumunda olan Has- gu’nda çalışmamıza olanak sağlayan tarihçi-yazar Naim
köy’deki Abudara Sinagogu, bu mirasa ait izle- Avigdor Güleryüz ve Hasköy Musevi Cemaati Başkanı
Moiz Bahar’a ve cemaat üyesi Yakup Ancel’e, iç mekândaki
rin gelecek kuşaklara aktarılmasını mümkün yazıtı okuyan Dr. Noah Kaye ve İzak Perez’e içtenlikle
kılabilir. Ayrıca uluslararası kuruluşlardan bu teşekkür ederiz.
anıtın korunmasına ilişkin bilimsel destek ve 3. Musevilerin evlerinin giriş kapısının sağ pervazına yerleş-
tirdiği ve içinde Tevrat’tan metinler bulunan kutucuk.
maddi fon alınabileceği de göz önünde bulun-
durulmalıdır. 2010 yılında İstanbul’un Avrupa Kaynakça
Adam, B. (2009), “Sinagog”, TDV İslam Ansiklopedisi, c.
Kültür Başkenti seçilmesi ve Avrupa Birliği’n-
37, s. 222-224
den alınan fonla kurulan İstanbul Kültür Baş- Angel, M. D. (2009), Foundations of Sephardic Sprituality,
kenti Ajansı, benzer biçimde harap durumdaki The Inner Life of Jews of the Ottoman Empire, Jewish
Lights Pub
Kumkapı Vortvots Vorodman Kilisesi’nin onarı- Benbassa, E., A. Rodrigue (2002), Histoire des Juifs sép-
mını üstlenerek, yapının hem dini, hem kültürel harades de Tolède à Salonique, Éditions Points, Paris,
işlevle yeniden kente kazandırılmasını sağlamış- France.
Besalel, Y. (2002), Yahudilik Ansiklopedisi, İstanbul: Göz-
tır. Yapı kilise işlevi yanında, Patrik Mesrop lem Gazetecilik Basın ve Yayın AŞ
Mutafyan Kültür Merkezi olarak klasik müzik BOA A.DVNS.MHMd. no: 251, s. 104, Hüküm No: 192,
Evahir-i Ş 1250/23.12.1834-31.12.1834
konserleri gibi etkinliklere ev sahipliği yapmak-
Galante, A., 1985, Histoire des Juifs de Turquie, Cilt:5, s.
tadır. Hasköy Abudara Sinagogu’nun korunma- 259-63, İstanbul: İsis Yayınevi.
sı adına da benzer bir uygulamanın hayata geçi- Göncüoğlu, S. (2005), Tarihte Hasköy: Hasköy, Sütlüce ve
Halıcıoğlu Semtleri Monografisi, Sinpaş Kültür Yay., İs-
rilebilmesi umulmaktadır. tanbul
Gutas, D. (2017), Yunanca Düşünce Arapça Kültür, Bağ-
Mine Esmer, Dr. Öğr. Üyesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üni. dat’ta Yunanca-Arapça Çeviri Hareketi ve Erken Abba-
Mimarlık ve Tasarım Fak., mesmer@fsm.edu.tr si Toplumu, 7. Basım, İstanbul: Kitap Yayınevi
Güleryüz, N. A. (1992), İstanbul Sinagogları, İstanbul:
Muhammed Cihad Kına, Y. Mimar (Restorasyon Uzmanı), Ajans Class Yayıncılık
cihadkina@gmail.com Kına, M. C. (2018), “İstanbul Hasköy Abudara (Parmak-
kapı) Sinagogu Restorasyonu”, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, FSMVÜ
Shaw, S. J. (1991), Jews of the Ottoman Empire and the Tur-
The Parmakkapı Synagogue at Hasköy: a 500-year kish Republic, NY: NYU Press
settlement for the Sepharads Tok, A. (2015), “İmparatorluğun Son Dönemi’nde İstan-
Hasköy, mentioned by Evliya Çelebi as “a beautiful and unique town that bul’da Tuğla Üretimi ve Ticareti”, Osmanlı İstanbul’u.
III. Uluslararası Osmanlı İstanbul’u Sempozyumu Bil-
houses eleven Jewish neighborhoods with gardens of lemon and
dirileri 25-26 Mayıs, 29 Mayıs Üniversitesi, İstanbul
pomegranate trees”, appears to have had a very different urban fabric in Tuna, S. (2006), “Türkiye’de Sinagog Mimarisi ve Edirne
the 17th century. Following the Tanzimat Edict (1839) and the Crimean Büyük Sinagogu”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
War (1853-1856) consecutively, the wealthier members of the Jewish MSGSÜ
Türkoğlu, İ. (2001), “Antik Çağdan Günümüze Türkiye’de
community at Hasköy are known to abandon the quarter. After the Sinagog Mimarisi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
political developments in the 20th century, the district lost almost its Ege Üniversitesi
entire Jewish population around 1950s. In addition, starting from the URL 1:<http://jewishencyclopedia.com/articles/650-a-
bu>, erişim tarihi 10.07.2018
19th century, the Ottoman industry began to settle on the shores of the URL 2:<http://www.biblical-baby-names.com/mea-
Golden Horn and continuation of the industrial functions during the ning-of-dara.html>, erişim tarihi
Republican Era have resulted in drastic changes in the urban fabric at Yaşar, K. (2017), “19. Yüzyılda Bir Haliç Yerleşimi Olarak
Ayvansaray”, Yayımlanmamış Yüksek Lisan Tezi, İTÜ
Hasköy culminating in the usage of synagogues of the quarter for
FBE
industrial functions.
Abudara (Parmakkapı) Synagogue is one of the above-mentioned
synagogues of the area which was recently evacuated and cleaned of its
previous industrial use by the Jewish community of Hasköy. The
synagogue has been the subject of a detailed survey and some
suggestions for its restitution and restoration have been developed by
the authors of this article. The article aims to shed light on the history of
the edifice and emphasize its heritage value and therefore raise
awareness for its conservation.

88 mimar•ist 2019/3
KENT

Tanımsız Kentsel Açık Alanlar Üzerine


Mekânsal Tarifler, Sorunlar, İmkânlar:
Büyükdere Aksı Levent Bölgesi
Neslinur Hızlı Erkılıç - Ayşen Ciravoğlu

“Boşluk, yerine getirilmemiş vaat ve tarımsal arazi üzerine kurulan ilk planlı toplu konut
sınırsız fırsatın alanıdır.” projesi yer alırken, diğer tarafında terk edilmiş
Hans van Dijk, 1996 sanayi alanlarından kalan arazide Levent’in ‘prestij
alanı’ adını almasını sağlayan yüksek yoğunluklu iş

G eniş bir otoyol boyunca uzanan boş çimenlik


alanlar, etrafı tellerle örülü yeni bir yapılaşma
merkezleri yer almaktadır. Alanın seçiminde,
Büyükdere Caddesi ile ayrılan bu iki farklı dokuda
için bekleyen boş arsalar, karanlık dar sokaklar, gözlemlenen farklı yerleşim modelleri, sektörel
yıkık bir yapının kalıntılarını içeren metruk bir boşalmalar ve yerlerine gelen yeni işlevlerle birlikte
arazi, kullanılmayan park alanları, köşeleri kavisli oluşan birbirine eklemlenen işlev çeşitliliğinin varlı-
geniş kaldırımlar veya konutların ihmal edilen arka ğı etken olmuştur. Çalışma sonucunda, farklı
bahçeleri… Bu metin* bakımsız, boş, düzensiz, dönem ve kentsel örüntüleri yansıtan bu iki ayrı
sahipsiz, karanlık, terk edilmiş, metruk vb çeşitli bölgedeki işlevsel çeşitliliklere hizmet eden tanım-
olumsuz çağrışımlarla adlandırılan ‘tanımsız kent- sız kentsel açık alanlar, onları etkileyen faktör ve
sel açık alanlar’ı anlama ve potansiyellerini keşfet- belirleyen ayırt edici nitelikleri üzerinden bu alan-
me üzerinedir. Kentteki boş alanların bir tipi ola- ları tanımak, sorunlarını ve niteliklerini kavramak
rak gelişen ve ‘müphemliği’ ile tanınan bu alanlar, ve potansiyellerini ortaya çıkarmak adına üç aşama-
herhangi bir işlevin yüklenmediği tasarlanmamış lı bir kurgu ile kavramsallaştırılmaya çalışılmıştır.
alanlar olabildikleri gibi, yetersiz derecede tasarla-
nan veya var olan fonksiyonunu yitirmiş, uzun Kentin Gizil Varlıkları:
süredir veya geçici olarak kullanılmayan alanlar Tanımsız Kentsel Açık Alanlar
olabilmektedir. Çeşitli sebeplerle tanımsız kalmış Metinde genel bir başlıkla ‘tanımsız’ kentsel açık
olan bu alanların kentsel yaşama katılabilme ola- alanlar olarak ele alınan bu alanlar, birbirinden
naklarını araştırmanın, içinde bulunduğumuz farklı oluşumlar ve değişimlerin bir ürünü veya
dönemin çetrefil kentsel sorunları nedeniyle, gide- uzantısı olarak oluşmakta, çeşitli karakteristik
rek daha da yaşamsal hale geldiği söylenebilir. özellikler göstermektedir. Bu gibi alanları tanım-
Tanımsız kentsel açık alanlara nasıl bir yakla- layan, birbirlerini kapsayan, benzeşen kavramlar
şımda bulunulması gerektiği bu alanların birbirin- üzerine yapılan kapsamlı bir literatür araştırması,
den farklı tarihsel değerleri ve mevcut niteliklerine çeşitli araştırmacılar tarafından literatüre dahil
bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bu edilen birbirinden farklı yetmişin üzerinde teri-
durum her kent özelinde çeşitlenen kentsel müda- min varlığını göstermektedir. Tarihsel süreç içeri-
hale yaklaşımlarını araştırmayı gerekli kılmaktadır. sinde terimlerin tanımlamalarında kullanılan
Bu doğrultuda, bu araştırmanın, tanımsız kentsel “arada, artakalan, kayıp, boş, açık, sahipsiz, işlen-
açık alanların kentsel dokudaki ayırt edici nitelikle- memiş, terk edilmiş, metruk, müphem” gibi ifa-
rini bulmaya odaklanan tanımlayıcı ve yorumlayıcı deler ve sözü edilen mekânların kavramsallaştırıl-
bir çalışma olması hedeflenmiştir. Çalışmadaki ması ile ilgili sorunsallaşmış bir durum söz konu-
amaç, kavramları mekânsal açıdan analiz ederek sudur. Farklı yorumlamalarla tekrar ele alınan,
barındırdıkları problemler ve potansiyellerin deşif- çeşitlenen, benzeşen ve ayrışan kavramların içinde
re edilmesi ve bu alanların kentlerimize yeniden yer aldığı bu terimler dizininin çeşitli kaynaklarda
katılmasında etkin kriterlerin belirlenmesidir. tek bir başlık altında sunulması, birbirinin türevi
Çalışma alanı olarak İstanbul’un bir dönem olarak yansıtılması, kavramların kullanımlarını ve
periferisinde yer alan, 1950’li yıllarla birlikte Şiş- yorumlanmalarını zorlaştırmaktadır. Dahası bir-
li-Mecidiyeköy’den itibaren kentin kuzey yerleşim- birinden farklı özelliklere sahip olan, kentteki terk
lerine doğru lineer olarak ilerlediği Büyükdere edilmiş bir endüstri bölgesi, karanlık ara sokaklar,
Caddesi aksı üzerinde yer alan Levent Bölgesi park yerleri, kullanılmayan arka bahçeler gibi
seçilmiştir. Aksın bir tarafında, 1950’li yıllarda alanların ‘belirsiz-arada mekânlar’ gibi tek bir baş-
mimar•ist 2019/3 89
KENT

lık altında ve genel olarak olumsuz yönleriyle ların evrildiği yeri, anlamını ve sahip olduğu kent-
ifade edilmesi, bu alanların kentler için muhtemel sel dinamikleri görebilmek adına önemlidir. Böy-
bir olasılıklar mekânları iken gözden kaçırılan lece tanımsız kentsel açık alanların kamusal yaşa-
mekânlar olmalarına neden olabilmektedir. mın bir parçası olarak yeniden yorumlanabileceği
1950-80 aralığında literatüre katılan artakalan gerçeği, potansiyel olarak alternatif bir mekânsallı-
mekân (space left over) (Anonim, 1951), sınır ğa dönüşmesi ve hangi kentsel dinamikler rehber-
vakumları (border vacuums) (Jacobs, 2009), boş liğinde bu noktaya taşındığı görülebilecektir.
arazi (vacant land) (Niedercorn ve Hearle, 1964),
metruk arazi (derelict land) (Oxenham, 1966), Tanımsız Kentsel Açık Alanları Tanımlamak
boş manzara (zero panorama) (Smithson, 1967), Kentte var olan bir ‘boşluğu’ tanımlamak, ortaya
planlamadan artakalan mekân (SLOAP) (Gins- çıktığı sebep ve ortam ile onu tarif edecek çeşitli
burg, 1973), kentsel bataklıklar (urban sinks) niteliklerin –geçmişteki yeri, gelecekteki öngörü-
(Clay, 1980), atık araziler (wastelands) (Gemmell, len durumu ve mevcut kullanımının görünen ve
1977), ölü mekânlar (dead space) (Coleman, görünmeyen dinamiklerinin– kapsamlı bir analizi
1982), insanın çevresiyle olan ilişkisini ve kamusal mümkündür. Tanımsız açık alanlara nasıl yaklaş-
yaşamını zedeleyen, kentte görünen ve görünme- mak gerektiği bu bağlamda yerin kültürel bağla-
yen pek çok bağlantının koptuğu noktalar olarak mından ayrı düşünülmemelidir. Farklı oluşum ve
görülürken yakın dönemde tanımsız kentsel açık karakterdeki alanlara uygulanacak müdahaleler,
alanlar üzerine geliştirilen yeni kuramsal yaklaşım- her coğrafya özelinde farklı iyileştirme ve dönüş-
lar, bu alanlardan büyük bir kısmının kamusal türme stratejileri içerebilmektedir. Bu bağlamda
mekânların yeniden beden bulduğu mekânlar ola- kavramlar farklı araştırmacılar tarafından genel
rak ortaya çıktığını ve beraberinde kente yeni fır- başlıklarla fiziksel, mekânsal, kullanım nitelikleri
satlar sunduğunu göstermektedir. Örneğin arta- bağlamında irdelenmiş, belirli ortak özellikleri
kalan mekân kavramı,1 rasyonalist kent planlama- üzerinden kategorize edilmiştir. Literatürde boş
sına ve modernizmin konvansiyonel form ve sınır- arazi (vacant land), boş kentsel arazi (vacant
larına getirilen eleştirilerin etken bir öğesi iken, urban land), bulunan mekân (found space), artık
zamanla günümüz kentlerinde kamusal yaşamı, mekân (residual space), atıl kentsel boşluklar kav-
serbestliği, sınırsızlığı ve hareketliliği çağrıştıran ramlarına ilişkin tipoloji çalışmalarına rastlanmıştır
olasılıklar mekânına evrilmiştir. Yakın dönemlerde (Tablo 1). Ülke veya kentler özelinde değerlendir-
literatüre katılan bulunan mekân (found space) me kriterleri ve dolayısıyla tipler değişkenlik gös-
(Rivlin ve Windsor, 1986), müphem alan (terrain termektedir. Bu yolla kavramsallaştırılan terimler,
vague) (Sola Morales, 1995), garip mekân aynı zamanda kentte hangi alanları kapsıyor ve
(awkward space) (Sucher, 1995), artık mekân nasıl çeşitleniyor oldukları üzerinden çeşitli araştır-
(residual space) (Winterbottom, 2000), belirsiz macılar tarafından yeniden yorumlanmıştır. Örne-
mekân (indeterminate space) (Groth ve Corjin, ğin Northam (1971), Amerika kentleri özelinde
2005), gevşek mekân (loose space) (Franck ve Ste- yaptığı çalışmada artık arazi parçaları, inşa edile-
vens, 2006), gözenekli mekân (porous space) mez araziler, kurumsal rezerv alanlar, spekülasyo-
(Stavrides, 2007), açık-uçlu mekân (open-ended na bağlı araziler ve kurumsal yedek araziler olarak
space) (Fernando, 2007), kentin ara yerleri (urban beş kategoriye ayırdığı boş arazileri, özellikle arazi
interstices) (Tonnelat, 2008) kavramlarını ifade kullanım modelleri, emlak piyasası ve fiziksel
eden kuramcıların bu alanlara ilişkin yaklaşımları- etmenler gibi çeşitli kentsel durumlardan etkilen-
na bakıldığında, tanımsız kentsel açık alanlara iliş- meleri, kamu veya özel mülke ait olması duru-
kin kavramlara farklı bir boyut kazandıran, bera- mundan ötürü “mülkiyet” ve “gelişebilirlik” ola-
berinde kullanılan “çok anlamlılık, kamusal ola- rak iki belirgin faktör üzerinden ele almıştır. Bu
naklar, özgürlük, hareket, deneyime açıklık, hete- faktörler altında Northam boş arazileri değerlen-
rojen yapı, alternatif yaşam modeli, farklı mekânsal dirirken boyut, biçim, konum ve mülkiyet durum-
pratikler, sosyal etkileşim” gibi anahtar kelimeler, ları üzerinden irdelemeler sunmuştur. 1973’teki
olumsuz söylemlerin yerini olumlu çağrışımlara petrol krizinin yol açtığı ekonomik durgunluk
bıraktığını göstermekte ve bu potansiyeli açığa döneminde hızla artış gösteren ve 1970’lerin
çıkarmaya yönelik yaklaşımlar, kavramın gizil varlı- ortasında metropol kentlerdeki arazilerin ortala-
ğına işaret etmektedir. Mekân tartışmalarını zen- ma olarak yüzde beşini oluşturan boş arazilerin
ginleştiren bu kavramsal çelişkilerin ortaklıklarını niteliği ve miktarının İngiliz kentlerinde yarattığı
ve zıtlıklarını irdelemek, ayırt edici özelliklerini sorunsal üzerine araştırmalar sunan Burrow
tespit etmek ve çeşitli sınıflamalar yapmak kavram- (1978), bu alanları değerlendirirken Northam’ın
90 mimar•ist 2019/3
KENT

