You are on page 1of 101

2023-2024 GÜZ DÖNEMİ MİMARLIK TARİHİ – I

MİMARLIK BÖLÜMÜ
DR. ÖĞR. ÜYESİ HAYAL MERİÇ

4. HAFTA
MİNOS – MİKEN – YUNAN
MİMARLIĞI

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 1


EGE UYGARLIKLARI
• Ege uygarlıkları, Avrupa Bronz (Tunç) Çağı'nda (Yaklaşık olarak
M.Ö. 3300-M.Ö.1200) Yunanistan'da Ege Denizi çevresindeki
uygarlıkların genel adıdır.
• Bu çağda üç uygarlık ortaya çıkmıştır. Bunlar;
- Ege Denizi’nin güneyinde Tavşan Adalarında Kiklad Uygarlığı
(M.Ö.3000-M.Ö. 2000)
- Girit adasında Minos Uygarlığı (M.Ö.3500-M.Ö 1400)
- Yunan anakarasında Miken Uygarlığı (M.Ö. 1600-1200)

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 2


MİNOS UYGARLIĞINDA MİMARLIK

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 3


 Ege Denizi üzerindeki adalardan en büyüğü olan Girit Anadolu, Yunanistan, Suriye ve Mısır
gibi Akdeniz ülkeleri arasında kilit noktası olarak önemli bir uygarlığa beşiklik etmiştir.

 Adada M.Ö. 5000 itibaren Neolitik dönemde yaşamış insanların varlığı bilinmektedir. Minos
(Girit) Uygarlığı M.Ö. 3500 lerde Tunç Çağı’nda Girit Adası’nda kurulmuştur.

 Uygarlık kurulduğunda adada feodal bir düzen hakim olmuştur. Bu çağ aynı zamanda ada
kültürüne adını veren Kral Minos’un yaşadığı çağdır.

 Minos Uygarlığı ya da diğer adıyla Girit Uygarlığı en parlak dönemini M.Ö. 2700 ile M.Ö. 1450
yılları arasında yaşamıştır. Bu dönemde hem Asya’ya hem de Avrupa’ya yönelik deniz
egemenliği Girit’e geçmiş; başkent Knossos parlak bir uygarlık, sanat ve aynı zamanda
burjuvazi sınıfının doğduğu bir krallığın başkenti olmuştur.

 Başta Knossos’taki saray olmak üzere Mallia, Phaistos ve Aya Triada gibi kentlerde görkemli
saraylar yapılmıştır. M.Ö. 1700 lerde ada büyük bir deprem geçirmiş, sarayların tümü yıkılmış,
ancak sonrasında yıkılan yapıların yerine yenileri yapılmıştır.

 Minos Uygarlığı M.Ö. 1400 lerde Yunanistan’dan gelen Akalar tarafından istila edilmiş,
şehirleri yıkılıp, yağmalanmıştır. Bu tarihten sonra adada Girit kültüründen derin izler taşıyan
yeni bir kültür dönemi olan Miken Uygarlığı dönemi başlamıştır. M.Ö. 12. yüzyılda yine
Yunanistan’dan gelen Dorlar tarafından ada tahrip edilmiş ve bundan sonra uygarlık açısından
önemini yitirmiştir.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 4
Ege Denizi, Girit Adası – Minos Uygarlığı
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 5
Minos Uygarlığı’nda Mimarlık

 Girit Uygarlığında ada yönetimini paylaşan yerel prensler kendi iç işlerinde


bağımsız olmuşlardır. Bununla birlikte, Anadolu ya da Mısır uygarlıklarında
olduğu gibi yaşadıkları topraklarda mutlak bir egemenlik kurmak, baskıcı
bir biçimde güç sahibi olmak gibi bir tutum izlememişlerdir.
 Bu yaklaşım Girit sanatının neşe, özgürlük, yaşam sevinci taşıyan eserler
ortaya koymasını sağlamıştır.
Girit sanatında iki ayırt edici özellik göze çarpmaktadır:
a) Bunlardan ilki; Girit sanatının Mısır, Mezopotamya sanatlarının tersine
yapısı gereği bu dünyaya ait bir sanat, dünyevi bir sanat olmasıdır. Bu
nedenle;

- Tanrılar için büyük, anıtsal tapınaklar yapılmamıştır, yalnızca kutsal


mağaralar ve saraylarda dinsel törenler için ayrılmış mekanlar vardır.

- Heykellerde tanrı ya da tanrıçalara ait anıtsal örnekler bulunmaz.

- Görsel sanatlarda dinsel konular bir yana mitolojik konulara dahi yer
verilmemiştir. Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 6
b) İkinci özellik ise; Girit sanatında içinde bir savaş
mitosunun (Mitos:Efsaneleşen kavram, kişi, halk
hikayesi) bulunmayışıdır. Bu nedenle;
- Sanat eserlerinin hiçbiri savaşı övmez, krallar
savaşlarda kazandıkları başarılar ya da ünleri
nedeniyle sanat eserlerine konu edilmezler.
- Eserlerde sıkça görülen çifte ağızlı balta gibi silahların
savaştan çok kült işlevi gördükleri anlaşılmıştır.
- Adadaki saraylarda askeri birlikler konumlanmamış,
bu saraylar bir kaleden çok bir villa görüntüsünde
inşa edilmişlerdir.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 7
SARAYLAR
 Girit mimarlığının karakteristik yapıları büyük saraylardır.

 Knossos, Mallia, Phaistos sarayları yerel prenslerin yaşadığı denize yakın


tepeler üzerine kurulmuş, bir kent görünümünde çeşitli yapılardan oluşmuş
yapı gruplarıdır. Bunların yanında tekil saray yapıları da bulunmaktadır.

 Girit adasında yapılan kazılarda ancak adada yaşanan depremden yani M.Ö.
1700 lü yıllardan sonra inşa edilmiş ikinci dönem ve geç döneme ait
saraylara ait kalıntılar bulunmuştur.

 Girit saraylarının plan şeması Mezopotamya’da olduğu gibi büyük bir


dikdörtgen avlu çevresinde toplanmış çeşitli odalardan oluşmuş
bölümlerden meydana gelmiştir. Bu bölümler simetrik olmayan bir düzende
yerleştirilmiştir.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 8


 Egemen orta avlunun boyutu ve biçimi kullanım ve estetik amaç
dışında dinsel ritüeller de göz önünde bulundurularak
biçimlenmiştir.

 Saraylarda en önem verilen bölüm kabul / seremoni salonlarıdır


(Taht Salonu).

 Saraylardaki özel dairelerde banyo, temiz su - pis su tesisatı


bulunmuştur.

