You are on page 1of 8

‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ

HIRİSTİYANLIK
Hıristiyan ismi ilk defa 60 yıllarında Antakya’da kullanılmıştır.
Yeni Ahit’te İsa’nın gerçekleştirdiği yaklaşık 40 mucizesinden bahsedilir. Yuhanna İncili’nde ilk mucizesini Kana’da
düzenlenen bir evlenme merasiminde ev sahibinin bardağında şarabı tükenince suyu şaraba dönüştürerek, göstermiştir. Markos
İncilinde beş ekmek ve iki balığı 5000 kadar kadın, erkek ve çocuk arasında paylaştırılmıştır. Matta İncilinde, Şeytan ve cinlere
hükmedip cinlenmiş insanlardan cinleri kovar, hastaları, kötürümleri iyileştirir.
İsa’nın hayatının son anlayışına “passion” adını verirler.
İsa’nın halka yönelik temel mesajlarını üç ana noktada özetlemek mümkündür: Bunlardan ilki, insanları Tanrı krallığına
davet etmektir. İkincisi, Musa hukuku olarak da adlandırılan ilahi yasalara ya da haram ve helal kurallarına sıkı sıkıya bağlanmakla
ilgilidir. İsa’nın mesajları arasında öne çıkan üçüncü unsur ise, toplumda özellikle din adamları ve yöneticilerle ilişkili olarak
görülen ahlaksızlıklara karşı mücadeledir.
İncillerde ve bazı Kanonik Mektuplarda ifade edilen ilk Hıristiyan topluluğuna “Apostolik Kilise” adı verilmektedir.
Hıristiyanlık açısından İsa’nın vefatından sonraki dönemde ortaya çıkan en önemli figür Pavlus’tur. Kendisiyle ilgili olarak
“Ferisi oğlu Ferisi” tanımlaması yapmaktadır. Onun kendiyle ilgili en çarpıcı tanımlaması, “ana rahmindeyken seçilip
görevlendirilen kişi” tanımlamasıdır. O, ayrıca kendini, “gizli bilginin öğreticisi”, “Gentileler Havarisi” ya da “İsa Mesih’in Havarisi”
olarak tanımlar.
Bilinen ilk misyoner, Pavlustur.Buna göre misyonun en önemli yönü, “takiyye” olarak isimlendirebileceğimiz taktik
anlayıştır.
Hıristiyan olan ilk millet, Ermenilerdir.
İnançlarından dolayı öldürülen kişilere Hıristiyan literatüründe “martri” yani “şehit” denmektedir.
Dördüncü yüzyılın başlarında bu baskı ve zulümlerden kendini yavaş yavaş kurtarmaya başlayan Hıristiyanlık dördüncü
yüzyılın ikinci yarısından sonra Roma imparatorluğunun yegâne meşru dini haline gelmiştir. Bu süreçte iki imparatorun çok büyük
katkısı olmuştur. Bunlardan biri 313 Milan fermanıyla Hıristiyanlığı koruma altına alan Konstantin, diğeri ise 395 yılında
Hıristiyanlık dışındaki tüm inançları yasaklayarak Hıristiyanlığı Roma’nın tek resmi dini haline getiren Theodosius’tur.
Heterodoksal Akımlar: Marcioncular ve Valentinusçuluk,
İsa’nın şahsı konusunda Roma merkezli anlayışa karşı ciddi bir eleştiri Antakya Patriği Samsatlı Pavlus’tan gelmiştir. Diğer
taraftan İsa’nın şahsı hakkında en etkili olan aykırı görüş, Kuzey Afrikalı ilahiyatçı Arius tarafından temsil edilen “Benzer cevher”
teorisidir.
325 İznik Konsili: Oğul, Baba ile aynı cevherdendir.
381 İstanbul Konsili: Kutsal Ruhun tanrılığı vurgulanmıştır. Bu konsilde, Kutsal Ruhun, Baba ve oğulla aynı cevhere sahip
olduğu vurgulanır.
431 Efes Konsili: İsa’da bir tek tabiat vardır. İlahi tabiat, insani yönü kendi içinde eritmiştir. Meryem, Tanrı anasıdır.
451 Kadıköy Konsili: İsa’da birbiriyle karışmayan ilahi ve insani iki ayrı tabiat yan yana mevcuttur.
553 İstanbul Konsili: İsadaki iki tabiat daha güçlü biçimde vurgulanmış; şahıs birliği ifade edilmiştir.
680-681 İstanbul Konsili: Mesih’te tek bir irade olduğu vurgulanmıştır.
787 İznik Konsili: İkonalara tazim meşru kabul edilmiştir.
869 İstanbul Konsili: Batı Kilisesi ve Doğu Kilisesi arasında ihtilaf vardı. Doğu Kilisesi, Batı Kilisesinden kesin olarak
ayrıldı ve Ortodoksluk ismini aldı.
Trente Konsili: Protestanlık sapkın olarak mahkûm edildi. Katoliklik kendi içinde reform yapma fikrini tartışmaya açtı.
