You are on page 1of 1

Aslında insan yalnız bir varlıktır.

Bütün kıssalarda, insanla ilgili bütün mitolojilerde, bütün


beşeri dinlerde, insanın yalnızlığı tarih boyunca muhtelif şekillerde ve dillerde ifade edilmiştir. "Bu
alemde insana eziyet veren onun yalnızlığıdır."

Bu yalnızlık niçindir? Erich Fromm "Yalnızlık aşktan ve yabancılıktan doğar." diyor, bu


doğrudur. Bir sevgiliye aşık olan kimse, diğer tüm çehreler ile yabancılaşır ve ondan başka hiçbir
şeyi arzulamaz. O olmadığı zaman ister-istemez yalnız kalır. Çevresindeki fertlerle, eşyalarla ve
diğer şeylerle yabancı olan kimse, onlarla bütünlük kuramaz, onlarla anlaşma sağlayamaz, yalnız
kalır ve yalnızlık duyar. İnsan, insan olma merhalesine yaklaştığı oranda daha fazla yalnızlık
hisseder. Daha derin olan, daha üstün ve daha seçkin bir ruha sahip bulunan kişilerin, halk
yığınlarının günübirlik heveslerinden ve genel zevklerinden sıkıntı duymakta olduğunu görürüz.
Veya ruhları yüceldiği ve aşkın düşüncelere kapıldığı oranda toplumla ve zamanla aralarına
mesafelerin girdiğini ve zaman içerisinde yalnız kaldıklarını görürüz. Dahilerin biyogrofilerini
okuduğumuzda onların en belirgin sıfatlarından birinin kendi dönemlerindeki yalnızlıkları
olduğunu görürüz. Kendi dönemlerinde meçhuldürler, gariptirler ve yurtlarında yabancıdırlar.

Bütün felsefelerde ve öğretilerde insan yalnız bir varlıktır ve yalnızlıktan dolayı acı
içindedir. İnsan, daha bir insan olduğu ve tekamüle erdiği ölçüde genele hakim olan günübirlik
sevgilere, duygulara ve basitliklere iştirak etmekten uzak durur, gittikçe meçhulleşir.

İnsanı kendi toplumunda yalnızlaştıran sebeplerden biri, halkın tamamının tanıdıklarına


onun yabancı olması, halkın içip tat aldığı su kaynağının kenarında onun susuz kalışı, herkesin
yiyip doyduğu sofra başında onun aç kalışıdır.

Ruh, tekamüle ulaştığı ve Kuran`da Adem`in kıssası diye bahsedilen aşkın insana erdiği
ölçüde daha bir yalnız kalır.

Kim yalnız değildir?

Herkes ile aynı düzeyde olan, zamanın rengini almış bulunan, heresin rengini kendi rengi
edinen, herkesle anlaşılabilir olan, her şekli ve boyutuyla varlıklara denk olan kimse. Bu insan
yalnız, tek ve meçhul olma hissine kapılmaz. Çünkü herkesle birdir. O topluluk içindedir,
toplulukla yer, giyinir, zevk alır ve davranır.

Boşluk hissi, bu toplumun, bu zamanın ve bu günübirlik basitliklerin doyuramadığı ruhlarla


ilgili bir şeydir. Kaçma hissi, yalnızlık hissi ve bu kaçışın aksüameli olan aşk hissi, onu taptığı ve
anlaştığı taraflara doğru çeker. Yöneldiği yer kendisine layık olan ve kişiliği ile uygunluk arz eden
yerdir. Bir ruhta yalnızlık ve aşk hissi, bu ruhun gelişmişliği oranında da güçlü, şiddetli ve daha
ıztırap verici olur.

İNSANIN DERDİ, MÜTEAL İNSANIN DERDİ, YALNIZLIK VE AŞKTIR.

You might also like