You are on page 1of 10

18 Dosya Mayıs 2020

“Yarın Hakk’ın Divanına Varınca,


Süleyman’dan Hakkın Alır Karınca”

“ YA R I N H A K K ’ I N D I VA N I N A VA R I N C A ,
S Ü L E Y M A N ’ DA N H A K K I N A L I R K A R I N C A”

İBR A H I M ÖZ D E M I R

Gezegenimizdeki bütün hayat biçimlerini doğrudan tehdit eden bir iklim krizinin içindeyiz.
Buna insanoğlunun tabiat karşısındaki pervasız tutumu neden oldu. Üstelik bu sorunu
çözmek için gösterilen büyük bir çaba da söz konusu değil. Dünyanın diğer bölgelerinde
olduğu gibi İslam ülkeleri de her geçen gün ağırlaşan çevre sorunlarıyla yüzleşiyor.
Müslümanlar olarak bizler, bu kriz karşısında henüz birleşebilmiş değiliz. Ancak tabiatla
aramıza giren mesafeleri kaldırmamız mümkün. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in kutsal kitaplar
arasında çevre konusuna en çok dikkat çeken, önemseyen kitap olduğunu ve geleneksel
yaşam biçimlerimizin zaten çevre bilincini de beraberinde getirdiğini biliyoruz. Tek
yapmamız gereken bunları hatırlamak ve görmek. Uzun yıllardan bu yana çevre ahlakı
üzerine çalışan, Seyyid Hüseyin Nasr, Fazlun Khalid gibi isimlerle beraber İslam İklim
Değişikliği Deklarasyonu’nu dünyaya sunan Üsküdar Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı
Prof. Dr. İbrahim Özdemir’le Kur’an perspektifiyle çevre etiği ve iklim krizini konuştuk.

Söyleşi Merve Akbaş, Kübra Kuruali Yaşar


Dosya / İbrahim Özdemir 19

Geçtiğimiz yıllarda yayımla-


nan “İslam İklim Değişikliği
Beyannamesi”ni hazırlayan
isimlerden birisiniz. Dünyada
yankı bulan ancak Müslüman
ülkelerce üzerinde yeterince
durulmayan bu beyanname-
den bahseder misiniz? Neden
önemli ve niçin yayınlandı?
2015 yılında İstanbul’dan dün-
yaya duyurduğumuz İslam İklim
Değişikliği Deklarasyonu ile temel
gayemiz Aralık 2015’te Paris’te
yapılacak Dünya İklim Değişikliği
Konferansı’na 1,8 milyar Müslüma-
nın sesini duyurmaktı. Deklaras-
yonu tamamen sivil ve katılımcı
bir anlayışla hazırladık. Heyetin
hazırladığı metni başta Müslüman
çevrecilerin duayeni Prof. Dr.
Seyyid Hüseyin Nasr olmak üzere
konuyla ilgili tüm Müslüman bilim
insanı ve çevrecilere gönderdik.
Taslak metne yapılan teklif ve kat- Deklarasyonu’nu 18 Ağustos 2015’te yapılan
kılar 16 Ağustos 2015 tarihinde bir basın açıklamasıyla kamuoyuna ve dünyaya
sempozyum öncesi İstanbul’da bir duyurduk. Mesajımız kısa ve netti: “Biz Müslü-
araya gelen hazırlama heyeti tara- manlar dünyamızın, çocuklarımızın ve torunları-
fından değerlendirildi. Gelen tüm mızın geleceği için endişeliyiz. Zaman azalıyor.
olumlu katkılar dikkate alınarak Bu sene sonuna kadar Paris’te bir küresel
taslak metne son şeklini verdik. iklim anlaşması çıkmak zorunda. Müslümanlar
Amacımız her kesimin sesine ku- olarak bunun farkındaydık. Bizim dinimiz Allah’ın
lak vermek ve katkılarını değerlen- tüm yarattıklarını korumamızı salık veriyor. Bu
dirmekti. Deklarasyonu tartışmak hepimizin ortak problemi. Tüm inanç mensupları
ve kamuoyuna duyurmak için olarak tek bir dünyayı paylaşıyoruz ve biz Müs-
17-18 Ağustos 2015 tarihlerin- lümanlar çözümün bir parçası olacağız.” Basın
de İstanbul’da bir sempozyum toplantısı sırasında Ekoloji ve Çevre Bilimleri
düzenlendi. Sempozyuma 20 İslam Vakfı Kurucusu ve hayatını çevre davasına
ülkeden 80’den fazla bilim insanı, adamış Fazlun Khalid, Müslümanların büyük
çevreci ve sivil toplum kuruluşu çoğunluğunun iklim değişikliğinin farkında bile
katıldı. Başka din mensupları da olmadığını söyledi: “Paris’te Birleşmiş Milletler
“gözlemci” olarak sempozyuma İklim Zirvesi’nde birçok Müslüman lider, politikacı
davet edildi. BM Genel Sekreteri olacak. Onlara, İslami olarak İklim Değişikliğine
adına Genel Sekreter Yardımcı ve karşı ne yapmaları gerektiğini hatırlatacak, onları
UNEP Başkan Yardımcısı Ibrahim yönlendirecek bir kaynak metin olarak hazırlandı.
Thiaw da katıldı. Bütün çabaları- Politikacılar şimdiki kalkınma, büyüme hedefle-
mıza rağmen Çevre bürokrasisi riyle devam edemezler. Bu çok açık.”
ve Diyanet toplantımıza maalesef
katılmadı. İslam İklim Değişikliği Batı’nın çevre, temizlik gibi konulardaki an-
layışını bizden aldığını söyleyebiliriz. Ancak
günümüzde bizler, “Müslüman ülkeler/Müs-
lümanlar” bu konulara ilgisiziz. Bu ilgisizlik
ne zaman başladı? Bunun temelinde nasıl
bir sorun var?
Haklısınız. Yaşadığımız pandemi Müslümanla-
Biz etrafımızdaki âleme rın hijyen kültürünü bir daha gündeme getirdi.
Müslümanca bakmayı unuttuk. Batı’nın en etkili yayın organları Hz. Peygamber’in
Tabiatı ve içindekileri sadece temizliğe verdiği öneme dikkat çektiler. Müslü-
tüketilmesi gereken “şeyler” manların su ve temizlikle olan ilişkileri tartışıldı.
olarak gördük. Her şeyin bir Buna rağmen Müslüman toplumların çevre ile
işaret ve nimet boyutunu unuttuk. ilgili çok ciddi sorunları devam ediyor.
20 Dosya Mayıs 2020
“Yarın Hakk’ın Divanına Varınca,
Süleyman’dan Hakkın Alır Karınca”

