Professional Documents
Culture Documents
C
MARMARA UNIVERSITY
FACULTY OF SCIENCE AND LITERATURE
DEPARTMENT OF PSYCHOLOGY
PREPARED BY
FACULTY MEMBER
DERYA ERYİĞİT
DATE
07.02.2022
İSTANBUL
ABSTRACT
Kanser dünyada olduğu gibi ülkemizde de en yaygın ve en korkulan hastalık olarak yerini
korumaktadır. Meme kanseri ise kadınların karşılaştığı en yaygın kanser türlerinden biridir.
Hastalığı kabullenip onunla yaşamayı öğrenmek ve hastalığı atlatmak için baş edebilme
gücüne sahip olmak hem hastalığın gidişatını etkilemede hem de hastaları motive etmede
oldukça önemlidir. Diğer kanserlerde olduğu gibi bu kanser türü de birçok psikososyal
sorunları ve stresi beraberinde getirir. Hastalar ise hastalığı atlatmada birçok alternatif tedavi
yöntemi kullanırlar. Tedaviyi olumlu yönde etkileyecek dini başa çıkma yöntemi, hastaların
baş etme stratejisi olarak kullandığı ve sıklıkla başvurduğu bir yöntemdir. ‘’Din duygusu ilahi
bir kuvvetin varlığından kaynaklanan düşünce, tasavvur ve hareketlerin insanda uyandırdığı
duyguyu ifade etmektedir’’ (Peker H. , 2010, p. 27). Dini başa çıkma; bireyin kendi inançları
doğrultusunda yaptığı dini uygulamalar sayesinde özelliklede yaşadığı stres ya da kaygıyı
azaltmak için kullandığı bir yöntemdir. Dua, kişinin çaresiz ve aciz olduğu durumlarda
kendisinden çok daha üstün bir güçten veya her şeye gücü yetenden yardım istemesidir. Dua
eden ve Tanrı’ ya kendini yakın hisseden bireyin psikolojik olarak hissettiği pozitif duygular,
hem bireyin kendisi için hem de hayatın doğal süreci içinde de çok yararlı ve anlamlı
duygulardır. Dua ve maneviyat ile birlikte hastalar kendilerini daha iyi hissetmekte ve
hastalığı yenmedeki umutlarını her daim korumaktadır. Yaşanan zorlukları yenme ve o
süreçte verilen mücadele, bireyi kuvvetli kılan çok önemli bir unsur olmakla birlikte bireyin
sağlığına da pozitif etkiler vermektedir. Bireyin sağlığı ayrı iki kategori içerisinde ele alınacak
olursa hem beden sağlığı hem de ruhsal sağlık için dua etmek veya dini olarak hastalıkla baş
edebilmek eski zamanlardan beri hastalıkların tedavisinde kullanılan en etkili başa çıkma
yöntemlerinden biridir. Bu araştırma, meme kanseri kadın hastalarının hastalıkla mücadelede
başvurdukları dini başa çıkma yönteminin hastanın psikolojik durumundaki rolü ve hastalıkla
başa çıkmadaki etkilerini inceleme amacıyla yapılan tanımlayıcı bir araştırmadır.
Araştırmanın amacı, 30-60 yaş arası kadın meme kanseri hastalarının kanser ile başa
çıkmalarında dini başa çıkmanın etkisini ve kansere verdikleri tepkileri incelemektir.
Araştırmanın çalışma grubunda X hastanesi’ nde tedavi gören 350 meme kanseri kadın
hastasına ulaşılması amaçlanmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçekler; sosyo demografik
bilgi formu, kansere tepki tarzı ölçeği (Mental Adjustment to Cancer Scale), dini başa çıkma
tarzları formu (Religious Coping scale RCOPE), dini başa çıkma ölçeğinden oluşmaktadır.
