You are on page 1of 11

TAHARET

Yazar: Sinan Yılmaz

Instagram: sinanyilmazhoca

www.risaleizah.com
1. Üzerinde Allah yazan kolye veya yüzükle tuvalete girilir mi?

Üzerinde Allah'ın ismi ya da Muhammed yazan yüzük ve kolyelerle tuvalete girilmemelidir.


Nitekim Hz. Enes (r.a.) şöyle nakletmiştir:

— Peygamber (a.s.m.) helaya girdiğinde yüzüğünü çıkarırdı. (Neylü'l Evtâr, I, 73)

Peygamberimizin yüzüğünde ‫اّلل‬


َّ ‫ول‬
‫حُمَ َّم ٌد َر حس ح‬ "Muhammed Allah'ın resulüdür." yazısı vardı. Bu
sebeple yüzüğünü çıkarıyordu.

Bu hüküm yazının kapatılmadığı durumlar için geçerlidir. Eğer kişi tuvalete girdiğinde
kolyesindeki veya yüzüğündeki Allah yazısını kapatırsa, bu şekilde girmesi caiz olur. Ancak
yüzüğü sol elinde olursa, taharetleneceğinde sol elini kullanacağından dolayı yüzüğü
parmağından çıkarması gerekir.

(Vehbe Zuhaylî, I, 142; İbni Âbidin, V, 317; Neylü'l Evtâr, I, 73)

2. Kıbleye karşı tuvalet yapılabilir mi?

Açık arazide def-i hacet yapılırken kıbleye dönmek haramdır. Bu hususta ittifak vardır.

Bina içlerinde veya kıble ile kendisi arasında bir engel varken kıbleye dönük olarak def-i hacet
yapma hususunda ise iki görüş vardır:

Birinci görüş İbni Abbas, Abdullah İbni Ömer, İmam Şa'bî, İmam Şafiî, İmam Malik ve Ahmed
İbni Hanbel Hazretlerinin görüşüdür. Bunlara göre, kıble ile kişi arasında bir engel varsa def-i
hacet caizdir.

Delillerinden iki tanesi şudur:

Hz. Mervan diyor ki:

— Ben bir vakit Hz. Ömer’i gördüm. Devesini önüne almış, kıbleye doğru küçük abdestini
yapıyordu. “Bu yasaklanmadı mı?” diye sordum. “Evet, ama açık arazide yasaklandı. Seninle
kıble arasında gizlenebileceğin kadar bir şey varsa mahzuru yok.” dedi. (Ebû Dâvud, Taharet,
4)

Yine Abdullah İbni Ömer şöyle diyor:

— Evimin damına çıkmıştım. Resulullah (a.s.m.)'ı iki kerpiç duvar arasında Mescid-i Aksa'ya
doğru dönük olarak ihtiyacını giderirken gördüm. (Buhâri, Vudû, 12-14; Müslim, Taharet, 62;
Muvatta, Kıble, 3)

İkinci görüş İmam-ı Azam, Süfyan-ı Sevri, İbrahim en-Nehai, İmam Mücahid ve İmam Atâ’nın
görüşleridir. Bu âlimlere göre, bina içlerinde dahi olsa kıbleye karşı def-i hacet caiz değildir.
Delillerinden bir tanesi Hz. Ebû Eyyub'un rivayet ettiği şu hadistir: Resulullah (a.s.m.) şöyle
buyurdular:

— Helaya gittiğiniz vakit kıbleye ne önünüzü ne de arkanızı dönmeyin. Doğuya ve batıya


dönün.

