Professional Documents
Culture Documents
• Proteinlerin büyük çeşitlilik göstermesi ve özgül işlevlere sahip olması ve biyoloji bilim
dünyasının o dönemlerde nükleik asitler hakkında çok az bilgiye sahip olmasıdır.
• Bunlara ek olarak nükleik asitlerin canlılardaki bu denli büyük çeşitliliği açıklamayacak kadar
homojen bir yapı sergiliyor olmasıdır.
• 1869 yıllarında İsviçreli Biyolog Johannes Friedrich Miescher, akyuvar hücrelerinde ve som
balıklarının sperminde fosforca zengin, karbon, azot ve hidrojen içeren organik bileşikleri buldu.
• F. Miescher bu yapıları çekirdeklerin içerisinde bulduğu için bunlara ‘çekirdek asitleri’ ismini
vermiştir.
• Ancak bugün biyoloji biliminin gelişmesiyle nükleik asitlerin sadece çekirdeklerde değil hücrenin
diğer kısımlarında da olduğu biliyoruz.
• F. Miescher tarafından ilk kez bulunan nükleik asitler, DNA (deoksiribo nükleik
asit) ve RNA (ribo nükleik asit) olmak üzere iki tipe ayrılmaktadır.
• Daha sonraki yıllarda DNA’nın (deoksiribo nükleik asit) genetik’deki rolü hakkında
keşifler Frederick Griffith tarafından yapılan deneyle başlamıştır.
• Griffith deneyi, bizlere hücre içerisinde kalıtsal bilgiyi taşıyan bir molekülün
varlığından söz etmektedir.
• Ancak Griffith deneyi bize genetik materyalin DNA olduğu bilgisini vermemektedir.
• Oswald Avery ve arkadaşları,
• Griffith deneyinde kullanılan patojen S tipi ile bakterileri ısıtarak öldürmüş ve daha sonra bakterilerin yapısı
içerisinde yer alan kimyasal madde gruplarını saflaştırmayı denemiştir.
• Isıtılarak öldürülen patojenik S tipi bakterilerin saflaştırılan kimyasal madde grupları ayrı ayrı R tipi bakterilere
enjekte edilmiştir.
• S tipi bakterilerin DNA’sı R tipi bakterilerden elde edilen karışım fareye enjekte edilmiş fare zatürre
hastalığından ölmüş.
• Ancak genetik bilginin proteinler değil DNA olduğunu ispatlayan en önemli deney ise
• Bakteri virüsleri ile yani fajlarla yapılmış olan deneydir.
• 1952 yılında Alfred Hershey ve Martha Chase tarafından
yapılan bir dizi faj deneyleri doğrultusunda genetik materyalin
DNA olduğu ispatlanmıştır.
• Bu bilgilerden faydalanan Chase ve Hershey fajın protein kılıfını radyoaktif kükürt izotopu ile işaretlemişlerdir.
• T2 fajı; yapısında radyoaktif kükürt taşıyan Escherichia coli (bağırsak bakterisi) hücrelerini içerisinde, çoğaltarak protein kılıfları işaretlemiştir.
• T2 fajları; radyoaktif fosfor taşıyan Escherichia coli (bağırsak bakterisi) hücreleri içinde, çoğaltılarak faj DNA’ları işaretlenmiştir.
• Daha sonra radyoaktif fosfor ile işaretlenen fajların Escherichia coli (bağırsak bakterisi) hücrelerini enfekte etmesi sağlanmış ve fajlar ile
bakteriler birbirinden ayrılmıştır.
• Bakterilerde radyoaktif kükürte değilde, radyoaktif fosfora rastlanması bakterinin yapısı içerisine giren yapının
DNA olduğu resmen kanıtlanmıştır.
• Yine 1953 yılında Watson ve Crick DNA materyalinin çift sarmallı bir yapıya sahip olduğunu ortaya
koymuş ve yine yapılan araştırmalar sonunda, nükleik asitlerin yapısına ilişkin çok değerli bilgiler elde
edilmiştir.
• Organik bazlar
• Pürin bazlarında biri primidin, diğeri ise buna birleşmiş olarak 5 atomlu bir
imidazol halkası bulunur.
• Primidin Bazları:
• Bu bazlar 4 karbon ve iki nitrojenden oluşmuş tek halkalı temel bir yapı özelliği
gösterir.
• Pürin ya da primidin bazlarından birinin deoksiribozla birleşmesinden oluşan bileşiğe deoxyribonucleoside(kısaca nukleozid), bu
oluşuma bir de fosforik asit eklenirse o zaman deoxyribonucleotide(kısaca nükleotid) adı verilir.
• Onun için DNA molekülü virüs gibi en basit organizmalarda bile binlerce nükleotid çiftinden oluşan bir polimerdir.
• Bilindiği gibi bir polimer, birbirine çok benzeyen ya da özdeş olan pek çok sayıda monomerin, kovalent bağlarla bağlanarak
meydana getirdikleri bir makromoleküldür.
• Bir DNA sarmalında bulunan pirimidin bazları karşı sarmaldaki pürin bazları ile birleştiğine göre bir DNA molekülünde ne
kadar pirimidin varsa o kadar pürin bazı bulunacak demektir.
• Diğer bir deyişle sayısal olarak A=T ve G=C olur. Aynı zamanda A+G=T+C ve A/T=1 ve G/C=1 ‘ dir.
• DNA’daki 4 temel bazın (adenin, guanin, sitozin ve timin) değişik sırada, yan yana ve karşılıklı olarak
birleşmesinden oluşan DNA sarmalı hücreler ve canlılar için çok önemli olan genetik bilgiyi
taşımaktadır.
