You are on page 1of 33

2022-2023

Bahar Dönemi

Türk Dili Koordinatörlüğü

TUR102/TLL102 TÜRK DİLİ-II

ARA SINAV DUYURUSU

7.Ünite

1
Ara Sınavla İlgili Açıklama
• Ara sınavınız 08-16 Nisan 2023 tarihleri arasında çevrim içi (online) olarak
yapılacaktır.
• Sınavınız çoktan seçmeli 20 sorudan oluşacaktır.
• Sınav süresi 20 dakikadır.
• Sınavda sorumlu olduğunuz konular 1-7.ünitelerdir (1-7.hafta).

• Sınavların işleyiş kuralları ve şekli hakkında UBİS sayfanızda bulunan


‘Elektronik Sınav Sistemi’ başlıklı bilgi kılavuzunu inceleyiniz.

• Sınav ile karşılaşacağınız her türlü sorunu, UBİS sayfasında Online Derslerim
sekmesinde bulunan ‘Yardım Masası’ üzerinden ya da 0539 519 95 12 - 0539
519 95 10– 0539 519 95 09 - 0539 519 91 90– 0539 519 95 14– 0539 519 95
22 numaralarını arayarak giderebilirsiniz.

Başarılar dileriz.
ue.aydin.edu.tr 2
YAZILI ANLATIM TÜRLERİ

1. Sanat Değeri Olan (Edebî) Metinler


A) Coşku ve Heyecana Bağlı Metinler
Şiir
B) Olay Çevresinde Oluşan Metinler
b.1. Anlatmaya Bağlı Metinler b.2. Göstermeye Bağlı Metinler
» Hikâye
» Roman Geleneksel Tiyatro
» Masal » Karagöz
» Destan » Ortaoyunu
» Halk Hikâyesi » Meddah
» Manzum Hikâye » Köy Seyirlik Oyunları
» Mesnevi Modern Tiyatro
» Trajedi, Komedi, Dram

2. ÖĞRETİCİ METİNLER
1. Bilimsel Metinler
2. Tarihi Metinler
3. Felsefî Metinler
4. Gazete Çevresinde Gelişen Metinler 5. Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler
» Makale » Hatıra (Anı)
» Deneme » Günlük
» Sohbet » Mektup
» Röportaj » Gezi
» Fıkra » Biyografi
» Eleştiri

3
Yazılı Anlatım Türleri

Sanat Değeri Olan (Edebî) Bilgi ve Düşünce Aktaran


Resmî Yazılar
Metinler (Öğretici) Metinler

Şiir Kurgusal
 Dilekçe Metinler
 Makale
 Rapor  Fıkra
 Karar  Lirik Şiir  Efsane  Deneme
 Tutanak  Epik Şiir
 Destan  Anı
 Pastoral
 İş mektubu Şiir  Masal  Günlük/Günce
 Satirik Şiir  Öykü  Gezi yazısı
 Didaktik (hikâye)
 Söyleşi/Röportaj
Şiir
 Roman
 Biyografi
 Tiyatro
 Otobiyografi
 Eleştiri

ue.aydin.edu.tr 4
7. Ünite

DERSİN İÇERİĞİ

1. Efsane
2. Destan
3. Masal
4. Öykü
5. Roman

ue.aydin.edu.tr 5
1. EFSANE

Mitlerle olan benzerlikleri ile dikkat çekerler.

Anlatılan olaylar bazen gerçeküstü olabilir ama


çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış
kişilerin öykülerine dayanır.

Geçmişle günümüz arasında kültürel aktarımı


sağlarlar.

ue.aydin.edu.tr 6
1. EFSANE

Karacakılavuz Köyünün Kuruluşu Efsanesi


Karacakılavuz’un içinde ve çevresinde yaygınlaşmış bir efsane
vardır ki Karacakılavuz isminin bu efsaneye dayandığı söylenir.
Köyü Bulgaristan'dan gelen seksen iki muhacir kurmuştur. Bunlar
on aile kadar olup bir kafile şeklinde yerleşecek bir yer ararlar. Bu
sırada önlerine bir karaca çıkar ve onlara epeyce öncülük eder, sonra
kaybolur. O arada göçmenler ahşap, terkedilmiş bir çiftliği andıran
binaların yanında konaklamaya ve orayı ev, yurt edinmeye karar
verirler. Bulundukları yere isim verirken; «Bize bir karaca kılavuzluk etti.
Bu yeri onun yardımı ile bulduk, bu yer şimdiden sonra Karacakılavuz
olsun.» derler. Böylece bu köyün ismi Karacakılavuz olur.

