You are on page 1of 230

5J

Genci Yayın: 806

Bu roman hiçbir "ödül"e katılmamıştır.


TüRK EDEBİYATI

LEYUERBİL
MEKTIJP AŞKLARI

©TÜRKİYE İŞ BANKASI ICÜLTÜR YAYIN!ARJ, :Z.010


Sertifika No: 29619

EDİTÖR
RÜKEN KIZILER

GÖRSEL YÖNETMEN
BİROL BAYRAM

DÜZELTİ
ASUYALKUT

GRAFİK TASARIM UYGULAMA


TüRKIYE İŞ BANKASI KÜLTOR YAYINLJ\RI

1. BASI�: 1988
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI'NDA
V. BASIM: ŞUBAT 2.014, İSTANBUL

ISBN 978-975-458-566-7 (KARTON KAPAKLI)

BASKI
YAYLACIK MATBAACILIK
LİTROS YOLU FATİH SANAYİ SİTESİ NO: 12Jı97-:ı.03
TOPKAPI İSTANBUL
(0212) 612 58 60
Sertifika No: 11931

Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır.


Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şamyla yapılacak kısa alıntılar dışında
gerek metin, gerek görsel malzeme hiçbir yolla yayınevindcn izin alınmadan
çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

TüRKIYE İŞ BANKASI KüLTüR YAYINLARI


İSTİKLAL CADDESİ, ME.ŞELİK SOKAK NO: :z.14 BEYOCLU 34433 İSTANBUL
Tel. (0212) 252 39 91
fax. (0212) 252 39 95
www.iskultur.com.tr
Roman

mektup aşkları
Leyla Erbil

TÜRKiYE $BANKASI
Kültür Yayınları
"Son olarak, iyi k endin e ni n dünya-gidişine
' '

hile ile arkadan vurmak için içinde durduğu


pusuya gelince, bu umut kendinde hiçbir
şeydir. Dünya-gidişi uyanık, kendinden pekin
bilinçtir ki ona arkadan saldırılamaz;
yüzü her yöne dönüktür; çünkü o her şeyin
onun için olduğu şeydir,
her şey onun önünde durur."

Tinin Göriiııgübilimi, Hegel.


Çeviren: Aziz Yardımlı.
İdea Yayınları, 1986
Jal em ,
Ayrılmak zor . ama çok zor geldi . Kafa ­
mın içi o kadar karmakar ı ş ık idi ki uçtuk
mu , indik mi , ayrımına vannadım . Otobüs An­
kara Palas ' ın önünde b ırakt ı , kendimi de ­
nizin ortasında bir fındık kabuğu gibi du ­
yumsadım . Küçücük b i r oda varmış . görme ­
ye gerek bulmadan i ç ine girdim , sonradan
bana mezar gibi gelmeye başladı . Kabus
iç inde uyudum , uyandım , s en i gördüm; ben ­
den kaçıyordun : karanlık , s i s l i bir havay ­
dı ; bozuk ve çamurlu yollarda uçar gibi ko ­
şuyo rduk , seni yit irme korkusu müthiş b i r
ac ı gibi i ç imdeydi . Yavaş yavaş dermanım
ke s i ld i , adımlarımı atamaz hale geldim ,
ayağım tökezl end i ve çamurlar içinde yu ­
varlandım , sana seslenmeye çalıştım , sesim
çıkmıyordu , sen ise sislerin arasında göz­
den y ittin .
Doğruldum yatağımda , odamın aydınl ığa
bakan küçük demir parmakl ıklı pence r e s i
mazgal gib iyd i , içime büyük bir ürperti
gird i , güçlükle elektr ik düğmes ini buldum ,
uzun süre uyuyamadım . Adada Reha'yla ol ­
duğum günü anıms ıyo r musun? İ ske l enin
önündeki rıhtımdan denize koşuşumu , çağı r ­
masayd ın. arkamdan koşmasaydın denize at -

7
layacağımı anlamıştın , yüzme b i lmiyordum .
O gün d e aynı ko rkuyu duymuştum .
Akşamı iple çekiyorum , s e s ını duymak
için sana telefon edeceğim , yoksa duramam .
Dün gece İ smet'leydim , orada yedim ( i ç ­
medim) , ard ından otel e b ırakt ı beni . Sa ­
bah daireye İ smet'le birlikte gittim , onun
tanıdığı bir iki arkadaş ı varmış , şube mü ­
dürü olan yarbay seyahatteymiş , durumum
ona bağlı, yardımc ı s ı b inba ş ı geç kaldı ­
ğım için bir şey söylemedi , sonuçta bir iki
öğüt le atlatacağım sanırım . Şimd i l ik hiç ­
bir iş im yok , bütün gün oturuyo rum . Ş im ­
di İ smet'in yazıhanes indeydim , yalnızım ve
telefonu bekliyorum .
Çok kötü bir şey oldu Jalem , gene aynı
kabus çöktü iç ime . Şehir l e raras ı hatlarda
ar ıza varmış. oysa sabahtan be r i bu anı
bekl iyo rdum ; bu sana benim şan s ım hakkın ­
da bir fikir ve r s in , berbat oldum , bu ak ­
şam içeceğim .
Evlat , canım ne olur hemen yanıt ver
mektuplarıma , seninle öyle doluyum ki hiç ­
bir şey düşünemez oldum . Tatl ım benim , ne ­
den bir resmini esirgedin benden . Evlat ev ­
lat evlat .
Ahmet

Anka ra P a l a s Ot e l i
İ zmi r .

8
S evg i l i J al e ci ğ i m,
Trende yazmaya başl ad ı m bile sana. Şu anda yedi k u rt
adam sarm ı ş çevrem i . N e yaz ı yo rsunuz d iyo r l ar. Öykücü­
yüm ben, bir öyk üye baş l ad ı m, d i y o r u m . l< itap l ar ı m ı n
ad ı n ı so ruyo r l ar, henüz yay ı m l atmad ı m, söz l eşme yap­
maya g i d iyo rum, diyorum. H ı ı ı, h ı ı ı, ad ı ne kitabı n ı z ı n d i ­
yo r l ar, " G e n ç J a l e ' n i n Ö l ü m ü " , d iyo r um !
O ğ l an l ardan bi ri fena değ i l; boy bos yeri n de, ço k hoş
mavi, aval g ö z l e ri var, ama k ı l ı k kıyafet köpe k l e re zi yafet!
" Zarfa bakma maz rufa bak " , hey g i d i T ü rkçeci hey ! Pa­
saklı bed e n i n u r i le yoğ r u l m u ş m u d u r d e rs i n !
Yan ı md a otu ran teyze yaygarayı basmadan ç ı kay ı m
şuradan bi raz. N e yapal ı m, E rg i n d e başı n ı n çaresine bak­
s ı n, ben Ankara'ya varmadan k i mbili r kaç kızı kafese koy­
muştu r ya! B udala, ken d i s i ne i nand ı ğ ı m ı san ıyor. Başken­
te varı r varmaz i l k işim ona aşk ı n g ö zyaş l a r ı mektubu n u
yazmak o l sun! O n u n ye rini ş u avala do l d u rtabi l i rim!
J al eciğ im, bu n l ar voleybo l maç ı n a g i d iyormuş. H e r bi­
riy le ayrı ayrı i l g i lend im! Ad resler a l d ı m, telefonlar verd im,
ben i m k i tabi i yan l ı ş n u mara; daha i l k g ü nden i stemem
ağabey i m i n bu rnundan geti rmek; adamcağ ı z k ı rk y ı l da
b i r kardeş i n i çağ ı rm ı ş tati l l e re; kar ı cı ğından ayrıl masa
anımsamaz d ı ben i ya, anacı ğ ı n ı on y ı l d ı r aray ı p sormad ı ­
ğ ı g i bi. İş yok oğ l an l arda; aval göz, Van G ogh'u v e O rhan
Ve l i 'yi seve rmiş, " İ stanbu l ' u D i n l iyorum G öz l erim l<apa­
l ı "yı göz l e ri kapalı okuduğu i ç i n soğ u d u m sal aktan .

9
B u mektubu o kuyunca gene zıvanadan ç ı ktığ ı m ı a n l a ­
yaca k s ı n . N e yapayım, e l i mde değ i l, k i m i zaman ö y l e b i r
coşuyo rum k i , dar gel iyor b a n a dü nya, f ı rl atsam m ı diyo­
rum kendi m i treni n cam ı ndan ! D ı şarıyı da sorma, tırtı l tır­
tı l deniz k ı y ı l a rı , "önde zeytin ağaçları, a rkası nda ya r".
H ay A l l a h ! N eden b i r i nsan l a b i r saat o l ma k yetiyor ba­
na? Tın tın, mübare k l e r tın tın, b i r de övünüyo r l a r ! N eden
övü n ü r şu i nsan l a r b i l m em k i . Ben de k i m i a rıyorum aca­
ba aşı k o l ma k i ç i n, herhalde b i z i m a radık l a r ı m ı z ç ı kma­
m ı ştı r anası n ı n k a r n ı ndan henüz! B e k l esek de yapsak m ı
zina kendi doğ u rd u kla r ı m ı z l a Adem babam ı z g i b i ! B i r sü­
rü koyun doğu rmuş, b i r sü rü de koyun doğuracak i nsan ı n
i l k icadı analarla, posbıyı k l ı hanende babalar başkente doğ­
r u i le r l iyo rlar!.. Ş un lardan b i r i n i n doğu rduğu erke k l e ev­
len i l i r mi a l lahaşk ı na sen söyle. Düşün bak, b i rine aşık o lu­
yorsun, "ebeveyn" böy l e ç ı kıy o r ! Zava l l ı Atatürk, he r
tren boşa l ış ında b i r kez daha ö l üyordu r; han i sizin k ı l ı k dev­
rimi n i z, han i sizin gözlerin izdek i her Türk on düşmana be­
del d i r p ı rı ltısı, diye! Ta ri hten on a l ı rd ı m hep d e !
Dostçuğum düşünüyo rum da, annemden s o n ra bana
en yakın i nsan sensin, annem de yaşına g ö re ne kadar b i z­
den b i ri değ i l m i ? Tab i i b i z i m rak i k konte s Fe rhunde'yi
unutma; k i m b i l i r Ankara l ı la ra nas ı l b i r romanti k sosyete
oynuyo rdu r !
Ka r ş ı mda k i koyun a n a ç o k k ötü bak maya başla d ı .
M ektub u kesip azıcık han ı m han ı m c ı k di l l eşeyi m o n u n l a;
oğu l cuğu da beni m g ibi b i r aşifteye kurban g iderse diye ödü
patlamak üzere; güzel A l l a h ırn, neden ben i de b u n l a r g i ­
b i y a d a o n l a rı d a ben i m g i bi yaratmad ı n d a rahat ı m ı ka­
ç ı rd ı n şu dünyada ! Reha'yl a nas ı l g id iy o r büyük a ş k ı n ı z?

Sacide

10
Jalem ,
Tat l ım benim . seni öyles ine arıyorwn
ki , İzmir'de miyim yoksa çölde mi? Çevrem­
de dolaşan insanları gö rmüyor , kentin gü ­
rültüsünü iş itmiyorum , hiçbir o l ay ilgi ­
lendirmiyor ben i s enden başka . Dün gece
mutluluğumdan ağladım mektubunu aldığım
an . Ha la aynı odadayım : penc e r e s i d enize
baksaydı ne olacaktı sanki ; ben senden baş ­
kas ını gö rmüyorum ki bakt ığım yerde . Za ­
ten yalnız kalmak daha iyi geliyor bana .
Bir yıl nas ı l kal ırım bir yerde havsalam
almıyor . Sen Ke rim ' e söyle , lütfen bir yo ­
lunu bulup beni İ stanbul ' a ald ırmayı de ­
nesin .
Beni ş imdi Bornova ' ya verdiler , orada ­
ki at surat l ı müteahhitle cebe l l e şeyim
d iye . Yarbayla t e ş e r rüf ettik : ş irin bir
pinpon . bağırıp çağırmak şöyl e dur sun .
"Hadi yavrwn sen hemen vazifene baş la , " de ­
di ve bütün bir hafta boş oturttu beni .
Yarbay klasik Osmanl ı tipiymi ş . "Eli pa ­
ket l i git , " dediler ama b en aldırmadım , o
da iyi davranıyor . Aklım fikrim İ stanbul ' a
tüyebilmek : belki biraz daha ahbap olur ­
sak bu pinponla ileride b i r şeyler yapa ­
b i l i r im .

11
Daha çok yalnız baş ımayım , seni düşün ­
mekten beynim duracak sanki; bir iki kez
İ smet'le yemek yedik . Bir ke re s inde " Şark
Kahve s i "nde yedik , oradakinin taklidi bir
yer; dalıp dal ıp durdum , hep seni arıyor ­
dum karşımda . İ smet , "Burada o l sun ister ­
s in , değil mi , " dedi , laf mı yani neler ve ­
rirdim bir bilse . İ şte aşık olamayacak bir
tip , artık haş a r ı l ıklarını bı rakmış ; öm­
ründe b i r kere b i l e konuşmadığı bir kız ­
la evlenecek , mutluluktan uçuyor .
Jalem , mümkün olduğunca içmiyor um , için ­
ce hep ağlıyorum . İ laçlarımı unutmuştum
canım , iyi ki anımsattın bana . Burada bir
piyano bulsam b elki bi raz daha kolay ge ­
çerdi günlerim .
Jalem , okulda Reha ' ya rastlar san lütfen
ç ıkma onunla ne olur ! S eni ö l e s iye ö z l e ­
d im , ö l e s iye s evd im zaten . S ık s ık yaz ne
olur! Beni b iraz ol sun düşündüğünü yaza ­
maz mıs ın? Evlat evlat evlat .

Ahme t

12
Dostum,
Be n i çok sevi n d i re n mekt u b u n u dün a ldım, paza r g ü n ­
leri a ldığım mektu pla r beni çok sevi ndiriyor. Kemal'i gön­
derdiğim perşembe gününden beri çok mutsuzdum. Kemal'in
burada kaldığı on gün bilsen ne kadar oyalanmış eğlenmiş­
tim, şimdi eskisinden daha çok sıkılıyorum. Dışarda güneş­
li bir hava va r a m a ben yerimden kıpırdamak bile istemi­
yoru m . Ah dostum. bilsen mektu pların nasıl mesut ediyor
beni, mektupla r ve haya l lerimden başka bir şey yok haya­
tımda. Evet g ittikçe genişleyen ve genişled iği n ispette be­
ni sıkan bir g rubum var. H epsi dost görün üyor; heyhay! ne
kad a r da uzak l a r be n d e n . İyi ki Sacide bu rada; g e rç i
onu da yirmi g ü n d ü r görm üyoru m. Telefonda konuştuğum­
da salı g ü n ü geleceğini söylemişti. Berm utat orta larda yok,
kim bilir hangi çılgın lık peşindel Ağabeyine gelince, merak edi­
lecek biri değ il ama ba na çok l ütufka r. Geçen g ü n telefon­
da, "be n i çok görmek isted i ğ i n i" söyled i. Ama yorg u n ka l ­
bim ceva p veremeyeceğ i m h i s leri a rtık din lemek d a h i is­
tem iyor. Zaten Sacide'nin, ağa beyiyle a ramda bir şeyler
olur diye ödü kopuyor, karşılaşma m ızı hep engelliyor.
Şimdi radyoda Sc h u bert'in Dördüncü Senfoni'si çalı­
yor. Evde yalnızım ve devam ediyorum. Jaleciğim, sevgili dos­
tum, ben i Kema l'i ihmal etmekle suçla ma. O seni a let edi­
yor; sen in merha metin beni değiştirsin diye ya pıyor a ma,
ben evde on g ü n hasta yata rken ba na yazmaya vakti ol­
m uyor derken çaya g itmeye vakti ol uyor. Senin Zeki'ye ge­
l i nce, ne d iyeyim, o kadar uzaktayım k i ve onu h iç ta nımı-

13
yoru m . Ya l nız h e r i n sa n ı n g üzel ta rafı va rdır, za m a n la
a n laşı l ı r. Hatırlar mısın sen Kema l'i de i l k gördüğünde
saçma ve m a n a sız bu l m u ştun a m a bug ü n öyle bu l m u ­
yors u n . . . Tetki k et, ha kikaten te miz bir sevg i ise, i n sa n ı
mesut eden bir ta rafı bul u n a bi l i r. Un utma k i bazen tem iz
bir sevg iyi bile bulamıyoruz. Ah dostum, öyle g üzel ke­
m a n sesleri d uyuyoru m ki şu a nda, keşke sen de bu rada
olsaydın.
D ü n biraz ben i sıka n bir şey old u; gerçi a n latamayaca­
ğım ama, bir yerde arkadaşlarla topla n mıştık, bir a ra pen­
cereye ya klaştım . Öyle bir ma nza rayla ka rşılaştım ki a n­
latm a ma i m ka n yok. Aynı şekilde sayısız ağaçla r, üzerle­
rinde h iç ya pra k yok! Upuz u n , si psivri, birbirlerine yakın ve
heps i n i n orta sında batma kta ola n g ü neşi n ışıkları! O ka­
dar boş, o kadar sessizdi ki, kendimi bütün o ağaçların a ra­
sında k i m sesiz r u h u m u n ızdırabı i le ya paya l nız ka l mış
sandım! O kadar boş ve sessizdi ki ağla maya başladım! Her­
kes şaşmış, ba na ba kıyord u . istersen sen de ba na deli de
a m a sa nıyorum sen ben i a n l a rsın .
iki g ü n ewel a n neme b i r mektup yaza ra k dönmek iste­
d iğ i m i söyled i m, ceva bı nı mera k l a bek l iyoru m . B u rada
m üth iş bir grip sa lgını var. Abla m ve bütü n ev ha l kı yat­
tı, bir ben, bir de Ü m it aya kta idik. Hasta ba kmakta n öl­
d ü k. Ba ba n evde yokken oraya gelebilsem ne iyi o l u r; an­
nen be n i sever, birl ikte g üzelce gezeriz. Kema l bir mektu­
bunda Nejat'ın senden çok hoşla ndığı n ı söyl üyord u; birlik­
te çaya gideriz.
Ba na, üzül me, d iyors u n . Fa kat ne yapayım, ızdırabı
çok seviyoru m . Saadeti n kıymeti n i a n laya bi ld iğ i m i ç i n .
Hayatta h e r ze1,1ki tatmak isterim, her maceraya atılmak
isteri m, her şeyi öğrenmek ka prisi o kadar ga lebe ça lar ki,
inatçılığımı bile u n uturu m . Sen benden daha da i natçı ve
g u ru rl usun, b u n u n için macera la ra katılmak istem iyorsun;

14
tatbike ça lış, bazen çok g üzel şeyle r keşfedebilirsin. As­
l ı nda dostu m bizi kimse a n laya mıyor: heyhay dostum hiç
kimse !
B i r de şu yen i ta n ıştığın Ahmet'i mera k ediyorum.
Mektu plarında h e rkesten çok o yer tutmaya başladı. Ya
Reha?
Ceva pları n ı her an bekliyoru m . Uzu n ve sık sı k yaz ba­
na dostu m .
Senin Ferhunde

NOT:
Bu raya g e l i rken a n nene M a n i di Fata bırakmıştım,
işi bittiyse gönderir misin? Abla m ı n eski bir m u a re
e l bisesi var, onu boz u p ke ndime etek ya pacağım.

15
Dostçuğum, b u rada b i z i m arad ı ğ ı mız, b i z i m kafada i nsan­
lardan her i k i cinsli güruh i ç i nde de ancak b i rkaç tane var.
G e r i si b o k . Ded i kodu, ded i kodu. B u mem l e ket ç o k p i s
J a l e, çek i p g itmek i stiy o r u m b u radan. B u rada S e l i m ad­
lı b i r çoc u k l a tan ı ştım. B i r de onun a rkadaşı N evzat v a r,
i ki s i de bu radan kaçmayı planlıyo r l a r, ben i de k ı ş k ı rtıyo r­
l a r. S e l i m'den sana son ra çok söz edece ğ i m . S ev i ş iyoruz,
çok başka b i r i nsan. N e çabuk deme, b i l i rsin ben duramam.
G eçen gün S e l i m bana, İ strati ' n i n Dünya ve İnsanlara
Dair ad lı, maka l e l e rinin top l an d ı ğ ı b i r kitap verd i . "1921
senesi başl a rında ' N i s H astanes i ' n i n doktorları ndan b i ri in­
tihar eden serseri G he ra s i m İ strat i 'y i ö l ümden ku rtar­
m a k l a, beşeriyete b i r 'ö l mez' hedi ye ettiğ i n i herha lde b i l ­
m i y o rdu" d iye baş l ayan b i r k i tap. Ç o k g ü ze l . İ nanmazsın
ben i ağ l attı . S e l i m' i sever g i b i o l uyo rum dostum . İ l k de­
fa bu kadar derin ve değ i ş i k duyg u l a r h issettim bu çocu­
ğa. O n u n l a b i r likte opera l a ra giderek, meyha n e l e ri d o l a ­
şara k hayatın tad ı n ı ç ı karıyoruz. B i r ö z ü rü var, çok k ı s­
kanç. S ü rek l i beni i z l iyo r, so r u l a r soruyor. B e l k i de bu yüz­
den bu aşka k ı yacağım; ya da onu n l a b i r l i kte ben de ka­
çaca ğ ı m bu baş belası meml eketten.
Dostum bana resmi n i göndersene. Yen i çektirmedinse bi­
l e en son o l a n l a rdan gönder. S e n i ço k ö z l e d i m ve yan ı mda
da geti rmem i ştim foto ğ rafı n ı ; S e lim seni tan ımak i stiyo r.

Senin Sacide

16
Sevg i l i dost,
Saçağın üstündeki kuş yuvasına bakarken balkondan düş­
tüm. Bacaklarım ve sol kolu m tutmuyor heyhay! inşallah okul
açılana kadar geçer Ja leciğ im: içimden bir ses bu kara şe­
hirden kurtulamayacağı m ı fısıldıyor. Bütün şanssızlıklar
neden ben i bulur bilmem. Zaten şanslı olsaydı m babam öy­
le erkenden ölmez, a n ne m tek başına bu hayat mücadele­
sine atılmak mecburiyetinde kalmazdı. Annem, a blamın do­
ğ u m u ndan sonra dönmemi istiyordu ama şimdi, Şehnaz'a
faydamdan çok zaranm oluyor. Ümit ikimize de koşuyor şim­
di zava l lıcık.
işte, dön üşte yapmayı d üşündüğ ü m üz her şey aksadı,
bütü n o masum pla n la r: Boğaz kıyısında gezintiler, piknik­
ler, sinema la r ve de çayla r . . . Heyhay! Dostu m J a leciğ im,
bize böyle uzaktan bir ya ba ncı gibi baktığımda öyle içime do­
kun uyoruz ki, gözyaşlarımı zor tutuyoru m! Düşü nsene bu
kada r iyi, temiz ve yüksek ru hlu kızla r ola lım da yok yere ız­
dıra pla dolu olsun hayatı mız. Ve hele şimdi ben i m şu ha lim,
s ızlaya n kolum, k ı m ı ldata madığım bacaklarım ve bütü n
bunla r sevd i ğ i m şehirden ve insa n la rdan kilometrelerce
uzakta, kara bir hasrette oluyor. Hele şu akşa m saatleri
bastırdığ ı nda Jaleciğ im:

Bir lamba h üzniyle


Kıe;ıldı altım ufuklardan ak�amın güne�i
Söndü göllerde ake;-i girye-ve�i
Gecenin avdet-i e;ükOniyle. ..

17
Ak�a m yemeğinden sonra deva m etmek üzere dostum,
pek bir halsizim.
Ablam yemekte ba na tesel l i veriyor, in�a llah kızı olur­
mu� ve in�allah benim kadar g üzel huylu ve yüzlü olurm u�.
Talihimi ise ağzına hiç a l m ıyor. Bense g üzel olmakta nsa
�a nslı olmayı tercih ederd i m ! Bilmem d ikkat ettin mi dos­
tum, birçok g üzel ol maya n kızın ne iyi evlilikler ya p ı p me­
sut old u kla rı n ı; hatta kendi kendilerine bile ne�eli ve me­
sut olabildiklerini. Çevrene d i kkat et göreceksin, tetkik
et. Sevgiler dostu m .
Ahmet'i bıra ktın mı? Reha iyi m i?

Ferhunde

18
Ja lem ,
Ben s enin gibi va zmayı bilemiyorum , ka ­
famın iç indekiler� kağıda dökmek i s t edi ­
ğimde paL·maklarımın uc undan eriyip akıyor ­
lar . Bilsen : seni nasıl sevdiğimi yazabil­
sem şaş ardın , anlatamıyorum ki .
Beni böyle yapt ılar işte Jalem ! Suç a i ­
lemd e ! Çocukluğumu anımsıyo rum: tek baş ı ­
ma geçen çocukluğumu ; Rum dadım , kö ş e s in ­
d en kalkmayan yaş l ı ninem . E n ç ok anneme
bağlıydım , ona sonsuz bir sevgim vardı , tek
va r l ığımdı o , onsuz yaşamı düşünemezdim
b i l e . Hiç a rkadaş ım yoktu , annem ve kar ­
d e ş l e r im , d ö rt kardeşt ik . Kendi kend ime
oyunlar icat eder , r e s imle r yapardım , pi ­
yanonun başına oturup tek parmakla kafa ş i ­
ş irirdim . Arkadaş ım neden yoktu? Sokak
çocuklarıydı onlar çünkü ! Annem sokağa
ç ıkmama hiç izin vermezdi . Maçka ' daki evi ­
miz in penc e r e s inden sokakta neşeyle oyna ­
yan ç ocukları gıpta ile seyrede rdim , on ­
lar gibi özgür ve edeps i z olmayı ne kadar
iste rdim b i l s en . Hiç konuşmazdım , konuşa ­
cak kimsem yoktu d a ondan , kard e ş l e r imin
a r a s ına b i l e ka r ı ş amaz d ım , ç ekini rdim .
Bana , " d i l s iz meee " d iye ad takmışlardı .

19
Annem kimi vakit beni konukluğa götürür ­
dü , d i z inin d ibinden ayr ılmaya ko rka rdım .
Hiç konuşmazdım , konuşmayı bilemezdim .
Benim için olay yoktu . Neşey i , sevinmeyi ,
gülmeyi bilmezdim ben . Babamın yüzünü sey ­
rek görürdüm . Onun geleceği gün evde ateş ­
l i b i r haz ı r l ık başlardı , heyecandan öle ­
c ek gib i olurdum , dadım beni süsler püs ­
ler . yanına götürürdü babamın , elini öpe r ­
d im . O da yanağımı okşardı benim , hiçbi r
zaman öpmezdi babam çocuklar ını : yanağımı
okşama s ı müthiş bir ilt ifatt ı ! O sevinç ­
l e taşkınl ıklarım o lur , neşelenmek i steği
doğardı i ç imde , ola ki b i r ş ımarıklık ya ­
pardım . o vakit babamdan yed iğim bir to ­
kat ya da i ş ittiğim bir azarla donup ka ­
l ırdım . Yanında ağlamazdım kimsenin , gider
yatağıma kapanır s e s s izce ağlardım . Anne ­
min akıl edip de beni avutmaya gelişine ka ­
dar . Babamın annemle yapt ığı tartışmaları
da yatağımdan d inl e r d im , ne konuştukla r ı ­
n ı anlamazdım , ama o gergin havayı dehşet ­
le sezer , babama çok içerlerdim ; çocuk ka ­
fama kar ş ın onlar odalarına çekilene , ses
kes ilene kadar uyuyamaz . kimi vakit de ya ­
tağımda ağlayarak sabahlardım. Düşünmeye o
vakitlerden başladım , ama konuşmayı bile ­
mem , öğretmed iler bana .
Bunları neden anlatıyorum sana . bu ap ­
talca şeyl e r i , beni o lduğum gibi tanıma ­
nı , her ş ey imle anlamanı i s t iyorum . Oldu ­
ğumdan başka türlü görünmek istemem sana .

20
Senin aradıkla rınla benim aradıklarım ay ­
nı ş eyler , buna eminim ; onun için senin ­
le yaşamımızı bir l e ş t i r i rs ek mut lu olaca ­
ğımıza inanıyorum Jalern . Geriye kalan tor ­
tulard ı r. d e ğe ri yok.
Kafamın içinde neler vardı , neler anlat­
mak istiyo rdum , nel e r anlattım ! İ zninle
bir s igara yakayım Jalem .
Evet , mektubunu on kez okudum . S en i s ­
tediğin kadar inkar et , dünyadan ve insan­
la rdan çok ş ey bekliyorsun . Bu düzen biz
istedik diye değişmez ki sevgili kızım , öy ­
le olsa ne kolay o lurdu dev r iml e r ! . . Bir
de , "karakte r sahibi olmak" . " ideal in ­
san" . "mut lak içtenl ik " .gibi deyimle r di ­
linden düşmüyor . İnan ki bu ins anlar yok
yeryüzünde . Sonra dünya biz istesek de is ­
teme sek de değişiyor , sen e ş i t l ikç i bir
topluma doğru değişt iğine inanıyorsun ama
ben pek öyl e göremiyo rum! Evet doğru , in ­
sanlar değişiyo r . üç gün önce bırakt ığın
insanın yerinde başka bir insan buluyo r ­
sun , ama istediğimiz yöne doğru mu bu de ­
ğişme? Başka yöne doğru mu? Dün anlams ız
bir tablo gibi seyrettiğim ağaçlar , bulut­
lar bugün heyecan veriyor , dün Allaha ina­
nan bugün isyan ediyor veya s anata tapan
adam Allaha dönüyor: bugün yaşamın anla ­
mı dediğin şey yar ın bir taş parças ından
daha anlamsız olab i l iyor . Bu kadar ince
bekleyişler gerekir mi acaba?
Sevgili çocuk , bu yolculuk da nereden
çıkt ı böyle? Ben senin sesini işitmeden na -

21
s ıl duracağım onca vakit . Sakın beni unut­
ma , döner dönmez ara , olur mu kaka bebek ,
sen dönene kadar yaş amayacağım hiç . hep
içeceğim işte !
Saçmal ıyorum değil mi? Ben şimdi bir şey
bil iyorum Jalem. o da senin yokluğunu ölü­
müne yaşamakta olduğum , b i l inç s izce , bir
kör gibi her an senin varlığını havada , su ­
da , yerd e , gökte koklamakta olduğum . sen ­
s iz yaşamayacağımı b i l iyorum ben .

Ahmet

22
Ja leciğim,
En iştemin doktor a rkada;;la rından biri ben i istiyor­
m u ş, ama ya<q farkı dolayısıyla cesa ret ede m iyormuş.
Eniştem, Ferh u nde'n i n bir ağzı nı a ra, bizim de on üç yaş
fa rkı m ız va r ama m utl uyuz diyorm u;;! Gön l ü m bir başka­
sında, isteklerimse o kadar uza klarda ki, ne diyebilirim bu
ta n ı madığ ı m adama. Ablam, acele etme dedi, daha seni
ne isteyen ler çıka r! Heyhay! Bazen i n sa n ı en ya kınındaki­
ler bile a n laya m ıyor! Beni a n layacak ve sevecek ola n o
insanı bula mada n sıradan bir kız g i b i nasıl evlenebilirim?
Ah J a lem, iyi ki sen va rsın. sana her şeyim i açabiliyo­
rum , beni a n lamak çok mu zor aca ba? Bizler şa ir ru hlu in­
sanlar olara k doğ m uşuz dostu m, bu yüzden bu kad a r ız­
d ı rap çekiyoruz. Evlenmek ve b u raya bu h a ra beye çakılıp
ka l m a k; yeşil bile b u rada iç kapaya n çirkin bir ren k ol­
muş. Ben ki yeşili severim; bilirsin tek taşım züm rüttür, ama
b u ra n ı n yeş i l i bile soğ u k. Sanki sa h raya ta ş atmışla r, iş­
te bu şehir. Benim orada şimdi sara rmaya yüz tutmuş yap­
rakla r ı m ı çok a rıyoru m. Orada n geçmeni, benim için ba k­
manı çok isterim. Ya den iz? Ben l iği m i n ne;;esi, daya nılmaz
mavi l i k, ru h u m u n sol u k ti rşe h ü z n ü den iz, den izi a nlat
ba na Jale; Bogaz'ı, o buğulu mor tepeleri! .. Ba na sık sık yaz
ne olur. Orada ola n her şey ben i m için m ü h imdir. Şimdi bil­
sen her şey ve her yer hatta herkes bin kere daha g üzel
kıymetlerle gözü mde tütüyor. Burada ise,

23
O eski hücreye benzer ki ömrümün kederi
Çekilmiş ufk-i teselliye karşı perdeleri . . .

Ja lem, tek tesellim daha önce de bahsettiğ im kütüp­


ha ne. E n çok a radığımız kita pla r mevcut. Son olara k Ba­
ragan'ın Devedikenleri'ni oku d u m, tavsiye ederim . Her şe­
ye rağmen ben i şimdi oyalaya n bir düşünce de Kemal dön­
meden önce birl ikte seyrettiğ i m iz iki fi l m . Schumann'ın
Hayatı, bir de Hamlet. Kitty ise yen i geldi. Artık uyu mam
gerekiyor, ba şucu mda oku l u n a rka ba hçesinde çekti rd iği­
miz fotoğraf du ruyor Jaleciğim, hani çimen lere uzan m ışız,
sen, ben ve Sacide. O günler ne güzelmiş! Sacide de tele­
fonda geleceğini söyled iydi, a m a hiç vakti yok, sevgilileri n i
birbi rleriyle yarıştırıyor. Adeta bütün şeh i r a rkasına düş­
müş. Zaten bizim m i l let sa rı saç, mavi göz görmesin Ja le­
ciğim. Sen ve ben isted iğ imiz kada r güzel ola lım . . . Hele şu
sıra l a r a n laşıl a n Sacide'n i n göğüsleri de çok büyümüş;
hani ba na büyük göğüslü derlerdi, a ma bu bir acayip olmuş
ya da sutyeni bir ga rip, sanki iki huniyi doldurup takmış ger­
danına, s ipsivri iki uzantı a d a m ı n göğsünü delecek g ibi,
komik! Kendilerini, ben yatağa düşmeden bir gün önce la­
tif bir del ika n lının kol u nda gezerken görmek saadeti ne
eriştim; burun buruna geldiğ i m iz h a lde delika n lıyı çekip ta­
ba nları yağ layarak yıldırım gibi uzaklaştı. Ba na koca peşin­
de koştu ğ u m u ima eden dostu muzu görseydi n çok g ü ler­
d i n . Ne yazık Ja leciğ i m, ne old uğum uzu en yakın dostla rı­
mıza bile izhar edemeyecek kadar zaval lı ve aciziz! Ah bu ağ­
rıla r Jaleciğim, günde dört defa kin inli gripin kaşeleri bile az
geliyor. Ablam ayrıca Kepler d iye balıkyağlı bir malt hüla ­
sası a l mış kuwetleneyim diye, bense günden güne erimek­
teyim. Ne zaman iyileşeceğim kimbilir? Bana sık sık yaz dos­
tu m, ya naklarından öperi m .
Senin ferhunde

24
Jale han ı m,
Dün gece birlikte volta att ı ğ ı n ı z beyle ahenginizi boz­
mamak için yan ı n ı za gelmedim. Bug ü n öğlenden sonra,
15.00 s ı raları nda say ı n annenizden müsaade alarak ya­
hut almayarak benimle birlikte Trieste'yi gezmek istemez mi­
siniz? Bu limanı benden iyi kimse bilemez! Size bu sözleri
sabah güvertede burun buruna geldiğimiz halde güzel göz­
lerinizi benden kaç ı rd ığ ı n ız için söylemek fı rsatını bulama­
dım. Cevabı kitabı n arasına koyarsanız memnun olurum. Bil­
diğiniz gibi kamara m ı n kapısı hep aralı kt ı r.
Siz saat 15.00 s ı ralarında rıht ı m civarı nda olursanız
ben sizi görürüm. Allah, sizi iyi görebilmem için binlerce
göz ihsan etti bu seferde bana; sadece rıhtımda değil, dün­
yanın neresinde olursanız olun, siz istedikten sonra ben si­
zi mutlaka bulurum.

İhsan

25
Jale hanım,
Hayır, ben sizinle dost, arkadaş falan değilim. Bir kadı n­
la bir erkeği n arkadaş olmas ı n ı ve öyle devam edecekleri­
ni düşünmek bile istemem. O dedikleri haremağaları için doğ­
ru olsa gerek. Sizin ne diye dostunuz olacakmışım anlama­
dım. Benim bir sürü erkek arkadaşım, meslek arkadaşım, ho­
vardal ı k arkadaşım, meyhane arkadaş ım, astlarım üstlerim,
akrabalarım var. Hayatımda birçok da kad ı n oldu. D ü n kah­
vede görüştüğümüz gibi; yirmi altı yaşında dört yı ldır deniz­
lerde dolaşan bekar bir adam ım. Fakat itiraf ederim şimdi­
ye kadar sizin gibi bir kızla karşı laşmad ım ve sizi çok baş­
ka hislerle seyrettim, dinledim ve hayran kaldım. Bu duygu­
mun, hayranl ı ğ ı m ı n içinde dostluk da olabilir ama cinsiyeti
bell i bir dostluktur bu.
Eğer size şimdiye kadar tan ımad ığ ı n ı z erkekler sizin
arkadaş ı n ı z olduklar ı n ı söylüyorlarsa, sadece sizi kaçı rma­
mak için uyduruyorlar bunu. Dün bana biraz da övünerek bah­
settiğiniz arkadaş l ı klar ı n ı z ı dinlerken içimden biraz g ü l üm­
süyordum size, ama kendi düşünüşümü açı kça ortaya dök­
mek isterim.
Sizinle tan ıştık ve sizi çok beğendim, beğenmekten de da­
ha değişik bir şey. Allah ı n kotardığı bir rastlantı! Buna baz ı ­
ları, "kader" der. bazılar ı , dün bizi birlikte gören ikinci kaptan
gibi, "Kızı kafese koydun," der, bazıları da, "Bunda ne var?"
der. Şu var ki yazgılar, rastlantılar derken kendimin kafese gi­
rip girmediği münakaşaya değer.

26
İnsanlar çok çeşit çeşittir. Yaşayan her kafa için bir fikir ol­
duğu söylenir. Ben her insan gibi yalan söylesem de yalan­
dan nefret eden biriyim. O nedenle size karşı kardeşçe bir
dostluk duyduğumu iddia edemem. Ancak yanımda bulundu­
ğunuz sürece birkaç saat derin bir zevk duydum. Gemiye ge­
lirken ve sizden ayrıldığım andan itibaren de duyduğum ga­
rip azabı izaha dahi kalkışmak istemem. Seyahatin biteceği,
er geç ayrılacağımız düşüncesiyle harap bir vaziyette uyudum.
Gece yarısı annenizle birlikte mışıl mışıl uyuduğunuz kama­
ranın kapısı önünden birkaç kere geçtim, bir seferinde da­
yanamayarak tokmağı hafifçe oynattım. Bilmem uyandınız ve
ben olduğumu anladınız mı? Bundan böyle rüyalarınız ka­
pı tokmağının kıpırtısıyla bölünürse bilin ki o benim! Sizi ar­
kadaşça değil aşkla sevmeye hazır bir adam! Yolculuk sona
ermeden sizinle daha sık karşılaşmak ve konuşmak isterdim.
istediğiniz an kamarama uğrarsanız, size hem sevdiğinizi
söylediğiniz ve dün birlikte içtiğimiz Calvados'tan ikram eder,
hem de yarım kalmış sohbete devam ederek birbirimizi da­
ha iyi tanırız. İnşallah beni kadın erkek arkadaşlığına inan­
mayan biri olarak kaba bulmadınız?
Mektubun edası garip oldu. Size bambaşka yazmayı
isterdim. Harikulade bir kız olduğunuzu, çok cana yakın ol­
duğunuzu, sizi gördüğüm anda içimde kopan fırtınaları iti­
raf etmeyi çok isterdim. Bunu dün de istedim, fakat siz bel­
ki bilerek, belki de bilmeyerek sözümü ağzıma tıkadınız. Or­
tada aslında sadece bir bahane olan, Trieste hakkında coğ­
rafi malumatlar kaldı.
Hiç olmazsa bana o söylediğiniz Peride Celal hanımın Yaz
Sonu kitabını vermek üzere kamarama uğrayacağınızı ve gö­
rüşeceğimizi umut ediyorum.

İhsan

27
Jale hanım,
Mektubunuzla beni o kadar üzdünüz ki ne yapacağımı şa­
ş ı rd ı m . Bütün bunlar o patavats ı z ı n , "İ hsan bey, galiba Ja­
le han ım sizi arı yor," diye bağ ırmas ı ndan doğduğu için de
o kıza, zavallı n ı n belki de hiç günahı yokken düşman oldum.
Onunla aramda hiçbir şey yokken, sadece nezaketen konuş­
malar ı m ı za dayanarak bana öyle seslenmişken nasıl da
sizi teşhir ettiğimi düşü nebi ldi niz? Ona hiçbir şey anlatma­
dım, bu olası değil Jale hanım. Sizi kamaran ıza girerken gör­
düm. Konuştuk. O s ı rada o da ileriden döndü ve bizi gördü.
Elbette yapt ı ğ ı terbiyesizce bir şey ve ben onu görünce
selam bile vermiyorum artık.
Sizinle konuşamadığım için sizden bir mektup rica etmiş­
tim; bu mektup sizi göremediğim zamanlar bana manen bir
destek olacakt ı , onu okurken sizinle konuşuyormuş gibi
olacaktım. Sizi görüp, konuşuncaya kadar dakikaları sayı­
yorum Jale hanım. Bir gülümsemeniz, bir sevecen bakı ş ı ­
n ı z bana her şeyi u nutturuyor, s i z i n b u düşünceleri niz asla
akl ı ma gelmez ve rica ediyorum, eğer sizi kaybedeceksem
o kızla birlikte size geleceğim ve yüzleşeceğiz. Başka na­
s ı l ikna edebilirim sizi , bana yaz ı n lütfen , o kadar üzgü­
nüm ki bilemezsiniz.
Ekseriya gündüzleri konuşamadığımız halde, kulağı m ki­
rişte ve dimağ ı m sizinle meşgul olarak her gece saat 12'ye
kadar kamaramda sizi bekliyoru m. Sizi bir kerecik görmek,
yan ı n ı zda birazcık kalmak bile bana yetiyor. O cümlemi de

28
geri al ıyorum, sizi kıskanmaya hakkım yok ama bu elimde
olmayan bir şeydi.
Beni tanı mamanız, bana olan güvensizliğiniz beni öldü­
rüyor. Nurten hanımla yüzleşmek istiyorum ve buna müsa­
adenizi rica ederim, bana hemen bildirin .

İhsan

29
Jalem tat l ı evladım benim , iyi ki döndün
yaramaz kız . bir daha sakın habers iz , mek
tupsuz , telefonsuz bırakma beni. S en ora
larda eğl enirken ben neler çektim b i l iyor
musun? . Dün hava fenaydı , içim kasvetliy­
.

d i ; yürüdüm durdum Bornova yol larında ,


yağmur a l t ında ; zatürree olur sam s enin
yüzünd en , unutma ! Akşam ote lde mektubunu
bulamayınca öksüz gibi kaldım ; gittim tek
başıma içtim Şükran lokantas ında , ardından
otele dönüp odamdaki fareyle konuşarak
s ızdım kal d ım .
Bu sabah güneş vardı ve ben iyimserdim .
Bornova'nın arnavutkald ırımlı yol l a r ında
b i r l ikte yürüdük seninle . Evlat dedim ,
Zeki'yi d e görmüyordur , Reha'yı da , Çe­
t in'i de ! O beni düşünüyordur , burada ol ­
mayı isterd i , yanımda , kolumda . Topuklu
ayakkabılarla da hiç yürüyemezdi ; mecburi
koluma girerd i , ben de koltuğumun altın ­
da s ıkıştı rırdım kolunu , o b iraz utanır ,
sesini çıkaramazdı . Kerimlere inen Ayaspa ­
şa ' daki merdivenli yolu anımsıyor musun? . .
O yokuşu s eviyorum artık , Ker iml e r oradan
taşınsa da arayacağım orayı .
Öğl en nedense aniden ş ehre döndüm , mek ­
tubunu bulmak iç inmiş . zarfı öpüp kokla ­
mak , yüzüme . gözüme sürmek iç inmiş ! Gül -

30
me zaaflarıma kaka bebek , sen de benim ka ­
dar seversin inşal lah da anlarsın bir gün .
Mektubunda hep alay etmi ş s in beniml e
ama o l sun , sen yaz da istersen hepsi alay
o l s un . "Hiçb i r imizin a i l e s i konuşmamız
için bebek öğretmen l e r i tutmadı ! " d iyor­
sun . Canımc ığım , ben de konuşmayı bil iyo ­
rum ama yeterli değil demek istiyorum , ya­
ni yazarken daha iyi anlatab i l iyorum ama
o bile yeterli değil sana olan sevgimi an ­
latmaya . Ben a s ı l kar ş ı kar ş ıya , yüz yü­
ze olduğumuzda daha iyiyim sanıyorum . O va­
kit insan yüzüyle , kaş ları ve göz l e r iyle ,
dudakl arı ve boynuyla , alnıyla b i l e konu ­
şup duygularını aktarab i l i r .
Jaleciğim , seni öyle özledim ki , bak ben
bir şey düşündüm : cuma r t e s i saat ya rımda
buradan b i r uçak var , ll'de ç ıkarsam ye ­
tişirim , pazartesi zaten Bornova ' dayım . Bu
değil, gelecek cuma r t e s i aya rlayab i l i r im
bunu . Sen de bana ayır bütün gününü , o gün
i ş in de yok okulda , seni nas ıl bulucağı ­
mı , nerede bulaşacağımız ı bana yaz e mi
canım?
Jalem , çok iyimserim bugün , içim iç ime
s ığmıyor , odamdaki fa re b i l e s empatik gö­
rünüyor bana , arada b i r fütursuzca dola ­
ş ıyor karşımda ama gece çıkıp burnumu yer ­
s e ka r ışmam , s en d e burunsuz "di l s i z me ­
ee"yi hiç sevme z s in .

Ahmet

31
Ca n ı m J a leciğim,
Biliyorum ba na bir hayli dargınsın, fa kat emin ol elim­
de olsa her za man yaza rı m . Tesel l iyi sana yazma kta bu­
l uyorum biliyors u n . Kema l'e bile n e za m a n d ı r bir satır
yazm a d ı m . Deva m lı ateşim çı kıyor ve yatma k zorunda
kalıyoru m. Yatarken derin düşünme fırsatı buluyoru m.
Hayatı ma bir değ işiklik vermek istiyorum a m a bilmem
ya pa bilecek m iyim? Aslında ya rd ı m ına ihtiyacım var sev­
gili dostum . Verdiğin havadisler bana memnu niyet veriyor.
Ihsan ile olan durum, senin de ona ka�ı boş olmadığını gös­
teriyor. Kema l sa na Nejat'ı ta n ıştırdığında onun biraz
garip bir insa n olduğ u n u, ru hen çok zor olduğunu ve a ra ­
nızdakinin sürmeyeceğ ini söylem işti ba na. O n u n için so­
n uca şaşırmad ı m . Jale, bir ba kıma haklısın, bu nca işe
yara maz insan ı nereden bulduğumla a lay ediyorsun. Hak­
l ısın. Fa kat ben insanlarla meşgul olunursa onları değiş­
tirebiliriz diye düşünürüm. Nejat beni çok sever, ben de onu.
Çok okur, müzik sever, velhasıl konuşu lacak bir insand ı r.
Ama seninle bir şeyler ters gitmiş olabilir. Bana sorarsan
mesele ortada; birkaç hayranınız birden olmasından bu du­
rum: ne dersin? Ama hiçbiri de esaslı değ il d iyorsun. Ge­
ne de Nejat sana meşhur "de�er"i getirecek. Artık def­
teri a l ma k için nezaket göste rirsin ca n ı m !
Gaz.ap Üzümleri ni okudum, sana d a tavsiye ederim. Ak­
'

denizi de okudu m. Şaha ne, tavsiyene teşekkür ederim. Yi­


ne de ben perişan ruh u m u n tesellisini Cenap'ta buluyorum
Jale.

32
Bir tahassürle dem-be-dem dönerek
Eylemek cebhe-i hayata nazar
Bu azimette bir fecaat var!..

Biliyoru m üç yıldır ne Serveti F ü n u n'dan ne de tever­


rüm edebiyatından ya ka nı kurta ra madın diye a lay edecek­
sin, ama ah ne bileyim, maziyi çoktan arkada bıraktım, hem
de h iç dön memek üzere! Fakat istikbal ben i tatm in etmek­
ten çok uza k! içimde birçok a n lar bitmek tükenmek bil mez
bir yıkıntı, bir huzursuzl u k var. Bula madığım, bula mayaca­
ğım bir şeyi daima a rıyor g i biyi m . Nedir? Ben i mesut ede­
cek ne g i bi bir şeyd i r onu da bil m iyorum.

Sevgilim dinle, i�te bad-i hazan


Müteverrim misali öksürüyor
Hem de bir öksürük ki çok sürüyor.

Jale, mektubunda, "Beni ya da karşında kini hatta ken­


dini etkilemek için bu durumlara girmeyesin!" diyordun. Bu­
na hem a lındım, hem de sana hak verdim. Evet biz dostuz,
a m a sen benden çok ba şkasın, ben de senden! Ben ru h u ­
m u n her sızısın ı bir bir yaşa rı m . Adeta gözlerimden sıza r
acım, a ma sen nasıl sakin kalıyorsun? Kederden boğ u ld u ­
ğ u n u biliyoru m a ma o a nda b i l e tees s ü rü n ü zapt ed i p
ka rşında kine tesel l i vermeye ça lışıyorsu n. B u n u n la birl ik­
te bu fa rkın a n laşma mızı bozmamasını temen n i ediyorum.
Dostluğa ina nıyoruz. Birbiri m iz için e l i m izden gele n i yapa­
rız. Ba na öyle geliyor ki dostu m, d ü nyada saadet denen
bir şey yok, bizler boşuna çırpınıp du ruyoruz. Zaten r u h u ­
m uzu bütün çıplaklığıyla kimseye gösteremediğimiz için da­
ima yalnız ka lmaya mahkumuz. Boş felsefelere de nereden
daldım. Ca n ı n ı sıktı m , affet Ja l eciğim.
Son mektu bunda, biraz uça rı olmaya çalış demişsin.

