You are on page 1of 8

11.

SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ROMAN ÜNİTESİ KONU ANLATIMI

Ünite / PDF içeriği:


1-Genel Hatırlatma Bilgiler (!!!!! BU BÖLÜM YAZILMAYACAK !!!!!! )

2-1923-1950 Arası Cumhuriyet Dönemi Romanı


3-1950-1980 Arası Cumhuriyet Dönemi Romanı
-Toplumcu- Gerçekçi Roman
-Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Roman
-Milli ve Dini Duyarlılıkları Yansıtan Romanın
-Modernist Romanın Özellikleri

Genel Hatırlatma Bilgiler


Roman Nedir ?
İnsanın başından geçen serüvenleri, iç dünyasını, toplumsal bir olay ya da olguyu, insan ilişkilerini ve değişik insanlık durumlarını anlatan
edebi türe roman denir.Olmuş ya da olması mümkün olayları ayrıntıya inerek anlatan uzun yazı türüdür.
Roman Türünün Özellikleri
*Olay çevresinde oluşan anlatmaya bağlı uzun bir edebi türdür.
*Kişi sayısı çoktur.
*Olmuş ya da olabilecek olayları anlatır.
*Kişilerin, özellikle de baş kişinin yaşayışı ayrıntılı anlatılır. Kişilerin fizyolojik,
psikolojik ve sosyal özellikleri ayrıntılı olarak verilir.
*Ruh çözümlemelerine romanda geniş yer verilir.
*Kahramanlar, genellikle insandır ancak hayvanların kahraman olduğu romanlar da
vardır.(Abbas Sayar'ın Yılkı Atı adlı eserinde kahraman bir attır.Dünyaca ünlü
George Orwell'in yazdığı Hayvan Çiftliği vs. )
*Genellikle geniş bir zaman dilimi kapsar.
*Romanın üç ana ögesi olay örgüsü, karakter ve çevredir.
*Romanda kişiler, genel olarak geniş bir zaman
çerçevesinde, hayatlarının akışı içinde işlenir.
*Olaylar genellikle üçüncü kişi ağzıyla, kimi zaman da
birinci kişi ağzıyla anlatılır.
*Birden fazla olay ve kişi, geniş bir zaman dilimi ve çevre vardır. Betimlemeye ağırlık verilir.
*Serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşur.
*Anlatımda mektup, anı, günlük gibi türlerden yararlanılır.
*Konuda sınır yoktur. Ancak genel konular gerçek yaşamdan alınır.

ROMAN VE HİKAYE KARŞILAŞTIRMASI


BENZERLİKLER

Her ikisi de olay çevresinde gelişen anlatmaya bağlı edebi metin türüdür.
Her ikisinin de yazarı bellidir.
Her ikisinde de serim,düğüm ve çözüm bölümleri vardır. (Durum hikâyeleri hariç)
Her ikisinde de gerçek veya gerçeğe yakın olaylar anlatılır.
Her ikisinde de olayların geçtiği zaman ve mekân bellidir.
Her ikisinde de yapı unsurları ortaktır. (Olay-zaman-mekan-kişi-anlatıcı-bakış açısı vs.)

Hikâye kısa ve orta uzunlukta bir yazı türüdür. Roman ise uzundur.
Hikâyede kişi sayısı azdır. Romanda kişi sayısı fazladır.
FARKLILIKLAR

Hikâyede genelde bir tek olay vardır. Romanda ise birden fazla. Bazen romandaki bir olaydan hikaye bile çıkabilir.
Hikâye olayların sebebini araştırmaz. Roman ise ele aldığı konuyu, bir mesele haline getirir.
Hikâye her zaman tek konu üzerine kurulur. Roman tek bir konuyu bile bölerek, başka kişilere bulaştırarak çoklaştırır.
Hikâye tek boyutludur, roman ise çok boyutludur.
Hikâyede betimlemeler yüzeyseldir. Romanda ise hem çevre hem kişi tasvirleri geniş yer tutabilir.

