Professional Documents
Culture Documents
13 Bilişsel Psikoloji - Bilişin Davranışsal Ve Fizyolojik Temeli - so-BASKI-TekRenk-041023-339-356
13 Bilişsel Psikoloji - Bilişin Davranışsal Ve Fizyolojik Temeli - so-BASKI-TekRenk-041023-339-356
13 Karar Verme
Selin Yılmaz
Bölüm İçeriği
Karar Verme
Karar Vermenin Tanımı
Karar Vermenin Aşamaları
Karar Vermenin Kuramsal Temelleri
Somatik İşaretleme Hipotezi
Somatik İşaretleme Hipotezi’nin Nöroanatomisi
Beklenti Kuramı ve Çerçeveleme Etkisi
İkili İşlem Süreci Kuramları
Zihinsel Kestirme Yolları
Temsile Dayalı Kestirme Yolu
Ulaşılabilirliğe Dayalı Kestirme Yolu
Dayanak Noktası ve Uyarlama Kestirme Yolu
Tutumlara Dayalı Kestirme Yolu
Çerçeveleme Etkisi ve İkili İşlem Süreç Teorisinin Nöroanatomisi
Karar Vermede Bireysel Farklılıklar
Bilişsel Süreçlerdeki Farklılıklar
Kişilik Özellikleri
Gelişimsel Dönemden Kaynaklanan Farklılıklar
Karar Vermenin Nöroanatomisi
Nöropsikiyatrik Bozukluklarda Karar Verme Performansı
Üzerinde Duracağımız Bazı Sorular
1. Belirsiz durumlarda karar almak neden zor bir bilişsel işlemdir?
2. Belirsiz durumlarda karar verme davranışını açıklayan güncel kuramsal yaklaşımlar ve bu yaklaşımla-
rın odaklandığı noktalar nelerdir?
3. Karar vermedeki bireysel farklılıklar nelerden kaynaklanır?
4. Karmaşık kararlar alırken kullanılan zihinsel kestirme yolları nelerdir?
5. Karar vermenin aşamaları nelerdir ve bu aşamalarda hangi beyin bölgeleri rol oynar?
323
Bilişsel Psikoloji: Bilişin Davranışsal ve Fizyolojik Temeli
Karar Verme
Karar Vermenin Tanımı
Bilişsel psikologlar genellikle karar verme terimini, seçenekler arasından se-
çim yaparken gerçekleşen zihinsel faaliyetlere atıfta bulunmak için kullanırlar
(Galotti, 2002). Karar verme, bireylerin seçenekleri değerlendirerek en olası ey-
lemi seçmesine olanak sağlayan üst düzey bir bilişsel işlemdir (Summerfield ve
Koechlin, 2009). Başka bir deyişle, karar verme eyleme geçmeye ya da eylemsiz
kalmaya yönelik seçim sürecini içerir.
Bireyler yaşamları boyunca olumlu veya olumsuz sonuçlanan çeşitli kararlar
almak durumunda kalmaktadırlar. Bu kararlar bazen istenen veya elde edilecek
olan şeyin bilinmesi ve çok fazla zihinsel çaba gerektirmemesi nedeniyle basit
kararlar olarak adlandırılır. Örneğin, gün içerisinde işe veya okula giderken hangi
kıyafeti seçeceğimiz, öğlen ne yiyeceğimiz veya hangi kitabı okuyacağımız gibi
seçeneklerin değerinin ve sonuçların açık olduğu kararlar kolay kararlar olarak
nitelendirilir. Öte yandan bazı kararlar, sonuçları itibarıyla bireyin hayatında
önemli etkiye, riskli sonuçlara neden olabilecek derecede zor ve karmaşık olabi-
lir. Özellikle hangi alanda yatırım yapmanın kar sağlayacağının belirlenmesi,
hangi meslek dalının seçileceği, bir hastanın tedavisinde hangi yöntemin seçile-
ceği, hangi siyasi partiye oy verileceği, kötü hava koşullarında uçağa binip bin-
memek, size zarar veren birini affedip affetmemek ya da eş seçimi gibi karşılaşı-
lacak olası sonuçların belirsizliğinin ve karmaşıklığının arttığı durumlarda doğru
kararlar almak zordur. Nitekim bireyler iş/okul, aile hayatı, sosyal hayat, boş
zaman, kişisel gelişim ve ekonomi gibi pek çok alanda sürekli olarak hedefler
belirleyip bu doğrultuda kararlar almaktadırlar. Bu gibi belirsiz durumlarda seçe-
nekler ve bunların sonuçları arasında kesin bir neden-sonuç ilişkisi olmadığı için
olasılık hesaplamalarına dayanarak bir seçeneğin avantajlarını ve dezavantajlarını
tam olarak doğru hesaplayabilmek mümkün değildir. Kararlar her ne kadar dik-
katli bir şekilde ve tarafsız olarak değerlendirildikten sonra verilse de kişiyi iste-
nen sonuca ulaştırmayabilir. Örneğin, bir ev almak istediğinizi düşünün. Bütçeni-
ze göre önceliklerinizi ve hedeflerinizi evin genişliği, istediğiniz bir semt içeri-
sinde olması ve iç dizaynının istediğiniz kriterlerde olması olarak belirlediniz.
