Professional Documents
Culture Documents
Gusul
Gusul
Instagram: sinanyilmazhoca
www.risaleizah.com
1. Cünüp olana haram olan şeyler nelerdir?
3. Kur'an-ı Kerim'e dokunmak. Eğer Kur'an bir mahfaza içinde olursa mahfazadan tutmak
caizdir.
4. Üzerinde ayet-i kerime yazılı olan bir levhayı veya bir kağıdı elle tutmak.
5. Kur'an okumak. Şayet dua, sena, bir işin başlangıcı olmak, Allah'a sığınmak ve zikir gibi
maksatlarla okuyacak olursa o vakit haram olmaz. Mesela:
– Binekten inerken َت َخي ُْر ْال ُم ْن ِزلِين َ َب أَ ْن ِز ْلنِي ُم ْنزَ الا ُمب
َ ار اكا َوأَ ْن ِ َر "Rabbim beni
mübarek bir yere indir. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın.” dese bunlar haram olmaz.
6. Mescitte itikâf yapmak. İtikâf haram olduğu gibi, mescidin bir tarafından girip öbür
tarafından çıkmak da haramdır. Eğer mescitten geçmesi zaruri ise geçebilir. Mesela bir
kimsenin evi mescide doğru açılsa ve evine girip çıkmak için mescitten geçmek zorunda olsa,
bu durumda, mescide girip çıkması caiz olur.
Şunu da hatırlatalım:
(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Sf. 103, Madde 197)
1. Meninin çıkması. Meni şehvetin artması hâlinde dışarıya çıkan tazyikli yoğun sudur.
Kadının menisi ise ince ve sarıdır.
Mezi ve vedi sebebiyle gusül gerekmez. Mezi beyaza yakın ince bir sudur ve erkeğin
hanımıyla oynaşması sonucu çıkar. Vedi ise normal sidikten sonra çıkan ve sidikten daha
kalınca bir ifrazattır.
Şayet ağır bir yük taşımak veya yüksek bir yerden düşmek gibi bir sebeple meni çıkacak
olursa gusül gerekmez. Çünkü guslü gerektiren meninin şehvetle ve tazyikli çıkması
gerekmektedir.
Meni asıl yeri olan belden şehvet ile ayrılacak olursa, erkeklik organının ucundan dışarıya
çıkmadıkça gusül gerekmez.
Şehvetle yerinden ayrılan bir meni şehvetsiz olarak dışarı çıksa, bu durumda guslün gerekip
gerekmediği hususunda ihtilaf edilmiştir. İmam-ı Azam ve İmam Muhammed'e göre, şehvetle
yerinden ayrılan meninin dışarıya şehvetle çıkması şart değildir. Şehvetsiz de çıksa gusül
gerekir. İmam Ebû Yusuf'a göre, eğer şehvetsiz çıkarsa gusül gerekmez.
Kişi şehvetle yerinden ayrılan bir meninin dışarıya çıkmaması için organını tutsa ve çıkışını
engellese, daha sonra şehveti gittikten sonra bu meni kendiliğinden dışarıya çıksa, İmam-ı
Azam ve İmam Muhammed'e göre, bu kişiye gusül vacip olur. Çünkü onlara göre, şehvetle
yerinden ayrılan meninin dışarıya şehvetle çıkması şart değildir. Şehvetsiz de çıksa gusül
vaciptir.
İmam Ebû Yusuf'a göre ise bu kişiye gusül vacip olmaz. Çünkü ona göre, guslün vacip
olabilmesi için meninin şehvetle çıkması gerekmektedir.
Misafirlikte olanlar veya yıkanması zor olanlar İmam Ebû Yusuf'un fetvasıyla amel edebilir.
Yıkanma imkânı varsa, diğer iki imamın görüşüyle amel etmek ve ihtiyatlı olup gusletmek
daha güzeldir.
2. Boşalma olmasa dahi erkek ve kadının sünnet yerlerinin kavuşması. Erkeklik organının
ucunun kadının fercine girmesi guslü gerektirir. Bu durumda boşalma ittifakla şart değildir.
3. Hayız veya nifas hâli. Hayız ve nifas meselelerini fıkıh bölümümüzün "Hayız ve Nifas"
kategorisinden okuyabilirsiniz.
