Professional Documents
Culture Documents
YÖNETİCİLERİN ETİK
AÇIDAN SORUMLULUKLARI
ÇALIŞANLARA KARŞI
SORUMLULUKLARI
İşletme amaçlarına çalışanlar sayesinde
ulaşılmaktadır. Bu bağlamda kurumun en
temel kaynaklarından biri çalışanlardır.
İşletmede çalışana sağlanan hakların derecesi
sadece kanuni bir zorunluluk değil, aynı
zamanda etik bir sorumluluktur. İşverenin
işçiye karşı etik sorumlulukları şunlardır;
1. Uygun (Pozitif) bir çalışma ortamı
sağlamak
Emniyetli, sağlık koşullarına uygun, her şeyin
yerli yerinde olduğu, temiz, düzenli, çevre
koruma sistemlerinin çalıştığı fiziksel bir iş
ortamı oluşturulmalıdır. İşverenler,
havalandırma, sıcaklık, aydınlatma, tuvalet, ve
dinlenme tesisleri ile refah gereksinimlerini
karşıladığından emin olması gerekmektedir.
Havalandırmanın ve sıcaklık derecesinin insan
sağlığı için uygun seviyede olması; çalışılan
yerin yeterince aydınlatılması; serinletici
önlemlerin alınması; soğuk havalarda işyerinin
yeteri kadar ısıtılması; çalışma ortamının fazla
gürültülü olmaması; çalışma ortamının hijyenik
olması; bu bağlamda örnek olarak verilebilecek
genel koşullardır. Ancak çalışma şartları
genelde birçok çalışan için, ideal şartlardan
daha düşük seviyede olmaktadır. Isı, nem ya da
gürültü seviyeleri çok yüksek; havalandırma ya
da ışıklandırma düşük olabilmekte ve işyerleri
toz duman içerisinde olabilmektedir.
İşveren; işletmenin faaliyet alanı için gerekli
olan makine cihaz ve her türlü alet ve aracı,
günün koşullarına ve ihtiyaç duyulan oranda
temin etmeli ve düzenli bakımlarını
yaptırmalıdır. Bozulan makine ve cihazları
tamir ettirmelidir. Tamamen kullanım dışı
olan alet, cihaz ve makinaların işletmenin
imkânları dâhilinde yenilenmesini
sağlamalıdır.
2. İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Korumak
İşveren iççilerin sağlığını ve güvenliğini korumak
için mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi
verilmesi dahil gerekli her türlü önlemi almak,
organizasyonu yapmak, araç ve gereçleri sağlamak
sorumluluğundadır. İşveren, sağlık ve güvenlik
önlemlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi
ve mevcut durumun sürekli iyileştirilmesi amaç ve
çalışması içinde olmalıdır. İşçi sağlığı, çalışanların
işin yürütülmesi nedeniyle ortaya çıkabilecek
meslek hastalıklarından korunması için yapılan
sistematik çalınmaların tümünü kapsar.
Çalınanların fiziksel ve psikolojik olarak güvenli
olduğu bir ortam yaratmak, çalışanların değerli
olduğunu göstermek için iyi bir yoldur. İşyerinde
çalışanların sağlık ve güvenliğine önem vermek,
iş görenlerin kendi sağlık ve güvenliklerine önem
vermelerini desteklemek özellikle çalışanların iş
tatmini sağlamak açısından önemlidir. Güvenlik
önlemleri alınmış bir iş ortamında çalışmak her
şeyden önce, işçilerin moral yönünden güvenli ve
sağlıklı olmasını getirecek, böylelikle üretim
sürecine uyum sağlayarak işgücünün verimli bir
şekilde çalışması, psikolojik ve ruhsal yönden
sağlıklı ve tatmin edici olacaktır.