2-Romanda Yapı
• Tema/Konu
Bir metinde asıl anlatılmak istenen duygu, düşünce veya hayale; temel Kişi Olay/Olay
çatışmanın en kısa ve yalın şekilde ifadesine tema denir. Tema, diğer Kahramanlar Örgüsü Tema/Konu
metin türlerinde olduğu gibi anlatmaya bağlı metinlerde de yapıyı 1-Tip 2-
Karakter
kuran birimler arasında birlik ve bütünlüğü sağlar.
Metindeki çatışma temanın belirlenmesini sağlayan unsurdur. Bütün
ögeler çatışmanın tamamlayıcısıdır. Dolayısıyla zaman, mekan, olay Romanın
ve kişiler temanın belirlenmesini sağlar. Öğeri / Yapı Çevre (Yer):
Tema daha genel ve soyuttur. Konu ise daha özel ve somuttur.. Anlatıcı:. Unsurları
Örnek: Tema: Aşk-- Konu: Vatan aşkı, Ferhat ile Şirin aşkı
Tema: Özgürlük---Konu: ABD'de siyahilerin özgürlüğü..
*****Tema yapı unsurları arasında olmasa da yapının tüm unsurlarını
bir araya getirir.****** Bakış Açısı: Zaman:
Olay/Olay Örgüsü
Metindeki kahramanlar arasında geçen her şey "vakıa" olaydır Edebi metinlerde, eseri oluşturan bütün ögelerin, bir ana tema çevresinde bir
araya gelerek belli bir sistem, düzen oluşturmasına olay örgüsü denir.
Olay örgüsü, okuyucuda ya da dinleyicide estetik bir haz uyandırmak amacıyla sanatçı tarafından düzenlenen bir kurgu olduğu için
gerçek hayattan yararlanılsa bile gerçek dünyadan farklı kurmaca bir örgüdür. Romanda her olay ve olgu, eyleme dönüşmüş istekler,
tutkular, özlemler, düşler, saplantılar... şeklinde çıkar karşımıza. Bunlar sadece olan şeyler değildir, olabilecek, olması muhtemel olay ve
olgulardır aynı zamanda.
ÖRNEK OLAY ÖRGÜSÜ:
ÖRNEK OLAY: 1- Bihruz Bey,Çamlıca tepesinde, kibar,genç ve güzel bir kıza sırılsıklam âşık olur.
2-Ertesi hafta yine oraya gider ve mektubu arabasına atar. Fakat bir daha onu hiç göremez.
Bihruz Bey'in Periveş 3- Yemeden içmeden kesilir, yataklara düşer, işini, annesini ihmal eder.
adında genç bir kadına 4- Keşfi Bey, Bihruz'a Periveş'in öldüğünü söyler.
aşık olarak ailesini ve 5- Şehzadebaşı'nda bir ramazan akşamı gezinirken Periveş'e çok benzeyen bir kadına
hayatını hiçe sayması ve rastlar; onu Periveş'in ablası sanır; kadından kardeşinin mezarının yerini sorar. Bihruz
sonunda yaşadığı derin Bey'in ahmaklığını anlayan Periveş, ona, aradığı kadının kendisi olduğunu söyler.
hayal kırıklığı. 6- Periveş'in sokak kadını olduğunu anlar bir hayal kırıklığına daha uğrar.
Kişi Kahramanlar
Anlatılan olaylar belirli kişiler tarafından gerçekleştirilir ve olaylar sırasında her kahramanın belli bir rolü bulunmaktadır. Roman kişileri
kadro olarak eserde oldukça zengin bir şekilde yer almaktadır. Kahramanlar genellikle insanlardan oluşur. Bazı yapıtlarda insan dışı
varlıklar kahraman olarak karşımıza çıkabilir.
Kişiler birtakım kategorilere ayrılabilir:
Tip: Karakter:
Anlatmaya bağlı metinlerde olayın merkezinde Karakter, bir varlığın, kişinin kendine özgü yapısı; onu benzerlerinden ayıran
bulunan, ait olduğu toplumsal sınıfın veya ana özelliği demektir.
zümrenin ayırıcı özelliklerini üzerinde taşıyan Olay içinde olumlu ve olumsuz yönleriyle verilen belli bir tip özelliği
kişiye tip denir. İçinden çıktığı göstermeyen kişilerdir. Karakterler kimseye benzemez, kendisiyle sınırlıdır.
toplumun/sınıfın/statünün temsili niteliğindedir Olay örgüsündeki gelişmelere bağlı olarak duygu, davranış, bilgi, anlayış ve
tepkilerinde değişiklikler olur.
Tip ile Karakterin Farkı:
Tipin toplumsal boyutu vardır. Karakter, birey olarak ele alınır.
Toplumsal sorunlar tip üzerinde işlenir.Karakter, kendisine ait olaylarla anlatılır.
Tip belirli özellikler sergiler. Karakter ise olaya bağlı olarak değişken özellikler sergiler. Kendine özgü davranışları vardır.
