You are on page 1of 76

“OSMANLILARDA EĞİTİM”

• Osmanlı Devleti’nde toplum, yönetenler ve yönetilenler


(Reaya) olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

1 - YÖNETENLER: Bu sınıf, padişahın kendilerine dini ya


da idari yetki tanıdığı devlet görevlilerinden oluşuyordu.
Yönetenlerle, yönetilenler arasındaki en önemli fark,
yönetenlerin devlete vergi vermemesi, yalnızca
yönetilenlerin vergi vermesidir.
• Yönetenler, gördükleri vazife ve eğitime göre üç gruba
ayrılmıştır.
Osmanlı’da Yöneticiler Sınıfı

• Seyfiye
• İlmiye
• Kalemiye
• A) Seyfiye Sınıfı: Osmanlı toplumunda
askeri zümreyi ifade eder. Sadrazam,
vezirler, beylerbeyleri, sancakbeyleri,
kapıkulu zabitleri ve neferleri ile tımarlı
sipahiler ve deniz askerleri bu gruptandı.
• B) İlmiye Sınıfı: İlmiye, hadis, fıkıh, kelam
gibi din ilimleriyle meşgul olanlar topluluğu
demektir. Kazaskerler, şeyhülislam,
müderrisler ve kadılar bu gruptandı. İlmiye
sınıfı dini eğitim, şer'i adalet, noterlik, fetva
ve mahalli yönetim işlerine bakardı.
• C) Kalemiye Sınıfı: Büro veya daire
anlamına gelen, devlet kalemlerinde çalışan
her düzeydeki idari memurların oluşturduğu
gruptur. Nişancılar, reisülküttaplar ve divan
kâtipleri bu gruptandı. Kalemiye sınıfı,
devletin yazışma, maliye ve dışişlerine
bakardı.
İlmiye Sistemi
• Osmanlı ilmiye sisteminde çok katı bir ideolojik
çerçeve söz konusu değildir.
• Eğitim devletin tekelinde değil, ancak
güdümündedir.
• Eğitim kurumları şunlardır:
1. Sıbyan mektepleri
2. Medreseler
3. Tekke ve zaviyeler, camiler, aile
4. Azınlık ve yabancı mektepleri, kiliseler
5. Enderun mektebi
1. Medreseler güçlü eğitim
kurumları haline gelmişlerdir. Osmanlı
dönemi tamamen bir medrese dönemi
olarak da nitelendirilebilir.
2. Azınlık çocuklarının üst düzeyde
yönetici yetiştirildikleri Enderun adında
önemli bir eğitim kurumu vardır.
3. İlköğretim 19.yüzyılın sonlarına
kadar basit düzeyde kalmıştır.
4. Osmanlının son dönemlerine
kadar ilkokul üstü örgün eğitim
kurumlarında yalnızca erkekler öğrenim
görmüştür.
5. Eğitim-öğretimin temel amacı dindir. Müsbet bilimlere ilgi
bireyseldir, süreksizdir.
6. Eğitim-öğretim yöntemi aktarmacı ve ezbercidir.
7.Tanzimat dönemine kadar ücretsiz olan eğitim kurumları
tanzimattan sonra vakıf geliri bulunmayanlarda ücretli
olmuştur.
8.Azınlık ve yabancılara öğretim hakkı tanınmıştır. Bu Osmanlıyı
daha sonraları siyasi ve ekonomik sorunlara sürüklemiştir.
9.Türkçe , Arapça Farsça karışımı Osmanlıca denen yapay bir dil
geliştirilmiştir.
10.Yaygın eğitim; din adamları, ahlakçılar, edipler tarafından
yapılmıştır.
11. Eğitimde yenileşmelere önce askeri alanda başlatılmıştır.
KURULUŞTAN EĞİTİMDE İLK
YENİLEŞME HAREKETLERİNE
KADAR OSMANLI’DA EĞİTİM
Dönemin genel özellikleri
• Fatih dönemine kadar Osmanlı uleması
Şam, Mısır, İran ve Maveraünnehir
medreselerine yetişmiştir.
• Fatih döneminde felsefi ve bilimsel düşünüş
kısmen Osmanlı’lara girmiş olsa da hoş
karşılanmamış ve ferdi kalmıştır.
• İlk yüz elli yıl içinde öteki Türk devlet ve
beyliklerinde de öğretim ve bilime önem
verilmiştir.
Dönemin genel özellikleri

• Önceleri aktif ve gazi insan tipi gözde iken,


18.yy’dan itibaren orta ve pasif insan tipi
gözde olmuştur.
• Kahvehaneler bu dönemde ortaya çıkmıştır.
• Matbaa bu dönemin sonunda alınmıştır.
Osmanlıların İlk Dönemlerinde
Eğitim

