You are on page 1of 85

SMNCANLI'DA SİNAN PAŞA İMARETİ

Semavi EYİCE

Afyon Karahisan'nın batısında ev­ ç a n l a iken Sincanlı yapılmıştır. B u adın kul­


velce Sincanlı şimdi ise Sinan Paşa lanılışı hakkında bk. Ç a ğ a t a y Uluçay. Y a ­
vuz Selim nasıl P a d i ş a h oldu?, «Tarih Der­
olarak adlandırılan bir ilçe merkezi gisi» s a y ı 9 (1954) s. 68. Dlfter taraftan eski
seyahatnamelerden ve vakfiyeden de anlagıl-
vardır'. Bu küçük Anadolu kasabasmj d ı ğ m a göre, aslında Sincanh belirli bir kasa­
süsleyen bir mimari eser bulunmakta­ banın ve bir yerleşme yerinin adı degll, geniş
ve verimli bir ovanın adıdır, kşl. aşağıda not
dır ki, aslında bir manzume teşkil eden 25.
bu eser, büyük bir tabhaneli cami, bir 2) Afyon Karahisan'ndan Slncanh'ya
türbe, bir aşhane - imaret ile büyük ih­ öğrencilerimiz İle birlikte gidebilmemiz için
özel vasıtasını bize tahsis eden, 1968 yılında
timal ile sıbyan mektebi olan bir ek bi­ Afyon valisi s a y ı n Ahmet Naci Çerezci'ye
nadan meydana gelmektedir. Sinan şükranlarımı bir daha belirtmek isterim. Bu
gezimiz sırasında bize rehberlik eden. Milli
Paşa manzumesi veya külliyesi. Erken E ğ i t i m Müdürlüğü memurlarından Mehmet
Osmanlı devrinde Anadolu ve Rume­ A r ı s o y ' a da ayrıca t e ş e k k ü r ederim. B u araş­
tırmamızı hazırlarken bilhassa ciddi bir g ü ç ­
li'nin çeşitli merkezlerinde inşa edilen lük yaratan kitabelerin okunuş ve transkrlpsi-
ve bizim zaviyeli veya tabhaneli cami yonlarmda Edebiyat Fakültesl'ndekl arkadaş-
l a n m b ü y ü k ölçüde yarduncı oldular. Prof
olarak adlandırdığımız hayır binaları Dr. Münir Aktepe. Prof. Dr. Nihat Oetin ve
tipinin güzel misallerinden biridir. Bu Prof. Dr. F a r u k Timurtaş'a bu husustaki
yardımlarından dolayı teşekkürlerimi tekrar-
tipe giren yapılan ötedenberi aramak­ larım. Sinan P a ş a vakfiyesinin Ankara'da
ta, tesbite çalışmakta ve bulduklarımı­ V a k ı f l a r arşivinden suretini temini için ge­
rekil izni veren s a y ı n Genel Müdür Feramuz
zı, ileride etraflı bir yayın yapmak üze­ Berkol'a ve vakfiye suretinin mükemmel fo­
re inceleyerek toplamaktayız. İstanbul toğraflarını s a ğ l a y a n A r ş i v Müdürü Niyazi
B a y r a k t a r o ğ l u n a da t e ş e k k ü r ü bir borç bili­
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin ver­ rim. Yük. Müh. Mim. Dr. Y ı l m a z ö n g e . bazı
diği ödenek ile öğrencilerimiz ile 1968 eksik fotograflartmıaın tamamlanmasında,
eski öğrencilerimden Vakıflar Genel Müdür,
yılı yazında yaptığımız bir inceleme ge­ l ü ğ ü uzmanlarından Sablh E r k e n ise. Sinan
zisinde, Sincanlı'ya da uğrayarak bu­ P a ş a h a m a m ı n ı n krokisi ile bazı eksik kalan
husu.slar ve şüpheli noktaların yerinde kont-
radaki manzumeyi gözden geçirmemiz, rolunda yardımcı oldular. İki genq meslekda-
belli başlı ölçülerini alarak basit bir ş ı m a da teşekkür ederim.
krokisini çıkarmamız ve fotoğraflan- 3) B u yazımız İle birlikte basılan fo­
toğrafların bir kısmı, o sırada kürsümüz asis
Tiı çekmemiz mümkün oldu^ B u yazı­ t a n ı olan Bayan Dr. Yıldız Demiriz tarafın­
mız işte 1968 de Sincanlı'da Sinan Pa- dan çekilmiştir. Plânlar öğrencilerimiz ile
yerinde aldığımız ölçülere <îöre çizilmiştir. Bu
:şa manzumesindeki bu çalışmamızın çizim işinde Yük. Müh. Mim. Yılmaz ö n g e
neticelerini ortaya koymak gayesini yardımcı olmuştur. Yıllardanberl bu eserde
Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyon
gütmektedir*. çalışmaları yapıldığına göre. yetkili eleman,
larca ç o k İyi hassas rölövelerln çizilmiş ol­
duğunu tahmin etmekteyiz. Yapıların kesitle­
/
ri, ü s t yapı ve örtü sistemi etüdlerl, cephe
TARİHÇESİ İLE İLGİLİ BİLGİLER İncelemeleri gibi rölövelerln llç'ililerl tarafın­
dan ayrıca v a v ı m l a n m a l a n n ı beklemekteviz.
Halk rivayetleri ve Afyon Karahi- Bu arada İstanbul Üniversitesi Edebiyat F a ­
k ü l t e s i Sanat Tarihi bölümünde. 1968 yılında
san kazaları hakkındaki yayınlarda, R A t t i l â Dlncor f9542) tarafından Afvonka.
Sincanlı'daki bu manzumenin kurucu­ rahlsar'ın Sincanlı ve Ishakh İlçelerindeki
eserler başlıklı bir lisans . mezuniyet çalış­
su olarak Sinan Paşa gösterilmektedir. m a s ı v a o ı l m ı s olduğuna da burada İşaret ede­
biliriz. B u çalışma derin bir araştırma olma­
1) Bugün k a s a b a n ı n resmî adı Sinan P a . m a k l a beraber. Sinan P a s a imaretinin 1968
la'dır. Buraya evvelce Sincanlı denilmiştir. den sonra yamlan restorasyonundan önceki
Fakat aslında bu yerin adı Slıçanlı veya S ı ­ durumunu göstermesi bakımından faydahdır
SEMAVİ EYİCE
304

Tarihimizde, bilhassa 16. ve 17. yüzyıl­ velce de ufak bazı okımuş veya trans­
larda o kadar çok Sinan Paşa vardır kripsiyon yanhşları ile yayınlanan bu
ki, bunlar bazen biribirine kanştırıl- kitabeyi şu şekilde yazmak kabildir :
makta ve haklarındaki tarihî bilgiler, 1 — Sinan Paşa bilûp dünya
yaptırdıkları vakıflar hatalı yakıştır­ fenâsm
malara kadar varmaktadır*. Bu pek Diledi kim yapa ukbâ binâsm
çok sayıdaki Sinan Paşa'lar arasında 2 — İmaret başladı ve câmi etti
Sincanlı manzumesini kuran şahıs he­ [aslında: idi]
men hemen hiç tamnmayan bir kimse Ki verdi ehl-i dîne can safâsm
olarak ortaya çıkmaktadır. Tarihî hü­ 3 — Kılındı cum'a evkat-ı hamse
viyetini ve eserinin yapılış gaye ve ta­ Okundu her seher evrâd ü
rihini bildiren çeşitli kaynaklann ba­ Yâsîn
şında camiin kitabeleri kurucusunun 4 — Kamu mü'min olanlar bu
mezartaşı ve nihayet eserin kuruluş
sebebden
vakfiyesi gelmektedir.
Ederler ruhuna rahmet
/. Kitabeler : duâsm
5 — Yazanlar bu safâ dânna tarih
Sinan Paşa imaretinin çeşitli yer­
Kodular ad-i «gayn» a hadd-i
lerinde bugün birkaç kitabe görülmek­
«tâ-sin»
tedir'. Bunlardan birincisi ve en önem­
6 — Temmet bi- avni'llâhi
lisi esas inşa kitabesi olup, camiin
ve hüsn-i tevfikıhi
cümle kapısı kemeri üstünde, ikincisi
boya ile yazılmış bir kitabe olup onun Kitabenin bu tarihini yazan orta
altında, aynı kapının kemer taşlarının derecede bir şairdir. Belki sondaki
dış yüzünde, üçüncüsü ise, camiin kıb­ Safa kelimesi onun adı ve mahlası ola­
le duvarının dış yüzünde ve saçak hi­ bilir. Fakat bu da Divan edebiyatında
zasında bulunmaktadır. Bunlardan ay­ hiç tanınmamış bir addır. Beşinci be
nca imaretin tarihçesini aydınlatmağa yitte açık surette işaret edildiği gibi
yarayan bir kitabe de, kurucusunun bu tarih tamiyelidir. Ebced hesabına
türbesindeki mezar taşlandır. Nihayet göre gayin, bin olarak hesaplandığın­
bu türbenin bir cephesindeki kemerin da ta ve sin in toplamı olan 69 bundan
üstünde de çok geç bir tamire ait bir çıkanlmca 931 kalmaktadır ki, bu da
taş kitabe daha bulunmaktadır. imaretin yapıhş tarihi olan H . 931
( = 1524/25) i vermektedir. Böylece ki-
A. Camiin cümle kapısı
üzerindeki kitabe :
4) Bu yazımızı hazırlarken Osmanlı
Cümle kapısının tacı çok zarif devri Türk tarihinin 16. yüzyıldaki başlıca
Sinan paga'larmm lâkapları, ölüm tarihleri,
konsollara binen bir «Bursa kemeri» mezarlaıı ve kurdukları ba§hca hayrat eser.
biçimindedir. Bu kemer, esas girişin leri hakkında deneme mahiyetinde bir de l i s ­
te meydana p^etirdlk. Hiçbir iddiası olmayaa
ya5rvan bir yay biçimindeki kemerinin bu liste ileride yapılacak araştırmaların ı ş ı -
üstündeki büyük kitabeyi adeta çerçe­ g:ında düzeltilebilir ve tamamlanabilir. B k
E k I.
veleyen bir unsurdur. Güzel ve olduk­ 5) İsmail Hakkı Uzunçarşıh, Kitabeler
ça girift bir hatla işlenmiş olan bu ki­ n . istanbul 1929, de Afyon Karahisan k i t a ­
belerini toplamış ise de. Sincanh'ya u ğ r a m a ­
tabe üç satır halinde ve altı kartuş mıştır. Bu kitapta sadece Afyon (s. 4 - 41),
içine istiflenmiştir. Kitabenin en üst Sandıkh (s. 41 - 45) ve Bolvadin ^s. 4 6 - 5 3 )
kitabeleri işlenmiştir.
satırını teşkil eden iki kartuş içindeki 6) Kitabenin bazı okuma yanhşları llç
yazılann siyah boya ile daha belirli bir kopyası. Edip Ali Baki'nin a5ag:ıda not 8'
de gösterilen küçük monoftrafyasmda bulun­
bir hale getirilmiş olmasına karşılık, maktadır, ksl. s. 6. A y n c a aşag:ıda not 30'da
kitabenin devamı olduğu gibi bırakıl­ gösterilen kitapda. s. 147 de bazı okuma ve
transkrİDSIyon yanlışları ile bu kitabenin b a ş ­
dığından, okumak oldukça zorduı*. Ev­ k a bir kon'-ası da verilmiştir.
SINCANLı'DA SINAN PAŞA IMARETI
305
tabe, imaretin kurucusunun Sinan Pa­
herhalde yerinde olur. Dil ve mana ba
şa olduğunu ve eserin Kanunî Sultan
kımından olduğu kadar, yazılış (imlâ)
Süleyman (1520- 1566) saltanatının ilk
bakımından da bu kitabe oldukça ga­
yıllannda 1524/25 de yapıldığını orta­
riptir. Meselâ ikinci mısradaki sanca­
ya koymaktadır.
ğını kelimesi (sin) le, dördüncüdeki ise
B. Kapı kemeri yüzündeki yazı : (sad) la yazılmıştır. Üçüncü mısradaki
dağını kelimesi dağlamak ile aynı kök­
Esas kitabenin altında, kapının ya tendir. Beşincideki irdürür ise yürü­
tık yay biçiminde pembe ve beyaz rün eski şeklidir.
mermerlerden geçmeli olarak yapılan
kemer taşlarının yüzüne siyah boya C. Kıble duvarı saçağındaki
(veya mürekkep) ile altı satır halinde kitabe :
bir yazı yazılmıştır. B u yazının trans­
Kıble duvarının saçak korniji,
kripsiyonu şu surette yapılabilir :
mihrabın taın üstüne isabet eden yu­
1 — Güft bân-i câmi-i şerîf-i Lala varlak bir pencerenin hizasında sivri
Sinan ve üçgen şeklinde bir alınlık biçimin­
2 — Çok zamandır takınah ben dedir. B u alınlığın içerisine bir mer­
bu aşk sancağını mer levha üzerine işlenmiş üç satırlık
2 — îşte sînem ger vurursan bana bir kitabe yerleştirilmiştir. Bu kitabe­
hançer dağını yi ne okumak, ne de herhangi bir su­
4 — Derd-i mend Lala Sinânî rette, fotoğrafını çekebilmek mümkün
açdı gam sancağını dür. Kıble duvarının pek az ilerisini:
5 — Mâlik isen gitme kervan bir sıra halinde dikilmiş ve dallan ki­
irdürür bundan berü tabe hizasına uzamış olan ağaçlar, ki­
6— Sene (?) 932 (?) tabeyi tamamen örtmektedir. Bu taşın
bulunduğu yüksekliğe ise normal biı
Niçin yazıldığı pek anlaşılamayan merdivenle erişilemiyeceği aşikârdır.
bu yazıda Sinan Paşa, Lala olarak gös­ Bu durum karşısında bu kitabede ne
terildikten başka, bu garip ifadeli man­ yazılı olduğunu öğrenmek aşağıdan ba­
zumede esrarlı bir takım manalar se­ kıldığında mümkün olmamaktadır. Fe
zilmektedir. E n sondaki satır yazının kat bu yazının çok yakın tarihlere ait
diğer kısımlarına nazaran daha çok ve imaretin geçirdiği büyük, önemli
silindiğinden pek iyi seçilememekle be­ bir tamiri bildiren bir kitabe oldu­
raber sene yazısı farkolunmakta vf. ğunun okumadan da kesinlikle iddia
rakkamlardan ilki olan 9 gayet iyi gö­ etmek mümkündür. Eserin bu cep­
rülmektedir. Bunu takip eden iki rak- hesi, yapı tekniğinden açıkça görül­
kamm dikey bacakları açıkça belli ol düğü gibi yeni baştan yapılmış ve
makla beraber, çengelleri siliktir. Fakat bu arada, çok garip aynı zamanda
bunlardan ikincisi muhakkak surette Türk sanatına tamamen yabancı bir
3 dür. En sondaki rakkam ise 1,2 veya 3 takım üçgen ahnhklı pencereler ile be­
olabilir. Üstteki esas kitabenin 931 ol­ zenmiştir. Ayrıca mihrabın tam üstüne
duğunu göz önünde tutarak biz bunu isabet eden yere tam ortaya da profil­
932 olarak kabul ediyoruz. Kapının li bir çerçevesi olan yuvarlak bir de
üst kemeri içinde gayet mükemmel ve pencere açılmıştır. Böylece b ı duvarın
gösterişli bir kitabe varken, kemer yakın bir tarihde, geçen yüzyılın son­
taşlan yüzüne boya ile bu yazının ni­ larında yeniden yapıldığı hiçbir şüphe­
çin yazıldığını anlamak pek kolay de­ ye meydan vermiyecek surette belli ol­
ğildir. Bunu yazan şahsın bir şeyler maktadır. Kitabenin de aşağıdaki pen­
söylemek istediğine ve bunu imalı ola­ cereler ile aynı biçimde Türk sanatına
rak açığa vurduğuna ihtimal vermek çok aykırı bir üçgen alınlık içine yer
SEMAVİ EYİCE
306

leştirilmiş olması, bütün bu işlerin ge­ V. Murad'ın beklenmiyen durumunun


çen yüzyılm sonlannda yapıldığını, payı olduğunu da düşünmek m ü m k ü n ­
kitabenin de bunu ebedileştirmek ga­ dür. Tamiri yaptıranlar V. Murad adı­
yesiyle konulmuş olduğunu gösterir. nı veren bu kitabeyi değiştirmeyi doğ-
Zaten mermer levhanın üstünde ve ru bulmamışlar fakat onu aşağıdan gö­
alınlığın sivri kısmının içine yerleştiri­ rülmez ve okunmaz bir yere yerleştir­
len ayrı bir taş üstündeki tarih aşağı­ meyi de ihtiyatlı bulmuşlardır. Nite­
dan da kolaylıkla görülebilmektedir. kim bu camii inceleyenlerin ç o ğ u bu
Burada H. 1293 ( = 1876) tarihi açık kitabeyi fark etmemişlerdir. B u «ta­
surette okunmaktadır. rih», de şairin adı Feyzî olarak veril­
dikten başka, tamiri yapan veya yap­
Aynı kitabenin transkripsiyonu ise tıranların Sinan Paşa soyundan indik­
şu surette yapılmaktadır: lerine işaret eden bir ifade de dikkati
Sene 1293 çekmektedir. Son mısra ebced hesabı­
1 — Zamân-ı ma'delet Sultan Mu- na göre 1292 tutmaktadır. Önceki mıy-
rad Hânîde bu câmî ra'daki geîüp hir... sözündeki bir de
Mücedded kubbeler i'mâr bu tarihe eklenince 1293 tarihi çık­
olundu tarz-ı zîbâdır maktadır. Böylece tarihin tamiyeli ol­
duğu da görülmektedir.
2 — Necib Nûri Sina efendiler
evlâd-ı vakıfdan Sincanlı'daki bu imaretin H . 1293
Bunu ihya eden anlar haki­ (= 1876) tarihinde Necib Nuri Efendi
kat lûtf-ı Mevlâdır tarafından tamir ettirildiğini bildiren
3 — Gelüb bir ehl-i kalb Feyzî dc bir tarih de Afyon'lu Çizmeci -zâde Os­
di târih-i i'mârm man Raşit Efendi adında bir şâir eliy­
Yapıldı câmi'-i Lala Sinan le yazılmıştır. Şâir'in nerede olduğu­
Paşa ne ra'nâdır. nu bilmediğimiz yazma Divanında, hx\-
lunduğunu söylenen bu tarih manzu­
Bu manzum kitabeden Sinan Paşa mesi şöyledir*:
camiinin 1876 yılında Necib Nuri Efen­
di adında bir şahıs tarafından tamir 7> B u k i t a b e d u v a i - m d i b i n d e İ y i g ö r ü l ,
memektedir. U z a k t a n g ö r ü l m e s i n e ise t a n ı
ettirilmiş olduğu öğrenilmektedir. Bu­ ö n ü n d e k i afraçlar pek i m k â n b ı r a k m a m a k t a ­
rada bu işin Sultan Murad Han zama­ dır. R i c a m ı z ü z e r i n e S a b i h E r k e n . 1972 y ı b
K a s ı m ve A r a l ı k a y l a r ı n d a i k i d e f a S i n c a n l ı
nında yapılmış olduğunun bildirilmesi Sinan P a ş a k a s a b a s ı n a u g r a y a r a l c b u k i t a b e -
öyle zannediyoruz ki son derecede ilgi nn tele - objektif ile f o t o g : r a f ı n ı elde e t m e c e
çalışmıştır. Ancak ikinci denemede o k u n a k l ı
çekicidirl Burada adı geçen Padişah bir resim elde e d i l e b i l m i ş t i r . O l d u k q a p i ı üt
Sultan V. Murad'dır. Bilindiği gibi V. bir h a t l a y a z ı l m ı ş o l a n bu k i t a b e y i f o t o ğ r a f ı n ­
dan a r k a d a n ı m P r o f . D r . M ü n i r A k t e p e o k u ­
Murad 1876 yılının 30 Mayıs günü Os­ yarak transkripsiyonunu y a p m ı ş t ı r . B u k i t a ­
manlı tahtına cülûs etmiş ve ancak üç bede V . M u r a d eribi s a l t a n a t ı ç o k kı.'îa s ü r e n
bir P a d i ş a î ı m a d ı n ı n b u l u n m a s ı iipri ç e k i c i d i r .
ay süren bir Padişahhkdan sonra 3! Edirne'de Ü ç g e r e f e l i c a m i i n i n B u r m a U m i n a ­
Ağustos günü hal edilmiştir. Toplam resi dibindeki Ş a k i r A g a t a r a f ı n d a n y a p t ı r ı ­
lan ç e ş m e n i n kitabe.slnde de b i r S u l t a n M u ­
olarak 93 gün Osmanh tahtında bulu­ rad'ın adı o k u n m u ş isn de b u r a d a tarih H.
nan V. Murad'ın adına Anadolu'nun 1278 ( = 1 8 6 1 / 6 2 ) d ı r k i , V . M u r a d ' ı n s a l t a ­
natından çok öncedir. B u kitabe I c i n bk. O r a l
bu ücra kasabasmdaki bir hayır eserin­ Onur. Edirne, Tlirk t a r i h î v e s i k a l a r m d a n k i .
de raslanması gerçekten şaşırtıcı bir tabeler. İ s t a n b u l 1972, s. 58, İ s t a n b u l ' d a S i r -
durumdur. Sinan Paşa camiinin tamiri­ kecl'de V . M u r a d a d ı n a o l a n b î r de M u r a d i ­
ye sebili v a r s a da. b u n u n da a s l ı n d a M i r m i r a n
nin 1876 yılının Haziran-Ağustos aylan Mehmed P s s a t a r a f ı n d a n y a n t ı n l d ı g f i v e s o n ­
içinde tamamlandığım bu bakımdan r a V . Murad a d ı n a t a m i r e t t i r i l d i Ş i b i l i n m e k ­
tedir. k«l. İ z z e t K u m b a r a c ı l a r . İ s t a n b u l s e b i l ,
kesin olarak söylemek mümkündüı. lert, İ s t a n b u l 1938. s. 59. res. 72.
Diğer taraftan bu kitabenin âdeta gö­ 8 ) E d i n  l i B a k i , Afyon'daki S i n a n P a ş a
rülmez bir yere yerleştirilmesinde de rAfyon Halkevi y a y ı n l a r ı no. 71. A n k a r a
1947. a. 14.
StNCANLl'DA SİNAN PAŞA İMARETİ
307

Bi - hamidiliâh Necib Nûri Efendi B. Ayak şahidesinde:


Sinân Paşa edüp imârın ihyâ
1 — Tüvuffiye'l-merhum el-mağ-
Hemen tarihini Râşid gibi hep
fur eş-şehîd es-sâ'îd el-muhtâc
Gelüp Üçler bu beyti imlâ ilâ rahmet'illâh
Müceddet oldu câmi-i Sinan Paşa
Eazzalâhu fi'd -dâreyni mâbeynehâ 2 — Sinan Paşa bin Mehemmed
tarih fî sene 932
Edip Âli Baki tarafından verilen
bu manzum parçayı, ricamız üzerine Ayak taşının en altında sol kenar­
arkadaşımız Prof. Dr. Nihat Çetin vezin da 932 ( = 1525/26) tarihi çok sıkışık
bakımından kontrol ederek bîizı ufak bir şekilde ve rakkamlar hafifçe nor­
düzeltmeler yaptı. Fakat onun tesbit malden farklı olarak işlenmek suretiy­
ettiğine göre son beyit vezin bakımın­ le yer almıştır. Başlangıçda bu tarih
dan hatalıdır- Ancak Divan'daki oriji­ hususunda şüphemiz olmuş, ve çekilen
nal metin görülerek bımu düzeltmek fotoğraflar4a bu tarih rakkammın gö-
mümkün olabilecektir. Camiin kıble rülmeyişi üzerine rakkamm bir defa da­
duvarı dışma yerleştirilen mermer üze­ ha kontrol edilmesi zarureti doğmuştur.
rindeki manzum tarih görülüyor ki, Ricamız üzerine eski öğrencilerimizdeı.
şair Çizmecizâde Osman Raşid Efendi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü uzman­
adh şâirin' bu «tarihi» ile aynı değil­ larından Sabih Erken, bir defa daha
dir. Aynı tamir için iki ayn şâir tara oraya kadar giderek taşın bir estempa-
fmdan «tarih» yazılması mümkün ola­ jını çıkarmış ve tarih rakkammın da
bileceğini isbatlayan daha pek çok ör böylece gerçekten mevcut olduğu anla­
nek vardır. şılmıştır.

