You are on page 1of 8

EYUPSULTAN SEMPOZYUMU VI

TARiHi, KULTURU VE SANATIYLA


0.
EYUPSULTAN
S- MPOZYUMU
VI
TEBLiGLER

, .. ,.

EWP BELEDiYESi
KOLTOR VE TURiZM MODURLUGU
TEL: (0.212) 563 16 65 - 616 00 98
FAX: (0.212) 616 00 78 .
e.mail: kultur@eyup-bld.gov.tr

3
E Y U P S U L T- A N SEMPOZYUMU v

EYUP BELEDiYESi
K0LT0R YAYINLARI
19
GENEL YQNETiM
OSMAN SAK

YAYIN SORU!v!LUSU
iRFAN C:ALISAN

KAPAK VE SAYFA TASARIMI


iLGi TANITIM

FiLM
AS·GRAFiK

BASK!
ELiT OFSET

BASILDIGI YER
iSTANBUL

BASK! TARiHi
MART 2003
ISBN 975-93844-1-8
Eyiipsultan Sempozywnu kitabmda kullamlmz,
teblig salzipine ait olmzlar dz~mdaki gorselmalzemeler
Eyiip Belediyesi Kiiltiir ve Turizm Miidiirliigii ar~ivine aittir. Kitaptaki
tiim yazzlarm ve gorselmalzemelerin yaym hakkz Eyiip Belediyesi' ne
aittir. Bir ba~ka yerde izinsiz o/arak yaymlmzamaz ve kullamlamaz.

2
E Y Ü P S U L T A N S E M P O Z Y U M U V I

SEZD‹M B‹R Âfi‹NÂ G‹B‹ HEYBETL‹ HÜZNÜNÜ

B‹R K‹TÂBEN‹N
DÜfiÜNDÜRDÜKLER‹

Y.Müh. fiinasi ACAR

10 fiubat 1939 ‹stanbul do¤umludur. ‹lk ve orta ö¤renimi


s›ras›nda Ankara, ‹stanbul, Bodrum ve ‹zmir’deki çeflitli okullarda
okumufl ve 1962’de ‹TÜ Elektrik Fakültesi’nden yüksek mühendis
olarak mezun olmufltur. Bir y›l ‹zmir Eshot Elektrik fiebeke
Müdürlü’nde çal›flt›ktan sonra 1963-65 y›llar› aras›nda askerle¤ini
Ankara’da mühendis olarak yapm›flt›r. Terhis olunca k›sa bir süre
Betontafl A.fi.’nin Ankara Bürosu’nda görev alan ACAR, 1966 bafl›nda
Eskiflehir’de Eston A.fi.’de göreve bafllam›fl ve 1992’ye de¤in bu
flirketin Gn. Md. Yard›mc›l›¤› ve Gn. Müdürlük görevlerini üstlenmifl;
1992-99 y›llar› aras›nda da Zeytino¤lu Holding A.fi.’de Grup Baflkan›
olarak görev yapm›flt›r. Evli ve biri erkek di¤eri k›z iki çocuk sahibi
olan ACAR, halen kimi flirket ve vak›flarda yönetim kurulu üyesi
olarak görev yapmaktad›r. Osmanl› Devleti’nin kuruluflunun 700. Y›l›
dolay›siyle yay›mlanm›fl “TÜRK HAT SANATI (Araç, Gereç ve
Formlar)” adl› bir kitab› vard›r. Ayr›ca, çeflitli gazete ve dergilerde
röportajlar›, teknik yaz›lar›, hat sanat›yla ilgili makale ve incelemeleri
ve yurtd›fl› gezi notlar› yay›mlanm›flt›r.

