You are on page 1of 23

FATİH ÖRNEKKOL - 11.

SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

EDEBİYAT, SOSYAL HAYAT VE SİYASİ HAYAT İLİŞKİSİ ce askeri örgütler değil devletin çeşitli kurumlan çağın
ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaklaşmıştı. Ancak bunu
Edebî Eser ve Sosyoloji İlişkisi görmek isteyenlerin sayısı son derece azdı. O nedenle
Osmanlı İmparatorluğundaki çağdaşlaşma hareketi
Edebiyat sanatçısı bir sosyolog değildir ve olaylara
askerî alanda başlatıldı. Amaç imparatorluğu eski gü-
sosyolojik açıdan bakmaz. Onun bakış açısı edebî este-
cüne kavuşturmaktı. Tanzimat devrine gelinceye kadar
tiktir ama bu edebî estetik, sanatçının dimağında olu-
ülkede bazı yenilik hareketlerine girişildi. Ancak bunlar
şurken, sosyolojik verilerle de zenginleşen bir arka
planlı programlı çalışmalar olmadığı için, sadece yeni-
plâna yaslanır. Edebî eser de sosyolojik bir eser değil;
liği başlatan devlet adamının yaşamıyla özdeşleşti.
estetik bir eserdir. Edebiyat sanatı ferdî kırılmalarla
Yenilikçi kişinin ölümü ile yenilikler de ortada kaldı.
oluşur, yani sübjektiftir; sosyoloji bir bilimdir ve objek-
Paris ve Londra elçiliklerinde bulunmuş olan Hariciye
tif kriterlerle hareket eder.
Nazırı Mustafa Reşit Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nda
Her türlü edebî eser, toplumsal bir olguya dayanır. Tanzimat Dönemi olarak tarihe geçecek bir olayı baş-
Diliyle, konusuyla, şahıs kadrosu ve toplumsal zemini latmıştır.
ve mekânıyla, toplumun edebiyat sanatçısının beynin-
3 Kasım 1839'da Gülhane Hatt-ı Hümayunu adı verilen
deki estetik kırılmasıyla oluşan eser, sonuçta bir yan-
bir belgeyi devlet ileri gelenlerinin, yabancı elçilerin,
sımadır; toplumsal bir yansıma.
halkın önünde okumuştur.
Edebiyatın da sosyolojinin de yöneldiği başlıca alan
"Tanzimat ", düzenlemeler demektir. Her alanda dü-
insandır. Her ikisi de insanın kendisiyle ve çevresiyle
zenlemeler yapılacağının duyurulduğu bu fermana
olan ilişkilerini konu edinir. Ama sosyoloji doğrudan
Tanzimat Fermanı; bu fermanın ilanıyla başlayan dö-
algılama ve doğrudan ifade edip doğrudan çözümler
neme de Tanzimat Dönemi denir. Fermanın en dikkat
teklif eder. Edebiyat ise tamamen dolaylı bir dil kulla-
çekici yanı, Osmanlı Devleti'nin, Batılı devletlerin ana-
nır.
yasalarında yer alan insanın temel hak ve özgürlükle-
Bunda, edebiyatın bir sanat, sosyolojinin ise bir bilim rinin korunması ilkesini kabul etmesi ve bunu resmî bir
olmasının rolü vardır... Dolayısıyla, her ikisinin de bir- törenle duyurmasıdır. Böylece imparatorlukta hukuk
birinden farklı bakış açıları ve doğruları vardır. Fakat devletine doğru bir yöneliş de başlamıştır. Tanzimatla
bu farklılık çelişki doğurmaz; her ikisi de, aynı olayı gelen yenilik ve düzenlemeler, hemen hemen yaşamın
farklı kriterlere göre algılar ve anlatır. Edebiyatta bir her alanını kapsamıştır. Tanzimat Fermanı'nda, Batılı
bireysel yansıtma söz konusudur; sosyoloji ise anlama, anlamda bir düzene duyulan gereksinim açıkça belir-
algılama, çözme ve çözüm teklifleri getirme amacın- tilmişti. Önce yönetim merkezi olarak Babıâli güçlendi-
dadır. Edebiyat sanatçısının da eserini yazarken teşhis, rildi. II. Mahmut zamanında kurulmuş olan Meclis-i
tahlil ve çözüm üretme endişesi vardır. Fakat bunu Ahkâm-ı Adliye yeniden düzenlendi. Yeni meclislerin
yaparken, sosyolojide olduğu gibi bir doğrudan anla- kurulması kararlaştırıldı. Ceza ve ticaretle ilgili yasalar
tım yolunu seçmez ve kahramanların diliyle konuşur. çıktı (1840'ta Ceza Kanunnamesi, 1850'de Ticaret Ka-
Edebiyat, edebî retoriği kullanır; sosyoloji, düz, bilim- nunnamesi). Osmanlı yurttaşı olan herkesin yasa
sel retoriği... Edebî retorikte, bireysel yaratma hâkim- önünde eşit olduğu vurgulanıyordu. Ayrıca üyeleri
dir; sosyolojide, terimlerin hâkim olduğu ortak bir arasına yabancıların da katıldığı karma ticaret mahke-
bilim dili kullanılır. meleri kuruldu. 1864'te Vilayet Nizamnamesi çıkarıldı.
Ülke vilayetlere, vilayetler sancaklara, sancaklar kaza-
YENİLEŞME DÖNEMİ lara, kazalar da karyelere (köylere) ayrıldı. Vilayetlerin
başına valiler, sancakların basma mutasarrıflar, kazala-
1. Osmanlı Devleti'ndeki yenileşme hareketleri 17. rın başına da kaymakamlar getirildi. Ayrıca kazalarda,
yüzyılın sonundaki Karlofça Antlaşması (1699) ile baş- sancaklarda ve vilayetlerde birer idare meclisi kuruldu.
lamıştır.
Ekonomik Alanda Yapılan Yenilikler
2. Osmanlı İmparatorluğu, 17. yüzyıla dek dünyanın
büyük devletlerinden biriydi. Ancak bu yüzyılın sonla- Osmanlı yöneticileri devletin düzlüğe çıkabilmesi için
rında ülke küçülmeye başladı. Karlofça antlaşmasıyla ekonomik kaynakların verimli hâle getirilmesini istiyor-
başlayan toprak kaybı, devlet adamlarını derin derin lardı. Bu nedenle de vergi düzenini çağdaşlaştırmaya
düşünmeye yöneltti. Toprak kayıplarının nedeni ordu- karar verdiler. Çünkü hem yeterince vergi toplanamı-
nun savaş alanlarında yenilmesiydi. Bu tespit, olgunun yor, hem de vergi toplayıcıların baskısı yüzenden dev-
bir yüzünü, askerî yönünü dışa vuruyordu. Oysa sade- letle halk karşı karşıya geliyordu.

1
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Bunu önleyebilmek için merkezden sancaklara kurulan okullardır (1868). Darülmuallimat kız çocukla-
"muhasıl" adıyla birer memur atandı. Bu memurun ra bayan öğretmen yetiştirmek için açıldı (1870).
başkanlığında Muhasıllık Meclisi adı verilen bir meclis Mesleğe yönelik eğitimde de ilerleme kaydedildi.
kuruldu. Fakat beklenen vergi toplanamadı. Vergi sis- 1859'da, sonradan Siyasal Bilgiler Fakültesine dönüşe-
temi büyük ölçüde değiştirildi. cek olan Mekteb-i Mülkiye kuruldu. 1875"te askerî
rüştiyeler öğretime başladı. Daha sonra başka meslek
1841'de ilk kağıt para çıkarıldı. Hazine bonosu biçi- okullarının açılması sürdü. 1846'daki ilk denemeden
mindeki bu paranın adı "kaime" idi. Fakat beklenen sonra 1870'te Darülfünun (üniversite) kurulmuştur.
sonuç alınamayınca, 1844'te kaldırıldı. Bankalar ku- Ancak kimi medresecilerin iftiraları üzerine ertesi yıl
rulmaya başlandı. İlk kurulan banka olan İstanbul Ban- kapatılır. 1876'da yeniden aynı adla açılır. 1851'de
kası çok geçmeden kapandı. Menafi Sandığı adıyla üniversitede okunacak kitapların hazırlanması için
kurulan kurum ise Ziraat Bankasına dönüştürüldü. kurulun Encümen-i Daniş ise bilim akademisi niteliğin-
Ülke ekonomisinin kötüye gitmesi üzerine İngiliz ve de önemli bir kurumdur. Ayrıca bu dönemde azınlık ve
Fransız firmalarından borç para alındı. Böylece ilk borç yabancı okulları da eğitim dünyasında yerini almıştır.
para Tanzimat döneminde alındı. Fakat faizleriyle bir-
likte büyük bir sorun olan bu borç, sonunda devleti Gazetecilik
iflasa sürükledi ve 1881'de Düyun-ı Umumiye'nin ku-
rulmasına yol açtı. Türkiye'de yayımlanan ilk Türkçe gazetenin 1831'de
çıkan resmî gazete Takvim i Vekayi'dir. Tanzimat dö-
Askerî Alanda Yapılan Yenilikler neminde çıkan ilk gazete ise alım-satım, kira ilanları,
yangınlar, hırsızlık olayları gibi haberlerin yer aldığı
Ordu, başlarında müşirlerin bulunduğu beş ordu biçi- yarı resmî Ceride-i Havadis’tir (1840). Bu resmî, yan
minde düzenlendi. Adı Asakir-i Nizamiye-i Şahane'ye resmî gazetelerde zaman zaman yabancı dilde yayım-
çevrildi. Askerlik süresi beş yıl olarak belirlendi. Askere lanan gazetelerden yapılan çeviriler yayımlanır; böyle-
alma işi kuraya bağlandı. ce batıdan haberler, bilgiler verilirdi. Ceride-i Havadis'i
bir meslek gazetesi olan Vekayi-i Tıbbiye izledi.
Toplumsal Alanda Yapılan Yenilikler
Türkçe özel gazeteler 1860'tan sonra çıkmaya başla-
Toplumsal alanda ilk dikkati çeken, yenilikler haber-
mıştır. İlki, Agâh Efendi ile Şinasi'nin çıkardıkları Ter-
leşme ve ulaşımdaki gelişmelerdir. Bu dönemde yeni
cüman-ı Ahvâl'dir (1860). İlk edebî tefrika da burada
posta istasyonları kurulmuş, postanın sağlıklı yürümesi
ILMahmut'un 1826–1839 yılları arasında gerçekleştir-
için yeni yollar yapılmış, telgraf idaresi kurulmuş, deniz
diği ıslahatlar, 3. Selim zamanından beri yapılan ısla-
ulaşımında gelişmeler olmuştur. Demiryolları da ilk kez
hatların devamı olup, Tanzimat ıslahatlarının öncüsü-
bu dönemde yapılmaya başlamıştır. Kentlerde beledi-
dür. Bu noktada, Tanzimat kavramının 1839'dan önce
yeler kurulmuştur.
kullanıldığı ve 2. Mahmut döneminde ilan edilmesinin
Kültürel Alanda Yapılan Yenilikler planlandığını görmekteyiz. Mustafa Reşit Paşa Osmanlı
Devleti'nde bir reform yapmayı kafasına koymuştu. Bu
Kültürel yenilikler edebiyat, eğitim ve gazetecilik ol- projeye "Tanzimat-ı Hayriye" adını vermiş ve bu re-
mak üzere üç alana yayılmıştır. form paketini hazırlayıp bir hatt-ı hümayunla ilan
edilmesi hususunda 2. Mahmut'u ikna etmişti. Bu
1. Eğitim amaçlarla 24 Mart 1838 yılında Meclis-i Vala 'yi Ah-
kâm-ı Adliye kuruldu. Meclisin görevi Tanzimat-ı Hay-
1846'da Meclis-i Maarif-i Umumiye kuruldu. Bu kurum
riye'nin nasıl hazırlanacağım müzakere etmek idi.
daha sonra nazırlığa dönüştürüldü (1846). Bu, Türki-
Meclis 31 Mart 1838'de ilk toplantısını yaptı. Meclis-i
ye'de ilk eğitim bakanlığı demektir. Rüştiyelerin sayısı
Valayı Ahkâm-ı Adliye'nin kurulması ile başlayan Tan-
artırıldı. Daha önemlisi ilk kız rüştiyesi İstanbul'da ku-
zimat Hayriye'nin Gülhane Hattı'nda belirtilen esasla-
ruldu (1858). Rüştiyenin üzerinde öğretim yapan idadi-
rın büyük bir kısmım içerdiği görülmektedir. Nitekim
lerin ilki ise 173'te kuruldu. Öte yandan Robert Koleji,
"2.Mahmut, Meclis-i Vala'yı kurdurarak, yeni düzen-
Galatasaray Sultanîsi ve Darüşşafaka adlarında üç özel
lemeler yapma yetkisini bu Meclise devretmiş, iktida-
okul açıldı. Tanzimat döneminde eğitim konusunda
rının bir kısmından feragat etmiştir. Reşit Paşa'nın
görülen önemli atılımlardım biri de öğretmen yetiş-
Hariciye Nazırı sıfatı ile talebi, bu meclisin yetki alanı-
tirmek için okullar açılmasıdır.
na girmektedir.
Darülmuallimîn-i Sıbyan, sıbyan adı verilen okullara,
Darülmuallimîn-i İdadîlere öğretmen yetiştirmek için