Glikozid bağı
Ester bağı
DNA TÜRLERİ
• DNA çift sarmalı için öne sürülen orijinal model sağ el heliks yapısı göstermektedir.
• DNA’daki bu sağ el heliks yapısı stereokimyasal konfigürasyon bakımından sol el heliks yapısından
daha kararlı bir yapı şekli olup, DNA’ların büyük bir kısmının sağ el heliks yapısı göstermesi buna
bir kanıt olarak gösterebilir.
• DNA çift sarmalının dikkate değer ve önemli bir özelliği, molekülü oluşturan zincirlerin birbirlerinden kolaylıkla ayrılabilmesi ve
yeniden birleşebilmesidir.
• Protein sentezi ve DNA replikasyonu (kendi kopyasını oluşturması) bu özellik sayesinde meydana gelebilir.
• DNA’nın iki zinciri, birbirine sadece H bağları ve hidrofobik etkileşimlerle bağlı olmaları nedeni ile;
• Nükleotidleri arasındaki kovalent bağlardaki herhangi bir kopma olmaksızın çözülebilir (denatürasyon).
• Aynı şekilde çözülmüş molekülün zincirleri tamamlayıcı bazları arasında H bağlarının oluşumu ile birleşip sarmal yapıyı yeniden oluşturabilir
(renatürasyon).
• Klasik Watson-Crick çift sarmal modeli sağ heliks yapısı göstermekte ve çift sarmalın bir tam dönüşünde
yapıya 10 baz (10 nükleotid çifti) isabet etmekte ve baz çiftleri çift sarmalın eksenine dikey olarak yer almış
• B-DNA tipinde bir bazın kalınlığı 0.34 nm olup eksene göre iki bitişik baz arasında 36°’lik bir açı
bulunmaktadır.
• Eğer sağ el çift sarmal yapı gösteren DNA molekülünün bir tam döngü yapması için yapıya 11 baz girer ve
baz çiftleri çift sarmal eksenine 20°’ lik bir açıyla yerleşirse ve DNA molekülü de su kaybetmişse, bu yapıdaki
• A-DNA tipinde bazların kalınlığı 0.26 nm ve orta eksene göre bazlar arasındaki açı 32.7° ve tam dönüş ise 2.8
nm kadardır. A-DNA tipinde baz çiftleri yassı olmayıp heliksin çapı 2.3 nm kadardır.
• A yapısı, sadece su kaybetmiş (dehidrate) DNA örneklerinde ve belki DNA-RNA ipliklerinin hibrit
Bu DNA tipi, B-DNA tipinden daha uzun tam bir dönüşe sahip olup her döngüde 12 baz çifti bulunur.
• Z-DNA türünde bazların kalınlığı 0.37 nm ve heliksin çapı da 1.8 nm dolayındadır. Yine bu DNA türünde bazlar arasında 30°
‘lik bir açı bulunmaktadır.
• Hücrelerde DNA'nın metilasyona uğramış kısımları Z-DNA geometrisini sahip olabilir. Ayrıca bazı
protein-DNA komplekslerinin Z-DNA yapıları oluşturduğuna dair deliller vardır.
• Süper sarmal DNA ise tersiyer bir yapı özelliği olup, bu DNA örneğine özellikle bakteri, virüs,
• Süper sarmal DNA, sirküler ve linear çift sarmal DNA’nın tekrar kendi üzerine helezonik olarak bükülmesi
sonucu meydana gelir. Bu ikinci sarmalın bükümleri sola dönüşlü (pozitif süper sarmal) olabildiği gibi sağa
dönüşlü (negatif süper sarmal) da olabilmektedir.
• Hücrelerdeki DNA tipik olarak negatif süpersarımlıdır, onun böyle olması ikili sarmalın
çözülüp (eriyip) transkripsiyonun olmasını sağlar.
RNA (Ribonukleik Asit) ve Türleri
• Canlılarda bulunan ikinci nükleik asit türü,
RNA’dır.
• Bu RNA türü, seçme ve taşıma işlerini yerine getirir. 20 aminoasidin her biri için
• tRNA’lar adaptörlük görevi yaparak bir uçlarına bağladıkları amino asidi, ribozoma
• tRNA’lar üç bazdan oluşan ve antikodon adı verilen uçları ile yine mRNA
üzerinde bulunan ve yine üçlü bazdan oluşan ve kodon adı verilen bölgeye
oynarlar.
Ökaryotik Hücrelerde Bulunan Diğer RNA Türleri
• Yukarıda verilen 3 RNA türü dışında, ökaryotik hücrelerde 2 tür RNA daha bulunur.
• Bunlardan ilki heterojen nuklear RNA(hnRNA) olup bunlar ökaryotik hücrede sentezlenen ve prosese uğramamış öncül mRNA
molekülleridir.
• İkinci tür RNA ise küçük nüklear RNA(snRNA)’lar olup bunlarda yine öncül mRNA moleküllerinin prosese uğraması esnasında
ortaya çıkan RNA türleridir.
DNA ve RNA Arasındaki Farklar
Gen
• Gen, kalıtımın temel fiziksel ve işlevsel birimidir.
• Her gen, protein veya RNA molekülü gibi özel bir işlev taşıyan kromozomların
belli bir noktasındaki nükleotid dizilerinden oluşur.
DNA’nın
bölümleri
genleri
oluşturur
Kromozom
NükleotitlerDNA, DNA+proteinNükleozomKromatin Kromozom
http://www.youtube.com/watch?v=LcPqT5HgHjw
Genom
• Genom= Genlerin toplamı (mitokondriyal genom+nükleer genom)