You are on page 1of 16

HRİSTİYANLIKTAKİ İSA FİGÜRÜNÜN ANTIK ORTADOĞU DİNLERİNDEKİ KÖKENİ

Özet

İsa (birçok dildeki ismiyle Christ yahut Jesus)1birçok tarihçiye göre MÖ. 4 yılında
Bethlehem’de doğmuş, Tanrı’dan vahiy aldığını iddia etmiş, halkı isyana teşvik etmek suçuyla,
Yahudi din adamlarının tahriklerine kanan Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye eyaletinin valisi
Pilatus’un emri ile Kudüs'te çarmıha gerilmiştir.2 Her ne kadar Hristiyan terminolojisi ve
ortaçağ kültürü nedeniyle rağbet görse de bu görüş elle tutulur herhangi bir bilgi ve belgeyle
kanıtlanamamaktadır. Bu nedenle zaman zaman gerek Hristiyan toplumundan gerekse diğer
dinlerden araştırmacılar Yeni Ahitte anlatılan Nasıralı İsa’nın gerçekten yaşayıp yaşamadığı
hususunda tereddüte düşmüşlerdir.3 İsa’nın günümüz dünyasında yaklaşık 2,2 Milyar 4
inananının bulunması ve özellikle Katolik kilisesinin dünyadaki politik, ekonomik baskıları
nedeniyle bu tür araştırmalar dünyada ve ülkemizde önemsenmemektedir. İsa’nın gerçekten
yaşayıp yaşamadığının yanında İsa mitinin Eski Mısır ve Sümer kültürlerindeki benzer
karakterlerle aynı özellikleri taşıması nedeniyle Hristiyanlığın Antik Mısır ve Sümer dinlerinden
izler barındırdığını savunan araştırmacılar da olmuştur. 5

Anahtar Kelimeler: Hristiyanlık, İsa, Horus, Mısır, Sümer

1
Aramice: ‫( ܝܫܘܥ‬Yeşua); Arapça: ‫( يسوع‬Yesua’: Arapça konuşan Hristiyanlar tarafından bu isimle anılır.), ‫عيسى‬
(‘Īsā: Arapça konuşan Müslümanlar tarafından bu isimle anılır.); İbranice: ‫( ישו‬Yeşu); Yunanca: Ιησούς (Iēsoũs
2
http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvxLBzYQ
3
Mitchell, Logan (1842). The Christian mythology unveiled, lectures. Cousins. s. 151. "Yeni Ahit'teki İsa Mesih,
bu gezegende yaşanan hiçbir hakikî vakâyla veyâ gerçek şahıs ile bağlantısı olmayan karakterdir. Onun hayatı,
astronomiyle ilgili bir mecazdır. Bu mecâzın esâsını da Güneş'e kutsallık seviyesinde bir değer verme, onun
zodyak burçlarından geçişi veyâ güneş yılı ve ondaki mevsimlerin bir tür ifâde edilişi oluşturmaktadır"
4
https://www.yenisafak.com/aktuel/iste-69-milyarlik-dunyanin-din-nufusu-436757
5
Ali Özhan aliozhan94@gmail.com
GİRİŞ

İsa, üç semavi dinde de saygı duyulan bir kişiliktir. İsa hakkındaki geleneksel Yahudi bakış açısı hep
olumsuz olsa da Ortaçağda Yehuda Halevi ve İbn-i Meymun, İsa'yı ve Muhammed'i ilerideki evrensel
ahlâkî tektanrıcılığın yaşanacağı Mesih Çağı'nın hazırlayıcıları olarak gördüklerini belirtmektedirler.6
Yahudiliğin temel inancı, Tanrı'nın tekliği ve kesin birliğidir. Bu yüzden bir kişiye tapmak putperestlik
olarak görülmektedir.7

İslâm dinindeyse İsa, İsrailoğullarına gönderilen son peygamber ve Mesih’tir. İsrailoğullarına Tevrat'ı
saf dışı bırakmadan yeni bir vahiy olan İncil ile tebliğde bulunmuştur.8 9 Ayrıca İsa, İslam peygamberi
Hz. Muhammed’in öncüsü ve habercisi olarak görülmüştür.10

Hristiyanlığa göre İsa Tanrı'nın Oğlu ve beklenen Mesih'tir. Hristiyanlar, ölümünün hemen ardından
İsa'nın dirildiğine ve kurduğu topluluğun Hristiyan Kilisesi'ne dönüştüğüne inanır.11 İsa hakkında
elimizde İsa’nın yaşadığı iddia edilen döneme ait herhangi bir resmi kayıt bulunmamakla beraber İsa
hakkındaki bilgilere tarihçiler Sinoptik İncilleri (Matta, Markos ve Luka) kaynak olarak gösterirler. 12

Bu İncillerden ilki olan Matta İncili iddiaya göre İsa'nın on iki havarisinden biri olan, Roma vergi
memuru Celileli Matta tarafından yazılmıştır. 28 babtır. Matta, Havarilerden biri olup, M. 70 yılında
Hristiyanlığı yaymak için yerleşmiş olduğu Habeşistan'da ölmüştür. İncil'de Hz. İsa'nın Mesihliği
üzerinde durur.13

Markos İncilinin yazarı Markos, havarilerin reisi olan Petrus'un talebesidir. Hristiyanlığı yaymak için
yerleşmiş olduğu Mısır'da M. 62 yılında ölmüştür. İncili 16 bölüm olup İsa'nın hayatından
bahsetmektedir.14

Luka İncil’inin yazarı Luka ise İsa'nın havarilerinden biri değildir. Aziz Pavlus'un şahsi doktorudur.
İddia ettiği görüşler Aziz Pavlus'a aittir. Luka İncili Vaftizci Yahya'nın doğumundan İsa'nın çarmıha
gerilişine kadar olan yaklaşık 35 yılı kapsar. M.S. 60'lı yıllarda yazıldığı tahmin edilmektedir. Markos
İncil’ini temel aldığı kabul edilir.15

