Professional Documents
Culture Documents
“ YA R I N H A K K ’ I N D I VA N I N A VA R I N C A ,
S Ü L E Y M A N ’ DA N H A K K I N A L I R K A R I N C A”
İBR A H I M ÖZ D E M I R
Gezegenimizdeki bütün hayat biçimlerini doğrudan tehdit eden bir iklim krizinin içindeyiz.
Buna insanoğlunun tabiat karşısındaki pervasız tutumu neden oldu. Üstelik bu sorunu
çözmek için gösterilen büyük bir çaba da söz konusu değil. Dünyanın diğer bölgelerinde
olduğu gibi İslam ülkeleri de her geçen gün ağırlaşan çevre sorunlarıyla yüzleşiyor.
Müslümanlar olarak bizler, bu kriz karşısında henüz birleşebilmiş değiliz. Ancak tabiatla
aramıza giren mesafeleri kaldırmamız mümkün. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in kutsal kitaplar
arasında çevre konusuna en çok dikkat çeken, önemseyen kitap olduğunu ve geleneksel
yaşam biçimlerimizin zaten çevre bilincini de beraberinde getirdiğini biliyoruz. Tek
yapmamız gereken bunları hatırlamak ve görmek. Uzun yıllardan bu yana çevre ahlakı
üzerine çalışan, Seyyid Hüseyin Nasr, Fazlun Khalid gibi isimlerle beraber İslam İklim
Değişikliği Deklarasyonu’nu dünyaya sunan Üsküdar Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı
Prof. Dr. İbrahim Özdemir’le Kur’an perspektifiyle çevre etiği ve iklim krizini konuştuk.
“Söndür, söndür!” diye emretti. Farklı konularda dünyaca ünlü Ancak inen ilk ayette geçen
Mekke ve Medine’de ağaçlar çevreci bilim adamları var. “Rab” ve “Kerem” kavramları
kesilmesin, yabani hayvanlar Bunlardan birisi şu anda Kana- çevreci bir bakış açısıyla ele
öldürülmesin veyahut rahatsız da’da öğretim üyesi olan Prof. alınınca anahtar kelimeler oldu-
edilmesin diye “haram” (millî Richard Foltz. İslam’da Hayvan ğu görülüyor. Buna göre içinde
park) bölgeler kurdu. Meraların, Hakları diye bir kitabı var. Bu yaşadığımız âlemin bir sahibi
bitki örtüsünün ve yabani haya- alanda İngilizce yayınlanan ilk ve efendisi var. Ve bu efendi
tın korunması ve sürdürülebilir kitaptır. Onun da ulaştığı sonuç kerem sahibidir. Yani etrafımız-
kullanımı için koruma alanları şu: “Çevreye ve hayvanlara daki bütün varlıklar, tabiatta var
kurdu (hima). Kanaatkâr bir ya- en çok duyarlılık gösteren, yer olan ve bizim kullandığımız her
şam sürdü, aşırılıktan, gösteriş- veren kitap Kur’an’dır. Ama şey, Kur’an diliyle ifade edecek
ten kaçındı. Kıt mülklerini tamir maalesef, Müslümanlar bunun olursak birer nimettir. Bu âlemin
ederek veya bağışlayarak yeni- farkında değil.” sahibinin bizlere ikram ettiği ve
ledi, geri dönüşüme tabii tuttu. sunduğu nimetlerdir. Bu açıdan
Gösterişsiz, sağlıklı beslendi, Kur’an’ın ilk inen ayetlerinde in-
sanın “Yaratan ve kerem sahibi bakılınca Kur’an diliyle yağmur,
sadece nadiren etle beslendi. rahmettir. Su hayatın kaynağı
Yaratılan dünyadan zevk aldı ve olan Rabbin adı ile okuması”
istenir. Bu sadece yazılı bir olup en büyük nimettir. Bağlar,
Kur’an’da bahsedildiği gibi O, bahçeler etrafımızdaki hayvan-
“tüm varlıklara merhametliydi.” metni, kitabı veya ezberden bir
şeyi okumanın çok ötesinde lar hepsi Allah’ın rahmetinin
Bu İslami değerler ışığında; bir “oku”maya çağrıydı. İslam somut örnekleridir. Bulut gö-
Müslüman şirketler, iş ve finans öncesi Arap toplumunun âlem revlidir. Bu nedenle Allah, ısrarla
dünyası sadece kâr odaklı tasavvuruna göre “cansız, ruh- bulutların sevkinden, dağların
faaliyetlerini sürdüremez. Bu suz ve anlamsız olan âlem, bu dik duruşundan, yıldızların hare-
faaliyetlerini Müslüman değer- yeni “okuyuşla” yeni bir anlam- ketlerinden, gemilerin bir kuğu
ler çerçevesinde yapmaları lar kümesine kavuşur. Mekke gibi denizlerde akıp gitmesinde,
gerekir. döneminde gelen ayetler, hayvanların yaratılışından an-
Kur’an’ın âlem anlayışında yap- lam çıkarmamızı ister. Anlamak
Müslüman iş dünyasına için de Kur’an’ın bize öğrettiği
tığı bu köklü değişimi gösteren
çağrınız nedir?