Mekan:
*Mekan, yaşanan olayların sahnesi durumundadır. Kişi ve nesnelerin birbirine olan konumunu gözler önüne serer.
Metindeki her mekanın mutlaka bir fonksiyonu ve kişilerin kaderini etkileyecek düzeyi vardır. Mekan, genel
anlamıyla düşünüldüğünde sadece kişilerin yaşadığı çevre değil, aynı zamanda kültür ve uygarlığı yansıtan şeffaf
bir tablodur.Mekanınbetimlenmesi hem okurun olayı iyi kavraması hem de anlatının bütünlük içerisinde olması
açısından çok önemlidir.
*Dar- kapalı- İç (9.H.Koğuşu) Geniş- açık- Dış (Sergüzeşt) Ütopik (H. Potter)
Zaman:
Olayın gerçekleştiği an-anlar. Anlatmaya bağlı metinlerin hiçbiri zaman kavramından bağımsız bir şekilde
düşünülemez. Bir yapıt içerisinde geçen ve zaman anlamı taşıyan sözler, olayın gerçekleştiği zamanı ifade eder.
*Belirli-Belirsiz (Zaman ifadesinin olup olmaması) *Dar-Geniş (Yaşanılanların hangi zaman aralığında geçtiği )
Anlatıcı:
Anlatmaya bağlı metinlerde dil, edebi dilin özelliklerini yansıtır. Metinler, ya I. tekil kişinin ağzından ya III. tekil kişinin ağzından anlatılır.
I. tekil kişi olayın içindeyken III. kişi ise ya gözlemci ya da tanık olarak kendini ifade eder.
Bakış Açısı
*İlahi (Tanrısal-Hakim) Bakış Açısı: Anlatıcı, olup bitenlerden haberdardır, olayda geçen kişilerin düşüncelerini, olayın nasıl
sonuçlanacağını bilir. Anlatım 3. kişi ağzından gerçekleşir.
Erdem arkasına bakmadan yürüyordu. Sinirliydi. Belli ki onu çok kızdırmışlardı. Öfkesi her halinden belli oluyordu. Eliyle garip işaretler yaparak hızlı
hızlı yürüyor, bir yandan da eve gidince neler yapacaklarının bir bir planını yapıyordu. İntikamını mutlaka almalıydı. Bu yapılanlar asla onların yanına
kalmamalıydı. İlk olarak Ahmet’e nasıl bir ceza verebileceğini düşündü. Mutlaka işe Ahmet’ten başlamalı diyordu içinden. Çünkü onu en çok onun
kalleşliği yıkmıştı. Hâlbuki Ahmet onun yıllardır can ciğer dostuydu. Yediği içtiği ayrı gitmezdi. Ne oldu da böyle iki kanlı bıçaklı düşman olmuşlardı.
*Gözlemci Bakış Açısı: Anlatıcı, olayda geçen kişilerin düşüncelerini ve olayın nasıl sonuçlanacağını
bilmez, sadece 3. kişi olarak olup bitenleri dışarıdan gözlemleyerek anlatır. Bir kamera gibidir.
"O akşam yağmurlu bir hava vardı. Henüz sonbahar ayları yaşanıyordu. Bekir, yemeğini erken yemişti ve odasına gidiyordu.
Birden kapıya yöneldi, içeridekilere “Ben biraz hava almaya çıkıyorum.” diye seslenerek dışarı çıktı. Evlerinin bulunduğu dar
sokaktan usulca geçerek sahile doğru yürümeye başladı. Ara sıra sokağın kuytu bir köşesinde duruyor, aç köpeklerin kavgalarını
izliyordu."
*Kahraman Bakış Açısı: Olaylar 1. kişi ağzından anlatılır; yani kahraman olayı kendisi anlatır. Okuyucu, olayı yaşayan kişinin
kendisinden dinler.
"Simit yiyerek yürüyorum. Tek tük geçenler dönüp bana bakıyorlar. Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi yasak gibi. Bütün yasaklar gibi bunun
da kaçamak yolu yok mu? Simidi kırdım ve ceketimin cebine attım . Tek elimle bir lokma kopararak kimseye sezdirmeden bitirdim"
.
Romanda yapı unsurları derken temelde Olay-Zaman-Mekan-Kişiler ana unsur olarak alınmalı.
Tema-Anlatıcı ve Bakış Açısı ise yan unsur olarak ifade edilmelidir.
Roman Türleri
1. Akımlarına Göre Romanlar 2. Konularına Göre Romanlar
a) Klasik Roman: a- Sosyal roman:
b) Romantik Roman: b- Tarihî roman:
c) Realist Roman: c- Macera (Serüven) Romanı:
ç) Natüralist Roman: d-Polisiye romanlar ve egzotik romanlar
d-Egzistansiyalist roman: e- Psikolojik (tahlil-çözümleme) Roman:
e-Modern roman: e-Fantastik roman:
f-Postmodern roman: g-Bilim kurgu romanı:

