You are on page 1of 20

GEÇi!

TÖRENİ 1

ıJ
l

.•

; '

Saf Yeni Ytin'(len


ve tabii
Neyir'den ...
'

Elyafların en güzelinden,
Saf Yeni Yün'den örülmüş
-polo ya da balıkçı,
yelek ya da kazak-' Neyir trikoları,
erkek giyimine bambaşka bir.kişilik,
apayrı bir hava veriyor.

�.

Saf Yeni Yün'ün yeryüzünde


bir tek garantisi vardır:
Woolmark.
Woolmark etiketli Neyir trikoları ;
elde yıkanabilir. Katiyen çekmez. �'
Bollaşmaz. Keçeleşmez. if
Boya atmaz. �

Jarse ve trikoları
Yün garantisini Woolrnark'tan
Eşsiz güzelliğini Neyir'den alır.

. . . . .. . �··»· · · · · · · ·
ı Yıl: 48 Cilt: 19 Sayı: 45 ııı Kurucusu : Yusuf Ziya ORTAÇ "' 28 Eldm 1970 * Fiyatı: 125 Krş. l


�tUltHll lltllllllllllllllllUtlllUlflllUlllUllllUUllUllll �

Kırkyedinci yıl I SiZiN iÇiN 1


5 NCİ yıldönümüne 3 sene kal­
Sevgili okurlarımiz,

§

O
neş gibi parlıyordu. İnançlı ve ka­ ra. Tiirkiye'ye girip İstanbul'da boy
dı. Tam 47 yaşında Cuınhu­ rarlı idik. �eni yazı seferberliği sar. göstermesin de ne yapsın? AKBABA her yaştan ve her E
riyet� mışh dört yanı... Medreseler yılal· Kolera son 1912'de göstermiŞti baştan insanın arkadaşıdır. Mem- §
Demek Cuınhuriyet'le birlikte do­ mış, öğretim birliği sağlanmış, laik· endamını İstanbul'un aynasında ... leketi.mizde büyük kitleleri içi-§
ğup büyüye�ere, artık genç dene­ ilk geçerli lolınmıştı. Dünya devlet. Balkan bozgunu sıralarında idi.. . ne alan çeşitli meslek gruptan E
mez. Tür·kiye'de ortalama ömür 50 lel'i arasında itibarlı ve saygılı bir var. Örneğin, memurlar, öğret-=
. «Hasta Adam» ın koleraya yakalan­
yıl olduğuna göre Cuınhuriyet önce­ yerimiz vardı. Umutlu idik, kıvançlı menler, subaylar, doktorlar, mü·
. ma.sı olağan görünüyordu.. İstanbul
sinden bugünlere yadigar kalmış va­ idik. Yeryüzü, bize geleceğin mut· soka.klannda -binlerce ölü dizili du- e bendisler, hukukçular, sanatkar·
tandaşlarımız azınlıktadır. ' lu topluııılanndan biri olaraik bakı· ruyordu.. açlık, sefalet, pislik sar­ § lar, öğrenciler, berberler, şoför·
Nasıl doğmuştu Cuınhuriyet? yordu. Tarihin laboratuvarında. bir mışh dörtbir-ya.nı.. onbeş bine yakın l! ler ve sayamıyacağunız �ara
Kolay olmamışh doğınn... Trab· Milli Kurtuluş Savaşını Cuınhuriy�t­ vatandaşımızı silip süpürdü kolera... l! benzer daha pek çoklan. .. Mu­
lus'tan Balkanlara ve Birinci Dünya le noktalayan ve çağdaş uygarlığa § hakkak -ki her birinin mesle.kle­
Ve 1970 yılında tekrar - boy veri-
Savaşından Milli Kurtuluşa. kadar yönelen devlet tecrübesini başarıyla � riyle ilgili öyle anılan vardır,
anlaıtıklan ;;
· yordu kolera...
-on yıldan fazla süren kanlı harbler· gerçekleştirmiştik. § öir araya gelince
le çalkalanan 'bir toplumda, padişah­ ·Kolay olııuınııştı Cuınhuriyetin do­
Yalnız kolera salgını mı vardı 3 meslekleriyle ilgili öyle fıkralar l!
lığın çökmesiyle, iç ve dış düşman· 1970 Türk:iye'sinde? vardır ki, bunlan ne bilir,§halk
ğumu, çok acı çekmiştik.
ların dize getirilmesiyle, İstiklii.l Atatürk düşmanlığı bir salgındı.. ne diğer mesleklerden olanlar. =
Ama çocuk, gil.11büz ve sıhhatli idi:
Mahkemeleri kurulmasıyla, şeriat Eski harfleı:e düşkünlük bir sal· «Öyleyse yapmamız gereken, a­
isyanlarının bastınlmasıyla ve bir .... * ....
gındı.• yıracağunız sayfayı meslek erba­
koca Atatürk'le mümkün olmuştu Şeriatçılrlı: .bir salgındı.. in ok:urla nmızın
emirlerine ver­
Cumhuriyetin dünyaya gelmesi ... Ve 47 yıl sonra bugüne bakalım... mek olmalıdırıo dedik ve SİZİN
Yobazlık bir salgındı.. İÇİN... adını koyııiayı uygnn gör­
ümmetllkten çıkıp, Cumhtİriyetle Bir tesadüf müdiir, Cumhuriyet
Cumhuriyet düşmanlığı bir salgın- rtük. Siz yazacaksınız, biz çizece­
Bayramıyla koleranın kucaklaşması?
�iz: kara ve gönül birliğiyle ne·
birlikte millet olmuştuk.
dı ..
f
Büyük sancıların sonunda ilk ne­ - Kolera ancak geri topluııılarda sal­
Medeniyete düşmanlık bir şenin büyümesini sağlayaca�z.
. salgın-
fesini almıştı çocuk... Tarihimizin tanatını sürd.üren bir salgındır.
dı. .'
önemli bir dönüm noktasıydı bu... Ne Avrupa'da raslarsınız koleraya Evet, SİZİN İÇİN... :
Cum.lıuriyetin ilinından 47 yıl son·
Davullar zunıalar vunıluyor,•marş· ve ne de sağlık ıkoşiıllannı gerçek·
ra Cumhuriyetin ne kadar düşmaw
Memurlar, SİZİN tçlN... Öğ· §
Jar söyleniyor, askerler öğrenciler Ieştfuniş bir başka illlı:ede... Adı du­
varsa, siliililannıkuşanmış, 'toplum·
retmenl�r, SİZİN İÇİN ... Öğren-§
yürüyor, halk bayram ediyor; gele­ yulsa da, kendisini göremezsiniz.
da kol geziyordu. Pl\dişalılığın ale­
ci�eı:, S�ZİN İÇİN... E
Subaylar,
ceğimize geçmişin acılarını unutmak 'IUrkiye'de ise, hem de/:riirkiye'nin
nen propagandası yapılıyor, Ulu Ha·
SIZIN iÇİN... Doktorlar, SİZİN:
için yüzümüzü çeviriyorduk. Yir­ pırlantası ve en medeni şehri sayı. İÇİN... Bayanlar, SİZİN İÇİN. .. E
minci Yüzyılın başlangıcından 1923 kan A-bdülhamit Han'a methiyeler llerberler, Şoförler ve daha nice- l!
lan İstanbul'un göbeğinde boy veri­
yılına kadar öyle ıstıraplar içinde yor kolera.· .. Hem de davul çalarak,
düzillüyor, Vatan Haini Vahdettin'in teri, sayfamız SİZİN İÇİN. §
yaşamıştık ki, hakkıydı hakka. tapan tellal çığırtara:k boy veriyor... Ay·
propagandası yapılıyordu. Cumhuri·
E
yetin IO'uncu yılında onbeş milyon IUcamız şu: AKBABA adresine
milletimizin · istiklal... İstikınl de­
mek, Cumhuriy"et demekti. Yalnız
larca önce: genç yaratmıştık her yaştan... Ama gönderilecek yazılar, yazarının · §
- Geleceğim ... diyor. Cumhuriyetin 47'nci yılında Cumhu­ mesleğiyle ilgili ya bir anı, ya da ;
emperyalizmi Anadolu'dan kovmak· mesleğiyle ilgili pek duy;ulmamış �
Yetkililer: riyet düşmanları yaratıyorduk genç
la kalmıyor, Padişahlık sultasını kı·
- Tedbirlerimizi aldık, 'Celemez.. yaş·tan... 'dan ye kadar ço.
rarak ve Şeriatın köhne düzenini Yl­
Ori yirmi fıkra olmalıdır. Ya.zılar, giildürü§
diyorlar. cuklar, hafız kurslarında Atatür.k'e niteliği taşımalı; altında yazann §
•lrn.ra.k medeniyet dünyasına çıkıyor­
ve Cumhuriyetine husumetle büyü· ismi, mesleği ve adresi bulun-.E
duk.
Dileyenin dilediği Jra. §
Ve ellerini kollarım sallaya sallaya
malıdır.
geliyor kolera. . /
Bu heyecanla vardık Cuınhuriyetin yorlard.ı.
Yazık ki 47'nci yılında Oumhuri·
dar yazı gönderebileceğini açik- �
onuncu yılına... Çünkü çevre ondan )ana.. açık ıa. !arken, yayınlanacaık her ve· : anı
Gazi Mustafa Kemal vardı başı· yetimizi rahat göniille kutlayamıyo­
-mızda...
ğımlar ondan yana.. pislik ondan
ruz. ya fıkra karşılığı.nın bir aylık E
yana.. DJedenlyetsizlik· ondan yana.. AKBABA abonesi olacağını bildi. §
Ve her yanda marşlar söyleniyor· susuzluk ondan yana.:- sağlık koşul· 47'nci yılında Cumhuriyet için mü. rir, espri dolu yazılarınızı bekle·§
du: Ianndan yoksunluk ondan yana.. bil­ cadele etmek yolunda Cumhuriyetçi·
- On yılda onbeş milyon gepç ya-
rattık her yaştan...
gisizlik ondan yana.• Jer işbaşına!
riz sevgili okurlarımız.

�1111ın111111111u11111ıu11111111uıuu11u1111•111u•ı•ıouıJ

Cumhuriyet onunc1! yılda bir gü. Bu kadar müttetmd bulunan kole- AKBABA

JET BAltAN!
Kendi kendime:
- Galiba bu da sayfa metodu? de·
dim.
o öğretmenim iki ay sonra emek·
liye ayrılınca, bu kez başka bir Öğ·
retmen geldi, genç bir bayan:
- Çocuklar, dedi, bundan böyle
dersleri şöyle işleyeceğiz... Ben ko·
nuyu ortaya atacağım, siz de bu ko·
nu hakkında neler öğrenmek istiyor. ·
sanız, sorular halinde sıralayacaksı­
nı21... Sonra, bu sorulardan aynı o­
nnca kümesi olacak... Sonra bu kü­ lanlan çıkaracak, diğerlerini öğrene- -