örneklerle doludur. şekliyle bunları okumamız gere-
Kâr odaklı faaliyetlerinizin so-
rumluluğunu yüklenin; karbon
ayak izleri ile doğa üzerindeki DEKLARASYONDA
KONUYLA ILGILI
etkilerini düşürmek için daha OLARAK KUR’AN-I
KERIM’DEN VE HZ.
görünür ve aktif bir biçimde PEYGAMBER’IN
rol alın. Faaliyetlerinizin çevre UYGULAMALARINDAN
ÖRNEKLERE
etkilerini azaltmak için, müm- YER VEREREK
kün olduğunca kısa sürede MÜSLÜMANLARIN
ÇEVRE KONULARINDA
yüzde yüz yenilebilir enerjiye DAHA DUYARLI
geçin ve/veya sıfır emisyon OLMALARINI
ISTEDIK. ÇEVREYE
stratejiler geliştirmeye çalışın VE DIĞER CANLILARA
ve yatırımlarınızı yenilebilir ZARAR VEREN
AMELLERIMIZDEN
enerjiye odaklayın. Sürdürüle- SORUMLU
mez ekonomik büyüme odaklı OLDUĞUMUZU
HATIRLATTIK.
olan iş modellerini değiştirin,
tamamen sürdürülebilir olan
döngüsel ekonomik modele
geçin. Fosil yakıt odaklı eko-
nomiyi terk edin, yenilenebilir
enerji başta olmak üzere diğer
ekolojik alternatiflere odaklanın.
Kur’an’a dayalı çevre etiği
ifadesinden ne anlamalıyız?
Çevreci bir bakış açısıyla oku-
duğumuzda, Kur’an’ın kutsal
kitaplar içinde çevreye en çok
önem veren kitap olduğunu
görüyoruz. Bu sadece benim
Müslüman bir bilim adamı
olarak ulaştığım kanaat değildir.
22 Dosya Mayıs 2020
“Yarın Hakk’ın Divanına Varınca,
Süleyman’dan Hakkın Alır Karınca”
kir. Dindar bir insanın günlük hayatında Fatiha’yı deki her şey O’nu tesbih eder”
okurken en az kırk kez “Âlemlerin Rabbini” hatırla- buyruluyor. Zemahşeri’den
dığını ve ona teşekkür ettiğini unutmayalım. Yine Elmalılı Hamdi Yazır’a ve Said
başka bir ayette “Yüzünüzü nereye dönerseniz Nursi’ye kadar birçok tefsire
dönün Allah oradadır” buyruluyor. Buna göre baktım. Elmalılı’ya göre bu ayeti
“Allah her şeyi ihata etmiştir.” Böyle bakıldığında iki şekilde anlamak mümkün.
