You are on page 1of 3

1

4. ÜNİTE

BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI MEDENİYETİ

ANADOLU’NUN KANDİLLERİ

Anadolu’nun İslamlaşmasında Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî, Yunus Emre, Hacı Bektâş-ı Velî, Ahî Evran gibi sûfî
ve âlimlerin etkileri vardır.

Türklere İslamiyet’i yakından tanıtan, sevdiren mutasavvıfların ileri gelenlerinden biri de Ahmet Yesevîdir.
Ahmet Yesevî öğretisinin özü, ahlaki hürriyettir. Ahlaki hürriyete, “Hakkı bilmek için ilk önce kendini bilmek”
anlayışı vardır.

Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî; öğretisinde insanlara iyiliği, alçak gönüllüğü, cömertliği, merhametli ve doğru
olmayı öğütlemiştir.

Yunus Emre; ırk, din ve dil ayrımı yapmadan tüm insanlığa yönelik öğretiler geliştirmiştir. Ona göre insan her
yerde aynı değeri taşıyan yüce bir varlıktır. “

Hacı Bektâş-ı Velî:İncinsen de incitme.”, “Her ne ararsan kendinde ara.” sözleri ile bütün insanlığı sevgi, barış
ve kardeşliğe çağırmıştır.

Ahî Evran; toplumun mutluluk ve refahı için bütün sanat dallarının gerekliliğini savunmuş, sanat erbablarının
belli işyerlerinde toplanarak oralarda sanatlarını icra etmelerini yani bir araya gelmelerini tavsiye etmiştir.

OSMANLI TOPLUMU

TOPLUM

1. YÖNETİCİLER ( ASKERİ SINIF ) 2. REAYA-HALK


a. Seyfiye b. İlmiye c. Kalemiye

OSMANLI DEVLETİNDE TOPLUM

1-ASKERİLER: (yönetenler: (seyfiye , ilmiye, kalemiye)Yönetenlerin başında öncelikle padişah ve saray


görevlileri bulunurdu.

Osmanlı toplumunda yönetenler sınıfı kendi arasında seyfiye, kalemiye ve ilmiye olmak üzere üç sınıfa ayrılırdı.

A)kılıç ehli (seyfiye): Seyfiye sınıfını Enderun veya diğer eğitim kurumlarında yetişen ve umera da denilen
kişiler oluşturmuştur. Bu sınıf kapıkulu askerleri ve tımarlı sipahiler ile subaşı, sancakbeyi, beylerbeyi, vezir ve
sadrazam gibi görevlileri kapsamaktadır.
B)kalemiye: Devletin yazışma, mali ve dış işlerinden sorumlu nişancı, defterdar, reisülküttap gibi görevlilerden
oluşmaktadır.
C)ilmiye:Medreselerden yetişen ve ulema da denilen kişilerden oluşmuştur. Kadı, müderris, kazasker ve
şeyhülislam gibi devlet görevlileri bu sınıf içerisinde yer almıştır.

2-REAYA(yönetilen-halk) olmak üzere 2’ye ayrılmıştır.


2

Bu 2 grubun birbirinde en önemli farklılığı :Askerilerin vergiden muaf olmasıydı.

