You are on page 1of 20

Demirci, De Gaulle'iln Notre Dame Kilise.

sindeki cenaze töreninde hazır bulundu.


- Gazeteler -

N otre Dame'ın kamburu!


Banyodan sonra· NIV A
Cildin sağhğı,temizligi,tazeligi için ...

Bozan banyodan sonra cildinizde


bir eksiklik h i sse t t i n i z mi?
Yıkand.ktan sonra cildinize
NIVEA gerekir. Banyodan so n ra
bütün vücudunuza süreceğiniz
NIVEA. kendin izi çok daha rahat
hissetmr.nizi sağlıyacaktır.
Yık a nd ı ktan sonra cildin sıvı

cilt
kaybını NIVEA yeniden kazandırır;
<;ı ·"\/FA yapısına uygun
nı,J . _·lı::ı· ıhtiva eder-.
.

sağladığı h aklı
Nl'J� 'nın cilt bakımı alanında
ünün nedenlerinden
biri de budur.

NIVEA'nın faydalarından
kendini.zi mahrum etmeyiniz.
(Radar Rdclan- : 11G4 - 18'1)
J
LY�: 1
t" -

48 Cilt: 19 Sa.yı: 49 • Kurucusu : Yusur Ziya ORTAÇ • 25 Kasım 1970 * Fiyatı: 125 Krş.
..
.

Huda göstermesin ..
.jSıııtııııııııııııııı11111111111111111111111ıııııııııııııttıııııııı11111ı1111tıı1111111111111111111111111111111111111111111111111u1111nuıtıu, •
,

� � i

1

E
SKi kuşaklar: çi deseniz, ortalıkta gorunmüyor..
· aHuda göstermesin asar·ı izmlh· fiyatlar deseniz, başını almış gidi·
lal bir yerde... » derlerdi. yor.. sinema deseniz, biletler pahalı·
Veni kuşakların anlaması için mıs­ laşıyor.. vapur deseniz, Denizyolları
radaki üç kelimeyi açıklamak gerek: zarar ediyor.. köprü deseniz, üç mil·
Huda, Tanrı.. asar, eserler.. lzmlhlal, yar harcama yapılıyor.. araba dese·
yok .olma, yıkılma ... niz, vapuru yetmiyor.. buğday dese·
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, niz, dışarıdan geliyor.. boraks dese­
nereye baksanız uasar-ı izmihlal» niz, yabancılar elinde oyuncak olu·
gormekteyiz. ilaç deseniz, fiyatları· yor.. Radyo deseniz, TRT. biribirine
na zam geliyor .. su, deseniz, kolera· giriyor .. Danıştay deseniz, kararları
yı hatırlatıyor.. lağım deseniz, ·so· dinlenmiyor.. takvim deseniz, dur·
kaklarda akıyor.. kokteyl deseniz, madan yürüyor ...
Üniversitede Molotof cinsi patlıyor .. Ve böylece geliyoruz 1 Aralık
toprak deseniz, işgal ediliyor.. an· 1970'e doğru...
laşma deseniz, Amerika'yla ikili an·
Memurlar şimdi, eski dertleri yet­
!aşmalar davası ortaya çıkıyor.. yol
mezmiş gibi bir de yeni derde düş·
deseniz, biraderlerin yolsuzluğu ko­
tüter:
- Acaba 1 Aralıkta zamlı maaş
nuşuluyor.. Parlamento deseniz, me­
bus pazarı kurulacak mı gene? diye
soruluyor.. dolmuş deseniz, kaldırı· alabilecek miyim?
lacak mı? diye düşünülüyor.. orman· Bu soruya muhatap olan öfkeleni·
deseniz, ağaçlar yok oluyor.. dış ti· yor:
caret deseniz, yılda üçyüz milyon . - Yahu, alacaksın dedik ya!
dolar açık akla getiyor.. iç ticaret
- Va alamazsam..
deseniz, aracı-tefeci sömürüyor.. si· - Resmen averilecekn dendi ya!
gara deseniz, kaçakçılık alıp yürü·
Memur du�ak büküyor:
- Dendi ama sen ona kulak as·
yor.. tütün deseniz, ekiciler yürüyor· .
lar.. okul deseniz, öğretmenler sil· ma! Bu işlerin eski ciddiyeti kalma·
rülüyor.. kredi deseniz, suiistimali dı artık.. ne sözün değeri var, ne
yazının ..
Ve zavallı memur aklının bir kö·
çoğalıyor.. Bütçe deseniz, açık büyü­
yor.. çay deseniz, üretim çürüyor ..

1
şesinde papatya falı açmaya devam
incir-üzüm deseniz, kurtlu ihraç e·
ediyor:
diliyor.. zeytinyağı deseniz, makine
- Alacak mıyım, alamıyacak mı·
yağıyla karıştırılıyor.. akaryakıt de· yım, alacak mıyım... F. Atabey - Bakalım, kaldırabilecek miyim?..
seniz, zam görüyor.. emeklilik dese­ Personel giderlerinin zamlı tarife·
?11•111111111ıııııtıııııııııııııtııııııtııııııııı111111111111111111111111111111111111ııııııııııı
ıı1111ııııııııııııııııııııııı1111111111111111111\ş

niz, Sandık iflas ediyor .. uçak dese· tere göre altı milyarı aşıp sekiz mil·
niz, zamanında kalkmıyor.. Demir· yara doğru gittiği hesap ediliyor.

BAYRAM SAYIMIZ
yolu deseniz, zarar ediyor.. Karayolu Nereden bulunacak bu para?
deseniz, kaza üstüne kaza oluyor.. Kolay:
ahlak deseniz, aranıp bulunmuyor.. Banknot matbaası çalıştırılarak.. .
fuhuş deseniz, davul zurna çalıyor.. O zaman da fiyatlar yeniden yarı· Akbaba ailesi gi.inlerce çalışarak, evinizi bayramın
şa çıkacak.. paranın değeri yenidım bütün neşesi ile dolduracak özel bir sayı hazırlad ı .
vergi deseniz, kaçakçılık boy veri·
düşecek.. zamlı maaşlar ile zamsız
yor.. ekmek deseniz, bozuk çıkıyor..
maaşlar arasında bir fark kalmaya- Bayram Sayısında :
Muzaffer
süt deseniz, mikroptan geçilmiyor ..
imam deseniz, siyaset yapıyor.. po· cak.. İZGÜ, Vedat SAYGEL, K en an AKINCI, Refik
litikacı deseniz, imamlığ Ve memur kara kara söyleniyor: ERDURAN, Suavi SÜALP, Mukadder ÖZAKMAN, Örsan
a özeniyor ..
cami deseniz, parti merkezine ..Tad yok gecesinde gündüzünde.. ÖYMEN, Sulhi DÖLEK, Fikret YILMAZ'ın
ben·
Ben neyleyim bu yeryüzünde.»
ziyor.. parti merkezi, komisy
oncu en güzel yazıları..
Yazımızın başında söyledi�lmiz
bürosu gibi çalışıyor.. elektrik dese­
gibi. asi:ir-ı izmihlal he� yerde pat· Semih BALCIOtiLU, Cafeı· ZORLU, Necmi RIZA, Zeki
kesiliyor.. kira deseniz,
niz, sık sık urlarımız o ka·
lak verdiği için mem BEYNER, Suha BULUT, Özcan YALTl'nın neşe ve espri
na çıkıyor.. dava .dese.
ateş pahası
çıkmıyor.. icra deseniz,
dar üzülmesinler. Her şeyin birden
doJu karikatül'lel'i sizleri neşe içinde bırakacaktır.
niz, on yı lda her şey birden
- çözüldüğü yerde,
az deseniz, af çıkı
yaya kalıyor.. inf bağlanır. Memurcuklar, takvim yap· Yine bu sayıda :
k
deseniz, isyan çı ı·
SiZiN iÇiN
yor.. hapishane raklarını her sabah Çin işkencesi gi·
grev ustune gre
.. ..
yor .. lşç 1 deseniz'
v

de sen iz, 1 smım



bi teker teker koparacak yerde, U·
yapıyor.. 8e 1ediye
·

mursamazlığın felsefesine kendile· Memurlar, SİZİN İÇİN... Doktorlar, SİZİN İÇİN ...
.
or.. o tor ite dese·
var cismim yok dıy rini koyverip demeliler ki: Onlar yazdı, biz çizdik.
n 1z, gezeteye kaYlp ila�n
1 veriyor.. a·

Doğacaktır sana vadettiği günler


Bayramın bütün
uğursuzlar
si:iyiş deseniz, hırsızlar
cirit atıyor.. karakol desen
iz, vatall· Kimb ilir belki yarın, belkl
Hakkın
ya rın· neşesi
dasa dayak atıyor.. hastahan
e de �e · dan da yakın...
GELECEK HAFTA AKBABApda
ında hastalar AKBABA
ölüyor.. çöp·
pıs
nız, ka .,. 411- ·-'E--
gramıyor.. b ek·
. ·
_

z, kapıya u
_, --·- .

çü desenı.
miş, ağaçtan gillmtiş, ama aptal geç-
.
miş gitmiş...
Mümtaz:
- .Abi, dedi...
Ama duyınadı ki Bölükbaşı:
- Abi ll.biyi bilmez, sll.bi K8ıbe'yi
bilmez... Dilsizin dili dönmez, kur­
bağanın yüzü gtilmez, her kuşun ı.ti
yenmez...
Fısıldadım Mümtaz'ın kulağına:
- Ulan yoksa çaktı mı dersin?
- Ne bileyim, ded.i.
RKADAŞIM Mümtaz'ın da bir !arın ikisini de tanırım, onlar) öyle, - Bak ll.bi, hem Tilrkiye'de bu işi Araba olanca hızıyla, Milmtaz'la

A sevgilisi var, benim de.:. Ama


kızlar o denli fındıkçı kızlar ki,
bu yaptığınız şeylerle, yüzvermez­
ler size. Onlar, belki bilmiyorsunuz
şeylere ö­
ilk kez biz yapmış olacağız, gazete­
ciler çok önem verirler bu işe, hem
daha önceden anlaşmrş olduğumuz
bağ evine doğru gid.iyordu. Bu kez
ben:
- Bak Osman abi, dedim...
değil bize yüz vermek, dönüp bak­ söyleyeyim, sansasyonel de koskocaman Bölükbaşı'yı kaçıra­
mıyorlardı bile. Oysa ki neler yap­ nem verirler. cağız, boru değil. Anlatırız ll.bi Bö­
- Osman Osman'a varmış, yağ-
mur tufana varmış, aptal kızı ken­
madık, neler... Tek kızların ilgisini Mümtaz 'benim yüzüme baktı, ben lükbaşı'ya, deriz amman ll.bi, yaman
çeksin diye, Mümtaz kıpkırmızı bir Mümtaz'ın yüzüne: ll.bi, hal kifayet böyle böyle, ocağına
elbise yaptırdı, ben upuzun bir pe­ - O da ne ki? dedik. düştük, bak bizden hiçbir köttilük dini dünya güzeli sanmış ...
Baktım olacak .gibi değil, tabanca­
yı çıkarıp alnına dayadım. Tabanca­
ruk taktım, olmadı. Mümtaz otomo­ - Adınız gazetelere geçecek, meş- gelmeyecek sana, misafirimiz ola­
bil ehliyeti aldı, kızın kapısının ö­ hur insanlar olacaksınız... caksın, deriz...
nünden otomobille geçti, ben ağır Mümtaz: - Olur mu dersin? yı görür görmez, güldü:
vasıta ehliyeti alıp, kızımın kapısı­ - Bunun kolayı var ama, çok tı· - Neden olmasın? VallWıa değil - Biz İsmet Paşa'dan korkmadık,
nın önünden kocaman treyle geçtim, zun yıllar ister, dedi. Şimdiden baş­ Türkiye basını, dünya basını bile il­ tabancadan mı korkacağız, ded.i. Ta­
olmadı. Mümtaz, kızının kapısırİda bancanın kaıbzası tetiğinden ağırmış;
görelim bakalım, el mi yamanmış,
larız yazar olmaya, sekiz on senede gilenir bununla., Hele Almanya bası­
Meksika usulü gitarıyla serenat yap­
bey mi yamanmış? diye sözünti bi­
meşhur oluruz amma, o zamana bi­ nı, hele Almanya basını...
tı, kızın babasından bir ton dayak z�m kızlar elden gider. O kararla kalktık gittik, bir oyun­
yedi, ben tahsildar kılığına girip kı­ Ben atıldım: cak tabanca satın aldık. Amma ta­ tirdiğinde, ·bu kez Mümtaz:
zrnnın evine girdim, ağabeyinden bir ....:... Yağma yok, dedim, adam dl­ banca sanki oyuncak değil, gerçek - Şimdi şey Abi, dedi...
ton dayak yedim, olmadı, olmadı, dürmek, banka soymak benden pa­ bir kolt... Milmtaz da gitti arkadaşı­ - Şeyi şeyin yanına koymuşlar,
olmadı... so. Zaten böyle bir şey yapsan ka­ nın birinin arabasını ödünç olarak bir şey etmemiş, keli kele ka.şıttır­
Başladık Mümtaz'la kara kara dü­ vuşma olanakları da kalmaz ki... istedi. Gerçi araba her yerinden dö­ •mışlar neşelenmemiş...
şiinmeye: Arkadaş: külüyordu ama, her hald� Bölükba­ Sanki tabancayı biz çekmemişiz,
- man Mümtaz ne yapalım? - Valahi ben bilmem, dedi. Ne şı'nın ayağını rahat rahat yerden ke­ ortada hiçbir şey olmamış gibi, bir­
Vallaha bilmem ki ll.bi, gel is­ yapın yapın, isimlerinizi gazetede serd.i... den:
Ve başladık o gllnü Osman Bölük­

tersen bu kez de bizim kızın evinin geçirin. Amma olayın da sansasyo­ - Bakm çocuklar, Millet Partisi­
önünde ikimiz kavga edelim, ben nel olmasına dikkat edin, sonra e­ başı'nın yolunu gözetlemeye... Al­ nin işareti kartaldır, biz ötekilerle
seni döveyim şakadan, senin kızının mekleriniz boşa gider. lahtan şansımız yaver gidecek, Os­ birleşsek de birleşmesek de siz yine
evinin önünde kavga edelim, sen be­ Başladık yine ikimiz kara kara man Bölükbaşı'yı yaya giderken ya. kartalın üstüne basın mührü... MU·
ni' döv şakadan... düşünmeye... Nasıl sansasyonel bir kaladık. Arabayla yanına yaklaştık­ saade !buyurursanız ben şurada ini­
Yapmadık değil, bunu da yaptık... olay yaratalım da, adımız gazete sü­ tıi.n sonra, Mümtaz: vereyim! ded.i.
Her iki mahallede de millet pence­ tunlarına manşet manşet geçsin? - Kartalların babası, çok sayın - Hayır, dedim.
relere üşüşüp, polis bekçi diye ba­ - Hayırdan hayır doğar, yokuş-
tan bayır doğar, sağırdan da sağır
- Çalıştır ulan Mümtaz kafanı! Osman abi, binmez misiniz arabamı­
ğırdılar, zor kurtardık tatlı canımı­ - Ah ll.bi çalışmıyor ki, içinde bir za, sizi istediğiniz yere götürelim,
zı... Üstelik bu arada Mümtaz'ın tek şey var, o da Seher... dedi. doğar... Niye inemiyecekmişim?