Kaynak: Erman ARTUN, Anonim Türk Halk Edebiyatı Nesri, 4. Baskı,


İstanbul 2009, s. 253.

ue.aydin.edu.tr 7
1. EFSANE
Tarhana Çorbası
Bir Ramazan gününde tebdil-i kıyafet halindeki Yavuz Sultan Selim yanına
nedimi Hasan Can’ı da alarak Edirne sokaklarında dolaşmaya başlar. Hasan Can’a:
- Top atıldığında hangi kapının önünde olursak, orada iftar edelim, der.
Bir müddet dolaştıktan sonra iftar vakti iyice yaklaşır ve top atılıp, ezan
okunmaya başlar. Bu esnada önünde bulundukları evin çocukları kapı önündedir
ve onları içeriye davet ederler. Ev sahipleri birilerine iftar ettirmenin sevinci
içinde sofraya otururlar. Yemek esnasında bir taraftan da sohbet edilir. Hasan
Can bir ara tebdil-i kıyafet ettiklerini unutup padişahın dediklerini:
- Evet sultanım, öyledir hünkârım, diye cevaplayınca, hane sahipleri evlerindeki
misafirin padişah olduğunu anlarlar. Bir taraftan bir padişahı ağırlamanın
sevincini yaşarken, diğer taraftan da ona layık bir yemek yedirememenin
hüznünü yaşarlar. Bu esnada Yavuz Sultan Selim yedikleri çorbanın lezzetinden
bahsederek, çorbanın ismini sorar. Ev sahibi:
- Efendim elimizden gelen budur. Hanımın evde bulunanları karıştırıp kaynatmış
çorbayı. Elimiz dardır bu çorba da dar hane çorbasıdır, der. Bu olayla şöhret bulan
darhane çorbası, zaman içinde tarhanaya dönüşür.

Kaynak: Dervişoğlu, M. (2016), Edirne Efsaneleri, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Trakya Üniversitesi,
Edirne.

ue.aydin.edu.tr 8
2. DESTAN

Milletlerin zihninde derin izler bırakmış büyük tarihî olayların,


yüzyıllar boyunca sözlü gelenek aracılığıyla aktarıla gelmiş ve
sonunda bir büyük şair tarafından bütün rivayetleri toplanarak
yeniden kaleme alınmış öykülerine «destan» denir.

MİLLÎ

Düzyazı ANONİM

Düzyazı
ve
Şiir
Şiir

http://www.erzurumgazetesi.com.tr
ue.aydin.edu.tr 9
2. DESTAN

Destanların Oluşumu Üç Safhada İncelenmektedir:

I. SAFHA
Tarihî olayın ortaya çıktığı çekirdek dönem

II. SAFHA
Ozanların devreye girdiği dönem

III. SAFHA
Destan geleneğini bilen usta bir ozanın tüm varyantları
topladığı dönem

ue.aydin.edu.tr 10
2. DESTAN

Destan Örneği:
GILGAMIŞ DESTANI (Birinci Tabletten)

«Yerin dibindeki suyun kaynağını görenin öyküsünü dinle, yurdum!


Dünyada her şeyi bilen adamın adını ünlendireyim:
Onun görmediği hiçbir şey yoktur.
Dünyanın bütün bilgeliklerini bilip torunlarına bırakan bir adamdır.
Gizleri görüp bunların perdesini yırtan bir adamdır.
Tufandan önce olanın haberini getirdi.
Uzun yoldan gelip yorgun düştü; ama gücünü yitirmedi.
Bütün çektiklerini bir anıt taşına kazıdı.
Uruk’un dört bir yanına duvar çektirdi.
Kutsal Eanna’nın ve temiz hazinenin duvarına bak!
O duvar, didilmiş yünden örülen bir urgan gibidir.»

ue.aydin.edu.tr 11
2. DESTAN
Türk Destanlarından Bazıları:

1. Ortak Türk Destanı 4. Göktürk Destanları


1.1. Yaratılış 4.1. Bozkurt
4.2. Ergenekon
2. Saka (İskit) Destanları
2.1. Alp-Er Tunga
2.2. Şu 5. Uygur Destanları
5.1. Türeyiş
3. Hun-Oğuz Destanları 5.2. Mani
3.1. Oğuz Kağan 5.3. Göç
3.2. Attila

ue.aydin.edu.tr 12
2. DESTAN

Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanını


Beyan Eder Hanım Hey
(…)
Yücelerden yücesin
Meğer hanım, Oğuz’da Duha Koca
Kimse bilmez nicesin
oğlu Deli Dumrul derlerdi bir er var idi. Biri
Güzel Tanrı
kuru çayın üzerine bir köprü yaptırmış.
Çok cahiller seni gökte arar yerde ister
Bunu niçin böyle ederdi? Onun için ki
Sen bizzat müminlerin gönlündesin
benden deli, benden güçlü er var mıdır ki
Dair duran cebbar Tanrı
çıksın benimle savaşsın der idi, benim
Ulu yollar üzerine
erliğim, bahadırlığım, kahramanlığım,
İmaretler yapayım senin için
yiğitliğim Rum’a, Şam’a gitsin ün salsın
Aç görsem doyurayım senin için,
der idi.
Çıplak görsem donatayım senin için,
Meğer bir gün köprüsünün yanında bir
Alırsan ikimizin canını beraber al
bölüm oba konmuştu. O obada bir iyi
Bırakırsan ikimizin canını beraber bırak
güzel yiğit hasta düşmüştü. Allah’ın
Keremi çok kadir Tanrı (…)
emriyle o yiğit öldü. Kimi oğul diye, kimi
kardeş diye ağladı. O yiğit üzerine dehşetli
kara feryat koptu(…).

ue.aydin.edu.tr 13
2. DESTAN

Dünyanın en uzun destanı, Kırgızların millî


destanı olan Manas Destanı’dır.

Yaklaşık 500.000 mısradan oluşan Manas


Destanı, 9. yüzyıldan bugünlere gelmiş devasa bir
sözlü halk edebiyatı eseridir.

ue.aydin.edu.tr 14
3. MASAL

Anonim
Bilinmeyen bir masalların
zamanda ve yanında sanat
bilinmeyen bir masalları da
mevcuttur.
yerde geçer.

Tekerleme ile
başlar ve biter.

Olağanüstü Eğitici yönü


olaylar anlatılır. güçlüdür.

ue.aydin.edu.tr 15
3. MASAL

MASALIN YAPISI

Giriş Gelişme Sonuç


(tekerleme) (masalın gövdesi) (tekerleme)

ue.aydin.edu.tr 16
3. MASAL
MASALIN UNSURLARI

ZAMAN
ŞAHIS KADROSU
MEKÂN
- Bir varmış bir
İnsan, hayvan, cin,
yokmuş - Kafdağı
dev, peri, gulyabani,
- Evvel zaman - Yerin yedi kat altı
cadı, şahmeran,
içinde kalbur saman - Periler padişahının
Zümrüdüanka kuşu
içinde ülkesi
- Az gitmiş uz gitmiş
dere tepe düz gitmiş

ue.aydin.edu.tr 17
3. MASAL
Sedef Bacı
«Benim adım Kamber. Minareden uzun mumbar yedim, içtim doymadım...

Harda, hurda, şurda, burda, tarla, bağda; yedim, içtim, doymadım... Aman bacı,

kaldır sacı, yağlı bazlamacı yedim, içtim, doymadım... Dere gibi hoşaflar, tepe gibi

pilavlar, ambar ambar yulaflar yedim, içtim doymadım...

Denizi çorba ettik, gemiyi kepçe ettik, daha bilmem ne ettik yedim, içtim;

davula döndü karnım, ne sakalım tum tum etti, ne bıyığım cum cum etti,

dudaklarım bile duymadı. Baktılar ki, dünyayı yesem doyduğum, doyacağım yok,

‘daha da doymazsa gözünü toprak doyursun’ deyip Akdeniz’in martısı,

zeytinyağının tortusu, hoştur makarnanın yoğurtlusu... Tepsi tepsi önüme sürdüler

ya, sensiz boğazımdan geçmedi.