kriterlerine ek olarak boş arazilerin fiziksel görü- gerektiğini vurgulamıştır. Kentteki park alanları-
nümlerini vurgulayan bir kategori sunmuştur. nın azalması ile kentlinin ‘kendiliğinden oluşan
Kentin içinde ve çeperindeki terk edilmiş, tahrip etkileşim/karşılaşma mekânlarına’ ihtiyaç duydu-
edilmiş ve ihmal edilmiş fiziksel görünüme sahip ğunu ve yeniden uyarlanabilir açık alan kullanım-
alanları özellikle önceki kullanımlarını belirterek ları ile uygun ve anlık fırsatlar sunan artık alanların Tablo 1. Tanımsız kentsel açık
alanlara ilişkin ayırt edici
birbirinden ayırmıştır. Genellikle çeperlerde mey- bir çözüm önerisi olarak gelişebileceğini belirten özelliklerin belirlenmesi ve
dana gelen boş arazilerin yanı sıra kent içinde göz- Winterbottom (2000), artık mekânları konum, kategorizasyon çalışmaları
lemlenen ve çoğunlukla ulaşım ağlarının ve kent- biçim, kullanım nitelikleri ve kullanım süresi kri- (Northam, 1971; Burrow,
1978; Rivlin ve Windsor,
sel projelerin sebep olduğu artık mekânların kent- terleri üzerinden, hareket güzergâhlarına yakın
1986; Winterbottom, 2000;
te yarattığı sorunlar üzerine literatürde farklı kent- tanımlanan yok-mekânlar, programlanmamış Alanyalı, 2003; Villagomez,
ler özelinde farklı yaklaşımlar görmek mümkün- artakalan mekânlar ve geçici olarak kullanılmayan 2010; Khalil ve Eissa, 2013;
Çelik, Doğrusoy ve Zengel,
dür. Winterbottom, Amerika’nın Seattle kentinde çift kullanımlı mekânlar olarak üç çeşitte ele almış-
2015 kaynaklarından
artık mekânların kentte yarattığı sorunların gide- tır. Alanyalı (2003) ise, Ankara kenti özelinde, faydalanılarak yazarlar
rilmesi için bu alanların yeniden keşfedilmeleri oluşum sebepleri, fiziksel ve kullanım niteliklerine tarafından hazırlanmıştır.)

Kavram Değerlendirme Kriterleri Kategoriler


Teorisyen, Yıl, Ülke/Kent (Ayırt edici nitelikler)
Boş arazi Boyut 1. Artık arazi parçaları (remnant parcel)
(Vacant land) Biçim 2. İnşa edilemez araziler (unbuildable)
Ray Northam, 1971 Konum 3. Kurumsal rezerv araziler (corporate reserve)
Amerika kentleri Mülkiyet 4. Spekülasyona bağlı araziler (held for speculation)
5. Kurumsal yedek araziler (institutional reserve)
Boş kentsel araziler (Vacant Konum 1. Fiziksel olarak sahipsiz/terk edilmiş (derelict) ve kusurlu/bozulmuş görünen alanlar
urban land) Önceki kullanım (önceki kullanım: Maden çıkarma ve kamu hizmet kurumları; ulaşım gibi)
John Burrow, 1978 Mülkiyet 2. Fiziksel olarak yıkım alanı gibi görünen alanlar (önceki kullanım: Konut veya sanayi)
İngiliz kentleri Boyut 3. Fiziksel olarak ihmal edilmiş görünen boş araziler (tarım veya bayır, bataklık gibi önceki
Fiziksel görünüm kullanımı olmayan alanlar)
Bulunan mekân 1. Fiziksel nitelikler: 1. Büyük kamu binalarının önündeki merdivenler
(Found space) -Konum, çevreyle bağlantılar-ilişkiler 2. Tüneme yerleri (perching places); birini beklerken oyalanılan, vakit geçirilen yerler; kilise
Leanne G. Rivlin ve A. Windsor, -Boyut/ölçek, biçim/topografya, materyaller, bitki örtüsü, önü, hastane binası önü, heykellerin yanları vb.
1986 strüktürler 3. Taşan yerler (spillover places); binanın içinde ve dışında insanların olduğu alanlar; bir
Amerika, New York (Brooklyn ve 2. Kullanım nitelikleri: binaya bitişik olan kaldırımlardaki kullanımlar (satıcılar vs); ilkokul binasının oyun alanında
Mannathan) -Artık mekân olmadan önceki aktiviteler kurulan hafta sonu bitpazarı; parkın cadde sınırındaki kenarlığı boyunca kurulan el sanatları
-Kentin mevcut bir bileşeni olarak değerini belirleyen sergisi.
aktiviteler
3. Kullanım süresi
Artık mekân Konum 1. Yok-mekân (non-space); genel olarak hareket güzergâhlarına yakın alanlar
(Residual Space) Biçim 2. Artık (leftover) mekân; programlanmamış alanlar
Daniel Winterbottom, 2000 Kullanım nitelikleri 3. Çift kullanımlı mekân (dual-use); belli dönemlerde geçici süreliğine artık alanlar
Amerika, Seattle Kullanım süresi
Artık mekân Mekânların oluşum sebepleri 1. İnşa edilemez alanlar; bataklık, dik eğimli yerler vs
(Leftover space) Fiziksel nitelikler 2. Terk edilmiş bölgeler; terk edilmiş endüstri bölgeleri, demiryolu istasyonları, tersaneler vb
Ela Alanyalı Aral, 2003 Kullanım nitelikleri 3. Boş arsalar; mülkiyet problemleri, yeniden inşa sürecinde ertelemeler sebebiyle boş
Türkiye, Ankara parseller
4. Ara mekânlar; binaların ön, arka, yanlarındaki mekânlar
5. Yan mekânlar (sub-spaces); sirkülasyon arterlerinin yanı, altı, üstü, arasında kalan, yaya-
araç yolu, altgeçitler vb
6. İhmal edilen kamusal park ve meydanlar
7. Tümülüs; Frig dönemi yapay mezarlık içeren tepeler
Artık mekân (Yapı adası bazında irdeleme) 1. Yıkım sonrası oluşan ara mekânlar (spaces between)
(Residual Space) Oluşum sebepleri 2. Yeterince kullanılmayan Çatılar (rooftops)
Erick Villagomez, 2010 Potansiyel kullanımları 3. Kent sistemlerinin kesiştiği (genel olarak asimetrik-üçgen formda) arazi parçaları (wedges)
Kuzey Amerika Kentleri 4. Yapı çevrelerinde geniş, Boş mekânlar (void spaces)
5. Eski kentsel dokuda yeni yerleşmelerin oluşturduğu ara bölgeler (spaces around)
6. İhtiyaç fazlası altyapı (redundant infrastructure)
7. Büyük altyapı (büyük otoban, yollar) (oversized infrastructure)
8. Yapı altı - ulaşım hattı altı mekânlar (spaces below)
Artık mekân 1. Yetersiz düzeyde tasarlanan, kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamayan açık kamusal alanlar; terk
1. Fiziksel nitelikler; erişilebilirlik, güvenlik düzeyi, görünürlük,
(Residual Space) alan sınırları, topografya, biçim bütünlüğü, büyüklük, konum, edilmiş park ve bahçeler
Marwa Hassan Khalil ve Doha komşu işlevler, yoğun ulaşım rotalarına yakınlık 2. Enformel alanlardaki rastgele büyümelerle ve eski yapıların yıkımıyla oluşan alanlar
Mohamed Eissa, 2013 2. Kullanım nitelikleri; yeterince kullanılmamış, imkân 3. Köprü ve otoyolların alt-üst-yanlarında oluşan mekânlar; refüjler, köprü altı mekânları
Kahire, Mısır dahilinde işletilebilir, terk edilmiş, sahiplenilmiş, eskimiş-
metruk, kâr etmeyen
3. Mekânsal nitelikleri; gizli, kirlenmiş, şeklen bozulmuş,
tanımsız sınırlar, belli olmayan ve flu, sınırsız, plansız, yeniden
tasarlanması gerekli
Atıl Kentsel Boşluklar Planlama sürecinde açığa çıkan problemler 1. Yeni yerleşim ve dönüşüm alanları sonucu oluşan atıl alanlar
Merve Çelik, İlknur Türkseven Oluşma nedenleri 2. Ulaşım ağı problemlerinin yarattığı atıl alanlar
Doğrusoy, Rengin Zengel, 2015 3. Rant kaygısı ve yıkımlar sebebiyle oluşan atıl alanlar
Türkiye, İzmir 4. İşlevsel eskime nedeniyle oluşan atıl alanlar
5. Plan değişiklikleri nedeniyle oluşan atıl alanlar

mimar•ist 2019/3 91
KENT

Resim 1. a) Levent
Mahallesi Projesi (1952’de
1. Levent, 1954’te
2. Levent, 1957’de
3. Levent, 1969’da
4. Levent kısımları inşa
edilmiştir.) (Emlak Kredi
Arşivi); b) Levent’te ilk
yerleşim, 1950’ler
(Aru ve Gorbon, 1952).

göre incelediği artık mekânları, inşa edilemez boyunca boş tarım arazisi üzerinde zamanla geli-
alanlar, terk edilmiş bölgeler, boş arsalar, ara şen sanayi, konut, ticaret gibi yeni kentsel işlevlere
mekânlar, yan mekânlar, ihmal edilen kamusal hizmet eden dokular arasındaki bir planlama aracı
nitelikli park ve meydanlar ve tümülüsler olarak ve mekânsal bir üreteç olarak okunduğunda, ken-
yedi farklı biçimde gözlemlemiştir. Benzer bir yak- tin ticari hareketliliği, yerleşim birimleri, ulaşımı ve
laşımla, Khalil ve Eissa (2013), Alanyalı’nın kriter- siyasi gelişmelerinin öncesine ve akıbetine dair
lerine ek olarak mekânların belirsiz, plansız, çıkarımlar yapabileceğimiz önemli bir kent bileşe-
tanımsız ve sınırsız vb mekânsal nitelikleri üzerin- nidir. Günümüzde dört ayrı belediyenin (Beşik-
den değerlendirdikleri Kahire’nin artık mekânları- taş, Şişli, Kâğıthane ve Sarıyer) sınırını oluşturan
nı, yetersiz düzeyde tasarlanan, kullanıcı ihtiyaçla- ve farklı imar planları sonucunda gelişen Büyük-
rını karşılamayan açık kamusal alanlar, enformel dere Caddesinin (Cengiz, 1995) büyük ölçekli
alanlardaki rastgele büyümelerle ve eski yapıların alışveriş merkezleri ve iş merkezleri ile yarattığı
yıkımıyla oluşan alanlar ve köprü-otoyolların alt/ bağlam sebebiyle bulunduğu bölgede alçak, bah-
üst/yanlarında oluşan mekânlar olarak üç tip çeli bir yapı stilinin değil, yüksek katlı yapıların
örnek üzerinden aktarmışlardır. Bu çalışmaların uygulanıldığı düşünülmektedir (URL 1). Bunun
yanı sıra, tanımsız açık alanları kamusal yaklaşımla yanında özellikle Levent bölgesinde caddenin çev-
ilintili olarak başka bir pencereden ele alan bir yak- resiyle mekânsal bir bütünlük kurmuyor oluşu,
laşım olarak Rivlin ve Windsor’ın bulunan mekân- altyapı ve otopark yetersizliği, iş merkezlerine ait
lar (found space) üzerine yaptıkları çalışma, alanla- servislerin iş çıkışı saatlerinde kentin bütününe
rın kentli tarafından kullanımlarının özellikle ne etki eden trafik sorunu, caddenin kentsel ve mima-
olduğu ve ne kadar sürdüğü üzerine yaptıkları ri platformlarda sıkça yer verilen sorunlarıdır.
gözlemle şekillenmiştir. Bu kapsamda, Brooklyn 1950’li yıllar itibariyle kentin kuzey yerleşimle-
ve Mannattan kentlerinde seçilmiş 11 ayrı yere re doğru ilerlediği Büyükdere asfaltının, bir tür
odaklanan çalışmadaki kategorileri, büyük kamu bölgeleme (zoning) uygulaması sonucu, doğusu
alanlarının önündeki merdivenler, birini beklerken konut yerleşimlerine, batısı sanayiye ayrılmış, sana-
oyalanılan tüneme yerleri (perching places) ve bina yi alanları beraberinde gecekondu yerleşmelerini
yüzeyi ile temas halinde olan, binaya ait (veya getirmiştir (Tümertekin, 1997). 1950’lerde ken-
değil), insanların binadan dışarı taştığı yerler (spil- tin çeperinde yer alan, Emlak Kredi Bankası tara-
lover places) olarak tanımlamışlardır. fından satın alınan “Levend Çiftliği” üzerinde
kurulan ilk yerleşim ve kentin Boğaziçi doğrultu-
Tanımsız Kentsel Açık Alanları Okumak: sunda yayılışının öncü adımları olarak görebilece-
Levent Bölgesi ğimiz Levent Mahallesi Projesi (Resim 1a, b), dört
İstanbul’un sınırlarının kuzeyde Şişli’ye kadar ayrı kısımdan oluşan Cumhuriyet döneminin
uzandığı dönemlerde, kentin sayfiye alanlarına modern kent yaşamını yansıtan önemli örnekler-
ulaşımı sağlayan, iki yanı ağaçlıklı dar eski bir kır den biridir. Boğaz yolu üzerine Leventlerin talim
yolu olan Büyükdere Caddesi, günümüzde görü- yaptığı 150 Ha’lık kırsal arazi üzerinde inşa edilen
nümü ve nitelikleri farklılaşmış, yüksek yoğunluk- 1. Levent projesinin yerleşim planı Kemal Ahmet
lu ofis bloklarının, alışveriş merkezlerinin, banka- Arû ve Rebii Gorbon tarafından tasarlanmıştır.
ların çekim merkezi olan bir finans bulvarına Yapıldığı dönem kentin dışında ve ıssız bir alanda
dönüşmüştür. İstanbul’un kentleşmesinin tarihsel oluşundan ötürü “buraya kimse gitmez, buradan
yolculuğuna şahit olan cadde, birlikte ilerlediği aks ev alınmaz” şeklinde halk tarafından eleştirilen 1.
92 mimar•ist 2019/3
KENT

