Professional Documents
Culture Documents
Aristoteles Öncesi (Malzeme)
Aristoteles Öncesi (Malzeme)
A.W. Moore
Anaksimendros: Sayfa 17-19: Aperion dikkate değer bir şekilde ilk defa
Anaksimendros tarafından kullanılmıştır. Anaksimendros aperion'u her şeyin
kendisinden geldiği ve kendisine döneceği öz olarak tasarlamaktaydı. Moore'a göre bu
özün maddi mi aşkın mı olduğu net değil. Aynı zamanda Moore'n daha önce yaptığı
matematiksel ya da metafizik sonsuz ayrımı kapsamında değerlendirilmeye de uygun
değil. Anaksimendros ayrıca sonsuz kavramıyla bilimsel felsefi ama aynı zamanda
ahlaki olarak da ilgilenmekteydi. Çünkü ona göre evrende cereyan eden her şey zıtların
birbirine galebe çalmasıyla mümkündür. Dolayısıyla bu galebelerin hesabının galebe
çalmanın mümkün olmadığı yani sınırların (peras) olmadığı bir yerde görülmesi
gerekmektedir. “The principle and origin of existing things is to apeiron. And into that
from which existing things come to be they also pass away according to necessity; for
they suffer punishment and make amends to one another for their injustice, in
accordance with the ordinance of time.”19
Pisagor: Sayfa 19 ve 22: Pisagor'a göre yıldızların döngüsü, doğada sürekli kendini
yenileyen örüntüler ritim ve akla işaret etmektedir ki bunlar da makul ve iyidir diğer bir
deyişle sınırlara (peras) sahiptir. Bunların aksi olan apeiron çirkin, tiksinti verici bir
şeydir. Apeiron Pisagor tarafından uzaysal bir şey olarak da algılanmıştır. Ona göre
görünür gökyüzünün ötesinde karanlık, sınırsız boş yerdir. Aynı zamanda limit
açısından sonu olmadığı için amaç ya da kader (telos) bakımından da sonu yoktur. Peras
ve Aperion iki zıt ilke ya da baştır. Dünya bunlardan ilkinin yani Peras'ın ikincisine
hükmetmesinin, perasın tohumlarını apeironun boşluğuna ekmesinin sonucudur. Dünya,
apeirona boyun eğdirmekte, onu inşa etmekte düzenlemekte ve ona belirli bir sınır
vermektedir. Pisagorcuların matematik sonsuzluğu kabul edip etmediği açık olmadığı
için apeironu matematiksel olarak sonsuz görüp görmedikleri de açık değildir.
Elalılar
Sayfa 23: Parmenides, Pisagor'un boşluktaki dünya görüşü nedeniyle ona karşı
çıkmıştır. Parmenides'in gerçekliğin metafizik olarak sonsuz olması gerektiğini
düşünmektedir. Yazara göre bu sonsuzun tarihinde takdire şayan bir noktadır. Çünkü ilk
defa metafizik olarak kavramlar görünmüştür ama yine de açık bir şekilde sonsuzla
ilişkilendirilmemiştir. Parmendes'e göre gerçeklik herhangi bir değişime maruz kalmaz
çünkü değişim olandan olmayana doğrudur ama olmayana yönelik herhangi bir çekim
olamaz. “Gerçeklik Parmenides'e göre bölünmez, homojen ve sonsuzdur (zaman
açısından sonsuz çünkü değişim yoksa zaman da olamaz).”
Sayfa 24: Parmenides'in gerçeklik hakkındaki görüşleri muhtemel olarak metafizik
sonsuzluğun en açık ifadesidir ve Anaksimender'in görüşlerine birçok açıdan yakındır.
Ancak, Parmenides hiçbir zaman gerçeklikten apeiron olarak bahsetmemiştir. Aksine
gerçekliği sonlu bir küreye bağlamıştır.
Elealı okuldan Melissus sonunda sonsuzluğun metafizik bir anlayışına ve Bir'i sonsuz
olarak ilan etmeye girişmiştir (O bunun matematiksel sonsuzluk olduğunu
düşünmemiştir. Örneğin parçaları olması için uzamlı olduğunu açıkça inkar etmiştir.
Yazara gömre Melissus böyle diyerek Parmenides'le görüş ayrılığına düşmemektedir.
Elalı Zenon: The paradox of the runner: “Suppose that Achilles wants to run straight
from A to B. First he must run to the mid point between them. Then he must run to the
threequarter point. And so on ad infinitum. It seems that Achilles can never arrive at B,
which is absurd.”25
The paradox of the arrow: Whatever occupies its own space throughout a period of time
is at rest throughout that period. So at any instant an arrow (say) must be at rest. But this
is tantamount to saying that the arrow cannot move, which is absurd.”
The final paradox is less clear. It concerned three bodies A, B, and C the last two of
which were moving in opposite directions at the same speed relative to the first. It may
have been directed against a discrete conception of space and time, for it related to the
fact that B was moving twice as fast relative to C as to A: on a discrete conception, it is
possible to convince oneself that all motion (even relative motion) must be to the next
point at the next moment and therefore at the same speed.”25
Zenon'un paradokslarının kapsamlı mesajı herhangi bir manada değişim mümkün
değildir. Aynı zamanda bu paradokslar matematiksel olarak sonsuzluğun hiçbir
anlamının olamayacağı hakkında şüpheyi güçlendirmek içindir.25, 26
Platon: Platon, Anaksimender'le uyum içinde sorunu zıtların çekişmesi olarak gördü.
