Professional Documents
Culture Documents
Soyadı: Gökbel
No: 050040050
Bölüm: Maden Müh.
Konu: Girit Uygarlığında Sanat
Öğretim Gör: Çiğdem Özkan Aygün
CRN: 20537
GİRİT UYGARLIĞINDA SANAT
İlk Minos devri (M.Ö. 2600–2000 yılları arasında): Bu devirde Doğu Girit’te küçük
liman şehirleri kurulmuştu. İç kısımlarda ise bazı duvar kalıntılarına rastlanmıştır. Yapılan
kazılarda çok renkli ve değerli taşlardan çömlekler, çeşitli motiflerle süslü mühürler, çeşitli
biçimde altın işlemeler ortaya çıkarılmıştır.
Orta Minos devri (M.Ö. 2000–1550 yılları arasında): Knossos ve Phaistos saraylarının
en eski kısımları bu devre aittir. Sarayların duvarları alçı ile sıvanmış düz renge boyanmıştı.
Bu devrin, Kamares seramikleri, toprak kaplardan en önemlileridir. Mühürler toprak
tabletlerde rastlanan eşyalardandır.
İleri Minos devri (M.Ö. 1550-1150): Bu devir Girit sanatının en yüksek devridir.Ünlü
saraylardan Knossos, Phaistos, Hagia Triada ve Mallia yontulmuş taşlardan yapılmış, harç
olarak da balçık kullanılmıştır. Fildişi, bronz ve pişmiş topraktan yapılan heykelcikler,
akropotlar ile dua edenleri göstermektedir. Altın işlemeler, madeni aletler bu devir
medeniyetini sembolize etmektedir. Bitki motifleri ile, deniz hayvanlarının figürlerine
vazolarda çok rastlanmaktadır.Orta Minos devrinde yavaş yavaş görülmeye başlanan resim-
yazı gitgide çizgisel yazı şekline çevrilmiştir.
Kültürel gelişimin odağı ve önderi öncelikle Girit olmuştur; burada Neolitik’ten Son
Tunç Çağı’na kadar sürekli bir gelişim izlenebilir. Girit’deki Bronz Çağ kültürü kral Minos’a
bağlanarak, Minos kültürü diye adlandırılmaktadır.
Girit’de Yazı
Girit’de 2. binde önceleri bir resim yazısı niteliğinden olan yazının daha sonra heceli bir
yazı olan Linear A biçimi aldığı görülmüştür. Bu yazı levhalar üstüne kazınmış olup 16. yy.
da saraylarda sıkça kullanılmıştır. Ayrıca bu yazıda Anadolu dillerinin özelliklerinin olduğu
sanılmaktadır. Bu benzerliklerle dayanarak adadaki uygarlığın Anadolu’dan buraya geçen
kavimlerin yapmış olduğu söylenebilir. MÖ 15. yy’da daha çok Knossos’da kullanılan Linear
B yazısı, Linear A’yı temel alarak ve kısmen değiştirerek oluşturulmuş bir biçimdir. Ancak bu
ikinci yazıda kullanılan dil farklıdır.
Girit’de Mimari
Girit MÖ 3. bini kapsayan Erken Minos döneminde gelişmeye başlamış ve köy kültürü
niteliğindeki Neolitik Çağı aşarak maden dönemine girmiştir. Adanın güneyindeki Mesara
Ovası’nda, köy boyutlarının dışına taşan büyüklükte, girintili çıkıntılı sokakları, orta avlulu ve
çok katlı evleri bulunan yerleşme alanları ortaya çıkarılmıştır. Bu evlerin temelleri taştan ve
üst kısımları ahşaplarla desteklenmiş kerpiç duvarlardan oluşmakta, damlarıysa yine ahşaptan
yapılmaktaydı. Bu dönemde mezar mimarisi de önemliydi. Evlere benzer biçimde, dikdörtgen
bir ön oda ve arkasında üstü taş ve kerpiçten arı kovanı biçiminde bir kubbeyle örtülü
yuvarlak bir mekândan oluşan mezarlar bulunmuştur.