2. Sinan Paşanın türbesindeki Bu mezartaşlarından öğrenildiğine


yazılar : göre, Mehmed adında bir şahsın oğlu
olan Sinan Paşa H . 932 ( = 1525/26) ta
Avlu kapsından avluya geçildikle,
rihinde vefat ederek bu türbeye gö
sağ tarafda ilk karşılaşılan yapı, kub­
mülmüştür. Babasının adının Mehmea
beli küçük bir açık türbedir. Etrafına
oluşu, onun bir devşirme - dönme ol
alçak yeni bir duvar çevrilmiş olan bu
ması ihtimalini hemen hemen tam^
türbenin içinde mermerden bir lâhi!
bulunmaktadır. îki bü5aik ve güzel ta«
ile süslenen bu mezarda Sincanlı'daki 9) E d i p  l i B a k i . A f y o m l a bir ş a i r ai­
maretin kumcusu Sinan Paşa yat­ lesi rAfyon Halkevi yayınlanndanT. Ankara
1942. Bu 62 sahifelik broşürde. E.A. Baki,
maktadır. Lâhdin baş ve ayak ucunda­
Çizmeciogulları denilen aile m e n s u b u şairleı
ki şahideler zarif kabartmalar ile süs­ hakkında kısa bilenler vermektedir. Fakat
lenmiş ve bunların birer yüzlerine şu i ç i n d e S i n a n P a ş a c a m i i n i n 1876 daki tamiri­
kitabeler oldukça girift bir hatla işlen­ ne y a z ı l a n t a r i h l e r h a k k ı n d a h i ç b i r bilgi y o k ­
miştir : tur. Osman Raşid Efendi 1816 - 1897 yıllan
arasında yaşamıştır. Oğlu Ali Feyzi Efendi
ise 1854 . 1894 yıllan arasında yaşamıştır.
A. Baş şahidesinde :
Camün kıble duvarındaki tarih manzumesi
1 — El-mü'minune lâ yemûtûnc herhalde oğul FeVzl Efendinindir. E . Â . B a k i ' -
nın Divan'mdan alarak yukarıda not 8
bel yentekilûne min dâri'l-
deki broşüründe yayınladığı tarih manzume­
fenâ ilâ dâri'l-beka s i ise baba R a ş i d Efendinindir. Çizmeciogul-
ları h a k k ı n d a k i kitanda Afyon'un b ü y ü k 1318
2 — Cümle halk ehl-i sefer âlem
(= 19001 yangfinı h a k k ı n d a Vehbi Çizmecl-
müsâfirhânedir. Bir mukîm ogrUı (1877 . 19371 tarafından yazılmış bir
âdem bulunmaz kubbe-i ef­ d e s t a n bulundug:una d a i ş a r e t edelim, k ş l . s.
lâkte 42 - 46.
SEMAVt EYİCB
308
olan bu taşın, eserin ilk yapısı ile ilgi.
men ortadan kaldırmaktadn-'". Mezar-
taşmdaki dünyanın bir misafirhane ol­ li olmadığı, çok geç tarihlerde işlene­
duğunu, kimsenin bu dünyada kalama- rek buraya konulduğuna kolaylıkla ih­
dığmı ifade eden, mukadderatı belirten timal verilebilir. Bu kitabenin bir ta­
sözlerden başka Sinan Paşa'ya şehîd mire işaret ettiği muhakkaktır. Her­
denilmesi de dikkat çekicidir Bu sıfat halde türbenin geçen yüzyıl içlerinde
bugünkü dar manası ile savaşda haya­ hatta belki de sonlarındaki bir tamiri­
tını kaybedenlere verildiği gibi, o de­ ne işaret eden bu kitabe büyük bir ve­
virde bazen idam edilen vezirler için sika değerine hâiz sayılamaz. Sonda­
de kullanılmaktadır. Sinan Paşa'nm ki tarih herhalde 1314 ( = 1896/97) ola­
ne surette hayattan ayrıldığını biz tes­ rak tamamlanmalıdır kanaatindeyiz.
hil edemedik. Belki derin bir tarih 3. Vakfiyesi :
araştırması yapılarak bu nokta aydın­ Sinan Paşa imaretinin, Ankara'da
latılabilir. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde.
C. Türbenin kemeri üstündeki 608 no.lu 22. Anadolu Vakfiye defte­
kitabe : rinde, 321 sıra numaralı olarak s. 287
den itibaren vakfiyesi sureti bulun
Türbenin, avlu duvarı dışındaki maktadır. Ayrıca 610 no.lu defterde de
yola bakan cephesinde, kemerin üst aynı vakfiye s. 14 den itibaren bir da­
tarafında bir kitabe daha bulunmakta­ ha tekrarlanmaktadır. Bu vakfiyelerin
dır. Hava tesirleri ile ufalanmış ve ya­ 1943 yılında bir tercümesi yapılarak
ndan fazlası parçalanıp düşmüş olan 1961 sayılı defterin, 89. sıra no. sunda
kitabe, sadece ikinci satırındaki ...ru­ ve s. 542 ve devamına geçirilmiştir.
hu içün... kelimeleri istisna edilecek Aynı arşivde, bu vakfa ait, Çatöyük ile
olursa okunamamıştır. Yazı karakteri
Küçük höyük köylerine vâki müdaha­
ve biçim bakımından çok geç bir devre
lenin önlenmesi hakkında H . 1281
ait olduğu derhal belli olmaktadır.
(= 1864/65) tarihli bir de ferman su­
Türbenin bir kemerinin kavsini çerçe­
reti kayıtlıdır.
veleyen kırık çizgili bir kademeli sil­
menin üstünde ve saçak korniji altın­ Hicrî 931 yılının 1 Rebiülevvelin-
da yerleştirilen kötü kaliteli bir taş de ( = 2 7 Aralık 1524) de tanzim
üzerine işlenen bu kitabe üç satır ha­ edilen esas vakfiye arapçadır. B u yazı­
lindedir. E n sondaki üçüncü satırın or­ mızın sonunda aynen tercümesini ver-
tasında ... 14 rakkamı fark edilmek­ 10) Genellikle S i n a n ( S i n a n ü d d i n Y u s u f )
tedir. Bunun yanında 1968 de, ka­ m ü s l ü m a n h ğ a yeni girenleıx;e a l ı n a n b i r a d ­
da-. B u gibi hallerde, ş a h s ı n b a b a s ı n ı h ı r l s t i -
bartma olarak işlenmiş bir ay-yıldız yan sröstermemek İçin b a b a s ı n ı A b d u ' l ile
motifi dikkati çekiyordu. Son yıllardaki b a ş l a y a n bir a d l a a d l a n d ı r m a k usulden ol­
m u ş t u r . Mehmed S ü r e y y a , SiclILi O s m â n î
tamirde, türbenin bu kısmındaki taşla­ istanbul 1308- 16. m , s. 105 de b i r S i n a n
rın da kınlanlan değiştirilmiş ve ara P a ş a ' d a n bah-sederek ş u n l a n y a z a r : « S u l t a n
B a v a z ı d ' a hizmetle 901 de K a p u c u b a ş ı . M ı s ı r
hklar doldurulmuş, fakat bu arada ki­ fethi senesinde S i p a h i l e r A ğ a s ı , s o n r a A l â i y -
tabenin yazılarından birazı daha ufa­ ye beyi o l m u ş ve 932 de I r a n h a r b i n d e ş e h i d
düşmüştür.» M. S ü r e y y a hiçbir k a y n a k s ö s -
lanmıştır. Nitekim 1968 de kolaylıkla tenncdiginden bu S i n a n P a r a ' n m b i z . i n ı k l i l r
tanınan ay-yıldız motifi artık eskisi a y n ı olup o l m a d ı ğ ı a n l a ş ı l a m a m a k t a d ı r .
kadar açık ve seçik belli olmamakta­ 11) Fevzi K u r d o g l u , T ü r k b a y r a m ı vf
AyyıUlız TTürk T a r i h K u r u m u y a y ı n l a r ı n d a n
dır. Ay-yıldız I I I . Selim (1789-1807) .seri V I I , no. 4] A n k a r a 1938. s. I H v d , S i ­
zamanında kullanılmağa başlamış ve vas'a 1957 y ı l ı n d a yaptı<5:ımi7, b i r i n c e l e m e
gezisinde. G ü d ü k m i n a r e d e n i l e n E r e t n a o g u l l a .
kitabelerde 19. yüzyıl ortalarından iti­ n devri t ü r b e s i n i n k a r ş ı s ı n d a e s k i v e şriizel
baren de sık sık yer almıştır*'. Kitabe­ bir T ü r k evi e - ö r m ü ş t U k . B u e v i n c e p h e s i n d e
en eski b i ç i m i ile b i r a.yyıldız ve H . 1211
nin sol köşesi kmimış ve kaybolmuş­ ( = 1796/97) t a r i M s : ö r ü l ü v o r d u . B u . F . I C u r -
tur. Hemen hemen yanya kadarı eksik doglu'nun ç ö s t e r d i t i m i s a l l e r i n h e p s i n d e n es­
kidir.
SİNCANLI'DA SİNAN PAŞA İMARETİ 309

diğimiz bu vesikada özet olarak, yapı­ Camiin, hatip, imam ve müezzininden


nın tarihi, mimarisi ve Sinan Paşa'nın başka, mektebe bir muallim ile bir
diğer eserleri bakımından işimize ya­ yardımcı, camide Kuran okumak üze
rayabilecek şu hususlar bulvmmakta- re pek çok sayıda hafız tayin edil­
dır (bk. E K : I I I ) . Kanunî Sultan Sü­ miştir. Ayrıca imarette misafir edilen­
leyman (1520 - 1566) devri vEÜilerinden leri karşılayıp, yerleştirecek dindar vc
Sinan Paşa, Karahisar-ı Sahib şehrine iyi halli bir ihtiyar yâni bir Şeyh ile,
bağlı Sıcanlu-âbâd nahiyesi sınırlan bir kayyum ve bir cami ile misafirha­
içinde, Çatöyük (Çathöyük) denilen nenin temizliğine bakacak bir ferra;?
kaiyeyi ve çevresindeki araziyi temlik da tayin edilmiştir. Erzaka bakacak
ettirerek, burayı imar etmek gayesiyle, bir kilerci, bir nâkip, aşı pişirecek olan
cuma camii, iki höcreli misafirhane. bir aşçı ile yamağı, fırında ekmek ya
Kuran mektebi (Darü'l-Kurra), aşhane, pacak bir ekmekçi, bu imaretin hes ap-
anbar ve hamamdan ibaret bir imaret larını tutacak bir muhasebeci ve niha­
kurdurmuştur. Sinan Paşa bu vesika­ yet evkafın gelirlerini toplayacak iki
da Mehmed oğlu olarak gösterilmekte tahsildarın da tâyini uygun görülmüş­
ve kendisine Emîr el-ümerâ. Büyük tür.
Vezir, Emir el-Kebîr, ve vali ünvanla-
n verilmektedir. Vakfiyede evkaf ola­ Camiin yanındaki tabhane odaları
rak gösterilen çeşitli mülk ve toprak­ yani misafirhane beytlerindeki kandil­
lar, Afyon'dakilerden başka, Tire, Si­ lerin yağı, döşemelerine serilecek ha­
vas, Yenişehir ve Simav çevrelerinde- sırlar ile misafirlerin kullanacakları
dir. Gerek Sincanlı içinde, gerek ovada sahtiyandan dört yastık ile dört post
geniş arazi ile çayırlar, Tire'de altmış- dahi düşünülmüştür. Bu misafirhane­
iki dükkanlı bir çarşı, yine burada Ba- lerde barınma süresi üç gün üç gece
zargâh, Pirinç pazarı denilen çarşılar olarak vakfiyede şarta bağlanmıştır.
ile Pirinç pazarı ve Bozahane hanları 12) A y a z m a karyesi. Bursa'dan Yeni
şehir dışında iki parça arazi. Bursa ş e h i r ' e giden y o l u n y a k ı n ı n d a . Y e n i ş e h i r ' e d a ­
h a y a k ı n bir î n c s a f o d e d i r . K o z l u c a ise b u R ü n
Yenişehri'nde Ayazma ile Kozluca kar­ inegöl ilçesinin merkez b u c a ğ ı n ı n bir k ö y ü
yelerinin tamamı", Simav'ın Fundu- olup, İnepröl ile Y e n i ş e h i r a r a s ı n d a . îneKöl'ÜD
kuzey . d o ğ u s u n d a bulunmaktadır B u iki k ö ­
cak köyündeki hamam", Sivas'da için­ y ü n yerleri, H a r i t a Genel M ü d ü r l ü ğ ü . T ü r k i ­
de 48, dışında 31 dükkânlı Büyük Ba- y e H a r i t a s ı 1 : 800 000 l ı k h a r i t a d a İ s t a n b u l
paftasında görülebilir.
zaristan ile 21 dükkânlı Küçük Baza- 13) Arapça vakfiyeyi t e r c ü m e edeu
ristan, aynı şehirde bir han. Kubbeli Asistan R a m a z a n Ş e ş e n , k ö y ü n adını F u n d u -
cak o a r a k tesbit etmigtir. B u g ü n K ü t a h y a ' ­
han denilen başka bir han daha, Ye- n ı n T a v ş a n l ı i l ç e s i n i n D o m a n i ç b u c a ğ ı n d a bir
niçarşımn dükkânları, hanın etrafın­ F m d ı c a k k ö y ü v a r s a da, T a v ş a n l ı - D o m a n i ç
a r a s ı n d a , v o l u n .scgmda ( d o ğ u s u n d a ) o l a n bu
daki pekçok dükkân, Eski çarşıda bo­ k ö v Simav'a oldukça uzaktır. Anadolu'daki
yacı dükkânları, bir çifte hamam ile d i ğ e r F m d ı c a k k ö y l e r i ise t a b i a t ı y l a hesaba
k a t ı l a m a z . B u k ö v ü n y e r i i ç i n bk. T U r l ı i y e
Sivas dışında iki değirmen hep bu h a r i t a s ı l : 800 000. V a k f i y e n i n b i r t e r c ü m e ,
manzumeye evkaf olarak bağışlamış s i n i erören E . A l i B a k ı ise. k ö y ü n a d ı n ı K a n -
doi5:au o l a r a k v e r i r . H a l b u k i bu ndda b i r yet
tır. AjTica Sivas'ın Koçhisar nahiyesi" y o k t u r . B u h u s u s u 1985 Gene> nlifıif) s a y ı n a -
ile Şendurak karyesinin" tamamı ve c i l t 59 K ö v l e r nUfusıı, İ s t a n b u l 1937, c i l d i n -
den k o n t r o l ettik.
Sonisa (Sunuşa) kasabasında bir çifte 14) Coı-um İ l i n i n A l a c a i l ç e s i n i n mer-
hsımam da evkaf arasındadır. kez bucH&ı kövİPiindeh b i r K o r h i s a r v a r d ı r
E l i m i z d e k i 1 : 800 OOO'lik h a r i t a l a r d a bu k ö y
Vakfiyeye göre Sincanlı'da kum­ gösterilmedi»-inden verini b u l a m a d ı k .
15) R . Sesen'in o k u y u ş u n a g ö r e . k ö v t l n
lan imaretin hizmetine 28 kişi memur ax3ı S a n k u r a k ' d ı r . B ö v l e b i r v e r adı b u f U n
edilmiştir. Cami, iki höcreli misafirha­ tesbit o l u n a m a m a k t a d ı r . E . A l i B a k i ise b u ­
nu Sp.nkorUud seklinde o k u m u ş t u r . B u g ü n bu
ne (beyt). Kuran mektebi, aşhane, fı adda da bir ver voktur. Y a l n ı z Zara'nın B o -
nn, anbar, ahır bunlar tarafından ida­ l u c a n bucag-ma ba«-lı b i r K o r k u t k ö v ü vorr!"-.
B " 'la 1 : 800 OOO'lik h a r i t a d a İşaretlcnme-
re edilecek ve bakımı yapılacaktır. mlfltlr.
SEMAVİ EYICE
310
Sinan Paşa vakfiyesinin sonlarına
Tabiatıyla imarete bağlı bütün perso­
doğru garip bir durum ile karşılaşılır.
nel buranın aşhanesinden yemektedir
Vakıf sahibi, «Vakf sahih ve muteber
ayrıca misafirlerin istihkaklan da be­
olarak yapttmtşttr, satılamaz, hibe edı-
lirtilmiştir. Her gün imaret kilerinden
lemez, rehin verilemez, mülk edinile­
adam başma sabah-akşam birer ek­
mez ve mahiyeti değiştirilemez» de­
mek ile otuz dirhem bal verilecek sa­
dikten sonra şu şartı da k o ş m u ş t u :
bah - akşam elli dirhem karabiberli pi­
Eğer İmaret yıkılırsa, vakıfdan elde
rinç pilâvı ile yirmibeş dirhem et ve
edilen gelirle tekrar eski haline getiri­
umum için hazırlanan aşdan da her iki
lir, üçüncü ve dördüncü defalarda da
kişiye bir kepçe olmak üzere verilecek­
aynı şey yapılır. Eğer meydana gelecek
tir. Cuma günleri, Bayramlar ve Kan­
durumlar dolayisiyle tekrar inşası
dil günleri için aynca zerde verilmesi
mümkün olmazsa, harcanan m e b l a ğ
de kararlaşmıştır. Yolculann hayvan­
müslüman fakirlere sarf edilmesi dü­
larına ise, mevsime göre değişmek üze­
şünülmüştür. Vakıf sahibi başlangıçda
re günde iki kepçe arpa verilecektir.
sağ olduğu müddetçe mütevelliliğin
Daha ayrıca bu aşhanede pişecek aşın
kendisine ait olacağını, hatta mütevelli
malzeme ve yağ ölçüsü dahi inceden in­
ve hizmetlilerin tayin ve azli hakkını
ceye hesaplanmış, bundan kimlerin fay­
elinden tutarken, vakfı yaptıktan son­
dalanacakları açık surette vakfiye met­
ra kararını değiştirmiş ve b ü t ü n bu
ninde belirtilmiştir. Böylece Sinan Pa-
vakıflar üzerine, Fahr el-Mu'temedîn
şa'nm bu hayratmm alelade bir ma­
bin Abdullah admda bir şahsı mütevel­
halle camii olmayıp, bir imaret mahi­
li tâyin etmiştir. B u mütevelli evkafı
yetinde olduğu ve yanındaki tabhane-
şartlanna uygun olarak idare ederken,
leri ile «âyende ve revende»yi misafir
vakıf sahibi Sinan Paşa tekrar karar
etmek gayesini güttüğü açıkça görü­
değiştirmiş bütün bu emlâkin, mül-
lür".
Vakfiye Karahisar-ı Sahip kadısı 16) Vakfiyelerde sık s ı k karşılaşılan
«âyende ve revende,» dolaman sofu kimseleri
Abdulvehhap tarafından tanzim edil­ ifade İçin kullanılmaktadır.
miş ve 67 şahid tarafından da imza­ 17) Böyle baba - o ğ u l i k i Amasya'U
lanmıştır. Şahidler arasında Amasya'Iı mimar, L . Mayer. Islamic architects and
their Works, Gen6ve 1956 da yoktur.
Mimar Emin ile oğlu Mustafa'nın ad­ 18) Evvelce ahşap olan A-fyon Mevlevi-
larına raslanır ki, bu vakfiye üzerinde hanesl 1318 ( = 1900/01) y a n g ı n ı n d a n sonra
şimdiki şekli ile yanılmıştır, i ç i n d e M e v l â n a ' -
ilk çalışan Edip Ali Bakı haklı olarak, mn torunu Sultan Divanî Mehmed S e m a î ile
bu baba-ogulun, Sinan Paşa'nın bu man­ oğlu Hızır Sah Çelebi'nin s a n d u k a l a r ı olmak,
la beraber, bunların üzerlerine konulan levha-
zumesini yapanlar olmasını muhtemel lardaki tarih.ler Sinan P a ş a vakfiyesine n a ­
görür". Yine şahidlerden Divânî Meh zaran daha g-ectir; ayrıca kşl. y u k a r ı d a not
9.
med Bey oğlu Hızır Bey de, herhalde 19) tsmail Hakkı U z u n ç a r ş ı l ı . Aııadohı
Mevlâna Celâleddin Rumî'nin torunu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyım'«ı dev­
letleri FTürk Tarih Kurumu yayınlarından
Sultan Divanî Mehmed Semaî'nin oğ­ vra. seri, sayı 21 A n k a r a 1969 (ilk b a s k ı s ı :
1937). 188 vd. Akkoyunlular O ğ u z l a r ı n B a ­
lu Hızır Şah olmalıdır denilmektedir". yındır bovundan olduklarından, beylikleı-ine
Şahidlerden bir diğeri de Baymdıriı İBaymdıriyye denilmektedir.
Emir-i Âzam Farruhşâd (veya Ferrah- Korkmaz Bey. bu be.yli^in kurucusu K a ,
ra Yölük Osman Bey'in torunudur. F e r r u h -
şâd) bin Korkmaz Bey'dir. Bu da Ak- şad da onun oğludur, kşl. M. H a l i l Y ı n a n ç ,
koyunlular ailesindendir". E . Ali Bakı. Akitojianlıılar mad. tsl&m Ansiklopedisi, I ,
s. 264 - 265 deki şecere, t. H a m i D a n ı ş m e n d .
ilgi çekici bir tesbit yaparak, şahidle- tzalıh Osmanlı Tarihi kronolo.lisl. I s t a n b u l
rin Sivas, Tokad, Karahisar, Sunuşa. 148 7 50. n . s, 7.9 da Ferruhşad olarak y a z ı l a n
bu adm Ferah.şâd şeklinde y a y ı l m a s ı n ı tavsiye
Çathüyük, Sincanlı, Lâdik, Amasya gi­ eder. Kuvvetli bir sunnî olan Ferruhsad. 1514
bi, Anadolu Türklüğünün merkezlerin­ da Osmanlı . Safevî m ü c a d e l e s i n d e O s m a n l ı ­
lar tarafında bulunmuş ve hizmeti p ö r ü l m ü g -
den olduklarını tesbit etmiştir. tür.
SİNCANU'DA SİNAN PASA İMARETİ
311