Levent projesi, bahçe-şehir modeliyle inşa edilen


Raymond Unwin ve Barry Parker tarafından tasar-
lanan Letchworth yerleşimine benzeyen yeşil
meydanlar etrafında dizili evlerden ilham alınarak
oluşturulmuştur (Aru, 1995). Dönemin şehircilik
esaslarına göre parsellenen Levent Mahallesi, tek
ve çift katlı farklı tipte 391 evle inşa edilmiş, kamu-
sal ihtiyaçlar için mahallede çarşı, sinema, meydan
düşünülmüştür (Aru ve Gorbon, 1952).
1980’li yıllarda terk edilmiş sanayi alanları yeri-
ne gelen iş merkezleri ile kentin merkezi iş alanı
haline gelen Levent-Maslak aksı, gökdelenler ile
dolmaya başladıktan sonra, diğer kompleks yapıla-
rın ve alışveriş merkezlerinin açılması ile ortaya alanlar işaretlenmiş (Resim 2b) ve alanlara ilişkin Resim 2. a) Çalışma alanı
ayırt edici değişkenler listelenmiştir. Nitel bir araş- sınırları; Levent bölgesi;
çıkan yoğunluk, çevrede giderek artan büro des-
b) Çalışma alanı sınırları
tek hizmetleri, küçük boy ticari firmalar, kafe ve tırma yaklaşımı benimsenen alan çalışmasında veri içinde saptanan tanımsız
barlar, restoran ve gece kulüpleri, anaokulları ve toplama araçları olarak seçili bölgelere ilişkin tarih- kentsel açık alanlar.
bunlara hizmet eden arabalar az yoğunluklu sel bilgi, fotoğraflar ve haritalar incelenirken,
Levent mahallesine doğru yayılmaya başlamıştır. Haziran-Ağustos 2018 tarihleri aralığında, gece
Tarihsel gelişme içerisinde bu durumun bir getirisi ve gündüz saatleri olmak üzere alanlar gözlemlen-
olarak, Levent evlerinin normal konut statüsün- miştir. Gözlem sonucunda, fiziksel, kullanıma iliş-
den kira bedelleri artan yerleşimlere dönüşmesini, kin ve sosyokültürel niteliklerini açıklayan kodlarla
Karabey (2012), “gökdelenlerin kılcal uzantıları yüklü tüm bilgiler sistematik bir süzgeçten geçiri-
olan mini plazalar” şeklinde yorumlamıştır. lerek, alanların birbirlerinden ayrışmalarına etken
İstanbul kentinin, merkezde meydana gelen olan faktör ve ayırt edici nitelikler belirlenmiştir.
dönüşümlerin yanında, çeperde süregelen kentsel Bu sınıflama çalışmasına belirli zaman kesitlerini
hareketliliği ile sahip olduğu kentsel boşluklar fark- dahil eden okumalar, haritalama çalışmaları ve
lı biçim ve niteliklerle artış göstermektedir. Kentin güncel fotoğraflar eklenmiş, birbirinden farklı baş-
dışına doğru hızla yayılmanın etkisiyle tahrip edi- lıklar altında ayrışan alanlar, kente kattıkları prob- Tablo 2. Tanımsız kentsel
açık alanları anlamak için
len ormanlık alanlar, terk edilmiş sanayi alanları, lem ve potansiyel değerler üzerinden yazarların
kullanılan altlık; fiziksel,
boş depolar, geniş otopark alanları vb büyük kulla- öne sürdüğü kapsayıcı tanımlamalar ve temsili kullanım, sosyo-kültürel
nılmayan alanlar, tanımsız kentsel açık alanlar başlı- örneklerle sunulmuştur. özellikler.
ğı altında ele alınabilmektedir. Fakat bu çalışma
Faktörler Ayırt Edici Nitelikler
kapsamında, genellikle kentin çeperlerinde dikkat
Sosyokültürel

çeken bu örneklerin ötesinde, kentin merkezine Oluşum sebepleri (kentsel ve mekânsal açıdan)
Özellikler

odaklanan, planlı ve plansız yerleşmelerin yan yana Ortaya çıktığı dönemdeki toplumsal ve siyasal konjonktürün etkisi
Tarihsel değer, sembolik değer taşıması
geldiği dokularla oluşan mekânsal örüntülerde Güvenlik düzeyi
gündelik yaşamın içinde unutulan veya gözden
Biçim
kaçırılan mekânların kamusal yaşama dahil edilme- Sınırlarının tanımlı/sız oluşu
Fiziksel Özellikler

sinde taşıdıkları problem ve potansiyellerin göz- Büyüklük


Morfoloji
lemlenebileceği düşüncesiyle Büyükdere aksı Topografik durum
Alanın içerisinde yapı/kalıntı olma/ma/sı
Levent bölgesi seçilmiştir. Alan çalışması olarak Bitki örtüsü varlığı
seçilen bölge- farklı işlevlerin yan yana eklemlendi- Komşu kullanımlar (yapı, boşluk, yeşil alan, altyapı öğesi)
ği iki dokuyu, 1950’lerde inşa edilen bahçe-şehir Konum Erişilebilirlik
Ulaşım ağlarına yakınlık
ideolojisi üzerinden tasarlanan konutları içine alan,
Önceki kullanım
Levent Mahallesi ve caddenin diğer tarafında yer Mevcut bir işlevin olma/ma/sı (terk edilmiş, eski-metruk vb)
alan yüksek katlı iş merkezleri ve alışveriş merkezle- Kullanımlar Mevcut işlevin dışındaki kullanım (enformel, katılım yoluyla vb)
Kullanım Özellikleri

Gelecek için planlanan bir kullanım önerisi olma/ma/sı


rinin yer aldığı dokuları kapsamaktadır (Resim 2a).
Altyapısal kullanımlar
Levent bölgesindeki tanımsız kentsel açık Kamu
alanları tanımak, sorunlarını ve niteliklerini kavra- Mülkiyet Özel mülk
mak ve kente katılma olanaklarını göstermek adına Mülkiyet belirsizliği olması
Mülk sahibi/kiracı (yasal kullanımlar)
izlenen yöntem şöyle açıklanabilir: Öncelikle seçi- Kullanıcı
Alanı sahiplenenler (enformel kullanımlar)
li bölge üzerinde literatürde gözlemlenen kavram- Geçici süreliğine kullanılmayan alanlar
Kullanım süresi
ların özelliklerini taşıyan tanımsız kentsel açık Uzun süredir kullanılmayan alanlar

mimar•ist 2019/3 93
KENT

Resim 3. Planlama (1) ve


yönetimsel (2) sebeplerle
oluşan tanımsız kentsel
açık alanlar.

Resim 4. 4. Levent Etabı


Yerleşim Planında kamusal
açık alan olarak bırakılan
alanlar.

Tanımsız açık alanların fiziksel, kullanım, sos- fiziksel ve mekânsal betimlemeleri yapabilmek
yokültürel özellikleri bağlamında belirlenen fak- açısından önem taşımaktadır. Metnin ilerleyen
tör ve ayırt edici nitelikler üzerinden yapılan kısımlarında her bir sınıflamaya ilişkin örnekleri
incelemede, oluşum sebepleri, morfoloji (biçim, paylaşmadan önce Tablo 3 ile ilgili ayrıntılı bir
büyüklük), konum (komşu kullanımlar ve ulaşım açıklama yapmak faydalı olacaktır.
ağlarına yakınlık), kullanımlar (mevcut işlev kul- Tablo 3’te belirtilen “oluşum sebepleri” başlı-
lanımı, mevcut işlevin dışında kullanım, gelecek ğı, diğer belirleyici faktör ve niteliklerin dışında
için planlanan kullanım önerisi) başlıkları üze- onları kapsayan bir başlık olarak ele alınmıştır.
rinden ortak özellikler gösteren tanımsız kentsel Bunun temel sebebi, tanımsız kentsel açık alanla-
açık alanlar tespit ve tasnif edilmiştir (Tablo 3). rın genel bir bakışla iki temel sebeple –planlama/
Bu sınıflandırmalar tanımsız kentsel açık alanla- tasarım kararları sonucu ve yönetim sürecindeki
Tablo 3. Saptanan tanımsız problemler– kentte var olmasıdır.2 Diğer nitelikler
rın bu dört ana faktör ile ortaya çıktığını gösterir-
kentsel açık alanların
analizi ve ortaklıklarına ken, Tablo 3’te yer almayan fakat Tablo 2’te bu iki ana sebebin altında her bir alanı ayrı ayrı
göre sınıflandırılması. sunulan diğer faktör ve nitelikler, alanlara ilişkin incelemek, ayrıştırmak ve daha özellikli tanımla-
malar yapmak için aracı olan değerlendirme kriter-
Oluşum sebepleri
leri olarak görülebilir.
• Planlama artığı alanlar
• Tanımlı bir geometriyi tarif Planlama/tasarım kararları Çalışma alanı kapsamında, planlama sonucu
Morfoloji

Biçim
etmeyen herhangi bir işlev yüklen(e) sonucu oluşumlar oluşan tanımsız alanlar, biçim, konum ve kullanım
meyen alanlar
Tanımsız Kentsel Açık Alanların Tespit Edilen Ortak Özelliklerine Göre Sınıflamalar

faktörleriyle ayrı sınıflamalar gösterirken, yönetim-


• Ekonomik açıdan değerli boş Yönetimsel sürece ilişkin
Büyüklük sel sürece ilişkin problemlerle oluşan tanımsız
araziler problemler
• Altyapı tesislerinin çevresi (enerji alanlar morfoloji, konum ve kullanım faktörleri
üretim, dağıtım, sulama alanları,
etkisinde çeşitli sınıflamalara tabidir (Resim 3).
trafo alanları vb)
• Şirket ve kurumların (alışveriş Oluşum sebepleri, Levent bölgesindeki tanım-
merkezleri, konut ve ofis kompleksleri, sız kentsel açık alanların konvansiyonel açık alan-
Komşu elçilik veya konsolosluk binaları vb)
lardan nasıl farklılaştığını gösteren öncelikli özellik-
kullanımlar etrafında güvenlik sebebiyle
Konum

bariyerlerle kapatılmış kullanılmayan leri içeren önemli bir başlıktır. Levent Mahallesin-
alanlar veya aşamalı-kontrollü de planlama sonrası artakalan mekânlar olarak geli-
Planlama kararlarındaki
kullanılan alanlar
• Askeri güvenlik bölgesi sebebiyle
yetersizlikler ve şen mevcutta bakımsız olarak gözlemlediğimiz
yönetimsel sürece ilişkin bahçe, park ve açık alanlar, tasarım kararları sonucu
yapılanması kısmi alanlar
problemler
Ulaşım • Ulaşım arterlerinin etrafında kalan boş bırakılmış alanlardır. Fakat burada şunu belirt-
ağlarına alanlar (altgeçitler, yaya yolları,
yakınlık otoyol ve viyadük altları vb) mek gerekmektedir. K. A. Arû ve R. Gorbon tara-
• Yetersiz derecede kullanılan, fından döneminin çok ötesinde bir mimari yakla-
kullanılmayan veya kötü kullanılan şımla tasarlanan ve uygulanan Levent Mahallesi
Mevcut işlev alanlar
kullanımı • Yetersiz düzeyde tasarlanan projelerindeki açık ve yeşil alanlar, literatürde bahsi
kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayamayan geçen bahçe-kent eleştirileri üzerinden ‘planlama-
Kullanımlar

alanlar dan artakalan mekânlar’ olarak olumsuz bir yakla-


Mevcut işlevin
• Mevcut plan dışında işlev şımla ele alınmamalıdır. Levent Mahallesi özelinde,
dışında
getirilen alanlar
kullanım planlamadan artakalan alanların, Arû’nun 4.
Yönetimsel sürece ilişkin
Gelecek için
problemler Levent projesinde denemek istediği yeni bir plan-
planlanan bir • İşlevi değiştirilen ve askıya alınan
kullanım projelere ait boş alanlar lama yaklaşımının sonucu olduğunu söylemek
önerisi mümkündür. Yapıların dışında kalan alanları sonra-
94 mimar•ist 2019/3
KENT

dan düşünmek, planlamadan sonraya bırakmak


yerine Arû, büyük bir özveriyle kentsel açık alan
olarak kente kamusal yeşil alanlar olarak kazandır-
mak istediği alanları, esnek ve açık plan ilkesini
benimseyerek tasarlamıştır (Resim 4). Levent
konut sitelerinin 1. kısmının yapıldığı dönemden
itibaren mekânsal açıdan çok değiştiğini düşünen
Arû (1995), yapı adalarının parsel bazında satılma-
sı durumunun, her kullanıcının evlerin mimarisini
değiştirecek uygulamalar yapmasına sebep olması
ve cephelerdeki bozulmalara işaret etmiştir. Buna
bir geometriyi tarif edebildiği gibi büyük Resim 5. a) Çalışma alanı
karşın, 4. Levent’te bu duruma engel olabilmek sınırları içinde farklı
çoğunluğunun tanımlanması güç formlarda
adına ‘binaların bastığı alanın o binanın mülkü biçimlerde saptanan
olması’ fikriyle, ilave yapı hakkının önünü kapat- kentlerimizde var olduğunu söylemek müm- tanımsız kentsel açık
mıştır. Bu yolla tabanın dışına çıkılamayan 4. kündür (Resim 5a). Levent Mahallesinde, plan- alanlar;
lamadan artakalan mekânlar olarak değerlendi- b) Levent Mahallesinde
Levent projesinde Arû şöyle belirtmiştir: bahçeli evler dışında kalan
4. Levent’te dahiyane fikir geldi aklımıza: rebileceğimiz genellikle dikdörtgen şeklinde
planlama artığı alanlar;
binaların bastığı alan o binanın mülküdür. Yani geometrik biçimlere sahip ihmal edilen bakım- c) İSKİ Depo-Terfi Merkezi
bastığı yerin dışına ilave yapı hakkı yok. Bu suretle sız bırakılmış park alanlarının yanında, bah- ve Levent Çarşısı arasında
tabanın dışına çıkamadılar 4. Levent’te. Bütün boş planlamadan artakalan
çe-kent ideolojisinin genel planlama pratiğinin
alanlar, Belediye’nin, Belediye de bir şey yapama- tanımlı bir geometriyi ifade
artığı olarak kentte var olan (Resim 5b, c) her- etmeyen alan olarak gelişen
dığına göre oraları öyle kaldı.” (Aru, 1995)
hangi bir işleve hizmet edemeyen alanlar ve net Levent Pazar Çıkmazı;
bir geometriyi tanımlamayan alanlar gözlem- d) Gecekondu ve iş
Bu alanlar bugün kullanıcıların yetersiz veya merkezleri arasında kalan
kötü kullanımı, kent hizmetleri açısından yetersiz lenmiştir. Büyükdere Caddesinin iş merkezleri tanımlı bir geometriyi ifade
düzeyde bakımının yapılması gibi sebeplerle bölgesinde ise artakalan alanlar, genel olarak etmeyen herhangi bir işlev
gecekondu bölgesinde Zincirlikuyu mezarlığı- yüklenemeyen alanlar.
öngördüğü yaklaşımın uzağında kalan artık
mekânlara dönüşmüştür. Fakat yine de kentleri- na bakan sokaklar üzerinde ve evlerin önündeki
mizde sıkça gözlemlenen mekânsal ve toplumsal sahiplenilmiş amorf boşluklar, düzensiz kaldı-
kopukluklara neden olan kapalı konut yerleşmeleri rımlar, yeşil alanlar olarak karşımıza çıkmakta-
ve özelleştirilmiş bahçelerin yanında, geçici süreli- dır (Resim 5d). İş merkezleri ile gecekondu
ğine tanımsızlaşan bu alanların, ileride kentin ihti- bölgesi arasında Büyükdere Caddesine paralel
yacı olduğu noktada başvuracağı potansiyel varlık- uzanan servis araçları ve devam eden inşaatlar
lar olduğunu söylemek mümkündür. sebebiyle yoğun bir yaya-araç trafiğine sahip
olan sokak üzerinde ise, çöp ve atık maddelerin
Biçimlerine Göre Tanımsız Kentsel Açık Alanlar yer aldığı ve sıklıkla otopark kullanımının
Çalışma alanında gözlemlenen tanımsız kentsel görüldüğü şerit biçimindeki kentsel parçalar
açık alanların fiziksel açıdan sınırları belirli net dikkat çekmektedir.
mimar•ist 2019/3 95
KENT

Resim 6. a) Çalışma alanı Büyüklüklerine Göre Tanımsız aldığı alanda farklı dönemlerde değişik niteliklerde
sınırları içinde saptanan Kentsel Açık Alanlar artık mekânlar oluşmasına neden olmuştur. Özel-
büyük boyutlardaki
tanımsız alanlar;
Büyükdere Caddesinin üzerinde yer alan geçmiş- likle Büyükdere Caddesi aksı boyunca ilerleyen
b) Eski İETT Garajı alanı te biri Merkez Bankasına, bir diğeri ise İETT ‘koruma bandı’ olarak adlandırılan büyük boyut-
servis saatleri dışında garajı olarak hizmet vermiş halen boş arsalar, lardaki boş yeşil alanlar bunun önemli bir örneği-
kullanılmayan boş bir alan; işlevleri değiştirilen fakat mülkiyet problemleri dir. Benzer şekilde, Büyükdere-Levent-Gültepe
c) Merkez Bankası arazisi
uzun süredir kullanılmayan sebebiyle ertelenen proje inşaatları sebebiyle kavşağında, bölgedeki merkezi iş alanlarına hizmet
boş alan uzun süredir beklemede olan, arazi değeri yük- eden, Levent Mahallesi ile 4. Levent yerleşimleri
(www.hayal-et.org). sek alanlardır. Ekonomik açıdan taşıdıkları değer arasında görsel ve fiziksel bir eşik olan, TEM oto-
nedeniyle çeşitli spekülasyonlara bağlı olarak yolu güzergâhında zamanla farklı niteliklerde artık
kente katılmayı bekleyen bu alanlar, kentin hafı- mekânlar oluşmuştur. Her iki yerleşmenin yola
zasında önemli yer tutmalarına rağmen Levent bakan kısımlarında gözlemlenen bu mekânsal
bölgesindeki kullanıcılar tarafından gözden kaçı- kopukluklar, köprü altı mekânları, yollar boyunca
rılan bölgeler niteliğindedir. İçerisinde 1980’li uzanan refüjler, konut birimlerinin çevrelerinde
yıllarda yıkılan eski Squibb İlaç fabrikasına ait zamanla oluşan artık mekânlar olarak çeşitlenmek-
kalıntılar da yer alan bugün Merkez Bankası ara- tedir (Resim 7a, b). Altyapı sistemlerindeki hızlı
zisi, etrafı kapatılmış, kent içinde saklı kalmış bir gelişmeler ve gelişigüzel uygulamalar, caddenin
değer olarak uygulanacak projeyi beklemektedir. batısında yer alan iş merkezlerinin de tetiklemesiyle
cadde üzerinde bütüncül bir tasarım açısından ele
Komşu Kullanımlar ve Ulaşım Ağlarına alınmayan metro istasyonları girişleri, asansör kule-
Yakınlıklarına Göre Tanımsız Kentsel Açık Alanlar leri ve altgeçit çevrelerinde oluşan kullanışsız alan-
İstanbul’un 1960’lar sonrası kuzeye doğru lineer ların oluşmasına etken olmuştur (Resim 7c).
gelişimindeki uygun altyapı ve ulaşım sisteminin Bunun yanı sıra iş merkezleri arasında kalan enerji
oluşmasında kentsel bir omurga görevi gören üretim, sulama ve dağıtım alanlarının yer aldığı
Büyükdere Caddesi aksı zamanla çevresindeki alanlar bölge içerisinde atıl durumda yer almakta
fonksiyonlara hizmet etmek amacıyla niteliği değiş- ve çevresinde de benzer alanların çoğalmasına
miş, fiziksel olarak genişlemiş ve bu durum berabe- sebebiyet vermektedir. Ulaşım ağları ve altyapısal
rinde yeni kentsel altyapı ihtiyaçlarını getirmiştir. tesislerin yanı sıra komşu kullanım olarak dikkate
Özellikle 1980 sonrasında, özgün bir mahalle değer alanlar, güvenlik sebebiyle bölgede yer alan
dokusuna sahip olan Levent’in bahçeli evleri, şirket veya kurumların (başkonsolosluk binaları, iş
Boğaz köprüleri güzergâhında ve ana ulaşım aksla- merkezi kuleleri gibi) yakınında yer alan bariyerler-
rının arasında kalmasıyla mahallenin mekânsal kim- le kapatılmış veya aşamalı-kontrollü kullanıma izin
liğinin sürekliliğini tehdit eden hızlı bir değişime veren alanlardır. Bazı alanlar, geçmiş senelerde böl-
girmiş, farklılaşan işlev alanlarının eklemlenmesiyle, gede gerçekleşen terör saldırıları ve eylemlerin
bölge teknik altyapı ihtiyacı açısından yetersiz kal- ‘olay yeri’ olarak incelenen, polis incelemeleri için
mıştır. Karşılanan ihtiyaçlar beraberinde getirdiği kullanılan, geçici olarak kapatılan alanlar halini
yeni yol bağlantıları ve düzenlemelerle gerek almıştır. Alışveriş merkezlerinin ön ve arka girişle-
Levent Mahallesinde gerek iş merkezlerinin yer rinde yer alan daha çok tüketim amaçlı tasarlanan
96 mimar•ist 2019/3
KENT

