Professional Documents
Culture Documents
Sözlüğü
Root Dictionary of the
Holy Quran
Bulunmayan kelimeler olursa kelimenin ortasında veya sonunda geçen ( ) ﻱveya ( )ﻯ
harflerinin yerine ( ) ﺍelif harfi koyarak veya bunun tersini yaparak tekrar arayın.
Gerekirse ( ) ﺍelif ve ( ) ءhemze harflerini birbiriyle değiştirerek arama yapın.
Kullanılan kısaltmalar:
Dş: Dişil (Müennes)
Çğ: Çoğul
Tesbit ettiğiniz hataları, eksiklikleri, fazlalıkları aşağıdaki posta adresine bildirin:
asedat.ustun@gmail.com
Tevfik Allah’tandır.
Telif Hakkı © Copyright: Ahmet Sedat Üstün, 2015
Rev C
i
ﺑﺴﻢ ﺍﷲ ﻟﺮﲪﻦ ﺍﻟﺮﺣﻴﻢ
Preface
This dictionary covers almost all of the words used in Quran. Meanings of the words
are arranged both according to their roots and the way they are used in Quran.
The features of this dictionary are as follows:
- The signs (declensions) of the last letters of the words are not usually taken into
consideration.
- Words are listed in the order of their root letters.
- For any root, the verbs from that root have been given in the order of verb form
number, then other words from that root have been given in the order of letters.
- In general, present tenses of the verbs are given together with their past tenses.
- Generally, masculine and feminine forms of nouns are given together.
- In some cases, singular and plural forms of nouns are shown together.
- Meanings of the columns are as follows:
English Meaning Turkish Meaning Verb From Word Root Letters
He has mercy Merhamet eder 1 ﻢ ﺣ ﺮ ﻳ ﺭﺣﻢ
If the searched word is not found, replace the letters ( )ﻱand ( )ﻯwith ( )ﺍor vice versa
and search again. Alsa, try replacing ( )ﺍwith ( )ءand vice versa.
Abbreviations used in the dictionary:
Fm : Feminine
Pl : Plural
Imp : Imperative
Please send your comments and correction suggestions to:
asedat.ustun@gmail.com
Success is from Allah.
© Copyright: Ahmet Sedat Üstün, 2015
Rev B
ii
Kaynaklar / Bibliography
iii
Fiil Kalıpları / Verb Forms
ﺍ ﺳ ﻢ ﺍ ﹶﳌ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹺﻝ ﺍ ﺳ ﻢ ﺍﻟﻔﹶﺎ ﻋ ﹺﻞ ﺼ ﺪ ﺭ
ﺍ ﹶﳌ ﺍ ﹶﻻ ﻣ ﺮ ﻉ
ﺍ ﹸﳌﻀﺎ ﹺﺭ ﺍﳌﹶﺎﺿﻲ ﺭ ﹾﻗ ﻢ
Đsmi Mef'ul Đsmi Fail Mastar Emir Geniş Zaman Geçmiş Zaman Kalıp
Passive Active
Noun Imperative Present Tense Past Tense Form
Participle Participle
ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻓ ﻌ ﹲﻞ ﹸﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ 1
ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻓ ﻌ ﹲﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ 1
ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹲﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ 1
ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﹸﻓ ﻌ ﹲﻞ ﹸﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ 1
ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻓ ﻌ ﹲﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ 1
ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﻮ ﹲﻝ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹲﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ 1
ﻣ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﺗ ﹾﻔ ﻌﻴﻞﹲ/ﺗ ﹾﻔ ﻌﹶﻠ ﹲﺔ ﹶﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹶﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﻓ ﻌ ﹶﻞ 2
ﻣﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻓﻌﺎﻝﹲ /ﻣﻔﹶﺎ ﻋﹶﻠ ﹲﺔ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹾﻞ ﻳﻔﹶﺎ ﻋ ﹸﻞ ﻓﹶﺎ ﻋ ﹶﻞ 3
ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﹲﻞ ﺍ ﹾﻓﻌﺎ ﹲﻝ ﹶﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﹸﻞ ﹶﺍ ﹾﻓ ﻌ ﹶﻞ 4
ﻣﺘ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﻣﺘ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﺗ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﺗ ﹶﻔ ﻌ ﹾﻞ ﻳﺘ ﹶﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺗ ﹶﻔ ﻌ ﹶﻞ 5
ﻣﺘﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﻣﺘﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﺗﻔﹶﺎ ﻋ ﹲﻞ ﺗﻔﹶﺎ ﻋ ﹾﻞ ﻳﺘﻔﹶﺎ ﻋ ﹸﻞ ﺗﻔﹶﺎ ﻋ ﹶﻞ 6
- ﻣﻨ ﹶﻔ ﻌ ﹲﻞ ﺍﻧ ﻔﻌﺎ ﹲﻝ ﺍﻧ ﹶﻔ ﻌ ﹾﻞ ﻳﻨ ﹶﻔ ﻌ ﹸﻞ ﺍﻧ ﹶﻔ ﻌ ﹶﻞ 7
ﻣ ﹾﻔﺘ ﻌ ﹲﻞ ﻣ ﹾﻔﺘ ﻌ ﹲﻞ ﺍ ﹾﻓﺘﻌﺎ ﹲﻝ ﺍ ﹾﻓﺘ ﻌ ﹾﻞ ﻳ ﹾﻔﺘ ﻌ ﹸﻞ ﺍ ﹾﻓﺘ ﻌ ﹶﻞ 8
- ﻣ ﹾﻔ ﻌ ﱞﻞ ﺍ ﹾﻓﻌﻼ ﹲﻝ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﱠﻞ ﻳ ﹾﻔ ﻌ ﱡﻞ ﺍ ﹾﻓ ﻌ ﱠﻞ 9
iv
Şahıs Zamirleri / Personal Prononuns
Him, his Ona, onu, onun ﻩ - ﻩ He O (er) ﻮ ﻫ
Them, their (dual, ml)
O ikisine, o ikisini, o
ikisinin
ﺎﻫﻤ Those two (ml) O ikisi (er) ﺎﻫﻤ
Them, their Onlara, onları onların ﻢ ﻫ - ﻢ ﻫ They (ml) Onlar (er) ﻢ ﻫ
Her Ona, onu, onun (dş) ﺎﻫ She O (dş) ﻲ ﻫ
Them, their (dual, fm)
O ikisine, o ikisini, o
ikisinin (dş)
ﺎﻫﻤ Those two (fm) O ikisi (dş) ﺎﻫﻤ
Them, their (fm)
Onlara, onları onların
(dş)
ﻦ ﻫ They (fm) Onlar (dş) ﻦ ﻫ
You, your (sg, ml) Sana, seni, senin ﻙ You (sg) Sen (er) ﺖ
ﻧﹶﺍ
You, your (dual, ml)
Siz ikinize, siz ikinizi,
siz ikinizin
ﺎﹸﻛﻤ You two (ml) Siz ikiniz (er) ﺎﺘﻤﻧﹶﺍ
You, your (pl, ml) Size, sizi, sizin ﻢ ﹸﻛ You (pl, ml) Siz (er) ﻢ ﺘﻧﹶﺍ
You, your (sg, fm) Sana, seni, senin (dş) ﻙ You (sg, fm) Sen (dş) ﺖ
ﻧﹶﺍ
You, your (dual, fm)
Siz ikinize, siz ikinizi,
siz ikinizin (dş)
ﺎﹸﻛﻤ You two (fm) Siz ikiniz (dş) ﺎﺘﻤﻧﹶﺍ
You, your (pl, fm) Size, sizi, sizin (dş) ﻦ ﹸﻛ You (pl, fm) Siz (dş) ﻦ ﺘﻧﹶﺍ
Me, my Bana, beni, benim ﻧﹺﻲ-ﻱ
ﹺ I Ben ﺎﹶﺍﻧ
Us, our Bize, bizi, bizim ﺎﻧ We Biz ﻦ ﺤ
ﻧ
ml: male sg: singular er: eril
fm: female pl: plural dş: dişil
v
Harfler / Prepositions
English Türkçe English Türkçe
Other than -den başka ﺮ ﻴﹶﻏ When (past) Olduğu zaman ﺍ ﹾﺫ
In Đçinde ﻰﻓ When (present) Olacağı zaman ﺍﺫﹶﺍ
Before Önce ﺒ ﹸﻞﹶﻗ Other than -den başka ﺍ ﱠﻻ
Indeed Gerçekten ﺪ ﹶﻗ Who, whom Ki o ﻯﹶﺍﱠﻟﺬ
Like Gibi ﹶﻛـ To, towards -e, -a, doğru ﺍﻟﹶﻰ
All, every Her, hep ﹸﻛ ﱡﻞ Or Yoksa ﻡ ﹶﺍ
No Hayır ﻼ
ﹶﻛ ﱠ As for -e gelince ﺎﹶﺍﻣ
Whenever Her ne zaman ﺎﹸﻛﱠﻠﻤ If, not, indeed
Eğer, değil,
gerçekten
ﺍ ﹾﻥ
How Nasıl ﻒ
ﻴﹶﻛ Indeed Gerçekten ﺍ ﹼﻥ
For, to Đçin ﹺﻝ So that Ki, olması için ﹶﺍ ﱠﻥ- ﹶﺍ ﹾﻥ
Not, no Değil, yok ﹶﻻ That Ki ﺎﻧﻤﹶﺍ
At, with Yanında, katında ﺪ ﹾﻥ ﹶﻟ Only Ancak ﺎﻧﻤﺍ
But Fakat ﻦ ﻜ ٰﹶﻟ Or Veya ﻭ ﹶﺍ
So that Ola ki ﻌ ﱠﻞ ﹶﻟ Where Nerede ﻦ ﻳﹶﺍ
Surely Gerçekten ﺪ ﹶﻟ ﹶﻘ By, for, with Đle, -den dolayı ﺏ
ﹺ
Did not Olmadı ﻢ ﹶﻟ After Sonra ﺪ ﻌ ﺑ
When -duğu zaman ﺎﹶﻟﻤ No Hayır ﺑ ﹾﻞ
Will not Olmayacak ﻦ ﹶﻟ For that reason -den dolayı ﺎﹺﺑﻤ
If (past) Eğer (geçmiş) ﻮ ﹶﻟ Between Arasında ﻦ ﻴﺑ
What, not, that
Ne, değil, o şey
ki
ﺎﻣ Then Sonra ﻢ ﹸﺛ
With Beraber ﻊ ﻣ So that, until Oluncaya kadar ﻰﺣﺘ
Who, whom Kim, ki o ﻦ ﻣ Other than -den başka ﻥ ﻭﺩ
From, some, any -den, bazı, hiç ﻦ ﻣ That Şu, o ﻚﺫٰﻟ
This Bu ﻫٰﺬﹶﺍ Owner Sahibi ﺫﹸﻭ
(question letter) (soru harfi) ﹶﺍ- ﻫ ﹾﻞ On Üzerine ﻋﻠﹶﻰ
And Ve ﻭ From, about -den, hakkında ﻦ ﻋ
O Ey ﺎﻳ At Katında ﺪ ﻨﻋ
vi
Sözlük / Dictionary
Grass, pasture Ot, mera ﺎﹶﺍﺑ ﺃﺑﺐ
Always, ever, forever, eternal Ebediyen, sonsuza kadar ﺍﺑﺪﹶﺍ ﺃﺑﺪ
To run away, flee Kaçmak 1 ﻖ ﻳ ﹾﺎﹺﺑ - ﻖ ﺑﹶﺍ ﺃﺑﻖ
Swarms / flocks (birds) Sürüler halinde ﺎﺑﹺﻴ ﹶﻞﹶﺍﺑ ﺃﺑﻞ
Camel, cloud Deve, bulut ﺍﹺﺑ ﹲﻞ
Goblets, jugs Đbrikler, sürahiler ﻖ ﺎﺭﹺﻳﹶﺍﺑ ﺃﺑﺮﻕ
Father Baba, ata ﺎ ٌﺀ ﺍٰﺑ- ﺏ
ﹶﺍ ﺃﺑﻮ
Parents Ana-baba, ebeveyn ﻳ ﹺﻦﻮ ﺑ ﹶﺍ- ﻥ ﺍﺑﻮﹶﺍ
To reject, refuse Reddetmek, kaçınmak 1 ﻰﻳ ﹾﺎﺑ - ٰﺑﻰﹶﺍ ﺃﰉ
To come Gelmek 1 ﻲﻳ ﹾﺎﺗ - ﻰﹶﺍﺗ ﺃﰐ
To bring Getirmek 1 ﻰ ﺑﹺـﹶﺍﺗ
To give Vermek 4 ﻲﺆﺗ ﻳ - ﻰﺍٰﺗ
Give (imp) Ver 4 ﺕ
ٰﺍ
That which comes, will come Gelen, gelecek 1 ﻴ ﹲﺔﺗٰ ﺍ- ﺕ
ٰﺍ
Giving Verme, veriş 4 ﺎ َﺀﻳﺘﺍ
That which is fulfilled Yerine gelen 1 ﻴﹰﺎﺗﻣ ﹾﺎ
Those who give Verenler 4 ﻮ ﹶﻥﺆﺗ ﻣ
Articles, household stuff Eşya, mal ﹶﺍﺛﹶﺎﺛﹰﺎ ﺃﺛﺚ
To imitate, transfer Taklit etmek, aktarmak 1 ﺮ ﺛﻳ ﹾﺎ - ﺮ ﹶﺍﹶﺛ ﺃﺛﺮ
To prefer, choose Seçmek, tercih etmek 4 ﺮ ﺛﺆ ﻳ - ﺮ ﺍٰﹶﺛ
Vestige, remnant Kalıntı ﺓ ﺭ ﹶﺍﺛﹶﺎ
Footsteps, traces, marks Eser, iz ﺍٰﺛﹶﺎﺭ- ﹶﺍﺛﹶﺮ
Tamarisk Ilgın ağacı ﹶﺍﹾﺛ ﹴﻞ ﺃﺛﻞ
Sinner Günahkar ﻢ ﺛٰﺍ ﺃﰒ
Heavy punishment Ağır ceza ﹶﺍﺛﹶﺎﻣﹰﺎ
Sin Günah ﻢ ﺍﹾﺛ
Sinner, wicked Çok günahkâr ﻢ ﻴﹶﺍﺛ
To cause sin Günaha sokma 2 ﻴﻢﺗ ﹾﺎﺛ
Bitter water, salty water Acı su, tuzlu su ﺝ
ﺎﹸﺍﺟ ﺃﺟﺞ
1
To work for wage Ücretle çalışmak 1 ﺮ ﺟ ﻳ ﹾﺎ - ﺮ ﺟ ﹶﺍ ﺃﺟﺮ
To hire Kiralamak, ücretle çalıştırmak 10 ﺮ ﺘ ﹾﺎ ﹺﺟﺴ
ﻳ - ﺮ ﺟ ﺘ ﹾﺎﺳ ﺍ
Reward, payment, fee, wage Karşılık, ücret, ödül, mükafat ﻮﺭ ﹸﺍﺟ- ﺮ ﺟ ﹶﺍ
To appoint Süre belirlemek 2 ﺟ ﹸﻞ ﺆ ﻳ - ﺟ ﹶﻞ ﹶﺍ ﺃﺟﻞ
For this reason -dan dolayı, için ﺟ ﹺﻞ ﹶﺍ
Time, period Ecel, süre ﻼ
ﺟ ﹰ ﹶﺍ- ﺟ ﹲﻞ ﹶﺍ
Whose time is determined Zamanı belirlenmiş 2 ﻼ
ﺟ ﹰ ﺆ ﻣ
One, single, only, someone Bir, tek, birisi ﺪ ﺣ ﹶﺍ ﺃﺣﺪ
One (fm) Bir, tek (dş) ﻯﺣﺪ ﺍ
To take, seize, grab Almak, tutmak, yakalamak 1 ﺧ ﹸﺬ ﻳ ﹾﺎ - ﺧ ﹶﺬ ﹶﺍ ﺃﺧﺬ
To hold responsible, punish
Sorumlu tutmak, ceza
vermek
3 ﺧ ﹸﺬ ﺍﻳﺆ - ﺧ ﹶﺬ ٰﺍ
To take, adopt, seize, appoint Edinmek, benimsemek 8 ﺨ ﹸﺬ
ﺘﻳ - ﺨ ﹶﺬ
ﺗﺍ
That which catches, grabs Tutan, yakalayan 1 ﺧ ﹲﺬ ٰﺍ
Grabbing Yakalama, yakalayış 1 ﺧ ﹶﺬ ﹰﺓ ﹶﺍ- ﺧ ﹲﺬ ﹶﺍ
Taking, adoption Edinme 8 ﺎﺫﺗﺨﺍ
That which takes, chooses Edinen, edinmiş 8 ﺬﺘﺨﻣ
To postpone Tehir etmek, ertelemek 2 ﺮ ﺧ ﺆ ﻳ - ﺮ ﺧ ﹶﺍ ﺃﺧﺮ
To delay, stay behind Geri kalmak, ertelemek 5 ﺮ ﺧ ﺘﹶﺎﻳ -ﺮ ﺧ ﺗﹶﺎ
To seek to delay, be late Geciktirmek, ertelemek 10 ﺮ ﺧ ﺘ ﹾﺎﺴ
ﻳ - ﺮ ﺧ ﺘ ﹾﺎﺳ ﺍ
Last, end Son ﺮﺍٰﺧ
Other Diğer, başka ﺮﻯ ﺧ ﹸﺍ- ﺮ ﺧ ٰﺍ
Last, final, hereafter Ahiret, son ﺮﹲﺓ ﺧ ٰﺍ
Brother Erkek kardeş ﺥ
ﹶﺍ ﺃﺧﻮ
Sister Kız kardeş ﺖ
ﺧ ﹸﺍ
Sisters Kız kardeşler ﺍﺕﺧﻮ ﹶﺍ
Brothers Erkek kardeşler ﺍ ﹸﻥﺧﻮ ﺍ
Brothers Erkek kardeşler ﻮﹲﺓ ﺧ ﺍ
Disastrous, abominable Felaketli ﺍﺍﺩ ﺃﺩﺩ
To pay back, restore, return Đade etmek, geri vermek 2 ﻱﺆﺩ ﻳ - ﻱﹶﺍﺩ ﺃﺩﻱ
Paying, fulfilling Ödeme, eda etme ﺍﺀﹶﺍﺩ
2
To permit, give permission Đzin vermek, dinlemek 1 ﺆ ﹶﺫ ﹸﻥ ﻳ - ﺫ ﹶﻥ ﹶﺍ ﺃﺫﻥ
To proclaim, announce, call Đlan etmek, bildirmek 2 ﺆ ﱢﺫ ﹸﻥ ﻳ - ﹶﺍ ﱠﺫ ﹶﻥ
To proclaim, announce, call Đlan etmek, bildirmek 4 ﺫ ﹸﻥ ﺆ ﻳ - ﺍٰ ﹶﺫ ﹶﻥ
To proclaim, announce Đlan etmek, bildirmek 5 ﺘﹶﺎ ﱠﺫ ﹶﻥﻳ - ﺗﹶﺎ ﱠﺫ ﹶﻥ
To ask for permission Đzin istemek 10 ﺫ ﹸﻥ ﺘ ﹾﺎﺴ
ﻳ - ﺘ ﹾﺎ ﹶﺫ ﹶﻥﺳﺍ
Proclamation, announcement Bildiri ﹶﺍﺫﹶﺍ ﹲﻥ
Permission Đzin 1 ﺍ ﹾﺫ ﹲﻥ
Ear Kulak ﺍٰﺫﹶﺍ ﹲﻥ- ﹸﺍ ﹸﺫ ﹲﻥ
Crier, announcer Müezzin, seslenen 2 ﺆ ﱢﺫ ﹲﻥ ﻣ
To disturb, torment Zarar vermek, eziyet etmek 4 ﻱﺆﺫ ﻳ - ﺍٰﺫﹶﻯ ﺃﺫﻱ
Discomfort, illness, torment Eza, sıkıntı ﹶﺍﺫﹰﻯ
Physical desire Fiziki arzu ﺔ ﺑﺭ ﺍ ﺃﺭﺏ
Uses, usages Đşler, kullanışlar ﺏ
ﻣﺎٰ ﹺﺭ
Earth, world, land, home Yeryüzü, dünya, toprak, yurt ﺽﹶﺍﺭ ﺃﺭﺽ
Raised couches / thrones Tahtlar, kerevetler ﻚ
ﺋﺍﹶﺍﺭ ﺃﺭﻙ
To strengthen, assist, help,
sympathize
Kuvvetlendirmek 4 ﺭ ﺆ ﹺﺯ ﻳ - ﺭ ﺯ ٰﺍ ﺃﺯﺭ
My back, strength Arkam, kuvvetim ﺯﺭﹺﻱ ﹶﺍ
To incite Tahrik etmek, oynatmak 1 ﺯ ﻳﹸﺎ - ﺯ ﹶﺍ ﺃﺯﺯ
Incitement, confusion Oyun, tahrik ﺯﹰﺍ ﹶﺍ
To approach, arrive suddenly Yaklaşmak, aniden gelmek 1 ﻑ
ﺯ ﻳ ﹾﺎ - ﻑ
ﹶﺍ ﹺﺯ ﺃﺯﻑ
That which approaches Yaklaşan 1 ﺍٰ ﹺﺯﹶﻓ ﹸﺔ
Thick silk Kalın ipek ﻕ
ﺮ ﺒﺘﺳ ﺍ ﺃﺳﺘﱪﻕ
To take captive Esir almak 1 ﺮ ﺳ ﻳ ﹾﺎ - ﺮ ﺳ ﹶﺍ ﺃﺳﺮ
Captives, prisoners Esirler ﻯﺎﺭﹸﺍﺳ
Frames, joints Bağlar, yapılar ﺮ ﺳ ﹶﺍ
Captives Esirler ﻯﺳﺮ ﹶﺍ
Captive Esir ﲑﹰﺍﹶﺍﺳ
To establish, found, set up Kurmak, bina etmek 2 ﺲ
ﺳ ﻳﹶﺎ - ﺲ
ﺳ ﹶﺍ ﺃﺳﺲ
To make one angry, to
provoke
Kızdırdı, öfkelendirdi 4 ﻒ
ﺳ ﺆ ﻳ - ﻒ
ﺳ ٰﺍ ﺃﺳﻒ
Grieved Üzgün ﺳﻔﹰﺎ ﹶﺍ
3
Grief Üzüntü ﻔﹰﺎﹶﺍﺳ
Corrupted Bozulmuş 1 ﺳ ﹴﻦ ٰﺍ ﺃﺳﻦ
To be sad, to grieve Üzülmek 1 ﻳ ﹾﺎﺳٰﻲ - ﻲ ﺳ ﹶﺍ ﺃﺳﻮ
Example, pattern Numune, örnek ﻮ ﹲﺓ ﺳ ﹸﺍ
Insolent Küstah ﺮ ﺷ ﹶﺍ ﺃﺷﺮ
Heavy burden Ağır yük ﺮ ﺻ
ﺍ ﺃﺻﺮ
Evenings Akşamlar ﺎﻝﺍٰﺻ ﺃﺻﻞ
Root Kök ﻮﻝ ﹸﺍﺻ-ﻞﹶﺍﺻ
Evening Akşam ﻼ
ﻴ ﹰﹶﺍﺻ
Ugh, fie (word of contempt) Öf ﻑ
ﹸﺍ ﺃﻓﻒ
Horizon Ufuk ﻕ
ﺍٰﻓﹶﺎ- ﹸﺍﹸﻓ ﹺﻖ ﺃﻓﻖ
To invent, make turn away Uydurmak, geri çevirmek 1 ﻚ
ﻓﻳ ﹾﺎ - ﻚ
ﹶﺍﹶﻓ ﺃﻓﻚ
That which fabricates libel Yalancı, iftiracı ﻙ ﹶﺍﻓﱠﺎ ﺃﻓﻚ
Libel, lie Yalan, uydurma, iftira ﻚ
ﺍ ﹾﻓ
Those turned upside down
(cities)
Alt-üst olanlar (şehirler) 8 ﺕ
ﻔﻜﹶﺎ ﺗﺆ ﻣ
To set, disappear Batmak, kaybolmak 1 ﻓ ﹸﻞﻳ ﹾﺎ - ﹶﺍﹶﻓ ﹶﻞ ﺃﻓﻞ
Those which set, disappear Batanlar 1 ﲔ
ﻠﻓٰﺍ
To eat Yemek 1 ﻳ ﹾﺎ ﹸﻛ ﹸﻞ - ﹶﺍ ﹶﻛ ﹶﻞ ﺃﻛﻞ
Devourers, eaters Çok yiyenler ﹶﺍﻛﱠﺎﻟﹸﻮ ﹶﻥ
Fruits, crops Yemişler, meyveler ﹸﺍﻛﹸﻞ
Those who eat Yiyenler 1 ﻦ ﻠﹺﻴﻛ ٰ ﺍ- ﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ ٰﺍ
Eating Yeme, yiyiş 1 ﻼ
ﹶﺍ ﹾﻛ ﹰ- ﹶﺍ ﹾﻛ ﹺﻞ
Eaten Yenilmiş 1 ﻣ ﹾﺎﻛﹸﻮ ﹴﻝ
To lessen Azaltmak 1 ﺖ
ﻟﻳ ﹾﺎ - ﺖ
ﹶﺍﹶﻟ ﺃﻟﺖ
To bring together, bind, unite Birleştirmek, yaklaştırmak 2 ﻒ
ﻳﹶﺎﱢﻟ - ﻒ
ﹶﺍﱠﻟ ﺃﻟﻒ
Thousands Binlerce ﻑ
ﺍٰ ﹶﻻ
Thousand Bin (sayı) ﹶﺍﻟﹾﻒ
Those made to reconcile Isındırılan, alıştırılan 2 ﺔ ﺆﱠﻟ ﹶﻔ ﻣ
Protection, covenant Ülfet, alıştırılma 4 ﻳﻼﹶﻑﺍ
Kinship, relation Akrabalık ﻻ ﺍ ﺃﻟﻞ
4
Allah Allah ﻪ ﹶﺍﻟﱠﻠ ﺃﷲ
O Allah! Ey Allah’ım! ﻢ ﻬ ﹶﺍﻟﱠﻠ
To suffer pain Acı çekmek 1 ﻢ ﻳ ﹾﺎﹶﻟ - ﻢ ﻟﹶﺍ ﺃﱂ
Painful, grievous Elim, acıklı, elemli ﻢ ﻴﻟﹶﺍ
God, deity Đlah, tanrı ﺔﻟﻬٰ ﺍ- ﻪ ﺍﹶﻟ ﺃﻟﻪ
To stop, stand back Geri durmak 1 ﻳ ﹾﺎﻟﹸﻮ - ﹶﺍ ﹶﻻ ﺃﻟﻮ
To swear Yemin etmek 4 ﻲﺆﻟ ﻳ - ﺍٰﻟﹶﻲ
Gifts, bounties, benefits Nimetler ﺍٰ ﹶﻻ ِﺀ
To swear Yemin etmek 8 ﻲﺗﻠﻳ ﹾﺎ - ﺘﻠﹶﻲﺍﹾﺋ ﺃﱃ
Uneven, height Tümsek ﺎﻣﺘ ﹶﺍ ﺃﻣﺖ
Distance, time
Mesafe, uzaklık, süre,
mesafe
ﺪ ﻣ ﹶﺍ ﺃﻣﺪ
To order Emretmek 1 ﺮ ﻣ ﻳ ﹾﺎ - ﺮ ﻣ ﹶﺍ ﺃﻣﺮ
To consult together Đstişare etmek, danışmak 8 ﺮ ﻤ ﺗﻳ ﹾﺎ - ﺮ ﻤ ﺘﺍﹾﺋ
That which orders Emreden 1 ﺭﹲﺓ ﺎﹶﺍﻣ
Matter, affair, order Đş, konu, emir 1 ﻮﺭ ﹸﺍﻣ- ﺮ ﻣ ﹶﺍ
Grave, foul Ciddi, sıkıntılı ﺮﹰﺍﺍﻣ
Those who order Emredenler 1 ﻭ ﹶﻥﻣﺮ ٰﺍ
Yesterday Dün ﺲﹶﺍﻣ ﺃﻣﺲ
Hope Ümit ﻣ ﹸﻞ ﹶﺍ ﺃﻣﻞ
To seek, turn to, come Aramak, yönelmek, gelmek 1 ﻡ ﺆ ﻳ - ﻡ ﹶﺍ ﺃﻣﻢ
Leaders Önderler, imamlar ﻤ ﹰﺔ ﺋﹶﺍ
Mother Anne ﺕ
ﺎﻣﻬ ﹸﺍ- ﻡ ﹸﺍ
Leader, book, road Önder, kitap, yol ﺎﻡﺍﻣ
Front Ön ﻡ ﺎﹶﺍﻣ
Nation, people, time Topluluk, ümmet, zaman ﻢ ﻣ ﹸﺍ- ﺔﹸﺍﻣ
Illiterate Okuma bilmeyen ﻲ ﻣ ﹸﺍ
Illiterate ones Okuma bilmeyenler ﲔ
ﻴﻣ ُ - ﻮ ﹶﻥﻣﻴ ﹸﺍ
To be safe, to trust Emin olmak, güvenmek 1 ﻦ ﻣ ﻳ ﹾﺎ - ﻦ ﻣ ﹶﺍ ﺃﻣﻦ
To believe, have faith, give
safety
Đman etmek, inanmak,
emniyet vermek
4 ﻦ ﻣ ﺆ ﻳ - ﻦ ﻣ ٰﺍ
To give safety Emniyet vermek 4 ﻦ ﻣ ٰﺍ
5
To have faith Đman etmek 4 ﺏ
ﻦ ﹺ ﻣ ٰﺍ
To believe Đnanmak 4 ﻦ ﹺﻝ ﻣ ٰﺍ
Trusted Güvenildi 8 ﻦ ﻤ ﺗﺅ ﹸﺍ
Faith Đman 4 ﺎ ﹲﻥﻳﻤﺍ
In safety Emniyet içinde 1 ﻨﹰﺎﺍٰﻣ
Entrusted thing Emanet ﺎﺕﺎﻧ ﹶﺍﻣ- ﻧ ﹶﺔﺎﹶﺍﻣ
Safety, security Emniyet, güven 1 ﻨ ﹰﺔﻣ ﹶﺍ- ﻦ ﻣ ﹶﺍ
Those who are safe
Emin olanlar, emniyet içinde
olanlar
1 ﲔ
ﻣﹺﻨ ٰ ﺍ- ﻮ ﹶﻥﻣﻨ ٰﺍ
Trustworthy, safe, secure Emin, güvenilir 1 ﲔ
ﻣ ﹶﺍ
Believer, giver of security
Mü’min, iman eden, emniyet
veren
4 ﻨ ﹲﺔﻣ ﺆ ﻣ - ﻦ ﻣ ﺆ ﻣ
Believing women Mümin kadınlar 4 ﺕ
ﺎﻣﻨ ﺆ ﻣ
Believing men Mümin erkekler 4 ﻴ ﹺﻦﻨﻣ ﺆ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻣﻨ ﺆ ﻣ
Place of safety Güven yeri, emniyet yeri 1 ﻪ ﻨﻣ ﻣ ﹾﺎ
That is felt secure Emin olunan 1 ﻥ ﻮﻣ ﹾﺎﻣ
Maid-servant Cariye ﺉ
ﺎ ﹺﺍﻣ - ﻣ ﹲﺔ ﹶﺍ ﺃﻣﻮ
Female, females Dişi, dişiler ﻧﺜﹶﻰ ﹸﺍ- ﺙ
ﺎ ﹲﺍﻧ ﺃﻧﺚ
To see, sense, perceive Görmek, hissetmek, anlamak 4 ﺲ
ﺆﹺﻧ ﻳ - ﺲ
ﻧٰﺍ ﺃﻧﺲ
To ask permission, beg
pardon
Đzin istemek, af dilemek 10 ﺲ
ﺘ ﹾﺎﹺﻧﺴ ﻳ- ﺲ
ﻧﺘ ﹾﺎﺳﺍ
Human, humans Đnsanlar ﻲ ﺳ ﺎ ﹶﺍﻧ- ﺱ
ﺎﹸﺍﻧ
Human Đnsan ﺲ
ﻧﺍ
Human Đnsan ﺎ ﹲﻥﻧﺴﺍ
Man, human being Đnsan ﻴﹰﺎﺴ
ِ ﻧﺍ
Those who remain for
conversation
Söze dalanlar 10 ﲔ
ﺴ
ِ ﺘ ﹾﺎﹺﻧﺴ
ﻣ - ﲔ
ﺴ
ِ ﺘﹾﺌﹺﻨﺴ
ﻣ
Nose Burun ﻒ
ﻧﹶﺍ ﺃﻧﻒ
Just now Az önce, demin ﺍٰﻧﹺﻔﹰﺎ
Animals Yaratıklar ﺎﻡﹶﺍﻧ ﺃﱎ
Time to come, to draw near Zamanı gelmek 1 ﻳ ﹾﺎﻧﹺﻲ - ﹶﺍﻧٰﻲ ﺃﱐ
Now Şimdi ﹶﺍﹾﻟﺎٰ ﹶﻥ
Boiling water Kaynar su ﻥ ٰﺍ
6
Parts, hours Saatler, vakitler ﺎ َﺀﺍٰﻧ
Its preparation (of food) Hazırlanması ﻩ ﺎﺍﻧ
Vessels, cups Kaplar, kadehler ﺔ ﻴﹶﺍﹺﻧ
Boiling Kaynayan ﺔ ﻴﺍٰﹺﻧ
People, relatives, community Đnsanlar, akrabalar, ehil ﻫ ﹲﻞ ﹶﺍ ﺃﻫﻞ
To sing, praise Tesbih etmek, çınlamak 2 ﺏ
ﻭ ﹶﺍ ﺃﻭﺏ
That which turns Yönelen ﲔ
ﺍﹺﺑ ﹶﺍﻭ- ﺏ
ﺍﹶﺍﻭ
Their return Dönüşleri ﻢ ﻬ ﺑﺎﺍﻳ
Place of return Dönüş yeri, dönülecek yer 1 ﺏ
ﻣﺌﹶﺎ
To make tired Yormak 1 ﺩ ﻭﻳﺆ - ﺩ ٰﺍ ﺃﻭﺩ
Family, relatives, followers,
people
Aile, akrabalar, insanlar,
ümmet
ﺍٰ ﹸﻝ ﺃﻭﻝ
First Đlk, birinci ﻭ ﹲﻝ ﹶﺍ
Owners Sahipleri ﻲﻭﻟ ﹸﺍ- ﻭﻟﹸﻮﺍ ﹸﺍ
First ones, earlier ones Đlkler, öncekiler ﲔ
ﻟﻭ ﹶﺍ- ﻭﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﹶﺍ
First (fm) Đlk, birinci (dş) ﺍﹸﻭﻟﹶﻰ
Interpretation, explanation Tevil, açıklama, yorum 2 ﺗ ﹾﺎﻭﹺﻳﻞ
Tender hearted, merciful
Yanık, içli, yumuşak kalpli,
çok ah eden
ﻩﺍﺃﻭ ﺃﻭﻩ
To take shelter Sığınmak 1 ﻳ ﹾﺎﻭﹺﻱ - ﻯﹶﺍﻭ ﺃﻭﻱ
To give refuge Sığındırmak, sığınak vermek 4 ﺆﻭﹺﻱ ﻳ - ﺍٰﻭٰﻱ
Place of refuge, home Ev, barınak 1 ﻭﻯ ﻣ ﹾﺎ
To strengthen, support Desteklemek 2 ﺪ ﻳﺆ ﻳ - ﺪ ﻳﹶﺍ ﺃﻳﺪ
Power, strength Güç, kuvvet ﺪ ﻳﹺﺑﹶﺎ
Unmarried woman Evli olmayan kadın ﻰﺎﻣﹶﺍﻳ ﺃﱘ
Verse, sign Ayet, işaret, delil ﺕ
ﺎ ﺍٰﻳ- ﻳ ﹲﺔٰﺍ ﺃﻳﻲ
Well Kuyu ﹺﺑﹾﺌ ﹴﺮ ﺑﺄﺭ
To become bad Sıkıntılı olmak 1 ﺱ
ﺒﹶﺎﻳ - ﺲ
ﺌﺑ ﺑﺄﺱ
To be sad, to be grieved Üzülmek 8 ﺲ
ﺌﺘﺒﻳ - ﺲ
ﺘﹶﺌﺑﺍ
Wretched Şiddetli ﺲ
ﻴ ﹴﺑﺌ
Miserable Zayıf, zavallı ﺲ
ﺋﺎﺑ
Power, difficulty, punishment Zorluk, cezalandırma, kuvvet, ﺱ
ﺑ ﹾﺎ
7
düşmanlık
Poverty, difficulty, war Yoksulluk, zorluk, savaş ﺎ ٌﺀﺑ ﹾﺎﺳ
Evil, bad Ne kötü ﺲ
ﹺﺑﹾﺌ
Evil is that, bad is that Ne kötüdür o ki ﺎﺴﻤ
ﹺﺑﹾﺌ
Cut off, one without posterity Soyu kesik ﺮ ﺘﺑﹶﺍ ﺑﺘﺮ
To cut off, slit Kesmek, yarmak 2 ﻚ
ﺘﺒﻳ - ﻚ
ﺘﺑ ﺑﺘﻚ
To devout oneself Kendini adamak, yönelmek 5 ﺘ ﹸﻞﺒﺘﻳ - ﺘ ﹶﻞﺒﺗ ﺑﺘﻞ
Devotion Yöneliş 2 ﻼ
ﻴ ﹰﺒﺘﺗ
To spread Yaymak 1 ﺚ
ﺒ ﱡﻳ - ﺚ
ﺑ ﱠ ﺑﺜﺚ
My grief Benim tasam ﺑﺜﱢﻲ
Scattered, spread out Serilmiş, yayılmış 1 ﺒﺜﹸﻮﹶﺛ ﹲﺔﻣ - ﺙ
ﺒﺜﹸﻮﻣ
Dispersing Dağılan, yayılan ﺒﹼﺜﹰﺎﻨﻣ
To flow, gush fort Akmak, fışkırmak 7 ﺲ
ﺠ
ﺒ ﹺﻨﻳ - ﺲ
ﺠ
ﺒﻧﺍ ﲜﺲ
To scratch, look for Aramak, eşelemek 1 ﺚ
ﺤ ﹸ
ﺒﻳ - ﺚ
ﺤ ﹶ
ﺑ ﲝﺚ
Seas Denizler ﺤ ﹴﺮ
ﺑﹶﺍ ﲝﺮ
Sea, big river Deniz, büyük nehir ﺭ ﺎ ﹺﺑﺤ- ﺮﺑﺤ
To deprive, diminish Azaltmak, mahrum etmek 1 ﺲ
ﺨ
ﺒﻳ - ﺲ
ﺨ
ﺑ ﲞﺲ
Low, little Düşük, az ﺲﺑﺨ
The one who kills Tüketen, öldüren 1 ﻊ ﺧ ﺎﺑ ﲞﻊ
To be stingy, withhold Cimrilik etmek, kısmak 1 ﺨ ﹸﻞ
ﺒﻳ - ﺨ ﹶﻞ
ﺑ ﲞﻞ
Stinginess Cimrilik 1 ﻞﺑﺨ
To begin, create Başlamak, yaratmak 1 ﺪﹸﺍ ﺒﻳ - ﺪﹶﺍ ﺑ ﺑﺪﺃ
To create, start, initiate,
invent
Başlatmak, yaratmak 4 ﺉ
ﺪ ﺒﻳ - ﺪﹶﺍ ﺑﹶﺍ
Hastily Aceleye getirerek ﺍﺭﹰﺍﹺﺑﺪ ﺑﺪﺭ
To invent, to originate Đcat etmek, uydurmak 8 ﻉ
ﺪ ﺘﺒﻳ - ﻉ
ﺪ ﺘﺑﺍ ﺑﺪﻉ
First Đlk ﻋﹰﺎﹺﺑﺪ ﺑﺪﻉ
Creator Örneksiz yaratan ﻊ ﻳﺑﺪ
To change, exchange Değiştirmek, yerine koymak 2 ﺪ ﹸﻝ ﺒﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﺑ ﺑﺪﻝ
To change, exchange Değiştirmek, yerine koymak 4 ﺪ ﹸﻝ ﺒﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﺑﹶﺍ
To change, exchange Değiştirmek, yerine koymak 5 ﺪ ﹸﻝ ﺒﺘﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﺒﺗ
8
To wish to exchange, replace Değiştirmek istemek 10 ﺪ ﹸﻝ ﺒﺘﺴ ﻳ- ﺪ ﹶﻝ ﺒﺘﺳ ﺍ
Exchange, replace Değiştirme 10 ﺍﻝﺒﺪﺘﺳ ﺍ
As exchange Bedel, karşılık olarak ﺪ ﹰﻻ ﺑ
Change, changing Dönüştürme, değiştirme 2 ﻳﻞﺒﺪﺗ
That which changes Değiştiren, değiştirecek olan 2 ﻝﺒﺪﻣ
Body Beden ﺪ ﹲﻥ ﺑ ﺑﺪﻥ
Camels and cattle Büyükbaş kurbanlık ﺪ ﹶﻥ ﺑ
To become apparent Görünmek, ortaya çıkmak 1 ﻭﺒﺪﻳ - ﺍﺑﺪ ﺑﺪﻭ
To show, reveal Göstermek, açığa vurmak 4 ﻱﺒﺪﻳ - ﺑﺪٰﻱﹶﺍ
Bedouin, visitor Ziyaretçi, bedevi ﺩ ﺎﺑ
Bedouins Bedeviler ﻭ ﹶﻥﺎﺩﺑ
Simple, immature Basit ﻱ
ﺩ ﺎﺑ
Desert Çöl ﺪ ﹺﻭ ﺑ
That which discloses it, will
disclose
Onu açığa çıkaran, çıkaracak
olan
4 ﻪ ﻳﺒﺪﻣ
To spend, waste Ziyan etmek, israf etmek 2 ﺭ ﺒ ﱢﺬﻳ - ﺭ ﺑ ﱠﺬ ﺑﺬﺭ
Wasting Saçıp savurma 2 ﻳﺮﹰﺍﺒﺬﺗ
Spendthrifts Savurganlar, müsrifler 2 ﻦ ﺒ ﱢﺬﺭﹺﻳﻣ
To heal Đyileşmek 1 ﺮﹸﺍ ﺒﻳ - ﺉ
ﺑ ﹺﺮ ﺑﺮﺃ
To create Yaratmak 1 ﺮﹸﺍ ﺒﻳ - ﺮﹶﺍ ﺑ
To absolve, acquit Temize çıkarmak 2 ﺉ
ﺮ ﺒﻳ - ﺮﹶﺍ ﺑ
To make heal Đyileştirmek 4 ﺉ
ﺒ ﹺﺮﻳ - ﺉ
ﺮ ﺍﹶﺑ
To disown, get away Uzaklaşmak 5 ﺉ
ﺮ ﺒﺘﻳ - ﺮﹶﺍ ﺒﺗ
Creator Yaratıcı, yaratan 1 ﺉ
ﺎ ﹺﺭﺑ
Clear ones Uzak (çoğul) ﺍﺀﺑﺮ
Clear, absolved Uzak ﺍ ٌﺀﺑﺮ
Warning, declaration Đhtar, uyarı ﺍﺀﹲﺓﺑﺮ
Clear, innocent Uzak, suçsuz ﺑﺮﹺﻳﺊ
Creatures Yaratılanlar, halk ﺔ ﻳﺑ ﹺﺮ
Those who are clear Uzak olanlar 2 ﻭ ﹶﻥﺮﺅ ﺒﻣ
To display oneself Kendini göstermek 5 ﺝ
ﺮ ﺒﺘﻳ - ﺝ
ﺮ ﺒﺗ ﺑﺮﺝ
9
Towers, constellations Burçlar ﺎﻭﺟﺑﺮ - ﺝ
ﻭﺑﺮ
To display oneself Kendini gösterme 5 ﺝ
ﺮ ﺒﺗ
Displaying Gösterişli (dş) 5 ﺕ
ﺎﺮﺟ ﺒﺘﻣ
To leave Terk etmek, vazgeçmek 1 ﺡ
ﺮ ﺒﻳ - ﺡ
ﺑ ﹺﺮ ﺑﺮﺡ
Cold Soğuk ﺩ ﺎ ﹺﺭﺑ ﺑﺮﺩ
Hail Dolu (yağış cinsi) ﺩ ﺮ ﺑ
Cold Soğuk ﺩﹰﺍﺑﺮ
To act righteously, do good Đyilik etmek 1 ﺮ ﺒﻳ - ﺮ ﺑ ﺑﺮﺭ
Righteousness Đyilik, fazilet, doğruluk ﺮ ﹺﺑ
Righteous (pl) Đyiler ﺍﺭﺑﺮ ﹶﺍ- ﺮ ﺑ
Dutiful Faziletli ﺓ ﺭ ﺮ ﺑ
Land Kara, toprak ﺮ ﺑ
To come forth, appear Öne çıkmak, görünmek 1 ﺯ ﺮ ﺒﻳ - ﺯ ﺮ ﺑ ﺑﺮﺯ
To make manifest Göstermek, açığa çıkarmak 2 ﺯ ﺮ ﺒﻳ - ﺯ ﺮ ﺑ
Clear, level Açık, düz 1 ﺯ ﹰﺓ ﺎ ﹺﺭﺑ
Those who come forth Ortaya çıkanlar, çıkacaklar 1 ﻭ ﹶﻥﺎ ﹺﺭﺯﺑ
Curtain, obstacle Perde, engel ﺥ
ﺯ ﺮ ﺑ ﺑﺮﺯﺡ
Leper Cüzzamlı ﺹ
ﺮ ﺑﹶﺍ ﺑﺮﺹ
To be dazzled Parlamak, gözü kamaşmak 1 ﻕ
ﺮ ﺒﻳ - ﻕ
ﺑ ﹺﺮ ﺑﺮﻕ
Lightning Şimşek ﻕ
ﺮ ﺑ
To bless
Bereketlendirmek, mübarek
kılmak
3 ﻙ ﺭ ﺎﺑ ﺑﺮﻙ
Was blessed Mübarek kılındı 3 ﻙ ﻮ ﹺﺭﺑ
To be sacred, blessed Mübarek olmak 5 ﻙ ﺭ ﺎﺗﺒ
Blessings Bereketler ﺕ
ﺮﻛﹶﺎ ﺑ
Blessed Mübarek, kutlu 3 ﺭ ﹶﻛ ﹲﺔ ﺎﻣﺒ - ﻙ ﺭ ﺎﻣﺒ
To determine, settle Belirlemek, karar vermek 4 ﻡ ﺒ ﹺﺮﻳ - ﻡ ﺮ ﺑﹶﺍ ﺑﺮﻡ
Determined ones Kararlı olanlar 4 ﻮ ﹶﻥﺒ ﹺﺮﻣﻣ
Evidence Delil ﺎ ﹲﻥﺮﻫ ﺑ ﺑﺮﻫﻦ
That which emerges Doğan, doğarken 1 ﺎ ﹺﺯ ﹶﻏ ﹰﺔ ﺑ- ﺎﺯﹺﻏﹰﺎﺑ ﺑﺰﻍ
To frown
Kaşını çatmak, yüzünü
asmak
1 ﺮ ﺴ
ﺒﻳ - ﺮ ﺴ
ﺑ ﺑﺴﺮ
10
Distorted, frowned Asık (yüz), üzüntülü ﺮﹲﺓ ﺳ ﺎﺑ
To crumble Parçalamak 1 ﺲ
ﻳﹺﺒ - ﺲ
ﺑ ﺑﺴﺲ
In pieces Parça parça ﺴﹰﺎ
ﺑ
To expand, entend
Yaymak, genişletmek,
uzatmak
1 ﻂ
ﺴﹸ ﺒﻳ - ﻂ
ﺴﹶ
ﺑ ﺑﺴﻂ
That which extends Uzatan 1 ﻂ
ﺳ ﹲ ﺎﺑ
Expanse Sergi ﺎﻃﹰﺎﹺﺑﺴ
Expanse Genişlik ﻂ
ﺴ
ﺑ
Expanse Genişlik, büyüklük ﺴ ﹶﻄ ﹰﺔ
ﺑ
Stretched out (dual) Açık, uzatılmış (ikil) 1 ﻥ ﺎﻮ ﹶﻃﺘﺒﺴﻣ
High, tall Yüksek ﺕ
ﺳﻘﹶﺎ ﺎﺑ ﺑﺴﻖ
To give to destruction Tehlikeye atmak 4 ﺴ ﹸﻞ
ِ ﺒﻳ - ﺴ ﹶﻞ
ﺑﹶﺍ ﺑﺴﻞ
To smile Gülümsemek 5 ﻢ ﺴ
ﺒﺗ ﺑﺴﻢ
To give glad tidings Müjde vermek, müjdelemek 2 ﺮ ﺸ
ﺒﻳ - ﺮ ﺸ
ﺑ ﺑﺸﺮ
To have relations
Birlikte yaşamak, cinsi temas
etmek
3 ﺮ ﺷ ﺎﻳﺒ - ﺮ ﺷ ﺎﺑ
To receive glad tidings Müjdelenmek 4 ﺮ ﺸ
ﺒﻳ - ﺮ ﺸ
ﺑﹶﺍ
To rejoice Sevinmek 10 ﺮ ﺸ
ﺒﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﺸ
ﺒﺘﺳ ﺍ
Human Đnsan, beşer ﺮ ﺸ
ﺑ
Glad tidings Müjde ﻯﺸﺮ
ﺑ
That which gives glad tidings Müjde veren ﲑﺑﺸ
Bearer of good news Müjdeci 2 ﺮﺒﺸﻣ
Bearers (fm) of good news Müjdeciler (dş) 2 ﺕ
ﺍﺸﺮ
ﺒﻣ
Bearers of good news Müjdeciler 2 ﻦ ﺸﺮﹺﻳ
ﺒﻣ
Rejoicing at good news Sevinçli 10 ﺮ ﹲﺓ ﺸ
ﺒﺘﺴ
ﻣ
To see, watch Görmek, gözetlemek 1 ﺮ ﺼ
ﺒﻳ - ﺮ ﺼ
ﺑ ﺑﺼﺮ
To make see Göstermek 2 ﺮ ﺼ
ﺒﻳ - ﺮ ﺼ
ﺑ
To see, watch Görmek, gözetlemek 4 ﺮ ﺼ
ﺒﻳ - ﺮ ﺼ
ﺑﹶﺍ
Eyes Gözler ﺭ ﺎﺑﺼﹶﺍ
See (imp) Gör ﺮ ﺼ
ﺑﹶﺍ
Eyes, insights Gözler, görüşler, deliller ﺮ ﺋﺎﺑﺼ
Eye, insight Göz, görüş 1 ﺎﺭﺑﺼ ﹶﺍ- ﺮ ﺼ
ﺑ
11
That which sees, All-Seer
Gören, her şeyi hakkıyla
gören
ﲑ ﺼ
ﺑ
Insight Görüş, basiret ﲑﹲﺓ ﺼ
ﺑ
Giving insight Gözünü açma 2 ﺮ ﹰﺓ ﺼ
ﺒﺗ
Giving visibility Gösteren 4 ﺮ ﺼ
ﺒﻣ
Visible Görünen, gösteren 4 ﺮ ﹰﺓ ﺼ
ﺒﻣ
Those who see Görenler 4 ﻭ ﹶﻥﺼﺮ
ﺒﻣ
Observers Görenler, gözü açıklar 10 ﻦ ﺼﺮﹺﻳ
ﺒﺘﺴ
ﻣ
Onion Soğan ﻞﺑﺼ ﺑﺼﻞ
Commercial goods Ticaret malları ﻋ ﹲﺔ ﺎﹺﺑﻀ ﺑﻀﻊ
A few, 3 to 9 Birkaç, 3 ila 9 ﻊ ﻀ
ﹺﺑ
To lag behind Geride kalmak 2 ﺆ ﺒ ﱢﻄﻳ - ﺆ ﺑ ﱠﻄ ﺑﻄﺄ
To boast Şımarmak, böbürlenmek 1 ﺮ ﺒ ﹶﻄﻳ - ﺮ ﻄ ﺑ ﺑﻄﺮ
Boasting Böbürlenerek 1 ﺑﻄﹶﺮﹰﺍ
To seize, hold Yakalamak 1 ﺶ
ﻄ ﺒﻳ - ﺶ
ﺑ ﹶﻄ ﺑﻄﺶ
Seizing, holding Yakalama 1 ﺸ ﹶﺔ
ﺑ ﹾﻄ - ﺶ
ﺑ ﹾﻄ
To become futile, vain Batıl olmak, boş olmak 1 ﺒ ﹸﻄ ﹸﻞﻳ - ﺑ ﹶﻄ ﹶﻞ ﺑﻄﻞ
To nullify, make in vain Đptal etmek, boşa çıkarmak 4 ﻄ ﹸﻞ ﺒﻳ - ﺑ ﹶﻄ ﹶﻞﹶﺍ
False, vain Batıl, yanlış, boş 1 ﻃ ﹲﻞ ﺎﺑ
Falsifiers Batılda olanlar, iptal edenler 4 ﻄﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺒﻣ
To be concealed Saklı olmak, gizli olmak 1 ﻦ ﺒ ﹸﻄﻳ - ﻦ ﺑ ﹶﻄ ﺑﻄﻦ
Secret Gizli 1 ﻨ ﹰﺔﻃ ﺎ ﺑ- ﻦ ﻃ ﺎﺑ
Intimate, inner part Sırdaş, içindekiler ﻦ ﺋﺑﻄﹶﺎ - ﻧ ﹰﺔﹺﺑﻄﹶﺎ
Belly, womb Karın, göbek, rahim ﺑﻄﹸﻮ ﹲﻥ - ﻦ ﺑ ﹾﻄ
To send, appoint, resurrect
Kaldırmak, diriltmek,
göndermek
1 ﺚ
ﻌ ﹸ ﺒﻳ - ﺚ
ﻌ ﹶ ﺑ ﺑﻌﺚ
To come forth Öne atılmak 7 ﺚ
ﻌ ﹸ ﺒﻨﻳ - ﺚ
ﻌ ﹶ ﺒﻧﺍ
Being sent forth Gönderilme 7 ﺎﺙﻧﹺﺒﻌﺍ
Sending, resurrecting Gönderme, diriltme 1 ﺚ
ﻌ ﹲ ﺑ
Those are resurrected Diriltilenler 1 ﲔ
ﺛﻮﺒﻌﻣ - ﻮﺛﹸﻮ ﹶﻥﺒﻌﻣ
To turn inside out Alt-üst olmak 1 ﺮ ﺜﻌ ﺒﻳ - ﺮ ﻌﹶﺜ ﺑ ﺑﻌﺜﺮ
To become distant Uzak olmak 1 ﺪ ﻌ ﺒﻳ - ﺪ ﻌ ﺑ ﺑﻌﺪ
12
To become distant Uzak olmak 1 ﺪ ﻌ ﺒﻳ - ﺪ ﻌ ﺑ
To remove, make it far away Ayırmak, uzaklaştırmak 3 ﺪ ﻋ ﺎﻳﺒ - ﺪ ﻋ ﺎﺑ
Then, later, after that Sonra ﺪ ﻌ ﺑ
Distance Uzaklık ﺪ ﻌ ﺑ
Far Uzak ﺪ ﻴﺑﻌ
Those removed far Uzaklaştırılmış olanlar 4 ﻭ ﹶﻥﻌﺪ ﺒﻣ
Camel, camel’s load Deve, deve yükü ﻌ ﹴﲑ ﺑ ﺑﻌﺮ
Some, part Bazı, kısım ﺾ
ﻌ ﺑ ﺑﻌﺾ
Mosquito Sivrisinek ﺿ ﹰﺔ
ﻮﺑﻌ
Husband Koca, eş ﻌ ﹲﻞ ﺑ ﺑﻌﻞ
Suddenly Aniden ﺘ ﹰﺔﻐ ﺑ ﺑﻐﺖ
Hatred Kin ﺎ ٌﺀﻐﻀ ﺑ ﺑﻐﺾ
Mules Katırlar ﺎ ﹶﻝﹺﺑﻐ ﺑﻐﻞ
To desire, seek, transgress Đstemek, aramak, azmak 1 ﻲﺒﻐﻳ - ﻰﺑﻐ ﺑﻐﻲ
To oppress Zulmetmek 1 ﻋﻠﹶﻰ ﻰﺑﻐ
To be proper, appropriate Uygun olmak, yaraşmak 7 ﻲﺒﻐﻨﻳ - ﺒﻐٰﻲﻧﺍ
To seek, desire Aramak, istemek 8 ﻲﺘﻐﺒﻳ - ﻰﺘﻐﺑﺍ
Seeking, desiring Arama, isteme 8 ﺎ َﺀﺘﻐﺑﺍ
Desiring, disobeying Ölçüyü aşarak 1 ﻍ
ﺎ ﹴﺑ
Prostitution Fuhuş ﺎ ِﺀﹺﺑﻐ
Rebellion, oppression Đsyan, zulüm 1 ﻲ ﻐ ﺑ
Cattle, cow Sığır, inek ﺮ ﺑ ﹶﻘ ﺑﻘﺮ
Cattle, cow Sığır, inek ﺕ
ﺍﺑ ﹶﻘﺮ - ﺮ ﹲﺓ ﺑ ﹶﻘ
Spot Çalılık yer ﺔ ﻌ ﺑ ﹾﻘ ﺑﻘﻊ
Vegetables Sebzeler ﺑ ﹾﻘ ﹺﻞ ﺑﻘﻞ
To remain, stay Baki kalmak, geriye kalmak 1 ﺒﻘٰﻲﻳ - ﻲ ﻘ ﺑ ﺑﻘﻲ
To retain, leave unchanged Bırakmak, baki kılmak 4 ﻲﺒﻘﻳ - ﺑﻘٰﻲﹶﺍ
More lasting Daha kalıcı, baki 1 ﺑ ﹶﻘﻰﹶﺍ
Remaining, lasting Kalıcı, baki 1 ﻕ
ﺎ ﹴﺑ
Those who remain, Kalıcı olanlar, baki olanlar 1 ﺕ
ﺎﻗﻴﺎﺑ
13
Remaining, lasting Kalıcı, baki olan 1 ﻴ ﹲﺔﻗﺎﺑ
Remaining ones Geri kalanlar 1 ﲔ
ﻗﺎﺑ
That which remains Bakiye, geriye kalan 1 ﻴ ﹲﺔﻘ ﺑ
Virgin Bakire ﺑﻜﹶﺎﺭﹶﺍ ﺑﻜﺮ
Morning Sabah ﺑﻜﹶﺎﺭﺍ
Young, fresh Genç ﺮ ﹺﺑ ﹾﻜ
Early Sabah, erken, evvel ﺮ ﹰﺓ ﺑ ﹾﻜ
Mute, dumb Dilsiz ﻢ ﺑ ﹶﻜ ﹶﺍ- ﻢ ﺑ ﹾﻜ ﺑﻜﻢ
To cry, weep Ağlamak 1 ﻲﺒﻜﻳ - ﺑﻜٰﻲ ﺑﻜﻲ
To make cry Ağlatmak 4 ﻲﺒﻜﻳ - ﺑﻜﹶﻲﹶﺍ
Weeping, crying Ağlayarak 1 ﻴﹰﺎﻜ ﺑ
City, country Şehir, belde ﻼﺩ
ﹺﺑ ﹶ- ﺑﻠﹶﺪ ﺑﻠﺪ
City, country Belde ﺪﹲﺓ ﺑ ﹾﻠ
To give up hope Ümit kesmek 4 ﺲ
ﻠﺒﻳ - ﺲ
ﺑﹶﻠﹶﺍ ﺑﻠﺲ
Those in despair Ümitlerini kaybedenler 4 ﲔ
ﺴ
ِ ﻠﺒﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﺴﺒﻣ
To swallow Yutmak 1 ﻊ ﺒﹶﻠﻳ - ﻊ ﻠﺑ ﺑﻠﻊ
To reach Erişmek, ulaşmak 1 ﺒﹸﻠ ﹸﻎﻳ - ﺑﹶﻠ ﹶﻎ ﺑﻠﻎ
To convey Bildirmek, ulaştırmak 2 ﺒﱢﻠ ﹸﻎﻳ - ﺑﱠﻠ ﹶﻎ
To convey Bildirmek, ulaştırmak 4 ﻠ ﹸﻎﺒﻳ - ﺑﹶﻠ ﹶﻎﹶﺍ
That which reaches Ulaşan, erişen 4 ﻐ ﹲﺔ ﻟﺎ ﺑ- ﻟ ﹸﻎﺎﺑ
Announcement, message Tebliğ, duyurma, bildirme ﻍ
ﻼﹲﺑ ﹶ
That which reaches Ulaşan, etkili ﻴﻎﺑﻠ
Limit of reaching Erişme yeri, sınırı 1 ﺒﹶﻠ ﹸﻎﻣ
To test, try Đmtihan etmek, sınamak 1 ﺒﻠﹸﻮﻳ - ﻼ
ﺑ ﹶ ﺑﻠﻮ
To test, try Denemek, imtihan etmek 4 ﻲﺒﻠﻳ - ﺑﻠﹶﻲﹶﺍ
To test, to try Denemek, imtihan etmek 8 ﻲﺘﻠﺒﻳ - ﺘﻠﹶﻲﺑﺍ
Test, trial Đmtihan, deneme 1 ﻼ ٌﺀ
ﺑ ﹶ
That which tests Đmtihan eden 4 ﻞﺒﺘﻣ
Fingertips Parmak uçları ﻥ ﺎﺑﻨ ﺑﻨﻦ
To build Bina etmek, yapmak 1 ﺒﻨﹺﻲﻳ - ﺑﻨٰﻲ ﺑﲏ
14
Son Oğul ﺎﺀﺑﻨ ﹶﺍ- ﻦ ﺑﺍ
Daughter Kız, kız evlat ﺕ
ﺎﺑﻨ - ﺔﺑﻨﺍ
Construction workers Bina ustası ﺎ ٌﺀﺑﻨ
Construction, building Bina ﺎ ٌﺀﹺﺑﻨ
Sons Oğullar ﺑﻨﹺﲔ - ﻮﻥﺑﻨ
O my son Oğulcuğum ﻲ ﻨﺑ
Buildings Binalar ﺎ ﹲﻥﻨﻴﺑ
Constructed Bina edilmiş, yapılmış 1 ﻴ ﹲﺔﺒﹺﻨﻣ
To bewilder Şaşırmak 1 ﺖ
ﻬ ﺒﻳ - ﺖ
ﻬ ﺑ ﺖ
Slander Bühtan, iftira ﺎ ﹲﻥﻬﺘ ﺑ
Beauty Güzellik ﺔ ﺠ
ﻬ ﺑ ﺞ
Beautiful Güzel ﺑﻬﹺﻴ ﹴﺞ
To pray Dua etmek, niyaz etmek 8 ﺘ ﹺﻬ ﹸﻞﺒﻳ - ﻬ ﹶﻞ ﺘﺑﺍ ﻞ
Beast, animal, cattle Hayvan, sığır ﺔ ﻤ ﺑﻬﹺﻴ ﻢ
To incur Uğramak 1 ﻮ ُﺀﻳﺒ - ﺎ َﺀﺑ ﺑﻮﺃ
To settle Yerleştirmek 2 ﻮﹸﺍ ﺒﻳ - ﻮﹶﺍ ﺑ
To settle Yerleşmek 5 ﻮﹸﺍ ﺒﺘﻳ - ﻮ َﺀ ﺒﺗ
Settlement place Yerleşme yeri 2 ﻮﹶﺍ ﺒﻣ
Door, gate Kapı ﺏ
ﺍﺑﻮ ﹶﺍ- ﺏ
ﺎﺑ ﺑﻮﺏ
Destruction Helak, imha, yok olma ﺍ ﹺﺭﺑﻮ ﺑﻮﺭ
To perish Yok olmak, boş olmak 1 ﺭ ﻮﻳﺒ - ﺭ ﺎﺑ
Ruined Vahşi, helaki hak eden ﻮﺭﹰﺍﺑ
Affair, situation, case Durum, hal, mesele ﺎ ﹸﻝﺑ ﺑﻮﻝ
To spend the night Gecelemek 1 ﺖ
ﻳﺒﹺﻴ - ﺕ
ﺎﺑ ﺑﻴﺖ
To spend the night, plan by
night
Gecelemek, geceleyin
planlamak
2 ﺖ
ﻴﺒﻳ - ﺖ
ﻴﺑ
At night Geceleyin ﺎﺗﹰﺎﺑﻴ
Home, house Ev, mesken ﺕ
ﻮﺑﻴ - ﺖ
ﻴﺑ
To perish Yok olmak 1 ﺪ ﻳﺒﹺﻴ - ﺩ ﺎﺑ ﺑﻴﺪ
To become white Ağarmak 9 ﺾ
ﻴﺒﻳ - ﺾ
ﻴﺑﺍ ﺑﻴﺾ
White Beyaz ﺾ
ﻴﺑﹶﺍ
15
Egg Yumurta ﺾ
ﻴﺑ
White Beyaz ﺾ
ﺑﹺﻴ- ﺎ ٌﺀﻴﻀﺑ
To sell Satmak 1 ﻊ ﻳﺒﹺﻴ - ﻉ
ﺎﺑ ﺑﻴﻊ
To pledge allegiance
Biat etmek, söz vermek,
sözleşmek
3 ﻊ ﺎﹺﻳﻳﺒ - ﻊ ﻳﺎﺑ
To make commercial
transaction
Alış-veriş yapmak 6 ﻊ ﻳﺎﺗﺒ
Commercial transaction Alış-veriş, satış 1 ﻊ ﻴﺑ
Churches Kiliseler ﻊ ﻴﹺﺑ