6
Musa ibn Meymun; çev. Eliyahu Touge; Mishneh Torah, Sefer Shofetim, Melachim Milchamot, Chapter 11,
Halacha 4
7
Tesniye, 6:4
8
Kuran 61:6
9
Kuran 57:27
10
Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 108, 112; Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:353; el-Envârü’l-Muhammediyye
mine’l-Mevâhibü’l-Ledünniyye, s. 143
11
Matta, 16:13-19
12
Ed P. Sanders, Jaroslav J. Pelikan; Encyclopædia Brittanica; "Jesus”
13
Oxford İngilizce Sözlük, St. Matthew
14
Şamil İA, md. İncil
15
İngilizce Vikipedi, Gospel of Luke
Şekil1.1 Pavlus’un 2.Korintliler mektubu MS.175 - 22516

16
İngilizce Vikipedi, Mektuplar maddesi
Bugünkü İncillerin amacı; Hz. İsa (as)'ın sözlerini ve işlerini aktarmakla, onun yeryüzündeki görevinin
tamamlandığı sırada, insanlara bırakmak istediği talimatları onlara tanıtmak olmuştur. Talihsizlik İncil
yazarlarının, bildirdikleri olayların görgü tanığı olmamalarından ileri gelir. Onlar, Hz. İsa (as)'ın hayatı
hakkında Yahudi-Hristiyan cemaatlerinin, bugün kaybolmuş bulunan ve sözlü rivayetle nihai metinler
arasında vasıta rolü oynamış olan, sözlü veya yazılı durumda korunan bilgilerin, o toplulukların
sözcüleri tarafından anlatılmalarından başka bir şey değildir.17 İncil, bu yönüyle Kuran ve Tora (Tevrat)
gibi kitaplardan ayrılır. Kuran ve Tevrat inananları tarafından Tanrı sözü olarak kabul edilirken,
Hristiyanlar bu kitapların İsa’dan çok sonraları kayıt altına alındığını ve yazıldığını kabul ederler.

İsa’nın yaşadığı döneme ait Roma kaynaklarında herhangi bir kayıt bulunmaması ve bu kitapların
daha sonraları kaleme alınmış olması İsa karakterinin tarihselliği konusunda araştırmacıları şüpheye
itti. Özellikle Rönesans’ın ardından aklın ve bilimselliğin öne çıktığı akımlar nedeniyle Hristiyanlığın bu
yönü ilk defa tartışmaya açıldı. Bu amaçla yazılmış ilk büyük eser Albert Schweitzer'in The Quest of
the Historical Jesus adlı kitabıdır. Schweitzer'in ardından gelen en büyük isim ise Ernest
Kasermann'dır.

Her ne kadar İsa’nın hiç yaşamamış olma ihtimali üzerinde durulsa da gerek Mısır, gerek Sümer
gerekse de Grek kültüründe hem tarihselliğe sahip, hem de İsa mitiyle şaşırtıcı derecede benzer
olaylara ve karakterlere rastlamak mümkündür. İhtimal odur ki, semavi dinlerde adı geçen İsa,
yaşamış tarihi bir kişiliktir. Hristiyanlığın yayıldığı sahalarda yaşayan milletlerin dinlerinin ve
kültürlerinin etkisine girmesi, o kültürlerden ve dinlerden bir takım argümanlar almış olması kuvvetle
muhtemeldir. Özellikle İncillerin yazıya geçirilmediği ve Hristiyan öğretilerinin Roma tarafından
şiddetle cezalandırıldığı 0-200 yılları arasındaki dönemde Hristiyanlığın bu tür dogma ve pagan
gelenekleriyle doldurulduğu anlaşılıyor. 18

İsa’nın ölümüyle birlikte Roma’nın baskısı nedeniyle dağılan havariler ve İsa’nın takipçileri arasındaki
ilk ihtilaf İsa’ya uyanların Yahudi şeriatına uyup uymama veya hangilerine ne kadar uyacakları
konusunda çıkmıştı. Bu anlaşmazlığın giderilmesi için Pavlus, Kudüs'e gelmiş ve orada,49-50 yıllarında
"Havariler Konsili" adıyla anılan konsili toplamıştır. Bu konsilde o, Anadolu'daki Hıristiyanlaştırdığı
insanların durumundan bahsetmiş, Hristiyanların çoğalması için, bu dine yeni girecek olanlara kolaylık
gösterilmesinin gereği üzerinde durmuştur. Konsil, putlara kurban edilen şeylerden, kandan,
boğulmuş hayvan etinden yenmesini ve zina yapmayı yasaklamış, Putperestlerden yeni dine girenlere
başka sınırlama getirilmemesine karar vermiştir.19

Bu konsilin ardından Hristiyanlar Pavlus’un destekçileri ve Yahudi şeriatından tam kopamayıp halen
Yahudi şeriatındaki tevhit inancını savunanlar olarak ikiye bölünmüşlerdir. Başlangıçta çoğunlukla
muamelatla ilgili hususlar üzerinde yoğunlaşan anlaşmazlıklar, sonraları Hz. İsa'nın tabiatı konusunda
ortaya çıkacak olan tartışmalar ve Hz. İsa'nın tanrılaştırılmasına kadar uzanacak olan süreci
başlatmıştır.20

Fakat Hristiyanlık tarihinde ve teolojisinde asıl kırılma Roma imparatoru Konstantin’in Hristiyanlığı
kabulünün ardından toplanan İznik Konsili(325) olmuştur. Yüzyılın hemen basında Afrikalı Tertullianus
(160-225), henüz kendi ülkesinde tanık olmadığı, ama Grek dünyasında (Küçük Asya’da)

17
Maurice Bucaılle, Kitâb-ı Mukaddes Kur'an ve Bilim (trc. Suat Yıldırım), İzmir, 1981 s. 369
18
Günay-Tümer- Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, 3. Baskı, Ankara
1997, 268.
19
Resullerin İşleri, XV(29; Geniş bilgi için bkz. Ekrem Sankçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul
1983,217-218.
20
Günay-Tümer- Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, 3. Baskı, Ankara
1997, 268.
gerçekleştiğini duyduğu, ilk kilise konsillerini Hıristiyanlık dininin onuru ve temsili’ diye yazarken,
dördüncü yüzyılın sonlarında, konsillerde asil üye olarak bulunan Kapadokya Babalarından
Nazianzus’lu (Eskiçağ Kapadokya’da bir antik kent) Gregorius (329-389), kilise konsillerini ‘kötülük
üreten platformlar’ olarak niteliyor ve konsilleri ‘çözüm merkezi olmaktan ziyade sorun merkezi’
olarak görüyordu. 21 Nitekim bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere ilk yıllardaki konsillerin aksine
İznik konsili ve ardından gelen İstanbul konsili Hristiyanlıktaki muamelelerden ziyade Hristiyan itikadı
üzerine yoğunlaşmışlardır. Zira dördüncü yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren, yani Constantinus’un (306-
337) Hıristiyanlığı tanıması ve geniş ölçüde desteklemesiyle, kilise konsilleri sadece kilisenin bir
sorunu değil, aynı zamanda devletin de bir sorunu haline gelmiştir.