H
ATIRLIYORUM o günleri... Bi­ kina sanki... Anlat Allah anlat...
ceğiz... Haydi bakalım, konuyu atı­
ze ilk okuma yazmayı harflerle Beşinci sınıfta, yine aynı öğretme­ meler konuyu paylaşacaklar - ve sı­
yorum ortaya!
öğretmişlerdi. Öğretmenimiz nimiz: nıfta anlatacaklar ... Konunun özetini
Ne yalan söyleyeyim, ortaya top
tahtayl! 28 harfi bir güzel yazmış, - Çocuklar, dedi, artık bundan de e!!-. son ben çıkaracağım ...
�bi bir şey atılacağını sanmıştım.
sonra da biz onu, aynı eski okul ço­ böyle şöyle işleyeceğiz dersleri, siz - Oğretmenim bu hangi metot?
Oğretmenimiz:
- Küme metodu çocuklar, kü- ,
cuklannın elüba'yı öğrendikleri gi· evde çalışıp geleceksiniz, burada an­
- Çevremiz, deyince dona kal-
bi, bağıra çağıra, aa diye diye, beee laıtacaksınız, ben dinleyeceğim. Bu­ m�... Hangi kiline an kümesi olmak
istiyor bakalım? dım... �
diye diye, ceee diye diye öğrenmiş- nun adı aktif metot, büyüklerimiz -
. Başladık bu kez sınıfta çevremiz
tik... böyle istiyorlar... - Biz öğretmenim, biz! ...
Bir yıl sonra kardeşim okula git·
hakkında neler öğrenmek istediğimi­
Eve geldiğimde durumu babama Sınıfı altı kümeye ayırdık... Hem
zi sıralamaya... Sınırlannı öğrenmek
tiğinde, elinde bir yığın kelimelerle anlattım. öyle .bir ayınna. ki, dersiniz karsı
çiçek kümesinden olan, bizim arka­ isteriz, komşulannı öğrenmek iste­
gelmişti eve. «Baba - Anne - Sil· - Ne ne ne? dedi.
riz, akarsulannı öğrenmek isteriz,
gi - Defter - Okul - Kapı - Ka­ - Aktif metotmuş, dedim. daşımız değil, düşman... Biribirimi·
ürünlerini öğrenmek isteriz, şunu is­
lem»,.. Babam, •kardeşim! karşısına - Ee, öğretmen anlatmadıktan zi yemek için bir kurşiınumuz
teriz, bunu isteriz... Yazdık yazdık
eksik... Kannca kümesinden biri bir
Biz yazdıkça, öğretmeni­
oturtup: sonra, ne gereği varmış öğretmenin..
şeyi bilemedi mi, uhuu, öteki kfune­
yazdık...
- Göster bakalım oğlum, hangisi hey Allahım hey, ne günlere kaldık...
lerde bayram. var sanki. Öğretmeni­ miz:
bunun a? dediğinde, kardeşim: Artık biz kırk öğrenci, öğretmen
- Daha daha, düşünün daha, di­
- Bu baba, deyince, babam !küp­ nereyi ödev olarak vermişse, tutu­ miz istediği kadar:
- Çocuklar, biri-birinize bu şekil­ yordu.
lere binmiş: yor, orayı bir güzel çalışıyor, so:iıra
Artık sapıtmaya başladık:'
- Hey gidi Allahım hey, ne· gün­ sınıfa ..gelip bülbüller gibi şakıyor­ de davranmayın, desin, kim dinler
öğretmeni?... - Fınnlannı öğrenmek isteriz, bö­
lere kaldık, demişti... duk. Oğretmenimiz soruyordu:
reklerini öğrenmek isteriz, köfte!Eı­
Hele, bizim üç numaralı kardeş, - Anlamadığınız bir yer var mı Hele öğretmen kfunenin birini be­
ğenip bize alkışlattırsın, eh artık rinl öğrenmek isteriz ...
eve bir yığın ctimlelerle dönünce, ba­ çocuklar? ,
- �ok efendim, yok... yandı o küme... İçerde alkışlanz a· - Daha çocuklar, daha! ...
bamın tepesi tam atmıştı:
- Oyleyse öteki konuyu hazırla- ma, biz dışarda gösteririz onlara: «Daha bunun n esi kaldı be?ıı
- Ulan biz daha öğrenemedik ke­
limelerle çocıik çalıştırmasını, şim­ yın ... - Ulan siz kim, alkışlanmak kim? - Ev ödevi veriyorum çocuklar,
di de başımıza etimle mi çıktı? ... Oğ­ İki ay böyle geçti. Bir � sınıfı­ Biz öğretmenin korkusuyla alkışla­ sorulann gerisini evde çıkannl...
Evde, babam yine oturdu başıma:
, lum göstersene bana şuradan ba- mıza bir müfettiş geldi. Öğretmeni­ dı·k sizleri. Haydi şimdi de alkışlat­
- Ne ulan bunlar? dedi.
ba'yı! . .. mizle n� konuştular bilmiyoruz, mti­ samza kendinizi...
- Öğrenmek'. istediğim şeyler? de-
..:_ Baba bana bal al! ... {ettiş gittikten sonra öğretmenimiz: - N'oluyor be size? _ · ·
dim.
- Ulan bunun kangisi baba? - Çocuklar,. dedi, bundan sonra , - N'oluyor mu? Al sana, al sana! ..
Bir glin eve, elim yüzüm kan için­
- Yüzyetmiş soru mu?
- Baba .bana .bal al!... konulan şöyle anlatacağız. Konuyu
- İkiyüze tamamlayacağım...
- Nııh al ının sana balı, daha ba- bir. siz anlatacaksırµz, bir ben. Son­ de gidince, babam:
- Ulan bu hangi metot? dedi.
- Yeni metot mu bu? ••
ba'yı bilmiyorsun... ra da beraıber anlatacağız, en sonun­
- Yeni baba yeni.
Aradan yıllar geçti, biz q_kumayı da da bir özet çıkaracağız... - Bu metot, küme metodu baba,
- Adı ne?
Başladık bu ikez o usule... Arka­ küme, dedim...
yazmayı öğrendik, geçtik üçe, geçtik ·_ Befı. de bilmiyorum...
dörde... Allah razı olsun öğretmen­ daşın birisi kalkıyor Van gölünü an­ - Küme küme mi girişiyorsunuz
· - Soru metodu galiba bu da?
den, öğretmen anlatıyor, biz dinli· �::ıtıyor, onun ardından aynı konuyu biribirinize?
O günden sonra öğretmenimiz çır·
yoruz. oğretmen anlatıyor,· sonra bir .baş­ - Küme küme girişiyoruz...
pındı durdu sınıfın içinde:
ka aııkadaş anlatıyor. En sonunda
- Çocuklar, Asurlar Mezopotam­ Nasıl oldu bilmem, o yıl sınıfta - Ansiklopedi bulun, yardımcı ıı:!­
ya'da önce siteler halinde devletler tutuyoruz, herkes oturduğu yerden çakttun. :sa.bama kalı.rsa, kabahati
tap bulun, kartpostal" bulun, brtog.
kurarak, ardından birleşme yoluna aynı konuyu ·mınldanarak anlatıyo­ metotlarda buldu, ·bense çalışmadı­
ram bulun, pjktogram bulun, atlas
ruz, öğretmenimiz de bize örnek ol­ ğıma buldum... Okullar açıldığında,
gitmişler... Savaşta hangi site başa­ bulun, harita bulun! dJye: ..
rı göstermiş, siteleri emri altına al­
mak için, o da mırıl mırıl bir şey­ bu kez .başka bir 0ğretmenim vardı.
Bulabilirsen bul... Bulduğumuzu
mışsaaa ...
ler anlatıyor oturduğu yerden... Yaşlı mı yaşlı, titrek mi titrek, bel·
bulduk, bulamadığımızı idare ettik...
Gözlerimiz öğretmenimizde, O ara .babam sormuştu: ki de mesleğinin kırkıncı yılında. Gruplar, raporlar, sözcliler, özetler,
Sord�, okulun açıldığı gün:
ku­
lakla.nmız öğretmenimizde, kendi­ - Nasıl gidiyor okul işleri? diye. gene1lemeler, çok şükür geçtik git-
miz evdeki dolmada sarmada, dinle - Bu kez kanşık oldu baba, de- - Oğretmenlm, dedim, aktif me­
tj,k. ortaokula... ,
Allah dinle... dim. Bir · öğretmen, bir biz, sonra todu mu, yoksa küme metodunu mu Ortaokulda daha ilk derste, yaşlı
- Yaa, anladınız değil mi çocuk- çorba... takip edeceğiz?
öğretmenin biri başladı yine:
lar? �
Birinci karneyi aldık. Ondan son­ Cevap bile vermedi .bana. Titrek
- Çocuklar, dünyanın oluşumu
- Anladık öğretmenim, anladık . .. ra okulumuza Milli Eğitim Müdürü sesiyl� anlatmaya başladı:
şöyledir, demeye... İlk önce dünya
- Çocuklar şimdi de biraz Asur- geldi. Tilm öğretmenlerin dersine - Istanbul'un alınışından som-a
sıcak bir gaz halindeydi, sonra soğu­
ların un:arlığından bah sedelim... girdi. Bizim öğretmenin de girdi. çocuklar, Fatih daha birçok işler
yarak sıvı ha:Ie geçip ...
- Edelim öğretmenim edelim... .Bir şeyler konuştular yine. Müdür,' yapmak istiyordu. Bu işleri bir bir
Parmağımı kaldırdım:
Geçtik beşinci sınıfa... Öğrenmiş gittikten sonra, öğretmenimiz: sı raya koyarak, ilk önceee...
- Öğretmenim, dedim, siz konu·
miyiz, öl{renmemiş miyiz bilmiyoruz - Çocuklar, dedi, :Qundan böyle ' ..Ardından bir öksürük, bir öksü-
ama; bin maşallah kırk tane öyle dersleri şöyle işleyeceğiz. Sınıfta kü­ rük... · yu ortaya atsanız, biz bu konu hak­
kında sorular çıkarsak, sonra öğ­
terbiye edilmiş papağanız ki, daha meler meydana getireceğiz... Bir kü­ - Açın kitaplarınızı, on üçüneü
rensek... -
öğretmenin ağzından Asur kelimesi me, an kllinesi olacak, bir kiline, sayfadan itibaren çalışmaya başla­
Adam bir kızdı ki bana:
. ..... d
çıkar çıkma z, tihüüti, ,kurulmuş ma- çiçek kümesi olacak, bir küme, ka, yın.
- Şükret, daha. ilk dersteyiz, ca·
nıın haşlamak istemiyor, dedi...
Ne ukaHU ığım kaldı, ne kendini
bll"!llezl iğim, ne de minicik çocuklu­
ğum. Dinledik öğretmenimizi... .Es­
nedik:. b_lribirlmlze kalem dü"rttük,
k?ş goz ışaretıeri yaptık, ama dinle­
dık...
!kinci d erse giren
öğre.tmen:
- B�a bak,ın
öy.le yağma yok,
dedi, . sız a.nlatacaksım
�, ben dinle·
Y� eğım , Yanlış bir- şey söylerseniz
duzeıteceğim. Gelecek derse kitabı�
ilk konusunu. çalışın gelin!...
.
ız:
n öğretrnen!m
Üçü ü derse gire uklar, dedi. Ben
nc
çoc
- Soru cevap
ap vereceksiniz!
soracağım siz cev n öğretmeni-
D ördün ü derse gele
d
miz· i özet·ını yazdıra- ı
· ·

_· B en size der sen n çalışıp gelecek-


cağım, siz o
öz ett
siniz. decU . . si1Tl1ze
. ·
· "ır.ret m
gelen o6
Beşinci der e ni-

m� Be ders söz lü,


/
n he r her ders
ı yapa111m, nasıl Çalışır
yaz.ıl
rışın, ben karışmam , dedi ...sanız ;-&·

Esnaf �am istiyor. - Gazeteler - Muıaffel' İZGfi


4
- Trafik kazaları servet kaybına yol açıyor -

\.

Milli servet ... Bay Servet! ..

çim belalar, politik eğilinİ farkı

B
ELKİ duyınuşsunuzduıı; Ney.
zen Tevfik sinemada. Tar. fa).an da gözetmiyor; ne sağcı ta.
zan'ın gorillerden Jrurtardığı myor, ne solcu. Hepsini vuruyor
bir .kızla sonradan muhabbeti yere. ı
ilerletmesini seyredince kahka­ Amerika Başkam Kennedy ik·
hayı basmış: tidannın başlarında CIA ve Pen·
- Ben her zaman söylerim, de· tagon raporlarına dayanarak Kil·
miş, kurtancüar kurtardıklan· ba ahalisinin Castro'dan kurtarıl·
nın mutlaıka ırzına geçerler! AMBÜLANS KAZALARI mak icin sabırsızlıkla .beklediği·
Aslında iş o kadar basit de ıle· ne inandı; Küba'ya çıkarma� yap­
ğildir. . Sayın G.Ç. nam küçük hanımın bir suçtan adliye ıkoridorlarında tırdı. Yaptımıasıyla beraber an·
Bildiğiniz gibi, çağdaş psikolo­ aslında olayı bir kurtarılma �o· süründüriir, sonunda pasta bile !aşıldı ki Küba ahalisinin hiç ÖY·
ji ve sosyoloji insanların gerek nusu saymadığına hıanırsak·
ya- yedirmezdi. le bir isteği yokmuş. Bu fiyasko
iç düııyalanm, gerek biribirleriy· nılınış mı oluruz? Konuyu· yalnız iıiişisel ya da Kennedy'nin .başkanlığının en Jl:a.
le ilişkilerini akla gelebilecek Şimdi düşünün bir de: cinsel durumlarda öıiemii sanma· ra lekesi oldu.
·bütün açılardan inceliyor. Çağ· Ya siz olay sırasında orada bu­ yın. Kurtarma faaliyeti için kol· Bir süre sonra Castro'nun sağ
daş sanat da o bilim dallarından lunsaydınız ve G.Ç.'yi «kurtarma­ ları sıvamad.a.ıi •önce «Kurtara.ca­ kolu Guevara .. Güney Amerika
yararlanmakta. · . yaıo kalksaydınız, başınıza neler ğım kdşiler kurtarılmayı gerçek· köylülerinin bir kurtş.rıcı �e­
Öyle .ki, eyzen'in .gördüğü fil.
N gelebilirdi? Ola ki küçük hamın ten .istiyorlar mı?» diye bir gii· mekte oldukları iddiasıyla oralar­
mi bug'iin tekrar çevirecek bir delilrnnWarın .tarafını tutup sizi zel düşünmek daha büyük ç�ph da dağa çıktı. Zagıaıüa anlaşifdı
film yapımcısı şöyle sorular üs­ onlarla birlikte mahkemeye• ve. işlerde büsbütün önemli. Itl seçtiği bölge ahalisinin de kur·
tünde de düşünmek zorunda ka· rir, saldın yahut «hakaret niye­ Bunu ihmal etmek, işin çapı O· tarılmaya katkıda bulunmadı: için
lır: tiyle hususiyeti ihlal» falan gibi ranında belalara yol açıyor. O bi- ayaklanma niyetleri yokmuş pek.
- Goriller tehlikeli yaratıklar Düzenli askerle karşı karşıya ka­
mıdır? lınca canından oldu Guevara.
- Değillerse, kız bunu biliyor Ekmekler yine küçüldü. - Gazetele� - Dönelim tekrar kişisel çapta
mu? «kurtarma» alanına. Size bütün
- Bilmiyorsa, tel&şlı davranış. bunları bana neyin düşündürdü·
lan bu hassas ve ·Ürkek hayvan­ ğünü söyley�yim. ,
lara şok etkisi yapmaz mı? Haber, Yeni Gine'den.
- Biliyorsa, ellerinden «kurta· O taraflardaki yamyamları kö,,_
rümayı,. niçin istesin? tü huylardan ve çeşitli terbiyesiz·
- Tarzan işe karışmadan önce liklerden kurtarmaık niyetiyle or·
durumu inceledi ve kızın görüşü· mana dalan iki Hıristiyan misyo.
nü öğrendi mi? neri bir de bakmışlar ki yabani·
- Bunları ya:pmadıysa ibir ıkur· leriıi köy meydanında bir herif
tarma değil, kaçırma olayı ıkarşı­ direğe 'bağlanmış, elden gitti gi.
smda bıüunduğumuz söylenemez diyor. .
mi? .Hemen Hazreti Isa aşkına orta
Böyle sorular üstünde yeterin· yere atüıp <<Günahtır, ayıptır ve
ce kafa patlatiıktan sonra, yapa­ de yasaktır» yollu laflar etmeye
cağı filmde prodüktör, olayı başlamışlarsa da cemaat bu çı·
bambaşka yönlerde .geliştirebilir: kışı pek olumlu kaı.ışılama.mış.
Belki goriller, kızı Tarzan'dan En çok da direğe bağlı adem öf·
•kurtarırlar. -keli görünürmüş törenin yanda
Gorillerin, Tarzan'ı kızdan kur· kalmasına.
tarmalan da mümkündür. İçişlerine karışümasım prote.s.
Hatta, batta Tarzan'ın kızdan to etmek için hemen onu çöiüp
gorilleri kurtarması bile gereke· misyonerlerden .birini direğe bağ.
layıveıımişler. Ve çözülen herif
bir mızrağı ka,ptığı gibi fukara
.bilir.
Şaka etmiyorum. Hızla değişen
dünyamızda işler o kadar içinden papazın işini bitirmiş. ·öteki mls·
çıkümaz bir hal aldı ki, ıkurtar· yoner de sıradaymış ama bere­
ma:k ve ·Irurtanlmak •konusu da ket versin yeni tören günü · gel·
<ka rıştıkça ikarışmakta. meden hükfunet kuvvetleri me·
.Geçenlerde İzmir'den seleyi duyup adamcağızı geri al·
TIIA
gelen
kaynaıkh bir haberi bilmem mışlar...
:ırııdunuz mu? Bilmem ama, bazan ·bana öyle
0
G
ç adınd� ·bir .g?nç ıkız Jı:en. geliyor ki bizim ·memlekette
n ıçın malıkeme.
. :nı:ka
disı cırdıkla «kurtarüacak» kişilerin eğilimle.
.�. ençleri duruşmadan rini yeteri kadar hesaba katma.
ye verdıgı ta.haneye götürüp gö.
g
dan «lrnrt.anct» ·rôlüile çikmaya
sonr a pas
teşne aıkildane enfliisyonu var
ı
nüllerini 8'.� ş
ı . ona
erly.or: hafiften.
Haber soy e

«G.Ç."

e inasını g
ençlerle

-ad}jy te ·ketn ıiş;


Yukarıdaki <kıssalardan çıkarı.
lacak hisseyi belirtmeye bilniem
güle oynaya � za•man �eçti,
o- hacet vaı; mı?
- Aradan ço demiştir.» Şu kadarını batll'latmak yeter�
la vı bile 11nuttunt• ay var·
la�a k oJ Kurtarılacak <kişileri seçmesini
Dünya da unutu tiirJUsii de bilmeyen acemi kurtanCılan so­
dlr. unutulınayacıııltl n delikan· nuçlaı·dan kurtarma.k güç otu.
i
vıı.rdır. )lir �enç -kız . c -haber·
ılar tıı,rafında.n >kaçı rilı
yor.
J «ala kPon ulmak» Ekmek aslanın burnunda! Refik ERDURAN
ki de:vintle-
��-A;... 'hıınırl sınıfa girer?
ÇAPRAZDA

İZ Kaçın Kurrasıyız Cevat Çepe,
- No. 2 -
B
inanamadım, duyunca haberi. Bizim
salon penceresinin - tülleri ara­ Saµıi böyle bir yanlışlık yapmaz, de­
11ıı11111111111111111111111111111111111111t111111111111un11111111111111n11111nı11111ınıı11111111ıın11111111111111111uı111111111111nı111 �
sından, karşı balkondaki kadı- dim. Benim tanıdığım Sami, pırıl
nın uygun yerlerini dikizliyordu. Ka­ =.§ Sevgili i>kurlanınız,
E:: pırıl, şerefli, haysiyetli, gururuna
dın da, dikizlendiğini biliyordu ki Geçen sayıda .başladığımız «BİLEN KAZANIYOR» y'arışmasının düşkün, örnek bir insandır, dedim.
Jilllde ise, kırdığı. ;brkı geçmiş, po­
her halde, pek cömert davranıyor;
cışu balkonun altında bir saattir yut­


konusu şudur: H er sayıda bir hikaye yayınlanaca:lı: ve bu hikaye ile il-
gili bir soru sorulacaıktır. Bu soruların cevaplarını okurlarımız ve-
�: sası Çikmışın biridir. Böyle bir sür­
ikunup duran sokak satıcısını da Al­ e receklerdir. Yanşmamız sekiz sayı silreoek ve her hafta bir lıikll.ye : tükle· nasıl evlenirsin Sami'ciğim?
lah yarattrn demiyordu. Neyse ,ki çe­ § bir de kupon yayınlaııncaktır. � Yanılmayan bir Allah ama, göz göre
' :
göre de kendini ateşe atmaz bi ın­
kildi de balkondan, zavallı satıcı da