To become manifest Ayrılmak, açık olmak 1 ﲔ
ﻳﹺﺒ - ﺎ ﹶﻥﺑ ﺑﲔ
To make clear
Açıklamak, açıklığa
kavuşturmak
2 ﻦ ﻴﺒﻳ - ﻦ ﻴﺑ
To clarify Açıklamak 4 ﲔ
ﻳﹺﺒ - ﺎ ﹶﻥﹶﺍﺑ
To become clear Açıklanmak, açığa çıkmak 5 ﻦ ﻴﺒﺘﻳ - ﻦ ﻴﺒﺗ
To explain clearly Açıklamak, açığa çıkarmak 10 ﲔ
ﺘﹺﺒﺴ
ﻳ - ﺎ ﹶﻥﺘﺒﺳ ﺍ
Declaration Beyan, bildiri, açıklama ﺎ ﹲﻥﺑﻴ
Between Arasında ﻦ ﻴﺑ
Clear Açık 2 ﻴ ﹴﻦﺑ
Clear ones, evidences Apaçık ayetler, deliller 2 ﺕ
ﺎﻴﻨﺑ - ﻨ ﹲﺔﻴﺑ
Clarification Açıklama ﺎﻧﹰﺎﺒﻴﺗ
Clear Apaçık, açıklayan 4 ﲔ
ﻣﹺﺒ
Clear ones (fm) Apaçık olanlar (dş) 2 ﺕ
ﺎﻴﻨﺒﻣ - ﺔ ﻨﻴﺒﻣ
Clear Açık ifadeli 10 ﲔ
ﺘﹺﺒﺴ
ﻣ
Perish (imp) Kurumak 1 ﺐ
ﺗ ﺗﺒﺐ
Ruin Ziyan ﺐ
ﺘﺒﹺﻴ ﹴﺗ
Destruction Yıkım ﺏ
ﺎ ﹴﺗﺒ
To destroy Yok etmek, mahvetmek 2 ﺮ ﺒﺘﻳ - ﺮ ﺒﺗ ﺗﱪ
Destruction Helak, yıkım ﺎﺭﹰﺍﺗﺒ
Destroyed Yok edilen 2 ﺮ ﺒﺘﻣ
Destruction Đmha, yok etme 2 ﺘﺒﹺﲑﹰﺍﺗ
To follow, obey Takip etmek, tabi olmak 1 ﻊ ﺒﺘﻳ - ﻊ ﺗﹺﺒ ﺗﺒﻊ
To follow Takip etmek, ettirmek 4 ﺆ ﺘﹺﺒﻳ - ﻊ ﺒﺗﹶﺍ
To follow, comply with Takip etmek, tabi olmak, 8 ﻊ ﺘﹺﺒﻳ - ﻊ ﺒﺗﺍ
16
uymak
Obedience Tabi olmak 8 ﻉ
ﺎﺗﺒﺍ
That which follows Tabi olan 1 ﲔ
ﻌ ﺎﹺﺑ ﺗ- ﺎﹺﺑ ﹴﻊﺗ
Following Tabi olarak 1 ﻌﹰﺎﺗﺒ
That which supports Arka çıkan ﺗﺒﹺﻴﻌﹰﺎ
Those who are followed Takip edilenler ﻮ ﹶﻥﺒﻌﺘﻣ
Two consecutive Art arda gelen iki 6 ﻴ ﹺﻦﻌ ﺎﹺﺑﺘﺘﻣ
Chest, box Tabut, sandık ﺕﺑﻮﺎﺗ ﺗﺒﻮ
Commerce Ticaret ﺓﺎﺭﺗﺠ ﲡﺮ
Under, below, beneath Aşağı, alt ﺖﺗﺤ ﲢﺖ
Companions of equal age Yaşıt eşler ﺏ
ﺍﺗﺮﹶﺍ ﺗﺮﺏ
Ribs Kaburga kemikleri ﺐ
ﺋ ﹺﺍﺗﺮ
Dust Toprak ﺏ
ﺍﺗﺮ
Dust, earth Toz, toprak 1 ﺔ ﺑﺮ ﺘﻣ
To give favor Nimet vermek 4 ﻑ
ﺘ ﹺﺮﻳ - ﻑ
ﺮ ﺗﹶﺍ ﺗﺮﻑ
Wealthy Zengin, varlıklı 4 ﻑﺘﺮﻣ
Collar bones Boğaz, gırtlak ﻰﺍﻗﺗﺮ ﺗﺮﻕ
To leave, desert Terk etmek 1 ﻙ ﺮ ﺘﻳ - ﻙ ﺮ ﺗ ﺗﺮﻙ
That which leaves, deserts Terk eden 1 ﻙ ﺎ ﹺﺭﺗ
Times Kere, defa ﺭ ﹰﺓ ﺎﺗ ﺗﺮﻭ
Nine Dokuz ﻌ ﹸﺔ ﺴ
ﺗ - ﻊ ﺴ
ﺗ ﺗﺴﻊ
Ninety Doksan ﻮ ﹶﻥﺴﻌ
ﺗ
Destruction Yıkım ﺎﻌﺴ ﺗ ﺗﻌﺲ
Duties Đşler, vazifeler ﺗﻔﹶﺚ ﺗﻔﺚ
To make perfect Mükemmel yapmak 4 ﻦ ﻘ ﺘﻳ - ﻦ ﺗ ﹶﻘﹶﺍ ﺗﻘﻦ
He put him down Onu alnı üzerine yatırdı 1 ﻪ ﺗﱠﻠ ﺗﻠﻞ
To recite, read, follow Okumak, takip etmek 1 ﺘﻠﹸﻮﻳ - ﺗﹶﻠﻰ ﺗﻠﻮ
Its recitation, reading Onun okuması ﻪ ﺗﻭ ﻼ
ﺗ ﹶ
So, those who recite Okuyanlar ﺕ
ﺎﻟﻴﺎﻓﹶﺎﻟﺘ
To become complete
Tamam olmak, bitmek, yerine
gelmek
1 ﻢ ﺘﻳ - ﻢ ﺗ ﲤﻢ
17
To complete, finish, perfect Tamamlamak 4 ﻢ ﺘﻳ - ﻢ ﺗﹶﺍ
Completely Tamamen, tamamlamak için ﺎﻣﹰﺎﺗﻤ
He who completes Tamamlayan 4 ﻢ ﺘﻣ
Oven Tandır ﺭ ﻮﺗﻨ ﺗﻨﺮ
To repent, accept
repentance, turn
Tevbe etmek, tevbeyi kabul
etmek, dönmek
1 ﺏ
ﻮﻳﺘ - ﺏ
ﺎﺗ ﺗﻮﺏ
He who accepts repentance
much
Çok tevbe eden, tevbeleri
çok kabul eden
ﺏ
ﺍﺗﻮ
Repentance Tevbe 1 ﺑ ﹰﺔﻮ ﺗ - ﺏ
ﻮ ﹺ ﺗ
Place of repentance, return Tevbe makamı 1 ﺏ
ﺎ ﹺﻣﺘ
Those (fm) who repent Tevbe eden kadınlar ﺕ
ﺎﺋﺒﺎﺗ
Those who repent Tevbe eden erkekler 1 ﻮ ﹶﻥﺋﺒﺎﺗ
Fig Đncir ﲔ
ﺗ ﺗﲔ
They wander Gezinirler 1 ﻮ ﹶﻥﻴﻬﻳﺘ ﺗﻴﻪ
To be firm Sebat etmek 1 ﺖ
ﺒﻳﹾﺜ - ﺖ
ﺒﹶﺛ ﺛﺒﺖ
To make firm
Sabit kılmak,
sağlamlaştırmak
2 ﺖ
ﺒﻳﹶﺜ - ﺖ
ﺒﹶﺛ
To fix, tie, make fixed Sabitlemek, bağlamak 4 ﺖ
ﻳﹾﺜﹺﺒ - ﺖ
ﺒﹶﺍﹾﺛ
Firmness Sabitlik 1 ﻮﺕﹸﺛﺒ
Firmness Sabitleştirme 2 ﺗﹾﺜﺒﹺﻴﺘﹰﺎ
Fixed Sabit, sağlam 1 ﺖ
ﺛﹶﺎﹺﺑ
Perishing Yok oluş 1 ﻮﺭﹰﺍﹸﺛﺒ ﺛﱪ
Destroyed Harap edilmiş 1 ﺭ ﻮﻣﹾﺜﺒ
To make lag behind Durdurmak, geri bırakmak 2 ﻂ
ﺒ ﹸﻳﹶﺜ - ﻂ
ﺒ ﹶﹶﺛ ﺛﺒﻂ
Groups Birlikler ﺕ
ﺎﹸﺛﺒ ﺛﱯ
Abundant rain Bol yağış ﺎﺎﺟﹶﺛﺠ ﺛﺠﺞ
To overcome, subdue Sindirmek, yenmek 4 ﻦ ﺨ
ﻳﹾﺜ - ﻦ ﺨ
ﹶﺍﹾﺛ ﺛﺨﻦ
Blame Kınama 2 ﺐ
ﻳﺗﹾﺜ ﹺﺮ ﺛﺮﺏ
Soil, earth Toprak, yer ﻯﹶﺛﺮ ﺛﺮﻱ
Serpent, snake Yılan ﺎ ﹲﻥﻌﺒ ﹸﺛ ﺛﻌﺐ
That which pierces Delici 1 ﺐ
ﻗﺛﹶﺎ ﺛﻘﺐ
To find, catch Bulmak, yakalamak 1 ﻒ
ﻳﹾﺜ ﹶﻘ - ﻒ
ﻘ ﹶﺛ ﺛﻘﻒ
To become heavy Ağır gelmek 1 ﻳﹾﺜ ﹸﻘ ﹸﻞ - ﹶﺛ ﹸﻘ ﹶﻞ ﺛﻘﻞ
18
To become heavy Ağırlaşmak 4 ﺖ
ﹶﺍﹾﺛ ﹶﻘﹶﻠ
To become heavy, cling Ağırlaşmak, çakılıp kalmak 8 ﺍﺛﱠﺎﹶﻗ ﹶﻞ
Weights Ağırlıklar ﹶﺍﹾﺛﻘﹶﺎ ﹲﻝ
Weight Ağırlık ﺛﻘﹶﺎ ﹶﻝ
Two groups (humans and
jinns)
Đki sınıf (cinler ve insanlar) ﻥ ﻼ
ﹶﺛ ﹶﻘ ﹶ- ﻥ ﹶﺛ ﹶﻘﻠﹶﺎ
Heavy Ağır ﻼ
ﻴ ﹰ ﹶﺛﻘ- ﻘﻴﹺﻞ ﹶﺛ
Weight Ağırlık ﻣﹾﺜﻘﹶﺎ ﹲﻝ
Burdened, laden Yükü ağır olan ﻣﹾﺜ ﹶﻘﹶﻠ ﹲﺔ
Burdened, laden ones Yükü ağır olanlar 4 ﻣﹾﺜ ﹶﻘﻠﹸﻮ ﹶﻥ
Third Üçüncü ﻟﹶﺜ ﹲﺔ ﺛﹶﺎ- ﺚ
ﻟ ﹲﺛﹶﺎ ﺛﻠﺚ
Three Üçer ﺙ
ﹸﺛﻠﹶﺎ ﹶ
Three Üç ﻼﹶﺛ ﹲﺔ
ﹶﺛ ﹶ
Thirty Otuz ﲔ
ﺛﻼ
ﹶﺛ ﹶ- ﹶﺛﻠﹶﺎﺛﹸﻮ ﹶﻥ
One third Üçte bir ﺚ
ﹸﺛﹸﻠ ﹸ
Two thirds Üçte iki ﹸﺛﹸﻠﹶﺜ ﹺﻲ- ﻥ ﹸﺛﹸﻠﺜﹶﺎ – ﹸﺛﹸﻠﺜﹶﺎ
A company Bir topluluk ﹸﺛﱠﻠ ﹲﺔ ﺛﻠﻞ
Bore fruits, came to fruition Meyve vermek 4 ﺮ ﻤ ﻳﹾﺜ - ﺮ ﻤ ﹶﺍﹾﺛ ﲦﺮ
Fruit, produce Meyve ﺮ ﻤ ﹶﺛ
Fruits Meyveler ﺕ
ﺍﻤﺮ ﹶﺛ- ﺓ ﺮ ﻤ ﹶﺛ
There, where Orada, nerede ﻢ ﹶﺛ ﲦﻢ
Then, after that, later Sonra ﻢ ﹸﺛ
Eighth Sekizinci ﻦ ﻣ ﺛﹶﺎ ﲦﻦ
Eight Sekiz ﻴ ﹲﺔﺎﹺﻧ ﹶﺛﻤ- ﻲ ﺎﹺﻧﹶﺛﻤ
Eighty Seksen ﲔ
ﺎﹺﻧﹶﺛﻤ
Price, cost Fiyat, değer, paha ﻤ ﹴﻦ ﹶﺛ
One eighth Sekizde bir ﻦ ﻤ ﹸﺛ
Oft-repeated Tekrarlanan ﻣﺜﹶﺎﻧﹺﻲ ﺛﻨﻮ
To fold up Katlanmak 1 ﻳﹾﺜﻨﹺﻲ - ﹶﺛﻨٰﻲ ﺛﲏ
To make exception Đstisna yapmak 10 ﺘﹾﺜﻨﹺﻲﺴ ﻳ- ﺘﹾﺜﻨٰﻲﺳ ﺍ
Two Đkişer ﻰﻣﹾﺜﻨ
19
Two Đki ﻥ ﺎ ﺍﹾﺛﻨ- ﺎﺍﹾﺛﻨ
Two Đki ﻴ ﹺﻦﺘﻨ ﺍﹾﺛ- ﻴ ﹺﻦﻨ ﺍﹾﺛ- ﺎﻨﺘﺍﹾﺛ
Two Đki ﻲ ﻨ ﺍﹾﺛ- ﻲ ﺘﻨﺍﹾﺛ
Second Đkinci ﻲ ﺛﹶﺎﹺﻧ
Twisting Eğip büken ﻲ ﺛﹶﺎﹺﻧ
To reward Mükafat vermek 2 ﺏ
ﻮ ﻳﹶﺜ - ﺏ
ﻮ ﹶﺛ ﺛﻮﺏ
To reward, give reward
Mükafatlandırmak, ödül
vermek
4 ﺐ
ﻴﻳﺜ - ﺏ
ﹶﺍﺛﹶﺎ
Reward Ödül, mükafat ﺏ
ﺍﹶﺛﻮ
Clothes Elbise ﺏ
ﺎﺛﻴ - ﺏ
ﻮ ﹶﺛ
Place of return Sevap için toplanma yeri ﺑ ﹰﺔﻣﺜﹶﺎ
Reward, recompense Mükafat, ödül ﺑ ﹰﺔﻣﺜﹸﻮ
To plough, make dust Tarla sürmek, toz çıkarmak 4 ﲑ ﺜﻳ - ﺭ ﹶﺍﺛﹶﺎ ﺛﻮﺭ
Dweller Yaşayan, bulunan ﺛﹶﺎﻭﹺﻳﹰﺎ ﺛﻮﻱ
Resting place, abode
Ev, yer, durak, konaklama
yeri
ﻯﻣﹾﺜﻮ
Previously married women Dullar ﺕ
ﺎﻴﺒﹶﺛ ﺛﻴﺐ
To cry for help Feryat etmek 1 ﺮ ﺠﹶﺌ
ﻳ - ﺮ ﺟﹶﺌ ﺟﺄﺭ
Well, cistern Kuyu ﺐ
ﺟ ﺟﺒﺐ
Idol, false god Put ﺖ
ﺒﹺﺟ ﺟﺒﺖ
Very powerful Çok güçlü, Cebbâr ﺭ ﺎﺟﺒ ﺟﱪ
Oppressors Zorbalar ﻦ ﺎﺭﹺﻳﺟﺒ
Mountain Dağ ﺎ ﹲﻝ ﹺﺟﺒ- ﻞﺟﺒ ﺟﺒﻞ
Generation Nesil, kuşak ﹺﺟﹺﺒﱠﻠ ﹶﺔ- ﻼ
ﹺﺟﹺﺒ
Forehead Alın, şakak ﻦ ﻴﺟﹺﺒ ﺟﱭ
Foreheads Alınlar ﺎﻩﹺﺟﺒ ﺟﺒﻪ
It is brought Toplanır, getirilir 1 ﻰﺠﺒ
ﻳ ﺟﱯ
To choose Seçmek 8 ﺘﺒﹺﻲﺠ
ﻳ - ﺒﻰﺘﺟ ﹶﺍ
Reservoir Sarnıç ﺏ
ﺍ ﹺﺟﻮ
To tear, uproot Sökmek, çekmek 8 ﺚ
ﺘ ﱡﺠ
ﻳ - ﺚ
ﺘ ﱠﺟ ﺍ ﺟﺜﺚ
Fallen on face Yüzüstü olanlar 1 ﲔ
ﻤ ﺛﺎﺟ ﺟﺜﻢ
Bent on knees Diz çökmüş 1 ﻴ ﹰﺔﺛﺎﺟ ﺟﺜﻮ
20
Kneeled down Diz çökmüş ﻴﹰﺎﺜﹺﺟ
To deny, reject, dispute Đnkar etmek, tartışmak 1 ﺪ ﺤ
ﺠ
ﻳ - ﺪ ﺤ
ﺟ ﺟﺤﺪ
Hell Cehennem ﻢ ﻴﺤ
ﺟ ﺟﺤﻢ
Graves, tombs Mezarlar ﺍﺙﺟﺪ ﹶﺍ ﺟﺪﺙ
Greatness, majesty Şan ﺪ ﺟ ﺟﺪﺩ
Tracts, streams Yollar, dereler ﺩ ﺪ ﺟ
New Yeni ﺪ ﻳﺟﺪ
More fitted, more inclined Daha yatkın ﺭ ﺪ ﺟ ﹶﺍ ﺟﺪﺭ
Wall Duvar ﺭ ﺍﹺﺟﺪ
Walls Duvarlar ﺪ ﹴﺭ ﺟ
To argue, dispute Mücadele etmek, tartışmak 3 ﺩ ﹸﻝ ﺎﻳﺠ - ﺩ ﹶﻝ ﺎﺟ ﺟﺪﻝ
Dispute Tartışma 3 ﺍ ﹶﻝﹺﺟﺪ
Regarding dispute
Tartışma, tartışma
bakımından
1 ﺪ ﹰﻻ ﺟ
In fragments, pieces Paramparça ﺟﺬﹶﺍﺫﹰﺍ ﺟﺬﺫ
Interrupted, cut off Kesilen, biten 1 ﺫ ﻭ ﺠ ﹸﺬ
ﻣ
Tree trunk Ağaç gövdesi ﻉ
ﺟﺬﹸﻭ ﹺ - ﹺﺟﺬﹾﻉ ﺟﺬﻉ
Ember Kor ﺓ ﻭ ﺟ ﹾﺬ ﺟﺬﻭ
To commit Đşlemek, yapmak 1 ﺡ
ﺮ ﺠ
ﻳ - ﺡ
ﺮ ﺟ ﺟﺮﺡ
To commit Đşlemek, yapmak 8 ﺡ
ﺘ ﹺﺮﺠ
ﻳ - ﺡ
ﺮ ﺘﺟ ﺍ
Injuries, wounds Yaralamalar ﺡ
ﻭﺟﺮ
Hunting animals Avcı hayvanlar ﺡ
ﺍ ﹺﺭﺟﻮ
Locust Çekirge ﺩ ﺍﺟﺮ ﺟﺮﺩ
To pull Çekmek 1 ﺮ ﺠ
ﻳ - ﺮ ﺟ ﺟﺮﺭ
Dry, barren Kuru ﺯ ﺮ ﺟ ﺟﺮﺯ
To try to swallow, gulp Yutmaya çalışmak 5 ﻉ
ﺮ ﺠ
ﺘﻳ - ﻉ
ﺮ ﺠ
ﺗ ﺟﺮﻉ
Cliff Uçurum ﻑ
ﺮ ﺟ ﺟﺮﻑ
To incite, cause to commit Suça teşvik etmek 1 ﻡ ﺠ ﹺﺮ
ﻳ - ﻡ ﺮ ﺟ ﺟﺮﻡ
To commit sin Suç işlemek 4 ﻡ ﺠ ﹺﺮ
ﻳ - ﻡ ﺮ ﺟ ﹶﺍ
No doubt Şüphe yok ﻡ ﺮ ﺟ ﻻ
My guilt, my crime Suçum ﻲﺍﻣﺟﺮ ﹶﺍ
21
Guilty, criminal Suçlu 4 ﻡ ﺠ ﹺﺮ
ﻣ
Guilty ones, criminals Suçlular 4 ﲔ
ﻣ ﺠ ﹺﺮ
ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺠ ﹺﺮﻣ
ﻣ
To flow Akmak 1 ﺠﺮﹺﻱ
ﻳ - ﻯﺟﺮ ﺟﺮﻱ
Those which flow Akanlar 1 ﺕ
ﺎﺎ ﹺﺭﻳﺟ
That which flows Akan ﻳ ﹲﺔﺎ ﹺﺭﺟ
Those which flow, run Akanlar ﺍ ﹺﺭﺟﻮ
Course, flowing Akma, gitme ﺍﺠﺮ
ﻣ
Piece, part, portion Parça, kısım ﺰ ٌﺀ ﺟ ﺟﺰﺃ
To whimper Sızlanmak 1 ﻉ
ﺰ ﺠ
ﻳ - ﻉ
ﺟ ﹺﺰ ﺟﺰﻉ
To reward, recompense Karşılığını vermek 1 ﺠﺰﹺﻱ
ﻳ - ﻯﺟﺰ ﺟﺰﻱ
We recompense Cezalandırırız 3 ﺎﺯﹺﻱﻧﺠ
That which gives what is due Karşılık veren 1 ﺎ ﹴﺯﺟ
Reward, recompense Karşılık, ceza, mükafat ﺍ ٌﺀﺟﺰ
Tax, tribute Cizye, vergi ﻳ ﹶﺔﺰ ﹺﺟ
Body Ceset ﺪﹰﺍﺟﺴ ﺟﺴﺪ
To spy Gizli hallerini araştırmak 5 ﺲ
ﺴ
ﺠ
ﺘﻳ - ﺲ
ﺴ
ﺠ
ﺗ ﺟﺴﺲ
Object, body Cisim, kalıp ﻡ ﺎﺟﺴ ﹶﺍ- ﻢ ﺴ
ﹺﺟ ﺟﺴﻢ
To do, make, create, put
Yapmak, koymak, yaratmak,
kılmak
1 ﻌ ﹸﻞ ﺠ
ﻳ - ﻌ ﹶﻞ ﺟ ﺟﻌﻞ
That which makes, will make Yapan, koyan, kılan 1 ﻋ ﹲﻞ ﺎﺟ
Those who make, will make Yapanlar 1 ﻋﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﺟ
Foam, scum Köpük ﺟﻔﹶﺎ ًﺀ ﺟﻔﺄ
Bowls Leğenler, çanaklar ﻥ ﹺﺟﻔﹶﺎ ﺟﻔﻦ
They draw away (dual) Uzaklaşır (ikil) 5 ﺎﻓﹶﻰﺘﺠﺗ ﺟﻔﻮ
To collect, assault Saldırmak, sürmek, toplamak 4 ﺐ
ﻠﺠ
ﻳ - ﺐ
ﺟﹶﻠ ﹶﺍ ﺟﻠﺐ
Their (fm) outer garments Örtüleri (dş) ﻦ ﺟﻠﹶﺎﺑﹺﻴﹺﺒ ﹺﻬ ﺟﻠﺐ
Flog (imp, pl), beat Değnek vurun 1 ﻭﺍﻠﺪﺟ ﺍ ﺟﻠﺪ
Skin Deri ﺩﺟﹸﻠﻮ - ﹺﺟﻠﹾﺪ
Lash Değnek ﺪ ﹰﺓ ﺟ ﹾﻠ
Assemblies Meclisler ﺲ
ﻟ ﹺﺎﻣﺠ ﺟﻠﺲ
To make apparent Açmak, açığa çıkarmak 2 ﺠﻠﱢﻲ
ﻳ - ﺟﻠﱠﻰ ﺟﻠﻮ
22
He revealed Tecelli etti, kendini gösterdi 5 ﺠﻠﱠﻰ
ﺗ
Majesty Celal, yücelik ﻼ ﹺﻝﺟ ﺟﻠﻞ
Exile Sürgün ﻼ َﺀ
ﺟ ﹶ ﺟﻠﻮ
To run wild Kaçmak 1 ﺢ ﻤ ﺠ
ﻳ - ﺢ ﻤ ﺟ ﲨﺢ
Firmly fixed Donmuş, sabit ﺪ ﹰﺓ ﻣ ﺎﺟ ﲨﺪ
To collect, gather Toplamak, bir araya getirmek 1 ﻊ ﻤ ﺠ
ﻳ - ﻊ ﻤ ﺟ ﲨﻊ
To combine Birleştirmek 4 ﻊ ﻤ ﺠ
ﻳ - ﻊ ﻤ ﺟ ﹶﺍ
To assemble, to come
together
Toplanmak, bir araya gelmek 8 ﻊ ﻤ ﺘﺠ
ﻳ - ﻊ ﻤ ﺘﺟ ﺍ
All, all of them Hepsi, tamamı ﲔﻤﻌ ﺟ ﹶﺍ- ﻮﻥﻤﻌ ﺟ ﹶﺍ
That which collects, will
collect
Toplayan 1 ﻊ ﻣ ﺎﺟ
Group, together Topluluk, toplu olarak 1 ﻊ ﻤ ﺟ
Two groups Đki topluluk ﻥ ﺎﻤﻌ ﺟ
Friday Cuma ﺔ ﻌ ﻤ ﺟ
All, together Hepsi, herkes, tamamı ﻊ ﻴﺟﻤ
Those who gather Toplananlar 8 ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺘﺠ
ﻣ
Place of gathering, junction Birleşme yeri, toplanma yeri ﻊ ﻤ ﺠ
ﻣ
That which is gathered Toplanılan 1 ﻉ
ﻮﺠﻤ
ﻣ
Beauty Güzellik ﺎ ﹲﻝﺟﻤ ﲨﻞ
Camels Develer ﺖ
ﺎﹶﻟﹺﺟﻤ
Camel Deve ﻤ ﹲﻞ ﺟ
Together, all at once Topluca ﻤﹶﻠ ﹰﺔ ﺟ
Beautiful, pretty Güzel ﻴ ﹲﻞﺟﻤ
Much, abundant Çok ﺎﺟﻤ ﲨﻢ
Keep (imp) me away Beni uzak tut 1 ﺒﻨﹺﻲﻨﺟ ﹸﺍ ﺟﻨﺐ
To remove from Uzaklaştırılmak 2 ﺐ
ﻨﺠ
ﻳ - ﺐ
ﻨﺟ
To avoid Kaçınmak 5 ﺐ
ﻨﺠ
ﺘﻳ - ﺐ
ﻨﺠ
ﺗ
To avoid, stay away Kaçınmak 8 ﺐ
ﺘﹺﻨﺠ
ﻳ - ﺐ
ﻨﺘﺟ ﺍ
Side Yan, taraf ﺐ
ﺎﹺﻧﺟ
Side Yan ﺏﻨﻮﺟ - ﺐ
ﻨﺟ
Far, unclean Uzak, cünup ﺐ
ﻨﺟ
23
To incline, approach Yanaşmak, meyletmek 1 ﺢ ﻨﺠ
ﻳ - ﺢ ﻨﺟ ﺟﻨﺢ
Wing Kanat ﺔ ﺤ
ﺟﹺﻨ ﹶﺍ- ﺡ
ﺎﺟﻨ
Sin Günah ﺡ
ﺎﺟﻨ
Army Ordu ﺩ ﻮﺟﻨ - ﺪ ﻨﺟ ﺟﻨﺪ
Unjustly Adaletsizlikle ﻔﹰﺎﺟﻨ ﺟﻨﻒ
Inclining Meyleden 6 ﻒ
ﺎﹺﻧﺘﺠﻣ
To hide, cover Örtmek, gizlemek 1 ﻦ ﺠ
ﻳ - ﻦ ﺟ ﺟﻨﻦ
Embryos, hidden Ceninler, gizli olanlar ﻨ ﹲﺔﹶﺍ ﹺﺟ
Garden Bahçe ﻨ ﹲﺔﺟ
Paradise Cennet ﻨ ﹸﺔﺠ
ﹶﺍﹾﻟ
Jinn, snake Cin, yılan ﺎ ﱞﻥﺟ
Jinn Cin ﻦ ﹺﺟ
Gardens Bahçeler, cennetler ﺕ
ﺎﺟﻨ
Shield, shelter Kalkan, sığınak ﻨ ﹰﺔﺟ
Jinns; Insanity Cinler; Cinnet, delilik ﻨ ﹲﺔﹺﺟ
Two gardens Đki cennet ﻴ ﹺﻦﺘﻨﺟ - ﻥ ﺎﻨﺘﺟ
Mad, whose mind is covered Deli, cinlenmiş 1 ﻮ ﹲﻥﺠﻨ
ﻣ
Fruit Meyve ﻰﺟﻨ ﺟﲏ
Ripe Olgun ﺎﺟﹺﻨﻴ
To strive, struggle
Cihat etmek, mücadele
etmek
3 ﺪ ﻫ ﺎﻳﺠ - ﺪ ﻫ ﺎﺟ ﺟﻬﺪ
Struggle Cihad, mücadele 3 ﺎﺩﹰﺍﹺﺟﻬ
Strong Güçlü 1 ﺪ ﻬ ﺟ
Effort Güç, gayret ﺪ ﻬ ﺟ
Those who strive Cihat edenler 3 ﻦ ﻳﻫﺪ ﺎﻣﺠ - ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﻣﺠ
To make openly, make public, Açığa vurmak, yüksek sesle
speak loudly konuşmak
1 ﺮ ﻬ ﺠ
ﻳ - ﺮ ﻬ ﺟ ﺟﻬﺮ
Openly, plainly, publicly Açıkça ﺎﺭﹰﺍﹺﺟﻬ
Open, plain, public Açıktan, açıkça, açık ﺮ ﻬ ﺟ
Openly, plainly, publicly Açıktan, açıkça, açık ﺮ ﹰﺓ ﻬ ﺟ - ﺍﻬﺮ ﺟ
To furnish, provide Teçhiz etmek, donatmak 2 ﺰ ﻬ ﺠ
ﻳ - ﺰ ﻬ ﺟ ﺟﻬﺰ
Provisions Malzemeler ﺎ ﹺﺯﺟﻬ
24
To be ignorant Cahil olmak 1 ﻬ ﹸﻞ ﺠ
ﻳ - ﻬ ﹶﻞ ﺟ ﺟﻬﻞ
Ignorance Cahiliye ﺔ ﻴﻠﻫ ﺎﺟ
Ignorant Cahil 1 ﻞﺎﻫﺟ
Ignorants Cahiller 1 ﲔ
ﻠﻫ ﺎ ﺟ- ﻫﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﺟ
Ignorance Cehalet, cahillik ﺔ ﺎﹶﻟﺟﻬ
Very ignorant Çok cahil ﻮ ﹰﻻﺟﻬ
Hell Cehennem ﻢ ﻨﻬ ﺟ ﺟﻬﻨﻢ
To carve, cut Yontmak 1 ﺏ
ﻮﻳﺠ - ﺏ
ﺎﺟ ﺟﻮﺏ
To reply, answer Cevap vermek, icabet etmek 4 ﺐ
ﻴﺠ
ﻳ ﹺ - ﺏ
ﺎﹶﺍﺟ
To accept, respond, answer Kabul etmek, cevap vermek 10 ﺘﺠﹺﻴﺐﺴ
ﻳ - ﺏ
ﺎﺘﺠﺳ ﺍ
Answer, response Cevap ﺏ
ﺍﺟﻮ
That which responds Đcabet eden, kabul eden 4 ﺐ
ﻣﺠﹺﻴ
Horses Atlar ﺩ ﺎﹺﺟﻴ ﺟﻮﺩ
To become a neighbor Komşu olmak 3 ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺠ - ﺭ ﻭ ﺎﺟ ﺟﻮﺭ
To protect, give shelter Korumak, sığındırmak 4 ﲑ ﺠ
ﻳ ﹺ - ﺭ ﺎﹶﺍﺟ ﺟﻮﺭ
To seek protection or refuge
Sığınmak, yakına gelmek
istemek
10 ﲑ ﺠ
ﺘ ﹺﺴ
ﻳ - ﺭ ﺎﺘﺠﺳ ﺍ
That which deviates Sapan yol 1 ﺮ ﺋﺎﺟ
Neighbor Komşu, yakın ﺭ ﺎﺟ
Neighboring ones (fm) Komşu olanlar (dş) 6 ﺕ
ﺍﺎ ﹺﻭﺭﺘﺠﻣ
To pass, overlook Geçmek 3 ﺯ ﺎ ﹺﻭﻳﺠ - ﺯ ﻭ ﺎﺟ ﺟﻮﺯ
To pass, overlook Geçmek, affetmek 6 ﺯ ﻭ ﺎﺘﺠﻳ - ﺯ ﻭ ﺎﺗﺠ
They entered Girdiler, sokuldular 1 ﻮﺍﺎﺳﺟ ﺟﻮﺱ
To become hungry Acıkmak 1 ﻉ
ﻮﻳﺠ - ﻉ
ﺎﺟ ﺟﻮﻉ
Hunger Açlık 1 ﻉ
ﻮ ﹴﺟ
His interior Onun karnı, ortası ﻪ ﻓﻮ ﺟ ﺟﻮﻑ
Air, atmosphere, middle Hava, uzay, orta ﻮ ﺟ ﺟﻮﻭ
To come Geldi 1 ﻳﺠﹺﻲ ُﺀ - ﺎ َﺀﺟ ﺟﻴﺄ
To bring Getirmek 1 ﺎ َﺀ ﺑﹺـﺟ
It was brought Getirildi 1 ﺟﹺﻴ ﹶﺊ
To bring, direct Getirmek, yöneltmek 4 ﻳﺠﹺﻲ ُﺀ - ﺎ َﺀﹶﺍﺟ
25
Bosom Sine, koyun ﺐ
ﻴﺟ ﺟﻴﺐ
Neck Boyun ﺪﹺﺟﻴ ﺟﻴﺪ
To endear Sevdirmek 2 ﺐ
ﺒﺣ ﺣﺒﺐ
To love, like Sevmek 4 ﺐ
ﺤ
ﻳ - ﺐ
ﺣ ﹶﺍ
To love, prefer Sevmek, tercih etmek 10 ﺐ
ﺤ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺐ
ﺤ
ﺘﺳ ﺍ
Dearer, liked more Daha sevimli, daha sevgili ﺐ
ﺣ ﹶﺍ
His loved ones Sevdikleri, sevgili kulları ﻩ ﺅ ﺎﺣﺒ ﹶﺍ
Love, affection Sevgi ﺐ
ﺣ
Grain Tane ﺔ ﺒﺣ - ﺐ
ﺣ
Love Sevgi, muhabbet ﺒ ﹰﺔﺤ
ﻣ
To be happy Mutlu olmak 1 ﺮ ﺒﺤ
ﻳ - ﺮ ﺒﺣ ﺣﱪ
Priests, rabbis, scholars Rahipler ﺭ ﺎﺣﺒ ﹶﺍ
To imprison, keep Alıkoymak, hapsetmek 1 ﺲ
ﺤﹺﺒ
ﻳ - ﺲ
ﺒﺣ ﺣﺒﺲ
To become worthless Boşa gitmek, heba olmak 1 ﻂ
ﺤﹺﺒ ﹸ
ﻳ - ﻂ
ﺣﹺﺒ ﹶ ﺣﺒﻂ
To make worthless Boşa çıkarmak, heder etmek 4 ﻂ
ﺤﹺﺒ ﹸ
ﻳ - ﻂ
ﺒ ﹶﺣ ﹶﺍ
Pathways, orbits Yollar, yörüngeler ﻚ
ﺒﺣ ﺣﺒﻚ
Rope, vein Đp, damar ﺎﻝﺣﺒ -ﺒ ﹲﻞﺣ ﺣﺒﻞ
Inevitable Kesin ﺎﺘﻤﺣ ﺣﺘﻢ
Rapidly Çabucak ﻴﺜﹰﺎﺣﺜ ﺣﺜﺚ
Barrier, curtain Perde, örtü ﺏ
ﺎﺣﺠ ﺣﺠﺐ
Screened ones, veiled Perdelenmiş olanlar 1 ﻮ ﹶﻥﻮﺑﺤﺠ
ﻣ
To make pilgrimage Haccetmek 1 ﺞ ﺤ
ﻳ - ﺞ ﺣ ﺣﺠﺞ
To dispute Tartışmak, çekişmek 3 ﺝ
ﺎﻳﺤ - ﺝ
ﺎﺣ
They dispute Tartışırlar 6 ﻮ ﹶﻥﺎﺟﺘﺤﻳ
Making pilgrimage Haccetme 1 ﺞ ﺣ
Pilgrims Hacılar 1 ﺝ
ﺎﺣ
Pilgrimage Hac 1 ﺞ ﺣ
Evidence Hüccet, delil ﺠ ﹲﺔ
ﺣ
Years Seneler ﺠ ﹴﺞ
ﺣ
Stones Taşlar ﺭ ﹰﺓ ﺎﺣﺠ ﺣﺠﺮ
26
Partition, forbidden,
understanding
Bölme, yasak, akıl ﺮ ﺠ
ﺣ
Stone Taş ﺭ ﹰﺓ ﺎﺣﺠ - ﺮ ﺠ
ﺣ
Cells, chambers Hücreler, odalar ﺕ
ﺍﺠﺮ
ﺣ
Bosoms, guardianship Sineler, velayet ﻮ ﹺﺭﺣﺠ
Forbidden Yasaklanmış, haram 1 ﻮﺭﹰﺍﺤﺠ
ﻣ
Barrier Perde, engel ﺎﺟﹺﺰﹰﺍﺣ ﺣﺠﺰ
Those who prevent Engelleyenler 1 ﻦ ﺎ ﹺﺟﺰﹺﻳﺣ
Elevation Yüksek yer ﺏ
ﺪ ﹴ ﺣ ﺣﺪﺏ
To report, narrate Anlatmak 2 ﺙ
ﺪ ﹸ ﺤ
ﻳ - ﺙ
ﺪ ﹶ ﺣ ﺣﺪﺙ
To make happen, invent
Meydana getirmek, icat
etmek
4 ﺙ
ﺪ ﹸ ﺤ
ﻳ - ﺙ
ﺪ ﹶ ﺣ ﹶﺍ
Talking, news, word, new Konuşma, haber, söz, yeni ﻳﺚﺎﺩ ﹶﺍﺣ- ﺚ
ﻳ ﹲﺣﺪ
New Yeni 4 ﺙ
ﺪ ﺤ
ﻣ
To oppose Karşı gelmek 3 ﺩ ﺎﻳﺤ - ﺩ ﺎﺣ ﺣﺪﺩ
Sharp Keskin ﺩ ﺍﺣﺪ
Limits Sınırlar, hudutlar ﺩ ﻭﺣﺪ
Iron Demir ﺪ ﻳﺣﺪ
Gardens Bahçeler ﻖ ﺋﺍﺣﺪ ﺣﺪﻕ
To be cautious Sakınmak, çekinmek 1 ﺭ ﺤ ﹶﺬ
ﻳِ - ﺭ ﺣ ﹶﺬ ﺣﺬﺭ
To warn Sakındırmak 2 ﺭ ﺤ ﱢﺬ
ﻳ - ﺭ ﺣ ﱠﺬ
Those who are cautious Uyanıklar, tedbirliler 1 ﻭ ﹶﻥﺫﺭ ﺎﺣ
Precaution, preparation Tedbir, hazırlık ﺣﺬﹾﺭ
Fear Korku ﺣﺬﹶﺭ
Feared Sakınılan, korkulan 1 ﺤﺬﹸﻭﺭﹰﺍ
ﻣ
To fight, make war Harbetmek, savaşmak 3 ﺏ
ﺎ ﹺﺭﻳﺤ - ﺏ
ﺭ ﺎﺣ ﺣﺮﺏ
War Savaş, harp ﺏ
ﺮ ﺣ
Chamber, fortress Mihrab, mabed, oda 1 ﺐ
ﺎﺭﹺﻳﻣﺤ - ﺏ
ﺍ ﹺﺤﺮ
ﻣ
You (pl) cultivate Ekersiniz 1 ﺮﺛﹸﻮ ﹶﻥ ﺤ
ﺗ ﺣﺮﺙ
Field, tilth, crop Tarla, ekin ﺙ
ﺮ ﹲ ﺣ
Difficulty, blame, discomfort Zorluk, itiraz, suçlama ﺝ
ﺮ ﺣ ﺣﺮﺝ
Determination Azim ﺩ ﺮ ﺣ ﺣﺮﺩ
27
Freeing Hürriyet verme 2 ﺮ ﺤﺮﹺﻳ
ﺗ ﺣﺮﺭ
Hot Sıcak ﺮ ﺣ
Free Hür ﺮ ﺣ
Heat Sıcaklık ﺭ ﻭﺣﺮ
Silk Đpek ﺮ ﺣﺮﹺﻳ
Freely, devotedly Serbestçe, adanmış olarak 2 ﺭﹰﺍﺤﺮ
ﻣ
Guards Bekçiler, nöbetçiler ﺳﹰﺎﺣﺮ ﺣﺮﺱ
To desire, be ambitious Hırslanmak, hırslı olmak 1 ﺹ
ﺤ ﹺﺮ
ﻳ - ﺹ
ﺮ ﺣ ﺣﺮﺹ
Greediest En hırslı ﺹ
ﺮ ﺣ ﹶﺍ
Ambitious, concerned Hırslı, düşkün ﺺ
ﺣﺮﹺﻳ
Urge (imp), encourage Teşvik et 2 ﺽ
ﺮ ﺣ ﺣﺮﺽ
Fatally ill Helake yüz tutarak ﺿﹰﺎﺣﺮ
To distort, falsify Tahrif etmek, bozmak 2 ﻑ
ﺮ ﺤ
ﻳ - ﻑ
ﺮ ﺣ ﺣﺮﻑ
Edge Kenar ﻑ
ﺮ ﺣ
As a strategy Bir tarafa dönme, çekilme 5 ﻓﹰﺎﺤﺮ
ﺘﻣ
To burn Yakmak 2 ﻕ
ﺮ ﺤ
ﻳ - ﻕ
ﺮ ﺣ ﺣﺮﻕ
To burn, scorch Yanmak 8 ﻕ
ﺘ ﹺﺮﺤ
ﻳ - ﻕ
ﺮ ﺘﺣ ﺍ
Fire Yangın, ateş ﻖ ﺣﺮﹺﻳ
To make move Hareket ettirmek 2 ﻙ ﺮ ﺤ
ﻳ - ﻙ ﺮ ﺣ ﺣﺮﻙ
To forbid, make unlawful Haram kılmak, yasaklamak 2 ﻡ ﺮ ﺤ
ﻳ - ﻡ ﺮ ﺣ ﺣﺮﻡ
Forbidden, respectable Haram, hürmetli ﻡ ﺍﺣﺮ
Sacred, forbidden, in ihram Haram, yasak, ihramlı ﻡ ﺮ ﺣ
Safe place Harem, güvenli yer ﻣﹰﺎﺣﺮ
Prohibitions Hürmetler, yasaklar ﺕ
ﺎﺮﻣ ﺣ
Forbidden , sacred Haram, yasak, hürmetli 2 ﻣ ﹲﺔ ﺮ ﺤ
ﻣ - ﻡ ﺮ ﺤ
ﻣ
Deprived Mahrum 1 ﻡ ﻭﺤﺮ
ﻣ
They searched Aradılar 5 ﺍﺮﻭ ﺤ
ﺗ ﺣﺮﻱ
Group, sect, party Hizip, grup, taraf, topluluk ﺏ
ﺍﺣﺰ ﹶﺍ- ﺏ
ﺰ ﺣ ﺣﺰﺏ
To grieve Üzülmek, hüzünlenmek 1 ﺰ ﹸﻥ ﺤ
ﻳ - ﺣ ﹺﺰ ﹶﻥ ﺣﺰﻥ
Grief Hüzün, üzüntü ﺰ ﹶﻥ ﺣ
28
Grief Hüzün, üzüntü ﻥ ﺰ ﺣ
To think, calculate, assume
Düşünmek, hesap etmek,
zannetmek
1 ﺐ
ﺴ
ﺤ
ﻳ - ﺐ
ﺴ
ِ ﺣ ﺣﺴﺐ
To call to account Hesaba çekmek 2 ﺐ
ﺳ ﺎﻳﺤ - ﺐ
ﺳ ﺎﺣ
To expect Ümit etmek, beklemek 8 ﺐ
ﺴ
ِ ﺘﺤ
ﻳ - ﺐ
ﺴ
ﺘﺣ ﺍ
Those who call to account
Hesaba çekenler, hesap
görenler
ﲔ
ﺳﹺﺒ ﺎﺣ
Reckoning, account Hesap, ölçü, düşünce ﺏ
ﺎﺣﺴ
My account Hesabım ﻪﺎﹺﺑﻴﺣﺴ
Calculation Hesap, hesap ölçüsü ﻥ ﺎﺴﺒ
ﺣ
That which is enough Yetecek olan, yeten ﺐ
ﺴ
ﺣ
Reckoner Hesap görücü ﺣﺴِﻴﺐ
To become jealous Haset etmek, kıskanmak 1 ﺪ ﺴ
ِﺤ
ﻳ - ﺪ ﺴ
ﺣ ﺣﺴﺪ
Jealous Haset eden 1 ﺪ ﺳ ﺎﺣ
With jealousy Haset ederek 1 ﺪﹰﺍﺣﺴ
To become exhausted, tire Yorulmak 10 ﺮ ﺴ
ِﺤ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﺴ
ﺤ
ﺘﺳ ﺍ ﺣﺴﺮ
Regrets Üzüntüler ﺕ
ﺍﺴﺮ
ﺣ
Regret Üzüntü ﺮﹲﺓ ﺴ
ﺣ
Tired Yorgun ﲑ ﺴ
ِ ﺣ
Insolvent Çaresiz, müflis 1 ﻮﺭﹰﺍﺤﺴ
ﻣ
You (pl) kill Öldürürsünüz 1 ﻮ ﹶﻥﺤﺴ
ﺗ ﺣﺴﺲ
To feel, sense, perceive Hissetmek, anlamak 4 ﺲ
ﺤ
ﻳ - ﺲ
ﺣ ﹶﺍ
Inquire (imp, pl) Araştırın 5 ﻮﹾﺍﺴﺴ
ﺤ
ﺗ
Sound Ses ﺲ
ﺣﺴِﻴ
In succession Art arda ﺎﻮﻣ ﺴ
ﺣ ﺣﺴﻢ
Became good Güzel oldu 1 ﻦ ﺴ
ﺣ ﺣﺴﻦ
To do good, perfect, be kind Đyilik etmek, güzelleştirmek 4 ﻦ ﺴ
ِﺤ
ﻳ - ﻦ ﺴ
ﺣ ﹶﺍ
Kindness, goodness, favor Đhsan, iyilik 4 ﺎ ﹸﻥﺣﺴ ﺍ
Better, best Daha güzel, en güzel ﻦ ﺴ
ﺣ ﹶﺍ
Beautiful Güzel ﺎ ﹲﻥﺣﺴ
Good, pretty Güzel, iyi ﺴ ﹴﻦ
ﺣ
Beauty, being good Güzellik, iyilik ﻦ ﺴ
ﺣ
29
Kindly Güzellikle, iyilikle ﻨﹰﺎﺣﺴ
Good deed, good thing Đyi, güzel, iyilik, güzellik ﺕ
ﺎﺴﻨ
ﺣ - ﻨ ﹲﺔﺴ
ﺣ
Best, most beautiful En güzel ﻰﺴﻨ
ﺣ
Good-doer Đyilik yapan, ihsan eden 4 ﻦ ﺴ
ِﺤ
ﻣ
Good-doers (fm)
Đyilik yapanlar, ihsan edenler
(dş)
4 ﺕ
ﺎﺴﻨ
ِﺤ
ﻣ
Good-doers Đyilik yapanlar, ihsan edenler 4 ﲔ
ﺴﹺﻨ
ِﺤ
ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺴﻨ
ِﺤ
ﻣ
To gather, collect Toplamak, bir araya getirmek 1 ﺮ ﺸ
ﺤ
ﻳ - ﺮ ﺸ
ﺣ ﺣﺸﺮ
Those who gather, collect Toplayıcılar, toplayanlar 1 ﻦ ﺷﺮﹺﻳ ﺎﺣ
Gathering Toplama 1 ﺮ ﺸ
ﺣ
Assembled Toplanmış 1 ﺭ ﹰﺓ ﻮﺤﺸ
ﻣ
Violent storm
Kum fırtınası, taş yağdıran
kasırga
1 ﺎﺻﺒ
ﺎﺣ ﺣﺼﺐ
Firewood Odun ﺐ
ﺼ
ﺣ
It became clear Açığa çıktı 1 ﺺ
ﺤ
ﺼ
ﺣ ﺣﺼﺤﺺ
To harvest Hasat etmek, kesmek 1 ﺪ ﺼ
ﺣ ﺣﺼﺪ
Its harvest Onun hasadı ﻩ ﺩ ﺎﺣﺼ
Harvested, cut Biçilmiş, yıkılmış ﺪ ﻴﺣﺼ
To prevent Kısıtlamak, mani olmak 1 ﺮ ﺴ
ِﺤ
ﻳ - ﺮ ﺼ
ﺣ ﺣﺼﺮ
To prevent, close Engellemek, kapamak 4 ﺮ ﺼ
ﺤ ﻳ - ﺮ ﺼ
ﺣ ﹶﺍ
Chaste Şerefli, nefsine hakim ﻮﺭﹰﺍﺣﺼ
Prison Hisar, hapis ﲑﹰﺍﺣﺼ
It is made apparent Gösterildi 2 ﺼ ﹶﻞ
ﺣ ﺣﺼﻞ
To protect Korumak 4 ﻦ ﺼ
ﺤ ﻳ - ﻦ ﺼ
ﺣ ﹶﺍ ﺣﺼﻦ
They (fm) got married Evlendiler (dş) 4 ﻦ ﺼ
ﺣ ﹸﺍ
Chaste, modest Namuslu 5 ﻨﹰﺎﺤﺼ
ﺗ
Fortresses Kaleler ﻮ ﹸﻥﺣﺼ
Free, chaste women; married Hür, iffetli kadınlar; evli
women kadınlar
4 ﺕ
ﺎﺼﻨ
ﺤ ﻣ
Fortified Kaleli, kale içinde 2 ﺔ ﻨﺼ
ﺤ ﻣ
Chaste ones Namuslu 4 ﲔ
ﺼﹺﻨ
ﺤ ﻣ
To count, calculate, compute Saymak, hesaplamak 4 ﻲﺤﺼ
ﻳ - ﺣﺼٰﻲ ﹶﺍ ﺣﺼﻲ
To be present, come Hazır olmak, gelmek 1 ﺮ ﻀ
ﺤ
ﻳ - ﺮ ﻀ
ﺣ ﺣﻀﺮ
30
To bring, make present Getirmek, hazır etmek 4 ﺮ ﻀ
ﺤ ﻳ - ﺮ ﻀ
ﺣ ﹶﺍ
Present, ready Hazır 1 ﺮﹰﺍﺎﺿﺣ
Daily, presently Günlük, hemen yapılan 1 ﺮ ﹰﺓ ﺿ
ﺎﺣ
Attended Hazır bulunan 8 ﺮ ﻀ
ﺘﺤ
ﻣ
Presented, brought Hazır edilen, getirilen 4 ﺍﻀﺮ
ﺤ ﻣ
Presented ones, brought
ones
Hazır edilenler, getirilenler 4 ﻦ ﻀﺮﹺﻳ
ﺤ
ﻣ - ﻭ ﹶﻥﻀﺮ
ﺤ ﻣ
He urged Teşvik etmek 1 ﺾ
ﺤ
ﻳ - ﺾ
ﺣ ﺣﻀﺾ
You (pl) urge each other Birbirinizi teşvik edersiniz 6 ﻮ ﹶﻥﺎﺿﺗﺤ
Firewood Odun, yakıt ﺐ
ﺣ ﹶﻄ ﺣﻄﺐ
Repentance Tevbe ﺣ ﱠﻄ ﹲﺔ ﺣﻄﻂ
He crushes Ezer 1 ﻢ ﻄ ﺤ
ﻳ ﺣﻄﻢ
Debris Çöp ﺣﻄﹶﺎﻣﹰﺎ
Crusher Hutame, parçalayan ﻤ ﹲﺔ ﺣ ﹶﻄ
Builder of cattle fold Ağıl bekçisi 8 ﻈ ﹺﺮ ﺘﺤ
ﻣ ﺣﻈﺮ
Restricted Kapalı, yasaklı 1 ﺍﺤﻈﹸﻮﺭ
ﻣ
Share, portion Hisse ﻆ
ﺣ ﱞ ﺣﻈﻆ
Grandchild Torun ﺪ ﹰﺓ ﺣ ﹶﻔ ﺣﻔﺪ
Former state Eski hal ﺓ ﺮ ﻓﺎﺣ ﺣﻔﺮ
Pit Çukur ﺓ ﺮ ﺣ ﹾﻔ
To protect, keep Korumak 1 ﻆ
ﺤ ﹶﻔ ﹸ
ﻳ - ﻆ
ﻔ ﹶ ﺣ ﺣﻔﻆ
To guard, protect Muhafaza etmek, korumak 3 ﻆ
ﻓ ﹸﺎﻳﺤ - ﻆ
ﺎﹶﻓ ﹶﺣ
To protect Korumak 10 ﻆ
ﻔ ﹸ ﺤ
ﺘﺴ
ﻳ - ﻆ
ﺤ ﹶﻔ ﹶ
ﺘﺳ ﺍ
They were entrusted Korumaları 10 ﻔﻈﹸﻮﺍ ﺤ
ﺘﺳ ﹸﺍ
That which protects Koruyan 1 ﻆ
ﻓ ﹲﺎﺣ
Those who protect (fm) Koruyanlar (dş) 1 ﺕ
ﻓﻈﹶﺎﺎﺣ
Those who protect Koruyanlar 1 ﲔ
ﻈ ﻓﺎ ﺣ- ﻓﻈﹸﻮ ﹶﻥﺎﺣ
Protecting Koruyarak 1 ﺣﻔﹾﻈﹰﺎ
Protectors Koruyucular ﺣ ﹶﻔ ﹶﻈ ﹰﺔ
Protector, guard Koruyucu, muhafız ﻆ
ﻴ ﹲﺣﻔ
Protected, guarded Korunmuş 1 ﻅ
ﺤﻔﹸﻮ ﹲ
ﻣ
31
We bordered Etrafını çevirdik 1 ﺎﺣ ﹶﻔ ﹾﻔﻨ ﺣﻔﻒ
Surrounding Çevreleyen ﲔ
ﺎﱢﻓﺣ
To press, insist Sıkıştırmak, zorlamak 4 ﻲﺤﻔ
ﻳ - ﺣﻔٰﻲ ﹶﺍ ﺣﻔﻲ
Well informed, Gracious Bilen, haberdar, Lütufkar, ﻰ ﻔ ﺣ
Long period, age, eternity Uzun süre, çağ, devir, ebed ﺣﻘﹶﺎﺏ ﹶﺍ- ﺣﻘﹸﺐ ﺣﻘﺐ
Sand hills Kum tepeleri ﺣﻘﹶﺎﻑ ﹶﺍ ﺣﻘﻒ
To be true, come true,
become necessary
Gerçek olmak, hak olmak 1 ﻖ ﺤ
ﻳ - ﻖ ﺣ ﺣﻘﻖ
To prove, justify, establish Yerleştirmek, gerçekleştirmek 4 ﻖ ﺤ
ﻳ - ﻖ ﺣ ﹶﺍ
To earn a lawful right Hak sahibi olmak, hak etmek 10 ﻖ ﺤ
ﺘﺴ
ﻳ - ﻖ ﺤ
ﺘﺳ ﺍ
More worthy, more deserving
Daha fazla hak eden, daha
layık
ﻖ ﺣ ﹶﺍ
Inevitable reality Gerçekleşecek olan ﺎﱠﻗ ﹸﺔﺣ
Truth, right, true Hak, gerçek, hak olarak ﻖ ﺣ
Obligation Görev, borç ﻖ ﻴﺣﻘ
To judge, decree Hüküm vermek, karar vermek 1 ﻢ ﺤ ﹸﻜ
ﻳ - ﻢ ﺣ ﹶﻜ ﺣﻜﻢ
He makes judge Hakem yapar 2 ﻢ ﺤ ﱢﻜ
ﻳ
To strengthen, fortify Sağlamlaştırmak, açıklamak 4 ﻢ ﻜ ﺤ
ﻳ - ﻢ ﺣ ﹶﻜ ﹶﺍ
That they go for judgment Muhakeme olmaları 6 ﻮﺍﺎ ﹶﻛﻤﺘﺤﻳ
He who judges best En hikmetli, en iyi hükmeden ﻢ ﺣ ﹶﻜ ﹶﺍ
Those who decree, judge Hüküm verenler ﲔ
ﻤ ﻛ ﺎﺣ
Judges Hakimler ﺣﻜﱠﺎ ﹺﻡ
Judgment, decision Hüküm, karar ﻢ ﺣ ﹾﻜ
Arbitrator Hakem ﻢ ﺣ ﹶﻜ
Wisdom Hikmet, sebepsiz iş yapmama ﻤ ﹲﺔ ﺣ ﹾﻜ
Wise, All-Wise Hakim, hikmet sahibi ﻢ ﻴﺣﻜ
Precise Kesin 4 ﺕ
ﺎﺤ ﹶﻜﻤ
ﻣ - ﻤ ﹲﺔ ﺤ ﹶﻜ
ﻣ
To swear Yemin etmek 1 ﻒ
ﻠﺤ
ﻳ - ﻒ
ﺣﹶﻠ ﺣﻠﻒ
Habitual swearer Çok yemin eden ﺣﻼﱠﻑ
He shaves, gets haircut Tıraş olur 1 ﻖ ﻠﺤ
ﻳ ﺣﻠﻖ
Throat Gırtlak, boğaz ﻡ ﺣ ﹾﻠﻘﹸﻮ
Shaved Tıraş olmuş 2 ﲔ
ﻘ ﺤﱢﻠ
ﻣ
32
To become lawful, descend,
to remove ihram, untie
Helal olmak,inmek, ihramdan
çıkmak, çözmek
1 ﺤ ﱡﻞ
ﻳ - ﺣ ﱠﻞ ﺣﻠﻞ
To make lawful Helal kılmak 4 ﺤ ﱡﻞ
ﻳ - ﺣ ﱠﻞ ﹶﺍ
Dissolution Bozma, çözme 2 ﺤﱠﻠ ﹶﺔ
ﺗ
Lawful, dwelling Helal, oturan ﺣ ﱞﻞ
Wives Zevceler, eşler ﺋ ﹸﻞﻼ
ﺣ ﹶ
Lawful, lawfully Helal, helal olarak ﻼ ﹲﻝ
ﺣ ﹶ
Place, destination Yer, mahal 1 ﺤ ﱠﻞ
ﻣ
Permitted Helal edilen 4 ﺤﻠﱢﻲ
ﻣ
Confused dreams Karışık rüyalar ﻼ ﹴﻡ
ﺣ ﹶ ﹶﺍ ﺣﻠﻢ
Puberty Erginlik çağı ﻢ ﺣﹸﻠ
Forbearing Nezaketli, mühlet veren ﻢ ﻴﻠﺣ
They are adorned Takınırlar 2 ﻮ ﹶﻥ ﺤﱠﻠ
ﻳ - ﺣﻠﱡﻮﺍ ﺣﻠﻲ
Ornament Süs ﻴ ﹲﺔﺣ ﹾﻠ
Ornaments Ziynetler ﻲ ﻠﺣ
Mud Balçıklı ﺔ ﻤﹶﺌ ﺣ - ﻤﹴﺈ ﺣ ﲪﺄ
To praise Övmek 1 ﺪ ﻤ ﺤ
ﻳ - ﺪ ﻤ ﺣ ﲪﺪ
Ahmed, Prophet
Muhammed's name
Ahmed ﺪ ﻤ ﺣ ﹶﺍ
Those who praise Hamd edenler, övenler 1 ﻭ ﹶﻥﻣﺪ ﺎﺣ
Praise Hamd, övgü 1 ﺪ ﻤ ﺣ
Praiseworthy Övülmeye layık ﺪ ﻴﺣﻤ
Muhammed (pbuh) Muhammed (SAV) ﺪ ﻤ ﺤ
ﻣ
Praised Öğülmüş 1 ﻮﺩﹰﺍﺤﻤ
ﻣ
Red Kırmızı ﺮ ﻤ ﺣ ﲪﺮ
Donkey Eşek ﻤ ﹺﲑ ﺣ - ﺮ ﻤ ﺣ – ﺭ ﺎﺣﻤ
To carry, take load Taşımak, yüklenmek 1 ﻤ ﹸﻞ ﺤ
ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﺣ ﲪﻞ
To load, place, entrust Yüklemek, görev vermek 2 ﻤ ﹸﻞ ﺤ
ﻳ – ﻤ ﹶﻞ ﺣ
To bear, to carry Taşımak, yüklenmek 8 ﻤ ﹸﻞ ﺘﺤ
ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﺘﺣ ﺍ
Pregnant Gebe ﺎ ﹺﻝﺣﻤ ﹶﺍ
Those who bear (fm) Yüklenenler (dş) 1 ﺕ
ﻼ
ﻣ ﹶ ﺎﺣ
Those who bear Yüklenenler 1 ﲔ
ﻠﻣ ﺎﺣ
33
Carrier Taşıyıcı, hamal 2 ﺎﻟﹶﺔﺣﻤ
Load, pregnancy Yük, gebelik 1 ﻤ ﹴﻞ ﺣ
Load Yük 1 ﻤ ﹸﻞ ﺣ
Carrying Yüklenerek 1 ﻼ
ﻤ ﹰ ﺣ
Load bearing Yük taşıyan ﻮﹶﻟ ﹰﺔﺣﻤ
Boiling water, intimate friend Kaynar su, yakın arkadaş ﻢ ﻴﺣﻤ ﲪﻢ
Black smoke Kara duman ﻮ ﹴﻡﺤﻤ
ﻳ
It is heated Kızdırılır 1 ﻰﺤﻤ
ﻳ ﲪﻲ
Intensely hot Kızgın ﻴ ﹲﺔﻣ ﺎﺣ
Effort, disdain Öfke, gayret, koruyuculuk ﻴ ﹶﺔﻤ ﺣ
That you break your oath Yeminini bozman 1 ﺚ
ﻨ ﹾﺤ
ﺗ ﺣﻨﺚ
Sin Günah ﺚ
ﻨ ﹲﺣ
Throats Boğazlar, gırtlaklar ﺮ ﺎ ﹺﺟﺣﻨ ﺣﻨﺠﺮ
Roasted Kızarmış ﺬ ﺣﻨﹺﻴ ﺣﻨﺬ
Upright, true Düz, dik, doğru ﻨﻔﹶﺎ َﺀﺣ - ﻒ
ﻴﺣﹺﻨ ﺣﻨﻒ
To lead to destruction Yokluğa sürüklemek 8 ﻚ
ﺘﹺﻨﺤ
ﻳ - ﻚ
ﻨﺘﺣ ﺍ ﺣﻨﻚ
Affection Şefkat ﺎﻧﹰﺎﺣﻨ ﺣﻨﻦ
Sin Günah ﺎﻮﺑ ﺣ ﺣﻮﺏ
Fish Balık ﺎ ﹲﻥﻴﺘﺣ - ﺕ
ﻮﺣ ﺣﻮﺕ
Need, requirement Đhtiyaç, hacet ﺟ ﹰﺔ ﺎﺣ ﺣﻮﺝ
To overpower, overcome
Hakim olmak, Üstünlük
sağlamak
10 ﺤ ﹺﻮ ﹸﺫ
ﺘﺴ
ﻳ - ﻮ ﹶﺫ ﺤ
ﺘﺳ ﺍ ﺣﻮﺫ
That he returns Dönmesi 1 ﺭ ﻮﻳﺤ ﺣﻮﺭ
He talks Konuşur 3 ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺤ
Talking to each other Konuşma 6 ﺭﺎﻭﺗﺤ
Disciples Havariler ﻦ ﻳﺍ ﹺﺭﺣﻮ - ﻮ ﹶﻥﺍ ﹺﺭﻳﺣﻮ
Houri, fair one Huri ﺭ ﻮﺣ
Joining Birliğe katılma, mevki alma 5 ﺰﹰﺍﺤﻴ
ﺘﻣ ﺣﻮﺯ
Forbid, Allah forbid Hâşâ, Allah korusun ﺵ
ﺎﺣ ﺣﻮﺵ
To surround, contain,
encompass
Kuşatmak, çevrelemek,
kavramak
4 ﻂ
ﻴ ﹸﻳﺤ - ﻁ
ﺎ ﹶﹶﺍﺣ ﺣﻮﻁ
Encompassing Kuşatan, kaplayan 4 ﻂ
ﻴ ﹲﻣﺤ
34
Encompassing, will
encompass
Kuşatan, kaplayan 4 ﻴ ﹶﻄ ﹲﺔﻣﺤ
To come in between Araya girmek 1 ﻮ ﹸﻝﻳﺤ - ﺎ ﹶﻝﺣ ﺣﻮﻝ
Change, transformation Değişiklik, dönüşme 2 ﺤﻮﹺﻳﻞ
ﺗ
Power, authority Güç, kuvvet ﻮ ﹲﻝ ﺣ
Year Yıl ﻝﺣﻮ
Around, surroundings Etraf ﻝﺣﻮ
Transfer Çıkma, ayrılma ﻮ ﹰﻻ ﺣ
Plan Çare ﻴﹶﻠ ﹰﺔﺣ
Black, color of dust Kara, toz rengi ﻯﺣﻮ ﹶﺍ ﺣﻮﻱ
Entrails Bağırsak ﺎﺍﻳﺣﻮ
Where, wherever Nerede, her nerede ﺚ
ﻴ ﹸﺣ ﺣﻴﺚ
You avoid Kaçınırsın 1 ﺪ ﻴﺗﺤ ﺣﻴﺪ
Confused Şaşkın ﺍ ﹶﻥﻴﺮﺣ ﺣﲑ
Place of escape Kaçış yeri ﺎﻴﺼﻣﺤ - ﺺ
ﻴ ﹴﻣﺤ ﺣﻴﺺ
They (fm) menstruate Adet görürler 1 ﻦ ﻀ
ﺤ
ﻳ ﺣﻴﺾ
Menstruation Ay hali ﺾ
ﻴ ﹺﻣﺤ
That he becomes unjust Haksızlık etmesi 1 ﻒ
ﻴﻳﺤ ﺣﻴﻒ
To surround, encompass Kuşatmak, çevrelemek 1 ﻖ ﻴﻳﺤ - ﻕ
ﺎﺣ ﺣﻴﻖ
Time, period Zaman, süre, devir ﲔ
ﺣ ﺣﲔ
To live Yaşamak 1 ﻴﻰﺤ
ﻳ - ﻲ ﺣ ﺣﻴﻲ
Greet (imp, pl) Selamlayın 2 ﻮﺍﺣﻴ
That they greet you Seni selamlamaları 2 ﻙ ﻮ ﻴﺣ
You were greeted Selamlandınız 2 ﻢﻴﺘﻴﺣ
He greets you Seni selamlar 2 ﻚ
ﻴﺤ
ﻳ
To give life, make live
Diriltmek, yaşatmak, hayat
vermek
4 ﺤﻴﹺﻲ
ﻳ - ﺎﺣﻴ ﹶﺍ
To be shy, embarrassed,
ashamed, to let live
Utanmak, çekinmek,
yaşatmak
10 ﺤﻴﹺﻲ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺤﻴٰﻲ
ﺘﺳ ﺍ
Alive, living (pl) Diri, canlı (çğ) ﺎ ٌﺀﺣﻴ ﹶﺍ
Embarrassment, bashfulness Utanma 10 ﺎ ٍﺀﺤﻴ
ﺘﺳ ﺍ
Greeting Selamlama ﺔﺤﻴ
ﺗ
Alive, living Canlı, diri olarak, diri ﻲ ﺣ
35
Life Hayat ﺎ ﹲﺓﺣﻴ
Snake Yılan ﻴ ﹲﺔﺣ
Life Hayat ﺍ ﹸﻥﻴﻮﺣ
Living, life Yaşama, hayat ﺎﺤﻴ
ﻣ
Giver of life, will give life Yaşatan, hayat veren 4 ﺤﻴﹺﻲ
ﻣ
Hidden Saklı, gizli ﺒ ﹶﺊﺧ ﺧﺒﺄ
To become humble Saygı duymak, boyun eğmek 4 ﺖ
ﺨﹺﺒ
ﻳ - ﺖ
ﺒﺧ ﹶﺍ ﺧﺒﺖ
Humble ones Alçak gönüllüler 4 ﲔ
ﺘﺨﹺﺒ
ﻣ
Became bad Kötü oldu 1 ﺚ
ﺒ ﹶﺧ ﺧﺒﺚ
Bad, evil Kötü, pis ﺚ
ﺋ ﹶﺎﺧﺒ - ﺚ
ﻴ ﹸﺧﹺﺒ
Bad, evil (fm) Kötü, pis (dş) ﺕ
ﺧﺒﹺﻴﺜﹶﺎ - ﺧﺒﹺﻴﹶﺜ ﹲﺔ
Bad, evil (pl) Kötüler, pisler (er) ﲔ
ﺜﺧﺒﹺﻴ - ﺧﺒﹺﻴﺜﹸﻮ ﹶﻥ
News, affairs Haber ﺎﺭﺧﺒ ﹶﺍ- ﺮ ﺒﺧ ﺧﱪ
News, information Tecrübe, haber ﺮﹰﺍﺧﺒ
All-aware Haberdar, bilen ﲑ ﺧﹺﺒ
Bread Ekmek ﺍﺒﺰﺧ ﺧﺒﺰ
It confounds him Onu çarpar 5 ﻪ ﺒ ﹸﻄﺨ
ﺘﻳ ﺧﺒﻂ
Ruin, confusion Fitne, bozgunculuk ﺎ ﹰﻻﺧﺒ ﺧﺒﻞ
Subsided Dindi (dş) 1 ﺖ
ﺒﺧ ﺧﺒﻮ
Traitor Hain ﺭ ﺎﺧﺘ ﺧﺘﺮ
To seal Mühürlemek 1 ﻢ ﺘﺨ
ﻳ - ﻢ ﺘﺧ ﺧﺘﻢ
Seal, the last one Mühür, sonuncu 1 ﻢ ﺗﺎﺧ
Seal, end Son, mühür ﻡ ﺎﺧﺘ
Sealed Mühürlü 1 ﻮ ﹴﻡﺨﺘ
ﻣ
Pit, ditch Hendek ﺩ ﻭﺧﺪ ﹸﺍ ﺧﺪﺩ
Cheek Yanak, yüz ﺪ ﺧ
To deceive Aldatmak 1 ﻉ
ﺪ ﺨ
ﻳ - ﻉ
ﺪ ﺧ ﺧﺪﻉ
To try to deceive Aldatmaya çalışmak 3 ﻉ
ﺩ ﺎﻳﺨ - ﻉ
ﺩ ﺎﺧ
That which deceives Aldatan 1 ﻉ
ﺩ ﺎﺧ
Secret lovers Gizli dostlar ﻥ ﺍﺧﺪ ﹶﺍ ﺧﺪﻥ
36
To forsake, desert
Yüzüstü bırakmak, terk
etmek
1 ﺨ ﹸﺬ ﹸﻝ
ﻳ - ﺧ ﹶﺬ ﹶﻝ ﺧﺬﻝ
Deserter Yalnız bırakan ﺧﺬﹸﻭ ﹰﻻ
Forsaken Unutulmuş 1 ﺨﺬﹸﻭ ﹰﻻ
ﻣ
To destroy, demolish, ruin Harap etmek, yıkmak 4 ﺏ
ﺨ ﹺﺮ
ﻳ - ﺏ
ﺮ ﺧ ﹶﺍ ﺧﺮﺏ
Destruction Harap olması ﺏ
ﺍ ﹺﺧﺮ
To come out Çıkmak 1 ﺝ
ﺮ ﺨ
ﻳ - ﺝ
ﺮ ﺧ ﺧﺮﺝ
To take out, drive out, expel Çıkarmak 4 ﺝ
ﺨ ﹺﺮ
ﻳ - ﺝ
ﺮ ﺧ ﹶﺍ
To bring out, take out, extract Çıkarmak 10 ﺝ
ﺨ ﹺﺮ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺝ
ﺮ ﺨ
ﺘﺳ ﺍ
Taking out, extracting,
expelling
Çıkarma 4 ﺍﺝﺧﺮ ﺍ
That which comes out, will