324
E Y Ü P S U L T A N S E M P O Z Y U M U V I

(1) Söz konusu makale için


Gönül verdi¤im hat sanat›na olan yak›n • Müftü Mehmed fiem’î Ef.nin (Öl.1855) Bkz. AD-Art Dekor dergisi
ilgim nedeniyle f›rsat ve olanaklar elverdi- "Tezkire-tül Hattâtîn" (Hattatlar›n biyografi- Aral›k 1999, say› 81 Hattat
Mezar Tafllar› ve Ocak 2000,
¤ince ünlü hattatlar›n mezarlar›n› bulup zi- si), say› 82 Ünlü Hattatlar›n Me-
yaret ederek yerlerini ve yap›lar›n› belgelen- zarlar› bafll›kl› yaz›lar.
• ‹ranl› Habîb Ef.nin 1888’de Ebüzziya
dirmeye çal›fl›yorum. Bu konuda yay›mla- (2) ‹bnülemin Mahmud Ke-
Matbaas› taraf›ndan yay›mlanan "Hat ve mal ‹NAL’›n 1955’te ‹stanbul
nan uzun bir makalemde, o güne dek bula- Maarif Bas›mevi’nde bas›lm›fl
Hattâtân" (Hat ve hattatlar), SON HATTATLAR adl› eseri,
bildi¤im kimi ünlü hattatlar›n mezarlar› ile
bu kitab›n devam› mahiyetin-
genel olarak Osmanl› dönemi mezarl›k ve • E¤inli Süleyman Ef.nin (Öl.1924) dedir.
mezar tafllar›na ve günümüze ulaflabilenle- "Mir’ât-› Hattâtîn" (Hattatlar aynas›) (3) Seci : Düzyaz›da yap›lan
kafiye (Cümlelerin, sonlar›na
rin bu günkü durumlar›na iliflkin tesbitleri- adl› eserleri, bu baflvuru kaynaklar›n›n belli- getirilen kafiyeli sözcüklerle
mi yaz›ya dökmüfltüm(1). bafll›lar›n› oluflturur. Tezkire (biyografi) ge-
birbirine ba¤lanmas›),
Tevriye : Bir cümlede bir söz-
Bu kapsamdaki çal›flmalar›m s›ras›n- lene¤ine göre yaz›lm›fl bu kitaplarda, k›s- cü¤ü birden fazla anlamda
kullanma sanat›,
da, Kanunî Sultan Süleyman, Sultan II.Selim men hat sanat›na, ama daha çok hattatlar›n
Telmih : Anlat›lmak istenen
ve Sultan III.Murad dönemlerinde Saray’da yaflamlar›na iliflkin k›sa bilgiler ve onlarla il- fleyi söz aras›nda imal› (üstü
üst düzey kâtiplik makamlar›nda önemli gö- gili an›, f›kra ve öyküler bulunur. Kimilerin- kapal›) olarak belirtme (aç›kça
söylememe),
revler üstlenmifl ve Saray kâtipleri içinde en de yer yer sanatlar›n›n inceliklerine iliflkin Tenâsüp : Aralar›nda anlam,
iyi yazan kifli olarak tan›nm›fl hattat Abdul- elefltiriler ile eser sahibinin kiflisel kanaat ve konu ve tür bak›m›ndan ilgi
bulunan iki veya daha çok
lah K›r›mî’ye ait mezar tafl›n›n, Türk ve ‹s- düflünceleri de yer al›r. Genellikle a¤dal› bir sözcü¤ü bir arada kullanma
lâm Eserleri Müzesi depolar›nda bulundu- Osmanl› Türkçesiyle kaleme al›nm›fl bu sanat›,
¤unu ö¤rendim. Kültür Bakanl›¤›’ndan ge- Teflhis : Canl› olmayan bir fle-
eserlerde, Arapça ve Farsça’n›n egemen ol- yi canl›ym›fl gibi göstererek
rekli izni ald›ktan sonra, mezar tafl›n› görme du¤u seci, tevriye, telmih, tenâsüp, teflhis, söz söyletme sanat›,
ve foto¤raflama olana¤›na sahip oldum. Ge- teflbih, cinas, tezat vb.. edebî sanatlar içeren Teflbih : Anlam› kuvvetlendir-
mek ve anlat›m› daha ilgi çe-
leneksel Osmanl› mezar tafllar›ndan farkl› süslü ve tumturakl› bir dil kullan›lm›flt›r(3). kici k›lmak için iki varl›k ara-
ö¤eler içeren bu mezar tafl›n›n, bana çok il- Metin aralar›na yer yer, konuya iliflkin Türk- s›nda benzetme yoluyla ba¤-
lant› kurma,
ginç gelen öyküsünü sizlerle de paylaflmak çe, Farsça ve Arapça manzumeler serpifltiril- Cinas : Anlamlar› ayr›, yaz›l›fl-
istiyorum. mifltir. Bütün bu nedenler ve çoklukla kulla- lar› (yada söyleniflleri) ayn› iki
sözcü¤ü bir arada kullanma,
Türk hat sanat› ve hattatlar hakk›nda n›lan uzun ve mutantan cümleler dolay›siy- Tezat : Bir cümle veya m›sra-
Osmanl› döneminde yaz›lm›fl eser say›s› ne le okurken anlafl›lmalar› oldukça zordur. da birbirine z›t iki anlam bu-
lunmas›.
yaz›k ki çok azd›r:
• 1926’da Matbaa-y› Âmire’de bas›lan,
Gelibolulu Mustafa Âlî Ef.nin (1541-1599)
"Menâk›b-› Hünerverân" (Hüner sahipleri-
nin destanlar›),
• 1939’da yeni harflerle bast›r›lan, Ne-
feszâde Seyyîd ‹brahim Ef.nin (Öl.1650)
"Gülzâr-› Savâb" (Do¤ruluk bahçesi),
• 1942’de yeni harflerle bast›r›lan, Su- Resim 1;
yolcuzâde Mehmed Necib Ef.nin (Öl.1757) K›r›mî’nin Mezar Tafl›
"Devha-tül Küttâb" (Kâtiplerin soya¤ac›), Tafl›n ölçüleri 114x57x5
cm’dir. Halen Türk ve ‹slâm
• 1928’de Devlet Matbaas›’nda bas›lm›fl Eserleri Müzesi’nin Sulta-
nahmet’teki depolar›nda
olan, Müstakimzâde Süleyman Sa’deddin bulunmaktad›r. Kitâbenin
Ef.nin (Öl.1788) "Tuhfe-i Hattâtîn" (Hattatlar içeri¤i hakk›nda yaz› içinde
arma¤an›)(2), genifl bilgi verilmifltir. Kü-
çük resimde ölüm tarihi
• Lâz Ömer Ef.nin ö¤rencisi Hakkâkzâ- olan "sene 999" ibâresi
yak›ndan görülüyor.
de Mustafa Hilmî Ef.nin (Öl.1852) 1850’de
yazd›¤› "Mîzân-ül Hatt" (Hatt›n ölçüsü),
• fieyhülislâm Sa’deddin Efendi’nin
(Öl.1866) 1850’de kaleme ald›¤› "Defter-i Pâk-i
Erbâb-› Dânifl" (Bilgi sahiplerinin temiz defteri),