;;
5
Yarışmaya katılmak isteyen okıırlarunız:
itelemeye başladı sebze arabasını. 1 - Hikaye ile ilgili so:ronun cevabıiıı bir kiğıdA yazıp, «BİLEN san. 'Üstelik de saralıdır Jülide. Ken­
. Cevat Çepe, gümüş sigaralıktan KAZANIYOR• !kuponu ile beraber aşağıdaki adrese gQndereceklerdir: : disini çok iyi .tanının. Bunca pislik­
AKBABA DERGİSİ YARIŞMA SERVİSİNE
.
bir sigara aldı, gezinirken yaktı ve - ten sonra, şimdi de· senin başına mı
masanın başındaki ·koltuğa bıraktı DİVANYOLU - İSTANBlJL. ekşimeye çalışıyor yoksa? Haber be­
kendini: 2 - Her doğru cevabın karşılığı 25 liradır. Okurlanmız, «BİLEN ni çok üzdü, Sami'ciğim. Beni bu
- «Demek evleniyorlar ha? Hadi KAZANIYOR• yarışmasına bir sorunun cevabı ve bir kuponla ka­ konuda aydınlatır-san memnun olu·
bakalım... Ulen sersem, maymun bi­ tılabilecekleri gibi; sekiz hi.kiyenin cevabım sıra numarasına göre rum . Çok iy"i düşilrunelisin. Gözle­
le, yutacağı nesneyi önce orasına öl­ yazıp, sekiz kuponla birlikte de katılabilirler. rinden öperim, aziz' kardeşim.
çer... Sen kiiiim, Jülide'yle evlen­ Böylece 25 liradan 200 liraya kadar ika7A!1ma şansları olur. Cevat Çepeıı
mek kim! Biz kaçın kurrasıyız!...» 3 - Doğru cevap verenler arasında kura çekilecek; kura sonucu Jillide, karara sarara okudu mek­
Telefonu çevirdi: 25, 50, 75, 100, 125, 150, 175, 200 liralar kazanan okurlara aynca Ak­ ·tubu. Bir süre sonra bir _kez- daha
- «Eloo!... Meraba Rıfkı!... Na­ baba Yayınlanndan birer kitap da armağan edilecektir. okudu. uCevat ha?» diye söylendi.
sılsın?... İyi parçalar var mı elinde :\ıı11111111111111111111111�1111111111111111111111111111111111111111uuuuı11111111111111111111111111111111111111ııı1111nıınnı111111111111� uVay aşşağılık yaratık! Oysa bir itö­
lan?... Sen ne keratasın seen!... Kim tillük fillln. yapmış değilim ben ken_­
var yanında şimdi, doğru söyle?...
ayrılıyorum, onun için rahatsız et­ «Sami, aziz dostum;
disine.»
Füsun diye bir hanım... Peki, peki.. Sami, odacının getirdiği zarflar­
tim efendim» diyordu. İnan ki çok özledim seni. Son
Allah versin! ... Bizim Ftisun yok ev­ dan birini -kayıtsızca açtı:
- <(�i da!tkıi. öyleyse.,.» dedi Ce­ günlerde ne kadar yalnız kaldığımı
de... Konuşmuyoruz zaten... Geçine­ «Sevgili Jülide;
vat Çepe, salona döndü. ve bunaldığımı bilemezsin! Böyle
miyoruz be oğlum, zorla değil ya!... Bu mektubu, son günlerde duydu­
Kafası karmakarışıktı. Telgrafı a­ günde bir dost, bütün dünyaya be­ yazdığımı
Hadi lan sen de... Cevat'a kanya ne ğum bir haber üzerine
lıp masadan, fırlattı. Gazeteleri,, del oluyor. Bir arada olsaydık, bel­
bel Elimi sallasam ellisi... Hadi ha­ sanma. Sana bir kaç mektup yaz­
mektuplan sağa sola savurdu. Yaz. -ki sen bana bir yol gösterirdin. Se­
di, bırak gevezeliği de... Haa, bana dım, ne yazık ki cevap alamadım
dığı mektuplan zarflarına korken t'1
- nin fikirlerine, görüşlerine her za-
bak; Jtillde'nin sa:mi'yle evleneceği
lefon çaldı. Mağazadan, acele kendi· senden. İşlerimin çokluğu nedeniy­
'man büyük saygım olmuştur. Yüzün
doğru mu lan?... Yaa, demek doğ­
sini istiyorlardı. «Çok öneİİıll bfr le de bizzat gelerek seni ziyaret 'e­
diye değil Sami, sen, tanıdığım in­
ru? .. Hımmm... Yllni bizim dikku­ demedim. Aynca, �un yönünden
durum var» dı. Mektuplan kapıcı­ sanların en dürustü, en namuslusu,
-lak Sami, kızın hazırını yiyecek öy­ de sinirlerim iyice �zuktu. Bu ko­
nın eline tutuşturdu, para verdi, en dostcanlısı ve en vefalısısm. Sa­
le mi?... Yesin, yesin.. Afiyet olsun...
döndü salona. Sıkıntıdan ıslık çalı­ na sııı; sık yazamıyorsam, bil ki, �u nuyu da -bugünlerde hallediyorum.
GöiilrUz bakalım!... Biz kaçın kur­
yor, bir yandan da' orasını burasını rezil işler yüzünden. Ftisun'la. da ge­ Füsun'la aynlıyoruz.. Zaten bu evli­
rası.yız be oğlum!... Eğer ben de o
çinemiyoruz, yakında boşanacağız. liğin, anne hatırına bir evlilik oldu·
düzeltiyordu. Viskisinden bir yu­
ğunu biliyorsun. Ben seninle evlen­
kızı ona yedirtirsem, Cevat deme­
dum daha aldı, çıktı evden. A'.rabası Bu teciilbeden sonra anladım ki,
sinler bana da!... Zevzekliği bırak mek istiyordum, fakat olmadı. Şim­
kapıdaydı. evlilik bana göre değil.
da... Akşama geliyorsun değil mi?... diyse, tamamen özgtir bir insanım.
Hadi... Tatlı tatlı ye, o yanındaki
Sen ne yaptın? Sağlığın nasıl? Ancak, şu günlerde duyduğum bir
Füsun hanımı . .. Ap eşşoğlu... ıı Jillide, okumakta olduğu kitabi Duyduğuma göre, yakında evleniyor­ haber, aklımı başımdan aldı. Ku­
Gözlerinde şeytanca parıltılarla o­ yüzükoyun bıraktı divana, hizmetçi muşsun. Muhittin beyin kızı Jilli­ zum sen delirdin mi Jillide? Sami
turdu masanın başına kllğıt tomarı­ kızın getirdiği zarflardan . rastgele de'yl_ e, .öyle mi? Aman Sami'ciğim, Savak denen o bayırturpunu da ner­
nı çekti önüne: birini açtı: ne yapıyorsun sen'? Kulaklarıma den buldun? Kendini bilen bir ka·
- «Bir mektup, ona, bir mektup dın, o aşşağılık,. o salftekAr, o hay·
ona ...» siyetsiz, beş para etmez herine na­
Slnsi sinsi .gülerek yazmaya ko­ sıl evlenir? İnanmak mümkün deılil
yuldu: bu habere! Fakat ben, her ihtimale
«Sevgili Jülide; karşı, sana bu mektubu yazmayı ve
.............................................» arkadaşlık görevimi yerine getirme­
yi uygµn gördlim. Aklını •başına top­
İmzayı çaktı, özenle katladı mek­ la, Jülıde! Sami denen o hıyar, be­
tub\!. zarfa uzandı. Kapının zili çal­ nim en yakın arkadaşımdır. Kafa­
dı. Kalktı. Postacıydı. Bir tomar sının dipköşelerini bilirim sersem in.
mektup, gazete, bir de telgraf uzat­ üstelik de, çok affedersin, erkek bi ·
tı. Teli ivedilikle açan Cevat Çepe: le değildir o. Sa'mi'nin niyeti, sana
- «Neee!» diye hırladı. «Trafik koca olmak değil, babanın mi rasına
kazası mı? v;ah zavallı Tülin... Tuuu balta olmaktır. o seni .bulduysa, sen
Al!nlı kahretsin!. ..» bir aptalmışsın. Eğer_ sen onu bul­
Sükllim pükllim döndü salona, dunsa, yazıklar olsun sanal Güzel­
posta tomarını masaya fırlattı, büfe­ sin, gençsin, varlıklısın, elini salla­
ye gitti, viski aldı, çöktü koltuğa: san ellisi. O halde, bu yüzkızartıcı
karar da nerden çıktı?
- «Ne gtizel kızdı, Yarabbim! Vah,.
vah vah . . . » Benden uyannak, sevgili Jülide;
Belki bir saat, öylece kaldı. Kalk­ gerisi, senin bileceğin iş. Mektubunu
tı, yeniden Viski aldı. Mektup ve ga­ merakla beklt_Yorum. Seninle m utlu
zelıııleri isteksizce didikleyip itti bir ola'bileceği_!lil '$_anıyo rum. sevgiler,
kıyıya. KA/tıt tornanın önüne çekti, sa ygılar.
epeıı
CeVBt ç
ikinci mektuba başladı:
e;rer ek, yu6 kuna
Sami • sinirden tıtr bU. Sonra
«Sami, aziz dostum;
yutkuna okudu mek
tu bir
..........................................» du cıVay na.nıus
daha okt1
e �ylendi <ıB
kaç kez -
İmzayı çaktı. Sinirliydi. Mektubu
katladı, zarfa uzandı. Zarfın üzerini
suz herif vay!»
t ��
? Vay yıl � un.
za.rtına koydu ' h.. - ı 'Vayhı
va
lan yazan ce
MektubU
yazarken telefon çaldı. Bir kadın ta­ v"'i> nı el-
nıdığıydı. Uıun uzun konuştular gü­ a aldı.
!eri arasın oıı * *
/ lüşüp şakalaştılar. Telefonu k�pat­
Jülide oevat'ın mektubu nu
rnektub� iliştirerek , Sami'ye y' ll bır
mıstı ki kapının zili çaldı. Kapıcıy­ .
dı. «Bir emriniz var mı?» diye soru­
sarn-1 de, C evat'ın :ınektub 0 B.dı.
yordu. Savdı başından, salona dön­
dü. Telgrafı bir kez daha okudu. Ye­ mektuba iliştirerek, Ji.Uid �U
eye Püs­
==
bir
o..:> taJadı. Cevat'm,
niden viski aldı. Kısa bir kaç mek­
tup daha yazdı. Zarfların üzerini ya­ Nt!Fus
..,,.

SAYIMINDA :
ınektubu okuyan
ken
sa.:sine Yazdı�
ka.rnını tu­
·ta tuta •

zıyordu ki kapının zili çaldı. Kapı­ - Beş kişiyiz memur bey ... Ben, karım, u9 de çocuk! .•
güldü�
alçak va:y!ıı
gül
gu. d
gül ü , «Vay
cıydı yine; <<Bir saat kadar buradan d . evat'uı, tı;encUst-
6
YED i G ÜN
PAZARTESİ Haydi ötekiler de peşlerinden!
«Polis, Levent Lisesine girdi! n
Günahlarını almışız «Öğretmenler Levent Lisesine ıPr-
Ekmek gramajının yeniden ayar­ dl ! »
lanması neler getirmemişti aklımı­ Öğrenciler nerede diyeceksiniz.
za . . . Ne yapsın çoluk çocuk? Anası - ba­
Otuz gram azalttılar diye fınncı­ basıyla, polisi - jandarmasıyla, mü­
lara düşman gözüyle mi bakmamış­ dürü - hocasıyla işgal edince liseyi;
tık, Belıediyeye mi çatmannştık, «Gi­ daha az .gürilltülü diye gençler ,ıne
di somun düşmanlanl>diye dil uzat­ seçti diskoteği!
maya mı lralkmamıştık!
CUMA
Tıp adamlarının açıklamasını ga­
zetelerde okuyunca kendimizden u­ Başlığa baık, durumu ·anla!
tandık doğrusu: Haber başlıktan dikkatinizi çeker
«Fazla ekmek yiyenler, şeker has­ mi bilmem:
talığına yakalanıyor!» «Kumkapı liman inşaatı hızla iler­
Aşkolsun adamlara. . . Bizim pek ö­ liyor.» I
nemsemediğimiz Fırıncı - Belediye Fakat İstanbul halA limansız!
ikilisi, sağlığımız açısından hekim­ «Aksaray geçit inşaatı hızla ilerli-
lerden fazla çaba harcıyorlarmış -
yor.»
demek. Ama Aksaray'da bir yol bulup geç­
Zam nedeniyle şeker yükselince, mek hala imkansız!
hasta olmayalım diye he�n otuz «Halkapınar spor tesislerinin yapı­
gram düştü ekmek! mı · hızla ilerliyor.»
SALi Fakat Akdeniz Oyunlanna yetişti­
) � iki eksik kaldı
rilmesi, Olimpiyat Komitesince «İm­
kansız!»
Önceleri pek akıl erdiremiyorduk Bizde <cHız» deme:ft.:, «İmkAnsız:­
ama, işi insan kaçakçılığına döken lık» anlamına geldiğine göre, şu a­

!
çeşitli ü�elerdeki gerilla örgütleri· çıklamayı nasıl değerlendirelim aca­
n!n ortak niyetleri, Kanada'da bir ba?
Bakanın kaçınlmasıyla belli oldu. <cKalkınma hızımız yüzde yediyi
Şimdiye kadar neler yapmadılar buldu.»
ki . . .
Eİ I �
Diplomat kaçırmakla işe başladı­
Şimdi, «Oh oh refah kapımıza da­
§' \.../' lar, derken Büylik Elçilere, yüksek
yandı» diye bayram mı yapalım,

�·,ıJ
yoksa «Tüh, refaha ulaşmamız yine
� rütbeli subaylara, parlAmenterlere el
attılar. Şimdi kaçınlan bir Bakan. . .
imkiµlsız bir hal aldı» diye karam­
§ {J' sarlığa mı kapılalım?

