Professional Documents
Culture Documents
DÜŞÜNDÜRÜCÜ NOKTALAR
Mersinde bir bakkal olan damadının dükkânında arasıra yardım edip vakit geçiren 80lik
bir ihtiyar küçükken eski hayatını tamamen hatırladığını fakat ana ve babasına bundan
her bahsedişinde azarlanıp dövüldüğünü ve bu sebeple eski hayatında yaşadığı köye
hiç götürülmediğini fakat kendisi büyüdükten sonra oraya gittiği zaman her şeyi ve her
yeri tanıdığını heyecanla anlatmaktadır. Bizi asıl bu hikâyenin arkasına ilâve ettiği şu
malûmat alâkadar etmiştir:
— Zamanımızda böyle eski hayatını anlatmağa çalışan çocuklara çok şiddetle mani
olunur, doğulur ve hatta bu sözleri unutmaları için çocukların ağızlarına acı maddeler
dökülür ve ağızlarına tükürülürdü. Her ne kadar çocukların iddialarını unutmaları için
ittihaz edilen bu garip tedbirler manasız ve hatta iğrenç ise de, o zaman çocukların bu
gibi hikâyeleri uydurmalarının hiç de teşvik görmemiş olduğunu göstermesi
bakımından büyük ehemmiyet arzetmektedir. Diğer taraftan eski hayatları hatırlama
vakalarının oldukça çok olduğunu ve bu sebeple büyüklerin bunlara karşı, gülünç ve
iğrenç de olsa, tedbir almak zaruretini duymuş olmaları Reincarnation araştırıcıları için
yine üstünde durulmağa değer bir keyfiyettir.
Adana ve çevresindeki vakaların, bilhassa Türk Spiritüalist ve daha doğrusu Türk
Reincarnationist dostlarımızın bir az da yadırgayacakları diğer bir hususiyetinden
bahsedeceğiz.
ÇEVRİYE BAYRI
Bu vakanın, birinci (Abit Süzülmüş - İsmail Altınkılıç) vakasıyla çok yakın bir alâkası
vardır. Çevriye Bayrı, İsmail ile aynı yaşta görünen küçük bir kız çocuğudur. Çok şükür
ki bu vakayı, gazeteciler eline düşmemiş olması dolayısıyla olduğu gibi görmek ve
tetkik etmek imkânı bulunmuştur. Vakanın (Abit - İsmail) olayı ile alâkası ise,
Cevriye’nin: Abit Süzülmüş ile beraber öldürülen karısı: Şehide Süzülmüş olduğunu
iddia etmesindedir. Bu vaka üzerinde de günlerce durulmuş, birçok şahit dinlenmiş ve
yine kitap teşkil edecek kadar yazılar yazılmıştır. Her ne kadar bu vakada da
Reincarnation u ima edecek kadar açık deliller ve isbatlar bulunamamış ise de (Abit -
İsmail) vakası gibi uydurma olduğunu sarahatle gösteren hallere de tesadüf
edilmemiştir. Bu itibarla üzerinde durulabilir. Biz okuyucuları fazla sıkmamak gayesiyle
fazla teferruata girmeyeceğiz. Esasen bu iki ilgili vakanın katil sahnesi ve hikâyeleri
müşterek olduğundan aynı şeyleri baştan anlatmamıza lüzum olmayacaktır.
VAKANIN HİKÂYESİ:
Çevriye Bayrı 5-6 yaşlarında güzelce bir kız çocuğudur. Hemen hemen hiç Türkçe
bilmez. Esasen yabancılar önünde konuşmaz. Çok küçüklüğünden beri daimi baş ağ-
rılarından şikâyetçidir. Doğduğu zaman başında bazı yara izleri ile doğmuş ise de
sonradan bu izler kaybolmuştur. Uykuları daima kâbusludur. İlk konuşmağa başladığı
sıralarda daima içinde (Z) sedası taşıyan (Azu) gibi manasız sözler söylemeğe
çalışmış, kâbusları içinde de bu sözleri daima tekrar etmiştir. Sonradan (Z) sedalı
sözler sarahat kesbederek «Ramazan» ismi ortaya çıkmış ve Ramazanın kendisini
nasıl kocasından ve çocuklarından sonra başına demirle vurarak öldürdüğüne
müteallik, bildiğimiz hikâyeyi anlatmıştır. Elan uykularında : — Ramazan geliyor,
feryadıyla uyanmakta ve annesine sokulup sığınmaktadır. İsmail gibi o da hayatta
kalan çocuklarını görmek ister ve isimlerini sıralar.
ÇEVRİYE BAYRI ÎLE İLE KARŞILAŞMAMIZ
Bu karşılaşma yine aynı atmosferler içinde, yani büyük, gürültücü ve meraklı mahalle
halkı kalabalığı arasında yine fakir bir kulübe önünde olmuştur. Dar bir kulübenin
methali önünde Çevriye Bayrı annesi Cemile Bayrı’nın kucağında başından rahatsız
olarak yatmaktadır. Alnına ıslak, beyaz bir bez konmuştur. Bu devamlı baş ağrıları
evvelki hayatında başına demirle vurularak öldürülmüş olmasına bağlanmakta ve buna
inanılmaktadır. Bu yakıştırmanın ne dereceye kadar doğru olacağı sorulursa, "biz de :
— Henüz hiç bir iddiada bulunulamaz, şeklinde cevap vermeği en makul bir hareket
sayarız.
ÇEVRİYE BAYRI NIN EVVELKÎ HAYATINDAN TANIDIĞI ŞAHİTLER
l — Nadire Mirel, kocası ve çocukları ile katledilmiş olan Şehide Süzülmüşün terzisidir.