INEN ILK AYETTE


GEÇEN “RAB”
Çevreyle ilgili amellerimizden de sorumlu- bir sorumluluk aslında. Biz bunu
VE “KEREM” yuz. Müslümanlar olarak dünyadaki iklim unuttuk. Yaratılanın geri kala-
KAVRAMLARI
ÇEVRECI BIR BAKIŞ
krizinin çözümü için nasıl adımlar atmalıyız? nına zulmetme ve zarar verme
AÇISIYLA ELE Tutumumuz nasıl bir önem arz ediyor? hakkımız olmadığını hatrımıza
ALININCA ANAHTAR
KELIMELER OLDUĞU Ben de yaklaşık otuz yıldır bu konuyla akade- getirmedik. Zekâ, bilinç ve inan-
GÖRÜLÜYOR. mik açıdan ve aynı zamanda bir aktivist olarak cımızın bize emrettiği gibi tüm
BUNA GÖRE IÇINDE
YAŞADIĞIMIZ ilgileniyorum. Başta iklim değişiklikleri olmak canlılara özen göstermemiz
ÂLEMIN BIR SAHIBI üzere çevre sorunlarının çocuklarımızın ve to- ve Yaradan korkusu ile hareket
VE EFENDISI VAR. VE
BU EFENDI KEREM runlarımızın geleceğini tehdit ettiğini bu sebeple etmemiz, merhametli olmamız
SAHIBIDIR. YANI
ETRAFIMIZDAKI
de çevre ve iklim değişikliği konularında duyarlı gerekir. Bunu yapmadığımız
BÜTÜN VARLIKLARIN, olmanın ahlaki ve insani bir sorumluluk olduğunu veya ihmal ettiğimiz takdirde
TABIATTA VAR
OLAN VE BIZIM
anlatıyorum. ahirette hesaba çekileceğimizi
KULLANDIĞIMIZ HER Kur’an açık ve net olarak beyan
Deklarasyonda konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Ke-
ŞEY, KUR’AN DILIYLE
eder: “Artık kim zerre ağırlığınca
IFADE EDECEK rim’den ve Hz. Peygamber’in uygulamalarından
OLURSAK, BIRER bir hayır işlerse onun mükâ-
örneklere yer vererek Müslümanların çevre ko-
NIMETTIR.
fatını görecektir. Kim de zerre
nularında daha duyarlı olmalarını istedik. Çevreye
ağırlığınca bir kötülük işlerse,
ve diğer canlılara zarar veren amellerimizden
onun cezasını görecektir.”
sorumlu olduğumuzu hatırlattık. Dünyada hüküm
(Zilzal, 99:6-8)
süren insafsız ekonomik büyüme ve tüketim yü-
zünden insanların yol açtığı fesadı ve yolsuzluğu Peki âlem ve hayvanlarla
gördüğümüzü beyan ettik. ilişkilerimiz nasıl olacak?
Bilinçsiz yaşam tarzımız ve sürdürülemez ekono- Çevre konusunda Müslüman-
mik anlayışımızın sonucu olarak atmosfer, toprak, lar olarak Hz. Peygamber’den
hava, okyanuslar, denizler, nehirler, göl ve dereler öğreneceğimiz çok fazla
kirlendi. Toprak erozyonları, ormansızlaşma ve şey olduğuna inanıyoruz. Hz.
çölleşme yaygınlaştı. Yeryüzündeki canlıların ya- Peygamber tüm canlıların
şam alanlarının yok olmaya başlaması, bozulması haklarını korudu. Bebek kız
ve parçalanması ile birlikte, yağmur ormanları, çocuklarını canlı canlı toprağa
sulak alanlar, mercan kayalıkları gibi biyolojik gömme geleneğini ve canlıları
olarak en zengin ve en üretici ekosistemler tah- spor için öldürmeyi yasak-
rip oldu. İnsan olarak tabiatın efendisi değil, ilahi ladı, abdest alırken bile su
düzenin sadece küçük bir parçasıyız. Bu yüzden tasarrufuna yönlendirdi, çölde
iyiliği yaymak ve kötülüğü engellemek için ağaçların teyellemesini yasak-
elimizden geleni yapmak bizlerin sorumluluğu. ladı, yuvasından alınan yavru
Dünya’yı paylaşan çok sayıdaki canlıdan sadece kuşların annelerine götürülme-
biriyiz. Kur’an insanı eşref-i mahlukat olarak tak- sini emretti, karınca yuvasını
dim eder. Ancak eşref-i mahlukat olmak büyük yakan insanlarla karşılattığında
Dosya / İbrahim Özdemir 21