Çözümü Pisagorcuydu ve ortaya çıkan metafizik birçok açıdan Elacıydı.
Platon'un diyaloglarında sezilen sisteme göre Anaksimender zıtlara odaklanmakta
haklıydı ama zıtların apeirondan geldiği ve telafi için geri ona gittiğini söylemekte
haksızdı. Zıtlar aslında aperionu oluşturan şeylerdi. Platon'un kavramı Anaksimender ve
Pisagorcularından oldukça fazla soyuttu. “Apeiron ona göre dereceleri kabul eden ve
kendi çeşitliliğinde zıtları içerendir.” 27 Bunun iyi bir örneği derecedir çünkü o kendi
çeşitliliğinde (range) sıcak ve soğuğu içermektedir. Apeiron belirsizdi.
“Apeiron sanki ihtimalleri belirlemekte peras ise onlardan hangisinin gerçekleşeceğini
ona dayatmaktadır. Peranın apeirona nasıl dayatacağını tespit eden ise gerçek dünyaya
ait olan kozmik bir neden, akıl ilkesidir.”27
İdeaların birliği İyi İdeasının üstünlüğünde içerilmektedir yani gerçeklikte metafizik
olarak sonsuz bir element vardır. Ama Platon bununla Parmenides'ten artık
uzaklaşmıştır.
Platon ideların sonsuz olduğu fikrini benimsemiştir. Ama en azından bu bağlamda o
Parmenides'te olduğu gibi bununla zamansızlığı kastetmektedir. Yoksa Platon dünyayı
mekansal olarak sonsuz tutmamıştır. Ama içerisindeki çeşitliliği sonsuz tanımlamıştır
(bu da dünya ve idelar arasında yani bir ve çok arasındaki ilişki hakkında bazı
problemler oluşturmaktadır).28
Eduard Zeller
Thales: Her şeyin ilkesi olarak su görüşünü geliştirmiştir. Bölümde sonsuzlukla alakalı
herhangi bir değerlendirme yok.
Anaksimandros: Kaybolmuş eserinden günümüze kadar ulaşan cümleleri: “Varolanın
temeli, ilkesi (arkhe) to apeiron’dur (sınırsız) fakat meydana gelen, değil mi ki ortaya
çıkmıştır, zorunlu olarak oluştuğu unsurlara geri dönecektir, zira şeyler birbirilerine,
zamanın düzenine göre kararlaştırıldığı şekilde haksızlıklarının tazminini ve kefaretini
öderler.”56, 57
“[…] apeiron’u o mekânsal olarak sınırlanmamış (infinitum) bir şey ve aynı zamanda
belirsiz nitelik (indefinitum, aoriston) olarak düşünüyordu. Bu asli cevherin sınırsızlığı
hakkındaki görüşünü desteklemek için Anaksimandros, eğer durum böyle olmasaydı, bu
cevherin kendisini yaratma süreci içerisinde tükeneceğine dikkat çekmiştir. Asli cevher
olarak “sınırsız” yaratılmış değildir (agennhton) ve yok olamaz; hareketi de benzer
şekilde öncesiz-sonrasızdır. Belirli tözlerin ayrışması (ekkrinestai) bu hareketin bir
neticesidir.”57
“Theophrastos’a kadar götürecebileceğimiz güvenilir bir gelenek Anaksimandros’un
kozmolojisinin postulatlarıyla uyum içerisinde, birbirini biteviye takip eden çevrimsel
bir yaratma ve yok etme münavebesi dolayısıyla, başlangıcı ve sonu olmayan bir
dünyalar silsilesi tasavvur ettiğini göstermektedir. Bundan başka, anlaşılan, sonsuz-
sınırsız uzayda sayısız dünya sistemlerinin eşzamanlı mevcudiyetini düşünmüştür.” 58
Anaksimenes: “Fizik teorisi bakımından Anaksimenes, asli cevherinin sadece tam
tanıma sahip olmayan sınırsız bir şey olmamasıyla değil, Thales’inkiyle müşterek olarak
belirli niteliklere sahip bir cevher olmasıyla da Anaksimandrıs’tan ayrılır, fakat bu
amaçla, Anaksimandros’un asli maddesinin gerçek niteliklerine sahip görünen -yani
sınırsızlık ve sürekli devinim olan- bir cevher seçmesiyle Anaksimandros’la uyuşur. O
kendisini sadece sınırsızca yayıp açmaz, aynı zamanda sürekli bir hareket ve değişim
