Professional Documents
Culture Documents
TARİHİ DERSİ
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
Saltanatın
kaldırılması
Ankara’nın başkent
olması
Cumhuriyetin ilan
edilmesi
Halifeliğin
Kaldırılması
Bu mecliste
gerçekleştirildi.
1299- 1326
OSMANLI PADİŞAHLARI
Osmanlı Devleti 1 inci Dünya Savaşı’n da birlikte savaştığı Almanya ve Avusturya
Macaristan ile birlikte yenilince , galip devletler olan İngiltere, Fransa, İtalya, ve diğerleri
mağlup olan ülkelere ağış savaş tazminatı içeren mütareke yani bırakışma imzalattılar.
Osmanlı Devleti ile de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştı. Ancak, mütarekenin
mürekkebi kurumadan Anadolu işgal edildi. Bunun sonucunda vatanseverler işgale
uğrayan bölgelerde vatan savunmasına başladılar. Öyle ki on yıldan fazla zamandır
savaşan bir halk olan Türkler ne yapacaklarını şaşırmıştı. Mütarekeyi imza edenler Osmanlı
Saltanatı ve İstanbul Hükümeti yetkilileri idi. Herkesin beklentisi barış yapılması idi.
Ancak Osmanlı Devleti saltanatı ve İstanbul Hükümeti yetkilileri bir an önce barış
yapmaktan yana idiler. Bu konuda en istekli olan padişah Vahdettin ile sadrazamı yani
günümüz parlamenter sistemde başbakanı olan Damat Ferit Bey idi. Mondros
Mütarekesinin ardından başlayan işgallere ilk tepkiler Hatay Dörtyol’da Fransızlara karşı
başladı. Bu arada İzmir’in işgalinin ardından Karadeniz bölgesinde de ayrılıkçı Rumların
Türklere karşı tacizci davranışları başlamıştı. Aslında olay tamamen emperyalist devletlerin
Türk yurdunu paylaşmak istemesinden kaynaklanıyordu. Yüz yıllar boyu çok uluslu bir
yapıya sahip olan Osmanlı 1919’a gelindiğinde küçüle küçüle Anadolu coğrafyasına
çekilmişti. Buna rağmen eski imparatorluk devleti özelliklerinden kaynaklanan çok uluslu
yapısı da devam ediyordu. Azınlık olarak tanımlanan Ermeniler ve Rumlar Osmanlı Tarihi
içinde Osmanlı coğrafyasında gözü olan
ülkelerin dikkatini çekti . Bu azınlıklar, başta Sivas Kongresi 4- 11 Eylül 1919
Rusya olmak üzere, İngiltere, Fransa ve
Amerika’nın dikkatine girdi. İşte okul
açacağız, matbaa kuracağız, hastane
açacağız gibi nedenlerle Ermeniler ve
Rumlar Türklere karşı özellikle devlete karşı
kışkırtıldılar. Bundan sonra olaylar başladı.
Emperyalistler Mondros Mütarekesinin
imzalanmasından sonra da aynı gerekçe ile
Anadolu’yu işgal ettiler. Bu arada Hristiyan
Azınlıkların hayatını tehdit eden bir durum
olursa Anadolu’nun her yerini işgal ederiz
diyorlardı. Bu süreçte Karadeniz’de ki
karışıklıkları çözmek amacı ile görevlendirilen
Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) .
Anadolu’daki işgallere tepkisiz kalan
padişah Vahdettin’i ikna edemedi. göreve
gittiği Karadeniz de yönetimi eline aldı.
Havza Genelgesini yayınlandı. Böylece Milli
Mücadelenin ilk adımı atıldı.
Ardından Kongreler yapıldı Amasya Genelgesi,
Erzurum Kongresi, Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri 23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisinin Açılışı
ardından Sivas Kongresi yapıldı. Bu kongrelerde
(Balıkesir ve Alaşehir hariç) Mustafa Kemal lider
olarak seçildi. Düşmana karşı mücadele Mustafa
Kemal ile onu destekleyen silah arkadaşları ve
halktan oluşuyordu. Padişah Vahdettin düşmana
karşı mücadele eden Mustafa Kemal ve
arkadaşlarını vatan haini ilan etti ve öldürülmesi için
ferman çıkardı. Ancak kimse bunu yapmadı. Halk
Mustafa Kemal’e inanmıştı. 13 Kasım 1918’den beri
işgal altında olan İstanbul , güneyde Fransızlara
batıda Yunanlılara karşı ilk gönüllü birlikler başarı
kazanırken, bu durum işgalcileri rahatsız etmiş,
işgallerin derinleştirilmesi emrini vermişlerdi. Böylece
Balıkesir ve Bursa’da Yunanlılar tarafından işgal
edildi. Padişah bir an önce barış olsun diyerek Sevr
Antlaşmasının imzalanmasını kabul etti. 10 Ağustos
1920’de imza edildi. O sıralarda Mustafa Kemal
önderliğinde Meclis açıldığı için 23 Nisan 1920’de
Büyük Millet Meclisi bu antlaşmayı tanımadı imza
edenleri de vatana ihanet cezası ile gıyaplarında
idam cezasına çarptırıldı.
VI. MEHMED VAHDETTİN
1918- 1922
Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca
yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir.
Cumhuriyet, düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve haklı olmak şartıyla her fikre hürmet
ederiz. Her görüş bizce saygıya değerdir. Yalnız, karşı çıkanlarımızın insaflı olması gerekir.
Cumhuriyet, imkân demektir. Cumhuriyet, yalnızca adıyla bile birey özgürlüğünü aşılayan sihirli
bir aşıdır. Görülecektir ki, cumhuriyet imkânları olan her memleket, özgürlük davasında er geç
başarılı olacaktır. Cumhuriyet, kendisine bağlı olanları en ileri aşamalara götüren imkânları
verir. Bağımsızlık ve özgürlüğüne sahip olan milletler, ilerleme yolunda imkânlara sahip
demektirler. O halde cumhuriyet, her alanda ilerlemenin de en belirgin teminatıdır.
Cumhuriyeti bu anlamıyla ve bu kapsamıyla anlamak gerekir.
Atatürk’e göre,
Cumhuriyet ile sultanlığın farkına
gelince;
1-HUKUK İNKILABI
‘Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
payidar kalacaktır.’