Yine Hz. Ebû Eyyub der ki:

— Şam'a gelince helaların yönünün hep kıble cihetine inşa edildiğini gördük. Onları
kullanırken yönünü yan çeviriyor, ayrıca Allah'tan mağfiret diliyorduk. (Buhâri, Vudû, 11;
Salât, 29; Müslim, Taharet, 59; Ebû Dâvud, Taharet, 4; Tirmizî, Taharet, 6)

Böyle ihtilaflı meselelerde kişiye düşen, kendi mezhebinin görüşüyle amel etmek ve zaruret
olduğunda diğer mezhepleri taklit etmektir. Buna göre, bu konuda nasıl amel edeceğimizi
şöylece maddeleyebiliriz:

1. Açık arazide def-i hacet yaparken kıbleye doğru dönmemeli, eğer döneceksek kıble ile
aramıza bir sütre almalıyız.

2. Bizler Hanefi olduğumuza göre, tuvaletlerde de kıbleye doğru dönmemeli ve evlerimizi


inşa ettirirken tuvaletin yönünü kıbleye doğru çevirmemeliyiz.

3. Başka bir yerde tuvalete gireceksek ve tuvaletin yönü kıbleye doğru ise mümkünse yan
oturup yönümüzü kıbleden çevirmeliyiz.

4. Eğer yan oturmak mümkün olmuyor ve illaki kıbleye doğru dönmek zorunda kalıyorsak,
yakınlarda da başka bir tuvalet yoksa, bu durumda, diğer üç mezhebi taklit ederek
ihtiyacımızı giderebiliriz. Çünkü bu durumda zaruret hasıl olmuştur. Zaruret hasıl olunca diğer
mezhepler taklit edilebilir.

(Mahmud Hattâb es-Sûbkî, el-Menhel I, 39-42; Vehbe Zuhaylî, I, 144)

3. Ağır pislikler nelerdir ve namaza mâni midir?

Ağır pislikler: Necisliği kati bir delille sabit olan şeylerdir. Bunlara necâset-i galîza denir. Şu
pislikler ağır pislik sınıfına girerler:

– Akan kan

– Dışkı

– Eti yenmeyen hayvanların sidiği

– İçki

– Tavuk, ördek ve kaz gibi havada pislemeyen kuş cinsinin pisliği


– Ölü eti ve tabaklanmamış derisi

– Köpeğin pisliği

– Yırtıcı hayvanların dışkısı ve salyası

– Kusmuk

– İdrar, meni ve mezi gibi şeyler.

Bir ağır pislik elbiseye katı bir hâlde bulaşırsa, bir dirhemi yani yaklaşık üç gramı geçtiğinde
namaza mâni olur. Eğer sıvı bir hâlde bulaşırsa, el ayası kadar olan bir alan veya daha fazlasını
kapladığında namaza mâni olur. Daha az olursa tahrimen mekruh (harama yakın mekruh)
olarak namaz sahih olur.

Elbiselerine ağır pislik bulaşanlar dikkat etmeli, bu elbiseyi yıkamalı veya değiştirmeli ve
namazlarını öyle kılmalıdır.

(Vehbe Zuhaylî, I, 118)

4. Hafif pislikler nelerdir ve namaza mâni midir?

Hafif pislikler: Necisliği kati bir delille sabit olmayan şeylerdir. Bunlara necâset-i hafîfe denir.
Şu pislikler hafif pislik sınıfına girerler:

– Eti yenen koyun ve geyik gibi ehil ve yabani hayvanın sidiği. At da buna dâhildir.

– Deve, koyun, at, katır, eşek ve ineğin tersi. Bunlar İmam Muhammed ve İmam Ebû Yusuf'a
göre hafif pislik, İmam-ı Azam'a göre ise ağır pisliktir. Fetva İmam Muhammed ve İmam Ebû
Yusuf'un kavline göredir. İmam Muhammed son kavlinde bunları temiz saymış ve "Çok da
olsa namaza mâni değildir." demiştir.

– Eti yenmeyen kuşların tersi İmam Muhammed'e göre hafif pisliktir. İmam-ı Azam ve İmam
Ebû Yusuf'a göre ise bu hayvanların tersi temizdir.

Hafif pislikler bulaştığı organın veya elbisenin dörtte birinden az ise namaza engel olmazlar.
Bununla birlikte, bedenin, elbisenin veya namaz kılınacak yerin pisliği az da olsa bu pisliğin
temizlenmesi fazilettir. Hafif pisliğin az miktarı ile namaz kılmak sahih ise de böyle bir
elbiseyle namaz kılmak mekruhtur. Eğer imkân varsa namazın hürmetine ilk önce bu pislik
temizlenmeli ve namaz öyle kılınmalıdır.