künden çıkmasını uygvm görmemiş ve içinde büyük bir kısmı, bugün artık
vakıfdan vaz geçip emlâki yemden tesbiti imkânı kalmamış olan dükkân­
mülküne katmak istemiştir. Burada lardır. Fakat Tire'deki hanları, Simav'
vakıf hukuku bakımından ilgi çekici m Funduçak köyündeki hamamı, Si-
bir çatışma konusu ortaya çıkmış ve vas'daki iki Bedesteni, yine buradaki
mütevelli direnerek, vakf m geri alınma­ Taşhan ile Kapanham ve Çifte hama­
sına karşı gelmiştir. Durum, vakfı ev­ mı, nihayet Sonisa'daki hamamı araş­
velce tasdik etmiş olan Kadı önüne gö­ tırmak mümkün görünüyor. Simav'ın
türülmüş, yapılan mahkeme sonunda, Funducak köyü hakkında hiçbir fikri­
Kadı, mütevellinin görüşünü haklı bu­ miz yoktur. Sivas'da bugün ne Büyük
larak, vakıf sahibine, vakfın lüzumu­ ne de Küçük Bedesten adında bir bina
na ve yürürlükte olduğımu dair hü­ vardır. Bugün Taşhan olarak adlandı­
küm ve fetva vermiştir. Böylece vakıf,
rılan han ise, mimarisinden de açıkça
zarurî ve müseccel bir vakıf olmuştur.
görüleceği üzere geçen yüzyılm ikinci
Bunun üzerine vakıf sahibi : «Bw vd-
yarısı içlerinde yapılmış çok yeni bir
kıfları hayatımda ve ölümümden son­
yapıdır. Daha eski bir Hanın yerinde
ra ebedî vakfettim, onu devamlı ola­
yapılıp yapılmadığını tesbit ise ayrı
rak muhtaçlara vakfettim» demiştir.
araştırma konusu olabilir. Sinan Pa­
Böylece vakıf kesinleşmiştir. B u suret­
şa'nm Sivas'daki çifte hamamı hakkın­
te kurulan vakfın hiçbir şeyi değiştiri­
da da bir fikrimiz yoktur. Behram Pa­
lemez, hiçbir müminin, bu bir Emir,
şa hanı yakmmda Kurşunlu hamam
Vezir ve Hükümdar dahi olsa bile, vak­
adıyla bilinen bir hamam varsa da bu­
fı değiştirmesi veya iptal etmesi câiz
nun 1576 tarihli olduğu ileri sürülmek
değildir. Kim değiştirirse günahkâr
tedir*". Ancak Sivas'da bugün Subaşı
olur ve cezasını ahirette çeker denil­
miştir. Sinan Paşa, müteveUiden vazi­ Hanı denilen ve üst katı otel olarak
feyi geri almış, böylece vakıf eski şek­ kullanılan bir hanm Sinem Paşa vak­
line dönerek bu vakfiye akâmma göre fından olduğu tesbit edilmiştir. Onal-
kullanılışa geçmiştir. Adil kimselerin tmcı yüzyıla ait klâsik uslubda bir ha­
şahidliği ile imzalanan vakfiye H . 1 Re- nın temelleri ve kalıntıları üzerine bu­
biülev\'el 93.1 ( = 27 Aralık 1524) tarih­ gün görülen han geçen yüzyılda kısmen
lidir. Görülüyor ki, Sinan Paşa imareti­ kâgir, kısmen ahşap olarak inşa olun­
nin vakfiyesi, metninin sonundaki açık­ muştur. Hanm etrafında pek çok dük­
lamadan anlaşıldığına göre Vakıf huku­ kân olduğu da görülmektedir. Aynca
ku bakımından son derecede değişik ve bu hana bitişik olarak, ve mahzen de­
ilgi çekici bir mahiyet göstermektedir. nilen bir yapı vardır ki, güney-doğu
Bu da hukuk ile uğraşanlarm ayrıca Anadolu'daki Bedesten tipine benzerli­
üzerinde durmaları gereken bir konu­ ği açık surette dikkati çeker. Kayşan-
dur. Vakfın idaresini, vakıf sahibi ye denilen bu tip bedestenlerin en bü-
oğullarına ve onlarm oğullarına bırak- j^klerinden biri Mardin'de bulunmak­
rmş, onlardan sonra da azadlılannm tadır. Subaşı hanı bitişiğindeki mah­
ve bunlarm en «sâlih» oğullarının tev­ zen denilen bu Kaysariye tipi bedesten.
liyetine geçmesini şart koşmuştur. An­ Sinan Paşa vakfiyesindeki iki Bedes-
kara'da Vakıflar arşivindeki defterde ten'den biri olmalıdır. Sivas'daki bu
bulunan bu vakfiye suretinin sonunda­ Sinan Paşa hanını bizzat göremediği­
ki bir nottan ise Rumî 1332 ( = 1917) mizden, bu yapı hakkında Yük. Müh.
de bu vakfiyenin bir suretinin çıkarıl­ Mim. Yılmaz ö n g e tarafından yazılan
mış olduğu öğrenilmektedir.
20) Kadri Erdll. Siva« rehberi. Sivaa
Sinan Paşa'nm Sincanlı'daki man­ 1953, s 19, aynı yerde Taghan'ın da yem bir
zumesine evkaf olarak bağışladığı mülk bina oldu&u belirtilmektedir.
SEMAVI EYtCE
312

bir raporu bu yazımızın sonuna aynen


habbet olur. Ve c<^^\ ^ ^. .rıı.,
koyuyoruz (Bk. E k : I I ) .
hav'i azimleri var. Bazar günleri bu
Sonisa veya Sunuşa ise bugün kavuzlar içre pır ve civan girüp şiua-
Amasya'nın kuzeyinde bulunan ve adı verlik iderler! Ve etraf havuzlarda gû-
UlukÖy'e çevrilen üçbin nüfuslu kü­ nagûn müfid muhtasar maksurelerde
çük bir kasabadır. Erken Osmanlı dev­ ahali bazan sohbet idüp, hanende ve
rinde, bilhassa I I . Bayezid zamanında gûyende ve mutribler hoş nevahat idüp
hayli önemli bir merkez ve büyük bir herkes yaranları ile kol kol kavl-ü ka
şehir olan bu kasabada bugün çok ha­ rar idiib ayş işret iderler azîm mcsire-
rap, kısmen yıkılmış, fakat sanat bakı­ gâhdır. Bu muhalin imaristam serapa
mından çok değerli güzel bir hamam Gazi Sinan Paşa hayratı ohnağla kari
bulunmaktadır^'. Amasya ve çevresinde ye-i Sinan Paşa derler. Camii azîmimn
1970 yazında yaptığımız inceleme gezi­
kapusu i'ıtre tarihi budur :
sinde bu hamamı da etraflı surette
gözden geçirmiştik. Adı ve yaptıran Sinan Paşa bilüp dünya fenasın
hakkında bir bilgi edinmemekle bera­ Diledi kim yapa ukba binasın
ber, Sonisa'daki hamamın Sinan Paşa Yazanlar bu safa darına tarih
vakfiyesinde bahsi geçen eser olması Kadılar indi gayba haddi la siu
muhtemel görülebilir. Hamamın kapı­ Sene
sı üstünde bir kitabe yeri varsa d ı
maalesef içi boştur^. Aşağıda da belir­ Hanları ve hamamları ve imarete
tileceği gibi, Sonisa'da, mezarlıkda kü­ ve medrese" ve mekteb-i sıbyam cüm­
çük ve çok eski bir mezartaşının bir le kurşun kârgir bina-ı azîmdir, hayrat-
Sinan Paşanın kızının olduğu yolun­
daki rivayet, Sinan Paşa'nm bura ile 21) P e k ç o k v a k ı f l a r ı o l a n 16. y ü z y ı l d a
yagayan ricalden K a p u a g ^ a s ı H ü s e y i n A g ; a ' n ı n
ilgisini desteklemektedir. Sonisa'da o l d u ğ u n u blldig:imiz c a m i i n i g^ör-
mek ü z e r e bu k a s a b a y a f i t t i k . H ü s e y i n A f t a
ve yaptırd)J:ı ç e ş i t l i h a y ı r b i n a l a r ı hakkınd<T
4. Manzume hakkında bilgi a y n c a bir ç a l ı ş m a h a z ı r l a m a k t a y ı z .
veren yazılar : 22) S o n i s a ( U l u k ö y ) d a k i bu h a ı ı ı a m
h a k k ı n d a not d e f t e r i m i z e y e r i n d e y a z d ı ğ : ı m ı z
Evliya Çelebi, Sinan Paşa manzu­ bilgiyi b u r a y a geçiriyoruz : «Soyunmayeri.
yani c a m e k â n ı n ü s t ü t a m a m e n y ı k ı k t ı r . G i l ' e l
mesi yapıldıktan tam 140 yıl sonra, tezyin edilnıig n a l ç a l a r o l a n ş a d ı r v a m f ı s k i -
H. 1082 { = 1671) de çıktığı bir seya­ .ve t a s ı ile d u r m a k t a d ı r . B u k ı s m ı ö r t e n t r o m n
İu k â r g i r kubbenin u f a k b i r parçası kal­
hatinde uğradığı Kariye-i Sinan Paşa'- m ı ş t ı r . H a m a m ı n o l d u k ç a ilf^i ç e k i c i b i r k a p ı
yı şöyle anlatır^ : «Yedi saatde bu sah­ kompozisyonu v a r d ı r . S o y u n m a v e r i n i n k a p ı s ı
eksen ü z e r i n d e deg:il. y a n cephededir. K a p ı
ralar içre yetmiş pare kuraları ubur a ç ı k î ı ^ n m k e m e r i ile ü s t s i v r i k e m e r a r a s ı n ­
idiip kariye-i Sinan Paşa mahkemede da tuftla stisleme m e v c u t t u r . B u r a r t a b i r k i ­
tabe v e r i b o ş l u ğ u d a f a r k o l u n m a k t a d ı r . ÎTo •
mihman olduk Karahisar hakinde Süb- y u n m a y e r i . d ı s cephelerde poUerlnal k a r a t a g
hanlı kadısı bunda sakindir. Zira vilâ­ ile tu&la h a t ı l l a r h a l i n d e d i r . Sojîrukluk k ı s ­
mında büvük bir mihrap seklinde s t a l a k t i t l i
yet ortasıdır. Yüzelli akçe kazayi âsü- bir n i ş b u l u n m a k t a d ı r . H a l v e t ( s ı c a k l ı k ) k ı s ­
manîdir. Zira halkı sıçan gibi muzir m ı İse d ö r t e y v a n l ı v e k ö ş e l e r i o d a l ı t i p d e d i r .
fakat bu o d a l a r ı n e - ö b e k t a ş ı t a r a f ı n d a k i k ö .
kavm-i etrakdir. Ve Karahisar paşası­ .?eleri n a h l ı d e ğ i l , s i v r i d i r !
nın voyvodalığı hükmündedir. Bir me-
23) E v l i y a Celebi. S e . y a h a t n â m e ( y a v
siregâh ve çemenzar ve hıyabanlı kaza A h m e t .Refik). İ s t a n b u l I X . 1S35. s. 36 - 37;
içre iki yüz evli müslüman köyüdür yeni harfli b a s k ı : E \ ' l i y a Ç e l e b i s e y a h a t n â -
mflsi ( y a y . Z u h u r î D a n ı ş m a n ) I s t a n b u l 1971.
Canib-i erbaasındaki kuralarda nice bin Xin. s. 56 - 57. b u r a d a P l n a n P a ^ a imareti
âdem cem olup haftada bir azîm ba- ile ils:ili metin k ı s a l t ı l m ı ş t ı r ,

zarı olur. Ve nice bin çınarı âli ve bîdi 24) E v l i v a Ç e l e b i b i r m e d r e s e d e n b a h -


.setnıekte ise de. b u r a d a b ö y l e b i r b i n a y o k ­
sernigûn dirtıhtler ile müzeyyen olmuş tur. V a k f i y e d e de b i r m e d r e s e n i n b a h s i p : e ç -
bir nemazgâh vadisinde hazarr% mu-. medlfeine KÖre, E y l l v a O e l e b l ' n l n aldanmı?
ölaca'gına i n a n m a k l â z ı m g e l m e k t e d i r .
SİNCANLI'DA SİNAN PAŞA İMARETİ
313

dır. Ve imaretinde nimet-i subhu şam rin tamiri için Afyon evkafınca araş­
müsafirînc ve mücavirîne mebzuldür. tırmalar yapılmış ve neticede Sivas ev­
Sinan Paşa bu binaları inşa iderken kaf dairesi emrinde 40 bin liranın bi­
bu diyarın etrakinden muğber hatır rikmiş olduğu anlaşılmıştır. Bu para
olub bu Sıcanlıdan ne hasıl ola kim yi- ile harap Sinan Paşa müesseselerinin
yeler deyu buyurmuşlar. Andan San­ tamirine başlanacaktır. Yukarıda res
dıklı belin aştıb beşinci saatde menzi- mi görülen Sinan Paşa türbesi de Si
li-i kasaba-i Sandıklı...» vas Evkaf dairesinde biriken para ile
Evliya Çelebi, imaretin kurucusu onarılacaktır»". Fakat bu gazete hava­
nu Gazi Sinan Paşa adı ile yazmakta disinde yapılacağı bildirilen tamirin
imaretin esas kitabesinin sadece ilk v r yerine getirilmediğini sanıyoruz. 1968
son beytini doğru olarak tekrarlamak de türbe hâlâ çok harap bir durumda
ta, imareti teşkil eden yapıların kub­ duruyordu. Camiin yanındaki tabhane
belerinin kurşun kaplı olduklarına da odalarından bir tanesi ise son derece
işaret etmektedir. Çelebi, nedense bu bakımsız ve kötü bir halde idi. İçeri­
ranın halkından da pek hoşnut olma­ sinde ölçü almak için çalışmak bile
mıştır. Onu da bilhassa belirtir. Belki zordu. Vakıflar Genel Müdürlüğü, man­
bu husus, daha aşağıda açıklanacağı zumenin avlunun iki duvarı dibinde
gibi, Sinan Paşa'mn vakfiye şartlarını bulunan iki ayrı yapısını 1967 den iti
değiştirmek isteyişine yol açan olayla­ baren ele alarak tamire başlamıştı
ra bağlanabilir. Buradan 1837 de ge­ Elimize geçen fotoğraflardan anladığı­
çen İngiliz seyyahı W.J. Hamilton, Sin­ mıza göre, aşhane - imaret ve anbar bi­
canlı (Sitzhanli şeklinde yazar) ovasın­ nası ile, tek kubbeli sıbyan mektebinin
da bu adda bir şehir veya kasaba bu­ tam.irleri bugün bitmiş durumdadır.
lunmadığına işaret eder. Sadece bu Fakat esas cami kısmı ile hiç meşgul
ovada oldukça büyükçe köyler vardır.
Bunların hepsine de Sincanlı (Silzhan
lı) denilmektedir. Burada yalnız bir 25) W . J . H a m i l t o n . Beisen in K l e i n a s i .
»n, Pontus und Arnienien (aim. ç e v i r e n . O.
menzil ham vardır^. S c h o m b u r p k ) L e i p z i g 1843. U . s. 107. Kütah­
y a ' d a n p ü n e y e I s o a r t a ' y a d o ğ r u inen s e v v a h -
l a r bazen A f y o n K a r a h i s a n ' n a uğramadan
Afyon Karahisarı hakkındaki çe­ S i n c a n l ı ü z e r i n d e n g e ç e n b i r yolu k u l l a n m » ? -
şitli yayın ve turistik broşürlerde hak­ l a r d ı r k l , bu d a . S i n a n P a ş a l ı n a ı e t i n i n bir
u.ŞTak y e r i olduŞ^unu. bir m e n z i l m a n z u m e s i
kında kısa bilgiler verilen Sinan Paşa karakterinde bulundugxinu çüsteıii'. Albay
manzumesi, başhbaşına küçük bir mo- Leake-. g ü î i e v d e n ^ralerek Sandık'.^ d a n 28
M a r t 1800 de b u r a y a erelmig ve A l t ı n t a ş İ s t i ­
nografyaya konu olmuştur. Edip Âli k â m e t i n d e kuzeye doğru çıkmıştır. Seyahat,
Bakı, 1947 de ondört sahife metin ve n a m e s i n d e ka.sabadan ve i m a r e t t e n h i ç b a h ­
s e t m e z sadece SItchanM d a r a l t adlandırdığı
bir levhada üç resimden ibaret küçük o v a n ı n ç o k v e r i m l i oldug:unu v e b u r a d a b i r ­
çok köy görüldüğünü b i l d i r i r , bk. Leake.
bir broşür hazırlamıştır^. Bu kitap- Journey throug:h some pro\'inces of Asla
çıkda, Sinan Paşa'mn diğerlerden ay­ minor in the year 1800, şu eserde : R . W a l -
pole, Travels in various countries of the
rı olduğu üzerinde durulmakta, vakfi E a s t . L o n d o n 1820, s. 261; 1838 y ı l ı n ı n 28 -
yasinin bir özeli ile, cami ve mezartaşı 29 M a r t gecesini S i n c a n l ı (8u3ini S i c h a n l 6 e
şeklinde yazar) da geçiren ingiliz seyyahı
kitabesi kopyası verilmekte ve Sinan Fellows Kütalıya'dan Altıntaş üzerinden Sin.
Paşa ile ilgili bir hikâye anlatılmakta canh'va geldiğini buradan da Sandıklı. K e ç i ­
borlu ü z e r i n d e n I s p s ı r t a ' v a yoluna devam et­
dır. t i ğ i n i bildirir, k ş l . C h . F e l l o w s . Travels and
researches İn A s l a Minor more particularly
Bir İstanbul gazetesinde 1951 yılı in the Pro\'lnce of L y c i a L o n d o n 1852. s.. 116.

Ağustos'ımda çıkan bir havadiste, vak­ 26) Edlp A l l B a k i . Afyon'daki Sinan


fiyenin verdiği bilgiler özetlenerek şu P a ş a T A f y o n H a l k e v i y a y ı n l a n no. 7"! A n k a ­
r a 1947.
haber de yazılıyordu : «Son zamanlar­
27) «Aksam» g a z e t e s i . 23 A ğ u s t o s 1951
da harap olmağa başlayan müessesele­ t a r i h l i ve 40.000 lira birikmiş b a ş l ı k l ı haber.
SEMAVİ EYİCE
314
bir ön ad olarak kabul ile Celâleddüı
olunmamıştır. Bu arada türbenin de
Sinan Paşa şeklinde yazmağı teklif et
ufak bir tamirden geçtiği anlaşılmak­
miştir ki, bu teklif başkaları tarafın
tadır.
dan da aynen benimsenmiştir". Yine
Osmanlı devri Türk mimarisinde aym yazar, H. 1047 ( = 1637/38) tarih­
tabhaneli camilere dair yazdığımız bir li, şeriye sicilindeki bir fermanda o ı u ı
makalede, Sinan Paşa imaretine de ça- Lala Sinan Paşa denildiğine de işaret
Iışmamızm çerçevesi içine alarak, bu eder. Halbuki Evliya Çelebi, yukarıda
tip yapılar arasında ona da kronolojik da işaret edildiği gibi Sinan Paşa'ya,
sıraya göre bir yer vermiştik^'. Bu ya­ Gazi lâkabını vermiştir. Her nedense
zımızda, eser hakkında çok kısa bir not bazılarmca Sinan Paşa'nm, AkkoyunUı
halinde gerekli bilgi ile beraber bir di ailesinden Uzun Hasan'm oğlu Meh-
plân - krokisini yayınlamıştık, tik de­ med Bey'in oğlu olduğu yolunda bir
vir Osmanlı camileri hakmdaki kita­ iddia ortaya atılmıştır". Fakat bu iddi
bında Abdullah Kuran da, Sinan Paşa ayı doğrulayacak sağlam hiçbir daya
camii üzerinde durmuş, yeni bir plânı nak yoktur''. E . Âli B a k i n i n tekrarla­
ile resimlerini yayınlamıştır*. dığı bir halk rivayetine göre ise Sinan
Biz öğrencilerimiz ile yaptığımı/, Paşa, Çatköyük'den bir çoban olarak
gezide, Sincanlı'ya 12 Eylül 1968 günü hayata atılmış ve Yavuz Sultan Selim
giderek, Sinan Paşa külliyesi ile bütün (1512- 1520) in gözüne girerek, vezir
bir öğleden sonra meşgul olduk. Esas yapılmıştır. Bu rivayetin de sağlam bir
yapının, etrafındaki eklerin fotoğrafla­ esası yoktur. Mehmed Süre5rya Bev
rını çekerek, bunların plânlarını çı (1845 - 1909) tarafından derlenen Os-
karmağa gayret ettik. Gözümüze çar­
28) S e m a v i E y i c e , İIU Osnıan'.t t l e v r i ı ı i p
pan hususları not ettik. Burada tak­ dinî - içtimaî bir m ü e s s e s e s i : îCâviyeler ve
dim ettiğimiz bu çalışma, 1968'de- zftviyeli camiler, «İstanbul Ü n i v e r s i t e s i . Ü t .
tisat Fakültesi Mecmuası» X X I I I ^1962 - 63)
ki tesbitlerimizin derlenmesi suretiyL^ s. 3 - 8 0 . b i l h a s s a s. 47 ve res, 53 (Asistan
meydana gelmiştir. Metin S ö z e n t a r a f ı n d a n ç i z i l e n b i r p l â n ) .
29) Abdullah K u r a n . The M o s q u e in
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafın­ Early Ottoman architecture, C h i c a g o - L o n ­
dan 1972 de yayınlanan Türkiye Vakt> don 1968, s. 167 - 169, res. 184 - 187. r e s . 187
de b i n a n ı n b i r p l â n ı b u l u n m a k t a d ı r .
Abidelerinin, Afyon vilâyeti bölümün­ 30) V a k ı f l a r G e n e l Müdürlüğü yayını
de Sincanlı'daki Sinan Paşa imareti de Türkiye'de vakıf abideler x'e eslfi eserler
(haz. Sabih E r k e n ) . A n k a r a 1972, I . s. 143 -
yer almıştır. Ufak bazı hatalan olan 147, 1 p l â n ve d ö r t foto ile. M a h a l l î y a y ı n l a
(meselâ, tabhane odalan beşik tonozlu r m t a m bir k o l e k s i y o n u e l i m i z a l t ı n d a o l m a ­
dığından, bunları tarayamadık. B u bakım­
olması gerekirken kubbeli gösterilmiş dan Afyon'da b a s ı l a n B:azete v e d e r g i l e r d e
tir) bir plân, dört fotoğrafı da yayın­ Sinan P a ş a i m a r e t i ile i l g i l i y a z ı l a r o l u p o l .
m a d i ğ i m tesbit edemedik. Vaktiyle Afyon
lanan Sinan Paşa imareti hakkmda bu­ Halkevi tarafından y a y ı n l a n a n Taş|)inar der-
rada kısa bilgi verilmekte, kitabesinin grisinin t e k r a r Qikmağ-a b a ğ l a d ı ğ ı n ı ö ğ r e n d i k
İse de, bu derginin ç ı k m ı ş s a y ı l a r ı n ı elde e t ­
de kopyası tekrarlanmaktadır*'. memiz m ü m k ü n o l m a d ı .
31) E v l i y a Celebi, Seyahatname. rx s
5. tmaretin kurucusu
37.
Sinan Paşa : 32) E d i p  l i B a k i . a d ı g e ç . e.sr. s. 14;
Türkiye vakıl abideleri, s. 143.
Vali Sinan Paşaya bazen Gazi^' ba 33) E d i p  l i B a k i , a d ı gec. e s r . s. 2;
zen Lala'^ lâkapları verilmektedir. Si­ S ü l e y m a n G ö n c e r ve H a v d a r ö z d e m l r , A f y o n
ili turistik klavuzu r A f y o n Turizm demeği
nan Paşanın tarih içindeki hüviyeti y a y ı n l a n , no. 41 i s t a n b u l 1963.
16. yüzyılın pek çok sayıdaki Sinan Pa- 34) S ü l e y m a n G ö n c e r ve H a y d a r Ö z d e ­
şa'sı arasında diğerlerine kanşmakta- mlr, AJEyon ili turistik klavuzu, istanbul
1963.
dır. Edip Ali Baki, Vakfiye'de okunai". 35) B u h u s u s d a bk. M ü k r i m i n H a l i l Y ı -
Çelâlü'd • devletti ve'd • dün ibaresini n a n ç , Akkoyunlu m a d d e s i , tsl&m Ansiklope.
<Usi, I . s: 264 - 265' d e k i p e r e d e , b ö y l e b i r
Derlet ve Din'in Ulusu olarak değil. yakmhgı destekllyecek bir İşaret y o k t u r .
SlNCANLI'DA SİNAN PAŞA İMARETİ
315

manii ileri gelenlerinin hayatlarına (Si- 37) M. S ü r e y y a . S i c i l L i Osınanî. ni, s