come out
Çıkan 1 ﺝ
ﺎ ﹺﺭ ﹴﺧ
Those who come out, will
come out
Çıkanlar 1 ﲔ
ﺎ ﹺﺭ ﹺﺟﺧ
Payment, tax Ödeme, vergi ﺝ
ﺍﺧﺮ
Payment, tax Ödeme, vergi ﺟﹰﺎﺧﺮ
Exit Çıkış 1 ﺝ
ﻭ ﹴﺧﺮ
Exit Çıkış 4 ﺝ
ﺮ ﺨ
ﻣ
That which drives out Çıkaran 4 ﺝ
ﺨ ﹺﺮ
ﻣ
Those driven out Çıkarılanlar 4 ﲔ
ﺮ ﹺﺟ ﺨ
ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺮﺟ ﺨ
ﻣ
Mustard Hardal ﺩ ﹴﻝ ﺮ ﺧ ﺧﺮﺩﻝ
To fall down Yere kapanmak, düşmek 1 ﺮ ﺨ
ﻳ - ﺮ ﺧ ﺧﺮﺭ
To guess, lie Uydurmak, yalan söylemek 1 ﺹ
ﺮ ﺨ
ﻳ - ﺹ
ﺮ ﺧ ﺧﺮﺹ
Liars Yalancılar ﻮ ﹶﻥﺍﺻﺧﺮ
Nose Burun ﻮ ﹺﻡ ﺮ ﹸﻃ ﺧ ﺧﺮﻃﻢ
To tear, invent Delmek, uydurmak 1 ﻕ
ﺮ ﺨ
ﻳ - ﻕ
ﺮ ﺧ ﺧﺮﻕ
Keepers Hazinelerde tutanlar 1 ﲔ
ﺎ ﹺﺯﹺﻧﺧ ﺧﺰﻥ
Treasures Hazineler ﻦ ﺋﺍﺧﺰ
Keepers, guards Muhafızlar, bekçiler ﺔﺰﻧ ﺧ
To become humiliated Rezil olmak, aşağılanmak 1 ﻯﺨﺰ
ﻳ - ﻱ
ﺧ ﹺﺰ ﺧﺰﻱ
To humiliate Rezil etmek 4 ﺨ ﹺﺰﻱ
ﻳ - ﻯﺧﺰ ﹶﺍ
More humiliating Daha rezil edici ﺰﻯ ﺧ ﹶﺍ
37
Humiliation, disgrace Rezillik, rezil etmek 1 ﻯ
ﺰ ﺧ
That which disgraces Rezil eden 4 ﺨﺰﹺﻱ
ﻣ
Remain (imp, pl) rejected Sinin, kalın 1 ﻭﺍﺴﺆ
ﺧ ﺍ ﺧﺴﺄ
Humbled Aciz ﺌﹰﺎﺎﺳﺧ
Despised ones Aşağılıklar ﲔ
ﺌﺳ ﺎﺧ
To lose Kaybetmek, ziyan etmek 1 ﺮ ﺴ
ﺨ
ﻳ - ﺮ ﺴ
ِ ﺧ ﺧﺴﺮ
To decrease Azaltmak 4 ﺮ ﺴ
ِﺨ
ﻳ - ﺮ ﺴ
ﺧ ﹶﺍ
Biggest losers En çok ziyana uğrayanlar ﻦ ﺴﺮﹺﻳ
ﺧ ﹶﺍ- ﻭ ﹶﻥﺴﺮ
ﺧ ﹶﺍ
Loss Ziyan, kayıp 2 ﺴ ﹴﲑ
ِﺨ
ﺗ
Loss, loser Ziyan, ziyanda olan ﺮﹲﺓ ﺳ ﺎﺧ
Losers Ziyanda olanlar 1 ﻦ ﺳﺮﹺﻳ ﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﺳﺮ ﺎﺧ
Loss Ziyan, zarar ﺎﺭﹰﺍﺧﺴ
Loss Ziyan, kayıp ﺮﺧﺴ
Loss Kayıp ﺍﻥﺴﺮ
ﺧ
Those who give less Eksik verenler 4 ﻦ ﺴﺮﹺﻳ
ِﺨ
ﻣ
To cause to swallow, become
dark
Batırmak, yere geçirmek,
kararmak
1 ﻒ
ﺴ
ِﺨ
ﻳ - ﻒ
ﺴ
ﺧ ﺧﺴﻒ
Wood, wooden Tahta, ahşap ﺐ
ﺸ
ﺧ ﺧﺸﺐ
To humble Boyun eğmek, huşu duymak 1 ﻊ ﺸ
ﺨ
ﻳ - ﻊ ﺸ
ﺧ ﺧﺸﻊ
Humbled Huşu içinde, baş eğmiş ﻌﹰﺎﺎﺷﺧ
Humbled, barren Baş eğmiş, boş, kuru ﺎﺕﺷﻌ ﺎ ﺧ- ﻌ ﹲﺔ ﺷ ﺎﺧ
Humbled men Baş eğen, mütevazı erkekler ﲔ
ﻌ ﺷ ﺎ ﺧ- ﻮ ﹶﻥﺷﻌ ﺎﺧ
In humility Düşük, düşkün ﻌﹰﺎﺧﺸ
Humbleness, humility Huşu ﻉ
ﻮﺧﺸ
To fear Korkmak 1 ﻰﺨﺸ
ﻳ - ﻲ ﺸ
ﺧ ﺧﺸﻲ
Fear Korku ﻴ ﹲﺔﺸ
ﺧ
To choose Seçmek, has kılmak 8 ﺺ
ﺘﺨ
ﻳ - ﺺ
ﺘﺧ ﺍ ﺧﺼﺺ
Exclusively Özellikle, sadece ﺻ ﹰﺔ
ﺎﺧ
Poverty Đhtiyaç ﺻ ﹲﺔ
ﺎﺧﺼ
To fasten, place over Yapıştırmak 1 ﻒ
ﺼ
ﺨ
ﻳ - ﻒ
ﺼ
ﺧ ﺧﺼﻒ
To quarrel, dispute Tartışmak, çekişmek 8 ﻢ ﺼ
ﺘﺨ
ﻳ - ﻢ ﺼ
ﺘﺧ ﺍ ﺧﺼﻢ
38
They dispute Tartışırlar 8 ﻮ ﹶﻥﺼﻤ
ﺨ ﻳ
Enmity Düşmanlık 6 ﻢ ﺻ
ﺎﺗﺨ
Enmity, opponents Düşmanlık, düşmanlar ﺎ ﹺﻡﺧﺼ
Opponent Hasım ﺼ ﹺﻢ
ﺧ
Two opponents Đki hasım ﻥ ﺎﺼﻤ
ﺧ
Argumentative Kavgacı ﻮ ﹶﻥﺼﻤ
ﺧ
Thornless Dikensiz ﺩ ﻮ ﻀ
ﺨ ﻣ ﺧﻀﺪ
Green Yeşil ﻀ ﹺﺮ
ﺧ ﹶﺍ ﺧﻀﺮ
Green Yeşil ﺮﺧﻀ
Green plant Yeşillik ﺮﹰﺍﺧﻀ
Green Yemyeşil 4 ﺮ ﹰﺓ ﻀ
ﺨ ﻣ
That you (pl, fm) be soft Yumuşak söylemeniz (dş) 1 ﻦ ﻌ ﻀ
ﺨ ﺗ ﺧﻀﻊ
Those who are in humility Boyun eğenler 1 ﲔ
ﻌ ﺿ
ﺎﺧ
To make a mistake, err Hata etmek 4 ﻄ ﹸﺊ ﺨ
ﻳ - ﺧ ﹶﻄﹶﺎ ﹶﺍ ﺧﻄﺄ
Sinner, sin, mistake
Günahkâr, hatalı, günah,
hata
ﻃﹶﺌ ﹲﺔ ﺎﺧ
Sinners Günahkârlar, hatalılar 1 ﲔ
ﺌﻃ ﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﻃﺆ ﺎﺧ
Sin, mistake, fault Hata, günah, suç ﺧ ﹾﻄﺌﹰﺎ
By mistake Hata ile ﺧﻄﹶﺌﹰﺎ
Sin, mistake, fault Hata ﻄﹶﺎ ٌﺀﺧ
Sins, faults Günahlar, hatalar ﺎﺧﻄﹶﺎﻳ
Sin, mistake, fault Hata, günah ﺕ
ﻴﺌﹶﺎﺧﻄ - ﻴﺌﹶﺔﺧﻄ
To address Hitap etmek 3 ﺐ
ﻃ ﺎﻳﺨ - ﺐ
ﺎ ﹶﻃﺧ ﺧﻄﺐ
Address, speaking Konuşma, hitap ﺧﻄﹶﺎﺏ
Affair, business Görev, iş ﺐ
ﺧ ﹾﻄ
Marriage proposal Evlenme teklifi ﺔ ﺒﺧ ﹾﻄ
To write Yazmak, hat çekmek 1 ﻂ
ﺨﱡ
ﻳ - ﻂ
ﺧ ﱠ ﺧﻄﻂ
To snatch Kapmak 1 ﻒ
ﺨ ﹶﻄ
ﻳ - ﻒ
ﻄ ﺧ ﺧﻄﻒ
To snatch away Kapıp götürmek 5 ﻒ
ﺨ ﱠﻄ
ﺘﻳ - ﻒ
ﺨ ﱠﻄ
ﺗ ﺧﻄﻒ
Snatching Söz kapma ﺧ ﹾﻄ ﹶﻔ ﹲﺔ
Footsteps Adımlar ﺕ
ﺍﺧ ﹸﻄﻮ ﺧﻄﻮ
39
To keep silent Sessiz kalmak 3 ﺖ
ﻓﺎﻳﺨ - ﺖ
ﺎﹶﻓﺧ ﺧﻔﺖ
They whisper to each other Fısıldarlar 6 ﻮ ﹶﻥﺎﹶﻓﺘﺘﺨﻳ
Lower (imp) Đndir 1 ﺾ
ﻔ ﺧ ﺍ ﺧﻔﺾ
That which brings down Alçaltıcı 1 ﻀ ﹲﺔ
ﻓﺎﺧ
To be light Hafiflemek, hafif gelmek 1 ﻒ
ﺨ
ﻳ - ﻒ
ﺧ ﺧﻔﻒ
To lighten Hafifletmek 2 ﻒ
ﺨ ﱢﻔ
ﻳ - ﻒ
ﺧ ﱠﻔ
To bluff, scorn, contempt Küçümsemek hafife almak 10 ﻒ
ﺨ
ﺘﺴ
ﻳ - ﻒ
ﺨ
ﺘﺳ ﺍ
Lessening, lightening Hafifletme 2 ﻒ
ﻴﺨﻔ
ﺗ
Lightly Hafif olarak ﺧﻔﹶﺎﻓﹰﺎ
Light Hafif ﻴﻔﹰﺎﺧﻔ
To hide Gizlenmek 1 ﺨﻔٰﻰ
ﻳ - ﻲ ﻔ ﺧ ﺧﻔﻲ
To hide, keep it secret Saklamak, gizlemek 4 ﻲﺨﻔ
ﻳ - ﺧﻔﹶﻰ ﹶﺍ
To seek to hide, hide Gizlenmek, saklanmak 10 ﻲﺨﻔ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺨﻔٰﻲ
ﺘﺳ ﺍ
More secret Daha gizli ﺧﻔﹶﻰ ﹶﺍ
Hidden, secret Gizli, saklı ﻴ ﹲﺔﻓﺎﺧ
Hidden, secret Gizli, saklı ﻲ ﻔ ﺧ
Secretly Gizlice ﻴ ﹰﺔﺧ ﹾﻔ
Hiding, hidden Gizlenen 10 ﻒ
ﺨ
ﺘﺴ
ﻣ
To be eternal Ebedi olmak 1 ﺪ ﺨﹸﻠ
ﻳ - ﺪ ﺧﹶﻠ ﺧﻠﺪ
To make eternal Ebedi kılmak 4 ﺪ ﻠﺨ
ﻳ - ﺪ ﺧﹶﻠ ﹶﺍ
Eternal ones Ebedi kalanlar 1 ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﻟﺪﺎﺧ
Eternity Ebedilik ﺪ ﺧ ﹾﻠ
Eternity Ebedilik ﺩ ﺧﻠﹸﻮ
Those made eternal Ebedilik verilenler 2 ﻭ ﹶﻥﺨﱠﻠﺪ
ﻣ
They secluded themselves Çekildiler 1 ﻮﺍﺧﹶﻠﺼ ﺧﻠﺺ
To make sincerely Đhlasla yapmak, has kılmak 4 ﺺ
ﻠﺨ
ﻳ - ﺺ
ﺧﹶﻠ ﹶﺍ
To seek to choose, choose Seçmek 10 ﺺ
ﻠﺨ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺺ
ﺨﹶﻠ
ﺘﺳ ﺍ
Exclusive, exclusively Halis, saf, has, özel ﺺﺎﻟﺧ
Exclusive, exclusively Halis, saf, has, özel ﺔﻟﺼﺎﺧ
Chosen Seçilmiş 4 ﺨﻠﹶﺼﹰﺎ
ﻣ
40
Sincerely Halis kılarak 4 ﺼﹰﺎﺨﻠ
ﻣ
Sincere Đhlaslı olanlar 4 ﲔ
ﺼ
ﻠﺨ
ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﺼﺨ
ﻣ
Chosen ones, made sincere Seçilmişler, ihlaslı kılınmışlar 4 ﲔ
ﺼ
ﺨﹶﻠ
ﻣ
To mix Karıştırmak 1 ﻂ
ﻠ ﹸﺨ
ﻳ - ﻂ
ﺧﹶﻠ ﹶ ﺧﻠﻂ
You (pl) associate with them Onlarla karışırsınız 3 ﻟﻄﹸﻮ ﹶﻥﺎﺗﺨ
They got mixed up Birbirine karıştı 8 ﻂ
ﺘﹶﻠ ﹶﺧ ﺍ
Partners Ortaklar ﺧﹶﻠﻄﹶﺎ ٌﺀ
To remove Çıkarmak 1 ﻊ ﺨﹶﻠ
ﻳ - ﻊ ﺧﹶﻠ ﺧﻠﻊ
To come after, follow
Arkasından gelmek, takip
etmek
1 ﻒ
ﺨﹸﻠ
ﻳ - ﻒ
ﺧﹶﻠ ﺧﻠﻒ
They are left behind Geri bırakıldılar 2 ﺧﱢﻠﻔﹸﻮﺍ
To oppose Muhalefet etmek 3 ﻒ
ﻟﺎﻳﺨ - ﻒ
ﺎﹶﻟﺧ
To break (a promise), fail,
change
Sözünden dönmek,
değiştirmek
4 ﻒ
ﻠﺨ
ﻳ - ﻒ
ﺧﹶﻠ ﹶﺍ
That they remain behind Geri kalmaları 5 ﺨﱠﻠﻔﹸﻮﹾﺍ
ﺘﻳ
To dispute, be in
contradiction
Đhtilaf etmek, farklı olmak,
anlaşmazlığa düşmek
8 ﻒ
ﻠﺘﺨ
ﻳ - ﻒ
ﺘﹶﻠﺧ ﺍ
To appoint as nominee Yerine bırakmak, halife etti 10 ﻒ
ﻠﺨ
ﺘﺴ
ﻳ - ﻒ
ﺨﹶﻠ
ﺘﺳ ﺍ
Alternation, difference,
contradiction
Art arda gelmesi, çelişki,
ihtilaf
8 ﻑ
ﻼ
ﺘ ﹶﺧ ﺍ
Those who stay behind Geride kalanlar 1 ﲔ
ﻔ ﻟﺎﺧ
Successors Halifeler, arkadan gelenler ﻒ
ﺋﺧﻠﹶﺎ
Opposite sides, after Çaprazlama, sonra ﻑ
ﻼ
ﺧ ﹶ
Behind, Arka, arkadan gelen ﻒ
ﺧ ﹾﻠ
Successors Halifeler, arkadan gelenler ﺧﹶﻠﻔﹶﺎ ٌﺀ
In succession Birbiri ardınca gelen ﺧ ﹾﻠ ﹶﻔ ﹰﺔ
Successor Halife ﻴ ﹶﻔ ﹰﺔﻠﺧ
Those who are left behind Geride kalanlar ﻒ
ﻟﺍﺧﻮ
Different, varying Farklı 8 ﻒ
ﻠﺘﺨ
ﻣ
Different ones, varying Farklı olanlar, ihtilaf edenler 8 ﲔ
ﻔ ﻠﺘﺨ
ﻣ - ﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥﺘﺨ
ﻣ
Breaking his word Sözünden dönen 4 ﻒ
ﻠﺨ
ﻣ
Those left behind Geride bırakılanlar 2 ﲔ
ﻔ ﺨﱠﻠ
ﻣ - ﺨﱠﻠﻔﹸﻮ ﹶﻥ
ﻣ
Trustees Yetkili kılınanlar 10 ﲔﺨﹶﻠﻔ
ﺘﺴ
ﻣ
41
To create, make Yaratmak, yapmak 1 ﻖ ﺨﹸﻠ
ﻳ - ﻖ ﺧﹶﻠ ﺧﻠﻖ
Forgery, invention Uydurma 8 ﻕ
ﺘﻠﹶﺎﺧ ﺍ
Creator Yaratıcı, yaratan 1 ﻖ ﻟﺎﺧ
Creators Yaratanlar 1 ﲔ
ﻘ ﻟﺎ ﺧ- ﻟﻘﹸﻮ ﹶﻥﺎﺧ
Supreme creator Hakkıyla yaratan ﻕ
ﻼ
ﺧ ﱠ
Share, portion Pay, hisse ﻕ
ﻼﺧ ﹶ
Creation, creature Yaratış, yaratılış, yaratık 1 ﻖ ﺧ ﹾﻠ
Moral character Ahlak ﻖ ﺧﹸﻠ
Formed, shaped Biçimlendirilmiş 2 ﺔ ﺨﱠﻠ ﹶﻘ
ﻣ
Friends Dostlar ﻼ ُﺀ
ﺧ ﱠ ﹶﺍ ﺧﻠﻞ
Friendship, between, among Dostluk, arasında ﻼ ﹲﻝ
ﺧ ﹶ
Friendship Dostluk ﺧﱠﻠ ﹲﺔ
Friend Dost ﻴ ﹲﻞﺧﻠ
To pass, be alone Geçmek, yalnız kalmak 1 ﺨﻠﹸﻮ
ﻳ - ﺧﻠﹶﻰ ﺧﻠﻮ
Leave (imp, pl) Serbest bırakın 2 ﺧﻠﱡﻮﹾﺍ
It emptied Boşaldı 5 ﺖ
ﺨﱠﻠ
ﺗ
Past Geçmiş ﺔ ﻴﻟﺎﺧ
Extinguished, extinct (pl) Hareketsiz olanlar, sönmüş 1 ﻦ ﻳﻣﺪ ﺎ ﺧ- ﻭ ﹶﻥﻣﺪ ﺎﺧ ﲬﺪ
Wine, intoxicant Şarap, içki, örtü ﺍﻤﺮ ﺧ - ﻤ ﹴﺮ ﺧ ﲬﺮ
Head covers Başörtüleri ﺮﺧﻤ
Fifth Beşinci ﺴ ﹲﺔ
ﻣ ﺎﺧ ﲬﺲ
Five Beş ﺴ ﹲﺔ
ﻤ ﺧ
One fifth Beşte biri ﻪ ﺴ
ﻤ ﺧ
Fifty Elli ﲔ
ﺴ
ِ ﻤ ﺧ
Hunger Açlık ﺼ ﹲﺔ
ﻤ ﺨ
ﻣ ﲬﺺ
Bitter Acı, buruk meyve ﻂ
ﻤ ﺧ ﲬﻂ
Pig Domuz ﺮ ﺎﺯﹺﻳﺧﻨ - ﺮﻨ ﹺﺰﻳﺧ ﺧﱰﺭ
Stealthy Sinsi ﺎﺱﺧﻨ ﺧﻨﺲ
Those who withdraw Görünüp sinenler ﺲ
ﻨ ﹺﺧ
Strangled to death Boğularak ölmüş 7 ﺨﹺﻨ ﹶﻘ ﹸﺔ
ﻨﻣ ﺧﻨﻖ
42
Lowing sound Böğürme ﺭ ﺍﺧﻮ ﺧﻮﺭ
To talk vain Boş konuşmak 1 ﺽ
ﻮﻳﺨ - ﺽ
ﺎﺧ ﺧﻮﺽ
Vain talkers Boş söze dalanlar ﲔ
ﻀ
ﺋﺎﺧ
Vain talk Boş konuşma ﺽ
ﻮ ﹴ ﺧ
To fear Korkmak 1 ﻑ
ﺎﻳﺨ - ﻑ
ﺎﺧ ﺧﻮﻑ
To make fear, scare Korkutmak 2 ﻑ
ﻮ ﺨ
ﻳ - ﻑ
ﻮ ﺧ
Scaring Korkutarak 5 ﻑ
ﻮ ﺨ
ﺗ
Scaring Korkutma 2 ﺨﻮﹺﻳﻔﹰﺎ
ﺗ
Fearful Korkarak ﻔﹰﺎﺎﺋﺧ
Fearful ones Korkanlar ﲔ
ﻔ ﺋﺎﺧ
Fear Korku ﻑ
ﻮ ﺧ
In fear Korkarak ﻴ ﹶﻔ ﹰﺔﺧ
To bestow, grant Vermek, ihsan etmek 2 ﻮ ﹸﻝ ﺨ
ﻳ - ﻮ ﹶﻝ ﺧ ﺧﻮﻝ
Maternal uncle Dayı ﺍﻝﺧﻮ ﹶﺍ- ﺎ ﹲﻝﺧ
Maternal aunts Teyzeler ﺕ
ﺎﻟﹶﺎﺧ
To betray, deceive Đhanet etmek 1 ﻮ ﹸﻥﻳﺨ - ﺎ ﹶﻥﺧ ﺧﻮﻥ
To deceive Aldatmak 8 ﺎ ﹸﻥﺨﺘ
ﻳ - ﺎ ﹶﻥﺧﺘ ﺍ
Treachery Hainlik ﻨ ﹶﺔﺋﺎﺧ
Traitors Hainler ﲔ
ﺋﹺﻨﺎﺧ
Traitor Hain ﻥ ﺍﺧﻮ
Treachery, deception Hainlik ﻧ ﹰﺔﺎﺧﻴ
Fallen, hollow Yere serilmiş, içi boş ﻳ ﹲﺔﺎ ﹺﻭﺧ ﺧﻮﻱ
To fail
Perişan olmak, başarısız
olmak
1 ﺐ
ﻴﻳﺨ - ﺏ
ﺎﺧ ﺧﻴﺐ
Disappointed ones Ümitsizler 1 ﲔ
ﺋﹺﺒﺎﺧ
To choose Seçmek 5 ﺮ ﻴﺨ
ﺘﻳ - ﺮ ﻴﺨ
ﺗ ﺧﲑ
To choose Seçmek 8 ﺭ ﺎﺨﺘ
ﻳ - ﺭ ﺎﺧﺘ ﺍ
Good, better
Hayır, daha hayırlı, iyi, daha
iyi, en iyi
ﺍﻴﺮﺧ - ﺮ ﻴﺧ
Good deeds, good ones Hayırlılar, hayırlı işler ﺕ
ﺍﻴﺮﺧ
Right to choose Seçme hakkı ﺮ ﹸﺓ ﻴﺧ
Needle Đğne ﻁ
ﺎﺧﻴ ﺧﻴﻂ
43
Yarn Đplik ﻂ
ﻴ ﹲﺧ
It is imagined Tahayyül edilir 2 ﻴ ﹸﻞﺨ
ﻳ ﺧﻴﻞ
Horse, horseman At, atlı ﻴ ﹲﻞﺧ
Self-conceited, boasting Öğünen ﺎ ﹴﻝﺨﺘ
ﻣ
Tents Çadırlar ﺎ ﹺﻡﺧﻴ ﺧﻴﻢ
Behavior, usual Durum, gidiş, adet ﺏ
ﺩﹾﺍ ﹺ ﺩﺃﺏ
Two pursuing their way Đki görevli ﻦ ﻴﺒﺋﺍﺩ
Moving creature Canlı, hareket eden ﺏ
ﺍﺩﻭ - ﺑ ﹲﺔﺍﺩ ﺩﺑﺐ
To dispose, manage Düzenlemek, idare etmek 2 ﺮ ﺑﺪ ﻳ - ﺮ ﺑﺩ ﺩﺑﺮ
To retreat, turn back Geri dönmek, geri çekilmek 4 ﺮ ﺪﹺﺑ ﻳ - ﺮ ﺑﺩ ﹶﺍ
To ponder Derin düşünmek 5 ﺮ ﺑﺪ ﺘﻳ - ﺮ ﺑﺪ ﺗ
That they ponder Đyice düşünmeleri 5 ﻭﺍﺑﺮﺪ ﻳ
Setting Batış ﺭ ﺎﺩﺑ ﺍ
Back, remnant, remaining Arka, art ﺮ ﺍﹺﺑﺩ
Back, remnant, remaining Arka, art ﺭ ﺎﺩﺑ ﹶﺍ- ﺮ ﺑﺩ
Turning his back, fleeing Arkasına dönerek, kaçarak 4 ﺪﺑﹺﺮﹰﺍ ﻣ
Those who arrange Yönetenler, idare edenler 5 ﺕ
ﺍﺑﺮﺪ ﻣ
Those who turning their
backs
Arkasına dönenlar, kaçanlar 4 ﻦ ﺪﹺﺑﺮﹺﻳ ﻣ
Who covers himself Örtüsüne bürünen 5 ﺮ ﺪﱢﺛ ﻣ ﺩﺛﺮ
Repelled Kovularak ﻮﺭﹰﺍﺩﺣ ﺩﺣﺮ
Rejected, repelled Kovulmuş ﻮﺭﹰﺍﺪﺣ ﻣ
To refute Reddetmek 4 ﺾ
ﺣ ﺪ ﻳ - ﺾ
ﺣ ﺩ ﹶﺍ ﺩﺣﺾ
Invalid Batıl ﻀ ﹲﺔ
ﺣ ﺍﺩ
Losers Kaybedenler 4 ﲔ
ﻀ
ﺣ ﺪ ﻣ
To spread Döşemek, yaymak 1 ﻮﺪﺣ ﻳ - ﺎﺩﺣ ﺩﺣﻮ
Humbled, humiliated
Küçülmüş olanlar, boyun
eğmişler
ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺍ ﺩ- ﻭ ﹶﻥﺧﺮ ﺍﺩ ﺩﺧﺮ
To enter Girmek 1 ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻳ - ﺧ ﹶﻞ ﺩ ﺩﺧﻞ
To make enter, admit, insert Girdirmek, sokmak 4 ﺧ ﹸﻞ ﺪ ﻳ - ﺧ ﹶﻞ ﺩ ﹶﺍ
Those who enter Girenler 1 ﲔ
ﻠﺧ ﺍ ﺩ- ﺧﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺍﺩ
Deception Vasıta, hile ﻼ
ﺧ ﹰ ﺩ
44
Entrance Giriş, girecek yer 4 ﺧ ﹶﻞ ﺪ ﻣ
Entrance Giriş, girecek yer 8 ﻼ
ﺧ ﹰ ﺪ ﻣ
Smoke Duman ﺎ ﹲﻥﺩﺧ ﺩﺧﻦ
To repel, dispute Savmak, tartışmak 1 ﺭﹸﺍ ﺪ ﻳ - ﺭﹶﺍ ﺩ ﺩﺭﺃ
To fall into dispute Atışmak, çekişmek 8 ﺭﹸﺍ ﺍﻳﺪ - ﺭﹶﺍ ﺍﺍﺩ
To bring gradually, persuade,
induce
Derece derece yaklaştırmak 10 ﺝ
ﺪ ﹺﺭ ﺘﺴ
ﻳ - ﺝ
ﺭ ﺪ ﺘﺳ ﺍ ﺩﺭﺝ
Degree Derece ﺕ
ﺎﺭﺟ ﺩ - ﺟ ﹲﺔ ﺭ ﺩ
Pearl Đnci ﻱ
ﺭ ﺩ ﺩﺭﺭ
Abundant Bol bol ﺍﺭﹰﺍﺪﺭ ﻣ
To study Ders almak, okumak 1 ﺱ
ﺭ ﺪ ﻳ - ﺱ
ﺭ ﺩ ﺩﺭﺱ
Their lessons, studies Onların dersleri ﻢ ﺘ ﹺﻬﺳ ﺍﺩﺭ
To overtake, overcome, catch Anlamak, kavramak,
up yetişmek, yakalamak
4 ﻙ ﺪ ﹺﺭ ﻳ - ﻙ ﺭ ﺩ ﹶﺍ ﺩﺭﻙ
It overtook him Ona yetişti 6 ﻪ ﺭ ﹶﻛ ﺍﺗﺪ
To reach Yetişmek 8 ﻙ ﺭ ﺍﻳﺪ - ﻙ ﺭ ﺍﺍﺩ
Layer Tabaka ﻙ ﺭ ﺩ
To be overtaken Yetişilme ﻛﹰﺎﺩﺭ
Overtaken ones Yetişilenler 4 ﺭﻛﹸﻮ ﹶﻥ ﺪ ﻣ
Dirhams Dirhemler ﻢ ﻫ ﺍﺩﺭ ﺩﺭﻫﻢ
To know Bilmek 1 ﺪﺭﹺﻱ ﻳ - ﺩﺭٰﻱ ﺩﺭﻱ
To convey, inform, let know Bildirmek 4 ﺪﺭﹺﻱ ﻳ - ﺩﺭٰﻱ ﹶﺍ
Nails Çiviler ﺳ ﹴﺮ ﺩ ﺩﺳﺮ
To bury Örtmek, gömmek ﺱ
ﺪ ﻳ - ﺱ
ﺩ ﺩﺳﺲ
To repulse Đtip kakmak 1 ﻉ
ﺪ ﻳ - ﻉ
ﺩ ﺩﻋﻊ
Repulse, thrust Đtiliş, kakılış 1 ﻋﹰﺎ ﺩ
To call, pray, invite
Çağırmak, dua etmek, davet
etmek
1 ﻮﺪﻋ ﻳ - ﺎﺩﻋ ﺩﻋﻮ
To desire, ask, demand Đstemek, iddia etmek 8 ﻲﺪﻋ ﻳ - ﺩﻋٰﻲ ﺍ
Adopted sons Evlatlıklar ﺎﺀﻋﻴ ﺩ ﹶﺍ
Caller, inviter Davetçi, çağıran, davet eden 1 ﺍﻉﺩ
Caller, inviter Davetçi, çağıran, davet eden 1 ﻲ ﻋ ﺍﺩ
Call, prayer, invittaion Dua, çağrı, davet 1 ﺎ ٌﺀﺩﻋ
45
Prayers Dualar 1 ﺍﻋﻮ ﺩ
Call, invitation Davet, çağrı 1 ﻮﹲﺓ ﻋ ﺩ
Warmth Isınma, ısınacak şey ﺩ ﹾﻓ ﹲﺊ ﺩﻓﺄ
To defend, repel, give, pay Savmak, savunmak, vermek 1 ﻊ ﺪﹶﻓ ﻳ - ﻊ ﺩﹶﻓ ﺩﻓﻊ
To defend, repel Savunmak 3 ﻊ ﻓﺍﻳﺪ - ﻊ ﺍﹶﻓﺩ
That which repels Uzaklaştıran, savan 1 ﻊ ﻓﺍﺩ
Repelling Savma ﻊ ﺩ ﹾﻓ
Ejected Atılan 1 ﻓ ﹴﻖﺍﺩ ﺩﻓﻖ
It was crushed Parçalandı 1 ﺖ
ﺩ ﱠﻛ ﺩﻛﻚ
Level, crushed Parça parça, dümdüz ﺩﻛﱠﺎ َﺀ - ﺩ ﹼﻛﹰﺎ
Crushing Çarpma ﺩ ﱠﻛ ﹰﺔ
Decline Sarkma, zeval, aşağıya inme ﻙ ﺩﻟﹸﻮ ﺩﻟﻚ
To guide Göstermek, rehberlik yapmak 1 ﺪ ﱡﻝ ﻳ - ﺩ ﱠﻝ ﺩﻟﻞ
Indication, evidence Delil ﻴ ﹲﻞﺩﻟ
It (she) came down Sarktı 1 ﺪﻟﱠﻰ ﺗ ﺩﻟﻮ
To deliver, present, lower Salmak, indirmek, sunmak 4 ﻲﺪﻟ ﻳ - ﺩﻟﹶﻲ ﹶﺍ
His bucket Kovası ﻩ ﻮ ﺩﹾﻟ
He destroyed Azabı başlarına geçirdi 1 ﻡ ﺪ ﻣ ﺩ ﺩﻣﺪﻡ
To destroy Yıkmak 2 ﺮ ﻣ ﺪ ﻳ - ﺮ ﻣ ﺩ ﺩﻣﺮ
Destruction Yıkma, mahvetme 2 ﲑﹰﺍﺪﻣ ﺗ
Tear Gözyaşı ﻣ ﹺﻊ ﺩ ﺩﻣﻊ
It breaks the brain Beynini parçalar 1 ﻪ ﻐ ﻣ ﺪ ﻳ ﺩﻣﻎ
Blood Kan ﺎﺀﺩﻣ - ﻡ ﺩ ﺩﻣﻲ
Coin Dinar ﺎ ﹴﺭﻳﻨﺩ ﺩﻧﺮ
To approach, drop Đnmek, yaklaşmak 1 ﻮﺪﻧ ﻳ - ﺎﺩﻧ ﺩﻧﻮ
To lower, drop Đndirmek 4 ﺪﻧﹺﻲ ﻳ - ﺩﻧٰﻲ ﹶﺍ
Closer, lower, less Daha yakın, daha alçak, az ﻰﺩﻧ ﹶﺍ
Close, near Yakın ﻴ ﹲﺔﺍﹺﻧ ﺩ- ﻥ ﺍﺩ
Close, near, world Dünya, yakın ﺎﻧﻴﺩ
Time Zaman ﺮ ﻫ ﺩ ﺩﻫﺮ
46
Full Dopdolu ﺎﻗﹰﺎﺩﻫ ﺩﻫﻖ
Dark green (dual) Yemyeşil (ikil) 11 ﻥ ﺎﻣﺘ ﺎﺪﻫ ﻣ ﺩﻫﻢ
To compromise, to hold in
light esteem
Taviz vermek, küçümsemek 4 ﻦ ﻫ ﺪ ﻳ - ﻦ ﻫ ﺩ ﹶﺍ ﺩﻫﻦ
Murky oil Kırmızı deri, kızaran yağ ﻥ ﺎﺩﻫ
Oil Yağ ﻫ ﹺﻦ ﺩ
Those who scorn Küçümseyenler 4 ﻮ ﹶﻥﻫﻨ ﺪ ﻣ
Most grievous, bitter Daha müthiş ﻰﺩﻫ ﹶﺍ ﺩﻫﻲ
It revolves Döner 1 ﺭ ﻭﺗﺪ ﺩﻭﺭ
To carry out Đcra etmek 4 ﺮ ﻳﻳﺪ - ﺭ ﺍﹶﺍﺩ
Misfortune Felaket ﺮﹲﺓ ﺋﺍﺩ
Home Ev, yurt ﺎ ﹺﺭﺩﻳ - ﺭ ﺍﺩ
Turns of misfortune Belalar ﺮ ﺋﺍﺩﻭ
Inhabitant, nobody Kişi, yaşayan, hiç kimse ﺎﺭﹰﺍﺩﻳ
We alternate Döndürürüz, devrederiz 3 ﺍ ﹺﻭ ﹸﻝﻧﺪ ﺩﻭﻝ
Circulation Dolaşan şey ﻭﹶﻟ ﹰﺔﺩ
To continue, last, as long as
Devam etmek, durdukça,
oldukça
1 ﻡ ﻭﻳﺪ - ﻡ ﺍﺩ ﺩﻭﻡ
As long as I exist Ben oldukça 1 ﺖ
ﻣ ﺩ
Continuous Devamlı, sürekli 1 ﻮ ﹶﻥﺋﻤﺍ ﺩ- ﻢ ﺋﺍﺩ
Other than -den başka ﻭ ﹶﻥﺩ ﺩﻭﻥ
To acknowledge Benimsemek 1 ﻦ ﻳﻳﺪ - ﺍ ﹶﻥﺩ ﺩﻳﻦ
You (pl) contracted for debt Borçlandınız 6 ﻢﻨﺘﺍﻳﺗﺪ
Debt Borç ﻦ ﻳﺩ
Religion, judgement,
reckoning
Din, hesap, ceza ﻦ ﻳﺩ
Those brought to judgment Hesaba çekilenler ﲔ
ﻳﹺﻨﻣﺪ - ﻮ ﹶﻥﻳﻨﻣﺪ
Wolf Kurt 1 ﺐ
ﺫﹾﺋ ﺫﺃﺏ
Disgraced Yerilmiş ﺎﻣ ﹾﺬﺀُﻭﻣ ﺫﺃﻡ
Fly Sinek ﺏ
ﺎﹸﺫﺑ ﺫﺑﺐ
To slaughter Boğazlamak, kesmek 1 ﺢ ﺑﻳ ﹾﺬ - ﺢ ﺑﹶﺫ
ﺫﺑﺢ
To slaughter Boğazlamak 2 ﺢ ﺑﻳ ﹶﺬ - ﺢ ﺑﹶﺫ
Animal for sacrifice Kurbanlık, kesilecek hayvan ﺑ ﹴﺢﺫ
47
Wavering ones Bocalayanlar ﲔ
ﺑ ﹶﺬﹺﺑﻣ ﹶﺬ ﺫﺑﺬﺏ
You (pl) store Biriktirirsiniz 8 ﻭﻥﺧﺮ ﺪ ﺗ ﺫﺧﺮ
To create, multiply Yaratmak, çoğaltmak 1 ﺭ ُﺀ ﻳ ﹾﺬ - ﺭ َﺀ ﹶﺫ ﺫﺭﺃ
Atom, particle Zerre ﺓ ﺭ ﹶﺫ ﺫﺭﺭ
Generation Zürriyet, nesil ﺕ
ﺎﺭﻳ ﹸﺫ- ﻳ ﹲﺔﺭ ﹸﺫ
Length Uzunluk ﺍﻋﹰﺎﺫﺭ
ﺫﺭﻉ
Its two arms Đki kolu ﻪ ﻴﻋ ﺍﺫﺭ
Uneasiness, lenght Sıkıntı, uzunluk ﻉ
ﺭ ﹶﺫ
It disperses Savurur 1 ﻭﺗ ﹾﺬﺭ
ﺫﺭﻭ
Those who scatter Savuranlar ﺕ
ﺎﺫﹶﺍ ﹺﺭﻳ
Scattering, dispersing Savurma ﺍﺭﻭ ﹶﺫ
Obedient ones Đtaatli olanlar ﲔ
ﻋﹺﻨ ﻣ ﹾﺬ ﺫﻋﻦ
Faces, chins Yüzler, çeneler ﻥ ﹶﺍ ﹾﺫﻗﹶﺎ ﺫﻗﻦ
To remember, mention Hatırlamak, zikretmek 1 ﺮ ﻳ ﹾﺬ ﹸﻛ - ﺮ ﹶﺫ ﹶﻛ
To remind Hatırlatmak 2 ﺮ ﻳ ﹶﺬ ﱢﻛ - ﺮ ﹶﺫ ﱠﻛ
To receive admonition, think,
remember
Öğüt almak, düşünmek,
hatırlamak
5 (ﺮ ﻳ ﱠﺬ ﱠﻛ) ﺮ ﺘ ﹶﺬ ﱠﻛﻳ – ﺮ ﺗ ﹶﺬ ﱠﻛ
He remembered Hatırladı 8 ﺮ ﺩ ﹶﻛ ﺍ
Reminder Hatırlatma, öğüt ﺮﹲﺓ ﻛ ﺗ ﹾﺬ
My reminding Öğüdüm, hatırlatmam ﻛﲑﹺﻱ ﺗ ﹾﺬ
Those (fm) who remember Zikredenler (dş) 1 ﺕ
ﺍﻛﺮ ﺫﹶﺍ
Those who remember Zikredenler 1 ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﺫﹶﺍ ﺫﻛﺮ
Male Erkek ﺮ ﹶﺫ ﹶﻛ
Reminder, admonition,
mention
Zikir, hatırlatma, öğüt, anma ﺮ ﺫ ﹾﻛ
Males Erkekler ﺍ ﹶﻥﹸﺫ ﹾﻛﺮ
Remembrance, reminder Zikir, hatırlama, öğüt ﻯﺫ ﹾﻛﺮ
Males Erkekler ﺭ ﹸﺫﻛﹸﻮ
Who receives admonition Düşünen, öğüt alan 5 ﻛ ﹴﺮ ﺪ ﻣ
Reminding Hatırlatan 2 ﺮ ﻣ ﹶﺬ ﱢﻛ
Mentioned, remembered Anılan, zikredilen 1 ﺍﻣ ﹾﺬﻛﹸﻮﺭ
You slaughtered Temizlediniz, kestiniz 2 ﻢ ﺘﻴﹶﺫ ﱠﻛ ﺫﻛﻮ
48
That we are humiliated Zillete düşmemiz 1 ﺬ ﱠﻝ ﻧ ﺫﻟﻞ
To lower, subdue Alçaltmak, boyun eğdirmek 2 ﻳ ﹶﺬﱢﻟ ﹸﻞ - ﹶﺫﱠﻟ ﹶﻞ
To humiliate Zelil etmek, alçaltmak 4 ﺬ ﱡﻝ ﻳ - ﹶﺍ ﹶﺫ ﱠﻝ
More humiliated, meaner En düşkün, alçak ﲔ
ﹶﺍ ﹶﺫﱢﻟ- ﹶﺍ ﹶﺫ ﱠﻝ
Humble, humiliated Alçak gönüllü, aşağılanmış ﺫﱠﻟ ﹲﺔ ﹶﺍ
Humiliation Đndirme, eğme, zelil etme 2 ﻼ
ﻴ ﹰﺗ ﹾﺬﻟ
Humility Tevazu, alçak gönüllülük ﹸﺫ ﱠﻝ
Humiliation Zillet, alçaklık ﺫﱠﻟ ﹲﺔ
Subservient Zillet, boyun eğme ﻼ
ﹸﺫﹸﻟ ﹰ
Humiliation Zillet, boyun eğme ﹶﺫﻟﹸﻮ ﹲﻝ
Covenant of protection Koruma sorumluluğu ﻣ ﹲﺔ ﺫ ﺫﻣﻢ
Blamed Kınanmış 1 ﻡ ﻮﻣ ﹾﺬﻣ
Sin Günah ﻮﺏ ﹸﺫﻧ- ﺐ
ﻧﹶﺫ ﺫﻧﺐ
Portion, share Pay, hisse ﻮﺏﹶﺫﻧ
To go Gitmek 1 ﺐ
ﻫ ﻳ ﹾﺬ - ﺐ
ﻫ ﹶﺫ
To remove Gidermek 1 ﺏ
ﺐ ﹺ
ﻫ ﹶﺫ
To leave Ayrıldı 1 ﻦ ﻋ ﺐ
ﻫ ﹶﺫ
ﺫﻫﺐ
To remove, get rid of Gidermek 4 ﺐ
ﻫ ﻳ ﹾﺬ - ﺐ
ﻫ ﹶﺍ ﹾﺫ
That which goes Giden 1 ﺐ
ﻫ ﺫﹶﺍ
Removal, taking away Giderme ﺏ
ﺎ ﹴﹶﺫﻫ
Gold Altın ﺐ
ﻫ ﹶﺫ
She forgets Unutur, vazgeçer 1 ﻫ ﹸﻞ ﺗ ﹾﺬ ﺫﻫﻞ
They (dual) keep back Geri dururlar (ikil) 1 ﺍﻥﺗﺬﹸﻭﺩ ﺫﻭﺩ
To taste Tatmak 1 ﻕ
ﻳﺬﹸﻭ - ﻕ
ﺫﹶﺍ ﺫﻭﻕ
To cause to taste Tattırmak 4 ﻖ ﻳﻳﺬ - ﻕ
ﹶﺍﺫﹶﺍ
That which tastes Tadan 1 ﺋ ﹶﻘ ﹸﺔﺫﹶﺍ
Those who taste Tadanlar 1 ﺋﻘﹸﻮ ﹶﻥﺫﹶﺍ
They propagated / spread Yaydılar 4 ﻮﹶﺍﺫﹶﺍﻋ ﺫﻳﻊ
Head Baş, kafa ﺱﺭ ُﺀﻭ - ﺱ
ﺭﹾﺍ ﹺ ﺭﺃﺱ
Compassionate Şefkatli ﻑ
ﻭﺭﺅ ﺭﺃﻑ
49
Compassion Acıma, şefkat ﺭﹾﺍﹶﻓ ﹲﺔ
To see, think Görmek, düşünmek 1 ﻯﻳﺮ - ﺭﹶﺍﻱ ﺭﺃﻱ
To show off Gösteriş yapmak 3 ﺍﺀُﻭ ﹶﻥﻳﺮ
To show Göstermek 4 ﻳﺮﹺﻱ - ﹶﺍﺭٰﻯ
To see each other Birbirini görmek 6 ﺍ َﺀﺗﺮ
Show off Riya, gösteriş ﹺﺭﺋﹶﺎ ٌﺀ
Dream, vision Rüya, görüş ﺎﺅﻳ ﺭ
In appearance Gösteriş, gösterişçe ﹺﺭﺋﹾﻴﹰﺎ
Sight, opinion Görme, görüş, rey ﻱ
ﺭﹾﺍ
Lords, gods Rabler ﺏ
ﺎﺭﺑ ﹶﺍ ﺭﺑﺐ
Lord, authority Rab, efendi, sahip ﺏ
ﺭ
Step daughters Üvey kızlar ﺐ
ﺋﺎﺭﺑ
Worshippers, religious
scholars
Ruhbanlar ﲔ
ﻴﺎﹺﻧﺭﺑ - ﻮ ﹶﻥﺎﹺﻧﻴﺭﺑ
Worshippers, religious
scholars
Ruhbanlar ﻮ ﹶﻥﺑﻴﹺﺭ
To profit Kâr etmek 1 ﺢ ﺑﺮ ﻳ - ﺢ ﺭﹺﺑ ﺭﺑﺢ
To wait Beklemek 5 ﺺ
ﺑﺮ ﺘﻳ - ﺺ
ﺑﺮ ﺗ ﺭﺑﺺ
Waiting Bekleme 5 ﺺ
ﺑﺮ ﺗ
That which waits, waiting Bekleyen 5 ﺺ
ﺑﺮ ﺘﻣ
Those who wait, waiting Bekleyenler 5 ﲔ
ﺼ
ﺑﺮ ﺘﻣ - ﻮ ﹶﻥﺑﺼﺮ ﺘﻣ
To attach, connect,
strengthen
Bağlamak, güçlendirmek 1 ﻂ
ﺮﹺﺑ ﹸ ﻳ - ﻂ
ﺑ ﹶﺭ ﺭﺑﻂ
Strengthen (imp, pl)
Bağlanın, birbirinizi
kuvvetlendirin
3 ﺍﹺﺑﻄﹸﻮﹾﺍﺭ
Tied, tethered Bağlı, bağlanan ﻁ
ﺎﹺﺭﺑ
Four Dört ﻌ ﹲﺔ ﺑﺭ ﹶﺍ- ﻊ ﺑﺭ ﹶﺍ ﺭﺑﻊ
Forty Kırk ﲔ
ﻌ ﺑﺭ ﹶﺍ
Fourth Dördüncü ﻊ ﺍﹺﺑﺭ
Four Dörder ﻉ
ﺎﺭﺑ
One fourth Dörtte bir ﻊ ﺑﺭ
To increase, swell Artmak, çoğalmak 1 ﻮﺮﺑ ﻳ - ﻰﺭﺑ ﺭﺑﻮ
To bring up Büyütmek, yetiştirmek 2 ﻲﺮﺑ ﻳ - ﺑﻰﺭ
50
To increase Arttırmak 4 ﺮﺑﹺﻲ ﻳ - ﺭﺑٰﻲ ﹶﺍ
More numerous Daha çok, daha fazla ﻰﺭﺑ ﹶﺍ
Rising, exceeding Yükselen, artan 1 ﻴ ﹰﺔﺍﹺﺑ ﺭ- ﺍﺑﹺﻴﹰﺎﺭ
Usury, increase Faiz, artma ﺭﹺﺑﹰﺎ
High ground Yüksek yer ﺓ ﻮ ﺑﺭ
To enjoy Gezmek, oynamak 1 ﻊ ﺗﺮ ﻳ - ﻊ ﺗﺭ ﺭﺗﻊ
Joined Bitişik ﻘﹰﺎﺭﺗ ﺭﺗﻖ
To recite carefully Tane tane okumak 2 ﺗ ﹸﻞﺮ ﻳ - ﺗ ﹶﻞﺭ ﺭﺗﻞ
With distinct recitation Tane tane, düşünerek 2 ﻼ
ﻴ ﹰﺮﺗ ﺗ
It was shaken Sarsıldı 1 ﺖﺭﺟ ﺭﺟﺞ
Shaking Sarsıntı ﺟﹰﺎ ﺭ
Filth, punishment Pis, pislik, azap, ceza ﺰ ﺟ ﹺﺭ ﺭﺟﺰ
Filth, punishment Pis, pislik, azap, ceza ﺎﺟﺴ ﹺﺭ- ﺲ
ﺟ ﺭ ﺭﺟﺲ
To return, turn back Geri dönmek, döndürmek 1 ﻊ ﺮ ﹺﺟ ﻳ - ﻊ ﺟ ﺭ ﺭﺟﻊ
To return to each other (dual) Birbirine dönmek (ikil) 6 ﺎﺟﻌ ﺍﺘﺮﻳ
Those who return, will return Dönenler, dönecekler 1 ﻮ ﹶﻥﺍ ﹺﺟﻌﺭ
Return Dönüş 1 ﻊ ﺟ ﺭ
Return Dönüş 1 ﻰﺟﻌ ﺭ
Return, place of return Dönüş, dönüş yeri 1 ﺮﺟﹺﻊ ﻣ
It quakes Sarsılır 1 ﻒ
ﺟ ﺮ ﺗ ﺭﺟﻒ
That which quakes Sarsılan 1 ﺍ ﹺﺟ ﹶﻔ ﹸﺔﺭ
Quake, shaking Zelzele, deprem ﺟ ﹶﻔ ﹲﺔ ﺭ
Those spread rumors Kötü haber yayanlar 4 ﺮ ﹺﺟﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ
Man, mankind Adam, insan ﺎ ﹲﻝ ﹺﺭﺟ- ﺟ ﹲﻞ ﺭ ﺭﺟﻞ
Foot Ayak ﺟ ﹲﻞ ﺭ ﹶﺍ- ﺟ ﹲﻞ ﹺﺭ
Two men Đki adam ﻴ ﹺﻦﺟﹶﻠ ﺭ - ﻥ ﻼ
ﺟ ﹶ ﺭ
Infantry Yaya, piyade ﺭ ﹺﺟ ﹺﻞ
To expel, stone Kovmak, taşlamak 1 ﻢ ﺟ ﺮ ﻳ - ﻢ ﺟ ﺭ ﺭﺟﻢ
Stoning, guessing Taşlama, tahmin 1 ﻤﹰﺎﺭﺟ
Stoning, guessing Taşlamalar, tahminler ﻮﻣﹰﺎﺭﺟ
51
Rejected, stoned Kovulmuş, taşlanmış ﻢ ﺭﺟﹺﻴ
Those who are stoned Taşlananlar 1 ﲔ
ﻣ ﻮﺮﺟ ﻣ
To hope, expect Ümit etmek, beklemek 1 ﻮﺍﺮﺟ ﻳ - ﻰﺭﺟ ﺭﺟﻮ
To postpone, defer Geri bırakmak, bekletmek 4 ﺮﺟﹺﻲ ﻳ - ﺭﺟٰﻲ ﹶﺍ
Make (imp) him wait Onu beklet ﻪ ﺭ ﹺﺟ ﹶﺍ
Sides Kenarlar ﺉ
ﺎ ﹺﺭﺟ ﹶﺍ
Who is expected Ümit beslenen 1 ﻮﹰﺍ ﺟ ﺮ ﻣ
Deferred Bırakılanlar 4 ﻮ ﹶﻥ ﺟ ﺮ ﻣ
Became vast, wide Geniş oldu 1 ﺖ
ﺒﺣ ﺭ ﺭﺣﺐ
Welcome Rahat, huzur ﺒﹰﺎﺮﺣ ﻣ
Pure drink Saf içecek ﻴ ﹴﻖﺭﺣ ﺭﺣﻖ
Bag Torba ﺎﻝ ﹺﺭﺣ- ﺣ ﹺﻞ ﺭ ﺭﺣﻞ
Journey Yolculuk, seyahat ﺣﹶﻠ ﹶﺔ ﹺﺭ
To have mercy Acımak, merhamet etmek 1 ﻢ ﺣ ﺮ ﻳ - ﻢ ﺣ ﺭ ﺭﺣﻢ
Wombs Rahimler ﻡ ﺎﺭﺣ ﹶﺍ
Most merciful En merhametli ﻢ ﺣ ﺭ ﹶﺍ
Those who are merciful Merhametliler ﲔ
ﻤ ﺣ ﺍﺭ
Regarding mercy Merhametçe ﻤﹰﺎﺭﺣ
Those who are merciful Merhametli olanlar ﺎ ُﺀﺣﻤ ﺭ
Most Gracious Rahman, şefkatli ﻤﺎ ﹸﻥﺭﺣ
Mercy Rahmet ﻤ ﹲﺔ ﺣ ﺭ
Most Merciful Rahim, çok merhametli ﻢ ﻴﺭﺣ
Compassion, mercy Merhamet, acıma ﺔ ﻤ ﺣ ﺮ ﻣ
Gently Yumuşak ﺎ ًﺀﺭﺧ ﺭﺧﻮ
As helper Yardımcı olarak ﺩﹰﺍ ﹺﺭ- ﺀﹰﺍﹺﺭﺩ ﺭﺩﺃ
To return, turn back
Đade etmek, geri vermek, geri
dönmek
1 ﺩ ﺮ ﻳ - ﺩ ﺭ ﺭﺩﺩ
They hesitate Bocalarlar, tereddüt ederler 5 ﻭ ﹶﻥﺩﺩ ﺮ ﺘﻳ
To turn back, return Geri dönmek 8 ﺪ ﺗﺮ ﻳ - ﺪ ﺗﺭ ﺍ
That which takes back Geri çeviren 1 ﺩ ﺍﺭ
Taking back Geri alma 1 ﺩ ﺭ
52
Turning, return Dönüş 1 ﺩ ﺮ ﻣ
Returned, repelled Döndürülen, geri çevrilen 1 ﻭ ﹶﻥﻭﺩﺮﺩ ﻣ - ﺩ ﻭﺮﺩ ﻣ
It followed, came after Arkasından geldi 1 ﻑ
ﺩ ﺭ ﺭﺩﻑ
That which follows Takip eden, arkadan gelen 1 ﺩﹶﻓ ﹸﺔ ﺍﺭ
One after the other Art arda gelenler 4 ﲔ
ﻓﺩ ﺮ ﻣ
Barrier Sağlam duvar ﺎﺩﻣ ﺭ ﺭﺩﻡ
You perish Helak olursun 1 ﻯﺮﺩ ﺗ ﺭﺩﻱ
To ruin, destroy Mahvetmek, helak etmek 4 ﻱﺮﺩ ﻳ - ﺭﺩٰﻱ ﹶﺍ
He falls Aşağı düşer 5 ﻯﺮﺩ ﺗ
Dead from falling Düşerek ölen 5 ﺔﺩﻳ ﺮ ﺘﻣ
The meanest, most lowly
ones
En düşükler ﺭ ﹶﺫﻟﹸﻮ ﹶﻥ ﹶﺍ- ﺭ ﹶﺫ ﹺﻝ ﹶﺍ ﺭﺫﻝ
To provide sustenance Rızık vermek 1 ﻕ
ﺯ ﺮ ﻳ - ﻕ
ﺯ ﺭ ﺭﺯﻕ
Those who provide
sustenance
Rızık verenler 1 ﲔ
ﻗﺍ ﹺﺯﺭ
All-Provider Bol rızık veren ﻕ
ﺍﺭﺯ
Provision Rızık ﻕ
ﺯ ﹺﺭ
Those who are firm Đlimde ileri gidenler 1 ﻮ ﹶﻥﺳﺨ ﺍﺭ ﺭﺳﺦ
Rass, a place Res, bir yer adı ﺱ
ﺭ ﺭﺳﺲ
To send Göndermek 4 ﺳ ﹸﻞ ﺮ ﻳ - ﺳ ﹶﻞ ﺭ ﹶﺍ ﺭﺳﻞ
Message Vahiy, mesaj, elçilik ﺕ
ﺎ ﹶﻻ ﹺﺭﺳ- ﺎﹶﻟ ﹲﺔﹺﺭﺳ
Messenger, prophet Peygamber, elçi ﺳ ﹲﻞ ﺭ - ﻮ ﹲﻝﺭﺳ
Sent one, messenger Gönderilen, elçi 4 ﺳ ﹲﻞ ﺮ ﻣ
Sender Gönderen 4 ﺳﹶﻠ ﹲﺔ ﺮ ﻣ - ﻞﺮﺳ ﻣ
Sent ones Gönderilenler 4 ﺕ
ﺳﻠﹶﺎ ﺮ ﻣ
Sent ones, messengers Gönderilenler, elçiler 4 ﲔ
ﻠﺳ ﺮ ﻣ - ﺳﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺮ ﻣ
To make it fixed
Sabitleştirmek,
sağlamlaştırmak
4 ﻲﺮﺳ ﻳ - ﺭﺳٰﺎ ﹶﺍ ﺭﺳﻮ
Fixed ones Sabit olanlar ﺕ
ﺎﺳﻴ ﺍﺭ
Firm ones, weights,
mountains
Sabit olanlar, ağırlıklar,
dağlar
ﻲ ﺳ ﺍﺭﻭ
Arrival, anchorage Varma, durma, demirleme 4 ﺎﺮﺳ ﻣ
They become righteous Doğru olurlar 1 ﻭ ﹶﻥﺷﺪ ﺮ ﻳ ﺭﺷﺪ
53
Guided ones Doğru yolda olanlar 1 ﻭ ﹶﻥﺷﺪ ﺍﺭ
Right, rightness Doğruluk ﺩ ﺎﺭﺷ
Righteousness Doğruluk ﺪ ﺷ ﺭ
Rightly Doğrulukla ﺪﹰﺍﺭﺷ
Right Doğru ﺪ ﻴﺭﺷ
Guide Yol gösteren, mürşit 4 ﺪﹰﺍﺮﺷ ﻣ
Base, outpost, watch Üs, gözetleme ﺎﺩﹰﺍﺭﺻ ﺍ ﺭﺻﺪ
Guard, observer Gözetleyici ﺪﹰﺍﺭﺻ
Place of watching Gözetleme yeri 1 ﺎﺩﺮﺻ ﻣ
Place of watching Gözetleme yeri 1 ﺪ ﺻ
ﺮ ﻣ
Joined firmly Örülmüş, bağlanmış ﺹ
ﻮ ﺻ
ﺮ ﻣ ﺭﺻﺺ
To suckle a child Emzirmek 4 ﻊ ﺿ
ﺮ ﻳ - ﻊ ﺿ
ﺭ ﹶﺍ ﺭﺿﻊ
To give the child to a wet-
nurse
Emzirtmek 10 ﻊ ﺿ
ﺮ ﺘﺴ
ﻳ - ﻊ ﺿ
ﺮ ﺘﺳ ﺍ
Suckling Süt emzirmek ﺔ ﻋ ﺎﺭﺿ
Wet nurse Süt anne 4 ﻊ ﺿ
ﺍﻣﺮ - ﺔ ﻌ ﺿ
ﺮ ﻣ
To be pleased Razı olmak 1 ﻰﺮﺿ ﻳ - ﻲ ﺿ
ﺭ ﺭﺿﻮ
To please Razı etmek 4 ﻲﺮﺿ ﻳ - ﺭﺿٰﻲ ﹶﺍ
To mutually agree Anlaşmak, rızalaşmak 6 ﺿﻰ
ﺍﺗﺮ
To select, become contended Razı olmak 8 ﻀﻲ
ﺗﺮ ﻳ - ﺗﻀٰﻲﺭ ﺍ
Mutual consent Karşılıklı rıza ile ﺽ
ﺍ ﹴﺗﺮ
Pleased, satisfied Hoşnut olan ﻴ ﹲﺔﺿ
ﺍﺭ
Approval, pleasure Rıza, razılık ﺍ ﹲﻥﺿﻮ
ﹺﺭ
Pleasing Razı olarak ﻴﹰﺎﺿ
ﺭ
Pleasure Rıza ﺕ
ﺎﺮﺿ ﻣ
That which is pleased with Razı olunmuş ﻴﹰﺎﺿ
ﺮ ﻣ
Moist, wet Islak, yaş ﺐ
ﺭ ﹾﻃ ﹴ ﺭﻃﺐ
Fresh date Taze hurma ﺭﻃﹶﺒﹰﺎ
Terror Korku 1 ﺐ
ﻋ ﺭ ﺭﻋﺐ
Thunder Gök gürültüsü 1 ﺪ ﻋ ﺭ ﺭﻋﺪ
To observe, pasture Gözetmek, otlatmak 1 ﻮﺮﻋ ﻳ – ﻋﻰ ﺭ ﺭﻋﻲ
54
Listen to us Bizi dinle ﺎﻋﻨ ﺍﺭ
Those who observe, obey Riayet edenler, uyanlar 1 ﻮ ﹶﻥﺍﻋﺭ
Shepherds Çobanlar ﺎ ٌﺀﹺﺭﻋ
Observance Riayet, uygunluk ﻳﺔﺎﹺﺭﻋ
Pasture Mera, otlak 1 ﻰﺮﻋ ﻣ
To prefer, like
Đstemek, beğenmek, rağbet
etmek
1 ﺐ
ﺮ ﹶﻏ ﻳ - ﺐ
ﻏ ﺭ ﺭﻏﺐ
That which desires Đstekli 1 ﺐ
ﻏ ﺍﺭ
That which does not desire Đsteksiz 1 ﻦ ﻋ ﺐ
ﻏ ﺍﺭ
Those who desire Đstekliler 1 ﻮ ﹶﻥﻏﺒ ﺍﺭ
Desire, hope Rağbet, umma ﺭﻏﹶﺒﹰﺎ
Freely, abundantly Serbestçe, bolca ﺍﺭ ﹶﻏﺪ ﺭﻏﺪ
Place of refuge Sığınma yeri ﺎﺍ ﹶﻏﻤﻣﺮ ﺭﻏﻢ
Dust, particles Toz ﺎﺭﻓﹶﺎﺗ ﺭﻓﺖ
Approach, sexual relation Kadınlara yaklaşmak ﺚ
ﺭﹶﻓ ﹲ ﺭﻓﺚ
Gift Hediye ﺪ ﹺﺭ ﹾﻓ ﺭﻓﺪ
Given as gift Hediye edilen 1 ﺩ ﺮﻓﹸﻮ ﻣ
Cushion Yastık ﻑ
ﺮ ﺭ ﹾﻓ ﺭﻓﺮﻑ
To raise Yükseltmek, kaldırmak 1 ﻊ ﺮﹶﻓ ﻳ - ﻊ ﺭﹶﻓ ﺭﻓﻊ
That which raises Yükselten ﻌ ﹲﺔ ﻓﺍ ﺭ- ﻊ ﻓﺍﺭ
That which raises Yükselten ﻊ ﻴﺭﻓ
Raised Yükseltilmiş 1 ﻋ ﹲﺔ ﺮﻓﹸﻮ ﻣ - ﻉ
ﺮﻓﹸﻮ ﹺ ﻣ
Companion Arkadaş ﻴﻘﹰﺎﺭﻓ ﺭﻓﻖ
Elbows Dirsekler ﻓ ﹺﻖﺍﻣﺮ
Resting place Yaslanacak yer 8 ﺗﻔﹶﻘﹰﺎﺮ ﻣ
Ease Fayda, kolaylık ﺮﻓﹶﻘﹰﺎ ﻣ
To respect, regard Gözetmek 1 ﺐ
ﺮﹸﻗ ﻳ - ﺐ
ﺭﹶﻗ ﺭﻗﺐ
To watch Gözetmek 5 ﺐ
ﺮﱠﻗ ﺘﻳ
To watch, wait Beklemek, gözetlemek 8 ﺐ
ﻘ ﺗﺮ ﻳ - ﺐ
ﺗ ﹶﻘﺭ ﺍ
Neck, slave Boyun, esir ﺏ
ﹺﺭﻗﹶﺎ ﹺ- ﺔ ﺒﺭﹶﻗ
Observer Gözetleyen ﺐ
ﻴﺭﻗ
55
Those watching Gözetleyenler 8 ﻮ ﹶﻥﻘﺒ ﺗﺮ ﻣ
Those who are asleep Uyuyanlar ﺩ ﺭﻗﹸﻮ ﺭﻗﺪ
Sleeping place Uyuma yeri 1 ﺪ ﺮﹶﻗ ﻣ
Page, parchment Sayfa ﻕ
ﺭ ﺭﻗﻖ
Inscribed Yazılmış ﻢ ﻴﻗﺭ ﺭﻗﻢ
Written Yazılmış 1 ﻡ ﺮﻗﹸﻮ ﻣ
You ascend, rise Çıkarsın, yükselirsin 1 ﺮﻗﹶﻰ ﺗ ﺭﻗﻲ
To rise Yükselmek 8 ﻲﺗﻘﺮ ﻳ - ﺗﻘٰﻲﺭﺍ
That which cures Tedavi eden, iyileştiren ﻕ
ﺍ ﹴﺭ
To ascend Göğe çıkmak ﻲ ﻗﺭ
To ride, mount Binmek 1 ﺐ
ﺮ ﹶﻛ ﻳ - ﺐ
ﻛ ﺭ ﺭﻛﺐ
To assemble Birleştirmek 2 ﺐ
ﺮ ﱢﻛ ﻳ - ﺐ
ﺭ ﱠﻛ
Camels, mounts Develer, binekler ﺏ
ﹺﺭﻛﹶﺎ
Caravan Kervan ﺐ
ﺭ ﹾﻛ
Riding Binerek, binitli olarak ﺎﺎﻧﺭ ﹾﻛﺒ
Their mounts Onların binekleri ﻢ ﻬ ﺑﺭﻛﹸﻮ
One on top of each other Birbirinin üzerine binmiş 6 ﺒﹰﺎﺍﻛﺘﺮﻣ
Motionless Hareketsiz ﺪ ﻛ ﺍﺭﻭ ﺭﻛﺪ
Sound Fısıltı ﺍﹺﺭ ﹾﻛﺰ ﺭﻛﺰ
To overturn, revert back
Ters çevirmek, baş aşağı
etmek
4 ﺲ
ﻛ ﺮ ﻳ - ﺲ
ﺭ ﹶﻛ ﹶﺍ ﺭﻛﺲ
To flee, strike Kaçmak, çarpmak 1 ﺾ
ﺮ ﹸﻛ ﻳ - ﺾ
ﺭ ﹶﻛ ﺭﻛﺾ
To bow down Rükû etmek 1 ﻊ ﺮ ﹶﻛ ﻳ - ﻊ ﺭ ﹶﻛ ﺭﻛﻊ
Bowing down Rükû ederek 1 ﻌﹰﺎﺍﻛﺭ
Those who bow down Rükû edenler 1 ﲔ
ﻌ ﻛ ﺍ ﺭ- ﻮ ﹶﻥﻛﻌ ﺍﺭ
That which bows down Rükû eden ﺭ ﱠﻛ ﹺﻊ
Bowing down Rükû ederek ﺭﻛﱠﻌﹰﺎ
He heaps Yığar 1 ﻢ ﺮ ﹸﻛ ﻳ ﺭﻛﻢ
Mass, heap Yığın ﺭﻛﹶﺎﻣﹰﺎ
Heaped up Yığılmış 1 ﻡ ﺮﻛﹸﻮ ﻣ
You incline Yanaşırsın, meyledersin 1 ﻦ ﺮ ﹶﻛ ﺗ ﺭﻛﻦ
56
Support Destek ﺭ ﹾﻛ ﹴﻦ
Spears Mızraklar ﺡ
ﺎﹺﺭﻣ ﺭﻣﺢ
Ash Kül ﺩ ﺎﺭﻣ ﺭﻣﺪ
Gesture Đşaret ﺍﻣﺰ ﺭ ﺭﻣﺰ
Decomposed, like dust Çürümüş, toz gibi ﻢ ﻴﻣ ﺭ ﺭﻣﻢ
Pomegranate Nar ﺎ ﹶﻥﺭﻣ ﺭﻣﻦ
To throw Atmak 1 ﻲﺮﻣ ﻳ - ﻰﺭﻣ ﺭﻣﻲ
He feared Korkmak 1 ﺐ
ﻫ ﺮ ﻳ - ﺐ
ﻫ ﺭ ﺭﻫﺐ
To scare, terrify Korkutmak 4 ﺐ
ﻫ ﺮ ﻳ - ﺐ
ﻫ ﺭ ﹶﺍ
To spread fear, terrify Korku salmak 10 ﺐ
ﻫ ﺮ ﺘﺴ
ﻳ - ﺐ
ﻫ ﺮ ﺘﺳ ﺍ
Fear Korku ﺐ
ﻫ ﺭ
Fearing Korkarak ﺒﹰﺎﺭﻫ
Monk Rahip, ruhban ﺎﻥﻫﺒ ﺭ
Monasticism Ruhbanlık ﻴ ﹰﺔﺎﹺﻧﻫﺒ ﺭ
Fear Korku ﺒ ﹰﺔﻫ ﺭ
Family, tribe Aile, kabile ﻂ
ﻫ ﹲ ﺭ ﺭﻫﻂ
To cover Örtmek 1 ﻖ ﻫ ﺮ ﻳ - ﻖ ﻫ ﺭ ﺭﻫﻖ
To cover, oppress Örtmek, ağırlaştırmak 4 ﻖ ﻫ ﺮ ﻳ - ﻖ ﻫ ﺭ ﹶﺍ
Cover, burden Örtü, yük ﻘﹰﺎﺭﻫ
Pledge Rehin ﺎ ﹲﻥﹺﺭﻫ ﺭﻫﻦ
Pledge Rehin ﻨ ﹲﺔﻴﺭﻫ - ﲔ
ﻫ ﺭ
At rest Sakin ﺍﻫﻮ ﺭ ﺭﻫﻮ
To bring home in evening Akşam eve getirmek 4 ﺢ ﻳﺮﹺﻳ - ﺡ
ﺍﹶﺍﺭ ﺭﻭﺡ
Evening course Akşam esişi ﺡ
ﺍﺭﻭ
Mercy, rest Rahmet, rahatlık ﺡ
ﻭ ﺭ
Spirit, revelation, Gabriel Ruh, vahiy, Cebrail ﺡ
ﻭﺭ
Wind, power Rüzgâr, kuvvet ﺡ
ﺎ ﹺ ﹺﺭﻳ- ﺢ ﺭﹺﻳ
Scented plants Reyhan, hoş kokulu bitki ﺎ ﹲﻥﻳﺤﺭ
To try to seduce, request
Baştan çıkarmak istemek,
istemek
3 ﺩ ﺍ ﹺﻭﻳﺮ - ﺩ ﻭ ﺍﺭ ﺭﻭﺩ
To desire, want, wish, decree
Niyet etmek, istemek, irade
etmek
4 ﺪ ﻳﺮﹺﻳ - ﺩ ﺍﹶﺍﺭ
57
A little Biraz ﺪﹰﺍﻭﻳ ﺭ
Garden, meadow Bahçe, otlak ﺕ
ﺎﻭﺿ ﺭ - ﺔﻭﺿ ﺭ ﺭﻭﺽ
Fright Korku ﻉ
ﻭ ﺭ ﺭﻭﻉ
He turned, went Döndü, gitti 1 ﻍ
ﺍ ﹶﺭ ﺭﻭﻍ
Rome, Romans Roma, Romalılar ﻡ ﻭﺭ ﺭﻭﻡ
To doubt Şüphe etmek 8 ﺏ
ﺎﺮﺗ ﻳ - ﺏ
ﺎﺭﺗ ﺍ ﺭﻳﺐ
Doubt Şüphe ﺐ
ﻳﺭ
Doubt Şüphe ﺒ ﹲﺔﺭﹺﻳ
Doubter, doubting Şüpheci 8 ﺏ
ﺎﺮﺗ ﻣ
Doubting Şüphe eden ﺐ
ﻣﺮﹺﻳ ﹴ
Adornment Süs, güzellik ﺭﹺﻳﺸﹰﺎ ﺭﻳﺶ
