Suç olgusunu açıklamaya yönelik biyolojik ve psikolojik yaklaşımlar vardır.
♦ Erken Dönem Biyolojik Temelli Yaklaşımlar
-Suçu anlamaya ve açıklamaya yönelik ilk girişimlerdir. -18. Yy.'dan itibaren bilimsel alanda popülarite kazanan pozitivist yaklaşım ile birlikte suç olgusunu açıklamaya çalışan görüşler de bireyi ön plana çıkarmaya başlamıştır. Çünkü birey, gözlemlenebilen en somut olandır. soyuttan somuta -18. Yy.'da metafizikten pozitivizme geçilmeye başlanmıştır -Pozitivizmin gelişmesiyle birlikte biyolojik suç kuramları da suç davranışını açıklamada yeterli olmuştur. -Pozitivist bilim anlayışı; metafizik kavramların bilimin konusu dışında kaldığını, ölçülebilir ve gözlemlenebilir olanın bilimin çalışma alanına girmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu gözlemlenebilir olanlardan, her olgunun belirli sebeplerinin bu bilimsel anlayış içerisinde ortaya konulabileceğini iddia etmektedir. -Pozivisti araştırma yöntemleri; • Gözlem • Akıl • Deney • Var olan olgu Erken dönem biyolojik teoriler insan vücudundaki karakteristik bazı özellikleri inceleyerek suçlu-suçsuz bireyler arasında belirli biyolojik farklılıklar da olabileceğini öngörmüşlerdir.
♦ Lombroso ve Suçlu Doğanlar
-Lombroso; “suçun özgür iradeyle işlendiğini ve bunun bir seçim olduğu” fikrine karşı çıkmıştır. -Lombroso; bireylerin suçu miras aldığını ve birinin “suçlu olarak doğduğunu” iddia etmiştir. -Lombroso, Darwin’in doğal seleksiyonundan etkilenmiştir ve bu kavramı kriminolojiye uyarlamıştır. Lombroso’ya göre suçlu bireyler henüz biyolojik gelişimlerini tamamlamadılar ve suç işlemeyen bireylere göre daha aşağı düzeydedirler. -Darwin; evrim sürecinde canlıların biyolojik olarak değişim gösterdiğini ve giderek karmaşık canlıların ortaya çıktığını söylemiştir. Lombroso bu fikirden etkilenerek “ilkel atalarıyla aynı fiziksel özelliklere sahip olduğu” fikrini ileri sürmüştür. Fiziksel özelliklere bakılarak bu bireylerin ortaya çıkarılabileceğini ifade etmiştir. -Lombroso; gelen eleştiriler sonucunda suçun temelde biyolojik etken olmakla birlikte sosyal faktörlerin de suç olgusunu ortaya çıkarabileceğini kabul etmiştir. -Suç olgusunu açıklamaya çalışan biyolojik temelli yaklaşımlar özellikle 1950’li yıllardan itibaren azalma eğilimi göstermektedir. Sebebi; • Hipotezlerin doğrulanması için yüksek bütçe gerekmesi • Sosyal bilimler geliştikçe “sadece biyolojik özellikler” suç olgusunu açıklamaya yetmez. • Sadece hapis cezası alan mahkumlar üzerinden suç olgusu incelenmesi • Özgür iradeyi devre dışı bırakarak biyolojik kavramlara indirgenmesi, ırkçılığa ve totaliter (demokratik hakların ve özgürlüklerin tümüyle baskı altında tutulduğu, siyasal erkin bir elde toplandığı, teröre, baskıya ve zulme dayalı) cezalandırma eğilimlerine yol açma ihtimali fazladır.
♦ Çağdaş Biyolojik Yaklaşımlar
-Çağdaş biyolojik temelli yaklaşımlar suç olgusunun kompleks bir yapıya sahip olduğunu, sadece biyolojik faktörlerin tek başına suç olgusunu açıklamada yeterli olmayacağını benimsemişlerdir. -Gen üzerinden araştırmalar yapılmıştır. Fazladan Y (XYY) kromozomuna sahip olanların daha agresif ve şiddet davranışı sergiledikleri bu sebeple ‘süper erkek sendromu’ adlı suç olgusu taşıdığı idda edilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda da akıl hastaneleri veya ceza kurumlarında (XYY) kromozomuna sahip erkeklerin normal kromozomu olan erkeklere göre daha fazla bulunduğu tespit edilmiştir.
♦ Suç Olgusunu Açıklamaya Yönelik Psikolojik Yaklaşımlar
Temel analiz birimi bireydir. Bireyin kişilik özelliklerini incelemek gerekir. Suç; uygun olmayan bir biçimde koşullandırılmış davranışların sonucunda gerçekleşir. Anormal zihinsel süreçler genellikle erken dönem çocuklukta uygunsuz öğrenme ve koşullanma biçimleri neticesinde gerçekleşir. ♦ Psikoanalitik Suç Teorileri Freud’a göre; -id: kötüye yön veren -ego: id ile süperegoyu dengede tutan -süperego: ahlaklı yön İnsan davranışları çoğunlukla öngörülememektedir. Freudyen yaklaşıma göre suç olgusunu ortaya çıkaranlar;
egonun a. Bireyin istekleri ve onu sınırlandıran kuralları içselleştirme mekanizmaları
olmamasi arasındaki yaşadığı dengesizliklerdir. b. Bireylerde aşırı gelişmiş bir süperegonun bulunmasıdır.
♦ Davranışçı Kuram ve Suç
-Ödül ve ceza mekanizmasına dayanır. -İnsanların doğuştan suçlu olmadığını, diğer bireyler kendilerini suçlu tepkisi gösterirlerse suçlu olduklarını ifade eder. -Sosyal öğrenme kuramını benimsemişlerdir. -Bandura; şiddetin doğuştan değil sonradan öğrenilen bir davranış olduğunu ortaya çıkarmak için deney yapmıştır. -Bireylerin aile içi etkileşim sürecinde sapma ya da suç davranışlarına yönelik tutumları ileriki dönemde suça yönelmesi bağlamında kritik öneme sahiptir. Bu da “içselleştirme” olarak ifade edilmektedir.
♦ Bilişsel Kuram ve Suç
Davranışın suç olarak nitelendirilmesi, bireylerin yaptığı ahlaki mahkeme sonucunda gerçekleşir.
♦ Temel Kişilik Özellikleri, Psikopati ve Suç
Genel kişilik özellikleriyle ilgili teorilerden en bilinenlerden 5 faktörlü kişilik modelidir. 1. Duygusal açıdan stabil olup olmama durumu (nörotisizm) 2. Dışa dönük olup olmama durumu (sosyallik) 3. Yeni deneyimlere yönelik tutum (açıklık) 4. Başkalarıyla kolay ya da zor geçinme durumu (uyum) 5. Sorumluluk sahibi olma durumu (görev bilinci)
Abraham Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisinden kendini gerçekleştirmeye: Hümanistik psikolojide ihtiyaçlar hiyerarşisi, motivasyon ve tam insan potansiyeline ulaşma üzerine bir yolculuk