• İlk Osmanlı hükümdarları bilimsever, bilim


adamlarına saygılı ve onları koruyan bir yapıya
sahiplerdi.
• İlk sultanlar çeşitli Türk ve İslam ülkelerinden
Osmanlı’ya bilim adamları getirdiklerinden,
birçok medrese kurulmuş ve gelişmiştir.
• Medreselerin önem dereceleri devlet merkezinde
bulunup bulunmamalarına göre değişmektedir.
Osmanlıların İlk Dönemlerinde
Eğitim

• Hükümdarların davet ettiği ya da Osmanlı


hükümdarlarının bilime değer verdiğini
bilerek gelen müderrisler büyük katkılar
sağlamışlardır. Kayserili Davut, Fahrettin
Acemi, Alaettin Tusi gibi.
• Fatih dönemine kadar medreselerde
okutulan dersler tam olarak bilinmese de
Selçuklulardaki ile aynı olduğu tahmin
edilir.
Çağdaş Türk Beyliklerinde

• Bu beyliklerin hükümdarları bilimseverdiler.


• Birçok eseri Türkçe’ye çevirtmişlerdir.
• Candaroğulları, eğitim ve bilime verdikleri
katkılarla büyük ün kazanmışlardır.
Çağdaş Türk Devletlerinde

• Timurlular devletinde, Timur’un torunu


Uluğ bey Astronomi ve Matematik alanında
kitap yazmış bilgin bir hükümdardı.
Semerkant’ta rasathane kurmuş, birçok
bilim adamını burada toplamıştı.
• Bu bilimsel ortamın oluşmasında Bursalı
Kadızade ve Ali Şir Nevai’nin de katkıları
olmuştur.
Çağdaş Türk Devletlerinde

• Ali Şir Nevai Türkçe’nin Farsça’ya


üstünlüğünü savunan Muhakemet-ül
Lugateyn adlı bir eser yazmıştır.
• Timurlulardan sonra İç Asya’da eğitim ve
bilim etkisini kaybetti. Yalnızca Ahmet
Yesevi’nin etkisi sürdü. Bu durum, eğitim
ve bilimden uzak kalan milletlerin zamanla
bağımsızlıklarını kaybettiklerini gösteren
bir örnektir.
Medreseler

• İlmiye sınıfının yetiştiği kurumlardır.


• Eğitimin her kademesine tekabül eden bir ilmiye sınıfı görevi vardır.
• Askeri sınıfın kalemiye katmanında görev alanlardan bir bölümü de
medreselerden yetişir.
• Medreseler ilk, orta ve yüksek düzeyde olmak üzere üç kısma ayrılabilir.
Prestij medreseleri olarak adlandırılan medreseler üniversite düzeyindeki
kurumlardır. Buralarda Danişmentler, müderrislerden ders alırlar.

• Danişmend: Medreselerde oda sahibi olabilmiş öğrencilere verilen isim


(bkz: asistan)
Medreseler
• Ders geçme/ tamamlama düzeni vardır.
• Medreseler Fatih döneminde daha sistemli hale getirilmiştir.
• Yalnız erkek öğrencilerin öğrenim gördükleri kurumlardır.
• Medreselerde üç tür bilime yer verilmiştir:
1. Dini-hukukî bilimler (tefsir, hadis, fıkıh, kelam…)
2. Müsbet bilimler (Ulum-u akliye denen felsefe, matematik, astronomi)
3. Alet bilimleri (ulum-u aliye denen sarf, nahif, mantık, belagat..)

Genel medreselerin yanında meslek ve ihtisas medreseleri de vardır


(Edirne’de açılan II: Bayezıd Darüşşifası, Darülmesnevi, Darükkurra
Fatih ve Süleymaniye medreselerinin
kuruluş ve öğretim düzeni

• Fatih’in kurduğu medreseler


• İstanbul’un fethinden hemen sonra 8 kiliseyi
medreseye çevirmiş; Bursa Muradiye müderrisi
Mevlana Alaettin Tusi’yi, Bursalı Hocazade ile
Mevlana Abdülkerim’i atamıştır.
• 1463-1471 yılları arasında bir cami ve iki yanında
Sahn-ı Seman ve Temimme denen medreseler ile
Muallimhane(darüttalim) denen ilkokul, kütüphane,
imaret ve aşevi, iki hamam, Darülşifa denen hastane,
misafirhaneler yapıldı ve Fatih Külliyesi adı altında
toplandı.
Fatih’in kurduğu medreseler

• Okutulan dersler hakkında net bilgi yoktur.


