You are on page 1of 5

Konu: Dostluk ve Yalan

Mekân: Kafeterya, yol


Kişiler: Emin, Murat, Hasan, Baki, Yemen

KUYRUKLU YALAN

(Emin çocukluk arkadaşlarıyla uzun zamandır görüşmemiştir. Yanında arkadaşıyla işten çıkınca aklına
gelir ve arkadaşlarıyla buluşmak için onları tek tek arar. Tabi o esnada üç arkadaşı iş çıkışı buluşup bir
kafeteryada kahve içmeye gitmişlerdir. Masada sohbet edilirken Bakinin telefonu çalar.)

Emin: Alo Baki, nasılsın knk?

Baki: Aaa. Emin knk, hiç beklemiyordum aramanı. Sesini duymak iyi geldi.(bu sırada diğerleri yüz
buruşturur.)

Emin: Banada iyi geldi sesini duymak. Nasılsın? Uzun zamandır görüşmüyoruz.

Baki: Evet knk ya görüşemiyoruz. İŞ güç var hep sen nasılsın?

Emin: Allah kolaylık versin knk. Bende aynıyım. Şey demek için aramıştım. Müsaitsen, buluşup iki
konuşsak muhabbetimizi özledim.

Baki:(telaşla yanındakilere bakar, üzgün bir sesle…)inan çok isterdim ama annem rahatsızlandı.
Hastaneye kaldırdık. Kaç gündür yanında refakatçi olarak kalıyorum. Bir şey olmasın diye (diğerleri
güler).

Emin: Geçmiş olsun knk çok üzüldüm. Allah şifa versin. Sen o zaman bana tarif et de ben bir ziyarete
geleyim. Hem belki elimden bir şey gelir sende biraz dinlenirsin.

Baki:(telaşlı) yok yok, hiç yorma kendini zaten ziyaret saati bitti hem de yarın taburcu olacak, sen
merak etme.

Emin: Tamam o zaman, ne yapalım. Başka zaman artık. Kendine iyi bak annene de geçmiş olsun
dileklerimi ilet. Bir ihtiyacın olursa ben buradayım çekinmeden söyle.

Baki: Sağ ol knk. Sende kendine iyi bak. Sonra görüşürüz.

Emin: Görüşürüz.

(telefonu kapatırlar, masada kahkaha kopar.)

Hasan: Ne fenasın lan. Nasıl geldi aklına birden

Murat: Knk ne demişler yere yakın olandan korkacaksın.

Baki: ne yapıyım sanki tanımıyorsunuz. Son buluşmamızda bir saat nöbetlerinden yakındı.

Hasan:, iyi ki bir doktor oldu burnu havalarda.


Murat: Harbiden ya. Bizde kazanıyorduk doktorluğu birkaç puanla kaçırdık.

(Üçü de onaylar)

(o esnada emin ve arkadaşı yemen)

Emin: Bakinin Annesi hastalanmış sesi çok iyi gelmiyordu.

Yemen: Geçmiş olsun, eee… Şimdi ne yapacaksın?

Emin: Dur birde hasanı arayım.

(Hasanın telefonu çalar)

Hasan: şimdi de beni arıyor sırayla hepimizi arayacak herhalde.(telefonu açar)

Emin: Alo hasan nasılsın?

Hasan: ( ağlak bir sesle)Hiç sorma hiç iyi değilim.

Emin: (şaşkınlıkla) Ne oldu sesin çok kötü geliyor niye ağlıyorsun?

Hasan: (ağlayarak) Knk ben ağlamayım da kim ağlasın, hayatının baharındayken gitti, gitti…

(Birazdan araya müzik girer).

Emin: kim, nereye gitti (sesini yükselterek) neredesin sen?

Hasan: ben şuan cenazedeyim. Hem de kimin cenazesinde biliyor musun? Bebek mezarı ayaklım,
muratın.

Emin: (şaşkın ve boğuk bir sesle)ne! Nasıl? Şaka yapıyorum de şaka dimi

Hasan: …

Emin: (ağlamaklı) hayır ya.(yere çöker) (sesi titreyerek) neredesin sen bende geleceğim. Benim neden
haberim yok.