yanlışlıkla attığı bir yumruk benim Ben de bir ah çektim: Bölilkbaşı .gülümsedi: Milmtaz: .
dişime, benim yanlışlıkla attığım bir - Ah Gülseer!... Ah ulan· Gülser, - Zaten siz hep böylesiniz, dedi. - Biz sizi kaçırdık abi, dedi..
yumruk Mümtaz.'ın gözünün mos­ yaktın yıktın beni! Seçim olmadığı zamanlar kartalların - Oğlum, dedi bugünlerde mem-
mor olmasına sebep oldu... Ben - Ben bittim ll.bi, bittim... babası, ama sandığın başına gittiği­ lekette kaçıranlar o denli çoğaldı
dişsiz, o gözsüz, yine kahvede kafa - Oğlum bitip tükenmekle olmu- niz zaman, babayı mabayı unutur. ki, gerçekten kim akıllı, kim deli
kafaya verip, lmra kara düşünmeye yor bu işler, bir şeyler düşünelim... mühürü kartalın üzeı:ine basmazsı­ belli değil... Müsaade:· buyurursanız,
başladık: '
Düşünmeye başladık... Biraz son­ mz... Haydi ·bakalım, hııtirınız kırıl­ fıkrada olduğu gibi, bl.i- gün akıllılar
- Ulan Milrntaz n'olacak sonu­ ra Mümtaz: masın bineyim!...
Başladı bu kez bir delf fıkrası an­
tımarhaneyi geziyorlarmış...
muz? - Abi be, dedi, vallaha aklıma bir Arabaya daha ilişir ilişmez:
- Vallaha bilmem ki ll.bi... şey geldi amma, olur mu olmaz mı - Dost dostun postuna, asker as­ latmaya. Onu bitirdi, başka .bir deli
Biz böyle kara kara düşilnürken bilmem ll.bi. kerin postalına bakarmış, dedi. fıkrasına geçti, onu bitirdi başka
bizim kızları tanıyan eski bir arka­ - Söyle ulan! Dostluk köprüde kalmaz, kasap ka­ bir deli fıkrasına... Bir ara Milrntaz
daş çıkıverdi geldi yanımıza. Bizi - Şey yapalım, Bölükbaşı'nı kaçı- saptan et almaz... Eti duvara vur­ direksiyona ha.kim olamayınca: ·
kara kara düşünür görünce: ralım. muşlar, salhanede koyunun boynu­ - N'oluyor Mümtaz? dedim.
· - Oğlum, dedi, ben dediğiniz kız-
- Nee? zu, ah benim etim demiş... İyi ye- - Sapıtıyorum galiba !libi, dedi.
- Dikkat et, dedi Bölükbaşı ... Da-
ha bu baş, çok dosyalar düzenleye­
cek, çok bavul bavul vesikalar top­
layacak... Müsaade ·buyurursanız,
Uçak k �çırma olayları devam
buraya dek gelmişken şu tarafa sa­
ediyor. - Gazeteler - palım, orada emanet deposunda be­
nim sekiz bavul vesikam olacaktı,
onları alıverelim...
Tabancayı tekrar dayadım alnına.
Şöyle bir baktı:
- Bana ıbakın, dedi, siz muhale­
fetten değilsiniz ya?
- Ne muhalefeti ıtbi?
- Stileyman Demirel taraftarı, İs-
met Paşa taraftan,

1 l
ötekilerden
Çünkü benim için ne kadar pa�Ü
varsa, ister iktidarda ol sun,
ister
olmasın, muhalefettir...
- Katiyyen,
� İyi öyleyse,
dedim.

��
M! e � �artisinb. işare
dedi, unutmayın ha,

m wıür.u karta
ti kartaldır,

1 !
:: :
lın üstüne basın!".

·�
Mümtaz:
- Yahu Osman abi bizim derdi­
miz başka, dedi. Bizk sevdiğimiz
kızlar var

1 ' Hemen ;;.iıverdi Bölükbaşı sö.� i..'.i


- Kız kısmı taşa ben
den akan yaşa ben zer, Jyi,
zer, gozu :;.

sın, sonra ma aş a b�r. · · ,


diye alır­

ümtaz a, ulan
Eyvah, dedirn M
kaptırdın yine . !Aft.·· , .
_

"" w/J)))!Jl!;)/J//iJJ
başı na.
ctedim, bu kızla r , gazetele­

Döndüm Bölük

bir o ayla adımızın


_ Abi,

re sansasyonel
iler, bız de ...
geçmesini isted

1
_ Bir gün bir gazeteci , ibir gaze­

1....-
111111111111nı1111111111111ıı
1111ıı ..... ,,,.........................................::...��:..��:.�����:.::...................................................
.. 1ııruıı1111111111ıııııu1111111ın"�
i tecin in ya.riına gitmiş.. . Arkadaş de­
miş, sen haber bulamadığın �90-
nasıl uycl.urursun !ia.blll"i, deın ...

4
Halk gü!dürü!.Ünün en büyük temsilcisi
Meşhur İskender Mizahçısı (Şubemiz yoktur)

SUAVİ SÜALP
Tekrar Akbaba sayfalarında (Hayret!)

Uzun ve ebedi bir geziden dönen üstad «Tekrar yazmaya


_
karar verdim» dedi!

iŞTE
Gelecek haftadan itibaren onun neler yazacağını

a;ıağıda bulacaksınız...

·� .HER ÇEŞİT ·ALIŞVERİŞ - BORSA - PİYASA.


* RUHİ VE BEDENİ KONULAR.
�" MEŞHUR MİKROPLAR!
* YUMURTA NASIL KIRILIR?
··· T,ERBİYEMİZİ BOZMAYALIM!
I �· AŞK VE İŞ MEKTUPLARI - DAMGA PULU - TEKEL.

MEN"Ü 60 T.L.
··· SİNEMA - EGLENCE - TİYATRO - GAZİNO -'--- FİKS -


., NEDEN MEŞHUR GLUYORLAR YA RABBİM!
�· SİZ DE BİR İNSANSINIZ HER HALDE!
··· MOTOR VE TRAFİI{ (<En son yeniliklere göre).
�· TİPİNİZİ TARıİF EDEYİM!.
·� GİZLİ İSTİHBARAT- HABER ALMA - HAVA DURUMU.
* BU HAF.l'A NEREDE BULUŞALIM?
\� HOVARDALIK DERSLERİ.
* AHLAKI VAZİYETLER.
- Fena dağıttım... Birleştirmem imkansız! .. * GELİN, RUHİYİ ÇAGIRALIM.
* EN SON DURUMLAR.
teki gazeteci de, sonradan gelen ga­ fıkrası bitti, geçti celep fıkrasına... �· JAPON FALI (Telvesiz.).
zeteciye demiş ki... Bunlar bitti, bu kez elini cebine a­ * NİKAH - NİŞAN - D'ÜGÜN - BOŞANMA - ZİNA.
Bu kez Mümtaz ·bana: tıp bir tomar kl!.ğıt çıkarıp okuma­
. - Şiştin mi? dedi. * BOB - HOP - FOLK 1\'IÜZİK .
ya başladı... •
- Osman tlbi, şey be tlbiciğim, MODA - TABİİ SODA.
- Ulan bir anlatabilsek
- be derdi- �

mizi!... hayatımız, geleceğimiz, mutluluğu­ * MAın>ANOZUN FAZİLETİ.

- Mutluluk MUt'dan gelmez, erik


- Dünyada dertsiz insıı,n olmaz, muz sizin elinizde l!.biciğim... '-' GENÇ KIZLARA BABAYANİ ÖGÜTLER!
dermansız dert bulunmaz. Derdi ::: VE AYRICA HER OKUYUCUY.ı\ AGIRLIGINCA ESPRİ... ·
derde yüklemişler, alttaki dert sen sürgünü duttan gelmez, sözünü bilen
benden ağırsın demiş. Alttaki derdi insanın başına hiçbir şey gelmez ... Size tekrar yaşamanın tadını tattıracak bu sayfayı
üste çıkarmışlar, bu sefer öteki sen - Ne diyor Mümtaz?
benden ağırsın demiş. Ekmeği ok­
kaynan ölçerler, kitabı sayfaynan öl­
- Ne biliyim ki, erik gelmez, dut
gelmez diyor... SUAVİ SÜALP
çerler, ilmi de kafaynan ölçerler...
z!...
- Yahu bir anlatabilsek derdimi­
Aç koma hırsız edersin, çok . söyle­
ile birlikte bekleylni21.

tUySüz edersin. .. Kapıda tokmak, as­ Baksana, şimdi de iç cebinden bir


me · yüzsüz edersin, yolma tüyünü - Konuşturmuyor ki ojtlum bizi... (Her semte otobüs temin edilmiştir.)
kerlikte ahmak, ahçılıkta yamak... kil.ğı.t çıkarmış, bağıra bağıra onu ....,.,._...., ....... .... . ....... _._........ ._. ................ .....
okuyup duruyor ...
- Yahu dayayalım tabancayı, di­
Bunların hiçbiri olmayasın, sonra
şaşar insanın habibi...
Çok şükür bağ evine vardık. Ta­ yelim diyeceklerimizi ;bir bir!. .. O g'..lnü akşama doğru Mümtaz iyi­ Akşama. doğruydu, bir cankurta­
bancayı tekrar dayadım alnına: - Al da, de! . den iyiye sapıtmaya başladı. Bir Os­ ran arabası durdu bağ evinin önün­

taz, bir o, bir o ... Sonunda ikisi bir­


Mümtaz tabancayı eline 'aldı, geç­ man Abi anlatıyordu fıkra, bir MUm­ de... İlkin üçümüzü birden tıkmak
- Haydi inelim Abi!... istediler arabaya, sonra Osman abi'­
ti Osman ll,blnin alnına dayadı:
- İnelim tabii, müsaade buyuru- den anlatmaya 'başladılar... Devrisi yi tanıdılar:
lursa inelim... Biz inmeye de, çık· - Abl, dedi, biz seni kaçırdık . .. - Bu olamaz amma, siz ikinlz
günü ben de katıldım aralarına, üçü.
maya da alışkınız... İnsan bir kez - Otur otur, müsaade buyurursa- müz üç yandan başladık anlatmaya, mutlaka delisiniz, dediler ve bizi
koltuktan düşmeynen, düşmüş sayıl. nız o işi sonra konuşalım, şimdi sen bağırmaya, çağırmaya... bindirdikleri gibi hastaneye götür­
· ·
maz, kol kınlma.kla ölmüş sayıl­ beni dinle... Bak, zş.manında bir düler...
yağcı varmış ... Bunun karşısında. da
bir yağcı varmış... PadiŞah bir gün
O sırada aradım geçmekte olan
maz... İ3ir gün bir çoban dağda ge. bağ bekçileri, kapıyı açıp da, bizi, İşte böyle, Osman Bölükobaşı'nı
zerken... üçtiıntiz üç yandan nutuk çekerken kaçıralım . derken, biz iki arkadaş
Girdik bağ evine... Ulan bir anla­ tebdili kıyafet eyleyip, bu katık pa­ görlince, adamlar yavaşça kapıyı ka­ kaçırdık, iyi mi?
tabilsek derdimizi be!... Çoban fıkra­ zarına çıkmış... pamışlar, dosdoğru karakola gidip
sı bitti, geçti çerçi fıkrasına, çerçi haber vermişler... Muzaffer İZGt}

Uçak kaçıran Leyli Halid evlendi. - Gazeteler -

� 1

..

- Balayını hangi uçakla emredersiniz şekerim?!.

5
«Eteğini indir. Göğsünü .kapa. Başı·
m ört.» diyor. Bunlar yapılmadı mı,
inıkam yok çalışmıyor.
- Sahi mi yahu? Nasıl oluyor bn?
- Film makaralanmn üstünde bir
sürgü var, ağbi. İşte o, kendi kendi·
ne sürgill�niyor.
"' "' o
Rasim, İsmail'e:
- Kadın çirkin mi, hiç zahmet e­
dip makineyi kurcalama. Anadan
doğma soyunsa da hava! Sürgü ini·
ANDIRMALI Ali, Cemal'e: - Ama içime de doğmuştu. «Bu veriyor. Arkasından ihtar: «Güzel

B - Ben de bir fotoğraf makine­


si aldım, dedi. Japon malı...
Kardeşim, herifler bir makine yap·
Japonlar, bugün yarın Alman'ları ge.
ride bırakır.» diyordum.
bir parça getir de, yüzümüz gözü­
müz açılsın. Öylesi, çarşaOı da ol·
sa, makbnlümüz.» diyor.
- O iş, geçen ay oldu.
- Yok deve!
- Vallahi yahu!... Dediğini dinle-
mışlar ki, aklın anırır. • * .
• - Allah Allah!

mezsen, öldür Allah iş yapmıyor. A·


İlhan, Bahattin'e:
- Herbir şeyi otomatik. Mesela
ma güzeli de daha uzaktan gördü
- Japonlar, dedi, bir fotoğraf ma·
bir yerde resim çekeceksin. Makine kinesi bnlmuşlar; verilecek pozu
sana söylüyor: «Çekme lan hıyar. ı. mü, sürgü hemen harekete geçiyor
ve filet çalışmaya başlıyor. ·o zaman
kendi ayarlıyor.
şık az.,, diyor. - Nasıl, nasıl?
- Yok yahu! Konuşuyor demek... da makaradaki filmi boşaltmadan
şey ki, insanın kucağına oturmasııı.ı
- «Şöyle otur, böyle otur.»
- Konuşur mu be?!. İçerde lnr- - Yok, rahatım iyi böyle. Sen de durmuyor.
mızı bir uyarma lambası var, e ya. bildiği kadar, insam kendi kucağına - Breh, breh!... Yahu, bu fotoğ·
raf makinesi mi, insan ·mı?
otursana. Sancın tutmuş gibi ne do­
oturtmasım da biliyor. ·
- Akla zarar . Sen kendi gözünle
myor. Sen de bunun üzerine ya res: laşıyorsun?
mi çekmekten vazgeçiyorsun, ya ela - Yahu, .bunu ben söylemiyorum,
* ,,, •

