You are on page 1of 54

K.K.T.C.

KIBRIS İLİM ÜNİVERSİTESİ


LİSANSÜSTÜ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI
TEZSİZ KLİNİK PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

TEK ÜRÜNE YÖNELİK KOMPULSİF SATIN ALMA DAVRANIŞI

BİTİRME PROJESİ

HAZIRLAYAN

Aybike GİRENTE

GİRNE- 2023
K.K.T.C.

KIBRIS İLİM ÜNİVERSİTESİ


LİSANSÜSTÜ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI
TEZSİZ KLİNİK PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

TEK ÜRÜNE YÖNELİK KOMPULSİF SATIN ALMA DAVRANIŞI

BİTİRME PROJESİ

HAZIRLAYAN

Aybike GİRENTE

PROJE DANIŞMANI

Doç. Dr. Asra BABAYİĞİT

GİRNE 2023
PROJE ETİK VE BİLDİRİM SAYFASI

Bitirme ödevi için yazdığım “Tek Ürüne Yönelik Kompulsif Satın Alma Davranışı”
adlı çalışmamı bilimsel bir dille ve akademik kurallara uygun bir şekilde hazırladığımı kabul
ediyorum. Çalışmamda gerekli kural ve davranışların istenilen şekilde tez yazım kurallarına
uygun olarak yapıldığını ve yararlandığım eserleri kaynakça bölümünde göstermiş olup
bunlara atıf yapıldığını belirtir ve doğrularım.

Aybike GİRENTE

GİRNE 2023
ÖNSÖZ

Tek Ürüne Yönelik Kompulsif Satın Alma Davranışı konusu ile ilgili araştırma
yapmamı ve bu konu hakkında bilgi sahibi olmamı sağlayan değerli hocam Doç. Dr. Asra
BABAYİĞİT’ e teşekkür ederim.

Girne, 2023
Aybike GİRENTE

i
ÖZET

Günümüz tüketim toplumunda alışveriş sadece günlük hayatımızın değil,


ekonomimizin de önemli bir parçasıdır. Alışveriş artık sadece mal satın alma eylemi olmaktan
çıkıp, bir eğlence biçimi ya da ödüllendirici bir davranış haline gelmiştir.

Çağdaş toplumlarda alışveriş bir alışkanlık haline gelmiştir ve bu alışkanlık, bireylerin


küçük ama önemli bir kesimi tarafından kötüye kullanıldığında, kompulsif satın alma
davranışı olarak bilinen zararlı bir psikiyatrik soruna yol açabilmektedir. Kompulsif satın
alma davranışı, olumsuz duygulara birincil tepki haline gelen tekrarlayan ve kontrol
edilemeyen satın alma ile tanımlanır. Kompulsif satın alma davranışının bir birey için ciddi
zararlı kişisel, sosyal ve finansal sonuçları vardır.

Bu çalışmada kompulsif satın alma davranışının epidemiyolojisi, etiyolojisi, kompulsif


satın alma türleri, tek ürüne yönelik kompulsif davranışlar ve tedavisi irdelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Kompulsif, Satın Alma Davranışı, Kompulsif Davranışlar,


Alışverişkoliklik

ii
ABSTRACT

In today's consumer society, shopping is not only an important part of our daily life,
but also an important part of our economy. Shopping is no longer just an act of purchasing
goods, it has become a form of entertainment or a rewarding behavior.

Shopping has become a habit in contemporary societies, and when this habit is abused
by a small but significant portion of individuals, it can lead to a harmful psychiatric problem
known as compulsive buying behavior. Compulsive buying behavior is characterized by
repetitive and uncontrollable buying that becomes the primary response to negative emotions.
Compulsive buying behavior has serious harmful personal, social and financial consequences
for an individual.

In this study, the epidemiology, etiology, compulsive buying types, compulsive


behaviors towards a single product and its treatment were examined.

Keywords: Compulsive, Buying Behavior, Compulsive Behaviors, Shopaholic

iii
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ..…………………………………………....................................................................i
ÖZET..………………………………………….....................................................................ii
ABSTRACT..…………………………………………..........................................................iii
İÇİNDEKİLER..…………………………………………....................................................iv
GİRİŞ..…………………………………………......................................................................1
1. Obsesif Kompulsif Bozukluk..…………………………………………............................2
1.1. Tanımı..……………………………………………………………….............................2
1.2. OKB Semptomatolojisi...…………………………………………….............................2
1.3. Epidemiyolojisi ve Etiyolojisi...…………………………………………...................... 4
1.4. Başlıca Obsesyonlar ve Kompulsiyonlar....……………………………………………5
2. Kompulsif Satın Alma..…………………………………………......................................5
2.1. Tanım ve Tarihçe..……………………………………………………………….......... 5
2.2. Epidemiyoloji……………………………………………………………...................... 6
2.3. Etiyoloji…………………………………………………………….................................7
2.3.1. Biyolojik Faktörler…………………...……………………………………………….7
2.3.2. Psikolojik Faktörler…………………………………………………………………..8
2.3.2.1. Psikolojik Sorunlar: Stres, Kaygı ve Depresyon………………………………….8
2.3.2.2. Benlik Saygısı…………………...…………………………………………………...9
2.3.2.3.Paraya Karşı Tutum………………………………………………………………..10
2.3.2.4. Mükemmeliyetçilik…………………………………………………………………10
2.3.2.5. Kompulsif Davranışlara Eğilim…………………………………………………...11
2.3.2.6. Hayal Kurma Eğilimi………………………………………………………………11
2.3.3. Sosyakültürel Faktörler……………………………………………………………...12
2.3.3.1. Aile Yapısı……………………………………………………………......................12
2.3.3.2. Arkadaşlık İlişkileri……………………………………………………………......13
2.3.3.3.Ticari Çevre ve Reklam…………………………………………………………….14
2.4. Kompulsif Satın Alma Kavramı ve Gelişimi………………………………………....15
2.5. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma……………………………………………………...19
2.6. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma ve İlişkili Değişkenler…………………………….21
2.6.1. İnternet Bağımlılığı ve Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma………………………….21
2.6.2. Dürtüsellik ve Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma…………………………………...22
2.6.3. Materyalizm ve Çevrimiçi Kompulsif Satın Alma………………………………….22

iv
2.6.4. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma ve Yalnızlık……………………………………..23
2.6.5. Yaşam Doyumu ve Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma……………………………..24
2.6.6. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma ve Depresyon-Anksiyete-Stres……….………..24
2.7. Kompulsif Satın Alma Türleri………………………………………………………..25
2.7.1. Kompulsif Alışverişkoliklik………………………………………………………....25
2.7.2. Mükemmelliyetçi Alışverişkoliklik………………………………………………….26
2.7.3. Bulimik Alışverişkoliklik……………………………………………………………26
2.7.4. Pazarlıkçı Alışverişkoliklik………………………………………………………….26
2.7.5. İstifçi Alışverişkoliklik……………………………………………………………....26
2.7.6. Çevresel Alışverişkoliklik…………………………………………………………...27
2.8. Kompulsif Satın Alma Dürtüsü……………………………………………………….27
2.9. Kompulsif Satın Alma Göstergeleri: Süreç ve Özellikler…………………………..28
2.10. Tek Ürün Almaya Yönelik Kompulsif Davranışlar………………………………..29
3. TEDAVİ………………………………………………………….....................................29
4. SONUÇ VE ÖNERİLER…………………………………………………………..........30
KAYNAKÇA………………………………………………………….................................31

v
GİRİŞ

Günümüz tüketim toplumunda alışveriş sadece günlük hayatımızın değil,


ekonomimizin de önemli bir parçasıdır (Mukhopadhyay ve Johar, 2009). Alışveriş artık
sadece mal satın alma eylemi olmaktan çıkıp, bir eğlence biçimi ya da ödüllendirici bir
davranış haline gelmiştir (Maraz vd., 2015).

Çağdaş toplumlarda alışveriş bir alışkanlık haline gelmiştir ve bu alışkanlık, bireylerin


küçük ama önemli bir kesimi tarafından kötüye kullanıldığında, kompulsif satın alma
davranışı olarak bilinen zararlı bir psikiyatrik soruna yol açabilmektedir (Black vd., 2012).
Kompulsif satın alma davranışı (KSAD), olumsuz duygulara birincil tepki haline gelen
tekrarlayan ve kontrol edilemeyen satın alma ile tanımlanır (Ridgway ve diğerleri, 2008;
Faber ve O'Guinn, 1992). KSAD'nın bir birey için ciddi zararlı kişisel, sosyal ve finansal
sonuçları vardır (Black vd., 2012).

Tüketim davranışlarında sahip olunan esas ürünler, iletişim araçlarıdır ve


çevresindekilere kişilerin kim oldukları veya kim olmak istedikleri, tutumları, istekleri,
değerleri, arzuları, hayalleri ve düşünceleri ile ilgili mesaj vermektedir (Koç, 2017). Bu
sebeple insanlar sosyal tatmin ve duygusal tatmin için ihtiyaç duydukları ürünlerin daha
fazlasını almaya başlamışlardır. Birçok tüketici bireyler için bu satın alma davranışı saplantı
haline gelmiştir. Eğlenme ihtiyacı, stresle başa çıkmak, sorunlardan kaçmak, daha fazlasına
sahip olmak, sosyal olarak kabul görmek, gruba dahil olmak tüketici bireyleri kompulsif satın
alma davranışına mecbur eden sebepler arasındadır (Dittmar, 2004).

Kompulsif bir şekilde satın alma, dürtüde kontrol bozukluğuna benzer sonuçlar ile
bildirilmektedir (McElroy ve ark. 1992). Çalışmalar, kompulsif satın alma davranışının
obsesif kompulsif bozukluklarda (OKB) tanımlanan bozukluklarla (duygudurum bozukluğu,
bağımlılık ve dürtü kontrolü vb.) benzer özelliklere sahip olduğunu ve psikoloji alanında
dışında birçok alanda tezahürlerinin olabileceğini belirtmektedir (Dittmar, 2004; McElroy vd.,
1991; Hollander ve Benzaquen, 1996). Kompulsif alışveriş delisi olan bireyler, bu davranışı
zorunluluk olarak görürler ve sosyal, mesleki veya kişisel yaşamlarında sorunlarla
karşılaşsalar ve borçları bile olsa, bulnları erteleyip ihtiyaç fazlası ürünleri satın almaktan
vezgeçmezler (Lo ve Harvey, 2011; Dittmar, Long ve Bond, 2007). Ürün satın alındıktan
sonra rahatlık ve mutluluk yaşansa bile, bunlar kısa sürede pişmanlık duygusuna ve suçluluk
duygusuna dönüşmektedir (Faber ve O'Guinn, 1992).

6
Kompulsif satın alma davranışı, psikiyatri alanın ve psikolojinin en yaygın araştırma
konularından biridir. Yabancı alanyazınlarında bu davranış ile alakalı çok fazla çalışma
bulunurken, yerli alanyazınlarında tüketici davranışına yönelik kompülsif davranışları
araştıran çalışmalar sınırlı sayıda bulunmaktadır.

1. OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

1.1. Tanımı

Obsesif kompulsif bozukluk kişide yüksek düzeyde kaygı ve şüpheye sebep olan ve
kişinin istememesine rağmen aklına gelmesini engelleyemediği düşünceler (obsesyonlar) ile
bu kaygıyı azaltmak için yaptığı tekrar eden zihinsel ya da fiziksel davranışlardır
(kompulsiyonlar). Kompulsiyonlarda bireyin kaygısını kısa bir süre içerisinde azaltır fakat
kişi kısa bir süre sonra tekrar stresli yaşantısına döner. Bu da kişi de kompulsiyonların bir
döngü şeklinde sürmesine neden olur (Williams vd., 2014).

Obsesyon kelimesi ele geçirilmek anlamındaki Latince bir kelime olan “obsidere”
kelimesinden gelmektedir. Kişinin kendini belirli bir düşünceden kurtaramamasını temsil
eder. Obsesyonlar kişinin istemediği ve bilinçli çabasıyla kovamadığı, kişide sıkıntı, stres
kaygıya neden olan inatçı ve tekrarlayıcı duygu, düşünce ve dürtüler bütünüdür. Türk toplumu
obsesyonlar için genellikle evham, takıntı ya da vesvese gibi sözcükleri kullanırlar (Tükel ve
Demet, 2017).

Kompulsiyon kelimesi ise köşeye sıkışmış, zorlanmış anlamındaki Latince bir kelime
olan “compellere” kelimesinden gelmektedir. Kompulsiyonlar bireyin katı bir şekilde
uygulaması gerektiğini hissettiği ve obsesyonlarına karşı bir tepki olarak yaptığı tekrar eden
kural ya da ritüellerdir. Bu ritüel ya da kurallar kişinin zihinsel kaygısını azaltmak için
tekrarladığı, stresle başa çıkmak için yaptığı ya da korktuğu bir durumdan kaçınmak için
yaptığı davranışlardır (Öztürk ve Uluşahin, 2015). Okb hastalarında obsesyon ve
kompulsiyonlar bir arada görülmekle birlikte; yalnızca obsesyon ya da yalnızca
kompulsiyonun görüldüğü hastalarda bulunmaktadır.

1.2. OKB Semptomatolojisi

OKB’nin klinik özellikleri değerlendirildiğinde önemli üç öğe vardır. Birincisi; kişide


sıkıntı yaratan, ısrarcı ve zorlayıcı düşünce, imge ya da dürtüler ortaya çıkar. İkincisi; sıkıntıyı
azaltmak veya kötü sonuçları engellemek için yapılan tekrarlayıcı, törensel davranışlar veya

7
düşünsel eylemler olmasıdır. Üçüncüsü ise, kişi obsesif düşüncelerin kendisinden kaynaklı
olduğunu bilir ancak belirtiler benliğe yabancıdır bu nedenle rahatsız olurlar
(Karamustafalıoğlu & Akpınar, 2006). Kişi, genellikle obsesif düşüncelerinin ve kompulsif
eylemlerinin saçma ve anlamsız olduğunu bilir ve karşı koymak ister. Kişinin obsesif
kompulsif belirtilere karşı koyma çabası sırasında şiddetli bir anksiyete ortaya çıkar ve
kompulsiyonu kabul ederek kendini sakinleştirir bu nedenle hastaların bir çoğu
kompulsiyonlara karşı koyamaz (Babaoğlu, Karamustafalıoğlu ve Alpay, 2012).

OKB’ de en sık kirlenme/bulaşma, kuşku, simetri ya da kesinlik ihtiyacı, somatik


(bedensel), cinsel, dinsel, saldırganlık obsesyonları görülür. Sıklıkla karşılaşılan
kompulsiyonlar ise yıkama/temizleme, düzenleme, kontrol etme, sayma, sorma ya da itiraf
etme ihtiyacı, istifleme ve zihinsel ritüellerdir. Obsesyon tipleri arasında en sık görülen %25-
55 oranlarıyla bulaşma/kirlenme obsesyonlarıdır (Karaca & Doksat, 1998). Hastaların
bazılarında mikrop, idrar, meni gibi kirletici maddelerin bulaşacağı düşüncesi varken
bazılarında ise sadece kirlenme hissi yaratır. Bu obsesyon tipine sahip hastalar genellikle
insanlara ve eşyalara temas etmekten kaçınabilirler. Kirlenme obsesyonunun arkasından
genellikle yıkama/temizleme kompulsiyonu gelişir. Tekrarlayıcı el yıkama, eşyaları
temizleme ve uzun süren banyolar görülebilir (Berksun, 2003). 240 OKB hastasıyla yapılan
bir çalışmada, kirlenme obsesyonu, kadınların %67,1'inde görülürken erkek hastalarda bu
oran %33 olarak bulunmuştur. Aynı çalışmada temizlenme kompulsiyonu kadınlarda %74,5
erkeklerde ise %41,8 olarak saptanmıştır (Yıldırım ve ark., 2009).

En sık görülen ikinci obsesyon kuşku/şüpheyi takiben kontrol etme kompulsiyonu


ortaya çıkar (Babaoğlu, Karamustafalıoğlu ve Alpay, 2012). Kapı, ocak, pencere gibi
nesneleri kapatıp kapatmadığı konusunda emin olamama durumu görülür. Bu durumlar
genellikle tehlikeli görüldüğü için güvenliği sağlamak amacıyla kontrol etme kompulsiyonu
ortaya çıkar. Bu kontrol etmeler bazen saatlerce sürebilir. Şüphe obsesyonu olan kişilerin
%82’ sinde kontrol etme kompulsiyonu görülür (Bayraktar, 1997). Bu sonucu destekleyen bir
çalışmada, şüphe obsesyonu olan erkek OKB hastalarının %44,3’ ünde, kadın hastaların
%42,2’ sinde kontrol etme kompulsiyonu görülmüştür (Yıldırım ve ark., 2009).