2
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Padişah acil görünenleri uygulamaya sokarken, mecli- tercüme edilerek İstanbul'da bulunan yabancı devlet
sin yetkilerini çiğnememeye özen göstermektedir. temsilciliklerine gönderildi.
Tanzimat Döneminin ayırt edici vasfı olan, saray iktida-
rının bürokrasi (Meclis-i Ahkâm-ı Adliye )ile paylaşıldı- 5. TANZİMAT'I HAZIRLAYAN GELİŞMELER
ğına dair bir işarettir bu" Bu açıdan Tanzimat meclisle-
Tanzimat'ı ortaya çıkaran nedenleri, 18. yy'da Osmanlı
rinin, kanunlaştırma hareketi ile birlikte idari, mali,
toplumunun tüm kurum ve kuruluşlarını ayakta tutan,
adli ve eğitimle ilgili olanlarda bir reform hareketi
inanç, düşünce, bilim ve felsefe, askerî, maliye, hukuk,
hazırlamak ve iktidarın saray ve Bab-ı Ali bürokrasisi ile
idare, ekonomik ve siyaset alanındaki değişim ve dö-
paylaşılmasına geçişi noktasında da işlevsel olmasın-
nüşümlerden ayrı düşünemeyiz. Nitekim bu değişim
dan dolayı, 2. Mahmut dönemi ile Tanzimat Dönemi
ve dönüşümlerin yaşanmasında, Batılı devletlerin Os-
arasında bir geçiş meclisi niteliğinde olduğunu söyle-
manlı toplumu üzerindeki etkisi de önemlidir. Bu bağ-
yebiliriz. Mustafa Reşit Paşa, 2.Mahmut öldüğünde
lamda Tanzimat'ı ortaya çıkaran nedenleri iç ve dış
İngiltere'de bulunuyordu. Abdülmecit tahta çıktığında
faktörler olarak iki kısımda ele alabiliriz. İç faktörler,
İstanbul'a gelerek Tanzimat hazırlıklarına başladı.
Tanzimat’ın bir sonuç olarak ortaya çıktığı Osmanlı
Abdülmecid'in Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa, Batı
Batılılaşma hareketlerini anlatırken genel olarak üze-
uygarlığına hayran bir devlet adamıydı. Elçilik yaptığı
rinde durulan hususlardır. Dış faktörler ise cereyan
Paris ve Londra 'da bu ülkelerin yönetim sistemlerini
eden hadiselerdir.
inceleyip yakından bakma imkânı bulmuştu. Mustafa
Reşit Paşa, devlet yönetiminin her din ve mezhepten Gerçekten 16. yy'dan beri Osmanlı Devleti sahip oldu-
tebaanın hak ve hürriyetlerini güvenceye alacak ve ğu üstünlüğü kaybedip, devlet kurumlarının ve kanun-
kanun hâkimiyetini tesis edecek şekilde yeniden dü- ların asrın ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olma-
zenlenmesini istiyordu. ması, devletin maddi ve manevi gücünü kaybetmiş
olması, bunun sonucunda her sahada yenilgiye uğra-
Bu düzenlemeleri öngören bir ferman yayınlaması
ması yeniden ve geniş bir ıslahat hareketini zorunlu
hâlinde, Batılı ülkelerin Hıristiyan tebaanın haklarını
kılıyordu.
bahane ederek, Osmanlı 'nm içişlerine karışmayacağı-
na, düzenin yeniden sağlanacağına ve böylece çökü- Bununla birlikte, Osmanlı Devleti'nin müdahale ede-
şün durdurulacağına inanıyordu. Reşit Paşa, fikirlerini mediği alanlardaki gelişmeler Tanzimat'ın alanında
Sultan Abdülmecid'e açarak, ıslahatın gerekliliğini an- daha güçlü belirleyiciler olarak ortaya çıkmıştır. Bu
lattı. Abdülmecit de, M. Reşit Paşanın fikirlerini kabul gelişmelere bakacak olursak;
etti. Fermanın hazırlanmasını M. Reşit Paşa 'ya bıraktı.
Bu vazifeyi üzerine alan M. Reşit Paşa, geceli gündüzlü Tanzimat'ı hazırlayan siyasi gelişmelerden biri, Osman-
çalışarak, kendi kalemi ile bir ferman sureti hazırladı, lı kendi içinde bir kuvvet olan Mısır valisi Mehmet Ali
Abdülmecid'e okudu. Fermanı beğenen padişah, temi- Paşanın, Osmanlı 'ya karşı elde etmiş olduğu basımlar-
ze çektirip imza etti. Padişahın imzasını taşıyan tebliğ dır. Nitekim 2. Mahmut zamanında, Mısır valisi Meh-
ve emirlere "Hatt-ı Hümayun" denildiği için bu ıslahat met Ali Paşa, Fransızların yardımı ile birçok reform
projesine de "Hatt-ı Hümayun" denildi. Gülhane Par- yapmış ve oldukça güçlenmiştir. Mora isyanını bastı-
kı'nda okunduğu için de "Gülhane Hatt-ı Hümayun" rılmasında gösterdiği yararlılıklardan dolayı kendisine
denildi". Girit valiliği vaat edilmiştir. Ancak, Paşa bunun yanında
Suriye valiliğini de istemiş ve bu isteği sultan tarafın-
TANZİMAT FERMANI'NIN İLANI dan reddedilmiştir. Bu gelişmeler üzerine, Mısır ile
Osmanlı Devleti arasında savaş hâli başlamıştır. 2.
Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839'da Gülhane Parkı'n-
Mahmut'un Mehmet Ali Paşa karşısında aldığı yenililer
da, padişah, diğer devlet büyükleri, ulema, lonca ve
Osmanlı Devleti'ni Tanzimat'a zorlayıcı bir etki yapmış-
esnaf temsilcileri ve halkın "Gülhane Hattı Hümayunu
tır. Bunun yanında Mısır meselesi Tanzimat'ın sadece
adıyla Mustafa Reşit Paşa tarafından okundu verilen
yeni bir düzen isteğinden değil, kendini koruma ihtiya-
bu fermanla, Osmanlı Devleti 'nde, İslam hukuku ve
cından kaynaklandığının somut bir göstergesidir. Sal-
geleneksel kurumların bıraktığı hızlı bir değişim süreci
tanata yapılmış en somut tehdit Mısır ve Mehmet Ali
başladı."
Paşa'dır. Mısır, Tanzimat'ı iki boyutta etkiliyor. Hem
Tanzimat Fermanı, ilanından yaklaşık yirmi gün sonra bir model hem de zorlayıcı bir neden olarak. Yeniçeri-
devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'nin liğe karşı kazanılan zafer gününde Mahmut'un giysileri
187numaralı ve 15 Ramazan l255/22 Kasım 1839 ta- Mısır'ın Türkiye'deki yenilikler için model olması boyu-
rihli nüshasında yayınladı. Arkasından Fransızca 'ya tunu veriyor. Daha sonra Mısır ile savaş ve bu savaşın

3
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

yol açtığı utanç verici yenilgiler, Mısır'ın zorlayıcı yanını de bulunuyordu. Hıristiyan mezhepler vasıtası ile ken-
getiriyor. Fakat ister model olsun, isterse zorlayıcı, di çıkarlarını koruyan Fransa ve Rusya'nın faaliyetlerini
Mısır 19. yy Türk aydın ve yenilik tarihinde önemli bir izleyen İngiltere'de aynı yöneteme başvurarak bölgede
yere sahip bulunuyor. Tanzimat'ın ilanında Mısır'ın Protestanlık propagandası yaptı ve bir Protestan ce-
zorlayıcı etkisinin model olma etkisinden daha etkili maati oluşturdu.
olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Mısır meselesi, Os-
manlı Devleti'ni yabancı devletlerle birçok antlaşma İngiltere'nin bu teşebbüsünü Almanya ve ABD de des-
yapmak zorunda bırakmıştır. teklemiştir. Bununla birlikte, Tanzimat'a Batının etkisi-
nin devlet zihniyetindeki değişmelerde görmekteyiz.
Özellikle İngiltere ile yapılan ticaret antlaşması, 2. Nitekim Batı memleketlerine elçilikle giden devlet
Mahmut'un Mehmet Ali Paşa'ya karşı İngiliz desteğini adamlarımız, orada uyanan yeni devlet anlayışı, hürri-
sağlamasının bedeli olarak imzalamıştır. Tanzimat'ı yet ve eşitlik fikirlerinden etkilenmişlerdir.
hazırla-I im ekonomik gelişmeler ise Mısır meselesi ile
bağlantılı olan Tanzimat Fermanı'nın ilanından önce, Osmanlı toplumunda 3. Selim 'in başlattığı yeniliklerin
16 Ağustos 1838'de İngiltere ile imzalanan Balta Lima- 2. Mahmut tarafından daha katı ve kararlı şekilde yü-
nı Antlaşması’dır. Balta Limanı Antlaşması ile birlikte, rütülmesi ile, ülkenin kapıları Batı 'ya açılmış oldu.
İngilizlere ticari alanda geniş imtiyazlar sağlanmıştır. Devletin öncelikle askeri, idari ve mali alanlarda yaptı-
Bu durum, İngilizlerin Osmanlılar üzerinde daha fazla ğı değişikliklerle, merkezi idarenin güçlenmesi ve oto-
nüfuz sağlamasına olanak tanımıştır. 1838 Osmanlı- ritesinin ülkenin her yerinde hâkim kılınması isteni-
İngiliz ticaret antlaşmasını 25 Kasım 1838'de Fransa ile yordu. Ancak açılan kapıdan sadece askeri, idari ve
imzalanan ticaret antlaşması izlemiştir. Daha sonra mali alanlardaki kurum ve fikir-ter gelmiyordu. Avrupa
benzer hükümler ihtiva eden antlaşmalar Sardunya, 'da köklü bir değişimin ateşini körükleyen Fransız
Gelemenk, Belçika, Prusya, Sicilya ve Brezilya gibi dev- İhtilalinin devrimci fikirlerine de ilgi fazlaydı. Bu fikirle-
letlerle de imzalanmıştır. Osmanlı Devleti'nin kötü rin yurda girişini sağlayan tüm bu gelişmeler, Osman-
durumda olan ekonomisi, yabancı devletlerle yapılan lı'nın içinde bulunduğu durumdan kurtuluşunun, yal-
antlaşmalarla daha kötüye gitmiştir. Ayrıca Batılı dev- nızca askeri ve teknik ıslahatlarla mümkün olamayaca-
letlere antlaşmalarla verilen imtiyazlar, Osmanlı Dev- ğı fikrini doğurmuştur. Bu noktada, Tanzimat, siyasi-
leti'nde nüfuz sahibi olmalarına yol açmıştır. hukuki ıslahatları kapsayan bir program olarak gün-
deme gelmiştir. Faaliyetler, yeni kurulan askeri okul-
Balkanlardaki milliyetçilik hareketleri ve Avrupa dev- lardaki Fransız öğretmenlerin çalışmaları ile Fransız
letlerinin baskıları da Tanzimat'ı hazırlayan sosyal, hükümetinin İstanbul'daki propaganda girişimleriydi.
siyasal gelişmeler çerçevesinde önemlidir.1189'da
Fransız İhtilalinin bir sonucu olarak ortaya çıkan milli- Ayrıca Batı ülkelerine gönderilen öğrenciler, diploma-
yetçilik hareketi Avrupa’yı etkisine almış, bu durum- tik görevliler, Batı dillerini bilen ve bu dillerde yazılan-
dan Osmanlı Devleti'nin Avrupa 'da yer alan eyaletleri ları okuyan genç bürokrat ve aydınların faaliyetleri de
de etkilenmiştir. Batılı fikirlerin tanınmasını sağlıyordu. 3. Selim döne-
minden itibaren Batı başkentlerinde açılan düzenli
Özellikle Avrupa devletlerinin dini unsurları kullanarak temsilciliklerde görevlendirilen genç memurlar Avru-
azınlıkları kışkırtmaları ve Hıristiyan tebaanın haklarını pa'daki gelişmeleri ve fikirleri yerinde tanıma olanağı
korumak bahanesi ile Osmanlı Devleti'ne yaptığı baskı- buldular. Bunun yanında 1821 'de kurulan Tercüme
lar siyasi ve hukuki ıslahatlar yapma zorunluluğunu Odası'nın Türk yenilik tarihinde önemi büyüktür. 1821
doğur-muştur." 'de Bab-ı Ali'de kurulan tercüme odasında Batı dillerini
öğrenen genç kuşaklar, Avrupa'da çıkan yayınları ve
Avrupalı devletler, Hıristiyanlıklarını bahane ederek, Batı’yı daha yalandan tanıma imkânı bulan gençler,
Osmanlı Devleti'ni zayıf düşürmek için gayrimüslim devletin yeni bürokrat sınıfım oluşturdular. Tanzimat
unsurlara hamilik yapmaya başlamıştır. Rusya bir ta- Döneminin ünlü sadrazamları, Ali, Fuat, Reşit Paşalar
raftan Balkanlarda Bulgarları destekliyor ve Bulgar da içinde olmak üzere pek çok yenilikçi aydın ve bü-
milliyetçiliğini körükleyerek onları Osmanlı 'ya karşı rokrat ilk eğitimlerini Tercüme Odası'nda gördüler.
isyana teşvik ediyordu. Diğer taraftan Osmanlı Devle-
ti'ndeki Rum ve Ermeni Ortodoksların dini haklarını 1. AYDINLANMA FELSEFESİ
gerekçe göstererek bu cemaatlerle ilişkiye geçiyor ve
açıkça Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışıyordu. Er- Aydınlanma felsefesi ya da 18. yüzyıl felsefeleri genel
menilerin Katolik oldukları tezinden hareketle Fransa'- olarak insanın kendisinin, yaşamın düzenlenmesini
da Katolik cemaati ile, ilgili oldukları devlete telkinler- yeniden gündeme almış, hem düşüncenin hem de

4
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

toplumsal yaşamın köklü değişimlere uğrayacağı bir kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın
sürecin fikirsel/felsefi başlatıcısı olmuştur. Bu yüzyılın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksı-
sonlarına doğru meydana gelen Fransız devrimi zın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi
(1789), ve ardından gerçekleşen modernleşme süreç- suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisin-
leri, düşünsel anlamda etkilerini ve kaynaklarını aydın- de değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı
lanma felsefesinde bulmaktadır. olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gös-
teremeyen insanda aramalıdır: Sapare Aude! Aklını
Din ya da Tanrı merkezli toplumsal yapının ve düzen- kendin kullanmak cesaretini göster! Sözü şimdi Aydın-
lemelerin yerini bu süreçte akıl merkezli toplumsal lanmanın parolası olmaktadır."
düzenlemeler arayışı alır. Geniş ve genel anlamıyla ay-
dınlanma, Ortaçağ'da hüküm süren dünya görüşüne Aydınlanma çağının ana fikri, akıl aracılığıyla doğru
karşı yeni bir dünya görüşünün ortaya çıkması ve te- bilgilere ulaşılabileceği ve bu doğru bilgi ile de toplum-
mellendirilmesi olarak belirtilir. Bu yüzyıl yeni bir ideal sal yaşamın düzenlenebileceğidir. Öte yandan bilim
ile tarih sahnesinde yer alır; bu ideale göre, aklın ay- alanındaki önemli gelişmeler de aydınlanma çağma
dınlattığı kesin doğrulara ve bilginin ilerlemesine da- öncülük eder ve bu çağda ayrıca çok yoğun yeni bilim-
yanan entelektüel bir kültür egemen olmalıdır ve bu sel gelişmeler kaydedilir. Daha 15.yüzyıldan itibaren
kültür sonsuz bir şekilde ilerlemelidir. Böylece ilerleme meydana gelmeye başlayan yeni keşifler ve icatlar bu
ideali, insanın geleneğin köleliğinden kurtularak sürek- süreci hazırlamış, bunun sonunda da "karanlık çağ"
li mutluluk ve özgürlük yolunda gelişeceği düşüncesine olarak değerlendirilen Ortaçağdın sonuna gelinmiştir.
dayandırılır. Deney ve gözlem, aklın uygulama araçları olarak bu
dönemde bilimsel yöntemin ilkeleri biçiminde ortaya
Aydınlanma felsefesinin kaynağı Rönesans felsefesi ve çıkmış ve doğa bilimlerinde önemli gelişmelere kay-
özellikle de 17. yüzyıl felsefesinin ortaya koyduğu ilke- naklık etmiştir.
lerdir. Rönesans 'tan itibaren düşüncenin tarihsel oto-
ritelerden kurtulması, bilgi ve yaşam hakkında akla ve Dinde meydana gelen yenileşme hareketleri de, dinsel
deneyime dayanmaya başlaması söz konusudur. 17. düşüncenin giderek geriletilmesi ve aydınlanmacılıkla
yüzyılda bu gelişmeler sistemleştirilip temel ilkelere birlikte kuruculuk ve egemenlik gücünü kaybetmesiyle
dönüştürülmeye başlanmış, rasyonalizmin belirginleş- sonuçlanmıştır.
tiği bu yüzyılda aydınlanma felsefesinin düşünsel te-
melleri bir anlamda hazırlanmıştır. Sekülerleşme ay- Rönesans ve reformlarla başlayan bu gelişmeler, ay-
dınlanma felsefesinin ve genel anlamda aydınlanmacı- dınlanmacılıkla doruğuna varmış ve buradan itibaren
lığın her tür girişiminde temel olmuş olan bir yönelim- modernite denilen sürecin oluşumunu hazırlamıştır.
dir. Bu süreç aydınlamacılıkta ifadesini bulan köklü bir
zihin değişikliği anlamına gelmektedir.
18. yüzyıl felsefesinde bir yanda rasyonalizmin öte
yandan ampirizmin güçlenmesi ve bunlardan meydana Newton ve Kopernik ile tüm bir evren-dünya kavrayışı
gelen teorik sorunların yeni birtakım sentezlerle aşıl- değişime uğramış, Descartes ve Kant gibi isimlerle bu
maya çalışılması söz konusu olacaktır. Aydınlanma değişen zihniyetin felsefi düşüncesi geliştirilmiştir.
çağı, akim ışığında felsefenin de yepyeni bir etkileyici- Avrupa 'daki endüstri devrimleri'de bu sürecin maddi
likle ortaya çıkışma, yaygınlaşmasına, yeni sentezlerle temelini oluşturmaktadır. Yeni ve bambaşka toplumsal
sistematikleştirilmesine etki etmiştir. Bu bakımdan bu ve ekonomik ilişkiler içerisinde yaşamaya başlayan
yüzyıla "felsefe yüzyılı" denmesi de söz konusudur. insanlar, ortaya çıkan yeni düşünce biçimleriyle dün-
yaya bambaşka gözlerle bakmaya başlamışlardır. Bu-
Aydınlanma Çağı, 'akıl'ı kurucu ilke olarak benimseye- nun sonucunda modem yaşamın temelleri atılmıştır.
rek, tüm toplumsal yaşamın ve düşünüşün buna göre 1789 Fransız ihtilalinin temelinde, Fransız aydınlanma-
şekillendirilmesine yönelen dönemdir. Kant, aydın- cılığının belirleyici bir etkisi vardır.
lanmacılığı, "aklı kullanma cesareti" olarak tanımlandı-
ğında, genel olarak Aydınlanma Çağı'nın felsefesini Aydınlanmanın doğuşunda ve gelişmesinde belirleyi-
vermektedir. 18. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkıp ge- ci olan bazı isimler:
lişmiş ve "aydınlanma" fikriyle yaygınlaşmıştır.
Newton, Kopernik, Galileo, Laplace, Dekart, Jean-
Kant, aydınlanma düşüncesinin kurucu ilkesi olan akıl Jacques Rousseau, Francis Bacon, David Hume,
konusunda şöyle der "Aydınlanma, insanın kendi suçu Immanuel Kant, Claudie Andrien, Helvetius Ettienne,
ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan Bunnot de Condillac, Lois Rene de Caradeux, de la
Chalotais, Gothold Ephraim, Lessing Julien, Offrey de