(Vehbe Zuhaylî, I, 118)


5. Kolonya veya parfüm bulaşmış elbise ile namaz kılınır mı?

Kolonya ve parfüm gibi maddelerin namaza mâni olup olmaması, onların pis olup olmaması
ile ilgili bir meseledir. Eğer pis iseler namaza mâni olurlar, pis değillerse namaza mani
olmazlar.

Maide suresinin 90. ve 91. ayetlerinde Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur:

— Ey iman edenler! Hamr, kumar, putlar, fal için kullanılan oklar hepsi şeytan işi bir pisliktir.

Bu ayet-i kerimede "hamr" pis ve necis olmakla vasfedilmiştir. Konumuzla ilgili birinci önemli
nokta burasıdır. İkinci nokta ise neyin "hamr" olduğu ve neyin olmadığıdır. Bu mesele
açıklandığında sorunun cevabı verilmiş olacaktır.

İmam-ı Azam ve İmam Ebû Yusuf’a göre, "hamr" üzüm suyundan yapılan içkidir. Çiğ ve yaş
üzüm suyunun kabarıp keskinleşerek köpük atmış hâli hamrdır ve pistir.

Bu iki imama göre, üzüm dışındaki maddelerden yapılan içecekler hamr değildir. Mesela
biranın içilmesi haramdır. Bunda ittifak vardır çünkü sarhoşluk vermektedir. Ama bira bir
kişinin elbisesine dökülse, bu elbise İmam-ı Azam ve İmam Ebû Yusuf’a göre pis değildir ve bu
elbise ile namaz kılınabilir. Çünkü bira üzümden yapılmamaktadır. Bu iki imama göre, üzüm
dışındaki bir madde ile yapılan içecekler pis değildir ve namaza mâni olmazlar. Onlara göre,
namaza mâni olan sadece hamrdır; hamr da daha önce ifade ettiğimiz gibi, üzümden yapılan
içecektir. Diğer sarhoşluk verenleri içmek haramdır ancak bunlar pis değildir.

Dolayısıyla bu iki imama göre, üzerine kolonya gibi bir madde bulaşan bir elbise ile namaz
kılmak caizdir. Çünkü kolonyadaki alkol hamr cinsinden değildir ve temizdir. İçilmesi
sarhoşluk verdiği için haramdır ancak maddeten pis değildir.

İmam Muhammed ve üç mezhep imamına göre ise her sarhoş edici hamrdır ve pistir.
Dolayısıyla İmam Muhammed ve üç mezhep imamına göre, kolonya ve parfüm gibi
maddelerin bulaştığı elbise ile namaz kılınamaz. Çünkü onlara göre, kolonya ve parfümlerde
bulunan alkol pis olan hamra dâhildir. Eğer bu maddeler bir uzva sürülmüşse, namazdan
önce bu uzuv yıkanmalı ve namaz sonra kılınmalıdır. Çünkü necasetten taharet yani pis olan
şeylerden elbiseyi ve namaz kılınan yeri temizlemek namazın bir farzıdır.

Bütün bu anlattıklarımızdan şu neticeleri çıkarabiliriz:

1. Üzümden yapılan alkollü içecekler ittifakla hem haramdır hem de pistir.

2. Üzüm dışındaki bir maddeden yapılan içkiler İmam-ı Azam ve İmam Ebû Yusuf’a göre
temizdir. İmam Muhammed ve üç mezhep imamına göre ise pistir. Bunların içilmesi ise yine
ittifakla haramdır.
3. Kolonya, ispirto, esans, parfüm, krem ve benzeri maddeler üzüm dışında bir maddeden
yapılıyorsa, İmam-ı Azam ve İmam Ebû Yusuf’a göre pis değildir ve namaza mâni olmazlar.
Diğer imamlara göre ise pistir ve namaza mânidir.