kamusal alanlar, bu bağlamda sınırlı bir kullanım


sağlaması sebebiyle aşamalı ve kontrollü mekânla-
rın belirgin örneklerindendir (Resim 7d). Alanda
tek bir alan üzerinden örneklenen yapılaşması
kısmi alan ise, 4. Levent yerleşiminin kuzeyde
askeri lojmanlara bakan kısmında yer alan sık orma-
nın mülkiyet izleri içerisinde tespit edilen kullanıl-
mayan park alanıdır. Büyük alan kullanımı gerekti-
ren veya özel kanunlara tabi bu gibi kamu alanları,
yapılaşması kısmi alanlar oldukları için çeperlerinde doldurulurken (Resim 8d, e), bazı örneklerde çev- Resim 7. a) Ulaşım
redeki kullanıcılar tarafından sahiplenilmiş, enfor- ağlarına yakın alanlar (1)
veya yakın çevrelerinde artakalan alanlar oluştura- ve komşu kullanımlar
bilmektedir. Dolayısıyla park alanı işlevini sürdür- mel kullanımlar gözlemlenmiştir (Resim 8f). sebebiyle [altyapı (2),
memekte, uzun süredir kullanılamamaktadır. şirket ve kurumların
Değerlendirme ve Sonuç kontrolündeki mekânlar
(3), askeri alan (4)]
Kullanım Durumuna Göre Tanımsız Kentlerdeki hızlı gelişmeler ve değişmeler sonu-
tanımsız kentsel açık
Kentsel Açık Alanlar cunda oluşan farklı niteliklere sahip tanımsız kentsel alanlar;
Kullanımlarına göre mevcut işlevinde kullanılan açık alanların anlamlandırılması ve kente yeniden b) Büyükdere aksı boyunca
kazandırılması sürecinde, kentle ve kullanıcıyla iliş- ilerleyen koruma kuşakları,
alanlar, mevcut işlevi dışında kullanılan alanlar ve refüjler;
gelecek için planlanan bir kullanım önerisi olarak üç kilerini etkileyen özelliklerinden referans almak ve c) 4. Levent metro çıkışı ve
ana başlık üzerinden okuyabileceğimiz tanımsız bu özellikler üzerinden her alan için farklı yaklaşım- çevresinde oluşan tanımsız
lar geliştirmek gerekmektedir. Dolayısıyla bu alan- alanlar;
kentsel açık alanlar, konum, morfoloji ve mülkiyet
d) Alışveriş merkezleri
faktörlerinin etkisiyle birbirinden farklılaşabilmekte- ları tanımlayan özelliklerin ve birbirinden ayıran önündeki aşamalı kontrollü
dir. Kullanımlar üzerinden tanımsızlaştığı saptanan niteliklerin belirli olması, müdahale sürecinde takip kamusal alanlar.
örnekler genel olarak Levent bölgesindeki açık ve edilecek yolu ve yaklaşımı işaret edecektir.
yeşil alanlar olmuştur (Resim 8a, d, e). Bölgedeki Kent dokusundaki ‘canlılığını ve heterojen
hızlı değişimlerin etkisiyle zaman içinde plan reviz- yapısını’ programlanmamış mekânlarına borçlu
yonlarıyla işlevleri değiştirilen Levent Mahallesinde- olan İstanbul kenti (Ertaş, 2010), gerek merke-
ki yeşil alanlar, araç ve trafik yoğunluğu sebebiyle zinde gerekse çeperlerinde birbirinden farklı tür-
otopark alanlarına dönüştürülmüştür (Resim 8b, c). lerde gözlemleyebileceğimiz tanımsız kentsel açık
Çevredeki yeni park ve bahçe tasarımlarının uygula- alanlara sahiptir. Herhangi bir işlevin yüklü olma-
malarındaki yetersizlikler, donatı eksiklikleri ve dığı özellikle kullanıcıların yarattığı kullanımların
alanların kullanıcı ihtiyacını karşılayamamaları sebe- etkisiyle değişebilen dönüşebilen bu alanlar spon-
biyle kullanılmayan veya belediyeler tarafından tane keşiflere ve müdahalelere açık yapısıyla
bakımı sürdürülmeyen parklar ve bahçeler ihmal mekânsal açıdan çok özellikli, belirsiz ve potansi-
edilmektedir. Bunun yanı sıra, 4. Levent’te binalar yel olanaklar barındıran alanlardır. Tek bir sebep
dışında boş bırakılan kamuya terk edilen yeşil alan- veya faktörün etken olmadığı, ilk planlandığı
ların bazıları konutlardan atılan eskimiş eşyalarla dönemden bu döneme kentteki pek çok gelişme-
mimar•ist 2019/3 97
KENT

da belirsiz bırakmaktadır. Kentsel mekândaki tanım-


sız alanların ilk bakışta görünmeyen bu muğlak iliş-
kilerinin onları kentin serbest ve özgür mekânları
olarak tariflediğini söylemek mümkündür.
Resim 8. a) Mevcut işlev
kullanımı (1), mevcut işlev Ortaya gelişleri, kentte yarattığı olumsuz etki-
dışı kullanım (2) ve ler, kullanılmıyor oluşları ve durağan fiziksel görü-
gelecek için planlanan nümlerinin yanında, dünyadaki benzer örneklere
kullanım önerisi (3);
baktığımızda kentli tarafından çeşitli kullanımlara
b) Mevcut işlev dışında
kullanım; yer verildiğini görebiliriz.3 Örneğin dünyadaki çağ-
c) Park ve bahçelerdeki cıl örneklerde de görüldüğü gibi mülkiyeti belirsiz
otopark kullanımı; ve yönetimsel süreçlerdeki problemler sebebiyle
d) Mevcut işlev kullanımı;
e) Bakımsız bırakılan yeşil uzun süredir kullanılmayan bir alan çevredeki kul-
alanlar; lanıcılar tarafından bireysel taktikler, mikro ölçekli
f) Gelecek için planlanan geçici kentsel müdahaleler ile sahiplenilmiş veya
kullanım önerisi (mülk işgal edilmiş olabilmektedir. Kentliler tarafından
sahibi tasarrufunda
beklemede olan alanlar). ‘hiç kimsenin alanı’ olarak bilinen bu alanlar ‘kent-
teki herkesin alanı’na dönüşebilmektedir. Gündelik
yaşantıyı ve kentsel çevreyi daha yaşanabilir kılmak
amacıyla –halkın katılımı ile gerçekleşebildiği gibi
yerel yönetimin de desteği ile– geliştirilen bu
eylemler, tanımsız kentsel açık alanların kamusal
yaşama dahil olabilen ve çeşitli mekânsallıklar için
potansiyel barındıran imkanlar mekânına dönüş-
mesinde son zamanlarda önemli bir müdahale
modeli olarak gelişmiştir. Pop-up şehircilik (pop-up
urbanism), taktiksel şehircilik (tactical urbanism),
kendin-yap şehircilik (DIY urbanism), gerilla
şehircilik (guerilla urbanism), isyancı şehircilik
(insurgent urbanism), gündelik şehircilik (everday
urbanism), park günü (park-ing day) vb son
dönemde yaygınlaşan benzer kavramsal yaklaşımlar
doğrultusunda genellikle kentlinin katılımı ile geçi-
ci ve küçük ölçekli müdahalelerle yeni kent mekân-
ları üreten pratiklerle kolay üretilir, taşınabilir,
adapte edilebilir, düşük maliyetli, interaktif ve
deneyimsel ortamlar oluşturulabilmektedir (Hızlı
Erkılıç ve Ciravoğlu, 2018). Herhangi bir finansal
kaygı ve beklentisi olmadan, onay beklemeden ger-
çekleştirilen bu mekânsal pratikler, kentin durağan
işe yaramayan alanları olarak görülen alanlarını
geçici süreliğine faklı eylemlere açmakta, onları
kentin deneyime açık, serbestliği ve sınırsızlığı için-
nin etkisinde tanımsızlaştığı görülen alanlar, kay- de barındıran, gündelik hayatı diri tutan sosyal
bettiği niteliklerin yanında, yerini olumlu çağrı- etkileşimin güçlü bir unsuru yapmaktadır. Kentli-
şımlarla öne çıkan, konvansiyonel açık alanlardan nin kendi ihtiyaçlarını bu sınırları belirgin olmayan
farklı olarak daha özellikli alanlara bırakmaktadır. ve sahipsiz alanlar üzerinden yansıtması, tanımsız
Çalışmada fiziksel, kullanım ve sosyokültürel kentsel açık alanların örtük varlığını işaret etmekte-
özellikleri ile Levent bölgesinde gerçekleştirilen dir. Farklı aktörler tarafından farklı zamansallıklar
gözlemler sonucu saptanan alanlar, oluşum sebepleri, ve eylemler ile gündelik hayatın içinde sürekli ola-
morfoloji, konum ve kullanım durumu başlıkları rak yeniden üretilerek kamusal yaşama dahil edilen
üzerinden sınıflandırılmış ve analiz edilmiştir. Yapı- tanımsız kentsel açık alanların, yaratılan bu alterna-
lan bu sınıflamalardaki örneklerde de incelendiği tif mekânsal örüntülerin bir sonucu olarak oluşan
gibi, alanları ayırt eden niteliklerin birbirleriyle olan yeni toplumsal ilişkiler için kentin rezerv boşlukları
grift ilişkisi alanları bir açıdan tanımlarken bir nokta- olduklarını söylemek mümkündür.
98 mimar•ist 2019/3
KENT

Sorunları kapsayan tanımlamalar İmkânları kapsayan tanımlamalar


İhmal edilen yeşil alanlar Sahiplenilen yeşil alanlar
• Konut yerleşim alanlarındaki bakımsız Esnafın ve konut kullanıcılarının ihtiyaçlarına
durumdaki park ve bahçeler; yönetimsel göre düzenlediği bahçeler; konut
problemler sebebiyle eski ve kullanılmayan kullanıcılarının evcil hayvanlarını gezdirmek
park alanları; mevcut imar planlarındaki ve yürüyüş yapmak için sahiplendiği mülk
işlev dışında otopark kullanımı gözlemlenen sahibi tasarrufunda kullanılmayan alanlar
alanlar
Planlama artığı alanlar Karşılaşma mekânları
• Tanımlı bir geometriyi ifade etmeyen Kentlinin birbiriyle karşılaştığı veya enformel
planlama artığı alanlar; kaldırımlar ve ara kullanımlara imkân veren ara mekânlar,
mekânlar kestirme yollar, geçiş mekânları

Sirkülasyon ağları ve çevrelerindeki geçiş mekânları Rekreasyon alanları


• Refüjler Kentli tarafından piknik yapmak ve koşu
yapmak vb amaçlarla kullanılan rekreatif
alanlar
• Koruma kuşakları

• Üst-alt geçit, metro istasyonu çevreleri Seyyar satıcıların geçici süreliğine organize
olduğu geçiş alanları

Yapılaşmanın yasak olduğu alanlar Doğal peyzaj alanları


• Askeri sebeple yapılanamayan, kısmi Kentsel ihtiyaçlarla sahiplenilen alanlar
yapılaşmanın mülkiyet sınırları içinde yer
alan alanlar

• Enerji üretim, dağıtım ve sulama alanları Yoğun kent dokusu içinde doğal peyzajın ele
ve trafo alanları çevresi geçirdiği geniş yeşillikli alanlar
Aşamalı ve kontrollü mekânlar Kamusal etkileşim alanları
• Büyük ölçekli İş merkezleri veya Birliktelik ve toplumsallaşma alanları, eylem
kurumların girişlerinde yer alan aşamalı ve alanları
kontrollü alanlar, “sözde kamusal mekânlar”
• Alışveriş merkezlerine ait tüketime odaklı
kamusal alanlar

Kentin durağan, işe yaramayan alanları olarak rilebilir. Çeşitli kriterler üzerinden sınıflanan alanlar, Tablo 4. Tanımsız Kentsel
bilinen alanlarının geçici süreliğine farklı eylemlere her ne kadar olumsuz söylemler üzerinden sözü Açık Alanların Sorunları ve
İmkanlarını Kapsayan
yer açması, onları kentin deneyime açık, serbestliği ediliyor olsa da farklı imkânlar dahilinde kullanımla- Tanımlamalar
ve sınırsızlığı içinde barındıran, gündelik hayatı diri rının varlığı, ileriye dönük oluşabilecek olumlu bir
tutan sosyal etkileşimin güçlü bir unsuru yapmakta- sınıflamayı da beraberinde getirmektedir (Tablo 4).
dır. Kentlinin kendi ihtiyaçlarını bu sınırları belirgin Sorun ve imkânlar dahilinde ele alınan alanlara iliş-
olmayan ve sahipsiz alanlar üzerinden yansıtması, kin bu muğlak tariflemeler tanımsız kentsel açık
tanımsız kentsel açık alanların örtük varlığını işaret alanların müphem varlığını yansıtmaktadır.
etmektedir. Bu bağlamda, haritalarda tespit edilen Yapılan değerlendirmeler sonucunda, tanımsız
ve sınıflamalarla sunulan her bir alan aslında tanım- kentsel açık alanların yeniden tanımlanması ve
sız kentsel açık alanlar olarak kentte olumsuz yönle- kente kazandırılmasında, deneysel ve katılımcı orta-
ri ile var oldukları gibi aynı zamanda kentin potan- mın –kullanıcılar tarafından yaratılan alternatif kul-
siyel alanlarını da temsil etmektedir. Çalışmada elde lanımların– önemli bir yer taşıdığı görülmektedir.
edilen haritaların çakıştırılarak çoğul okuması, kent- Kentin yaşam kalitesi ve kamusal açıdan canlandırıl-
le ilgili görünen/görünmeyen pek çok dinamiği ması adına önemli fırsatlar sunan tanımsız alanların
ortaya çıkarabilmek adına bir yöntem olarak gelişti- yeniden var olabilmesi, kentte gözlemlenen mekân-
mimar•ist 2019/3 99
KENT