I.Vatikan Konsili: Papanın yanılmazlığı öğretisi (dogması) kabul edildi.
~1~
‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ
II. Vatikan Konsili: Katolik olmayan diğer Kiliseler ve Hıristiyan olmayan dinlerle diyalog kararı alındı.
Konsillerin en önemli sonuçlarından biri, Kilise teolojisinin tek tipleştirilmiş olmasıdır.
Fransizkan tarikatı ile Dominikan tarikatı, yoksulluğu ve Hıristiyanlığı yayma faaliyetlerini temel amaç edinen tarikatlardı.
Ortaçağda Hıristiyanlığın yayılışında etkili olan üçüncü husus, şehitlik anlayışıdır.
Eski-Ahit, Tanrı’nın Sina’da Musayla yaptığı anlaşmayı temsil ederken, Yeni-Ahit, İsa’nın son akşam yemeğinde havarilerle
yaptığı sözleşmeyi temsil eder.
İncil “iyi haber” ya da “müjde” anlamına gelmektedir. İlk üç İncil yani Markus, Matta ve Luka, içerik olarak birbirine
benzemesinden ötürü, “sinoptik İnciller” olarak adlandırılır. Yuhanna İncili, “Dördüncü İncil” olarak nitelenir.
Matta ve Luka İncilleri, doğumundan ölümüne ve ölüm sonrası yeniden dirilip ilahi âleme yükselişine kadar İsa’nın
hayatını konu edinir. Markus İncili ise İsa’nın doğumuna yer vermeksizin, Yahya döneminde ortaya çıkışından ölümü, dirilişi ve
yükselişine kadarki hayat hikâyesini anlatır. Markus İncili daha çok İsa’nın beşeri niteliklerini vurgular ve İsa’nın bir insan
olduğunu göstermeye çalışır. Luka İncili ise, İsa’nın yaşamı ve öğretileri, onun çarmıhta acı çekerek can vermesi ve yeniden
dirilmesi hadiselerinin ışığında yorumlanmaktadır.
Uydurma inciler: Tomas İncili, Yakup İncili, Filip İncili, Mısırlılar İncili, Meryem İncili, Hakikat İncili, Çocukluk İncilleri,
Yahuda İncili,
Teslis, Baba, Oğul ve Kutsal Ruhtan oluşan ilahi üçlemeyi dile getirmektedir.
Antakyalı Theophilus Tanrı’ya ilişkin üçleme ya da teslis terimini ilk kullanan Hıristiyan ilahiyatçı olarak bilinmektedir.
Hıristiyan inancında Oğulun taşıdığı fonksiyonel özellikler, açısından şu üç husus dikkat çekicidir, yaratılışta asli unsur
olma, kurtarıcılık, yargılayıcılık
İnkarnasyon yeryüzünde günah ve ölümün tutsağı olan insanların kurtuluşu için ilahi bir müdahaledir. Baba tarafından
Oğul’un yeryüzüne gönderilmesi, ilahi rahmetin ve insanlara ve yeryüzüne karşı ilahi sevginin bir eseridir.
Hıristiyan ilahiyatına göre, İsa, insanlık için bir kefaret olarak kurban olmuş ve onun şahsında beşerin boynundaki asli
günah kaldırılmıştır.
Hıristiyan inancına göre, İsa Mesih, Pontius Pilatus döneminde çarmıhta acı çekerek öldükten sonra mezara gömülmüş ve
üç gün boyunca mezarda kalmıştır. Üçüncü günün sonunda İsa Mesih ölümden dirilmiştir. Öldükten sonra yeniden dirilen İsa,
Petrus ve on ikiler gibi diğer bazı kişilere görünmüştür.
Hıristiyan Tanrı inancında teslisin üçüncü unsuru olan Kutsal Ruh, peygamberler aracılığıyla konuşan ve tanrısal inayeti
bahşeden unsurdur. Kutsal Ruh, hem Baba’nın hem de Oğulun Ruhudur, Kutsal Ruh Tanrı’nın yeryüzündeki ve insanların
yüreğindeki varlığıdır.
Servetus, teslis öğretisini reddettiği için kilise tarafından engizisyonla suçlanmıştır, Cenevre’ye kaçan Servetus, görüşünden
vaz geçmeyerek görüşünde ısrar etmesi nedeniyle, yakılarak öldürülmüştür.
Teslis öğretisi, özellikle Aydınlanma devrinde tenkit edilmiştir. Bu akımların başında Sosinyan hareket gelmektedir.
Hıristiyan geleneğinde cennet ve cehennem arasında bir ara mekan olan Araf’ın varlığına da inanılır.
Tanrı’yı doğuran olması, tertemiz şekilde hamile kalması, bakire olarak doğum yapması ve bedensel olarak göğe yükselmiş
olması. Meryem için “Tanrı doğuran kadın” anlamına gelen “Deipara” unvanıyla da anılır.
Batı Süryanileri arasında Kadıköy konsili karlarını kabul edenler, “kral yandaşları” anlamında “Melkitler” olarak
isimlendirilmiştir. İsa’da tabiat fakat tek bir enerji olduğu görüşünü savunanlara ise Maruniler denmiştir.
