You are on page 1of 15

İSLAM DÜNYASI

MATEMATİKÇİLERİ
Günümüzde ulaştığımız bilim düzeyine her
uygarlığın katkısı olmuştur. Greklerin
kendilerinden önceki uygarlıklardan alarak
geliştirdiği bilimsel miras, Orta Çağ’da İslam
dünyası tarafından işlenip Hint ve Çin
kültürlerinin kazanımlarını da içerecek
şekilde geliştirilmiştir. O dönemlerde
Müslüman bilim insanlarının yaptığı
araştırmalar ve keşifler dünya bilim mirasını
ciddi şekilde zenginleştirmiştir.
İslam dünyasında 8. ve 14. yüzyıllar arasında yetişen
matematikçiler önceki uygarlıklardan devralınan cebir ve
geometriye ilişkin problemler üzerine çalışarak matematik
tarihine büyük bir katkı sağlamıştır. Bu dönemde
gerçekleşen asıl devrimci gelişme Arap alfabesinin
harflerinden oluşan harf rakam sistemi (ebced) yerine
Hint rakamlarının kullanılmaya başlanmasıdır.

Bu dönemlerde yaşamış olan Hârezmî, Câbir İbn Hayyân,


Sâbit İbn Kurrâ, Ebu Kâmil Şûcâ, el-Kerecî, el-Cevherî,
İbn el-Heysem, Ömer Hayyâm ve Nâsirüddîn-i Tûsî gibi
matematikçiler hem İslam dünyasında matematiği
geliştirmiş hem de yazdıkları eserlerle Batı’daki büyük
gelişmelerin kaynağını oluşturmuşlardır.
Her türlü bilimsel etkinliğin aslında matematiğe
dayandığı ve matematik olmadan varlığın bilgisini
edinmenin mümkün olmadığı düşüncesini
benimseyen ve bilim topluluklarına telkin eden
kimyacı Câbir İbn Hayyân’dır (722-808). Câbir İbn
Hayyân’a göre, evren geometrik bir yapıdadır ve
evrendeki varlıkların ileri düzeydeki
organizasyonunda noktalar halindeki sayılar çizgiyi,
çizgiler yüzeyi, yüzeyler cisimleri oluşturur. Dört
unsur veya dört sıvı gibi nitelikleri geometri
aracılığıyla ifade etmeyi deneyen Hayyâm, bu
düşüncesini Eukleides’in Elementler’ine
dayandırmıştır. Abbas İbn Said el Cevherî, Sâbit İbn
Kurrâ ve İbn el-Heysem Eukleides’in beşinci
postulasını açıklamaya çalışanlardan birkaçıdır.
Bu konuda el-Cevherî “iki düz çizgiyi herhangi bir
üçüncü çizgi kestiğinde karşılıklı açılar eşit ise, bu
durumda doğrular birbirlerine paraleldir ve eşit
uzaklıktadır” derken,

İbn el-Heysem postulayı “bir düz çizgiye olan sabit


uzaklığın çizgileri yine düz çizgilerdir” biçiminde ifade
etmiştir. Bu ifade 18. yüzyılda Avrupalı matematikçilerin
benimsediği çözüm şekli olması bakımından değerlidir.
Konuya yeni bir yaklaşım denemesinde bulunan Ömer
Hayyâm’ın (1048-1131) taban açıları dik, kenarları eşit
olan bir dörtgende, dörtgenin geriye kalan iki açısı
hakkında üç hipotez ileri sürerek getirdiği yaklaşım ise
18. yüzyılda İtalyan matematikçi Girolamo Saccheri
(1667-1733) tarafından tekrarlanmıştır.
Paralel postulasıyla ilgilenen bir diğer bilgin
de Nâsirüddîn-i Tûsî’dir (ö. 1274).
Düşüncelerini“eğer bir düzlemde bulunan
iki düz çizgi bir yönde birbirlerinden
ayrılarak uzayacak olursa, kesişmeden
yönlerine devam edemezler” diye ifade
eder. Bütün bunlar sonuçta insanlığı
Eukleides dışı geometrilere götüren yolu
hazırlamıştır.

Geometrinin yanı sıra benzer gelişmeler


cebir alanında da gerçekleşmiştir.
Dönemin bir başka matematikçisi ise Sâbit İbn Kurrâ’dır.
Yunanca ve Süryanice bilen Kurrâ, Apollonios, Arkhimedes,
Eukleides ve Ptolemaios gibi Yunan bilginlerin önemli
yapıtlarını Arapçaya çevirmiş ve bazılarını yorumlamıştır.
Ptolemaios’un Almagest’i için yaptığı yorumda, sinüs
teoreminin tanımını vermiş ve bu teoremi astronomiye
uygulamıştır. Sâbit İbn Kurrâ aynı zamanda cebiri geometriye
başarıyla uygulayarak x2+bx=c, x2=bx+c ve x2+c=bx
denklemleri için daha önce  Hârezmî’nin vermiş olduğu
çözümlerin kanıtlarını Eukleides’in Elementler’ine dayandırmış,
yani Hârezmî’nin geometrik çözümleri ile Eukleides’in
teoremleri arasında bağlantı kurmuştur. Onun dikkat çeken
diğer bir yönü de, Çinlilerden sonra sihirli kareleri inceleyen
ilk matematikçi olmasıdır. Bir açının üçe bölünmesi
problemiyle de uğraşmış ve Pythagoras teoreminin genel bir
kanıtını yapmıştır. Sâbit İbn Kurrâ trigonometri ile de
ilgilenmiş ve bugün sinüs teoremi olarak adlandırılan kesenler
teoremini geliştirmiştir.
İslam dünyasının ileri gelen diğer matematikçilerinden
bazıları geçen haftalarda verilmiş olup bir kısmına daha
değinelim:

İBN-i SİNA  (Afşana 980 -Hemedan 1037):

Batıda Avicenna adıyla bilinen büyük fizikçi, filozof,


matematikçi ve hekim. Matematikte sayılar kuramını
Diophantus yöntemleri üzerine kurarak, bu teoremlere
önemli ekler yaptı. Bir tam sayının 9'la bölümünden
kalan artıkları bilindiğinde, bu sayının karesinin ve
kübünün 9'la bölümünden kalan artıkları bulmak üzerine
geliştirdiği yöntem meşhurdur. Esas ününü, felsefe ve
tıp alanında yapmıştır.
EBÜ’L VEFA  (Buzcan 940 - Bağdat 998)

Matematik tarihinde önemli yeri olan,Türk İslam dünyasının önde gelen
matematik astronomi bilginidir.Özellikle bugün Trigonometride görülen pek
çok , temel tanım, kavram ve formülleri bilim dünyasına ilk sunan
bilgindir.Objektif olarak yazılmış matematik ve astronomi tarihi kitaplarında
adını görmek mümkündür.

Trigonometri,geometri ve astronomi ile ilgili çok sayıda eseri vardır. Bu eserleri


Batı dünyasında uzun yıllar incelenmiş, tercümeleri yapılmış ve hakkında çok
sayıda eser ve makale yayınlanmıştır.

Özellikle küresel trigonometride sinüs konusunu bilimsel bir düşünce içinde ilk
inceleyen Ebu'l Vefa'dır. Tanjant çizgilerini düzenlediği gibi, trigonometriye
Sekonder ve Cosekonder tanım ve kavramlarını da sokmuştur. Aynı zamanda
trigonometrinin 6 esas eğrisi arasındaki trigonometrik oranları da ilk kez
belirtmiştir. Bu oranlar, bugün trigonometride, grafiklerin tanımında aynen
kullanılmaktadır. Zamanına kadar hiç bir Matematikçi'nin yapamadığı incelikte,
trigonometrik çizelgeler düzenlemiştir. Astronomik gözlemler için gerekli olan
sinüs ve tanjant değerlerini gösteren çizelgeler 15'er dakikalık aralarla
hazırlanmıştır. Trigonometri'ye tanjant tanımını zıl (gölge) adı altında ilk kez
kazandırıdı. Batı bilim dünyasında sinüs ve tanjant kavramlarının kullanılmasına
öncülük eden Matematikçi olarak Alman John Müller belirtmektedir.
Ebül Kasım El Macrîtî  ( ? - 1007 /8)

Ebü'l Vefa ekolünden gelen Arap matematikçi. Astronomi, geometri ve sayılar
teorisi (özellikle dost sayılar) üzerine çalışmalarıyla bilinir. Bu konularda
zamanına göre orjinal görüş, düşünce ve buluşlarıyla üne kavuşmuştur.

Tarihinde ilk ciddi yüzey hesaplarını yapan kişidir. Yıldızların hareketini izlemiş
ve Batlamyus'un ünlü Almagest üzerinde çalışmıştır. Makriti, İslam Ülkelerini
dolaşmış Arapça ve Yunanca birçok eseri toplamıştır. Bu eserleri inceleyip,
Astronomi üzerine eserler yazmış ve Endülüs'de astronomi bilimini en yüksek
düzeye getirmiştir.

Kurtuba'da bir okul kurmuş ve birçok ünlü bilimadamı yetiştirmiştir. İbni Samh,
İbni Saffar, Kirmeni, İbni Haldun ve Zehravi bunlardan bazılarıdır. Bu
bilimadamları Makriti'nin çalışmalarını geliştirmişler ve kendi çalışmalarına
taban kabul etmişlerdir.

Yaptığı en ünlü çalışma, Harezmi'nin Astronomi tablosundaki yanlışları


düzeltmesidir. Ayrıca astronomi üzerine üç ayrı çalışmada bulunmuştur.

Matematik sahasında, Fi Tamami, Ilmi'l-Aded (Sayılar Teorisi) ve Mukmelat


(Ticari Hesaplar) üzerine kitaplar yazmıştır.
Eb-ül Cûd  (Muhammed ibn-i Leyt)

O da Ebü'l Vefa ekolünden yetişti. 7 ve 9 kenarlı düzgün
polinomların çizimi ve triseksiyon meselesine ilişkin buluşlarıyla
ün kazandı. Cebir denklemlerini tasnif etti. 1000 yılında yaşadığı
bilinir.