sal ve sosyal kopuklukların önlenmesi adına esnek Kaynakça


Alanyalı Aral, E. (2003), Leftover Space as a Value and a
ve geçici çözümler sunan yeni ve yaratıcı stratejile- Potentiality for the Public Realm in the City, Doktora
rin geliştirilmesiyle mümkün olacaktır. Tezi, Ankara: ODTÜ Mimarlık Fakültesi
Anonim (1951), ‘Space Left Over: Making The Best Odd
Corner’, Architectural Review, October, s. 233-41
Neslinur Hızlı Erkılıç, Arş. Gör., YTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Aru, K. A. (1995), “Kemal Ahmet Aru”, Anılarda Mimarlık,
Bölümü, neslinurhizli@gmail.com Yapı’dan Seçmeler - 7, İstanbul: Yem Yayınlar, s. 20-21
Aru, K. A.; R. Gorbon (1952), “Levent Mahallesi 1. Kısım
İnşaatı”, Arkitekt, No. 9-10 (253-254), s.174-181
Ayşen Ciravoğlu, Prof. Dr., YTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Burrow, J. (1978), “Vacant Urban Land - a Continuing
Crisis”, The Planner, 64 (1), 7-9
* Bu çalışma, 1. yazarın, 2. yazar danışmanlığında Yıldız Cengiz, H. (1995), İstanbul’un Çağdaş Metropoliten Kent
Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Bina Araştırma ve Merkezi Oluşumu: Büyükdere Caddesi Aksı, Yıldız
Planlama Doktora Programında hazırlamakta olduğu dok- Teknik Üniversitesi, İstanbul
tora çalışmasına dayanmaktadır. Clay, G. (1980), Close-up: How to Read the American City,
University of Chicago Press
Coleman, A. (1982), “Dead Space in the Dying İnner
Notlar City”,  International Journal of Environmental
1. Literatürde yer alan ilk tanımlamalardan biri olan artakalan Studies, 19 (2), 103-107
mekân (space left over), Oxford Mimarlık Sözlüğünde (Curl ve Curl, J. S., S. Wilson (2015), The Oxford Dictionary of Arc-
Wilson, 2015) “sokaklar ile uluslararası modern dilde ve katı hitecture, Oxford University Press, USA, s. 711
doğrusal formla inşa edilen, yapılar arasında arta kalan, işe yara- Çelik, M., İ. T. Doğrusoy, R. Zengel (2015), “İzmir’deki
mayan zemin parçaları” olarak tanımlanırken, Architectural Kentsel Atıl Alanları Çözümlemeye Yönelik Bir Değer-
Review dergisinin Ekim 1951 tarihli sayısında, erken savaş son- lendirme”, Mimarlık, 383 (Mayıs-Haziran)
rası doğan konut ihtiyacına yönelik hızlı kentleşmenin hâkim Dijk, H. van (1996), “Colonizing the Void, The Landscape
as an Ally”, (Colonizing the Void: Adrian Geuze, West 8
olduğu yeniden inşa döneminin olası sorunu olarak gösterilmiş- Landscape Architects) Rotterdam: NAI Publishers
tir (Jones ve Canniffe, 2012). Kavram, Leslie Ginsburg’ün Ertaş, H. (2010), “The Potential of Istanbul’s Unprogrammed
(1973) Birmingham Planlama Okulunda eğitim verirken, konut Public Spaces”, Architectural Design, 80 (1), 53
yerleşim planları üzerine yapmış olduğu eleştiriler esnasında, açık Fernando, N. A. (2007), Open-Ended Space. Loose Space:
alanların kullanılamaz durumu, işe yaramayan pek çok yerle Possibility and Diversity in Urban life, 54.
örülü bir yerleşim planının varlığını belirterek çizimler üzerine Franck, K., Q. Stevens (2006), Loose Space: Possibility and
“planlamadan artakalan mekânlar” (SLOAP) yazması ile yeni- Diversity in Urban Life, Routledge
den literatürde yer edinmiştir. Kavramın ‘planlamadan sonra’ Gemmell, R. P. (1977), Colonization of Industrial
Wasteland, Edward Arnold Ltd.
artakalan bir yeri tarif etmesi aslında dönemin planlama yaklaşı-
Ginsburg, L. (1973), “Summing Up”, Architectural
mının arkasında/ardında bıraktığı sorunlara dikkat çekmekte ve Review, Vol. 154, No. 920 (Oct.), s. 263-266
kavramın kendisi, dönemin kent planlaması yaklaşımına yapılan Groth, J., E. Corijn (2005), “Reclaiming Urbanity:
eleştirinin bir başlığı niteliğini taşımaktadır. Indeterminate Spaces, İnformal Actors and Urban
2. Alanyalı (2003), Ankara özelinde artık alanların potansi- Agenda Setting, Urban Studies, 42 (3), 503-526
yel değerlerini araştırdığı çalışmasında, artık alanların kentte Hızlı Erkılıç, N., A. Ciravoğlu (2018), “Revitalizing
oluşumlarını, tasarım kararları ve yönetim süreçleri olarak Undefined Urban Spaces by Temporar y Urban
iki ana başlık üzerinden gruplandırmıştır. Bu metin de bu Strategies”, Caumme 2018 Borders in Architecture
görüşü desteklemekle birlikte sunduğu diğer belirleyici fak- Bildiri Kitabı, s. 145-152, e-ISBN: 978-605-9532-13-6
Jacobs, J. (2009), Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü ve
tör ve nitelikler üzerinden tanımsız kentsel açık alanlara iliş- Yaşamı, çev.  B. Doğan, İstanbul, Metis Yayınları
kin çeşitli ara başlıklar sunmayı hedeflemiştir. (Orijinal eser: 1961)
3. Farklı kullanımlara ait örnekleri içeren çalışma için bakı- Jones, P. B., E. Canniffe (2012), Modern Architecture Through
nız: Hızlı Erkılıç, Ciravoğlu, 2018. Case Studies 1945 to 1990, Routledge, s.160-161
Karabey, H. (2012), Kemal Ahmet Arû ve Levent: Başarıl-
mış bir “Cumhuriyet Projesi” (Sergi belgeleri), Mimar
Spatial Definitions, Problems and Potentials on Undefined Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Urban Open Spaces: The Case of Levent District on Khalil, M., D. Eissa (2013), “Reclaiming Residual Spaces
for the Public: A Case Study from the City of Cairo”,
Büyükdere Avenue Axis ICCp, Colombo, Sri Lanka, 16 October, 2013
Niedercorn, J. H., E. F. R. Hearle (1964), “Recent
This study is about understanding and exploring the potentials of Land-Use Trends in Forty-Eight Large American
undefined urban open spaces which are often referred to as various Cities”, Land Economics, 40 (1), 105-110
Northam, R. M. (1971), “Vacant Urban Land in the Ame-
negative associations such as neglected, empty, derelict, abandoned, rican City”, Land Economics, 47 (4), 345-355.
waste, etc. by citizens and designers. It has become increasingly vital to Oxenham, J. R. (1966), Reclaiming Derelict Land, Faber
and Faber, London
explore the possibilities of participation of these spaces in public life due Rivlin, L. G., A. Windsor (1986), Final Report: A Study of
to various complicated urban problems of the period we are in. The Found Public Spaces, New York: City University of New
York Graduate Center
approaches to undefined urban open spaces vary depending on their Smithson, R. (1967), “A Tour of the Monuments of Passaic,
different historical values and existing characteristics. For this reason, it is New Jersey”, The Collected Writings, ed. Jack Flam, s. 69-74
Sola Morales, I. de (1995), Terrain Vague, Anyplace, 118-123
necessary to investigate diversified urban intervention approaches in each Stavrides, S. (2007), “Heterotopias and the Experience of
city. Accordingly, this article is a descriptive and interpretative study that Porous Urban Space”, Loose Space: Possibility and
Diversity in Urban Life, 174-192
focuses on finding the distinctive characteristics of undefined urban open Sucher, D. (1995), City Comforts: How to Build an Urban
spaces. The aim of the study is to uncover the problems and potentials of Village, City Comfort Press, Seattle
Tonnelat, S. (2008), “Out of Frame’ The (in) Visible Life of
undefined spaces by analysing the concepts from a spatial point of view Urban İnterstices – a Case Study in Charenton-le-Pont,
and to determine the effective criteria for the reintegration of these spaces Paris, France”, Ethnography, 9 (3), 291-324
Tümertekin, E. (1997), İstanbul, İnsan ve Mekân, Tarih
in our cities. In the study, observations are made in Levent District on Vakfı Yurt Yayınları
Büyükdere Avenue axis which was located on the periphery of Istanbul URL 1. Büyükdere Caddesi ve Mimarlık (2008), http://
www.mimdap.org/?p=3295 (Son Erişim Tarihi: 5
until the 1950s. As a result, undefined urban spaces are tried to be Aralık 2018)
conceptualized through three-stage methodology in order to identify these Villagomez, E. (2010), “Claiming Residual Spaces in the
Heterogeneous City”, Insurgent Public Space,
areas through the factors affecting them and their distinctive qualities, to Routledge, s. 93-108
comprehend their problems and to reveal their potentials. Winterbottom, D. (2000), “Residual Space Re-evaluated
[Portfolio]”, Places, 13 (3)

100 mimar•ist 2019/3


EĞİTİM

DTGSYO + MÜGSF = BELLEK


Bauhaus’un 100. Kuruluş Yılında, Devlet Tatbiki Güzel
Sanatlar Yüksek Okulu ve Marmara Güzel Sanatlar
Fakültesi’ne İnsan, Eğitim, Mekân Bağlamında Bakış
İnci Deniz Ilgın

F iziksel varlığı 1919 ile 1933 yılları arasındaki


14 yıla sıkışan ancak kurulduğu tarihten
lendiği zaman öncelikle Anadolu’yu gezerek
mevcut el sanatlarını inceler ve Türkiye’nin hızlı
günümüze sanat ve tasarım alanındaki güçlü bir kentleşme sürecine gireceğini saptar. Bunun-
etkisini sürdürmeye devam eden Bauhaus okulu- la bağlantılı olarak yapı endüstrisinin de gelişe-
nun Türkiye’deki izleri Ankara Gazi Eğitim Ter- ceğini öngörür. İncelemeleri sırasında pamuk
biye Enstitüsü ve Tatbiki Sanatlar Okulu’nda üretiminin gelişiyor olmasının tekstil endüstrisi-
görülür. 1932 yılında kurulan Ankara Gazi Eği- nin gelişimini etkileyeceğini fark eder. Bu bağ-
tim Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümünün, lamda, tekstil alanında sanat ve tasarım faaliyet-
Türkiye’deki tek sanat okulu olan “Sanayi-i Nefi- leri önem kazanacaktır. Tüm bu gelişmelerin
se’nin akademizmine çağdaş bir alternatif oluş- ticareti hızlandıracağına ve bu durumun iletişim
turması amaçlanmıştır” (Artun, 2009: 14). ihtiyacını harekete geçireceğini düşünür. Böyle-
Ankara Gazi Eğitim Terbiye Enstitüsü Resim-İş likle grafik sanatçılarına da gereksinim doğaca-
Bölümünün kurucu kadrosu Almanya’da yetiş- ğını öngörür. Yapı ile beraber ihtiyaç olacak
miş ve Kunstgewerbe, Werkkunst, Angewandte diğer alanların seramik, iç mekânların tasarlan-
Kunst ve Bauhaus gibi okullarının etkisinde kala- ması ve mobilya ihtiyacı olduğunu analiz eder.
rak, bu okullardaki benzer yaratıcılık eğitimini Bauhaus felsefesinin temeli olan sanatın yapıyı
Türkiye’de yaymak istemişlerdir. Resim-İş bölü- meydana getiren unsurların bütünü olması fik-
mü öğretim elemanlarının Tatbiki Sanatlar Oku- rinden yola çıkarak, okulda bir de dekoratif
lu’nun kurulması fikrini öneri olarak ilettikleri ve resim bölümü olması gerektiğini düşünür.
konunun Maarif Vekâleti tarafından benimsendi- “Dekoratif resim” adını özellikle seçerek resim
ği bilinmektedir (Aslıer, 2009). Kurulması plan- sanatını tual ile sınırlamayıp yapının elemanı
lanan okulun temel hedefi “memleket sanayiinin olan yüzeylerin resim sanatının alanına girdiğini
ihtiyacı olan mütehassıs teknisyen ve sanatkârla- vurgular. Böylece ülkenin gereksinimlerini dik-
rın her bakımdan mükemmel yetişmelerini sağla- kate alarak, Dekoratif Resim, Grafik Sanatları,
mak...” (Artun, 2009: 14) olarak belirlenmiştir. Mobilya ve İç Mimarlık, Seramik ve Tekstil
Bu amaçla Resim-İş Bölümü’nün ilk mezunla- Sanatları olmak üzere beş bölümün kurulmasını
rından üç kişi 1935 yılında Almanya’ya yollanır. tavsiye eder (Aslıer, 2014).
Ancak savaş nedeniyle Tatbiki Sanatlar Oku- 25 Ekim 1957 tarihinde öğretime açılan oku-
lu’nun kuruluş sürecinin başlatılması 1955 yılına lun öğrencileri yetenek sınavı ile seçilir (Resim
kadar gecikir. Resmi kuruluş süreci, Maarif Vekâ- 1). Kabul edilecek öğrencilerin %75’i sanat ensti-
leti’nin, Stuttgart Üniversitesi’nden Prof. Dr.
Resim 1. DTGSYO açılış
Ing. Adolf G. Schneck’i danışman olarak davet (Hayat, 15 Kasım 1957).
etmesi ve Prof. Schneck’in 23 Temmuz 1956
tarihinde görevi kabul ederek imzaladığı sözleş-
me ile başlar. Hemen ardından, 27 Temmuz
1956 tarihinde İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim
üyesi Doç. Dr. Sabri Oran, kuruluş sürecini takip
etmek üzere okulun ilk müdürü olarak atanır
(Ak, 2008: 58-59).
Prof. Schneck, Bauhaus ekolü etkisiyle yetiş-
miş bir mimardır ve Stuttgart Üniversitesi öğre-
tim üyeliğinden emekli olmuştur. Aynı zaman-
da, Güney Amerika, Arjantin ve Brezilya da tat-
biki güzel sanatlar okulları kurulurken danış-
manlık yapmış tecrübeli bir isimdir. Görevi üst-
mimar•ist 2019/3 101
EĞİTİM

Resim 2. DTGSYO giriş uygun özel mobilyalar yapılır. O günün koşulla-


kapısı (Gaye Ergü arşivi). rında masraftan kaçınılmaz ve ihtiyaca göre
çözümler üretilir. Örneğin standart masa ölçüsü
yerine üç farklı boyutta masa üretilir (Aslıer,
2014). Mobilyaların bir kısmı öğretim elemanla-
rı tarafından tasarlanmış ve Sultan Ahmet Meslek
Okulu’nda üretilmiştir (Özel, 2018) (Resim 3).
Tatbiki Sanatlar Okulu’nun (sonraki ismiyle
Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu -
DTGSYO) ilk yönetmelik tasarısını ve eğitim
programını hazırlayan Prof. Schneck, okulun
kadrosunu Türk ve Alman ve öğretim elemanla-
rından eşit oranda oluşturmuştur. Müdür Sabri
Oran ve Müdür Yardımcısı Fethi Duyar’ın yanı
sıra Hakkı İzzet, Cevdet Koçak, Ratıp Erdem,
Oktay Uzel, Neriman Doğu, Hadi Tamer,
Harmi Ruland, Frank Metzger, Herwig Schu-
bert, Astrid Vollmer çekirdek kadroyu oluştu-
ran isimlerdir. Sonraki yıllarda, yurtdışından,
çoğunlukla Almanya’dan çok sayıda öğretim
elemanı eğitime katkıda bulunmuş, bu öğretim
elemanlarından Friedrich Rommel, Harald Sch-
midt, Harald Böhmer gibi bazı isimler uzun yıl-
lar okulun kadrosunda hizmet vermiş, Boris
tüsü (meslek lisesi), %25’i lise mezunu ya da 11. Niemann gibi bazı öğretim elemanları da belli
sınıftan takıntısız geçmiş olmalıdır (Aslıer, 2009: bir aradan sonra tekrar geri dönüp eğitime kat-
304). Sanat enstitülerinden mezunların da okula kıda bulunmuştur. DTGSYO’nun kuruluşunun
kabul edilmesi daha çok gence fırsat tanınması ilk 15 yılında yeni öğretim elemanları yetiştir-
açısından önemli gelişmedir, çünkü Güzel Sanat- mek üzere yurtdışına, çoğunlukla Almanya’ya
lar Akademisi (Sanayi-i Nefise Mektebi) o gönderilen yeni mezunlar eğitimlerini tamamla-
Resim 3. a) Öğrenci dönemde sanat enstitüleri mezunlarını kabul dıktan sonra okulda eğitmen olarak görev
masası, b) Öğrenci etmemektedir (Demir, 2009). almışlardır (Özbiçer, 2018; Celbiş, 2018).
sandalyesi, c) Öğretim Okulun yerleşeceği bina olarak Beşiktaş Aka- 1985 yılına kadar eğitimin sürdüğü Beşiktaş
elamanı masası, d)
retler’deki Dolmabahçe Sarayı eski Baltacılar yerleşkesi, Bauhaus modelinde olduğu gibi,
Öğretim elamanı
sandalyesi (Fotoğraflar: Dairesi seçilir ve bina okulun eğitimi doğrultu- farklı disiplinlerin etkileşim halinde olduğu,
Mustafa Bilge Satkın). sunda restore edilir (Resim 2) . Sınıf ve atölyelere yaşamla doğrudan bağın kurulduğu, “aklın, kal-
bin ve elin bir arada çalıştığı” (Alyanak, 2019),
“yaparak öğrenmeye” odaklı atölye sisteminin
dinamizmine ve öğrencilerle öğretim elemanla-
rının idealist bir yaklaşımla ortak üretimlerine
tanıklık etmiştir. Sınıf ve atölyeler yaratıcı
düşüncenin üretimle somutlaştığı deneyim
alanlarıdır (Resim 4). Bölümlerin ortak yaptığı
Temel Sanat Eğitimi dersi ilk yarıyılda 24 saat,
ikinci yarıyılda 16 saat olarak işlenmekte ve
öğrencilerin, birlikte çalışma ve üretme yetisi
kazanmaları sağlanmaktadır. Tüm öğrenciler
birbiri ile iletişim halindedir ve ortak üretim
olasılıklarını deneyimler. Temel Sanat Eğitimi
dersi, dört seneye yayılacak birlikte tasarlama ve
üretme kültürünün başlangıç noktasıdır.
Phlipp Oswalt (2013), Bauhaus’un Dessau’da-
ki binasını anlattığı kitapta, atölyeleri “praksisi kut-
lama” alanları olarak tanımlar. Dessau binası yeni
102 mimar•ist 2019/3
EĞİTİM