Saldırganlık obsesyonlarında kişi kendisine veya başkalarına zarar verme, yaralama,


öldürme gibi düşünceler ortaya çıkar. Bu hastalar kesici ve delici aletlerden, sivri nesnelerden
kaçınırlar ve buna ek olarak kendilerine ve sevdiklerine zarar vermekten korktukları için
yalnız kalmaktan çekinme, araba ile birisine çarpma ve kendini veya sevdiği birisini yüksek

8
bir yerden atma düşünceleri de görülebilir. Saldırganlık obsesyoları olan hastaların %68’inde
cinsellik obsesyonlarının da eşlik ettiği görülmüştür (Bayraktar, 1997). Cinsel obsesyonlar
genellikle utanç verici ve kabul edilemez nitelikte olduğu için kişiyi rahatsız eder. Dinsel
obsesyonlarda ise, kutsal değerlere yönelik saygısızlık düşünceleri ve günah işleyip toplum
tarafından yargılanma ve dinden çıkma kaygıları görülür (Tek & Uluğ, 2001). Saldırganlık,
dinsel ve cinsel obsesyonların diğer obsesyonlara göre kişinin utanç duymasına neden olacak,
kendi kişiliğine ve inandığı ahlaki/etik değerlerine aykırı olarak düşündüğü, günaha
gireceğine inandığı ve küçük düşürücü olarak algıladığı düşüncelerdir. Daha fazla sıkıntı ve
anksiyeteye neden olabilir (Beşiroğlu & Ağargün, 2006).

Simetri ve düzen obsesyonları, bazı nesnelerin ve kişi için önemli olayların belirgin bir
düzene sahip olması, eşyaların tam manasıyla simetrik düzen içinde olmasıyla ilgilidir. Kişi
böyle durumlarda, etrafındaki nesneleri düzenleme veya düzensiz olan ortamlardan kaçınma
kompulsiyonu gösterebilir (Tükel, Topçuoğlu ve Demet, 2006). Somatik obsesyonlarda,
ölümcül bir hastalığa yakalanma ve bedensel görünüme dair aşırı uğraşlar görülür. Kişi buna
bağlı olarak hastalığa yakalanma korkusuyla sık sık sağlık kurumlarına başvurur. Bedeniyle
ilgili onaylanma arayışı içinde olur (Tükel, Topçuoğlu ve Demet, 2006).). Biriktirme
obsesyon ve kompulsiyonları; manevi değeri ya da kullanım alanı dahi olmadığı durumlarda
bazı eşyaları biriktirme / istifleme ihtiyacını, atma ya da elden çıkarmaya yönelik yoğun
anksiyete yaşanılması olarak tanımlanır (DSM-IVTR, 2007).

1.3. Epidemiyolojisi ve Etiyolojisi

Semptomların ve klinik tablonun farklılık göstermesine rağmen OKB bütün dünyada


görülen bir bozukluktur. Yapılan çeşitli çalışmalar cinsiyet dağılımının eşit olduğunu ancak
temizlik kompulsiyonunun kadınlarda daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bazı çalışmalar
da bunun aksine OKB’nin cinsiyet değişkenine göre farklılık gösterdiğini belirtmektedir.
Örneğin dini ve temizlik obsesyonları kadınlarda daha yaygınken saldırganlık ve cinsel
obsesyonlar erkeklerde daha yoğun görülmektedir (Karadağ vd., 2006). OKB genel olarak
ergenlik öncesinde başlangıç gösterebilir. Bununla beraber 10 yaş öncesi çocuklarda da
başlama eğilimi olduğu düşünülmektedir. 5-15 yaş arası bireylerde %0.25 oranında
görülmektedir. Yapılan çalışmalar OKB’nin yaşam boyu yaygınlığını %1.6-2 arasında
olduğunu göstermektedir. Yapılan araştırmalar yaş ile birlikte OKB semptomlarında azalma
olduğunu göstermektedir. OKB tanısı olan bireylerin bir kısmında ek olarak kaygı bozukluğu
ya da depresyon da gözlemlenmektedir (Kring vd., 2015).

9
1.4. Başlıca Obsesyonlar ve Kompulsiyonlar

Obsesyon kelimesi Türkçe anlamıyla takıntı, kompulsiyon kelimesi ise zorlantı olarak
kullanılmaktadır. Obsesif kompulsif bozuklukta başlıca takıntılar gruplanabilir. Somatik
obsesyonlar; düzen-simetri, kesinlik-emin olma ihtiyacı, biriktirme, kirlenme, bulaşma
sayılabilir (Gölcük, 2016). Düşünsel obsesyonlarda ise en yoğun görülen tutumlar kendine ya
da diğerlerine zarar verme korkusu sayılabilir (Butcher vd., 2017). Bunlar dışında metafizik
takıntılarda bulunmaktadır. Metafizik takıntılar arasında; tekrarlama, sayma, büyüsel
düşünceler, depersonalizasyon ya da derealizasyon biçiminde oluşan düşünsel sorgulamalar
sayılabilir. Ek olarak yasaklanmış düşünceler şeklinde anılan saldırganlık, dini ve ilişkili
takıntılarda bulunmaktadır (Gomes). Zorlantıları inceleyecek olursak, genel zorlantılar
temizlenme, dokunma, sayma, düzenleme, biriktirme, kontrol etme, saklama sayılabilir
(Köroğlu, 2015).

Yapılan bir araştırmada sıklığına göre obsesyonlar şu şekilde sıralandırılmıştır;


temizleme ve yıkama %63somatik obsesyonlar %58, dini ve bulaşma obsesyonları %49,
kontrol etme obsesyonu ise %58’dir (Okasha vd., 1994). Veale ve Willson’ın yaotığı geniş
çaplı araştırmaya göre en yaygın takıntılar listelenmiştir. Buna göre en yaygın takıntı %38 ile
kirlenme bulaşma, %24 şüphe takıntısı, %10 simetri ve düzen, %7 bedensel obsesyonlar, %6
dini obsesyonlar, %5 biriktirme obsesyonu, %4 saldırganlık ve %1 ise istenmeyen parazit
düşünceler olarak sıralanmıştır. Aynı araştırmanın devamında ise kompulsiyonlar şu şekilde
sıralanmıştır. %29 kontrol etme (kapı, ütü vb.), %11 yinelenen davranışlar, %6 sıralama ve
düzen, %3.5 biriktirme ve %2 sayma kompulsiyonudur (Veale ve Wilson, 2017).

2. KOMPULSİF SATIN ALMA

2.1. Tanımı ve Tarihçesi

Kompulsif yani zorlanyıcı satın alma davranışı (KSAD), normal alışveriş tutumunun
farklı bir boyutu olan, geriğinden fazla satın almayla karakterize kişisel sorunlara ve
kişilerarası problemlere neden olan dürtüsel ve tekrarlayıcı bir bozukluktur (Lejoyeux vd.,
1996; Hollander ve Allen, 2006). Kişi ihtiyaç duymadığı, yeterli parası ve kredi kartı limiti
olmayan ürünleri satın alıyorsa, alışverişe devam ediyor ve bundan kaçınamıyorsa kompulsif
yani zorlayıcı satın alma davranışının düşünülmesi gerekmektedir. Bu davranışın en önemli

10
kriterlerinden biri, kişinin parayı harcadığı esnada kendini "kontrolden çıkmış" hissetmesi,
ancak satın alma veya harcama davranışlarını kontrol altına alamamasıdır.

20. yüzyılda, ilk olarak, zorlayıcı satın alma Kreapelin tarafından "onyamani" veya
"satın alma çılgınlığı" olarak biliniyordu. Bu bozukluğu, daha sonra 1924’te Bleuler,
kleptomani, piromani ve alkolizm ile beraber “Reaktif Dürtüler” şeklinde tanımlamıştır.
Alanyazında bugüne kadar kompulsif satın alma davranışını açıklamak için çeşitli terimler
kullanılmıştır. Bunlarda; kompulsif alışveriş, alışveriş bağımlılığı, alışverişkoliklik, kompulsif
tüketim ve kontrol altına alınamayan satın alma davranışı olarak bilinmektedir (Lejoyeux ve
diğerleri, 1996; McElroy ve diğerleri, 1994; Kearney ve Stevens, 2012).

Kompulsif satın alma davranışı için birden fazla terimin bulunmasının sebeplerinden
biri ise, bu bozukluğun belirli teorisyenler tarafından bağımlılık şeklinde, diğerleri
tarafındansa zorlama şeklinde değerlendirilmesidir (Black, 1996). KSAD’nın bağımlılık
yaptığını belirten görüşün, bu davranışın OKB spektrumunda ele alındığında davranışın
toplumsal bir olgu olarak görülemeyeceğini ve tıbbi bir rahatsızlık şeklinde tanımlanılması
gerektiği belirtmiştir. KSAD ve psikoaktif madde bağımlılığı arasında birçok ortak nokta
bulunmaktadır. Yani, bu ortak noktalar alışveriş davranışında kaygıyı gidermek için bir
"dürtü"nün varlığı ve alışveriş sonrası hızlı ama geçici "gevşeme" hissi, gerilimin geri
gelmesi, bağımlılığa özgü alışverişi tetikleyen dış uyarıcıların varlığı, ve dış ve iç uyaranlara
bağlı disfori varlığı şeklinde sayılabilir (Marks, 1990). Çalışmalar, KSAD’ını sergileyen
kişilerin %21 - 46'sında psikoaktif madde bağımlılığı eştanısının görüldüğünü ve bunların
arasında sebepsel bir ilişkinin varlığını düşündürmektedir (Black, 1996). Diğer araştırmalarda
ise OKB ve duygudurum bozuklukları ve dürtü kontrol bozuklukları ile beraber kompulsif
satın alma davranışı görülebilmektedir. Bu bozukluklarla birlikteliği DSM içerisinde
değerlendirilmeye alınması gerektiğini, bozukluk olarak değerlendirileceğini ve sosyal
faktörlerinin göz ardı edilemeyeceğini belirtmektedir (McElroy ve ark. 1991, Lee ve Mysyk
2004).

2.2. Epidemiyoloji

KSAD’nın tanı ölçütleri konusunda fikir birliği olmadığı için prevalansı ve sıklığıyla
alakalı bilgiler henüz netlik kazanmamıştır. Maraz ve arkadaşları (2016), prevalansı %4,9
olarak bulunmuştur (Maraz, Griffiths ve Demetrovics, 2016). ABD'de 292 ve 2513 kişi ile
yapılmış olan iki araştırmada prevalans sırası ile %8,1 ve %5.8 şeklinde bulunmuştur (Faber
ve O'Guinn 1989, Koran ve ark. 2006).

11
KSAD, AVM’lerin yoğunlukla olduğu şehir merkezlerinde ve yerleşim bölgelerinde
daha çok yaygındır. Zorlayıcı satın alma davranışının başlama yaşı genellikle 10’lu yaşların
sonlarında ve 20'li yaşların başındadır. Zirve yaşı 35-45 yıldır (McElroy ve diğerleri, 1994;
Koran ve diğerleri, 2002; Christenson ve diğerleri, 1994; Schlosser ve diğerleri, 1994). Bu
davranış erkeklerden çok kadınlarda daha sık görülmektedir. Araştırmalar, vakaların %80 ila
95'inin kadın olduğunu göstermiştir (Christenson ve diğerleri, 1994; Schlosser ve diğerleri,
1994; McElroy ve diğerleri, 1994).

KSAD’nda kadınların ve erkeklerin tercih ettikleri alışverişlerde bir takım farklılıklar


bulunmaktadır. Kadınlar çoğunluk olarak kozmetik, giyim, takı kullanır; erkekler ise
elektronik cihazları ve otomotivi tercih etmişlerdir (Christenson ve diğerleri, 1994;
Miltenberger ve diğerleri, 2003). Daha fazla hareketliliği ve bağımsızlığı yansıtan araçları
satın alma isteği erkeklerde, görünüşlerini ve duygularını vurgulayan daha sembolik ve
kendini tanımlayan öğeleri satın alma isteği ise kadınlarda, cinsiyetler arasındaki tercih farkını
açıklamaktadır. Kadınlarda kompulsif satın alma davranışına madde kullanımı, depresyon,
bipolar bozukluk, kaygı ve yeme bozuklukları ile ilişkilidir. Çalışmalar, KSAD ile maddi gelir
düzeyi arasında bir ilişki bulamamıştır. Bunun sebebi satın alınmış olan ürünlerin ucuz
olması, kontrollü harcamaların dışında belirli miktarlarda alışveriş yapılmasıdır.

2.3. Etiyoloji

Yeterli araştırma yapılmadığından kompulsif satın alma davranışının etiyolojisi tam


olarak ortaya konamamıştır (Black, 2007). Bu nedenle araştırmacılar, gelişimsel,
psikodinamik, biyolojik, kültürel ve sosyal sebeplere bağlı olarak çok faktörlü bir aşamasnın
sonunda kompulsif satın alma davranışının geliştiğini öne sürmüşlerdir. Bilişsel ve
davranışsal faktörler bu bozukluğun oluşmasında önemli rol oynamaktadır (McElroy ve ark.
1994).

2.3.1. Biyolojik Faktörler

Workman (2010), yaptığı çalışmada kompulsif satın almanın nedenlerine biyolojik


faktörleride dahil etmiştir. Yaptığı çalışmada bu noktaya odaklanmasının sebebi, kişilerin
fiziksel bağımlılıklarının incelenmesi, genetik yatkınlıkların tanımlanması ve tedavi
edilmezse kompulsif satın alma durumunun kötüleşeceği varsayımıdır (Workman, 2010).

Kompulsif satın alma davranışını etkileyen biyolojik faktörleri açıklayan çalışmaların,


söz konusu davranış ile kişilerin nörolojik fonksiyonları ve genetik yapıları arasındaki

12
etkileşimin üzerinde durdukları da görülmektedir (Eroğlu, 2015). Biyolojik faktörler,
kompulsif satın alma davranışı üzerinde özellikle dopaminerjik, serotonerjik ya da opioid
sistemlerini içeren rahatsız nörotransmisyona odaklanmıştır. Uzmanlar zorlayıcı satın alma
bozukluğu olan kişilerin geçmiş psikiyatrik tedavilerine ve ilaçlarına dikkat etmelidir. Tıbbi
açıklamalar kompulsif satın alma davranışınn tedavisine yardımcı olabileceğinden, fiziksel bir
hastalık, ilaç alerjileri ya da tıbbi tedavi öyküsü kayıt altına almak büyük önem arz eder
(Black, 2007).

2.3.2. Psikolojik Faktörler

Kompülsif satın alma; kaygı, bağımlılık, inkâr, depresyon, dürtüsel kontrol eksikliği,
düşük benlik saygısı, onay arama, kaçış, genel zorlama, materyalizm izolasyon, heyecan
arama ve mükemmeliyetçilik gibi birçok farklı psikolojik faktörlerle ilişki içerisindedir
(DeSarbo ve Edwards, 1996). Psikolojik faktörler, kişinin içinde bulunduğu ve kendi
ile olan sorunlarından ortaya çıkan faktörlerdir ve psikolojik faktörler her bireyde farklılık
gösterebilmektedir bu sebeple bu başlık altında literatürde yaygın şekilde kullanılan
psikolojik faktörlere değinilecektir. Materyalizm, bu çalışmanın bir etkileyicisi olduğu için
çalışmanın ilerleyen kısımlarında detaylı bir şekilde incelenecektir.

2.3.2.1. Psikolojik Sorunlar: Stres, Kaygı ve Depresyon

Literatürde psikolojik sorun olarak nitelendirilen stres, kaygı ve depresyonun kişilerde


kompulsif satın alma bozukluklarına neden olabileceği ortaya konmuştur. Bu tarz psikolojik
sorunlardan kaçmak amacıyla kişilerin satın alma eğilimde bulunmaları ve bu sayede
sorunlarından kaçmaya çalıştıkları belirtilmiştir. Stres, vücudun kendisine karşı herhangi bir
negatifliğe verdiği tepki olarak açıklanır. Farklı bir tanımda stres, kişilerin tepkilere karşı
çevresi ile arasındaki dengeyi korumak amacı ile gösterdiği içsel ya da dışsal gayret olarak
açıklanmaktadır. Kişiler için rutin hayata ayak uydurma gayreti stresin çıkış noktası olarak
görülür (Kaba, 2019).

Kaygı ise kişilerin kontrol edemedikleri, tanımlayamadıkları ve nedenini anlamadıkları


durumlarda ortaya çıkan psikolojik bir durumdur. Kompülsif satın alma davranışı, kişilerin
stres ve sonuçta kaygıdan kaçmayı istediği, kişiyi meşgul ederek anksiyete ve gerginlikten
kaçmayı sağlayan, bağımlılık yapan bir tecrübedir (Desarbo ve Edwards, 1996). Kişilerin
stres ve kaygılarından kurtulmak amacıyla yaptıkları alışverişler uzun vadede kişiler için
maddi ve sosyal olarak daha çok stres ve kaygıya yol açabilmektedir.

13
Valence ve Fortier (1988) yapmış oldukları araştırmada, KSAD tetikleyen etmenleri
sosyal-kültürel faktörler ve psikolojik faktörler olarak iki ana grupta toplamışlardır (Valence
ve Fortier, 1988). Valence ve Fortier (1988)'ın modelline göre bu iki faktör grubu kişilerde
yüksek kaygıya sebep olmakta ve bunun sonucunda kişileri kompulsif satın almaya teşvik
etmektedir (Eroğlu, 2015).