Şimdi, Müslüman'ın önünde iki yol var:

1. İmam-ı Azam ve İmam Ebû Yusuf’un görüşleriyle amel etmek ve işin ruhsatına kaçıp bu tür
maddeleri kullanmak.

2. İmam Muhammed ve üç mezhep imamının görüşüyle amel ederek işin takva yolunu tercih
etmek; bu tür maddeleri kullanmamak ya da en azından kullanmışsa, namazdan önce bu
maddelerin sürüldüğü uzvu yıkamak ve elbiseyi değiştirmek.

Kim hangi şıkla amel etse, ona bir şey denilmez. Mesele kişinin İslami titizliği ve takvasıyla
alakalıdır. Allahu Teâlâ bu meselede ve bunun gibi her meselede bizlere takva yolunu esas
tutmayı nasip etsin. Âmin!

(Kâsânî, Bedâî, V, 113-115; Elmalılı, Hak Dini, II, 763-764)

6. Kuş pisliği necis midir ve namaza mâni midir?

Kuşlar eti yenen ve eti yenmeyen olarak ikiye ayrılır. Eti yenen kuşların tersi temiz olup
bulaştığı elbiseyi kirletmez.

Doğan, şahin, kartal gibi eti yenmeyen kuşların tersleri hakkında iki görüş vardır:

1. İmam-ı Azam ve İmam Ebû Yusuf'a göre, bu kuşların tersi temizdir. Çünkü bunlar havada
pisler; elbise ve kapları bunlardan korumak zordur.

2. İmam Muhammed'e göre ise eti yenmeyen kuşların tersleri hafif pisliktir.

Hafif pislikler, bulaştığı organın veya elbisenin dörtte birinden az ise namaza engel olmazlar.
Dolayısıyla İmam Muhammed'in görüşü esas alınsa dahi, eti yenmeyen bir kuşun tersi
elbiseye bulaştığında bu pislik elbisenin dörtte birinden azsa namaza mâni değildir.

Bununla birlikte, bedenin, elbisenin veya namaz kılınacak yerin pisliği az da olsa bu pisliğin
temizlenmesi fazilettir. Eğer imkân varsa namazın hürmetine ilk önce bu pislik temizlenmeli
ve namaz öyle kılınmalıdır.

(İbnü'l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, I, 135 vd.; el-Meydânî, el-Lübâb, I, 55; İbni Âbidin, Dürrü'l-
Muhtar, I, 69; Vehbe Zuhaylî, I, 102)
7. Köpek salyası necis midir ve namaza mâni midir?

Hanefi mezhebine göre, köpek bizatihi necis (pis) değildir. Köpeğin necis olan kısmı salyasıdır.

Buna göre, köpeği severken tüyleri elbiseye dokunsa bu elbise ile namaz kılınabilir. Ancak
salyası elbiseye bulaşırsa, bu necâset-i galîza yani ağır pislik olur. Ağır pislik elbiseye el ayası
kadar bulaşırsa bu elbiseyle namaz kılınmaz. Daha az olursa tahrimen mekruh (harama yakın
mekruh) olarak namaz sahih olur.

Köpek besleyenler buna dikkat etmeli ve köpeğin salyasının bulaştığı elbise ile namaz
kılmamalıdır.

(Vehbe Zuhaylî, I, 109, 115)

8. Bebeğin sidiği ve kusmuğu necis midir?

Hanefi mezhebine göre, emzikli çocuğun hem sidiği hem de kusmuğu necâset-i galîza yani
ağır pisliktir.

Bir ağır pislik elbiseye katı bir hâlde bulaşırsa, bir dirhemi yani yaklaşık üç gramı geçtiğinde
namaza mâni olur. Eğer sıvı bir hâlde bulaşırsa, el ayası kadar olan bir alan veya daha fazlasını
kapladığında namaza mâni olur. Daha az olursa tahrimen mekruh (harama yakın mekruh)
olarak namaz sahih olur.