Daş kullanıyorsun. gördün mü? İsmail, Vural'a:


makine söylüyor. .
- Ulan, şu Japonlar amma ilerle. - Görmeye ne lüzum var. Vitrin­ - Yuttuk. man, benim Jmlaklanm - 'Nerde çıplak bir kadın var, sa.
lerde dolu. Bin kronu bayıl, al. Ja. na o saat haber veriyor, dedi. uKoş,
orda ikimize de iş var.• diyor. Elhi·
di. armut mu topluyor?!. Ne makinesi,
ponya'dan yeni geldi. Hatta bizimki·
lerden biri almış ya, çocuğun adını selinin itiban sıfır tabii. Römtgenci
- Şunun şurasında savaştan çık·
tıklan da kaç yıl oldu ...
sen söyledin!
...:.. İyice kerizleştln ·be! Deminden
* "' * unuttum., beri başçavuşun beygiri mi yelleni· gece kuşlarına gün doğdu.
Cemal Hüseyin'e: yor?!. Fotoğraf makinesinden konu·
* * *

- Gözümle gördüm yahu, ne st­ Özer, İlban'a: şuyorduk ya. Vural, Ahmet'e:
ması?!. dedi. Bandırmalı alınış. İ· - Bin krona maki.ne değil, sanki - Sahi yahu, kusura bakma. Az - Küçücük fotoğraf makinesi, o
nanınıyorsan, gider bakarız. insan alıyorsun, dedi. Akıllı, hassas. önce sen Japonlar bir fotoğraf maki­ langırtı röntgen cihazlarına duman
- Macar'ın kiracısı? Memur Inzlan gibi de nazlı. Herbir attıracak, dedi. Çünkü elbise fil8n
dinlemiyor. Yani iç organlarının f.iJ.
nesi bnlmuşlar deyince, kafam dal·
havadan hoşlanmıyor.
mi mi alınaca:k; hiç soyunmayacak·
- He... Bin kron saymış ama, Gökte kara dı. Benim makine olmasın diye dü.
Türkiye'de su içinde beşbin papeli bulutlar varsa, rest çekiyor. cBu ha· şündüm. Hani tı kaybolan kutu ma.
var. Görsen, fotoğraf makinesi de· vada beJY. dışarı çıkarma. Yağmur sın. "Üstünde ceket, palto, şemsiye
kine... Nerde bnlmuşlar? Parkta mı?
mezsin, insan dersin. Işık kötüyse, yağacak. Islaıiırsam paslanırım.» dl. - Hayır, çarkta... Oğlum, ben öm.
varmış .. bunlar vız geliyor.
ihtar ediyor: «Boşuna çekme. Sonra yor. - Alla:haşlnna!...
rümde senin kadar dalyaprak adam
moralin bozulur, bana küfredersin.» - Yok yahu!... görmedim. O bnlmak, senin dediğin - Viıllah!
diyor. «Fakat ille çekeceğim dersen, - Yoksa almışlar... Bir de her Ö· bulmak değil, icat etmek, bnluş. - Bu makine, sokakta da iş görü.
nüne gelen manzarayı çekmiyor. Be­ - Hay Allah, ben de ne sandım... yor mu?
- Elbet. Bildiğimiz fotoğraf maJd.
liimba kullan.» diyor.
- Vay canına!... Ne malı? Alman ğenecek ki, çeksin. Beğendi mi de, Nasıl bir makine dedin?
malı mı? mum ışığı bile yetiyor. - Pozlan kendi ayarlayan soyun· nesi gıöi yahu.
- Japon... - Vay anasına!... Zaten fotoğraf - Fena.
dal:l... Hoşuna gitmeyen poz oldu
mu, kilitleniveriyor. Artık tek par­
- Onlar yapar, makinesi denince, Almanların elini - Neden?
- Yahu, o zaman mahremiyet dl·
arkadaş. Öyle
oyuncaklı· zımbırtılarda tutacak millet yoktur. çasım OYJ!atabilene a.şkolsun. Onun
ye bir şey kalmaz 'ki... Ve de. çok
üstlerine
yoktur. Bak namussuzlara! - Japonlar onlardan da ileri. için söylediğini dinleyeceksin. «Kilo.
� - Kilim?!. ·Boşversene! ... Japonya, tun gözüküyor. Malak gfbJ oturma.• cinayet çıkar. Adam, kalkıp anamın,
Alınanya'dan sonra gelir. Bugüne ka- '
* * *
bacımın resmini çekerse, ben ken·
dl hesabıma tabancaya asılırım.
Hüseyin, Özer'e: - Yok be, hani?!. İşletfyorsun.
- Fotoğraf makinesi artık insa­ dar Alınanlan .geçen olmadı. Pantalonun önü kapalı. Yengeye kar·
- Oğlum, ·bu dediğim makine,. Ja- şı ayıp kaçtı diye korktum.
• • •
nın esiri değil, dedi. Yerinde dayat·
masını biliyor. Dahası var: Kendi· pon malı. - Yeniden başlama. Bunu resim Ahmet, Sainı'e:
sine küfrettirmiyor ·bile. Küfrettin - Yooo! çekerken makine söylüyor. - Gümrüklerde kullanacaklarmış.
mi, «Benden iki misli!» diyor. Böy. - Elbet! - Haaa!... Hudut ikapısına bir otomobil geldi,
değil mi, onun neresine ne gizlendiy·
_

le de gururlu bir meret. Sonra res· - Öyleyse bugün yapmışlar onu. - Ha ya, dangalak! Babanın çat·
mi isterse çekiyor, istemezse çek. Çünkü düne kadar Almanlar baştay. lak plağı gibi yüz kere tekrarlayaca· se meydana çıkacak. Bu makine, in·.
miyor. Dalgasını saran hava var, dı. ğız. sanlarla hayvanlann içlerine saldan.
sarmayan hava var. Mesela karanlık - Ne bugünü, ne dünü; makine • • • mış şeyleri de 1buluyor. Yani, bir çe.
hava, en zıddına giden şey. «Yanında bir aydır piyasada. Bahattin, Rasim'e: şit, içimizi okuyacak.
el feneri yoksa, hiç zorlama, resmi - Olmaz öyle şey. Ben niye duy. ·- Ağbi, dedi, Müslüman ülkeler - Yandık desene!
almam.» diyor. madım? · için özel bir fotoğraf makinesi ya. - Boşversene. Onu lı:ullanacak O·
- Makine? - Sen onu kendine sor, dangalak. pılmış. Katiyen ahlaka aykın resim lan, insan be! Biraz yedirdin mi, ta·
- Makine ya... Ama bir şeytan bana ne soruyorsun?!. çekmiyor. Sana lap diye söylüyor: maım. Ha, makineyi ,makine kullanır.
sa, haklnn var. Zira makineye riiş·
vet diye vida mı vereceksin?!. Asim·
da onun da çaresi yok değil, Maki·
Açılan çöp fabrikasında nargile sistemi uy gulanıy or. Gazeteler
neyi ·lı:ullanacak olan makineyi mut­
laka bir insan .kullarur.
- Ya onu da makine kullanırsa?
- Olsun. Hiç değilse, bu .makine
zincirinin sonunda bir insanoğlu bu­
lunacaktır.
- Kimler yapmış bunu'?
- Alma nlar galiba.
·: 1� •

Salın, Bandınn •ıı


a Ali'ye:
.-:. Ya� saattir fotoğraf ınaklııe·
nı ove ove bitiremedin, dedi. Anla·
dık, Japonlar, usta. Usta ama, art·
e
Almanlara yetiş ·
la nnı yırtsalar,
mezıer. Senin m akine bir şey mi; Al·
m anlar bir makine yapmışlar, inSa·
nın fikrini okuyor ... Havacılıkta kul·
··
!anılacak. Uçak kaçıranı.ara karşı.
Daha hava alan ındayk en yolculann
niy etlel"i öğrenilecek. Abbaslar uça·
ğa, cambazlar kodese .. .
- Bak sen!
- Öyle i şte.
- Ben de Alman malı bir
fotoğ·
raf mıılci.nesi a.Iacak
tım ya, tezgShta­
rın çenesine k �pıldım. Bir mUş
teri
bul da, beninılı: ni okııta)ım. :eeş yü·
i
ze veririm . Halbuki bine patlııdt·· ·
Bu fşi yap, sana bir ş işe rakı vaı'·
.tl 1'.A
Yıılı:m J{
Yazısız

6
OGRETMENLER OGRENCİLER·
hemen anlamışlar, beni görmemek için göz­
HİÇ OLMAZSA...
lerini yummuşlar! Mehmet Al i NALBANT
Memleketinden kalkmış, bizde okuyan oğ­ �,11111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111ıııuıııııııı111111111ı',i Çoğaşlı Köyü Öğretmeni - Çal/DENiZLi
lunun durumunu öğrenmek için Bandırma'y;:ı CÜMLE NASIL KURULUR?
gelmişti.
İlk ve orta dereceli okullarda, Türkçe
Bir arkadaş: dersinde öğrencilerin bilmedikleri kelimelar
- Haylaz, dedi. sözlüklerden bulduruiw', sonra iyice anlaşıl·
Bir diğeri: sın diye cümlede kullanılır.
- Geç anlıyor, dedi.
Sözlükten •Hostes• i buldum:
Adamcağız üzgündü, perişan·dı. Ne diya­ - Uçak, otobüs ve benzeri taşıtlarda
ceğini bilemiyor, ellerinin arasına aldığı kas­ yolculara �izmet eden kadın görevli, diye
ketini didikleyip duruyordu. Öğretmenleri şi­ karşılığını okuduktan sonra, sıra cümlede kul­
kayetçiydiler. Zaten iki senelikti çocuk. Ümit lanmaya geldi.
yoktu. ilk parmak kaldıran, babası Almanya'da
Son bir gayretle öğretmenlere döndü: çalışan Ahmet oldu. Ve kurduğu cümleyi bir
- Hocam be, dedi, biliyorum okumaya­ solukta okudu:
cak benim bu ·oğlan. Ama ne kaldı şurda... - Babam, hostese binerek Almanya'ya
Biraz o gayret etsin, biraz siz yardım edin,
gitti. Mehmet Ali NALBANT
bitirsin şu okulu.
Çoğaşlı Köyü Öğretmeni - Çal/DENIZl.I

i �
- Canım, dedi bir öğretmen arkadas.
Derslerine gereken önemi vermeyen böyle b r - «Öğretmeni candan dinler, öğrenJ. KÖYÜN OKUMUŞU
öğrenci, okusa ne olur? § riz neler, neler! ..» Her kötülüğün cehaletten ileri geldi!lJni
söyleyen, köyde açılan okuma kursuyla dün­
:-,,1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111�

Adamcağız büktü boynunu:


yasının değiştiğini her fırsatta belirten Züh­
- Hiç değilse sayenizde sizin gibi bir İKİSİ DE YAZI DEGİL Mİ?
t ğayla tarlaya gidiyoruz. Zühtü ağa kör­
öğretmen olur! Dersimiz boştu. Edebi-yat'tan bir şiiri ken­ . -�
kutuk sarhoş. Radyosu elinde, tabancası be­
Güner ÖZSÜLE di kendime çalışırken bir arkadaş geldi, elin-
·
linde, kafası yerinde!
Bandırma Lisesi deki kağıdı uzatarak:
Bir ara yoruluyoruz. Ağa radyoyu açıyor,
lngillzce Öğretmeni - Şunu Tercüman'ın lncl'slne göndere­
çok kıvrak bir türküyü okuyan kadın sanatka­
ceğim, dedi. Fakat bilir$ln yazım güzel değil­

u umurt�� ın kulpu yok, gözlerimde uyku yok;



KOPYA rın sesi duyuluyor:
. dir. Sen yazar mısın?
Elbet yazardım, ne olacak?
imtihan odasına giren öğrencilerin bir) Sur gemıcı gemini, hiç kimseden korkum yok! n
Kağıdı aldım, şunları yazmıştı arkadaş:
kız, diğeri oğlandı. Öğretmen ikisine birden Zühtü ağa irkiliyor, eli hiddetle beline gl·
"Yazımdan karakterimi öğrenmek istiyorum. .
sordu: dıyor, yeni bir türküye başlayan kadın sesini
Bu isteğimi yerine getirirseniz, çok memnun
- Memelilerde kaç terbezi vardır? karşısına alıp şöyle diyor:
olacağım. Teşekkürler. . . •
Kız öğrenci daha atik davranıp cevabı - Demek meydan okuyorsun!... Ula kan­
Uğur TUNÇDEMIR
verdi: cık benden de mi korkmuyorsun?
Mithatpaşa Kız Lisesi - SAMSUN
·

- iki tane vardır efendim. Ateşliyor tabancayı! Dan ... Dan... Dan!. . .
Öğretmen: Ve radyo darmadağan! ilhan BiRLiK
- Sağdaki mi. soldaki mi büyüktür? de­ Devrim Öğrenci Yurdu
yince, oğlanın, elini pantalonunun cebine sok­ Vezneciler/ISTANBUL
tuğunu gören kız: DÖRDÜNCÜSÜ
- Öğretmenim, diye şikayeti bastı. Ar­ Ticaret Bilgisi dersinde ya�ı makineleri-
.
kadaş kopya çekiyor! tıln çeşitlerini anlatıyordum:
Nuri BiLGiN - Yapılış.ları ve kullanılışları bakımın­
Pendik/ISTANBUL dan yazı makineleri başlıca üç gruba ayrılır,
dedim. Özel, portatif ve normal yazı makine­
OKUL NEYE DENİR? leri.. .
Açıklamayı yaparken, sınıfın gerilerinden
Koşulları çok ağır bir köyde öğretmenlik
gelen bir tıkırtı ile dersi kesip, sıranın üzerin­
yapmam gerekiyordu. Eski okul yıkılmış oldu­
de oynattığı parmaklarıyla daktilo sesi çıka­
ğundan, Osman'ın ahırdan bozma evinin bir

·ı
ran öğrenciye sordum:
odasında ders yapıyorduk.
Daireye geç kalıyorum diye bliim - Senin makinenin grubu ve markası? ...
oğlanın çantasını •kapıp gelmişim!.. :

-
Yurttaşlık Bilgisi dersinde ·Okul• konu­
§ Utanan öğrenci tıkırtıyı keserken ' başka
sunu""lşliyorduk. Hemen önümdeki Öğrenciye ;:-,.,ıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı1.� biri cevap verdi:
sordum: ANLAMIŞLARDI - Anormal yazı makinesi! .
- Okul neye denir? Nail Tekin ÖNDER
Okula yeni başlayan küçükleri sıraya sok­ Alsancak Ortaokulu Fen Gr. Öğ. IZMlR
Çocuk tereddüt etmeden cevap verdi:
maya çalışıyordum. Karşılarına geçtim:
\
Osman'ın duvı:ırları çatlak odasına ! ..
SİZİN İÇİN sahifesinde yayımlanacak her
anı v.eya fıkra karşılığının bir aylık AKBABA
Öndeki arkadaşınızın tam arkası.nda
_
-

Ferhan ERCAN duracaksınız, dedim. Kimse beni görmesin!


abonesi olacağını açıkla.r, espri dolu yazıları·
Öğretmeni - Kandıra/IZMiT Bir kaynaşma oldu. Baktım, söylediğimi ııızı bekleriz sevgili okurlarımız.
Çalyer Kö yü

