Professional Documents
Culture Documents
Gelir Akımı
FİRMA
EV HALKI
Tüketim Harcamaları Akımı
Gelirle ımı
r Akım alar Ak
ı Harcam
İTHALAT
ENFLASYON
Latince “şişme” kelimesinden gelir. Fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artması
nedeniyle paranın değer kaybetmesi ve tüketicilerin satın alma gücünde azalma
şeklinde tanımlanabilir.
Bir ekonomide para miktarı hangi yollarla artarak enflasyona yol açar?
• Devlet harcamalarının artması (bütçenin sürekli açık vermesi)
• Ücret ve aylıkların yükselmesi
• Tarım ürünlerinin yüksek fiyatlarla devlet tarafından satın alınması
• İddiharın çözülerek piyasaya akması
Para miktarında herhangi bir artış olmadan da fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine ve
ekonomide enflasyonist bir durumun ortaya çıkmasına yol açan etkenler vardır.
Bunlar:
NEDENLERİNE GÖRE:
Hiper Enflasyon:
Paranın çok hızlı bir şekilde değer kaybetmesidir. Fiyat artışları ayni gün içinde
bile yaşanır. Para tasarruf aracı ve kıymet ölçüsü olma işlevini yitirir.
Enflasyonun Etkileri
*Gelir dağılımını bozar.
*Bireylerin tasarruf isteklerini yok eder.
*Paradan kaçış olayı başlar.
*Faiz oranlarını arttırır.
*Ülkenin dış ticaretini bozar.
*Reel ücretleri azaltır.
DEFLASYON
Enflasyonun tersidir. Ekonomide fiyatlar genel düzeyinin düştüğü, mal ve hizmet
üretiminin azaldığı bir durumdur.
Deflasyonda fiyatlar düşer, para değer kazanır. Bunun sonucunda halkın paraya
talebi artarken mala olan talebi azalır. Üreticiler ürettikleri malları satmakta
zorlanırlar. Stoklar artar. Yatırımlar azalır. Üretim faktörlerinden bir kısmı
kullanılmaz ve işsizlik ortaya çıkar. İşsizlik ise gelir azalmasına ve tekrar mallara
olan talebin azalmasına yol açacağı için ekonomideki daralma devam eder.
RESESYON
Resesyon, ekonomide küçülme halidir. Genel olarak ekonomik faaliyetlerin
daralması, küçülmesi olarak ifade edilir. Buna göre eğer bir ekonomide üst üste iki
çeyrek GSYH küçülmesi yaşanmışsa o ekonomide resesyon söz konusu demektir.
DEPRESYON
Bir ekonomide ekonomik faaliyetlerin uzun süreli olarak aşağı yönlü olması
depresyon olarak adlandırılmaktadır.
Depresyon ile resesyonu birbirinden ayıran iki önemli nokta vardır:
1- Resesyon ekonomik faaliyetlerde daha kısa süreli bir küçülme halidir. Genellikle
iki çeyrek ile birkaç yıl arasında sürer. Depresyon daha uzun süreli bir çöküşü ifade
eder. Örneğin ABD’de Büyük Depresyon (1929 – 1933) 5 yıl sürmüştür.
2- Resesyonda GSYH küçülmesi daha düşük düzeydedir. Bazı iktisatçılara göre
GSYH’daki küçülmenin depresyon olarak kabul edilmesi için yüzde 10 dolayında bir
küçülme olması gerekir.
STAGFLASYON
SLUMPFLASYON
DEVALÜASYON
Ulusal paranın, yabancı para birimleri karşısında değerinin isteyerek belli bir amaca
yönelik olarak düşürülmesine DEVALÜASYON denir.
Dış ticareti sürekli açık veren ülkelerde devalüasyona, ihracatı arttırmak ve ithalatı
kısmak için gidilir. Devalüasyondan sonra devalüasyon yapanülkenin malları
yabancı ülkeler için ucuzlar. Buna karşılık yabancı ülkelerden gelen mallar
devalüasyonu yapan ülke için pahalılaşır.