5
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Lamettrie , Thomas Hobbes, John Locke, Berkeley Doğu dünyası ile en çok İtalya gemicilerinin münase-
Leibniz, Denis Diderot, Voltaire, Montesquieu. bette bulunmaları ve bunların İslam ülkelerindeki zen-
ginlik, refah, nizam, intizam, adalet ve iman hürriyetini
Tanzimat'la birlikte edebiyatımıza giren "akıl, dene- her vesileyle dile getirmeleri.
yim, ilerleme" kavramları aydınlanma düşüncesiyle
ilişkilidir. Ortaçağ Avrupası'nda en zengin memleketin İtalya
olması: İtalya'da bulunan Cenova, Venedik, Piza ve
3. RÖNESANS Floransa şehirleri Haçlıları barındırmaktan ve baharat
ticaretini ellerinde tutmaktan dolayı dünyanın en zen-
Rönesans "yeniden doğuş" anlamına gelen bk süreçtir.
gin şehirleri hâline gelmişlerin. Zamanla bu şehirlerde
15. yüzyılda başlayan bu süreç, aynı yüzyıl içinde bü-
devlet idaresi tüccar prenslerin veya sadece tüccarla-
tün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte, Roma ve Grek ba-
rın eline geçti. Bu zenginler de aynen İslam ülkelerinde
şarılarının yeniden cezalandırılması istemi vardır. Rö-
şahit oldukları uygulamalara benzer olarak şairleri,
nesans şu temel anlayışlara dayanıyordu.
sanatkârları, fikir adamlarım himayeye ve teşvik etme-
Yeryüzü ilgi çekici ve araştırılmaya değer bir yerdir. ye başladılar.

İnsan güçlüdür ve bu gücüyle büyük başarılar elde Rönesans üzerinde derin araştırmalar yapan Burkhard:
edebilir. "Rönesans insanın keşfedilmesidir, "demektedir. Ger-
çekten de Ortaçağ'da Avrupa 'da insanın hiçbir kıymeti
İnsanın sürekli faal olması şerefli bir şeydir ve "gerçek" yoktu. Engizisyon mahkemelerinde yüzbinlerce insan
güzeldir. Bu anlayışlara bağlı olarak da yaşadığımız haksız yere ve çok defi sırf servetlerini ele geçirebil-
dünya o kadar ilgi çekici bir yerdir ki, başka dünyaları mek için öldürüldü. Papazlar çeşitli menfaatler kar-
düşünmenin hiçbir anlamı yoktur, anlayışı hâkimdir. şılığında günahları affediyorlardı.

Rönesans Döneminin yaratıcılığının esas yürütücü Hatta cennetten yerler satıyorlardı. Mantık ve insani
gücü tüccarlardır. Bunlar en kârlı ticaretin hangi alan- esaslar kaybolmuştu. İslam âlimlerinin kitaplarını oku-
da olduğunu araştırdılar ve bu yoldan sağladıkları zen- yarak dünyanın döndüğünü ilan eden Galile ve daha
ginlikleri, sanat ve endüstri yeniliklerine yatırdılar. pekçok düşünür çeşitli işkenceler görmüş pek çoğu
Rönesans; Floransa. Venedik, İngiltere, Portekiz, Hol- öldürülmüştür. Bu itibarla Rönesans hareketi ilim ve
landa gibi küçük kent-devletlerinde ya da metropol- teknikteki ilerlemenin yanışım insan ve tabiat sevgisini
lerde doğmuştur. de beraberinde getirdi. Rönesansın öncüleri, sanat
faaliyetlerinin yanısıra edebiyat, tarih ve arkeolojiye
Nihayet 11. yüzyılın sonundan itibaren başlayan Haçlı de önem verdiler. Resim ve tasvir anlayışı gelişti. Mi-
Seferleri sırasında Avrupalılar Müslüman ülkelerdeki maride gotik tarzı terk edilerek barok ve rokoko üslu-
parlak medeniyetle ilk defa karşı karşıya geldiler. Daha bu geliştirildi. Rönesans mimarlığının başlıca özellikleri
sonra bu medeniyet Endülüs Emevileri vasıtasıyla Av- ölçü, sadelik ve tabiiliktir.
rupa 'ya geçti. İslam âlimlerinin fen sahasında verdiği
eserler Avrupa dillerine çevrildi ve okutuldu. Böylece Bu şekilde İtalya 'da başlayan Rönesans hareketi kısa
Batı 'da ilmi sahada ilerleme ve teknik gelişmelerin zamanda bütün Avrupa 'da yayıldı. Rönesans daha
temeli atılmış oldu. ziyade Fransa 'da sanat; Almanya 'da dinî tablo ve
resimler; İngiltere 'de edebiyat; İspanya 'da resim ve
Avrupa'da sanat ve bilimin geliştirilmesi, canlandırıl- edebiyat alanında gelişti. İtalya 'daki Rönesans hareke-
ması için girişilen ve daha sonra Rönesans adı verilen tinde eski Yunan ve Roma ediplerinden Tacitus,
asıl hareket ise 1453'te İstanbul'un fethini müteakip Sophokles, Domosten, Platon, Çiçeron ve Virgil 'in
ilk defa ciddi bir şekilde İtalya 'da ortaya çıktı. Hareke- eserleri tekrar ortaya çıkarıldı. İtalyan fikir adamı ve
tin öncülüğünü İtalya 'nın yapmasının en önemli se- yazarlarından Machiavel (1469–1530), Ariosto (1474–
bepleri şunlardır: 1535), Tasso (1544–1595) yetişip eserler verdiler.
Machiavel'in Hükümdar adlı eseri meşhurdur.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra,
isteyen bilim adamlarının İtalya 'ya gidebileceklerini Ressamlardan Rafael (1483–1520) aynı zamanda
bildirmesi: İslâm medeniyeti ve ilmî hareketleri hak- heykeltraş, mimar ve edebiyatçı da olan Leonardo da
kında en fazla bilgiye sahip bulunan bu Bizanslı âlimle- Vinci (1452–1591), Mikelanj (1475–1564) bu devirde
rin bilim ve sanat alanında yaptıkları çevirmeler ve İtalya'da yetişen sanatkârlardır. Fransa, edebiyat ve
yazdıkları eserlerin yayınlanması sonunda İtalya 'da fikir sahalarında İtalya'yı geçerek; Ronsard (1525–
yaşayan insanların bilgi ufukları genişledi ve derinleşti.

6
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

1585), Montaigne (1533–1592), Rabelais (1495–1555), Sevilen insanların ölümünden sonra duyulan acıları
mimarlıkta Louvre Sarayım yapan Pierre Loscot, anlatmak için yazılanlara Mersiye denir.
Tuileries Sarayı'nı yapan Jean Bullant, resimde de
François Clouet yetiştiler. Fransız krallarından I. TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896)
François (1515–1547) zamanında College de France
Şiir
kuruldu. Almanya 'da daha çok dinî alanda değişiklikler
oldu. Almanya'da hümanizm akımında Erasmus Tanzimat döneminde şiir alanında büyük yenilikler
(1467–1536), Röklen (1452–1522), Luther (1483– olmuştur. Şiirde biçim olarak divan edebiyatına bağlı
1546), resimde Albrecht Dürer (1471–1528) yetişti. kalınmış ancak konusu genişletilmiştir.
İngiltere'de tiyatro sahasında eserleriyle tanınan
Şekspir (1564–1610), İspanya'da Donkişot yazarı Cer- Tanzimatla birlikte kanun, adalet, eşitlik, hürriyet va-
vantes (1547–1616), ressam Velasquez (1599–1660), tan gibi konular işlenilmeye başlanmıştır. Bu dönem-
Hollanda'da ressam Rembrand (1607–1669), Polon- deki şiirlerde konu bütünlüğü vardır. Eski şiirde parça
ya'da İslam âlimlerinden sonra Avrupa'da ilk defa dün- bütünlüğü vardı.
yanın güneş etrafında döndüğünü söyleyen Kopernik
(1473–1543) yetiştiler. Tanzimat şiirinde dört ana tema vardır;

Diğer Avrupa Ülkelerinde Rönesans Sosyal temalar: medeniyet, akıl, kültür, hürriyet, ada-
let, eşitlik, vatan, millet
Fransa 'da Rönesans 'a krallar öncülük etti. Piyer Lesko
en önemli Rönesans sanatçısıdır. Almanya'da Röne- Metafizik temalar: varlık, yokluk, Allah, ölüm, madde,
sans hümanizm ile başladı. Martin Luter (Luther) ve ruh
Erasmus dinsel konulan incelediler. Albert Dürer dinî
Aşk teması: Divan edebiyatındaki soyut ve platonik
tablolar yaptı. İngiltere 'de Şekspir (Shakespeare),
aşk yerine ete, kemiğe bürünmüş aşk anlatılır.
İspanya'da Cervantes ünlü eserler yazdılar Rönesans'ın
sonuçlan: skolâstik görüş (kilisenin dar görüşü) yıkıl- Tabiat teması: Mazmunlarla anlatılan soyut tabiat
mıştır. Yerine pozitif (bilimsel) düşünce hâkim olmuş- yerine somut bir tabiat işlenmiştir.
tur. Reform hareketlerini hazırlamıştır. Bilim ve teknik-
teki gelişmeler hızlanmıştır. Avrupa 'da sanattan zevk Gazete
alan aydın (burjuva) sınıf ve halk sınıfı oluşmuştur. Din
adamlarının ve kilisenin halk üzerindeki otoritesi sar- İlk gazete 1831 yılında çıkarılan Takvim-i Vakayi’dir Bu
sılmıştır. Avrupa'nın her yönden gelişmesine ve güç- resmi bir gazetedir. Ceride-i Havadis yarı resmi bir
lenmesine öncülük etmiştir. gazete olup 1840 yılında İngiliz William Churchill ya-
yınlanmaya başlanmıştır.
KASİDE:
İlk özel gazete ise Şinasi ve Agah Efendi’nin birlikte
Teşbih, girizgâh, methiye, fahriye ve dua olmak üzere çıkardıkları Tercüman-ı Ahval’dir. Daha sonra Şinasi
beş bölümden oluşur. Divan edebiyatının bir şeyler tek başına 1862 tarihinde Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi
anlatmaya özgü türüdür. 33-99 beyitten oluşur. Kasi- çıkarmaya başlamıştır. Bu gazete bir zaman sonra Na-
deler nesib bölümünde işlenen konulara göre adlandı- mık Kemal tarafından yönetilmeye başlar. Bu gazete
rılırlar. Bahariyye, ramazaniyye gibi. dışında Muhbir (1866), Hürriyet(1867), Basiret(1869),
İbret(1867) adlı gazeteler çıkarılır.
Rediflerine göre su kasidesi, sühan kasidesi, gül kasi-
desi TANZİMAT EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ

Kasideler konularına göre şu çeşitlere ayrılır: 1-Tanzimat edebiyatı sanatçıları divan edebiyatında
bulunan bazı türleri (şiir, tarih, mektup)geliştirmiş
Allah’ı varlığını birliğini anlatanlara Tevhid bunun yanı sıra ise batı edebiyatından yeni türleri
(makale, roman, hikâye, tiyatro, anı, eleştiri) edebiya-
Allah a yalvarmak için yazılanlara Münacat
tımıza sokmuşlardır.
Peygamberimizi anlatmak için yazılanlara Naat
2-Tanzimat edebiyatının özellikle ilk dönem yazar ve
Devrin ileri gelenlerini övmek için yazılanlara Methiye sanatçıları Fransız devrimci yazarlarından
(J.J.Rousseau, Montesqiue, vb.) yazarların etkisinde
kalmışlardır. Bu görüşlere bağlı olarak hak, adalet,

7
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

hürriyet, eşitlik, vatan, millet gibi kavramları ülkede Tanzimat Şair ve Yazarlarının Ortak Özellikleri
yaymaya çalışmışlardır.
1-Hepsi batıcı ilim ve fen taraflısı gelişmeyi isteyen
3-Tanzimat edebiyatı sanatçıları iki kuşağa ayrılır: aydınlardır. Yurdu gerilikten kurtarmak isterken Türk
halkının manevi değerlerine de bağlı görünürler. Hepsi
a)Toplum için sanat anlayışını benimseyenler Şinasi, dindardır. Din hükümleri ile medeniyeti karıştırmaya
Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi çalışırlar.
b)Sanat sanat için görüşünü benimseyenler Recaizade 2-Hemen hepsi Fransız kültürüyle yetişmişleridir. Batı
Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tahran, Sami Paşa- dendiği zaman onlar için ilk akla gelen Fransa’dır.
zade Sezai
3-Genellikle bütün Tanzimat edebiyatı sanatçıları
4-Tanzimat edebiyatı sanatçıları batılı yazarların etki- Fransızcayı mektep medrese görmeden öğrenmişler-
siyle klasisizmin etkisinde (Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, dir. Bu yönleriyle onlar didaktik sanatçılardır.
Ali Bey) romantizmin etkisinde (Namık Kemal,
Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi, 4-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi yüksek makam
Abdülhak Hamit Tahran) realizmin etkisinde (Beşir (paşa, vali vb.) sahibi devlet memurlarıdır. İç ve dış
Fuad, Sami Paşazade Sezai, Nabizade Nazım) eserler siyaseti çok iyi bilirler.
vermişlerdir. Ama bu dönemde bu akımların kuralları
tamamen uygulanmamıştır. 5-Sanattan çok ülkü ve fikir peşinde koşmuşlardır. Her
türlü haksızlığa ve zulme karşı savaş açmışlardır.
5-Tanzimat edebiyatı seçkin kesim için değil halk taba-
kası için ortaya getirilmiş bir edebiyattır ama Tanzimat 6-Toplumumuzda o güne kadar kullanılmayan bir ta-
edebiyatının ikinci dönem yazar ve şairleri bu görüşten kım kavramları (hak adalet, meşrutiyet, eşitlik, reisi-
uzaklaşmışlardır. cumhur) kullanmaya başlamışlardır.