1
Anlayacağınız, hükümet kurmak
·- .
. için kaldı · iki . eksikleri. . . Bir Baş­ CUMARTESİ
l0 kanla bir · Başbakan da bulup yürü­ Can sıkıntısı

1
Kimi dertten sokağa dökillünnüş,
türlerse şayet, kuruldu gitti demıık­
tir topraksız karma devlet!
kimi zevkten. . . Dünya kadınlarının
ÇARŞAMBA derdi de bir başka türlü. Bakıyor­
,. tık göz ağrısı? . Ceza yağmuru swıuz c� sıkılan kağıda mürekke­
u ı ı ı 1 1 1 u n ı ı 1 1 1 1 1 1 u ı u u ı 1 1 1 1 1 1 1 tf be sanlıyor, fırçayı kapan bir şey­
�ı, t u ı ı u unllt1ı�ıunuu u n u u ı n ı n ı n n u ı u
ı ı u ı u u u ı 1 1 1 1 1 1 1 1 u 1 1 111u1111111ın1111 11111111ıu11.
Atabey'in, etiketsiz ve faturasız ler karalıyor, işin! bitiren elinde ha­
mal satanların dükkAnlarının kapa­ zırladığı pankart, sokağa fırlıyor:
ne yazdığı mektubu okuyan Jülide - «Ne demek istiyorsun?» tılacağı ve fotoğrafları çekilerek hal­ <cMaksiye hayır!n
- ((Bir şey dediğim yok» diye gi!-
de güldü, güldü, güldü, «Vay ser­ ka tanıtılacaklannı açıklaması, ilk Karşı taraf durur mu? · Haydi on-
sem vay!» dedi . lümsedi Füsun. «Alla.hıusmarladııt
olarak iki dükkAn. -sahibinin başını lar da sokağa:
yaktı. I
demeye gelmiştim de .. » «Midiye evet, miniye hayır!»
* * * Bunlann biri manav, diğeri ecza·
Ağzı açık, kalakaldı Cevat. Neden · · cı. . . Suç 1fa ne etiket, ne fatura. . . Gelsin berikiler: ,
Bir ay kadar sonra bir gün Cevat
«Miniye evet, midiye hayır!»
sonra: Manavın:ld, yüz kuruşluk üzümü
Ainan hanımefendiler lüt!en. hüku-
Çepe, salonda oturmuş, pipo içerek lklbuçuk Hradan sürmek; eczacının­
Kapımn zili çaldı.
' - «Nereye?» d_iyeblldl.
ki, ilaç fiyatlannı yüzde on düşür­
mete bırakınız siz bu işi. . . Aldıkları
.düşünüyordu.
Füsun: kararlarla niyetlerini belli ediyorlar.
Postacıydı. Cevat Çepe, postayı alıp mek ! . . .
Ve sanırız, «Miniye, midiye, monlld ­
- «Seni bu mutsuzluk,tan kurtar­
salona döndü, koltuğıi. yayıldı, zarf.:. PERŞEMBE niye, ·bikiniye evet, tepeden tırnağa
maya! n dedi. <cBen!m de mutlu ol­
!ardan bfrini- yırtarcasına açtı. Ren; ' Ne yapsın çocuklar? 'giyime c<Haym> diyorlar.
mak hakkımın
gi sapsan oldu birden, titremeye ccEğitlm sistemi A'dan Z'ye deği­
PAZAR" .
Cevat'ın cevap vermesini bekleme­
başladı . Mek,tup şuydu : 1 şecek» dendi, sezonun başlamasıyla' Sebebi vardır
eski sistem yürürlüğe girdi.
den 'çıkıp gitti.
Erbakan, c<Allahın izniyle tek par­
«Eşsiz dostumuz Cevap Çepe; Koltuğa yığılıp kalan Cevat: İşte ilk haberler: ti olacağız» demiş.
Biz, Jül\de ile Sami, fsenden o - c<Mutlaka onunla .. n diye söylen-
-
«Tek ders sınavının yenilenmesini Sanınz duyan yanlış duydu. 'Os­
mektuplan alıncaya kadar birer ar­ di. isteyen veliler, Levent lriseslni lş­ tad, ((Tek kişilik parti» dedi, mu­
kadaş, .birer dosttuk. Ji!vlenmeıt di­ Korkınazgil gal etti!ıı . habir gazeteye cıTek parti» şeklibde
··
ye bir şey yoktu aklımızda. Böyle I En genci kırkbeş, elli yaşında e;. haber gönderdi:
bir haberi kim yaymış; bilmiyoruz . lan koca koca insanlar liseye girer
;vedat SAYGEl.
SORU : Kimdi o ? de diğerleri durur mu?
Fakat senden o mektuplan al�tan
sonra düşündük, dostça öğütlerine
uyarak evlenmeye karar verdik. On ,....___ - �
..

" gündür evliyiz ve çok mutluyuz. Her - Milli Takımımız, Almanlarla 1 • 1 berabere kaldı. -
� ikimiz de sana nasıl teşekkür edece­
ğimizi bilemiyoruz'. Minnet borcu­
\
muzu ödemek üzere, bu yakınlarda
seni ziyarete gelmeyi düşünüyoruz.
Hangi gün ,gelmemizin uygun olaca.
ğını bildirirsen seviniriz.
Jülide - Sami»

mektubu avucunda fül·


Cevat çepe, ı ına attıı koltuğı\ !)i­
at ö.zlerini yumdu.
ü, g
di, ayakla�� U
raz daha gom ld
n· girdi salona.
O sırada, kansı. Fi.iSU
B
at' ırt tepesinde,
ir Süre dikildi Cev
sonra : ·
i.
- «İYi akşamlar . . » ded
Başı
ru Çevirmeden :
at
- «İyi akşamı ar .. n .dedi c;ev .
Bir "l.lr
cı acı "''� daha bekleyen " r' ..,,un' a·
"�
· .,..,ereıt:
- ((K
ra düşünün
UZUırıı

dedi, «böyle kara � a-
me Bürosu. ""ı.u lı:�r. bir Evlendır­
ı,, .':.·sa na. sen ! »
��at, birden toparlanıp
ccALMAN USUL'Ü!n
-kalktı a-
ma, devlet dairesi olduğumuzdan en
gü,zeli.ni yapmak bize düşer. Kulak­
ları çınlasın, Selim bey babasının
hayrına almıyor bu maaşı . . . Bayram
mı var? O konuşmadan b�lamaz
şenlik, Düğün· mü var? İlle önce o
konüşacak, sonra nikfıh kıyılacak! ·
Hepimizi aldı bir düşünce . . . Sc·
l!m bey hasta olduğuna, devleti tem.
silen bizim daireden birinin ille ko­
ı:ı_uşması gerektiğine göre ne yapar­
sın? Konuşmayı kime hazırlatırsın?
- Yanlış kardeşim, burada o isim­ Kürsüye kin;ıi çıkartırsın?

V
AI<:.TİYLE halkın ayağını kim lıklı oturup ·biribirimizin yüzüne ba­
kestiyse Allah razı olsun, bi­ kıyoruz. Ama Raytarıcılık . yok haa . . . de kimse yok, diyerek bıraktı yeri­ Üç sürgün, kağıtlara kalemlere sa­
zim daireye kadroda görünen- Hepimizin iş ahlakı .biribirimizinkin­ ne . . rıldık, başladık düşünmeye . . . Kutla­
lerden başka kimsecikler uğramaz. den daha sağlam. Saat dokuz dedi Zil yeniden çaldı. Bu kez ben aç­ nacak olanın milli' bayraml.arımı.zın
Ne müfettiş yüzü görürüz, ne mü­ mi dairedeki yer.Jerimizi alıyoruz, tım telefonu. en büyüğü olduğunu biliyoruz ama,
racaatçı . . . Ekim ayı gelip de ilk kar a,kşam beş, evlerimizin yolunu tutu­ -: Burası vilayet, diyordu karşı hiç birimiz iki kelimeyi bir araya
·
düştü mü, müfettiş gelmek istese de yoruz. Öğle paydoslarını bile içerde daki ses. getiremiyoruz!.
gelemez bizim tarafa. . . Yaz sıcakJa­ geçiriyoruz. Hani ihbar üzerine Ba­ - Eee, dedim, vilayetse n'olmuş
Tatile falan aldırmadan o gün ak­
nnın basmasını, yolların açılmasını kanlık tarafından b!J.skın yapılsa, ge. yani? . . . Burası da ilçe . . .
şama kadar düşündük durduk, dai­
beklemek zonındadır . lecek kişinin içeri girip yoklama - Kardeşim, vali beyin emrini
renin kapalı olması gerektiği halde
, Yurdun çeşitli bölgelerinden pos- yapmasının hiç gereği yok. Kadro­ iletmekle görevliyim,
talanmış biz üç sürgün, yirmi gUn . nun tamam olup olmadığını anlama­
ertesi sabah şafakla soluğu .yine dai:
. buldu W­
' Hay Allah . . , Vali nerden
rede aldık. .Kimsecikler tek satır
kadar önce asık suratla indiğimiz sı için kapıdan başını uzatıp, basa- · mizi? Karşıdaki boyuna konu�or:
maklardaki ayak izlerini ·sayması ye­ - Biliyorsunuz, yarın Cumhuri·
yazmamış! Pencereden baktıkça yü­
istasyonda müdür Selim beyle, ha·
ter. Garapti her basamakta beŞ tek
r�ğimiz ağzımıza geliyor. İlçe halkı
tören yerine akmış, belediyenin ki­
deme Ömer efendi tarafından .büyük yet Bayral)'.ll . . .
bir içtenlikle karşılanırken; bu ya­ ayak izi görecektir. - Haa, diye fısıldadı arkadaşlar­
raladığı davul vurmaya başlamış,
kınlığa bir türlü akıl erdirememiş­ Bir keresinde merdivenin tam or­ ,. dan . biri. Tatil yapacağımızı hatırla­ .bizde henüz en küçük ·bir hazırlık
,
trik. Sevinçle boynumuza mı sarılma­ tasına rastlayan basamakta altı iz tıyorlar.
yok!
mışlardı? Bavullarımızı mı ta.şıma­ görülmesi, .bizleri az · tel!lşlandırma­ Vay canına, biz işlerin çokluğun­
Çaresizlik içinde kıvrandığımızı
mışlardı? . İlçeye hareketten önc'e mıştı . . . Altıncı izin sadece bir basa­ dan, gazete yokluğundan bayramla­ -
gören Ömer efendi:
şehrin en temiz lokantasında karın· makta oluşuna akıl erdiremeyen Ö- n da unutmuşuz. Hemen takvime
- Hiç 0lmazsa Selim beyin önceki
·

!arımızı mı doyurmamışlardı?. . . mer efendinin: ·bir �öz attım:


b ��r�ınlarda yaptığı konuşmalardan
-
- Hırsız vaaar ! diye bağırması - Tatil beş gUn değil mi?
Sürgline değil de, daireyi teftişe
O b ı;ıni duymuyor bile . . . Bizim ta­
hepimizi yerlerimizden fırlatmıştı . bınnın yazılısını bulsak, diye akıl
gelmiştik sanki! Sonra öğrendik ki,
Ara tara kimsecikler yok. Gerçi tili atlayıp b<ilyuna ilçede bayramın
verecek oldu_:
geçen yılın o koca ·kışını karşılıklı
oturarak. geçiren adamlar insan yü­ hırsız girse ne yapar, neyimizi ça­ nasıl kutlanacağını anlatıyor. - Hani, nerede? diye çullandık a.
züne hasret kalmışlar da haberi.ı:n:iz lar? Fakat kazın ayağı öyle değil. - Kardeşim, Cumhuriyet Bayramı damcağızın üstüne.
yok! . . · Hırsız bu. . . Sırf hırsızlık olsun diye Selim beyi ilgilendirir, diyeceğim sı­ - Bilmem ki. . . Dolabındadır qe-
İki demirbaş, üç sürglin, çabuçak bizim . . bordroyu Yürütse yeter! Ne­ rada, Ömer efendi kapattı ağzımı: sek . . .
kaynaştık biribirimizle. El üstünde den sonra anlaşıldı ki, sayımda faz. - Ne, yapıyorsun bey, dedi. Hatır­ Sarıldık dolaba, kilitli!
tutuluyoruz. Nazara falan geleceğiz "la çıkan bu altıncı ayak izi, Ömer e- lattığı için teşekkür edeceğine ada­ - Keser gibi bir şeyler yok mu?
diye aklı gidiyor Selim beyiri. Top­ - fendinin tabanına ai'tmiŞ. Sabah mı neden paylıyorsun? ·
Sapı kırık bir çekiç bulundu. Vur
luca oturduğumuz oda birazcık so· merdiveni çıkarken - yüreğinde bir Milli bayramlarda glinün anlam ve
ğur gibi olsa: çarpıntı hissetmiş, orta basamakta Allah vur! Dışarda davul, içerde çe­
önemini belirten nutuk çekme işi,
- Aman Ömer efendi sC\baya odun durup biraz dinlenmiş. Eh, iki aya­ bizim dairenin · göreviymiş meğer.
kiç!
at kardeşim, diye emri basıyor Se­ ğı birde::ı aynı basamakta kalınca - Eee? . . . Dolabın kapağını parçaladık, tam­
da, izler altıya yükselmiş!
,
lim bey. Allah. korusun arkadaşlar ...., E'si bu . . . İlçede bayram yap· takır!
hasta masta ajurlar da. . . Bu olaydan sonra korkudan mı, manın güçlüğü mü var? Yol kıyıla­ - Başka nerede olabilir?
Otura otura ağrımaya başlayan üzüntüden mi bilinmez, yatağa düş­ rına İkişer bayrak, birer ağaç dalı - Valla ne diyeyim? . . . Acaba ka-
kabalanmızı dinlendirmek için bi­ tü �elim bey! Kadro indi aörde . . . astın mı, ilçe donandı demektir. Be­ saya mı kilitledi? Sonra bir de
razcık yerimizde kımıldasak: ma­
Kendimizi işe vermfş harıl hani ça­ lediye davulunu tutar, bir çöp kam­ sasının gözlerine bakın

- Koş Ömer efendi, arkadaşlara yonuyla ,bir itfaiye arabasını resmi .
lışıyonıZ. Kimimiz eski bir gazete­ ·
Üç sürgün dağıldık Ü tarafa, ha­
·birer minder getir, diye hademeyi nin bulmacasını çözüyoruz, kimimiz geçite sokar, okul çocuklarıyla, es­ rıl hani Selim beyin bayrö.:rrr konuş­
eve gönderiyor Selim bey. · mektup yazıyoruz. En dalgın olduğu­ naf yürüdü mü tören biter.
malarını anyoruz! Arkadaşlann en
Esnesek: muz bir sırada telefonun · zil!, hepi­ - Peki, bize ne kalıyor?

