You are on page 1of 2

Goed bezig les 43 - Geçmiş zaman 3/4

[imperfectum] Ik kon/mocht/moest/sprak .

Uyuyamadım. Ik kon niet slapen

Onu bulamadık. Wij konden het niet vinden.

Hiçbir yerde bulamadık. Wij konden het nergens vinden.

Uyanamadım. Ik kon niet wakker worden.

Hiçbir şey yapamadım. Wij konden niets doen.

Beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yoktu.

Wij konden niks anders doen dan wachten.

Her şeyi göremiyordum.Ik kon niet alles zien.

Iyi takip edemedim.Ik kon niet goed volgen.

Her şeyi anlayamadım.Ik kon niet alles begrijpen.

Hasta olduğum için gelemedim.Ik kon niet komen want ik was ziek.

Hasta olduğum için gelemedim.Ik kon niet komen omdat ik ziek was.

Bir süre birbirimizi göremedik.Wij konden elkaar een tijdje niet zien.

Bir süre birbirimizi görmedik.Wij hebben elkaar een tijdje niet gezien.

Bir süre birbirimizi göremedik.Wij hebben elkaar een tijdje niet kunnen zien.

Çok tehlikeli olduğu için kaçmak zorunda kaldılar.

Ze moesten vluchten omdat het te gevaarlijk was.

Kaçmak zorunda kaldılar çünkü artık güvenli değildi.

Ze moesten vluchten omdat het niet meer veilig was.

Geçerli bir seyahat belgem olmadığı için sahte bir kimlik kullanmak zorunda kaldım.

Ik moest vals ID kaart gebruiken omdat ik geen geldig reisdocument had.

Dışarı çıkmamıza izin verilmiyordu. Wij mochten niet naar buiten gaan.

Birbirimizi görmemize izin verilmiyordu. Wij mochten elkaar niet zien.

Birbirimizle konuşmamıza izin verilmiyordu. Wij mochten niet met elkaar praten.
Hiçbir yerde çalışmasına izin verilmedi. Ze mocht nergens werken.

Hiçbir yerde çalışama(z)dı. Ze kon nergens werken.

Dün Ali'yle konuştum. Ik sprak Ali gisteren.

Dün Esma ile konuştum. Ik sprak Esma gister.

Bugün onunla konuşmadım. Ik sprak hem vandaag niet.

Seninle yarın konuşurum. Ik spreek je morgen.

Az önce onunla konuştum. Ik sprak hem net.

Az önce onu gördüm. Ik zag hem net.

Az önce okudum. Ik las het net.

Az önce duydum. Ik hoorde het net.

Seninle sonra konuşuruz. Ik spreek je nog.

Zamanı gelmişti. Het werd tijd.

Güzel bir iş bulmanın zamanı geldi. Het is tijd voor een leuke baan.

İyi/hos bir kadın bulmanın zamanı geldi. Het wordt tijd om een aardige vrouw te

vinden.

Değişim zamanı geldi. Het werd tijd voor een verandering.

You might also like