Anahtar kelimeler: Meme kanseri, dini başa çıkma, dini tutum, psikoloji, kanser, dua
INTRODUCTION
Son zamanlarda insan hayatını birçok farklı açıdan etkileyen ve değiştiren kanser hastası
vakalarında artış görülmektedir. IARC Küresel Kanser Gözlemevi'nin bir parçası
olan GLOBOCAN 2020 veri tabanının 185 ülkede 36 belli kanser türü üzerinde yapılan
çalışmaya göre küresel kanser yükünün 2020 yılında 19,3 milyon yeni vakaya ve 10,0 milyon
yaşam kaybına yükseldiği bildirildi. Günümüzde tıp alanında önemli gelişmeler olmasına
rağmen kanserin yayılma hızı ve ölümcül sonuçları etkinliğini sürdürmektedir. Yalnızca
bireyi değil ailesi ve yakın çevresini de etkilen bu hastalıkların kişi üzerinde de hem fizyolojik
hem psikolojik açıdan etkileri vardır. Diğer kanser çeşitlerinde farklı olarak meme kanserinin
kadının vücudunda değişikliğe sebep olması açısından kültürel etkileri de son derece
önemlidir. Meme kanseri ülkemizde kadınlarda en çok görülen kanser türüdür. Dünyada
yapılan çalışmalarda ise her kanser hastası olan dört kadından birinin meme kanseri olduğu
saptanmıştır. Kaygı, acı ve umutsuzluğu da beraberinde getiren kanser hastalığı insanlara
ölümü hatırlatmaktır. Bu hastalıkla mücadelede faklı başa çıkma yöntemlerini kullanan
hastalardan bazıları da dini başa çıkma yöntemine başvurmaktadır. Yıllardır ülkemizde din
psikolojisi çalışmalarına ağırlık verilmiş ve bu alanda yapılan çalışmalar git gide artış
göstermiştir. Dindarlığı ve maneviyatı psikolojik açıyla inceleyen din psikolojisinin en temel
çalışmalarından birisi de dinin veya maneviyatın hem ruhsal hem de fiziksel hastalıklarla başa
çıkmadaki etkisini araştırmaktır. Başa çıkma konusu uzun yıllar boyunca üzerine araştırmalar
yapılan bir konu olmakla birlikte dini başa çıkmanın araştırılmaya başlanması yakın bir
geçmişe dayanmaktadır. Kadim medeniyetlerden günümüze kadar birçok fiziksel ve
psikolojik hastalığın modern tıp dışında müzik, manevi telkin, dua ve kutsal metinleri
okunması gibi tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Özellikle Batı’da yapılan klinik çalışmalarda
dua vasıtasıyla hastalığın şifa bulacağına dair bulgular elde edilmiştir. Dini inanç ve
spritüal/manevi değerlerin ise insanın varoluşsal, aşkın yönünü temsil ettikleri ve fiziksel,
psikolojik ve sosyal boyutlar ile bütüncül bir ilişki içinde oldukları anlaşılmaktadır. ‘’Son
yıllarda yapılan araştırmalarda dini inanç ve spritüal/manevi değerlerin, bedensel ve ruhsal
sağlık ile önemli ilişkiler gösterdiği tespit edilmiştir’’ (Aaronson, Ahmedzai and Bergmen,
1993). Yurtdışında 30 yıl, ülkemizde ise 20 yıldır üzerinde çalışılan dini başa çıkma; olumlu
dini başa çıkma (mümkün olan en kısa zamanda hayat ile bağını koparmadan uyum sağlama)
ve olumsuz dini başa çıkma (sorunu Tanrı’ya havale etme ve kendiliğinden çözülmesini
bekleme, yok sayma veya din ve dini anımsatan şeylerden kaçınma) olarak iki başlık altında
incelenir. “Din duygusu ilahi bir kuvvetin varlığından kaynaklanan düşünce, tasavvur ve
hareketlerin insanda uyandırdığı duyguyu ifade etmektedir”(Peker, 2010). Stresin temelini
sorunun çözülemeyeceğine dair kuvvetli inanç ve kişinin sorunla başa çıkamayacağı
düşüncesi oluşturur. ‘’Dinin özellikle sabırlı olma ilkesi, süreci kabul etme olarak algılanıp
yaşandığında krizi yönetmenin çözücü ilk adımı olacaktır’’ (Özdoğan, 2009). İlahi bir
kuvvetin varlığına inanan insanların inançlarına daha çok zor zamanlarında başvurduğuna
işaret edilir. “Din, insanın zor zamanlarında, sorunların üstesinden gelebilmek için