Roman Türünün Tarihi Gelişimi


Miguel de Cervantes‘in (Migel de Sörvantes) Don Kişot‘u 16. yüzyılın sonlarına doğru 17. yüzyılın başlarında
yazılmıştır (1605) ve eser roman türünün ilk başarılı örneği kabul edilir.17. yüzyılda İngiltere’de Daniel
Defoe (Danyel Döfo) “Robenson Cruze (Robinson Kruzo)”yu, Jonathan Swift (Canıtın Svift) “Guliver’in Gezileri”
bu türün ilk örneklerindendir.
Bu türün yetkin örnekleri ise 19. yüzyılda verilmeye başlanmıştır. Roman bir tür olarak karakteristik
özelliklerini romantizm ve realizm akımları sayesinde 19. yüzyılda kazanmıştır:
Roman türü özellikle 18. ve 19. yüzyıllarda gelişmiştir. Bu yüzyıllarda İngiltere, Fransa ve Rusya romanın en
geliştiği ülkeler olmuştur.
Roman türünün Batı ülkelerinde tanınan bazı yazarlarını sıralarsak :
İspanyol edebiyatında Cervantes; Don Kişot
Fransız edebiyatında Victor Hugo’nun Sefiller, Balzac’ın Vadideki Zambak, Flaubert’in Madam Bovary, Stendhal’ın Kırmızı ve Siyah,
Alman edebiyatında Goethe’nin Genç Werther’in Acıları,
İngiliz edebiyatında Charles Dickens’ın İki Şehrin Hikâyesi, Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe;
Rus edebiyatında Dostoyevski’nin Suç ve Ceza, Tolstoy’un Savaş ve Barış; Gogol’un Ölü Canlar; Gorki’nin Ana;Turgenyev’in Babalar ve
Oğullar;
Amerikan edebiyatında Jack London’ın Beyaz Diş; John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar, Ernest Hemingway’in Yaşlı Adam ve Deniz,
Çanlar Kimin İçin Çalıyor;
Kırgız Edebiyatında Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel, Beyaz Gemi dünya çapında önemli romanlardan bazılarıdır.