Bilhassa bebeği olan anneler buna dikkat etmelidir. Eğer elbiselerine bebeklerinin sidiği veya
kusmuğu bulaşırsa bu elbiseyi yıkamalı veya değiştirmeli, namazlarını öyle kılmalıdırlar.

(Vehbe Zuhaylî, I, 113; Fethu'l Kadir, I, 140; ed-Dürrü'l Muhtar, I, 293)

9. Balık kanı necis midir ve namaza mâni midir?

İmam-ı Azam ve İmam Muhammed'e göre, balık kanı temizdir. Zira balık kanı gerçekte kan
değil, kan rengine bulanmış sudur. Çünkü balık kanı kuruduğu zaman beyazlaşır; kan ise
kuruduğunda siyahlaşır. Balık kanının temiz olması büyük balığa da şamildir.

Dolayısıyla balık kanı buluşan bir elbise ile namaz kılmak caizdir.

(Vehbe Zuhaylî, I, 102)

10. Sinek kanı necis midir?

Hanefi mezhebine göre, sinek, sivrisinek, karınca, bit ve pire gibi hayvanların kanı çok da olsa
temizdir.
Dolayısıyla bu hayvanların kanı elbiseye veya bir uzva bulaşırsa namaza mâni olmazlar.

(Vehbe Zuhaylî, I, 108)

11. Kedinin sidiği necis midir ve namaza mâni midir?

Hanefi mezhebine göre, kedilerin sidiği dokundukları kapları ve içine düştüğü suyu pisleştirir.
Bu sular necis hükmünde olup kullanılmaz. Bu kapları yıkamadan kullanmak da caiz değildir.

Elbiseye bulaşması durumunda ise elbiseyi kirletip kirletmeyeceği hususunda iki görüş vardır:

Birinci görüşe göre, zaruret olduğu için elbiseye bulaşmasıyla elbiseyi kirletmez. Kedi sidiğinin
bulaştığı elbise temizdir.

İkinci görüşe göre ise kedi sidiği pis olup bulaştığı elbiseyi pisleştirir ve necis kılar.

Bu durumda şöyle amel edilebilir:

Bir kişinin elbisesine kedi sidiği bulaşsa, mümkünse bu kişi namaz kılacağı zaman elbisesini
değiştirmeli veya sidik bulaşan kısmı yıkamalıdır. Bu, takva ile amel etmektir.

Eğer elbisesini değiştirmeye veya yıkamaya imkânı yoksa, bu durumda, o elbise ile namazını
kılar. Bu, fetva ile amel etmektir.

(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, sf. 62)

12. İstibra nedir ve her tuvaletten sonra istibra şart mıdır?

İstibra: İdrar yaptıktan sonra sidik sızıntısının kesilmesini beklemedir.

İstibranın usulü her insanın bünyesine göre değişir. Kimi bekleyerek, kimi biraz yürüyerek,
kimi ayaklarını hareket ettirerek, kimi de öksürerek yapar. Kimininse akıntısı olmadığı için
istibraya ihtiyaç duymaz.

İstibra yapan kişi, zekerindeki sidik yolunda hiçbir damlanın kalmaması için dibinden başına
doğru üç defa zekerini sol eliyle ovar. Bu sayede kalan sidiği çıkarmaya çalışır. İdrarın
kesildiğine kanaati hasıl olunca istinca (su ile yıkama) yapar. Çünkü idrar yaşlığının bulunması
ve idrarın damlaması namazın sıhhatine mânidir.

Kadının istibrası ise sol elinin parmak uçlarını avret yerinin üzerine koyması ile olur.

(İbni Âbidin, Reddü’l-Muhtar, I, 558; Merğînânî, el-Hidaye, I, 106-107; Mevsılî, el-İhtiyar, I,


110-111; Vehbe Zuhaylî, I, 136-137; Ömer Nasuhi Bimen, Büyük İslam İlmihali, sf. 71)
13. Ayakta idrar yapmanın hükmü nedir?