-f::�
yaşlısının derdi daha başka. . . Bay­
- Haydi Ömer efendi çayları ta­
ramı, şenliği yapılacak konuşmayı
mizi sıçrattı yerlerimizden! Alıcıyı - Konuşma kısmı . . . Belediye Baş-
zeleyiver, arkadaşlann uykusu açıl· kaldıran . arkadaşlardan biri: kanıyla öğretmenler de konuşur a-
unutmuş:
sın, · diye sesleniyor.
�,1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 11 1 İ ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı u ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ııııınııııııııı111ıııtıunııı ı ı ı t ı ı ı ı ı 1 1 1 1 ı ı ı ı ı ı ı ı 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 ı ı ıın•unıııı•ı• �
Hay Ali$, meğer ne güç . şeymiş - ·Gördün mü başıma geleni, yor­
sürgünlük! On yıllık memuriyetimin ' gunluğum geçmeden yeniden süre­

1
dokuz yılı sürgünde geçti, ama böy-
�rinç fiyotlau du•mad� yük,.liyo" -
cekler! diye dövündükçe haritada
le bir şey ilk kez .baŞıma geldi! Dai- • bir yerler anyor, aradıkça:
re var, müracaatçı yok, Kadro var, - kurtuluş yok, yaktılar çıramı!
iş yok. Bütün evrak. zimmE)..t defte­ diye yeniden dövünüyor!
riyle maaş bordrosu. . . Sağolsun Se­ üstelik Belediye Başkanının gön­
lim l:;ıey, bordroyu imzalama işini bi· derdiği hab rci de:
le bizlere bırakmıyor. Akıllı) adam . . .
- Haydi 1ı:ardeşim tören saati çok.
Çabucak öğrenmiş bizim imzaları . . ���� J � tan geçti, diye başımıza dik.Umez
Hangimiz bordroya eğilsek: ;
iş­ mi?
- · Zahmet etmeyin, siz başka
lere bakın, deyip çakıveriyor imza­ - Bir onbeş dakikacık daha mü­
saade ediver, diye sırtını sıvazladık:.
yı!
Halkı ·oyalamak için çöp kamyonu
Kazara bir vatandaş gelse de ıki
bir iki kez gitsin gelsin, o gidip ge­
satırlık- bir dilekçe verse, daha biz
lene kadar biz oradayız!
ellerimizi uzatmadan:
- Görüyorsunuz arkadaşların baş · . �
Dö e söylene haritada sür
ülece­
ğı yen araştırıp dura
lannı. kaşıyacak vakitleri yok, diye n arkadaşa:
uzanıyor vatandaşın eline. Verin ba­ c- En_ YB?lırnız sensin,
unyetın ilfuun
dedim.
na . . .
s� y
bilirsin. Kür·
gtindenı bugUne kadar·
Kimsecikler akıl edip görıdermez

1
çıkı
ki .�aya p O
tını anlatsan Cumhuriyetin
ya, bir rsemi yazı gönderilse, bizden
getı rdiği nim
etleri g z önün e serm iş
önce iki demirbaştan biri davranı­
yor. Ya Ömer efendi, ya Selim bey: o lursun .
Ö
m şıın, bir de
- Btinunla .ben ilgilenirim, siz
- B en zaten yan ı me.
siz yakm_ayın, diye sarıldı elleri
diğer işlere bakın, diye kesiveriyor­
lar yazıyı getirenin yolunu.
Bir gün, beş gUn derken biz üç - Yaparsın .
- Vallalıa yspıımarnl

1
sürglin, yeni işimize alıştık gittild
Telefon çalıp da: - H�k önünde konuşur gibi Şu-
rada bir dene yalU l .. ·
çıkıır�
- Alo, dense ..
ayıp bir masanın
- Alo konusu Selim beyi ilgilen- Koı tukJ Yllrgıca
dirir, lütfen kendisini arayıruz, de­ ü tü Mslık em e b runcta
�erip bf'.rrtatini isuteyen bir sa.
ne
yip kapatıveriyoruz telef6nu. u!de tli boynun :
Postacı bir evrak getirip de imza nık gibi b �
CıJ1Jlhuriyetln ilflnın
a. tanık o-
isteyecek olsa : _

- O iş Selim beyin görevidi�", di­ =


ıan 'Pend_eniz, 1916 Yllında bir me.
ye savıyonız başımızdan . �=- E :rrıur babanın tek çocuğu la
Hoş, bu gibi yorucu işler de ·bin·
de bir çıkıyor ya. . . Haftanın iki gü­ � - Bunlara oy verir misin? Ayıkla. pirincin taşını şimdi!.. � yaya ge � , gençlik
mm peşmde Oradan oraya
��
ü tatil yapıyoruz, beş gtı.nü karşı- �"ıınunıı uunmmuı nnPUJ�Jnıı �11nın\ın_nauıwu ı;uuuı11uıuuı ııuıu ııınınun nıın ıu nmıuuuuuuıı111ı ıı ıuu� eµ.ruı,
S " 'I.!: . \ . .
- Kimsesiz ç_ocuklar sorunu ele almaca� ..,.

mekle geçmiştir Merhum pedeıin bugünü göremezdik, diye fısıldadı. !afet, bir yanda. . . Açtım ağzımı, yumdum gözümü:
hayata gözlerini Y\µlllllasıyla ay::ıı O cümleyi yüksek sesle tekrarla· - Hilafeti atla, diye fısıldadı ir - Vatan dört bir yanından sarıl·
mesleğe atılan bendeniz . . . yıp, devanunı getirdim: arkadaş. Yoksa canımızı kurtarama­ mış, İstanbul düşman çizmelerinin
Üçüncü· arkadaş: Evet, olamazdı. Bir yanda ili· yız! altında kalınış! Kahpe Fransızlar,
- iraya Cumhuriyeti de kat, di· ·
kahpe Yunan. . .
ye fısıldadı. - Aman sözünü· geri al, diye · fiŞ�1.
- . . . . . . Cumhuriyetin getirdiği in· Dişçilik malzemesine de zam yapıldı. - Gazeteler dadı bir başka arkadaş. O lA.f yirmi
sanca yaşama' anlayışı ile icra yo. yıl önceriindi. Ülkelerarası ilişkiler
luyla eşyalan kapıya yığdınlan oir bakımından. . .
·kiracı gibi üç ayda bir daireden dai· Sarhoş gibiydim:
reye ataıunış, ilden il'e yollanmış, - Affedersiniz, diye baştan alclmı.
ilçeden ilçeye sürülmüş, alnımın ıı· Aslı şu: ·vatan dört bir yandan sa­
kı ile bugün Doğu sınırının son nok· . rılmış, kardeş Fransızlar, kardeş İn­
tası olan şu ilçede huzurunuza gel. -gilizler, kardeŞ Yunan, CumhuriYEl·
mlşim . tin ilfın.ında hazır bulunmak için bir
Üçüncü arkadaş: kaç yıl öncesinden,. memleketimizde
- Böyle konuşma olmaz, dedi. kamp yapmıştı. İşte bu ·şartlar: . .
Sen konuş. Biri: .
- Bu klı.darını da beceremem ki. . . - Büyük kurthancı.mız, d1ye fısıi.
- Becerirsin. Çocukluğundaki dadı.
bayramları . hatırlasan yeter. Bir iki
kahramanlık 11!.fı edersin bir iki Başka biri:
,

sağa sola çatarsın. . . '


- İşte bugünleri gördük, diye fı.
- Kime çatabilirim yahu? sıldadı.
- vaııa bey, diye araya girdi Ö· Söylenenleri naklettim, söylenen.
m er efen
di. Hükfunete çatma da ki· leri naklettim, ne söylediğimi b!l
_
an çat! Aksı h�l�"'. çil yav
m e çatars ğ . meden :konuşmamı bitirdim.
gibi da ı ırlar hepınızı! Sürer­
t
rusu Attık 'kapağı daireye, başladık ka­
ler! . .. ğız ya, işin kötüsü
ra kara dtişünmeye, . .
ye alışı Dün aıkşam herkes haritada sürüı­
surülme cek yerimiz kalmadı .
'de mesi ı:nuhtemel bölgeleri araştınr·
sti rülürs ek gı k sırv ra . . Başın
.
a andı ken biri geldi, Ankara'dan bir tel·
Gele gele di Y a1 aıasan garanti ya.
y P graf" getirdi. Titreyen pannak!an-
dön üp de b r nin toprakla­
c e e r den biri mıila açtık ki ne görelim? Sürgün
ban ı . uı� ı ti r !
mek haberi beklerken, dtinya barışma
rına gırdin d e ben direne
Arkadaşla� daY��:t i alkış_!
insanlaJ.'. arası ilişkilerin dtizelmtlSi'.
te b r
çıktık ıaırsüye . M ne yardım eder mahiyetteki konuş ­
ct _ m·
bızı
ı ıyo mru mamız nedeniyle, kadr
- Am an, diye fısı beni - u. oca terfimiz
k1Iere; yalnız bıra��� nıza ge· müjdelenmiyor mu? Şaştık, kaldık!
nuttuğu.m yerqe ken 1 dlğım yerde
ıı
Şimdi ne söyledik de terfi ettik df.
leni hatırlatı . Pot kıl' basın .
n
ye, harıl harıl bayramda yaptığımız
kolumu çekin, ayağım a konuşmayı dinleyenlerden öğrenm
- Tamam. Başla s e� için uğraşıyoruz.
ek
una gelmi·
Başlayacağım :zna»ırı· Yazısız Vedat SAYGEL
yor
_ o a ranlık
ki. . . kEn :ın
se
00gUnle� olmasaydı, 9
----·------· - - �--- -------�-��

Atatür 'ten önce ... Atatürk

A L M A N Y A ...

ALMA.N YA Sİ RKEC İ ' DE


/ BAŞ L A �
Almanya S_!rkeci'de başlar:
Tahta çantalarla,
renkli bohçalarla . . .
Almanya Sirkeci'de lpaşla.r:
Ali'lerle, Hasan'larla. :. .
Almanya Sirkeci'de başlar:
Ayşe'lerle, Fatma'larla . . .

Almanya'ya işçiler · gider


katar katar . . .
Almanya treni doymak bilmez;
işçiler yutar: . .
Almanya treni açlıktan öter
Ve Tüllkiye'deki işsizlik ·

Aiınanya'da biter! ..

BAŞ l·BOZUK
·
Almanya'da bir kaldırımda sallanan
Ve kopup gelmiş Anadolu'dan
bir çma.rsm!
Elinde tahta çantan
Gavur illerinde iŞ arar
sın . . .

Dur, .be�e Yeşil ışık yan


sın!
·Sen uta.nnıa,
Seni AJ:manya'ya yollayaıılar ,
utansın·
- Benim a,çmakta
n ho
ıında.. ,
Atatürk'ten sonra! ..

[
r.

1
. ' .. , \"' : '

� ... .....-. . . . . . . . ... . . . . . . . . . . ;PY

... Ş i i R L E R i
.F I L t; Li GÜZELLER
Berlin caddelerinde
Güzellerden defile:
Sütyen mütye� · Haık getire . . .
Ve durunca- görül�n,
Yürüyünce kaybolan bir ktUot . . .
Giysileri mini mini bir file . . .

Geldim,
gördüm,
anladını:
Nafile yaşamışım, nafile! . .

G Ü M RÜ K ÇÜ L E R
Şu gümrükçüler
Ne kadar nazik,
Ne kadar kibar,
Ne kada<r uysal insanla. r . . .

Güzel güzel gülerk


en
· Nasıl usul usul ısırıyorlar . . .
Ve tenceııede yağ gibi
Nasıl sızırıyorlar . . .

Giden bilir ,
Gelen bilir.:
l..r asıl
-... gözyaşı döktürüyorlar
.. M
yortar .
Ve ·kök sôkturu
. .

Mukadder ÖZAKMAN
�ını şemsiye de bu! ..
İÇERO'nun : «Sanki insanın bir ikinci «Bir gece habersiZce bize gel

C kendisi» dediği «Dost», hayatımızın tadı,


<tuzu, balı şekeridir Onunla buluruz ne-
şemizi, onunla unuturuz gamımızı, kederimi­
Merdivenler mcırdanıasın
Öyle yorgunum ki hic so rma
Sen halimden anlarsın. ·

zi. . .
Eğer dünyada dost ve dostluk denen kav­ Sabahlar� kadar oturup 'konuşalım
ram olmasaydı, yalnız kalır, ikili anlaşmalar Kimse duymasın.
yapamazdık, bu yüzden de her işimiz «Dost­
lar alışverişte görsün» örneği olur, kimseye Mavi bir gökyüzümüz olsun, kanatlarımız
afyon satamaz, ihtarname ala.ll)azdık. Yaa . . . Dokunarak uçalım.
Gördünüz mit işin içinde iş varmış . . .
İnsanlardan buz gibi soğtidum
Dost deyip d e geçmeyin. Çok çeşitlidir
İşte yalnız sen varsın .
doslıluklar. . . «Eski d0sb» vardır, düşman ol­
Öyle halsizim :ki hic sorma
mayan. «Kara gün dostu» vardır, dostluğun­
Anla.rsın.» - . -
dan pişman olunmayan . «Aile dostu», «Baba
dostu» vardır, daima saygı gösterilen ve her diye seslenir dostuna ye onu -evine dertleş­
iş danışılan. . . Bir de yalancı dostluklar var­ meye çağırır . . .
dır haa. . . Nasıl, balık yakalamak için oltaya,
ağa başvuruluyorsa, bunlara yakalıırunak (ya­ Atalarımız, dostluk konusunda özlü sözler
kalamak değil) için de çıkar oltasının ucuna söylemişlerdir. Sözgelişi: «Dost kara günde
azıcık para falan iğnelemek yeter de artar bi· belli olur», «Domuzdan post, gavurdıı.n d·ost
le. olmaz», «Dosta Ç<>k varan ekşi yüz göl'Ül'»,
«İllin sahibine dost, mal sahibine düşman ka·
Halk arasında böyle o biçim dostlukları
' • zandırır» . . . v.b. gibi:
şiirleştiren:
Ama bütün bunlara rağmen dost seçme­
«Dünya malı ·elde olsa sini, dostluk etmesini, dost kazanmasını bile­
Düşman bile . dost olur meyip düz ovada yolunu şaşıranlar pek çok­
Elde bir şey ikalmayınca • tur. Bunlar dost, dostluk ne demek bilmeyen­
E0n yakınlar bile akrep olur.» ler, bir türlü öğrenemeyenlerdir: Böyle ltişi­
Voltaire, dost ve dostluk konuşunda epey lere ve yeni yetişlmlere yardımcı olmak için -
diye bir yergf dörtlük dilden dile dolaşır, hat­ karamsardır. Bu karamsarlığın'ı: «Tanrım, dostu, dostluğu E. Faik Üstün'ün mısralariyle
ta yazdırılıp evlere, dükkil.nlara asılır. beni dostlarımdan ıkurtar. Düşmıiıılarımıı'ı tanımlayalım �elin isterseniz.
İşte bunun içindir ki ölçmeli, biçmeli, ara­ hakkından ben yalnız başıma gelirim» diye be­ Şair, «YAKIN» adlı şiirinde şByle yazıyor
malı, taramalı, gerçek dost ·edinmeye çalışma­ lirtir . . . bu konuda:
lıdır. Peki bu iş nasıl Q!acak mı? . . . Gelin ata­ Ünlü İtalyan komiği Toto da: «Din kitap­
ı;özlerine kulak verelim: larının hepsinde .benzer bir tavsiyeye rastla-_ «Dost: Gülen bir yüz
«Dost acı söyler» diyor bir atasözü. De­ yabilirsiniz. Peygamberlerimiz, dostıarınıZ:ı. se- , Ve asıl gülen gözler,
mek ki konuşacağız önce, dost mu, düşman· viniz buyuruyorlar. Sonra şöyle ekliyorlar: :Şütün kapıları açık
mı bilemediğimiz kişiyle. Olmadı mı; acı şey­ Düşmanlarınızı da seviniz. . . Gayet norriıal . . .
lerden hoşlanmıyor musunuz? Öyleyse bir Çünkü aynı kapıya çıkıyor. . . Dostlarımız da Işıklı gözler . . .
başka atasözüne başvuralım. «Dostun attığı aynı kişiler, düşmanlarımız da . . . » diyerek ay-
taş baş yarmaz» mış . . . Ne oldu, ne o? Başınız . nı karamsar .görüş� ayak uydurur. Dost: Ne kadar uzakta olsa ,