Müsteşrik M.Contor , O'nun için "Usta Bir Matematikçi ifadesini


kullanmıştır.

Emir Ebü Nasr:



El Biruni'nin hocasıdır. 1007 yılında en parlak devrini yaşayan
bu matematikçinin ünlü eseri El Mıcısti Eş-Şahi'dir. Nasireddin
Tusi'nin çok övdüğü Ebü Nasr'ın 1035 yılından önce öldüğü
biliniyor.
AHMET FERGANİ

9.yüzyılın başlarında dünyaya geldiği kabul edilen ünlü


matematik ve astronomi bilgini Ahmet Ferganî, çağının bilim ve
kültür merkezlerinden olan Türkistan’ın Fergana bölgesindendir.
861 yılında halife el-Mütevekkil tarafından Nil ırmağı kıyısında
yapılan ölçüm işlerini yürütmesi için Mısır’a gönderilen
Ferganî’nin, bundan sonraki yaşamı bilinmiyor.

Fergânî’nin astronomi ile ilgili eserlerinden altısı günümüze kadar


ulaşabilmiştir. Bu eserlerin en önemlisi Cevâmiu İlm-in Nücûm
vel-Hareket-is-Semâviyye’dir. Gök cisimlerinin hareketiyle ilgili
bir astronomi kitabı olan bu eserin yazma nüshası Oxford, Pâris,
Kâhire ve Amerika’da Pirinceton Üniversitesi Kütüphanesinde
bulunmaktadır. Diğer eserleri şunlardır: 1) Usûlü İlm-in-
Nücûm:Yıldızlarla ilgili bir eserdir 2) El-Medhal ilâ İlm-i Hey’et-il-
Eflâk 3) Kitâb-ül-Füsûl-is-Selâsin 4) Astronominin Unsurları 5)
El-Kâmil fil-Usturlâb 6) Fî San’at-il-Usturlâb…
Matrakçı Nasuh ( …. – 1564)

Türk, minyatürcü. Ayrıca matematik ve tarih


konularında kitaplar da yazmış çok yönlü bir
bilgindir. Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor.
Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin
devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları
vardır. Enderun’da okumuştur. Geometri ve
matematik alanındaki çalışmalar yapmış, uzunluk
ölçülerini gösteren cetveller hazırlamıştır. I. Selim
zamanında ona adadığı “Cemâlü’l-Küttâb” ve
“Kemalü’l- Hisâb” kitaplarını yazmış, kendi adıyla
anılan çarpma metotlarını ve modern matematik
öğretiminde öncü bir kitap kabul edilen bir referans
olarak Enderun’da okutulmuş. Napier gibi
matematikçilere ilham kaynağı olmuştur.
MOLLA LÜTFİ

15. yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıd


dönemlerinde yaşamış meşhur matematikçilerdendir. Sinan
Paşa’nın ve Ali Kuşçu’nun talebesi olmuş, Ali Kuşçu’dan
öğrendiği matematik bilgilerini Sinan Paşa’ya aktarmıştır.
Böylece Sinan Paşa, onun vasıtasıyla matematik öğrenmiştir.

ESERLERİ: Molla Lütfi’nin, çoğu Arapça olan eserleri 17.


yüzyıla kadar elden düşmemiştir.Taz’ifü’l-Mezbah (Sunak
Taşının İki Katının Bulunması Hakkında) adlı kitabı iki
bölümden oluşur. Birinci bölümde kare ve küp tarifleri,
çizgilerin ve yüzeylerin çarpımı ve iki kat yapılması gibi
geometri konuları ele alınmıştır. İkinci bölümde ise meşhur
Delos problemi incelenmiştir.Molla Lütfi, Mevzuatü’l Ulüm
(Bilimlerin Konuları) adlı eserinde de yüz kadar bilimi tasnif
etmiştir.
SALİH ZEKİ (1864 – 1921)

Salih Zeki Bey, 1864 yılında İstanbul’da doğmuştur.


Ortaöğrenimini Darüşşafaka’da görmüş, yüksek öğrenimini
Paris’te elektirk mühendisliği bölümünü bitirmiştir. Salih Zeki,
Darüşşafaka ve Mühendis Mektebi’nde matematik ve fizik
dersleri vermiştir. Bugünkü gerçek üniversitenin kurucusu Salih
Zeki’dir. Türkiye’ye, matematik, fizik ve fen derslerini batılı
yöntemleriyle ilk getiren odur. Türk gençlerine edebiyat kadar
matematiğe de değer vermek gerektiğini o aşılamıştır. İlk ve
ortaöğrenimin ihtiyacı olan matematik, geometri, cebir,
astronomi, trigonometri ve fizik kitaplarından başka binlerce
sayfalık, yüksek seviyedeki Darülfünun ders kitapları yazmış;
felsefi konularda telif-tercüme eserler bırakmış, bilim tarihi ile
ilgili incelemeler yayınlamış, bizzat Mizan-ı Tefekkür adlı bir
matematik kitabı yazmış, anıt bir eser olarak “Kamus-ı
Riyaziyat”ı hazırlayarak bunun ilk cildini yayınlamıştır.

You might also like