bütün çevremizin Allah tarafından kuşatıldığı yani Birincisi; her şey hâl lisanıyla,
manevi bir çevrede yaşadığımız görülür. Bunun yani beden diliyle Allah’ı tesbih
psikolojik olarak çok büyük anlamı vardır. eder. İkincisi ise; her şey kendi
diliyle Allah’ı tesbih eder fakat
Bu âlemde yalnız değiliz. Etrafımızdaki bu varlıklar
biz onu anlayamıyoruz. Hamdi
ve âlem cansız değil, hiçbir şey tesadüfen olmuş
Yazır ikinci görüşü tercih ediyor.
değil. Darwinci evrim teorisinin eski cazibesini
“Kuşlar, böcekler rüzgâr her
yitirdiği görülüyor.
şey Allah’ı tesbih ediyor, ama
Bu âlemdeki tüm canlıların kendine ait bir biz şimdilik onu anlayamıyoruz”
dili, bir konuşması olduğunu Kur’an-ı Ke- diyor. Yine Kur’an’da bu konuda
rim’den örneklerle anlatabilir misiniz? başka ipuçları var. Hz. Davud’un
Çevremizdeki her şey belli bir düzen, ölçü, güzel- (a.s.) duasına kuşlar, dağlar
lik ve anlam için yaratılmış. Rahman suresinin ilk iştirak ediyor, onun gibi tesbih
ayetlerinde muhteşem bir âlem tablosu sunulur. ediyor. Kur’an bize, Hz. Süley-
Aslında Rahman suresi tek başına Kur’an’ın sun- man’ın (a.s), karıncaların kendi
duğu âlem anlayışını muhteşem bir şekilde bize arasında konuşmasını işittiğini
özetler. Buna göre “Kur’an’ı öğreten, insanı yara- söylüyor. Her şeyin kendine
tan ve ona beyanı (kendini ifade etmeyi) öğreten” ait bir dili, bir konuşması var.
Rahman olan Allah’tır. “Güneş de ay da bir hesap Hamdi Yazır’ın tabiriyle onların
ile” hareket etmekte, bitkiler ve ağaçlar (O’na) kendi aralarındaki iletişimlerinin
secde etmektedirler. Göğü yükselten ve mizanı bir mantığı var. Biz sadece şim-
(ölçüyü) koyan da O’dur. Âlemin esası bir ölçüye dilik bunu anlamıyoruz. İnsanlık
dayandığından insan “Sakın tartıda taşkınlık belki bir gün gayret sarf ettiği
etmeyin. Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik takdirde bu dili anlayacaktır.
yapmayın” diye uyarılır. Devamında da dünyanın
ve içindekilerin sadece insan için yaratılmadığı, Kur’an doğaya bir bütün
bütün canlılar için yaratıldığı ifade edilir. olarak nasıl bakar?
Başta “meyveler, salkımlı hurma ağaçları” olmak Bu konuda bizim geleneğimizin
üzere, “yapraklı tanelerin ve hoş kokulu bitkilerin” unuttuğumuz veya ihmâl ettiği-
hepsinin Allah’ın nimeti olduğu vurgulanarak, miz bir boyutu var. Son yüzyıl-
“Rabbin nimetlerinin inkâr edilmemesi” konu- larda yaşanan siyasi ve sosyal
sunda insanoğlu tekrar tekrar uyarılır. Bütün bu olayların etkisi ile bu boyutun
nimetler ve uyarılar çevreci bir bakış açısıyla ihmal edildiğini düşünüyorum.