Devalüasyondan beklenen etkiyi göstermesi için yapılması gereken, devalüasyondan
sonra iç fiyatların artmasını önlemektir .
MİLLİ GELİR
Gelir ve Servet kavramları arasındaki fark !!!
SERVET: Bir kimsenin ya da toplumun belli bir zamandaki mal varlığını gösterir.
Bu nedenle statik bir kavramdır.
GELİR: Bir akımı ifade eder. Dönemsel olarak bir bireye veya topluma ödenen satın
alma gücüdür.
Bir bireyin veya toplumun serveti çok olduğu halde geliri az olabileceği gibi, serveti
az olduğu halde geliri yüksek olabilir.
Ancak bir devamlılık arz eden gelir, refah için iyi bir ölçüolduğundan , iktisatçılar
servet konusundan çok gelir konusu ile ilgilenmektedirler.
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) : Bir ekonomide belli bir zaman içinde
(genellikle bir yıl) üretilen nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeridir.
Dış Alem Faktör Geliri (F) : Bir ülke vatandaşlarının dış ülkelerden kazandıkları
ve ülkelerine getirdikleri üretim faktörleri gelirleri (ücret, faiz, rant, kar) ile o ülkede
çalışan yabancı ülke vatandaşlarının kazandıkları ve ülkelerine götürdükleri üretim
faktörleri gelirleri arasındaki farktır. Dış alem geliri (+) veya (-) değer taşıyabilir.
Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) : Bir ülkenin yurt dışında çalışan
vatandaşlarının ülkeye gönderdikleri faktör gelirlerinin GSYİH’ya eklenip, ülkede
çalışan yabancıların kendi ülkelerine gönderdikleri faktör gelirlerinin GSYİH’dan
çıkarılması ile elde edilen değerdir.
GSMH = GSYİH + (Dış alemden gelen F.G. – Dış aleme giden F.G.)
KİŞİSEL GELİR=
MG – Kazanılan Fakat Alınmayan Gelir (Kurumlar Vergisi +
Dağıtılmayan Şirket Karları +Emekli Kesenekleri ve Sosyal
Sigorta Aidatları) + Alınan Fakat Kazanılmamış Gelir
(Transfer Ödemeleri)
(Bu Yılın Reel GSMH Değeri– Geçen Yılın Reel GSMH Değeri)
Büyüme Hızı= -------------------------------------------------------------------------------------
Geçen Yılın Reel GSMH Değeri
40 E adaletlidir.
ak
l
ut
33.0 Gini Katsayısı
Doğru İle Eğri Arasındaki Alan
M GK= -------------------------------------
20 Doğru Altındaki Tüm Alan
17.2
Gini Katsayısı ne kadar bire
6.1 yakınsa dağılım o kadar
adaletsiz,
0 100
ne kadar sıfıra yakınsa o kadar
20 40 60 80 adaletlidir.
Nüfusun Yüzdesi “0” tam adaleti
“1” tam adaletsizliği gösterir.
Bu durumda fiyatlardaki artış oranı ile üretim miktarındaki artış oranına bakarız.
Üretim miktarındaki artış oranı fiyatlardaki artış oranından fazla ise GSMH artışı
reeldir. Buna karşılık fiyatlardaki artış oranı üretim miktarındaki artış oranından
fazla ise GSMH artışı nominal olacaktır.
Bir ekonomide herhangi bir yılın üretim miktarı yine o yılın fiyatları
ile çarpılıyorsa Nominal GSMH elde edilir.
“X” Ülkesinin 2005 Yılı Nominal Milli Geliri “X” Ülkesinin 2006 Yılı Nominal Milli Geliri
(Cari fiyatlarla) (Cari Fiyatlarla)
Ür. Mal Miktar Fiyat GSMH Ür. Mal ve Miktar Fiyat GSMH
ve Hizmetler
Hizmet
A 20 20 400 A 20 25 500
B 10 15 150 B 15 15 225
C 25 10 250 C 30 20 600
D 10 30 300 D 10 45 450
Toplam GSMH = 1.100 Toplam GSMH = 1.775
2006 yılında 2005 yılına göre “X” ülkesinde GSMH artış hızı
% 61.36 düzeyinde gerçekleşmiştir !!!!!!!!!!!!!!!