başvurduğu bir mekanizmadır” (Tomas-Sabada and T.Limenero, 2006). “İnsanın gücünü
aşan, acz ve çaresizlik içinde bırakan tehlikeler ve felaketler karşısında çoğu insanda
tabiatüstü bir kurtarıcı ve ilahi yardıma başvurma eğiliminin kendiliğinden uyanması sık sık
müşahede edilen bir durumdur” (Hökenekli, 2008). Bunun yanı sıra beklemedik hadiselerle
ani kayıplar, afetler ve sağlık sorunlarını gibi hadiselerle hayatın rutinin dışına çıkıldığında bir
anlam arayışı ortaya çıkabiliyor. “İnsan, dünyadaki her şeyin olduğundan başka bir şey de
olabileceğini fark ettiğinde, dünyanın kendisine anlam sunabilmesinin ya da yol
gösterebilmesinin mümkün olmadığını anlamaya başlıyor. O zaman da, yaşamına anlam
katma ihtiyacında olan insanın, anlamı olmayan bir dünyada nasıl anlam bulabileceği
sorusuyla baş başa kalıyor’’ (Geçtan, 1990 s.135-137). Diğer yandan günlük hayatlarında
dini ve manevi rutinleri olan insanların sorunların üstesinde gelmede daha başarılı olduğu
söylenmektedir. “Eğer kişiler hayat rutinlerinde dini eğilimlere sahipse, olumsuz durumlar
yaşandığında psikolojik olarak dayanma gücünü arttırmak için dua etmek, yaşadıklarının
ilahi bir imtihan olduğunu düşünmek gibi olumlu dini başa çıkma davranışları
gösterebilirler” (Batan and Ayten, 2015). Dr. Carl Simonton “Getting Well Again” adlı
kitabında kanser hastalarına imgeleme tekniğini kullanmalarını tavsiye ettiğini ve olumlu
sonuçlar elde ettiğini anlatır. Kitabında hastaların vücudundaki kanser hücrelerini zihninde iyi
olan katil hücreler tarafından öldürüldüğünü hayal etmesini istediğini ve kanser hastası kişi
savaş fikrine uygun olmadığını söylediğinde o zaman kanser hücrelerini güneşin erittiğini ya
da bir sihirbazın onları yok ettiğini hayal etmesini istediğini anlatır. ‘’Ayrıca kendisinin soğuk,
berrak bir suyun hasta hücreleri bedenimden dışarıya püskürttüğünü imgelerdim’’ (Hay,
1995, s.5). Buradan yola çıkarak, tanrı inancına sahip olan birisinin inandığı aşkın varlığın
kanser hücrelerine hükmedebileceğini ve isterse onları yok edebileceğini düşünmesi hastalığın
seyrini olumlu yönde etkileyebilir. Dini başa çıkmanın en temel öğelerinden olan dua kanser
hastalarının sıklıkla başvurduğu bir dini baş etme yöntemidir. Sodestrom ve Martinson (1987)
tarafından yapılan araştırmada hastaların kanserle baş etmede en sık kullandıkları manevi
stratejinin dua yöntemi olduğu tespit edilmiştir.
Yaptığımız literatür taramaları ışığında bu konuda yapılmış birçok çalışmaya ulaştık ve
önemli bulgular elde ettik. Batan ve Ayten tarafından “Dini Başa Çıkma, Psikolojik
Dayanıklılık ve Yaşam Doyumu İlişkisi” üzerine yapılan bir araştırmada olumlu dini başa
çıkmanın kadınlar tarafından daha çok kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca maneviyat ve sağlık
üzerine San Francisko’nun genel hastanesinde Byrd (1988) tarafından yapılan araştırma kayda
değer bir araştırma olmuştur. Byrd bu araştırmada daha sık dua eden hastaların diğer hastalara
nazaran daha az antibiyotik alma ihtiyaçları olduğunu görmüştür. ‘’Kanser tanısı almış
bireylerde yapılan bir diğer araştırmada; sahip olunan güçlü dini inancın duygusal destekten
sonra gelen en önemli baş etme mekanizması olduğu bulunmuştur’’ (Evcili ve Bekar, 2013).
Yapılan başka bir araştırmada ise kanser hastalığı son evrede olan bireylerde dini inancı güçlü
olan katılımcıların, dini inancı olmayan katılımcılara göre daha düşük düzeyde ızdırap
yaşadıkları ve hastaların %95 oranında pozitif dini başa çıkma yöntemi kullandığı ve
%90’ının başa çıkma olarak ibadet ve duayı sık kullandığı ortaya konmuştur. (Cufta, 2014).