durumundadır da ve bu sebepten ötürü de canlı varlıklardaki her türlü hayat belirtisi ve
hareketin sebebi (kadım inanca göre ruh, hayat gücüyle özdeşleştirilir) görünür.”58, 59
Havanın hareketi başlangıçsız ve sonsuzdur.59
“Güvenilir bir geleneğe göre Anaksimandros gibi Anaksimenes de, birbirini biteviye
takip eden dünya-yaratılış-yokoluşları münavebesi teorisini savunmuştur.”59
Pisagor: Pisagorculara göre sayı her şeyin ilkesiydi. “[…] onlar için sayı Thales için
suyun, Anaksimandros için Apeiron’un [sınırsız] yahut anaksimenes için havanın ifade
ettiğinden esas itibariyle farklı bir şeydi; onunla yakından ilintili olsa da maddeye zıt ve
ondan farklı olan, onu sınırlayan ve biçimlendiren şeydi. Bu hüviyetiyle maddenin
varlığı Pythagorasçılarca önkoşul olarak düşünülmüş ve anlaşılan onu neredeyse sınırsız
nefes (pneuma) -yani havanın, dünyanın nefsini aldığı kozmosu aşıp sınırsızca
genişlemesi- teorisiyle tanınmış olan Anaksimenes ve Anaksimandros’a benzer şekilde
tasavvur etmişlerdir.”64
Parmenides: “Parmenides’in başlangıç noktası Varolmayan’a karşıt olarak Varolan-
Varlık fikiridir. Varlıktan anladığı saf soyut varlık kavramı değil, başka özelliklerinden
ziyade “dolu”luğu, yer kaplayıcılığıyle kütledir: Varolmayan boş uzaydır.” 80 (Dipnotta
boş uzay apeiron olarak verilmiş. Bu takdirde hem varlık hem de yokluk sonsuz mu
olmaktadır? Varlık yer açısından değil ama zaman açısından sonsuz olabilir mi? Bu
durumda da yokluk hangi bakımdan sonsuz olacaktır?)
8.fragman 5f’ye atıfla: “Varlığın bir başlangıcı olamayacağı gibi, sonunun gelmesi de
düşünülemez; çünkü o hiçbir surette Varolmayan’dan yaratılmamıştır ya da
Varolmayan’a indirgenemez; o hiçbir surette ve asla olmayacaktır, fakat şimdi vardır
süreklidir ve bölünmemiştir… Her yerde aynı olduğundan dolayı bölünmez ve
bölünebileceği hiçbir şey yoktur. Hareketsizdir ve değişmezdir, her yerde kendisine
özdeştir, merkezle her köşesini eşit uzaklığın buluşturduğu yuvarlak bir küreyle
mukayese edilebilir.”80
Şiirinin ikinci kısmında yani dünyanın sıradan insan tarafından kavranışının anlatıldığı
kısımda: “Haddi zatında var olan tek şey varlıktır: İnsanların görüşü Varolmayanı onun
yanına yerleştirir ve her şeyi, biri Varlığa, diğeri Varolmayana karşılık gelen iki
unsurdan, ışık ve ateş (yunanca kelimeler) ve gece, karanlık, ağır ve soğuk -ki
Parmenides aynı zamanda dünya olarak adlandırır- müteşekkil olarak düşünür.”80
Ahmet Arslan
Elalı Zenon: Zenon hareketin ve çokluğun varlığına karşı elimize ulaşan 8 adet
paradoksu vardır.
i) Hareketin varlığına karşı getirdiği paradokslar:
a) Uzay Paradoksu: Uzay varsa ve her şey uzayda ise uzayla ilgili olarak aynı soruyu
sorabiliriz: Uzay nerededir? (Fizik, 210 b 22). Başka deyişle eğer her varlık, her gerçek
nesne uzayda ise ve eğer uzayın kendisi de gerçekse, onun kendisinin de bir ikinci
uzayda, bu ikinci uzayın bir üçüncü uzayda olması ve bunun böylece sonsuza kadar
gitmesi gerekir. O halde ya bu sonuç saçmadır veya uzayın gerçekliğini inkar etmek
gerekir. Bu sonuç saçma olduğuna göre -çünkü sonsuz tüketilemez- uzay, gerçekten var
değildir.”251 “Bu kanıtı uzayda gerçekleşen bir süreç olarak hareketin gerçekliği
varsayımına yapılan bir itiraz olarak almak galiba en doğrusudur.” 251 Hareket uzayda
gerçekleşir. Dolayısıyla uzayın yokluğu kanıtlanırsa hareketin yokluğu da kanıtlanır gibi
bir akıl yürütme var galiba?