Elevation, high place Yüksek yer ﻊﹺﺭﻳ ﺭﻳﻊ
It got stained Paslandı 1 ﺍ ﹶﻥﺭ ﺭﻳﻦ
Foam Köpük ﺪ ﺑﺯ ﺯﺑﺪ
Books, sects Kitaplar, kitleler ﺮﺯﺑ ﺯﺑﺮ
Blocks Kütle ﺮ ﺑﺯ
Zaboor Zebur ﺭ ﻮﺯﺑ
Angels of hell Zebani ﻴ ﹲﺔﺎﹺﻧﺯﺑ ﺯﺑﻦ
Glass Cam ﺟ ﹲﺔ ﺎﺯﺟ ﺯﺟﺞ
He was repulsed, driven out Sürüldü 8 ﺮ ﺩ ﹺﺟ ﺯ ﺍ ﺯﺟﺮ
Those who drive Sürenler 1 ﺕ
ﺍﺍ ﹺﺟﺮﺯ
Cry, shout Çığlık ﺮ ﺟ ﺯ
Strongly Zorlayarak ﺍﺟﺮ ﺯ
Deterrence Caydırıcı tehdit ﺮ ﺟ ﺩ ﺰ ﻣ
To drive Yürütmek 4 ﺰﺟﹺﻲ ﻳ - ﺯﺟٰﻲ ﹶﺍ ﺯﺟﻮ
Of little value Kıymetsiz ﺓ ﺎﺰﺟ ﻣ
It is removed Uzaklaştırıldı 1 ﺡ
ﺣ ﹺﺰ ﺯ ﺯﺣﺰﺡ
That which takes out Çıkaran ﺡ
ﺣ ﹺﺰ ﺰ ﻣ
Advancing Đlerleyerek ﻔﹰﺎﺯﺣ ﺯﺣﻒ
Gold, ornament Altın, süs ﻑ
ﺮ ﺧ ﺯ ﺯﺧﺮﻑ
58
Carpets Halılar ﻰ ﺍﹺﺑﺯﺭ ﺯﺭﺏ
To sow, grow Ekmek, dikmek 1 ﻉ
ﺭ ﺰ ﻳ - ﻉ
ﺭ ﺯ ﺯﺭﻉ
Those who grow Ekinciler 1 ﻮ ﹶﻥﺍ ﹺﺭﻋﺯ
Those who grow, growers Ekinciler ﻉ
ﺍﺯﺭ
Crop Bitki, ekin 1 ﻉ
ﻭ ﹴﺯﺭ - ﻉ
ﺭ ﺯ
Blue-eyed, blind Gök gözlü, kör ﺭﻗﹰﺎ ﺯ ﺯﺭﻕ
To look down, despise Hor görmek 8 ﺩﺭﹺﻱ ﺰ ﻳ - ﺩﺭٰﻱ ﺯ ﺍ ﺯﺭﻱ
To claim, believe Đddia etmek, zannetmek 1 ﻢ ﻋ ﺰ ﻳ - ﻢ ﻋ ﺯ ﺯﻋﻢ
That which claims,
responsible
Zanneden , sorumlu 1 ﻢ ﻴﺯﻋ
Claim Đddia 1 ﻋﻢ ﺯ
Sighing, roaring Gürleme ﺮ ﻴﻓﺯ ﺯﻓﺮ
They hasten Koşarlar 1 ﻳ ﹺﺰﻓﱡﻮ ﹶﻥ ﺯﻓﻒ
Zaqqum tree Zakkum ağacı ﻮ ﹺﻡ ﺯﱡﻗ ﺯﻗﻢ
It became pure Temiz oldu 1 ﺯﻛﹶﺎ ﺯﻛﻮ
To clean, clear Temizlemek 2 ﺰﻛﱢﻲ ﻳ - ﺯﻛﱠﺎ
To purify oneself Temizlenmek 5 ﺰﻛﱠﻰ ﺘﻳ - ﺰﻛﱠﻰ ﺗ
Cleaner Daha temiz ﺯﻛﹶﻰ ﹶﺍ
Zakat, alms Zekât ﺯﻛﹶﺎﹲﺓ
Clean, innocent Temiz, masum ﻴ ﹰﺔﻛ ﺯ - ﻴﹰﺎﻛ ﺯ
It was shaken Sarsıldı 1 ﺯﹾﻟ ﹺﺰ ﹶﻝ ﺯﻟﺰﻝ
Shaking, earthquake Zelzele, sarsıntı ﺍ ﹶﻝﹺﺯﹾﻟﺰ
Shaking, earthquake Zelzele, sarsıntı ﺰﻟﹶﺔ ﺯﹾﻟ
To bring near Yaklaştırmak 4 ﻒ
ﻟﺰ ﻳ - ﻒ
ﺯﹶﻟ ﹶﺍ ﺯﻟﻒ
Near, approaching Yakın, yaklaşan ﺯﹾﻟﻔﹶﻰ
Near, approaching Yakın, yaklaşan ﺯﹾﻟ ﹶﻔ ﹰﺔ - ﺯﹾﻟﻔﹰﺎ
To make slip, fall Kaydırmak, düşürmek 4 ﻖ ﻟﺰ ﻳ - ﻖ ﺯﹶﻟ ﹶﺍ ﺯﻟﻖ
Slippery Kaygan, kayan ﺯﹶﻟﻘﹰﺎ
To slip Kaymak 1 ﻳ ﹺﺰ ﱡﻝ - ﺯ ﱠﻝ ﺯﻟﻞ
To make slip Kaydırmak, saptırmak 4 ﻳ ﹺﺰ ﱡﻝ - ﺯ ﱠﻝ ﹶﺍ
Try to cause one to slip, fail Kaydırmak, saptırmak 10 ﺘ ﹺﺰ ﱡﻝﺴ
ﻳ - ﺰ ﱠﻝ ﺘﺳ ﺍ
59
Divining arrows Fal okları ﻻ ﹺﻡﹶﺍﺯ ﺯﱂ
Groups, in groups Bölük bölük ﺮﹰﺍﺯﻣ ﺯﻣﺮ
Who wraps himself Örtüsüne bürünen 5 ﻣ ﹸﻞ ﺰ ﻣ ﺯﻣﻞ
Freezing cold Şiddetli soğuk ﺍﻬﺮﹺﻳﺮ ﻣ ﺯ ﺯﻣﻬﺮ
Ginger Zencefil ﻼ
ﻴ ﹰﺠﹺﺒ
ﻧﺯ ﺯﳒﺒﻞ
Base, ignoble Soysuz ﻴ ﹺﻢﺯﹺﻧ ﺯﱎ
To commit adultery Zina etmek 1 ﻮﺰﻧ ﻳ - ﻰﺯﻧ ﺯﱐ
Adulterer, fornicator Zina eden erkek 1 ﺍﻧﹺﻰ ﺯ- ﻥ ﺍﺯ
Adulteress, fornicatress Zina eden kadın 1 ﻴ ﹲﺔﺍﹺﻧﺯ
Adultery, fornication Zina 1 ﻰﹺﺯﻧ
Those keen to give up Đsteksizler ﻦ ﻳﻫﺪ ﺍﺯ ﺯﻫﺪ
Splendor Süs ﺮﹲﺓ ﻫ ﺯ ﺯﻫﺮ
To vanish, perish Çıkmak, yok olmak 1 ﻖ ﻫ ﺰ ﻳ - ﻖ ﻫ ﺯ ﺯﻫﻖ
That which vanishes,
perishes
Yok olan 1 ﻖ ﻫ ﺍﺯ
That which vanishes,
perishes
Yok olan ﻮﻗﹰﺎﺯﻫ
To marry, pair Evlendirmek, eşleştirmek 1 ﺝ
ﻭ ﺯ ﺯﻭﺝ
Pair, mate, spouse Eş, karı veya koca ﺝ
ﺍﺯﻭ ﹶﺍ- ﺝ
ﻭ ﺯ
Take provision (imp, pl) Azıklanın 5 ﻭﹾﺍﻭﺩ ﺰ ﺗ ﺯﻭﺩ
Provision Azık ﺩ ﺍﺯ
To visit Ziyaret etmek 1 ﺭ ﻭﻳﺰ - ﺭ ﺍﺯ ﺯﻭﺭ
To incline Meyletmek 6 ﺭ ﻭ ﺍﺗﺰ
False, lie Yalan, kötü söz, tezvir ﺭ ﻭﺯ
To end, cease Bitmek, sona ermek 1 ﺍ ﹸﻝﻳﺰ - ﺍ ﹶﻝﺯ ﺯﻭﻝ
End Son bulma ﺍ ﹲﻝﺯﻭ
Oil Yağ ﺖ
ﻳﺯ ﺯﻳﺖ
Olive Zeytin ﻮ ﹲﻥﻳﺘﺯ
Olive Zeytin özellikli ﺔ ﻧﻮﻳﺘﺯ
To increase Artmak, arttırmak 1 ﺪ ﻳﺰﹺﻳ - ﺩ ﺍﺯ ﺯﻳﺪ
To increase, exceed Artmak, çoğalmak 8 ﺩ ﺍﺰﺩ ﻳ - ﺩ ﺍﺯﺩ ﺍ
Increase Artış ﺩﹲﺓ ﺎﹺﺯﻳ
60
More Daha çok ﺪ ﻣﺰﹺﻳ
To stray, deviate Şaşmak, sapmak 1 ﻳﺰﹺﻳ ﹸﻎ - ﻍ
ﺍ ﹶﺯ ﺯﻳﻎ
To cause to slip, deviate Kaydırmak, saptırmak 4 ﻳﺰﹺﻳ ﹸﻎ - ﻍ
ﺍ ﹶﹶﺍﺯ
Deviation Eğrilik 1 ﻳ ﹲﻎﺯ
We separated Ayırdık 2 ﺎﻳ ﹾﻠﻨﺯ ﺯﻳﻞ
They get separated Ayrılırlar 5 ﻳﻠﹸﻮﺍﺰ ﺗ
To adorn, beautify Süslemek 2 ﻦ ﻳﺰ ﻳ - ﻦ ﻳﺯ ﺯﻳﻦ
To get adorned Süslenmek 8 ﺖ
ﻨﻳﺯ ﺍ
Adornment Süs, ziynet ﻨ ﹲﺔﺯﹺﻳ
To ask Sormak, istemek 1 ﺴﹶﺌ ﹸﻞ
ﻳ - ﺳﹶﺌ ﹶﻞ ﺳﺄﻝ
Ask (imp) Sor 1 ﺳﹶﺌ ﹾﻞ ﺍ
Ask (imp) Sor 1 ﺳ ﹾﻞ
To ask each other Soruşmak, bir birine sormak 6 ﺎﹶﺋ ﹸﻞﺘﺴﻳ - ﺎﹶﺋ ﹶﻞﺗﺴ
You (pl) ask each other Soruşursunuz, istersiniz 6 (ﺎﹶﺋﻠﹸﻮ ﹶﻥﺘﺴﺗ) ﺎﹶﺋﻠﹸﻮ ﹶﻥﺗﺴ
Request, question Sual, soru, istek ﺍ ﹺﻝﺳﺆ
Request Đstek 1 ﺆ ﹶﻝ ﺳ
That which asks Đsteyen 1 ﲔ
ﻠﺋﺎ ﺳ- ﺋ ﹲﻞﺎﺳ
That which is asked,
responsible
Sorumlu, sorulan, mesul 1 ﺴﺌﹸﻮﻟﹸﻮ ﹶﻥ
ﻣ - ﺴﺌﹸﻮﻝ
ﻣ
To get weary Usanmak, üşenmek 1 ﻢ ﺴﹶﺌ
ﻳ - ﻢ ﺌﺳ ﺳﺄﻡ
Saba Sebe ﺒﹴﺈﺳ ﺳﺒﺄ
To insult, swear Sövmek 1 ﺐ
ﺴ
ﻳ - ﺐ
ﺳ ﺳﺒﺐ
Reason, relation, means,
course
Sebep, yol, akraba ﺏ
ﺎﺳﺒ ﹶﺍ- ﺐ
ﺒ ﹴﺳ
They rest for Saturday Cumartesi (tatil) yaparlar 1 ﻮ ﹶﻥﺴﹺﺒﺘ
ﻳ ﺳﺒﺖ
Rest Đstirahat ﺎﺗﹰﺎﺳﺒ
Sabbath Cumartesi, tatil günü ﺖ
ﺒﺳ
To float, swim Yüzmek 1 ﺢ ﺒﺴ
ﻳ - ﺢ ﺒﺳ ﺳﺒﺢ
To glorify Tesbih etmek, yüceltmek 2 ﺢ ﺒﺴ
ﻳ - ﺢ ﺒﺳ
Glorification Tesbih, tesbih etme 2 ﺴﺒﹺﻴﺢ
ﺗ
Those who swim Yüzenler 1 ﺕ
ﺎﺎﹺﺑﺤﺳ
Swimming, occupation Yüzme, meşguliyet 1 ﺤﹰﺎﺳﺒ
61
Glory Subhan, münezzeh, yüce ﺎ ﹶﻥﺒﺤﺳ
Those who glorify Tesbih edenler 2 ﲔ
ﺤ
ﺒﺴ
ﻣ - ﻮ ﹶﻥﺒﺤﺴ
ﻣ
Tribes, descendants Torunlar, kabileler ﻁ
ﺎﺳﺒ ﹶﺍ ﺳﺒﻂ
Wild animals Vahşi hayvanlar ﻊ ﺒﺳ ﺳﺒﻊ
Seven Yedi (sayı) ﻌ ﹲﺔ ﺒﺳ - ﻊ ﺒﺳ ﺳﺒﻊ
Seventy Yetmiş ﲔ
ﻌ ﺒﺳ - ﻮ ﹶﻥﺒﻌﺳ
To make it flow, complete Akıtmak, tamamlamak 4 ﺴﹺﺒ ﹸﻎ
ﻳ - ﺒ ﹶﻎﺳ ﹶﺍ ﺳﺒﻎ
Armors Zırhlar ﺕ
ﺎﺎﹺﺑﻐﺳ
To precede
Önceden gelmek, öne
geçmek
1 ﻖ ﺴﹺﺒ
ﻳ - ﻖ ﺒﺳ ﺳﺒﻖ
To race, precede Yarışmak 3 ﻖ ﺎﹺﺑﻳﺴ - ﻖ ﺑﺎﺳ
To rush, race Yarışmak 10 ﻖ ﺘﹺﺒﺴ
ﻳ - ﻖ ﺒﺘﺳ ﺍ
That which outruns, precedes Öne geçen, yarışan 1 ﻖ ﺎﹺﺑﺳ
Forerunners Yarışanlar, geçenler 1 ﺕ
ﺎﹺﺑﻘﹶﺎﺳ
Forerunners Önde gidenler, öncekiler 1 ﲔ
ﻘ ﺎﹺﺑ ﺳ- ﺎﹺﺑﻘﹸﻮ ﹶﻥﺳ
In race, racing Yarışarak ﻘﹰﺎﺳﺒ
Those who are outrun Önüne geçilenler 1 ﲔ
ﻗﻮﺴﺒ
ﻣ
Way Yol ﺒ ﹲﻞﺳ - ﺳﺒﹺﻴ ﹲﻞ ﺳﺒﻞ
Six Altı ﺔ ﺘﺳ ﺳﺘﺖ
Sixty Altmış ﲔ
ﺘﺳ
To take cover, hide Örtünmek 8 ﺮ ﺘﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﺘﺘﺳ ﺍ ﺳﺘﺮ
Cover Örtü ﺮﹰﺍﺳﺘ
Covered, hidden Örtülü, gizli 1 ﺍﻮﺭ ﺘﺴ
ﻣ
To prostrate Secde etmek 1 ﺪ ﺠ
ﺴ
ﻳ - ﺪ ﺠ
ﺳ ﺳﺠﺪ
Prostrating Secde ederek 1 ﺎﺟﹺﺪﹰﺍﺳ
Those who prostrate Secde edenler 1 ﻦ ﻳﺎ ﹺﺟﺪ ﺳ- ﺎﺟﹺﺪﻭ ﹶﻥﺳ
Prostrating Secde ederek ﺪﹰﺍﺳﺠ
Those who prostrate,
prostrating
Secde edenler, secde ederek ﺩ ﻮﺳﺠ
Masjid, place of prostration Mescit, secde yeri ﺪ ﺎ ﹺﺟﻣﺴ - ﺪ ﺠ
ﺴﹺ
ﻣ
It is burned Yakılır 1 ﺮ ﺠ
ﺴ
ﻳ ﺳﺠﺮ
They were made to boil Kaynatıldılar 2 ﺕ
ﺮ ﺠ
ﺳ
62
Filled Doldurulmuş 1 ﻮ ﹺﺭﺴﺠ
ﻣ
Scroll Yazı tomarı ﺠ ﱢﻞ
ﺳ ﹺ ﺳﺠﻞ
Baked clay Pişmiş balçık ﻴ ﹴﻞﺳﺠ
To imprison Zindana atmak 1 ﻦ ﺠ
ﺴ
ﻳ - ﻦ ﺠ
ﺳ ﺳﺠﻦ
Prison Zindan, hapis ﻦ ﺠ
ﺳ
Sijjin, hell Siccin, cehennem ﲔ
ﺠ
ﺳ
Those imprisoned Zindana atılanlar 1 ﲔ
ﻮﹺﻧﺴﺠ
ﻣ
It covered with darkness Karardı, sakinleşti ﻰﺳﺠ ﺳﺠﻮ
They are dragged Sürüklenirler 1 ﻮ ﹶﻥﺤﺒ
ﺴ
ﻳ ﺳﺤﺐ
Cloud Bulut ﺏ
ﺎﺳﺤ
He destroys Yok eder 1 ﺖ
ﺤ
ﺴ
ﻳ ﺳﺤﺖ
Forbidden Yasak ﺖ
ﺤ
ﺳ
To bewitch, delude Sihirlemek, büyülemek 1 ﺮ ﺤ
ﺴ
ﻳ - ﺮ ﺤ
ﺳ ﺳﺤﺮ
Dawns, early mornings Seherler ﺎ ﹺﺭﺳﺤ ﹶﺍ
Magician Sihirbaz 1 ﺮ ﺣ ﺎﺳ
Magicians Sihirbazlar 1 ﻭ ﹶﻥﺣﺮ ﺎﺳ
Magician Sihirbaz 2 ﺎ ﹴﺭﺳﺤ
Dawn Seher vakti ﺤ ﹴﺮ
ﺳ
Magicians Sihirbazlar 1 ﺮ ﹸﺓ ﺤ
ﺳ
Magic Sihir, büyü 1 ﺮ ﺤ
ﺳ
Bewitched Büyülenmiş 1 ﺍﻮﺭﺴﺤ
ﻣ
Bewitched ones Büyülenenler 2 ﻦ ﺤﺮﹺﻳ
ﺴ
ﻣ
Bewitched ones Büyülenenler 1 ﻭ ﹶﻥﻮﺭﺴﺤ
ﻣ
Away with Uzak olsunlar ﻘﹰﺎﺳﺤ ﺳﺤﻖ
Far off Uzak ﻴ ﹴﻖﺳﺤ
Bank, shore Sahil, kıyı ﺣ ﹸﻞ ﺎﺳ ﺳﺤﻞ
To ridicule, mock Alay etmek 1 ﺮ ﺨ
ﺴ
ﻳ - ﺮ ﺨ
ﺳ ﺳﺨﺮ
To subject, make subservient
Boyun eğdirmek, kontrol
altına almak
2 ﺮ ﺨ
ﺴ
ﻳ - ﺮ ﺨ
ﺳ
To mock at, ridicule Alay etmek 10 ﺮ ﺨ
ﺴ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﺨ
ﺴ
ﺘﺳ ﺍ
Those who ridicule, mock Alay edenler 1 ﻦ ﺧﺮﹺﻳ ﺎﺳ
63
Mocking Alay 1 ﻳﹰﺎﺨ ﹺﺮ
ﺳ
For service Hizmetinde ﻳﹰﺎﺨ ﹺﺮ
ﺳ
Subjected, controlled Tabi olan, emir altına alınan 2 ﺕ
ﺍﺨﺮ
ﺴ
ﻣ - ﺨ ﹺﺮ
ﺴ
ﻣ
To become angry Kızmak, öfkelenmek 1 ﻂ
ﺨﹸ
ﺴ
ﻳ - ﻂ
ﺨﹶ
ﺳ ﺳﺨﻂ
To enrage, make angry Kızdırmak, öfkelendirmek 4 ﻂ
ﺨﹸ
ﺴ
ﻳ - ﻂ
ﺨﹶ
ﺳ ﹶﺍ
Anger, wrath Kızgınlık, öfke ﻂ
ﺨ
ﺳ
Barrier Sed ﺪﹰﺍ ﺳ ﺳﺪﺩ
Right, appropriate Doğru ﺍﻳﺪﺳﺪ
Lote tree Sedir ağacı ﺓﺪﺭ ﺳ -ﺪ ﹴﺭ ﺳ ﺳﺪﺭ
Sixth Altıncı ﺱ
ﺩ ﺎﺳ ﺳﺪﺱ
One sixth Altıda bir ﺱ
ﺪ ﺳ
Neglected Başıboş ﻯﺳﺪ ﺳﺪﻱ
That which goes freely Görünen, ortaya çıkan ﺏ
ﺎ ﹺﺭﺳ ﺳﺮﺏ
Mirage Serap ﺏ
ﺍ ﹴﺳﺮ
Going freely Serbestçe giderek ﺑﹰﺎﺳﺮ
Garments Giyecekler, giyimler ﻴ ﹶﻞﺍﹺﺑﺳﺮ ﺳﺮﺑﻞ
Lamp Lamba ﺎﺍﺟﺳﺮ ﺳﺮﺝ
You (pl) release Salıverirsiniz 1 ﻮ ﹶﻥﺮﺣ ﺴ
ﺗ ﺳﺮﺡ
To release Bırakmak, salıvermek 2 ﺡ
َ ﺮ ﺴ
ﻳ - ﺡ
ﺮ ﺳ
Releasing Bırakma 2 ﺢ ﺴﺮﹺﻳ
ﺗ
Release Salıverme, bırakma ﺍﺣﹰﺎﺳﺮ
Links of armor Zırh baklası ﺩ ﺮ ﺳ ﺳﺮﺩ
Walls Duvarlar ﻕ
ﺩ ﺍﺳﺮ ﺳﺮﺩﻕ
To please Sevindirmek, içini açmak 1 ﺮ ﺴ
ﻳ - ﺮ ﺳ ﺳﺮﺭ
To conceal, to hide Saklamak, gizlemek 4 ﺮ ﺴ
ِ ﻳ - ﺮ ﺳ ﹶﺍ
Secrets Sırlar ﺭ ﺍﺳﺮ ﺍ
Secret Gizli, saklı, sır ﺮ ﺳ
Secret, secretly Gizli, gizlice ﺮﹰﺍ ﺳ
Ease Bolluk ﺍ ُﺀﺳﺮ
Secrets Sırlar ﺮ ﺋﺍﺳﺮ
64
Thrones Tahtlar ﺭ ﺮ ﺳ
Happiness Sevinç ﻭﺭﹰﺍﺳﺮ
Happily Sevinçli 1 ﻭﺭﹰﺍﺴﺮ
ﻣ
To hasten, race Yarışmak, hızlanmak 3 ﻉ
ﺎ ﹺﺭﻳﺴ - ﻉ
ﺭ ﺎﺳ ﺳﺮﻉ
Most rapid, swiftest En seri, en çabuk ﻉ
ﺮ ﺳ ﹶﺍ
Swift, swiftly Hızla ﺍﻋﹰﺎﺳﺮ
Swift Çabuk, hızlı ﻊ ﻳﺳ ﹺﺮ
To excess, transgress, waste Đsraf etmek, aşırılık yapmak 4 ﻑ
ﺴ ﹺﺮ
ﻳ - ﻑ
ﺮ ﺳ ﹶﺍ ﺳﺮﻑ
Waste, squandering,
extravagance
Đsraf ﺍﻑﺳﺮ ﺍ
Transgressors Đsraf edenler, aşırı gidenler 4 ﲔ
ﻓﺴ ﹺﺮ
ﻣ - ﺴ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥ
ﻣ
To steal Çalmak, hırsızlık yapmak 1 ﻕ
ﺴ ﹺﺮ
ﻳ - ﻕ
ﺮ ﺳ ﺳﺮﻕ
To steal Çalmak 8 ﻕ
ﺘ ﹺﺮﺴ
ﻳ - ﻕ
ﺮ ﺘﺳ ﺍ
That which steals, thief Hırsız 1 ﺎ ﹺﺭﹶﻗ ﹸﺔ ﺳ- ﻕ
ﺎ ﹺﺭﺳ
Those who steal Hırsızlar 1 ﲔ
ﻗﺎ ﹺﺭ ﺳ- ﺎ ﹺﺭﻗﹸﻮ ﹶﻥﺳ
Eternal, continuous Sonsuz, ebedi ﺍﻣﺪ ﺮ ﺳ ﺳﺮﻣﺪ
Pass Geçer 1 ﺴ ﹺﺮ
ﻳ ﺳﺮﻱ
To travel by night, make
travel
Geceleyin yürütmek 4 ﺴﺮﹺﻱ
ﻳ - ﺳﺮٰﻱ ﹶﺍ
Stream Su arkı ﻳﹰﺎﺳ ﹺﺮ
It spread out Yayıldı 1 ﺖ
ﺤ
ﻄ ﺳ ﺳﻄﺢ
They write in lines Satır satır yazarlar 1 ﻭ ﹶﻥﺴ ﹸﻄﺮ
ﻳ ﺳﻄﺮ
Fables, tales, stories Masallar ﺮ ﻴﻃ ﺎﹶﺍﺳ
Written Satır satır yazılmış 8 ﺮ ﺘ ﹶﻄﺴ
ﻣ
Written, placed in lines Yazılmış, satırlara konulmuş 1 ﺴﻄﹸﻮ ﹴﺭ
ﻣ
Controller Zorba 2 ﻭ ﹶﻥﻄﺮ ﻴﺼ
ﻣ - ﻄ ﹴﺮ ﻴﺼ
ﻣ
They attack Saldırırlar 1 ﺴﻄﹸﻮ ﹶﻥ
ﻳ ﺳﻄﻮ
They were made happy Mutlu kılındılar 1 ﻭﺍﻌﺪ ﺳ ﺳﻌﺪ
Happy, glad Mutlu ﺪ ﻴﻌ ﺳ
It was set ablaze Alevlendirildi 2 ﺕ
ﺮ ﻌ ﺳ ﺳﻌﺮ
Madness Çılgınlık ﻌ ﹴﺮ ﺳ
Blazing fire Çılgın ateş ﻌ ﹺﲑ ﺳ
65
To strive, run Çalışmak, koşmak 1 ﻰﺴﻌ
ﻳ - ﻰﺳﻌ ﺳﻌﻲ
Effort, running Çalışma, koşma ﻲ ﻌ ﺳ
Severe hunger Açlık ﺔﻐﺒ ﺴ
ﻣ ﺳﻐﺐ
Fornicators (fm) Zinakarlar, ahlaksızlar 3 ﺕ
ﺎﻓﺤﺎﻣﺴ ﺳﻔﺢ
Lustful ones, lustfully Şehvetli olarak 3 ﲔ
ﺤ
ﻓﺎﻣﺴ
Poured forth Dökülen, akan ﺴﻔﹸﻮﺣﹰﺎ
ﻣ
To shine Parlamak 4 ﺮ ﻔ ﺴ
ﻳ - ﺮ ﺳ ﹶﻔ ﺃ ﺳﻔﺮ
Journeys, books Seferler, kitaplar ﺳﻔﹶﺎﺭ ﹶﺍ
Journey Sefer, yolculuk ﺳﻔﹶﺮ
Scribes Yazıcılar ﺓ ﺮ ﺳ ﹶﻔ
Brightened Parlatılmış, parıldayan 4 ﺮﹲﺓ ﻔ ﺴ
ﻣ
Indeed we drag Mutlaka sürükleriz 1 (ﻌﻦ ﺴ ﹶﻔ
ﻧ) ﺴﻔﹶﻌﹰﺎ
ﻧ ﺳﻔﻊ
To shed Kan dökmek, saçmak 1 ﻚ
ﻔ ﺴ
ﻳ - ﺳﻔﻚ ﺳﻔﻚ
Lowest Alçak, en alçak ﲔ
ﻠﺳ ﹶﻔ ﹶﺍ- ﺳ ﹶﻔ ﹸﻞ ﹶﺍ ﺳﻔﻞ
Low, below Alt, aşağı ﲔ
ﻠﻓﺎ ﺳ- ﻞﺎﻓﺳ
Lowest En alt, en aşağı ﺳ ﹾﻔﻠﹶﻰ
Ship Gemi ﺔ ﻨﻴﺳﻔ ﺳﻔﻦ
To become foolish Sefih olmak, beyinsiz olmak 1 ﻪ ﺴ ﹶﻔ
ﻳ - ﻪ ﻔ ﺳ ﺳﻔﻪ
Foolishness Sersemlik ﻫ ﹲﺔ ﺳﻔﹶﺎ
In foolishness Sersemlikle ﺳﻔﹶﻬﹰﺎ
Fools Beyinsizler ﺎ ُﺀﺳ ﹶﻔﻬ
Fool, in foolishness Sersem, sersemlikle ﻴﻪﺳﻔ
Hell Cehennem ﺳﻘﹶﺮ ﺳﻘﺮ
To fall Düşmek 1 ﻂ
ﺴ ﹸﻘ ﹸ
ﻳ - ﻂ
ﺳ ﹶﻘ ﹶ ﺳﻘﻂ
That it falls down Düşmesi 3 ﻂ
ﻗ ﹾﺎﺗﺴ
To cause (imp) to fall Düşürmek 4 ﻂ
ﻘ ﹸ ﺴ
ﻳ - ﻂ
ﺳ ﹶﻘ ﹶ ﹶﺍ
Falling Düşen 1 ﻄﹰﺎﺎﻗﺳ
Roof Tavan ﺳﻘﹸﻒ - ﻒ
ﺳ ﹾﻘ ﺳﻘﻒ
Ill, sick Hasta ﻢ ﻴﻘ ﺳ ﺳﻘﻢ
To water, give water Sulamak, su vermek 1 ﻲﺴﻘ
ﻳ - ﺳﻘﹶﻰ ﺳﻘﻲ
66
To give water to drink Sulamak, su vermek 4 ﻲﺴﻘ
ﻳ - ﺳﻘٰﻲ ﹶﺍ
To ask for water Su istemek 10 ﻲﺴﻘ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺴ ﹶﻘﻰ
ﺘﺳ ﺍ
Giving water, drinking cup Sulama, su verme, su kabı ﻳ ﹶﺔﺳﻘﹶﺎ
Watering Sulanma ﺎﺳ ﹾﻘﻴ
Poured forth Çağlayan, akan 1 ﺏﺴ ﹸﻜﻮ
ﻣ ﺳﻜﺐ
It calmed Sakinleşti 1 ﺖ
ﺳ ﹶﻜ ﺳﻜﺖ
Dazzled Döndürüldü, sarhoş edildi 2 ﺕ
ﺮ ﺳ ﱢﻜ ﺳﻜﺮ
Intoxicated, drunk Sarhoşlar ﺍﻯﺳﻜﹶﺎﺭ
Intoxicant Đçki ﺳﻜﹶﺮﹰﺍ
Intoxication, stupor Sarhoşluk ﺮ ﹸﺓ ﺳ ﹾﻜ
To dwell, inhabit Yerleşmek, yaşamak 1 ﻦ ﺴ ﹸﻜ
ﻳ - ﻦ ﺳ ﹶﻜ ﺳﻜﻦ
To make settle Yerleştirmek 4 ﻦ ﻜ ﺴ
ﻳ - ﻦ ﺳ ﹶﻜ ﹶﺍ
Stationary Sakin, hareketsiz ﻨﹰﺎﺎﻛﺳ
Rest, assurance Sükûnet ﻦ ﺳ ﹶﻜ
Knife Bıçak ﺳﻜﱢﻴﻨﹰﺎ
Tranquility Sükûnet, huzur ﻨ ﹲﺔﻴﺳﻜ
Dwellings Meskenler 1 ﻦ ﻛ ﺎﻣﺴ - ﺴ ﹶﻜ ﹺﻦ
ﻣ
Misery Miskinlik ﻨ ﹸﺔﺴ ﹶﻜ
ﻣ
Inhabited Meskun, içinde yaşanan 1 ﺔ ﻧﺴﻜﹸﻮ
ﻣ
Needy, poor Yoksul, miskin ﲔ
ﻛ ﺎﻣﺴ - ﲔ
ﻜ ﺴ
ﻣ
Snatches away Kapar 1 ﺴﻠﹸﺐ
ﻳ ﺳﻠﺐ
Weapons, arms Silahlar ﺎﺓﻠﺤﺳ ﹶﺍ ﺳﻠﺢ
We withdraw Çekip alırız 1 ﺦ ﺴﹶﻠ
ﻧ ﺳﻠﺦ
To pass, detach Sıyrılmak, geçmek, çıkmak 7 ﺦ ﻠﺴ
ﻨﻳ - ﺦ ﺴﹶﻠ
ﻧﺍ
So it passed Sıyrıldı 7 ﺦ ﺴﹶﻠ
ﻧﻓﹶﺎ
Salsabil, a spring in paradise Selsebil, cennete bir pınar ﻼ
ﺴﺒﹺﻴ ﹰ
ﺳ ﹾﻠ ﺳﻠﺴﺐ
Chain Zincir ﺳ ﹸﻞ ﺳﻠﹶﺎ - ﺔ ﺴﹶﻠ
ِ ﺳ ﹾﻠ ﺳﻠﺴﻞ
To give power, authority
Yetki vermek, üstünlük
vermek
2 ﻂ
ﺴﱢﻠ ﹸ
ﻳ - ﻂ
ﺳﱠﻠ ﹶ ﺳﻠﻂ
Authority Saltanat, kuvvet, delil, yetki ﺳ ﹾﻠﻄﹶﺎ ﹲﻥ
My authority Saltanatım ﻪ ﺳ ﹾﻠﻄﹶﺎﻧﹺﻴ
67
Passed, left in the past Geçti, geçmişte kaldı 1 ﻒ
ﺳﹶﻠ ﺳﻠﻒ
To do in the past Geçmişte yapmak 4 ﻒ
ﻠﺴ
ﻳ - ﻒ
ﺳﹶﻠ ﹶﺍ
Precedent Geçmiş, selef ﺳﻠﹶﻔﹰﺎ
Smite Đncitti 1 ﻖ ﺳﹶﻠ ﺳﻠﻖ
To enter, follow Sokmak, takip etmek 1 ﻚ
ﺴﹸﻠ
ﻳ - ﻚ
ﺳﹶﻠ ﺳﻠﻚ
They slip away Sıvışıp giderler 5 ﺴﱠﻠﻠﹸﻮ ﹶﻥ
ﺘﻳ ﺳﻠﻞ
Essence, extract Öz ﺔ ﻼﹶﻟ
ﺳ ﹶ
To greet, pay, save
Selamlamak, ödemek,
kurtarmak
2 ﻢ ﺴﱢﻠ
ﻳ - ﻢ ﺳﱠﻠ ﺳﻠﻢ
To surrender, submit,
become Muslim
Teslim olmak, Müslüman
olmak
4 ﻢ ﻠﺴ
ﻳ - ﻢ ﺳﹶﻠ ﹶﺍ
Islam, safety, peace Đslam, emniyet, barış 4 ﻡ ﻼ
ﺳ ﹶ ﺍ
Submission, greeting Selam, teslimiyet 2 ﻴﻤﹰﺎﺴﻠ
ﺗ
Sound ones Sağlamlar 1 ﻮ ﹶﻥﻟﻤﺎﺳ
Peace, greeting, He who
gives peace
Selam, huzur, selamet veren ﻡ ﻼ
ﺳ ﹶ
Peace Teslimiyet, barış ﻢ ﺳﹶﻠ
Peace Barış ﺳ ﹾﻠ ﹺﻢ
Peace, Islam Barış, güvenlik, Đslam ﺳ ﹾﻠ ﹺﻢ
Stairs, ladder Merdiven ﻢ ﺳﱠﻠ
Sound, intact Temiz, sağlam ﻴ ﹴﻢﺳﻠ
Those who surrender Teslim olanlar 10 ﻮ ﹶﻥﻠﻤﺴ
ﺘﺴ
ﻣ
Muslim, who submits to Allah
Müslüman, Allah’a teslim
olan
4 ﻢ ﻠﺴ
ﻣ
Sound, delivered Sağlam, teslim edilen 2 ﻤ ﹲﺔ ﺴﱠﻠ
ﻣ
Muslim men Müslüman erkekler 4 ﲔ
ﻤ ﻠﺴ
ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﻤﺴ
ﻣ
Quail Bıldırcın ﺍﻯﺳ ﹾﻠﻮ ﺳﻠﻮ
Those who amuse
themselves
Gaflet içindekiler ﻭ ﹶﻥﻣﺪ ﺎﺳ ﲰﺪ
Conversing by night Geceleyin konuşarak ﺮﹰﺍﺎﻣﺳ ﲰﺮ
To hear Đşitmek, duymak 1 ﻊ ﻤ ﺴ
ﻳ - ﻊ ﻤ ﺳ ﲰﻊ
To make hear Đşittirmek 4 ﻊ ﻤ ﺴ
ﻳ - ﻊ ﻤ ﺳ ﹶﺍ
They listen Kulak verirler, dinlerler 5 ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺴ
ﻳ
To listen Dinlemek 8 ﻊ ﻤ ﺘﺴ
ﻳ - ﻊ ﻤ ﺘﺳ ﺍ
68
Listeners Dinleyenler ﻮ ﹶﻥﺎﻋﺳﻤ
Hearing, ear Đşitme, kulak 1 ﻊ ﻤ ﺳ
Hearing Duyarak 1 ﻌﹰﺎﺳﻤ
All-hearing, hearing Đşiten ﻊ ﻴﺳﻤ
Listeners, listening Dinleyenler, dinliyorlar 8 ﻮ ﹶﻥﻤﻌ ﺘﺴ
ﻣ
Heard Đşitilen 4 ﻤ ﹴﻊ ﺴ
ﻣ
Who makes heard Đşittiren 4 ﻤ ﹴﻊ ﺴ
ﻣ
Ceiling Tavan ﻚﺳﻤ ﲰﻚ
Eye of a needle Đğne deliği ﻢ ﺳ ﲰﻢ
Scorching fire Kavurucu, zehirli ateş ﻮ ﹴﻡﺳﻤ
To nourish, feed Beslemek 4 ﻦ ﻤ ﺴ
ﻳ - ﻦ ﻤ ﺳ ﹶﺍ ﲰﻦ
To name Đsim vermek 2 ﻲﺴﻤ
ﻳ - ﻰﺳﻤ
Name Đsim, ad ﺎﺀﺳﻤ ﹶﺍ- ﻢ ﺳ ﺍ
Naming Đsim verme 2 ﻴ ﹶﺔﻤ ﺴ
ﺗ
Sky Gök ﺕ
ﺍﺎﻭﺳﻤ - ﺎ ُﺀﺳﻤ
Name, similarity Đsim, benzerlik ﻴﹰﺎﻤ ﺳ
Named, specified, fixed,
appointed
Tayin edilmiş, belli, isim
verilmiş
2 ﻰﺴﻤ
ﻣ
Spikes, ears Başaklar ﺎﹺﺑ ﹶﻞﺳﻨ ﺳﻨﺒﻞ
Spikes, ears Başaklar ﺕ
ﻼ
ﺒ ﹶﻨﺳ
Spike, ear Başak ﺒﻠﹶﺔﻨ ﺳ- ﻞﻨﺒﺳ
Propped up Dayanmış 2 ﺪ ﹲﺓ ﻨﺴ
ﻣ ﺳﻨﺪ
Fine silk Sündüs, ince ipek ﺱ
ﺪ ﹴ ﻨﺳ ﺳﻨﺪﺱ
Tooth Diş ﻦ ﺳ ﺳﻨﻦ
Way, situation, rule, law Sünnet, yol, kural, kanun ﻦ ﻨﺳ - ﻨ ﹸﺔﺳ
Altered Değiştirilmiş 1 ﻥ ﻮﺴﻨ
ﻣ
That it rots Bozulması 5 ﻪ ﻨﺴ
ﺘﻳ ﺳﻨﻪ
Flash Parıltı ﺎﺳﻨ ﺳﻨﻮ
Year Sene, yıl ﲔ
ﺳﹺﻨ - ﻨ ﹲﺔﺳ
Awakened Uyanık ﺓ ﺮ ﻫ ﺎﺳ ﺳﻬﺮ
Plains Ovalar ﻮ ﹺﻝﺳﻬ ﺳﻬﻞ
69
He drew lots Kura çekti 3 ﻢ ﻫ ﺎﺳ ﺳﻬﻢ
Neglectful Gafil, ihmalkâr 1 ﻮ ﹶﻥﺎﻫﺳ ﺳﻬﻮ
To be evil, bad, grieve Kötü olmak, üzülmek 1 ﻮ ُﺀﻳﺴ - ﺎ َﺀﺳ ﺳﻮﺃ
To do bad, evil, offend, insult,
damage
Kötülük yapmak, zarar
vermek
4 ﻳﺴِﻲ ُﺀ - ﺎ َﺀﹶﺍﺳ
Worst En kötüsü ﻮﹶﺍ ﺳ ﹶﺍ
Evil, harm Kötü, kötülük ﻮ ٌﺀﺳ
Evil, harm Kötü, kötülük ﻮ ِﺀ ﺳ
Private parts Edep yerleri ﺕ
ﻮﺀَﺍ ﺳْ
Dead body Ceset ﺀ ﹶﺓﺳﻮ
Evil Kötü ﻮﺍﹶﻯﺳ
Evil Kötü ﻴ ﹸﺊﺳ
Evil deeds Kötülük ﺕ
ﻴﺌﹶﺎﺳ - ﻴﹶﺌ ﹲﺔﺳ
Evildoer Kötülük yapan 4 ﻣﺴِﻲ ُﺀ
Their territory Onların yurtları ﻢ ﺘ ﹺﻬﺣ ﺎﺳ ﺳﻮﺡ
To become black Kararmak 9 ﺩ ﻮ ﺴ
ﻳ - ﺩ ﻮ ﺳ ﺍ ﺳﻮﺩ
Black Siyah, kara ﺩ ﻮ ﺳ ﹶﺍ
Chiefs Beyler, efendileri ﺕ
ﺩ ﺎﺳ
Black Siyah, kara ﺩ ﻮﺳ
Chief, noble Efendi, başkan ﺍﻴﺪﺳ
Darkened, blackened Kararmış 9 ﺩﹲﺓ ﻮ ﺴ
ﻣ - ﺩﹰﺍ ﻮ ﺴ
ﻣ
They climb over the wall Duvarı aşarlar 5 ﻭﹾﺍﻮﺭ ﺴ
ﺗ ﺳﻮﺭ
Armlets, bracelets Bilezikler ﺭ ﺎ ﹺﻭﹶﺍﺳ
Wall Sur, duvar ﻮ ﹴﺭﺳ
Surah, chapter Sure ﺭﹲﺓ ﻮﺳ
Whip Kamçı ﻁ
ﻮ ﹶ ﺳ ﺳﻮﻁ
Hour, time of judgment Kıyamet saati, zaman, saat ﻋ ﹸﺔ ﺎﺳ ﺳﻮﻉ
To swallow Yutmak 4 ﻳﺴِﻴ ﹸﻎ - ﻍ
ﺎ ﹶﹶﺍﺳ ﺳﻮﻍ
Easy to swallow Đçimi kolay 1 ﺋ ﹲﻎﺎﺳ
To drive, route Sevk etmek 1 ﻕ
ﺴﻮ
ﻳ - ﻕ
ﺎﺳ ﺳﻮﻕ
We directed Sevk ettik 1 ﺎﺳ ﹾﻘﻨ
70
It was driven Sevk edildi 1 ﻖ ﻴﺳ
Markets Çarşılar ﻕ
ﺍ ﹺﺳﻮ ﹶﺍ
That which drives Sevk eden, süren 1 ﻖ ﺋﺎﺳ
Leg, shin Ayak, bacak ﻕ
ﺎﺳ
Two legs Đki ayak ﻲ ﺎﹶﻗﺳ
Leg, stem Gövde, sap, bacak ﻕ
ﻮ ﹺﺳ
Place to be driven Sevk edilen yer 1 ﻕ
ﺎﻣﺴ
Enticed Sürükledi 2 ﻮ ﹶﻝ ﺳ ﺳﻮﻝ
To subject Maruz bırakmak 1 ﻡ ﻮﻳﺴ ﺳﻮﻡ
To feed the cattle, send to
pasture
Otlatmak 4 ﻢ ﻳﺴِﻴ - ﻡ ﺎﹶﺍﺳ
Mark Đşaret ﺎﻴﻤﺳ
Branded, marked Nişanlı, işaretli 2 ﲔ
ﻣ ﻮ ﺴ
ﻣ - ﻣ ﹰﺔ ﻮ ﺴ
ﻣ
To arrange, fashion Düzenlemek 2 ﻱﺴﻮ
ﻳ - ﻯﺳﻮ ﺳﻮﻱ
To level Eşitlemek, hizaya getirmek 3 ﺎﻭﹺﻱﻳﺴ - ﺎﻭٰﻯﺳ
To become equal, turn to,
rest, sit
Eşit olmak, durmak, oturmak 8 ﺘﻮﹺﻱﺴ
ﻳ - ﺘﻮٰﻱﺳ ﺍ
To turn towards Yöneldi 8 ﺍﻟﹶﻰ ﻯﺘﻮﺳ ﺍ
Same, equal Aynı, eşit ﺍ ٌﺀﺳﻮ
Even Denk, orta ﻯﺳﻮ
Even, upright, sound Düz, düzgün, sağlam ﻱ
ﺳ ﹺﻮ
Travel (imp, pl) Dolaşın, seyahat edin 1 ﻮﺍﻴﺤﺳ ﺳﻴﺢ
Women who fast, travel
Oruç tutan kadınlar, seyahat
edenler
1 ﺕ
ﺎﺋﺤﺎﺳ
Men who fast, travel
Oruç tutan erkekler, seyahat
edenler
1 ﻮ ﹶﻥﺋﺤﺎﺳ
To travel Seyahat etmek 1 ﲑ ﺴ
ِ ﻳ - ﺭ ﺎﺳ ﺳﲑ
To move, make travel Yürütmek 3 ﺮ ﻴﺴ
ﻳ - ﺮ ﻴﺳ
Caravan, travelers Kervan, yolcular ﺭ ﹲﺓ ﺎﺳﻴ
Traveling, journey Yürüyüş, gidiş ﺮ ﻴﺳ
State Durum, suret ﲑﺓ ﺳ
To flow Akmak, sel olmak 1 ﻳﺴِﻴ ﹸﻞ - ﺎ ﹶﻝﺳ ﺳﻴﻞ
To make flow, pour out Akıtmak, dökmek 4 ﻳﺴِﻴ ﹸﻞ - ﺎ ﹶﻝﹶﺍﺳ
71
Flood Sel 1 ﻴ ﹶﻞﺳ
Mount Sinai Sina dağı ﲔ
ﻴﹺﻨ ﺳ- ﺎ َﺀﻴﻨﺳ ﺳﲔ
Left hand side Sol taraf ﺔ ﻤ ﺌﻣﺸ ﺷﺄﻡ
Affair, matter Đş ﺷ ﹾﺎ ﹲﻥ ﺷﺄﻥ
It was made to appear Benzetildi 2 ﻪ ﺒﺷ ﺷﺒﻪ
It became alike Benzedi 6 ﻪ ﺑﺎﺗﺸ
Resembling, similar,
allegorical
Benzer, temsili 6 ﺕ
ﺎﺎﹺﺑﻬﺘﺸﻣ - ﻪ ﺎﹺﺑﺘﺸﻣ
Separately, in scattered
groups
Ayrı ayrı, parça parça,
bölükler halinde
ﺎﺎﺗﺷﺘ ﹶﺍ ﺷﺘﺖ
Divided, diverse Dağınık ﻰﺷﺘ
Arose Ortaya çıktı 1 ﺮ ﺠ
ﺷ ﺷﺠﺮ
Winter Kış ﺎ ِﺀﺷﺘ ﺷﺘﻮ
Tree, vegetation Ağaç, ot ﺮ ﺠ
ﺷ ﺷﺠﺮ
Tree Ağaç ﺮﹲﺓ ﺠ
ﺷ
Jealous, niggardly Kıskanç, cimri ﺤ ﹰﺔ
ﺷ ﹶﺍ ﺷﺤﺢ
Greed, stinginess Bencillik, cimrilik ﺢ ﺷ
Fat Đç yağları ﻡ ﻮﺷﺤ ﺷﺤﻢ
Laden Yüklü, dolu 1 ﻥ ﻮ ﺤ
ﺸ
ﻣ ﺷﺤﻦ
They stare Donup kalır, belerir 1 ﺺ
ﺨ
ﺸ
ﺗ ﺷﺨﺺ
Staring Donakalmış ﺼ ﹲﺔ
ﺧ ﺎﺷ
To bind, reinforce, strengthen Bağlamak, kuvvetlendirmek 1 ﺪ ﺸ
ﻳ - ﺪ ﺷ ﺷﺪﺩ
To become strong, intensify Şiddetlenmek, kuvvetlenmek 8 ﺪ ﺘﺸ
ﻳ - ﺪ ﺘﺷ ﺍ
Power, maturity, strong age Güç, rüşt, güçlü çağ ﺪ ﺷ ﹶﺍ
Stronger, more violent Daha şiddetli, en şiddetli ﺪ ﺷ ﹶﺍ
Very hard, difficult, stern Çok çetin, katı, sert ﺍ ُﺀﺷﺪ ﹶﺍ
Firm, strong Şiddetli, çetin ﺩ ﺍﺷﺪ
Severe Şiddetli ﺪ ﻳﺷﺪ
To drink Đçmek 1 ﺏ
ﺮ ﺸ
ﻳ - ﺏ
ﺷ ﹺﺮ ﺷﺮﺏ
To make drink Đçirmek 4 ﺏ
ﺸ ﹺﺮ
ﻳ - ﺏ
ﺮ ﺷ ﹶﺍ
Those who drink Đçenler 1 ﲔ
ﺎ ﹺﺭﹺﺑ ﺷ- ﻮ ﹶﻥﺎ ﹺﺭﺑﺷ
Drink Đçecek ﺏ
ﺍﺷﺮ
72
Drinking Đçme ﺏ
ﺮ ﺷ
Share of drinking Su içme hakkı ﺏ
ﺮ ﺷ
Drinks Đçecekler ﺏ
ﺎ ﹺﺭﻣﺸ
Drinking place Đçme yeri ﺏﺸﺮ
ﻣ
To expand, open Açmak, genişletmek 1 ﺡ
ﺮ ﺸ
ﻳ - ﺡ
ﺮ ﺷ ﺷﺮﺡ
Disperse (imp) Dağıt 2 ﺩ ﺮ ﺷ ﺷﺮﺩ
Small group Küçük topluluk ﻣ ﹲﺔ ﺫ ﺮ ﺷ ﺷﺮﺫﻡ
Evil ones Kötüler, şerliler ﺍ ﹺﺭﺷﺮ ﹶﺍ ﺷﺮﺭ
Bad, evil Kötü, şer, daha kötü, kötülük ﺮ ﺷ
Spark Kıvılcım ﺮ ﹴﺭ ﺷ
Conditions Şartlar ﺍﻁﺷﺮ ﹶﺍ ﺷﺮﻁ
He ordained
Kanun koymak, yol
belirlemek
1 ﻉ
ﺮ ﺷ ﺷﺮﻉ
Visibly Görünür şekilde ﻋﹰﺎﺷﺮ
Law Şeriat, kanun ﺔ ﻌ ﺷﺮﹺﻳ - ﻋ ﹰﺔ ﺮ ﺷ
To shine Parlamak, aydınlanmak 4 ﻕ
ﺸ ﹺﺮ
ﻳ - ﻕ
ﺮ ﺷ ﹶﺍ ﺷﺮﻕ
Morning Kuşluk, sabah ﻕ
ﺍ ﹺﺷﺮ ﺍ
East, eastern Doğulu, doğuda ﺔ ﻴﻗﺮ ﺷ - ﻴﹰﺎﻗﺮ ﺷ
Easts Doğular 1 ﻕ
ﺎ ﹺﺭﻣﺸ
East Doğu 1 ﻕ
ﺸ ﹺﺮ
ﻣ
Two easts Đki doğu 1 ﻴ ﹺﻦﺸ ﹺﺮﹶﻗ
ﻣ
At sunrise Üzerlerine güneş doğanlar 4 ﲔ
ﻗﺸ ﹺﺮ
ﻣ
Be (imp) partner Ortak ol 3 ﻙ ﺎ ﹺﺭﺷ ﺷﺮﻙ
To associate partners to
Allah
Ortak koşmak 4 ﻙ ﺸ ﹺﺮ
ﻳ - ﻙ ﺮ ﺷ ﹶﺍ
Polytheism Şirk, ortak koşma 1 ﻙ ﺮ ﺷ
Partners Ortaklar ﺮﻛﹶﺎ َﺀ ﺷ
Partner Ortak ﻚ
ﺷﺮﹺﻳ
Sharers, partners Ortaklar, müşterekler 8 ﺘ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥﺸ
ﻣ
Polytheist Müşrik, şirk koşan 4 ﺸ ﹺﺮ ﹶﻛ ﹰﺔ
ﻣ - ﻙ ﺸ ﹺﺮ
ﻣ
Polytheist women Müşrik kadınlar 4 ﺕ
ﺸ ﹺﺮﻛﹶﺎ
ﻣ
Polytheists Müşrikler, şirk koşanlar 4 ﲔ
ﻛ ﺸ ﹺﺮ
ﻣ - ﺸ ﹺﺮﻛﹸﻮ ﹶﻥ
ﻣ
73
To sell Satmak 1 ﺸﺮﹺﻱ
ﻳ - ﺮﻯ ﺷ ﺷﺮﻱ
To buy, exchange Satın almak, değiştirmek 8 ﺘﺮﹺﻱﺸ
ﻳ - ﺘﺮٰﻱﺷ ﺍ
Side Taraf, yan ﺊ ﻃ ﺎﺷ ﺷﻄﺄ
Its shoot Filizi ﻩ ﺷ ﹾﻄﹶﺎ
Direction Yön, taraf ﺮ ﺷ ﹾﻄ ﺷﻄﺮ
To act unjustly, excessively
Adaletsizlik yapmak,
zulmetmek
4 ﻂ
ﺸﱡ
ﻳ - ﻂ
ﺷ ﱠ ﹶﺍ ﺷﻄﻂ
Injustice Adaletsizlik ﺷﻄﹶﻄﹰﺎ
Devil, satan Şeytan ﻦﻃﻴ ﺎﺷﻴ - ﻴﻄﹶﺎﻥﺷ ﺷﻄﻦ
Columns Kollar, dallar, gruplar ﺐ
ﻌ ﹴ ﺷ ﺷﻌﺐ
Nations Milletler, dallar ﻮﺑﹰﺎﺷﻌ
To realize, understand Anlamak, şuur etmek 1 ﺮ ﻌ ﺸ
ﻳ - ﺮ ﻌ ﺷ ﺷﻌﺮ
To inform, make one realize Bildirmek, şuuruna vardırmak 4 ﺮ ﻌ ﺸ
ﻳ - ﺮ ﻌ ﺷ ﹶﺍ
Hair, wool (pl) Kıl, yapağı ﺎ ﹺﺭﺷﻌ ﹶﺍ
Poets Şairler ﺍ ُﺀﻌﺮ ﺷ - ﺮ ﻋ ﺎﺷ
Symbols Nişaneler, şiarlar ﺮ ﺋﺎﺷﻌ
Poetry Şiir ﺮ ﻌ ﺷ
Sirius Şi’ra yıldızı ﻯﻌﺮ ﺷ
Monument Meş’ar, gösterge ﻌ ﹺﺮ ﺸ
ﻣ
To flame, burn, become
white
Alev almak, parlamak,
ağarmak
8 ﻌ ﹸﻞ ﺘﺸ
ﻳ - ﻌ ﹶﻞ ﺘﺷ ﺍ ﺷﻌﻞ
He impassioned her Onu etkiledi 1 ﺎﻐ ﹶﻔﻬ ﺷ ﺷﻐﻒ
To keep busy Alıkoymak, meşgul etmek 1 ﻐ ﹸﻞ ﺸ
ﻳ - ﻐ ﹶﻞ ﺷ ﺷﻐﻞ
Occupation Meşguliyet ﻐ ﹴﻞ ﺷ
To intercede
Şefaat etmek, aracılık
yapmak
1 ﻊ ﺸ ﹶﻔ
ﻳ - ﻊ ﺷ ﹶﻔ ﺷﻔﻊ
Intercessors Şefaat edenler, aracılar ﲔ
ﻌ ﻓﺎﺷ
Intercession Şefaat, tavsiye, yol ﻋ ﹲﺔ ﺷﻔﹶﺎ
Even Çift ﺷ ﹾﻔ ﹺﻊ
Intercessors Şefaatçiler, aracılar ﺎ َﺀﺷ ﹶﻔﻌ - ﺍﺎﺅﺷ ﹶﻔﻌ
Intercessor Şefaatçi, aracı ﻊ ﻴﺷﻔ
To become afraid Korkmak 4 ﻖ ﻔ ﺸ
ﻳ - ﻖ ﺷ ﹶﻔ ﹶﺍ ﺷﻔﻖ
Twilight glow Şafak ﺷ ﹶﻔ ﹺﻖ
74
Fearful ones Korkanlar 4 ﲔ
ﻘ ﻔ ﺸ
ﻣ - ﻔﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﺸ
ﻣ
Two lips Đki dudak ﻴ ﹺﻦﺘﺷ ﹶﻔ ﺷﻔﻪ
Brink, edge Kenar ﺷﻔﹶﻰ ﺷﻔﻮ
To heal Đyileştirmek, şifa vermek 1 ﻲﺸﻔ
ﻳ - ﺷﻔﹶﻰ ﺷﻔﻲ
Healing Şifa ﺷﻔﹶﺎ ٌﺀ
To cleave, make hard Yarmak, zorlaştırmak 1 ﻖ ﺸ
ﻳ - ﻖ ﺷ ﺷﻘﻖ
To oppose Karşı gelmek 3 ﻕ
ﺎﻳﺸ - ﻕ
ﺎﺷ
To split Parçalanmak 5 (ﻖ ﺸ ﱠﻘ
ﺘﻳ) ﻖ ﺸ ﱠﻘ
ﻳ - ﻖ ﺸ ﱠﻘ
ﺗ
To split Yarılmak 7 ﻖ ﺸ
ﻨﻳ - ﻖ ﺸ
ﻧﺍ
More difficult Daha zor, daha çetin ﻖ ﺷ ﹶﺍ
Great trouble Büyük zorluk ﻖ ﺷ
Splitting Yarma, yarış ﺷ ﹼﻘﹰﺎ
Dissension, disagreement Muhalefet, anlaşmazlık ﻕ
ﺷﻘﹶﺎ ﹺ
Difficulty Zorluk, meşakkat ﺷ ﱠﻘ ﹸﺔ
To suffer, be wretched, be
unhappy
Sıkıntı çekmek, mutsuz
olmak
1 ﺸﻘﹶﻰ
ﻳ - ﺷ ﹶﻘﻰ ﺷﻘﻮ
More wretched, unfortunate En şaki, bedbaht, azgın ﺷﻘﹶﻰ ﹶﺍ
Wretchedness Azgınlık, mutsuzluk ﻮﺓ ﺷ ﹾﻘ
Wretched, unhappy Kötü, mutsuz ﻲ ﻘ ﺷ
To be grateful Şükretmek 1 ﺮ ﺸ ﹸﻜ
ﻳ - ﺮ ﺷ ﹶﻜ ﺷﻜﺮ
Grateful, appreciative Şükreden 1 ﺮ ﻛ ﺎﺷ
Grateful ones Şükredenler 1 ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﺎ ﺷ- ﻭ ﹶﻥﻛﺮ ﺎﺷ
Thank, gratefulness Şükür ﺮ ﺷ ﹾﻜ
Thank, gratefulness Şükür ﺷ ﹸﻜﻮﺭ
Grateful, appreciative
Çok şükreden, şükrün
karşılığını veren
ﺭ ﺷﻜﹸﻮ
Appreciated
Şükredilmiş, şükrü eda
edilmiş
1 ﺸﻜﹸﻮﺭﹰﺍ
ﻣ
Quarreling Birbiriyle çekişenler 6 ﻮ ﹶﻥﻛﺴ ﺎﺘﺸﻣ ﺷﻜﺲ
Doubt Şüphe ﻚ
ﺷ ﺷﻜﻚ
Manner Yapı, kabiliyet ﻛﻠﹶﺔ ﺎﺷ
Type Yapı, kabiliyet, şekil ﺷ ﹾﻜ ﹺﻞ
I complain Şikayet ederim 1 ﺷﻜﹸﻮ ﹶﺍ ﺷﻜﻮ
75
To complain Şikayet etmek 8 ﻲﺘﻜﺸ
ﻳ - ﺘﻜٰﻲﺷ ﺍ
Candle, niche Kandil ﺓ ﺸﻜﹶﻮﺍ
ﻣ
To make rejoice Sevindirmek 4 ﺖ
ﻤ ﺸ
ﻳ - ﺖ
ﻤ ﺷ ﹶﺍ ﴰﺖ
Lofty Yüce ﺕ
ﺎﻣﺨ ﺎﺷ ﴰﺦ
To shrink, repel, be
disgusted
Ürkmek, burkulmak, sıkılmak 8 ﺰ ﺌﻤ ﺸ
ﻳ - ﺰ ﻤﹶﺌ ﺷ ﺍ ﴰﺰ
Sun Güneş ﺲ
ﻤ ﺷ ﴰﺲ
To contain, include Đçermek, içinde bulundurmak 8 ﻤ ﹸﻞ ﺘﺸ
ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﺘﺷ ﺍ ﴰﻞ
Lefts Sollar ﺋ ﹺﻞﺎﺷﻤ - ﺎ ﹴﻝﺷﻤ
Hatred Nefret ﻨﺌﹶﺎ ﹸﻥﺷ ﺷﻨﺄ
That which has hatred for
you
Sana kin besleyen 1 ﻚ
ﺎﹺﻧﹶﺌﺷ
Flame Alev ﺒﹰﺎﺷﻬ - ﺏ
ﺎﺷﻬ ﺷﻬﺐ
To witness, see Şahit olmak, görmek 1 ﺪ ﻬ ﺸ
ﻳ - ﺪ ﺷ ﹺﻬ ﺷﻬﺪ
To call witness Şahit tutmak 4 ﺪ ﺸ ﹺﻬ
ﻳ - ﺪ ﻬ ﺷ ﹶﺍ
To call as witness, to cite Şahit tutmak 10 ﺪ ﺸ ﹺﻬ
ﺘﺴ
ﻳ - ﺪ ﻬ ﺸ
ﺘﺳ ﺍ
Witnesses Şahitler 1 ﺩ ﺎﺷﻬ ﹶﺍ
Witness Şahit, gören 1 ﺍ ُﺀﻬﺪ ﺷ - ﺪ ﻫ ﺎﺷ
Witnesses Şahitler 1 ﻦ ﻳﻫﺪ ﺎ ﺷ- ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﺷ
Visible, testimony Görünen, şahitlik 1 ﺕ
ﺍﺎﺩﺷﻬ - ﺓﺎﺩﺷﻬ
Witnesses Şahit olanlar, şahitler 1 ﺩ ﻮﺷﻬ
Witness Şahit, mevcut 1 ﺍﺷﻬﹺﻴﺪ - ﺪ ﺷﻬﹺﻴ
Two witnesses Đki şahit 1 ﻳ ﹺﻦﺪ ﺷﻬﹺﻴ
Witnessing
Şahit olma zamanı, görme
zamanı
1 ﺪ ﻬ ﺸ
ﻣ
Witnessed Şahid olunan, görülen 1 ﺩ ﻮﺸﻬ
ﻣ
Months Aylar ﺮ ﻬ ﺷ ﹶﺍ ﺷﻬﺮ
Month Ay (zaman) ﻮ ﹺﺭﺷﻬ - ﺮ ﻬ ﺷ
Wailing Kükreyen ﻖ ﻴﺷ ﹺﻬ ﺷﻬﻖ
To desire, have appetite for Đstemek, arzu etmek 8 ﺘﻬﹺﻲﺸ
ﻳ - ﺘﻬٰﻲﺷ ﺍ ﺷﻬﻮ
Desires Şehvetler ﺕ
ﺍﻬﻮ ﺷ
Lust, desire Şehvet ﻮ ﹰﺓ ﻬ ﺷ
Mixture Karışım ﺑﹰﺎﺷﻮ ﺷﻮﺏ
76
To consult Danışmak, istişare etmek 3 ﺭ ﺎ ﹺﻭﻳﺸ - ﺭ ﻭ ﺎﺷ ﺷﻮﺭ
To point to, indicate Đşaret etmek 4 ﲑ ﺸ
ﻳ - ﺭ ﺎﹶﺍﺷ
Consultation Danışma, istişare 6 ﻭ ﹴﺭ ﺎﺗﺸ
Consultation Şura, danışma, istişare ﻯﻮﺭﺷ
Flame Alev ﻅ
ﺍ ﹲﺷﻮ ﺷﻮﻅ
Weapon Silah ﻮ ﹶﻛ ﹲﺔ ﺷ ﺷﻮﻙ
Roasting Yakma ﻯﺷﻮ ﺷﻮﻱ
It scalds Yakar 1 ﺸﻮﹺﻱ
ﻳ
To scalding Yakmaya ﻯﺸﻮ
ﻠﻟ
To want, desire, will Đstemek, dilemek 1 ﺎ ُﺀﻳﺸ - ﺎ َﺀﺷ ﺷﻴﺄ
Things, belongings, property Eşya, şeyler ﺎ َﺀﺷﻴ ﹶﺍ
Thing Şey ﻲ ٌﺀ ﺷ
White-hair Ak saç ﺒ ﹰﺔﻴﺷ - ﺎﻴﺒﺷ ﺷﻴﺐ
White-haired Ak saçlı ﻴﺒﹰﺎﺷ
Old, old man Đhtiyar, yaşlı ﻮﺧﹰﺎﺷﻴ - ﺦ ﻴﺷ ﺷﻴﺦ
Lofty, high Yüksek ﺓ ﺪ ﻴﺸ
ﻣ - ﺪ ﻴﻣﺸ ﺷﻴﺪ
That it spreads Yayılması 1 ﻊ ﻴﺗﺸ ﺷﻴﻊ
Group, party, sect Bölüm, grup, ayrılık ﺔ ﻌ ﻴ ﺷ- ﻴ ﹺﻊﺷ
Sabians Sabiîler ﲔ
ﺎﺑﹺﺌ ﺻ- ﻭ ﹶﻥﺎﹺﺑﺆﺻ ﺻﺒﺄ
Pouring Dökme 1 ﺒﹰﺎﺻ
ﺻﺒﺐ
Became in the morning Sabahladı, sabahleyin oldu 2 ﺢ ﺒﺻ
ﺻﺒﺢ
To become Olmak 4 ﺢ ﺼﹺﺒ
ﻳ - ﺢ ﺒﺻ
ﹶﺍ
Dawn, morning Tan, sabah ﺡ
ﺎ ﹺﺻﺒ
ﺍ
Morning Sabah ﺡ
ﺎﺻﺒ
Morning Sabah ﺢ ﺒﺻ
Lamp Lamba, çıra ﺢ ﺎﺑﹺﻴﻣﺼ - ﺡ
ﺎﺼﺒ
ﻣ
At early morning Sabaha çıkanlar, olanlar 4 ﲔ
ﺤ
ﺼﹺﺒ
ﻣ
To be patient Sabretmek 1 ﺮ ﺼﹺﺒ
ﻳ - ﺮ ﺒﺻ
ﺻﱪ
Be patient (imp, pl) Sabredin 3 ﻭﺍﺎﹺﺑﺮﺻ
To be patient, endure,
tolerate
Sabretmek 8 ﺮ ﺼ ﹶﻄﹺﺒ
ﻳ - ﺮ ﺒﺻ ﹶﻄ
ﺍ
77
How tolerant they are Ne kadar sabırlılar ﻢ ﻫ ﺮ ﺒﺻ
ﹶﺍ
Patiently Sabırlı, sabırla 1 ﺎﺑﹺﺮﹰﺍﺻ
Patient (fm) Sabırlı (dş) 1 ﺍﺕﺎﹺﺑﺮ ﺻ- ﺮ ﹲﺓ ﺎﹺﺑﺻ
Patient men Sabırlı erkekler 1 ﻦ ﺎﹺﺑﺮﹺﻳ ﺻ- ﻭ ﹶﻥﺎﹺﺑﺮﺻ
Very patient Çok sabırlı ﺎ ﹴﺭﺻﺒ
Patience Sabır 1 ﺮ ﺒﺻ
Fingers Parmaklar ﻊ ﺎﹺﺑﹶﺍﺻ ﺻﺒﻊ
Relish Katık ﺒ ﹴﻎﺻ
ﺻﺒﻎ
Color Renk, boya ﻐ ﹰﺔ ﺒﺻ
I incline Meylederim 1 ﺐ
ﺻ
ﹶﺍ ﺻﺒﻮ
Child Çocuk ﻲ ﺻﹺﺒ
ﺻﱯ
They are supported Desteklenirler, sahip çıkılırlar 1 ﻮ ﹶﻥﺤﺒ
ﺼ
ﻳ ﺻﺤﺐ
To be companion Arkadaş edinmek 3 ﺐ
ﺣ ﺎﻳﺼ - ﺐ
ﺣ ﺎﺻ
People, fellows, companions Arkadaşlar, halk, topluluk ﺏ
ﺎﺻﺤ
ﹶﺍ
Companion Arkadaş, grup ﺐ
ﺣ ﺎﺻ
Companion Arkadaş, eş ﺒ ﹲﺔﺣ ﺎﺻ
Plates Tepsi, sayfa ﻑ
ﺎﺻﺤ
ﺻﺤﻒ
Pages Sayfalar ﻒ
ﺤ
ﺻ
Deafening blast Sağır edici ses ﺧ ﹸﺔ ﺎﺻ ﺻﺨﺦ
Rock, rocks Kaya, kayalar ﺓﺨﺮ
ﺻ
- ﺮ ﺨ
ﺻ
ﺻﺨﺮ
To hinder, avert Çevirmek, engellemek 1 ﺪ ﺼ
ﻳ - ﺪ ﺻ
ﺻﺪﺩ
Hindering Döndürme 1 ﺪ ﺻ
Aversion Uzaklaşma ﻭﺩﹰﺍﺻﺪ
Purulent Đrinli ﺪ ﻳﺻﺪ
He/it comes out Çıkar 1 ﺭ ﺪ ﺼ
ﻳ ﺻﺪﺭ
To issue, release, take away
Çıkmak, almak, serbest
bırakmak
4 ﺭ ﺪ ﺼ
ﻳ - ﺭ ﺪ ﺻ
ﹶﺍ
Breast, heart Sine, kalp ﺭ ﺪ ﺻ
Breasts, hearts Sineler, kalpler ﺭ ﻭ ﺪ ﺻ
Declare (imp) Đlan et, beyan et 1 ﻉ
ﺪ ﺻ
ﺍ ﺻﺪﻉ
They are given headache Başları ağrıtılır 2 ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﺼ
ﻳ
78
They will be divided Bölük bölük ayrılırlar 5 ﻮ ﹶﻥﺪﻋ ﺼ
ﻳ
Crack Çatlak ﻉ
ﺪ ﹺ ﺻ
Broken, cracked Çatlamış 5 ﺎﺪﻋ ﺼ
ﺘﻣ
To turn away Dönmek 1 ﻑ
ﺪ ﺼ
ﻳ - ﻑ
ﺪ ﺻ
ﺻﺪﻑ
Two cliffs Đki dağ, iki yamaç ﻴ ﹺﻦﺪﹶﻓ ﺻ
To tell the truth, fulfill Doğru olmak, doğru söylemek 1 ﻕ
ﺪ ﺼ
ﻳ - ﻕ
ﺪ ﺻ
ﺻﺪﻕ
To approve, confirm, admit Doğrulamak, onaylamak 2 ﻕ
ﺪ ﺼ
ﻳ - ﻕ
ﺪ ﺻ
To give charity Sadaka vermek 5 ﻕ
ﺪ ﺼ
ﺘﻳ – ﻕ
ﺪ ﺼ
ﺗ
To give charity Sadaka vermek 5 ﻕ
ﺪ ﺼ
ﺘﻳ = ﻕ
ﺪ ﺼ
ﻳ
More correct, truer Daha doğru ﻕ
ﺪ ﺻ
ﹶﺍ
Confirmation Tasdik, doğrulama 2 ﻖ ﻳﺼﺪ
ﺗ
Truthful Sadık, doğru 1 ﻕ
ﺩ ﺎﺻ
Truthful women Doğru kadınlar 1 ﺕ
ﺩﻗﹶﺎ ﺎ ﺻ- ﺕ
ﺩﻗﹶﺎ ﺎﺻ
Truthful men Doğru erkekler 1 ﲔ
ﻗﺩ ﺎ ﺻ- ﺩﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﺻ
Truthfulness Sıdk, doğruluk 1 ﻕ
ﺪ ﺻ
Charities Sadakalar ﺕ
ﺪﻗﹶﺎ ﺻ
Their dowers Onların mehirleri ﻦ ﺗ ﹺﻬﺪﻗﹶﺎ ﺻ
Charity Sadaka ﺪﹶﻗ ﹰﺔ ﺻ
Friend Dost ﻳ ﹴﻖﺻﺪ
That which approves
Sıddık, tasdik eden,
doğrulayan
ﻖ ﻳﺻﺪ
Truthful woman Doğru kadın ﻳ ﹶﻘ ﹲﺔﺻﺪ
Truthful men Doğru erkekler ﲔ
ﻘ ﻳﺻﺪ
- ﻳﻘﹸﻮ ﹶﻥﺻﺪ
Women who give charity Sadaka veren kadınlar 5 ﺕ
ﺪﻗﹶﺎ ﺼ
ﺘﻣ
Men who give charity Sadaka veren erkekler 5 ﲔ
ﻗﺪ ﺼ
ﺘﻣ
Confirming Doğrulayan, tasdik eden 5 ﻕ
ﺪ ﺼ
ﻣ
Women who give charity Sadaka veren kadınlar 5 ﺕ