 Girit’te kral ve kraliçeler aynı zamanda rahip ve rahibe


sayıldıklarından sarayların büyük bir bölümü dinsel törenlere
ayrılmakla birlikte, burada Anadolu, Mısır ve Mezopotamya’daki gibi
büyük tapınaklar yapılmamıştır. Bunun yerine Orta Minos
döneminden itibaren (M.Ö. 2000-1570) yüksek tepelere ufak mezar
yapıları ve ocaklar içeren “zirve tapınakları” yapılmıştır. Mağaralar
da yerel dini törenlerin yapıldığı yerler olmuştur.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 9
Knossos Sarayı:

 Saray Minos Uygarlığı’nın başkenti Knossos’ta bugünkü Kandiye


kentinin yakınlarındadır.

 İlk saray yapısı M.Ö. 1900lerde yapılmış, M.Ö. 1700lerde depremde


yıkılmış, depremin hemen sonrasında yeniden inşa edilmiştir.

 Sarayın genel planı merkezi büyük bir avlu etrafında toplanmış


dairelerden meydana gelmiştir.

 Kareye yakın bir planı olan sarayın kenarları yaklaşık 150 metredir.

 Sarayın biri kuzeyde deniz tarafında ana giriş olmak üzere üç girişi
bulunmaktadır.

 Aynı zamanda bir tapınak olan sarayda zemin katta orta avlunun
batısında kalan odalar dinsel törenlere ayrılmıştır.

 Sarayda dinsel törenlere ayrılmış odaların yanı sıra resmi daireler,


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 10
hazine odaları, ambarlar ve banyolar bulunmaktadır.
Knossos Saray Planı
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 11
Knossos Sarayı Hava
Görüntüsü
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 12
 Saray ve çevresindeki yapılar arazinin eğimine uydurulmuş birkaç kattan
oluşmuştur.
 Saray geçit ve merdivenlerle birbirine bağlanan çeşitli katlardan meydana
gelmiştir. Arazinin eğimine göre kat sayısı farklılık göstermektedir.
 Sarayın içinde konfor ön planda tutulmuş, karmaşık ama serin koridorlar
oluşturulmuş, teraslarda sıcağa karşı önlemler alınmıştır.
 Havalandırma bacaları, lağım kanalları, su yolları gibi teknik açıdan
dönemi için gelişmiş sistemler uygulanmıştır.

Knossos Sarayı İç Avlu Rekonstrüksiyonu Knossos Sarayı Rekonstrüksiyonu


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 13
 Dinsel törenlere ayrılmış odalardan en ünlüsü taht odası olarak bilinen odadır.

 Avlunun batısında kalan taht odasında taştan yapılmış, yüksek arkalıklı bir taht ve
bu tahtın yanında duvara bitişik olarak yapılmış oda duvarları boyunca uzanan
oturma birimleri bulunmaktadır.
 Tahtın tam karşısında arınma seremonisi için yapılmış bir havuz bulunmaktadır.
 Taht odasının duvarları zambaklar arasında çizilmiş grifon (Grifon: Kartal ile aslan
vücudunun birleşmesinden meydana gelen hayali varlık.) desenleri ile fresk
tekniğinde (Fresk (Fresko): Islak kireç sıva üzerine yapılan duvar resmi tekniği.)
süslenmiştir.

Kral Minos’un taht odasının planı


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 14
Kral Minos’un taht odası
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 15
 Merkezi avlunun
doğusunda kral ve
kraliçenin özel daireleri yer
almıştır.
 Kraliyet odalarının
bulunduğu üst katlara
geniş merdivenlerle
ulaşılmaktadır ve odaların
duvarları da fresklerle
süslenmiştir.
 Kraliçenin dairesi megaron
biçiminde yapılmıştır.
 Megaron: Önünde
sütunlu bir giriş, ardında
bir hol bölümü ve ona
bitişik ortasında bir ocak
bulunan dikdörtgen Megaron Örneği
biçimindeki yapı tipi.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 16
Kraliçeye ait Megaron ve Kralın Kişisel Odasının Planı
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 17
Kraliçeye ait megaron ve Kraliçeye ait megaronun
ünlü yunus freskleri rekonstrüksiyonu

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 18


Kral Minos’un kişisel odası (Çift Balta Salonu), Knossos
Sarayı
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 19
• Sarayda duvarlar belirli bir yüksekliğe kadar kaba taş
ile örülmüş, üst kısmı kerpiçle tamamlanmıştır. Taş
örgünün üzeri düzgün bir sıva ile örtülmüştür.
• Sarayın cephesi ve döşemeleri düzenli kare biçiminde
taşlarla kaplanmıştır.
• Ağaç malzeme yapının iskeleti olarak duvar
örgüsünde sıkça kullanılmıştır.
• Çatının taşınmasında masif ağaç kirişler ile
kalaslardan yararlanılmıştır. Çatı düz dam örtüsü ile
kapanmıştır.
• Kapı söveleri (Söve: Kapı ya da pencere kasası.) ve
kolonlar taştan yapılmış, kırmızıya boyanmıştır.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 20
 Duvarların ağırlığını azaltmak için kısa, üstü altından daha geniş olan ve yassı
yuvarlak bir başlıkla biten Girit sütunları kullanılmıştır. Sütunların üst kısmının
çapının alt kısmından daha geniş olmasının nedeni bunların aracısız olarak
doğrudan çatıyı taşımak amacıyla yapılmış olmalarıdır.

Girit Sütunu
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 21
Knossos Sarayı
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 22
 Knossos kentinde bir de açık hava tiyatrosu bulunmuştur. Tiyatroda kral,
saraylılar ve halkın kılıç oyunları, boğa güreşleri ve dinsel törenleri izlediği
bilinmektedir.

Knossos’taki Açıkhava
Tiyatrosu

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 23


MİKEN UYGARLIĞINDA MİMARLIK

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 24


MİKEN SANATI
 M.Ö. 1400 lerde Minos Uygarlığının
zayıfladığı sırada Yunanistan’ın
Peloponnes bölgesinde (Mora
Yarımadası) yeni bir uygarlık kendini
göstermeye başlamıştır. Bu kültür
yalnız Miken bölgesini değil Tirins’i de
etki altına almasına rağmen Miken
Uygarlığı olarak anılmıştır.

 Bu uygarlık Girit uygarlığından


farklıdır. Yunanistan’da ana kara
üzerinde savaşçı bir ortamda
Balkanlar’dan gelmiş kavimler
tarafından oluşmuştur. Ancak yağma
ve fetihlere dayansa da Girit
uygarlığından uzun süreli etkilenmiş,
bu nedenle Girit’teki uygarlığın bir
kolu olarak incelenmiştir.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 25
Minos ve Miken uygarlıkları arasındaki en büyük fark mimarlık alanında
görülmektedir. Aka sülalesinden Atridler’in oturduğu Miken, savaş için donatılmış
bir kenttir.
Miken Akropolü (Akropol: Yüksek tepe üzerinde kurulmuş, duvarlarla çevrili
saray, tapınak ve sosyal yapıların bulunduğu kent.) denizden 175 metre
yükseklikte kurulmuş, yüksekliği bazı yerlerde 6 metreye ulaşan kaba
yontulmamış, iri taş bloklarla örülü bir duvarla çevrilmiştir.