Katolik Kilisesinde temel hiyerarşi şöyledir: Papa, Kardinaller, Psikoposlar, Rahipler.
Ortodoks dünyasında dört büyük patriklik vardır. Bunlar: İstanbul, İskenderiye, Antakya ve Kudüs’tür. İstanbul Patrikliği;
Fener Patrikliği veya Rum Ortodoks Patrikliği diye de adlandırılır.
~2~
‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ
Bazı Protestan akımlar şunlardır: Presbiteryenler, Anglikanlar, Metodistler, Anabaptistler
HIRİSTİYANLIKTA İBADET VE AYİNLER
Günlük İbadet: Din adamlarının ve manastır mensuplarının her gün dudak kımıldatarak, okumakla mükellef oldukları
virdler vardır.
Haftalık İbadet: Pazar günü sabah ve akşam olmak üzere iki vakitte yapılır. Pazar günü yapılan evharistiya ayini ile, İsa’nın
manevi bedenine iştirak edilmiş olacağına inanılır. Pazar ibadeti mutlaka kilisede ve papaz nezaretinde olur.
Yıllık İbadet: Noel, Paskalya, Haç Yortusu, Meryem Ana Günü
Sakramentler (Hıristiyan Ayinleri):
Vaftiz: Vaftiz, Mesih’in doğumuna ve ölümüne iştiraktir, günahtan temizlenmeye vesiledir, yeniden doğuştur,
aydınlanmadır, Mesih2te elbisenin değiştirilmesidir, Ruh yoluyla yenilenmedir, Mesih’le bütünleşmedir, Ruh’un armağanıdır,
Krallığın alameti, Tanrı’nın mührüdür, Hıristiyan sırrıdır.
Evharistiya: Mesih’in havarileriyle beraber yediği son yemeğin hatırasına kutlanmaktadır.
Konfirmasyon: Hıristiyan geleneğinde vaftiz olduktan sonra, kişinin kutsal ruhun inayetini kazanması ve vaftizle alınan
nurun tamamlanması amacıyla yapılır.
Günah İtirafı: Günah itirafı, kişinin bir rahip huzurunda günahlarını itiraf etmesi ve rahibin de, kişiye vaaz ve nasihat
ederek onun günahlarını, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına bağışlamasıdır.
Nikâh: Katoliklerde ve Doğu Hıristiyan geleneğinde evlilik, kutsal bir eylem olarak görülmektedir ve dolayısıyla, nikah da
bir gizem ya da sakrament olarak değerlendirilmektedir.
Rahip Takdisi: Kilise hiyerarşisi içerisinde yer alacak din adamları, bu görevlerini bir üst ruhban sınıfı tarafından dini
törenler eşliğinde kutsanmak suretiyle atanırlar.
Son Yağlama: Yağlama sakramenti, kişinin Kilisenin bir üyesi olduğunun vurgulanmasına, günahlarının affedilmesine, şifa
bulmasına ve rahatlatılmasına yöneliktir.
HİNDUİZM
Hinduizm, Ari dini inanç ve gelenekleriyle yerli Dravidyen dünya görüşlerinin bu dönemdeki karışımı neticesinde ortaya
çıkan yeni bir dini sistemin adıdır.
Hint dinlerinde maya, kişinin gerçeği kavrayarak nihai kurtuluşa ulaşmasını engelleyen unsur anlamını ifade eder.
Budizme göre avidya, gerçekte nedensellik çemberine bağlı olarak sürekli değişim halindeki varlıkların, geçici hallerinin
mutlak hakikat ve değişmez zannedilmesidir.
Samsara, dünyadaki doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsünü ifade eder.
Karma ise ruhun bu fasit dairedeki hareketini düzenleyen ilkenin adıdır.
Nirvana/Mokşa: Kişinin doğum-ölüm girdabından dolayısıyla bunun neden olduğu her türlü acı ve kederden kurtulup
mutlak aydınlanmaya kavuşması demektir.
Hinduizmin bütün kutsal yazılarını içine alan kitaplara Vedalar adı verilmektedir.
En eski kabul edilen dört Veda şunlardır: Rig-Veda, Yajur-Veda, Sama-Veda, Atharva-Veda
Bu dört veda, Hindu metinlerinin en eski ve Hinduizmin asli kaynağıdır.
Ruhani Hinduizm: Brahmanalar: Hinduizm zamanla Brahman adı verilen rahiplerin kontrolü altında cereyan eden çeşitli
adak, hatta kanlı kurban törenleri olan ve bu törenlerin belli bir disiplin altında yürütüldüğü sistemli bir din haline geldi. Bu yeni
anlayışla birlikte yeni bir edebiyat da gelişti. Düz yazı şeklinde olan bu yeni dinsel edebiyat Brahmanalar adını taşımaktadır.