Hasan: (Telaşla diğerlerine işaret çakar)(Diğerleri seslerini değiştirerek ellerini dizlerine vurarak ağıt
yakarlar.) (getti, getti dağ gibi Murat’ım getti).Murat en son yurt dışına çıkmıştı. Dün olmuş olay.
Bende yeni öğrendim. Cenaze daha gelmedi Türkiye ye. Size de haber verecektim ama duydun burası
çok karışık (garip garip sesler gelir.)Kapatmak zorundayım (Emin bir şey söylemeden kapatır.)

Emin: (donup kalır ve yerde oturup ağlar, ardından kendini toparlayıp ayağa kalkmaya çalışır, gözü
arkadaki kafeterya ya takılır. Şaşkın bir şekilde kafeteryanın camına yapışır.) bu, bu…Bu Baki değil mi?

Yemen: Evet evet Baki bu.

Emin: Hani bu hastanede annesinin yanındaydı. Ne işi var burada.(Biraz kafasını çevirince ikinci bir şok
yaşar.) Aaa… Halüsinasyon mu görüyorum lan Bakinin yanındaki hasan mı?

Yemen: evet evet bu o.

Emin: iyide o hani muratın cenazesindeydi.

(o sırada yemene bir irkilme gelir.)

Emin: Ne oldu? (arkadaşının korku ve şaşkınlıkla baktığı yere bakar ve oda irkilir. Şoku atlattıktan
sonra düşünmeye başlar.)
Yemen: Allah'ım hortlamış da gelmiş bu, ne işi var bunun burada? (dua eder)

Emin: Saçmalama Yemen. Ne ölüsü. Yalan söylemişler rahat rahat bir araya gelebilmek için (sinirli ve
üzgündür).

Yemen: ( biraz düşünür) Haa… Ama var ya aşırı inandırıcı hazırlamışlar. Baksana Murat gerçekten ölü
gibi bembeyaz bravo vallahi.(alkışlar)

Emin: (Arkadaşına hafifçe vurur)Saçmalama Murat beyaz tenli, ondan öyle.

Yemen: Heeeıı tamam şimdi anladım, harbiden ayıp etmişler.

Emin: Bunlara iyi bir ders vermek lazım

(o esnada kafede Hasan kahkahalarla)

Hasan: Yalnız inandı saf ya.

Murat: Bir şey deyim mi bir an ben bile inandım öldüğüme. Gidip helva dağıttıracaktım.(herkes güler)

Baki: Âmâ iyi yaptın biz bize iyiyiz fazlasına gerek yok.

Hasan: Aynen

Murat: Aynen şimdi o gelir bir sürü yalan uydurur. Bizi birbirimize düşürür.(hepsi onaylar) [1 saat
sonra] (Emin bir anda içeri girer. Hepsi ağzı açık bir şekilde ona bakar.)

Emin: oooo profesyonel yalancılar da keyif çatıyormuş.

Hasan: Emin… Ben… Biz… Şey…

Emin: (Alaycı) şist. Kendini hiç zorlama böyle üzücü bir günde en yakın arkadaşımız ölmüş. Böyle
şeyler konuşmaya değer mi? Cık cık cık

Murat: Emin bak biz sana söy…

Emin: Aaa… Sen hiç konuşma, zaten ölüsün yorma kendini.

Baki: Emin beni bir dinlesen anlaya…

Emin: Yorma Baki cim kendini annenin başında o kadar nöbet tuttun zaten.

(Hepsi Emin’e şaşkın ve utanarak bakar.)

Emin: Eee… Ne demişler yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Ne sandınız Hiç öğrenmeyeceğimi
falan mı sandınız?

(o esnada bir anons yapılır. dı dı dı dın. Lütfen herkes içeriyi boşaltsın. İçerde bir bomba olduğuna dair
ihbar aldık dı dı dı dın.)

Herkes telaşa kapıya koşar hala şaşkınlıklarını üstünden atamayan üçlü ise oturuyordur. Emin ve
Yemen telaşlanmıştır. Hep birlikte kapıyı ilerlerler ve fark ederler ki kapılar kilitlidir. Tüm kapıları ve
pencereleri tek tek denerler ama hepsi kilitlidir, hepsi korkuyla birbirine bakar.

Murat: ne yapacağız hepsi kilitli (korkuyla)

Hasan: Camlarda kapalı hepimiz burada öleceğiz.