İznik konsilinin asıl toplanma nedeni İsa’nın Tanrılaştırılmasının karşısında duran ve Suriye-Lübnan
bölgesinde faaliyet gösteren Ariusçuluk akımıydı. İmparator Konstantin’in yönetiminde gerçekleşen
konsilin aldığı ilk karar Mısır ve Sümer mitolojilerinin ve paganizminin etkisindeki İskenderiyeli
rahiplerin lehine oldu. Buna göre, Alexandria patriğinin basını çektiği çoğunluk, itikat formülünü
hazırlarken İsa’nın Baba Tanrı’yla olan ilişkisini açıklamak için homoiosios (= benzer öz) terimini
ortaya atmıştır. Yani bu terimi kabul edenler Ortodoks sayılacaktı. Fakat birden, Aryanistlerin bu
terimi memnuniyetle benimseyeceklerini fark ederek, hemen Aryanistlerin asla kabul edemeyeceği
homo-ousios terimini nihai itikada dâhil etmişlerdir.22

TESLİS İNANCININ MISIR KÜLTÜRÜNDEKİ KÖKENİ

Hristiyanlığın üç büyük mezhebi olan Katolikler, Ortodokslar ve Protestanlar, İznik konsilince kabul
edilen kararlar gereği teslisi (üçlü birliği) kabul edip, Tanrı’nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh şeklinde üç
görüntüsü olduğunu ama hepsinin tek bir öze sahip olduğunu iddia ederler.23Teslis inancını
incelediğimizde Teslis inancına dair ilk izlere Mısır mitolojisinde rastlıyoruz. Amon, Pteh ve Ra olarak
antik Mısır dininin temelini oluşturan teslis sistemi daha sonraları yerini İsis, Osiris ve Horus’a
bırakmıştır.

Osiris-Horus tapınması ve söylencesi, hemen her yönüyle İncillerin İsa’sının ilk örneği olmuştur.
Mısırlılar Osiris’in kral, dünyanın ve tanrılarının yaratıcısı, yerin ve göğün tek hâkimi olduğuna
inandıkları gibi; Osiris’in bu dünyaya bir insan olarak geldiğine, düşmanları tarafından insafsızca
katledilerek öldürüldüğüne, bedeninin deşilerek paramparça edildiğine, önce ruhsal olarak gökte
dirildiğine ve sonra da bir araya gelen vücuduyla bu dünyada dirildiğine iman etmişlerdir.24 Antik
Mısır’da İsis-Osiris-Horus (ya da ana-baba-oğul) üçlüsünün her birinin de birer tanrı olduğuna ve
kutsal üçlüyü oluşturduğuna inanılmıştır. İsmi anılarak veya övülerek çağrılması halinde orada
bulunacağına inanılan Osiris’e dua edilip tapılması halinde, her tapanının göklerde dirileceğinden ve
ruhsal olarak sonsuz yaşama kavuşacağından emin olunmuştur.25

21
Gregory of Nazianzus, Letter, 130.1-2.
22
Athanasius De Decretis 19-20’de bu hadiseyi not eder. Athanasius’un sunduğu bu hadise, Aryanist kilise
Tarihçisi Philostorgius’un Alexandria piskoposu Alexander ile imparatorun danışmanı Ossius’un Konsil
toplanmadan önce bu terim üzerinde ittifak yaptıkları seklindeki iddiayı (Barnes 1981, 215 Philostorgius,
HE 1.7,7a’ya atıfta bulunur) desteklemektedir ki, Constantinus’un bu terimi Ossius’un teklifi ile ortaya atmış
olması mümkündür. Keza Nicomedia piskoposu Eusebius için bu terimin kabul edilemez olduğu bilinmektedir.
Eusebius, Tyrus piskoposu Paulinus’a mektubunda bu kelimenin Hıristiyan itikadı içerisinde
yeri olmadığını belirtir. Bkz. Theodoret, HE, 1.6.1-10.
23
Ana Britannica, Hristiyan maddesi
24
Griffiths 1970 , s. 344-345
25
KÜRŞAT HALDUN AKALIN, Mitlerin Yaşamamış İnsan-Tanrılarından İncillerdeki Tek Tanrı-İnsanı Sembolik
İsa’ya Geçiş, Nisan 2016
Şekil 1,2 Sağdan sola: İsis, kocası Osiris ve Osiris
mitinin kahramanları olan oğulları Horus, Mısır Antik Eserler Müzesi

İsa ve Horus arasındaki benzerliğe dikkat çekmek isteyen birçok araştırmacı kaynak olarak Zeitgeist
adlı belgeseli göstermektedir.26 Belgeselde bahsedilenlere göre Horus, Vaftizci Yahya örneğine benzer
biçimde Mısırlı rahipler tarafından yıkanarak kutsanmış, daha sonra Ürdün civarında ortaya çıkarak El-
Azarus ya da El-Osiris’i ölümden diriltmiş, su üzerinde yürümüş, tanrının ruhunu bedeninde taşıdığı
için ‘Tanrının Oğlu’ anlamına gelen Iusa (Iusa = İsa = Joshua = Jesus) ismiyle anılmıştır. Tüm bu
savunulanlar Yeni Ahitte anlatılan İsa örneğiyle benzer özelliklere sahip olsa da ne ölüler kitabında ne
de Mısır hiyerogliflerine dair çalışmaları yayınlanmış araştırmacıların kitaplarında bunlara dair kaynak
gösterilmemiştir.