33
l.aten hep öyle değil miydim? Ca nım macera istese, ama is­
temiyor. Bu a rada Sacide de ben i çok üzd ü . Bir gece onla­
rı küçük karde;;i Oğuz ve ağabeyiyle yemeğe çağırdık. Ablam­
lar yoktu. Ümit'le ben yemekler hazırlad ık. Gelgelelim birkaç
kadeh ;;ara pta n son ra Sacide ben i bir kena ra çekti ve ağa­
beyini ba;;ta n çıkarmaya ka l ka rsa m o da Üm it'e ka nca ta­
kacağını söyledi. Ağzım açık ka ldı Jale! Dü;;ün on bir ya;;ın­
daki çocuğa sulanmayla tehdit ediyor ben i . Sa n ki ağa beyi­
ne ben kuyruk sallıyoru m! Artı k ona, ben i mle tanı;;tığında n
beri adamın her g ü n bana telefon açtığını söylemek isteme­
dim. O g ü n, çok kızdım ve dedim ki: "Böyle bir ;;ey ya psa m sırf
sen tehdit ettiğin için yaparım, hem de senin ruhun duymaz.
Ama sana ka r;;ı bir aksülamelle ha reket etmek de benim gu­
ruruma dok u n u r. Ç ü n kü ben ;;erefl i bir insa nım." O g ü nden
beri hiç aramıyor beni. Bilirsin ben kolay kızma m ve sabırlı­
yımdır, ama solcuyu m diye böbürlenen bir i nsa ndan bu söz­
leri duymak öyle dokundu ki; ona ;;imdi be nim de ;;a;;tığım
bu ceva bı vermek zoru nda kaldığım için kendimden hicap edi­
yorum. Böyle bir ;;eyi nasıl söyleyebildi bana? Bence dostu m,
Sacide'nin ne solculukla ne yazarlıkla ilgisi var. Şa ir olma yo­
l u nda da değil, o n u n yol u çok ayrı, bizim m üsa maha mız ve
sevgimize dayanarak bizimle bir biçimde oyun oynuyor. Kim­
bil i r ha kiki duyg uları nedir ve arka m ızda n neler söylemekte­
dir. Hayır bu konuya kapa n mak istemiyorum. Heyhay! İnsan­
lar o kadar kaypak ki, böyleleri ben i derinden yaralayınca yok­
sa M'n in o sessiz ve temiz ilk sevg isine dönsem mi diyoru m.
Onunki kada rını bile bulmak belki de mümkün olmayacak! As­
lında yarın M çaya çağırmı;;tı beni. Ah bilmem ki layık old u ­
ğ u m uz saadete eri;;ecek miyiz b i r g ü n , yoksa h e p kazık m ı
yemek nasibim iz. Yaz ba na sık sık ne olur Ja lem. S a n a d a
kimi soracağımı ;;a;;ırıyorum. Reha? Ihsan? Zeki? Ahmet? Lis­
teye ba;;ka ları eklendi mi?
Senin Ferhunde

34
KENDİME O KADAR ACIYORUM Kİ. ÇÜNKÜ SENİN BAKIŞIN­
DA BİR İNSAN OLARAK TANITILDIGIMA ÜZÜLÜYORUM. TA­
NITILMAK BAŞKADIR, GERÇEK BAMBAŞKA. EVET SEVDİM
SANDIM, İNSAN GİBİYİM SANDIM. SANA BURADA KENDİM
İÇİN DEGİLİM DESEM İNANIR MISIN? TOPRAK BİR İLİGİN
ÇÖMLEGİDİR; KENDİ İÇİNDE UYUMLUDUR. SANA GÜLERDİM.
İNCE RUHLU GÜZEL DIŞVARLIK, NEDEN HİÇ KİMSEYİ SEV­
MİYOR DERDİM. ŞİMDİ İSE HER GÜN DOSTLUK, SEVDA,
SONSUZLUK, YANİ DÜŞÜNCELERLE SENİ KENDİMDEN ÜSTÜN
BULUYORUM. İNSAN SEVMELİDİR. AMA NEYİ SEVMELİDİR?
KİMİ SEVMELİDİR? NASIL SEVMELİDİR? BUNLARI SAKIN
RUHSAL BUNALIMLAR SANMA. BİLİNÇLİYİM. İÇ DİYE BİR ŞEY
VAR. KURTARILMAYI BEKLEYEN İÇLER, KURTARILMAYI BEK­
LEYEN DIŞLAR! HERKES, BÜTÜN EVREN BEKLİYOR! BİZİ.
BİLİCİ DEGİLİM.
HATTA DÜŞÜNDÜM DE, SENİNLE BİR GÜN KARARLAŞTI­
RALIM, İNSAN OLMADIGIMIZI İLAN ETMENİN, "KENDİNDE
İNSAN" OLMADIGIMIZIN BİR KUTLAMA GÜNÜ, KIRMIZI­
LARDAN BİR KIRMIZI. HER ŞEY söz'LE Mİ BAŞLADI, SEV'LE
Mİ, NUR'LA MI JALE? İŞTE ÖLÜ İNSANLAR OLDUGUMUZU KA­
BULLENMENİN GÜNÜ BİR KIYIYA GİDERİZ. DENİZ KIYISINA.
KUMSALA, DENİZ YARATIKLARININ UFALANMASINDAN OLUŞ­
MUŞ ANTİK KUM. ORASI BİZİM, İLERİDE HER NASILSA BİR
GÜN BİRBİRİMİZİ YİTİRİRSEK, NE DE OLSA YİTİRECEGİZ
ÖLEREK, ARTIK DÜŞÜNCE, SEVDA TOPRAK OLUR, MESKENİ­
MİZ OLSUN; ANIMSADIGIMIZ ZAMAN, YALNIZ DAHİ OLSAK
GİDELİM ORAYA, DÜNYADAKİ ANILARA, DOSTLUGA, SONSU-

35
ZA BAKMAK, BİR DAHA ONLARI CANLANDIRMAK ADINA
KOŞALIM, HER YIL O GÜN O SAAT VARSAK BULUŞALIM,
YOKSAK TEK TEK.
DENİZİ İKİMİZ DE SEVERİZ, NE DERSİN? YILLAR YILLAR
SONRA DA YAGMUR YAGSA, GÜNDELİK KAFALARDAN ARINA­
RAK KİM ÖNCE ÖLMÜŞSE KALAN ONU ANSIN. O KUTSAL
YERDE ORASI BİR TAPINAKTIR ARTIK, GEÇMİŞİ DE DÜŞÜN­
MEK İÇİN DAHA RAHAT BİR VÜSAT BULABİLİRİZ ALNIN AK­
LIGI GİBİ, ALIN KEMİGİNE YAPIŞIK OLAN KUTSAL ET! ÇÜN­
KÜ KİMİ DURUMLAR İNSANI DÜŞÜNMEKTEN DE ALIKOYU­
YOR, ÖRNEGİN EVLERİMİZ. BİRİ YATAN BİRİ KALKAN ANNE
VE BABALAR. ŞİMDİ BİR İCAT ÇIKARDILAR, ANNEM BABAMIN
BİR SECCADE BOYU GERİSİNDE NAMAZA DURUYOR! BUNA
GÜLÜMSEYECEKSİN!
BULUŞMAK İÇİN DAHA GÜZEL YERLER DE DÜŞÜNE BİLİ­
RİZ. ÇAMLIK GAZİNOSU KÜÇÜKYALI'DA. HANİ DALLARINI
DENİZE DOGRU AHTAPOTÇA UZATMIŞTIR , YAKALAMAK ÜZE­
RE GÜNEŞİ, BÜYÜKADA DA VAR; GİDERDİK, REHA KARŞILAR­
DI BİZİ, MEZ GAZİNOSU YA DA AYAZMA, o ıssız, YEŞİLLİK
DOLU KUYTUSU ARNAVUTKöY'üN, CENNET BAHÇESİ? ..
DOGANIN KÖKLERİ DE VAR, YOKLUGUN BİLİNÇSEL BÜ­
TÜNLÜGÜ.

SENİN ZEKİ

36
Jaleciğim yazın, yazın ellerimin arasında; ruhunu tutuyorum
san k i , bunca zamandan sonra tam beni unuttun ya da da­
rıldın derken. Aklımın ermediği, hatırlamadığım bir sürü de­
dikodu yüzünden boşu boşuna evhamlar etmişsin dostçuğum.
Tevekke l i i çten bi r sıkıntı duyuyordum ve yazamıyordum sa­
na. Senin de ne kadar sıkı ld ı ğ ı nı anl ıyorum ş i m d i .
Dostum, bizim aramızı açmak istiyorlar. B u ! Başka hiç­
b i r şey değ i l . E rg i n buda lası kend i s i n i reddedi nce m i a k ­
l ı na g e l m i ş sen i n i ç i n ö y l e şeyler anlattığım . Kendi s i ne so r
baka l ım, hayatta en çok değer verd i ğ i m, en dü rüst a rka­
daş ı m ı n sen o l duğunu kaç kere d i n l e d i benden. Yal an ca­
nım ! Ferhunde'nin anlatt ı k l a rı da seni etk i lemiş anlaşılan.
Ne a n l attı ğ ı n ı b i l miyorum ama dansa g i tti ğ i m i z i, eğ len­
d i ğ i m i z i ima ettiğ ine g ö re demek ki sana bir sü rü saçma­
l ı k yazmış. N e i se, b i z i m dost l uğumuzun a rasına h i ç k i m ­
s e g i remez, b e n sana h e r şeyi h e r zaman söylem i ş i m d i r ve
senden asla g i z l im o l mamıştır. N eden yalan söyleyey i m k i
Jale? Ben ancak ben i an lamayacak ya d a ayıp layacak
insan lara yalan söylerim. Sen ben i h i ç b i r zaman ayıp lama­
d ı n k i ! B ana i nand ı ğ ı na em i n i m, ama b i r şüphe dalgası­
nın bile a ramıza g i rmesine müsaade etmeye l i m dostum ne
o l u r. Sen ben i m b i ri c i k dostumsun, sen in katıksız, sağ l am
dostl uğ un, riyadan uzak ayd ı n l ık g ö z l e rin, ben i m l e daya­
nışman ve bu rahatlık . . . Başka k i m i n l e bun l a rı duyab i l i ­
r i m can ı m ? G ün l erd i r i ç i m sıkı ldı, Ja l e neden m e ktup
yazmadı d iye rahatım kaçtı . B i z i m dost l uğumuzun derin
ussal b i r anlamı var, bu kad ı n erkek bağ l ı l ı ğ ı g i b i hiç de-

37
ğ i l . B unu ö y l e z ı rtl a r, p ü s ü r l e r, h ı rt l a r h i ç bozamaz. S e n i
sev iyo rum can ı m dostum, u l a n o kuyan d a a ş k b i l mem
nesi zanneder ! Aman ne umu rum !
G eçen mektubumda da bahsettiğ i m g i b i b u rada süksem
m üth iş. Y ü z ve fizikçe çok değ i şti m . Ağabey i m l e iyi a n l a­
ş ı yo ruz. M edeni b i r adam, ben i m l e b i r l i kte karı c ı ğ ı n ı n
kendisini a l datt ı ğ ı n ı v e başkasına kaçtı ğ ı n ı unuttu b i l e ! B i r
a ra o n u n l a v e ço k zen g i n uzak b i r a k rabam ı z l a İ stan­
bu l 'a gel eceğ i z, mutl aka sana yaz a r ı m, b u l uşuruz can ı m .
G el i rken el ime sıkıştı rd ı ğın kita p l a r ı n i kisi n i de o kudum
dostum, bana sorarsan H onore de Ba lzac sam i m i değ i l; ne­
den l e ri n e g e l i nce sa na uzun uzun a n l at ı r ı m . B en i m dene­
yim l erim başka tü r l ü can ı m !
Aile Çemberi'ne g e l i nce, b e l k i de ya l n ı z v e küskü n b i r
saatimde o kuduğum i ç i n duygularım çok değ işik. Adeta b i r
g i rdaba yakalandım v e kendi m i bi r lab i rentin ortasında bul­
dum. Zaten b e l k i de ben asl ı nda tam te rs i n i g ö ste rmeme
karşın ço k i radesi z ve zay ı f ı m ve i le rde de bundan ço k za­
ra r edeb i l i ri m . Döniz H e rpen ' i n ı zd ı ra p do l u hayatı bana
o kada r cazi p g ö ründü ki, b i r a ra ağabey i m bana ne o l d u
d iye e n d i ş e l e n e re k, b e n i zo r l a gece l o ka l l e re götürdü.
H atta b i r seferi nde Ferhunde'yl e karş ı l aştı k. Yan ı nda o tip­
s i z sevg i l i s i v a rd ı .
K i m i vakit bambaşka b i ri o l uy o r u m . H e r an başka b i r
yaşam düşün üyo rum. Bana en ço k mutl u l u k ve ren i kab u l
etmemek apta l l ı k o l u r tab i i . İ şte bunun hang i s i o l du ğ u n u
b i l em iyorum. İ şte gene romanti kl eşti m!
B u rada E rg i n'den son ra yeni bir aşı ğ ı m o ldu. Yaş l ı ca b i r
bey ama ç o k zen g i n d i . B ütü n çı l g ı n l ı k l a rı yap ı p sepetl edim
m o ruğu ! G a l iba ben i m kada r çabuk değ i şen ve sürek l i e l ­
d e edemed i ğ i şey l e r i n peşi nde koşan, her an b i rb i ri n i n z ı d­
dı o l an ve sonunda kendi n i tan ıyamaz o l an b i r insan dü nya­
da mevcut değ i l d i r. Bu neden böy le dostum b i l m iyorum.

38
İ stan b u l 'u ço k özled i m . B u kentte i nsan l a r d ö k ü l üyor
dostum, İ sti k l a l Cadde s i ' nden şöy l e b i r geçi ve rseyd i m
ş i mdi; A l i pek'te nefis b i r bo rdo kadife g ö rmüştüm; Daryo,
Zara, S i l v i a, N ec m i R ı za, Ko l l aro . B e n i m i ç i n gezi n o ra­
l a rda, vitri n l ere bak, ben de yakında ge leceğ im bi ricik sev­
g i l i dostum.
G ö z l e r i nden öperi m .

Sacide

39
Bu gece mektubunu aldıktan sonra içmem ge ­
rek ama önce yazıyorum . Zaten aske r l ik mu ­
sibeti kafi asap bozuyor , sense uzaktasın ,
bari böyle üzmesen beni . "Ben bir şeye ka ­
rar vermiş değilim , kendi kendini kışkırt­
ma , ben s eni bir dos t , arkadaş olarak gö ­
rüyorum , " diyorsun . Sana dünyayı göremeye ­
cek kadar bağl andım , sense nas ıl bu kadar
kat ı olabiliyor sun? Ne biçim s evgi bu se­
nirıkisi? Sevgi ve inanç birlikte yürür , in­
san sevdiğine inanır; körü kö rüne inanır
yahut inanmadığını hiç sevmez , sende bu me ­
kanizma nas ıl başka türlü işliyor böyle ?
S eni s eviyorum v e h e r s evenin hakkı
olan s evilmek ihtiyacıyla kıvranıyo rum ,
s ense sürekli enge l l e r koyuy o r sun araya ,
sanki beni sevmek bir zül o luyo r sana !
Bence , z o r l a sevmemeye ç a l ı ş ıy o r s un be ­
ni . Bir kadın bu kadar sevi l di mi mut l a ­
ka seve r ; s en de b eni seveceks in ama s e ­
veceksin !
Şu anda uçak biletim elimde ağl ıyorum ,
ge lmemi neden i s t iyo r s un öyl ey s e, b i r
"dostu" görmek için mi? Düşünüyorum da , iki
ö z l emli a ş ık gibi kucaklaşacak yerde an ­
lams ız duygularla mı duracaks ın kar ş ımda?

40
S enin ö z gü r lüğüne falan ka rıştığım yok ,
sana güvenim sonsuz . Reha ' yla da görüşe ­
b i l i r s in Zeki ' ye d e gidebilirsin . bütün
dünyayı da sevebilirsin , bir tek beni sev ­
me ! Ah nas ıl yaşayacağım ben?
Beni üzmekten zevk mi al ıyo r sun yoksa?
Belki de! . . Öyleyse unutalım he r şeyi . Or­
han' la S evim nas ıl l a r ? Çömlek boyuyor mu­
sun sıkıldıkça , ş iir yazıyor musun? Her gün
mektebe uğruyor musun gene?
Jalem, seni bütün günahl a r ınla o lduğun
gibi seviyorum , elbette istediğini seçmek ­
te özgürsün; ama beni seçme z s en ben ağla­
rım kaka bebek !

Di l siz Meee

41
Ja le; sevg i l i Jale! Yega ne dostu m, sevg ilim, dostum, dos­
tu m !
Mesud u m, evet, seviyo rum, çok mesud u m , bütü n ço­
c u k l u k hayalle rim izde özlem i n i çektiğ imiz o aşkla ka rşılaş­
tı m ! İ n a n m ayaca ks ı n a m a haya lleri m i n erkeğ i n i buld u m ! . .
A h ; h a tıra defte rime s o n u nda d ü n a kşa m ne yazd ı m
ba k: "Al l a h ı m sa na ç o k ş ü k ü r, ben i mesut ettiğ i n i ç i n
sa na i na nacağ ı m a rtı k." Ah! G ü l m e sa kın Jaleciğ i m , Al­
la ha se n i n de ka rş ı na seveceğ i n biri n i çıkarması için d u a
etti m . H eyeca n b i r tufa n g i b i bütü n ru h u m u n etrafında
dön üyor, son ra o hafiflem i ş rüzg a r olan ru h u olduğu yer­
den kaldırarak a rş-ı alaya doğru sürükl üyor. Bekir! Düşün­
d ü kçe evet aynen böyle bir tufa n; n efe s i m i kese n, zih n i­
mi a l la k bulla k edip. saadetten ayaklarımı yerden kesip be­
n i u ç u ra n bir tufa n bu a ş k denen şey. D u r biraz! Bekleyi p
kend i m e gelemezsem h içbir şey yaza mayacağım dos­
tu m. d u r! ..
Her g ü n telefon ediyor, g ü nde üç defa, beş defa. Bir se­
sini duyayım ded i m, d iyor. Telefon ettiği m u ha llebici demiş
ki, oğl u m sen b u kızı bir a n evvel al da telefon parasından
ku rtul! .. Ah evet seziyordu m ama sa na bile yazmadım, çün­
kü o kadar ta l i h sizim ki ne de olsa bu da ol maz diyord u m .
Kema l'in bir a rkadaşı. a rada sırada uğ ruyor, beni evden alı­
yor, birlikte yü rüyord u k. Çi rkin bir yüzü n a ltında, a ltından
bir ka l p Jalem! H a sta l ığım uza m ıştı; her a kşam hafif bir
ateşim çıkıyordu; g ü ndüzleri m i pineklemekle geçiriyord u m ;
b u şehre a l ışmak i m kansızdı; h e r şey, h e r şey beni bedbaht

42
ediyordu! Oysa ;;imdi!.. Şimdi ben i bir seven ve anlaya n va r
dostu m ! ! ! Bu ne demek bilemezsin. Ne ate;;im ç ı kıyor, ne
içim sı kılıyor!?! Ah ka rde;; i m i bile, Ü m it'i bile seviyor o. O,
herkesi seviyor; her ;;eye kıymet veriyor! insa n sevg isine
i n a n ma mayı kendime o kada r telkin etmişken işte beni bi­
le elde etti. Abla m da seviyor onu. Alla h ı m ne kadar iyi, g ü­
zel (evet g üzel), a kı l l ı, büyü k bir insan o!
Kemal a rtık ba na h iç yaz mamaya ba şla m ı ştı. Ama
şaşırm ıyordum, böyle olacağ ı n ı biliyord u m . Jalem üzül­
düğümü sa nma. Evet ;;üphesiz ki Kemal'i kaybetmek iste­
mezdi m a ma bir ya nda n da öyle iyi bil iyord u m ki o n u n be­
n i unutacağ ı n ı . Bir kere çok kısa bir zama nda pek çok
sevd iği ve birçok fed a ka rl ı kl a rı esirg e m ed iğ i bir başka
genç kızı u n utarak beni sevmişti. Ben i de o kadar kısa bir
za ma nda unutma sı norma ldi. İkincisi ben Selanikli değilim;
a ilesi n i n ben i a l ması çok ş ü pheliydi (bir mücrimmişim gi­
bi). Ü çüncüsü ben i m annemin de onu iste mezliğ ini ortaya
koya rsak işin içinden çıkma k zorlaşıyordu. Öyle asil bir ru­
hu var ki Bekir'in, Kemal hakkında en ufak bir imada bile bu­
lun muyor. Belki de Bekir olmasayd ı Kemal'den ayrılmak be­
n i muzdarip edebi lecekti . . .
Sa n ki birbiri miz için doğ muşuz; o da son ba h a rı ve yü­
rü meyi seviyor, o da solcu, söylememe l üzum yok benden
çok ileri ve dolayısıyla okumayı seviyor! Operaya gidiyoruz,
münazaralarda konuşuyor; onu d i n lerken bin kat daha
çok sevdim, dinleyen lere öyle hakim ve sem patik ki; çayla­
ra da gidiyoruz, o da dansı çok seviyor! Bu yıl avukat
olacak, askere g idecek ve stajdan son ra evleneceğ iz. Ne
kadar mesut ve ne kadar heyeca n l ıyı m . Çok yorgun olmam
gerektiğ i n i biliyorum a ma yorulm uyorum! Bir tek endişem
var: ya hastalanırsam; o hasta la nırsa; ya ben ölürsem; sa­
adeti bu kadar yak ı n ı mda tefrik etm işken ya ona bir şey
olursa; ya hastalığım ciddi ise! Heyhay! Dostum!

43
Bizi raptey/eyen bu hissiyat
Daha kaç hafta berdevam olacak?
Bu muhabbet, bu iptila, bu hayat
Yine ewelkiler gibi solacak ...
mı?

Ja leciğim, a n la ş ı l a n çok meşgulsü n gene. Bu kada r


uzun a ralar verd iğine göre mektupları na? Belki d e şii rleri­
ne kapandın gene. Ben a rada bir kara l ıyorum a ma değer­
li bir şey çıkm ıyor. O benden ısrarla şiirlerimi oku m a m ı is­
tiyor ama cesa retim yok dostum. Korkuyorum; ya şiirleri­
mi beğenmez de benden de soğursa, hayır hayır asla ona
okuya ma m yazdıklarımı. Zaten artık şiir m iir umurumda de­
ğil. Aşk her şeyi unutturdu ba na. insan bu kadar umut do­
luyken şiir yaza maz Ja leciğ i m . Şiir a ncak bedba htken, ız­
d ı rapla tere n n ü m edilebilen bir şeydir. Nazı m Hikmet bir is­
tisnadır. Ben haddimi bilirim. Sanatı daha doğrusu şiiri terk
ed iyor, onun yerine aşkı a l ıyorum dostum! Aşk m üthiş bir
şey! Korkunç bir şey bile denebi l i r! Ama inan ki dostlukla­
rı asla öldürm üyor. Bilakis seni, Sacide'yi eskisinden çok se­
viyor ve sizle rin de mesut o l m a n ızı istiyorum.
Seni h içbir zama n unutmayaca k kardeşi n . Sizinki lere
sela m .
Ferhunde

Radyoda Chopin çalıyor, ba//ade. Hatırlıyor m u s u n fi l m i n


s o n sah nesi n i? Tuşla ra d a m layan ka n ben i n e kada r ağ­
latm ıştı. Oysa şimdi ebedi bir saadet şarkısı g ibi geliyor
bana, hüzün vermiyor artık. Aşk var dostum, aşk var ve her
şeyi iyi ed iyor aşk, d ü nyayı g üzelleştiriyor. İnsa n ruhu
a ncak aşkla şa h i kasına kavuşuyor! . .

44
Jale, sevgili ben'im,
istanbul'daki konuşmalarımızdan, beni çok havai biri
olarak tanıdığın anlaşılıyor. Gemideki o seferde, seni henüz
tanımadan evvelki hayatımla seni tanıdıktan sonraki o ka­
dar değişik ki bazen ben bile kendimi tanıyamıyorum. Hak­
lısın, "kadınlardan, kızlardan başımı kaşıyacak halim yok­
tu". Artık o günlerle beni yargılama güzelim. Ben sana aşı­
ğım. O günler milattan önceydi. Sana ve belki garibine gi­
decek ama seninle birlikte Allahıma döndüm. Annem hafi­
zedir Jalem ve ben küçükken bana da Kur'an-ı Kerim'i öğ­
retmiştir. Fakat ben okulda ve gençlik yıllarımda onu bir
kenara koyup hayata dalmışımdır. İşte seninle birlikte yeni­
den imana geldim! Gülme bana sevgilim, beni yavaş yavaş
tanıyacaksın ve tanıdıkça bin kez daha çok seveceksin; bu­
na ben de inanıyorum, sen de inan.
Gemideyken o havailiklerime bakarak sana o ilk verdiğim
mektubu geri vermiş ve "Pek cüretkarsınız," demiştin. Evet
görüyorsun senin onayını aldıktan sonra yapamayacağım
şey yoktur. Seni bütün mevcudiyetinle, bütün ruhunla, vü­
cudunla ve her şeyinle sevdiğimi anladın artık.
Jale'ye hayat arkadaşlığımı teklif etsem ve o da kabul et­
se acaba onu mesut edebilir miyim diye iki gece sabahla­
ra kadar düşündüm ve kararımı verdim.
Bu kararımın her şeyden daha ciddi olduğunu sana şe­
refimle temin etsem ve Allahın bana bahşettiği bütün imkan­
ları kullanarak vücudumdaki ve kafamdaki bütün enerjiyi se­
nin uğruna sarf edeceğime gene Allahın huzurunda yemin

45
etsem yetmez mi? Yetmezse sen söyle, ne istersen yapa­
cağım. Önümde sadece bir senelik askerliğim var. Şimdilik
aramızda bir söz anlaşması yaptık sayalım. istanbul'daki for­
maliteleri bana bırak. Hemen cevabını yaz. Sana düşünmek
için 48 saatlik süre veriyorum.

Senin İhsanın

46
Bana annenden babandan bahsetme Jale. Elbette onların
rı zasıyla gerdeğe girmek isterim. Allah indinde de doğru olan
budur. Ama bana mani olmaya kalkmasınlar. Kimseyi din­
lemem, Allahtan başka kimseyi dinlemem, o da bizden ra­
z ı ; bizi birbirimize layık gördü, denk gördü. Ne tahkikatı ya­
pacaklarmış; yapsınlar. Ama bahane çıkarması nlar.
Ben askerliğimi yapar yapmaz evleneceğiz . Dört yıldır bi­
riktirdiğim para bize ayrı bir ev açmaya yeter. Kimseye
muhtaç değiliz . Ben derim ki bizden kimseye söz açma. Aş­
kımı zın arasına müşterek sokma. Kıskanmasınlar bizi, gö­
ze gelmeyelim. Doğrusunu istersen arkadaşın Sacide'yi
de ağabeyini de hiç gözüm tutmadı ama bir defada insan­
lar anlaşılmaz ; onun için bir şey demiyorum. Şunu bil ki sa­
na orada söylediklerim doğruydu. Bana, "Jale hakkında bir
şey konuşmak istiyorum sizinle," dedi, dans ederken. Ben
de ayr ı ca konuşacak bir günüm kalmad ı ğını, ertesi gün yo­
la çıkacağımızı söyledim ve şimdi söyle dedim ama o mırın
kırın etti. Masada senin yanında yeniden sorduğumu duy­
dun, o vakit de, yanlış anlad ınız, ben öyle bir şey istemedim
diye numara yaptı. Valla, evet güzel ve çok zeki ama ben ne
demek istediğini, neden öyle yaptığ ını anlamadım. Senin
hakkında senden gizli ne söyletirim ki ben adama. Belki de
aramı z ı açmak isterdi. Bilemem, günahını almayayım ama
ben sağır da değilim yalancı da; benden randevu istedi.
Sevgilim bu son seferim, dönüşte artık askere gideceğim
ve yuvamızı açacağız. Mutlu musun? Bu karar hayırlı bir ka­
rar, inan bana. İşi uzatmakta hiçbir yarar yoktu, belki de şer

47
vardı. Aşk ı m ı zı korumak için de hemen evlenmemiz iyi de­
ğil mi, yarım benim! Neden mektubunda hiç bahsetmiyorsun
evlilikten? Bense bütün satırların gelecek hayatı mızla dolu
olacağını sanıyordum. Fakülte arkadaşlar ın, sinemalar, ti­
yatrolar, sergiler, bunlar ın arasında beni çok mu az düşünü­
yorsun yoksa? Ah kendime hakim olmalıyım yoksa bir da­
kika bile duramam senden uzak. Sevgili canım, benim ya­
rım, sarılıyorum sana; kimse, kimse, Allahtan başka kimse
ayıramaz bizi. Aşkım, aşkım, aşkım.

Senin İhsanm

48
YAŞAMIMDA TEK DOST BİLDİGİM .JALE
NE KADAR MUTLU OLDUGUMU ANLATAMIYORUM
HAKLI BİR MUTLULU K OLAMAZ
BİLİNCİNE YABANCILAŞMIŞ BİLİNCİN MUTLULUGUNU
SAVUNMAK
YAKIŞMAZ BANA
SIG OLAN BİREYSEL BİR YETİNME İÇGÜDÜSÜ
RUH ANCAK ÜRETI'İGİYLE DOYUYOR
SON YAZDIKLARIMI GÖSTERMEDİM SANA CUMA GÜNÜ
TEK YANLI DÜŞÜNCEDEN TİKSİNDİGİMİ UNUTMA
BİR PARÇAMIN BEGENDİGİNE
ÖTEKİ K I LIÇTAN KESKİN
YAŞAMIN TOZUNA KARIYOR ONLARI
TÖZ
ÜRETME TEKTİR
GÜNEŞ TEKTİR
BİZ TEKİZ
YARGILADIGINI GÖRMEK İSTEMEM
YARGI İKİYÜZLÜLÜKTÜR
ÖVÜNMEDİR
GERİYE KALAN NE
GECE KUŞLARININ HAVAYA SÜRTÜNMESİNDEN ÇIKAN SES
SEN VE BEN
GÜZEL OLAN NE
YÜRÜYÜŞ MÜ
GÖZLER Mİ
SAÇLARIN DAG INIKLIGI MI

49
BİR ŞEY VAR
SENDE HİÇBİR ŞEYİN YANITI YOK
BAŞTAN BAŞA BİR ARAYIŞSIN SEN
DÜŞÜNCE
DÜŞÜNCE SONSUZLUKTUR
UZUN BİR YÜRÜYÜŞ
RUH ÖLÜYOR
BUHZ
MADDE YOK
CEVHER YİNE CANLANIR
KÖPEGİ GÜLDÜRMEKTEN
ZAVALLI DENİZ İÇİ YARATIKLARINA KIVRIK İGNELERLE
HİLE YAPMAKTAN
TOPRAGA BELİRSİZ MÜHÜRLER VURMAKTAN
ECEL B U RUNDAY KEN
ÇOBANA KAHVE İKRAM ETMEK
AYAGIN BİRİ UÇURU M DA SALLANIRKEN
SEN O KÖŞEDEKİ MASADA YAPAYALNIZ
OMUZLARINI BACAKLARINI SALLAYARAK DÖNÜP DURAN
BİRBİRİNE BAKARAK
AGIZLARINI OYNATAN İNSANLARIN
DOLDURDUGU BİR PİSTİN TEPESİNDEKİ
PENCERENİN KIYISINDA
KAPKARA BİR GECENİN
YIRTICI TIRNAKLARINI GEÇİRDİGİ
BULUTLU
LOŞ
ZEYTUNİ
MOR GİBİ PAL ŞAFAKTA
AKAN DENİZE OLTASINI TUTAN
İHTİYARA ACIYAN
SONSUZ YÜRÜYÜŞÜN
ZOR OLAN RASTLANTIDIR

50
KÖTÜ KALD I R I M TAŞLARINDA SEKEREK
BANA GELEN
BİR MAGRİFİN
ARTAKALMIŞ SİLİK KOKUSUNUN ÖRTTÜGÜ
O ASI L SEN
KUCAKLADIGIM
MAVİ BİR IŞIK SÜZÜLDÜ DUVARDAN
GÖLGELERİMİZİ BOYAD I
İKİŞER TANE
BİRER TANEMİZİ YATIRDIK YATAGA
ONLAR DALGIN YATSINLAR ÖYLE
KOMADA
BİZ SARILI YORUZ BİRBİRİMİZE
SONS U ZL U KTAN GELEN İKİ HU ZME GİBİ
O YANITSIZ BÜYÜK ARAYIŞI
BİLE BİLE
MUTLU LUK OLAMAYACAGINI BİLE BİLE
SAR I LIYORUZ SENİNLE
NE KADAR MUTLU OLDUG UMU ANLATAMIYORUM
ÖTEKİLER YATAKTA DARGIN
SEVGİLİM.

ZEKİ

51
J a leciğ i m, so n u nda sana g e l eb i l eceğ i m i yaz ıyo r u m . Ayı n
29' u n da b u radan h a reket edeceğ i z . 29, 3 0 , 3 1 gecesi
oradayız. B i z doğru B risto l 'e i n iyoruz. M utlaka bir şey yap,
evden i z i n a l , h i ç o l mazsa b i r gece b i r l i kte o l a l ı m . Otel den
hemen ara ben i . Sana b i n l erce k i tap d o l usu havad i s var.
B e n i tan ıyamayaca k s ı n, çok değ i şti m ve kara r ı m ı ver­
dim, asla burada ka lmayacağ ım. İ n g i l i zce ders al maya baş­
l a d ı m . H erhalde Ameri ka'ya g i deceğ i m . A h sen de g e l e­
b i l se n . B u m e m l e ket esi r ediyor i nsan l a r ı n ı ve ben b i r
e s i r o l mayacağ ı m .
Lütfen a rt ı k E rg i n ' i n l af ı n ı etme. D e l i m i si n, ne g ö rüş­
mesi? Ben ona selam b i le vermem; sana böyle pis pis de­
d i ko d u l a r yapan b i r i nsan l a ben b i r masaya oturmam bi le.
Şu on beş gün i ç inde yaşay ı ş ı m bambaşka oldu gene.
S ana b i r a ra te l efon ettim ama b u l am a d ı m , bütün b u n la­
rı a n l atacakt ı m . B u rada S e l i m ' l e olan b i rl i ktel i ğ i m d ı ş ı n­
da kend i m i e ğ l encen i n kucağ ı n a att ı m . İ l k iş, zen g i n o l du ­
ğ u n u daha ö n c e yazd ı ğ ı m ağabey i m i n o a rkadaş ı ndan ay­
rı l m a k o l su n d iye, b i r g ü n l ü ğ ü ne b u ra l a ra g e l m i ş o l a n
G a l atasaray l ı Abdül rezzak i l e sev işti m . B i r hafta o rtadan
yok o l du k . Ağabeyime b i r not b ı ra karak sen i n bu raya b i r
a k rabana g e l d i ğ i n i ama b i rden hasta l a nd ı ğ ı n ı, b i r i n i n be­
n i ge l i p çağ ı rd ı ğ ı n ı , te lefonsu z o l a n o evde kal acağ ı m ı ve
sa k ı n beni merak etmemesi n i tem b i h etti m . O na g ö re,
g e l d i ğ i m i zde bu ya l a n ı sa k ı n o rtaya ç ı ka rma. H oş o da b i r
şey l e r ça k ı yo r ama b i l mez l i ğe g e l i y o r.

52
A b d ü l rezzak'tan son ra, Far u k Fen l i, a rd ı ndan Turgut
C e n k ve N usret B ahad ı r i le yaşad ım. Ağabey i m i n b i r a ra
b i r kad ı n ı n evine göçmes i n i fı rsat b i l erek bu kez üç ayrı
adam l a bütün bar, pavyon, g a z i n o ne varsa dol aştım . Ç o k
p is, k i r l i zev k l e r tattım. Ama boşuna d eğ i l d i , ş i m d i g e l e­
ceğ i m i g a ranti etm i ş du rumday ı m .
Anneme ve kardeşime b ı ra kacak p a ram o l du, kendi m
d e Ameri ka l ı b i r mühen di s l e ev leneceğ i m v e o raya g i de­
ceğ i m . O kuyaca ğ ı m ve yazacağ ı m dostum. S e l i m' i seviyo­
rum ama o n u n l a o l amam. D aha önce bahsett i ğ i m şu İta l ­
y a mese l e s i n i izah edeyim. H ak i katen h a n i sana bahsetti­
ğ i m ev sah i b i n i n ş i lebiyle ertesi sabah kaçacakken, hare­
ket i n b i r g ü n l ü k geci kmesi bütün durumu değ i şt i rd i . B e ­
n i m ç a b u k k a ra r değişti rd i ğ i m i b i l i rs i n . M esele bu.
B u rada bir gün senin İhsan'a rastladım. Lüks b i r l okan­
taya çağ ı rd ı beni, g i tti k, votka içtik ve seni konuştuk .
G e l i nce h e r şeyi daha etraf l ı ca konuşmak üzere sen i A l la­
ha değ i l de sana ısma r l a r ı m can ı m dostum, sabı rs ız l ı k l a
kucak l ıyo r u m . M utlaka b i rl i kte o l ma m ı z ı sağla.

Senin Sacide

53
Sevgilim, 24.00 vardiyasındayım. Senden beri vardiyalar iç
sıkıcı değil artık. Rotam sensin sevgilim, ufkumun keşişleme­
si, karayeli sensin, kokolyası sensin yavrum. Sen sirenimsin.
Bazen gönderde bayrağım olup salınıyorsun nazlı, bazen de
çırpınıp duruyorsun kıpkızıl. O acayip fikirlerine bile alış­
maya başladım. Çocuksun ama çocuksun ! Seninle o fikirle­
ri münakaşa edecek zamanımız olmadı henüz sevgilim,
söylediklerini anımsıyorum zaman zaman. Dünyanın en tat­
lı kızılı sen olmalısın. Ben ki nefret ederim o fikirlerden, al­
d ırmıyorum senden dinlerken. Jalem biz birbirimizi seviyo­
ruz ya, aşkımız önüme çıkarmak istediğin engelleri siler sü­
pürür; "Kaygılanıyorum," deme, senle ben varız, senle ben;
biz varız gerisi fasarya, gerisi safra yavrum safra, atıveririz
tekneden uçar gideriz birlikte.
Sen beni düşün, bizi düşün hep. Uykunun içinde de dışın­
da da bizi düşün. Sana her dakika vardiyada uykuda, uyanık­
ken hep aşkımı gönderiyorum, alıyorsun değil mi? Evimizi dü­
şün. İçinde seni kollarıma alıp sıkacağımı, canını acıtacağı­
mı, seveceğimi, bugüne kadar hiç mi hiç tatmadığın hazla­
rı düşün. Utanma gene, bana alış güzelim, aramızda ayıp
yok, "açık saçık" yok, aşk var. Sana bugüne kadar aşk ola­
rak öğretilenlerin hepsi yalan, bizimkinin yanında müsvedde
bile değil. Gerçek aşkı kimseden duymadın, kimseden öğren­
medin. Tertemiz geliyorsun bana. Yaşamadıklarını sana öğ­
retmemi istiyorsun. Gerçek aşkı ben de kimseye karşı duy­
madım bugüne kadar. Onu bana ilkin Allahım, sonra sen il­
ham ediyorsunuz, benim aşkım kimselerinkine benzemeye-

54
cek. Öyle ki Allah sana bensiz yaşayamayacağ ı n ı , bensiz
bomboş, zapzavall ı olunacağını idrak ettirecek, nasıl ki ba­
na da sensiz bir dünyada yaşayamayacağımı tefrik ettirdi!
Evet bir Mecnun'um ben ama Leylama kavuşamadığım­
dan değil, kavuştuğum için Mecnun'um. Kavuşmamak yok bi­
zim kitabımızda sevgilim, aşkımız kavuşmaktan doğdu, ka­
vuşmakla yaşayacak. Bana doyamayacaksın, sana doyama­
yacağım, birbirimizin koynunda boğulacağız ama yok olma­
yacağ ız Jalem; birbirimizin denizinde boğulacağız ama indi­
ğimiz o denizin dibinde, o bambaşka dünyada ölmeden sar­
maş dolaş yaşayacağız. Allah bize ebedi hayatı sundu biliyor
musun? Ölümsüzüz biz! Seni sarıyorum denizkızım benim,
bayrağım benim, poyrazım, martım, Kutupyıldızım, ne kadar
mesut edeceksin bizi Allah ı m !

Senin İhsanm

55
G üzelim ben i m , meleğim,
Allaha her an hamdediyoru m; bilhassa yatmadan önce,
zalim ve cahil kulları arası ndan biri n i , beni seçip seni nasip
ettiğine bin şükür; sen de et. Ben günahkarı mağfiretine la­
y ı k görüp, duaları mı kabul eden, seni bana beni sana sev­
diren Allahıma bin şükür! Sen de et ! Benim her azamı sa­
pasağlam sana, seni n her azanı sapasağlam bana vaat
eden yüce Rabbime bin şükür! Sen de et! Sedefli baldırla­
rını, yay bacaklarını, ebruli kalçalarını, katmerli laleni, ortan­
ca karnını, kasımpatı göğüslerini, afacan ellerini, yosunlu kol­
tukaltları n ı , ibrişim sağanakl ı saçları n ı , kadife dökü mlü te­
nini, göklerden, sulardan ve yerlerden çağı ldayan gözlerini
yaratan ve o habersiz ru huna beni sokan Allahıma bin şü­
kür! Sen de et !
Onların değeri bana ayan oldu Jalem, yarı ben'im; onla­
r ı n hakkını vereceği m ve senden başkası n ı bana, benden
başkasını sana haram bileceğim. Aşkımızı ikimiz için de ben
koruyacağ ı m . Benim sert göğsümün, esmer dudakları m ı n ,
gece mavisi derimin, hoyrat ellerimin ve gazaplı erkekliğimin
sahibi güzeller güzeli ben ' i m ! Bu dünyada birbirimizden
ölesiye zevkler alacağımızı, tohumumdan hazla çocuklar do­
ğuracağ ı n ı , onları birbirimizi sevdiğimiz kadar seveceğimi­
zi, birbirimize ikiyüzlülük etmeyip ortak koşmayacağımızı
müjdeleyen Allahı ma bin şükür! Sen de et!
Ya senin şu yeryüzünde olduğunu bilmeden yaşasaydım
ve senin yerine koyup bir başka kadı nla birleşse ve sana iha­
net etse idim? Ya sen, beni tanı madan bir başka erkekle bir-

56
leşsen ve bana ihanet etmiş olsaydın? Dördümüzü de dün­
yada iken çılgın alevli bir cehennem azabından kurtaran Al­
lahıma bin şükür! Sen de et! De ki, bilinmeyeni bilen, görül­
meyeni gören Rabbime ant olsun ki onun ilminin dışında hiç­
bir şey vaki değildir. De benim güzel ben'im !
Dün gece yarısı uykumdan uyanıp, seni kamaramda ilk
öptüğüm o günü hatırlad ı m . Karşı koymalarını savıp seni
adeta zorla öptüm; gerçi sen de beni istiyordun ve o gün iki­
miz de birbirimizin kaderi olduğumuzu anladık: sen benden,
ben senden kopamadık. Ama gece yarısı kararı mı verdim.
Nikahlanıp vuslat yatağımıza girmeden önce bir daha el sür­
meyeceğim sana ki Allah ı m , nasibine hürmet ettiğim Rab­
bime saygısızlık etmediğime, onun kanununa baş eğdiğime
şahit olsun ve benden mağfiretini esirgemesin. Hayır Jalem,
aşkımızı zamanı ndan önce bölmeyeceğim, hiçbir iğvaya
kapılmayacak ve erken zevkin bencilliğiyle onu harcamaya­
cağım. Zira senin de benim de bundan böyle başka birini dü­
şünmek, hele sevmek elimizden gelmez; öyle bir şeyi kafa­
nın ucundan bile geçirirsen Allaha karşı yalan uyduruyorsun
demektir, iblise uydun, O'nu inkar ettin demektir ki gelecek
hayat ı n ne yapsan boştur, bensizlik seni yakıp kül edecek­
tir ve Allahı n gazabı yavaş yavaş her gününe birikecek,
seni yakacaktır. Çünkü Allah i nkarcıların şefaatçısı olamaz
Jaleem, yarı ben'im ! . .
H ay ı r senden gelecek bir i hanetten korkmuyorum ama
şeytana uymak da biz kullarına vergi değil midir? Zaman za­
man öyle garip bir korku yüreğimi dağlar ki yatağımdan fır­
layıp başucumdaki Kur'an-ı Kerim'e sarıl ı r, yüreğimi yatış­
tırana kadar okur, okur, okuru m .
A h Jalem, gemide seni tanıyana kadar neredeydim?
Taa son günlere kadar nasıl görmedik birbirimizi ; neredey­
se görüşmeden tanışmadan dönüp gidecektin. İlkin gemide­
ki öteki yolculardan biri olarak bakmıştım sana. Hatta anne-

57
ni atlatıp Trieste'de o ufak kahvede buluştuğumuzda bile ka­
fam karmakarışıkt ı . Bin şükür sonunda, onca konuşmalar,
tartışmalar, kavgalar, darılmalar, mektuplaşmalar ve so­
nunda birbirimizin olduk; en has duyguları mızla, d ü nyan ı n
e n inanılmaz mutluluğuyla dolu b i r hayatı yaşayacak, b i r tek
olacağ ız. Çift değil, biz bir tek olacağız sevgilim. Allah bu bir­
leşmeyi istedi , onu kutsad ı ! O kadar mutlu olacağ ız ki yarı
ben'im; Allah bizi öldürmeyecek ; O'nu anlad ı ğ ı m ı z ve em­
rini doğru l u kla yerine getirdiği miz için bizi takdis edecek
ve ölümsüz kılacak. Kıyamete dek dillerden düşmeyecek ef­
sanemiz.
Beni ne kadar çok seviyorsun değil mi Jalem! Tıpkı be­
nim seni sevdiğim gibi ! . . Bu gerçeği bana yazmaktan çeki n­
me. Her mektubunda bana beni sevdiğini yaz, her görüşün­
de bunu söyle; dilin aşkımız ve sevgimizle dolsun ki Allah biz­
den her an memnun kalsın. Ben her an içimden ve dışım­
dan seni sevdiğimi söyleyerek, senin adı nla Allahı ma zikre­
diyoru m ; sen de öyle yap.

İhsan

58
Sevgili ben'im,
Gene Trieste'ye yaklaşıyoruz. Kalbim delice çırp ı n ı yor.
Burası benim Kabem oldu Jalem. Gemi yanaştıktan sonra
çıkıp orayı ziyaret edeceği m . Ne olur hakkımda öyle şeyler
düşünme yavrum; ben öyle değiştim ki senin iki ay önce ta­
n ı d ı ğ ı n adam ben değilim şimdi. O sözlerin hem beni sev­
diğini gösteriyor ve zevkle ürpertiyor beni, hem de aşkı mı­
za şüphe düşecek diye ödüm kopuyor. Evet dediğin gibi, her
an bir sürü kızla ve kadı nla iç içeyim, elimde bütü n fı rsatlar
mevcut ama ben senin Mecnunun değil miyim Jalem?
Ben, ç ı r ı lçıplak bir derya Kleopatra'yla yalnız kalsam
bile gözüm senden başkasını görür mü? .. Senden başka­
sına gözlerim kör, ellerim taş, dudaklarım buzdur. Haram ba­
na başka kadı nlar Jalem , benim samimiyetime i nan, yalan
söylemiyorum , ben sana olduğu kadar Allaha da sözlü­
yüm, artık ikinizi ayı rm ıyorum ki . Beni tanı küçük karıcı­
ğım, sen bensin; ben kendime de kıyarım sana ihanet eder­
sem. Allah bize bizden başkası n ı göstermesin sevgil i m ,
ben h e r saniye nasıl seni düşünüyorsam s e n d e her sani­
ye beni düşün, bizi, tek parça olan bizi düşün. Seni önce Al­
laha, sonra bize emanet ediyorum .
Şimdi kaptan köşküne çıkmam ve gemiyi hazırlamam ge­
rek ve bu limandan senden gelecek olan mektubu alacağım;
içim içime sıgmıyor sevgilim.

Senin İhsanın

59
Gene yalnız l ık baş ladı işte . Ankara Palas
Ot e l i ' nin 2 8 numaral ı odasında fareli ç i ­
lemi dolduruyorum . Halbuki daha bu sabah
e l in e l ime , d i z in dizime değiyordu . Kar ­
ş ımda benimle alay etmek için bile olsa cı ­
vıl c ıvıl gülüyordun . Çok zalimsin Jalem ,
" Sen hep uzakta kal da mektup yaz . yan ya ­
na gel ince ağzın hiç aç ılmıyor , ge rçekten
d i l s iz olduğunu sanıyorum bazen ! " dedin
bana , beni kırdığının farkına bile varmı­
yorsun değil mi , kaka bebek !
Ama b i l iy o r musun ne d e rsen d e , bu s e ­
fer seni görüşüm rahatlattı beni : senin de
beni b iraz ol sun beğendiğine inanıyorum ,
hatta evlenmeyi düşünsen gene beni s eç e ­
cegını sanıyorum . Bırak hayır demeyi . bı­
r ak yalan da olsa öyl e düşüneyim biraz ne
olur !
Jalem , bana he r geçen gün b i r ay gibi
gel iyor , ne olacak ş imdi? Ben sana boş bir
kağıt al ıp d o l duracağım . s en bana boş
bir kağıt alıp dolduracaks ın , geçmez böy ­
l e gün l e r geçme z , neden böyle o l s un yani
neden? Bari bir p iyanom olsayd ı , baş ından
kalkmaz d ım hiç . Nota y e r ine mektup kağ ı ­
d ı ko r , hem çalar hem de mektup yazardım
sana .

