You are on page 1of 42

Donatı Korozyonuna Etki Eden

Faktörler
 Portland çimentolu harçlarda CSH en kalıcı fazdır ve bu
fazın betonu korozif etkilerden koruduğu da bilinmektedir
(Kurdowski, 2004). Beton içerisine gömülü donatı
yüzeyinde yüksek alkali koşullarda oluşan dirençli pasif
oksit film tabakası, donatıyı korozyondan korur (Saremi ve
Mahallati, 2002; Ahmad, 2003). Bazı kimyasal ve fiziksel
olaylar nedeni ile beton zamanla boşluklu bir malzeme
haline gelir ise, beton, koruyuculuk özelliğini yitirir,
donatıyı koruyamaz, içerisindeki donatılar paslanır, işlevini
yerine getiremez.
 Korozyon ile ilgili problemlerin önlenebilmesi için,
korozyon mekanizmasının ve etkili faktörlerin bilinmesi
gerekmektedir (Schieβl and Raupach, 1997). Donatı
korozyonunda, donatının içinde yeraldığı betonun
özellikleri ve ortam koşulları etkilidir. Donatının
korozyonunda etkili olan başlıca faktörler, betonun
geçirimlilik özelliği, karbonatlaşması, beton
üretiminde puzolan malzeme kullanılması,
kullanılan puzolanın türü ve miktarı, ortamda
klorürlerin varlığı ve konsantrasyonu sayılabilir.
 Beton yapımında kullanılan çimentonun türü,
geçirimsizlik üzerinde etkilidir. Çimentonun karma
oksitlerinden C3S’de açığa çıkan Ca(OH)2, C2S’de
açığa çıkanın iki katıdır. Buradan iki önemli sonuç
çıkar. Ca(OH)2, su içinde çözünür, yeri boş kalır ve
betonun mukavemeti düşer. Su, beton içine kolaylıkla
girer ve hasara yol açar. Bu durumda C3S’i fazla
çimento ile üretilen betonları su yapılarında
kullanmak doğru olmaz.
 Ayrıca C3A içeriği yüksek çimentoların Mg++ içeren
zararlı sulara maruz betonda kullanılması ile
ortamdaki Mg++ iyonunun Ca++ iyonu ile yer
değiştirme niteliğine bağlı olarak esas yapıyı oluşturan
kalsiyum silikatlar çözünür, betonun geçirimliliği artar.
Kimyasal etkilere dayanıklı çimento seçiminde
Ca(OH)2’nin ve C3A’nın çok veya az oluşu hususları
dikkate alınmalıdır (Akman, 1987).
 Aköz vd. (1996b) tarafından silis dumanı katkılı ve
katkısız harçlara sodyum klorür ve magnezyum
klorürün etkisinin araştırıldığı deneysel çalışmada,
magnezyum klorürün sodyum klorürden daha etkili
olduğu, bunun sebebinin iki değerlikli Mg+2 katyonu
ile birleşen Cl- difüzyonunun tek değerlikli Na+
katyonu ile birleşen Cl- difüzyonundan daha yüksek
olmasına bağlanabileceği ve boşluklarda
Mg2(OH)3Cl4H2O tuzunun oluşması ve/veya
CSH’daki bozulmalar sonucu toplam porozitenin
artmasının da MgCl2’ün olumsuz etkisini
arttırabileceği ifade edilmektedir.
 Betonun geçirimliliğinde çimentonun kimyasal
bileşiminden başka inceliği, dozajı, su oranı ve
betonun kürü çok önemlidir. Örneğin aynı s/ç oranı
için, kaba çimentolar ince çimentolara kıyasla daha
geçirgen yapı oluşturmaktadır. Diğer değişkenlerin
aynı tutulması halinde, yüksek çimento dozajı veya
düşük su/çimento oranının geçirimliliği azalttığı
bilinmektedir. Çimento hamurunda su/çimento
oranının 0.3’ten 0.7’ye çıkarılması durumunda
hamurun permeabilitesi 100 kat artmaktadır.