~3~
‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ
Felsefi Hinduizm: Upanişadlar: Felsefi düşüncelere olan bağlılık, Hinduların daima önemli bir özelliği olmuştur. Bu eğilim,
kendisini ilk kez evrenin kaynağı ile ilgili bazı ilginç düşüncelerde göstermeye başlamıştır. Bu düşünceler, Upanişadlarda açıkça
ortaya çıkmıştır. Upanişad, oturum, yüce bilgi sahibinden bu oturumlarda alınan bilgi, ders demektir.
Brahman, bir bireyin, kuşun veya kayanın dahili varlığı yani ruhu olduğu kadar dış dünyadır. Atman ise bir beşerin, benin,
canlı ya da cansız tüm varlıkların bu en içindeki görünmez olan güçtür.
Hindular, insanoğlunun Tanrının imajında değil, bizzat tanrı yani ilahi olarak yaratıldığına inanırlar. Evren, insanoğlu da
dahil olmak üzere tüm içindekilerle birlikte Mutlak Varlık’tan ayrı ve bağımsız bir şey değil, bizzat Mutlak Varlığın kendisidir.
Mutlak Varlık, yukarılarda veya ötelerde değil, bizzat bizim içimizdedir.
Samsara dünyadaki doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsünü, karma ise ruhun bu döngüsel süreçteki durumunu belirleyen
temel prensiptir.
Karma kanununa göre, kişinin veya canlının düşünce, söz ve eylem olarak bu dünya hayatında yaptığı her şey, onun
gelecek yaşamındaki durumunu belirlemektedir.
Karmayı en iyi ifade eden deyiş, “ne ekersen onu biçersin”dir.
Manu’nun kanun kitabı, Hindu hukukuna ait çeşitli kanunlar arasında en fazla etkili olanıdır. Bu kitap, evlilik, yeme
içmeyle, çeşitli kastların görevleriyle, sivil ve ceza hukukuyla ve günlük ibadet ve kurban merasimleri ile ilgili hukuki hükümleri
ihtiva eder.
Bhagavad Gita’nın bildirisi kısaca şöyle özetlenebilir. “Kastınızla ilgili görevlerinizi yerine getirin; kurtuluş için ilahınıza
güvenin”
Halk Hinduizmi: Başlıca iki ilahtan Vişnu yaratıcı, Şiva da yıkıcıdır.
Puranalar dönemi, Hinduizmin yayılması açısından altın dönem olarak kabul edilir.
1830’lu yıllarda Bengal kökenli bir brahmin yani din adamı olan Ram Mohan Roy’un önderliğinde başlayan Hinduizmi
politeist inanç ve uygulamalardan kurtararak onu asli formuna döndürme çabaları sonucunda Brahmo Samaj hareketi ortaya
çıkmıştır. Bu dönemin ikinci reform hareketi, Dayananda Sarasvati tarafından 1875 yılında kurulan Arya Samaj hareketidir.
Bu dönemde en fazla yaygınlık kazanan reform hareketi, Sri Ramakrişna tararfından başlatılan ve Vivekenanda tarafından
sistemleştirilen mistik Ramakrişna akımıdır.
Toplum kast içerisinde brahminler (din adamları), kşatriyalar (yöneticiler ve askerler), vaisyalar (tüccar, esnaf ve çiftçiler)
ve surdalar (hizmetçiler) sınıfı olmak üzere dört kategoriye ayrılır. Ayrıca bunların dışında, başta mensup olduğu kastın kurallarını
çiğnemiş olmak gibi değişik nedenlerle kast dışına itilmiş ve bugün sayıları yüz milyonlara varan paryalar (dokunulmazlar) sınıfı
mevcuttur.
Bu dört büyük sınıfın kendine göre bazı görevleri vardır.
Brahminler, zamanlarını, araştırmaya, öğretmeye, kurban merasimlerini icra etmeye ve dini hizmetleri resmileştirmeye
adamışlardır. Hindu toplumunun merkezi gücü bu sınıf mensuplarının elindedir.
Kşatriyalar, yönetimi altındaki insanları düşmanlara ve tehlikelere karşı koruma, insanların dini törenleri icra etmelerini
sağlama, servetini yoksullarla paylaşma ve toplumun refahını artırma gibi görevlere sahiptir.
Vaisyalar, kurban törenleri için gerekli hayvanları yetiştirme, gerekli malzemeyi tedarik etme, ticaret yapma, toprağı ekip-
dikme gibi görevlere haizdir.
Surdalar ise önceki üç kastın ihtiyaçlarını karşılamakla mükelleftir.
Hinduları birleştiren nitelikteki inanç, ideal insan hayatının dört devreye ayrılması anlamına gelen aşrama-dharma’dır.
Buna göre ferdi ruhun tekamül sürecinin sürekli ve düzenli olabilmesi, ömrünün şu dört safhaya bölünmesine bağlıdır. Öğrencilik
dönemi, Aile Hayatı Devresi, İnziva ve Riyazet Devresi, Dini Dilencilik Dönemi
~4~
‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ
Hayatın Gerçek Gayesine Ait İnançlar
Dharma, dini ve ahlaki kurallarla benimsenen bir hayat sürdürmeyi
Artha, ferdin en azından kendine ve ailesine yetecek kadar mal-mülk sahibi olmasını
Kâma, şehevi arzu ve isteklerin meşru çerçevede tatmin edilmesini
Mokşa ise yukarıdaki üç gayeyi bir yana bırakarak, samsara çarkından kurtulup, mutlak kurtuluşa ulaşmayı hayatın yegane
gayesi edinmeyi ve buna ulaşmayı ifade eder.