b) Akhilleus ve Kaplumbağa Paradoksu: “Yunan dünyasının en hızlı adamı ünlü "tez
ayaklı" Akhilleus'un, yavaşlığı darbı meselleşmiş kaplumbağa ile bir yarışa girdiğini
varsayalım; yalnız Akhilleus kaplumbağaya başlangıçta belli bir avans vermeyi kabul
etmiş olsun. Bu durumda Akhilleus'un kaplumbağayı hiçbir zaman yakalayamayacağını
kabul etmemiz gerekir. Çünkü Akhilleus'un hızının kaplambağanın hızının on misli
olduğunu ve Akhilleus'un ona bir metre avans vermiş olduğunu varsayalım. Şimdi
Akhilleus bu bir metreyi kat edinceye kadar kaplumbağanın onun onda birlik bir
kısmını, yani on santimlik bir mesafeyi katedeceği
açıktır. Akhilleus bu on santimlik mesafeyi geri bırakınca da kaplumbağanın
kendisinden bir santim ilerde olduğunu görecektir. Akhilleus bu bir santimi aşıncaya
kadar kaplumbağa bir milimetre kat etmiş olacaktır ve bu böylece sonsuza kadar
gidecektir. Şüphesiz onlar arasındaki mesafe sürekli olarak azalacak, ama hiçbir zaman
sıfıra inmeyecektir. Dolayısıyla da Akhilleus kaplumbağayı hiçbir zaman
yakalayamayacaktır.”251,252 Burada esas olarak bir büyüklüğün sonsuza kadar bölünebilir
olduğu görüşüne dayanılmaktadır. Buna verilecek cevap: “[…] bir büyüklüğün sonsuza
kadar bölünebilir olması ile sonsuz olmasının başka başka şeyler oldukları noktasına
dayanmak durumundadır. Başka deyişle sonsuz bölünme ile sonsuz büyüklük farklı
şeylerdir. Bir büyüklük sonsuza kadar bölünebilir, ama bundan dolayı sonlu bir
büyüklük olmaktan çıkmaz.”
c) İkiye Bölme Paradoksu: “Herhangi bir mesafeyi veya uzamı nasıl katedebiliriz?
Çünkü hedefimize ulaşmadan önce bu mesafenin yarısını, sonra geri kalan mesafenin
yarısını, yani tüm mesafenin dörtte birini katetmemiz gerekmez mi? Bu akıl yürütmeyi
böylece sürdürürsek, geri kalan mesafenin yarısını, yani tüm mesafenin sekizde birini,
yine geri kalan mesafenin yarısını, yani tüm mesafenin onaltıda birini katetmemiz ve
bunun böylece sonsuza kadar gitmesi gerekmez mi? O halde burada da gitgide küçülen,
ama hiçbir zaman sıfıra gitmesi mümkün olmayan bir büyüklük sözkonusudur. Sonuç
olarak herhangi bir mesafenin katedilmesi imkansızdır.” 253 Bu paradoksa da mesafenin
sonsuza kadar bölünebilir olduğu görüşüne dayanmaktadır. Buna verilecek cevap:
“Sonsuza kadar bölünebilir bir mesafeyi katetmek için yine sonsuza kadar bölünebilir
bir zaman -ne daha fazlası, ne daha azı- gerekli ve yeterlidir.”
d) Duran Ok Paradoksu: “Bir yaydan atılmış ok düşünelim. Bu okun uzunluğu bir metre
olsun ve saniyede on metrelik bir mesafe katetsin. Şimdi bu onun saniyenin her onda
birinde, uzunluğuna eşit olan bir uzay parçasını işgal ettiği anlamına gelmez mi? Ama
onun uzunluğuna eşit olan bir uzay parçasını işgal etmesi de bu uzay parçasında
hareketsiz olması demek değil midir? Peki on tane hareketsiz durum biraraya gelerek
nasıl hareketi meydana getirebilir? Sonuç: Hareket yoktur.” 254 Bu paradoks öncekilerin
aksine uzay ve zamanın sonsuza kadar bölünebilir olmadıkları tezine dayanmaktadır.
Buna verilecek cevap: “Hareket eden bir cisim, tasarlanması mümkün olan en küçük
zaman birimlerinde dahi tek bir uzay parçasını işgal etmez; tersine o daima uzayın bir
parçasından başka bir parçasına geçiş halindedir. Hareket de zaten bu geçiş demektir.”
Gözden kaçan şey zamanın ve hareketin süreklilikler olduğudur.
e) Stadyum Paradoksu: “Üç ayrı hatta bulunan üç ayrı tren katarı olduğunu varsayalım.
Bu katarların vagonlarının sayısı ve uzunlukları aynı olsun. Onlardan birincisi ve
üçüncüsü ters yönlerde hareket ediyor olsunlar, ikincisi ise hareketsiz olsun. Şimdi
birinci trenin ikinci, yani hareketsiz trenin sonuna kadar gelmesi için gerekli olan
sürenin, üçüncü, yani birinci trene ters yönde hareket eden trenin sonuna kadar ulaşması
için gerekli olan sürenin iki katı olacağına şüphe yoktur. Bu durumda birinci trenin
hangi hızla hareketettiği sorulsa, buna çelişik cevaplar vermek zorunda kalırız. Çünkü o
ikinci trene göre başka, üçüncü trene göre ise daha başka bir hızla hareket etmiştir.