Bunun yanında depresyon, kişilerin normal hayatlarına devam ederken yaşadıkları


psikoloijik ya da fiziksel sorunlar sonucunda normal hayatlarına devam etme isteklerini
kaybederek, hayattan keyif alamama, içlerinden hiçbir şey yapma istediği gelmemesi gibi
durumlar olarak adlandırılmaktadır. Bireyler bu isteksiz ve sıkıntılı durumlardan
uzaklaşabilmek amacıyla çeşitli şeylere yönelebilmekte ve bu sayede depresyon halinden
çıkabilmektedir ancak bunun yanında bazı şeyleri de kendilerinde takıntı haline
getirebilmektedirler. Bu noktada yapılan çalışmalar ile depresyon KSAD arasındaki ilişki
incelenmiş ve KSAD gösterenlerin göstermeyenlere göre kronik depresyondan daha fazla
etkilendikleri sonucu ortaya çıkmıştır (Eroğlu, 2015)

2.3.2.2. Benlik Saygısı

Benlik saygısı, bir kişinin kendine verdiği değeri değerlendirmesi olarak ifade edilir.
Yapısı gereği öznel bir bir yargıdır ve bu sebeple kişilerin nesnel yeteneklerini ya da
başarılarını doğrudan yansıtamayabilir (Leary ve Baumeister, 2000). Benlik saygısının temel
bir fayda türünü temsil edebileceği fikri, klasik psikoloji çalışmalarında açıklanmaktadır.
İşlevselcilik geleneğinin psikolojideki öncüsü W. James (1890), insan davranışlarını
şekillendirmede öz sevginin ne kadar önemli olduğunu çalışmalarında ifade etmiştir. Bunun
yanında kişisel özellikler, sosyal çevre ve sahip olunan şeylerde dahil olmak üzere kişilerin,
benlikle ilişkili her şeye özellikle olumlu değerlendirmelere ihtiyaç duyduklarını eklemiştir.
James’in benlik konusundaki fikirleri, tüketici davranışı üzerine yapılan araştırmalara
genişletilen sosyal psikolojide, önem arz eden çalışmalara araştırmacıları teşvik etmiştir
(Zhang, 2009).

Yapılan araştırmalar (Ridgway, 2008; O'Guinn ve Faber, 1989) KSAD ile benlik
saygısı arasında bir ilişki olduğunu açıklamaktadır. Kişiler kendilerine rahatsızlık veren
durumlardan, sonucu düşünmeksizin bir kaçış yolu olarak gördükleri en kolay seçeneğe
yönelerek kendilerini rahatlatma yoluna başvurmaktadırlar. Kompulsif satın alma davranışı
gösteren kişiler, bir şeyleri satın alma yoluyla benlik saygısı, özgüven ve kişisel güç
duygularını arar. Bunun sonucunda kişiler, kompülsif satın alma bağımlılığa doğru

14
ilerledikçe, düşük benlik saygısı yalnızca bağımlılık sonucu satın alma eylemine öncülük
etmekle kalmaz, aynı zamanda bağımlılık döngüsünün bir sonucu olabilir. Birey, satın alma
davranışını kontrol edememesi sonucu korku ve suçluluk yaşar. Bu nedenle, satın alma
zorunluluğu ne kadar çok olursa, kişinin benlik saygısı o kadar düşük olur (DeSarbo ve
Edwards, 1996).

Bunun yanında aşırı yemek tüketimi benlik saygısını negatif yönlü etkileyebilecek
bir etkendir. Kişiler için düşük benlik saygısına sahip olmak ve anksiyete gibi faktörler aşırı
yemek tüketimine alt yapı hazırlamaktadır (Lee vd., 2000). Dittmar (2005)’a göre kişilerin
materyalist değerleri içselleştirmesi, ürünleri satın alması ve onlara sahip olması noktasında
büyük bir bağlılığa yol açar. Bu kişiler ürünleri elde etme isteğininin hayatının merkezi,
başarının altın anahtarı ve mutluluk göstergesi olduğuna inanır.

2.3.2.3.Paraya Karşı Tutum

Kişilerin paraya yükledikleri anlam onların tüketim tarzları üzerinde de etki


bırakabilmektedir. Kişiler için paraya yönelik değişen tutumlar, tüketici kültürünü etkileyen
önemli bir faktördür (Robert ve Jones, 2001). Robert ve Jones (2001) yaptıkları
çalışmada, kredi kartı kullanımın aracılık rolünü kullanarak bireylerin paraya yönelik
tutumlarının KSAD ile ilişkini araştırmış ve ikisi arasında anlamlı
bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur.

2.3.2.4. Mükemmeliyetçilik

Mükemmeliyetçilik, kompulsif satın alma davranışı gösteren kişileri etkileyen


psikolojik faktörlerden bir tanesidir (Nakken, 1988; Nathan, 1988). Mükemmeliyetçilik
tatmini karşılanmayan, realiteden uzak kişilerde bu durum stres, kaygı, depresyon gibi
psikolojik sorunlar ile sonuçlanır. Bu bağlamda kişiler psikolojik sorunlarını dindirmek için
kompulsif satın alma davranışı göstermekten kaçınmazlar. Mükemmeliyetçilik, yüksek başarı
ve tatmin için kişisel beklentileri yüksek kişilerde görülür. Bu kişilerin öz yeterlilik
duyguları azımsanamayacak seviyede olsa da özgürlük, yetkinlik ve yüksek benlik saygısı
için kompulsif satın alma davranışları gösterirler (DeSarbo ve Edwards, 1996).

Mükemmeliyetçilik, kişiler için duygu değişimi ve kompulsif satın alma davranışına


karşı kırılganlığın genel belirteçlerini oluştursa da kompülsif satın alma davranışı ile bazı
benzersiz bir ilişki içerisindedir (Kyrios, Frost ve Steketee, 2004).

15
2.3.2.5. Kompulsif Davranışlara Eğilim

Geçmiş yıllarda yapılan çalışmalarda kompulsif satın alma davranışının diğer


hastalıklarla ilişki içerisinde olduğu bilinmektedir (Black 2007). Bunun ötesinde, yapılan
araştırmalar birçok kişide bu rahatsızlıkların birçoğunun aynı dönemde ortaya çıktığını
göstermektedir.

Faber vd. (1995), kompülsif satın alma ve aşırı yemek tüketiminin pozitif bir yönlü
ilişki içerisinde olduklarını çalışmalarında açıklamışlardır. Aşırı yemek tüketimi, bazı
bireylerde belirli olaylar zinciri sonucu gelişebilecek bir tüketim bozukluğudur. Kişiler, kitle
iletişim araçlarında kendilerine rol model olarak gösterilen, gerçekçi olmayan derecede ince
güzel kadınlara maruz kalmanın, fazlaca diyet ve kısıtlayıcının bu davranış için bir temel
olduğunu düşünmektedir (Lee vd., 2000).

Workman (2010)’ın çalışmasında kompulsif satın alma davranışı gösteren kişilerin,


kompulsif olmayan kişilere göre birden fazla kredi kartı kullandıklarını açıklanmıştır
(Workman, 2010). Kişinin statü sahibi olma ve bir gruba ait olma isteği de kompulsif satın
davranışlarına neden olan etmenler arasında yer alır (Özer ve Yıldırım, 2018). Kompulsif
davranışlara eğilimi olan ve dürtülerini kontrol edemeyen bireylerde satın alma dürtüsüyle
bu eğilimi tatmin etme isteği ortaya çıkabilmektedir. Kişilerde sosyal statü sahibi olma isteği
ile birlikte, kendini değerli hissetme ve hissettirme, sorunlarından kaçma ve içinde
bulundukları durumları unutma amacıyla ortaya çıkan kompulsif eğilimler de kompulsif
satın almaya neden olabilmektedir (Korur ve Kimzan, 2016).

Bunun yanında literatürde kompulsif satın alma davranışı obsesif kompulsif


bozukluklar ile sık sık ilişkilendirilir. Obsesif kompulsif bozukluklar kişilerin günlük
yaşantılarını negatif yönlü etkileyen, sıkıntı ve kaygıya sebep olan, kişiler için takıntı
boyutuna gelen bir kaygı bozukluğu olarak ifade edilir (McElroy vd., 1994). Ridgway vd.
(2008)’de yaptıkları çalışmada kompulsif satın almayı, obsesif kompulsif bozukluk ile pozitif
yönlü bir ilişki içerisinde olduğunu açıklamıştır.

2.3.2.6. Hayal Kurma Eğilimi

Stresten arınma ya da sosyal anlamda kabul görme odaklı hayal kurma eğilimi olan
kişiler ve kompulsif satın alma davranışı gösteren diğer kişiler üzerine yapılan çalışmalar
sonucunda bu iki farklı eğilim gösteren kişiliklerin birbirleri ile bir ilişki içerisinde oldukları
açıklanmıştır (O'Guim ve Faber, 1989). Bunun yanında Jacobs (1986), yaptığı çalışmada alkol

16
ve kumar bağımlılığı gibi kompulsif satın alma davranışı ile ilişkili olan diğer bağımlılıkları
gösteren kişilerde de, hayal kurma eğiliminin görüldüğünü belirtmiştir (Jacobs, 1986). Bu
çalışmalar sonucunda söylenebilir ki, kompulsif satın alma davranışı gösteren kişiler, diğer
bireylerden daha renkli bir hayal dünyasına sahip olabilmektedir.

2.3.3. Sosyokültürel Faktörler

Kişiler sosyal çevreleri ile sürekli bir ilişki halindedir ve kişilerin davranışları da sosyal
çevrelerinden sürekli etkilenir. Literatürde kompulsif satın alma davranışında arkadaşlık
ilişkileri, kültür, ticari çevre ve reklam gibi birçok sosyokültürel faktörden etkilendiği
görülmektedir. Sosyokültürel faktörler, kişinin içinde bulunduğu çevre ile olan etkileşimi
sonucu ortaya çıkan faktörleri açıklar ve sosyokültürel faktörler her bireyde farklılık
gösterebilmektedir. Bu sebeple bu başlık altında literatürde yaygın şekilde kullanılan
sosyokültürel faktörlere değinilecektir.

2.3.3.1. Aile Yapısı

Kişilerin, erken yaşlarda yaşadıkları tecrübeler kompulsif satın alma davranışı


üzerinde tetikleyici rol oynayabilmektedir (Roberts vd., 2003). Bu durumda aile
ilişkilerinin kişiler üzerindeki etkileri incelemeye açık bir konudur. Literatürde, aile ilişkileri
ile kompulsif satın alma davranışı arasındaki ilişkiyi belirlemek üzerine birçok araştırma
yapılmış olup (Valence vd.,1988: Desarbo ve Edwards, 1996; Rindfleisch vd., 1997; Roberts
vd., 2003), yapılan araştırmaların çoğu aile ilişkilerinin kompulsif satın almayı etkileyen
faktörlerden biri olarak açıklamıştır.

Aile ortamı, kişilere çocukluk yıllarından itibaren belirli tüketim davanışları


kazandırmıştır. Öğrenilen tasarruf yöntemleri, paranın ödül olarak kullanılması gibi etkenler
sonucu çocuklar, tasarruf, para ve tüketim alışkanlıklarına karşı tutumlar geliştirerek paranın,
iyi bir insan olmak için bir ödül olduğunu idrak etmişlerdir. Bu bağlamda kompulsif satın
alma davranışı ebeveynlerin davranışlarına göre şekillenmiş bir cevap olarak açıklanır
(DeSarbo ve Edwards, 1996).

Parçalanmış bir aile ortamında yetişen çocuklar, parçalanmamış bir aile ortamına sahip
çocuklara göre, parçalanmanın bir sonucu olarak yeni rollerine uyum sağlamak için maddi
nesnelere daha fazla anlam yüklemektedirler (Rindfleisch vd., 1997). Algılanan ebeveyn
eleştirisi de, kendine güvenmenin ya da yapılan hataların bir telafisi sonucu kişilere maddi
nesnelerle kurulan güçlü bağlar olarak geri dönebilir (Kyrios vd., 2004). Bunun yanında aile

17
ilişkileri ve kompulsif satın alma davranışı arasındaki ilişki, kişilere ailelerinin sağlamış
olduğu imkanlar ve aile ortamındaki mevcut stres göz önüne alındığında anlamlı bir farklılık
gösterebilmektedir.

An, Haveman ve Wolfe (1993)'ta yaptıkları çalışma sonucu, çocukluk ya da ergenlik


döneminde yoğun strese maruz kalan kişilerin, kontrol edebilecekleri kişiler ya da eşyaların
sahipliğine erişebilme arzularını dile getirerek, kişilerin bu şekilde kendilerini güvence altına
almaya çalıştıkları bir güvensizlik hissi yaşadıklarını açıklamıştır (Rindfleisch, 1997).

Öte yandan Wallerstein (2000), boşanma üzerine yaptığı çalışmalar sonucu


boşanmanın etkisinin katlanarak arttığını ve her gelişim aşamasında boşanmanın farklı
formlarda yaşandığını dile getirmiştir. Buna göre boşanmanın, kişilerin çocukluk ve ergenlik
dönemindeki davranışları ve tutumları üzerindeki uzun veya kısa vadeli etkilerine bir örnek
olarak boşanma ve kompulsif satın alma arasındaki ilişki gösterilebilir (Roberts vd., 2003).

2.3.3.2. Arkadaşlık İlişkileri

Kişilerin arkadaşlık ilişkilerinin onları ne şekilde etkileği üzerine yapılan çalışmalar,


kişilerin çeşitli davranış ve tutumları nasıl benimsediklerini açıklar (Shoaf vd., 1995).
Geçmiş yıllarda yapılan araştırmalar, kişilerin özellikle ergenlik döneminde arkadaşları için
popüler olan fikirlere ve eğilimlere karşı duyarlı olduklarını gösterir (Zhaoyang ve
Yuanfeng, 2011).

Rose vd. (1992) bu bağlamda ergenler üzerine yaptıkları bir çalışmada, ergenlerin
arkadaş çevrelerinde esrar kullanımının, onları grup baskısına itip itmediğini incelemişlerdir.
Araştırmacılar, yüksek oranda arkadaşları ile esrarı ilişkilendirme düşüncesi sergileyen
ergenlerin grup davranışına uyma olasılıklarının daha düşük olduğunu bulmuşlardır. Arkadaş
onayı, satın alma kararı verirken kişiler için önem arz eden bir konumdadır. Bu doğrultuda
kişiler, arkadaş çevrelerinin arzuladıkları ya da sahip oldukları eşyaları satın alma eğilimi
gösterebilirler (Zhaoyang ve Yuanfeng, 2011).

Kompulsif satın alma davranışı ekseninde Liu ve Laird (2008)'ın, arkadaşlıkların


kişiler üzerinde bıraktıkları etkileri üzerine yaptıkları çalışmada, arkadaşlık ilişkilerinin
kişileri üzerinde tüketim yoluyla kimlik oluşumunu etkileyebileceğini ortaya konmuştur. Guo
ve Cai (2011)'nin yaptıkları çalışma sonucunda ise arkadaşlık ilişkileri ile kompulsif satın
alma davranışı arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu doğrulanmıştır.

18
Kompülsif satın alma davranışı sosyal izolasyona sahip kişiler için bir kaçış noktası
olarak görülebilir. Nakken, (1988)'in çalışmasındaki varsayımlar, sosyal izolasyona sahip
belirli kişiler üzerinde bağımlılık yapan davranışların bu eylemi tetiklediğini gösterir ve bu
kişilerin sosyal çevresi tarafından onaylanmayan bağımlılık davranışları, onları sosyal
izolasyona iter. Bu döngü sonucunda kompulsif satın alma davranışı gösteren kişilerin sosyal
izolasyondan arınarak çevreleri ile etkileşime geçmesi onları satın alma süreci yoluyla,
alışveriş yapmak için mağazalara yönlendirebilir.

2.3.3.3.Ticari Çevre ve Reklam

Kompulsif satın alma davranışını etkileyen sosyokültürel faktörlerden en etkili olanı


Valence ve Fortier (1988)'in çalışmasında açıkladığı ticari çevre ve reklamdır. Reklamlar
şüphesiz ki, firmaların temel hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için kullandıkları en önemli
silahlardan biridir. Firmalar için reklamın ana hedefi, tüketicileri baştan çıkarmak ve ürünleri
satın almaya teşvik etmektir. Bununla birlikte, tüketicilerin reklamı pozitif bir olgu olarak
algılamasını sağlamak firmalar için her zaman zor olmuştur (Degrauwe ve Brengman, 2014).