5. Kâfirin cünüp olarak İslam'a girmesi. Hanefi ve Şafiî mezhebine göre, kâfir cünüp değilse
yakınması vacip değil, müstehaptır. Abdest alması da yeterlidir. Ancak cünüplük hâlinde
Müslüman olmuşsa gusletmesi vacip olur.
1. Mezinin gelmesi. Mezi beyaza yakın ince bir sudur ve erkeğin hanımıyla oynaşması sonucu
çıkar. Bu sudan dolayı gusül gerekmez.
2. Vedinin gelmesi. Vedi normal sidikten sonra çıkan ve sidikten daha kalınca bir ifrazattır.
Bundan dolayı da gusül gerekmez.
4. Ferce parmak veya ona benzer bir şey sokmak. Eğer şehvet duymuş veya bundan şehvet
kastetmişse gusletmesi gerekir.
5. Ağır bir yük kaldırma veya yüksek bir yerden düşme gibi bir sebeple -şehvetsiz olarak-
meninin çıkması.
6. Şehvetle yerinden ayrılan meninin şehvetsiz bir hâlde dışarıya çıkması. Bu, İmam Ebû
Yusuf'a göredir. Hanefi mezhebinin diğer iki imamı olan İmam-ı Azam ve İmam Muhammed'e
göre ise bu durumda gusül gerekir.
1. Cuma namazı için gusletmek. Cuma günü seferî olmayan bir kimsenin güneşin doğduğu
andan batışına kadar gusletmesi sünnettir.
Hanefi ve Maliki mezhebine göre, bu gusül cuma günü sebebiyledir. Diğerlerine göre ise
cuma namazı sebebiyledir. Bu ihtilaftan şu mesele ortaya çıkar:
Bir kimse cuma günü gusletse ve daha sonra abdestini bozup tekrar abdest alsa ve cuma
namazına gitse, Hanefi ve Malikilere göre sünneti yerine getirmiş olur. Çünkü onlara göre,
sünnet olan gusül cuma günü içindir.
Diğerlerine göre ise sünneti yerine getirmiş olmaz. Çünkü diğerlerine göre, gusül cuma günü
için değil, cuma namazının kendisi içindir. Bu kişi ise cuma namazına gusül abdestiyle
gitmemiştir. Bu sebeple de sünneti ihya etmiş olmaz.
Her kim cuma veya bayram günü cünüplük veya hayız gibi bir sebeple gusledecek olursa, bu
gusül her ikisinin yerine de geçer.
12. Aşırı karanlık ve şiddetli rüzgâr gibi bir sebepten dolayı dehşete kapıldığında gusletmek.
1. Ağzı yıkamak.
2. Burna su vermek.
Gusül abdesti alırken önce ağza ve burna bolca su verilir. Bu işe abdestte yapılan ağız ve
burna su vermeden daha çok özen gösterilmelidir.
Vücut yıkanırken iğne ucu kadar bir yerin kuru kalmamasına dikkat edilmelidir. Kulak, göbek
çukuru, bıyık, kaş, sakalın iç kısımları, baştaki saçlar ve avret yerlerinin dış kısımları gibi,
sıkıntı çekmeksizin yıkanması mümkün olan bedenin her yeri yıkanmalıdır. Bunların araları ve
dipleri kuru kalırsa gusül tamamlanmış olmaz.
Ancak kadınların saçları örülmüş olursa örgüyü açmaları şart değildir. Bu durumda, saçların
dibine suyun geçmesi yeterlidir. Hükmün böyle olmasının sebebi kadındaki sıkıntıyı
gidermektir. Kadınların saçlarını örmesi âdet olduğundan her gusülde saçlarını açmaları onlar
için bir meşakkattir. Bu meşakkati önlemek için örgüyü açmaları istenmemiş, saçlarının
diplerini yıkamaları yeterli görülmüştür. Örülmemiş saçların bütünüyle yıkanması ise ittifakla
farzdır.
Erkeklerde uzun saçta bir zorunluluk olmadığı için, saçları örülmüş olan erkekler örgüyü
açmalı ve saçlarının her tarafını yıkamalıdır. Kadınlarda affedilen bu durum erkeklerde
affedilmemiştir.
Kapanmış olan küpe deliklerinin içini yıkamaya gerek yoktur. Zaten kapalı olduğu için içine su
da girmeyecektir. İçlerine su geçebilecek bir hâlde olan küpe deliklerini ise içlerine su
geçecek şekilde elle ıslatmalıdır. Bunun için ovalaması yeterlidir.