 Örneğin, su/çimento oranı 0.4 değerini aştığında,
kapiler boşluklar arasındaki bağlantıların kesilmediği
ve geçirimliliğin hızla arttığı görülmektedir (Baradan
vd., 2002). Özetle, karma suyunun fazlalığı çimento
hamuru fazının geçirimliliğini etkileyen en önemli
faktördür; fazla su, buharlaşabilen suyu içeren boşluk
sistemini belirler. Suyun kaybolması ve boşluğun
oluşması sadece buharlaşmaya bağlı değildir, bu
olguda hidratasyon da etkendir; ilerleyen hidratasyon
aynı zamanda boşlukları doldurarak kapilariteyi
dolayısı ile geçirimliliği azaltır (Akman, 1989; Dongxue
vd., 1997).
 Su/çimento oranı çok düşük ise, iyi yerleşmeyen
betonda büyük ve birbiri ile bağlantılı boşluklar
oluşur, geçirimlilik artar. (Akman, 1987). Çimento
hamuruna agrega taneleri katıldıkça geçirimliliğin
arttığı gözlenir. Bu artışın nedeni, agrega-çimento
hamuru arayüzünde oluşan mikro çatlaklardır.
Agregaların geçirimliliği önemli değildir hatta iyi bir
agrega-hamur bağlantısı için agregaların bir miktar
boşluk içermesi iyidir (Akman, 1989).
 Diğer koşulların aynı kalması ve aynı çimentonun
kullanılması halinde, agreganın türüne bağlı olarak
betonun geçirimliliği değişir. Agreganın geçirimsiz
olması, akım alanını azaltır. Akım yollarının agrega
çevresinden geçip uzaması nedeniyle betonun
geçirimliliği azalır (Baradan vd., 2002).
 Betonun porozitesi ve geçirimliliği betonun nem içeriğinden çok
fazla etkilenmektedir. Doygun ve etüv kurusu koşullarındaki fark
yaklaşık 2 kattır, bu nedenle deney koşulları açıkca
tanımlanmalıdır. Numune, havada sabit bağıl nemde 28 gün
tutulsa bile beton içerisinde üniform nem dağılımı elde
edilememektedir. Kurutmanın da tam olarak yapılamamış olması
nedeni ile boşluk sisteminde özellikle küçük boşluklarda su
bulunabilmekte; küçük boşluklarda kalan su, akışı
etkileyebilmektedir. Ayrıca 105 0C de tam kurutma
uygulandığında rötre çatlakları oluşmakta, bu çatlaklar, boşluk
yapısını değiştirmekte, porozite ve geçirimlilik değerleri yapay
olarak artmaktadır (Kearsley ve Wainwright, 2001).
 Torii ve Kawamura (1992) tarafından yapılan deneysel çalışmada,
donatının, klorüre bağlı korozyonun azaltılmasında betonda
mineral katkı olarak kullanılan yüksek fırın cürufu, uçucu kül
veya silis dumanının önemli bir rol oynadığı ve bu mineral
katkıların daha ince ve süreksiz boşluk yapısı oluşturdukları
ifade edilmektedir. Bu çalışmada, mineral katkı içeren betonların
difüzyon ve permeabilitesinin, normal portland çimentosu ile
üretilen betonlarla kıyaslandığında, kür ve çevresel koşullara
karşı daha hassas olduğu ve kullanılan mineral katkıların düşük
klor permeabilitesi sağlamada etkili olduğunun görüldüğü ifade
edilmektedir.
 Hızlandırılmış klorür permeabilite sonucuna göre; kür
ve çevre koşullarından bağımsız olarak normal
Portland çimentosu ile üretilen betonların yüzey
tabakası ve iç kısımları, mineral katkı içeren betonlara
kıyasla daha geçirimlidir. Torii ve Kawamura’nın bu
çalışmasında kullanılan tüm mineral katkıların
özellikle geç yaşlarda, düşük klorür permeabiliteli
beton üretiminde etkili olduğu, klorür permeabilite
deney sonuçlarına göre; normal Portland çimentosu
ile üretilen betonlardan geçen coulomb değerinin,
su/çimento oranının artması ile arttığı, başlangıç kür
süresinin artması ile azaldığı ifade edilmektedir.