bir sentez alanıdır, disiplinleri bir araya getirmenin


yanı sıra insana ait “öğrenme, araştırma, üretme,
parti yapma, yeme, uyuma, etkileme, aktivite
yapma, sunum yapma ve benzeri eylemlerin yaşan-
dığı alandır. Kısacası Dessau binası, Bauhaus toplu-
luğunun çalışması ve yaşaması için ihtiyacı olan her
şeyin bir araya geldiği yerdir” (Oswalt, 2013: 8).
Benzer biçimde, DTGSYO Beşiktaş yerleşkesi de
öğrenci ve öğretim elemanlarının günlerinin
büyük bir kısmını, zaman zaman tamamını geçir-
dikleri, çalıştıkları, öğrendikleri, ürettikleri, eğlen-
dikleri, masalsı bir yerdir. Yaz tatillerinde dahi
öğrenciler okulun atölyelerinde çalışmaya devam
etmektedir. Okul aynı zamanda buluşma noktası-
dır; hafta sonları bir arada sergilere, kültürel etkin-
liklere gidilir, ardından okula dönülüp sınıf ve atöl-
yelerde çalışmaya devam edilirdi.
Beşiktaş yerleşkesinde tüm atölyeler, öğren- olur, öğrencilere destek olur, şebekeleri (paso) Resim 4. Dekoratif Resim
cilerin yeni malzemeleri ve uygulamaları dene- dağıtır, okulun gereksinimlerini tespit edip yöne- öğrencileri çalışırken
yimleyebilmelerine olanak tanıyacak donanım- (Tayfun Erdoğmuş arşivi).
timle işbirliği yaparak çözümler üretirdi.
daydı. “O yıllar, kurumda polyester dökmekten, Talebe Cemiyeti, öğrenciler, öğretim ele- Resim 5. Kantin inşası
pleksiglas kullanmaya kadar her türlü malzeme- manları ve yöneticilerin bu demokratik ortamda (Şermin Alyanak arşivi).
ye ulaşmanın mümkün olduğu güzel yıllardır” ortak üretimlerine ait en tipik örneklerden biri
(Özbiçer, 2019). Bunun yanı sıra staj, eğitimin okula yeni bir kantinin inşa edilmesidir. DTGS-
önemli bir parçasıdır. Öğrenciler bireysel olarak YO’nun ilk yıllarında kantin ahşap atölyesinin
staj yapabildikleri gibi okulun atölyelerinde bir yanında küçük bir yerdir ve oldukça kullanışsız-
arada staj yaparak birlikte öğrenme pratiğini yaz dır. Talebe Cemiyeti ile birlikte diğer öğrenciler
tatillerinde de sürdürebilmekteydi. Örneğin bir araya gelerek yönetimden onay alır ve ahşap
Mobilya ve İç Mimarlık öğrencileri, staj kapsa- konstrüksiyondan oluşan bir proje çizerek,
mında her yaz okulun ahşap atölyesinde kendi hocaların ve teknisyenlerin desteğiyle kantini
tasarladıkları mobilyaları birebir üretirlerdi yeni yerinde inşa ederler (Resim 5). Bu deneyi-
(Unansal, 2019). Bunun yanı sıra, birinci sınıfın min tamamı imece usulü ile gerçekleşmiştir.
sonunda, tüm Mobilya ve İç Mimarlık Bölümü Proje, Mobilya ve İç Mimarlık öğrencileri tara-
öğrencileri Ankara Ağaç İşleri Olgunlaştırma fından diğer bölümlerin öğrencilerinin önerileri
Enstitüsünde bir aylık bir staj yaparak mobilya de dikkate alınarak çizilir, atölyeden sorumlu
üretiminin tüm aşamalarını, döşemeden cilaya, usta ahşap işlerinde yardım eder, bir Mobilya ve
masif işçiliğinden düz tabla işçiliğine kadar bire- İçmimarlık öğrencisi tanıdıklarının yardımıyla
bir yaşayarak öğrenirlerdi (Özbiçer, 2019). kantinde kullanılmak üzere Harry Bertoia esinli
Dekoratif Resim Bölümü öğrencileri, hocalarıy- tel sandalyelerin küçük modelini çok az para ile
la birlikte binalara duvar resmi çalışmaları yapar- ürettirir, Tekstil Bölümü öğrencileri kantinin
lardı. Okulda geçirilen dört verimli ve mutlu yıl perdelerini basar, Seramik Bölümü öğrencileri
mezunlara profesyonel yaşamlarında da başarı- zemin malzemesini döşer. Ortaya, okulun
nın yolunu açmıştır. O yılların gazete ilanlarında öğrencilerinin yanı sıra diğer okullardan öğren-
ofis ve firmaların “Devlet Tatbiki Güzel Sanat- cilerin de özellikle gelip vakit geçirdiği, ortak
lar Yüksek Okulu mezunu elemanlar” tercih yaratıcılık ve emeğin ürünü olan bir kantin
ettikleri görülmektedir. çıkar. Önceleri kantinin küçük bir bölümü Tale-
DTGSYO’ya özgü, okulu farklı kılan bir başka be Cemiyeti tarafından kullanılmıştır, ardından
özellik, yönetim, öğretim elemanları ve öğrenci- tamamı okula açık olarak kullanılmaya başlan-
ler arasındaki demokratik ilişkidir. Beş bölümden mıştır (Alyanak, 2019; Celbiş, 2019).
öğrencilerin seçtiği beş öğrenci okulun üst yöne- 1982 yılına gelindiğinde, YÖK’ün kurulma-
timinin yaptığı toplantılara katılır ve kurulda her sıyla birlikte, DTGSYO, Marmara Üniversite-
türlü konu konuşulur, paylaşılırdı (Eti, 2018). si’ne bağlanmış ve “MÜ Güzel Sanatlar Fakül-
Talebe Cemiyeti okulun işleyişinde aktif olarak tesi” adını almıştır. 1985 yılında önce Resim
yer alır, okulu ilgilendiren tüm konulara dahil Bölümü, ardından tüm bölümleriyle Acıbadem
mimar•ist 2019/3 103
EĞİTİM

Resim 6. Logo tasarım: bulunmamaktadır. Türkiye’nin sanat ve tasarım


Mehmet Ali dünyasına çok önemli katkıları bulunan ve bir
Müstecaplıoğlu.
ekol olan okulun 62 yıl boyunca nelere tanıklık
ettiği, kurumda okuyanların, öğretenlerin ve
çalışanların neler yaşadığı, sınıflar, atölyeler, ofis-
lerin nasıl işlediği, atölyelerinde neler üretildiği,
insan ilişkilerinin nasıl olduğu, ne tür eşyaların
kullanıldığı, özet olarak, okulun gündelik yaşa-
mının nasıl olduğuna dair detaylı kaynak bulun-
mamaktadır. Özellikle Marmara Üniversitesine
bağlanma sürecine kadar olan ilk yirmi sekiz yıl-
yerleşkesine taşınmıştır. Günümüzde servis lık süreç daha çok kişilerin belleklerinde saklıdır.
bölümü olan Temel Eğitim Bölümü olmak Bellek, tüm varlıklar için deneyim biriktirme,
üzere, on iki bölümle eğitimini sürdüren okul, yaşamı anlama, yaşama tutunma kaynağıdır.
kuruluşundan itibaren süregelen ve ağırlıkla Bireyler gibi kurumlar da var oluş nedenlerini ve
Alman sistemi ve Bauhaus eğitim felsefesine gelişimlerini belleğe dayandırır. Kurumlar için
dayalı uygulamalarını günün koşullarına adapte bellek aynı zamanda sürdürülebilir olmak anla-
ederek sürdürmeye devam etmektedir. mına gelir. Bellek ortaya çıkarılmayı bekleyen bir
hazine gibidir, izinin sürülmesi ve keşfedilmesi
Belleğin İzinde gerekir ve Juan Luis Vives’e göre “Bellek eksiksiz
Bugün altmış iki yılı geride bırakan okula, Bau- her şeyin bulunduğu muazzam arşivdir” (Gülte-
haus’un 100. kuruluş yılına denk gelen 2019’da kin, 2017: 92). İşte DTGSYO + MÜGSF =
baktığımızda, tarihsel sürecine ait kapsayıcı bir BELLEK projesi (Resim 6), böyle bir arşiv yarat-
arşiv/dokümantasyonun oluşturulmamış oldu- ma amacıyla, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yük-
ğunu görmekteyiz. Az sayıda basılı yayının için- sek Okulu ve sonraki ismiyle Marmara Üniversi-
de Bircan Ak’a (2008) ait “Sanat ve Tasarım tesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin tarihinin izlerini
Eğitiminde Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu Ger- sürmek üzere başlatılmıştır. Projenin amacı, Tür-
çeği” başlıklı yayınlanmış yüksek lisans tezi, oku- kiye’de güzel sanatlar eğitiminin yapı taşlarından
lun kuruluş yılları ve ilk yıl programlarına ait ve Bauhaus ekolü temsilcisi olan okulun kurulu-
önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Okulun 50. şundan günümüze geçirdiği evreleri görünür kıl-
kuruluş yıldönümü kapsamında dönemin dekanı mak, güzel sanatlar ve tasarım eğitimine bugün
Prof. Nazan Erkmen’in yapmış olduğu seri de model olmaya devam eden eğitim sisteminin
etkinliklerden biri olan “Türkiye’de Mimarlık, yaşamsal deneyimlerini hafızalarda kalmaktan
Sanat, Tasarım Eğitimi ve Bauhaus” sempozyu- çıkarıp somut bilgi ve belgeye dönüştürerek ula-
munda sunulan bildiriler, Ali Artun ve Esra Ali- şılabilir kılmaktır. Bu çalışma, aynı zamanda oku-
çavuşoğlu’nun editörlüğünde kitaba dönüştü- lun kuruluş sürecinden itibaren varlığını sürdü-
rülmüş ve bu kitap da özellikle Bauhaus ekolü ren Bauhaus yaklaşımının izlerini sürecek ve
ile bağ kuran önemli bir kaynak olmuştur. Bu iki zaman içindeki evrilişini saptayacaktır.
yayının yanı sıra okulun Marmara Üniversitesine Üç etapta sürdürülecek olan projenin ilk
bağlandıktan sonraki sürecinde yapılan sergi, etabı 1957-1982 yılları arasındaki süreci, bir
sempozyum, seminer, panel, workshop vb etkin- başka deyişle kuruluşundan YÖK ile MÜ Güzel
liklere ait basılı kataloglar da okulun belli Sanatlar Fakültesine dönüşüm aşamasına kadar
dönemlerine ait basılı kaynakları oluşturmakta- olan 25 yıllık süreci, ikinci etabı ise 1982 itiba-
dır. Ancak kurumun özellikle yüksekokul oldu- riyle fakülteye dönüşme sürecinden günümüze
ğu döneme ait bellek oluşturabilecek bir arşivi kadar olan zaman dilimini arşivleyecektir. Kuru-
Resim 7. Beşiktaş
yerleşkesi rölöve
çalışmaları.

104 mimar•ist 2019/3


EĞİTİM

Resim 8. Söyleşiler.

mun gündelik yaşamını insan, eğitim ve mekân söyleşilerden elde edilen sözlü tarih notları, fotoğ-
bütününde ortaya koyacak projenin üçüncü raflar, anılar, daha önce ulaşılamayan bazı belge-
aşaması ise Bauhaus ekolünün en belirgin özel- lerdeki bilgilere ve döneme ait gündelik yaşam
liği olan ortak tasarlama, üretme ve sanat ve pratiklerine ulaşabilmeyi sağlamıştır.
tasarımın topluma mal edilerek işlevselleştiril- Bina, iç mekân, mobilya, teçhizat ile ilgili
mesi kültürünü, Bauhaus okulundaki uygula- olarak öncelikle kuruluş tarihinden itibaren kul-
malara benzer biçimde deneyimleyecektir. lanılan mobilya ve teçhizatın envanteri çıkarıl-
İnci Deniz Ilgın, Esra Aliçavuşoğlu, Mehmet mış ve stüdyo ortamında fotoğrafları çekilmiştir.
Ali Müstecaplıoğlu, Mustafa Bilge Satkın, Duygu Bunun yanı sıra, Beşiktaş ve Acıbadem yerleşke-
Karabayraktar, Aslı Taş, Ceren Koç, Çağrı Ulu- lerinin rölöveleri çıkarılmıştır. Bir başka etap
düz, Emine Sarsılmaz Vagtborg, Refia Anıl Ağrı- olarak, eğitime ait gelişmelerin kayıt altına alın-
lı, Seden Odabaşıoğlu, Sevra Baklacı, Timuçin ması, yayımlanmış kitap ve katalogların dijital
Erkan, Can Gündoğdu olmak üzere 15 kişiden ortamda görünür kılınması, yapılan etkinliklere
oluşan DTGSYO + MÜGSF = BELLEK ekibi,
ait verilerin toplanması hedeflenmiştir. Bu
projenin ilk etabına ait arşivleme sürecini başlat-
süreçte, ulaşılan 72 adet basılı kitap ve katalog
mış bulunmaktadır. Küratöryel kurgu, grafik ve
dijital ortama geçirilmiş ve online ulaşılır olma-
kimlik tasarımı, editoryal yapı, fotoğraf ve video
ları sağlanmıştır.
çekimleri, envanter çıkarma, veri toplama, dijital
kayıt ve teknik çizimler, söyleşi transkripsiyonları Resim 9. Çekimler.
eşzamanlı olarak adı geçen ekip tarafından sürdü-
rülmektedir (Resim 7).
Fotoğraf ve video çekimi ile gerçekleşen söyle-
şiler, okulun kuruluş yıllarından günümüze önce
öğrenci, sonra öğretim üyesi olarak kurumun tüm
süreçlerine tanıklık etmiş öğretim elemanları ve
yöneticiler, öğrenciler, idari kadro ve teknisyenler-
le yapılmaktadır. Şimdiye kadar öğrenci ve/veya
öğretim elemanı olmuş 12 kişi ile görüşülerek
görüşmeler kayıt altına alınmıştır (Resim 8, 9). Bu
mimar•ist 2019/3 105
EĞİTİM