6-Halk için yazma düşüncesinin bir sonucu olarak çoğu 7-Divan edebiyatıyla yetiştikleri için divan edebiyatının
yazar konuşma diline yönelmek gerektiğini savunmuş iyi ve kötü yanlarını çok iyi bilirler; Divan edebiyatına
ama hiçbiri eski alışkanlıklarından kopamamışlardır. sırt çevirirken sırtlarını halka dayarlar ve güçlerini
halktan alırlar.
7-Tanzimat edebiyatında en büyük yenilik nesirde
anlatımın kuruluşunda yapılmıştır. Amaç hüner gös- 8-Batıdan aldıkları türlerin sadece bir tanesiyle uğraş-
termek değil halka bir şeyler vermek olmuş bu neden- makla yetinmezler hemen hemen bütün türlerde eser
le kısa anlatım tercih edilmiştir. verirler.

8-Nesirde ilk defa noktalama işareti kullanılmıştır. 9-Tanzimat sanatçılarının hemen hepsi çok yönlü kişi-
lerdir. Edebiyatçı, devlet memuru, siyasetçi ve müca-
9-Şiirin konusu genişletilmiş günlük hayatla ilgili her dele adamıdırlar.
türlü konu şiirin konusu olmuştur.
---Tanzimat Edebiyatının Amacı---
10-Beyitlerin başlı başına bir bütün olmasından vazge-
çilmiş şiirin bütününde bir anlam bağının olmasına 1-Eski edebiyatı yıkmak yerine sosyal hayatla geniş
dikkat edilmiştir. ölçüde ilgili yeni ve inkılapçı bir edebiyat getirmek.

11-Şiirde aruz ölçüsünün kullanılmasına devam edilmiş 2-Halka halk diliyle hitap ederek yeni edebiyatı ve yeni
olup hece ölçüsünün Türklerin milli ölçüsü olduğu fikirleri çok büyük sosyal ve siyasi buhran içerisinde
savunulmuş başarısız bir iki denemeden ileriye gidile- bulunan millete geniş ölçüde tanıtmak.
memiştir.
3- Millet, vatan, hürriyet, eşitlik, adalet, fikir, meşruti-
12-Dilden yabancı kelimelerin atılmaya başlanması yet rejimi gibi kavramları tanıtarak bunları yeniden
Türkçe’nin aruz kalıbına uydurulmasını zorlaştırmış bu kurmak.
nedenle nazımda eski kelimelerin kullanımına aynen
devam edilmiştir.

8
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Tanzimat Edebiyatının Dönemleri tır. Edebiyatımızda ilk edebi romanı İntibah ve ilk tari-
hi roman Cezmi ’yi yazmıştır.
1.Dönem Tanzimat Edebiyatı
Namık Kemal yeni edebiyatı savunmakla birlikte şiirde
Özelikleri şekil bakımından yenici olmayan bir şairdir. Divan
edebiyatı nazım şekilleri ve aruz ölçüsünü kullanmıştır.
1-Bu dönem sanatçıları ‘Sanat toplum için ‘görüşünü
Konu olarak yenilikçidir.
benimsemişlerdir.
Namık Kemalin bütün edebi türlerde eseri vardır. Ti-
2-Dilde sadeleşme amaçlanmış ama uygulanmamıştır.
yatro alanında altı eser vermiştir. Bunlar; Vatan Yahut
3-Fransız yazarlardan etkilenmişlerdir Silistre, Gülnihal, Akif Bey, Zavallı Çocuk, Kara Bela,
Celaleddin Harzemşah’dır. Celaleddin Harzemşah on
4-Romantizm akımından etkilenmişler bu nedenle beş perdelik bir oyun olup oynanmak için değil okun-
eserlerdeki kişiler hastalıklı ve veremli kişilerdir. mak için yazılmıştır.

5-Şiirde estetik güzellik yerine işlenen konu ön plana Namık Kemal eski edebiyat ve yeni edebiyat konula-
çıkmıştır. Yani içerik ön plandadır. rında görüş ayrılığına düştüğü Ziya Paşa’nın Hara-
bat’ını tenkit etmek için Tahrib-i Harabat’ı ve Takib-i
6-Bu dönemde yazılan romanlar roman tekniği açısın- Harabat’ı yazmıştır.
dan zayıftırlar. Romanda yer yer konu kesilip okura
ansiklopedik bilgi verilir. Tarih konusunda yazmış oldukları ise Kanije Muhasa-
rası, Evrak-ı Perişan, Devr-i İstila,
7-Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde kullanıl-
mıştır. Renan Müdafaanamesi İslamiyeti savunan bir eleştir-
dir.
8-Batı edebiyatından yeni türler edebiyatımıza sokul-
muş ayrıca bizim edebiyatımızdaki türlerde yenileşti- İNTİBAH: Bu eserde Ali Bey adındaki bir kişinin
rilmiştir. Mahpeyker adındaki bir kadına aşık olması anlatılmak-
tadır.
9-Şiirde eski şekiller kullanılmış yeni konular işlenmiş-
tir. CEZMİ: Bu eserinde İslam birliği düşüncesi vardır.

10-Bu dönem sanatçılarının çoğunluğu devlet adamı- ŞİNASİ (1826–1871) (KLASİK)


dır.
Tanzimat edebiyatında yeniliğin öncüsü olmuş bir
11-Hece ölçüsünü ve halk edebiyatını savunmuşlar yazarımızdır. Dilde sadeleşmeye öncülük etmiştir.
ama uygulayamamışlardır.
Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkâr gazetelerini çıkar-
12-Divan edebiyatına şiddetle karşı çıkmışlar fakat mıştır. İlk makaleyi(Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi)
ondan kopamamışlardır. ilk piyesi(Şair Evlenmesi) yazmıştır.**Noktalama işa-
retlerini ilk defa kullanmıştır.1845–1860 yılları arasın-
13-Tanzimat edebiyatında her alanda ikilik görülür: da Fransa’da bulunmuş ve Fransız edebiyatını ve ya-
zarlarını iyice tanımış ve yazarlardan etkilenmiştir.
Sade dil savunulur, ağır dil kullanılır
Lamartine ve Lafontaine’den çeviriler yapmıştır.
Hece ölçüsü savunulur, aruz ölçüsü kullanılır
Didaktik eserlerini, tartışmalarını ve eleştirilerini 1862
Divan edebiyatı kötülenir, o tarzda eserler verilir vb. yalnız başına çıkardığı Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayın-
lamıştır.
14-Bu dönemin sanatçıları; Şinasi, Namık Kemal, Ah-
met Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa’dır. Müntehabat-ı Eş’ar adlı eserini daha önce yazmış
olduğu şiirlerin den seçerek yapmıştır. Osmanlı atasöz-
NAMIK KEMAL (1840–1888)(ROMANTİK) lerini toplayarak Durub-ı Emsal-i Osmaniye adlı kitap
yazmıştır. Tasviri Efkâr gazetesinde yazdıklarını
Edebiyatımızda “vatan şairi” olarak bilinir. Eserlerinde Müntehabat-ı Tasvir-i Efkar adlı kitapta toplamıştır.
çoğunlukla toplumsal konuları işlemiştir.(vatan, millet,
hürriyet vb.) Sanat toplum için görüşüne bağlı kalmış-

9
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

ZİYA PAŞA (1825–1880) sonucu 17. yüzyılın ortaları ve 18. yüzyılın sonunda bu
akım görüldü.
Doğu kültürüyle yetişmiş daha sonraki dönemlerde
batıya yönelmiştir. Yenilikçi fikirleri vardır. Ama bu —Tiyatro ve şiirde başarılı olmuştur.
fikirler eserlerinde görülmez. Eski ile yeniye gidip ge-
len bir yazardır bu nedenle Namık Kemal’le arası açıl- —Sanatçılar, Eski Yunan ve Lâtin edebiyatlarını kendi-
mıştır Önceki dönemlerinde Divan şiirini Türk şiiri ola- lerine örnek olarak seçmişlerdir. Klâsik edebiyat, Yu-
rak kabul etmez fakat daha sonra yayınlamış olduğu nan ve Lâtin edebiyatlarına bağlıdır. İşlenen konular
Harabat adlı eserinde ise bunun tersini söyler. Arapça da bu çevredendir.
ve Farsça kelimelerle örülü bir dili vardır. Şiirleri divan
—Gerçek, sadece akıl yoluyla bulunur. Duygular alda-
üslubundadır hece ölçüsüyle bir türküsü vardır.
tıcı ve gelip geçicidir, akıl ise daimi ve en değerli şey-
Gazeller, kasideler yazmıştır. Edebiyatımızın en önemli dir. Bundan dolayı edebiyatta da akıl ve sağduyu ön
Terci-i Bent ve Terkib-i Bent şairidir. plânda olmalıdır. Bir edebî eserin değeri ve güzelliği
akla ve sağduyuya uygun olmasından kaynaklanır.
** **Edebiyatımızda ilk edebiyat tarihi sayılan Hara-
bat adlı antolojiyi yazmıştır. Bu eserde divan edebiya- —Diğer önemli kavram tabiattır. Sanatçı tabiatı taklit
tını övmüştür. etmeye çalışmalıdır. Tabiat gerçektir; gerçekten daha
güzel bir şey olamaz. Ama klâsisizmde dış dünya ve
Zafername adlı üç bölümlük manzum eserinde Sadra- tabiatla değil, insanın tabiatı ve iç âlemi ile ilgilenilmiş-
zam Ali Paşa’nın tutum ve davranışlarını över görü- tir. Bütün insanlarda ortak olan, değişmez davranışlar
nürken üstü örtülü bir şekilde onu yermiştir. ele alınmıştır. Bütün insanlarda ortak olan davranışlar
gerçektir. Bu sebeple eserlerde değişmez tipler ortaya
Ziya Paşa’nın şiirleri ölümünden sonra Eş’ar-ı Ziya ve konmuştur. ---Ama bu tiplere toplumda rastlama ihti-
Külliyat-ı Ziya Paşa adlı kitaplarda toplanmıştır. mali yoktur. Klâsisizmde taklit önemlidir.
**** Şiir ve İnşa adlı eserini Divan edebiyatını yermek —Bu edebiyattaki eserlerde özellikle insan ön plânda-
amacıyla yazmıştır. Defter-i Amal adlı eserinde çocuk- dır. İnsan dışındaki varlıklar, giyim kuşam, dekor, dün-
luk anıların anlatmıştır. Ayrıca Emile (jj. ROUSSAUE) ya ikinci plândadır.
çevirisiyle Rüya adlı röportaj eseri vardır.
—Kahramanlar toplumun üst tabakasından, aristokrat
BATI EDEBİYATINDA EDEBÎ AKIMLAR kesimden seçilmiştir. —Kusurlu, sakat kişilere rast-
lanmaz. Seçkin ve olgun insanların ruh hâlleri incele-
Bu bölümde Rönesans’tan sonra Batı edebiyatlarında
nir. Tiyatroda da yüksek zümre hayatı ve mitoloji konu
ortaya çıkan edebî akımlar ve bu akımların temsilcileri
edilmiştir.
üzerinde durulacaktır.
—Sanat eserinde ahlâka uygunluk önemli bir kıstastır.
Rönesans’tan (yeniden doğuş) Montaigne, Cervantes
ve Shakespeare çok etkilendiler. —Seçkin bir üslûp, eserlerin biçimce kusursuzluğu
dikkat edilen hususlardandır.
Avrupa klâsik edebiyatı Rönesans’la başlamıştır.
—Üslûp kaygısı ve biçim ön planda olduğu için "sanat
Rönesans’la birlikte ortaya çıkan hümanizm, eski Yu-
için sanat" ilkesi benimsenmiştir. Dil ince ve süzme bir
nan sanatına ve edebiyatına yöneldi.
dildir; bayağılıktan, kaba sayılabilecek sözlerden uzak-
Hümanistler, insan sevgisini ve değişmeyen temel tır. Aydınların kullandığı dil esas alınmıştır.
insanı ele aldılar.
—Konunun gerçeğe uygun olmasına dikkat etmişler-
İtalyan Dante, hümanizmin temsilcisi sayılır. dir.

KLÂSİSİZM —Konu değil, konunun işleniş biçimi önemli olduğu


için aynı konu, başka yazarlar tarafından tekrar işlen-
17. yy.da Fransa'da ortaya çıkmıştır.“1660 ekolü”diye miştir.
de bilinir.
—Bu dönemde didaktik şiir gelişmiş, lirik şiir durakla-
“Klâsisizm”, kuralcı sanat yolu demektir. Eski klâsik ma dönemine girmiştir.
edebiyatların yeniden işlenmesi ve yorumlanması

10
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

—Yazarlar eserlerinde kişiliklerini gizlemişler, duygu ve Yazarlar, eserlerinde kişiliklerini gizlememiş; kendi
düşüncelerini açığa vurmamışlardır. duygularını, sevinçlerini, üzüntülerini, öfkelerini, izle-
nimlerini anlatmış, öğüt verip okuyucuyu duygulan-
Tiyatroda üç birlik kuralına (olayda, mekânda, zaman- dırmışlardır.
da birlik) uyulmuştur.
Fransız İhtilâli sırasında dökülen kanlar romantiklerde
Önemli temsilcileri derin bir melânkoliye sebep olmuştur. Bu yüzden ya-
şamayı acı çekmek saymışlar, acındırmaya önem ver-
Trajedide: J. Racine, P. Corneille
mişlerdir. Veremi, intiharı, genç yaşta ölmeyi moda
Komedide: Moliere hâline getirmişlerdir.