• Fatih ayrıca camiye çevrilen Ayasofya
kilisesinde ve Eyüp caminin yanına
medreseler yaptırmıştır. Ayasofya
medresesi Sahn derecesinde idi, daha sonra
daha da üstün sayılmıştır. Eyüp medresesi
ise Sahn ve daha aşağı sayılmıştır.
Süleymaniye medreseleri

• Kanuni Sultan Süleyman, İstanbul’da


Mimar Sinan’a Süleymaniye camii ve
külliyesini yaptırdı. Külliyede Darülhadis,
Darültıp, 4 adet genel medrese, bir sıbyan
mektebi, kütüphane, eczane, Darülşifa,
hamam, imarethane, misafirhane yer
almıştır.
Klasik Osmanlı Medrese Düzeni

• Medreselerin kesin süreleri yoktur, amaç


kitap bitirmektir. Yaklaşık iki yıl sürdüğü
düşünülmektedir.
• Ders anlatma, tartışma yöntemleri de
uygulanmakla beraber, esas olarak
ezberciliğe dayanan bir sistem vardır.
Fatih Külliyesi
Meslek ve İhtisas Medreseleri

• Darülhadisler, dini bilimlerin öğretildiği


• Darültıplar, tıp biliminin öğretildiği
• Darülmesneviler, Mevlana’nın
mesnevisinin okutulduğu
• Darülkurralar, Kuran’ı okuyan ve
ezberleyen kişileri yetiştiren eğitim
kurumlarıdır.
Medreselerin Etkinliği
• Ulema sınıfı yetiştirerek
• Sıbyan mektebi hocası yetiştirerek
• İmam, vaiz yetiştirerek
• Devlet memurlarını yetiştirerek
• Cer yolu ile
• Huzur dersleri ile
• Padişahın bir tür siyasal denetimi ile
• Bazı yöntemlerin etkisi ile
Medreselerin Bozulma Nedenleri
• Siyasetin bilim anlayışını baskı altında ve
dar kalıplar içinde tutması
• Her şeyin ve bilimin temelinde iman
esaslarının aranması
• Medrese sisteminin bilimsel gelişmeyi
zorlaştırıcı olması
• Batı ile karşılaştırma yapılmadığında içinde
bulunulan durumun fark edilmemesi
Medreselerin Bozulma Nedenleri

• Duraklama ve gerileme dönemlerinde


Rumeli’de alınan yenilgiler sonucu halkın
iç kesimlere göç etmesi, İstanbul ve
civarında düzensiz bir nüfusun
yoğunlaşması
• Devletin çeşitli kurumlarının bozulması
• Rüşvet, hatır-gönül ilişkilerinin çoğalması
Medreselerin Bozulma Biçimleri

• Öğretim ve yöntem alanında bozulma


• Müderrisliği atanma yönteminin bozulması
• Disiplin alanında bozulma
• Müderrislerin disiplininin bozulması
– Müderrislerin ıslahı
Medrese sisteminin 20.yy eğitim
düşüncesi ile karşılaştırılması

• Bina düzeni
• Burs ve sosyal yardımlar
• Programlar
• Kendi işini kendisi yapma
• Halktan kopmama
• Avrupa'da Rönesans ve Reform ile birlikte müspet bilimlerin
öğretimi giderek önem kazanmıştır. İlahiyat fakülteleri eski
saygınlıklarını yitirmişlerdir. Üniversite dışında bir çok bilgi buluş
yapmıştır.

• Polonyada Copernic, İngilterede Francis Bacon ve Newton, Fransada


Pascal, İtalyada Leonard de Vinci, Bruno ve Galile

• Avrupa'da Rönesansın ve Almanyada Reformun etkisiyle bilimsel


çalışmalar giderek artmış özgür düşünce ve akılcılık gelişmiştir. Bu
sırada Osmanlı devletinde Yavuz Sultan Selim Mısır fethi sonucunda
halifeliği getirmiştir. Bu artık Osmanlının resmi ideolojisine ulaştığı
en son noktadır.
• Osmanlı yönetimi kendisini ve dini siyasi düzenini ideal olarak
görmekte ve onu bozulmadan sürdürmeye başlamıştır. Bu da
Osmanlının her türlü yeni senteze değişime kendisini sıkı sıkıya
kapatma ve her türlü gelişmeye katı bir hale geldiği noktadır.
Osmanlılar’da ilköğretim