Bu kısımdan sonrası yazılacak

Türk Edebiyatında Roman:


Türk edebiyatında çağdaş anlamda roman Tanzimat’tan sonra görülür. Nedeni: Türk edebiyatının Tanzimat
dönemiyle birlikte Batı etkisine girmesi. Önceki dönemlerde Arap-Fars edebiyatının etkisindeydi. Roman Batı'da
ortaya çıkan bir tür olduğu için.Bizde de Batı etkisinde gelişen ilk dönem olan Tanzimat döneminde görülmüştür.
Tabi doğal olarak yabancısı olduğumuz bu tür başta çeviri ile edebiyatımıza girmiş daha sonra yerli ürünler verilmiş
ve roman kalitesi oturmaya başlamıştır.
Tanzimat’tan önce roman ve hikâye gereksinimini karşılayan halk hikâyeleri, mesneviler, meddah hikâyeleri gibi
nazım ve nesir halinde eserler vardı.
– Edebiyatımızda ilk roman bir çeviri eseri olan Kamil Paşa’nın yaptığı Telemak’tır.
– Edebiyatımızda ilk yerli roman Şemsettin Sami'nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir.
– Edebiyatımızda ilk edebi roman, Namık Kemal’in “İntibah” adlı eseridir
– Edebiyatımızda ilk tarihi roman, Namık Kemal’in “Cezmi” adlı eseridir.
– Edebiyatımızda ilk köy romanı ve ilk natüralist roman Nabizade Nazım’ın “Karabibik” adlı eseridir.
– Edebiyatımızdaki ilk realist roman Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası’dır.
– Edebiyatımızda ilk psikolojik roman, Mehmet Rauf 'un Eylül adlı romanıdır.
– Edebiyatımızda ilk polisiye roman Ahmet Mithat Efendi'nin "Esrar-ı Cinâyât"
– Edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman denemesi ve ilk tezli roman Nabizade Nazım’ın Zehra adlı eseridir.
-Batılı anlamda ilk roman ise Halit Ziya Uşaklıgil'in "Mai ve Siyah" adlı eseridir.
– Edebiyatımızda ilk kadın romancı Fatma Aliye’dir.
– En başarılı psikolojik roman yazarımız: P.Safa / 9.Hariciye koğuşu
– Kurtuluş savaşımızı doğrudan işleyen roman: Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömlek adlı
eseridir.
– İç monolog tarzı yazılmış ilk roman Adalet Ağaoğlu'nun Bir Düğün Gecesi’dir.
İlk yerli çizgi roman, Türk Kahramanı Köroğlu’dur.(1953)
– Ülkemizde ilk çocuk çizgi roman türü Kara Maske’dir.(1943)
· Edebiyatımızda ilk post-modern roman: Oğuz Atay-Tutunamayanlar
2-1923-1950 Arası Cumhuriyet Dönemi Romanı
*Cumhuriyetin ilanı ile (1923) başlamıştır.
*Cumhuriyet devrimlerini yeni kurum ve değerler ele alınır.
*Toplumsal yaşamdaki ve yönetimdeki değişimler ele alınır.
*Milli Edebiyat sanatçılarının çoğu bu dönemde eser vermeye devam ederler.
*Milli mücadele yıllarının etkisi ile savaş anıları,savaş sonrası Anadolu'nun
hali, Anadolu'da zor durumda kalan insanlar ele alınmıştır.
* Anadolu insanı,yaşamı,yanlış batılılaşma,batıl inançlar,hurafeler üzerinde
durulur.
*Şehir ve kır hayatındaki yaşanan durumlar işlenir.
*Romanlardaki mekan unsuru daha da genişletilmiştir
*Çoğunlukla gerçekçi gözlemlere dayanan eserler verilir.
*Realizm ve Natüralizm akımın etkisi vardır.
*Kişi ve çevre tasviri önemlidir ancak daha çok olay ön plana çıkmıştır.
*Önceki dönemlere oranla teknik geliştirilmiş, daha kaliteli romanlar
yazılmıştır.
* 1940’lı yıllarda dünya savaşının açtığı yıkım, iki kutuplu dünyanın ve
sanayileşmenin getirmiş oldukları sıkıntılar ile göç sorunu ele alınmıştır.
Bu dönemde romanda özellikle konu çeşitlenmesi başlamıştır diyebiliriz.
*Toplumcu-gerçekçi ,
*bireyin iç dünyası,
*milli roman etkisi-
*II.Dünya Savaşı
*Köy romanı