Miken Akropolü M.Ö. 15. yüzyıl


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 26
Miken Akropolü M.Ö. 15. yüzyıl
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 27
 Üç tane taş blokla yapılmış, ağır görünümlü Aslanlı Kapı akropol duvarının
üzerindedir. İki yanındaki düşey taşlar yatay bir kirişi taşır. Bu kirişin
yukarısında yer alan üçgen bir taşın üzerinde aralarında bir sütun bulunan
iki aslan kabartması vardır. Aslanlar ayağa kalkmış ve ön ayakları ile sütun
kaidesine basar şekilde yapılmışlardır.

Miken Akropolünde Aslanlı Kapı M.Ö. 1300


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 28
Miken Sarayı:

 Miken’in içi bir kentten çok bir kaleye benzemektedir.

 Surların içindeki Miken Sarayı bir avlu çevresinde düzenlenmiş


megaronlardan oluşmuştur.

 Sarayın esas büyük salonu (taht odası) iki sütunlu bir girişten
ve bir sahanlıktan geçilen büyük bir megarondur.

 Alçı döşemeli büyük salonun ortasında yuvarlak bir ocak


vardır. Ocağın dört köşesinden dört sütun yükselir ve bu
sütunlar üzerindeki aydınlık bölümünü taşır. Aydınlık bölümü
ışık ve hava girmesi için yapılmıştır. Bu salon aynı zamanda dini
amaçla da kullanılmıştır.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 29


Miken Sarayı Planı
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 30
Miken Sarayı Taht Odasının Planı ve Rekonstrüksiyonu
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 31
Atreus’un Hazine Evi:

Miken’deki en önemli yapı “Atreus’un Hazine Evi” denilen M.Ö. 15. yüzyıla
ait bir yer altı odasıdır.

Düzgün taşlardan yapılmış eğimli iki duvar arasındaki 45 metrelik bir


dromostan/geçitten (Dromos: Yer altı mezar anıtına giriş sağlayan yol, geçit)
ulaşılan salon Tholos (Tholos: Dairesel planlı üzeri kubbe ile örtülü yapı
tipidir.) biçiminde daire planlı üzeri 14.60 metre çapında taşların yukarı doğru
kaydırılmasıyla yumurta biçimine getirilmiş bir kubbe ile örtülüdür.

Kubbeli bu bölüm toprak altındadır. Bu yapı teknik, işçilik açısından


Roma’daki Panteon’dan önce yapılmış en önemli kubbeli yapıdır.

Bu kubbeli bölüm dini törenler için kullanılmış olup, buradan kayaya oyulmuş
alçak ve küçük bir mağara şeklindeki esas mezar odasına geçilmektedir.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 32


Atreus’un Hazine Evi’nin Plan
ve Rekonstrüksiyonu

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 33


Atreus’un Hazine Evi’nin Girişi (Dromos) ve Kubbeli bölüm (Tholos)
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 34
Tirins Akropolü ve Sarayı:

 Tirins Akropolü ise bir kale şeklinde yine bir tepe üzerinde kiklop (Kiklop
duvar: Büyük boyutlu taş blokların harçsız olarak, üst üste konmasıyla
oluşturulmuş duvardır.) tarzında duvarlarla çevrilmiştir. Duvarlar 8-16
metre yükseklikte, 10 metre kalınlıktadır.

 Kiklop duvarların günümüze kadar ulaşmış olması burada yaşayanların


savunmaya verdikleri önemin ve bu konudaki başarılarının bir
göstergesidir.

 Akropol ve içindeki yapılar M.Ö. 1400-1200 yılları arasına tarihlenmektedir.

 Tirins Sarayı da Miken Sarayı gibi avlular ve megaronlardan oluşmuştur.


Saray üç katlı olarak inşa edilmiştir. Sarayın ortasındaki megaron taht odası
görevi görmüş, toplantılar ve törenler burada yapılmıştır.

 Saraydaki odaların duvarları freskolarla süslenmiştir.


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 35
Tirins Akropolü ve Saray
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 36
Tirins Akropolü ve Sarayın Planı-Rekonstrüksiyonu M.Ö. 1400-1200
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 37
Kral Nestor’un Sarayı:
• Miken Sarayları içinde günümüze kadar bozulmadan ulaşmış en iyi örnektir.
• Saray M.Ö. 1300 yıllarında Filos kentinde inşa edilmiş, M.Ö 1200lere kadar kullanılmıştır.
• Diğer Miken saraylarından farklı olarak istihkâmlı olarak inşa edilmemiştir.
• Saray iki katlı çeşitli fonksiyonlardaki yapılardan oluşmuştur. Giriş katında 105 adet oda
bulunmaktadır.

Kral Nestor’un Sarayının Planı:


A – Ana Megaron
B - Giriş
C - Portiko
D,M,R – Avlular
E - Giriş
F – Portiko
G - Kilerler
H,J,W - Depolar
K - Banyo
L - Kraliçenin Megaronu;
N – Kraliçenin Özel Odası
P - Tuvalet
Q – Arşiv Odası.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 38


Sarayın Ana Megoronunun (Planda A) Rekonstrüksiyonu
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 39
Kraliçeye ait Megaron (Planda L) ve Banyo (Planda K),
Terakota Küvet

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 40


YUNAN UYGARLIĞINDA MİMARLIK

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 41


 M.Ö. 2000 yıllarından başlayarak ilk Hint-
Avrupa istilacılarından Akalar bugünkü
Yunanistan ve Anadolu kıyılarını istila etmiş bu
topraklardaki devletleri yıkmışlar, halklarını
yerlerinden etmişlerdir.

 M.Ö. 1400 lerde Akalar o dönemde Girit


adasında kurulmuş olan Minos Uygarlığı’nı
yıkmışlar, bu tarihten sonra Yunanistan’ın
Peloponnes bölgesinde (Mora Yarımadası)
Miken Uygarlığı dönemi başlamıştır.

 M.Ö. 12. yüzyılda yine kuzeyden gelen Dorlar


tarafından yarımada tahrip edilmiş ve böylece
M.Ö. 8. yüzyıla kadar süren Yunan Orta Çağı M.Ö. 5 Yüzyılda Antik Yunan
başlamıştır. Bundan sonra Yunan şehir
devletleri ortaya çıkmıştır.