• Osmanlılarda da Selçuklularda ve öteki


İslam ülkelerinde yer alan mektep, küttap
adlı kurumlar vardı.
• Bu okullar vakıflara bağlı kurulur, ya da
velilerce devamı sağlanırdı.
• Türk Müslüman okullarında tek ders vardı:
Kuran’ın okunuşunun öğretilmesi
Fatih zamanından kalma bir sıbyan
mektebi
1-Sıbyan Mektepleri
• “Mektep”, “küttap adı altındaki en eski
ilköğretim kurumlarıdır.
• Genelde camii ile bitişiktir.
• Programlarında “Kur’an” temel derstir.
• 5-6 yaş grubu kız-erkek tüm öğrencilerin
gittiği halk okullarıdır.
• Disiplin deyince “falaka”, “yasemin cubuğu”
akla gelir.
Osmanlılar’da ilköğretim
• Bu okullara –aksi belirtilmedikçe- kız ve
erkek öğrenciler gidebiliyordu. Ancak
medreseye yalnızca erkekler devam
edebiliyordu.
• Fatih kendi mektebine yetim ya da fakir
çocukların alınmasını istemiştir. Okumayı
özendirmek için çocuklara giysi, para
kesesi, hediye verilirdi.
Osmanlılar’da ilköğretim

• Kuran anlamını bilmeden ezberletiliyor,


ancak dini bilgiler Türkçe veriliyordu.
• Disiplin anlayışı Batı’ya göre daha insaflı
olduğu düşünülse de dayak ağırlıklıydı.
Anne babalarda hocanın eli sopalı olanını
makbul görüyordu.
Sıbyan Mektebi Öğretmenlerinin
Yetiştirilmesi

• Fatih, sıbyan mektebi öğretmeni olacakların şu


dersleri okumasını istemiştir: Arapça, Sarf Ve
Nahiv, Edebiyat, Mantık, Adab-ı Mubahase, Usul-
i Tedris, Münakaşalı Akaid, Riyaziyat.
• Adab-ı Mubahase ile Usul-i Tedris (Tartışma
kuralları ve öğretim yöntemleri) derslerinin
okutulması o çağ için çok önemli bir yeniliktir.
Sıbyan Mektebi Öğretmenlerinin
Yetiştirilmesi

• Fıkıh dersinin genel medreselerde


bulunduğu halde öğretmen yetiştiren
kurumlarda bulunmayışı da dikkat çekicidir.
• Bu özelliklere bakarak, Fatih’in öğretmen
yetiştiren kurumların programlarını alanın
özeliklerine göre ilk kez düzenlemiş bir
program yapıcı olduğu söylenebilir.
Sıbyan Mektebi Öğretmenlerinin
Yetiştirilmesi

• Sıbyan mektebi hocaları, sosyo-kültürel


ortamla kaynaşmış ve toplumun bir parçası
olmuşlardır. Bu nedenle saygın, danışılan,
rehber kişilerdir.
Osmanlılar’da Saray Eğitim Ve
Öğretim Kurumları

• Enderun mektepleri, Şehzadegan mektebi ve


Meşkhanê’dir.
• Enderun mektepleri Hiristiyanlardan alınan
yetenekli çocukları güvenilir devlet adamı ve
asker yapma amacını güdüyorlardı.
• Padişah devlet gücünü yalnızca kendisine mutlak
şekilde bağlı, sadık ve minnet duyguları ile dolu
ve iyi yetişmiş kişilere teslim edebileceğinden
enderun mektepleri kurulmuştur.
Enderun-u Humayun (Edirne)
Enderun Mektebi (Saray Okulu)
Amacı: Hıristiyan tebaadan alınan yetenekli
çocukları iyi ve güvenilir devlet adamı ve asker
olarak eğitmektir.
İlk olarak II. Murad zamanında kurulmuş (1365),
Fatih döneminde bir sisteme oturmuştur.1909’a
kadar açık kalmıştır.
“Kul” sistemine dayalı bir öğretim kurumudur.
Osmanlılarda önemli devlet görevlerine bu
kurumdan yetişenler getirilmiştir. NEDEN?
Enderun Mektebi
• Enderun mektebine öğrenci olarak acemi oğlanlar
alınırdı. Bunlar iki şekilde sağlanırdı:
1. Pençik oğlanları: Savaşta esir alınan
çocukların beşte biri.
2. Devşirme oğlanları: 8-20 yaş arasındaki
çocuklardan uygun olanların seçilerek alınması.
Zamanla az da olsa Türklerden de devşirmeler
olmuştur.
Devşirme Oğlanları Nasıl Seçilirdi?
• Padişahın 3-5 yılda görevlendirdiği memurlar
tarafından Sırbistan, Arnavutluk,
Yunanistan,Bulgaristan, Bosna-Hersek,
Macaristan’daki Hıristiyan ailelerin çocukları
arasından seçilir. Seçim usulü şöyledir<.
1- Yakışıklı, sağlıklı ve zeki 8-18 yaşındaki oğlan
çocukları alınırdı.
2- Bazı ilkelerle devşirme usulü sınırlandırılmıştır.
Örneğin Türkçe bilenler, evli, anası-babası ölmüş,
tek çocuk olanlar seçilmezdi. Bir yerleşim yerinde
40 evden bir çocuk seçimi yeterli görülürdü.
Enderun Mektebi
• Enderun mektebinde üç tür eğitim-öğretim
yapılırdı:
1. Saray hizmetlerini fiilen yaparak saray
işlerini öğrenmek.
2. İslami ve bazı müsbet bilimler alanında
kuramsal bir öğrenim görmek.
3. Beden ve sanat eğitimi gibi alanlarda
yeteneğine göre bir eğitim almak.
Osmanlılar’da Saray Eğitim Ve
Öğretim Kurumları