60
Jalem sen çok iyi . çok dürüst bir insan ­
s ın . sevilmek senin hakkın , seni tanıdığım
için öyle mutluyum ki , dünyada iyi rastlan ­
tılar da oluyor kimi vakit . İnşallah sen de
beni tanıdıkça seveceksin . Ş imdi gidip bu
mektubu postaya vereyim , sabahtan beri öz ­
led im seni evlat evlat evlat .

Ahmet

61
Jalem, sevg i l i m , neredesi n ?
Trieste'deyiz, mektubun yok, deli oldum. Sen i telefonla
arad ı m ama çıkaramad ı m . Nas ı l olur? Yarın gene arayaca­
ğ ı m . Bi lmem nas ı l bir ters l i k oldu da mektup kaybold u?
Marsilya'da alırım belki ikisini de. Sevgilim mektupları n ı n de­
ğeri nin sonsuz olduğu nu söylemem gerekir mi? Onları n
her ikimizin de ızd ı rap veya sevinçle dolu tatlı ve acı gün­
lerimizin geride kalan yegane izleri olduğunu unutma.
Allah ı m ı n bana sab ı r vermesine dua ediyorum; bir g ü n ,
b i r hafta değil b i r saat nas ı l dayanacağ ı m bilemiyoru m !
Sevgilim hasta değilsin değil m i ? Sana b u satırları yazarken
kalbimden gelen gözyaşları mı zorlukla zapt ediyorum. Ben
aşkın, ızd ı rabın ne olduğunu da seni tan ıdıktan sonra anla­
d ı m sevgilim. Allahın seni bana bağışlaması için bütün ge­
ce ve gündüzlerimde mektubunu alana kadar dua edeceğim.

İhsanın

62
Senden gene böyle bir a laylı mektup a lacağ ı m ı biliyord u m
Jale. A m a olsun, ben dostuma ruhumu bütün çı plaklığ ıy­
la anlattım . Gene de anlatacağ ım. Saadetim i de bahtsız­
lığımı da sizlerle paylaşmak isterim, başka kimsem va r m ı?
Seni a n l ıyorum, bir gün sen de böyle itimat edebileceğ in bir
insana rastlayınca beni an layaca ksın. Mektubunda, "Ka h ­
rolası Tü rkçeci, Haşim ve Cenap'la bütü n kızla rın canına oku­
du. A n laşıldı senden bir kom ü n ist çıkmayacak. Aşk maşk
d iye hep ya n çiziyors u n (engelm iş g i bi), ama olsun h iç ol­
mazsa d ü rüst bir dost ka l ıyorsun ya !" demişsi n .
B u satırları b i r başkası yazsa bir daha yüzüne bakmaz­
d ım, a ma se n i n ne kada r m ü spet bir maksatla kon u ştu­
ğunu biliyorum. Gene de dostum bu satı rla rı n altında bir
kend i n i beğ e n m i ş l i k yatm ıyor mu? Ba na haksız l ı k etmiş­
sin. Nazım'ı ben de sen i n kadar severim a ma bu Haşim ve
Cena p'ı sevmeme de engel değ il. Ruhum onlarla çok a n la­
şıyor ne yapayım. Sonra hatırlarsa n, Hayali Sosyalizm //­
mi Sosyalizmi sana veren ben i m . Kema l'de n a l ı p "def­
ter"i de sa na ben vermed im m iyd i? Bil men lazı m, icabın­
da bir ada letsizliğe ka rşı ben de on l a rı n ya n ı nda saf tu­
ta rım. Bun ları ne çabuk u n uttun Ja leciğ im'? Hafıza -i be­
şer n isya n ile dolu sah ide n . Ama sana gene de darı l ma­
yacağım dostum, o kadar seviyor ve sevil iyorum ki kızg ı n ­
l ı k, kırg ı n lık h iç m i h iç ba rı n m ıyor içimde. Ya l n ız i n kar ede­
meyeceğim bir şey var, eğer ka ba h atse: ben i m ru hum,
hatta senin de ruhun, bizlerin ruh u , şimdi a lay ettiğ in o ha­
ya l lerle, o h ü z ü n l ü his siyata ra m olara k yetişti. Dok u -

63
z u ncu s ı n ıfta Ölmüş Bir Kadının Evrakı Metrukesi'n i oku­
duğumuzda ağlamaktan gözlerimizin nasıl şiştiğini hatır­
l ıyor m u sun'? Keri me Nad i r'i, Server Bedi'yi, Güzide Sab­
ri'yi a n nelerim izden g izli g izli geceleri nasıl okud u k. Onları
şimdi bir ç ı rpıda silebi l i r miyiz içim izden'? H iç m i tesiri nde,
n ü fuzunda ka l mad ı k'? Ah dostum, ben i m ruh ve duygu
hayatı m ı, yara l ı gön l ü m ü Serveti F ü nuncula r sa rıyorsa ve
ben onlarda ken d i m i, i nsa n ruhunun çile leri n i buluyorsam ,
n a s ı l kendime iha n et edercesine in kara sapa r, Haşi m'i
sevmed i ğ i m i söyleyebi l i rim'?
Hem herkes sen i n g i bi d ü ş ü nebilir m i? Sen i n gibi ola bi­
l i r m i'? Sen sağ lıklısın, ha reketl isin, ca n l ısın. Ben i m g i bi iki­
de birde ateşin yükselip hayatta n elini ayağı n ı çekmen icap
etm iyor. Zafiyet olmasayd ı m bile aynen senin g ibi düşü­
nemezdim. Sen sevgili dostum adeta duyg ularını saklıyor,
aklını duyguların önüne ağdan bir duvar g ibi geriyorsun, sen
sanki gururunu duygula rın ı n ö n ü ne bir dağ gibi yığ ıyorsun,
sen sa n ki üzü l memek için sevm iyorsun yahut da içinden
sevd iğ i n h a lde göstermiyorsun. Bence Ta h i r'e ya ptığ ı n
buydu. Nejat'a ya ptığın buydu, şimdi lhsa n'a ya pmakta ol­
duğunun ayn ı şey olmamasını dilerim. Ka rşındaki erkekte
sadece sen olasın istiyorsun, ya o sen i bırakırsa korkusun­
dan sen onu ufacık bir emarede bırakıveriyorsun. O yüzden
adın "Ka l psiz J a le"ye çıktı değ i l m i'? Bun ları sen inle binler­
ce defa kon uşmuştuk biliyorsun, sen de inkar etmemiştin.
Yok dostu m ben sen i çok iyi tan ıyorum ve ya n ı l m ıyoru m;
sen i n m üthiş bir gururun var! S ı n ıfta da aciz, zava l l ı k ız­
larda n ya na çıkman o gururun değ i l m iydi? Ya n lış a n lama,
kötü bir gurur değ i l bu; daha çok insa n l ı k gururuyla oynan­
masına engel ol maya kalkan himaye edici bir gurur! Bu duy­
g u bende de aynen mevcut zaten, bu sebeple seninle o ka­
dar a n l a ş m ıyor muyuz'? Sacide'yi de tutma m ızın, savun­
m a m ızın nedeni sessizliği, yoksull uğu, öteki kızla rca d ış-

64
lan ması değil m iyd i? Evet belki de sen in solcu l u ğ u n u n
özü, cevheri burada dostu m !.. Hep söylersin ya, kimse
kimseden daha temiz değildir diye!.. Fikrimce; sen her ne
kadar içinden Haşimci isen de, onu sa klıyor ve belki de Ce­
nap'ı olsun, Haşim'i olsun, insa n ı n zayıf, Zlciz ya n larını di­
le getirdikleri için daha çok Nazım'a kayıyorsun! Çünkü dos­
tum insanları n zayıf m a h l u klar oluşu seni üzüyor, guru ru ­
n u rencide ediyor. O n u n için ba na yazdığın a layla rda bile
beni yüceltmek isteyen maksadının gizli olduğunu biliyorum.
Ah sevg ili dostu m, bir gün acaba kend i m iz ve insanlar
için kurd uğ u m u z haya ller, layık görd üğ ü m üz saadetler
"
vuku bulaca k m ı? Aşık olmak başka insa n la r için besledi-
ğim iyi duyguları, has temennileri öldürdü san ma. Ama aşk
ızdıra pları m ı çok hafifletti ve etrafa daha soğ u kkanlı bak­
m a m ı sağladı. O açıdan senin de aşık olduğunu, m utlu ol­
d u ğ u n u görmeyi ne kadar istiyoru m bilemezsin. Şu a nda
bu korkunç şehirde bu lunmak bile bana fazla koymuyor. Be­
kir'le oldu kta n sonra galiba daha kötü ııa rtlarda da me­
sut olabi lirim. Beni öyle doldu ruyor ve her a n öyle çok
şey veriyor ki, a nlatmam mümkün değil. Ve aramızdaki cis­
m a n i bir a ş k da sayıl maz. Gerçi öpüşüyoruz, sarıl ıyoruz,
el ele kırla rda dola şı p d uruyoruz, a ma sevg imiz sa nki se­
mavi bir şey; bir ışık g i bi şeffaf ve berrak. H ayır, gene
a lay ediyors u n biliyoru m, öpüşü nce çok zevk a l ıyoru m,
şimdiye kadar olanla rd a n çok farklı, mera k etme büsbü­
tün cisman iyetten uzağ ız demek i stem iyoru m . Bilakis
dostum, onun öpüşleri beni zevkten kıvrandırıyor. Ama da­
ha ileri gitmiyoruz. Hele Kema l'le m ukayese edersek. Şim­
di a n l ıyorum ki Kema l ile ben iki kutup kadar zıttık. Ben ne
kadar hayalperest ve romantiksem, o, o kadar maddeci ve
ne bileyim realistti. Hatı rlıyorum da, Caddebostan'da is­
kelede bir a kgam el ele mehtabı seyrederken bana yeni im­
zalanan Atla ntik Paktı'ndan söz açmıştı. Olacak şey m iy-

65
di allahaşkına? Neyse dostu m, beni ihmal etme, sık sık yaz.
Bekir seni çok merak ediyor, senden o kadar bahsettim ki
görüşü nce sen d e onu seveceksin, hatta benden çok an­
laşacağını ta hmin ediyorum kafaca. Ve eminim onu görün­
ce ya nlış bir i ş yapmadığ ı m ı a n layaca ksın Ja leciğ i m .
N e o l u r dostum, şu mektub u m u okuyunca hemen yırt
at, sizinkiler görmesin, sonra benimle görüştü rmezler.
Hasretle ö perim ca nım dost.

Senin ferhunde

66
Gene yok!
Yok, yokluk, yoksun!
Telefonda da yoksun.
Seni üzen ben miyim?
Benden vaz m ı geçtin?
Düşü nemem düşünemem, iftira!
Hasta m ı s ı n Jale?
Akşam alacakaranlıkta beni çağ ı rd ı n ! Allahım bize yar­
dım et.
Alacakaranl ı k, su, kanatlar, kuşlar. Ben ortas ı nda öyle
ayakta, gözlerim dikili suya . . .
Su, s u ayaklarıma doğru yürüyor, akıyor akıyor, sana
doğru, yaşad ı ğ ı n şehrin kıyısına.
Dualar
Adak
Yarın, inanıl maz bir bekleyiş.
Mektup, terk edilmiş çocuk, ama bu sadece bir bekleyiş
unutma, dolu bir bekleyiş, bir rüya: bir arenaya giriyorum, de­
nizci üniformasıyla, boğayla göz göze.
Yok yok yok.
Allah ı n hükmüne döneceğ i m ,
bensiz yaşayacak mı
Jale, ya yarı n da yoksan? Deli ririm. Ama biliyorum sevi­
yoruz biz.

İhsanın

67
Jalem . eğlen bakal ım eğlen insanlarla !
Bana ne ilan - ı aşk var , ne de evlenme tek­
lif eden . Neden bu kadar çok insan var çev ­
rende sanki? Sürekl i yanı s ıra dolaşmala­
r ının suçunu -gene d e söyle r im- sende bu ­
luyorum . İ stemeden , bilmeden umut veriyo r ­
sun onlara . E rkekle r i t anımıyorsun bir
d e; öyle arkadaş l ık falan anlamaz onlar .
Bana bakma sen , benim mes lek arkadaşlarım ,
müz ikseve r arkada ş la r ım , ahbaplarım kızl ı
e rkekl i o lmuştur . am a hiçbirine ilan - ı
aşk etmemiş imd i r . S eni eleşt irdiğimi san ­
ma , sen o lduğun gibi kabulümsün Jal e . Bu
durumu ben senin insanlara olan aşırı düş ­
künlüğünden ya da insanl ığından , insanl ık
zaafından biliyorum . Ancak o hocan işi azı ­
tacağa benz iyor , b iraz dikkatl i o l derim .
Tabi i gene d e he r şeyi s en kendi bildiğin
gibi yap . benimkisi b i r takılma .
Pazartesi binbaşı beni çağırtmış , harıl
harıl aramış bul amamışlar . Bu sabah gittim .
" Seni aradım bulamad ım , " dedi . Ben d e yü ­
züne hayretle baktım ve "Nasıl olur . bura -
daydım , " dedim . Yuttu . Şu askerlerin kafa
biçimi yok mu , hepsi birbirinin eşidir , ba ­
bam da içlerinde olduğu halde biliyorum , bu

68
üniformayı giyenin ne düşüncede bir adam
olduğunu ezbere söyl erim sana .
Bugün bir pansiyon baktım , beğenmedim ,
sessiz sedasız bir yer , ama sobası yok . Bir
arkadaş bir simsar tanıştırd ı , ona söyle ­
dim , piyanolu pansiyon arayacak , bulunabi ­
lirmi ş . Dün gece İ smet' in dayısı ile ta ­
nıştık . yemek yedik evlerind e , hoş ve ra ­
hat insanlar . Çeşit çeşit otlardan , zey ­
tinyağl ı bir yemek vard ı , harikaydı !
Sesini duyunca öyle rahatlıyorum ki Ja ­
l em , şimdi odadaki e şyala r ı bile s a r ı l ı p
öpmek gel iyor içimden . Her g e c e yatmadan
bütün bana yazdığın mektupları ç ıkarıp
okuyo rum , ö püp kokluyo rum , ç ok deliyim
değil mi , ne yapayım seviyorum işte sevi ­
yoruuum ! Sen de beni sev , kaka bebek iyi
şeyle r yaz bana . evlat evlat evlat !

Dil si z Meee

69
Jalem,
Bugün bu radan bir telgraf çektim sana geliyorum diye.
Hay ı r dayanamayacağı m . Senden hiçbi r haber alma­
dan yaşayamam. Süvariye söyledim, yarı n gemiyi terk edi­
yorum. Bağ ı rd ı çağ ı rd ı . Bu durum belki geleceğimi, mesle­
ki hayatımı da tehlikeye sokuyor, ama vız gelir. Bu kadar sus­
mandan belli ki çok önemli bir şey var. H ay ı r, beni unuttu­
ğunu asla düşünmüyorum sevgilim. Biz birbirimizden ayrı­
lamayız. Ancak ölüm, yani Allah ayırır bizi. O halde ben ge­
leceğim ve gözümle görmeden, seninle konuşmadan hiçbir
şey düşünmeyeceğim, sadece sadece dua ediyorum sev­
gilim ikimiz adına. İkimiz adına, Allahı m ı n adına, dünyanı n
adına dualar ediyorum. Ç ünkü biz ayrı l ı rsak n e sen n e ben
mutlu oluruz; dünya bu mutsuzluğun acısıyla ağlar ve insan­
lar onun ecrini öder. Bizi, bizim aşkı mızı inkar eden, Allahı
i n kar ediyor demektir. Kötülüktür bu. Allah hak ve batıl için
der ki : "İnkar eden; doğruyu inkar eden beni eder, onlar kö­
pük gibidir, uçup gider, doğru olan yerde kalır. Hesapları kö­
tü olanın varacakları yer cehennemdir ve ne kötü konaktır."
Rabbim seni bana bağ ışlas ı n .

Senin İhsanın

70
YARI N D İ Ş LERİMİ ÇEKECEKLER
TARİHİN BU KADAR GAD DAR O LU ŞUNA
BAŞ KALDIRIYORUM
SON O LARAK
REHA'YLA SEN GELMİŞTİNİZ
SEVİŞEN İ Kİ KOCA ÖRÜMCEK
GÖLGESİ YAPIŞTI DUVARA
CAMDA ÖGLE SONRASI TURUNCU
TARİHİN Bİ LİNCİ O LMADIGI İÇİN
BEKLEMESİ KOLAYDIR
BİZ NEDEN B U BOKTAN TOPLUMU
ÇÖKERTEM EDİK
NE SABIRLI BİR BEKLEYİŞ
SENCE GERÇEKTEN KALKACAK M I
KİLİ SELER
HAVRALAR
TILSIM LAR
CAMİLER
MU SKALAR
HAKLI TOPLUM KURULDUKTAN SO NRA
TAPINMALAR
NEDEN GELMEDİN
İNSAN İNSANI KAN DI RMAYACAK MI GERÇEKTEN
ANNEM İKİ GÜNDÜR BAŞUCUMDA
BOŞUNA
YARIN BÜTÜN DİŞLERİMİ ÇEKECEKLER
ELMALARI YİYORUM BUGÜN

71
YAN DUVARA BAKARAK
NE ZOR BEKLEY İ Ş
SUSMAMIZIN GÖLGELERİ
NE GÜZEL YÜZERDİ
ORADA
ALLAH AŞK TARİH
SENİN YANINA
ALDATAN
TARİH BİLİNCİ
ACI ÇEKİŞİ
ACI ÇEKMEDEN SEYREDEN
DONMUŞ VE MÜTHİŞ BİR BEKLEYİŞTİR
DUYGUSUZ BİLİNÇ
ARKA PENCEREDEN GELEBİLİRDİN
ANNEMİN ÇiTi ÇIKMAZ
HAKLI TOPLUM . . .

ZEKİ

72
S O G U K ÇOK

l\ UZ G İ B İ
BEŞ G Ü N D Ü R

TELEFON f İ Ş İ Ç E K İ LM İ Ş
N E DEN
REI I A' DA N M EKTU P G E L D İ
S E N D E N l l İÇ S Ö Z ETM İYOR
fİŞ Ç E K İ LM İ Ş
VAR O LM A TEH Lİ KES İ n u
K EN D İ N D E KARŞIT LA R
K E L ŞAR K I C I Y ! VERM İ ŞT İ N B A N A
B E N İ S İ LMEYE ll AZ I R M i S i N
B E N D E l lA Z IR I M
DEB DEBE B U
ÇO K S O G U K

S E N İ D Ü NYAYLA PAY LA Ş M A K İ STEM İ YO R U M


A Z İ Z D O STUM D E M E N İ
ÖZLE D İ M
B İ R A K Şı\ M SAAT İ N İ
S EN İ N LE B İ R Lİ KTE GEÇ İ RM E K
K O R K UYOR M U S U N YO KSA
KO R K U N GÖZ KAM AŞTIR I C ! O l.MA L I
KURBAN TÖRENİ
TO PLU LU G U N R U l l U N U TEŞ l l İ R EDEN
M A l lYA
İ K İ M İ NARE A RA S I N A G E R İ YO R D U K GEÇEN A K Ş A M
D İ R P O L İ S ARABASI

7.l
İ Ç İ N D EN
JAMES DEAN Ç I KTI
MAVİ B İ R I Ş I K LA TARADI B İ Z İ
MAHYAYA
YAZ I LD I
K Ü LTÜRÜM ÜZÜ ARIYORUZ
BEN B I RAKTIM U C U N U
SEN BAG IRIYO R D U N
S i K i TUT B IRAKMA B I RAKMA
ÇAR ŞAMBA GÜNÜ Ç O K YAŞLAN D I M
D EHŞETLE G Ö R D Ü M
M İ NARED EN D Ü Ş Ü Ş Ü N Ü
B E N D E ATTI M KEND İ M İ D Ü Ş M E D İ M A M A
CHAGALL

ZEKİ

74
Jale han ı m,
Zorla yazıyorum. Artık yabancı kalmayı yazgı bilen bir in­
san oldum, benden korkmayın. Ne ben hovarda Rubiro­
sa'yım ne de siz Zsa Zsa Gabor'sunuz! Zaten ne kadar ser­
sem ve dağ ı n ı k bir dimağa sahibim ki size ne yazacağ ımı
da bil miyorum.
Evine uğrad ı ğ ı mda annenin bana b ı raktı ğ ı n ı söylediği
mektubun önü mde açık duruyor. Onu yüz kere okudum
ama hala bir şey anlamış değil i m . Hakl ı l ı k haksızlık tartış­
masına da girecek değilim. Zorla aşk olmaz Jale han ım, bu­
nu bilirim ben, sizden de artık hiçbir şey istemiyorum . Ancak
bu yazdıkların ı n benden ne kadar uzak olduğunu söylemek
zorundayım. Sevincim, umudum, çok kısa ömürlü oldu. Se­
nin sevg i ne layık olmak içi n kendi kendime verdiğim sözle­
re gülüyorum biraz. Düş parçalanması değil, gerçeğin i nkar
edi lmes i !
Eğer s i z d e Jale han ım, bugünkü şu en namusluları bi­
le az çok kaşarlanmış kızlardan biri olsayd ı n ı z bütün bun­
ları yazmaya hiç gerek görmezdim. Biten bitmiş, olan olmuş,
ama biliyorsunuz, hakkınızda hiçbir soruşturmaya gerek
görmeyecek kadar da tanıyorum sizi . Onun için, bilmem ki­
min meyhanesinde bi lmem kimlerle içmene, tıbbiyeden ,
huku ktan , mühendisli kten it kopuklarla danslara, çaylara
gitmene rağmen, sen gene de benim bildiğim Jalemsin ,
beni sevdiğini kulağıma fısı ldayan kız!
Seni bana göstermediler Jale, biliyorum içerideydin ama
saklandı n ! Ankara'ya gitti dediler, okulu bı raktı dediler. Za-

75
ten bozuk olan hissiyatım ve kırılan onurumla seni bir daha
arayacak değilim Jale. Ama hala seviyoruz birbiri mizi !
Seni benden soğuttular Jale, sen d e etki altında kaldı n .
Sağlam söz verdikten sonra Allah ı n ahd ı n ı bozanlar v e Al­
lahın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar iflah etmez. Etme­
yecekler ve sağ kal ı rsak birbirimizi tekrar göreceğiz, ne ka­
dar bedbaht olacağ ımızı konuşmayı Alla h ı m nasip edecek
bize biliyoru m . Çünkü sen ne kadar "Çocukça ve uygun ol­
mayan bir kapılma idi" desen de, senin de beni delice sev­
diğini biliyorum Jale? Bir başkası n ı asla böyle sevemeyecek­
sin biliyoru m !
Yavaş yavaş belki zamanla kalbimden çı kacaksı n . Her
şeye rağmen bir gün seni bana sorarlarsa, tan ıdığım en gü­
zel, en nefis, en temiz bir kız olduğ unu, ona lay ı k birini ta­
n ı madığ ı m ı söyleyeceği me yemin ederim. Belki bir bakıma
ben de sana lay ı k değilim ama Jalem bu beni sevmene en­
gel olmadı. Biz birbirimize aşık olarak ayrılıyoruz Jale !
Görüyorsun resmi bir şekilde başladığım mektubu res­
mi bir şekilde bitiremeyecek kadar acizim , bunun da kusu­
runa bakma. Aklımdan artık iki yabancı olduğumuzu çıkar­
madan yazmaya gayret ediyorum .
Sana bunları bana dönesin diye gizli b i r ümide kapılarak
da yazabil i rdim. Çünkü i nanı lmaz bir ayrı l ı k bu, ama hay ı r ;
b u kadar k ı r ı l d ı ktan sonra bu k ı rg ı nl ı ğ ı içimde taşıyarak
tekrar eskisi gibi olu namayacağ ı n ı ben de biliyoru m. Sade­
ce çok kısa bir zamanda ama bin seneyi dolduracak bir yo­
ğun aşkla sevdik biz. O en uzun kısal ıktaki zaman içinde ya­
şanan ve şimdi bir düş gibi gelen bahtsız maceranın sonun­
da beni, o ayrıldığımız fikirlerin müstesna, tam manasıyla ka­
zandığını bilmeni ve bundan gelecekte de bir an için kuşku­
ya düşmemeni istiyorum. Benim aşkım riyas ızdı Jale. İşin
tuhafı, sen ne dersen de seninkinin de riyasızlığına bütün kal­
bimle i nan ıyorum ben !

76
O ayrıldığımız fikirlerine gelince. Bizim ayrılmamıza on­
lar da sebep değil ki Jale! O fikirleri kabul etmem kendi va­
tanımı, kanımı, kendi benliğimi inkar etmek demek olurdu ve
sen de benden böyle bir yalana sığınmamı hiçbir zaman bek­
leyemezdin! Beklemedin de! Nasıl senin şiirlerini anlamadı­
ğ ı m ı ve beğenemediğimi söylerken yalansızsam, o konuda
da yalans ızd ı m . Ve zamanla aşkımızın önünde şiirin de si­
yasetin de yanıp kül olacağ ı na, geriye sadece sevişmemi­
zin, başka hiçbir şeyi aratmayan o birlikteliğimizin kalacağı­
na inanmamış mıydık Jalem? Öyleyse telefonda bana fark­
lı dünya görüşlerimizi öne sürerken samimi olamazdın de­
ğil mi?
Jale, Kore'de komünist Çinlilerin, içinde Türkler de olan
binlerce insanı nasıl işkenceyle öldürdüklerini bilerek komü­
nizme amenna demek mümkün müydü? İnsanları uçları
sivriltilmiş bambu sopalarla delik deşik ederek, yakarak,
elleri bağlı Birleşmiş Milletler askerlerine arkadan saldırarak,
canlı talim askeri durumuna getirerek öldürmeyi nasıl kabul­
lenebiliriz? Sen bana, "Onların taa Kore'de işi ne? Buraya
Çinli ya da Birleşmiş Milletler gelse aynı şeyi sen onlara yap­
maz mıyd ın?" derken belki hakl ı yd ı n , belki de değildin !
Dünyan ı n adaletli bir biçimde idare edilmesine kadar aşk ı ­
m ı z ı bekletmek mi gerekecekti? Siyaset bin kere değişebi­
lir biz yaşarken; bakarsın yarın bu iki düşman dost olur, o za­
man bize yazı k olmaz mı Jalem? Biz birbirimizi severek ay­
rılıyoruz Jale m !
Şimdilik kazandığım paraları, yuva için biriktirdiklerimi Be­
yoğlu'nda yemekle meşgul olacağı m Jale. Senin gibi birine
rastlayana kadar da evlenmeyeceğim. Allahın dilemesi dı­
şında ben kendi kendime bir fayda ve zarar verecek durum­
da değilim. Görülmeyeni bileydim ona mani olurdum, bize
de kötülük gelmezdi. Belki bir kem göze, bir uğursuz aya­
ğa yem olduk ama, Allah bizim göremediklerimizi elbette gör-

77
mekte, bilemediklerimizi bilmektedir ve her hususta takdir
onundur, amenna ve saddakna!
H içbir kimse size benim kadar mutluluk dileyemez Jale
han ı m . Size Allahtan, gönlünüzde yatanı buldurmas ı n ı ben
de sahiden diliyorum. Mektubunuzda açı kl ad ı ğ ı n ı z gibi ay­
nen: arkadaş ı n ız "Kemal beyin dava namusuna, Ahmet be­
yin şefkatli duygularına, Zeki beyin sanatkar ruhuna, İh­
san beyin fiziğine, güzelliğine ve bir kadına sahip çı kma i ra­
desine sahip" hayat arkadaş ı n ı z ı , Allahı n size nasip etme­
sine canı gönülden duacı olduğuma inan ı n.
Biz, o olmayan adam yüzünden birbirimizi seve seve ay­
rıl ıyoruz Jale han ı m !

İhsan

78
Jaleciğim, sevgili dost, neyin var? Ne oldu? Bana da rgın de­
ğ ilsin değil m i, öyleyse ne? Neden bana sırrını faş etmiyor­
sun'?.. itimadını m ı sarstım yoksa'? Son mektubunda iki sa­
tırla İhsan'dan ayrıldığını yazmıştın, hiç tafsilat vermiyor­
sun, neden? .. Bıra k seni teselli edeyim, kırg ı n gönüllerimi­
zin müşterek ızdıra bını teren nüm edelim J aleciğim. açılır­
sın inan ba na . . .
Bu arada Sacide son olarak oraya gidip döndükten son­
ra a n lattığına göre birlikte çaya gitm işsiniz. lhsan'ı ona
ta n ı ştırm ışın. o da ağa beyini sana ta n ı ştırmış. Ağa beyi
sana hayra n o l m uş! (Na sılsa seni sa k ı n m a m ı ş kıymetli
ağa beyciğinden!) Onun dediğine göre, İhsan gerici ve kur­
nazm ış. Sabahattin Ali için "casus" d iyormuş. üstelik
de o şoförün S. A li'yi öldürmesine, "iyi etmiş," demiş.
Seni ona hiç layık bulmamış. fa kat dostum; Sacide, bu de­
dikleri doğru bile olsa içinden başka hesapları olan çok kıs­
kanç bir kız oldu, inşa llah o n u n sözlerinin etkisiyle bıra k­
m a m ışsındır lhsan'ı'? Çünkü sen en çok ondan hoşlan ıyor,
ona güven d uyuyordun. Fa kat herha lde öyle büyük bir
gaf ya pmış o l m a l ı. seni öylesine incitmiş olmalı ki onu
böyle bir daha sözünü etmeyecek şekilde terk ediyorsun.
Zira dostu m sen sevgililerinden ayrılsan da onla rla dost­
l u k etmeye deva m edersin. Bunu K.ema l'den de biliyoru m .
Haydi b u olayı sana da açıklayayım k i a ra m ızda hiçbir sır,
h içbir leke ka l ma s ı n .
K.emal'in sana aşık olduğunu v e beni b u yüzden ihmal et­
tiğinin fa rkındaydım. Fakat bun u n ne ehemmiyeti va r; se-

79
ni ta n ıyorum ve onu a rkada ş l ı k s ı n ı rlarında d u rd u rdu­
ğ u ndan eminim. Ayrıca sa na daha önce a n lattığım Sela­
n i kl i l i k meseleleri fa lan var. Da ha da önemlisi dostum
on u n buseleri, onun sevdası bana göre değildi. Bunu da sa­
na bütü n ka lbimle açık olara k a n latıyorum ve e m i n ol dos­
tum hayatımda i l k kez bir i n sa n a bu hissiyat ı m ı ifşa et­
mekteyim.
Kemal'in beni ilk öpü ş ü nden hemen sonra, hatta henüz
onun kol larında i ken ba na söyled iği söz ne id i bi l iyor m u ­
s u n : "ibne Amerika!" M u h a m met Rıza Pehlevi'ye s u i kastı
onlar d üzen lem işi Heyhay! Neye uğrad ı ğ ı m ı şaş ı rd ı m a ma
bel li etmeden bu d u r u m sa n ki bence de çok norma l m iş gi­
bi yaka la na n ada m ı n kom ü n ist pa rtisinden old u ğ u n u söy­
leyecek old u m. Ba na, hiçbir şeyden a n la madığ ı m ı, o ada­
m ı n beş a ltı a d ı m mesafeden Şa h'a k u rş u n sıkıp da nasıl
öld ü remediğini h iç d ü ş ü n mediğimi, nasıl olup da kurşunun
dörd ü n ü n boşa gidip birinin Şah'ın ü stdudağını hafifçe sı­
yıra bileceğini, ikisinin ise Şah'ın sadece şa pkasını sıyıra­
bileceğini, gene de Şah'ın d i pd iri olarak, mendiliyle sözde
yaralanan dudağını ö rtü p ara basına g ittiğ ini soru p aza­
ra başladı. Bu yüzden Tudeh partisini ka pattı kla rını, sol­
cu avı na ç ı ktıkları n ı , bir hayli i nsa n ı tevkif ed i p olayda
Rus pa rmağı var d iye n a s ı l propaganda yaptıkları n ı fa lan
heyeca n la s ı ra ladığı nda, on u n la bir daha h içbir aşk heye­
ca n ı duya mayacağ ı m ı h i ssetm iş; o, her okuduğ u m uza
i n a n d ığ ı m ızı, bu kafa la r yüzü nden de ihti lalin geç kaldığı­
nı söyleyerek beni azarlamaya devam ettiğinde ise, içim sız­
laya rak ondan ne ya pıp ya pıp ayrı l maya ka rar verm işti m
dostu m ! S u stum ve g a m dolu adım larla iskeleye, va p u ra
doğru yü rü meye başlad ı m . Ya ptığı gafı a n la m a m ı ş ve ba ­
na neyim old uğ u n u sorm a m ı ştı bile! Taa ki, ada va p u ru
uza kta n görü ndü, neden h iç kon uşmadığ ı m ı sord u . Ben de
sadece başıma bir ağrı girdiğini söyled i m . O za man, "Dik-

KO
kat et, o g üzel başa ağrı mağrı girmesin, ona ben neler so­
kacağı m," d iye güldü. Ben de g ü ld ü m , acıyla: bu ilk öpüş­
memizdil Daha sonra böyle ol masa bile hep bu n u hatırlı­
yordum ve e n ateşli buseleri bile bu in kisar-ı hayalimin üs­
tünde buzda n ma nta rlar g i bi yüzüyordu. Ja leciğim, evet
Kema l çok kü ltü rl ü, sem patik ve istikba l i pa rlak bir çocuk
a ma heyhay! Dostum heyhayl Ası l demek isted iğ i m sa kın
onun sa na olan temayü l ü n ü n ben i muzdari p ettiğ i n i sa n ­
m a . Hele Bekir'i ta n ıd ı kta n sonra Ja lem, Kema l'den ayrı l­
ma kta ne kadar isa betl i olduğumu bir defa daha a n lad ı m .
Neyse sen i gene kendi meseleleri m le meşgul etmek ni­
yetinde değ i l i m . Bu defa sen i üzen ve mutsuz eden şeyin
ben i de edeceğ i n i bilmeni ve ben i yen iden bir dost olara k
hatı rla manı rica ed iyorum: aşk ızd ı ra b ı n ı n n e olduğunu iyi
bilirim ve eğer bu g ü n lerinde senin derdine orta k ola maz­
sa m dostluğ um uzun ne kıymeti kal ı r?
Bak sana, geçen sene tatilde gene böyle ablama gel­
d iğimde ba n a gönderdiğin bir mektubu hatırlatacağ ım:
"Aşkın ne old uğunu, ne olmadığ ı n ı hala a n layabilmiş deği­
lim Ferh u ndeciğ i m . Ba n a g üzel, a kıllı, zeki old uğumu söy­
leyen lere bazen içimden, 'Eee peki sa n a ne!' d iyorum, ba ­
zen de kendi kendime soruyorum: g üzel olsa m bile (onla­
ra öyle gelsem bile gerçekten) benden daha g üzel ola n la
ka rşılaştıkları nda ne olaca k? Benden daha zekisini, daha
d ü rü stü n ü ( sa n ki asıl a radıkları d ü rüstl ü k mü? O da ay­
rı ya), daha üstü n ü n ü diyelim, buldukla rında ben i bir kena­
ra iteceklerse bunun a d ı na neden sevg i d iyeceğ im ve ben
de onlara (ya da muhayyel O'na) ben de seni seviyorum di­
yeceğ im. Bu ne kadar ucuz, ne kadar sırada n bir olgu. Ya­
hut da d iye l i m ki be nden ü stün ola n ı buldukları ha lde, iç­
leri onu çektiğ i ha lde, kendileri n i tut u p ( a h lak adına, vic­
d a n adına her neyse) ben i m le ka lacak o lurla rsa da ne
kada r büy ü k bir zül o l u r ben i m içi n ! Böyle bir a lışverişi

81
nasıl kabul leniri m ben'? Ben mutlak ola nı, ka lıcı ve s ü rekli
olanı isteyebilirim a nca k ama m utlak olan d iye bir şey va r
m ı dostu m'?''
Demek oluyor ki sen, İhsan'da da böyle geçici bir heves
olarak mevcut olduğun u sezd in ve o yüzden bıra ktın onu!
Çünkü Ja leciğim mektubun un a lt satı rla rında da şöyle an­
latıyorsun: "Şaşıraca ksın belki a ma dostum, ben i g itg ide
kend ine inandıra ra k ona bağ lanma m ı sağlayan bir tek I h ­
sa n oldu. Bana b i r g ü n şöyle söyled i: 'Ben Allaha inanırım.
Alla h ı n ka rşı ma ölene kadar sevebi leceğ i m ve ben i de öle­
ne kad a r sevebi lecek bir kad ı n ç ı ka rmasına çok dua lar
etm işimdir. Sen o kadı ns ı n ! Benim kad ı n ı m sın, be n i m ya­
rımsın! Sen de beni seviyorsun ve benden başkasın ı da se­
vemezsin. Senden başka bir kad ı n la yatağa g i rsem, ona
da, sa na da, kendi m e de g ü na h işlemiş olurum . . .' Şu ko­
mediye bak, nereden biliyor bütü n bunla rı. Sadece bir sez­
gi onunki a ma işin g a ribi söyledikleri beni o kadar etkiliyor
ki, gerçekten gövdemle, hatta asıl bütün varlığı m la ondan
başkasını istemez oluyorum. Oysa siyasi d üşüncelerini, din­
darlığını ne kadar komik bulduğ u m u ta h min edersin." Da­
ha sonra ise, "Belki de aşk budur'?" d iyorsun, "Gerçi yüzü­
ne karşı hep a lay ederek savunuyorum bu sözleri a ma bu
Othello böyle inat etmeyi s ü rd ü r ü rse ne kada r daya n ı rı m
b i l m iyorum . Zaten gerçekten de esmerliği, boyu bosu, kıs­
ka nçlığı ile de gerçek bir Othel lo. E line kitap a l madığ ı n ı bil­
mesem, Sha kespeare'in etkisiyle kendine ya kıştırd ığ ı ro­
l ü oynuyor d iyebi liri m . işin hoş tarafı her ne kadar ben i m
entelektüel sol çevreme onu tanıştırmaya utanıyorsa m da
kendimde g iz l i bir Desdemona keşfetm i ş bulunuyorum!
Bu ya Sha kespeare'in büyü klüğünden ya da ben i m zayıf­
l ı ğ ı mdan doğuyor dostum, ne dersin'? Kafamdan sileme­
d iğ i m kayg ı l a r ol masa h içbir engel ta n ı madan kend i m i
ona sunuvereceğim. Ama sanki onun da fa rkında: gözle-

82
rini üstümde dola ştırarak, Allahın h uzurunda n i kah l a n ı p
karısı olacağ ı m ı söylüyor, acelesi yokmuş, evet deyip o n a
koşa n a kada r beklermi ş, o n d a n ö n c e elini b i l e sürmez­
m iş bana, ne de başkasının elini sürdürürmüş! Eh, aşk bu­
dur d iyorum ya, ama eğer buysa neden içi mden hafife a l ı ­
yor ve alay ediyorum kendimle onu sevdiğim için? insa n ger­
çekten aşık olursa meydanlara çıkı p agığı m diye bağırma­
l ı d iyen de ben i m."
Haydi Ja leciğ im, açıl ba na. Bu yazd ıklarından son ra
hala neyi saklıyorsun? Bugüne kadar birbirimizden hiçbir şey
sakla madı k. Bir insa n ı solcu değ il, ya hut da Allaha ina n ı ­
yor d iye küçümseyemezsi n; ileride onun fi kirlerini değigtir­
mesine yard ı mcı olabi l i rsin pekala. Öyleyse n e? Sana Be­
kir'le olan agkım ve benc i l l iğ i mden dert yoldaglığı yapa­
madığım için ben i affet. Bir sezgi ızdırap içinde olduğunu ve
bana ihtiyacın olduğunu söylüyor. Yoksa her geyi ben m i uy­
d u ruyoru m? Öyle olma s ı n ı ne kadar isterim ! Haydi ca nım
Jaleciğim, sen i seven dostun u merakta bırakma a rtı k.

Ferhunde

83
Jale ,
Bornova ' da inşaatta yazıyorum sana . Kuy ­
tu bir köşede , bir taş parças ının üzer i ­
n e oturdum, çantamsa masa görevini görü ­
yor . Hava nas ı l güzel bir b i l sen . Sen ol ­
saydın ş imdi Bornova ' nın arnavutkaldırım ­
l ı eğri büğrü yollarında gez e rd ik . Bura ­
nın kendine has bir karakte r i var . Yollar
o kadar dar ki , iki arabanın yan yana geç ­
mes i olanaks ız , filmle rde gö rülen 1 6 ' nc ı
yüzyıl sitelerine benziyor . Çinl i l e r inki
gibi iki t eker l ek l i at arabaları var . Bir
d e s ık s ık d evel e r e rastlanıyor . Çocuklar
d ı ş ında insan minsan yok s okaklarda . He r
şeye kar ş ın hoş ş i r in bir havası va r bu ­
ranın , kasvetli bir yer değil . Seninle b i r ­
l ikte o lduktan sonra pekala yaşanır bura ­
da . Jalem , ne güzel bir yaşam olurdu ; şu­
rada bahç e l i bir ev tutardık ; küçük bir
atölyes i olurdu , kil lerl e , çanak çöml ek ­
l e r l e uğraş ırdık . s en ş iir yazardın , ben
p iyano çalardım , ne kadar mutlu olurduk bir
düşün !
Alay kumandanı nedense bugünlerde bana
çok ilt ifat ediyor . "Ahmetç iğim . " d iye
konuşmaya başladı bugün , aske r l ik bitince

84
seni buralara aldıralım , diyor . Şu ünifo r ­
mal ılara hiç kanım kaynama z b i l i r s in ya ,
inad ına da onlar beni pek seve r .
Bundan sonra mektuplarıma b i r de saat
yazmam gerekecek , buraya kadar sabah yaz ­
mıştım , ş imdi saat gece 1 1 . 00 , ben ote l ­
de yatağımdayım ve karş ımda göz lerini d ik ­
miş , bana kıp ırdamadan bakan fare ! Borno­
va dönüşü İ smet ' in yaz ıhanes ine uğrad ım ,
oradan da otele geldim , baktım mektubun
yok , ç ok kötü oldum , d erken İ smet ' in an ­
nes i gel ip beni evle r ine yemeğe götürdü .
Sonra da biz İ smet ' le ç ıktık , Şark Kahve ­
s i' nde oturduk biraz .
Bu mektubu yarın sabah postaya verece ­
ğim , akşama eline geçer , s en de bana he ­
men yaz t at l ım .

Dil siz Meee

85
S ev g i l i dostum, bu sana yazd ı ğ ı m mektu p l a r ı n d ö rd ü n cü­
sü e l uyo r. Öyle h i s l e r l e d o l uyum ve ke l i m e l e r de ö y l e d a r
anla m l ı k i ! İ stanbul'da g örüşemed i k . Ama sana yaz d ı k la­
rıma cevap v e rmed i ğ i ne b a ka rak, gene k i m b i l i r h a n g i
menh u s i n sa n ı n dedikodusuyla b a n a d a rı l d ı ğ ı n ı d üşünme­
ye baş l ad ı m . S ana beni nas ı l a n l atacağ ı m ı b i l em iy o r u m .
B una i htiyaç var, ç ü n k ü ben i yan l ı ş an l atan çok şey b u l u ­
nabi l i r. B i l m iyorum. M utaassı p, geri kafa l ı ebleh lerden o l ­
mad ı ğ ı na g ö re sen i benden adeta kaçı ran ned i r? B e l k i ben
de yan l ı ş l a r yap ıyo rum ama dostum bazı şeyleri yapmam
i ç i n gene bazı şey lere, ö z g ü r l ü k g i b i , dost l u k ve aşk g i b i
şeyl e re n e kadar ş iddetle m uhtaç o l muş o la b i l eceğ i m i an­
l ayamaz m ı s ı n ?
B öylece, küçülmeye, riyakarlaşmaya neler pahasına, ne­
l e r u m uduyla katl a n d ı ğ ı m ı kab u l edemez m i s i n ? D ostu m
sen yanımda o lsayd ı n bu p i s l i k l e r i n çoğuna be l k i de b u l aş­
mazd ı m . B e l ki de bende karakter zaafı den i len şeyden var.
H er şeyi sana anlattım. Canım dost, hayatım, her şeyim, b i z
ayn ı dert l e r i n yan ı nda değ i l m iy i z ? Kardeş i m ben i m .
H ayat ı m ı , annem i , babamı, ağabey i m i , her şey i m i , n e
kadar tal ihsi z l i klerle d o l u olduğumu b i l iyorsun, b i r tek sa­
na a n l attı m bun l a r ı . S en benden ken d i n i çek i nce ben ken­
d i m i h i çb i r i şe yaramaz, terk ed i l m i ş b i r çocuk g i b i h i sse­
d iyo r ve çok kötü o l uyorum. Sel im'se bütün hayatımı en açı k
b i ç i m i y l e kav rayam ıyo r. O n u çok sev i yo rum. Fakat o l ­
maz. Ben Ameri ka l ı sevg i l im l e de evlenmekten vazgeçtim.
Annemden o kadar ayrı lamam dostum. B i l iyorsun o ben i m

86
her şeyim. Ve o kadın için her şeye değer. O en büyük adam­
ların koynunda yatacakken, her şeyi tepen ve b ize bakmak
i ç i n asker çamaş ı r l a r ı d i ken, g i z l i ce h i zmetç i l i ğe g iden o
kad ı n ! O n u n a l n ı nd a, g ö z l e r i nde iyi l i ğ i a l t ı n harflerle ya­
z ı l ı d ı r, onu b ı ra kamam ben. Ve her ne yapıyo rsam, yan l ı ş
veya doğ r u, o n u n i ç i n yaptı ğ ı ma em i n o l .
B a n a e n y a k ı n zamanda i k i satı r d a o l sa yazmazsan
mahvo l acağ ı m ı sa n ıyo rum dostum . Ne o l u r beni a n l a .

Sacide

87
Teccal, H ikmet-i hüda ogluma yazdıgın mektubu açmamı nasip eHi.
Münafık fikirlerini isyan ile okudum. Her işte bir hayır vardır, belki de
Zeki'nin ku rtu luşudur; mektupları a l d ı kça odala rdan çıkmazlan ır,
ha yatar ha yatar, müdahalelerine insafsızca devam etmemen kadar
sana verecegim nasihatler de var. Tecca l, biz dini bütün kimseleriz,
Zeki'nin tedavisi senin o m enfiyet aşılayan moskofçu agzınlan yazı­
lan temennilerle olmaz, senin avların, lavların onun başını büsbütün
yemektedir. Bu ne biçim aşk, ne biçim aşk mektuplarıdır böyle. Tec­
calsın sen, zahir; gel yan ım ıza otur dedik gelmedin, öyleyse çekse­
ne elini, bize bıraksana oglumu.
Senin icin de d ı ş ı n da kirlenmiş teccal; insandaki iç istisnasız te­
mizdir, bir kirlenirse sebebi dıştadır. İç gibi dış da temiz olursa yan­
lış adım atılmaz, maksadı alimiz cenneti bu dünyada da, o dünyada
da var etmektir, dinsizlik de bir dindir aslında, ama sizinkisi dinsiz bir
dindir. Ey gafil, mesele sadece Zeki'de degildir, mesele İslam devle­
ti davasıdır, yazdıgınız kadar bedbahtsanız ki mutlaka öylesiniz, de­
laletinizi; rezalet faciasıyla çektiginiz kahırla şeni fiillerinizin kazan­
dıgı ilahi bir cezayı bile görmemektesiniz.

Hakka degil taptıgı n


evhama dayandın
eger yandın ise
sarih h akkın idi ki yandın.

Size hayran olup teveccüh besleyenleri aldattınız. Karaktersiz,


seciyesiz, bomboş, kol insanlar hiçbir zaman imtiyaz metaı ola­
maz. Davanız, vatanı karanlık istikametlere yöneltmek istegiyle giriş-

88
ti9iniz endekli dondaklı, intrikalı mintrakalı, yalancı dolancı manev­
ralarınıza alet etmeyin bizi. İlahi hükümleri inkôrda hôlô Nemrut ka­
dar niçin inat ve ısra r ediyorsun uz?
Bilgin tasla91, dôhi müsveddesi, teccal, daha kimleri peşinizce
uçuruma sürüklemek maharetini göreceksiniz? Akıl ve ruh hastalıkla­
rının en a9ırı sizlere isabet etmiş, sunu iyi bilin ki:

M Ü SLÜMANLI Kİ LAH İ B İ R İMTİYAZ D I R


M Ü S L Ü MAN L I K İ LAH İ B İ R İMTİYAZ D I R
M Ü S LÜ MA N L I K İ LA H İ B İ R İMTİYAZ D I R

Müslümanlar m ümtaziyetleriyle Allahına kavuşmak azmindedir­


ler. Bu imtiyazı yok etmek isteyen zavallı sefiller er geç hüsrana u9-
rayacaktır.
İkide bir mektuplarınla 09lumu zehirlemeye, bizi ve bütün İslam
d ü nyası nı rencide edecek şekilde yazmaya - Allahın her yerde gö­
zü vardır- nereden cesaret alıyorsun, kimin arzusuyla, ilhamıyla, tec­
cal? Yoksa tek tek mektuplarla bir mason teşkilôtı mı tesis edilmek­
te? Öyle büyük islere el atıyorsunuz ki, insanın havsalası alamaz, mu­
hakeme cihazları d u rur.
Kadirimutlak muhakkak ki kalbinizin hidayet kapısını mühürlemiş,
dalalet ka pısını açm ıştır, bu da şüphesiz ki ka lbinizde yatan i h a n et
duyguları nızın karsılı9ıdır.
Seytani zekônıza güvenerek zararlı yönlerden ilerlemeye devam
ediyorsun ama,

İ LAH İ H İ KMETBİLİ N M EZ D İ R
İLAH İ H İ K M ETBİLİ N M E Z D İ R
İLAHİH İ KM ETBİLİ N M E Z D İ R

Kimbilir sizin için de mukadder o l a n nedir? Seni bilmem, 09l umu­


zun yakasından çek el lerini . . .