İşyerindeki tehlikeli çalışma ortamlarındaki
riskleri azaltmak için; gerek işverenler gerekse
yöneticiler, yapılan işle ilgili potansiyel tehlikeler
hakkında çalışanlara gerekli bilgileri
vermelidirler. Tehlikeli işlerle ilgili eğitimler
düzenleyerek iş hakkındaki uzmanlıklarını
arttırmak, konuyla ilgili talimat yayınlamak ve acil
durum planları hazırlayarak işletmenin her
kademesindeki çalışanların bu konudaki
ciddiyetini yaptıkları işte göstermelerini
sağlamalıdırlar. İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerinin etkin bir biçimde sürdürülmesi için
işçilerin bilgilendirilmesi esastır.
İş kazaları ve meslek hastalıkları insandan değil
işin yapılış şeklinden kaynaklanması nedeniyle
bunları eğitimler ve işe uygun işçi seçimi ile
önlemek mümkündür. Çalışanlar yaptıkları işin
niteliğine uygun eğitimleri alarak işbaşı
yaptırılmalılardır. İşyerinde meydana gelebilecek
tehlike ve riskler konusunda bilgilendirilmelidirler.
Bu bilgilendirmeler iş güvenliği uzmanları ve işyeri
hekimlerince çalışanlara verilecek yazılı, sözlü veya
görsel eğitim yöntemlerinin kullanılması ile hayata
geçirilmelidir. Eğitim özellikle; işe başlanmadan
önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş
ekipmanlarının değişmesi halinde, yeni teknoloji
uygulanması halinde, yapılmalıdır.
İş kazası oluşmaması için gerekli koşullar şu
şekilde sıralanabilir:
Makine koruyucularının eksiksiz olması;
kişisel koruyucuların çalışana verilmiş olması;
olumsuz çevre koşullarının ortadan kaldırılması,
makinelerin uygun yerleştirilmesi, uygun ve
yeterli aydınlatma,
aşırı gürültünün önlenmesi,
uygun havalandırma,
ergonomik araç ve gereçlerin kullanılması,
işyeri hijyeninin iyi olması,
zeminin kaygan olmaması,
kapıların çalışma alanı dışına doğru açılması vb.
3. İşçinin Hak Ettiği Ücretin Ödenmesi
İşverenin ve yöneticinin etik açıdan en önemli
sorumluluğu; işçinin yaptığı çalışmanın karşılığı
olan ücretin adil bir ücret sistemi ile belirlenip
zamanında ödenmesidir. Ücret iktisadi ve sosyal
boyutu olan bir fiyatlamadır. Bu nedenle hem
çalışanın hem de işletmenin yararına olacak
modern bir ücret sistemi oluşturularak bu sisteme
göre ücretler belirlenmelidir. Ayrıca ücret,
işletmede üretkenlik ve verimliliği artıran ve de
çalışanları işletmeye bağlayan bir ekonomik
özendirme aracı olarak nitelendirilmektedir.
İyi bir ücret sisteminin kazanımları şunlardır;
Sektörün nitelikli çalışanlarını işletemeye
çekilmesini sağlar
Mevcut çalışanları elde tutar
Çalışanın motivasyonunu sağlar
Örgüt performansının yükseltilmesini sağlar
İşletme açısından dengeli işçilik maliyetleri
sağlar
Ücret programı oluşturulurken aşağıdaki
ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır:
Eşit işe Eşit Ücret İlkesi: Yapılan işin niteliği ve
gerçekleştirilebilir:
Pazarlık: Bu yöntem tarafların her ikisinde de kendi
görüşleri fikirleri dışında karşı tarafın görüş ve
fikirlerine hak vermeleri sonucunda geçerlidir. Bu
takdirde anlaşmanın her iki tarafa da yarar
sağlayacağının bilincinde oldukları için karşılıklı
olarak her iki tarafa ya bir yöneticinin başkanlığı
altında ya da sadece kendi aralarında yaptıkları
toplantılarda ödün vermeye ve pazarlık yapmaya
yanaşırlar. Karşılıklı ödünler sonucunda bir noktada
anlaşmaya varan taraflardan hiç biri mağlup ya da
galip değildir. Ancak her iki taraf da anlaşmadan
hoşnuttur. Örneğin, işçi-işveren ilişkilerinde toplu
pazarlık görüşmeleri, işletmelerde satın alma ve
satış görüşmeleri.