7
B
EYEFENDİ ve beraberindekiler oraya da gideriz. Buraya çamaşırlık yan bir başka ihtiyara döndü bey- · Adam ezildi büzilldü, toprağı ol­
şiddetli alkışlar arasında araba­ kurmayı kim akıl etti? efendi. Ben de köyde büyüdüm. Köy­ madığı halde «Yok» diyemedi:
larından "inerken, çevre köyler- - Bendeniz düşündüm beyefendi. lünün çektiği sıkıntıyı bilirim. Dev­ - Var sayılır.
den seçilip ilçeye getirilen karşılayı­ Parti . . . letin köyü daima. ihmal ettiğini bili­ - Nasıl var sayılır? Senin kendi
cıları yönetmekle görevli olanlara, - Gideriz, gideriz:. . Vatandaşla. rim. Düne kadar bu böyleydi. Hükü­ malın değil mi?
parti ·başkanı son talimatı veriyor­ görüşelim, dertlerini dileklerini öğ­ metin ne hizmeti, ne mensubu gelir­ - Muhtarın ama., bizde . ayrı gayrı
du: renelim önce. . . İşe yaradı mı bari? .. di köye. Devlet dendi mi, vergi me­ olmadığından kendi malım sayılır.
- Bir karışıklık çıkmaması için - Beyefendi, partiye buyursanız . . . murundan başka kimseyi tanımazdı - Güzeeel. Köyünüzde senden
gözünüzü dört açın, diyordu. Nasıl Tepesi atan beyefendi: köylü. Biz bunu- değiştirdik. Şimdi başka topraksız var mı?
hareket edileceğini iyice bellediniz - Dur canım, diye tersledi başka­ vergi memuru da geliyor, haciz me­ - Hamdolsun var bey, hem de
değil mi? nı. Burada vatandaş yok mu? Dert­ muru da . . . Ama. bakın, ben de geli­ çok. .
üç gündür yat-kalk taliminden leri, dilekleri yok mu? yorum. «Duyun» gibilerden gilltimseyerek
pantalonunun dizleri patlamış olan - Var efendim. Çınlayan - alkış sesleri arasında. gazetecilere bir göz kırptı beyefendi.
muhtar: - Madem var, . görüşelim, konuşa- beyefendinin ellerine sarıldı- ihtiyar: - Demek çok var. . . Kuraklıkla a-
lım, sonra gidelim. Partili olarak siz­ - Sağ�! bey, Allah sizden razı ol­ ranız nasıl?
� Çok şükür kuraklık da var bey.
- Meraklanma, dedi. Gece düşüm­

Köylüye gazetecileri gösterdl:


ler şöyle açılın, çağırın vatandaşı . . .
hangi köye baksanız,
de bile beyefendiyi karşılıyorum. sun.

Vatanın
Şimdicik önce Belediye Başkanı ya­ - Emredersiniz beyefendi. - Bugün
tacak ayaklarının dibine. Onun ar­ Hemen ayaklarının ucundıı. yüksel­ bizden bir eser görürsünüz. - Bu arkadaşlar tutturmuşlar
di, kalabalığın tepesinden yat-kalk her karış toprağım adım adım do· «Köylerimiz yokluk ve bakırilsızlık
içinde» diye. Sözde sığır vebası çık­
dından sen, senin ardından ben . . .
talimli muhtara işaret etU. !aşmış, en ücra köşelerine eliml7J
Mahşe; yerini andıran alanda bey­
Diğeri soluk soluğa gellp: uzatmışızdır. Soruyorum : İçinlzqe mış da., biz seyirci kalmışız. Böyle
efendi omuzlarda, başından çıkardı­
- Allah seni 'başımızdan eksik et­ bizden memnwı olmayan tek kişi bir şey var mı?
ğı şapkasını sallayıp duruyordu. mesin, diye bağırarak uzandı bey­ var mıdır? - Var bey . . . Sayenizde bol mik­
- Yok, dedi parti başkanı. Zehir­
efendinin ayaklarına. tarda sığır vebası da var!
lenmiş gibi hepimiz üstüste düşme­ Karşıla.yıcılara beyefendinin «Yokıı

ba­
Beyefendi memnun: - Söyle söyle. . . Yüksek sesle söy­
yeceğiz. Belediye Başkanı yatmaya­ sezüne kızdığı , daha önce öğretildi­
- Allah sizleri de memlekete ğinden, kimseden ses çıkmadı. le gazeteci arkadaşlar da duysunlar.
cak.
ğışlasın, diyerek kaldırdı vatandaşı. Tekra.rladi köylil. Kadınların ça­
- Biliyom canım, o bize «Yatıı - Çekinmeyin, dertlerinizi bir bir
Nasılsınız, hayatınızdan · memnwı maşır yıkadığı su birikintisinin lıa­
komutu verecek. söyleyin. Meselil. Sf;)n. . .
musunuz? şında:
- Hay Allah ! . .. Komut vereceğini Kalabalığın arasından rasgele bir
- Hükfimete duacıyız beyefendi. - Buraya dertlerinizi dinlemeye,
de nereden çıkardın? köylüyü aldı karşısına:
- Bizden istediğiniz, hükfunetlıı eksiklerinizi öğrenmeye geldik, dedi.
Yaklaşan kalabalığa bakıp, yapıla.­ çalışmalarından bir şikil.yetiniz var -Hayatından memnun muswı? Tek tek sormamı beklemeyin, neyi­
niz var, neyiniz yok hepsini söyle-
cak hareketleri yıldırım hızıyla tek­ mı? -Hamdolsun beyim.
. rarladı: «Yokıı diyeceği sırada beyefendi: -Evli misin?
·- İyice tanımadığınız kimseyi, �.
nin «Yokıı a · çok kızdığım hatırla­ -Evliyim.
Çocuğun var mı?
beyef�ndiye yaklaştırmayacaksınız. Partililerin alkışları arasında. geri­
yıp: - lerden biri:
özel görüşme yapmak isteyene en­ - Allaha. bin şükür her şeyimiz -Üç tane. . .
gel olacaksınız. Yan! hep. . bizden o­ - Hangi birini söyleyelim bey, di­
var. . . diye değiştirdi lfıfı. -N e iş yapıyorsun?
lanlar saracak çevresini. ünce Bele­ ye bğa.ırdı. Yığınla dert var! . Salgın
- Toprağın var mı?
- Peki, sen söyle bakalım baba, -Çiftçiyiz ıtıey.
köyde yüzden fazla , hayvan ölüsü
diye Başkanı 1bir «Hoşgeldimı konuş­ hastalık var. Sığır vebası var. Her
diye göğsünde pıı,rtinin rozetini taşı-
ması yapacak, sonra resmi zevat rlli­
ni sıkacak. Daha sonra ben ellerini varı
Kalabalığın uğultusundan sadece
sıkıp, yanaklarını öpeceğim. Ancak
«Var» kelimesini duyabilen beyefen­
di son derece memnun:
parti binasına doğru gidilirken sıra
size gelecek. Deve kesilene kadar. du­
- Olacak elbet, dedi. Her şeyini­
racaksın. Kesim bittikten sonra sen,
herkesin duyabileceği bir sesle, «Al­ zin olması için çalışıyoruz!
lah seni başımızdan eksik etmesin» Daha. bir başkası:

halka
- Onbeş <:Iakikalık yoldan ,eşekle
lüks evler ve·
diye bağırarak yatacaksın ayakları­
na! Bir şey söylerse, cevap verecek­ Fakil' taşıdığımız suda çeşitli böcekler var,
rilecek. Gazeteler - diye seslendi.
·

sin, söylemezse illl.hiler okuyarak


peşinden gideceksin. Haa, sizinkile­ «Varıı dan başka bir şey duyma.­
re söyle, şayet halktan biriyle ko­ yan beyefendi, yokluğu xenmenin
nuşmaya kalkar, bazı şeyler sorar­ mutluluğuyla:
ısa, «Yokıı kelimesi kullanılmayacak, - Olsun diye çalışıyoruz, dedi.
tamam mı? Beyefendinin en kızdığı Türk köylüsünü yokluktan varlığa
şey, «Yokıı denmesidir . Haydi baka­ kavuşturmak için gecemizi gündüze
lım! katıyoru z. Sizi temin ederim ki bu
Bu konuşma sırasında beyefendi oran, gelecekte iki misline çıkacak,
halkımız bolluktan bunalacaktır!
var,
omuzlardan inmiş, karşılayıcıların
alkışı dinmişti. Hattfi Belediye Baş­ - Gaz sıkıntısı
mektep sıkıntısı varı
yol sıkıntısı
kanının «Hoşgeldinıı konuşması bile
Sevinçten oynayacak hale gelen
var,
bitmişti. Bir taraftan parti binasına
doğru ytirtiyor, bir taraftan belediy� beyefendi, açtı ellerini:
nin çalışmaları hakkında başkan­
:-- O� oh, Cenabı Allah hiç biri-
gö s
dan bilgi alıyordu. Yapılan hizmet­
tennesin'.
mıze bır daha yokluk
Artık ş ı" k�Y�tle
leri duydukça yüzü aydınlanıyor, yü­
alkış ve
ımı!renin
zü aydınlandıkça halkla ıkonuşme:k ! , cevap lar,
uğult u! bınb!rıne
istiyordu.
·

se ganşmıştı . Klm­
du . Bir taraf
Saygıyla ellerini oğuşturan Beledi­ söylediğini e.nlamıyor-


ye Başkanı: sadece «Varıı dendiği ­
diğer taraf şikilyetlerin
n d yuyor,
- Hay hay efendim, diyordu. A­ ll:
ma önce partiye ·buyurup J:ıiraz din­ gıderıleceğini umuyordu .
lenseniz . . . mız var,
- Kış geldi, ne yakacağı
- Gideriz . . . Oraya d a gideriz. He­ ne yiyeceğimiz. . .
- Varlıktan bir .zaIST gelmez. Var
le şöyle ilçenizi bir görelim, halkın

olacak ki, çaıışmaia nınızın köye u.


dertle� dinleyelim. Şu ne?. . . .

var,
Hay Allah! Karşılama prograıru
!aştığına inanalım·
altüst oluyordu. Parti başkanının e­ I
ne k red
lini yüzünü öpeceği, devenin kurban - Ne tohuınluk i
edileceği, muhtarın «Allah seni başı­ var!..
mızdan eksilt ·etmesin» diye fümeye. Halkın varlıklı oluşund an , geldi­
ğinden b erl sadece «Varıı kelimes
inı
ceği yol bırakılmış, ilçe kadınlarının ·
su birikintisine kendi de bun ı
çamaşır yıkadığı duyuşundan a llUştı:
- peJı:lllli, dedi.
olrı'layan bir ş eyiniz
doğru sapılmıştı. Ol anı n
_ şu ne? diy� işte orasını soru- YO � <linıedlk. .

ayakla.nna
yordu beyefendi. ouıııerdir beyefe
nd· .
ll1in mu?

_ şey, dııdi Belediye Başka . . . sulü nce
için yat-Kalk
u kapanabil ek
görün��tar,
şırhaneshı efendim.
«Yokıı
rası «Halk çama talimi yapan m
anız . . . - Bu bu da. L şeklindeki salonunuz!.. i21ln
eriz . vatandaşl a konuşa ı
Partiye buyurs yatak odanız, çıktığını &

Gid
l m,
_

8
- Var beyim var, dedi. Ama kime !..'' 11111111111111111111t11111111111111111111111111111111111111111111111111ııııııııııııı 1111111111111111111111111111111111111111111111111111ıı11111f11il11111111111111111111111111011111111111ı111111111111111111111111111111 ''d

1 1
İstanbul lağımları Ka.radeniz'e dökülecek. - Ga.zeteler -

ııijt\�l i\ �j�
anlatır, kime dinletirsin? Dert din­

1
leyecek, dertlere çare bulacak bir
hükumet yok!

1 IDDDnımı�Jill t��,/��ı��füı ı ı ı ıw
Beyefendinin yüreği. biraz burkul­
makla beraber yine de duydukların­
dan memnun :
- Duydunuz, dedi gazetecilere.
Yokluğa sarılıp sefalet edebiyatı ya­
panlar, Türk köylüsünü görsün, köy­
lüyü dinlesinler. Bir zamanlar köy­
lünün yağı yoktu, buğdayı yoktu,
vergi ödemeye takati yoktu, toprağı
yoktu, traktörü yoktu, yolu, ışığı, o­
kulu yoktu. Bugün hamdolsun her
şeyi var. Yazın duyduklarınızı.
Halkı bir daha selamladı, kalaba­
lığın önünde parti binasına girerken
Belediye Başkanına:
- Tebrik ederim, diye fısıldadı.
İyi çalışmışsınız. Yalnız. o son ko­
nuşan vatandaşın söylediklerini pek
anlayamadım. Bir «Yok» tan bahset-
, ti ama. . . Bir dahaki gelişimde duy­
mayayım. O «Yok» u da kaldırın or­
tadan. Yokluğu hissedilen ne ise he­
men tedbirler alınsın, şikayet konu­
su olan şey ortadan kaldırılsın!
Temel Reis - Uy Kazım, kokla pakayim şu tenuzu, istanbul'a ne kadar var daaa? ..
Vedat SAYGEL ?:,,111111111111111111111111111111111111111ıuıuı11111 11111111111111111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111111111111111111111 1uı1111111111111111111111111111111 111111 1ııuııııııııiııı11ıı\""'·

A 1 y E L P��!�föl·:;@�I
CAYİP bir soru sorayım si­ İşte çocukların ayaklanmasına
ze: · yol açan olay bu. Yavrucaklar
- Sevgi sever misiniz? kara yaslara bürünmüş, müdüre
Yani sevgi denilen duygudan küsmüş, boyunlarına «Katı Yü­
hoşlanır mısınız? rekliler» ve «Tavşana Evet, Mü­
İnsan vardır, sevginin daha la­ düre Hayır-» diye kağıtlar asıp
' . fını duyarken içi bir hoş olur, gösterilere girişmişler.
burnu sızlar, gözü sulanır; o an­ S E VG i L İ N İ N P O STU Duygulanmamak mümkün mü
da nezleye yakalandı sanırsınız. canım?
«Aşk ronianlamı okuyan, «gönül, memlekette ımormalıı denilen şında daha. Yani hayvan sevme­ Ben de tavşanlarla geçmişteki
kalb, hicran» falan laflarıyla do­ sevgi örnekleri gördükçe sevini­ ye başlamışlar da, henüz insana ilişkilerimi unutup coşkun bir