Üzerine idrar sıçramaması için oturarak idrar yapmak müstehaptır. Özürsüz olarak ayakta
idrar yapmak mekruhtur. Bu hususta Hz. Aişe (r.a.) şöyle der:

— Kim size Resulullah (a.s.m.)'ın ayakta bevlettiğini söylerse onu doğrulamayın. O ancak
oturarak bevlederdi. (Neylü'l Evtar, I, 88)

Bununla birlikte, Hz. Ömer ve Hz. Ali gibi bazı sahabelerden ayakta işemeye dair ruhsat da
rivayet edilmiştir. Şart o ki kişinin üzerine idrar sıçramamalıdır.

Bu durumda, şöyle amel etmek gerekir:

Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'ın sünnetine tabi olmak için oturarak idrar yapmalıyız. Bu, işin
takvasıdır. Ancak oturmak mümkün olmadığında veya bir ihtiyaç hasıl olduğunda, üzerimize
sıçratmamak kaydıyla ayakta da idrar yapabiliriz. Bu da işin fetvasıdır.

(Vehbe Zuhaylî, I, 143)

14. Cünüp veya âdetli iken tırnak kesmek ve tıraş olmak caiz midir?

Cünüp olan kimsenin gusletmedikçe saç ve tırnaklarını kesmesi, koltuk ve kasıklarını


temizlemesi tenzihen (haramdan uzak) mekruhtur. Cünüp kimse önce gusletmeli ve daha
sonra bu temizlikleri yapmalıdır.

Aynı hüküm lohusa ve âdetli kadın için de geçerlidir.

Bu hükmün sebebini İmam Gazali Hazretleri İhya'sında şöyle izah ediyor:

— Cünüp olan kimsenin tırnak kesmesi, tıraş olması, etek ve koltuk altını temizlemesi, kan
aldırması ve vücudundan herhangi bir parçayı koparması uygun değildir. Çünkü ahirette
bütün vücut geri döneceğinden yıkanmadan kesilen veya tıraş olunan şey cünüp olarak
dönecektir.

Bununla birlikte, şunu da hatırlatalım:

Koltuk altı, kasık ve tırnak temizliğinin kırk gün geciktirilmesi tahrimen (harama yakın)
mekruhtur. Eğer bu temizlikler yapılmadığında süre kırk günü aşacaksa, "Zararın hafif olanı
ağır olanına tercih edilir." kaidesiyle amel edilmeli ve bu tür temizlikler yapılmalıdır. Ancak
güzel olan, bu temizlikleri gusül abdestli olarak yapmaktır.

(el-Fetâva’l Hindiyye, V, 338; Mügni'I -Muhtac, I, 75)


15. Tırnak kesmenin edebi nedir ve hangi gün kesilir?

Tırnak kesmenin edebi şu şekildedir:

Önce ellerin tırnakları sonra ayakların tırnakları kesilir. El tırnakları kesilirken sağ elin işaret
parmağından başlanır ve serçe parmağa doğru sağ elin tırnakları kesilir. Daha sonra sol ele
geçilerek sol elin serçe parmak tırnağı kesilir ve baş parmağa doğru devam edilir. En sonunda
da sağ elin baş parmağının tırnağı kesilir.

El tırnakları bu şekilde kesildikten sonra ayak tırnaklarına geçilir. Sağ ayağın küçük
parmağından başlanır ve sol ayağın küçük parmağında bitirilir.

Tırnakları bu şekilde ve cuma günü kesmek müstehaptır.

Bu anlattıklarımız, sevaba karşı hırslı olanlar ve tırnak kesmeyi dahi ibadete çevirmek
isteyenler içindir. Yoksa bu anlattıklarımızı farzı terk eden, vacibi bilmeyen ve dinin emirlerini
çiğneyenlere ders vermek maslahata uygun değildir. Zira tırnakların farklı bir şekilde ve
herhangi bir günde kesilmesi mekruh değildir. Sadece anlatıldığı şekilde kesmek sevaptır. Bu,
kişinin takvası ve hayata bakışıyla alakadar bir meseledir.