‘’Olumlu dini başa çıkma yöntemleri hastaların kansere bağımlı olarak gerçekleşen stres ile
başa çıkmada duygusal durumlarında ve sosyal ilişkilerinde pozitif yönde katkı sağlamakta
bunun yanısıra Tanrı’ya güvenen hastalarda ölüm korkusunun daha az olduğu bilinmektedir’’
(Al Azri and fre,2009). Muradiye Varol tarafından ‘kemoterapi tedavisi alan kanser
hastalarının dua eğilimlerinin tespit edilmesi’ amacıyla gerçekleştirilen bir araştırmada
kemoterapi sırasında hastalıkla başa çıkma yöntemi olarak hastaların duaya çok sık
başvurduğu görülmüştür. Meme kanseri kadın hastalarda ağrı ve mastektominin neden olduğu
uzuv kaybına bağlı depresyon ile yaşam kalitesi ve dindarlık arasındaki ilişkileri belirlemek’
amacıyla Ahmet Albayrak ve Emine Kurt tarafından yapılan bir diğer araştırmada ise dini
tutum ile depresyon arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Hastaların
%80’inin dini temelli affetmeyi kullandığı, ruhsal gerilimle başa çıkmak ve psikolojik olarak
rahatlamak için dua ve ibadeti seçtikleri gözlemlenen bir diğer çalışma ise Çifçi tarafından
gerçekleştirilmiştir. (Çiftçi, 2007) ‘’Dini başa çıkma yöntemleri hastalıkla başa çıkmada
ruhsal olarak savaşma, olumlu tutum ile ilişkilidir’’ (Taleghani and Yekta, 2006). Dini ve
manevi inancın, hastalık ve tedavi sürecinin yarattığı güçlüklerle başa çıkabilmelerinde, yeni
meme kanseri teşhisi konmuş kadınlarda önemli olduğu vurgulanmaktadır (Feher and Maly,
1999). Amacı ‘kanser hastalığını deneyimleyen bireylerde görülen dini tutumların travma
sonrası büyüme üzerine etkisini incelemek’ olan ve Tuğba Sabancı tarafından yapılan bir
diğer araştırmada ise kanser hastalığını deneyimleyen bireylerde dini tutumlar ile travma
sonrası büyüme arasında anlamlı bir ilişki olduğu, bireylerde görülen belirli dini tutumların
travma sonrası büyümeyi olumlu yönde etkileyebileceği ve bireylerde görülen belirli dini
tutumların kanser hastalığı ile baş etmeyi kolaylaştıracağına ulaşılmıştır. Demografik
değişkenlerle dini başka çıkma arasındaki korelasyonları inceleyen diğer araştırmada ise Lotfi
mesleği olmayan meme kanseri hastası kadınların dini başa çıkma faktörlerini daha çok
kullandıkları gözlemlenmiştir (Lotfi, 2017). Sonuç olarak yapılan literatür taramaları
neticesinde dini başa çıkma yöntemi, kadınlarda meme kanserinin oluşturduğu psikolojik ve
ruhsal sıkıntılarla başa çıkmayı olumlu yönde etkilemektedir. Çalışmamızda bu etkinin
boyutları ve hastanın fizyolojik durumuna dolaylı etkileri araştırılmak istenmektedir.