Projenin 1957-1982 yıllarına ait ilk etabı Projenin üçüncü aşaması kurumun Bauhaus
tamamlanmak üzeredir. 1982 yılından günü- geleneğinden gelen tasarlama, üretme ve top-
müze kadar olan süreci kapsayan ikinci etaba ait lumla paylaşma kültürünü okul markası yarata-
verilerin toplanma süreci devam etmektedir. rak sürdürmeyi hedeflemesi açısından önemli
Yöntem olarak ilk iki etaptan farklı olan üçüncü bir misyon taşımaktadır. Bu bağlamda, DTGS-
aşama ile ilgili detaylandırma çalışmaları devam YO + MÜGSF = BELLEK projesi bir yandan
etmektedir. Bu etabın öncelikli hedefi envanteri okulun kapsamlı bir arşivini oluştururken diğer
çıkarılmış ve tüm detayları ile arşivlenmiş olan yandan bugüne kadar uygulanmamış olan bir
kuruma ait mobilyaların korunmaya alınmasıdır. aşamayı hayat geçirmeyi hedeflemektedir. Böy-
Bir sonraki aşamada birkaç örnek seçilecek ve lece proje, bir yandan kurumsal bellek oluştu-
orijinal form, ölçü, malzeme ve yapım yöntem- rurken diğer yandan geçmişe ait önemli kaza-
leri korunarak yeniden üretilecektir. Üretilen nımları örnek alarak koruma, yeniden üretme,
mobilyalar, bu kez öğrenci, öğretim elemanı ve yorumlama, sürdürme gibi hedeflerle projenin
tasarımcılar tarafından yorumlanarak yeni bir çıktılarını dinamik yapıya dönüştürecek ve bir
bakışla tasarlanacak ve yine içlerinden seçilen anlamda geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki
örnekler üretilecektir. Böylece, kurulduğu yıl- organik bağı kurmayı sağlayacaktır. Projenin
larda bazılarını öğrenci ve öğretim elemanları- bugüne kadar olan çıktılarının bir kısmı “tatbi-
nın tasarladığı ve sınıf ve atölyelerde bir kısmı ki.bellek” başlıklı Instagram (https://www.ins-
hâlâ kullanılmakta olan mobilyaların orijinalleri tagram.com/tatbiki.bellek/) ve “Tatbiki.Bel-
yeniden hayat bulacak ve bunun ötesinde lek” başlıklı YouTube hesaplarında güncellene-
öğrenci ve öğretim elemanları işbirliği ile yeni- rek, paylaşılmaktadır. Veri toplama ve derleme
den yorumlanarak tasarlanacaktır. Bu aşamanın aşaması tamamlandığında elde edilen bilgiler bir
bir sonraki hedefi ise üretilen mobilyaları okul film, sergi, kitap, web sitesi ile paylaşılacaktır.
markası altında döner sermaye kapsamında kul-
İnci Deniz Ilgın, Prof. Dr., MÜGSF İç Mimarlık Bölümü,
lanıcı ile buluşturmak olacaktır. Bu aşamada denizilgin@marmara.edu.tr
mobilyaların tescillenmesi ve markalaşması için
Kaynaklar
gerekli girişimlerde bulunulacaktır.
Ak, B. (2008), Sanat ve Tasarım Eğitiminde Tatbiki Güzel
Sanatlar Okulu Gerçeği, Yüksek Lisans Tezi, MÜGSF
DTGSYO + MÜGSF = ARCHIVE 50. Yıl Yayınları, İstanbul
In the Centennial of the Bauhaus, Rethinking State School of Alyanak, Ş. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK proje-
si kapsamında söyleşi, (16 Nisan 2019), İstanbul
the Applied Arts (DTGSYO) and Marmara University Faculty Artun, A. (2009), “Türkiye’de Mimarlık, Sanat, Tasarım
of Fine Arts (MÜGSF) through its people, places and Eğitimi ve Bauhaus”, A. Artun ve E. Aliçavuşoğlu
education (ed.), Bauhaus: Modernleşmenin Tasarımı: Türkiye’de
Mimarlık, Sanat, Tasarım Eğitimi ve Bauhaus, İletişim,
Tatbiki Sanatlar Okulu officially started in 1957 almost 20 years after İstanbul
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş instructors, who have studied in Aslıer, M. (2009), “Tatbiki Güzel Sanatlar Okul Eğitim
Germany, proposed the need to establish an applied art school to the İlkelerinin ve Çalışma Yöntemlerinin Uygulanmasında
National Education Council. The school’s constitution, the programs, and Alman Bauhaus ve Werkkunstschule Adlı Okulların
Etkinlikleri”, A. Artun ve E. Aliçavuşoğlu (ed.), Bau-
the programs’ curriculum were developed by Prof. Ing. Adolf Gustav haus: Modernleşmenin Tasarımı: Türkiye’de Mimarlık,
Schneck upon the invitation extended by the National Education Council. Sanat, Tasarım Eğitimi ve Bauhaus, İletişim, İstanbul
Prof. Schneck’s arrangement ensured so that each program consisted of Aslıer, M. (2014), MÜGSF ve GÖRSAV girişimi ile yapılan
söyleşi (Haziran 2014), İstanbul
equal number of Turkish and German professors. The German
Celbiş, Ü. (2018), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK projesi
professors’ influence, specifically to the first year Basic Art/Design kapsamında söyleşi (11 Haziran 2018), İstanbul
studio, was powerful. Hence, the impact of the German system, Demir, C. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK projesi
particularly Bauhaus philosophy eventually made the school the Bauhaus kapsamında söyleşi (21 Şubat 2019), İstanbul
Eti, E. (2018), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK projesi
counterpart in Turkey. kapsamında söyleşi (12 Nisan 2018), İstanbul
Looking back the school’s sixty-two years of history, we don’t come Gültekin, O. (der.) (2017), Mnemosyne’in Hazine Sandık-
across sufficient material that offer detailed information on the school’s ları: Platon’dan Derrida’ya Bellek Kuramı Üzerine
Metinler, Umur Yayınları, İstanbul
people, studios, education, in short its daily life rituals which together
Işıngör, M. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK pro-
create its retrospection. With the “DTGSYO + MÜGSF = BELLEK” project, jesi kapsamında söyleşi (1 Şubat 2019), İstanbul
we aim to reveal the history, in other words, daily life practices of the Oswalt, P. (2013), The Bauhaus Building in Dessau, Spec-
school that will uncover the untold, unshared, undocumented details and tor Books, Leipzig
Özbiçer, A. (2018), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK pro-
stories of the school and simultaneously discover the details of the jesi kapsamında söyleşi (11 Haziran 2018), İstanbul
Bauhaus influence. With this project, we aim to cultivate a Özel, Y. (2018), DTGSYO+MÜGSF=BELLEK projesi
comprehensive archive that we intend to share with an exhibition, book, kapsamında söyleşi (24 Mayıs 2018), İstanbul
Unansal, N. (2019), DTGSYO + MÜGSF = BELLEK pro-
film, catalog, website and social media mediums.
jesi kapsamında söyleşi (24 Ocak 2019), İstanbul

106 mimar•ist 2019/3


EĞİTİM

Mimarlık Eğitiminde UNESCO-UIA Validasyonunun Önemi:


Türkiye’de Bir İlk Olarak MSGSÜ
Mimarlık Eğitimi Validasyonu (II)
Demet Binan - Nazire Papatya Seçkin

B ir önceki makalede, UNESCO-UIA Onay


Sisteminin oluşumu, nitelikleri ve onay
ziyaret grubu üç seçenekten birini önerebilir.
Bunlar, ziyaret sırasında incelenen verilere daya-
sürecinin temel unsurları tanımlanarak, bu narak, eğitim programının yakın bir gelecekte
süreçteki üç önemli aşamanın ilki üzerinden UNESCO-UIA Mimarlık Eğitimi Şartı’nın
MSGSÜ Mimarlık Bölümü’nün deneyimleri gerekliliklerini yerine getirmesinin mümkün
aktarılmıştır. Bu makalede ise, onay sürecindeki olmadığını ve UNESCO-UIA için yeni bir baş-
diğer iki aşama olan ‘Adaylık’ ve ‘Tam Tanın- vuru yapması gerekeceği; tanınma için eğitim
ma’nın gerekleri üzerinde durularak, MSGSÜ programının ders yapısını, içeriğini ve sunumu-
Mimarlık Bölümü’nün bu süreçte edindiği nu daha iyi bir şekilde hazırlayabilmesi amacıyla
deneyimler paylaşılmaktadır. yapılacak değişiklikler konusunda tavsiyede
bulunmak üzere aday gösterilen bir UNESCO-
Onay Süreci ve MSGSÜ Mimarlık Bölümünün UIA eğitim danışmanı ile yürütmesi; eğitim
UNESCO-UIA Deneyimi programının ön rapor grubunun tavsiyelerini
Yazımızın bir önceki bölümünde detaylıca anla- uyguladığı ve bir yeniden ziyaret için belirli bir
tılan ‘Uygunluk’ aşamasının ardından, ön tarihi kabul ettiği yönünde olabilir.
rapor grubunun ziyareti sonunda, başvuruyu
yapan okulun ‘Adaylık’ aşamasına geçip geçme- Tam Tanınma (Onaylama)
diği belli olur. Programın adaylığı onaylandıktan sonra tam rapor
grubunun ziyareti söz konusu olur. Tam rapor
Adaylık grubunun ziyareti genellikle ön rapor grubu ziya-
UNESCO-UIA Validasyon Adaylığı, programın ret tarihinden itibaren 12 aydan önce gerçekleş-
UNESCO-UIA Mimarlık Eğitim Şartı’nda belir- mez. Bu tarih, okul ve UIA VCAE ile mutabık
tilen “Genel Değerlendirmeler”, “Mimarlık Eği- kalınan bir tarih olup, programın ön rapor grubu-
timinin Amaçları” ve “Akredite Olmak İsteyen nun önerilerini dikkate alması için gerekli zaman
Bir Okulun Yerine Getirmesi Gereken Şartlar”ın sağlar. Tam rapor grubu, UNESCO-UIA Bölgesel
yer aldığı ilk 3 bölümü karşılama potansiyeline Validasyon Konseyi’nden 2 üye (biri grup başka-
sahip olduğu anlamına gelmektedir. nı), bölgesel temsilci 1 üye (akademisyen veya
UNESCO-UIA adaylığı tam tanınma ile profesyonel mimar), RIBA’dan 2 üye (genellikle
aynı değildir. Sistem, adaylık alan okulun tüm biri grup raportörü) olmak üzere toplam 5 üye-
akademik personel, öğrenci ve paydaşlarını bu den oluşmaktadır.
konuda bilgilendirmesini, dijital ve basılı tanıtıcı Tam rapor grubunun ziyaret tarihi Bölüm
metinlerde adaylık ve tam tanınma arasındaki Kurulu kararıyla 20-23 Kasım 2017 olarak
farkı ortaya koymasını istemektedir. belirlenmiş ve UNESCO-UIA Validasyon Kon-
UNESCO-UIA adaylığı, ön rapor grubu seyine önerilmiştir. Tam Değerlendirme Rapo-
ziyareti tarihinden itibaren en fazla 2 yıllık bir ru aşaması kapsamında, UNESCO-UIA Vali-
süre için uzatılır. Aday program, bu 2 yıllık süre dasyon Konseyi üyeleri Prof. Dr. Fernando
içinde tam rapor grubu ziyaretinin tarihinde Ramos, Nuno Soares, Vity Claude Nsalambi ile
anlaşamaz veya UNESCO-UIA Mimari Eğitim RIBA üyeleri Martin Pearce ve Prof. Dr. Zeno
Validasyon Konseyi’ne adaylık süresinin neden Bogdanescu ve ayrıca ülkemizi temsilen kurum
uzatılması gerektiğine ilişkin tam ve resmi bir dışı katılımcı olarak Prof. Dr. Nur Esin’den olu-
gerekçe sunamazsa, adaylığı geri alınır. şan bir heyet, 20-23 Kasım 2017 tarihlerinde
Okulun adaylık aşamasını geçememesi, kurumu ziyaret etmişlerdir.
UNESCO-UIA Mimarlık Eğitim Şartı’nda Rapor grubunun kurum ziyareti, tam
belirtilen hususları karşılayacak potansiyele zamanlı ve standart bir takvime bağlı olarak en
sahip olmadığı anlamına gelir. Bu durumda ön az üç gün sürer. Bu süre:
mimar•ist 2019/3 107
EĞİTİM

• Mevcut tesislerin, destekçilerle özel görüşmeler yapmış, Mimarlık


• Bir önceki yılda tamamlanan, tüm konular- Bölümü atölyelerini, çalışma mekânlarını,
daki öğrenci çalışmalarını içeren geniş kap- kütüphane vb imkânlarını incelemiş, öğrenciler-
samlı bir serginin, le çalışma ortamında görüşme ve değerlendir-
• Eğitimin her yılına ait müfredatın, melerde bulunmuştur.
• Her konuda ve her yıla ait, mükemmelden Tam tanınma sürecinde hazırlanan sergi daha
vasata kadar tüm dereceleri gösteren, öğren- geniş kapsamlı oluşturulmuştur. İlk sergide yer
cilerin hazırlık çalışmalarının, sınavların, alan tarihçe kısmı ve öğrenci çalışmalarının yanı
ödevlerin ve sıra, ülkemizdeki mimarlık eğitim süresi ile Avru-
• Öğrencilerin sene sonu çalışmaları ve proje- pa ülkeleri mimarlık eğitim süreleri arasındaki
leri ile öğretim üyeleri tarafından yürütülen farklılık, lisansüstü eğitim ile lisans eğitimimizi
araştırmaların denetimini içerir. bütüncül bir bakış açısıyla aktarmamızı koşullan-
Ziyaret sırasında rapor grubu, akademik per- dırdığından, lisans ve lisansüstü programımız
sonel, ders yürütücüleri, her sınıftan öğrenciler, atölye ve program sürekliliği bağlamında temati-
okuldan mezun olan mimarlar, yerel meslek ze edilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca kuru-
örgütleri üyeleri ve ayrıca kurumun üst düzey mumuzun mimarlık öğrencilerini ve mimarlık
akademik yöneticileri ile özel toplantılar yapar. alanını desteklemek ve farkındalık sağlamak ama-
Ön rapor grubunun ziyareti sırasında yapılan cıyla verdiği “Akdeniz Mimar Sinan Ödülü” ile
inceleme ve değerlendirme toplantılarına bölüm bölümde diploma projesini almış mezun olacak
başkanı katılamazken, tam rapor grubunun öğrencilere verilen Muammer Onat Ödülü’nün
ziyaretinde böyle bir sınırlama yoktur. kapsam ve tanıtımını içeren sunumlar sergiye
Tam rapor grubunun ziyaretinde UNES- eklenmiştir.
CO-UIA Validasyon Sistemi tarafından talep Her iki sergi de UIA-UNESCO Validasyon
edilenlerin belirtildiği taslak program doğrultu- Sistemi El Kitabı ile UNESCO-UIA Mimarlık
sunda bölüm tarafından ayrıntılandırılan prog- Eğitimi Şartı ve UIA ve Mimarlık Eğitimi:
rama göre ilk gün Bölüm Başkanlığı’ndan bölü- Düşünceler ve Tavsiyeler dokümanları dikkate
mün tanıtımı talep edilmektedir. Buna bağlı alınarak hazırlanmıştır. Söz konusu sergiler, salt
olarak Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demet Binan öğrenci çalışmaları ile oluşmuş ders çıktıları ser-
tarafından, gisi niteliğinden çok öte, Mimarlık Bölümü’nün
• Bölümün kıdemi, tarihçesi, uluslararası eşdeğerliliğini göstermek üzere belli
• Konumu, bulunduğu şehir ve yerin önemi, bir konsepte göre hazırlanmış, mimarlık eğitim
• Güzel Sanatlar Fakültesi ile bir arada olması, sistemini tanıtan, kurumun mimarlık alanına
ortak mekânları ve olanakları paylaşma avan- eğitim ve farkındalık olarak katkılarını ortaya
tajı, koymayı hedefleyen geniş kapsamlı sergiler ola-
• Yüksek kabul standardı-öğrenci niteliği, rak hazırlanmıştır.
• Akademik kadronun niteliği ve sayısı, Ziyaret sırasında hazır bulunması gereken
• Öğrenci-öğretim elemanı sayısı dengesi, notlandırılmış akademik portfolyolar ile ders
• Lisansüstü programlarının sayısı, çıktıları, öğrencilerin çalışmalarını değerlendir-
• Mezunlar ile öğrenci ilişkisi - staj imkânları, menin ve UNESCO-UIA Mimarlık Eğitim
• Uluslararası işbirlikleri ve ERASMUS bağ- Şartı’nın 16 temel ölçütüne uygunluğunun sağ-
lantıları, laması için kullanılan birincil araçlardır. Bu ders
• Meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, çıktıları, akademik yıl içinde yer alan tüm ders-
yerel ve merkezi idarelerle ilişkiler ve işbirlik- lerde, öğrencilerin çalışmalarının derinliğini,
leri, kapsamını, dersler boyunca gösterdikleri geliş-
• Mezunların iş bulma olanağı ve niteliği, meyi ortaya koyan unsurlardır.
• UNESCO-UIA heyeti ön ziyareti sonrası Ayrıca ziyaret heyetinin talep ettiği öğrenci
yapılan ortak katılımlı çalıştaylarla hazırlanan portfolyolarının UIA-UNESCO Validasyon El
öğretim programı revizyonu, Kitabı’na uygun olarak sağlanması, kılavuzun
temel konularını içeren, bir sunum gerçekleşti- tüm gerekliliklerinin ziyaretten önce yerine
rilmiştir. getirilmesi, portfolyoların sadece proje süreci-
Heyet, 4 gün boyunca Mimarlık Bölümü nin tamamlanmış sunum çizimleri ve görsel çık-
eğitimini incelemiş, bölümün öğretim üyeleriy- tıları ile tanımlanmaması, tasarım sürecinin aşa-
le, öğrencileriyle, mezunlarıyla, profesyonel malarını da içermesi dikkat edilmesi gereken
mimarlarla, Mimarlar Odası temsilcileriyle, dış hususlardır.
108 mimar•ist 2019/3
EĞİTİM