Geçen gün Bahçelievler İlkolm­


lu şarkı duydukça of çeken, «his- rim. sıra gelmemiş.) • tavşan sevgisine kendimi kaptır­

lu 5 - 4 sınıfı öğrencilerinin tav­


. si» yerli filmlerimize ağlaşan ki­ Mustafa Bakkal bey çocuklara maktaydım ki, sayın Mustafa
şiler öylelerinden çıkar. önce hayvan, sonra insan sevgi­ Bakkal'ın basına verdiği demece
İnsan vardır, «Seni seviyorum» şan sevgisi (daha doğrusu mate­ si aşılamak için okula bir sürü bir göz attım. Ve sevgi coşkunlu­
kabilinden .bir laf duydu mu bü­ mi) yüzünden müdüre karşı a­ tavşan getirmiş, bunları bahçenin ğum acı bir frenle durdu zınkka­-
tün tüyleri sinirden ayağa kal­ yaklanmış olduklarını öğrenince bir köşesindeki yuvada üretmeye dak.
kar, aşk konularına fazla mılruz o sebeple duygulanıverdim. başlamış. Çoğala çoğala nüfusu «Ailemiz.» dediği. tavşanların ci­
kalınca içi bayılır, sevgi ticareti­ Efendim, olay acı. Büyük çap­ altmış olmuş tavşanların. cil-iklerini· anlatırken öğretmenin
nin romanına da, şarkısına da, ta bir tavşan faciası . Çocuklar da tavşanları gerçek­ söylediği son sözler şunlar: -
filmine de, bütün öteki vitrinle­ (Gerçi avlarda zaman :ıı'aman ten çok sevmişler. Her gün anla­ - Tavşan üreticiliğini ekono­
rine de öğürtüyle tepki gösterir. tavşanİara kıymış bir kimsenin n elleriyle besliyor, okşuyor, ba­ mik yönden de değerlendirmeye
girişmiştik. Ünlü bir lokanta tav­
sı biraz tuhaf görünebilirse de,
Aslında tutum değişikli}deri şimdi tavşan matemine katılma­ ğırlarına basıyorlarmış. Öyle ki,

nesinin kürkünü de 50 liraya sat­


sevgi anlayışındaki · farklardan sayın Bakkal çocuklarla kayna­ şanların etine talip oldu. Bir ta­
ileri gelir taıbii. Yoksa kendi zev­ •burada söz · konusu olanlar ehli şan tavşan topluluğundan <<aile­
kine ve kafasına 'uygun sevgiden tavşanlar. Benim vurduklarını miz» diye söz ediyor. mıştık . . .
elbette herkes hoşlanır . ise yabani tavşanlardı. Yii.ni dağ­ Gelgelelim bu aile mutluluğu Oldu mu, sayın Bakkal?
Ne var ki, bizim milletçe sev­ da yaşayan, h§.şa huzurdan çeteci uzun sürmemiş. Müdür bey ne­ «İnsanı sevmek, · hayvanı sev­
gi anlayışımız az bir şey karışık­ gibi tavşanlar. O yabanilere de dense tavşanlardan pek hazet­ mekle başlarıı sözü doğruysa, se­
tır. İç ·bayıltıcı aşk hikayeleriyle acınmaz ya! ) mezmiş. Tutmamış bu konuyu. vilen hayvanın etini ve derisini
salonlatı dolduran filmlerimizde Olay, sınıf öğretmeni Mustafa Hayvanları bahçeden sürüp çı­ satma dersinden çocuklar acaba
kadınİar kıskanılır, haklı haksız Bakkal ,beyin çocuklara sevgi a­ karmamış ama, o köşede çeşme nasıl bir sonuç çıkarırlar?

Beliti 1970 dünyasında çocukları­


suçlanır, ağlatılır, tokatlanır, tar­ şılama çabasından doğuyor. Fel­ yaptıracağı bahanesiyle gtinün Ama belki de haklı öğretmen.
taklanır, gırtlakl,anır, bıçaklanır, sefesi şöyle sayın Bakkal'ın: birinde tavşan yuvasının duvarı­

öyle çok gözyaşı ve kan akar ki,


kurşunlanır. Hasılı aşk yüzünden - İnsanı sevmek hayvanı sev­ nı yıktırmış. mıza verilebilecek en gerçekçi
mekle başlar. Tavşanların oradan içine taşın­ ders .bu.

re, kanaryalara falan .bayılıp ın:


insanın !bağırası gelir: (Aslında lben köpkelere, kedile­ dıkları yeni mesken entipüften Ne dersiniz?
- Bre aman, bu ne biçim sev. bir yermiş. O gece bir «hain kö­ Sevdiniz mi bu hikAyeyi?
gi? Olmaz· olsun _şu bela! sanlardan nefret eden çok kişi pek» oraya daldığı gibi hayvan­
Onun için bendeniz bizim tanırım ama, onlar belki işin ba- cıkların altmışını da boğuvermiş. Refik ERDURAN

Halk, tiyatrolara ilgi göstermeye başfüdı. - Gazetele'l' -

TiYATRO

y A
-

Bugün! ..
Dün ...
9
Ankara'da Ulus Meydaru'nın Ban­
kalar Caddesindeki bir okuyucumuz
geçenlerde gazetelerden birinde
«Göz Jimnastiğin başlığı altında bir
yazı okuduğıinu b ild iriyo r ve bu ko­
nuda bizden mütemmim malCımat
istiyor.

Takdir buyurursunuz ki vücudu­


muzun diğer kısımları gibi gözümü.
zün de bir nevi jimnastiğe ihtiyacı
vardır. Mesela bir an içiiı boynu ele
alalım. Boynumuzu devamlı olarak
bir yana çevirirsek ağrırna.z mı? Ağ·
rır tabii. Onun icin bazı kimseler
boyunlarını bir sağa bir sola çevİ·
rerek kaslara jimnastilt yaptırırlar.
İşte, gözlerimiz için de ayııı şey söz
· ]j:onusudur. Devamlı olara,k bir yön.
de baktığımız zaman yorulan gözle­
rimize sağa, sola, yukarı ve aşağı
doğru hafif jimnastik hareketleri
yaptırılmalıdır. Bu, özellikle bizim
memleketimiz bakımından zaruridir,
çünkii hemen hemen herkes biribiri·
ne yan bakmaktadır. Etrafınıza şöy­
le bir göz gezdirecek olursanız lıe·
men göreceksiniz: Dolınuş şoförü
trafik polisine yan bakıyor, trafik
polisi şoföre yan bakıyor, bakka-
la-manava giren vatandaş acaba lrn­
zık mı yiyeceğim diye yan bakıyor,
rüşvet olayları dolayısiyle iş takip­
lerinde, ilgiliyle vatandaş arasıntla
yan bakmalar oluyor, seçmen acaba
politikacı vaadini bu defa yerine ge.
tirecek mi diye milletvekili adayına
yan bakıyor, muhalefet iktidara yan
bakıyor, iktidar mulıalefete yan ba­
kıyor, partiler içindeki hizipler bl· TÜRKÜLERDEN TOR N İSTAN :
ribirlerine yan bakıyor . . . Ece, bu k:ı·
dar çok yan bakılan bir toplumda
gfu:ü zaman zaman dinlendirmek
BiR FAKİR ŞAiRİM. AMMA
lçiri mü.Sadenizle göz jimnastiğine Henüz çok fakiriz amma, Yüreğim hep şu Koltuk'ta,
ihtiyaç vardır. Eğer kah sağa, kah
sola, kiih yukarıya, k�h aşağıya göz­ Kredimiz var, vatandaş Gözlerim Nurlu Ufuk'ta,
lerimizi çevirerek kasları dinlendir­

o
mezsek kol'karım bu kadar yan ba­ Yoksulluğa alışırız, Her tüccar bir zam istiyor,
kışın hakim oluşu dolayısiyle top­
Sabredin az, yavaş yavaş. Zamlı kaldık Başkanlıkta . . .
lumda bir yampiri gidiş meydana
gelebilir. Onun için biribirimize doğ­
Varsın, mulıalif üstüme, Varsın muhalif üstüme,
ru-dürüst bakmaya çalışalım ki doğ­
ru yolda ilerleyebilelim.
· Atsın taşları taşları, Atsın taşları taşları,
o
o ___
* * *
Ben taşı toprağı değil, Ben taşı toprağı değil,
Çanakkale'den bir okuyucumuz da
bize gönderdjği ıbir mektubunda şöy. Düşünüyorum maçları Düşünüyorum maçları . . .
le diyor: «Siz belki doktor olarak
· psikolojik ve bilinçaltı meselelerden Fikret YILMAZ
anlarsınız diye soruyorum. Bugüne
kadar rüyalarunda, yabancısı oldu- ----"'

1.stcdiğiJJJ gibi süralli


Tabii· . . Bl daldkad
_

_
---�- --- - ·�-·

( "? o�i Y O R K İ •••

rJıt1, , ? ğum b.ir tip, rüyama girdi geçen ak­


şam. Bu bir politikacı tipiydi. Her

Oğuı �_
ne hilmıetse politikacıyı görmemle
korkudan bağırarak uyanmam bir
oldu . ·Bunu nasıl tefsir edebiliriz?»
Öyle sanıyorum ·ki son vergiler -ve
zamlar yUi-ttaşın bilinçaltında müt­

yanızda bir politikacı görünce, cA·


hiş bir kor.laı yarattı. Onun için rü·

caba yeni bir vergi mi koyacaklar?»


diye korkmuşsunuzdur. Normaldir
korlmµ nız. Bu mealde başka mek.
tuplar da almaktayız vatandaşlar­
dan. Böyle hallerde en iyi çare, ata.

ya görmektense uyanmak evlMıl'».


lanmızın dediği gibi, «Korkulu rü­

İçgüdüleriniz sizi iyi yönetmiş, teb­


rik ederiz. Bir de 25 yıldan beri va­
tandaşı «nurlu Ufuklal'» diye diye
soktukl.arı uzun metrajlı rüyadan U·
yanmasını becerebilirseniz, hakkı·
ruzda -d3.Iıa da iyi olur sanının. Dok·
tor olarak benim söyleyebilecekle·
rinı bundan ibaret sayın okuyucum.
• • •

Adana'dan bir okuyucumuz da son


zamıgılarda gazetelerimizde Japonya
ve Amerika'da bekAret kemerleri
kulla.nıJdığına dair haber ve resim­
lerin . çıktığını stiylüyor ve bugün
için bu kemerlerin pratik olUP olma­

!::!'.:S=:�:!:�:::!�:!!!:S::=l
diğıru soruyor.
Bu konuda diyeceğim şunlardan
ibaret sayın okurum: İç polltibda
durumun vehametini unutturmak ve
dikkalleri iç politikadan dış politi­
kaya çekmek gibi başvurulan y,ollar
GÜNÜN ŞARKILAR I NDAN

BUR UK ACI var ya? İşte bu ·bekaret kemerlerinin


resimlerini yayınlamak da böyle bir
YALÇIN, içimde bir ok, Partide bir yara var, yola başvurulmasından başka bir

gün geçtikçe artan hayat pahalılığı,


şey değildir. Çünkü memleketimizde
Yirmialtılar yabancı. Parça parça oluyor,
dayanılması zor vergiler ve zamlar,
Koltuk öyle rahat ki, İktidar elimizden
artan işsizlik gibi vahim durumlar

kaldığımız «İktisadi rezalet. keme­


Ayrılmak derin acı .. Kurtuluyor, kaçıyor. dolayısiyle gittikçe sıkmak zonında

rinden bahsedeceğine gazetelerimiz.


Düşmek korkulu rüya, Yıllar yılı bekledim, den bazıları dikkati başka yerlere
Ve BOZBEYLİ çok acı. Nurlu Ufuk doğmadı, çekmek maksadiyle Japonya'da ve
Amerika'daki bekaret kemerlerinden
Kime gidip yalvarsam, Ne biçim Mutlu, Refah? bahsetmeyi tercih etmektedirler.
Toplumumuz için önemli olan beli·.
mizdeki kemerdir, bel-altı kemerleri
Diyorlar «Ol bir aşı.»

Fikret YILMAZ
Bize hiç uğramadı . . .

değil. Şimdilik hoşça kalın.

R�şit AŞÇIOOLU
. t,,
t ı ı ı ı ı t ı ı t ı ı ı ı ı ıı ı ı ı ı ı ı ı ı ı t ıı ı ıı ı ı tı ı ı t ı ı ı ı ıı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ıı ı ı ı ıt ı ı ı ı 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 11 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 11 1nı ı ı
ıı ı ıı ı ıı ı ıı ı ıı ı ı ı ı ıı ıı ı ıııııııııı ıı ı ııu n ı ınıuıı rı1! 1 1 111 111111 ı ı ı 1 1 ı ı ı ı ı ı1 ı ı 11 1 1t ru ııı ı n �

1 1
1 1
�: �:

1
=
!
5

�: �:
. --� � �
�aktUo ınusunuz acaba?..
� - Hadi efendi, iftar hazırı.. �
ıup giYİnirim! .. �
=
=

:'l)lllll lllllll llU 11ll l


§ ı111111111111111 1111 111U1111111111 1111uınuııııı 11111u11nm11111 1t1nı1llm1ltt
1 u
1Ul ll l l ltl l UUt11flm11nım1 1 11111tıı ı1111111111 1 uııuuıı ı 11 1 1 1 1 t ı 11 m unua mnu 1 1 1 mmm u n
T A K T I K A H M E T
· - N o. 6 ..,;,
:
A
· RTIK iyice anladım ki keşifler

f ��:; ::;�:
si, merak, ikincisi övgüye dayana­

:._� "'''''''''
·
ve icatlar birtakım zaruretler- mayışlan. Ama kadınlar öyle dam­

:
. den doğmaktadır. ...-insan bazı ıııııııııııııııuıımııuıı•ffnııııııııııııımııımıııııııuıuıuınn11111111111111111
dan düşer gibi övülmekten -. de hoş­
••

ni pek fazla yormuyor. Ahmet anlat­


konularda sıkıntı çekmeden kendi­ lanmazlarmış.
«BİLEN KAZANIYOR» yarışmasının konusu şudur: Her sayıda·
Birinci sorunun merak ve belki bi­
tı: Bir gece sabaha kaçlar uyuyama­ bir hildiye yayınlanacak ve bu hikaye ile ilgili bir soru sorulacaktır.
raz endişesi içinde yaklaşanlara sı­
mış. Uzun uzun düşüiı.müş:
- Bu işin de, demiş, bir püf ta­ � sayı sürecek ·ve her hafta bir hikaye bir de kupon yayınlanacak·
Bu soruların cevaplarını okurlarımız vereceklerdir. Yarışmamız sc-
cak gülüşüyle cevap veriyormuş:

�:g
- Sizin dişleriniz benimkilerden

5
·ra!ı olınalı. . . Bunca arkadaşı güzel
beyaz da!
1 - B.ikiye ile ilgili sorunun cevabını bir kAlıda yazıp, «BİLEN
güzel kızlarla arkadaşlık etsµı, ken­ Yarışmaya katılmak isteyen okurlarımız:

KAZANIYOR» kuponu ile beraber aşağıdaki adrese göndereceklerdir:


. disi böyle eli boş gezsin olacak şey O küçtik merak, o belli belirsiz en­

0 gece:
değil! dişenin ardından dost bir gültiş ve
AKBABA DERGİSİ YARIŞMA SERVİSİNE yüzdeyüz içten söylenmiş bu söz

2 - Her doğra cevabın karşılığı 25 liradır. Okurlarımııı,ı cBİLEN


· ..:... önce bir taktik bulınalıyım DİVANYOLU' - İSTANBUL · çok tesirli oluyormuş.