89
Teccal, siz galiba Müslüman Türk devletinin hôkimiyeti altında ol­
dugunuzu unuttunuz, ecnebi devlet hôkimiyeti hayal ed iyorsun uz.
Aciz kalemimizle cevap veriyoruz ki, isLAMiYET DAVASı MUTlAKA MUZAFFER
OlACAKTıR, bu kehanet degil bir gerçektir. Sen sevd in, o sevdi, ama gü·
nahınız neydi ki Allah sizleri huzura ve bir yuvaya kavuşturmadı, ken­
di elin izle kendi saadetinizi teptirdi, bundaki hi kmete ne buyru lur
acaba teccal?
Bütün bunlara ragmen, hakkınızda yine de iyi temennilerde bulun­
mak, begenmediginiz İslamiyet d i ni emretmektedir. Zeki'yi bize bı·
rak, Allah isterse bir dakikada iyileştirir onu, senin mektuplarınla git·
gide daha kötü olmakta.
Bizim yazımız dogrudan dogruya selamünaleyküm kör kadı ka­
bilinden cahilanedir, bunu itiraf ediyoruz, çünkü kişi, noksanını bil­
mek kadar arif olamaz. Açma kutuyu, söyletme kötüyü.

Zeki'nin babası Abdullah

NOT:

Münkir olmo vehmi bırak


dikkatli bok ohir mutlak
eyyy hakikatleri görmekten
ôciz olan ahmak
sen yok demekle
hic yok olur mu hak.

90
Jal em ;
Dün gece ikiye kadar uyku tutmadı , aca ­
ba niye yazmadı d iye düşünüp durdum . Şim ­
di saat 1 5 . sabah erkenden hava kuvvetle ­
r ine çağrı l d ım : büyük salonun tavanını
söktürüp yeniden yaptırmam gerekiyormuş .
Canım çok s ıkıld ı . Hep şu ustalar ve iş ­
ç i l e r yüzünden .
Bu ayrılık bir bitse Jal e , Kerim ' e s o ­
ruyor musun tayin işini? Neyse ki Kadr i
beylere ( İsmet' in dayısı) s ık sık gidip p i ­
yano ç a l ıyorum , b u beni çok rahatlat ıyo r .
Onlar da al ıştılar bana , gitmediğim gün t e ­
lefon edip . piyanonu özl edik , diyorlar .
Bir de oradan telefon edebilsem sana . dün ­
yalar benim olacak . ama utanıyorum a r t ık .
Handan hanım da çalıyor biraz ama onun
kadar yeteneksiz piyanist de olamaz ! Ta ­
b i i ona çok iyi çal ıyor sunuz diyorum . Ja ­
lem , Chopin 1 3 no ' lu Noktürn ' ü seviyorum
demiştin ya . senin iç in onu s enden bana .
ardından Scarlatt i 1 no ' lu Sonat ' ı b enden
sana çalmadan edemiyorum. Bir gün seni de ­
l i gibi s evd iğimi anlayacak mıs ın acaba?

91
Sen ne yap ıyo r sun , neden nel e r yapt ığı ­
nı yazmıyorsun bana? Seni çok çok özledim .
gö z l e r ini , saçlarını , burnunu , e l le rini ,
sesini özledim , yarın alır mıyım acaba mek ­
tup senden?

Dil siz Meee


J a lem, sevg i l i dostum,
B i l iyorum kırg ı n s ı n ba na, b i l iyorum gene sen i ha bersiz
bıra ktım. Yaza madım dostu m, yaza madım; kol u m kana­
dım kırıkken bir de seni kendi derd i m le üzmek i stemed i m !
Hele, İ h sa n'd a n ayrıld ığ ı n ı v e bir d a h a o n u ölene d e k gör­
mek istemed iğ i n i a n lata n o yeis dolu mektubunda n son­
ra. Hala nede n i açıkla m ıyorsun ve be n a n lıyorum, se n i
n a s ı l kırmı;; olma l ı k i böylesine b i r karara va rabilesin! . .
A m a g e n e d e ba na yaz, açı kla dostum, bir a n i ç i n gururu­
nu ye n, ç ü n k ü bu g i bi sırla r i n s a n ı harap eder . . .

Bu rükôdet, bu samt ü cevf-i leyal


Ruhu bir sekte-i tereddüdle
Habseder bir azab-ı seyyale . . .

Sakın o mektubuna ceva p vermed im d iye darılma dos­


tum. Zaten bu mektubumu okuyunca. heyhay Jaleciğim, da­
rı lamayaca k s ı n !
H e men sen i n mektu b u n u n a rdından ken d i m i berbat
bir d u rumun içinde bu ldum Ja leciğim, öyle tiksindirici idi ki,
ya;;a mak bile iste medim. Ş imdi nispeten topa rla ndım ve
kend i m i ye niden o g ü n lere dönecek kadar g ü çlü duymak­
tayım, bunun birinci sebebi küçük Murat. Onun va rlığı be­
ni kendi irademi zorla maya ve ya;;a maya dönd ü rd ü diye­
biliri m . Bir de ablama yük olduğum dü;;ü ncesi. Kızcağız kü­
çücük bebeğiyle mi ben i mle m i uğra;;aca ğ ı n ı şa şırd ı . Ben

93
i şte böyle bura la rda dostu m . Heyhay, böyle "di l - riş" böy­
le "ga m-dide" mektu plar m ı yazacaktım sana?..
Bekir, ba na del ice aşık o l a n ve ben i m delice aşı k old u­
ğum Bekir ben i bi rden terk etti ca n ı m . E rtesi gece yata­
ğa d üştü m , h e r gece ateş i m ç ı ktı. Hala bazı gece ler
ateşle n d iğ i m i fa rk ed iyor, a ma a blama söyle m iyoru m .
Her şeye ra ğ men şimdi iyiyim. Ya l n ız işte b u ralarda ka l­
dım dostum. Orayı, mavi gökyüzü nü, den izi, sen i, evi m i öy­
le özled i m ki b i l e mezsi n . Bu ya l n ız l ı k; bu ya l n ız l ı k ruh u
imha ediyor dostum. Düne kadar beni neden bıraktığı n ı a n ­
l a m a m ı ş v e deva b u l maz bir hasta l ığa ya ka l a n m ış olabi­
leceği korkusuyla bü sbütü n kedere boğulmuştum. D ü n se
Handan'ın bir a rkada şı geldi ve Beki r'le Sacide'ye kol ko­
la gezerken sık sık rastladığ ı n ı ama üzül memem için ben ­
d e n bu hakikati sakladı kları n ı söyledi. inan mazsı n Ja le, h iç
şaşırmadı m ve bir ba kıma rahatladım. Evet Sacide ve Be­
kir! Son za ma n la rda Sacide öyle değişiyordu ki, öyle h ız­
l ı bir değişme idi ki a n la makta n aciz ka l ıyord u m . Adeta
günbegün , saatbesaat başka laşa n bir varlık o l m u ştu.
Telefonda sesi n i bile ta n ıya maz o l muştu m. B i l iyoru m
sen şimdi gene insa n l ı k onuru adına onu koru mak isteye­
ceks i n ama ya pma, bütü n yazaca klarım doğru i n a n .
B i r mavi Kad i lla k, direksiyonda yaş l ı v e çirkin b i r herif,
ortada ağabey, yanda Sacide, arka koltukta ağzı kula kla­
rında küçü k ka rdeş Oğuz! Görsen g ü l mekten gözlerin ya­
şarırdı, biz de Bekir'le her rastlayışta g ü l üyorduk. Ta bii ben
üçüm üzden de ba hsetm işti m Bekir'e, vaktiyle s ı n ıfı n sol­
cuları olduğumuzu, şiir yazd ığım ızı, koyun kızlardan olma­
dığım ızı, özel likle Sacide' n i n m üthiş zeki old uğunu fa lan
biliyordu. Neyse bir zaman şehirde böyle göründü ler. Bir za­
man son ra mavi Kad i l l a k lacivert bir Pontiak oldu; oturuş
gene ayn ı, bu sefer şoför yerinde şişman, pembe bir adam;
ve son olara k bir vişne rengi Mersedes'te rastlad ı m onla-

94
ra , gene aynı tertip, sadece şoför mahallinde daha bir eli
yüzü düzgün gençten bir adam ! Tabii bu a rada solcular öy­
le giyinmez diye benim pembe muare çay elbise m i bile ten­
kit eden dostu m uz bir ş ı k bir ş ı k a klın a l maz. Sanki on al­
tı değil, otuz a ltılık bir şen d u l. Son za manlarda bana sık
s ı k telefon ediyor ve dansa çağı rıyord u beni, istersen a r­
kadaşını da getir diyordu. Sonunda bir gece biz Bekir'le dans
ederken aynı kulübe geldiler, ya nlarında bu d efa köylü g ibi
bir adam, g üya a kraba ları imiş! Neredeyse zorla -ne kadar
ısrarcı ve inatçı olduğ u n u bilirsin- bizi masa larına aldılar
ve ağa beyi hemen mal bul muş Mağribi g ibi dansa kaldırd ı
beni, Bekir de Sacide'yi. Hepsi b u oldu. İ ki gün sonra ran ­
devu m uz va rd ı Bekir'le a ma b i r daha h i ç görmedi m .
Ve heyhay! Dostum, şimdi h e r şeyi a n l ıyoru m:

A�kın eyyam-ı nev-baharında


Titretir kalbi bi hiras-ı firak;
O muydu bendeki bu istiğrak?

Aslında beni üzen onla rın sevişmeleri değil dostum: be­


ni a ldatmaları çok tiksinti verici evet, ama çok da beklen­
medik bir şey değil! Sacide kadar güzel ve ne diyeyim bizde
olmayan bir şeye sahip (cinsi cazibe diyebilirim) birinin, o üs­
tün zekası ve teshir kabiliyetini düşünürsen, istediği her er­
keği elde etmesi çok ta bii. Fakat (peki neden en yakın a rka­
daşının sevgilisini çalıyor'?) benim şimdi en büyük acım AŞK
denilen şeyin m evcut olmadığını anlamam . . . Aşk, dostum
severken ayrılırsan var olan bir şey olabilir anca k, bu da ma­
nasız bir hiç! Evet, tıpkı Cenap gibi düşünüyorum Jaleciğim:

istiyorsan ki bl-haber kalalım


Bl-kararl-i kalb ü sevdadan,
Ey azizem, severken ayrılalım . . .

95
Şu a rada dostum, ben i bir hayl i d ü ş ü n d ü ren bir fikri­
ne ceva p vereyim. Bu şa irleri mektepte okutmaları n ı n ne­
d e n i n i n edebiyat ta ri h i n i öğretmek olduğunu, oysa daha
o vakit bile tarih olan adam ları, ya n i geçm işi, bug ü n ü n duy­
gusu ola ra k a l ı p sevmenin çağ ı m ıza uza k d ü şeceğ i n i söy­
lemişti n . Ya n ı ldığ ı n ı bug ü n lerde daha iyi a n lad ı m dostum;
işte bu ben i m başıma gelenler onla rı n modası n ı n ya da ta­
rihinin geçmediğinin ispatı. Dünyad a n aşk kalkmadıkça, bu
şa irler de yaşayaca kla r Jale. Bence Cen a p. yuka rıdaki
m ısrala rıyla bug ü n e ışık tutuyor. Değişen n e ki? Hayatı­
m ız m ı? i nsa n la rı m ız m ı? H e rkes böyleyken , Kemal, Bekir,
Sacide bile böyleyken, sözü mona en solcu ve i lerici olan­
lar böyleyken kim değişmiş olabilir? Bir tek sen m i , ben mi?
Öte ki kızla rı fa lan saym ıyorum bile dostum, ya n ı l ıyorsun,
bir düşün tetkik et . . .
Eğer Beki r'le ben kadar a n laşa n, bi rbiri ne bağ l ı bir çift
bile, böyle kıskanç bir tah rike, bir danslık bir iğvaya ka n m ış­
sa AŞK asla yoktur! işte bize ya n l ış öğreti len budur, ben i
ya l nızlığın cehennemiyle baş başa bıra kan d üşü ncem bu Ja­
leciğ i m . Bu bir onulmaz yara, bir zehirli korku, nasıl a n lat­
sa m bilmem, be n i yaşa maya iten te m i z bir duygunun,
sevme duygusunun, bir ca n l ı l ığ ı n katled i l işi, g üzel bir şe­
ye bi lere k k ıyı lışı, gadd a r l ı k.
Medeni, kültürlü bir erkeğin cinsi cazibe önünde böylesi­
ne oyuncak oluşuna da ne yazık! O zaman medeniyete ne lü­
zum vardı; bırakılsaydı da herkes herkesle can ı çektiği gibi
çi�leşseydi ve ben de isteklerimi hayvan i bir şekilde gidere­
rek böyle aşağılanmasaydım! .. Ah tekrardan içine atı ldığım
itimatsızl ığın o kapkara uçurumu, şüphenin zifiri hakim iye­
ti, bu dü nyaya sevilmek ve sevmek ihtiyacıyla sa l ıverilen
ben; neden bu ya lan haya l. yıllardır kapla mıştı rüyalarımı? Na­
s ı l oldu da bir kad ı n la bir erkek a rasında temiz ve ebedi bir
aşkın mevcut olduğ u na inandık biz? Neden ve nası l inandı-
rıldık dostum'? Peki ama, eğer aşk yoksa, ben i m içimde kü­
çücü k bir kızkenden beri var olan o duygu neydi'? Onlar bile
AŞK'ın va r olduğunu ispata yetmez mi? Ben i m, sen in ve bü­
tün kadı n la rı n a rzuladığı, beklediği şeyin, AŞK'ın va r olmadı­
ğını değil, var olduğunu ispat etm iyor mu o duygular'? Yok­
sa sadece bize, kadınlığa mahsus bir duygu mudur aşk'?
Ja le, sevg i l i kıymetli dostum, ne d üşü neceğ i m i bile­
mez h a ldeyim. Suç bende m i, bunca ta l i h sizliği çeken bir
kusurum mu va r'? Yoksa bu durum hepimizin, bütün kadın­
lığın mı kaderi'? Ortada karşılıksız kalmaya mahkum bir his­
siyat m ı var. biz böyle onlar öyle mi doğmuş, erkek en sev­
d iğ i kad ı ndan bile bir yeni ten zevki uğruna -bize ayı platı­
lan o haz uğruna- kolayca vazgeçebilir mi'? Şu ha lde erke­
ğin bilmediği ve h iç bilemeyeceği bir farklı duyguyu, AŞ�\ ka­
d ı n tek ba şına mı yaşayı p g itmekte'?
Şu halde kadınlık onuru, bir başkasının erkeğini ba şta n
çıka rmayı hemcinsine, dolayısıyla kend isine karşı ya pılan
bir düşmanlık olara k addetmem e l i m i'? Yoksa kad ı n . kar­
şısındaki cinste var olmayan o duyguyu varsaya rak, aşık
o l ma kel i m e s i n i n cazibesine ka p ı l ıyor ve bu kör veh m i n
a rayışı içinde oyuncak m ı oluyor'? Yoksa kad ı n, daha ön­
ceden kend isine ya pılan bir h a ka retin h ı ncıyla bilere k, is­
teyerek mi erkeği s ü rü k l üyor peşinden'? Ve acaba ben de
bu h ı nçla sevişen bir çi�i ayırmayı, erkeği peş i m sıra s ü ­
rüklemeyi isteyecek miyim'? Asla! B u son derece zelillik olur­
du, asla! Peki a ma kad ı n o kör veh m i n a ldatmaca sıyla m ı
geç i recek hayatı nı taa m a h şere d e k ve bütün b i r kad ı n l ı k
kaderi bu veh m i n ölü g ü l lerden ya p ı l m ı ş g i z l i çelengiyle m i
g ö m ü lmekte meza rına sessizce? O sırlarla bezenmiş mu­
kadderat çeleng iyle'?..
Acaba her şeye rağmen suç başta n çıkaran kadının mı'?
Erkek tek başına, sevgil isiz, kadı nsız kimseyi a ldatamaya­
cağına göre suç gerçekten de Hawa'n ın mı? Yan i hemcins-

97
lerine karşı erkekle işbirliği yapan kad ının ka ncıklığından m ı
doğuyor i h a n etin aslı'? Fa kat dostum erkeksiz bir hayat
yaşa n maya değmeyeceğ ine göre bu körkuyunun d ibi nere­
dedir'?
Sevgili dost, bilmem ki yazışmad ığımız zama n la rda sen
de değ i ştin m i'? Kafa n ı şişiriyor muyum'? Yoksa hala dost
muyuz'? Sana güvenebi lir miyim'? Başucumda hala üçü­
müzün fotoğrafı duruyor. Hayır her şeye rağmen ka ldı rma­
d ı m o fotoğ rafı başucumda n . Aklıma bizim evde birbiri mi­
ze ayna tuta ra k ora la rı m ızın nasıl olduğuna ba ktığ ı m ız
geliyor, ne kadar toymuşuz . . . Kahkahala rla gülüyoru m ilk
kez, günler son ra ilk kez gülüyoru m . . . Hayır Sacide'ye kız­
mama lıyım; onurumla oynadılar a ma asıl üzüntüm o değil
dediğim g ibi, benim üzüntüm: bütün insa n l ığın, evet kadı­
nın ve erkeğin aşk varmışça sına ka ndırılara k büyüyüşleri.
Belki erkek bile masumdur diyorum kend ime: o da kendisi­
n i ta n ı m ıyordur; arıyordur var sa ndığı ebedi aşkı ve a ncak
böyle bir vefasızlık yaptığ ı nda a n l ıyordur öyle bir duyguya
sa hip olarak yaratılmadığ ını; bu yeni durumu -kendisini- öğ­
rendiğinde ise belki de h a kikati, ka rşısındaki kad ı n ı üzme­
mek için sa kl ıyordur, kad ı n ı n beklediği aşkı duyuyormuş
g ibi yapıyordur'?.. Hatta içinden, "Ben bu kad ı n la böyle ol­
dum ama. bir başka kadına aşık olabilirim; asıl kadınımı bul­
sa m sonsuza dek bağ la n ı r iha net etmeyebil i rim," diyordu r!
Böylece ne aşka hasret doğmuş bekleyen ve her aşk sözü­
ne inanan kad ı n ı . ne de onu a ldatmaya yatkın erkeği suç­
luyorum. A ma hastayım, bitkinim, acıklıyım; kendimi ayrı­
ca en sevdiğim iki insa n ı kaybetmenin verdiği o tuhaf boş­
lukta ölünceye kadar sonsuz bir derinliğe bakmaya mahkOm­
muşum gibi hissediyoru m! Şimdi biraz dinleneceğ i m Jale­
ciğ im, daha son ra devam ederim . . .
Murat uyudu, bilsen ne güzel bir va rlık. Şimdi onun bom­
boş olduğunu düşünüyorum. içi h içbir şeyle dolma mış. H iç-

98
bir kötü l üğü ve iyiliği bilmeyen boş bir yavru. Oysa ileride ne­
ler öğrenecek, neler görecek. işte ona da bizler, etrafı nda­
ki herkes öğ retmeyecek mi aşkı? Ne yazık masum Muratçık,
yirmi yıl son ra bir Ferhunde'nin de bahtını o küstürecek. Ama
ben ona bakarak d i n le n iyorum. Bütün d ü nyayı, pisl ikleri
unutuyorum onu seyrederken ve bilmem inanır mısın ama sa­
dece ona bakarken süku netle ileride olacak olan ben i bekle­
yen her şeye baş eğ iyorum, içimden hiçbir pişmanlık geçmek­
sizin kaderimin beni bekiediğini ve olacak olan lara şikayet et­
meden katla nabileceğimi seziyorum. Hatta ablama hak ve­
riyorum, Allahın bana iyilik yaptığına, beni koruduğuna, bu ola­
yı erkenden bana tattırarak beni olgunlaştırd ığına ina n ı r gi­
biyim. Çünkü Bekir, Sacide olmasayd ı ben i bug ü n değil ama
ileride, belki evlendikten son ra aldatacaktı ve daha çok kı­
rılacaktım. Sacide bir bakıma iyilik etti bana. Hatta belki de
bilhassa Bekir'e bağlanma m ı n değ meyeceğ ini, onun bana la­
yık olmadığını göstermek istedi. . . Ah saçmalıyorum galiba . . .
Da ns ederlerken bütün vücudunu yas la mıştı Bekir'e, gözle­
rini h iç kırpmadan, adeta büyülenmiş gibi bakıyorlardı birbir­
lerine. Biz hiç öyle bakışmamıştık! .. Hangi erkek öyle g üzel,
kendini hesapsızca ka rşısındakine sunmaya hazırmış gibi ya­
pa n bir genç kızı reddedebil ir! Gibi ya pa n d iyorum evet,
çü nkü Sacide'nin onca erkek a rkadaştan son ra Bekir gibi ol­
dukça sönük bir ada ma bir a nda tutu lacağına hiç inanamı­
yorum . . . Heyhayl Ja leciğim, a rtık, IOgatı mda n aşk söz ü n ü
siliyorum . . . Aşk d a Allah gibi, ikisi d e yok, ikisi de Alla hsız . . .
Tü rkçeci n i n bize ezberlettiğ i Ba udela i re'i hatırlıyor mu­
sun?

Gök çökünce sıkıntılarla sızlanan


Ruha bir kapak gibi ağır ve basık,
Dökünce çemberi ku�atan ufuktan
Gecelerden de acı siyah bir ı�ık

99
Ve ruhumdan geçer upuzun tabutlar,
Sessiz, ağır ağır, ümit ağ/amada;
Merhametsiz korku mütehakkim, çakar
Siyah bayrağını eğilen kafama.

Peki, ya solcular? Sta lin ve Lenin a ş k için ne diyorlar?


Ah neden bu en öne m l i şeyi hiç soru p öğrenmedim Ke­
ma l'den o za man? Evet Nazım. ne d iyor dostu m? Sence
Nazım, Ba udelaire'den daha mı iyi merhem o l u r ben i m
yara ma? M a rx a ş ı k oldu m u? Bekir g i b i ya ptı m ı ? Ya Le­
n in, aşka i n a n ıyor m uydu? Avru pa l ı lar? O n ları n hayatları?
Fakat bütün romanlarda aşk vardır değil m i? Nedir AŞK Ja­
le? Bova ry? O da aşk sayılmaz. Leyla ile Mecn un? Evet on­
larınki bir hasta lıktır. Türkçecinin "marazi aşk" dediği "ka­
rasevda", a ma bir de Windsor dükü ve düşesi var! Sıhhat­
li bir aklın n işanesi! Onlar da mı ya lan; onlar da mı oyun oy­
n uyorla r bize? Batı lı aşkla biz i m k i değ işik ola bilir mi?
J a le galiba biraz aklımı oynatıyoru m . Aylardır gece ve
g ü ndüz hep bu n la rı, aşkı ve ihaneti, sevmeyi ve isten me­
meyi d ü ş ü n üyorum; geceleri bir iki saat uyuyoru m , sonra
penceremden görülen şu gönlüm gibi karanlık ve harap şeh­
re ba kıyoru m . Alla h ı m her şey ölümü, sadece ölü m ü res­
m ediyor ve ru h u m bu ıssızlıkta sessizce inliyor . . .
Bana hemen yaz ne olu r. Seni de m era k ediyorum .

Senin Ferhunde

1 00
YAŞAMI M DA TEK DOST B İ LD İ G İ M JALE
S EV İ NC İ M D E N GÖZYA Ş LARIMI TUTAMAD I G I M I B İ LM ENİ
İSTİYORUM
AYLAR S O N RA Ç I KTIM İŞTE O DA M DAYIM
YAZI MASAMIN BAŞ I N DA İ LK M EKTU B U SANA YAZIYORUM
O SALI GÜNÜ ATEŞLİ TARTIŞMALARDAN S O N RA
M Ü H ÜRLENEN
DOSTLU G U N G EÇ İ C İ O LMAMASI İÇİ N H E R YIL BİR YERDE
BU LUŞALI M
( H E R ŞEY GEÇİCİ D İ R DOSTLUK HAZDIR VE GEÇİCİ D İ R,
YİTİ RECEK O LDUGUMUZU B İ LEREK B U LUŞALIM)
YERİN İ S E N S ÖYLE
SANA YAZARKEN M UTLU BİR D İ N G İ N Lİ K LE
KIVRANDIRIYOR
BENİ ÖLÜM
ÖLENE DEK YAZA B İ LİRİM SANA ARTI K
SOYLU B İ R B İ LİNCE ERMELİYİM
BUNU KO NU ŞACAGIZ S E N İ N LE
SANA GEÇEN Y I L YAZ D I G I M O Ş İ İ Rİ D E G Ö N D ERİYORU M
BEN O N U ARTIK H İ Ç BEGENMİYORUM
E S K İ M İ Ş BU LUYORUM
S EN B İ R ANI İ STİYORS UN ÖYLEYSE
B U GÜ NE D EG İ N İ N SANLARI TANI D I G I M I SANM I ŞTIM
GEÇ DE O LSA A N LA D I M Kİ N E FRET E D İ LECEK YARATI K LA R
BÜTÜN İ D EA LLERİ Y I K I L M I Ş
RUHEN Ö LM Ü ŞTÜRLER DAR B ELERİ A LTINDA

1 01
BAŞKA İ N SA N LARIN YAR G I LARI NDAN DEVLET GÜCÜNE
BAGLI O LARAK
AŞK KALB İ M İ N İ STEM İ N İ N A K I L VE MANT I G I M I N
TAHTINA K U R U LMUŞ B İ R
NERON' DAN BAŞKA B İ R Ş EY D E G İ LDİ
SOYSUZ BUYURGAN
ACİZ KAFA
KALDIRIP ATAMADIM VE ACI LAR İ Ç İ N D E KIVRAN DIM
D O STLUKSA GEÇİCİ O LSA DA
HER Y I L, ŞU SAATl'E VE Ş U R DA B U LUŞAB İ LİRİZ
YER İ N İ SEN SÖYLE
O K U LLAR B İ R TIMARHANE EV B İ R CEHENNEM D İ R
SOKA K LAR GEÇERKEN YA R I LI P KAPANANKA P I LAR
İ STEM NE KADAR GÜÇLÜ B İ R KRALSA DA KENDİ
EREK LER İ N İ
ORTADAN KALDIRA N BAŞKA B İ R KRAL DAHA VA R D I
DİRİM
YÜZEYS E L PARLA K LI G I N K I LINC IN DAN T İ K S İ N E N
YAŞAM I N I G E R Ç E K TEH L İ KELERLE YI KMALI
K İ M SEDEN B İ R ŞEY B EKLEMEDEN
KEN D İ N D E TA N R I LAŞMAN I N ÇİLESl
TAN R I O LMAKTIR
EN SORUNLU E N TALİH S İ Z O LAN
BÜTÜN KU LLAR I NA BAG I M LI
VE O N LARIN VE KEN D İ N D E N BAG I M S I Z O LAN
SOYLU B İ LİNÇTİR TAN RI
BİR G Ü N B ENİ YAN LIŞ YOLDA GÖRÜRSEN
UZAKLAŞMA B EN D EN
BANA D E Kİ
AZİZ DO STUM ZEKİ
KENDİNE GEL
D Ü Ş M Ü Ş B İ R KRAL
YİTM İ Ş YI K I L M I Ş I

102
H İ Ç B İ R VAKİT
YENİDEN E LE GEÇİREMEZ
DOSTLu(;u Muzu
SOYSUZLAŞTIRMADAN İ NTİ HAR ET
BEN ZATEN
1-I İ Ç B İ R VAKİT ELE G EÇ İ R İ LE M EZ O LAN
O ŞEY İ N
( N E O LDUGUNU B İ LM İYORU M )
B İ R KOKET G İ B İ DAN S EDEN Ö LÜ M LE
KARŞI KARŞIYA OLDU(;UNU
SÖYLEMEK İ STİYORDUM SANA

ZEKİ

1 03
S EVGİ LİM
İŞTE GELDİN
A PA K PA RMAKLARIN
GECEN İN A HANOZUN DAN
A LTIN TELLERE D O KU N DU KÇA
K İ L S E S S İ Z L İ G İ KAPLAR O DAYI
Ç I G L I K Ç I G LI GA

G E L D İ N İ Ş TE
KAN D IR A B İ L İ R İ M ARTI K D E D İ N
ÇÜNKÜ S EVİYORUM SENİ
AŞK
TUTK UNUN YAŞ LI K I YAMETİ
BENİ DE S I NA

İ ŞTE GELDİN
KAÇMAK İ STE D İ G İ M KUYTUDA
BOYNU M DA GÖZYAŞ LA R I N
KURUMAZ IRMAKLARI
KAPLANDAN GECELERİN
H İ Ç B İ RŞEYİM R EN D E D İ N
H İ Ç B İ RŞEYİM
SENİ SEVM EN İ N D I Ş I N DA
AŞK
K Ö PÜ KTEN LAVTASI U M UTSUZLUGUN
MASUM BİR ÖLÜMSÜN KARŞ I M DA

SENİN ZEKİ

1 04
l'S:
jAl.E, llU Ş İ i R M İ Y D İ ISTED İ <'i i N ?
KÖTÜYMÜŞ, " D İ VAN llOZMAS I "
A D I A LTINDA YAZ D I Kl.AR I M D I H U N LA R, SANA LAYIK DE<'i İ L . . .

1 05
Bu gece nöbetç iyim . Koluma kırmızı bir şe ­
r it , belime kocaman bir tabanca takıp kış ­
layı bana bıraktılar , yemek yemek için bi ­
le d ı ş a r ı ç ıkamıyorum , üste l ik istemeye
istemeye b i r sürü emi r l e r vermem gereki ­
yor , bana göre değil bu askerlik işleri . . .
Mektubunda , "Her sefer fa rel i , mezar
gibi odandan söz ediyorsun ama ne vakit te ­
lefon etsem yoksun ! " d iyor sun . Ah tatlım
benim , beni otelde bulamadığında çapkınlık
yaptığıma yo racaksan dünyanın en çapkın
adamı o lmam ge rekeb i l i r . Ama Jalem , şaka ­
dan da olsa azıcık kıskandın beni diye öy ­
le sevinçl iyim ki ; az da olsa ilgileniyo r ­
sun d emekt i r benimle , ama kıskanç l ığı sa ­
kın ayr ılmak için bahane tutmayas ın Ja le ,
ölürüm ben . Yavrum benim , aramızdan güven ­
s izliği kal d ırıp atalım ne olur . Ka r ş ın ­
da gerçekten sana aşık ve senden başka hiç ­
bir şey düşünemeyen biri var : sen benim en
kut sal ş ey im s in ş imd i , b i r başka kad ına
e l imi sürmek değil , bakmak bile iç imden
gelmez . O anlams ız isteklerim de sanki ö l ­
d ü Jalem , orada konuştuğumuz g i b i bedenim
artık beni rahat s ız etmez oldu . Sana şe ­
refimle temin ederim ki telefonla a rand ı -

1 06
ğımı otelden söy l emediler bana , yoksa bir
dakika durmaz , s i z l e r i uyandıracağıma al ­
d ı rmaz arardım seni sevgilim . . . Dün gece
telef on edec eğini bil sem zaten ölürdüm de
çıkmazdım otelden ; aç biilaç , uykusuz bek ­
lerdim . Ancak çok yalnızım Jalem , ç ok za ­
man odamda yapayalnız ağlıyorum ama sana
yazmak i stemiyo rum bunla r ı . S en bana , e s ­
ki yaşayı ş ımın haklar ını verdiğini söylü ­
yorsun ama ben onları kul lanamam artık ,
kullanmıyorum , ben senden başkasıyla yaşa ­
yamam artık , bunu anla , inan bana . S enin
için yaşıyorum ben , yoksa ne anlamı var ya ­
şamın . Seni ilk gö rdüğüm gün sevdim zaten ,
ondan sonra bir daha aklımdan çıkmadın . Ama
seninle konuştuktan sonra büsbütün ilgimi
çekt in . Kerimle r l e o gec e gittiğimiz Be ­
lediye Pavyonu ' nda bir iki cümleyle senin
de ben,den olduğunu anladım . O akşam yata ­
ğımda hayalin gözümün önünden gitmedi .
Umutsuz bir mutluluk s ıcakl ığı vardı içim ­
d e . Bir a y kadar göremed im seni , Ker im ' e
s öylemeye utandım ama birçok ker ele r ça ­
l ı ş t ı ğın yerin , evinin önünden geçip dur ­
dum belki rastlarım sana d iye . Sonra Dağ ­
c ılık Kulübü ' nde rastlaştık , sonra ben
iş inin kapıs ında b irkaç kez rastlar oldum
sana . Sonra Ker iml e r l e yemek ve Kervansa ­
ray , sonra Lambo , sonra Ayşegül Sarıca ' nın
konseri ve hep pazar sabahı konserleri ; da ­
ha s onrasını biz kura l ım Jalem . Biz inan
ki mutlu oluruz seninle , anlaş ıyo ruz biz .

1 07
Aramızda ıy ı ş ey l e r var , sadece " dö rt
dö rtlük" insan l a r ın uğraştığı ş ey l e r l e
uğraşmama l ıyız biz . Bu " dört dö rtlük " de ­
yimini de çok sevdim , ilk senden duyduğum ­
dan herhalde , " suskun" da öyle , onu da ilk
senden işittim ; açık bir anlamı da yok bun­
ların , . fildikos gibi bir şeyler ! Şimd i bu ­
rada o l s aydın o minik e l l e rini avuç ları ­
mın i ç ine al saydım , e l l e r im buz gibi Ja ­
lem , odada soba yok , alıştım da üşümüyo ­
rum . Saat 8 . 5 , kışlada ses seda kes i ldi ,
o kada r yalnızım ki burada adeta ıç ım ür ­
pe r iyor . duvar saat inin tik takları bey ­
nimin iç inde vuruyor gibi .
Şimdi İ smet ' e telefon edeceğim . gelip bu
mektubu postaya ve r s in , erlere güveruniyo ­
rum . beceremezler . Akşama da seni telefon ­
la arayacağım , s e s ini işitirsem gene bir
iki gün rahatlarım canım .
Bence Orhan ' la Sevim b i rb i r l e r ini çok
seviyorlar , sürekli d ırdırları ondan doğu ­
yor , korkma ayr ılmaz onlar . Arkada ş l a r ın
benim hakkımda neler düşünüyor lar me rak
ed iyorum ama söylemiyor sun hiç .
Jale senin işten sonra evine dönüş le r i ­
n i d e çok merak ediyorum . Otomobile biner ­
sen hep tanıdık şoförlerle git olur mu , c i ­
c i bebek ! Ablan benim iç in n e d iyo r ? An ­
nene b i r şey söylemiş m i acaba?
Hava kuvvetlerinin pavyon inşaatına bu
hafta hiç uğramamıştım . Bizim binbaş ı gön ­
dermek istem iyor çünkü , ş imdi paşaya söy -

108
l emişl e r . Bugün emi r subayı beni çağırd ı ,
istediğim zaman oraya gidecekmiş im , bir de
j ip tahs is etmiş l e r . Dedim ya kalp kalbe
kar ş ı değil d iye . burada herkes çok sevi ­
yor beni . b i r de s en s evsen .

Dil siz Meee

1 09
SEVG İ Lİ M
TAN R I
İN SAN I N
R İ YAS I D I R

ZEKİ

1 ıo
Neden dert l i oluyorum senden mektup a lma ­
yınca , neden hep yalnız kalmak i s t iyo rum?
Dün bütün gün ve gece bomboş b i r odanın
iç indeydim , inan ki s ıkılmadım . Bu sabah
hava kuvvet l e r ine gitmem ge rekt i pavyon
inşaat ı i ç in . Bir sürü hatalı işler yap ­
mışlar , hep şu i ş ç i l e r yüzünden ; öğleden
sonra gene gittim çalıştım , akşam otele uğ ­
radım gene mektup yok . Evine telefon et ­
mek ist iyorum ama annene babana ka r ş ı s e ­
n i zor duruma sokarım d iye edemiyorum , ne
olacak bizim halimiz böyle Jale? Neden bir ­
l ikte deği l i z ?
Şimd i saat 1 2 , ben gene otelde yalnızım ,
yatağımdayım . Maz gal la ve fareyle bakı şıp
duruyoruz . Bu akşam da İ smet ' in dayıs ının
evine gitt ik . Hani şu piyanoları var de ­
diğim eve . Bir sürü kalabal ık vard ı , oyun
oynuyo rlardı , poker mi bakara mı bakmadım
bile . Bereket piyano ayrı odada , rahat r a ­
hat b i r iki saat çald ım . Piyano çalmak çok
iyi geldi bana . İ smet ve yenges inden baş ­
ka d inleyen de yoktu zaten . Zaten hep s e ­
nin iç in çaldım , yanımdaymışın d a d inl i ­
yormuşun gibi geldi bana ; bir ara dönüp ka ­
d ının yüzüne bakınca ş a ş ı rd ım : Handan ha -

111
nım ( İsmet ' in yengesi) , "Ne oldu Ahmet bey ,
b i r ş ey mi va r? " ded i . Ah Jalem , Rahmani ­
nov ' un sol minö r b i r pre lüdü var , ç ok
müthiş b i r parça , Jalem nas ı l yap sam da
dinletsem s ana , onu her akşam iç imden se ­
nin için çal ıyorum zaten . Sen daha b enim
piyanomu da dinlemedim , beğenecek mis in
acaba? Merak ediyor musun benim nas ıl çal ­
d ığımı? S ıkılmadan d inleyecek mis in beni
ilerde? Müz iği çok , pek çok s eviyorum Ja ­
le , yaşamımın tek anlamı oydu her vakit ,
ama inan bana , senin için bırak dersen onu
da b ı rakır ım , öyle ö l e s iye seviyorum s e ­
n i anla .

Ahmet

1 12
Jaleciğ i m , çok sevg i l i dost.
B i l i rsin Allaha i n a n m a m a ma hak yeri n i bulur, d iye bir
söz vardır, galiba a rada bir hak yeri n i buluyor sa h iden. Bu
sa ba h oda mda M u rat'a bir h ı rka örüyordum, a blamsa
alıf?verif?e çıkm ıf?tı, ka pı ça l ı n d ı kim geldi dersin'? Sacide!
Daha doğrusu Sacide olduğunu anlad ığım frapa n bir ka­
d ı n . Ağ laya ra k boyn u ma sarıldı ve af d i led i. Konuf?mak is­
ted i ğ i n i, abla m ı n duyma ması n ı söyledi, doğ ru oda ma g i r­
dik. Doğ rusu bir a n için depref?en hıncım la içi mden pek se­
vi n d i m a ma yüzüne ba kınca bu sevi nçten uta nd ım. Yüzü
gözü f?if?mif?ti Jaleciğim, san ki dövülmüş gibi ve pasta l pas­
ta l boya la rla morlu kları ka pa maya ça lıf?m ıf?tı. inan ba na
yüzüne ve gözüne ba kmadan konuf?maya çalıf?t ı m . Bu
karf?ı kargıya gelişin acayip duyg u la rını sa na a nlata ma m .
Nefret, evet sa klamaya cağım senden, nefret, kin, acı­
mak, uta n m a k, korkmak ve kaçmakta n m üteve l l it bir g i r­
daba tutulmuf?tum sa nki. Ne kadar hayır desem de demek
ki içimden ona çok kırılmıg ve kız m ı f? ı m . . . Neyse dostum,
if?e Be kir'le ba f?lad ı . Onu ya n l ıf? a n ladığ ı m ı, bu if?te kendi­
sinin hiç kabahati olmadığını, Bekir'in hep ısrarla yolunu kes­
tiğini, hem onu hem kend isini öldü rmekle tehdit ettiği n i an­
lattıktan sonra, o sana layık biri değildi, dedi. Güya üç ke­
re buluf?muf?la r muhal lebicide. Onda n son ra atlatm ıf? onu,
bir daha görmemig h iç! Aradan neredeyse bir sene geçti­
ğ i n i, a rtı k ehem m iyeti ka l madığ ı n ı, öyle bir erkekle hayatı­
m ı birlef?tirmekten beni kurtardığı için kendisine f?ükran bor­
cum olduğunu anlattım, ama bundan son ra a rtık ara m ız-

1 13
da hiçbir dostluğun mevzu ba h is olamayacağını da ekledim.
F ı rlayıp elleri me sa rıldı ve öyle bir h ıçkı rmaya ba r;; l adı ki içe­
riden Murat da uya nara k ağla maya ba r;; l ad ı . Murat'ı a l ı p
geldim, o ağlar, çocuk ağla r, ta m bir vaveyla a rasında r;;o­
ku atlattım derken, Jaleciğ im meğerse maksadı af dilemek
d a h i değ i l m ir;; ! Kula klarına inana mayaca ksı n a ma dostu­
muz dört aylı k hamile i m ir;; ve h içbir doktor kü rtaja yana r;;­
madığından e n i r;;temden ya rd ı m istemeye g e l m i r;; ! Be n i
öyle a ptallar;; m ır;; görünce iyice açıldı. Asıl babasının kim ol­
duğ u n u bilmediğini ve bu yalancı asıl ba basının, bu nları bı­
ra kmasından son ra neler çektikleri n i, a n nesinin komr;; u la­
rın tavuk kümesinden ekmek artıkları çalarak karınla rını do­
yurduğunu, söylediklerinin doğru olduğunu ve hayatta bir
tek senin bildiğini, ya lan söylemediğini temin etti. Sa nki on­
da n, bundan sonra doğruluk bekleyen var! Neyse r;; i mdi de
ağabeyi bir kadı n ı n per;; i ne takılarak gitmir;;; Sacide de o za­
va l l ı kad ına, a nasına ba kmak için söylemeye uta ndığı bir­
ta k ı m pis ir;; l ere g i rm ir;; , po l i s per;; i ndeymir;; fa la n ! .. Ben
suspus oldum büsbütü n, ne diyebi lirdim, bir yabancıy dı a r­
tık o; hakikati m i ifade ed iyor, roman m ı yazıyordu? Doğ­
rusu böyle bir roman okusa m ne kadar kötü, uyduruk bir
r;; ey derd i m . Ama o a n m üteredd ittim , çünkü hayat, dos­
tum, insa n ı bu kada r kısa bir za manda bu kada r değ ir;;t i r­
mi r;; ola mazd ı . Fakat ehem miyeti haiz ola n r;;ey Sacide'n i n
rol yapıp yapmaması değildi r;;i mdi, r;;i mdi dostum b u insan­
dan bir an ewel kurtulmak, kapımı kapatmak ve Murat'ı öp­
mek istiyordu m . Ona da abla m ı n biraz son ra gelebileceği­
ni ve g iderse yüz yüze gel mezlerse daha iyi olacağ ını a n ­
lattım . Bu m e m lekette kendisini senden v e benden ba r;; ­
ka kimsenin anlamad ığ ı n ı, zaten g ideceğ i n i söyled i ve çan­
tasına sa rı l ı p bir pasaport çıka rdı. rx'te çalır;;a n Tom'la ev­
lenip g idece k m ir;; , bu ir;;ten kurtulur kurtul maz! lr;; i Ameri­
ka'da hazı rmır;; , namusuyla ça l ır;; ı p a n nesin i de ya n ı n a al-

1 14
dıracakmış. Bir an için her şeye inandım, hasretinin namus­
lu bir hayat oluşunun beni çok memnun ettiğini ve elimden
gelen her ya rd ı m ı yapaca ğ ı m ı söyled i m . Eniştem beni kır­
maz, ya rın m uayeneha nesine git, ded im. O a n öyle bir se­
vindi ki zava llı. H eyhay; sevin mesine deminki gözyaşların­
da n da ha çok acıd ım.
Sen ne diyorsun bu işe Jaleciğim? Bu kız kendini affet­
tirmek ya da bam ba ş ka sinsi bir ma ksatla yeniden a rka­
daşlık mı kurma k istiyor ben i m le yoksa sa m i m i mi id i bi­
lemiyorum. Elim ayağım heyecandan birbirine dolaşıyor a ma
ru h u mda a rtık ona karşı garezden kinden eser kalmadı.
Dünyada böyle bir şey olduğunu biri bana söylese inanmaz­
d ı m , oysa bu d ra m burn u m u n d ibinde ben i de içine a la ra k
oynandı! Heyhay!
Ablam gelince ona her şeyi açıklayacağ ı m ve enişteme
o n u n a racı l ı k etmesini söyleyeceğ i m , zira d üş ü n d ü kçe
olayı en iştem e a n latmakta n h ica p edeceği m i a n l ıyoru m .
Ne o l u r dostum, b u kez geciktirmeden hemen cevap yaz
bana, sen inle konuşmaya öyle ihtiyacım var ki bilemezsin.
Sevg i ve hasretle kucakları m .

Senin Ferhunde

1 15
SEVG İ Lİ M
İ N SAN
TAN R I N I N
RİYAS I D I R

ZEKİ

1 16
J a l e dostçuğum,
B ay l an 'da k a rş ı l aştı ğ ı m ı zda, o n ca i n sa n ı n a rası nda
sana derd i m i a n l atamad ı m . S e l i m b u rada. Kaçmak üze­
re g e l m i ş, sen i n l e tan ı ştı rmak i stiyo rum. B i r a ra b i ze,
eve u ğ ra. Laf o l sun diye, m utlaka bekl iyorum, demed i m o
g ü n . Ay rı ca dostçuğ um, sana çok çok i htiyac ı m var. E t k i ­
l e r i n g e re k bana. Gene şaş k ı n du rumday ı m . Pe rşembe
günü Beyaz ıt'a fakü lteye g e l d i m, sen i b u l amad ım. O radan
s i z i n M a rm a ra Loka l i ' ne g e l d im; yukarıdan aşağ ıya sen i
a ra d ı m , b i r b u ç u k saat de aşağ ı da l o k a l de otu r u p bekle­
dim. G e l me d i n . Oysa b i r an ö nce g ö rüşmem i z gerek.
M e ktu bu a l ı r a l maz hemen b i ze u ğ ra. S e l i m de mera k ­
la seni bekl iyo r. Onu öyle seviyo rum ki sadece b i r erkek o la­
ra k değ i l , ası l b i r dost o l a ra k tap ıyo rum ona. E n k ı sa za­
manda be k l iyorum.
B ü tü n sev g i dost l u k sana.

Senin Sacide

NOT:

D i lerim, o d u rmadan
düşman sayıklayan, saça k l ı
kontesin ded i kodu l a rına kan ı p
kaçmıyorsundur benden?

1 17
Sevgil i biricik Jal e ,
Telefonda neden o kadar şaş ırd ın , neden
isteksiz konuştun o kadar? S e s inde hiçb ir
sevinç olmadı neden? Bu kadar mı uzak bu ­
luyorsun beni kendinden , yahut daha büyük ,
daha kıymetl i şeyler mi bekl iyo rsun yaşam­
dan ve e rkekten? Bir an iç in benim kadar
o lmasa da beni sevdiğin sanrıs ına kap ıl ı ­
yorum , b irkaç gün sürüyor bu , bir d e ba ­
kıyorum uçup gitmiş o gerçek , yerine b i r
mektubunun alayc ı , küçümseyen b i r sat ı r ı
kalmış : "Ben senden beni s evmeni , aşık ol ­
manı istemedim ki ; hele ' şuursuzca ' s ev ­
meni hiç , b i l inç b ize verilmiş en kutsal
şeydir , sevginle beni kendine borçlu kıl­
mak mı ist iyorsun? "
Ah Jale , belki de b enim aşkım senin
iç in çok yeni ve gururun . seviyorum . de ­
meye engel oluyor . Oysa gurur sevilene kar ­
ş ı kend i l iğinden kırıl ır . Aşk b i l inç ta ­
nımaz Jalem ! Bak bana da anla sevmeyi ; gö ­
zü görmeden sevmektir aşk . hiçbir sınır ta ­
nımadan kö r kör kendini bırakmaktır , t es­
l im olmakt ır kar ş ı s ındakine , hesap kitap
yoktur aşkta . Del i divane olmaktır aşk ! Bak
nas ıl sürekl i seni düşünüyo rum , mektupl a ­
rını bekliyorum deliler gibi , sana a it her

1 18
şey bana heyecan veriyor , mutluluk veri ­
yor . Ama s even ins an için s evildiğini
iş itmek de büyük . çok büyük bir hazdır ;
sense , "Artık sana tel efon etmeyeceğim , "
diyo rsun . Neden? Suçum ne benim? Beni öl­
dürmek mi istiyorsun? Başıma ağrılar sap ­
lanıyor , mideme kramplar giriyor , sabahla ­
ra kadar uyumuyor , terliyor ve bazen de ku ­
suyorum .
Bu dert beni öldürecek . Buradan anlata ­
cağım hiçbi r ş ey yok işte . İ smet bu ay
içinde nişanlanıyo r , heyecan iç inde , ak ­
l ım e rmiyor ona , ben daha kız ı görmedim ;
İ smet ' in benden ayr ımı , kızı gördü o ka ­
dar ! Kimi vakit onun gibi olmak daha mı
iyi acaba d iye so ruyorum kendime . Ona so ­
rarsam , benim seni sevdiğim kadar seviyor ­
muş kız ı , "Belki d e fazla ! " deme z mi ba ­
na geçen gün!
Dün gene pavyon inşaatındaydım . Saat
l l ' e kadar çalıştım o rada . Bugün de bütün
gün o radaydım . Ustalara anlatmak ne kadar
da zor , yan l ı ş yapıyorlar , tavan çökebi ­
lir , kızıyorum , bağırıyorum , söktürüyorum ;
şu tavan kabus oldu ç ıktı karşıma gene .
Böyle yapmaz sam da y ılbaş ına yetişmes ine
olanak yok . Bağınnaktan sesim kısıldı inan
ki . Yılbaş ına gelmemi istemiyo r musun ya ­
ni , bana tel efon et ne olur , ben de bu ak­
şam edeceğim , s e s ini duyamaz sam ölürüm .