 M.Ö. 2. Yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun


hakimiyeti altına girmesiyle Antik Yunan
Uygarlığı sona ermiştir.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 42
 M.Ö. 6. yüzyılda Yunan şehir devletlerinde demokratik düzen ortaya çıkmıştır.
Yunanlılar “demokratik yönetim”in ilk kurucuları ve uygulayıcıları olmuştur.
Demokratik yönetim özellikle Atina’da uygulanmıştır.
 Devlet yönetimi dışında, Yunanlılar bilim alanına deneyi ve akılcılığı getirmişlerdir.
Yazın alanında ise; tiyatro (trajedi-komedi), tarih (Heredot), destan (Homeros), lirik
şiir (Sapfo), masal (Ezop), mitoloji konularında bugün de geçerliliğini koruyan
eserler vermişlerdir.
 Felsefe de Yunanistan’da ortaya çıkmış ve İlkçağ’da ilk kez felsefe dinden
tamamıyla ayrılıp, sadece akla dayanan bir bağımsızlık kazanmıştır.
 Yunanlılardaki din anlayışını ise çok gelişmiş bir doğa olaylarına tapınma olarak
nitelendirmek mümkündür. Tanrılar belirli kavramların kişileştirilmiş, insan
formunda kahramanlarıdır. Her şehir ve bölgenin kendine özgü bölgesel tanrı, tören
ve gelenekleri vardır. Yunan tanrılarının başlıcaları şunlardır:
 Zeus: Baş Tanrı, göklerin hakimi.
 Hera: Zeus’un karısı, evlilik tanrıçası.
 Apollo: Işık, kanun, akıl, sanat, müzik ve şiir tanrısı, şehirlerin kurucusu.
 Athena: Savaş, bilim ve öğretim tanrıçası, güzel sanatların koruyucusu.
 Aphrodite : Aşk ve güzellik tanrıçası.
 Posedion: Deniz tanrısı.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 43
 Yunanlılar’a gelinceye dek diğer uygarlıklarda sadece tanrı-kral
bağımsızdır. Yunan şehir-devletlerinde ise bağımsız insanlar vardır ve
Yunan sanatında da insan ilk kez bağımsızdır ve tanrının önünde de
bağımsız bir canlı olarak temsil edilmiştir. Diğer bir deyişle, Yunan sanatı
insanı yansıtmaktadır. Bu anlayış sonraları Avrupa sanatlarında da
gelişmiştir.
 Yunan sanatının ya da daha geniş anlamda «Klasik Antik Çağ
Sanatının» (M.Ö. 8. yüzyıl ile M.S. 5. yüzyıl arasındaki Antik
Yunanistan ve Antik Roma'nın iç içe geçmiş uygarlıklarını kapsayan,
Akdeniz merkezli kültürel tarih dönemi.) günümüze kadar zaman
zaman ele alınıp çeşitli yönleriyle kopya edilmesinin nedeninin de bu
sanat anlayışının insanı temel alması gösterilebilir.
 İkinci olarak Yunan Sanatı «Biçim-Orantı-Düzen» üzerine
kurulmuştur. Matematiksel hesaplarla en mükemmeli yapma
çabasında olmuştur.
 Yunan sanatının diğer bir özelliği de özgürlük fikrinin hayatın esas
unsuru yapılması ve sanatın da bu temelin üzerine oturtulmasıdır.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 44
Yunan sanatının başlıca dönemleri şunlardır:

1) Geometrik Çağ M.Ö. 1100-700


2) Arkaik Çağ M.Ö. 700-480
3) Klasik Çağ M.Ö. 480-330
a) Birinci Klasik Çağ M.Ö. 480-400
b) İkinci Klasik Çağ M.Ö. 400-330
4) Helenistik Çağ M.Ö. 323-30
5) Greko Roman Çağ M.Ö. 150-31

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 45


MİMARLIK
 Yunan mimarlığının en önemli yapı tipi tapınaklardır.
 Yunanlılar doğayı insan biçimine girmiş tanrılarla simgeleştirmişlerdir.
 Tanrıların evi kabul edilen tapınaklara yalnızca rahipler girebilir, halk
adaklarını tapınağın önündeki sunaklara (Sunak: Tapınaklarda başında
dinsel tören yapılan, tanrılara kurban adanan taş masa.) bırakır, dini
törende burada gerçekleştirilirdi.
 Bu nedenle Yunan tapınakları içine girilmeyen, dışarıdan görülmek için
yapılan yapılardır.
 M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren yapılmaya başlanan ilk tapınakların temelleri
taştan, duvarları ahşap hatıllarla desteklenen kerpiçten, çatıları ise ahşaptan
yapılmıştır.
 M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren tapınaklar taştan yapılmaya başlanmıştır.
Tapınaklar birbirlerine harçsız tutturulmuş taş bloklar ile inşa edilmiştir.
Sütunlar başlarda tek bir taş bloktan yapılırken, daha sonraları çok sayıda
küçük silindirik kasnak taşlarının üst üste konmasıyla oluşturulmaya
başlanmıştır.
 Yapı malzemesi olarak sarımtrak renkte mermer kullanılmıştır.
 Çatı kaplaması kilden yapılma büyük plakalarla
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ oluşturulmuştur. 46
 Tanrıların evi kabul edilen tapınaklar, çoğunlukla yüksek bir tepenin
üzerine inşa edilmiş, çok uzaklardan bakıldığında görülmesi
istenmiştir. Bu nedenle kutsal yapılar kompleksi içinde girişe göre
çapraz bir konuma yerleştirilmiş, göze çarpıp, fark edilmesi
amaçlanmıştır.
 Tapınaklardaki oranlar insan vücudu esas alınarak
hesaplanmıştır. Ölçek insandır.
 Tapınakların bazıları anıtsal ölçülerde yapılmasına rağmen,
bunlar Mısır’daki gibi insanı ezmezler; insan için yapıldıklarını
hissettirirler.
 Çünkü Yunan sanatında ilk kez insan yüceltilmiştir. İnsan artık
Mısır ve Mezopotamya’da olduğu gibi tanrının oğlu, temsilci ya
da hizmetkarı değildir.
 Mısır tapınağı çok büyük bir tanrı evi ve karşısında insan bir hiç
iken; Yunan kültüründe ise en güzel tanrı evi insan ölçülerine göre
yapılandır.
 Mısır tapınağında yapıyı saran duvarlar burada içeri çekilmiş, yalnız
kutsal bölüm naosu çevreleyenDr. Öğr.bir
Üyesiöğe olmuştur.
Hayal MERİÇ 47
Yunan tapınakları “megaron” denilen Akalar çağı aristokrat
evleri örnek alınarak yapılmıştır. Megaron önünde sütunlu bir
girişi, ortasında bir ocak bulunan dikdörtgen şeklindeki yapı
biçimidir.