325
E Y Ü P S U L T A N S E M P O Z Y U M U V I

re sonra ‹kinci fieyh diye an›lmaya bafllan-


m›flt›r.Hatt› keskin ve yüksektir. Sa¤lam ve
usta bir hattat olmakla birlikte hattan çok iyi
anlayan, saf denecek ölçüde kurnazl›k ve hi-
le bilmeyen, sâde ve nüktedan bir insand›r.
‹yi niyetli oldu¤u kuflkulu bir kiflinin "bugü-
ne dek gelen üstatlar›n her biri özgün bir
tarz yaratarak seçkin ve ünlü olmufllard›r"
sözüne kap›lm›fl, (örne¤in "sin"lerin difllerini
gayet keskin ve yüksek yaparak) kimi de¤i-
flikliklerle kendine özgü yeni bir sülüs tarz›
yaratma, nesihte de daha seçkin olma heve-
sine düflerek bu yolda u¤rafla u¤rafla eski
güzel yaz›s›n› bozmufltur.
Kendisinin bir de tanburu vard›r ki
"gençlik günlerimde bununla nice günahlar
ifllemiflimdir" der ve onu kendi nefsini kötü-
lemek için saklarm›fl.
Resim 2; Gelibolulu Âlî Gördü¤ü bir düfl üzerine "rüyamda uya-
Türk ve ‹slâm Eserleri Mü- yukarda sözü edilen r›ld›m, ölümüm yak›nd›r; bana bundan böy-
zesindeki Mushaf›: Türk ve eserinde, ça¤dafl› ol-
‹slâm Eserleri Müzesi’nde le gözyafl› dünya sevincidir" diyerek Edir-
385 envanter numaras›yla du¤u hattat Abdullah nekap› Mezarl›¤›’nda Emîr Buhârî(4) civar›n-
kay›tl› bulunan mushaf K›r›mî’denövgüyle da mezar›n› haz›rlatm›fl; mezar tafl›n› da
41x29 cm boyutlar›nda olup
575 sayfad›r. Her sayfas› si-
söz eder. Kitab›n›n kendi eliyle yazm›fl, ancak tarihini bofl b›rak-
yah mürekkep ve nesih ya- yaz›lmas›nda Sa- m›flt›r. Yak›nlar›ndan biri bunu görerek "ya
z›yla 13 sat›rl› olarak yaz›l- ray’›n görevli kâtiple-
m›flt›r. Hicrî 966 (Milâdî bunun tarihi nice olur" diye sordu¤unda
1559) y›l›nda yaz›lm›flt›r ve rinden K›r›mî’nin "ö¤rencilerimden biri bulunmaya m› ki üç
üzerindeki Hicrî 1161 (Milâ- yard›mlar›n› gördü- dokuz yazmay› beceremesin" diye cevap
dî 1748) tarihli mühürden,
müzeye Âflir Efendi Kütüp-
¤ünü ve onun verdi¤i vermifltir. Gerçekten de Hicrî 999’da vefat et-
hanesi’nden geldi¤i anlafl›l- sözlü bilgilerden ya- mifltir. En iyi ö¤rencisi Emrullah Efendi ho-
maktad›r (Müzeye girifl tari- rarland›¤›n› belirtir. Âlî’ye göre, "Tatar Kâ-
hi 31 Mart 1330’dur). Mus- cas›n›n yolunu ihyâ etmifl (canland›rm›fl) ve
haf›n kab› siyah meflinden tip" diye de tan›nan K›r›mî, özellikle sülüs ustas›n› "taklid"de ola¤anüstü baflar› göster-
yap›lm›fl olup flemse köfle- ve nesihte Abdullah Amâsî’den sonra ça¤- mifltir. Ünlü hattat Demircikulu Yusuf Efen-
likleri kabartma çiçek yal-
d›zl› ve içi viflneçürü¤ü de-
dafl› hattatlar›n en üstünü olup yaz› tekni¤i- di de bafllang›çta kendisinden ders alm›flt›r.
ri kapl›d›r. fiemsesi siyah ni incelemede, hattatl›¤›n ve hattatlar›n du-
zemin üstüne kabartma yal- rumunu araflt›rmada do¤ruyu söylemesiyle Abdullah K›r›mî’nin Türk ve ‹slâm Eser-
d›zl›d›r ve sertab›na Ku- leri Müzesi’nde bulunan mezar tafl›n›n sol
rân’dan âyetler yaz›lm›flt›r. tan›nm›fl ve "insâf›yle bilinen" dürüst bir ki-
Resimlerde mushaf›n ser- flidir. Nesih kalemini fieyh Hamdullah’›n to- üst köflesi k›r›kt›r ve bu nedenle kitâbe met-
levha (bafll›k) sayfalar› ile runu Dervifl Çelebi’den, sülüs, reyhânî ve ninin bu bölümü okunamamaktad›r. Bu
ketebe sayfas› görülüyor. okunam›yan k›sma da ›fl›k tuttu¤u için, Tuh-
öteki yaz›lar› eski büyük hattatlar›n k›t’ala-
r›ndan meflk ederek ö¤renmifltir. Kanunî fe-i Hattâtîn’de kendisine ayr›lan bölümü
(1520-1566), II.Selim (1566-1574) ve III.Mu- aynen vermeyi ye¤liyorum :
rad (1574-1595) dönemlerinde Saray kâtiple- K›r›mîdir. Sultan Selîm Hân eyyâm›nda
(4) Emîr Buhârî (1443-1516) rinin bafl› (yani Dîvân’da yaz› ifllerini yürü- zuhûr ve fieyh Hamdullah-› agâh›n hafîd-i
Buhara do¤umludur ve ‹stan- ten kalemlerin [dairelerin] ve kâtiplerin re- saîdleri Dervifl Mehmed bin Mustafa De-
bul’un ünlü velîlerindendir.
Edirnekap›’daki Emîr Buhârî isi) olarak çal›flm›flt›r. de’den temeflfluk idüb edna sa’yile sûret-pe-
Tekkesi Camii, Otakç›lar civa-
r›nda (Haliç Köprüsü çevre Abdullah K›r›mî hakk›nda Gülzâr-› Sa- zîr-i icâzet olmufldu. Bir vâk›’alar› vak’ay›
yolu yak›n›nda) bugünkü vâb’da yaz›lanlar ise özetle flöyledir : intikaline delâlet eyledikde, hâric-i sûr-i ‹s-
Münzevî Caddesi’yle De¤ir-
men Soka¤›’n›n birleflti¤i yer-
tanbul’da Câmi’-i Emîr Buhârî civâr› ve Ebû
Alt› kalem yaz›da da usta, büyük bir
deydi. Bu nakflibendî tekke- Eyyûb Ensârî aleyhi r›dvân-ül Bârî rehgüzâ-
sinden günümüze (birkaç me- hattatt›r. Dervifl Mehmed’den ders alm›fl,
zar tafl› d›fl›nda) hiçbir fley
r› kendi muhtâr› olub ihzâr-› mezâr ve "ser-
fieyh Hamdullah yolunda ilerleyerek bir sü-
kalmam›flt›r. levha-y› seng-i pür-envâr"›na "Kadd tava ta-