Öte yandan Horus ve İsa arasındaki benzerlik de göz ardı edilemez. Temel olarak her ikisi de babasız
olarak doğmuştur ve her iki dinde de onları doğuran anneleri kutsal sayılmıştır. Mısır dininde İsis,
daha sonra Osiris’in de önüne geçerek Mısırda en çok saygı duyulan Tanrı seviyesine yükseldi.
Yüzyılların sonlarında, MÖ, İsis'in ibadeti Mısır'dan Akdeniz dünyasına yayıldı ve bölgedeki en popüler
tanrılardan biri oldu. İsis'in bu yeni, çok kültürlü biçimi birçok tanrının özelliklerini özümsemiş
olmasına rağmen, bir eş ve anne olarak orijinal mitolojik doğası temyizinin anahtarıydı. Horus ve
Osiris, öyküsünün ana figürleri olarak onunla birlikte yayıldı.27

26
KÜRŞAT HALDUN AKALIN, Mitlerin Yaşamamış İnsan-Tanrılarından İncillerdeki Tek Tanrı-İnsanı Sembolik
İsa’ya Geçiş, Nisan 2016
27
David, Rosalie (2002). Eski Mısır'da Din ve Büyü. Penguen, s.326-327
Şekil1.3 Ankh işareti olarak bilinen yandaki sembol
Eski Mısır’da Horus’tan itibaren bolca kullanılan bir semboldür. Horus’u sembolize etmesi açısından
daha sonraları çevre kültürlere de yayılmış, kendine yer bulmuştur. 28

Horus Ankh ile II. Ramses’i kutsarken (MÖ 1275) 29

28
Collier, Mark and Manley, Bill. How to Read Egyptian Hieroglyphs: Revised Edition pg 23. Berkeley: University
of California Press, 1998.
29
The King Ramsès among the gods. Painted limestone. Circa 1275 BC. 19th dynasty. From the small temple
built by Ramses II in Abydos. (Louvre museum, Paris, France).
Hristiyanlıkta önemli bir yer tutan haç sembolizmi de ilk olarak Mısır’daki Kıpti Hristiyanlar
tarafından başlatılmıştır ve ilk haç sembolü olarak da Ankh kullanılmıştır. 30

Şekil 1.4

Kulplu Haç (Anch, Crux Ansata): Kulp Haçı, Anch veya Crux Ansata olarak da adlandırılmaktadır. T
üzerinde yuvarlak veya oval bir şekil yer almaktadır. Bu işaret eski Mısır hiyerogliflerinde yaşam ve
yaşam suyu anlamına karşılık gelmekte, Kıptiler (Mısır Hristiyanları) bu simgeyi üzerlerine
almaktadırlar.31

Şekil 1.532

30
Tuğba TAŞ, Fikret ÖZCAN, MS 4. -7. YÜZYILLAR ARASINDA HAÇ MOTİFLERİNİN GELİŞİMİ, Süleyman Demirel
Üniversitesi, 2015
31
Kretschmer, H., Lexikon der Symbole und Attribute in der Kunst, Reclam Verlag, Ditzingen, Stuttgart, 2008, s.
234
32
Hieroglyphs in an ancient Ptolemaic Egyptian frieze, from "The Cross Revealed", by Crichton E. M. Miller
Sonuç olarak Hristiyanlıktaki İsa miti Hristiyanlığın doğduğu çevredeki en baskın kültürlerden biri
olan Mısır kültüründen azami derecede etkilenmiştir. Gerek İsis ve Meryem, gerek İsa ve Horus
arasındaki benzerlikler yadsınamayacak derecede fazladır. Özellikle Hristiyanlıkta Bakire Meryem
figürünün bu denli yüceltilmesinin en önemli nedenlerinden biri bölgenin pagan halkının İsis gibi bir
dişil öğeye tapınmasıdır. Nitekim Hristiyanlığın ilk dönemlerinde de İsa’nın Tanrı olarak doğmadığı ve
bu yüzden Meryem’in de Tanrı annesi olarak adlandırılamayacağını savunan görüşler rağbet
görmemişlerdir. 33

BAKİRE MERYEM KÜLTÜRÜNÜN MISIR MİTOLOJİSİNDEKİ KÖKENİ

Hristiyan kültüründe teslis inancındaki ana öğelerden biri de bakire Meryem mitidir. Hristiyan
dünyasında Meryem'in kilise hayatındaki konumu mezhepsel olarak bazı bölünmelere yol açmıştır.
Katolik Kilisesi, Meryem'in bekâretinin ölene kadar muhafaza edildiğine ve öldüğünde bedeniyle
beraber cennete çekildiğine inanmaktadır, Protestanlar ise Günahsız Doğum'a inanmakla beraber,
Meryem'in ebedi bekâretini ve göğe çıkışını incilsel bir dayanağı bulunmadığı gerekçesi ile
reddederler. Yeni Ahit'in muhtelif bölümlerinde İsa'nın 4 adet erkek kardeşinin isimlerinden açıkça
bahsedilmesine karşın bu ayetlerde geçen kardeş sözcüğünün bugünkü anlamda kardeş olarak değil
kuzen gibi yakın akrabaları tanımladığı yorumları yapılmaktadır. Yeni Ahit'te Meryem hakkında en çok
bilgi verilen bölüm, Luka İncil’idir.34 Fransiskenler için Lekesiz Gebelik çok önemli bir konu idi. Onlar
sıradan insanların bile (evli insanlar dahil) cinsel perhizde olması gerektiğini savunduklarından,
böylesine kutsal kişilerin cinsel birleşmeyle dünyaya gelemeyeceğini düşünmüşlerdir. Clairvauxlu
Bernardo’ya göre, Kutsal Ruh’un çocuk doğurmak gibi özünde son derece ‘şeytani’ bir eyleme
karışması imkânsızdır.35