1. Niyet etmek.
3. Misvak kullanmak.
7. Önce başa su döküp hilallemek, sonra vücudun diğer bölgelerine üçer defa su dökmek.
Öne sağ taraftan başlayıp sonra sol tarafa dönmek.
8. Elleriyle bedeni ovmak. Çünkü bu şekilde daha iyi temizlenir ve suyun vücudundaki
kıvrımlara ve bütün bedenine ulaştığından emin olur. Suyun tene ulaşması konusunda kanaat
yeterlidir. Çünkü kesin bilgiyi esas almak, bu konuda zorluk ve meşakkat getirir.
9. Fazla su harcamamak.
11. Kıbleye doğru dönmemek. Avret mahalli kapalıysa kıbleye doğru dönebilir.
Kişi eğer akan suya veya onun hükmündeki bir suya dalar ve bir süre kalırsa gusüldeki
sünnetleri tamamlamış olur.
Gusül abdestinin mendupları ile abdestin mendupları aynıdır. Aradaki tek fark gusülde
kıbleye dönülmemesidir. Eğer avret mahalli kapalıysa kıbleye doğru dönülebilir. Makam
münasebetiyle, abdestin bazı menduplarını tekrar edelim. Bu menduplar gusül için de
geçerlidir:
3. Abdest suyunu dökmek ve buna benzer işlerde mazeretsiz olarak başkasından yardım
almamak.
4. Geniş olan yüzüğünü hareket ettirmek. Altına suyun girdiği biliniyorsa dar olan yüzüğü de
hareket ettirmek menduptur. Ancak altına su geçmiyorsa yüzüğü çıkarmak gerekir.
5. Ağza ve burna su verirken sağ eli kullanmak, sümkürmede ise sol eli kullanmak.
7. Suyu az kullanmak.
Gusül abdestinin mekruhları ile abdestin mekruhları aynıdır. Ayrıca gusülde dua okumak da
mekruhtur.
Yine gusülde bir organdan su damlarken onu alıp diğer organı bu suyla yıkamak caizdir.
Çünkü gusülde bütün beden tek bir organ kabul edilir. Abdestte ise bunu yapmak caiz
değildir.
Makam münasebetiyle, abdestin bazı mekruhlarını tekrar edelim. Bu mekruhlar gusül için de
geçerlidir:
1. Suyu israf etmek. Bu, suyun abdest alanın kendi mülkü veya onun için kullanılması mübah
olması hâlinde söz konusudur. Eğer -mescid sularında olduğu gibi- abdest almak için
vakfedilmiş ise bu suyun israf edilmesi haramdır.
4. Necis bir yerde abdest almak. Böyle bir yerde abdest almanın mekruh olma sebebi, burada
abdest alırken üzerine necaset bulaşma ihtimalidir.
5. Oruçlu kimsenin ağza ve burna su verirken mübalağa etmesi. Zira orucunun bozulma
korkusu vardır.
6. Demir, tunç ve bakır gibi madenî kaplarda güneş enerjisiyle ısıtılan su ile abdest almak. Bu
hüküm sıcak memleketler için geçerlidir.
Bu hükmün sebebi şudur: Sıcak bir memlekette madenî bir kapta su ısıtılırsa, güneşin
etkisiyle o kaptan küçükçe parçalar kopar ve suya karışır. Bu su kullanıldığı zaman bu parçalar
vücuttaki gözenekleri kapatır ve vücut hava alamaz bir hâle gelir. Hava alamadığında da
vücudun her tarafında dolaşan kan kirlenip bozulur ve “Baras” denilen bir hastalık meydana
gelir. Bu sebeple, Peygamberimiz (a.s.m.) Hz. Aişe’yi böyle bir su ile abdest almaktan
menetmiştir.
Madenî kabın ağzının kapalı veya açık olması arasında da bir fark yoktur. Her iki durumda da
mekruhtur.
(Merâkı'l-Felah, 17; Vehbe Zuhaylî, I, 285; Ömer Nasuhi, Sf. 101, Madde 195/12)
Mezi: Beyaza yakın ince bir sudur ve erkeğin hanımıyla oynaşması sonucu çıkar. Bu sudan
dolayı gusül gerekmez.