104; M e h m e d H a f i d . Sefinetü'I-vüzera (yay,
cill-i Osınânî) dair eserde birçok Sinan i s m e t P a ı m a k s ı z o ğ l u ) İ s t a n b u l 1952. s. l ö ;
Paşa anılmakta ise de, bunların Siıı- t. H a n ü D a n ı g m e n d , i z a h l ı Osmanlı tarihi
kronok>jisi, İ s t a n b u l 1947 - 1950. I , s. 445;
canlı'daki imaretin kurucusu ile bağ­ G ü v e y i S i n a n P a ^ a ' n m E d i r n e ve Gelibolu'da­
lantısı tesbit olunamamaktadır. Bunla­ k i e v k a f ı l ı a k k ı n d a bk. T a y y i p GökbiİKin,
EıliTiıe ve Pa.şa livası. İ s t a n b u l 1952. s. 453 -
rın arasında H . 932 ( = 1525/26) da 455. G ü v e y i S i n a n Pa^a'nın Gelibolu'daki
İran'da şehîd düşen bir Sinan Paşa t ü r b e s i n i n k i t a b e l e r i i ç i n bk. A . H a y d a r A l .
p a g u t , :siaTinara'da Türkler [ G e n e l k u r m a y
dikkati çekmekte ise de elde yeterli biı- Başkanlığı I X . şube yayınıl İstanbul 1941.
s. 83 ( t a m i r k i t a b e l e r i ) . F e v z i K u r d o g l u . Ge­
delil bulunmamaktadır (Bk. E k : I ) . libolu ve yöresi tarihi f E d i r n e ve y ö r e s i eski
e s e r l e r i sevenler k u r u m u y a y ı n l a r ı n d a n ; 31
Sincanlı'daki imareti kurduran Si­ İ s t a n b u l 1938, s. 64 - 65 a r a s ı n d a k i m e t i n d ı ş ı
nan Paşa Osmanlı tarihinde pek nam r e s i m l e r d e n so. d a n bir e v v e l k i ffotosu ve t a ­
mir kitabesi k o p y a s ı ile). A y ş e Suii-an bu
bırakmamıştır. Kanunî Sultan Süley­ v a k ı f l a r ı n .sahibi p'ibi görünmektedir, kşl.
man'ın ilk yıllarında, kaptanıderya olan Ç a ğ a t a y U l u n c a v B a y a z ı d I i âllesi. «Tarih
D e r g i s i » s a y ı 14 (1959) s. 119 - 120. V a k f i y e
bir Lala Sinan Paşa Rum eyaletine Bey­ si H . 911 ( = 1 5 0 5 / 0 6 ) t a r i h l i d i r .
lerbeyi tayin edilmiştir. Genellikle Si­
38) M e h m e d H a f i d , Sefinetü'l - v ü z e r n .
vas eyaleti, Rum eyaleti olarak adlan- s. 21; D a n ı ş m e n d , Kronolo.ji. I I , s. 438. Be.-
dırıldığına göre bunun bizim Sinan Pa şiktaş'daki camiin yapılması, ölnan Paşa'nın
.5alısiyeti ve ö l ü m ü h a k k ı n d a bk. k ö l e s i ola­
şa olması muhtemeldir^. Başka bir r a k hizmetinde b u l u n a n bir İ s p a n y o l u n h a ­
Kaptanıderya Sinan Paşa, Güveyi lâka­ t ı r a l a r ı , C r i s t o b a l de V i l l a l o n . Viaje de Tiirqu-
l a (yay. A . G . Solalinde) Madrid 1965 (4.
bı ile tanınır. H . 897 ( = 1491/92) dv b a s k ı ) r C o l e c c i o n A u s t r a l no. 2461 t ü r k ç e s i .
Kapdan olmuş, H . 898 ( = 1492/93) de Kanuni d e v ı i n d e istanbul (gev. F u a d C a r ı m ) .
İ s t a n b u l 1964. s. 26.51.98; B e ş i k t a ş camii
azl edilerek H . 909 ( = 1503/04) de Ge­ h a k . bk. H a f ı z A . y v a n s a r a y l ı H ü s e y i n E f e n d i ,
Hadikatü'l - cevânri, n. s. 90; S. Eyice
libolu'da ölerek orada gömülmüştür'". tstanbul, petit guide. I s t a n l j u l 1955. s. 110;
I I . Bayezid (1481 - 1512)'m kızı Ayşe kili.seden ç e v i r d i ğ i A y a k a p ı d a k i m e s c i d için
bil. H a d i k a , I's. 127; S. E y i c e Son devir B i ­
Sultan'm kocası olan Güveyi Sinan Pa- zans mimarisi, İ s t a n b u l 1963, s. 40 - 41. lev.
şa'nm Gelibolu'da güzel mimarili fa­ 64 65; Y e n i b a h ç e ' d e k i d i ğ e r m e s c i d i i ç i n bk.
Hatlika, I , s . 127; S e m a v i E v i c e . İstanbul mi.
kat maalesef çok harap bir türbesi bu nareleri, «Türk sanat tarihi araştırmaları,»
lunmaktadır. Yine Kaptanıderya olan I (1963) s. 130. res. 164 ( b u g ü n bu m e s c i d -
den l ı i ç b i r )z k a l m a m ı ş t ı r ) .
Rüstem Paşa kardeşi Sinan Paşa ise
H. 961 ( = 1554) de ölerek Üsküdar'da 39) M. H a f i d . SeflnetU'l-vUzera. s. 23.
24; D a n ı ş m e n d . Kronolo.il, I I I , s. 497 544; O s .
Mihrimah Sultan camii hciziresindeki m a n i i t a r i h i n d e ç o k k ö t ü bir n a m b ı r a k a n bu
türbeye gömülmüştür". H. 999 (=1591) Cai^-aloClu S i n a n P a ^ a ' n m b ü v ü k h.ntta â d e t a
e f s a n e l e ş m i ş zentrinligine r a ğ m e n bh- h a y r a t
-1003 ( = 1595) ve H . 1006 ( = 1598) - h ı r a k t ı S m a d a i r bir bilerimiz y o k t u r . O n u n s a ­
1013 ( = 1605) arasındaki iki defa Kap nılan İstanbul'da CaSaloglu h a m a m ı . Sultan
I. M a l ı m u d (1730 - 1754^'un k u r d u ğ u A y a -
danıderya olan Cağaloğlu Sinan Paşa sofya kütüphanesine gelir s a ğ l a m a k üzere
ise H . 1014 ( = 1605) de ölmüştür^. B J y a p t ı r ı l m ı ş t ı r ve S i n a n P a ş a ile h i ç b i r ilgisi
yoktur. Adını semtin adından almıştır ki. bu­
addaki vezirlerin en tanınmışı olan Ye rası da Sinan P a ş a ' n m k o n a ğ ı n d a n dolayı
men fatihi de denilen Sadrâzam Koca bö.ylece Föhret b u l m u ş t u r . C a ğ a l o ğ l u Sinan
P a ş a ' n ı n herhalde D i v a r b a k ı r d a o l m a s ı g e r e ­
Sinan Paşa ise H . 1004 ( = 1596) de k e n m e z a r ı v e y a t ü r b e s i h a k k ı n d a bir bilgi
ölerek İstanbul'da Çarşıkapı'daki mus- edinemedik. Y a l n ı z K o n y a Ereğli'sinde C a -
ğ a l o 5 - l u bedesteni denilen, ü z e r i tonozla ö r t ü ­
l ü ince u z u n bir y a n ı v a r d ı r . B i l i n e n bedes­
36) Hüseyin Yurtaydm. Kannnî'nin cü- ten •^^inler'nin h i ç b i n n e frirmeven bu y a p ı ilk
îûsu ve i l k seferleri. A n k a r a 1961. 17. not 89 ş e k l i n i havli kaybetmişlir. Belki Cağaloğlu
vo s. 33. K ü ç ü k S i n a n P a ^ a denilen bir v e z i r Sinan P a ş a tarafından y a p t ı r ı l a n bu eseri
de H . 920 ( = 1515) — 922 ( = 1516) y ı l l a n b u r a d a i h t i y a t l a a n ı y o n ı ? ; . B u y a n ı h a k . bk.
çırasında K a n t a n l ı k m a k a m ı n d a bulunmug. F e r r u h S e n a r . Konya Ereğlisi. İ s t a n b u l 1961.
sonra Rumeli ( ? ) B e y l e r b e y i olmuijtur. k ş l s 59; I . H a k k ı K o n v a l ı , Abideleri ve kitabe­
I. H . D a n ı s m e n d . K r o n o l o j i . H . s. 436. B u leri ile Konya Ereğli'si tarihi, t s t a n b u l 1970.
K ü ç ü k S i n a n Pa.sa'nm dlg:er a y n ı a d l ı S i n a n s. 735 . 737. de bu bedesten v e y a h a n ı n , S i n a n
Pa.'ja'lardan biri ile a y m olup o l m a d ı ğ ı a n l a ­ P a ş a ile ilgisini açı&a çıkaramamış, yalnız
tılmıyor. A y r ı c a kşl. Ç a ğ a t a y U l u ç a y . B a y a - Pa.şa'nm K o n y a d a bir süre s ü r g ü n oldu-";!!
«ıd n aileel, « T a r i h Dergisi» s a y ı 14 (1959) s ı r a d a b e l k i b u r a s ı n ı y a p t ı r a b i l e c e ğ i n i bir ih­
a. 104. timal olarak ortaya a t m ı ş t ı r . K o n y a Ereğli'-
SEMAVİ EYİCE
316
Genel Müdürlüğü Arşivi, K u y u d - i kadime
takil türbesine gömülmüştür*. Yavuz Tapu Defteri, no. 142 de s, 138 — 139 deki
Selim'in Sadrâzamı Sinaneddin Yusuf «visâle» de (tarihi : 28 C e m a z i y ü l â h ı r 1 2 3 ı
Paşa, Mısır seferi sırasında H . 922 (=1864) Başbakanlık Arşlvi'nde D H R 141
s, 87 deki H . 1232 ' = 1816/17) tarihli bir
( = 1517) de şehîd olmuştur^'. Onaltm- kayıttan, Selânik'de Yemen F a t i h i K o c a S i ­
cı yüzyılın daha az tanınan bu addaki nan Paşa'nın vakıflarından b a ş k a bir dlg-er
vezirleri arasında ise Arnavutluk'da Vi­ Sinan Paşa'nm da hayır eserleri o l d u ğ u anla­
şılmaktadır. Bu Sinan P a ş a , belki de K a n u n î
la ( = Luma) da doğan, Sofu Sinan
Süleyman'ın lalası olan. 1520 de vezir y a p ı ­
Paşa'yı*, Sultan Cem ile beraber onun lan ve ilerlemiş bir y a ş ı n d a iken kendisine
uzun ve tehlikeli Avrupa macerasında Selânik sancağı verilerek, orada ölen Defter­
büyük bağlılık hissi ile beraberce do­ dar Koca Sinan P a ş a olmalıdır.

laşan ve Cem'in ölümü üzerine İstan­ 41) Anonim, Slnaıı Pa.şa ( H a d ı m ) mad
bul'a gelerek I I . Beyazıd'ın hizmetine desi, islâm Ansiklopedisi. X , s. 661 - 666
giren Sinan Bey (sonra Paşa?)^, aslen
42) Hasan Kalesi, Velikl vezir Kodza
bir Güıcü Beyi iken, islâmiyete gire­ Sinan - paşa njegove zaduzibine injegova v a -
rek Karaman beylerbeyliğine tayin olu­ kufnama - Th« Great Vizier K o d z a S i n a n .
nan ve Konya'da Mevlâna dergâhı bah­ Pasha, his foundations and lü» VVaqfiyyah.
çesindeki türbesinde yatan diğer bir «Gjurmime Albanologjike - AHıanoIoslıa \st.
raıivanja 2». PrisUna 1965. s. 1 0 5 - 144; K e .
mal özergin - Hasan Kaleşi - İ s m a i l E r e n ,
sindeki bu yanı gerçekten Cafaloglu ailesine
Prizren kitabeleri, «Vakıflar Dergisi» VI]
âit ise. muhakkak Sinan Paşa'nm eseri olma­
sı da o-erekmez. Bilindiği gibi Cicala-Cıfala (1968) s. 8 2 - 8 3 , B i r rivayete g ö r e 1608/09
Oflu ( = Cağ-aloğ:lu> Sinan Paşa Osmanlı dev­ da Şam'da, ba.ska bir rivayete Eröre 1615 de
rinde bir sülâlenin başı olmuş, o M ve torun­ Tekirdagı'nda ölerek Gelibolu'da g ö m ü l m ü ş ,
ları yetişmiştir Tekirdagı'nda bugün kitabe­ tür. Bu İkinci rivayetin, orada türbesi olac
si kazınmış 17. yüzyıl sonlarına ait bir mey­
dan şadırvanında bir Cağaloglu İbrahim Be­ Güveyi Sinan P a ş a ile kanstırılma-sından
yin adı okunuyordu. doğduğu t8.hmin edilebilir.

40) Serafeddin Turan, Sinan Pa>ja (Ko. 43) Anonim (Haydar B e v ? ) . V â k ı â t - ı


Ca) maddesi. îslûm Ansiklopedisi. X. s. 670 -
Sultaîi Cem (Tarih-i Ounani E n c ü m e n i Mec­
675; Sinan Paşa'nm uzun bir liste tutan ev­
kafı için bk. Tahsin ö z , Topka])! Sarayı mü. muası, eki yay. Mehmed Arif) İstanbul
zeelnde Yemen fatihi Sinan Pa.«ra arşivi, «Bel 1330; Anonim. GurbetnAme.i Sultan Cem
!eton» X. sayı 37 (1946) s. 171-193; iSinan yay. I . Hami Danışmend. « F a t i h ve İ s t a n b u l
Paşa'nın İstanbul'daki türbesi hak. bk. S. Dergisi» n , sayı, 7 - 1 2 , s, 2 1 3 - 2 7 1 ; Cavid
Eyice, İstanbul, s. 39. Mısırdaki vakıflanna Baysun, Ceın Sultan h a y a t ı ve şiirleri, İ s ­
dair vesikalar için kşl. Vakıflar XT. Müdürlü­
tanbul 1946, s, 6 3 - 6 4 ; 1. Hikmet Ertaylan,
mü, Vakıflar meşheıi hakinnda muhtasar İza­
hat. Ankara 1939, s. 16, Koca Sinan Paşa'nm Sultan Cem. İstanbul 1951. s. 240; a y r ı c a k ş l
Yugoslavya'da Kaçanlk'dekl vakıflan hakkın­ aşagıd/ı not 45, Cem'in y a n ı n d a ç o k tehlike­
da bk. Hasan Kaleşi. Naistartjl vakufskl do. li maceralara katılan Sinan B e y - Pajja
kumeııti u Jugoslavlji na arapskom jeziku - Sultan Cem ile 1482 den onun ö l ü m ü tarihi
Die aeltesten Waqf - Urkunden İn JngoslaAvl-
olan 1495 e kadar F r a n s a ve İ t a l y a ' d a ora.
on in arabischer Sprache. Prlştina 1972, s.
257-308, almancası s. 338-339; aynca ksl. dan oraya sarüklenmiş. Efendisinin ö l ü m ü
aşağıda not 42, Prof. Dr, Nejat Göyünç'ün üzerine tehlikeli ve uzun ızdıraplı b e k l e y i ş l e t
verdiği notlara göre Sinan Paşa'nm Ma­ den sonra İstanbul'a dönerek I I , B a y a z ı d ' ı n
latya'da da bir camii ile medresesi vardı. hizmetine geçmiştir. Sultan Cem'in çok kısa
Halbuki eldeki bileriye göre, aynı Sinan bir evlilikden sonra Mısır M e m l û k Sultanı
Paşa arşivinde bu hu-sıısda bir bilgi
yoktur. N, Gövünç tarafından verilen bir no­ Melik an Nasır Muhammed (11) ibn-i K a y ı t -
ta göre, 25 Cemaylzülâhlr İ207 ( = 1793) ta- bay'dan dul kalan kızını, a m c a s ı I I . Bayaf.ıd
rihb bir ç.vkaf kaydında (Başbakanlık Arşivi yurda getirterek Sinan B&y'in oğluna ver­
M. Cevdet - Evkaf. no. 3764), «.,. Malatva'da miştir. SiciU-i Osmanî, m, s, 104 de bahsi
vezir.l âzam sâbık Fâtlh-1 Yemen Gazi Sinan geçen Bolar Sinan P a ş a ile Sultan C5em'in
P a ş a câmi-i şerifi vakfmdan almak üzere..-.»
kapucubaşısı Sinan Bey'in aynı o l d u ğ u bildi,
denilmektedir, Di.?;er bir kayıdda ise bu eser­
lerin eski Malatva'da harap bir halde kal- rilmekte ise de, biz burada bir y a n l ı ş l ı k ol­
d!klan bcllrtlhnektedlr : «Malatya şehri bun duğunu tahmin ediyoruz. Sonra Adilcevax
dan akdem harâb olarak ahalisi yaylalan Beyi olan Mustafa Bey'in b a b a s ı Y u l a r k a s d ı
olan Asbuzu'ya nalcl eylemiş olduklanndan Sinan Paşa'dır ve bunun P e ç e v l Tarihl'nden
?jehr-l meabûrda FfttDı.l Yemen Sinan Paşa anla§ıldıgma göre Cem'in y a n ı n d a k i Sinan
câml-1 şerifi dahi harib ve mUnhedim ve
müstağni an olarak...» bk Tapu ve Kadastro Bey İle ilgisi yoktur.
SİNCANLI'DA SİNAN PAŞA İMARETİ
31/

Sinan Paşa (öl. 1573)** akla gelmekte­ lih Pisil. Hacı H a m z a kasabasmın tarihi
h a k k ı n d a bir a r a ş t ı r m a ( b a s ı l m a m ı ş lisans
dir. Çorum kuzeyinde Hacı Hamza'da t e z i . no. 1 2 6 7 ) , 1968. B u r a d a t a m t ü a n 2 0 E y .
H. 912 ( = 1506/07) tarihli büyük bir lül 1721 tarihli bir h ü k ü m d e , eserin sahibinin
d a h a o devirde bile y s ı n l ı ş o l a r a k Y e m e n F a ­
cami ve imareti olan Sinan Paşa'nın tihi K o c a Sinan P a § a ş e k U n d e g ö s t e r i l m e s i ,
ise hüviyeti anlaşılamamaktadır*'. Yi­ bu addaki vezirlerin ne k a d a r b ü y ü k h a t a l a ­
r a y o l a ç t ı ğ ı n ı n a ç ı k b i r delilidir. Halbuki
ne Afyon yakınında Bolvadin'deki ca­ 1596 da ölen K o c a Sinan Paşa'nın 1506/07
mie Lala Sinan Paşa cami denilmekte y ı l ı n d a bir imaret y a p t ı r a m a y a c a ğ ı aşikâr­
dır. H a c ı H a m z a k a s a b a s ı n d a k i imareti y a p ­
ise de, bu tamamen yanlıştır. Çünki bu tırabilecek birkaç Sinan F a ş a arasında, yu.
eser Kanunî Sultan Süleyman devri­ k a n d a not 4 3 de a d ı g e ç e n S u l t a n Cem'in
k a p u c u b a ş ı s ı S i n a n B e y . P a ş a d a a k l a gel­
nin, pek şöhretli Rüstem Paşa (ölümü; mektedir.
1560) smm bir hayr eseridir**. Garip
46) B u camie İ m a r e t camii denilmekte­
bir maceranm kahramanı olan Yular- dir. SadrsLzam l i ü s t e m P a ş a ' n ı n b u r a d a a y ­
kasdı veya Yularkıstı Sinan Paşa ise r ı c a h a m a m ı ve k e r v a n s a r a y ı d a o l d u ğ u bili.
nir. K e r v a n s a r a y b u g ü n t a m a m e n ortadan
Şehzade Ahmed'in Lalası ve veziri ol­ k a l k m ı ş t ı r . C a m i ise t e k k u b b e l i b ü y ü k bir
muş onunla beraber Anadolu'da ora­ b i n a d ı r ve M i m a r S i n a n t a r a f ı n d a n y a p ı l m ı ş ­
t ı r . B u eseri de 1 9 6 8 de g ö r m ü ş ve i n c e l e m i ş ­
dan buraya sürüklenmiştir*'. Onaltmcı tik. İ s t a n b u l Ü n i v e r s i t e s i E d e b i y a t F a k ü l t e ­
yüzyılın tesbit edebildiğimiz başlıca Si­ sinin T a r i h b ö l ü m ü n d e y a p ı l a n bir lisans ç a l ı ş ­
m a s ı n d a bu h u s u s d a v e r i l e n b i l g i l e r k a n a a t i ,
nan Paşa'Ian, bu yazımızm sonundaki m i z c e h a t a l ı ve y a n ı l t ı c ı d ı r , k ş l . F e v z i G ü m ü ş
ayrı bir listede, ilerideki araştırmalar­ ( 3 6 7 4 ) , Bolvadin tarihi h a k k ı n d a bir a r a ş t ı r ­
m a - O s m a n l ı d e v r i , 1969, s. 16 v e 1 7 a y r ı c a
da düzeltilmesi ve tameımlanması te­ bk. s. 20. F . G ü m ü ş . S i n a n P a ş a c a m i i de de­
nilen İ m a r e t camiinin. Hoca Sinan P a ş a
mennisi kaydıyla, sıralanmıştır. (1440 - 1486) t a r a f ı n d a n y a p t ı r ı l m ı ş o l d u ğ u ,
nu ileri s ü r m e k t e . R ü s t e m Paşa'nın Mimai
Babasının adı Mehmed (vakfiyede S i n a n eliyle k u r d u r d u ğ u menzil m a n z û m e s i -
n i n ise b u g ü n k ü Ç a r ş ı c a m i i y e r i n d e o l d u . ğ u -
kendisine şehîd de denilir) olduğvma nu iddia etmektedir. F a k a t Çarşı camii y a ­
göre, aslının devşirme değil fakat Türk k ı n tarihlerde y ı k t ı r ı l a r a k yerine yeni bir ca.
mi y a p t ı r ı l m ı ş t ı r ' denilmektedir. B u görüşe
olduğunu kabul edebileceğimiz Lala iki b a k ı m d a n k a r ş ı ç ı k ı l a b i l i r : birincisi, İ m a ­
Sinan Paşa, bilhassa Sivas'da evkafa r e t c a m i i y a p ı s a n a t ı b a k ı m ı n d a n 16. y ü z y ı l ı
ve Miitiar Sinan ü s l û b u n u göstermektedir,
sahip bulunduğuna göre burası ile il­ i k i n c i s i ise F . G ü m ü ş ' ü n de t e z i n i n s. 2 0 de
gili olmuştur. Amasya yakınındaki So i ş a r e t e t t i ğ i gibi. Ç a r ş ı c a m i i n d e k a p ı y a n ı n ­
daki H . 920 ( = 1320) tarihli kitabeden anla­
ş ı l d ı ğ ı gibi. bu e s e r i n e s a s ı EşrefoğuUarı'n.
dan Mübarizüddin Mehmed Bey tarafından
44) İ b r a h i m H a k k ı K o n y a l ı . K o n y a ta- k u r d u r u l m u ş t u r , bu hususda a y r ı c a bk. 1
riW, K o n y a 1934. s. 7 3 6 - 7 3 8 ; M e h m e d ö n ­ H a k k ı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, A n k a ­
der. Blevlftna ç B h r i K o n y a . A n k a r a 1971 ( 2 . r a 1 9 6 9 . 2. b a s k ı . s. 6 0 . k ş l . R ı f k ı M e l û l M e ­
b a s k ı ) , s. 3 7 8 - 3 8 0 . K i l i s e d e n ç e y i r d l g i , F l s a n . riç. M i m a r S i n a n , h a v a t ı . eseri I — M i m a r
don, ş i m d i k i a d ı ile D e r e k ö . v ü c a m i i h a k k ı n ­ SİHan'm h a y a t ı n a 6ser'*rine d a i r m e t i n l e r ,
d a bk. S e m a v i E y i c e . K a r a d a ğ : ( B i n b i r i ı i U s e ) A n k a r a 1965. s. 8 2 no. 6 3 ( R i s a l e - i T e z l d r e -
ve Karamam ç e v r e s i n d e a r k e o l o j i k a r a - ş t ı r m a - tü'l-ebniye'den).
1ar. İ s t a n b u l 1 9 7 1 . s. 8 4 - 8 9 . rea. 2 1 9 - 230
47) ö n c e K a y s e r i s a n c a k B e y i o l a n bu
O s m a n l ı t a r i h i n i n bu p e k t a n ı n m a y a n S i n a n
S i n a n P a ş a ' m n k e n d i s i n d e n ve i k i o ğ l u İ s k e n ,
P a ş a s m m tarihî hüviyeti ayrıca araştırılma­
der ( M a l a t y a s a n c a k b e y i ) ile M u s t a f a ( A d i l -
y a defer. K o n y a ' d a Mevlevihane avlusundaki
cevaz sancak beyi). P e ç e v î Tarlh'inde bahse­
klâsik Osmanlı devri m i m a r î uslûbundaki tür­
d i l m e k t e d i r . B u , b a z a n B o l a y r S i n a n P a . ş a ile
besinin k i t a b e s i a ç ı k s u r e t t e bu S i n a n P a ş a ­
karışmaktadır. Z a t e n S ü r e y y a , S i c i l i . I H . s.
n ı n a d ı m ve ö l ü m t a r i h i n i v e r i r . P a § a H . 9 8 1
1 0 4 de y a n l ı z B o l a v r S i n a n P a ş a ' y ı anarak
de ö l m ü g . t ü r b e s i ise H . 9 8 2 de t a m a m l a n m ı ş ­ onun IJem'in v a k ı n l a r ı n d a n olduğunu söyle­
tır. d i k t e n s o n r a Ş e h z a d e A h m e d ' i n L a l a s ı oldu­
45) B u c a m U 19G4 de R Ö r m ü g t ü k . H a k . ğ u n u y a z m a k s u r e t i y l e Y u l a r k ı s t ı ile b i r l e ş ­
kında ksl. Metin Sözen, H a c ı Hamza'dald tirmiştir. Sultan Cem'in y a n ı n d a inanılıı»az
T ü r k ©serleri, « A n a d o l n S a n a t ı Ara-ştırmala- f e l â k p t ve m a c e r a l a r a k a t ı l a n b i r İ n s a n ı n b i ı
n» n ( 1 9 7 0 ) s. 1 1 3 vd. Ç o r u m y a k ı n ı n d a k i s ü r e s o n r a , neticesi ş ü n h e l i y e n i bir m a c e r a -
H a c ı H a m z a k a s a b a s ı n d a bu camiin hangi v a a t ı l a c a ğ ı n a ihtimal vermek zordur. Y u ­
Sinan P a ş a tarafmdan yaptırıldığı bilinme­ l a r k ı s t ı S i n a n P a s a i ç i n bk. C a ğ a t a v U l u c a y .
mektedir. İ s t a n b u l Ü n i v e r s i t e s i E d e b i y a t F a ­ y a ^ n z S e l i m n a s ı l P a d i ş a h oldu. « T a r i h D e r ­
k ü l t e s i n i n T a r i h b ö l ü m ü n d e y a p ı l a n bir lisans g i s i » 9 ( 1 9 5 4 ) s. 68. s a v ı 10 ( 1 9 5 4 ) s. 118,
m e z u n i y e t tezinde ise bu c a m i i n k i t a b e s i n i n 119, 120. 122. 1 ? 0 . 134. 136. 137. O ğ u l l a r ı için
kopyası verilerek fazla derin bir a r a g t ı r m a bk. D a m ş m e n d . K r o n o l o i i 11. s. 1 2 3 ( İ s k e n ,
yapılmaksızın, eserin K ü ç ü k Sinan Paşa'nın der B e y ' i n B a b a Z ü n n u n ' a yenilmesi . 152G);
hayratı (kşl. y u k a r ı d a not 3 6 ) olabileceği n . s. 2 6 5 ( M u s t a f a B e y ' i n S a h T a h m â s b İIP
b i r İ h t i m a l o l a r a k Ueri s ü ı ü l m ü g t ü r . bk. S a ­ savaşı - 1551).
SEMAVİ EYİCE
318
nu, Ali Çelebi adındaki kimseye aittir*,
nisa'yı 30 Temmuz 1970 günü ziyareti­
ikinci satırdaki kelime,
mizde, buradaki mezarhkda bir Sinan
birinci ve
Paşa kızmm mezan bulunduğunu öğ­
üçüncü satırlar arasına fazla sıkıştırıl
rendik. Kasabanın dışındaki eski me­
zarhkda. bozulmuş ve bakımsız mezar- dığından pek kolay okunamamakta,
taşlan arasında yarılanndan fazla top­ fakat bunun bin (yâni oğlu) değil, bin­
rağa gömülü iki mezartaşı ile karşı­ ti olması da bazılarınca iddia edilmek­
laştık. Bunlar biçim itibariyle 16. yüz­ tedir. Böylece Ali Çelebi'nin, Sinan Pa­
yıl mezartaşı üslûbuna tamamen uy­ şa'mn, adı yazılmayan bir kızının o ğ
gundu. Taşların ölçüleri, bunun pek lu olabileceği ihtimali belirmektedii
küçük bir yaşda ölen bir kıza ait ol­ Ancak şu var ki, burada binti kelimesi
duğunu belli ediyordu. Sonisa'nm ev­ pek inandırıcı görünmüyor. Kız t a r a ­
velce Sivas vilâyetinin bir kasabası ol­
fından bir torunu ifade için b u t e r i m i n
duğu bilinir. Diğer taraftan vakfiyesi
kullanılmasının ne derecede y e r i n d e
de Sincanlı'daki hayratın kurucusu Si­
olabileceği halli gereken bir m e s e l e d i r .
nan Paşa'mn bu kasabada bir hamamı
olduğunu açıkça ifade etmektedir. Bu Taşı tekrar yerinde kontrolü i m k â n ı r u
durumda, Sincanlı'daki eserin sahibi elde edemediğimizden, tek d a y a n a ğ ı ­
Sinan Paşa'mn Sivas valiliği sırasında mız olan fotoğrafı da fazla net sayıla­
Sonisa'da bir kızını kaybettiğine \c mayacağından bu husus ihtiyat k a y d ]
onun mezarını burada yaptırttığına ile böylece tanıtmağı doğru b u l u y o r u . :
inanmak mümkündür. Ancak gerek Taşın üzerindeki yazı şundan ibarettir ;
fotoğrafını gerek estampajını aldığımız Ali Çelebi
bu mezartaşlannm bir Sinan Paşa kızı bin? (veya binti?)
ile ilgisi yoktur. Esseyit İbrahim adın Sinan
da bir şahsm Nefise adındaki kızının Paşa
taşlarıdır. Sinan Paşa h z ı rivayetinin fi
nereden çıktığını araştırmağa imkânı­ Şaban
mız olmadı. Belki bu çok harap ve taş­ 952
larının çoğu toprağa gömülü olan me
zarhkda gerçekten bir Sinan Paşa kızı­ Eğer bu çok mütevazi mezartaşı