Baki: Belki birileri vardır(İmdat diye bağırırlar.)(bir anons daha gelir.)


Dı dı Dı dı bombanın patlaması son 10 dakika, hepsi daha çok telaşlanır.(bu sırada Hasan ağıt yakar)

Hasan: (Sesini yükselterek )ne yapacağız şimdi hee.

Emin: Yapacak bir şey yok Her şey buraya kadarmış ( hepsi şaşkınlıkla ona bakar) yolun sonuna
gelmişken bunu niye yaptığınızı da açıklarsınız artık.

Murat: Hepsi Baki'nin suçu Doktor olduğun için seni kıskanıyor kendi olamadı diye sana yalan söyleme
fikri ondan çıktı.

Baki: (şaşkınlıkla) Ne! Asıl sizin suçunuz. Siz Murat öldü deyip bir de duygu sömürüsü yaptınız.

Hasan:(sesini bir tık yükselterek) yeter birbirinizi suçlamayı kesin, sizin aptallıklarınızdan bıktım artık.

Murat: neler duyuyorum aptallık ha… kardeşimlere, canımlara ne oldu.

Baki: Bırak ya… Ne kardeşimi canımı. Sizden kardeş mardeş olmaz.(Murat ve Hasan şaşırır. Bir anons
daha… Dı dı dı dın. Bombanın patlamasına son beş dakika)

Baki: Eh… Yeter be, zaten öleceğiz. Her şeyi söyleyeceğim artık. İçimde kanser olacağına ağzımda
konser olsun.

Murat: Ooo… Daha bitmedi yani dökül lan dökül gerçek yüzünü görelim zaten sahte yüzünü bile zor
görüyoruz(Burada murat bakinin boyuna gönderme yapar) (Emin ve Yemen korku ve şaşkınlıkla onları
izler)

Hasan: Hadi hadi söyle.

Baki: Hasan hani senin Teknofest te sunum için aldığın o çok pahalı takım elbise vardı ya o gün
üstüne ayran dökülmüştü. Hatta sunuma şort ile çıkmıştın işte ayranı döken bendim.(Murat
şaşkınlıkla Baki’ye bakar)

Murat: Cidden bunu yaptın mı? İnanmıyorum sana adam mısın lan! (masum ayaklarına yatar)

Hasan: (Çok sinirlenir ve sesini yükseltir) Zaten sen kıskancın tekiydin. Her zaman beni kıskandın.
Hatırlarsın belki üniversitede dekanlara bir konuşma yapacaktın, heh o konuşmada arkada bir şarkı
çalmıştı, her şey mahvolmuştu (o anı canlandırırlar).İşte onu ben yapmıştım.(burada sunumdan
şarkıya geçilir.)

Murat: Yuh ama (buraya başka bir şey bulabiliriz.)

Baki: Sen tam bir şeref yoksunusun konferans yüzünden dersten kalmıştım. Yazıklar olsun. Murat’tan
beklerdim ama senden beklemezdim.

Murat: Bence de beklemelisin. Hani yazın aylar boyunca yemeyip içmeyip yetim çocuklar için
biriktirdiğiniz sonra bankaya yatırayım diye bana verdiğiniz para var ya ben o parayla Antalya’da tatil
yaptım.(burada Murat’ın yüzünde şeref yoksunca bir sırıtma olur)

Hasan: Vay vicdansız vay… Hadi bizim halimizi düşünmedin de o çocukları da mı düşünmedin.

Baki: Ben zaten beklerdim bu kansızdan. Tam bir melek yüzlü şeytan.

Murat: Sanki sizi bilmiyoruz. Okulda Hasan seni yanına alıp sınıf sınıf gezip bağış topluyoruz ayağına
para topluyordu sonrada AVM de yemek yiyordunuz her gün. Kansızlık hepimizde var, kabul edin.

(burada yumruk yumruğa birbirlerine girerler esnada bir anons daha duyulur. Bombanın patlamasına
son 10 saniye.) (hepsi kollarını siper alır, Emin sırıtır.)
(Burada Baki ve Murat aynı anda ) Euzubillahiminişşeydanirracim Bismillahirrahmanirrahim babaaa…

(Birkaç saniye sonra bomba hala patlamaz. Bir anons daha duyulur. Dı dı dı dın hepsi bir yalandı.)
(seyirci selamlanır.)

You might also like