You are on page 1of 2

ÖYKÜ İNCELEME

1. Öykünün adı:
Hişt Hişt

2. Öykünün yazarı:
Sait Faik Abasıyanık

3. Öykünün ilk yayımlandığı tarih:


Mart 1954

4. Öykünün sayfa sayısı:


4 sayfa

5. Özet:
Bir adam orman yolunda yürürken bir ses duyar. Bu ses hişt sesidir. Sesin ilk önce hayvanlardan
geldiğini düşünür. Fakat ses onlardan gelmemiştir. Yürümeye devam eder ve daha sonra yine aynı sesi
duyar. Bu sesin bir adam ile bir kadından geldiğini düşünür ama yanılır. Yürümeye devam ettikçe
sırayla papazın oğlu, tarlada çalışan bir adam ve bahçıvandan hişt sesinin geldiğini zanneder. Fakat yine
yanılır. Bahçıvan da bu sesin neren geldiğini merak eder. Daha sonra “bu ses nerden gelirse gelsin bu
sesin gelmemesinden iyidir”der ve ormanda üç kere ‘hişt hişt hişt’ diye bağırır.

6. Öyküdeki ana kahramanlar ve özellikleri:


Kahramanlar derinlemesine anlatılmaz. Anlatıcı kahraman, bahçıvan, papazın oğlu, yoldan geçen bir
adam ile bir kadın, tarlada çalışan bir adam.
Anlatıcı kahraman: Fizksel özelliklerinden bahsedilmiyor fakat bir şeye kızgın olduğunu ilk
cümlelerden anlıyoruz.
Bahçıvan: Acı bir olay yaşadığını ve dokuz çocuğundan birini kaybettiğinden bahsediliyor. Anlatıcı
kahraman ile aynı memleketli olduğu da öyküdeki bir cümleden anlıyoruz.

7. Öyküde olayın geçtiği yer:


Öykü bir yolda ve doğanın ortasında geçer.

8. Öyküde olayın geçtiği zaman:


Belirli bir zaman yoktur. Anlatıcının hayatından bir kesit anlatılır.

9. Öyküde anlatıcı:
Yazar kahraman/ anlatıcı kahraman. Hişt hişt sesinin nerden geldiğini araştır. Bir şeye kızmış,
sinirlenmiştir ama kızdığı, sinirlendiği şey belli değildir. Neye sinirlenip, kızdığı önemli değil, önemli
olan içinde bulunduğu bu ruhsal durumun dış dünyayı algılayışını etkilemesidir. Anlatıcı kahraman, yol
boyunca bir arayış içindedir. Aslında ne için bu yolda yürüdüğünü sorgular. Yaşamın türlü renklerinin
olabileceğini fakat her şeye rağmen güzel olduğunu anlatır.

10. Öykünün dil ve anlatım özellikleri:


Öykünün dili; Akıcı ve özgündür. Öyküleyici anlatım ve betimleyici anlatım kullanılmıştır.

11. Öykünün başlığı ve içerik birbirine uygun mudur? Sizce niçin bu başlık seçilmiştir?
Öykünün başlığı “Hişt! Hişt!”tir ve ‘hişt’ sesinin nereden ve niçin geldiğinden bahsedilmez. Öykü bu
sesin nerden geldiğini bulmak üzerine kurulu olsa da vurgulanmak istenilen nokta bu ses değildir.
Öyküde de vurgulanmak istenilen nokta yaşam sevincidir. “Hey, bana bak, sana söylüyorum!” anlamına
gelen bu ses sadece dikkat çekme işlevi gören “hişt” sesinden bir “yaşama sevinci” çıkarmak bence
uygun değildir. Fakat öykünün odağı bu ses olduğu için başlık olarak seçilmiştir.

1
12. Yazarın hayatı ve öykü arasında nasıl bir bağlantı vardır? Açıklayınız.
Sait Faik gerçek hayatında yaratılışındaki uyumsuzluğa rağmen herkesle sohbet etmeyi seven biriydi.
Bu öyküsünde diğer kahramanlarla kurduğu ilişki onun yaşama bakışıyla ilişkilendirebiliriz. Ona
gözlemci balıkçı, denir. Bu öyküde de başından sonuna kadar gözlem vardır. Yazar bu öyküsünde başı
sonu ve planı olmayan bir kesiti anlatmış. Gerçek ile gerçek dışılık arasında kalan bir hişt sesi öykünün
başından sonuna kadar hayatta olduğumuzu, yaşama bağlanmamız gerektiğini hissettiren bir uyarıcı
olarak karşımıza çıkmıştır. Bu hişt sesini duyan ve duyuran anlatıcı da muhtemelen yazarın iç sesidir.

13. Okuduğunuz öyküden alıntılar/beğendiğiniz cümleler?


“Nereden gelirse, gelsin; kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de
nereden gelirse gelsin!.. Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler,
insanoğulları…”

14. Eseri hangi yönüyle beğendiniz/beğenmediniz?


Öyküde başta hişt sesinin nerden geldiğini merak eddip meraklı bir şekilde okurken sonunda hişt sesinin
bir öneminin olmadığını anladığımda bütün öykünün odağı olan bu sesin bir öneminin olmaması
hoşuma gitmedi. Fakat baştan sona sesin ne olduğunu düşündürtmesi ve hayal gücüne bırakılması
hoşuma gitti.

15. Öykü sizin bakış açınızda neleri değiştirdi? Öykünün sendeki izdüşümü ne?
Öykü boyunca düşle gerçek iç içeydi. Bu öykü, yaşamı sorgulamamda değişiklik yarattı. Etrafımızdaki
sıradan insanların günlük hayatlarını sürdürürken neler yaşadıklarını düşündürdü. Belki bizim de her
gün rastladığımız ama acısını bilmediğimiz insanlar vardır. Eserde duygulara göre mekanın ve insanın
değiştiğine tanık olduk. Farklı duygularla aynı mekana farklı baktığımızı farklı gördüğümüzü bu eserden
sonra farkettim.

16. Yazar bu öyküyü sence niçin anlatıyor? Yani okuyucunun bu kıssadan nasıl bir hisse çıkarmasını
istiyor?
Bence yazar bir hisse çıkaralım diye yazmıyor. Durum hikayesi yazarlarının birçoğunda bu planın
olduğunu düşünmüyorum ama bir hisse çıkaracak olursak yazarın bir sözünü hatırlayabiliriz. Sait Faik
Abasıyanık, Her şeyin bir insanı sevmekle başladığını söylerken yaşamanın güzelliğini anlatır. Bu
eserinde de yaşamak güzeldir. Ne olursa olsun, hangi kayıplar yaşanırsa yaşansın, hangi zorluklarla
karşılaşılırsa karşılaşsın yaşamak yine de çok güzeldir.

You might also like