• Şehzadegan Mektebi: şehzadelerin


ilköğretim gördüğü okul.
• Meşkhanê: yetenekli iç oğlanların musiki
öğrendikleri okul.
Osmanlı Hükümdarlarının Yetişmesi

• Hükümdarın oğlu olunca; sütten kesilinceye kadar


usta denen genç kızlar, sonrasında has odadan
ağalar görevlendirilirdi.
• Beş-altı yaşında muallim-i sultaniye teslim edilir,
Şehzadegan Mektebi’ne devam ederdi.
• Onbeş yaşında sancağa çıkarılır, lala refakatinde
bir sancak ya da vilayete yönetici olurdu.
Osmanlı Hükümdarlarının Yetişmesi

• Sancağa Çıkarılma Dönemi


• Kafeste Yetiştirilme Dönemi (1595- III.
Mehmet Dönemi sonrası)
• Şehzade tahta çıkınca kendisini yetiştiren
hocasını Hünkar hocası yapar, eğer
ölmüşse kendine başka bir hoca seçerdi.
Osmanlı’da Askeri Eğitim-Öğretim
Kurumları

• Bu kurumlar Acemioğlanlar mektepleri,


Mehterhaneler, Cambazhaneler ve çeşitli
askeri sanat mektepleridir.
• Acemioğlanlar mekteplerinde devşirmeler
eğitim görür, yetenekli olanları Enderun
mekteplerine diğerleri yeniçeri ocaklarına
gönderilirlerdi.
Osmanlılarda azınlık ve yabancı
okulları

• Osmanlılarda azınlıkların ve yabancıların


bir çok okul açtıklarını görüyoruz:
• Azınlık okulları
Rum okulları
Yahudi okulları
Ermeni okulları
• Yabancı okulları
Azınlık Okulları: Fatih İstanbul’u alınca öncelikle Rumlara ve Galata
Latinlerine daha sonra ermeni ve Yahudilere haklar tanımıştır.

,,
Azınlık kiliselerinin eğitime el atmalarının nedeni:

 Eğitim-öğretim dinsel faaliyetlerin içerisindedir.


 Kendilerini devlet gibi görme, toplumun tüm işlerine bakmaları

Rum okulları: fetihten önce ve sonra faaliyet gösteren Sıbyan mektepleri


vardır. Felsefe , ilahiyat, yunan dili, tıp alanında dersler okutuluyordu.

Ermeni okulları: 18. yy da okullaştılar. Eğitim anlayışları şu şekildedir.


 Öğretmen öğrencileri sözle eğitir dayak yasaktır.
 Öğretmenler vakit kaybetmeyip öğrencilerinin dersleriyle ilgilenir
 Öğrencilerin yalnızca Ermenice konuşmasını önem verilir.

Yahudi okulları: Osmanlıya gelişlerinde matbaayı da getirmişlerdir.İstanbul da


açtıkları okullarda İbranice, dil bilgisi, Musevilik, hesap, hendese ve tarih,
coğrafya okutmuşlardır.
Yabancı okullar: İlk olarak Fransaya (1535)tanınan daha
sonrada tüm batılı devletlerin yararlandığı kapitülasyonlarla
yabancı okullar meselesi söz konusu olmuştur.

• Osmanlıda açılan ilk yabancı okul Galatada Saint-Benoit


kilisesi yanında bir okul (1583)

• Galatada Saint-Georges kilisesi yanında bir okul

• İlk Protestan Amerikan okulu1824’te Beyrutta açılmıştır.