Ahmet

119
J a le dostu m,
Sacide h a kkındaki fi ki rleri n e iştira k edemeyeceğ i m .
B a n a o kada r za rar veren dejenere ve a h lak düşkü n ü b i r
insa n la hala dostlu k etmeye ne sinirlerim n e za ma n ı m mü­
sa it. O n u sevg iyle tedavi etmek ben i m h a rcım değ i l, zira
o sevgiyi de dostluğu da bir pula satar! Zaten on u n la m üş­
terek h içbir mesele m iz ka l madı. Ben i (hatta bizi) her za ­
m a n m enfaatleri için aradı ve istismar etti. Ona yaptığım
son ya rd ı m ı n ceva bı n ı biliy orsun, eniştem hatı r için kendi­
n i teh likeye atıp kü rtaj yaptı d iye kötü kişi olduk! Eniştem
kend isine aşık olmuş da, tecavüze ka lkmış da! Son una ka­
da r ondan şa ntaj la para sızd ırdı, ablamla eniştem in a ra ­
s ı n ı açtı, beni rezil etti. Hayı r dostum ben i m dost l u k a n ­
layışım burada biter. O sana ya lan söylüyor! inandırıyor se­
n i, zaten o herkesi inandı rıyor kendine; entrika ları korkunç
bir iblis bu kız; bir "şeyta n - ı la in".
Sen i n le a ra m ı açmak isted iğ i n i n de fa rkı ndayı m fakat
b u n a m üsaade etmeyel i m dostu m . Zaten etmemişsin,
bu o n u kimbilir n e kada r kızdı rıyord u r.
Hayır, aynı şehirdeyiz diye on unla bir a rada dostlukla ya­
şa mak mecbu riyetinde değilim. Yüzsüz, hala telefon edip,
"Özür dilerim, gelebilir miy im dostçuğum'?'' diyor. Tuttuğu şe­
yi ki rletmeden yaşaya mıyor. Bir sapık o bence, kusu ra bak­
ma; ben evliya değilim Jaleciğim ve senin tabirinle, "on u n ü ni­
versiteleri"nden bir hayat ve sanat öğrencisi olarak yarar­
la nmak niyetinde de değilim. Hayır, ölene kadar şiir yaz-

120
mam onun yüzünü görmemek için! Va rsın insandan, zordan
kaçmak, kolaya kaçmak olsun yaptığ ı m ı n adı. Ailemizi rezil
etti; zava l l ı eniştem, masum ve tem iz olduğuna kimseyi
inandıra madı, itiba rı sarsıldı, burada ded ikoduları hala sü­
rüyor. İyilik yap kemlik bul demişler, meğer ne doğruymuş. Her
şeyi i n kar ediyor şi mdi; ya n lış a n laşılmış, ded ikodu ya pm ış­
lar. Kim yapmış dedikoduyu o yapmad ıysa, biz m i? Gor­
ki'nin namuslu ün iversitelerinden ya rarlan mayı anladım ama
bun u nkilerden musibetten başka ne öğreneceğiz'? Sen o ka­
dar güçlüysen dostum, elinden geliyorsa m üsa maha içinde
m ü nasebetlerini sürd ü r; şa ir olan sen sin; bir g ü n belki onun
roma nını da yaza rsın, a ma ben o pislikle başa çıkamam
Jaleciğim. Zaten seni ta nırım, inadın veyahut da gururun yü­
zü nden yenilmemek için kesmezsin dostluğunu onda n. Ney­
se artık o kadar önemli de değil, nam uslu bir hayat kurmak
üzere Amerika'ya gidiyormuş ya! Solcuya da bak! Na muslu
hayatını Ameri ka'da kurabilecek a nca k! Biz, bu cem iyet onu
hiç anlamıyormuşuz, iftira ediyormuşuz, sonunda bu raya dö­
n ü p intika mını a laca kmış! Hasta o Ja leciğ im, hasta o! Biz
onu kurtarmak, yaza r ya pmak istedik, o bizi kendi gibi sa pık
olmaya zorluyor. Zaten öyle bir hayattan başka ne çıkabi­
lir ki? Evet çıkabilir, ama bu o insan değil. Onun garezi bizim
onun yolundan değil, doğru yoldan gitmemizden doğuyor, inan
böyle. İstersen da r kafalı de bana, istersen korkak de ama
bu şahsı bir daha anmayalım. Sana çok müteşekkirim ki onun
söyled ikleri n i n tesirinde ka l madın ve dostluğum uza leke dü­
şü rmed ik. Çü nkü Ja leciğ im onun hasta l ığ ı n ı n adı nedir bile­
m iyorum (belki de ilk defa d ü nyada vuku bula n bir "Sacide
kompleksi"dir, kendisini seven ve ya rdım edenlere kapkara bir
nefret) ama o kadar kudretli bir h ı nç, öyle ölesiye bir inat ki
insa n lara pes ettiriyor. Dostum, Sacide konusunu burada
kesinli kle kapıyoruz. Onu her hatırlayışta ateşim çıkıyor ha­
tırlatayı m.

121
Jaleciğim Vüs'at O. Bener adlı bir yaza r var duydun mu?
Onunla ta nıştık, o kadar hoş h i kayeleri var ki! Sen benden
iyi ta kipçisin, belki de bil iyorsun, bi l m iyorsa n oosr derg isi­
ni al oku, çok değ işik. Ben bu sıra l a rda Proust'a dada n­
d ı m . M üthiş biri! İşin garibi bizim Ah met Hamdi Ta n pı n a r
ve Abd ü lh a k Şinasi H i sar g i bi yaza rları m ız o n u n tes i ri
a ltı nda ka l m ışlar adeta. Tıpkı Abd ü l h a k H a m it Ta rhan'ın
Shakespeare'in etkisinde kaldığı g i bi.
Keşke dil bilseyd im de bu yaza rları kendi dil inden oku­
sayd ı m, o vakit bizimkileri okumaya da l üzum ka l mayacak­
tı! Ancak ben şimdi şöyle d ü ş ü n üyorum. Bütün bu meşhur
muha rrirlerim izden da ha ewel da h a iyi s i n i yaza n ya ba n­
cılar olduğu halde bizi mkiler neden bu kadar meşhur ve kıy­
metli ol uyorla r? Ba na sora rsa n bu g i bi benzeyişler eseri n
ruhuna da, yazara da leke d ü ş ü rü r. Ç ü n k ü be n bir başka­
s ı n ı n tesiriyle yaz ı l m ı ş bir kita bı okumakta nsa, orij i n a l
o l a n ı tercih ederi m . Muha rri r i n sa n ı a n lattığ ına göre ec­
nebi insa n ı da a n latsa ben onunla bir m ü ştereki paylaşa­
bil irim, ç ü n kü ben de i n sa n ı m ve a n laya b i l i ri m . Zaten bü­
yük muharririn eseri bence her memlekette a n laşıla bilir; is­
ter Türk iye'de, i ster Arabistan'da, ister Çi n'de olsu n .
Ah dostum, kita pla r d a ol masa ben ne ya pa rd ı m ! Bü­
tün gecelerimde onlar va r şimdi. O n la r ben i m dostum ve
her şeyim. Bir de sen varsın, sevg i l i Ja leciğim. Kita pları ben
anlıyorum ama sen de beni a n l ıyorsun, ben de seni dostum.
En sa m i m i sevg ilerimle, hasretle kuca klarım.

Senin Ferhunde

1 22
SEVG İ Lİ M
R İ YA
İNSANIN
TANRI S I D I R

ZEKİ

123
Biricik sevgili ve vefa ka r dostu m Jaleciğim,
Bir ta rafta n sı navla rın, bir taraftan edebiyat ve şiir­
lerin, bir taraftan matineler, dostlar, aşıklar! Bu arada ha­
la ba na za man ayırma l ütufka rlığında bu l u n m a n ben i öy­
le m ütehassis ediyor ki dostum bilemezsin. Hayır sana si­
tem etmiyorum ve lhsan'dan da söz açmayacağım. İnsan­
ların öyle sırları vardır ki kendileriyle birlikte toprağa girer,
ben bu na en çok h ü rmet edeceklerden biriyim dostu m. Za­
ten hang i m iz hakikatleri sonu n a kadar kon uşabiliyoruz?
Kendimizi ne yare ne ağyare teslim ederiz. Heyhay! Dost­
çuğum, heyhay! Ja leciğim bundan geri ben seni n iki g ü n ­
de b i r başını ağ rıtmayacağ ı m sevgili dostum; naçiz haya­
tımda değişiklikler varl
Sonunda kara r verdim, S u n u h i beyle evleniyoru m ! F ik­
ri m i ya nlış bu lacağından eminim a ma acele etme ve müs­
terih ol, bu ka ra rı alana kadar çok ölçtüm biçtim. Evet bel­
ki tahayyül ettiği m istikbale ta m manasıyla kavuşa m ıyo­
rum a ma heyhay! Her şeyin beni bu kadere, bu kara ra doğ­
ru çekip getirmesinde de bir h ikmet varl Daha ewe! yaz­
dığım gibi, Sunuhi son derece efendi, yumuşa k, sessiz, na­
zik bir insan. Benim yaralı gönlüm a ncak onun gibi olgun bi­
ri nin nazik elle rinde tedavi ola bilirdi. Şöyle düşündüm ka­
ra r verirken dostu m: ne idüğü belirsiz genç, tecrübesiz bir
erkekle bir hayhuy içinde sefalet çekeceğime, nazım ı çeke­
cek ve beni öyle ba nal bir biçimde a ldatmayacak kad irbi­
lir bir erkekle evlenir ra hat ederim . Ha ksız m ıyım? Aşk
evliliği ya pma uğruna başıma gelen leri biliyorsun.

124
S u n u h i belki g üzel sayı l maz fa kat çok kibar bir insan;
biraz alnı açık ama bu ona filozofça bir hava veriyor, be­
yaz tenli, zayıfça ve kısa boylu sayılır, fa kat sıhhatli bir ya­
pısı var; her sa bah kü ltü rfizik yapıyorm uş, vaktiyle de or­
du ta kı m ı nda futbol oyn a rm ış. Genel kü ltürü de fevka la­
de. En çok sevd iği şairse Haşim! Ayrıca bütün diva n ede­
biyatı n ı ezbere bil iyor! O n u nla bu konuda çok a n laşıyoruz.
Anlaşamadığımız tek şey bıyı kla rı; bu n u n la birl i kte kesme­
sinde ısra r etm iyorum, zira dudağındaki a me l iyat yeri
bel li ol uyor, fa kat a nca k evlendikten sonra onu ikna ede­
ceğime inanıyorum, çünkü bu badem bıyık boşu boşuna ona
garip bir ifade veriyor. Burada ve lsta nbu l'da birer katı var,
bir s ü re sonra l sta nbul'a yerleşiriz d iyor. Öyle a ş ı k ki, ba­
na adeta ta pıyor, onun şımarık bir çocuğ u gibiyim. Ah dos­
tum, tekrar bir a rada olacağız. ne güzel değ i l mi? E m i n ol
ben şimdi eskisi gibi mülahaza etmiyorum hayatı; öteki kız­
ları da özledim. Şemsa'yla arada sırada mektuplaşıyoruz:
hatta bir sefer bu raya geldiğinde bana da uğ radı, dert­
leştik, eski g ü nleri yad ettik. Ayda bir kere bizim s ı n ıfta­
kiler gün yapıyor, buluşuyorlarmış. Ülkü bir fabrikatörle ev­
lenmiş, a ltı nda Studebaker, sırtında m i n k, a l m ı ş başını gi­
d iyorm uş; Servet'in iki kızı o l m u ş ve çok mesutm uş. Bili­
yorsun içim izde en erken evlenen oyd u ve biz çok şaşırm ı ş­
tık değ i l mi'? Cihan bir ba n kada çal ışıyorm uş. Aysel çok ya­
kışıklı bir a ktörle n işa n l a n m ış. Bak sa na ora n ı n havadis­
leri n i buradan veriyorum görüyor m u s u n'? Evet Ja leciğ i m ,
herkese ve h e r yere o kadar hasret ka ldım k i bel ki S u n u ­
h i'yle evlenmemin bir sebebi d e oraya gitme kararı oldu. Sıh­
hati m de çok iyi, üç dört kilo a ld ı m , çok seyrek olara k yo­
ru lu nca hafif bir ateşim çı kıyor a ma S u n u h i önemsiz diyor.
Zate n artık doktorum ya n ı mda olaca k, en iştem onu dok­
tor olarak da, a rkadaş olara k da çok ta kd ir ediyor. On a l­
tı ya ş da çok büyük fark değ il Jaleciğ i m . Ablam da ben i m

1 2.�
çok mesut olacağıma i n a n ıyor. Annem ewela, g ü l gibi kı­
zımı evlen mi;; bo;;anmı;; adama vermem dediyse de on u bi­
l i rsin, her ;;eye bir kere kar;;ı gelmeden dura maz. Ayrı lma­
sı S u n u hi'n in kaba hati değil m i;; ki; kad ı n daha a ltı ay ol­
madan kaç ıp eski sevg i l isiyle evlen m i;;!
Sevg i l i dostu m, sa kın ba na fikri m i değ i;;tirtecek ;;ey­
ler yazma. Artık ka ra rım kesin, kimse bu nda n ben i cayd ı­
ra maz. Bi rkaç aya kad a r evleneceğ i m .
Sevg i ve hasreti n le kuca klarım dostu m, zama n ı n oldu­
ğ u nda iki satır da olsa mektu b u n u bekl iyoru m .

Senin Ferhunde

1 26
Dostçuğum, sen i mutlaka gö rmem l a z ı m . G itmek üzereyim
ve gene baş ı m dertte.
C u m a g ü n ü saat 1 3 . 0 0 'te, ku l übe, M i m a r l a r l<u l ü ­
b ü ' n e g e l veya te l efon et, gel emeyeceğ i n i b i l d i r. N u mara­
s ı n ı b i l m iyorum, kata l ogda b u l u rsun. S e l i m de gelecek. Öz­
lem l e .
Sacide

127
Jalern . sevinçten boğulacağım neredeyse ,
aferin Ke rim ' e ! Dernek ki bu azap bitecek !
Ankara da o l s a . üniforma lardan kurtulac a ­
ğıma seviniyo rum . sivil ola rak aske r l ik
yarım asker liktir . Üstelik Anka ra ' da ta ­
nıdığım birçok arkadaş var . Ayrıca bir sü­
re İ s tanbul ' da kalmak , seni görmek o lana ­
ğı . . . Her ş ey çok güzel gidiyor . Gerçi bu ­
r a s ı da iyiydi . He le son gün l e rde Kadri
beyl e r bana yakınl ık gösteriyor . derdimi
hafifletiyo r l a rd ı . hatta Kadri bey as ­
kerlikten s onra o rada kalmamı sağlaya ­
cakt ı ve çok iyi ş a r t l a r la iş bulacakt ı
bana . Biliyor sun bu adam mason ve çok nü ­
fuz lu . Ama neme lazım çok da iyi , kibar
insanlar . Ne olsa adal ıla r , başka bir uy ­
gar l ıktan gelme l e r .
Neyse güzelim , artık bu hafta sonu gel ­
meme gerek kalmadı . gece gündüz inşaat
( pavyon) için çalışıyorwn , yılbaşına kadar
devir teslimini yapıp kaçarım . Ayın 2 8 ' in ­
d e d e İ srnet ' in nişanı va r , gerçi dün ken ­
disine söyledim seni çok özlediğimi ve du ­
ramayacağımı biliyor ve bana darılmadı .
hakl ısın git dedi . ama şimdi artık bir haf ­
ta on gün daha dayanırım . Ankara ' ya gid i -

1 28
şime çok sevinmemiş gibisin , ama oradan İs­
tanbul ' a nakil işini ç ok d aha kolay bec e ­
ririm . Her şeyi bırak , üniformadan kurtul­
dtllil Jalem; o elbiseleri çıkarınca beni da ­
ha çok seveceksin gibi gel iyor bana .
Jalern ben bir kabahat yaptım biliyor mu­
sun? Bıyık bıraktım , hiç de yakışmadı , ama
bir gör de istemezsen hemen keserim olur nn.ı?
Sen nas ıl s ın? Neler b eni unutturuyor
s ana böy l e ? Tiyatroya gittin mi Reha ' yl a ?
Beni çeki ştirmedin değil m i ? Hiç beni dü ­
şünüyor musun? Düşün ve sev beni kaka be ­
bek , senin yakınına geleceğim diye sevinç ­
t en ölebilirim ben , ya s en , yazsana bana !

Ahme t

1 29
Jalem ,
Cüzdanımı kaybettim , param ve senin fo ­
toğrafın gitt i , ötekilere a c ımıyorum . Ah
s en beni d e l i ett in , kafam yerinde değil ,
mantığım hiç işlemiyor . Her gören neyin
var , hasta mısın , d iye so ruyor . Beni mek ­
tupsuz , telefonsuz bırakt ın . ne kadar za ­
l ims in . Öyl eyse açıkça söyl e , seni sevmi ­
yo rum ve ist emiyo rum , hayat ımdan e l ini
çek , de bana . Beni s evmek neden bu kadar
zor geldi sana , benim ötekilerden ne ay ­
rımım var? Ben de bir insanım işte Zeki gi ­
bi , Reha gibi , onlardan sana daha bağlı bir
insanım .
Oradayken bir gün bana a l ı ş t ığını söy ­
lemiştin , hatta bazı taraflar11Tidan hoşlan ­
d ığını söylemi ş t in . Ben , beni ben olduğum
i ç in sevmeni isterim ; şuursuz seve s in is ­
t e r im bil iyorsun . Şuur oldukça t e reddüt
vardır , işte sende de bu var . Bil iyorum şu­
ursuz sevmek sözüme kar ş ı s ın ama nedir t e ­
reddüdün söylemiyorsun?
Daha fazla konuşturma beni bu akşam . Bir
türlü güven veremedim sana . Allah benim b e ­
lamı ver s in , gidip d e l i r inceye kadar içe ­
ceğim . cüzdans ı z . paras ız , s ens iz_

Ahme t

1 30
SEVG İ L İ M
RİYA
TAN R I N I N
İ N SAN I D I R

ZEKİ

131
Canım benim ,
Fotoğrafını karşıma koydum , baka baka
yazıyorum . Beni azarlayan o mektubu yazan
elle rini s eveyim . Ne yapayım Jalem , ben
böyle deli oldum işte . Cüzdanın önemi yok ­
tu ama senin fotoğrafın olmadan yaşayamaz ­
d ım , inan ki geçip gitmeyi kurmuştum bu ­
radan , telefonlaşmasaydık , beni aramasay ­
d ın gidecektim , nereye olursa ol sun , bel ­
ki de öldürürdüm kendimi . . .
Kızma bana , istesem d e vazgeçemem s en ­
d en artık , vaz ge çebilecek o l s aydım ç ok
daha önce çekerdim elimi s enden . Ben şim ­
diye kadar kimseye evlenme teklif etmemiş ­
tim , s eni gördüğümün haftas ına istedim
senden evliliği . Hakk ında hiçbir tereddü ­
düm yok . Biz bir arada çok mut lu olabile ­
cek bir çiftiz . Bıraka l ım bu gerginlikle ­
ri , bu s ö z leri artık . Ka r ş ı ka rş ıya gel ­
diğimizde bol bol konuşacağız . Senin de ­
diğine göre , "Kaş göz süzeceğiz gene ! "
Kerim ' in dediği doğru , kanunen beni bu­
rada daha faz la tutmaya hakları yoktu ama ,
pavyon inş aatı için birkaç gün daha kal ­
mamı çok rica ettile r , hakları da var : iş
acele olduğu için daha yapılacak şeylerin

1 32
b i r kısmı yalnız benim kafamda tasarlan­
mış durumda , onları kağıda geçi r iyorum ,
ş imd i , b itmek üzere . Senin yer ine b i rkaç
gün daha resmini öpeceğim , sevgil im benim !

Dilsiz Meee

1 33
Jale, teessüf ederim sana! Bunu senden beklemezdim. Ben­
de acınaca k bir h a l mi var? Kimse n i n merha meti ne ve a k­
l ı na i htiyacım yok ben i m . Ka ra rı m ı isteyerek a l d ı m , kendi­
me acımı!'_? fa lan değilim, kimseyi de kendime acındırmadım,
ya n ı l ıyorsu n . Ne c ü retle b u n la rı yaza b i l iyors u n şaştım
doğrusu. Ba na, "O Su n u h i H itleriyle evlenerek etin i satmı!'_?
olaca ksın, Sacide'den ne fa rkın va r?'' d iyorsun! Gözlerime
ina n a m ıyorum; b u n la r ne biçim sözler böyle! Beni, dostu­
nu bu kadar küçük görüyord u n da şimdi mi ba klayı ağz ı n ­
d a n çıka rıyorsun? Ya sen, kendine baksana biraz; daha bir­
kaç ay ewel, "En ya k ı n dostlarım bile en yüce d uyg u la rı­
m ı sa pık yoru m l a rla baya ğ ı la ştı rıyorlar, i n s a n la rı n dö­
nekliğinden bıktım!" g ibi şekva l a rla sayfa la r dold u ra n sen
değil m iyd in? Ben sana o za ma n bu halin haysiyetsizl i ktir,
kendine acıma m ı dem iştim; yoksa orta k derd i mizin bu ol­
d u ğ u n u a n lata ra k tese l l i m i verm işti m sana? Ne d iyeyi m
bilmem ki, sa nki ba na bir şamar indirmek için şimdi bir ba­
h a n e b u l m u ş s u n? Heyhay dostu m !
H e l e şu satırlarına ba k: "Dü nyada neler olduğuna göz­
leri n i ka pıyorsun, en ufa k bir sa rsıntıda pılıyı pı rtıyı topla­
yıp herifi n biri n i n kucağ ına atla maya hazırsı n. Neden def­
teri çıkarıp oku m uyorsu n (en azı nda n). kita pları ve sol bil­
g ileri böyle sa lya s ü m ü k ağlamak için m i ed i n iyoruz? Şika­
yet etmekle bir şey halledemezsi n, ka l k gel bu raya, bir i!'_?e
gir, burada birçok yeni dost ta nıdım, hepsi de yardımcı ola­
bilir sa na, o adamla mesut fa lan olamazsın kend ini ka nd ı r­
ma! Haydi dostum, beni dinle, yüzünü yıka ve sokağa çık, asıl

1 34
ağlanması gereken, ya rd ı m edil mesi gereken insan kar­
def;ilerimiz orada!"
Sevsinler, Jale seni sevsinler e mi! San ki gizli kom ünist
pa rtisine üye ald ı la r sen i de ben i m haberim yok! Biliyo­
rum Kema l'e bu a rz u n u izhar etmif)iin, ama maalesef sen i
a ralarına almakta n i mtina etmişler! Benden bütün bunla­
rı sa klam ıştı n ü stel i k. Evet, dobra l ı k deyip d u ruyorsun, a l
sa na dobra l ı k, ba ka l ı m hoşuna g idecek m i?
Zaten tena kuzla rla dolusun Jale. Bir mektu bu nda da,
"insa n la r eşit şa rtla rda birbirleri ne ka rşı ya rd ı mda bu l u ­
nam ıyorla rsa b u bir düşmanlık duygusuna dön ü şebilir," de­
m işti n . Yard ı ma ka rş ı l ı k vere meye n re ncide ola bil irmiş!
H izmetç i leri n ha n ı m efend i l e re d ü ş m a n lığı gibi! En iyisi
kendimizi düşküne ya rdım edecek kada r yü ksek görmemek­
miş! O ha lde o söylediğin ta n ı madığım adamlar bana iş bu­
lara k be nden korksu n la r kız ı m ! Ya hut da Sacide ba na
ya ptı kları nda çok haklı! Sen in de başına gelecekler var!
Bu yü ksek fikirlerle etrafa hoca lık taslayacağına biraz
sen de kendi hakkında söylenenlere kulak kabartsan iyi eder­
sin. Sana olan sevgimden dolayı söylemediğim o kadar çok
ded i kod u n u duyuyorum ki a n latsa m desta n l a ra sığmaz,
sen i n se uyku l a r ı n kaça r! Sadece ş u n u söyleyeyim: İ h ­
sa n'ın metresiym i ş i n !
Hayı r, sa na darı l m ıyoru m g e n e d e . A m a bu mektu­
bu n l a açtı ğ ı n h icra n ya ra s ı n ı h iç u n u tmayaca ğ ı m . Bu
ş i m d iye kada r yed i ğ i m kaz ı kların heps i nden daha a ğ ı r
geldi ba na. B e n h içbir zaman acınacak b i r i n sa n olmadım
ve olmayacağ ı m da Ja le! Sa kın bir da ha ben i m sa m i m iye­
t i m i ve ha ssa siyeti m i istis m a r ederek ke n d i n e pay çı­
karma! Heyhay! Ki ne heyhay!

Ferhunde

135
TEKTANR IVAR D I RODAÖ LÜM D Ü R
TEKTANRIVAR D I RO DA Ö LÜ M D ÜR
TEKTANRIVA R D I RO DA Ö LÜ M D Ü R
TEKTANRIVARDIRO DA Ö LÜM D Ü R
TEKTANRIVA R D I RO DA Ö LÜ M D Ü R
TEKTA NRIVA R D I RO DA Ö LÜ M D Ü R
TEKTANRIVA R D IRODA Ö LÜ M D Ü R

ZEKİ

1 36
Jalem ,
Sevgi l im , b i r tanec iğim , ayr ılmak ne
kadar zor o ldu bileme z s in . Sabah 7 ' de zi ­
firi ka ran l ıktı , dert l i dert l i kalkt ım ,
dert l i dert l i uçtum ve dert l i de rtl i gel ­
d im Ankara ' ya . Sakallarımı kesmeye vakit
bulamadan öylece ç ıktım Samim beyin yanı ­
na , "Ne bu sakal böyl e? " dedi ama kızma ­
dı bana , halden anl ıyo r , iy i adamdır , da ­
yağı hak etmiştim oysaki . "Hesap ve rınene
ge rek yok , ben sana b i r kere kızdım , b i r
daha kızmam artık , " dedi . Kızma hikayes i ­
n i anlatmıştım sanırım sana .
Bir gün bir teknik konu üze r ine konuş ­
mak iç in bir sürü müdür toplanacakt ı , Sa ­
mim bey özellikle gelmemi istemişti ama ben
unuttum gitmeyi . Oysaki p r o j e hakkında
aç ıklamalar yapacak olan bendim , o gün hiç
iş yapmadan dağılmış lard ı . Ert e s i gün Sa ­
mim bey beni b i r temiz haş l amıştı .
Gelelim asıl konumuza güze l im , şu kanu ­
ni forma l iteler var ya , bu i ş l e r i paray ­
la yapan adamlar vardır : benim askerlik iş ­
lerimi de b i r i yapt ıyd ı , o lmazsa gene ona
yaptırırız . Biz böyle gelin güvey oluyo ­
ruz ama ya seni bana verınezlerse . Sen , "Ba -

137
yıla bayıla veri r le r . " ded in ama benim
iç imde hep b i r korku var !
Bu sefer "Turan Palas "ta kal ıyorum . An ­
kara ' da i lk yatt ığım otel oydu , herifç i ­
l e r de unutmamış lardı beni .
Jalem , bana iyi iyi , büyük mektuplar yaz
olur mu? Artık kırma beni , yuvamın tat l ı
gülü , inan k i beni seçtiğine p i şman olma ­
yacaksın , mutlu edeceğim s eni .
Dairede küçük b i r oda buldum , o rada tek
başıma çalışıyorum , ara sıra r e s imle r ini
ç ıka rıp bakıyorum ; hep yalnız kalmak i s ­
t iyo rum , kimse gelme s in i s t iyorum odama ,
s eninle baş başa kal ıp s eni düşünmek i s ­
t iyo rum bütün gün . B i r tanem tatlım . ca ­
nım benim . evladım .

Ahmet:

1 38
TANIUYI Ö LE R E KÖ L D Ü RE B İ Lİ RS İ N
TAN R I Y I Ö I.EREKÖ L D Ü REB İ I. İ RS İ N
TA N R I Y I Ö LEREKÖ I.D Ü R E B İ Lİ RS İ N
TA N R I Y I Ö LEREKÖ L D Ü RE B İ Lİ R S İ N
TAN R IYIÖ I.ER E K Ö L D Ü RE B İ Lİ RS İ N
TAN R I Y ! Ö I.ER EKÖ L D Ü R E B İ I. İ RS İ N
TAN R I Y I Ö LEREKÖ L D Ü RE B İ L İ R S İ N

ZEKİ

1 )9
D ostum,
O h, k u rtu l dum, so nunda r u h u mu ve maddesel varl ı ğ ı ­
m ı k u rta rd ı m ! B i r g ü n b i r k i tap yazarak hayat ı m ı a n l ata­
cağ ı m; sevd i k l e r i m i , dost l a r ı m ı , düşman l a r ı m ı . Annem i n,
O ğ u z' u n, S e l i m ' i n, A l i ' n i n ve sen i n ad ı n ı z ı a l t ı n harfl e r l e
işleyeceğ im. O i kiyüzl ü, u ğ u rsuz ü l keden kurtu l duğuma i na­
nam ıyorum bazen. B u raya g e l d i ğ i m i n i l k g ü n l eri uykudan
k o rkuy l a uya n ı p h a l a o rada m ı y ı m, yo ksa g e l d i m m i d iye
ken d i m i ç i md i k l i y o rd u m .
A l i bey, ben i m ge leceğ i m i değ i şti rdi, k u rta rd ı b e n i pa­
rasıyla. Pa rası z h iç b i r şey o l ma z d o stum: son du rumum­
da o i mdada yeti şmeseyd i ne o l u rd u m d ü ş ü nsene ! N a s ı l
haksız yere bela o lmuşlard ı başıma! O para vermeseyd i bu­
raya g e l i p o kuyabi l i r m iydim? Ah, bütü n kapı l arı para açı­
yo r : para p a ra y i ne para ! B e n i m daha ö n ce b i r i kti rd i k le­
r i m ev taş ı m a, eşya a l ma, yerl eşme derken n e redeyse su­
yunu çekm işti. O h, şimdi içim rahat. S en A l i i ç i n, " l(öy­
l ü nü n , çarı k l ı n ı n b i ri , " ded i n ama o bi l d i ğ i n g i b i değ i l d i r.
Ö y l e i n ce r u h l u, zek i d i r ki tah m i n b i l e edemezs i n, ayrıca
da tan ı d ı ğ ı m kentl i bey l e rden çok daha meden i d i r. Pa ra­
s ı n ı n karşı l ı ğ ı n ı a l mak d ü ş ü ncesi o n u n i ç i n b i r z ü l d ü r. A l i
ben i b i r g ü n b i l e n e isti ntak etti n e de peş i m i kova ladı; ça­
ğ ı rd ı m g e l d i , i stemed i m so rmad ı . H o şg ö rü l ü, r i n t b i r
adam . S a n ı rım b i z doğ uyu v e o ra l ı l a r ı pek tan ı mam ı ş ı z .
Acaba İ ng i ltere yeri ne l<a rs'a, A rdahan'a m ı gitseyd im eği­
tim g ö rmeye !

1 40
S e l im'den mektup a l ı yo r u m . S i z de g ö rüşüyo rmuşsu­
nuz. İ şte o n u n d u r u m u o l d u kça berbat. E sasl ı b i r h ü k üm
g iyd i recek l e r san ı rı m ona. Kaçması da suya düştüğüne gö­
re ne o l acak b i l mem. D ı şa r ı ç ı ka b i l seyd i, A l i 'ye söy l e­
miştim, ona da yard ıma haz ı rd ı . O rada bi le, " N e emri o l u r­
sa ben i bulsun," ded i, ama S e l i m bunu işitince bana da ona
da küfrü bast ı . N e de o l sa genç so l c u !
S e l im' le, son gecem izde ka rşı l ı k l ı g ünah ç ı ka rd ı k. B ü ­
tü n ya l a n l a r ı m ı , o n u nas ı l defa l a rca a l dattı ğ ı m ı b i r b i r say­
d ı m ona. A rkadaşı N evzat' l a yatt ı ğ ı m ı b i l e, k u l a k l a rı na
inanamad ı ! B i r a ra ka l ktı tepindi, dünyada h i ç b i r kutsal de­
ğer ka lmad ı ğ ı n ı fa lan sayı p dö kmeye başlad ı, ama sonun­
da sa k i n l eşti; bu söy l e d i k l e r i m gerçek o l duğuna g ö re, yan­
l ı ş başka bir yerde o l ma l ı düşü ncesine vararak uzun, d i dak­
tik konuşma l a r yaptı, yüzüme bak ı nca, onun da boşuna l ı ğ ı ­
n ı sezdi ve i ki m i z b i rden b i r g ü l me krizine tutu l duk, han i se­
n i n l e Atatü rk'ün ö l üm gününde tutu l m uştu k da Cazibe ha­
n ı m b i rer i hta r verm işti ka rneye! İ şte öy le bir şey d i .
O, bana geçm i ş i n i a n l attı , baz ı i ti raf l a rda b u l u n d u
ama, öyle yoksun b i r geçmiş k i , hemen hemen h i ç yaşama­
m ı ş zava l l ı; haya l et g i b i d o laşm ı ş du rmuş; ş i i r i, g i z l i ö r­
g ütü m ö rg ütü saymazsan tab i i . B e n i ta n ı d ı ktan s o n ra
f l ö rt b i l e etmem i ş b i l iyo r m u s u n ? B e n aş ı k o l dum mu a r­
tı k başkas ı n ı gözüm gö rmez o l u r, ded i . D oğ rusu pek mah­
cup etti ben i ! Bu mahcub iyetten doğan bir borç l a be l k i de
en güzel sev i şmemiz o akşam o l d u . O n u n l a bu ndan böyle
kan ka rdeş l i ğ i m i z i i l an etti k. En dü rü st, en me rt, en a k ı l­
s ı z i n san o l a rak benim aşk ta ri h ime kaydettim o n u ve bu
d ü nya l a r i y i s i i n san ı sana emanet ediyorum can ı m, sen i n
a n a ç dost l u ğ u n i y i ede r o n u .
S ev i şmek, yatm ak üze r i n e u z u n u z u n d ü ş ü n d ü m J a le­
ciğim, asl ı nda sevişmek ned i r k i ? İ nsan ı n sevgi arayışı, sev­
g i a l ı şve r i ş i değ i l m i d i r? Ya l n ı z l ı k A l l aha verg i o l du ğ u n a

141
g ö re b i r başkası na muhtaçl ı ğ ı m ı z ı n sonucu değ i l m id i r? B u
güzel v e tab i i o l ay ı nas ı l da d ü nya n ı n en teh l i ke l i , e n sa­
k ı nca l ı işi h a l i ne geti rm i ş l e r değ i l mi? En ha k l ı i ste k l e r i
uyga r l ı k nas ı l da s u ç l u d u r u m a d ü şü rüyo r, saptı r ı p d u r u ­
y o r aşk ı ! U yga r l ı ğ ı n g i rmed i ğ i ü l ke l e re ö y l e i m reniyo­
r u m k i , b i r yol unu bu lsam h i ç düşü nmeden en i l ke l ka b i ­
l en i n a rasına katı l ı r, yaşay ı p g i deri m .
Asl ı nda erke k l eri sağduyudan yoksun, b i zden çok zayıf,
duygusa l ya ratı k l a r o l a ra k g ö rüyo r u m . B ence o l ay ş u :
ü z e r i m izde k u r d u k l a r ı buyu rga n l ı k ( k i bu o n l a rı n h a m g ü­
cüne dayan ıyor) yüzü nden ken d i m i z i korumak üzere ya l an,
hep yalan söy l em i ş i z o n l a ra. B i z i m zekam ı z ı g e l i şti ren bu
ya l a n l a r o n l a rı b i z i m apta l l a r ı m ı z d u r u m una sokmuş. İ n­
san ı n kend i n i ko r u ma i çg ü d ü sü m üth iş b i r güç veri r yaşa­
m ı na, ö rneğ i n Yah u d i l e r i n zekas ı n ı n üstü n l ü ğü de b u rada
yatar. O n l a r da vatansı z l ı ğ ı n geti rd i ğ i ez i l m i ş l i k l e o radan
o raya kova la n d ı k l a r ı ndan savaşma ve korunma zekası ge­
l i şti rd i le r. Düşün bak J a l e, bizim kasları m ı z erkeklerden da­
ha g ü ç l ü o l sayd ı egemen l i k k i m i n o l u rd u ? D ayağ ı g ö recek
o l sa l a r, bi r gün içi nde ses l e r i n i kesip otu ru rl a r J a l e c i ğ i m .
B i r l i kte o l duğum adam l a r ı n ç o ğ u şu bu bahaney l e dayağa
geçive ri r l e rd i . E ğ e r benden daha s ı k ı yum r u k yiyece k l e r i ­
n i b i l se le rd i , yapa rlar m ıyd ı ? Asla değ i l m i ?
İ şte, t h i s i s t h e questio n m y dea r f r i e n d ! V e ben sosya­
l i zme falan artık i nanmıyo rsam bunun sebebi de budur. Çün­
k ü bu g üçsüz a d a l e l e ri m i z d ü nya d u rd u kça böy le kal aca­
ğ ı ndan hiçbi r şey deği şmeyecekti r. H aksı z l ı k doğuştan dos­
tum : kuvvetli ve zayıf karşı karşıya b ı rakı l m ı ş bir kere. Sos­
ya l i zm sadece erkekl ere gel meyeceği ne, kad ı n ve e rkek
top l u m u na g i receğine g ö re hani eşitl i k? E rkek bizi dövme­
se bi le, sonunda s ı k ı ş ı rsa dövebi leceğ i n i bi len b i ri o, işte so­
run bu kadar basit. Ya ratı l ı ştan eşit o l mayan b i r d u r u m var
o rtada; yasa l a r, a h l ak, anane neyi değ i şti reb i l i r k i !

1 42
A n cak i ş i n enteresan yan ı , ta r i h boyunca e rkeği zeka­
m ı z l a oya l ay ı p , i d a re etme d uyumuz öyles i ne gel i şm i ş k i ,
h e r kad ı n zekasıyla, teva rüs etti ğ i ku rnaz l ı k la rla i çten
içe du rmadan yenm i ş e rkeğ i . N e var ki asl ı nda yend i ğ i şe­
ye yen i l m i ş g i b i g ö rü n e rek yaşad ı ğ ı i k iyü z l ü l üğ ü de haz­
medemeyen kad ı n, m utsu z l u ğ u n pençe s i n e düşmüş d u ­
rumdad ı r. B e n ce, m utl u çiftler g ö rmey i ş i m i z i n neden i b u ­
d u r. M utluymu ş ro l ü yapan kad ı n , e rkekten çoktu r d ü nya­
m ı zda; ç ü n k ü erke k l e r ge rçekten m u t l u o l d u k l a r ı n a kan­
d ı rı l m ı ş olabi l i rler. B en ev l i b i r çift gördüğümde, acaba ko­
ca kar ı s ı n ı kaç y ı l son ra, kad ı n kocas ı n ı kaç y ı l son ra a l ­
datacak d i ye bakarım, b i raz daya n ı y o r l a rsa a ra l a r ı na g i ­
re r, i k i saatte adamı a l ı r ı m . Ş i md iye kadar beni ya lancı ç ı ­
karan b i r ko caya rastl amad ı m .
Sen şimdi bana madem öyleydi de neden du rmadan önü­
ne g e l e n l e . . . d iyeceks i n ? İ şte bunu ben de tam o l arak
b i l m iyo rum dostum ama, e rkeksiz ka l d ı ğ ı m da boğu l u r
g i bi o l uyo rum. Ya l n ı z kalamıyorum ben: üzerimde b i r er­
keğ i n i ste k l i g ö z l eri o l madan g ü n sü rmek ö l üm g i b i g e l i ­
yo r bana. H e r sabah çarp ı nt ı y l a uyan ı r sora r ı m kend i me:
bugün ben i seven, i steyen var m ıyd ı ? Yo ksa hemen f ı r l a ­
y ı p b i ri n i b u l ma l ı y ı m d ı r; de l i rmemek, kötü l ü k yapmamak
i ç i n tek yo l um sev i şmekti r. İ nsan l a r beni sevmiyo rsa, d ı ş­
l a m ı ş l a rsa ben i, kafamda b i n l e rce kötü l ü k p l a n ı o l uşuve­
r i r; i nt i kama haz ı r be k l e rim; en caz i p g iysi l e r i m i kuşa n ı r
do l aşı rım sokaklarda. Yüzlerce adam takı l ı r a rd ı ma, e n gü­
ze l i n i , en yum uşağ ı n ı , en zekisi n i , en ayd ı n ı n ı , en zeng i n i ­
n i seçmeye ça l ı ş ı r ı m, ben i a n l amaya ve sevmeye e n uyg u n
o l an ı n ı . N as ı l b i r i n san o l d u ğ u m u bana a n l attı ran, ya l a n
söy l ememe neden o l an erke k l e rden de nefret ede r i m çün­
k ü . l<e n d i n i ve bütün yasa k l a r ı y l a bir d ü nyay ı karş ı ma di­
ken i nsan l a rdan i ntikam a l madan d u ramam. A l i 'yi ve Se­
l im ' i sevmen i n de nede n i b u d u r; o n l a r ben i o l duğum g i b i

143
kabul etti ler . . . N e var ki dostum uzun s ü re b i r i nsan l a be­
raber de o lamam; çünkü bi r apta l l ığ ı n ı ya ka la rım; ne ka­
dar g ö rmek istemesem de b i r zayıf tarafın ı b u l urum ve b i r
s ı k ı ntı kap l a r i ç i m i . H emen o n u başımdan sav ı p kaçmak
i ste r i m, bu kez de başıma bela o l maya başl a r l a r ! Bazen
i nt i h a r etmeyi d ü şü n ü rüm. Ama benden k u rtu l d u ğ u n a se­
v i necek b i r d ü nyayı, benden ti ksinen i n san l a r ı sev i n d i re­
ceğ i m i d ü ş ü n ü n ce d e r h a l g ü c ü m ü top l a r, yen i den daha
da acı ması z o l a ra k d a l a r ı m i n san l a r ı n a ra l a r ı n a ! . .
Ş aştı ğ ı m şey l e rden b i ri d e J a leci ğ i m, b i z i m i n sa n l a r ı ­
m ı zda n eden b i r nebze o l su n ö zg ü r l ü k i steğ i n i n b u l un­
may ı ş ı ! . . l< i mse ben den, ne ben i m a d ı ma, ne de kendi
adına özg ü r l ü k ta l e b i nde b u l unmadı ş i m d iye dek, A l i ha­
riç. S e l i m b i le, "Sen özg ü r l ü k del isi o l muşsun, bu istek de­
j enere etm i ş sen i , ben zaten sen i uzun sü re ya n ı mda tuta­
mazd ı m , " ded i . B ence e rkeğ i n kendi i ç i n b i le özg ü r b ı ra­
k ı lma ta l e b i nde b u l unmay ı ş ı b i z e en aşı k o l du ğ u a n da bi­
l e bu h a k k ı g i zl i ce ken d i ne tan ı masında yata r ! ..
İ şte, ben i çok i y i tan ıd ı ğ ı n ı söyleyen sana, b i lmed i ğ i n
yan l a r ı m ı n b i r d ö kü m ü dostu m ! K i msen i n ben i o l du ğ u m ­
dan başka tü r l ü ( hatta d a h a iyi) tan ı ması na dayanam ıyo­
rum art ı k, eskidendi o n l a r ! Yan i; san d ı ğ ı n g i b i S e l i m'e ya
da A l i beye o l an aşkı mdan ı zd ı rap fa l a n çekti ğim yok, on­
l a ra m üteşe k k i r i m o kada r . . .
İ şte bu rada k i msen i n i k iyüz l ü, mera k l ı D o ğ u l u g ö z le­
rini üzerime d i kemeyeceği, gözetlen meyeceğim bu ü l kede
yaşıyorum a rtı k ! İ sted i ğ i m g i b i o kuyacağ ım, öğreneceğ i m
ve yazacağ ı m . C an ı m ı n i ste d i ğ i g i b i gezecek, i sted i ğ i m l e
i nsan g i bi sev i şeceğ i m; uta n d ı rı l madan, ay ı p l anmadan.
Yen i den doğmuş g i biyim J a l e c i ğ i m , o h be, d ü nya va r m ı ş,
va l l a d ü nya varm ı ş be !
B u rada sükse m i n ye ri nde o l du ğ u n u tah m i n eders i n !
B e n i g ö ren İ ng i l i z, A meri ka l ı yahut da İ sveç l i o l duğumu

1 44
san ıyo r. Türk dey i nce, meyus o l uyo r l a r, yak ı ştı ra m ıyorl a r
bana T ü rk o l ma m ı , ben d e ş u d i l i b i r iy ice ö ğ reneyim, bak
nası l k u rtarı r ı m on l a r ı bu ü z ü ntüden .
Oda a rkadaş ı m değ i şti; Çekosl ovakya l ı b i r köy l ü k ı z ı
ş i m d i k i , üstü başı dökü l üyordu tab i i . O n a hemen pembe sa­
ten e l b isemi hediye ettim, yan ı mda k ı l ı ks ı z k i ş i l e r gezd i r­
meyi h i ç sevmem; o rosp u n u n b i l e b i r sti l i o l ma l ı şekerim;
bu, köy l ü ama çok zeki, i ş i n i b i l iyor, Lon d ra'yı avcunun içi
gibi ö ğ renm i ş bi rkaç haftada; n e rede işadam l a r ı , n e rede
d i p l omatlar do l aş ı r, zen g i n çoc u k l a rı hangi dansi ngde eğ­
l en i r ondan so r. Bu a kşam o n u n g r u b u y l a d o laşacağ ı z .
Ö z l e m l e r.

Senin Sacide

145
Jalem , mektubunu ş imdi aldım , seninle kar ­
ş ı kar ş ıya o lmayı çok isterdim . Beni an ­
lamış olduğunu ve bana öyle " evet " ded i ­
ğini sanıyo rdum . Oysa gene ter eddüt l e re
düşmüşsün . Ama neden? Sen bana , benim s ev ­
gime inanıyo rsun ama b i r anda bilmed iğim
bir nedenle her şey değişiyor kafanda , san­
ki bir şeytan akl ını ç e l ip beni saf dışı
koyuyor . Yüz yüzeyken işte bu olmuyo r , hep
benim uzağımdayken şüpheler beliriyor sen ­
de . Beni yalan söyleyeb ilen bir insan mı
kabul ediyorsun yoksa? Yok yok , bunu dü ­
şünemem b i l e .
Mektubun ç ok ağır geld i bana Jale , te ­
lefonda da , "O kadar acele evlenmeye ne ge ­
rek var , " derken anlamıştım bir şeyler dü ­
şündüğünü . Bazen söylediklerini böyle s o ­
ğukkanl ı l ıkla kar ş ılayab il d iğim için ken ­
d i karakt e r imi kutluyorum . Bence çocukça
senin şüphelerin : seni değiştirmeyi sinsi ­
c e p lanladığım falan yok : nas ı l yapılab i ­
l ir ki böyle b i r şey? S enden sakladığım
hiçbir şey yok Jalem , sordun anlattım , ak ­
l ıma geldi söyledim , daha ne yapayım? Ben
s eni sadece b i ç imin i ç in sevme d im : düşü ­
nüş l e r inde , davranış ve heyecanlarında ,

146
hatta zaafl a r ında kendimi buldum da öyle
sevdim . Sakın şimdi de , sen beni değil ben ­
de kendini seviyorsun , deme bana ! Bırak za ­
man geçs in b iraz daha , beni anlayacaksın
ne de o l s a . Ama günün b i r inde , " Ben sen i
sevmiyorum Ahmet , yanılmışım ! " dersen ben
ne o lurum düşündün mü hiç? Sana bu mektu ­
bu s oğukka nlı ve mantıklı o l a rak yazmak
i ç in çok d irenç gösterdim . Çok üzüntülü ­
yüm , en büyük üzüntüm de beni yanl ış ta ­
nımanın verdiği azap , beni s evmek için ha ­
la kendi kendine d irenir gibi b i r hal gö ­
rüyorum sende , bu da beni yık ıyor Jal e .
Peki Jal e , evlenmeyi s enin istediğin
zamana b ı raka l ım . Erken o lmas ında ısrar
ettim , çünkü böyle o lması daha iyiydi , biz
birbi r imiz in insanıyız , yalnız geçen gün ­
lere üzüleceğiz b i r gün mut l aka . Ama sa ­
kın b i r gün bana hayı r deme ! Dersen . . O.

kada r korkunç kL bunu düşünmek b i l e i s ­


temiyorum . Hayır korkma , sana b i r şey ya ­
parım anlamına değil bu , Allah korusun s a ­
na elimi bile kaldıramam ben , ne olursa ba ­
na olur , o kadar .

Ahmet

1 47
Geçmiyor , geçmiyor , sens iz günler değil
saatler bile geçmiyor . Dün daireden ç ıkın ­
ca doğru otele koştum , mektubun gene yok ­
tu . Çok fena oluyo rum senden haber alama ­
yınca , şaşkına dönüyorum . Öyle bir bedbin ­
lik çöküyor ki üstüme . Hemen postaneye git ­
t im : uçak postas ı sabah dağıt ımına yet i ­
şememiş . Yanımda aradılar ama bulamadılar .
Eli boş . sisler içinde yürür gib i yürüdüm ,
kafamda sen , içimde sen vardın , adını y i ­
neleyip duruyordum yol larda , sürekl i du ­
daklarımı kıpırdatarak . Bir lokantaya gir ­
dim . lokmalar geçmedi boğazımdan ; bir çor ­
ba içip ç ıktım oradan da . Öy le bir ya lnız ­
l ık ki bu , mutlak bir boşluk içindeyim san ­
ki . bağırsam kendi sesimi duyarnayacakrnış ım
gibi geldi , birden sokakta olduğumu anım ­
sadım . İ n sanlar ç evremde yürüyo r l a rd ı .
tümünün de kafalarında b in türlü dert , b in
türlü heyecan , sessiz ve kendi hall e r in ­
de . Ağlamakl ı durumumu nas ıl avutacaktım
b i l emedim . B i r l iğe git t im ; mil let masa
başlarına yığılmış kağıt oynuyo rdu harıl
har ı l . Ama onlar avunmak i ç in deği l , va ­
kit öldürmek iç in oynuyorlardı sadece .
Biraz seyrettim , sonra da gülünç geldi ta -

148
vırla r ı , o rada da duramadım , yeniden ote ­
le dönüp odama kapandım .
Bir önceki mektubunda ne kadar iyiydin .
Ka lplerimiz in b i r l ikte çarptığını duydum
s anki , mutluluktan uçtum okurken . Beni
sevmek seni ürkütme s in Jalem , aradığın
insan benim . Bundan bir emin olabilsen . Se ­
nin bende aradıklarını bulamayacağını ,
beni s evemeyeceğini akl ımdan b i r an bile
geç irip şüphe lensem , s ana hayatımı bağlar
mıydım Jale? Belki çabuk kırılan , duyar ­
l ı b i r insanım ama mantığımı hiç feda et ­
medim bugüne kadar . Bana biraz inanıp gü ­
ven , zara r l ı ç ıkma z s ın : ben de s enin ka ­
dar dürüst b i r adamım .
Önümüzdeki cumartesi gelmek istiyorum .
Samim bey halden anl ıyo r nas ı l olsa . Se ­
ninle olmak , s eni görmek . b i r tek bu , ya ­
şama bağlayan beni . Şu koca haftayı nas ı l
geç ireceğimi düşünüyorum , ö z l emle r l e ku ­
cakla r ım seni b i r tanec iğim .