Şekil 1.636

33
D.M. Murdoch, Christ in Egypt: The Horus-Jesus Connection, s 217-227
34
Jestice, Phyllis G. Holy people of the world: a cross-cultural encyclopedia, Volume 3. 2004,s 54
35
E.D. O’Connor, “Immaculate Conception,” New Catholic Encyclopedia, Vol.VII, Haz.
William J. McDonald, The United States, Mc Graw-Hill Book Company, 1967, s. 380
36
Virgin and Child Enthroned with Saints, Marco D’Oggiono, Museo diocesano di Milano
Mısır’daki tapınak kabartmalarında, iffetli doğum ya da kutsal bakirenin tanrısal doğumu olarak
öne çıkan bakire İsis’in Horus’a gebe kaldığı tanrı Toth tarafından anneye bildirilmiş, bakire İsis hiçbir
bedensel ilişkiye girmeksizin kutsal ruhun (Kneph’in) bedenine girmesiyle hamile kalmış, bakire
doğumuyla tanrılığı kanıtlanan Horus’a üç magi hediyeler sunmuş ve taparak tanrılığını ilan etmiştir.
Hristiyanlığın Roma’daki yer altı mezarlarından kilise ya da katedrallerine varın-caya kadar bütün
tapınaklarında, İsa taparlarını etkileyen resimlerdeki İsa ile Meryem betimlemeleri; bakire ana İsis ile
kutsal çocuk Horus tapınak kabartmalarının sadece tekrarından başka bir şey değildir. Tanrı anası
bakire İsis ile tanrısal çocuk Horus, Hristiyan kilise ve katedrallerindeki Meryem Ana ile İsa olmuş; İsis
ile Horus’u betimle-yen tüm tasvirler de İsa ile Meryem resim ve heykellere uyarlanmıştır. Adeta on
bin yıla kadar uzanan İsis-Horus efsanesi, İsa’nın şahsında ve Meryem’in kutsallığında hayat
bulmuştur.37

Şekil 1.738 Şekil 1.8

Şekil 1.7’deki heykelde Tanrıça İsis oğlu Tanrı Horus’u emzirirken betimlenmiş. Aynı şekilde Şekil
1.8’de de Tanrıça İsis ve Bakire Meryem mitleri arasındaki benzerlik gözler önüne seriliyor. “Tanrı”
İsa’yı emziren Meryem figürü özellikle Ortaçağ ve Rönesans sanatçıları tarafından çokça kullanılmıştır.
Kiliseler bebek İsa ve onu emziren Meryem ikonalarıyla kaplanmıştır. Bu ikonaların önünde dua
etmek ve tütsü yakmak da günümüze kadar süregelmiş bir ritüel halini almıştır. Hâlbuki tütsülerle ve
mumlarla tapınma da antik Mısır dininde rahiplerin yaptıkları bir ibadet biçimidir. 39

37
KÜRŞAT HALDUN AKALIN, Mitlerin Yaşamamış İnsan-Tanrılarından İncillerdeki Tek Tanrı-İnsanı Sembolik
İsa’ya Geçiş, Nisan 2016
38
İsis’i Horus’u emzirirken gösteren heykel. Mısır Antik Eserler Müzesi
39
Champdor, Mısır’ın Ölüler Kitabı: 53, 71
TESLİS İNANCININ SÜMER KÜLTÜRÜNDEKİ KÖKENİ

Sümerler dini hayatın her alanına yaymış bir medeniyettir. Sümer’lere ait tarihsel belgeleri
okuduğumuz zaman, ilk edindiğimiz intiba, burada inanç aleminin baştan sona kadar bütün yaşayışa
hükmettiğidir. Sümer tarihinde, başlangıcından sonuna kadar, dev mabetler, sayısız dini kitabeler,
şehirlerin her yanında semaya yükselen basamak kuleler ve her kutsal binanın duvar kalıntıları
arasında bulunan adak sunma tasvirleri, eski Arap Irak’ında bu insanların, bütün yaşayışlarını dine
adadıklarını doğrulamaktadırlar.40

Sümer dininde evren, her biri bir tanrının alanı haline gelen üç bölgeye bölünmüştür. Anu'nın payı
gökyüzü idi. Dünya Enlil'e verildi. Ea, suların hükümdarı oldu. Birlikte Büyük Tanrıların üçlemesini
oluşturdular. 41 Şüphesiz, Sümerler de, ilahlarını yalnız toprak ile ilgili çevreden seçmemişlerdir: ta
başlangıçtan beri, kişileştirilmiş kozmik güçler de, aynı şekilde Tanrılar Topluluğu Pantheonda yer
alırlar. Bunun ile ilgili olarak, eski Sümerlerde İlah Üçlemesi(Teslis) -en eski Üçlü Gök Gücü'nden söz
edilmelidir, bunlar An, Enlil ve Enki’den meydana gelir ve Gök, Toprak ve Yeraltını içine alır: Çünkü
Enlil ‘in Yeryüzü Alemi'ne hakimiyeti, bir Fırtına İlah’ının üstünlüğüdür ve her şeyden önce, toprakla
ilgili görülen Enki ise, Yeraltı Dünyası'nın değil, bilakis üstünde yer küresinin yüzmekte olduğu düz
tabakanın hemen altında yayılan ve yeraltı sularına eriyerek, kaynak ve nehirleri besleyen "Derin
Sular" ve "Tatlısu Okyanusu’nun Tanrısıdır.42

