You are on page 1of 4

T E O R İ L E R, B İ L İ M L E R, K U R U MLAR

Saffet Murat Tura

Şüphe olmasaydı felsefe de olmayacaktı. Bu paranoyak düşünce bizi


nerelere götürecek?

Fizik, kimya, biyoloji, sosyoloji vs.nin birer bütünlük olduğundan şüphe


edilebilir mi? Bize tek tek bilimler olarak sunulan şeyler epistemoloji
açısından bir 'hirlik', �bütünlük' oluşturuyor mu? Bir çok dağınık teoriyi
a)'nı bilimin teorisi olarak kuran ne? Nasıl ve hangi cpistcmolojik gerekçe
ile bu gün geçersiz olanlar, henüz geçerliğini koruyanlar ve gelecekte
gündeme gclcccklcrdcn oluşan bir teoriler grubuna "Bilim" diyoruz. Bir
bilimin rcorilerini birbirine bağlayan ve diğerlerinden ayıran ilişki hangi
ili�kidir?

Bu soruları yanıtlamak üzere dört hipotez ileri sürüp sonra eleştireceğiz


bunları.

1- Bir teoriler gruhu aym nesneye göndemıe yapıyorsa, bir bütünlük, bir
bilim oluşturur. Söz gelimi Newton ve Einstcin'in nesnesinin biyolojinin
nesnesinden farklı olduğu ileri sürülebilir.

Bu hipotezin en basit eleştirisi Newton ve Einstein'da özdeş gibi duran


nesnenin atom fiziğinde temel bir kopuşa uğramasıdır. (Bachelard).

Dahası NcMon ve Einstein'ın nesnelerinin özdeşliği varsayımı da


eleştirilebilir. Nesne tartışmasını çok ileriye götürmeden karşı çıkalım.
Gerçek nesne nasılsa öyledir, kendi gerçekliğinde bilgiyi içemıez. Eğer
teoride nesneden söz edildiğinde gerçek nesne ile sınırlanılıyorsa en
azından fizik ve kimyanın nesnelerinin aynı olması gerekirdi. "Fiziksel
olaylar" "Kimyasal olaylar dan farklı yerde geçmez.

Gerçek nesneden farklı olarak teorik nesne "teorik sonmsot' tarafından


belirlenmiş bir nesnedir (Althusser). Marx ve Ricardo'nun teorik nesneleri
a}nı dcğıldir. Çünkü teorik nesneleri belirleyen sorunsallan temel bir
kopu�u ortaya koyacak şekilde yapılanmıştır.

Fakat o zaman Nc\\lon ve Einstcin'ın farklı sorunsalları farklı teorik nes­


nelere denk düşer. (Aslında bu tartı�ma çok uzatılabilir.)
52 Defter

İlk hipotezin eleştirisi bizi şu sonuca götürüyor: Bir teoriler yığınını bilim
olarak kuran aynı gerçek ya da teorik nesneye gönderme yapması değildir.
Bu sonuç temel sorumuzu güçleştiriyor: Farklı nesneleri olan farklı
teorileri bir bilim olarak kuran ilişki nasıl bir ilişkidir'?

2-İkinci olarak "özne"yi temel alan bir açıklama düşünülebilir.

Bir psikiyatrın günlük pratiğinden yola çıkalım: cinsel işlev bozukluklarını


"'da\Tanışçı teori" açısından ele alıp tedaviye girişirken ya da grup
terapide "grup dinamikleri 'nden hareket ederken ya da kapalı sen-iste bir
şizofreni, beynin fizyolojik işlevi açısından değerlendirip ilaçla tedavi
ederken tüm bu teoriler düzeyindeki parçalanmayı bir bilim olarak
bütünleştirmiş oluyor mu?

Fakat Mcndcl'in yaptığı teoloji midir? Ampirik bireyin sunduğu ideolojik -


yani teorik olarak temellenmemiş- süreklilik epistcmolojik öznenin sürek­
liliğini temellendirebilir mi? Epistemolojik özne teorik pratigi11 belirledigi bir
kommıdur (Althusser). Gerçek bireyler bu konumlan işgal ettikleri oran­
da bu pratiğin taşıyıcısı olarak devreye giralcr ve bir epistemolojik özne
olarak kurulurlar. Ampirik bin'yin sunduğu ideolojik süreklilik epistolojik
özııeyi bir bütünlük olarak belirleyemez. Avnı ampirik birey hem bir
sosyoloji teorisi hem de fizik teorisi üretebilir. Fakat farklı teorik pratik­
lerin belirlediği konumları işgal etmekle cpistemolojik özne olarak iki
farklı "taşıyıcı'" söz konusudur. Günlük pratiğinde ampirik ve bu nedenle
ideolojik bir bütünlük olarak ortaya çıkan psikiyatr bir ve aynı epis­
temolojik özneye denk düşmez. Aksine özne düzeyinde de bir kopuşu or­
taya koyar. Fakat epistenıolojik özne lıer teoride teorik pratik ta rafi 11da 11
belirle11�vorsu teorileri bilim olarak kuran ilişki olamaz. (Burada
psikiyatrinin bir bilim olup olmadığı tartışılmadı.)

ikinci sonuç temel sorumuzu bir kez daha karmaşıklaştırıyor: Farklı


teorik nesneleri olan, farklı epistemolojik özneler tarafından üretilen
teorilerin bir bilim olduğunu, bir bütünlük olduğunu nasıl söyleyebiliyoruz?