***Bu dönemdeki önemli temsilciler:**


+Yakup Kadri Karaosmanoğlu
+Halide Edip Adıvar
+Reşat Nuri GÜNTEKİN
+Refik Halit Karay
+Abdülhak Şinasi HİSAR
+Sabahattin ALİ
+Ahmet Hamdi TANPINAR
+Peyami SAFA
+Mithat Cemal Kuntay
+Aka Gündüz
+Halide Nusret Zorlutuna

Bu Dönemde Verilmiş Önemli Bazı Romanlar


+Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Sodom ve Gomore (1928),Yaban (1932),Ankara (1934)
+Halide Edip Adıvar:Ateşten Gömlek 1923 ,Sinekli Bakkal 1936
+Reşat Nuri GÜNTEKİN: Acımak (1928),Yaprak Dökümü (1930)
+Refik Halit Karay: Yezidin Kızı (1939)
+Sabahattin Ali:Kuyucaklı Yusuf (1937),İçimizdeki Şeytan (1940),Kürk Mantolu Madonna (1943).
+Peyami SAFA:Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930)
+Mithat Cemal Kuntay :Üç İstanbul (1938)
3-1950-1980 Arası Cumhuriyet Dönemi Romanı
Bu dönem romanında dört farklı anlayış/eğilim görülmektedir.

1- • Toplumcu- Gerçekçi Roman


2- • Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Roman
3- • Milli ve Dini Duyarlılıkları Yansıtan Romanın

4- • Modernist Romanın

1-Toplumcu- Gerçekçi Roman


1. Köy Enstitülerinin açılışı ile "köy romanı" anlayışı ortaya çıkar ve bu anlayış
üzerine fazlaca eserler verilir.
2. Toplumcu gerçekçiler eserlerinde büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı
problemler ve sosyalizm üzerinde durmuştur.
3. Bu eserlerde siyasi ideolojiler ön plana çıkar.
4. Marksist ve sosyalist düşünce etkilidir.
5. Roman ve hikâyelerde çok sağlam bir kurgu görülmez.
6. Eserlerde köylü ağızlarına oldukça fazla yer verilmiştir.
7. Dil sade halk dilidir.Konuşma dili esas alınır.Yerel/yöresel ifadeler yer alır.
8. Kahramanlar genellikle sıradan kişilerdir. Özellikle ezilmiş Anadolu insanı ve
büyük şehirlerde yaşayan küçük insanlardır.
9. Anadolu coğrafyası ve insanı, toplumdaki düzensizlikler, çatışmalar, köy gibi
küçük yerleşim yerlerinin sorunları ağa-köylü, öğretmen-imam, zengin-fakir,
halk-yönetici, güçlü-güçsüz, aydın-cahil ve büyük şehirlere göçün ortaya
çıkardığı problemler gibi konular üzerinde yoğunlaşmışlar.
10. Toplumda yaşanan bu unsurların adaletsizlikleri sorgulanır.
11. Yazar okuyucuyu kendi doğrultusunda yönlendirmek ister.
12. Roman düşünceleri aktarmak için bir araç olarak görülür.
13. Yurt gerçeklerini kendi bakış açılarıyla ele alırlar ve bu düşünceyi empoze
etmek isterler.
14. Gözlem çok önemlidir.
15. Realizm ve Natüralizm etkisi vardır.
16. Sanat eseri belli görüşleri ifade etmek için araçtır.
17. Halkı aydınlatmak düşüncesiyle bazı yazarlar bazı bölgeleri özellikle konu
edinmiş.
18. Sanat toplum içindir anlayışı hakimdir.

Bu anlayışı benimseyen sanatçılar:

 Kemal Bilbaşar,
 Orhan Kemal,
 Kemal Tahir,
 Yaşar Kemal,
 Sabahattin Ali,
 Sadri Ertem,
 Samim Kocagöz,
 Fakir Baykurt,
 Aziz Nesin,
 Rıfat Ilgaz,
 Abbas Sayar,
 Aziz Nesin,
 Talip Apaydın
2-Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Roman Özellikleri
1. Cumhuriyet Dönemi edebiyatında bazı sanatçılar da bireyin iç dünyasını
(psikolojisini, ruhsal durumunu) anlatmayı amaçlamış bu doğrultuda önemli eserler
vermişlerdir.
2. Psikolojik roman anlayışı benimsenir ve romanda bireyin psikolojisini yansıtma
amaçlanır.
3. Bu yazarlar, insan gerçekliğini farklı yönlerden anlatma gayreti içine girmişler;
olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin psikolojisini aktarmaya çalışmışlardır.
4. Bu yüzden olay örgüsünü önemsememişler, merak unsurunu ikinci plana atmışlar
ve tamamen insanın iç dünyasını ve içsel çatışmalarını gerçekçi
tasvirlerle ortaya koymaya çalışmışlardır.
5. Bu yazarlar, insanın topluma yabancılaşmasının
nedenlerini sosyo-ekonomik unsurlarda değil bireyin iç dünyasında aramışlardır.
6. İnsan gerçeği toplumsal açıdan değil psikolojik açıdan ele alınır.
7. Birey kavramından yola çıkarak bireysel çözümlemeler yapmışlardır.
8. Bireyin bunalım, sıkıntı, yabancılaşma ve yalnızlıklarını ele almışlardır.
9. Bireydeki psikolojik unsurların birey üzerindeki etkilerini anlatmışlardır.
10. Psikoloji ve psikiyatriden faydalanmışlar; çağrışımlara açık, sanatlı bir dille ruh
tahlillerine/çözümlemelerine yer vermişlerdir.
11. Roman kahramanlarının ruhi portresi yapılır.
12. Modern hayatın insan üzerindeki etkilerini tespit etmek için psikoloji, psikoanalitik (psikoanaliz) gibi
bilimlerden ve dolayısıyla Freud’un görüşlerinden faydalanmışlardır
13. Ruhî bunalım, yabancılaşma, yalnızlık, toplumla hesaplaşma, kendini
sorgulama, bilinçaltı, iç sıkıntısı, gibi konuları ele almışlardır.
14. Geleneksel anlatım teknikleri yerine yeni teknikler kullanırlar. İç
konuşma, bilinç akımı gibi teknikleri kullanmışlardır.
15. Sanat için sanat ilkesine bağlı bir anlayış vardır.
16. Sosyal yarar beklenmemiştir. Böylelikle okurun bir fikre ulaşması -
benimsemesi istenmemiştir.
17. Genelde açık bir dil kullanılır.
18. Özellikle bilinç akışı, iç gözlem, empati tekniklerine başvurulur.

Bu anlayışı benimseyen sanatçılar:


 Peyami Safa
 Ahmet Hamdi Tanpınar
 Tarık Buğra
 Samiha Ayverdi
 Mustafa Kutlu,
 Abdulhak Şinasi Hisar
 Sabahattin Kudret
 Halikarnas Balıkçısı
 Selim İleri
3-Milli ve Dini Duyarlılıkları Yansıtan Romanın Özellikleri
1. Milli Edebiyat dönemi sanatçıları bu dönemde yazmaya devam
etmişler ve bu dönem yazarlarını etkilemiştir.
2. İlk yıllarda milli edebiyat sanat çizgisine paralel eserler
verilmiştir.
3. Milli kaynaklarından,Türk mitolojisinden,destanlarından
etkilenmiştir.
4. Milli mücadele savaşları,Cumhuriyetin kazanımları ve devrimleri
Türk tarihinin milli değerleri ve isimleri anlatılmıştır.
5. Anadolu ve Anadolu insanı işlenmiştir.
6. Türkçülük akımın etkisi büyüktür.
7. Milli ve dini olgular önemsenir hatta eserlerde bu unsurlar
yüceltilir.
8. Türk tarihinin şanlı zaferleri işlenmiş, tarihi karakterlerden
esinlenilmiş kahramanlara yer verilmiştir.
9. Genellikle olay ön plana çıkarılmıştır.
10. Olaylar destansı şekilde ele alınır.
11. Genellikle sosyal-kültürel özellikler üzerinde durulmuştur.
12. Din olgusu ön plana çıkarılmış,dini unsurlar ve yaşama biçimi
eserlere yansıtılmıştır.
13. Din olgusunda iç huzur,dinin [İslamın] birey üzerindeki olumlu
etkileri ele alınmıştır.
14. Genelde açık anlaşılır bir dille yazılmıştır.
15. Türkçe cümle yapısına uygun ifadelere yer verilmiş ayrıca
Türkçenin edebi yeterliliği vurgulanmıştır.
16. Realist bir çizgi vardır.
17. Gerçekçi gözlemlere yer verilir.
18. Sanat toplum için anlayışı hakimdir.