326
E Y Ü P S U L T A N S E M P O Z Y U M U V I

(5) Bu üç sözcü¤ün ebced he-


vâmîr-ül a’mâl ve neseha esâtîr-ül âmâl bi-l Âlî, kendisinin Kanunî döneminde Saray kâ- sab›yle say›sal de¤erleri topla-
âcâl" f›kralar› nakfl›na ibtidâ ve nâm-i nâmî- tiplerinin bafl› oldu¤unu söylüyor. Müsta- m› 999’dur.
(6) Dervifl Mehmed (Öl.1592),
lerin dahî resm ü imlâ ve rakam-› Hindî ile kimzâde de Sultan Selim Han döneminde Mimar Sinan’›n eski Topkap›-
iki dokuz, sâlisin vuku’una flâhideyn maka- ortaya ç›kt›¤›n› yaz›yor. Bu Selim’in "Yavuz Silivri yolunda bulunan Bü-
yükçekmece Köprüsü üzerin-
am›nda tasvîr ve istâde ve bir hâne-i rakam› Selim" olmas› gerekir; zira kastetti¤i II.Selim deki kitâbenin hattat›d›r.
küflâde terk eyledi. Birini dahî flâkirdleri- olsayd›, daha önceki padiflah Kanunî döne- (7) Arap harfleriyle yaz›l›fllar›
mizden biri yazsun diye keflf-i hâl buyurub minde "kâtiplerin bafl›" olarak çal›flan biri ayn› olan alfabenin ilk harfi
(ve ebced’deki say›sal karfl›l›¤›
vâk›’â ol vâhid-i ke-elf elf-i kâmilden bir için herhalde böyle demezdi. Demek ki K›r›- 1 olan) "eelif" ile bin anlam›n-
mî, Yavuz Sultan Selim’in hükümdarl›¤› za- daki "elf" sözcükleri arka ar-
sene mukaddem ba¤çe-serây-› me’vâya kaya getirilerek sanatl› bir
müntakil oldu¤u ve bunun emsâli, ahvâlî man›nda (1512-1520) tan›nmaya bafllam›fl- ifade kullan›lmakta; benzer
flekilde "b ba¤çe-serây " söz-
"Hüner-verân-› Âlî" ve sâir "resâil-i hutût-i t›r. Bu muhakeme bizi K›r›mî’nin uzun bir cü¤üyle de ayn› zamanda Ab-
âmâlî"de mezkûr-i icmâlîdir" "Hattât-› zîbâ ömür sürdü¤ü ve 90 yafllar›ndayken vefat dullah Ef.nin K›r›m’›n Bah -
çesaray kentiyle olan iliflkisi
K›r›mî 999" kelime-i se dânesi kalem-i fakî- etti¤i sonucuna ulaflt›rmaktad›r. Demek ki an›msat›lmaktad›r.
râneden tis’ât-› selâseye müsâvi-yül a’dâd erken bafllad›¤› sanat yaflam›n› erken bitir- (8) Ta’kid (dü¤ümleme), bir
vâk›’ oldu(5). Teberrüken kaydolundu. memifl; ama sonunu istedi¤i gibi, gönlünce ifadenin cümle düzeni ve ba¤-
lant›lar›nda herhangi bir
getirememifltir. kusur söz konusu olmamakla
Bugünkü dille Müstakimzâde flöyle diyor birlikte anlam›nda aç›kl›k
: K›r›ml›d›r. Sultan Selim Han döneminde or- Büyük olas›l›kla, bürokratik görevleri bulunmayacak tarzda yaz›l-
vaktinin büyük bir bölümünü ald›¤› için çok mas›na, anlam› anlafl›lmaz
taya ç›kt› ve fieyh Hamdullah üstâd›n sevgili flekilde söylenmesine denir
torunu, Mustafa Dede o¤lu Dervifl Meh- eser verememifltir. Elimize ulaflabilen az sa- (Lâfzî de¤il manevîdir).
med’den meflk edip k›sa sürede icâzet sahibi y›daki eserlerinden, K›r›mî’nin çok kuvvetli
oldu(6). Bir rüyas›, öbür dünyaya göçece¤ine bir ele sahip bulundu¤u ve özellikle nesih ve