na ait taşlar vardı, fakat bize yanhş gerçekten Sincanlı'daki Sinan Paşa'nırî
taşlan göstermiş olabilirler. Sinan Pa­ bir yakınına ait ise, bu vezirin ş e c e r e
şa'mn kızınm mezartaşlarmın ise tah-
rib edilmiş veya toprak içine gömüle­
rek kaybolmuş olmalanna ihtimal ve­ 48) B u mezartaşı haJtkında k ı s a o l r n o t
için bk. S. E r k e n . T ü r k i y e ' d e v a k ı f a b i f l e l e r ,
rilebilir. s. 167, b u r a d a tagdaki a d A l & e d d i n v e t a r i h
H . 953 o l a r a k g ö s t e r i l m i ş t i r . F e v z i Gümüş,
y u k a r ı d a not 46 da g ö s t e r i l e n l i s a n s ç a l ı ş m a ­
Lala Sinan Paşa'mn çocuklanmn s ı n d a , s 17 de b u m e z a r t a ş ı n d a n b a h s e t m e k ­
tedir. M e z a r t a ş ı n ı n , c a m i i n g ü n e y t a r a f ı n d a k i
tesbi tinde yukarıda bahsi geçmiş olan
mezarhkda oldugiınu ve S ü l e y m a n HHırd
Bolvadin'deki îmaret veya Rüstem Pa­ Bey tarafından burada bulunarak A f y o n m ü ­
zesine g ö t ü r ü l d ü ğ r ü n ü ve b u t a g m b ü y ü k i h t l .
şa camiinin bir dış cephesinde, duvar m a l ile H o c a S i n a n P a ş a fbu ş a h ı s h a k . bk.
taşlan araşma gömülü bir Türk mn- H a s i b e Maziogflu, Sinan Pa<;a - H o c a m a d -
tsl&m Ansiklopedisi. X , s. 666 - 670) n m b i r
zartaşmdan da bahsetmek yerinde ola­ og:luna a l t o l a b i l e c e ğ i n i b i l d i r m e k t e d i r . H a l b u ­
caktır. 1968 yıh Eylül'ünde gördüğü­ k i S i n a n P a ş a ' m n i k i og-lu M e h m e d v e A h ­
med Ç e l e b i a d l a r ı n d a d ı r . B i z B o l v a d i n ' e 1968
müz bu küçük ve itinasız işlenmiş me­ yıh sonbaharında gittiğimizde, bu m e z a r t a ş ı -
zartaşı, H. 952 Şaban'î ( = 1545) tarih­ nı imaret camiinin d u v a r ı n a y a p ı ş t ı r ı l m ı ş oia.
rak görmüştük. B u makalemizle y a y ı n l a d ı ğ ı ,
li olup, üzerindeki bozuk hatlı çok kı­ nfız f o t o ğ r a f ı da B a y a n M e h l i k a A r e l t a r a ­
f ı n d a n ç e k i l m i ş ve b i r k o p y a s ı Y . ö n g e e l i y ­
sa yazıdan anlaşıldığma göre bir Sinan
le t e m i n e d i l m i ş t i r . T a ^ d u v a r a g ö m ü i ü g ö s ­
Paşa'mn oğlu veya bir ihtimalle toru­ termektedir.
SİNCANLI'DA SINAN PASA İMARETİ 319

sinin düzenlenmesinde faydalı olabilir*^ tülü ve basit mimarili bir ek bina yer
Fakat garip olan husus, bu camie İma­ alır. Bunun kikr - mahzen ve aşhane
ret camii denilmekle beraber halk ta- - imaret olduğunu tahmin etmekteyiz.
rafmdan yaptıranın Rüstem Paşa de­ Bunun önünd». hiçbir mimari hüviyeti
ğil, Sinan Paşa olarak gösterilmesidir. olmayan ahşap bir şadırvan yapılmış­
Mezartaşınm cami duvsınna ne vakit tır. Camie uzanan yolun sol tarafında
yapıştwıldığını bilmiyoruz. Mimar Si­ ise, mermerden tuhaf biçimde bir me­
nan tarafından yapılan camiin kesin zar görülmektedir.
tarihi bilinmemekle beraber, onımJa
hemen hemen aynı vakit inşa olunan, 1. Tabhaneli cami :
sonraları da yıktırılan bir çeşmenin ki
İmaretin esas binasını teşkil eden
tabesinden Rüstem Paşa'nın buradaki
cami iki yanında birer tabhane odası­
hayratın kurucusu olduğu anlaşılıyor
na sahip bir zaviyeli veya tabhaneli ca
du». Çeşme H. 960 ( = 1552/53) tarihli
midir. 28 m 25 ölçüsünde bir cepheye
olduğuna göre, cami de bu tarih etra­
sahip olan caminin bütün eni genişli­
fında ve Rüstem Paşa'nın ölüm tarihi
ğinde beş bölümlü bir soncemaatyeri
olan 1560 dan önce yapılmış olmalıdır.
uzanır. Bu son cemaatyeri iki yanı düz
1545 de ölen bir kimsenin mezartaşınm
birer duvarla kapatılmıştır. Cephesi
birkaç yıl sonra yapılan bir camii du-
ise, fazla açık yuvarlak kemerleri ile,
vanna yapıştınlacağma pek ihtimal
1876 tamirinde değiştirilmiş tesirini bi
verilemiyeceğine göre, bu iş nisbeten
rakmaktadır. Bu kemerleri taşıyan
geç bir devirde yapılmış olmalıdır.
dört mermer sütunun, yine mermer­
Bu bölgede, çok yakın tarihlere ge den işlenmiş başlıkları ve kaideleri eş-
linceye kadar Sinan Paşa soyundan dir. Bu başlık ve kaidelerin köşeleri
inenlerin yaşadığı anlaşılmaktadır. Ni­ üçgen dilimler halinde kesilmiştir.
tekim 1876 tamirini yaptıranlar da ta- Soncemaatyerinin kemerler ile aynlan
rih'lerden anlaşıldığına göre aynı soy­ beş bölümünün üstlerini sekizgen kas-
dan kimselerdir. Belki bugün de Sinan nakh birer kubbe Örtmektedir. Tam or­
Paşa sülâlesi hâlâ yaşamaktadır. Bu tada eksen üzerindeki kubbe diğerlerin­
konu, yerinde yapılacak araştırma ve den daha yüksek olup, bunun sekizgen
soruşturmalarla aydınlığa çıkarılabilir. kasnağı dört köşeli bir kaide üzerine
Bu surette de belki Sinan Paşa'nın hü­ oturtulmuştur. Bu kubbe içeride de di­
viyeti hakkında bazı vesika veya sözlü ğerlerinden biraz farklıdır. Kubbe ete­
bilgileri de elde etmek mümkün ola­ ğinde yarım yuvarlak dilimler halinde
caktır. bir sıra kabartma friz dolaşmaktadır.
Bugün bu beş kubbenin üstleri alafran­
// ga kiremit ile örtülüdür. Gayet tabii ola
İMARETt TEŞKtL EDEN
YAPILARIN MİMARİLERİ
49) Vaktivle İstanbul'da Sahhaflar çar­
Sincanlı'daki imaret, etrafı alçak cısında satm aidıfeımız 1947 baskılı bir kita.
bm içinde 1954 tarihi ile birlikte kurgun k a ­
duvar ile çevrili geniş ve kısmen ağaç­ lemle vazılmıs : «Annemin baba tarafından
lar i L kaplı bir avlunun içindedir. Av­ Gazi Sinan P a ş a ' y a inen şeceresi tesbit edil­
m i ş ve muhafaza edilmiştir» şeklinde bir
lu k£.pısmdan girildiğinde tam karşıda k a y ı t ile karşılaşmıştık. Kitabın eski sahibi­
bulunan camie doğru uzanan yolun sağ ni ö&jrenmek m ü m k ü n olmadıkından, hangi
Sinan" Paşa'nın sülâlesinden oldufiM da anla­
tarafında türbe bulunmakta, bunun ya­ şılamamaktadır.
nında sıbyan mektebi olduğu anlaşılan 50) Bu tahrib edilen çeşmenin kitabeat
tek kubbeli bir bina yükselmektedir. için bk. Süleyman Gönçer. Mimar Koca Sİ.
Avlunım sağ tarafında dikdörtgen biçi­ nan'ın Bolvadin'deki eserleri, «Taşpınar Af­
yon Halkevi Dergisi» r V . sayı 38 (1935) s.
minde ince, uzun, üstü beşik tonoz ör­ 89 - 90.
SINCANLI'DA SİNAN PAŞA ÎMARETl
320
dukça yüksek kemerli bir açıklık ile ay­
rak bu, eski eserin dış tesirini çok boz­
rıldıklarından bu payeleri duvariaruı
maktadır. Evvelce kubbelerin dışları­
uçları olarak da kabul etmek m ü m k ü n ­
nın alaturka kiremid ile kaplı oldukla­
dür. Yani böyle görüldüğü takdirde,
rım orada söylediler. Fakat Evliya Çe-
iki paralel mekân, ortada uçları p â y e
lebi'nin kısa notundan aslında bütün
şeklinde biçimlendirilmiş ve yanlardan
imaretin kubbelerinin kurşun kaplı
ortaya taşan birer duvarla ayrılmış ol­
oldukları öğrenilmektedir. Hiç şüphe­
maktadır. Her iki mekân da ortada ka­
siz, eserin gerçek mimari hüviyetini
re, yanlarda dikdörtgen b i ç i m i n d e ol­
ancak kubbeleri kurşun kaplı oldu
mak üzere üçer bölüme ayrılmıştır
ğunda anlamak mümkün olacaktır.
Cümle kapısından girildikte ilk g e ç i k ü
Soncemaatyeri döşemesi, cümle kapı­
bölümde bina mimari özelliklerini da­
sına giden yol dışında iki taraflı birer
ha iyi koı-umuş görünmektedir. Orta­
seki halinde yükseltilmiştir. Fakat b'i
daki kare bölüm, pandantif li geçiş un
sekiler yanlardaki duvarlara kadar da­
surlan ile penceresiz kasnaklı bir kub
yanmamakta, tabhane odalarma geçişi
be ile örtülmüştür. Yanlardaki dar bö­
sağlayan kapıların önlerinde kesilmek
lümleri ise birer yarım kubbe örter.
tedir. Böylece yanlardaki tabhane oda­
Bunlar ortadakine nisbetle daha alçak
larında kalan misafirlerin, kapıların
tır. Yanlardaki dar bölümlerin köşele­
önlerine kadar pabuçları ile gelmeleri
rinde, yarım kubbeye geçişi sağlamak
imkânı sağlanmıştır. Bu durum da bir
üzere ustalıklı şekilde üç kademesi
defa daha, bu yan odaların misafirha
mukarnash birer tromp yerleştirilmiş­
ne mahiyetinde olduklarını ve esas
tir. Birincinin aynen benzeri olan ikin­
ibadet mekânı ile hiçbir bağlantılaıı
ci kısımda ortadaki kare b ö l ü m ü yixw
bulunmadığmı açık surette göstermek­
pandantifli bir kubbe örter. Yanlarda­
tedir. Soncemaatyeri'ne açılan iki pen­
ki yarım kubbeli dar bölümlerin geçiş
cere cami mekânına ışık vermektedir.
unsurları ise, 1876 tamirinde tahrip
Ayrıca sol tarafda bir de mihrab nişi
edilerek, yerlerine basit pandantifler
oyulmuştur. Halbuki sağ tarafda bu­
yapılmıştır. Bu yan bölümlerin duvar
nun karşılığı görülmüyor.
lannda açılan pencereler de dı.ş çerce
Esas ibadet mekânına geçid veren velerinden açıkça görüldüğü gibi 1876
cümle kapısı muntazam işlenmiş taş­ tamirinde şimdiki şekillerini a l m ı ş t a .
lardan inşa olunmuştur. Çok sade mi­
marisinde bir «Bursa kemeri» hâkim­ Camiin iç duvar satıhları beyaz ba­
dir. Kapının kanadlan belirli bir şe­ dana ile kaplanmıştır. Üzerlerisde pan
kilde 1876 tarihli tamire işaret etmek­ dantiflerdeki yazılardan başka, hiçbir
tedir. Burada ashnda geçmeli klâsik tezyinat, hiçbir nakış veya yazı yok­
uslubda kapı kanadlannm olması ge­ tur. Sadece duvar yüzlerinde 1876 ta
rekirdi. Girişi taçlandıran «Bursa ke­ mirinde yapıldığı tahmin edilen ince
meri» nin göze en hoş gelen detayı ik; çubuklar halinde çerçeveler görülür,
yandaki taşıyıcı konsollarıdır. Bunlar Mihrab, 16. yüzyılın ilk y a n s ı n d a ya­
zarif birer motif halinde kemeri taşı- pılmış bir eserin mimarisine ç o k aykı­
makda ve onu yan duvarlara bağlamak­ rı düşen bir görünüştedir. Aynca bu­
tadır. Esas ibadet kısmı biribirini eş nu süsleyen çok renkli ve garip motif­
surette takip eden enine iki büyük me­ li tezyinat gözleri rahatsız etmektedir,
kân halindedir. Bunlar biribirinden Bu mihrap gibi, basit ve zevksiz bir
yan duvarlardan ileri taşan kısa duvar­ tahta işçiliği gösteren minber ile cüm­
lar, birer dörtköşe pâye ve bunlann le kapısı üstündeki mahfil de 1876 ta­
üzerine atılmış bir kemerle ayrılmış­ mirinin hatıralarıdır ve bir sanat de­
tır. Payeler iki yandan, zeminden ol­ ğerine hâiz değillerdir. Minberin kapı-
SİNCANLI-DA SİNAN PAŞA İMARETİ
321

smdaki örtü ise üzerine işlenmiş H. le tarafı, binanın eski ve esas temelleıı
1361 ( = 1942) tarihi ile çok yenidii. üzerine oturan yeni duvarlardan mey­
îbadet mekânının muhtelif yerlerinde dana gelmiş ve bu duvarlarda yapının
sarkan vc hatta duvarlara tesbit edil­ devri ve üslûbu ile hiç uyuşmayan, siv­
miş olan her türlü tiplerdeki elektriK ri alınlıklı pencereler açılmıştır. Oriji­
glob ve avizeleri ile çıplak ampuller, nal duvarlardan yalnız sol tabhanenin
aplikler itiraf etmek lâzımdır ki, son dışında bazı parçalar taş ve tuğla tek­
derecede zevksiz ve çirkin şeylerdir. niği bakımından ilgi çekici özellikler
1876 tamirinin hangi zaruret ile yapıl­ göstermektedir. Burada moloz taşların
dığını biImİ3'oruz. Fakat hiçbir oriji­ aralarında tuğlalar kullanılmıştır. Hat­
nal ağaç aksamın görülmemesinin se­ ta bir yerde, yatık vaziyette grekçe bir
bebi belki bir yangına atfedilebilir". kitabe parçası da farkedilir. Aynı ta-
rafda tuğladan bir boşaltma (tahfif)
Namaz mekânının iki yanındaki
kemeri içinde yekpare taşdan bir dol­
misafirlere mahsus tabhane odaları iç-
gu da dikkati çeker.
de herbir kenarı 4 m 50 kadar ölçüsün
de dörtköşe plânlı küçük mekânlardıı. Sağ tarafda bitişik olan minarenin
Bunların üstleri beşik tonozlar ile ör­ kapısı soncamaatyeri'nin sağdaki duva­
tülmüştür- Odaların yan duvarlannd.?. rının içinden, bu tarafdaki tabhane ka­
birer büyük pencereleri olmasına kar­ pısı yanında açılmıştır. Bir sekizgen bi
şılık, kıble tarafındaki duvarlarında çiminde olan kürsü, aralarında tuğla di­
dışarıya mazgal biçiminde dar bir aru- zileri olan muntazam taşlardan örül­
lık halinde açılan, fakat içeride geniş, müştür. Pabuç kısmında ise, dökülen
bir çift menfezleri vardır. Tabhane sıvanın altında yuvarlak gövdeye geçi­
odalarının ocakları bozularak dolap şin, tuğladan üçgenler yardımıyle sağ­
nişi haline getirilmiştir. 1968 de bu landığı anlaşılıyor. Bunun üstünde bir
odalardan sağdakinin kullanılır halde bilezikle başlayan gövde yuvarlaktır.
olmasına karşılık, soldaki çok hara;) Gövde tamamen sıvalı olduğundan ya
ve içinde çalışılamıyacak derecede ba­ pıldığı malzeme anlaşılmamaktadır.
kımsız bir durumda idi. Fakat orijinal olmadığına ihtimal veri­
lebilir. Şerefe çıkması tuğladan konsol­
Ortadaki iki büyük kubbe oniki
lar halindedir. Bunların aralannd?.
genli birer basık kasnağa sahiptir.
1876 tamirinde yapılan pencere alınlık
Bunlann da üstleri alafranga kiremi.1
lan gibi, üçgen süslerin bulunması, mi­
ile kaplanmıştır. Aynı şekilde, tabhane-
narenin gövdesi ile şerefesinin aynı ta­
lerin tonozları ile yanlardaki yarım
mirde yenilendiğine işaret olsa gerek­
kubbelerin dışları bu çeşit kiremid ile
tir. Zaten şerefenin demir parmaklıkla­
örtülmüştür. Camiin yan duvarları mo­
rı da 19. yüzyıl işidir.
loz taşlardan yapılmıştır. 1876 tamirin­
de kıble tarafındaki duvarlarda yapı­
51) S i n c a n l ı , İ s t i k l â l s a v a ğ ı n d a garpiq-
lan tamirat daha muntazam işlenmiş m a l a n n o l d u ğ u ö n e m l i b i r yerde, T ı n a s s t e p e ,
kesme taşlardan meydana getirilmiş­ Kocatepe, D u m l u p ı n a r ' m y a k ı n ı n d a bulun­
m a k t a d ı r . B u tarihi eserin Y u n a n ilerleyişi
tir". Mihrab tarafındaki kısmın ilk ba- s ı r a s ı n d a ne ö l ç ü d e z a r a r KÖrdüftünU tesbit
kışda, bu tamirde genişletilmiş olması edemedik.
Sincanlı . Sinan P a ş a kalabasının. Türk
ihtimali hatıra gelebilirse de, böyle bir Y u n a n c e p h e s i n d e k i d u r u m u i ç i n bk. M . Şev­
ihtimal doğru olamaz, çünki, bu geç ki (Yazman) Büyük t a a m ı z nasıl oH'.uî
i s t a n b u l 1933. b a s t a k i h a r i t a (25 A.S;ustos a k ­
devir duvarlannın, daha eski duvarla­ ş a m ı d u r u m ) . S i n a n Pafja kasaba.s! Y u n a n
ra aynı hizada eklendiği, soldaki tab­ hatları içindedir.
52) B u r a d a t a s l a r ı n a r a s ı n d a bir de d a ­
hane odası ile olan dış köşede görüle­ h a e s k i devre ait. dev.sirme m a l z e m e olarak
bilmektedir. Binanın ana kitlesinden k u l l a n ı l m ı ş b i r ta.-î e ö r ü l m e k t e d i r . Ü z e r i .errek
çe yazılı b a ş k a b i r t a ^ ise dogu ccphedf
9 m 75 ölçüsünde dışarı taşan bu kıb­ mevcuttur.
SEMAVİ EYİCE
322