KAZANIYOR» yarışmasına bir sorunun cevabı ve bir kuponla ka­


kendime . diye düşünmüş ve bütün Ahmet diyor ki:

tılabilecekleri gibi; sekiz hikayenin cevabını ıııra numarasına gllre


.geceyi düşüne düşüne geçirdikten - Bu sözdeki büyü ,bak nerden
sonra, sabaha Jı:arşı taktiğini tesbit geliyor. Kadın iltifatın tesiri ile ön­
'
Böylece 25 liradan 200 ·liraya kadar kazanma şanslan olur.
. etmiş. Qnce, «Kadınlara ve kızlara yazıp, sekiz kuponla birlikte de katılabilirler.
ce sizi daha sevimli buluyor. Sonra

3 - Doğru cevap verenler arasında kura çekilecek; kura sonucu


yarından itibaren daha çok ilgi gös­
oynadığınız bu küçük ve zararsız o­

25, 50, 75, 100, 125, 150, 175, 200 liralar kazanan okurlara aynca Ak· ·
tereceğim. »
yunla zeki olduğunuzu farkediyor.

baba Yaymlı.mndan ·birer kitap ·da armağan edilecektir.


· İlgilendiğim kadın· veya kızlardan
Sonra da sımsıcak bir bakışla ken­
biri ·bu ilgiye karşılık verebilir. O
�r,ılllllllllflllllllUllllllUl ! llllUUllllllllllllllllllUllllllllllllllllllJllllllllllllllUlllllllllllllllllllllUUllHIUllUlllllllffl"
,. _ halde ikinci prensip: «Ne olursa ol­ disine güvenilir bir insan olduğunu­
. zu ispatlamış oluyorsunuz.
sun onunla konuşacağrm.»
Bu ikinci prensibi de · bir üçüncü­ Esprisi olan ve iltifat etmesini .bi­
çacık ilgi. Bir kere gözgöze gelmek «Ben hiçbir kadına, hiçbir kıza len· samimi ·bir erkek, hangi kadının
sü izlemiş: «Konuşmanın devamlı­
yeteri Eh.. bu da o kadar _ zor bir -Affedersiniz- demedim» diyor Ah­ rüyasını süslemez? . . . Hangi genç kız
lığını sağlayacak en tesirli ilk cüm­
şey değil ! «Affedersiniz, çok güzelsi­ met. böyle bir erkeği reddede&ıilir? . . .
leyi bulmalıyrin.ıı Oriu da bulınuş!
niz, saçlarınız beni büyüledi. Gözle­
liyorlarmış. İlk şaşkınlık geçince tu­
Ertesi sabah erken saatte, mayc.­ Aksine onlar · kendislnden özür di­ Hfisılı bir Napolyon şimdi bizim
sunu, havlusunu, bir paket Yenilıar­ rinizin esiri oldum. Sizi aylardır ta­
yor. Bana kız gösterin. Annemle kız­
Ahmet: «Bana kadın gösterin, di­
man sigarasını koymuş plaj çanta· kip ediyorum. Benimle evlenir miy­ haf bir merak kemirmeye başlıyor-
sına. Ver elini_ Suadiye. . . Önce, şöy­ diniz?» Böyle saçma sapan sözlere ·
muş içlerini. Öyle · söylüyor Ahmet. kardeşim dışında fethedem!yeceğim
( le bir dolaşmış kumda. paydos! diyor Ahmet: «Onun daha Hatta bazan aynalarını çantaların­ kadın, fethedemiyeceğim kız yolttur,
Seksenyedi numaralı kabinenin ö­ büyülü bir cümlesi varmış. Yukar­ dan giz1ice çıkarıp etrafa çaktırma- benim. Büyüctiyüm ben, btiyücU! ..ıı
nünde bir güzel kız oturuyor. Sarı daki sözlerin hepsinden daha ma­
dan dişlerine bakanlar bile oluyor­ Bütün arkadaşlar şaşınyorlar . . .
düz saçları omuzlarında, bal rengi sum görünüşlü. Ama · hepsirtden da­ muş. Derken eğilip Ahmet'e sokulu­ Benden başka kimse bilmiyor Ah­
gözleri · tatlı mı tatlı. Ahmet'le göz­
ha allak bullak edici ve . hepslnd�n yorlarmış:
göze gelmişler hafifçe gülümsemiş met'in sırrını. Sabah bir sarışınla,
daha kısa zamanda sonuca ulaştı­ - Affedersiniz, neden sordunuz
• kız . . . öğleden sonra bir esmerle, gece bir
ran.» hangi marka diş macunu kullandığı­
Benim bil e aklımda
kızılsaçlı jle görenler kıskanıyorlar
- Tamam, demiş, Ahmet. Seksen­
Bir bakıyorum. Bir gözgöze geli­ mı? da doğrusu.
yedi numaralı kabln�nin üç-dört
yoruz: «İnsan psikolojisini iyi bilmek ge­ hep aynı cümle var:
metre ilerisine, sanki kızı hiç far­
ketmemiş gibi, sanki hiçbir ard ni­ - Ne marka diş macunu kullanı­ rekn diyor, Ahmet. Kadınların iki - Hangi diş macununu kullanı­
yeti yokmuş giibi, sakin sakin, U· yorsunuz? zaafından yararlanıyorum: Birinci- yorsunuz siz?
mursuz umursuz oturmuş. Gözleri
* * *
iierlerde. Denizde, sandallarda, mar­
tılarda . . . Sigarasını yakmış. Derin
· Bu akşam saat beşte çıktlpl r;lai­
bir .nefes almış ve kendinden emin reden. Vapurla Kadıköy'e .geçiyo­
pozlarda üf:lemiş dumanı. Bir nefes rum. Yanıma, ondokuz - yirmi yaşla­
daha çekmiş.. gene üflemiş. Ufka
rında bir piliç oturdu. «Ne güzel
doğru, uzaklara doğru! Kıza bir üa­ ·.:"
leri. . . B içimli uzun parmaklı. Otu­
gözleri var Tanrım! Ya pamuk el­
ha bakmış. O da kendisine bakı­
yor! . . .
dan görünen dizkapakları insana be­
runca hafif sıyrılan eteğirri.n altın­
Kıza dönmüş, gülümsemiş, hafifçe
o tarafa doğru eğilmiş. Hiçbir baş­
. lirsiz bir çarpıntı veriyor. Gözgöze
. !angıç yapmadan, «pat» diye söyle­ geldiğimiz zaman pembeleşti yanak·
.miş hazırladığı ci.lmleyi:
ları.
- Hangi diş macununu kullanı­
Birdenbire aklıma geldi Ahn;ıet'in
Kız şaşkın, bir şey anlamadan,
yorsunuz?
taktiği. Nasıl olsa cümle hazır, ha­
şan garanti. «Hay yaşayasın be :Ah­
bir robot gibi cevap vermiş. met». Bu diinya akıllıların dünyası

fes çekmiş. Yine ufuklara doğru üf.


Ahmet, tekrar sigarasından bir ne­ zaten!

!emiş. Ama kıza da en sıcak, en


Başımı kaldırdım , gözgöze geldik
kızla. Yok yok, y anılmıyorum
dost bakışıyla bakmayı unutmamış. . Bi­
raz gülümsedi hattıı.. Ben de gill m­
Bu sefer kız biraz da merak his­ . ü
sedim. Hafifçe yaklaştım:
siyle eğilmiş:
- Affedersiniz! Niye sordunuz - Hangi marka diş macunu ktıl­
harıgi cliş macunuı::i.ı kullandığunı? la nıyorsunuz?
·'''Ahmet yine gülümsemiş. Yine :::n
sıcak, .en dost bakışıyla bakmış kı­
e u-
E rtes- 1 gun
zın bal rengi gözlerine:
.. KadJkÖY Jskeleslnd
. ınç.
- Siziri dişleriniz benimkilerden t'i Bir sev ·
zaktan gördüm .A]l111 e
beyaz da ! . . .
Sa.klayan:ı
doğru ilerle
·

.
n

dim kalaba!Jğı ıte kaka


le el salladım, yanı a ­

dı ğım sevinçl e:
- Aslan AhIDetı
Ahmet'i son z.aman!arda her gün
.AJJlB o daha evveı d
diye boYnun
bir başka ·kızla görüyoruz. Saı;ışın­
a sa-

mp bUD U nıed
Ö
rı!acaktıD'l· avra.
lar, esmerler, J{ızıl saçlılar . . . Arka­ i ·
daşlar takılıyorlar:

Bırak Alla.hını Kadrı,


dedi. canım sık ılıyor za.tenı
seve rse .
- Am an Ahmet, miriı.sa mı ko.ı:ı.­ _
n

Ahme t :
dun nedir bu?. . .
...

_ Ço k basit, diyor, bir gece uyu- Baba ORAL


Kimse çözem i yo r sırrım. Her kar- koydunuz? SORU :
m adım .
- Peki, iiçüzlere ne isim Ahmet'in cam ne·
şı laşmamızda : · - 1 inci Ahmet, 2 nc i Ahmet, 3 iincü AJunct ! den Sıkılıyor?
..
_ Çok basit, diyor Ahmet, bir par-

12
i t'

PAZA RTESİ
Sizin sıranız da gelir
J
Bekçi. TeşkiHl.tı Kanununun değiş­
tirilmesini isteyen mahalle bekçileri
geçim sıkıntısından şikayet ederler­
ken, geceyi gündüze katarak darge­
llrli memurunu daha rahat bir ya­
şama kavuşturmak için kafa yoran­
lar açıklıyor:
«İtfaiyecilerin kıyafetleri değişi­
yor.»
Para kayıplara karışıp da, geçim
derdi küçük memurun yakasına ya­
pıştı' mı, yukardakine benzer haber­
ler resmigeçite .başlar:
«Belediye Zabıtasının kıyafeti deği­
şiyor.»
«Trafikçilerin kıyafeti değişiyor.»
«Toplum polisinin kıyafeti değişi­
yor.»
Patlama noktasına gelen, uygun
bir ücret değişikliği isteyen, güm­
rükçüler mi?
Öyleyse değiştir başlığı:
«Glimri.ikçülerln kıyafeti değişi­ Kallonma! ..
yor.»
Şimdi öğreniyoruz ki, bekçileri al­
mışlar ele. \

Alkol tedavisi
Sabret hemşerim, yaşamın değiş­ ne tur atılıyor, Millet Meclisinde tur Onlarda kilot delik, sütyen delik, CUMARTESİ
mez ama, giyim kuşamın değişir yi­ üstüne tur atılıyor! çorap ile bulfiz delik; bütün saydık­
.Jarımızdan sonra bizde cepler de

SALI
ne! Durun baylar, konuyu bir de sa­
lim kafayla incelemeye baka,Iı.m. delik üstelik!

Bilin bakah:m
Fransız'lara göre en pahalı hasta­
lık neymiş biliyor musunuz? AlkG­
Turların ısınma amacıyla atıldığını
düşünüp, önce kaloriferleri yakalım . CUMA
llzm!
Konuyu tıp adamlarina ·bırakırsan
Siz, yebkllilerin yalanlamasına, Ba­ PERŞEMBE Öyledir böyle olur işte . . .
kanlığın, doktorlara demeç vermeyi Neyse ki bu bakımdan epey şanslı
sayılırız ·biz. Çünkü alkol . tedavis!Y. ­
yasaklamasına bakmayın. Adını bil­ Yüksek öğrenim görenler arasın­
Aşağı kalmayız da yapılan bir anket, Türk öğrenci-
diğimiz, bilmediğimiz bir sürü has-
·
le .�lgilenmez hekimlerimiz.
. talık cirit atıyor ortalıkta! Fransa, kadın giyiminde yama mo­ lerinin diledikleri fakülteye gireme­ Olçüyü kaçırdık mı, zamla tedavi
Grip, İstanbul'da . . . dasını .yaymaya çalışırken; İngilte­ yoluna gider sağolsun Tekelimiz]
i'e'de başlayan «Delik» modası da­
dikleri için, amaçlarına uymayan
Sanlık, İstanbul'da. . . mesleklere atılıp birer memur ol ­
PAZAR
mış.
Kolera, tifo, İstanbul'da! . . . ha şimdiden bütün Avrupa'ya yayıl­ maktan öteye gidemedikleri gerçeği­
' rahat edelim ni ortaya çıkarmış.
birader. . . Hani insan gözlerini yumunca Av­
Bilen .bJıi ıiliylesin de - 10 Kasım
-
İstanbul dedikleri nedir? rupa kadınını görmüş gibi oluyor. Ankete katılanlar öğrenim sistemi­
Sokağa çıktım, bütün taşıtlar dl.ır­
Revir mi, şehir mi? İçte, kilot delik, stityen delik; dışta, mizin aksaklıklarından uzun uzun

ÇARŞAMBA
muş.


çorap delik, bulftz delik . . . Kontak ·kapama boykotundaymış
dert yanmışlar: «Turkiye'd_e mühen­
, -..- Modern dünyanın moda öncüsü şoförler.
dis olmak isteyen, dişçi; hukukçu
Y akın birader! olmakla ne kadar sevinsek azdır. Çevreme baktım, bütün millet yol-
\
olmak isteyen, iktisatçı oluyor! ıı ..
Hamdolsun çıplaklığı dünyaya larda. . .
yaydık. Aman gençler, buncacık terslikten Oysa çoktan işlerinin başında ol­
bizzat parlamenterlerimizin tehlike­
Basın, 'Parıamentonun ciddiyetini
ne çıkar? maları gerekirdi.
Yama ile Fransa'yı kendimize hay­
ye düşürdüğünü iddia ediyor. Gazeteye baktım, -bir yüksek · Okul
ran bıraktık. Politikada da öyle değil mi?
çıkan çatışma sonunda kapatılmış.
Muhalefet, «Meclis Başkanlığının Delik'le İngiltere'nin aklını aldık. «Parıamentoya şöyle birkaç kişi Devlet dairelerinde masalar boş,
partiler üstü bir görev olduğunu ik­ Tereciye tere satar gibi şimdi biz­ soksam yeter» diyenler bakıyorsu- özel sektörde bürolar boş! ..
tidar anlayabilseydi, batAsında ısrar den kaptıklarını bize sokmaya çalı­
. nuz kendini bir anda iktidarda bulu­ «Ne oluyor?» dememe kalmadan
etmezdi» ctiyor. şacaklar ama, sanmayız ki hanımla­
«İktidara 'geliyoruzıı diye •bar bir siren vurdu, düdükler öttü, ya­
rımız kansın. yor;
İktidar, seçimin uzamasının kusu­ kındaki okulların birinden küçük
Zira delik çeşitimiz ·onlarınkinden bar bağıranlar bakıyorsunuz «Çakı­ bir öğrencinin sesi geldi:
nmu Anayasa'ya yüklüyor. «ATAM '
daha çok. lı muhalefet» oluyor! izindeyiz! >ı
Diğer taraftan Senato'da tur üstü-

oo o o o oot ' ....