Kutsal Metinler
Vedalar, Brahmanalar, Aranyakalar ve Upanişadlar’a sruti türü eserler denir.
Destanlar, sutralar, puranalar ve dinsel hukuk alanında yazılmış kanunnameler de smriti eserler denir.
Vedalar, Hindu dininin kutsal metinlerini oluşturur. En önemli vedalar şunlardır: Rig Veda, Yajur Veda, Sama Veda ve
Atharva Veda.
Brahmanalar, Vedalarda bildirilen kurban törenlerini izah ve tefsir eden nesir tarzındaki kutsal yazılardır.
Aranyakalar, Aranyakalarda kanlı kurban törenleri ile bunlara ait tasvir ve kuralların yerine “om” gibi gizemli heceler, dini
törenlerin gerçek anlamını kavrama ve mutlak varlık üzerinde tefekkür gibi felsefi konular ve uygulamalar ön plana çıkar.
Upanişatlar, Hint düşüncesinin dayandığı en önemli kaynak veya Hint felsefesine dair en berrak düşüncelerin yer aldığı
kutsal metinler olarak tanımlanan Upanişatlar, Hint kutsal literatürü içerisinde en son oluşturulan kutsal metinler olarak bilinir.
Smriti, Vedaların aksine, kaynağı bakımından beşeri olan ve hikâye, destan, efsane veya kanunname formunda kaleme
alınmış metinlerdir.
Hinduizmde günlük ibadetlerin dışında samskara denilen ve doğum, evlenme ve ölüm gibi insan hayatının geçiş
dönemlerinde gerçekleştirilen dinsel törenler vardır.
Geçiş törenlerinden ilki, doğumla ilgilidir. Bu törenin amacı doğumdan kaynaklanan kirlenmeyi gidermek, anneyi ve
çocuğunu korumaktır. Doğumla ilgili en yaygın törenlerden biri de ad koyma törenidir. Özellikle ilk üç kasta mensup olanlar için
büyük önemi haiz bir diğer tören ise upanayana adı verilen erkek çocukların dine giriş törenidir.
Cenazeler genelde odun ateşinde yakılır, ceset yakıldıktan sonra cenazeye katılanlara tatlı ikram edilir. Mevta adına yapılan
ikramların amacı, bedenden ayrılan ruhun yeni bir ruhsal bedene girmesine yardımcı olmaktır.
Hindular, en az bir defa kutsal kabul edilen yerlerden birisini ziyaret etmeye çalışır.Hindu hacılar kalabalık kitleler halinde
hac için Ganj ve Yamuna nehrine gider. Kumha mela diye adlandırılan bu yıkanma festivali yaklaşık 15 milyon insanı bir araya
getiren dünyanın en kalabalık hac törenidir.
Hinduizmde önemli olan bir ibadet de kurban törenidir. Kurban ritüelinin ağırlıkta olduğu Vedalarda kişilerin hayvan veya
sebzelerden oluşan takdimlerini ateşte yakarak bağlı olduğu ilaha sunması gerekmekteydi.
Hindu Mezhepleri: Şivacılık, Vişnuculuk ve Saktizm.
Hinduizm içindeki üçüncü büyük grup, tanrıların sakti denilen ve çoğunlukla eşleriyle temsil edilen dişil güce inananlardır.
Kali, güzel ve şefkatli bir kadın ya da ana olarak tasvir edilir. Durga ise tersine vahşi ve acımasız bir tanrıçadır.
Günümüz Hindistan’ındaki en ilgi çekici akımlardan biri Swadhyaya hareketidir.Bireysel ve toplumsal gelişmeyi
hedeflemesi ve bu konuda oldukça başarılı sonuçlar elde etmesinden ötürü bazıları tarafından sesiz bir tolumsal devrim olarak
nitelenen bu hareketin kurucusu, kutsal metin araştırmacısı olan Shastridir.
Modern dönemlerde Hindu geleneği içerisinde mediatsyon ve yoga gibi unsurları ön plana çıkaran ve Batıda oldukça ilgi
çeken bazı popüler hareketler de çıkmıştır. Bunların en meşhurlarından biri Transandantal Meditasyondur.
BUDİZM

~5~
‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ
Budizm MÖ. 6. asırda kuzey Hindistan’da yaşadığı kabul edilen Siddharta Gautama Sakyamuni’nin öğretilerine dayalı
olarak gelişen inanç sistemini ifade eder.
Buda’nın mitolojik yaşam hikayesi, Lalitavistara (Enfes Betimleme) ve Buddhacarita (Buda’nın Fiilleri) adlı eserlerde
ağırlıklı olarak yer almaktadır.