“Söndür, söndür!” diye emretti. Farklı konularda dünyaca ünlü Ancak inen ilk ayette geçen
Mekke ve Medine’de ağaçlar çevreci bilim adamları var. “Rab” ve “Kerem” kavramları
kesilmesin, yabani hayvanlar Bunlardan birisi şu anda Kana- çevreci bir bakış açısıyla ele
öldürülmesin veyahut rahatsız da’da öğretim üyesi olan Prof. alınınca anahtar kelimeler oldu-
edilmesin diye “haram” (millî Richard Foltz. İslam’da Hayvan ğu görülüyor. Buna göre içinde
park) bölgeler kurdu. Meraların, Hakları diye bir kitabı var. Bu yaşadığımız âlemin bir sahibi
bitki örtüsünün ve yabani haya- alanda İngilizce yayınlanan ilk ve efendisi var. Ve bu efendi
tın korunması ve sürdürülebilir kitaptır. Onun da ulaştığı sonuç kerem sahibidir. Yani etrafımız-
kullanımı için koruma alanları şu: “Çevreye ve hayvanlara daki bütün varlıklar, tabiatta var
kurdu (hima). Kanaatkâr bir ya- en çok duyarlılık gösteren, yer olan ve bizim kullandığımız her
şam sürdü, aşırılıktan, gösteriş- veren kitap Kur’an’dır. Ama şey, Kur’an diliyle ifade edecek
ten kaçındı. Kıt mülklerini tamir maalesef, Müslümanlar bunun olursak birer nimettir. Bu âlemin
ederek veya bağışlayarak yeni- farkında değil.” sahibinin bizlere ikram ettiği ve
ledi, geri dönüşüme tabii tuttu. sunduğu nimetlerdir. Bu açıdan
Gösterişsiz, sağlıklı beslendi, Kur’an’ın ilk inen ayetlerinde in-
sanın “Yaratan ve kerem sahibi bakılınca Kur’an diliyle yağmur,
sadece nadiren etle beslendi. rahmettir. Su hayatın kaynağı
Yaratılan dünyadan zevk aldı ve olan Rabbin adı ile okuması”
istenir. Bu sadece yazılı bir olup en büyük nimettir. Bağlar,
Kur’an’da bahsedildiği gibi O, bahçeler etrafımızdaki hayvan-
“tüm varlıklara merhametliydi.” metni, kitabı veya ezberden bir
şeyi okumanın çok ötesinde lar hepsi Allah’ın rahmetinin
Bu İslami değerler ışığında; bir “oku”maya çağrıydı. İslam somut örnekleridir. Bulut gö-
Müslüman şirketler, iş ve finans öncesi Arap toplumunun âlem revlidir. Bu nedenle Allah, ısrarla
dünyası sadece kâr odaklı tasavvuruna göre “cansız, ruh- bulutların sevkinden, dağların
faaliyetlerini sürdüremez. Bu suz ve anlamsız olan âlem, bu dik duruşundan, yıldızların hare-
faaliyetlerini Müslüman değer- yeni “okuyuşla” yeni bir anlam- ketlerinden, gemilerin bir kuğu
ler çerçevesinde yapmaları lar kümesine kavuşur. Mekke gibi denizlerde akıp gitmesinde,
gerekir. döneminde gelen ayetler, hayvanların yaratılışından an-
Kur’an’ın âlem anlayışında yap- lam çıkarmamızı ister. Anlamak
Müslüman iş dünyasına için de Kur’an’ın bize öğrettiği
tığı bu köklü değişimi gösteren
çağrınız nedir?
örneklerle doludur. şekliyle bunları okumamız gere-
Kâr odaklı faaliyetlerinizin so-
rumluluğunu yüklenin; karbon
ayak izleri ile doğa üzerindeki DEKLARASYONDA
KONUYLA ILGILI
etkilerini düşürmek için daha OLARAK KUR’AN-I
KERIM’DEN VE HZ.
görünür ve aktif bir biçimde PEYGAMBER’IN
rol alın. Faaliyetlerinizin çevre UYGULAMALARINDAN
ÖRNEKLERE
etkilerini azaltmak için, müm- YER VEREREK
kün olduğunca kısa sürede MÜSLÜMANLARIN
ÇEVRE KONULARINDA
yüzde yüz yenilebilir enerjiye DAHA DUYARLI
geçin ve/veya sıfır emisyon OLMALARINI
ISTEDIK. ÇEVREYE
stratejiler geliştirmeye çalışın VE DIĞER CANLILARA
ve yatırımlarınızı yenilebilir ZARAR VEREN
AMELLERIMIZDEN
enerjiye odaklayın. Sürdürüle- SORUMLU
mez ekonomik büyüme odaklı OLDUĞUMUZU
HATIRLATTIK.
olan iş modellerini değiştirin,
tamamen sürdürülebilir olan
döngüsel ekonomik modele
geçin. Fosil yakıt odaklı eko-
nomiyi terk edin, yenilenebilir
enerji başta olmak üzere diğer
ekolojik alternatiflere odaklanın.
Kur’an’a dayalı çevre etiği
ifadesinden ne anlamalıyız?
Çevreci bir bakış açısıyla oku-
duğumuzda, Kur’an’ın kutsal
kitaplar içinde çevreye en çok
önem veren kitap olduğunu
görüyoruz. Bu sadece benim
Müslüman bir bilim adamı
olarak ulaştığım kanaat değildir.
22 Dosya Mayıs 2020
“Yarın Hakk’ın Divanına Varınca,
Süleyman’dan Hakkın Alır Karınca”