pek mi kıymetli, yoksa taşlanmayı göze ala­ Aşık Veysel, insanların siı.hte dostlukların- «Yakın» diyebildiğin
·
madınız mı?. .. Peki, bir· atasözünü daha kı­ dan bıkarak: Okyanuslar ötesinden
favuz verelim size . . .
·«Dost Sesini duya.bildiğin . . ».
yüzünden, düşman gözünden belli· «Dost dost diye nicesine sanldııµ0
dir>>. Nasıl, iYI mi? Bir başka yol daha var. Benim sadık yarim kara topraktır
«Dost başa, düşman ayağa bakar» mış. . . Kar­ Beyhude d olan dım, bo'şa yonılcİuın Latin Edebiyatı yazarlarından Çiçero,
«Dostluk» adlı yazısınCia:
şılıklı bakışın bakalım şöyle bir . . . Benim sadık yarim kara topraktır»
-«Doğa, dostluğu erdemin yardımcısı olsun
Nasıl, yine m i bulamadınız bir dost? Sa­ der ve toprağı . k:endisine dost edinir. diye vermiştir, hataların yardakçısı olsun diye
kın siz yanlış bir yol tutm'Uş olmayasınız . . . değil, onun amacı şudur: Erdem tel!: başına.
«Garibin do stu olmaz» mış. Eğer öyleyseniz Geı:;ıç şairierden Ali Bilgiç de: en yüksek katına erişemediğine göre oraya
boşuna yorulmayın. Zaten «Dostluk, mantar başkasıyla birleşip ortak olarak erişsin. Du
yemeği gibi» ym!ş, «zararlı ya da zararsız olup «Başucumdaki masum akasya
Yıllardır tek vefalı dostum»
türlti bir birlik bazı insanlar arasında var ol­
olmadığı aneak yendikten sonra belli olur» muş veya olacak i se , bu anlan katıksız iyili·
muş . . . Onun için karşıdan bakmak, .bakışm<.ık
diye yazarak, �n vefalı dost olarak akasyayı ğe götürecek en iyi ve en mutlu birlik sayıl­
yetmez. Bakın ne diyor .bu konuda Pitigrilli : . gösterir. malı . . . » der.
«Dost �aZ!_ğına karşı e n iyi savunııın tedbiri
yine dosttur.» Yaa . . . Denemeye değer doğru­ Özdemir Asaf, dostluk hakkında «Yuvar- Dost yazımızı Ümit Yaşar'ın dostlarına ar­
su,_ (Siz bakmayın demin benim «yorulmayım> lağın Köşelerindeıı,: mağan ettiği bir şiirin ilk dörtlüğüyle gönül
birliği ederek bitirelim ve tüm dostlara bir
d o st dedi ki
dememe, s�i denemek istedim! . . . )
«İyi «Allahaısmarladııkk ! . . . » çekelim:
Hayatta mutlaka bir dostu olmalı insanın. Sana her şeyimi vereceğim •
Onun için dostu olmayan· hemen tez elden bii Büyük do st dedi ki: <dlir geniş sofradır benim yüreğim!
her şeyimi anlata'cağım» Hepinize yeter gelin dostlarım .
dost aramalı. Ama «Ayıpsız dost arayan do.st­ Sana
-su� kalırn haa, bunu unutmamalı .
Ve: «Birçok şey �ostluğa bağlanabilir ama Gönül hazinemi size ·vereyim,
Dost dediğin akıllı olmalı yalnız . Çünkü:
. «Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir» · Ayrı­ dostluk bir şeye bağlanamaz» .der. Neyim var neyim y()k alın dostlarım.»
ca: «B_elli düşman İ::izli dosttan yeğdir», bu' Günümüz şairlerinden Cahit Külebi «Dost»
söz de kulağa küpe olmalı . . . şiirinde: � Erhan TIGLI
t ..., t ...... t e t t t t t t t e e ...... ' e t ' f 0 ,
e . ·-. e . . ........ ... � t t � t t •.....• • t ' A f ' $ . t 't ' ' ' ' f t t. n t ' ' t' t t t .....

_
- Otomobil sanayiine hız verilecek, -

Yazılı

12
ı:: v ı=:.11 GEyEN !EF12İl<AC7A VAzoı&.ı Mız LAFLAı:z. VE C/AlfA NE:.ı..E tz:. NE:L.!=JZ:. F'qı..J.­
Ti1<Acı1-A �ıN A GZINL/A t70Wl�IYOl<::OLJ lc:IGACAoG-1 l<.4Mu oyu ��1-AHAi"fıN ıN
•..

�İM oL !?LJGUNı..J f!IİF! TÜ�ı...p çı/<A�MIYOfZ.t7J.J fAkA1 �ELAHAT-rİN &.İN �A'(l!�İ�


VE Kl<;.A zAMANt7A HAl:.L.E DILMSMİ� MS:S.E.U:l-EZ'�I HALU:: IMEye &A�ı.AM�"fı •

Yıt�V\ :
!?LJAVİ �ÜAL.P
� 4"-izen : /

· -�EMİH �AL-cıoet.. U

İL.� E?k?IN ioPL-AN11Mt74 _

Nı:ı..ı: ı<: �NU�AcA(i.ıMt CİN �ANA


öG�g1"1İ ... �u l<AGIPI �İF: . .
OKUt7UM MU 14MAM . . .

&ilZAZ $0Nr.?A 0-İ� HAVı.j � ı..A �L.11"- YElı?l-İ VE YAe>ANc.ı tM ­


€-IN MENGL.l f:;LJ1 GEJ..AJ.IAT-fı"N 'İN �AGIN �oPl..4Nll€11NI YA P11GI
0ı4�9-A ıc:.4Nt.. l.K €-A/...ON UNt.J 170L. t7JJ�OU
• ••

_...,,�-:--
/l/1111 ııı

L
ııııııı ı ı .

(
ı I

LJ
.

o
DOGUYA Sı.JY/J V E: ı-.;.--..,-.
oı-: u ı.. u NE 1<••f17A ız.
çAe,u ı<- GETİF!'.t7İ·­
Niz. ?..

.

AVA NTA KE:�İı.Mi�iıl'. 'f
•:

ı<:İM i'N ·N ı:: �?Arz AL-V}'(;ıNI


11���1 �111� ··�

..
D
OLAŞA dolaşa bitmiştim. İçim­ maddssi hoşuma gitmişti. Daha ne­
deki aç eşek, midemin duvarla­ ler öğrenecektim kim.bilir . . .
nnı dişleyip duruyordu. Hay- Gawzla çayın parasını verdim.
vanı bir sandviç ve bir şişe ekşi ay­ Kahveden çıkıp bitişikteki lokanta-
·
rana .tav ettik.ten sonra bir kahveye ya girdik.
girdim . Çay söyledim. İki şekerin
- Hadi, dedi. İştahın açılsın diye
birini kıtır kıtır yedim: Yorgunluğu
ben de seninle yiyeceğim.
alır derler. Sonra tek şekerli çayı
yudumlamaya başladım. Şekerler İşte ·bu saçma. İştahım öylesine
de Şeker değildi artık. Hoş belki !i:çık ki, hiçbir yardımcıya · ihtiyacı
de çay acı değildi de karbonatın ver­ yok ve de üç gün devamlı yesem ka­
diği burukluktu .bu. «İnsafsız» diye panacağı şüpheli. . . Karşılıklr atıştır- •

düşündüm :lqı.hveci için: «Çay mı içe­ maya başladık.


ceğiz, mide iHl.cı mı?» Buna midem­ - Nerede kalmıştık?
deki eşek bile güldü. Sanki hazmı - Birinci maddede, dedim.
zor bir şey yediğim varmış gibi, bir
de mide ilacı ha. . . Son sıcak yemeği - Tamam, dedi. Şimdi de birin-
ne zaman yedi� hatırlamıyordum. ci maddenin uygulamasını yap'ıyo­
ruz.
Cebimdeki parayı :kafamdan saydım.
Eğer iş bulamazsam, şu köhne dün­ - Böyle uygulamaya can kur.ban,
yada yaşanacak on, bilemedin on­ Tartışmaya bazı söylemesi ayıp na· altın yumurtlayan tavuğu vere­ dedim.
·beş günüm kaldı demektir. Ona da yerlerimin de ka:nşacağını hissettim. ceğim. Lokmasını yutmaya çalışarak. ba­
yaşamak deıiirse . . . Zaten açlıktan b�tap düşmüş göv­ Belliydi zaten. Bu herifçioğlunun şıyla sözlerimi onayladı. Bir süre
Adaam sen de. . . Bugüne dek kim demde anarşik bir ortam .başgöster­ keramet sahibi olduğu gelişµıden dudak şapırtıları, gırtlak lıkutılann­
ölmüş açlıktan? Dünya iğneci olsa, mek üzereydi. Bir sigara yakıp bü­ belliydi daha._ dan başka hiç ses etmedik �z
k1ıl kısmetini yermiş. Ola ki bana tün organlarımda sıkı yönetim ilan - Aman, dedim. Çabuk söyle, kü­ de.
da bir kısmet çıkıverirdi. ettim. Ohhh! . . . Sen sağ, ben sela­ mes nerede?
4Jc.lım, tavuğun yumurtlayacağı al­
. - Sigara versene, dedi teklifsizce.
Ben böyle bir yandan düşüriür ve met . . . Nikotin, ciğerlerimden kanı-
bir yandan kafasızlığıma söverken, - ma geçti. Kanın ender görülür ada­ tında değil de derisiyle gerisindey­ Verdim. Sonuncuyıi da ·kendim
bir de ne duyayım, beynim dile ge­ letı:yle bütün organlarıma ·eşit olarak di,. Yemekten başka hiçbir şey dü­ yaktım.
lip kafamın içinden konuşmaya baş­ dağıldı. Gelgelelim· sevgili eşeğime şünmüyordum. Adıi.m tren dese bile - Madde iki, dedi. Hiçbir yerde.
ladı: n'işadır etkisi yapmış olacak, mi­ aklıma yine yemek gelirdi. Öylesine uzun boylu oturmayacaksın. Yüksel
,- Kabul! Doğru dürüst çalışıp se­ demde bir tepinme, bir çiftelemedir açtım. ki yerin bu yer değildir, demişler.
ni biı; baltaya sap edemedim. Ama başladı. Sigara açlığı bastınr der­ - Sana kanım ısındı arkadaş, di­ Ve de çok yaşayan mı bilir, Çpk ge­
bunun nedenini bende değil, miden ler bir de . . . ye devam etti . Sana da öğreteceğim zen mi buyurmuşlar. Hadi çı}talıİn;
olaca� obur eşekte ara. . . Eline ge­ İşte tam bu sırş.da gelıtl. -Gyle bir rahat yaşamanın sırrını. .
Hesabı ödedim. Çıktık. -Yine siga­
çeni gübreye çevirip çalışmamı sağ­ gelişi vardı ki, :tıeklediğim kısmet Aman elini çablık tut . . . Yoksa öğ­ ra· istedi.
layacak besini bana göndermezse e­ olduğuna inanıverdim birden. Ya­ ,renemeden cavİağı çekeceğim açlık­
limden ne gelir? Aç ayı oynar mı? nımdaki iskemleyi çekip oturdu: tan . . . � Bitti, dedim.
Bu sözler üzerine midemdeki e­ - Merhaba, diye sınttı. .:_ Kalk, gidiyoruz, dedi. - Senin gibi .geleceği parlak" bir
şek anıra anıra gülmeye başladı: - Merhaba, dedim. - Nereye? adam kendini hiçbir şeyden mah­
- Şaşanın aklına, dedj. beynime. Garsonu çağınp .gazoz istedi. - Lokantaya. Dersimize şimdiden rum etmemelidir. Neden sigara al-
- İşsi.Zs4J,, değil mi? mıyorsun? - ,.
Zaten elime gün aşın .bayat bir ·
başlayalµn. Madde bir: Hiçbir za-
sandViç ancak geçiyor. Onu da sana - İşsizim. Nereden· bildin?' man aç kalmaycaksın. İnsanın kar- Öyle ya, neden .almıyordum. Aldım
verirsem . . . Ölme ·eşeğim ölme . . . - Hiç mi işsiz kalmadık aslanım? nı doyunca. . . bir paket.
,
Derken efendim, söze öteki organ­ diye gülümsedi. İnsan halinden an­ - Eli kuşağırµı gider. - Bana da alsana, dedi.
lanm da kanştılar: larız az buçuk. Şu altı mor halka­
- Hayır. Aklı daha iyi işler. Başkalarına .küçük hediyeler ver­
---:- En çok çalışan, canı burnundan lı gözler, üç günlük sakal; .bir haf­
gelen 'biziz, dediler ayaklanın. Böy­ tadır yıkanmamış gömİek, i�izliğin - Onu ben de .biliyorum, diye mı- mek iyi şeydir. Hele bu başkası si­
alameti farikasıdır. Bahse girerim rıldandım. Ben keyfimden aç dur­ ze rahat yaşamanın sırnru öğrete­
leyken en az itiban da ·biz görüye, muyorum ya. ce]> biriyse, gayet yerinde .bir hare­
ruz. Ellerin ayakları pedikürler gö­ günlerdir doğru dürüst yemek de
- Cebindeki son paran -da olsa,
'ket olur. Yine de kendim yüzıı.l;tmış
rüp en güzel pabuçlar içinde gezer­ yememişsindir. ku�lJ!.k sigara içerken ona ,� li­
ken, .biz yıllardır senin çanklarının Hay babanın canına rahıİıet!. .. Oğ­ onu yemeğe vereceksin. Bugün kar­ ralığından a.!!!Ilrun onuruma dokun­
delik.lerinden yeryüzünü seyrediyo- lan, adamın ruhunu okuyor qe!. nın doysun, yanru yann olunca dü­ du doğrusu. Ağam ilerde, ben ·'ner­
'
.. ruz.
şünürsün. de? . . . '
- Aman, diye eline sanldım. Bil­ : ,
Karaciğerim: diğin bir iş varsa söyle . . . Ne olsa Şeytan girdi kafama. On günlük - Şimdi dersimize devam edebili­
- Başka ·karciğerler çok çalıŞ'mak­ yapanın. Yeter ki. . . diye hesapladığım parayla kendime J'iz. Söyle b�alım, bizim bu mem- ·
tan yorulup hastalanırlar, dedi. Ben­ - Höst! dedi. Delikanlı galiba . . . mükemmel .bir ziyafet çekebilirdiı'h. lektimizde kaç şehir var?
se çalışmamaktan paslarldım. Biraz Fırsat ayağına gelmişken tepiyorsun. Bii günün beyı1ğı ·beylikti. Hem ya­
daha durursam işe yaramaz hale ge­ Çalışmaktan söz eden kim? Sen niia 5ağ ç�kacağı.ma elimde senet - 41tmışyedi, dedim bilgiç bil­
leceğim, haberin ola . . . benden bir altın istiyorsun, ben sa- 1 mi vardı? Açıkçası, dersin birinci giç. '
- Güzel, ·dedi. Sende bu kafa var­
/ -
:_;,.•ıı1111111111111111111111111111111111ıııııırtııııııııııııııııııı ıııı ı11111111111111111111111111111111�:;1111111111111111111111111111ıı nııııııııu1111111111111ıııııııııııııııını nıuunıııu1111111111111111111111111111\.
ken işi çabuk ' kavrarsin. Söyle· ba­
kalım, bir şehi�de kaç enayi vardır?
- Ne bileyim ben?
- Tahmin et. Yüz, ikiyüz, beşbln,
onbin?
- Diyelim ki o kadar.
- '.şimdi . . . Bizim .'bu güzel mem-
lekteimizde onbin tane de açıkgöz
var desek, her şehirden bir enayi
mi düşer her açıkgö*6?
- Eey?
- İşte beleşçiliğin püf noktası da
budur. Altmışyedi günde blribirinln
karnını doyurmak kimseye ağır
gel
yürür. ,
mez. Gelmeyince de bu

-:-
.
�adi
canım sen de! dedim. E­
nayının bu ıkada.r enayisini nereden
·
bulacaksm?
. - Çok bulunur, diye güldil. Hadi
şımdilik h o ç aıkal .
� AJtm.ıŞaltı gUn
sonra görüştiriiz .
arkasın­
Hey! diye seslendim
dan. R8hat yawıJJUD Ull yolunu öğre.
tecektin ha.'ni?
Döndü . . Alaylı aıay
lı baktı YÜzij.
.
m
� O .ıı:adar �sın ıki, d edi, Öteki
aıtıruşa.Jtı �ıı.y:ıyı . aramaktan 'Vaz ·
Yanında
senın
��
ı öm r Urilti ge-
geliyor içimden. Anlaya; geçı r.
mı �
ııAJJi ? Sen e benim gib Inadın
:su olayın üsttin . i Yap .
gtıJi bir iş Sahibi
d
d� aylar ge_çt.i.
tık ben ve midern lın. Ama ar­
yuz. Nasıl,
anla.yal»�-
d
eşek mutlu-
ı_.� ıni
yiın ?