Budaya göre insanoğlu tekamül kaydeden bir varlık olduğundan ister istemez yeniden doğum-ölüm çarkına
yakalanmaktadır. İnsanoğlunun bu çarka yakalanmasının temel nedeni, kişinin acıya yol açan şeylerin farkına vararak bunlardan
kurtulmanın yolunu aramamasıdır.
Buda’nın öğretisinin odak noktası, kişiyi bu dünyada kendisine acı ve ıstıtrap veren her şeyden kurtararak nirvanaya
ulaşmasını sağlamaktır. Buda, insanın dört soylu gerçek ve sekiz dilimli yolu izleyerek acılardan kurtulabileceğini ileri sürmüştür.
Rajgir kentinde 500 kadar Budist rahibin (arhat) katılımıyla ilk Budist konsili toplandı. Pali Kanon’ununu (Tripitaka)
oluşturan metinlerden ilk ikisi, Vinaya ve Sutta Pitaka bu konsilde tespit edilmiştir.
Kral Asoka dönemi, Budizm’in sapık bir Hindu mezhebi görünümünden kurtulup ayrı bir din konumuna ulaştığı devre
olarak dikkati çeker.
Mahayanistler, Budda’nın beşeri tabiatından ziyade onun ilahlığı üzerine vurgu yaparak onu tanrılaştırmış ve onun
başlangıçtan beri var olan yani ilahi bir varlık olduğunu ileri sürmüştür.
Tantra düşüncesinin dinsel ideali, sadece hikmet ve merhamette mükemmel olan değil, aynı zamanda olağanüstü güçlere
sahip olan kişi yani Siddhadır.
Budda’ya göre dindarlık iki aşırılıktan uzak durmaktır. Bu iki aşırılıktan ilki, mutluluğu, arzu ve isteklerin özellikle
şehvetin tatmin edilmesinde aramaktır ki, bu basit, yararsız ve sadece dünyayı düşünenlere uygun olan yaygın uygulamadır. İkinci
yol ise, asketizm yoludur.
Buddizm’in ilk asırlardan bütün halinde günümüze ulaşan herhangi bir metni yoktur. İlk yazılı metinlere MÖ. 2. Asırda
Kral Asoka döneminde rastlanır. En eski toplu Budist dini metinleri ise hikmet yolu adını taşır ve derlenişi tahminen MS. 2.
Yüzyıldır.
Günümüzde Budist kutsal literatürü Pali dilindeki metinler en sahih metinler olarak kabul edilir ve bu yazılara Pali Kanon
ismi verilir. Pali kanon için kullanılan diğer bir isim ise Tripitaka’dır. Tripitaka, üç sepet manasına gelir ve sepet öğretinin nesilden
nesile nakli için kullanılan bir araçtır. Bunlar Manastır kurallarını ele alan Vinaya Pitaka, Budda’nın vaazlarını içeren Sutta Pitaka
ve felsefi açıklamaları ihtiva eden Abhidhamma Pitakadır.
Nedensellik ilkesinin ilk ve temel halkası avidyadır. Avidya, eşyanın hakikatine dair yanılgıyı cehaleti ifade eder.
Dört Temel Hakikat ve Sekiz Dilimli Yol
Buda ilk vaazında geliştirdiği dört soylu gerçek ve sekiz dilimli yol adlı öğretisinde tıpkı bir doktor gibi ilk olarak hastalığın
ne olduğunu teşhis etmekte, ikinci olarak hastalığın nedenini belirlemekte, üçüncü olarak hastalığın tedavisinin yolunu göstermekte
ve son olarak da hastalığın tedavisi için izlenmesi gereken reçeteyi sunmaktadır.
I.Acı ve Istırap, II.Acı ve Istırabın Kaynağı, III. Acı ve Istıraba Son Vermek, IV.Acı ve Istıraplara Son Vermenin Yolu
Sekiz dilimli yol şu aşamalardan oluşmaktadır: Doğru Anlayış, Doğru Niyet, Doğru Konuşma, Doğru Eylem, Doğru
Geçim, Doğru Gayret, Doğru Dikkat/Farkındalık, Doğru Tefekkür.
Bu sekiz soylu yol amaçlarına göre üç grupta toplanmaktadır. Doğru anlayış ve doğru niyet hikmetle, doğru konuşma,
doğru eylem ve doğru geçim erdemlerle, doğru çaba, doğru dikkat ve doğru tefekkür meditasyon ya da zihni disiplinle ilgilidir.
Karma Öğretisi: Karma yasası, bireyin dünyevi varoluşunu onun iradi eylemlerinin ahlaki sonuçlarına göre belirlenmesi
şeklinde ifade eder. Budizme göre insanın kaderi tanrı tarafından değil, kendi iradi eylemlerince çizilir ve bu süreç Nirvanaya
ulaşıncaya kadar devam eder.