 Philipose vd. (1992) tarafından yapılan deneysel
çalışmada, yüksek fırın cürufu ve silis dumanı içeren
betonlardaki klorür penetrasyonunun, normal
betonlara kıyasla daha az olduğu ifade edilmiştir.
Ayrıca düşük su/çimento oranı ile üretilen yüksek fırın
cürufu ve silis dumanlı katkılı betonlarda boşluk
boyutunun daha düşük ve boşluk dağılımının daha iyi
olması nedeni ile betonun kimyasal etkilere karşı daha
yüksek direnç gösterdiği ifade edilmektedir.
Puzolan Malzeme Kullanımı
 Donatıyı korozyondan korumanın en etkili yolu, donatının
yeterli kalınlıktaki, geçirimsiz beton ile kapatılmasıdır. Betonda
geçirimsizliğin sağlanması için yüksek fırın cürufu, uçucu kül,
silis dumanı gibi mineral katkıların puzolanik reaksiyonları
sonucu, daha küçük ve süreksiz boşluk yapısı oluşturduğu,
mineral katkı içeren betonların klorür difüzyonunun ve
permeabilitesinin daha düşük olduğu bilinmekte (Bagel, 1998),
ancak katkılı betonların kür koşullarına ve çevresel etkilere karşı,
normal portland çimentosu ile üretilen betonlara göre çok daha
hassas olduklarına dikkat çekilmektedir (Torii ve Kawamura,
1992).
 Torii ve Kawamura (1992) tarafından yapılan deneysel
çalışmada, donatının, klorüre bağlı korozyonun
azaltılmasında betonda mineral katkı olarak
kullanılan yüksek fırın cürufu, uçucu kül ve silis
dumanının önemli bir rol oynadığı ve bu mineral
katkıların daha ince ve süreksiz boşluk yapısı
oluşturdukları ifade edilmektedir.
 Hızlandırılmış klorür geçirimliliği deney sonuçlarına
göre; kür ve çevre koşullarından bağımsız olarak
normal Portland çimentosu ile üretilen betonların
yüzey tabakası ve iç kısımları, erken yaşlarda mineral
katkı içeren betonlara kıyasla daha geçirimli, geç
yaşlarda ise daha geçirimsizdir; normal Portland
çimentosu ile üretilen betonların geçirimliliğinin
su/çimento oranının artması ile arttığı, başlangıç kür
süresinin uzaması ile azaldığı ifade edilmektedir.
 Fukudome vd. (1992) tarafından yapılan deneysel
çalışmada betona cüruf katılması ile çapı 10-103 nm
aralığında olan boşlukların oranının belirgin bir
şekilde düştüğü ifade edilmektedir. Brylicki vd. (1992)
de cüruf miktarının artması ile hidrate kalsiyum
alüminat ve portlandit miktarının azaldığı, bu hidrate
elemanların neden olduğu genleşmeler azaldığı için
mikro yapıda mikro çatlaklar oluşmadığı, boşluk
oranının ve mikro çatlakların azalması sonucu klorür
difüzyon derinliğinin azaldığı ve sonuç olarak
klorürlerin yol açtığı korozyonun önlendiği ifade
edilmektedir.
 Gao vd. (2005) tarafından katkısız ve inceliği 425
m2/kg ve 600 m2/kg olan ve ağırlıkça %20, %40 ve %60
oranlarında yüksek fırın cürufu katkılı betonların
arayüz geçiş bölgesinin XRD ve SEM ile incelendiği iç
yapı analizlerinde, çimentonun ve cürufun kendi
başlarına ayrı ayrı Ca(OH)2 ürettiği, doygun Ca(OH)2
çözeltisinde yüksek fırın cürufunun puzolanik
reaksiyonu sırasında Ca(OH)2 tükettiği ve bu neden
ile Ca(OH)2 kristallerinin miktarının, doygun
Ca(OH)2 çözeltisindeki cürufun yapısına ve reaksiyon
hızına bağlı olduğu ifade edilmektedir.