Bu anlayışı benimseyen sanatçılar:


 Hüseyin Nihat ATSIZ,
 Mustafa Necati Sepetçioğlu,
 Bahaeddin Özkişi,
 Münevver Ayaşlı,
 Emine IŞINSU,
 Sevinç ÇOKUM
 Mustafa Miyasoğlu
 Yahya Akengin
4-Modernist Romanın Özellikleri
Modernizm; yerleşik olanı, geleneksel olanı, kanıksanmış olanı yeni ortaya çıkana
uyarlama eğilimi ve düşünce tarzıdır.
 Modernizm rasyoneldir ve pozitivisttir,,
 Özünde insan aklına güvenmek ve insan haklarına saygı yatmaktadır.
 Din, tarih, ahlak, hukuk, felsefe vb. kavramların sebep sonuç ilişkisi ekseninde sert
eleştirisi mevcuttur,
 Geleneksel düşünce yapısı ile çatışır; bilimsel bakış açısı ve rasyonel düşünce
hakimdir,
 İnsanlığın akıl ve bilim temelinde gelişebileceğini ifade eder.
 Hayat amaçlarının objektif bakış açısıyla belirlenmesi ve bu şekilde yaşanması gerektiği ifade edilir,
 Kentlilik, sosyal yaşamın rasyonelleşmesi, bireyselleşme, demokrasi, laiklik, uzmanlaşma, teknoloji gibi
kavramlar hakimdir.
1. Gelenekseli reddeder, yeniyi oluşturma anlayışını benimserler.Bununla birlikte geleneksel olanı yeni olana
uydurma eğilimi vardır.
2. Kurallara ve toplum düzenine isyan vardır.
3. Yaşamın zor, anlaşılmaz ve karmaşık oluşu savunulur.
4. İnsan, karmaşık bir varlık olarak sunulur.
5. Modernizm, gerçeğin dış dünyada değil insanın iç dünyasında olduğuna
inanır. Bu nedenle psikolojik olana, bireyin ruhuna, bilinçaltına yönelir.
6. Bireysellik ve bireyin kozmik yalnızlığı anlatılır.
7. Anlatıcı "ben"i ön plana çıkarır.
8. Bireysel ve toplumsal huzursuzluk geniş biçimde işlenir.Bireyin toplumla
olan çatışması en çok işlenen konular arasındadır.
9. Eserlerdeki kişiler genelde huzursuz,yalnız, iç dünyasına kapalı,yaşamla
mücadele eden geleneğe karşı çıkan tiplerdir.
10. Modernizme göre varlıklar, nesneler, durumlar aslında göründükleri gibi değildirler.
11. Yapı unsurlarının önemi yoktur.Geleneksel roman yapısı önemini yitirmiştir.
12. Olay örgüsü, insana özgü gerçekliği ve estetik kaygıyı yansıtmalıdır.
13. Eserlerde kahramanlar yaşanan olaylara alaycı bir tutumla yaklaşırlar.
14. Yapıtlarda sanatsal boyuta, tekniğe, dilin kullanımına ve biçimine önem verilir.
15. Alegorik anlatımdan ve sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanan şiirsel bir
dil kullanılmıştır.
16. Simgelere, mitolojiye ve mistisizme yönelmişlerdir.
17. Genellikle küçük burjuva aydınlarının bunalımlı hayatı ele alınır.
18. Çoğunlukla iç çözümle, iç konuşma, iç monolog,bilinç akışı,geriye dönüş
teknikleri kullanılır.

Bu anlayışı benimseyen sanatçılar:


Oğuz Atay , Oktay Akbal,
Adalet Ağaoğlu, Yusuf Atılgan,
Vüsat O. Bener, Bilge Karasu,
Nezihe Meriç, Ferit Edgü,
Mehmet Eroğlu Füruzan
Nazlı Eray Pınar Kür
Cemil Meriç

You might also like