Üçüncü Tarafın Müdahalesi: Taraflar kendi
aralarında anlaşamıyorsa ve yönetici de onları
ikna edemiyorsa bu takdirde objektifliğine
güvenilen bir üçüncü kişinin veya grubun
hakemliğine başvurulabilir. Hakemin, tarafların
her ikisinin de güvenini kazanmış ve tarafsız
olarak hareket edeceğine inanılmış bir kimse
olması gereklidir. Hakemin kararı ne olursa
olsun her iki tarafında bunu saygı ile
karşılaması çözümün etkinliğinde temel
koşuldur.
Oylama: Anlaşamayan tarafların demokratik bir
süreçle sorunu “ çoğunluk kazanır “ ilkesine göre
çözmeleri söz konusudur. Teknik, demokratik
olmasına karşılık, güçlü olanın zayıf olana üstün
gelmesiyle azınlığı susturabilir.
Orta yolun bulunması: Geçerli bir çözüm yolu
bulunana kadar farklı hususların çatışmalı taraflarca
paylaşılmasına yöneliktir. En önemli farklılıkları
paylaşma yollarından biri, iki zıt seçenek arasında
orta yolun bulunmasıdır. Yine çatışmalı tarafların
fiziki olarak birbirlerinden ayrılmaları birbirleriyle
uyumsuzluk gösteren tarafların rotasyona tabi
tutulması; çatışan tarafların ortak bir üste bağlı
olmasının önlendiği yeni örgüt şemalarının çizilmesi
bu tekniğe girer.
Çatışmalara Kalıcı Çözüm Yöntemleri
1. Yapısal Değişiklikler Yapmak: Örgüt
yapısını değiştirmesini temel alır. Bu
yöntemde çatışmanın nedenine göre farklı
yollara başvurmak mümkündür. Bu yollar
arasında rotasyon, koordine edici mevkiler
oluşturma, grup ya da örgütün sınırlarını
genişletme ve çatışma kaynağını ortadan
kaldırılması sayılabilir. En çok kullanılan
mekanizma koordinasyon yöntemi emir
komuta zinciridir.
Genelde çatışan, birbirine karşı düşmanca
duygular besleyen gruplar birbirlerine
doğrudan bağımlı olmadığında sınırların
daraltılması daha uygun olabilir. Yani fiziksel
olarak grupları ayırma en iyi çözümdür.
2. Görev ve Sorumlulukların Belirginleştirilmesi:
Olumsuz sonuçlar doğurabilecek çatışmayı
engellemek için uygulanabilecek en iyi
yöntemlerden biri her bireyden ve alt gruptan
olan beklentilerin açıkça ortaya konmasıdır. Bu
yaklaşım performans seviyelerinin
belirlenmesini, otorite-sorumluluk ilişkilerinin
belirlenmesini ve politika, prosedür ve kuralların
açığa kavuşturulmasını da içerir. Elbette ki işten
olan beklentilerin yöneticinin aklında açıklıkla
yer alması yeterli değildir. Astlar, içinde
bulundukları durumda kendilerinden ne
beklendiğini iyice kavramalıdırlar.
3. Ortak Hedeflerin Oluşturulması: Astların
hedeflerinin yapılandırılması çatışma
yönetiminde bir başka etkili yapısal yoldur. Bu
amaçlar gerçekleştirilebilmesi için iki veya
daha fazla bireyin, grubun veya departmanın
bir araya gelmesini gerektiren amaçlardır.
Burada yatan düşünce, tüm tarafların
çabalarını aynı hedefe doğru kanalize
etmektir.
4. Haberleşme Kanallarının Attırılması:
Çatışmaların örgütteki haberleşme
yetersizliklerinden kaynaklandığı durumlarda
haberleşmenin arttırılması sonucu, örgütsel
ilişkiler gelişip tarafların birbirleri ile ilgili
bilgileri artacağından; yanlış anlamalar
azalacak, beklentilerde doğruluk sağlanacak
ve ön yargılı davranışlar ortadan
kaldırılabilecektir.
D.Ödüllendirme
Yönetim bu araçlar sayesinde bireyin arzu ve