Bir ekonomide herhangi bir yılın üretim miktarı yine o yılın fiyatları ile değil de
enflasyon oranı daha düşük eski bir yılın (baz yılın) fiyatları ile çarpılıyorsa
reel GSMH elde edilir. Nominal GSMH değeri içinde enflasyonun etkisi var iken,
reel GSMH enflasyondan arındırılmış bir değerdir.
İktisadi analizlerde reel değerler esas alındığı için, nominal değerlerin reel değerlere
çevrilmesi önemlidir. Nominal milli geliri reel milli gelire çevirmenin yolu “Fiyat
Endeksleri” nden yararlanmaktır.
Nominal milli gelir rakamlarına bakıldığında iki yıl arasındaki milli gelir artışı
Satın Alma Gücü Paritesi, ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklarını ortadan
kaldırmaya yarayan bir para birimi dönüştürme oranıdır.
Örneğin ayni kalite elmanın kilosu X ülkesinde 1 dolar, Y ülkesinde 0.5 dolar
olabilir. Bu durumda X ülkesindeki tüketicinin elma için satınalma gücü Y
ülkesindeki tüketicininkinin yarısı kadardır.
BÜYÜME-ENFLASYON İLİŞKİSİ
Bir ülkedeki tüm üretim kesimlerinin belirli bir dönem içinde (bir yılda) yarattığı
hasıla toplanmak suretiyle yapılan hesaplamadır. Bu yönteme göre hesaplamada
dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, hesaplamalara sadece nihai mal (son
mamul) şeklindeki ürünleri dahil ederek ÇİFT SAYMADAN kaçınmaktır.
Bir malın hammadde halinden nihai mal haline gelinceye kadar üretim
sürecinde geçirdiği tüm aşamalar hesaplamalara katıldığında, ayni mal birkaç kez
sayıldığından hesaplarda çift sayma olur ve milli gelir rakamları olduğundan büyük
çıkar.
Çünkü bazı mallar bir işletmeye göre nihai maldır, ancak diğerinin hammaddesini
oluşturur. Örneğin pamuk çiftçi için son mamul olduğu halde, iplik fabrikası için
hammaddedir. Ayni şekilde iplik fabrikası için nihai mal olan iplik, dokuma
fabrikası için hammaddedir. Bu nedenle GSMH’nın, dolayısıyla milli gelirin
hesaplanmasında nihai mal hesaba katılacak veya üretim sürecinin çeşitli
aşamalarında yaratılan KATMA DEĞERLERİN TOPLAMI alınacaktır.
ÖRNEK:
Pamuk 20 0 20
İplik 40 20 20
Kumaş 70 40 30
Elbise 100 70 30
Toplam 230 130 100
KATMA DEĞER, belli bir ürünün her üretim
aşamasında ilave olarak ortaya çıkan bir değerdir.
KATMA DEĞER = ÇIKTI - GİRDİ
Üretim faktörlerinin çalıştırılması sonucu, belli bir dönemde elde ettikleri gelirlerin
toplamıdır. Yani:
Bir ekonomide mal ve hizmetleri satın almak için yapılan harcamaların toplamı milli
geliri verir. Milli gelir (Y) pay edilip kişilerin gelirini oluşturduktan sonra bu gelirin
bir kısmı tüketim mallarına (C) bir kısmı da yatırım mallarına (I) harcanmaktadır.
O halde;
Y=C+I
Ekonomide devletin (G) de olduğunu düşünürsek;
Y=C+ I+G
Bu bize toplam yurt içi harcamaları verir.
Ekonomi dışa açıksa yani ihracat (X) ve ithalat (M) yapıyorsa;
Y = C + I + G + (X – M)
İSTİHDAM
Dar anlamda emek faktörünün çalışmasını, geniş anlamda ise tüm üretim
faktörlerinin mal ve hizmet üretimi için kullanılması şartlarının incelenmesini
kapsar. Kullanılamayan işgücüne işsiz, kullanılmayan sermaye ve doğal kaynaklara
da atıl sermaye veya atıl kaynaklar denir.