Tam tanınmaya dair ziyarette tam rapor


grubu tarafından aşağıdaki hususlar dikkate alın-
mıştır (Full Visit Report, 2017):
• UNESCO-UIA validasyon kriterlerinin 16
maddesi kapsamında müfredatın tüm alanla-
rında kalitenin sağlanması, programın işleyi-
şinde ve yapısında sağlamlık,
• Entelektüel yeteneğin ve uygulama anlayışı-
nın entegrasyonunun kanıtlarının öğretilen
derslerin hem tasarım projeleri hem yazılı
sunumlar şeklindeki öğrenci çıktıları ile orta-
ya konması,
• UNESCO-UIA tarafından ortaya konan
mimarlık eğitimiyle ilgili anahtar belgelerde
yer alan öğrencilerin başarı çıktılarına yöne-
lik eşik standartlarına uygunluk, müfredatı ile ilgili eleştirel tartışmayı teşvik Lisans, lisansüstü ve ödül
• Öğrencilerin akademik portfolyoları aracılı- ettiğinin görülmesi, projelerinin yer aldığı
sergi.
ğıyla sergiledikleri mezuniyet niteliklerinin 6. Kurumda gerçekleştirilen Yunus Aran
diğer büyük uluslararası mimarlık okullarına Konferans serisi ve okul duvarlarının dışına
kabulleri açısından gözden geçirilmesi, taşan diğer etkinlikleri, kırsal alanda yenilenme
• Öğrencilerin akademik portföylerinde orta- faaliyetleri gibi, hem etki oluşturan hem de
ya konan profesyonel becerilerin, mesleki anlam kazandıran projeleri hayata geçirilmesi,
uygulamada istihdam edilebilirlik için ulus- 7. Eğitim kurumunun gerek konumu gerekse
lararası standartlar ile eşleşebilirliği (ve aşıla- iyi tasarlanmış mekânları ile mimarlık eğitimi
bilirliği) açısından gözden geçirilmesi. için harika bir ortam olması,
Heyet tarafından değerlendirme sürecinde şeklinde belirtilmiştir (Full Visit Report, 2017).
önemli bulunan ve dikkat çekilen konular; Tam ziyaret grubu, UIA-UNESCO Eğitim
1. Ziyaret sırasında açık ve net belgelendirme Şartı’nın 16 kriterine bağlı olarak Mimarlık
yapılması, belgelerin dikkatli bir şekilde hazır- Bölümü eğitimini değerlendirmiştir. Her bir
lanması, akademik personelin eğitim progra- kritere ilişkin standartları daha da geliştirmek
mını anlatırken ve grubun sorularını yanıtlar- için programın aktif olarak ele alması gereken
ken net açıklamalarla yardımcı olması, eylem önerilerini belirtmiştir. Ayrıca ülkemizde-
2. Hazırlanan serginin, öğrenci çalışmalarına ki mimarlık eğitimi için genelleştirilebilecek
kapsamlı bir genel bakış sunması, tüm eği- önerilerde de bulunulmuştur:
tim programının kapsamlı bir şekilde gruba • UIA-UNESCO tarafından tanınan, dersler-
sergilenmesini sağlamak için tüm akademik deki dış denetçi rolü, Türkiye’de yükseköğre-
personelin büyük özen göstermesi, tim sisteminin eğitim standartlarını geliştir-
3. Eğitim kurumunun geçmişi ile yüksek kali- mek amacıyla bir zorunluluk olmamasına
teli, bütünleşik bir mimari eğitim kurgusu rağmen, okul çalışma programının geliştiril-
sağlamaya adanmış bir kurum olması mesi amacıyla yıl sonunda çalışmaları objektif
4. Güzel sanatlarla birlikte eğitim kurumunun bir şekilde değerlendirecek dış ses(ler)den –
sahip olduğu mirasın, eğitim programının eleştirel işbirlikçilerden– faydalanılabileceği;
etik yapısını ve çıktılarını belirleyen ayırt • Müfredata “yaşayan” projeler (gerçek müş-
edici bir özellik olarak kabul edilmesi, buna terilere yönelik ve gerçekleştirilme potansi-
bağlı olarak, müfredatta sunulan kapsamlı yeli olan tasarım projeleri) dahil etme olasılı-
seçeneklerle, öğrencilere çeşitli eğitim fırsat- ğının, öğrencinin özgüvenini ve öğrenme
ları sunarak yaratıcı söylemi beslemeye yar- deneyimini artırarak okulun fakülte vizyonu
dımcı olması, dahilinde amaç olarak belirttiği alansal etki-
5. Eğitim kurumunun, ön değerlendirme rapor lerine önemli bir katkı sağlayabileceği;
grubunun Mart 2017’deki gözlemlerini dik- • Eğitim programının başlangıcından itibaren
kate alarak, müfredatın rafine edilmesinde yaratıcılığı teşvik etmek için kurumun güzel
belirgin bir ilerleme kaydetmesi, böylelikle sanatlar kültür ortamının daha fazla temsil
UNESCO-UIA sürecinin, kurum içinde edilmesiyle, öğrencilerin konsept geliştirme
halihazırda başlamış ve sürmekte olan eğitim becerilerini artırmaya katkıda bulunabileceği;
mimar•ist 2019/3 109
EĞİTİM

• Teorik ve uygulamalı dersler arasında yatay bir Sonuç ve Değerlendirme


koordinasyon sağlamasıyla, tüm farklı konula- Birbirinin devamı niteliğinde iki makale halinde
rın atölye projelerinde ortaya konulması; dijital hazırlanan bu çalışmada, süreçleri ve yapısı anlatı-
temsil, modelleme ve baskı tesisleri ile tekno- lan UNESCO-UIA Onay Sistemine Ekim 2016
lojiye olan yatırımın sürdürülmesi ve geliştir- tarihinde başvurmuş olan MSGSÜ Mimarlık
mesi; kütüphanenin geniş yelpazede çağdaş Bölümü, aşamaları başarıyla geçerek, 23 Kasım
mimari kitap, dergi ve dijital kaynaklardan fay- 2017 tarihinde süreci tamamlamıştır. MSGSÜ
dalanması; atölye kültürünü geliştirmek ve mimarlık eğitiminin UNESCO-UIA Validasyon
öğrencileri atölye kullanımına teşvik etmek kriterlerine tam uygunluk sağladığı, uluslararası
amacıyla binanın kullanım süresini genişlete- düzeyde tanınırlığı ve eşdeğerliliği 5 yıl için onay-
rek, hafta sonu kullanımını sağlaması konula- lanmış olup, süreç heyetin getirdiği tavsiyelerle
rında tavsiyelerde bulunulmuştur. başarıyla sonuçlanmıştır. MSGSÜ Mimarlık Bölü-
• Ayrıca pedagojik bir sürekliliğe ulaşmak ve mü, ülkemizde RIBA tarafından uygulanan,
yüksek lisansın, lisans eğitiminde dışarıda UNESCO-UIA Validasyonu alan ilk mimarlık
bırakılan alanları kapsayabilmesi için yüksek bölümüdür. Tam rapor aşamasını takiben
lisans programı ile birlikte lisansın entegre 12.6.2018 tarihinde Validasyon Konseyi toplantı-
edilmesi, bu amaçla tüm yüksek lisans prog- sında kabul edilmiş ve duyurusu yapılmıştır.1
ramlarının ilk yılının bir atölye projesi ile Kurumumuzun tecrübe ettiği UNES-
koordine edilmesi önerilmekte, böylece CO-UIA Onay Sistemi, kanıta dayalı bir süreç-
Eğitim Şartı kriterlerinin lisans ile birlikte tir. Rapor grupları tarafından her iki ziyarette de
yüksek lisans derecesinden mezun olan tüm öğrenim çıktılarının niteliği ve kalitesi, staj eği-
öğrenciler için tutarlı bir şekilde karşılanaca- timinin niteliği değerlendirilirken, eğitimde
ğı belirtilmektedir. tarihi çevrenin koruma ve restorasyonu; ekoloji
Tam rapor grubu ziyaretinin çıktıları olumlu ve çevresel sistemler ile sürdürülebilir tasarım;
ya da olumsuz olabilir. Tam tanınma aşamasındaki mimari profesyonel pratik, etik ve yasal sorum-
onaylama, programın UNESCO-UIA Mimarlık luluklar konularına yer verilmesi; teorik dersler
Eğitimi Şartının tüm gereklerini karşıladığı anla- ile atölyedeki tasarım süreci arasında entegras-
mına gelmektedir. Onay genellikle, tam rapor yonun gerekliliği; uluslararası iletişimin dijital
grubu ziyaretinin tarihinden sonraki 5 yıl boyunca teknolojilerle de geliştirilmesi ve uluslararası
geçerlidir. Bunun istisnası, rapor grubunun takdi- işbirliklerinin önemi üzerinde durulmuştur.
rine bağlı olarak daha kısa olabilir. Değerlendirmelerde UNESCO-UIA Mimar-
Tam tanınma aşamasında eğitimin onaylan- lık Eğitim Şartı’na göre mimarlık eğitiminin içer-
maması, tam rapor grubunun raporunda açıkça mesi gereken ‘16 ölçüt’ün dışında, mimarlık eği-
tanımlanmış nedenlerle, programın beklendiği timinin kazandırması gereken ‘tasarım’, ‘bilgi’ ve
gibi uygulanmadığı ve UNESCO-UIA Mimar- ‘beceri’ nitelikleri göz önüne alınmıştır.
lık Eğitimi Şartının gereklerini karşılamadığı Her iki ziyarette de, müfredat yoğunluğuna
anlamına gelir. Bu durumda rapor grubu, oku- dikkat çekilerek, bu yoğunluğun kısmen, 5 yıllık
lun tam rapor grubu ziyaretinin tekrarı için bir geleneksel eğitimin mevcut yükseköğretim
tarih kabul etmesini (genellikle 12-18 ay içeri- düzeninin gereksinimlerini karşılamak üzere 4
sinde) isteyecektir. yıla sıkıştırılmasının sonucu olduğu ve eğitim
Yukarıda anlatılan süreçler ve değerlendirme- programının yapısını ve uzunluğunu belirleyen
ler sonunda, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üni- yönetimsel zorunlulukları anlamakla beraber,
versitesi, “UNESCO-UIA Validasyon” unvanı eğitimin 5 seneye yayılmasının gerekli olduğu
için UIA Mimari Eğitim Konseyi’ne önerilmiş- vurgulanmıştır. Nitekim yurtdışında mimarlık
tir. UNESCO-UIA validasyonu, MSGSÜ mesleğini yapabilmek için, en az 5 yıl zorunlu
Mimarlık Eğitim Programının UNESCO-UIA eğitim süresinin tamamlanması, hatta pek çok
Mimarlık Eğitimi Şartının tüm gereklerini karşı- ülkede deneyim ve mesleki sınavlar da mesleği
ladığı anlamına gelmektedir. uygulayabilmek için önkoşul olarak kabul edil-
Tam rapor grubunun önerileri doğrultusun- mektedir. Bu nedenle ülkemizde 4 yıllık zorun-
da, eğitimin geliştirilmesi için, grubun ziyare- lu eğitim sonunda verilen “mimarlık diploma-
tinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanması sı”, “mimar” unvanı ile uluslararası dolaşımda
gereken, grubun gözlemlerinin dikkate alındığı yetki almada sorun yaratmaktadır. Erişim ve
stratejik bir eylem planının hazırlık çalışmaları ulaşımın kolaylaştığı küreselleşen dünyada farklı
başlatılmıştır. ülkelerde hem öğrenci dolaşımında hem de
110 mimar•ist 2019/3
EĞİTİM

sonrasında mimar olarak yetki almada UIA-U- MSGSÜ Mimarlık Bölümü UNESCO-UIA Validasyo-
nu Deneyimi”, MOBBİG 46, Adana
NESCO Validasyonu almış kurumdan mezun
Canberra Accord Rules and Procedures, 2014
olmanın önemi büyüktür. Ülkemizde yetersiz Full Visit Report, UNESCO-UIA Validation System Study
öğretim üyesi sayısı ile kurulan mimarlık bölüm- Programme Full Visit Report, 20-23 November 2017,
MSFAU.
lerinin akademik olarak güçlenmesi, kaliteli eği- UIA Accord on Recommended International Standarts of
tim yapılması, mezuniyet sonrasında mesleki Professionalism in Architectural Practice, Durban,
deneyim ve mesleki yeterlik sınavı sonrasında 2014.
UIA and Architectural Education Reflections and Recom-
mimar yetkisinin verilmesi insan hayatını doğ- mendations, Revised Edition, 2014.
rudan etkileyen üç temel meslekten biri olan UNESCO-UIA Charter for Architectural Education, Revi-
mimarlık için vazgeçilmezdir. sed Edition, 2017.
UNESCO-UIA Validation System for Architectural Educa-
UNESCO-UIA Validasyonu ülkemizdeki tion, Revised Edition, 2014
mevcut eğitim sistemine göre, 4 yıl (bachelor) + UNESCO-UIA Validation System Procedures Manual for
2 yıl (master) olarak alınabilmektedir. Oysaki Study Programmes and Systems, Revised Edition, June
2017.
yurtdışında eşdeğer kurumlarda yaygın olarak 3 UNESCO-UIA Validation System Study Programme Preli-
(bachelor) + 2 (master) ile mimarlık diploması minary Visit Report, 23-24 March 2017, MSFAU.
alınmaktadır. Yurtdışındaki 5 yıllık eğitimin, sis-
temimizde 6 yıla karşılık gelmesi, mimarlık bölü-
mü öğrencilerinin yurtdışındaki mimarlık öğren-
cilerinden bir 1 yıl fazla eğitim almaları sonucu-
nu doğurmaktadır. Bu dezavantaja ek olarak,
YÖK tarafından belirlenmiş olan ‘Çift Diploma
(Ortak Programlar) Uygulama İlkeleri’2 doğrul-
tusunda, mezuniyet programlarındaki süreler eşit
olmadığı için yurtdışındaki mimarlık programına
sahip üniversiteler ile ülkemizdeki üniversitelerin The Significance ıf UNESCO-UIA Validation in Architectural
mimarlık bölümleri arasında ‘çift diploma (ortak
Education: “The Validation of MSFAU Architectural
Education” As a Pioneer in Turkey
programlar)’ sistemi uygulanamamaktadır
The UNESCO-UIA Validation System aims to promote access to high
(Binan ve Seçkin, 2018).
quality education globally, focusing on increasing the international mobility
Ülkemizdeki mimarlık eğitimi programlarının
of architectural education and set an international standard for excellence
öncelikle ulusal akreditasyon sistemi olan MİAK in architectural education, ensuring the prestige and integrity of validated
Akreditasyon Kurulu’ndan onay alması ve sonra- schools. For this reason, the recognition of architecture programs by the
sında uluslararası düzeydeki onay kurumlarından UNESCO-UIA Validation System corresponds internationally benchmarked
validasyon ve/veya akreditasyon almalarıyla, assessment of quality in architectural education.
mimarlık öğrencilerimizin uluslararası öğrenci In October 2016, Mimar Sinan Fine Arts University made a formal
dolaşımı ile mezunlarımızın mimarlık diplomaları request for validation to the UNESCO-UIA Validation Council for
kabul gören mimarlar olarak tüm dünyada sayıları Architectural Education (VCAE). At the fall meeting of the Council, the
artarak, başarıyla ve fark yaratarak mesleklerini date of the full report group visit VCAE agreed it was appropriate for
icra etmelerini temenni ederiz. UNESCO-UIA to convene a validation group visit to the school. A
preliminary visit took place on 23-24th March 2017, and followed by a
Demet Binan, Prof. Dr., MSGSÜ Mimarlık Fak. Mimarlık Bölümü full visit on 20-23rd November 2017. MSGSU Department of
Başkanı, demet.binan@msgsu.edu.tr Architecture successfully completed the stages and the process on 23
Nazire Papatya Seçkin, Doç. Dr., MSGSÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık
November 2017 and validated for five years. MSGSU Department of
Bölümü Başkan Yardımcısı, papatya.seckin@msgsu.edu.tr Architecture is the only study programme in our country, that obtained
UNESCO-UIA Validation.
Notlar
In this study, which is prepared as two articles, the UNESCO-UIA
1. https://www.uia-architectes.org/webApi/en/wor-
king-bodies/formation. validation system, validation system process and our experiences in this
2. 29.01.2016 tarihli 75850160-199/5397 sayılı YÖK process has been shared with colleagues. In the first part of the study, the
Başkanlığı Eğitim Öğretim Dairesi Başkanlığı’ndan gelen basic elements and process of UNESCO-UIA validation system, and the
“Çift Diploma (ortak programlar) Yazısı ve Protokollerin
Hazırlanmasında Dikkate Alınacak Uygulama İlkeleri” experiences of the MSGSU Architecture Department of first stage of
kararı doğrultusunda ortak programların eğitim sürelerinin validation will be defined. In the second part of the study, the requirements
yarısının Türkiye’deki üniversitede, diğer yarısının yurtdı- and the details about the other stages of the validation process and
şındaki üniversitede geçirilecek şekilde düzenleme yapılması
uygun bulunmaktadır.
through this process, the experiences of the MSGSU Architecture
Department will be shared. By sharing our experiences with the other
Kaynaklar Architecture Departments in our country, we wish to continue to serve as
Binan, D., N. P. Seçkin (2018), “Mimarlık Eğitimi UNES-
a pioneer for universities to be a part of this global, universal network.
CO-UIA Validasyonu’nun Önemi ve Süreç Üzerine:

mimar•ist 2019/3 111


ÇİZGİ Behiç Ak

112 mimar•ist 2019/3


Ithal EPDM Membran

Novaproof FA
Dört Aylık Mimarlık Kültürü Dergisi • Yıl: 19 • Sayı: 66 • Sonbahar 2019

Dosya: Yitirilen Köyler ve Dönüşen Peyzaj: Türkiye Kırsalının Geleceği


Yitirilen Köyler ve Dönüşen
Peyzaj: Türkiye Kırsalının Geleceği
A. Ceren Güler • Hürriyet Öğdül • Baki Remzi Suiçmez •
Mustafa Sönmez • Zeynep Eres • Koray Güler
Dönüştürülmesi Olanaksız “Yeni Bir
İstanbul” İnşa Etmek
Kentsel Dönüşüm Pratiğimiz...

2019/3
ISSN 1302-8219 66

7,50 TL

66

You might also like