Şekil 1.9

40
Das Land Sumer, Hartmuth Sehmükel, W.Kohlhammer Verlag Stuttgart 1962, s. 65
41
Mitoloji, Larousse Ansiklopedisi, 1994, s. 54-55
42
Harmuth Schmökel, Sümer Dini, çev. Mehmet Turhan Özdemir, s 204
Aynı şekilde Sami dillerine Tammuz olarak geçmiş olan Sümer Tanrısı Dumuzi ile İsa arasındaki
benzerlik de gözden çıkarılmamalıdır. Tammuz” Suriye ve Lübnan’da tapılan bir ilah olan
“Dumuzu”nun İbrani dilindeki karşılığıdır. (…) İncil’de (Hezekiel 8:14) bahsi geçen Tammuz, İÖ 2000
civarında, 25 Aralık günü, Suriye’nin Gebal (modern Gebail, Yunanca Bublos)5 şehrinde Mylitta isimli
bir bakireye doğan bir “yaşam-ölüm yeniden doğuş tanrısı”dır; mağarasından sabah çıkar, gece
döner, aradaki sürede gökyüzünü tavaf eder. Yunanlılar onu “Adonis” olarak tanır; sözcük, Fenike
dilinde ve İbranice’deki “Adhon”dan gelir. Babil mitolojisi, Dumuzu ya da Tammuz’u kışı simgeleyen
vahşi bir yaban domuzunun katlettiği yakışıklı bir çoban olarak anlatır. Tammuz, mucizeler
göstermekte, hastaları iyileştirmektedir. İnsanoğlunun kurtarıcısı olmak için meşakkatli bir ölüme
katlanmış; bir takım beyanlara göre üçüncü gün yeniden dirilerek ebediyen kutsanmış yeni bir hayata
başlamıştır. Tammuz’un ölümü, Suriye ve Filistin’in nebatatın telef olduğu uzun, kurak yazlarını;
dirilerek hayata dönmesi ise yağmur mevsiminde yeniden canlanan çatlamış toprakların bereketli
bitkilerle örtülmesini simgeler veya ölümü soğuk, sert kışın, yani mitolojik yaban domuzunun,
dirilişiyse yemyeşil bir baharın anlatımıdır.43

Şekil 244

43
Özhan Öztürk, Dünya Mitolojisi, Nika Yayınları, 2016
44
Tammuz ve bereket tanrıçası İnanna’nın evliliği, Ancient History Encylopedia, Sumer maddesi
Anlaşılacağı üzere Sümer Tanrısı Tammuz/Dumuzi İncillerde anlatılan İsa’ya çok benzer biçimde
hastaları iyileştirip, ölüleri diriltmekte.45 Ayrıca Dumuzi de İsa gibi bir çobandır, 46hatta Hristiyanlıkta
önemli bir yer kaplayan insanların günahları için acı çekme ve onları bağışlatma inancı da Dumuzi
kültünde mevcut. 47 Tüm bunların ötesinde Dumuzi de İsa gibi yeniden dirilmiştir ve sonsuza kadar
yaşayacaktır. 48

ANADOLU PAGAN KÜLTÜRÜNÜN HRİSTİYANLIK ÜZERİNE ETKİLERİ

İsa’nın ölümünün ardından müritlerinin birçoğu inançlarını daha rahat tebliğ edebileceklerini
düşündükleri Anadolu’ya yöneldiler. Bilhassa kendisi de bir Anadolulu olan Pavlus ve beraberindekiler
Anadolu’da ilk olarak Konya yöresinde, daha sonra Galatya ve İzmir bölgelerine giderek dinlerini
tebliğ ettiler. 49

O dönemde Anadolu’da var olan inançların en etkililerinden biri de Tyanalı Apollonius’un öğretisini
devam ettirenlerin savunduğu görüşlerdir. Roma İmparatorluğu'nun Kapadokya ilindeki Tuvana
(günümüzde Kemer hisar) kentinde doğan Apollon 16 yaşındayken Tuvana'dan Tarsus'a geçti.
Tarsus'ta Pisagor'un okulunda okudu ve yeni pisagorcu öğretinin önemli savunucularından biri olarak
birçok ülkeyi dolaştı. Filostratus ondan sonra onun hayatını anlatan Tuvanalı Apollon'un Hayatı adlı
kitabı yazmıştır. Kendisine ait kaynaklar 170-180 yılları arasında kaleme alındığı öne sürülmektedir. 50

Apollonius aristokrat bir aileye mensup olmasına rağmen tüm servetini diğer aile fertlerine
bağışlayarak fakir bir keşiş kılığında mensubu olduğu Pisagor öğretisinin merkezine, Hindistan’a
gitmiştir. Burada öğrendiği ökült kültür ve öğretiyle yeniden Anadolu’ya dönmüş ve Filostratus ’un
ifadesiyle beş Roma imparatoruyla görüşmüştür. 51

Şekil 2.152 Tyanalı Apollonius’u betimleyen madalyon

45
Matta, 15:30
46
Yuhanna, 10:7
47
Yuhanna, 2:2
48
The Glory of Christ in the New Testament: Studies in Christology in Memory of George Bradford Caird, L. D.
Hurst , N. T. Wright, Clarendow Press Oxford, s 54
49
Anadolu’da Hristiyanlık, Dr. Behnan Konutgan, Yay yayınları, 2018, s 21
50
Maria Dzielska. Apollonius of Tyana in Legend and History, Roma 1986, s. 30–38.
51
Maria Dzielska; Apollonius of Tyana in Legend and History; Roma: 1986; s. 93–97, 166–192
52
Apollonius von Tyana; Münzabbildung aus Baumeister: Denkmäler des klassischen Altertums. Band I. 1885, S.
109
Apollonius’un hayatında ilgi çeken durum İncillerin çizdiği İsa figürü ile olan benzerliğidir. Apollonius
halk arasında “Tanrı’nın oğlu” olarak biliniyordu. 53 Tıpkı İsa’nın ölü Lazarus’u diriltişi gibi, Apollonius
da Efes’li zengin bir ailenin genç ve güzel kızını “Ölü” iken diriltmiştir. Tıpkı İsa Mesih’in yaşamını ve
eserlerini (mucizeleri dahil) anlatan 4 Gospel-Yazan olduğu gibi, o çağlarda Apollonius’un yaşamını ve
mucizelerini anlatan 4 yazar vardır. Bunlar, İsa için, Matthew, Marcus, Luke ve John’dur; Apollonius
için de Flavius Philostratus, Moeragenes, Sotorichus of Oasis ve Hierocles’tir.54