Yükledim bizim uzun kulaklıya, size getiriyordum ama, ırmaktan geçerken

kurbağalar vırak vırak deyince, bırak bırak anladım, bıraktım oracıkta... Uzun

kulaklının da ayakları mumdanmış, eriyip gitti suda...

ue.aydin.edu.tr 18
3. MASAL
Sedef Bacı
Bir varmış, bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş. Develer tellal iken, pireler berber

iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bir padişah varmış; padişahın da üç

oğlu, bir kızı varmış. Babaları dünyayı verseler vermez, tacından tahtından üstün

tutarmış onları. Analarının gözünde de oğulları oğul balından tatlı, kızları da kaymak

çalıyormuş ya balın üstüne, balına kaymağına doymadan gitmiş yoksa hatuncuk. Koca

saray karalara boyanmış ama, kara vezir:

‘A devletlim! Kara gün kararıp kalmaz ya, gayri on parmağını kandil edip yakacak

bir ana lazım bunlara!’ demiş ve allayıp pullayıp Karakız’ını padişaha vermiş. Vermiş

ama, hangi parmağını kandil edip yakacak, kara vezir kızının on parmağında on kara!

Allah böylelerinin şerrine uğratmasın. Padişahı avucunun içine alıncaya kadar

cariyelerin bile yüzüne gülmüş; velakin saman altından usulca su yürüterek karasını

bulaştırmadık birini bırakmamış; ille üvey kızına, ille üvey kızına... Öyle bir yağlı kara

sürmüş, öyle bir yağlı kara sürmüş ki, kırk dereden su getirmişler de, yine

çıkaramamışlar; öyle ya, iftira dediğin Kaf Dağı’ndan yüce! Babasının bile gözünden

düşmüş, ocak başına attırılmış (…)»

Eflâtun Cem Güney

ue.aydin.edu.tr 19
4. ÖYKÜ (HİKÂYE)

OLAY YER ŞAHIS ZAMAN

KURGU

ue.aydin.edu.tr 20
4. ÖYKÜ (HİKÂYE)

Öyküler, bir olay etrafında kurgulanan «olay öyküsü» ve gündelik hayatın


bir anını sergileyen «durum öyküsü» olmak üzere başlıca iki grupta incelenir.

Bunlara «klâsik öykü» ve «modern öykü» de denmektedir.

ue.aydin.edu.tr 21
4. ÖYKÜ (HİKÂYE)

ESKİCİ

«Hasan anladığı kadar anlattı.


Sonra Kanlıca’daki evlerini tarif etti; komşunun oğlu Mahmut’la birlikte balık
tuttuklarını, anası doktora giderken tünele bindiklerini, bir kere de kapıya beyaz boyalı hasta
otomobili geldiğini, içinde yataklar serili olduğunu söyledi. Bir aralık da kendisi de sordu:
- Sen niye buradasın?
Bir kabahat işledik de kaçtık!
Asıl konuşan Hasan’dı, altı aydan beri susan Hasan… Durmadan, dinlemeden, nefes
almadan, yanakları sevincinden pembe pembe, dudakları taze, gevrek, billûr sesiyle sürekli
konuşuyordu. Aklına ne gelirse söylüyordu. Eskici hem çalışıyor, hem de ara sıra: ‘Ha! Ya?
Öyle mi?’ gibi dinlediğini bildiren sözlerle onu söyletiyordu; artık erişemeyeceği yurdunun bir
deresini, bir rüzgârını, bir türküsünü dinliyormuş gibi hem zevkli, hem yaslı dinliyordu;
geçmiş günleri, kaybettiği yerleri düşünerek benliği sarsıla sarsıla dinliyordu.
Daha çok dinlemek için elini ağır tutuyordu.
Fakat, sonunda bütün ayakkabılar tamir edilmiş, iş bitmişti. Demirini topraktan çekti,
köselesini dürdü, çivi kutusunu kapadı, çiriş çanağını sarmaladı. Bunları hep ağır ağır yaptı.
Hasan yüreği burkularak sordu:
- Gidiyor musun?
- Gidiyorum ya, işimi tükettim.
O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi minimini yavru ağlıyor… Sessizce,
titreye titreye ağlıyor. Yanaklarından gözyaşları birbiri arkasına, temiz vagon
pencerelerindeki yağmur damlaları; dışarının rengini geçiren manzaraları içine alarak nasıl
acele acele, sarsıla çarpışa dökülürse öyle, bağrının sarsıntılarıyla yerlerinden oynayarak,
vuruşarak içlerinde güneşli mavi görk, pırıl pırıl akıyor.
- Ağlama be! Ağlama be!..»
Kaynak: Refik Halid Karay, Gurbet Hikâyeleri, İnkılâp ve Aka Yay., İstanbul 1980.