Kişilerin sosyal hayatlarında sıkça karşılaştıkları ve maruz kaldıkları bir durum olan
reklam, günümüzde televizyonlarda, telefonlarda, billboardlarda ve hemen hemen
gözümüzün görebileceği her yerde kendisine maruz bırakarak, kişileri kompulsif satın alma
davranışlarına itebilmekte ve içlerinde yatan bu dürtülerini ortaya çıkarabilmektedir. Kwak
vd. (2002), yaptıkları çalışmada televizyon reklamlarının kompulsif satın alma davranışı
üzerinde pozitif yönlü bir etkisi olduğunu açıklarken, Workman (2010) yaptığı çalışmada
tüketiciye sunulan mal ve hizmetlerin özellikleri ile reklam stratejilerinin kompulsif satın
alma üstündeki etkilerinden bahsetmiş, Degrauwe ve Brengman (2014) kişilerin reklama
karşı tutumlarının kompulsif satın alma davranışlarını etkilediğini savunmuştur.
Televizyon izleme oranı ve kompulsif satın alma davranışı ekseninde pozitif yönlü
bir ilişki olduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya konmuştur (Gültekin, 2019). Bu
bağlamda kişiler için basit yönlü enformasyon edinme yolu olan ticari çevre ve reklamın bir
sonucu olarak kompülsif satın alma davranışını etkileyen faktörlerden biride tele alışveriştir.
Uzaktan alışveriş türleri gibi televizyonu bir satın alma aracı olarak kullanan tüketiciler bu
mecrada günde 24 saat alışveriş yapabilir, tek tuşla satın alımı gerçekleştirebilir ve kredi
kartlarını kullanarak ödeme yapabilmektedir. Bununla birlikte, televizyonu bir satın alma
aracı olarak kullanan tüketiciler, çoğunlukla hangi ürünün ne zaman satışa sunulacağını

19
bilmedikleri için satın almalarını planlayamazlar bu da tüketicilere kompulsif satın alma
fırsatı sunabilmektedir (Lee vd., 2000).

İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte insanların alışveriş alışkanlıkları da


farklılaşmaya başlamıştır. Kişilerin sanal platformlarda kontrolsüz alışveriş yapmaları
sonucunda “online alışveriş bağımlılığı” veya “çevrimiçi kompulsif alışveriş” gibi kavramlar
literatürde yer almaya başlamıştır (Armağan ve Temel, 2018).

Ancak bu konu araştırmacılar tarafından yeni incelenmeye başlandığı için literatürdeki


çalışma sayısının sınırlı olduğu söylenebilir. Sharif ve Khanekharab (2017) ile Sharif ve
Yeoh'un (2018) çalışmaları incelendiğinde, sosyal medya platformlarını sıklıkla kullanan genç
bireylerin çevrimiçi ortamda daha fazla kompulsif satın alma eğilimi gösterdikleri
görülmektedir. Lee ve Park'ın (2008) çalışmasında sanal toplulukların insanları çevrimiçi
ortamda kompulsif satın almaya yönlendiren bir itici güç olduğu açıklanmıştır (Yakın ve
Aytekin, 2019).

Online alışveriş, geleneksel alışveriş alışkanlıklarından farklı olarak, fiziksel olarak


yorgunluğa yol açmaması, fiziksel kısıtlamaları ortadan kaldırması gibi faktörlerden dolayı
insanların çok daha fazla alışveriş yapmasına neden olmaktadır (Armağan ve Temel, 2018).

Bir başka araştırmada ise kredi kartı kullanımının KSAD üzerindeki etkilerini araştıran
Roberts ve Jones (2001) özellikle gençlerin, kredi kartı reklamcılığının duygusal mesajlarına
karşı koyamadıklarını ve araştırmacıların bu konuda stratejiler yaratması gerektiğinin altını
çizmiştir (Robert ve Jones, 2001).

2.4. Kompulsif Satın Alma Kavramı ve Gelişimi

20. yüzyıl boyunca tüketici davranışlarını inceleyenler ve psikanalistler dışında çok


az ilgi çeken kompulsif satın alma davranışı ile ilgili çalışmaların çoğu 90'lı yıllara
dayanmaktadır (Hanley ve Wilhelm, 1992) ve günümüzde araştırmacıların yoğun ilgi
gösterdiği bir olgu haline gelmiştir (Black, 2007) ancak literatürde kompulsif satın alma
davranışı üzerinde henüz ortak bir olguya varılamamıştır.

Kompulsif satın alma kavramı literatürde ilk olarak 1900'lü yılların başlarında, her
ikisi de kompulsif satın almayı çalışmalarına dahil eden Bleuler (1924) ve Kraepelin (1915)
tarafından klinik olarak tanımlanmıştır. Bleuer kompulsif satın almayı, satın alma deliliği
anlamına gelen “buying mania” olarak açıklarken, Kraepelin kompulsif satın almayı,
Yunanca satılık anlamına gelen “onios” ve İngilizce delilik anlamına gelen "mania"

20
kelimelerinin birleşimi olan “oniomania” olarak ifade etmiştir. Kraepelein çalışmasında
satın almanın dahi kompulsif olduğunu ve ödeme gecikmeleri sonucu borçlarını sürekli ve
anlamsız bir şekilde erteleyen satın alma delilerini açıklarken Bleuer, çalışmasında bu
durumu hırsızlık hastalığı olarak açıklanan “kleptomani” ve objeleri ateşe verme hastalığı
olarak açıklanan “piromani” ile aynı kategoride olan reaktif bir dürtü ya da dürtüsel bir
çılgınlık olarak ifade etmiştir (Black, 2007).

80'li yıllara gelindiğinde King (1981) ve Winston (1980) yaptıkları araştırmalarda


kompulsif satın alma kavramını tüketicilerin davranışları boyutunda işleyerek pazarlama
disiplininde bu kavramın ele alınmasında öncü olmuşlardır (Aliçavuşoğlu ve Boyraz, 2019).
80'li yılların sonunda ise Faber, O’Guinn ve Krych (1987) ilk kez pazarlama disiplininde
kompulsif satın alma üzerine pilot bir çalışma yaparak bu kavramı pazarlama literatürüne
kazandırmışlardır (Faber vd., 1987). Pazarlama disiplininde, tüketici davranışlarının "karanlık
yüzü" olarak isimlendirilen zorlayıcı satın alma ve sonuçlarını araştıran araştırmaların sayısı
günümüzde çoğalmaya başlamıştır. Bunun ile birlikte, tüketici dürtülerinin zorlayıcılığı nasıl
yönlendirdiği hakkında çok az şey bilinmektedir (Darrat, 2016).

Kompulsif satın alma kavramı literatürde yapılan çalışmalar sonucunda birçok farklı
şekilde açıklanmıştır. DeSarbo ve Edwards (1996), “sonuçları görmezden gelerek, kontrol
edilemeyen ve tekrarlayan bir güce sahip olma dürtüsü ile karakterize edilen kronik, anormal
bir alışveriş ve harcama modeli” (DeSarbo ve Edwards, 1996; O'Guinn ve Faber (1989),
“kontrol edilemeyen bir dürtüye neden olan bir duygu, madde veya aktiviteyi elde etme,
kullanma veya deneyimleme arzusu veya bir kişinin tekrar tekrar zarar verecek davranışlarda
bulunması” (O'Guinn ve Faber, 1989); Hanley ve Wilhelm (1992), “dürtü bozukluğu, bir
dürtüyü kısıtlayamama durumu” (Hanley ve Wilhelm, 1992); Sheth, Mittal ve Newman
(1999), “bireylerin ihtiyacı yok iken ve maddi açıdan problem yaşayacağını bilmesine rağmen
sürekli satın almalarda bulunma arzusu” (Aliçavuşoğlu ve Boyraz, 2019),

Haberman, Solomon ve Ades (1999) tarafından ise, kişiler üzerinde bir duygu durum
karmaşası (Gökhan ve Kutbay, 2018) şeklinde kompulsif satın alma kavramını ifade
etmişlerdir. Bu tanımlamalar sonucunda genel bir kanıya varılmak istendiğinde ortak nokta
kişilerin satın alma davranışı gösterirken kontrolünü yitirmesi, kişilerin bu davranışı ortaya
koyduktan sonra maddi ve duygusal açıdan yaşamının negatif yönde etkilenmesi ve bu negatif
etkiye rağmen satın alımlara devam etmesi olduğu söylenebilir.

21
Literatürdeki bu çeşitlilik kompulsif satın alma kavramının isimlendirilmesine de
yansımıştır. Winston (1980) kompulsif tüketim, Faber, O’Guinn ve Krych (1987), kompulsif
satın alma ve Krueger (1988) kompulsif alışveriş isimlerini kullanarak bu alanda
çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Scheron (1990), Almanya'da yaptığı araştırmasında bu
davranışın ismi ile ilgili farklı bir bakış açısı geliştirmiş ve ismin kompulsif satın alma yerine
King (1981)'in ifade ettiği teorilerdeki gibi, satın alma bağımlılığı olması gerektiğini
belirtmiştir (Eroğlu, 2015).

Literatürdeki çalışmalar, sıklıkla diğer kompulsif ve bağımlılık yapan davranışlarla


kompulsif satın almayı paralel hale getirmektedir (Hanley ve Wilhelm, 1992). Araştırmacılar
tarafından diğer dürtü kontrol bozuklukları ve kompulsif satın alma üzerine yapılan
araştırmalarda, kontrol bozukluklarının kleptomani, alkolizm, hırsızlık, bulimia ve madde
kötüye kullanımı, yeme bozuklukları ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Bu bozukluklar
bazı bireylerde aynı anda meydana gelirken, bazılarında ise önceki hastalık ortaya çıktıktan
sonra veya ilk bozukluk kontrol altına alındıktan sonra seri olarak meydana gelmektedir.
Psikiyatri literatüründe, ilgili bozuklukları teori ile bağdaştırmak için çaba verilirken,
bozuklukların birlikte gruplandırılması gerektiği ile ilgili çok fazla tartışma vardır (Workman,
2010).

Ridgway vd. (2008) kompulsif satın almayı, obsesif kompulsif bozukluk ve satın
alma üzerinde dürtü kontrolü eksikliği ile ortaya çıkan satın alma ile meşgul olma eğilimi
olarak açıklamıştır (Ridgway vd., 2008). Obsesyonlar bireyin büyük bir çaba ile
zihninden atamadığı düşünce kalıpları olarak ifade edilir. Kompulsiyonlar ise, ego-distonik
(yani bireyin bilinçli iradesine karşı) davranışları ifade etsede, bu terim sıklıkla karşı
konulmaz bir dürtü tarafından yönlendirilen ve sonucunda bireye zarar veren bir dizi farklı
tekrarlı davranışı kategorize etmek için kullanılır (O'Guinn ve Faber, 1989). Bunun
yanında birçok bağımlılık ya da aşırı davranış, kompulsif tüketim formları olarak
düşünülebilir. Bunlar, madde bağımlılığı ve yeme bozuklukları ve kompulsif cinsellik gibi
aşırı davranışların yanı sıra, kompulsif kumar ve kleptomani gibi daha pazara yönelik
davranışları içerir (O'Guinn ve Faber, 1989).

Kompülsif satın alma psikolojide, satın alma durumundan sonra kişilerin gerginliğini
azaltan ya da kişiler üzerinde tatmin duygusu yaratan bir dürtü olarak karakterize edilmiştir
(Workman, 2010). Bu bağlamda satın alma eylemi gösteren kişiler için kompulsif satın
almanın kişilerin ruh halini dengelediği söylenebilir (Lee ve Lennon, 2010). Kompulsif

22
satın alma davranışı gösteren kişiler, çoğunlukla düşük özgüvene sahip, hayatın negatif
taraflarından kaçan hayalperest yapıdalardır. Bu kişileri kompulsif satın alma davranışına iten
dürtü, sahip olunan eşyaların ötesinde kendilerine sağladıkları psikolojik faydadır (Özer
ve Kutbay, 2018). Dittmar (2005)'a göre kompulsif satın almanın nedenleri; psikiyatrik
ve klinik perspektifler, genel psikiyatrik bozuklukların spesifik bir tezahürü olarak davranma
eğilimi gösteren ana yaklaşımlardır. Bu bağlamda dürtü kontrolü, obsesif kompulsif
bozukluk, bağımlılık-ruh hali ve depresyon kompulsif satın almanın odak noktasını
oluşturan dört ana bozukluk türü olmuştur (Dittmar, 2005).

Literatürde kompulsif satın alma davranışıyla impulsif satın alma davranışı sıkça
karıştırılmaktadır. Edwards (1992, 1994), impulsif satın almanın dışsal bir tetikleyici
olduğunda gerçekleştiğini belirterek tüketici davranışları arasındaki ayrımı açıklamıştır.
Buna göre impulsif satın alma, bireyi satın alma işlemine teşvik ederken, kompülsif satın
alma, alışverişin bir kaçış olduğu kaygı gibi dahili bir tetikleyici tarafından motive edilir.
İmpulsif ve kompülsif satın alma, aşırı alışveriş ve harcama için altta yatan motivasyonlarda,
aşırı harcamaların olumsuz sonuçlarında ve stres ve kaygıyı hafifletmek için giderek daha
fazla harcama yapmak zorunda olan aşırı derecede zorlayıcı alıcıların bağımlılık
davranışlarında da farklılık gösterir (Workman, 2010). Dürtüsel bir eyleme göre,
kompulsif satın alma davranışı, bir kısıtlama hissi eşliğinde ve bunun yanında savunma
işlevinin kimi zaman açık bir şekilde göründüğü reel bir semptomatik durum haline gelir
(Wallace vd. 1988).

Wallace vd. (1988), yaptıkları çalışmalar ışığında kompülsif satın alma eylemine
katılma sürecinin temelini oluşturmak için bir araya gelen üç kuvveti şu şekilde açıklamıştır
(Wallace vd., 1988);

• Güçlü duygusal aktivasyon,

• Yüksek bilişsel kontrol,

• Yüksek reaktivite

Darrat vd. (2016), yaptıkları çalışmada kompulsif satın alma üzerinde tüketici
kaygısının ve kaçışının merkezi rolünü incelemiş ve dürtüsel bir davranış olarak tüketici
kaygısının kompulsif satın alma davranışını olumlu etkilediğini ortaya koymuştur (Darrat vd.,
2016).

23
Kompulsif satın alma ile ilgili yabancı kaynaklarda görülen bu fikir çeşitliliği,
konunun yerli literatürde kullanımına da yansımıştır. Psikoloji alanında yapılmış olan
çalışmalarda çoğunlukla “takıntılı satın alma” ve “kompulsif satın alma” terimleri
kullanılırken, sosyal toplum tarafından bu davranış çoğunlukla "alışveriş deliliği”,
“alışverişkolik olma”, “tüketim bağımlılığı”, “tüketim çılgınlığı”, gibi ifade edilerek bir
bağımlılık ve hastalık olarak görülmektedir (Eroğlu, 2015). Yerli literatürde yapılan
çalışmalara baktığımızda, çalışmaların bu davranış şeklini etkileyen faktörler üzerine
yoğunlaştığı göze çarpmaktadır. Korur vd. (2016) çalışmasında kompulsif satın alma
davranışının ve bilinçsiz kredi kartı kullanımının kişiler üzerinde büyük bir pişmanlığa yol
açtığını açıklamıştır. Alpaslan ve Kerse (2017) yaptıkları çalışmada kişilik özelliklerinin
tüketiciler üzerimdeki kompulsif satın alma etkilerini irdelemişlerdir (Aliçavuşoğlu ve
Boyraz, 2019). Eroğlu (2015) yılında yapmış olduğu çalışmasında materyalizm, reklamlar ve
postmodern bir tüketim şekli olan hedonik tüketimin kompulsif satın alma üzerinde etkisi
olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda yerli literatürdeki çalışmalarda kompulsif satın
alma davranışını ifade etmek için çalışmacılar “alışveriş tutkusu” (Eroğlu, 2015) gibi farklı
ifadelere başvursalar da çoğunlukla “kompulsif satın alma” kavramının kullanıldığı
görülmektedir.

2.5. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma

Dünyada hemen hemen bir çok insan için günlük hayatın vazgeçilmesi zor bir bölümü
olan internet, kişinin tutumlarını son derece etkileyen bir iletişim aracı olarak bilinmektedir.
İnternet; iş hayatımızda, iletişim kurarken, eğlenirken ve bir çok farklı birçok aktivitelerde
hayatımızda fazlası ile önemli ve kalıcı bir yer edindiği bilinmektedir (Lee, Ko ve Chou,
2015).

Günümüzde çevrimiçi bir ürün satın almak bu faaliyetlerin en önemlisi sayılmaktadır


(Amichai-Hamburger ve Ben-Artzi, 2003). Öncelikli olarak pazarlama bölümünde, son on
yılda yeni uygulamalar ve alternatif methodlar alışverişin sürecini değiştirmeyi sağlamıştır
(Rose ve Dhandayudham, 2014).

Geleneksel alışveriş tarzının yerini, "online satın alma davranışı" olarak adlandırılan
yeni alışveriş ortamı almıştır. Yapılan araştırmalar internetten alışverişin e-posta gönderme ve
internette gezinmeden sonra en sık kullanılan üçüncü internet etkinliği olduğunu
göstermektedir (Saydan, 2008). Ancak online alışverişteki artış da bu iddiaların somut bir
kanıtı olarak bilinmektedir (Rose ve Dhandayudham, 2014).