Vedi: Normal sidikten sonra çıkan ve sidikten daha kalınca bir ifrazattır. Bundan dolayı da
gusül gerekmez.
Şunu da hatırlatalım:
Guslü gerektiren meninin şehvetle ve tazyikli çıkması gerekmektedir. Eğer idrarı yaparken
tenasül organı uyanık olduğu hâlde meni çıkacak olursa, bu durumda gusül gerekir. Çünkü
uyanıklık hâli şehvetin bulunduğuna delildir.
Eğer tenasül organı uyanık değilse gusletmesi gerekmez. Çünkü bu durum şehvetin
bulunmadığına delildir.
(Vehbe Zuhaylî, I, 268; Ömer Nasuhi Bilmen, Sf. 97, Madde 176)
Buna göre, ağır bir yük taşımak veya yüksek bir yerden düşmek gibi bir sebeple meni çıkacak
olursa gusül gerekmez. Çünkü bu durumda meni şehvetle ve tazyikle çıkmamıştır.
12. Şehvetle yerinden ayrılan meni şehvetsiz olarak çıksa gusül gerekir mi?
Şehvetle yerinden ayrılan meni şehvetsiz olarak dışarı çıksa, bu durumda guslün gerekip
gerekmediği hususunda ihtilaf edilmiştir.
İmam-ı Azam ve İmam Muhammed'e göre, şehvetle yerinden ayrılan meninin dışarıya
şehvetle çıkması şart değildir. Şehvetsiz de çıksa gusül gerekir.
Kişi şehvetle yerinden ayrılan bir meninin dışarıya çıkmaması için organını tutsa ve çıkışını
engellese, daha sonra şehveti gittikten sonra bu meni kendiliğinden dışarı çıksa, İmam-ı
Azam ve İmam Muhammed'e göre, bu kişiye gusül vacip olur. Çünkü onlara göre, şehvetle
yerinden ayrılan meninin dışarıya şehvetle çıkması şart değildir. Şehvetsiz de çıksa gusül
vaciptir.
İmam Ebû Yusuf'a göre ise bu kişiye gusül vacip olmaz. Çünkü ona göre, guslün vacip
olabilmesi için meninin şehvetle çıkması gerekmektedir.
Misafirlikte olanlar veya yıkanması zor olanlar İmam Ebû Yusuf'un fetvasıyla amel edebilir.
Yıkanma imkânı varsa, diğer iki imamın görüşüyle amel etmek ve ihtiyatlı olup gusletmek
daha güzeldir.
(Vehbe Zuhaylî, I, 269; Ömer Nasuhi Bilmen, Sf. 96, Madde 170)
Buna göre, idrarı yaparken tenasül organı uyanık olduğu hâlde meni çıkacak olursa, bu
durumda gusül gerekir. Çünkü uyanıklık hâli şehvetin bulunduğuna delildir.
Eğer tenasül organı uyanık değilse gusletmesi gerekmez. Çünkü bu durum şehvetin
bulunmadığına delildir.
14. Kişi uykudan uyandığında elbisesinde ıslaklık görse gusletmesi gerekir mi?
Uykudan uyanan kimse yatağında, çamaşırında veya bedeninde bir yaşlık görse bakılır:
Eğer rüyada cinsel ilişkide bulunduğunu hatırlıyorsa gusletmesi gerekir. Yaşlığın meni olup
olmamasında şüpheye düşmesi bir önem taşımaz.
Bu mesele İmam Ebû Yusuf’a göredir. Çünkü İmam Ebû Yusuf’a göre, şehvetle yerinden
ayrılan meninin şehvetsiz bir hâlde dışarıya çıkması guslü gerektirmez. Kişi rüyasında cinsel
ilişkide bulunduğunu hatırlamıyorsa, meninin dışarı şehvetsiz çıkma ihtimali vardır. Meninin
dışarı şehvetle çıktığı kesin bilinmediği için gusül vacip olmaz. Misafirlikte olanlar veya
yıkanması zor olanlar bu fetvayla amel edebilir.
İmam-ı Azam ve İmam Muhammed’e göre, gelen akıntının mezi olduğunu anlıyorsa
gusletmesi gerekmez. Çünkü meziden dolayı gusül vacip değildir. Fakat meni olduğunu biliyor
veya şüpheye kapılıyorsa gusletmesi gerekir. Çünkü İmam-ı Azam ve İmam Muhammed’e
göre, şehvetle yerinden ayrılan meninin şehvetsiz bir hâlde dışarıya çıkmasıyla gusül vacip
olur.