Girit uygarlığında tanrılara, açık hava tapınaklarında, dağ tepelerinde ve mağaralarda
tapınılmaktaydı. Bu nedenle Minos sanatında Doğu’da olduğu gibi bir tapınak mimarisi
gelişmemiş, onun yerine ilginç saray yapıları inşa edilmiştir. Kral konutu olmasının yanında
dinsel kült ve sanat etkinlikleriyle birlikte tüm yönetim işlerinin yürütüldüğü birer merkez
durumunda bu saraylar çok sayıda oda, koridor ve çeşitli bölümle içeren , birden fazla katı
olan büyük kompleksler oluşturmaktaydı. En önemlileri Knossos, Phaistos, Mallia ve
Zakro’da bulunan ve ortak bir planı olan bu saraylar, MÖ 2000’den MÖ 1400 ‘e değin
varlıklarını korumuştur. Bunlarda ana plan, 3. bindeki ev tiplerinde olduğu gibi dikdörtgen
bir avlu ve onu çevreleyen çok sayıdaki yapıdan oluşmaktadır. Çevresinde herhangi bir
savunma duvarı görülmeyen bu saraylar çok sayıda girinti ve çıkıntının olduğu kentlerin
ortasında bulunmaktaydı. MÖ 17. yy’da bir depremle yıkılmış ancak sonra daha görkemli bir
şekilde tekrardan inşa edilmişlerdir. MÖ 17. ve 16. yy. saraylarının en büyüğü olan Knossos
sarayının cephesi batı tarafında taş döşeli bir meydana bakar. Doğuda yer alan konut birimleri
yamaca rastladığından, bu bölüm orta avlu düzeyine kadar eğim sayesinde alttan kazanılan
iki kat ve avlu üstündeki katlarla birlikte dört katlı bir yapı durumuna gelmiştir. Katlar ahşap
sütunlarla destekli anıtsal merdivenlerle birbirine bağlanmış, konut birimlerine ışık da bu
geniş ve derin merdiven boşluklarından sağlanmıştır. Her birimde oturma ve banyo odaları,
akarsu ve kanalizasyon sistemleri bulunmaktadır. Sarayın çeşitli bölümleri koridorlarla ve
aşağıdan yukarıya doğru genişleyen ahşap sütunlarla bezeli salonlarla birbirine bağlanmıştır.
Sarayın güney girişinde yamaç boyunca yükselen basamaklı ve üstü kapalı uzun bir sütunlu
galeri bulunur.
Girit’de Fresk, Seramik, Heykel:
Girit verdiği eserler bakımından Mısır’a benzemektedir. Ancak üslupları oldukça değişik
ve ilginçtir. Knossos Sarayı’nın duvarlarına yapılmış olan fresklere bakıldığında çok değişik
eserler olduğu anlaşılmaktadır öyle ki bazı kalıntılar (fresk ve vazolarda görülür daha çok)
impersyonizmi (izlenimcilik) anımsatır.
Halkın görünüşü, gelenek ve görenekleri konusunda bol renkli duvar freskleri bilgi
vermektedir. Saraylar, evler ve mezarlarda bulunan sayısız değerli ya da gündelik nesneler
bilgilerimizi tamamlamaktadır; sanat kaygısı ile işlenmiş altın, gümüş ve tunç kaplar, büyüklü
küçüklü taş ve pişmiş toprak kaplar, fildişi, fayans, pişmiş toprak ve tunç, küçük heykeller,
mühürler ve yüzükler. Bütün bunlar, mutlu bir ortamda yaşayan, av ve sporla ilgilenen, bir
kral tarafından yönetildiği ve özellikle kadın tanrıçalara taptığı zengin ruhlu bir halkı
simgelemektedir. Girit adası bir takım yararlı ilişkilerle Doğu’ya, özellikle Mısır ve Suriye’ye
bağlanıyordu, fakat Girit kültürü bu ülkelere bağıntısız olarak gelişmiştir. Mısır sanatını
niteleyen anıtsallık Girit sanatında görülmez, Buna karşılık bu sanat mutlu ve içtenlikle
doludur. Betimlerin önde gelen konusu halkın, kral önünde küçültülmesi değildir, tam tersine
Girit sanatçıları doğrudan doğruya doğadan esinlenmişler, bitki ve hayvanlara özenerek,
bezeme biçimlerini bunlardan çıkarmışlardır.
Ayrıca Girit'in (Minos ve Miken) farklı anlayışı mimarlık ve süsleme sanatına oldukça
iyi bir örnektir. Kırlar, çiçekler, insan yaşamının günlük olaylarına duygusal bakışlar, ne
Mısır'da ne de Yunan'da vardır. Sanat ürünlerindeki bu yumuşaklıklar, seramik, volkan taşı
süsleri, mimari formları, mobilyalarına da yansımıştır. Bu da Giritliler için sanatın
hayatlarının en ince ayrıntılarına kadar girdiğini gösterir. Sanatları, Mısır ve Yunan’a ait sert
etkilere nazaran daha yumuşak ve doğayla iç içedir tıpkı Anadolu Sanatları’nda olduğu gibi.
Sonuç olarak Girit eski bir medeniyet olmasına rağmen sanat alanında önemli bir çok
uygarlığa esin kaynağı olmuştur. Bulunan sonuçlar da sanatın yaşam tarzlarıyla ne kadar iç
içe olduğunu göstermekte ve yaptıkları her işte sanatlarına da yer verdikleri göstermektedir.
KAYNAKLAR:
1- htmhttp://www.turkcebilgi.com/Girit%20Medeniyeti
2- http://www.evkultur.com/mobilya/mobilyadayunanroma/mobilyadayunanGirit
Medeniyeti,