You are on page 1of 3

Dediğini duyar gibiyim. Hiç korkma!

Çünkü çok
basit.
Beynimiz, biliyorsun ki bizim kontrol
noktamızdır. Beynimizde nöron adını verdiğimiz
mini minicik sinir hücrelerimiz bulunur ve bunlar
nörotransmitterler sayesinde birbirleriyle
iletişime geçerler.

Çocuklar! Bu iletişim bizim için çok çok önemlidir. Beynimiz bizim her şeyimiz, tüm
hissettiklerin, tüm yaşantın, seni sen yapan, eşsiz yapan her şey beyninin içerisinde.

Ve bu beyninin içindeki nörotransmitterler senin nasıl hissettiğini belirleyebiliyor. Nasıl mı?


Elbette yediğin o güzel yiyeceklerin içerisindeki besinlerle. Bu besinler seni mutlu veya
mutsuz edecek nörotransmitterleri çağırıyorlar.
Aslında ne kadar basit, değil mi? Yediklerine dikkat ederek mutlu olabilirsin. Üzgün, yorgun,
mutlu, heyecanlı olup olmaman hepsi nörotransmiterlere ve yediğin yiyeceklere bağlı. Yani
gerçekten de keyfinin bir kâhyası olduğunu söyleyebiliriz.
"Peki hangi yiyecekleri yemeliyim?” diye soruyor olmalısın. Tabii ki sana bunları anlatacağım,
hadi okumaya devam et!

Proteinli gıdalar midemizde parçalara


ayrılıp mini minicik amino asitlere dönüşür.
Bu amino asitlerden biri olan Tirozin; isimleri dopamin,
adrenalin ve noradrenalin olan nörotransmitterlerin üretimini
arttırır. Bu nörotransmitterler, insanları uyandırma ve enerji
verme yetenekleriyle bilinir.
Nereden bulabilirim bu Tirozini diye düşünüyorsun değil mi? Kim daha enerjik olmak istemez
ki? Çözüm çok basit ve lezzetli. Balık, tavuk, et, yumurta; baklagiller, peynir, süt veya soya
peyniri ye, kendine gel.
Okulda bazı zorba çocuklar vardır, bilirsin.
Onları hiç sevmesek de vücudumuzda bile bunlardan vardır.
Ancak sen karbonhidrat yersen insülinin gelip zorba amino asitleri
kovmasını sağlayabilirsin. Böylelikle Triptofan amino asiti artık rahat
edebilir. Diğer amino asitler beyine giden yolda o kadar kalabalık
oluşturuyorlar ki Triptofan beyine giremiyor. Taa ki insülin gelesiye
kadar…
İnsülin geldiğinde diğer tüm amino asitleri kovar ve triptofan için kan
kırmızısı bir halı serer. Triptofan beyine girdiğinde mutluluktan
Serotonine dönüşür ve bu serotonin nörotransmitteri; senin ağrılarını azaltır, sakinleştirir ve
rahatlatır.
Hem Karbonhidrat hem proteinin etkisini tam olarak görmek için onları ayrı ayrı
yemelisin. Neden mi? Çünkü karbonhidrat proteinin enerji arttırıcı etkisini yok eder. Öncelikle
proteinli besinini ye, daha sonra ekmek gibi karbonhidratlı besinleri. Böylelikle kendini çok
daha iyi hissedeceksin.

Kafein kötü şöhretli de olsa yetişkinlere iyi geliyor.


Mutsuz bir yetişkin gördüğünde hemen onlar için bir fincan kahve yap,
onları mutu et.

Folik asit eksikliğinde kendimizi hiç iyi hissetmeyiz ve depresyona


gireriz. Çünkü folik asit olmadığında Serotonin de azalır. Serotonin
olmazsa depresyon kapına gelmiş demektir, dikkatli ol!
Her gün bir fincan pişmiş ıspanak veya bir bardak portakal suyu iç
depresyona yanına yaklaşamasın!

Bazen kendini çok sinirli, depresif veya düşmanca


davranışlar sergilerken mi buluyorsun? Yoksa selenyumlu
besinler tüketmiyor musun?
Selenyum eksikliğinde insanlar agresifleşir ve ruh halleri
değişir. Bu yüzden kaju, ton balıklı sandviç, çekirdek, tam
tahıllı tahıllar veya sardalye, orkinos, karides gibi deniz
ürünlerini ye, agresif tavırlardan uzak kal!
Derslerine odaklanamıyor musun? Dikkatin çabuk mu
dağılıyor? Öğrendiklerini hep unutuyor musun?
Yeterince yumurta yemiyor olabilirsin. Yumurta içerisinde
beyninin konsantrasyonunu sağlayan ve hafızayı
güçlendiren Kolin-B vitamini bulunur.
Yani her gün en az bir yumurta yersen çok daha güçlü bir
beynin olacak!
Yediğin yiyeceklerin ne kadar önemli olduğunu şimdi daha iyi anladın, değil mi? Sağlıklı
beslen, mutlu ol.

You might also like