Sulbi DöLE.ıt
14
"'
ı-ıazırlayanlar ı
ALİ ÔRSAN,ÖYM�N
ALİ ÖZOGUı;
H AFTA L I K - /V\IZA�i ' <::7AZ E T5 -· -----

5 0 T Ü R K K ÜÇ O G O #
. I" Ö Z Ü R
AYDIN YALÇIN ( 1920 · ? } AKBABA'nın hafia.ıık ·gazetesi BAŞKENT, son iki hafta için·
de yayınlanamadı. Bu, herhangi bir boykot ya da direniş eylemi
Isparta'dan sadece gtilyağı, halı, sanılmasın. Başkent'i h�layan arkadaşın, bağlı bulunduğu ba·
Silleyman Demirel ve Sadettin Bil­ sın organı tarafından acele olarak Aınmaın'a gönderilmesi y:üzün.
giç çıkacak değil ya, Cumhuriyetin den oldu bu . . . .Aılkadaşımız A. Örsan .Öymen başkent değiştirince,
ilfınından üç yıl önce yine bir 29 E­ savaş yüzünden irtibat ıkurmak da mümkün olamamıştı. . . O Sl·
kim sabahı bir de «aydım> çıkmış· ralarda 'Ürdün başkenti Amman'da millet biribirini yemekle m�·
tır . . . Isparta'nın Uluborlu ilçesinde, guldü. Her ne kadar bizim başkentte de millet yıllardır biribiriııi
Birinci Düriya Savaşından sekiz kur­ yemekteyse de A.mman'daki bir başka türlü, ibira.z cla Arap usu.
şun yarası alarak emekliye ayrılan lüydü . . . . .
malül gazi .İbrahiı'n beyle Uluborlu Arkadaşıııuz şimdi eski başkentine döndü ve kendisini �liti·
İlkokulu muallimesi Şerife hanımın kanın can evinde bir baıyli hızlı gelişmeler ·İçinde buldu. Onü­
ilk çocuklanna verdikleri «Aydın» a­ müzleki BAŞKENT sayı:smda bu ıgelişmeler yer alacak ve örne­
dı illkemizdeki aydın yetersizliğine ğin Adalet Partisi büyıiµı: kongresi sizlere yeni bir pehl.j,van tef­
büyük ölçüde katkıda bulunmuş- duk. Birdenbire at durdu, şaha ·kalk­ rilı:ası halinde sunulacak. BAıŞKENT'in yeni tefrikasının adı:
tur. . . '
tı ve son sürat koşmaya başladı.
29 Ekim 1920'de Uluborlu'da doğan Babam arkadan bağınyordu: ER MEYDANI
küçük Aydın, soyadı kanunundan­ - Oğlum, atın üzerine iyice ka­
sonra Aydın Yalçın olmuş fakat A­ pan.
dalet Partisinin son büyük kongre­ Dediğini yaptım _,ve kır ata sıkı
sinde Genel . Başkan olamamıştır . . . sıkıya sarıldım. sisi kaıdar girift bir düzendir ve bu­ - Doksaridokuzluk.
Aydın Yalçın'ın kıratla ilişkisi her Biraz sonra at beni evime getir­
gün olduğu gibi bunu su değirmeni - Sebep? .
ne kadar 1965 yıllannda aranırsa da; mişti . Aradan bir süre geçince kan metodlanyla işletmek mümkün de­
- B'eşinci sınıf, yil.ni ilkokul bit-
bu ilişkinin kökeni. daha da eskilere ter içinde babam geldi. Elinde bir ğildir.ıı
mişti. Aynlırken duvara «İşte geldik
uzanır. Nitekim ·kendisine hatırlaya­ sopa vardı ve bir yandan küfür edi­ - Aydın ·bey, dedim, AP. Genel gidiyoruz, şen ola güzel okul» diye
bildiği en eski çocukluk anısını sor­ yor, bir yandan da ata vuruyordu. Başkanlığına adaylığınızı koyuyorsu­ yazmıştım.
duğumuzda; şu cevabı �lmışızdır: Aralarına girdlm, kır atı dayak ye­ nuz. Dolayısiyle Başbakanlığa da a­
Evet sayın AKBABA okuyucusu,
«- Hiç unutmam. yaşım üç, ya da mekten kurtardım.» daysnız. Yil.ni Süleyman beyin yeri­
ne geçmek istiyorsunuz Aydın Yalçın'ın fikir hayatı, daha
Uçbuçuk civanndaydı. . . Babam aile­ Aydın Yalçın bana bu çocukluk Peki, bu
doğrusu gazetecilik hayatı daha ilk­
min diğer elemanlan gibi subaydı ve hikayesini 1970 yılının Ekim ayında petro kimya tesislerine benzettiği­
okul sıralannda duvar edebiyatıyla.
son derece eğitimli bir de kır atı kansının çalıştığı Milliyet gazetesi niz demokrasi düzeni mademki su
başlıyordu. Bakalım nasıl devam e­
vardı. Ama bu at bildiğiniz gibi de­ Ankara Bürosunda. anlatırken bir değirmeni usulleriyle, yil.ni beygir
decekti, onu da gelecek haftaya izle­
ğildi. Bir kere askeriyede yetişmiş­ yandan da Adalet Partisi Genel Baş­ gücüyle işletilemez; siz Süleyman
yelim.
beyin yerini aldığınız takdirde ne
ti ve bando-mizıka sesine göre yürü­ kanlığına adaylığını koyduğunu bil­
gücüyle işleteceksiruz?
( Devamı var)
yüş bile yapardı. Evet, üç mü; üçlm­ diren basın toplantısının metnini
çuk mu şimdi iyi hatırlamıyorum a­ hazırlıyordu. Metinde şu cümleler İçinden belki «Çüşşşşıı demiştir a­ l'uııtıııııııııııuu11ı�ıuıu1111.ını.nı.111..,11u111tu1111U "':

maı, bir gün ben atın üzerinde, ba­ gözüme çarpıyordu: ' ma, dışından şöyle dedi:

GP+ YTP: MP=. GrtwMr


bam da arkaıdan yaya olarak gidiyor- «- Demokrasi bir petro kimya te- - Türkiye önemli bir «Phaseıı,
U t t t l l f l 1 J l l l l f l f l l l l l l f l l ll l r t l f 1 1 1 1 1 1 1 1 f l l 1 1 1 1 1 1 1U l ll l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l 1 1 1 1 1 1 1 1 11111111111111111111111111111111111111 1Ul11111111111tll11f yil.ni dönemeç içinde bulunuyor. Yö­ 2

\lGf YlrMP, TMGP


netim kadrosuncı._a adminiştiatif ko­
Pol it i ka göz l üğüy le ordinasyon noksanlığı ·var. Memle­
ketin' aydınlan sorumluluk dış.ına a­
JZ tılıyor ve izole ediliyorlar. Bir yö­
neticinin pisikoanaliz yoluna başvu­
rup iuhi bunalım geçiren bir hasta­ Yukandalı.i işlem ne bir cebir = •
yı tedavi eder gibi davranması gere­ denklemi ne de kimyasal bir for·
kir. Ama bunun için de okyanus gör­ : müldür. Güven Partisi, Yeni Tür.
müş olması, dil J>ilgisi olması, hiç § kiye Partisi ve Millet Partisi gi.
oI.ma.zsa. İngiltere'yi görmüş olması, § bi bakiye -sisteminin kalkışından
Churchill'den ders almış olması, bir E sonra Millet Meclisinden silinme·
Bertrand Russel'i okumuş olması, § ye yüz tutan ·Üç siyasi part.inlıı
,
BABAÇ Kümes hayvanlannda erkeklerin en irisi; Meclisin ' dünyayı tanıması, kültür yolunu bil­ E siyasal alandaki birleşimini ifa·
mesi ve Jakobinist felsefeyle hare­ : de eder.
dört kişilik asansörüne tek başına binmek zorunda kalan
ket .ederek biz çoğunluğuz, demek Evet, geçenlerde «50 Türk Kil·
üye. çüğü» dizisinde hayat hikiyesini
BABALANMAK - Babalan tutmak, öfkelenmek. · ki her şeyi yaparız pros�üıi.lne ka­
pılmama.sı gerekir. Ben 1947 yılın­
()kuduğunuz Güven Partisi lideri
BABIALİ - Yüksek'. kapı anlamında olup, Osmanlı İmparatorlu­ Turhan F�yzi,_oğlu, Millet Partisi
ğu zamanında İstanbul'da Sadaret, Dahiliye ve Hariciye Ne­ da İngiltere'deyken Lord Halifa. ba­
Genel Başkam Osman Böliikbaşı
na demişti ki: «Bir aydının en bi­
zaretlerinin bulunduğu; Türkiye Cumhuriyetinde ise yazıı.r
ve Yeni Türkiye Partisi lideri E
çizer ve basar takımının maişetini temin ettiği yeT. . . Her rinci ödeviiii. . . »
Tahsin ·Bangoğlu ile bir araya ge- i
ne kadar yüksek kapı anlamına gelirse de politikacılar geç­ Baktım ki çok kendinden bahse­ lip uzun pazarlıklardan. şonra
meye kalktığında hep kafalarını çarparlar. diyor, hemen lafı çocukluğuna çevir­
= partilerini birleştirmeye ve kendi
BACASI TÜTMEK - Yaşaması sürüp gitmek; milletvekilliğinin dim:
§ deyimleriyle «Milliyetçi bir cephe
babadan oğula dededen .toruna intikali. . . Her devirde, han­ - İngiltere dediniz.de aklıma gel­
§ kuruluşunun öncü har8Keti ola·
di. Kanruzı ilk kez Ingiltere'de ta­
gi parti kanalıyla. olursa olsun parlfımentoya sülaleden biri­ E rak» tek bir parti adıyla seçmen
ni sokan büyük aile tipi. . . nımıştıruz, değil mi? E ıka.rşısına çıkmaya. karar verdi.
BAG - AP . büyük kongresinden sonra kalan ürllnle­
BOZUMU � Evet, o talebeydi. Ben de bir ti Birleşilı: partinin yeni adı Tiif·
rin toplanması . yandan doktora talebesi, bir yandan ğ •kiye Millet ve Güven Partisi ol·
BA GLILIK - Bağlı o lm a haÜ . . . Bir parti bünyesindeki bağlılık­ da talebe müfettişliğinde ka.tiptim. 5 du. Bu Anonbn Ortaklıkta ilk de-
lar çeşit çeşitti r. Örn
eğin göbekten bağlı . olanlar, yürekten Billent Ecevit de basın ataşeliğinde S fa olarak Osman Bölük.başı başı §
bağlı olanlar ve m ideden bağlı olanlar gıbi. . . Bu sonuncu-
kil.tipti. Kanm bir izin belgesi için 5 çekmemeye razı oldu ve Güven 5
su çoğunluğu teşkil eder. . bana gelmişti. Belgeyi verirken adı­ E Partisi lideri Genel Başkanlığa a. �
BAGIR MAK - Yüksek, ve gür ses çıkarmak, gürilltü e�ek ; bir
parlament o ya da kürsü hatibinin delil kifayetslzlıği nede­
nı, soyadım ve telefon numarasını 5 tandı . � �
sordum . . . i Yeni partinin rozeti de her Uo 5
niyle görü
şlerini karşısındakile re inandırmak a.maıcıyla baş.­
Yanımızda pturan kansı Nilüfer § partinin amblemlerinin birleşme- �
vurduğu fil l .
- Kendinin olan bir şeyi başkasına yardınP veya Yalçın, eşinin ,beyninden geçenleri § sinden meydana. geliyor. Yanı, 5
BA ;; LAMAK
vlŞ•yil'k ol sun diye karşıl lksız vermek; oy vermek! yakalamış olmalı ki, sert bir bakış § koç; ka.rtaı ve başak sapı bir a. § \
ı ı gün-tün eşitliğiyle ıbaşla.yıp H�ra.nın attı. . . Korktum ve konuyu yeniden . : rada..
Mart'ın 2l'inde
;:
BAHAR - . . Parlamentoda bahar · iktidar ve çocukluğuna getirdim : 5 Ankara siyasi çevreleri bu si· :
biten mevsim . § yasal bi rleşmeyi bıyık altından E
22'sinde - İlkokulu nerede okudunuz?
ortak çıkaİ'Iarda birl eştikleri ayla'r. (Örneğin:
uh
m a l efefn
ı
. ıarına. zam teklifleri .görüşülürken ) . - Uluborlu ilkokulunda. 5 gülerek izlemekte ve bir doğa ya. §
Mebus

n genel
n_:�
işlerinden birini yönetmek üzere millet- - Hiç sınıfta döndünüz mü? 5 sasından söz etmekteler: Doğa §
ı i
BAKAN - Yu1"" ından ve Başbakan tarafınd� seçilip Cumhux­
u - Hayır, hep birinciydim . 5 yasası, tabiat bilgisi kitaplımıa
vekilleri a ra
s
onaylanan kimse. (Orneğin: Spor Ba­ - Hocanızdan dayak yediğiniz ol- E göre; koçun, ba'şak sapını; kar· 5
i n dan
başkanı tara ı du mu? 5 talın da aç kalınca koçu yediği E
kanı ) . : şeklinde tecelli eder. E
-
:Ba.k an olanın hali ve görevi . . . (Genellikle hali bel· - Bir kere cetvel yedim.
BAKANLIK kim klmi yiyecek!
· ·
.. .
bılı nmez) ·
� �
evı
Bakalım
Mdir ama gor - Kaç santimdi; otuzluk mu, dok-
s"1 i
,,,
sandokuzluk mu? uut.w.uııuuuw.uuruı;uaıın,_,

15
MUTLÜWK
DOLU
GÜNL ER
SİZİN
OLSUN
- 44 hidroliğin hepsi akmamış mı? Ulan
aman n'edecen, tutduk işedik içine.
- Ya şef efendi, dedi, ben deme·
Yenge işedik ha vallaha duyuyon
dim mi size? Ver, ver müjdeyi yen­
mu, lafıma gulak ver. Mavinnen be.
geye, Sefer bey buldu ·anzayı �e.­ ninı · çiş imiz ·tamgeldi. . . O �m�
bizinı mavin Mersin'li Halil ismin·
Hani ya bu işler aynısı dokdorluga
-benzer, ÖBCC arızayı keşfedecen, ar•
de biri. Yörüdük gediyoruk, ne �e­
kasından dayanacan ilacına, vura·
se beğenin mavin, usda ben· sana de­
can innesini. Şindi biz n'apdık, has·
medim amma, ·ben bi keresinde san­
dalığı annadık, arkas11:1dan · Sefer a· .
cıya dutuldum, getdim dokdora,
ğan ona bi inne vurdu mu, tamam
dokdor dedi senin sidiğinin içinde
belle, anasını . . . . . . . . . . . . . . . İlk iş ame­
gum var. . . Şindi bu. gum hidroliğin
borusunu ya fıkarsa?. . . Ulan itoğlu
liyat. . .
Şef:
it d�. işemeden· niye demen, ya.
- Bir' saat sürer mi? dedi.
pışdirdım tokadı. !illahdan heç bi
- Yok canım, onbeş dakika.
· şey o lmadı. Yani diyeceğjm yenge,
Sefer ağa merkez fren pompasını
bb. gıımlu sid.iknen bile araba yö.
yerinden çıkardı, Boru ·uçlarına çöp­
rütmüş adamık. . .
ler tıkadı:
Arabayı çalıştırdık. '\':ine herkes
. - Bi akıtdık mı hidroliği yandık.
yerine geçti. Ben de gecekonduya.
Pompayı dışarda tamir etmeye
Kızlar:
f
koyuldtık. Se er ağa arada bir şiş·
- Güneş battı, biz daha Tarsus·a
man kadının yanın� gidiyor:
gelmedik, dediler. Senin Sefer us.
. - Şu var ya, bi girip çıkınaya baş· tan da amma çenesizmiş ha! . . .
lasa içine tamam, diyordu. Arıza - Pek b u kadar değildi ya, dedim.
ossat oldu getdi sayılır. Amma sı· Şengül:
kışıııtŞ . . . Ben şimdi onun evrahına - Bizleri görünce çenesi açıldı,
okurum. Lan Kemal, bizim bi eye o­ dedi. N'ol.acak, cahil adam.
lacakdı. Köfte. ve patates kızartması çıkar­
Pompanın. piston kolunu biraz dılar. . Şengül:
törpüledi. - Bizim niyetimiz bir su başında
- İçinde galmış sıkışmış. ınan durup yemekti ama, baksana kaç
gahpe avratWar, ştinu musmul ( doğ. saat yollarda .bekledik, dedi.
ru dürüst) yapsanız . olmuyor mu?
rı.,,,; :: Sanki görmüşüm gibi:
- Toroslarda öyle su başlan var
Bl!tOn oankac.ı.R