 Otsuki vd. (1992) tarafından yapılan deneysel çalışmada, inceliği
3980 cm2/g olan ve normal Portland çimentosuna %50 oranında
yerdeğiştirmeli olarak katılan yüksek fırın cürufunun, korozyon
ve klorür penetrasyonuna karşı permeabiliteyi iyileştirerek
harcın direncini arttırdığı, yüksek fırın cürufunun, beton içine
gömülü çeliğin korozyonunu engellemede ve harcın klorür iyon
geçirimliliğini azaltmada etkili olduğu belirtilmiş, yüksek fırın
cürufu katkılı harçlarda klorür difüzyon katsayısı 2.5x10-9 cm2/sn
iken, katkısızlarda 8.5x10-9 cm2/sn olduğu, yüzeydeki ağırlıkça
Cl- içerikleri incelendiğinde, yüksek fırın cürufu katkılılarda
toplam bağlayıcının yüzdesi olarak ağırlıkça %1 iken
katkısızlarda %0.8 mertebelerinde olduğu ifade edilmiştir.
 Polder ve Peelen (2002) tarafından yapılan deneysel
çalışmada, orta ve yüksek oranlarda cüruf içeren
betonların, normal Portland çimentolu betonlara
kıyasla, buz çözücü tuzların etkisi altında daha az
klorür penetrasyonu, daha düşük korozyon olasılıkları
ve daha yüksek elektriksel direnç gösterdikleri ifade
edilmektedir.
 Hinczak ve Cao (1992) tarafından yapılan deneysel
çalışmada, cüruflu çimentolardaki cüruf içeriğinin,
kullanılan Portland çimentosu tipinden daha önemli
olduğu, deniz suyu etkisinde, betonların dayanım
gelişimi ve kalıcılık performansını etkileyen ana
faktörün bağlayıcı miktarı ve cüruf içeriği olduğu ifade
edilmiştir. Cüruflu çimentonun, sertleşmiş çimento
pastasında daha küçük boşluk oluşturduğu ve düşük
Ca(OH)2 içeriği sağlayarak beton yapıların kalıcılığını
arttırdığı ifade edilmektedir.
 Bu çalışmada, deniz suyu etkisine maruz bırakılmadan
önce başlangıç kürü süresi uzun tutulan cüruf
çimentolu betonların klorür iyon penetrasyonuna
daha fazla dayanıklı olacaklarının beklendiği ifade
edilmektedir. Cüruflu çimentolar ile üretilen
betonlarda, 0-10 mm’ lik bölgedeki klorür iyon
konsantrasyonu %60 ve daha az cüruf içerenlerde,
normal Portland çimentolu betonlara göre daha
fazladır.
 Ancak %80 ve %90 cüruf katkılı betonlarda tam
tersine klorür iyon konsantrasyonu daha düşüktür.
Ancak cüruf kullanımının faydalı etkisi 20-30 ve 40-50
mm’ lik bölgelerde görülmektedir, örneğin %60 cüruf
içeren betonların bu bölgelerdeki klorür içeriği, 3 yıl
deniz suyunda kaldıktan sonra, 20-30 mm de %1’den
az ve 40-50 mm’ de ise yok denecek kadar azdır ve bu
özelliğin bağlayıcı madde miktarı 280 kg/m3 olan
betonlarda bile geçerli olduğu ifade edilmektedir.
 Bu çalışmada ayrıca klorür iyon profiline göre; %60
cüruflu 280 kg/m3 dozlu cüruflu çimentoda, donatı
korozyonu bakımından 550 kg/m3 lük normal
Portland çimentolu betonla eşit veya daha iyi koruma
sağladığı, bu durumun 20 mm’ lik pas payı sağlanmış
betonlarda geçerli olduğu yine ifade edilmektedir.