Bunlar olmasına rağmen evin gürültülü bir konumda yer alması ve tesisatında bir
sıkıntı olması sizi evin beklentilerinizi karşılamadığı yönünde bir duyguya yön-
lendirdi. Başlangıçta doğru verilmiş bir karar olduğunu düşünseniz de, tüm olası-
lıkları hesaba katamadığınız için verilen karar mutsuz sonla bitmiştir. Nitekim
pratikte mükemmel veya rasyonel kararlar vermenin belirsiz durumlarda
imkânsız olduğu bilinmektedir (Tversky ve Kahneman, 1981). Dolayısıyla bu
324
Karar Verme
325
Bilişsel Psikoloji: Bilişin Davranışsal ve Fizyolojik Temeli
Belirsiz durumlarda karar verme davranışının deneysel ortamda çalışılmasına olanak sağlayan önemli testler-
den biri olarak kabul edilen Iowa Kumar Testi’nin (IKT) uygulanması esnasında bireylere dört deste kart
sunulur. Test uygulanan kişiye başlangıçta 2000 TL değerinde nakit borç para verilir. Katılımcıların yapması
gereken, dört deste içerisinden kart seçimi yaparak kendilerine verilen borç parayı mümkün olduğunca
arttırmaya çalışmaktır. Katılımcı her kart seçiminin sonucunda ekranın üst kısmında yeşil ile gösterilen kısım-
dan ibrenin sağa sola ilerleyişiyle kazanç ve kayıplarını takip eder. Seçimler esnasında 2000 TL’nin bitmesi
hâlinde (kırmızıyla gösterilen bölüm) tekrar borç para verilir. A ve B desteleri dezavantajlı yani uzun vadede
belirgin şekilde kayıplara yol açan desteler iken, C ve D desteleri avantajlı yani uzun vadede bireylere kazanç
sağlayan destelerdir. Toplam 100 kart seçimi sonucu testin uygulaması sonlanır (Bechara ve ark., 1994).
327
Bilişsel Psikoloji: Bilişin Davranışsal ve Fizyolojik Temeli
çerçevesi deneklerde riskten kaçınan bir tutum, kayıp çerçevesi ise risk arayışını
çağrıştırır. Sonuç olarak, problem aynı olsa bile problemin sunuluş şekli yani soru
çerçevesi bireyleri farklı seçimler yapmaya yönlendirmektedir. Son olarak özellikle
bireyin tercih ettiği bu karar çerçeveleri algılama biçimi, bakış açısı, inançlar veya
alışkanlıklar gibi bireysel farklılıklara göre değişebilmektedir (Tversky ve Kahne-
man, 1981).
329
Bilişsel Psikoloji: Bilişin Davranışsal ve Fizyolojik Temeli
330
Karar Verme
olduğu sorulduğunda, 2018 yılında bu sayının 2000 olduğuna ilişkin bir bilginiz
var ise her yıl artan öğrenci alımını ekleyerek ortalama bir tahmine kısa sürede
ulaşabilirsiniz. Bu şekilde bellekte yer alan dayanak noktası bir temsil oluşturur ve
bu karar bu temsile uyarlanır.