Sinan Paşa imaretinin merkezi firhane, doğrudan doğruya camiin iki


olan bu tabhaneli cami, 1525 deki ya yanma bitişik olan tabhane odalarıdır.
pılışmdaki mimarisinden sadece iç mi Biz bu tek kubbeli mekânın bir sıbyan
marisini, onu da kısmen koruyabilmiş­ mektebi olabileceğini sanıyoruz''. Nite­
tir, örtü sistemi, yağmur sularının kim Sinan Paşa'nın vakfiyesinde de
burada bir mektebi olduğu bildirilmek­
akıntı ve sızıntısını önlemek için, aslı­
tedir. Dış kenarları 7 m 50 ö l ç ü s ü n d e
na uymayacak şekilde değiştirilmiş ve
olan, içeride ise 5 m 50 ö l ç ü s ü n d e bir
esere alışılmamış bir görünüş veren
kare teşkil eden bu kubbeli m e k â n bir­
çatı hatları ve bilhassa yabancı bir
kaç pencereden ışık almakta, ayrıca
malzeme olan kiremit ile örtülmüştür,
içinde muhtelif dolap höcreleri de bu­
îyi ve dikkatli bir restorasyon çalış­
lunmaktadır. Caddeye bitişik olan k u ­
masında bu lüzumsuz değişiklikler
zey cephesinin ortası aslında yıkık bir
kaldırılır, çatı, tonoz, kubbe ve yanm
halde iken, 1968 de tekrar örülerek k a ­
kubbelerin esas bünyeleri belü edilecek
patılmıştır. Burada aslında bir ısıtma
surette bunlar parazit dolgulardan ajak-
ocağının bulunduğunu tahmin etmek
lanarak, üstleri esasında olduğu gibi
teyiz. Nitekim son tamirde buraya bir
kurşun kaplanacak olursa, herhalde
baca konulmuştur. Ancak bu tamirin
bu değerli Türk mimari eseri şimdi eserin mimari hüviyetine uygun düş­
olduğundan çok daha cazip bir görü­ t ü ğ ü de söylenemez. Kurşun kaplı ol­
nüş kazanacaktır. Dış cepheler ise o ması gereken kubbe düz ç i m e n t o sı­
kadar bozulmuştur ki, bunlar üzerin­ vanmış, düz saçak ile kubbe arasına
de oynamak hem çok masraflı hem de bir kasnak konmayıp, garip bir kapı
çok tehlikeli olabilir. Şimdiki haÜ ile kemeri yapılmış ve hepsinin üstüne de
dış cephelerin orijinal duvar tekniğinin aşırı derecede «modern» görünüşlü biı
zaten tam bir restitüsyonunu yapmak de baca oturtulmuştur.
imkânsız olmasa bile son derecede
zordur. 4. Aşhane ve anbar binası :
2. Şadırvan : Avlunun sağ tarafında 25 m 60 bo
yunda ve 7 m 20 genişliğinde ve i ç e n
Avlunun sağ tarafında bulunan şa­
de tabandan 3 m 50 kadar yüksekliğe
dırvan şimdiki hali ile çok yenidir. Or­
sahip olan uzun bir ek bina görülmek­
tadaki basit havuz eski olabilir. Fakat
tedir. Bunlar bir sıra üzerinde dizilmiş,
bunu örten ve aptest alanları koruyan
hepsi de beşik tonozlar ile örtülü deği
ahşap direklere oturan ahşap damh
şik ölçülerde dört mekândan ibarettir.
ve peykeli sundurma yakın tarihlerde
Bunlann üçü, birer kapı ile avluya
yaipilmıştır. Bunun da çatısı kiremid açılmaktadır. Bir tanesinin dışarı b a ğ
kaplanmıştır. lantısı yoktur. Bu, en kuzeydeki me­
3. Mektep : kânın (ölçüleri . 7,20x5,60) içine an­
cak 2 no. lu mekândan girilebilmekte-
Avlunun sağ tarafında ve avlu du- dir. Üstelik bu ilk odanın sadece iki
vanna bitişik olarak inşa edilmiş tek tane mazgal biçiminde penceresinin de
kubbeli bir yapı bulunmaktadır. İnti­ olması, buntm vakfiyede adı geçen
zamsız moloz taşlardan yapılmış olan mahzen olması ihtimalini hatıra geti-
bu bina 1968 de tamir edilmekte idi.
Avluya bakan cephesinin bir kenarın­
53)' İstanbul'da tek kubbeli bir m e k â n ­
da bir kapısı ve bir penceresi olan bu dan İbaret sıbyan mektebi olarak 1522 e dog-.
binanın ne olduğu bilinmemektedir. ru yaptırılan Sultan Selim mektebi misal
gösterilebilir, kgl. özp^önül Aksoy. Osmanh
Bazıları buna misafirhane demekte ise- devri istanbul sıbyan mektepTıerl ü z e r i n e bir
lerde kanaatimizce bu doğru olamaz. inceleme fîstanbul Teknik Ü n l v . - M i m a r l ı k
Fakültesi yayım - Doktora tezi T, İstanbul
Yukarıda da işaret edildiği gibi, misa­ 1968. s. 97. no. 11.
SİNCANLl'DA SİNAN PAŞA İMARETİ
323

rir. İkinci mekân (ölçüleri : 5,60x4,10) lanmadan kullanılmış olmasıdır. Nite­


hem dışarı, hem de 1. no. lu ve 3 no. lu kim bir başlığın bir yüzü gerek alt
odalar ile bağlantılıdır ve bir hol duru­ bölümünde gerek üst bölümünde hiç­
mundadır. Bunu takip eden 3 no. lu bir motif işlenmeksizin düz satıhlar
oda (ölçüleri : 5,60x7) ise sadece 2 halinde bırakılmıştır. Normal olarak
no. lu mekândan geçilen bir bölümdür. bir sütun başlığı yerde hazırlanıp son
Avluya açılan geniş bir penceresi ve ra yerine yerleştirildiğine göre, bu ga­
ocağı vardır. Nihayet sonuncu, 4 no rip duruma bir nebeb bulmak zordur.
lu mekân ise tamamen ayrı olup, bu­ Başlık gibi bir unsurun yerine konul
nun da dışa bağlantı sağlayan bir ka duktan sonra biçimlendirildigi, ve
pısı ve ocağı vardır, (ölçüleri : 6,50 .s herhangi bir sebebden bu işin tamam
5,50). B u dört mekânlı ek binanın aş- lanmasına imkân görülemediği, pek
hane-imaret olduğu hususunda hiçbir inandırıcı gözükmüyor. İkinci bir ihti­
şüpheye yer verilebileceğini sanmıyo­ mal de, bunun kasten böyle bırakılma­
ruz. Edirne'de aynı tipe giren bir tab- sıdır. Ötedenberi ustaların yaptıklaıı
haneli - cami olan Yıldırım Beyazıd eserlerin göze batar bir yerinde han
imaretinin de aşhanesinin ocağı ve bu­ kısımlar, işlemeden bıraktıkları bilinir.
nun bacası, camiin avlusunun bir ke­ Bu, en tamam ve en mükemmel eserin
narında yakın yıllara gelinceye kadar ancak Allah tarafından yapılabileceğivıi
duruyordu. B u manzumede misafir ka­ belirten fikrin bir işaretidir. Belki bu­
lanların hayvanları için yapılan ve vak­ rada böyle bir görüş hâkim olmuştur.
fiyede bahsi geçen ahırların ise, her­
halde - hamam gibi - avlunun dışında Bu sütun başlıklarının saf Tiuk
olduğunu tahmin etmekteyiz. kâsik devir sanatını temsil etmelerine
karşılık, türbenin dört kemeri ve bun­
5. Türbe : ların üzerine oturan kubbe daha yem
Avlu kapısmdan girildikte hemen bir üslûba işaret eder gibi görünüyor.
sağda imaretin kurucusu Sinan Pa^â Aynca bu üst kitle, taşıyıcı dört sütu­
nm açık türbesi bulunmaktadır. Bütün na göre fazla ağır ve kabadır. Bu du
avlunun zemini yükselmiş olduğun­ rum karşısında akla bir ihtimal gel­
dan, biraz çukurda kalan ve etrafı de­ mektedir ki o da, bu açık türbenin bu­
mir parmaklıklı bir duvarla çevrili bu­ gün görülen şekli çok geç bir tamirde
lunan bu türbe 3 m kenara sahip bir almış olmasıdır. Belki bu husu.su ay­
kare meydana getirmektedir. Dört kö­ dınlatabilecek olan üç satırlık vc tarih­
şedeki sütunların üzerine atılan taştar li bir kitabe, yukarıda kitabeler bölü­
kemerler küçük bir kubbeyi taşımakta­ münde belirttiğimiz gibi, ne yazık ki,
dır^. Bu kemerlerin etraflarında, kade­ çok yumuşak ve dayanıksız bir taşa
meli birer çerçeve vardır. B u kademe­ işlendiğinden, hava tesirleri ile ufalan­
li çerçeve her kemer yüzünde taşkın mış, kırılmış, kabartma harflerden ço­
olduğundan, başlıkların üzengilerinde ğu silindiği gibi sonuna doğru, tarih
aynı taşa birer konsol işlemek zarure­ ile birlikte büyükçe bir parçasını da
ti doğmuştur. Dört sütunun mermeı kaybetmiştir. Biz bu tarihin belki 1314
başlıkları, klâsik üslûbda birer bakla-
valı başlıktır. Bu başlıklar iki bölüm 54) Osmanlı devri Türk mimarisinde
İÜ olarak yapılmış alttaki bölümde dar çeşitli biçimlerde pekçok örneg:i olan «a<;ık
türbeler» hakkında etraflı bir araştırma ya-
bir friz halinde sıralanan küçük çer­ pılmsısı gereklidir Sinan Pa^a türbesi, Amaa
çeveler içinde mukamaslar ve rozetler ya'daki bir türbeyi hatıra grctirmektedir, kşl.
A. Gabriel. Monument's turcs d'AnatoUe, n,
işlenmiştir. Üstteki geniş bölümde de Paris 1934. s. 45. res. 27. Bunda da her cep­
baklavalar sıralanmaktadır. Burada il­ hedeki kemerlelrin üstünde yukarı doğru siv.
rilen bir silme vardır, fakat dört deotek s ü ­
gi çekici bir özelUk başlıkların tamam­ tun değil pâycdir.
SEMAVİ EYİCE
324

( = 1896/97) olabileceğine ihtimal ver­ lentiyi kontrola ve doğruluk derecesi­


mekteyiz. ni daha doğrusu içindeki gerçek payı-
m araştırmağa imkân yoktur. Lâhdin
Türbenin içinde 1 m 15 x 2 m 50 dört yüzünü teşkil eden mermer levha
ölçüsünde mermerden bir lâhid bulujı- 1ar ile üstteki kapak taşının kenarları
maktadır. Yukanda kitabe kopyalarım klâsik uslûbda motifler ile zengin su­
verdiğimiz mermerden iki güzel şahide rette bezenmiştir. B u kadar süslü ola­
bu lahdin baş ve ayak uçlarım süsle­ rak yapılmış bir mezann sahibini tanı­
mektedir. Bu taşların köşelerinde deği­ tacak bir yazının bulunmayışı oldukça
şik biçimlerde, burmah veya zigzag gariptir. Yukarıda da işaret edildiği gl
yivli sütunçeler işlenmiştir. Taşların bi, yuvarlak gövdeli iki taş, lâhdin nis
taç kısımlarında önlü arkalı ve taşla­ betlerine aykırı düşecek derecede şe
rın arka yüzlerinde zengin ve zarif ka­ kilsiz ve kısadır. Bilinmeyen bir sebeb-
bartma rumîler işlenmiştir. Üzerlerin­ den mezann sahibinin adının yazılma
deki bu kabartma tezyinat ile Sinan dığma veya gene bilinmeyen bir sebeb-
Paşanın mezartaşları, 16. yüzyıl taş den esas mezartaşları parçalandığın­
üzerine işleme sanatının güzel misalle­
dan, bu taşların dikildikleri birer ihti­
ridir. Lâhdin üstü bugün çimento kap­
mal olarak ileri sürülebilir. B u ikinci
lıdır. Burada yapılan bir çukura yerleş­
ihtimal ile birlikde Sinan P a ş a n ı n lâh­
tirilmiş yine 16. yüzyıla ait mermer­
di üzerindeki kavuğun da belki bura­
den bir mezartaşı kavuğu durmaktadır.
daki taşa ait olabileceği de düşünüle­
Sinan Paşa'nm kabrinin taşlan taçlan
bilir. A}'dınlatıcı bir bilgi ele geçmedik­
ile tamam olduklanna göre bu kavu­
çe bu esrarengiz mezar üzerinde taiı-
ğun nereye ait olabileceği merak uyan­
minler yürütmekten başka bir şey ya­
dırır. Bu kavuk herhalde avlunun için­
pılamaz.
deki başka bir mezardan kalmış bir
parça olmalıdır. Biçim itibariyle de Bu lâhdin garip bir özelliği de,
imaretin kurulduğu 16. yüzyıla ait bir üstünde tamamen kapalı bir kapak
unsurdur. Bu mermer lâhdin yan yü­ taşının bulunmasıdır. İslâm - Türk ge­
zünde, profilli sathın ortasındaki ge­ leneğinde, mezara rahmetin girebilme­
nişçe sahada da siyah boya ile yazılmış si için üstünün açık bırakılması, hiç
olarak Bi'smi'llâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm değilse kapak taşının ortasında bir de­
yazısı görülmektedir.
lik bırakılması usuldendir. Halbuki
burada kapak tamamen kapalıdır. K a ­
6. Mezar : pak taşının kenarlarında baklavalı bir
friz kabartması dolaşmaktadır. Lâhdin
İmaretin avlusunda, avlu kapısın­
dört cephesindeki levhaların yüzlerine
dan camie uzanan yolun solunda tek
başına bir de mezar bulunmaktadır. ise, bir sıra halinde uzanan rozetlerden
Tamamen kaim mermer levhalardan sonra geniş bir geçme motifi kuşağı
yapılmış olan bu lâhid bugünkü top­ uzanır. Bu motif aslında ağaç işlerinde
rak zeminin üstünde ve oldukça yük­ kullanılan ve malzeme ile tekniğin za­
sektir. Baş ve ayak ucuna dikilmiş yu­ rurî kıldığı bir süs tarzıdır. Burada ta­
varlak gövdeli iki taş tamamen boştur, şa süs motifi olarak işlenmesi garip
Bu mezarm kime ait olduğunu belirte­ sayılabilir. B u geniş geçmeli motifli
cek hiçbir, yazı tarih veya işaret yok­ kuşağın aşağısında alternatif olarak
tur. Zaten bu taşlar da lâhdin diğer tertiplenmiş tomurcuklar (fleurons)'dan
kısmüannm aksine çok kaba ve nis- meydana gelen bir süs kuşağı daha yer
betsiz derecede kısadır. Halk rivayeti almaktadır. Lâhdm, mermer bir kaide­
bu kabrin Sinaa Paşa'nm hocasmın ye oturan eteğinde ise profilli g e n i ş bir
olduğu yolundadır. Tabiatıyla bu söy­ silme bulıuunaktaâır. B u sahibi meç-
SİNCANH-DA SİNAN PAŞA İMARETİ
325

hul mezar üzerindeki süslemesi ile duvarına bitişik çok yeni bir çeşme
Türk sanatınm klâsik devrine işaret görülür.
etmekte ve alışılmamış tipi ile Türk
mezar mimarisinde değişik bir örnek Sinan Paşa hamamı, Osmanlı dev­
olarak muhakkak ki özel bir yere sa­ ri Türk hamamlarının tiplerine dair
hip bulunmaktadır. vaktiyle yaptığımız denemede*, tesbit
ettiğimiz başlıca ana tiplerden ilkine
7. Hamam :
bağlanabilir. Bu tipde genellikle bir
Sinan Paşa imaretinin son ek bina­ orta kısım etrafında dört eyvan uzan­
sı olan ve Vakfiye'de de bahsi geçen makta bunların aralarında da birer
hamamı ise 1968 de Sincanh'jn ziyart halvet höcresi yer almaktadır. E n eski
timizde görememiştik. B u çalışmamızı
Türk mimari düzeni olan ortası avlu­
hazırlarken hamamı da yazımızın çer­
lu dört eyvanlı yapıların bir hatırası
çevesi içine alabilmek için bu ihmal
edilmiş eseri görüp bize bir krokisini olarak ev ve hamam mimarisinde uzun
temin etmesini eski öğrencilerimzden süre yaşayan bu tip, bazen bazı un­
ve Vakıflar Genel Müdürlüğünde gö­ surların eksik yapılması ile ufaltılmış-
revli Sabih Erken'den rica ettik". S. tır. Sinan Paşa hamamında da dunmı
Erken, Sincanlı'ya kadar giderek ge- böyledir. Halvet kısmında dördüncü
rekU bilgileri bize temin etti. Hamam, eyvan kolu olmadığından dolayisiyle
gördüğü vazife itibariyle imaretin sı- iki yan halvet höcresi de teşekkül ede­
mrlan dışında ve hayli uzağında yapıl­
memiştir. Çok hallerde köşe pahların­
mıştır. Mimari bakımdan hiçbir özel-
da açılan höcre kapılan burada yan
Ugi ve iddiası olmayan basit ve ufak
bir «tek» hzunamdır. Açıkta görülebi duvarlardadır. Nihayet burada açık bir
len cephelerinden anlaşıldığı kadan ile nisbetsizlik vardır. Sıcaklık kısmının,
iri kesme taşlardan yapılmıştır ki bun- ortasında göbektaşı bulunan merkez
lann devşirme malzeme olmasına ihti kısmının daha büyük bir ölçüde olma­
mal verilebilir. Hamam bugün topra­ sı gerekirdi. Bütün bu detay değişik­
ğa çok gömülmüş ve etrafını saran bi­ liklerine rağmen, Sincanlı'daki Sinan
nalar ile yeni yapılan soyunmayeri yü- Paşa imaretinin hamamı, Türk hamam
zünden gerçek hüviyetini göstermez ol­
mimarisinin en yaygın şekli olan dörî
muştur. Bilhassa son yıllardaki deği-
eyvanlı ve köşe halvet höcreli tipinin
şikhkler sonunda, soyunmayeri esas
biçimini tamamen kaybetmiştir. Sade­ az değişik çeşitlemesi (variation'u) ola­
ce soğukluk - ılıklık ile halvet kısmı ve rak karşımıza çıkmaktadır. B u bakım
arkadaki külhan esas yapıdandır. B u dan ona, Türk hamamlarında bizim
orijinal kısımlar pek küçük ölçüde bir (a) tipi olarak adlandırdığımız grubun
sahayı kaplamaktadır. Hamamların içinde yer verilmesi ve bu tipin az de­
hemen hepsinde kendisine mahsus bir ğişik bir ara şekli olarak kabul edil­
mimarisi olan ılıklık - soğukluk kısmı, mesi gerekir.
dar uzun bir koridor halindedir. Esas
sıcak kısım (halvet) ise bir orta me­
kâna açılan üç eyvan halindedir. Bun­ 55) H a m a m ı n İmarete 300 metre kadar
lardan en diptekinin iki tarafında kub­ bir uzaklıkda bulundug:u. Türkiye vakjf eser­
leri. I . s. 147 de bildirilmekte, fakat tipi ve
beli birer halvet höcresi bulunmakta­ mimarisi hakkmda hiçbir bilgi verilmemek­
dır. Hamamın arka tarafmda ise bütün tedir.