Fablda: La Fontaine Tezat önemlidir; tabiatta ve hayatta zıt olan her şey
sanata sokulmuştur. İdeal insanlar kullanıldığı gibi, iyi-
Eleştiride: Boileau kötü, güzel-çirkin, yanlış-doğru çatıştırılmış, kahra-
manlar ya iyi ya da kötüyü temsil etmişlerdir. Soyut
Romanda: Fenolen tipler yerine, somut, yaşayan tipler seçilmiştir.
Denemede: Le Bruyere Üç birlik kuralı kırılmış ve bu da tiyatroda dram türünü
geliştirmiştir.
Türk edebiyatında
Bu akımda özellikle şiir (lirik şiir), tiyatro, deneme, gezi
Konuların eski Yunan ve Lâtin kaynaklı olmasından
ve roman türleri çok gelişmiştir.
dolayı klâsisizm pek ilgi görmemiştir. Akla değer verdi-
ği için Şinasi ve Moliere’den yaptığı adaptasyonlarla Başlıca temsilcileri
Ahmet Vefik Paşa klâsisizmden etkilenen sanatçılardır.
Fransa'da: Chateaubriand, J. J. Rousseau, Victor Hugo
ROMANTİZM (akımın öncüsü; şiir, roman ve dramda), A. Dumas, A.
de Musset, A. de Vigny;
Klâsisizme tepki olarak, 19. yüzyılın birinci yarısında
(1830’lu yıllar) İngiltere’de ortaya çıkmış ve bütün Almanya'da: Goethe, Schiller;
Avrupa'da, özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya'da
çok gelişmiştir. İngiltere'de: Lord Byron, Shelley; (Shakespeare ro-
mantizmin kaynağı sayılır)
Klâsik akımın bütün kural ve şekilleri kırılmıştır.
Türk edebiyatında;
Klâsisizmin aksine duygulara, hayallere, içgüdülere ve
tutkulara aşırı derecede yer verilmiştir. Bu akımda geniş hayallere, millî ruha ve tabiata verilen
önem sebebiyle Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tar-
Dilde ve ifadede serbest davranılmış, sanatlı ve süslü han, Ahmet Mithat (bir ölçüde), Recaizade Mahmut
bir dil kullanılmıştır. Dilde de konuda olduğu gibi teza- Ekrem, Tevfik Fikret (ilk dönem şiirleri ile) bu akımı
da yer verilmiştir. benimsemiş veya eserlerinde yansıtmışlardır
Konular eski Yunan ve Lâtin kaynaklarından alınmak REALİZM
yerine, millî tarihten ve günlük hayattan alınmıştır.
Yunan mitolojisi yerine Hıristiyanlık ve millî efsaneler 19. yy.ın ikinci yarısında Romantizme tepki olarak
işlenmiştir. doğmuş ve gelişmiştir. Daha çok roman ve hikâye tü-
ründe gelişmiştir.
Klâsisizmin ihmal ettiği din duygusuna önem verilmiş-
tir. Sanatın sanattan başka gayesi yoktur. Dinî, ahlâkî ve
sosyal amaçları da yoktur.
Klâsisizmin tersine Romantizmde tabiat önem kazan-
mış, büyük bir sevgiyle uzun uzun tabiat tasvirleri ya- Beş duyuyla algıladıklarımızı var sayan Pozitivizm fel-
pılmıştır. sefesinden etkilenmiş; tabiatı, toplumu, olayları ve
gerçeği olduğu gibi anlatma yolunu tutmuştur.
İnsanlar çevreleri içinde işlenmiştir. Ancak tabiat, sa-
dece bir fon olarak kullanılmıştır. Gerçeğin yansıtılmasında gözleme başvurulmuştur.
Tarafsız bir şekilde tasvir yapılmasına önem verilmiştir.

11
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Olayların oluşumunda etkili olan sosyal nedenler ince- Ahmet Vefik Paşa taklitçilikten uzak doğu batı sentezi
lenmiştir. ürünlerin ilk örneklerini vermiştir. Kullandığı dil onun
anlatımına güzellik katmıştır.
İnsan kişiliğinin oluşmasında çevrenin önemli olduğu
düşünülmüş ve çevre bütün ayrıntılarıyla işlenmiştir. ŞEMSETTİN SAMİ(1860–1936)
Bu yüzden kahramanlar, karakterlerine, yaşlarına ve
çevrelerine göre tanıtılır. Karakter tasvirleri ve töreler Türk edebiyatında ilk roman olan Taaşşuk-ı Talat ü
önemlidir. Fıtnat adlı eseri yazmıştır. Bu eserde cariyelik ve köle-
lik konularını işlemiştir. Şemsettin Sami edebiyat ça-
Kahramanlar, hemen her yerde ve her zaman karşıla- lışmalarının yanında dille de uğraşmış devrin en büyük
şabileceğimiz kişilerdir. dil âlimidir. Yazmış olduğu Kamus-ı Türkî Türkçe bir
sözlüktür. Sefiller ve Robinson Crosue isimli eserleri
Duyguların yerini insan ve toplum gerçekleri almıştır. tercüme etmiştir. Seydi Yahya, Besa yahut Ahde ve-
Sanatçı eserinde kendini gizler, kendi görüş ve duygu- fa,ve Gave adlı piyesleri vardır. Ayrıca Orhun Abidele-
larını eserine yansıtmaz. His ve hayale kapılmadan rini ve Kutadgu Bilig’i Türkçeye çevirmiştir.
toplum gerçeklerini olduğu gibi ve tarafsız olarak yan-
sıtır. AHMET MİTHAT EFENDİ(1844–1912)

Biçim güzelliği konu kadar önemlidir. Edebî güzelliğe Sanat toplum için anlayışına bağlı kalmış, bu nedenle
ve üslûba önem verilmiş, kelimelerin seçiminde özen Servet-i Fünun- cuları tenkit eder ve onlar hakkında
gösterilmiştir. Üslûp yağmacıksız ve kusursuz olmalı- DEKADANLAR adlı makalesini yazar. Ahmet Mithat
dır. Efendi ansiklopedik bir yazardır. Her konuda her türlü
yazılar yazar. Eserlerinde okuyucularını bilgilendirme-
Önemli temsilcileri ye çalışır. Eserlerin de sade bir dil kullanmıştır. Halka
okuma zevkini aşılamaya çalışır. Çok yazmasından
Fransa'da: Honore de Balzac (kurucusu), G. Flaubert,
dolayı yazı makinası diye adlandırılır. Amacı ebedilik
Stendhal, Goncourt Kardeşler;
değil halkı aydınlatmaktır. Yer yer romanların akışını
Rusya'da: Tolstoy (kurucusu), A. Çehov, Dostoyevski keser ve uzun bilgiler verir. Romanları teknik açıdan
zayıftır.
Türk edebiyatında
Onun 36 roman yaklaşık 200 eseri vardır.
Recaizade (ilk realist roman ve hikâye yazarı),
Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Halit Ziya (en Eserleri
önemlisi), Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Yakup
Ahmet Mithat Efendi, Tercüman-ı Hakikat, Bedir.
Kadri Karaosmanoğlu
Devir gibi birçok gazete çıkarmıştır. Küçük hikâyeler-
AHMET VEFİK PAŞA(1844–1912) den oluşan Letaif-i Rivayat adlı eseri 28 hikâye- den ve
25 ciltten oluşur ve ilk hikâye kitabıdır.
Devlet adamıdır, çeşitli yerlerde yöneticilik yapmıştır.
Tiyatro alanındaki çalışmalarıyla tanınır. Molliere’nin Avrupa’da Bir Cevelan gezi yazılarından oluşur.
hemen hemen bütün eserlerini tercüme etmiştir.(17–
Romanları: Hasan Mellah. Hüseyin Fellah, Felatun
18 eser)
Beyle Rakım Efendi Yeniçeriler, Henüz On Yedi Yaşın-
Bursa valiliği sırasında kendi adıyla anılan bir tiyatro da, Diplomalı Kız, Kıssadan Hisse
binası inşa ettirmiş ve eserlerinin burada oynanmasını
Not: Halkı aydınlatmaya çalıştığı için Hece-i Evvel (ilk
sağlamış halka tiyatro sevgisini aşılamıştır.
öğretmen) olarak bilinir.
Lehçe-i Osmani adlı sözlüğü yayınlamış, Hikmet-i Tarih
II. Dönem Tanzimat Edebiyatı (1878–1896)
ve Fezleke-i Tarih-i Osmani adlı tarihle ilgili eserler
yazmıştır. Özellikleri:
Milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerinin önde gelen savu- 1-Sanat sanat içindir görüşü benimsenmiştir.
nucularındandır.
2-Bu dönem sanatçıları toplum sorunlarından ve siya-
Atalar Sözü adlı eserinde atasözlerini derlemiştir. setten uzak kalmış sadece edebiyatla uğraşmışlardır.

12
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

3-Bu dönem eserlerin dili ağırdır. Şairler divan edebi- ****Şiir kitabı olan Zemzeme üç ciltten oluşur. Mual-
yatına karşı batı edebiyatını savunmuşlardır. lim Naci bu kitabın üzerine Demdeme adlı eleştiri tü-
ründe eserini yazmıştır.
4-Batı edebiyatının örneklerini başarıyla uygulamışlar-
dır. ****Edebiyatımızda eleştiri türünün yerleşmesinde
önemli bir isimdir.
5-Roman ve hikâyelerde realizm, şiirde ise romantizm
akımının etkisi görülür. Kölelik cariyelik bu dönem ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1851–1937)
romanlarında da işlenir.
Şiirdeki batılılaşma hareketinin asıl büyük öncüsüdür.
6-Şiirin konusu genişletilmiş ve hayattaki her güzel Şairi azam olarak tanınır. Dili süslü ve sanatlıdır. Vezin
şeyin şiirin konusu olabileceği görüşü esas alınmış- ve kafiye kaygısı taşımayan savruk bir şairidir. Genel-
tır.Ölüm.yokluk,hiçlik gibi soyut kavram lar bu dönem likle şiir ve tiyatro türünde eserler vermiştir. Tiyatrola-
şiirlerinin konusu olmuştur.. rı sahne tekniğine uygun olmayıp okunmak için yazıl-
mış eserlerdir. Yazar romantizm akımına uygun eser
7-Eserlerin dili gayet ağırdır. Bu özelliklerinden dolayı vermiştir. Eserlerinde zıt kavramlar sıklıkla yer alır.
Servet-i Fünun Onun şiirlerinde ölüm, insanlık gibi soyut kavramlar
geniş yer tutar. Manzum eserlerinde hem hece ölçü-
Edebiyatının hazırlayıcısı olmuşlardır.
sünü hem de aruz ölçüsünü kullanmıştır.
Bu dönemin başlıca yazar ve şairleri: Abdülhak Hamit
*Edebiyatımıza kır ve köy hayatını sokmuştur(SAHRA)
Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem, Nabizade Nazım,
Sami Paşazade Sezai’dir. * Edebiyatımıza ölüm temasını sokan şairdir(MAKBER-
şiir)
*****Muallim Naci her ne kadar bu dönemde yaşasa
da yenicilere karşı divan edebiyatını savunduğu için Eserleri:
dışarıda kalır.
Şiir Kitapları: Sahra, Makber, Halce, Ölü, Bunlar Odur,
II. Dönem Tanzimat Edebiyatı Yazarları Beladan Bir Ses, Belde, Garam
RECAİZADE MAHMUT EKREM(1847–1914) Tiyatro Kitapları: Tarık, Fitnen, Eşber, İlhan, Hakan,
Liberte, Nestelen Sardanapal(Sardanapal ilk manzum
II. dönem sanatçılardan olup genç yazar ve şairlerin
piyesidir)
örnek aldığı bir kişidir. Sanatçı roman, şiir, hikâye,
eleştiri ve roman gibi çeşitli, türlerde eser vermiştir. Not: Edebiyatımızda tezatlar şairidir.
Şiirlerinde romantizmin etkisi görülür. İçli duygulu
şiirler yazmıştır. Bu tarz şiir yazmasında oğlu Nejat’ın SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860–1936)
ölmesi de etkili olmuştur. Her şeyin şiire konu olabile-
ceğini düşünür hatta kitap arasında kurutulmuş bir Batı tarzında yazmış olduğu hikâyeleri ile tanınır. Ro-
çiçek onun için şiirin konusu olabilir. Avrupai Türk man ve hikâyelerinde çevreyi tanıtır. Kişilerin ruh tas-
edebiyatını savunur bu nedenle Muallim Naci mücade- virlerini yapmak suretiyle gözleme önem verdiğini
le etmiştir. Kayiye nin kulak için olduğu görüşünü sa- gösterir. Konuşma bölümlerinde dil oldukça sade ve
vunur.. Genellikle aruz ölçüsünü kullanmıştır. doğaldır.

Eserleri: Sergüzeşt adlı romanıyla tanınmaktadır. Esir ticareti-


nin sosyal hayattaki yeri realist bir biçimde anlatılmış-
Araba Sevdası: Yanlış batılılaşmayı konu alır. Ayrıca bu tır. Eserde Dilber(cariye) isimli bir kızın esir edilmesi,
eser romantizmden realizme geçiş örneğidir. çileli hayat macerası ve Nil nehrine atlayarak intihar
etmesi anlatılır.
Şiir Kitapları: Yadigâr-ı Şebap, Name-i Seher,
Pejmurde ***Yeğeni İclal’in ölümü üzerine İclal adlı mersiyesini
yazar ve bu mersiye düz yazı şeklindedir.
Tiyatroları: Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır,
*Şir isimli bir tiyatro eseri vardır.
Talim-i Edebiyat: Edebiyat bilgilerini içeren bir kitaptır.

Takdir-i Elhan: Eleştiri türünde yazıları vardır.

13
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

****Küçük Şeyler’se Alphonse Dudet etkisiyle yazdığı, Tiyatro: Heder


edebiyatımızın ilk gerçekçi küçük hikâyelerini topla-
mıştır. Edebiyatımıza kısa hikâye türünü sokan kişidir. SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDİDE)
(1896–1901)
*Rumuz-ul Edep adlı eserinde makale, sohbet ve bazı
hikâyelerini toplamıştır. Bu edebiyat Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim
Naci arasındaki eski edebiyat yeni edebiyat tartışma-
NABİZADE NAZIM (1862–1893) sında Recaizade Mahmut’un yol göstermesiyle Servet-i
Fünun etrafında toplanan gençler tarafından oluştu-
Roman ve hikâyeleri ile tanınır. Realizm ve Natüralizm rulmuş bir harekettir. Bu hareket 1896 yılında başlar.
akımlarının etkisinde kalmıştır. En önemli eserleri Zeh- Bu hareketi oluşturan gençler; Tevfik Fikret, Cenap
ra ve Karabibik’tir. Karabibik: Edebiyatımızda ilk köy Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil Mehmet Rauf, Hüseyin
romanı olarak tanınır. Olay Antalya’nın bir köyünde Cahit Yalçın’dır. Bu topluluğa Halit Ziya daha sonra
geçer. Karabibik, roman kahramanının köydeki lakabı- katılmıştır.
dır. Yazar eserde kahramanların yetiştikleri çevrenin
dili ile konuşturmuştur. Eserde pek çok sözcük mahalli Bu dönemin ana karakteri Çağdaş Fransız edebiyatına
kullanım ile karşımıza çıkar. benzer eserler vermektir. Örnek aldıkları Fransız yazar
ve sanatçılar, roman ve hikâyede realist ve natüralist;
Zehra: Zehra adlı eserinde olay kıskançlık teması üze- şiirde parnasizyen ve sembolisttir. Bu dönem yazarları
rine kurulmuştur. Zehra roman kahramanının ismidir. devrin baskıcı şartlarını bahane göstererek toplumsal
Yazar bu romanda geniş psikolojik tahlillere yer ver- konularla hiç ilgilenmemişlerdir. Tanzimat dönemin-
miştir. Eserde İstanbul’dan kesitlerle aile içinde, insan- deki hak, adalet vb. konular bu dönemde terk edilmiş-
lar arasındaki tartışmaları ortaya koyar. tir. Sanatçılar şahsi konulara yönelmişleridir. Bu konu-
lar aşk, üzüntü, tabiat güzellikleri, şahsi hayaller ve
Yadigârlarım, Sevda, Bir Hatıra, Haspa adlı eserleri
melankolidir.
hikâye türünde yazılmış eserlerdir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi bu dönem yazarları Fransız
MUALLİM NACİ (1850–1893)
edebiyatını örnek almışlardır. Bu dönemde Türk ede-
Eski yeni tartışmasında eski edebiyat yanlılarının lideri biyatı Avrupai bir nitelik kazanmıştır. Bu edebi toplu-
durumunda dır.Batı edebiyatını tanımış olmasına rağ- luk bir tartışmadan ortaya çıkmıştır.(Kafiye göz için
men divan edebiyatından kopamamıştır.Yeni edebiyatı değil kulak için)
savunan Recaizade Mahmut ile anlaşamaz. Bu tartış-
Özellikleri
ma hayli uzun sürmüştür. Muallim Naci, Malumat;
Recaizade de Servet-i Fünun adlı dergide görüşlerini 1-Sanat sanat için görüşü benimsenmiş seçkin zümre
açıklamışlardır. Bu tartışmanın neticesinde edebiyatıdır.
Recaizade’nin etrafında Servet-i Fünuncular toplan-
mıştır ve Servet-i Fünun edebiyatını oluşturmuşlardır. 2-Konuşma dilinden tamamen uzaklaşılmış Arapça ve
Farsça dil kurallarına fazlaca yer verilir. Ayrıca dilimiz-
Islahat-ı Edebiye: edebi bilgiler verdiği kitap- de o zamana kadar olmayan Farsça ve Arapça kelime-
tır.Recaizade’nin Zemzeme’lerine karşılık Demdeme’yi lerde sokulmuştur.
yazmıştır.
3- Din dışı konularda eser vermişlerdir.
Eski edebiyatı savunmasına rağmen oldukça sade bir
dili vardır. Tanzimatta en sade ve en kusursuz nesir 4-Baskı nedeniyle Tanzimatçıların kullandığı kavramla-
onundur. Dili başarıyla kullanır. rı kullanmazlar suya sabuna dokunmayan kavramlar
üzerinde dolaşırlar.
Eserleri
5-Fransız edebiyatından etkilenmenin bir sonucu ola-
Şiir Kitapları: Şerare, Ateşpare, Sümbüle, Füruzan rak batıdan “Sone”-“Terze-Rima” ve serbest müztezat
biçimleri alınır.
Sözlük: Lügat- Naci
6-Aruz ölçüsü kullanılır hece ölçüsü hiçbir zaman cid-
Eleştir: Muallim, Yazmış Bulundum, Demdeme
diye alınmaz. Hece ölçüsüyle sadece çocuk şiirleri ya-
Hatıra: Ömer’in Çocukluğu zarlar.