Dion Cassius yazdığı (211-222) tarih kitabında, imparator Caracalla’nın (211-216) tapınağıyla ve
yazıtıyla Apollonius anısının yaşatılmış olmasından onur duyduğundan bahsetmiştir. İşte tam bu
sırada (216) Caracalla’nın annesi Domma Julia, imparatorluk kayıtlarına ulaşmasını sağladığı
Philostratus’dan Apollonius’un hayatını yazmasını istemiştir. Philostratus, Apollonius’la ilgili ayrıntılı
bilgilere nasıl ulaştığını şöylece açıklamıştır: Bulguların bir kısmını Apollonius’u çok seven şehirlerden
topladım, bir kısmını ayin ve düzenlemeleri Apollonius tarafından oluşturulmuş tapınaklardan aldım,
bir kısmını Apollonius hakkında duyduklarımdan derledim ve bir kısmını da Apollonius tarafından
yazılmış kendi mektuplarından aktardım. (Bu mektupların bir kısmı toplama olsa da tamamı değildir,
mektupların bazısı imparator Hadrian’ın (117-138) mülkünde olan belgelerdi ve tamamı Antium’daki
sarayda tutulmaktaydı. Mektupların bu şekilde muhafaza edilmiş olması, henüz daha yaşayan bir
zihin olduğu sırada Apollonius’a büyük ün kazandıran bir anda tarih sahnesinden çıkıp kaybolmasının
delillerini de sağlamaktadır. Hadrian’ın aydınlanmış bir yönetici, büyük bir seyyah, Apollonius dininin
aşığı ve Eleusian gizemleriyle yetişmiş bir inisiye olduğunu burada belirtmek gerekir.) Çok daha
ayrıntılı bilgileri ise şöyle edindim. Antik kent Ninus’da yaşamış ve okul eğitimi görmüş olan Damis,
Apollonius’un havarisi olmuş ve seyahatlerini yanında anında kaydetmiş, efendinin sözlerine ve
kehanetlerine tanıklık etmiş bir adamdır. Damis’in ailesinden bir kimse imparatoriçe Julia’ya gelerek,
daha önceden bilinmeyen fakat yanında yaşanarak yazılan bu anılardan oluşmuş kayıtları ona teslim
etmiştir. Moeragenes’in Apollonius’la ilgili yazdığı dört kitaba gelince, onun yaşamındaki gerçeklerin
çoğu hakkında pek bir bilgisinin olmadığı bilinmektedir.55

İsa’nın tanrılığının veya içinde tanrı ruhunun (dolayısıyla tanrının tek görünümü) olduğunun kanıtı
haline getirilen İncillerde İsa’ya ait kılınan bu mucizelerin Apollonius tarafından da yapıldığının kayıt
altına alınması; Apollonius ile İsa taraftarları arasında çıkan kıyasıya bir mücadelenin ana temasını
oluşturmuş, İsa’nın mucizelerinin Apollonius’un söylencelerinden daha büyük olduğu iddiasına da
neden olmuştur. Dördüncü asırda Hierocles’in yazdığı ve Eusebius’un da saldırdığı ‘Gerçeğin Aşıkları’
isimli eserinde, İncillerdeki İsa’nın Apollonius’un anılarını çaldığından söz edilmiştir. Hierocles’in anı
hırsızlığı suçlamasına karşı Eusebius’un temel iddiası; Apollonius’un mesih İsa’nın kötü bir taklitçisi
olduğu ve özellikle Philostratus’un sözünü ettiği mucizeleri şeytanın gücüyle yaptığıdır.56

Apollonius hakkında Roma kaynaklarında sayısız belge bulunmasına rağmen İsa hakkındaki ilk
belgenin ölümünden yaklaşık iki yüzyıl sonra yazılması da İsa ve Apollonius’un halk üzerinde bıraktığı
tesiri açıkça ortaya koymaktadır. İznik konsilinin ardından Roma ve Anadolu topraklarından
Apollonius adı silinmek istenmiş ve bunda da bir dereceye kadar başarılı olunmuştur. 57Anlaşılan o ki
İncil yazarları ve Roma otoritesi özellikle İznik konsiliyle beraber Apollonius hakkında anlatılanları

53
Apollonius of Tyana in Legend and History; Roma: 1986; s. 21–23, 49–60
54
Yoksul Tanrı Tyanalı Apollonius-ALFA YAYINLARI- Aytunç Altındal, 2005, s 27-30
55
Conybeare F.C. (1963). The Apology and Acts of Apollonius and Other Monuments of Early
Christianity, California
56
KÜRŞAT HALDUN AKALIN, Yeni Ahitteki Tyanalı Apollonius, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, 2015
57
Cassius Dio; Roman History; 78.18.4
İsa’ya atfetmiştir. Bu durumda Apollonius hayatı çalınan adam olmuş, Roma ve Kilise ise İsa figürü
üzerinden kazandığı prestiji katlamıştır. 58

SONUÇ OLARAK

1. Üç semavi dinde de önemli bir yere sahip olan İsa’nın yaşadığı döneme ait onun yaşadığını
ispatlayacak herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.
2. Her ne kadar belge bulunmasa da İsa’nın gerçekten yaşamış olma ihtimali yüksektir.
3. Hristiyanlığın ana kaynakları olan İncillerde (Matta, Markos, Luka, Yuhanna) bahsi geçen
hastaları iyi eden, ölüleri dirilten, su üzerinde yürüyen, ölen ve yeniden dirilen Tanrı İsa figürü
Roma’nın ve Vatikan’ın inananları etkilemek ve çevredeki pagan din mensuplarını
Hristiyanlığa çekebilmek için muhtelif dinlerden kopya edilmiş, çalınmıştır.
4. Hristiyanlık temel olarak pagan bir altyapıya sahiptir ve bilimsel, tarihselliğe sahip, gerçekçi
olmaktan çok uzaktır.
5. Kilise ve Vatikan binlerce yıldır insanların dini duygularını sömürmek yoluyla ekonomik, sosyal
ve politik güç elde etmiştir.
6. Vatikan’ın ve o dönem Roma İmparatorluğunun yaptıkları tarihin en büyük intihali ve
sahtekârlığıdır.