Akalar çağında Miken Uygarlığında megaron:


1- Sütunlu Giriş (Portiko) 2- Hol 3- Ocaklı Oda
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 48
Yunan tapınakları;
• “Naos” (Latince’de Cella) denilen, tapınağın
adanmış bulunduğu tanrı ya da tanrıçanın heykelinin
bulunduğu kutsal salon ve “Pronaos” denilen naosun
önünde yan duvarlar (ante) arasında kalan giriş
bölümünden oluşmuştur.
• M.Ö. 6. Yüzyılın ilk yarısında naos sütunlarla
çevrelenmiş ve içine tanrı heykeli konulmuş, bunun
üzeri de beşik çatı yerleştirilerek tapınaklar
oluşturulmuştur.
• Tapınaklar “Krepidoma” denilen basamaklı bir
zemin üzerine inşa edilmiştir. Krepidomanın en üsteki
katına “Stilobat” denmektedir.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 49
 En eski tapınak biçimi Anteli Tapınak
“anteli tapınak”tır.
 Planı ante
duvarlarının
(Ante:Naos
duvarının giriş 2
1
cephesinin iki
yanından ileri doğru
uzanan
bölümleridir.)
arasında yer alan iki
1) Pronaos (Sütunlu giriş)
sütunlu bir giriş ve
kutsal salondan 2) Naos (Cella) (Ana mekan)
oluşmuştur.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 50
• Anteli tapınak plan tipi zamanla geliştirilmiştir. “Pronaos”
denilen öndeki girişin aynısı yapının arkasına da yapılmıştır bu
bölüme opistodomos adı verilmiştir.

Tapınak Planında Opistodomos


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 51
 Zamanla küçük tapınaklar dışında sütunlar stilobatın
kenarları boyunca yapılmış böylece naosun çevresi bir dizi
sütunla sarılmıştır, bu tapınak tiplerine “peripteros”
denmiştir.

Peripteros Plan tipi


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 52
 Naosun çevresinin iki sıra sütunla çevrelendiği
tapınaklara da “dipteros” adı verilmiştir.

Dipteros Plan tipi


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 53
 Dipteros planlı tapınakların çevresindeki sütun dizilerinden içteki sütun
dizisinin kaldırıldığı tapınaklara da “ pseudo dipteros” adı verilmiştir.

Pseudo Dipteros Plan tipi


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 54
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 55
 Tapınakların en eski örnekleri
ahşaptan yapılmıştır. M.Ö. 7.
yüzyılda Yunan mimarlığında ahşap
malzeme yerini taş malzemeye
bırakınca, ahşap ayakların yerini ağır
taş kirişleri taşıyan sütunlar almıştır.
 Sütunları taşıdığı kirişlere
“arşitrav (baştaban)”
denilmektedir.
 Arşitravın üzerinde yer alan
yapının çevresi boyunca devam
eden düz ya da kabartmalı
süslemeli olan bölüm “friz” dir.
 Frizin üzerinde giden profilli çıkıntı
“korniş”tir.
 Sütunların üzerinde yer alan
“arşitrav + friz + korniş” ten
meydana gelen bölüm “saçaklık
(entablement)” olarak
adlandırılmıştır.
 Çatı ile korniş arasında yer alan
üçgen biçimindeki kısım da “alınlık
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 56
(pediment)”tır.
• Bu tanımlamalardan yola çıkarak, cepheden bakıldığında bir
Yunan tapınağının bölümleri;
1) Basamaklı Kaide,
2) Sütun
3) Saçaklık (arşitrav + friz + korniş)
4) Alınlıktır.
 Antik Çağ mimarisinde en önemli mimari eleman sütundur.
Bir sütunla onun üzerine konan kirişten meydana gelen
düzene “mimari düzen” denilmiştir.
• Yunan mimarlığının en önemli özelliği düzenler olduğu halde
Yunan tapınaklarının planları düzenlere bağlı kalmamıştır.
Yapı ölçü ve bölgesel ihtiyaçlar göz önüne alınarak
tasarlanmıştır.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 57


Yunan mimarlığında Dor, İyon ve Korint
olmak üzere üç tip düzen vardır.
1) Dor Düzeni:
 Kıta Yunanistan’ına özgüdür. Adını
Dorlar’dan almıştır.
 Düzenlerin en eskisi ve en keskin biçime
sahip olanıdır.
 Dorik düzenin ağaç inşaat biçimlerinden
esinlenilerek ortaya çıktığı
sanılmaktadır.
 Altı geniş, üstü dar, ortası şişkince, yivli
sütunlardan oluşan bir tapınak düzenidir.
 Sütunların üzerinde ince, kenarları
yukarı, dışa taşkın sütun başlıkları
vardır.
 Sütunların alt kaidesi yoktur, doğrudan
zemine oturur.
 Sütunların üzerindeki arşitrav düzdür,
üzerinde üç dikey çizgi şeklinde
“triglif” ve bunların arasında kare
biçiminde “metop” denilen rölyeflerden Dor Düzeni
oluşmuş bir friz düzeni vardır. Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 58
Hera Tapınağı, Paestum (İtalya) (M.Ö. 550):
• Günümüze ulaşmış en eski ve en sağlam Yunan tapınağı güney İtalya’da
Paestum’da bulunan “Hera Tapınağı”dır. (M.Ö. 550) Dor düzeninde
inşa edilmiş bir tapınaktır.

Hera Tapınağı, Paestum (İtalya) (M.Ö. 550)

Hera Tapınağı Planı (M.Ö. 550)

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 59


• Yunanistan’da Korint’teki Apollon Tapınağı, Aegina’daki Afaya
Tapınağı; Sicilya’daki Selinunte bölgesindeki Tapınak E (Hera Tapınağı)
ve Agrigent tapınakları Dor düzenindeki tapınaklara örnektir.

Apollon Tapınağı, Korint –Yunanistan, (M.Ö. 540)


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 60
Tapınak E (Hera Tapınağı), Selinunte- Sicilya
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 61
Parthenon Tapınağı - Atina (5. yüzyıl):
M.Ö. 480 yılında Atina şehrinin kutsal tepesi Akropolis’teki (Akropol: Yüksek tepe
üzerinde kurulmuş, duvarlarla çevrili saray, tapınak ve sosyal yapıların
bulunduğu kent.) tapınaklar Persler tarafından yakılmış ve yıkılmıştır. Bu olaydan
sonra Atina devletinin başındaki devlet adamı Perikles’in (M.Ö. 495-429) idaresinde
toplanılmış, M.Ö. 5. yüzyıl sanatının en yüksek noktası olduğu kabul edilen
“Parthenon” tapınağı inşa edilmiştir.
Tapınak savaş, bilim ve öğretim tanrıçası, güzel sanatların koruyucusu Athena için
yapılmıştır.
Parthenon M.Ö. 448-432 yılları arasında “Ictinus” ve “Kallikrates” isimli mimarlar
tarafından kısa bir sürede inşa edilmiş; kabartma ve heykelleri çağın ünlü heykeltraş
“Phidias” tarafından yapılmıştır.
Tapınağın tasarımında Altın Oran kullanılmış; sütun sayıları x=2y+1 formülüne göre
kısa kenarında 8, uzun kenarında 17 sütun olacak şekilde yapılmıştır.
Tapınağın inşasında ilk bakışta anlaşılmayan ama yapının göze hoş gözükmesini
sağlayan matematiksel hesaplara başvurulmuştur: Sütunlar naosa doğru hafifçe yatıktır.
Köşe sütunlar diğerlerine nazaran daha kalındır. Tapınağın tabanı köşelerden ortaya
doğru belirsizce yükselmektedir.
Parthenon Dor mimarlığının en üst örneği sayılmakla birlikte, friz, silme ve
opisthodomosdaki (naosun arkasındaki küçük bölüm) iyon düzenindeki dört sütun
nedeniyle saflığını kaybetmiş, İyon düzeninin etkilerinin görüldüğü bir yapı olmuştur.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 62
Atina Akropolü’nün
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ
Planı 63
Atina Akropolü ve Parthenon Tapınağı
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 64
Parthenon Tapınağı plan şeması ve naostan kesit
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 65
• Parthenon Tapınağının dört cephesi boyunca Tanrıça Athena adına
düzenlenen «Panathenaia Şenlikleri» kabartma olarak işlenmiştir. 160
metre uzunluğunda ve yüksekliği 1 metreye kadar çıkan kabartmalarda
Atina halkı tanrılarla birlikte birbirini izleyen anlatı bütünlüğünde tasvir
edilmişlerdir.