14
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

7-Göz için kafiye yerine kulak için kafiyeyi kabul eder- müstezatı çok kullanmışlardır. Şiiri düz yazıya yaklaş-
ler. tırmışlar, beyit bütünlüğü yerine konu bütünlüğünü
yeğlemişlerdir. Cümleler bir beyitte tamamlanmamış
8-Nazım nesre yaklaştırmışlardır. bir sonraki beyite kaymıştır. Mensur şiir ilk defa bu
dönemde görülür. Şiirin konusunu genişletmişlerdir.
9-Beyit hâkimiyetinde bütün hâkimiyetine geçilir.
Bu dönemin en önemli şairleri Tevfik Fikret ve Cenap
10-Şiirin konusu genişletilmiştir. En basit nesne, gün- Şahabettin’dir.
lük olaylar, gözlem ve duygular konu olarak işlenmiş-
Roman ve Hikâye
tir.
Bu topluluğun en başarılı olduğu alan roman ve hikâ-
11-Halit Ziya’nın Mensur Şiir adlı eseriyle edebiyatımı-
yedir. Tanzimat romanında batının taklidi yapıldığı için
za ilk defa mensur şiir girer.
bu dönem romanıyla karşılaştırıldığında sönük kalır.
12-Roman tekniği gelişmiş, romanda gereksiz tasvirler Realizmden etkilenen Servet-i Fünun yazarları konu
ya da konu dışı gereksiz bilgilerin verilmesinden kaçı- hep İstanbul’dan almışlardır. Bunda yazarların yaşadığı
nılmıştır. çevreyi iyi gözlemlemeleri ve eserlerine yansıtmasının
etkisi vardır. Ancak eserde yabancı kelimelerin bolca
13-Roman ve hikâyede yazarın kişiliği gizlenmiştir. kullanılması eserlerin geniş halk kitlelerine yayılmasını
Olup bitenler kahramanın gözüyle verilir. engellemiştir. Hikâye alanında da yeni ve önemli eser-
ler verilmiş, Anado lu’nun değişik yörelerinin de konu
14-Olaylar İstanbul’dan alınmıştır. edildiği hikâyelerde dil daha sadedir. Romanlarda tek-
nik gelişmiş, açıklamalar ve gereksiz tasvirler atılmış,
15-Olay kişileri çoğu zaman aydın kişilerdir ama bazı
olaylar İstanbul’da geçer, kişiler aydın kişilerdir ve
küçük hikâyelerde
yazar kişiliğini gizler. Hikâye ve romanda iki önemli
Halk tabakasından kişilere de yer verilmiştir. sanatçı Halit Ziya ve Mehmet Rauf’tur.

16-Batı uygarlığına özellikle Fransa’ya hayranlıkları Tiyatro


vardır.
Sanat sanat içindir görüşünü benimsedikleri için halka
17-Fransızca kelimeleri sıklıkla kullanmışlardır. dönük tiyatroyu ihmal etmişlerdir.

Servet-i Fünun Sanatçılarının En Belirgin Ortak Özel- Eleştiri


likleri
Servet-i Fünun döneminde gelişmiş bir diğer tür ise
1-Hüzne ve hüzünlü manzaralara düşkünlük vardır. eleştiridir.Özel- likle Hüseyin Cahit Yalçın siyasi yazıla-
rıyla şimşekleri üzerine çekmiştir.Onun Fransızca’dan
2-Hakikatten kaçarak hayale ve tabiata sığınma vardır. çevirmiş olduğu Edebiyat ve Hukuk makalesinin çevi-
risiyle de Servet-i Fünun dergisinin kapanmasına top-
3-Sanat sanat içindir görüşünü benimsemeleri luluğunda bitmesine neden olmuştur.
4-Günlük hayatın ufak tefek meselelerini konu olarak Servet-i Fünun Edebiyatının Önemli Sanatçıları
benimsemeleri
Tevfik FİKRET (1867–1915)
Servet-i Fünun Döneminin Edebi Türleri ve Özellikleri
Bu dönemin en güçlü yazarlarındandır. Parnasizmin
Şiir etkisindedir. Şiir- lerinde biçim kusursuzdur. Ölçü,
kafiye ve şekil gibi unsurlarla oluşturulmuş bir musiki
Bu dönemin şiir anlayışı Tanzimatçılardan bir hayli
sezilir. İşlediği konuyu sözcüklerin sesiyle hissettirir.
farklıdır. Özellikle parnasizmin etkisiyle biçim mü-
Aruz ölçüsüne öylesine hâkimdir ki konuşur gibi yazdı-
kemmeliyetçiliğine büyük önem vermişlerdir. Şiiri ide-
ğı şiirlerinde kusursuz bir ölçü vardır. Şiiri düz yazıya
olojik bir anlatım yolu olmaktan çıkarmışlardır. Sone
yaklaştırmış birkaç dize süren cümlelerden oluşan
ve Terze-Rima nazım şekillerini kullanmışlardır. Aruzu
şiirler yazmıştır. Servet-i Fünun döneminde yazdığı
şiirin vazgeçilmez bir unsuru olarak görmüşler onu
şiirler kişisel ve sanatlıdır. Daha sonraki dönemlerde
Türkçeye Başarıyla uygulamışlardır. Hece ölçüsüyle
yazmış olduğu şiirler ise aşırı toplumcu bir şiir anlayışı
sadece çocuk şiirleri yazmışlardır. Göz için kafiye yeri-
ne kulak için kafiye benimsenmiş, özellikle serbest

15
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

vardır. Edebiyatımıza müstezat şiir şeklini getirmiş tur. Genellikle duygu ve hayal yüklü tamlamalar kulla-
soneyi çok iyi kullanarak yaygınlaşmasını sağlamıştır. nır. Hem parnasizm hem de sembolizmin etkileri şiirle-
rinde görülür. Sembolizmin musikisi, parnasizmin ise
Eserleri: doğa betimlemeleri, sözcükle resim yapma sanatı
onun şiirlerinde görülür. Elhan-ı Şita adlı kış manza-
Rubab-ı Şikeste:
rasını anlattığı şiirinde sözcükler okuyucuya karın yağı-
Bu kitapta bulunan şiirler Servet-i Fünun döneminde şını hissettirir. Sanat için sanat görüşünü benimsemiş-
sanat için sanat görüşüyle yazdığı şiirler bulunmakta- tir. Ona göre sanat güzellik içindir. Şiirlerinde aşk ve
dır. Önceki şiirlerinde Recaizade ve Abdülhak Hamit’in tabiat temalarını işlemiş ve semboller kullanmıştır.
etkileri görülür ancak daha sonraki şiirlerinde kendi
** Şiirde serbest müstezat tarzını ilk ve en iyi kullanan
üslubunu yakalamıştır.
şairdir. Bazen de sone tarzında eski şiiri hiçe sayan batı
Haluk’un Defteri: tarzı kullanımıyla çok eleştiri almıştır. En basit konuları
şiirin konusu haline getirmek için servet-i fünun diline
Bu kitapta oğlu Haluk’un kişiliğinde istediği neslin özel- yeni sözcükler sokmuş Arapça ve Farsça yeni sözcükler
liklerini, onlara verdiği öğütleri anlatmıştır. Buradaki kullanmıştır. Şiirde güzellikten başka bir şey aramadı-
şiirler sanat için sanat görüşünden toplum için sanat ğını güzel sanatlarda fayda aranmayacağını söyleyen
görüşüne doğru yönelmektedir. Şiirleri sosyal bir endi- şairin nesir alanında da önemli eserleri vardır. Nesir
şe ile de yazılmış olsa biçimdeki özeni ve mükemmelli- dili şiir dilinden biraz daha sadedir. Bir şiirde birden
ği hiçbir zaman kaybetmemiştir. fazla ölçü kullanmasıyla ünlüdür.

Rubabın Cevabı: ****Şiirlerini Evrak-ı Hayal adlı bir kitapta toplayaca-


ğını söylemesine rağmen sağlığında yapamamıştır.
Bu kitap Tevfik Fikret’in toplumcu ve vatan şiirlerinin Şiirleri ancak 1984 yayınlanmıştır.
olgun ve güçlü örneklerinin olduğu kitaptır. Vatanın
kötü yöneticiler elinde çektiği sıkıntıları eleştirel bir Nesir alanındaki eserleri: Hac Yolunda, Avrupa Mek-
üslupla anlattığı ve bu durum karşısında şairin umu- tupları. Suriye
dunu yitirmediği görülüyor.
Mektupları, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve değişik yazıla-
Şermin: rını topladığı Evrak-ı Eyyam,

Hayatının son dönemlerinde çocuklar için yazdığı bir Beğendiği vecizelerini Tiryaki Sözleri,
kitaptır ve bu kitap hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Yalan(dram)Körebe (komedi)
*****Tevfik Fikret hiç roman ve tiyatro yazmamıştır.
Halit Ziya UŞAKLIGİL(1867–1945)
İstanbul’u anlattığı SİS şiiri İstanbul’u kötüleyen ka-
ramsar bir şiirdir. Doksan Beşe Doğru ve Tarih-i Kadim Dönemin roman ve hikâye temsilcisidir. Eserleriyle
önemli şiirlerindendir. sadece kendi döneminde değil daha sonraki dönem-
lerde de örnek alınan bir yazardır.
Toplumcu görüşle yazdığı ve memleketin Batı medeni-
yeti seviyesine gelmesini istediği şiirleri; Haluk’un Ve- Türk romanına tamamen batılı bir çehre kazandırmış-
dası(Annesi ölmüş bir kızı anlatır)Tarih-i Kadim(M.Akif tır. Başarılı eserler veren yazar batılı yazarlardan hiç de
buna karşılık bir eser yazmıştır)Sis, Haluk’un Amentü- aşağı değildir. Yazarın dili süslü ve ağırdır. Kendi ro-
sü manlarını daha sonra kendi sadeleştirmiştir.

Cenap ŞAHABETTİN (1870–1934) Halit Ziya romanlarındaki kahramanları kendi yaşadığı


çevreden seçer ve bunları bir gözlem sonucunda oluş-
Asıl mesleği doktorluk olan şair Servet-i Fünun edebi- turmuştur.
yatında Tevfik Fikret’ten sonra gelen en önemli şairdir.
Öğrenim için gönderildiği Fransa’da tıptan çok şiirle Yazarın hikâyelerinin dili romanlarına göre daha sade-
ilgilenmiş ve Fransız sembolist yazarlarını tanımıştır. dir. Romanlarının konusu hep İstanbul’da hikâyelerinin
Şiirde bir ahenk oluşturmak ister ve kelimeleri müzikal konusu ise Anadolu’da geçmektedir.
değerlerine göre seçer. Dili oldukça ağırdır. Orijinal
sıfat taşmamaları kullanır. “Saat-ı Semenfam (yasemin
renkli saatler)tamlaması tartışmalara neden olmuş -

16
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Romanları: Eserleri:

Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Siyah İnciler: Mensur şiir kitabı
Defteri, Ferdi ve Şürekası’dir
Romanları:
Mai ve Siyah’ ta Ahmet Cemil adlı kahraman sanat
hayalleriyle yaşar fakat içinde bulunduğu çevre ve Genç Kız Kalbi, Ferda-yı Garam, Karanfil ve Yasemin,
Babıâli’nin kırıcı olayları arasında tüm hayalleri yıkılır. Salon Köşelerinde, Son Yıldız, Define, Kan Damlası
Yazarın romanda Ahmet Cemil’e söylettiği sözler as-
Tiyatro: Cidal, Pençe, Yağmurdan Doluya
lında Servet-i Fünun edebi anlayışıdır.
Hüseyin Cahit YALÇIN (1874–1957)
Aşk-ı Memnu Sanatçının başyapıtıdır. Romanın konu-
su ise Boğaziçi yalılarındaki yaşamdan alınmıştır. Eser- Hikâye, roman ve eleştiri yazarı aynı zamanda gazeteci
de alafranga yaşayışa özenen Bihter Hanım’ın kendin- olarak tanınmıştır. Eski edebiyata karşı batı edebiyatını
den yaşça büyük Adnan Bey’le evlenmesi, ancak daha savunmuştur. Eserlerinde iç ve dış gözleme yer ver-
sonra Adnan Bey’in yeğeni olan Behlül adlı gençle miştir. Cesur, pervasız ve atak bir eleştiri yolu izlemiş
birbirlerine âşık olmaları anlatılır. Züppe bir genç olan bu yüzden sürgüne gitmek zorunda kalmıştır.1908’den
Behlül, Bihter Hanım’ı sonunda kandırır. Ancak Nihal sonra siyasi yazarlığa geçmiştir. Cumhuriyet devrinde
durumu fark eder ve babasına bildirir. Adnan Bey’in yazmış olduğu siyasi makaleler ile tanınmıştır. Servet-i
durumu öğrendiğini anlayan Bihter Hanım intihar Fünun dergisi onun Fransızcadan çevirmiş olduğu
eder. Eser ruh tahlilleri yönüyle oldukça gerçekçidir. Edebiyat ve Hukuk adlı makalesini yayınlamasından
Kahramanlar her yönüyle tanıtılmıştır. sonra kapatılmıştır. Ve bu kapatılma sonucunda bu
dönem bitmiştir.
Kırık Hayatlar diğerlerine göre sade bir dille yazılmış
bir romandır. Romanda aile içi bir dram anlatılmakta- Eseleri
dır.
Hayat-ı Muhayyel, Hayal İçinde, Edebi Hatıralar, Talat
Önemli Hikâyeleri: İzmir Hikâyeleri, Aşka Dair, Onu Paşa
Beklerken Kadın Pençesi
------Dönemin Bağımsızları----
Roman ve hikâyenin dışında yazar hatıra türünde de
yazdığı Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye adlı eser- Hüseyin Rahmi GÜRPINAR(1864–1944)
ler servet-i fünun dönemi ve Osmanlı’nın son dönemi
için önemli bir belgedir. Ahmet Mithat tarzını geliştirmiştir.(Ahmet Mithat
tarzı; sanat endişesinden uzak, öğreticiliği esas alan,
*****Halit Ziya edebiyatımızda ilk MENSUR şiiri yazan çok eser vermeyi amaçlayan, kusurlu roman tekniğinin
kişidir. olduğu ve romanda olay akışını kesip ansiklopedik
bilgilerin verildiği bir anlayıştır)
Mehmet RAUF (1875–1931)
Roman tekniği kusurludur, olay akışını kesip ansiklo-
Servet-i Fünun edebiyatının ikinci büyük romancısıdır. pedik bilgi verir. Natüralisttir, sokağı edebiyata getiren
Uzun süre Halit Ziya’nın etkisinde kalmıştır. Dil Halit sanatçı olarak bilinir. Eserlerinde İstanbul’u anlatır. Dili
Ziya’ya göre daha sadedir Tıpkı Halit Ziya gibi mensur oldukça sadedir. Mizah yoluyla sosyal tenkit yapar.
şiirler ruh tahlillerine önem verdiği romanlar yazmıştır.
Sosyal konulara fazla değinmez onun roman ve hikâ- Romanları: Şıpsevdi, Mürebbiye, Kuyruklu Yıldız Altın-
yelerinde kendi hayatının aksi vardır. Yazarın en da Bir İzdivaç,
önemli eseri Eylül’dür. Basit bir aşk olayı etrafında
dönen eserde aşkın güzelliği dile getirilir. Suat Hanım Kesik Baş, Gülyabani, Cadı, İffet, Sevda Peşinde, Evlere
kocası tarafından çoğu kez yalnız bırakılan kadındır. Şenlik
Suat Hanım ve kocasının arkadaşı olan Necip arasında
Ahmet RASİM (1867–1932)
gizli bir aşk oluşur ve sürer gider. Eserin sonunda Su-
at’la Necip bir yangın sonucunda yanarak ölürler. Ahmet Mithat tarzını sürdürmüştür. Hayatın komik ve
ibret verici taraflarını anlatır. Yüz otuzu aşkın eseri
Dil örgüsü bakımından zayıf olan eser psikolojik tahlil-
vardır. Aynı zamanda bestecidir altmışa yakın bestesi
lerdeki derinliğiyle ilk psikolojik roman sayılmıştır.
vardır.