 Fukudome vd. (1992) tarafından yapılan deneysel
çalışmada da, yüksek fırın cürufu içeren betonların
yüzeyindeki klorür miktarının, normal Portland çimentosu
ile üretilen betonlarınkinden daha fazla olduğu, ancak
cüruf katkılı betonların difüzyon katsayısının, normal
Portland çimentolu betonlarınkinden daha küçük olduğu
ifade edilmektedir.
 Bu çalışmada, normal portland çimentolu betonların
yüzeyindeki klorür konsantrasyonu ağırlıkça %0.56 iken %30
cüruf katkılı betonlarda %1, %50 cüruf katkılı betonlarda
%1.03 olduğu ifade edilmektedir. Ancak etkili difüzyon
katsayısının

 normal Portland çimentolu numunelerde 0.94 x 10-2 cm2/gün,


 %30 cüruf katkılı betonlarda 0.61 x 10-2 cm2/gün,
 %50 cüruf katkılı betonlarda 0.31 x 10-2 cm2/gün olduğu
belirtilmektedir.
 Bu çalışmada ayrıca etkili klor difüzyon katsayısının, cüruf
ilavesi ile düştüğü, ancak cürufun inceliğinin etkili klor
difüzyon katsayısını azaltmada az etkili olduğu ve betonun
klorür difüzyonunun boşluk yapısı ile yakından ilgili
olduğu ifade edilmektedir.
 Al-Amoudi vd. (1992) tarafından yapılan deneysel
çalışmadaki, korozyon ölçümlerine göre, yüksek fırın
cürufu ve silis dumanı katkılı betonların, uçucu küllü
ve yalın betonlara göre, yüksek klorür ve sülfatlı
ortamlarda donatı korozyonunu geciktirmede daha
üstün oldukları, yüzey hasarı ve dayanımdaki kabul
edilebilir kayba rağmen cüruf ve silis dumanlı
numunelerin donatı korozyonunun hızını azaltması
bakımından uçucu küllü ve yalın betonlardan oldukça
iyi oldukları ifade edilmektedir.
 Örneğin uçucu kül, cüruf ve silis dumanı katkılı
betonların korozyon hızının, yalın betona kıyasla sırası
ile 2.5, 10.5 ve 28 kat daha az olduğu ve yüksek klorür
ve sülfat etkisinde kalan harmanlanmış çimentolar ile
üretilen betonlardaki yüzey hasarının donatı
korozyonunu hızlandıran bir faktör olmadığı ifade
edilmektedir.
 Ayrıca, harç numunelerde gözlenen hasarın büyük
olasılıkla harcın boyutları ile ilgili olduğu, gerçek
yapılarda sülfat iyonlarından kaynaklanan dayanım
kaybının laboratuar numunelerindeki kadar yüksek
olmayabileceği ifade edilmektedir.
 Arap körfezinde 2 yıl boyunca ıslanma-kuruma
etkisine maruz bırakılan beton numunelerden, cüruf
katkılıların yüzeyde yüksek olan klorür
konsantrasyonunun, 10 mm derinlikte keskin bir
şekilde azaldığı, yalın betonlarda ise 10 mm derinlikte
konsantrasyonun 3-5 kat daha fazla olduğu ifade
edilmektedir.
 Ayrıca yüksek fırın cürufu ile üretilmiş betonarme
elemanlarda korozyon hızının, normal beton ile
üretilmiş betonarme elemanlardaki korozyon hızından
yaklaşık 10.5 kat daha yavaş olduğu da ifade
edilmektedir. Bu çalışmadaki deney sonuçlarına göre,
yüzey hasarı ve dayanımdaki kayıp, cüruf ve silis
dumanı katkılı numunelerde daha fazla, donatının
korozyonu ise daha azdır.