Dil siz Meee

1 49
Jalem ,
Gene düştüm Ankara ' ya ; ö z l emi , yalnız ­
l ığı yaşamaya başladım bile . Havaalanından
sana telefon edecekt im ama kıyamadım se ­
ni uyand ırmaya , babandan da çekind im , am ­
ma da a r s ız he r if deme s in . Babanı sevd im
Jalem , annen de umduğumdan daha iyi dav ­
randı bana . İnşallah bizimkileri de sen s e ­
ve r s in . Haftaya gelecekler size .
Anka ra tat s ız Jalem , s en s i z he r yer
tats ı z ama burada ayağımı yere basar bas ­
maz bir hüzün çöktü iç ime . İ smet ' in öne ­
ris ini (Kadr i beyin) düşündün mü? Onların
yeni inşaatında b i r kat b i z e ayırabilme ­
l e r i iyi b i r şans . Bir de gerçekten adam ­
l a çalışmak iyi olacak i l e r l emek iç in .
Ko rkma , ma s on falan o lmayacağım , s eni
.
dinlerim . Zaten açıkça bir öner ide bulun ­
mamıştı Kad r i bey , sadece İ smet ağz ımı
aramıştı . İ zmir daha güze l bir kent Jalem
ama sen seç yer i , nereye iste r sen oraya
yer l e ş iriz .
Samim bey de Ankara ' ya yerleşmemi z i is ­
tiyor . Beni çok seviyor ; a s l ında başkala ­
rına bağırır çağı r ı r , önümde kaç günlük
hesap yığı lmış duruyo r , hiç s e s etmiyor
bana .

150
Aşk ne müthiş b i r şey . sensiz su içmek
b i l e zor gel iyor bana . hep b i r l ikte geç i ­
receğimiz günlerin hevesiyle ayakta duru ­
yorum . b i r l ikte yemek yiyeceğimizi . bana
çay kaynatacağını . masa kuracağını . kapı ­
da karş ılayıp öpeceğini beni , düşlüyo rum .
Canım sevg i l im . beni s evebi l diğin kadar
sev , b enden ko rkma , bir insan b enim seni
sevd iğimden çok s evilemez . Bir tanem , se ­
nin yerine resmini öpüyorum . Sevim , Orhan ,
Çetin . Reha nas ı l la r ?

Dil siz Meee

151
J a l e,
Ay l a r so n ra l ütfedip g ö n d e rd i ğ i n mektubuna bi r cevap
yazmak i ste ri m :
1 ) N e zama ndan beri T ü rk kesi l d i n b i l m iyo r u m ! B e ­
n i m a n ı msad ı ğ ı m sen, benden ç o k ya k ı n ı rs ı n T ü rk l e rden !
D ü zenden, i n sa n l a rdan, top l um s a l k o n u m u n dan ve h e r
şeyi nden T ü rk i ye ' n i n . . . O h a l de ben i m İ n g i l i zce ö ğ re n i p
kend i m i İ ng i l i z g i b i satmam neden sana b u kadar d o k u n ­
muş an l amad ı m ! Ben o şe ki l de, "as l ı m ı i n ka r e d i p yaban ­
c ı l a ra d uy d u ğ u m a şağ ı l ı k d uygusunu i l a n " etm iy o r u m
dostum, yan l ı ş ı n var; b e n h i çb i r z a m a n kend i m i b i r Türk
duyumsamamıştım ki! Ben hep yanl ış l ı k l a, geri kalm ı ş, vah­
şi i n sa n l a r ı n a rasına düşmüş b i r modern i n sand ı m, onun
için d i l l e ri n i ö ğ re n i nce a ra d a k i tek ayrım, nüfus kağ ı ­
d ı m daki T ü rk v e İ s l a m kayd ı o l acak; sen mera k etme da­
ha ş i m d i den kağ ı d ı mda yazan T ü rk l üğe rağmen a n l aşt ı m
o n l a rl a, ara l a r ı na a l d ı l a r beni, hatta o n l a rdan daha b i l e
i l e r i de kal ı yo rum ben. Tan ı ştı ğ ı m her k i ş i y l e öyle sa rmaş
d o l aş o l d u k, öyle uyum sağ l ad ı k k i ben b i l e o rayı, doğdu­
ğum yeri u n uttum; san k i bu k ü l t ü r l e yoğ r u l muşum, san k i
bu rada doğup burada büyümüşüm. O rada sizler, annem b i r­
kaç kişi o lmasa i nan ki h i ç hatı rl amayacağım o ü l keyi ! B a­
na kötü l ü kten başka b i r şey öğ retmedi vata n ı m . Sadece ay­
n ı d i l i kon uştuğ u m i ç i n baz ı i n san l a r l a m i l l et ha l i ne g e l ­
m e m i de as l a kab u l edemem. Etti remed i l e r ! N e de m i l l e ­
ti soyu p soğana çev i ren ada m l a r ı n bana z o r l a kabu l ettir­
d i k le ri verg i yüzünden b i r m i l l et hal i ne gelebi l i ri m ! Bu dü-

152
şünce, özg ü r l ü k o l sa, tartı ş ı l ab i l i r en az ı ndan değ i l m i Ja­
l e h a n ı m ? B en i stemed i ğ i m bir d u ruma z o r l a so k u l uyo r­
sam, bunun demo k rasi ya da cumhu r i yet n e resi n de söy l e r
m i s i n ? l< i m i n h a k k ı v a r b i r i nsan ı n, hem istemed i ğ i b i r o r­
tama doğması n ı sağ l ay ı p hem de o o rtam ı değ i şti rmesi n e
enge l o l maya? l< i m i n h a k k ı v a r b i r i nsan ı , z i h n iyetiy l e ta­
ban ta bana z ı t b i r to p l u m l a g ı k ı ç ı kmadan b i r a rada ya­
şamak z o runda b ı rakmaya? Ben d i ndar deği l i m, ai lem ba­
na ve rmed i d i n e ğ i t i m i , o k u l da vermedi; C u mhu riyet ço­
cuğuyuz b i z, Atatü rk çocuğuyuz. O h a l de nası l o l up da ba­
şı bağ l ı a n ne l e ri o l an, l<u ra n o kuyan, cami l e re g i den,
o r u ç l a r tutan i n sa n l a r l a o rta k yaşaya b i l e l im?
Bence tarihi yan l ış yapmışlar. Atalarım boşuna kan dök­
m ü ş . H e r h a l d e ö l mek i ç i n bay ı l m ı y o r l a rd ı ve herha l de
to ru n l a r ı n ı , ben i, bu h a l de g ö rmek istemez l e rd i . E s i r a l ı n ­
m ı ş . . . Peki soruml usu o lmad ı ğ ı m o tar i h beni şimdi d e hap­
se m i atsı n, t ı ma rha neye m i ? E m i n i m vaktiy l e b e n i m g i ­
b i , ata la r ı m ı n a rasında da ka rşı g ö rü ş l ü insa n l a r vardı v e
emi n i m onları d a d i n lemed i zorbalar, o zorba lar k i i şte bu­
günü b i ze haz ı r l ad ı la r ve gene o n l a r k i ya r ı n ı da haz ı rl ı ­
yo r l a r . . .
Evet tamam, sana g ö re geçm i ş i değ i şti remeyeceğ i z ve
gelecek adına mücadele edeceğ i z ! Bana g ö re değ i l dostum,
gel eceğ i n den em i n o l mad ı ğ ı m b i r eşit l i k d ü z e n i a d ı n a b i r
hayat veri rsem, ben d e vata n ı kan l a r ı y l a s u l ay ı p g i den za­
val l ı ata l a rımdan b i ri o l maktan ku rtu lamam ! Değ i l m i ? Be­
n i m b i r tane hayatım var ve onu top rak s u l aya n l a rdan de­
ğ i l de, sulanmış top rağ ı n keyfi n i süren lerden b i ri o l a rak ge­
ç i rmek i ste r i m . Bu yüzden o radan kaçtım, bu nede n l e b i r
s ü rü k u d u rm u ş a d i adam ı n ağ z ı n ı n k o k u s u n u çekti m !
Benden başka b i r şey i stemeye utanması g e re k i r b u m i l ­
letin ya da devletin ya da vatanın, neyse. A l i bey denen hay­
van sefa sürerken ben i m s ü rü nmem neden icap ed iyord u

1 53
söy l e r m i s i n ? E vet iyi b i r i nsan o la b i l i r ama iyi l i k başka,
b u iş başka. Ayrıca onun iyi l iğ i de buz g i b i b i z i m dede le­
rin bedavaya ölüp g itmesinden yaratı lmamış mı? Yoksa şu
aç ve sefi l Tü rkiye'n i n b i r adam ı , nas ı l o l u p da benim
anama bakabi l i r ve bana İ sv i ç re bankasına p a ra l a r koya ­
bi l i rd i ? l<endi ad ı na koyd u k l a r ı k i m b i l i r kaç a i l eyi ku rta­
racak m i kta rdad ı r? Ben o hayvana da b u n l a r ı n karşı l ı ğ ı ­
n ı öded im say ıyorum ken d i m i , h i ç d e h a k k ı m o l mayan
b i r pa rayı a l m ıyo r u m . D ede l e r i m i z ödem iş çoktan .
J a l e c i ğ im, yan l ı ş a n l ama, m ü cad e l eden tamam ı y l a
caym ış değ i l im. Seninle aram ı zdaki ayr ı m : sen b u işin uzun
vadede siyasa l çal ışma l a r l a gerçe k l eşti r i l eceğ ine inan ı p o
zamana kada r bek l emem i z g e rekti ğ i n i öneriyorsun, ben­
se hem ken d i yaşam ı m ı iyi, i nsan i b i r b i ç imde s ü rd ü rme­
yi ve o a rada inan ıyo rsam siyasi mücade l eye yard ı m etme­
yi i stiyo rum.
2) D iyo rsun ki, i nsan ı yapt ı ğ ı i ş tay i n eder; sen a rt ı k
bambaşka b i ri o l makta s ı n ve o lacaks ı n ve a y r ı b i r i nsan
o l a ra k ka rşıda b u l unacaks ı n .
B en değ i şmem ! B e n nerede ne i ş tuta rsam tutayı m
ben değ işmem, çünkü i ç i mdeki o k i n h i çbi r zaman sönmez.
Annem i n, ka rdeş i m i n ve ben i m çekti k l e r i m i a s l a u n ut­
mam. Ve ben b u ra l a ra g e l d i mse b i r gün o raya sayg ı n b i ­
ri o l up dönüp hesap d a soracağ ı m . B i ze yap ı l a n l a r ı i nsan­
l a ra ödeteceğ im.
Ş u n u bi l , ben sen i n, içi nde kin ve garezi barı n d ı rmama­
l ı s ı n d iye ev l iya l ı k tas lamana da şaş ıyo r u m . Dev r i m i ya­
pan l a r ı n, k i n s i z o l arak sevg i y l e ve dostl u k düşünce l e riyle
i n san ö l d ü rd ü k l e r i n i hiç sanmam !
Ben i nsan l a r ı n b i r b i r i n i sevd i k l e r i ne fa l a n da i na n ­
mam ! K i mse k i mseyi sevme m i şti r ! S evmez d e ! Ç ı ka r i l iş­
k i l e ri var d ü nyada J a l e . Bazen de gene b i r ç ı ka r o l a n se­
v i lme ve kabul edi lmen i n geti rd i ği b i rl i ktel i k l e r va r. Ben

1 54
S e l i m' i ben i a n l ad ı ğ ı ve sevd i ğ i i ç i n sevd i m; A l i ' y i iyi l iğ i
i ç i n, seni ben i a n l ad ı ğ ı n i ç i n . . . Ç ı karım b u n l a rd ı r işte, ya­
n i k a rş ı l ı k s ı z değ i l d i r h i ç b i r şey dostu m . Fedaka r l ı ğ a
i nanmam ben; k i mse b a n a a l t ı na yatmadan para verme­
di, al b u n u annene bak, demed i tamam m ı ?
3 ) V ücut sata rak l ü ks yaşama n ı n i nsan ı a l ça l ta cağ ı ­
n ı ve b i l i n ç l i b i r so l cu n u n . . . B un u sen i n le çok tartı ştı k J a ­
l e, b i r d a h a da tartışmayacağ ı m . B e n v ü c u t satma i ş i n i n
karşı l ı k l ı o l d u ğ u n u, e rkeğ i n d e ke n d i n i satt ı ğ ı n ı söyl üyo­
r u m . Ken d i s i n i sevmed i ğ i m i b i l e b i l e b i r erkek bana para
ödüyo rsa bu o n u n a d ı n a b i n kere daha a l ça l t ı c ı b i r şey de­
ğ i l m i d i r? Ç ü n kü ben pa ram o l mad ı ğ ı i ç i n satı yorum be­
den i m i !
Ç o k iyi bi l d i ğ i m b i r şey v a r dostum, b u cem iyet beni,
b i z i yapaya l n ı z b ı raktı . Ta r l abaş ı ' nda otu ru rken en çok ki­
min yard ı m ı n ı g ö rd ü k bi l iyo r m u s u n , Rum komşu n u n .
M adam Kalyopi k ı ş ı n h e r akşam bize u ğ ra r, evine g i d i p
ı s ı n ma m ı z ı sağ l a rd ı . O ğ u z ' u n e l leri soğu ktan kanard ı hep
kış g e l i n c e ! J a l e c i ğ i m, i n san l a r vars ı n bana sayg ı duyma­
sın, ben de o n l a ra duym uyo r u m . O n l a r daha riyakar: hem
ye rleşmiş h ı rs ı z l ı k l a rla rahata e riyo r l a r, hem itibar g ö rü ­
yo r l a r v e iyi l i k hava risi ro l ü n d e l e r. Öte y a n d a n b ü t ü n Av­
rupa, " G ayeye e r i şmek i ç i n her vasıta meşr u d u r, " d iyen
M a kyave l ' i i k i n c i b i r İ sa g i b i ben im sem i ş . . . Ben de o n l a­
r ı n a h l a k ıy l a y ü kse l i p sayg ı n l ı k gö receğ i m !
S a n a bi raz da b u rada k i hayatımdan söz edey i m . Ken­
ya l ı sevg i l i m i b ı raktım ama gene a rkadaş ı z, b i r l i kte o l u ­
y o r u z . O a rada b i r M a l ezya l ı, b i r Yen i G i n e l i, b i r N o rveç­
li ve i k i İ ng i l iz le b i rl i kte o l dum. Şu s ı ra b i r d i p lomatın evi­
n i n iç deko rasyo n u nda yard ı m c ı i çm i ma r o l a rak ça l ışıyo­
rum ve y ü k l üce b i r pa ra a l a cağ ı m !
Ş i mdi l i k b u kada r, sen de yaz. Ahmet'e acıyorum diyor­
sun, al lahaşkına kendine sevg i l i mi b u l d u n yoksa d i lenci mi?

1 55
A n lattı k l a r ı n h i ç hoşuma g itmedi . B i l i rs i n öy le salya sü­
mük e rkekten h i ç hazzetmem, o adam o l sa o l sa hasta
r u h l u, manyağ ı n b i r i d i r, ben öy l e l e r i n i çok g ö rdüm; bi l i ­
rim; bence defet g i ts i n; baş ı n a b e l a o l ma s ı n so n ra ka rış­
mam ! Sen Reha'y l a değ i l miyd i n ?
S evg i v e hasretl e r can ı m .

Sa cide

H am i ş : Ağabeyi mden a l d ı ğ ı m b i r mektupta b i z i m kontesle


karşı laştı ğ ı n ı , yan ı nda k ı sa boy l u , kabak kafa l ı bir i htiyar o l d uğunu
yazıyor. Anlaşı lan o doktorla ev lenmiş. Siz hala darg ı n m ı s ı n ı z ?

156
Sevgilim .
Sana bu mektubu sabah yazmaya baş ladım .
Kahvaltı etmek için büyük pastaneye git ­
miştim , orada . Sonra birl iğe git t im . s a ­
na telefon d a ederim diye ama birliğin bor ­
cu varmı ş , t e lefona kil it vurdurmu ş l a r
idare ol sun d iye ! Anla ne müthiş b i r ida ­
r e heyeti var . Duvarda özel olarak Bedr i
Rahmi ' ye yapt ırılmış rengarenk perd e l e r
var , çok güzel o lmuş . ç ok o rij inal . Akşam
yemeğini burada yedim , arkadaş larla oyun
oynayal ım dedik , oturduk masa başına , b i r
iki saatt e 60 l i ra kaybettim , hiç d e şan ­
s ım yok . Gece Büyük Tiyat ro ' ya Tanrılar ve
İnsanlar ' a gittik Atilla d iye bir arkadaş ­
l a , fena değild i .
Yar ın biraz mob ilyac ılara bakacağım .
Tabii seçmeye s ı ra geldi mi sen seçecek­
s in . Jale her an s eni düşünüyorum ama ar ­
t ık uykuda bile sen var s ın kafamda . inan ­
mayacaks ın . nasıl olur d e r s in ama o luyo r .
Uyuyorum ve uyuduğumu b i l iyor ve s eni dü ­
şündüğümü de bilerek uyuyorum , ç ok tuhaf
b i r ş ey bu .

157
Hafta sonu gene görüşürüz . artık Samim
bey alışt ı . kend i l iğinden soruyo r bu haf ­
ta gidiş yok mu diye? Tabii ona İstanbul ' a
nakil için uğraştığımı söylemiyorum . Baka ­
l ım o lacak mı ?
Bir tanem beni habersiz bırakma , "Tele ­
fon ettik ya ! " deme , kaka bebek !

Di lsiz Meee

158
Sevgilim goruyorsun her şey kend i l iğinden
ha l l oluyor , ko rktuğun gibi olmadı . Annem ­
ler de İstanbul ' a nakil için uğraşıyorlar ,
onlar da yaş l andı artik ve aynı yerde o l ­
mayı isterler ama sen ka rarını ver gene .
Dün ve bugün Ereğl i ' nin kaz ıklarını he ­
sapladım . 1 8 metre boyunca 60 tane kaz ık !
Onları toprağa çakacaklar , ne kadar da ma ­
nasız şeylerle uğra ş ıyorum görüyorsun ya .
çalışmak istememekte belki de haklıyım .
Seni düşünüyorum sadece ; bir iki kez Sa ­
mim bey o durumda yakaladı b eni , "Ne dü ­
şünüyorsun dalıp dalıp ? " dedi , yanıt ye ­
rine gülümsedim . O da kafasını sallaya sal ­
laya gitt i .
Ya senin tatlı kafanın iç inden neler ge ­
ç iyor acaba? Gene öyle özledim ki seni ,
sanki görüşmeyel i yıllar olmuş . Güzelim
benim , güz e l s in çok , ama öyle b i ld iğimiz
gibi ayna güzeli de değilsin , başka bir gü ­
z e l l ik var sende .
Ah Jalem , sen hala " beni sevd iğini zan ­
nediyorsun " , bense seni del iler gibi sev ­
diğime eminim , işte aradaki fark bu . Ney ­
se bunlar boş laflar . iş olacağına va rır .

1 5�
Dün beni otelde arayıp bulmadığın vakit
ben Kız ı l ay postanes inde seni telefonla
aradım , annen ç ıkıp evde yok dedi , ofis ­
te olduğunu bilseyd im oraya ederdim . Hem
iş , hem okul çakışmıyor mu , zor olmuyor mu
sevgilim? Sakın kendini yorma olur mu? Ev ­
l enince bak s eni nasıl dinlendireceğim .
Ah hiç o lmazsa bir piyanom olsaydı şu ­
rada , ama nerede oturacağımı bilmeden b i r
atılımda bulunmuyo rum . İnşal lah yakında
kendi evimize alırız piyanoyu değil mi gü ­
z e l im? Özlemler sana evlat evlat evlat .

Ahmet -Ahmet

1 60
Sevgi l im .
Dün tel efonda kararlaşt ırdığımız gibi
hemen İ smet ' i aradım ve Kadri beyin öne ­
r is ini kabul ett iğimiz i söyledim . On - on
beş güne varmaz hal l o lu r diyo r İ smet . Bi ­
l iyorsun adam çok nüfuz lu ; inanıyorum ,
ded iği ç ıkar yakında . Çocuklar gib i sevi ­
niyorum Jalem . Çok iyi oldu , seveceksin İ z ­
mir ' i ; evimiz in yeri de çok güzel , deniz
de görüyor . Çok mutlu olacağız Jalem , çok
mutlu olacağız , bir aks ilik olma s ın d iye
ödüm kopuyo r , nazara inanmam ama neredey ­
se mavi boncuk tak diyeceğim sana , ama d ö ­
versin beni .
Bugün hava çok sıkınt ılı a s l ında . Sabah
lapa lapa kar yağıyordu , saat l l ' e kadar
yataktan ç ıkmadım .
O uzunca mektubunu da dün akşam ald ım ,
hem sevdim , hem de kızdım sana . Kırk yıl ­
da b i r beni sevdiğini düşündüğün b i r ge ­
ce , mektubunun iki sayfası Zeki ' ye ayrıl ­
mış . Böyle bir gecede bari kimse girmesey ­
di aramıza Jalem . Ne ise kar ş ı kar ş ıya
geldiğimizde sana duygularımı . o konuda
düşüncelerimi daha iyi anlatabilirim her ­
hal d e .

161
Neden Ahmet - Ahmet d iye imza attığımı
s o ruyor sun . D i l s i z Meee ' yi i s t emed iğin ·

için , b i r inci Ahmet " d i l s i z " yer ine , öte ­


ki Ahmet d e "meee " yer ine !
Bugün öğl eden s onra birl iğe gittim ge ­
ne , bir saat kadar remi oynadım , d erken
At i l la geld i , onlara git t ik , yemek yedik .
karıs ının piyanosu var , o rada b i raz çal ­
d ım , gene tabii ilk olarak senin parçala ­
r ını sevgilim .
Perşembe gecesi ne yaptığımı soruyorsun ,
he rhalde gene At i l l a · daydım sanıy o rum .
Ben burada s ıkıntıdan ve yalnızl ıktan kah ­
rolurken aslında eğlendiğimi , keyfettiği ­
mi s anmıyor sun ya Jale? Mektupl a r ımda hep
s ı z l andı ğımı yaz ıyorsun , gerçekten öyle
o luyo r istemeden , ama yakında her şey so ­
na erecek . Bu hafta İ stanbul ' a gelmem doğ­
ru o lmayacak , Samim beyden çok utanıyorum
artık . Hele İ zmir ' i söyleyince ne olacak
bakalım .
Nikah muamelelerine babamın b i r arkada ­
ş ı bakacak , bu memlekette her i şin adamı ­
nı bulacaksın : o lmayacak i ş yoktur ! Yıl ­
dırım nikahı çabuk oluyonnuş zaten , bir aya
kalmaz evleniyoruz sanıyorum ve çocuk gi ­
b i z ıp l ıyo rum odada .
Yavrum benim , iyi ki seni tanıdım . O gün
Boğaz ' da Niko ' da bana " evet " deyiş ini hiç
unutmayacağım s evgil im . Ne kadar mut lu
ett in beni bir b i l s en ve beni sevmekten
ç ekinme s en . Ben s eni tanıd ıktan sonra ya -

1 62
şadığımı anl adım ve s enden uzakta olduğum
her an öyle boş . öyle anlams ız buluyorum
ki kendimi b i l eme z s in , bunu asla anlaya ­
maz s ın !
Biric ik Jalem , bu hafta değil önümüzde ­
kine gel i r im gene . Eşyalarllilızı anlaşılan
İ zmi r ' den alacağız . Senin get i r e c e ğ ini
söylediğin şeyleri de bir nakliye ambarıy ­
la götürtürüz .
Beni özledin mi b i r a z ? Öp beni canım .

Ahmet

1 63
D ostçuğum,
G eçen g ü n metroda kime rast l ad ı m ders i n , hani b i z i m
G ü rbüz Ayşe v a r d ı , l i se s o n s ı n ı fta b i z i m s ı n ı fa g e l m i şti,
han i okul ç ı k ı ş ı bir gün dond u rmac ıya g i re l i m dem i şti k de,
biz ayakta değ i l oturarak dondu rma yeriz, d iye g itmiş, hor­
l a m ı ştı b i z i ! B i r i n ce l m i ş, b i r g ü ze l l eş m i ş ki sorma, tan ı ­
yamadım ben, o tan ı d ı ben i . Ko l unda b i r tıfı l İ n g i l i z o ğ l an,
n i şan l ı m n i şa n l ı m d iye s ı rıtıp d u ruyo r sı çan ! Vakti m o l sa
gösteri rd i m ben ona o n i şa n l ı y ı da, sa l o n da otu ra ra k don­
d u rma yemeyi de ama şu s ı ra M a rko g i rd i yaşam ı ma,
vaktim yok. İ l l e de g ö rüşmek i stedi G ü rbüz, yan l ı ş telefon
numarası verd i m, aman ben bu acuze l e rden kaçmad ı m m ı
b u ra l a ra, ne i ş i m var. B i r d e nas ı l g e l d i ğ i m i sordu, "B u rs­
la," dedim, ya lan da değ i l hani, ha devlet bu rsu, ha A l i be­
y i n b u rsu ne fa r k eder?
M a rko, b i r İ ta lyan m i m a r, d ö rt d i l b i l iyor ve b u l a ş ı k­
ç ı l ı k e d i y o r. B u rada bütün wa itress'l e r ü n i versite mezu­
nu. Yaza ben de çal ı şa cağ ı m gene, İ n g i l i z cem çok i l e r l e­
d i , i y i a rkadaş l a r ı m var, bütün g ü n ü m ü n iversite, k ütüp­
hane ve union'da, bu ü ç b i nada geçiyor. Union, ö ğ re n c i ­
l e ri n rahat k o l tu k l a r, spo r sa l o n l a r ı , l o kanta l a r o l a n ye r­
l e ri deme k .
J a leci ğ i m keşke sen de b u rada o l san ne kadar eğ l en i r­
d i k; b u radaki yaşam ı n b i z i m k i n den üstü n l üğ ü n ü g ö rmeni
ço k i sterdim. S ana Evelyn Waug h'un Decline and Fall'u n u
göndermişt i m . Ş i md i ben S omerset M augham ' ı n The Ra­
zor's Edge 'i n i o kuyo r u m . B u n u da g ö n deri rim daha son-

1 64
ra. M a rko da çok seviyor okumayı. Ş i i r yazıyor musun? Re­
ha'dan h i ç s ö z etm i y o rsun, n as ı l s ı n ı z ?
B i razdan M a rko'yla buluşacağım, şimd i l i k bu kadar. B i ­
l iyor m u s u n , b e n bas k ı n ı n n e o lduğunu bu raya g e l d i kten
s o n ra daha iyi kavrad ı m ve o rada k i i nsan l a rı bağ ı ş l a r o l ­
d u m . O kadar zava l l ı l a r k i , b i r b i l se l e r !
Ş u romanti k Ahmet d i l i nden düşmüyor gene; sen de b i r
hoşsun yani, onca vakit a k ı l cı l ı k, gerçekç i l i k derken roman­
t i k Ahmet de ney i n nes i ? " Be n i en çok a n l ayan, seven, en
çok mektup yazan, bana en sad ı k kalacak o lan" da n e de­
mek? Reha'y l a fak ü l tede her g ü n b u r u n b u r u nası n ı z, na­
s ı l mektup yaz s ı n adam !
Annen gene g u s ü l aptesi nas ı l al ı n ı r d i ye d i n dersi ve­
riyo r mu san a ! H a ha ha hay ! S evg i l er.

Sacide

1 65
Delim benim , bir kerecik seni ölesiye sev ­
diğimi söylemeyi unutsam , s evgimden şüphe
ediyo rsun . Acabalar , s o rular kurcalıyor
kafan ı . Buna iç in i ç in s eviniyorum , b iraz
olsun beni seviyor d iye ama , bir yandan da
sana hiç güven ver emed iğimi düşünüp ö l e ­
s im gel iyor üzüntüden .
Sen hep yanımda o lmal ısın b enim . Saç ı ­
nı omuzlarını okşayıp iyi ş ey l e r söyleme ­
l iyim sana . zaten içimden de bunlar gel i ­
yor . S enin dertlerine , s ıkınt ılar ına ortak
o lurum hep Jalem , ben de insanlar için s e ­
ninle aynı ş ey l e r i düşünüyorum , ancak b en
b i l iyorsun biraz daha umut suz . karamsar
bir insanım sana göre . Daha doğrusu ben mü ­
tevekkil bir insanım Jalem .
Sana Pertev ' in konserinden bahsedeyim
b iraz .
İlk parça Tchaikovsky ' den Romeo ve Ju ­
l iet uve rtürü idi . Pertev çok sakin ida ­
re etti , ancak orkestrada çok bocalama var ­
dı ve sonuç iyi olmadı . İkinci parça Lalo
Viyolonsel Konçertosu . s o l i s t Feyha Ta ­
lay ' d ı . Oldukça iyi çaldılar . Üçüncüsü
Tchaikovsky Altıncı Senfoni . bana sorarsan
çok güzeldi . Pertev hep ezbere idare et -

166
t i ve gerek orkestrayı , gerek d inleyi c i ­
l e r i daha esere girerken denet imine aldı .
Konser bittiği vakit salonda hiç kimse ye ­
r inden kıpırdayamadı , uzun uzun alkış lan ­
d ı . Pertev ' i kutlamaya gittim , gene o bil ­
d i ğin seviml i çocuk durumuna girmiş . s an ­
ki sahnedeki adam o değild i . Seni sordu ve
selam söyled i .
Jalem , senin rahatsızlığın beni çok üzü­
yor , önem vermiyorsun ama ya ciddi bir şey ­
s e ? B i r doktora git mutlaka . Ben d e hiç iyi
değil im , boğaz ım ağrıyor ş imdi de , gece ­
l e r i de uyuyamıyorum hiç . Senin hastal ı ­
ğının romatizma olduğunu kim söyled i , ne
b i ç im romat izma bu yaşta? Yanl ış teşhis
koymasınlar?
B i l iyor musun Jale , s eni b iraz daha az
sevsem , kainata isyan eder , askerl i ğe de
topluma da basar kalayı , alır başımı gi ­
derdim ya da ölür giderdim .

Ahmet

NOT :

" Sulunun b i r i m ı s ı n yoksa ; d i l s i z meee ' l e r in


Ahmet - Ahmet ' l e r in l e e s p r i y a p t ı ğ ı n ı m ı
sanıy o r sun? " d iyo rsun . Aşk o l sun . gene k a l b i n i
k ı r d ın D i l s i z Meee ' n in !

1 67
Canım Jalem ,
Dün güçbela yetişt:inı t rene . Şu işler bir
bitse de git - ge l lerden , e z iyetlerden kur ­
tulsak sevgil im . Seni kollarımın arasından
hiç ayırmayacağım , s en de beni s eveceksin ,
çok çok seveceks in .
Haydarpaşa ' dan sana telefon edecekt im
ama vapur geç vardı , lodos yüzünden hep .
Daha yola ç ıkmadan özledim seni . İlk kez
doğru dürüst dün akşam öptün beni , canım
Jalem benim , sen ne kadar da utangaçsın öy ­
le b i r tanem . Jal em be , sen çok ama , çok
çok tat l ı s ın .
Gece uyuyamadım t r ende , ya d i ş im ya ba ­
ş ım hep b i r tarafım ağrıdı durdu , sonra
tren de rötar yaptı , iki saat geç geldi An ­
kara ' ya . Hep dün geceyi , seni düşünerek ge ­
ç i r d im zamanı .
Samim beyin s e s i ç ıkmadı tab ii , zaten
gidene kadar öğleyi bulmuş tum . Baktım ki
İsmet bekliyor beni . İ zmir ' i övdü durdu ba ­
na , o raya yerleşec eğimize çok seviniyor .
Akşam ç ıkınca Samim beyl e t e r z iye git ­
t ik . Benim damatl ıkları burada d ikt i r e c e ­
ğim , karar verdim sonunda . Sana bahsett i ­
ğ:inı Orhan ' a . Ankara ' nın en iyi terzis i . Sa -

168
mim beyin de ahbabı . Adamda çok güzel ku ­
maşlar var . Sanki p iyasanın en güze l ku ­
maşlarını s eçmiş toplamış . Benim b i r ta ­
nes ine gözüm takıldı , ondan sonra başka ­
l a r ını beğenemedim , meğe r s e her ifin en
pahal ı kumaş ıymış o . Samim bey d e çok be ­
ğend i , sonunda ısmarladım , inşallah sen de
beğeneceks in sevgilim , adamakıl l ı kazık .
Gri - blö , koyu , düz etkil i b i r kumaş . ayın
3 0 ' unda t e s l im ediyo r . 800 l ira isted i ,
güçbela 7 5 0 l i raya razı ett ik .
Oradan ç ıkınca birl iğe uğradım İ smet ' i
bulmak i ç in , b i r l ikte Hac ı Ömer ' e gittik ,
yemek yedik , azıcık da içtik , çok azıcık .
Oradan bir sinemaya gitt ik , saçma sapan bir
film vard ı , yarıs ında ç ıkt ım , doğru pos ­
taneye geldim seni aramak i ç in t e lefonla ,
bir taraftan da yaz ıyorum işte sana bek ­
l e rken . İ smet s inemada kaldı .
Hayatım seni çok çok özledim ş imd iden ,
dün akşam kaçta yattın , yemek yedin mi? Sa­
hi sen yemekl erini çok ihmal ediyorsun , bir
sandviçle olur mu , bak Jalem , eğer beni b i ­
raz ol sun seviyorsan yemek yemeden n e oku ­
la git , ne d e çalış , s enin i ç in çok yor ­
gunluk olur , bak belki de o hastalık bes ­
lenme bozukluğundan buldu seni , romatizma
mıydı , e r item nuvo muydu neydi ad ı?
Jalem , telefonun sürekl i meşgul çıkıyo r ­
muş , kiminle konuşuyor sun b u kadar? Zeki
de yok ki artık , e skiden onunla konuşur ­
dun uzun uzun .

1 69
Ş imdi s eninle konuştum . canım benim .
tat l ı s e s l i evl adım , bir tanem , seni çok
çok çok öpe r im .

Ahmet

1 70
Jalern hasta gibiyim , ölmüş de yeniden d i ­
r i lmiş gibiyim . Art ık üzerinde durmayal ım
olanların . Senin b i r kriz geç irdiğini dü ­
şünüyorum , yoksa nas ıl öyle yanlış yere
suçlayıp beni . "Bu iş bitti , " d iyeb il i r ­
din öyl e ? Dondum kal d ım . Senin her iste ­
d iğini yapan biri değil miyim ben , ah be ­
ni değerl end irernedin hala , oysa mason ol ­
ma dedin olmadım . bıyığını ke s dedin kes ­
tim ve inan severek yapt ım bunl ar ı ; benim
üzerimde hak iddia etmeni ben i s t iyorwn ,
insanın birbirine karışması sevgiden doğar
çünkü . Ama orta yerde hiçbir ciddi şey yok­
ken küçük bir şüphe üzerine , nas ı l akl ı ­
na geleb i l i r Jalern? S eni bu kadar s eve r ­
ken nasıl aklına gelebi l i r ?
Jalem , s eni özled im , seni seviyorwn de ­
rnek saçma gel iyor artık . bu özlem ve sev ­
gi değil , çok daha büyük ve başka bir şey .
S eni düşünmeden yaşadığımı anl amıyo rum
Jalern , sorunum bu . seni düşünmed iğim za ­
manlar ölüyüm ben . Sen ise hala beni sev ­
meye korkuyorsun !
Senel ik iznimi resmen kullanabilmem çok
zormuş , z i ra kıtarna yazmaları ge rekirmiş .
Samim bey umum müdürle hal letmeye çalışa -

171
cak iş i , o lmazsa gene kend i s i idare eder
b i rkaç gün için .
Ah Jalem , öyle perişanım ki ağlamaktan
gözlerim ş işmiş , Samim bey , "Bugün git din ­
len , yarın gel ir s in , " dedi , ben d e otel e
döndüm . B i r daha böyle bir şey yaşamak is ­
temem hiç Jale . ölürüm daha iyi .
Ben kendimden b i r nebze şüphelensem sa ­
na söylerim Jalem , göz l e r ime yemin ederim
ki söylerim . Beni öyle sardın ki müzikten
de sanattan da , anadan babadan da , kendim­
den de değe r l i s in artık . Bu sevgim ben ya ­
şad ıkça artar azalmaz ve sen s en oldukça
ve yaşadıkça ve ben yaşadıkça göreceksin
Jalem ; bunu akl ına koy . . . At illa ' nın ka ­
rısına bakmak aklımın ucundan bile geçmez ,
pastanede çok samimi b i r b i ç imde ( ! ) gö ­
rene söyle , onu söyleyen düşmanl ık o l sun
d iye kıskançl ığından s öy l emiş . Kafandaki
şüphe l e r i s il at , ayağımı b i l e basmam
At illaların evine : arkadaşmış . iyi çocuk ­
muş ne yapayım , olmaz o l sun .
Ah biz birb ir imize kavuş sak , her şey gü ­
z e l o lacak b i l iyorum , çünkü sen beni ya ­
kından tanıyacaks ın . Öz leml e r sevgi l im .

Ahmet

172
Bu akşam ya fitil gibi oluncaya kadar iç ­
meliyim ya da kanat takıp senin yanına gel ­
mel iyim . Hep yanında olmal ıyım , ellerini
tutma l ı , saçını okşama l ı , öpmel iyim seni ,
iyi edene kadar seni ayrılmamal ıyım yanın ­
dan . Samim beye söyledim , yıllık iznimi al ­
dırsa da aldırmasa da ben gidiyorum dedim .
O da çok üzüldü hastal ığına , neymiş o ,
" e r item nuvo "yu kimse pek b ilmiyor , duyul ­
mamış bir hastalık . Sevgilim sen alışık de ­
ğilsin hastal ığa , yatakta sıkıl ırsın , üzü ­
lürsün d iye deli oluyorum , ağlamakl ı do ­
laşıyorwn hep . Beraber olsaydık o kadar zor
o lmazdı : baş ından ayrılmazdım , s eni oyun
olsun diye sevmedim , koparılmaz bir bağ var
seninle aramda , ölüm ayırır beni senden an ­
cak , ölüm . Kapanıp hüngür hüngür ağl ıyo ­
rum yatağıma , beni korkmadan s ev , arad ı ­
ğın insan benim , benden kuşkulara düşme :
Al lahım neden benim olduğumdan farklı ol ­
duğumu düşünmekte bu kadar ısrar ede r s in
b ilmem ki?
Ah ben b i l iyordum , onca iş . okul , yaz ­
mak çizmek b i r de arkadaşların , toplant ı ­
lar , kaygılar , dedikodular , s eni zayıf
düşürdü bütün bunlar canım , bir de Zeki ta -

1 73
bii , kabul ediyorum ona da haklı olarak çok
üzüldün .
Seni , ben geleceğim ve iyi edeceğim , son ­
ra da evlenip gideceğiz İ zmir ' e . Çok iyi
olacaksın , mutlu olacaks ın , seveceksin be ­
ni Jalem hiç korkma , göreceks in benim ne
kadar içten b i r adam olduğumu . Seni koklu ­
yor ve ş ifalar diliyorum canım , benim mag ­
r i f kokulu , tat l ıların tatl ısı sevgi l im .

Ahmet

1 74
Jalem , hayat ım , bir tanem !
Telefonlarda sinirli konuşuyorsun biraz
ama ol sun , şu dert atladı ya , kolay değil
günlerce yatakta kaldın .
Seni öyl e seviyo rum ki inan iş güç her
ş eye boşve rdim , o uğu rsuz tavanın çökme ­
s i haberi tuz biber ekti ! Hep o i ş ç i l e r
yüzünden ! . . Samim beyin ima larına da a l ­
d ı rmaz oldum , kafam sadece seninle dolu .
Ancak bu ara İ stanbul ' a gelmem de uzad ı :
artık S amim beyden b i r şey i s teyemem :
yıl l ık i z in d e bitt i , ş imd i Kad r i beyden
g e l e c ek a r t ık hab e r . İ smet . dayıs ının
Bonn ' dan dönmes ini bekl iyor , gel i r gelmez
hallolur diyor . Öte yandan şu kütük yüzün ­
den yıldırım nikahı da at a rabasına dön ­
dü . Önümde s ensiz geç ecek gün l e r öyle
ko rkunç gel iyor ki bana , dayanamam gib i
gel iyor .
Sen iyileş tin i ş e baş ladın ya , gene
unuttun beni değil mi kaka bebek? Pa rdon ,
kaka bebek demem d e yasaktı ! İ z in ver sen
d e ve rme s en de Reha ' yı . Çetin ' i , seni gö ­
ren herkesi kıskanıyorum işte . Ben sana bu
d enl i ö z l emle doluyken , yalnız s eni düş ü ­
nüp senin için yaşarken onlar seni görü -

1 75
yor , s eninle konuşuyor l a r . Ah şu batas ı ­
c a aske r l ik o lmasa aç kalacağımı b i l s em
d iz inin d ib inden ayrı lmazd ım , sen beni
yaşatmaya yet e r s in Jalem . "Hastayken . ev ­
deyken daha çok s evd iğimi sanıyo rdum s e ­
ni , " d iyorsun . N e kadar a c ı veriyor bana
şu s ö z l e rin b i l s en , a s l a böyle k ı r ı c ı
ş e y l e r yazmazdın .
Yar ın Zeki ' nin mezarına gideceks in . Git
sevgil im , ama eğer onu anımsarken beni dü ­
şünmezsen , beni küçüms e r s en ben ö lmel iyim
Jale ! Bunlar söylediğin gibi bambaşka sev­
giler değil mi? Ama eğer ben kiş ilik ba ­
kımından anlams ız gel iyorsam sana onu da
söyler miydin bana Jalem? Söyle olur mu?
Hayır hayır söyleme , hiç söyleme , ne de ol ­
sa artık ben s ensiz yaşayamam .

Ahmet

1 76
Dostçuğum,
H i çbi r şey b e n i şu eve ge l i nce b u l d uğum mektu b u n
kadar m u t l u edemez d i . S ı k ı nt ı l a rı n yüzünden de o l sa be­
ni a n ı msay ı p yazmana teşe k k ü r l e r. M ektubun sev i nd i rd i
ama içeri ği de şaşı rttı dostum. N e oldu sana, o kadar umut­
suz, yeş i l s i z b i r mektup ki ! G ü n ü n bi rinde bana ne yapa­
cağ ı n ı so rman ı a k l ıma b i l e geti remezd i m . G e rçekten de o
mem l eket sen i b i l e bu d u ruma geti rdiyse ken d i me b i n kez
afe r i n çek iyo rum ç ı k ı p gel d i ğ i m i ç i n .
D ostum, h a l a o k u l dönüşü bi rkaç k i şiyi b u l u p içerek
geceyi kurtarma ktan söz ediyorsun, yahu bir çuva l d ı z bo­
yu yo l g i demed in m i hala, ben bir şey l e r yaptığ ı n ı , yazd ı ğ ı ­
n ı falan san ı yo rdum, hay bu k ö r o l as ı top lum, anam ı z ı be­
ceren şu düzen ! B i l iyorum orada hep yapmak isten i lenin öz­
lemi çek i l i r, düşü k u r u l u r, bu rada, Batı'da ise yap ı l ı r. B iz
burada b i r daki ka b i l e boş değ i l iz, her an b i r yerde, b i r top­
l antıda, b i r tartışmadayız, o rtak b i r rapor yazıyoruz, ben i m
e l i mde b i r essay var ş i md i; İ ng i l i zcem çok iyi a rt ı k . B i raz
s o n ra ç ı k ı p M a rko'y l a b u l uşacağ ı m Fran s ı z k u l ü b ü n de.
Onun tek boş saati bu, cuma g ü n l e ri 1 8 . 0 0 'den sonra, o ra ­
da satranç oynuyo r. S i nema l a r, tiyatrol a r . . . O rada en son
Çayhane d iye b i r şeye g itm i ştim. S on o l arak radyodan d i n­
lediğim müzik de "ten nenni tenenen" gibi bi r z ı r ı l tıyd ı . Ş im­
di Oylan Thomas' ı n Under Milk Wood'u n u o kuyo rum.
Va l l a Jale devri m c i n i n de hası b u radan ç ı ka r, sanatç ı ­
n ı n d a ! O radan h i çb i r şey b e k l e m e v e madem k i bana de­
ğer ve r i p soruyorsun, sana söy leyeceğ i m şeyi yap.

1 77
B ri t i sh Counc i l'e g i t, İ n g i l te re'ye, L o n d ra'ya g i d i p İn­
g i l i zcemi i le rletmek i stiyo rum de. B ri t i sh Counci l 'e bağ­
l ı o k u l l a rdan bi r i nden acceptance yo l l ası n l a r. B u n l a r pa­
ral ı o ku l l a r o lduğu için nas ı l o l sa yo l larla r. Onunla bakan­
l ığ a başvu r u r, i şte ben i kab u l etti l e r, ye rim haz ı r ders i n .
B i zde kal ı rsın, başka a rkada ş l a r l a da k a l a b i l i rs i n , b i r s ü ­
re ye r so runu o l ma z me rak etme. H emen i ş b u l u ru z sana,
hem ça l ı ş ı r, hem i sted i ğ i n i o k u rsun. B u ded i k l e r i m i mut­
l aka yap, ev l enmeye boşver J al e, ne vak i t o lsa koca bu l u r­
sun ! Yaza ben de ça l ı şacağ ı m, bu yaz s ı nav a l mayacağ ı m
çünkü.
J al e, n e kadar ka ramsars ı n; o du rumu b e n de ç o k sey­
rek de o l sa yaşa m ıştım. G ene de M a rko g e l med i ğ i gece­
ler o yal n ı z l ı ğ ı , o den i z tutması g i b i çepeçevre sarı l m ı ş l ı ­
ğ ı, k ı s k ı v ra k kapkara bağlanm ı ş o l mayı d uyuyo rum ve
sana hak veriyorum. Ama b u rada g ü n d ü z ço k g ü ze l baş­
l ıyor, hareket l i , koşuşmak, konuşmak ve kaynaşmak. N ey­
di o a n l a m s ı z B eyaz ı t çevresi, o it sü rüsü ü n i versite l i le r,
e l ifi g ö rse mertek sanan da kend i n i b i r şey sanan l a r !
Ayak tarafı ndan ta k l i t edi l e n B atı . Tak l i t, tak l i t tak l i t
tepeden t ı rnağa, d o l u d i zg i n tak l i t.
S ana söy leyecek başka b i r sözüm yok, hemen g i tme l i ­
y i m . H iç düşünme, babana m ı yalva r ı rs ı n, para m ı ç a l a r­
s ı n, a l t ı n b i l ez i k l e r i n i m i bozdu r u rsun, yo ksa ben i m g i b i
b i r b u rs m u bu l u rsu n ! N e yaparsan yap g e l bu raya sevg i ­
l i dostum, kaybedecek ney i n v a r? H i ç düşünme.

Senin Sacide

1 78
Jal em , canım , canımcığım benim ! . .
Hep yanımdas ın . s eni kollarımın aras ı ­
na alıyorum , öpüyorum , kokluyorum , okşuyo ­
rum sank i . Öyl e s ine mutluyum ki . . . Bugün
eve gidip dengi çözdüm , kutuların i ç inde ­
ki kırılacak ş eyl e r i ç ıkardım . Sana ait
şeyl e r i zevkle , heyecanla öpe koklaya is ­
t if ettim .
Dün karyolaya s omya almaya git t im , 140
cm . genişl iğinde hazı r somya yok , çok ara ­
d ım bulamadım , 1 30 cm . eninde var . İ smet ' le
İ zmir kazan biz kepçe dolaştık , sonunda bi ­
r ine ısmarladık , yarın hemen verecek , bu
arada su küpünü buldum aldım , canım senin
istediğin gibi oldu sanırım , temiz bir şey .
Perde l e r in raylarını da aldım , 1 6 m . tut ­
tu heps i . Bugün takacaktım onları ama ç i ­
v i almayı unutmuşum . bugün d e paza rd ı .
S en perde l e r i d ikiyor musun acaba? On ­
ları bir an önce d ikip postalarsan çok iyi
olur , ev camlı kö şk gibi oldu , ne yapsam
görünüyorumdur herhalde dışarıdan . Kad r i
beyler eks ik olmasınlar çağırıyorlar beni .
Dün ve bugün akşam yemeğinde onlardaydım .
Yar ın somyayı a l ı r s am evde yatacağım
ilk kez . O geniş yatakta yanımda sen o l -

179
madan nas ı l uyuyacağım b ilmem , s en yanım ­
da ol da yalnız elin e l ime değsin o da ye ­
ter ! Jalem inan ki doğru bu yazdığım : sa ­
na karşı ille de seks duygularıyla dolu bir
vahş i değil im , i ç inde o da var ama , senin
var l ığının bütünü beni deli eden . Ben şim­
d iye kadar hiçbir kad ına duymadım bunla ­
r ı , bambaşka mutlak bir sevgi bu : öles i ­
ye değişmeyecek bir duygu .
Bu iki gece Kervanpalas d iye b ir otel ­
de kalıyorum . Eşyaların heps ini eve b ırak ­
t ım , nikah günü bel l i olur olmaz yaz ba ­
na canım . Tat l ı evladım benim , s eni öpü ­
yor . öpüyo r , öpüyorum .