İnsanlara nasihat edenler bu noktayı kaçırmamalı ve daha farzı ve vacibi bilmeyenlere tırnak
kesmenin adabını öğretmeye çalışmamalıdır. Dediğimiz gibi, bu bir hâl meselesidir ve sünnet-
i seniyyeye tabi olma gayretidir.

Meseleyi Fetâvây-i Kâdihân'dan bir nakille bitirelim:

— Bir adam tırnak kesmek ya da saç tıraşı olmak için cuma gününü belirlese ve başka
günlerde de bunun caiz olduğunu kabul etse, eğer çok geciktirmiş olmayacaksa ve cuma
gününü hadisin tavsiyesine uymak için bekliyorsa bu müstehaptır. Çünkü Hz. Aişe'den
nakledildiğine göre, Resullullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: "Kim cuma günü tırnaklarını
keserse, Allah onun öbür cumaya kadar ve üç gün daha fazla belalardan korur." Bununla
birlikte, cumaya kadar beklemek tırnak kesmeyi çok geciktirecek olursa bu mekruh olur.
Çünkü tırnakları uzun olanın rızkı kıt olur.

(Hattâb es-Sübkî, el-Menhel I, 189; Kâdıhân (Hindiyye kenarında) el-Fetâva’l-Hindiyye, V,


358; el-Hindi, Kenzü'l Ummâl, VI, 656, 659)

16. Gece tırnak kesilir mi?

Gece tırnak kesmek caizdir. Bu konuda el-Fetâvâ'l-Hindiyye’de şöyle bir kıssa zikredilir:

Harun Reşid İmam Ebû Yusuf’a sorar:

— Gece tırnak kesilir mi?


İmam Ebû Yusuf cevap verir:

— Evet, kesilir.

Bunun üzerine Harun Reşid delil ister. İmam Ebû Yusuf da “Hayırlar tehir olunmaz.” hadis-i
şerifini delil gösterip şöyle der:

— Tırnak kesmek bir hayırdır ve hadis-i şerifin emr-i mucibince gündüze tehir edilmemelidir.

(el-Fetâvâ'l Hindiyye, V, 358)

17. Tüy dökücü krem kullanmak caiz midir?

Hz. Aişe'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

— On şey fıtrattandır: Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinsak (burna su


çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk
altını yolmak, etek tıraşı olmak, istinca yapmak. (Müslim, Taharet, 56 (261); Ebû Davud,
Taharet 29, (53); Tirmizî, Edeb 14, (2758); Nesâî, Zinet, 1, (8, 126, 127))

Hz. Enes (r.a.) da şöyle demektedir:

— Resulullah (a.s.m.) bize bıyığın makaslanıp, tırnağın kesilmesini; koltuk altının yolunup,
eteğin tıraş edilmesini kırk günü aşmayacak şekilde emretti. (Müslim, Taharet 51, (258); Ebû
Dâvud, Tereccul 16, (4200); Tirmizî, Edeb 15, (2759); Nesâî, Taharet, 13, 14)

Bu hadislerden anlaşılıyor ki: Sünnet olan, koltuk altını yolmak ve kasıkları tıraş etmektir.
Sünnete uymak için bu şekilde tıraş olan, âdetini ibadete çevirmiş olur.

Bazı âlimlere göre, kadın için sünnet olan, kasıkları tıraş etmek değil, yolmaktır. (Alâuddin
Âbidin, el-Hediyye'l-Alâiyye, 255)

Bununla birlikte, tüy dökücü kremler veya bazı otlar kullanmak da caizdir. Bunda bir sakınca
yoktur. Çünkü asıl olan temizliktir. Temizliği yapan kişi Allah'ın emrine uymak için
temizlenirse sevap kazanır. Eğer temizliği sünnette emredilen şekilde yaparsa bir sevap daha
kazanır. Eğer sünnette emredildiği şekilde yapmazsa sevaptan mahrum olur ancak bir günah
kazanmaz.

(Şevkânî, Neylü'l Evtar, I, 131; İbni Âbidin, VI, 406-407; Alâuddin Âbidin, el-Hediyye'l Alâiyye,
255)

You might also like