- Mahalle bekçileri geçim sıkıntısı 9ekiyor. -


H'azırlayanlar :
ALİ ÖRSAN ÖYM�N
ALİ ÖZOGUı
H Af.TALIK
"
.� MIZAt-fl

o T u R u M u A I y o R u M
s.ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı �ııııııııııııııııııı,(�

ç İ T A L Y A N

o T u R u M u K A p I y o R u M U S U L Ü
O Y L A M A
H esap 600,000 Tü rk L i rası
VET etmekte . .

E
sevgili Akbaba oku­ Meclis Başkanlık
yucusu. Meclis açıldı açı­ makamında bulunan geçici


lalı, hemen her toplantıda cazgır · da her seçim sonucu,
aynı cümleleri işitiyoruz baş­ oturumu aynı sözlerle kapa ­
kanlık kürstistinden: makta:
- Oturumu açıyorum, baş­ - Netice hasıl olmamıştır,
kanlık seçimleri için - turlara yarm saat ondörtte toplan- -
geçiyorum! mak üzere oturumu kapatıyo­
Turlar 1 Kasımda- başl adı, rum efendim ! . .
15 Kasımda hala devam edi­
· Meclisteki tutanak tutan gö­
yordu. Millet Meclisinde ondo­
revliler ve gazeteciler artık
kuz, Senatoda yirminin üstün­

S
ÖZÜMÜZ meclisten dışan
AP .
ezberlediler bu cümleleri .
Meclis açıldı · açılalı hep aynı
de başkanlık seçimi için tur çilir. . . Beşinci Büyük _ ama şu Meclisin her oturu­
yapıldı.. bu yarış, onbin engel­ muncla sonuç vermeyen oy-
Kong�esinin başpehlivanı Sü­
sözler ve aynı görüntüler . . .
• liyor. Kürsüye bir sepet, 450 par­
lamalarla boşuna vakit kaybedl-
liyi de geride bıraktı, şimdi lüman bey, kongrede istediği­
Görüntü dediğimiz, kürsüye
maratona doğru gidiyor. Efen­
petin önünde oy atanlar kuyru· _;;
ni yaptırıp istediğini seçtirdi lamenterin adının okunuşu ve &e­
dim, başkentte'" «tur» un poli­
konulan oy sepetleri ve bu se­
ama, parlamentoya gelince iş­
petlerin önünden geçit resmi
tik, dah doğrusu parl!l.menta­ ğu. . . Her tur en azından yarım §
ler değişti. . . Büyük Kongrede
rik bir anlamı vardır.
yapan sayın parramenterler. . .
nif..
saat sürüyor. Yarım saat de tas- §
Tur de­ bir nefeste cazgırbaşılığına boşuna zaırn!1Jl öldüı:mek. E
Sepete . attıkları zarflar baş­
yinee akla BUyUkada'daki e­ seçtirdiği Nurettin Ok, parla­
pehlivan Demirel'in adayı Nu­ Oysa vaktiyle bir Italy� fı�a- §
sına elektrikli oylama sıstemı ıs- il
marlanmış ve 10 milyon öden- §
şek turu gelmeye! ParlAmen­ mento başkanlığı için ıkındı
rettin Ok'un seçilmesini sağ­
layamıyor ve saat 16.15 olun­
toda tur, başkanlık ya da baş­ sıkındı ama, gerekli salt ço­
mişti... Bu sistem sayesinde mil- §
kanlık divanı için yapılan se­ ğunluğu sağlayamadı. Bu yüz­ letvekillerimiz oylama sırasında §


ca, oturum kapanıyor . . . Hay­
çimlerle ilgilidir. Eğer adaylar den de bu satırları yazmaya sadece sıralannın k.enanndaki §
di iftar sofrasına . . . Daha doğ­
rusu Millet Meclisinin ucuz ta­
gerekli salt çoğunluğun oyla­ başladığımız ana kadar turlar düğmelere basmakla yetinecek-

ı
rını alamazlarsa yeni tura ge- !erdi. Evetse yeşil düğmeye ba- §
bir fasit daire örneği devam rifeli lokantasına. . . sacaklar, hayırsa kı rmızıya. Çe- §
1 Kasımdan beri oturumu a­
ya. . . Bu sayede otomatik bir 8- §
.�
kimser kalmak istiyorlarsa sarı- ;

Po l itika göz l üğüyle parl am ento sözl üğü çıyoruz, oturumu kapıyoruz . .
Hesap : 600.000 Ti.irk lirası . . .
let başkanlık kürsüsünün yanın- §_
daki bir tabloda oylama sonucu- =
Bu hayat pahalılığında, Mecli­ nu yine 0tomatik olarak göstere.

sin her toplantısı 600.000 lira­


milyon
Türk lirası ödemişti bu millet bu
cekti. Boru değil, on

sistem için! Lakin sistem çalış­


·,"''• •<.;. ,
lık bir masraf pusulası gerek­
tiriyor! mıyordu ve biz yine eski hamam
eski tas diyerek sepetleri kullanı­
Diyeceksiniz ki: yorduk. . . Bunun nedenini sordu­
- Peki, bu hesabı kim ödü­ ğumda, tecrübeli bir parlamento
muhabiri izah etti:
yor?
- Efendim, sistem çalışmasına

- C -
Fukara millet· dururken, ve­ çalışıyor ama milletin biribirine
killeri ödeyecek değil yal itimadı yok. Daha doğrusu baş­

itimadı yok. Yoklamada 300 mil­


kanlık divanının parlll.menterlere

CACIK - Yoğurt ile hıyar veya maruldan yapılan salata! İktidar


* letvekili sayılıyor. Otomatik düğ­
ve muhalefet partilerinin kurdukları koalisyo melerle oylamaya gidilince beş- •
n.

i k i e l ve b i r baJ
yüz, altıyilz hattA yediyilz oy çık·
CAFER - Tekstil sanayiinde tüketimin baş unsurlanndan biri. tığı görülüyor.
- Acep sistem mi bozuk?
CAMBAZ - İp veya at üzerinde tehlikeli beden hünerleri göste­
ren kimse. (Her partide en az bir adet bulundurulması ge­ «İki el bir baş için» demiş- - Hayır, milletvekilleri, arka·
ıer ve düşünen adam heykeli. daşlarının omuzlanndan a.tlaya-
ni yapmışlar. Bugünlerde iki
reklidir. )
: rak boş sıralardaki düğmelere de

s E
CAMEKAN - Kültürlü görünmek için kullanılan d üz camlı kalL".1 § basıyorlar!
mek için Jmllananlann başın·
elini başını tutmak ve düşün·
Anlaşılan, iki el bir baş için a-
:
çerçeveli gözlük.
da Başbalian iDemirel geliyor. § ma; baş Meclis Başkanını da seç- §
CANKURTARAN - Hayatı tehlikede olanları kurtarmak için kul.· Başpehlivanın, Büyük Kong- § meye kalkınca el sayısı çağalı- §

� : �1'. �
!anılan araç. Güven oylamalannda Birlik Partisi'nin liört redeki heyb"etli çalımların ı § �oı !
oyu. �
tzı
ıı:u �
Pariaınenf.9 açılınca unuttuk. . Evet sevgili Akbaba oku
Mecli- §
4�ın
CAZGIR - Güreşecek olan pehlivanlan yüksek sesle �eyircil�re Serde mühendislik de olsa iki a
§ Italyan usulü oyı an; y

§ �
tanıtan ve dualarını okuyarak onları meydıu;ıa süren kim­ kere ikinin dört ettiği sonucu. § yon veriyoruz ve -hadi §
nu değiştirmek mümkün ol. sine başkan seçmek
muyor. · «AP. ,içinde tam bir
se. . . (Millet Meclisi Başkanlığına seçilirse Nurettin Ok.)
sepete baş·
(233 .,... 26 - 2 - 4

: sandık olsa neysır- :
CEBİR _ = Kasım kuşkusu). tesanüt varı> diyen ve bun E vuruyoruz!
a
5 �
önce kendisi inanan B ilk
�� ��� r � �.aşkam a- LAFLAR
aşba-
'.,. ....... . .. .... """"""
«Şu parl!l.mento ne işe yarar?» diye düşünenlerin
1 n 1 1 1 1 1 1 1 1 1 u\J
CEHALET - .
·
, , , , ,11ı ru11
u ı uu1111

e
" �• UStüne Çı• . ilJ.Yv>
Ortak nitelikleri.
kıi
ç
dıl Q
s o a 'l'lKılN
Mec
Mi'fte� J:� �
KOC
(Oturum) Celseyi açmak: Meclis Başkanının konuşmak
CELS E
için toplan mış olan üyelere işe ·başlanacağını bildirmesi. C Ü-
· AP'Ii var
_b� ndeğnekt verin
� A���
d .
_

Bana öyle
Millet soruyor: ki diiJJYayı yerın a ..:._
yeler genellikle konuşmak yerine didişmek için toplandıkla-
Ba� öyle bir ilı:
cl ibuçuk lira ve-
:- Nereye gitti bu kırküç
rı için işe "başlanamaz. )
.........- ... - "
ınil.letvekili?
- Erkekler tes rjn ki, k arnımı oy:urayı.m.
- MARAŞLI AHMED -
...
""�''�'''''��'""'''''�""'''"�'"'��'''''""''"'"''""�""�
anüdüne!
• •

�·�
14
''''''''' '""'"""" ...... ...,........�........,....""""
. ,
l
..
"

Ya.zil"' :
�UAVİ �ÜALP
t;izerı : ,.
�EMİH !7At...c. ıo�ı... U

İ·!?'Tı::" 17Ü1üN �IJ Pı-ANt..A fZDAN HAr7E:IZ�İZ. Sı:: t.A. HAl1(N O <E11RAl.7A &iZı...i �İR EVOE: NE:.�ESİNİ �LJL.UYO�l7ı.J YANIN04 .
M e�HLJR MANILE NL�RDEN L c &6 VAızoı . ( L. C KADI N I N ADI v� SOY401!7112 . . S6 174 e>EJ..İNİN öı..ç.Ü6Llf?ÜJZ. . ) ... , -J.

ıı
C(IL- DlfZ.T ��N i . . f:?t.J ANl/A
01-l GEL-Al1AT1İN .

ME:MLE.:.f(.lffİN EN KUt?tz.E3.Tı... j
E'f<:.J<:.EGİ TAtz.4t=INOA N AYl�L-AN­
MAN IN GE:VİN C İ İl(İNDEY{M
CAN IM . . .

G lf::-4 174 ç;izı.. i TEL.f:FON l(AL-1/J . . KU �t?Ef;-A J<:.ESM5� İç.İN �E:Nİ �HAT-
GELAı-IAi-rlN Y4� GİVİL- �iız ıqy4r;ı::1- S IZ. ETMEYiN .. 567 � inci . <:>ü_T.ıcız.u .
O

TELEFONU A Y.il •\
0
.-rı::. J , FA e>JZİJ<!Ae.ı Hİ<f ENTE�E&AN DE!GIL. DENiZE
�Mİ FİL-AN İNDİİz.İt.. DİGi ZAMAN e,ı:Nİ çAGol­

� 9u A NDA. MEML-El<.E IİN jeoPOL-İIİf'


.
,\; --- r;z:. : N .
.��!:
VAL-İ 1<.E€-SİN . l-4 A S.TA MI I o MAL.DE: f':.l:ZI
i
C?U i<!UMLJ 11... E ME�GLJ L..LJ M . K LJ FZ.DE:L,ıt'lt

:J , KessiN . . ö DA �ul' uMETr -rEM"1iı... ED�


f1İL. iız . - (";>ÜZ.EL- Mİ ?. : t7S�HA L-
)1 D

· �-f*'
• l<.A�TIM I VE:.JZ.ıN• ��

Mı.J€1ıJN ? . YENİ e,jp.


Af'! : . . 13-ENİ E/o'.İYot:z­

A�i-:'. M I 7

HAFTAYA PAZ4fi:
, __..
. �iJA�E 'fAPAP!.IZ
/ .._
CA N IM . .
.G ökmen Özdenak : l
"Ben de
Gibbs
. tras. kremi
kuUanıyorum , ,
d iy o r . ;r:@)i!'i'.l,f:: '].!�/!rl
- 48 - hurdan evlendi, sona aldı avradını
getdi, . .
Sıkılıyordum. . . Her şey sıkıyordu
- Nerye?

Cam g özlü Kadir, gözlerini oyna.


beni artık. Geceleri kör 13.mbamn
· - Memlekete.
ışığı altında meşin torbayı çıkarıyı;r,

- D.ur dur lan h emş erinı , bu Fer.


yazdıklarımı tekrar okuyor, tekrar
tarak:
yazıyordum. Anam:
- Ne yazıyon oğlum? dediğinde,
hat olmasın? dedi.
peder cevabını veriyordu:
- He ya . . . Tanırım ben, bWm kö·
- Ferhat?
- Elleme, mii.ni yazıyor, asker

- Nasıl, mektup alıyoıı mu Razı.


manisi. . . diyordu. ye iki saat dutar onnann köyü.

- He vallaha he, şindicik aklıma


Bir gün Raziye'nin aııalı�a:
- Raziye avradının adı?

geldi.
ye'deıı? diye sordum.
- Get Iaıı başımdan! dedi.
Zor tuttum ikendiml. Sanki Raziye'ye kavuşmuşum gibi
Yavaş yavru,i havalar ısınıyordu içinıden bir sevinç coştu geldi.
S i z d e.G ö k m e n arhk . . . Yazı düşünüyordum . . . Yazın
- Nidecen ki onları? 1erli.
·Kadir:
ne iş yapacağız? Sefer ağa.Yı gör·
Özd e n a k gibi bol düm bir gün: - Heç, dedim, çok severdim de
- Ga.myondan ne haber? dedinı.
köpü k l ü Gibbs'le - Sa!<J.ı deyyuslar, dedi.
hemşerimi.
- Onnar bu gış Isdanbıl'a getdi·
traş o l � ra k s ı h h at- - Yok mu bize bi mavinlik? Ier.

ğen, dedi. Şu �lışdığım gamyoııun


- Olunca haber ederim ben ye. - Nerye?
. l i bir cilde sahip
- Hepsi mi getdiler? ,
- Isdanbıl'a . . .
.Jllivini
i.
- Avradıynan gendi . . . Bakma biz
olmasa . . . Gerçi mavin sepet.
-o l u n uz. !emek golay ya, patronun- yeğeni ye·
ğen . . . N'edecen? burya geldik, gözünü sevem Isdan.
Bir cumartesi iyice efkarlandım . . .
Gece rüyamda Raziye'yI görmüştüm.
bıl'ın, bizim bi dayıogll var, hep

Spo r · asla rı «Hayırsız, vefasız» diyordu bana. O


Isdanbıl der, başga hişi dem.ez.