ﺪﻗﹶﺎ ﺼ
ﻣ
Confirming ones Doğrulayanlar, tasdik edenler 5 ﲔ
ﻗﺪ ﺼ
ﻣ
Men who give charity Sadaka veren erkekler 5 ﲔ
ﻗﺪ ﺼ
ﻣ
You give attention Yönelirsin 5 ﻯﺼﺪ
ﺗ ﺻﺪﻱ
Clapping El çırpma ﻳ ﹰﺔﺪ ﺼ
ﺗ
79
Palace, tower Saray, kule ﺎﺮﺣ ﺻ
-ﺡ
ﺮ ﺻ
ﺻﺮﺡ
To cry for help Yardım için bağırmak 8 ﺥ
ﺼ ﹶﻄ ﹺﺮ
ﻳ - ﺥ
ﺮ ﺻ ﹶﻄ
ﺍ ﺻﺮﺥ
To cry for help Yardım için bağırmak 10 ﺥ
ﺼ ﹺﺮ
ﺘﺴ ﻳ- ﺥ
ﺮ ﺼ
ﺘﺳ ﺍ
Cry of help Đmdat çağrısı, feryatçı ﺦ ﺻﺮﹺﻳ
Helper Yardımcı 4 ﺼﺮﹺﺥ
ﻣ
To insist Israr etmek 4 ﺮ ﺼ
ﻳ - ﺮ ﺻ
ﹶﺍ ﺻﺮﺭ
Frost Soğuk ﺮ ﺻ
Loud voice Çığlık ﺓ ﺮ ﺻ
Furious, screaming Şiddetli, uğultulu ﺮﺮﺻ ﺻ
ﺻﺮﺻﺮ
Path, way, road Yol ﻁ
ﺍ ﹲﺻﺮ
ﺻﺮﻁ
Fallen Yere serilmiş ﻰﺮﻋ ﺻ
ﺻﺮﻉ
To divert, turn away Döndürmek, çevirmek 1 ﻑ
ﺼ ﹺﺮ
ﻳ - ﻑ
ﺮ ﺻ
ﺻﺮﻑ
To explain Açıklamak 2 ﻑ
ﺮ ﺼ
ﻳ - ﻑ
ﺮ ﺻ
To turn away, go away,
depart
Dönmek, ayrılmak, gitmek 7 ﻑ
ﺼ ﹺﺮ
ﻨﻳ - ﻑ
ﺮ ﺼ
ﻧﺍ
Directing Döndürülme 2 ﻒ
ﻳﺼ ﹺﺮ
ﺗ
Diversion Döndürme, çevirme 1 ﻓﹰﺎﺻﺮ
Place of diversion Dönecek yer 1 ﺼﺮﹺﻓﹰﺎ
ﻣ
Diverted Çevrilen 1 ﻭﻓﹰﺎﺼﺮ
ﻣ
To harvest Devşirmek, hasat etmek 1 ﻡ ﺼ ﹺﺮ
ﻳ - ﻡ ﺮ ﺻ
ﺻﺮﻡ
Harvesters Devşirenler, kesenler 1 ﲔ
ﻣ ﺎ ﹺﺭﺻ
Reaped Koparılmış ﻢﺻ ﹺﺮﻳ
To ascend Yükselmek 1 ﺪ ﻌ ﺼ
ﻳ - ﺪ ﻌ ﺻ
ﺻﻌﺪ
To climb, ascend Tırmanmak, yükselmek 4 ﺪ ﻌ ﺼ
ﻳ - ﺪ ﻌ ﺻ
ﹶﺍ
Climbs, ascends Tırmanır, çıkar, yükselir 5 (ﻌﺪ ﺼ
ﺘﻳ) ﺪ ﻌ ﺼ
ﻳ
Ascending Yükselerek ﺪﹰﺍﺻﻌ
Steep hill Yokuş ﻮﺩﹰﺍﺻﻌ
Earth, soil, ground Toprak ﻴﺪﹰﺍﺻﻌ
That you turn Döndürmen 2 ﺮﺼﻌ
ﺗ ﺻﻌﺮ
To faint Bayılmak 1 ﻖ ﻌ ﺼ
ﻳ - ﻖ ﻌ ﺻ
ﺻﻌﻖ
Thunderbolt Yıldırım ﻋ ﹶﻘ ﹲﺔ ﺎﺻ
80
Fainted Baygın ﻌﻘﹰﺎ ﺻ
Thunderbolts Şimşekler ﻖ ﻋ ﺍﺻﻮ
Smaller Daha küçük ﺮ ﻐ ﺻ
ﹶﺍ ﺻﻐﺮ
Humiliated ones Küçük düşmüşler ﻦ ﻏﺮﹺﻳ ﺎ ﺻ- ﻭ ﹶﻥﻏﺮ ﺎﺻ
Humiliation Küçüklük ﺭ ﺎﺻﻐ
Small Küçük ﲑ ﹰﺓ ﻐ ﺻ
- ﻐ ﹴﲑ ﺻ
To incline Meyletmek 1 ﻰﺼﻐ
ﻳ - ﻲ ﻐ ﺻ
ﺻﻐﻮ
To overlook Hoşgörmek 1 ﺢ ﺼ ﹶﻔ
ﻳ - ﺢ ﺻ ﹶﻔ
ﺻﻔﺢ
Forgiveness Hoşgörü 1 ﺢ ﺻ ﹾﻔ
Chains, fetters Zincirler ﺩ ﺻﻔﹶﺎ
ﹶﺍ ﺻﻔﺪ
Yellow Sarı ﺮ ﺻ ﹾﻔ
ﺻﻔﺮ
Yellow Sarı ﺍ ُﺀﺻ ﹾﻔﺮ
Turned yellow Sararmış 9 ﺮﹰﺍ ﺼ ﹶﻔ
ﻣ
Plain, deserted Dümdüz, bomboş ﺼﻔﹰﺎ
ﺻ ﹾﻔ
ﺻﻔﺼﻒ
Lined, spread Saflar halinde, kanat açmış ﺕ
ﺎﻓﱠﺎﺻ ﺻﻔﻒ
In rows Saf dizilenler ﺎﻓﱡﻮ ﹶﻥﺻ
In rows, lined Saf saf ﺎﺻﻔ
Lined up Saflar, saf saf ﻑ
ﺍﺻﻮ
Lined up Dizilmiş 1 ﺼﻔﹸﻮﹶﻓ ﹲﺔ
ﻣ
Excellent bred steeds Cins atlar ﺕ
ﺎﻓﻨﺎﺻ ﺻﻔﻦ
To choose Seçmek 8 ﻲﺼ ﹶﻄﻔ
ﻳ - ﺻ ﹶﻄﻔٰﻲ
ﺍ ﺻﻔﻮ
To choose Seçmek, tercih etmek 4 ﻲﺼﻔ
ﻳ - ﺻﻔٰﻲ
ﹶﺍ
Smooth rock Düz kaya ﻥ ﺍﺻ ﹾﻔﻮ
Chosen ones Seçkinler (çoğul) 8 ﻦ ﻴﺼ ﹶﻄ ﹶﻔ
ﻣ
Purified Süzme 2 ﻰﺼﻔ
ﻣ
She slapped Tokat attı 1 ﺖ
ﺻ ﱠﻜ
ﺻﻜﻚ
To hang Asmak 1 ﺐ
ﺼﹸﻠ
ﻳ - ﺐ
ﺻﹶﻠ
ﺻﻠﺐ
To hang Asmak 2 ﺐ
ﺼﱢﻠ
ﻳ - ﺐ
ﺻﱠﻠ
Descendants, offsprings Sulbler, zürriyetler ﺏ
ﻼﹶﺍﺻ
Backbone Bel kemiği ﺐ
ﺻ ﹾﻠ ﹺ
81
To become righteous Islah olmak, düzelmek 1 ﺢ ﺼﹶﻠ
ﻳ - ﺢ ﺻﹶﻠ
ﺻﻠﺢ
To correct, repair, improve,
reform
Đyileştirmek, ıslah etmek,
düzeltmek
4 ﺢ ﻠﺼ
ﻳ - ﺢ ﺻﹶﻠ
ﹶﺍ
Correction, rectification, set
in order
Islah, düzeltme 4 ﺡ
ﻼ
ﺻﹶ ﺍ
Righteous, correcting Salih, iyi, ıslah eden 1 ﺢ ﻟﺎﺻ
Good deeds Salih işler, saliha kadınlar 1 ﺕ
ﺎﻟﺤﺎﺻ
Righteous men Salih erkekler 1 ﻴ ﹺﻦﺤ
ﻟﺎ ﺻ- ﻮ ﹶﻥﻟﺤﺎﺻ
Peace Sulh, barış 1 ﺢ ﺻ ﹾﻠ
Those who correct, corrector Islah eden 4 ﻠ ﹺﺢﺼ
ﻣ
Correctors Islah edenler 4 ﲔ
ﺤ
ﻠﺼ
ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻠﺤﺼ
ﻣ
Bare Düz, çıplak ﺍﺻ ﹾﻠﺪ
ﺻﻠﺪ
Clay Balçık ﺎ ﹴﻝﺻ ﹾﻠﺼ
ﺻﻠﺼﻞ
To pray, support Namaz kılmak, desteklemek 2 ﺼﻠﱢﻰ
ﻳ - ﺻﻠﱠﻰ
ﺻﻠﻮ
Prayer Namaz, dua ﺻﻠﹶﻮﺍ ﹲﺓ
- ﺓ ﻼ
ﺻﹶ
Prayers; synagogues Namazlar, dualar; havralar ﺕ
ﺍﺻﹶﻠﻮ
Place of prayer Namazgah ﻰﺼﻠ
ﻣ
Those who pray Namaz kılanlar 4 ﲔ
ﺼﱢﻠ
ﻣ
To enter fire, burn Ateşe girmek, yanmak 1 ﺼﻠﹶﻰ
ﻳ ﺻﻠﻲ
Put (imp, pl) him in fire Onu ateşe atın 2 ﻩ ﺻﻠﱡﻮ
To burn, to put into fire Ateşe sokmak, yakmak 4 ﻲﺼﻠ
ﻳ - ﺻﻠﹶﻲ
ﹶﺍ
To get warm Isınmak 8 ﻲﺼ ﹶﻄﻠ
ﻳ - ﺻ ﹶﻄﻠﹶﻲ
ﺍ
Burning Yakma ﻴ ﹸﺔﻠﺼ
ﺗ
That which enters fire Ateşe giren, girecek olan ﺎ ﹺﻝﺻ
Those who enter fire Ateşe girenler, girecek olanlar ﺎﻟﹸﻮﺍﺻ
Entering fire Ateşe giriş ﻴﹰﺎﻠﺻ
Silent Sessiz 1 ﻮ ﹶﻥﻣﺘ ﺎﺻ ﺻﻤﺖ
Samed, Absolute Samed Mutlak ﺪ ﻤ ﺻ
ﺻﻤﺪ
Monasteries Manastırlar ﻊ ﻣ ﺍﺻﻮ
ﺻﻤﻊ
They became deaf Sağır oldular 1 ﻮﺍﺻﻤ
ﺻﻤﻢ
To make deaf Sağır etmek 4 ﻢ ﺼ
ﻳ - ﻢ ﺻ
ﹶﺍ
Deaf Sağır ﻢ ﺻ
ﹶﺍ
82
Deaf Sağır ﻢ ﺻ
To make, construct Yapmak, inşa etmek 1 ﻊ ﻨﺼ
ﻳ - ﻊ ﻨﺻ
ﺻﻨﻊ
To choose Seçmek 8 ﻊ ﺼ ﹶﻄﹺﻨ
ﻳ - ﻊ ﻨﺻ ﹶﻄ
ﺍ
Work Đş, yapma 1 ﻊ ﻨﺻ
Making Sanat, iş 1 ﻌ ﹶﺔ ﻨﺻ
Strongholds Sağlam yapılar ﻊ ﺎﹺﻧﻣﺼ
Idols, false gods Putlar ﻡ ﺎﺻﻨ
ﹶﺍ ﺻﻨﻢ
Branched Dallanmış ﺍ ﹲﻥﻨﻮﺻ
ﺻﻨﻮ
It is melted Eritilir 1 ﺮ ﻬ ﺼ
ﻳ ﺻﻬﺮ
Marriage relationship Evlilik yakınlığı ﺍﻬﺮ ﺻ
To hit, strike, happen, befall Đsabet etmek, başına gelmek 4 ﺐ
ﻴﻳﺼ - ﺏ
ﺎﹶﺍﺻ ﺻﻮﺏ
Correct Doğru, doğru olarak ﺍﺑﹰﺎﺻﻮ
Rainstorm Yağmur, sağanak ﺐ
ﻴﺻ
Disaster, misfortune Musibet, sıkıntı, dert ﺒ ﹲﺔﻴﻣﺼ
That which strikes Đsabet eden 4 ﺐ
ﻴﻣﺼ
Voice Ses ﺕ
ﺍﺻﻮ
ﹶﺍ- ﺕ
ﻮ ﺻ
ﺻﻮﺕ
Incline (imp) Alıştır 1 ﺮ ﺻ
ﺻﻮﺭ
To give shape, form Şekil vermek 2 ﺭ ﻮ ﺼ
ﻳ - ﺭ ﻮ ﺻ
Shapes, forms Şekiller ﺭ ﻮ ﺻ
Trumpet Sur ﻮ ﹺﺭﺻ
Shape, form Şekil, suret ﺭ ﹲﺓ ﻮﺻ
That gives shape, forms Musavvir, şekil veren 2 ﺭ ﻮ ﺼ
ﻣ
Cup Kadeh ﻉ
ﺍﺻﻮ
ﺻﻮﻉ
Wools Yünler ﺍﻑﺻﻮ
ﹶﺍ ﺻﻮﻑ
To fast Oruç tutmak 1 ﻡ ﻮﻳﺼ - ﻡ ﺎﺻ ﺻﻮﻡ
Women who fast Oruç tutan kadınlar ﺕ
ﺎﺋﻤﺎﺻ
Men who fast Oruç tutan erkekler ﲔ
ﻤ ﺋﺎﺻ
Fasting Oruç ﻡﺻﻮ
Fasting Oruç ﻡ ﺎﺻﻴ
Cry, blast Çığlık ﺤ ﹲﺔ
ﻴﺻ
ﺻﻴﺢ
83
To hunt Avlanmak 8 ﺩ ﺼﻄﹶﺎ
ﻳ - ﺩ ﺻﻄﹶﺎ
ﺍ ﺻﻴﺪ
Hunt, game Avlanma, av ﺪ ﻴﺻ
It reaches Varır, döner 1 ﲑ ﺼ
ﺗ ﺻﲑ
Destination Dönüş yeri, gidilecek yer ﲑ ﺼ
ﻣ
Their fortresses Kaleleri ﻢ ﻴ ﹺﻬﺎﺻﺻﻴ
ﺻﻴﺺ
Summer Yaz (mevsim) ﻒ
ﻴﺻ
ﺻﻴﻒ
Sheep Koyun (hayvan) ﻥ ﺿ ﹾﺎ
ﺿﺄﻥ
Panting Şiddetle soluyarak ﺎﺒﺤﺿ
ﺿﺒﺢ
Beds, place of death Yataklar, ölüm yerleri ﺎ ﹺﺟ ﹺﻊﻣﻀ ﺿﺠﻊ
To laugh Gülmek 1 ﻚ
ﺤ
ﻀ
ﻳ - ﻚ
ﺤ
ﺿ
ﺿﺤﻚ
To make laugh Güldürmek 4 ﻚ
ﺤ
ﻀ
ﻳ - ﻚ
ﺤ
ﺿ
ﹶﺍ
Laughing Gülen, gülerek 1 ﺣ ﹶﻜ ﹲﺔ ﺎ ﺿ- ﺣﻜﹰﺎ ﺎﺿ
You get exposed to sun Güneşten yanarsın 1 ﻰﻀﺤ
ﺗ ﺿﺤﻮ
Daylight, forenoon Gün ışığı, gündüz, kuşluk ﻰﺿﺤ
Opponents Zıt, aksi, ters, rakip ﺪﹰﺍ ﺿ
ﺿﺪﺩ
To strike, give example Vurmak, misal vermek 1 ﺏ
ﻀ ﹺﺮ
ﻳ - ﺏ
ﺮ ﺿ
ﺿﺮﺏ
To travel Seyahat etmek, gezmek 1 ﺏ ﻓﹶﻲ
ﺮ ﺿ
Striking Vuruş, vurma 1 ﺏ
ﺮ ﺿ
Striking, moving Vurarak, gezerek 1 ﺑﹰﺎﺿﺮ
To harm Zarar vermek 1 ﺮ ﻀ
ﻳ - ﺮ ﺿ
ﺿﺮﺭ
To harm Zarar vermek 3 ﺭ ﺎﻳﻀ - ﺭ ﺎﺿ
To compel Zorlamak 8 ﺮ ﻄ ﻀ
ﻳ - ﺮ ﺿ ﹶﻄ
ﺍ
That which harms Zarar veren 1 ﺭ ﺎﺿ
Those who harm Zarar verenler 1 ﻦ ﻳﺎﺭﺿ
Hardship, adversity Dert, sıkıntı ﺮ ﺿ
Harm Zarar ﺮ ﺿ
Hardship, adversity Sıkıntı, düşmanlık ﺍ ُﺀﺿﺮ
Harming Zarar vererek ﺍﺭﹰﺍﺿﺮ
Harm, damage Zarar ﺭ ﺮ ﺿ
Harmful Zarar veren 3 ﺭ ﺎﻣﻀ
84
Distressed one Zorda kalmış 8 ﺮ ﻀ ﹶﻄ
ﻣ
To supplicate humbly Yalvarmak 5 ﻉ
ﺮ ﻀ
ﺘﻳ - ﻉ
ﺮ ﻀ
ﺗ ﺿﺮﻉ
To plead humbly Tazarru etmek, yalvarmak 8 ﻉ
ﺮ ﻀ
ﻳ - ﻉ
ﺮ ﺿ
ﺍ
Humbly Yalvararak 5 ﻋﹰﺎﻀﺮ
ﺗ
Thorny plant Kuru diken ﺿﺮﹺﻳ ﹴﻊ
To become weak Zayıf olmak 1 ﻒ
ﻌ ﻀ
ﻳ - ﻒ
ﻌ ﺿ
ﺿﻌﻒ
To multiply Katlamak, çoğaltmak 3 ﻒ
ﻋ ﺎﻳﻀ - ﻒ
ﻋ ﺎﺿ
To be weak, to be deemed
weak
Zayıf olmak, zayıf görülmek 10 ﻒ
ﻌ ﻀ
ﺘﺴ
ﻳ - ﻒ
ﻌ ﻀ
ﺘﺳ ﺍ
Double, manifold Kat kat ﺎﻓﹰﺎﺿﻌ
ﹶﺍ
Weaker Daha zayıf ﻒ
ﻌ ﺿ
ﹶﺍ
Weak Zayıf ﺎﻓﹰﺎﺿﻌ
Weak, weakness Zaaf, zayıflık 1 ﻒ
ﻌ ﺿ
Manifold Kat kat ﻒ
ﻌ ﺿ
Weak ones Zayıflar ﻌﻔﹶﺎ ُﺀ ﺿ
Weak Zayıf ﻴﻔﹰﺎﺿﻌ
Those who are oppressed,
made weak
Zayıf düşürülenler 10 ﲔ
ﻔ ﻌ ﻀ
ﺘﺴ
ﻣ - ﻌﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻀ
ﺘﺴ
ﻣ
Multiplied Kat kat 3 ﻋ ﹶﻔ ﹰﺔ ﺎﻣﻀ
Those get manifold Kat kat arttırılmış olanlar 3 ﻌﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﻀ
ﻣ
Mixed Karışık ﺙ
ﺎ ﹸﺿﻐ
ﹶﺍ ﺿﻐﺚ
Bunch Demet ﺜﹰﺎﺿﻐ
Hatred Kin ﺎﻥﺿﻐ
ﹶﺍ ﺿﻐﻦ
Frogs Kurbağalar ﻉ
ﺩ ﺿﻔﹶﺎ
ﺿﻔﺪﻉ
To go astray, err, lose one’s
way
Sapmak, şaşmak, yanılmak,
yolunu kaybetmek
1 ﻀ ﱡﻞ
ﻳ - ﺿ ﱠﻞ
ﺿﻠﻞ
To lead astray, leave in error Saptırmak, hatada bırakmak 4 ﻀ ﱡﻞ
ﻳ - ﺿ ﱠﻞ
ﹶﺍ
More misguided, worse in
error
Daha sapık,daha şaşkın ﺿ ﱡﻞ
ﹶﺍ
Error, vain Sapıklık, hiçlik 2 ﻴ ﹴﻞﻀﻠ
ﺗ
That which goes astray Sapmış, şaşkın ﺎﹼﻟﹰﺎﺿ
Those who go astray Sapıtan, sapıklar 1 ﲔ
ﺎﱢﻟ ﺿ- ﺎﻟﱡﻮ ﹶﻥﺿ
Error, straying Sapıklık 1 ﻼﹶﻟ ﹲﺔ
ﺿﹶ
- ﻼ ﹴﻝ
ﺿﹶ
85
Misleader Saptıran 4 ﲔ
ﻀﱢﻠ
ﻣ - ﻀ ﱞﻞ
ﻣ
Camel Deve ﻣ ﹴﺮ ﺎﺿ ﺿﻤﺮ
Thrust, draw, enter Koy, bastır, çek 1 ﻢ ﻤ ﺿ
ﹸﺍ ﺿﻤﻢ
Straitened, difficult Zor, sıkıntılı ﻨﻜﹰﺎﺿ
ﺿﻨﻚ
That which withholds Gizleyen ﻴ ﹴﻦﺿﹺﻨ
ﺿﻨﻦ
To imitate Taklit etmek 3 ﺆ ﻫ ﺎﻳﻀ ﺿﻬﺄ
To illuminate, light Aydınlatmak 4 ﻲ ُﺀﻳﻀ - ﺎ َﺀﹶﺍﺿ ﺿﻮﺃ
Light Işık ﺎ ًﺀﺿﻴ
Harm Zarar ﺮ ﻴﺿ
ﺿﲑ
Unfair Adaletsiz ﻯﻴﺰ ﺿ- ﺍﻴﺰﺿ
ﺿﻴﺰ
To lose, waste
Zayi etmek, kaybetmek, ziyan
etmek
4 ﻊ ﻴﻳﻀ - ﻉ
ﺎﹶﺍﺿ ﺿﻴﻊ
To offer hospitality Misafir etmek 2 ﻒ
ﻴﻀ
ﻳ ﺿﻴﻒ
Guest Misafir 1 ﻒ
ﻴﺿ
To straiten Daralmak 1 ﻖ ﻴﻳﻀ - ﻕ
ﺎﺿ ﺿﻴﻖ
To distress Sıkıştırmak 2 ﻖ ﻴﻀ
ﻳ - ﻖ ﻴﺿ
That which straitens Daralan 1 ﻖ ﺋﺎﺿ
Distress Darlık, sıkıntı 1 ﻴ ﹴﻖﺿ
Tight Darlık veren, sıkıntılı 2 ﻘﹰﺎﺿﻴ
To seal Mühürlemek 1 ﻊ ﺒﻳ ﹾﻄ - ﻊ ﺒﹶﻃ ﻃﺒﻊ
In layers, in harmony
Tabakalar halinde, uygun
biçimde
ﺎﻗﹰﺎﻃﺒ ﻃﺒﻖ
Layer, stage Tabaka, hal ﺒﻘﹰﺎ ﹶﻃ- ﺒ ﹴﻖﹶﻃ
Spread Yaydı 1 ﺎﹶﻃﺤ ﻃﺤﻮ
Throw (imp, pl) Atın 1 ﻮﺮﺣ ﺍ ﹾﻃ ﻃﺮﺡ
To drive away, send away Uzaklaştırmak, kovmak 1 ﺩ ﺮ ﻳ ﹾﻄ - ﺩ ﺮ ﹶﻃ ﻃﺮﺩ
That which drives away Uzaklaştıran, kovan 1 ﺩ ﻃﹶﺎ ﹺﺭ
Side, part, border Kısım, kenar ﺮﻓﹰﺎ ﹶﻃ- ﻑ
ﺮ ﹶﻃ ﻃﺮﻑ
Sides, ends Taraflar, kenarlar, uçları ﻑ
ﺍﹶﺍ ﹾﻃﺮ
Glance, gaze Bakış, nazar ﻑ
ﺮ ﹶﻃ
Night comer Gece yolcusu ﻕ
ﻃﹶﺎ ﹺﺭ ﻃﺮﻕ
Paths, ways Yollar, tarikatlar ﻖ ﺋﺍﹶﻃﺮ
86
Path, way Yol ﹶﻃﺮﹺﻳ ﹶﻘ ﹰﺔ- ﹶﻃﺮﹺﻳ ﹴﻖ
Fresh Taze ﺎﹶﻃ ﹺﺮﻳ ﻃﺮﻭ
To eat Yemek 1 ﻢ ﻌ ﻳ ﹾﻄ - ﻢ ﻌ ﹶﻃ ﻃﻌﻢ
To feed, give food Doyurmak, beslemek 4 ﻢ ﻌ ﻳ ﹾﻄ - ﻢ ﻌ ﹶﺍ ﹾﻃ
To ask for food Yiyecek istemek 10 ﻢ ﻌ ﺘ ﹾﻄﺴ
ﻳ - ﻢ ﻌ ﺘ ﹾﻄﺳ ﺍ
Feeding, giving food Doyurma, yiyecek verme 4 ﻡ ﺎﺍ ﹾﻃﻌ
That which eats, will eat Yiyen, yiyecek olan 1 ﻋ ﹴﻢ ﻃﹶﺎ
Food Yiyecek 1 ﻡ ﺎﹶﻃﻌ
Taste Tad 1 ﻢ ﻌ ﹶﻃ
To defame Alay etmek, kınamak 1 ﻦ ﻌ ﻳ ﹾﻄ - ﻦ ﻌ ﹶﻃ ﻃﻌﻦ
Defamation Alay ﺎﻌﻨ ﹶﻃ
To transgress, exceed limits Azmak, isyan etmek 1 ﻐﻰ ﻳ ﹾﻄ - ﻰﹶﻃﻐ ﻃﻐﻲ
To make transgress, seduce Azdırmak 4 ﻲﻳ ﹾﻄﻐ - ﹶﺍ ﹾﻃﻐٰﻲ
False deities, transgressors Tağut ﺕ
ﻃﹶﺎﻏﹸﻮ
Overpowering blast Azgın vaka, korkunç ses ﺔ ﻴﻏ ﻃﹶﺎ
Transgressors Azgınlar ﲔ
ﻏ ﻃﹶﺎ
Transgression Azgınlık ﺍﻐﻮ ﹶﻃ
Transgression Azgınlık, tuğyan ﺎ ﹲﻥﻐﻴ ﹸﻃ
To extinguish Söndürmek 4 ﻔﺌﹸﻮﺍ ﻳ ﹾﻄ - ﹶﺍ ﹾﻃ ﹶﻔﹶﺎ ﻃﻔﺄ
Those who give less Tartıda eksik tartan 2 ﻦ ﻴﻔ ﻣ ﹶﻄ ﱢﻔ ﻃﻔﻒ
Began Başladı 1 ﻖ ﻔ ﹶﻃ ﻃﻔﻖ
Child, baby Çocuk, bebek ﹶﺍ ﹾﻃﻔﹶﺎ ﹸﻝ- ﻃ ﹾﻔ ﹲﻞ ﻃﻔﻞ
To ask, request, demand Đstemek, aramak 1 ﺐ
ﻳ ﹾﻄﹸﻠ - ﺐ
ﹶﻃﹶﻠ ﻃﻠﺐ
That which asks, requests Talep eden, isteyen 1 ﺐ
ﻟﻃﹶﺎ
Asking, demanding Arama, isteme 1 ﺎﹶﻃﹶﻠﺒ
One who is sought Talep edilen, istenen 1 ﺏ
ﻣ ﹾﻄﻠﹸﻮ
Banana trees Muz ağaçları ﹶﻃ ﹾﻠ ﹴﺢ ﻃﻠﺢ
To rise Yükselmek, doğmak 1 ﻊ ﻳ ﹾﻄﹸﻠ - ﻊ ﹶﻃﹶﻠ ﻃﻠﻊ
To inform Bildirmek 4 ﻊ ﻠﻳ ﹾﻄ - ﻊ ﹶﺍ ﹾﻃﹶﻠ
To understand, perceive, rise
Bilgi edinmek, anlamak,
yükselmek
8 ﻊ ﻠﻳ ﱠﻄ - ﻊ ﺍ ﱠﻃﹶﻠ
87
Fruit, spathe Meyve, tomurcuk ﻊ ﹶﻃ ﹾﻠ
Rising Doğuş ﻉ
ﹸﻃﻠﹸﻮ ﹺ
Place/time of rise Doğuş yeri, doğuş zamanı ﻣ ﹾﻄﹶﻠﻊ - ﻊ ﻠﻣ ﹾﻄ
Those who are aware Haberdar olanlar 8 ﻮ ﹶﻥﻠﻌﻣ ﱠﻄ
To divorce Boşamak 2 ﻖ ﻳ ﹶﻄﱢﻠ - ﻖ ﹶﻃﱠﻠ ﻃﻠﻖ
To leave, to set out
Gitmek, ayrılmak, yola
çıkmak
7 ﻖ ﻠﻨ ﹶﻄﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻄﹶﻠﺍ
Divorce Boşama ﻕ
ﻃﹶﻼ
Divorced women Boşanmış kadınlar 2 ﺕ
ﻣ ﹶﻄﱠﻠﻘﹶﺎ
Drizzle Hafif yağmur, çisenti ﹶﻃ ﱞﻞ ﻃﻠﻞ
That it touches them (fm) Onlara dokunması 1 ﻦ ﻬ ﻤﹾﺜ ﻳ ﹾﻄ ﻃﻤﺚ
To efface, destroy, make
blind
Silmek, yok etmek, kör etmek 1 ﺲ
ﻤ ﻳ ﹾﻄ - ﺲ
ﻤ ﹶﻃ ﻃﻤﺲ
To hope, expect Ummak, ümit etmek 1 ﻊ ﻤ ﻳ ﹾﻄ - ﻊ ﻤ ﹶﻃ ﻃﻤﻊ
Hope Ümit ﻌﹰﺎﹶﻃﻤ
Calamity Felaket ﻣ ﹸﺔ ﻃﹶﺎ ﻃﻤﻢ
To be content, comforted,
calm
Huzur bulmak, mutmain
olmak
12 ﻦ ﺌﻤ ﻳ ﹾﻄ - ﻤﹶﺎ ﱠﻥ ﺍ ﹾﻃ ﻃﻤﻦ
Content, secure Mutmain, huzurlu 12 ﻦ ﺌﻤ ﻣ ﹾﻄ
Content, secure Mutmain, huzurlu 12 ﻨ ﹰﺔﺌﻤ ﻣ ﹾﻄ
Content, secure (pl) Mutmain, huzurlu (çğ) 12 ﲔ
ﻨﺌﻤ ﻣ ﹾﻄ
To become clean Temiz olmak 1 ﺮ ﻬ ﻳ ﹾﻄ - ﺮ ﻬ ﹶﻃ ﻃﻬﺮ
To purify, clean Temizlemek 2 ﺮ ﻬ ﻳ ﹶﻄ - ﺮ ﻬ ﹶﻃ
To clean oneself Temizlenmek 5 ﺮ ﻬ ﺘ ﹶﻄﻳ - ﺮ ﻬ ﺗ ﹶﻄ
To clean oneself Temizlenmek 8 ﺮ ﻬ ﺍ ﱠﻃ
Cleaner Daha temiz ﺮ ﻬ ﹶﺍ ﹾﻃ
Cleaning Tertemiz yapma 2 ﺗ ﹾﻄﻬﹺﲑﹰﺍ
Pure Tertemiz ﻮﺭﹰﺍﹶﻃﻬ
Who purify themselves Temizlenenler 5 ﻦ ﻬﺮﹺﻳ ﺘ ﹶﻄﻣ
Who purifies Tertemiz yapan ﺮ ﻬ ﻣ ﹶﻄ
Purified Temiz, tertemiz 2 ﺮﹲﺓ ﻬ ﻣ ﹶﻄ
Purified ones Temizlenenler (edilgen) ﻭ ﹶﻥﻬﺮ ﻣ ﹶﻄ
Purified ones Temizlenenler 8 ﻦ ﻬﺮﹺﻳ ﻣ ﱠﻄ
88
Mountain Dağ ﺩ ﻮ ﹶﻃ ﻃﻮﺩ
In stages Tavırdan tavıra ﺍﺍﺭﹶﺍ ﹾﻃﻮ ﻃﻮﺭ
Mountain, Mount Tur Dağ ﺭ ﻃﹸﻮ
He is obeyed Đtaat edilir, sözü dinlenir 1 ﻉ
ﻳﻄﹶﺎ ﻃﻮﻉ
Prompted Yöneltti 2 ﺖ
ﻋ ﻮ ﹶﻃ
To obey Đtaat etmek 4 ﻊ ﻴﻳﻄ - ﻉ
ﹶﺍﻃﹶﺎ
He volunteered Gönüllü yaptı 5 ﻉ
ﻮ ﺗ ﹶﻄ
To be able to Yapabilmek 10 ﻊ ﻴﺘﻄﺴ
ﻳ - ﻉ
ﺘﻄﹶﺎﺳ ﺍ
They were able to Yapabildiler 10 ﻮﺍﺳﻄﹶﺎﻋ ﺍ
To be able Gücünün yetmesi 10 ﻊ ﻄ ﺴ
ﺗ
Willingly (pl) Đsteyenler 1 ﲔ
ﻌ ﺋﻃﹶﺎ
Obedience Taat, itaat ﻋ ﹲﺔ ﻃﹶﺎ
Willingly Đsteyerek ﻋﹰﺎﹶﻃﻮ
Obeyed Đtaat edilen 4 ﻉ
ﻣﻄﹶﺎ ﹴ
Those who give willingly Gönüllü verenler 5 ﲔ
ﻋ ﻮ ﻣ ﱠﻄ
To circumambulate, go
around
Sarmak, dolaşmak, tavaf
etmek
1 ﻑ
ﻳﻄﹸﻮ - ﻑ
ﻃﹶﺎ ﻃﻮﻑ
To circumambulate Tavaf etmek 5 ﻑ
ﻮ ﻳ ﱠﻄ
That which turns, circulates Gezinen, vesvese veren 1 ﻒ
ﺋﻃﹶﺎ
Group, sect, party Taife, topluluk ﺋ ﹶﻔ ﹲﺔﻃﹶﺎ
Two groups, parties Đki taife, iki topluluk ﻴ ﹺﻦﺘﺋ ﹶﻔ ﻃﹶﺎ-ﻥ ﺎﺋ ﹶﻔﺘﻃﹶﺎ
Those who circumambulate Tavaf edenler 1 ﲔ
ﻔ ﺋﻃﹶﺎ
Those who go around,
circumambulate
Dolaşanlar ﺍﻓﹸﻮ ﹶﻥﹶﻃﻮ
Flood Tufan ﻃﹸﻮﻓﹶﺎ ﹶﻥ
Their necks will be encircled Boyunlarına dolanacak 2 ﻮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﻴ ﹶﻄﺳ ﻃﻮﻕ
They bear it with difficulty Ona zorlanırlar 4 ﻪ ﻧﻴﻘﹸﻮﻳﻄ
Power, energy Takat, güç ﻃﹶﺎﹶﻗ ﹶﺔ
It became long, prolonged Uzadı 1 ﻃﹶﺎ ﹶﻝ ﻃﻮﻝ
It prolonged Birbirini takip etti, uzadı 6 ﻭ ﹶﻝ ﺗﻄﹶﺎ
Wealth, length Servet, zenginlik ﻮ ﹺﻝ ﹶﻃ
In length Uzunluk bakımından ﻃﹸﻮ ﹰﻻ
89
Long Uzun ﹶﻃﻮﹺﻳ ﹲﻞ
We roll Düreriz 1 ﻧ ﹾﻄﻮﹺﻱ ﻃﻮﻱ
Folding, rolling Dürme ﻲ ﹶﻃ
Tuwa Tuva ﻯﹸﻃﻮ
Folded ones Dürülenler ﺕ
ﺎﻣ ﹾﻄ ﹺﻮﻳ
It became good, clean, be
suitable, remit
Temiz olmak, helal olmak,
uygun olmak, bağışlamak
1 ﺏ
ﻃﹶﺎ ﻃﻴﺐ
Blessedness Tuba, mutluluk ﻰﻃﹸﻮﺑ
Good, clean Đyi, temiz, güzel ﺒ ﹲﺔﻴ ﹶﻃ- ﺐ
ﻴﹶﻃ
Good, clean ones Đyi, temiz şeyler ﺕ
ﺎﻴﺒﹶﻃ
Good, clean ones Đyiler, temizler ﲔ
ﻴﹺﺒ ﹶﻃ- ﻮ ﹶﻥﻴﺒﹶﻃ
To fly Uçmak 1 ﲑ ﻄ ﻳ - ﺭ ﻃﹶﺎ ﻃﲑ
To ascribe evil omen, get bad
omen
Uğursuz saymak,
uğursuzluğa uğramak
8 ﺮ ﻴﻳ ﱠﻄ - ﺮ ﻴﺍ ﱠﻃ
Bird, fate, account, bad omen
Uçan, kuş, kader, hesap,
uğursuzluk
ﺋ ﹴﺮﻃﹶﺎ
Bird Kuş ﺮ ﻴﹶﻃ
Widespread Yayılmış 10 ﲑﹰﺍﺘﻄﺴ
ﻣ
Clay Balçık, kil ﲔ
ﻃ ﹺ ﻃﲔ
Travel Seyahat ﻌ ﹺﻦ ﹶﻇ ﻇﻌﻦ
To give victory Zafer vermek 4 ﺮ ﻔ ﻳ ﹾﻈ - ﺮ ﹶﺍ ﹾﻇ ﹶﻔ ﻇﻔﺮ
Claw Tırnak ﹸﻇ ﹸﻔ ﹴﺮ
To continue Kalmak, devam etmek 1 ﻈ ﱡﻞ ﻳ - ﹶﻇ ﱠﻞ ﻇﻠﻞ
We shaded Gölgelendirdik 2 ﺎﹶﻇﱠﻠ ﹾﻠﻨ
Shadow Gölge ﻼ ﹸﻝ
ﻇ ﹶ - ﻇ ﱞﻞ
Shade, canopy Gölgelik ﹸﻇﱠﻠ ﹲﺔ
Shades, canopies Gölgeler ﹸﻇﹶﻠ ﹲﻞ
Shades, canopies Gölgeler ﻴ ﹴﻞﹶﻇﻠ
To do injustice, oppress Zulmetmek, haksızlık etmek 1 ﻢ ﻠﻳ ﹾﻈ - ﻢ ﹶﻇﹶﻠ ﻇﻠﻢ
To become dark Kararmak 4 ﻢ ﻠﻳ ﹾﻈ - ﻢ ﹶﺍ ﹾﻇﹶﻠ
Darker, more wrong Daha zalim, daha karanlık ﻢ ﹶﺍ ﹾﻇﹶﻠ
Unjust, oppressor Zalim 1 ﻤ ﹲﺔ ﻟ ﻇﹶﺎ- ﻢ ﻟﻇﹶﺎ
Unjust ones, oppressors Zalimler 1 ﲔ
ﻤ ﻟ ﻇﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﻟﻤﻇﹶﺎ
90
Unjust ones, oppressors Zalimler 1 ﻰﻟﻤﻇﹶﺎ
Very unjust, oppressor Çok zalim, zulümkar ﻼ ﹴﻡ
ﹶﻇ ﱠ
Oppression, injustice Zulüm, haksızlık ﻢ ﹸﻇ ﹾﻠ
Darknesses Karanlıklar ﺕ
ﺎﹸﻇﹸﻠﻤ
Very unjust, oppressor Çok zalim ﻡ ﹶﻇﻠﹸﻮ
In darkness Karanlıkta olan 4 ﻮ ﹶﻥﻠﻤﻣ ﹾﻈ - ﻤﹰﺎﻣ ﹾﻈﻠ
Wrongfully Mazlum, haksız yere 1 ﻣ ﹾﻈﻠﹸﻮﻣﹰﺎ
That you feel thirst Susuzluk çekmen 1 ﻤﹸﺎ ﺗ ﹾﻈ ﻇﻤﺄ
Thirsty ones Susamış olanlar ﻤﺌﹶﺎ ﹸﻥ ﹶﻇ
Thirst Susuzluk ﻤﹲﺎ ﹶﻇ
To assume, guess, believe
Düşünmek, zannetmek,
inanmak
1 ﻦ ﻳ ﹸﻈ - ﻦ ﹶﻇ ﻇﻨﻦ
Those who assume Zannedenler 1 ﲔ
ﻧﻇﹶﺎ
Assumption Zan 1 ﺎ ﹶﻇﻨ- ﻦ ﹶﻇ
To appear Görünmek, belirmek 1 ﺮ ﻬ ﻳ ﹾﻈ - ﺮ ﻬ ﹶﻇ ﻇﻬﺮ
To support, pronounce zihar Desteklemek, zihar yapmak 3 ﺮ ﻫ ﻳﻈﹶﺎ - ﺮ ﻫ ﻇﹶﺎ
To show, reveal, make
appear
Açmak, açıklamak,
göstermek
4 ﺮ ﻳ ﹾﻈ ﹺﻬ - ﺮ ﻬ ﹶﺍ ﹾﻇ
You come to noon Öğle zamanına girersiniz 4 ﻭ ﹶﻥﺗ ﹾﻈ ﹺﻬﺮ
To support each other Birbirini desteklemek 6 ﺮ ﻫ ﺗﻈﹶﺎ
Apparent, visible Açıkta olan, görünen 1 ﺮ ﹰﺓ ﻫ ﻇﹶﺎ- ﺮ ﻫ ﻇﹶﺎ
Dominant ones Üste çıkanlar, üstün gelenler 1 ﻦ ﻫﺮﹺﻳ ﻇﹶﺎ
Back Sırt ﻮﺭ ﹸﻇﻬ- ﺮ ﻬ ﹶﻇ
Backs Arkaya ﻳﹰﺎﻬ ﹺﺮ ﻇ
Supporter, helper Destekçi ﲑ ﹶﻇ ﹺﻬ
Noon Öğle ﺓ ﲑ ﹶﻇ ﹺﻬ
To care Kıymet vermek 1 ﺍﺒﺆﻌ ﻳ - ﺒﹸﺎﻌ ﻳ ﻋﺒﺄ
You (pl) amuse yourselves Eğlenirsiniz 1 ﺒﺜﹸﻮ ﹶﻥﻌ ﺗ ﻋﺒﺚ
Useless, uselessly Abes, boş yere ﺚ
ﺒ ﹲﻋ
To worship Tapmak, kulluk etmek 1 ﺪ ﺒﻌ ﻳ - ﺪ ﺒﻋ ﻋﺒﺪ
You enslaved Köle yaptın 2 ﺕ
ﺪﻋﺒ
Worshipper Tapıcı, tapan, kul 1 ﺪ ﺎﹺﺑﻋ
91
Worshipping women Đbadet eden kadınlar 1 ﺕ
ﺍﺎﹺﺑﺪﻋ
Worshipping men Đbadet eden erkekler 1 ﻦ ﻳﺎﹺﺑﺪ ﻋ- ﻭ ﹶﻥﺎﹺﺑﺪﻋ
Servants, slaves Kullar, köleler 1 ﺩ ﺎﻋﺒ
Worshipping Đbadet 1 ﺩ ﹲﺓ ﺎﻋﺒ
Servant, slave Kul, köle 1 ﺪ ﺒﻋ
Servants Kullar 1 ﺪ ﻋﺒﹺﻴ
To interpret Tabir etmek, yormak 1 ﺮ ﺒﻌ ﻳ - ﺮ ﺒﻋ ﻋﱪ
To draw a lesson Đbret almak 8 ﺮ ﺘﹺﺒﻌ ﻳ - ﺮ ﺒﺘﻋ ﺍ
Those who pass Geçenler 1 ﺎﹺﺑﺮﹺﻱﻋ
Lesson Đbret ﺮ ﹲﺓ ﺒﻋ
To frown Kaş çatmak yüz ekşitmek 1 ﺲ
ﻌﹺﺒ ﻳ - ﺲ
ﺒﻋ ﻋﺒﺲ
Frowning, harsh Asık suratlı ﻮﺳﹰﺎﻋﺒ
Carpets Halı ﻯ
ﺒ ﹶﻘ ﹺﺮﻋ ﻋﺒﻘﺮ
To ask to do good Đyilik yapmak istemek 10 ﺐ
ﺘﻌ ﺘﺴ
ﻳ - ﺐ
ﺘﻌ ﺘﺳ ﺍ ﻋﺘﺐ
Those permitted to do good
Đyilik yapmasına izin
verilenler
4 ﲔ
ﺘﹺﺒﻌ ﻣ
To prepare Hazırlamak 4 ﺪ ﺘﻌ ﻳ - ﺪ ﺘﻋ ﹶﺍ ﻋﺘﺪ
Ready Hazır ﺪ ﻴﻋﺘ
Ancient Eski ﻴ ﹺﻖﺘﻋ ﻋﺘﻖ
To drag Sürüklemek 1 ﺘ ﹸﻞﻌ ﻳ - ﺘ ﹶﻞﻋ ﻋﺘﻞ
Cruel Zorba, kaba ﺘ ﱟﻞﻋ
To exceed bounds, disobey Đsyan etmek, azmak 1 ﻮﻌﺘ ﻳ - ﻰﻋﺘ ﻋﺘﻮ
Violent Azgın, şiddetli ﺔ ﻴﺗﺎﻋ
Insolence Azgınlık ﻮ ﺘﻋ
Extreme, rebellion Aşırı, isyan ﻴﹰﺎﺘﻋ
To discover Anlamak 1 ﺮ ﺜﻌ ﻳ - ﺮ ﻋﹶﺜ ﻋﺜﺮ
To make it known, make it
found
Bildirmek, buldurmak 4 ﺮ ﺜﻌ ﻳ - ﺮ ﻋﹶﺜ ﹶﺍ
To act wickedly Kötülük yapmak 1 ﻌﺜﹶﻰ ﻳ - ﻲ ﺜﻋ ﻋﺜﻲ
To wonder, amaze Şaşırmak, şaşmak 1 ﺐ
ﺠ
ﻌ ﻳ - ﺐ
ﺠ
ﻋ ﹺ ﻋﺠﺐ
To please, delight, appeal Hoşa gitmek, cezbetmek 4 ﺐ
ﺠ
ﻌ ﹺ ﻳ - ﺐ
ﺠ
ﻋ ﹶﺍ
Curious, very strange Çok tuhaf ﺏ
ﺎﻋﺠ
92
Amazing, strange Acayip, garip ﺎﺠﺒ
ﻋ - ﺐ
ﺠ
ﻋ
Amazing Çok şaşılacak şey ﺐ
ﻋﺠﹺﻴ
To become powerless,
unable
Aciz kalmak 1 ﺰ ﺠ
ﻌ ﹺ ﻳ - ﺰ ﺠ
ﻋ ﹺ ﻋﺠﺰ
To frustrate Aciz bırakmak 4 ﺰ ﺠ
ﻌ ﹺ ﻳ - ﺰ ﺠ
ﻋ ﹶﺍ
Tree trunks Kütükler ﺯ ﺎﻋﺠ ﹶﺍ
Old, old woman Yaşlı, kocakarı ﺯ ﻮﻋﺠ
Those trying to cause failure Aciz bırakmaya çalışanlar 3 ﻦ ﺎ ﹺﺟﺰﹺﻳﻣﻌ
Causing failure Aciz bırakan 4 ﺠ ﹴﺰ
ﻌ ﹺ ﻣ
Those causing failure Aciz bırakanlar 4 ﻦ ﺠﺰﹺﻳ
ﻌ ﹺ ﻣ
Lean, weak Zayıf, ince ﻑ
ﺎﻋﺠ ﻋﺠﻒ
To hasten Acele etmek 1 ﺠ ﹸﻞ
ﻌ ﻳ - ﺠ ﹶﻞ
ﻋ ﹺ ﻋﺠﻞ
To hasten
Acele ettirmek,
çabuklaştırmak
2 ﺠ ﹸﻞ
ﻌ ﻳ - ﺠ ﹶﻞ
ﻋ
To hasten, cause to hasten Acele ettirmek 4 ﺠ ﹸﻞ
ﻌ ﹺ ﻳ - ﺠ ﹶﻞ
ﻋ ﹶﺍ
To hasten Acele etmek 5 ﺠ ﹸﻞ
ﻌ ﺘﻳ - ﺠ ﹶﻞ
ﻌ ﺗ
To seek to hasten, to hurry Acele etmek, acele istemek 10 ﺠ ﹸﻞ
ﻌ ﹺ ﺘﺴ
ﻳ - ﺠ ﹶﻞ
ﻌ ﺘﺳ ﺍ
Immediate, instant Çabuk olan, peşin olan, acil ﺎ ﹺﺟﹶﻠ ﹶﺔﻋ
Haste Acele ﺠ ﹴﻞ
ﻋ
Calf Buzağı ﺠ ﹲﻞ
ﻋ
Ever hasty Çok aceleci ﻮ ﹰﻻﻋﺠ
Stranger, foreign Yabancı ﻲ ﻤ ﺠ
ﻋ ﹶﺍ ﻋﺠﻢ
Strangers, foreigners Yabancılar ﲔ
ﻤ ﺠ
ﻋ ﹶﺍ
To count Saymak 1 ﺪ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﻋﺪﺩ
He counted Saydı 2 ﺩ ﺪ ﻋ
To prepare Hazırlamak 4 ﺪ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﹶﺍ
To count Saymak 8 ﺪ ﺘﻌ ﻳ - ﺪ ﺘﻋ ﺍ
Those who count Sayanlar 1 ﻦ ﻳﺎﺩﻋ
Counting Sayma, tek tek sayma 1 ﺪﹰﺍ ﻋ
Preparation Hazırlık ﺪ ﹰﺓ ﻋ
Count, period Sayı, süre ﺪ ﹲﺓ ﻋ
Number, count Sayı, adet 1 ﺩ ﺪ ﻋ
93
Counted, determined Sayılı, sayılan 1 ﺩ ﻭﻌﺪ ﻣ
Counted, determined Sayılı, sayılanlar (dş) 1 ﺕ
ﺍﻭﺩﻌﺪ ﻣ - ﺓ ﺩ ﻭﻌﺪ ﻣ
Lentil Mercimek ﺱ
ﺪ ﻋ ﻋﺪﺱ
To do justice, balance,
consider equal, offer ransom
Adalet yapmak, dengelemek,
eşit tutmak, fidye vermek
1 ﺪ ﹸﻝ ﻌ ﻳ - ﺪ ﹶﻝ ﻋ ﻋﺪﻝ
Justice, balance, ransom Adalet, denge, fidye 1 ﺪ ﹲﻝ ﻋ
Paradise of Adn, Eden Adn cenneti ﻥ ﺪ ﻋ ﻋﺪﻥ
To exceed, transgress Aşmak, azmak, aşırı gitmek 1 ﺪﻭ ﻌ ﻳ - ﻯﻋﺪ ﻋﺪﻭ
You (pl) became enemies Düşman oldunuz 3 ﻢﻳﺘﺩ ﺎﻋ
That he transgresses Aşması, geçmesi 5 ﺪ ﻌ ﺘﻳ
To transgress, exceed Aşırı gitmek, haddi aşmak 8 ﻱﺘﺪﻌ ﻳ - ﺘﺪٰﻱﻋ ﺍ
Enemies Düşmanlar ﺍ ُﺀﻋﺪ ﹶﺍ
Aad nation Ad kavmi ﺍﺎﺩ ﻋ- ﺩ ﺎﻋ
Transgressor Haddi aşan, azgın 1 ﻭ ﹶﻥﺎﺩ ﻋ- ﺩ ﺎﻋ
Those who race Koşanlar ﺕ
ﺎﺩﻳ ﺎﻋ
Enmity Düşmanlık ﻭﹲﺓ ﺍﻋﺪ
Enemy Düşman ﻭ ﺪ ﻋ
With enmity Taşkınlıkla ﻭﹰﺍﻋﺪ
Enmity Düşmanlık ﺍ ﹶﻥﺪﻭ ﻋ
Side Yan, taraf ﺓ ﻭ ﺪ ﻋ
Transgressor Haddi aşan 8 ﺪ ﺘﻌ ﻣ
Transgressors Haddi aşanlar 8 ﻦ ﻳﺘﺪﻌ ﻣ - ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻌ ﻣ
To punish, chastise Azap etmek, cezalandırmak 2 ﺏ
ﻌ ﱢﺬ ﻳ - ﺏ
ﻋ ﱠﺬ ﻋﺬﺏ
Punishment Azap, ceza ﺏ
ﻋﺬﹶﺍ
Fresh Tatlı ﺏ
ﻋ ﹾﺬ
He who punishes Azap eden 2 ﺏ
ﻌ ﱢﺬ ﻣ
Those who are punished Azap edilenler 2 ﲔ
ﻌ ﱠﺬﹺﺑ ﻣ
To make excuses, apologize
Özür dilemek, mazeret
göstermek
8 ﺭ ﺬ ﺘﻌ ﻳ - ﺭ ﺘ ﹶﺬﻋ ﺍ ﻋﺬﺭ
Excuse Mazeret, özür ﻋﺬﹾﺭ
Excuse Mazeret ﺮ ﻳﺎﺫﻣﻌ - ﺭ ﹰﺓ ﺬ ﻌ ﻣ
Those who make excuses Mazeret gösterenler 2 ﻭ ﹶﻥﻌ ﱢﺬﺭ ﻣ
94
Bedouins Bedeviler ﺏ
ﺍﻋﺮ ﹶﺍ ﻋﺮﺏ
Devoted Seven, tutkun ﺑﹰﺎﻋﺮ
Arabic Arapça ﻲ ﺮﹺﺑ ﻋ
To ascend, rise Yukarıya çıkmak, yükselmek 1 ﺝ
ﺮ ﻌ ﻳ - ﺝ
ﺮ ﻋ ﻋﺮﺝ
Lame Topal ﺝ
ﺮ ﹺ ﻋ ﹶﺍ
Stairways Merdivenler ﺝ
ﺎ ﹺﺭﻣﻌ
Date stalk Kuru hurma dalı ﻥ ﻮ ﺟ ﺮ ﻋ ﻋﺮﺟﻦ
Needy who ask Đsteyen fakirler ﺮ ﺘﻌ ﻣ ﻋﺮﺭ
Harm, distress Eziyet, utanç ﺮﹲﺓ ﻌ ﻣ
To erect, build
Yükseltmek, dikmek, inşa
etmek
1 ﺵ
ﻌ ﹺﺮ ﻳ - ﺵ
ﺮ ﻋ ﻋﺮﺵ
Roofs Çatılar ﺵﻋﺮ
Throne Arş, taht ﺵ
ﺮ ﻋ
Trellised Çardaklı 1 ﺕ
ﺎﻭﺷﻌﺮ ﻣ
To present, expose Arz etmek, sunmak 1 ﺽ
ﻌ ﹺﺮ ﻳ - ﺽ
ﺮ ﻋ ﻋﺮﺽ
You (pl) hinted Üstü kapalı bildirdiniz 2 ﻢﺿﺘ
ﺮ ﻋ
To desert, leave, turn away Yüz çevirmek, terk etmek 4 ﺽ
ﻌ ﹺﺮ ﻳ - ﺽ
ﺮ ﻋ ﹶﺍ
Desertion Yüz çevirme 4 ﺍﺽﻋﺮ ﺍ
Cloud Bulut ﺽ
ﺎ ﹺﺭﻋ
Width Genişlik ﺽ
ﺮ ﻋ
Commodities, goods Meta, menfaat ﺽ
ﺮ ﻋ
Presenting Arz etme, gösterme ﺿﹰﺎﻋﺮ
Excuse Engel, özür ﺿ ﹰﺔ
ﺮ ﻋ
Wide, long Geniş, uzun ﺾ
ﻋﺮﹺﻳ ﹴ
Those turning away Yüz çevirenler 4 ﲔ
ﺿ
ﻌ ﹺﺮ ﻣ - ﻮ ﹶﻥﻌ ﹺﺮﺿ ﻣ
To know, recognize Bilmek, tanımak 1 ﻑ
ﻌ ﹺﺮ ﻳ - ﻑ
ﺮ ﻋ ﻋﺮﻑ
To make known Bildirmek, tanıtmak 2 ﻑ
ﺮ ﻌ ﻳ - ﻑ
ﺮ ﻋ
To know each other Tanışmak, birbirini bilmek 6 ﻑ
ﺭ ﺎﺘﻌﻳ - ﻑ
ﺭ ﺎﺗﻌ
That you know each other Tanışmanız 6 (ﺭﹸﻓﻮﺍ ﺎﺘﻌﺗ) ﺭﹸﻓﻮﺍ ﺎﺗﻌ
To confess Đtiraf etmek 8 ﻑ
ﺘ ﹺﺮﻌ ﻳ - ﻑ
ﺮ ﺘﻋ ﺍ
Araf Heights A’raf ﻑ
ﺍﻋﺮ ﹶﺍ
95
Good Đyilik, örf ﻑ
ﺮ ﻋ
One after the other Birbiri ardınca ﻓﹰﺎﻋﺮ
Arafat Arafat ﺕ
ﺮﻓﹶﺎ ﻋ
Known, accepted, good Bilinen, iyi, adet olan 1 ﻑ
ﻭﻌﺮ ﻣ
Known, accepted, good Bilinen, iyi, adet olan 1 ﻭﹶﻓ ﹲﺔﻌﺮ ﻣ
Dam Bent ﻋ ﹺﺮ ﹺﻡ ﻋﺮﻡ
To seize, possess Çarpmak 8 ﺘﺮﹺﻱﻌ ﻳ - ﺘﺮٰﻱﻋ ﺍ ﻋﺮﻭ
Handhold, handle Kulp ﺓﺮﻭ ﻋ
That you become naked Çıplak kalman 1 ﻯﻌﺮ ﺗ ﻋﺮﻱ
Open shore Boş sahil, ıssız yer ﺍ ِﺀﻋﺮ
To escape Gizlenmek, kaçmak 1 ﺏ
ﺰ ﻌ ﻳ - ﺏ
ﺰ ﻋ ﻋﺰﺏ
To honor, assist
Saygı göstermek, yardım
etmek
2 ﺭ ﺰ ﻌ ﻳ - ﺭ ﺰ ﻋ ﻋﺰﺭ
Uzair (pbuh) Uzeyir (AS) ﺮ ﻳﺰ ﻋ
He overpowered me Bana üstün geldi 1 ﺰﻧﹺﻲ ﻋ ﻋﺰﺯ
We honored, gave power Kuvvetlendirdik, üstün kıldık 2 ﺎﺯﻧ ﺰ ﻋ
To give honor, make
honorable
Şeref vermek, aziz kılmak 4 ﺰ ﻌ ﻳ - ﺰ ﻋ ﹶﺍ
More honorable, more
powerful
Daha aziz, daha kıymetli ﺰ ﻋ ﹶﺍ
More honorable, more
powerful
Daha şerefli, daha güçlü ﺓ ﺰ ﻋ ﹶﺍ
Honor, power Đzzet, güç ﺰﹰﺍ ﻋ
Honor, power Đzzet, güç ﺰ ﹲﺓ ﻋ
Mighty, difficult Aziz, üstün, güçlü, zor ﺰ ﻋﺰﹺﻳ
To set aside Azletmek, bırakmak 1 ﻌ ﹺﺰ ﹸﻝ ﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻋ ﻋﺰﻝ
To separate, keep away,
withdraw
Terk etmek, el çekmek, uzak
durmak
8 ﺘ ﹺﺰ ﹸﻝﻌ ﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﺘﻋ ﺍ
Apart Ayrı ﻌ ﹺﺰ ﹴﻝ ﻣ
Banished ones Uzaklaştırılanlar 1 ﻭﻟﹸﻮ ﹶﻥﻌﺰ ﻣ
To resolve, determine Azmetmek 1 ﻡ ﻌ ﹺﺰ ﻳ - ﻡ ﺰ ﻋ ﻋﺰﻡ
Determination Azim, azim isteyen ﺰ ﹺﻡ ﻋ
Groups Gruplar ﻦ ﻋﺰﹺﻳ ﻋﺰﻥ
You disagreed Anlaşmadınız 6 ﻢﺮﺗﺎﺳﺗﻌ ﻋﺴﺮ
96
Difficult Zor ﺮ ﺴ
ِ ﻋ
Difficulty Zorluk ﺓ ﺮ ﺴ
ﻋ - ﺮ ﺴ
ﻋ
Difficulty Zorluk ﻯﺴﺮ
ﻋ
Difficult Zor ﲑ ﺴ
ِ ﻋ
It departed, darkened Gitti, karardı 1 ﺲ
ﻌ ﺴ
ﻋ ﻋﺴﻌﺲ
Honey Bal ﺴ ﹴﻞ
ﻋ ﻋﺴﻞ
Perhaps Ola ki 1 ﻰﻋﺴ ﻋﺴﻲ
Live with them (imp, pl) Onlarla iyi geçinin 3 ﻦ ﻫ ﻭﺷﺮ ﺎﻋ ﻋﺸﺮ
Full-term she-camels Gebe develer ﺭ ﺎﻋﺸ
Ten On ﺮ ﹲﺓ ﺸ
ﻋ -ﺮ ﺸ
ﻋ
Ten On ﺸﺮ
ﻋ
Twenty Yirmi ﻭ ﹶﻥﺸﺮ
ﻋ
Friend Yardımcı, yardakçı ﲑ ﺸ
ﻋ
Relatives, tribe Kabile, aşiret ﺓﺸﲑ
ﻋ
A tenth Onda bir ﺭ ﺎﻌﺸ ﻣ
Assembly Topluluk ﺮ ﺸ
ﻌ ﻣ
That he turns away Çekinmesi, kaçınması 1 ﺶ
ﻌ ﻳ ﻋﺸﻲ
Evening, in the evening Akşam ﺎ ٌﺀﻋﺸ ﻋﺸﻮ
Evening, in the evening Akşam ﻰ ﺸ
ﻋ
Evening, in the evening Akşam ﻴ ﹰﺔﺸ
ﻋ
Group, company Topluluk, grup ﺒ ﹲﺔﺼ
ﻋ ﻋﺼﺐ
Distressful Zor, sıkıntılı ﺐ
ﻴﻋﺼ
To squeeze, press Sıkmak, suyunu çıkarmak 1 ﺮ ﺼ
ﻌ ﻳ - ﺮ ﺼ
ﻋ ﻋﺼﺮ
Whirlwind Kasırga ﺭ ﺎﻋﺼ ﺍ
Time, mid-afternoon Asır, zaman, ikindi vakti ﺮ ﺼ
ﻋ
Pressed ones, clouds Sıkışanlar (bulutlar) 4 ﺕ
ﺍﺼﺮ
ﻌ ﻣ
Storm Şiddetli rüzgâr, fırtına ﺻ ﹶﻔ ﹰﺔ
ﺎ ﻋ- ﻒ
ﺻ
ﺎﻋ ﻋﺼﻒ
Those that blow Esip savuranlar ﺕ
ﺻﻔﹶﺎ
ﺎﻋ
Husk, straw Ekin yaprakları ﻒ
ﺼ
ﻋ
Violently Şiddetli rüzgâr ﻔﹰﺎﻋﺼ
97
To defend, protect Korumak, kurtarmak 1 ﻢ ﺼ
ﻌ ﻳ - ﻢ ﺼ
ﻋ ﻋﺼﻢ
To grab, hold fast Yapışmak, tutmak 8 ﻢ ﺼ
ﺘﻌ ﻳ - ﻢ ﺼ
ﺘﻋ ﺍ
To save or safeguard oneself Kendini korumak, korunmak 10 ﻢ ﺼ
ﻌ ﺘﺴ
ﻳ - ﻢ ﺼ
ﻌ ﺘﺳ ﺍ
Defender, protector Koruyucu, kurtarıcı ﺻ ﹴﻢ
ﺎﻋ
Marriage bond Nikâh ﺼ ﹺﻢ
ﻋ
Staff, cane Âsa ﺼﻰ
ﻋ ﻋﺼﻮ
Staffs, canes Sopaları, değnekleri ﻲ ﺼ
ﻋ
To disobey, rebel Asi olmak, isyan etmek 1 ﻲﻌﺼ ﻳ - ﻰﻋﺼ ﻋﺼﻲ
Disobedient Âsi ﻴﹰﺎﺼ
ﻋ
Disobedience Đsyan ﺎ ﹶﻥﺼﻴ
ﻋ
Disobedience Đsyan ﻴﺔﺼ
ﻌ ﻣ
Arm, helper Kol, yardımcı ﺍﻀﺪ
ﻋ ﻋﻀﺪ
To bite Isırmak 1 ﺾ
ﻌ ﻳ - ﺾ
ﻋ ﻋﻀﺾ
That you (pl) hinder them (fm) Onlara engel olmanız 1 ﻦ ﻫ ﻀﻠﹸﻮ
ﻌ ﺗ ﻋﻀﻞ
In parts Parça parça ﲔ
ﻀ
ﻋ ﻋﻀﻮ
His neck, arrogance Onun boynu, kibri ﻪ ﻔ ﻋ ﹾﻄ ﻋﻄﻒ
To leave, abandon Terk etmek 2 ﻌ ﱢﻄ ﹸﻞ ﻳ - ﻋ ﱠﻄ ﹶﻞ ﻋﻄﻞ
Abandoned Terk edilmiş, bırakılmış 2 ﺔ ﻌ ﱠﻄﹶﻠ ﻣ
To give Vermek 4 ﻲﻌﻄ ﻳ - ﻋﻄﹶﻲ ﹶﺍ ﻋﻄﻮ
He ventured Atıldı 5 ﺎﻃﹶﻰﺗﻌ
Gift, reward Verme, mükâfat ﻋﻄﹶﺎ ُﺀ
To honor, show respect Saygı göstermek, ululamak 2 ﻢ ﻌ ﱢﻈ ﻳ - ﻢ ﻋ ﱠﻈ ﻋﻈﻢ
To glorify, exalt, dignify,
honor
Yüceltmek, büyütmek 4 ﻢ ﻈ ﻌ ﻳ - ﻢ ﻋ ﹶﻈ ﹶﺍ
Greater, greatest Daha büyük, en büyük ﻢ ﻋ ﹶﻈ ﹶﺍ
Bone Kemik ﻡ ﻋﻈﹶﺎ - ﻢ ﻋ ﹾﻈ
Great Büyük, yüce, azametli ﻢ ﻴﻋﻈ
Strong one, genie Zeki, uyanık, ifrit ﺖ
ﻋﻔﹾﺮﻳ ﻋﻔﺮ
To be chaste, modest,
virtuous, pure
Đffetli olmak, namuslu olmak 10 ﻒ
ﻌ ﺘﺴ
ﻳ - ﻒ
ﻌ ﺘﺳ ﺍ ﻋﻔﻒ
Restraint, chastity Đffetlilik 5 ﻒ
ﻌ ﱡﻔ ﺗ
To forgive, pardon Affetmek 1 ﻌﻔﹸﻮ ﻳ - ﻋ ﹶﻔﻰ ﻋﻔﻮ
98
Forgiveness, surplus Af, fazlalık ﻮ ﻋ ﹾﻔ
Oft-pardoning Çok affedici ﻮ ﻋ ﹸﻔ
Those who forgive Affedenler 1 ﲔ
ﻓﺎﻋ
To look back Arkaya bakmak 2 ﺐ
ﻌ ﱢﻘ ﻳ - ﺐ
ﻋ ﱠﻘ ﻋﻘﺐ
He punished, penalized Ceza verdi 3 ﺐ
ﺎﹶﻗﻋ
To punish, retaliate
Cezalandırmak, karşılık
vermek
4 ﺐ
ﻘ ﻌ ﻳ - ﺐ
ﻋ ﹶﻘ ﹶﺍ
Heels Ökçeler ﺏ
ﻋﻘﹶﺎ ﹺ ﹶﺍ
End Son, akıbet ﺒ ﹸﺔﻗﺎﻋ
Punishment Cezalandırma ﺏ
ﻋﻘﹶﺎ ﹴ
Final end Sonuç, akıbet ﻋﻘﹾﺒﹰﺎ
Steep path Sarp yokuş ﺒ ﹸﺔﻋ ﹶﻘ
After him Ardından ﻪ ﻘﹺﺒ ﻋ
End, consequence Sonuç, akıbet ﻰﻋ ﹾﻘﺒ
Heels Topuklar ﻲ ﺒﻘ ﻋ
That which follows Takip eden ﺐ
ﻌ ﱢﻘ ﻣ
Those who follow Takip edenler 2 ﺕ
ﺎﻌ ﱢﻘﺒ ﻣ
To tie knot, execute, contract Akdetmek, bağlamak 1 ﺪ ﻘ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﹶﻘ ﻋﻘﺪ
You (pl) executed Akdettiniz 2 ﻢ ﺗﻋﻘﱠﺪ
Knots Düğümler ﺪ ﻋ ﹶﻘ
Knot Düğüm ﺪ ﹲﺓ ﻋ ﹾﻘ
Contracts Akitler ﺩ ﻋﻘﹸﻮ
To slaughter Kesmek, boğazlamak 1 ﺮ ﻌ ﹸﻘ ﻳ - ﺮ ﻋ ﹶﻘ ﻋﻘﺮ
Barren Kısır ﺮ ﻗﺎﻋ
To understand, reason Anlamak, akletmek 1 ﻘ ﹸﻞ ﻌ ﻳ - ﻋ ﹶﻘ ﹶﻞ ﻋﻘﻞ
Barren, unsuccessful Kısır, sonuçsuz ﻢ ﻴﻘ ﻋ ﻋﻘﻢ
To worship devotedly Saygıyla ibadet etmek 1 ﻒ
ﻌ ﹸﻜ ﻳ - ﻒ
ﻋ ﹶﻜ ﻋﻜﻒ
Devoted Đtikâfa giren, saygı gösteren 1 ﻒ
ﻛ ﺎﻋ
Devoted ones
Đtikâfa girenler, saygı
gösterenler
1 ﲔ
ﻔ ﻛ ﺎ ﻋ- ﻛﻔﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﻋ
Prevented Alıkonulan 1 ﻌﻜﹸﻮﻓﹰﺎ ﻣ
Clinging substance, embrio Asılı olan, embriyo ﻋﹶﻠﻘﹶﺔ - ﻋﻠﹶﻖ ﻋﻠﻖ
99
Suspended Asılı 2 ﻌﱠﻠ ﹶﻘ ﹲﺔ ﻣ
To know Bilmek 1 ﻢ ﻌﹶﻠ ﻳ - ﻢ ﻠﻋ ﻋﻠﻢ
To teach Öğretmek 2 ﻢ ﻌﱢﻠ ﻳ - ﻢ ﻋﱠﻠ
To learn Öğrenmek 5 ﻢ ﻌﱠﻠ ﺘﻳ - ﻢ ﻌﱠﻠ ﺗ
Mountains Dağlar ﻼ ﹺﻡ
ﻋ ﹶ ﹶﺍ
He who knows better, knows
best
Daha iyi bilen, en iyi bilen ﻢ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ
Knower, that which knows Âlim, bilen 1 ﻢ ﻟﺎﻋ
Knowers, those who know Âlimler, bilenler ﲔ
ﻤ ﻟﺎ ﻋ- ﻮ ﹶﻥﻟﻤﺎﻋ
Worlds Dünyalar, alemler ﲔﺎﹶﻟﻤﻋ
All-knower Çok bilen ﻡ ﻼ
ﻋ ﱠ
Signs, landmarks Alametler, belirtiler ﺕ
ﺎﻼﻣﻋ
Knowledge Đlim ﻢ ﻋ ﹾﻠ
Knowers, those who know Alimler ﺎﺀﻋﹶﻠﻤ
All-knower Alim, bilen ﻢ ﻴﻋﻠ
Taught Öğretilen 4 ﻢ ﻌﱠﻠ ﻣ
Known Bilinen 1 ﻡ ﻌﻠﹸﻮ ﻣ
Known ones Bilinenler 1 ﺕ
ﺎﻌﻠﹸﻮﻣ ﻣ
To announce, make public Đlan etmek, açığa vurmak 4 ﻦ ﻠﻌ ﻳ - ﻦ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ ﻋﻠﻦ
Openly, publicly Açıkça ﻴ ﹰﺔﻼﹺﻧ
ﻋ ﹶ
To be high, overcome Üstün olmak, büyüklenmek 1 ﻌﻠﹸﻮ ﻳ - ﻼ