Amaç misyonerlik ile , dini amaçları taşan, ekonomik,


kültürel, siyasi boyutlarıyla başka bir ülkeye nüfus etmektir.
Osmanlıların memur yetiştiren
kurumları

• Medreselerde okumuş olanlar memur


olabilirlerdi. Ancak bazı devlet kurumları
kendi kurumlarında çalışacak olan personel
için ayrıca kurslar açabiliyorlardı.
– Bab-ı Ali Mektebi
– Bab-ı Defterdari Mektebi
– Bab-ı Fetva
– Bab-ı Seraskeri
Osmanlıların memur yetiştiren
kurumları

• Memur adaylarının bir daireye girip staj


görmelerine mülazemet, adaylara mülazim
ya da çırak denirdi.
• Bunlar genellikle çok düşük maaşla ya da
maaşsız olarak çalışır, staj görürlerdi.
Osmanlılarda halk eğitimi

• Osmanlılarda okullar dışında otodidakt


yetişmeye ve halk eğitimine imkan sağlayan
kurumlarda vardı.
• Camiler: genel eğitim ve konferans yeri
olarak ve siyasi eğitim yeri olarak
kullanılırdı.
• Tekke, zaviye ve dergahlar
3-Tekke ve zaviyeler, camiiler, aile
• Bu kurumlar, halk eğitiminde etkin olan ocaklardır.

• Tekke, dergah gibi yerler dini içerikli olsa da toplumda


değişik işlevler yüklenebilen kurumlarıdır.

• Siyasal muhalefetin geliştiği yerlerdir.

• Tekkelerden yetişenler, ancak tekke içinde görev


alabilmişlerdir.
3-Tekke ve zaviyeler, camiiler, aile
• Tekkeler zahiri ilimlerin tekkeler batıni ilimlerin
merkezidir. (Mutasavvıflar dinî ilimleri biri zâhir, diğeri
bâtın olmak üzere ikiye ayırır; hadis, fıkıh ve kelâm gibi
ilimlere zâhir ilimleri, tasavvufa da bâtın ilmi adını
verirler. )

• Medrese, içinde yer aldığı siyasal düzene açık bir


muhalefet niteliği almadıkça, tasavvufla uzlaşmaya açık
olmuştur.
Osmanlılarda halk eğitimi
• Cem evleri, yaran sohbetleri, sıra geceleri
• Kütüphaneler
• Sahaflar, kitapçılar
• Devlet adamlarının, zenginlerin konakları
• Bilginlerin, ediplerin, sanatçıların evleri
• Kahvehaneler
• Çırakların eğitimi
• Ortaoyunu, Karagöz
Osmanlılarda Eğitimin idari
teşkilatlanması

• Medreselerin merkezdeki üst yönetim


organları Ders Vekaleti kanalı ile
Şeyhülislamlık, Rumeli ve anadolu
Kazaskerliğidir. Taşrada müftü ve kadıların
yetkileri vardır. Medrese düzeyinde ise
yönetim, yetki ve sorumluluğu müderris ve
mütevellidedir.
Vakıfların Türk eğitim tarihindeki
yeri

• Vakıf, kişilerin özel servetlerini toplumun


yararına bağışlamaları, bu amaçla bazı
kurumlar meydana getirmeleri ve bu hukuki
sistemin adıdır.
– Örgün eğitimle ilgili vakıflar: Sıbyan
mektepleri, medreseler.
– Yaygın eğitimle ilgili vakıflar: Cami,tekke,
kütüphane vb.
Vakıfların Türk eğitim tarihindeki
yeri

• O dönemde vakıfların gelirinin devlet


hazinesinin yarısı olduğu düşünülürse,
halkın ne kadar yardımsever olduğu ve
eğitime katkı sağladığı anlaşılabilir.
Kûhistan hükümdarı Keykavus’un oğlu Geylan Şah’a
çeşitli konularda öğütler vermek amacıyla yazıp 1082’de
bitirdiği Kabusname Fars kültür ve eğitiminin bir ürünü
olmakla beraber önemli bir eserdir. İkinci Murat mercimek
Ahmet’e bu eseri Türkçeye çevirtmiştir.
Bu eser konuşmanın, yemek yemenin kurallarını, latife
yapmanın yolları ve sakıncalarını, cinsel ilişkinin hamama
girmenin usullerini, evlilik ve kadın hakkında bilinmesi
gereken şeyleri ele alır.
-Çocuk eğitimi
-İlim istemek
-Vezirlik kuralları
-Padişahlık kuralları
İran edebiyatının önemli eserlerinden olan Gülistan ve bostan
ahlaki terbiyevi kitaplardır. Gülistan ve Bostan 1928’e kadar
okullarda farsça dersi okuma kitabı olarak okutulmuştur. Gülistan
farsça öğrenmek için medrese öğrencilerinin ezberledikleri klasik
bir kitaptır.
Sadi bütün insanlara hitap eden bir hümanisttir. Eserinde Kur-
an’dan ve hadislerden örnekler verir. Sadi’nin eğitimsel görüşleri
aynı evrensel ve İslami özelliği taşır.