kir. Dindar bir insanın günlük hayatında Fatiha’yı deki her şey O’nu tesbih eder”
okurken en az kırk kez “Âlemlerin Rabbini” hatırla- buyruluyor. Zemahşeri’den
dığını ve ona teşekkür ettiğini unutmayalım. Yine Elmalılı Hamdi Yazır’a ve Said
başka bir ayette “Yüzünüzü nereye dönerseniz Nursi’ye kadar birçok tefsire
dönün Allah oradadır” buyruluyor. Buna göre baktım. Elmalılı’ya göre bu ayeti
“Allah her şeyi ihata etmiştir.” Böyle bakıldığında iki şekilde anlamak mümkün.
bütün çevremizin Allah tarafından kuşatıldığı yani Birincisi; her şey hâl lisanıyla,
manevi bir çevrede yaşadığımız görülür. Bunun yani beden diliyle Allah’ı tesbih
psikolojik olarak çok büyük anlamı vardır. eder. İkincisi ise; her şey kendi
diliyle Allah’ı tesbih eder fakat
Bu âlemde yalnız değiliz. Etrafımızdaki bu varlıklar
biz onu anlayamıyoruz. Hamdi
ve âlem cansız değil, hiçbir şey tesadüfen olmuş
Yazır ikinci görüşü tercih ediyor.
değil. Darwinci evrim teorisinin eski cazibesini
“Kuşlar, böcekler rüzgâr her
yitirdiği görülüyor.
şey Allah’ı tesbih ediyor, ama
Bu âlemdeki tüm canlıların kendine ait bir biz şimdilik onu anlayamıyoruz”
dili, bir konuşması olduğunu Kur’an-ı Ke- diyor. Yine Kur’an’da bu konuda
rim’den örneklerle anlatabilir misiniz? başka ipuçları var. Hz. Davud’un
Çevremizdeki her şey belli bir düzen, ölçü, güzel- (a.s.) duasına kuşlar, dağlar
lik ve anlam için yaratılmış. Rahman suresinin ilk iştirak ediyor, onun gibi tesbih
ayetlerinde muhteşem bir âlem tablosu sunulur. ediyor. Kur’an bize, Hz. Süley-
Aslında Rahman suresi tek başına Kur’an’ın sun- man’ın (a.s), karıncaların kendi
duğu âlem anlayışını muhteşem bir şekilde bize arasında konuşmasını işittiğini
özetler. Buna göre “Kur’an’ı öğreten, insanı yara- söylüyor. Her şeyin kendine
tan ve ona beyanı (kendini ifade etmeyi) öğreten” ait bir dili, bir konuşması var.
Rahman olan Allah’tır. “Güneş de ay da bir hesap Hamdi Yazır’ın tabiriyle onların
ile” hareket etmekte, bitkiler ve ağaçlar (O’na) kendi aralarındaki iletişimlerinin
secde etmektedirler. Göğü yükselten ve mizanı bir mantığı var. Biz sadece şim-
(ölçüyü) koyan da O’dur. Âlemin esası bir ölçüye dilik bunu anlamıyoruz. İnsanlık
dayandığından insan “Sakın tartıda taşkınlık belki bir gün gayret sarf ettiği
etmeyin. Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik takdirde bu dili anlayacaktır.
yapmayın” diye uyarılır. Devamında da dünyanın
ve içindekilerin sadece insan için yaratılmadığı, Kur’an doğaya bir bütün
bütün canlılar için yaratıldığı ifade edilir. olarak nasıl bakar?
Başta “meyveler, salkımlı hurma ağaçları” olmak Bu konuda bizim geleneğimizin
üzere, “yapraklı tanelerin ve hoş kokulu bitkilerin” unuttuğumuz veya ihmâl ettiği-
hepsinin Allah’ın nimeti olduğu vurgulanarak, miz bir boyutu var. Son yüzyıl-
“Rabbin nimetlerinin inkâr edilmemesi” konu- larda yaşanan siyasi ve sosyal
sunda insanoğlu tekrar tekrar uyarılır. Bütün bu olayların etkisi ile bu boyutun
nimetler ve uyarılar çevreci bir bakış açısıyla ihmal edildiğini düşünüyorum.
değerlendirildiğinde, Mehmet Akif’in sözleriyle Bunun en önemli nedenlerin-
“Kur’an’ın kalbinde nasıl bir çevre anlayışının” den biri İslam ülkelerinin 19. ve
yattığı daha açık görülür. İsra suresinde “Âlem- 20. yüzyıllarda sömürge altında
Dosya / İbrahim Özdemir 23