- He lıem şerinı, ·Isdanbıl. . . Onun


- Demek Isdanbıl ha?

Gibbs
. ile t ras olu·r ! tarla'sında mı ne otururmuş, onnan
günü öğleden sonra aldım bir şişe
şarap, indim ırmak kenarına. Bula·
bi hemşerisi var, Isdanbıl'ın Daşlı·
. nık suya baka baka devirdim şa.ra­
getdiler . . .
pazar yerine. . . Yakaladığım hamala
·bı . . .. Çıktım setten yııkarı, yürüdüm
- Hemşerilerinı b e, dedim . . .
( İlancılık : 583 - 186 ) sordılm: - Hı, dediler.

- Niye ki?
- Nerelisin? - Siznen bi şarap içek mi?
- Gayseri'll. . .

- Biz içmek ki.


- Nerelisin? - Heç, içek işde. . .
- Tokaıt'lı . . .
- Nerelisin? - Bi kere içek!

- Kimi arıyon ki sen? dediler.


- Buralı . . . Biribirlerinin gözlerine baktılar.

- Vallaha bişe deyim mi sana gar.


u:adir:
- Garışmayın, dedim.
Sonunda hamalııı biri: daş, var get sen yoluna, şarabı içi·
- M. . . . . . . . .. . . . . . . llyim, dedi. rip nedecen bizi? . . .

- Zaman kötü gardaş kötü . . . Ha·


- Lan, dedim, ben de M . . . . . . . . . . . . . - Ayıp ettiniz vallaha!
liyim be!
- Hemşerinı, hee? di var get işine! . . .
- Öleyse b i gave içek! . . .
- Hemşerin ya. . . Şeyi .tanın mı
- Sağol gardaş . . .
. seri, lıani Ötegeçe'de otururlardı, a·
- Madem öyle, siz de sağolun,
dım unuttum, evlendi hurda, ll'etdl
dedim . . .

bu deli de kim dJye. . .


memlekete!
·

Ardımdan şaşkın şaşkJn baktılar,


- Annat hele!

- E, çıkarama dım !ki ben .


- Ne annadiym? Razlye'ydl avra·
la. . . Raziye · orada, orada olmasa bi·
Demek İstanbul, demek Taşlıtar.
dının adı, M. . . . . . . . . . . . . e getdller.
Dur le İstanbul'un herhangi bir yerin·

var şurda, Gadir, ona sora;k!


şeye sqrak, •bizim bi hemşeri daha de . . .
O gece:
Yürüdük . . . Sinemanın orada sırtı· - Ana, dedim.
nı duvara dayamış birine: - Hı, ded i.
- Lan Gadir, bak hele, bu da bi· - Ben Isda nbıl' a gediyonım
- Temelli mi?
. .
zım hemşeri oluyormuş lan, dedi.

elinı:t
Kadir doğruldu. Cam gibi gözleri - Biliniyorum. Burda adam ola·
v ardı:
de galdı. Babam eyi, eh !bim e
nıadık nasıl olsa, tuttuğumuz
- Niresinden sin ki sen? ded i .
- İçindenim . . . ilerletti sanatmı . . .
- Biz köylüğünden . . Anam içini çekerek: ·· ..
zümüzün

dedim ·

burda go

'.
- Oğlum,
- Sen şeyi tanın mı hemşeriın dedi
nünde dutsan bi iş?

,
yahu bi türlü ismi hatırım a
geiıni - Yok ana gedCCeJI!;,"
Y ?.r be. H�sa.n mıydı Hö ssük 111 1 •
- Ba·ba.na d edin
Hanı Ö tegeçe'd e otururla
müy.
du.
rdı, - Sen del . . .

ı-
,, A B �
..
K -;. �
Sabibt: Ergin ORTAÇ yazı 1şler1DJ ıınen ıııare eden· ltadrt 1'.nr·
�--

datap , dizildiği ve b�;ıldığı yer: Akbaba Matbaası sekreter: Seli·


... , • s .. .. ,

mi M. Yurdatap, İDARE YERİ: oıvanyolu Klodfarer Cadd�'.


( Basın A No. 8 10, Daire: 3, İstanbul. Telefon: 22 18 ll Fiyatı: 125 �
,

: 60515 · • 20885 - 18 5 ) ·

16
"" ....... . y y....... . . . . ""' • • • • • u 4 • • • 4 • • • • o ' . ....... . . 4 •• 4 4 • .., • 4 ,
· •• 4 4 • • • 4 •._,, ..... . . . . .... '.• 4 ••••••••• o ••••• o . . .... . . .. .

Te ksas büyü ktü r


Bildiğiniz gibi Arkansas küçük bir yerdir. Ve bir Arkansas'İı,
Teksas'a gider. Yine bildiğiniz gibi Teksas oldukça bü�tür.
İLtı: defa. böyle bir yabancı yere ayak basan Arkansaslı, Tek- .
sas'ta 'bir gazinoya girer. Garson, fıçı büyüklüğündeki· bira bar-
dağını Arkansaslının önüne sürerken:
- Teksas'ta her şey büyüktür, der.
Arkansaslı az sonra ·Dir j ambonlu sandviç ister. Garson, bir
aileyi doyuracak büyüklükteki· sandviçi uzatırken:
- Teksas'ta, sandviçin btindan küçüğünü bulamazsınız, der.
Güç - bela sandviçi bitiren Arkansaslı, tuvaletin nerede oldu­
ğunu sorar. Bir -kapıyı işaret ederler kendine. Fakat adamcağız
yanlışlıkla işaret edilen kapının yerine yanındaki kapıyı açıp da,
bir yığın insanın kulaç. salladığı yüzme havuzunu görünce:
- Hüviyetiniz. . . Hüviyetinizi - Bu Teksas lıiç de - bana göre değil, diye mırıldanır. Gerçi
göreyim! .. tuvaleti jambonlu sandViçt_en de büyük ama kanallar tıkanmış,
tuvalete gidenler pis suların içinde kalmış, zavallıları ki�secik- -

Söz b i r...
ler kurtarmaya gelmiyor!
g

'1111111111111111111111111111111111 11111 1 1 1 1 111111111111111111111 1ıııııııııı ıı11111 1 1 1 : 1 1 11111111tııııııııııııııııııııııı1111f111111111 ·�
Adam, dört yıl sürecek bir ge­ - Alo, karıcığım bu akşam
ziye çıloyordu. En güvendiği ar· geç geleceğim . . . Omuzlanma öy.
kadaşina: le iş yüklediler ki! ..
Kanıiıı sana emanet ediyo·
rum, dedi. Ona iyi bak. Zira fı�
Ü çüz
_.

miledlrl
- Huzur içinde gidebilirsin,
diye teselli etti arkadaşı. Söz ve­ Karısı üçüz doğurmuştu. Tam­
riyorum, dönüşünde onu bıraktı· dığı bir gazetenin -ilin müdfilii·
ğın gibi bulacaksın! ne haberi neşretmesi için telefon
Adam gitti. Dört yıl sonra dön· etti. ilan müdürü iyice anlama­
düğünde kansı yine hamileydi! mıştı, sordu:

Ne arıyor?
- ·Bir daha tekrarlar. ni:ısınız?
Adam sinirlendi:
- Allah göstermesin, çıldırırım

Tımarhanede
Babasıyla sirk'e giden çocuk, a. sonra . . .
mud:ı. ·kalkan palyaçonun elleri·

hasta,
nin üzerinde pistin çevresinde
tur attığını görünce: Yaşlı bir. başhekime
dert yanar: .
- Artık yalnız d eğilim doktor
- Bunun karısı da anneme
benziyor galiba, dedi. Geldiğimiz.
- Dokiınabilir miyim? .. bey, kula.guna durmadan - sesler
den beri adam hfila kansının
geliyor . . .
sakladığı şeyi bulamadı! - Çarparsa karışmam ama! ..

Sohbet
Doktor sorar:
- Peki, bu sesler sana ne di­
:
.
,-,1 1111111111111111 1 1 1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1111111111111111 1 1 1 1 111111111''..

yor?
Sır
Bir <lamın ilzerfode ay ışığına
Ziyanı yok!
- Bilmiyorum, sağırım ben!
karşı yan gelip uzanan iki. kedi, Yeni hoppa daktilo, müdürün odasından .neşeli neşeli Çlkm!Ş·
çağdaş resmi �onuşuyorlardı. ·Bf· tı. Kendisini karşılayan yaşlı memureye: . Beş yaşındaki Joel, ·küçük kar.
ri sordu: - Aylığıma istediğim zammı - yaptırdım, diye caka satınca, tleşinin elinden tutmuş, arabalar·
- ·En çok hangi ressMnı beğe. yaşlı .kadın sordu: la dofü bir caddede yürüyordu.
niyorsun? - Nasıl başarabildin bunu? . . . " Yolculardan biri:
- Walt Disney'i . . . - Bu -bir sırdır! . . - Aman çocuğum ! diye bağır.
- Ama Walt Disney ressam Yaşlı kadın başını mfuıalı ma.iıalı salladı:
dı. Bu kalabalıkta -kardeşini çiğ·
değildir ki. . . . - Anladım . . . Yatak sırrı! . . . diye mınldandı. neteceksin!
- Ola:bilir. Fakat fareleri o ka. Genç daktilo düzeltti: - Farketmez, dedi Joel. Evde
dar giizf'>l çiziyor ki . . . - Hayır, yatak değil · divan! . . . <!,aha ilci tane kardeşim var. - ·
O 6 6•• ft 6 f 6 6 o f·$ e o 6 ....... ... f f f f • e t e ft f t f f $ f f 6 f t•... f 'W'Dw' f f 'u' f ft 6 6 ft e ...... f e f 6 # ,.... ; f f e f ,
· f e e e f f f n f f f e 6 f � e e e f f f 6 e e .....

Sabahleyin peder ağlamaklı baktı


yüzüme:
- Var get oğlum, dedi. Biz bi
şey olamadık, -bari sen ol! Amma ge­
ne gel memleketine, unutma bura·
Iarı! . . .
·-oç· beş kuruş param vardı, Bir
·

EDISON
sepetin içine doldurdu a-nam eşya·
ıarıDıı . . .
Raziye'nin analığına :
Isda nbıl'a gediyorum, selam
i? dedim
_

söyliyecen m
ilmez kı ,k�� BOL il> AZ
:
Başk a laf b
:
IŞIK SARFiYAT
baş fm dan . e ı , o ka-
- La n ·get
dar.
ıstasyona . . .
· ·

ded'mı .
B.ır ·tek bı' r
ad er geldı

· ge1 gene'·
- Ag " lama l an gar claş,
- Gel lıa' de di e ını ,

Düdük!eı, . o
bağırdı ,
'ıok oın otif
tek�rlekler·
" ttu,

Bır tek şey kalmış tı bunca çilel i.


"

döndii . . .
�Ya.tt:ın . gö

lcad eden Edison '


zle r ımın
··
�endi!,
nan b>r
. nde, s all a·
- Gel
ağlaya ağlay�ardaş, geri gel ! dıyor dıı
o" nü
Ali'nin nıendili · · '
. c

yağ'.�Yord: . A-dana O· a._,=--====--- 1879'qa elektrik ampulono


i saıı teri -gibi . . .
Yağmur

'
vasına, ekş i ekş i Yıne

SON ( ilancılık : 531 - -187 )


17
1.

�-=-=
..__
� ��----------- - --'" ":t:.!ltı�· · -

·1

- ic;.e F-İYE: Gİl?.S.ı.. i �E-J.Ciz Yı ı... oı... uYoı<- i�ıı::. 1 i�lıiP!SEN


KENDİN SAY ! I
. ..

- - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - --- - - - - - - - --

1
.�
r
ı) )-.----
._,,....,_
tl( \:
1

ı\;; ı:ı��-
· HJ 'r , �

.ı . ı��a
1
ı YA:z.ı�ız..
, .
- - - - - - - - - - - - - - - - -
:- - - - - - -- - - _,, - -

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

1 '

L
· ;�==-==-�� t--L���"""""-'-�

1
1
GG.C6 -Tpı...ı:.vizYoN l?A
·-

ı:.N �tEVOi&iAI
� ı - 4.4'ilf":. , f!;lJ

A�Ti�-r,- ...
1 •

Hı4 � ı � ıı.. M AOIM . . .


1
ı

. ·- ------ -· - -- __,....,,

" - Nası l şaşırmam ! Bilet alırken birinci sınıf isteme mist
- im - Her taraf birinci sınıf gibi ... Asıl birinci sınıf acaba
k i . H.em çok bir para da ödem edim ustelik. nerede? Cok merak ediyorum .
:
- iyi ya zaten burası E konomi Mevkii. Ve bunun gibi - Ta ileı ide olmalı, buradan görülmez.
daha iki büyük Ekonomi M evki i salon u var. - Özür dilerim. Tuvaletlere hangi koridordan gidili yordu.
- Şu yaldızlı degil de k ırmızı koltukl u olan salon m u ? - Hangisi olursa. Tanı 12 tane tuvalet var... Yalnız sizin
H a n i bizim mutfngın yanındaki. gibi hoş b ir kız kolay kaybolabilir... aman dikkat edin. "
- Orası bizim mutfagımız değ il. O n l arın mutfagı. Bizim İşte PanAm'ın 747'1erinde durum böy l e . .
m u tfak arkada. Bir baş!<a mutfa k daha olacak öbür uçta.

PanAm 7�
En ralı a t. erı fera h yolc u uçağ ı

Tel · 47 45 30 - 47 04 02 ePanAm Ankara, Tel: 1 8 21 70/74 8 PanAm Tel: 33 472


n;

Adana. Tel:
t enize v e y a b i z e baş vuru

y b I
e <ıhat acen
P an Am o lzmır. Pan Arn
� u . 1 501
P a n Am lsıa n

( Manaj::ıııs : 3882 - 188 )


/

- AL.O ANNı:ciG.iM-, SANA' MW&iAkE? E. L- DAMAoıNı IANITA VIM ÇAPJ.C.IN


G;.ÖZl-E� OKE?AYAN S: L- 1- E' I<! / HA .J<A R._E"'fL İ KucA k LA YI� ye,
.
. .

1.. İ ÖPÜ�ı.. E R !..


A TS:�-
r.
, ··

- �İMDİ DE DA N�A V�RİP �ÖÖÖYL-E �İR


DJNLENEE: LJM 1
• •
A RA
• •.

- Bİ�AZ ANLAYl�ı... ı OL. c.ANIM I OGı.. UMı.JZL.JN-VA KTİNDEN


ÖNCS DOGOLJ GUNU UN UTM A � •.

You might also like