ﻋ ﹶ ﻋﻠﻮ
High, exalted Yüce, yüksek 5 ﺎﻟﹶﻰﺗﻌ
Come (imp, pl) Gelin 5 ﻦ ﻴﺎﹶﻟﺗﻌ - ﺍﺎﹶﻟﻮﺗﻌ
To dominate Üstün gelmek 10 ﻲﻌﻠ ﺘﺴ
ﻳ - ﻌﻠﹶﻲ ﺘﺳ ﺍ
Superior ones Üstün olanlar ﻮ ﹶﻥ ﻋﹶﻠ ﹶﺍ
Highest Daha yüksek, üstün ﻋﻠﹶﻰ ﹶﺍ
Arrogant Büyüklük taslayan ﺎ ﹴﻝﻋ
High, elevated Üstün ﻴﹰﺎﺎﻟﻋ
High, elevated Üstün ﺔ ﻴﻟﺎﻋ
Exalted ones Büyüklenen, yüksek ﲔ
ﻟﺎﻋ
Upside, high part Üstü, üst tarafı ﻲ ﻟﺎﻋ
100
Height, haughtiness Üstünlük iddiası ﻮﹰﺍ ﻋﹸﻠ
High, exalted Yüce ﻋﻠﹶﻰ
High, most high Yüksek, yüce ﻲ ﻠﻋ
Highest En yüce ﺎﻋ ﹾﻠﻴ
Illiyun Đlliyyun ﲔ
ﻴﻋﱢﻠ - ﻮ ﹶﻥﻋﱢﻠﻴ
Most high Çok yüce 6 ﺎ ﹺﻝﺘﻌﻣ
He intended Đstedi, taammüden yaptı 5 ﺕ
ﺪ ﻤ ﻌ ﺗ ﻋﻤﺪ
Pillar Direk ﺩ ﺎﻋﻤ - ﺪ ﻤ ﻋ
Intentionally Đsteyerek, taammüden 5 ﺍﻤﺪ ﻌ ﺘﻣ
To build Đmar etmek 1 ﺮ ﻤ ﻌ ﻳ - ﺮ ﻤ ﻋ ﻋﻤﺮ
To grant life Ömür vermek 2 ﺮ ﻤ ﻌ ﻳ - ﺮ ﻤ ﻋ
To make umrah, visit Kaaba Umre yaptı 8 ﺮ ﻤ ﺘﻌ ﻳ - ﺮ ﻤ ﺘﻋ ﺍ
To settle Yerleştirmek 10 ﺮ ﻤ ﻌ ﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﻤ ﻌ ﺘﺳ ﺍ
Maintenance Đmar, bakım ve onarım ﺭ ﹶﺓ ﺎﻋﻤ
Life, age Ömür, hayat ﺮ ﻤ ﻋ
Umrah Umre ﺮ ﹲﺓ ﻤ ﻋ
By your life Ömrüne andolsun ﻙ ﺮ ﻤ ﻋ
Who is given life Yaşatılan, ömür verilen 2 ﻤ ﹴﺮ ﻌ ﻣ
Built up Đmar edilmiş 1 ﻮ ﹺﺭﻌﻤ ﻣ
Deep Derin ﻴ ﹴﻖﻋﻤ ﻋﻤﻖ
To do, work, perform Çalışmak, yapmak, işlemek 1 ﻤ ﹸﻞ ﻌ ﻳ - ﻤ ﹶﻞ ﻋ ﻋﻤﻞ
Deeds, works, activities Đşler, ameller, faaliyetler 1 ﺎ ﹲﻝﻋﻤ ﹶﺍ
Doer, worker, performer Đş yapan, çalışan 1 ﻣ ﹲﻞ ﺎﻋ
Doer, worker, performer Đş yapan, çalışan 1 ﻣﹶﻠ ﹲﺔ ﺎﻋ
Doers, workers, performers Đş yapanlar, çalışanlar 1 ﲔ
ﻠﻣ ﺎ ﻋ- ﻣﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﻋ
Work, activity, deed Đş, amel, faaliyet 1 ﻤ ﹲﻞ ﻋ
Regarding deed Amel olarak, iş bakımından 1 ﻼ
ﻤ ﹰ ﻋ
Paternal uncles Amcalar ﺎ ﹺﻡﻋﻤ ﹶﺍ ﻋﻤﻢ
Paternal aunts Halalar ﺕ
ﺎﻋﻤ
Your paternal uncle Amcan ﻚ
ﻤ ﻋ
101
They wander blindly Şaşkınlık içinde gezinirler 1 ﻮ ﹶﻥﻤﻬ ﻌ ﻳ ﻋﻤﻪ
To become blind Kör olmak 1 ﻰﻌﻤ ﻳ - ﻲ ﻤ ﻋ ﻋﻤﻲ
Made blind, obscured Kör edildi, örtüldü 2 ﺖ
ﻴﻤ ﻋ
Blind Kör, âmâ ﻰﻋﻤ ﹶﺍ
Blind ones Körler ﻮ ﹶﻥﻋﻤ
Blindness Körlük ﻰﻋﻤ
Blind Kör ﻲ ﻤ ﻋ
Blindly Körlükle ﺎﻧﹰﺎﻤﻴ ﻋ
Blind ones Körler ﲔ
ﻤ ﻋ
Grape Üzüm ﺏ
ﺎ ﹴﻋﻨ ﹶﺍ- ﺐ
ﻨ ﹴﻋ ﻋﻨﺐ
To cause distress Sıkıntıya düşürmek 1 ﺖ
ﻨﻌ ﻳ - ﺖ
ﻋﹺﻨ ﻋﻨﺖ
To put someone into hardship Sıkıntıya sokmak, zorlamak 4 ﺖ
ﻌﹺﻨ ﻳ - ﺖ
ﻨﻋ ﹶﺍ
Distress Sıkıntı ﺖ
ﻨﻋ
With, near, by Katında ﺪ ﻨﻋ ﻋﻨﺪ
Stubborn Đnatçı, rakip ﺍﻋﻨﹺﻴﺪ - ﺪ ﻋﻨﹺﻴ
Neck Boyun ﻕ
ﺎ ﹺﻋﻨ ﹶﺍ- ﻖ ﻨﻋ ﻋﻨﻖ
Spider Örümcek ﺕ
ﻮ ﺒﻨ ﹶﻜﻋ ﻋﻨﻜﺐ
Humbled Boyun eğdi 1 ﺖ
ﻨﻋ ﻋﻨﻮ
To make covenant Ahit vermek, sözleşmek 1 ﺪ ﻬ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﹺﻬ ﻋﻬﺪ
To make covenant Sözleşmek, ahitleşmek 3 ﺪ ﻫ ﺎﻳﻌ - ﺪ ﻫ ﺎﻋ
Covenant, promise Ahid, söz 1 ﺪ ﻬ ﻋ
Colored wool Renkli yün ﻬ ﹺﻦ ﻋ ﻋﻬﻦ
Crookedness Eğrilik ﺝ
ﻮ ﹴ ﻋ ﻋﻮﺝ
To return Geri dönmek, iade etmek 1 ﺩ ﻮﻳﻌ - ﺩ ﺎﻋ ﻋﻮﺩ
To return, to give back Geri getirmek, geri vermek 4 ﺪ ﻴﻳﻌ - ﺩ ﺎﹶﺍﻋ
Those who return Geri dönenler 1 ﻭ ﹶﻥﺋﺪﺎﻋ
Festival Bayram ﻴﺪﹰﺍﻋ
Place of return Dönüş yeri 1 ﺩ ﺎﻣﻌ
To seek refuge Sığınmak 1 ﻮ ﹸﺫﻳﻌ - ﺎ ﹶﺫﻋ ﻋﻮﺫ
To give shelter Sığındırmak 4 ﻴ ﹸﺬﻳﻌ - ﺎ ﹶﺫﹶﺍﻋ
102
To seek refuge, to take
refuge
Sığınmak 10 ﻴ ﹸﺬﺘﻌﺴ
ﻳ - ﺎ ﹶﺫﺘﻌﺳ ﺍ
I seek refuge in Allah Allah’a sığınırım ﻪ ٰﺎ ﹶﺫ ﺍﻟﹼﻠﻣﻌ
Private parts, private times Avret yerleri, özel zamanlar ﺕ
ﺍﻮﺭ ﻋ ﻋﻮﺭ
Exposed Açıkta, avret ﺭ ﹲﺓ ﻮ ﻋ
Those who hinder Alıkoyanlar 2 ﲔ
ﻗﻮ ﻌ ﻣ ﻋﻮﻕ
To oppress Adaletsizlik yapmak 1 ﻮ ﹸﻝﻳﻌ - ﺎ ﹶﻝﻋ ﻋﻮﻝ
Year Yıl, sene ﻡ ﺎﻋ ﻋﻮﻡ
Two years Đki sene ﻴ ﹺﻦﻣ ﺎﻋ
To help Yardım etmek 4 ﲔ
ﻌ ﻳ - ﺎ ﹶﻥﹶﺍﻋ ﻋﻮﻥ
To help each other Yardımlaşmak 6 ﻭ ﹸﻥ ﺎﺘﻌﻳ - ﻭ ﹶﻥ ﺎﺗﻌ
To seek help Yardım istemek 10 ﲔ
ﻌ ﺘﺴ
ﻳ - ﺎ ﹶﻥﺘﻌﺳ ﺍ
Middle aged Orta yaşlı ﺍ ﹲﻥﻋﻮ
Whose help is sought Yardımına sığınılan 10 ﺎ ﹸﻥﺘﻌﺴ
ﻣ
To cause defect Ayıplı kılmak 1 ﺐ
ﻌﹺﻴ ﻳ- ﺏ
ﺎﻋ ﻋﻴﺐ
Caravan Kervan ﺮ ﻴﻋ ﻋﲑ
Life Hayat ﺸ ﹲﺔ
ﻴﻋ ﻋﻴﺶ
Livelihood Geçimlik ﺎﺷﹰﺎﻣﻌ
Livelihood Hayat ﺶ
ﺎﹺﻳﻣﻌ
Livelihood Geçim ﺸ ﹰﺔ
ﻴﻣﻌ
Needy, in need Fakir ﻼ
ﺋ ﹰﺎﻋ ﻋﻴﻞ
Poverty Fakirlik ﻴﹶﻠ ﹲﺔﻋ
Eye Göz ﻦ ﻴﻋ ﹶﺍ- ﻦ ﻴﻋ ﻋﲔ
Spring Pınar ﻴﻮ ﹲﻥﻋ - ﻦ ﻴﻋ
Large eyes Đri gözlü ﲔ
ﻋ
Water spring, flowing Su pınarı, akan ﻴ ﹴﻦﻌ ﻣ
To become tired Yorulmak 1 ﻲ ﻌ ﻳ - ﻲ ﻋ ﻋﻴﻲ
Those who stay behind Geride kalanlar ﻦ ﻏﹶﺎﹺﺑﺮﹺﻳ ﻏﱪ
Dust Toz ﺮ ﹲﺓ ﺒﹶﻏ
Mutual loss Aldanış 6 ﺑ ﹺﻦﺎﺗﻐ ﻏﱭ
Rubbish of dead leaves Çer-çöp ﹸﻏﺜﹶﺎ ًﺀ ﻏﺜﻮ
103
To leave Ayrılmak 3 ﺭ ﺩ ﺎﻳﻐ - ﺭ ﺩ ﻏﹶﺎ ﻏﺪﺭ
Abundant Bol ﺪﻗﹰﺎ ﹶﻏ ﻏﺪﻕ
To leave in the morning Sabahleyin ayrılmak 1 ﻭﻐﺪ ﻳ - ﻯﹶﻏﺪ ﻏﺪﻭ
Tomorrow Yarın ﺪ ﹶﻏ ﻏﺪﻭ
Meal Gıda, yemek ﺍﺀﹶﻏﺪ
Morning Sabah ﺓ ﺍﹶﻏﺪ
Morning, morning course Sabah, sabah esişi ﻭ ﺪ ﹸﻏ
To set Batmak 1 ﺏ
ﺮ ﻐ ﻳ - ﺏ
ﺮ ﹶﻏ ﻏﺮﺏ
Crow Karga ﺏ
ﺍ ﹺﹸﻏﺮ
Intensely black Kapkara ﺐ
ﺍﺑﹺﻴﹶﻏﺮ
Western Batıda ﺔ ﻴﺮﹺﺑ ﹶﻏ- ﻲ ﺮﹺﺑ ﹶﻏ
Setting Batma, batış ﺏ
ﻭ ﹺﹸﻏﺮ
Wests Batılar ﺏ
ﺎ ﹺﺭ ﹺﻣﻐ
West Batı ﺏ
ﻐ ﹺﺮ ﻣ
Two wests Đki batı ﻴ ﹺﻦﺑﻐ ﹺﺮ ﻣ
To deceive Aldatmak 1 ﺮ ﻐ ﻳ - ﺮ ﹶﻏ ﻏﺮﺭ
Deceiver Aldatan, aldatıcı ﺭ ﻭﹶﻏﺮ
Deception, delusion Aldanış ﺭ ﻭﹸﻏﺮ
He took a handful Avuçladı 8 ﻑ
ﺮ ﺘﺍ ﹾﻏ ﻏﺮﻑ
Chamber, palm, hollow Oda, avuç, yüksek yer ﺮﹶﻓ ﹰﺔ ﹸﻏ- ﻑ
ﺮ ﹸﻏ
Lofty dwellings Yüksek köşkler ﺕ
ﺮﻓﹶﺎ ﹸﻏ
To drown Suda boğmak 4 ﻕ
ﻐ ﹺﺮ ﻳ - ﻕ
ﺮ ﹶﺍ ﹾﻏ ﻏﺮﻕ
Drowning Boğma ﻕ
ﺮ ﹶﻏ
Violently Şiddetle ﻗﹰﺎﹶﻏﺮ
Who are drowned Batırılanlar, boğulanlar 4 ﲔ
ﻗﺮ ﻐ ﻣ - ﺮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﻐ ﻣ ﻏﺮﻕ
Those in debt Borçlular ﲔ
ﻣ ﻏﹶﺎ ﹺﺭ ﻏﺮﻡ
Inseparable, continuous Sargın, sürekli ﺍﻣﹰﺎﹶﻏﺮ
Loss, debt Borç, ziyan ﺮ ﹴﻡ ﻐ ﻣ
Those in debt, loss Borçlular, ziyanda olanlar 4 ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﻐ ﻣ
To stir up, incite desire Kışkırtmak, karıştırmak 4 ﻐﺮﹺﻱ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏﺮٰﻱ ﻏﺮﻭ
104
Yarn Đplik ﺰ ﹶﻝ ﹶﻏ ﻏﺰﻝ
Fighting Savaş ﻯﹸﻏﺰ ﻏﺰﻭ
Darkness Karanlık ﺳ ﹴﻖ ﻏﹶﺎ ﻏﺴﻖ
Cold, purulence Soğuk, irin ﻕ
ﺎﹶﻏﺴ
Darkness Karanlık ﺴ ﹺﻖ
ﹶﻏ
To wash Yıkamak 1 ﺴ ﹸﻞ
ِ ﻐ ﻳ - ﺴ ﹶﻞ
ﹶﻏ ﻏﺴﻞ
To wash oneself Yıkanmak 8 ﺴ ﹸﻞ
ِ ﺘﻐ ﻳ - ﺴ ﹶﻞ
ﺘﺍ ﹾﻏ
Purulence Đrin ﲔ
ﻠ ﹴﺴ
ﻏ
Means to be washed Yıkanılacak 8 ﺴ ﹲﻞ
ﺘﻐ ﻣ
To cover Örtmek 1 ﯽﻐﺸ ﻳ - ﻲ ﺸ
ﹶﻏ ﻏﺸﻮ
To cover Örtmek 2 ﯽﻐﺸ ﻳ - ﻰﹶﻏﺸ
To cover Örtmek, sarmak 4 ﻲﻐﺸ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏﺸٰﻲ
It covers Sarıp örter 5 ﺸﻰ
ﻐ ﺗ
To get covered up Bürünmek, örtünmek 10 ﻲﻐﺸ ﺘﺴ
ﻳ - ﻐﺸٰﻲ ﺘﺳ ﺍ
Overwhelming Kuşatan, saran ﻴ ﹲﺔﺷ ﻏﹶﺎ
Veil, cover Örtü ﻭ ﹲﺓ ﺎﻏﺸ
Covering Örtü ﺵ
ﺍ ﹴﹶﻏﻮ
Fainting Bayılan ﻲ ﺸ
ﻐ ﻣ
By force Zorla ﺎﺼﺒ
ﹶﻏ ﻏﺼﺐ
Choking Boğazı tıkayan ﺼ ﹲﺔ
ﹸﻏ ﻏﺼﺺ
To be angry Gazap etmek, kızmak 1 ﺐ
ﻀ
ﻐ ﻳ - ﺐ
ﻀ
ﹶﻏ ﻏﻀﺐ
Anger, wrath Gazap, kızgınlık 1 ﺐ
ﻀ
ﹶﻏ
Angry Kızgın, gazaplı ﺎ ﹶﻥﻀﺒ
ﹶﻏ
Angrily Öfkeli 3 ﺒﹰﺎﺎﺿﻣﻐ
Earned anger Gazaba uğramış 1 ﺏ
ﻮ ﹺﻐﻀ ﻣ
To lower Đndirmek 1 ﺾ
ﻐ ﻳ - ﺾ
ﹶﻏ ﻏﻀﺾ
To make dark Karartmak 4 ﺶ
ﻄ ﻐ ﻳ - ﺶ
ﹶﺍ ﹾﻏ ﹶﻄ ﻏﻄﺶ
Cover Örtü ﻏﻄﹶﺎ ٍﺀ ﻏﻄﻮ
To forgive Bağışlamak 1 ﺮ ﻔ ﻐ ﻳ - ﺮ ﹶﻏ ﹶﻔ ﻏﻔﺮ
To ask forgiveness Bağışlanma dilemek 10 ﺮ ﻔ ﻐ ﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﻐ ﹶﻔ ﺘﺳ ﺍ
105
Asking for forgiveness Đstiğfar, bağışlanma dileme 10 ﺭ ﻐﻔﹶﺎ ﺘﺳ ﺍ
That which forgives Bağışlayan 1 ﻓ ﹺﺮﻏﹶﺎ
Those who forgive Bağışlayanlar 1 ﻦ ﻓﺮﹺﻳﻏﹶﺎ
Oft-forgiving Çok bağışlayan ﺭ ﹶﻏﻔﱠﺎ
Forgiveness Bağışlama ﺍﻥﹸﻏ ﹾﻔﺮ
Oft-forgiving Çok bağışlayan ﺭ ﹶﻏﻔﹸﻮ
Those who ask forgiveness Bağışlanma dileyenler 10 ﻦ ﻔﺮﹺﻳ ﻐ ﺘﺴ
ﻣ
Forgiveness Mağfiret, bağışlanma 1 ﺮﹲﺓ ﻔ ﻐ ﻣ
To become unaware,
heedless
Gafil olmak 1 ﻐ ﹸﻔ ﹸﻞ ﻳ - ﹶﻏ ﹶﻔ ﹶﻞ ﻏﻔﻞ
To make someone neglectful Gaflete düşürmek 4 ﻔ ﹸﻞ ﻐ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏ ﹶﻔ ﹶﻞ
Heedless, unaware Gafil 1 ﻓ ﹲﻞﻏﹶﺎ
Unaware ones (fm) Gafiller (dş) 1 ﺕ
ﻓﻠﹶﺎﻏﹶﺎ
Unaware ones Gafiller 1 ﲔ
ﻠﻓ ﻏﹶﺎ- ﻓﻠﹸﻮ ﹶﻥﻏﹶﺎ
Heedlessness, neglect Gaflet ﺔ ﹶﻏ ﹾﻔﹶﻠ
To defeat Yenmek, galip gelmek 1 ﺐ
ﻠﻐ ﻳ - ﺐ
ﹶﻏﹶﻠ ﻏﻠﺐ
Victorious Galip 1 ﺐ
ﻟﻏﹶﺎ
Victorious ones Galipler 1 ﲔ
ﻟﹺﺒ ﻏﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﻟﺒﻏﹶﺎ
Thick foliage Đri, gür ﹸﻏﻠﹾﺒﹰﺎ
Their defeat Onların yenilgisi ﻢ ﹶﻏﹶﻠﹺﺒ ﹺﻬ
Defeated Mağlup, yenilmiş 1 ﺏ
ﻐﻠﹸﻮ ﻣ
To become thick Sert olmak 1 ﻆ
ﻐﹸﻠ ﹸ ﻳ - ﻆ
ﹶﻏﹸﻠ ﹶ ﻏﻠﻆ
To become thick Kalınlaşmak 10 ﻆ
ﻠ ﹸﻐ ﺘﺴ
ﻳ - ﻆ
ﻐﹶﻠ ﹶ ﺘﺳ ﺍ
Strong, severe, harsh Katı, ağır, zor, sert ﻅ
ﻏﻠﹶﺎ ﹲ
Harshness Sertlik ﻏ ﹾﻠ ﹶﻈ ﹰﺔ
Strong, severe, harsh Ağır, zor, sert, katı ﻆ
ﻴ ﹲﹶﻏﻠ
Wrapped Kılıflı ﻒ
ﹸﻏ ﹾﻠ ﻏﻠﻒ
She closed Kapattı 2 ﺖ
ﹶﻏﱠﻠ ﹶﻘ ﻏﻠﻖ
To defraud, shackle Hıyanet etmek, zincirlemek 1 ﻐ ﱡﻞ ﻳ - ﹶﻏ ﱠﻞ ﻏﻠﻞ
Fetters, shackles, yokes
Kelepçeler, halkalar,
bukağılar
ﻼ ﹸﻝ
ﹶﺍ ﹾﻏ ﹶ
Malice, rancor Kin ﻏ ﱟﻞ
106
Chained, tied Bağlı, asılı ﻐﻠﹸﻮﹶﻟ ﹲﺔ ﻣ
Son, boy Oğlan çocuk ﻡ ﻼ
ﹸﻏ ﹶ ﻏﻠﻢ
Youths Gençler ﺎ ﹲﻥﻏ ﹾﻠﻤ
That you (pl) commit excess Aşırı gitmeniz 1 ﻐﻠﹸﻮﺍ ﺗ ﻏﻠﻮ
To boil Kaynamak 1 ﻐﻠﹸﻮ ﻳ - ﹶﻏﻠﹶﻰ ﻏﻠﻲ
Boiling Kaynama ﹶﻏ ﹾﻠ ﹺﻰ
Agonies Acılar, ızdıraplar ﺕ
ﺍﻤﺮ ﹶﻏ ﻏﻤﺮ
Confusion Gaflet, dalgınlık ﺓ ﺮ ﻤ ﹶﻏ
To wink at each other Kaş-göz işareti yapmak 6 ﺰ ﻣ ﺎﺘﻐﻳ - ﺰ ﻣ ﺎﺗﻐ ﻏﻤﺰ
To close eyes on something,
disdain
Gözünü yummak, tenezzül
etmemek
4 ﺾ
ﻤ ﻐ ﻳ - ﺾ
ﻤ ﹶﺍ ﹾﻏ ﻏﻤﺾ
Distress Gam ﻢ ﹶﻏ ﻏﻤﻢ
Clouds Bulutlar ﻡ ﺎﹶﻏﻤ
Doubt Şüphe ﻤ ﹰﺔ ﹸﻏ
To get spoils of war Ganimet almak 1 ﻢ ﻨﻐ ﻳ - ﻢ ﹶﻏﹺﻨ ﻏﻨﻢ
Sheep Koyun ﻢ ﻨﹶﻏ
Booties, spoils Ganimetler ﻢ ﺎﹺﻧﻣﻐ
To live, prosper Yaşamak, zenginleşmek 1 ﻨﻰﻐ ﻳ - ﻲ ﹶﻏﹺﻨ ﻏﲏ
To make rich, avail, save
Zenginleştirmek, kurtarmak,
fayda vermek
4 ﻐﻨﹺﻲ ﻳ - ﻰﹶﺍ ﹾﻏﻨ
To do without, be rich, disdain
Kendini yeterli görmek,
zengin olmak, kaçınmak
10 ﻐﻨﹺﻲ ﺘﺴ
ﻳ - ﻐﻨٰﻲ ﺘﺳ ﺍ
Rich ones, those free from
want
Zenginler ﺎ ُﺀﹶﺍ ﹾﻏﹺﻨﻴ
Self-sufficient, rich Zengin, ihtiyaçsız, bağımsız ﻰ ﹶﻏﹺﻨ
Those who avail, avert Bertaraf edenler 4 ﻮ ﹶﻥﻐﻨ ﻣ
Cave Mağara ﺭ ﻏﹶﺎ ﻏﻮﺭ
Sunken Suyu çekilen ﺭﹰﺍﹶﻏﻮ
Caves Mağaralar ﺕ
ﺍﺎﺭﻣﻐ
They dive Dalgıçlık yaparlar 1 ﻮ ﹶﻥﻮﺻﻳﻐ ﻏﻮﺹ
Diver Dalgıç, dalan ﺹ
ﺍ ﹴﹶﻏﻮ
Toilet Hela, tuvalet ﻂ
ﺋﻏﹶﺎ ﻏﻮﻁ
Bad effect Aklı giderme ﻮ ﹲﻝ ﹶﻏ ﻏﻮﻝ
107
Erred, went astray Aldanmak, azmak 1 ﻯﻐﻮ ﻳ - ﹶﻏﻮٰﻯ ﻏﻮﻱ
To cause someone to go
astray
Azdırmak, saptırmak 4 ﻐﻮﹺﻱ ﻳ - ﹶﺍ ﹾﻏﻮٰﻱ
Deviators Azgınlar 1 ﻦ ﻏﹶﺎﻭﹺﻳ- ﻭ ﹶﻥﻏﹶﺎﻭ
Deviator Azgın ﻱ
ﹶﻏ ﹺﻮ
Evil, error Sapıklık, hata, kötülük ﻲ ﹶﻏ
To backbite Gıybet etmek 8 ﺏ
ﺎﻐﺘ ﻳ - ﺏ
ﺎﺍ ﹾﻏﺘ ﻏﻴﺐ
Unseen Görünmeyen, saklı ﺔ ﺒﺋﻏﹶﺎ
Unseen ones Görünmeyenler, saklılar ﲔ
ﺋﹺﺒﻏﹶﺎ
Bottom Dip ﺖﺎﺑﹶﻏﻴ
Unseen Görünmeyen, gayb ﺐ
ﻴﹶﻏ
Unseen ones Gaybler ﺏ
ﻮ ﹺﹸﻏﻴ
To provide help, water Yardım sağlamak, sulamak 4 ﺙ
ﺎ ﹸﻳﻐ - ﺙ
ﹶﺍﻏﹶﺎ ﹶ ﻏﻴﺚ
To cry for aid, ask for help Yardım istemek 10 ﺚ
ﻴ ﹸﺘﻐﺴ
ﻳ - ﺙ
ﺎ ﹶﺘﻐﺳ ﺍ
Rain Yağmur ﺚ
ﻴﹶﻏ
He changes Değiştirir 2 ﺮ ﻴﻐ ﻳ ﻏﲑ
That it changes Bozulması, değişmesi 5 ﺮ ﻴﻐ ﺘﻳ
Other than, not Değil, başka ﺮ ﻴﹶﻏ
Who changes Değiştiren 2 ﺮﹰﺍﻐﻴ ﻣ
Those who charge Baskın yapanlar 4 ﺕ
ﺍﻐﲑ ﻣ
Subsided Çekildi 1 ﺾ
ﻴﻏ ﻏﻴﺾ
They decrease Eksiltir 1 ﺾ
ﻴﺗﻐ
It enrages Öfkelendirir 1 ﻆ
ﻴ ﹸﻳﻐ ﻏﻴﻆ
Raging Öfkelenme 5 ﻈﹰﺎﻐﻴ ﺗ
Those who are angered Kin besleyenler, öfkelenenler 1 ﺋﻈﹸﻮ ﹶﻥﻏﹶﺎ
Rage, anger Kızgınlık, öfke 1 ﻆ
ﻴ ﹲﹶﻏ
Heart, bosom Kalp, sine ﺪ ﹰﺓ ﺌ ﹶﺍ ﹾﻓ- ﺩ ﺍﹸﻓﺆ ﻓﺄﺩ
Group, company Topluluk ﻓﹶﺌ ﹲﺔ ﻓﺄﻱ
That you do not stop Durmaman 1 ﺘﹸﺎﺗ ﹾﻔ ﻓﺘﺄ
To open, give victory Açmak, zafer vermek 1 ﺢ ﺘﻳ ﹾﻔ - ﺢ ﺘﹶﻓ ﻓﺘﺢ
They are opened Açılır 2 ﺢ ﺘﺗ ﹶﻔ
108
To ask for victory Zafer istemek 10 ﺢ ﺘﺘ ﹾﻔﺴ
ﻳ - ﺢ ﺘﺘ ﹾﻔﺳ ﺍ
Those who open Açanlar 1 ﲔ
ﺤ
ﺗﻓﹶﺎ
That which opens Açan, açıcı ﺡ
ﺎﹶﻓﺘ
Victory Fetih, zafer 1 ﺢ ﺘﹶﻓ
Keys Anahtarlar ﺢ ﺗﻣﻔﹶﺎ
Opened Açılmış 2 ﺤ ﹰﺔ
ﺘﻣ ﹶﻔ
They slacken Gevşerler 1 ﻭ ﹶﻥﺘﺮﻳ ﹾﻔ ﻓﺘﺮ
It is slackened Gevşetilir 2 ﺮ ﺘﻳ ﹶﻔ
Interval Devir, dönem ﺓ ﺮ ﺘﹶﻓ
We separated Ayırdık 1 ﺎﺘ ﹾﻘﻨﹶﻓ ﻓﺘﻖ
Hair on a date seed Hurma çekirdeğinin lifi ﻼ
ﻴ ﹰﹶﻓﺘ ﻓﺘﻞ
To test, try, persecute
Denemek, sınamak,
zorlamak
1 ﻦ ﺘﻳ ﹾﻔ - ﻦ ﺘﹶﻓ ﻓﱳ
Those who put into trial Fitneye düşürenler 1 ﲔ
ﺗﹺﻨﻓﹶﺎ
Test, trial Đmtihan, deneme, fitne 1 ﻨ ﹲﺔﺘﻓ
Trial, test Đmtihan, deneme 1 ﻮﻧﹰﺎﹸﻓﺘ
Afflicted one, mad Fitnelenmiş, delirmiş 1 ﻮ ﹸﻥﻣ ﹾﻔﺘ
To give legal opinion, decree
Fetva vermek, hüküm
vermek
4 ﻲﻳ ﹾﻔﺘ - ﹶﺍ ﹾﻓﺘٰﻲ ﻓﱵ
To ask for an judgment Fetva istemek 10 ﻲﺘ ﹾﻔﺘﺴ
ﻳ - ﺘ ﹾﻔﺘٰﻲﺳ ﺍ
Young man, servant Delikanlı, yardımcı ﺎﹶﻓﺘ
Youth, young Genç ﻰﹶﻓﺘ
Young girls, maid servants Genç kızlar, hizmetçiler ﺕ
ﺎﺘﻴﹶﻓ
Young men Gençler ﺎ ﹶﻥﺘﻴﹶﻓ
His men servants Gençleri, hizmetçileri ﻪ ﺎﹺﻧﺘﻴﻓ
Youths, young men Gençler ﻴ ﹲﺔﺘﻓ
Broadness, broad way Genişlik ﺞ ﹶﻓ ﻓﺠﺞ
Broad, wide Geniş ﺎﺟﹰﺎﻓﺠ
To cleave, make flow, give lie Yarmak, akıtmak, yalanlamak 1 ﺮ ﺠ
ﻳ ﹾﻔ - ﺮ ﺠ
ﹶﻓ ﻓﺠﺮ
That you cause to flow Fışkırtmak, akıtmak 2 ﺮ ﺠ
ﻳ ﹶﻔ - ﺭﺠﺮ
ﹶﻓ
To gush forth Fışkırmak 5 ﺮ ﺠ
ﺘ ﹶﻔﻳ
To gush forth Yarılmak, fışkırmak 7 ﺮ ﺠ
ﻨ ﹶﻔ ﹺﻳ - ﺮ ﺠ
ﻧ ﹶﻔﺍ
109
Flowing, gushing forth Fışkırma, yarılma 2 ﺗ ﹾﻔﺠﹺﲑﹰﺍ
Wicked Facir, ahlaksız 1 ﺍﻓﹶﺎ ﹺﺟﺮ
Wicked ones Facirler, günahkarlar ﺭ ﺎﹸﻓﺠ
Dawn Fecir ﺠ ﹺﺮ
ﹶﻓ
Wicked ones Facirler, günahkarlar ﺮ ﹸﺓ ﺠ
ﹶﻓ
Wickedness Kötülük ﺭ ﻮﹸﻓﺠ
Open space Geniş yer ﺓ ﻮ ﺠ
ﹶﻓ ﻓﺠﻮ
Immorality Çirkinlik, ahlaksızlık ﺸ ﹰﺔ
ﺣ ﻓﹶﺎ ﻓﺤﺶ
Immoral Ahlaksız, fuhuş ﺎﺀﺤﺸ
ﹶﻓ
Immoralities Ahlaksızlıklar ﺶ
ﺣ ﺍﹶﻓﻮ
Boasting Öğünme 6 ﺮ ﺧ ﺗﻔﹶﺎ ﻓﺨﺮ
Pottery, baked clay Pişmiş çamur ﺎ ﹺﺭﹶﻓﺨ
Boastful Övünen ﺭ ﻮﹶﻓﺨ
We ransomed him Ona fidye verdik 1 ﻩ ﺎﻳﻨﺪ ﹶﻓ ﻓﺪﻱ
You (pl) ransom them Onlarla fidyeleşirsiniz 3 ﻢ ﻫ ﻭﺗﻔﹶﺎﺩ
To pay ransom Fidye vermek 8 ﻱﺘﺪﻳ ﹾﻔ - ﻯﺘﺪﺍ ﹾﻓ
Ransom Fidye ﺍﺀﻓﺪ
Ransom Fidye ﻳ ﹲﺔﺪ ﹶﻓ
Sweet Tatlı su ﺕ
ﺍﹸﻓﺮ ﻓﺮﺕ
Dung Fışkı ﺙ
ﺮ ﹶﻓ ﻓﺮﺙ
Is cleft asunder Yarıldı 1 ﺖ
ﺟ ﹸﻓ ﹺﺮ ﻓﺮﺝ
Private parts, chastity Edep yeri, ırz, namus ﻭﺝ ﹸﻓﺮ- ﺝ
ﺮ ﹶﻓ
Rifts Çatlak ﻭﺝﹸﻓﺮ
To rejoice Sevinmek 1 ﺡ
ﺮ ﻳ ﹾﻔ - ﺡ
ﹶﻓ ﹺﺮ ﻓﺮﺡ
Rejoicing Sevinçli ﺡ
ﹶﻓ ﹺﺮ
Those who rejoice Sevinenler ﲔ
ﺣ ﹶﻓ ﹺﺮ- ﻮ ﹶﻥﹶﻓ ﹺﺮﺣ
Alone Tek başına ﻯﺍﺩﹸﻓﺮ ﻓﺮﺩ
Alone Tek başına ﺩﹰﺍﹶﻓﺮ
To flee Kaçmak, firar etmek 1 ﺮ ﻔ ﻳ - ﺮ ﹶﻓ ﻓﺮﺭ
Fleeing Kaçış ﺭ ﺍﻓﺮ
110
Place of fleeing Kaçacak yer ﺮ ﻣ ﹶﻔ
We spread Döşedik 1 ﺎﺷﻨ ﺮ ﹶﻓ ﻓﺮﺵ
Moths Pervaneler ﺵ
ﺍ ﹺﹶﻓﺮ
Couch, mattress Yayılan, yatak ﺍﺷﹰﺎﻓﺮ
Mattresses, couches Döşekler ﺵ
ﺮ ﹴ ﹸﻓ
Spread Sergi, yaygı ﺷﹰﺎﹶﻓﺮ
To ordain, make obligatory Farz kılmak, vazife kılmak 1 ﺽ
ﻳ ﹾﻔ ﹺﺮ - ﺽ
ﺮ ﹶﻓ ﻓﺮﺽ
Old Yaşlı ﺽ
ﻓﹶﺎ ﹺﺭ
Obligation Görev, mehir ﻀ ﹰﺔ
ﹶﻓﺮﹺﻳ
Appointed, obligatory Farz kılınmış 1 ﻭﺿﹰﺎﻣ ﹾﻔﺮ
That he exceeds Aşırı davranması 1 ﻁ
ﺮ ﹶ ﻳ ﹾﻔ ﻓﺮﻁ
Excess Aşırılık ﻃﹰﺎﹸﻓﺮ
To neglect Đhmal etmek 2 ﻁ
ﺮ ﹸ ﻳ ﹶﻔ - ﻁ
ﺮ ﹶ ﹶﻓ
Those sent before,
abandoned
Önde gidenler, terk edilenler 4 ﺮﻃﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ ﹾﻔ
Branch Dal ﻉ
ﺮ ﹶﻓ ﻓﺮﻉ
To finish, become free Bitirmek, boş kalmak 1 ﻍ
ﺮ ﹸ ﻳ ﹾﻔ – ﻍ
ﺮ ﹶ ﹶﻓ ﻓﺮﻍ
To pour down, empty
Dökmek, yağdırmak,
boşaltmak
4 ﻍ
ﻳ ﹾﻔ ﹺﺮ ﹸ - ﻍ
ﺮ ﹶ ﹶﺍ ﹾﻓ
Empty Boş ﻓﹶﺎﺭﹺﻏﹰﺎ
To separate Ayırmak 1 ﻕ
ﺮ ﻳ ﹾﻔ - ﻕ
ﺮ ﹶﻓ ﻓﺮﻕ
To separate, divide Ayırmak, bölmek 2 ﻕ
ﺮ ﻳ ﹶﻔ - ﻕ
ﺮ ﹶﻓ
To become divided Ayrılığa düşmek 5 ﻕ
ﺮ ﺘ ﹶﻔﻳ - ﻕ
ﺮ ﺗ ﹶﻔ
Division Ayrılık ﺗ ﹾﻔﺮﹺﻳﻘﹰﺎ
Those who separate Ayıranlar, seçenler ﺕ
ﻓﹶﺎ ﹺﺭﻗﹶﺎ
Separation Ayrılık ﻕ
ﺍﻓﺮ
Part Parça ﻕ
ﺮ ﹴ ﻓ
Separation Ayırma ﻗﹰﺎﹶﻓﺮ
That which separates right
from wrong
Doğruyu yanlışı ayırt eden ﺮﻗﹶﺎ ﹲﻥ ﹸﻓ
Group, sect Fırka, grup ﺔ ﺮﹶﻗ ﻓ
Group, sect Bölük, grup, fırka ﻖ ﹶﻓﺮﹺﻳ
Different Ayrı, farklı 5 ﺔ ﺮﹶﻗ ﺘ ﹶﻔﻣ
111
Different Ayrı, farklı (çğ) 5 ﺮﻗﹸﻮ ﹶﻥ ﺘ ﹶﻔﻣ
Skillfully Ustalıkla ﲔ
ﻫ ﻓﹶﺎ ﹺﺭ ﻓﺮﻩ
To fabricate, slander, forge Uydurmak, iftira etmek 8 ﺘﺮﹺﻱﻳ ﹾﻔ - ﻯﺘﺮﺍ ﹾﻓ ﻓﺮﻱ
Libel, fabrication, slander Đftira, uydurma 8 ﺍ ًﺀﺘﺮﺍ ﹾﻓ
Amazing thing Çirkin, tuhaf ﻳﹰﺎﹶﻓ ﹺﺮ
Fabricator, inventor Uyduran, iftira eden 8 ﺘ ﹴﺮﻣ ﹾﻔ
Fabricators, inventors Uyduranlar, iftira edenler 8 ﻦ ﺘﺮﹺﻳﻣ ﹾﻔ - ﻭ ﹶﻥﺘﺮﻣ ﹾﻔ
Fabricated, invented Uydurulmuş 8 ﻯﺘﺮﻣ ﹾﻔ
Fabricated things Uydurulanlar 8 ﺕ
ﺎﺮﻳ ﺘﻣ ﹾﻔ
To remove, expel, provoke
Çıkarmak, yerinden
oynatmak
10 ﺰ ﻔ ﺘﺴ
ﻳ - ﺰ ﺘ ﹶﻔﺳ ﺍ ﻓﺰﺯ
To fear Korkmak 1 ﻉ
ﺰ ﻳ ﹾﻔ - ﻉ
ﹶﻓ ﹺﺰ ﻓﺰﻉ
Fear is removed Korkusu giderildi 2 ﻉ
ﺰ ﹸﻓ
Terror, fear Korku 1 ﻉ
ﺰ ﹶﻓ
To make room Yer açmak 1 ﺢ ﺴ
ﻳ ﹾﻔ - ﺢ ﺴ
ﹶﻓ ﻓﺴﺢ
Make room (imp, pl) Yer açın, genişleyin 5 ﻮﹾﺍﺴﺤ
ﺗ ﹶﻔ
To corrupt, become corrupted Bozulmak 1 ﺪ ﺴ
ِ ﻳ ﹾﻔ - ﺪ ﺴ
ﹶﻓ ﻓﺴﺪ
To spoil, corrupt Đfsad etmek, bozmak 4 ﺪ ﺴ
ِ ﻳ ﹾﻔ - ﺪ ﺴ
ﹶﺍ ﹾﻓ
Corruption Bozgunculuk, fesat ﺩ ﺎﹶﻓﺴ
Corrupter Đfsad eden, bozan 4 ﺪ ﺴ
ِ ﻣ ﹾﻔ
Corrupters Đfsad edenler, bozanlar 4 ﻦ ﻳﺴﺪ
ِ ﻣ ﹾﻔ - ﻭ ﹶﻥﺴﺪ
ِ ﻣ ﹾﻔ
Explanation, interpretation Tefsir, açıklama 2 ﺍﻴﺮﺴ
ِ ﺗ ﹾﻔ ﻓﺴﺮ
To disobey, sin Günah işlemek, isyan etmek 1 ﻖ ﺴ
ﻳ ﹾﻔ - ﻖ ﺴ
ﹶﻓ ﻓﺴﻖ
Disobedient Yoldan çıkan, fasık 1 ﻖ ﺳ ﻓﹶﺎ
Disobedient ones Fasıklar 1 ﲔ
ﻘ ﺳ ﻓﹶﺎ- ﺳﻘﹸﻮ ﹶﻥ ﻓﹶﺎ
Disobedience,sin Yoldan çıkma, günah ﻖ ﺴ
ﻓ
Sins Günahlar ﻕ
ﻮﹸﻓﺴ
To lose courage, lose heart
Çözülmek, cesaretini
kaybetmek
1 ﺸ ﹸﻞ
ﻳ ﹾﻔ - ﺸ ﹶﻞ
ﹶﻓ ﻓﺸﻞ
More eloquent Daha fasih, güzel konuşan ﺢ ﺼ
ﹶﺍ ﹾﻓ ﻓﺼﺢ
To separate, decide Ayırmak, ayrılmak 1 ﺼ ﹸﻞ
ﻳ ﹾﻔ - ﺼ ﹶﻞ
ﹶﻓ ﻓﺼﻞ
To explain in detail Detaylı olarak açıklamak 2 ﺼ ﹸﻞ
ﻳ ﹶﻔ ﺼ ﹶﻞ
ﹶﻓ
112
Explanation, detail Tafsil, açıklama 2 ﻴ ﹶﻞﺗ ﹾﻔﺼ
Those who separate, decide Ayıranlar, ayırt edenler 1 ﲔ
ﻠﺻ
ﻓﹶﺎ
Separation, weaning Ayırma, sütten kesme ﺎ ﹲﻝﻓﺼ
Separation, judgement Ayırma, hüküm ﻞﹶﻓﺼ
Family Aile ﻠﺔﻴﹶﻓﺼ
Explained in detail Açıklanmış 2 ﻼ
ﺼﹰ
ﻣ ﹶﻔ
Explained in detail (fm, pl) Açıklanmış olanlar (dş) 2 ﺕ
ﻼ
ﺼﹶ
ﻣ ﹶﻔ
Breaking Kopma 7 ﻡ ﺎﻔﺼ ﻧﺍ ﻓﺼﻢ
That you (pl) shame me Beni utandırmanız 1 ﻥ ﻮﻀﺤ
ﺗ ﹾﻔ ﻓﻀﺢ
To disperse, rush Dağılmak, akın etmek 7 ﺾ
ﻨ ﹶﻔﻳ - ﺾ
ﻧ ﹶﻔﺍ ﻓﻀﺾ
Silver Gümüş ﺔ ﻀ
ﻓ
To grant favor, prefer Nimet vermek, tercih etmek 2 ﻀ ﹸﻞ
ﻳ ﹶﻔ - ﻀ ﹶﻞ
ﹶﻓ ﻓﻀﻞ
That he asserts superiority Üstünlük taslaması 5 ﻀ ﹶﻞ
ﺘ ﹶﻔﻳ
Excellence, preference Faziletlilik, lutfetme 2 ﻼ
ﻴ ﹰﺗ ﹾﻔﻀ
Grace, bounty Fazl, ihsan, lütuf 1 ﻀ ﹲﻞ
ﹶﻓ
Have sexual intercourse Cinsi temas etmek 4 ﺎﻯﹶﺍ ﹾﻓﻀ ﻓﻀﻮ
To create, split Yaratmak, yarmak 1 ﺮ ﻳ ﹾﻔ ﹸﻄ - ﺮ ﹶﻓ ﹶﻄ ﻓﻄﺮ
They (fm) break up, split Çatlarlar (dş) 5 ﺮ ﹶﻥ ﺘ ﹶﻔ ﱠﻄﻳ
To cleave asunder Yarılmak 7 ﺮ ﻄ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻔ ﹶﻄﺍ
Creator, splitter Yaratıcı, yaran 1 ﺮ ﻃ ﻓﹶﺎ
Creation Yaratış ﺮ ﹶﺓ ﻓ ﹾﻄ
Flaw, crack Çatlak ﹸﻓﻄﹸﻮ ﹴﺭ
Splitting, breaking Yarılan, çatlayan 7 ﺮ ﻄ ﻨ ﹶﻔﻣ
Rude Sert, kaba ﹶﻓ ﹼﻈﹰﺎ ﻓﻈﻆ
To do Yapmak 1 ﻌ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻔ - ﻌ ﹶﻞ ﹶﻓ ﻓﻌﻞ
Doer Yapan 1 ﻋ ﹲﻞ ﻓﹶﺎ
Doers Yapanlar 1 ﲔ
ﻠﻋ ﻓﹶﺎ- ﻋﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﻓﹶﺎ
Doer Yapan, çok ve kuvvetli yapan ﺎ ﹲﻝﹶﻓﻌ
Action, deed, verb Fiil, iş 1 ﻌ ﹲﻞ ﻓ
Your deed Senin yaptığın ﻚ
ﺘﻌﹶﻠ ﹶﻓ
113
Done, executed Yapılan 1 ﻮ ﹰﻻﻣ ﹾﻔﻌ
To miss, lose Kaybetmek 1 ﺪ ﻘ ﻳ ﹾﻔ - ﺪ ﹶﻓ ﹶﻘ ﻓﻘﺪ
He inspected Teftiş etti 5 ﺪ ﺗ ﹶﻔ ﱠﻘ
Back breaking Bel kıran ﺮﹲﺓ ﻗﻓﹶﺎ ﻓﻘﺮ
Poverty Fakirlik ﺮ ﹶﻓ ﹾﻘ
Poor Fakir ﺍﺀ ﹸﻓ ﹶﻘﺮ- ﲑ ﻘ ﹶﻓ
Bright yellow Parlak sarı ﻊ ﻗﻓﹶﺎ ﻓﻘﻊ
To understand Anlamak 1 ﻪ ﻳ ﹾﻔ ﹶﻘ - ﻪ ﹶﻓ ﹶﻘ ﻓﻘﻪ
That they understand well Đyice anlamaları 5 ﻮﹾﺍﺘ ﹶﻔ ﱠﻘﻬﻳ
To ponder Düşünmek 2 ﺮ ﻳ ﹶﻔ ﱢﻜ - ﺮ ﹶﻓ ﱠﻜ ﻓﻜﺮ
To think deeply, ponder Düşünmek, tefekkür etmek 5 ﺮ ﺘ ﹶﻔ ﱠﻜﻳ - ﺮ ﺗ ﹶﻔ ﱠﻜ
Freeing Serbest bırakma, çözme 1 ﻚ
ﹶﻓ ﻓﻜﻚ
Abandoned ones Ayrılanlar 7 ﲔ
ﻨ ﹶﻔ ﱢﻜﻣ
You (pl) wonder Şaşarsınız 5 ﻮ ﹶﻥﺗ ﹶﻔ ﱠﻜﻬ ﻓﻜﻪ
Fruit Meyve ﻬ ﹲﺔ ﻛ ﻓﹶﺎ
Those who amuse Zevk edenler, eğlenenler ﲔ
ﻛ ﹺﻬ ﻓﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﻛﻬ ﻓﹶﺎ
Those who amuse Zevk edenler, eğlenenler ﲔ
ﻜ ﹺﻬ ﹶﻓ
Fruits Meyveler, yemişler ﻪ ﻛ ﺍﹶﻓﻮ
To be successful, be saved Başarmak, kurtulmak 4 ﺢ ﻠﻳ ﹾﻔ - ﺢ ﹶﺍ ﹾﻓﹶﻠ ﻓﻠﺢ
Successful ones
Başarılı olanlar, kurtuluşa
erenler
4 ﲔ
ﺤ
ﻠﻣ ﹾﻔ - ﻮ ﹶﻥﻠﺤﻣ ﹾﻔ
To split, Yarılmak 7 ﻖ ﻠﻨ ﹶﻔﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻔﹶﻠﺍ ﻓﻠﻖ
That which parts, cleaves Yaran 1 ﻖ ﻟﻓﹶﺎ
Dawn Şafak ﹶﻓﹶﻠ ﹺﻖ
Orbit Yörünge ﹶﻓﻠﹶﻚ ﻓﻠﻚ
Ship Gemi ﹸﻓﻠﹾﻚ
That person Filan kişi ﺎﹸﻓﻠﹶﺎﻧ ﻓﻠﻦ
That you (pl) think me weak
in mind
Beni aklen zayıf görmeniz 2 ﻥ ﻭﻨﺪﺗ ﹶﻔ ﻓﻨﺪ
Branches Dallar ﻥ ﺎﹶﺍ ﹾﻓﻨ ﻓﻨﻦ
That which perishes Fani 1 ﻥ ﻓﹶﺎ ﻓﲏ
He made him understand Anlamasını sağladı 2 ﻢ ﻬ ﹶﻓ ﻓﻬﻢ
114
It escaped Kaçtı 1 ﺕ
ﻓﹶﺎ ﻓﻮﺕ
Fault Aykırılık, uygunsuzluk 6 ﺕ
ﻭ ﺗﻔﹶﺎ
Escape Kaçma ﺕ
ﻮ ﹶﻓ
Group, crowd Bölük, grup, dalga ﺍﺝ ﹶﺍ ﹾﻓﻮ- ﺝ
ﻮ ﹶﻓ ﻓﻮﺝ
To overflow, boil Kaynamak, taşmak 1 ﺭ ﻳﻔﹸﻮ - ﺭ ﻓﹶﺎ ﻓﻮﺭ
Suddenly Aniden ﺭﹶﻓﻮ
To succeed Başarmak 1 ﺯ ﻳﻔﹸﻮ - ﺯ ﻓﹶﺎ ﻓﻮﺯ
Successful ones Kurtuluşa erenler, başaranlar 1 ﻭ ﹶﻥﺋﺰﻓﹶﺎ
Success Başarı 1 ﺯ ﻮ ﹶﻓ
Success, salvation Kurtuluş, başarı 1 ﺓ ﺯ ﻣﻔﹶﺎ - ﻣﻔﹶﺎﺯﹰﺍ
I entrust, commit Ismarlarım, bırakırım 2 ﺽ
ﻮ ﹸﺍﹶﻓ ﻓﻮﺽ
To regain consciousness,
awake
Ayılmak, kendine gelmek 4 ﻖ ﻴﻳﻔ - ﻕ
ﹶﺍﻓﹶﺎ ﻓﻮﻕ
Delay Gecikme ﻕ
ﺍ ﹴﹶﻓﻮ
Above, over Yukarı, üst ﻕ
ﻮ ﹶﻓ
Garlic Sarımsak ﻡ ﻮ ﹸﻓ ﻓﻮﻡ
Mouth Ağız ﺍﻩ ﹶﺍ ﹾﻓﻮ- ﻩ ﻓﹶﺎ ﻓﻮﻩ
To return Dönmek 1 ﻲ ُﺀﻳﻔ - ﻓﹶﺎ َﺀ ﻓﻴﺄ
He gave Verdi 4 ﹶﺍﻓﹶﺎ َﺀ
They incline Eğilirler 5 ﻴﹸﺎﺘ ﹶﻔﻳ
It flows Akar 1 ﺾ
ﻴﺗﻔ ﻓﻴﺾ
To engage, flow, return Dalmak, akmak, dönmek 4 ﺾ
ﻴﻳﻔ - ﺽ
ﹶﺍﻓﹶﺎ
Elephant Fil ﻴ ﹲﻞﻓ ﻓﻴﻞ
Despised Đğrenilenler 1 ﲔ
ﺣ ﻮﻣ ﹾﻘﺒ ﻗﺒﺢ
To bury, put in a tomb Gömmek, kabre koymak 4 ﺮ ﻳ ﹾﻘﹺﺒ - ﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻗ ﻗﱪ
Grave Kabir, mezar ﻮ ﹺﺭ ﹸﻗﺒ- ﺒ ﹺﺮﹶﻗ
Graves Kabirler ﺮ ﻣﻘﹶﺎﹺﺑ
To take fire/light Ateş almak 8 ﺲ
ﺘﹺﺒﻳ ﹾﻘ - ﺲ
ﺒﺘﺍ ﹾﻗ ﻗﺒﺲ
Burning brand Kor, ateş ﺲ
ﺒ ﹴﹶﻗ
To withhold, decrease Kısmak, tutmak 1 ﺾ
ﻳ ﹾﻘﹺﺒ - ﺾ
ﺒﹶﻗ ﻗﺒﺾ
Grasping Yakalama ﻀﹰﺎﹶﻗﺒ
115
Handful, in hand Avuç, elinde ﻀ ﹰﺔ
ﺒﹶﻗ
Taken Alınmış 1 ﺿ ﹲﺔ
ﻮﻣ ﹾﻘﺒ
To accept Kabul etmek 1 ﺒ ﹸﻞﻳ ﹾﻘ - ﹶﻗﹺﺒ ﹶﻞ ﻗﺒﻞ
To approach, draw near, turn
towards
Yüzünü dönmek, yönelmek 4 ﻳ ﹾﻘﹺﺒ ﹸﻞ - ﺒ ﹶﻞﹶﺍ ﹾﻗ
To accept Kabul etmek 5 ﺒ ﹸﻞﺘ ﹶﻘﻳ - ﺒ ﹶﻞﺗ ﹶﻘ
Acceptor Kabul eden ﻗﹶﺎﹺﺑ ﹺﻞ
Tribes Kabileler ﺋ ﹶﻞﺎﹶﻗﺒ
Before Önce ﺒ ﹶﻞﹶﻗ
Front, face Ön, karşı ﻼ
ﺒ ﹰﹸﻗ
Direction of prayer Kıble ﺒﹶﻠ ﹰﺔﻗ
Towards, resistance -e doğru, mukavemet ﺒ ﹶﻞﻗ
Acceptance Kabul ﻮ ﹴﻝﹶﻗﺒ
Face to face Ön, karşı ﻼ
ﹶﻗﺒﹺﻴ ﹰ
His tribe Kabilesi ﻪ ﹶﻗﺒﹺﻴﹸﻠ
Facing each other Karşılıklı 6 ﲔ
ﻠﺘﻘﹶﺎﹺﺑﻣ
Approaching Yaklaşan 10 ﺘ ﹾﻘﹺﺒ ﹶﻞﺴ
ﻣ
That they become stingy Cimrilik etmeleri 1 ﻭﺍﺘﺮﻳ ﹾﻘ ﻗﺘﺮ
Dust Toz ﺮ ﺘﹶﻗ
Darkness Karanlık ﺮﹲﺓ ﺘﹶﻗ
Stingy, niggardly Çok cimri ﻮﺭﹰﺍﹶﻗﺘ
Poor Eli dar, zengin olmayan ﺘ ﹺﺮﻣ ﹾﻘ
To kill Öldürmek 1 ﺘ ﹸﻞﻳ ﹾﻘ - ﺘ ﹶﻞﹶﻗ ﻗﺘﻞ
To kill, massacre Katletmek 2 ﺘ ﹸﻞﻳ ﹶﻘ - ﺘ ﹶﻞﹶﻗ
To fight Savaşmak 3 ﺗ ﹸﻞﻳﻘﹶﺎ - ﺗ ﹶﻞﻗﹶﺎ
To fight, kill each other Savaşmak, birbirini öldürmek 8 ﺘ ﹸﻞﺘﻳ ﹾﻘ - ﺘ ﹶﻞﺘﺍ ﹾﻗ
Killing Katletme 2 ﻼ
ﻴ ﹰﺗ ﹾﻘﺘ
Fighting, war, battle Savaş ﺎ ﹲﻝﻗﺘ
Killing Öldürme 1 ﺘ ﹲﻞﹶﻗ
Murdered ones Öldürülenler ﺘﻠﹶﻰﹶﻗ
Cucumber Salatalık ﺉ
ﻗﺜﱠﺎ ﹺ ﻗﺜﺄ
116
To attempt, make an attempt
Atılmak, aşmak, kendini
atmak
8 ﻢ ﺤ
ﺘﻳ ﹾﻘ - ﻢ ﺤ
ﺘﺍ ﹾﻗ ﻗﺤﻢ
Shoved Tıkılan 8 ﻢ ﺤ
ﺘﻣ ﹾﻘ
Striking Vuran, çarpan ﺎﺪﺣ ﹶﻗ ﻗﺪﺡ
She tore Yırttı (dş) 1 ﺕ
ﺪ ﹶﻗ ﻗﺪﺩ
Different, in slices Farklı, dilim dilim 1 ﺩﹰﺍﻗﺪ
To decree, have power,
measure, restrict
Karar vermek, güç yetirmek,
ölçmek
1 ﺭ ﺪ ﻳ ﹾﻘ - ﺭ ﺪ ﹶﻗ ﻗﺪﺭ
To restrict Azaltmak 1 ﻋﻠﹶﻰ ﺭ ﺪ ﹶﻗ
To determine, plot Tayin etmek, ölçmek 2 ﺭ ﺪ ﻳ ﹶﻘ - ﺭ ﺪ ﹶﻗ
Measure, fate, appraisal Ölçü, kader, takdir 2 ﺮ ﻳﺪ ﺗ ﹾﻘ
Able, capable, powerful Kâdir, kudretli 1 ﺭ ﺩ ﻗﹶﺎ
Capable, powerful (pl) Kâdir olanlar, kudretliler 1 ﻦ ﺩﺭﹺﻳ ﻗﹶﺎ- ﻭ ﹶﻥﺩﺭ ﻗﹶﺎ
Appraisal, value, measure Kader, ölçü, kıymet 1 ﺭ ﺪ ﹶﻗ
Measure, value, means Ölçü, miktar, kader 1 ﺭ ﺪ ﹶﻗ
Cooking pots Kazanlar ﻭ ﹴﺭﹸﻗﺪ
All-Powerful Kadîr, her şeye gücü yeten 1 ﺮ ﻳﹶﻗﺪ
Powerful, able Kudret sahibi, muktedir 8 ﻭ ﹶﻥﺪﺭ ﺘﻣ ﹾﻘ - ﺭ ﺪ ﺘﻣ ﹾﻘ
Quantity, measure Miktar, ölçü 1 ﺭ ﺍﻣ ﹾﻘﺪ
Destined, determined Takdir edilmiş 1 ﻭﺭﹰﺍﻣ ﹾﻘﺪ
We bless Takdis ederiz 1 ﺱ
ﺪ ﻧ ﹶﻘ ﻗﺪﺱ
Holy, sacred Kutsal, mukaddes ﺱ
ﺪ ﹺ ﹸﻗ
Holy One Kuddûs, mukaddes ﺱ
ﻭﹸﻗﺪ
Holy, sacred Mukaddes, kutsal 2 ﺳ ﹶﺔ ﺪ ﻣ ﹶﻘ - ﺱ
ﺪ ﹺ ﻣ ﹶﻘ
To proceed, precede Öne geçmek, önden gelmek 1 ﻡ ﺪ ﻳ ﹾﻘ - ﻡ ﺪ ﹶﻗ ﻗﺪﻡ
To send forth
Đleri göndermek, önden
göndermek
2 ﻡ ﺪ ﻳ ﹶﻘ - ﻡ ﺪ ﹶﻗ
To precede Önden gelmek 5 ﻡ ﺪ ﺘ ﹶﻘﻳ - ﻡ ﺪ ﺗ ﹶﻘ
To seek to advance, precede
Önceden gelmek, önden
göndermek
10 ﻡ ﺪ ﺘ ﹾﻘﺴ
ﻳ - ﻡ ﺪ ﺘ ﹾﻘﺳ ﺍ
Former ones, ancient ones Eskiler ﻮ ﹶﻥﺪﻣ ﹶﺍ ﹾﻗ
Foot Ayak ﻡ ﺍ ﹶﺍ ﹾﻗﺪ- ﻡ ﺪ ﹶﻗ
Position Kademe, makam ﻡ ﺪ ﹶﻗ
117
Old, ancient Eski ﱘ ﺪ ﹶﻗ
Preceding ones Önce geçenler 10 ﲔ
ﻣ ﺪ ﺘ ﹾﻘﺴ
ﻣ
To follow, imitate, copy Uymak, taklit etmek 8 ﻱﺘﺪﻳ ﹾﻘ - ﺘﺪٰﻱﺍ ﹾﻗ ﻗﺪﻭ
Followers Uyanlar, takip edenler 8 ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻣ ﹾﻘ
To throw, cast Atmak 1 ﻑ
ﺬ ﻳ ﹾﻘ - ﻑ
ﹶﻗ ﹶﺬ ﻗﺬﻑ
To read Okumak 1 ﺮﹸﺍ ﻳ ﹾﻘ - ﺮﹶﺍ ﹶﻗ ﻗﺮﺃ
To make one read Okutmak 4 ﺉ
ﻳ ﹾﻘ ﹺﺮ - ﺮﹶﺍ ﹶﺍ ﹾﻗ
Quran Kur'an ﺮﺍٰﻥ ﺍﹾﻟ ﹸﻘ
Quran, reading Kur'an, okuma ﺮﺍٰ ﹲﻥ ﹸﻗ
Its reading Onun okunması ﻪ ﻧٰﺮﺍ ﹸﻗ
Menstruation periods Adet dönemleri ﻭ ٍﺀ ﺮ ﹸﻗ
He approaches Yaklaşmak 1 ﺏ
ﺮ ﻳ ﹾﻘ - ﺏ
ﹶﻗ ﹺﺮ ﻗﺮﺏ
To bring close Yaklaştırmak 2 ﺏ
ﺮ ﻳ ﹶﻘ - ﺏ
ﺮ ﹶﻗ
To come near, approach Yaklaşmak 8 ﺏ
ﺘ ﹺﺮﻳ ﹾﻘ - ﺏ
ﺮ ﺘﺍ ﹾﻗ
Closer Daha yakın ﺏ
ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ
Close relative Yakın akrabalar 1 ﲔ
ﺮﹺﺑ ﹶﺍ ﹾﻗ- ﻮ ﹶﻥﺮﺑ ﹶﺍ ﹾﻗ
Means of closeness Yakınlıklar ﺕ
ﺎﺮﺑ ﹸﻗ
Sacrifice Kurban ﻥ ﺎﺮﺑ ﹸﻗ
Closeness Yakınlık ﺑ ﹲﺔﺮ ﹸﻗ
Close ones, relatives Yakınlık, yakınlar ﻰﺮﺑ ﹸﻗ
Close, near Yakın ﺐ
ﹶﻗﺮﹺﻳ
Closeness, relationship Yakınlık 1 ﺔ ﺑﺮ ﻣ ﹾﻘ
Those brought near Yakınlaştırılanlar 2 ﲔ
ﺮﹺﺑ ﻣ ﹶﻘ - ﻮ ﹶﻥﺮﺑ ﻣ ﹶﻘ
Wound, injury Yara ﺡ
ﺮ ﹶﻗ ﻗﺮﺡ
Monkeys Maymun ﺩ ﹲﺓ ﺮ ﻗ ﻗﺮﺩ
To become cool Aydınlanmak, serinlemek 1 ﺮ ﻳ ﹶﻘ - ﺮ ﹶﻗ ﻗﺮﺭ
Let it comfort Aydın olsun 1 ﻱﹶﻗﺮ
To confirm, affirm Đkrar etmek, kabul etmek 4 ﺮ ﻘ ﻳ - ﺮ ﹶﺍﹶﻗ
To remain firm, stabilize
Karar bulmak, yerinde
durmak
10 ﺮ ﻘ ﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﺘ ﹶﻘﺳ ﺍ
Firmness, stability Karar, sağlamlık ﺍﺍﺭ ﹶﻗﺮ- ﺭ ﺍﹶﻗﺮ
118
Comfort Aydınlık ﺮ ﹶﺓ ﹸﻗ
Comfort of eyes Gözlerin aydınlığı ﻴ ﹴﻦﻋ ﺮ ﹶﺓ ﹶﺍ ﹸﻗ
Crystals Billurlar ﺮ ﺍﺭﹺﻳﹶﻗﻮ
Place/time of settlement Karar yeri, zamanı 10 ﺮ ﺘ ﹶﻘﺴ
ﻣ
Settled Kararlaşmış 10 ﺮ ﻘ ﺘﺴ
ﻣ
It passes Geçer 1 ﺽ
ﺗ ﹾﻘ ﹺﺮ ﻗﺮﺽ
To lend, advance a loan Ödünç vermek, borç vermek 4 ﺽ
ﻳ ﹾﻘ ﹺﺮ - ﺽ
ﺮ ﹶﺍ ﹾﻗ
Loan Ödünç ﺎﺮﺿ ﹶﻗ
Paper Kâğıt ﺲ
ﻴﺍﻃ ﹶﻗﺮ- ﺱ
ﺮﻃﹶﺎ ﹴ ﻗ ﻗﺮﻃﺲ
Striking calamity Felaket, kapı çalan ﻋ ﹲﺔ ﻗﹶﺎ ﹺﺭ ﻗﺮﻉ
To commit a sin, earn Günah işlemek, kazanmak 8 ﻑ
ﺘ ﹺﺮﻳ ﹾﻘ - ﻑ
ﺮ ﺘﺍ ﹾﻗ ﻗﺮﻑ
Committing ones Yapanlar 8 ﺘ ﹺﺮﻓﹸﻮ ﹶﻥﻣ ﹾﻘ
Generation, period Nesil, zaman ﻭ ﹲﻥ ﹸﻗﺮ- ﻥ ﺮ ﹶﻗ ﻗﺮﻥ
Companion Arkadaş ﺎ َﺀﺮﻧ ﹸﻗ- ﻦ ﹶﻗﺮﹺﻳ
Accompanying ones Eşlik edenler 8 ﲔ
ﺘ ﹺﺮﹺﻧﻣ ﹾﻘ
Bound ones Bağlanmış (çğ) 2 ﲔ
ﺮﹺﻧ ﻣ ﹶﻘ
Capable ones Gücü yetenler 4 ﲔ
ﻣ ﹾﻘ ﹺﺮﹺﻧ
Town, city Köy, şehir ﻯ ﹸﻗﺮ- ﻳ ﹲﺔﺮ ﹶﻗ ﻗﺮﻱ
Lion Aslan ﺓ ﺭ ﻮ ﺴ
ﹶﻗ ﻗﺴﺮ
Priests Keşişler, papazlar ﲔ
ﺴ
ِ ﻴﻗﺴ ﻗﺴﺲ
To be just, act justly, deal
fairly
Adil olmak 4 ﻂ
ﺴﹸ
ِ ﻳ ﹾﻘ - ﻂ
ﺴﹶ
ﹶﺍ ﹾﻗ ﻗﺴﻂ
More just, fairer Adil, daha adil ﻂ
ﺴﹸ
ﹶﺍ ﹾﻗ
Unjust ones Adaletsiz olanlar ﺳﻄﹸﻮ ﹶﻥ ﻗﹶﺎ
Justice Adalet ﻂ
ﺴﹲ
ﻗ
Those who act justly Adaletli olanlar 4 ﲔ
ﻄ ﺴ
ِ ﻣ ﹾﻘ
Balance Kıstas, denge ﺱ
ﺴﻄﹶﺎ ﹺ
ﻗ ﻗﺴﻄﺲ
To distribute Bölmek, dağıtmak 1 ﻢ ﺴ
ِ ﻳ ﹾﻘ - ﻢ ﺴ
ﹶﻗ ﻗﺴﻢ
He swore Yemin etti 3 ﻢ ﺳ ﻗﹶﺎ
To swear by, to take an oath Yemin etmek 4 ﻢ ﺴ
ِ ﻳ ﹾﻘ - ﻢ ﺴ
ﹶﺍ ﹾﻗ
They swore to each other Yeminleştiler 6 ﻮﺍﺳﻤ ﺗﻘﹶﺎ
119
To seek to divide, to draw lots Bölüşmek, kura çekmek 10 ﻢ ﺴ
ِ ﺘ ﹾﻘﺴ
ﻳ - ﻢ ﺴ
ﺘ ﹾﻘﺳ ﺍ
Oath Yemin ﻢ ﺴ
ﹶﻗ
Share, division Kısmet, pay ﻤ ﹲﺔ ﺴ
ﻗ
Those who divide Bölücüler, paylaştırıcılar 10 ﲔ
ﻤ ﺴ
ِ ﺘﻣ ﹾﻘ
Those who divide (pl) Taksim edenler 2 ﺕ
ﺎﺴﻤ
ﻣ ﹶﻘ
Divided Ayrılmış 1 ﻡ ﻮﻣ ﹾﻘﺴ
It hardened Sertleşti, katılaştı 1 ﺖ
ﺴ
ﹶﻗ ﻗﺴﻮ
Hardness Katılık ﻴ ﹰﺔﺳ ﻗﹶﺎ
Hardness Sertlik, katılık ﻮ ﹰﺓ ﺴ
ﹶﻗ
To shiver, tremble Ürpermek 4 ﺮ ﻌ ﺸ
ﻳ ﹾﻘ - ﺮ ﻌ ﺸ
ﺍ ﹾﻗ ﻗﺸﻌﺮ
Be moderate (imp) Ölçülü ol 1 ﺪ ﺼ
ﺍ ﹾﻗ ﻗﺼﺪ
Easy Kolay ﺪﹰﺍﻗﹶﺎﺻ
Direction Yön, istikamet ﺪ ﺼ
ﹶﻗ
Moderate Orta, ılımlı 8 ﺪﹲﺓ ﺼ
ﺘﻣ ﹾﻘ - ﺪ ﺼ
ﺘﻣ ﹾﻘ
He shortens Kısaltır 1 ﺮ ﺼ
ﻳ ﹾﻘ ﻗﺼﺮ
They cease Bırakırlar 1 ﻭ ﹶﻥﺼﺮ
ﻳ ﹾﻘ
Companions of modest gaze Bakışlarını kısaltmış eşler ﺕ
ﺍﺻﺮ
ﻗﹶﺎ
Palace, fortress Saray, köşk ﻮﺭ ﹸﻗﺼ-ﺼ ﹴﺮ
ﹶﻗ
Shortened Kısaltılmış 2 ﻦ ﺼﺮﹺﻳ
ﻣ ﹶﻘ
Restrained Kapanmış 1 ﺕ
ﺍﻮﺭﻣ ﹾﻘﺼ
To narrate Anlatmak 1 ﺺ
ﻳ ﹸﻘ - ﺺ
ﹶﻗ ﻗﺼﺺ
Legal retribution Kısas ﺹ
ﺎﻗﺼ
Narration, story Kıssa, hikaye ﺺ
ﺼ
ﹶﻗ
Retracing Geri dönme ﺎﺼﺼ
ﹶﻗ
Hurricane Fırtına ﺻﻔﹰﺎ
ﻗﹶﺎ ﻗﺼﻒ
We shattered Helak ettik 1 ﺎﻤﻨ ﺼ
ﹶﻗ ﻗﺼﻢ
Remotest, furthest Öbür ucu, uzak, en uzak ﻰﹶﺍ ﹾﻗﺼ ﻗﺼﻮ
Farther, far side Uzak taraf ﻯﺼﻮ
ﹸﻗ
Remote Uzak ﻴﹰﺎﺼ
ﹶﻗ
Green fodder Yonca, otlak ﺒﹰﺎﹶﻗﻀ ﻗﻀﺐ
120
To collapse Yıkılmak 7 ﺾ
ﻨ ﹶﻘﻳ - ﺾ
ﻧ ﹶﻘﺍ ﻗﻀﺾ
To decree, execute Karar vermek, icra etmek 1 ﻲﻳ ﹾﻘﻀ - ﻰﹶﻗﻀ ﻗﻀﻲ
To kill Öldürmek 1 ﻋﻠﹶﻰ ﻰﹶﻗﻀ
That which decrees Hüküm veren 1 ﺽ
ﻗﹶﺎ ﹴ
End Son, işi bitiren ﻴ ﹶﺔﺿ
ﻗﹶﺎ
Decreed Hükme bağlanmış 1 ﻴﹰﺎﻀ
ﻣ ﹾﻘ
Sides, zones, regions, limits Uçlar, bucaklar, sınırlar ﹶﺍ ﹾﻗﻄﹶﺎ ﹺﺭ ﻗﻄﺮ
Molten copper Erimiş bakır ﺍﻗ ﹾﻄﺮ - ﻗ ﹾﻄ ﹺﺮ
Tar Katran ﻥ ﺍﻄﺮ ﹶﻗ
Share Pay ﻂ
ﻗ ﱠ ﻗﻄﻂ
To cut Kesmek 1 ﻊ ﻳ ﹾﻘ ﹶﻄ - ﻊ ﹶﻗ ﹶﻄ ﻗﻄﻊ
To cut, divide Kesmek 2 ﻊ ﻳ ﹶﻘ ﱢﻄ - ﻊ ﹶﻗ ﱠﻄ