Sadi bireyin bir gündeki yaşayışı ve davranışları ile ilgili


görüşlerini belirtir. Çocuk eğitiminden de bahseder.
1- Bireyin yaşayış ve genel davranışları ile ilgili eğitimsel görüşler
2- Çocuk eğitimi ile ilgili eğitimsel görüşler
3- Bağdat nizamiye medreseleri ile ilgili görüşler
4-Hükümdarların davranışlar ve devlet iaresi konusunda eğitimsel
görüşler
Alaattin Çelebi de denilen bu kişi Sıbyan mektebi
öğretmenidir. 1453’de Tarikul Edep başlıklı bir kitap
yazmıştır. Terbiye yolu anlamında gelen nesir ve şiir
karışımı eserdir. İçinde ayetler hadisler farsça şiirler vardır.

Yazar eğitim ve öğretimi ailede ve okulda olarak ikiye ayırır.


Okulda eğitimi:
-Öğretmenin nitelikleri
- Öğretmen öğrenci ilişkileri
- Eğitim öğretim yöntemleri başlıkları altında inceler.
• Medrese tahsili görmüştür. Müderrislik yapmıştır.
Tasavvufla ilgilenmiştir. Öğrencileri arasında Fatih’in
hocalarından Akşamseddin vardır.
• Yazıcıoğlu Ahmet ve Mehmet’de Hacı Bayram Veli’den
etkilenmiştir.
• Yazıcıoğlu Mehmet: Muhammediye

• Yazıoğlu Ahmet: Envarü’l Aşıkin adlı eserleri


yazmıştır.

• *Bu eserlerin amacı geniş halk kitlelerine dini-


tasavvufi eğitim vermektir.
Ahlak-ı Âlâ adlı kitabı ile medreselerde ve sivil okullarda ahlak derslerine
kaynaklık edecek kitabı yazmıştır.

Yazar ahlak eğitimi konusunda eğitim ve çevreye çok önem vermektedir. “Kurdu
terbiye etmek boşunadır” inanışına katılmaz.

1- Ahlak ilminde yazar ameli hikmet dediği pratik ahlaktan söz eder.
2- aile ahlakında eşler çocuklar arasındaki ilişkiler ele alınır
3- Devlet ahlakında İslami yönetim ilkelerini bir araya getirmiştir. Bu bir
siyasetname özelliğindedir. Devlet başkanının uyması gereken çeşitli ilkeler
vardır.

A- herkese eşit davranmak


B- herkesi yeteneklerine göre koruyup gözetmek
C- iyilik ve yardımı herkese eşit ölçüde yapmak
D- Kesinlikle hediye kabul etmemek
E- düşmanın durumunu iyi bilmek
F- gazap halinde hüküm vermemek

Kitap Eflatun ve Aristo’nun öğütleri ile son bulur.


Türk eğitim tarihindeki önemi:

 Müsbet bilimler hakkında eserler


vermesi ve batı bilimini övmesi
 Medreselerin bozulmasını dile
getirmesi, her türlü bağnazlığı
eleştirmesi
 Devlet adamlarına yönetime ilişkin
öğütler vermesi
 Öğrenci ve öğretmenin davranışları
konusunda görüşler ileri sürmesi,
okuma yazma ve bilim öğrenmenin
gereğini belirtmesi
• Künhü’l Ahbar eserinin yazarıdır. Bozulmaya
başlayan Osmanlı eğitim ve medrese sistemine
ilişkin görüşlerini belirtmektedir.
Mustafa Ali Osmanlının ilgili döneminde sosyal
ve eğitimsel bozulmaları iyi gözlemlemiştir.

Eğitim düzenin bozukluğunu


görmüş en üst makamlara
göstermiş ve gerçekleri de
çekinmeden ifade etmiştir.
• Lütfi paşa; Enderun'da yetişmiştir, Kanuni döneminde
sadrazamlık yapmıştır. Asafname kitabını yazmıştır.

• Resmi tarih yazıcılığı yapan Naima Osmanlı tarihi


yazmıştır.devletlerin doğuşu, gelişimi, ortadan kalkışı
ilgili bir siyaset teorisi geliştirmiştir.

• Sarı Mehmet Paşa devlet adamlarına öğütler vermek


amacıyla bir kitap yazmıştır.
Divan edebiyatında öğretici şiir türünün önemli
temsilcilerinden olan Nabi oğluna öğüt vermek
amacıyla Hayriyye adlı manzum bir eser yazmıştır.