Güney Cephesi Frizleri

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 66


2. Krepidoma
3. Stilobat
4. Cella duvarı
5. İç sütunlar
6. Çatı
Kiremitleri
7. Dış Sütunlar
(Peristasis)
8. Arşitrav
9. Triglif
10. Metop

Parthenon Tapınağı’nın Bölümleri


Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 67
• M.S. 6. yüzyılda Parthenon Bakire
Meryem`e adanan bir kiliseye
çevrilmiştir.
• Osmanlı Devleti`nin fethinden sonra
1456 yılında ise cami olarak
kullanılmaya başlanmıştır. 1687`de
Türkler burayı cephanelik olarak
kullanmaya başlamış, Venedikliler
tarafından savaş topuyla
vurulmuştur. Bu olay tapınağa ciddi
biçimde zarar vermiştir.
• Yunan isyanı sırasında Yunanlılar
tarafından savunma amaçlı olarak da
kullanılmıştır.
• 19. yüzyılda tapınağın heykel
parçaları özellikle friz bölümü Elgin
Lordu Thomas Bruce tarafından
İngiltere`ye taşınmıştır ve şu anda Britisih Museum’da Parthenon Tapınağı
Britanya Müzesi`nde Heykel ve Frizleri
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 68
sergilenmektedir.
• Parthenon’dan sonra Yunan mimarlığı bir
geçiş çağı özellikleri göstermiştir.
Akropol’de daha sonra inşa edilmiş olan
“Nike” tapınağı (M.Ö. 427-424) ve
“Erechteion” tapınağı (M.Ö. 421-405) İyon
düzeninde yapılmışlardır.
2) İyon Düzeni:
 Ege kıyılarına özgü bir düzendir.
 Gövdesinde 24 yiv bulunan ince sütunları
vardır.
 Sütunlar Dor düzenindeki sütunlardan daha
yüksek ve ince olduğu gibi farklı olarak İyon
düzeninde bu sütunlar silmeli yuvarlak
altlıklara oturur.
 Sütun başlıkları helozon şeklinde “volüt”
denilen kıvrımlardan oluşur.
 Arşitrav her biri öbürünün üstünden hafifçe
taşan üst üste konmuş üç ayrı bölümden
meydana gelmiştir.
 Üzerindeki friz ise süslemelerle bezenmiştir.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 69


Nike tapınağı (M.Ö. 5. yüzyıl):
Nike tapınağı Atina ile Sparta Propylaea
kent devleti arasındaki savaşın
Atinalıların lehine sonuçlanması
üzerine tanrılara teşekkür
amacıyla yapılmıştır.
 Muzaffer Athena’ya ithaf
edilen bu tapınak “propylaea”
denilen giriş kapısının yakınında
bir zamanlar Miken burcu olan
Nike Tapınağı
yerde inşa edilmiştir.
Mimar Kallikrates tarafından
M.Ö. 427-424 yılları arasında Nike Tapınağı (M.Ö. 5. Yüzyıl) vaziyet planı
yaptırılan Athena Nike Tapınağı
Akropolis’deki İyon düzenli
ilk yapıdır.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 70
 Nike Tapınağı’ndan önce İyon
düzeni kıta Yunanistan’ında sadece
birkaç küçük hazine binasında
uygulanmıştır, onların da mimarları
Ege adalarındandır.
Atina’nın adalara egemen
olmasıyla doğu Yunan ve İyon
etkileri kıta Yunanistan’ında da
yaygınlaşmıştır.
Tapınak amfiprostil tarzda olup,
oldukça küçüktür. Önde ve arkada
dörder sütun vardır.
Yapının Yunanlılarla Perslerin
Maraton’daki savaşını yansıtan friz
kısmı kısmen korunmuştur.
Yapının çevresinde, burcun
köşesinde M.Ö 410 yılında bir
korkuluk duvarı inşa edilmiştir.Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ Nike Tapınağı 71
Nike Tapınağı (M.Ö. 5. Yüzyıl)
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 72
Erechtheion Tapınağı:
Atina akropolis’in yer alan
Erechtheion Tapınağı (M.Ö. 421-
405) ise düzensiz bir plana sahiptir.
Farklı yükseklikteki birkaç tapınma
alanını birleştirilmiştir.
Tapınağın en önemli özelliği o
zamana dek görülmemiş yeni bir öğe
olan ve güney yüzündeki yanları açık
salonun çatısını taşıyan kadın
heykelleri şeklindeki “karyatid”
(Karyatid: Yapıda üst örtüyü
taşıyan kadın biçiminde heykel.) adı
verilen altı adet sütundur.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 73


Erechtheion Tapınağı (M.Ö. 421-405)

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 74


Erechtheion Tapınağı’nda karyatidler

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 75


3) Korint Düzeni:
Dor ve İyon düzenlerinin
birleşimidir.
Atina’da ortaya çıkmış, fakat
Roma mimarlığında en çok
kullanılan düzen olmuştur.
Sütun başlığı iki sıra kenger
yaprağı (yabani enginar –
acanthus) üzerindeki başlık
tablasının dört köşesine doğru
yükselen ince uzun
kıvrımlardan oluşur.