To cut off, sever Kopmak, ayrılmak 5 ﻊ ﺗ ﹶﻘ ﱠﻄ
That which cuts, decides Kesip atan, karalaştıran ﻌ ﹰﺔ ﻃ ﻗﹶﺎ
Part, portion Kısım, parça ﻊ ﻗ ﹶﻄ
Cut off, limited Kesilmiş 1 ﺔ ﻋ ﻣ ﹾﻘﻄﹸﻮ - ﻉ
ﻣ ﹾﻘﻄﹸﻮ
Clusters Salkım ﻑﹸﻗ ﹸﻄﻮ ﻗﻄﻒ
Membrane of date seed Hurma çekirdeğindeki nokta ﻴ ﹴﺮﻤ ﻗ ﹾﻄ ﻗﻄﻤﺮ
To sit, stay back Oturmak, geride kalmak 1 ﺪ ﻌ ﻳ ﹾﻘ - ﺪ ﻌ ﹶﻗ ﻗﻌﺪ
Sitting Oturarak 1 ﺪﹰﺍﻗﹶﺎﻋ
Those who sit Oturanlar 1 ﻦ ﻳﻋﺪ ﻗﹶﺎ- ﻭ ﹶﻥﻋﺪ ﻗﹶﺎ
Sitting Oturma 1 ﺩ ﻮﹸﻗﻌ
Seated Oturan ﺪ ﻴﹶﻗﻌ
Foundations, old women Temeller, yaşlı kadınlar ﺪ ﻋ ﺍﹶﻗﻮ
Position, place to sit Oturma yeri 1 ﺪ ﻋ ﻣﻘﹶﺎ - ﺪ ﻌ ﻣ ﹾﻘ
Uprooted Kökünden sökülmüş ﻌ ﹴﺮ ﻨ ﹶﻘﻣ ﻗﻌﺮ
Locks Kilitler ﹶﺍ ﹾﻗﻔﹶﺎ ﹲﻝ ﻗﻔﻞ
That you (pl) pursue Ardına düşmen 1 ﻒ
ﺗ ﹾﻘ ﻗﻔﻮ
We followed, sent after
Takip ettirdik, arkasından
gönderdik
2 ﺎﻴﻨﹶﻗ ﱠﻔ
You (pl) are turned Döndürülürsünüz, çevrilirsiniz 1 ﻮ ﹶﻥﺗ ﹾﻘﹶﻠﺒ ﻗﻠﺐ
121
To turn Çevirmek 2 ﺐ
ﻳ ﹶﻘﱢﻠ - ﺐ
ﹶﻗﱠﻠ
They turn, transform Ters döner 5 ﺐ
ﺘ ﹶﻘﱠﻠﺗ
To turn, turn back Dönmek, geri dönmek 7 ﺐ
ﻠﻨ ﹶﻘﻳ - ﺐ
ﻧ ﹶﻘﹶﻠﺍ
Turning Çevrilmesi 5 ﺐ
ﺗ ﹶﻘﱡﻠ
Heart Kalp ﺏ
ﹸﻗﻠﹸﻮ-ﺐ
ﹶﻗ ﹾﻠ
Places you move around Dolaştığınız yer 5 ﻢ ﺒ ﹸﻜﺘ ﹶﻘﱠﻠﻣ
Return, change Dönüş, değişim 7 ﺐ
ﻨ ﹶﻘﹶﻠ ﹴﻣ
Those who return, will return Dönenler 7 ﻮ ﹶﻥﻠﺒﻨ ﹶﻘﻣ
Garlands Kurbanlık nişanları ﺪ ﺋﻼ
ﹶﻗ ﹶ ﻗﻠﺪ
Keys Anahtarlar ﺪ ﻴﻣﻘﹶﺎﻟ
To withhold, stop Tutmak, durmak 4 ﻊ ﻠﻳ ﹾﻘ - ﻊ ﹶﺍ ﹾﻗﹶﻠ ﻗﻠﻊ
Became little Az oldu 1 ﹶﻗ ﱠﻞ ﻗﻠﻞ
He makes you (pl) seem few Sizi azaltır, az gösterir 2 ﻢ ﻳ ﹶﻘﱢﻠﹸﻠ ﹸﻜ ﻗﻠﻞ
To carry Taşımak 4 ﻘ ﱡﻞ ﻳ - ﹶﺍﹶﻗ ﱠﻞ
Less Daha az ﹶﺍﹶﻗ ﱡﻞ
Few, small Az ﻴﹶﻠ ﹲﺔ ﹶﻗﻠ- ﻴ ﹲﻞﹶﻗﻠ
Few, small Az ﻴﻠﹸﻮ ﹶﻥﹶﻗﻠ
Pen Kalem ﻡ ﻼ
ﹶﺍ ﹾﻗ ﹶ- ﻢ ﹶﻗﹶﻠ ﻗﻠﻢ
He got displeased Kızdı, darıldı 1 ﹶﻗﻠﹶﻰ ﻗﻠﻲ
Those who detest Kızan, nefret eden ﲔ
ﻟﻗﹶﺎ
Whose heads raised up Başı yukarı kaldırılmış olanlar ﻮ ﹶﻥﻤﺤ ﻣ ﹾﻘ ﻗﻤﺢ
Moon Ay ﺮ ﻤ ﹶﻗ ﻗﻤﺮ
Shirt Gömlek ﺺﻤﻴ ﹶﻗ ﻗﻤﺺ
Distressful Çetin, zor ﺍﻤ ﹶﻄﺮﹺﻳﺮ ﹶﻗ ﻗﻤﻄﺮ
Whips, hooked rods Sopalar, kamçılar ﻊ ﻣ ﻣﻘﹶﺎ ﻗﻤﻊ
Lice Bit ﻤ ﹲﻞ ﹸﻗ ﻗﻤﻞ
To obey Đtaat etmek 1 ﺖ
ﻨﻳ ﹾﻘ - ﺖ
ﻨﹶﻗ ﻗﻨﺖ
Obedient Đtaatkâr 1 ﺖ
ﻗﹶﺎﹺﻧ
Obedient women Đtaatkâr kadınlar 1 ﺎﺕﻗﹶﺎﹺﻧﺘ
Obedient men Đtaatkâr erkekler ﲔ
ﺘ ﻗﹶﺎﹺﻧ- ﻮ ﹶﻥﻗﹶﺎﹺﻧﺘ
122
To despair Ümit kesmek 1 ﻂ
ﻨ ﹸﻳ ﹾﻘ - ﻂ
ﻨ ﹶﹶﻗ ﻗﻨﻂ
Those who despair Ümitsiz olanlar 1 ﲔ
ﻄ ﻗﹶﺎﹺﻧ
Despairing Ümitsiz ﻁ
ﻮ ﹲﹶﻗﻨ
Heap Kantar, yük, hazine ﻃﲑ ﻨﺎ ﹶﻗ- ﻨﻄﹶﺎﺭﹰﺍﻗ ﻗﻨﻄﺮ
Stored up Kantar kantar yığılmış ﺓ ﺮ ﻣﻘﹶﻨ ﹶﻄ
Satisfied, content Kanaatkar ﻊ ﻗﹶﺎﹺﻧ ﻗﻨﻊ
Raising up Dikerek ﻰﻣ ﹾﻘﹺﻨﻌ
Cluster Salkım ﺍ ﹲﻥﻨﻮﻗ ﻗﻨﻮ
To satisfy, suffice Yetmek, ikna etmek 4 ﻳ ﹾﻘﻨﹺﻲ - ﹶﺍ ﹾﻗﻨٰﻲ ﻗﲏ
That you oppress
Üzmen, ezmen,
küçümsemen
1 ﺮ ﻬ ﺗ ﹾﻘ ﻗﻬﺮ
Subjugator Her şeye gücü yeten 1 ﺮ ﻫ ﻗﹶﺎ
Subjugators Gücü yetenler 1 ﻭ ﹶﻥﻫﺮ ﻗﹶﺎ
Irresistible Kahhar, isteğini yaptıran ﺭ ﺎﹶﻗﻬ
Distance Aralık, mesafe ﺏ
ﻗﹶﺎ ﻗﻮﺏ
Forces, strengths
Kuvvetler, kuvvet alacak
şeyler
ﺕ
ﺍﹶﺍ ﹾﻗﻮ ﻗﻮﺕ
Keeper Muhafız 4 ﺖ
ﻴﻘ ﻣ
Two bows Đki yay ﻴ ﹺﻦﺳ ﻮ ﹶﻗ ﻗﻮﺱ
Level Düz, dümdüz ﺎﻗﹶﺎﻋ ﻗﻮﻉ
Lowland Düz arazi, çöl ﺔ ﻌ ﻴﻗ
To say Demek, söylemek 1 ﻳﻘﹸﻮ ﹸﻝ - ﻗﹶﺎ ﹶﻝ ﻗﻮﻝ
It was said Denildi 1 ﻴ ﹶﻞﻗ
He invented words Söz uydurdu 5 ﻮ ﹶﻝ ﺗ ﹶﻘ
Words, sayings Sözler, laflar ﹶﺍﻗﹶﺎﻭﹺﻳ ﹺﻞ
That which says Söyleyen, diyen 1 ﺋ ﹲﻞﻗﹶﺎ
Those who say Söyleyenler 1 ﲔ
ﻠﺋﻗﹶﺎ
Word Söz 1 ﻮ ﹲﻝ ﹶﻗ
In saying, utterance Deyişçe, söyleyişçe ﻼ
ﻴ ﹰﻗ
His saying Onun demesi ﻪ ﻠﻴﻗ
To stand up, establish Ayağa kalkmak, kurulmak 1 ﻡ ﻳﻘﹸﻮ - ﻡ ﻗﹶﺎ ﻗﻮﻡ
To perform, to make stand
Yapmak, kılmak, ayağa
kaldırmak
4 ﻢ ﻴﻳﻘ - ﻡ ﹶﺍﻗﹶﺎ
123
To be straight Doğru olmak 10 ﻢ ﻴﺘﻘﺴ
ﻳ - ﻡ ﺘﻘﹶﺎﺳ ﺍ
Performance Kılma, kılınma 4 ﺍﻗﹶﺎ ﹺﻡ
Encampment Đkamet 4 ﻣﺔ ﺍﻗﹶﺎ
More correct, more upright Daha doğru, en doğru ﻡ ﻮ ﹶﺍ ﹾﻗ
Mould, shape Biçim, şekil 2 ﺗ ﹾﻘ ﹺﻮ ﹴﱘ
That which stands Ayakta duran 1 ﻢ ﺋﻗﹶﺎ
Standing Ayakta durarak 1 ﻤﹰﺎﻗﹶﺎﺋ
Standing Ayakta duran 1 ﻤ ﹲﺔ ﺋﻗﹶﺎ
Those who stand Ayakta duranlar 1 ﲔ
ﻤ ﺋ ﻗﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﺋﻤﻗﹶﺎ
Moderate Orta ﺍﻣﹰﺎﹶﻗﻮ
Protectors, custodians Yöneticiler, koruyucular 2 ﲔ
ﻣ ﺍ ﹶﻗﻮ- ﻮ ﹶﻥﺍﻣﹶﻗﻮ
People, nation Kavim, millet ﻡ ﻮ ﹶﻗ
Standing up, resurrection Kalkmak, dirilmek 1 ﻡ ﺎﻗﻴ
Standing Ayakta 1 ﺎﻣﹰﺎﻗﻴ
Standing up, resurrection Kıyamet, dirilme 1 ﺔ ﻣ ﺎﻗﻴ
Correct Doğru ﻴﻤﹰﺎﻗ
Correct Dosdoğru ﻢ ﻴﹶﻗ
Correct Dosdoğru ﻤ ﹲﺔ ﻴﹶﻗ
Self-subsisting, ruler Kayyum, ebedi, yöneten ﻡﻴﻮﹶﻗ
Straight, right Doğru, dosdoğru 10 ﻢ ﻴﻘ ﺘﺴ
ﻣ
Standing place Makam, durma yeri 1 ﻡ ﻣﻘﹶﺎ
Resting place Duracak yer 4 ﻡ ﻣﻘﹶﺎ
Eternity Kalma, durma, ebediyet 4 ﺔ ﻣ ﻣﻘﹶﺎ
Who establish, continuous Namaz kılan, sürekli 4 ﻢ ﻴﻣﻘ
Power, strength Kuvvet, güç ﻮﹲﺓ ﹸﻗ ﻗﻮﻱ
Power, strength Kuvvet, güç ﻯﹸﻗﻮ
All-Powerful Kuvvetli, güçlü ﻱ
ﹶﻗ ﹺﻮ
Wayfarers Gelip geçenler, yolcular 4 ﻦ ﻣ ﹾﻘﻮﹺﻳ
To appoint Tayin etmek 2 ﺾ
ﻴﻳ ﹶﻘ - ﺾ
ﻴﹶﻗ ﻗﻴﺾ
Sleeping at noon
Kaylule yapanlar, öğle
uykusu uyuyanlar
1 ﺋﻠﹸﻮ ﹶﻥﻗﹶﺎ ﻗﻴﻞ
124
Resting place Dinlenme yeri ﻼ
ﻴ ﹰﻣﻘ
Cup, goblet Bardak, kadeh, kase ﺱ
ﹶﻛ ﹾﺎ ﻛﺄﺱ
Cast down Atıldı 1 ﺖ
ﺒﹸﻛ ﻛﺒﺐ
Fallen, falling Kapanarak ﺒﹰﺎﻜ ﻣ
To disgrace Aşağılamak 1 ﺖ
ﻳ ﹾﻜﹺﺒ - ﺖ
ﺒﹶﻛ ﻛﺒﺖ
Hardship Zorluk ﺪ ﺒﹶﻛ ﻛﺒﺪ
To become big, grew old Büyümek, büyük olmak 1 ﺮ ﺒﻳ ﹾﻜ - ﺮ ﺒﹶﻛ ﻛﱪ
To magnify, praise Yüceltmek 2 ﺮ ﺒﻳ ﹶﻜ - ﺮ ﺒﹶﻛ
To glorify, praise Yüceltmek, büyütmek 4 ﺮ ﻳ ﹾﻜﹺﺒ - ﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻛ
To claim to be great Büyüklenmek 5 ﺮ ﺒﺘ ﹶﻜﻳ - ﺮ ﺒﺗ ﹶﻜ
To act arrogantly, to be
haughty
Tekebbür etmek,
büyüklenmek
10 ﺮ ﺘ ﹾﻜﹺﺒﺴ
ﻳ - ﺮ ﺒﺘ ﹾﻜﺳ ﺍ
Arrogance Büyüklenme 10 ﺎﺭﹰﺍﺘ ﹾﻜﺒﺳ ﺍ
Great ones, leaders Büyükler, ileri gelenler ﺮ ﹶﺍﻛﹶﺎﹺﺑ
Greater, greatest Daha büyük, en büyük ﺮ ﺒﹶﺍ ﹾﻛ
Magnifying, praise Yüceltme, tekbir 2 ﺗ ﹾﻜﺒﹺﲑﹰﺍ
Big ones Büyükler ﺮ ﺋﺎﹶﻛﺒ
Great Büyük büyük ﺎﺭﹰﺍﹸﻛﺒ
Greatest En büyük ﺒ ﹺﺮﹸﻛ
Arrogance Büyüklük taslama, kibir ﺮ ﺒﻛ
Old age Đhtiyarlık ﺮ ﺒﻛ
Elders, chiefs Büyükler ﺉ
ﺍﺒﺮﹸﻛ
Greater, greatest (fm) En büyük (dş), daha büyük ﻯﺒﺮﹸﻛ
Greatness Kibriya, büyüklük ﺎ ُﺀﺒ ﹺﺮﻳﻛ
Great, big Büyük ﲑ ﹶﻛﹺﺒ
Great, big, difficult Büyük, zor ﲑ ﹰﺓ ﹶﻛﹺﺒ
Supreme, arrogant Mütekebbir, büyüklenen ﺮ ﺒﺘ ﹶﻜﻣ
Arrogant ones Mütekebbirler, büyüklenenler 5 ﻦ ﺒﺮﹺﻳﺘ ﹶﻜﻣ
Arrogant Büyüklenen 5 ﺍﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﺴ
ﻣ
Arrogant ones Büyüklenenler 10 ﻦ ﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﹺﻳﺴ
ﻣ - ﻭ ﹶﻥﺘ ﹾﻜﹺﺒﺮﺴ
ﻣ
They were thrown down Kafa üstü atıldılar 1 ﻮﺍﻜﺒ ﺒﹸﻛ ﻛﺒﻜﺐ
125
To write, ordain Yazmak, farz kılmak 1 ﺐ
ﺘﻳ ﹾﻜ - ﺐ
ﺘﹶﻛ ﻛﺘﺐ
Make freeing contract Serbest bırakma akdi yapın 3 ﻮﺍﺗﺒﻛﹶﺎ
To have something written Yazdırmak 8 ﺐ
ﺘﺘﻳ ﹾﻜ - ﺐ
ﺘﺘﺍ ﹾﻛ
Writer Katip, yazıcı 1 ﺐ
ﺗﻛﹶﺎ
Writers Yazanlar, katipler 1 ﲔ
ﺗﹺﺒ ﻛﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﺗﺒﻛﹶﺎ
Book Kitap 1 ﺐ
ﺘ ﹸﻛ- ﺏ
ﺎﻛﺘ
My book Benim kitabım 1 ﻪ ﻴﺎﺑﻛﺘ - ﺎﺑﹺﻰﻛﺘ
Written Yazılmış 1 ﺏ
ﻮﻣ ﹾﻜﺘ
To withhold, conceal Saklamak, gizlemek 1 ﻢ ﺘﻳ ﹾﻜ - ﻢ ﺘﹶﻛ ﻛﺘﻢ
Heap Yığın ﺎﻴﺒﺜﹶﻛ ﻛﺜﺐ
To increase Çoğalmak 1 ﺮ ﹶﻛﹸﺜ ﻛﺜﺮ
To make increase Çoğaltmak 2 ﺮ ﹶﻛﱠﺜ
To increase Çoğaltmak 4 ﺮ ﺜﻳ ﹾﻜ - ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ
To increase, want to increase Çoğalmak, çokluk istemek 10 ﺮ ﺜﺘ ﹾﻜﺴ
ﻳ - ﺮ ﺘ ﹾﻜﹶﺜﺳ ﺍ
Much, many, more, most Çok, daha çok, en çok ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛﹶﺜ
Competition in increase Çokluk, çokluk kuruntusu 6 ﺮ ﺗﻜﹶﺎﹸﺛ
Multitude Çokluk ﺮ ﹸﺓ ﹶﻛﹾﺜ
Many, much, abundant Çok, bol ﲑﹲﺓ ﺜ ﹶﻛ- ﲑ ﺜﹶﻛ
Kauthar Kevser ﺮ ﻮﹶﺛ ﹶﻛ
That which labors Didinen ﺡ
ﺩ ﻛﹶﺎ ﻛﺪﺡ
Laboring Didinme, didinerek 1 ﺣﹰﺎﹶﻛﺪ
To fall, lose the luster Düşmek, sönmek 7 ﺭ ﺪ ﻨ ﹶﻜﻳ - ﺭ ﺪ ﻧ ﹶﻜﺍ ﻛﺪﺭ
To be niggardly, miserly Cimrilik yapmak 4 ﻱﻳ ﹾﻜﺪ - ﹶﺍ ﹾﻛﺪٰﻱ ﻛﺪﻱ
To lie Yalan söylemek 1 ﺏ
ﺬ ﻳ ﹾﻜ - ﺏ
ﹶﻛ ﹶﺬ ﻛﺬﺏ
To deny Yalanlamak 2 ﺏ
ﻳ ﹶﻜ ﱢﺬ - ﺏ
ﹶﻛ ﱠﺬ
Denial Yalanlama 2 ﺐ
ﻳ ﹴﺗ ﹾﻜﺬ
Liar Yalancı 1 ﺑ ﹲﺔﺫ ﻛﹶﺎ- ﺏ
ﺫ ﻛﹶﺎ
Liars Yalancılar 1 ﲔ
ﺫﹺﺑ ﻛﹶﺎ- ﻮ ﹶﻥﺫﺑ ﻛﹶﺎ
Liar Çok yalancı ﺏ
ﹶﻛﺬﱠﺍ
Denying Yalanlama ﻛﺬﱠﺍﺑﹰﺎ
126
Lie Yalan ﺏ
ﺬ ﹶﻛ
Rejecters, deniers Yalanlayanlar 2 ﲔ
ﻣ ﹶﻜ ﱢﺬﹺﺑ - ﻮ ﹶﻥﻣ ﹶﻜ ﱢﺬﺑ
Denied Yalan olarak söylenen 1 ﺏ
ﻣ ﹾﻜﺬﹸﻭ ﹴ
Distress Sıkıntı ﺏ
ﺮ ﹴ ﹶﻛ ﻛﺮﺏ
Times Tekrar, kere ﺮ ﹲﺓ ﹶﻛ ﻛﺮﺭ
Twice Đki kere ﻴ ﹺﻦﺗﺮ ﹶﻛ
Throne Kürsü, taht ﻲ ﺳ ﺮ ﹸﻛ ﻛﺮﺱ
To honor Şerefli kılmak 2 ﻡ ﺮ ﻳ ﹶﻜ - ﻡ ﺮ ﹶﻛ ﻛﺮﻡ
To honor, glorify, give
blessing
Đkram etmek, şeref vermek 4 ﻡ ﻳ ﹾﻜ ﹺﺮ - ﻡ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ ﻛﺮﻡ
Honor, glory Đkram, cömertlik, yücelik 4 ﺍ ﹺﻡﺍ ﹾﻛﺮ
Most honorable
En cömert, en kerim, en
şerefli
ﻡ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ
Honorable ones Değerli, şerefli olanlar ﺍ ﹴﻡﻛﺮ
Noble, respectable,
generous, valuable
Şerefli, asil, cömert 1 ﻢ ﻳﹶﻛ ﹺﺮ
Bestower of honor Đkram eden, şeref veren 4 ﻣ ﹾﻜ ﹺﺮ ﹴﻡ
Honored Şerefli, değer verilen 2 ﺔ ﻣ ﺮ ﻣ ﹶﻜ
Honored ones
Đkram edilenler, değer
verilenler
4 ﲔ
ﻣ ﺮ ﻣ ﹾﻜ - ﻮ ﹶﻥﺮﻣ ﻣ ﹾﻜ
To dislike Hoşlanmamak, tiksinmek 1 ﻩ ﺮ ﻳ ﹾﻜ - ﻩ ﹶﻛ ﹺﺮ ﻛﺮﻩ
He made it hateful Çirkin gösterdi 2 ﻩ ﺮ ﹶﻛ
To compel, force Zorlamak 4 ﻩ ﻳ ﹾﻜ ﹺﺮ - ﻩ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ
Compulsion, forcing Zorlama 4 ﻩ ﺍﺍ ﹾﻛﺮ
Those who dislike Hoşlanmayanlar 1 ﲔ
ﻫ ﻛﹶﺎ ﹺﺭ- ﻮ ﹶﻥﻛﹶﺎ ﹺﺭﻫ
Difficulty, unwillingness Zorluk, isteksizlik ﻩ ﺮ ﹸﻛ
Unwillingly Đstemeden ﻫﹰﺎﹶﻛﺮ
Disliked, hateful Sevimsiz, hoş görülmeyen 1 ﻭﻫﹰﺎﻣ ﹾﻜﺮ
To earn, gain Kazanmak 1 ﺐ
ﺴ
ِ ﻳ ﹾﻜ - ﺐ
ﺴ
ﹶﻛ ﻛﺴﺐ
To earn, gain Kazanmak 8 ﺐ
ﺴ
ِ ﺘﻳ ﹾﻜ - ﺐ
ﺴ
ﺘﺍ ﹾﻛ
Decline, decrease Kesat, azalma ﺩ ﺎﹶﻛﺴ ﻛﺴﺪ
Piece, fragment Parça parça ﺴﻔﹰﺎ
ﻛ ﻛﺴﻒ
Portion Parça ﺴﻔﹰﺎ
ﻛ
127
Lazy, lazily Tembeller ﺎﻟﹶﻰﹸﻛﺴ ﻛﺴﻞ
To clothe Giydirmek 1 ﻮﻳ ﹾﻜﺴ - ﻰﹶﻛﺴ ﻛﺴﻮ
Clothing Giyim ﺓﺴﻮ
ﻛ
It is stripped away Açıldı, sıyrıldı 1 ﺸﻄﹶﺖ
ﹸﻛ ﻛﺸﻂ
To remove, uncover Açmak, gidermek 1 ﻒ
ﺸ
ﻳ ﹾﻜ - ﻒ
ﺸ
ﹶﻛ ﻛﺸﻒ
That which removes,
uncovers
Açan, gideren 1 ﻒ
ﺷ ﻛﹶﺎ
Removal Kaldırma, giderme 1 ﻒ
ﺸ
ﹶﻛ
That which removes,
uncovers (fm)
Açan, gideren (dş) 1 ﺕ
ﺷﻔﹶﺎ ﻛﹶﺎ- ﺷ ﹶﻔ ﹲﺔ ﻛﹶﺎ
Those who remove, uncover Açanlar, giderenler 1 ﺷﻔﹸﻮ ﻛﹶﺎ
Those who suppress Tutanlar, yutkunanlar 1 ﲔ
ﻤ ﻇ ﻛﹶﺎ ﻛﻈﻢ
Suppressor of grief Kederini bastıran 1 ﻢ ﻴﹶﻛﻈ
Distressed Kahırlı, acılı, kızgın 1 ﻡ ﻣ ﹾﻜﻈﹸﻮ
Kabah Kâbe ﺒ ﹶﺔﻌ ﹶﻛ ﻛﻌﺐ
Ankles (dual) Ayak bileği ﻦ ﻴﺒﻌ ﹶﻛ
Companions Eşler, arkadaşlar ﺐ
ﻋ ﺍﹶﻛﻮ
Equivalent Denk, benzer ﹸﻛﻔﹸﻮﹰﺍ ﻛﻔﺄ
Receptacle Toplayan, alan ﺎﻛﻔﹶﺎﺗ ﻛﻔﺖ
To disbelieve, be ungrateful Đnkar etmek, nankörlük etmek 1 ﺮ ﻳ ﹾﻜ ﹸﻔ - ﺮ ﹶﻛ ﹶﻔ ﻛﻔﺮ
To cover Örtmek 2 ﺮ ﻳ ﹶﻜ ﱢﻔ - ﺮ ﹶﻛ ﱠﻔ
How disbelieving Ne kadar inkarcı 4 ﻩ ﺮ ﹶﺍ ﹾﻛ ﹶﻔ
Disbeliever Kâfir 1 ﺮﹲﺓ ﻓ ﻛﹶﺎ- ﺮ ﻓﻛﹶﺎ
Disbelievers Kâfirler 1 ﻦ ﻓﺮﹺﻳ ﻛﹶﺎ- ﻭ ﹶﻥﻓﺮﻛﹶﺎ
Camphor Kâfur ﻛﹶﺎﻓﹸﻮﺭﹰﺍ
Very ungrateful Çok nankör ﺭ ﹶﻛﻔﱠﺎ
Disbelievers Kâfirler ٌﹸﻛﻔﱠﺎﺭ
Expiation Kefaret ﺭﹲﺓ ﹶﻛﻔﱠﺎ
Disbelief, ungratefulness Küfür, nankörlük 1 ﺮ ﹸﻛ ﹾﻔ
Rejection Küfran, inkar ﺍ ﹶﻥﹸﻛ ﹾﻔﺮ
Disbelievers Kafirler ﺮ ﹸﺓ ﹶﻛ ﹶﻔ
Very ungrateful Çok nankör ﺭ ﹶﻛﻔﹸﻮ
128
Disbelievers Kafirler ﻓ ﹺﺮﺍﹶﻛﻮ
To restrain, withdraw Çekmek 1 ﻒ
ﻳ ﹸﻜ - ﻒ
ﹶﻛ ﻛﻔﻒ
All together Tamamen ﻛﹶﺎﱠﻓ ﹰﺔ
His two hands Đki eli ﻪ ﻴﹶﻛ ﱠﻔ
To take charge Üstlenmek 1 ﻳ ﹾﻜ ﹸﻔ ﹸﻞ - ﹶﻛ ﹶﻔ ﹶﻞ ﻛﻔﻞ
Put in charge Kefil kıldı 2 ﹶﻛ ﱠﻔ ﹶﻞ
To entrust Kefil etmek, kefil bırakmak 4 ﻔ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻜ - ﹶﺍ ﹾﻛ ﹶﻔ ﹶﻞ
Portion Hisse ﻛ ﹾﻔ ﹲﻞ
Two portions Đki hisse ﻴ ﹺﻦﻛ ﹾﻔﹶﻠ
Trustee, surety Kefil ﻴﻞﹶﻛﻔ
To suffice Yetmek 1 ﻲﻳ ﹾﻜﻔ - ﹶﻛﻔﹶﻰ ﻛﻔﻲ
Sufficient Yeter ﻑ
ﻛﹶﺎ
That he protects you (pl) Sizi koruması 1 ﺆﻛﹸﻢ ﻳ ﹾﻜﹶﻠ ﻛﻸ
Dog Köpek ﺐ
ﹶﻛ ﹾﻠ ﻛﻠﺐ
Hunting animal trainer Avcı hayvan eğiticisi 2 ﻦ ﻴﻣ ﹶﻜﱢﻠﹺﺒ
Those who smirk Sırıtanlar 1 ﻮ ﹶﻥﻟﺤﻛﹶﺎ ﻛﻠﺢ
To burden Teklif etmek, yüklemek 2 ﻒ
ﻳ ﹶﻜﱢﻠ - ﻒ
ﹶﻛﱠﻠ ﻛﻠﻒ
Those who pretend Đddia edenler ﲔ
ﻔ ﺘ ﹶﻜﱢﻠﻣ
Burden Yük ﹶﻛ ﱞﻞ ﻛﻠﻞ
All, every, each Herkes, hepsi ﹸﻛ ﱠﻞ- ﹸﻛ ﱢﻞ- ﹸﻛ ﱡﻞ
All of it Hepsi, tamamı ﻼ
ﹸﻛ
Person with no parents or
children
Çocuğu ve ana-babası
olmayan
ﺔ ﻼﹶﻟ
ﹶﻛ ﹶ- ﻛﹶﻼﹶﻟ ﹰﺔ
Everytime, whenever Her zaman ﺎﹸﻛﱠﻠﻤ
To speak Konuşmak 2 ﻢ ﻳ ﹶﻜﱠﻠ - ﻢ ﹶﻛﱠﻠ ﻛﻠﻢ
To speak, talk Konuşmak 5 ﻢ ﺘ ﹶﻜﱠﻠﻳ - ﻢ ﺗ ﹶﻜﱠﻠ
Speaks Konuşur 5 (ﻢ ﺘ ﹶﻜﱠﻠﺗ) ﻢ ﺗ ﹶﻜﱠﻠ
Speaking Konuşma 2 ﻴﻤﹰﺎﺗ ﹾﻜﻠ
Speaking, word Söz, konuşma ﻡ ﻼ
ﹶﻛ ﹶ
Words Kelimeler ﻢ ﻠﹶﻛ
Word Kelime ﺕ
ﺎﻠﻤ ﹶﻛ- ﻤ ﹲﺔ ﻠﹶﻛ
129
Both of them Her ikisi ﺎﻛ ﹾﻠﺘ - ﻼﻛ ﻛﻠﻮ
To perfect, complete
Tamamlamak, mükemmel
kılmak
4 ﻤ ﹸﻞ ﻳ ﹾﻜ - ﻤ ﹶﻞ ﹶﺍ ﹾﻛ ﻛﻤﻞ
Full, complete Tamam, olgun ﻣﹶﻠ ﹲﺔ ﻛﹶﺎ- ﻣ ﹲﻞ ﻛﹶﺎ
Two full Đki tam ﻴ ﹺﻦﻣﹶﻠ ﻛﹶﺎ
Sheaths, clusters Kabuklar, salkımlar ﺎﻡﹶﺍ ﹾﻛﻤ ﻛﻤﻢ
Blind by birth Doğuştan kör ﻪ ﻤ ﹶﺍ ﹾﻛ ﻛﻤﻪ
Ungrateful Nankör ﺩ ﻮ ﻨﹶﻛ ﻛﻨﺪ
To hoard Biriktirmek, yığmak 1 ﺰ ﻳ ﹾﻜﹺﻨ - ﺰ ﻨﹶﻛ ﻛﱰ
Treasure Hazine ﻮ ﹺﺯ ﹸﻛﻨ- ﺰ ﻨﹶﻛ
Disappearing Saklanan, sinen 2 ﺲ
ﻨ ﹺﹸﻛ ﻛﻨﺲ
To conceal, keep secret, hide Saklamak, gizlemek 4 ﻦ ﻜ ﻳ - ﻦ ﹶﺍ ﹶﻛ ﻛﻨﻦ
Shelters, covers Barınaklar, örtüler ﺎﻧﹰﺎﹶﺍ ﹾﻛﻨ ﻛﻨﻦ
Covers Örtüler ﻨ ﹰﺔﻛ ﹶﺍ
Protected, hidden Korunmuş, saklanmış 1 ﻮ ﹲﻥﻣ ﹾﻜﻨ
Cave Mağara ﻒ
ﻬ ﹶﻛ ﻛﻬﻒ
In maturity Yetişkin olarak ﻼ
ﻬ ﹰ ﹶﻛ ﻛﻬﻞ
Soothsayer Kahin ﻫ ﹴﻦ ﻛﹶﺎ ﻛﻬﻦ
Cups, goblets Kadehler, bardaklar ﺏ
ﺍﹶﺍ ﹾﻛﻮ ﻛﻮﺏ
To almost happen Olayazmak 1 ﺩ ﻳﻜﹶﺎ - ﺩ ﻛﹶﺎ ﻛﻮﺩ
To wrap, roll Dürmek 2 ﺭ ﻮ ﻳ ﹶﻜ - ﺭ ﻮ ﹶﻛ ﻛﻮﺭ
Star, planet Yıldız, gezegen ﺐ
ﻛ ﺍ ﹶﻛﻮ- ﺐ
ﻮ ﹶﻛ ﹶﻛ ﻛﻮﻛﺐ
To be, become Olmak, -dır, -dir 1 ﻳﻜﹸﻮ ﹸﻥ - ﻛﹶﺎ ﹶﻥ ﻛﻮﻥ
Place Mekân, yer ﻥ ﻣﻜﹶﺎ
Position, place Mekân, yer ﺔﻣﻜﹶﺎﻧ
It is branded Dağlanır 1 ﻯﺗ ﹾﻜﻮ ﻛﻮﻱ
To plot, scheme, plan Planlamak, tuzak kurmak 1 ﺪ ﻴﻳﻜ - ﺩ ﻛﹶﺎ ﻛﻴﺪ
Plot, scheme, plan Tuzak, düzen, plan 1 ﺪ ﻴﹶﻛ
Those caught in plot Tuzağa düşenler 1 ﻭ ﹶﻥﻴﺪﻣﻜ
How Nasıl ﻒ
ﻴﹶﻛ ﻛﻴﻒ
To measure Ölçmek 1 ﻜﻴ ﹸﻞ ﻳ - ﻛﹶﺎ ﹶﻝ
130
To take by measure Ölçerek almak 8 ﺎ ﹸﻝﻳ ﹾﻜﺘ - ﺎ ﹶﻝﺍ ﹾﻛﺘ
Measure Ölçü ﻴ ﹲﻞﹶﻛ
Measure Tartı, ölçü ﺎ ﹶﻝﻣ ﹾﻜﻴ
To submit, humble, resign Boyun eğmek 10 ﲔ
ﻜ ﺘﺴ
ﻳ - ﺘﻜﹶﺎ ﹶﻥﺳ ﺍ ﻛﲔ
Pearl Đnci ﺆ ﺆﹸﻟ ﹸﻟ ﻷﻷ
Understanding, reason Anlayış, akıl ﺏ
ﺎ ﹺﹶﺍﹾﻟﺒ ﻟﺒﺐ
To remain, stay Kalmak, durmak 1 ﺚ
ﻠﹺﺒ ﹸ ﻳ- ﺚ
ﹶﻟﹺﺒ ﹶ ﻟﺒﺚ
Those who remain Kalanlar, duranlar 1 ﲔ
ﺜﹶﻻﹺﺑ
Abundant Bol, çok ﺍﺒﺪﹸﻟ ﻟﺒﺪ
Compacted mass, felt Sıkışmış kütle, keçe ﺍﺒﺪﻟ
To wear Giymek, takınmak 1 ﺲ
ﺒﻳ ﹾﻠ - ﺲ
ﹶﻟﹺﺒ ﻟﺒﺲ
To mix Karıştırmak 1 ﺲ
ﻳ ﹾﻠﹺﺒ - ﺲ
ﹶﻟﹺﺒ
Clothing, covering Elbise, örtü ﺱ
ﺎﻟﺒ
Doubt Şüphe ﺲ
ﺒ ﹴﹶﻟ
Coats of armor Giyecek, zırh ﺱ
ﻮ ﹴﹶﻟﺒ
Milk Süt ﺒ ﹴﻦﹶﻟ ﻟﱭ
Place of refuge Sığınma yeri 1 ﺠﹴﺈ
ﻣ ﹾﻠ - ﺠﹰﺄ
ﻣ ﹾﻠ ﳉﺄ
To persist Direnmek, ısrar etmek 1 ﺞ ﻠﻳ - ﺠﻰ
ﹶﻟ ﳉﺞ
Pool Havuz ﺠ ﹰﺔ
ﹸﻟ
Deep Derin ﻲ ﺠ
ﹸﻟ
To deviate, distort Sapmak, bozmak 4 ﺪ ﺤ
ﻳ ﹾﻠ - ﺪ ﺤ
ﹶﺍﹾﻟ ﳊﺪ
Wrongdoing, deviation from
right
Haktan sapma, ilhad 4 ﺩ ﺎﺍﹾﻟﺤ
Place of refuge Sığınacak yer 8 ﺪﹰﺍﺘﺤﻣ ﹾﻠ
Imploringly, pleadingly,
entreatingly
Israrla isteyerek, yüzsüzlükle 4 ﺎﻓﹰﺎﺍﹾﻟﺤ ﳊﻒ
To join Kavuşmak, ulaşmak 1 ﻖ ﺤ
ﻳ ﹾﻠ - ﻖ ﺤ
ﹶﻟ ﳊﻖ
To join, annex Kavuşturmak, birleştirmek 4 ﻖ ﺤ
ﻳ ﹾﻠ - ﻖ ﺤ
ﹶﺍﹾﻟ
Meat Et ﻮﻡ ﹸﻟﺤ- ﻢ ﺤ
ﹶﻟ ﳊﻢ
Tone, voice Ses, ses tonu ﺤ ﹺﻦ
ﹶﻟ ﳊﻦ
Beard Sakal ﻴﺔﺤ
ﻟ ﳊﻲ
Most rigid, most violent En sert ﺪ ﹶﺍﹶﻟ ﻟﺪﺩ
131
Contentious Đnatçı ﺪﹰﺍ ﹸﻟ
To delight Tad almak, lezzet almak 1 ﻳﹶﻠ ﱡﺬ - ﹶﻟ ﱠﺬ ﻟﺬﺫ
Delicious Lezzetli ﺓ ﹶﻟ ﱠﺬ
Sticky Yapışkan 1 ﺏ
ﻟﹶﺎ ﹺﺯ ﹴ ﻟﺰﺏ
To bind, tie, compel
Yapıştırmak, bağlamak,
yüklemek
4 ﻡ ﻳ ﹾﻠ ﹺﺰ - ﻡ ﺰ ﹶﺍﹾﻟ ﻟﺰﻡ
Obligation Vazife, yükümlülük ﺍﻣﹰﺎﻟﺰ
Tongue, language Dil, lisan ﺔ ﻨﺴ
ِ ﹶﺍﹾﻟ- ﺎ ﹲﻥﻟﺴ ﻟﺴﻦ
And let him be cautious (imp)
Dikkatli olsun, inceliklere
baksın
5 ﻒ
ﺘﹶﻠ ﱠﻄﻳ ﻟﻄﻒ
Subtle, Beneficient
Latif, lütuf sahibi, incelikleri
bilen
ﻒ
ﻴﹶﻟﻄ
Blazing Alev saçar 5 ﺗﹶﻠﻈﱠﻰ ﻟﻈﻲ
Blazing fire Alevli ateş ﹶﻟﻈﹶﻰ
To play Oynamak 1 ﺐ
ﻌ ﻳ ﹾﻠ - ﺐ
ﻌ ﹶﻟ ﻟﻌﺐ
As players, for play Oyuncular olarak, oyun için 1 ﲔ
ﻋﹺﺒ ﻟﹶﺎ
Play Oyun, eğlence 1 ﺐ
ﻌ ﹶﻟ
So that, perhaps Belki, ola ki ﻌ ﱠﻞ ﹶﻟ ﻟﻌﻞ
To curse Lanetlemek, lanet etmek 1 ﻦ ﻌ ﻳ ﹾﻠ - ﻦ ﻌ ﹶﻟ ﻟﻌﻦ
Cursing Lanetleyerek 1 ﻨﹰﺎﹶﻟﻌ
Curse Lanet 1 ﻨ ﹲﺔﻌ ﹶﻟ
Cursed Lanet edilmiş (dş) 1 ﻧ ﹶﺔﻮﻣ ﹾﻠﻌ
Cursed ones Lanet edilmişler 1 ﲔ
ﻮﹺﻧﻣ ﹾﻠﻌ
Weariness, fatigue Yorgunluk, bıkkınlık, usanç ﺏ
ﻮ ﻐ ﹸﻟ ﻟﻐﺐ
Babble( imp, pl), make noise Gürültü edin 1 ﺍﻐﻮ ﺍﹾﻟ ﻟﻐﻮ
Vain, vain talk Boş şey ﻮ ﻐ ﹶﻟ
Vain, vain talk Boş söz ﻴ ﹰﺔﻏ ﻟﹶﺎ ﻟﻐﻲ
To turn away Çevirmek, döndürmek 1 ﺖ
ﻔ ﻳ ﹾﻠ - ﺖ
ﹶﻟ ﹶﻔ ﻟﻔﺖ
To look back Arkaya bakmak 8 ﺖ
ﻔ ﺘﻳ ﹾﻠ - ﺖ
ﺘ ﹶﻔﺍﹾﻟ
It scorches, burns Yakar 1 ﺢ ﺗ ﹾﻠ ﹶﻔ ﻟﻔﺢ
He utters Söyler 1 ﻆ
ﻔ ﹸ ﻳ ﹾﻠ ﻟﻔﻆ
To tangle, entangle, roll up Bir birine dolaşmak 8 ﻒ
ﺘﻳ ﹾﻠ - ﻒ
ﺘﺍﹾﻟ ﻟﻔﻒ
Dense, which goes into one Birbirine dolaşmış, sarmaş ﹶﺍﹾﻟﻔﹶﺎﻓﹰﺎ
132
another dolaş
In a crowd Bir arada ﻴﻔﹰﺎﹶﻟﻔ
To find Bulmak 4 ﻲﻳ ﹾﻠﻔ - ﹶﺍﹾﻟﻔٰﻲ ﻟﻔﻮ
Nicknames, call names Lakaplar ﺏ
ﹶﺍﹾﻟﻘﹶﺎ ﹺ ﻟﻘﺐ
Fertilizing ones Aşılayıcılar, döllendiriciler ﺢ ﻗﺍﹶﻟﻮ ﻟﻘﺢ
To pick up, lift, gather Almak, kaldırmak, toplamak 8 ﻂ
ﻘ ﹸ ﺘﻳ ﹾﻠ - ﻂ
ﺘ ﹶﻘ ﹶﺍﹾﻟ ﻟﻘﻂ
It swallows Yutar 1 ﻒ
ﺗ ﹾﻠ ﹶﻘ ﻟﻘﻒ
He swallowed Yuttu 8 ﻢ ﺘ ﹶﻘﺍﹾﻟ ﻟﻘﻢ
To meet Karşılaşmak 1 ﻳ ﹾﻠﻘﹶﻰ - ﻲ ﻘ ﹶﻟ ﻟﻘﻲ
To cause to meet, grant Karşılaştırmak, vermek 2 ﻳﹶﻠﻘﱠﻰ - ﹶﻟ ﱠﻘﻰ
That they meet Kavuşmaları 3 ﻼﻗﹸﻮﹾﺍ
ﻳ ﹶ
To throw, cast Atmak, yerleştirmek 4 ﻲﻠﻘ ﻳ- ﹶﺍﹾﻟﻘﹶﻰ
To take, receive Almak 5 ﺘﹶﻠﻘﱠﻰﻳ - ﺗﹶﻠﻘﱠﻰ
To meet, to come together Karşılaşmak, buluşmak 8 ﻲﺘﻘﻳ ﹾﻠ - ﺘﻘﹶﻲﺍﹾﻟ
Meeting Buluşma 6 ﻕ
ﺗﻠﹶﺎ ﹺ
Towards Taraf ﺗ ﹾﻠﻘﹶﺎ َﺀ
That which meets, will meet
Ona kavuşan, kavuşacak
olan
ﻪ ﻴﹶﻻﻗ
Meeting Karşılaşma ﻟﻘﹶﺎ َﺀ
Two receivers Đki alıcı 5 ﻥ ﺎﺘﹶﻠ ﱢﻘﻴﻣ
That which meets, will meet Kavuşan 3 ﻲﻣﻠﹶﺎﻗ - ﻕ
ﻣﻠﹶﺎ ﹴ
Those who meet, will meet Kavuşanlar 3 ﻲﻣﻠﹶﺎﻗ - ﻼﻗﹸﻮ
ﻣ ﹶ
Those who bring down Bırakanlar, atanlar 4 ﺕ
ﺎﻘﻴ ﻣ ﹾﻠ
Those who throw Atanlar 4 ﲔ
ﻘ ﻣ ﹾﻠ
Twinking of eye Göz kırpması ﻤ ﹺﺢ ﹶﻟ ﳌﺢ
To criticize mockingly Kusur aramak, alay etmek 1 ﺰ ﻤ ﻳ ﹾﻠ - ﺰ ﻤ ﹶﻟ ﳌﺰ
Slanderer Gözü kaşı ile alay eden ﺓ ﺰ ﻤ ﹸﻟ
To touch Dokunmak 1 ﺲ
ﻤ ﻳ ﹾﻠ - ﺲ
ﻤ ﹶﻟ ﳌﺲ
You (pl) touched Dokundunuz, temas ettiniz 3 ﻢﺴﺘ
ﻣ ﹶﻻ
To search, petition, request Aramak, istemek 8 ﺲ
ﻤ ﺘﻳ ﹾﻠ - ﺲ
ﻤ ﺘﺍﹾﻟ
Small faults Küçük kusur ﻢ ﻤ ﹶﻟ ﳌﻢ
133
Altogether Hepsi ﻤﹰﺎ ﹶﻟ
Flame Alev ﺐ
ﻬ ﹴ ﹶﻟ ﳍﺐ
He lolls, pants Dili dışarıda soluması 1 ﺚ
ﻬ ﹾ ﻳ ﹾﻠ ﳍﺚ
To inspire Đlham etmek 4 ﻢ ﻳ ﹾﻠ ﹺﻬ - ﻢ ﻬ ﹶﺍﹾﻟ ﳍﻢ
To divert, distract Oyalamak, alıkoymak 4 ﻳ ﹾﻠﻬﹺﻲ - ﹶﺍﹾﻟﻬٰﻲ ﳍﻲ
You become distracted from it Ondan gafil olursun 5 ﻰﺗﹶﻠﻬ ﳍﻮ
Playing, distracted Oynayan, eğlenen 1 ﻴ ﹰﺔﻫ ﻟﹶﺎ
Play, amusement Oyun, eğlence 1 ﻮ ﻬ ﹶﻟ
Passed Geçti 1 ﺕ
ﻟﹶﺎ ﻟﻮﺕ
Scorching Yakan, kavuran ﺣ ﹲﺔ ﺍﹶﻟﻮ ﻟﻮﺡ
Tablet, plate Levha ﺡ
ﺍ ﹴ ﹶﺍﹾﻟﻮ- ﺡ
ﻮ ﹴ ﹶﻟ
Under shelter Korunmuş ﺍﺫﹰﺍﻟﻮ ﻟﻮﺫ
To blame, reproach Kınamak, ayıplamak 1 ﻡ ﻳﻠﹸﻮ - ﻡ ﹶﻻ ﻟﻮﻡ
They blame each other Birbirlerini kınarlar 6 ﻮ ﹶﻥﻭﻣ ﻼ
ﺘ ﹶﻳ
That which blames Kınayan, kınayıcı 1 ﺋ ﹴﻢﹶﻻ
Blamed Kınanmış 1 ﲔ
ﻣ ﻣﻠﹸﻮ - ﻣﻠﹸﻮ ﹴﻡ
Self blaming Kınayan ﺔ ﻣ ﺍﹶﻟﻮ
Blaming Kınama ﻣ ﹲﺔ ﻮ ﹶﻟ
Blaming himself Kendini kınayan 4 ﻢ ﻴﻣﻠ
Color Renk ﺍ ﹸﻥ ﹶﺍﹾﻟﻮ- ﻮ ﹸﻥ ﹶﻟ ﻟﻮﻥ
To distort, cast a glance
Sapmak, eğip bükmek, yan
bakmak
1 ﻮ ﻳ ﹾﻠ - ﻯ
ﻮ ﹶﻟ ﻟﻮﻱ
They turned aside Çevirdiler 2 ﺍﻮﻭ ﹶﻟ
Twisting Eğip bükerek ﺎﹶﻟﻴ
That the deprives Mahrum etmesi 1 ﺖ
ﻠﻳ ﻟﻴﺖ
Not Değil 1 ﺲ
ﻴﹶﻟ ﻟﻴﺲ
Nights Geceler, geceleri ﺎ ﹴﻝﹶﻟﻴ ﻟﻴﻞ
Night Gece ﻴﹶﻠ ﹰﺔ ﹶﻟ- ﻴ ﹲﻞﹶﻟ
At night Geceleyin, gece vakti ﻼ
ﻴ ﹰﹶﻟ
To relax, soften Yumuşamak 1 ﲔ
ﻠﻳ - ﹶﻻ ﹶﻥ ﻟﲔ
To soften Yumuşatmak 4 ﲔ
ﻠﻳ - ﹶﺍ ﹶﻻ ﹶﻥ
134
Gentle Yumuşak, nazik ﺎﻴﻨﹶﻟ
Palm trees Hurma ağacı ﺔ ﻨﻴﻟ
Hundred Yüz (sayı) ﻣﹶﺌ ﹲﺔ ﻣﺄﻱ
To give provision, let enjoy
Nimet vermek,
faydalandırmak
2 ﻊ ﺘﻤ ﻳ - ﻊ ﺘﻣ ﻣﺘﻊ
To get benefit Faydalanmak 5 ﻊ ﺘﻤ ﺘﻳ - ﻊ ﺘﻤ ﺗ
To enjoy, utilize, make use of Faydalanmak 10 ﻊ ﺘﻤ ﺘﺴ
ﻳ - ﻊ ﺘﻤ ﺘﺳ ﺍ
Goods, baggage Eşyalar, mallar ﻌﺔ ﺘﻣ ﹶﺍ
Provision, enjoyment Mal, meta, eğlence, kâr ﻉ
ﺎﻣﺘ
Strong, firm Sağlam, kuvvetli ﻦ ﻴﺘﻣ ﻣﱳ
He appeared Göründü, temessül etti 5 ﻤﱠﺜ ﹶﻞ ﺗ
Best of mind En akıllı ﻣﹶﺜ ﹸﻞ ﹶﺍ ﻣﺜﻞ
Statues, symbols Heykeller, semboller ﻴ ﹲﻞﺎﺛﺗﻤ
Example, likeness Benzetme, misal, örnek ﻣﺜﹶﺎ ﹸﻝ ﹶﺍ- ﻣﹶﺜ ﹲﻞ
Similar ones Benzerler ﺕ
ﻼ
ﻣﹸﺜ ﹶ
Like, similar Benzer, gibi ﻣﺜﹾﻞ
Exemplary Örnek ﻣﹾﺜﻠﹶﻰ
Twice as much Đki kat ﻲ ﻣﹾﺜﹶﻠ
Glorious Şerefli, yüce ﺪ ﻴﺠ
ﻣ ﹺ ﳎﺪ
Magians, fire-worshippers Mecusi, ateşe tapan ﺱ
ﻮ ﺠ
ﻣ ﳎﺲ
To purify Temizlemek 2 ﺺ
ﺤ
ﻤ ﻳ - ﺺ
ﺤ
ﻣ ﳏﺺ
To destroy Mahvetmek ﻖ ﺤ
ﻤ ﻳ - ﻖ ﺤ
ﻣ ﳏﻖ
Strength Güç ﺎ ﹺﻝﻣﺤ ﳏﻞ
To examine, test Đmtihan etmek, sınamak 8 ﻦ ﺤ
ﺘﻨﻳ - ﻦ ﺤ
ﺘﻣ ﺍ ﳏﻦ
To eliminate, erase Mahvetmek, silmek 1 ﻮﻤﺤ ﻳ - ﻰﻣﺤ ﳏﻮ
Plowing, cleaving ones Yaranlar ﺮ ﺧ ﺍﻣﻮ ﳐﺮ
Pains of childbirth Doğum sancısı ﺽ
ﺎﻣﺨ ﳐﺾ
To extend, spread Yaymak, uzatmak 1 ﺪ ﻤ ﻳ - ﺪ ﻣ ﻣﺪﺩ
To help Yardım etmek 4 ﺪ ﻤ ﻳ - ﺪ ﻣ ﹶﺍ
Extension Süre ﺪﹰﺍ ﻣ
Ink Mürekkep ﺍﺩﹰﺍﻣﺪ
135
Term, period Süre, müddet ﺪﺓ ﻣ
Supplement, help Yardım ﺩﹰﺍﻣﺪ
Extended Uzatılmış, bağlanmış 2 ﺓ ﺩ ﺪ ﻤ ﻣ
He who helps Yardım eden 4 ﺪ ﻤ ﻣ
Extended Uzatılmış 1 ﺩ ﻭﻤﺪ ﻣ
City, Madinah Şehir, Medine ﺋ ﹺﻦٰﺪﺍ ﻣ - ﻨ ﹲﺔﻳﺪ ﻣ ﻣﺪﻥ
Man, person Kişi, adam ﺮﺃ ﻣ ﺍ ﻣﺮﺃ
Man, person Kişi ﺉ
ﻣ ﹺﺮ ﹴ ﺍ- ﺅ ﺮ ﻣ ﺍ
Woman, wife Kadın, karı ﺕ
ﺮﹶﺍ ﻣ ﺍ- ﺮﹶﺋ ﹲﺔ ﻣ ﺍ
Man Adam ﺮ ِﺀ ﻣ - ﺮ ٌﺀ ﻣ
Easily Kolayca ﻣﺮﹺﻳﺌﹰﺎ
To release Salıvermek 1 ﺝ
ﺮ ﻤ ﻳ - ﺝ
ﺮ ﻣ ﻣﺮﺝ
Smokeless flame Dumansız ateş ﺝ
ﺎ ﹺﺭ ﹴﻣ
Coral Mercan ﺎ ﹸﻥﺮﺟ ﻣ
Confused Karışık ﻳ ﹴﺞﻣ ﹺﺮ
To be insolent Böbürlenmek 1 ﺡ
ﺮ ﻤ ﻳ - ﺡ
ﻣ ﹺﺮ ﻣﺮﺡ
Insolently Böbürlenerek ﺣﹰﺎﻣﺮ
To persist Israr etmek 1 ﺩ ﺮ ﻤ ﻳ - ﺩ ﺮ ﻣ ﻣﺮﺩ
Rebellious Đsyankar ﺩ ﺎ ﹺﺭﻣ
Rebellious Azgın ﺪ ﻣﺮﹺﻳ
Made smooth Cilalanmış 2 ﺩ ﺮ ﻤ ﻣ
To pass Geçmek 1 ﺮ ﻤ ﻳ - ﺮ ﻣ ﻣﺮﺭ
To drop by Uğramak 1 ﻋﻠﹶﻰ ﺮ ﻣ
Most bitter En acı ﺮ ﻣ ﹶﺍ
Soundness, mind Akıl, kuvvet ﺓ ﺮ ﻣ
Times Kere ﺕ
ﺍﻣﺮ – ﺓ ﺮ ﻣ
Continuous Devam eden, süregelen 10 ﺮ ﻤ ﺘﺴ
ﻣ
To be sick Hasta olmak 1 ﺽ
ﺮ ﻤ ﻳ - ﺽ
ﻣ ﹺﺮ ﻣﺮﺽ
Illness, sickness Hastalık ﺽ
ﺮ ﻣ
Sick Hasta ﻰﺮﺿ ﻣ - ﺾ
ﻣﺮﹺﻳ ﹺ
136
To dispute Tartışmak 3 ﺭ ﺎﻳﻤ - ﻯﺎﺭﻣ ﻣﺮﻱ
To doubt Şüphe etmek 6 ﻯﺎﺭﺘﻤﻳ - ﻯﺎﺭﺗﻤ
To doubt, dispute Şüphe etmek, çekişmek 8 ﺘﺮﹺﻱﻤ ﻳ - ﺘﺮٰﻱﻣ ﺍ
Argument Tartışma, münakaşa ﺍ ًﺀﻣﺮ
Doubt Şüphe ﺔ ﻳﺮ ﻣ
Doubters Şüphe edenler 8 ﻦ ﺘﺮﹺﻳﻤ ﻣ
Mixture Karışım ﺍﺝﻣﺰ ﻣﺰﺝ
To disperse, scatter Dağıtmak 2 ﻕ
ﺰ ﻤ ﻳ - ﻕ
ﺰ ﻣ ﻣﺰﻕ
Dispersion Darmadağın 2 ﻕ
ﺰ ﹴ ﻤ ﻣ
Rain clouds Yağmur bulutları ﻥ ﺰ ﻣ ﻣﺰﻥ
To wipe Silmek 1 ﺢ ﺴ
ﻤ ﻳ - ﺢ ﺴ
ﻣ ﻣﺴﺢ
Wiping by hand Eliyle silerek, mesh ederek ﺤﹰﺎﻣﺴ
He who wipes Mesih, eliyle silen ﺢ ﻴﺴ
ِ ﻣ
To transform Dönüştürmek 1 ﺦ ﺴ
ﻤ ﻳ- ﺦ ﺴ
ﻣ ﻣﺴﺦ
Palm fiber Hurma lifi, halat ﺪ ﺴ
ﻣ ﻣﺴﺪ
To touch Dokunmak 1 ﺲ
ﻤ ﻳ - ﺲ
ﻣ ﻣﺴﺲ
They touch each other Birbirine dokunurlar 6 ﺎﺎﺳﺘﻤﻳ
Touching Dokunma 1 ﺲ
ﻣ
Touching Dokunma ﺱ
ﺎﻣﺴ
To hold, grip, withhold Sarılmak, tutunmak 2 ﻚ
ﺴ
ﻤ ﻳ - ﻚ
ﺴ
ﻣ ﻣﺴﻚ
To keep, retain, hold, grasp Tutmak, yakalamak 4 ﻚ
ﺴ
ِ ﻤ ﻳ - ﻚ
ﺴ
ﻣ ﹶﺍ
To grasp, hold fast Yapışmak, tutmak 10 ﻚ
ﺴ
ِ ﻤ ﺘﺴ
ﻳ - ﻚ
ﺴ
ﻤ ﺘﺳ ﺍ
Keeping, retaining Tutma ﻙ ﺎﻣﺴ ﺍ
Those who hold fast Tutunanlar 10 ﺴﻜﹸﻮ ﹶﻥ
ِ ﻤ ﺘﺴ
ﻣ
Musk Misk ﻚ
ﺴ
ﻣ
That which withholds Tutan, kısan 4 ﺕ
ﺴﻜﹶﺎ
ِ ﻤ ﻣ - ﻚ
ﺴ
ِ ﻤ ﻣ
To reach evening Akşamlamak 4 ﻤﺴِﻲ ﻳ - ﻣﺴٰﻲ ﹶﺍ ﻣﺴﻮ
Mixed Karışık ﺝ
ﺎ ﹴﻣﺸ ﹶﺍ ﻣﺸﺞ
To walk Yürümek 1 ﻲﻤﺸ ﻳ - ﻰﻣﺸ ﻣﺸﻮ
Going about Gezen ﺎ ٍﺀﻣﺸ
137
Walking Yürüyüş ﺸ ﹺﻲ
ﻣ
City, Egypt Şehir, Mısır ﺍﺼﺮ
ﻣ - ﺮ ﺼ
ﻣ ﻣﺼﺮ
Lump of meat Çiğnem et ﺔ ﻐ ﻀ
ﻣ ﻣﻀﻎ
To pass Geçmek (zaman) 1 ﻲﻤﻀ ﻳ - ﻣﻀٰﻰ ﻣﻀﻲ
Proceeding Geçen ﻴﹰﺎﻀ
ﻣ
To rain Yağdırmak 4 ﺮ ﻄ ﻤ ﻳ - ﺮ ﻣ ﹶﻄ ﹶﺍ ﻣﻄﺮ
Rain Yağmur ﺮ ﻣ ﹶﻄ
He who gives rain Yağmur yağdıran 4 ﺮ ﻄ ﻤ ﻣ
He swaggers Böbürlenir 5 ﻤﻄﱠﻰ ﺘﻳ ﻣﻄﻲ
Goat Keçi ﻌ ﹺﺰ ﻣ ﻣﻌﺰ
Small kindnesses Küçük yardımlar ﻮ ﹶﻥﺎﻋﻣ ﻣﻌﻦ
Intestines Bağırsaklar ﺎ َﺀﻣﻌ ﹶﺍ ﻣﻌﻲ
Hatred, hateful Kızma, gazap ﺖ
ﻣ ﹾﻘ ﻣﻘﺖ
To stay, wait Kalmak, durmak 1 ﺚ
ﻤ ﹸﻜ ﹸ ﻳ - ﺚ
ﻣ ﹶﻜ ﹶ ﻣﻜﺚ
Those who stay, wait Kalanlar, bekleyenler 1 ﲔ
ﺜﻛ ﺎ ﻣ- ﻛﺜﹸﻮ ﹶﻥ ﺎﻣ
Intervals Dura dura 1 ﺚ
ﻣ ﹾﻜ
To plan, plot Düzen kurmak, plan yapmak 1 ﺮ ﻤ ﹸﻜ ﻳ - ﺮ ﻣ ﹶﻜ ﻣﻜﺮ
Plan, plot Düzen, plan 1 ﺍﻣ ﹾﻜﺮ - ﺮ ﻣ ﹾﻜ
Planners, plotters
Plan yapanlar, düzen
kuranlar
1 ﻦ ﻛﺮﹺﻳ ﺎﻣ
To establish Yerleştirmek 2 ﻦ ﻤ ﱢﻜ ﻳ - ﻦ ﻣ ﱠﻜ ﻣﻜﻦ
He gave opportunity Đmkan verdi 4 ﻦ ﻣ ﹶﻜ ﹶﺍ
Firm, safe Sağlam, emniyetli ﲔ
ﻜ ﻣ
Whistling Islık ﻣﻜﹶﺎ ًﺀ ﻣﻜﻮ
I will fill Dolduracağım 1 ﻦ ﻣﹶﻠﹶﺌ ﹶﺍ ﻣﻸ
Filled Dolduruldu 1 ﻠ ﹶﺊﻣ
You (fm) became full Doldun (dş) 8 ﺕ
ﺘﹶﻠ ﹾﺎﻣ ﺍ
Those who fill, will fill Dolduranlar 1 ﻭ ﹶﻥﻟﺆﺎﻣ
Full Dolu ﻣ ﹾﻠ ﹸﺊ
Chiefs, leaders Başkanlar, liderler ﻣﹶﻠﹸﺎ
Salty Tuzlu ﺢ ﻣ ﹾﻠ ﻣﻠﺢ
138
Poverty Fakirlik 4 ﻕ
ﻼ ﹴﺍﻣ ﻣﻠﻖ
To possess, have power, rule
Sahip olmak, gücü yetmek,
yönetmek
1 ﻚ
ﻠﻤ ﻳ - ﻚ
ﻣﹶﻠ ﻣﻠﻚ
Our will Hükmümüz, irademiz ﺎﻜﻨ ﻣ ﹾﻠ
Possessor, master Malik, sahip ﻟﻜﹸﻮ ﹶﻥﺎ ﻣ- ﻚ
ﻟﺎﻣ
Malik, angel of Hell Malik, Cehennem Meleği ﻚ
ﻟﺎﻣ
Angel Melek ﺋ ﹶﻜ ﹲﺔﻣﻠﹶﺎ - ﻚ
ﻣﹶﻠ
King, ruler Hükümdar, melik ﻚﻣﻠ
Kingdom, sovereignty Hükümranlık, mülk ﻚ
ﻣ ﹾﻠ
Dominion, rule Melekut, hükümranlık ﺕ
ﻣﹶﻠﻜﹸﻮ
Kings, rulers Melikler, hükümdarlar ﻙ ﻣﻠﹸﻮ
King, ruler Melik, hükümdar ﻚ
ﻴﻣﻠ
Owned Sahip olunan ﻤﻠﹸﻮﻛﹰﺎ ﻣ
To dictate, have something
written
Yazdırmak 4 ﻤ ﱡﻞ ﻳ - ﻣ ﱠﻞ ﹶﺍ ﻣﻠﻞ
Religion Millet, din ﻣﻠﱠﺔ
To give respite, dictate Mühlet vermek, yazdırmak 4 ﻲﻤﻠ ﻳ - ﻣﻠﹶﻰ ﹶﺍ ﻣﻠﻮ
Long time Uzun süre ﻴﹰﺎﻠﻣ
To prevent Yasaklamak, engellemek 1 ﻊ ﻨﻤ ﻳ - ﻊ ﻨﻣ ﻣﻨﻊ
Prevented, forbidden Yasaklanmış 1 ﺔ ﻋ ﻮﻤﻨ ﻣ
Preventer, forbidder Mani olan, engel olan ﻉ
ﺎ ﹴﻣﻨ
Withholding Cimri, kıskanç ﻮﻋﹰﺎﻣﻨ
Preventions Engeller ﻌﺔ ﺎﹺﻧﻣ
To favor, taunt Lutfetmek, başa kakmak 1 ﻦ ﻣ ﻣﻨﻦ
Taunted Başa kakılan 1 ﻥ ﻮﻤﻨ ﻣ
Manna Kudret helvası ﻦ ﻣ
Reminders of generosity Başa kakma ﺎﻣﻨ - ﻦ ﻣ
Misfortune Felaket ﻥ ﻮﻣﻨ ﻣﻨﻮ
To give false desires Kuruntu vermek 2 ﻲﻤﻨ ﻳ - ﻰﻣﻨ ﻣﲏ
To emit, discharge Atmak, dökmek 4 ﻲﻤﻨ ﻳ - ﻰﻣﻨ ﹶﺍ
To wish Temenni etmek, istemek 5 ﻨٰﻰﻤ ﺘﻳ - ﻨٰﻰﻤ ﺗ
Vain desires, delusions Kuruntular ﻲ ﺎﹺﻧ ﹶﺍﻣ- ﻴﺔﻣﹺﻨ ﹸﺍ
139
Semen Meni ﻲ ﻣﹺﻨ
They prepare Hazırlık yaparlar 1 ﻭ ﹶﻥﻬﺪ ﻤ ﻳ ﻣﻬﺪ
I spread Döşedim, imkan verdim 2 ﺕ
ﺪﻣﻬ
Furnishing Döşeyiş 2 ﻤﻬﹺﻴﺪﹰﺍ ﺗ
Spreaders Döşeyenler 1 ﻭ ﹶﻥﻫﺪ ﺎﻣ
Resting place, bed Döşek, yatak ﺩ ﺎﻣﻬ
Cradle, bed Beşik, döşek ﺍﻬﺪ ﻣ - ﺪ ﻬ ﻣ
Give (imp) respite Mühlet ver 2 ﻬ ﹾﻞ ﻣ ﻣﻬﻞ
Give (imp) respite Mühlet ver 4 ﻣ ﹺﻬ ﹾﻞ ﹶﺍ
Molten brass Erimiş maden ﻬ ﹺﻞ ﻣ ﻣﻬﻞ
Worthless, despicable Basit, önemsiz, değersiz ﻣﻬﹺﲔ ﻣﻬﻦ
To die Ölmek 1 ﺕ
ﻮﻳﻤ - ﺕ
ﺎﻣ ﻣﻮﺕ
To kill Öldürmek 4 ﺖ
ﻴﻳﻤ - ﺕ
ﺎﹶﺍﻣ
Dead ones Ölüler 1 ﺕ
ﺍﻣﻮ ﹶﺍ
Death Ölüm ﺕ
ﺎﻣﻤ
Death Ölüm 1 ﺗ ﹶﺔﻮ ﻣ - ﺕ
ﻮ ﻣ
The dead Ölüler 1 ﻰﻮﺗ ﻣ
Dead Ölü 1 ﺖ
ﻴﻣ
Dead Ölü ﺎﻴﺘﻣ
Dead animal Leş, ölü 1 ﺘ ﹶﺔﻴﻣ
Dead ones Ölüler 1 ﲔ
ﺘﻴﻣ - ﻮ ﹶﻥﻴﺘﻣ
It surges Dalgalanır 1 ﺝ
ﻮﻳﻤ ﻣﻮﺝ
Wave Dalga 1 ﺝ
ﻮ ﻣ
It shakes Çalkalanır 1 ﺭ ﻮﺗﻤ ﻣﻮﺭ
Shaking Çalkalanış ﺭﹰﺍﻣﻮ
Wealth, money, richness Mal, para, zenginlik ﺍﻝﻣﻮ ﹶﺍ- ﺎ ﹲﻝﻣ ﻣﻮﻝ
Water Su ﺎ ٌﺀﻣ ﻣﻮﻩ
Hundred Yüz (sayı) ﺎﹶﺋ ﹲﺔﻣ ﻣﻴﺄ
It shakes Sarsar 1 ﺪ ﻴﺗﻤ ﻣﻴﺪ
Table spread Sofra ﺪ ﹰﺓ ﺋﺎﻣ
140
We get provision Yiyecek getiririz ﺮ ﻴﻤ ﻧ ﻣﲑ
To separate, distinguish Ayırt etmek, seçmek 1 ﺰ ﻴﻳﻤ - ﺯ ﺎﻣ ﻣﻴﺰ
It bursts Çatlar 5 (ﺰ ﻴﻤ ﺘﺗ) ﺰ ﻴﻤ ﺗ
To be apart, aside Ayrılmak 8 ﺯ ﺎﻤﺘ ﻳ - ﺯ ﺎﻣﺘ ﺍ
To incline Meyletmek 1 ﻴ ﹸﻞﻳﻤ - ﺎ ﹶﻝﻣ ﻣﻴﻞ
Inclination, deviation Meyletmek, meyil ﻴ ﹺﻞﻣ
Attack Baskın ﻴﹶﻠ ﹰﺔﻣ
To distance oneself, turn
away
Uzaklaşmak, yan dönmek 1 ﻨﺌﹶﻰﻳ - ﻧﹶﺎﻯ ﻧﺄﻱ
To inform Haber vermek 2 ﺒ ﹸﺊﻨﻳ - ﺒﹶﺎﻧ ﻧﺒﺄ
To inform Haber vermek 4 ﻨﹺﺒ ﹸﺊﻳ - ﺒﹶﺎﻧﹶﺍ
To ask for news Haber sormak 10 ﻨﹺﺒ ﹸﺊﺘﺴ
ﻳ - ﺒﹶﺎﻨﺘﺳ ﺍ
Information, news Haberler ﺎ ٌﺀﺍﹶﻧﺒ
Prophets Peygamberler ﺎ ٌﺀﻧﹺﺒﻴﹶﺍ
News Haber ﺒﹴﺈﻧ
Prophethood Nübüvvet, peygamberlik ﻮ ﹶﺓ ﺒﻧ
Prophet Peygamber, nebi ﻲ ﻧﹺﺒ
Prophets Peygamberler ﲔ
ﻴﻧﹺﺒ - ﻮﻥﻧﹺﺒﻴ
To grow Bitmek, büyümek 1 ﺖ
ﺒﻨﻳ - ﺖ
ﺒﻧ ﻧﺒﺖ
To make grow Büyütmek 4 ﺖ
ﻨﹺﺒﻳ - ﺖ
ﺒﻧﹶﺍ
Plant Bitki, nebat ﺕ
ﺎﻧﺒ
To throw Atmak 1 ﻨﹺﺒ ﹸﺬﻳ - ﺒ ﹶﺬﻧ ﻧﺒﺬ
To withdraw Çekilmek, geri çekilmek 8 ﺘﹺﺒ ﹸﺬﻨﻳ - ﺒ ﹶﺬﺘﻧﺍ
That you (pl) call each other Birbirini çağırmanız 6 ﻭﺍﺑﺰﺎﺗﻨ ﻧﺒﺰ
To draw conclusion, deduce Sonuç çıkarmak 10 ﻂ
ﻨﹺﺒ ﹸﺘﺴ
ﻳ - ﻂ
ﺒ ﹶﻨﺘﺳ ﺍ ﻧﺒﻂ
Spring Pınar ﻊ ﺎﺑﹺﻴﻳﻨ - ﻮﻋﹰﺎﻨﺒﻳ ﻧﺒﻊ
To raise Kaldırmak 1 ﻖ ﺘﻨﻳ - ﻖ ﺘﻧ ﻧﺘﻖ
To disperse, scatter Saçılmak, dağılmak 8 ﺮ ﺜﺘﻨﻳ - ﺮ ﺘﹶﺜﻧﺍ ﻧﺜﺮ
Scattered, dispersed Saçılmış 1 ﻨﺜﹸﻮﺭﹰﺍﻣ
Two ways Đki ana yol ﻳ ﹺﻦﺪ ﺠ
ﻧ ﳒﺪ
Unclean Pis ﺲ
ﺠ
ﻧ ﳒﺲ
141
Star, grass Yıldız, ot ﻡ ﻮﻧﺠ - ﻢ ﺠ
ﻧ ﳒﻢ
To escape Kaçmak, kurtulmak 1 ﻮﻨﺠﻳ - ﺎﻧﺠ ﳒﻮ
To save Kurtarmak 2 ﻲﻨﺠﻳ - ﻰﻧﺠ
You held secret talk Baş başa konuştunuz 3 ﻢ ﺘﻴﺟ ﺎﻧ
To save, rescue Kurtarmak 4 ﻨﺠﹺﻲﻳ - ﻰﻧﺠﹶﺍ
To hold secret council Fısıldaşmak, gizli konuşmak 6 ﺟﻰ ﺎﺘﻨﻳ - ﺟﻰ ﺎﺗﻨ
That which saves Kurtaran 2 ﻮﻨﺠﻣ
Saved one Kurtulan 1 ﺝ
ﺎ ﹴﻧ
Salvation Kurtuluş ﺓ ﺎﻧﺠ
Secret talk Gizli konuşma ﺍﺠﻮ
ﻧ
Conversation Konuşma ﻴﹰﺎﺠ
ﻧ ﹺ
Vow Yemin, adak ﺐ
ﺤ
ﻧ ﳓﺐ
To carve Yontmak 1 ﺖ
ﺤ
ﻨﻳ - ﺖ
ﺤ
ﻧ ﳓﺖ
Sacrifice (imp) Kurban kes 1 ﺮ ﺤ
ﻧﺍ ﳓﺮ
Red smoke, molten copper Kızıl duman, erimiş bakır ﺱ
ﺎﻧﺤ ﳓﺲ
Tormenting Sıkıntılı, eziyetli ﺕ
ﺎﺤﺴ
ﻧ - ﺲ
ﺤ ﹴ
ﻧ
Bee Bal arısı ﺤ ﹺﻞ
ﻧ ﳓﻞ
Gift Hediye ﺤﹶﻠ ﹲﺔ
ﹺﻧ
We Biz ﻦ ﺤ
ﻧ ﳓﻦ
Decayed Çürümüş ﺮ ﹰﺓ ﺨ
ﻧ ﳔﺮ
Date palm Hurma ağacı ﺔ ﺨﹶﻠ
ﻧ - ﺨ ﹲﻞ
ﻧ ﳔﻞ
Date palm Hurma ağacı ﻴ ﹴﻞﻧﺨ