Kişinin yıkanma imkânı varsa, bu iki imamın görüşüyle amel etmesi ve ihtiyatlı olup
gusletmesi daha güzeldir ve takvaya daha uygundur.
İhtilam olan veya cinsel ilişkide bulunan bir kimse, idrarını yapmadan veya çokça yürümeden
veya yatıp uyumadan yıkansa ve daha sonra kendisinden meninin arta kalan kısmı çıkacak
olsa ikinci kez yıkanması gerekir.
Eğer idrarını yaptıktan veya epeyce yürüdükten veya uyuduktan sonra şehvetsiz olarak
kendisinden meni gelecek olsa, bu meni guslü gerektirmez. Çünkü bu durumda, o meni
yerinden şehvet olmaksızın ayrılmış bulunur. Yerinden şehvetsiz olarak ayrılan meniden
dolayı da gusül vacip olmaz.
Eğer bir kadından yıkandıktan sonra kocasının menisi çıkacak olursa tekrar gusletmesi
gerekmez.
Buna göre, bakmak veya dokunmak sebebiyle şehvetle gelen ve tazyikli bir surette çıkan
meniden dolayı gusletmek gerekir.
Kişinin dinin hükümlerden mesul olabilmesi için akli melekesinin yerinde olması ve ergenlik
çağına ulaşmış olması gerekir. Bu iki vasfı taşımayanlar dinî hükümlerden sorumlu olmazlar.
Akli melekesi yerinde olmayanlar gusül, abdest, namaz vb. ibadetlerle ve dinin helal ve
haramıyla mükellef değildir. Dolayısıyla gusül abdesti almaları da gerekmez.
18. Cünüp olan kimse yıkanmak için su veya uygun bir yer bulamazsa ne yapar?
Yıkanmak için su bulamayan veya soğukta gusül abdesti aldığı takdirde hastalanacağına dair
kuvvetli bir kanaati olan ya da gusül abdesti alabileceği uygun bir yer bulamayan cünüp
kimse teyemmüm abdesti alarak namazını kılar. Çünkü bu noktada zaruret oluşmuştur.
Ancak bu kişi şartları zorlamalı ve gusül almaktan tam âciz olmalıdır. Yakınında girebileceği
bir hamam olan ya da az bir zahmetle suya ulaşıp uygun bir yer bulabilen kimseye
teyemmüm etmesi caiz olmaz.
Gusül abdesti alırken niyet etmek sünnettir. Sünnetin terkinde gusül abdesti yine sahih olur.
Niyet etmeden gusül alanın abdesti tamamdır ancak bir sünneti terk etmiş ve onun
sevabından mahrum olmuş olur.
Hanefi mezhebine göre, gusül abdesti alırken besmele çekmek sünnettir. Sünnetin terkinde
gusül abdesti yine sahih olur.
Besmele çekmeden gusül alanın abdesti tamamdır ancak bir sünneti terk etmiş ve onun
sevabından mahrum olmuş olur.
Tenhada veya avretine bakması caiz olan kimsenin önünde çıplak olarak gusletmek caizdir.
Bununla birlikte, örtünmek daha faziletli ve takvaya daha uygundur.
Zira Behz b. Hakîm Hazretlerinden rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (a.s.m.)
şöyle buyurmuştur:
Ayağa mesh etmek sadece abdestte caizdir. Kendisine gusül abdesti vacip olan kimsenin
guslederken ayağına mesh etmesi caiz olmaz. Bunun delili Safvan b. Assal'ın şu hadisidir:
Gusül abdesti alırken vesveseye düşen ve vücudunun her yerini yıkayıp yıkamadığından emin
olamayan kişi şunu bilmelidir:
Suyun her yere ulaşması konusunda kanaati yeterlidir. Çünkü bu hususta kesin bilgiye
ulaşmak mümkün değildir. Kanaati hasıl olduğunda -velev ki vücudunun her yerini yıkamamış
olsa dahi- abdesti tamam kabul edilir. Çünkü kişi bildiğinden mesul olup bilmediğinden mesul
değildir.