Bir gün terzi Nadire Mirel diğer iki kadınla birlikte Çevriye Bayrı’nın evine gelirler.
Çocuğun Şehide olduğunu iddia ettiğini duymuşlardır. Cevriye’nin annesi kızına bu üç
hanımdan hangisinin kendi terzisi olduğunu sorar. Çevriye de hiç tereddütsüz Nadire
Mirel’i gösterir. Diğer iki kadını çocuk tanımaz. Zaten bu iki kadın da Şehide
Süzülmüşle hayatında iken hiç karşılaşmamışlardır.
Bu iddia Cevriye’nin annesi Cemile Bayrı tarafından, yapılmıştır. Bunun üzerine
tarafımızdan ayrıca aranılıp bulunan terzi Nadire Mirel de hikâyeyi aynen naklederek
vakayı teyit etmiştir.
2 — Güllü Deniz (Zahluti), Abit Süzülmüşlere elli
metre mesafede oturan bir komşu kadındır. Soyadları Deniz olmasına rağmen (Zahluti
teyze) lakabıyla bilinmektedir. Bu kadıncağız, Şehide’nin tekrar dünyaya geldiği
rivayetlerini duyunca bir gün Bayrı’lara, Şehide Süzülmüş olduğunu iddia eden çocuğu
görmeğe gider. Evvelce bu aile ile hiç bir münasebeti ve ahbaplığı yoktur. Bayrılar
kendisinin geleceğini ve çocuğu göreceğini bilmemektedirler. Çevriye, Güllü Denizi
görünce ilk evvelâ utangaç bir tavır takınır. Bunun üzerine kadın : — Ben kimim? Diye
sorunca : — Zahluti teyze, diye cevap verir-Bu sıralarda Çevriye 5 yaşlarındadır.
Bu iddia da evvelâ Cevriye7nin annesi tarafından yapılmış ve bilâhare Zahluti teyze
tarafından teyit edilmiştir.
2 — Sade Demirci (Hırşi), Bu kadıncağız da öldürülen Şehide’nin çok samimi dostudur.
Bir gün bir kebapçıda sokağa sırtı dönük bir vaziyette yemek yemektedir ve omzuna
bir el dokunduğunu hisseder. Dönünce karşısında Cevriye’yi görür. Bu çocuğu evvelce
hiç görmemiştir.
Kadın : — Ne istiyorsun kızım, sen kimsin? Diye sorunca, Çevriye : — Ben Şehide
Süzülmüşüm, senin ismin de Sade’dir, diye cevap verir ve kendini tanıtır. Çevriye bu
konuşma sırasında : — Sana gönderdiğim parayı aldın mı? Sualini sorar ve Sade de
bunu tasdik eder. Çevriye bu kadını kebapçıda sırtı dönük yemek yerken tanımış ve:
— Bak Sade içerde yemek yiyor, diye annesinin elinden kurtularak kebapçıya
dalmıştır.
Sadenin bu ana kadar Cevriye’nin annesi Cemile Bayan ile sadece göz aşinalığı vardır
ve evvelce hiç konuşmamışlardır.
Sadenin akli muvazenesinin bir az bozuk olduğu hâl harekât ve konuşmalarından
istihraç edilmektedir. Esasen kendi aile efradı da bu fikirdedir. Ancak Çevriye ile ilk
karşılaşması hikâyesini herkes teyit etmektedir.
Bu vakanın Cemile Bayrı ile Sade Demirci (Hırşi) tarafından anlatılmasında bir az
ayrılık vardır. Cemile Barı, Çocuğun sokaktan elini bırakıp içeri girdiğini ve Sade yi
bulduğunu iddia etmekte ise de, Sade Demirci, Çevriye ile annesinin esasen
kebapçıda oturduklarını anlatmıştır. Netice itibariyle çocuğun Sade’yi tanıdığı
noktasında ifade birliği mevcuttur. Diğer taraftan Cemile Bayrı kızı ardından kebapçıya
girmiş ve bir iskemleye oturmuş ve böylece de Sade zaten dükkânda oldukları
zehabına kapılmış olabilir. Esasen Sade’nin akli muvazenesinin bo-
zukluğu nazarı itibara alınırsa böyle bir mübayenete müsamaha ile bakmak mümkün
olabilir.
Bu karşılaşma sıralarında Çevriye 5 yaşlarındadır.
4 — Fehime (Öldürülen Şehide Süzülmüşün kız kardeşi), Bu kadıncağız da diğerleri
gibi kız kardeşinin tekrar dünyaya geldiği rivayetlerini duyunca evvelce tanımadığı
Cemile Bayrı’nın evine giderek Cevriye’yi görmüş ve derhal kız tarafından tanınmıştır.
İlk evvelâ Fehime bu çocuğun öldürülen kardeşi Şehide Süzülmüş olacağını kabul
etmek istememiş ve bunu anlamak için çocuğa bir takım şaşırtıcı sualler sormuştur. Bu
meyanda:
— Mademki sen benim kız kardeşimsin, ne diye evvelki hayatında ben hastalandığım
ve hastanede yattığım sırada beni yoklamağa gelmedin? Diye sitem etmiştir. Kız ise:
- Nasıl gelmedim, hem de çocuklarımla beraber,
arabaya binerek geldim. Cevabını vermiştir ki bu iddiayı
Fehime kabul etmiş ve sualini bilhassa böyle ters sorduğunu ilâve etmiştir. (Fehime’nin
bu deneme şekli bizim her iddiayı kabul edivermeye amade olan birçok
Spiritüalistimize ibret olmalıdır.)