Başka deyişle o aynı mesafeyi iki farklı zamanda katetmiştir. Bu sonuç saçma olduğuna
göre hareketin varlığını düşünmek saçmadır.”255 Bu paradoksa ölçmeyi hareketsiz trene
göre yapmamız gerektiği tarzında cevap verilebilir. Ancak bu cevap da hareketin
ölçümün izafiliği problemini ortadan kaldırmamaktadır. Ama Zenon, buradan izafiliğe
değil hareketin imkansızlığına ulaşmaktadır.
ii) Varlığın birliği veya tekliği lehine getirdiği paradokslara dayanan kanıtlar:
a) Mısır Taneleri Paradoksu: “Zenon'un Protagoras'la bir diyalogu şeklinde takdim
edilen bu paradoks şudur: Zenon Protagoras'a sorar: "Söyle bakalım ey Protagoras, bir
tek mısır tanesi veya onun onbinde biri büyüklüğünde bir parçası yere düştüğünde, ses
çıkarır mı?" Protagoras bu soruyu "hayır" diyerek cevaplar. Zenon sormaya devam eder:
"Peki bir ölçek, örneğin bir tas dolusu mısır tanesi yere düştüğünde, bir ses çıkar mı?"
Protagoras bu soruyu ise "evet" diyerek cevaplamak zorundadır. Bunun üzerine Zenon
ona şu, asıl amacını oluşturan soruyu yöneltir: "Peki bir ölçek mısır ile bir tek mısır
tanesi arasında belli bir nisbet yok mudur? O halde onların çıkardıkları sesler arasında
da aynı nisbetin olması gerekmez mi? Bir ölçek mısır tanesi ses çıkarıyorsa, bir tek
mısır tanesi veya onun onbinde biri büyüklüğündeki bir parçasının da ses çıkarması
gerekir" (Simplicius'un anlatımı: DK. A 29).” 256 Çünkü eğer çokluk varsa bir mısır
tanesinin de ses çıkarması gerekir. Burada problem varlıkla duyumu özdeş kılmakta
yatıyor. Yani biz duymuyor ve bir mısır tanesi ses çıkarıyor olabilir. Duymuyor
olmamız onun ses çıkarmadığı anlamına gelmemektedir.
b) Çokluk Paradoksu: “Varlığın birliği lehine getirilen ikinci kanıt, daha incedir: Çokluk
kabul edilirse iki saçma sonuca varılır. Şeyler çok olurlarsa ı) aynı zamanda hem
büyüklüğü olmayan, ıı) hem de sonsuz büyük olan şeyler olurlar. ı) Büyüklüğü olmayan
şeyler olurlar; çünkü onlardan her biri eğer bir birimi temsil etmezlerse çok olmazlar.
Ama bir birim, bölünemez; çünkü her şey ancak eğer içinde bir parça varsa bölünebilir.
Ve eğer o uzamsa, içinde birçok parça olabilir. ıı) Aynı zamanda sonsuz büyük olurlar;
çünkü varlığı olan her şeyin bir büyüklüğü olmak zorundadır. Eğer onun büyüklüğü
varsa, parçaları vardır ve bu parçaların birbirlerinden ayrı olmaları gerekir. Çünkü aksi
takdirde onlar nasıl farklı parçalar olacaklardır? Bu parçalar birbirlerinden ancak
aralarında parçalar varsa ayrılabilirler. Nihayet bu aradaki parçaların da birbirlerinden
başka parçalarla, muayyen bir büyüklüğü olan parçalarla ayrılmaları gerekir ve bu
böylece devam edip gider. O halde her cismin, kendisinde, her biri muayyen bir
büyüklüğe sahip olan sonsuz sayıda parçalar içermesi gerekir. Şimdi sonsuz sayıda ve
muayyen bir büyüklüğü olan parçalardan meydana gelen bir şeyin de sonsuz büyük
olması gerekir. Sonuç: Bir çokluk ya büyüklüğü olmayan veya sonsuz büyüklüğü olan
bir şey olmak zorundadır. Her iki şık da saçma olduğuna göre çokluğun kendisi saçma
bir varsayımdır. O halde varolan, birdir. Zenon'un bu paradoksuna verilebilecek cevap,
şeylerin sonsuza kadar bölünebilmesinin mümkün olmadığı görüşüne dayanacaktır.”257
Şeyler çok olursa büyüklüğü olmayan şey olurlar çünkü her bir şey bir birimdir, birim
bölünemez dolayısıyla büyüklük değildir. Ya da şeyler çok olursa sonsuz büyük olan
şeyler olurlar. Çünkü büyüklüğü olan şeylerin parçaları vardır ve bu parçaların da
parçaları vardır ve bu parçaların büyüklükleri vardır ve bu da sonsuza kadar gider.
Dolayısıyla sonsuz büyüklükte olurlar.
Arda Denkel
Parmenides: Simplicius Fizik’ten: “Üzerinde konuşulacak bir tek yol var, o da varolan:
Bu yol üzerinde ise, varolanın varlığa gelmediğini (yaratılmadığını, doğmadığını) ve
yok olmayacağını (ortadan kalmayacağını), gösteren pek çok veri var; çünkü o hem
bütün, hem devindirilmez, hem de tamamlanmıştır.”36
Simplicius Fizik’ten: “Ulu bağların sınırları içinde kımıldamaz (durağan devinimsiz),
başlangıç ve sonsuzdur o, çünkü doğru inancın uzaklaştırdığı varlığa geliş ve yok oluş,
çok ötelere sürülmüştür. Özdeş kalarak, aynı yerde kendi kendine durur: böylece de
olduğu yerde sıkı sıkıya kalıcıdır. Güçlü zorunluluk, onu her yandan kapatan sınırın
bağları içinde sıkıca tutar; çünkü varolan için tamamlanmamış (sınırsız) olmak yasa
dışıdır. Onun hiçbir gereksinimi yoktur. Çünkü bir gereksinimi olsa her şeye
gereksinimi olurdu.”40
Simplicius Fizik’ten: “Bir son sınır bulması gerektiğine göre, iyi yuvarlanmış bir küre
gibi, o her yandan tamamlanmıştır.”40
Zenon: Bir mesafeyi katetmenin onun yarısını yarısını katmenin de yarısını katetmeyi
gerektirdiği şeklinde harekete yönelik paradoksu “uzay ve zamanda herhangi bir
çizgisel yayılımın sonsuz ölçüde küçük birimlerin art arda gelmesinden oluştuğu” 46
öncülüne dayanır.