olması olabilir. Sömürgeciliğe


tepki olarak, Müslüman top-
lumların kurtuluş mücadelesi
vermeleri ve bağımsızlıklarını
kazanmaları. Kurtuluş savaşı-
mız bunun en güzel örneklerin-
den biri... Bu bağlamda Kur’an
özgürleştirici bir metin olarak
anlaşılmış. Çanakkale desta-
nına bakınız. İstiklal Marşı’na
bakınız. Hatta Necip Fazıl’ın
Sakarya Türküsü’ne bakınız.
Hepsinde bu özgürleştirici bo-
yutu görebilirsiniz. Bu anlayış,
kendi tarih bağlamında ele
alındığında normaldi ve olması
gerekendi. Ancak bunun yanın-
da bir de Kur’an’ın oluşturduğu
bir medeniyet var. Bu medeni-
yetin oluşturduğu insan-tabiat
ilişkisi var. İslam medeniyeti
bağlamında baktığımızda
tabiatın anlamı nedir? Çevrenin
anlamı nedir? İnsanın tabiattaki
yeri nedir? İnsan-tabiat ilişkileri
nedir?
Tüm bunların dikkatle irdelen-
mesi ve cevaplanması gerekir.
İslam’ın bu sorulara verdiği
cevaplar, onu diğer medeni-
yetlerden ayırmakta ve ona saklar ve koruruz. İşte tam da bu bağlamda, YAŞADIĞIMIZ
PANDEMI
özgün niteliğini vermektedir. etrafımızdaki varlıklara bakalım. Onların bize MÜSLÜMANLARIN

Ya da İslam medeniyetinin sağladığı fayda ve çıkarların ötesindeki anlamını HIJYEN KÜLTÜRÜNÜ


BIR DAHA GÜNDEME
bu sorulara verdiği cevaplara idrak etmeye çalışalım. Onlardaki ilahi boyutu GETIRDI. BATI’NIN

bakıldığında diğer medeniyet- görmeye çalışalım. EN ETKILI YAYIN


ORGANLARI HZ.
lerle ayrıştığı, örtüştüğü veya PEYGAMBER’IN
Norveçli çevreci düşünür Arne Naes’ın dediği TEMIZLIĞE
onlardan etkilendiği noktalar
gibi “derin çevreyi” anlamaya çalışalım. İşte o VERDIĞI ÖNEME
daha iyi anlaşılacaktır diye DIKKAT ÇEKTILER.
zaman çevre bilinci uyanmaya ve güçlenmeye MÜSLÜMANLARIN
düşünüyorum. On sekizinci
başlar. Bundan dolayı, Kur’an’ın âlem anlayışının SU VE TEMIZLIKLE
yüzyıl mutasavvıf şairlerden OLAN ILIŞKILERI
ilk ve en muhteşem örneği olan Hz. Peygam- TARTIŞILDI. BUNA
Abdülgani Nablusi Kur’an’ın RAĞMEN MÜSLÜMAN
ber’in (s.a.v.) hayatına bu açıdan bakmamız lazım.
âlem anlayışını iki beyitte TOPLUMLARIN

özetliyor: “Kâinatın satırlarını Allah-âlem-insan ilişkileri bağlamında inceleme- ÇEVRE ILE ILGILI
ÇOK CIDDI
derinden düşün/ Çünkü onlar miz lazım. Bunu da yukarıda kısaca ifade etmeye SORUNLARI DEVAM

sana Mele-i A’lâdan (Allah’tan) çalıştım. EDIYOR.

gelen mektuplardır!” Tabiatla aramıza ne zaman mesafe koymaya


Kâinatı ve etrafımızdaki her şeyi başladık?
Allah’tan bize yazılmış mek- İslam çevre ahlakının temel direklerinden ilki
tuplar olarak görmenin çevre tevhiddir. Bu âlem, Allah tarafından sonradan
açısından ifade ettiği değeri yaratılmıştır. Bu yaratılma tesadüfi değildir. Her
okuyucuların dikkatlerine ve şey belli bir ölçü ve hikmetle yaratılmıştır. Biz de
takdirlerine bırakıyorum. Zira daha sonra yaratılmışız ve bu âleme dâhil olmu-
bizler bir sevdiğimize ait mek- şuz. Dağların, göklerin yüklenmekten kaçındıkları
tubu veya başka bir nesneyi kulluk emaneti bize verilmiştir. Peygamber bize
öncelikle itina ile saklamaya ve sorumluluklarımızı iletmiştir. Bu dünyada yaptı-
korumaya çalışırız. Onun maddi ğımız her şeyden sorumluyuz. Dahası ahirette
değerinden çok, manevi değe- yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla ilgili olarak
rini ve anlamını düşünürüz. Bir hesaba çekileceğiz. Ayetin ifadesiyle “her kim
ömür boyu bu tür mektupları zerre kadar iyilik yapmışsa onun karşılığını, kim
24 Dosya Mayıs 2020
“Yarın Hakk’ın Divanına Varınca,
Süleyman’dan Hakkın Alır Karınca”