yorumland›¤›nda, kendi arzusuyla sur d›fl›n- muhakkak yaz›lar›nda çok baflar›l› oldu¤u
da Emir Buhârî Camii yak›nlar›nda, (Allah’›n anlafl›lmaktad›r.
hoflnutlu¤u üzerine olsun) Eyüp Sultan yolu K›r›mî’nin mezar tafl› kitâbesi flöyledir (K›-
üzerinde mezar yerini haz›rlatt› ve nurla dolu r›k olan bölümü Tuhfe-i Hattâtîn metninden
tafl›n›n bafll›¤›na "Muhakkak ki vade doldu- yararlan›larak parantez içinde yaz›lm›flt›r) :
¤unda (alna) yaz›lanlar biter ve (kiflinin) amel
"Kadd neseha esâtîr-ül âmâl ve tava ta-
defteri kapan›r" sözünü iflletti ve ünlü olan
vâm(îr-ül a’mâl) / el-üstâd-ül ecell ve-l hattât-ül
ad›n› güzel yaz›s›yla yaz›p iki dokuz rakam›-
mükerrem-ül mübeccel / el-muhakk›k hüsnü
n›, (âdeta) üçüncü dokuzun sonradan yaz›l-
tahrîruhu fî kaari’-il ukûl-il mahallî, menflûr(un)
mas›na iki tan›k olmak üzere dikili ve bir hâ-
/ ameluhu bi-tevkî’-il kabûl, el-muhtâc ile-l fazl-
nelik rakam yerini bofl b›rakt›. Birini de ö¤ren-
il Kerîmî, el-kâtib / Abdullah-il K›rîmî afâ-llahu
cilerimizden biri yazs›n diye durumu aç›kla-
anhu bi-keremihi-l vefî ve lutfihi-l celî ve-l hafî /
yarak, gerçekten, o bir elif gibi bin y›l›ndan
sene 999"
tam tam›na bir y›l önce öbür dünyan›n saray
bahçesine göçtü(7). Bunun örnekleri (Gelibolu- Gerek yaz› karakterinden gerekse ifade-
lu) Âli (Efendi)’nin "Menâk›b-› Hünerverân" sinden, kitâbe metninin K›r›mî taraf›ndan ve
adl› eserinde ve hatla ilgili öteki kitaplarda k›- üzerinde çal›flarak (düflüne tafl›na) kaleme
saca anlat›lm›flt›r. "Hattât-› zibâ K›r›mî" (Gü- al›nd›¤› anlafl›lmaktad›r. Kitâbe metni derin
zel hattat K›r›mî) : Bu üç sözcük ebced hesa- anlamlar içeren, özlü, özgün ve vecîze kabi-
b›yla üç tane dokuza (yani Abdullah K›r›- linden bir ifade tafl›makta ve demek istedi¤i
mî’nin ölüm tarihi olan 999 y›l›na) eflit olarak ilk okunuflta kolayca anlafl›lamamaktad›r. K›-
ben yoksulun kaleminden ç›kt› ve u¤ur say›- r›mî bu metni, dönemin edebî anlay›fl›na uy-
larak kaydolundu. gun olarak sanatl› bir dille ve "ta’kid" tarz›nda
yazm›fl, nerdeyse anlam›n› sökülemez hale
Bu bilgilere ek olarak Suyolcuzâde Meh- getirmifltir(8). Bu yüzden bu k›sa metin, bizi
med Necib Efendi Devha-tül Küttâb adl› ese- de¤iflik anlamlara sürüklüyor ve K›r›mî elbet-
rinde "fieyh Hamdullah vadisinde yazmay› te ki bunu isteyerek yap›yor..
sürdürseydi, bir tane olacakt› (yani o yolun en Metinde kafiyeli sözcükler art arda s›ra-
büyük hattat› olacakt›)" demektedir. lanarak (âmâl-a’mâl, ecel-mübeccel, ukûl-
K›r›mî’nin öldü¤ü y›l› biliyoruz ama, kaç kabûl, Kerîmî-K›rîmî, vefî-hafî) secili bir ifa-
yafl›nda öldü¤ünü bilmiyoruz. Gelibolulu de kullan›lm›flt›r. Kullan›lan kimi sözcükle-