24
Bu duruma alışveriş ile ilgili olan web sayfalarının kullanımlarının kolaylıkları,
bildirimlerin teşvik ediciliği, siteyi tekrar ziyaret etme kavramı ve çok daha fazla ürün satın
almaya iten akış da eklenildiğinde, çevrimiçi satın alma bozukluğu için ideal bir zemin
hazırlandığı bildirilmiştir (Bridges ve Florsheim, 2008).

Wang’a ve Yang'a (2008) göre bu bozukluğun artık online alışverişlerde sıklıkla


karşılaşılması ve dolayısıyla biçim değiştirmesi durumu cazip kılmaktadır. Geleneksel
kompulsif satın alma davranışı bu kadar yaygın iken, internetin kolaylıkları sayesinde, zaman,
ulaşım, emek vb. tüm caydıran faktörlerin devre dışında bırakılması durumunda, durumun ne
kadar yıkıcı olabileceğinin ve aynı zamanda önemli bir detay haline geldiği gözden
kaçırılamayacak kadar önemli bir detay haline geldiğinin kanıtı olarak görülmektedir
(Wallace, 2014). Çevrimiçi bir şey satın almak modern yaşamda bir zorunluluk haline gelmiş
olsa da, bazı kişiler için birer eğlence şekli veya kendilerini ödüllendirici bir boş zaman
etkinliği olarak kabul edilmektedir (Maraz, Griffiths ve Demetrovics, 2016).

Öyle ki Maraz ve arkadaşları (2015) sıklıkla bu durumun alışkanlık haline


gelebileceğini düşündüklerini bildirmişlerdir. Öte yandan, tanısı ve tedavisi şu ana kadar net
olarak tanımlanamamış olan fakat kendi kendine yardım gruplarının ve bilişsel davranışçı
terapilerin (BDT) bozukluğa yardımcı olabileceği düşünülmektedir (Lee ve Mysyk, 2004).

Zamanla çok hızlı büyüyen ve bunun karşılığında ciddi bedeller ödeyen bu davranışla
ilgili çalışmalar artmaya başlamıştır (Mitchell vd., 2006). Ancak son zamanlarda ön plana
çıkmış ve komplike yapısı alanyazında sınırlı araştırma yapılmasına neden olmaktadır (Rose
ve Dhandayudham, 2014).

Literatürde kompulsif çevrimiçi satın alma davranışıyla (KÇSAD) ilgili bilinen iki
adet deneysel araştırma bulunmaktadır. Bu araştırmalar yakın zamanda Zhao, Tian ve Xin
(2017) ve Manchiraju, Sadachar ve Ridgway (2016) tarafından yapılmıştır. Her iki
araştırmanın da amacı, KÇSAD için bir ölçek geliştirme olmuştur. Sadachar, Manchiraju ve
Ridgway (2016) da KÇSAD ile ilişkili olduklarını düşündükleri yaşam doyumu, internet
bağımlılığı, yalnızlık ve depresyon gibi değişkenleri ele almışlardır. Bu sebeple bu konu
üzerinde daha çok dikkat edilmesi gerektiğinden, zorlayıcı satın alma olgusunda çeşitli
değişkenlerin (dürtüsellik, materyalizm, yaşam doyumu, internet bağımlılığı, stres, depresyon-
kaygı ve yalnızlık) rol alabileceği öngörülmektedir. Bundan dolayı KÇSAD ve bunu
etkilediği düşünülen etkenlerinde ele alınması faydalı olacaktır.

25
2.6. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma ve İlişkili Değişkenler

2.6.1. İnternet Bağımlılığı ve Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma

İnternet bağımlılığı, psikolojik rahatsızlıklar için bir risk faktörü olduğu bilinmektedir
(Kahraman, Yalçın ve Çevik, 2011). 2015 yılında, Lee, Ko ve Chou’nun yapmış olduğu
çalışmada bunun KÇSAD için de geçerli olabileceğini tahmin etmektedir. Aynı zamanda,
Trotzke ve arkadaşlarının (2015) yapmış oldukları bir araştırmada internet bağımlılığı ile
KÇSAD arasında bir alaka olduğunu bulmuşlardır. Ancak KÇSAD ile internet bağımlılığının
benzer örüntülere sahip olması bu olasılığı güçlendirmektedir.

Kukar ve arkadaşlarının (2009) yaptığı çalışmada kompulsif satın alma davranışına


sahip kişilerin çevrimiçi alışveriş yapma motivasyonlarının fazla olduğu gözlemlenmiştir. Bu
durumda internet bağımlılığıyla KÇSAD arasında olumlu bir ilişki bulan araştırmalar
bulunmaktadır (Whang, Lee ve Chang, 2003; Soule, Shell ve Kleen, 2003). Bununla birlikte,
Muleller ve arkadaşlarının (2011) zorunlu satın alma davranışıyla internet bağımlılığı arasında
anlamlı ilişki olmadığı düşüncesini benimsemektedir.

Kompulsif çevrimiçi satın alma davranışı ile internet bağımlılığı arasındaki ilişki için
bilinen tek deneysel çalışmayı Manchiraju, Sadachar ve Ridgway (2016) yapmıştır ve
aralarında olumlu bir ilişki olduğu bildirilmiştir. Söz konusu olan ilişkinin var oluşu hem
değişkenler arasındaki ilişkinin varlığını teyit etmekte hemde internet bağımlılığının yaşanan
problemler için aslında bir kaçış yolu olduğunun bilinmesi ile örtüşmektedir (Young, 2004).
Fakat daha ayrıntılı verilere sahip olmak için daha çok deneysel çalışmaya ihtiyaç
duyulmaktadır.

2.6.2. Dürtüsellik ve Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma

Dürtüsellik, kişinin zarar verici eylemlere karşı gelememesi, artan uyarılmış


durumdayken eylemi gerçekleştirirken belirli bir zevk düzeyine ve sonrasında suçlu ve
pişman olma duygusuna kapılmasıdır (Annagur ve Okay, 2011). Bu nedenle karar verme
mekanizmasını etkiler ve yeteri kadar incelenemediğinden kişileri daha fazla riskli
davranışlara iter. Artan dürtüselliğin ciddi davranış sorunlarına yol açma eğiliminde olduğu
tartışılmaz bir gerçek olduğu bilinmektedir (Swann ve ark., 2007).

Bağımlı olan kişilerin dürtülerinin daha yoğun olduğu kanıtlanmıştır (Castellanos-


Ryan ve ark., 2013). Bu sebep ile davranışsal bağımlılıkların gelişmesinde ve devamında
dürtüselliğin önemli bir rolü olduğu varsayılmaktadır. Dolayısı ile dürtüselliğin satın alma

26
tutumunun üzerinde etki edebileceği öngörülebilmektedir (Luo, 2005). Çünkü dürtü kontrol
bozuklukları arasında kompülsif satın alma davranışı önemli bir yere sahiptir (Karakuş ve
ark., 2011).

Hatta bazı araştırmalarda kompulsif satın almanın yerine anlık satın alma kavramı da
kullanılmaktadır (Rook ve Fisher, 1995; Baumeister, 2002; McElroy ve ark., 1994). Flight ve
Scherle’nin (2013) yaptığı bir çalışmada, KSAD ile dürtüsellik arasında olumlu bir ilişki
bulmuşlardır.

Literatürde kompulsif satın alma ile dürtüsellik arasındaki ilişki aynı olmasına rağmen,
online alışveriş ile dürtüsellik arasındaki olası ilişkinin daha güçlü olacağı öngörülmektedir.
Ancak bu alanda herhangi bir araştırma bulunamamıştır. Tüm bu argümanlar akılda
tutulduğunda, dürtüselliğin KÇSAD’da bir rol oynayıp oynamadığını değerlendirmek
önemlidir.

2.6.3. Materyalizm ve Çevrimiçi Kompulsif Satın Alma

Literatüre göre KÇSAD ile alakalı olduğu düşünülen bir diğer değişken materyalizm
olarak bilinmektedir. Dittmar ve arkadaşları (1996) tarafından yapılmış olan bir araştırmada,
kompulsif satın alma davranışına sahip kişilerin önemli bir oranda materyalist eğilimlerinin
var olduğu bulunmuştur. Yakın zamanda Dittmar’ın (2005) tekrarladığı bu araştırmada
materyalizmin KÇSAD’nın en sağlam yordayıcısı olduğunu ve bu davranışın önemli derecede
aracılık ettiğini bulmuştur.

Daha önce yapılmış birçok araştırmanın bu durumu desteklediği kanıtlanmıştır


(Yurchisin ve Johnson, 2004; DeSarbo & Edwards, Dittmar, 2005; d'Astous, 1990; Mowen &
Spears, 1999; Johnson & Attmann, 2009; Xu, 2008; Roberts, Manolis ve Tanner, 2003).
Özellikle Yurchisin ve Johnson’un (2004) materyalizmin zorunlu satın almada anahtar nokta
olduğunu ve tüketicilerin alışveriş kararlarını açıkça etkilediğini iddia etmektedir. Bu nedenle
materyalist özellikler arttık sonra kişiler daha çok para harcamaya yönelirler (Watson, 2003).

Kellett ve Bolton (2009) oluşturdukları modelde materyalizmin kompulsif satın alma


davranışının bir yordayıcısı olduğuna inanmaktadır.Depresyon, anksiyete, stres gibi duygusal
problemlere dahil edildiğinde kompulsif satın alma bozukluğu olasılığını göstermektedir.
Benzer şekilde Reeves ve diğerleri (2012) ve Mueller ve diğerleri (2010) kompulsif satın alma
davranışı ile maddi değerlerin varlığı arasında pozitif bir ilişki olduğunu vurgulamıştır.

27
Ülkemizde yapılan araştırma sonuçları da bu bulgularla benzerlik göstermektedir (Eroğlu,
2016).

Kim, McKeage ve Debevec (1993) materyalisti, tüketime aşırı derecede hoşgörüsüz


biri olarak tanımlar. Bu bağlamda maddi değeri yüksek kişiler markaya ve toplumsal kabule
karşı oldukça duyarlıdırlar (Fitzmaurice ve Comegys, 2006). Bu yaşam tarzı da malzeme
tüketiminin artmasına neden olmuştur. Bu bağlamda henüz deneysel bir araştırma yapılmamış
olsa da kompulsif satın alma davranışı ile yüksek oranda ilişkili olan materyalizmin de benzer
bir online alışveriş modeline sahip olacağı öngörülmektedir.

2.6.4. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma ve Yalnızlık

Yalnızlık, bireylere o kadar çok acı ve korku getirebilir ki, insanlar bu durumdan
kaçınmak için kaçmayı tercih eder. Bu nedenle bireyler bilmeden sürekli saçma sapan şeyler
satın almak gibi başa çıkma stratejileri geliştirebilirler, Özsungur, 2017). Bu nedenle insanlar
yalnızlık kavramının internet kullanımı ve kompulsif çevrimiçi satın alma davranışı ile
yakından ilişkili olduğunu düşünmektedirler.

Yalnızlık ve kompulsif satın alma davranışı üzerine yapılan araştırmalar, karışık


veriler sağlar. Yıllar önce Shaver ve Rubenstein (1980), insanların kendilerini yalnız
hissettiklerinde alışverişe gittiklerini bildirmişlerdir. Benzer şekilde, benzer araştırmalar satın
alma davranışının yalnızlığı azaltmak için kullanıldığını doğrulamıştır (Kim, Kim ve Kang,
2003; Lejoyeux ve diğerleri, 1996).

Aslında Miltenberger (2003) yalnızlık ile kompulsif satın alma davranışı arasında
pozitif bir ilişki olduğunu kanıtlamıştır. Başka bir deyişle, yalnız insanların kompulsif satın
alma davranışına girme olasılığı daha yüksektir. Ancak bu bulguların aksine Shapiro (1993)
yaptığı bir çalışmada yalnız insanların satın alma davranışına daha az katıldığını çünkü
motivasyon eksikliğinin alışveriş davranışlarını engellediğini belirtmiştir.

Moody (2001) tarafından onaylanmış bir internet itibarı ile %70 güvenilir olarak kabul
edilmektedir. İnternetin dış görünüşündeki kişi, sosyal çevrede küçük ve yalnız olması
açısından görülmektedir (Nie, Hillygus ve Erbring, 2002). Bu nedenle hem internetten satın
almadan satın almakla ilgili olduğu için önceden düşünülmemiştir (Manchiraju, Sadachar
vedgway, 2016). İnternet genelinde yaygın olarak kullanılan bu operatör genel kullanım
içindir ve iğne işi için kullanıldığı için bir yol olduğu varsayılmaktadır (Clark ve Calleja
2008).

28
2.6.5. Yaşam Doyumu ve Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma

Online satın alma davranışı kapsamında dikkate alınması gereken değişkenlerden biri
de yaşam doyumudur. Hatta kompulsif satın alma ile yaşam doyumu arasındaki araştırma
sonuçları bu ilişkinin olasılığını güçlendirmektedir. Silvera, Lavack ve Kropp (2008)
tarafından 277 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada yaşam doyumunun bağımlılık yapan satın
alma sürecinin etkili bir yordayıcısı olduğu gözlemlenmiştir. Xiao ve Kim (2009) de bu
ilişkiyi değerlendirmiş ve değişkenler arasında pozitif bir korelasyon olduğunu doğrulamıştır.

Benzer şekilde, Otero-López, Pol, Bolaño ve Mariño (2011), yaşam memnuniyetinin


kompulsif satın alma davranışında aracı bir rol oynadığına inanmaktadır. Bu durumda
araştırma sonuçları, yaşamdan memnuniyetsizliğin işlevsel olmayan davranışlara yol
açabileceği bilgisiyle tutarlıdır (Sirgy, 1998). Öte yandan Martin ve Paul-Hill (2011) gibi bazı
araştırmacılar yaşam doyumu ile tüketici davranışı arasındaki ilişkiye destek bulamamışlardır.
Elde edilen bilgilere göre, yaşam doyumunun sadece klasik kompulsif satın alma
davranışında değil, ağ ortamındaki kompulsif satın alma davranışında da aracılık rolü
oynadığı tahmin edilmektedir. Aslında birçok araştırma internet kullanım sıklığı ile yaşam
doyumu arasındaki yakın ilişkiyi ortaya koyabilmektedir (Meerkerk, van den Eijnden,
Franken ve Garretsen, 2010; Caplan, 2003; Şenol-Durak ve Durak, 2011; Moody, 2001).

2.6.6. Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma ve Depresyon-Anksiyete-Stres

Diğer bir değişken ise depresyon-anksiyete-stres değişkenidir. Duygusal prolemlerin


KSAD yatkınlığı artırdığı düşünülmüştür (Tamam, Diler ve Özpoyraz, 1998). Bu açıdan
alanyazında zorlayıcı satın alma eğiliminin kaygı, depresyon ve stres değişkenleri ile alakalı
olduğuna dair bilgiler bulunduğu bilinmektedir (Faber ve Christenson, 1996).

Araştırmalar, kompulsif satın alma davranışına sahip bireylerin yüksek derecede


depresyon (Ergin, 2010; Moore, 2009, Sohn ve Choi, 2012), kaygı (Edwards, 1993; Roberts
& Jones, 2001; Valence & d'Astous & Fortier) olduğunu göstermiştir. , 1988)) ve stres
(Ridgway ve diğerleri, 2008; Sohn ve Choi, 2012). Bu nedenle depresyon, kaygı ve stres gibi
duyguların yüksek düzeyde uyarılma içerdiğine ve kompulsif satın alma davranışı olasılığını
artırdığına inanılmaktadır (Workman, 2010). Özellikle bu eylem stresle başa çıkmanın bir
yolu olarak görülebilir.

Sohn ve Choi (2012) araştırmalarında, KSAD için bir uyarıcı olarak stresin kaygı ve
depresyonu tetikleyebileceğine ve bu durumun KSAD dönüştürebileceğine inanmaktadır.

29
Sneath, Lacey ve Kennett-Hensel’in (2009) yapmış olduğu araştırmada, kompulsif satın alma
ve dürtüsel davranışların sıklıkla depresyon ve stres altındaki bireylerde ortaya çıktığı
gözlemlenmiştir. Benzer şekilde, başka araştırmalar da bu değişkenlerin KSAD’nı tetiklediği
bulgusuna varmıştır (Mueller ve diğerleri, 2010; Kyrios, Frost ve Steketee, 2004).

Diğer bir yandan kaygı da satın alma davranışını tetiklemektedir (Roberts ve Jones,
2001). Zorlayıcı satın alıcı bireyler, strese kaygı düzeylerini artırarak tepki verdiğinden
(Valence, d'Astous ve Fortier, 1988), KSAD’nı, kaygı ve stresi azaltmanın bir aşaması olarak
görüldüğü bilinmektedir (Edwards, 1993).