Ahmet

1 80
Minicik , b i r i c ik , canımcık ,
B i l iyor musun ö z l emim arttıkça yazmaya
kar ş ı inad ım çoğal ıyor bu s ı ralarda , yaz ­
mak z ıddıma gidiyor ; çünkü sözle r , sözcük­
l e r yetmiyor sana olan s evgimi anlatmaya .
Yeni bir tür aşk , b i r sevgi b i ç imi bende ­
ki b i l iyorum ; bugüne dek kimsenin böyle
duyguları o lmamıştır . Ben bu duygularla
çarpıştığım i ç in bir süredi r yazamadım
sana , ya sen? Sen de hemen yazmayıver iyo r ­
sun . Öyle b i r hava var k i sende biraz ara ­
ya zaman girse ya da b i r neden ç ıkıp gö ­
rüşemes ek hemen vazgeçeceksin benden ! Ne ­
d i r bu? Beni s evmeden evleneceğini düşün ­
müyorum bile , ama nedir? İ çinde kalmış bir
şüphe var senin , bana bir türlü veremiyor ­
sun kendini bütününle . Neredeyse nikahımız
olacak , hala karar s ız b i r hal in var . Eş ­
yaların burada , evimiz düzeldi , sana ki ­
tap l ık da ısmar ladım , s en her an bıraka ­
b i l i rs in beni ! Bilmem evham mı e d iyorum ,
çok mu üstüne düşerek s ıkıyo rum s eni?
İ ç imi okuyab ilsen , ölene dek kulum kö ­
lem olurdun aslında ama az kaldı sevgilim ,
b i liyorum her ş ey b itecek yakında mutlu
olacağız biz .

181
Telefonun işte , öldüm ben , ö ldüm . Ama
o l sun git . git sevgilim , başka l a r ıyla ,
Reha ' yla dolaş git ! Ben ö l s em de git !
Hangi menhus duygu dedirtiyor bunla r ı ba ­
na bilmiyorum , sana o kadar güvendiğim hal ­
de istemiyorum gitmeni , t iyat rosu batsın o
Frans ı z l a r ın . Sana telefonda s öylemedim
ama asıl duygula r ım bunlar işte , beni hoş
gör . ayıplama basitleş iyorum diye . Sade
bir şey gö rüyor gözüm : sen ! İnsan sevin ­
ce duygularına egemen o l amıyor . S eni is ­
t iyorum egoistçe . yalnız beni düşünmeni ,
benden başka hiçbi r ş ey düşünmemeni ist i ­
yorum , benim i ç in her şeyi yapabilesin is ­
t iyorum , her şeyi yıkabi l e s in ist iyo rum .
İşte a s ı l duygula r ım . isteklerim bunlar
senden ama söyleyemiyorum : çünkü ben de sa ­
na bunla r ı duyuyorum !
Bana kızma , beni bağışla , bir s inir nö ­
beti bu , s eni s ınırsız ve kara bir aşkla
sevmemin sonucu herhalde .

Ahmet

182
Sevgil im , b en b i r aptal oldum . Tat l ı b i r
aptal , n e çevremi görüyorum , ne konuşulan ­
ları iş itiyorum . Kad r i bey i ikide bir .
" İ ş ittiniz mi Alunet bey? " diye sorarken bu­
luyo rum kar ş ımda . Hiçbir ş ey anl adığım
yok , gözümü duvara dikip seni düşünüyorum .
Öyl e mükerrnne l s in ki bütün benl iğimi sar ­
d ın benim , hiçbir şey ilgilend irmiyor be ­
ni Jalem . Ta r if s iz , şuursuz seviyorum se ­
ni , sensiz yaşamak z orunda kal sam öldürü ­
rüm kendimi .
Dün gece ilk kez evde kal d ım , yastıkla ­
r ını öptüm , yorganını kucakladım d e l i l e r
gib i . hayatım benim , g e l saray ım seni ,
ömürce ayr ı lmas ın dudaklarımız .
Mum ı ş ı ğında oturdum dün gece . e l ekt r i ­
ği açmaya gelmediler p i s her ifle r . Somya ­
y ı aldım , küçük yatak odas ına yaptım ya ­
tağı , senin perde l e r ini de taktım . O in ­
ce halıyı da yatağın önüne serdim . Şilte
çok küçük kaldı bu somyanın üzerinde , öte ­
ki bundan ne kadar genişti acaba?
Sen ne yapt ın canımcığım , beni öz ledin
mi hiç? Ah şu i ş l e r b i r bitse de s ens iz ­
l ikten kurtul sam şu hayatta . Çal ı şmayı
nikah olana kadar sürdüreceksin anlaşılan .

1 83
Ben yanındayken de d inlenmed in doğru dü ­
rüst , ablan ç ok iyi b i r insan . yardım
ediyor sana . Ayaklarında ağrı var mı ge ­
ne ? Canım ne olur çok yorma kendini .
Jalem , sen ne kadar tat l ı s ın , hiç far ­
kında mıs ın bunun? Ben s ensiz ç ı l d ı r ı r ım .
Mektubun da daha gelmedi , atmayı mı unut ­
tun yoksa? Bu akşam telefon edeceğim sa ­
na . Ne kadar gayret göstersem duramıyorum
artık s e s ini duymadan , canım benim , "ka ­
ra aşk" dedikl eri bu gal iba .
Sen hala bana eleştiriler yap baka l ım :
"Hem sevmek şuursuz olur , kör kör seve r ­
sin diyorsun hem de , beni sev d iyorsun . İn ­
sanın sevmek elinde değilse nasıl sever kör
kör ? Çelişki değil mi bunlar ? " İnsan is ­
terse sever ve körü körüne sever , şuursuz ­
ca s ever . Ama b i liyorum artık s en de be ­
ni s eviyor sun , beni öpmenden anl ıyo rum
sevd iğini : s eni öptüğümü düşünürken bile
başım dönüyor zevkten , Jalem inan . Sen de
beni öp , senin de başın dönsün zevkten , ca ­
nım sevgil im .

Ahme"t

1 84
Sen benim hayatımsın ; s eni kıskanıyorsam
e l imde değild i , suç mu bu Jalem? Ben b i r
d e l i oldum , e sen rüz gardan , doğan güneş ­
ten . aydan kıskanıyorum seni . İnan ki böy ­
le b i r insan değildim ben . Senin sevgin
çıldırtıyor , deli d ivane ediyor beni , öl ­
mek istiyorum a s l ında ! Senin yüzünden ö l ­
mek istiyorum ! Anla beni artık . Bir de üs ­
tüme üstüme var ıyorsun inat ederces ine .
Evet . evet s en hakl ı s ın ama gönül fe rman
dinlemiyor işte . Seni kı skandığım ıçın
benden uzaklaşacak mıs ın ş imdi ? Ben ölü ­
rüm , gerçekten ölürüm görürsün . Beni s öy ­
lediğin gibi seviyorsan bu kadar çabuk de ­
ğişir mi bu sevgi? Ama sen böy l e s in işte !
Biraz hata yapsam hemen b ırakacaksın be ­
ni değil mi? ! İ le r ide de böyle olacak bu
değil mi? İnan s enin kiş i l i ğine . ö z gürlü ­
ğüne ka r ş ı b i r tavır değildi o . Ah ben ne
yapacağım seninl e ? Yok yok , s en böyle bir
insan olamazsın . iftira ediyorsun kendine ,
beni böylece bırakamaz s ın . Yazd ıklarında
milyonda b i r gerçek payı va rsa hemen söy ­
le bana ay rılalım ş imdiden yahut da söy ­
leme . söyleme ; sens iz yaşayamam nas ıl ol ­
sa ben ! Öldürürüm kendimi ! Ben gel iyo rum

185
Jalem ! Nikaht ı , boktu püsürdü , uzadıkça
uzad ı : biz i b irbi r imizden ayırmak ist iyor
he rkes . Ben gel ir im , kar ş ı kar ş ıya görü ­
şürüz konuşuruz , istemezsen giderim , gider
ö l dürürüm kend imi . Kadr i beyi de , evi de ,
i ş i d e bırakıp ge leceğim yarın sabah .

Ahmet

186
Bize ne oldu - sen nas ıl gittin - bazen bir masal sanı­
yorum hayatı - yaşadıklarımı - yaşadık larımızı ve ben
nas ı l seyrettim sustum - nikôhına bile geldim - çe vre­
mizde dost dost dediklerin - dediklerimiz - bir nasıl hal­
lerdi bunlar böyle - bir başkası gibi yaşadım yanında -
bir s üre s uspus oldum - kendi kendimi kötü/edim Me­
lômiler gibi - en kötü benim demeye getirdim - en kir
/i - şu kızı en sevmeyen en oyunbaz olan aman efendim
Ahmet bey s iz mi istiyorsunuz evlenmeyi hay hay buy­
run alın Çetin bey siz ne kadar ôlicenapsınız böyle Ja­
le hanımın en yakın dostu - Ahmet beyi itekleyip du­
ran - Ôff bir oyundur gitti avluda. ne nikôh ne n ikôh.
bir de üstüne üstlük Çiçek Pasajı 'na gidip içtik - dost­
ların sözümona - nikôh - Çiçek Pasajı ve İzmir treni­
ne ugurlanma - bana ne oldu - kafamı taşlara falan mı
vursam ne yapsam sana mı k ızsam dövsem mi seni
gelip her şey tepetaklak. Neler söylüyorsun sen. Çetin
ketum degildir olamaz da ketum olan bendim orda.
üzülme diye sakladım hep - ama şimdi üzülmeni mi is­
tiyorum. hayır ama pisi pisine yanıltmayayım seni - ki­
liseyi de biliyorum - denize atladıgın şubat gecesini de
.
- Çetin in evine gittigini de - gece s ızm ışfıgının için­
de benim adımı sayıklayarak seviştigini - ketum olan
bendim - karş ıma geçip sana hamilik taslamasın - di­
lini uzatmasın - kopartırım onu - ama ne olursa olsun
s enin mutlufugunu dile yen s enin güvenini kazanmış
dostun buydu - benim şu kiş isellik acılarını çektigim gi-

111 7
bi k imse çekmedi - sen abartma san ırdın - belki gös­
teriş sanırdın - en falsosuz ben vardım senin yan ında
- ben vardım da ne oldu sanki - k ıskan ı yorum sandın
ş üphes iz - ne kıskanmas ı be - geldiği gün askerliğinin
bitmediğini biliyordum - onun eline bu fırsat geçsey­
di dünyanın öbür tarafına sürdürürdü beni - o kabar
malar - o cart curt/ar - ordudan korkmamış da benden
mi korkacakmış - askerlik ş ubes inde asker elbis eleri
giydirince donup kaldığını unuttu - adeta felç geldi üs­
tüne. pos tallarını ben bağladım - ben gittim şubeden şu­
beye - uğrak yerine - ardan istasyona - jandarmala­
rı evinde - meyhanede ben beklettim - arka yollardan
belimize kadar kara gömülerek tee Kadıköy'den sa­
bah karanlıkları Göztepe'ye gizli gizli beraber gittik gel­
dik - beraber yattık - beraber üşüdük Şad(n in o bil­
diğin kulübes inde - iki s igara bir mumla - methederek
yerdiğini. yererek kendine celp etmek istediğini - ke­
limesindeki manayı sezerim be - hani sana küfretti- yer
lan söylemişti. çünkü Zeki için - alta düşeceğini hisse­
dince yavuz hırsız m isali - k ızdığından m ı - hayır - se­
ni kendi kendine düşürmek için - Lambo'da o gün de ay­
nı şekilde küfretti - sanı yor ki herkes uyuyor - işin bu­
ras ına gelince benim için de hava hoştu Jale - ne ya­
payım - yalnız boru boru ötmes inler - ötsünler de ya­
hut benden uzak - dünyanın hiçbir yerinde o Lamba gü­
nü yaşanmaz Jale - gülerler. kovalarlar. tük ürürler bu
hale yahu - on k i ş i - on yıl beraber yaşa s ın - on yıl­
lık tecrübeyle bu on kişi. on kişinin ardından on oyun et­
meye kalksın - romancı muhayyilesinde bile rastlanmaz
- şöyle bir hatırıma getiriyorum o günü - biz senle kar
ş ı/ıklı oturmuş konuşuyoruz - kiş iler bir içeri giriyor -
bir dışarı çıkıyorlar - bir içeri giriyorlar - sen Ahmet'e
e vlenmekten vazgeçtiğini söyleyip bana gelmişin - Ah-

188
met Lambo 'nun kapıs ının dı şına sokağa oturmuş ve
ağlarmı ş - bizim haberimiz yok - bunlar onun kulağı­
na bir şey fıs ı ldıyor - bunun kulağına bir şey fıs ıldı yor
gene çıkı yorlar - sonra ik işerli çık ıyorlar - sonra üçer
li çıkı yorlar - biz senle saf saf konuşup gülüyoruz bir
şey anlamadan - oysaki bizim k aderimizi tayin etmek­
teler - Ahmet. ne yaparsanız yapın ben Ja/e's iz ölürüm
diye yalvarıyor - düşmanlarının eline düşmüş - öteki­
ler bize (en yak ın dostlarına) karşı aslan kesiliyorlar -
dışarda bir pozlar verip kendilerine bir taktikler kurup
- Bir örümcek ağı yla çevriliydik o akşam - ikimiz or
tadayız ya dostuz - arkadaşız ya en çok - al sana - şu­
na ağbi diyorum - berikine saygı gös teriyorum s en de
biliyorsun - işaretlere - imôlara - fiskos/ara - terti­
batlara ne lüzum var - dram o ynuyoruz sanki - bir ha­
fiyelik bir hafiyelik - bir hırsız polis oyunu - Sultan Ha­
m it espris i hôlô - hôlô arı esprisi. ağzı yla bal döker ge­
risi yle sokar - sen gittin Solmaz geldi Lambo'ya gene
aynı şey - bir oğlan var sevgilis ini getirmiş aynı şey -
bilmem hangi hanımın e vinde şişe atmışlar birbirlerine
yine aynı şey - Zeki ile sen gelmişin bir gün gene ay­
nı şey - şuuraltlarını bir aç bak - aynı bas it mekaniz­
ma - tekdüze bir yaşamı değiştirme içgüdüsü - elleri­
ne düştü ya bir konu - onu berbat edesiye oynayacak­
lar - b ir şeyi s e vememenin. bir şeye kendini vereme­
menin - kendi kendine yetememenin verdiği kiş ilik ar
lığı - kimi bunu iyilik adıyla - k imi kahramanlık diye -
k im i kendini gös termek için bir fırsat sayarak - yani
içinde kalmış. bir türlü yaşama geçiremediği görüşleri.
istekleri. felsefeleri var ya - ama yeri değilmiş. mekô­
nı değilmiş - fırsat bu fırsat - bir de ağızlarından ör
gürlük. k iş iye saygı . k i ş ilik. birey lôfı ek s ik olmaz -
ayol ilk önce kendi yaşamınıza sokun bu erdemleri - va/-

1 89
/ahi Jale önemli bir sorun bu (aydın k iş iliğin mahiyeti
çıkıyor ortaya) - iki kişi birbirini seviyor diye bütün ru­
hi fonks i yonlar seferber ediliyor - bütün maddi mane­
vi k uvvetler ortaya dökülüyor - sanat manat. ilim m i­
lim. uygarlık muygarlık da neymiş - sebil - işe yarar
sa tut yaramazsa at gitsin - bütün teheyyüci m ihanik
- iki k i ş i birbirine sempati duymuş diye - aralarından
arkadaşlarından iki k iş i - insan bunu görmez be - gör
se memnun olur - iş değil bunlar be - olayı kendi le­
hine çevirmek - altta kalanın canı çıksın - ben Ahmet'i
bile daha bir anlayışla karşılıyorum - o aramıza yeni gir
di - içerde ne oluyor bilmiyor - sonradan öğrendim -
Jale dışarı çıks ın. yüzümü görsün o bana döner diyor
muş - yüzüyle büyülüyor mu seni ne - istediği kadar
para vereyim Lamba .ya meyhaneyi kapasın da Jale dı­
şarı çıksın - koca adam ağlıyor ve herk e s i bu işe se­
ferber ediyor ya. olsun - ötekiler de bize kumpas ku­
ruyorlar seve seve - sanki ölüm çanları çaldı - eminim
Ahmet'i sevdiğine inansalardı bu defa onu gırtlaklarlar
dı - hem de benim gibi değil oracıkta - Lambo'nun ka­
p ı s ı n ı n dibinde oturduğu yerde - aynen ecinn iler -
kendi kendin i k ı şkırtan - ama ne oldu - ah çık ınca ar­
dan. sen. ben giderim demeyecektin. arabaya atlamaya­
caktın - bırakırlar mı arda - çevik kuvvet be - ah sen
k endine güvenmeyecek ve beni tutacaktın sonuna ka­
dar - anlamı yorum n için ittin beni. sen onlarla baş e­
debilir miydin - işte gördün heps ini acıdın macıdın bil­
mem - o anda neden yani benim iyi n iyetimi anlama­
dın mı - ben sana bunu defalarca ispat etmedim mi -
heyecanlısın dur desen dururum yahu - yı llarca kendi­
mi disiplin içinde büyüttüm ben - al/ah al/ah - şimdi şu­
racıkta sapıtıp Kuran okumaya başlayacağım va/la - ilk
kez adam gibi düş ünüyorum bugün - b ir kabus bir ka-

1 90
ranlık içindeydim - kendi kendime düşmüştüm - n iha­
yet vıyk vıyk bütün oyunlar çıktı ortaya - ne diyors un
yahu düşüne düş üne mankafa olacaktım - sana yazıp
yazıp da göndermediğim mektupları görseydin anlardın
sen de - pardon sen hiçbir şey istemiyorsun "defter" var
bende ama onu da mı göndermeyelim yani - ne oluyor
sana kendi başına kararlar mı verdin - başkaları söz mü
aldılar ağzından - kısacas ı öldük mü. yaş ı yor muyuz -
bir anlatı ver - ne halt edersen et ben senle dünya bir
ahire t arkadaş lığımı bozmam - ben seninle muhayyel.
özlemler kardeşliğimi de unutmam - b ir sık ıntı duysam
o da buna s ı k ı lırdı derim. bir s e vinç duysam o da buna
neşelenirdi derim - hoplamak zıplamak gelir içimden o
da buna hoplardı derim - şunu o da gizlerdi şunu o da
şak diye ortaya koyardı derim - hani bir şey ortada sa­
bitleşir. besbelli durur, son s ı nırları anlaş ılır - artık ka­
çıp gitme isteği gelir ya insana - bunlar unutulmaz şey­
lerdir Jaleciğim - ayrılmaz bütün/erdir içimizde - ya­
şamımın her ônında şurda s usardık derim. ş urda konu­
şur - şurda ayrılırdık - Sen, sen ne yapıyorsun yahu Ja­
le uyan - sayıklıyor mus un. s usarak mı eza edeceks in
kendine - Yoksa şu gôvur İzmir'de kendine surlarla hen­
deklerle çevrili bir kale mi yapmaktasın! - Aman bunu
yapma sakın - benim ne ordum var. ne topum tüfeğim
- düz ovada keklik gibi vuruluveririm s onra - senle her
şeyi konuşabilirdik sevgilim. - hatta o anlardak i halimi­
z i bile - her şeyi de yazamaz mı yız sanki? - Bir de bir
şeyin sona dek kopma ezgisi var insan yüreğinde - yok
artık düşün - yok artık - ne uçak gürültüleri. ne hüzün­
lü bir ses - ne yollarda portakal soyup s im i t yemeler
- ne kahveler kantinler - gece yarıs ının mor ış ıkları -
caddede yürürken b irb irimizi çekerdik - yalnız e llerin
için bile ölebilirdim - seni götürecek otobüsü tutasım

191
gelirdi - bir sonrası otobüs derim yalnız - aksi aks iyim­
dir senin önünde - o binlerce yaşantı o binlerce k üçük
ş e y - daha dün bunlar be - durup bakmalar - merak­
lanma/ar - sevmeler - okşamalar - gitmeler gelmeler
- imzalar kôğıtlar. eğri bulanık yüzler - Dünyanın acı­
sı işte bu diyeceks in - dogru ama böyle komplolara dü­
şerek olmamalı ydı - bu musiki kalmalıydı insanın için­
de - hem bunu kaç k i ş i bilir Jale - kaç kişi yaşadı bu­
n u böyle - bazı bazı çocukça n eşelenirdin - yaşamayı
9üzelleştirelim derdin - yaşamayı yükseltelim - anlam­
larımızdan koyalım - o an geldi mi artık bambaşkayız­
dır - s usma böyle - hiç olmazsa bu acıyı içine kapama
- ay artık şakır şakır kalkıp göbek atacağım ha - ay bu
dünya çok hoş doğrusu - anlatsan ş ikôyet. öğüt olur bir
dır dır - anlatmasan kalbin merakla sorumlulukla ezi­
yetle dolar - Boyuna plak dinliyorum - hep aynı pla­
ğı - hani bir meraka düş de sen de bul dinle - belk i bir
ş e yler daha anlars ı n benden - her ş e y b itmedi Jale -
sana gönderecektim bunları ama başımda parçalars ın
diye - bir aydır yeş i l tespihim bir de onlar - sonunda
papaz olmaya karar vereceğim galiba - Dominik söy­
lemişti bunu bir - beni manastıra çekilmek paklayacak­
m ı ş - bir de Fransızca ş iir var sana yazamadan edeme­
yeceğim.
Reha

il viendra
comme un Saint 6eorges
de diamant et d'eau noir

il viendra
au petitjour
c'J la fraicheur du petitjour ..

1 92
fes yeux ne verronf plus
fes orages de lumiere
qui le ciel posera sur le
socle de grenade

fu ne senfiras plus
la lance brise du prinfemps
percer au pefifjour
en fapofanf fes vifres

1 93
Jale.
Binlerce kendi kendine konuşmalar - yazık yazık -
iki gün içinde bıçak gibi kesilmez - sen istediğin kadar
kesildi de - kol bacak değil bu - binlerce duygu - bin­
lerce sözün - bakmanın - eğilmenin kalkmanın içinde bir
birimize uzatıp aldığımız - iplikçiler - kendi irademiz­
le. istemezliğimizle kesilse bu türlüsü olmaz - bir anlaş­
mazlık bir sevims izlik manôs ızlık olmadı ki karş ı lıklı
geçtiğimiz bir an - hep ayrı kaldığımızda doldurdular se­
ni - doldurdular da doldurdular - sen ki benim yanım­
da bir şeyden çekinmedin - söylemekten hareket etmek­
ten. en içini açmaktan - s usmaktan konuşmaktan - ve­
ba m ikrobu gibiymiş im sanki - bu susuşun nedeni ken­
di öz isteyiş inden değil işte - k imsenin yanında benim
yanımda olduğun kadar yaşamla. dünyayla. politikayla.
edebiyatla. insanlarla senlibenli olamazsın - bunu sen de
biliyorsun - düşündüğün gibi söylerdin - düşündüğün gi­
bi yapardın - kuşkusuz - sak/ısız - gizlisiz - niye bırak­
mamı istiyorsun sanki - daha güvendiğin. daha samimi.
daha ateşli - daha hoyrat. daha saygılı kişiler mi var et­
rafında sanki - içim kan ağlıyor be - birbirimize yakın
olduğumuz için - en yakın olduğumuz için birbirimize acr
/ar veriyoruz - peki karşılaşınca bir yerde buz gibi ka­
lacağımızı mı sanıyorsun - sopsoğuk - yapyabancı - sen
ki bana başından sonuna kadar iyi davrandın - herkes­
ten ayrı davrandın - bunlarda sen yanılmış mıydın - piş­
man m ı s ın yan i ş imdi - ne gibi kandırmalar yaptım da

1 94
değiştin - değişmedin işte değişmedin - böyle yaparken
benim layık olduğuma inanarak yapıyordun - sen bir işi
uluorta yapmazsın - bana masal okuma - ne demek o
- "senin kadar belki daha çok seven de var beni. bir se­
çim yapmalıyım ama adil olmalı. kimi seçsem ötekine hak­
sızlık oluyor. bari en acizini seçeyim dedim" - maval oku­
ma bana sen bu değilsin ki - bir cümleyle bambaşka ol­
dun - ben de inandım mı sana - niye bırakayım seni Ja­
le. niye bırakayım seni - bende senin devamın var - be­
nim de sende devamım var - şu olacak bu olacak - olay­
lar patırtılar - sonunda oturup başımızı döveceğiz - pos­
tacı gelir kapı ya. parçalarım bütün evi - koşa koşa çı­
karım odama - zarfın üstüne bakmadan açarım - fakül­
teden biri not ister - Ankara'dan bir mektup - Çetin'in
"reis"/i bir mektubu - reis meis yok artık be - insan ya­
şamasının bir no�tasına gelince ayağının altında sağlam
bir toprak arar - sürmez bu delikanlılık ebediyen - ebe­
diyen sürmez bu matrak - bu alaylı hayat - ne kadar
uzar - uzatabilecek/erin varsa kendi kendine uzat - ben
kendi acımın üstüne eğilmişim - bu acı ne diyor bana bir
bak - biranın içine katılmış votka gibi - kana dağıldık­
ça biraz daha sarhoş biraz daha yapayalnızsın - bir mer
mer hark - bütün insanlar geçerler - tatlı bir akşamüs­
tü - insanlar şen şatır - biraz mahzunluk ve telaş - bir
geçmiş güz mevsiminin romanı gibi şu yaşantı - hani yaz
sonudur - adalarda göç başlamıştır - akşamlar erken
iner - Kına/ı 'nın üstünde kopkoyu kırmızı bir günbatımı
- bir belirsiz hüzne kapılmışız bir kere - eğleyemeyiz
kendimizi - ne yapsak ne etsek - eh gidiyorlar der ih­
tiyar içkici başlarından biri - aşklarımız - dostlukları­
mız - hülyalar - düşler - biz kendimiz asıl kendimiziz gi­
den - canım Jaleciğim benim - biricik dünyada tek sev­
gilim - arkadaşım - kardeş im - duy da yaşa der içim-

195
de bir plak süresiz - yok artık işte derim - şunu iyice
kafana koy yalnızsın - bir garip yolcusun yine - bavu­
lunda birkaç kitap birkaç da çamaşır - birkaç da yazı kcr
lemi - benim bir son vapurum var - her şey biter ona
yetişme/iyim - benim bir son vapurum var - ama ben
sana nas ıl allahaısmarladık derim yahu - ben seni yal­
nız bırakamam - eza duyarım - koluma gir - hadi de­
rim son vapura yetişelim - biraz gayret - şu düdük ça­
lındı mı - şu pervane döndü mü - biz karş ılıklı - ister
yanıma sokul - ister sus - konuşmayalım - ama bilelim
bir son vapura yetiştik birlikte - evli kalamazsın - ne
yapmak istiyorsun - söyle - konuş - danış bana - baş­
kalarına danış ırsın da bana n iye susarsın - düşündüler
mi hayatın sana uyup uymayacağını - acımanın merha­
met etmenin modas ı çoktan geçmiş - şefkatin - şefkat
başka bir şey - ne sevgiye benzer ne salt acımaya -
şöyle bir bulut. bir sis gibi sarar adamın içini - ince bir
tal bir flüt sesi - bir bakıştır - bir şeyler dilemenin bir
eğilişidir - bir susuş bir dinleyiştir - bir gizli alemin renk
renk resimleridir tutar içini - yeşiller maviler - hepi­
niz mutlu ofun hepiniz mutlu olun diye bağıran bir şey­
tanminaresidir - bir adamın çivilenirken tebessüm et­
mesi - bir kadının kemanı yla kendini denize atması -
parmakları barut kokan. dağlarda bir karış sakalı yla
gezenin yalnızlığıdır şefkat - acımak bir kişiyi dilenci bir
kişiyi egoist kılar - sevgi birini nankör ötekini hazin ya­
par - ama şefkat boy boyluk - eş itlik - özgürlüktür -
güneşe doğru uzanmış/ık - şu yaz böceğinin ötüşünü dır
yuyor musun - yahu biz deli miyiz hala duruyoruz - be­
nim acımda sevgimde sen - senin acında sevginde ben
- şefkat işte bu - bir iç titreyiş bir razı oluş - hayata
en yakın duygu değil mi - başka kimde buldum - buldun
- elifi görseler mertek sanırlar - duygululuk Arap fil-

1 96
mi olur ellerinde - kuvvetlilik hödüklük - arkadan tak­
tırıcılık - her şeyi unutturucu olur - öyle olacak Ahmet
- ondan da kahroluyorum - mahvolursun sen - yapma
- seni şuna buna bırakamam - senin için varlığımı mu-
bah sayıyorum - gözümü kırpsam hüngür hüngür ağla­
yacağını biliyorum - hadi bir ayağa kalk - bir diren -
neden Hasan'a yazdın bana yazmadın - ona akıllar da­
nıştın - ağzına ne gelmişse bana söyleyene - yabancı
mı saydın beni birden - ama bilmiyor musun mutluluğu­
mun ne olduğunu - böyle yanıtsız günler - kendi ken­
dimi yıkıp bitireceğimi - yaşayamıyorum işin kötüsü -
nah şuracığımda üç adım ötemde işte - kadın güzelliği.
neşe. kalabalık - dere gibi akıyor - gayzla susmuş du­
ruyorum - idefiks dedin - ne idefiksi canım - kendime
karş ı sonsuz bir gayz var içimde - paramparça etsem
kendimi kanmayacağım - gözyaşlarımıza bile sahip ola-­
madık - başkasına ve başka hesaplara göre akıp gitmek­
teyiz - seni dünyalar kadar yakın bulurum kendime - iş­
te bu derim benim yaşadıkça duyacağım duygu - ş im­
di heyecanlı - biraz sonra dargınımsı - ötede içine ka­
panmış pus içinde - şurda neşe coşku tutmuş içini aycr
ğa kaldırıyor ortalığı - burda var der burda yok der -
unut der - sever mi acaba - sevmez mi - değişti mi -
değişmedi de kendini başka bir yöne atmaya çaba ya­
pıyor - ama bitmez ki hiçbir şey - senin hayatını düşü­
nüp kahroluyorum - en basiti - şu kız ş imdi şu öğlen sr
cağında Karşıyaka'daki apartmanın bir dairesinde tek bcr
şına ne yapar be diyorum - beni çağırıyordur diyorum
- arıyordur - ben yanında olmalıyım - patlıyordur can
sıkıntısından o adamla - canım sevgilim sen ayırma
beni kendinden - ne dersen de - adam görmüyorum et­
rafında seni sevebilecek - senin için ölebilecek - bazen
ayaklarına kapanabilecek - bazen hoyratlık edecek - ba-

1 97
zen kardeş gibi - hazin se vdalı - bazen kendi duygula­
rının esprisini yapabilecek - sadakatsiz görünürken
ölünceye kadar vefalı - en uygunsuz kişiler - zoraki uy
gun yapıp kendilerini birbirleriyle aralannr açmazken -
biz tabii olarak uygunuz da - zoraki uygunsuz yapıyo­
ruz - al/ah al/ah sendeki bu duygu senden degil senin yö­
renden - ama neden - şurda uzanmış ayaklarını şu de­
mire dayamış uyusan - düşünsen - s igara içsen - ben
yerde yazılar yazsam - kitaplar okusan - yazsan - az
mı mutlu olurdun - ah şu memleketin dı şında olsak se­
ni sırtımda taş ırdım ayaklarını da cebime sokardım - za­
fer abides inin dibinde - şarap içsek kamamber peyniri
yesek - Champs- tlysees caddesini bilmem ne yaparak
geçsek - iki taraflı bankın bir yanına sen bir yanma ben
yatıp mışıl mışıl uyusak - senin o öcü arkadaşların 9;­
bi çok kişiler gördüm ben - güzelim Par-is '; İ stanbuf'un
bir ban sanarak yaşıyorlardı - ve tabii bardaki hayat­
tan başka bir hayat yaşayamadılar - ne türlü düşünür
sen o olursun - bir kısmı da güneşte kalmış hamambö­
cekleri gibiydi - yapılacak dubara/an - jestleri - kişi­
lik numaralan üzer/erinden sıyrılıp alınınca cascavlak kal­
dılar orta yerde - bokoglu boklar - bütün hırsım. acım
- bak zangır zangır titriyorum ya şurda - senin bu tür
lü degil o türlü bir yaşama uygun oldugunu yüzde bin beş
yüz bilmemden - güvenmemden - bak aylar ne hızlı ge­
çiyor görüyorsun - evleneli bugün kırk üç gün oluyor -
yaz artık - bırak - sabır de bana Jalecigim sabır de -
şöyle şöyle yapacagız de - bak bu yaz gerçekten gebe
bir yaz olacak - kalırsan batars ın - acılara dayanamaz­
sın - ben bilmiyor muyum seni - ne kadar serbest ta­
vırlı olsan da - içindeki mahfiyeti sökemedigini - deli­
ce hareketlerinin sebebinin içini kerpetenleyen baskıla­
rın tepkisi oldugunu - biz psikoloji okuduk - tartışıp dur

1 98
madık mı bunları seninle - perşembeleri iniyorum fakül­
teye kantin agzına kadar dolu oluyor ögleleri - sanki hiç­
bir şey degişmedi - kalk gel - karneni de sen imzalat
elinle - içim senin için şiirle. resimle. romansla. başarı­
lar/� dolu - terse çevirme onları ne olur - bu dügüm
bende kalacaksa ne olursa olsun diyorum - Solmaz se­
ni sorup duruyor - Hasan da her gün kantine geliyor -
pek hoşnut son olaylardan - nihayet sahnede ona da rol
verdiler - ama mütevazı çocuk neme lôzım - birinci ikin­
ci rolleri istemez - o edebi manevi çöpçü degil mi - ha­
ni olaylar başlar biter - ortalıkta şu bu artık kalır ya -
işte o da onları toplayıp paye sahibi oluyor - şu satır
far bitiyor ya - ben de yapayalnızlık içine dogru gömü­
lüyorum - oysaki ne kadar yakışacaktık birbirimize - kı­
na yaksınlar - şimdi saman çöpleri gibi binlerce anı uçu­
şarak içimde - bana yaz - yazmazsan - ne denli olur
sa olsun yaz - yazmazsan ölürüm - için için tüter gide­
rim - ne Ahmet'e benzerim ne /V\ehmet'e - ne olduk­
larının - nasıl sevdiklerinin farkında bile olmayanlara hiç
benzemem - idefiks onlar için söz konusu - bana yaz -
bir hafta içinde yazacagım de - imzanı at gönder - an­
nem oraya kardeşime gelecek - müthiş istiyorum bunu
- bir saat seni görebilsem - bir saat konuşabilsek - (her
di bana istiyorsan gel desene ) - diyeceksin deg;/ mi -
bak yaz bana ha - bildigin gibi deg;/im - deli olacagım
vallahi - hadi umutsuzluklarını - bezginliklerini - usan­
tılarını bırak - Hasan 'ın tekmes iyle baş layıp senin sus­
kunfugunla bitmesin - Handef'e bayılı yorum - G-luck 'a
da - Cavalleria rusticana 'ya da - göreceksin her şey
düzelecek - sana dinletecegim bunları da - kimse incin­
meden düzelecek her şey üzülme - ulan Ahmet kendi­
ni böyle bir seven bulsaydı senin gözünün yaşına bakar
mı ydı sanki - ah daha neler yazmak istiyorum sana bil-

1 99
sen - ama ne yapayım sonu yok - humma gibi bir şey
bu - büyü mü yaptılar sana be kız - esrar mı içirdiler
- bu kararı verdin - hem de bana dan ışmadan - ben o
Ahmet'i iyi tanırım - bunlar ilk fırsatta - ellerine ge­
çen ilk fırsatta - tekmeyi indirirler adama - o da tam
bizim karş ımızda biri - bize kızgın - sevgi degil Jalecı­
gim - onun duyguları bambaşka - söylemek istiyorum
ş imdi - inan - elde etmek derdi onun - bizim aramız­
dan birini bölüp almak - sevgiyi tanımıyor o - tanıma­
dan da ölüp gidecek - seni elde ederek bir şeyleri ye­
necek sözümona güveni çogalacak kendine - inan mut­
lu olamayacaksın onunla - Jalecigim kendine kıyma ne
olur - vız gelir her şey - ellerinin çizgisi ellerimin çiz­
gisine tıpatıp uyan sevgilim - ben bu yolun sonuna
vardım - uçurum mu ne mi - ya paramparça olurum -
ya da serinlige denize düşerim - yaz - varım de - ge­
lebilirsin de - allahaı smarladık sevgilim - bu ne beyhu­
delik böyle.

Reha

NOT:
"Defter"; postalı yorum
eyvallah ..

200
Sevg i l i J a l e,
H e rha l de kuyruğu g i ri p sana kutl ama te l g rafı çekme­
m i beklemem i şs i nd i r ! Şu mektubu b i l e yazmaya e l i m var­
m ıyor. H em evlen m i ş i n, hem de Ahmet' le ev lenm i şi n ! Val ­
l a, A l l a h mutl u etsi n, b i r yastı kta kocayas ı n ı z ama yan l ı ş
yapt ı n g i b i gel iyo r bana. N eden Reha'y l a ev l enmed i n b i r
tü rl ü anl amad ı m? A n l ayam ıyo rum da ! N eyse, b i r d e o kuy­
r u k l u soyad ı n ı , i mzana çakm ı ş ı n . U lan sen sadece J a l e d i ­
y e atardın imzaları n ı . O n ları seve rdim ben, nene gerek ge­
ne ö y l e at bana, b a k i k a l a n şu ku bbede !
O ku n a n k i ta p l a rdan, ça l ı nan mü z i k l e rden, piyano l a r­
dan ve her şeyden söz açıyo rsun; aman can ı m beni m i kan­
d ı rıyo rsun ne mutl uymuşsun maşa l lah ! M ut l u l uğ u n anah­
ta rın ı bulduysan bana da haber ver. B unca yıl bana da kon­
tese de a k ı l la r verdi kten son ra bu kadar k o l ay ı na kaçaca­
ğ ı n ı b i l eydi k ! Ş i i r de, kitap da, adam l a r da hepsi de geçi­
yor J a l ec i ğ i m sendeki bu tel aş, bu güdüm, bu i nand ı rı cı ol­
ma hevesi ne? B i r adama rastlad ı n da bütün ge rçeğ i o mu
bozdu yan i ? Sen kendi ken d i ne ne yapt ı n ? N esin? Ona bak
dostu m. Ben M a rko'yu sepetled i m, b i r İ s koçya l ı y l a b i r l i k­
tey i m ş i m d i .
Peka l a J a l ec i ğ i m, böy l e i sted i n, böy l e yap t ı n, g e n e de
iyi d i l e k l eri m i yo l l uy o r u m . E ş i n Ahmet'e se l am ve teb rik­
lerimi söyle, seni koyun l aştı rması n da mutlu o l mandan vaz­
geçt i k . N eden ded i ğ i m i d i n lemed i n g e l med i n bu raya san­
k i . l< i m b i l i r bel k i de seviyo rsu n d u r, a ş ı ks ı nd ı r adama.
H atta tek neden b u d u r, başka ne o l abi l i r k i ?

201
G ö z lerinden öper sonsuz mutl u l u k la r ( ! ) d i lerim.
< B aşkasına veri r tal k ı n ı , kendi yutar sa l k ı m ı ! )

Senin Sacide

PS :

Sana T. S . E l iot' ı n The Waste Lan d'i n i gönderiyorum. Ş i i r g ö r.

202
Yazık gölgen hiçbir zaman bu suya degmeyecek yanım­
da arlık - üstüme tenteler çarpıyor pır pır - zavallı de­
recik bu garip bırakılmışlıgıyla anılarına karışır - bir gün
sen de bu dünya üzerinde yapayalnız kalırsan, sen de bı­
rakılırsan içinde usul usul bir mırıltı duyars ın - bu özür
dileyerek bıraktıgın derecigin - suyun - seni avutmak
için başucuna geliş idir - dünyada güzellik bir tane de­
gil ki Jale - yalnızlık - kuvvets izlik - özlem - ölüm ke­
deri - aynı zamanda insanın - en güçlü - en verimli -
en kutsal bir yeridir de - insan insan olmaya bunun için
layık olur - ben seni severim - Türk iye 'de en sevdigim
derim - ama sana bu minval üzerine başka söyleyecek
sözüm yok - arlık senin bilmen - yazman gerek - sev­
digini ya da sevmedigini - orda biter - ıcıgını cıcıgını
- bin kere baştan başlayarak düşün - sevmedigini çıkart
ortaya - en azından - hiç olmazsa vatan kurtulsun - gi­
deyim kendi suyuma - hiç olmazsa giderken bir poz ta­
kınmadan giderim - bu mektubu yazmak bile agırıma gi­
diyor - sen söyledigin - yaz bana dedigin için yazıyorum
- bir babayigitlik gösterisine düşmemek için (seviyorum
ama herkesi seviyorum - beni en çok sevdigini sandı­
gım ve en muhtaç olanı seçmek istiyorum - en nahif ola­
nı. bana en sadık kalacak olanı - beni anlars ın sen -)
- şu zihin kadrolarına bak - kimse seni böyle sevemez
ya - senin sevgin sebil mi ki - Ahmet'i seviyorsun - sev­
miyorsun - yahut seviyorsun da daha fazla sevmeye la­
yık olmas ını istediginden mızmızlık ediyorsun - her ne

203
hal ise yaz - etkiler altında - bir oraya bir buraya ba­
karak degil - çıkar at aklından başkalarını kaç kere söy­
leyeyim sana - harap olacaksın sonra - benimle olman­
dan vazgeçtim - sen kendinle de olamayacak sın sonra
- çocukken bir oyun vardı - şöyle bir ezgi vardı içinde
- ambara vurdum bir tekme bir tekme - ambar açıldı
açıldı - cevahirler saçıldı saçıldı - vurunca tekmeyi saç
cevahiri - hiç ilgisi yok ama - var - şu mısralar geli­
verir akla - güvercin sürüsü gibi savrulan fecri - sen
artık savrulma - birdenbire bir cami avlusunda aklını kcr
çırıyorsun - koşup duruyorsun sanki güvercin/er dört bir
yanın - balıkta da olur - curum derler - büyük balık­
lar - küçük balıkları sıkıştırır - su yüzü birden - yüz bin­
lerce balıkla yemyeş im keser - kepçeyle elle toplars ın
- denizin üstü - o kez de - yine binlerce martıyla do­
lar - her yanın martı keser - saçın - başın - omuzun
sandalın - martı martı martıdır - uzaktan bir sis gibi­
dir - bulut gibidir - kaska kürek - millet hücum eder
bu s is in içine girmeye. giren bu martı duvarının ardın­
da kaybolur - sandalın içinde - deli dolu anlamsız man­
lamsız bagırır - kah kah güler - hoplar durur insan -
curum geçti de kendine - karanlık balçıklı bataklıgı
görmüyor musun - o koyu kolektif çamuru - hayatı
inandıklarını sevmiyor musun - ister misin şu çerçeve­
nin şu üç beş entipüften kadını olmak - sahte mızmız kcr
dını - bunlara birlikte gülerdik hani - seni kendi kendi­
ne karşı kuşkuya düşürsünler ister misin - harcasınlar
- ne buldun o adamda yaz da inanayım bari - seni kuş­
ku/arınla - yalnızlıgınla baş başa bırakmaktan başka ne
verdi sana - duvarınla - ölümü öp şimdiden kulagıma üf­
lenen/eri sorma - ben can ımı ıs ırdım - özgürlügümü -
rahatımı - açıklıgımı verdim buna dayanmak için - ba­
zen yüzüne bakarken - gece ışıklarında St. Germain'de

204
afiş dağıtan kızların yüzüne bak.ar gibi olurdum - aynı
özgürlük. isteği - açıklık aynı dünyayı kucaklamak. arzu­
su - aynı hassasiyet - hani nerede şimdi - seni bu ka­
dar çabuk nasıl da değiştirdi bu insan Jale - kapadı -
suspus etti ama sen bilirsin - insanın bir de iç kimliği
vardır sen bilirsin - gir o sisin delinmez perdesine is­
tersen - ş imdi şu gerçek.s izliğine nas ıl olur da gerçek
diyorsun - ama sen bilirsin yine - şunun şurasında bcr
şımı k.aldırıveriyorum - deniz pırıl pırıl - rüzgarı gitmiş
- maviliği kalmış bir - yanımda yöremde kağıttan Türk
bayraklı çocuklar oyun oynuyorlar - ben geçen bir kı­
şı düşünüyorum - eylül ayında basma bir entariyle gel­
miştin - sıcaktı sonbahar - Şadi motorla Meandros'a gö­
türdüydü yüzmüştük. - snagrit tutmuştu o gün Şadi -
üzerinde mavi bir mayo vardı - düş müydün gerçek miy­
din dilim tutulmuştu - şurdan çık. ıversen - ıpıslak saç
/arınla - sonra bir kere daha geldin - havalar serinle­
mişti bej kabanın/aydın çok üşüyordun - Orman'a gitmiş
içmiştik. - ortalık.ta Ahmet mahmet yoktu daha - ş u
adam önümden geçse - ve deselerdi - işte b u adamla
Jale evlenecek. - katılırdım gülmek.ten - hele deseler
di bir de alıp İzmir'e götürecek. - va/la yerlere yatar te­
pinirdim - seni de tutar bir güzel döverdim - neler olu­
yor dünyada bak - demek ben hayaller içinde yaşarmı­
şım - sen de öyle - balayında seni böyle gevezelikler
le meşgul ettiğim için özür dilerim - ne bitmez balayıy­
mış - şu adam da kaplan resimli gömlek giyerek - bir
iş yaptığını sanır - enayi - göğüs şişirip - güneş gör
lüğü takacağına git sen de evlen be - Kemal bir orta
kahve yap diye bağırıyor kahveciye - gelelim haberle­
re - Şadi sak.alını kesti - bizlerden uzak yapamaz Ja­
le birkaç ay sonra katıla katıla gülerek gelir diyor - Ha­
san pürsıhhat ortalarda dolaşıyor - senin uzaklaşman-

205
dan bir memnun bir memnun - sanki seni canavarların
elinden kurtardı - Ferit'le Çetin Solmaz yüzünden
Lambo'da bir hafif hır/aştılarsa da Müsyü Lambo işe el
koyarak yatıştırdı herkesi - Sacit Heybeli'de bir iş
buldu karısı gebe - Alev tebriklerini sunarken iyi mut­
luluklar diledi - ben otelde cumartesi günleri çalışma­
ya başladım - Çetin'in gizlice evlendiği ve bir çocuğu ol­
duğu - çocuğun ne kız ne oğlan olmadığı öğrenildiyse de
sonradan bunun benim uydurmam olduğu anlaşıldı -
mademki bir yol böyle - orda - onunla yaşamayı kabul­
lendin - biçtin diktin 9iydin o kıyafeti kendine - her şe­
yin geçici olduğunu düşünmek en güzel iyimserlik benim
için - kala kala insanda 9üzelliğin anısı kalır - baktın ki
güzellik de yok - yalancıktan uydurma yapıverirsin
olur biter - bak şurda kalabalık toplanmış- bağırış çer
ğınş ayı oynatıyorlar - ben bildiğin gibiyim - bu yazı na­
sıl geçireceğim henüz karar vermedim - her şeyi kışa
bırakmak - keyfimce bir yaz yaşamak var - yıllarca bir
yazı - işsiz güçsüz - dertsiz yaşamadım - otellerde üç
yıl - askerlik - bilmem ne - bir daha bu yaşı - sağlığı
- diriliği - esenliği nerede bulurum diyorum - bir yan­
dan da başımı alıp gideyim gene diyorum - ev bark. otum
ocağım mı var - aman canım dünyanın sonu uzun - en
iyis i iç votkanı otur aşağı - seyret karşını - Yapı Kre­
di Bankası - Suraski kumaşları - Doğu Bank - Bali ço­
rapları - şimdi - bu mektubu şu zarfa koyacağım - son­
ra - zarf - kapanacak - atıldı mı - kutudan - içeri -
haydi - dur hele bir sigara daha içeyim - bir tadına der
ha varayım şu gölgeli tentenin - şu denizin - şu ikindi­
nin - bir de tarih düşelim haziranın ikisi diyelim - göz­
lerinden sahiden ama sahiden gözlerinden öperim -

Reha

206
Jale.
Gerçek artist doğruyu söyler - doğruyu söyler ki el
verir yaşamamıza - bir güvercin kondu boş su şişesinin
üstüne - insanlar öldürülerek sevilir unutma - (La Na­
usee) dünkü gün ne yaptım bilsen - hadi be dersin - am­
maa yaptım - Zek(nin mezarına gittim - tuttum gittim
işte - biliyorum ya bamtelin - bir dek kurdum gönlüm­
ce - onunla benziyorduk birbirimize - seni sevmekte -
o öldü - yaşıyorum ben - gelirdiniz - sen süet ceketirr
le - süzülmüş yeşil ela gözlerini gizli gizli severek kcr
çırırdın benden - gizli gizli çizerek şu yüreğimi - evet
öyle olurdu - gelirdiniz sessizce - hangimizi sevdiğini
şaşırırdın - konuşmadan - mumya gibi dururdun yanın­
da onun - yüzüne bakardın - o bir şey konuşmazdı -
içinden hep seni sevdiğini söylerdi kendi kendine - ba­
lıkları gösterirdim s ize - ikiniz de sevdiğimdiniz - açık
kalpli bir delikanlı - ben - elini tutmak isterdim - tut­
mazdım onun yanında - bırakırdım isterse o tutsun - yo­
sunlar gösterirdim - bu taşa bakın derdim - balıklar gös­
terirdim - bir taş alırdım k umdan ıslak bir taş - s ımsı­
kı avcumun içinde - s ımsıkı bir acı - bu taştan korkma­
yın derdim - ne olur kuşkulanmayın benden - herkes i
ve hepimizi severdim - ağla be - ağlamayı öğren - ye­
tişmediyse bir daha otur ağla - ta ki ağlamayı belli et­
meyinceye kadar yoksun et kendini dünyadan şundan
bundan - ben neyim - ne yaptım - ne olacağım diye sor
kendine - sor sor sor - vazgeç şu akıl aramalardan -

207
herkes kendi gerçeğini söyler - kendi gerçeğinin man­
tığını - bırak şu dostlukları. alaturkacılığı - çok canım
yandı şu açık kalplilikten daha da yanacak - adam sen
de - dağlar gibi adamlar devriliyorken sağda solda -
dağlar gibi insanları yok yerine telef ediyorlarken -
dostluklar - sevdalar - aşklar kibrit çöpleri gibi gidi gi­
diveriyormuş - gitsin ne yapayım - insan hayattan
kes ildiğini sandığı zamanda bile - garip bir yazgı - ha­
yata bağlanan iplikçiler var elinde - adi can korkusu de­
ğil - kırık bir testiye vuran ışık gibi - ayrımına varı l­
madan - gelip geçen bir kırlangıç seli üstünden - hani
derken gölgesi kalır - ha bir de şu var beni bağlayan ha­
yata - ailem ettim kal/em ettim eve bir pikap aldım -
sabah operalarla kalkıyoruz - akşam operalarla yatı yo­
ruz - koca beşinci senfoniden bir plak var - olsun - yir
mi beş defa çalıyoruz - ezbere biliyor komşunun çocuk­
ları bile - Rachmaninov bir çatlak plak - orta yerinden
- koyup dinliyoruz - sonra maaile çok güzel çok güzel
diyoruz - yahu şuracıkta millet ha babam yüzüyor - Şa­
di sandalı getirmeye gitti biz de yüzeceğiz - bir adam
buzlu badem getirdi koydu masaya gitti - çıt/ata çıt/a­
ta yiyeyim bari - geceler bir başka türlü - onu da an­
latayım kısmetse bir gün - olacak iş değil va/la - gece
yarısı kırlangıçlar şakır şakır ötüyor - hep böyle mi olur
du - sabah oldu diye kalkınıveriyor insan - ne gezer sa­
bah - hadi bu sefer - tahtaboşta oturuyorum - ş imdi
sana ateşböceklerinden bahsetsem - bu martaval ola­
cak - ama şu çiçek kokusu sahi - göğün yıldızlan da sa­
hi - hey gözünü sevdiğimin dünyası - hey bir garipçe
gidiş - ne olurdu o da bir gün uyuyakalsaydı da resmi­
ni yapsaydım - seninkini ne yaptın atmadın değil mi -
atamazsın bilirim - o senin çocukluğundur atamazs ın -
yedi sekiz yaşlarındaydın - bir vapura bindirilip terk

208
edilmiş atılmış bir çocuk - tek başına - bütün korku ve
cesaretinle - o çocuk kafanda - rüzgarlar - yağmurlar
- kıpkızıl lodos dalgaları - sonra kampana çalar - sen
kimse ye ben yalnızım diyemezsin - yanında peyda olan
yetmişlik .bir kadın esrar çeker - o günün hüznü ne yap­
san ne etsen sinmiş bir yerlerine yüzünün - onu da ben
bilirim işte - uyurken büsbütün belirginleşen - ince bir
nehir gibi akan hüzün - ama sen ille de ben güçlüyüm
demek istersin - ben ağlamam - yenilmem - ne yapar
/arsa yapsınlar bozulmam - bir kayalıksın sen - gelen
senin omzuna yaslansın ağlasın - sen ağlamazsın - ağ­
la be - ağla - mutsuzsun biliyorum - saklanma - yar
maman ondan - biliyorum yalan yazamazsın bana sen -

Reha

NOT:
Tam dört yıl önce - yine
aynı postaneden sana bir mektup
atmıştım - baslık olarak acaba
Sevgili Jale desem mi demesem mi
diye bir türlü karar verememiş tim.