Faal Nüfus (Aktif Nüfus): Bir ülke nüfusunun 15 ile 64 yaş arasında kalan kısmıdır.
Ekonominin çalışma çağındaki nüfusunu gösterir.
İSTİHDAM TÜRLERİ
İŞSİZLİK TÜRLERİ
1- İRADİ İŞSİZLİK
Bir kısım işçilerin, mevcut çalışma şartlarında ve cari ücret düzeyinde çalışmak
istedikleri halde iş bulamamalarıdır. Bu tür işsizliğin nedeni talep yetersizliğidir.
4- MEVSİMLİK İŞSİZLİK
Ekonominin bazı sektörlerinde işgücü talebinin yılın belli mevsimlerine yığılması
nedeniyle işgücü talebinin düşük olduğu veya hiç olmadığı mevsimlerde ortaya çıkan
işsizliğe denir.
6- KONJONKTÜREL İŞSİZLİK
Ekonomik dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan işsizliktir. Ekonomik yaşamda
kendiliğinden ortaya çıkan fiyat, toplam talep, toplam arz ve istihdam hacmi
dalgalanmalarına konjonktür denir. Özellikle yetersiz talep nedeniyle üretimde bir
daralma veya durgunluk olduğunda birçok işçi işini kaybeder ve ekonomi tekrar
canlanıp büyüme aşamasına geçene kadar işsiz kalırlar. Konjonktür geçici bir olay
olduğu için konjonktürel işsizlik de geçici bir olaydır, ancak şiddetlidir. Önlem
alınmazsa uzun sürebilir.
7- GİZLİ İŞSİZLİK
Üretim teknolojisi veri iken, bir üretim dalında çalışan işgücünün bir kısmı işten
alındığında üretim miktarı azalmıyorsa, o işyerinde gizli işsizlik vardır. Açık işsizlik
ile gizli işsizlik arasındaki en önemli fark, açık işsiz kategorisine girenlerin işi
olmadığı halde, gizli işsiz kategorisine girenlerin işi vardır.Gizli işsizlerin işi vardır,
fakat üretime katkıları yoktur. Bu tür işsizlik en çok azgelişmiş ülkelerin tarım ve
hizmet sektörlerinde görülür.
Friksiyonel işsizlik ve yapısal işsizlik ekonomide her zaman var olduğu için bu
ikisinin toplamına “doğal işsizlik” ve doğal işsiz sayısının işgücü sayısına bölünmesi
ile elde edilen katsayıya da “doğal işsizlik oranı” denir. Doğal işsizlik oranı gelişmiş
ülkeler bakımından % 3, gelişmekte olan ülkeler bakımından % 6 dolayındadır.
Diğer taraftan “iş bulma ümidi olmadığı için son 1 ayda iş aramayı bırakmış olup da
iş bulsa çalışacak olanlar, mevsimlik işlerde çalıştığı için iş aramayan ama sürekli iş
bulsa çalışmaya hazır olanlar, ev hanımı, kira geliri sahibi, emekli, öğrenci, özürlü
yaşlı ve hasta olduğu için iş aramayan ama iş bulsa çalışacak olanlar” hesaplamaya
dahil edilmemektedir.
ÖRNEĞİN:
-Nüfus: 79.815.000
-15 ve yukarı yaş grubu: 59.069.000
-İşgücü : 30.540.000
-İstihdam: 26.669.000
- Son 1 ayda iş arayan ve 15 gün içinde işe başlayacak durumda olan işsizler:
3.872.000 ise,
TARIM 17.1
SANAYİ 21.3
İNŞAAT 6.2
HİZMETLER 55.4
PARA
PARANIN TANIMI
PARANIN FONKSİYONLARI
PARA TÜRLERİ
KONVERTİBL DÖVİZ
Dünyanın her ülkesinde hiçbir sınırlama ile karşılaşmaksızın ödeme aracı olarak
kabul edilen ve ulusal paralara çevrilebilen dövizlere denir.