• Şairin hayat felsefesini anlatan başlıklar;

-Bilimler ve ilimler öğrenmek


“Kutsal ilme gece gündüz çalış. Hayvan gibi kalma,ilim öğren”
-Hayat felsefesi
“İşlerin senin elinden çıktığı bir makam olma, yoksa önce huzurunu
terk etmen gerekir.”
-Yöneticiler, ulema ve halka ilişkin görüşler
“Devleti böyle perişan eden akılsızlar, cahillerdir.”
İbrahim Hakkı tasavvuf, felsefe, tıp, astronomi, coğrafya,
anatomi,matematik,geometri, fizik, karakteroloji, din,
ahlak konularında çok sayıda eser vermiştir.

İnsanları genel olarak eğitmeye çalışmış bir yaygın


eğitimcidir.
Görüşlerine ilişkin kuralların başlıkları;
• Günlük hayatın çeşitli safhaları ile ilgili kurallar
• Ana-baba ve çocuk ilişkilerinin kuralları
-ana-babanın çocuklarına karşı davranış kuralları
-çocukların ana-babalarına karşı davranış kuralları
Öğretmen ve öğrencilerin davranışları ile ilgili kurallar
-öğretmenin ders vermesine ilişkin kurallar
-öğrencinin ders almasına ilişkin kurallar
Matbaa Osmanlı döneminde 1727 de Avrupa’dan alınmıştır.
Osmanlının matbaa hakkındaki bilgileri ve tutumları:
1. Osmanlılar tarafından dini aykırı ve günah gibi düşünülmesi

2. İstanbul da geçimlerini kitap çoğaltma ve yazı yazma olan hattat ve


müstensihinlerin geçimlerinden olmaması için matbaanın alınmaması

3. 90 bin hattat var olduğu iddiasıyla matbaaya gerek kalmaması

4. Ülkede yaygın bir eğitim ve kültür ortamı oluşmadığı için matbaaya ihtiyaç
duyulmaması

5. Kurana duyulan saygıdan dolayı elle yazmayı sevap ve saygı ile bağdaştırma

6. Yazma eserlerin daha güzel ve göz alıcı olması

7. Elle yazılan kitapların daha güvenilir olduğu inancı

8. Azınlıklardan matbaayı örnek alma durumunun Osmanlının gururuna yedirememesi


• Basım sanatının bir nevi kitabet olduğunu ifade eder.
İbrahim müteferrika 17 kitap ve birçok harita
basmıştır.

• Çevirdiği veya kendi yazdığı kitaplar;

1) Tarih-i Afgan: Latinceden çeviridir. İran olaylarına fazla ilgi


duyulan bir zamanda basılmıştır.

2) Füyuzat-ı Mıknatısıye: Latinceden çeviridir. Mıknatıs ve pusulayı


konu alır.

3) Usulu’l-Hikem fi Nizami’l-Ümem: Kendi eseridir. Siyasetname


denen eserlere önemli bir örnek sayılır.
1. Matbaa icadından üç yüz yıl sonra Osmanlıya gelmiştir. Bu
Osmanlının eğitim ve bilimin gerisinde kalmasının etkeni
olmuştur.

2. Azınlıklar Osmanlılardan önce matbaayı alıp din, sözlük, dil


gibi kitaplarını bastırıp çoğaltmışlardır. Böylelikler kendi
kitaplarını yaygınlaştırıp okullarında okutmuşlardır.

3. Osmanlıda ilk basılan eser bir okul kitabıdır,Vankulu denen


Arapça-Türkçe sözlük çok değerli bir eserdir.

4. İlk basılan bu kitap medrese öğrencilerinin kullandığı


sözlük olduğunu için fiyat belirleme politikası ortaya
çıkmıştır.okul kitapları ticari kazanç konusu
yapılmamıştır,toplumun yararı söz konusu olmuştur.
5. İlk kitapların dini değil, müsbet ve sosyal bilimler alanından
seçilip basılması Osmanlıdaki gelişimi çabuklaştırmıştır.

6. 1776dan sonra matbaalar çoğaltılmıştır.tıbbiye, harbiye gibi


bazı okullar kendi matbaalarını kurmuşlardır.

7. Kitap basımı toplumda bilgi birikiminin artmasını ve kültür


düzeyinin yükselmesini sağlamıştır.

8. Matbaa eğitim ve öğretimi bilgi ve haber iletişimini çok


kolaylaştırmıştır.
İlk resmî devlet matbaası, 1796 ve 1802 tarihlerinde Geometri
öğretmeni Abdurrahman Efendi’nin denetimi altında
kurulmuş ve bir kısmı da sonradan Millî Eğitim Basımevi
olacak şekilde elişmiştir.

You might also like