·.
Bu İngiliz, .ben Almanınkine mal de·
rim. Siı.ğıam olur, gavur dini .gibi. . .
merıeri lç1n emtfn1't-dt1

olan T ü r k 1 y e H(<Lı< � ki. Hele bi Mezeroluk var, buz g ·


BANKASI, sl'te dafıa
Yarım saat sonra pompa işlemeye bi. . . dedim. ·
başladı. Birgül:
ly1 ttrzmeı edetflrmek
- Bişi deyim mi yeğen, o tamirci - Burası da buz gibi, dedl.
Tçin seı visferfni • 18 M
Rıza denen itoğlu it bunu böyle EJrmeği dildiler.
makina/an ile techf'ı ,
yapdı. Germiş frenleri . . . Bak şindi - Hadi, dedi b�a Şengül.
nasıl işliyor, goca avrat çenesi gibi.
eımlşrlı. çatışm�ıa,.m•ı·
Sü�ı·
- Teşekkür ederim, dedim.
da • · Emniyet ve

Hüdamn işi işde. He essah, niye çok - Nazlanma!
gonuşur !l-Vrat milleti'? Olur mu O· Yemeğe başladık. Daha ilk lokma­
lur. . . Dakak şindi bunu yerine! mı almıştım ki, bizim araba yine
Sefer a.ğanın onbeş dakikalık de· durdu. Kızlar:
( Basın : 60153 · A · 20220 - 166 ) dlği iş tam iki sat sürdü. N'olacak, - Eyvah! dediler, yine mi bozul·
Jasacı:k günler, nerdeyse güneş ,bat­ du?
ınak üzereydi� Pompayı yerine tak­
A K B A B A
- Ben. öyle bir şey hissetmlyorum
tı. Hillrolilı: kutusuna baktı. Biraz ya, yine de belli olmaz.
eksilmişti yağ. Onu tamaDiladık. Bu
SahıbL Ergin ORTAÇ, yazı lşler1n1 fillen idare eden: 5.adrl l'Dl'· .
Hemen atladım aşağıya:
arada bir olay da.ha anlattı Sefer a·
datap, dizildiği ve basıldığı yer: Akbaba Mat"!ıaası, sekreter: SelA·
mı M. Yurdatap, İDARE YERİ: Dlvanyolu Klo�arer Caddesi,
ğa:
- Biz bi keresinde Antep'den ge·
: :;�1: =u?:ur lan ye e gn
No. s . ıo, Daire: 3, İstanbul. Telefon: 22 18 11 Fiyatı: 125 kuruş.
şu sağ fara, yanmadı. . .
Uyorduk, gene oldu böyle bişey. Yap. Yumrukları yapıştırdım. Sefer a.
dık etdik, bi d e görek ıki efendi ğa içerde izahat veriyordu:
- Garılar gibi cilveli, naz yapı·
� yor. Yanınayacağınrum deel h.a. şin·
, ' di it gibi yanar. Lan KfllJ!al bı daha
.
hızlı çek şuna!
- Çekiyorum usda!. . .
- Hıh, yanacak .galiba, yandı sön-
dü. Bi daha hızlı çek!
Far ya.ıidı.

EBISDN
- Y.aa, ben demedim
mi size cil·
velidiı:, naz yapıyor diye. Far Jşi
çok möhümdür. Frennen fara çok
iJd�
u un
kııJağııs:f:�
meraklıyım, Bi a.raba-jla. b n
/ tamam ossun, gerispıe
BQL IŞIK il> ·�Z SARFiYAT
Hadi bin lan Kema.l, . . Ş&Y. �
0
yata<:a.kları zam.an sen ��t!
'
gonsolnan dengiıı ��JJJ
- Olur Sefer 3;;�a
"'.foroslar ha!
_ Bak bumfa-ll

- Biliyo �·,...,011?
- Nerden b.....,.
-H
- HeSJ'i��Ş ç9cukdun ya
: ..;rer .girmez Birgülsen
0

OdııGJK& .,. -
·
80·:�-·
du: :N >nlntUŞ?
a
= J-Icı,ı, f rın biri söıunü
ş, dA..
fi _ N'aptın.ız? ""-im.
1879 'da elektri k ampul UnU lcact :Bi yunırUk.
eden Edison _

Şengül :
( İlancılık : 150 - 167 ) - Esas, Sefer e
fen di mldlr n edir,
16
•••"" ' ' ' ' '

ince bir konu


Genç kızlar okulunda, öğretmen:
- Buglin, dört büyük konuyu bir araya getl.ren bir yazı yaz.
manızı istiyorum, dedi. Konular şunlardır: Din, Asalet,- Analık,
Esrar. Bu konuyu işle�ek için �i. saatiniz var.
Kızlar derhal kağıt kalem çıkararak çalışmaya . başladılar.
Hiç de kolay bir ödev değildi· bu. Düşünüyor, bir iki satır yazı.

L./C:,(!·
yor, tekrar düşünüyorlardı.' İçlerinden sadece bir kız çarçabuk
bir kaç satır yazdı ve parmağını kaldırarak: ,.-

- Benimki bitti öğretmenim, dedi.


- Nasıl bir poz vermemi is·
tiy-0.rsunuz?..
Kızım, nişaİılını fazla bek· Öğretmen, hayrette kalmıştı:
letme. . . Sabırsızlanmaya başla· - ·�ylesine ön�mli bir konuyu iki dakikada nasıl yazabildi·
ılı! . . . niz! dedi. Verin bakayım kağıdınızı.
Para
Genç kız, kağıdını u.zattı . Kağıtta şunlar yazılıydı:
Alışır «Konu: Din, Asalet, Analık, Esrar.
Cevap: «Prenses; Tanrım, diye söylendi. Gebeyim ve kimden
Madam yeni bir köpek almış, olduğunu bilmiyorum!»
fakat bütün gayretine rağmen
susta durdurmayı öğretememişti.
�uıııııınııııııııııııııtnııııınııııııuııınııııtııınuıııuınnınınnııını '
- Bu beyinsiz hayvanla boşuna uğraşıyor·
sun, dedi kocası. Öğretemiyeceksin.
Madam kızgın:
- Neden öğretemiyeyim canım, diye kar­
şılık verdi. Başlangıçta sana öğretmek için az
mı zahmet çekmiştim?
Boykot
Belge
Evin merdivenlerim uçarcasına çıkaıı dok·
Hastane bahçesindeki bir ağacın dibine tor,tek kişilik karyolasında yatan küçük hiz.
çömelen akıl hastasının, elleriyle birtakım ga­ metçi kızı muayeneye hazırlanırken:
rip hareketler yaptığını gören bir başka akıl - Zahmet etmeyin doktor, 'dedi kız. Ben
hastası sordu: hasta değilim.
- Kuzum ne yapıyorsun? - Öyleyse neden yatıyorswı?
Diğeri, bakışlanm ellerinden ayırmadan
cevap verdi: - Patronlarım dört aydır maaşımı ver·
- Görmüyor muswı, •kazak örüyorum! mediklerinden, yatma boy.kotu yapıyorum!
- İyi ama yün desek, yünün yok. Şiş de-
Ne biçim kazak örmek bu Alelacele çantasını kapa.tan doktor:
sek, şişin yok.
böyle? - Şöyle ·biraz öteye gidin de, yaıııruzda
giymiş( ..
- Müdür beyin keyfi yerinde . . . Sekre-
- Kasım ayı gibi. . . Onun da kar desek, teri bugün mini bana da bir yer açılsın, diye iteledi kızı. Zira
kar'ı yok. Yağmur desek, yağmuru yok ama � patronlar-HMZ, bana olan yedi vizite ücreti
ayazı insanın imanını gevretiyo r! \ 11 111n11nıu111111111111111111111111111111nınıu11111111111111111111111111n111l borçlannı da henüz ödemediler!
, . ._. ......._. .., � ......._. • . • � � · ...., • v • *w'w*wt • ' '-'

onun kafasına indirmeli yumrukları. raftan da yağmur yağmaya başladı.


Böyle blr arabayla bizi yola çıkar· Bir ikutıı gibriti tükettik, Sefer ağa­
dığı için . . . nın da, benim de sırtınuz sırılsık·
Bir.gül: lam oldu, yine de farları yakımla·
- Kabahat babamda, dedi. dık. Şef geçmiş, yastık misali şiş·
İlk kez lafa ıkanştı dilsiz oğlan: ma.n karısına dayanmış uyuyordu.
- Babama lJi,f yok, diye . . . Sefer ağa: ,
Karnımızı doyurduk. Ortaya astı· - Lan bişey deyim mi sana yeğen,
ğıınız gemici feneri arabanın gidi· dedi, herifiıen gonturatımız yok ya,
şine göre, bir o ya.na, bir bu yana seni şu saa.tda Gonya'ya �dıra­
sallamyordu. Şengiil: cağız diye. Va.rsın üç saa.t geç get·
- Kitap falan okwımaz ki bu ışık· - sinler. 'Üç .beş saat sona &ilin ışır.
ta, en iyisi yatmalı, dedi. Hadi gldek, gamyonwı &!'kasına · ya.
- Olur, dedim, ben çıkayım dı· tak.
şarıya . . . Yattık; . .
- Ayaz değil mi dışarısı? Saıbaıh kalktığımızda şişman kadı.
- Biz alışkım.k. m şoför mahalliıide upuzun uyuyor
Eşyaların arasındaki 'bir boşluğa bulduk. Kansını o kilitsiz, o kırık
bizim yırtık ·battaniyeyi çekip uzan· ca.mlı yerde tek başına bırakıp şet
ılım. Aklıma Raziye geldi, Birgiil , efendi kızlarıırun yanı,ta 1 geçmişti .
Şengül silindiler bayaıiınden, onl,a· Sefer ağa: .
nn yerine �ziye'yi koydum: - Ee, nasıl uyandıracıyk şindi biz
«Odacığqruz bu kadar bile olsa ye. bu avradı? İsden mi uyandırak, ge·
terdi» dedim. ne. başlasın söylenmeye? Neyse, dur
Dalmışım . . . bele, şu aıkıntıda bi elimizi yüzümü·
Değirmencinin değirmeninin du. zil yıka.yak, uykumuz a�ılsın, dedi.
runca. uyanması gibi, ben de araba EJ.inıwi yüzjimüzii � Sefer
uyandım. MuavinJı.
durur durmaz ağa:
·ın değişmez -
nıımaralanndan biri _ Çay oJınalıydı ıki ş indi , dedi ,
glan yere atla m a n uma r asını yaptım
g u demli, iki dene ·Üç
oy dene }çmell.
Buvv amma da so ğuk. ha yegen bu
ve:
Adana
- Buyur usda ı. de Ulugışı aı Lan nerde -bWm
dim . . .
.ı_ene sondu ıan.
" be! Dişlerim vuracak vallaha ner.
- Lan
· •
gen · _ _ ,ır
fa r
deyse birlbirine;- Hıyar çıkdı mı den
d aha'.
ye
Vur Şuna ·bi yw ,_
ıu.....
o k şükilr ıbizim orda? - .
.. Y�l'Ukları vururk�,11 ç
ot
e� .farı da söndürduk.
- l d

Sefer
-
a: - Yahu Sefer ag�a. ' dün bir, ıbugün
iki, dedim.
bu ge n
. � ş e şindi işin yoksa. ayazı
e-
- Çıkar lan çıkar, ıbura böyle so·
nın garanJ.ığın<Ja bu gecenın .
da fa;rı a de di . ğuk, ora öyle �calı: "Dldukdan son a
Y pacam' diye uğraş, bil' �n içinde de -çıkar. Neyse, bi
8 .ı., �t
Berek yord u.
, er >.ndi ş efin hanımı uyu düdük öttürsek, uyandırsak yenge·
- Ner<te� aşağı bizimle.
bani ne derler, hişi derler . . .
- Ulugışıary:Sda? dedim.
yi
'... . Ne?
- Yolu Yarı.a geliY.ord,uk.
ı d.ılı: des _ Lan
bani il.kin .uyanınca. kibar
er?
erde b i şey derl
- He! ene!
Kibri t ışığıyla Yerl
(Devamı var)
( Basın : 60515 • A • 2Q885 - 165 )
u�aşırlten ,
bir ta·
17
/

1
1
� ·

YA:ı:ı�ız
- MiNİ EİE"' M.4J.:Goİ oı..uı:ı:� NA&ıı.. tllJgA : - Ü€11iJNüZCJE &jpr. Yül<. MÜ 14İ4*EPİ -
ı CAI< rJi'{E EMl<IY<71Z.L.IM • ••
1 Y<7Fl!�µNLJZ. ?.. NE T4�FW/Z: t74 ?. .
, _ _ - - - - - - - -- - - - - -- - - - _ _ , ------

- İ'/i i'İ .�JYll'l-AfılNI Ke&Mi��İN.;;:;.; B-41<.ı e-A9'AM �SNİ Kız.


'
' - t;LJ 0o<!>.k:�Ö� �İKS YAPIYOF! GAı.j 9-A ! . ,
AJZ.l'.4t7A�ı� ZANNE:-Tii ! ..
;p·

-. A ıo . . . Mi.1171.İ fa
&ıaY e,91<. Ml:!�­ - �ı..jNl7f: '1-Cı-:. ÖNE:Mı..i &İ�
Guı.. .:. ı �ı VA/it 1..
YA � ft;;.IZ-

)
kutlu olsun ! . .

BU ÇEKiLiŞTE : 45

milyon bayramında / 50 Apartman Dairesi

100.000 lira/
20, oo a'e ya kın ta lihli
adet

100 adet 10.000 l i ra


200 adet 5.000 l i ru

bayram edecek 1000 a d et


ayrı ca
ı .ooo li ra
16 000 adet
çeşitli para ikramiyeleri
talihlilerini l.ıe k l iyor.

TURKiYE
ütün t a sarrufl arın ız ı y ı l sonuna k adar
B
İş B an k a sı n da toplayı n ız . . .
yra mınd a bayr am edecek
Mi lyo n Ba
n �
ta lih Jil erde
o!ın a ı z:

en .. .
ai m ız dır .
b uyu k dı· ı e ıs
.

iS BANKASI
pwanızın . . istikbalinizin emniyetidir
.

(Yeni Ajans : 3853 - 168 )


- l?UYUR UN EFEN DİM, SA�A l-I k:.41-iVA LTIN/Z HAZ/� ! . .

•. · . i'

- ÜÇ G�ATTEN BEP!� e>ANYOYJJ' tŞG>AL- EDiyo1<:_&1JblUZ ... Ng·


e>E l<L-tYOF!.GLJNLJZ. • • • ..

- (;E!-- İ P I e>LJNU J-M E!>ER VIERMENİ:Z:İ ! . .

- ONt.AR. BE NİM ÖZEL -ricA�E1 GJ;:NE.11.. E EZİM . . . Ç.IP-


L A KLA� K4MPIN!7AN Gsı..i Yo�UM DA � ; . �, - . ;.

,__ llA DiN G()�ı;:: Gİ VA� M t ?.


. '

_ Yt:: M E K jçjN Mİ1 YOKGA ?.

You might also like