Yine bu kişi bilmelidir ki: Bu vesvese şeytandandır. Bu vesveseye itibar etmemeli ve kanaati
hasıl olunca yıkanmayı bırakmalıdır.
24. Gusülden sonra ağzına veya burnuna su vermediğini hatırlayan kişi ne yapar?
Gusül abdesti alırken uzuvları sırasıyla yıkamak ve tertibe riayet etmek şart değildir.
Buna göre, guslederken bedenin üstünden veya altından başlamak sahihtir. Yine ağza veya
burna su vermeyi en sonda yapmak da sahihtir. Ancak sünnet olan, önce başa su döküp
hilallemek, sonra vücudun diğer bölgelerine üçer defa su dökmektir. Önce sağ taraftan
başlanır, sonra sol tarafa dönülür.
Eğer kişi guslettikten sonra ağzına veya burnuna su vermediğini hatırlarsa veya bedeninde
kuru bir yerin kaldığını fark ederse -abdestini bozmadığı müddetçe- yeniden gusletmesi
gerekmez; yıkamadığı yerleri yıkaması yeterlidir. Bu arada farz bir namaz kılmışsa onu tekrar
kılması gerekir.
(Vehbe Zuhaylî, I, 279; Ömer Nasuhi Bilmen, Sf. 99, Madde 193)
25. Cünüp olarak denize giren kimse gusül abdesti almış olur mu?
Cünüp bir kişi denize girse, ağzına ve burnuna su vermesi şartıyla gusül abdesti almış olur.
Ağzına ve burnuna su vermelidir çünkü gusülde ağza ve burna su vermek farzdır.
Küçük havuzlar bu hükümden müstesnadır. Çünkü başka insanların havuza girmesiyle havuz
suyunun temizleyici olma vasfı kaybolur. Başkaları girdikten sonra havuza giren kimse, bu su
ile gusül alamaz. Ancak havuz suyu yeni doldurulmuş olsa ve ilk önce bu kişi suya girse,
ağzına ve burnuna su vermek şartıyla guslü tamamdır.
Gusül abdesti ile namaz kılınabildiği gibi, abdestsiz yapılması caiz olmayan diğer ibadetler de
yapılabilir. Çünkü gusülde, abdestte yıkanması farz ve sünnet olan bütün uzuvlar
yıkanmaktadır. Gusül, o uzuvlara artı olarak başka uzuvların da yıkanmasıyla alınan bir
abdesttir.
Dolayısıyla gusül abdesti alan bir kimse -abdesti bozmadıkça- namaz kılmak veya başka bir
ibadeti yapmak için bir daha abdest almaz, buna gerek yoktur.
Kadınların örülmüş olan saçlarını gusül abdesti alırken çözmeleri şart değildir. Bu durumda,
saçların dibine suyun geçmesi yeterlidir. Hükmün böyle olmasının sebebi kadındaki sıkıntıyı
gidermektir. Kadınların saçlarını örmesi âdet olduğundan her gusülde saçlarını açmaları onlar
için bir meşakkattir. Bu meşakkati önlemek için örgüyü açmaları istenmemiş, saçlarının
diplerini yıkamaları yeterli görülmüştür.
Ancak saçları örülmemiş olursa saçlarının bütününü yıkamaları farzdır. Yine eğer saçları zamk
gibi bir madde ile birbirine yapışmışsa ya da çok sık örüldüğü için dibine su ulaşmayacak gibi
ise bu hâllerde saçın çözülmesi gerekir.
Erkeğe gelince, erkeğin örülmüş saçını çözmesi gerekir. Çünkü erkeklerde uzun saçlı olmak
bir zaruret değildir. Bu sebeple, saçları örülmüş olan erkekler örgüyü açmalı ve saçlarının her
tarafını yıkamalıdır. Kadınlarda affedilen bu durum erkeklerde affedilmemiştir.
Kapanmış olan küpe deliklerinin içini yıkamaya gerek yoktur. Zaten kapalı olduğu için içine su
da girmeyecektir.
İçine su geçebilecek bir hâlde olan küpe deliklerini ise içlerine su geçecek şekilde elle
ıslatmalıdır. Çünkü delik olan kısım dış deri gibi kabul edilmektedir.
Deliğin içine su geçmesini sağlamak için ovalamak yeterlidir. Deliğe iğne sokmaya ya da
küpeyi gusül esnasında takıp çıkarmaya gerek yoktur.