** [ Konvertibilite : Dönüştürülebilirlik ]
PARİTE (KUR)
Fransızca anlamı: Eşitlik . Yabancı paraların yerli paralara göre değerine “parite”
denir.
PARA İKAMESİ
Özellikle yüksek oranlı enflasyonun geçerli olduğu ülkelerde, bireyler ulusal
paradan kaçarlar ve ellerinde konvertibl döviz bulundururlar. Yerli paraların yerini
yabancı paraların alması biçiminde ortaya çıkan bu olguya “para ikamesi” denir.
Dünyada en yaygın tanınan ve o nedenle en çok kullanılan para ABD doları olduğu
MONETİZASYON:
Bir para biriminin kabul edilip piyasaya sürülmesine denir.
DEMONETİZASYON:
Bir para biriminin kaldırılıp yok edilmesine denir.
EMİSYON
Merkez Bankasının piyasaya kağıt para sürme işlemine denir.
GRESHAM KANUNU
Kötü paranın iyi parayı (sağlam parayı) kovarak, piyasada sağ kalmasına denir.
Piyasada çoğu kez birden fazla para türü bulunur. Örneğin madeni sikkelerle,
banknot veya kaime bir arada bulunabilir. Veya altın ve gümüş sikkeler birlikte
tedavül ederler. Eğer bu paralardan birinin değeri düşerse, halk onu elinden
çıkarmak ister; değerli Parayı da iddihar eder. Böylece iyi para piyasadan çekilir,
kötü para piyasaya hakim olur. KÖTÜ PARA İYİ PARAYI KOVAR.
DEĞİŞİM DENKLEMİ
Klasiklerin öne sürdükleri para miktarı ile fiyat düzeyi arasındaki ilişki 20.yüzyılın
başlarında Irving FISHER tarafından gösterilmiştir. Bu denkleme “Değişim
(Mübadele) Denklemi veya “Fisher Denklemi” denir.
Bir ekonomide gerçekleştirilen işlemlerin devamlı olarak iki cephesi vardır. Satıcılar
para karşılığında mal ve hizmetleri teslim ederken, alıcılar mal karşılığında istenilen
fiyata eşdeğer parayı teslim ederler. Ekonomideki temel değişkenler arasındaki bu
ilişkiyi açıklamanın bir yolu değişim denklemini kullanmaktır.
Değişim Denklemi :
Para Miktarı x Paranın Dolaşım Hızı = Fiyatlar Genel Düzeyi x Üretim Düzeyi
(Reel GSMH)
MxV=PxY
Değişim Denklemi : M x V = P x Y
KEYNEZYEN GÖRÜŞ
PARA TALEBİ
Bir ekonomide bireylerin ve firmaların belli bir anda ellerinin altında
bulundurmak istedikleri para miktarıdır.
Bireyleri ve firmaları para talep etmeye, yani ellerinin altında her an harcamaya
hazır bir meblağ bulundurmaya (likiditeyi tercih etmeye) iten güdüler nelerdir?
Keynes’e göre bireyleri ve firmaları para talep etmeye zorlayan güdüler üç tanedir.
1- İşlem Güdüsü m1 = f (Y, P)
2- İhtiyat Güdüsü m2 = f (Y, P)
3- Spekülasyon Güdüsü m3 = f (i, P)
PARA ARZI
Ekonomide belli amaçlara ulaşmak için paraya ilişkin olarak alınan önlemlerin
tümüne PARA POLİTİKASI denir. Para politikasının başlıca amacı; paranın
istikrarını sağlamak yani para arzı ile ekonomide üretilen mal ve hizmet miktarı
arasındaki dengeyi kurmaktır.
• Açık Piyasa İşlemleri: Merkez Bankası, piyasada para miktarı fazla ise,
elinde bulunan tahvilleri satışa çıkararak piyasadaki parayı çeker. Piyasada para
kıtlığı çekiliyorsa, piyasadan tahvil alarak ekonomiye ilave para enjekte eder.
• Bu politika ile kredi genişlemesinin yarattığı talep fazlası bir ölçüde giderilebilir
ve ortaya çıkan enflasyonist baskı hafifletilebilir.