ue.aydin.edu.tr 22
4. ÖYKÜ (HİKÂYE)

Fotoğraf
“Kaç zamandır, uzun uzun baktığım bir fotoğraf var. Onun öyküsünü yazmak
istiyorum. Önce çağrıştırdığı sözcükleri sıralayarak başlıyorum.
En ağır basan: Yeşil; yeşil dediğin hemen akla gelen kırlardaki çimen yeşili
değil; hani ufka dek uzanıp giden sonsuz çayırlıkların çimen yeşili; baharı, kuş
seslerini, adaçayı kokularını hemen akla getiren o yeşiller yeşili…
Değil.
Nasıl bir yeşil peki?
Sırayı bozmamak gerekir (Zor bir tanımlama olacak.).
Öbür iki sözcük, karanlık ve fırtına. Fırtınanın geleceğini haber veren dumanlı
bulutlar, yığın yığın gökyüzünü kaplayarak ışığı yok etmişler.
Bu, karanlıkların gölgesinde bir yağ yeşili.
Deniz.
Yağ yeşili bir deniz, karanlıklara karışmış.
Bulanık.
Bulanıklığın sessizliği…
Denizin ortasında bir kara sandal; sandalda, tek başına bir adam. Kenardan
kuru dallarını uzatmış kapkara bir ağaç. Uzayıp gitmiş kara dalın ucunda bir
karga. Karakarga.
Gak demeyen. Susup kalmış.
Adam?
Adam da… Başı önünde. Ellerini, kürek saplarına öylece bırakıvermiş.”

Kaynak: Meriç, N. (2012). Gülün İçinde Bülbül Sesi Var, İstanbul, YKY, 3.baskı, s.59-62.

ue.aydin.edu.tr 23
5. ROMAN

Hayattan alınmış veya insanların başından


geçebilecek, tasarlanmış olayları anlatan kurmaca
metinlere «roman» adı verilmektedir.

ue.aydin.edu.tr 24
5. ROMAN

«Roman, modern zamanların anlatım türüdür. Diğer anlatım türlerinin


olduğu gibi, romanın da kendine özgü bir mantığı, bir yapısı ve bir kuruluşu
vardır kuşkusuz. Her şeyden evvel roman, kendi mantığı içinde bağımsız bir
özellik taşır. Onun destana, masala, şiire, tiyatroya; tarihe, felsefeye,
psikolojiye, sosyolojiye, hatta matematiğe borçlu olduğu doğrudur. Ancak
roman, bu kaynaklardan gelen gıdayı kendine mal etmeyi başarabilmiş hayli
yetenekli bir türdür.»

Kaynak: Mehmet Tekin, Roman Sanatı 1, Romanın Unsurları, 4. baskı, Ötüken Yay., İstanbul 2004, s.7.

ue.aydin.edu.tr 25
5. ROMAN
‘‘İhsan kurduğu, yazmakta olduğu bir öyküyü de anlatıyor olabilirdi. Aradan bunca gün geçtikten sonra, tam
da kendisine güvenmemi istediğini söylemesinden sonra, sözleri karşısında bu kanmazlık tutumum niyeydi ki?
Tiyatronun önüne gelmiştik artık.
‘Gezelim İhsan,’ dedim. ‘Böyle giderse değil Ankara yolunda, Ankara’da bile güç bitiririz konuşmalarımızı.
Gel, vazgeçelim…’
Neden vazgeçtik? Neden? Durumun, tutumumun tuhaflığı, birden çok yanıyla, kafamı bayağı bayağı
kurcalıyordu. İhsan’ın varlığı bile… Ürktüm. Ne demek istediğimi düşünmek zorunda kaldım… Sanki onun varlığı
bile anlamsızlaşıyordu.
Hesap mı soruyordum? Hesap sormanın gereksizliği, yetersizliği miydi içinde duyduğum? Öğrenmeyi yararlı,
gerekli gördüğüm, saydığım birtakım şeyleri, öğrenmek istemiyor muydum artık? Daha çok saçmalamamak için
indim arabadan. Dosyam elimdeydi hâlâ, birden farkına vardım. Yürüdüm. Arabanın kapısı kapandı arkamdan.
Dönüp bekledim.”