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 76


Yunan Mimarlığında Düzenler
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 77
Halikarnas Mozolesi (M.Ö. 4. Yüzyıl):

Yunan mimarisinde büyük boyutlardaki mezar yapılarına


“mozole” denilmiştir.
 Mozolelerin ilki olan Halikarnas Mozelesi, Kral Mausolos
adına M.Ö. 4. yüzyılda karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından
Halikarnassos'ta (bugünkü Bodrum’da) yaptırılmış olan anıt
mezardır.
Dünyanın yedi harikasından biri sayılan, kolonlarıyla Yunan
mimarisini, piramit şeklindeki çatısıyla da Mısır mimarisini
birleştiren, oldukça büyük boyutlardaki bir mezar yapısıdır.
 Bu öneminden dolayı kendinden sonra gelen, aynı stildeki
tüm yapılara mozole denmiştir.
 Antik yazarlar yapının mimarının Pytheos olduğunu
kaydetmektedir.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 78
 Antik yazarların anlattıklarına göre
Mozole, dört bölümden
oluşmaktadır:
- En altta yüksek bir kaide (podyum);
- Podyum üzerinde uzun kenarlarında
11, kısa kenarlarında 9 olmak üzere 36
İyon sütunlu tapınak şeklinde bir bölüm
vardır.
- Tapınak üzerinde 24 basamaklı
piramit şeklinde bir çatı ve en tepede
dört atın çektiği araba içinde Mausolos
ve Artemisia'nın heykelleri yer
almaktadır.
 Anıtın yüksekliği konusunda Latin
yazarı Plinius bilgi vermektedir.
Latinlerin dünyanın yedi harikası
olarak gördüğü mozelenin yüksekliği Halikarnas Mozelesi’nin
180 İyon ayağıdır. Bu da yaklaşık 55 rekonstrüksiyonu
metredir.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 79
Mozelenin günümüzde Bodrum’da bulunan kalıntıları
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 80
Yunan Şehirciliği:

Eski Yunanistan'da şehir ya da şehir-devletleri “polis”


olarak adlandırılmıştır.
Polis kelimesi aynı zamanda bir şehrin vatandaşlar topluluğunu
anlatmak için de kullanılmıştır. Şehirler genelde bir akropol ve bir
agoradan oluşmuştur.
Akropol ya da Akropolis "yukarıda bulunan şehir"
anlamına gelmektedir.
Klasik dönem Yunanistan'ında her önemli yerleşme yerinin bir
akropolisi vardır. Tapınaklar, hazinelerin saklandığı yapılar ve
çeşitli kurumlar burada Akropolis’te konumlandırılmıştır. Şehrin
savunma yeri tehlike anında burası olmuştur.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 81
 “Agora” ise kentlerde düz alanda düzensiz ya da dikdörtgen
şeklinde kurulmuş siyasal ve sosyal yaşam merkezi olan
meydanlardır. Şehre giden yollar ve caddeler agorada
birleşmiştir.
 “Buleterion”lar agoranın çevresinde yer alan şehir meclisinin
toplandığı binalardır.
 “Sunak”lar Tanrılara ve özellikle Diyonizos'a şarap sunulan,
kurban kesilen adak yerleridir.
 “Stoa”lar önü sütunlu, üstü kapalı agoraya açılan ardışık
yapılardır.
 “Gymnasium”, gençlerin bedensel ve toplumsal eğitim
(felsefe, müzik, kültürel faaliyetler) aldıkları, çoğunlukla spor
yapılan ortası açık ve sütunlarla çevrili, kare planlı yapılardır.
 “Stadium” ise her çeşit törenin, atletik yarışmaların, araba
koşularının ve gladyatör dövüşlerinin yapıldığı basamaklı
oturma yerlerine sahip, uzatılmış “U” biçimindeki yapılardır.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 82
Yunan Tiyatrosu:
 Yunan sivil mimarisinin ve
kentlerinin en önemli
yapılarından biri de
“tiyatro”lardır. İlk başta ahşap
yapılmışlar, M.Ö. 4. yüzyıldan
itibaren taştan yapılmaya
başlamışlardır.
 Antik Yunan tiyatroları yamaca
yaslanarak inşa edilmişlerdir.
 Yunan tiyatrosu başlıca üç
bölümden oluşmuşlardır:
- Seyircinin oturduğu “cavea”,
-Daire biçimindeki, koronun
bulunduğu, önemli kişilerin
oturduğu “orkestra”, Antik Yunan’da Tiyatro Planı
-Oyuncuların performanslarını
sergiledikleri“skene (sahne)”.
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 83
Antik Yunan’da Tiyatro
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 84
Milet Antik Tiyatrosu - Aydın
Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 85
HELENİSTİK ÇAĞDA MİMARLIK
Yunan Sanatı’nın Klasik Çağ’dan sonra gelen dönemi olan Helenistik Çağ
M.Ö. 323 - 30 yılları arasını kapsamaktadır.
Makedonya Kralı Büyük İskender M.Ö. 333 yılında yaptığı büyük doğu seferi ile
Pers İmparatorluğu’nu yenilgiye uğratmış, imparatorluğu Anadolu, Mısır,
Mezopotamya, İran, Afganistan ve Pakistan’ın bir bölümünü içine alacak
şekilde genişlemiştir. Yapılan fetihler Eski Yunan uygarlığının Doğu'ya
yayılmasında etkili olmuştur.

Yunan kültürünün bu toprakları etkileme süreci, Roma Cumhuriyetinin


yükselişine değin sürmüştür. Yunan kültürüyle doğu kültürünün karışmasıyla
melez Helenistik kültürü gelişmeye başlamıştır.

Yunan sanatının üslupları ve buluşları Doğu imparatorluklarının ölçüsüne ve


geleneklerine uyarlanmıştır. Helenistik Çağ’da Yunan kültürünün izleri İran, Mısır
ve hatta Hindistan’a kadar uzanmıştır. Bu çağda kentler planlanmış, büyük
kitaplıklar, müzeler kurulmuş, klasik üslup sonrasında çok süslü, gösterişli yerel
geleneklerden de beslenen kozmopolit bir imparatorluk
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ sanatı doğmuştur. 86
 Helenistik dönemde Yunan mimarlığı Ege ve hatta Akdeniz
ülkelerinin dışına çıkmış, Asya kıtasında geniş alanlara
yayılmıştır.
 Bu çağda saray ve krallık sanatı anıtsal yapılar yapmayı
gerektirmiştir.
 İskenderiye, Antakya, Bergama gibi başkentlerde
çevrelerinde havuzlu bahçeleriyle çok büyük kral sarayları
yapılmıştır.
 Kral artık tanrı-kral niteliğinde değildir. Tamamen dünyevi
niteliğe sahiptir. Kralın dünyevi açıdan kendini büyük
göstermek istemesi nedeniyle bu çağın mimarisi aşırı taleplerle
karşı karşıya kalmış, bu yapılarda ölçüsüzlüklere yol açmıştır.
Örneğin, Helenistik bir yapıda hem Dorik stilin ağırlığı,
anıtsallığı, hem de İyonikDr.stilin
Öğr. Üyesizarafeti
HAYAL MERİÇ bir arada sunulmuştur. 87
Didim Apollon tapınağı (M.Ö. 4. yüzyıl):