Partners, equals Eşler, ortaklar, denkler ﺍﺩﹰﺍﻧﺪﹶﺍ ﻧﺪﺩ
Those who regret, repent Pişman olanlar 1 ﲔ
ﻣ ﺩ ﺎﻧ ﻧﺪﻡ
Regret, remorse Pişmanlık, nedamet 1 ﻣ ﹶﺔ ﺍﻧﺪ
To call
Seslenmek, çağırmak, nida
etmek
3 ﻱﺎﺩﻳﻨ - ﻯﺎﺩﻧ ﻧﺪﻭ
They called each other Birbirine seslendiler 6 ﺍﺩﻭ ﺎﺗﻨ - ﻭﺍﺎﺩﺗﻨ
Calling Çağırışma 6 ﺩ ﺎﺗﻨ
Caller, crier Nida eden, seslenen 3 ﺩ ﺎﻣﻨ
Meetings, associates Toplantılar, taraftarlar ﻱﺎﺩﻧ
142
His crowd Onun topluluğu ﻪ ﻳﺩ ﺎﻧ
Calling, call Bağırmak, nida 3 ﺍ ًﺀﹺﻧﺪ
Assembly Mevki, meclis ﻳﹰﺎﺪ ﻧ
To vow, dedicate Adamak 1 ﺭ ﻨ ﹸﺬﻳ - ﺭ ﻧ ﹶﺬ ﻧﺬﺭ
To warn, admonish Đkaz etmek, uyarmak 4 ﺭ ﺬ ﻨﻳ - ﺭ ﻧ ﹶﺬﹶﺍ
Warner Uyaran, korkutan 4 ﺭ ﺬ ﻨﻣ
Warners Uyaranlar, korkutanlar 4 ﻦ ﺬﺭﹺﻳ ﻨ ﻣ- ﻭ ﹶﻥﺬﺭ ﻨﻣ
Those who are warned Uyarılanlar, korkutulanlar 4 ﻦ ﻨ ﹶﺬﺭﹺﻳﻣ
Vow Adak 1 ﻧ ﹾﺬ ﹴﺭ
Warnings Uyarılar ﺭ ﻧ ﹸﺬ
Warning Uyarma ﻧﺬﹾﺭﹰﺍ
Vows Adaklar ﺭ ﻧﺬﹸﻭ
Warner, who warns Đkaz eden, uyaran ﺮ ﻳﻧﺬ
To remove, pull, withdraw
Çekmek, gidermek, elinden
almak
1 ﻉ
ﻨ ﹺﺰﻳ - ﻉ
ﺰ ﻧ ﻧﺰﻉ
To dispute Çekişmek, tartışmak 3 ﻉ
ﺎ ﹺﺯﻳﻨ
To dispute Çekişmek, tartışmak 6 ﻉ
ﺯ ﺎﺗﻨ - ﻉ
ﺯ ﺎﺗﻨ
Those who withdraw Çekenler 1 ﺕ
ﺎﺎ ﹺﺯﻋﻧ
Remover Gideren 2 ﻋ ﹰﺔ ﺍﻧﺰ
To urge for evil, nudge Kışkırmak, dürtmek 1 ﻍ
ﺰ ﹸ ﻨﻳ - ﻍ
ﺰ ﹶ ﻧ ﻧﺰﻍ
Evil suggestion, nudge Kışkırtma, dürtme 1 ﻍ
ﺰ ﹲ ﻧ
They are made intoxicated Sarhoş edilirler 4 ﺰﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻨﻳ ﻧﺰﻑ
To descend, come down Đnmek 1 ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻧ ﻧﺰﻝ
To send down, reveal Đndirmek, vahyetmek 2 ﺰ ﹸﻝ ﻨﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻧ
To send down, reveal
Đndirmek, vahyetmek,
açıklamak
4 ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻧﹶﺍ
To come down continuously Akın akın inmek 5 ﺰ ﹸﻝ ﻨﺘﻳ - ﺰ ﹶﻝ ﻨﺗ
They descend, come down Đnerler 5 ﺰ ﹸﻝ ﻨﺘﺗ = ﺰ ﹸﻝ ﻨﺗ
Revelation, sending down Đndirme 2 ﻨﺰﹺﻳ ﹲﻞﺗ
Phases Menziller, evreler ﺎ ﹺﺯ ﹶﻝﻣﻨ
That is sent down Đndirilen 2 ﺰ ﹲﻝ ﻨﻣ
That sends down Đndiren 2 ﺰ ﹸﻝ ﻨﻣ
143
That sends down, host Đndiren, ev sahibi 4 ﻨ ﹺﺰ ﹸﻝﻣ
Landing place, that which is
sent down
Đniş yeri, indirilen 4 ﻝﻨﺰﻣ
Hospitability, lodging Đkram, ev 1 ﺰ ﹲﻝ ﻧ
Descent Đniş ﺰﹶﻟ ﹰﺔ ﻧ
His staff, cane Asası, değneği ﻪ ﺗﺴﹶﺎ
ﻨﻣ ﻧﺴﺄ
Postponing Erteleme ﻰ ُﺀ ﺴ
ِ ﻧ
Kinship, blood relationship Neseb, soy, kan akrabalığı ﺏ
ﺎ ﺍﹶﻧﺴ- ﺎﺴﺒ
ﻧ ﻧﺴﺐ
To abolish, abrogate Silmek, gidermek 1 ﺦ ﺴ
ﻨﻳ - ﺦ ﺴ
ﻧ ﻧﺴﺦ
To copy, reproduce, record Kaydetmek 10 ﺦ ﺴ
ِ ﻨﺘﺴ
ﻳ - ﺦ ﺴ
ﻨﺘﺳ ﺍ
Inscription Yazı ﺨﺔ
ﺴ
ﻧ
To blast, blow Toz etmek, savurmak 1 ﻒ
ﺴ
ِ ﻨﻳ - ﻒ
ﺴ
ﻧ ﻧﺴﻒ
Dust, particle Toz, küçük parça ﺴﻔﹰﺎ
ﻧ
Act of worship Đbadet ﻚﺎﺳﻣﻨ - ﻚﻨﺴﻣ ﻧﺴﻚ
Those who perform that
worship
O ibadeti yapanlar ﺳﻜﹸﻮ ﺎﻧ
Sacrifice Kurban, yakınlaşma yolları ﻚ
ﺴ
ﻧ
They descend, hasten Akın ederler 1 ﺴﻠﹸﻮ ﹶﻥ
ِ ﻨﻳ ﻧﺴﻞ
Generation, progeny Nesil ﺴ ﹶﻞ
ﻧ
Women Kadınlar ﺎ ٌﺀﹺﻧﺴ ﻧﺴﻮ
Women Kadınlar ﻮ ﹲﺓ ﺴ
ﹺﻧ
To forget Unutmak 1 ﻰﻨﺴﻳ - ﻲ ﺴ
ِ ﻧ ﻧﺴﻲ
To make forget Unutturmak 4 ﻨﺴِﻲﻳ - ﻧﺴٰﻲﹶﺍ
Forgotten Unutulmuş 1 ﻴﹰﺎﺴ
ِ ﻨﻣ
Forgotten Unutulan, unutan ﻴﹰﺎﻧﺴ
Brought up Yetiştirilir 2 ﺸﹸﺎ
ﻨﻳ ﻧﺸﺄ
To build, create, make grow
Yaratmak, inşa etmek,
büyütmek
4 ﺸ ﹸﺊ
ﻨﻳ - ﺸﹶﺎ
ﻧﹶﺍ
Building, creation Üretme, yaratma ﺎ ًﺀﻧﺸﺍ
Elevated ones, ships Yükseltilenler, gemiler 4 ﺕ
ﺸﺌﹶﺎ
ﻨﻣ
Creators Yaratanlar 4 ﺸﺌﹸﻮ ﹶﻥ
ﻨﻣ
Rising Kalkış, kalkma ﺷﹶﺌ ﹶﺔ ﺎﻧ
Creation Yaratma ﺸﹶﺎ ﹶﺓ
ﻧ
144
To spread, opne Açmak, yaymak 1 ﺮ ﺸ
ﻨﻳ - ﺮ ﺸ
ﻧ ﻧﺸﺮ
To raise, resurrect Diriltmek, kaldırmak 4 ﺮ ﺸ
ﻨﻳ - ﺮ ﺸ
ﻧﹶﺍ
To disperse Yayılmak, dağılmak 8 ﺮ ﺸ
ﺘﻨﻳ - ﺮ ﺸ
ﺘﻧﺍ
Spreading Yayılan 8 ﺮ ﺸ
ﺘﻨﻣ
Spread out Açılmış 2 ﺮ ﹰﺓ ﺸ
ﻨﻣ
Raised ones Diriltilenler 4 ﻦ ﺸﺮﹺﻳ
ﻨﻣ
Opened, unrolled Açılmış 1 ﻮ ﹴﺭﻨﺸﻣ
Those who spread Yayanlar ﺕ
ﺍﺷﺮ ﺎﻧ
Spreading Açma, yayma ﺮﹰﺍﻧﺸ
Resurrection Dirilme, diriltme ﺭ ﻮﻧﺸ ﻧﺸﺰ
To rise up Kalkmak 1 ﺰ ﺸ
ﻨﻳ - ﺰ ﺸ
ﻧ
To raise, bring it together Kaldırmak, birleştirmek 4 ﺰ ﺸ
ﻨﻳ - ﺰ ﺸ
ﻧﹶﺍ
Ill-conduct Huysuzluk, kötü muamele ﻮﺯﻧﺸ
Those who draw out Çekip alanlar 1 ﺕ
ﺷﻄﹶﺎ ﺎﻧ ﻧﺸﻂ
Drawing out Çekip alma ﻄﹰﺎﻧﺸ
To rise, work Doğrulmak, girişmek 1 ﺐ
ﺼ
ﻨﻳ - ﺐ
ﺼ
ﻧ ﻧﺼﺐ
Exhaustion, tiredness Yorgunluk ﺐ
ﺼ ﹴ
ﻧ - ﺐ
ﺼ
ﻧ
Erected stones Dikili taşlar ﺏ
ﺎﺍﹶﻧﺼ
Exhausted Yorgun 1 ﺒ ﹲﺔﺻ
ﺎﻧ
Stone altars Dikili taşlar ﺐ
ﺼ ﹴ
ﻧ
Share, portion Nasip, pay ﺐ
ﻴﺼ
ﻧ
To be silent, keep quite Susmak, sessiz olmak 4 ﺖ
ﺼ
ﻨﻳ - ﺖ
ﺼ
ﻧﹶﺍ ﻧﺼﺖ
To advise, give admonition Nasihat etmek, öğüt vermek 1 ﺢ ﺼ
ﻨﻳ - ﺢ ﺼ
ﻧ ﻧﺼﺢ
That which advises Nasihat eden 1 ﺢ ﺻ
ﺎﻧ
Those who advise Nasihat edenler 1 ﲔ
ﺤ
ﺻ
ﺎ ﻧ- ﻮ ﹶﻥﺻﺤ
ﺎﻧ
Advice Nasihat, öğüt 1 ﺢﻧﺼ
Sincere Yürekten, samimi ﻮﺣﹰﺎﻧﺼ
To help Yardım etmek 1 ﺮ ﺼ
ﻨﻳ - ﺮ ﺼ
ﻧ ﻧﺼﺮ
You (pl) help each other Yardımlaşırsınız 6 (ﻭﻥﹶﺻﺮ
ﺎﺘﻨﺗ) ﻭ ﹶﻥﺻﺮ
ﺎﺗﻨ
To help, defend Yardım etmek, savunmak 8 ﺮ ﺼ
ﺘﻨﻳ - ﺮ ﺼ
ﺘﻧﺍ
145
To take retribution Đntikam almak 8 ﻦ ﻣ ﺮ ﺼ
ﺘﻧﺍ
To ask for help Yardım istemek 10 ﺮ ﺼ
ﻨﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﺼ
ﻨﺘﺳ ﺍ
Helpers Yardımcılar ﺭ ﺎﺍﹶﻧﺼ
Helping, supporting Yardımlaşan, destekleyen 8 ﻦ ﺼﺮﹺﻳ
ﺘﻨ ﻣ- ﺮ ﺼ
ﺘﻨﻣ
That which is helped Yardım olunmuş 1 ﻭ ﹶﻥﻮﺭﻨﺼ ﻣ- ﻮﺭﹰﺍﻨﺼﻣ
Helper Yardımcı 1 ﺻ ﹴﺮ
ﺎﻧ
Helpers Yardımcılar 1 ﻦ ﺻﺮﹺﻳ
ﺎﻧ
Christian Hıristiyan ﻴﹰﺎﺍﹺﻧﺼﺮ
ﻧ - ﻯﺎﺭﻧﺼ
Help Yardım 1 ﺮ ﺼ
ﻧ
Helper Yardımcı ﺼﲑ
ﻧ
Half Yarım, yarı ﻒ
ﺼ
ﹺﻧ ﻧﺼﻒ
Forelock Perçem ﻲﺍﺻﻧﻮ - ﻴ ﹲﺔﺻ
ﺎﻧ ﻧﺼﻲ
It roasted Đyice yandı 1 ﺖ
ﺠ
ﻀ
ﻧ ﻧﻀﺞ
Gushing forth (dual) Kaynayan, fışkıran (ikil) ﻥ ﺎﺧﺘ ﺎﻧﻀ ﻧﻀﺢ
Layered Kat kat ﺩ ﻮﻨﻀﻣ ﻧﻀﺪ
Arranged in layers Kat kat, dizilmiş ﺪ ﻴﻧﻀ
Radiant Parlak ﺮﹲﺓ ﺿ
ﺎﻧ ﻧﻀﺮ
Radiance Parlaklık ﺮ ﹰﺓ ﻀ
ﻧ
Gored by horns Boynuzlanarak ölmüş ﺤ ﹸﺔ
ﻴﻄ ﻧ ﻧﻄﺢ
Drop, drop of semen Damla, meni, sperm ﻧ ﹾﻄ ﹶﻔ ﹲﺔ ﻧﻄﻒ
To speak Konuşmak 1 ﻖ ﻄ ﻨﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻄ ﻧﻄﻖ
To make speak Konuşturmak 4 ﻖ ﻄ ﻨﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻄﹶﺍ ﻧﻄﻖ
Speaking, language Konuşma ﻖ ﻄ ﻨﻣ
To look, wait Bakmak, beklemek 1 ﺮ ﻨ ﹸﻈﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻈ ﻧﻈﺮ
To give respite Süre vermek, bekletmek 4 ﺮ ﻈ ﻨﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻈﹶﺍ
To watch, look, wait Beklemek, gözetmek 8 ﺮ ﻈ ﺘﻨﻳ - ﺮ ﺘ ﹶﻈﻧﺍ
Those who wait Bekleyenler, gözetleyenler 8 ﻦ ﻈﺮﹺﻳ ﺘﻨ ﻣ- ﻭ ﹶﻥﻈﺮ ﺘﻨﻣ
Those given respite Mühlet, süre verilenler 4 ﻦ ﻨ ﹶﻈﺮﹺﻳ ﻣ- ﻭ ﹶﻥﻨ ﹶﻈﺮﻣ
Looking Bakan 1 ﺮﹲﺓ ﻇ ﺎﻧ
Looking, waiting (pl) Bekleyenler, bakanlar 1 ﻦ ﻇﺮﹺﻳ ﺎﻧ
146
Looking, glance Bakış ﺮ ﹰﺓ ﻧ ﹾﻈ - ﺮ ﻧ ﹶﻈ
Postponement Mühlet, süre ﺮ ﹲﺓ ﻈ ﻧ
Sheep Koyun ﺝ
ﺎ ﹺ ﹺﻧﻌ- ﺠ ﹲﺔ
ﻌ ﻧ ﻧﻌﺞ
Slumber Uyuklama ﺱ
ﺎﻧﻌ ﻧﻌﺲ
He shouts Bağırır 1 ﻖ ﻌ ﻨﻳ ﻧﻌﻖ
Your two shoes Đki ayakkabın ﻚ
ﻴﻌﹶﻠ ﻧ ﻧﻌﻞ
Excellent, good Ne iyi, ne güzel 1 ﻢ ﻌ ﹺﻧ ﻧﻌﻢ
Excellent, good Ne güzel 1 ﺎﻌﻤ ﹺﻧ
To give favor Nimet vermek 2 ﻢ ﻌ ﻧ
To give favor Nimet vermek 4 ﻢ ﻌ ﻨﻳ - ﻢ ﻌ ﻧﹶﺍ
Cattle, animals Hayvanlar, sığırlar ﻡ ﺎﻧﻌﹶﺍ
Favors Nimetler ﻌ ﹺﻢ ﻧﹶﺍ
Joyful, happy Mes’ut, mutlu ﻤ ﹲﺔ ﻋ ﺎﻧ
Cattle, animal Hayvan, sığır ﻢﻧﻌ
Yes Evet ﻢ ﻌ ﻧ
Favors Nimetler ﺎ َﺀﻌﻤ ﻧ
Favor Nimet ﻤ ﹲﺔ ﻌ ﻧ - ﻤ ﹲﺔ ﻌ ﹺﻧ
Favors Nimetler ﻢ ﻴﻧﻌ
They will shake Sallayacaklar 4 ﻮ ﹶﻥﻐﻀ ﻨﻴﺳ ﻧﻐﺾ
Those who blow Üfleyenler (dş) ﺕ
ﻧﻔﱠﺎﺛﹶﺎ ﻧﻔﺚ
Piece Parça ﺤ ﹲﺔ
ﻧ ﹾﻔ ﻧﻔﺢ
To blow Üflemek 1 ﺦ ﻔ ﻨﻳ - ﺦ ﻧ ﹶﻔ ﻧﻔﺦ
Blowing, breath Üfleme, nefes ﺨ ﹲﺔ
ﻧ ﹾﻔ
To get depleted Tükenmek, bitmek 1 ﺪ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﺪ ﻔ ﻧ ﻧﻔﺪ
Depletion, exhaustion Tükenme ﺩ ﻧﻔﹶﺎ
To go beyond Ötesine geçmek 1 ﻨ ﹸﻔ ﹸﺬﻳ - ﻧ ﹶﻔ ﹶﺬ ﻧﻔﺬ
To go forth, go to war Savaşa gitmek, öne çıkmak 1 ﺮ ﻔ ﻨﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻔ ﻧﻔﺮ
Frightened Ürkmüş 10 ﺮﹲﺓ ﻔ ﻨﺴﺘ
ﻣ
Party, group Topluluk, grup ﺮ ﻧ ﹶﻔ
Aversion, hatred Nefret, kaçış ﻧﻔﹸﻮﺭ
147
Regarding number of persons Kişi sayısı bakımından ﲑﹰﺍﻧﻔ
To breathe Nefes almak 5 ﺲ
ﻨ ﱠﻔﺘﻳ - ﺲ
ﻨ ﱠﻔﺗ ﻧﻔﺲ
So let him aspire (imp) Đmrensin, yarışsın 6 ﺲ
ﺎﹶﻓ ﹺﺘﻨﻴﹶﻓ ﹾﻠ
Persons, selves Kişiler, canlar, kendileri ﺲ
ﻧ ﹸﻔﹶﺍ
Aspirers Đmrenenler, yarışanlar 6 ﻮ ﹶﻥﻓﺴﺎﺘﻨﻣ
Self, soul, person Kişi, can, kendi ﺲ
ﻧ ﹾﻔ
Souls, persons, selves Nefisler, kalpler, canlar ﺱ
ﻧﻔﹸﻮ
They pastured Otladı 1 ﺖ
ﺸ
ﻧ ﹶﻔ ﻧﻔﺶ
Fluffed up Atılmış, kabartılmış ﺵ
ﻨﻔﹸﻮ ﹺﻣ
To give benefit Fayda vermek 1 ﻊ ﻨ ﹶﻔﻳ - ﻊ ﻧ ﹶﻔ ﻧﻔﻊ
Benefits Faydalar, menfaatler ﻊ ﻓﺎﻣﻨ
Benefit Fayda ﻧﻔﹾﻊ
To become hypocrite
Đkiyüzlü olmak, münafık
olmak
3 ﻖ ﻓﺎﻳﻨ - ﻖ ﺎﹶﻓﻧ ﻧﻔﻖ
To spend, give Harcamak, infak etmek 4 ﻖ ﻔ ﻨﻳ - ﻖ ﻧ ﹶﻔﹶﺍ
Spending Đnfak, harcama 4 ﻕ
ﻧﻔﹶﺎ ﹺﺍ
Hypocrite women Münafık kadınlar 3 ﺕ
ﻓﻘﹶﺎﺎﻣﻨ
Hypocrite men Münafık erkekler 3 ﲔ
ﻘ ﻓﺎﻣﻨ - ﻓﻘﹸﻮ ﹶﻥﺎﻣﻨ
Those who spend Đnfak edenler 4 ﲔ
ﻘ ﻔ ﻨﻣ
Hypocrisy Nifak, iki yüzlülük ﻕ
ﹺﻧﻔﹶﺎ
Tunnel Tünel, delik, geçit ﻧﻔﹶﻘﹰﺎ
Contributions, spendings Nafakalar, harcamalar ﺕ
ﻧ ﹶﻔﻘﹶﺎ
Expenditure, spending Nafaka, harcama ﻧ ﹶﻔﻘﹶﺔ
Spoils, booty (of war) Harp ganimetleri ﻧﻔﹶﺎ ﹸﻝﹶﺍ ﻧﻔﻞ
Additional, gift Hediye, fazla ﻓﹶﻠ ﹰﺔﺎﻧ
That they are exiled Sürgüne gönderilmeleri 1 ﺍﻨ ﹶﻔﻮﻳ ﻧﻔﻲ
They explored Gezip araştırdılar 2 ﻮﺍﻧ ﱠﻘﺒ ﻧﻘﺐ
Penetration Delme ﻧﻘﹾﺒﹰﺎ
Leaders Kabile şefleri ﻴﺒﹰﺎﻧﻘ
To save, rescue Kurtarmak 4 ﻘ ﹸﺬ ﻨﻳ - ﻧ ﹶﻘ ﹶﺬﹶﺍ ﻧﻘﺬ
To save, take it back, retrieve Kurtarmak, geri almak 10 ﻘ ﹸﺬ ﻨﺘﺴ
ﻳ - ﻨ ﹶﻘ ﹶﺬﺘﺳ ﺍ
148
It was blown Öttürüldü 1 ﺮ ﻘ ﻧ ﻧﻘﺮ
Trumpet Boru, öttürme aleti ﺎﻗﹸﻮ ﹺﺭﻧ
Speck on date seed Hurma çekirdeğindeki nokta ﺍﻘﲑ ﻧ - ﺮ ﻴﻘ ﻧ
To decrease Eksiltmek 1 ﺺ
ﻨ ﹸﻘﻳ - ﺺ
ﻧ ﹶﻘ ﻧﻘﺺ
Reduced Eksiltilmiş ﺹ
ﻨﻘﹸﻮ ﹴﻣ
Reduction, loss Azalma, kayıp ﺺ
ﻧ ﹾﻘ ﹴ
To break, untwist Bozmak, açmak 1 ﺾ
ﻨ ﹸﻘ ﻳ- ﺾ
ﻧ ﹶﻘ ﻧﻘﺾ
Galled, weighed down heavily Ağırlığı çöktü, çatırdattı 4 ﺾ
ﻘ ﻨﻳ - ﺾ
ﻧ ﹶﻘﹶﺍ
Breaking Bozma ﻧﻘﹾﺾ
Dust Toz ﺎﻧ ﹾﻘﻌ ﻧﻘﻊ
To revenge, take revenge Đntikam almak 1 ﻢ ﻘ ﻳﻨ - ﻢ ﻧ ﹶﻘ ﻧﻘﻢ
To revenge, take revenge Đntikam almak 8 ﻢ ﻘ ﺘﻨﻳ - ﻢ ﺘ ﹶﻘﻧﺍ ﻧﻘﻢ
Revenge Đntikam 8 ﻡ ﺘﻘﹶﺎﻧﺍ
Those who take retribution Đntikam alanlar 8 ﻮ ﹶﻥﻘﻤ ﺘﻨﻣ
Shoulders, paths Omuzlar, yollar ﺐ
ﻛ ﹺ ﺎﻣﻨ ﻧﻜﺐ
Deviating ones Yoldan sapanlar ﻮ ﹶﻥﻛﺒ ﺎﻧ
To break one’s oath Bozmak, sözünden dönmek 1 ﺚ
ﻨ ﹸﻜ ﹸﻳ - ﺚ
ﻧ ﹶﻜ ﹶ ﻧﻜﺚ
Breaking Bozarak ﻧﻜﹶﺎﺛﹰﺎﹶﺍ
To marry Nikahlamak, evlenmek 1 ﺢ ﻜ ﻨﻳ - ﺢ ﻧ ﹶﻜ ﻧﻜﺢ
To marry Nikahlamak, evlendirmek 4 ﺢ ﻜ ﻨﻳ - ﺢ ﻧ ﹶﻜﹶﺍ
To seek to marry Nikahlamak, evlenmek 10 ﺢ ﻜ ﻨﺘﺴ
ﻳ - ﺢ ﻨ ﹶﻜﺘﺳ ﺍ
Marriage Nikah, evlilik ﺡ
ﹺﻧﻜﹶﺎ
Difficult Zor ﺍﻜﺪ ﻧ ﻧﻜﺪ
He did not recognize Tanımadı 1 ﺮ ﻜ ﻧ ﻧﻜﺮ
Disguise (imp, pl) Tanınmaz hale getirin 2 ﻭﺍﻧ ﱢﻜﺮ
To deny Đnkâr etmek 4 ﺮ ﻜ ﻨﻳ - ﺮ ﻧ ﹶﻜﹶﺍ
Harshest, abominable En çirkin ﺮ ﺍﹶﻧ ﹶﻜ
Evil, bad Kötülük 4 ﻨﻜﹶﺮﻣ
Rejecter, denier Đnkar eden 4 ﺮ ﻜ ﻨﻣ
Refusing Đnkar eden 4 ﺮﹲﺓ ﻜ ﻨﻣ
149
Unknown ones Tanınmayanlar 4 ﻭ ﹶﻥﻨ ﹶﻜﺮﻣ
Rejecters, deniers Đnkar edenler 4 ﻭ ﹶﻥﻜﺮ ﻨﻣ
Terrible Çok kötü ﻧ ﹸﻜ ﹴﺮ
Evil, terrible Çirkin, kötü ﻧﻜﹾﺮﹰﺍ
Denial Đnkar ﻜ ﹴﲑ ﻧ
My denial Đnkarım ﻜ ﹺﲑ ﻧ
They were turned Döndürüldüler 1 ﻮﺍﻜﺴ ﻧ ﻧﻜﺲ
That we reverse it Onu tersine çevirmemiz 2 ﻪ ﺴ
ﻨ ﱢﻜﻧ
Those who hang Bükenler, eğenler ﻮﻛﺴ ﺎﻧ
To turn away Arkasını dönmek 1 ﺺ
ﻜ ﻨﻳ - ﺺ
ﻧ ﹶﻜ ﻧﻜﺺ
To disdain Tenezzül etmemek 10 ﻒ
ﻜ ﻨﺘﺴ
ﻳ - ﻒ
ﻨ ﹶﻜﺘﺳ ﺍ ﻧﻜﻒ
Fetters Bukağılar ﺍﹶﻧﻜﹶﺎ ﹰﻻ ﻧﻜﻞ
Punishment Ceza, bastırma 2 ﻼ
ﻴ ﹰﻨﻜﺗ
Exemplary punishment Đbretlik ceza ﻧﻜﹶﺎ ﹶﻝ
Cushions Yastıklar ﻕ
ﺎ ﹺﺭﻧﻤ ﳕﺮﻕ
Fingers, finger-tips Parmak uçları ﻣ ﹶﻞ ﺎﹶﺍﻧ ﳕﻞ
Ant Karınca ﻤﹶﻠ ﹲﺔ ﻧ - ﻤ ﹸﻞ ﻧ
Gossiper Söz taşıyan ﻴ ﹴﻢﻧﻤ ﳕﻢ
Clear way Açık yol ﺎﺎﺟﻨﻬﻣ ﺞ
To repel Azarlamak 1 ﺮ ﻬ ﻨﻳ- ﺮ ﻬ ﻧ ﺮ
Day, daytime Gündüz ﺭ ﺎﻧﻬ
River Nehir ﺭ ﺎﻧﻬ ﹶﺍ- ﺮﻧﻬ
To prohibit, forbid Yasaklamak 1 ﻨﻬٰﯽﻳ - ﻧﻬٰﯽ ﻲ
They forbid each other Birbirini yasaklarlar 6 ﻮ ﹶﻥ ﻫ ﺎﺘﻨﻳ
To desist, cease Son vermek, kaçınmak 8 ﺘﻬﹺﻲﻨﻳ - ﻰﺘﻬﻧﺍ
Who abstain, stop Kaçınanlar, son verenler 8 ﻮ ﹶﻥﺘﻬﻨﻣ
Finality, boundary Nihayet, en son 8 ﻰﺘﻬﻨﻣ
Those who forbid Yasaklayanlar, nehyedenler 1 ﻮ ﹶﻥﺎﻫﻧ
Intelligence Anlayış, akıl ﻰﻧﻬ
Burdens Ağır gelir 1 ﻮ ُﺀﺗﻨ ﻧﻮﺃ
150
To repent, to turn to
Tevbe etmek, dönmek,
yönelmek
4 ﺐ
ﻳﻨﹺﻴ - ﺏ
ﺎﹶﺍﻧ ﻧﻮﺏ
Who turns (to Allah), repents Allah’a yönelen, tevbe eden 4 ﲔ
ﻣﻨﹺﻴﹺﺒ - ﺐ
ﻴﻣﹺﻨ
Fire Ateş ﺭ ﺎﻧ ﻧﻮﺭ
Light Nur, ışık, aydınlık ﺭ ﻮﻧ
Illuminating, enlightening Aydınlatan, nur veren ﻣﻨﹺﲑ
Mankind, humans Đnsanlar ﺱ
ﺎﻧ ﻧﻮﺱ
Receiving Uzanma, erişme, elde etme 6 ﺵ
ﻭ ﺎﺗﻨ ﻧﻮﺵ
Place/time to escape Kaçma zamanı-yeri ﺹ
ﺎ ﹴﻣﻨ ﻧﻮﺹ
She-camel Dişi deve ﺎﹶﻗ ﹲﺔﻧ ﻧﻮﻕ
Sleep Uyku ﺎﻡﻣﻨ ﻧﻮﻡ
Those who sleep Uyuyanlar ﻮ ﹶﻥﺋﻤﺎﻧ
Sleep Uyku ﻡ ﻮ ﻧ
Dhun-Nun (pbuh) Nun (Zunnun) ﻥ ﻮﻧ ﻧﻮﻥ
Seed Çekirdek ﻯﻧﻮ ﻧﻮﻱ
To reach Erişmek, ulaşmak 1 ﺎ ﹸﻝﻳﻨ - ﺎ ﹶﻝﻧ ﻧﻴﻞ
That which reaches Erişen şey ﻼ
ﻴ ﹰﻧ
Bring (imp, pl) Getirin 1 ﻮﺍﺎﺗﻫ ﻫﺄﺕ
To go down, fall down Aşağı inmek, düşmek 1 ﻂ
ﻬﹺﺒ ﹸ ﻳ - ﻂ
ﺒ ﹶﻫ ﻫﺒﻂ
Dust Toz ﺎ ًﺀﻫﺒ ﻫﺒﻮ
Rise from sleep for prayer
(imp)
Teheccüde kalk 5 ﺪ ﺠ
ﻬ ﺗ ﻫﺠﺪ
To leave, forsake
Bırakmak, terk etmek,
uzaklaştırmak
1 ﺮ ﺠ
ﻬ ﻳ - ﺮ ﺠ
ﻫ ﻫﺠﺮ
To emigrate Göç etmek, hicret etmek 3 ﺮ ﺎ ﹺﺟﻳﻬ - ﺮ ﺟ ﺎﻫ
Emigrant Muhacir, göç eden 3 ﺮ ﺎ ﹺﺟﻣﻬ
Emigrants (fm) Muhacirler (dş) 3 ﺕ
ﺍﺎ ﹺﺟﺮﻣﻬ
Emigrants Muhacirler 3 ﻦ ﺎ ﹺﺟﺮﹺﻳﻣﻬ
Forsaken Terk edilmiş 1 ﻮﺭﹰﺍﻬﺠ ﻣ
Avoidance Ayrılış ﺮﹰﺍﻫﺠ
They sleep Uyurlar 1 ﻮ ﹶﻥﺠﻌ
ﻬ ﻳ ﻫﺠﻊ
Devastation Yıkılma, parçalanma ﺍﻫﺪ ﻫﺪﺩ
It got demolished Yıkıldı, yıkılırdı 2 ﺖ
ﻣ ﺪ ﻫ ﻫﺪﻡ
151
Hoopoe Đbibik kuşu ﺪ ﻫ ﺪ ﻫ ﻫﺪﻫﺪ
To guide Đletmek, yol göstermek 1 ﻱﻬﺪ ﻳ - ﻯﻫﺪ ﻫﺪﻱ
To find the right way Doğru yolu bulmak 8 ﻱﺘﺪﻬ ﻳ - ﻯﺘﺪﻫ ﺍ
Better guided Daha doğru yolda ﻯﻫﺪ ﹶﺍ
Guided one Doğru yola ermiş 8 ﺪ ﺘﻬ ﻣ
Guided ones Doğru yolda olanlar 8 ﻦ ﻳﺘﺪﻬ ﻣ - ﻭ ﹶﻥﺘﺪﻬ ﻣ
Guided one Doğru yola ermiş 8 ﻱﺘﺪﻬ ﻣ
Guide Yol gösteren 1 ﺩ ﺎﻫ
Guide Yol gösterici 1 ﻱﺎﺩﻫ
Sacrificial animal Kurban, kurbanlık ﻱ
ﺪ ﻫ
Guidance, guide Hidayet, yol gösterici 1 ﺍﻫﺪ - ﻯﻫﺪ
Gift Hediye ﺔ ﻳﺪ ﻫ
Fleeing Kaçış ﺑﹰﺎﻫﺮ ﻫﺮﺏ
They are made to hurry, rush Acele ettirilirler, koşturulurlar 1 ﻮ ﹶﻥﺮﻋ ﻬ ﻳ ﻫﺮﻉ
To make fun of, ridicule,
mock
Alay etmek 10 ﺉ
ﻬ ﹺﺰ ﺘﺴ
ﻳ - ﺰﹶﺍ ﻬ ﺘﺳ ﺍ ﻫﺰﺃ
Mockers Alay edenler ﲔ
ﺋﻬ ﹺﺰ ﺘﺴ
ﻣ - ﻬ ﹺﺰﺋﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﺴ
ﻣ
Ridicule, mock Eğlence, alay ﻭﹰﺍﻫﺰ
Shake (imp, fm) Silkele (dş) 1 ﻱﻫﺰ ﻫﺰﺯ
To stir, move Sarsılmak, titreşmek 8 ﺰ ﺘﻬ ﺗ - ﺰ ﺘﻫ ﺍ
Amusement, joke Şaka, oyun ﺰ ﹺﻝ ﻫ ﻫﺰﻝ
To defeat Yenmek, hezimete uğratmak 1 ﻡ ﻬ ﹺﺰ ﻳ - ﻡ ﺰ ﻫ ﻫﺰﻡ
Defeated Bozguna uğratılan ﻡ ﻭﻬﺰ ﻣ
He beats down leaves Yaprak silker 1 ﺶ
ﻬ ﻳ ﻫﺸﺶ
Dry stalks Kuru çöp ﺎﻴﻤﻫﺸ ﻫﺸﻢ
Deprivation Mahrum edilme ﺎﻀﻤ
ﻫ ﻫﻀﻢ
Soft Yumuşak ﻢ ﻴﻫﻀ
Racing ones Koşanlar 4 ﲔ
ﻌ ﻄ ﻬ ﻣ ﻫﻄﻊ
Anxious Sabırsız ﺎﻫﻠﹸﻮﻋ ﻫﻠﻊ
To perish Helak olmak, yok olmak 1 ﻚ
ﻠﻬ ﻳ - ﻚ
ﻫﹶﻠ ﻫﻠﻚ
To destroy Helak etmek, yok etmek 4 ﻚ
ﻠﻬ ﻳ - ﻚ
ﻫﹶﻠ ﹶﺍ
152
Destruction Tehlike ﻬﹸﻠﻜﹶﺔ ﺗ
Destruction Helak, yok olma 1 ﻚ
ﻠﻬ ﻣ
He who destroys Helak eden 4 ﻚ
ﻠﻬ ﻣ
Who are destroyed Helak edilenler 4 ﲔ
ﻜ ﻬﹶﻠ ﻣ
That which perishes Helak olan 1 ﻚ
ﻟﺎﻫ
To slaughter in one’s name,
dedicate
Adına kesmek, adamak 4 ﻳ ﹺﻬ ﱡﻞ - ﻫ ﱠﻞ ﹶﺍ ﻫﻠﻞ
Crescents Hilaller ﺔ ﻫﱠﻠ ﺃ
Bring forward (imp, pl) Getirin 1 ﻢ ﻫﹸﻠ ﻫﻠﻢ
Barren Kupkuru ﺪ ﹰﺓ ﻣ ﺎﻫ ﳘﺪ
Pouring down Dökülen, boşalan 7 ﻤ ﹴﺮ ﻬ ﻨﻣ ﳘﺮ
Defamer Kötüleyen, gammaz ﺎ ﹴﺯﻫﻤ ﳘﺰ
Evil suggestions Vesvese ﺍﺕﻤﺰ ﻫ
Slanderer Arkadan çekiştiren ﺓ ﺰ ﻤ ﻫ
Faint sound Hafif ses ﺎﻤﺴ ﻫ ﳘﺲ
To determine, plan, be
inclined
Düşünmek, kurmak,
meyletmek
1 ﻢ ﻫ ﳘﻢ
To worry Kaygıya düşürmek 4 ﻢ ﻫ ﹶﺍ
Guardian Müheymin, gözetip koruyan 2 ﻦ ﻤ ﻴﻬ ﻣ ﳘﻦ
With satisfaction Afiyetle ﻫﻨﹺﻴﺌﹰﺎ ﻫﻨﺄ
Jew, Jewish Yahudi ﻭﺍﺎﺩﻫ ﻫﻮﺩ
Jew, Jewish Yahudi ﻮﺩﹰﺍﻫ
Jew, jewish Yahudi ﺩ ﻮﻳﻬ
It collapsed Düştü, yıkıldı 7 ﺭ ﺎﻧﻬﺍ ﻫﻮﺭ
Collapsing, will collapse Yıkılan, yıkılacak 1 ﺎ ﹴﺭﻫ
To lower, humiliate Alçaltmak 4 ﲔ
ﻳ ﹺﻬ - ﺎ ﹶﻥﹶﺍﻫ ﻫﻮﻥ
Easier Daha kolay ﻮ ﹸﻥ ﻫ ﹶﺍ
Humiliated Horlanmış 4 ﺎﻧﹰﺎﻣﻬ
Humiliating Alçaltıcı 4 ﻦ ﻴﻣ ﹺﻬ
Humiliation Alçalma ﻥ ﻮﻫ
Humbly Tevazu ile ﻧﹰﺎﻫﻮ
Easy, easily Kolay, kolaylıkla ﻦ ﻴﻫ
153
To desire, perish, go down,
drag
Arzu etmek, yok olmak,
batmak, sürüklemek
1 ﻬ ﹺﻮﻱ ﻳ - ﻯﻫﻮ ﻫﻮﻱ
To throw down, destroy Yıkmak, devirmek 4 ﻬﻮﹺﻱ ﻳ - ﻫﻮٰﻱ ﹶﺍ
To lead astray, entice Ayartmak 10 ﻬﻮﹺﻱ ﺘﺴ
ﻳ - ﻱﻬﻮ ﺘﺳ ﺍ
Pit Uçurum ﻳ ﹲﺔﺎ ﹺﻭﻫ
Vain desire Heva, arzu, boş ﺍﺀﻫﻮ ﹶﺍ- ﻯﻫﻮ
Prepare (imp) Hazırla 2 ﻴ ﹾﺊﻫ ﻫﻴﺄ
He prepares Hazırlar 2 ﻴ ﹾﺊﻬ ﻳ
Shape, form Şekil ﺔ ﻴﹶﺌﻫ
Come on Haydi gel 1 ﺖ
ﻴﻫ ﻫﻴﺖ
It dries, withers Kurur 1 ﺞ ﻳﻬﹺﻴ ﻫﻴﺞ
Pouring down Akma, dökülme ﻼ
ﻣﻬﹺﻴ ﹰ ﻫﻴﻞ
He roams Şaşkınlık içinde dolaşır 1 ﻢ ﻴﻳ ﹺﻬ ﻫﻴﻢ
Thirsty camels Susamış develer ﻴ ﹺﻢﻫ
Infant girl buried alive Diri diri gömülen kız 1 ﺩ ﹸﺓ ﺅ ﻮ ﻣ ﻭﺃﺩ
Escape Sığınak, kaçış ﻼ
ﺋ ﹰﻮ ﻣ ﻭﺃﻝ
Wools, hairs Tüyler, kıllar ﺎﺭﻭﺑ ﹶﺍ ﻭﺑﺮ
To destroy Helak etmek 4 ﻖ ﻮﹺﺑ ﻳ- ﻖ ﺑﻭ ﹶﺍ ﻭﺑﻖ
Barrier Engel ﻮﺑﹺﻘﹰﺎ ﻣ
Heavy rain Bol yağmur ﺍﹺﺑ ﹲﻞﻭ ﻭﺑﻞ
Consequence Vebal, sonuç ﺎ ﹶﻝﻭﺑ
Ruinous Ağır, şiddetli ﻼ
ﻭﺑﹺﻴ ﹰ
Pegs, spikes, stakes Direkler, kazıklar ﺎﺩﹰﺍﻭﺗ ﹶﺍ ﻭﺗﺪ
To deprive Mahrum etmek 1 ﺮ ﺘﻳ - ﺮ ﺗﻭ ﻭﺗﺮ
In succession Ardı ardına ﻯﺘﺮﺗ
Odd number Tek (sayı) ﺗ ﹺﺮﻭ
Aorta Atardamar, şah damarı ﻦ ﻴﺗﻭ ﻭﺗﻦ
To bind, tie Bağlamak 3 ﻖ ﺍﹶﺛﻭ ﻭﺛﻖ
To bind, tie Bağlamak 4 ﻖ ﺛﻮ ﻳ- ﻖ ﻭﹶﺛ ﹶﺍ
Promise, bond Sağlam söz, teminat 1 ﻖ ﺛﻮ ﻣ
Covenant, treaty, word Misak, yemin, söz, anlaşma 1 ﻕ
ﻴﺜﹶﺎﻣ
154
Bond, binding Bağ 1 ﻭﺛﹶﺎﻕ
Most firm, strongest En sağlam ﻭﹾﺛﻘﹶﻰ
Idols, false gods Putlar ﻭﺛﹶﺎﻥ ﹶﺍ ﻭﺛﻦ
To fall Düşmek 1 ﺐ
ﺟ ﻭ ﻭﺟﺐ
To find Bulmak 1 ﺪ ﺠ
ﻳ ﹺ - ﺪ ﺟ ﻭ ﻭﺟﺪ
Your means Đmkanlarınız ﻢ ﺪ ﹸﻛ ﺟ ﻭ
To fear, dread Korkmak, çekinmek 4 ﺲ
ﻮ ﹺﺟ ﻳ- ﺲ
ﺟ ﻭ ﹶﺍ ﻭﺟﺲ
To agitate, to prick, make run Koşturdu 4 ﻒ
ﻮ ﹺﺟ ﻳ- ﻒ
ﺟ ﻭ ﹶﺍ ﻭﺟﻒ
Palpitating Atan, hoplayan 1 ﺍ ﹺﺟ ﹶﻔ ﹲﺔﻭ
To fear Korku dolmak, ürpermek 1 ﺟ ﹸﻞ ﻮ ﻳ - ﻭ ﹺﺟ ﹶﻞ ﻭﺟﻞ
Fearing Ürperen ﻭ ﹺﺟﹶﻠ ﹲﺔ
Those who fear Korkanlar ﻭ ﹺﺟﻠﹸﻮ ﹶﻥ
To turn one’s face Yüzünü döndürmek 2 ﻪ ﺟ ﻮ ﻳ - ﻪ ﺟ ﻭ ﻭﺟﻪ
He turned towards Yöneldi 5 ﻪ ﺟ ﻮ ﺗ
Face Yüz ﻩﻮﻭﺟ - ﻪ ﺟ ﻭ
Honorable Đtibarlı ﻭﺟﹺﻴﻬﹰﺎ
Direction Yöneldiği yön ﻬ ﹲﺔ ﺟ ﹺﻭ
One Tek, bir ﺪﹲﺓ ﺣ ﺍ ﻭ- ﺪ ﺣ ﺍﻭ ﻭﺣﺪ
Alone Kendisi, tek başına ﻩ ﺪ ﺣ ﻭ
Alone Kendisi, tek başına ﻴﺪﹰﺍﻭﺣ
Wild beasts Vahşi hayvanlar ﺵ
ﻮ ﺣ ﻭ ﻭﺣﺶ
To reveal, inspire Vahyetmek, ilham etmek 4 ﻲﻮﺣ ﻳ- ﻰﻭﺣ ﹶﺍ ﻭﺣﻲ
Revelation Vahiy ﻲ ﺣ ﻭ
To love, want, wish Sevmek, istemek 1 ﺩ ﻮ ﻳ - ﺩ ﻭ ﻭﺩﺩ
Affection, love Sevgi, muhabbet ﺩﹲﺓ ﻮ ﻣ
Love, affection Sevgi ﺩﹰﺍ ﻭ
Loving, affectionate Çok seven ﺩ ﻭﻭﺩ
Disregard (imp) Bırak, aldırma 1 ﻉ
ﺩ ﻭﺩﻉ
He has forsaken you Seni bıraktı 2 ﻚ
ﻋ ﺩ ﻭ
Resting place Ayrılma zamanı-yeri 10 ﻉ
ﺩ ﻮ ﺘﺴ
ﻣ
155
Rain Yağmur ﻕ
ﺩ ﻭ ﻭﺩﻕ
Valleys Vadiler ﻳ ﹲﺔﺩ ﻭ ﹶﺍ ﻭﺩﻱ
Blood money Diyet, kan parası ﻳ ﹲﺔﺩ
Valley Vadi ﺩ ﺍﻭ
To leave, abandon Bırakmak, terk etmek 1 ﺭ ﻳ ﹶﺬ - ﺭ ﻭ ﹶﺫ ﻭﺫﺭ
To inherit Miras almak 1 ﺙ
ﻳ ﹺﺮ ﹸ - ﺙ
ﻭ ﹺﺭ ﹶ ﻭﺭﺙ
To cause to inherit Mirasçı kılmak 4 ﺙ
ﻮ ﹺﺭ ﹸ ﻳ- ﺙ
ﺭ ﹶ ﻭ ﹶﺍ
Inheritance Miras ﺙ
ﺍ ﹶﺗﺮ
Heritage, inheritance Miras 1 ﺙ
ﺍ ﹸﻣﲑ
Inheritor, heir Varis ﺙ
ﺍ ﹺﺭ ﹸﻭ
To arrive, come Gelmek, varmak 1 ﺩ ﻳ ﹺﺮ - ﺩ ﺭ ﻭ ﻭﺭﺩ
To lead Önünde gitmek, götürmek 4 ﺩ ﻮ ﹺﺭ ﻳ- ﺩ ﺭ ﻭ ﹶﺍ
Place to be led Götürülen yer 1 ﺩ ﻭﻮﺭ ﻣ
That which arrives Varan, varacak ﺩ ﺍ ﹺﺭﻭ
Their water drawer Onların su çekicisi ﻢ ﻫ ﺩ ﺍ ﹺﺭﻭ
Those who arrive Varanlar, varacaklar ﻭ ﹶﻥﺍ ﹺﺭﺩﻭ
Place of arrival Varış yeri ﺩ ﺭ ﹺﻭ
Thirsty Susuz ﺩﹰﺍﹺﻭﺭ
Rose Gül ﺩ ﹰﺓ ﺭ ﻭ
Jugular vain Şah damarı ﺪ ﻭﺭﹺﻳ
Leaf Yaprak ﺔ ﺭﹶﻗ ﻭ - ﻕ
ﺭ ﹺ ﻭ ﻭﺭﻕ
Silver coin Gümüş para ﻕ
ﻭ ﹺﺭ ﹺ
To bury, cover Örtmek, gömmek 3 ﺍﺭﹺﻱﻳﻮ - ﻯﺍﺭﻭ ﻭﺭﻱ
To kindle, ignite Tutuşturdu, yaktı 4 ﻮﺭﹺﻱ ﻳ- ﻭﺭٰﻱ ﹶﺍ
To hide Gizlenmek 6 ﻯﺍﺭﺘﻮﻳ - ﺭﻯ ﺍﺗﻮ
Producers of sparks Ateş saçanlar 4 ﺕ
ﺎﻮ ﹺﺭﻳﻣ
Back, behind Arka ﺍ َﺀﻭﺭ
To bear the burden Yükünü taşımak, yüklenmek 1 ﺭ ﻳ ﹺﺰ - ﺭ ﺯ ﻭ ﻭﺯﺭ
Burden Yük ﺭ ﺍﻭﺯ ﹶﺍ- ﺭ ﺯ ﹺﻭ
Bearer of burden Yük taşıyan ﺭﹲﺓ ﻭﺍ ﹺﺯ
156
Assistant, vizier Vezir, yardımcı ﺮ ﻭﺯﹺﻳ
Refuge Sığınak ﺭ ﺯ ﻭ
They are set in rows Sıralanırlar 1 ﻮ ﹶﻥﺯﻋ ﻮﻳ ﻭﺯﻉ
Guide (imp) Sevk et 4 ﻉ
ﻭ ﹺﺯ ﹶﺍ
To weigh, measure Ölçmek, tartmak 1 ﺯ ﹶﻥ ﻭ ﻭﺯﻥ
Weighed, measured Ölçülü, ölçülmüş 1 ﻥ ﻭﻮﺯ ﻣ
Scale, balance Ölçü, mizan ﺍﺯﹺﻳﻦﻣﻮ - ﺍ ﹲﻥﻴﺰﻣ
Weigh, scale, measure Ölçü, tartı ﺯ ﹸﻥ ﻭ
Penetrated into middle Ortasına girdiler 1 ﻦ ﺳ ﹾﻄ ﻭ ﻭﺳﻂ
Medium, average Orta, mutedil ﻂ
ﺳ ﹸ ﻭ ﹶﺍ
Middle Orta ﺳﻄﹰﺎ ﻭ
Middle Orta ﺳﻄﹶﻰ ﻭ
To encompass, understand
Kuşatmak, içine almak,
anlamak
1 ﻊ ﺳ ﻮ ﻳ - ﻊ ﺳ ﻭ ﻭﺳﻊ
Abundance Genişlik ﻌ ﹰﺔ ﺳ
All-Encompassing Kuşatan ﻊ ﺳ ﺍﻭ
Wide, spacious Geniş ﻌ ﹲﺔ ﺳ ﺍﻭ
Capacity Takat, imkan ﻊ ﺳ ﻭ
It enveloped Topladı, bir araya getirdi 1 ﻖ ﺳ ﻭ ﻭﺳﻖ
To become full (moon) Dolunay olmak 8 ﻖ ﺴ
ﺗﺍ
Means of access Vesile, yaklaşma yolları ﻴﹶﻠ ﹶﺔﺳ ﻭ ﻭﺳﻞ
We will brand
Damgalayacağız,
işaretleyeceğiz
1 ﻢ ﺴ
ِ ﻨﺳ ﻭﺳﻢ
Those who discern Anlayabilenler 5 ﲔ
ﻤ ﺳ ﻮ ﺘﻣ
Slumber Uyuklama ﻨ ﹲﺔﺳ ﻭﺳﻦ
To whisper Vesvese vermek, fısıldamak 1 ﺱ
ﺳ ﹺﻮ ﻮ ﻳ - ﺱ
ﻮ ﺳ ﻭ ﻭﺳﻮﺱ
That which whispers Vesvese veren, fısıldayan ﺱ
ﺍ ﹺﺳﻮ ﻭ
Blemish Alaca ﻴ ﹶﺔﺷ ﻭﺷﻲ
Constant, perpetual Devamlı, sürekli ﺎﺻﺒ
ﺍﻭ ﻭﺻﺐ
Closed over Kapatılmış 4 ﺪﹲﺓ ﺻ
ﺆ ﻣ ﻭﺻﺪ
Entrance Giriş ﺪ ﻴﺻ
ﻭ
To describe, make attributes
Vasfetmek, tarif etmek,
nitelemek
1 ﻒ
ﺼ
ﻳ - ﻒ
ﺻ
ﻭ ﻭﺻﻒ
157
Attributes Vasıflar ﻒ
ﺻ
ﻭ
To arrive, join
Ulaşmak, birleşmek,
bileştirmek
1 ﺼ ﹸﻞ
ﻳ - ﺻ ﹶﻞ
ﻭ ﻭﺻﻞ
To convey Ulaştırmak 2 ﺻ ﱠﻞ
ﻭ
They (fm) make will Vasiyet ederler (dş) 1 ﲔ
ﺻ
ﻮﻳ ﻭﺻﻲ
To enjoin Tavsiye etmek 2 ﻰﻭﺻ
To recommend, instruct Tavsiye etmek, emretmek 4 ﻲﻮﺻ ﻳ- ﻭﺻٰﻲ ﹶﺍ
They advised each other Birbirine tavsiye ettiler 6 ﺍﺻﻮ
ﺍﺗﻮ
Will, recommendation Tavsiye ﻴ ﹰﺔﺻ
ﻮ ﺗ
Testator Vasiyet eden 4 ﺹ
ﻮ ﹴﻣ
Instruction, will Vasiyet, tavsiye ﻴ ﹰﺔﺻ
ﻭ
To put, place, give birth
Koymak, yerleştirmek,
doğurmak
1 ﻊ ﻀ
ﻳ - ﻊ ﺿ
ﻭ ﻭﺿﻊ
To remove Kaldırmak 1 ﻦﻊ ﻋ ﺿ
ﻭ
To try to do, be active Gayret etmek 4 ﻊ ﺿ
ﻮ ﻳ- ﻊ ﺿ
ﻭ ﹶﺍ
Places Yerler 1 ﺿ ﹺﻊ
ﺍﻣﻮ
Put in place, placed Konulmuş 1 ﻋ ﹲﺔ ﻮﻮﺿ ﻣ
Decorated Süslenmiş 1 ﺔ ﻧﻮ ﺿ
ﻮ ﻣ ﻭﺿﻦ
To step, trample Çiğnemek, ayak basmak 1 ﺆ ﻳ ﹶﻄ - ﻭ ﹶﻃﹶﺎ ﻭﻃﺄ
That they trample, corrupt Çiğnemeleri, bozmaları 3 ﺆﻭﺍ ﻃ ﺍﻳﻮ
Step, way Yol, yer, mevki 1 ﺌﹰﺎﻮﻃ ﻣ
Rising Kalkma ﻭ ﹾﻃﺌﹰﺎ
Necessary Gerekli iş ﺍﻭ ﹶﻃﺮ ﻭﻃﺮ
Regions Mevkiler, savaş yerleri 1 ﻦ ﻃ ﺍﻣﻮ ﻭﻃﻦ
To promise, covenant Vaat etmek, söz vermek 1 ﺪ ﻌ ﻳ - ﺪ ﻋ ﻭ ﻭﻋﺪ
To appoint Sözleşmek, vaatleşmek 3 ﺪ ﻋ ﺍﻳﻮ - ﺪ ﻋ ﺍﻭ
To threaten Tehdit etmek 4 ﺪ ﻋ ﻮ ﻳ- ﺪ ﻋ ﻭ ﹶﺍ
You made appointment Vaadleştiniz, sözleştiniz 6 ﻢ ﺗﺪﺍﻋﺗﻮ
Appointed time/pace Vaad edilmiş yer/zaman 1 ﺪ ﻋ ﻮ ﻣ
Promise Söz, vaad 1 ﺓ ﺪ ﻋ ﻮ ﻣ
Promised Vaad edilmiş 1 ﺩ ﻮﻮﻋ ﻣ
Promise, appointment Vaad, söz 1 ﺩ ﺎﻴﻌﻣ
158
Promise, word, covenant Vaad, söz 1 ﺪ ﻋ ﻭ
Threat Tehdit, vaid 1 ﻴﺪﻭﻋ
To advise, instruct Öğüt vermek 1 ﻆ
ﻌ ﹸ ﻳ - ﻆ
ﻋ ﹶ ﻭ ﻭﻋﻆ
Admonition, instruction Öğüt, nasihat, vaaz 1 ﻋ ﹶﻈ ﹲﺔ ﻮ ﻣ
Those who give advice Öğüt verenler, vaizler 1 ﲔ
ﻈ ﻋ ﺍﻭ
That they be conscious of it Onu bellesin 1 ﺎﻴﻬﻌ ﺗ ﻭﻋﻲ
To hide, conceal Saklamak, yığmak 4 ﻲﻮﻋ ﻳ- ﻭﻋٰﻲ ﹶﺍ
Baggage, belonging Yükler, eşyalar ﻴﺔﻋ ﻭ ﹶﺍ- ﺎ ِﺀﹺﻭﻋ
Conscious Belleyen ﻴ ﹲﺔﻋ ﺍﻭ
Guest, delegation Misafir, heyet ﻭﻓﹾﺪﹰﺍ ﻭﻓﺪ
Ample Bol ﻮﻓﹸﻮﺭﹰﺍ ﻣ ﻭﻓﺮ
To rush, hasten Koşmak, akın etmek 4 ﺾ
ﻓﻮ ﻳ- ﺾ
ﻭﹶﻓ ﹶﺍ ﻭﻓﺾ
To reconcile Birleştirmek, uyumlaştırmak 2 ﻖ ﻮﱢﻓ ﻳ ﻭﻓﻖ
Reconciliation, success Ara bulmak, uyum, başarı 2 ﻴﻖﻮﻓ ﺗ
Appropriate Uygun ﹺﻭﻓﹶﺎﻗﹰﺎ
To fulfill, pay fully
Yerine getirmek, tam olarak
ödemek
2 ﻓﻲّﻮ ﻳ- ﻭﻓﱠﻰ ﻭﰲ
To perform a promise, fulfill Đcra etmek, yerine getirmek 4 ﻲﻮﻓ ﻳ- ﻭﻓﹶﻰ ﹶﺍ
To make die Öldürmek 5 ﻮﻓﱠﻰ ﺘﻳ - ﻮﻓﱠﻰ ﺗ
To take in full measure Tam ölçmek 10 ﻲﻮﻓ ﺘﺴ
ﻳ - ﻮﻓﹶﻲ ﺘﺳ ﺍ
More faithful, fullest Daha vefalı, tam ﻭﻓﹶﻰ ﹶﺍ
He who will make die Vefat ettiren, öldüren 8 ﻮﻓﱢﻲ ﺘﻣ
Those who pay in full Tam olarak verenler 2 ﻮﻓﱡﻮﻥ ﻣ
Those who fulfill Đfa edenler, yerine getirenler 4 ﻮﻓﹸﻮ ﹶﻥﻣ
It spread Kapladı 1 ﺐ
ﻭﹶﻗ ﻭﻗﺐ
Its time was appointed Vakti belirlendi 2 ﺖ
ﺘﹸﺍﱢﻗ ﻭﻗﺖ
Appointed times
Vakit ölçüleri, takdir edilmiş
zamanlar
ﺖ
ﻴﺍﻗﻣﻮ
Whose time is fixed Vakti belirlenmiş ﻮﻗﹸﻮﺗﹰﺎ ﻣ
Appointed time Belirlenen vakit ﺕ
ﻴﻘﹶﺎﻣ
Time Vakit, zaman ﺖ
ﻭ ﹾﻗ
To kindle, set fire to Tutuşturmak, yakmak 4 ﺪ ﻗﻮ ﻳ- ﺪ ﻭﹶﻗ ﹶﺍ ﻭﻗﺪ
159
To kindle, desire to kindle Tutuşturmak, yakmak 10 ﺪ ﻗﻮ ﺘﺴ
ﻳ - ﺪ ﻮﹶﻗ ﺘﺳ ﺍ
Kindled Tutuşturulmuş 4 ﺓﻮﹶﻗﺪﻣ
Fuel Yakıt ﺩ ﻮ ﻭﹸﻗ
Killed by hitting Dövülerek öldürülmüş ﻮ ﹶﺫﹲﺓ ﻮﹸﻗ ﻣ ﻭﻗﺬ
That you (pl) respect him Ona saygı göstermeniz 2 ﻩ ﻭﻮﱢﻗﺮ ﺗ ﻭﻗﺮ
Respect, grandeur Vakar, saygı ﻭﻗﹶﺎﺭﹰﺍ
Weight, deafness Ağırlık, sağırlık ﺮ ﻭ ﹾﻗ
Weight Ağırlık ﹺﻭﻗﹾﺮﹰﺍ
To fall, occur
Düşmek, meydana gelmek,
vaki olmak
1 ﻊ ﻳ ﹶﻘ - ﻊ ﻭﹶﻗ ﻭﻗﻊ
Fall down (imp, pl) Düşün, kapanın 1 ﻮﺍﹶﻗﻌ
To cause, cast, make fall Atmak, düşürmek 4 ﻊ ﻗﻮ ﻳ- ﻊ ﻭﹶﻗ ﹶﺍ
That which occurs Olan, meydana gelen 1 ﻊ ﻗﺍﻭ
Occurrence Oluş 1 ﻌﺔ ﻭ ﹾﻗ
Locations Yerler, mevkiler 1 ﻗ ﹺﻊﺍﻣﻮ
Those who fall Düşenler 3 ﻮﻗﻌﺍﻣﻮ
To stop, stand Durmak, durdurmak, dikilmek 1 ﻒ
ﻘ ﻳ - ﻒ
ﻭﹶﻗ ﻭﻗﻒ
Those who are stopped,
made to stand
Durdurulanlar, dikiltilenler 1 ﻮﻗﹸﻮﻓﹸﻮ ﹶﻥ ﻣ
To protect, defend Korumak, kollamak 1 ﻲﻳﻘ - ﻭﻗﹶﻲ ﻭﻗﻲ
Protect (imp) Koru 1 ﻕ
ﹺ ﻭﻗﻲ
Protect (imp, pl) Koruyun 1 ﻗﹸﻮﺍ
He is protected Korunur 1 ﻕ
ﻮﻳ
To fear, guard, be careful Korunmak, sakınmak 8 ﻲﺘﻘﻳ - ﺗﻘﹶﻰﺍ
The most fearing En takvalı, en fazla sakınan ﺗﻘﹶﻰﹶﺍ
Protection, precaution Korunma ﺗﻘﹶﺎ ﹰﺓ
Righteousness Takva, sakınma 8 ﻮﻯ ﺗ ﹾﻘ
Righteous Takva sahibi, sakınan ﻴﹰﺎﻘ ﺗ
Righteous ones Sakınanlar, korunanlar 8 ﻦ ﻴﻘ ﺘﻣ - ﺘﻘﹸﻮ ﹶﻥﻣ
That which protects Koruyan 1 ﻕ
ﺍ ﹴﻭ
I recline Dayanırım, yaslanırım 5 ﻮ ﱠﻛﹸﺎ ﺗﹶﺍ ﻭﻛﺄ
To recline Yaslanmak 8 ﻜ ﹸﺊ ﺘﻳ - ﺗ ﹶﻜﹶﺎﺍ
160
Reclining ones Yaslananlar 8 ﲔ
ﺌﻜ ﺘﻣ - ﻭ ﹶﻥﻜﺆ ﺘﻣ
Reclining Yaslanan 8 ﺘ ﹶﻜﹰﺄﻣ
Confirmation Te’kid, pekiştirme 2 ﻴﺪﻮﻛ ﺗ ﻭﻛﺪ
He striked with his fist Yumruk attı 1 ﺰ ﻭ ﹶﻛ ﻭﻛﺰ
To entrust Vekil kılmak 2 ﻮ ﱢﻛ ﹸﻞ ﻳ - ﻭ ﱠﻛ ﹶﻞ ﻭﻛﻞ
To put one’s trust Vekil etmek, tevekkül etmek 5 ﻮ ﱠﻛ ﹸﻞ ﺘﻳ - ﻮ ﱠﻛ ﹶﻞ ﺗ
Those who put their trust Tevekkül edenler 5 ﲔ
ﻠﻮ ﱢﻛ ﺘﻣ - ﻮ ﱢﻛﻠﹸﻮ ﹶﻥ ﺘﻣ
Proxy, guardian Vekil, koruyucu ﻴ ﹲﻞﻭﻛ
It enters, passes Girer, geçer 1 ﺞ ﻠﻳ ﻭﰿ
To make enter, insert Sokmak, girdirmek 4 ﺞ ﻟﻮ ﻳ- ﺞ ﻭﹶﻟ ﹶﺍ
Intimates Sırdaş ﺠ ﹰﺔ
ﻴﻭﻟ
To give birth Doğurmak 1 ﺪ ﻠﻳ - ﺪ ﻭﹶﻟ ﻭﻟﺪ
He was born Doğuruldu 1 ﺪ ﻟﻭ
My parents Ana-babam ﻯ
ﺪ ﻟﺍﻭ
Which is given birth to Doğurulan 1 ﺩ ﻮﻟﹸﻮ ﻣ
Father Baba 1 ﺪ ﻟﺍﻭ
Mothers Anneler 1 ﺕ
ﺍﻟﺪﺍﻭ
Parents Ana-baba 1 ﻳ ﹺﻦﺪ ﻟﺍ ﻭ- ﻥ ﺍﻟﺪﺍﻭ
Mother Ana 1 ﺪﹲﺓ ﻟﺍﻭ
Child Çocuk 1 ﺩ ﻻ ﹶﺍﻭ- ﺪ ﻭﹶﻟ
Young boys, children Gençler ﺍ ﹲﻥﹺﻭﹾﻟﺪ
As a child Çocukken ﻴﺪﹰﺍﻭﻟ
They become close to you Size yakın olurlar 1 ﻢ ﻧ ﹸﻜﻳﻠﹸﻮ ﻭﱄ
To turn, make friends
Dönmek, döndürmek, dost
etmek
2 ﻮﻟﱢﻲ ﻳ - ﻭﻟﱠﻰ
To turn, to befriend Yüz çevirmek, dost edinmek 5 ﻮﻟﱠﻰ ﺘﻳ - ﻮﻟﱠﻰ ﺗ
Closer, more worthy, superior
Daha yakın, daha üstün,
layık
ﻭﻟﹶﻰ ﹶﺍ
Woe to you Sana yazıklar olsun ﻚ
ﻭﻟﹶﻰ ﹶﻟ ﹶﺍ
Two closer persons Daha layık, daha yakın iki kişi ﻥ ﺎﻭﹶﻟﻴ ﹶﺍ
Friends, relations Dostlar ﻲ ﻟﺍﻣﻮ
Protector, lord, friend Mevla, dost, koruyucu ﻮﻟﹶﻰ ﻣ
161
That which turns Dönen 2 ﻮﻟﱢﻲ ﻣ
Protector Koruyucu 1 ﺍ ﹴﻝﻭ
Protection Velayet, koruyuculuk ﻳ ﹸﺔﻭ ﹶﻻ
Protector Dost, koruyucu ﺎ ُﺀﻟﻴﻭ ﹶﺍ- ﻲ ﻟﻭ
That you (dual) slacken Gevşemeniz (ikil) 1 ﺎﺗﹺﻨﻴ ﻭﱐ
To bestow, grant
Karşılıksız vermek, hibe
etmek
1 ﺐ
ﻬ ﻳ - ﺐ
ﻫ ﻭ ﻭﻫﺐ
Bestower Karşılıksız veren ﺏ
ﺎﻭﻫ
Shining Parlayan ﺎﺎﺟﻭﻫ ﻭﻫﺞ
To weaken, lose strength Zayıflamak, güçsüzleşmek 1 ﻦ ﻳ ﹺﻬ - ﻦ ﻫ ﻭ ﻭﻫﻦ
Weakest En zayıf ﻦ ﻫ ﻭ ﹶﺍ
Weakness Zayıflık ﻫ ﹴﻦ ﻭ
Who makes weak Zayıflatan 4 ﻦ ﻫ ﻮﻣ
Frail Zayıf ﻴ ﹲﺔﻫ ﺍﻭ ﻭﻫﻲ
Woe Vay haline, yazıklar olsun ﻳ ﹲﻞﻭ ﻭﻳﻞ
To despair Yeise, ümitsizliğe düşmek 1 ﺱ
ﻴﹶﺎﻳ - ﺲ
ﺌﻳ ﻳﺄﺱ
To give up hope Ümit kesmek 10 ﺲ
ﺌﻴﺘﺴ
ﻳ - ﺲ
ﻴﹶﺌﺘﺳ ﺍ
Despairing Mey’us, ümitsiz 1 ﻭﺱﻳﺆ
Dry Kuru ﺲ
ﺎﹺﺑ ﹴﻳ ﻳﺒﺲ
Dry Kuru ﺴﹰﺎﻳﺒ
Orphan Yetim ﻰﺎﻣﻳﺘ - ﻢ ﻴﻳﺘ ﻳﺘﻢ
Hands Eller ﺪ ﹶﺍﻳ- ﺪﻳ ﻳﺪﻱ
Two hands Đki el ﻱ
ﺪ ﻳ - ﺍﻳﺪ ﻳﺪﻱ
To make easy Kolaylaştırmak 2 ﺮ ﺴ
ﻴﻳ - ﺮ ﺴ
ﻳ ﻳﺴﺮ
To become easy Kolay gelmek 5 ﺮ ﺴ
ﻴﺘﻳ - ﺮ ﺴ
ﻴﺗ
To become easy Kolaylaşmak 10 ﺮ ﺴ
ِ ﻴﺘﺴ
ﻳ - ﺮ ﺴ
ﻴﺘﺳ ﺍ
Gambling Kumar ﺮ ﺴ
ِ ﻴﻣ
Ease Kolaylık ﺓ ﺮ ﺴ
ﻴﻣ
Gentle Nazik ﻮﺭﹰﺍﻴﺴﻣ
Easy Kolay ﺴ ﹺﺮ
ﻳ
162
Ease Kolaylık ﻯﺴﺮ
ﻳ
Easy Kolay ﲑ ﺴ
ِ ﻳ
Gourd Asma kabağı ﻦ ﻴﻄ ﻳ ﹾﻘ ﻳﻘﻄﻦ
Awake Uyanık ﻳﻘﹶﺎﻇﹰﺎﹶﺍ ﻳﻘﻆ
To believe firmly Kesin olarak inanmak 4 ﻦ ﻗﻮ ﻳ- ﻦ ﻳ ﹶﻘﹶﺍ ﻳﻘﻦ
To become certain,
convinced
Emin olmak, yakin elde
etmek
10 ﻦ ﻘ ﻴﺘﺴ
ﻳ - ﻦ ﻴ ﹶﻘﺘﺳ ﺍ
Convinced ones Yakin edinmiş, emin olmuş 10 ﲔ
ﻘﹺﻨ ﻴﺘﺴ
ﻣ
Firm believers Kesin inananlar 4 ﲔ
ﻗﹺﻨﻮ ﻣ- ﻮ ﹶﻥﻗﻨﻮﻣ
Certainty Kesin, kesinlik ﲔ
ﻘ ﹴ ﻳ
To intend, do tayammum
Kasdetmet, teyemmüm
etmek
5 ﻮﻤﻤ ﻴﺘﻳ - ﻢ ﻤ ﻴﺗ ﳝﻢ
Sea, river Nehir, deniz ﻢ ﻳ
Right side Sağ taraf ﻦ ﻤ ﻳﹶﺍ ﳝﻦ
Right hand side Sağdakiler ﺔ ﻨﻤ ﻴﻣ
Right hand, oath, power Sağ, yemin, güç ﺎﻥﻳﻤ ﹶﺍ- ﻦ ﻴﻤ ﻳ
Ripening Olgunlaşma ﻨ ﹺﻊﻳ ﻳﻨﻊ
Today Bugün ﻡ ﻮ ﻴﺍﹾﻟ ﻳﻮﻡ
Day Gün ﻡ ﺎ ﹶﺍﻳ- ﻡ ﻮ ﻳ
That day O gün ﺬ ﺌﻣ ﻮ ﻳ
163