209
Jaleciğim - mektubuna bin kez teşekkür ederim - şu işe
bak - şu dünyaya - beni çağırmayacaksın diye - ölebi­
lirdim iki gün öncesine kadar - dün ise her şey değiş­
ti - anlatacağım - sen de sevineceksin - insanlı dünya
güzel be - nereye gidersen git - etrafında insanlar bul­
mak güzel - denizler ortasında bir kalsan da - yüce da�
fara çıksan da - bir insanın öldürdüğünü ötekisi dirilte­
biliyor - ne garip bir denklik bu - bir türkü tutturuyor
sun - yüce dağın ululugunda bir esenlik türküsü - ör
lem türküsü - yine konuşuyor duyuların alttan alta -
usuldan usula galiba hala seviyorum diyorsun - şöyle -
anıların dibinde uzakça bir gün arıyorsun - silik - çır
.
pınıyor yürek başını bir vakte dayamış Arjantin şarkı­
sıyla bir - yalnızlık hayvana vergi zaten - yeni bir tat
- dilek - yetmemez/ik bulmak - yeni bir bilgelik - ağ­
rılı da olsa kervana katılınır - sahidir sevisiz yaşama­
ya yaşamak denmez - ama salt sevda da bir azaltma­
dır yaşamı - yaşamın ötesinde berisinde boşluklar aç
maktır - diyeceğim dostum - yazdığın gibi seni anlama­
ya başladım - anladım bile - insanın aşık olduğu en çok
sevdiğiyle evlenmesi sakıncalı diyorsun - eh - öyle o/­
sun bakalım - demek ki yaratıcılığını geliştirecek -
verimli kılacak seni Ahmet bey - eh hoş gelmiş sefalar
getirmiş öyleyse - seni asla harcamayacakmış - bütün
özgürlüklerini tanıyacakmış - yazmana - gezmene toz­
mana - sevmene sevi/mene yardımcı olacakmış - oh ne
ala zaten elin pırlantasından bana ne Jaleciğim - o pır

2 10
fanta beni kendine yakıştıramamışsa - bende gerekli
özellikleri - yeter bulamamışsa (- seni kastetmiyorum
inan genel bir bakış benimk isi - ) ona ne haset ne de aşk
duymamamızdan - daha doğru - daha doğal ne olabilir
- yaşamın akışına paralel - gerçeğin ak köpükleriyle git­
mek - hatta bunu açıklamak bile caiz değil - hop şara­
lop diye her şeyi tiyatrosuz - cavcavsız - süssüz püs­
süz - geçiştirmek - nasıl olsa gelecek olan bir unutkan­
lık dalgasında - alayişsiz - eritip yitirmek - zaten ol­
du bile - dil ucunda bir tuzluluk - olur o kadar - son­
ra midye kabuğu sedefinde - yüce bir sabah - yüce bir
dinginlik - barış - yuvarlanan taş yosun tutmaz - han­
gi sudur yaşamın akışı kadar insanı arıtan - bu karşı­
dak ini önemsiz/emek - gelgeçlik de değildir - ama ger
çeği - gerçekte olanı suçlamadan - kabullenerek yaşa­
mak - senin için yaşamak yazmak da benim için ne - iyi
iyi - her şey yerine denk düştü bir hesapça - hey gö­
zünü sevdiğimin dünyası - kendini ödetir adama - ken­
dini kendine ödeten yaşam imparatorluğu - senin ayrı­
lığın senin içinden geldikten sonra Jaleciğim - bana ne
- ağlıyordun - beni gönderme diyordun - yüreğim şah­
rem şahrem oluyordu - ama sen istedikten sonra ş im­
di bütün kara tombul tırtıllarla dolu - düşünceleri - kor
kuları savurup rüzgôrlara - poyrazlara - yırtık bulut­
lara taktıktan sonra - kalbimizin içine diktiğimiz acı
mumları söndürdükten sonra - yaşasın yaşasın diye
bağırmak kalmaz mı geriye - böylece ben değil - gele­
meyeceğim İzmir'e - ama Solmaz gelecek - hem seni
çok özlediğinden hem de nikôh davetiyemizi getireceğirr
den - senin ayrılığın sevincin - özgürlüğünü - getirme­
si - neşe basamaklarını getirmesi - beni de - delice se­
vindirdi - aylardır neden yazmamıştın bunu - ben de
ölüp ölüp diriliyordum meraktan - bir de çıkan dediko-

21 1
dulardan - aman - artık dostunu düşmanını iyi seç - se­
nin o kötü yola sapmasın diye elinden geleni yaptıgın kır
cagızın dediklerini sakın işitme - hasta olursun ha - bes­
le kargayı oysun gözünü - pis agızlar - okşayıcı elini ve­
rirs in çamura çekerler adamı - her kapına dayanana da
yüregini açma - hatta kapını bile açma - sıkı lırsan sı­
kıl - otuz yaş işte madem - bak senin her vakit yanın­
da - her vak it dostun olduğumu - sakın unutma - şe­
bekeni de Solmaz'la gönder yaptıralım - bu ay sonu ge­
lir oraya - çekinme ha - başka bir düşünce çıkarırsan
çok k ızarım - gelince gözlerinin içine bakarım - elleri­
ne bakarım temiz mi diye ha - güzel arkadaşım benim
gözlerinden öperim - Ahmet beye s elôm ederim -
mutluluklar dilerim - her zaman yaz - konuşalım e mi
- gelebilirsen gel - bir e v tuttuk - bizde kalırsın - de­
ğişen bir şey yok hôlô en yakın arkadaşız biz - sakın ha
- sevgiler - k ucak dolusu - sevgiler.

Reha

212
Sevgili Sacide,
Şu anda yuvamın İzmir Körfezi'ni ayaklar altına seren
balkonlu, geniş salonunda, üzerinde büyü k yapıtlarımı ka­
leme alacağım yazı masama kurulmuş durumdayım. Ah­
met'le evliliğimiz umduğumdan da iyi gidiyor. Bana olan aş­
kı günbegün derinleşip çoğalmakta. Aylardır kah yatakta,
kah koltukta, yerlerde ya da banyoda çiftleşip duruyoruz.
Bir dediğimi iki etmiyor. Ben de onun düşlerini gerçek çıkar­
mak için elimden geleni esirgemiyorum. Şimdi bir de elden
düşme kuyrukl u bir piyano satın aldık. Gerçi tam kuyruk
bizim salona pek sığmadı; kuyruğun bittiği yerden başlıyor
ben i m yazı masam, geriye de iki koltukluk yer kalıyor ca­
mın önünde ama olsun.
Her akşam aşkımızın sembolü olan Chopin 13 no '/u
N oktürn'ü, Rach maninov Prelüd'ü ve Scarlatti 1 no 'lu
Sonat'ı çalmadan yatmıyoruz. O çok mutlu, ben de öyle
olmam gerektiğin i b iliyorum; istediğim her şeyi yapabili­
rim, sonuna dek özgürüm aslında. Ancak pek sokak ve in­
san yüzü gördüğümüz de yok. Ahmet birbirimize yettiği­
m izi söyl üyor. Çok çok bir lokantaya, bir sinemaya gidi­
liyor. Zaten Ahmet, açık havayı h iç sevmediğini, doğanın
başını ağrıttığını, tatil günlerindeki gezilerin de hırsızlık ve
kazalar dolayısıyla tehlikeli olduğunu ve tatil günleri gezen­
lerin sıradan adi halk olduğuna inandığını söyleyerek ben­
den sakladığı tek sırrını ya da en zayıf yanını bir akşam iti­
ra f ettikten sonra İzmir' de yapacak başka bir şey de olma ­
dığından, kendimizi tümüyle sanatımıza v e birbirimize

213
vermek zorunda kaldık. Yak ındığı mı sanma; tersine onca
vakit asıl sevdiğimin İhsan ya da Reha olduğunu sanarak
eşime h aksızlık ettiğimin cezası olsun diye büsbütün sevi­
yor, şımartıp duruyordum on u. O mutlu oldukça bana dü­
şüyor, o bana düştükçe ben coşuyordum . . .
Derken geçen h a fta bir gün, Ah met'in adına bir paket
getirdi postacı; on un yerine, eşi, diye i mza layıp aldım.
Orasını burasını elleyip yoklarken dayanamadım açtım pa­
keti. İçinden Ahmet'in el yazısıyla bir tomar mektup çık­
tı. Aşk mektupları ! Bana yazdıklarının tıpkısının aynısı ama
bana değil Handan hanıma yazılmışlar! İsmet'in yengesi
Handan! Yanlış mı okuyorum diye kaç kez bakmak zorun­
da kaldım: aynı nıtku, aynı gözyaşları, istekler, özlemler,
korkular, sitemler, tehditler, aynı aşk ! Ağzım açık kaldı; dö­
nüp dönüp okudum inanamayarak kendi gözlerime. Ka­
dından, kocasından ( Kadri beyden) ayrılıp kendisiyle ev­
lenmesini istiyor, o da yaşamını zindan eden ben i , en kı­
sa zamanda sepetleyecekmiş! D ünyada kendisini seven
ve anlayan, müziğini takdir eden tek kadının Handan ha­
nım olduğunu, kavuşamazlarsa kendini öldüreceğini, za­
ten yemek yemediğini, doktorunun salık verdiği nin tersi­
ne içki içip sarhoş olduğunu, Ankara'nın kendisine mezar
olacağını, aşklarının sembolü olan 13 no '/u Noktürn'ü her
fırsatta gizli gözyaşlarıyla çaldığını anlatıp duruyor.
Mektuplar Ankara'dan postalanmış, ancak ilk tanıştık­
larında İzmi r'de hanımın evinde sevişmeye başlamışlar.
Kadının ondan büyük olmasına da (on yaş kadar farkları
var), neyi değiştirir, seni beni m k ızım gibi görüyorum ben,
bir daha bu farkı i leri sü rersen ilaçla rım ı almam gider bo­
ğulasıya içerim diyor. Bu ilaç sorunu da şu Sacideciğim, be­
ni görüp de yıldırım aşkıyla vurulmasıyla yemekten iç­
mekten kesilmiş, ağlamaklı olmuştu. Bir a ra geceleri uyu­
yamıyor, saba h la ra kadar ter içinde eriyip gidiyordu. Ben

214
onu b i r a rkadaş doktora gönderd im, adam trankilizan
verdi ve içkiyi kes dediyd i!
Sana benden nasıl söz açtığını d a yazayım . Bunu yaza­
bi lmek için epeyi k afayı çektim; doğrusunu istersen işi
alaya dökmeme karşın ayık k a fayla pek dayanamıyorum
karşılaştıklarıma. Onu h iç sevmed im diyor mektu bunda,
h atta diyebilirim ki gördüğüm günden heri nefret duydum
ona. A l ayc ı , kendini büyük gören, insan beğenmeyen,
ukala hir kızdı; kend isinden de ark adaşlarından da nefret
etti m, ama bir zay ı f anımda, içkiliyken bir kez, " Seni se­
viyorum , " dem i ş bulundum; bu yalan böylece sürüp git­
ti; oysa a rtık sadece acıyorum ona; o güçlü yen i lmez kişi­
liği nin nasıl da kolayca ağa düştüğünü seyrediyorum şim­
dilik, senden olumlu bir yanıt alır almaz konuştuğumuz gi­
bi yoluna koyacağım işleri, zaten iki kez mektup yazma­
sam o da keser ilişkiyi diyor! Bana en k ötü, en ağır gele­
ni ise evlendikten sonra İzmir'de zarfsız o larak elden ve­
rilmiş olan birkaç tanesi. Onlarda benimle sevişirken ne ka­
d a r iğrendiğini yazıyor, yatmak zorunda ka ldığım a kşam­
lar (çok seyrekmiş bunlar!) on un üzerindeyken seni düşü­
nü yorum, yoksa koll arımın arasında hir y ılan tuttuğumu
b i lerek yaşamama imkan yok, sevgi l im ne olur bu dertten
beni kurtar, bana yardım et, büyük aşkımız gün ışığına çık­
sın diyor. Daha da beteri, ben henüz İstanbul' dan buraya gel­
meden evi yerleştirdiği sırada, müstak bel gelin yatağımda
sevişmiş olmaları ! Sen i nle o yatakta seviştikten sonra ona
büsbütün düşman kesild i m dayanamıyorum, demez m i !
Son mektubunda ise beni mle yatamadığını, odasını ayır­
d ığını, eğer bir şeyler yapama zsa ken d i n i öld üreceğini
yazmış.
İşte dostum başıma gelen son bela hu. Ne diyeceksin me­
rakla bekliyorum, benim aklım durmuş gibi, işlemiyor. O an,
mektupları okuduğum an, bir valize ötemi berimi tıkıştırdım

215
yola çıktım, ama hemen döndüm; nereye, kime gidiyorum
k i ? Bütün eşyalarım, k itapl a rım, giysilerim, ta baklarım,
yarağımı yorganımı bu adama m ı bırakacağım ? Baba evime
ne yüzle döneceğim, ölsem gitm e m ! Cebimde yüz liram
yok (piyano borcu ödüyoruz), işimi de bırakmışı m ! . . Ne ya­
pacağımı bilemeden mektupla rı güzelce za rfa yerleştirip
paketi bağladım, kafa m bin lerce k u rtuluş yolu ararken bir
yandan da giderek coşan bir öfkeyle tiril tiril titremeye baş­
ladım ve içeri kocamın aşk yatağına seri ldim. Kendi kendi­
me telkin yapıyorum ; cezasız bırakıp kaçacak mısın o sefil
varlığı, hu dadı arayan küçük burj uva piçini rahat etsin di­
ye bırakıp kaçacak mısı n ? Jale'sin sen ! Kendine gel, kosko­
ca bir devrimcisin (nereden devrimci olduğum belli değil ama
bana öyle geliyor) ! Yazarsın sen ! Koskoca bir şair (nereden
şair olduğum da belli değil ama olmayı istiyoru m ) ! Kim olu­
yor o, bir zibidi m ühendisin iki dudağının arasından çıkan
sözle yerlere mi yıkı lacaksı n ? Ezip geçecek m i sen i ? Onun
sevgisine mi kaldın ? Onun bu pis kirletici sevgisi m i kıymet­
li ola n ? Burada kal, kalk giyin, iyice düşün mücadele et, der­
sini ver ona, sakın kaçıp gitme . . .
Doğruldum, sakin leştim, makyaj yaptım, giyi nip kuşan­
dım ama neye baksam ağlamaklı oluyoru m ; perdeye ba­
k ıyorum, nası l da birlikte seçm iştik bu ren k leri, neden
kandırdı ben i, diyorum; masaya bakıyorum, neden, senin
sevdiğin olacak, diye beni alıp alıp götü rdü ma rangozla­
ra, diyorum; terli k lere bakıyorum, lambalara, iğnelere ip­
liklere bakıyorum, neden ? Neden ? Nede n ? Ağlayıp d u ru­
yorum ! Piyanoya bakıyorum acıyorum valla, piyanoya
acıyoru m, inan mazsın !
" Defte r " i i mdada çağırarak bakıyorum piyanoya; sa­
nayi devrimi geç i rmemiş bir ü l kede şu a let ki mlerin eline
düşüyor kadere bak sen, diyoru m , sümüklü, özentili, ya­
van, sülük herif, hatır için di n ledik durduk senin tangırrı-

216
l arını, aslında sen on u çalamad ığın için sürünüyorsun
böyle etek aralarında, başaramadığın yerler için, " Güzel
çaldın, " dememi istiyordun, " Bir Rubinstein'sın sen , " de­
memi istiyordun, onu demediğim için kinlendin bana ! Bu
alet işte böyle çarpar seni, işte böyle; layık olmadığın şey­
lere gıpta ettiğinde o şey çarpar insanı, nasıl ki toplumu da
çarpar h a k etmeden geldiği yer, h içbir zaman acısını, be­
delini ödemeden sahip olamazsın iyi şeylere, çilesini çek­
meden, erişemeyeceğin b ir yerin rolüyle, taklidiyle avuta­
mazsın kendini, zavallı! Zavallılığın içinde çırpınıp gider­
sin böyle, bana iyi piyanist deyin zorlanmasını, tuşlara dö­
ver gibi vurmasını a n ımsayarak, delirecek gibi oluyo­
rum . . .
Nikah dairesinden çıkarken, annesinin, "Jale kızım, iyi
bak ona, aslında çok iyi çocuktur!" deyişini anımsadım bir­
den. Bu kadının benden istediğinin ne olduğunu çıkardım
sonunda; hastaydı Ahmet, biliyordu anası ve hasta teslim
ediyordu bana! O gün ne diyeceğimi şaşırmış, " Peki efen­
dim," demiştim sadece, düşünmeden. Tanrım, her şey ne
denli saçmaydı Sacide; bütünüyle karşısında olduğum bir
duruma, bu evliliğe nasıl da kör gibi atılmıştım ben ? On­
ca yıl başkalarında eleştirdiğim bir yaşama, ama bu başka
diye nasıl d a inandırmıştım kendimi? Nasıl kandırabil­
m işti beni bu boş sülük? Onca görkem l i müzik notasının
yerleştiği, konakladığı, girip çıktığı beyinde o düşünceler na­
s ı l barınabilmişti?
İnsanların yaşamında attığı bir yanlış adımla ölene dek
ezikliğinden k urtulamayacağı, kendisini öyle saptayacağı,
kendi varlığı yerine kendisine yabancı o varlığı kabul etti­
ği (ettirildiği); o varlık yüzünden artık hep yenilmişliğin iz­
lerini taşıyarak yaşamanın zorunluluk olduğunu sandığı za­
manlar vardır. Bir çeşit insansal buyurganlığın kurbanı
mıydım ben şimd i ? İnsansal buyruğa; o yasaya boyun m u

217
eğecekti m ? Bir insan beni aşağılarsa ben onu bin kez çok
aşağılamalıyım, aşağılayacaktım.
Ne ya ptım b i l i yor musun ? İ l k iş akort anahtarını alıp
orasıyla burasıyla oynayarak piyanonun akordunu dü­
şürdüm ! Bu adamı piya nodan, piyanoyu da bu adamdan
kurtarmak gerek iyordu. Ardından Reha'nın mektupları­
n ı açtım okudum; onunla birbirimizi iyi ta nıyorduk biz,
şimdi yaşamımda olmadığı kadar kendime saygım ve gü­
ven im yerine gelm işti; a rtık geceyi, Ahmet'in eve gelme­
sini bekliyordum, tıpkı bir Hı ristiyan şövalyesi gibi!
Geldi, " Kaka bebek, sen beni neden öpmüyorsun ? " de-
di. Sırıttım. Paketi sordu, " Bilmem," dedim. Şöyle bir göz
attı ve hemen yara k odasına koştu sakladı onu, ardından
banyoya girdi uzunca kaldı, çıktığında epey sakinleşmiş­
ti. "Ne paketiymiş o ? " dedim, eski projeler, dedi.
Piyanosuna oturdu, " Ne olmuş buna ? " dedi, " B i l ­
mem" dedim. Anahtarı alıp uğraşmaya başladı, paniğe ka­
pılmıştı ama, burnunun ucu ve göz kıyıları k ızarmıştı, söy­
leniyordu: "Şu dünyada bir piyanom var on un da akordu
bozulmuş, sevgi l i m sana bu akşam nasıl çalacağım prelü­
dü ? . . " "Aaa, çocuk gibisin ! " dedim, "Ne var bunda Ah­
met; ben yok muyum ? " Güldü, yatıştı biraz, "Ne bileyim
ben, sinirlerim bozuk da biraz ! . . " Yatınca kucaklamak
istedi gene beni; çok yorgun olduğumu, galiba gene roma­
tizmalarımın depreştiğini söyleyerek önledim sevişmeyi. Bir
ara ellerime sarıldı; " Seni mesut edemiyor muyum yoksa ? "
Ağlıyordu; riyakarlığı karşısında tıkanacak gibiydim, ama
tuttum kendimi: onun gibi kaytak, çapraşık ol diyordum
kend ime; insanlık onurunu yerle bir et onun; tıpkı sana
yaptığı gibi; kandır onu; sevgisiz, boş, aşağı layıcı o l !
Böylece birkaç gün geçti. Mektupları yatak odasında bir
dolabın içinde saklamış; saklamış bile denilemez, belki
de özellikle orada yarı görünür bir biçimde bırakmış ( k i­
mi vakit her şeyi planlı olara k h azırlamış olduğunu düşü-

218
nüyordum); gidip gelip okuyor ve kin imi biliyordum. Bu
arada, İsmet h iç uğramadı bize, Handan hanım arada bir
gü ndüz vakti ( Ahmet evde yokken) uğrardı bana, ayaküs­
tü hoşbeş ederdi (dört numarada oturuyorlar), o da kapı­
mı tıklatmadı .
Handan hanımlar görünmüyor Ahmet ? Hastaymış di­
ye duydum! Ya İsmet nerelerde? O da bir iş için Ankara'ya
gitmiş!
Sonunda dün gece koptu kıyamet. "Senden ayrılmak is­
tiyorum Ahmet," dedim. Pantomim başladı: ne o, ta bii!
Başkasını peylemişim değil mi? Zaten biliyormuş onu sev­
mediğimi, bir gün onu terk edeceğimi biliyormuş zaten ! . .
Uzatma artık bu oyunu, h e r şeyi biliyorum, Handan h a ­
n ım ı falan! .. Yerlerde yuvarlanıp tepinmeye başladı koca
adam (koca adam, lafın gelişi, kendisi sinirli yapılı, kemik­
li, kurudur), boş bulunmuş bir hata yapmış, her erkek ya­
parmış bunu, yapmayan erkek yokmuş k i ! Bana bu kadar
aşıkmış da ben onu inim i n im i nletmişim, arkadaşlarım­
la Reha'yla, Şadi'yle, Orhan'la, Sevim'le, hep alay edermi­
şiz onunla, o da benden intikam almış işte. "Oh ya, oh ya! "
diyor arada bir, " Handan da k i m oluyor," diyor ardından,
" altına yatmadığı adam kalmadı." Kendisi n i baştan çıka­
ran zaten o orospu olmuş! İlk geceden takmış kancayı,
Gilels bile sizin gibi duygulu çalamıyor demiş buna; sizi gör­
düğümden beri kocamla yatamaz oldum demiş, yeğeninin
oğlu olmuş da, ona Ahmet adını koydurmuş. Jale'ye dö­
nersen intihar ederim, diyormuş, bu da onu oyalamak
için öyle şeyler yazmak zorunda kalmışmış . . . " Benimle yat­
maktan iğrendiğini de mi o söyletti sana be adam? " dedim.
Sırf onu memnun etmek için söylenmiş bir y alanmış, ka­
rıyı karıya kötülemezsen yatmazmış k i adamla! Her erkek
karısını kötülermiş ki tavlasın karşısındakini, bunda ne var­
mış yani ?

219
" Aman Alla h ! " dedim, " Ama artık ben iğreniyorum
senden; gerçekten, seni hiç sevmemiş olduğumu anladım bir­
den ! Seni nasıl başımdan savacağımı bilememiştim, bir ya­
lan söyledim sana sürdü gitti işte, kurtulamadım, şimdi ar­
tık ödeştik ! " Birden bir avuç hap yutuvermeler (oysa iki di­
azemmiş), ölmemi istiyorsun değil mi diye boğazıma sarıl­
malar, midem midem diye kendini yere atmalar . . . "Soyta­
rılığı bırak," diyorum soğukkanlılıkla, "Sen benimle evlene­
cek adam değildin zaten bir kazaydı bu, öyle kabul et, sen
basit bir adamsın, sana 'Kaka bebeğim benim!' diyecek ka­
dınlarla mutlu olacak birisin sen! Kendine mürebbiye arıyor­
sun, kafasız, onuncu sınıf bir piyanistsin aslında, yaşamımı
senin vehimlerini nota halinde dinleyerek harcayamam ! "
Üstüme abanıp, gırtlağımı sıkıyor, bir tekme atıyorum
ben de, "Tuk-tukları m ! Ahh h ! Tuk-tuk ları m ! " diye hay­
kırıyor avaz avaz, ayağa kaldırıyor dünyayı, şi rret karılar
gibi çıkıyor sesi . . .
Bağırış çağı rışlarım ıza kapı çalınıyor, Kadri bey gözü­
küyor! Adam dili tutulmuş bize bakıyor oradan, anlaşılan
karısından da, hiçbir şeyden de haberi yok. Mason loca­
sına salık verdiği adamın " tuk-tuklarım" diye feryat edi­
şini işitmiş mutlaka. Onu görür görmez, Ahmet bir değiş­
sin Sacide! Bir değişsin ! Aa aa aaaa ! Ne tuk-tuk ne başka
bir şey. " Özür dilerim, Jale'nin sinirleri bozuk da, tartış­
tık biraz . . . " Bir soğukkanlı, bir kibar anlatılamaz. Ben ama,
koyveriyorum kend imi artık, " Ayrılmak istiyorum K adri
bey ! Ayrılmak istiyorum ! Ne olu r ? " diye h üngür h üngür
ağlayıp yıkı lıyorum yere . . . Kolonyalarla ovuyor bilekleri­
mi K a d r i bey, " Üz ü l me y i n k ızım, a m a n ü z ü l m e y i n
evladım," diyor, bir yandan d a Ahmet, " A h sevgilim! Çok
yorgunsun sen," diye ağlayıp duruyor. Kendime gelince çı­
kıp gidiyor Kadri bey, ardından Ahmet başlıyor: " Gördün
mü işte, rezil olduk senin yüzünden işte, senin yüzünden,

220
aman sakın Kadri bey duymasın, ne olurdu sanki bıraksay-
dın da birkaç kere daha s . . . . . . m şu karıyı ! Sanki incilerin
mi dökülürdü ? .. Sevgilim dur sana bir doktor çağırayım!
Ah seni gidi kaka bebek ! " d iyor ve bir tekme daha yiyor
benden. "Ne istersen yaparım, ne istersen yaparım, ne
olur gitme, beni bırakma ne olur, ne olur beni sev," diye
ağlıyor, vurarak kafasını piyanonun bacağına tak tak tak !
K u la klarımı tıkıyorum, " Ne olmuş bir k a rı s . . . . . . k sanki
dünya m ı yıkıldı; senin yüzünden yaptım onu da; boş bı­
raktın beni, ilgilenmedin benimle, piyanomu da sevme­
din . . . " Saatler geçiyor böyle, kulaklarım uğulduyor sesiy­
le: " Ne olur Kadri bey duymasın mahvolurum, bütün er­
kekler yapar, herkesin kocası neler yapıyor, senin yüzün­
den, oh olsun işte! Oh ya! oh ya! Beğenmez misin ben i ! . . "
Ellerim, kollarım, bütün organlarım titriyor. Konyak içi­
yorum, sigara içiyorum ve düşünüyorum, ne yapmalıyı m ?
Yak l aşıyor gene, "Affet b e n i un utalım geçenleri, böyle
olaylardan sonra eşler daha çok bağlanırmış birbirlerine,
hadi gel artık içme hasta olursun, i kimiz de h a rap olduk,
perişan olduk, çok yorgunuz gidip yatalım sevgilim, uyu­
yalım artık," diyor. Kulaklarıma inanamıyorum, bütün der­
dim eşyalarımı kurtarmak buradan, kitaplarımı, giysileri­
mi, çeyizimi yani. " O lgun ol biraz," diyorum, " benim
suçum değil ki, yemini ben bozmadım, ayrılırsak k ıyamet
kopmaz k i ! " Yerlere çalıyor kendini, iki kere yattığı bir şır­
fıntı yüzünden nasıl k ıyılırm ış bu aşka? Bu "AŞ K ! " diyor
Sacideciğim, AŞK!
Nedir asıl sorun diye düşünüyorum. Asıl sorun? Asıl so­
run ? Asıl sorun tek başına ayakta durabilmekte, y alnızlı­
ğı öğrenebilmekte mi? Asıl sorun sevgisiz yaşayabilmekte
m i ? Sevgisiz kalıp direnmeyi, sevgisiz kalıp gene de boyun
eğmemeyi, dilenmemeyi öğrenmekte m i ? Asıl öğrenmemiz
gereken şey sevgisiz bir yaşam düzeni m i ?

221
Sacideciğim, gitmekle ne iyi ettin. Haklı olan senmiş­
sin ! Ben romantik, yanlış kitaplarla, kötü yaşam örnekle­
riyle aldatılmış, yaşamanın anlamını kavramaktan yoksun,
kibirlinin biriymişim. İnsan tek başına yaşamı karşılamak
zorunda, bense ille de bir sevgiliyle e l ele verip değiştirecek­
tim dünyayı ! Ne ham hayal, ne zırvalık.
Ancak k i m i vakit Ahmet'in durumunun sıradan değil
özel bir durum olduğunu da düşünüyorum. Onun gibi ai­
le terbiyesi a lm ış, temiz pak, değerli mobilyalardan, cins
porselenlerden anlayan, uydurma halıları evine sokmayan,
tuvalet tahtasına işemeyen, resimden, m üzikten, sanattan
anlayan her aydın ( ! ) adamın sevgi, aşk, ahlak anlayışının
hep böyle olabileceğini de sanmıyorum. Bir bakıma yerli
bir Mefisto'yu a ndırıyor Ahmet, bir duygu sapığım, bir
utanmazı, onursuz bir bilinci andırıyor ya da "şuursuz" bir
diş bilemeyi !
Biliyorum, hala dilim varmıyor sevgi yoktur demeye, aşk
yoktur demeye. Bir sevgiden, bir aşktan geriye kalan bir ko­
va irindir demeye dilim varmıyor hala. İnsanlar kötüdür
çıkarsaması gaddarca geliyor hala. Çünkü sevgiyi de tat­
tık biz; sevgili insanlar gördük. Vardılar. Zeki vardı, yok
muydu ? Reha var, bizim kontes Ferhunde! Annem! İnsan­
lık uğruna kendini ateşe atan, k adın l ı erkekli devrim us;
tala rı ! (Onları da nedense bir yatakta alt alta üst üste se­
vişirken getiremem hiç gözümün önüne ! )
Aslında bir aşka, olup bittikten sonra, en sonundan
baktığımda, geride aşk adıyla anılacak bir şey bulamıyo­
rum; belki hoş bir duygucuk, k ısa bir süre yaşanmış ama
mutlaka sona ermiştir; geriye kalan buruk bir tebessüm, acı­
lı bir anı, yitmiş bir aşk vehmi, görünmez olmuş! Oysa baş­
larken ne kadar inandırıcıdır her şey. İki insanın, bir örgü
gibi, tülden, hafif bir dantel gibi sarınmışlıkları vardır aş­
kı. Etin ete, ısının ısıya geçişi; yitirdiği yarısını arayan in-

222
sanoğlu n un bulduğunu sandığı parçasına rastladığında
geçirdiği bir baygın lıktır aşk. Sonu olmasa, sonu gelmese
vardır, evet vardır. Bir düşünce olarak, nakşedilmiş bir bil­
gi o l a rak genlerimize, vardır; yoktur demeye d i l i m izin
varmadığı; kıyamadığımız için yok olmasına, elbirliğiyle
yalandan var ettiğimiz bir sözcük, olmasını hep istediğimiz
ve i steyeceğimiz bir umuttur aşk, bu umudu çalmaya ki­
m i n gücü yeter y a rın ın insanından ?
Sacideciğim, Ahmet' le evlenmeyip, ayrılsaydım ondan,
ne Handan hanımı bilecektim ne de karşıma geçip, "Oh ya,
oh yaa ! " diye çığrışacağım. Çocu k l a rıma, torunlarıma
bir efsane gibi anlatacaktım on unla olan büyük aşkımızı !
Mektuplarını okuyacaktım onlara; işte bakın beni m zama­
nımın aşkı böyleydi, aşk budur çocuklarım diyecektim, ba­
kın aşk vardı eskiden (onların zamanında kimbilir ne bi­
çim bir aşk olacaktı çün k ü ? ) , bakın bakın, işte şunun
mektupları, işte bunun mektupları! Oysa aslında bu ne ka­
dar da yanlış bir bilgi aktarması olacaktı? Bilmem ki, bel­
ki de sadece mektuplarda k almaya m ahkum bir aşk var­
dır; mektup aşkları!
Canım dostum, bana hemen yazarsın değil mi, mektu­
bunu a lana kadar gitmeyeceği m. Ona merhamet duyma­
mak için ( bi li rsin berbat bir yanım vardır, merh a metle
her türlü saçmalığı işleyebilirim) her gün açıp, Handan ha­
nımın mektuplarını okuyorum, garezim tazeleniyor, onla­
rı orada öylece unutup gitmesi bile mahvediyor beni; hiç
değilse çıkarıp mertçe gösterse, böyle bir halt ettim dese ve
yırtsa gözüm ü n önünde. Onu b i le akıl etmiyor hebenne­
ka! Zaten bir süredir iyice dilsizleşti; ne demek istediğini
bütün üyle vücuduyla, tavırlar a larak ifade etmeye başla­
dı: örneğin elinin tersiyle olmayan gözyaşlarını siler gibi ya­
pıyor sık sık y a da elleriyle yüzünü örtüp piyanonun no­
ta tahtasın a dayıyor başını. Yüzü donmuş gibi; ne üzün-

223
tü, ne telaş, ne en ufak bir heyecan izi; ruhunu teslim etmiş
de gene de canlı kalm ış, dolaşmakta sanki. Gözlerini ya­
kal ıyorum kimi vakit beni izlerken; kurnazlık sisine bürün­
müş korku neftileri .
Ama bildiğim bir şey varsa Sacideciğim, a ramızda iti­
barlı bir biçimde dolaşan şu kibar genç, günümüzün mo­
dern delilerinden biri düpedüz, bay " dilsiz meee " !

Senin .fale

224
Sacideciğim,
On beşinci gün hala buradayım. Mektu bun da gecik­
ti, belki de yoldadır. Nasılsın? Dilerim adres değiştirmiş ol­
mayasın, kimi vakit İstanbul'a dönmektense yüzgörümle­
rimi, takılarımı falan satıp, sen in dediğin gibi yapıp ora­
lara gelsem diyorum ama, o denli cesur değilim, ne olaca­
ğımı bi lemeden yola çıkamam.
Bu arada kimi değişiklik ler oldu. Reha'yı çağırmıştım
buraya, ancak son mektu bundan öğrendiğime göre Sol­
maz'la n işanlanmış, evlenmek üzereler! M utlu luk dileyen
bir mektup yazı p yakında bir süre kon ukları olacağımı da
müjdeledim.
Başka bir şey daha oldu. B i r gün İsmet'i çağırdım, ko­
nuştuk, her şeyi biliyormuş, yengesinden öğrenmiş. Kadın
dert yanmış ona, bir zayı f anda kapıldım, Jale'yi görünce
çok üzüldüm, beni çeşitl i yalanlarla kandırdı diyormuş. Za­
ten Kadri beyle araları soğu kmuş, dayısının şekeri, kalbi
olduğundan karısına gereken ilgiyi de gösteremezmiş. İs­
met, yengesini ayıplam ıyor ve ilk kez başına böyle bir
olay geldi, onun da tansiyonu falan çıktı, çok pişman,
diyor.
Her neyse, ben bir halt ettim, o gün İsmet'i ayarttı m !
O n u karşımda görür görmez kafamda şimşek gibi çaktı in­
tikam planım. Zaval lı çok da iyi bir insan; nişanlısını se­
viyormuş ama ziyan yok diyor, daha evlenmemişler ya! Za­
ten beni gördüğü günden beri hayran l ı k duymuş. İlk gün
üstümde şu varmış, şu gün böyle demişim, şu akşam şöy-

225
le bakmışım . . . Zaten bilirsin erkekler iki şeye hiç dayana­
mazlar, bir kendilerine sığınmış bir kadına, bir de kendi­
lerine hayran olan bir kadına! Ben birinci rol i.i oynad ım.
Görür görmez başımı yakasına dayayıp ağla maya başla­
dım. Her şey i bild iğin i , A h met'e çok içerlediğini söyleye­
rek teskine uğraştı ben i , ben de büsbütün gömüldüm göğ­
süne, kolay oldu. Günlerin üzerimde b i rikti rdiği o lanet­
li katılıktan öpüşleriyle sıyrılıverdim. En zoruma giden olay,
donumu çıkarmaktır. O işi, beni piyanonun k a rşısındaki
koltuğa oturtarak İsmet gördü. Zaten bundan böyle unut­
mayı bırak, kend ini değiştir, kendin le birlikte devrimci
ahlakı da değiştir, alış don çıkarmaya kızım, öyle şeyler sök­
mez burada, kendi kendine ayrıca l ı k l a r ya ratm ış bir sürü
yoksun insancıkla yaşamak zorundasın, bir ülkede devrim
olmadan onun ahlak ını bulmak gülünç bir savd ı r, sen do­
nunu ç ı ka rmaya bak; belk i de sana hep gerekecek bu, di­
yerek b i r iyice yend im hicabımı ! Ardından sık sık kendi­
mi İsmet'in sağl ı k l ı , iriyarı, esmer, açık havayı, denizi se­
ven ve İhsa n'ı andıra n kollarının a rasında bulur oldum.
Onun tarzına b ı raktım kendimi, a k ışına uydum, sevd im !
Birkaç gündü r aşığım ona! D uygularım tuhaf; hem şükran,
hem şehvet dolu. Ahmer'le doğruluk yeminleri içtiğimiz ev­
lilik yatağımızda, bana i hanet edene ihanetle yan ıt vermek
başka türlü bir zevk, bir doyum sağlıyor. İsmer'se şöyle avu­
tuyor ben i: "Ne de olsa ayrılacaksın, onun için i h anet er­
miş sayılmazsın; ka rısı bile sayı lmazsın artık, sen karısı ol­
mayınca ben de, arkadaşıma i h anet ermiş sayılma m ! "
Hala a h la k kura lları içindeyiz ya, bu sı rada ileride evlene­
ceği k ıza ihanet edip ermediğini hiç kurca lamıyoruz; o.
sayılmıyor!
Va lizim hazı r, İsmet gitmeme yardım edecek, bunun için
fırsat koll uyorum şimdilik. Ancak bir şey daha var. İs­
met'le sevişmek, bir bakıma Ahmet'le ödeşmemi sağlad ı ,

226
az da olsa h ıncımı bastırd ım. Öte yandan, onun da zaval­
l ı zavallı yanı başımda bekleyip durması, piyanosuna otu­
ramaz olması ( akordu hep bozuluyor çünk ü ! ) , yemek ye­
memesi ve gerçekten eriyip d urması gene o marazi acıma
duygumu körükledi. M uza ffer bir kadın gibi (oysa onu,
dünyanın bütün erkekleriyle de a l datsam, ilk a ldatışın
ondan geldiğin i , beni ihanete zorlayanın o olduğun u hiç
unutmayacağımdan, yenik olanın ben olduğumu, ölene ka­
dar da bu ezikliğin içimden çıkmayacağını biliyorum) ko­
nuşmaya başladım Ahmet'le. Bir sevindi ki görme, acırsın
ite! Ellerime s a rıldı, ben de ses çıkarmad ım, giderek ona
unutamayacağı aşk geceleri yaşatmaya başladım. Ne de ol­
sa ayrılacağım; ona öyle doyumlar tattırmalıyım ki bir baş­
ka kadında asla bulamasın, daha çok acılar çeksin, peri­
şan olsun, ölene kadar unutmasın ben i ! Eskiden Ahmet'le
sevişirken sık sık gözümün önüne, Reha'yı, İhsan'ı getirir­
d i m , oysa şimdi sadece A hmet için sevişiyorum; onun
duyarlıklarını körük leyerek dalıyorum aşka, h azdan bo­
ğuluyoruz birlikte. Yitirmeyi, hatta öldürmeyi istediğin er­
keği acıya boğmak için, orada canlandırıp, dirimin doru­
ğuna ulaştırmak için uğraşıyorsun! Bu çelişki, aşkın ten­
sel olanına bağlanıyor sadece ama, ola ki diyorum, aşk, sa­
dece etle kanla, sinirle örülü bir doyumdur, gerisini kaldır­
maz! Gövdenin, dilin, kokunun, dokunmanın, işitmenin ve
görmen in içinde eriyen bu çelişki bana tatmadığım heye­
canları, hazları, tiksintileri veriyor. Dövüşerek, söverek, yer­
lerde yuvarlanarak sevdiriyorum kendimi ona; çoğun oda­
nın en geniş, en boş parçası olan piyanonun altına yuvar­
lanmış olara k buluyoruz kend i m izi, piyanonun alt tahta­
sını seyrederken ona binlerce bersözün , sü it ve barkarolün,
baladın, sonatın ve noktii rn ü n, milyonlarca notanın sesi­
n i getirecek bir çalgı ritmiyle eşlik ederek adıyorum nefre­
timi. Yerler izmaritlerle, boş şişeler, kuru peynir, ekmek par-

227
ça l a rıyla dol uyor. Gitmeyeceksin, değ i l m i , d iye soruyor,
gideceğim , d iyorum, bu gizeml i sözcük yetiyor ona, yen i­
den atı lıyor üstü me, gidemeyeceksin d i yor, asla kaçama­
yacaksın benden yağma yok, boşaınayacağım sen i, ölene
dek ayrılamayacaksın benden, ölene d e k !
Şu mektupların elime geçtiği günden bu yana, h e r an bir
duyguyu ağır, kokuşmuş bir yoğu n l uk l a , kapkara katı b i r
d u m a n ı sol u rcasına solumaktayım Sacideceğim; bu gü­
neş l i salonun orta yerinde kalk ması gereken bir cenaze var
ya da h ızla şişen giderek hiitiin odayı, evi k a p l a m a kta
o l a n koca bir p ı h t ı !
Sevgi l i dost, vaktiyle o i ç i n d e depreştiğin p i s d u r u m l a ­
r ı bana anlatırken, seni ayıplamamaya çalışır, sana bel l i et­
mezd i m ama, bütün çabama ka rşııı sen i içimden iğrenç bir
varlık olara k görmeye bir türlü engel ola mazdım! Hatta bu
üstü n l ü k d uygusunu ba n a tattırdığın için seni özel o l a ra k
h o ş gör ü r o l m uştu m ! İtiraf etm e l i v e senden özür d i leme­
liyim ki, giderek çirkefe bulanmandan bile kendime bir yü­
celme payı çı karıyordum. D üş ünsene, sen yaşamın b ü t ü n
adi suçlarına katılırken, b e n h e m yanı b a ş ı n d a seyredi­
yord u m seni, k açm ıyordum sen den , h em de k i mse n i n et­
k i leyemeyeceği soy l u l u k la r l a dona n m ış eşsiz b i ri olma­
n ın tadın ı ç ı k a rıyordum ! Ancak ded ikod u m u yaptığın,
ben i de k en d i n g i bi biri o l a ra k göstermeyi başa rdığın du­
r u m l a rda terk ed iveriyordum sen i ! O v a k i t de gel iyor,
yalvarıp yaka rıyor, acındı rıyordun kend i n i ; pis kibrim ye­
n iden güçlenince bağışlıyordum sen i ! Sanırım ik imiz de far­
k ındayd ı k bu oyunun; ben sana verdiğim on urun, sen ha­
na verdiğin b ü y ü k l ü k du ygusunun !
Şimdi ise yaşa m ın bana hazırlamış olduğu bu oyunda,
bakıyorum da senden ne ayrımım kaldı ki ? Birkaç parça eş­
yamı k urta rmak, ben i m daya n ı k l ılığım ve gücüm yanında
pire kadar değeri olmayan zavallı bir adamdan öç almak uğ-

228
nına yerlerde sürünür olmuşum. Bu azgın kine, hu doymak
bilmez böbü rlen meye son vermeliyim. Üste l i k Ah met'in
dışlanmal a rdan, aşağılanmalardan güç alan gizli bir sapkın
yanı olduğunu da bil iyord u m !
Yarın Ahmet gittikten sonra çağı rırım İsmet'i . Hadi gi­
diyoruz deri m , İstan bul'a bir otele ineriz, b i rkaç gün sürer
vedalaşmamız; iş ararım . . . bulurum . . . bulmam, Reha'ya gi­
derim, başkaları da var. . . o kada r zor değil yaşam . . . olsa
da . . . ağla rım . . . ağlamam . . . Ne diyordu Reha . . . yoksun et
kendini şu dünyadan . . . ağlamayı öğren . . . yetmediyse bir da­
ha otur ağla . . . ta ki ağlamayı bel l i etmeyinceye kadar. . .
yoksun e t kendini d ü nyadan . . . şundan hundan . . . hen ne­
yim . . . ne yaptım . . . ne olacağım d iye sor. . . vazgeç şu a k ı l
aramala rdan . . . herkes kendi gerçeğini söyler. . . bırak ş u
dostl ukları . . . a laturkacılığı . . . i nsan hayattan kesil diğini
san dığı zamanda bile . . . yaşama bağlanan i pl i kler var e l i n­
de . . . kırık bir testiye vuran . . . gelip geçen . . . kırlangıç seli . . .
gölgesi k a l ı r üstünde . . .
Sevg i l i Reha ne kadar d a temiz sanıyor hen i !
İsta n h u l 'dan yazarım sana yen i a d resimi dostum .

Senin Jale

1 98 7 Haziran
1 988 Ocak
İstanbul

229
"Leyia Erbil 'de ağırlıklr ofarak çarpan.tek b i r şey vardır: Başkaldırıdır
bu! Başkald ırı her şeydir onda; Bir bakıma 'bunun için yazıyor' ·

d iyebi liriz . B u radan büyük bir d üzyazı çıkarmıştır ErbiL


Bu ilk ağızda görü lmezd ir; sanki gizli b i r izlektir; p�I< bilinsin
istemiyord ur. Daha çok sezilsin, hissedilsin istiyordur. Sanki ormanda
çok yakınımızda akan . bir şelaleni n s ürekli sesini·işit memiz:ama
kend isini göremeyişim iz gibL"
İlhan :Berk

"Erbil 'in çeşitli kişilerin birbirlerine yazd ıkları özel yaşam . itiraflarıyla·
dolu mektuplardan oluşan bu romanı (yazarın başka birçok romanınd<?
olduğu gibi) estetik ya da erotizm ile etiğin çatışmasına bize bir
aralıktan baktırırken, aynı zamanda bu çatışmanın kaynağını
soru nsallaştırmaktad ır. Çatışma, kabaca bakıldı kta, kuşkusuz
romandaki olayın kurgusuna aittir; fakat kurguyu da aşmakta, biz i
bu romanın d oğrulukla ilişkis i üzerinde d üşünmeye çağı rmaktad ı r.
Edebiyat ya da roman doğruyu !')öyler m i, söyleyebi l i r mi, özel l i klEl
bu roman Mektup Aşkları ise?
( . . . ) M ekt u p lar ne varacağı yere varmıştır ne de varmam ıştır. ya da
varmayacaktı r; mektuplar yoldadır ve okuyanı çarpmaktadır, Tek
doğru, mekt u pların yolda ve elden ele geçmekte olduğudur,"

Önay Sözer

(Leyla Erbil'de Etik ve Estetik.


Yay. Haz. Süha Oğuzertem. Kanat Yayınlan. 2007)


.
.

L.,,458L
w. -• ..
;::-

You might also like