EĞİTİM VE ÖĞRETİM
Osmanlılarda eğitim ve öğretim üç kurumda verilirdi. Bunlar;
1-Sıbyan (çocuk) Mektepleri : Günümüz okullarından ilköğretimin ilk sınıflarına karşılık gelir. Bu okullarda
okuma-yazma öğretilirdi.
2- Medreseler : Orta-Lise ve Yüksek öğrenimi kapsıyordu. Eğitim ve öğretimin esas temelini oluşturur.
Hocalarına “müderris” denilirdi. Zamanla kütüphane, hamam, yurt gibi bölümler eklenerek “külliye” adını
almıştır. Orhan Gazi tarafından ilk medrese İznik'te açılmıştır. En önemlileri Fatih ve Süleymaniye
Külliyeleridir. Medreselerde genelde dini ağırlıklı eğitim verilirdi. Medreselerden çıkanlar "ulema (ilmiye)"
sınıfını oluştururdu.
Duraklama döneminden itibaren medreseler ve ulemalık yozlaşmaya başlamış, "Beşlik Ulemalığı" doğmuştur.
3- Enderun: Devlet memuru ve yönetici yetiştirmek amacıyla sarayda açılan okula Enderun Mektebi denir.
Ilk defa I.Murat döneminde Edirne Sarayı'nda kurulmuştur. Fatih döneminde Topkapı Sarayı'nda daha sistemli
hale getirilmiştir. Devşirme kökenlilerden devlet adamı yetiştirme amacıyla kurulmuştur. I. Mahmut döneminde
kapatılıp yerine "Mülkiye Mektebi" açılmıştır.

NOT:Fatih, ilmiye sınıfında hem teşkilat ve eğitim hem de anlayış açısından önemli değişiklikler yapmıştır.
Birçok Latince eser Türkçe’ye çevrilmiş, özellikle tıp, matematik ve astronomi alanlarında yeni eserler
yazılmıştır. Dinî ve felsefi konulara ilgi duyan Fatih, ulema ile yakın ilişkiler kurmuş, birçok ilmî konunun
tartışılmasını teşvik etmiştir. Bunun sonucu olarak Türk dünyasının önemli bilim insanları ya da onların
yetiştirdiği kişilerden Akşemseddin ve Ali Kuşçu gibi alimler Fatih’in yanında yer almıştır.

Akşemseddin (?-1459)
Türk siyasi ve ilim tarihinde önemli bir yere sahiptir. Hastalıkların nedenlerini açıklayan Akşemseddin’e göre
hastalıklar, kalıtımsal olan ve mikrop yoluyla geçen şeklinde ikiye ayrılmış
Ali Kuşçu (?-1474)
Ali Kuşçu’yla beraber İstanbul medreselerinde, özellikle gök bilimi ve matematik alanında büyük gelişmeler
başlamıştır.
Ali Kuşçu, İstanbul’un enlem ve boylamını belirlemek için de çalışmalar yapmış ve günümüzde kabul edilen
değerlere yaklaşık bir değer bulmuştur.
Uluğ Bey (1394-1449)
Özellikle matematik ve gök bilimine ilgi gösteren Uluğ Bey, Semerkand Medresesi’ni kurmuş; devrin en büyük
rasathanesi olan Semerkand Gözlemevi’ni de yaptırmıştır.
NOT:
Şair Sultanlar: Osmanlı Devleti’nde padişahlar sadece siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeler ile meşgul
olmamış, kültürel faaliyetlerde de bulunmuş tur. Birçok Osmanlı padişahı yüksek eğitimlerinin yanında kalemi
güçlü şairler olarak da karşımıza çıkmıştır. Hatta bazı padişahlar “divan” sahibi olacak kadar şiir yazmış ve
Divan edebiyatına yön vermiştir.
Şair Sultanlar Kullandığı Mahlası II. Murad Murâdî - Fatih Sultan Mehmet Avnî -II. Bayezid -Adlî
Yavuz Sultan Selim Selimî -Kanuni Sultan Süleyman Muhibbî

SANAT
Sanat alanında Osmanlılar genelde şu alanlarda gelişmiştir;
1-Mimari: Mimar Sinan tarafından yapılan Süleymaniye ve Selimiye camileri gibi
2- Süsleme Sanatları : Çinicilik, oymacılık, kakmacılık, nakkaşlık, hattatlık ve ciltçilik gibi.
3- Musiki : Padişahların da çeşitli çalışmaları vardır. Mehter takımı en iyi örnektir.
Mimar Sinan bu konuda deha ve zirvede bir isimdir.
Çıraklık eseri – Şehzadebaşı Camii,
Kalfalık eseri – Süleymaniye Camii,
Ustalık eseri Selimiye Camii’dir.
3

You might also like