17
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Hatıra Türündeki Eserleri: Gecelerim, Falaka, Muharir SEMBOLİZM


Şair Edip
19. yüzyılın sonlarında, Fransa'da, Parnasizm’e tepki
İnceleme ve Gözlem Eserleri: Gülüp Ağladıklarım, olarak ortaya çıkmıştır.
Muharrir Bu Ya, Şehir Mektupları
Gerçeği olduğu gibi anlatmak mümkün değildir. Duyu-
Romanları: İlk Sevgi, Güzel Eleni, Endişe-i Hayat, İki larımız dış dünyanın asıl durumunu değiştirerek bize
Günahsız Sevda ulaştırır. Dış dünya olduğu gibi değil, hissedildiği, algı-
landığı, duyulduğu gibi yansıtılır.
Mehmet Akif ERSOY(1873–1936)
Şiir, gerçeği değil, gerçeğin bizde bıraktığı izlenimleri
İslamcı şair olarak bilinir ve toplum için sanat görüşüy- anlatır. Eşyanın insan ruhunda aldığı şekle bakılmıştır.
le eserler vermiştir. Şiiri düz yazıya ayaklaştırmıştır.
Manzum hikâyeleri vardır. Aruz vezninin çok iyi kulla- Şiirde bazı sözlere yeni anlamlar yüklenmiş, alışılma-
nır. Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır. Safahat adında mış eski sözler bulunup işlenmiştir.
yedi kitaptan oluşmuş şiir kitabı ile ünlüdür. Safa-
hat’taki şiirlerden en ünlüleri, Küfe, Mahalle Kahvesi, Mecazlı anlatıma ve imgelere sık sık başvurulmuştur.
Seyfi Baba, Meyhane’dir. Ayrıca nesir türünde de eser
Telkin önemlidir. Bu sayede bilgi vermek, açık ve anla-
vermiştir.
şılır olmak değil, şiiri her okuyanın kendine göre yo-
PARNASİZM rumlamasını sağlamak esastır. Şiir anlaşılmak için de-
ğil, duyulmak içindir.
19. yy.ın sonlarında, şiirde romantizme tepki olarak
Fransa’da doğmuştur. Realizm ve natüralizmin şiire Şiiri müziğe yaklaştırmışlar, ahenge önem vermişler,
uygulanmasıdır. Şiirde, şairin şahsi duygular gizlene- "şiir, musiki ile söz arasında, sözden çok musikiye ya-
rek, tabiat manzaraları ve felsefî düşünceler anlatıl- kın bir dildir." demişlerdir. Musiki değeri olmayan
mıştır. Tasvirler oldukça canlı ve başarılıdır. sözler kabadır.

Parnasyenler, toplumun problemleri ile ilgilenmemiş; Şiirde anlam geriye itilmiş, güzellik açıklıkta değil, an-
dış görünüşe, doğal güzelliklere, gözlem ve tasvire lam kapalılığında aranmıştır.
önem vermiş, yabancı ülkelerin sanata elverişli, egzo-
Şiirde alacakaranlık, kızıl akşamlar, sararan yapraklar,
tik güzellikleri ile de ilgilenmişlerdir.
durgun sular, üzüntü, üzüntü veren renkler yoğun
Parnasçılara göre şiirin temel amacı güzelliktir. Bun- olarak işlenmiştir.
dan dolayı sanat için sanat görüşünü benimsemişler-
Her şeyi, rüyadaymış gibi, açıklıktan ve belirginlikten
dir.
uzak görmüşlerdir.
Düşünceye, şekil ve söyleyiş güzelliğine önem vermiş-
Dil oldukça ağırdır.
lerdir. Ölçü ve kafiye önemlidir. Kelime seçimine, sıra-
lanışına ve bununla sağlanan ahenge büyük önem Önemli temsilcileri
verilmiştir. Bu bakımdan mısraın özünde bir duygu
aranmamıştır. C. Baudelaire, A. Rimbaud, P. Verlaine, S. Mallarme, P.
Valery
Tarihi olaylar, kişiler, uygarlık ve kültürler şiire konu
edilmiştir. Kendi tarihlerindeki üstün dönemlere ve Türk edebiyatında
yükselişlere özlem duymuşlardır.
Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin, Tevfik Fikret'in "Çı-
Yunan, Lâtin kültür ve mitolojisine geri dönülmüştür. nar" şiiri

Önemli temsilcileri SONE

Th. Gatier, Lisle, S. Prudhomme, François Coppe, İlk iki bendi dörtlük, son iki bendi üçlük on dört mısra-
Banville, Heredia, dan oluşan nazım şekli. Önce İtalyan edebiyatında
kullanılmış, sonra Fransız edebiyatına, oradan da diğer
Türk edebiyatında Avrupa edebiyatlarına geçmiştir. Edebiyatımızda ilk
Cenab Şahabeddin’in sone şeklinde şiir yazdığını görü-
Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal

18
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

yoruz. Servet-i Fünûn şairlerinin hemen hepsi bu na- 5. Edebiyatımızda terzarimayı ilk önce Servet-i
zım şeklini benimser. Fünûncular kullanmıştır.

Sone kafiye sistemi üçe ayrılır: 6. Servet-ı Fünun şairleri tarafından batıdan alınarak
edebiyatımıza kazandırılmış nazım biçimidir.
1. İtalyan tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, ede
Not: Terzarimaya uyak düzeni nedeniyle örüşük uyak
2. Fransız tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, eed da denilir.
(İtalyan ve Fransız tipi sone arasındaki tek fark son
üçlüğün düzenindedir.) FECR-İ ATİ TOPLULUĞU (1909–1912)

3. İngiliz tipi: Mısra sayısı değişmemekle beraber ilk on Servet-i Fünun dergisi 1901 yılında kapatılınca bu dergi
iki mısra tek bir bend, son iki mısra da ayrı bir bend etrafında toplanan Servet-i Fünun edebiyatçıları artık
halinde yazılırlar. bir daha bir araya gelme imkânına sahip olamamışlar-
dır. Hatta basına uygulanan sansürden dolayı sanatçı-
Özellikleri: lar şiirlerini bile rahatça yayınlayamamışlardır. 1908
yılına kadar süren, edebiyatın bu fetret devri bu tarih-
1. Genel olarak kısa şiir, türkü demektir.
te meşrutiyetin ilan edilmesiyle sona ermiştir. Edebi-
2. 14 mısradan oluşan ve daha çok lirik konuların iş- yat aşığı gençler tarafından bir toplantı yapılmıştır. Bu
lendiği bir nazım şeklidir. gençler arasında; Ahmet HAŞİM, Yakup KADRİ, Refik
Halit KARAY, Fuat KÖPRÜLÜ, Hamdullah SUPHİ, Ali
3. İlk iki bent dörder, son iki bent üçer mısradır. Canip YÖNTEM, Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU gibi
yazarlar vardı.
4. Kafiye örgüsü şöyledir. abba abba ccd ede
Fecr-i Ati gerçekte bir edebi topluluk ya da bir edebi
5. Türk şairleri sonenin kafiye örgüsünde serbest ha- akım değildir. Bu hareket yukarıda adı geçen gençlerin
reket etmişlerdir. birkaç toplantısıyla sınırlı kalmıştır. Gençlerin yetenekli
olması, edebiyat dünyasının bu toplantıdan haberdar
6. Edebiyatımıza Servet-i Fünun döneminde Fransız
olmasını sağlamıştır.
Edebiyatı etkisiyle geçmiştir.
Fecr-i Ati edebiyatımızda beyanname yayınlayan ilk
7. Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin bu türün örnekle-
topluluktur.
rini çok vermişlerdir.
(Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi
TERZA RİMA
20.02.1909)Bu beyanname de gençlerin o günün ede-
Terza Rima üçer mısralık bentlerle yazılmış bir nazım biyat dünyasına bakışını, edebi alanda yapmak istedik-
şekilidir. Bent sayısı belirsizdir. Tek bir mısra ile sona lerini görüyoruz. Bunlara göre kendilerinden öncekiler
erer. Kafiye şeması şöyledir: Aba bcb cdc ded e. İlk yeterince Batılı değillerdi. Öncekiler için edebiyat boş
olarak İtalyan edebiyatında görüldü. Dante İlahi Ko- vakitlerini değerlendirdik- leri güzel bir uğraştır.
medya’sını bu nazım şekliyle yazdı. Edebiyatımızda
Fecr-i Aticilere göre “Sanat şahsi ve muhteremdir
terza rima’yı Tevfik Fikret, Şehrâyîn adlı tek şiirinde
(saygıdeğer dir).”Hedeflerinin sanata ve edebiyata
denemiştir. 1908’den sonra pek kullanılmamıştır. Bu
hizmet olduğunu açıklamışlardır.
biçimde yazılmış kısa şiirlerin son mısrasının kuvvetli
olmasına dikkat edilir. Batıdaki sanat topluluklarıyla ilişki kurmak istemişler-
dir. Kendilerine Fransız edebiyatını örnek almışlardır.
1. İtalyan edebiyatı’na mahsus bir nazım şeklidir.
Fransız sembolistlerden etkilenmişlerdir. Eserlerinde
2. Üçer mısralık üç bent ve sonda yer alan tek mısra- aşk ve tabiat konularını işlemişlerdir. Gerçekten uzak
dan oluşur. Yani Üç dizeli bentlerden oluşur, son bent tabiat tasvirleri yapmışlardır. Dil ve üslup bakımından
tek dizeden meydana gelir. servet- i Fünunculara benzerlik gösterirler. Bu toplulu-
ğun dili süslü ve ağırdır. Fecr-i Aticiler kendilerini Ser-
3. Kafiye düzeni, örüşük kafiyedir; aba, bcb, cdc, d vet-i Fünun edebiyatçılarından farklı görseler de onla-
şeklindedir. rın devamı olmaktan kurtulamamışlardır.

4. Dante’nin İlahi Komedyası terzarima örneğidir.

19
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Sanat anlayışında birlik olmadığı için 1912 yılında FECR-İ ATİ TOPLULUĞU SANATÇILARI
dağıldılar. İçlerinde akıma en sadık kalan Ahmet Haşim
olmuştur. Ahmet HAŞİM (1884–1933)

Fecr-i Aticilerin Yapmak İstedikleri Fecr-i Ati anlayışını döneminde Milli Edebiyatın çokça
revaçta olmasına rağmen değiştirmemiştir. Ne şiir ne
1-Batı’yı günü gününe takip etmek, edebi çalışmalara de dil anlayışında sapma olmamıştır. Ancak dilde sade-
Batıdaki gelişmeler ışığında yön vermek. leşme fikrini nesirlerinde kullandığı sade dilde görürüz.
Hatta bu dil bazen milli edebiyatın dilinden bile sade-
2-Genç sanatçıların Batı anlayışıyla yetişmesi dir.
3-Zengin bir kütüphane kurmak. Batıdaki birçok eseri Ahmet Haşim, şiir görüşlerini şöyle açıklar; Şair ne bir
Türkçeye kazandırmak için dil komisyonu oluşturmak hakikat habercisi ne bir belagatli insan ne de bir kanun
koyucusudur. Şairin lisanı nesir gibi anlaşılmak için
4-Edebiyat ve fikir konularında konferanslar vererek
değil, duyulmak için vücuda getirilmiş, musiki ile söz
halkı eğitmek
arasında sözden ziyade musikiye yakın bir dildir. Şiir
Yüksek ideallerle bir araya gelen gençler Fecr-i Ati’yi nesre çevrilemeyen bir nazımdır. Şiir hikâye değil ses-
1909 yılında kurdular. Ancak grup daha ilk ayda 31 siz bir şarkıdır.
Mart olayı yüzünden dağıldı ve bir daha bir araya ge-
Görüldüğü gibi Haşim, şiirde anlamın değil söyleyişin
lemedi. Grubun dağılmasından sonra Fecr-i Ati anlayı-
önemli olduğunu söylemiş ve şiirlerini bir ses güzelliği
şını sürdüren Ahmet Haşim olmuştur. Belki de Ahmet
oluşturmak için yazmıştır.
Haşim olmasaydı bu topluluğun adı bile duyulmazdı.
Yakup Kadri ve Hamdullah Suphi daha sonra Milli Ede- O “Şiirde anlam aramak kanaryayı eti için kesmeye
biyata geçmişlerdir. benzer.”der. Serbest müstezatı kulanmış, aruzu ahen-
gin kaynağı görmüş ve heceyi hiç kullanmamıştır.
Fecr-i Ati Edebiyatının Özellikleri
Konu olarak akşam, gurup, şafak, gece, mehtap, yıldız-
1-Edebiyatımızda ilk edebi topluluktur.
lar, göller ormanlar yer alır. Şiiri sembolist sayılmasa
2-Edebiyatımızda ilk beyannameyi yayınlayan toplu- da söyleyiş olarak anlatım olarak onu çağrıştırır. En
luktur. azından Haşim’in şiirinde sembol kullanımı çoktur.
Fakat gerçekten kaçış, hayale, akşam vakitlerine, yal-
3-Servet-i Fünun edebiyatına bir tepki olarak doğmuş- nızlığa ve bezginliğe sığınış onu sembolizme yaklaştırır.
tur. Ama onun devamı olmaktan kurtulamamışlardır. Aslında bütün bunların kökeninde onun yüzünü çirkin
bulması vardır. Bu nedenle insanlardan kaçar. Yazar
4-Sanat şahsi ve muhteremdir görüşünü benimsemiş- çirkin yaratıldığını düşünmektedir.
lerdir. Bu nedenle zaten kısa sürede dağılmışlardır.
***O her şeyi hayal havuzunun sularında seyretmiş ve
5-“Edebiyat ciddi ve önemli iştir bunun halka anlatıl- onları renkli bir akış olarak görmüştür. Ayrıca şiirde
ması lazımdır.” Görüşündedirler. musikiye değer vermesi de onu sembolizme yaklaştı-
rır. Kelimelerde musiki araması onu sözcük seçiminde
6-Başlıca konuları tabiat ve aşktır.
titizliğe götürür. Beğendiği sözcükler genellikle Arapça
7-Tabiat tasvirlerini gerçekten uzak bir şekilde yapmış- ve Farsça kelimelerdir onları çekinmeden şiirlerinde
lardır.(subjektif) kullanır.