bağlamında okursak neleri


kaybettiğimizi de anlamaya
başlarız: “İstanbul’u yenileştiren
ve yerlisini şaşırtan istilala-
rın en gizlisi ve en tesirlisi
yabancı saatlerin hayatımıza
girişi oldu. ‘Saat’ten kastı-
mız, zamanı ölçen alet değil,
fakat bizzat zamandır. Eskiden
kendimize göre yaşayışımız,
düşünüşümüz, giyinişimiz ve
kendimize göre, dinden, ırktan
ve ananeden hayat alan bir
zevkimiz olduğu gibi, bu hayat
üslubuna göre de ‘saat’lerimiz
ve ‘gün’lerimiz vardı. Müslüman
gününün başlangıcını şafağın
parıltıları ve nihayetini akşamın
ziyaları tayin eder. Madenden
İSLAM ÇEVRE
zerre kadar kötülük yapmışsa onun karşılığını sağlam kapaklar altında saklı
AHLAKININ TEMEL
DIREKLERINDEN görecektir.” Bu kadar açık ve net ifadeden sonra tutulan eski masum saatlerin
ILKI TEVHIDDIR.
yaptığımız her şeye daha da dikkat etmemiz ge- yelkovanları yorgun böcek
BU ÂLEM, ALLAH
TARAFINDAN rekiyor. Örneğin sabah yürüyüşe çıktığınızda, ba- ayakları tarzında, güneşin sema
SONRADAN
harla birlikte yerin yeniden canlanmaya başladı- üzerindeki hareketiyle az çok
YARATILMIŞTIR.
BU YARATILMA ğını göreceksiniz. Tomurcuklanan bitkileri, yerde ilgili bir hesaba uyarak, minenin
TESADÜFI DEĞILDIR.
gezen böcek, haşere ve hayvanları göreceksiniz. rakamları üzerinde yürürler ve
HER ŞEY BELLI BIR
ÖLÇÜ VE HIKMETLE İçinde yaşadığımız ekosistemi kavramak için tüm sahiplerini, zamandan aşağı yu-
YARATILMIŞTIR. BIZ
bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Hayat dediği- karı bir sıhhatle, haberdar eder-
DE DAHA SONRA
YARATILMIŞIZ VE miz şeyin nasıl birbirine bağlı olduğunu tabiatta lerdi. Zaman sonsuz bahçe ve
BU ÂLEME DÂHIL
görebiliriz. Bu nedenle bunlara dikkat ve ibretle saatler orada açan, gâh sağa
OLMUŞUZ.
bakmalıyız. Gözünüzü açın, etrafınızdaki yeşeren gâh sola meyleden güneşten
tabiatı görün. Kulaklarınızı açın. Tabiattaki coş- rengârenk çiçeklerdi. Yabancı
kulu ve derin musikiyi işitin. Burnunuzla toprağın saati kuşatmasından evvel bu
ve topraktan fışkıran çiçeklerin kokusunu duyun. iklimde, iki ucu gecelerin ka-
Elinizle toprağa, taşa ve suya dokunun. Aslımızın ranlığıyla simsiyah olan ve sırtı,
toprak olduğunu ve nihayette ona döneceğimizi çeşitli vakitlerin kırmızı, sarı ve
hatırlayın. Aşık Veysel’in “Benim sadık yarim kara lacivert ateşleriyle yol yol boya-
topraktır” mısralarını tekrar edin. Bunları sadece lı, azim bir canavar hâlinde, bir
ben veya benim gibi düşünen Müslümanlar gece yarısından diğer bir gece
söylemiyor. Dünyanın ünlü çevrecileri de aynı yarısına kadar uzanan yirmi
şeyi söylüyorlar. Bu nedenle etrafımızdaki canlı dört saatlik ‘gün’ tanınmazdı.
çevreyle ilişkimiz daha canlı, daha renkli ve an- Ziyada (güneş ışığı) başlayıp
lamlı olacaktır. Kur’an’ın zımnen ifade ettiği “canlı ziyada biten, on iki saatlik, kısa,
ve anlamlı bir âlemde” başıboş yaşayamayaca- hafif, yaşanması kolay bir günü-
ğımızdır. Bu nedenle her hareketimiz ve adımımız müz vardı. Müslüman’ın mesut
anlamlı olmak durumundadır. olduğu günler, işte bu günlerdi;
şerefli günlerin olaylarını bu
İslam’da doğanın bizim ihtiyaçlarımızı karşı- saatlerle ölçtüler.’’ Kâinatın ve
lamanın ötesinde nasıl bir önemi var? etrafımızdaki her şeyin Allah’tan
Biz etrafımızdaki âleme Müslümanca bakmayı bize yazılmış mektuplar olarak
unuttuk. Tabiatı ve içindekileri sadece tüketil- görmeyi unuttuk. Pusulamı-
mesi gereken “şeyler” olarak gördük. Her şeyin zı, daha doğrusu kıblemizi
bir işaret ve nimet boyutunu unuttuk. Bunu en şaşırdık.
güzel ifade edenlerden birisi şair Ahmet Haşim.
1921’de yazdığı “Müslüman Saati” yazısında Modernleşme ve kalkınma
bunu çok muhteşem ve o derece de elem adına Batı’ya yöneldik. Bunun
verici bir şekilde anlatır. İstanbul, İngiliz istila ve bedelini bugünlerde daha iyi
işgalinden kurtulmuştur. Ancak Batı medeniyeti anlıyoruz. İşin ilginci Batı da
kültürü ve hayat tarzı ile “istilaların en gizlisi ve en bizden özümüze dönmemizi ve
tesirlisi”ni yapmaya başlamıştır. Şu alıntıyı çevre onlara da ilham verecek şeyler
Dosya / İbrahim Özdemir 25