KSAD ile depresyon, anksiyete ve stres değişkenleri arasındaki çalışmanın sonuçları


bu şekilde olsa da benzer sonuçların online alışveriş için de geçerli olabileceği tahmin
edilmektedir. Bunun nedenlerinden biri, depresyonun internet kullanımını etkilediğini
kanıtlayan birden fazla çalışmanın olmasıdır (Black, 2007; Yang ve Tung, 2007; Caplan,
2003; Lejoyeux ve ark., 1996; Kim ve ark., 2006; Whang, Lee ve Chang, 2003; Meerkerk ve
ark., 2010; Tavares, Lobo ve Fuentes, 2008; Şenol-Durak ve Durak, 2011).

Araştırmalar ayrıca kaygı ve stresin internet bağımlılığı ile ilişkili olduğunu


vurgulamıştır (Nie, Hillygus ve Erbring, 2002; McKenna ve Bargh, 2000). Öte yandan,
KÇSAD’nın kaygı, stres ve depresyon değişkenleri üzerine yapılan araştırmalar sınırlıdır.

2.7. Kompulsif Satın Alma Türleri

Kompulsif satın alma davranışı kişilerin dürtülerine engel olamadan çeşitli faktörlere
bağlı olarak alışveriş yapma eğilimidir. Literatür incelendiğinde kompulsif satın alma
türlerinin belirli bir kategorizasyona tabi tutulmadığı görülse de davranışın daha iyi idrak
edilebilmesi açısından bu bölümde öne çıkan kompulsif satın alma türleri açıklanacaktır.

2.7.1. Kompulsif Alışverişkoliklik

Kompulsif alışverişkoliklik, sosyal yaşamında ya da psikolojik olarak yaşadığı


sorunların üstesinden gelmek isteyen bireylerde kendini rahatlatma çabası olarak ortaya
çıkan alışverişe bağımlılık durumudur. Kişiler için temel amaç kaygıyı ortadan kaldırmak
olsa da daha sonra çevresinden gelen tepkiler ve ekonomik olarak yaşadıkları sıkıntılar
nedeniyle kişilerde daha büyük problemlere yol açmaktadır (Eroğlu,2015).

2.7.2. Mükemmelliyetçi Alışverişkoliklik

30
Diğer türlere göre ekonomik olarak daha fazla soruna yol açan mükemmeliyetçi
alışverişkoliklikte kişiler, satın alacakların ürünlerin en iyisi en mükemmeli olmasını
istemektedirler.Bu ürünlere ayırabilecekleri bütçeleri olmasa bile kişiler, ürünleri bir şekilde
almaya odaklanmakta ve birikimlerinin tamamını bu ürünlere ayırmaktadırlar (Gültekin,
2019).

2.7.3. Bulimik Alışverişkoliklik

Bulimik alışverişkoliklik adını “bulimia nervoza” olarak adlandırılan, şuursuzca,


tıkanırcasına aşırı yemek tüketimi olarak açıklanan psikolojik bir rahatsızlıktan alır. Bu
rahatsızlığı gösteren kişilere ise “bulimik” denir. Bulimikler dürtüsel ve sorumsuzdur ancak
geçirdikleri nöbetlerden sonra suçluluk ve utanç duygusu hissetmeye başlarlar (Arıca vd.,
2011). Bulimik alışverişkoliklikte ise kişiler trend olan ürünlere sahip olmak ya da
beğendikleri bir ürüne sahip olmak amacıyla değil sadece para harcamak için alışveriş
yapmaktadırlar. Kişiler kompulsif alışverişkoliklikte de olduğu gibi yapılan harcamadan
sonra kendilerini kötü hissetmektedirler (DeSarbo ve Edwards, 1996).

2.7.4. Pazarlıkçı Alışverişkoliklik

Pazarlıkçı alışverişkoliklikte tüketiciler, daima satın aldıkları ürünün en uygun fiyatlı


ve promosyonlu halinin arayışı içerisindedirler. Promosyonlar, indirimler ya da pazarlık
yapma imkânı sunan mağazalar bu tip tüketiciler için önemli bir alışveriş yapma imkânı
sunar (Gültekin, 2019). Kişiler ürünleri uygun fiyata aldıkları için mutlu olsalarda,
ihtiyaç olmayan fazlaca sayıdaki ürünü satın almak, pazarlık sunan mağazaları gezmek, bu
sebeple harcanılan fazlaca vakit ve enerji kişiler için oldukça pahalıya patlamaktadır
(Eroğlu, 2015).

2.7.5. İstifçi Alışverişkoliklik

İstifçilik, kişilerin nesnelere yüklediği değeri ve ileriye yönelik olası faydalarını ön


plana çıkardığı, bir şeyleri sürekli biriktirme durumuna iten, kişilerin hayatını önemli ölçüde
etkileyen bir hastalık olarak açıklanmaktadır (İşliyen, 2019). İstifçilik, literatürde çok
uzun süredir üzerine çalışılan bir konu olmakla birlikte tarihte ilk kez “Ruhsal Bozuklukların
Tanısal ve Sayımsal El Kitabı”'nın 5. basımında, obsesif kompulsif bozukluk ve ilişki
içerisinde bulunduğu diğer bozukluklarla birlikte incelenmeye başlanmıştır. Bolman ve Katz
(1966) kişilerdeki biriktirme davranışını açıklamak için “kompulsif istifleme” kavramını
kullanmıştır (Bulut, Özdel ve Kısa, 2015). Kompulsif satın alma davranışında kişiler ürünlerin

31
gerekli gereksiz her çeşidini alma eğilimi göstermektedirler. Bu bağlamda materyalist
değerlerin onaylanması, kompülsif satın alma eğiliminin önemli bir yordayıcısı olarak ortaya
çıkmıştır. Yüksek materyalist değerlere sahip kişiler, ürünlerin her çeşidini satın almanın
başarının, mutlu olmanın ve kendini gerçekleştirmenin hayatları için büyük önem taşıyan bir
hedef olduğuna inanmaktadır (Phau ve Woo, 2008). İstifçi alışverişkoliklikte kişiler
tam da açıklandığı gibi ürünlerin her çeşidine sahip olma arzusundadırlar. Satın aldıkları
ürünlere duygusal anlamlar yükleyerek her çeşit ürünün yakınında olmasını arzularlar ve
sahip oldukları ürünleri biriktirme eylemi gösterirler. Kyrios vd. (2004) yaptıkları çalışmada
istifçi alışverişkoliklerin davranışlarını incelemiş, mükemmelliyetçilik, depresyon ve duygu
değişimlerinin bu davranış üzerinde pozitif etkisi olduğunu açıklamıştır (Kyrios, Frost, ve
Steketee, 2004).

2.7.6. Çevresel Alışverişkoliklik

Çevreye bağımlı alışverişkoliklik, bireyler tarafından iki farklı şekilde


gerçekleştirilmektedir. Birincisinde kişilerin, çevreleri tarafından dışlanma, yalnız kalma ve
onaylanmama korkusu yaşayarak onlara hediyeler aldığı ve beklentilerini karşılama arzusu
güttüğü bir durumdur. Kişiler hediye alan konumda oldukları zaman kendilerini huzurlu
hissederler ve kurdukları ilişkilerin kontrolünü bu hediyeler vasıtasıyla sağlarlar (Eroğlu,
2015). İkincisinde ise kişiler, olduklarından farklı bir imaj çizerek, kendilerini
çevrelerine daha güçlü, daha elit, daha zengin göstererek beğenilme arzusu güderler. Kişiler
maddi imkanları elvermese dahi tüm imkanlarını zorlayarak lüks eşyaları ve lüks mekanları
tercih ederler. Bu sayede kişisel tatminlerini de sağlamış olurlar (Gültekin, 2019).

2.8. Kompulsif Satın Alma Dürtüsü

Kompulsiyonlar bilinçli davranışı bozar (McElroy ve diğerleri, 1994) çünkü satın alma
dürtüsü karşı konulmazdır ve kusma ihtiyacıyla karşılaştırılabilecek bir güce sahiptir
(Krueger, 1988).

Christenson ve diğerleri (1994), satın alma dürtüsünün evde (%58), işte (%25),
alışveriş merkezlerinde (%16.7) veya araba kullanırken (%4.2) başlayabileceğini, diğerleri ise
mağaza içi pazarlama faaliyetlerinin bozukluğu şiddetlendirdiğini bulmuşlardır (Kwak ve
diğerleri, 2004).

Zorlayıcı dürtülerin ortaya çıkma sıklığının, her saatten her aya ve daha nadiren birkaç
yılda bir önemli ölçüde değiştiği bulunmuştur (Christenson ve diğerleri, 1994).

32
Bazı zorlayıcı alıcılar, boşuna olsa da, satın almaya yönelik zorlayıcı dürtüyü
reddetmeye çalışırlar (Valence ve diğerleri, 1988; Claes ve diğerleri, 2011); sonuç olarak, bir
yenilgi duygusu yaşayabilirler ve diğer insanlarla rasyonel bir görünüm sergileyebilirler
(Valence ve diğerleri, 1988).

2.9. Kompulsif Satın Alma Göstergeleri: Süreç ve Özellikler

Black (2007) KSAD sürecinde dört aşama tanımlar: satın alma dürtüsünün kendini
gösterdiği 'beklenti'; 'hazırlık', alıcının nerede alışveriş yapacağına ve etkinlik için nasıl
giyineceğine karar verdiğinde, 'alışveriş'; bir heyecan duygusu ve nihayetinde önceki
duyguları pişmanlığa dönüştüren 'harcama' (Valence ve diğerleri, 1988; Kwak ve diğerleri,
2004). Kompulsif alıcılar, genellikle diğer önemli faaliyetlere göre öncelikli olan (Clark ve
Calleja, 2008) uzun alışveriş seanslarına düşkündürler (McElroy ve diğerleri, 1994).

Kompulsif alıcılar aynı zamanda büyük miktarlarda (Clark ve Calleja, 2008) ağırlıklı
olarak giyim ürünleri satın alırken, kendi başlarına mallardan ziyade sembolik anlamlarına
odaklanırlar (Xu, 2008; Lejoyeux ve Weinstein, 2010). Bazı durumlarda, satın almanın
algılanan değeri, kendi imajlarında bir gelişme (Roberts ve diğerleri, 2014) veya satışta olan
ürünleri satın alarak satıcılara karşı 'kazanma' ile ilgilidir (Krueger, 1988). Genellikle pahalı
ürünlerle ilgilenirler (Clark & Calleja, 2008) ve Kukar-Kinney ve diğerleri, (2011) hem marka
hem de prestij bilincine sahip olduklarını bulurken, daha yakın tarihli bir çalışma, zorlayıcı
alıcıların belirli markalarla ilgilenmediğini, ürünün kendisinden ziyade satın alma ihtiyacı
tarafından yönlendirildiğini göstermiştir (Horvarth ve vanBirgelen, 2015).

Kredi kartlarının da kompulsif tüketimi kolaylaştırdığına inanılmaktadır (McElroy ve


diğerleri, 1994; Park ve Davies Burns, 2005; Kellett & Bolton, 2009; Norum 2008; Phau ve
Woo, 2008; Dittmar, 2005; Wang ve Xiao, 2009; Black, 2001; D'Astous, 1990). Acil para
ihtiyacını ortadan kaldırır ve zorunlu alışveriş yapanların harcama bilincini bulanıklaştırır,
böylece durumlarını (Roberts & Jones, 2001), kaygı düzeylerini (Modesto Veludo-de-Olivera
ve diğerleri, 2014) ve mali durumlarını kötüleştirir. (Alemis & Yap, 2013; Cheng-Xi Aw ve
diğerleri, 2018). Bununla birlikte, son araştırmalar, kredi kartlarının zorunlu satın alma
davranışını etkilemediğini (Khare, 2013) ve genç tüketiciler arasında kredi kartı kullanımına
aracılık edenin zorunlu satın alma olduğunu göstermektedir (Nga ve diğerleri, 2011). Bununla
birlikte, önceki çalışmalardan elde edilen sonuçsuz bulgular, en azından kısmen, farklı tarama
ölçeklerinin kullanılmasından kaynaklanmış olabilir.

33
Uzun alışveriş seanslarının sonunda kompulsif alıcılar bir suçluluk ve pişmanlık
duygusu yaşarlar (Valence ve diğerleri, 1988; Kwak ve diğerleri, 2004) ve genellikle satın
aldıklarını kullanmazlar (Ridgway ve diğerleri, 2008).

2.10. Tek Ürün Almaya Yönelik Kompulsif Davranışlar

Aliçavuşoğlu ve Boyraz (2019) tarafından yapılan araştırmada, katılımcılara takıntılı


oldukları herhangi bir mal veya hizmetin olup olmadığı sorulmuş, %52,2'si evet, %47,8'i hayır
cevabını vermiştir. Yapılan frekans analizinin sonucunda obsesif ürün grupları arasında giyim
ürünleri (%14,2), aksesuar ürünleri (%8,6) ve elektronik (%5,6) ürünlerin göreceli olarak daha
fazla olduğu görülmüştür. Obsesif ürünlerin çoğunlukla giyim-kıyafet üzerine olması
alanyazında uyumluluk göstermektedir (Yeniçeri ve Akturan, 2006; Park ve Burns, 2005). İyi
giyinmenin zevk, güç ve prestij sağlayacağı düşüncesinin tüketim için bir motivasyonun
kaynağı olduğu düşünülmektedir. Bazı ürünleri tüketerek o konuda yeterli olduğu ve
çevresinin dikkatini çekmek istediği ifade edilmeye çalışılmış olabilir (Aliçavuşoğlu ve
Bpyraz, 2019).

3. TEDAVİ

KSAD’ında tedavi hedefilerinde ise, davranışın tamamen ortadan kaldırılmasındansa,


öteki davranışsal bağımlılıkların tedavilerinde olduğu gibi kontrollü bir şekilde alışveriş
davranışlarının gerçekleştirilmesi olması gerekmektedir. KSAD’dan kurtulmak için bireysel
ve grup tedavisi, psikiyatrik destek ve ailenin ve arkadaşın desteği önem arz etmektedir. Şu
anda KSAD tedavisine ilişkin yeterli delil bulunmaktadır (McElroy, 2012, Schlosser vd.,
1994). İlaç tedavisi olarak SSRI hakkında, çoğunlukla vaka raporları olmak üzere az sayıda
çalışma vardır (Black, Monahan ve Gabel, 1997; Black ve diğerleri, 2000; Ninan ve diğerleri,
2000). Psikoterapötik yaklaşımlar olan özellikle bilişsel ve davranışsal yöntemler tedavide
etkili olduğu bilinmektedir (Aboujaoude, Gamel ve Koran, 2003).

Bilişsel yöntem ve davranışsal yöntem hem kişisel hem de grup terapisi şeklinde
kullanılmaktadır (Mitchell ve ark., 2006). Burda tedavinin esas amacı, var olan davranışı
tamamen ortadan kaldırmak yerine, bazı farklı yaklaşımlar ile bu davranışın kalıbını
normalleştirmektir. Bu yaklaşımlar ise; paraya ulaşmayı zorlaştırma, alışveriş yapma dürtüsü
geldiğinde dikkati çekecek başka bir faaliyet bulma, alışveriş yapmayı hatırlatacak veya
başlamasını sağlayacak durumlardan ve ortamlardan uzak tutma olarak bilinmektedir.

4. SONUÇ VE ÖNERİLER

34
Kronik ve irrasyonel bir satın alma davranışını bildiren kompulsif satın alma ile ilgili
araştırmalar, 1980'lerden sonra pazarlama alanında hızla artmış, fakat pazarlama literatüründe
yeteri kadar yer kazanamamıştır. Çoğunlukla tıp, psikiyatri ve psikoloji alanlarında sıklıkla
karşılaşılan bir konu olarak görülmektedir.

Tüm problemlerinden tüketerek kurtulabileceğine inanç gösteren tüketicilerin sayısı


her geçen gün artmakta olduğu bilinmektedir. Bu aşırı “alışverişkoliklik” alanyazında KSAD
biçimi olarak görülmektedir. Bu araştırma ile tüketicilerin belirli ürünlere yönelik kompulsif
davranışların sebeplerini, etkenlerini incelemek amaçlanmıştır.

Diğer bir yandan, kronik bir rahatsızlık biçimi olarak görülen bu tüketim davranışı tüm
bu negatif duygulara rağmen devamlılık göstermektedir. Devam etme nedeninin, ilgili
araştırma bulgularının ortaya koyduğu üzere tüketicilerin zorluklarla mücadele etme isteği,
daha fazlasına sahip olma isteği ve mükemmeliyetçilik duygularından kaynaklanmış olduğu
düşünülmektedir. Yaşanmış olan pişmanlıkların ve maddi zorlukları olan bu durumun
ortadan kaldırılmasının ödeme ve geri iade kolaylıkları ile muhtemel olacağına
inanılmaktadır.

Pazarlama etiği gereği; Kamu spotlarının yayınlanması, uzmanlar tarafından destek


verilmesi, broşür dağıtılması ve devlet destekli terapi ve tedavilerin sunulmasının KSAD’nın
olumsuz sonuçların ortadan kaldırılmasında faydalı olabileceği düşünülmektedir. Bu negatif
durumu bir fırsata dönüştürmek yerine, anlık değil, uzun süreli ilişkiler, sağlıklı tüketim ve
mutlu müşterilere dayalı stratejiler geliştirilmesi önerilir.