 Luo vd. (2003) tarafından yüksek fırın cürufu katkılı
betonların klorür bağlama özelliği ve difüzyonunu
araştırmak amacı ile yapılan deneysel çalışmada
inceliği 4650 cm2/g olan cüruf kullanılarak üretilen
harçlarda 0-10 mm, 10-20 mm, 20-30 mm, 30-40 mm
ve 40-50 mm gibi 5 değişik derinlikte toplam ve serbest
klorür miktarları araştırılmış ve toplam klorür
difüzyon katsayısı ve serbest klorür difüzyon katsayısı
belirlenmiştir.
 Buna göre, normal Portland çimentolu betonlarda
yüksek fırın cürufu kullanılması ile boşluk yapısında
iyileşme görüldüğü ve klorür difüzyon katsayısının
büyük ölçüde düştüğü, klorürlerin içerden veya
dışardan girişinden bağımsız olarak, cürufun klorür
bağlama kapasitesini büyük ölçüde arttığı da
belirtilmiştir.
 Geiseler vd. (1995) tarafından yüksek fırın cüruflu
çimentoların beton yapılarda kalıcılığa etkilerinin
araştırıldığı deneysel çalışmada, cüruf kullanımı ile
çimento pastası yoğunluğunun arttığı, çimentodaki
cüruf oranının artışı ile betonlarda klorür
penetrasyonuna karşı gösterilen direncin de arttığı
ifade edilmektedir.
 Bunun anlamı, klorüre bağlı korozyon tehlikesinin
bulunduğu durumlarda cüruflu çimento kullanılarak
riskin ciddi şekilde azaltılabileceğidir. Klorürlerin
betonarme elemana nüfuz ettiği bu durumda ise
önemli olan hangi miktarda klorürün çimento pastası
tarafından bağlanacağıdır, çünkü bağlı olan klorürler
korozyon açısından etkisiz durumdadır.
 Pal vd. (2002) tarafından cüruf katkılı betonların
donatının korozyon davranışına etkilerinin
araştırıldığı deneysel çalışmada, inceliği 382 kg/m2 ve
427 kg/m2 olan cüruf, ağırlıkça %30, %50 ve %70
oranlarında kullanılmış, özellikle yüksek oranda
cürufun çimento ile yerdeğiştirilmesi ile aynı basınç
dayanımına sahip betonlarda korozyon oluşumunda
belirgin bir düşüş meydana geldiği ifade edilmektedir.
 Hızlandırılmış elektrolitik korozyon ölçümlerinde
cüruf oranı %0’dan %70 kadar arttırıldığında korozyon
başlangıç süresi 15 dakikadan 240 dakikaya çıkmıştır.
 Yeau ve Kim (2005) tarafından inceliği 4000 cm2/g
olan ve farklı oranlarda yüksek fırın cürufu içeren
betonların korozyon direncini araştırmak üzere
yapılan deneysel çalışmada, klorür difüzyon
katsayısının cüruf miktarı ve kür süresinin artışı ile
azaldığı ifade edilmektedir.
 Cüruf katılmayan ve 28 gün suda kür edildikten sonra
hızlandırılmış korozyon testi uygulanan numunelerde
yaklaşık 2.0x10-8 cm2/s değerinde olan klorür difüzyon
katsayısı,
 ağırlıkça %25 cüruf katılanlarda 1.4x10-8 cm2/s,
 %40 cüruf katılanlarda 1.3x10-8 cm2/s,
 %55 cüruf katılanlarda 1.2x10-8 cm2/s

değerindedir.
 Kür süresi 56 güne çıktığında ise klorür difüzyon
katsayısı,

cüruf katkısızlarda 1.4x10-8 cm2/s değerinde iken


%55 cüruf katkılılarda 0.5x10-8 cm2/s değerindedir.

 Bu çalışmaya göre cüruf oranı ve betonun yaşı arttıkça


klorür difüzyon katsayısı düşmektedir.

You might also like