327
E Y Ü P S U L T A N S E M P O Z Y U M U V I

Resim 3; Bir K›t’as› ölümsüz olan bir tek


K›t’ada sülüs ve nesih O’dur) yada benzeri
yaz›lar›yla çeflitli hadisler
yer almaktad›r. Üç sat›r bir ibâre yer almad›¤›
sülüs yaz›n›n sonunda (sol gibi, son bölümünde
alt köflede) sülüs yaz›yla
ketebesi "Abdullah-il
tafl› görenlerden ya-
K›rîmî" ve içerde nesih da mezar› ziyaret
sat›rlar›n sonunda da nesih edenlerden fâtiha
ketebesi "K›rîmî, sene 991"
bulunmaktad›r (Ekrem okuma (günahlar›n›n
Hakk› AYVERD‹ kolek- ba¤›fllanmas› için
siyonundan).
dua etme) dile¤inde
Resim 4; Muhakkak
Hatt›yla Yazd›¤› En’am-› de bulunulmamakta-
fierîfi; d›r. Bununla birlikte
‹stanbul Üniversitesi o devir mezar tafllar›-
Kütüphanesi’nde A.6763
envanter numaras›yla kay›t-
n›n pek ço¤unda,
l› bulunan en’âm 31x21 cm sonraki dönemlerde
boyutlar›nda olup 29 yap- standart hale gelerek
rakt›r. Muhakkak hatt›yla
yaz›lm›fl en’âm›n yaz›l›fl tar- gelenekselleflecek ki-
ihi belli de¤ildir. Abdullah tâbe formunun bu iki
K›rîmî en’âm›n ancak üçte
ikisini yazabilmifl, kalan
ana ö¤esi henüz yay-
bölümü kendisinin en iyi
rin birbirinden çok de¤iflik birkaç anlam› g›nlaflm›fl de¤ildir.
ö¤rencisi Emrullah Ef. (Öl. vard›r (eesâtîr: Sat›rlanm›fllar [yaz›lar] veya
1631) taraf›ndan tamamlan- Bu kitâbede yaz›lanlar›n alt›nda acaba
söylenceler [efsaneler]; neseha: Hükmünü
m›flt›r. Muhakkak yaz›n›n neler yatmaktad›r?..
en yetkin ve seçkin örnek- ortadan kald›rmak veya kopya etmek; ka-
lerinden biri ve K›r›mî’nin ari’: Derinlik veya okuyan; menflûr: Neflre- Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun siyasal ve
ne denli kuvvetli bir ele ekonomik güçlenifliyle güzel sanatlardaki
sahip oldu¤unun aç›k
dilmifl [yay›lm›fl] veya önemli rütbelerin ve-
delilidir. Resimde en’âm›n rilmesine dair ferman). Kimi sözcükler iki yükselifli birbirine kofluttur. K›r›mî’nin yafla-
unvan sayfas› görülüyor. türlü okunabilmektedir (m muhakk›k: Araflt›r›- d›¤› y›llar, Osmanl›’da güzel sanatlar›n en
c›, k›l› k›rk yararak inceleyen – muhakkak: parlak devrini yaflad›¤›, en üst düzeye ulafl-
Bir yaz› türü veya gerçekli¤i kesinleflmifl; t›¤› dönemdir. K›r›mî, devlet hizmetinde üç
ecell: En ulu, en büyük – ecel: Vade, ölüm padiflah döneminde de baflkâtiplik görevini
vakti). Metinde geçen ve "tu¤ra, imza ve sürdürebildi¤ine göre, (Gelibolulu Âlî’nin
mühür" anlam›nda kullan›lan tevkî’ sözcü- de teyit etti¤i gibi) birikimi, ciddiyeti ve ta-
¤ü "ttevkî’-i pâdiflâhî" de "ttevkî’-i ilâhî" de rafs›zl›¤›yla herkesin takdir ve güvenini ka-