KSAD’nın derin sebeplerinin meydana getirebilecek hikayelerin analizi noktasında


detaylı nitel çalışmaların literatüre katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.

KAYNAKÇA

35
Aboujaoude, E., Gamel, N., & Koran, L. M. (2003). A 1-year naturalistic follow-up of
patients with compulsive shopping disorder. Journal of Clinical Psychiatry, 64(8),
946-950.

Alemis, M. & Yap, K. (2013). The role of negative urgency impulsivity and financial
management practices in compulsive buying. Australian Journal of Psychology, 65(4),
224- 231.

Aliçavuşoğlu, Ç., & Boyraz, E. (2019). Takıntılı tüketim: tek ürüne yönelik kompulsif satın
alma davranışı. MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8(2), 1800-1814.

Alpaslan, Y. & Kerse, Y. (2018). Kişiliğin Kompulsif Satin Alma Davranişi Üzerindeki
Etkisi: Ampirik Bir Çalişma. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Dergisi, 32(1), 143-156.

Amerikan Psikiyatri Birliği. (2007). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El kitabı,


Dördüncü Baskı Yeniden Gözden Geçirilmiş Tam Metin (DSM-IV-TR) Cilt 2.
Köroğlu, E. (Editör), Ankara: Hekimler Yayın Birligi.

Amichai-Hamburger, Y., & Ben-Artzi, E. (2003). Loneliness and Internet use. Computers in
human behavior, 19(1), 71-80.

An, C. B., Haveman, R., & Wolfe, B. (1993). Teen out-of-wedlock births and welfare receipt:
The role of childhood events and economic circumstances. The Review of Economics
and Statistics, 195-208.

Annagür, B. B. ve Tamam, L. (2011). Depresyon Hastalarında Dürtü Kontrol Bozuklukları


Eş Tanıları. Archives of Neuropsychiatry/Nöröpsikiyatri Arşivi, 48(1).

Arıca, S., Arıca, V., Arı, M., Özer, C. (2011). Adolesanda Yeme Bozuklukları. Mustafa
Kemal Üniversitesi Tıp Dergisi, 2(5), 15.

Armağan, E. ve Temel, E. (2018). “Türkiye’de Online Kompulsif Alışveriş Davranışı


Üzerine Ampirik Bir Çalışma”. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi,
20 (4) , 621-653 .

36
Babaoğlu, A., L., Karamustafalıoğlu, K., O. & Alpay, N. (2012). Obsessive-compulsive
disorder, overview. Düşünen Adam: The Journal of Psychiatry and Neurological
Sciences, 3(17), 76-80

Baumeister, R. F. (2002). Yielding to temptation: Self-control failure, impulsive


purchasing, and consumer behavior. Journal of Consumer Research, 28, 670–676.

Bayraktar, E. (1997). Obsesif kompulsif bozukluk. Psikiyatri Dünyası, 1, 25-32

Berksun, O., E. (2003). Anksiyete ve anksiyete bozuklukları. İstanbul: Turgut Yayıncılık.

Beşiroğlu, L. & Ağargün, M., C. (2006). Obsesif kompulsif bozuklukta sağlık yardımı arama
davranışı ile ilişkili etmenler: Hastalık ile ilişkili ve genel etmenlerin rolü. Türk
Psikiyatri Dergisi, 17(3), 217-222.

Black, D. W. (1996). Compulsive buying: A review. The Journal of clinical psychiatry.

Black, D. W. (2007). A Review of Compulsive Buying Disorder. World Psychiatry,


6/1, 14 18.

Black, D. W., Gabel, J., Hansen, J., & Schlosser, S. (2000). A double-blind comparison of
fluvoxamine versus placebo in the treatment of compulsive buying disorder. Annals of
clinical psychiatry, 12(4), 205-211.

Black, D. W., Monahan, P., & Gabel, J. (1997). Fluvoxamine in the treatment of compulsive
buying. Journal of Clinical Psychiatry, 58(4), 159-163.

Black, D. W., Shaw, M., McCormick, B., Bayless, J. D., & Allen, J. (2012).
Neuropsychological performance, impulsivity, ADHD symptoms, and novelty seeking
in compulsive buying disorder. Psychiatry research, 200(2-3), 581-587.

Bleuler, E., & Brill, A. A. (1924). Textbook of psychiatry. Macmillan.

Bridges, E., & Florsheim, R. (2008). Hedonic and utilitarian shopping goals: The online
experience. Journal of Business research, 61(4), 309-314.

Bulut, S., Özdel, K. ve Kısa C. (2015). “Belirtiden Bozukluğa İstifleme, Psikiyatride


Güncel Yaklaşımlar”. Current Approaches in Psychiatry, 7(3), s. 319-332.

37
Butcher, J. N., Mineka, S., & Hooley, J. M. (2017). Abnormal psychology. Pearson Education
India.

Caplan, S. E. (2003). Preference for online social interaction: A theory of problematic


Internet use and psychosocial well-being. Communication Research, 30(6), 625–
648.

Castellanos-Ryan, N., O’Leary-Barrett, M., Sully, L.ve Conrod, P. (2013). Sensitivity and
specificity of a brief personality screening instrument in predicting future substance
use, emotional and behavioral problems: 18-month predictive validity of the
substance use risk profile scale. Alcoholism: Clinical and Experimental Research,
37, 281-290.

Cheng-Xi Aw, E., Cheah, J-H., Ng, S.I., Sambasivan, M. (2018). Breaking compulsive
buyingfinancial trouble chain of young Malaysian consumers, Young Consumers,
19(3), 328-344.

Christenson, G. A., Faber, A. J., de Zwaan, M., Raymond, N. C., Specker, S. M., Ekern, M.
D., MacKenzie, T. B., Crosby, R. D., Crow, S. J., Eckert, E. D., Mussell, M. P., &
Mitchell, J. E. (1994). Compulsive buying: Descriptive characteristics and psychiatric
comorbidity. Journal of Clinical Psychiatry, 55(1), 5-11

Claes, L., Bijttebier, P., Mitchell, J. E., de Zwaan, M., & Mueller, A. (2011). The relationship
between compulsive buying, eating disorder symptoms, and temperament in a sample
of female students. Comprehensive Psychiatry, 52(1), 50-55.

Clark, M. ve Calleja, K. (2008). Shopping addiction: A preliminary investigation among


Maltese university students. Addiction Research and Theory, 16(6), 633-649.

Darrat, A. A. (2016). Compulsive Buying Behavior: Relationship with Impulse Buying and a
Proposed Model of Antecedents. In Let’s Get Engaged! Crossing the Threshold of
Marketing’s Engagement Era (pp. 479-479). Springer, Cham.

d'Astous, A. (1990). An inquiry into the compulsive side of “normal” consumers. Journal
of Consumer Policy, 13(1), 15-31.

Desarbo, W. S. ve Edwards, E. A. (1996). Typologies of compulsive buying behavior: A


constrained clusterwise regression approach. Journal of Consumer
Psychology, 5(3), 231-262.

38
Dittmar, H. (2004). Understanding and Diagnosing Compulsive Buying. In R. Coombs (Ed.),
Handbook of Addictive Disorders: A Practical Guide to Diagnosis and Treatment.
New York: Wiley

Dittmar, H. (2005). Compulsive buying–a growing concern? An examination of gender,


age, and endorsement of materialistic values as predictors. British Journal of
Psychology, 96(4), 467-491.

Dittmar, H., Beattie, J. ve Friese, S. (1996). Objects, decision considerations and selfimage in
men's vewomen's impulse purchases. Acta Psychologica, 93(1), 187-206.

Dittmar, H., Long, K., & Bond, R. (2007). When a better self is only a button click away:
Associations between materialistic values, emotional and identity–related buying
motives, and compulsive buying tendency online. Journal of social and clinical
psychology, 26(3), 334-361.

Edwards, E.A. (1993). Development of a new scale for measuring compulsive buying
behavior. Financial Counseling and Planning, 4, 67-85.

Ergin, E.A. (2010). Compulsive buying behavior tendencies: The case of Turkish
consumers. African Journal of Business Management, 4 (3), 333-338.

Eroğlu, F. (2015). Kompulsif Satın Alma Eğiliminde Kişisel Faktörlerin,postmodern


Tüketim Şekillerinin ve Bir Pazarlama Çabası Olarak Reklamın Rolü. Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim
Dalı, İstanbul.

Eroğlu, F. (2016). Kompulsif satın alma: kişisel faktörler, postmodern tüketim şekilleri ve
reklama karşı tutumun rolüne yönelik bir araştırma. Balıkesir Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19(35), 253-282

Faber, R. J. (2000). The urge to buy: A uses and gratifications perspective on compulsive
buying. The Why of Consumption: Contemporary perspectives on consumer motives,
goals, and desires, Routledge: London.

Faber, R. J. ve Christenson, G. A. (1996). In the mood to buy: Differences in the mood


states experienced by compulsive buyers and other consumers. Psychology and
Marketing, 13(8), 803–819.

39
Faber, R. J., & O’Guinn, T. (2008). Compulsive buying. Handbook of consumer psychology,
1039-1056.

Faber, R. J., & O'Guinn, T. C. (1989). Classifying compulsive consumers: Advances in the
development of a diagnostic tool. ACR North American Advances.

Faber, R. J., & O'guinn, T. C. (1992). A clinical screener for compulsive buying. Journal of
consumer Research, 19(3), 459-469.

Faber, R. J., O'Guinn, T. C., & Krych, R. (1987). Compulsive consumption. ACR North
American Advances.

Fitzmaurice, J. ve Comegys, C. (2006). Materialism and social consumption . Journal of


Marketing Theory and Practice, 14(4), 287-299.

Flight, R. L., & Scherle, J. (2013). Shopping Context and the Impulsive and Compulsive
Buyer. Atlantic Marketing Journal, 2(2), 4.

Gökhan, Ö, & Kutbay, A. (2018). Kişisel Finansal Faktörler, Kompulsif Satın Alma Ve
Finansal İyi Olma Hali Arasındaki İlişkiler. Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, 9(17), 73-99.

Gölcük, D., & Ayaz, M. Okul Çağı Çocuklarında Cinsiyet Açısından Obsesif Kompulsif
Bozukluk Belirtileri Arasındaki Farkların İncelenmesi. HAYEF Journal of
Education, 15(2), 60-78.

Grant, J. E. (2003). Three cases of compulsive buying treated with naltrexone. International
Journal of Psychiatry in Clinical Practice, 7(3), 223-225.

Guo, Z. and Cai, Y. (2011) “Exploring the Antecedents of Compulsive Buying


Tendency Among Adolescents in China and Thailand: A Consumer Socialization
Perspective”. African Journal of Business Management, 5/24, 10198-10209.

Gültekin, C. (2019). Kredi Kartı Kullanımının Hedonik. Plansız ve Kompulsif Satın Alma
Davranışı Üzerine Etkisi Bağlamında Bir Araştırma (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Selçuk Üniversitesi, Konya.

Hanley, A., & Wilhelm, M. S. (1992). Compulsive buying: An exploration into self-esteem
and money attitudes. Journal of economic Psychology, 13(1), 5-18.

40
Hollander, E., & Allen, A. (2006). Is compulsive buying a real disorder, and is it really
compulsive?.

Hollander, E., & Benzaquen, S. D. (1996). Is there a distinct OCD spectrum?. CNS
spectrums, 1(1), 17-26.

Horvath, C., & van Birgelen, M. (2015). The role of brands in the behaviour and purchase
decisions of compulsive versus noncompulsive buyers. European Journal of
Marketing, 49(1/2), 2-21.

İşliyen, M. (2019). Dijital Çağın Yeni Hastalığı: Dijital İstifçilik. Akdeniz Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dergisi, (31), 404-420.

Jacobs, D. F. (1986). “A General Theory of Addictions: A New Theoretical Model”.


Journal of Gambling Behavior, 2 (Spring/Summer), 15-31.

Johnson, T. ve Attmann, J. (2009). Compulsive buying in a product specific context:


Clothing. Journal of Fashion Marketing and Management: An International
Journal, 13(3), 394-405.

Kaba, İ. (2019). “Stres, Ruh Sağlığı ve Stres Yönetimi: Güncel Bir Gözden
Geçirme”. Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi, (73), 63-81.

Kahraman, S. Yalçın, S. A. ve Çevik, C. (Eylül 2011). Lise öğrencilerinin internet


kullanımı. (Bildiri). 5. Uluslararası Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi
Sempozyumu. Fırat Üniversitesi, Elazığ, Türkiye.

Karaca, E. & Doksat, M., K. (1998). Klinik açıdan obsesif-kompulsif bozukluk. Yeni
Symposium, 36(3-4), 59-68.

Karadaĝ, F., Oguzhanoglu, N. K., Özdel, O., Ateşci, F. Ç., & Amuk, T. (2006). OCD
symptoms in a sample of Turkish patients: a phenomenological picture. Depression
and Anxiety, 23(3), 145-152.

Karakuş, G., Tamam, L., Öztürk, Z., Eroğlu, M. Z., Bahalı, K., Nebioğlu, M., Turhan, N.
ve Çakmak, S. (2011). Bir grup üniversiteye hazırlık öğrencisinde dürtü kontrol
bozukluğu. Archives of Neuropsychiatry,48(4), 238-242.

Karamustafalıoğlu, O. & Akpınar, A. (2006). Obsesif Kompulsif Bozukluk. Türkiye


Klinikleri Dahili Tıp Bilimleri Dergisi, 2(12), 30-44

41
Kearney, M., & Stevens, L. (2012). Compulsive buying: Literature review and suggestions for
future research. The Marketing Review, 12(3), 233-251.

Kellett, S. ve Bolton, J. V. (2009). Compulsive buying: a cognitive–behavioural model.


Clinical Psychology and Psychotherapy, 16(2), 83-99.

Khare, A. (2013). Credit Card Use and Compulsive Buying Behaviour. Journal of Global
Marketing, 26(1), 28-40.

Kim, K., McKeage, R. veDebevec, K. (1993). Self-gifts and the manifestation of material
values. Advances in Consumer Research, 20, 359-361.

Kim, K., Ryu, E., Chon, M-Y., Yeun, E-J., Choi, S-Y., Seo, J-S. ve Nam, B-W. (2006).
Internet addiction in korean adolescents veits relation to depression vesuicidal
ideation: A questionnaire survey. International Journal of Nursing Studies, 43, 185–
192.

Kim, Y. K., Kim, E. Y. ve Kang, J. (2003). Teens' mall shopping motivations: Functions of
loneliness vemedia usage. Family and Consumer Sciences Research Journal, 32(2),
140-167.

Koç, E. (2017). Temel tüketici davranışı ve pazarlama stratejileri. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Koran, L. M., Bullock, K. D., Hartston, H. J., & D'Andrea, V. (2002). Citalopram treatment of
compulsive shopping: an open-label study. The Journal of clinical psychiatry, 63(8),
0-0.

Koran, L. M., Faber, R. J., Aboujaoude, E., Large, M. D., & Serpe, R. T. (2006). Estimated
prevalence of compulsive buying behavior in the United States. American Journal of
Psychiatry, 163(10), 1806-1812.

Korur, M. ve Kimzan, H. (2016). “Kompulsif Satın Alma Eğilimi ve Alışveriş


Sonrası Pişmanlık İlişkisinde Kontrolsüz Kredi Kartı Kullanımının Rolü: AVM
Müşterileri Üzerine Bir Araştırma”. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları
Dergisi,8(1),43-71.

Köroğlu, E. (2015). Psikiyatri başvuru elkitabı,(3. Baskı). Ankara: HYB yayıncılık.

Kraepelin, E. (1915). Clinical psychiatry: a text-book for students and physicians. Macmillan.

42
Kring, A. M., Johnson, S. L., Davidson, G., & Neale, J. (2015). Anormal psikoloji. (Çev. İ.
Dağ). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayını

Krueger, D. W. (1988). On compulsive shopping and spending: A psychodynamic


inquiry. American journal of psychotherapy, 42(4), 574-584.

Kukar-Kinney, M., Ridgway, N. M. ve Monroe, K. B. (2009). The relationship between


consumers’ tendencies to buy compulsively and their motivations to shop and buy
on the Internet. Journal of Retailing, 85(3), 298-307.

Kwak, H., Zinkhan, G. M., & Lester Roushanzamir, E. P. (2004). Compulsive comorbidity
and its psychological antecedents: a cross-cultural comparison between the US and
South Korea. Journal of Consumer Marketing, 21(6), 418-434

Kyrios, M., Frost, R. O. and Steketee, G. (2004). “Cognitions in Compulsive Buying


and Acquisition”. Cognitive Therapy and Research, 28(2), 241–258.

Leary, R. M. and Baumeister, F. R. (2000). “The nature and function of self-esteem:


Sociometer theory”. Advances in Experimental Social Psychology, 1–62.