Gusül abdestinde ağzın iç kısmını yıkamak farzdır. Bu sebeple, suyun geçmesini engelleyecek
şekilde dişlerin arasında bulunan nohut büyüklüğündeki sert yemek parçaları gusle mânidir.
Gusül alırken ağızda nohut büyüklüğünde bir şey veya çiğnenip kurumuş ekmek parçası
olmamalıdır. Gusülden evvel bunlar temizlenmeli ve gusül abdesti ondan sonra alınmalıdır.
Üzerinde sargı bulunan bir organın yıkanması sağlık açısından zararlı ise bu sargı çözülmeyip
üzerine mesh edilir. Yapılan bu mesh o organı yıkamak hükmündedir.
Tedavi süresince çıkartılıp takılmaları mümkün değilse ya da çok büyük külfet gerektiriyorsa,
kullanılması gerekli olduğu müddetçe gusül ve namaz abdestine mâni olmaz. Bu durumda,
sargı bezi üzerine mesh hükümleri geçerli olur.
Bu hükümler için fıkıh bölümümüzün "Abdest Bölümü" kategorisinden "Sargı üzerine mesh
etmenin şartları nelerdir?" konusuna bakabilirsiniz.
Gözlere takılan lensler abdest ve gusle mâni değildir. Çünkü abdest ve gusülde gözün iç
kısmını yıkamak icap etmez. Bu sebeple, lens kullananlar lenslerini çıkarmadan abdest ve
gusül alabilirler.
Cünüp bir kimsenin salavat çekmesi ve zikretmesi caizdir. Cünüp kişiye haram olan şey Kur'an
okumaktır. Cünüp bir kimse bir harf dahi olsa Kur'an’dan bir şey okuyamaz. Sadece dua
maksadıyla veya Allah’ı sena için ya da bir işin başlangıcı olması kastıyla Kur'an’dan bazı
bölümleri okuyabilir.
َ سبْحانَ الَّذِي
َس َّخ َر لَنَا َهذَا َو َما ُكنَّا لَهُ ُم ْق ِرنِينَ َو ِإنَّا ِإلَى َر ِبنَا لَ ُمنقَ ِلبُون ُ "Bize bunu
itaatkâr kılan Allah'ın şanı ne yücedir! Yoksa biz buna güç yetiremezdik. Ve şüphesiz biz
Allah'a döneceğiz." (Zuhruf 13) ayetini Arapçasıyla okusa bu caizdir.
َت َخي ُْر ْال ُم ْن ِزلِين َ َب أَ ْن ِز ْلنِي ُم ْنزَ الا ُمب
َ ار اكا َوأَ ْن ِ " َرRabbim beni mübarek bir yere indir. Sen
konuk edenlerin en hayırlısısın.” (Mü'minun 29) ayetini okusa bu haram olmaz.
3. Bir işe başlamak için Kur'an’dan bir ayeti okuyabilir ve besmele çekebilir.
Bunlar haram değildir. Âdet hâlindeki ve lohusa bulunan kadınlar için de durum böyledir.
Ayrıca bu hâllerde dua kitabına el sürmek veya yanında taşımak da caizdir. Ancak ayetin yazılı
olduğu sayfaya el sürülemez.
(Vehbe Zuhaylî, I, 288)
Cünüp olan bir kimse ihtiyaç hâlinde -herhangi bir namazın geçmesine sebebiyet vermemek
kaydıyla- avret mahallinin temizliğini yaptıktan sonra abdest alarak ya da sadece el ve ağzını
yıkayarak uyuyabilir, yiyip içebilir ve başka işlerle meşgul olabilir.
Bununla birlikte, cünüp birinin namazını kaçıracak şekilde yıkanmayı geciktirmesi haram, elini
ağzını yıkamadan yiyip içmesi de mekruh görülmüştür.
Güzel olan, zorunlu bir durum olmadıkça kişinin hemen gusül abdesti alması ve bir an önce
yıkanıp temizlenmesidir.
— Cünüp olan kimsenin tırnak kesmesi, tıraş olması, etek ve koltuk altını temizlemesi, kan
aldırması ve vücudundan herhangi bir parçayı koparması uygun değildir. Çünkü ahirette
bütün vücut geri döneceğinden yıkanmadan kesilen veya tıraş olunan şey cünüp olarak
dönecektir.