Helenistik dönemde Dor düzeninden daha


büyük bir rol oynayan İyon Düzeninde
yapılmış tapınakların başında Didim’deki
Apollon Tapınağı gelmektedir.
Pers'ler tarafından tahrip edilmiş arkaik
tapınağın temelleri üzerinde M.Ö. 300 yılına
doğru yapımına başlanmış ancak tapınak
tamamlanamamıştır.
Tapınak “dekastylos dipteros” (Kısa
kenarlarında 10 adet sütun bulunan tapınak
tipi) plan şemasında yapılmıştır.
Bir ön avlu niteliğindeki pronaosta on iki
sütun daha vardır. Tapınaktaki toplam sütun
sayısı 120’ye ulaşmaktadır.
Pronaos ile en kutsal bölüm olarak
tanımlayacağımız naos arasında, içinde iki
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 88
sütun bulunan bir ön oda yer alır.
 Ön odadan sonra gelen naos bölümü 2.59 m. daha alçak olarak
yapılmıştır. Burası, yüksek duvarlarıyla büyük bir avluyu
andırmaktadır.
 Antik dönem kaynakları tapınağın boyutları yüzünden, yapının
hiçbir zaman bir çatı ile örtülmediğini bildirmektedir.
 Pronaosun iki yanındaki eğimli birer dehliz, pronaosu naosa
bağlamaktadır. Bu da eşine rastlanmayan bir düzenlemedir.
 Yunan tapınaklarında kült heykeli genellikle naosun arka
duvarına bir konuma yerleştirilirken, Apollon Tapınağı’nda ise
naosun üzerinin açık olması nedeniyle Apollon heykeli için
İyon düzeninde küçük bir tapınak yapılmıştır.

Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 89


Didim Apollon Tapınağı (M.Ö. 4. yüzyıl)
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 90
Didim Apollon tapınağı (M.Ö. 4. yüzyıl)
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 91
Didim Apollon tapınağı naos bölümünden görünüş
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 92
• Antik dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak
için Medusa kabartmaları ve resimleri kullanılmıştır.
• Medusa; Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan
üç Gorgon’ dan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca yılan saçlı
Medusa ölümlüdür ve kendisine bakanları taşa çevirme güçüne sahiptir.
• Bu sebeple Didim’deki Apollo Tapınağı’nda da Medusa figürleri
kullanılmak istenmiş; ancak tapınağın inşası bir türlü bitirilemediği için
bir çok Medusa figürü yarım kalmış ve günümüze bu şekilde
ulaşabilmiştir.

• Bununla birlikte bugüne


dek korunabilmiş
Medusa figürlerinden
birisi, Apollon Tapınağı
bahçesi girişinde yer
almaktadır.

Didim Apollon Tapınağı’ndaki Medusa Kabartması


Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 93
Bergama Athena Tapınağı (M.Ö. 3.
yüzyıl)
Bergama’daki Athena Tapınağı’ndan
(M.Ö. 3. yüzyıl) günümüze temel
kalıntıları kalmıştır. Ancak birçok parçası
Berlin’deki Bergama (Pergamon)
Müzesi’ne götürülmüş ve aslına uygun
biçimde yeniden kurulmuştur.
Dor Düzeninde yapılmış olan tapınağın
ilk katında sütunlar Dorik üslubunda iken,
ikinci katında İyonik üsluptadır. Bu
nedenle yapıda “arkitektonik”
(Arkitektonik: mimari düzenleme
anlayışına uygun.) anlayışın olmadığı
Bergama’daki Athena Tapınağının
dekoratif bir yapı biçimlendirmesinin Cephesi (M.Ö. 3. yüzyıl)
olduğu görülür.

Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 94


• Bu dönem Dor düzeni değişiklikler göstermiştir. Sütunlar yüksek ve ince
şekiller almış, başlıklar küçülmüş, friz bölümü arşitrav'dan daha yüksek
yapılmış ve sütun eksenleri arasına rastlayan triglif ve metop sayısı
artmıştır. Bergama’daki Athena Tapınağı’nın ilk katında iki sütun arasında
üç triglif yer almış, sütun aralıkları da genişlemiştir.

Atina’daki Partenon
Bergama’daki Athena Tapınağı triglif Tapınağı’nın triglif
bölümünden detay bölümünden detay
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 95
 Athena Tapınağı’nın İkinci kat sütunları arasındaki korkuluklarda da natürmort
(Natürmort: Konusu cansız varlıklar olan sanat eseri.) düzeni içinde çeşitli üsluplar
bir araya getirilmiş, dekoratif bir yüzey olarak biçimlendirilmişlerdir.
 Korkuluk yüzünden sütunların alt kısmı gömme sütun haline gelmiştir. Balkon
kısmındaki bu unsurlar klasik Yunan sanatına aykırı niteliktedirler.
 Ayrıca sütunların arkasındaki yapı duvarının sağır olması cepheyi anlamsız kılmaktadır.
 Bu bağlamda Helenistik mimari rölyef gibi dekorasyon amacına hizmet etmiş
olmaktadır.

Athena Tapınağı’nın giriş kapısının üst kat korkulukları


Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 96
Zeus Sunağı M.Ö. 180 :
 Bergama’daki Athena Tapınağı’nın güneyindeki bir terasta Zeus
Sunağı (M.Ö. 180) (Sunak: Tapınaklardaki Tapınaklarda
başında dinsel tören yapılan, tanrılara kurban adanan taş
masa.) yer almaktadır.
 Zeus Sunağı da Berlin'e götürülmüş ve onarılarak oradaki Bergama
Müzesi'ne (Pergamon Museum) konulmuştur.
 Helenistik dönem mimarisinin en güzel örneği olan sunağın
Bergama’da yalnızca temelleri kalmıştır.
 Sunak, bir platform üzerine “U” şeklinde planlanmış, merdivenli bir
podyum ve onun üzerine dizilmiş portikli (Portik: Üstü örtülü, önü
açık galeri.) sütun sıralarıyla inşa edilmiş anıtsal bir yapıdır.
 Merdivenlerden çıkılınca portiklerden geçilerek kapalı bir avluya
varılır. Sunak da bu kapalı avlunun içinde yer almaktadır.
 Podyumun dış kısımları Olymposlu Tanrılarla yeraltının devleri
Gigantların savaşını anlatan kabartma sahneleriyle bezenmiştir.
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 97
Zeus Sunağı’nın Planı Zeus Sunağı’nın maketi, Berlin
Bergama Müzesi

Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 98


Zeus Sunağı, Berlin Pergamon Müzesi

Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 99


Zeus Sunağı, Berlin Bergama Müzesi
Dr. Öğr. Üyesi HAYAL MERİÇ 100
• https://youtu.be/JLex0avp6eg

Dr. Öğr. Üyesi Hayal MERİÇ 101

You might also like