~6~
‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ
Nirvana: Sözlükte “sönmek”, “sakinleşmek” anlamındaki nirvana terimi, Budizm’de nihai kurtuluşu ifade eder. Budist
kutsal yazılarında bu hal, bazen karşı sahil, fırtınalı denizdeki sakin ada, serin mağara, kutsal şehir gibi sembolik ifadelerle bazen de
ölümsüzlük, değişmezlik, samsara çarkından ebedi kurtuluş şeklinde tanımlanmıştır.
Budizm’de ibadetin nesnesi Budda’dır. Dharma-Kaya (hakiki beden) Amitabha (sonsuz nur) Budda (aydınlanmış veya
ermiş) kavramlarından her biri alemin ötesinde duyularla algılanıp tanımlanamayan Budda için kullanılan kavramlardan bazılarıdır.
İbadet mekanlarının başında viharalar gelir. Vihara, manastır, tapınak veya türbe şeklinde tercüme edilebilir.
Bir viharada şu bölümler yer alır. Genel İbadet Salonu, Meditayon Odası, Misafirane, Kutsal Emanetler, Özel olarak
Düzenlenmiş Avlu
Mahayana Budistlerinin Puja adını verdikleri yedi aşamalı bir ibadet: I)Secde, II)Takdşmeler Sunmak, III)Günah İtirafı,
IV)Sevinç Göstergesi, V)Niyaz Etme, VI)Budda’nın Dünyada aktif kalmasını isteme, VII)Hediye Vermek.
Üç Sığınak: Budda’nın çağrısı istikametinde şanga teşkilatının üyesi olmak isteyenler diğer şanga üyelerini huzurunda bir
nevi ant içme diyebileceğimiz şu beyanda bulunur: “Budda’ya sığınıyorum, darmaya sığınıyorum, Şanga’ya sığınıyorum”
Budistler dua ederken dua tekerlekleri veya tespihleri kullanırlar. Çakra adı verilen tekerlekler, darma ve samsara
çarklarının dönüşlerini sembolize ederken, dua tespihlerine malas adı verilir.
Meditasyonun amacı bireyi öncelikle zihinsel dinginliğe ulaştırmaktır.
İki çeşit mediatsyon vardır. Samadhi (sakinleşme, sükunete ulaşma), Vipassana (Her şeyin iç yüzünü kavrama).
Her Budist mabedinde Budda’dan arda kaldığına inanılan bu emanetlerin bir veya birkaçını bulunduran stupalar vardır.
Budizm’deki başlıca ziyaret yerleri Budda’nın hayat hikâyesine göre belirlenmiştir. Buna göre, Lumbini: Budda’nıın
doğduğu yerdir. Bodhgaya: Budda’nın aydınlanmaya kavuştuğu yerdir. Sarnath: Budda’nın ilk vaazını verdiği yerdir. Kuşinagar:
Budda’nın öldüğü kabul edilen yerdir.
Budist Bayramları: Hanamatsuri/Çiçek Festivali, Bodi Günü, Nirvana Günü, Ohigan/ Higan Festivali.
Budizmde iki tür rütbe vardır. Pravrajya ve Upasampada.
Budizmde Hinayana ve Mahayana olmak üzere iki temel mezhepten söz edilir
Hinayana ekolüne göre bağımlı varoluş yasası eşyayı oluşturan atomların ortaya çıkmaları ve yok olmalarını düzenleyen bir
çeşit nedensellik yasası olarak algılanır. Mahayanacılara göre ise bu, iki bin beş yüzyıl önce dile getirilmiş bir çeşit izafiyet teorisidir.
Nirvananın ifade edilemezliği, ancak duyusal arzuların topyekün yok edilmesiyle yaşanabilecek bireysel bir hal olduğu,
bunun sürekli bir sukünet ve huzur temin ettiği konusunda Hinayana ve Mahayana ekolleri hemfikirdir.
Hinayanacılara göre, ideal kişi, arhat(“değerli” ve “bütün düşmanlarını yenmiş kahraman”), Mahayanacılara göre
boddhisattva(mutlak aydınlanmaya erişmiş veya ramak kala kendini diğer insanların kurtuluşuna adayan kişiyi)dır.
Hinayanacılar, bireyin ruh veya nefs denen bir bene sahip olmadığını idrak etmesiyle nihai kurtuluşa ulaşabileceğine
inanırlar. Mahayanacılar, nihai kurtuluş için sadece pudgalanın değil, onu oluşturan unsurların da sabit bir cevher olmadıklarının
idrak edilmesiyle nihai kurtuluşun gerçekleşebileceğini iddia ederler.
Hinayanacılara göre, şehvet, nefret, açgölülük ve hırs gibi arzular hakikati örttüğü için kişi nirvanaya ulaşamaz.
Mahayanacılara göre ise hakikati örten sadece arzular değil, onun yapısına dair bilgisizliğimizdir. Eğer kişi, nirvanayı arzuluyorsa,
sadece dünyevi arzulardan değil, aynı zamanda onun mahiyetiyle ilgili cehaletten de kurtulmalıdır.