8-Dil bakımından Servet-i Fünun edebiyatının devamı- Haşim, nesneleri değil nesnelerin kendisinde bıraktığı
dırlar. Arapça, Farsça kelimelerle dolu konuşma dilin- izlenimi anlatması, renklere değer vermesi onu biraz-
den uzak bir şiir dili meydana getirmişlerdir. da empresyonistliğe götürür.

9-Aruz veznini kulanmışlar ve serbest müstezat nazım Dilinin yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü olması
şeklini benimsemişler ve geliştirmişlerdir. onun şiirlerinin günümüzde bile anlaşılmamasına ne-
den olmuştur.
10-Şiirde sembolistler, romanda ve hikâyede
Maupassant, tiyatroda da Henrich İbsen örnek alınır

20
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Eserleri: Halid Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon, Faruk Nafiz


Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Kemalettin Kamu vb. şiir
Haşim’in ilk kitabı Göl Saatleri’dir. Diğer kitabı ise Pi- alanında; Y.Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar,
yale’dir. Refik Halid Karay, Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa,
Ebubekir Hazım Tepeyran nesir alanındaki yazarlar-
Nesir alanında Haşim anlaşılmak için yazar. Dili sade,
dır.
söyleyişi konuşma havasındadır. Edebiyatımızda en
güzel seyahatnamelerden birini Frankfurt Seyahatna- MİLLİ EDEBİYAT YAZAR VE ŞAİRLERİ
mesi’ni ortaya koyan şairin ayrıca değişik deneme
sohbet ve diğer nesirlerini bir araya getirdiği Ömer SEYFETTİN
Gurabahane-i Laklakan ve Bize Göre adlı eseri vardır.
Maupassant tarzı realist hikâyeleriyle ünlüdür. Sade
***Ahmet Haşim hiç roman yazmamıştır. bir dille yazar. Hikâyelerde şahısların ruh tahlilleri ye-
rine olaylar arasında bağ kurmaya çalışır.
Diğer Fecr-i Ati sanatçıları daha sonra Milli Edebiyata
katıldıkları için onları Milli Edebiyat sanatçılarının için- Konu olarak çocukluk anıları, tarihi olaylar ve Türklere
de göreceğiz. balkanlarda uygulanan zulümler ağır basar.

MİLLİ EDEBİYAT (1911–1923) Hikâyeleri beklenmedik bir biçimde biter. Şiirleri de


vardır ama tanıtıcı özelliği hikâyeciliğidir.
----Milli Edebiyat akımı 1911 yılında Ömer Seyfettin
ve Ali Canip’in Selanik’te birlikte çıkardıkları Genç Ünlü Hikâye Kitapları: Bomba, Beyaz Lale, Gizli Ma-
Kalemler adlı dergiyle başlar. bet, Yüksek Ökçeler, Yalnız Efe, Efruz Bey(Batı hayranı
birisi), Harem, Bizim Eshab-ı Kehfimiz, Bahar ve Kele-
-----Ömer Seyfettin’in bu dergide çıkan Yeni Lisan Ma- bekler(Bu hikâyede bir genç kızın eskiyi savunan nine-
kalesi bu akımın fikir temelini oluşturur. siyle çatışması vardır)
Buna Göre; Ünlü Hikâyeleri: Başını Vermeyen Şehit, Pembe İncili
Kaftan, Kütük, Bomba, Kaşağı, Teke Tek, Falaka, Kızıl
a)Milli bir edebiyat için milli bir gereklidir.
Elma Neresi
b)Konuştuğumuz dil, İstanbul Türkçe’si en tabii dildir.
Ali Canip YÖNTEM(1887–1967)
c)Yazı dili konuşma dili ile birleştirilirse edebiyatımız
Genç Kalemler dergisinde yazdığı makalelerle tanınan
yeniden canlanacaktır. Türkçe karşılığı olan kelimeler
yazar sade dille hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Sonra-
atılmalıdır.
ları edebiyat incelemeleriyle uğraşmıştır.
-----Türk milliyetçiliğine çok önem verilir. Tarihimize ve
Ziya GÖKALP (1876–1924)
milli kaynaklara yönelme görülür.
Milli Edebiyatın fikir temellerini kurar. Turancıdır.
------Sade dil, hece ölçüsü ve halk edebiyatından yarar-
Edebiyat değil fikir önemli olduğu için halk diliyle yaz-
lanma görülür.
mıştır. Türkiye’nin ilk sosyoloğu dur.
-------İstanbul dışına çıkılır ve Anadolu’dan konular
Şiirleri: Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat,
işlenir,Anadolu eserlerde bolca anlatılır.
Fikir Eserleri: Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek İslam-
-------Bu dönem roman ve hikâyesinde ülke sorunları
laşmak Muasırlaşmak, Türk Medeniyeti Tarihi, Türk
ele alınır.
Töresi, Malta Mektupları
------Darülbedayi kurulur ve tiyatro gelişir.
Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU (1889–1974)
-----Yazarların bilinçli olarak Anadolu’ya açıldıklarına
Fecr-i Ati edebiyatındayken ferdi milli edebiyatta top-
örnek olarak Refik Halit KARAY’ın Memleket Hikâyeleri
lumsal konuları işlemiştir. İlk eserleri mistik daha son-
ve Ebubekir Hazım TEPEYRAN’ ın Küçük Paşa’sı örnek
rakiler ise realisttir. Toplum için sanat görüşüyle eser-
verilebilir.
ler vermiştir.
-----Bu dönemin önemli şair ve yazarları: Ömer Seyfet-
tin, M.Emin Yurdakul, Hamdullah Suphi Tanrıöver,

21
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

*Romanlarında Tanzimat-cumhuriyet arası Türk top- Eserleri


lumundaki değişme, halk-aydın çatışmalarını işlemiş-
tir. Eserlerin tekniği sağlamdır, gözlemlerinde, tasvirle- İstanbul’un İç Yüzü: Başarısız bir romandır
rindeki realizmde başarılıdır.
Sürgün: Hatay’da yazar ve sürgün edilen siyasilerin ve
Eserleri Osmanlı sultanlarının yurt dışındaki maceraları anlatı-
lır.
Kiralık Konak: Bu romanda Tanzimat dönemindeki
nesil çatışması işlenir. Bu dede Naim Efendi ile torun Çete: Hatay’ın ülke topraklarına katılması konusunu
Seniha’nın çatışmasıdır. işler.

Nur Baba: Bu romanda tekkelerdeki bozuklukları an- Yezidin Kızı: Bu eserinde tabiat ve karakter tasvirleri
latmıştır., önemlidir.

Hüküm Gecesi: Osmanlı devletinin bozulan siyasi yapı- Anahtar: Kıskançlık üzerine yazılmış bir romandır.
sı işlenmiştir.
Diğer romanları: Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi,
Sodom ve Gomore: İşgal altındaki İstanbul halkının Dört Yapraklı Gonca, Sonuncu Kadeh
yabancı işgalci güçlere hoş görünme çabalarını işler.
Diğer Eserleri: Kirpinin Dedikleri, Deli, Sakın Aldanma
Yaban: Kurtuluş savaşı sırasında Anadolu’nun durumu İnanma Kanma, Kanije Müdafaası(Tiryaki Hasan Pa-
Ahmet Celal’ in ağzından anlatılmıştır. Hatıra defteri şa’nın başarışları anlatılır) tiyatro türündedir.
şeklinde oluşturulmuştur. Aydınların gözüyle Anadolu
Mehmet Emin YURDAKUL
anlatılır.
Kuru, yavan, tek düze ve sanatsız bir şiiri vardır. Onun
Bir Sürgün, Ankara, Panorama: Bu romanlar önceki
için önemli olan sanat değil öğreticiliktir. Sanat fikirleri
sıranın devamıdır. Panaroma’da Cumhuriyet kurulduk-
anlatmak için sadece bir araçtır.
tan sonraki kırk yıl anlatılır.
Türkçülük fikrini ilk ve yılmaz bir savunucusudur. Genç
Hep O Şarkı: Bu romanında önceki romanlarda bulu-
Kalemler den daha önceleri de sade dille eserler ver-
nan tarihi sıra yerine aşk konusunu işlenmiştir.
miştir.
Hikâyeleri: Milli Savaş Hikâyeleri, Bir Serencam, Rah-
Şiirleri:
met
Türk Sazı, Turana Doğru, Ordunun Destanı, Ey Türk
Diğer eserleri: Okun Ucundan, Erenlerin Bağın-
Uyan Tan Sesleri
dan(Mensur Şiir) Anamın Kitabı (Çocukluk Hatırala-
rı)Gençlik ve Edebiyat Hatıraları Reşat Nuri GÜNTEKİN (1889–1956)
( Hatıra) Zoraki Diplomat(Elçilik Hatıraları) Eserlerinde Anadolu ve Anadolu insanını işlemiştir. Dil
sade ve yapmacıksız günlük konuşma dilidir. Baba
Refik Halit KARAY (1888–1965)
mesleği askerlik kendi mesleği müfettişlik olduğu için
Fecr-i Ati edebiyatından Milli Edebiyata geçen yazar- Anadolu’yu iyi tanımıştır. Bundan Anadolu Notları
lardan birisidir adında gezi yazısı çıkar. Eserlerinde genellikle kahra-
man olarak öğretmenleri seçer.
İlk olarak KİRPİ ismini verdiği hiciv türündeki yazılarıy-
la tanınır ve bu yazılarından dolayı Anadolu’nun çeşitli Eserleri
yerlerine sürülür. Bu Anadolu sürgününden Memleket
Çalıkuşu: Feride adındaki genç öğretmenin Anado-
Hikâyeleri adlı gezi yazısı eseri ortaya çıkar.
lu’daki sıkıntılar anlatılır.
Ankara hükümeti aleyhine yazdığı yazılar nedeniyle
Yeşil Gece: Eski eğitim sistemi ve dini kötüye kullanan-
yurt dışına Hatay’a sürülür. Bu sürgünden de Gurbet
lar eleştirilir.
Hikâyeleri çıkar.
Miskinler Tekkesi: Dilenciler konu alınmıştır.
Eserlerini konuşma diliyle yazmıştır. Gözlem ve hiciv
yeteneği güçlüdür.

22
FATİH ÖRNEKKOL - 11.SINIF TÜRK EDEBİYATI NOTLARI

Acımak: Bu roman geriye dönüş tekniği ile yazılmıştır. Ahmet Hikmet MÜFTÜOĞLU
Zehra babasının ölümünden sonra onun not defterini
bulur ve okur. İlk önce Servet-i Fünun yolunda ağır bir dili vardı. Son-
radan çok sade eserler vermiştir. Hayatının ikinci dö-
Diğer Romanları: Dudaktan Kalbe, Kızılcık Daları, neminde Türk tarih ve medeniyeti, Türk ruhu üzerine
Damga, Akşam Güneşi, Eski Hastalık, Bir Kadın Düş- eserler vermiştir.
manı, Değirmen, Kavak Yelleri, vb.
Gönül Hanım: Bu romanında Göktürk yazıtlarının ince-
Hikâyeleri; Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Eski Ah- lemeye giden kişiler, in başından geçen olaylar anla-
bap, Boyunduruk tılmaktadır.

Tiyatro Eserleri: Balıkesir Muhasebecisi, Eski Borç, Haristan ve Gülistan: Batı tarzında ilk masal sayılabile-
Hançer. cek eserdir.

Gezi: Anadolu Notları Çağlayanlar: Milli kültürle yoğrulmuş hikâyeleri içerir.

Halide Edip ADIVAR (1884–1964) Hamdullah Suphi TANRIÖVER

Eserlerinde idealize edilmiş kadın kahramanlar çoktur. Milliyetçi bir yazardır. Kuvvetli bir hatiptir. Hitabetleri-
Konu olarak kurtuluş savaşı, çocukluk anıları ve aşk ni Dağ Yolu adlı kitabında derlemiştir. Düz yazılarını
önemlidir. Eserleri gittikçe olgunlaşır. Dil yapısı olduk- Güne Bakan adlı kitabında derlemiştir. Milliyetçiliğin
ça bozuktur. İlk önce İngiliz mandacılığını savunur da- yayılmasında büyük emeği geçmiştir. İstiklal Marşımızı
ha sonra milliyetçiliğe geçer. Eserlerini Türkçe yazar- mecliste okuyan kişidir.
ken zorlanmıştır.
Yahya Kemal BEYATLI (1884–1958) (BAĞIMSIZ)
Sinekli Bakkal: Romanında karagöz oynatan kız Tev-
fik’in kızı Rabia, Müslüman olan İtalyan Pregrini’yle Milli edebiyat akımına göre eser vermemiştir. Türk
evlenir. Bu roman İngilizce yazılmış olup sonradan edebiyatında parnasizmin en önemli temsilcisidir.
Türkçeye çevrilmiştir. (Rabia doğuyu temsil eden bir İstanbul sevgisi eserlerinde önemli bir yer tutar. İstan-
kızdır) bul hayranlığı ve şarkı yazması bakımından Nedim’le
benzerlik gösterir. Şekil güzelliğine, ahenge ve kafiye-
Handan: Bu roman mektup türünde yazılmıştır. Yanlış ye büyük önem vermiştir. Aruzu Türk aruzu haline
Batılılaşmayı anlatır. Psikolojik romandır. getiren şairlerdendir. Ok şiiri dışındaki bütün şiirlerini
aruz ölçüsüyle yazmıştır. Türkçeyi kullanmada başarılı
Vurun Kahbeye: Anadolu’daki vatansever bir genç olup Osmanlı devrine hayrandır. Yaşadığında hiçbir
öğretmen kıza dini kötüye kullanan vatan hainlerince kitabı yayınlanmamıştır. Şiirde olduğu gibi düz yazıda
iftira atılması ve bu öğretmenin linç edilmesi anlatılır. da başarılıdır.
Diğer Romanları: Eğil Dağlar: Kurtuluş Savaşı sırasındaki izlenimlerini
anlatır.
Seviye Talip, Yeni Turan, Kalp Ağrısı, Heyula,
Zeyno’nun Oğlu, Döner Ayna Aziz İstanbul, Edebiyata Dair diğer nesir türü eserle-
rindendir.
Akile Hanım Sokağı, Sonsuz Panayır, Yol Palas Cinayeti
Şiir Kitapları
Hikâyeleri
Kendi Gökkubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyla, Rubailer,
Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, Kubbede Kalan Hoş
Hayyâm'ın Rubailerini Türkçe Söyleyiş, Bitmemiş Şiir-
Seda
ler.
Hatıra Eserleri
*Nedimden sonra en güzel şarkı yazarıdır.
Mor Salkımlı Ev(Çocukluk Hatıraları)Türk’ün Ateşle
İmtihanı(Kurtuluş Savaşı Hatıraları) www.edebiyatogretmeni.org
*****Tiyatro: Kenan Çobanları****
Türk Edebiyatı - Dil ve Anlatım
Dersleri kaynak Sitesi

23

You might also like