Tutumlar, psikolojik objelerin tercih edilen veya edilmeyen olarak gruplara ay-
rılmasında etkili olan yaklaşımlardır. Bireyler tercih edilen grupları övmeye ve
korumaya eğilimli olurken, tercih edilmeyen grupları kabul etmeme, suçlayıcı olma
ve görmezden gelme eğilimi gösterirler. Sosyal hayatındaki tutumu ve yaşam biçi-
mi hakkında olumsuz duygular beslediğiniz biriyle proje yürütmek zorunda oldu-
ğunuzda projenin işleyişindeki herhangi bir aksaklığı o kişinin başarısız biri olma-
sından kaynaklandığını düşünebilirsiniz ve o kişiyi kötü ekip arkadaşı kategorisi
içerisine alabilirsiniz.
Tutumlara dayalı kestirme yollarının iki örneği bulunmaktadır (Kağıtçıbaşı ve
Üskül, 2010). Bunlardan biri olan ayla (hare) etkisi, izlenimlerimizin (olumlu veya
olumsuz) kişi veya olaylarla ilgili gelecek beklentilerimizi, çıkarımlarımızı etkile-
diğini ifade eder. Örneğin, güzel ve iyi olarak algıladığınız ve olumlu tutum geliş-
tirdiğiniz birinin tüm özelliklerini güzel ve iyi olarak algılayıp ondan sürekli olum-
lu beklentiler içerisine girebilirsiniz. Tutumlara dayalı kestirme yöntemlerinden
ikincisi bireylerin bir konuda başkalarının da kendisi gibi düşündüğüne ve davran-
dığına dair inancını yansıtan yanlılık yanılgısıdır. Bu durumda bizimle aynı düşün-
cede olan insan sayısının çok fazla olduğuna inanma eğilimindeyizdir. Bu yanılgı-
ya örnek olarak sabah erken uyanmaktan ve spor yapmaktan keyif almayan birinin
mutlaka bu düşüncede olan başka insanlar olduğunu düşünmesi ve bu kişi sayısını
abartma eğiliminde olması verilebilir.
Yukarıda bahsedilen zihinsel kestirme yolları dikkat kapasitemizi aşan bilgi ve
seçeneğin olduğu koşullarda sıkça başvurulan ve çoğu zaman hayatı kolaylaştıran
yöntemlerdir. İkili İşlem Teorisi’nin öne sürdüğü Sistem 1 bu sezgisel bilinçli ola-
rak farkında olmadan başvurduğumuz ve bazı durumlarda yanılgılarla sonuçlanan
bu yöntemlerin büyük bir kısmının kaynağı olarak kabul edilir (Kahneman, 2019).
Özellikle karmaşık, zor ve riskli kararlarda bilişsel çabaya ihtiyaç vardır ve sezgisel
kararlar tehlikeli ve beklenmedik sonuçlara sebep olabilir. Bunun için kurallara
uyan, kıyas yapabilen, zihinsel işlevlerin işleyişini düzenleyen ve dolayısıyla Sis-
tem 1’in öngörülerinin düzeltilmesi ve dürtülerinin bastırılmasında önemli görülen
Sistem 2’nin devreye girmesi önemli görülmektedir.
332
Karar Verme
Kişilik Özellikleri
Son dönemlerde rasyonel karar vermenin pratikte mümkün olmadığına ilişkin
öngörüler doğrultusunda bireyler arasında farklılaşan karar verme davranışının
altında yatan pek çok süreç merak konusu olmuştur. Son dönemlerde bilişsel süreç-
lerin yanı sıra araştırmalar, özellikle beş faktörlü kişilik özelliğinin karar verme
davranışındaki rolüne odaklanmışlardır. Beş faktörlü kişilik kuramında tanımlanan
kişilik özellikleri, dışadönüklük (extraversion), nörotizm (neuroticism), deneyime
açıklık (opennes to experience), uyumluluk (agreeableness) ve sorumluluktur
(conscientiousness) olarak bilinmektedir (McCrae ve Costa, 2003). Bunlar arasın-
dan karar verme davranışıyla en çok ilişkili olan kişilik özelliğinin nörotizm olduğu
görülmüştür. Nörotizm kişilik özelliğine sahip olan bireyler sinirli, kaygılı, karam-
sar, stresle baş etme becerileri zayıf ve uyum becerileri düşük olan bireyler olarak
nitelendirilmektedirler (Costa ve McCrae, 1992; Glass, Prichard, Lafortune ve
Schwab, 2013). Özellikle yüksek nörotizm özelliği gösteren bireylerin karar verme
görevlerinde daha zayıf performans gösterdikleri öne sürülmektedir (Hooper, Luci-
ana, Wahlstrom, Conklin ve Yarger, 2008; Byrne, Silasi-Mansat ve Worthy, 2015).