Hinayanacılara göre, eşyayı oluşturan en küçük parça, atomlar veya onun daha küçük parçaları diyebileceğimiz
darmalardır. Mahayanacılara göre ise, bunların varlığı gerçek değil, zihinsel bir kurgudur. Yani biz öyle varsayarız. Zira eşya
sunyadır, gerçekliği yoktur.
Hinayanacılara göre, darma kaya, Budda’ya dair bütün özelliklerin toplamıdır. Dolayısıyla “Buddaya sığınırım” diyen
kimse de tarihin belli bir döneminde yaşamış ve ölüp gitmiş Gautama Budda’ya değil, Darma-kaya Budda’ya sığınmış olur.
~7~
‫ٰح ٰح ْن ُق ْن ٰح ْن‬ DİNLER TARİHİ KISA DERS ÖZETİ
Mahayana ekolünde ise Budda formunda tecelli eden bizatihi Tanrı’dır. İnsanlara karşı sevgi ve merhametinden ötürü zaman zaman
farklı biçimlerde tecelli etse bile darma-kaya onun asli ve değişmez tabiatını ifade eder. Gautama Budda, Darma-kayanın
yeryüzündeki yüzlerce tezahüründen biridir.
Hinayanacılar, Budda’nın beşeri yönüne önem verir ve genelde rasyonalist bir dünya görüşüne sahiptir. Onların temel
amacı, Budda’nın açıkladığı sekiz dilimli yolu eksiksiz izleyip nihai kurtuluşa ulaşmaktır. Mahayanacılar, Budda’yı her türlü
varoluşun kaynağı, ilahi sevgi veya mutlak gerçeklik olarak görür ve Hıristiyanlıktaki inkarnasyon veya Hinduizmde avatara
anlayışlarına benzer tarzda onun insanlara olan düşkünlüğünden ötürü yeryüzüne indiğini düşünürler.
CAYNİZM
Caynizm, tıpkı Budizm gibi MÖ. 6. Asırda Hint yarımadasının kuzeyindeki Ganj havzasında yer alan Bihar eyaletinde
geleneksel Hindu dininin kast anlayışına ve kanlı kurban törenlerine karşı reaksiyoner bir hareket olarak ortaya çıkmıştır.
Caynizm, perrennial felsefeyi çağrıştıran din anlayışı, Tirtankaraları, onların heykelleri etrafında oluşan dini uygulamaları,
alemdeki her şeyin canlı ve sabit bir ruha sahip olduğunu kabul eden varlık anlayışı ve karmayı genel ahlaki nedensellik yasası
dışında jiva atomlarıyla birleşerek onların asli özelliklerini örten bir çeşit ezeli maddi unsur olarak kabul eden ontolojik görüşleri ile
Budizm’den; Ahimsanın sadece insanlara değil, her türlü canlıya karşı uyulması gereken bir kural olduğu, dünyanın yaratılmasından
sorumlu bir tanrı veya tanrısal varlıkların olmadığı noktasında Hinduizmden farklıdır.
Mevcut kaynaklara göre Caynizm’in kurucusu veya sistemleştiricisi Vardhamanadır.
Kutsal Metinleri: Purvalar, Angalar, Upangalar
Bu temel metinlerin dışında daha başka metinler de vardır. Bunlar, Prakirnalar (Müteferrik Konular), Cheda Sutralar
(Manastır Kuralları), Mula Sutralar (Temel Metinler), Nandi Sutra’dır.
Caynizmde ruhun kurtuluşa erebilmesi için tövbe ve kefaret gibi evrensel uygulamaların yanı sıra, doğru iman, doğru bilgi
ve doğru davranıştan oluşan “üç mücevher” (Triratna) diye anılan bir reçete önerilir.
Caynizmin bir başka öğretisi ise, “her hüküm görecelidir” anlamında syadvada öğretisidir.
Herkesin yerine getirmekle sorumlı olduğu beş temel ahlaki kural şunlardır: a)Ahimsa, b)Satya, c)Asteya, d)Brahmacarya,
e)Aparigraha
Manastır dışındaki Caynistler için dini hayat keşişlerin günlük ihtiyaçalrının karşılanmasına katkıda bulunmak, zihinsel
dinginliğe ulaşmak için meditasyon yapmak, Tirthankaralara ve diğer manevi liderlere saygı göstermek, işlediği kurulardan ötürü
tevbe etmek ve bunu alışkanlık haline getirmek, sık sık günah itirafında bulunmak, bedensel arzularına gem vurmak ile belirli
yiyecekleri belli zaman ve mekanlarda tüketmemek gibi sorumlulukları yerine getirmekten ibarettir.
Caynizme inanan herkesin ermiş mertebesine erişebilmesi için şu ilkelere de uygun hareket etmesi ve hayatını buna göre
düzenlemesi beklenir.
a)Kişi düşüncelerini, sözlerini ve davranışlarını sürekli kontrol etmelidir.
b)Her türlü günlük işlerinde ahimsa kuralına azami ölçüde riayet edilmelidir.
c)Züht ve riyazet hayatının zorluklarına göğüs germeli, başarısız olma ihtimali söz konusu olunca intiharı seçmelidir.

~8~

You might also like