Varlığın çokluğuna dair paradoks: “<<Eğer çokluk olsaydı, nesneler aynı zamanda hem
büyük hem de küçük olurlardı. Hem cüssece sonsuz büyüklükte, hem de hiç boyutsuz
olacak kadar küçük olurlardı.>> Bu, varlığın bir çokluk olduğu savını çelişkiye
sürüklüyor: Çokluğu oluşturan her bir tikel nesnenin bölümleri, parçaları olacaktır. Bu
parçaları da bölmeyi sürdürerek, sonunda, nesneyi bölebildiğimiz en küçük noktalara
ulaştığımızı düşünelim. Burada ortaya çıkacak soru, böylece ulaşılan noktaların ne
olacağıdır. Zenon olguya geometri açısından bakıyor. Herhangi bir çizgi, biçim ya da
prizma sonsuz sayıda noktadan oluştuğuna göre, nesneler de sonsuz sayıda noktadan
oluşurlar, diyor. Ancak eğer bu noktaların küçük de olsa bir boyutu varsa, nesne sonsuz
bir büyüklükte olacaktır. Öte yandan, eğer noktaların boyutu yoksa, nesne de boyutsuz,
yani sonsuz ölçüde küçük olacaktır. İşte çokçuluğun paradoksu!”62
Melissos: “Ana öğretide hocası Parmenides’i izleyen Melissos, var olan ya da Bir’in
sınırlı ve küresel değil sınırsız, sonsuz olması gerektiğini öne sürer. Sonraları
Aristoteles onu bu savı dolayısıyla aşağılayıcı bir dille eleştirmiştir.”48
“Varlığa gelmiş olmadığına göre, başlangıcı ve sonu olmadan, sonsuz olarak, şimdi var,
hep vardı ve hep var olacak.”48
“Tıpkı önsüz sonsuz varolduğu gibi, büyüklük (genlik) olarak da hep sonsuz olmak
zorundadır.”
“Eğer sonsuz olsaydı bir olurdu; çünkü iki olması durumunda, her biri öbürünü
sınırlayacağından hiçbiri sonsuz olamazdı.”48 Bir başka deyişle eğer sonsuz olmasaydı
onu sınırlayacak bir şey var olurdu. Bir’den başka bir varlık olmadığına göre onu
sınırlayacak bir varlık yoktur. Dolayısıyla sonsuzdur. Ya da Aristoteles’in yorumuna
göre eğer sonsuz olmasaydı onun sınırı onu boşlukla sınırlardı. 49 (Aristoteles Varlığa
Geliş ve Yok Oluş’a atıf var). Ama boşluk yoktur dolayısıyla sınır yoktur.
Adam Drozdek
Anaksimenes: "Anaksimenes için arkhe belirli bir töz havaydı ve Anaksimandros için
arkhe, belirsiz olan Apeiron'du."
"Önemli olan, Apeiron da hava da mekan ve zaman bakımından sonsuzdur." 20
(Anaksimandros’un aperionu ve Anaksimenes’in havası)
Pisagorcular: "Sayılarla ifade edildiği şekliyle sayının, oranın ve uyumun önemi
görünüşe göre sonsuzla tam bağdaşamaz. Bu, Pisagorcular tarafından, karşıtlar tablosu
denilen sonsuzluğun kötüyle sonluluğunda iyiyle eşleştirildiği tabloda ifade
edilmiştir."22
"Pisagorculara göre, bildiğimiz üzere evren bir başlangıca sahiptir.”22
Aristoteles Metafizik 1091a15-18’den: “"[...]onlar açıkça ister yüzeylerden, ister
düzlemlerden, ister meniden, ister ne olduğunu belirtmekte zorluk çektikleri öğelerden
hareketle Bir olan meydana gelir gelmez, hemen arkasından Sınırsız olan’ın en yakın
kısmının Sınır tarafından sürüklenmeye ve sınırlanmaya başladığını söylemektedirler." 22
Pisagorculara göre evrenin yaratılış düzeni: önce bir apeiron ve limitten yaratılır sonra
sayılar birden yaratılır, sonra dünya sayılardan yaratılır.
Buna göre apeiron ve limit her zaman vardır çünkü bu ikisi Pisagarcular tarafından
dünyanın yaratılması için gereken iki ilke olarak saptanmıştır.