yapı genişliğince bir su haznesi va 56) Semavi Eyice, tznlk'de «Bttyük H a ­


m a m » ve Osmanlı devri banmmlan hakkında
külhan uzarunaktadır. Hamamın hiçbir bir deneme, «Tarib Dergisi» sayı 15 (1960ı
dış mimari özelliği yoktur. Sadece bir S. 99 - 120. B u tipin içindeki de&igmeler hu.,
sunda kşl. s. 108 ve 110.
SEUAVİ EYtCE
326
önceki hızını kaybederek terk o l u n m u ş
8. Çeşme : ve 16. yüzyıl ortasından itibaren de ar
Hamamın batı cephesinde duvara tık hiç tatbik olunmamıştır. Sinan P 5 .
bitişik olarak bir çeşme vardır. Bu, şa'nm Sincanh'da kurdurduğu imart ı
eski işlenmiş taşlann ahenksiz bir şe­ de esas ve geniş manası ile böyle bsj-
kilde kullanılması suretiyle çok yakın tesisdir. Yani burada «âyende ve re-
tarihde yapılmış bir unsurdur. Bilhas­ vende» yi, misafir edecek tabhaneler,
sa cephedeki bütün taşlar eskiden mi­ her odada ikişer kişi kalmak ve ü ç gün
mari bir hüviyeti olan bir yapıya ait üç geceden fazla barınmamak şartı ile
olduklanm açık surette belli etmekte­ mevcuttur. Bunların cami olarak kul­
dir. R. Attila Dinçer'in 1968 de teslim lanılan çifte mekânh kısmın iki yanın­
ettiği lisans çalışmasında Sinan Paşa'- da bulunmalarına ve cami ile h i ç bağ­
nm esas çeşmesinin hamamın giriş lantıları olmamasına karşılık, camiden
cephesine bitişik olduğu, fakat 1953- geçmeksizin misafirlerin içeri girmele
55 yılarında bu çeşmenin yerinden sö- rini sağlayan, doğrudan doğruya dışa-
k ü l d ü p bildirilmektedir. Vakfiye'de n açılan kapıları vardır. Burada geçi­
çeşme hakkında hiçbir bilgi yoktur. ci olarak barınanların, sayılarının 27
Esas çeşmenm mimarisine dair de eli­ olduğunu bildiğimiz imaret personeli
mizde bir ipucu bulunmamaktadır. nin, buraya gelen «fukara» nm fayda­
landığı aşhane - yâni dar ve sonraki
///
manası ile imaret-ise avlunun bir ke-
StNAN PAŞA İMARETİNİN SANAT nanna inşa olunmuştur. Tabhane oda­
TARİHİNDEKİ YERİ larının bugünkü halleri ile b o z u l m u ş
Vakfiyesinden de açıkça anlaşıldı­ oldukları görülüyor. Bunlar ocaklarım
ğı gibi Sincanlı'daki Sinan Paşa maiı- kaybetmişlerdir. Yalnız bir tanesinde
zumesi, o vakte kadar sönük bir köy esasında ocak yeri olması muhtempl
olan Çathöyük'ü «şenlendirmek» gaj'e- bir niş mevcuttur. Fakat dikkatli bir
siyle yapılmış bir imaret tesisidir. Da­ restorasyonda, tonozda bunun baca
ha doğrusu bir menzil küUiyesidir. Bir izine raslanacağı muhakkaktır. S a ğ ta-
yol üzerinde bir yeri canlandırıp, eski­ rafdaki tabhane odasından namaz me­
den denildiği gibi «şenlendiren» bu kânına açılan pencerenin ise bu oda
eserin aynı zamanda bir misafirhane 1ar esas görevlerini kaybettikten son­
karakterinde olması da düşünülmüş­ ra, hatta belki de 1876 tamirinde açıl­
tür. Bu bakıma Sinan Paşa camiinin mış olabileceğine ihtimal verilebilir.
esası eski zaviyelere, zaviyeli ve tabha-
neli camilere uzanmaktadır. Esası çok Bizim bu tip yapılara verdiğimi?
eski zaviyelerden gelen ve Türk sana­ zâviyeli veya tabhaneli camiler adma
tının ortası avlulu, dört eyvanlı yapı sadece karşı çıkmak için bir takım baş­
tipinden doğan zaviye - camiler git gi­ ka adlar teklif olunmuştu. B ö y l e c e bu
de iki yanlarında tabhane kanatlan tip yapılara yakıştırılan «Bursa tipi ca­
olan camiler halini almış ve bu şekli miler» veya «ters T tipi camiler» veya
ile 16. yüzyılın içerilerine kadar gel­ sadece « i tipi camiler» gibi adların
miştir. Bu hususdaki görüşlerimizi, eli­ yetersizliği kabul edilmiş oluyordi'.
mizdeki bütün malzemeyi ortaya koya­ Kanaatimizce bu adlar ne kadar ilmî
cak olan kitabı hazırlayıncaya kadar, olmaktan uzaksa, «yan m e k â n h cami­
bir deneme olarak bir makalede evvel­ ler» veya «çapraz akslı camiler» adlan
ce tanıtmıştık". Bu çeşit eserler Os- da o decede uzaktır. Çünki bu adiann
manh devri Türk mimarisinde 14. ve hiçbiri bu tip yapıların ne işe yaradık-
15. yüzyıllarda çok parlak bir gelişme
gösterdikten sonra 16. yüzyıl içlerinde
57) Bk. yukaxida not 28 deki yazımıa
SİNCANLI'DA SİNAN PAŞA İMARETİ

lanın, başka bir terimle fonksiyonla- rak, sonra da sadece mekânları ile bir
nm ortaya koyamamaktadır. Halbuki cami olarak değerlendirmek gerekecek­
evvelce de İsrarla işaret ettiğimiz gibi, tir.
bir yapı çeşidini adlandırabilmek için
1. Tabhaneli camiler içindeki
evvelâ onun ne işe yaradığım tayin et­
yeri :
mek gereklidir. Nitekim bir hamama
da bir hamam diyoruz; yoksa «önün­ Kronoloji bakımmdan Sinan Paşa
de kubbeli büyük bir mekânı, arada üç imareti, bu tip yapılzırm hemen hemen
bölümlü ikinci mekânı ve en dipte en sonunda bulunmaktadır. Osmanlı
de göbek taşı etrafında açılan mekân­ devri Türk mimarisi bu tipi 14. yüzyıl­
ları olan» bina diye bir tarif yapmıyo­ da işlemiş, esas önömeklerden (proto­
ruz. Sanat tarihi ait olduğu medeniye­ tiplerden) yeni biçimler vererek uzak-
tin bir parçası, maddî bir varlığı oldu­ laştımıış, 15. yüzyılda en mükemmel
ğuna göre, o medeniyet içinde bu çeşit şekilleri ile geliştirmiştir. 15. yüzyılın
yapılarm da gördükleri iş, kendilerin­ başlarma doğru I I . Bayezid (1481 -
den beklenen hizmete göre adlandırıl­ 1512) devrinde son parlak çağmı yaşa­
maları gereklidir ve kanaatimizce şart­ yan bu tip, I . Selim (1512 -1520) dev­
tır da. Bir yabancı ve Türk medeniye­ rinde geç örneklerini verdikten sonra
tinin dışında olan sanat tarihçisi için Kanunî Süleyman (1520 -1566) devrin­
bir dereceye kadar göz yımıulabilir de bir kaç en son örnekle sönmüş ve
olan böyle adlandırmalar, bir Türk sa unutulmuştur, tşte Sinan Paşa tabha­
nat tarihçisi için biraz garip olur. Şu neli camii bu en son safhamın misal­
halde yanlarındaki odalar «âyende ve lerinden biridir. Tarih bakımından ona
revendeyi» misafir etmek gayesiyle ya­ en yakm olan misaller, Diyarbakur'da
pılan, orta mekânları ise bazen sadece Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından H . 928
cami bazen de üstü kubbe ile kapatıl­ ( = 1521/22) de yaptırılan Fatih Paşa
mış avlu olan bu tip yapılar esasları imaı-eti«, İstanbul'da H . 929 ( = 1522/
zâviyelerden geldiğine göre zâviyeli ca­ 23) de tamamlanan Sultan Selim man­
mi, veya yan odaları tabhane oldukla­ zumesi^, Rodos'un 1523 de fethinin ar­
rına göre tabhaneli cami şeklinde ad­ kasından inşa olunan Süleymaniye ca­
landırmak tek ve yegâne ilmî olan ad­ mii* ve Silivri'de H . 937 ( = 1530/31)
landırma usulüdür. Bunun dışında ka­ de yapılan Piri Paşa imareti", Saray-
lan bütün adlandırmalar ilim dışı ol­ Bosna'da H. 937 ( = 1530/31) de inş»
maktan ileri gidemez. Nasıl duvarları edilen Gazi Husrev Bey imareti", ni-
san badanalı, veya kesme taş camiler
diye bir tasnif olamaz ise, fonksiyonu
58) A , Gabriel, Voyages archSologique*
yok farzeden bir tasnif de olamaz. Bu dans l a Xurquie Orientale, Paris 1940, I , s.
na karşılık, bu tip dinî yapıların esas 199; Baari Konyar. Diyarbakır y i l l i ^ , Is­
tanbul 1936, m , s. 199 - 200. res. 127 - 181;
namaz mekânlan, genel cami mimarisi Bedri Günkut, Diyarbakır tarihi, Dlyarbakn
içinde bir yer almaktadır, böylece bn ta. s. 119. B u iİRi çekici eserin plânı ve re.
simleri için bk. Metin Sözen. Diyarbakır'da
mekânlar Türk camiinin genel gelişme Türk mimarisi. İstanbul 1971. s. 260. rea. 85
akımı içinde beliren tiplere göre sınıf- ve metin dışı resimler, res. 15 - 15 h.
59) Burası hakkında bibi. için bk. Se­
landırabilir hatta yalnız bu kısımlar ge­ mavi eyice, İstanbul, istanbul 1953, s, 62;
rekiyor ise adlandırabilir de. not 28 deki yazımız, s. 47. res. 52; a y n c a kgl.
S. Eyice. istanbul - tarihî eserler, maddesi,
t s l â m Ansiklopedisi. V . 2. s. 1214/57.
Sinan Paşa imareti de işte bu ana 60) H . Balducci, Bodos'da Türk mima-
risi, (Çev. Celâleddin Rodoslu). Ankara 1943.
esaslar içinde bir tabhaneli cami ola­ s. 118; yukarıda not 28 deki yazımız, s. 47,
rak karşımıza çıkmaktadır. Onu Os­ res. 54.
61) Yukarıda not 28 deki yasımız, M
manlı devri Türk sanatı içinde önce 47. ren. RR.
62) Yukarıda not 28 deki yazımız, s. İ8.
bütünü ile, yani bir tabhaneli cami ola­ res. 56.
SEMAVİ EYİCE
328

hayet Halep'de H. 952 e doğru biten Sinan Paşa imaretinin cami va­
Husreviye imareti" arasmda yer al­ zifesi gören esas namaz mekânlarının
maktadır. Malatya'nın yakınında Fet­ enine açılan biçimleri ile, tabhaneli ca­
hiye köyünde Kanunî Süleyman devrin­ miler arasında, şimdiye kadar tesbit
de yapılan imaret de bu gruba aUnma- edebildiğimiz misaller arasında başka
iıdu-". Bunların hepsi de Sinan Faşa bir benzeri yoktur. Afyon Karahisan'n-
imaretinde de olduğu gibi, yapmm ku­ da büyük bir tabhaneli cami olan Ge­
zey cepheyi boydan boya, bütün bina­ dik Ahmet Paşa imaretinde, mihrab
nın genişligince uzanan kubbeli bir tarafındaki kubbeli bölüm, k ı s m e n yan­
soncemaatyerine sahiptir. Yanlarda sa­ lara doğru açılmak suretiyle bir dere­
dece dörtköşe plânlı birer taphane oda­ ceye kadar Sinan Paşa imaretini an-
sı bulunmaktadır*'. Daha erken misal­ dırmaktadıı-^. Fakat burada mekân
lerde mevcut olan üzeri kubbe ile ör­ bütün genişÜğince d ı ş a n taşmadığm
tülü bir avlu hatırası olan ortası şa- dan, benzerlik az ve yetersiz kalmakta­
dırvanlı, namaz mekânına göre döşe­ dır. Diğer taraftan yine Afyon'un çok
mesi daha alçak olan, kubbesi aydınhk yakınında eski menzil yolu üzerinde
fenerli avlu bölümü artık tamamen olan ve mahiyet itibariyle yine bir men­
ortadan kalkmıştır. Buna karşılık, ca­ zil misafirhanesi, yani eski bir hanikah
mi olarak kullanılan esas namaz mekâ­ olan Boyalıköy hanikahı da ana çizgile­
nında kâh basit, dörtköşe ve kubbe ile ri ile aynı şemayı aksettirmekte" vc^
örtülü bir mekân (İstanbul'da Sultan bu bölgede biribirinden farklı olarak
Selim. Fethiye, Rodos, Halep) tatbik tatbik edilen bu kıble bölümü yanlar­
edilmiş, kâh bu kısımda genel cami da dışarı taşkın plânın ö n c ü s ü olmak-
mimarisinin gelişmesine uygun olarak
yeni şekiller denenmiştir (Silivri, Sa-
63) Yukarıda not 28 deki y a z ı m ı z , s. <8
ray-Bosna, Diyarbakır). Sincanlı'da Ga­ res. 57.
zi-Lala Sinan Paşa imareti işte bu 64) Bu eserin iyi okunamayan b i r k i î n
besi vardır. Bunda eserin bir A.bdü; r e z a k ve.
ikinci gruba girmektedir. Ortadaki na­ ya Abdilsselâm P a ş a ( ? ) t a r a f ı n d a n S u l t a r
maz mekânları değişik ve genel cami Süleyman devrinde yaptırıldığı bildirilmek­
tedir. Biz not 28 deki makalemizde. «. 14
mimarisinin akımına ayak uyduran yanlış olaralı bu camii U z u n K a s r . n ' a izafe
biçimdedir. Silivri'de Pirî Paşa ile Sa- etmiştik, halbuki eser 16. .yüzyıla aitti'-, kçl
Semavi Eylce. Trakya'da tneplk'de bir tabha­
ray-Bosna'da Gazi Husrev Bey imaretle neli oamii. «Tarih E n s t i t ü s ü Itererlsl» I (1970 ^
ri mihrap kısmında yanm kubbeli bir s. 192. ivi bir plânı için bk. M. S ö z e n , D i y a r -
baktr. s. 259 de res. 84.
bölümün daha katılması suretiyle da­ 65) Bu tipin son temsilcileri olarak D i
ha değişik bir şekil almış, Diyarbakır'­ yarbakır'da 1551 tarihli iskender Pa,'3a c a m i i
da Fatih Paşa imareti ise İstanbul'un (kşl. M. Sözen, Diyarbakır, s. 258, re.";. 83)
ile Halep'de Osman P a ş a caiıtılini de a n m a k
Selâtin camilerinde tatbik edilen dört kabildir (ksl. M. Sözen. D i y a r b a k ı r , s. 252
pâyeli, dört yarım kubbeli şeklin bir res. 75). Yalnız şuna işaret edelim k i . b u .so­
nuncuda yanlardaki tabhane odaları, k a p a i ı
benzeri olarak meydana getirilmiştir. mekânlar halinde olmayıp, önleri a v l u y a a c j k
Halbuki Sinan Paşa imaretinde daha eyvanlar olarak inşa olunmuşlardır. Tolcat'-
da Ali P a ş a camiinin de aslında b ö y l e t a b h a ­
değişik bir şekil kullanılmış ve birbiri­ neli bir cami olarak i n ş a s ı n a baslandılrını,
ni takip eden enine gelişen iki mekân fakat yaptıranın İdamı üzerine yan o d a ı a n ı i
tamamlanmadan bırakıldıklarına ihtimal ver-
inşası suretiyle bu namaz bölümü mey­ mekteviz. Son cemaat yerinin l ü z u m s u z o l a ­
dana getirilmiştir. Ortadaki kare bö­ rak iki yana uzamasını ve duvar kalm]ıö-\
irindeki küçük hücrelerin l ü z u m u n u a k s i t a k
lümler kubbeler ile örtülmüş, yanlar­ dirde çözümlenebilmesi imkânsızdır.
da kalan dar bölümler daha alçak ya­ 66) Ekrem Hakkı Ayverdi. F a t i h lie^Tl
nm kubbeler ile kapatılmıştır. Böylece .miıuaT-isi, İstanbul 1953. s. 262 - 258, plân:
Sinan Paşa imaretinin cami kısmı, tab^ res, 215.

haneli camiler arasında çok değişik bir 67) Serhavi Eyice. Anadolu'da O r t a A s ­
y a Sanat geleneklerinin temsilcisi olan bir
şekil ile karşımıza çıkmaktadır. eser : Boyalıltöy Hanikahı, « T ü r i d y a t M e c m u -
iBİSi» X V I (İ971). s. 39 - 56. I .— X V I I .
SİNCANLI-DA SİNAN PAŞA İMARETİ
329

tadır. Yalnız Afyon Karahisar'mda ta­ denemelere göre aynı eksen üzerinde
rihleri 14 -16. yüzyıllar arasında sıra­ sıralanan eş kubbeli iki büyük mekân
lansın üç ayn eserde, kıble mekânını ile bunların yanlanndaki daha dar ve
yanlara doğru açmak düşüncesinin hâ­ tonozlarla örtülü bölümlerden meyda­
kim oluşu dikkate değer bir noktadır. na gelmiş olmalıdır denilmektedir^'.
Burada mimarlarm kendilerinden ön­ Eğer Şehadet camii ilk şekli ile ger­
ceki örneklerden faydalandıklanna bii çekten bu plâna sahip ise, Filibe Ulu-
delil olsa gerektir. Fakat yukarıda da camii" ile Bergama Ulucaminin bir bö­
işaret ettiğimiz gibi, Sinan Paşa imare­ lüm eksik tatbik edilmiş bir çeşitleme­
tinde ibadet mekâmnm iki bölümü de si (variation) olarak kabul edilmesi lâ
enine uzanan mekânlar halinde olduk­ zım gelmektedir.
larına göre, bu yapı kendi tipi içinde
tek misal olîirak kalmaktadır. Sinan Paşa imaretinin cami kıs­
mı, Bursa'daki Şehadet camiinin resti­
2. Cami mimarisi içindeki tüsyon plânına benzemekle beraber,
yeri : ondan önemli bir noktada da ayrıl­
maktadır : Şehadet camii ve benzeri
Sincanlı'daki Sinan Paşa imareti­
olan Ulucamilerde, pâyeler ile yan du­
nin esas namciz mekânları müstakil
varlar arasındaki açıklıkların tonoz hi­
bir cami olarak kabul edildiklerinde,
zasına kadar yükselmesine ve geçitle­
onun benzerlerini normal camilerde
rin döşeme ile aynı seviyede olmasına
aramak mümkündür. Buradaki biribi-
karşılık, Sinan Paşa'da, bu dar bölüm
rini takip eden iki e ş kubbeli ve yan­
1er âdeta biribirlerinden tecrit edilmiş,
lan yanm kubbeler ile örtülü bölümlü
ve mihrabın görülebilmesi için burala
mimari tertibi, haklı olarak, Bursa'da
ra sadece birer kemerli açıklık yapıl­
ki I . Murad'm eseri olan Şehadet ca­
mıştır. Yan duvarlardan ortaya doğ­
miinde görümektedir". I - Murad Hü-
ru uzanan bölme şeklindeki duvarlar
devandigâr (1360 - 1389) tarafından,
Ulucami tipindeki yapılardan yalnii
şehid olduğu Kosova seferine çıkarken
Küre'deki Hoca Şemseddin camiinde
yaptırılan Şehadet camii. Bursa'nm
karşımıza çıkmaktadır. Sinan Paşa'da
bütün eserlerinde derin izler bırakan
bu bölmelerin aralannda geçit yoktur.
1855 depreminden büyük zarar gör
İçinde sadece birer kemerli küçük pen­
müş, birçok kısımları yıkılmış, uzun
cere şeklinde açıklık olan, bu ortaya
süre y a n yıkık durduktan sonra, sağ­
lamca kalabilmiş kısımlan tamir edi­
lip, kalan kısımlan ortadan kaldınl- 68) A. Kuran. Ottoman Architecture,
mak suretiyle ibadete açılmıştır. Bu­ s. 161 - 164.
gün Şehadet camii böylece görülmek­ 69) A. Gabriel, Une capitate tnrque,
Broasse, Paris 1958, s. 45 . 46, res, 14.
tedir. B u haliyle ajmı eksen üzerinde
70) R. AnhegTper. B e l t m e ^ znr F r ü h o s -
sıralanan kubbeli iki mekândan ibaret­ manİBchen BaugMcblchte, gıı eserde : Zeki
tir*. Yıkık halde iken çekilen bazı fo­ VeHdI Armağanı. İstanbul 1953. s. 4 vd. (ay­
rı basrnun), res. 3 - 5 ;
toğraflar ve çizilen desenlerin yardı-
Anhegger'in denemesi, Curtis'in çtzdlfir<
mıyle, önce R. Anhegger, bu yapının ve ta^basması bir album halinde yayınladığı
ilk şeklini tahmine çalışarak, onu çok desenler İle 2 fotoğrafa dayanmaktadır.
kubbeli camiler (Ulucami Tipi) grubu­ 71) Sedat Eldem, Bursa'da Şahadet ea-
mil konusunda bir araştırma, «Türk sanatı
na sokmuştur™. Erken Osmanh devri­ tarthi - A r a t t ı r m a ve İncelemeler» I (1963)
nin bu en büyük ve en değişik mimari- s. 313 - 326. Daha İyi ve bütün eldeki malze­
meye dsvanan bir plânı İle restitüsyon de­
11 eserinin daha dikkatli araştırmalar nemesi İçin kşl. E . Hakkı Ayverdl. Osmanlı
ile restitüsyon denemeleri yapılarak, mimarisinin İlk devri, Istanbul 1966. 1, s
267 - 274.
eski fotograflannm yardımıyle eski
72) E . H a k k ı Ayverdl. Osmanlı mima­
şekli bulunmağa çalışılmıştır. Yapılsın risinin İlk devri, I . s. 296 - 303.
SEMAVİ EYİCE
330

doğru uzanan duvarlann, binanın kub­ Filibe Ulucamli'*; Yıldırım Bayezıd'ın


be, yarım kubbe (veya tonoz) ve büyük H. 801 ( = 1398/99) da yaptırttığı Ber
kemer sistemine destek olarak düşü gama Ulucamii"; Küre'de îsfendiyar-
nüldükleri de muhakkaktır. Bursa'da- oğuUarı'nın eseri olarak H. 860
ki Şahadet camiinin çok yakın bir ben­ (= 1455/56) de yapıldığı iddia olunan
zeri daha vardır ki o da Kırşehir'deki Hoca Şemseddin camii". Nihayet bu
Lâla camiidir^'. Yapıldığı tarih bilinme­ küçük Üsteye, şimdiye kadar dikkati
yen bu eser de güdük bir halde zama­ çekmeyen bir eser daha katılabilir,
nımıza kadar gelmiştir. Burada da eni­ Merzifon yakınında Gümüş Hacıkö-
ne iki mekân biribirini takip etmekte, yü'nde (eski adı ile : Maden-i sîm) de
ortadaki bölümleri birer kubbe ört­ halk tarafından H . 851 ( = 1447/48) de
mektedir. T biçiminde payeler ile ay­ yapıldığı rivayet edilen Ulucami". B u
rılan yan bölümler dar ve uzundur. sayılan eserlerin hepsi de E r k e n Os-
Bunlar uzunlamasına beşik tonozlnr manh devri mimarisinde Edirne E s k i
ile örtülmüştür. Bugün orta bölümier caraii'nin en güzel örneklerinden biri
ile sağ tarafdaki dar bölümler mevcut- olduğu, dokuz bölümlü Ulucami tipi­
tıu*. Buna karşılık, soldaki kanat ta­ nin biraz değişik misalleri olarak or­
mamen yok olmuş, orta bölümler Şa­ taya çıkarlar. Kıble ekseni üzerinde sı­
hadet camünde de olduğu gibi, sokak- ralanan üç büyük bölümün kubbeler
dan düz bir duvar örülmek suretiyle ile örtülmesine karşılık, bu Ulucami
kapatılmıştır. Amas}'a'da 16. yüzyıl varyasyonlannda, yanlardaki bölümler
başlarına ait olduğu tahmin olunan I I . dardır ve üzerleri çeşitli tekniklerde
Bayazıd'ın zevcelerinden Bülbül Hatun tonozlar ile kapatılmıştır. Böylece bun­
adına olan camide 33^11 şema daha lar, Bursa'daki Şehadet ve Kırşehir'de-
farklı şekilde kulanılmış, orta bölüm­
lerin aynı eksen üzerinde çifte kubbe­ 73) Cevad Hakkı Tarım. K ı r ş e h i r t a r i .
li olmasına karşılık, yan bölümler de hi. Kırşehir 1938. s. 57 - 58: A. Sair» Ü l p e n
ortadakiler ölçüsünde geniş tutulmuş Kırşehir TütU eserleri, «Vakıflar n e r g i s i »
n (1942) s. 256. res. 1 5 - 1 6 . B u eseri 1964
fakat bunların üstleri tonozlar ile ör­ yıh yazında bizzat İnceleyerek bir krokisini
tülmüştür. Böylece Türk mimarisinde çıkardık.
74) A. Kuran. Ottoıncuı architecture s
Edime Üçşerefeli camiindeki sistemin 170-171, res. 188-191. Sultan U . Bayezid'
bir bakıma bir benzeri meydana geti­ ın kadınlarından olan Bülbül Hatun, Ş e h z a d e
rilmiştir'*. Ahrıed İle Hundi Hatun'un annesidir. A m a s .
ya'da mescld, mektep ve ç e ş m e y a p t ı r d ı ğ ı b i ­
linir. Bu hayratın vakfiyesi bir rivayete ^öre
Sinan Paşa imareti camisindeki H. 915 ( = 1509) bk. A. Gabriel. Monuments
hırfs d'Anatolie, n Paris 1934. s. 45. not 3;
mimari tertibin, Türk mimarisinde Ulu- başka bir rivayete fröre H . 911 ( = 1505/06)
cami tipi denilen çok bölümlü camiler tarihli, hk. Çağatay Uluçay. Bayazul n ûilesi
«Tarih I>erffisl» sayı 14 (1959) s. 108 - 107
arasında başlıbaşma bir grup eser ile oldui&ıına o-öre. mescld de bu tarihler e t r a f ı n
de bir dereceye kadar akrabalığı oldu­ da yapılmış olmalıdu-.
ğunu yukarıda belirtilmişti. Şimdiki 75) E . Hakkı A y verdi, O s m a n l ı mima­
risinin ilk devri I . s. 305 - 307.
halde hu grup Ulucamilerden şunlan
76) Bk. yukarıda not 72.
tanımaktayız, Çandarh Kara Halil Pa­
77) Osman Beyatlı, Berg^ama tarihînde
şa tarafından H . 787 (= 1386) de yap- Tttrk - tsiftm eserleri. İstanbul 1956, s, 19;
tınlan, H. 1088 ( = 1677) de tamir ve E . Hakkı AyverdI, Osmanlı mimarisinin llh
devri. I , s. 373 - 378.
H. 1307 ( = 1889/90) de büyük Ölçüde
78) Ahmet Gökoglu. Paphlaj^onla. G a y ­
değişiklik gören Gelibolu Ulucamii'*; rimenkul eski eserleri ve »rkeolo.lisi,, K a s t a ­
I. Murad ile I I . Murad'dan hangisine monu 1952. s. 235 - 238 (camiin tarihini H .
878 — 1473/74 olarak verir); A. Kuran.
ait olduğu hususunda tereddütler ol­ Ottoman architecture, s. 165.
makla beraber, I . Murad Hüdavendi- 79) Bu eserin yayınlandığını bilmiyoruz.
Biz burayı 1964 de gördük ve camiin bir k r o .
gâr'm olması daha muhtemel görülen Wsini çıkardık.
SİNCANLI'DA SİNAN PAŞA İMARETİ 33J