METHOD
Ana Problem
Alt problemler
Bu araştırmanın amacı, 30-60 yaş arası kadın meme kanseri hastalarının kanser ile başa
çıkmalarında dini başa çıkmanın etkisi ve kansere verdikleri tepkilerin incelenmesidir. Bunun
için, Dini Başa Çıkma Tarzları Ölçeği ve Kansere Tepki Tarzı Ölçeği arasında anlamlı bir
ilişki olup olmadığı incelenecektir. Araştırmada literatür taraması ve anket yöntemi
kullanılacaktır. Literatür taramasında yüksek lisans ve doktora tez ve makalelerinden ayrıca
internet kaynaklarından yararlanılacaktır. (Literature review and survey method will be used
in the research. In the literature review, master's and doctoral theses and articles, as well as
internet resource, will be used. ) Bu araştırmanın metot bölümünde, araştırma için gerekli
bilgilerin toplanması amacıyla anket modeli kullanılacak olup bu model içerisinde yer alan
anket tekniği kullanılacaktır. Bu çalışmada araştırılan konuyla ilgili 1990-2022 yılları arasında
yapılan yaşam olayları ( günlük hayatta yaşanan stresli durumlar, beklenmedik olaylar, doğal
afetler vb) ve dini başa çıkma arasındaki ilişkiyi inceleyen, hastalık ve dua ilişkisine yönelik
yapılan çalışmalar, yeni tanı almış meme kanseri kadın hastalarının kansere vermiş oldukları
tepki ile dini başa çıkma arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunda X
hastanesi’ nde bulunan 350 meme kanseri kadın hastasına ulaşılması amaçlanmaktadır. Bu
araştırmada nitel araştırma tekniğinden faydalanılacaktır. Bu çalışmada yapılacak olan
araştırma belli bir zaman aralığında yapılacak olduğu için boylamsal değil, kesitsel olması
amaçlanmaktadır. Bu sebeple araştırmamızda elde edilen bulgular 15 Aralık 2021 – 07 Şubat
2022 tarihleri arasında sınırlıdır. Bu araştırmada incelenen konuyla ilgili veri toplamak için
araştırmacılar tarafından hazırlanmış içerisinde demografik bilgilerin ( yaş, cinsiyet, eğitim
durumu, meslek, gelir düzeyi ve medeni durum) yer aldığı sosyo demografik bilgi formu ve
orijinal ismi Religious Coping scale (RCOPE) olan Halil Ekşi ve geniş bir tercüme grubu
tarafından Türkçeye çevrilen dini başa çıkma tarzları formu kullanılmıştır. Ölçekte 9 alt ölçek
kullanılmıştır (Aktif Başa Çıkma, Planlama, Uygun Zamanı Bekleme, Sosyal Destek Arama,
Yadsıma, Kabullenme, Dine Yönelme, İlaç/Alkol Alımı, Mizahi Yaklaşım). Kullanılan bir
diğer ölçek ise Halil Ekşi ve Mine Sayın tarafından uyarlanan dini başa çıkma ölçeğidir. Bu
ölçekte olumlu ve olumsuz dini başa çıkma durumları ölçülmüştür. Pozitif dini başa çıkma 7
maddeden, negatif dini başa çıkma ise 3 maddeden oluşmaktadır. Ölçekte 4’lü likert ( 1=
hemen hemen hiç yapmam, 4= sıklıkla yaparım ) kullanılmıştır. Çalışmada bu ölçeklere ek
olarak Watson ve arkadaşları tarafından geliştirilen İzzet Natan tarafından Türkçeye çevrilen
kansere tepki tarzı ölçeği “Mental Adjustment to Cancer Scale” de kullanılmıştır. Bu ölçeğin
5 alt boyutu (Mücadeleci ruh, Çaresizlik, Endişeli bekleyiş, Kadercilik, inkâr) vardır.
Ahmet Albayrak ve Emine Kurt tarafından ‘ meme kanseri kadın hastalarda ağrı ve
mastektominin neden olduğu uzuv kaybına bağlı depresyon ile yaşam kalitesi ve
dindarlık arasındaki ilişkileri belirlemek’ amacıyla yapılan bir araştırmada dini tutumun,
olumlu beden algısına sahip hastalara göre olumsuz beden algısına sahip hastalarda daha
yüksek olduğu sonucuna varılmış fakat dini tutum ile ağrı algısı arasında anlamlı bir ilişki
bulunamamıştır.
Batan ve Ayten tarafından “Dini Başa Çıkma, Psikolojik Dayanıklılık ve Yaşam Doyumu
İlişkisi” üzerine yapılan bir araştırmada ise olumlu dini başa çıkmanın kadınlar tarafından
daha çok kullanıldığı görülmüştür.
Muradiye Varol tarafından “Kemoterapi tedavisi alan kanser hastalarının dua eğilimlerinin
tespit edilmesi” amacıyla gerçekleştirilen bir araştırmada kemoterapi sırasında hastalıkla başa
çıkma yöntemi olarak hastaların duaya çok sık başvurduğu görülmüştür.
‘’Birey ruh ve bedenden meydana gelen bir varlıktır. Bireyin ruhsal yaşamında oluşan
durumlar bedenini etkileyebileceği gibi, fizyolojik olarak meydana gelen durumlar da
ruhsal yaşamını etkileyebilmektedir’’ (Varol M., 2018, s. 44). ‘’Bilimsel araştırmalar,
beden-ruh ilişkisini ortaya koymakta ve ruhun hayat moleküllerinin üretilmesinde ve şekil
almasında etkili olduğunu belirtmektedirler’’ (Özelsel, 2002, s. 172).
REFERENCES