334
Karar Verme
335
Bilişsel Psikoloji: Bilişin Davranışsal ve Fizyolojik Temeli
Bir başka örnek ise frontal lobunu sıkıştıracak büyüklükte bir tümöre bağlı ola-
rak yaşamında birtakım değişiklikler olan 30 yaşındaki Elliot vakasıdır. Bu vakada
tümörün ve zarar gören frontal dokunun alınmasından sonra Gage vakasında olduğu
gibi Elliot’un da ailesi ve arkadaşları tarafından kişiliğinde büyük değişiklikler oldu-
ğu bildirilmiştir. Zekâ, bellek ve dil gibi birçok bilişsel beceride problemler yaşama-
yan Elliot, basit kararlar alırken dahi problemler yaşıyordu. Sabah uyanıp işe gitme,
işlerini planlayabilme ve hedef belirleyebilmede zorluklar yaşıyordu. Bu durum onun
işten çıkarılmasına, farklı iş girişimlerinde başarısız olmasına, zayıf finansal kararlar
almasına neden olmuştur. Sonuç olarak aile ve maddi yaşantısı zorluğa sürüklenmiş-
tir. Gage vakasında olduğu gibi Elliot’un da sosyal yaşamındaki başarısızlığın sağ ve
sol frontal lobun orbital ve medyal kısımlarının, özellikle en büyük hasarın
VmPFK’de olmasından kaynaklandığı düşünülmekteydi. Dolayısıyla bu iki ünlü
vaka ve bunlar gibi pek çok vaka örneği araştırmacıları karar verme sorunlarının
kaynağını oluşturan mekanizmaların, karar vermenin hangi aşamalardan oluştuğunu
ve bu aşamalarda rol oynayan nöral ağları ve bilişsel mekanizmaları incelemeye
yönlendirmiştir. Araştırmacılar tarafından bu çalışmalar genellikle karar vermenin
doğasını günlük hayatta en iyi karşılayacağı düşünülen kumar görevleriyle test edile-
rek yürütülmüştür. Bu görevler bireylerin daha fazla para kazanmayı tercih edecekle-
rine odaklanarak, karar verme davranışının seçenekleri değerlendirerek en avantajlı
seçimi yapmaya dayanan doğasını bir derecede karşılayabildiğini hesaba katmakta-
dır. Lezyon çalışmalarının varsayımlarından yola çıkarak pek çok araştırmacı
VmPFK hasarı olan bireylerin en bilinen kumar görevlerinden olan IKT performan-
sının sağlıklı bireylere göre daha kötü olduğunu göstermiştir (Bechara, Dolan, Den-
336
Karar Verme
burg, Hindes, Anderson ve Nathan, 2001; Fellows ve Farah 2005; Ouerchefani, Ou-
erchefani, Allain, Rejeb ve Le Gall, 2017, 2018). Ancak yapılan nörogörüntüleme
çalışmaları kumar görevleri esnasında, dorsolateral prefrontal kortekste (DLPFK),
orbitofrontal kortekste (OFK) ve önemli limbik sistem yapıları olan amigdalada ve
ACC’de belirgin aktivasyonlar kaydetmiştir (Bush, Holmes, Dale, Greve, Jenike ve
Rosen, 2002; Ernst ve ark. 2002; Fellows ve Farah 2005; Lawrence, Luty, Bogdan,
Sahakian ve Clark, 2009). Bu çalışmalar da üst düzey karmaşık bir işlev olan karar
vermenin farklı aşamalarında beynin farklı duygusal ve bilişsel mekanizmalarının eş
zamanlı olarak devreye girebileceği bilgisini desteklemektedir. Özellikle, karar ver-
menin ilk aşaması olarak kabul edilen seçeneklerin tespit edilmesi için olası tüm
ihtimallerin değerlendirilmesinde parietal ve ACC, belirlenen seçeneklerden olmaya-