söylememizi bekliyor. Bunun İktidar-güç ilişkisinin şekillendirdiği büyük medya


için başta Gazali, Mevlana, kuruluşları da toplumu çevre konusunda yeterin-
İbn Arabi olmak üzere İslam ce aydınlatmıyor. Bazen de çevreyi tahrip eden
düşünce geleneğine büyük ilgi büyük şirketlerin âdeta sözcülüğünü yapıyor.
gösteriyor.
Bugün 2050 ve ötesini, torunlarımızın nasıl bir
Kur’an’ın bakışının yanında çevrede yaşayacağını kendine dert edinen
modern materyalist sistemin siyasi vizyonlara ihtiyacımız var. Bu konuda her
doğaya bakışı bizi hangi kesimden insanın birlikte düşünmesine ve ortak
düşüncelerle karşılaştırır? kararlar almasına büyük ihtiyaç var. Yaşadığımız
Küreselleşmenin etkisi ile pandemi hayatımızın ne kadar kırılgan olduğunu
kimse Batı medeniyetinin ve hepimizin birbirine ne kadar bağımlı olduğunu
hastalıklarından korunamıyor. gösterdi. Bu salgından en çok etkilenenler ise
Daha düşündürücü olan ise, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen ve
efendisine âşık olan köle gibi, zamanında gerekli önlemleri almayan ülkeler
gelişmekte olan birçok ülke bir oldu. Bu salgın sırasında olağanüstü iş birliği
zamanlar kendilerini sömüren örneklerini de gördük. Tüm bunlar iyi değerlendi-
Batılı ülkeler gibi tabiatı sö- rilirse, çevre konusunda da bize yol gösterebilir.
mürerek zenginleşmek istiyor.
Batı’nın sürdürülemez olarak Kur’an’da kâinatın işleyişine dair sayısız
görüp nasıl terk ederim diye ayet var. Bizler bugün tabiata zarar verirken
düşündüğü sınırsız ekonomi bu ayetleri anlama imkânımızı nasıl sınırlan-
modelini aynen taklit etmeye dırıyoruz?
çalışıyor. Kendi geleneksel Kur’an çağlar boyunca Müslüman hukukçu, HZ. DAVUD’UN (A.S.)
DUASINA KUŞLAR,
mirasını bir yük olarak görüyor. filozof, âlim ve sufiye rehberlik etti. Geniş halk kit- DAĞLAR IŞTIRAK
Bugün çevreye duyarlı birçok lelerinin Allah ve âlem ilişkisini düzenledi. Bunun
EDIYOR, ONUN GIBI
TESBIH EDIYOR.
insan kendi geleneğini yeniden bir sonucu olarak Müslümanlar tarih boyunca KUR’AN BIZE, HZ.
keşfediyor. Ancak teknokrat tabiat ve içerisindeki her tür canlı ile merhamet
SÜLEYMAN’IN (A.S),
KARINCALARIN
yöneticiler kısa vadeli ekono- ve şefkat temelli dengeli bir hayat sürdürdü. KENDI ARASINDA
mik kazanımlar için gelecek KONUŞMASINI
IŞITTIĞINI
nesillerin sağlıklı bir çevrede Müslüman toplumların Batı medeniyetinin etkisi SÖYLÜYOR. HER
yaşama hakkını göz ardı ede- altına girmesi, İslam medeniyetinin dinamizmini ŞEYIN KENDINE
AIT BIR DILI, BIR
biliyor. kaybetmesi ve daha birçok sebeple Müslüman’ın KONUŞMASI VAR.
26 Dosya Mayıs 2020
“Yarın Hakk’ın Divanına Varınca,
Süleyman’dan Hakkın Alır Karınca”

âlemle ilişkisi bozuldu. Bir süre sonra da Batı’yı sokaklarda mahalle köpekleri
taklit etmeye başladı. Ahmet Haşim’e göre yeni için muayyen (belirli) aralıklarla
bir istilaya maruz kaldı. Kahire’de 1825-1835 yıl- su kovaları sıralanır; bazı Türk-
ları arasında yaşayan İngiliz seyyah ve lügat âlimi ler, ömürleri boyunca besle-
Edward Lane bunun en güzel tanıklarından birisi. dikleri güvercinler için, ölürken
Lane, Müslümanların tabiatla ve havyanlarla, vakıflar kurarak, kendilerinden
özellikle de Kahire’deki köpek, kedi, güvercin gibi sonra da (bu hayvanlara) yem
hayvanlarla olan ilişkisinden çok etkilenir. Bunları serpilmesini sağlar.”
hatıralarında ayrıntılı olarak anlatır. Mısır İngiliz
sömürgesi iken bir kez daha Kahire’yi ziyaret Osmanlı’nın çevreyle ilgili
eden Lane, Müslümanların Batılıları taklit ederek, bakış açısını görebileceğimiz
hayvanları ihmal ettiğini teessüf ile not eder. bir diğer alan ise minyatür ve
tezhiplerdir. Bunlar dikkatle
Bugün çokça tartışılan “ekolojik sorunlar” incelenirse, stilize edilmiş,
için Anadolu geleneğinin aslında kendi çö- ağaç, kuş, çiçek ve hayvan
zümleri olduğunu söyleyebiliriz. Bizler çok figürleri; masmavi göğü, yeşil
uzak zamanlara değil, belki çocukluğumuza çimenleri, çiçeklerle bezeli
baktığımız zaman eşyanın değerini, geri dağları, masmavi akan dereleri
dönüşümü, daha sağlıklı bir çöp ve şehir- ile bu resimlerin âdeta cennetin
leşme anlayışını hatırlıyoruz. Bu bağlamda irem bağlarını temsil etmekte
çevre ile ilgili sorunlarımızı çözmenin yolu oldukları görülür. Yine bu min-
geleneği hatırlamaktır diyebilir miyiz? yatürlerdeki insan figürlerine
Bu çok önemli bir konu. Yukarıda kısmen izah dikkat edilirse bunların sol elin-
etmeye çalıştığım gibi biz bu yönümüzü unuttuk. de İslami temizliği, tazeliği ve
19. yüzyılda Osmanlı topraklarında seyahat eden inceliği sembolize eden bem-
Batılı seyyahların anılarında bunlar tüm canlılığı beyaz bir mendil; sağ elinde ise
ile var. Yukarıda Edward Lane’in Kahire günle- insan-çevre uyum ve dengesini
rinden örnekler verdim. İstanbul ve Anadolu’yu sembolize eden bir gonca gül
gezenlerden de birkaç örnek vermem konunun bulunduğu görülür. Bu tablo
anlaşılması için yeterli olur. 17. yüzyılda Osmanlı bize, Osmanlı kültür medeni-
ülkesini gezmiş olan Fransız Avukat Guer Şam’da yetinin insanın çevresi ile bir
hastalanan kedilerle köpeklerin tedavisine bütün olduğunun örneğini
DEDELERIMIZ VE
NINELERIMIZIN, mahsus bir hastanenin varlığından bahseder. apaçık olarak göstermektedir.
HEM INSANA Osmanlı toplumundaki insan-çevre ilişkisini en Kısaca, bu topraklarda yaşayan
HEM DE DIĞER
TÜM VARLIKLARA iyi tasvir edenlerden biri ünlü Fransız şair Lamar- atalarımızın tabiat ve hayvan-
KARŞI SEVGI VE
tine’dir: “Canlı ve cansız mahlukatın hepsiyle iyi larla olan ilişkileri daha sahih
HÜRMETE DAYANAN
BIR ANLAYIŞLARI geçinirler: Ağaçlara, kuşlara, köpeklere, velhasıl ve sağlıklı idi. Dedelerimizin ve
VARDI. FARKLI
Allah’ın yarattığı her şeye hürmet ederler; bizim ninelerimizin, hem insana hem
DIN, DIL, IRK VE
KÜLTÜRE MENSUP memleketlerde başıboş bırakılan veyahut eziyet de diğer tüm varlıklara karşı
INSANLARLA
edilen bu zavallı hayvan cinslerinin hepsine sevgi ve hürmete dayanan bir
OLUMLU ILIŞKILER
GELIŞTIRDILER. şefkat ve merhametlerini teşmil ederler. Bütün anlayışları vardı. Farklı din, dil,
Dosya / İbrahim Özdemir 27