Apeiron her zaman sonsuz olarak kalır. "Çünkü şeyler yaratılırken apeironun sadece en
yakın kısmı kullanılmıştır yani kalan kısım hala apeirondur ve muhtemelen göklerin
dışındaki sonsuz uzayı doldurmaktadır. Böylece, Pisagorcular "evrenin dışında olan şey
sonsuzdur" ilkesini benimseyebilir."22
Pisagorcular için aslında üç ilke vardır: sınırlı olan, sınırsız olan ve uyum. İlk ikisi evren
için madde sağlarken, sonuncusu rasyonalite merkezidir ve ilk iki ilkeyi anlamlı iyi
ayarlanmış bir kozmosa yerleştirmiştir.23
Boşluk, dünyadaki ayrı bireysel entiteleri birbirinden ayıran, sınırlanmamışlardan
biridir.23
Zenon: Zenon'un paradoksları harekete ve varlığın çokluğuna karşı olmak üzere iki
tiptir. "İki tip tartışmanın da ortak kabulü zamanın ve mekanın sonsuz bölünebilirliğidir
yani zaman ve mekan paradoksları sonsuz paradokslarının kalbindedir."48
Hareket paradoksunun iki versiyonu:
a) "A noktasından B noktasına ulaşmak için öncelikli olarak ikisinin ortasındaki C
noktasına ulaşmamız gerekir. C noktasına ulaşmak için A ve C noktalarının arasındaki
D noktasına ulaşmamız gerekir. Bu şekilde aradaki sonsuz nokta sonlu zamanda kat
edilemez. Ayrıca birinin A'dan hareket edeceği sonraki bir nokta yoktur. Dolayısıyla
hareket yoktur."
b) Aristoteles'e göre ikinci bir versiyon (progresif) da mümkündür: "A'dan B'ye ulaşmak
için biz orta nokta olan C'ye ulaşmalıyız. Daha sonra C ve B arasın orta nokta olan D'ye
ulaşmalıyız. Bu şekilde A C D ... B şeklinde B'ye ulaşmadan önce katedilmesi gereken
sonsuz nokta vardır. Bu, sonlu bir zamanda yapılamaz. Dolayısıyla sonuç olarak biz
sürekli amaca ulaşma imkanı olmayan bir hareket içindeyiz."48
Arisoteles tarafından doğru bir şekilde gözlemlendiği üzere dikatomi (progresif
versiyon) ve Achilles arasında çok az bir kavramsal farklılık vardır. Achilles
dikatominin progresif versiyonuna indirgenebilir.50
"Üçüncü argüman uçan ok hareketsizdir, ki bu zamanın anlardan/şimdilerden oluştuğu
varsayımından kaynaklanmaktadır; eğer bu varsayım kabul edilmezse, sonuç
çıkmayacak."50 (Fizikten alıntılı)
Stadyum Paradoksu: “A'lar sabit ve B'ler ile C'ler eşit hızda belirtilen doğrultularda
hareket ediyorlar. Orjinal pozisyonları diyagramda belirtildiği şekildeyken, en sağdaki
B en sağdaki A ile aynı hizaya gelince, bu B iki tane A geçmiş olur. Aynı zamanda, bu
B en sağdaki C ile aynı hizaya gelecek şekilde dört tane C geçer.”52
"Öyle görünüyor ki sonsuzluğun Elacı felsefede bir yeri yoktur. Ama, iddialar
sonsuzluğu her tezahüründe reddetmiyor, yalnızca bölmeyle sonsuzluğu reddediyor.
Eklemeyle sonsuzluk, Elacı ontolojide önemli bir yere sahip. Önceki bölümde
gösterildiği üzere, varlık zamandışı sonsuz bir süreklilikle ya da sonsuz bir şimdiki
zamanla karakterize edilmektedir. Onun bir başlangıcı olmadığı gibi varlığının da bir
sonu yoktur."55
Platon: "Platon'a gelince, onun sistemi sonsuz üzerine kuruludur. Sonsuzluk onun
sisteminin temelidir, ayrı bir kavram olarak değil ama zorunlu bir dayanak ve bu
sistemin doğasında olan bir bakış açısı olarak."85
"[...] evren ezeli bir varlık olan Demiurge tarafından ezeli varlık olan ilk maddeden ezeli
varlık olan uzayda ezeli paradigmaları model olarak kullanarak oluşuturulmuştur."85
"Platon demiştir ki Demiurge mümkün olduğu kadar, ateş olan havaya, hava olan suya
olacak şekilde birini diğerine orantısal olarak dört bileşeni yapmıştır. Eğer ateşin,
havanın ve suyun miktarı belirsizse, orantısallıktan bahsetmek anlamsız olurdu.
Yalnızca sonlu olanlar oranların bileşeni olabilir yani oranın."85
"[...] Demiurge sonlu evreni bütün ateş, su, hava ve topraktan inşa etmiştir öyle ki
onlardan herhangi birinin hiçbir parçası ya da gücü dışarıda kalmamıştır." Bunun anlamı
yaratma başlamadan önce bu bileşenlerin miktarlarının belli olması gerekir.