cak ihtimallerin elenerek tercihin belirlenmesinde OFK ve DLPFK, seçeneklere iliş-
kin duygusal değerin atfedilmesinde amigdalanın, ACC’nin, OFK’nin, insulanın ve
medial prefrontal korteksin rol üstlendiği bilinmektedir. Karar vermenin ikinci yani
eylem aşaması için otomatik tepkilerin bastırılarak doğru seçiminin zamanının belir-
lenmesinde lateral prefrontal korteks ve ACC; yapılacak seçime ilişkin gereken mo-
tivasyonda amigdala, nucleus accumbens ve ventrolateral prefrontal korteks devreye
girmektedir. Üçüncü ve son aşama olan yapılan seçimin değerlendirilmesinde OFK
ve ventral striatum önemli role sahiptir (Ernst ve ark., 2002; Ernst ve Paulus, 2005).
Sonuç olarak, frontal korteksin ve özellikle PFK yapılarının (Şekil 13.5) karar verme
performansında baskın bir role sahip olduğu görülmektedir.
Şekil 13.5. Karar vermede önemli prefrontal korteks alanlarının beyindeki yeri
337
Bilişsel Psikoloji: Bilişin Davranışsal ve Fizyolojik Temeli
Son olarak, orta ve ileri düzey Alzheimer teşhisi alan bireylerin yürütücü işlevler,
bellek, sayısal beceriler ve öğrenme becerilerindeki bozulmalara bağlı olarak hem
belirsiz hem de riskli durumlarda karar verme becerilerinin bozulabileceği görül-
müştür (Gaubert ve Chainay, 2021).
Bölüm İçeriği
1. Somatik İşaretleme Hipotezi’ne (SİH) göre somatik işaretler kararları nasıl etkiler? Somatik işaretlerin
hangi sinirsel mekanizmalar aracılığıyla kararları etkilediğini açıklayınız.
2. İkili İşlem Süreci Teorilerine göre Sistem 1 ve Sistem 2’nin işleyişindeki farklılıklar nelerdir? İki siste-
min etki ettiği sinirsel mekanizmaları ve karar vermedeki rollerini açıklayınız.
3. Bireylerin karar performansında bilişsel süreçlerin, yaş ve kişilik özelliklerinin etkileri nelerdir?
4. Phineas P. Gage ve Elliot gibi vakaların karar verme çalışmalarına katkıları nelerdir?
5. Karar verme performansının kumar görevleriyle test edildiği araştırma sonuçlarına göre beynin hangi
bölgelerinin süreçte aktif rolü bulunmaktadır? Dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin karar
vermedeki rolleri nelerdir?
Üzerinde Düşünelim
1. Yoğun stresli bir günün sonunda içinde bulunduğunuz olumsuz duygulanıma bağlı olarak aldığınız
kötü bir kararı düşünün. Somatik İşaretleme Hipotezi (SİH) varsayımları ile bu kötü kararı almanızın
nasıl gerçekleştiğini açıklayın.
2. Yakın zamanda aldığınız kararlarınızı gözden geçirin. Hangi zihinsel kestirme yollarını kullandığınızı
analiz edin. Hangi koşullarda, ne sıklıkla bu yollara başvurduğunuzu hesaba katarak bu kararlarınızın
başarı oranlarını tartışın.
3. İhtiyacı olmadığı hâlde devamlı bir şekilde (dürtüsel) alışveriş yapan bireylerin bilişsel becerilerini ve
hangi kişilik özelliklerinin baskın olabileceğini değerlendirin.
4. Karar verme problemleri yaşayabilecek nöropsikiyatrik bozuklukları ve bu bozukluklardaki aksaklıkla-
rın nedenlerini araştırarak bilişsel rehabilitasyon önerilerinizi belirleyiniz.
