Professional Documents
Culture Documents
Sinematografi
Sinematografi
Kurguya giriş
Nuri Bilge Ceylan, “İklimler” filmiyle Altın Portakal’da da en iyi kurgu ödülünü aldığına şaşırmıştı çünkü çok az kesme
vardı.
Hitchkok’un Rope (ip) filminde çok az kesme var ve tüm film tek bir çekimmiş gibi gösteriliyor. Buna benzeyen bir
Türk filmi, Derviş Zaim’in Nokta isimli filmidir. (Tuz Gölü’nde çekilmiştir.)
Match Cut: bir sonraki sahnede karakter yine ekranın aynı kısmında yer alıyor, bir uyum var vb.
Kayıt: 18 Nisan 2023
Cuaron sinemasının en büyük özelliği, kamerayı bireysel karakterden uzaklaştırıp genele ve topluma çevirmesi.
Çerçevede gördüğümüz her şeyin bir anlamı ve referansı olduğunu söylüyor Yönetmen.
Çarlık Rusya’sında rejim altında ezilen insanlara ateş açılması ile mezbahada katledilen hayvanların arka arkaya
gösterilmesi.
Tez+antitez=sentez oluyor.
Fransız sinemasının dev aktrislerinden Emmanuel Riva (Hiroşima Sevgilim), anne rolünde oynuyor.
SES:
İlk olarak 1927 Caz Şarkıcısı filmiyle ses hayatımıza giriyor. Sesli dönem kadınların sinema sektöründen dışlanmasına
da yol açtı.
RENK:
Chris Marker: Sibirya’dan Mektup (1958) filminde aynı görüntünün üzerine 3 kez hikâye yazılmış ses ile.
Singing in The Rain filminde sesli döneme geçişin bir parodisi var, mikrofonu nereye saklasalar problem oluyor. Kadının
kalp atışlarını kaydediyor vb. �
Zeki Demirkubuz’un Üçüncü Sayfa filminde karakterin dudakları duruyor ama dublaj konuşmaya devam ediyor. Bu da
değişik bir yabancılaşma etkisi yaratıyor.
Renklerin Dili:
Renkler çok güzel kullanılmış. Irklar arasındaki gerilimi en iyi şekilde işlemek için renkler kullanılmış.
Kayıt 09 Mayıs 2023
Fatih Akın, sırf rahat oynasın diye -ilk filmi diye- oyuncusu Sibel Kekilli için filmi sıralı çekmiş.
Persona, hem biçimsel hem de tematik yapıdaki farklılıkları nedeniyle bir "sanat filmi” niteliğindedir.
Film karakterlerin psikolojik, felsefi anlamda "varoluş"u sorgulamaları nedeniyle derin anlamlar içerir.
Persona'daki “varoluş”, kadınların erkek egemen toplumda kendilerine biçilen toplumsal rollere, personalara (takınılan
kimlik) ve bunların reddine ilişkin bir "varoluş" niteliğindedir.
Filmin teması, şüphesiz birileri tarafından kaset gönderilmesi değil, steril, entelektüel bir batılı Fransız ailesi üzerinden
batının sömürgeciliği, iki yüzlülüğü ve katliamlarının (Fransa’nın Cezayirlilere yaptığı Paris Katliamı) eleştirisidir.
Saklı sonuna kadar bizi kuşku içinde bırakır. Belki de şunu söyler: “Yanlış kişileri suçlayarak kendi suçlarımızdan
arınamayız. Birilerini kurban olduğumuza inandırsak bile kurbanlaştırdığımız kişileri unutamayız.”