Ancak bu bileşenler ilk maddeden yapılmıştır. Peki ateş, su, hava ve toprağın
oluşturulması sürecinde bu ilk madde tüketilmiş midir? Platon bu konuda açık değil." 85
Platon'un evreni sınırlıdır bu nedenle ilk madde de sıınırlıdır. İlk yığının sınırlı olması
nedeniyle sonsuz bir alana ihtiyaç yoktur dolayısıyla uzay da sonludur.86
"İlk kütle sonlu olmasına rağmen, Platon'da ilk maddeyi atomlara şekillendirmek için
kullanılan üçgenlerin sayısı sonsuz görünmektedir."86
"Evrenin yaratılması, ateşin, suyun, toprağın ve havanın belirli izlerini içeren sonlu ilk
maddeye bir düzenin dayatılması anlamına gelmektedir."
"Bu, üçgen şekilleri kullanarak dört elementin biçimlendirilmesiyle yapıldı. Daha önce
zikrediliği üzere, Platon bu üçgenlerin sınırsız çeşitliliği olduğunu varsaymıştır. " 87
Platon'da matematik entiteler ve idealar sonsuzdur. Bunları düşünmek kavramak sonsuz
bir zihin gerektirdiğinden Demiurge'nin kavrama gücü de sonsuzdur.91
"Apeiron bir varlık sınıfı oluşturur çünkü apeiron bir birliktir şöyle ki o aynı tür
varlıkları içeririr ve bu sınıfın sınırları çok ya da azın tabiatıyla çizilir. Çok ve az
olabilen ya da çok fazla olabilen her şey sınırsız olanın türüdür. Apeironun unsurları
akıcılıkla, dereceleri kabulle, sınırsız olmakla ıralanır." (Philebus'a atıfla) Mesela bu
grupta sıcaklık, uzunluk, renk gibi şeyler vardır. Platon ayrıca açık bir biçimde haz ve
acıyı da apeiron sınıfının unsurlarından saymıştır. Böylece Apeiron az ya da çoku kabul
eden anlamına geliyor. Bir durumda az olup bir başka durumda çok olabilen gibi bir
anlama sahip.91
"Apeiron sınıfının unsurları, örneğin haz, ne bir başlangıca ne bir ortaya ne de bir sona
sahiptir."92
"Eşit, çok ya da herhangi bir şeyle tanımlanabilen her şey "yani rakam rakama ya da
ölçü ölçüye ilişkili olan" peras kategorisine aittir."92
"Peras sınıfı orantılı ve uyumlu olandan müteşekkildir çünkü belirli sayılar onlara
yüklenmiştir. Örneğin, soğuk ve sıcakta limit onların ölçüsüzlüğü ve sınırsızlığını alır
ve uyumla birlikte ılımlılık yaratır. Öyle görünüyor ki soğuk ve sıcak eğer ölçüsüzlükle
nitelenirse aperion, düzenlilikle göz önüne alınırsa peras olur. Sıcak ve soğuk
derecelerdir, derecenin karşıt taraflarıdır. Dolayısıyla derece bir durumda aperion diğer
durumda peras olarak nitelenebilir."93
"Var olan şeyler apeiron ve perasın karışımından oluşmuştur."94
"Apeiron, kulllanılacak olan niteliklerin sonsuz dizilimi formunda, sonsuzun pasif bir
varlığını işaret eder. Peras ve karışım, neden tarafından harekete getirilen bilgi
formunda sonsuzun aktif bir varlığını işaret eder. Neden, Philebus'ta gerçekliğin
unsurları için uygun kanunları kuran ve bu unsurları uygun bir şekilde birleştiren,
gerçekliğin dördüncü türüdür."95
Philebus'taki apeiron, peras, karışım ve neden ile Timaeus'taki Demiurge, varlık, boşluk
ve olmak arasında eşleştirme yapılmaya çalışılmıştır ama hiçbiri başaralı olamamıştır.
Tek eşleşme Demiurge ile nedenin birbirine eşlenmesidir.95
"[...] bir ve çoku içerdiği söylenen ne varsa, doğalarında sınır ve sınırsızlık vardır"
cümlesindeki 'söylenen ne varsa' ifadesi ezeli bir şeye gönderme olamaz çünkü apeiron
ve peras ezeli değildir, üretilmişlerdir."95
" 'Söylenen ne varsa' ifadesi her şeyin doğasında apeiron ve pras bulunan bizim
evrenimiz olan yaratılmış dünyaya göndermedir çünkü bu dünyadaki her şey iki türün
bir karışımıdır."96
"Boşluk Philebus'ta hiç kullanılmamıştır."96
Platon'da bu dünya düzenli hale gelmeden önce her ne kadar bazı olaylar bir silsileye
konulabilse bile bu silsile zamandışı bir doğa olması nedeniyle düzenli bir yasayla
yönetilmediği için zaman yoktur çünkü zaman düzenli hareketin sonucudur. Dolayısıyla
evrenin zamanda bir başlangıcı vardır. İlk madde ise ezelidir.
"Zaman, Demiurge tarafından dünyanın, ayın, güneşini gezegenlerin sabir yıldızların ve
onların hareketlerinin oluşturulmasıyla başlar."97