Lee, S., & Mysyk, A. (2004). The medicalization of compulsive buying. Social science &
medicine, 58(9), 1709-1718.

Lee, Y. H., Ko, C. H., & Chou, C. (2015). Re-visiting Internet addiction among Taiwanese
students: A cross-sectional comparison of students’ expectations, online gaming, and
online social interaction. Journal of abnormal child psychology, 43(3), 589-599.

Lejoyeux, M., Ades, J., Tassain, V. ve Solomon, J. (1996). Phenomenology and


psychopathology of uncontrolled buying. The American Journal of
Psychiatry, 153(12), 1524-1529.

Lo, H. Y., & Harvey, N. (2011). Shopping without pain: Compulsive buying and the effects
of credit card availability in Europe and the Far East. Journal of Economic
Psychology, 32(1), 79-92.

Luo, X. (2005). How does shopping with others influence impulsive purchasing?. Journal
of Consumer Psychology, 15(4), 288-294.

43
Manchiraju, S., Sadachar, A., & Ridgway, J. L. (2017). The compulsive online shopping scale
(COSS): development and validation using panel data. International Journal of
Mental Health and Addiction, 15(1), 209-223.

Maraz, A., Eisinger, A., Hende, B., Urbán, R., Paksi, B., Kun, B., ... & Demetrovics, Z.
(2015). Measuring compulsive buying behaviour: Psychometric validity of three
different scales and prevalence in the general population and in shopping
centres. Psychiatry research, 225(3), 326-334.

Maraz, A., Griffiths, M. D., & Demetrovics, Z. (2016). The prevalence of compulsive buying:
a meta‐analysis. Addiction, 111(3), 408-419.

Marks, I. (1990). Behavioural (non‐chemical) addictions. British journal of addiction, 85(11),


1389-1394.

Martin, K. D. ve Paul Hill, R. (2011). Life satisfaction, self-determination, and


consumption adequacy at the bottom of the pyramid. Journal of Consumer
Research, 38(6), 1155- 1168.

McElroy, S. L., Hudson, J. I., Pope Jr, H. G., Keck Jr, P. E., & Aizley, H. G. (1992). The
DSM-III-R impulse control disorders not elsewhere classified: clinical characteristics
and relationship to other psychiatric disorders. The American journal of
psychiatry, 149(3), 318-327.

McElroy, S. L., Keck, P. E., Pope, H. G., Smith, J. M., & Strakowski, S. M. (1994).
Compulsive buying: a report of 20 cases. The Journal of clinical psychiatry.

McElroy, S. L., Pope, H. G., Hudson, J. I., Keck, P. E., & White, K. L. (1991). Kleptomania:
a report of 20 cases. The American journal of psychiatry.

McElroy, S. L., Satlin, A., Pope, H. G., Keck, P. E., & Hudson, J. I. (1991). Treatment of
compulsive shopping with antidepressants: a report of three cases. Annals of Clinical
Psychiatry, 3(3), 199-204.

McKenna, K. Y. ve Bargh, J. A. (2000). Plan 9 from cyberspace: The implications of the


Internet for personality vesocial psychology. Personality and Social Psychology
Review, 4(1), 57-75.

44
Meerkerk, G. J., van den Eijnden, R. J. J. M., Franken, I. H. A. ve Garretsen, H. F. L.
(2010). Is compulsive internet use related to sensitivity to reward and punishment
and impulsivity? Computers in Human Behavior, 26(4), 729–735.

Mikołajczak-Degrauwe, K. and Brengman, M. (2014). “The influence of advertising


on compulsive buying — The role of persuasion knowledge”. Journal of Behavioral
Addictions, 3(1), 65–73.

Miltenberger, R. G., Redlin, J., Crosby, R., Stickney, M., Mitchell, J., Wonderlich, S.,
Faber, R. ve Smyth, J. (2003). Direct veretrospective assessment of factors
contributing to compulsive buying. Journal of Behavior Therapy and Experimental
Psychiatry, 34(1), 729–735.

Mitchell, J. E., Burgard, M., Faber, R., Crosby, R. D., & de Zwaan, M. (2006). Cognitive
behavioral therapy for compulsive buying disorder. Behaviour research and
therapy, 44(12), 1859-1865.

Modesto Veludo-de-Olivera, T, Augusto Falciano, M., Villas Boas Perito, R. (2014). Effects
of credit card usage on young Brazilians’ compulsive buying, Young Consumers,
15(2), 111- 124

Moody, E. J. (2001). Internet use veits relationship to loneliness. Cyberpsychology and


Behavior, 4(3), 393–401.

Moore, M. (2009). Compulsive shopping disorder: Is it real and can it be measured?.


University of North Carolina, Department of Psychology, Published Doctoral
Dissertation, Chapel Hill.

Mowen, J. C. ve Spears, N. (1999). Understanding compulsive buying among college


students: A hierarchical approach. Journal of Consumer Psychology, 8(4), 407-430.

Mueller, A., Mitchell, J. E., Crosby, R. D., Gefeller, O., Faber, R. J., Martin, A., Bleich
S, Glaesmer H, Exner, C. ve de Zwaan, M. (2010). Estimated prevalence of
compulsive buying in Germany veits association with sociodemographic
characteristics and depressive symptoms. Psychiatry Research, 180(2), 137-142.

Mukhopadhyay, A., & Johar, G. V. (2009). Indulgence as self-reward for prior shopping
restraint: A justification-based mechanism. Journal of Consumer Psychology, 19(3),
334-345.

45
Nakken, C. (1988). The addictive personality: Understanding compulsion in our
lives. San Francisco: Harper & Row. Nathan, E. P. (1988). “The addictive personality
is the behavior of the addict”. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 56, 183-
188.

Nga, J.K.H., Yong, L.H.L., Sellapan, R. (2011). The influence of image consciousness,
materialism and compulsive spending on credit card usage intentions among youth.
Young Consumers, 12(3), 243-253.

Nie, N. H., Hillygus, D. S. ve Erbring, L. (2002). Internet use, interpersonal relations, and
sociability: A time diary study. The Internet in Everyday Life. John Wiley and
Sons.

Ninan, P. T., McElroy, S. L., Kane, C. P., Knight, B. T., Casuto, L. S., Rose, S. E., ... &
Nemeroff, C. B. (2000). Placebo-controlled study of fluvoxamine in the treatment of
patients with compulsive buying. Journal of clinical psychopharmacology, 20(3), 362-
366.

Norum, P. S. (2008). The role of time preference and credit card usage in compulsive buying
behaviour. International Journal of Consumer Studies, 32, 269-275.

Okasha, A., Saad, A., Khalil, A. H., El Dawla, A. S., & Yehia, N. (1994). Phenomenology of
obsessive-compulsive disorder: A transcultural study. Comprehensive
psychiatry, 35(3), 191-197.

Otero-López, J. M., Pol, E. V., Bolaño, C. C. ve Mariño, M. J. S. (2011). Materialism,


lifesatisfaction and addictive buying: Examining the causal relationships. Personality
and Individual Differences, 50(6), 772-776.

Özer, G. ve Yıldırım K. A. (2018). “Kişisel Finansal Faktörler, Kompulsif Satın


Alma ve Finansal İyi Olma Hali Arasındaki İlişkiler”. KAÜİİBFD 9(17), 73-99

Özsungur, F. (2017). Bilişsel yönü ile tüketici satın alma karar süreci ve global sınıflar
teorisi. Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, 1(2), 117-146.

Öztürk O., Uluşahin, A. (2015). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, 11. Baskı, Ankara.

Park, H.J., Davies Burns, L.D. (2005). Fashion orientation, credit card use, and compulsive
buying. Journal of Consumer Marketing, 22(3), 135-141.

46
Phau, I. & Woo, C. (2008). Understanding compulsive buying tendencies among young
Australians: The role of money attitude and credit card tendencies. Marketing
Intelligence and Planning, 26(5), 441-458.

Reeves, R. A., Baker, G. A. ve Truluck, C. S. (2012). Celebrity worship, materialism,


compulsive buying, and the empty self. Psychology and Marketing, 29(9), 674-679.

Ridgway, N., Kukar-Kinney, M. ve Monroe, K. (2008). An expanded conceptualization


and a new measure of compulsive buying. Journal of Consumer Research, 35(4),
622–639.

Rindfleisch, A., Burroughs, J. E. and Denton, F. (1997). “Family Structure,


Materialism, and Compulsive Consumption”. Journal of Consumer Research, 23(4),
312.

Roberts, J. A., Manolis, C. ve Tanner Jr, J. F. (2003). Family structure, materialism, and
compulsive buying: A reinquiry and extension. Journal of the Academy of
Marketing Science, 31(3),

Roberts, J.A. ve Jones, E. (2001). Money Attitudes, Credit Card Use and Compulsive
Buying Among American College Students. The Journal of Consumer Affairs, 35
(21), 213-240.

Rook, D. W. ve Fisher, R. J. (1995). Normative influences on impulsive buying


behavior. Journal of Consumer Research, 22(3), 305-313.

Rose, P. (2007). Mediators of the association between narcissism and compulsive buying: the
roles of materialism and impulse control. Psychology of addictive behaviors, 21(4),
576.

Rose, R., William 0. B. and Jesse E. T. (1992), “An Attributional Analysis of


Resistance to Group Pressure Regarding Illicit Drug and Alcohol Consumption”.
Journal of
Consumer Research, 19, 1-13.

Rose, S., & Dhandayudham, A. (2014). Towards an understanding of Internet-based problem


shopping behaviour: The concept of online shopping addiction and its proposed
predictors. Journal of behavioral addictions, 3(2), 83-89.

47
Saydan, R. (2008). Tüketicilerin Online Alişverişe Yönelik Risk Ve Fayda Algilamalari:
Geleneksel ve Online Tüketicilerin Karşılaştırılması. Elektronik Sosyal Bilimler
Dergisi, 7(23), 386-402.

Schlosser, S., Black, D. W., Repertinger, S., & Freet, D. (1994). Compulsive buying:
Demography, phenomenology, and comorbidity in 46 subjects. General hospital
psychiatry, 16(3), 205-212.

Shapiro, J. M. (1993). Compulsive buying and self-gifts: A motivational perspective.


Advances in Consumer Research, 20(1), 557.

Shaver, P., & Rubenstein, C. (1980). Childhood attachment experience and adult
loneliness. Review of Personality and Social Psychology, 1, 42-73.

Sheth, J. N., Mittal, B., & Newman, B. I. (1999). Customer Behaviour: Customer Behaviour
and Beyond.

Shoaf, F. R., Scattone, J., Morrin, M., & Maheswaran, D. (1995). Gender differences in
adolescent compulsive consumption. ACR North American Advances.

Silvera, D. H., Lavack, A. M. ve Kropp, F. (2008). Impulse buying: The role of affect,
social influence, and subjective well-being. Journal of Consumer Marketing, 25(1),
23–33.

Sirgy, M. J. (1998). Materialism and quality of life. Social Indicators Research, 43(3),
227–260.

Sneath, J. Z., Lacey, R., & Kennett-Hensel, P. A. (2009). Coping with a natural disaster:
Losses, emotions, and impulsive and compulsive buying. Marketing letters, 20(1), 45-
60.

Sohn, S. ve Choi, Y. (2012). A model of compulsive buying: Dysfunctional beliefs


veselfregulation of compulsive buyers. Social Behaviour and Personality, 40 (10),
1611- 1624.

Soule, L. C., Shell, L. W. ve Kleen, B. A. (2003). Exploring Internet addiction:


Demographic characteristics and stereotypes of heavy Internet users. Journal of
Computer Information Systems, 44(1), 64-73.

48
Swann, A. C., Gerard Moeller, F., Steinberg, J. L., Schneider, L., Barratt, E. S. ve
Dougherty, D. M. (2007). Manic symptoms and impulsivity during bipolar
depressive episodes. Bipolar Disorders, 9(3), 206-212.

Şenol-Durak, E. ve Durak, M. (2011). The mediator roles of life satisfaction and selfesteem
between the affective components of psychological well-being vethe
cognitive symptoms of problematic Internet use. Social Indicators Research,
103(1), 23–32.

Tamam, L., Diller, R. S. ve Özpoyraz, N. (1998). Kompulsif satın alma: Bir gözden
geçirme. Türk Psikiyatri Dergisi, 9(3), 224-230.

Tavares, H., Lobo, D. S. S., Fuentes, D. ve Black, D. W. (2008). Compulsive buying


disorder: A review and a case vignette. Revista Brasileira de Psiquiatria, 30, 16-23.

Tek, C. & Uluğ, B. (2001). Religiosity and religious obsessions in obsessive compulsive
disorder. Psychiatry Research, 99-108

Trotzke, P., Starcke, K., Müller, A. ve Brand, M. (2015). Pathological buying online as a
specific form of internet addiction: a model-based experimental investigation. PloS
one, 10(10), e0140296.

Tükel R., Demet, M. (2017). Obsesif Kompulsif Bozukluk ve İlişkili Bozukluklar. Türkiye
Psikiyatri Derneği Yayınları

Tükel, R., Topçuoğlu, V. & Demet, M., M. (2006). Obsesif-kompulsif bozukluğun


fenomenolojisi. Anksiyete Bozuklukları. ed. Tükel R. Ankara: Türkiye Psikiyatri
Derneği Yayınları, 299-338

Valence, G., D’Astous, A. ve Foriter, L. (1988). Compulsive buying: Concept and


measurement. Journal of Consumer Policy, 11, 419-433.

Veale, D. & Willson, R. (2017). Obsesif Kompulsif Bozukluk. (Çev. N. Yener). İstanbul,
Kuraldışı Yayıncılık

Wallace, P. (2014). Internet addiction disorder and youth: There are growing concerns about
compulsive online activity and that this could impede students' performance and social
lives. EMBO reports, 15(1), 12-16.

49
Wallerstein, I. (2000). Globalization or the age of transition? A long-term view of the
trajectory of the world-system. International Sociology, 15(2), 249-265.

Wang, C. C., & Yang, H. W. (2008). Passion for online shopping: The influence of
personality and compulsive buying. Social Behavior and Personality: an international
journal, 36(5), 693-706.

Watson, J. J. (2003). The relationship of materialism to spending tendencies, saving and


debt. Journal of Economic Psychology, 24(6), 723-739.

Whang, L. S. M., Lee, S. ve Chang, G. (2003). Internet over-users‟ psychological profiles:


A behavior sampling analysis on internet addiction. Cyberpsychology and
Behavıor, 6 (2), 143-150

Williams, M. T., Slimowicz, J., Tellawi, G., & Wetterneck, C. (2014). Sexual orientation
symptoms in obsessive compulsive disorder: Assessment and treatment with cognitive
behavioral therapy. Directions in Psychiatry.

Winston, G. C. (1980). Addiction and backsliding: a theory of compulsive


consumption. Journal of Economic Behavior & Organization, 1(4), 295-324.

Workman, L. (2010). The Essentials Structure of Compulsive Buying: A


Phenomenological Inquiry. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Utah State University.

Xiao, G. ve Kim, J. O. (2009). The investigation of Chinese consumer values, consumption


values, life satisfaction and consumption behaviors. Psychology and
Marketing, 26(7), 610-624.

Xu, Y. (2008). The influence of public self-consciousness and materialism on young


consumers compulsive buying. Young Consumers, 9(1), 37-48.

Yakın, V. ve Aytekı̇ n, P. (2019). “İnternet BağımlılIığının Online Kompulsif Ve


Online Anlık Satın Alma Davranışlarına Etkisi”. Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme
Fakültesi
Dergisi, 20 (1), 199-222.

Yang, S. C. ve Tung, C. J. (2007). Comparison of internet addicts and non-addicts in


Taiwanese high school. Computers İn Human Behavior, 23, 79–96.

50
Yeniçeri, T., & Akturan, U. (2006). Testing The Relationships Among Fashion Orientation,
Credit Card Usage And Compulsive Buying Through Structural Equation Modeling.
In Bildiri). Second International Conference on Business, Management and
Economics, Advances in Business and Management: Theory and Applications. Çeşme.

Yıldırım, E., A., Kaşar, M., Albayrak, E., A., Gökalp, R., P. & Özer, S. (2009). Clinical and
Sociodemographic Features of Patients with Obsessive Compulsive Disorder.
European Neuropsychopharmacology, 19, 585-586.

Young, K. S. (2004) Internet addiction: A new clinical phenomenon veıts consequences.


American Behavioral Scientist, 48(4), 402-415.

Yurchisin, J. ve Johnson, K. K. (2004). Compulsive buying behavior and its relationship to


perceived social status associated with buying, materialism, self‐esteem and
apparel‐product involvement. Family and Consumer Sciences Research
Journal, 32(3), 291- 314.

Zhao, H., Tian, W., & Xin, T. (2017). The development and validation of the online shopping
addiction scale. Frontiers in psychology, 8, 735.

Zhaoyang, G. and Yuanfeng, C. (2011). “Exploring the antecedents of compulsive


buying tendency among adolescents in China and Thailand: A consumer socialization
perspective. African” Journal of Business Management, 5(24), 10198–10209.

51

You might also like