olabilir (Yani padiflah ve çevresini kastetti¤i zanm›fl bir bürokratt›r. Kaynaklardan ö¤ren-
düflünülebildi¤i gibi, "Allah’›n iznini" anlat- di¤imize göre, hem Dîvân’daki bu görevin-
mak istedi¤i de düflünülebilir).. de hem de sanat›nda çok baflar›l› olmufl; an-
Amel defteri", içine insa-
(9) "A Kan›m›zca K›r›mî, mezar tafl›n›n kitâbe- cak yaflam›n›n ileri bir döneminde hat sana-
n›n iyilik ve kötülüklerinin
sinde bugünkü dille flöyle demek istemektedir: t›nda yeni bir ekol yaratma çabalar› baflar›-
yaz›ld›¤›na inan›lan defterdir
(""defter-i a’mâl" [ameller def- "Muhakkak ki (alna) yaz›lanlar (bir gün) s›zl›kla sonuçlanm›flt›r. Bu beklentisinin bo-
teri] de denir).
biter ve (kiflinin) amel defteri kapan›r(9). Al- fla ç›kmas›n›n do¤urdu¤u üzüntü, düflk›r›k-
Bir hadîs-i flerîf flöyle der : ‹n- l›¤› ve moral çöküntüsü içindeyken, gördü-
sano¤lu ölünce ameli kesilir. lah’›n izniyle yay›lm›fl (bulunan) çal›flmalar›
Ancak üç fleyle ameli(nin se- zihinlerin derinliklerinde (düflüncelerde) ¤ü bir rüya üzerine yak›n bir gelecekte öle-
vab›) devam eder : Faydal› ce¤ine inanmas› ve bu duygular içinde me-
ilim (bilimsel bir eser),, geçerli yer etmifl olan, güzel yaz›lar›n› (araflt›r›p in-
sadaka (vak›f) ve güzel ahlâk- celeyerek titizlikle ve) hakk›yla yazan, bü- zar tafl›n› haz›rlatmas›, kendisini ister iste-
l› (iyi yetifltirilmifl) bir çocuk..
yük usta, sayg›n ve yüceltilmifl hattat, ki ulu mez bir yaflam muhasebesi yapmaya itmifl
‹nsanlar›n iflledikleri iyi ve
kötü hareketleri yazmakla gö- Allah’›n inâyetine (yard›m ve iyili¤ine) olmal›d›r.
revli meleklere "kirâm(en) kâ-
tibîn" ad› verilmifl ve Ku- muhtaçt›r, Kâtip K›r›ml› Abdullah’›, vaat et- Mezar tafl›n›n kitâbe yaz›s› (bir iki
rân’da ‹nfitâr Sûresi’nin 10, 11 ti¤ini mutlaka yerine getiren (va’dinde emîn harfi muhakkak yaz›s›n› and›r›r biçimde ol-
ve 12. âyetlerinde bu melekle-
rin insanlar› her zaman denet- olan) ulu Allah, aç›k ve gizli lutuflar› ve cö- sa da) celî sülüsle yaz›lm›flt›r. Harfler üslup
ledikleri bildirilmifltir : "Hal- Milâdî 1591)
mertli¤iyle ba¤›fllas›n, y›l 999" (M olarak Osmanl› karakteri tafl›makla birlikte,
buki sizin üstünüzde gerçek
bekçiler ve çok flerefli Mezar tafl›n›n kitâbe metni form olarak terkip (kompozisyon) Selçuklu celîsinin et-
yaz›c›lar vard›r ki (onlar) ne da al›fl›lagelmiflin d›fl›ndad›r. Bafllang›çta kisindedir: Dik harfler tenâsübü (orant›y›)
yaparsan›z bilirler".
"Hüve-l bâkî" (Allah ebedîdir, kal›c›d›r;