KAYNAKÇA
1. http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvxLBzYQ
2. Mitchell, Logan (1842). The Christian mythology unveiled, lectures. Cousins. s. 151. "Yeni Ahit'teki İsa
Mesih, bu gezegende yaşanan hiçbir hakikî vakâyla veyâ gerçek şahıs ile bağlantısı olmayan
karakterdir. Onun hayatı, astronomiyle ilgili bir mecazdır. Bu mecâzın esâsını da Güneş'e kutsallık
seviyesinde bir değer verme, onun zodyak burçlarından geçişi veyâ güneş yılı ve ondaki mevsimlerin bir
tür ifâde edilişi oluşturmaktadır"
3. https://www.yenisafak.com/aktuel/iste-69-milyarlik-dunyanin-din-nufusu-436757
4. Musa ibn Meymun; çev. Eliyahu Touge; Mishneh Torah, Sefer Shofetim, Melachim Milchamot, Chapter
11, Halacha 4
5. Tesniye, 6:4
6. Kuran 61:6
7. Kuran 57:27
8. Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 108, 112; Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:353; el-Envârü’l-
Muhammediyye mine’l-Mevâhibü’l-Ledünniyye, s. 143
9. Matta, 16:13-19
10. Ed P. Sanders, Jaroslav J. Pelikan; Encyclopædia Brittanica; "Jesus”
11. Oxford İngilizce Sözlük, St. Matthew
12. Şamil İA, md. İncil
13. İngilizce Vikipedi, Gospel of Luke
14. Maurice Bucaılle, Kitâb-ı Mukaddes Kur'an ve Bilim (trc. Suat Yıldırım), İzmir, 1981 s. 369
15. Günay-Tümer- Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, 3. Baskı, Ankara
16. 1997, 268.
17. Resullerin İşleri, XV(29; Geniş bilgi için bkz. Ekrem Sankçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi,
İstanbul 1983,217-218.
18. Günay-Tümer- Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, 3. Baskı, Ankara
19. Gregory of Nazianzus, Letter, 130.1-2.
20. Athanasius De Decretis 19-20’de bu hadiseyi not eder. Athanasius’un sunduğu bu hadise, Aryanist
kilise Tarihçisi Philostorgius’un Alexandria piskoposu Alexander ile imparatorun danışmanı Ossius’un
Konsil toplanmadan önce bu terim üzerinde ittifak yaptıkları seklindeki iddiayı (Barnes 1981, 215
Philostorgius,HE 1.7,7a’ya atıfta bulunur) desteklemektedir ki, Constantinus’un bu terimi Ossius’un
teklifi ile ortaya atmış olması mümkündür. Keza Nicomedia piskoposu Eusebius için bu terimin kabul

58
KÜRŞAT HALDUN AKALIN, Yeni Ahitteki Tyanalı Apollonius, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, 2015
edilemez olduğu bilinmektedir. Eusebius, Tyrus piskoposu Paulinus’a mektubunda bu kelimenin
Hıristiyan itikadı içerisinde yeri olmadığını belirtir. Bkz. Theodoret, HE, 1.6.1-10.
21. Ana Britannica, Hristiyan maddesi
22. Griffiths 1970 , s. 344-345
23. KÜRŞAT HALDUN AKALIN, Mitlerin Yaşamamış İnsan-Tanrılarından İncillerdeki Tek Tanrı-İnsanı
Sembolik İsa’ya Geçiş, Nisan 2016
24. David, Rosalie (2002). Eski Mısır'da Din ve Büyü. Penguen, s.326-327
25. Collier, Mark and Manley, Bill. How to Read Egyptian Hieroglyphs: Revised Edition pg 23. Berkeley:
University of California Press, 1998.
26. The King Ramsès among the gods. Painted limestone. Circa 1275 BC. 19th dynasty. From the small
temple built by Ramses II in Abydos. (Louvre museum, Paris, France).
27. Tuğba TAŞ, Fikret ÖZCAN, MS 4. -7. YÜZYILLAR ARASINDA HAÇ MOTİFLERİNİN GELİŞİMİ, Süleyman
Demirel Üniversitesi, 2015
28. Kretschmer, H., Lexikon der Symbole und Attribute in der Kunst, Reclam Verlag, Ditzingen, Stuttgart,
2008, s. 234
29. Hieroglyphs in an ancient Ptolemaic Egyptian frieze, from "The Cross Revealed", by Crichton E. M.
Miller
30. D.M. Murdoch, Christ in Egypt: The Horus-Jesus Connection, s 217-227
31. Jestice, Phyllis G. Holy people of the world: a cross-cultural encyclopedia, Volume 3. 2004,s 54
32. E.D. O’Connor, “Immaculate Conception,” New Catholic Encyclopedia, Vol.VII, Haz.
33. William J. McDonald, The United States, Mc Graw-Hill Book Company, 1967, s. 380
34. Virgin and Child Enthroned with Saints, Marco D’Oggiono, Museo diocesano di Milano
35. Champdor, Mısır’ın Ölüler Kitabı: 53, 71
36. Das Land Sumer, Hartmuth Sehmükel, W.Kohlhammer Verlag Stuttgart 1962, s. 65
37. Mitoloji, Larousse Ansiklopedisi, 1994, s. 54-55
38. Harmuth Schmökel, Sümer Dini, çev. Mehmet Turhan Özdemir, s 204
39. Özhan Öztürk, Dünya Mitolojisi, Nika Yayınları, 2016
40. Tammuz ve bereket tanrıçası İnanna’nın evliliği, Ancient History Encylopedia, Sumer maddesi
41. The Glory of Christ in the New Testament: Studies in Christology in Memory of George Bradford Caird,
L. D. Hurst , N. T. Wright, Clarendow Press Oxford, s 54
42. Anadolu’da Hristiyanlık, Dr. Behnan Konutgan, Yay yayınları, 2018, s 21
43. Maria Dzielska. Apollonius of Tyana in Legend and History, Roma 1986, s. 30–38.
44. Maria Dzielska; Apollonius of Tyana in Legend and History; Roma: 1986; s. 93–97, 166–192
45. Apollonius von Tyana; Münzabbildung aus Baumeister: Denkmäler des klassischen Altertums. Band I.
1885, S. 109
46. Apollonius of Tyana in Legend and History; Roma: 1986; s. 21–23, 49–60
47. Yoksul Tanrı Tyanalı Apollonius-ALFA YAYINLARI- Aytunç Altındal, 2005, s 27-30
48. Conybeare F.C. (1963). The Apology and Acts of Apollonius and Other Monuments of Early
Christianity, California
49. KÜRŞAT HALDUN AKALIN, Yeni Ahitteki Tyanalı Apollonius, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, 2015
50. Cassius Dio; Roman History; 78.18.4

You might also like