5. Iowa Kumar Testi gibi laboratuvar koşullarında karar vermeyi ölçen testlerin günlük hayattaki karar
verme davranışını açıklamadaki dezavantajlarını araştırınız.
Bölüm Özeti
1. Problem çözme sürecinin son aşaması olarak kabul gören karar verme, seçeneklerin belirsiz ve çok
fazla sayıda olduğu durumlarda zor bir üst düzey bilişsel süreçtir.
2. Karar vermenin farklı aşamaları olduğu öne sürülmektedir. Bir yaklaşıma göre kararın üç aşaması bu-
lunmaktadır. Bunlar; tercihlerin değerlendirilmesi ve oluşturulması, bir eylemin seçilip uygulanması
ve bir sonucun deneyimlenmesi veya değerlendirilmesidir. Başka bir öngörüye göre karar vermenin
hedef belirleme, bilgi toplama, karar sürecinin yapılandırılması, nihai bir seçim yapma ve kararın de-
ğerlendirilmesi gibi beş aşaması bulunmaktadır.
3. Zihinsel çaba gerektiren, zor ve karmaşık kararlar alırken pratikte mükemmel kararların ortaya çık-
maması karar vermede etkili olan mekanizmaların neler olduğuna dair farklı kuramsal yaklaşımların
ortaya çıkmasına neden oluşmuştur. Bunlardan biri olan Somatik İşaretleme Hipotezi somatik sinyal-
lerin bilinçli veya bilinç dışı düzeyde kararı destekleyerek verimliliğini arttırdığını öne sürer. Etkili bir
karara giden akıl yürütme sürecinde gerekli dikkat ve çalışma belleğine etki ederek bu sürece önemli
katkıda bulunur. Beklenti kuramına göre, bir problemin sunuluş şekli yani soru çerçeveleri bireylerin
farklı seçimler yapmasına neden olabilir. İkili İşlem Süreci Kuramları karar vermede genel olarak Sis-
tem 2 (mantıksal veya analitik sistem) ve Sistem 1 (sezgisel sistem) olmak üzere iki sistemin rol oyna-
dığını öne sürer. Otomatik ve hızlı işleyen Sistem 1’in işleyişinin yavaş ve analitik işleyen Sistem 2 ta-
rafından kontrol edildiğini ve iki sistemin karşılıklı birbirlerini etkilediklerini öne sürer.
339
Bilişsel Psikoloji: Bilişin Davranışsal ve Fizyolojik Temeli
4. Karar vermede ortaya çıkabilecek farklılıklar çoğu zaman bireylerin farklı bilişsel kapasitelere sahip
olması, farklı kişilik özelliklerinin baskın olması veya yaşa bağlı ortaya çıkabilecek bireyler farklılıklar-
dan kaynaklanabilmektedir.
5. Karar vermede rol oynayan önemli beyin bölgeleri incelendiğinde genel olarak PFK ve limbik sistem
yapılarının önemli olduğu tespit edilmiştir. DLPFK, VmPFK ve OFK ile limbik sistem yapılarından öze-
likle amigdalanın süreçte baskın rolü olduğu öngörülmektedir.
6. Nöropsikolojik çalışmalar kumar oynama bozukluğu, alkol bağımlılığı, depresyon, şizofreni ve alzhei-
mer gibi pek çok nöropsikiyatrik bozuklukta karar verme performansının günlük hayatı etkileyecek
şekilde bozulabileceğini göstermektedir.
Anahtar Terimler
Karmaşık kararlar (Complex decisions)
Somatik İşaretler (Somatic Markers)
Belirsiz durumlarda karar verme (Decision making under ambiguity)
Iowa Kumar Testi (Iowa Gambling Test)
Prefrontal Korteks (Prefrontal cortex)
Limbik sistem (Limbic system)
Amigdala (Amygdala)
Beklenti Kuramı (Prospect Theory)
Çerçeveleme etkisi (Framing effect)
İkili İşlem Süreci Kuramı (Dual Process Theory)
Sezgisel sistem (Heuristic system)
Analitik sistem (Analytic system)
Zihinsel kestirme yolları (Heuristics)
Riskli durumlarda karar verme (Decision making under risk)
340