değerlendirildiğinde, Mehmet Akif’in sözleriyle Bunun en önemli nedenlerin-
“Kur’an’ın kalbinde nasıl bir çevre anlayışının” den biri İslam ülkelerinin 19. ve
yattığı daha açık görülür. İsra suresinde “Âlem- 20. yüzyıllarda sömürge altında
Dosya / İbrahim Özdemir 23
özetliyor: “Kâinatın satırlarını Allah-âlem-insan ilişkileri bağlamında inceleme- ÇEVRE ILE ILGILI
ÇOK CIDDI
derinden düşün/ Çünkü onlar miz lazım. Bunu da yukarıda kısaca ifade etmeye SORUNLARI DEVAM
âlemle ilişkisi bozuldu. Bir süre sonra da Batı’yı sokaklarda mahalle köpekleri
taklit etmeye başladı. Ahmet Haşim’e göre yeni için muayyen (belirli) aralıklarla
bir istilaya maruz kaldı. Kahire’de 1825-1835 yıl- su kovaları sıralanır; bazı Türk-
ları arasında yaşayan İngiliz seyyah ve lügat âlimi ler, ömürleri boyunca besle-
Edward Lane bunun en güzel tanıklarından birisi. dikleri güvercinler için, ölürken
Lane, Müslümanların tabiatla ve havyanlarla, vakıflar kurarak, kendilerinden
özellikle de Kahire’deki köpek, kedi, güvercin gibi sonra da (bu hayvanlara) yem
hayvanlarla olan ilişkisinden çok etkilenir. Bunları serpilmesini sağlar.”
hatıralarında ayrıntılı olarak anlatır. Mısır İngiliz
sömürgesi iken bir kez daha Kahire’yi ziyaret Osmanlı’nın çevreyle ilgili
eden Lane, Müslümanların Batılıları taklit ederek, bakış açısını görebileceğimiz
hayvanları ihmal ettiğini teessüf ile not eder. bir diğer alan ise minyatür ve
tezhiplerdir. Bunlar dikkatle
Bugün çokça tartışılan “ekolojik sorunlar” incelenirse, stilize edilmiş,
için Anadolu geleneğinin aslında kendi çö- ağaç, kuş, çiçek ve hayvan
zümleri olduğunu söyleyebiliriz. Bizler çok figürleri; masmavi göğü, yeşil
uzak zamanlara değil, belki çocukluğumuza çimenleri, çiçeklerle bezeli
baktığımız zaman eşyanın değerini, geri dağları, masmavi akan dereleri
dönüşümü, daha sağlıklı bir çöp ve şehir- ile bu resimlerin âdeta cennetin
leşme anlayışını hatırlıyoruz. Bu bağlamda irem bağlarını temsil etmekte
çevre ile ilgili sorunlarımızı çözmenin yolu oldukları görülür. Yine bu min-
geleneği hatırlamaktır diyebilir miyiz? yatürlerdeki insan figürlerine
Bu çok önemli bir konu. Yukarıda kısmen izah dikkat edilirse bunların sol elin-
etmeye çalıştığım gibi biz bu yönümüzü unuttuk. de İslami temizliği, tazeliği ve
19. yüzyılda Osmanlı topraklarında seyahat eden inceliği sembolize eden bem-
Batılı seyyahların anılarında bunlar tüm canlılığı beyaz bir mendil; sağ elinde ise
ile var. Yukarıda Edward Lane’in Kahire günle- insan-çevre uyum ve dengesini
rinden örnekler verdim. İstanbul ve Anadolu’yu sembolize eden bir gonca gül
gezenlerden de birkaç örnek vermem konunun bulunduğu görülür. Bu tablo
anlaşılması için yeterli olur. 17. yüzyılda Osmanlı bize, Osmanlı kültür medeni-
ülkesini gezmiş olan Fransız Avukat Guer Şam’da yetinin insanın çevresi ile bir
hastalanan kedilerle köpeklerin tedavisine bütün olduğunun örneğini
DEDELERIMIZ VE
NINELERIMIZIN, mahsus bir hastanenin varlığından bahseder. apaçık olarak göstermektedir.