328
E Y Ü P S U L T A N S E M P O Z Y U M U V I

bozacak ölçüde oldukça uzun çizilmifl ve Resim 5; Yâkut Müsta’s›-


mî’yi (Öl.1298) Ö¤rencile-
yan yana dizilmifllerdir; terkipte harflerin is- rinden Birine Yaz› Tarif
tiflenmekten çok da¤›n›k bir flekilde belli Ederken Gösteren Minya-
yerlerde kümelendi¤i görülmektedir. Hiçbir tür. (Topkap› Saray› Müzesi
Kütüphanesi’ndeki H.2158
süsleme ve bezeme tafl›mamas›na karfl›n, tafl katalog no’lu eserdeki orji-
bütünüyle estetik ve etkileyicidir. K›r›mî bel- nali esas al›narak de¤erli
minyatürcü Mukaddes AY-
ki de bu tafl›, mezar tafl›ndan çok bir "ttablet" DIN taraf›ndan yap›lm›flt›r).
gibi düflünmüfl, kitâbenin kendisini tan›yan- Son Abbâsî halîfesi Müs-
lara yaz›lm›fl bir mektup yada bir veda me- ta’s›m’›n hattat› olan ve bir
kaynakta Türk oldu¤u bildi-
saj› olmas›n› istemifltir. rilen Yâkut, yaz›ya yenilik
ve güzellik kazand›ran, ekol
Kitâbede günlerinin say›l› oldu¤u bilin- sahibi ilk hattatt›r.
ciyle tüm geçmiflini düflünmektedir K›r›mî..
Kendini övmesi, asl›nda kendisiyle hesap-
laflmas›d›r. Anlafl›lmaktad›r ki yaflam› bo-
yunca, ortaya konulan›n hep en iyisini yap-
ma çabas› içinde olmufltur. Ama ortaya ko-
yamad›¤›, gerçeklefltiremedi¤i bir ifl de var-
d›r; hat sanat›nda yeni bir ekol yaratmak is-
temifl ve baflaramam›flt›r. Üstelik bu arada ‹lk iki sat›r sâkin ve huzurlu bir ruh halini
eski güzel yaz›s›n› da bozmufltur.. Yetinmek duyumsatt›¤› halde, üçüncü ve dördüncü
bilmedi¤i yetene¤i onu eriflmek istedi¤i ba- sat›rlar, içindeki stres birikimini ve kendi
flar›ya ulaflt›ramay›nca, K›r›mî’nin iç dünya- kendisiyle yapt›¤› mücadeleyi yans›tmakta-
s› altüst olmufltur. Akl›n›n so¤uk gözlemleri, d›r. Bu sat›rlarda f›rt›nal› bir denizin dalga-
kalbinin ac› deyifllerine kar›flmakta; dört bir lar›na benzeyen çalkant›l› bir hareketlilik
yandan gizli gizli ve art arda sald›ran so- egemendir. Son sat›rda bu çalkant› ve is-
rumluluk, gurur, dürüstlük, kamuoyu, alay, yan, teslimiyet içinde bir durgunlu¤a dö-
küçümseme bask›lar› yüzünden iç rahatl›¤›- nüflüyor. Ama bu teslimiyet ölece¤ini dü-
n› giderek yitirmektedir.. ‹nsan baflar›lar›n› flündü¤ünden çok, beklentisinin bofla ç›k-
ve sevinçlerini unutur da, baflar›s›zl›klar›n› mas›ndan kaynaklanan üzgün, k›rg›n ve bi-
ve ac›lar›n› kolay kolay unutamaz; hele ba- raz da küskün bir teslimiyettir. Fâtiha iste-
flar›s›zl›¤a al›fl›k de¤ilse bu daha da zordur. memesinin, art›k insanlara güveninin kal-
Önünde her fleye yeniden bafllamak için ye- mamas›ndan kaynakland›¤› düflünülebilir.
terli zaman› da kalmam›flt›r. Ruh ac› çeker- Mezar tafl›ndaki sene sözcü¤ünün üs-
ken, kendisiyle kesin bir hesaplaflmaya gi- tünde yer alan son (en sa¤daki) 9 rakam›,
rer; yaflam›n›n temellerine iner ve bir çocuk kendisinin yazd›¤› ilk iki dokuzdan olduk-
gibi kendini azarlar. K›r›mî bu ruh hali için- ça farkl›d›r. Sonuncu 9 ötekilere göre hem
de, kendisini ac›mas›zca elefltirerek ve ken- daha k›sa ve de¤iflik formdad›r, hem de yu-
dine haks›zl›k ederek, yaflam›nda hiçbir fley varla¤› daha küçüktür; ayr›ca önceki 9’a ol-
baflaramadan sonunun geldi¤ini düflünmek- mas› gerekenden daha yak›n yaz›lm›flt›r.
tedir..
***
Bu duygular aras›na s›k›flm›fl K›r›mî,
Yaflam›n en büyük kazanc›, elbette ki iyi-
duydu¤u üzüntü ve rahats›zl›¤› bizlere de lik ve hay›rla yâd olunmak; geride soylu bir
hissettiriyor. Tafltaki yaz›lar›n istif ve karak- ad ve temiz an›lar b›rakmakt›r. Abdullah K›- Yaz›n›n haz›rlanmas› s›ras›n-
teri, içeri¤inde ifade etmeye çal›flt›¤› duygu- r›mî’nin duyarl› ve iyi bir insan, bilgin ve da katk› ve yard›mlar›n› esir-
lar›na denk düflmektedir. Mezar tafl›n›n her bilge bir kifli, titiz ve usta bir hattat oldu¤u gemeyen de¤erli dostlar Sn.
Bahâeddin DO⁄RAMACI, Sn.
sat›r›nda, istif dokusu ve harfler arac›l›¤›yle, kuflkusuzdur. Yaflam› boyunca K›r›mî’nin Celâl ERTÜRK, Sn. Hüseyin
yaflam›ndaki dönemleri ve o dönemlere ilifl- karakterinde her fleyin çocuk safl›¤›n› ve te- GÜNDÜZ, Sn. Süleyman
BERK ve Sn. Muammer ÜL-
kin duygular›n› (k›saca kendi dünyas›n›) mizli¤ini korudu¤una inan›yorum. Onun KER’e, Türk ve ‹slâm Eserleri
grafik olarak yans›tm›fl gibidir. Âdeta harfle- gönlüm levhas›na çizilmifl s›rl› bir resmi, gü- Müzesi ve Kütüphanesi yet-
kililerine, Sn. Gönül TEKEL‹,
re bir ruh vererek sanatç› kiflili¤ini ve yafla- zel bir simas› vard›r. Ve bana öyle geliyor ki Sn. Sevgi KUTLUAY ve Sn.
m› boyunca geçirdi¤i evreleri (özetle kendi- hakketti¤i ve lây›k oldu¤u ölçüde ün sahibi Mukaddes AYDIN’a içtenlikle
teflekkür ederim.
sini), harfler ve sat›rlarla d›fla vurmaktad›r. olamam›flt›r. "H Hak te’âla rûhunu flâd eylesin"

329

You might also like