ırk ve kültüre mensup insanlarla mekle meşgul olmaktı. Bir gün girdi.” Bu istilaya karşı koymada
olumlu ilişkiler geliştirdiler. Tabii yetiştirdiği meyve ağaçlarını ve günümüzü ve zamanımızı
çevreyle de sevgi, merhamet karıncaların sardığını görür. Müslümanca tanzim etmede,
ve emanete dayalı bir anlayış Ağaçlara zarar veren karınca- önceliklerimizi Müslümanca
ve tavır geliştirdiler. Bu anlayışın ların hemen öldürülmesi ve belirlemede yeterince başarılı
dayandığı temel irdelendiğin- karıncaların bürüdüğü ağacın olamadık. Bugün Müslüman
de, diğer unsurların yanında kesilip kesilmemesi husu- toplumların -çevre sorunları dâ-
asıl belirleyicinin İslami dünya sunu Şeyhülislam Ebu Suud hil- ekonomik, siyasi ve ahlaki
görüşü olduğu açıktı. Efendi’ye sorar. Dikkat edilirse alanda yaşadığı sorunlar bunun
karınca gibi zararlı olduğunu bir göstergesidir. Sorunlarımızı
Yaratılan her şeyi Yara- düşündüğü haşereleri öldür- iyi tahlil edersek, cevaplarını
tan’dan dolayı seven bir meden bu konuda Kur’an’ın bulmada zorluk çekmeyiz.
anlayış... bakış açısını merak etmekte
Bu temel ve belirleyici de- ve hocasına başvurmaktadır. Hepimizin çocuklarımız, torun-
ğerlerin padişahtan tutun da Sorusunu şiirle ifade eder: Eğer larımız ve tüm canlıları düşüne-
sıradan halka kadar toplumun karınca ağaca zarar veriyor, rek adım atmamız, öncelikleri-
tüm kesimlerine nüfuz ettiğine onu kurutuyorsa karıncayı yok mizi belirlememiz ve hayatımızı
ulaşabildiğimiz veriler mevcut- etmenin bir günahı var mıdır? düzenlememiz şart.
tur. Fatih Sultan Mehmed’in Ebu Suud Efendi de bir şiirle
ormanlarının ve içindeki vahşi cevap verir. Cihana hükmeden
hayvanların korunması için sultanın karıncaları yok ede-
gösterdiği çaba ve aldığı meyeceğini, aksi takdirde ilahi
tedbirleri hatırlayalım. Cihan divanda hesaba çekileceğini şu
Sultanı Kanuni’nin Topkapı şekilde ifade eder: Yarın Hakk’ın
Sarayı’nda ağaçları istila eden divanına varınca, Süleyman’dan
karıncalara gücünün yetmedi- hakkın alır karınca.
ğini düşünelim.
Ahmet Haşim haklı. Müslüman
Hikâyeyi çevre bilinci açısından ülkeler Batı emperyalizminin
düşünürsek alınacak çok ders zincirlerini kırdılar ve hürriyet-
olduğu açıktır: Kanuni’nin bir lerini kazandılar. Ancak Batı’nın
hobisi de devlet işlerinden arta değerleri Müslüman bilincini
kalan vakitte Topkapı Sarayı’nın istila etti. Said Nursi’nin ifadesi
bahçesinde ağaç yetiştir- ile “kurt gövdenin içerisine

You might also like