3- Farklı teoriler aym kaı•ramlan lmlla11dığı için bir bütün oluşturur.

Fakat bu hipotez de temelden yadsınabilir: kııallta,entropi..genel ğörelik


teorisine yabancıdır.
Öte yandan farklı bilimlere ait olduğu söyle11e11 teoriler
de aym ka,·ramlan lm/lamr. Söz gelimi '"enerji" fizikte, kimyada ve
biyolojide geçerlidir.

Bunlardan dulıa önemli ve başka bir düzeyde, teorik ka\1ramlan11 ancak


belli bir teorik dizgede ele almabileceği11i söylemek gerekir Bir teorik kav-
.
Teoriler, Bilimler, Kavramlar 53

ram ancak teorik bir dizgede ve dizgenin bütünüyle ilişkisinde değerlen­


dirilebilir. Teorik bir kavram olarak "zaman" Newton ve Einstein'da aynı
kavram değildir. Görelik teorisinin söz konusu ettiği "boyut", klasik
mekaniğinkinden farklıdır.

Bize bir bütünlük olarak sunulan bilimleri böylece kuran, nesnelerin,


öznelerin ya da kavramların değişmezliği değilse? ...

4-Aym soyutluk düzeyindeki teoriler bilim oluşturur.

Soyutluğun nasıl ve hangi "somut" sistemle ölçülebileceğini bile sor­


gulamaksızın, yani hipotezin belirsizliği çerçevesinde belirsiz bir eleştiri
ile karşı çıkalım. Enerji ve atom, elektromagnetizma ile kuanta ya da
membran fizyolojisi ile böbreğinki, koşullu reflekslerle ATP sentez
mekanizmalara aynı soyutluk düzeyinde midir? Hangi soyutluk düzeyin­
den sonra bir teoriler dizisi aniden renk değiştirir ve başka bir bilim
olarak belirir?

Dört hipotezin dört yenilgisi bütünlük olarak bilimlerin bir mit olduğunu
mu gösteriyor? Epistemolojik bir bütünlük olarak "bilim" den söz etmek
ola11aksız mıdır? Epistemoloji düzeyinde "bütün" olarak bilimden söz
edilecekse bu bütünlüğü sağlayan nedir, nasıl bir ilişkidir? Tüm bu sorular
ancak yeni bir sorunsalda geçerli olabilir. Fakat böyle bir sorunsal bilim­
leri ı•eri/dikleri gibi -yani ampirik olarak, yani ideolojik olarak- degil kendi
temel yapısmda ortaya çıktık/an, bu sonmsalda belirlendikleri gibi ele
alabilir ancak. Yani eger bir bilimden balısedilecekse, bu bilimin dognıdan
ı•erilmiş bir bütünlük oldugwıa degil, sadece bir teorik sonmsalda epis­
temolojik bir birlik olarak belirlenmesine dayanabilir.

Bu noktada bir soruyla daha karşılaşıyoruz: Nasıl oluyor da epistemoloji


düzeyinde tartışmalı bir bütünlük, karşımıza bütünlük olarak çıkıyor?

Yukarıda ele aldığımız örneği düşünelim: Psikiyatriyi bütün olarak, teorik


değil fakat ampirik bir bütün olarak bize sunan nedir?

"Kurum" olarak psikiyatri kliniğinin diğer kliniklerle "insan sağlığı" konusun­


da yaptığı iş bölümü, tıp fakültesindeki eğitimle psikoloji fakültesi
arasındaki ilişki ve iş bölümü, kurum olarak hastane ve tıbbın diğer
kurumlarla; politik, idari, hukuki kurumlarla ilişkisi göz önüne alınmazsa
psikiyatrinin bir bütünlük olması nasıl anlaşılabilir?

Ampirik bir özne olarak psikiyatrı kuran da bu kurumsal pratiktir.

Aynı şekilde "fiziğin" birliği kurumlar açısından ele alınamaz mı? Fizik
fakültesindeki eğitimle, mühendislik ve teknoloji, dolayısıyla toplumun
54 Defter

belli bir biçimde üretime yönelik örgütlenmesi arasındaki ilişki, fizik


eğitimi ile matematik, kimya, biyoloji eğitimi arasındaki ilişki ve iş bölümü
vs. bütün hu kurumlar arası ilişkiler fiziği bir bütünlük olarak sunuyor
o1amaz mı?

Fakat o zaman epistemoloji için kurumlar düzeyinde ortaya çıkan ve


sunulan bilimler sınıflamasının "Çin Ansiklopedisi" ndeki hayvanlar
sınıflamasından bir farkı kalıyor mu?

Epistemolojinin çizgileri kurumların pratiğinin tanıdığı sınırları


tanımamalıdır.

Yeniden sınıflama ve kurma ... Foucault başka ne öğretti?

(Bu denemede teorinin bir bütünlük olup olmadığı bilinçli olarak sor­
gulanmadı.)

You might also like