ki Lala camilerinin" üç dizili tekrarla- mimar : Emin Amasyaî ile Mustafa


n halindedirler. Sincanlı'daki Sinan Amasyaî'nin bu görüşteki projenin ha­
Paşa imareti ceunii de böylece bu Ulu- zırlanmasında ve tatbikinde bir payla­
cami tipi ile de bir bakıma akraba bir rı varmıdır? Bunu belki olumlu karşı­
mimaride olarak kabul edilebilir. Fa­ lamağa yetecek kadar elde bilgi yok­
kat zemin şemasmdsıki benzer tarafla­ tur, fakat böyle bir ihtimalin tamamen
ra rağmen üst yapıda evvelce işaret et­ imkân dışı bırakılmayacağı da muhak­
tiğimiz farklar da çok açık olduğuna kaktır.
göre, Sinan Paşa imareti camii, esasla-
rmı Türk sanatının genel gelişme ce­ 80) E . Hakki A-yverdl. Osmanlı mima­
reyanlarından almakla beraber, değişik risinde Çelebi ve I I . Sultan Murad devri. İ s ­
tanbul 1972. s. 136 - 150 da Dimetoka'daki
ve yeni bir deneme eseri olarak belir­ Çelebi Sultan Mehmed camiini bir daha ele
mektedir. Osmanlı devri Türk mimari­ Edarak şimdi içinde dört p&ye olan kare plan.
İl bir bina halinde olan bu çok de&erli eski
sinin artık klâsik esaslara girip pren­ Türk mimari eserinin, kurucusunun ölümü
siplerinin ve istikametinin belli oldu­ üzerine esas projesine göre tamamlanama
dan bitirildiğini Isbat etmektedir. Ayverdl'nin
ğu bir devirde eski geleneklere bağlı görüşüne göre esasında bu muhteşem cami.
fakat değişik tertipler ile yapılan Si­ in. üç bölümlü bir son cemaat yerini takip
eden hariml iki paye ile aynlan altı bölüm
nan Paşa camii-imareti, ilk devrin ar­ halinde olacaktır. Ortada kapı - mihrab ek­
kaik sistemlerini yeni bir anla3aşla de- seni üzerinde blribirini takip eden iki kubbe
yer alacak, yanlarda ise tonozlu daJıa dar
^am ettiren ve yaşatan son bir deneme mekânlar bulunacaktı. Böylece Dlmetoka'da-
oayılabilir, bu bakımdan Türk sanat ki bu camiin tahmini restitüsyon plâm. Bur-
sada Sehadet camii, Kırşehir'de L a l a Camii',
tarihinde özel bir yere sahiptir. Sinan nln bir benzeri olmakta ve bir taraftan da
Paşa vakfiyesinin şahidleri arasmda Filibe - U l u camii üe Küre'de Şemseddin ca­
mii ve benzerlerinin iki kubbeli daha ufak
adları yer alan Amasya'h baba-oğul iki bir tekrarını tenkil etmektedir.
SEMAVİ EYtCB
332

EK : I

ONALTINCI
YÜZYILIN BAŞLICA SÎNAN PAŞA'LARI
ve
VAKF ETTİKLERİ HAYR ESERLERİ HAKKINDA BİR DENEME

Bu liste sadece bir denemedir, bu bakımdan ne eksiksiz ne de hatasız


olmak iddiasmdadtr. Tarihî şahsiyetleri açık olarak tesbit edilemeyen birkaç
Sinan Paşa bu listeye alınmamıştır.

Bulunduğu ölüm
Adı ve lâkabı Mezan Vakf ettiği eserler
görevler toritai

I I . Bayazıd'ın
damadı Gelibolu'da
H. 909 türbesi Edirne'de cami ve kervansaray
Sinan Paşa Gelibolu
1503/04 var. Gelibolu'da zaviye
GÜVEnrt sancak beyi
Kaptanıderya

Rüstem Paga'niDİ Üsküdar'dı


Mihrimah t[ İstanbul - B e g l k t a ş ' d a cami ve
Sinan P a ş a kardeşi
H. 961 yanında medrese
TRABLUS Hersek sancak
1553 türbesi İstanbul - Yenibahçe'de mescid
PATÎHÎ Beyi
Kaptanıderya var. İstanbul . A y a k a p ı s ı n d a mescid

İtalyan
Cicala ailesinden
Silâhdar
Miriâlem
Yeniçeri ağası Diyarbakırı
8 da 61dü.
Sinan Paşa Diyarbakı Orada türbe Konya Bregll'sindeki Bedesten
C t G A I A O G L U Erzurum H. 1014
ve mezarı denilen y a p m ı n onunla İlgisi
CAĞAIiOĞLU Halep 1605 olup açık olaralc bUlnmlyor.
vâllsi
Budln olmadığı
Van bilinmiyor.
Bağdat '

Kaptamderya
(2 defa)
Sadrazam

Sekbanbaşı
Mirahur
i Budln Şam'da
I Erzurum Bey­ ölmüştür.
Sinan Paşa H. 1017
; Eğri ler­ Mezarı Prizren'de cami
SOFU 1608
I Anadolu beyi hakkında
Bosna bilgi yoktu
Sadaret
kaymakamı
StNCANLTDA SİNAN PAŞA İMARETİ
333

Bnlnndağa ölttm
Adı • « İftkabı görevler tarUd Mezarı Vakf ettifi eserler

Malatya'da cami ve medrese


Kaçanik'de cami, medrese,
hamam
Priştine'de hamam
Kahire'de cami
Bursa Yenlşehirinde
cami ve imaret
Antakya'da hamam
Belgrad'da cami
(tamamlattı)
İstanbul - Eyub'de cami
Mekke'de çarşı
istanbul'da İstanbul - Kasımpaşa'da
Sinan P a ş a
Şam Çarşı cami ve tekke
KOCA v&Usi H . 1004
Mısır kapı'da İstanbul - Ahırkapı'da
YEMEM 1596 türbesi kasır (İncili k ö ş k )
FATtHÎ Sadr&zam
var İzmit yolunda Sangazi'de
5 defa)
zaviye
Üsküdar'da cami, medrese,
mektep
Üsküdar'da hamam
İstanbul'da Çadırcılar hanı
Karaman'da hamam
Mısır - Bulak'da cami
Selânik'de cami ve han
Uzuncaova - Hasköy'de
cami ve kervansaray
Zambakiye'de mescid,
imaret, han

6 Sultan Cem'in
Sinan Paga kapucubaşısı
BOLAYR (?) 1495'dea
Belki no. 11 ile aymdır?
veya sonra
BOLAR n . Bayazıd
hizmetinde
Bosna Bey­ Kahire'de
ler­ H . 922
Sinan P a ş a Anadolu Şeyh
beyi 151T Timurtaş kgl. aşağıda no. 8
HADIM Rumeli
Şehld zaviyesinde
Sadrâzam

GeUbolu
8 mirliv&sı H . 912 de llbasan'da darüttalim ve zaviye
Sinan P a ş a Kaptanıderya henüz no. 1 İle aynı değil,
DERVİŞ Hersek hayatta no. 7 İle aym olablUr
mirlivâsı

9 Aslı Gürcü Konva


H . 980 Mevlevihane' Karaman _ Fisandon
Sinan P a ş a Karaman (Dereköyü)'da cami (kiliseden).
1573 avlusunda
Beylerbeyi türbesi var
Funducak köyünde hamam
10
Sincanlı'da Sivas'da han ve çifte hamam
Sinan P a ş a H . 932 Sonisa'da hamam
Sivas vâlisi türbesi
LA1.A-GAZÎ 1625 Sincanh'da cami, imaret,
var.
mektep, hamam
SEMAVÎ EYtCE
334

Bulunduğu Olttm
Mezan Vakf etUğl eserler
Adı ve l&kabtl görevler tarihi

11 Hacı Hamza'da H . 912


Sinan Pa^a ( = 1506/07) tarlhU cami ve
imaret.

12 Kaptamderya
Sinan Pa^a Rumeli No. 11 İle a y m olablUr.
KÜÇÜK beylerbeyi

ıs Kayseri
Sinan Pa^a sancak beyi
H. 917 = No. 6 İle aynı olduğu s ö y l e n i r
YUIARKASDIİ Şahzade Ahmed ise de bu y a n l ı ş olmalı.
veya lalası ve 1612 ( ? )
Y U L A R K t S n veziri

Kanuni şehzade
İken defterdan <-

sonra lalası.
H. 12Sa ( = 1818/17) de
14 Selftnlk'te No. 5'ln h a y r a t ı n d a n
1520 den sonra Sel&nlk'de
Sinan Paşa H. »57 = başka diğer bir Sinan P a g a ' n ı n
vaslr öldü.
KOCA 1660 ( ? ) «amil vardır k l , bunun
Azlinden
OlablUr.
sonra
Selânik sancağı
verildi
Defterdar
Mısır
deiterdan H. 1005
ıs
Maraş 1596/97
Sinan Paga Konya
Sivas v&llal
Diyarbakır

16 Kapucubaşı
H. 932
Sipahiler No. 10 İle belki aynı
Sinan Paga 1625
ağası
şehlâ
Alâiye beyi

SokoUu'nun
17 H. 1007
kapucubaşısı
Sinan Paşa 1598/99
Basra |
vftUsl şehld
Maraş

1« n . Bayazıd'ın
lalası
Sinan Paga
Gümüşhanede
RAKKAS
Turul kalesini
aldı

Not:
B u yazımızın son provalan görüldüğü s ı ­
rada Yugoslavya'da Mostar'da da bir Sinan
P a ş a camU olduğunu öğrendik, bkz. H . H a -
sandedln Sbıan-paşina dzanüja u Mostara,
«PrUozl za Orijentainn filo.» 12 - 13 (Sara­
jevo 1962/63) s. 259-264. B u yazınm asimi
göremediğimizden, Mostar'daki Sinan Paşa
camlinin hangi Sinan Paşa'mn hayır eseri
olduğunu tesbit edemedik.
335

EK : II Otelin kalın duvarlarında bugün


SİVAS'DA SUBAŞI HANI (SÎNAN dahi görülebilen taş söveli, geçmeli de
PAŞA HANI) HAKKINDA RAPOR mir parmaklıklı küçük pencereler eski
yapıya aittir. Üst kat odalan ve bun­
Sivas ili merkezinde Subaşı Oteli ların önünde dolaşan ahşap revaklı
veya Ham adiyle maruf Sinan Paşa balkon 19. asır ilâvesidir. E s k i yapmm
vakfından binanın durumu tarafımdan sağlam duvarlanndan istifade edilerek
yerinde tetkik edilmiş, haziı-lanan öl­ sonradan inşa edilen bu üst katm ku­
çülü plân krokisi ve fotoğraf lan ile zey ve batı cihetteki balkonu, taş pa­
birlikte Yüksek Kurula sevkedilmek buçlu altı adet ahşap sütûna istinat et­
üzere ilişikte takdim olunmuştur. tirilmiştir. Otelin üzeri ise ahşap bir
Sivas'ın eski çarşısı içinde haliha­ kırma çatı ve alaturka kiremitle örtül­
zır durumu ile takriben 1100 m. kare­ müştür. Mahallî inşaat geleneklerine
lik bir yer işgal eden bu bina yine tak­ uygun olarak köşelere gelen ahşap kar­
riben 13.50 X 19.00 m. ebadında açık kas dikmeleri ve pencere peı-vazlan
bir avlu etrafına sıralanmış iki katlı hariç bütün dış ve iç cepheler beyaz
odalarla çevrilidir. Kısmen kârgir ve kireç harçlı sıva ile sıvanmıştır.
kısmen ahşap karkas olan bu binada Yeni Çarşı Caddesine açılan kapı­
alt odalar dükkân, önleri balkonlu üst nın yan tarafından bir ahşap merdiven­
odalar ise otel olarak kulanılmaktadır. le doğrudan doğruya üst kattaki otel
Yeni Çarşı Caddesi ile yandaki Tuzcu­ odalarına çıkılabildiği gibi Tuzcular
lar Sokağma açılan iki kapısı vardır. Sokağına açılan kapı yakmından da yi­
Aynca bir üçüncü küçük kapı ile ku­ ne ahşap bir merdiven ile üst kata çı-
zey taraftaki geçitle irtibatlıdır. Bugün kılabilmektedir. B u merdivenin yanın­
otelin £irka kısmmda (doğu cephesiıv dan, taş basamaklı diğer bir merdiven­
de) ve üzeri civar evlerin bahçesi ha­ le, ortada dört adet kesme taş ayağa
line getirilmiş olan bir de msıhzen kıs­ ve duvarlarda 35^1 ebadda kesme taç
mı bulunmaktadır. plâstrlara istinat ettirilmiş dokuz çap­
raz tonozun örttüğü mahzen kısmına
E k l i plânın tetkikinden de anlaşı
inilir. Bu kısım tonozların merkezine
lacağı üzere eski kaim kesme taş du­
simetrik olarak açılmış kare şeklinde
varlar ile bunlara sonradan yer yer
dört tepe penceresi ile ışıklandırılmış
ilâve edilen ahşap karkas bölme du-
tır. Yeni Çarşı Caddesi üzerine yapıl­
varlannın teşkil ettiği yapı, klâsik Os
mış olan bir sıra dükkân, otelin sade­
manii Devrine ait bir binanm 19. asır­
ce giriş kapısının önünü açık bırak­
da inşa edilen ilâvelerle tâdil edildiği­
mak suretiyle bütün dış cepheyi kapat­
ni gösterir. Otelin Tuzcular tarafında
mıştır.
ve sokak zemininden takriben 1.20 m.
derinlikte bulunan taş tonozlu sıra M£ hallinde yaptığımız soruşturma
dükkânlar ile kapısı otel içine açılan lardan öğrendiğimize göre, Sivas Bele­
ve aynı kottaki çapraz tonozlu mahzen diyesi Yeni Çarşı Caddesini genişlet
•eski binayı kısmen karakterize edebi­ mek maksadiyle Subaşı Otelinin önün­
lecek durumdadır. Binanm Tuzcular deki dükkânlar ile otelin batı kanadı­
•Sokağına bakan batı cephesi bo5amca nı istimlâk ederek yıkma tasa-wurun-
sıralarmuş olan bu dükkânlann (ki dadır. Plânda koyu renk ile gösterilen
•eskilerin ifadesine göre bir kısmı ya- duvarlar tahminimize göre 16. asırdan
km tarihlerde yıktınimıştır), otelin kalma bir kervansarayın veya hanın
içindeki dükkânlardan girilen üst kat­ bakiyeleridir ve eski eser hüviyetine
l a n da avlu kotundan takriben 90 cm. haizdir. Muhtes ilâveler (ahşap kısım­
•yüksektir. lar) kaldmldığı ve iç avlu remininde
SBMAVt RtCB
336

hafriyat yapıldığı takdirde bu bioaya re dokunuhnaksızm gerekli tamirleri


ait diğer kısımların da meydana çıka­ yapmak suretiyle muhafazasının uygun
cağı muhakkaktır. Ancak bulunacak olacağı kanaatinde bulunduğumu say­
yeni izlere göre eski binamn orijinal gı ile arzederim.
şekli ile ihya edilip edilemeyec^ hak-
kmda şimdilik kesin bir şey söylene­ 27/19/1966
mez. Bu durumda Subaşı Otelinin et- Müt. MOşavIr
rafmdaki çirkin parazit binalardan Y . Müh. Mimar
kurtarılacak ve görünen eski bakiyele­ Yılmaz Ö N G £
20 n .

. ...'.'/fiıv :

..•",'.**» «1-'-.

Resin»: 1 - Sinan Paşa. İmaretinin vaziyet plânı.


(Oftrencllerlmlzln aldıklan »lçUI«r ve S . Erkcn'In bir krokial yardımiyle
Y. OnRe tarafından cizllmlftlr).
EYİCE

Resim : 4 — Camiin genel görünüşü. 1963 de.

Resim . 5 — Son cemaat yeri revaklan.


Resim : 2 — Camiin genel götünügü. önde sahibi bilinmeyen mezar.

»i

Resmi : 3 - Son cemaat yen ve mezar.


A

Resim : 6 — camiin kapısı üstündeki esas kitabe.

Resim : 9 — Tabhane odaaının pencereleri


1^
V..

MM-
Resim : 6 — Camiin yan cephesi.

Resim : 7 — Soldaki tabhane odası ve mihrab kısmının ek yeri.


Resim : 12 — Kapı kemerindeki yazı.
Resim : 13 — Kapı kemerlndeki yazı
Readtn : 11 — Camiin cümle kapısı.
Resim : JO - Son cemaat yeri revakı.
Realm : 17 — ü&g tabh&ne odaaı
kıble cephesi.
Rpsim : 16 Cüm'e kapısı detayı.
Resim : 15 - - 1876 tamirinde yapılan
pencerelerden birl.
Resim : 14 — Minarenin kürsü ve pabuç
kiBimlan.
E

-3

Ö T -•1

Resim : 20 — 1876 tamirini bildiren kitabe.

Resim : 21 — Elsas mek&ada köge mukamaaı gemaaı.


Resim ; 18 — 1876 da yenilenen kıble cephesi.

Resim : 19 — Mihrap üstündeki pencere İle kitabe.


EYİCE

ti
t

Resim : 24 — Mihrap mekânı.

Resim : 25 — Mihrap mek&nı yan İjölmesi.


Resim : 22 — Esas mekânda köşe mukarnası.

Resim : 23 — Tabhane odası pencereleri ve beşik tonozu detayı.


Resim : 29 — Mihrap tarafındaki mekânın
kubbesi ve jçeçl^ unsurları.
Resim : 28 — Mihrap tarafından lUc.
mekâna dojlru görünüp.
Resim : 27 — Hcl mek&nı ayıran
bölmelerden birl ve köşe mukamasj.
I %

Resim . 26 — Camiin iç görünüşü


EYİCE

un mm
fUslm : 32 — A ş h a n e tamirden önce

Resim : 33 — Aşhane tamirden sonra.


Resim : 30 — Şadırvan, aşhane ve s a ğ d a mektep.

u m
o
r
Resim : 31 — Aşhanenin plftm.
i 3a

Resim : 36 — A ş h a n e ve mektep tamirden sonra.

Resim : 37 — Mektep ve tUrbe tamirden sonra.


Resim : 34 — Aghanenln tonoz örgü tekniği.

Resim : 35 — Aşlıanenln dar cephesi.


EYİCE

•a»

Resim : 40 — Mektebin giriş cephesi tamirden önce.

I
Resim : 41 — Mektebin aynı cephesi tamirden sonra.
«1

Resiın : 38 — Mektep tamirden önce.

3S

Resim : 3» — Mektep tamirden önce..


Resim : 45 — Türbenin bitmemiş bir başlığı.
m
<
n
m
Resim : 44 — Türbenin genel görünüşü.
Realm : 42 — Mektep tamir sırasında.

NVs
S

/t
II

I "
II

! U

//

yy

Resim : 43 — Mektebin plânı.


EYİCE

1 '

11

Resim : 48 — Türbedeki İfthit.

Resim : 49 - L&hdin genel görünümü.


Resim : 46 — T ü r b e n i n d e t a y ı ve t a m i r k i t a b e s i .

R e s i m : 47 — A y n ı kitabe y a k ı n d a n .
Resim ; 63 — Baq ^ahldeai.
U7
1
su ^.5

— ^ . ,>

3&

m
Resim : 5 2 — A y a k şahidesi.
V

Realm : 51 Şahidelerden birnin arka yüzü.


Resim : 50 — L A h d I n j a h i d e l e r l
Resim ; 56 — Avludaki sfihib meçhul mezar.

15^ •Sil

"
,7

Resim : 57 — Aynı mezarın tezyinat detayı.


Resim : 55 — Avludaki sahibi meçhul lâhit.
«M

Resim : 54 — Ayak şahideslncle Sinan P a ^ ' m n adı ve tarih, j


Resim : 61 - Bolvadin'deki mezar taşı.
.... .
Kesim : 60 — Çe9me,_
Resim ; 58 - Hamamm genel görünümü.

^'4

5».

j:—.-:::ru
Reaim : 59 — Hamamın planı.
m. i
\ i i m m .
IV
V )

ii
ii \

i i
/ii
! \ /i
• ı
I m

Resim: 64- Sinan Paşa camiinin [riflm.


•T..':

^ - ','-1
rv .1

Resim: 62 — Sonisadaki hamam (Sinan P a ş a ' n ı n ? )

SİVAS . SİNAN »ASA VAKCIMnı.

t
Resim : 63 — Sivas'da Sinan Paşa vakfından Şubaşı hanı ile bedesteni
(Çizen : Yılmaz ö n g e ) .
EYICE

i/ i r

' i V
i

i î f
Realm: 70 — GHlınll« Haeı kOyOnde
t f f f

XJhi cami.

Reaiın : 6» — İMre'de FUBE/HÛOMEMOİGAlt CAMİ


Şenaeddln CamU

t—1. r»»«f«»»
Reatoı: î l — Bergama d» Realm : 72 — Flübe'de
Ulu cami. H û d a v e n d l f ^ CamU.
R e a l m : « 5 — BoyaUcSy hanUuhi.

Rerim:66 . - Acyon d a tSedlk Ahmed P.^


iroareU. ^

M: *
Resim : «7 — Kırşehir'de Resim : 68 — B u r s a ' d a
LalA camii. Ş a h a d e t camii.
t—^

/İMİ'*

ft
R e s i m : î * — S a r a y Bosna'da
Realm : 73 - SlUvrI'de Oazi HuBrev B e y C a m i i .
Piri camii.

: V

Re8im:î6 — Halep'de
Huareviye C a m i i .
(FBtUı) C a n ü .
(Çlzeo : Y ü k . Mim. J . W a r r M i ) .
ij.>,y>vi">?;^i.«^'5$^i>y,.]^, - i j " -Vf' ^-r-^* ->V' -t»-» •

, . - ^0 ^ ^ w • ' ----- " —-— . "• - - -,

^•'-»'^i'-;tV'^';t*, -r>-^'i«i>'fci*''>H>/^''VVV-V.
^•-S'^k'.-'. • V. ' "-ç \ . \ . ' . ^ .
4^

"TİS •*• ^*t.^ V. - -. - •" •

C*^..A-^«A'«*.A^ - ^ / . . . A , ' ^/»^ -İ'i/u^ " i - ' ^ r ^ t . ^ -«.j'/"^

^>::> ; . V.» . >;;ov7î -"'-."v -*5:y^-<* -'-^:^!'-^ «"i^--

You might also like