HEM INSANA Osmanlı toplumundaki insan-çevre ilişkisini en Kısaca, bu topraklarda yaşayan
HEM DE DIĞER
TÜM VARLIKLARA iyi tasvir edenlerden biri ünlü Fransız şair Lamar- atalarımızın tabiat ve hayvan-
KARŞI SEVGI VE
tine’dir: “Canlı ve cansız mahlukatın hepsiyle iyi larla olan ilişkileri daha sahih
HÜRMETE DAYANAN
BIR ANLAYIŞLARI geçinirler: Ağaçlara, kuşlara, köpeklere, velhasıl ve sağlıklı idi. Dedelerimizin ve
VARDI. FARKLI
Allah’ın yarattığı her şeye hürmet ederler; bizim ninelerimizin, hem insana hem
DIN, DIL, IRK VE
KÜLTÜRE MENSUP memleketlerde başıboş bırakılan veyahut eziyet de diğer tüm varlıklara karşı
INSANLARLA
edilen bu zavallı hayvan cinslerinin hepsine sevgi ve hürmete dayanan bir
OLUMLU ILIŞKILER
GELIŞTIRDILER. şefkat ve merhametlerini teşmil ederler. Bütün anlayışları vardı. Farklı din, dil,
Dosya / İbrahim Özdemir 27
ırk ve kültüre mensup insanlarla mekle meşgul olmaktı. Bir gün girdi.” Bu istilaya karşı koymada
olumlu ilişkiler geliştirdiler. Tabii yetiştirdiği meyve ağaçlarını ve günümüzü ve zamanımızı
çevreyle de sevgi, merhamet karıncaların sardığını görür. Müslümanca tanzim etmede,
ve emanete dayalı bir anlayış Ağaçlara zarar veren karınca- önceliklerimizi Müslümanca
ve tavır geliştirdiler. Bu anlayışın ların hemen öldürülmesi ve belirlemede yeterince başarılı
dayandığı temel irdelendiğin- karıncaların bürüdüğü ağacın olamadık. Bugün Müslüman
de, diğer unsurların yanında kesilip kesilmemesi husu- toplumların -çevre sorunları dâ-
asıl belirleyicinin İslami dünya sunu Şeyhülislam Ebu Suud hil- ekonomik, siyasi ve ahlaki
görüşü olduğu açıktı. Efendi’ye sorar. Dikkat edilirse alanda yaşadığı sorunlar bunun
karınca gibi zararlı olduğunu bir göstergesidir. Sorunlarımızı
Yaratılan her şeyi Yara- düşündüğü haşereleri öldür- iyi tahlil edersek, cevaplarını
tan’dan dolayı seven bir meden bu konuda Kur’an’ın bulmada zorluk çekmeyiz.
anlayış... bakış açısını merak etmekte
Bu temel ve belirleyici de- ve hocasına başvurmaktadır. Hepimizin çocuklarımız, torun-
ğerlerin padişahtan tutun da Sorusunu şiirle ifade eder: Eğer larımız ve tüm canlıları düşüne-
sıradan halka kadar toplumun karınca ağaca zarar veriyor, rek adım atmamız, öncelikleri-
tüm kesimlerine nüfuz ettiğine onu kurutuyorsa karıncayı yok mizi belirlememiz ve hayatımızı
ulaşabildiğimiz veriler mevcut- etmenin bir günahı var mıdır? düzenlememiz şart.
tur. Fatih Sultan Mehmed’in Ebu Suud Efendi de bir şiirle
ormanlarının ve içindeki vahşi cevap verir. Cihana hükmeden
hayvanların korunması için sultanın karıncaları yok ede-
gösterdiği çaba ve aldığı meyeceğini, aksi takdirde ilahi
tedbirleri hatırlayalım. Cihan divanda hesaba çekileceğini şu
Sultanı Kanuni’nin Topkapı şekilde ifade eder: Yarın Hakk’ın
Sarayı’nda ağaçları istila eden divanına varınca, Süleyman’dan
karıncalara gücünün yetmedi- hakkın alır karınca.
ğini düşünelim.
Ahmet Haşim haklı. Müslüman
Hikâyeyi çevre bilinci açısından ülkeler Batı emperyalizminin
düşünürsek alınacak çok ders zincirlerini kırdılar ve hürriyet-
olduğu açıktır: Kanuni’nin bir lerini kazandılar. Ancak Batı’nın
hobisi de devlet işlerinden arta değerleri Müslüman bilincini
kalan vakitte Topkapı Sarayı’nın istila etti. Said Nursi’nin ifadesi
bahçesinde ağaç yetiştir- ile “kurt gövdenin içerisine