Kaynak: Karasu, B.(2016). Kılavuz, İstanbul, Metis Yayınları, 9. baskı, s.60.

ue.aydin.edu.tr 26
SORULAR

1. Aşağıdakilerden hangisi roman türüne ait bir özellik değildir?

A) Olay, kişi, yer ve zaman ögeleri bulunmaktadır.

B) Karakterler çok yönlü olarak incelenmektedir.

C) Olaylar derinlemesine ele alınmaz.

D) Edebi türlerin en kapsamlısı, kurmaca özelliği en detaylı olanı romandır.

E) Anlatıma dayalı kurmaca metinlerdir.

ue.aydin.edu.tr 27
SORULAR

2. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde anlatmaya bağlı kurmaca metinler


sıralanmıştır?

A) mani, türkü, gazel, ninni

B) masal, efsane, roman, öykü

C) makale, bildiri, söyleşi

D) rapor, tutanak, mektup

E) anı, günce, eleştiri

ue.aydin.edu.tr 28
SORULAR

3.«Milletlerin tarih öncesi dönemlerinde doğaüstü güçler karşısındaki


kahramanlıklarını, dış güçlerle mücadelelerini; kuraklık, göç ve deprem gibi
büyük felaketler karşısındaki tavırlarını anlatan ve çoğunlukla manzum olan
yazılı anlatım ……… denir.» cümlesinde boş bırakılan yere
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Destan

B) Masal

C) Efsane

D) Roman

E) Öykü

ue.aydin.edu.tr 29
SORULAR

4. Olay tutanağı ile aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) İki kişinin imzası gerekir.
B) Olay yeri ve zamanı belirtilir.
C) Gündem maddeleri belirlenir.
D) Olayın oluş şekli yazılır.
E) Ciddi bir dil kullanılır.

ue.aydin.edu.tr 30
SORULAR

5. “Üniversite hayatı bir yatırımdır. Bir insanın kendine yapabileceği en verimli ve


büyük yatırımın üniversitede geçirdiği süre olduğunu bilmesi, bu yatırımın
gelecekte amacına ulaşmasını sağlar...”

Aşağıdaki cümlelerden hangisi yukarıdaki paragraf için en uygun “sonuç


cümlesi” olurdu?

A) Üniversite hayatı sadece öğrencilik hayatı değildir.

B) Çünkü o dönemin tohumu, meyvesini gelecekte verir.

C) Bu yatırımın çok çeşitli amaçları olmalıdır.

D) Üniversitenin kişiye kattığı vizyon çok önemlidir.

E) Kişinin olgunlaşması için en kaliteli zamanlar bu döneme rastlar.


31
SORULAR

6. “Duygu ve düşünceleri tek sesli ya da çok sesli olarak anlatma sanatına


müzik denir.”

Aşağıdaki seçeneklerden hangisi, yukarıda verilen tanım cümlesinin devamı


(açıklayıcısı) olabilir?

A) Bu duygu ve düşünceler müzisyenin, yani sanatçının dünyasına aittir.

B) Müzik önemli bir sanat dalıdır.

C) Birçok üniversitede müzik bölümü vardır.

D) Müzik, yetenek olmadan gelişmez.

E) Her sanat dalı kendi içinde özeldir.

32
KAYNAKLAR

KARAAĞAÇ G. – YAVUZER H. (2011). Yükseköğretimde Türk Dili ve Kompozisyon, Ankara,


Okutman Yayıncılık.

YAVUZ K. – YETİŞ K. -BİRİNCİ, N. (2020). Üniversite Türk Dili ve Kompozisyon Dersleri, Beşir
Kitabevi, İstanbul.

AKTAŞ, Ş.- GÜNDÜZ, O.(2020). Yazılı ve Sözlü Anlatım-Kompozisyon Sanatı, Ankara, Akçağ
Yayınları, 25.baskı.

KORKMAZ, Z.-ERCİLASUN, A. B. –ZÜLFİKAR H. (2020). Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri,


Ankara, Ekin Yayınevi, 8.baskı.

ue.aydin.edu.tr 33

You might also like